Professional Documents
Culture Documents
Aynası Aşk
1
FARUK ARSLAN Kimdir?
Orta Asya’da Zaman gazetesi bürolarını kurmaya 17 Şubat 1992′de giden 19 kişilik ilk ekibin
içinde yer aldı. Azerbaycan’a hizmete giden ilk muhacir Türk öğrencilerin belletmenliğini
üstlendi. Azerbaycan Zaman’da haber ve yazı dizisi yazmaya başladı, Karabağ, Çeçenistan ve
Abhazya savaşlarını yakından takip etti. Hazar’ın enerji rezervleri ile ilgili yazdığı 3 binden fazla
haber ve makale Türk ve yabancı basında yayımlandı. Azerbaycan Zaman Gazetesi’nin
dağıtımdan reklama, bürolar, matbaa gece sorumluluğundan, muhabirlik, haber müdürlüğü ve
köşe yazarlığına kadar her alanda görev yaptı. 1995 ile 1998 arası CHA Azerbaycan
temsilciliğini 3 yıl yürüttü. Üç yıl arka arkaya en fazla haber yazan CHA muhabiri ödülünü aldı.
2 yıl süresince Türkiye’de yayımlanan Zaman gazetesinde Bakü Mektubu adlı köşeyi yazdı.
Azerbaycan’da yayımlanan 60 bin tirajlı ilk çocuk gazetesi Tomurcuk’un kurucularından oldu.
Ağustos 1998′den itibaren Zaman gazetesinde 2000 yılı sonuna kadar Ankara’da diplomasi,
‘Yurtdışı Baskılar’, dış politika, enerji ve başbakanlık muhabirliğini yürüttü. 14 ülkede basılan
Zaman’lara yönelik özel araştırma dosyaları hazırladı. Türk dünyası özel muhabirliği yaptı.
Kırka yakın ülkeyi gazeteci ve fotoğrafçı olarak gezdi. Dış politika, diplomasi, Türk dünyası,
Rusya, Orta Doğu, Avrupa Birliği ve enerji politikaları konularında uzmanlaştı. 1998-2004
periyodunda Muhsin Yazıcıoğlu’nun kurduğu Büyük Birlik Partisi’nin yayın organları Gündüz,
Muhalif, Gelecek Gazetesi, Hür Gelecek gazetelerinde Türkistan adlı köşeyi yazdı. 2008
başından itibaren ise Alperen Ocakları’nın online medyası olan Milli Ocak haber portalında ve
Alperen dergisinde köşe yazıları yazdı. Kanada’da yayımlanan Sunrise’ın kurucusu oldu. 2005
yılından beri Canadatürk gazetesi ve 2012’den beri Çorum Manşet gazetesinde köşe yazarıdır.
Yayımlanmış Eserleri:
Hazar’ın Kurtlar Vadisi: Petrol İmparatorluğunda Güç Savaşları, Karakutu Yayınları , Nisan
2005, Ağustos 2006.
2
Kanada’ya Gelmenin Yolları-Kurtar Bizi Kanada, Lulu Publisher, Haziran 2006.
Mesih’in Hızır’ı Barnaba: Hristiyanlığın Gizli Tarihi, Karakutu Yayınları, Kasım 2006.
Karakutu Ergenekon’un Karanlık İsmi: Tuncay Güney, Karakutu Yayınları, Kasım 2008.
3
ÖNSÖZ: Aşka Susadım, Şair Oldum
On beş yaşında Ankara’da askeri lisede okurken her haftasonu iki yüz sayfa kitap okur,
öğrendiklerimi bir sayfa özet halinde yazardım, elliye yakın arkadaşım okurdu, sonra çöpe
atılırdı. Çünkü yaşadığımız ortam Komünizm baskısı altındaki Sovyetler Birliği’nden beterdi,
hele dini içerikli konuşmak da, yaşamak da yasaktı! Şiir yazarak stres atıyordum. 1987’de okul
yıllığını, çizdiğim karikatürlerle yazdım, ancak Alanya’da dükkanımıza giren bir hırsız çantamla
beraber yıllığın müsvettesini çaldı ve Akdeniz sularına atıp heder etti.1988’de Zaman
gazetesi’nde ilk yazım ve 1989’da Sızıntı dergisinde ilk şiirim çıktığında çok sevinmiştim.
1990’da 21 yaşımda ilk kitabım ‘Ateşle Oynamak’ bitmişti, ancak basmaları için kitabı teslim
ettiğim Zaman yazarı, TİMAŞ’ın kurucusu Hekimoğlu İsmail ve yazar Ali Çankırılı, ‘Bu çocuk
genç yaşta kendini yakacak’ diye çöpe atmışlardı.
Ankara yıllarımda gerçek gazeteciliği öğrendim, hatta iddia edebilirim Ankara’da çalışmayan
Türk gazeteci, gazeteci değildir! Sabah 9, gece 12 çalışıyordum, ürettiğim günde beş haber
dolayısıyla haber merkezinin ekseni kaydı. Genel Yayın Yönetmenimiz Mahmut Çebi, bir gün
şunu ben yok iken haber merkezinde haftada üç haber yazan uyanıklara söyledi: Adam haber
yazmıyor; yumurtluyor. Onun gibi üç muhabir daha bulursam 20 muhabirin işine son veririm.3
yıl süren Ankara yıllarımda ‘en derin gazeteci’ ünvanı kazandım ama yata yata işini yapan
gazetecilerden olmadığım için dokuz köyden kovulmaya devam ediyordum. Ankara temsilcimiz
İbrahim Karayeğen korumasa çoktan kafamı kırmışlardı! Başka gazetelerdeki dış politika
muhabirleri atlattığım haberlerden dolayı müdürlerinden fırça yemekten bezip, sonunda beni de
‘Derin Gazeteciler Konseyi’ne aldılar, başka çareleri yoktu. Çetedir bunlar çete...
Kanada’da 2000 sonlarından beri yürüttüğüm gazeteciliğim artık hobimdi. Sonsaniye.net gibi
haber portallarında günlük yazıyordum. Baskılar nedeniyle zaman zaman ‘Ömer Şerif’ ismini
4
kullandım.Sunrise dergisindeki mahlasım ‘Ali Alperen’oğlumun adıdır. Melih Gürsel adını da
kullanmak zorunda bırakıldım.1998’de Gündüz gazetesinde ‘Alperen Şahin’ adını tercih
ederken, Muhsin Yazıcıoğlu’nun çıkarttığı Muhalif, Gelecek ve Hür Gelecek gazetelerinde 8 yıl
boyunca 2006’ya kadar ‘Türkistan’ köşemde ‘Ali Alperen’ adını kullandım. Yayın Yönetmeni
Hayati Tek ve Yazıcıoğlu dışında BBP’liler benim gerçek ismimi bilmiyordu.Milli Ocak’ta 2008
ile 2011 arasında gerçek ismimi kullansam da, 2011’deki yeni BBP yönetimindeki bazı
BBP’liler köşemi kapattırdı.Vicdanlarını susturamayan bazı ülkücüler, halen yazılarımı kendi
sanal sayfalarına konuk ediyorlar.
Canadatürk’te Eylül 2005’den beri hem kendi ismimle hem de müstear ismim ile Eylül 2009’dan
beri yazıyordum, Temmuz 2012’de mahlas ismimi sonlandırdım. Kitaplarımı ise hep kendi
adımla yazdım.
‘Garip’ adını verdiğim şiir not defterimi ve şiirlerimi yetersiz bulduğum için aslında hiç ortaya
çıkartmak istemiyordum. Bana ne olduysa, 2 Şubat 2012’den 15 Aralık 2012’ye kadar günde bir
veya iki şiir yazmadan duramadım. Bu eserde yer alan şiirlerin çoğunluğu, günde iki saat
uyuduğum dönemde, aşk u vecd halinde kendimde olmadığım sırada yazılmış veya
yazdırılmıştır, pek çoğu rüyalarda görülmüşte kaleme alınmıştır. Herkul.org’da geçen Şubat’dan
beri her hafta bir şiirim yayınlandı. Kendime bir şair mahlası arayınca ortaya ‘Rüyeti Şîr’ Fârûk
müstearı çıktı. Arslan Faruk’un siması, rüyası anlamına geliyor. Çünkü genellikle rüyamda akan
ilhamla yazmadığım şiiri mısralara dizmiyorum, uyanık iken ilhamsız şiir yazmak pek yavan
geliyor. Yunus Emre, Niyazi Mısri ekolünün keşke 21. yüzyıl temsilcisi olabilsem…
Türk medyasında meşhur bir köşe yazarının köşesini dış politika ağırlıklı olarak beş yıl, başka
birini bir yıl yazdığımı itiraf etmeliyim. Azerbaycan Zaman’a 1996’da başyazar yaptığım meşhur
Azeri şair Bahtiyar Vahapzade, ‘oğlum ben yaşlıyım, ben anlatayım, köşemi sen yaz’ deyince 2
yıllığına her hafta Vahapzade’nin evine taşındım. O Azerice anlatır, Türkçe yazardım, tercüman
tekrar Azericeye çevirirdi, yazılanı Vahapzade’ye telefonda okurdum, çoğu zaman ‘pek güzel
olmuş’ derdi, bazen küçük değişiklikler yapardı. İlginç bir deneyimdi. Ülkenin Necip Fazıl’ı
sayılan Vahapzade’nin başyazısını yazmak ağır sorumluluk gerektiriyordu.
Bugünün gençleri bir anda gazeteci ve yazar olunduğunu sanıyorlar. Hemen isimleri medyada
çıksın, “şöhret olalım”, “hava atalım” diye yanıp tutuşuyorlar. 12 yıldır haberlerim CHA’da
kurum kuralı gereği isimsiz çıkıyor, gıkımız çıkmıyor! Nefsimi, izzetimi yıktım Rabbim…
Kanada Türk Ticaret Odası’nın 1 Ağustos 2012’den itibaren çıkardığı Business Platform Canada
İngilizce yayımlanan dergisinde müstear ismim editör olarak ‘Frank Lion’ oldu. “Meşhur
olayım”, “çok para kazanayım” diye bir derdiniz varsa sakın gazeteci ve yazar olmayın, hele şair
asla! Canadatürk’te 1 Temmuz 2012’de mahlas adımın son yayınlanan aşağıdaki veda yazısını
aşk şiirinden başka hiç bir şey yazmama kararı aldığım bir sırada yazdım: Aşka susadım…
Ölmeden öldüm ve ne olur ne olmaz diye belkide ömrümün en ilginç makalesini gerçek aşka dair
şöyle yazdım: Maddî mânevî azalarım aşkın elinde hamur olsa, gözüm hiçbir şey görmez, o
zaman yorulmaz koşarım. Aç ve susuzum aşka, tıpkı patlamaya hazır volkan gibiyim. Keşke
ölümsüz aşkı soluklasam, ruh ikizim peygamberim olsa…
5
Çılgınca sevsem ve sevilsem umurumda mı dünya! Tek istediğim, bir fânîde bâkî aşktır.
Sevgilerin en güzeli kalpden sevmek, sevilmek. Özlemlerin şâhı özlemek, doyumsuz bir zirvede.
Bir kez aşık oldum, halen aşkım aklımda, kalbimde, ruhumdadır.
Buruk bir acı saplanırsa yüreğine, perişânsan inim inim. Gözlerin zamansız takılırsa bir noktaya
boş ve anlamsız. Kulakların zamansız deli gibi çınlarsa, duymazsan kimseyi. Bil ki, bir yerlerde
özlemişsindir beni, bende özledim seni! Aşıklar unutursa sevmeyi, belki o zaman unuturum seni!
Senin üstüne gül koklamam, ‘Beyaz Gül’ümsün.Seni koklamak olsa da ölüm, koklayacağım,
engel tanımam.İnan uğrunda ölmeye değer tek varlığımsın, ruhumsun. Kalbimin sultanısın, sen
benimsin, bende senin kulun! Gördüğüm en güzel rüya sensin uyanıkken, sevgi mimarımsın.
Duyduğum en derin aşksın, paha biçilmez hazinemsin. Efendimsin, peygamberimsin.
Tut, sarmala, kucakla, şefkatli kollarına al beni, garîbim. Hep teskin et, umut ver, aşk ver, şevk
ver yalnızlığıma! Ruhlarımız sevişsin daima, kalplerimiz öpüşsün, beden ne ki! Dudaklarımız
kavuşmasa, tenim sıcaklığını hissetmese ne olur? Birbirimizin nefesinde nefes olmasakta olur,
kalbimdesin! Sünnetini yaşatmak boynumun borcu olsun…
Bırakma beni sevdiğim, ne olur yalvarırım, gidişine dayanamam, âcizim. Kalbim durur, ruhum
çölleşir, hep serap görürüm her yerde, aç susuzum! Hasret gözyaşlarımla kendimi avutamam,
azla yetinemem, yaşayamam. Bıraktığın anılarla sensizlik imkânsız, gitme! Çılgındır benim
sevgim, hem kuşatır, hem yakar yüreğini bilirim, doyumsuzdur. Kalp kalbe karşıdır derler,
doğrudur kalbin kalbimin içinde, kaçınılmazım, dayanamazsın!
Bugünde yarında, dünyada ve ukbâda yüreğin kadar yanındayım, hep yakınım. Kendini yanlız
hissettiğinde elini yüreğine, gözlerini ruhuma koy! İşte ben hep senle oradayım, hep orada seni
bekliyeceğim, ölümsüzdür aşkım! Aşk sensin ya Resullallah. Allah aşkını seninle bildim.
Ne güneşi, ne yıldızları, ne ölümlü dünyalıkları isterim, bir seni istiyorum. Baykuşluğuma son
verir senin aşkın, sevgin bana yeter, yaşatır ölümsüzlükte! Biliyor musun, uğruna canımı verecek
kadar seviyorum desem, inanır mısın? Unutma sen benim gözlerimde sâf bir gerçeksin,
idealimsin. Aşkın yüreğime bahar getiren kokulu bir çiçek, hiç bir zaman solmayacaksın…
6
Sen güldüğünde, bende gülüyorum, sen kendine ne yaparsan, bende hissederim. Güven ve inan,
kalbin ne kadar büyükse, o kadar güçlü inan! Hiç kimse kânaatını değiştiremesin, her zorluğa,
engellere göğüs ger, aşkı yaşat! Aşkımızda mâsumiyet, sâfiyet, iffet, edep, sabır, vefâ, sadakat,
samimiyet, saygı var. Dahası ruh, akıl, kalp, duygu, sır, beden; hepsinin toplu rengi, cümbüşü
var. Aşkın gönül dili konuşur, kalbin benim neşem, sevincim, gel gitlerim coşar, güler ağlarım.
Kadere teslim ol, tevekkülle sağlam, dik dur. Sen beni yakacaksın severek, külüm kalmayacak,
bende seni, sevmek yanmaktır! Kalbini verdin ya bana, sabırla, umutla, heyecanla haber
bekleyeceğim, ne kadar sürer bu dayanılmaz çile Allah’ım! Aklımı başımdan aldın, kalbimi
aldın, bedenimi de alabilmen Rabbin taktirindedir. O, ‘ol’ dese akan sular durur, Hz. Meryem
bâkiresi, Hz. Sârâ 90 yaşında doğurur. Azken Hz. Musa firavunu yener, Kızıldeniz yarılır,
mucizeler, kerametler görülür.Ateş Hz. İbrahim'e gül, sinek Nemrud'a cellat olur, Hz. Davud
kuşlarla konuşur.Hz. Süleyman Belkıs'ın tahtını ötelerden anında getirir, Belkıs hemen âşık olur.
Allah dilerse imkânsızlar olur, duâmda ümmeti İslam için bolca istedim, duâ ettim dava
aşkımıza. Çünkü, aşka susadım. Bir kere görsem, koklasam seni rüyamda bin kere ölsemde gam
yemem. Sadece bir kere gösterdin gül cemalini, ben öldüm artık, bundan sonraki yaşamımı aşka
adadım. Seve seve kalacağım, yana yana kalacağım… Ahirette şefaat eyle, mahrum eyleme
mağfiretinden.
Şiirlerimde aşkın şiir coşkun sevgi dili var. Bir kadına aşkdan ziyade ilahi aşka geçişin lezzetini,
peygamber efendimiz Hz. Muhammed’e (S.A.V.) duyulan eşsiz, benzersiz, doyumsuz, ölümsüz
aşkın tadını yudumlayacaksınız.
Anne
Her şey içimde kaldı, biliyor musun anne!
7
sana ulaşamıyorum…
Kokunu duyamıyorum…
O’na dayanıyorum
O’na anlatıyor
O’ndan dileniyorum
Rüyeti Şîr Fârûk’un Eşi Suna Arslan, Kitchener, Kanada, 03 Ağustos 2012.
Bu şiir kitabımı hayatımın cankuşu eşim Suna Arslan veya Azeri adıyla Sona Hasanova’ya, en kıymetli
paha biçilmez varlığım kızım kerimem Hafsa Meryem Arslan’a ve kalplerin fatihi safiyane oğlum Ali
Alperen Arslan’a ithaf ediyorum.
8
Sözümüzü Yunus Emre misali şeker bal ile, 30 Temmuz 2012’de Kanada’nın Kitchener şehrinde
yazdığım Şekeristân adlı şiirimle bağlayalım.
Kitchener, Kanada
26 Ocak 2013
9
PEYGAMBER EFENDİMİZ
HZ. MUHAMMED (S.A.V.)
Üstadım
Hocam
10
Efendim (s.a.v.)
Kitchener, Kanada
24 Ekim 2012
Ellerini tutmak istesem, sana sarılmak istesem, ashabın gibi severmisin beni?
Rüyamda dört eşini tanıttın: Hz.Meryem, Hatice, Aişe, Asiye; mesrur ettin beni
Yüzün suyu âlemlere Sultansın, sen beyazımsı kırmızı gülüm, gedân say beni
Ölümsüz aşka güler ölüm gülüm, ayrılığı yok etmez ölüm, gülsün sevsin beni
Gür siyah sakalın, yağmurda ıslanmışca parlak kara saçlı, kara gözlü gülüm
Zülfüne rüzgâr değse baktığın yere merhamet damlatır, Hâlimsin yaz gülüm
Yokluğunda derbederim, eğer gayrı yoksan ne etsin bana ölüm, yıkılır gülüm
Baksan hazırım, tutsan uçarım, sıvazla sırtımı, kanatlanır sevdân doğar gülüm
Güllere sevdâmı anlatırken sana Beyaz Gül’üm dedim, elbet öylesin sâf gülüm
Bülbüller ağladı gül kokusuna, kokunu solumak istedim göründün bana gülüm
12
Bir nefeste ben koklasam beyaz gülü, kokun eksilmez dedim, geldin can gülüm
Çöllerin ortasında gül deryasında nadide açan orkidesin, ismetsin Beyaz Gül’üm
Gül yaprakları örtsün ölümün gülen yüzünü, dünyada ukbâda şefaatsin gülüm
Sevdâmın renginde aşığın dili var, öterim bülbül gibi inim inim, şarkımsın gülüm
Tatlı gülüşün geliyor aklıma, güvercin kalbim güm güm atar, hep gel, sev gülüm
Güller bahçesinin bahçevanı Kırmızı Gülsün, aşk u tevhid bahçesi Beyaz Gül’üm
Sevdân buram buram burnum da tüter, görmek kavuşmak isterim, aşka yanarım
Çekilmez artık sensizlik, kalbim kan ağlıyor, söndür ateşimi, görmezsem yanarım
İsteyip sâfiyane arzuluyorum tek seni, seviyorum derim, inanmazsan eğer yanarım
Terk edemem seni, seven kalbin hıçkırığı, çırpınışı, umutsuzluğudur nurunda aşkım
Elimde değil, ruhum, kalbim aşkını ister, ayıpla ama gitme, kurtar lütfunla aşkım
Çektiğim acıyı sen anlarsın, bilirsin derdime âşığım, derde devâ Şâfi Şekûr aşkım
Hakk’ın şahs-ı mânevisiyle câmian insanlığa yanar, başka bir aşka kanmam aşkım
Sendeki sevgi ateşi, merhameti, şefkatinle egomu mıhladın, iyiki esir aldın beni
Ne olacak şimdi? Ya şefaatine nâil, layık olamazsam, gör bak aşkın zebûn etti beni
Aşkımı ifşâ edersem, o zaman derdime yana yana kalırım, yakar nurun kül et beni
Aşkın mânevi bir okuyla vuruldum, nurlu siman kalbimi aşkına mecbur etti beni
13
Keşke 43 yıldır titremeseydim köşelerde, yapayalnız benliğimde sarabilseydim seni
Sıcak nefesinle ölmüş ruhlar ve ruhum dirilseydi, kuşatan aşk mutlu ederdi seni
Dönebilsem sevgine her an zevk olurdu kulluğum, unutmadım unutmam asla seni
Şiirimde yarım kalan mısralarıma âcizim, aşkımı dillendiremem sadece özlerim seni
Madem âşığım, ne olur mahrum etme o güzel sevgini, anam babam feda olsun!
Yetiş imdatıma, muhtaç yaralı, ölümsüz aşk ararım, canım cananım feda olsun!
Seni düşünmekle heyecanlı genç delikanlıyım, ölüme susamış ruhum feda olsun!
Şefaatinle ruhum 33 yaşında, dipdiri, kalp gözüm açık, davana yolcun feda olsun!
Kitchener, Kanada
10 Temmuz 2012
14
Mevlâna şöyle izâh eder ki, Allah ne der;
Hanimiş suskun Mevlana sustu, peki kül eyleyen aşka değer miydi?
15
Sana binlerce hasret dolu yüreklerce salat-ı selâm duâ olsun…
Ahirette Sana olan muhabbetimin bir şahidi olsun diye naat yazıyorum
Aç kapını Sultanım bir an olsun göreyim, o gözlerinle bir kez nazar et bana
Layık olamadım Sana. Aşka dair her şeyin manasını yitirdim içimde, aşk ne ki?
Hürmetine yaratılmıştı onsekizbin alem, saf aşkı Allah’a olan aşkında buldum
Yâ Habibullâh! Ey Allah’ın habibi, sevgilisi, en sevdiği; sevgiydi , aşktı senin diğer adın..
Herkes Seni bir başka sevdi..kimi gönüllerde bir sızıydın, kimi gözlerde gözyaşıydı adın..
Dillerde dolanan Leylâydın Sen, uykuları kaçırtan Mâşuk, yürekleri yakan sevgilidir adın..
Farklı sızıların tek manasıydın Sen, şairlerin ilhamı, ruhumuza şen ruhi Muhammedi adın..
Müştakız sana Rasûlullâh! Sana meftun yüreğimiz, Sensin bu âlemin sebebi, aşk Sensin
16
Sen tanıttın bize Rahman u Rahim’i, velâdetinle can geldi bu çorak topraklara, aşk Sensin
Sana muhtacız Ya Habibullâh! Bıraktığın gibi değiliz, emanetine ihanet ettiğimiz aşk Sensin
Güzel âşıklar gibi, sahip çıkamadık öğrettiğin güzelliklere, affet bizi, unuttuk tek aşk Sensin
Susuz toprakları cennete çevirdin, günahkar yüreğimi sevginle hep dirilttin Yâ Rasûlullâh!
Aşığım, susuz topraklarıma rahmet pınarlarından âb-ı hayat akıt, doluyum Yâ Rasûlullâh!
Seni ifade etmeye yetmedi sözlerim, hayalimde aşkın anlamı Kırmızı Gülsün Yâ Rasûlullâh!
Mülk aleminde görseydim nuru, hazan yaprakları düşe sıra geldim, aşkı tarif edip gitmiştin
Tek umudum Umman-ı bekâda buluşmak, yüzümüz yoktu bir asırdır sen yoktun gitmiştin
Keşke gitmeseydin, ayağını öpen kumun, saçını ıslatan yağmur damlan olsaydım, gitmiştin
Yolunda akıtılmış kanlı gözyaşım hasretine verilmiş can olsaydım keşke, ama Sen gitmiştin
Sana lâyık olamadım, eremedim, ümmetin olma şerefine idraksizim, mücrimim kapında
Nasıl geleyim, çıkayım karşına, Senin şefkatin ümmet soluklu diye umutluyum kapında
Kurtarmak için yaralandın yüzondört yerinden Taif’te, endişene duâna gedâyım kapında
Ümmetin cehennem görmesin deyu âşıklarınla son davayı kollarsın, hazır askerim kapında
Peygamber olmaktansa keşke ümmetinden kul olsaydım diyen Hz. Musa dahi aşkını bildi
Seni muştulamıştı Nebiler, şemsine pervâneydi kâinat, sahaben, beytin hakkıyla seni bildi
Hak dostları aşkını, Kur’an ahlâkını, harâbe garip kalp ehlinde aradı, sevgini buldu da bildi
Şefkat Peygamberi! Seni Alemlere Rahmet kılana kulluğa Sen bizi yönelttinde kul aşkı bildi
Sen Makâmen Mahmud edilen son Peygambersin, enbiyâlar serveri, âlemlere de Sultan
Sana medh u senadan dilim aciz, tek tesellim Sana muhabbetim, samimi âşığım be Sultan
Sevgim hürmetine şefaat dilenirim, yoksa Rabbin affına mazhar olamam, habibsin Sultan
Senin nurun hatrına affedildi Hz. Adem. O nurlar nuru hürmetine bizi de affet ey Sultan!
17
Doğumunla yeniden hayat buldu kâinat, Habib-i edibin aşkına ölmüş ruhlara hayat bahşet!
Senin bir işaretinle ikiye ayrıldı Kamer! Ya Râb! İçimizde ki Hak ile batılı da işte böyle ayır!
Senin duanla Gül şehrine yağardı yağmurlar, rahmet yağmurlarını sağnak sağnak yağdır!
Ey insanların en güzeli, merhametlisi, seni seven aşk fermanım elinde beni aşkınla haşret!
NOT: Rasûlullâh’a (SAV) 12 saatde yazdığım bu Naatı Şerif veya şiir kıtalar arası yazılmıştır.
Türkiye’den katkı sağlayan Konya ve Manisa’ya, Almanya’dan Düsseldorf’a, İngiltere’den
Londra’ya şükranlarımı sunuyorum. Kanada’da Kitchener’da aranan aşk bulundu ve
Peygamberimizin aşkı ile Allah aşkına ulaşıldı, fani aşkta delilik sona erdi.
Kitchener, Kanada
11 Temmuz 2012
18
CAN MUHAMMED (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)
19
Üstâdım
20
Cümleden uzletle ördü dantelini Pîr işledi nesli
21
Önce aşk vardı, dev ruhu ordu gibi İslam’ı korudu
Kitchener, Kanada
26 Ekim 2012
Güz mevsimi
22
Yaz geldi, ihlâslı dost, âhin fidana su idi
23
Her yan gül gülistân herkes yâr, cân idi
Kitchener, Kanada
25 Kasım 2012
Mütefekkir
Teveccühe mazharsa eğer âşık
24
Bir dinle hele ötüyor nur neşîdeleri
Kitchener, Kanada
30 Aralık 2012
25
Aşka Mecburum
26
Hayat hareket ve faaliyettir şevk ise onun matiyyesi
Kim ki seni buldu kendi yok oldu, dost u can baha yâr
27
Rüyamdasın Hocam
28
Etrafında dolaşan fitne yakıyordu, içi dışı ateş
Başın dik ama boynun eğikti, affet bizi hocam
Pencerende perden yoktu, biz ne uzak ne yakın
Uzun sıhhatli ömür sür İnşâllah pâk hocam
Kitchener, Kanada
20 Kasım 2012
Hizmet Şarkısı
29
İhlas, uhuvvet piri muhabbet eri
Bakü, Azerbaycan
31 Mart 1996
30
Dâvânın Kerâmeti
31
Hak geldi, batıl firar etti, evveli şer âhirî hayra înkilâptır
Zâhir oldu bürhânlar gizli sırlar, zulmeti Sübhân înkilâptır
Her kim sıdk ile girmezse yola, Sûfyân ile Deccâl’e döner
Yusuf ile Yunus olmasa sahte Mehdiler sarar, zâlim döner
Halktan ayırsan yüzünü, Hak davasını pinhâna çeker özü
Vahdet ehli bir Pîr’e seyrân eder, ikiliktir mahveden özü
Kitchener, Kanada
22 Ekim 2012
Herkul.org’da yayınlanmıştır.
Davaya Vefâ
32
Güneş’e kör, dili çamur atar, ruh kumaşı çürük
Nuru görmez aldanır, davası, vefâsı sahte çürük
Şeyhinden nifâk bekleyen, kazanırken kaybolur
Korku ecele faydasız, pusu kuran dost kaybolur
Kitchener, Kanada
8 Ekim 2012
Herkul.org’da yayınlanmıştır.
33
Rüyamdasın
Yine seni gördüm rüyamda; aynı gecede iki kez, bilmem niçin.
Can ada dediğin üç okyanusa komşu adan seni bekler için için.
Sana hesap veren elçin derdi ki, sözleştiğimiz gibi işlem tamam.
Bir eksik kaldı, sabah namazından sonraki kelam, o da tamam.
34
ÂŞIK
35
Zindandayım
36
Bülbülün gamını sorana zindanda ziyâneyim
37
Zindanda ki Rüyeti Şîr Fârûk’a Hû itilâf değil
Kitchener, Kanada
10 Kasım 2012
Herkul.org’da yayınlanmıştır.
Hiç Şair
Şair müsveddesiyim, acemi ve çaylak
Ağarmadık kılım yok, beyazdır sakalım
Saklamak boşuna çaba, epey çatlağım
Yüce dağın tepesinde dervişçe yaşarım
38
Şairi seyredenler şaşarmış haline, pek küçümsermiş
Sen Derviş olamazsın diyen şiirini pek küçümsermiş
Gizli, sade derviş erenmiş, Ali, Hızır, İlyasmış mürşidi
Kendini bilmiş de okumuş, Kâinatın Sahibi tek mürşidi
Kitchener, Kanada
15 Ekim 2012
Herkul.org’da yayınlanmıştır.
Arayan Yolcu
Arama Allah’ı, ne havra, ne kilise nede camidedir
39
Suskun âşık kalbe vücutla konuşur, aşktan mırıltılar
İçte, dışta eser nice fırtına, alt üst olursun kader gizlidir
40
Vicdan söyler tek doğruyu el, kol, dil, göz Rabbe çalışır
Roma, İtalya
23 Ağustos 2012
Herkul.org’da yayınlanmıştır.
41
Akıl kişilerin zindânıdır, aşk kısırdöngüyü çözer
Aşk, teklif, plan fakiridir, taşkın gönül dili çözer
Nefsini bilmek kalb işidir, aklını seven hep şaşar
Lütfuyla kahrıyla evirir çevirir kalbi O, âlem şaşar
Kitchener, Kanada
1 Ekim 2012
Herkul.org’da yayınlanmıştır.
42
Vefâ
43
Dert çok, derman yok, kavî ene var
Kitchener, Kanada
28 Aralık 2012
44
Aşk’ın nişânı
45
Tûl-î emel sönerse kasr-ı emel doğar
Sünnete tabi aşkı hayâta kıl Gülistân
Yerde gökte melekler zikrine doğar
Bülbülün Şeydâ’dır âlem ol Gülistân
Kitchener, Kanada
12 Aralık 2012
Herkul.org’da yayınlanmıştır.
46
İstihzâ etmezsem kırık kalbleri onarırım
Ruhum sığmaz kabına, durmam uçarım
Kitchener, Kanada
10 Aralık 2012
Herkul.org’da yayınlanmıştır.
47
Âşık cânı neyledi
Âşık’ın cânı boğaza geldi
48
Rengin sarardı damı yandı
49
Gark oldum
50
Enâniyet yanalı közü hiç etti beni
Kitchener, Kanada
09 Kasım 2012
51
Kimi Ne Eder, Kimi Ne!
52
Kimi dertleriyle pişer, gönül fâtihi olur
Kitchener, Kanada
19 Ağustos 2012
Herkul.org’da yayınlanmıştır.
Derdime Çâre
53
Ne yerde ne gökte, yok mu derdime çâre
Kitchener, Kanada
17 Ağustus 2012
Gece Yarısı 3. 30
Herkul.org’da yayınlanmıştır.
54
Dervişe Ne Gerek, Ne Gerekmez!
55
Kendi kusurunu gören dervişe kimsenin aybı gerekmez
Kitchener, Kanada
11 Ağustos 2012
Herkul.org’da yayınlanmıştır.
A’raftayım
Rüyamda cennet ve cehennem arasında A’raftayım.
56
Gözler kan çanağı, fırladı yerinden, havf ile recayla A’raftayım.
Adalet terazisi kılı kırk yararken, her hayrı şerri tartarken A’raftayım.
57
Görevliymişiz A’rafta, bindim arabasına, sahiden şimdi kayıptayım.
Bir zıpladım, pir zıpladım, Zebani dahi şaştı kaldı, olmaz ki A’raftayım.
Kutlu dosta göz selamı çaktım, süzdü ve göz kırptı; üzülme A’raftayım.
Otuzüç yaşında, siyah gür sakallı, nurlu gençti Kevser’de, geçici A’raftayım.
58
26 Ocak 2012/ Toronto, Canada
NOT: Bu şiirim, 30.01.2012 tarihinde www.herkul.org adlı web sayfasında ve Şubat 2012′de
Çorum’da yayınlanan Kilim adlı Edebiyat ve Kültür dergisinde yayımlanmıştır. Şubat 2009′da
rüyamda net olarak görülen bu şiirden dolayı ismimi şair olmadığım halde nefsi kelamı
dökülürken Rüyeti Şîr Fârûk olarak değiştirdim. Peki Rüyet ve Rüya nedir, rüya ile amel edilir
mi, edilmezse rüya neden peygamberliğin altmış cüzünden biridir?
Bir ömür boyu, onun yarattığı şu kâinattan yine onun ihsan ettiği beden ile istifade eden ve her
biri ayrı bir ilâhî ihsan olan akıl, kalp ve hissiyatıyla nice hakikatlere muhatap olan insanoğlu,
kendisini bu kadar lütuflara gark eden rabbini görmeyi elbette aşk derecesinde arzu ediyor. İnsan
kalbine yerleştirilen bu arzunun cevabı, cennette verilecek ve insan, cennet lezzetlerini çok
gerilerde bırakan en ileri ihsana böylece ermiş olacaktır.Rüyet hakkında çok münakaşalar
cereyan etmiştir.Onların ayrıntısına girmeyeceğiz.Ana hatlarıyla, ehl-i sünnet alimleri rüyetin
haktır ve câiz olduğunda, mahiyetinin ise bilinemeyeceğinde ittifak etmişler. Dalâlet
fırkalarından olan Mutezile mezhebinde ise rüyet kabul edilmez.
Her şeyi akılla halletmeye çalışan insanoğlu bu büyük tecellinin nasıl olacağına da az kafa
yormuş değil. Gerçekte bu saha aklın değil kalbin, düşüncenin değil zevkin sahasıdır. Ama,akıl
uzaktan uzağa da olsa bir şeyler anlamak, bazı ipuçları yakalamak ve tatmin olmak istiyor. Allah
Resulünün (asm.) ifadesiyle, “Gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve insan kalbine
gelmemiş” bir âlem olan cenneti ve en büyük bir ilâhî rahmet olan rüyeti, bu dünyada nasıl
anlayabilir ve nasıl kavrayabiliriz! Ama insan aklı rahat durmuyor.Öte âlemde ihsan edilecek ve
ancak orada zevk edilebilecek bir hakikatin aklî izahını bu dünyada istiyor.
Nur Külliyatından Sözler’de “Göz bir hassedir ki, ruh bu âlemi o pencere ile seyreder.”
buyrulmakla, ruhun başka âlemleri bu göze muhtaç olmadan da seyredebileceğine işaret
edilir.Bunun en güzel misâli rüya hadisesidir.Mesnevî-i Nuriye de ise “Ruhu cismaniyetine galib
olan evliyanın işleri, fiilleri, sürat-ı ruh mizânıyla cereyan eder.” buyrulur.Bilindiği gibi, cihet ve
yön ancak beden için söz konusu. Ruh için ön, arka, sağ sol gibi kelimeler kullanılmaz. O halde,
ruh bedene galip olunca yön ve cihet devreden çıkar ve ruh, her tarafı birlikte ve beraber
görebilir. Nitekim, Allah Resulü (asm.), arkadan gelenleri de aynen öndekiler gibi rahatlıkla
görürdü.Ehl-i cennetin ruhları bedenlerine galiptir. Bir anda birçok mekânda birlikte
bulanabilirler.Ve yine cennet ehlinin görmeleri de bu dünyadakinden çok ileri bir seviyededir.
Aralarında gölge ile asıl kadar fark vardır. Dünyada sadece maddi eşyayı görebilen insan gözü
kabirden itibaren artık melekleri göremeye başlayacaktır.
Buna bir de, rüyetteki ilâhî yakınlığın nuru eklendiğinde, o kâmil ruh, o anda bir feyze gark
olacak ve rabbini cihetten, mesafeden ve şekilden münezzeh bir keyfiyetle seyrederek kendinden
geçecek ve kalbi nice mânevî zevklerin cevelan ettiği bir ummana dönecek ve o bahtiyar kul,
cennetten edindiği zevkle kıyaslanmayacak kadar ileri bir hazzı, rabbinin rüyetiyle tadacak, mest
olacaktır.
59
Üstad Bediüzzaman hazretleri, vahdetül-vücut meşrebi için, “Tevhitte istiğraktır.” buyurur. Bu
fâni âlemdeki görme, işitme, yeme, içme kısacası her şey, ebediyet yurdundakilere göre ancak
gölge derecesinde kaldığı gibi, bu dünyadaki istiğrak hâlinin aslı da tariflere sığmaz bir ulviyet
ile, rüyet hadisesinde kendini gösterecektir.Rüyeti müjdeleyen bir âyet-i kerime:”Nice yüzler o
gün ışıldar, parlar; rabbine nâzır (onun cemâline bakmaktadır).” (Kıyamet Suresi, 22)
Asrımızın büyük âlimlerinden Elmalılı Hamdi Yazır, bu âyetin tefsirinde şöyle buyurur: “Ehl-i
sünnet, bu bakışı, rüyet mânâsıyla anlayarak ahirette müminlerin Cemâlullahı rüyetini ispat
etmişlerdir. ‘lenterani’ye (sen beni göremezsin ) ayetine sarılan Mutezile bu bakışı intizar
(bekleme) mânâsına haml eylemişlerdir. Halbuki gayeye ermeyen intizarın neticesi neşe değil,
inkısar-ı hayal ve elem(dir)” Lenterani, “sen beni göremezsin” mânâsına geliyor. Cenâb-ı
hakk’tan, rüyet talebinde bulunan musa aleyhisselâma bu ilâhî kelamla karşılık verilmiş.Füsus
şarihi, değerli bilim ve fikir adamı Ahmed Avni bey, Musa alehisselâmın rüyet talep etmesini
rüyete delil olduğunu beyan eder ve buyurur ki: Rüyet muhâl olsaydı, Musa (a.s.) böyle bir
talepte bulunmazdı.”
Ahmed Avni Bey, rüyet halinde kişinin kendinden geçeceğini, kendisinde varlık namına bir şey
kalmayacağını, ilâhî tecelliye ve yakınlığa gark olacağını ifade ederek cennetteki rüyet için
önemli işaretler verir.
Rü’yetle ilgili bir âyet-i kerime: “İyi davrananlar için daha güzel karşılık, bir de ziyade vardır.”
(yunus suresi, 26)Ayette geçen “ziyade” kelimesini, Allah resulü (a.s.m.), “rahmanın cemâline
nazar” şeklinde tefsir etmişlerdir.
60
AŞK
61
Aşkı Bilmeyen Gâfil
Aşkı bilmeyen serkeş gâfil Hak yoluna girmez
Kitchener, Kanada
62
Aşk Neye Benzer?
Biri Cennet, biri Nâr, diğeri A’raf’a varır yol, biri benzer
63
Nefsine düşman olan yavuz yoldaşa, mert dervişe benzer
Aşk ışığı içi dışı kuşatır, aşksızlık ruhsuz kara taşa benzer
Kitchener, Kanada
11 Ağustos 2012
Herkul.org’da yayınlanmıştır.
64
Ruhumun Aynası Aşk
65
Kapılar sürmeli, haset, kin, nefret kurmuşlar pusu
Yok ben sen biz, onlar şunlar bunlar; var hiçlikten varlığı Yaradan.
Hepimiz birbirine bağlı tek inciyiz, Bir’dir Bir’i sever, Bir Yaradan.
66
Aşk’ın Kanunu
Aşk kitabının her sayfasında vahdet birlik yazar
Aşk gönlü hem abâd eder hem yıkar azı define eyler
67
Aşk dokuz felek arş u ferç aşkında hep devrân eder
Kitchener, Kanada
17 Ocak 2013
68
ŞÂKİRD
AŞKI
69
Altın Nesil
70
Altın Nesil
1988, Alanya
* **
* **
71
28 Aralık 1991, İstanbul, Çamlıca Yurdu
* **
* **
* **
72
Koş çatlarcasına vakit bu zamandır, kalmasın günahların kiri.
NOT: Bu şiirimin ilk kıtası Sızıntı dergisinde 1988’de yayımlanmıştır. Şehit olan ilk akıncı
olmak arzusuyla yazılan son sıradaki dörtlük gerçek olmuş, ancak şehit olan ilk akıncı olmak
şerefine, beraber yola çıktığımız, Mart 1992 ortasında, Ramazan ayında Balaken ile Zakatala
arasında vaaza, canan sohbetine, tebliğe giderken trafik kazasında Mehmet Selim Tunç
ulaşmıştır.
73
Altın Kafes
74
Ölümsüz sevgi, aşk neydi peki, bir anlık mıydı?
75
Akıllı mantıklı kalpli bir delisin ama mutlu musun
Kitchener, Kanada
04 Temmuz 2012
76
Edep ya Hû!
77
Edep ya Hû! Heybet, hayret, minnetle oluşur hayâ
Kitchener, Kanada
01 Ocak 2013
78
Füsunlu günler geceler
79
Ezan, sağırı gerer, oku camı delip geçer
Kitchener, Kanada
31 Aralık 2012
80
Aşk Şarabı
81
Aşık Rüyeti Şîr Fârûk istemez hiç şarap
Toronto, Kanada
11 Nisan 2012
Bize her gün gece Kadir, her insan Hızır ile İlyas olur!
82
Hak âşığı kul gem vursa nefse, ne bela var, ne gam!
Kitchener, Kanada
14 Ağustos 2012
83
Aşk u Kalp Kâbe’dir
Bizim dergâhımız kalpleri onarma meclisidir, yıkma yeri değil, her onarılan kalp bir Kâbe’dir
Harranlığım ateş gülüdür, kalpde başlar, kalpde biter, samimi gönülde hâlis niyetim Kâbe’dir
İnzivaya, tamamen terki terk ederek yalnızlığa çekilen yapayalnız takvâlı kulda, imân Kâbe’dir
Müslüman olmak susmak ve onaylamaktır, insanlık mertebesine ulaşan müminde kalp Kâbe’dir
Aşkı ve edebi kuru ekmek yiyen kadının oğlu efendiler efendisinden öğrendim
Hakk’a köle kul oldum, köleliği kimseye kaptırmayan efendiden aşk öğrendim
Kalbim Rabbimin evi, sevgi dolu kalbin kölesiyim, kırık kalpleri tamirle öğrendim
Sevginin, aşkın, bir kalbi kazanmanın ahmakçasına kölesiyim, aşkı geç öğrendim
Kitaptan âleme, esmâya, mahlukata, masnuâta tecelliler arayan bir devri garibim
Edepliye, edepsize her zaman okuma gözüyle bakan, sefere çıkan aşka yolcuyum
Fânileri kendime köle etmez Hakta köle olurum, kalpleri eşit kalp hizamda eceyim
Mütehârrik kartal gibi özgür bir ruhum, meyyiti mütehârrik gibi yaşamam çok acıtır
Varsa bir meziyetin bırak hafa toprağında gizli kalsın, ifşâ etmen inayeti, ilhamı keser
Tohum toprakta gizli kaldığı sürece inkişâfa meyil gösterir, gizlenmezsen nimet kesilir
Kabiliyetler de toprak üstünde olan tohum gibi neşvü nema bulamaz, rüzgârlar savurur
84
Aşk kalbinizde oldukça ulviyet kazanır ve çoğalır, ifşâ ettikçe elmaslar kara kömür olur
Sufli bilinme arzusu altına ucuz pazarlarda müşteri aramak gibidir, çöplükte sarraf az olur
Kerâmet, rüyâ boyutunu anlayan pek olmaz, gizli ve özel tutuldukça hediyeler ziyade olur
Harâbe kalpde hazineler gizlidir, dergâhına sadece garipler düşer, faydalı olurda insan olur
Kitchener, Kanada
06 Temmuz 2012
85
Aşk-ı Mârifete Ayna
86
Çağlayan olur gözyaşım, içte pek cezbeli sessizlik
Toronto, Kanada
10 Haziran 2012
87
Aşk-u Canım
88
Huzur’u sende buldum, hatırda Can canım
Toronto, Kanada
19 Haziran 2012
89
Aşk-u Şevk Arıyorum
Deli gibi Veli gibi âşık, devlerin aşkını, Hâkîm aşk arıyorum
Söze değil kalbe bakar ruhum, ihlâsı tam Ferd-u âşık arıyorum
90
Rahim’in hediyesi kalbe nâkışlı, hep Ehad diyen âşık arıyorum
Her kere ölüp yeniden dirilten Hayy’a aşina kalbe âşık arıyorum
Toronto, Kanada
17 Haziran 2012
91
Aşka Ne Oldu?
92
Sen ben sözü biz oldu, yüzü ak şor!
Toronto, Kanada
21 Haziran 2012
93
Sevgiliye Mektup
94
Buruk bir acı saplanırsa yüreğine, perişânsan inim inim
Hep teskin edin, hep umut verin, aşk verin, şevk verin yalnızlığıma
95
Ruhlarımız sevişsin daima, kalplerimiz öpüşsün, beden ne ki!
Kalbim durur, ruhum çölleşir, hep serap görürüm her yerde, aç susuzum
Çılgındır benim sevgim, hem kuşatır, hem yakar yüreğini bilirim, doymam
Koy kalbimi kalbine, severken Allah’ı an, zikret, tecellileri, esmasını, sıfatlarını
Kalbinde bende kaybol ama Allah’ta bul kendini, yak beni kül et, Allah’a kul ol
Kendini yanlız hissettiğinde elini yüreğine, alnını secdeye, gözlerini ruhuma koy
İşte ben hep senle oradayım, hep orada seni bekliyeceğim, ölümsüzdür aşkım!
Yanmayı, yakmayı, çok sevmeyi biliyorsun, aşkın mâhv eder beni, zebûnum
Gönül bahçemde uçuşan bir kelebeksin, bal yapan bir arısın, orkide çiçeğim
Yalnızlığıma son verir senin aşkın, sevgin bana yeter, yaşatır ölümsüzlükte
96
Unutma sen benim gözlerimde sâf bir gerçeksin, davam, ideallerim Sen’sin
Bizden Rabbimin razı olması ve ömrümüzde O’ndan razı olmamız Sana bağlı
Aşkın yüreğime bahar getiren sonsuz bir çiçek, hiç bir zaman solmayacaksın
Yan, kül ol, kavrul, Allah’a kulluk yolu kül olup, eriyip hiç olmaktan geçer
Eğer Allah için seviyorsan, aynı gel gitleri yaşarız, sen ağladığında bende ağlarım
Güven ve inan, kalbindeki hakiki imana ne kadar inanıyorsan, o kadar güçlü inan
Hiç kimse kânaatını değiştiremesin, her zorluğa, engellere göğüs ger, aşkı yaşat
Aşkımızda mâsumiyet, sâfiyet, iffet, edep, sabır, vefâ, sadakat, samimiyet, O var
Dahası ruh, akıl, kalp, duygu, letâif, sır, beden; hepsinin toplu rengi, cümbüşü var
Aşkımız Hz. Muhammed Mustafa (SAV) ile Hz. Meryem’in cennetdeki sâfi aşkı gibi
İnşâllah bizde cennetde evleniriz, aşkımız onların aşkına denk olsun ölümsüzlükte…
Aşkın gönül dili konuşur, kalbin benim neşem, sevincim, gel gitlerim coşar, ağlarım
Allah’ın hazinesi sonsuz, kul ne kadar büyük görürse kapasitesine göre ister, diler
Ölümsüz aşk istiyoruz, Arşı Azâm’ı ihtizâza getirenden, himmetimiz âli, hep uçtayız
Kadere teslim ol, tevekkülle sağlam duâyla bir ayağımız yerde, öteki arşı âlâda hiçiz
Yıldırım bir kez düşerde devler âşık olur, bu son şansımız, hadi ölümsüz sevelim
Sen beni yakacaksın severek, külüm kalmayacak, bende seni, sevmek yanmaktır
Öyle seviyorum ki, senle erir eritirim, fânide bâki sevgi istiyorum
97
Helalim olmadan kılına bile dokunamam, sen benim en değerli temiz çiçeğimsin
Kalbini verdin ya bana, kalbine doyumsuz sevgi mayamı, Tûbâ tohumumu ektim
Aşkımızdan meyve alacağım, arzula beni, çok sev, isteki Allah bizi buluştursun
Şunu biliyorum: Harama asla ikimizde girmeyeceğiz, aşkımız samimi, ihlâslı, pak
Haramla aramız yer ile gök arası kadar açık, uzun, şükürle de İnşâllah, Mâşâllah
Allah haramdan, insâni ve cinni şeytândan, fitneden uzak eylesin, helal buluştursun
Allah’n rızası, izniyle olacak izdivâcımız, çünkü bizim aşkımız dillere destân olacak
Kimse iftira, şer atamayacak, gıybet etmeyecek, tertemiz bir ölümsüz aşk olacak bu
Rabbim dilerse aradaki engelleri, sebepleri, perdeleri kaldırır, sâfiyetini koru gülüm
Duâ ettim, aşkımız Yusuf ile Zelihâ, Leylâ ve Mecnun, Ferhâd ve Şirin’den yüksek
Hz. Muhammed (SAV) ve Hz. Hatice’nin aşklarına denk, sende duâ et aşkımıza
Zamanı gelince cihan duysun, Batı aşkı kirli, gerçek aşkı bizden öğrensin insanlık
Allah’ın davası yolunda hizmetle razı olur, razı olduğumuz makama çıkarır bizi
Mülk, Şehâdet ve Lâhûtiyetde bize duâ etsinler, ayağımızı oralara sağlam basalım
O ol dese akan sular durur, Hz. Meryem bâkiresi, Hz. Sârâ 90 yaşında doğurur
98
Azken Hz. Musa firavunu yener, Kızıldeniz yarılır, mucizeler, kerametler görülür
Ateş Hz. İbrahim’e gül, sinek Nemrud’a cellat olur, Hz. Davud kuşlarla konuşur
Hz. Süleyman Belkıs’ın tahtını ötelerden anında getirir, Belkıs hemen âşık olur
Allah ile imkânsızlar olur, duâmda ikimiz için bol istedim, duâ et aşkım aşkımıza
Sen istedin bu aşkı, ben de istedim, pek samimi istedin, kimsesizlerin Rabbi duydu
Aynı samimiyetde kalbin karşılığını buldun, ummuyordun ruh ikizin kapını çalacak
Memnun musun, sende benim gibi hem huzurlu hemde yanmış, kül olmuş musun?
Pembe gülüm, üzerine hiç gül koklanmayacak, hiç solmayacak ölümsüz Tûbâmsın
Uyuyun, uykunuzda sevişelim, rüyanızda beni görün seve seve, yana yana kalın
Toronto, Kanada
22 Haziran 2012
Gece Yarısı
99
Aşka Reçete
Kim ki Rabbi buldu kendi yok oldu, fâni yâr aşkı bitti
Biz kim Allah’a aşk kim, altın kafeste delice esirlik bitti
Habib-i edibiyle Allah aşkında kaybolunca fâni aşk bitti
Yüreğime sevgiyle Rasûlullâh doldu, sahte nura ilgi bitti
Kitchener, Kanada
13 Temmuz 2012
100
Aşkı Seviyorum
Hem Hilalı seviyorum hem Yıldızı
101
Ne kadar yanılmışım, ikisinede verdiğim yetmez
102
İNSANLIK
103
İnsân
Aç gözünü, kaldır başını etme isyân
104
Sever zâlimleri, âlime nice şerler atan
105
Kitchener, Kanada
09 Kasım 2012
Toronto, Kanada
13 Mayıs 2012
Terk eden kuru lâfı, ucb ile riyâyı atan ârif lâzım
107
Ârif kişi dünyaya secde etmeyen debdebe bilmeyen
Lisan lâl olur hâl dili söyler vechi üzre Rahmân bakar
108
Nefis elinden kurtulan ârife cennet pek müştâk olur
109
Sırat üstünde ârife Hakk’a taşıyan bir Burak lâzım
Kitchener, Kanada
2 Kasım 2012
Herkul.org’da yayınlanmıştır.
110
Dil ve Kalp
111
Toronto, Kanada 3 Nisan 2012
Eve Dönüş
112
Aşka müptelâ gedâsın, kalbim temiz der çizersin
Toronto, Kanada
26 Haziran 2012
113
Firavun ile Derviş
114
Derviş sırrı gizlidir, arştan ferçe uçup yeryüzüne inmese
Halk öğüt dinlemez, Mesih ile Mehdi bir olup pîr inmese
Kitchener, Kanada
06 Ağustos 2012
115
BÜYÜK
CİHAD
116
Fütüvvet
117
Sen’siz kalp ölü, ruh cansız, aşkınla yaşarım
Toronto, Kanada
31 Mayıs 2012
NOT: Şiirde geçen ve halen Azerbaycan Türkçe’sinde kullanılan iti keskin, azcı,
azıcık, hacalet utanma haya manasına gelir.
118
Garip
Bir garip geldi geçti buradan
119
Gecelerde
Suyumun kaynağı saf, duru, pir ü pak, temiz, her mevsim ve senelerde
Kalbimin zümrüt tepelerinde tek Sen vardın sığdın, her söz ve hecelerde
120
Aramam başka hazine, ne cennet sevdası ne dünya isterim, Sen’li hecelerde
Toronto, Kanada
19 Mayıs 2012
121
Gülmez Padişah
122
Baktığın her taraf kararmış, sanki buz gibi donmuş!
NOT: Bu şiirim, Gürcü asıllı vatandaşımız Mehmet Ali beyle düet yapılarak Tori Hotelinin
lobisinde yazılmıştır. Şiire ilham olan şahıs bizi 10 günlük Gürcistan gezimiz sırasında takip
eden 70 yaşındaki, kara gözlüğünü hiç çıkarmayan, Zenit marka antika fotoğraf makinesini
elinden düşürmeyen KGB ajanıdır. Bu şiir, tarafımca Gürcistan’ın eski Cumhurbaşkanı Eduard
Şvardnadze’nin Başdanışmanı ve Tiflis Emniyet Müdürü Antony’nin de bulunduğu, Gürcü
elitinin katıldığı veda yemeğinde Gürcü Sarayında okunmuştur. Gürcü diline hemen orada
tercüman tarafından çevrilen şiir, konuklar ve Antony tarafından ayakta alkışlanmış ve ertesi gün
Gürcistan’ın devlet gazetesinde yayımlanarak tarihe geçmiştir.
123
Hak Dostu
Toronto, Kanada
25 Nisan 2012
124
Hakikâta Dost
Hakikât bir çiçek kadar zarif ama boyun eğmeyecek kadar güçlüdür!..
Hayat geçer, ömür biter, süre dolar, vade tamam olur, Allah güçlüdür…
Beklenen hep geç gelir; geldiği zaman da insan başka yerlerde olur…
Ben başkasını düşünerek yazarım, sen üstüne alınarak okursun, nefis batırır…
Bir öpmede bir sapakta batma, bazen küçük bir delik, koca bir gemiyi batırır…
Ya tutulacak kadar yakın ol, ya da unutulacak kadar uzak, kalma hepten ırak!
Büyük acılar çekenler, imanın değerini bilirler, yanlış hesap Bağdat kadar Irak!
Kız evladı rahmet, erkek evladı nimettir der Hâtemül Enbiya İki Cihan Serveri…
Allah nimet için sorgu-sual eder, rahmet için ödüllendirir, olursun sen ukbâ eri…
Lodosun fırtınanın şiddeti ne olursa olsun; martı sevdiği denizden asla vazgeçmez!
İnsanlar, güller arasında hep diken arar, dikenli güllere şükretmez ama vazgeçmez!
Gerek yok her sözü laf ile beyana… Bir bakış bin söz eder, bakıştan anlayan isterim…
125
Yalnız olduğumu hissettiğim anda en büyük dostum Rabbimdir, en iyi, gerçek dost!
Bilmek başka, bulmak başka, O’nunla dost olabilmek bambaşkadır, yeterli bir dost!
Kısmet etmiş ise Mevlâ; el getirir, yel getirir, sel getirir, binbir musibetten çıkar hayır…
Kısmet etmez ise Mevlâ; el götürür, yel götürür, sel götürür, yağ ile balda yok hayır…
Başkası olmam kendim olurum, çünkü hayat başkası olmak için çok kısa, sermaye az!
Aşkı bilmiyorum, tekamül eder has niyetim, gönlüm hakikâta dost, ilmim, irfânım az!
Rabbim affet, hidâyet lûtfet, gönlüme, kalbime, ruha kur tahtını, her halime hükmet!
Hamd ile sena ederim celal-i vechinle azim sultanlığına, nefse aşk u merhamet lûtfet!
Kitchener, Kanada
21 Temmuz 2012
126
Hicretle Kurulan Dünyamız
Hiç bir sebep hikmetsiz değildi, her işte bir hayır vardı, bilirdi
Zincirleme, reaksiyon gibi hayır hayırı takip ederdi, sırrı bilirdi
Her şerde dahi bir hayır vardı, şerleri Rabbinden hediye bilirdi
Yaratılan herşey ya doğrudan veya neticeleri itibariyle güzeldi
Önemli olan samimi niyet, dürüst bir kalp, civanmert pak ihlastı
İşlerini O’nun merhametine, rahmetine, lut sunardı, ismi mahlastı
Saflığını kaybetmediği sürece bol yağan ihsan, inayete mazhardı
Kısa ömründe pek çok defa keramete şahit olmuştu, ilmi izhardı
Başı dik, alnı ak, duru güzel insanlardı hicret yolu yoldaşları
Onlar, bilinmekten kaçan meçhullerdi, isimsiz kahramanlardı
Onlar, Türk Dünyası ve insanlığa hizmet sevdâlı arı gönüllerdi
Onlar, Türk’ün coşkulu, samimi yürek sesiydi, öz Anadoluydu
127
Ecdatın şuuraltı kredisinden yâdigâr Selçukluydu, Osmanlıydılar
Onlar, ana kuzusu, mütevazi, cesur ihlaslı çocuklardı, şanlıydılar
Onlar, yaşanmadık bir hayat bırakan Hak aşıkları, halk dostuydular
Onlar, kolektif destanın yılmaz, sade neferleri, basit sıradandılar
Davalarını anlatmak için gemi yakan Tarık bin Ziyad gibi ilk muhacirlerdi
Onlar, uyanmış Ashabı Kehf’in yedisi, Kıtmirdiler, ahiret hedef olmalıydı
Hakk’ın şahsi manevisi yolunun sevdâlısıydılar, insanlık payda olmalıydı
Yeni bir dünya kuruyorlardı, Allah ve Rasulu en gür seda, sevgi olmalıydı
Toronto, Kanada
09 Temmuz 2012
128
Hızır
Toronto Kanada
5 Nisan 2012
NOT: 9 Nisan 2012′de herkul.org’da yayınlanmıştır. Bu şiire ilham olan rüya Şubat
2007’de görülmüştür, etkisinden kurtulmak mümkün olmadığı için nihayet bu rüyanın şiiri
beş sene sonra yazılmıştır.
129
İhsan
130
Görünmez sayfalar okunur, destî kudretinle
Toronto, Kanada
03 Haziran 2012
131
İstikamet
132
Hızlı koşar, çatlar nefesim, durduran zata hayret ü püryanda
Her şeyde hayır var dedim buldum, perdesiz bir Sana kul oldum
Toronto, Kanada
26 Mayıs 2012
133
Kadınım
134
Zıpkın gibi bakışları manalıdır, yakar
Ankara, Türkiye
4 Ekim 2000
Bakü, Azerbaycan
30 Temmuz 1994
Toronto, Kanada
13 Nisan 2012
NOT: Eşim Sona Hasanova veya Türkçeleştirilmiş ismiyle Suna Arslan’a ithaf olunur. Üç ayrı
tarihte, üç ayrı şehir ve ülkede yazılıp tamamlanmıştır.
135
Kalmış, Kalmamış
136
Kalmış razı olunan ve olanlar, duâda ızdırâr, gözyaşı kalmamış
Kalmış özü sözü düz aynalar, safî Hak aşka tâlip kalmamış
Kalmış içi dışı bir nice Hak dostları, sevip sayan kalmamış
137
İnkarcıda edep, hâyâ yok, küfrânda insanlık, fûtur kalmamış
Arsıza açık gönül, dövene elsiz el, sövene dilsiz dil kalmamış
Toronto, Kanada
02 Haziran 2012
NOT: 9 Haziran 2012′de herkul.org’da yayınlanmıştır. Bu şiir yayınlanmak için değil Hak
dostlarını uyarmak için yazılmış ve kıymetli hocam Osman Şimşek’e gönderilmiştir.
Herkul.org’da yayınlanmasına ne kadar şaşırdım bilemezsiniz. Muhterem Fethullah Gülen
Hocaefendi’nin bilgisi olmadan yayınlandığını sanmıyorum, demek ki kalpten ihlaslı ve samimi
biçimde yazdığım dostane uyarılar hedefini buldu, derdime hocam ortak oldu.
138
Kartal’ın Düşü
Çift başlı kartalın sağ başı doğuya bakar, sol başı batıya bakar, zulmü yırtarım
Acıtmam, lafı eğip uzatmam, en asileri dahi kırmadan iknayla teslim alırım
Etmem kimseyle alay, geçmem dalga, sarmalarım kırıp kalbi aşkla saki olur
Giy tevazu hırkasını, günahlarını özünün kirini temizle, içinde baği said olur
Her dem teyakkuz soluklu kula bilinmeyenler sunulur, kim şaki kim said olur
Kartala serçe şefkati gerek, izzetli düzgün duruşunla kuşat, serçe kalbim hıçkırır
Ruhum serçenin aşkını duymazsa boğulur, nefes alamaz da kartal’ın düşü kırılır
Hop hop serçe yüreğinle kartalı severde yıkarsın firavunu erenlik yolu uca açılır
Enaniyeti itiraf eder, serçe kuşumda hiçliğime ağlarsam eğer, asil kartal yükselir
Kitchener, Kanada
06 Temmuz 2012
139
Kimim
140
Cimrilik başa bela müminde büyük zillet
10 Nisan 2012
Toronto, Kanada
141
Neden kaçar, Neyi Severiz?
142
Bembeyaz bir süt, katıksız bir yoğurt olur, imanım yükselir
Yanık bir türkü, sızılı bir şarkı, âşık deyişi gibi kalbe akmak isteriz
143
Dudaklarımda Rabbime şükür şarkısı var, Alemlere Sultanı sever
Kitchener, Kanada
15 Temmuz 2012
144
Nisan Yağmurları
145
Nisan yağmurları dindi, Mayısım yaz olur
Toronto, Kanada
24 Nisan 2012
146
Niyetime Kanıt
147
Yalancı dostları sildim çizdimde, o sır evine pir geldin
Toronto, Kanada
02 Haziran 2012
148
Nurdan, Nefsine 40 Nasihat
1. Allah en güzel vekildir. O’ndan başkasına dayanma.İnsan ölür veya aldatır, mal tükenir,
kariyer çizilir, şöhret zehirler, evlat ters dönebilir. Stres, depresyon takılma, güven Allah’a ve
sana şah damarından daha yakın olduğunu bil de davranışında ölçülü ol.
2. Allah dost ise başka dosta ihtiyacın yok. Dost istersen Allah yeter.En iyi dostun bile ihanet
edebilir, dünya dostlukları Allah rızasına dayanmıyorsa imtihan ardı sıra gelir. Hakkın sana
sevgisi varsa halkın teveccühü lazım değil, zaten isterse sevdirir seni.
3. Her şeyde bir hayır vardır. Şerlerden hayrı yaratan Allah’tır, bela geldi mi sevin, Allah’ın
hediyesi olarak gör ve sabret, eğer sabredersen hayra inkılap ettiğini göreceksin.
4. Her zaman pozitif ol, olumsuz davrananlara gül, gülücükler dağıt. Unutma bir yağmur damlası
aynı noktaya düşerse granitten sert kayaları dahi deler, eritir, kırar; kalbler Allah’ın elinde,
isterse açar, telif eder, kararan kalbleri ise mühürler, gayyaya atar.
5. Mazlumun ahı yerde kalmaz. Zalimin kısa sürede ceza görmesini istiyorsan önce ıslah olması
için dua et ve aktif tevekkülle bekle. ‘Zalimler için yaşasın cennet’ de, nefret etme zavallılardan,
acı onlara, şahıslara değil yanlışın küfrün aslına düşman ol, nefret et, iğren. Peygamber sabrına
deli olacaklar, çıldıracaklar; göreceksin gayretullaha dokunacak zulümleri ve zalim cezasını
bulacak, zira Rabbin mühlet verir, ihmal etmez.
6. Hiç ender hiç bir sıfırsın. Acizsin, fakirsin, aciz ve fakir olanı istemezsin, oysa tüm mevcudatı
sınırsız istersin, Ruhunu Rahman’a teslim et, sonsuz merhamete talepkar ol ve gayri isteme
makber, sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem). Acz, fakr, şefkat,
şevk, şükür ve tefekkür yolu hakka’l-yakine çıkartacak en kısa yoldur.
7. Her gün 70 defa tevbe ve istiğfar et, ‘Estagfirullah ve netübü ileyh’ de ki kalbinde iğne topuğu
miktarında günah kalmasın, kalbinde zakkum çiçeği açmasın, temiz kalsın da tuba çiçeğin
sümbüllensin, sevgi doğsun ve şeytanı kovsun.
8. Allah’tan başka hiç bir sevgiye kalbinde yer verme. Muhabetullahtan başka tüm sevgiler,
aşklar yalandır, geçicidir, mecazidir. Allah gayûrdur, başkasına kalbini kaptırırsan razı olmaz,
razı olunan nefis olmak kadar razı olan nefis olmak da önemli mütmainlik sırrıdır.
9. Şirk sadece ‘birden fazla Allah var’ demek, değildir, Allah’tan başkasına bel bağlamak,
sevmek, dayanmak ve farkında olmadan dünya nimetlerini, kadını, malı, evladı, makamı,
kariyeri, şöhreti, putları Allah’tan üstün tutmaktır. Gizli şirk açık şirkten daha tehlikelidir,
bildirmeden kalbini, ruhunu kirletir. Tevhidin özünü kalbe koy lafzını değil.
10. Kendini Allah’a ulaşmak için sev, çünkü sen Allah’ın 99 esmasının cilvelerini, Letaif-i
Rabbani’yi üzerinde emanet olarak taşıyan Büyük Sanatkarın nadide eşrefi mahlukusun. Her
149
günah, hatada bir esmayı öldürdüğün için katilsin, bazı esmalar dirilmez, bazıları gizlenir,
bazıları sitem eder. Derini yüzsen esma fışkırır, bukalemonlarda ise maske.
11. Üzerinde hangi esmanın daha fazla öne çıktığını keşfet. Sen belki Habir’e mazharsın, ama
aynı zamanda bu asırda ihtiyacın olan Ferd, Hayy, Kayyum, Adl, Hakem ve Kuddüs isimlerinin
tecellilerini asla öldürme, geliştir. Sekine, ilham, feyiz inecek kalbine, bu ihsan da senden
değildir.
12. Mutlak adalet bu dünyada yok, zira Hakem, Hakim, Adil, Kahhar, Cebbar, Gafur, Rahim
olan Rabbin gerçek adaleti büyük mahkemede tescil ettirecek, istemez misin bu dünya Allah
düşmanlarının, ahiret senin olsun. O halde ne diye insanlardan adalet ister, isyan bayrağı açarsın?
Adalet, eşitlik, hürriyetin tek yolu Allah’a köle olmaktan geçer.
13. Yunus (aleyhisselam) misali hep balık karnında bir günahkarsın. Sana yardım edecek tek güç
tüm sebeplere müdahale etme kudreti olaan Müsebbibü’l-Esbab olan Allah’tır. O halde ‘La ilahe
illa ente sübhaneke inni küntü minazzalimin’ duasını günde 7 defa yap ki, sahil-i selamete
çıkasın. Cinni insi tüm şeytanlar kaçar, belki şeytanın bile teslim olur.
14. Rabbini hakkıyla tesbih ve hamd etmeden dilinle Sübhanallah demen gırtlaktan aşağıya
inmeyen boş bir lakırdıdır. La ilahe illa ente aleyhi tevekkeltü ve hüve Rabbül arşıl azim duasını
parola gibi günde 7 defa tekrar etmeden kalbin zümrüt tepelerine çıkamazsın.
15. İnsani ve cinni şeytanların şerrrinden emin olmak istiyorsan evden çıkarken, yatarken, her
araca bindiğinde havada, karada, suda her zaman ve her yerde Bismillahillazi la yadurru
ma’smihi şeyyün fil ardı vela fissemai ve hüvessemiül alim duasını 3 defa oku ve tevekkül et.
Haşrin son üç ayetini sabah ve akşam ihmal etme ki 70 bin melek muhafızın her daim insani,
cinni, özellikle nisa şeytanlarına karşı korusun seni.
16. Salim kalb ile ‘Allah’ım Yalnız Sana Kulluk Eder ve Yalnız Senden Yardım İsteriz’ duasını,
yani ‘İyyake na’büdü ve iyyake nestain’i en az günde 40 defa sağlam yapıp duanı Sidretü’l-
Münteha ötesine ulaştırmadan ve salihlerin kabul olunan duasına katılmadan kul olamazsın,
şirket-i maneviyeden hisse alamazsın.
17. Her hayrın başı Bismillahı imzan haline getir. İçi dolu gerçek hamd ile Rabbini anmadan
şükretmiş olmazsın. Elhamdülillah yetmez, bu sadece Allah’ın sana önceden vermiş olduğu
nimetlerin borcunu kısmen takdir etmeni sağlar. Hamd ise karşılıksız yapılandır, Tefekkür et,
Rabbinin Sana Ezelde ve Ebedde verdiklerini hatırla. O halde her gün ‘Allah’ım Celali vechinle
azim sultanlığınla Sana hamd olsun’ de, tam hamd et.
18. Nimetlere karşı şükür etmek kolaydır, belalar ilk isabet ettiğinde ‘Elhamdülillahi ala külli
hal’ deki, gerçekten şükreden kullardan olasın. İflas eden kul öfkesine mağlup olandır.
19. Günahlara, ibadetlere karşı sabır sıradan müslüman işidir, gerçek mümin olmak istiyorsan
zamanın çıldırtıcılığına, en yakın dava arkadaşlarının samimiyetsizliğine, vefasızlığına kadir
kıymet bilmezliğine karşı sabredip canını, malını verip, derviş gibi elsiz, dilsiz ve gönül
150
koymayanlardan olmalısın. Dünyada ve uzayda tek bir inanmayan kalmayana kadar Hak dostu
olmalısın, nefsinde temsil kabiliyeti edinerek çevrene nur saçmalısın.
20. Sırr-ı ihlasa iştirak, sırr-ı uhuvvetle tesanüd ve sırr-ı ittihatla teşrik ü mesai etmek senin ana
mesleğindir. Bu üç lamba hayatını ışıklandırmıyorsa ‘Şahs-ı Maneviye’nin bir neferiyim diye
boş yere sevinme, emaneti taşıyamadığından dolayı kazananlar kuşağında kaybetmekten kork,
hatta korkman yetmez, titre kendine gel.
21. ‘Ene’n sana Allah’ı bilmen Marifetullah’a erişmen için verilmiş bir araçtır, yanlış kullanıp
kibirlenme, fahirlenme, gururlanma, padişah da olsan senden büyük Allah var. İkilik yoktur,
teklik vardır, ‘ene’n teki bulamıyorsa vay haline, zerre miktar kibirle cennete gidilmez; gurur,
kin, haset, kıskançlık dolu kalbde ihlas ne arar, aldatma kendini.
22. Taklidi imanı, tahkikiye çevirmen yetmez, kalbin ve ruhun derecelerinde mesafe katedip veli
olunmadan bu davada yürünmez. İlme’l-yakin iman işi avam işidir, ayne’l-yakin iman havas
işidir, hakka’l-yakin seviyede yol alıp havaslar havasıyla hemdem olmazsan tepetaklak taklid-i
iman seviyesine düşersin, düştüğün zirve gökdelendir, düştüğün yerde açtığın çukur ise
bataklık.Geçmişle övünmeye başladı isen tarih yapmıyorsun demektir.
23. Kalb ehli ol, zekasına aşık akıl ve mantık ehli olma. Akıllardan üstün akıl, mantıklardan
üstün mantık vardır ve bunu ancak fetanetinle, basiretinle, ferasetinle görebilirsin.Kalb gözün
açık olmadan ise burnunun ucunu bile göremezsin.
24. Burnun pek büyük, uzatma her işe. Enaniyetin granitten bir şişe. İhlas, samimiyet, uhuvvet
sana üç ilaç. Gıybet, ümitsizlik ve tembellik üç bela her dem kaç.
25. Vedud ol, karşılıksız veren el ol, alan el olma. Vedud olurken şedit olup yaptığın hayır ve
hasenatı başa kakma, ücret isteme, kimsenin minnet ve şükranını kabul etme, vefa bekleme,
onları gerçek Vedud olana yönlendir ki, kalbleri ibreyi şaşırmasın.
26. Ruhunu başkasının aynasında araman boş, O Allah’tır tek kılavuz. Doğrudan Allah’a bağlı
ol, kula kul olma, sahte aynalara bakıp da aşık olma, tek aşkın olan Allah’ı kalbine koyarsan
ballar balını buldun demektir, başka ballar acı gelir, zehir tadı verir.
27. Can kuşun olan Allah’ı bulmak zordur, bedel ister. Belki anneni, babanı, eşini, evlatlarını
diyet olarak ister. Bazen makamın mansıbın, şöhretin, izzetin, şerefin, onurun bazen de sana
verilen diğer dünya nimetleri aşkına bedel olarak istenir. Allah seninle ticaret yapar, cömert ol,
cimri olma, cennet ucuz değil cehennem ise lüzumsuz değil.
28. Haset, kin, nefret, kıskançlık sana pusu kurmuşlar her köşe başında seni bekler. İyi
niyetliliğin saflık aptallık mesleğine dönüşebilir ve aşkına pusu kurabilir.Aldırma, imtihandasın,
aptal dostun olacağına akıllı düşmanın olsun.Delilik ile velilik arasında ince bir çizgi vardır, sen
sen ol kimseyi kınama, kalbleri yarıp bakamazsın ki.
151
29. Allah’ı çıkarsız, hesapsız, pazarlıksız sev, dünyanın yaldızlı rüşvetlerine kanıp da aşkını
satma. Unutma bir Allah’a aşık olma zamanı vardır, bir de yazılı ölüm zamanı; gerisi zaman
israfıdır, insan ziyandadır, aldanmıştır. Zamana hapis bir kölesin o kadar.
30. Ya Allah aşkının merkezindesin veya hasretle dışında divanesin. Allah aşkınla kendini
yenilemek istiyorsan ‘La İlahe İllallah ve Muhammedün Rasulullah’ sözünü diline değil kalbine
günde bin defa söylet ki, doğmak için ölmeden ölesin, yoksa gönül viranedir.
31. Kaderin Levh-i Mahfuz’da yazılı, kaderin her yol ayrımında safi Allah aşkının vicdanındaki
sesini dinle. Zira Allah’ın izni olmadan yaprak kımıldamaz: Evvel ve Ahir, Batın ve Zahir’dir O.
32. Ararsan Allah buldurur ruh ikizin olan Rahman’ı ve seni hiçlikten varlığa yükseltir, zerre
iken ‘Ene’nin sahibiyle muhatap olursun ve namazında miraç edersin.Aramayan bulmaz İlahi
aşkını.Unutma, arama dışarıda şeytanı, damarlarında dolaşır, engeller tek aşkını.
33. Yok ben sen biz, onlar şunlar bunlar; var hiçlikten varlığı Yaradan. Hepimiz birbirine bağlı
tek inciyiz, Bir’dir Bir’i sever, Bir Yaradan.
34. Allah ve Rasulullah Hazreti Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) sana candan, canandan
öte candır. Samimi olarak anam babam Sana feda olsun ya Rasulallah (sallallahu aleyhi ve
sellem) demeden gerçekten iman etmiş mü’min olamazsın ve iman kalbine yerleşmez, sadece
müslüman kalırsın.
35. Sönmeyen ziya, eskimeyen yeni ancak Allah ve Hatemü’l-Enbiya’dır, dillerde, gönüllerde
ışık, dertlere deva derman, rehberdir. Sevdan, hayalin, ufkunda tütendir.Kalbinin tahtında
soluduğun hava, nefestir, başka rehber arama.
36. Ölsün nefsin ve cismin, ama kalbde aşk ölmesin. Dirilsin vicdan ve ruhun, ama canın canı
ruhun ölmesin.İnlesin garip neyinin sesi vicdanın ama, yurdunu tanımasın.Girsin kabre bedenin,
ruhun ölümü ölüm bilmesin, yani kısaca ancak şehitlik seni kurtarır.
37. Aklın aklı ve mantığın mantığı fetanetin bile olsa şeytan sana seni aşırı sevdirebilir, deha
insanların nefislerini firavunlaştıran aşırı özgüvendir. İlahi aşkını ararken dolaştığın ledünni
ilmin derelerinde şeytan da dolaşabilir, gaybet gurbet sırrını sormazsan akıl ve mantık yanılır,
kendini şeyh sanırsın.Doğrudan sadece Hakk vardır, düz mantık ve akıl kifayetsizidir.Kuru aklın
ve mantığın kutlu vahiy olmadan yolunu şaşırır.
38. Felsefe ve sosyoloji dahil bilumum ilimler Allah’ındır ama Allah’ı anlamaya yetmez. Kalbini
akla gözcü etmeden okunan ilim, eşeğe kitap yüklemeye benzer, okuduklarını bizzat amele
dökmeden kitaplarda okuduklarını insanlarda görmeyi bekleme, hayal kırıklığına uğrama,
kalıbının adamı ol, kibrin riyasını, tevazusunu yapma, kalbindeki gibi görün takiyye
yapma.Karar ver, eşek misin yoksa insan mı, eşekler cennete gitmez.
39. Güllerin Efendisi olmadan Allah’ı idrakten aciz kulsun, O bile hakkıyla bilemediğini
söylüyor ise sen kimsin ki bileceksin, hiç bir şey bilmeyen, anlamayan bir hiçsin. Emanetinde
152
kabzetme gününe kadar emin olmak için yalvar, Rabbinden vakit geç olmadan ölmeden
öldürmesini dile, kabre ölmeden gir hesabını ver ki, ölüme severek koşabilesin.
İhlas-ı etemmeye ulaşmayan herkesi şeytan kandırdı, sende ayrıcaklı, azade değilsin. Aşık olma
Allah’tan başkasına, zira kalbinde başka aşka yer yok, yakma fanileri cismani sufli aşkla, zira
senin aşkında en büyük Allah var, gayrisine bir umut yok…
18 Nisan 2012
Toronto, Kanada
153
Ölümsüz Aşk
Ölümsüz aşka sefere çıkan özgürleşir, beden ve ruh tek öze, yol yaparsın
Doğar kalbine dosdoğru Hakk, zikreden bir nefesle aşka seyahat yaparsın
Şükre hamde doymazsın, Ben Sen kalmaz, Rabbin evi kalbe yol yaparsın
Bilge bir insan olmak isterim, adil bir şekilde kazanan sade kul
154
Dünyada dikili ağacım yok, mirasımı duyan âhî inanmadı
Oyun bitti, rakip şâh vezir girdi aynı kafese, nefis inanmadı
Önemli olan geçici Hâller değildir, kalıcı olan sonsuz ilimle kurtulur
Çok daha küçük birisin, ilim dersen ilmin yok sıfırsın, takvâlı değilsin
Sırrı, rüyayı ifşâ edersin ilham perin küser, o giderse hiç bile değilsin
Tek ses duyarım, Ezelden Ebede yolcuyuz, ümitliyiz elbet nurun yarını var
Duyularım hassas, her kışın baharı, yazın güzü, leylin umut dolu nehârı var
Sesim kısılamaz, iniş bitti, zaman tükendi, çıkış vakti yakın, onca îş’ârı var
İkilik kalmadı, milletimin yıkılmaz imanı, muhkem şi’ârıyla aşk güneşi var
155
Lazım değil dargınlık, dosta selam, düşmanı güllerle sevmeye, yola devam
Malını canını verip Hakka giden yola, aslı özü unutmadan yaşamaya devam
Elinde Kur’an, dilinde o kelam, Rehberin İki Cihan Serveri, salavata devam
Maksadın ölümsüz aşka hizmet, terki terke, Hak dostlarıyla, tek yola devam
Ecdâtını dosdoğru temsille, sövene dilsiz, dövene elsiz, ahsız gönülle devam
Dosta düşmana sevgi sunan, ofsuz sözle, haramı helalı bilen, ince yola devam
Her gönüle kapı açıp, hiç kırmadan yapmaya, insanca ölümsüz aşkıma devam
Kitchener, Kanada
11 Temmuz 2012
156
Ölümsüz Aşka Güler Ölüm
157
Ölüm bile ayıramaz bizi
Toronto, Kanada
27 Haziran 2012
NOT: Bu şiir değil şarkı sözüdür. Bestekarını bulduğu zaman ölümsüz klasik bir eser
olacaktır.Vasiyetimdir bu sözleri besteleyen sanatkara bu şarkım aramağanım olsun.
158
Sabır
159
Seven kalpde tek Sevdiği’ne samimi aşkım Sabır
Toronto, Kanada
02 Haziran 2012
160
Sefer
Toronto, Kanada
22 Nisan 2012
161
Şehit Ölümü
28 Mayıs 1996
Bakü Azerbaycan
Herkul.org’da yayınlanmıştır.
162
Sen Olmadan
Toronto, Kanada
08 Nisan 2012
163
Seven Kalp
164
Kalbin öper kalbimi sevişir
Toronto, Kanada
27 Haziran 2012
165
Siz Hiç…
Siz hiç, davanız uğrunda candan, canandan, yarenden, vatandan geçtiniz mi?
Siz hiç, davanız uğrunda şehit olmak için 7 yıl aralıksız ızdırarla dua ettiniz mi?
Siz hiç, “yerin altı da bir üstü de bir” deyip, iki dünya saadetinden de geçtiniz mi?
Siz hiç, tüm dünya nimetleri yüzünüze gülmüş iken, elinizin tersiyle ittiniz mi?
Siz hiç, davanız uğrunda çok sevdiğiniz okulunuzdan zorla kapı dışarı edildiniz mi?
Siz hiç, davanızdan ötürü deli divane olup, delilik ile velilik arasında gelip gittiniz mi?
Siz hiç, zalimin gözünün içine bakıp üç defa Yunus’un (AS) ism-i Azam’ını haykırdınız mı?
Siz hiç, davanız uğrunda işinizi kaybedip medet umduğunuz tüm kapılardan kovuldunuz mu?
Siz hiç, garip yetim gibi itilip kakılıp, en yakın dostlarınızca vebalı muamelesi gördünüz mü?
Siz hiç, davanız uğrunda aç kalıp, günlerce aylarca bir kuru ekmek suya talim ettiniz mi?
Siz hiç, davanızı anlatmak için kimsesizliği göze alıp, cebinizdeki son kuruşu harcadınız mı?
Siz hiç, bir insanın gönüle girmek için çaldığınız onlarca, yüzlerce kapıdan kovuldunuz mu?
Siz hiç, bir yıl boyu her gece namazında, Yasini Şerifi okuyup, göz yaşlarınızı boşalttınız mı?
Siz hiç, davanız uğrunda sizi seven annenizin hatırından dahi geçip sadece davam dediniz mi?
Siz hiç davanız uğrunda hayatından geçen annenizin nur ruhuyla yakazeten buluştunuz mu?
Siz hiç babanızı, kardeşlerinizi, memleketinizi davam deyip bir çırpıda hemen terkettiniz mi?
Siz hiç, davanız uğrunda gurbet içinde gurbet, hicret içinde hicretler hicranlar yaşadınız mı?
Siz hiç, davanızdan bir lahza olsun ayrılmayıp, helal haram çizginizi sürekli korudunuz mu?
Siz hiç, hak hukuk dairesinde yürürken aptal ve saf diyenlere aldırmayıp, gülüp geçtiniz mi?
Siz hiç, kul hakkına girmemek için kılı kırk yarıp, emanetin sözün namusunu korudunuz mu?
Siz hiç, davanız uğrunda ölümü göze alıp, meçhul diyarlara bir umut eri diye yollandınız mı?
Siz hiç, davanızdan dolayı sizi takip edenlere gocunmayıp, güller gülücükler dağıttınız mı?
Siz hiç, derviş misali gece gündüz gurbet diyarını arşınlarken, halinize için için ağladınız mı?
Siz hiç, hiç olduğunuzu anlayıp, hiçlikte bir Rabbinize şükredip hiçlerin hiçi olabildiniz mi?
Siz hiç, davanız uğrunda makam, itibar, şan, şöhret ve servetinizi bir kalemde sildiniz mi?
Siz hiç, davanızdan ötürü mahkemede aşağılanıp, iftira ve hakaretlere maruz kaldınız mı?
Siz hiç, gaybet, gurbet ve kurbiyet derelerinde iken Hızır ile görüşüp, el eman aldınız mı?
Siz hiç, hiçlik deryasında nefsinize şerri, her hayır ve şerri sadece Yaradana bağladınız mı?
166
Siz hiç, hiç olmazsa tek bir gece yüz rekat namaz kılıp, Ümmet-i İslam için yalvardınız mı?
Siz hiç, hiç olmazsa bir kere seccadenizi gece boyu sabaha kadar gözyaşlarınızla ıslattınız mı?
Siz hiç, hiç olmazsa bir defa, gerçekten de O’ndan hudu huşuyla duada yardım istediniz mi?
Siz hiç, hiç olmazsa yalnızca bir kerecik nefsinizi ayaklar altına alıp; sahi hiç oldunuz mu?
4 Mart 2011
Toronto, Kanada
167
Şükür
168
Yakaran arı vicdanıma, hiçliğime Şükür
Toronto, Kanada
02 Haziran 2012
169
Tevâzu
170
Küçükler iki dünya da açık korunur
Toronto, Kanada
31 Mayıs 2012
NOT: Şiirde geçen ve halen Azerbaycan Türkçe’sinde kullanılan berk hızlı, süratli, tiz tez,
erken, yaman kötü ve yahşi güzel anlamlarına gelmektedir.
171
Tevbe
İçi sevgi, ilim, irfan, hasret, özlem dolu derin aşk, bu şevki iştiyak
Susuzluğumu sende fark ederim, suyu da senle aşk şarabı diye içerim
Vicdan, kalp, akıl, ruh dile gelir: Affeyle Allah’ım hakkıyla bilemedim!
172
Tevbe için dökülen gözyaşı yakıcı bir kezzap, pişmanlık vadisinde nefis
Boydan boya geçmiş, tevbe kapısına gelip Rabb’ine el açmıştır kul nefis
Yüce dergâha üzerindeki kirli kaftanı atıp beyazlara bürünmeye geldi nefis
Efendimiz (sas) der: Günahtan tevbe eden, bir günah işlememiş gibi temiz
Tevbe, af kapısı sonuna kadar açık, günaha batırmaz, müjdeli mümin temiz
Ne büyük bir çıkış, haber bu, günaha dalan boğulmazda kurtulur, kalır temiz
Ne güzel bir din İslam, bir arınma vadisidir tevbe, Rabbin evi kalp hep temiz
Kitchener, Kanada
20 Temmuz 2012
173
Tevhid
174
Yardımlaşma dayanışmayla bilinir, O doğru
Toronto, Kanada
27 Nisan 2012
175
Uyuyamıyorum
176
Samimi niyetim, kalbim kurtarıyor tevhidi, tek davayı
Toronto, Kanada
30 Haziran 2012
177
Vasiyetimdir: Ölümü öpün
Doğruya doğru der eğilmez bir sözün, yok hiç tıraşı, telaşı
Tüm sesleri Hakka vurur, yok başka ölçü, ayar mihenk taşı
Dik duran diklenmez yürek tek atar, yalnız, yok hiç yoldaşı
Bir ayağım sağlam basar, öteki âlemi gezer, sensin tek adaşı
178
Uçmaksa marifet sineklerde uçar, bırak gururu, yoksa aşk ne!
Paylaş hayallerini, uçalım ankayla Kaf dağı ardına, gel bana ne!
Her şeyde hayır var dedim buldum, perdesiz bir Sana kul oldum
Tek bir tûlî emel girmedi rüyama, Azîmden aşkına âşık kul oldum
Kitchener, Kanada
02 Temmuz 2012
179
Yakaza
180
Ruhun aydınlık ikliminde berrak, tertemiz tecelli solur, âr arar
Zâkir olmuş dilin esmanla yanar, inletir garip bülbül gibi bizâr
17 Mayıs 2012
Toronto, Kanada
181
Yakîn
182
Sonum, başlangıcım, âh kalbim elinde, ne olur felâh ver
Toronto, Kanada
03 Haziran 2012
183
Yeni bir dünya kuruyorlardı
Toronto, Kanada
08 Temmuz 2012
184
Yola Devam
Toronto, Kanada
28 Nisan 2012
185
Yolcu
Yol uzun, yol bozuk, tepe engebeli, çetin has yolcu dertli
Manzara herc ü merc, bilmem ki insanlar niye boş niyetli
Para, söz, makam, şan, şöhret, ihtiraslar kopkoyu kasvetli
Güven tarumar olmuş, dini ahlak sükut, nazlı nazlı gideriz
12 Nisan 2012
Toronto, Kanada
186
Şiirin 1992′de yazılan ilk hali aşağıdaki gibidir.
Arzuhal
187
İhlaslı gayretimiz, ay parçası nurumuzla parlar gideriz.
Her kışın baharı, yazın güzü, leylin umut dolu neharı var.
İniş bitti, zaman tükendi, çıkış vakti yakın, onca iş’arı var.
3 ve 7 Nisan 1992
188
Zikir
189
Tüm güzel isimlerini bildir, bilinmez Sultan
Toronto, Kanada
03 Haziran 2012
190
Niyaz
191
Mutmâinne evlâ, Levvâme'den kıymetli ant içer
192
Aşkla göze bir baktıysa başkalarına aşk saçar
Kitchener, Kanada
1 Kasım 2012
193
Kurban Bayramınız Mübârek!
194
Müsâvat, eşit muamele, hukuka saygı insanlık burada
Toronto, Kanada
06 Mart 2001
195
Sakın O Zaman
Firavunlaşandır çıplak
196
İlmi ara, boşluktan sakın
Brantford, Kanada
24 Ocak 2013
197
"Şüphesiz Allah, bir sivrisineği de, ondan üstün olanı da, (herhangi bir şeyi) örnek
vermekten çekinmez. Böylece iman edenler, kuşkusuz bunun Rablerinden gelen bir
gerçek olduğunu bilirler; inkâr edenler ise, 'Allah, bu örnekle neyi amaçlamış?' derler.
(Oysa Allah,) Bununla birçoğunu saptırır, birçoğunu da hidayete erdirir. Ancak O,
fasıklardan başkasını saptırmaz." BAKARA:26
Sineknâme
Yunus yükledi sıkleti sineğin kanadına
198
Yıldız böceğine benzer ışığın nurlu sinek
199
İkisini batırsan yemeğine panzehir sinek
Kitchener, Kanada
25 Aralık 2012
200
SON ŞİİR: HİÇ ŞAİRE NASİHAT
Narsist Dervişe Nasihat!
Havasım der kasılır, Hak yola ulaştım sanır, egona doğru sema edersin
Şeytan vermesin sana teşviş bir keman kaşa kendini zebun edersin
Bir lokmayı kendine haram edip bir hırkaya sırtına giysen de giymesen de
Marifet ufku yoksa eğer sende kendini cahile cühelaya rüsva eylersin
Ağyarla düşüp kalksan her dem çağırsalar seni işrete gitsen de gitmesen de
İlim irfan ister dünya denen bu diyar yoksa işreti kulluğa tercih eylersin
Sözüm sanadır ey derviş bu yol erkana riayet ister, sen uysan da uymasan da
Sövene dilsiz dövene elsiz gözsüz gönülsüz olmazsan sen Muradına eremezsin
16 Temmuz 2012
NOT: Bu şiirin sadece ilk beyiti bana aittir, kalanı Ahmet Mevlana adındaki meçhul bir
şair dostumundur. 16 Temmuz 2012’de herkul.org da yayınlandı. Avamın seması ile
havasın seması arasında arasında ne fark olduğunu soran Sufi derviş dostuma, en
başta kendini beğenmiş nefsime ve egosu yüksek hizmet erlerine okkalı nasihattır. Bu şiiri
defalarca okudum. Belki bana yazılmıştır veya ben öyle algıladım. Belki de size anlatıyor…
201