Professional Documents
Culture Documents
GATAkulli: Hababam "Eşekler Sınıfı"mız! CIA Ve MOSSAD Gladyo Köpekleri Alevi-Sol-Mason Cunta, Ulusolcu Kemalist Nasıl Oldu? 15 Temmuz Nereden Koşuyor?
GATAkulli: Hababam "Eşekler Sınıfı"mız! CIA Ve MOSSAD Gladyo Köpekleri Alevi-Sol-Mason Cunta, Ulusolcu Kemalist Nasıl Oldu? 15 Temmuz Nereden Koşuyor?
GATAkulli
Faruk Arslan
1
Faruk Arslan
2
Faruk Arslan
GAZETECİLİĞİ
3
Faruk Arslan
4
Faruk Arslan
KİTAPLARI
5
Faruk Arslan
Yayımlanmış Eserleri:
6
Faruk Arslan
7
Faruk Arslan
8
Faruk Arslan
İçindekiler
Önsöz .......................................................................... 14
Neden, nasıl ve niçin yazdım! .................................... 14
Birinci Bölüm ................................................................................. 22
Kader-Denk Noktası......................................................................... 39
Reşit ise Öğrencinin Değil ise Velisinin İmzası ......... 44
Müteselsil Kefil ve Borçlunun İmzası .............................................. 45
Beşinci Bölüm................................................................................. 62
Yedinci Bölüm................................................................................ 71
9
Faruk Arslan
10
Faruk Arslan
11
Faruk Arslan
12
Faruk Arslan
13
Faruk Arslan
Önsöz
Neden, nasıl ve niçin yazdım!
Hafıza ve son yıllarda popülerlik kazanan hafıza
çalışmaları, politik bir güçtür. Bireysel hafızalar,
çarpıtılan tarihi gerçekleri ortaya çıkartır. Aslında hiç bir
hafıza tamamen silinemez. Kimi zaman kişisel hafıza,
toplumun ortak hafızasını yansıtır, kimi zaman ise
toplumsal vicdanın sembolü, temsilcisi ve numunesine
dönüşebilir.
Hakimiyetteki güç merkezlerinin yazdığı resmi tarihe
büyük ölçüde inanmam. Yarı gerçek romanlara sığınırım.
Bireylerin hafızasına güvenirim, kolektif sessizliğe
kızarım. Hafızalar, güç sahibi elitin kurumsallaştırdığı
yanlışlıkları sorgular. Sosyal yapıyı kurgulayanların
yazdığı resmi tarihe yeni paradigmalar sunar. Çöplüğe
dönüşmüş ‘çakma tarihi’ romanlar anlamlı kılar. Tarih,
milli birlik ve dayanışma oluşturmak için kurgulanmış
sosyal bir inşaatdır, tel örgülü bir çerçevedir. Roman bu
zincirileri kıran bir taştır, gerçeklik acıdır romanda.
Ortak hafıza, bireylerin hafızalarını ortaya koymaları
sayesinde yavaş yavaş oluşur. Vicdan ehli, elini vicdanına
koyar ve ortak şuur ve aklın gereğini yapar. Toplumun
balık hafızası, bireysel hafızalarla unutulmuştuktan
kurtulur. Roman bizi duygulandırır, ağlatır, güldürür.
Tarih, subjektif bir ilimdir. Manipülasyon ve
spekülasyonlara açıktır. Eğer Osmanlı 1918’de
yıkılmamış olsaydı, bugünkü Türkiye tarihi farklı
yazılabilirdi. 2. Dünya savaşını Almanya ve Japonya
kazansaydı, ulus devletlerin tarihi bambaşka olacaktı.
Tüm bildiklerimiz yalan sayılacaktı.
14
Faruk Arslan
15
Faruk Arslan
16
Faruk Arslan
17
Faruk Arslan
18
Faruk Arslan
19
Faruk Arslan
20
Faruk Arslan
Faruk Arslan
Gebze/ Türkiye
22 Ağustos 2013
21
Faruk Arslan
Birinci Bölüm
22
Faruk Arslan
23
Faruk Arslan
24
Faruk Arslan
25
Faruk Arslan
26
Faruk Arslan
27
Faruk Arslan
28
Faruk Arslan
29
Faruk Arslan
30
Faruk Arslan
31
Faruk Arslan
32
Faruk Arslan
33
Faruk Arslan
34
Faruk Arslan
35
Faruk Arslan
36
Faruk Arslan
37
Faruk Arslan
38
Faruk Arslan
İkinci Bölüm
Kader-Denk Noktası
GATA’da tam tekamüllü sağlık kontrolünden geçip, 24
doktorun imzasıyla her taraflı sağlam raporu almak
zorundaydı. GATA’yı askeri okul öğrenci adayları
doldurmuştu, ana baba günüydü. Her poliklinikte en az
iki saatlik sıra vardı. Hepsine teker teker uğruyor, askeri
hekimleri hayranlıkla izliyordu. Babası Orhan, on beş
gündür onun yanındaydı. Yoklanmadık vücud azası
kalmamıştı. 24 imzalı raporu tamamlamak tam bir ay
sürüyordu. Deniz Lisesi, Maltepe Lisesi ve Işıklar’da
öğrenci adaylarının ve ailelerinin askeri yatakhanede
kalmalarına izin veriliyordu. GATA’da bu lüks
sunulmamıştı. Ankara’da akrabası bulunmayan bir
Anadolu evladının başkentte otelde bir ay gecelemesi
küçük bir servetti.
Üstelik sağlık raporundan sağlam çıkmak mucizelere
kalmıştı. Girenlerin yarısı eften püften bahanelerle
eleniyordu. En fazla tenasül uzuvlarını yoklayan
Bevliyeciden tırsmıştı Ferruh.
Ona “Deli Hikmet” diyorlardı. Muayene odasına aldığı 12
askeri öğrenci adayını sıraya dizmişti. Bir külotla
kalmışlardı. Hikmet, sağlam bir küfür savurdu, ardından
son noktayı koydu:
“Lan soytarılar, çıkarın külotları, mallara bakacağız”
Malın ne olduğunu hepsi anlamıştı. Utangaç utangaç
indirdiler donları. Kimse birbirininkine bakamıyordu.
Yüzleri kızarmıştı. “Deli Hikmet” kahkahayı patlattı:
“Ulan bunlarınki kalkmamış. Hemşireler gelin buraya.
Elleyin şunları, hepsini iki dakikada dimdik istiyorum”
39
Faruk Arslan
40
Faruk Arslan
41
Faruk Arslan
42
Faruk Arslan
43
Faruk Arslan
Velisinin İmzası
Açık Adresi
44
Faruk Arslan
Açık adresi
45
Faruk Arslan
46
Faruk Arslan
47
Faruk Arslan
Üçüncü Bölüm
Beton Kemal!
48
Faruk Arslan
49
Faruk Arslan
50
Faruk Arslan
“Beton Kemal!”
Aceleyle içeri giren Ramazan astsubay asayişe hakim
olmak ister bir edayla, üç defa tekrarlayan toplu sesi
susturdu:
“Neler oluyor burada? Duymamış olayım!”
Ses tonu pek ciddi olmadığını gösteriyordu. Kemal
yüzbaşıya takılan lakabı duymuştu, anlaşılan oda
beğenmişti. Öğrenciler bir isim taktı mı, ondan kurtuluş
yoktu, ilelebet kalırdı.
Akşam saat 6.00’ya doğru berber salonunda saçı
kırpılan ve gazinoda biriken öğrenci sayısı 50’yi
geçmişti. Yemekhane’ye komşu olan gazinoda TRT
1’de ‘Kara Şimşek’ dizisi oynuyordu. Üst sınıfların
yeni eğitim ve öğretim dönemine başlayışı 13 Eylül
olduğu için yeni öğrencilerden başka kimse gazinoda
bulunmuyordu. Sivil kıyafetlerle son günlerini geçiren
1983 devresi, ast olmanın dayanılmaz ezikliğini henüz
hissetmemişti. Okul ıssızdı.
Yemekhane’ye girip, tablotlardan gözlere yemekleri
doldurmaya başladılar. Ferruh’un gözüne mönünün
yazılı olduğu kara tahtanın en altındaki ibare ilişti: 3500
Kalori. Yedikleri herşeyin kalorisi hesaplanıyordu. Kaç
kalori alıp kaç kalori harcayacakları belliydi. Bol
kepçeden koyan beyaz önlüklü sivil memur ahçılar,
oldukca güleç yüzlüydü. Hele yaşı 60’larda olan bir
tanesi her servisi yaptığında tek tek her öğrenciye
hatırlatıyordu:
“Çocuklar! Fazlası var. İkinciye gelip alabilirsiniz.
Çekinmeyin sakın.”
Ferruh, ahçıları ve yemekleri çok sevmişti. Fırında
tavuk, yoğurtlu ıspanak, tomates çorbası, pirinç pilavı
ve tulumba tatlısı en sevdiği yemeklerdi. İkinci tur, hatta
51
Faruk Arslan
52
Faruk Arslan
53
Faruk Arslan
Dördüncü Bölüm
54
Faruk Arslan
55
Faruk Arslan
56
Faruk Arslan
57
Faruk Arslan
58
Faruk Arslan
59
Faruk Arslan
60
Faruk Arslan
61
Faruk Arslan
Beşinci Bölüm
307’in Sırrı
Çevrilmiş bir binanın içerisinde, askerî eğitimin getirdiği
çok alışık olmadığı emirler, tahkirler, şunu yap, bunu
yapmalar, ana kuzusu delikanlılar için cehennem azabına
dönüşüyordu. Annelerin merhametli elllerinde, ‘el bebek,
gül bebek’ büyütülmüşlerdi. Pek çoğuna babaları bile bir
fiske vurmamış, sert bir emirle zorla bir iş yaptırmamıştı.
Ferruh ve 1. sınıf öğrencilerinin yarısından çoğu daha ilk
üç gün içinde canlarından bezmişti.
Ruhlarına ağır gelen halleri saymakla tükenmezdi. Kimse
görmesin diye saklanacak kuytu bir köşe, bir delik,
sığınacak bir kapı aranıyordu. Ama dört duvar açık hava
hapishanesi gibi duran minnacık bu okul sınırları içinde
sanki 24 saat gözetleniyorlardı.
2. sınıflar, başlarında cehennem zebanileri gibi her yerde
bitiveriyordu. Onlara çarpılma endişesiyle sınıfta ise
sınıfta, koğuşta ise koğuşta kalıyor, dışarıda gezmekten
ödleri patlıyordu. En korkunç korku filmi bile daha az
ürkütücüydü. Sınıftan veya koğuştan adımlarını dışarı
attıklarında kendilerini dövmek için bahane arayan
psikopat 2. sınıflar köşede saklanmış bekliyordu. ‘Selamı
düzgün vermedin’, ‘az saygı gösterdin’, ‘bana yan baktın’
gibi gerekçelerle bir köşeye çekip abanıyorlardı.
Her akşam etüdlerden önce ve yatmadan önce en az 10
adet 1. sınıf öğrencisinin dayakla cezalandırılması mutat
uygulamaydı. Okul, bir kabusa dönüşmüş, tam bir girdap
haline gelmişti.
62
Faruk Arslan
63
Faruk Arslan
64
Faruk Arslan
65
Faruk Arslan
66
Faruk Arslan
67
Faruk Arslan
Altıncı Bölüm
Tommiks Nuri!
“Beton Kemal”, 307 Hasan Kara’nın daha mesaisine
başlamadan şehit edilmesinde kendisininde kusuru
olduğunu düşünmüyor değildi. Sağlıkcı olacak diye bu
astsubay adaylarını ciddi bir askeri eğitimden
geçirmiyorlar, silah kullanmayı sınırlı öğretiyorlardı.
Oysa karacılar hastane veya revirde görevlendirilmiyordu,
kıtada diğer astsubaylar gibi asker eğitimi ile meşgul
oluyorlardı. Dağda terörist avına gönderildiklerini yeni
yeni duyuyordu. Topu topu hayatında sadece yaz
kamplarında iki defa ellerine silah almışlardı. Birinci
Dünya Savaşı’ndan kalmış M1 denilen Kırıkkale
silahlarıyla üçer kurşun kullanmalarına izin verilmişti, o
kadar… “Beton Kemal”, bu sefer askeri eğitimi sıkı
tutmaya karar vermişti. Yanaşık düzen eğitimini veren
Ramazan astsubaydan kısa sürede uygun ve tören
adımında yürümeyi, düzgün selam vermeyi, oturmayı,
kalkmayı, dönmeyi yeni asker adaylarına öğretmişti. Beş
gün sabahtan akşama kadar süren eğitim süreci
sonucunda çakı gibi asker olmuşlardı. Günde beş defa
içtima yapılmasından ve her defasında sayılmaktan artık
gına gelmişti. Her akşam İstiklal Marşı okunarak gün
sona eriyordu. Dahili elbiselerle yapılan eğitimde silah
kullanmak hariç yanaşık düzenin her ince noktasını
bellemişlerdi. Her sabah ve akşam içtimasından sonra
tören yürüyüşü yaparak “Beton Kemal”in önünden
geçiyorlardı. Ciddiyetle selam duran “Beton Kemal”,
tören yürüyüşünde bacaklarını sıkı çekmeyenlere
bağırıyordu:
68
Faruk Arslan
69
Faruk Arslan
70
Faruk Arslan
Yedinci Bölüm
71
Faruk Arslan
72
Faruk Arslan
73
Faruk Arslan
74
Faruk Arslan
75
Faruk Arslan
76
Faruk Arslan
77
Faruk Arslan
78
Faruk Arslan
Sekizinci Bölüm
“İnekçi”
79
Faruk Arslan
80
Faruk Arslan
“Obur Osman”
81
Faruk Arslan
“Sakallı Kedi”
82
Faruk Arslan
“Molla”
83
Faruk Arslan
Dokuzuncu Bölüm
Kıbrıs Fatihi
1983 devresinin Sınıf Astsubayı Ramazan denizci kıdemli
kadameli başçavuştu. Astsubaya lakabı, “Eşekler Sınıfı”
tarafından daha ilk haftada konulmuştu:
“Kıbrıs Fatihi”
84
Faruk Arslan
85
Faruk Arslan
86
Faruk Arslan
87
Faruk Arslan
88
Faruk Arslan
“Kepçe”
89
Faruk Arslan
90
Faruk Arslan
91
Faruk Arslan
Onuncu Bölüm
92
Faruk Arslan
93
Faruk Arslan
94
Faruk Arslan
“303 Murat”
“Şakkkkkkk!”
95
Faruk Arslan
On Birinci Bölüm
96
Faruk Arslan
97
Faruk Arslan
‘Erkek Nuran”
98
Faruk Arslan
99
Faruk Arslan
100
Faruk Arslan
“Saftorik”
101
Faruk Arslan
102
Faruk Arslan
103
Faruk Arslan
104
Faruk Arslan
On İkinci Bölüm
105
Faruk Arslan
106
Faruk Arslan
107
Faruk Arslan
108
Faruk Arslan
109
Faruk Arslan
110
Faruk Arslan
On Üçüncü Bölüm
111
Faruk Arslan
112
Faruk Arslan
113
Faruk Arslan
114
Faruk Arslan
115
Faruk Arslan
On Dördüncü Bölüm
“Neden?”
116
Faruk Arslan
117
Faruk Arslan
118
Faruk Arslan
119
Faruk Arslan
120
Faruk Arslan
121
Faruk Arslan
122
Faruk Arslan
On Beşinci Bölüm
İhlas Kitabevi!
Henüz 2. sınıfta iken Ferruh’un dilindeki düğüm
çözülmüştü. Yırtıcı, atılgan, sosyal biri haline gelmişti.
Askeri okulun sosyalleştirme başarısı mükemmeldi.
Babasının tabiriyle “Kabak çiçeği gibi açılmıştı.”
Zamanla Ferruh, Orhan asteğmenin etrafında oluşan takva
sahibi devre arkadaşları ve 3. sınıf arkadaşlarla irtibat
kurmaya başladı. 3. sınıflardan Ankara’nın Keskin
ilçesinden İlyas Aslan’ın sesi çok güzeldi. Teneffüslerde
dindar 2. sınıfları toplar, bahçede onlara ilahi okurdu. Bir
gün onlara hafta sonu nereye gittiklerini sordu. Cevapları
beklemeden kendinden bahsetti:
123
Faruk Arslan
İsa, tıfıl boyu ve büyük kara gözleri ile dikkati çeken bir
öğrenciydi. Kendinden emin bir edayla cevap verdi:
124
Faruk Arslan
125
Faruk Arslan
126
Faruk Arslan
“Nereye gideceksiniz?”
127
Faruk Arslan
128
Faruk Arslan
Muhterem cevaben:
Ünsal ekledi:
129
Faruk Arslan
130
Faruk Arslan
131
Faruk Arslan
Onaltıncı Bölüm
132
Faruk Arslan
133
Faruk Arslan
134
Faruk Arslan
135
Faruk Arslan
136
Faruk Arslan
137
Faruk Arslan
138
Faruk Arslan
139
Faruk Arslan
Onyedinci Bölüm
Kopya çetesi!
3. sınıf “Eşekler Sınıfı”nın eşeklikte zirveye çıktığı sene
olmuştu. En büyük keyifleri yataktan sabahları geç
kalkmak ve sabah kahvaltısını geç yapmaktı. Sabahın
6.00’sında çalan kalk borusunun ardından koğuşa gelen
nöbetçi astsubay, nöbetçi öğrenci, en sonda nöbetçi subay
asla onları yataktan zamanında kaldıramazdı. Palaska ile
ranzalar dövülür, onlar uyanmazdı. Saat 6.30’u geçince
“Eşekler Sınıfı”ndan beş kişi yataktan kalkar, 7’ye 10
kala ise kalanları. Saat 7’de biten kahvaltı, genelde aynı
saatde başlayan etüd saatinde ekmek arasına konan
kahvaltılıklarla yapılırdı. Bu mutat tembelliğin tek
istisnası “Beton Kemal”in nöbetçi amir olduğu günlerdi.
Geç kalkanların numarası alınıp ceza verilmesine rağmen
“Eşekler Sınıfı”, ceza alma kahramanlığı bahasına
kaldırılamazdı. Bunu bilen subay ve astsubaylar, onların
koğuşuna hiç girmeyip karizmayı çizdirmemeyi yeğlerdi.
“Eşekler Sınıfı”ndan 30 kişi bir gece sınıf toplu biçimde
okul duvarlarından atlayıp firar etmişti. Ankara’nın
Dışkapı semtinde ‘Rock konseri’ni izlemeye giden sınıfın
son yatış yoklamasını cumartesi günü olduğu için gece
11.00’de verilecekti. Nöbetçi Komutan “sarhoş“ lakaplı
Ayfer Yılmaz’dı. Kimse ne iş yaptığını bilmezdi,
istihbaratçı olduğunu 3 senedir gizlemeyi başarıyordu. Bir
şişe rakı ve meze aldın mı sabaha kadar içer, uyurdu. O
nöbetçi iken kimse nöbet tutmazdı. Ama o akşam büyük
kaçışı hissetmiş gibi erken yat yoklaması istedi. Ferruh,
dışarıya iki tane adam salıp “Eşekler Sınıfı”nı konserden
toplatırken, komutanı iki saat zor idare etmişti. Tam
140
Faruk Arslan
141
Faruk Arslan
142
Faruk Arslan
143
Faruk Arslan
Onsekizinci Bölüm
144
Faruk Arslan
145
Faruk Arslan
146
Faruk Arslan
147
Faruk Arslan
148
Faruk Arslan
149
Faruk Arslan
150
Faruk Arslan
151
Faruk Arslan
Ondokuzuncu Bölüm
Darbe geleneği
1986 yaz tatilini geçirmek için Eskişehir’e gitmeden önce
Ferruh, askeri darbelerle ilgili ne kadar kitap varsa
Ankara’da kitapları dolaştı ve satın aldı. Okudukları
karşısında dehşete kapılıyordu. Ülkede meğerse asker,
medya ve yargı vesayeti vardı ve bunun kaynağı kaynağı
ve mimarı 27 Mayıs 1960 darbesiydi. Askeri okulda
onlara asla bunlardan bahsetmemişlerdi. 27 Mayıs darbesi
sadece millete ve sivil iradeye karşı yapılmamış aynı
zamanda Ordunun üst kademesini de tasfiye etmişti.
Darbeyi yapanlar genç subaylar cuntasıydı. 38 kişilik
Milli Birlik Komitesinde, 5 general, 8 albay, 8 yarbay, 11
binbaşı, 6 yüzbaşı bulunuyordu. Darbe ile birlikte,
Devletin ve TSK’nın yönetimi Milli Birlik Komitesinin
eline geçmişti. Bu durumdan rahatsız olan üst komuta
kademesi ve generaller tarafında 06 Ocak 1961 tarihinde
“Silahlı Kuvvetler Birliği” adı ile yeni cunta oluşturulmuş
ve darbeciler arasında da bölünme ve mücadele
başlamıştı. Milli Birlik Komitesinin bir kısım üyeleri
Silahlı kuvvetlerin fiili iktidarının devam etmesini
isterken; Silahlı kuvvetler Birliği mensupları iktidarın
sivillere teslim edilmesi, ancak inkilaplarda etkili
olamazlarsa fiili müdahale yapılmalıdır fikrini
savunmuşlardı. Darbenin şekli konusundaki bu
kutuplaşma 12 Mart 1971 tarihine kadar devam etmişti.
1960 ihtilalini takiben, Ağustos 1960-Şubat 1961 tarihleri
arasında, darbeye destek vermeyen 235 general ile 5000
üst rütbeli subayın Silahlı Kuvvetlerle ilişiği kesilmişti.
152
Faruk Arslan
153
Faruk Arslan
154
Faruk Arslan
155
Faruk Arslan
156
Faruk Arslan
157
Faruk Arslan
158
Faruk Arslan
Yirminci Bölüm
159
Faruk Arslan
160
Faruk Arslan
161
Faruk Arslan
162
Faruk Arslan
163
Faruk Arslan
164
Faruk Arslan
165
Faruk Arslan
166
Faruk Arslan
167
Faruk Arslan
168
Faruk Arslan
Yirmibirinci Bölüm
CIA-Mossad Operasyonu
1986 yılı Ağustos ayının ilk iki haftası çok hızlı geçmişti.
Sedat Yüzbaşı’da hoşuna gitmeyen bir yan vardı. Laik
olduğunu söylüyordu ama sanki laiklik ile dinsizliği
özdeşleştiriyordu. Milliyetçi, vatansever bir subay nasıl
olurda Allah’a inanmazdı! Bunu çözümleyemiyordu.
Ferruh, Ulu Cami’nde Cuma namazını kılarken, asker
oldukların her hallerinden belli iki astsubay ile tanışmıştı:
Halim Dağlar ve Necdet Öz. Kısa sohbet muhabbetten
sonra onu Eskişehir’de Yunus Emre caddesinde bulunan
bekar astsubay evlerine çağırdılar. Son on gününü çok
ihlaslı ve samimi müslüman olarak bulduğu bu genç
astsubaylarla geçirdi.
İki ayrı evde dörder dörder kalıyorlardı. Birbirlerine olan
saygıları ve sevgileri öz kardeşten öteydi. Said Nursi’nin
yazdığı kırmızı kaplı Risalei Nurları okuyorlardı. 15
Ağustos günkü yaptığı ziyaretde Halim beyin yüzü kireç
gibiydi. Necdet beyin ağzını ise bıçak açmıyordu.
Sehpanın üzerinde duran gazeteye gözü ilişti. Ne
olduğunu anlamakta gecikmedi.
Son iki gündür Hürriyet ve Milliyet gazeteleri sanki bir
yerden düğmeye basılmış gibi iki yazı dizisi
yayınlanmıştı. Said Nursi hakkında karalama
kampanyasıydı. Öcü bir imaj oluşturma telaşı
gözlemleniyordu.
Halim Dağlar, kısık bir sesle konuştu:
“Said Nursi’yi dört kadınla evli göstermişler. Halbuki
Allah’ın rıazsını kazanmak için İslami hizmetlerde
169
Faruk Arslan
170
Faruk Arslan
171
Faruk Arslan
172
Faruk Arslan
173
Faruk Arslan
174
Faruk Arslan
175
Faruk Arslan
176
Faruk Arslan
177
Faruk Arslan
178
Faruk Arslan
179
Faruk Arslan
180
Faruk Arslan
181
Faruk Arslan
182
Faruk Arslan
183
Faruk Arslan
184
Faruk Arslan
185
Faruk Arslan
186
Faruk Arslan
187
Faruk Arslan
188
Faruk Arslan
189
Faruk Arslan
190
Faruk Arslan
191
Faruk Arslan
192
Faruk Arslan
Takiye Dönemi!
1986 Eylül’ünde sınıf okuluna başlayan Ferruh ve 1987
mezunu olacak devre, ilk adım olarak askerlik yemini
edecekti. Bir eli silahta ve bir eli devre arkadaşının
belinde yemin tekrarlanacaktı. Bu yemin askerliğe adım
atan tüm öğrencilere son sınıf başında mutlaka
yaptırılırdı. Elektronik Astsubay okulundan dört öğrenci
daha devrelerine katılmıştı. GATA’da tıbbı cihazlar
konusunda teknisyen stajı görerek sınıf okulu
okuyacaklardı. Mustafa Ertürk’ü Ferruh, Karamürsel’deki
yaz askeri öğrenci kamplarından ve Ilgaz dağında
yaptıkları şakird kampından daha önce tanıyordu. Diğer
öğrenciler Hasan Çağsak, Faruk Deveci ve Aslan
Ardın’la da yeni tanıştı.
Beton Kemal, gözetiminde bir hafta süren yemin töreni
provasından sonra okul komutanın katıldığı büyük
törende askerlik yeminini ettiler. Türk ordusuna resmen
girmişlerdi. Bundan sonraki adım bağlı olacakları kuvvet
komutanlığını kura ile çekmekti. Okulda başarı sırasına
göre bir torbaya konan kuralar çekildi.
60 kişilik devrede, 11 havacı, 13 denizci, 11 jandarma ve
35 karacı sağlık astsubayı belirlenecekti. Herkes havacı
olmak için dua ediyordu. Çünkü havacılar kesinlikle
hastane ve revirde görev yapıyordu, uzmanlık çağrısı
alıyordu. Hvacılarda askeri saçmalıklar ve ast üst
gerginliği en az seviyedeydi. Hepsi teknik elemandı ve
karşılıklı saygı anlayışıyla işler yürüyordu. Denizciler
gemide ve denizaltılarda görev yapıyordu. Onlarda da sıkı
askerlik kuralları yoktu. Birbirlerine abi ve kardeş diye
193
Faruk Arslan
194
Faruk Arslan
195
Faruk Arslan
196
Faruk Arslan
197
Faruk Arslan
198
Faruk Arslan
199
Faruk Arslan
200
Faruk Arslan
201
Faruk Arslan
202
Faruk Arslan
203
Faruk Arslan
204
Faruk Arslan
205
Faruk Arslan
206
Faruk Arslan
207
Faruk Arslan
208
Faruk Arslan
209
Faruk Arslan
210
Faruk Arslan
211
Faruk Arslan
212
Faruk Arslan
Operasyon Başlıyor!
Ferruh, fırtanın ilk esintisini Ocak 1987’de daha
nizamiyeden içeri girerken böylece duymuştu. Anlaşılan
idam fermanı imzalanmıştı. ‘Ağzımla kuş tutsam,
mezhepci cuntanın görevlendirdiği Atilla yüzbaşı beni
atacak’ diye içinden geçirdi. 1987’in Şubat ayının ilk
haftası idi. Yüksek tirajlı Nokta dergisi kapak haberini
“Askeri Okulda İrtica” konusuna ayırmıştı. Tören adımı
ile yürüyen bölükten başı ileri fırlayan karikatür molla
tipi mide bulandırıcıydı. Kafasında takke, kirli bir sakal,
seyrek dişler, elinde tesbih ile irticayı simgeliyordu.
Haberde, Elektronik astsubay okulundan üç öğrencinin
hafta sonu Ankara’nın Abidinpaşa semtinde gittikleri bir
evin fotoğrafıda yer alıyordu. Öğrencilerin ad ve
soyadlarının baş harfleri verilmişti. Ferruh, M.E baş harfli
kamp arkadaşını hemen tanımıştı. Ilgaz dağında yaptıkları
kampta tanıştığı diğer iki isim M.P ve E.T’de haberde
geçen isimlerdi. Gittikleri evde güya İ.K ile
buluşuyorlardı. Örgüt evi izlenimi verilen mekan, Dev
Sol ve Dev Genç gibi sol tandaslı illegal yasadışı
örgütlerin evlerine benzer bir tanımla anlatılıyordu. Güya
burada devleti bölmek ve yıkmak amacıyla ideolojik
eğitim veriliyordu.
Nokta’nın askeri istihbaratdan aldığı belli servis haberi,
yıldırım hızıyla basında alıntılandı. Artık gündem orduda
irticaydı. Hürriyet ve Milliyet gazeteleri bir yerden işaret
almış gibi ortak manşetler atmaya başladılar. “Yine
bunların düğmesine basıldı” diye ifade edilecek şekilde
yayın yapmaya başladılar. Gazeteler 1987’nin tüm Şubat
213
Faruk Arslan
214
Faruk Arslan
215
Faruk Arslan
216
Faruk Arslan
217
Faruk Arslan
218
Faruk Arslan
Köstebek ve Muhbir!
Öğrenciler arasında bir veya birden fazla köstebek veya
muhbirin olduğu kesindi. Namaz kılan öğrencilere tek tek
operasyon yapılacağını anlatan Ferruh, anlaşılan 6 aydır
boşuna konuşmuştu. Kısa bir soruşturmadan sonra bir
köstebek, birde muhbir bulundu. İki kişide atılmaktan
korkarak abartılı bilgiler sunmuşlardı.
Köstebek’in adı 3. sınıftan Utku’ydu. “Parlak” bir
Bursalıydı. Kısa bir araştırmadan sonra köstebeklik
sebebi bulundu. Tüm dersleri zayıf olan Utku, nedense
okuldan atılmaktan yırtmıştı. 2. sınıfın sonunda kapı
önüne konması gereken Utku ile Atilla yüzbaşı anlaşılan
gizli bir anlaşma yapmıştı. 1986 Eylül’ünde 3. sınıfa
başlayan Utku, nasıl olmuşsa 10 zayıf dersini yaz
bütünleme sınavlarında başarıyla vermişti. Bu imkansızdı.
Başarısızlıktan çoktan atılması gerekirdi.
3. sınıf başında birdenbire değişen Utku, 6 aydır güya
namaz kılıyordu. Oysa gerçekten namaz kılanların namazı
tamamen bıraktığını sağır sultan bile duymuştu. 3. sınıfın
geçmişte namaz kılan uyanık Kayserilileri Musa ve
Adem’i adım adım izlemişti. Düzenli olarak yüzbaşıya
rapor vermişti. Günde kaç defa tuvalete gittikleri bile
kaydedilmişti. Namaz kıldıklarını görmemişti ama
raporunda ‘eskiden namaz kılıyorlardı’ diye yazmıştı.
Adem, son bir haftadır şüphelendiği Utku’yu takip
ediyordu. Bu defa roller değişmişti. Komutan katına sık
sık çıktığını sivil bir memurdan öğrenmişti. O gün
kendiside bir gölge gibi Utku’nun peşine takıldı. 007
James Bond gibi sessizdi. Kapı aralığından gelen sesler
219
Faruk Arslan
220
Faruk Arslan
221
Faruk Arslan
222
Faruk Arslan
Dayanılmaz İşkenceler!
223
Faruk Arslan
224
Faruk Arslan
225
Faruk Arslan
226
Faruk Arslan
227
Faruk Arslan
228
Faruk Arslan
229
Faruk Arslan
230
Faruk Arslan
231
Faruk Arslan
232
Faruk Arslan
233
Faruk Arslan
234
Faruk Arslan
235
Faruk Arslan
236
Faruk Arslan
237
Faruk Arslan
238
Faruk Arslan
239
Faruk Arslan
240
Faruk Arslan
241
Faruk Arslan
242
Faruk Arslan
243
Faruk Arslan
244
Faruk Arslan
245
Faruk Arslan
246
Faruk Arslan
247
Faruk Arslan
248
Faruk Arslan
249
Faruk Arslan
Otuzuncu Bölüm
GATAkulli
1986 yılına kadar askeri okullarda namaz kılmaya müsade
edilmişti. GATA’daki mescid ibadete açıktı. Ancak
burada namaz kılanlar fişleniyordu. Ferruh, ordudan
atılacağını anlayana kadar bu mescitte çok ender namaz
kılmıştı. Askeri öğrencilerin GATA’ya hastalık
numarasıyla kaçışları,”GATAkulli” denilen kaçış
yöntemini doğurdu. Patenti GATA’da öğrenim görmüş
eski öğrencilere aitti. Eşekler Sınıfının en büyük icadıydı
bu GATA’ya hastalık numarasıyla kaçış. 4 sene içinde 9
kişi GATA’ya zor dönemlerde delilik numarasıyla
kaçmış, hava değişimi veya rapor almıştı. Tıp bilgileri
sağlam olduğu için doktorlar numaraları çakmıyordu.
Çoğu sahte intihar girişimleri ile psikolojik travmadan
rapor alır, okuldan atılmaktan yırtardı. Disiplin notu
düşenleri kurtarmanın en kestirme yolu “GATAkulli”ydi.
“Beton Kemal”, bu numaraları pek yutmazdı ama doktor
raporlarını iptal etmezdi. “Komünist Murat”ın bir
keresinde intihar girişimi süsüyle GATA raporu almasına
çok kızmıştı. Çünkü Murat yanlış metotla intihar
girişiminde bulunmuştu. Beton Kemal dalgasını geçmişti:
250
Faruk Arslan
251
Faruk Arslan
252
Faruk Arslan
253
Faruk Arslan
254
Faruk Arslan
255
Faruk Arslan
256
Faruk Arslan
Rambo Ferruh!
257
Faruk Arslan
258
Faruk Arslan
259
Faruk Arslan
260
Faruk Arslan
Genelkurmayı dava!
Ferruh, babası Orhan astsubayı okul nizamiyesinin
çıkışında onu beklerken buldu. Hiç konuşmadılar.
Doğruca Akdere’deki halası Rasime’nin evine yollanmak
için önce Dışkapı ile Ulus arasındaki dolmuşa, sonrada
Bentderesi’nden kalkan dolmuşa bindiler. Ferruh, Milli
Savunma Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı’nı 18
yaşına girdiği gün mahkemeye veren az sayıda
vatandaştan biriydi. Ünlü’de dava etmişti. Arılan digger
devreleri Bekir, Mustafa ve Halim ise dava açmadılar.
Askeri Savcılığın yetki sınırlarını, Yüksek Askeri İdari
Mahkemesi’nde davaların nasıl görüldüğünü
bilmiyorlardı. 15 günde dava açarlarsa yürütmeyi
durdurma kararı aldırabilir ve okula geri dönebilirlerdi.
Genelkurmay’a, Askeri Ceza Kanunu’nda olmayan
“İrticai Faaliyetler” adlı suçu icat edilmişti. Hukukta
usulsüzlük yapılıyordu. Ferruh, 20 Nisan 1987’de verdiği
dava dilekçsinde, Askeri liseden disiplinsizlik iddiasıyla
ayırmalarına hiç disiplin suçu olmaması nedeniyle itiraz
ediyordu.
Dört mesele daha vardı. Okuma hakları ellerinden
alınmıştı. Bu anayasal bir suçtu ve insan haklarına
aykırıydı. Memuriyet hakkı ellerinden alınıyordu.
Dışarıda da birşeyler yapabilmelerinii engelleyecek
uygulamalar ortaya konulmuştu. Fişlenmişlerdi, artık
devlet memuru olmayı bırakın, sivil olduğunu sandıkları
belediyelerde bile işe girmelerine engel olunuyordu.
Diplomalarını vermemişler, dışarıda sağlık memuru
261
Faruk Arslan
262
Faruk Arslan
263
Faruk Arslan
264
Faruk Arslan
265
Faruk Arslan
266
Faruk Arslan
267
Faruk Arslan
268
Faruk Arslan
269
Faruk Arslan
270
Faruk Arslan
271
Faruk Arslan
272
Faruk Arslan
273
Faruk Arslan
274
Faruk Arslan
275
Faruk Arslan
276
Faruk Arslan
277
Faruk Arslan
278
Faruk Arslan
279
Faruk Arslan
280
Faruk Arslan
281
Faruk Arslan
282
Faruk Arslan
283
Faruk Arslan
284
Faruk Arslan
285
Faruk Arslan
286
Faruk Arslan
287
Faruk Arslan
288
Faruk Arslan
289
Faruk Arslan
290
Faruk Arslan
291
Faruk Arslan
292
Faruk Arslan
293
Faruk Arslan
294
Faruk Arslan
295
Faruk Arslan
296
Faruk Arslan
297
Faruk Arslan
298
Faruk Arslan
299
Faruk Arslan
300
Faruk Arslan
301
Faruk Arslan
302
Faruk Arslan
303
Faruk Arslan
304
Faruk Arslan
Doğruya varmayınca
Mürşide yetmeyince
Hak nasip etmeyince
Sen derviş olamazsın.
305
Faruk Arslan
306
Faruk Arslan
307
Faruk Arslan
308
Faruk Arslan
309
Faruk Arslan
310
Faruk Arslan
311
Faruk Arslan
312
Faruk Arslan
313