You are on page 1of 512

Devrimcilik, onun Ya z d › k l a r › y l a

nezdinde yeniden yapt›klar›yla


tan›mlan›rken,
Dursun Karatafl k›lavuzumuzdur

Dursun Karatafl
“ S e ç m e Ya z › l a r ” › ,
o t a n › m › n k ö fl
fle
e
t a fl
flll a r › n ›
gösterecektir
bize.
SEÇME YAZILAR

Seçme Yaz›lar
Dursun Karataflfl, 25 Mart 1952’de Elaz›¤’›n Kürdemlik
(Cevizdere) köyünde do¤du. Devrimci düflünceye 1970
öncesinde sempati duymaya bafllad›. Ve bu düflünceyi
benimsedi¤i andan sonraki 38 y›l›n› devrime adad›.
1974’de duvarlara yazd›¤› ilk slogandan tarih yaz›c›l›¤›na
uzanan 38 y›l; onun teorisiyle, prati¤iyle devrimi
örgütlemeye çal›flt›¤› y›llard›r. Bu y›llar boyunca, say›s›z
eylem örgütledi, say›s›z kadro yetifltirdi ve say›s›z teorik
ürün verdi.
Dursun Karatafl, 11 A¤ustos 2008’de flehit düfltü.
Seçme Yaz›lar”, onun Türkiye devrimine b›rakt›¤› miras›n
“S
bir bölümüdür.

Boran Boran
Day›
Dursun Karatafl

SEÇME
YAZILAR
BORAN YAYINEV‹

Önderlik dizisi - 1

DAY I
SEÇME YAZILAR

Birinci Bas›m: Haziran 2009


Bask›: ASPAfi Pazarlama-Evren Mah. Gülbahar Cad.
No: 7 Ba¤c›lar/ ‹ST. Tel: (0212) 655 88 64

Boran Yay›nevi:
Katip Mustafa Çelebi Mah. Billurcu Sok. No: 20/2
Beyo¤lu ‹STANBUL- Tel: (0212) 251 94 21

ISBN: 978-9944-0324-2-1
Yay›nevinin önsözü
38 y›l›n›n her an›n› devrime adad›.
38 y›l›n›n her an›nda devrim için düflündü, devrim için
yazd›, devrim için prati¤i örgütledi.
2008 y›l›n›n 11 A¤ustos’unda flehit düfltü¤ünde, ad›
ölümsüzlerin aras›na yaz›ld›.
Ad› Dursun Karatafl’t›.
Yani, yoldafllar›n›n ve halk›n›n Day›s›.
38 y›ll›k devrimci yaflam›yla ölümsüzdür Day›.
Önderli¤iyle varetti¤i ve bugüne miras b›rakt›¤› dev-
rimci hareketle ölümsüzdür.
Yaratt›¤› geleneklerle ölümsüzdür.
Ve yaz›lar›yla ölümsüzdür.
Her Marksist-Leninist önderde oldu¤u gibi, teori ve
prati¤in birli¤ini kendi yaflam›nda somutlam›fl bir dev-
rimciydi.
Uzun devrimcilik y›llar›nda sürekli olarak teorik, poli-
tik üretkenlik içinde oldu. Devrimci hareketin politikala-
r›na, çeflitli dönemlerdeki örgütlenme biçimlerine bak›l-
d›¤›nda görülen zenginlik, somutluk, Dursun Karatafl’›n
bu üretkenli¤inin bir ifadesiydi ayn› zamanda.
Bu üretkenli¤inin bir yan› da yaz›lar›yd› elbette.
4 Dursun Karatafl

Yaz›lar›, onun önderlik misyonunun ayr›lmaz bir par-


ças›d›r. Fakat Day›’n›n yaz›lar›n› da ikiye ay›rmak gere-
kir; birincisi, günlük olarak hareketin kadrolar›na yazd›-
¤› ve her biri kendi içinde büyük bir teorik birikimi bar›n-
d›ran notlar›d›r. ‹kincisi ise, çeflitli dergilerde de yay›nla-
nan yaz›lar›d›r.
“Seçme Yaz›lar” olarak derledi¤imiz yaz›lar›, Dursun
Karatafl’›n esas olarak bu ikinci gruptaki yaz›lar›ndan
oluflmaktad›r.
*
Dursun Karatafl’›n “yaz›lar›”ndan söz etti¤imizde mut-
laka belirtilmesi gereken bir di¤er yan da fludur: Devrim-
ci Hareket taraf›ndan yay›nlanan ilk kitaptan son kitaba
kadar, istisnas›z hepsinde Day›’n›n katk›lar› vard›r. ‹lk
yay›nlanan kitap olan “Devrimci Harekette Tasfiyecilik
ve Devrimci Çizgi”den, flehit düflmesinden k›sa süre ön-
ce yay›nlanan “Gökdelenleri Sarsan Kurflun Sabanc› Ey-
lemi” kitab›na kadar hepsinde onun önerileri, yönlendir-
mesi ve onay› vard›r.
Bu anlamda, elinizdeki Seçme Yaz›lar, onun ürettikle-
rinin ancak çok küçük bir k›sm›d›r.
*
Devrimci Harekette Tasfiyecilik ve Devrimci Çizgi,
THKP-C Ve ‹ki Sapma, Hakl›y›z Kazanaca¤›z, Kongre
Belgeleri-1: Rapor adl› kitaplar baflta olmak üzere, 38
y›ll›k tarihi içinde yay›nlanan her kitapta, broflürde, ha-
reketin ideolojik, politik üretiminde yer alm›flt›r.
Day›’n›n bu kitapta yer verilen yaz›lar› ise, ço¤unlu¤u
itibar›yla devrimin teorisi, stratejisi üzerine de¤ildir. Ama
bu stratejiyi hayata geçirecek olanlar üzerinedir. Çünkü,
netleflmifl bir stratejik çizgiye sahip olan devrimci hare-
ket için öncelikli sorun, o stratejinin hayata geçirilmesi,
o stratejik çizgiyi uygulayacak kadrolar›n yetifltirilmesi-
dir. Day›’n›n yaz›lar›n›n önemli bir bölümünde, bu önce-
li¤in damgas›n› göreceksiniz.
Seçme Yaz›lar 5

Ve göreceksiniz ki, teori, onun için, olmas› gerekti¤i


gibi, hayat›n sorunlar›n› çözmek, s›n›flar mücadelesini
gelifltirmek için bir araçt›r. Daha özet olarak söylemek
gerekirse, teori onun için, “dünyan›n Türkiyesi’nde dev-
rim yapmak için”dir. Day›’n›n yaz›lar›nda iflte bunun sa-
deli¤i ve bunun gücü görülür. Teorik spekülasyonlar,
devrime, devrimci e¤itime hiçbir katk›s› olmayan ve ol-
mayacak flaflaal› çözümlemeler yoktur onun yaz›lar›nda.
Dünyay› ve ülkemizi de¤ifltirmek isteyen biri, devri-
min sorunlar›n› çözmek isteyen biri, Day›’n›n yaz›lar›nda
sorular›na cevap bulabilir. Ama Marksizm-Leninizmi,
devrim için de¤il de lafazanl›k için ö¤renen biri, bu yaz›-
larda istedi¤ini bulamayacakt›r.
*
Dursun Karatafl, Türkiye devriminin k›lavuzudur.
Yaz›lar›, bu k›lavuzlu¤un somutlanm›fl biçimlerinden
biridir.
“Seçme Yaz›lar”, onun k›lavuzlu¤unun belgesidir.
“Seçme Yaz›lar”, inan›yoruz ki, Türkiye devrimini an-
lamak ve kavramak isteyenler için önemli bir kaynak,
devrim yolunda yürüyenlere ise tükenmez bir ›fl›k kayna-
¤› olacakt›r.
6 Dursun Karatafl
Seçme Yaz›lar 7

‹ Ç‹ N D EK ‹ LE R

u Kur tulufl dergilerinde yay›nlanan yaz›lar›:

- 1 May›s... fiimdi Devrim Daha Güçlü ......................... 11


- Kitle Örgütlenmelerini Gelifltirmeliyiz ......................... 20
- Halk Komiteleri ve Halk Meclisleri .............................. 28
- Parti ve Halk Okullar› ................................................. 35
- Çiftehavuzlar’dan Okmeydan›’na ............................... 43
- Emperyalistlerin ve ‹flbirlikçilerinin
En Büyük Yalan›: “Terörizm” ....................................... 50
- 12 Temmuz fiehitlerini Anmak ................................... 60
- Tüm Yoksul Kentler ve Mahalleler Bizim Olacakt›r ...... 69
- Halk ‹çin Devrimcilik Yapmak .................................... 76
- Dostluk Sahiplenmektir, Düflman Karfl›s›nda
Birlikte Olmakt›r ........................................................ 83
- 8 A¤ustos’ta Hayat› Durdural›m ................................. 91
- Neden Birlik Olunmaz? .............................................. 98
- Devlet Sendikac›l›¤› ve ‹flçi S›n›f› .............................. 106
- Eminönü Direnifli Bir Okuldu .................................... 113
- Dublin Toplant›s›nda Olmak ..................................... 119
- Emperyalizme ve Faflizme Karfl› Savaflmayan
Vatansever De¤ildir .................................................. 125
8 Dursun Karatafl

- Özgür Tutsaklar Katliamlarla Teslim Al›namaz .......... 132


- Kriz, Grev ve Buca Direnifl Destan› ........................... 139
- Oligarfli Krizi Aflamad›. Savafl Hükümeti Kuruldu ..... 146
- Slogan›m›z Bar›fl m›? ............................................... 154
- Siyaset ve Bayram Meral .......................................... 161
- Tutsaklar›n Direnifli Kazanmal›d›r ............................. 169
- Özgürlük Düflüncesi Gençli¤in Karakteridir .............. 175
- Halk Kitlelerine Alternatif Oldu¤umuzu
Gösterebilmeliyiz ...................................................... 182
- Bir Kongre ve A盤a Ç›kan Gerçek Yüzler ................. 189
- Faflizm Devrimle Yenilir ............................................ 199
- Seçimler ve Kitleler .................................................. 209
- Tutsaklara Özgürlük! Kürdistan’dan Kanl› Ellerinizi
Çekin! ...................................................................... 216
- Seçim ‹çin De¤il, Devrim ‹çin Birlikler Olufltural›m .... 223
- Provokasyon Teorileri Karfl›-Devrime Hizmet Ediyor . 239
- Bir Eylem, A盤a Ç›kan Yüzler ve Zehir Hafiyeler ...... 251
- Tasfiyecilik ve Devrim .............................................. 264
- Demokratik Muhalefeti Birlefltirmeliyiz ..................... 272
- Emperyalistlerin ve TÜS‹AD’›n Hükümeti Kuruldu .... 281
- ‹flbirlikçi Tekeller ve Tekel Solculu¤u ........................ 288
- 1 May›s ‘96 ve Bizim Gerçe¤imiz .............................. 296
- Sald›r›y› Püskürtece¤iz ............................................. 307
- 1 May›s, Bayrak Provokasyonlar›, Artan Sald›r›lar
ve Tav›r .................................................................... 315
- Her An› Eylem Olan 69 Gün ..................................... 326
- Güncel Olan› Yakalamal› Muhalefet Cephesini
Büyütmeliyiz ............................................................ 339
Seçme Yaz›lar 9

- Devletin Susurluk’tan Kurtulma Çabalar›,


Sald›r›lar ve Solun Duruflu ........................................ 348
- Ordu, Partiler ve 12 Eylül ......................................... 358
- Mahirler’i Anlamak ................................................... 366
- Ordu, ‹slamc›l›k ve Emperyalizm .............................. 373

u Devrimci Sol dergisinde yay›nlanan yaz›lar›:

- Kongre’den Günümüze ............................................ 385


- Dogmatizmi Reddedip Büyük Geliflmelerin
Önünü Açmal›y›z ...................................................... 410
- Süreç, Sol Ve Birlik ................................................... 427
- MGK, Mücadele Ve Halk Örgütlenmeleri .................. 437
- Ö¤renmek Ve Ö¤retmek Zorunday›z ........................ 449
- Kendimizle Olan Savafl› Kazanmal› Ve
Örgütlenmeliyiz ........................................................ 457

u Yeni Y›l Mesajlar›

- 2002 Y›l› Yeni Y›l Mesaj› ............................................ 477


- 2003 Y›l› Yeni Y›l Mesaj› ............................................ 485
- 2004 Y›l› Yeni Y›l Mesaj› ............................................ 493
- 2005 Y›l› Yeni Y›l Mesaj› ............................................ 498
- 2006 Y›l› Yeni Y›l Mesaj› ............................................ 502
- 2007 Y›l› Yeni Y›l Mesaj› ............................................ 505
- 2008 Y›l› Yeni Y›l Mesaj› ............................................ 507
10 Dursun Karatafl

K u r t u l u fl
dergilerinde
yay›nlanan yaz›lar›
Seçme Yaz›lar 11

1 May›s...
fiiimdi Devrim
fi
Daha Güçlü

Yay›nland›¤› yer:
Emper yalizme ve Oligarflfliiye Karflfl›› KURTULUfi
Say›: 15 / Tarih: 20 May›s 1995

995 1 May›s gösterileri, özellikle de ‹stanbul’da-

1 ki 1 May›s kutlamalar›, sosyalistlerden karfl›


devrimci güçlere kadar hemen herkesi düflün-
düren, yer yer flaflk›nl›¤a düflüren ölçüde kitlesel, bir o
kadar da coflkuluydu. Denilebilir ki, 1977 1 May›s gös-
terileri ve katliam›ndan sonra, 1 May›slar’da bu denli bü-
yük bir kitlesellik yaflanmam›flt›. En önemlisi de, faflizme
karfl› öfke dolu kad›n, çocuk, yafll›, iflçi, memur, gençlik,
iflsiz, hemen her yafltan ve s›n›ftan insanlar›m›z “...art›k
yeter...” dercesine duygular›n›, düflüncelerini, inançlar›-
n›, öfkelerini hayk›r›yorlard›. Faflizmin artarak süren kat-
liamlar›na, iflkencelerine gözalt›nda kay›plara, infazlara,
köy yakmalara, sürgünlere, tüm tehdit ve gözda¤›na
ra¤men halk kitleleri, “... iflte buraday›z, hem de Kürt-
Türk demeden her milliyetten, Alevi-Sünni demeden,
her inançtan, bütün halklar olarak buraday›z. Sizin fa-
flist iktidar›n›zdan ve zulmünüzden korkmuyoruz.” de-
mifltir. Yap›lan zulümler, halk kitlelerini sindirememifl,
tersine daha da bilinçlendirmifltir. Faflist devlet gerçe¤i-
nin ne oldu¤unu art›k görmeye bafllam›fllard›r.
12 Dursun Karatafl

Y›llard›r dünyada efline az rastlanan bir vahfletin sür-


dü¤ü ülkemizde, halk kitlelerinin sindirilememesi ve bu
vahflete ra¤men devrimci savafl›n geliflmesi ve halk kit-
lelerinin bu savaflta aç›kça taraf olmaya bafllamas›, bir
yandan Türkiye devrimci hareketinin halk kitlelerinin
nezdinde meflrulaflmas›, di¤er bir yandan da oligarflinin
art›k meflrulu¤unu giderek yitirmesi, hatta kalmamas›-
d›r.
Yüzlerce flehitle, öksüz ve yetimlerle, flehit analar›yla,
binlerce yaral› ve sakat›m›zla kendini feda ederek süren
bu savafl› anlayamayanlar, anlamak için çaba sarf etme-
yenler, ne 1 May›s’taki kitlelerin her fleye ra¤men nas›l
faflizme karfl› meydan okurcas›na bir araya gelmesini,
ne de bu halk›n isteklerini, özgürlük tutkusunu ve öfke-
sini anlayamazlar.
Faflizm, bask› ve zulümle geliflen savafl› durdurama-
yaca¤›n› art›k anlam›fl, ama s›n›fsal ç›karlar› gere¤i dev-
let mekanizmalar› hemen tüm kurumlar›yla yerle bir ola-
na kadar onlar› ayakta tutmak, korumak için her türlü
bask› ve pasifikasyon yöntemlerini uygulamaya devam
edecektir. Bu s›n›fsal konumlar› gere¤i baflka türlü de
olamaz. Yaflad›¤›m›z son Gazi ayaklanmas› bunun en
çarp›c› örne¤idir. Öyle ki, insanlar öldükçe daha büyük
bir öfkeyle direnmifl, daha büyük bir kitlesellikle ayak-
lanm›fl, sa¤ ve sol maskesi alt›nda ortaya ç›kan bütün
düflman barikatlar›n› ezip geçmifltir. Oysa oligarfli, bir
kontrgerilla provokasyonuyla kitleleri harekete geçirerek
ve harekete geçen bu kitleye sald›rarak katliamlar yapa-
cak, sindirecek ve ezecekti. Hesap buydu; ama evdeki
hesap çarfl›ya uymad›. Oligarflinin oyunlar› bozuldu. Oli-
garflinin silah› ters tepti ve zafer peflinde olan faflizm,
halk›m›za ve bütün dünya halklar›na hesap vermek zo-
runda kald›. Art›k yeni bir durum vard›. Faflizm, katliam-
lar ve gözda¤› temelinde kontrgerilla politikalar›n› sür-
dürmekle birlikte, süren devrimci savafl›n sonuçlar› halk
kitlelerinde yank›s›n› bulmufl ve kitleler, art›k kontrgeril-
Seçme Yaz›lar 13

lan›n bu politikalar›na cevaps›z kalm›yor, cevaptan da


öte ayaklanma taktikleriyle bütün politikalar›n› altüst
ediyorlard›.
Evet, oligarfli bu sonucu beklemiyordu...
Bu onlar›n tarihsel açmaz›d›r. Ne yaparlarsa yaps›n-
lar, tarihin hakl›lardan yana oldu¤u gerçe¤ini de¤ifltire-
mezler. Bu gerçek bütün dünyada böyledir. Ülkemizde
de böyle olacakt›r. Faflizm, bu tarihsel açmaz›n› yaflar-
ken, sol, sosyalist, ayd›n, ileri, demokrat, halktan yana
geçinen birçok kesimde, devrimin fliddetinden kap›ld›k-
lar› korkuyla, bir anda gerçek yüzlerini tüm ç›plakl›¤›yla
ortaya seriverdiler. Halk›n devrimci fliddeti, kendi adale-
tini ve yasalar›n› hâkim k›larken, do¤adaki faflizmin ada-
letini teflhir ederek, hatta ezip geçerek kendi tarihini ya-
z›yordu. ‹flte devrimin bu aflamas›nda ve halk kitlelerinin
devrimci meflruiyetini kabul ettirmeye bafllad›klar› bu
süreçte, faflizm, taktik olarak, moral olarak gerilerken,
bu geri noktada, görünüflte halktan yana, özde halka ya-
banc› ve mevcut düzenin sürmesinden yana olan sol
maskeli güçler, onun can simidi oldu. Laf›zlardaki farkl›-
l›klar ve niyetler ne olursa olsun, faflizme karfl› ayaklan-
m›fl ve hesap soran bir halk hareketini, bir devrimci ha-
reketi faflist devletle birlikte durdurmaya kalkmak, kitle-
leri sükûnete davet etmek, faflist devleti korumak ve
halk kitlelerinin karfl›s›nda yer almakt›r. ‹flte Gazi ayak-
lanmas›nda, ayaklanman›n yan›nda yer almayanlar, da-
has› ayaklanmay› ülke geneline yaymak için çaba sarf
etmeyenler, insanlar›m›z›n katledilmesi karfl›s›nda fafliz-
me karfl› öfke duymayanlar, öfkeyle hatta intikam duy-
gular›yla faflizme karfl› savaflmayanlar, bu savafl› teflvik
etmeyenler, 1 May›s’taki halk›n öfkesini, coflkusunu, öz-
gürlük tutkusunu yaflayamazd›. Ve halka yabanc› tam bir
küçük burjuva ayd›n› gibi “...nas›l olur?..” diyerek flafl-
k›nl›¤a kap›l›yordu.
Saflar netleflmeye bafllam›flt›r. Halk saflar› ve düflman
saflar› baflka bir deyiflle bir avuç hain d›fl›nda, ulusal
14 Dursun Karatafl

kimlikleriyle, inançlar›yla, eme¤iyle, özgür bir ülkede,


namusuyla yaflamak isteyenlerle, emperyalist iflbirlikçi-
si faflist iktidarlar›n saflar› ayr›lm›flt›r. Halka yabanc›la-
flanlar, ayn› zamanda vatan, namus, onur gibi de¤erlere
de yabanc›laflm›flt›r. Onlar için adeta, hiçbir de¤er kal-
mam›flt›r. Hiçleflmifllerdir. Vatanlar›, namuslar›, özgürlük
için tereddütsüz kendilerini feda eden ve flehit olurken
inançlar›n› hayk›ran genç k›zlar›m›z›n, erkeklerimizin fle-
hit olmalar›n› ise, burun k›v›rarak, küçümseyerek, yük-
sek perdeden ak›l hocal›klar›yla hep seyredenler. Onlar
bu hiçleflmifl, hiçbir de¤eri kalmam›fl, ne için yaflad›¤›n›n
bile fark›na varmayan bu zavall›lar, her y›l birkaç flehit
veren Gazi halk›n›n analar›n›n, çocuklar›n›n, düflmana
karfl› bombaya, kurfluna dönüflen gözyafllar›n›, a¤›tlar›n›
anlayamazlar. ‹flsizli¤in, yoksullu¤un, ezilmenin, milli
duygular› ve inançlar›ndan dolay› bask› görmenin ne de-
mek oldu¤unu anlayamazlard›. Onlar tek tek veya grup
olarak yüzlerce silahl› eylemimizin, yüzlerce flehidimizin
son nefeslerine kadar vatanlar›, halk› ve örgütleri için
kahramanca ölmenin ne demek oldu¤unu ve halk kitle-
lerinde nas›l bir bilinç yaratt›¤›n› anlayamazlard›.
Am a h a l k a n l a d › . . .
Ve flehitlerimizin direnifl ruhunu, kahramanl›¤›n›, öz-
verisini Gazi ayaklanmas›na tafl›yarak, devrimi gelifltirdi,
büyüttü ve flehitleri yaflatt›. Öyle ki, yüzlerce isimsiz
kahraman, yan› bafl›nda o¤lu, k›z›, kardefli, en yak›nlar›
flehit düflerken, kavga bayra¤›n› yere b›rakmadan bari-
katlara kofltular. Yüzlerce flehidimizin niçin flehit oldu¤u-
nu anlamak istemeyen küflenmifl beyinler, halk›m›z›n bu
kahramanl›¤›n› ve flehitler vermesini de anlayamazd›. Bu
nedenledir ki, küçük burjuva ayd›n›n›n, oportünizmin,
reformizmin anlamad›¤› ve bir süre daha anlayamayaca-
¤›, faflizme karfl› silahl› mücadele, halk›m›z›n coflkusu,
öfkesi, inanc›, 1 May›s alan›na tafl›nm›flt›r. Hepsi bu...
Gazi ayaklanmas›n› ve 1 May›s’taki kitleselli¤i anla-
yabilmek için, her fleyden önce ülkemizdeki faflist devle-
Seçme Yaz›lar 15

tin yap›s›n›, uygulamalar›n›, bu uygulamalar›n halk kitle-


lerindeki ekonomik, politik, psikolojik yans›malar›n› tah-
lil etmek gerekir. Bunu do¤ru tahlil edemeyenler, sürdü-
rülen devrimci savafl›m›z› da, tahlil edemezler Bugün, fa-
flizmin karfl›s›nda alternatif tek güç, halk›n iktidara karfl›
silahl› savafl›n› sürdürmek ve tüm milliyetlerden inanç-
lardan emekçi, ayd›n, yurtsever halk kitlelerini halk kur-
tulufl cephesi saflar›nda birlefltirmek ve savaflt›rmakt›r.
Gazi ayaklanmas›, de¤iflik biçimlerde ve boyutlarda
kendi özgünlükleriyle, yaratt›¤› ruh ve coflkuyla, devrim-
ci hareketin yol göstericili¤inde 1 May›s alanlar›nda da
sürmüfltür. Öyle ki, dostu ve düflman› flafl›rtacak ölçüde-
ki KURTULUfi CEPHES‹’nin kitleselli¤i, kararl›l›¤›, düfl-
mana karfl› öfkesi, disiplini, bilinci, güven vericili¤iyle
çarp›c› ve baz›lar› için de düflündürücü olmufltur. Düfl-
man, hemen birçok sol grubu, reformist-sar› sendikac›-
lar› arayarak 1 May›s alan›na sokarken, Devrimci Halk
Kurtulufl Cephesi’nin kortejini aramaya dahi cesaret
edememifltir. Kuflkusuz aramaya yeltendi¤inde neler
olabilece¤ini düflman çok iyi bilmektedir. Tarihimiz ve
Gazi halk›na tafl›nan “Devrimci Solcular Asla Teslim Ol-
maz... As›l Siz Teslim Olun... Cesaretiniz Varsa Gelin...
Bayra¤›m›z Ülkenin Her Taraf›nda Dalgalanacak...” fliar-
lar›; kan›m›zla yaz›lan direnifl ve kahramanl›k destanlar›-
m›z›n ruhu, bilinci 1 May›s alan›nda da yank›lanacak ve
yeni Gazi ayaklanmalar› do¤uracakt›r. Düflman› korku-
tan budur. Bu ruhtur. Bu tercihtir. Bu tercih, her koflulda
düflmanla savaflma kararl›l›¤›d›r. fiehitlerimizin ö¤retti¤i
bu ruh ve savaflç›l›k, Gazi halk›na mal edilmifl bu direnifl
ruhu ve kahramanl›¤› 1 May›s’ta, düflman sald›r›s› karfl›-
s›nda çok daha anlaml› ve görkemli bir flekilde ortaya ç›-
kacak ve savafl› büyütecekti.
Bu anlay›fl ve bilinçle Gazi ayaklanmas› yarat›lm›fl ve
bu anlay›fl 1 May›s’a tafl›narak 1 May›s alan› zapt edil-
mifltir.
Denir ki; “1 May›s’ta yo¤unluk olarak iflçiler azd›.”
16 Dursun Karatafl

Bunlar› diyenler yukar›da anlatmaya çal›flt›¤›m›z ülke-


mizdeki faflizm ve devrimci savafl gerçe¤imizi ve halk›-
m›z› anlayamayanlar s›n›f›ndand›rlar. Bunlar, ony›llard›r
hiç b›kmadan iflçi s›n›f› edebiyat› yapmalar›na ra¤men,
de¤il iflçi s›n›f›n› örgütlemek, onlar› anlayamam›fllard›r
bile. ‹flçi s›n›f›na gitmemifllerdir. Tersine, iflçi s›n›f›n›n
mücadelesini engellemeye çal›flan, düzen ad›na hareket
eden, üç-befl reformist-sar› sendikac›y› etki alanlar›na
almak için, kafakol iliflkilerini sürdürerek sendika yöne-
timlerini ele geçirmeye çal›flm›fllard›r. Oysa ülkemizde
bu sar› reformist devlet yanl›s› sendikac›l›k anlay›fl›na
karfl› mücadele etmeden, onlar› ezip geçmeden iflçi s›n›-
f›n›n de¤il politik mücadelesi, ekonomik-demokratik
mücadelesi dahi sürdürülemez.
Yan›l›yorlar...
‹flçi s›n›f›, reformist-sar› sendikac›lar›n tüm engelle-
melerine ra¤men, 1 May›s alan›ndayd›. Ama sendika
a¤alar›n›n ve sendika a¤alar›n› kafa-kola alarak iflçi s›n›-
f›n› yönetmeye çal›flanlar›n saflar›nda de¤ildiler, devrim-
cilerin saflar›ndayd›lar. fiu gerçek bilinmelidir. Ne iflçi s›-
n›f›n›, ne de di¤er halk kesimlerinin sar› sendikac›l›kta
veya halk kitlelerinin düzene karfl› her katk›s›n› engelle-
mekte art›k kitlelerin iktidara karfl› mücadelesi pasifize
edilip, düzen kanallar›na ak›t›lamaz. Faflizm, ideolojik,
politik, ekonomik ve moral olarak her noktada gerile-
mekte, tükenifle do¤ru gitmekte oldu¤undan, halk kitle-
lerini engellemenin bir arac› olan sar› sendikac›l›k ve re-
formistlerin hala egemen oldu¤u kurumlar da giderek ifl-
levsizleflmektedir. Bunun sonucudur ki, halk kitlelerinde
ve iflçi s›n›f›nda bilinçlenme, bu düzenin kurumlar›n›n
gerçek yüzlerini görme h›zla geliflmektedir. Bir yerde ifl-
çi s›n›f› 1 May›s’ta azd› veya yoktu diyenler kendi tüke-
nifllerini, yok olufllar›n› ifade ediyorlar. Ve o sayfalar do-
lusu iflçi s›n›f› ve halk üzerine ahkâm kesenler, ak›l sa-
tanlar Devrimci Halk Kurtulufl Cephesi’nin, 1 May›s’taki
görkemli kitleselli¤inin kimlerden, hangi halk s›n›f ve ta-
Seçme Yaz›lar 17

bakalar›ndan olufltu¤unu aç›kça ifade etme cesaretini


gösteremiyorlar. Cesaret etmelisiniz, bir fley kaybetmez-
siniz. 1 May›s alan›ndaki KURTULUfi CEPHES‹ d›fl›nda-
ki siyasi örgütlenmelerin, mesleki ve demokratik örgüt-
lenmelerin güçleri herkesin görebilece¤i aç›kl›ktad›r.
Ak›l satmay›, küçük burjuva rekabetini, kendini be¤en-
miflli¤i bir yana b›rak›p düflünmelisiniz...
Do¤rudur. Çok flehit ve tutsak verdik. Hala da veriyo-
ruz, vermeye de devam edece¤iz. Çünkü savaflmakta
kararl› ve devrimde iddial›y›z. Tüm bunlara ra¤men halk
kitleleri, kelimenin gerçek anlam›yla, tüm halk özellikle-
riyle 1 May›s alan›nda KURTULUfi CEPHES‹ saflar›nda
yer alm›flt›r. Hem de hiç kimsenin cesaret edemeyece¤i
ölçüde aç›k örgütsel kimlikleriyle, pankartlar›yla, slo-
ganlar›yla ve devrimin özünü yans›tan gösterileriyle, sol
gruplar, ayd›nlar, y›lg›nlar, inançs›zlar dâhil, herkesin
içerisinde “devrim ölmemifl” duygu ve düflüncelerini ya-
ratt›lar. Bunlar, bölük pörçük, yar›m a¤›zla, istemeye is-
temeye de olsa ifade ediliyor. Korkmay›n. Daha aç›kça
ifade edin. KURTULUfi CEPHES‹’nden kimseye bir zarar
gelmez. Gerçek ç›plakt›r. Siz kabul etmezseniz de, o
kendi kurallar› içerisinde yürür ve kendini kabul ettirir.
Yan›lmay›n. 1 May›s’ta gördü¤ünüz ve gözleri kamaflt›-
ran kitle potansiyelimizin tümü de¤ildir. Çok uzun süreli,
çok kapsaml› çal›flmalar sonucu toplanm›fl bir kitle de
de¤ildir. Hele ki, baflka kentlerden tafl›nan kitle hiç de¤il-
dir. Çok k›sa sürede, basit bir organizasyonla toplanan
bu kitle ‹stanbul’da hareket ettirebilece¤imiz kitlenin ya-
r›s›n› bile oluflturmaz, bu bizim eksikli¤imizdir. Çok daha
farkl› bir çal›flmayla yaratt›¤›m›z sonucu ikiye katlamak
mümkündü.
Bugün, ülkemizdeki hemen hemen her s›n›f ve taba-
kadan halk kesimleri, çok çeflitli biçimlerde, düzene kar-
fl› memnuniyetsizli¤ini ifade etmekte ve bu ifade edifl tar-
z›, radikalleflerek do¤rudan devlete karfl› bir rotaya gir-
mektedir. Halk›n düzenden bekledi¤i bir fley kalmam›fl-
18 Dursun Karatafl

t›r. Esas sorun, neyi nas›l yapaca¤›n›n yeterince bilinme-


mesi ve örgütlenememesindedir. Kimse halk›n bu sava-
fl›n› engellemeye kalkmamal›d›r. Engelleme çabalar›,
büyük provokasyonlar›n yarat›lmas› demektir. Bu anla-
y›p sahipleri, gelinen aflamada, hala halktan yana olduk-
lar›n› iddia ediyorlarsa, halk kitlelerinin ve devrimcilerin
savafl› karfl›s›ndaki tutumlar›n› yeniden de¤erlendirmeli-
dirler. Provokasyon de¤erlendirmeleri, bütün güçsüzlük-
lerine ra¤men, faflizmden ald›klar› icazetle her fleyi ken-
di öncülüklerinde, kendi anlay›fllar›yla ve disiplinleri al-
t›nda yap›lmas›n› istemeleri ve kendi d›fllar›ndaki gelifl-
meleri engelleme çabalar› iyi sonuçlar do¤urmaz. Örne-
¤in, 1 May›s’ta kendisine demokrasi platformu ad›n› ve-
ren Türk-‹fl, D‹SK, KÇSKK’lar›n kitlesel güçleri çok zay›f-
ken, kendi anlay›fllar›na kat›lmayan siyasi örgütlere ve
onlar›n temsil etti¤i halk kitlelerine ‹stiklal Marfl›’n› da-
yatmak, kendi konuflmalar›n› dinlemeye zorlamak ve
halk kitlelerini gerçek anlamda temsil edenlere söz hak-
k› dahi vermemek, düzene karfl› oluflmufl ve oluflacak
birlikleri zay›flatan, engelleyen hatta da¤›tan davran›fllar-
d›r. Milliyetler, inançlar, çok çeflitli düflünceler temelinde
yüzlerce legal ve illegal düzen aleyhtar›, faflizme karfl›,
en genelde demokrasiyi isteyen tüm güçlerin örgütlen-
mesi ve kendilerini ifade etmesi, devrim aç›s›ndan yarar-
l›d›r. Bunlar› gelifltirmeliyiz. Bu güçlerin birlikteli¤i ve dü-
zene karfl› ekonomik, demokratik talepler etraf›nda dahi
birlikte hareketi önemlidir. Devrimi gelifltirmek istiyor-
sak, gerçek anlamda bir özgürlü¤ü istiyorsak küçük he-
saplardan, çocukça anlay›fllardan kurtularak ve tabii ki,
herkes iddias›n› sürdürerek bu birliklerin yarat›lmas›na
ve daha ileri birliklerin oluflmas›na yard›m etmeliyiz. Bu-
gün güçlü olan, faflizm de¤il, devrimcilerdir. Halkt›r. Ya-
flananlar, yaflad›¤›m›z an, bunun çok aç›k göstergeleriy-
le doludur. Meflru olan faflizm de¤il, devrimcilerdir. Onla-
r›n örgütleridir. Halk kitlelerini faflizm ad›na illegal örgüt
korkusuyla korkutmak ve devrimci mücadeleden uzak
tutmak da art›k mümkün de¤ildir. Bu anlamda Devrimci
Seçme Yaz›lar 19

Halk Kur tulufl Cephesi’nin genelde ve özelde 1 May›s


alan›nda Devrimci Halk Kur tulufl Cephesi kimli¤iyle
halk kitlelerinin önünde yer almas› ve halk kitlelerinin
tüm aç›kl›¤›yla cepheyi sahiplenmesi, düzenin illegal ör-
güt korkusu yaratma giriflimlerinin sonuçsuz kald›¤›n›
göstermektedir.
Devrimci savafl›, halk›n kurtulufl savafl›n› yozlaflt›r-
maya ve düzen kanallar›na ak›tmak için yeni düzen par-
tileri kurmaya çal›flanlar, faflizme hizmet etmekten bafl-
ka bir ifllev göremezler. Bafllang›çta, k›smen de olsa var
olan halkç› duygular, faflizmle devrimcilerin savafl› karfl›-
s›nda giderek gericileflecek, halk›n ve devrimci savafl›n
yan›nda yer almayacaklard›r. Bugünden terörizm, pro-
vokasyon fleklindeki de¤erlendirmelerle halk ayaklan-
malar›n›n yan›nda yer almayanlar›n varacaklar› sonuç
baflka türlü olamaz. Ülkemizde ve dünyada devrim ger-
çe¤i bütün y›lg›nlar›n, döneklerin ve döneklerin en büyü-
¤ü Gorbaçov gibilerinin kafalar›na vura vura yükseliyor.
Bu yükselifli, ne emperyalistler, ne iflbirlikçileri, ne de
vatana ve halka yabanc›laflm›fl dönekler, y›lg›nlar ordu-
su, onlarca düzen örgütü kursalar da engelleyemezler ve
devrimci savaflta yok olmaya mahkûmdurlar. Halk kitle-
lerinin, kendilerine engel olmak isteyen her türlü düzen
örgütlenmesini ezip geçece¤i kesindir. Ezilmek isteme-
yenler, halk›n karfl›s›nda yer almak istemeyenler, halk›n
saflar›na geçmelidirler. Görmek isteyene her fley çok
aç›kt›r ve ö¤reticidir.
20 Dursun Karatafl

Kitle
Örgütlenmelerini
Geliflflttir meliyiz

Yay›nland›¤› yer:
Emper yalizme ve Oligarflfliiye Karflfl›› KURTULUfi
Say›: 16 / Tarih: 27 May›s 1995

itle hareketleri, ekonomik, demokratik karak-

K terden ayr›l›p, süratle politize olmaktad›r. Öyle


ki, halk›n hemen hemen tüm kesimleri, çok çe-
flitli biçimlerde, düzene karfl› tepkilerini göstermekte ve-
ya bunun yollar›n› aramaktad›r. Halk kesimlerinin her
türlü tepkisinde; çocuklardan kad›nlara, yafll›lara, gece-
kondulardan emeklilere kadar insanlar öfkelidirler. Kitle-
ler, ekonomik, politik, sosyal krizin geldi¤i bu aflamada
ve de devrimci savafl›n geliflmesiyle çok yo¤un bir poli-
tik etkilenme atmosferine girmifltir. Düzen partilerinin
halka yabanc› yüzlerini, kendi yaflamlar›nda çok somut
olarak görmektedirler. Bu temelde, halk kitlelerinin ara-
y›fllar› devrim do¤rultusunda geliflirken, emperyalizm ve
oligarfli de bofl durmamaktad›r. Halk›n devrim yönünde
geliflen bu potansiyelinin önünü kesmek için yo¤un bir
çaba içerisindedir. Emperyalizm ve iflbirlikçi tekeller,
mevcut düzen partilerinin, art›k, kendi ç›karlar›n› koru-
yacak yetenekte olmad›¤›, mevcut geliflmelere göre uy-
gun politikalar üretip, ç›karlar›n›n uzun vadeli koruyucu-
Seçme Yaz›lar 21

lu¤unu yapamayacaklar›n› anlad›klar›nda, yeni alterna-


tifler bulmakta gecikmez ve zorlanmazlar. Ama bugün,
süregelen devrimci savafl, emperyalizme ba¤›ml›l›¤›n ve
iflbirlikçili¤in yaratt›¤› kriz, öylesine derin boyutlardad›r
ki, burjuva partileri geliflen kitle hareketini ve bu kitlele-
rin politize olmas›n› engellemek bir yana, da¤›lmadan,
gerilemeden ayakta kalabilme kavgas›n› vermektedirler.
Deyim yerindeyse, gerek kendi içlerinde, gerekse oligar-
fli içerisinde birbirlerini yemektedirler. Devrimci savafl›n
geliflimi, kitlelerin içerisinde bulundu¤u ekonomik ve
sosyal durum, emperyalistler ve tekelleri korkutmakta-
d›r. Bir yandan Refah Partisi, Boyner vb. partileri ehlilefl-
tirerek, her fleyiyle kendilerine angaje ederek, alternatif
olarak el alt›nda tutmalar›na ra¤men, bu alternatiflerin
de, devrimci savafl›n karfl›s›nda kal›c› seçenekler olma-
yaca¤›n› bilmektedirler. Bu nedenle de, kendi yasalar›n›,
kurumlar›n›, duyarl›, politik geliflmelerle ilgili hemen her-
kesin görebilece¤i aç›kl›kta bir kenara itip yasad›fl›l›¤›,
fliddeti, provokasyonlar›, halk›n bilincini çarp›tmay›, hal-
k› bölüp parçalamay›, birbiriyle çat›flt›rmay›, sindirme
yöntemlerini temel alan kontrgerilla örgütlenmesine
a¤›rl›k vermektedirler. Savafl ve kriz, kontrgerillan›n bü-
tün yöntemlerine ra¤men derinleflerek sürmektedir.
Kontrgerilla bu yöntemlerle dizginsiz ve dengesiz bir fle-
kilde cinayetlere ve katliamlara baflvurmakta, hatta per-
vas›z bir flekilde halk› milliyetler ve dinler temelinde bö-
lüp birbirleriyle çat›flt›rmak istemektedir. Bu geliflmeler,
oligarfli cephesini, bütün fliddet uygulamalar›na ra¤men,
her gün biraz daha açmazlar›n›n büyümesi ve halk cep-
hesini de devrimci savafl›n büyüyerek geliflmesi yönün-
de etkileyecektir.
Geliflmeleri, oligarfli cephesindeki tüm açmazlar› dev-
rimci savafl›m›z lehinde de¤erlendirebilmek için, do¤ru
tahliller yap›p, buna uygun örgütlenmeler, politikalar ve
taktikler gelifltirmek durumunday›z. Devrimci politikala-
r›n çok daha ustal›kla uygulanmas› ve hassas olunmas›
22 Dursun Karatafl

gereken bir süreç yafl›yoruz. Süreç, basitlikleri, yüzey-


sellikleri, çeflitli çocukluk hastal›klar›n› kald›ramaz. Tür-
kiye sol hareketi ve devrimci hareketimiz, h›zla eksik,
olumsuz yanlar›n› atmal›d›r. Yaflad›¤›m›z koflullar, örgüt-
lenmede, taktiklerde h›zla de¤iflmek, sürece uyum sa¤-
lamak yetene¤ini, ustal›¤›n› gösterebilmemiz gereken
koflullard›r. Bu ustal›¤› ve h›zl›l›¤› gösteremeyenler, flöy-
le veya böyle sürecin gerisinde kalmaya, dolay›s›yla
devrimi gelifltirememe durumuyla karfl› karfl›ya kalmaya
mahkûmdurlar.
Oligarflinin, y›llard›r süren çok yönlü anti-propagan-
das›na ra¤men, gerilla hareketinin hakl›l›¤› halk kitleleri-
nin bilinçlerinde gözle görülür bir biçimde somutlanmak-
ta ve faflizmin uygulad›¤› fliddet alabildi¤ine teflhir olur-
ken, devrimci fliddet ise meflrulaflmaktad›r. Bu zemin,
halk kitlelerinin bilinçlerinde h›zla geliflirken, bu bilinç-
lenme beraberinde kitle hareketlerindeki radikalleflmeyi
ve giderek devrimci fliddetin artan oranda kitleselleflme-
sini getirmifltir. fiehirde ve k›rda gerilla hareketinin büyü-
mesi ve yayg›nlaflmas›yla birlikte kitle hareketlerinin de,
faflizmin fliddeti karfl›s›nda fliddete baflvurmaktan çekin-
memesi, hatta kahramanl›k örnekleri sergilemesi dev-
rimci mücadelenin yeni bir aflamaya girdi¤inin gösterge-
leridir. Kimileri kitle hareketlerindeki bu geliflmeyi kendi
devrim stratejilerini kan›tlayabilmek için abartmakta ve
sadece bu tür kitle hareketleriyle devrimin olabilece¤i
yan›lg›s›na düflmektedirler. Devrim, da¤da ve flehirde
geliflecek bir gerilla ordusuna dayanmazsa ve bu ordu-
nun düflmana sürekli darbeler vuruflu ve düflman güçle-
rini etkisiz hale getiren, imha eden varl›¤› sürekli hale
gelmezse, ortaya ç›kabilecek birçok halk hareketi, tüm
kararl›l›¤›na ra¤men etkisiz kalmaya, yenilmeye ve hat-
ta düflman›n k›sa ve uzun vadeli bask› politikalar›yla pa-
sifize olmaya, giderek de düzenle uzlaflmaya mahkûm-
dur.
Koflullar ne olursa olsun, güçlü bir gerilla hareketi ol-
Seçme Yaz›lar 23

sun veya olmas›n, flu veya bu flekilde, flu veya bu neden-


le kitle hareketlerinin geliflmesi, faflizmin fliddeti karfl›-
s›nda kitlelerin fliddet yöntemlerini benimsemelerini ge-
lifltirmek zorunday›z. Devrimciler, kitle hareketlerini pa-
siflefltirmek, geriye çekmek, düzenin yasal s›n›rlar› içeri-
sine hapsetmek gibi bir rolü benimseyemezler. Bu rol,
oligarfli cephesinde yer alan gericilerin, gerçek anlamda
devrimi istemeyenlerin, devrimin kitlelerin fliddetiyle ba-
flar›laca¤›na inanamayanlar›nd›r.
Devrimin geliflmesinde, planlar, programlar, taktikler,
örgütlenme biçimleri, sürecin bafl›ndan sonuna kadar
hiç de¤iflmeden kalamazlar. Kalmas›nda ›srar etmek,
Marksizm-Leninizmi k›s›rlaflt›rmak, flablonlaflt›rmak an-
lam›na gelir. Bu bir yerde, toplumdaki ve düzendeki di-
yalektik de¤iflimi ve geliflimi do¤rudan reddetmek de-
mektir. Devrimci savafl›n geliflimi, her de¤iflen duruma
göre yeni taktikler benimser ve devrim hedefine varmak
için, temel-stratejik örgütlenme perspektiflerini ve
amaçlar›n› de¤ifltirmeden, her fleyi bu stratejik hedefe ve
amaca varmak için h›zla de¤ifltirir. Bugün, dönüp geriye
bak›ld›¤›nda, Türkiye sol hareketinin geliflimi, çok çeflit-
li süreçler yaflam›fl ve bu süreçlerde gerek siyasi örgüt-
lenmeler, gerekse halk kitleleri ve de oligarfli farkl› tu-
tumlar alm›flt›r. Devrimci hareketimiz de siyasi arenaya
ç›kt›¤›ndan bu yana, somut koflullar›n do¤ru analizi ve
özgün durumumuzla stratejik-temel görüfllerini koruya-
rak taktikler, hedefler, örgütlenmeler düzeyinde birçok
de¤iflik politikalara baflvurmufltur.
1986-87’lerde yeniden toparlanmak, örgütlenmek ve
bütün taktikleri, yap›lmas› gerekenleri bu do¤rultuda ka-
nalize etmek esas hedefti. 1989-90’a geldi¤imizde, ge-
rek sol potansiyelde gerekse halk kitlelerinde süregelen
yorgunlu¤u, y›lg›nl›¤› ortadan kald›r›p, devrimci hareke-
tin yaflad›¤›n›, siyasi arenan›n, düflman›n anlatt›¤› gibi
bofl olmad›¤›n› gösterebilmek ve bu do¤rultuda düflma-
na darbeler vurarak halk kitlelerinin umudunu büyütmek
24 Dursun Karatafl

gerekiyordu. Düflmana darbeleri gerilla vurabilirdi. fie-


hirde ve k›rda gerillay› örgütlemek temel sorunlar›m›z
aras›ndayd›. Gerillan›n geliflimi ve eylemlili¤i, gerek sol-
da, gerekse halk kitlelerinde büyük bir hareketlili¤i ve
devrimci coflkuyu yeniden yaratt›. Gerillan›n geliflimi ye-
rel ve ülke düzeyinde karfl›-devrimci fliddeti de berabe-
rinde getirdi. Devrimci fliddet ve karfl›-devrimci fliddet
birbirlerini etkileyerek geliflti. Devrimci savafl, flu veya
bu oranda hemen tüm toplum kesimlerini etkisi alt›na al-
d›. Özellikle de, yoksullu¤un derin olarak yafland›¤›, sos-
yal, kültürel hemen her konuda çeliflkilerin yo¤unlaflt›¤›
gecekondu bölgeleri ve gerilla hareketinin geliflti¤i köy-
lük bölgelerdeki halk kitleleri, karfl›-devrimci fliddetin
sald›r›s›yla yüz yüze geldiler. Karfl›-devrim tüm kurumla-
r›yla, ihbarc›lar›yla bu geliflmeyi engellemek için hareke-
te geçti. Gerilla hareketinin kitlelerle buluflmas›n› sa¤la-
mak ve kitleleri daha büyük ölçeklerde örgütleyebilmek
için, devrimin önündeki engelleri ortadan kald›racak
farkl› örgütlenmeler gerekiyordu. Gerilla örgütlenmeleri
yaln›z bafl›na devrimin önündeki engelleri ortadan kald›-
ramaz ve daha büyük kitle hareketlerini sa¤layamazd›.
‹flte bu koflullarda, HALK M‹L‹SLER‹ fleklindeki örgütlen-
meler gündemimize girmifl, kesintili süreçlerine ra¤men
önemli fonksiyonlar görmüfllerdir. Gerilla eylemlilikleri,
milis eylemlilikleri ve bugün ortaya ç›kan on binlerle ifa-
de edilebilecek kitlelerin faflizme karfl› mücadelede flid-
dete baflvurma potansiyeli, bu geliflmenin sonucudur.
Gerillan›n örgütlendirilmesi, art›k geride kalm›flt›r.
Gelifltirilmesi, yayg›nlaflt›r›lmas›, giderek gerilla ordusu-
na dönüfltürülmesi esas sorundur. Halk milislerinin yara-
t›lmas› ve devrimci savaflta nas›l bir rol oynayacaklar›,
ne yapacaklar›, tart›flma konusu olmay›p, milisleri her
mahallede, her bölgede, her köyde, her fabrikada, ö¤re-
nim kurumlar›nda, daha do¤rusu düflman›n oldu¤u her
yerde örgütleme durumunday›z.
Kontrgerilla sald›r›lar›, Milliyetçi Hareket Partisi, ki-
Seçme Yaz›lar 25

min yapt›¤› belirsiz veya çok çeflitli görünümlerde halk


kitlelerine yönelerek sürecektir. Özellikle de, halk›m›z›n
milliyetler ve inançlar temelinde yarat›lacak provokas-
yonlarla birbirine k›rd›r›lmas› gündemdeki tehlikelerden
birisidir. Bunu baflaramasalar da, çeflitli ve sürekli sald›-
r›larla, devrimcileri ve halk› pasifize etme, faflist etki ala-
n›na çekmek için örgütlenmeleri ve sald›r›lar› durdurma-
yacaklard›r. Keza, devrimci mücadelenin geliflkin oldu¤u
ve saflaflman›n netleflti¤i bölgelerde, do¤rudan devletin
resmi güçlerinin cinayetleri, katliamlar›, köy yakmalar›,
sürgünler vb. birçok uygulama en yo¤un flekilde Kürdis-
tan’da yaflanmak üzere giderek tüm ülkeyi sarmaktad›r.
Faflist devlet terörü, do¤rudan kitleleri hedeflemifl ve kit-
leler henüz tüm ülke sath›n› kapsamasa da, bu fliddete
karfl› kitlesel fliddetle cevap vermeye bafllam›flt›r. Kür-
distan’da ve gecekondular›n yo¤un oldu¤u kentlerde kit-
lesel, yerel ayaklanmalar ve güçlü direnifller somut ge-
liflmelerdir. Bu yerel ayaklanmalar› ve direniflleri daha
güçlü hale getirmek ve ülke sath›na yaymak ve buralar›
devrimin birer kal›c› mevzileri, direnifl kaleleri haline ge-
tirebilmek için yeni örgütlenmelere ihtiyaç vard›r. Bu ör-
gütlenmelere temel yaklafl›m›m›z faflizme karfl› olan ör-
gütlü, örgütsüz herkesi birlefltirebilmek, faflizmin sald›r›-
lar›na karfl› güçlü bir savunma hatt› oluflturmakt›r.
Kürdistan’da yaflananlar ve son olarak ‹stanbul Gazi,
Nurtepe ve Okmeydan›’ndaki geliflmeler çok somut ola-
rak göstermifltir ki, faflist sald›r›lar karfl›s›nda, faflist sal-
d›r›lar›n hedefledi¤i halk kitlelerini birlefltirecek ve savafl-
t›racak örgütlenmeler yaratamazsak, kahramanl›klar›n,
büyük özverilerin ortaya ç›kt›¤›, on binlerin yer ald›¤›
ayaklanma ve direnifl bölgeleri sürekli olarak ayn› dev-
rimci potansiyeli koruyamaz ve de bir direniflle faflist sal-
d›r›lar› durduramaz. Hatta devrimci potansiyel ve kitle
hareketi giderek geriler, k›s›rlafl›r. Tam da bu aflamada,
faflizm sald›r›lar›na h›z vererek sonuç almaya yöneldi¤i
bir çizgide kitleleri sindirmeye bafllar. Bu durum Kürdis-
26 Dursun Karatafl

tan’da çok çarp›c› bir biçimde yaflanm›flt›r. Milliyetçi te-


melde ortaya ç›kan kitle potansiyeli, sald›r›lar, sürgünler
ve çok çeflitli bask› politikalar›yla giderek pasifize olma-
ya bafllam›fl ve sonuçta kitle hareketleri ve eylemlili¤i ya
çok alt düzeye inmifl, ya da görünmez olmufltur. Bu du-
rumun çok çeflitli nedenleri tart›fl›labilir. Ama temel ne-
den savunmada ve sald›r›da halk› örgütleyecek örgüt-
lenme biçimlerini yaratmamak ve hayata geçirememek-
tir. Halk hareketleri örgütlülüklere kavuflturulamazsa,
hiçbir zaman ve hiçbir yerde y›¤›n olarak birliklerini ko-
ruyamaz, savaflamaz, faflist sald›r›lar karfl›s›nda uzun sü-
reli direnemezler. Bunun örneklerini bugün flanl› bir
ayaklanmayla ortaya ç›kan ve Türkiye gündemini etki-
leyen Gazi’de de görmekteyiz. Devlet, hemen her gün
Gazi’de onlarca devrimci demokrat›n evlerini bas›p gö-
zalt›na almakta ve ayn› süreçte sivil faflist sald›r›lar, pro-
vokasyonlar sürmektedir. Kuflkusuz, faflizm, Gazi ayak-
lanmas›yla büyük bir korkuya ve pani¤e kap›lm›fl, oyun-
lar› bozulmufltu. Ama bugün, sald›r›larla, gözalt›larla ye-
niden kitle nabz›n› kontrol etmekte ve daha büyük sald›-
r›lar için zemin yoklamaktalar. Keza, Gazi ayaklanma-
s›ndan sonra Nurtepe halk›na sald›rmalar› da bu çerçe-
vede ele al›nmal›d›r.
Gazi’de, Nurtepe’de, Okmeydan›’nda ayaklanma ve
direnifl an›nda, kör, topal, sanc›l› da olsa, ortak örgütlen-
melerle faflizme cevap verilmesi olumluluktur. Ama bu
olumluluk sadece o an› kapsamaktad›r. Sonras› yine ala-
bildi¤ine da¤›n›kl›k, rekabetin ve çocukluk hastal›klar›-
n›n boy verdi¤i bir ortam söz konusudur. Oysa ayaklan-
ma ve direnifl an›ndaki örgütlenmeleri daha da gelifltire-
rek çok çeflitli biçimlerde kitlesel örgütlenme biçimleri
yaratmak ve halk kitlelerinin savaflç›, direniflçi potansi-
yellerini örgütlemek esas görevken bu yap›lmam›flt›r. Bu
yap›lmad›¤› içindir ki, anti-faflist halk potansiyeli, faflist
sald›r›lara karfl› koyacak, gerek sivil faflistlerin, gerekse
resmi devlet güçlerinin istedikleri biçimde bölgede hare-
Seçme Yaz›lar 27

ket etmelerini engelleyememektedir. Gerek sivil, gerek-


se resmi faflist terör yavafl yavafl nab›z yoklayarak gelifl-
mektedir. Ve bu sald›r›lar karfl›s›nda yo¤un bir kitlesellik-
le cevap verilememektedir.
Faflist sald›r›lar› engellemek, do¤abilecek olas› pro-
vokasyonlar› engellemek, faflizmin çeflitli sindirme yön-
temlerini etkisiz hale getirmek ve kitleleri faflizme karfl›
örgütleyebilmek için mücadele ve savunma komiteleri-
nin oluflturulmas› temel bir ihtiyaçt›r. Mücadele ve sa-
vunma komiteleri faflizme karfl› mücadelenin geliflkin ol-
du¤u bölgelerde sürekli faflist sald›r› ve provokasyonla-
r›n geliflti¤i yerlerde h›zla hayat içerisinde somutlanabi-
lecek durumdad›r. Gazi, Nurtepe, Okmeydan›, anti-faflist
potansiyelin geliflkin oldu¤u birçok kentteki yoksul ma-
halleler, bu örgütlenmelere elveriflli durumdad›r. Keza,
Kürdistan’da, k›rda ve kentlerde halk›n potansiyeli bü-
yük ölçüde buna uygundur. Yine ülkenin birçok kent ve
k›rsal yerleflim alanlar› bu durumdad›r.
Kitle potansiyelinin ve sald›r›lar›n durumuna göre
farkl› farkl› biçimler alsa da, bu örgütlenme biçimi yerle-
flim alanlar›n›, sokak sokak, ev ev örgütleyecek, faflist
sald›r›ya karfl› kimin neler yapaca¤›, nas›l karfl› konula-
ca¤›, nas›l karar al›naca¤›n›n flekillendi¤i ve esas olarak
halk›n kendi gücü ve olanaklar›yla oluflturulan ve ayak-
ta duran örgütlenmeler olmak zorundad›r. Bu örgütlen-
meler, tüm halk› birlefltiren ve savaflt›ran, faflist kurum-
lar› giderek bölgede ifllemez hale getirecek flekilde büyü-
yecek, geliflecek ve ülke genelinde yayg›nlaflt›r›lmas›yla
milyonlar› hareket ettirebilmek zor olmayacakt›r.
28 Dursun Karatafl

Halk
Komiteleri ve
Halk Meclisleri

Yay›nland›¤› Yer:
Emper yalizme ve Oligarflfliiye Karflfl›› KURTULUfi
Say›: 17 / Tarih: 3 Haziran 1995

zun y›llard›r faflist sald›r›larla karfl› karfl›ya ka-

U lan, katliamlara u¤rayan, iflkence gören ve ni-


hayetinde büyük yaflam sorunlar›n› çözmek
zorunda olan halk›n örgütlenmesi gündemimizde olmufl-
tur. Bu örgütlenme biçimi,wwj en genel ifadesiyle HALK
KOM‹TELER‹N‹ örgütlemek olarak ifade edilmifltir. Anti-
faflist potansiyelin yüksek oldu¤u ve faflist sald›r›lar›n
yo¤unlaflt›¤› 12 Eylül öncesinde bu komiteler, belirli
oranda hayata geçmifl ama 12 Eylül’le birlikte kesintiye
u¤ram›flt›r. Halk komiteleri, esas olarak, halk›n sorunla-
r›n› kendi özgücüyle çözme temelinde flekillenmek zo-
rundad›r. Halk›n yaflad›¤› her yerde çeflitli sorunlar›n çö-
zümü ve giderek halk›n kendi kendini yönetmesini sa¤-
layabilmek için bu tür örgütler vazgeçilmezdir. Vazgeçil-
di¤inde, üzerinde ciddi olarak kurulmad›¤›nda, halk›n,
devrimci mücadeleye seyirci kalmas›, sorunlar›n çözü-
münü ondan beklemesi gibi bir anlay›fl kendini gösterir.
Böylesi bir anlay›fl›n oluflmas›, halk›n devrimci savafla
kat›lmamas›, çözümü kendi d›fl›nda görmesi demektir.
Bu durum, tam da faflizmin istedi¤idir. Halkla devrimci-
Seçme Yaz›lar 29

leri birbirinden ay›rma, yo¤un demagojik propaganday-


la ve de bask›yla halk› tarafs›zlaflt›rma ve giderek kendi
saflar›na çekme politikalar›n›n uygulanmas›n›n zeminini
yarat›r.
12 Eylül öncesi, halk komiteleri deneyimi zengin
derslerle dolu olup, önemli sonuçlar yaratm›flt›r. Bu ko-
miteler, halk›n can güvenli¤i sorunundan, konut sorunu-
na, yol, su, elektrik, sa¤l›k vb. sorunlar çerçevesinde ge-
liflmifl ve halk›n politize olmas›n›n koflullar›n› yaratm›flt›r.
Öyle ki, bu komitelerin iflletildi¤i, geliflti¤i, halk›n sorun-
lara ortak edildi¤i bölge ve mahallelerde, faflist sald›r›la-
r›n püskürtülmesi ve yaflanan birçok sorununun çözül-
mesi baflar›yla sa¤lanm›fl, halk kitleleri öz güçlerinin far-
k›na varm›fl, her yönden güçlenmifllerdir. Örne¤in; bu-
gün Nurtepe diye bilinen mahalle, tamamen Devrimci
Sol’un önderli¤inde, Halk Komitelerinin oluflturulup iflle-
tilmesiyle kurulmufltur. Arazinin kamulaflt›r›lmas›, mafya
ve devletle çat›flma, konutlar›n hangi plan dâhilinde infla
edilece¤i, kimlere ve nas›l da¤›t›laca¤› ayr›nt›lar›na ka-
dar hesaplanm›fl, planlanm›fl ve her aflamada halk›n ka-
t›l›m›yla, söz ve karar sahibi olmas›yla hayata geçirilmifl-
tir. Gururla söyleyebiliriz ki, Nurtepe’nin infla edilmesi,
ülkemizde devrimcilerin öncülük etti¤i ve halk komitele-
rinin inisiyatif sahibi oldu¤u, çeflitli ç›kar çevrelerinin ve
de kâr amac›yla hareket eden çok çeflitli kesimlere izin
verilmeyen tek gecekondu bölgesidir. Öyle ki, halk›n yö-
netti¤i bu mahalleyi y›kmak için belediye, resmi devlet
güçleri, mafya ve küçük hesaplar peflinde olan baz› sol
gruplar, defalarca silahl›, silahs›z, ideolojik, psikolojik
olarak sald›rm›fl ve her sald›r›da halk›n barikat›yla karfl›-
laflarak püskürtülmüfllerdir. Sonuçta, Nurtepe ad› orta-
dan kalkm›fl, gerek Nurtepe halk›, gerekse çevre halk›,
gerekse çevre halk›n›n bilincinde Nurtepe, ÇAYAN Ma-
hallesi olmufltur. Bu öylesine do¤al bir fleydir ki, minibüs
muavinlerinden, çocuklardan yafll›lara kadar sanki on-
y›llar›n yerleflmifl bir ad› gibi ÇAYAN Mahallesi olarak
30 Dursun Karatafl

an›lm›flt›r. Ancak, bu geliflme 12 Eylül darbesiyle k›smen


kesintiye u¤ram›fl, halk moralmen gerilemifl, ç›kar çev-
releri 12 Eylül darbesini f›rsat bilerek yeniden faaliyete
geçmifltir. ‹stanbul 1 May›s Mahallesi’nde Anadolu’nun
birçok kentinde ve köylerinde, faflist ve devrimci saflafl-
man›n oldu¤u hemen her yerde halk, örgütlendirilip so-
runlara ortak edildi¤inde, faflist sald›r›lar ifllevsiz kalm›fl,
oligarflinin planlar› bozulmufl ve yeni taktikler aray›fl›na
girmifltir.(*)
12 Eylül öncesi de, bugün de, faflist sald›r›lar›n, sü-
regelen devrimci savafl›n yaratt›¤› sorunlar› çözmek, bu
temelde halk›n çeflitli s›n›f ve tabakalar›n› örgütlemek
görevi kendisini dayatmaktad›r. 12 Eylül öncesi bu gö-
rev baflar›lamad›¤›ndan, halk potansiyeli parçalanm›fl,
düflmana karfl› birlik sa¤lanamam›fl, halk birlefltirileme-
mifltir. Bu zaaf›m›z› yakalayan faflizm, darbeleriyle, ör-
gütlere tek tek vurarak etkisiz hale getirmifl ve halk› da
zor yöntemleriyle dura¤anl›¤a itmifl, sindirmifl ve s›radan
yaflam kavgas› sorunlar›yla bafl bafla b›rakarak devrim-
ci savafl›n uzaktan bir izleyicisi, hatta karfl›t› haline getir-
mek istemifltir. Oligarfli, tüm bask› yöntemlerine ra¤men
bu amac›na tam olarak varamasa da, uzun y›llar kendi
politikalar›n› daha rahat uygulayabilece¤i bir ortam› ya-
ratm›flt›r.
12 Eylül öncesi, kendisine devrimci, Marksist-Leni-
nist, komünist diyen hemen birçok sol siyasi yap›, ade-
ta faflizmin politikalar›n› görmezden gelmifllerdir. Bunlar
gerçeklere gözlerini kapat›p, geliflen tehlikeyi görmeye-
rek, kendi d›fllar›nda hiçbir fleyi görmeyen bir mücadele
sürdürmeye kalkm›fllard›r. Sonradan da bu süreç do¤ru
bir flekilde analiz edilmedi¤inden, birço¤unun sonlar›
hüsran olmufltur. Düzene dönüfl, düzenle uzlaflma ve bu-
gün devrimci savafl›n önüne oligarfliyle birlikte setler
oluflturma gibi bir görev üstlenmifllerdir. En ç›plak haliy-
le, neden, sorusunun cevab›, halk kitlelerine ve devrime
karfl› bir sorumluluk duymamak, küçük burjuvazinin
Seçme Yaz›lar 31

mülkiyetçi ve bunun uzant›s› olarak gerekti¤inde uzlafl-


mac›, rekabetçi, kendini be¤enmifl, devrimci ç›karlar›n
yerine kendi ç›karlar›n› koyan faydac› bir tutum benim-
semelerindedir.
Bugün, 12 Eylül faflizminin devrimcilere ve halka
vurdu¤u darbelerin sonuçlar› ortadan kalkm›fl, halk kit-
leleri y›llar›n biriken öfkesini, ezilmiflli¤ini kendini on bin-
lerle ifade ederek harekete geçmekte ve oligarfliye kor-
kulu anlar yaflatmaktad›r.
12 Eylül öncesi baflaramad›¤›m›z› bugün baflarmak
zorunday›z. Bir bütün olarak ülkemizdeki faflizme karfl›,
devrimden yana olan siyasi yap› ve gruplar bu tarihi gö-
revi baflarmakta yükümlüdür. Bu görevi baflarmak için
önlerine koymayanlar ve bunun için ciddi çabalar sarf
etmeyenler, esasta devrimden yana olmayan küçük bur-
juvazinin daha büyük mülkiyet aray›fl›n› sürdürenlerdir.
Büyük halk hareketleri, büyük devrimci kalk›fllar halk›n
örgütlülükleri ve birlikteli¤i sa¤lanamadan gerçeklefle-
mez. Halk›n birleflik devrimci savafl›, sadece birlik laf›z-
lar›n› s›kça tekrarlay›p, pratikte bu örgütlenmelerin nas›l
gerçekleflece¤i sa¤lanamazsa, üzerinde ›srarla durul-
mazsa, hiçbir sonuç al›namaz. Yine, sol yap›lar aras›nda-
ki rekabet, küçük olaylar etraf›nda dönen küçük hesap-
lar ve 12 Eylül öncesi yüzlerle ifade edilen devrimci de-
mokrat insan›n sol eliyle katledilmesine benzer geliflme-
ler bugünden görülebilecek tehlikelerdir. Bugünden sat›r
aralar›na çok kaba ve çi¤ bir biçimde yerlefltirilmifl teh-
dit ifadelerine ayn› flekilde cevap verildi¤inde olacaklar
s›r de¤ildir. Yanl›fl anlafl›lmas›n,“‹deolojik mücadele yap-
may›n, kimse kimsenin yanl›fl›n› görmezden gelsin, he-
pimiz hep birlikte ayn› fleyi düflünelim ve ayn› fleyi ya-
pal›m” fleklinde farkl› yerlerde oldu¤umuz gerçe¤ini or-
tadan kald›racak türden saf ve basit düflüncelere sahip
de¤iliz. ‹deolojik çat›flmalar, do¤rular›n ve yanl›fllar›n
kavgas› olarak hep sürecektir ve biz, “do¤r u olan er geç
egemenli¤ini sa¤layacakt›r” düflüncesiyle hareket edi-
32 Dursun Karatafl

yoruz.
Ülkemizde her renkten solun, küçük burjuva milliyet-
çilerinin çok çeflitli zamanlarda ve biçimlerde gündeme
getirdikleri sol güçlerin birli¤i ve flaflaal› programlarla
ilan edilmifl cephe ça¤r›lar›, adlar›n› bile duyuramadan
yok olmufllard›r. Bu bir oyundur. Bu oyunu yeniden oy-
namak isteyenler, ayn› sonu yaflamaya mahkûmdurlar.
Devrimci savafl›n s›cakl›¤›n› ve karfl›-devrimin yapt›kla-
r›n› her fleyiyle hissedenler, vatan ve halk sevgisiyle do-
lu olanlar hayaller peflinde koflmadan gerçekleflebilir
olan›, yap›lmas› gerekeni gündeme sokmak ve bunun
üzerinde ›srarla durup takipçisi olmak zorundad›rlar.
Yap›lmas› gereken nedir? Yap›lmas› gereken savafl›n
geldi¤i bu aflamada önümüze ç›kan engelleri görmek ve
bu engelleri hangi araç ve yöntemlerle aflabilece¤imizi
ortaya ç›karmak ve bu do¤rultuda gerekenleri yapmak-
t›r. Halk hareketi radikalleflerek yükselmektedir. O halde
bu halk hareketini ülke sath›na yaymak, gelifltirmek ve
iktidara yöneltmek temel görevdir. Bu görevi nas›l bafla-
raca¤›z? Bu görevi birçok sol siyasi yap›n›n, bir avuç su-
da f›rt›na koparmas›yla, rekabetle, küçük hesaplarla ba-
flarmam›z mümkün de¤ildir. Tersine, bu durum devam
ederse bölünme ve parçalanma daha da geliflecek, halk
kitlelerinin bugünkü moral ve coflkular›nda gerileme
gündeme gelecek ve oligarfli bu zaaf›m›z› da kullanarak,
halk potansiyelini geri çekmenin yollar›n› arayacak, hat-
ta provokasyonlara baflvuracakt›r.
Büyük ad›mlar için önce küçük ad›mlar atmas›n› ö¤-
renmeliyiz. Bugün bu ad›mlar, faflist sald›r›larla halk po-
tansiyelinin güçlü oldu¤u alanlardan at›labilir. Halk po-
tansiyelinin geri çekilmesinin, devrime do¤ru akan bü-
yük halk ayaklanmalar›n›n engellenmesinin önüne geç-
mek, devletin her türlü sald›r›s›n› püskürtmek ve bu
alanlarda yaflam›n getirdi¤i sorunlar›n örgütlenmesi ve
savafl›n yay›lmas› için bu örgütlenmeler kendini dayat-
maktad›r.
Seçme Yaz›lar 33

HALK KOM‹TELER‹, sözünü etti¤imiz bu hedeflere


varmak için temel bir ifllev görecektir. Bu komiteleri,
mahallelerde, kentlerde, kasabalarda, köylerde, her yer-
de örgütlemeliyiz. Elbette, devrimci potansiyelin güçlü
oldu¤u, faflist güçlerin etkisiz hale getirildi¤i, istedi¤i gi-
bi hareket edemedi¤i bölgelerle, faflist sald›r›lar›n etkili
oldu¤u veya devrimci potansiyelin henüz geliflmedi¤i
alanlarda, bu örgütlenmeler, tek bir biçimde örgütlene-
mezler. Alanlar›n özgün durumlar›na göre çok farkl› bi-
çimler alacakt›r.
Halk komiteleri, faflist kuflatma alt›nda, yaflam›n ve
savafl›n getirdi¤i sorunlar› çözmek, faflizme karfl› müca-
dele etmek temelinde kapsaml› birçok sorunla yüklüdür.
Halk›n sorunlar› söz konusu oldu¤undan, halk›n kat›l›m›
sa¤lanamadan uygulanabilir, sa¤l›kl› kararlar al›namaz.
Bu nedenle halk komiteleri; halk›n onay verdi¤i, destek-
ledi¤i ve kararlar›na uydu¤u bir ifllerli¤e ve yap›lanmaya
sahip olmal›d›r.
Özellikle, halk›n mücadelesinin geliflkin oldu¤u veya
devrimci birikimin uygun oldu¤u bölgelerde meflru gü-
cünü HALK MECL‹SLER‹’nden alan HALK KOM‹TELER‹
demokratik, halk›n kat›l›m›n› sa¤layacak tarzda flekille-
nerek olumlu sonuçlar alabilir. Bu yol, bu örgütlenme
tarz› elbette yaln›z bafl›na kal›c› olamaz. Bu örgütlenme-
lerle orant›l› olarak devrimci birlikteliklerin daha üst bi-
çimleniflleri ve devrimci savafl›n gelifltirilmesi esas olan-
d›r. Fakat sadece esas olan›n üzerinde durarak istedi¤i-
miz sonucu alamay›z. Bu gerçe¤i somut hale getirebil-
mek için daha alt düzeyde küçük ad›mlar diye ifade et-
ti¤imiz, karmafl›k, hatta zor ve sanc›l› birçok ara aflama-
dan geçmek zorunday›z. Hayalci de¤iliz. Y›llar›n, hatta
ony›llar›n olumsuzluklar›, k›sa sürede yok olmayacakt›r.
Burjuva ideolojileri, sabotörleri çok çeflitli biçimlerde or-
taya ç›kacak ve savafl›m›z› engellemeye çal›flacakt›r.
Karfl›m›za ç›kan veya ç›kacak olan her türlü düflman en-
geline ra¤men, her düzeyde sab›rl›, inatç›, radikal bir sa-
34 Dursun Karatafl

vafl› ›srarla sürdürmeliyiz.


Halk komiteleri, halk meclisleri ayn› zamanda sol ya-
p›lar›n, gruplar›n faflizme karfl› olan herkesin birleflebile-
ce¤i somut bir zemindir. Bu birliktelikler için çaba sarf
edilmeden halk örgütlenmeleri sa¤l›kl› olamaz. Hiç kim-
se, kerameti kendinden menkul anlay›fllar›yla ucuz yollu
öncülük ve kendisi olmazsa olmaz iddias›nda olmamal›-
d›r. Kendine güvenenler, do¤rulu¤una inananlar, yafla-
nan savafl›n içerisinde halk›n nezdinde ve birlikte örgüt-
lenme, birlikte mücadele düflüncesiyle do¤rulu¤unu hal-
ka kan›tlamal›d›r. Bunun d›fl›ndaki iddialar gerçe¤i yan-
s›tamaz. Düflünün, bir siyasal yap›n›n yasal koflullarda
bile yürütebildi¤i, hareket ettirebildi¤i kitle hiçbir zaman
birkaç yüz kifliyi geçmemiflken, neredeyse ülkede orta-
ya ç›kan her türlü halk hareketini kendisinin yönetti¤ini
iddia etmesi gerçekçi olabilir mi? Do¤al ki, ciddiye al›na-
mazlar. ‹flte, sözünü etti¤imiz halk örgütlenmeleri ve ey-
lemlilikleri bu tür basitlikleri de giderek ortadan kald›ra-
cak, zamanla her fley yerli yerine oturacakt›r.
HALK KOM‹TELER‹, HALK MECL‹SLER‹, FAfi‹ZME
KARfiI MÜCADELE VE SAVUNMA KOM‹TELER‹, yafla-
d›¤›m›z koflullarda halk örgütlenmelerini gelifltirecek,
halk› birlefltirecek ve savafl› yükselterek yayman›n
önemli araçlar› olacakt›r. Bütün Marksist-Leninistler,
devrimci, ilerici, anti-faflist güçler bu görevi baflarmak
için seferber olmal›d›rlar.
Baflarmal›y›z...

(*) 1 May›s Mahallesi de bu tür mahallelerdendir. Ama


onun oluflturulmas› ve geliflimi biraz daha farkl› ve karma-
fl›kt›r. Fakat burada da esas olan halk›n örgütlenmesidir.
Seçme Yaz›lar 35

P a r ti ve
Halk Okullar›

Yay›nland›¤› yer:
Emper yalizme ve Oligarflfliiye Karflfl›› KURTULUfi
Say›: 18 / Tarih: 10 Haziran 1995

ugün halk kitlelerinin çok çeflitli düflüncelerde ve

B inançlarda olan kesimleri, düzenin her gün biraz


daha artan vahfleti, sömürüsü ve ahlaks›zl›klar›
karfl›s›nda adaletli, namuslu bir yaflam› ve kendi de¤erleri-
ni sahiplenme aray›fl›na girmifltir. Faflizmin gerçek yüzü
tüm ç›plakl›¤›yla ortaya ç›kt›¤›nda, bu aray›fl kendisini da-
ha somut hissettirerek düzen partilerini de aflarak onlara
ra¤men kendi de¤erlerini korumak, hatta bu de¤erlere sal-
d›ranlar› cezaland›rmak gibi, çok dikkat çekici tav›rlar or-
taya koymaktad›r. Halk›n tepkileri, tav›rlar› sözden, kendi
kendine söylenmekten, öfkelenmekten ç›km›fl, pratik tav›r
al›fla yönelerek hemen faflist, ‹slamc›, düzen yanl›s› tüm
kurumlar›n demagojik sözlerini tart›fl›r duruma getirerek
sorgulamakta ve yeniden saflaflman›n ad›mlar›n› atmakta-
d›r. Son olarak yaflad›¤›m›z Elbistan olay› bu durumun ti-
pik bir göstergesidir. Devlet kurumlar›nda, özellikle de
devletin silahl› vurucu güçlerinde mevzilenmifl, faflist-‹s-
lamc› güçler, kendilerini destekleyen, demagojilerine ka-
nan halk›n namusuna yeltenecek kadar soysuzlafl›nca,
halk, daha düne kadar savundu¤u bu partileri de aflarak,
onlara ra¤men devlete yönelmifltir. Bu ne demektir? Bu
her yönüyle, düzen kurumlar›n›n çat›rdamaya bafllad›¤› ve
hiçbir gücün, hiçbir bask›n›n bu duruma engel olamamas›
36 Dursun Karatafl

demektir. Bugün görünüflte devrimcilere karfl› düzeni ko-


rumak için birleflmifl görünen düzen yanl›s› güçler aras›n-
daki bilinen genel çeliflkilerin yar›n polis, orduya hatta
devletin gizli servislerine kadar yans›yaca¤› ve hiç beklen-
medik anda önemli çat›flmalar›n gündeme gelece¤i büyük
olas›l›kt›r. Halk›n devlete olan bak›fl aç›s›, güveni her gün
biraz daha zay›flayarak, yaflanan adaletsizlikler ve zulüm
karfl›s›ndaki tepkileri giderek adalet aray›fl›na dönüflmekte
ve devletin bu adaleti yerine getirmekten uzak oldu¤unu
gördü¤ünde ise, bizzat kendisi bu adaleti uygulamaya ça-
l›flmaktad›r. Adalet art›k sokaklarda, meydanlarda, kara-
kollara sald›r›larak, barikatlar kurularak devlet güçleri ile
çat›fl›larak aranmaktad›r. Yaflad›¤›m›z süreç bütün bu yan-
lar›yla halk kitlelerini derinden etkileyen, de¤ifltiren ve saf-
laflt›ran bir rotada geliflmektedir. ‹lgisizlik, “bana ne” dü-
flüncesi giderek ilgiye, yaflananlar› yorumlamaya, sorgula-
maya dönüflmekte ve yüksek sesle “ne olacak, nereye gi-
diyor uz, neden?” sorular›n› sordurmakta ve bu sorular, dü-
flünceler hemen tüm toplum kesimlerini daha yüksek
oranda etkileyerek yay›l›p geliflmektedir.
Yukar›da k›saca tan›mlamaya çal›flt›¤›m›z bu tablo, gör-
mek isteyenler için anlafl›lmaz ve karmafl›k de¤ildir. Her
fley çok aç›k ve nettir. En pespaye, iflah olmaz reformist-
ler, kaflarlanm›fl dönekler bile bugün, geliflmelerden etki-
lenmekte ve siyasi arenada tümden yok olmamak için
sözde de olsa de¤ifliyor görünmekte, bir fleyler yapmak is-
temektedir. Bu geliflen devrimdir. Binlerce flehit ve yaral›
pahas›na düflmanla süren savafl›n geldi¤i aflamad›r. Y›llar-
d›r süren bu savafl› anlayamayanlar, bugünkü durumu ve
yar›n› da kavrayamazlar... Ama sorun bununla da bitmiyor.
Sorun biziz ve kendimize dönmeliyiz. fiunu görmeliyiz.
Halk kitlelerinin devrim potansiyeli geliflmektedir. Biz ise
bu potansiyeli her yönüyle de¤erlendirerek, faflizme karfl›
olan tüm halk s›n›f ve tabakalar›n› örgütleyerek, çok çeflit-
li biçimlerde düzene karfl› hareket ettirememekteyiz. Bunu
baflaramad›¤›m›zdan, ülkenin birçok bölgesinde halk, dü-
Seçme Yaz›lar 37

zene karfl› savaflmak istemesine ra¤men örgütsüzlü¤ün-


den, neyi nas›l yapaca¤›n› bilmemekten kaynakl› olarak,
ya tepkilerini yanl›fl yönlendirmekte veya çeflitli din tüc-
carlar›n›n, gerici-faflist partilerin demagojik söylemlerine
kanarak, aray›fllar›n› buralarda sürdürmektedirler. Halk
kitlelerinin bu durumu mevcut geliflmeler içerisinde bir çe-
liflkiyi-z›tl›¤› ifade etmektedir. Bu çeliflkiyi çözmeliyiz. Dev-
rimin, halk›n eseri olaca¤› basit gerçe¤inden hareketle,
halk kitlelerini, s›n›fsal karakterleriyle ele al›p, gerici, kar-
fl›-devrimci düflüncelerin geçici ve demagojik oldu¤unu
görüp devrimci propaganday›, halk›m›z›n de¤erlerini göz
önünde bulundurarak flekillendirecek ve ›srarla onlara gi-
dece¤iz. Gerçekleri aç›klayaca¤›z. Zaten kendi yaflad›kla-
r›ndan, gerici propagandalar›n çeliflkisini gören halk safla-
r›nda devrimci propagandan›n çarp›c›l›¤› ve somutlu¤u
karfl›s›nda gerici propagandalar giderek etkisiz hale gele-
cek ve halk devrim gerçe¤ine ulaflacakt›r.
Y›llard›r ülkemiz solunda var olan çarp›k ve halk gerçe-
¤ini içsellefltirmemifl, halk›, kelimenin gerçek anlam›yla
ele almayan, onu darlaflt›ran, belirli kesimlere hapseden,
genifl halk kitlelerini d›fllayan bu anlay›fllar› y›kmal›y›z. Bu
yan›yla halk kavram› içerisine kimlerin girdi¤i netleflmeli-
dir. Halk, düflünceleri ve bugün içinde bulundu¤u konum,
saflaflt›¤› zemin ne olursa olsun, emperyalizm ve faflizmle
çeliflkisi olan tüm s›n›f ve tabakalar›n toplam›d›r. Güç birik-
tirmeliyiz. Güç halkt›r. Bu halk gücü, k›rlarda, kentlerde,
her yerdedir. Sadece iflçi s›n›f› veya sadece köylülü¤ü te-
mel alarak yap›lan s›n›flar›n mevzilenmesi ve bu tarzda ge-
lifltirilen ittifaklar sorunu, devrim ve halk gerçekli¤imizi
aç›klayamaz. Halk gerçe¤imiz daha genifl bir zemine yay›l-
mal›, emperyalizme ve faflizme karfl› saflaflt›r›lmal›d›r. Bu
saflaflma h›zla yay›l›yor ve netleflmeye do¤ru gidiliyor ama
örgütsüzdür. Örgütlü hale getiremezsek, faflizm, yaflanan-
lardan dersler ç›kartarak daha fliddetli bask› ve terörle bu
saflaflmay› engelleyici, da¤›t›c› roller oynayabilecektir.
Bu görevi nas›l baflaraca¤›z? Her fleyden önce baflar-
38 Dursun Karatafl

mak zorunda oldu¤umuz gerçe¤ini kabul edip, buna göre


ad›mlar atmal›y›z. Temel sorunumuz, genifl halk kitlelerine
devrimci politikalar›m›z› götürecek, onlar› bu politikalar
çerçevesinde e¤itecek, her türlü de¤iflikli¤e uyum sa¤laya-
cak taktikler üretecek, her fleyden önce de içinde bulundu-
¤umuz koflullar› her yönüyle kavram›fl kadrolar sorunudur.
Kadrolar sorunu yeterince çözülmeden, bu konuda sürekli
bir üretkenlik sa¤lanmadan, k›smi baflar›lar elde edilse de,
zafer elde edilemez. Zaferi yakalaman›n esas arac› kadro-
lard›r. Düflman da bunu çok iyi bildi¤inden, sürekli olarak
kadrolar›m›z› katlederek, tutsak ederek geliflmenin önüne
geçmek istemektedir. Oligarflinin bu çabas› nihai zaferi en-
gelleyemez. Ama geciktirir. Bunu aflmal›y›z. Gelinen afla-
mada partimiz tüm kadro kay›plar›na ra¤men, bunlar›n ye-
rini süratle dolduracak büyük ve dinamik bir halk taban›na
sahiptir. Yüzlerle, binlerle ifade edilebilecek say›da genç
kad›nlar, erkekler, yafll›lar, her s›n›f ve tabakadan insanlar,
profesyonel olarak savaflmak veya devrime katk›lar›n›
sunmak istemektedirler. Düflman›n flehit ve tutsak ettikle-
rinin yerini fazlas›yla insan›m›z hemen doldurmaktad›r.
Ama coflkulu, atak, cesur, düflmana karfl› intikam duygu-
lar›yla dolu, savaflmak isteyen bu insanlar, e¤itimsiz ve de-
neysizdirler. Düflman›n görünüflteki baflar›s› buradad›r.
Genç, e¤itimsiz ve deneyimsiz kadrolarla yüksek düzeyde
ve giderek daha karmafl›k biçimler alan, ülke genelindeki
bir savafl› sürdürmek zordur. Düflman, gençlik ve dene-
yimsizliklerden faydalanarak hata yapmalar›n› bekleyecek
ve bunlar üzerine politikalar gelifltireceklerdir. Aflmam›z
gereken sorun, çözmemiz gereken çeliflki budur. Evet, bu-
gün savaflma arzusuyla dolu, devrimi h›zla ileriye götüre-
cek binlerce genç kadro aday›na sahibiz.
Can al›c› sorunumuz kadrolar›n e¤itimi sorunudur.
E¤itim sorununu her fleyden önce soyutluktan, dura-
¤anl›ktan ç›kar›p, devrimin ihtiyaçlar› temelinde ele alma-
l›y›z. Neyin, niçin ö¤renildi¤i ve ö¤retildi¤i belli olmayan,
ihtiyaca cevap vermeyen e¤itimlerden uzak durmal›y›z.
Seçme Yaz›lar 39

Her kadromuz, bulundu¤u bölge ve alanda “Yapmam›z ge-


reken nedir, ihtiyaç nedir, tüm bunlar› hangi insan malze-
mesiyle, nas›l çözece¤iz, hangi araçlar› kullanaca¤›z?” vb.
onlarca soruya do¤ru cevaplar vererek, e¤itim politikas›n›
gerçekçi bir programla ele almal›d›r. Parti politikalar›n› kit-
lelere götürebilecek, savaflacak, savaflt›racak kadrolar ye-
tifltirmeliyiz. E¤itim alan› her yerdir. Hiçbir güç, hiçbir ku-
ral e¤itimi engelleyemez, erteleyemez. Hangi gerekçeyle
gelirse gelsin, engellenen ve ertelenen e¤itimler, sonuçta
bilerek hata yapmak, yapt›rtmak, düflmana davetiye ç›-
kartmak ve devrimci geliflmenin önünde engel olmak de-
mektir. E¤itimi, s›radanl›ktan ç›kar›p, devrimin ihtiyaçlar›-
na göre düflündü¤ümüzde, halk kitlelerinin oldu¤u her yer-
de binlerle, on binlerle ifade edilebilecek, e¤itilmeye muh-
taç, e¤itilmeye haz›r halk kitlelerini görece¤iz. E¤itimi, le-
gal, illegal her konumda, da¤da, kentte, gecekondularda,
fabrikalarda, okullarda halk›n oldu¤u her yerde yapacak,
yapt›racak koflullar vard›r. Koflullar› yok demek, halk kit-
lelerine gitmemektir. Kadrolaflman›n önemini anlayama-
makt›r. Parti-Cephe politikalar›n› hayata geçirmemektir.
Kadrolar›n e¤itimi bugünün somut koflullar›nda Parti-
Cephe politikalar›n› hayata geçirebilecek, halk kitlelerini
örgütleyebilecek, savaflt›rabilecek kiflilikte ve yetenekte
insanlar›n yetifltirilmesi olarak ele al›nmal›d›r. Halk kitlele-
rinin yaflad›¤› her alan›, parti okullar›yla donatmal›y›z.
Halk kitlelerinin oldu¤u her yerde, parti okullar›m›z›n ha-
yata geçti¤i her kesimden insanlar›n Parti-Cephe kadrosu,
bulunduklar› alan›n sorumlular› ve yöneticileri olarak ye-
tiflti¤i koflullar yarat›lmal›d›r. Devrimde iddial› bir parti ve
onun kadrolar› bu büyük iddian›n sonucu olarak önüne ç›-
kacak her türlü engeli aflacak, düflman›n tüm manevrala-
r›n›, darbelerini bofla ç›kartacak güvende, coflkuda ve
inançta olmal›d›r. Bu yüksek de¤erlere sahip olundu¤un-
da, olmazlarla dolu, adeta devrim iddias›n› yitirmifl, mis-
kinli¤in, tembelli¤in boy verdi¤i ve birbirlerini etkileyerek,
hemen her fleyin olmazlarla, gerekçelerle noktaland›¤› id-
40 Dursun Karatafl

dias›zl›k atmosferi, yerini büyük bir coflkuya ve yükselifle


b›rakacakt›r. Bu büyük coflku ve iddian›n temsilcileri, 17-
18 yafl›nda kahramanl›k destanlar› yaratan, barikatlar›,
ayaklanmay› yaflayan ve ö¤renen genç kuflaklard›r. Parti
okullar›, bu insanlar›m›z› parti kiflili¤ine kavuflturmal›, dev-
rimci düflünceyle donatmal›, savaflt›rmal› ve savafl›n kur-
maylar› haline getirmelidir. Halka gidildi¤inde, emek veril-
di¤inde, halk›n her evi parti okulumuz olacakt›r. Da¤larda-
ki her köy evi, her s›¤›nak, her ma¤ara, arazinin her par-
ças› parti okulumuz olacakt›r. Temel olan, insand›r. Savafl-
mak isteyen on binlerce insan›n oldu¤unu kimse inkâr
edemeyece¤ine göre, bu perspektifle parti okullar›n›n h›z-
la ve ülke genelinde yayg›n bir flekilde hayata geçmemesi
için hiçbir neden yoktur.
E¤itim, flekil olarak, yer ve zaman olarak hiçbir kuralla
s›n›rland›r›lamaz. E¤itimin nerede, ne zaman, nas›l olaca-
¤›na genifl bir aç›dan bakmal›y›z. Bir ev, bir fabrika lokali,
mesleki ve demokratik örgütler, her yer e¤itim yeridir. Le-
gal ve illegal koflullara da hapsedilemez. Parti okullar› in-
san say›s›yla, yerle, zamanla, legal ve illegal koflullarla da
s›n›rland›r›lamaz. Temel flart›m›z, kadrolar›m›z› ço¤altmak,
ülke geneline yaymak ve savafl› yükseltmektir. Her fley,
bütün kurallar, e¤itim tarz›, bu amaca hizmet etmelidir.
Böyle düflünüldü¤ünde, ülkemizin ve halk›m›z›n içinde bu-
lundu¤u durum yeterince kavrand›¤›nda ve devrim içsel-
lefltirildi¤inde, yarat›c›l›¤›m›z, enerjimiz onlarca kez arta-
cak ve dün olmaz diye gördüklerimiz, teker teker olur ha-
le geleceklerdir. Ö¤retirken, ö¤renmesini bilmeliyiz. Ö¤-
renmesini bilmeyenler ö¤retmen olamazlar. Ö¤retmen ol-
mak, ö¤renmek, emek vermeden elde edilemez. En basit
gibi görünen bir konuda ö¤renirken ve ö¤retirken, ciddi ol-
mak ve emek vermek zorunday›z. Basit-zor, küçük-büyük
demeden her fleyi ö¤renmek ve ö¤retmek, parti okullar›n›n
e¤itim konusu olmak zorundad›r. Aksi halde amaçs›zlaflan,
devrimin ihtiyaçlar›na cevap vermeyen, insanlara hata
yapt›rtan, hantallaflt›ran, ruhsuz bir e¤itim ortaya ç›kar ki,
Seçme Yaz›lar 41

ihtiyac›m›z olan bu de¤ildir. Devrimin ihtiyaçlar› her bölge,


alan, birim somutunda ayr› ayr›, etrafl›ca programland›¤›n-
da kime, neyi, nas›l ö¤retece¤imiz konular› ortaya ç›kar.
E¤itimimiz, soyut, kitabi laflardan ç›k›p, herkes taraf›ndan
anlafl›labilir basitlikte ve aç›kl›kta olmal›d›r. ‹nsanlar anla-
yam›yorsa biz anlatam›yoruz demektir. Anlatmas›n› bil-
mek zorunday›z. Anlatamayan, ö¤retemeyen bir ö¤ret-
men, baflar›s›z bir ö¤retmendir. Baflar›l› ö¤retmen, ihtiyaç-
lar›m›z› kavrayan ve buna uygun kadro yetifltiren insand›r.
Kadrolar›n e¤itimi ve halk hareketinin örgütlenmesi,
mücadelenin her düzeyde yükseltilmesi birbirlerinden ayr›,
birbirlerine alternatif olarak ele al›namazlar. Ne kadrolar›n
e¤itimi, ne de mücadelenin yükseltilmesi ertelenemez. Ay-
n› süreçte, daha birçok sorunun üstesinden gelmek zorun-
day›z. Sadece kadrolar›n e¤itimi ile de yetinemeyiz. Kad-
rolar›n e¤itimi, h›zla ve geliflerek sürerken, bu kadrolarla
genifl boyutlarda ve yayg›n biçimde, her çeflit s›n›f ve ta-
bakadan, her düzeyde halk kitlelerinin e¤itimini sa¤layan,
halk okullar›n› da hayata geçirmeliyiz. Sözünü etti¤imiz
yayg›n devrimci halk potansiyelini, ancak bu tür yaklafl›m-
larla politize eder ve mücadelenin çok çeflitli ihtiyaçlar›na
cevap vererek, halk› savafla katabiliriz. Halk, tan›mlad›¤›-
m›z çerçevede her yerdedir. Halk›n ekonomik, demokratik,
sosyal, politik yaflam›n› ilgilendiren, her fleyle ilgilenerek,
e¤itim alanlar›m›za çekmeliyiz. Yol göstermeliyiz. Öncülük
yapmal›y›z. Neyi nas›l çözece¤ini ö¤retmeliyiz. Kad›nlar-
dan, çocuklara, yafll›lara, her milliyetten ve inançtan in-
sanlara, cephe anlay›fl› çerçevesinde ö¤retmeliyiz. Par ti-
Cephe’nin hedeflerini kavratmal›y›z. Kuflkusuz, tüm bunla-
r› yapabilmek için öncelikle e¤itece¤imiz, her s›n›f ve taba-
kadan insanlar›n düzenle çeliflkileri, içinde bulunduklar›
özgün durumlar›, ald›klar› e¤itim, kendi aralar›ndaki çelifl-
kiler, tarihsel ve sosyal yap›lar› her yönüyle tahlil edilmeye
muhtaçt›r. Bunlar yap›lmadan, do¤ru bir e¤itim politikas›
saptanamaz. Halk okullar› için de, parti okullar›nda oldu¤u
gibi, yer, zaman sorunlar›, legal ve illegal koflullar getirile-
42 Dursun Karatafl

mez. Sadece koflullara göre biçimler de¤iflir. Halk›n kitle-


sel e¤itimi esas oland›r.
Halk›n ö¤retmeni ve ö¤rencisi olmak zor unday›z. Hal-
k› tan›madan, ona ö¤retemeyiz. Çünkü neyi, nas›l ö¤rete-
ce¤imizi do¤ru saptayamay›z. Bugün özellikle devrimci
potansiyelin yüksek oldu¤u mahallelerde, köylerde ve fab-
rikalarda kitlesel e¤itimin koflullar› vard›r. Yapmam›z gere-
ken onlara neyi, nas›l, nerede anlataca¤›m›zd›r. Biz, e¤iti-
mi, onun ihtiyaç duydu¤u biçimde verdi¤imizde, ona bur-
juvazinin unutturmaya çal›flt›¤› halk›n de¤erlerini, gücünü
ve kurtuluflun yolunu gösterdi¤imizde, halk›n yarat›c›l›¤›-
n›n devasa düflman güçlerine karfl› ne tür olanaklar yarat-
t›¤›n› ve yarataca¤›n› bize gösterecektir. Kadrolar ve halk,
bu koflullarda birbirlerini etkileyerek, birbirlerinden ö¤re-
nerek devrimi gelifltirecek ve oligarflinin bütün darbelere
ra¤men, bitmez tükenmez bir kadro kayna¤› varl›¤›n› sür-
dürmeye devam edecektir. Her fleyiyle savafla kat›lm›fl bir
halk› ve onlar›n içerisinde ama önünde olan devrimci bir
örgütün kadrolar›n› imha ederek, tutsak ederek yok etmek
mümkün de¤ildir. Her fleyi, titizlikle ve ciddiyetle ele ald›-
¤›m›zda, de¤er ve emek verdi¤imizde halk, bunlar› karfl›-
l›ks›z b›rakmayacakt›r. Ufkumuz genifllemelidir. Devrim id-
diam›z› daha güçlendir meliyiz. Küçük burjuva ayd›n›n, y›l-
g›nlar›n kötümserlikleri, halka ve devrime olan inançs›zl›k-
lar› bize göre düflünceler ve davran›fl biçimleri olmamal›d›r.
Her ne biçimde olursa olsun düflüncede, pratikte, yaflam-
da halka gitmeyi esas alaca¤›z. Halk kitlelerini daha genifl
ölçeklerde kucaklamal›y›z, e¤itim programlar›m›z›, ajitas-
yon ve propaganda tarz›m›z›, çeflitli taktiklerimizi mevcut
koflullara göre düzenlemeliyiz. Her fley çok h›zl› gelifliyor.
Geliflmeyi yakalamak durumunday›z. Her fley bizim çaba-
m›zla, isteyip istemememize göre geliflecektir.
Seçme Yaz›lar 43

Çiftehavuzl ar’d an
Okmeydan›’na

Yay›nland›¤› yer:
fliye Karfl›
Emper yalizme ve Oligarfli fl› KURTULUfi
Say›: 19 / Tarih: 17 Haziran 1995

6-17 Nisan 1992’de ‹stanbul’un birçok semti,

1 özellikle de Çiftehavuzlar, yoldafllar›m›z›n direni-


fline sahne oldu. 11 flehit verdik. Devrim tarihi-
mize 16-17 Nisan Direnifli olarak geçen bu cüret, cesa-
ret, her koflulda davaya ba¤l›l›k ve kahramanl›k destan›-
n›n simgesi Çiftehavuzlar’daki direniflti. Yoldafllar›m›z, o
gün düflman kuflatmas›nda halk›m›za ve bütün dünya
halklar›na, özgürlük mücadelesinin, Marksizm-Leniniz-
min ölmedi¤ini ve bu amaç için binlerce flehit de versek,
savaflaca¤›m›z›, hiçbir kuflatma ve katliam›n bizi dava-
m›zdan döndüremeyece¤ini göstermifllerdi. Ve bu des-
tans› direniflin temel fliar› BAYRA⁄IMIZ ÜLKEN‹N HER
TARAFINDA DALGALANACAK’t›. Yoldafllar›m›z hakl›y-
d›. Haftalar geçmeden bayrak Adana’dayd›. Bayrak el-
den ele neredeyse ülkenin dört bir yan›n› dolaflt›. Aylar
geçmedi, bayrak Ankara’daki yoldafllar›m›z›n ellerindey-
di. ‹zmir’de, Dersim’de, Sivas, Tokat da¤lar›ndayd›. Hal-
k›n elinde Gazi’de, Nurtepe’de, Okmeydan›’nda barikat-
larda ve Sibel’in direniflindeydi.
Her yoldafl›m›z›n flehit oluflu, düflmana karfl› koyuflu,
direnifli, halka, vatana ve devrime, kutsall›k derecesinde
bir ba¤l›l›¤› ve inanc› olmayanlar›n anlayamayaca¤› bir
44 Dursun Karatafl

olgudur. Bu gerçe¤i anlayamayanlar, düflman›n neden


bütün fliddetiyle bize yöneldi¤ini, bas›lan her üssümüzde
sa¤ tutsak al›nan yoldafllar›m›z›n çok az oldu¤unu da an-
layamazlar. K›r gerillas› hariç, Türkiye devrim tarihinde
hiçbir sol harekete karfl› düflman, bize sald›rd›¤› fliddetle
sald›rmam›flt›r. Bugün Türkiye’de bu durum öyle bir ha-
le gelmifltir ki, bas›lan her evden direnifl haberleri gelin-
ce ilk akla gelen isim Devrimci Halk Kur tulufl Par tisi-
Cephesi olmaktad›r. Düflman, Devrimci Halk Kur tulufl
Par tisi-Cephesi savaflç› ve kadrolar›n›n yaflamlar›n› yok
edip, halk kurtulufl savafl›m›z› engelleme hesaplar› ya-
parken, her düflman bask›n› ve kuflatmas›n› direnifl des-
tan›na dönüfltüren yoldafllar›m›z, düflman›n bütün he-
saplar›n› bozmufl ve her direnifl sonras› yüzlerce insan bu
direnifllerden etkilenerek devrim saflar›na kat›lm›fl ve fle-
hit yoldafllar›m›z›n savafl›n› sürdürece¤ine ant içmifltir.
Hiç kimse, basit hesaplarla, yüzeysel tahlillerle bu gerçe-
¤i aç›klamaya kalkmamal›d›r. Birçok örgütün kadro ve
savaflç›lar›n›n silahl› olmalar›na ra¤men sa¤ yakaland›-
¤›n› ve yakalanmaya devam etti¤ini biliyoruz. Oligarfli,
DHKP-C savaflç›lar›na karfl› ald›¤› bu tav›rla halk›m›za,
hatta sola “DHKP-C’li olursan›z, sonunuz ölüm olur” me-
saj› vermektedir. Oligarflinin sözcüleri, iflkencecileri, ile-
tiflim araçlar›, bu gerçe¤i saklam›yorlar da. Ve tavsiye-
lerde de bulunuyorlar. “DHKP-C’li olmay›n da, ne olursa-
n›z olun!” En de¤erli önder kadrolar›m›z›, savaflç›lar›m›-
z› flehit verdik. ‹hanetlere u¤rad›k. Sessiz kald›¤›m›z, ak-
tif olmad›¤›m›z süreçler de oldu. Oligarfli, buldu¤u her
yerde öldürmeye, yoldafllar›m›z ise direnifl destanlar›
yazmaya devam ettiler. Savafl›m›z, kararl›l›¤›m›z, saflar›-
m›z büyümeye devam etti. Ne düflman, ne de sol bizim
gerçe¤imizi, tarihimizi, yaratt›¤›m›z de¤erleri ve bu de-
¤erlerimizi ne pahas›na yaratt›¤›m›z› anlayamad›¤›, anla-
mak istemedi¤i için hep bir a¤›zdan “yok oldular” veya
“bir daha aya¤a kalkamazlar” sözlerini aç›k ve gizli s›k-
ça söylediler. Bu yüzeysel tespitlerde bulunanlar, kendi
mücadelelerini baflkalar›n›n yok olmas› üzerine tasarla-
Seçme Yaz›lar 45

yanlar, tarih kanla yaz›l›r gerçe¤ini unutmufl veya buna


inanmayanlard›. Biz, devrim tarihini, mücadelenin her
aflamas›nda, vatan topraklar›m›z›n her parças›nda, hal-
k›m›z›n oldu¤u her yerde, kad›nlar›m›zla, erkeklerimizle,
her fleyimizle kanla yazm›flt›k. Silah›m›z›n olmad›¤› yer-
de cesetlerimiz ve kan›m›z silah olmufltu. Hangi güç,
kim, bu tarihi nas›l unutturabilir, nas›l silebilir, halk›n bu-
nu anlamas›n› nas›l engelleyebilirdi? fiimdilerde, yeniden
duymaya bafllad›k. Ve giderek daha s›k duyaca¤›m›z ke-
sindir. Bu ölenler ve öldürenler ne istiyor diyorlar... Bu o
kadar aç›k ki, özgür bir vatan, özgür bir halk, sömürü-
nün, zalimin ve zulmün olmad›¤› bir ülke... Aç›k ve ba-
sit. ‹flte düflman›n, solun ve küçük burjuva ayd›nlar›n›n
anlamad›¤› budur. Bu yüce ve kutsal görevler için ölüm
göze al›narak, direnifl ve ölüm s›radanlaflt›r›larak, ölüm
an› geldi¤inde uzlaflmay› düflünmeden, titremeden, yal-
taklanmadan, halk› ve vatan› için ölmekten daha onurlu
ne olabilir... Kanla yaz›lan tarihimiz, böyle yaz›lm›flt›r.
Yenmifl, yenilmifl, güçten düflmüfl, tekrar güçlenmifl ama
asla teslim olmam›fl, boyun e¤memifl, cüretini, cesareti-
ni ve inanc›n› hep doruklarda tutmufltur. Devrimci
Sol’dan Devrimci Halk Kur tulufl Par tisi-Cephesi’ne uza-
nan uzun y›llar›n mücadelesi, düflman› büyük bir korku-
ya, solu flaflk›nl›¤a, imrenmeye sevk etmifl, halk›m›z› ise
düflündürtmüfl, derinden etkilemifl, de¤ifltirmeye baflla-
m›fl ve deste¤ini alm›flt›r. fiimdi bu deste¤i gelifltirme ve
daha genifl halk kitlelerinde güveni yaratma süreci yafl›-
yoruz.
Her fley, en küçük bir ekonomik, demokratik faaliyet-
ten, politik bir askeri faaliyete kadar, somut koflullar›n
eflli¤inde özenle ele al›nm›fl, araflt›r›lm›fl, politik taktikler,
çal›flma tarz›, örgüt anlay›fl› buna göre saptanm›fl ve ha-
yata geçirilmifltir. Bu çizgi, bu tarz, defalarca hayat›n içe-
risinde denenmifl, hiç kimsenin inkâr edemeyece¤i ba-
flar›l› s›navlardan geçmifltir. Öyle ki, yoldafllar›m›z “ B AY -
RA⁄IMIZ ÜLKEN‹N HER TARAFINDA DALGALANA -
46 Dursun Karatafl

CAK, YOLDAfiL fiLARIMIZ ‹NT‹KAMIMIZI ALACAK” der-


ken, çizgimizin, taktiklerimizin, geleneklerimizin do¤ru-
lu¤unu ve s›nanm›fll›¤›n› kendi yaflamlar›yla, direniflle-
riyle birlefltirerek, en güçlü biçimde anlat›p bayra¤› dev-
ralacak yoldafllar›na “ Y Ü R Ü Y Ü N ” emrini vermektedirler.
Düflmanlar›m›z›n sald›r›lar› karfl›s›nda direnifl ve savafl
gücümüzü yükseltmek için vatan topraklar›m›za daha
sa¤lam basmak ve halk›m›z›n ba¤r›nda kök salmak için
kendimizi, ülkemizi ve halk›m›z› yeniden tan›mak ve ona
dönmek temel ilkemiz olmufltur. Bu ilke düflmana karfl›
direnifl ve savafl gücümüzü yükseltmifl, halkla daha çok
yak›nlaflt›rm›fl, mesajlar›m›z›n halka ulaflmas›n› sa¤la-
m›fl ve giderek hemen her yerde halk›n içinde ve önün-
de olmak konumumuzu güçlendirmifltir.
Devrimci Halk Kur tulufl Par tisi-Cephesi, her türlü
mücadele biçimiyle halk›n içinde ve önünde somut bir
güçtür. Bayrak ülkenin her taraf›nda dalgalan›yor. Çifte-
havuzlar’dan Okmeydan›’na uzanan devrimci çizgi, dev-
rimin direnifl, kahramanl›k destan›d›r. Devrimin yoludur.
Devrim bayra¤› art›k birçok politik çevrenin, küçük bur-
juva ayd›nlar›n›n kolayca terörist deyip geçemeyece¤i
bir konuma yükselmifltir. Bayrak art›k yüzlerle ifade edi-
len savaflç›lar›m›z›n elinde olmaktan ç›km›fl, yüzlerce fle-
hidimize ra¤men, halk›n eline ulaflm›fl, barikatlar›, ayak-
lanmalar› ve büyük direniflleri yaratm›flt›r. Devam ede-
cektir. On binlerin direnifl ve ayaklanmalar› bütün halk
kesimlerini saracak, yüz binlere, milyonlara varacakt›r.
Gazi, Nurtepe, Okmeydan› ve Sibel bunun göstergesidir.
Düflman, bunun için Sibel’den çok ürktü. Sibel’in eylemi
flimdiye kadar yapt›klar›m›z düflünülürse, küçüktür. Hal-
ka ba¤l›l›¤›, özverisi, halk› ve vatan› için adeta bir düfl-
man ordusuna meydan okuyan teslim olmama tavr›yla
ise büyüktür. En apolitik, hatta flimdiye kadar terörist
deyip düflman a¤z›yla konuflan kesimleri dahi düflündü-
recek kadar halka ba¤l›l›¤›n› gösteren ve ölüme meydan
okuyan tav›rlar› herkesi etkilemifl, düflündürtmüfltür.
Seçme Yaz›lar 47

Ama Sibel ve eylemi tek bafl›na ele al›nd›¤›nda yine kü-


çüktür. Sibel, kanla yaz›lan tarihimizin geldi¤i bir aflama-
d›r. Bu aflama savafl›n halk› kucaklamaya bafllad›¤›, hal-
k›n savafla küçümsenemeyecek oranda kat›ld›¤›, barikat
ve ayaklanmalar› yaratt›¤› bir aflamad›r. Bu tarihi süreç,
oligarflinin art›k yönetmekte güçlük çekti¤i, it dalafl›n›n
herkes taraf›ndan görüldü¤ü bir aflamada çok daha an-
laml› ve politik sonuçlar yaratm›flt›r. Halk›n savafl› bir
yandan düflman güçlerini saflaflt›r›rken, savafl›m›za kar-
fl› olanlar› düflündürtmekte, tarafs›z görünenleri a¤›r a¤›r
da olsa tav›r almaya zorlamakta, devrimci, sol kesimleri
ise büyük ölçülerde etkilemektedir. Halk bütünüyle ör-
gütlü olmasa, her fleyiyle henüz desteklemese de, kü-
çümsenemeyecek oranda deste¤ini sunmakta ve büyük
ço¤unluk ruhen bizimle birliktedir. Sol ise flaflk›nd›r. Hal-
k›n, barikat savafllar› ve ayaklanmalar›yla, askeri eylem-
lerimizle, güncel politikalar›m›zla, süreç de¤erlendirme-
lerimizle, gerçekçi ve ileri bir noktada oldu¤umuzu gö-
rüp, her gün biraz daha geliflip olumlu sonuçlar elde et-
ti¤imizden yüksek düzeyde bir rekabet anlay›fl›yla hare-
ket etmekte ve dengesizleflmektedir. Hatta bu rekabet
nedeniyle yeniden bloklaflmaktad›r.
Savafl›m›z, seçkin kadrolar›m›z›n dar eylemliliklerin-
den ç›km›fl, büyük oranlarda halklaflm›flt›r. Kahraman
Sibellerimiz, genç k›zlar›m›z ve erkeklerimiz ne ilk, ne de
son olacakt›r. Halk›n birçok kesiminden, binlerce genç
ve yafll› insanlar›m›z kahramanl›k destanlar› yazmaya
devam edecektir. Savaflç›lar›m›z›n, taraftarlar›m›z›n, hal-
k›m›z›n, direnifl, hak alma, düflman›n dayatmalar›na tes-
lim olmama bilinci geliflmektedir. Sibel’in cenazesini oli-
garflinin vermemesi, bunun karfl›s›nda gösterdi¤imiz di-
renifl tavr› ve ad›m ad›m bu direnifli yükseltmemiz düfl-
man için bir yenilgidir. Düflman güçsüzdür. Bütün sald›-
r›lar›na, cinayetlerine ra¤men halk›n gücü ve partimiz
karfl›s›nda güçsüzdür. Savafl›, barikat, iflgal, çok çeflitli
biçimlerde geliflen direnifller, politik ve askeri eylemlilik-
48 Dursun Karatafl

ler temelinde, düflman diye gördü¤ümüz bütün hedefle-


re vurarak yaymal›y›z. Bütün muhalif güçleri düzene ve
faflizme karfl› olan bütün kesimleri harekete geçirecek ve
her ad›mda faflizmin gerçek yüzünü biraz daha görmele-
rini sa¤layacak bir çizgi izlemeliyiz. Savafl, hiçbir zaman
tek bir mücadele biçimine ba¤l› kal›narak geliflemez. Fa-
flist iktidar› y›pratan, teflhir eden, zor duruma düflüren,
korkutan ve nihayetinde halk›n mücadelesini gelifltiren
küçük büyük, önemli önemsiz demeden her türlü eylem-
lili¤i gelifltirebilmeliyiz. Her yer savafl alan›d›r. Düflman
güçleri her yerdedir. Teslim olmama, uzlaflmama ve her
yerde düflmana biraz daha fazla vurma anlay›fl›m›z› ge-
lifltirmeli ve her yeri savafl alan›na dönüfltürmeliyiz.
Gazi’den Sibel’e ve buradan Çiftehavuzlar duruflmas›-
na uzanan tavr›m›z, bu anlay›fl›m›z›n ürünüdür. Düflman,
kendi mahkemelerinden korkar hale gelmifltir. Kendi
adalet kurumlar›na, hâkimlerine güvenmemektedir. Bu
mahkemenin bafllar›na y›k›laca¤›n›, art›k eskisi gibi
oyun oynayamayacaklar›n›, halk› aldatmalar›na izin ver-
meyece¤imizi bilmektedirler. Yarg›lamaktan korkuyorlar.
Çünkü yarg›layan›n, hesap soran›n biz olaca¤›n› biliyor-
lar. Çiftehavuzlar duruflmas›n›n yap›ld›¤› gün, adeta Ka-
d›köy’ü iflgal edip, yüzlerce insan› gözalt›na almalar›;
halk›n gerçekleri görmemesi için Kad›köy Adliyesi çev-
resine gelen 15-30 yafl aras› hemen herkesi gözalt›na
alan ve polislerine gösteri yapt›ran; gazetecilere var›nca-
ya kadar herkesi tartaklayan iktidar; bu uygulamalar›yla
kendi çöküflünü, tükeniflini belgelemifl ve tüm dünya bu
gerçe¤i görmüfltür.
Devam edece¤iz. Her türlü eylemlilikle, halkla birlik-
te çok çeflitli düzeylerde mücadeleyi yükseltecek ve sa-
vafl› yayaca¤›z. Faflizm, yüzlerce Parti-Cephe kadromu-
zu, taraftar›m›z› flehit edebilir, tutsak edebilir, ama sava-
fl› yükseltme ve yayma anlay›fl›m›zdan vazgeçiremez.
Onlar, sald›rd›kça halk Parti-Cephemizi daha çok sahip-
lenmekte ve Parti-Cephemiz güçlenmektedir.
Seçme Yaz›lar 49

Parti-Cepheyi güçlendirmek, halk› daha çok savafla


katmak, daha çok Sibeller yaratmak, daha büyük kitle-
sel eylemlilikler, daha büyük barikatlar, daha çok ayak-
lanmalar, yayg›n ve daha nitelikli askeri eylemler yap-
mak demektir. Güçsüz ama sald›rgan düflmana daha
çok vurarak onun çökmesini sa¤layacak örgütlenmeler
oluflturmak ve daha büyük darbeler vurmak gerekiyor.
Düflmanla uzlaflmama, düflman kuflatmas›nda, kahra-
manl›k destanlar› yaratma gibi, ülkemizde hiçbir sol ör-
gütün bu düzeyde çarp›c› ve yayg›n sahip olmad›¤› bir
gelene¤imiz var. Sibel’in sözleriyle, “. .. S‹ Z B‹ Z ‹M TE S-
L‹M OLDU⁄UMUZU NEREDE GÖRDÜNÜZ...”de ifade-
sini bulan bir gelenektir bu. Bu gelenek, kurtulufl yolu-
muzun yaratt›¤› büyük bir de¤erdir. Bu gelenekten de¤il
tek ad›m geri atmak, çok daha büyük ad›mlar yaratacak
ve zafere yürüyece¤iz.
Çiftehavuzlar’daki yoldafllar›m›z›n ö¤rettikleri, kendi-
ni tekrar etmeden, ülkemizin dört bir yan›ndaki savaflç›-
lar›m›z taraf›ndan içselleflmifl ve her direnifl kendi özgün-
lü¤ünde, bir önceki direnifli aflarak, yarat›c›l›k örnekleri
göstermifltir. Ve her gün, ortaya ç›kan direnifllerimiz dev-
rimci yarat›c›l›k, devrimci zekâ, pratiklik, halka ve dava-
ya ba¤l›l›k örnekleri yaratarak kimileri kabul etseler de,
etmeseler de kendini dayatmakta, tart›flt›rmakta ve ne-
den sorular›n› daha s›k sordurtmaktad›r. Yaflamak, sa-
vaflmak, direnmek, flehit olmak ve düflmana teslim ol-
mamak, art›k çizgimizin do¤al bir parças› ve sonucudur.
Çizgimiz, direnifl kahramanlar›m›z› k›skançl›kla sahip-
lenmek, bunlarla yetinmemek ve daha büyük direnifller
için devrimci bir yar›fl, savaflç›lar›m›z›n duygu ve düflün-
celerini yönlendirmelidir. Daha büyük iddialar veya id-
diada ›srarc›l›k ancak böyle geliflir. Zafere ancak bu yol-
la var›l›r.
50 Dursun Karatafl

Emper yalistlerin ve
‹flflb
birlikçilerinin
En Büyük
Yalan›: “Terörizm”

Yay›nland›¤› yer:
fliye Karfl›
Emper yalizme ve Oligarfli fl› KURTULUfi
Say›: 20 / Tarih: 24 Haziran 1995

lusal ve sosyal kurtulufl hareketlerinin do¤mas›,

U geliflmesi ve dünyan›n hemen tüm k›talar›na


yay›lmas›yla birlikte, emperyalizm bu geliflimi
durdurmak ve mahkûm etmek için, “terörizm” suçlama-
s›yla kurtulufl hareketlerini gayri meflru duruma düflürüp,
kendi terörizmini meflru k›lmak istemektedir. Kuflkusuz,
emperyalizm, tarihin geliflimini durduramaz, dolay›s›yla
kurtulufl hareketlerini ve s›n›flar savafl›n› engelleyemez.
Ama bu yalan ve demagoji, uluslar›n uyanmas›nda ve
halklar›n kurtulufl savafllar›n›n geliflmesinde belirli oranda
etkili olmufl, kurtuluflu geciktirmifltir. Emperyalizm ve ifl-
birlikçisi iktidarlar, bu durumu iyi bildiklerinden terörizm
demagojisine daha s›k› sar›lm›flt›r. Kurtulufl hareketlerinin
önlenemez biçimde geliflmesi dolay›s›yla, emperyalizmin
pazar sorununu silahla çözememesi, bu savafl› ekono-
mik, siyasi ve de yerel ve bölgesel savafllar çerçevesinde
sürdürmesiyle oluflan emperyalist birlikteliklerde terörizm
kavram›na istedikleri anlamlar› yükleyerek özel bask›
tedbirleri oluflturdular. Bu bask› tedbirleri her türlü askeri
müdahale, yasad›fl› terör örgütleri oluflturma, baflka ülke-
Seçme Yaz›lar 51

leri iflgal etme, gerekti¤inde di¤er halklara da gözda¤› ve-


rebilmek için yerle bir etme, yüz binlere varan katliamlar
yapma, halklar› birbirleriyle savaflt›rma, provokasyonlar
düzenleme, iletiflim tekelleriyle yalan haberler yayma,
ekonomik ve siyasi ambargo koyma, yasal düzenlemeler
oluflturma vb. vb. fleklindedir.
Bütün bu gerçekler anti-emperyalist özelli¤ini flu ve-
ya bu ölçüde koruyan iktidarlar taraf›ndan, anti-emper-
yalist, ulusal ve Marksist-Leninist iddias›nda olan tüm ha-
reketler taraf›ndan bilinmesine ra¤men, özellikle de sos-
yalist sistemin çökmesinden sonra kendi ayaklar› üzerin-
de durmay› baflaramayan birçok örgüt, emperyalizmle
uzlaflmak için emperyalizm gerçe¤ini unutturacak teoriler
ürettiler. Birço¤u da süratle “bar›fl, uzlaflma, kan dökül-
mesine son verilmesi” propagandalar›yla bafllang›çta uz-
laflmak için öngördükleri taleplerini de unutarak, emper-
yalizm ve iflbirlikçilerinin denetimlerine süratle girdiler.
Emperyalizm ve iflbirlikçileri ise bu uzlaflmac› örgütlerin
zaaf›n› iyi de¤erlendirerek, bunlar›n tehlike olmaktan ç›k-
mas›na kadar çok politik manevralarla sald›r›lar›n› sür-
dürdüler. Bu örgütler, bafllang›çta halk›n bar›fl özlemlerini
kulland›klar›ndan, belirli bir kitleselli¤i korudularsa da, fa-
flist sald›r›lar›n sürmesi ve halk kitlelerinin yaflam›n›n de-
¤iflmemesi hatta daha da kötüleflmesi bu örgütlere olan
inanc›n kaybolmas›na ve kitlelerin düzene angaje olmas›-
na neden oldular. Sol görünümdeki bu örgütler Marksizm-
Leninizmi kendi ülkelerine özgü uygulamad›klar›ndan ve
bu do¤rultuda derinleflme sa¤lamad›klar›ndan, Mark-
sizm-Leninizm ço¤unlukla yapay kalm›flt›r. Düflünceler,
sürdürülen pratik kendine özgü olmam›fl, daha çok taklit-
çi olmufltur. Kendine ve halk›n özgücüne güvenmemifl,
baflka güçlere bel ba¤lam›fllard›r. Dayanmak istedikleri
güçler ortadan kalk›nca, yapay olan düflünceler ve taklit-
çi olan pratik de ortadan kalkm›flt›r. Y›llard›r, hatta kimi-
leri ony›llard›r, sosyalizm ad›na halk› savaflt›r›rken ve halk
kitleleri bu özlemler için katliamlara u¤ram›fl, ac›lar çek-
52 Dursun Karatafl

miflken, do¤rudan kapitalizmi savunamazlard›. Kapita-


lizmle sosyalizm aras›nda bir sistem teorisi gelifltirerek
halk› ikna etmeye çal›flt›lar. Asl›nda dayand›klar› ve da-
yanmak istedikleri güçler yok olunca, onlar da yok ol-
mufllard›, inançs›zlaflm›fllard›. Halk›, ülkenin ba¤›ms›zl›¤›-
n› de¤il, kendilerini düflünüyorlard›. Gerçekte her konuda
kendi öz güçlerine dayanmayan ve emperyalistleri ve
onun her türlü uzant›lar›n› karfl›s›na almayan, ona karfl›
savaflmayan devrimci bir örgütün ba¤›ms›zl›¤›ndan ve öz-
gücüne güvenden söz edilemez.
Sosyalist sistem, kör topal da olsa henüz ayaktayken,
kamplaflma içerisinde genelde sosyalist kamp›n yan›nda
yer alan ve anti-emperyalist, millici özellikler gösteren
birçok ülke, sosyalist kamp›n yok olmas›yla, emperyalist
kapitalist kampta yer alabilmek, emperyalistlerin flidde-
tinden, ekonomik, siyasi ambargosundan kurtulabilmek
için, anti-emperyalist tav›rlar›n› h›zla unuttular. Ülkeleri-
nin ba¤›ms›zl›¤›, ulusall›k de¤erlerini telaffuz etmez oldu-
lar. Dostlar ve hainler yer de¤ifltirdi. Dünya, emperyalist
iflbirlikçiler için büyürken, emperyalizme karfl› olanlar
için küçüldü.
Geçmiflte silahl› mücadele vermifl sol örgütlerin birço-
¤u ise, savaflmaman›n teorisini üreterek, bar›fl demagoji-
leriyle halk kitlelerini yan›ltarak, emperyalizm ve faflizme
silahlar›n› b›rak›p teslim olduktan sonra sosyal demokrat
görünümlü yasal partileriyle siyasi arenada yer ald›lar.
Mutluydular. Bar›fl sa¤lanm›flt›. Ama emperyalist kapita-
list sistem her fleyiyle sürüyor, sömürü devam ediyor, ül-
kelerinin emperyalizme ba¤›ml›l›¤› ve faflist iktidar›n yö-
netimi devam ediyordu. Marksist-Leninist, komünist söy-
lemli bu güçler, emperyalizmin terörist suçlamas›ndan
kurtulmufl ve onlar›n sevimli çocuklar› olmufllard›. Em-
peryalizm, yakm›fl, y›km›fl, katletmifl ve flimdilik kazan-
m›flt›. Bu kazan›m› bütün dünyaya yaymak ve bir daha
kimsenin emperyalizme bafl kald›rmamas› için emperya-
lizme teslim olmufl bu dönekler ordusunun döneklik teori-
Seçme Yaz›lar 53

lerini büyük bir beceriyle bütün dünyaya yay›yorlard›.


Baflkald›ran ezilirdi. Ezilmemek için “Yeni Dünya Düzeni”
teorileri aç›k veya gizli oluflturulmaya devam etti. Ak›ll›
olmak gerekiyordu. Emperyalistlerin fliddetini üzerlerine
çekmeye gerek yoktu. Tersine taktik ad›na emperyalist-
lerden yararlanmak için onlar› hedef almama, hatta em-
peryalistleri ulusal, kültürel, insan haklar› savunucusu
gösterme, kendi egemen güçleriyle olan savaflta emper-
yalistleri, sorunu çözecek güç olarak görme düflünceleri
gelifltirildi.
Emperyalizm, geri b›rakt›r›lm›fl yeni sömürge ülkeler-
de, ekonomik, politik, kültürel, askeri olarak egemenli¤i-
ni devam ettirmekle ülkedeki faflist terörden do¤rudan
sorumludur. Emperyalizme, halklar›n sorunlar›n› çözecek
misyonlar yüklemek; emperyalizm ve iflbirlikçi egemen
güçler iliflkisini anlamamak bir yana, emperyalizme ma-
nevra alanlar› sa¤layarak, halklar üzerinde yeni oyunlar
oynamas›na ve daha çok terör uygulamas›na yol açmak
demektir. Bu anlay›fl, öylesine gelifltirildi ki, dost, düfl-
man, ilerici, anti-emperyalist ve emperyalizm kavramlar›
unutuldu, unutturulmaya çal›fl›ld›. Her fley emperyalizmin
fliddetini üzerlerine çekmeme ad›na onlara yaltaklanma-
ya kadar vard›. Bu düflünceler, ideolojik, ekonomik, kül-
türel, askeri hemen her noktada geliflerek emperyalistle-
re büyük bir özenti hâkim oldu. Ulusal kurtulufl, ba¤›m-
s›zl›k ve sosyalizm, emperyalizmin “yüce” de¤erleriyle
ba¤daflt›r›larak, emperyalizmin propagandalar›n› yapar
hale geldiler. Emperyalizme karfl› olan ve emperyalizme
karfl› savafl›lmadan ba¤›ms›zl›¤›n ve sosyalizmin sa¤lana-
mayaca¤›n› savunan hemen tüm güçler, terörist ilan edi-
lerek tecrit edilmeye, hatta ihbar edilmeye kadar vard›r›-
l›r. Emperyalizmle uzlaflmak için art›k her fley mubaht›r.
“‹lkellik, geri kafal›l›k, de¤iflen dünyay› anlayamamak”
teorileri, tekellerin iletiflim kanallar›yla halk kitlelerine gö-
türüldü.
Emperyalistlerin ve faflist iflbirlikçilerin halk kitleleri-
54 Dursun Karatafl

ne, devrimci örgütlere yönelik terör faaliyetleri ise, arta-


rak sürdü. Halk güçleriyle emperyalist faflist güçler yeni-
den bir saflaflma yaflarken ve devrimci mücadele her fle-
ye ra¤men geliflip büyürken, emperyalizmle uzlaflma te-
orilerinin flampiyonlar› da bu saflaflmada emperyalistler-
den yana saf tutmaktan çekinmediler.
Sosyalist sistemin y›k›lmas›yla birlikte, bütün dünyada
ortaya ç›kan Marksizm-Leninizmin evrensel tezlerini red-
detme, uzlaflma temelinde geliflen sa¤c› düflünceler, ül-
kemizde TKP vb.’leri d›fl›nda tutulursa, çok yank› bulma-
d›¤› izlenimi verdi. Görünüflte, özellikle de TKP ve çevre-
sinin ihaneti ortaya ç›kt›ktan sonra, Marksist-Leninist mi-
ras› sahiplenme ve bunun savafl›n› sürdürme kararl›l›¤›
oldu¤u söylenebilir. Ama bu durum, yan›lt›c›yd› ve sade-
ce görünüfltü. Oldukça derin kökleri olan, gerçekte dev-
rimcileflmeyen, halka ve kendi özgücüne güvenmeyen,
emperyalizme ve faflizme karfl› olan savafl› kazanaca¤›na
inanmayan, bu oportünist ak›mlar, emperyalizmin ve fa-
flizmin yo¤un fliddeti alt›nda geliflememe durumuyla yüz
yüze gelince, gerçek oportünist yüzleri a盤a ç›kt›. Dü-
flüncelerini ve pratiklerini yeniden düzenlediler. “Bar›fl,
demokrasi ve yaflanan dünyay› kavrama” ad›na örgüt,
çal›flma tarz› ve mücadele biçimleri de¤ifltirildi. Dost ve
düflmanlar yeniden belirlendi. Emperyalizmin ve fafliz-
min, terörizm edebiyat› yeniden hortlat›ld›. Her gün silah-
lar patl›yor, insanlar ölüyor ve savafl, kitlesel biçimler al-
maya bafll›yordu. Ülke, adeta bir iç savafl yafl›yordu. Kufl-
kusuz, bu sapk›n ak›mlar ço¤unlukla bu savaflta yoktular.
Devrimin fliddeti korkutuyordu.
Bu oportünist ak›mlar›n hocas›, Ayd›nl›k çetesidir. Ne
zaman devrimci mücadele geliflse, umut olmaya bafllasa,
ihbarc›l›k dâhil, hemen her yola baflvurarak devrimci mü-
cadelenin daha fazla geliflmemesi için, oligarfliyle birlikte
saf tutar ve devrimcilere sald›r›r. Gerekirse provoke eder.
fiimdilerde henüz, Ayd›nl›k’›n durumuna düflmemifllerse
de, flu veya bu biçimde bu rolü oynayacak ve devrimin
Seçme Yaz›lar 55

karfl›s›nda saf tutacak oportünist ak›mlar geliflmeye bafl-


layacakt›r. Eski TKP ve T‹P yelpazesinden arta kalan re-
vizyonistler, legal parti ad›na birçok dükkân aç›p emper-
yalistlerin ve faflizmin fliddetinden korkan kesimleri ör-
gütleyip, devrimi yolundan sapt›rmay› amaçlam›fllard›r.
Devrim, kendi kurallar›yla geliflmeye devam ettikçe ve de
oligarfliyle halk aras›ndaki çeliflkiler fliddetlendikçe, em-
peryalizmin terör demagojilerine yeniden baflvurmaya
bafllad›lar. Sözde Marksist-Leninist olup, emperyalizm ve
iflbirlikçileriyle uzlaflmay› reddetmifl, legalizmi benimse-
memifl bir k›s›m oportünistler de Marksist-Leninist söyle-
mi b›rakmadan devrimci hareketlere emperyalizmin terö-
rizm suçlamas›n› getirip uzlaflma teorilerini meflrulaflt›r-
maya çal›fl›yorlar. Yavuz h›rs›z rolündeler. Ortaya ç›kan
gerçek yüzlerini gizlemek için, önce kendilerini emperya-
lizm ve faflizm için çok tehlikeli ve de güçlü tahlil edip,
herkesin kendilerine düflman oldu¤u ve de sald›rd›¤›n›
söyleyerek, kendi d›fllar›ndaki herkese sald›r›ya geçip,
uzlaflmac›l›klar›n› meflrulaflt›rmaya ve saflar›ndaki insan-
lar› tutmaya çal›fl›yorlar.
Bu siyasi yap›lar›n, devrimci mücadelede önemli bir
yerlerinin olmad›¤›, özellikle de silahl› mücadeleyle ilgile-
ri olmad›¤› bilinir. Bu kafa yap›s›n›n tutarl› olamayaca¤›,
esen rüzgârlara göre s›kça de¤iflece¤i s›r de¤ildir. Kimile-
ri de on befl y›ll›k k›fl uykusundan sonra art›k “bar›fl, akan
kan› durdurmak ve demokrasi” ad›na devrimci mücade-
leyi geriletmek, sapt›rmak için ad›mlar›n› h›zla atmaya
bafllad›. Bir yandan kendilerini, halk› ve tüm devrimci de-
¤erleri reddedip afla¤›larken, emperyalizme ve burjuvazi-
ye dalkavukluk derecesinde mesajlar iletebilmek için, el-
lerinden geleni yapmaktad›rlar. Görüntüler, karizmalar,
sol laf›zlar kald›r›ld›¤›nda ortaya çirkin bir tablo ç›kar. On
befl y›l süresince, ulusal ve Marksist-Leninist silahl› dev-
rimci hareketlerin oligarfli taraf›ndan yok edilmesini bek-
lediler. Bu hayalleri gerçekleflmeyince, oligarfli ve emper-
yalizmle olan silahl› savafl geliflip güçlenip oligarfliyi teh-
56 Dursun Karatafl

dit eder hale gelince, kendileri için icazet ortam›n›n olufl-


tu¤una karar verdiler. “Bütün sol geri, dünyay› ve ülkeyi
anlayam›yor, eski politikalarla halk kitleleri örgütlene-
mez” vb. vb. diyerek ülke ve devrim gerçe¤imizi ars›zca
yok say›p, on befl y›ll›k sürede hiçbir fley olmam›fl gibi,
hiçbir fleyin hesab›n› vermeden, vak›flarda, emperyalist-
lerle kokteyllerde burjuvaziyle tan›fl›p, devrimci mücade-
le karfl›s›nda yer alman›n hesaplar›n› yap›yorlar. Hep ay-
n› nakarat... TERÖR‹ZM... Terörizm edebiyat›yla silahl›
mücadeleye karfl› ç›kmak ve oligarflinin sald›r›s›ndan ko-
runmak, devrimcileri hedef göstermek asli görevleri ola-
cak. Yaflad›¤›m›z koflullarda, mücadelenin geliflimi bu
yorgun, y›lg›n ve inançs›zlar› süratle saflaflt›rmaktad›r.
Oligarfli ve emperyalizmle köprüler kurup, devrimcileri
etkisiz hale getirebilmek için, her türlü politikay› ve takti-
¤i gündeme sokacakt›r. Bu durum giderek derinleflecek-
tir.
Siyasi bir yap›, emperyalizme ve faflizme karfl› sava-
flan, hatta muhalif olan yap›lar›n izledi¤i yolu, taktikleri
be¤enmeyebilir, yanl›fl bulabilir. Hatta anarflist, terörist
olarak da de¤erlendirebilir. Ama bu örgüt ve gruplar em-
peryalizme ve faflizme karfl› konumlar›n› sürdürüp savafl-
maya devam ettikçe, dost saflar›ndad›rlar. Dostluk, özen-
li bir iliflki, özellikle de düflman karfl›s›nda birliktelik de-
mektir. Bunun d›fl›na ç›kanlar, düzenin yan›nda saf tut-
mufllar demektir.
Gerçe¤i karartmadan, eveleyip gevelemeden ç›plak
haliyle ortaya koymak gerekir. Bugün bütün dünyada,
uluslara ve halklara karfl› dizginsiz bir fliddeti kullanan ve
bu fliddetle, halklar› sindirip teslim almak isteyen emper-
yalistler ve onlar›n iflbirlikçisi iktidarlard›r, yani teröristler-
dir. Terörist, emperyalistler ve iflbirlikçileridir. Bütün dün-
yada emperyalizm ve iflbirlikçilerinin terörü en aç›k bi-
çimde sürerken ve ülkemizde devletin terörü art›k hemen
her kesim taraf›ndan görülmeye bafllan›rken, sol görü-
nümlü bir k›s›m siyasi yap›lar›n terörizm demagojilerini
Seçme Yaz›lar 57

gündeme sokmalar› emperyalizmin ve faflizmin devrimci-


lere karfl› politikalar›yla uyum halindedir.
Emperyalizme tutarl› bir flekilde karfl› olmayanlar ve
savaflmayanlar, emperyalizmin terör olgusunu bilerek
görmezden geliyor ve gelecekteki iktidarlar›n› da, emper-
yalizmle birlikte oluflturmay› planl›yorlar demektir. Bu
tarz; bar›fl, demokrasi, terörizme karfl› olma vb. birçok k›-
l›fla karfl›m›za ç›kan ve ç›kacak olan, düzeni koruyan,
ona yönelen devrimci fliddet karfl›s›nda saf tutan bir ge-
liflmedir.
Emperyalizme karfl› olmakla, iflbirlikçilerine karfl› ol-
mak birbirinden ayr›lamaz. Sözde anti-emperyalist söyle-
mi sürdürerek iflbirlikçileriyle ittifaklar içerisine girmek ve
bu iflbirlikçilerle birlikte devrimci harekete karfl› tav›r al-
mak do¤rudan emperyalizmin bir faaliyetidir.
Emperyalistler ve iflbirlikçilerinin terörü tart›fl›lmaz bir
gerçektir. Bu terör karfl›s›nda do¤ru veya yanl›fl taktikler-
le de olsa, sürdürülen mücadele meflrudur ve “solum,
halktan yanay›m, emperyalist ve devlet terörüne karfl›-
y›m” diyen herkes, bu meflru mücadelenin yan›nda ol-
mak zorundad›r. Dahas› kuru, soyut sözlerden ç›k›p da-
yan›flmaya, deste¤e hatta güç ve eylem birliklerine dö-
nüflmek zorundad›r.
Her fleyiyle, tüm gücüyle emperyalizme, faflizme ve
bunlar›n terörüne karfl› ç›k›p bu teröre karfl› sürdürülen
mücadeleyi desteklemeyenlerin, bar›fl, demokrasi, insan
haklar› ve demokratl›k gibi düflünceleri sahtedir.
Emperyalizme ve faflizme karfl› olmadan, düzene kar-
fl› mücadele edilemez. Önce güç toplama, taktik davran-
ma ad›na emperyalizmi görmezlikten gelme, emperyalist
hedeflere dokunmama, devrimci iktidar görünümü alt›n-
da yeni sömürgecili¤i savunmakt›r. Emperyalizm, çeflitli
ulusal ve sol örgütlerin bu niyetlerini gördü¤ünden, gele-
cek hesaplar› yapmakta ve buna uygun olarak da örgüt-
lerle iliflkilerini düzenlemektedir. Sol örgütlerin baz›lar›n›n
58 Dursun Karatafl

izledi¤i bu yol, sosyalist ve kurtuluflçu yol olmay›p, esas-


ta ve sonuçta düzen içi bir savafl olup, halk› kurtulufla gö-
türemez.
Emperyalizme karfl› olunmadan, faflizme karfl› oluna-
maz.
Emperyalizme karfl› savaflmama hiçbir taktikle aç›k-
lanamaz.
Emperyalizme karfl› savaflmayanlar ve emperyalizme
karfl› olmad›¤›n› gösterip emperyalistlerin deste¤ini al-
maya çal›flanlar, emperyalizmi ve ülkedeki faflist terörü
meflrulaflt›r›yor, emperyalistlere dayanarak iktidar olmak
istiyor demektir.
Emperyalizm; bar›fl, demokrasi, insan haklar›, ulusal
ve az›nl›k haklar› yalanlar›yla emperyalistli¤ini ve terö-
ristli¤ini gizlemeye çal›fl›rken, bir k›s›m sol örgütlerin de,
bu yalanlar çerçevesinde onlarla iç içe politikalar üretme-
si emperyalizm gerçe¤inin halk kitlelerinden gizlenmeye
çal›fl›lmas› demektir.
Dizginsiz vahfleti ve terörü gizlemek demektir. Türkiye
solunda ve milliyetçi birçok harekette bu temeldeki gelifl-
meler oldukça tehlikeli olup, sosyalist olmayan ve fayda-
c› politikan›n örneklerini sunmaktad›r. Neredeyse, em-
peryalizm kavram olarak bile unutturulmaya çal›fl›lmak-
tad›r. Emperyalizm, bu zeminde manevra alan› bularak
halklarla ve kurtulufl mücadeleleriyle oynamak istemek-
tedir. Buna izin vermeyece¤iz. Devrim tarihimiz, emper-
yalizme karfl› flanl› mücadele sayfalar›yla doludur. Bu ta-
rihi unutturmak ve haf›zalardan silmek mümkün de¤ildir.
Emperyalizm, özellikle de ABD emperyalizmi, her y›l,
iflbirlikçi iktidarlardan ve de kendi gizli servislerinden al-
d›klar› bilgilerle “terör örgütlerinin” listesini aç›klamakta-
d›r. Bu listeleri yay›nlamaktaki amaçlar› aç›kt›r. Kendile-
rine karfl› olan örgütler ve ülkeler hedef gösterilerek yok
edilecek veya emperyalizme karfl› olma tutumlar›ndan
vazgeçerek uzlaflacaklard›r.
Seçme Yaz›lar 59

Uzlaflanlar ço¤al›rken, devrim de yükselmeye devam


ediyor.
Emperyalizme karfl› savaflmak ve dünyan›n neresinde
olursa olsun, emperyalist teröre karfl› ç›k›p dünya halkla-
r›n›n yan›nda yer almak, ülkemiz devrimci hareketinin
onur sayfalar›d›r. Bu amaç için yüzlerce flehit verdik. Bu-
gün, emperyalizmle uzlafl›p, politika yapmaya çal›flanlar,
bu tarihe ve halka s›rt çevirenlerdir. Halka karfl› bu tavr›n
önünde barikat olaca¤›z. Emperyalizmin her y›l, “terörist”
listelerine örgütümüzü koymas› ve tehlikeli göstermesi
bizim için bir onurdur. Bu, flehitlerimizin bize b›rakt›¤› mi-
rast›r. Emperyalizme karfl› savafl› yükselterek bu onuru
sürdürece¤iz. Emper yalizme karfl› savafl sürdürülmeden,
Devrimci Halk ‹ktidar› kur ulamaz. Kurulaca¤›n› iddia
edenler, emperyalist egemenli¤i ve yeni sömürgecili¤i
Halk ‹ktidar› görünümünde gizlemek isteyenlerdir.
Emperyalizmin, ABD emperyalizminin “terörist” liste-
leriyle devrimcileri hedef göstermesine ve dünya halkla-
r›n› yan›ltmas›na karfl› durmak ve emperyalist teröristleri
bütün dünya halklar›na teflhir etmek, tav›r almak emper-
yalizme ve faflizme karfl› oldu¤unu söyleyen herkesin gö-
revidir.
Emperyalistlerin birliktelikler yaratarak, halklara karfl›
uygulad›klar› teröre, emperyalizme karfl› olanlar da çok
çeflitli zeminlerde birleflip, emperyalizmin terörünü göste-
rip, buna karfl› savafl› gelifltirmelidirler. Susmak, karfl›
durmamak, emperyalizmin “terör” ve “terörist” politika-
lar›na yeflil ›fl›k yakmak ve uzlaflmak demektir.
Ba¤›ms›z bir örgüt, ba¤›ms›z bir ülke, özgür bir halk
ancak emperyalizmin ideolojik, politik, kültürel, tüm po-
litikalar›ndan kopufl sa¤layarak ve savaflarak kazan›labi-
lir.
60 Dursun Karatafl

12 Temmuz
fie
fi ehitlerini
Anmak

Yay›nland›¤› yer:
fliye Karfl›
Emper yalizme ve Oligarfli fl› KURTULUfi
Say›: 22 / Tarih: 8 Temmuz 1995

areketimiz, 12 Temmuz 1991’de, karfl› devrimin

H fliddetini çok çarp›c› bir biçimde ilk defa yaflad›.


12 Temmuz’da on, 14 Temmuz’da iki yoldafl›m›z›
kaybetmifl, kadrolar›m›zdan, sempatizanlara kadar herkes
derinden sars›lm›flt›. Askeri ve siyasi üslerimiz bas›lm›fl, bir-
çok doküman düflman›n eline geçmifl, hangi iliflkilerimizin
deflifre olup olmad›¤› belirsiz hale gelmiflti. Düflman, hare-
ketimizi yok etmek için bütün gücüyle sald›r›lara devam
ediyor, operasyonlar düzenliyordu. Savafl ve savafl› yaratan
flehitlerimiz ö¤retiyordu. Savafl› ö¤renerek ö¤retmek ve sa-
vafl› büyütmek görevdi. Düflman, daha büyük katliamlara
baflvuracak, devrimci öncülerin katledilmesinden öte, kitle-
sel olarak halk›m›z› da katledecekti. Bu yan›yla 12 Temmuz,
yaln›z hareketimize karfl› de¤il, tüm devrimci demokratik
güçlere verilmifl bir gözda¤› hareketiydi. Daha büyük bir sa-
vafl› yaratarak düflmana cevap vermek, bize umut ba¤la-
yanlar›n umutlar›n› bofla ç›kartmamak ve devrime yürümek
zorunluluktu. Her yenilgiden, her darbeden dersler ç›kartm›fl
ve yürüyüfl tempomuzu her seferinde biraz daha h›zland›r-
m›fl bir harekettik. Yoktan var etmeyi, düflerken aya¤a kalk-
Seçme Yaz›lar 61

may› ö¤renmifl bir harekettik. Umutsuzlu¤a düflenler, bir da-


ha aya¤a kalkamayaca¤›m›z› veya s›radanlaflaca¤›m›z› dü-
flünenler, tarihimizi bilmeyenlerdi.
Bugün dosta, düflmana mal olmufl, hiç kimsenin inkâr
edemeyece¤i gerçeklikle devrimci mücadele tarihimizin en
onurlu sayfalar› hareketimizce yaz›lm›flt›r. Bu tarihin as›l sa-
hipleri flehitlerimizdir. Bu tarihin oluflumunda bafl›ndan gü-
nümüze kadar özellikle N‹YAZ‹ AYDIN ve ‹BRAH‹M ERDO-
⁄AN’›n emekçilikleriyle, savaflç›l›klar›yla, önderlik yetenek-
leriyle oynad›klar› rol, hareketimizin tarihinde önemli bir ye-
re sahiptir. N‹YA Z ‹’yi anlatmak, hareketimizin tarihini anlat-
makla özdefltir. Bugün, 12 Mart 1971 faflizmini, devrimcile-
rin yenilgisini, ortal›¤› kas›p kavuran inkârc›l›¤›, dönekli¤i
genç kuflaklar ço¤unlukla bilmez veya kitaplardan okuyor-
lard›r. Bu y›llarda devrimci olmak, devrimci saflara insan
kazanmak her fleyden önce 12 Mart faflizmine karfl› savafl-
m›fl, silahl› mücadele veren devrimci örgütleri savunmak ve
içeride olup da dönekleflen, y›lg›nlaflan unsurlara karfl› sa-
vaflmak demekti. Hiçbir örgütlenmenin, en küçük bir de-
mokratik örgütlenmenin dahi olmad›¤› koflullarda, faflist
sald›r›lara karfl› koymak, herkese ra¤men silahl› mücadele-
yi savunmak Türkiye Halk Kurtulufl Partisi-Cephesi’ni sa-
vunmak ve yeniden örgütlenmek gerekiyordu. ‹flte bu sava-
fl›m›z›n, bu zorlu görevlerin bafl›nda, içinde N‹YAZ‹ AYDIN
vard›r. 1974’e kadar silahl› mücadelenin yaratt›¤› sempati,
N‹YA Z ‹’nin kiflili¤ini, mücadeleyi ise bu mücadeleye olan
inanc› belirler. 1974 bir dönüm noktas›d›r. Türkiye Halk
Kurtulufl Partisi-Cephesi’nin mirasç›s› hatta, olas› önderi
görülen, içeriden ç›km›fl birçok insan›n, de¤il önderlik, bi-
zim düflündü¤ümüz devrimci bir harekette s›radan bir sem-
patizan bile olamayacaklar›, esas olarak devrimi engelle-
mek misyonunu yüklendikleri ortaya ç›kt›. Bunu ilk gören-
lerden biri de N‹YA Z ‹’ydi. Karmafl›kl›klar›n üstesinden gele-
cek bilgi ve deneye sahip de¤ildik. Ama sezgisel de olsa te-
oride ve pratikte kaos ve kargafla yaratanlar› tan›yarak fle-
hitlerimizin, önderlerimizin yolunun, devrim yolu oldu¤unu
62 Dursun Karatafl

genel hatlar›yla kavrad›k. Düflman ideolojisi yenilgi y›llar›n-


da oldukça genifl bir kesimi kapsam›fl ve çok çeflitli renk ve
tonlarda yeniden ve yeniden ortaya ç›k›yordu. Görünüflte
THKP-C’yi savunan, özünde döneklerle ayn› yolu izleyen in-
sanlar ortaya ç›k›p demokratik kitle örgütlerini, gençlik ör-
gütlerini ele geçirip THKP-C’yi tasfiye ederek bir daha diril-
memek üzere gömmek istediler. Bunlarla da savaflmak ge-
rekiyordu. Savaflt›k. N‹YA Z ‹ bu savafl›n kurmaylar›ndan ve
savaflç›lar›ndand›r. O, hep gelece¤e umutla bakan, umut-
suzlu¤u kiflili¤ine yak›flt›rmayan bir insand›. Hep yan› bafl›-
m›zda büyük bir moral ve büyük bir güç oldu. Döneklerin,
tasfiyecilerin geçmifllerine, karizmalar›na güvenerek, genç
hatta çocuk gördükleri insanlar›n THKP-C’yi sahiplenifli ve
her geçen gün sahiplenenlerin daha da ço¤almas›yla ma-
nevra alan› bulam›yor ve gerçek yüzlerini göstererek opor-
tünist, revizyonist saflara gidiyorlard›. Türkiye Halk Kurtulufl
Partisi-Cephesi savaflm›fl, yenilmifl, kahramanlar ve hainler
ç›kartm›fl ama yafl›yor ve yeniden yükseliyordu. THKP-C
art›k N‹YAZ‹ gibi genç insanlar›m›z›n omuzlar›nda yüksele-
cekti. Üniversite gençli¤inden, gecekondulara, ortaö¤renim
gençli¤ine, yoksul köylülere kadar tüm ülkeye yeniden ya-
y›l›yordu. Mahir Çayan’›n ve THKP-C külliyat›n›n el yazma-
lar›yla, daktiloyla, teksirle binlerce ço¤alt›l›p tüm ülkeye da-
¤›t›ld›¤› ve elden ele ço¤alt›larak yayg›nlaflt›¤› y›llar bu y›l-
lard›r. Sessiz, gizli ve tevazu içerisinde yap›lmak zorundad›r
bütün bunlar. Dönekler, tasfiyeciler flaflk›nd›r. THKP-C fiziki
olarak yoktur. Tek bir komite, hücre örgütlenmesi dahi yok-
tur. Ama THKP-C düflüncelerini savunup hayata geçirmek
için and içmifl N‹YA Z ‹ ve birkaç insan›m›z›n inatç› kavgas›,
›srar›, gençli¤imiz ve halklar›m›z nezdinde THKP-C’nin
maddi ve manevi varl›¤›n› hep hissettirmifl, onu tasfiye et-
me çabalar› bofla ç›kart›lm›flt›r. N‹YA Z ‹ bu kavgam›z›n nefe-
ri ve önderlerindendir.
Devrimci olmak, her koflulda yolunu flafl›rmamak, do¤-
ruyla yanl›fl› ay›rt etmek, yoklara olmazlara teslim olma-
mak, savaflmak ve savaflt›rmay› baflarabilmektir. Y›l 1974...
Seçme Yaz›lar 63

Türkiye oligarflisi beyaz güvercinler uçurarak K›br›s’›n bir


kesimini iflgal etmifl, y›llar›n tecrübeli, engin ufuklu sosya-
listleri ya iflgali destekliyor ya da “ortal›k toz duman içinde”
diyerek laf cambazl›¤› yap›yor ve iflgale yeflil ›fl›k yak›yor-
lard›. Kürdistan’›n bir kentinde N‹YA Z ‹’nin büyüdü¤ü kent-
teyiz. ‹flgale tav›r almak gerekiyor. Devrimci, demokrat, mil-
liyetçi geçinen hemen tüm kifli ve gruplara iflgale karfl› ol-
mak, ba¤›ms›z K›br›s istemek temelinde bir fleyler yapmak
gerekti¤i iletildi¤inde, istisnas›z herkes bir fley yapmak iste-
mez. Tasfiyecilik insanlar›n devrimci dinamiklerini yok et-
mifl, devrimci görevlerden kaçmay› gelenek haline getirmifl,
dönekli¤i meflrulaflt›r›yorlard›. Çaresiz olamazd›k. Akraba
çevrelerinden demokrat, nitelikli feodal arkadafllardan iki
grup kurulur. Ve Kürdistan’›n bu kenti “Ba¤›ms›z K›br›s”,
“Emperyalizm Halklar› Birbirine K›rd›r›yor” sloganlar›yla
donat›l›r. N‹YA Z ‹ de içinde olmak üzere yakalan›rlar. Ama
kent, herkese, her fleye ra¤men yaz›lan sloganlarla çalka-
lanm›fl, ölü sessizli¤indeki kentte düflman, sanki devrim ol-
mufl gibi ayaklanm›flt›. Bu örnekler N‹YA Z ‹’nin devrimci ki-
flili¤ini, enerjisini ve giderek bu tür kifliliklerin hareketimizin
ilke ve geleneklerini oluflturdu¤unu görece¤iz.
Sivil faflist sald›r›lara karfl› örgütlenmek, savaflmak, kad-
rolaflmak, Parti-Cephe’yi yeniden yaratmak ve mücadeleyi
h›zla emekçi kesimlere tafl›mak baflta gelen görevlerdi. N‹-
YA Z ‹ bu y›llarda Devrimci Gençli¤in önderlerindendi. Oli-
garfli, Devlet Güvenlik Mahkemeleri’ni iflleterek devrimcile-
ri tasfiye edip Parti-Cephe’nin oluflumunu yeniden engelle-
mek için gençlik örgütlerini kapatmaya, önderlerini tutsak
etmeye bafllad›. N ‹YA Z ‹ aranma durumuna düfltü. 12
Mart’›n ‘74 aff›yla ç›kan onlarca cazip flöhreti okul bitirerek,
oligarfliye askerlik borçlar›n› ödeyerek çoluk çocu¤a kar›fla-
rak düzene yerleflme çabas›ndayken, N‹YA Z ‹ yoksul emek-
çilerle birlikteydi. ‹stanbul Küçükköy’ün cam iflçileri, cam
iflçileri direnifllerini yaratanlar, Küçükköy’ün gençleri O’nu
yak›ndan tan›rlar. Küçük bir barakada sabah ifline giden,
gece ne zaman geldi¤i belli olmayan bir iflçi, halktan bir in-
64 Dursun Karatafl

sand›r. Basit ve sadedir. Düflüncelerimiz, geleneklerimiz, il-


kelerimiz ve her koflulda savaflma anlay›fl›m›z böyle oluflu-
yordu. Döneklerin, tasfiyecilerin düzene yerleflerek olufltur-
duklar› hareketler ise düzen kifliliklerini yans›tacak, düzenin
ilke ve geleneklerini devrimci-sosyalist görünümde örgütle-
re tafl›yacakt› ve düzenle uzlaflacakt›.
THKP-C potansiyeli büyüyor ve tüm oportünist ve reviz-
yonistlere korkulu rüyalar gördürecek ölçüde gelifliyordu.
Örgütsüz olmas›na ra¤men maddi bir güçtü ve genç kuflak-
lar büyük bir tutkuyla THKP-C’yi sahipleniyordu. Düzene
yerleflme çabas›nda olan, yerleflen esas olarak Parti-Cep-
he’ye ihanet eden, oligarfliye yaltaklanan Yusuf Küpeli, Mü-
nir Ramazan Aktolga gibi hainlerle öz olarak ayn› düflünce-
leri paylaflanlar, Parti-Cephe savunucusu söylemleriyle ye-
niden siyasi arenaya ç›kt›lar. Tasfiyecilik, bu kez daha plan-
l› ve daha hesapl› geliyordu. Genç kuflaklar›n omuzlar›nda
yükselen ve giderek geliflen Parti-Cephe potansiyeli tasfiye-
cilerin gözlerini kamaflt›r›yor ve bu potansiyel üzerine ç›kar
hesaplar› yapmalar›n› getiriyordu. Bu ç›karc›lar, halka ve
devrime inanmayanlar, devrimci hareketin geliflimini engel-
leyecek binlerce insan›n tutsakl›¤›na, iflkence görmesine,
yüzlercesinin flehit olmas›na neden olacak ve sonuçta düze-
ne yerlefleceklerdi. Bu tasfiyeciler önceki tasfiyecilerin so-
nundan dersler ç›karm›fl, oyunu daha ustaca oynam›fllard›.
Y›llar›m›z› ald›lar. Tasfiyecili¤in, dönekli¤in ipuçlar›n› gör-
dük. Ama siyasette tecrübesizlik, saf inançlar, tasfiyecilerin
gerçek yüzlerini erken görmemizi engelledi. N‹YA Z ‹ tasfiye-
cilere karfl› mücadele ederek hareketimizin oluflumunun ilk
ad›mlar›n› atarken tasfiyecilere karfl› netli¤iyle, kararl›l›¤›yla
kavga adam› olmufl ve birçok insan›n e¤itilmesinde, dev-
rimcileflmesinde önemli roller oynam›flt›r. Tasfiyecilik, ol-
dukça güçlüdür. Tasfiyecilikten kopuflumuz, Türkiye sol ha-
reketinde bir dönüm noktas› olmufl, solun neredeyse hemen
tümü söz birli¤i etmiflçesine tasfiyecilerle birlikte hareketi-
mize karfl› tav›r alm›fl, tecrit etmek istemifltir. Oportünizm
ve tasfiyecilik laf›zlardaki tüm farkl›l›klar›na ra¤men devrim-
Seçme Yaz›lar 65

ci harekete karfl› birlefliyor ve statükolar› y›kacak devrimci


bir hareketi istemiyorlard›. Sahip olmam›z gereken inatç›l›-
¤› ve ›srar› kifliliklerimizde, örgütümüzde halk›m›za göster-
meliydik. Bize kapat›lmak istenen, parsellenen siyasi arena-
da, k›ran k›rana bir savafl› yürüterek kendimize yer açt›k.
Devrimci Sol do¤du. N‹YA Z ‹ Kürdistan kentlerinde Dersim,
Malatya, Sivas da¤lar›nda halk› ve gerillay› örgütlemekle
görevli Kürdistan Komitesi’nin Siyasi Sorumlusudur. 12 Ey-
lül’ün hemen sonras›na kadar bu görevdedir.
12 Eylül sonras›nda Merkez Komitesi’nin Siyasi Sorum-
lusu olup hareketi sahiplenendir. 12 Eylül’ün darbelerini bo-
fla ç›kartmak, savafl gücümüzü yeniden harekete geçirmek
ve faflist cuntaya darbeler vurmak için örgütlenmelerimizi,
silahl› birliklerimizi yeniden düzenler. Cuntaya karfl› savafl
bayra¤›m›z› yükseltir. Tutsak düfler. Düflman karfl›s›nda ser
verip, s›r vermeyen, direnendir. Tutsakl›k koflullar›nda “Öz-
gür Tutsak” kiflili¤inin temsilcilerinden ve önderlerindendir.
Hareketli, enerjik, umut doludur. O’nun bu özelli¤i hiç kay-
bolmam›flt›r ve Devrimci Sol kiflili¤idir dersek yanl›fl söyle-
mifl olmay›z.
Y›l 1985... Tutsa¤›z. D›flar›da, esas olarak tutsakl›k ko-
flullar›ndaki direnifllerin yaratt›¤› etkilerle oluflmufl aile çev-
releri ve etkili olmayan baz› örgütlenmelerden baflka ciddi
örgütlenmelerin oldu¤u söylenemez. Ama oligarfliye karfl›
biriken öfke büyüktür. Çok çeflitli çarp›k düflünceler, sapk›n
ak›mlar, uzlaflma teorileri ortal›kta bolca dolaflmaktad›r. Po-
tansiyelimizi, insanlar›m›z›, yeni taktiklerle yeniden örgütle-
meliydik. Ve savafl› yükseltmek görevi kendini dayatmakta-
d›r. N‹YA Z ‹, bu zorlu görevi omuzlayacakt›. Tutsakl›kta ve-
rilen sözler, mücadele için edilen yeminler hatta intikam
sözleri ço¤u kez sahtedir. N‹YAZ‹ bunlardan olamazd›. Ola-
naks›zl›klarla dolu koflullarda, olanak yaratmak, güvensizli-
¤in boy verdi¤i ortamda güven yaratmak, çarp›kl›klar› yok
etmek ve yeniden halk›m›za savafl›m›z›, düflüncelerimizi gö-
türmek göreviyle yüklüydü. Ad›mlar›m›z yeniden h›zlanma-
ya bafllad›. Devrimci Sol ruhu kendini hissettirerek devrim-
66 Dursun Karatafl

ci hareketin önünde engel olmak isteyen çarp›k ak›mlar›n


önünü kesti. Olumsuzluklar›n üstesinden gelmeye ve örgüt-
lenmeyi yeniden örerek savafl› yükseltmenin ad›mlar› at›ld›.
Devrimci Sol, yeniden bir güç olmufltu. Düzene teslim olan-
lar, legalizme oynayanlar, u¤runa öldükleri, hapis yatt›klar›
düflüncelerine ihanet edenlerin bolca oldu¤u bu koflullarda
biz, yeni kelimelerin ard›na s›¤›narak uzlaflma teorileri üre-
tenlerden uzak durduk. Aforoz edildik. Geçmiflten ders ç›-
kartmamakla suçland›k.
Y›l 1989-90... Devrimci Sol yeni bir sürece girmek zo-
rundad›r. At›l›m y›llar›n› yaflamal›d›r. fiehirde ve da¤da ge-
rilla savafl›n›n gelifltirilmesi, sürece uygun örgüt biçimlerinin
yarat›lmas›, Partileflme ad›mlar›n›n h›zland›r›lmas› için ör-
gütlenmenin yeniden flekillendirilmesi vazgeçilmez görevi-
mizdir. Geçmifl sürecin muhasebesini yapmak ve bu muha-
sebe üzerinde gelece¤i inflaa etmek gerekiyordu. N‹YA Z ‹,
özelefltirel olman›n gelece¤i inflaa etmek için zorunlulu¤una
inananlardand›. H›zla at›l›m›n örgütlenmeleri oluflturuldu.
N‹YAZ‹, at›l›m›n önderlerinden, örgütleyicilerindendir. Dev-
rimci Sol art›k Türkiye sol hareketinin reddedilemez önder
gücüdür. Vurdu¤u yerden ses ç›karmaktad›r. Düflmana kor-
ku, dostlar›na güven vermektedir. Tasfiyecilik rüzgârlar› ha-
la esmektedir. Gorbaçov’un ihaneti, emperyalizmle iflbirli¤i
dalga dalga yay›lmakta ve sosyalist ülkeleri bir bir y›kmak-
tad›r. Oportünizm ve çok çeflitli sol ak›mlar, emperyalizmi
ve komplolar›n› unutacak kadar kendinden geçmifl, bellek
yitimine u¤ram›fl, emperyalizm ve halklar aras›nda adeta
tarafs›zlaflm›flt›r. Devrimci Sol, herkese ra¤men emperyaliz-
me ve Gorbaçov ihanetine karfl›, emperyalist komplolara
tav›r al›r. Örgütsel ba¤›ms›zl›¤›n› ve kiflili¤ini yeniden ortaya
koyar. Emperyalistler, dünyan›n en kanl› sald›r›lar›ndan bi-
rini Irak halk›na karfl› yapt›¤›nda emperyalizmi unutturmak
isteyen sol, yine ya sessiz ya da tarafs›zd›r. Devrimci Sol,
emperyalizmin karfl›s›nda Irak halk›n›n yan›ndad›r. Emper-
yalizme karfl› tek ciddi tav›r alan ve bu tavr›n› eylemlilikle-
riyle bütün dünya halklar›na duyuran tek örgüt Devrimci
Seçme Yaz›lar 67

Sol’dur. Bu eylemliliklerin örgütlenmesinin her aflamas›nda


N‹YA Z I vard›r. 12 Temmuz flehitleri vard›r.
12 Temmuz 1991... ABD emperyalizmi bar›fl, demokra-
si ve insan haklar› demagojisine ra¤men Irak halk›na sald›-
r›s›yla tüm vahfletini göstermifl ve bu vahfletinin sonuçlar›n›
toparlamak için baflkan› Bush’u ülkemize göndermektedir.
N‹YA Z ‹ ve di¤er flehitlerimiz Bush’a “Hoflgeldin” deme kam-
panyas› haz›rlamaktad›rlar. ‹flbirlikçi oligarfli 12 Temmuz
gecesi yoldafllar›m›z› katlederek Bush’un vatan›m›zda ra-
hatça dolaflmas›n› sa¤lamak istiyordu. Biliyorlard›. Devrim-
ci Sol’dan baflka hiçbir örgüt emperyalizmi rahats›z etmez
ona tav›r almazd›. Hedef Devrimci Sol olmal›yd›. N‹YA Z ‹ ve
dokuz yoldafl›m›z flehit oldu. Oligarflinin düflündü¤ü gibi
Bush elini kolunu sallayarak rahatça dolaflt›.
Yeni bir sayfa aç›ld›: DEVR‹MC‹ SOL ve EMPERYAL‹ZM...
12 Temmuz flehitleri ve emperyalizm birlikte an›lmaya bafl-
lad›. ABD emperyalizmi ve oligarfli, Devrimci Sol’u en teh-
likeli düflman ilan ettiler. Yoldafllar›m›z ölmüfl, ama yenilme-
mifllerdi. Emperyalizme karfl› savaflmadan devrimci oluna-
mayaca¤›n›, devrim yap›lamayaca¤›n› bütün dünyaya gös-
termifl ve teslim olmama, direniflçi tav›rlar›yla savafl›m›z›n
devam edece¤ini göstermifllerdi. Art›k, yeni bir süreç bafll›-
yordu. Savafl ve Biz... Emper yalizm ve Biz... Faflizm ve
Biz... Zafere kadar karfl› karfl›ya olacakt›k.
Devrimci Sol’un ba¤›ms›z kiflili¤i, emperyalizm ve faflizm
karfl›s›nda kararl›l›¤› 12 Temmuz’u yaratm›flt›. 12 Temmuz,
bu yan›yla emperyalizme ve faflizme karfl› bir savafl fliar› ve
gelece¤in belirlenmesiydi. Devrimci Sol kiflili¤i, Devrimci
Sol ruhu flehitlerimizin yerini süratle doldurup savafl› yeni-
den yükseltmeyi emrediyordu. Oligarflinin yetkilileri bir
yandan sevinç naralar› atarken bir yandan da korkuyorlar-
d›. Kay›plar›m›z› yeniden telafi ettik. Savafl› yükseltmeye
devam ettik. Emperyalizm ve faflizm 12 Temmuz’la bizi
devrim yolumuzdan döndüremezdi. Bütün dünya bu gerçe-
¤i gördü. Devrimci Sol art›k bir daha belini do¤rultamaz di-
yenler Devrimci Sol’un yok edilemeyece¤ine inanmaya
68 Dursun Karatafl

bafllad›lar.
Yoldafllar›m›z flehit olmufl, Bush ülkemizde 13 Tem-
muz’da rahatça dolaflm›fl, ama birkaç ay geçmeden Ameri-
kan emperyalizminin üsleri yeniden hedefimiz olmufltu. Oli-
garflinin tüm demagojileri yerle bir olmufl, devrimci savafl›-
m›z sürüyordu. Yeni dünya düzeni bizi teslim alamam›fl, sa-
vafl›m›z› engelleyememiflti. ‹deolojik ve örgütsel ba¤›ms›zl›-
¤›m›zla bu savafltan zaferle ç›km›flt›k. Zaferin sahibi flehitle-
rimizdir.
Yoldafllar, Sevgili N‹YA Z ‹
Da¤larda ve flehirlerde yükselen gerilla savafl›n›, Parti-
Cephe düflünü, halk kitlelerinin kitlesel savafl›n›n gelece¤i
günleri birlikte hayal ettik. Her fleyi yoktan var ettik. Çokça
düflman›m›z oldu. Düflmanlar›m›zla savaflmay› ö¤rendik. Bir
avuç insand›k. Bütün dünyaya meydan okuduk. Düflüncede,
örgütlenmede, pratikte hiç kimseye ba¤l› olmayan, kimse-
den icazet dilenmeyen Devrimci Sol’u yaratt›k. Sizler, ara-
m›zdan erken ayr›ld›n›z. Ama hayallerinizin gerçek olaca¤›n›
bilerek, gözleriniz arkada kalmadan, “acaba” demeden ayr›l-
d›n›z. Öldünüz. Ama bugün daha çok korkuyorlar. Çünkü
da¤larda ve flehirlerde süren savafl›m›z, halk›n barikat savafl-
lar›yla sürüyor. Daha çok korkuyorlar. Parti-Cephe’nin olufl-
mas›ndan, savafl› yönetmesinden kâbuslar görüyorlar. Siz-
den korkuyorlar. Her 12 Temmuz’da “Devrimci Sol sald›ra-
cak” diye alarma geçiyorlar. Suçlar›n› itiraf ediyorlar. Hep
güvendiniz. Güvendik. Bu güvenle savafl›yoruz. Devrim tari-
hini yaz›yoruz. Sizin, düflmana karfl› kararl›l›¤›n›zla, yol gös-
tericili¤inizle, kiflili¤inizle genç k›zlar›m›z ve erkeklerimiz,
yafll›lar›m›z savafl› sürdürüyor. Destanlar yarat›yor. Onlar›n
kifliliklerinde, silahlar›ndan ç›kan mermilerde yaflam biçim-
lerinde sizler vars›n›z. Güvenmeye devam edin. Yüzünüzü as-
la kara ç›kartmayacak ve emperyalizmi yeryüzünden kald›-
r›ncaya, sömürüsüz bir dünya yarat›ncaya kadar savaflmaya
devam edece¤iz.
Seçme Yaz›lar 69

Tüm Yoksul
Kentler ve
Mahal lele r
Bizim Olacakt›r
Yay›nland›¤› yer:
Zafer Yolunda KURTULUfi
Say›: 1 / Tarih: 15 Temmuz 1995

oksulluk, iflsizlik, kad›nlar›m›z›n, k›zlar›m›z›n,

Y çocuklar›m›z›n, kapitalist özlemlerle arzu edil-


meyen durumlara düflmesi... hepsi bizimdir. Bi-
zim olana sahip ç›kmak, korumak herfleyden önce onla-
ra s›n›f ve halk gerçeklerini ö¤retmek, e¤itmek ve düfl-
man karfl›s›nda tav›r almas›n› sa¤lamakt›r. Bunu yapma-
d›¤›m›z sürece halktan yana olmak, halk için savaflmak,
vatansever olmak anlam›n› yitirir ve kavram›n içi boflal-
t›l›r.
Halk hareketinin ve savafl›n yükselmeye bafllad›¤› her
dönemde ayr›flmalar ve saflaflmalar da yaflan›r. Özellikle
de halk hareketinin fliddet metodlar›n› da kullanmas› du-
rumu, giderek devrim ve karfl›-devrim çat›flmas›n› flid-
detlendirecektir. Bu fliddetli çat›flmay› zafere kadar sür-
dürmek için uzun soluklu olmak gerekti¤inin bilincine
varmayanlar, karfl› devrimci fliddetin t›rmanmas›yla pa-
niklemeye bafllar ve bunu teorilefltirirler.. Gazi ayaklan-
mas›ndan bugüne kadar gerek oligarfli cephesinde, ge-
rekse sol cephede bu geliflmeler ekseninde, tart›flmalar
bir türlü bitmemekte ve her geçen gün biraz daha art-
70 Dursun Karatafl

maktad›r.
Oligarfli, Gazi ayaklanmas›, Okmeydan› ve Nurtepe
direnifllerini Alevi-Sünni çat›flmas› diye lanse edip, Alevi-
ler üzerine politikalar gelifltirerek halk hareketini etkisiz
hale getirmeye, en az›ndan hedef sapt›rmaya çal›flt›. Ale-
vi-Sünni propagandas› ve bu temelde bir k›s›m Alevi ge-
ricilerine verilen tavizlerle sorunu halledebileceklerini dü-
flündüler. Fakat Gazi, halk›n nas›l savaflmas› gerekti¤ine
bir örnekti ve çok farkl› boyutlarda, biçimlerde Anado-
lu’ya da s›çrad›. Sibel Yalç›n’›n cenazesinin verilmemesi
bu korkunun sonucuydu. Ancak, cenazenin direniflle
al›nmas› ve tüm gözat›lara bask›lara ra¤men, befl bini afl-
k›n insan›n, hem de polis cezaland›rm›fl bir savaflç›n›n
cenazesine kat›lmas› oligarfli için büyük tehlikeydi. Hal-
k›n hemen tüm s›n›f ve tabakalar› bask›, zulüm ve devle-
tin ç›kar çetelerine karfl› art›k pasif mücadele biçimleriy-
le yetinmeyerek ve sadece hükümeti, devleti protesto et-
meyerek adaleti kendisi uyguluyor, hesap soruyor, do¤-
rudan devletin karakollar›n› ve polisini hedefliyordu. Si-
bel’in cenaze törenine binlerce insan›n kat›lmas› oligarfli-
yi derinden düflündürüyordu. Aktif, pasif, bar›flç› gösteri-
lere, en masum talepler için yola ç›kan, sesini duyurmak
isteyen herkese karfl› topyekün sald›r› karar› ald›lar. Siste-
mi savunan sol maskeliler hariç, hemen herkes bu sald›r›-
dan nasibini al›yor. Öyle ki, kültür merkezleri, çok s›radan
dernekler, dergiler, ilerici yurtsever sanatç›lar sald›r›ya u¤-
rarken, ama esas olarak da devrimci dinamiklerin en yo-
¤un oldu¤u ve barikat savafllar›n› yaratan gecekondular,
sald›r›n›n temel hedefi oldular.
‹stanbul, bir yan›yla gecekondular kenti olup Nurte-
pe’yi, 1 May›s’›, Küçük Armutlu’yu yaratm›flt›. Gecekondu
yoksullar›n›n, emekçilerinin faflist sald›r›lara ve devlete
ra¤men yaflayabileceklerini, kendi kendilerini yönetebile-
ceklerini göstermifl ve devlete karfl› bir konumda olmufl-
lard›r. Gazi, devlete karfl› olman›n ne anlama geldi¤ini ve
nas›l savafl›lmas› gerekti¤ini göstermiflti. Nurtepe ve Ok-
Seçme Yaz›lar 71

meydan›, yoksullar›n birlikte mücadelesini ve dayan›flma-


s›n› çok çarp›c› bir biçimde vurgulam›flt›. Sibel’in cenaze-
sinin al›nmas› ve cenaze töreni devrimcilerle emekçilerin
birbirlerinden ayr›lmayaca¤›n› ve ancak devrimcilerin ön-
cülü¤ünde halk›n kurtuluflunun olabilece¤ini, herkesin gö-
rebilece¤i netlikte ortaya koymufltur.
Hiçbir dönemde, halk›n hiçbir kesimiyle ciddi ba¤lar›
olmam›fl, halk›n yan›nda bulunmam›fl, esas olarak düzen
içi düflünceden ve yaflamdan kopmam›fl küçük-burjuva
ayd›n› sosyalistler, halk›n mücadelesinin bu geliflimi ve
karfl›-devrimci fliddetin halka karfl› topyekün sald›r›ya
geçti¤i durumda, halka küfür etmeye bafllad›lar. Gerekçe
çoktu. Küçük-burjuva ayd›n›n›n savafla kat›lmamas› için
mutlaka be¤enmedi¤i fleyler olmal›yd›. Gecekondularda,
barikatta savaflanlar çocuk denecek yafltaym›fllar... Yüzle-
ri maskeliymifl... 1 May›s’ta asker disiplininde yürümüfller.
Marksizm-Leninizmi bilmiyorlarm›fl... vb. vb. Bütün bu
“flahane” gerekçeler, faflizmin halka yapt›¤› sald›r› karfl›-
s›nda susmak, dahas› direnen halk› afla¤›layarak elefltir-
mek için yeterdi. Böylece hiçbir riske girmeden, faflizmin
fliddetini üzerine çekmeden, hatta faflizmin ak›ll› uslu ço-
cuklar› olmay› baflar›rlard›. Halk›n savafl›, herkesi ait oldu-
¤u yere yerlefltirecek, en aç›k haliyle halk›n iktidar›n› iste-
yenlerle istemeyenleri ayr›flt›racakt›r.
Do¤rudur; barikat savafllar›na kat›lan yetmifllik insanla-
r›m›zdan, çocuklar›m›za kadar herkes olmas›na ra¤men,
barikat›n öncüleri gecekondu gençleridir. On y›llard›r dü-
zen içinde yaflayan, düzenin nimetlerinden faydalanmak
için düzen üniversitelerini bitiren, yoksullu¤un ne demek
oldu¤unu bilmeyen, alt› yedi yafl›nda yaflam kavgas›na
at›lman›n nas›l bir düflünce ve ruh halini yaratt›¤›n› kavra-
yamayan küçük burjuva ayd›n›, gençlerimizin düflmana
karfl› olan savafl›n›n ve öfkesini anlayamaz. Evet, o genç-
lerimiz halka götürülmeyen ve halk›n hizmetinde olmayan
yüzlerce kitap okumad›lar. Marksizmin laf ebeli¤ini ö¤ren-
mediler. Ama düzeni, düzene karfl› savaflmadan onurlu ya-
flaman›n mümkün olmad›¤›n› kendi yaflamlar›yla, düflma-
72 Dursun Karatafl

n›n zalimli¤iyle kavrad›lar. Halk olduklar›n›n bilincine var-


d›lar. Ve bu temel farkl›l›ktan dolay›d›r ki, gençlerimiz sa-
vafl› engellemek isteyen küçük burjuva ayd›nlar›n›n paral›
ve paras›z yaz›lar›, söylenen nutuklar›na, nasihatlar›na de-
¤er vermiyor. Bu nedenle de ayd›nlar›m›z savaflan gençle-
rimize daha çok k›z›yor, oligarflinin bile daha politik davra-
n›p söylemeye cesaret edemedi¤i hakaretleri yap›yorlar.
Gerek düflman, gerekse düflman›n dolayl› destekçileri,
kim ne yaparsa yaps›n, ne tür bask› uygularsa uygulas›n;
bütün emekçiler, bütün yoksullar, gecekondular devrimin
büyük gücü olacak ve önüne ç›kan her türlü engeli aflma-
s›n› bilecektir. Oligarflinin sald›r›lar› ve küçük burjuva ay-
d›n›n›n feryatlar› bu gerçe¤i anlamalar›ndan, en az›ndan
sezdiklerinden dolay›d›r.
Oligarflinin bugün en büyük korkusu, devrimci savafl›n
kitleselleflmeye bafllamas› ve tüm ülkeyi sarmas›d›r. Bu-
nun için pervas›zca mücadele eden, etmek isteyen tüm
devrimci güçlere ve halka sald›rmakta tereddüt etmemek-
tedir. Bu sald›r› karfl›s›nda sol, demokrat, ayd›n, insan
haklar› savunucusu geçinen emperyalizme ve faflizme
karfl› oldu¤unu söyleyen sosyalistim diyen herkes halk›n
yan›nda yer almak, en az›ndan halkla dayan›flma içinde
bulunmak zorundad›r. Bunu yapmayanlar, susanlar, halk›n
devrimci fliddetini elefltirenler, bilerek veya bilmeyerek
düflman›n saf›nda yer alm›fllar demektir.
Faflizmin sald›r›lar›na karfl› daha çok örgütlenmeliyiz.
Faflizme karfl› olan, sald›r›lar›n hedefi olan, düzenle çelifl-
kileri olan tüm s›n›f ve tabakalar›, tüm halk› örgütlemeyi
hedeflemeliyiz. Çocuklardan kad›nlara, yafll›lara, esnafla-
ra, herkese gitmeliyiz. Kimi nas›l örgütleyece¤imizi en in-
ce ayr›nt›lar›na kadar düflünmeliyiz. Halk›n kendi örgütlü-
lükleri yarat›lmadan, neyin nas›l yap›laca¤›, nas›l savafl›la-
ca¤› konusunda halk›n kat›l›m› sa¤lanmadan halk örgüt-
lenmeleri yarat›lamaz, yarat›lsa da ifllevli ve kal›c› olamaz-
lar. Faflist terör karfl›s›nda halk›n kendini nas›l savunaca-
¤›, bu savunmada hangi araçlar› nas›l kullanaca¤›, ancak
halk komitelerinin, halk meclislerinin örgütlenip geliflme-
Seçme Yaz›lar 73

siyle netleflirler ve benimsenirler. Düflman; sald›r›lar›yla,


halk›n devrimci potansiyelini da¤›tmay› ve sindirmeyi
amaçlamaktad›r. Bu sald›r›n›n önüne geçmek ve düflma-
n›n oyununu bozman›n temel yolu, halk› daha çok örgüt-
lemek ve daha çok savafla katmakt›r. Halk, tek bir biçim-
de düflünen ve her zaman arzu edileni yapan saf bir toplu-
luk de¤ildir. Çok çeflitli düflünceleri, farkl› kültürleri tafl›d›-
¤›ndan buna uygun yaklafl›m tarzlar›n› ve örgütlenme bi-
çimlerini bulmak zorunday›z. Halk› örgütlemenin ve e¤it-
menin onlarca türünü yarat›c› bir flekilde gelifltirmeliyiz.
Pasif, aktif, kültürel, sportif, demokratik, silahl›, silahs›z,
legal, illegal demeden çok çeflitli biçimlerde örgütlemeli-
yiz. Faflist sald›r›lar karfl›s›nda halk›n birli¤ini sa¤layan,
moralini yükselten dayan›flmay› gelifltiren, gençlerle ya-
fll›lar aras›nda uyumsuzlu¤u ortadan kald›ran yaklafl›m
tarzlar› bulmal›y›z. Kuflkusuz gençler en dinamik ve daha
h›zl› örgütlenip savafla kat›lan bir kesimdir. Örgütlenen
gençlik kendi d›fllar›nda kad›nlar›, orta yafll›lar›, yafll›lar› ve
çocuklar› örgütlemiyorsa, e¤itmiyorsa görevlerini yeterin-
ce yapm›yor demektir. Genifl halk kesimleri çeflitli zaman-
larda kendini feda etmede dahi korku duvar›n› aflarak düfl-
man›n üzerine yürüyüp kahramanl›klar yarat›rken, genel-
de düzen içi bir meflrulu¤u b›rakmak istemez ve bu temel-
de kendini dayatarak mücadeleyi yaflad›¤› deneylerle s›-
n›rland›r›r. Halk›n bu özelli¤i dikkate al›narak, düzen içi
meflrulu¤u devrimci meflrulukla yer de¤ifltirecek süreci
yaflamalar›n› h›zland›racak deneylerini yaflayacak örgüt-
lenmeleri ve taktikleri gelifltirmeliyiz.
Gecekondu halk›n›n yaflam sorunlar› ile ilgilenmek ve
bu sorunlar›n çözümünün de ancak halkla birlikte olaca¤›-
n›n bilincini gelifltirmek için de halk örgütlenmeleri zorun-
ludur. Özellikle ‹stanbul’un, Ankara’n›n, ‹zmir’in, Ada-
na’n›n ve daha birçok kentin gecekondu halk›n›n yaflam
sorunlar› oldukça yo¤un olup, faflist bask›larla birlikte ya-
flam çekilmez olmufltur. Son olarak ‹stanbul, Ankara, Bo-
lu, Düzce, Isparta ve Artvin’deki su bask›nlar›,yaflanan se-
74 Dursun Karatafl

falet, iktidar›n seyircili¤i ve halk›n öfkesi çarp›c›d›r. Yoksul


gecekondu halk›m›z›n yaflam sorunlar›n› devletin çözme-
yece¤i kesindir. Elbetteki halk, devletten hakk› olan› iste-
yecektir. Ama bu hakk› vermeyece¤ini de bilmektedir.
Halk›n yaflam sorunlar› ancak devrimcilerin öncülü¤ünde
kurulan ve tüm halk kesimlerini kapsayan halk komitele-
riyle çözülebilir. Bu örgütlenmeler gelifltirilemedi¤inden,
halk kendi yoksullu¤uyla felaketle bafl bafla kalm›fl ve ça-
resizdir. Oysa en az›ndan gecekondu halk›n›n dayan›flma-
s›n› sa¤layacak, düflman›n sald›r›lar› ve yaflam sorunlar›
karfl›s›nda birlikteli¤ini gösterecek örgütlenmelerini yarat-
mak zor de¤ildir. Ne yaz›k ki, gecekondular›n sefaletine
devlet ilgisiz kal›rken, di¤er gecekondular da sel felaketine
u¤rayan halk› yaln›z b›rakm›flt›r. Düflmana, halk›n s›n›f da-
yan›flmas›n›, yoksullar›n, emekçilerin dayan›flmas›n› gös-
termeliyiz. Bu dayan›flma sa¤land›¤›nda halk›n çok küçük
katk›lar›yla önemli güçler birikecek, halk›n birlikte müca-
delesinin geliflmesinin önünü açacakt›r.
Gecekondular, iflsizli¤in, yoksullu¤un ve burjuva öz-
lemlerin yayg›n oldu¤u yerlerdir. Bu nedenle mafya gibi ç›-
kar çevreleri, fuhufl kumar vb. araçlarla genç erkek ve k›z-
lar›m›z› düzene çekmeye çal›fl›rlar. Hatta bunlardan fayda-
lanarak ihbarc› olarak da örgütlerler. Çal›flarak yaflam›n›
zar zor sürdüren baz› emekçi insanlar›m›z, çocuklar›n›n
yaflam› için kazand›¤› paray› kumara yat›r›rlar. Faflizm in-
sanlar› mücadeleden koparmak, mücadeleye katmamak
için bu tür al›flkanl›klar› sürekli olarak körüklemektedir. Bu
al›flkanl›klar, karfl› devrimci düflüncelerin birer yans›mas›
olup halk gerçe¤ini d›fllayan yabanc› düflünce ve al›flkan-
l›klard›r. Bunun için, gecekondularda ç›kar çevrelerine,
arac› ve tefecilere, mafyac›lara her türlü tavr› almal›y›z.
Uyar›lar›m›z› dinlemeyip kendilerini düzeltmezlerse halk›n
fliddetini karfl›lar›nda bulmal›d›rlar. Fuhufl yuvalar›na, es-
rar ve eroin merkezlerine, kumarhanelere hayat hakk› ta-
n›mamal›y›z. Hiç kimse halk›n namusu, onuru ve ekmek
paras›yla oynayarak, “Ekmek paras› kazan›yorum” diye-
Seçme Yaz›lar 75

mez. Halk›n mücadelesini engelleyen, halk› yozlaflt›ran, ih-


barc›l›¤› meslek edinen tüm kurum ve kiflilere halka dön-
meleri için ›srar›m›z› sürdürmeliyiz. Israr›m›za ra¤men kar-
fl› devrimle birleflerek faaliyetlerine devam edenler dev-
rimci fliddetle etkisiz hale getirilmelidir. Bütün bunlar› ya-
parken halk›n kat›l›m›n› sa¤lamay› ihmal etmemeliyiz.
Halk sorunlar›n nas›l çözülece¤ini ö¤renmelidir. Kad›n, ço-
cuk, yafll› demeden örgütleyerek karfl› devrimci düflünce
ve davran›fl üreten bu kurumlar› halkla birlikte bas›p da¤›t-
mal›, suçlulara halk›n devrimci adaleti ölçüleriyle uygun
cezalar vermeliyiz.
Ülkemizin her taraf›nda gecekondular baflta olmak üze-
re bütün halk kesimleri patlamaya haz›r bir volkan gibidir.
Halk örgütlenmelerini süratle gelifltirip yetkinlefltirmek zo-
runday›z. Faflizmin fliddetinden ancak böyle korunabilir ve
halk› devrime yöneltebiliriz. Kaybedilecek bir an dahi yok-
tur. Düflman, halk henüz yeterince örgütlenmeden vurup
da¤›tma hesaplar› yapmaktad›r. Bu hesab› bozmal›y›z. Bü-
tün Parti-Cephe kadrolar›, savaflç› ve taraftarlar›; halk›n
her kesimini, her aileyi, her ferdi örgütlemek için gecesini
gündüzüne katarak yo¤un bir çaba içerisinde olmal›d›r.
Asla yeterlilik duygusuna kap›lmadan, daha çok örgüt,
daha çok halk örgütlenmesi hedeflemeliyiz. Her türlü halk
hareketlili¤inin önüne geçmek, ona devrimci bir içerik ver-
mek ve iktidara yönlendirmek görevimizdir.
Baflta ‹stanbul gecekondular› olmak üzere, büyük kent-
lerin gecekondular›, devrimci savafl›n fliddetlendi¤i alan-
lard›r. Gecekondu kentleri bir anlamda iç savafl kentleridir.
Faflizm, iç savafla haz›rlanmaktad›r. Bütün gecekondular,
bütün yoksul kentler bizimdir. Bu iç savafl› kazanmak için
gecekondu halk›n› en küçük birimine kadar örgütleyerek
gecekondular›n birlik ve dayan›flmas›n› yaratarak düflma-
n› kent merkezlerine hapsetmeliyiz.
76 Dursun Karatafl

Halk ‹çin
Devrimcilik
Yapmak

Yay›nland›¤› yer:
Zafer Yolunda KURTULUfi
Say›: 2 / Tarih: 22 Temmuz 1995

alk, çok çeflitli kültürlerden, s›n›flardan ve de-

H ¤iflik tabakalardan oluflmufl genifl bir topluluk-


tur. Kapitalizmin krizi ve bununla orant›l› bask›-
lar artt›kça, devrimci mücadelenin de geliflmesiyle bir-
likte halk›n çok çeflitli kesimlerinden insanlar devrimci
saflarda yer almaya bafllarlar. Özellikle de kitleselleflme-
nin geliflmesiyle birlikte, bilinç düzeyi geliflmemifl, devri-
mi ve devrimin yapmak istediklerini, sosyalizmi yeterin-
ce içsellefltirememifl, bilince ç›karamam›fl, binlerce geri
bilinçteki insanlar devrimci mücadelede yer al›rlar. Bu
durum, savafl›n halklaflmaya bafllad›¤›, geliflti¤i olumlu
bir süreç olmakla birlikte olumsuzluklar› da içinde tafl›r.
Her fleyden önce, devrimin amaçlar›n›, savafl›n hedefle-
rini yeterince kavramam›fl, devrimci kiflili¤in flekillenme-
di¤i bu insanlar, düzenden ald›klar› çok çeflitli kültürleri,
al›flkanl›klar› örgüte ve mücadeleye tafl›rlar. Ünlü deyim-
le, Türkiye küçük burjuvalar ülkesidir. Ve küçük burjuva-
lar ülkesinde hemen birçok s›n›f ve tabaka farkl› özellik-
leri yan›nda küçük burjuva özelliklerini de gösterirler.
Küçük burjuvazinin mülkiyetçili¤i, burjuvaziye olan öz-
Seçme Yaz›lar 77

lemleri, çarp›k yaflam tutkusu, neyi niçin istedi¤ini tam


olarak bilmeme, belirsizlik, karars›zl›k, zikzaklar vb. hep
ona özgü davran›fllard›r. Düzene muhaliftir. Hatta devrim
ister. Bu iste¤inde samimidir de. Ama devrimin uzun so-
luklu bir ifl oldu¤u, özveri gerektirdi¤ini, risklerle dolu ol-
du¤unu sözde bilmesine karfl›n, pratikte bu gerçeklerle
karfl› karfl›ya geldi¤inde zorlan›r, eski al›flkanl›klar›nda
ayak direr ve f›rsat›n› buldukça da kendi özlemlerini, dü-
flüncelerini hayata geçirir. Objektif olarak örgütle karfl›
karfl›ya gelir. Görünüflte örgütlüdür, örgütün amaçlar›
için çal›flmaktad›r. Örgütlü de¤ildir. Örgütün yapt›¤› ana-
lizleri, tespitleri, uygulanmas› gereken taktikleri, yap›l-
mas› gereken hemen her fleyi o da söyler ve kat›l›r. Ama
sorun, pratikte bunlar›n yap›lmas›na gelince... Olmaz-
lar... Yoklar… Gerekçeleri ile hemen hiçbir iflten sonuç
alamaz. Örgütün bu gerekçeleri kabul etmemesi, hangi
tarzda hangi sonucun al›naca¤› fleklindeki yol gösterici-
li¤ine ra¤men, gerekçeler bitmez. Ve olumsuz sonuç de-
¤iflmez. Biraz daha zorland›¤›nda, kafas›ndan geçirip de
söyleyemedikleri aç›k hale gelir. Hiç bofl durmad›klar›n›,
yalan söylemediklerini, asl›nda kendilerinin ve içinde
bulunulan koflullar›n anlafl›lmad›¤›n› söylerler. ‹çinde bu-
lunulan koflullar nedir? Anlafl›lmayan nedir? Bu sorulara
verilen do¤ru dürüst bir cevap yoktur. Aç›klanmayan, s›-
k›nt›l› bir durum söz konusudur. Sorunun, yap›lmayanla-
r›n üzerine gidildi¤inde küçük burjuvazinin rahat›na düfl-
kün, kitlelere gitmeyen, e¤itmeyen, emek vermeyen, ör-
gütleyici olmayan, kolektif çal›flmaya gelmeyen, ya libe-
ral ya da sekter, planl› programl› bir flekilde sonuç almak
için çal›flmayan vb. küçük burjuvazinin özellikleri ortaya
ç›kar. Bu kafa yap›s› önlem al›nmad›¤›nda, çal›flma tarz›
irdelenip devrimci çal›flma tarz› hâkim k›l›nmad›¤›nda,
öyle bir hale gelir ki, devrimci coflku, halk sevgisi, vatan-
severlik tamamen ortadan kalkar. Devrimcili¤in kim ve
ne için yap›ld›¤› belirsiz hale gelir. O, art›k günlük yafla-
yan, günlük ifl yapan ve günlük olarak hareketini alda-
tan bir durumdad›r. Olmayan ifller, olacak gibi gösterilip
78 Dursun Karatafl

hep gelece¤e ertelenir. Kazara yeni bir geliflme olmuflsa


bu art›k can simidi olur. Veya kendisinin tüm özverileri-
ne ve yeteneklerine ra¤men, bir türlü ifl yapmayan, söz
dinlemeyen kötü niyetli insanlar vard›r. Do¤al ki, kabaca
ifade etti¤imiz bu çal›flma tarz›ndan hiçbir olumlu sonuç
al›namaz. Tersine üretimsizlik, kifliler aras› çeliflkileri de-
rinlefltirecek, da¤›t›c›l›¤› gündeme getirecek ve sonuçta
bir türlü aç›klanamayan, cevab› bilinmeyen sorularla do-
lu, karamsar ve kötümser bir ruh hali egemen olmaya
bafllayacakt›r.
Bu noktaya nas›l gelinmifltir? Genel olarak yönetici,
sorumlu konumda olan insanlarda görülen bu olgu, kü-
çük burjuva mülkiyetçili¤inin ve bu temelden kaynakla-
nan bencillik, rahat›na düflkünlük, bürokratl›k, amir-me-
mur iliflkisi, sekterlik ve liberallik, mutlaka sonuç almak
için çal›flma, partinin program›n› uygulama yerine kendi
duygu ve özlemleriyle hareket etme anlay›fl› onu buraya
getirmifltir. Objektif olarak Partiyi tasfiye etmifl, parti ye-
rine küçük burjuvazinin anlay›fl›n› koymufltur. Daha bafl-
tan, devrimi büyük bir halk sevgisi ve vatanseverlik duy-
gular›yla istememifltir. Bu duygu ve düflüncelerin a¤›rl›-
¤›yla mücadeleye kat›lmam›flt›r. Devrimi ve mücadeleyi
esas olarak kendi kiflisel çeliflkilerinin çözümü, özgürlü-
¤ü ve rahatl›¤› için düflünmüfltür. Devrimi böyle kavra-
y›nca, örgütü de buna uygun tasarlamas› kaç›n›lmazd›r.
Kuflkusuz, halk›n her s›n›f ve tabakas›ndan insanlar, bur-
juva ideolojisinin ve faflizmin etkisi alt›nda çok farkl›,
hatta özgün nedenlerle, devrimcili¤i tercih edebilirler.
Ama bafllang›çta do¤al olan bir durum büyük bir halk ve
vatan sevgisiyle birleflmez ve kendi çeliflkilerinin çözü-
münün ancak genel çeliflkilerin çözümlenmesiyle müm-
kün olabilece¤inin bilincine dönüflmezse; örgüt ve mü-
cadele kiflinin çeliflkilerinin çözümünün araçlar› haline
gelirler. Daha do¤rusu küçük burjuvazi, örgütü kendi ç›-
karlar› do¤rultusunda kullanmak için çaba sarf eder. Ör-
gütsel denetim yo¤unlaflt›kça rahats›z olur. Denetimden
Seçme Yaz›lar 79

kaçmak için çok yarat›c› yollar bulur. Kendi d›fl›ndakile-


re uygulad›¤› disiplin ve cezalar kendisine uyguland›¤›n-
da veya uygulanaca¤›n› sezdi¤inde dengesizleflir, asi rol-
lere girer. Gücü ve yetene¤i olsa hizip kurup, komplo dü-
zenler. Kulis yapar. Tayfa kurar. K›saca örgüt içerisinde
düzeni yaflatarak yaflayamayaca¤›n›n fark›na vard›¤›nda
her yolu mubah görür. S›rt›nda yumurta küfesi yoktur.
Sorumsuzdur. Rahatl›kla; “... Devrimcili¤i b›rak›yo-
rum...” diyebilir. Düflman karfl›s›nda ise, güçsüz ve ide-
olojik donan›mdan tamamen yoksun oldu¤undan düfl-
man›n hapis yatmama, iflkence görmeme vb. teklifleri
karfl›s›nda direnmez. Teslim olur.
Burjuvazi, yaflam biçimiyle, kültürüyle hemen her fle-
yiyle baflta gençlik olmak üzere hemen herkesi kendi
ahlaks›z, yoz ve bireyci yaflam›na özendirmektedir. S›n›f-
sal konumu gere¤i burjuvazinin bu yaflam standartlar›na
ulaflamayanlar kifliliksiz, bunal›ml› tipler olarak ortaya
ç›kmaktad›r. Burjuva özlemleri, insanlar›m›z› her yönüy-
le kirletip batakl›¤a sürüklerken, bu insanlar›m›z batak-
l›ktan kurtulmay›, temizli¤i ve safl›¤› da aramaktad›rlar.
Bu aray›fl, ço¤u kez insanlar› devrimci saflara veya bafl-
ka düflünce ak›mlar›na götürmektedir. Batakl›ktan geti-
rilen al›flkanl›k ve düflüncelerle devrimci düflünceler ta-
mamen yer de¤ifltirmedi¤inde örgütü batakl›¤a çevirme
fleklinde ifade edebilece¤imiz düflünceleri kendini göste-
rir. Burada kifli esas olarak amaçs›zd›r. ‹deallerden yok-
sundur. Halk ve vatan kavramlar› ona yabanc›d›r. He-
men her fleyin merkezinde kendi duygular›, düflünceleri
ve yaflam özlemleri vard›r. Elbette, bu ruh halindeki bir
insan ülkesinin ve halk›n›n içinde bulundu¤u durumu, fa-
flizmin zulmü karfl›s›nda yap›lmas› gerekenleri düflün-
mez. Düflünse de bunlar anl›k ve geçici olup tekrar ken-
disine döner. Bazen olumlu geliflmelerden etkilenir. Mo-
rali yükselir. Ama bu çok sürmez. Çünkü onun beyninde
halk, vatan ve devrim yoktur. Onun fliar› her fley kendisi
içindir. Kendisi için iyi olan iyi, gerisi kötüdür. Öyle bir
80 Dursun Karatafl

kiflilik düflman karfl›s›nda neden direnecektir? Neyi niçin


koruyacakt›r? Uzun y›llar tutsak olmak, iflkence görmek,
ölmek onun çeliflkilerini çözemez. O yaflamak istiyordur.
Ama s›n›fsal konumu, düzende istedi¤i gibi yaflamas›na
izin vermemektedir. Düzen onu batakl›¤a itmifltir. Batak-
l›¤› da sevmemifltir. Özlemlerini örgütte bulaca¤›n› san-
m›flt›r. Bunu da yapamad›¤›nda tükenir ve yeniden kifli-
liksiz, onursuz bir flekilde düflmana teslim olur ve batak-
l›¤a döner. Öylesine onursuzdur ki, düflman tecavüze
yeltenmifl, tecavüz etmifl veya sevdiklerinin, yak›nlar›-
n›n, yoldafllar›n›n namusuyla oynam›flt›r. ‹ntikam almay›
bile düflünmez. Oysa s›radan feodal insanlar dahi, bu du-
rumda intikam almak için yaflarlar. Devrimi ve faflizmi
tan›yan insanlar bunlara ra¤men düflmanla anlafl›p, ba-
takl›¤a dönüyorlarsa bu, faflizmin kifliliksizlefltirme, tüm
de¤erlerden ar›nd›rma politikas›n›n baflar›s›ndan baflka
bir fley de¤ildir. Kapitalizm, bunal›ml› kiflili¤i yaratm›fl ve
o kiflili¤i kendi ç›karlar› do¤rultusunda kullanm›flt›r.
Burjuvaziyle olan savafl›m›z, esas olarak bu ideolojik
savaflt›r. Bu ideoloji çok çeflitli tonlarda, renklerde ve bi-
çimlerde hemen her gün üretilmektedir. Devrimci saflara
halk›n ak›fl› h›zland›kça da bunun yans›malar› mücadele
içerisinde de görülmektedir. ‹fllemeyen, yürümeyen, ge-
rekti¤i gibi olmayan, sonuç al›nmayan faaliyetlerin geri-
sinde bu burjuva ideolojisinin yans›malar› vard›r. Diyebili-
riz ki, bugün faflizme karfl› aç›k savafl ve bu savaflta yap›l-
mas› gerekenler savafl›m›z›n en zor yan› de¤ildir. Savafl›
daha yüksek biçimlerde sürdürmemizi, halka daha çok
gitmemizi engelleyen ve enerjimizin, zaman›m›z›n büyük
ço¤unlu¤unu alan devrimcilik, sosyalistlik görünümleriyle
saflar›m›za s›zan burjuva ideolojisidir. Bu ideolojinin ya-
flamda, pratikte, kültürde, kiflilik oluflumunda etkilerini
büyük ölçüde ortadan kald›rmazsak, düflman bunlar ara-
c›l›¤›yla savafl›m›z›n önüne set çekecek ve geliflimi engel-
leyecektir.
Halk düzene karfl› büyük bir memnuniyetsizlik içinde
Seçme Yaz›lar 81

olup, faflizme karfl› tepkilerini çok çeflitli biçimlerde gös-


termekte ve bu flekilde yaflamak istememektedir. Ama
çarp›k kapitalizmin yaratt›¤› ve insanlara sunmak istedi-
¤i yaflam ve kültürle birlikte halk›n, nas›l bir düzende ve
nas›l yaflamak istedi¤i belirsizdir. Halk kitleleri kapitaliz-
min çirkefliklerini, adaletsizliklerini, vahfletini çok aç›k
görmektedir. Ama alternatifi nedir? DEVR‹MC‹ HALK ‹K-
T‹DARI VE SOSYAL‹ZM program›m›z› halka kavratmal›-
y›z. Savafl, halk›n kat›l›m›yla ve halk içerisinden ç›kart›-
lacak parti ve cephe kadrolar›n›n öncülü¤ünde gelifle-
cektir. Kadrolaflma ve halk›n e¤itilmesi sosyalist alterna-
tifin, sosyalist yaflam biçiminin, kültürün halk kitlelerine
kavrat›lmas›, burjuva ideolojisi önündeki en büyük bari-
katt›r. Bu barikat› afl›lmaz biçimde örmek, ancak parti ve
halk okullar›n›n, halk kitlelerinin oldu¤u her yerde en ge-
nifl biçimiyle uygulanmas›na ve sonuç al›nmas›na ba¤l›-
d›r. Çocuklar›m›z›, kad›nlar›m›z›, gençlerimizi, yafll›lar›-
m›z›, her inançtan ve milliyetten halk›m›z›, herkesi e¤it-
meyi hedeflemeliyiz. Bunlar› yapamad›¤›m›zda veya ek-
sik b›rakt›¤›m›zda, burjuva ideolojisi devrimcilik görünü-
mü alt›nda, devrimci saflarda daha fazla geliflecek, sava-
fl› geriletecek, hedef sapt›rtacak ve düflman kazanacak-
t›r. Militan, halk ve vatan sevgisiyle dolu kadro ve savafl-
ç›lar ancak halk›n e¤itildi¤i ve mücadeleye kat›ld›¤› ko-
flullarda sa¤l›kl› olarak yetiflebilirler. Militanl›k, savaflç›
olmak, sadece silahl› eylem yap›p yapmamayla s›n›rlan-
d›r›lamaz. Devrimci militan, hangi alanda, hangi görev-
de olursa olsun parti program›n› uygulamak ve sonuç al-
mak için bütün enerjisini, zaman›n› ve yarat›c›l›¤›n› kul-
lanarak sonuç alm›yorsa militanca bir çal›flma içerisinde
de¤ildir. Parti karfl›s›na gerçe¤i yans›tmayan gerekçeler
ve olmazlarla ç›kanlar ve bunu al›flkanl›k haline getiren-
ler esasta özürleri, yeteneksizlikleri yoksa gizli veya aç›k,
devrimden, mücadeleden kaç›fl içerisindedirler. Milyon-
larla ifade edebilece¤imiz emekçi halk, aray›fl içerisinde
olup, faflizme karfl› nas›l mücadele edilmesi gerekti¤inin
yol ve yöntemlerini ararken, kendili¤inden eylem biçim-
82 Dursun Karatafl

leri yarat›rken devrimcilerin halka gitmemesi, onlar›


e¤itmemesi hiçbir gerekçeyle aç›klanamaz. Engeller,
olumsuzluklar, olanaks›zl›klar hep olacakt›r. Hiçbir za-
man, hiçbir örgüt, örgüt birimi, yönetici, elinin alt›nda is-
tedi¤i her türlü olana¤› haz›r bulamayacakt›r. Devrim sü-
recinde de, devrimden sonra da bu hep böyle olacakt›r.
Örgüt veya yöneticiler, savafl için gerekli olan› nereden
ve nas›l olursa olsun bulmak ve savafl›n ihtiyaçlar›n› gi-
dermek zorundad›rlar. Temel sorun insand›r. ‹nsan kay-
na¤› halkt›r. Bu basit gerçek unutulmaz ve halka gerek-
ti¤i gibi gidilir, halktan ne istedi¤imizi, ne yapmak istedi-
¤imizi devrimci bir tarzda anlat›rsak, e¤itirsek bu halk bi-
ze gereken her fleyi verecektir. Halka gitmeyenler, halk›
e¤itmeyenler, ne kendilerini ne de kadrolar› e¤itemezler.
Halk› savafla katamazlar. Hiçbir olanak yaratamazlar. ‹h-
tiyac›n kendini dayatt›¤› ve zorunlu oldu¤u koflulda yok-
lar edebiyat›yla, zavall›, çaresiz tipler olarak ortaya ç›kar
ve halk›n mücadelesini, faflizmin zulmünü, eli kolu ba¤l›
seyrederler. Devrimciler çaresiz olamazlar. Çaresizlik,
burjuvazinin yaratmak istedi¤i bir tablodur. Çaresiz, za-
vall› devrimci tipi asalak devrimci tipidir. Kendine, örgü-
tüne ve halka güvenmeyen, devrimi d›flar›dan bekleyen-
ler, mücadeleyi zafere kadar sürdüremez ve er geç ba-
takl›¤a dönerler. Engin bir yurtseverlik duygusu ve halk
sevgisi tafl›yanlar halka güvenenlerdir. Halka güvenen-
ler, yurtsever olanlar, düflman›n bask›lar› ve olanaks›zl›k-
larla dolu koflullara teslim olmazlar. Güçlü bir yurtsever-
lik ve halk sevgisini kendi kiflili¤imizde, kadrolar›m›zda
ve halk›m›zda yaratmadan devrimcilik yap›lamaz. Yap›l-
d›¤›nda ise kolay bir devrimcilik ve ayn› kolayl›kta düze-
ne dönüfl zor olmayacakt›r.
Seçme Yaz›lar 83

Dostluk
Sahiplenmektir,
Düflman
Karfl›s›nda
Birlikte Olmakt›r

Yay›nland›¤› yer:
Zafer Yolunda KURTULUfi
Say›: 3 / Tarih: 29 Temmuz 1995

irçok fleyde oldu¤u gibi, dostluk kavram›n›n da

B içeri¤i boflalt›lm›fl, ne oldu¤u belirsiz hale gel-


mifltir. Hemen herkes taraf›ndan çok s›kça kul-
lan›lmas›na ra¤men, pratikte bunun yans›malar›, ya çok
çarp›k ya da dostlukla ilgisi olmayan bir biçimde ortaya
ç›kmaktad›r. Feodal dostluklar, s›radan dostluklar... Bir-
çok dostluk biçimi vard›r. Ve hemen hepsinin özü, kötü
ve ac› günde zay›fl›k ve güçsüzlük durumlar›nda daya-
n›flmay› ve korumay› ifade eder. Devrimciler aç›s›ndan
ise dostluk, düflman›n karfl›t›d›r; düflman karfl›s›nda bir-
birine sahip ç›kmak, birlikte olmak, sahiplenmektir. Hiç-
bir sol siyasi yap› veya grup kendisine yontmadan, de-
magoji yapmadan flöyle bir durup düflünmelidir. Kim ki-
me nas›l sahip ç›k›yor, nas›l dayan›flma yap›yor, gerçek-
ten düflman›n sald›r›lar› karfl›s›nda dostlu¤un gereklerini
84 Dursun Karatafl

yerlerine getirebiliyor muyuz, veya ne yap›yoruz?.. diye


düflünmek zorundad›r. Bugün düflman, yani faflizm; ken-
disine karfl› savaflan, hemen her siyasi harekete darbe-
ler indirmek, imha etmek için topyekûn bir mücadele
sürdürmektedir. Faflizm, bütün burjuva partileriyle, em-
peryalizmle ortak bir cephe halinde devrimcilere karfl›
savaflmaktad›r. Devrimci, sol siyasi hareketlerin duru-
muna bakt›¤›m›zda ise düflman›n yaratt›¤› ortak cephe
ve ortak sald›r›n›n tersine da¤›n›kl›k, kör dövüflü, reka-
bet, basitlikler, bir avuç suda f›rt›na koparmalar ve birbi-
rini yeme vard›r. Kimilerince çok kötümser bir tablo çiz-
di¤imiz söylenebilir. Bunlar› söyleyenler, gerçekçi olma-
y›p, mevcut durumu gizlemek isteyenlerdir. Birlikte yap-
t›¤›m›z, düflmana karfl› birlikte oldu¤umuz hiç mi bir fley
yok? Çok az da olsa, elbette var. Ama bunlar öylesine
az, öylesine istisna ki, genel olumsuzlu¤un içerisinde
kaybolup gidiyor. Oysa Türkiye Devrimci Hareketi’nin
tarihi, faflizm karfl›s›nda dostlu¤un, dayan›flman›n, hatta
enternasyonalizmin güzel ve örnek tav›rlar›na tan›kt›r.
THKP-C ve THKO’nun düflman karfl›s›nda birlikteli¤i ay-
n› üsleri paylaflmalar›, ayn› hedefte birleflmeleri ve Mahir
Çayan’›n “Denizlerin idam› Türkiye Devrimci Hareke-
ti’nin prestijidir” deyip buna uygun politikalar ve eylem
taktikleri gelifltirip, kendi hayat›n› da feda etmesi, dünya
devrimci hareketlerinde az rastlanan ve herkesin hiçbir
komplekse kap›lmadan örnek alabilece¤i tav›rlard›r.
Devrimci dostlu¤un, düflman karfl›s›nda birlikteli¤in özü
bu olmal›d›r. Böyle düflünüyoruz, böyle bak›yoruz ve bu
gözle bugün elefltiriyoruz.
Yanl›fl anlafl›lmas›n. “...Biz hatas›z›z, tan›mlad›¤›m›z
tablonun gereklerini her fleyiyle yerine getiriyoruz...” de-
miyoruz. Bu konuda herkesin ö¤renmesi gereken ve sor-
gulamas› zorunlu olan çok fley oldu¤una inan›yoruz.
Dostluk ve dayan›flma anlay›fl›, 12 Eylül öncesinden
itibaren giderek yok olmaya bafllad›. Bunun yerini, at›lan
her ad›mda birbirini tasfiye etme, birbirine üstünlük sa¤-
Seçme Yaz›lar 85

lama ald›. Niyet bu olunca, birlikte olman›n ve dost ol-


man›n koflullar›n› haz›rlaman›n ve buna uygun davran-
man›n tersine, görünüflte dostluk laf›zlar›n› bolca ederek;
özde ise, düflmanl›k tohumlar›n› ekerek, birlikte olma-
mak için ne gerekiyorsa yap›ld›. Kavgalar, hakaretler, si-
lahl› çat›flmalar, gösteri ve yürüyüflleri provoke etmeler
ve nihayetinde yüzlerle ifade edilen devrimci ve yurtse-
ver yaflam›n› kaybetti. Bu cinayetlerin, çat›flmalar›n, çir-
kinliklerin sahipleri hiçbir zaman bunlar›n nedenlerini
devrimci bir tarzda ele al›p sorgulamad›lar. Ne kendi in-
sanlar›na, ne sola, ne de halka özelefltiri yapmad›lar. Ba-
zen, çok zorunlu olduklar›nda sat›r aralar›nda birkaç öze-
lefltirel kelimeyle geçifltirdiler. Bu yöndeki bütün ça¤r›la-
r›m›z, bütün çabalar›m›z kafalardaki niyetlere çarp›p ge-
ri döndü. Tek kelime cevap verilmedi, üzerinde durulma-
d› Görünüflte art›k, devrimci ve yurtseverler, devrimciler
eliyle öldürülmüyordu. Ama kafa yap›s› aynen duruyor
sadece ortaya ç›kaca¤› koflullar› bekliyordu. 1987’de
Avrupa’da bir bildiri da¤›t›m› olay›nda Devrimci Yolcular
sald›r›yor, hemen silah çekiyor ve kendi arkadafllar› Ay-
d›n Erol’u öldürüyorlar. Olay çok aç›kt›, ama hiçbir arafl-
t›rma yap›lmadan, söylediklerimiz dinlenmeden, yurtd›-
fl›ndan ve ülkeden protestolar, tepkiler birbirini izliyordu.
Baflta Devrimci Yolcular olmak üzere sol, geçmiflteki
pisliklerini kapatmak ve Devrimci Sol’u bu basitliklerle
tasfiye etmenin zeminini yakalam›flt›, kendince. Sonra
ne mi oldu? Devrimci Solcular› öldürme amac›yla silah
çeken Devrimci Yolcu, Ayd›n Erol’u kendisinin, kazayla
öldürdü¤ünü itiraf etti. Sivil toplumcu Murat Belge’den,
en radikal sola kadar herkes, dün bizi lanetlerken, cina-
yet itiraf› karfl›s›nda susmufl, tek kelime etmiyordu. Dü-
flünün, en pespaye burjuva hukukçular› dahi, itiraf karfl›-
s›nda veya yeni bir delilin bulunmas› durumunda bunu
de¤erlendirmeye al›rlar. Ama sol, her nedense Allah r›-
zas› için tek kelime etmiyordu. Anlafl›l›yordu. Cinayeti
Devrimci Sol ifllemifl olsayd›, herkes kendi hesab›na bir
fleyler kazanm›fl olacakt›. Ama Devrimci Yol’un iflledi¤i
86 Dursun Karatafl

ortaya ç›k›nca hesaplar› bozulmufltu. Burjuva adaletin-


den bile geri bir anlay›fl sergilemelerine ra¤men, adalet-
sizli¤i, hatta onursuzlu¤u sineye çekerek susmufllard›.
Ayn› kafa, düflünmeye devam ediyordu. De¤iflen bir fley
yoktu. PKK, “benim nüfuz alan›m” mant›¤›yla dört
TDKP’liyi TEKOfi‹N’in bir önde gelenini ve baflka siyasi
gruptan birini öldürdü. Tepkiler, ürkek, s›n›rl›yd›.
Hiç kimse ciddi bir tav›r almad›. Tersine dalkavukluk
ve adaletsizlik sürmeye devam etti. Ne zaman ki, darbe-
cilik ihaneti ve sald›r›s› ortaya ç›kt›, Kürt milliyetçisinden
bütün sola kadar herkes ayakland›. Darbeci, hain, Dev-
rimci Sol’u tasfiye etmek için yola ç›km›flt›. Tasfiye et-
meyi baflarmal›yd›. Baflarmas› için ellerinden gelen her
fleyi yapt›lar. Destek, dayan›flma, dostluk, koruma tav›r-
lar›yla Devrimci Sol’a sald›r›y›, dolayl› dolays›z, çok çe-
flitli biçimlerde birlikte sürdürdüler. Üslupta, tav›rda, bir-
likte mücadelede düflman› unuttular. Görünüflte, hala
dostuz diyorlard›. Böylesi dost düflman bafl›na, bu nas›l
dostluktur? Dostluk buysa düflmanl›k nas›l bir fleydi?
Her fley belirsiz hale gelmiflti. Yüzlerce cinayetten so-
rumlu olanlar bile demokratl›ktan söz ediyor, sözüm ona
ders veriyor, ihaneti devrimcilik diye göstermeye çal›fl›-
yordu. Öyle ki, Devrimci Sol’a darbe yap›labilir, Devrim-
ci Sol tasfiye edilmeye çal›fl›labilir. Devrimci Sol’cular öl-
dürülebilir, ama Devrimci Sol, kendini savundu¤unda,
tasfiyecili¤e karfl› durdu¤unda lanetlenecek, protesto
edilecek, tecrit edilecek ve tasfiyecili¤in önü aç›lacakt›.
Hesap yanl›flt›. Hainler ve tasfiyeciler, halklar›n mücade-
le tarihi boyunca hiçbir zaman baflar›ya ulaflamam›fl,
ulaflamayacaklard›.
Soldaki ideolojik güvensizlik, pratikte de kendine gü-
vensizli¤i yaratm›fl, yarat›c› olamamay›, taklitçili¤i, flab-
lonculu¤u beraberinde getirmifl ve bu anlay›fl geliflerek
düflmana karfl› birlikte mücadelenin koflullar›n› zorlama,
her ad›mda düflman› y›pratmay› ve alt etmeyi esas alma
yerine, birbirlerine karfl› üstünlük kurma anlay›fl›n› gelifl-
Seçme Yaz›lar 87

tirmifltir. Bu çarp›k düflünce yukar›dan afla¤›ya, siyaset-


lerin taraftarlar›nda adeta bir kültür haline gelmifl, yap›l-
mas› gereken en küçük bir silahs›z eylemde dahi, “derin”
ideolojik ayr›l›klar kendini göstermekte ve o eylemin or-
tak yap›lamamas› için neredeyse gereken her fley yap›l-
maktad›r. Yarat›c›l›k, yapmak için de¤il, yapmamak için
gelifltirilmektedir. Bunlar›n örnekleri çokça s›ralanabilir,
ama sorun anlafl›lmak istenmedikten sonra bu örnekler
çok fley ifade etmezler.
Bugün, görünüflte birçok sol siyasal yap› ortak eylem
ve güç birlikleri yaratamamas›na ra¤men, düzenlenen
gösteri, yürüyüfl, gece ve bazen de, cenaze törenlerinde
yer alma vb. eylemlere kat›lmaktad›rlar. Tepkimizi düfl-
mana karfl› daha güçlü göstermek, birlikte hareketle hal-
ka güven vermek ve yar›n›n iktidar sahipleri oldu¤umu-
zu göstermek büyük önem tafl›rken, pratikte bunun ter-
si görülmektedir. Ve düflman, bu görünüm üzerine politi-
kalar yaparak halk kitlelerine “... ‹flte, size kurtulufl vaat
edenlerin durumu bu, birbirlerini yiyorlar” düflüncesini
vermeye çal›fl›yor ve k›smen baflar›l› da oluyor. Son ör-
ne¤ini Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri ‹stanbul fiube-
leri’nin 2 Temmuz katliam›yla ilgili Ali Sami Yen Sta-
d›’nda düzenledikleri Anma Gecesi’nde gördük. Gece,
tamamen amac›ndan sapt›r›lm›fl, siyasi örgütlerin rek-
lamlar›n› yapt›¤› bir pazara dönüflmüfltü. 2 Temmuz Si-
vas Katliam›, ülkede yaflanan cinayetler, iflkenceler, in-
fazlar, kay›plar, sürgünler her fley bir yana b›rak›lm›fl,
kim daha çok kendini, örgütünün ismini büyükçe yaz›p
gösterecek yar›fl› alm›flt›. Elbette, siyasi yap›lar, demok-
ratik kurulufllar kendi anlay›fllar›na uygun, pankart aça-
bilir, slogan atabilirler. Ama bu, gösterinin amac›n› unu-
tarak hedef sapt›rarak yap›lmamal›d›r. Sorun, birbirine
karfl› güç gösterisi veya reklam üstünlü¤ü de¤il, düflma-
na karfl› birlikteli¤in ve gücün gösterilmesidir, propagan-
dan›n ve ajitasyonun bu temelde güçlendirilmesidir. Ge-
ceyi organize edenleri dinlememek, sald›r›lar, kavgalar
88 Dursun Karatafl

tablonun bir parças› olmufltu. Oligarfli bunu kaç›rmad›


ve yine “‹flte birbirini yiyen sol...” diyerek teflhir etmeye
çal›flt›. fiimdi herkes, kendisine sormal›d›r. Ne kazan›ld›?
Devrim ne kazand›? Geceyi düzenleyenler dostumuz
mudur? Dostumuzsa gerçekten dostlu¤un gereklerini
yerine getirebildik mi? Getirmedikse neden?
Geceyi düzenleyenler, herkesin kendi k›staslar›na gö-
re çok çeflitli yanl›fll›klar ve hatalar yapm›fl olabilirler.
Hatta yer yer, düflmana koz veren, düflman sald›r›lar›na
yeflil ›fl›k yakan tav›rlar içerisine de girebilirler. Tüm bun-
lara karfl›n, hala onlar› dost olarak görüyorsak, orada s›-
n›rs›z davran›fl özgürlü¤ü do¤amaz. Do¤ru gördüklerimi-
zi, ikna etmeye çal›flarak, geceyi sabote edici, düflman›n
sald›r›lar›na ve demagojilerine davetiye ç›kartmadan
yapmak zorunday›z. Ola ki, gece sahiplerini, yapmak is-
tedi¤imiz hiçbir konuda ikna edemeyebiliriz. Bu koflulda
da onlara ra¤men, istedi¤imizi yapma hakk›na sahip
olamay›z. Dost görüyorsak, hala gerici ve düflman ola-
rak görmüyorsak, yap›lmas› gereken; yer yer gerici ze-
mine düflseler bile, onlar› bu zeminden ç›karmakt›r. Bu-
nu zorla veya olumsuz görüntüler yaratarak yapmam›z
mümkün de¤ildir. Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri’nin
düzenledi¤i bu gecede de, geceyi düzenleyenler, bu
olumsuz tav›rlar nedeniyle daha olumlu bir çizgiye gel-
memifl, tersine oligarflinin solu teflhir etti¤i gibi onlar da
bu do¤rultuda propaganda yaparak halk kitlelerini, özel-
likle de Alevi inançta ve henüz yeterince politize olma-
m›fl halk kesimlerini sola karfl› flartland›rmaya çal›flmak-
tad›rlar. Özetle, bu tav›rlar›n sonuçlar› düflman›n kar ha-
nesine yaz›lm›flt›r. Düflman Alevi kesimleri kendi cephe-
sine çekmeye çal›fl›rken, solun, rekabetçi ve eylemi sa-
bote etme pahas›na, kendi örgüt propagandas›n› yap-
mak için kullanma anlay›fl› düflman›n bu takti¤ine hiz-
met etmifltir.
Bugün, Alevi inanc›nda olan halk›m›z›n, düzene karfl›
demokrat ve isyanc› potansiyeli gerek faflizm, gerekse
Seçme Yaz›lar 89

baz› Alevi ç›kar çevreleri taraf›ndan kullan›l›p, devrimci


mücadelenin karfl›s›na konulmak istenmektedir. Bu ç›-
kar çevrelerinin, hesaplar›n› bozacak, Alevi halk›n isyan-
c› potansiyelini daha bilinçli bir flekilde devrimci saflara
ak›tacak politika ve taktikleri benimsemeliyiz. Bu ne-
denle Alevi inanc› etraf›nda ortaya ç›kan saflaflmalar›
dikkate almak ve bu saflardaki gericileri, düzen yanl›la-
r›n› teflhir ve tecrit edip, faflizme karfl› mücadeleden ya-
na kesimleri güçlendirmeliyiz.
Dost gördü¤ümüz güçlerin düzenledikleri eylem,
program ve disiplin anlay›fllar›na kat›lmasak da, onlar›n
bu program ve disiplinlerini bozacak davran›fllardan
uzak durmal›y›z. Zorla pankart açmak, slogan atmak,
gösteri yapmak, kavgaya neden olmak, devrimcili¤in ve
dostlu¤un gere¤i olamaz. Kendine güvenen bir anlay›fl,
halk kitlelerine yönelik propaganda ve ajitasyon faaliye-
tini gösteri, yürüyüfl ve flenliklerde ne pahas›na olursa
olsun pankart açmaya, slogan atmaya indirgeyemez.
Bunu yapanlar gerçekte halk kitlelerine devrimci bir ça-
l›flmayla gitmeyenler, bu çal›flmayla kendilerini halk kit-
lelerine kan›tlamaktan korkanlard›r. Halk kitlelerine,
devrimcilerin, birbiriyle rekabet eden, reklam için didi-
flen güçler olmad›¤›n›, tersine dostlar›n› her koflulda des-
tekleyerek, yanl›fl olanlar› ise, uygun zeminlerde elefltire-
rek göstermeliyiz. Bizim, basit reklamc›l›¤a ihtiyac›m›z
yoktur, her vesileyle kavga ç›kartma ve birli¤i parçala-
ma pahas›na, reklam peflinde olanlar, devrimci iktidar
bilincinden uzakt›rlar. Bu nedenledir ki, solun küçümse-
nemeyecek bir kesimi, dostlu¤un içeri¤ini boflaltm›fl, ey-
lem ve güç birliklerinin önünü t›kam›fl, birbirlerinin a盤›-
n› yakalay›p teflhir etmek için f›rsat kollayan tav›rlar içe-
risine girmifllerdir. Devrimci bir örgüt, ancak, halk kitle-
lerini daha çok örgütleyerek, silahl› ve silahs›z daha çok
eylem düzenleyerek, onbinleri yüzbinlere ç›kartarak
kendi propagandas›n› yapabilir. Propaganda, kitleleri ör-
gütlemektir, onlar› savafla katmakt›r. Bunu yapamayan-
90 Dursun Karatafl

lar, gösteri ve yürüyüfllerde ne kadar büyük pankartlar


tafl›rlarsa tafl›s›nlar, gerçe¤i de¤ifltiremezler. Bu gerçe¤i
sola ve halka götürebilmek için, gerekti¤inde hiçbir slo-
gan atmadan, hiçbir pankart tafl›madan, dost gördükle-
rimizin düzenledi¤i eylem ve çeflitli gösterilere kat›labili-
riz. Onlar› güçlendirebiliriz. Amac›m›z, basitli¤in görül-
mesi ve bu basitli¤in devrime bir fley kazand›rmad›¤›,
tersine zararl› oldu¤unu göstermektir. Türkiye solu,
“pankart açt›rmad›lar...”, “Bildiri da¤›tt›rmad›lar...”,
“Sen öne geçtin...”, “Ben öne geçmeliyim...” gibi düzey-
siz, halk taraf›ndan anlafl›lmayan ve yad›rganan, düfl-
man taraf›ndan ise kullan›lan didiflmelerden ç›kmal›d›r.
Bu didiflmelerden ç›k›lmad›kça ne dostluk, ne eylem ve
güç birlikleri geliflemez. Oysa bugün, çok ciddi sorunla-
r›n tart›fl›lmas› gereken bir süreci yafl›yoruz. Faflizme
karfl› olan herkesi birlefltirebilmek ve savaflt›rabilmek
için çaba harcanmas› gereken bir süreçten geçiyoruz.
Bu basit tart›flmalardan ç›kamazsak veya önce bunlar›
tart›fl›p halledemezsek, pratikte tav›rlar›m›z› düzeltemez-
sek, birlik üzerine söylenen tüm sözler havanda su döv-
mekten öteye gitmeyecektir.
Sol, dostlu¤u, dayan›flmay›, birbirleri için özveride
bulunmay› ö¤renmeden birlikte savaflamaz. Ö¤renmeli-
yiz.
Seçme Yaz›lar 91

8 A¤ustos’ta
Hayat›
Durdural›m

Yay›nland›¤› yer:
Zafer Yolunda KURTULUfi
Say›: 4 / Tarih: 5 A¤ustos 1995

ktidar, Gazi’de yaratmak istedi¤i provokasyonun

‹ bozulmas›, Nurtepe, Okmeydan› direniflleri ve ard›


s›ra do¤an koalisyon krizi sonucu, k›sa bir süre
halk hareketi karfl›s›nda k›smi bir geri çekilme yaflad› ve
yeniden bütün burjuva kesimlerinin ittifak›yla topyekûn
sald›r›ya geçti. Faflizm, geliflecek halk hareketlerini, di-
reniflleri, protestolar› engellemek için sald›r›lar›nda s›n›r
tan›m›yor. Bir yandan Anayasa de¤ifliklikleriyle hala de-
mokrasicilik oyunu oynan›rken, di¤er taraftan MGK’n›n
yani, kontrgerilla merkezinin hiçbir yasa ve kural tan›-
mayan bask› kararlar›, hükümet taraf›ndan uygulamaya
konuluyor. ‹ktidar, Gazi ve birbirini takip eden halk hare-
ketlerinden sonra, ipin ucunu kaç›rma pani¤ini yaflam›fl
ve halk›n direniflinin, bask› ve zulme karfl› baflkald›r›s›-
n›n, hak arama eylemliliklerinin her fleye ra¤men gelifl-
mesi durumunda do¤abilecek tehlikeyi görerek, yeni
bask› kararlar› almakta gecikmedi. Bir yandan ABD ve
Avrupa’n›n demokratikleflme demagojilerine k›smen de
olsa cevap verebilmek için, göstermelik Anayasa de¤i-
flikli¤ine baflvurarak emperyalistlerin deste¤ini kazan›p,
92 Dursun Karatafl

devrimci mücadeleye “terörizme karfl› mücadele” dema-


gojisiyle daha çok sald›rman›n hesaplar›n› yapt›lar. Bas-
k› ve zulüm boyutlanarak sürdükçe, iktidar›n demokrasi-
cilik oyunu halk taraf›ndan her gün biraz daha fazla gö-
rülmekte ve halk, burjuva partilerine olan inanc›n› yitire-
rek, eme¤ine ve onuruna sahip ç›kman›n, hak araman›n
çok çeflitli yöntemlerini düflünmekte ve hayata uygula-
maktad›r. Halk, Anayasa de¤iflikli¤ini, var olan yasalar›,
yarg› kurumlar›n› vb. hemen hiçbir fleyi kendi yaflam›n-
da görmemekte, her türlü bask›y› ve artarak devam
eden sömürüyü yaflamaktad›r. Bu yan›yla iktidar ve halk
birbirlerinden ayr›flmakta ve saflaflma, netleflmeye do¤-
ru gitmektedir. Yaflam› çekilmez hale gelen halk›n, yafla-
mak için direnmekten ve hak almay› ö¤renmekten bafl-
ka hiçbir yolu yoktur. ‹ktidar›n ise, geçici bir süre de ol-
sa tepkileri yumuflatabilmek için halka verebilece¤i hiç-
bir fleyi kalmam›flt›r. Bunun için halk direnmeye, iktidar
ise bask› ve sömürüyü artt›rmaya devam edecektir.
‹ktidar›n ve halk›n içerisinde bulundu¤u bu durumda
TÜRK-‹fi gibi, iflçi s›n›f›n›n mücadelesini durdurmak, bu-
nu yapamazsa geriletmek veya düzen partilerini güçlen-
dirmek için kurulan sendikalar da, sendikal varl›klar›n›
devam ettirebilmek için, iflçi s›n›f›n›n a¤z›na bir parmak
bal çalmay› görev bilmektedirler. TÜRK-‹fi’in tarihi, iflçi
s›n›f›n›n emek mücadelesini çeflitli burjuva partilerini
desteklemek, burjuva partileri platformunda hükümet
de¤iflikli¤i sa¤lamak gibi taktiklerle doludur. Bunun için,
“hükümet istifa” slogan›n› sürekli gündemde tutarak, ye-
rine neyin, hangi hükümetin oluflturulaca¤›n›, iflçi kitle-
lerine söylemezler. TÜRK-‹fi, bu ve benzeri nedenlerle,
sürekli olarak yüksek perdeden direnifl, genel grev söy-
lemleriyle hükümeti tehdit eden tav›rlara girmekle birlik-
te, bu söylediklerini bir türlü yerine getirmez ve iflçileri
oyalamaya devam eder. Ama iflçi kitlelerinin hareketlili-
¤i, burjuva partilerinin ve emperyalizmin ç›karlar›na
denk düfltü¤ü aflamada, kitleleri bu do¤rultuda kullan-
Seçme Yaz›lar 93

maktan çekinmezler. ‹flçi s›n›f›n›n ve halk kitlelerinin


kurtuluflunun, bu iktidar›n y›k›lmas›yla gerçekleflece¤ini
düflünmeyenler, bu hedefe varmak için kitleleri örgütle-
meyen ve bilinçlendirmeyenler, kitlelerin tepkilerini s›-
n›rland›rmak, düzen s›n›rlar›n› aflmamak için her türlü
provokasyon, pazarl›k masas›nda sat›fl dahil hemen her
fleyi yaparlar. Her fleye ra¤men, kitlelerin mücadelesi
kendilerini aflt›¤›nda, hesaplar› bozuldu¤unda, “terörist-
ler, k›flk›rt›c›lar” demagojilerine baflvurarak, kitleleri yal-
n›z b›rak›r ve burjuvazinin silahl› güçleriyle birlikte ope-
rasyon, ihbar, iflten atma dâhil her yönteme baflvururlar.
Bugün ülkemizde TÜRK-‹fi, D‹SK, HAK-‹fi vb. sendi-
kalar, bu tür sendikalar olup, iflçi s›n›f›n›n mücadelesinin
geliflmesine engel olmak için kurulmufltur. Devrimci
sendikac›l›k anlay›fl› gelifltirilmeden, düzen yanl›s› bu
sendikalar›n mekanizmalar› parçalan›p yok edilmeden,
iflçi hareketinin ekonomik, demokratik mücadelesi nihai
kurtulufla hizmet edemez. Bugün, bu sendikalar devlet
deste¤iyle küçümsenemeyecek oranda iflçi kitlesini de-
netimi alt›nda tutmakta ve iflçi s›n›f›n›n mücadelesini en-
gelleyici bir rol oynamaktad›r. Buna ra¤men, iflçi s›n›f›-
n›n artan oranda kötüleflen ekonomik koflullar›n› bile dü-
zeltememeleri ve de devrimci mücadelenin her alanda
geliflmesiyle birlikte iflçileri, yalan ve demagojiyle, hükü-
met de¤iflikli¤i vaatleriyle aldatmakta zorlan›yor ve bir
fleyler yapma gere¤i duyuyorlar. Kapitalizmin derinleflen
krizi kendi kurumlar›n› da iflletmiyor ve zorunlu olarak
kurulufl amaçlar›n›n d›fl›nda ifllevler görmesine neden
oluyor. Sendika a¤alar›n›n niyet ve politikalar› ne olursa
olsun, iflçiler insanca yaflamak, daha çok ezilmemek,
eme¤in hakk›n› almak için mücadele etmek istiyor. ‹flte
devrimcilerin de¤erlendirmesi gereken nokta buras›d›r.
Sendika a¤alar›n›n politik hesaplar›n› bozmak, iflçi s›n›f›-
n›n mücadele içerisinde ö¤renmesi, dost ve düflmanlar›-
n› daha iyi tan›mas› için, kitle hareketlerinin önüne geçe-
rek, do¤ru yönde kanalize etmeyi, sar› sendikac›lar›n
94 Dursun Karatafl

maskesini düflürüp, iflçileri s›n›f bilincine kavuflturmay›


hedeflemeliyiz. ‹flçiler, burjuva partileri veya sendika
a¤alar› vas›tas›yla flu veya bu nedenle harekete geçmifl
olabilir, biz bu hareketi, faflizmin oyunlar›n› bozmak ve
kitleleri bilinçlendirerek, devrimi güçlendirmek için yo-
¤un bir çaba içerisine girerek, desteklemeli ve yönlendir-
meliyiz. Düzen partileri, sendikalar, çok çeflitli meslek
kurulufllar› kitleleri saflar›nda tutabildikleri, yönetebildik-
leri sürece ayakta kalabilirler. Kitleleri onlar›n ellerinden
almal›y›z. Kitleleri onlar›n elinden almak, kitlelerin her
türlü ekonomik, demokratik taleplerine sahip ç›kmak,
e¤itmek, önderlik etmektir.
Biz halk kitlelerine önderlik etti¤imizde ve bunda ›s-
rarl› oldu¤umuzda, kitleler kendi deneyleriyle gerçe¤i
görecek ve düzen örgütlenmelerini aflarak, alternatif ör-
gütlenmelerin nas›l oluflaca¤›n›, bu örgütlenmelerin nas›l
çal›flaca¤›n›, nas›l mücadele edece¤ini kavrayacakt›r.
Bugünkü koflullarda, hiçbir düzen örgütlenmesi halk kit-
lelerinin sorunlar›na çare bulamaz, bask› ve zulmü en-
gelleyemez. Ancak, biz halk kitlelerine gerçe¤i göstere-
mezsek, önderlik etmezsek burjuvazi, yeni söylemlerle,
yeni örgütlenmelerle halk kitlelerinin potansiyelini geri-
letecek, engelleyebilecektir.
‹ktidar, bütün çaresizli¤ine, açmazlar›na ra¤men, em-
peryalizmin de deste¤iyle s›n›fsal ç›karlar›n› sonuna ka-
dar koruyacak ve mücadelenin zafere ulaflmamas› için
her türlü bask› yöntemi baflta olmak üzere ideolojik, psi-
kolojik çok çeflitli taktiklere baflvurarak, kitlelerin müca-
delesini zay›flat›c›, parçalay›c› roller üstlenecektir. Oli-
garfli, herhangi bir halk s›n›f veya tabakas›n›n direnifli,
hak alma eylemlili¤i karfl›s›nda, bu eylemlili¤in güçlen-
memesi, di¤er halk kesimlerinin deste¤ini vermemesi
için, eylemi dar bir alana hapsedip, güçsüz b›rak›p, k›s›r-
laflt›r›p, sonuçsuz b›rakmak istemektedir. Eylem bu flek-
liyle güçsüzlefltirildikten sonra, son bir darbeyle vurup
da¤›tmak, oligarfli için zor olmayacakt›r.
Seçme Yaz›lar 95

Baflta iflçi s›n›f› olmak üzere halk kitleleri, birbirlerini


desteklemeyi, birinin yenilgisinin bütün halk›n yenilgisi,
birinin zaferinin bütün halk›n zaferi oldu¤unu kavraya-
mazsa ve bunu halk kitlelerine anlatamazsak ve bu do¤-
rultuda örgütlenmeler gelifltiremezsek, her s›n›f ve taba-
kan›n di¤er halk kesimlerinin deste¤ini almam›fl eylem-
lilikleri, güçsüz kalmaya mahkûmdur. Ülkemizde istisna-
lar hariç, iflçi s›n›f›n›n ve di¤er halk kesimlerinin müca-
delede birbirlerini desteklemelerine, daha güçlü direnifl
ve eylemlilikler ortaya ç›karmalar›na çok az rastlan›r. Si-
yasi örgütler, meslek kurulufllar› hemen hepsi bu tür du-
rumlarda eylemi güçlendirmek ve düzen karfl›s›na daha
büyük bir güçle ç›kmak kendi d›fllar›nda oluflan eylemin
yenilmesini arzularken, bazen de göstermelik demeçler
veya sembolik ziyaretlerle yetinirler. Zaman zaman da,
faflizme karfl› ilerici ve demokrat olan› ve faflizmi y›pra-
tan, gerileten hareketleri desteklemek gerekti¤i genel
gerçe¤ini unutarak, oligarfliyle birlikte sald›r›ya geçer, k›-
nayan, protesto eden, elefltiren tav›rlar›n› göstermeyi ih-
mal etmezler. Türkiye sol ve halk hareketinin, tarihi bu-
nun örnekleriyle doludur. Bir eylemlilik veya kitle direni-
fli olumsuz sonuçland›¤›nda ise, “...biz demifltik...” sözle-
riyle bafllay›p eylemi yönetenleri mahkûm etmek için
elefltiriler, suçlamalar, ucuz olarak ve bolca yap›l›r. Hiç
düflünmezler, eylemin baflar›ya ulaflmas› için biz ne yap-
t›k? Neden o eylemlili¤i güçlendirmedik? Bu sorulara
cevap aramak ve bulmak yasakt›r! Demagoji çözüm de-
¤ildir. Bugün ç›plak gerçek budur. Faflizm, bar›flç›l
amaçlarla yap›lan her türlü gösteriye dahi, vahflice sal-
d›rmakta ve düzen karfl›s›nda her türlü hareketlili¤i, hak
aramay›, halk hareketini, herkesi susturmak istemekte-
dir. Oligarflinin bu topyekûn sald›r›s› karfl›s›nda, birlikte
direnmek, kim sald›r›ya u¤rarsa u¤ras›n, sahip ç›kmak
ve sald›r›ya u¤rayan kim olursa olsun, kendisi sald›r›ya
u¤ram›fl gibi kabul edilmez ve buna uygun eylem hatt›
oluflturulamazsa, oligarflinin sald›r›lar› daha da pervas›z-
laflarak sürecektir. Oligarflinin sald›r›lar› karfl›s›nda birle-
96 Dursun Karatafl

flik direnifl hatt› oluflturmak ve bu çerçevede halk kitle-


lerinin birleflik mücadelesini gelifltirmek, hiçbir teoriyle
engellenemez ve reddedilemez.
Faflizmin bütün çabalar›na karfl›n, halk kitleleri zulüm
ve sömürü karfl›s›nda birleflmeye ve birlikte mücadeleye
haz›rd›r. Haz›r olmayanlar, bir türlü küçük hesaplardan
kurtulamayan ve iktidar› hedeflemeyen siyasi örgüt
TÜRK-‹fi, 8 A¤ustos’ta ifl b›rakma karar› ald›. KÇSKK
ise, TÜRK-‹fi’in eylemini destekleyece¤ini aç›klad›.
TÜRK-‹fi’in ifl b›rakmay› hayata geçirip geçirmeyece¤i
veya nas›l geçirece¤i, KÇSKK’n›n nas›l destekleyece¤i
henüz belirsiz olmakla birlikte, yaflama geçirilecek en
küçük eylemlili¤i dahi desteklemek, güçlendirmek, halk
kitlelerini, sendika a¤alar›n›n, reformistlerin insaf›na terk
etmemek devrimci görevdir. Devlet sendikas› TÜRK-
‹fi’in ve düzen içi mücadeleyi hedefleyen reformist
KÇSKK’n›n, halk kitlelerinin mücadelesini nas›l ve nere-
ye kadar götürebilecekleri s›r de¤ildir. Bu gerçek biline-
rek aç›klanan eylem program›n› militanca hayata geçir-
mek, gelifltirmek ve di¤er halk kesimlerinin deste¤ini
sa¤layarak, hayat› durduracak ve faflizme korkulu bir
gün yaflatacak tarzda hareket etmeliyiz. Sendika a¤alar›
ve reformistler eylem programlar›n›n düzeni tehdit etme-
den, topyekûn bir mücadeleye dönüflmeden, sessizce
bitmesini isteyeceklerdir. Biz hayat› durdurdu¤umuzda
bütün halk kitlelerini flu veya bu flekilde bu eyleme kat-
t›¤›m›zda, deste¤ini sa¤lad›¤›m›zda sendika a¤alar›n›n
hesaplar› bozulacak, halk hareketi onlar› aflarak gelifle-
cektir.
Bunun için, örgütümüzün bütün kadro ve taraftarlar›,
sempatizanlar›, dostlar› baflta olmak üzere, bütün dev-
rimci-yurtsever, demokrat, ilerici hatta faflizme karfl› ol-
du¤unu söyleyen ‹slam dinini doktrinel olarak savunan
kesimler dâhil herkes, 8 A¤ustos’ta hayat› durdurup, fa-
flizme, halk›n gücünü göstermek için harekete geçmeli-
dir.
Seçme Yaz›lar 97

Fabrikalarda, iflyerlerinde, resmi ve özel tüm kurum-


larda ifl b›rak›l›p meydanlara dökülüp iktidardan zulmün,
sömürünün hesab› sorulmal›d›r. Esnaflar, kepenklerini
indirerek, floförler kontak kapayarak, gecekondularda
kad›nlar, yafll›lar, iflsizler, çocuklar kendi koflullar› içeri-
sinde eylem biçimleri yaratarak, sokaklara dökülerek
hayat› durdurmaya katk›da bulunmal› ve halk›n birlikte
oldu¤unu düflmana göstermelidir.
Ayd›nlar, sanatç›lar, halktan yanay›m diyenler, halkla
birlikte olduklar›n› gösterebilmek için o gün, sokaklarda
olmal›d›rlar. Fabrika önlerinde, iflyerlerinde, gecekondu-
larda, halk›n yan›nda, düflman karfl›s›nda omuz omuza
olmal›d›rlar.
Fabrikalar çal›flmad›¤›nda, bürokrasi ifllemedi¤inde,
dükkânlar al›flverifle kapand›¤›nda, otobüsler, vapurlar,
trenler, taksiler çal›flmad›¤›nda, düflman halk›n yenilmez
gücünü görecektir. Bu gücümüzü gösterebilmek için se-
ferber olal›m. Hayat› durdurman›n tek ve temel yolu, dü-
zenin çarklar›n› döndüren, düzenle ilgili en varsa onlar›
çal›flt›rmamak, bozmak, pasif hale getirmektir.
8 A¤ustos’ta hayat› durdural›m ve kitlelerin mücade-
lesini bir ad›m daha ileriye tafl›mak için görev bafl›na ko-
flal›m.
98 Dursun Karatafl

Neden
B ir l i k
Olunmaz?

Yay›nland›¤› yer:
Zafer Yolunda KURTULUfi
Say›: 5 / Tarih: 12 A¤ustos 1995

ürkiye Sol Hareketi, (buna Kürt milliyetçileri de

T dâhildir) yaklafl›k 30 y›ld›r birlik sorununu tart›-


fl›yor. Bu 30 y›l, bir anlamda Türkiye sol hare-
ketinin tarihidir. Ama hiçbir olumlu sonuç al›nm›yor.
1970’ler öncesi ülkemizde ve dünyada, Sovyetler Bir-
li¤i Komünist Partisi (SBKP), Çin Komünist Partisi (ÇKP)
ve Arnavutluk Emek Partisi (AEP) etraf›nda bafllayan
kamplaflmalar, 1985’lere kadar sürmüfltür. Bu partilerin
düflünce ve kültürlerine göre flekillenen örgüt ve gruplar,
bunlar›n etki alan›ndan, düflünce sisteminden bir türlü
kurtulamam›flt›r. Baflta SBKP olmak üzere, ÇKP ve AEP
politikalar›, dünyay› kendi merkezleri etraf›nda döndür-
mek isteyen, milliyetçi ve faydac› bir çizgi izlediklerin-
den, bu düflüncelerle flekillenen örgütler de, daha kaba
bir biçimde bunlar› taklit etmifl; faydac›l›¤› politikas›zl›¤›,
taktiksizli¤i en do¤ru devrimci çizgi diye savunarak
olumsuzluklar›n nedeni olmufllard›r. Politikada, taktikte,
faflizme karfl› mücadele ve birlik sorununda, baflka ülke-
lerin devrimci hareketlerine bak›flta hep kendi ç›karlar›-
n› esas alarak hareket etmifl, devrimci iktidar, devrim
Seçme Yaz›lar 99

için dayan›flma, birlik, enternasyonal dayan›flma gibi


devrimcilerin savunmas› ve bunu pratikte uygulamas›
gibi temel ö¤eler teorilefltirilerek çarp›t›lm›fl, hatta yok
say›lm›flt›r. Bu oportünist anlay›fl›n as›l sahipleri SBKP,
ÇKP ve AEP’tir. Bu partiler, kendi ç›karlar› do¤rultusun-
da oportünist anlay›fllar›n hayata geçmesi için, gerekti-
¤inde devrimci hareketleri ezmek için faflist cuntalarla
iflbirli¤i yapm›fl, emperyalizmle birlikte olmufl, ç›karlar›-
na uygun düfltü¤ünde ise kendi denetimleri alt›nda tuta-
bildikleri, yönlendirebildikleri hareketleri desteklemifl,
ama ç›karlar›na ters düfltü¤ü noktada ise her türlü
komplo ve ihaneti uygulamakta tereddüt etmemifllerdir.
Büyük politikalar, dünya devriminin ç›karlar› ad›na her
türlü oportünizm, her türlü ihanet, Marksizm-Leninizm
ve enternasyonalizm ad›na meflrulaflm›fl, ülkemizdeki
takipçileri de bu anlay›fllar› uygulamakta cansiperane
çal›flm›fl ve ustalar›n›n iyi birer ö¤rencisi olduklar›n› gös-
termifllerdir. Bugün, sözde birçok siyasi yap›, bu oportü-
nist anlay›fllar›n yerle bir olmas›ndan sonra, geçmifllerini
aflt›klar›n› hatta baz›lar› her vesileyle faydac›, milliyetçi
bu politikalar› lanetlerken, pratikte çok daha ilkelini uy-
gulamaktad›rlar. Bu anlay›fl sahipleri, örgütsel ba¤›ms›z-
l›¤›, halk›n özgücüne dayanarak yap›lacak bir devrim
yerine kendi d›fllar›ndaki güçlere güvenme ve bu güçler
üzerinde sürdürülecek politikalarla iktidar› almay› hedef-
lerler. Nas›l ki, SBKP, ÇKP ve AEP emperyalizm karfl›-
s›nda dünya halklar›n›n güçlerini birlefltirip, yeni devrim-
lerle emperyalizmi geriletmeyi ve yok etmeyi düflünme-
dilerse, takipçileri de, halk güçlerinin birli¤ini sa¤lay›p
faflizmi yenmeyi ve devrimci iktidar› düflünmediler. Her
fley, ya onlar›n merkezinde onlara ba¤l› geliflir ya da
“hiçbir fley olmamal›d›r” fleklindeki devrimci olmayan
düflünceler sistemleflmifl ve bugüne kadar gelmifltir.
Faydac›l›k ve milliyetçilik, kendi ç›karlar›n› esas al›r.
Kendi ç›kar›na hizmet etmeyen herkes, her fley ifle yara-
maz, gereksiz hatta y›k›lmas›, yok edilmesi gereken güç-
lerdir. SBKP, ÇKP ve AEP, bu oportünist anlay›fllar›n›n
100 Dursun Karatafl

gere¤i, esas olarak emperyalizmle de¤il, birbirlerini etki-


siz hale getirmek ve yok etmek için, politikalar ve bu po-
litikalar› çeflitli ülkelerde hayata geçirecek örgütler ya-
ratmay› görev bilmifllerdir. Kendi aralar›ndaki çat›flma-
lar, oldu¤u gibi baflka ülkelere yans›m›fl ve ülkemizde de
onlarca devrimci bu nedenle katledilmifl, örgütler birbir-
lerini karfl› devrimci ilan etmifl, y›llarca k›yas›ya çat›fl-
m›fllard›r. ‹flçi s›n›f›na ve halka güvenmeyen, kendini ye-
nilemeyen, halk› sosyalizmin sorunlar›n› çözmek için se-
ferber etmeyen SBKP gibi örgütler, giderek bürokratlafl-
m›fl, halktan kopmufl, üretmeyen, yozlaflm›fl, tüketici bir
topluluk haline gelmifltir. Halk ve parti karfl› karfl›ya gel-
mifl, halk›n sorunlar›n› çözemeyen partiler, emperyaliz-
min zaferini sa¤lamaya hizmet etmifllerdir. Do¤al ki, par-
ti ile halk aras›nda sürekli bir iletiflimi, halk›n kat›l›m›n›,
partiyi denetlemesini ve partinin yol göstericili¤ini bafla-
ramayanlar, kendine güvensizleflmeye, güvensizlefltikçe
de kapitalizmin etki alan›na girmeye mahkûmdurlar. Ka-
pitalizmin etki alan›na girdikten sonra, Marksizm-Leni-
nizm ad›na kapitalist ekonomi ve politikalar›n, kültürle-
rin yavafl yavafl egemen olmas› zor olmamaktad›r. Mark-
sist-Leninist örgütler, kendilerini sürekli olarak yenile-
mezse, sosyalizmin sorunlar›na da çözüm bulamazlar.
Çözümsüzlük ve kendini yenilememe, yeni çözümsüz-
lükler yarat›r ve baflka düflüncelerin etki alan›na girme-
sini sa¤lar. Baflkalar›n›n etki alan›na girdiler ve yok oldu-
lar.
Geçmiflte faydac› ve milliyetçi politikalar› benimse-
yen örgütler, bugün bu faydac› politikalar›n sahiplerinin
sonlar›ndan gerekli dersleri ç›kartamam›fl, çok çeflitli bi-
çimlerde eski politikalar› uygulamakta ve oluflturulan
kültürü tafl›maktad›rlar. Üslupta, çal›flma tarz›nda, mü-
cadele biçimlerinde, örgütler aras› iliflkilerde ayn› tarz
devam etmektedir. Sanki y›k›lan düflünce sisteminin ül-
kemizdeki tafl›y›c›lar› onlar de¤ilmifl gibi hareket etmek-
te ve dünyay› kendi merkezleri etraf›nda döndürmek is-
Seçme Yaz›lar 101

temektedirler. Do¤ruyu her koflulda savunmak, bu do¤-


ruyu egemen k›lmak, kitlelere benimsetmek, iddial› ol-
mak farkl› fleydir. Kastetti¤imiz bu de¤ildir. Her devrimci
iddial› olmak zorundad›r. ‹ddias›zl›k, iktidars›zl›k demek-
tir. Ama ne yaz›k ki, devrimci iktidar için iddia yok veya
çok zay›ft›r. Her fleyden önce iddial› örgütler devrimin
sorunlar›n› çözmek konusunda cesur ve iddias›n› ger-
çeklefltirmek için kendine güvenli olup, hedefine varabil-
mek için de birlefltirilebilecek bütün güçleri ustal›kla bir-
lefltiren yetene¤e sahip olmal›d›rlar. SBKP gibi partiler-
den al›nan faydac›, benmerkezci ve kendine güvensiz
anlay›fllar devam etti¤inden, iktidar bilinci ve iktidar› al-
mak için gerekli h›rs ve yarat›c›l›k geliflmemifl, bunun
yerine “küçük olsun, benim olsun” anlay›fl› egemen ol-
mufltur. Bu anlay›fl, bu kültür, her iliflkiyi, her olana¤› he-
men tüm ilerici, demokrat, anti-faflist, devrimci, yurtse-
ver güçleri, iktidar› almak için birlefltfltir mek yerine da¤› -
t›c›l›¤›, sekterli¤i, kendini be¤enmiflli¤i yaratm›flt›r. Bu
kültür, devrimi gelifltirmek ve büyütmek için güç ve ey-
lem birli¤i, ittifaklar, dostluk ve dayan›flma yerine, kendi
geliflmesine yarayanlar ve yaramayanlar fleklinde tasnif-
ler yaparak, güç ve eylem birliklerinde, ittifaklarda, ken-
di ç›kar›n› esas al›r. Bu vb. oportünist anlay›fllar›n en ka-
rakteristik özelliklerini geçmiflte Filistin hareketlerinde
gördük. Herkesi kendi ç›karlar› için kullanan, kullanmak
isteyen kafa yap›s› giderek yozlaflt›, tükendi. Özellikle
de, sosyalist sistemin y›k›lmas›ndan sonra da ayakta du-
ramaz hale geldi. Baflkalar›n›n güçlerine güvenme, en-
ternasyonalizm yerine milliyetçilik ve faydac›l›k temel
özellikleri oldu¤undan kendi ayaklar› üzerinde durama-
d›lar. Dayand›klar› d›fl destekler ortadan kalk›nca adeta
aç ve susuz kald›lar. Faydac›l›k ve milliyetçili¤in teorisi-
ni de yapamaz oldular. ‹nanç ve coflku yitimine u¤rad›-
lar. Yaln›zlaflt›lar. fiimdilerde akflam sabah, reel sosyaliz-
me küfür ederek ama bu oportünist anlay›fl› daha kaba
ve ilkel biçimde uygulayan Kürt milliyetçi hareketi, Filis-
tin hareketinin geçmiflini tekrar etmektedir. Dostluklar
102 Dursun Karatafl

ve düflmanl›klarda ölçü, kendi ç›karlar›na hizmet edip


etmemesidir. ‹flte ölçü, kendi örgüt ç›kar› olunca ve her
fley bu temelde düflünülüp buna uygun politikalar ve
taktikler çizildi¤inde ve de her örgüt, grup ayn› anlay›flla
hareket etti¤inde, içinden ç›k›lmaz bir kargafla, rekabet,
sübjektivizm ve nihayetinde çat›flma, flu veya bu flekilde
birbirini tasfiye etme faaliyeti kaç›n›lmaz hale gelir. Geç-
mifl, bu durumun çok çarp›c› ve ac› örnekleriyle doludur.
Kimileri, hala ayn› kafada olup “Ben en do¤ruyum, en
komünistim, benim d›fl›mdaki herkes küçük burjuva-
d›r...” deyip küçük burjuvalar›n program ve disiplinine
uymamak ve onlar›n yapt›¤› her fleyi bozmak görevini
komünistlik zannedecek kadar ahmakça davran›fllar içe-
risindedir. Tabii ki, sen herkesin disiplin ve program›n›
bozmak görevi üstlenirsen o “küçük burjuvalar” da ken-
dilerini savunacak, disiplin ve programlar›n› uygulamak
için gerekeni yapacaklard›r. ‹flte size çat›flma ortam›.
AEP oportünist politikalar›n›n tipik bir görünümü budur.
Güçsüz, kendine güvensiz bir ideolojinin kendini kabul
ettirme çabas›. Ve tabii, kendini en do¤ru görmekle bir-
likte, bu do¤rular› halk kitlelerine kabul ettiremedi¤in-
den, mücadeleyi gelifltiremedi¤inden h›rç›n, sekter ve
güçlü bir savunma içgüdüsüyle hareket etti¤inden sal-
d›rgand›r. “Ben istedi¤imi yapar›m, baflkalar› ise, nas›l
olsa olgun hareket ederler...” diye düflünerek sabr›n ve
sa¤duyunun s›n›rlar›n› zorlar. Reklamc›d›r. Örgüt ad›n›n
propagandas› için hemen her fleyi yapar. Bu noktada
dostluk, ittifaklar, eylem ve güç birlikleri, devrimin ç›kar-
lar› onu hiç ilgilendirmez. Komplekslidir, k›skançt›r. Bu-
nun için rekabette mant›k s›n›rlar›n› zorlayacak kadar
pervas›z hareket eder. Hemen her eylemde, her olumlu
geliflmede “Ya beni de yönetime ortak edersiniz, ya da
yap›lan fleyi bozar›m, sabote ederim” gibi dayat›c›, y›k›-
c› tav›rlar› al›flkanl›k haline getirmifltir. Kendini çok be-
¤enmifltir. Kendisi herhangi bir eylemin yönetiminde ol-
may›nca mutlaka ifller kötü gidecektir. Ve bu nedenle de
bütün “küçük burjuvalar” onun yönetimde olmamas› için
Seçme Yaz›lar 103

büyük çaba harcarlar. Kerameti kendinden menkuldür.


Öyle ki, o, bir yerde konuflunca veya bildiri da¤›t›nca
halk kitleleri hemen harekete geçecek ve o malum kü-
çük burjuvalar› mahkûm edecektir. Bunun için “küçük
burjuvalar” ona engel olurlar. Evet, düflünce tarz› budur.
AEP’den ödünç al›nan bu çi¤ ve kaba düflünceler, farkl›
tonlar tafl›sa da çeflitli örgütlerde hala sürmekte ve her
türlü birli¤in önünde engel durmaktad›r.
Kürt milliyetçi hareketi ise, SBKP’nin faydac›, her fle-
yi kendi merkezinde ele alan düflüncesinin tipik takipçi-
si olup, dost, düflman ve ittifaklar sorununda belirsizlik-
ler yarat›p, hemen her fleyi güncel ç›karlara kurban eden
politikalar izlemektedir. Milliyetçi, milli ç›karlar›n› düflü-
necektir. Milliyetçi çizgide ›srar edildi¤i sürece de, fayda-
c›l›k daha çok teorilefltirilecek ve kal›c› dostluklar, itti-
faklar hiçbir zaman sa¤lanamayacakt›r. O’na göre her
fley politika ve taktik ad›na kullan›l›r ve de¤erlendirilir. ‹t-
tifaklar ve dostluklar bu politikalara hizmet etti¤i oranda
faydac›, aksi halde bir ifle yaramazlar. S›k s›k, eylem ve
güç birli¤i, cephe ça¤r›lar› yaparlar. Baz›lar›n›n kimlerle
ve nas›l oluflturulup oluflturulmad›¤› bile bilinmez. Ba-
zen, ülke prati¤inde varl›¤› görülmeyen bir k›s›m siyasal
yap›larla, devrimci birlikler oluflturduklar›n› aç›klarlar.
Ortak hiçbir eylem yapmadan ve hala yaflay›p yaflama-
d›¤› bilinmeden s›r olurlar. Ciddiyeti yoktur. Bu tür giri-
flimlerle ve örgütlerle sonuç al›nmayaca¤› aç›kt›r. Sonuç
almak için yola ç›k›lmam›flt›r. Solun legal bir partide to-
parlanmas›n› isterler. O parti; anlay›fl›yla, yap›s›yla solu
toparlayamaz. Toparlasa da devrimin yolu orada topar-
lanmaktan geçmemektedir. Yine sonuç al›namaz. Türki-
ye soluna lanetler ya¤d›r›l›r, hakaretler edilir. Beceriksiz,
lanetlenmifl Türkiye soluna alternatif olup, devrim yap-
mak için parti oluflturulur. Bu parti, var m›, yok mu, bel-
li olmaz, sesi-solu¤u ç›kmaz. Türkiye soluna hakaretler
ya¤d›rmaya devam edilir. Öyle ki, herkes devlet yanl›s›-
d›r, hiç kimse devrimci de¤ildir. Sonra bu beceriksizlerle,
104 Dursun Karatafl

devlet yanl›lar›yla anti-faflist cephe kurmak için ça¤r›


yap›l›r. “Nas›l?” sorusu ortadad›r. Bu da olmaz. Tekrar
legal partiye dönülür ve solun legal bir partide birleflme-
si istenir. fiimdilerde nas›l olsa legal particilik moda. Bir-
biri ard› s›ra durmadan kuruluyorlar. Birlefli¤i, ‹P’i, S‹P’i
ve birkaç› daha geriden geliyor. Ve herkes kurtar›c›. Hiç
kimse burnundan k›l ald›rm›yor.
Birlik, ne “...ben komünistim...” deyip kerameti ken-
dinden menkul olanlar›n, taklitçi, çarp›k, sekter düflün-
celeri temel alanlar›n istedi¤i gibi, ne Kürt milliyetçi ha-
reketinin her türü geliflmeyi kendi ç›kar›na göre ele alan
faydac› anlay›fllarla, ne de legal sosyalist partilerde so-
lun birleflmesiyle gerçeklefltirilecek basit bir olgu de¤il-
dir.
‹llegal, legal, silahl›, silahs›z her türlü örgütlenme ve
mücadele biçimini içeren, küçükten büyü¤e do¤ru geli-
flen, somut, yap›labiliri gündeme alan güç ve eylem bir-
liklerinden daha ileri birlikleri hedefleyen bir temelde ele
al›nmayan ve faflizmi y›kmay› hedeflemeyen hiçbir anla-
y›fl, birli¤i sa¤layamaz ve bu konuda düflünceler geliflti-
remez.
Bugün, yap›lmas› gerekenlerin, güç ve eylem birlikle-
rinin asgari zemini; katliamlar, kay›plar, iflkenceler, sür-
günlere karfl› politikalar oluflturmak, halk kitlelerinin
mücadelesini gelifltirmek, her gün biraz daha yoksullu¤a
ve sefalete itilen, her türlü hak ve özgürlü¤ü gasp edilen
halk›n, hak ve özgürlükler mücadelesini örgütleyebil-
mektir. K›saca, faflist terörün ve hak gasplar›n›n karfl›s›-
na halk alternatifini ç›kartmakt›r. Herkesin komünistli¤i,
dâhiyane yetenekleri kendilerine kals›n. Bugün görev, bu
somutta, soyut ve büyük laf›zlara fazla ra¤bet etmeden,
küçükten büyü¤e do¤ru giden, en basit, kolay ve yap›la-
bilir olandan yola ç›karak, eylem ve güç birlikleri olufl-
turmakt›r. Bunun önünde hiçbir engel yoktur. Engel var-
d›r diyenler geçmifl politik, olumsuz miraslar› devam et-
tiriyor olup, her fleyi kendi ç›kar› temelinde ele alan
Seçme Yaz›lar 105

oportünist ve milliyetçilerdir. Devrimci hareket, ne opor-


tünizme, ne de milliyetçili¤e teslim olamaz.
Kürt milliyetçili¤i, her fleyi kendi ç›kar› etraf›nda ele
alan faydac›, oportünist anlay›fl› terk etmeli ve kurtulu-
flun Türkiye faflist iktidar›n› y›kmaktan geçti¤ini anlama-
l›; politika, taktik ve ittifaklar›n› bu temelde oluflturmal›-
d›r. Türkiye solunda, komünist, Marksist-Leninist iddi-
as›nda olan bütün yap›lar kendine dönük, sekter, grup
psikolojisinden ç›k›p, devrim için en genifl ittifaklar poli-
tikas›n›n nas›l hayata geçece¤ini, baflkalar› taraf›ndan
yok edilmek kayg›s›ndan ç›k›p, kendine güvenmeyi ö¤-
renmelidir. Legal particiler, legal partilerle hiçbir yere va-
r›lamayaca¤›n›, Türkiye’de faflizm gerçe¤inin hüküm
sürdü¤ünü, illegal örgütlenme ve silahl› mücadeleyi te-
mel alan bir savafl verilmeden halk›n mücadelesinin ge-
lifltirilemeyece¤ini kavramal›d›rlar. Kuflkusuz, bütün
bunlar birer temennidir. Herkes do¤ru bildi¤i yoldan git-
meye devam edecek ve devrimci mücadele her plat-
formda sürecektir. Tüm bunlara karfl›n, Kürt milliyetçile-
ri, silahl› savafl› temel alanlar ve almayanlar, legal parti-
ciler, faflizme karfl›y›m diyen herkes; somut programlar-
la, hiç kimsenin reddetmeyece¤i hedeflerde, çeflitli mü-
cadele biçimleri temelinde eylem ve güç birlikleri yapa-
bilirler. Bu birlikler içerisinde dostluk ve dayan›flma ilifl-
kileri gelifltirilerek, halk kitleleri içerisinde do¤rular›n ve
yanl›fllar›n kavgas› verilerek mücadele gelifltirilir. Müca-
dele, yeni ayr›flmalar› ve saflaflmalar› gündeme getirir.
106 Dursun Karatafl

De vlet
Se ndikac ›l›¤›
ve ‹flflç
çi S›n›f›

Yay›nland›¤› yer:
Zafer Yolunda KURTULUfi
Say›: 6 / Tarih: 19 A¤ustos 1995

lkemizde iflçi s›n›f›n›n mücadelesi, bu mücade-

Ü lenin nas›l sürdürülece¤i ve devrimde nas›l bir


rol oynayaca¤›n›n sol taraf›ndan yeterince kav-
rand›¤› söylenemez. Kimi anlay›fllar hala iflçi s›n›f› deyin-
ce her fleye muktedir, elindeki sihirli anahtarla her türlü
kap›y› açacak, ülkeyi ve halk› kurtulufla götürecek t›l-
s›ml› bir güç olarak görmektedirler. ‹flçi s›n›f›n›n ideoloji-
si ile iflçi s›n›f›n›n içerisinde bulundu¤u durumu ekono-
mik, sosyal ve kültürel özelliklerini yanl›fl de¤erlendiren
ve bu de¤erlendirme sonucu yanl›fl örgütlenme anlay›fl›
içerisinde olanlar; ne istedikleri gibi bir iflçi s›n›f› hareke-
ti yaratabilmekte, ne de di¤er halk kesimlerini örgütleye-
bilmektedirler. Kendilerine “iflçi s›n›f› devrimcileri” s›fat›-
n› yak›flt›ran ve bu konularda konuflurken, yüksek per-
deden atmay› al›flkanl›k haline getirenler, ne yaz›k ki,
ony›llard›r bir arpa boyu mesafe kat etmemifl, mücade-
lenin geliflimiyle birlikte daha da gerilemifllerdir. Kafakol
iliflkileriyle, çeflitli hesaplarla ellerinde tuttuklar› birkaç
küçük sendikada devlet sendikac›l›¤›ndan farkl› bir tav›r
sergileyemediklerinden; bu sendikalar da iflçi kitlelerinin
Seçme Yaz›lar 107

sorunlar›na çare olamam›fl ve kendi kendilerini tüket-


mifl, yok olmufl veya tabela sendikas› olarak kalm›flt›r.
Soldaki rekabet, parsac›l›k, “küçük olsun, benim olsun”
anlay›fl›, iflçi hareketine de yans›m›fl ve iflçi potansiyeli
devrimci mücadelenin geliflimiyle orant›l› bir türlü örgüt-
lenememifl, esas olarak devlet sendikac›l›¤›n›n yöneti-
minde kalm›flt›r. ‹flçi hareketi tarihinde devrimci direnifl-
lerin yeri çok az olup, bu tarihe devlet sendikac›l›¤› ve
reformizm damgas›n› vurmufltur. Reformizmi, devrimci,
sosyalist s›n›f sendikac›l›¤› söylemlerine ra¤men, devlet
sendikac›l›¤› d›fl›nda tutamay›z. Çünkü iflçi s›n›f›na, dev-
letle çat›flmay›, iktidar› almay› ve di¤er halk kesimleriy-
le birlikte ancak, devrimci zorla iktidar›n al›nabilece¤i
anlay›fl›n› götürmediler, bu do¤rultuda örgütleme yap-
mad›lar. ‹flçi s›n›f›n› hiçbir zaman kararlara ortak etmedi-
ler. Bürokrat, sömürücü bir tabaka olarak iflçi s›n›f›n› sö-
mürdüler, onlardan kesilen paralarla bürokrat yönetici-
liklerini kurumlaflt›r›p kendi yaflamlar›n› düzenlediler.
TKP’nin sendikac›l›k tarihi ve D‹SK içerisinde yapt›klar›
unutulamaz. ‹flçi s›n›f› ad›na cinayetleri, devrimci öncü
iflçileri patronla birleflip iflten att›rmalar›, “goflizm, pro-
vokatör” edebiyat›yla her türlü polisiye önlemlere bafl-
vurmalar›, grev k›rmalar›, reformizmin iflçi hareketinde
yapt›klar›n›n tarihidir. Devlet sendikas› TÜRK-‹fi’le dev-
lete karfl› oldu¤unu söyleyen ve s›n›f sendikac›l›¤›n› sa-
vundu¤unu iddia eden D‹SK aras›nda özde bir fark yok-
tur. ‹flçi hareketini düzen içerisinde tutmak, devlete kar-
fl› yönlendirmemek, gerekti¤inde yurtseverlik edebiya-
t›yla k›flk›rt›c›lara alet olmama demagojileriyle devrimci
hareketin karfl›nda, devletin yan›ndad›rlar. Sa¤duyu,
yurtseverlik, iflçinin ekonomik ç›karlar›n› düflünme ad›-
na, iflçi s›n›f›n›n ekonomik ç›karlar›n› dahi gözetmeyen,
bunlar için bile gerekli radikalli¤i göstermeyen bu sendi-
kalar, gelinen aflamada kitleleri çok daha uzun süre de-
netimleri alt›nda tutamazlar. Her yönüyle derin bir krizi
yaflayan devlet, art›k eskisi gibi kitlelerin az da olsa eko-
nomik sorunlar›n› çözüp, seslerini kesecek, maddi ko-
108 Dursun Karatafl

flullardan da yoksundur. Devlet sendikac›l›¤›, iflçi s›n›f›n›


bilinç olarak donatmad›¤› gibi ekonomik sorunlar›na da
çare bulamad›¤›ndan, iflçilerin yeni aray›fllar içerisine
girmesi kaç›n›lmazd›r.
Geçmiflten bugüne, TÜRK-‹fi, D‹SK vb. sendikalarda
özde bir de¤ifliklik olmay›p, iflçi hareketini devrimcilefl-
tirmeme, s›n›f mücadelesinden uzak tutma anlay›fl› de-
vam etmektedir. Bu anlay›fl› ayakta tutan, sürdüren bü-
rokrat sendikac›lar ve onlar›n kurumlar› ortadan kald›r›l-
madan, iflçi hareketi zaman zaman baz› ileri ad›mlar at-
sa da sistemi hedefleyen mücadele hatt›na girmeyecek-
tir.
Bugün ülkemizde, özgürlük, ba¤›ms›zl›k ve onurlu bir
yaflam için sürdürülen savaflta insanlar›m›z tereddütsüz
yaflamlar›n› feda ederken ve oligarfli çekinmeden katli-
amlara baflvururken; iflçi s›n›f›n› bu kan denizinin d›fl›n-
da tutmak, hatta film seyreder gibi sessizce izletmek iha-
netten baflka bir fley de¤ildir. ‹flçi s›n›f›, halk›n katliam› ve
süregelen vahflet üzerine kendi ekonomik ç›karlar›n› in-
fla etmeyi düflünecek kadar onursuz de¤ildir. Ama bu-
gün, iflçi s›n›f› bu onursuzlu¤a mahkûm edilmifltir. Baz›
olumlu örnekler, bu olumsuz tabloyu de¤ifltiremez. Bir
yandan devlet sendikac›lar›n›n, bir yandan sermayedar-
lar›n bilinç çarp›tmas›, iflsiz b›rakt›rma tehditleri ve dev-
rimcilerin bu alan› örgütlemek için yeterli çabay› göster-
memesi, iflçi s›n›f›n›, s›n›f olma bilincinden uzak tutmufl-
tur.
Devlet sendikac›l›¤›n›n mant›¤›nda, her ad›mda kitle
hareketini biraz daha büyütmek, biraz daha bilinçlendir-
mek, ittifaklar› gelifltirmek ve iktidara yönelme anlay›fl›
yoktur. Anlay›fl bu olunca Gazi’de, Ümraniye’de halk
katledildi¤inde iflçi ve memur sendikalar› sessizce seyre-
derler. Hatta kendilerini sosyalist olarak adland›ran me-
mur sendikalar›, yurtseverlik ad›na kendi yürüyüfl prog-
ramlar›n› dahi iptal ederler. Katliam› lanetlemek, devlet-
ten hesap sormak, halk›n yan›nda olmak onlar›n görevi
Seçme Yaz›lar 109

de¤ildir. ‹flçileri, memurlar› düflünme ad›na, her türlü iha-


neti yapar; yalan ve hile ile ellerinde tuttuklar› kurumlar-
la kitleleri aldatmaya, oyalamaya devam ederler. Devlet
icazetinin d›fl›na ç›kan, ç›kmak isteyen her türlü eylem-
lili¤e ve davran›fla karfl› ç›karlar, gerekti¤inde zorla en-
gellerler. Kitlelerin icazetin d›fl›na ç›kmas› ve bu do¤rul-
tudaki hareketlili¤i, bürokrat yönetimlerinin sonlar› ola-
cakt›r. Bu ç›karlar›n› korumak için her türlü sald›r›ya,
hokkabazl›¤a baflvurabilecek niteliktedirler. Devrimci ör-
gütlere düflmand›rlar. Devletle ayn› a¤›zdan konuflurlar.
Kitlelere, örgütlerden uzak durmalar›n›, aksi halde baflla-
r›n›n belaya girece¤ini ö¤ütlerler. Bu ö¤ütleri dinlemeyip,
“örgüt belas›na bulaflanlar›” aç›ktan veya uygun bir yol-
la tasfiye ederler. Bu konularda uzmand›rlar. Hemen
hepsi, TKP’nin tasfiye ve entrikac›l›k okullar›nda yetifl-
mifllerdir.
Devrimci ‹flçi Hareketi potansiyeli, devlet sendikac›la-
r›n›n tüm bask›lar›na karfl›n geliflkindir. Ama bu potansi-
yel, bu güç, örgütsüz, da¤›n›k olup, kendini ifade etmek-
ten yoksundur. Bunun için de devlet sendikac›l›¤›n›n yö-
netimi alt›nda varl›¤›n› duyuramamakta, ileri gelenleri
parça parça tasfiye edilmekte ve olas› devrimci bir ör-
gütlenmenin radikal bir iflçi hareketinin ortaya ç›kmas›
engellenmek istenmektedir.
Devrimi sadece iflçi s›n›f›n›n yapaca¤›na inananlar, ifl-
çi s›n›f›n›n nitel ve nicel gücünü abartan, ülkemizin dev-
rim yolunu ve mücadele biçimlerini yanl›fl tahlil edenler-
dir. Bu tutumlar› nedeniyle ne iflçi s›n›f›n› örgütleyebili-
yor, ne de devrim yolunda herhangi bir geliflme sa¤laya-
biliyorlar. Devrimimizin temel gücü, halkt›r. ‹flçi s›n›f› da
halk güçleri içerisinde önemli bir güçtür. Ama devrimin
her fleyi de¤ildir. ‹flçi s›n›f›n›n gücünü ve devrimde oyna-
yaca¤› rolü abartmadan ancak, di¤er halk güçleriyle bir-
likte devrimin vazgeçilmez bir gücü oldu¤unu görmeli-
yiz. Bu gerçe¤i unutmadan, iflçi s›n›f› hareketinin örgüt-
lenmesi ve devlet sendikalar›n›n mekanizmalar›n›n par-
110 Dursun Karatafl

çalanarak iflçi hareketinin önündeki barikatlar›n kald›r›l-


mas›, tüm devrimcilerin üzerinde ciddiyetle düflünmesi
gereken önemli bir sorundur. Devlet sendikac›l›¤›n›n or-
tadan kald›r›lmas›, kimilerinin yapt›¤› gibi tek tek sendi-
kac›lar› ikna etmekle, sendika yönetimlerini flu veya bu
biçimde ele geçirerek gerçeklefltirilemez. Bu yol, refor-
mistlerin ve oportünistlerin, ony›llard›r sürdükleri yol
olup, ya yeni sendika bürokratlar› do¤urmufl, ya da tas-
fiyeyle sonuçlanm›flt›r. Sendika yönetimlerini ele geçir-
mek, sendika yöneticilerini ikna etmek için bin bir türlü
sendikac›l›k oyunlar›yla, burjuva partileri gibi, iflçi s›n›f›-
na vaatlerle iflçi s›n›f› örgütlenemez. Devrimci sendikac›-
l›k yap›lamaz.
Tüm engellemelere ra¤men, iflçiler hareketli olup,
al›n terleri ve onurlar› için mücadele etmeye haz›rd›lar.
“Nas›l, hangi örgütlülükle mücadele edece¤iz?” sorular›-
na cevap verdi¤imizde ve iflçilere bunu somut olarak
gösterdi¤imizde, iflçi hareketi devasa boyutlarda gelifle-
cektir. Sendikalar›n, küflenmifl toplant› salonlar›nda de-
¤il, fabrikalarda, meydanlarda, sokaklarda iflçilerle bulu-
flarak, bu hareketlilik içerisinde, bu hareketi engelleme-
ye çal›flanlara karfl› mücadele ederek, örgütleyerek, iflçi
hareketinin çekim merkezini yaratmal›y›z.
‹flçilerin, kendi eylemliliklerinde, örgütlerinde ve gele-
ceklerinde söz ve karar sahibi olmalar› için gerekli me-
kanizmalar› yaratmal›y›z. Sendika bürokratlar›n›n d›fl›n-
da, her fabrika ve iflyerinde, grev yerlerinde, meydanlar-
da, iflçi komiteleri ve iflçi meclisleri, iflçi hareketinin vaz-
geçilmez örgütleri olmal›d›r. Fabrikalarda ve iflyerlerinde
örgütlenen bu komite ve meclisler, iflçilerin söz ve karar
sahibi olmas›n› sa¤layacak, olumlu örnekler yaratarak,
ülke genelinde geliflecek ve sendika bürokratlar›n›n ku-
rumlar›n› y›karak iflçi hareketini özgürlefltirecektir. ‹flçi
hareketinin özgürleflmesi üç-befl kurufl ücret art›fllar›yla
onurlu bir yaflam›n sa¤lanamayaca¤›, tüm halk s›n›f ve
tabakalar›yla birlikte olunmadan, iktidar› alafla¤› etme-
Seçme Yaz›lar 111

den, iflçi s›n›f›n›n kurtuluflunun sa¤lanamayaca¤›n›n gö-


rülmesi demektir.
S›n›fla ilgisi olmayan, s›n›f hareketini engellemek is-
teyen, s›n›f› satan bürokratlara de¤il, tezgâh bafl›ndaki
iflçiye gitmeliyiz. Biz onlara neyi nas›l yapmalar› gerek-
ti¤ini gösterdi¤imizde ve onlar hayat›n içerisinde bunun
olumlu sonuçlar›n› gördüklerinde, kararl›l›klar›, yarat›c›-
l›klar› ortaya ç›kacak ve önüne ç›kan tüm sorunlar› çö-
zerek, halk hareketiyle bütünleflerek, devrim yoluna gi-
receklerdir.
S›radan, ekonomik hak aray›fllar› dahi militan bir mü-
cadele verilmeden devletle kavga etmek göze al›nma-
dan sa¤lanamaz. Ekonomik hak aray›fllar›ndan öte, iflçi
hareketi s›n›f bilincine vararak iktidara yürümelidir. Mili-
tan bir hareket, devleti hedeflemifl bir anlay›fl, hiçbir ey-
lem biçimiyle kendini s›n›rlamaz. Y›llard›r, devlet sendi-
kac›lar› ve reformistler adeta iflçilerle alay ederek, yer
yer iflçileri birer palyaçoya döndürerek, direnifl diye her
türlü saçmal›¤› iflçilere yutturmaya çal›flmaktad›rlar. ‹flçi
s›n›f›, üretimden gelen gücünü kullanmakla birlikte, her
çeflit eylem biçimini de gündemine sokarak, devletin en-
gellemelerini aflacak yollar› bulmal›d›r. ‹flçi s›n›f› grev si-
lah› yan›nda iflgallere, barikatlara baflvurabilmelidir. ‹flçi
s›n›f›n›n, hak aray›fllar› sokaklara ve meydanlara ç›kma-
dan, devletle gö¤üs gö¤üse çat›flmadan, önüne ç›kan
barikatlar› afl›p geçme gelene¤i yarat›lmadan gerçekle-
flemez. Gecekondularda, köylerde halk katledilirken, ba-
rikatlarda savafl›rken izleyici olmay› seçen bir iflçi s›n›f›,
halk›n yan›nda de¤il, objektif olarak halk›n karfl›s›nda
yer alm›flt›r. ‹flçi s›n›f› halk›n hangi kesimi, haks›zl›¤a ve
zulme u¤rarsa, herkesten önce onlar›n yanlar›nda olma-
l›d›r. Kendi ekonomik ç›karlar› için bile militan bir müca-
dele vermeyen, sokaklardan, meydanlardan, iflgaller-
den, devlet güçleriyle karfl› karfl›ya gelmekten kaçan bir
iflçi s›n›f›, iflçi s›n›f› ad›na lay›k olamaz. ‹flçi s›n›f›, ad›na
lay›k olmal›d›r. Ad›na lay›k olabilmek için, ilk görev,
112 Dursun Karatafl

kendi haklar›na sahip ç›kmas› ve kendilerinin yönetece-


¤i, söz ve karar sahibi olaca¤› örgütleri kurmaktan geçer.
Bütün ileri iflçiler, sosyalistler, bürokratlaflmam›fl dev-
rimci sendikac›lar, iflçi hareketini devrimci bir örgütlülü-
¤e kavuflturmak ve mücadeleyi gelifltirmek için seferber
olmal›d›r.
Bir iflçi cephesi yaratmal›y›z. Bu iflçi cephesi; devlet
sendikac›l›¤›yla iflçi hareketinin geliflemeyece¤ini,
Bu sendikalar›n y›k›lmas› gerekti¤ini,
‹flçilerin kendi öz örgütlerini yaratarak söz ve karar
sahibi olmalar›,
‹flçi hareketiyle, di¤er halk s›n›f ve tabakalar›n›n mü-
cadelesinin birbirinden ayr›lamayaca¤›n›, devlete karfl›
mücadele etmeden, militan bir mücadele verilmeden,
hak aray›fllar›n›n sonuçsuz kalaca¤› temelinde, iflçi kitle-
lerinin onaylayaca¤› bir program› gerçeklefltirmeyi he-
deflemelidir.
Seçme Yaz›lar 113

Eminönü
Direniflflii
Bir Okuldu
Yay›nland›¤› yer:
Zafer Yolunda KURTULUfi
Say›: 8 / Tarih: 2 Eylül 1995

minönü Direniflçilerinden Ali ÖZTÜRK, direniflin

E bitirilmesiyle ilgili, sendikac›larla iflçilerin yapt›¤›


toplant›da “Bu ikiyüzlüler hiç utanmadan buraya
kadar gelmifller...” diyor. Do¤ru söylüyor Ali. Devletle kol
kola girenler, grev k›r›c›lar›yla anlaflanlar, düzenlerini boz-
mak isteyen, ilerici devrimci iflçileri iflten att›ranlar, “terörist”
diye iflçileri ihbar edenler, iflçileri yalan ve demagojiyle alda-
t›rlar. Kendi ç›kar›n›, iflçi s›n›f›n›n ç›karlar› diye yutturmak
için elinden gelen ve gelmeyen her türlü flarlatanl›¤›, hileyi
ve ihaneti yapmaktan çekinmezler. Hep ikiyüzlüdürler, yüz-
lerinin biri iflçi haklar›n› savunma ve umut vaat etmedir. Di-
¤eri ise bunlar› yaparken, “‹flçileri nas›l satar›z... ‹flçilerin s›r-
t›ndan daha çok ç›kar nas›l elde ederiz”dir. Bütün yetenek-
leri, yarat›c›l›klar›, kurduklar› iliflkiler, hep buna yöneliktir.
D‹SK, ad›n›n bafl›na devrimci s›fat›n› da eklemeyi ihmal
etmemifltir. TÜRK-‹fi diyecek hali yoktu. TÜRK-‹fi sendika
a¤alar›n›n karfl›s›nda güç olabilmek için farkl› görünmeleri
gerekirdi. Aksi halde TÜRK-‹fi’in ne mal oldu¤unu anlam›fl
iflçiler, kendi sendikalar›nda örgütlenmezdi. Adlar›, sözleri
farkl› olmal›yd›. Ama s›ra uygulamaya gelince bu fark› orta-
ya koymak oldukça zordu. ‹flçiler sat›lmadan, grev ve dire-
114 Dursun Karatafl

nifller k›r›lmadan, devletin yasalar›na boyun e¤ilmeden iflçi-


lerin s›rt›ndan sendika a¤as› olunamazd›. TÜRK-‹fi karfl›s›n-
da devrimci sendikac›l›k yapmak; yasalara, devlete, patro-
na, devletin polisine, faflistine, grev k›r›c›s›na karfl› diren-
mek, gerekti¤inde iflkence görmek, hapislere düflmek de-
mekti. Oysa onlar, sendikac›l›k “m mesle¤ini” kendi ç›karlar›
ve gelecekleri için seçmifllerdi. ‹flçi s›n›f› edebiyat›, sadece
iflçileri sömürmek için bir propaganda arac›yd›. Gündemde,
iflçilerin hak alma mücadeleleri yoksa bu sendikac›lar, sen-
dikalar aras› rekabet ve iktidar muhalefet çeliflkisini de kul-
lanarak, bol keseden iflçi edebiyat› yaparak iflçileri kendi
saflar›nda toplamak için seferber olurlar. Ama direnifl ve
grevler, düzenin çizdi¤i s›n›rlar› aflt›¤›nda veya kendilerine
ra¤men geliflti¤inde her yolu mübah görerek, o direniflin k›-
r›lmas› için ellerinden gelen her fleyi yaparlar. Baflar›l› grev
ve direnifller, olumlu örnekler en çok korktuklar› fleydir.
Baflka iflçilerin de örnek alaca¤› eylemler istemezler. ‹flçileri
e¤iten, politiklefltiren, kendilerine olan güvenlerini gelifltiren,
hak alma eylemlerinin, kurduklar› sendika a¤al›¤› düzenini
y›kaca¤›n› bildiklerinden, bu eylemlerin baflar›s›n›, yay›larak
geliflmesini önlemek için devletle ve polisle dolayl› veya do-
lays›z iflbirli¤ine girerler. Eminönü Direniflçi ‹flçilerinin GE-
NEL-‹fi’te açl›k grevini sürdürürken, sendikadan direnifli
desteklemeleri, bir fleyler yapmalar› gerekti¤ini söylemeleri
karfl›s›nda, Hüseyin Ay›k’›n “... siz buraya gelirken kimden
izin ald›n›z... bize mi sordunuz...” fleklindeki ifadeleri, tasta-
mam devlet sendikac›l›¤›ndan, kendi d›fllar›nda geliflen ve
onlara ra¤men, olumlu bir örnek yaratacak olan direniflin k›-
r›lmas›n› istemekten baflka bir fley de¤ildir. Kendilerine göre
zaten 13. maddeye ra¤men direnifl olmazd›. Ve onlar, dire-
niflin yenilmesiyle di¤er iflçilere “... Biz demedik mi...” diye-
rek, gözda¤› verecek, yasalara ayk›r› direnifller yapt›rmaya-
cak ve iflçi s›n›f›, uslu uslu, devletin ve iflbirlikçi sendikalar›n
verdikleri nafakayla yetineceklerdi. D‹SK Baflkan› R›dvan
Budak, iflçilerin, kendilerinden hesap sormas› ve ihanetle
suçlamas› karfl›s›nda ikiyüzlülü¤ünü bir kez daha gösteriyor
ve “Sendikal hareketin üzerindeki ölü topra¤› maalesef kal-
Seçme Yaz›lar 115

d›r›labilmifl de¤il, Eminönü’nde direnen arkadafllar›m›z›n


eylemine istenilen boyutta destek verilmemifltir...” diyerek,
iflçilerin tepkilerini yumuflatmaya çal›flarak a¤al›¤›n› sürdür-
mek istemektedir. Do¤ru diyor R›dvan Budak. Sendikal ha-
reket üzerindeki ölü topra¤› kald›r›lamam›flt›r. Çünkü bu ölü
topra¤›n› R›dvan Budak gibi sendikac›lar ektiler. Bu ölü top-
ra¤›n› kald›rmak isteyen devrimciler, yine bizzat R›dvan Bu-
dak gibilerinin becerileriyle fabrikalardan, sendikalardan
at›ld›lar, tasfiye edildiler. ‹hbar edildiler. R›dvan Budak’›n
kendisi, direniflçi iflçileri oligarfliye ihbar eden, provokatör
olarak lanse eden, direnifl k›ran bir kiflidir. R›dvan Budak’›n,
12 Eylül öncesi, iflçi s›n›f›n›n önemli direnifllerinden TAR‹fi
direniflinde yapt›klar› unutulamaz. Ne yaz›k ki, Türkiye sen-
dikac›l›k hareketinin tarihi, yüzlerce R›dvan Budak yarat-
m›flt›r ve bunlar hala sendikal harekette etkin konumlarda-
d›rlar. R›dvan Budak gibileri iflçi s›n›f›n› satarak, ona ihanet
ederek, sendikal harekette etkin konumlara gelmifllerdir. ‹fl-
çi s›n›f›n›n yan›nda olan, namuslu, dürüst, devrimci sendika-
c›lar, R›dvan Budak gibilerinin önlerini açmak için, ya hapis-
lere at›l›r, ya da çeflitli ayak oyunlar›yla saf d›fl› b›rak›l›rlar.
Tabii ki, iflçi s›n›f›n› satmaya al›flm›fl R›dvan Budak, Eminö-
nü Direniflinin baflar›yla bitmesini istemeyecek ve bunun
için de desteklemeyecektir. R›dvan Budak’›n ve D‹SK’in,
Eminönü Direniflini desteklemek için elini kolunu tutan kim-
se yoktu. Tersine onlar iflçilerin ellerini, kollar›n› yasalarla,
iflten at›lmayla, aç kalmakla korkutarak ba¤lad›lar. ‹flçilerin
dayan›flma içerisinde olmas›, birbirlerini desteklemesi, dü-
zen sendikac›l›¤›n›n y›k›lmas› ve iflçilerin bilinçlenmesi de-
mektir. Bunun için, onlarca iflçi direnifli ve grev, devlet ve
sar› sendikac›l›k karfl›s›nda yaln›z kalarak, ya zamana yay›-
larak çözülmekte ya da tam bir baflar› elde edemeden, baz›
kazan›mlarla yetinerek bitmektedir.
Eminönü Direnifli, bu direnifllerden biriydi. Sendikac›lara
ra¤men hayata geçirildi. Bafllang›çta, sendikac›lar bu dire-
nifli önemsemediler. Nas›l olsa di¤er sendikac›lar ve iflçiler
taraf›ndan desteklenmeyecek ve devletin de bask›s›yla di¤er
116 Dursun Karatafl

direnifller gibi, k›sa sürede bitecekti. Baflta D‹SK ve GENEL


‹fi olmak üzere sendikac›lar bu direnifle tamamen ilgisiz kal-
m›fl dahas›, “sonuç alamazs›n›z” diyerek iflçiler üzerinde
olumsuz etki yaratmaya çal›flm›fl ve direnifli bitirmeye zorla-
m›fllard›r. Ama baflta Eminönü Direniflçilerinin kararl›l›¤› ol-
mak üzere, halk›n çeflitli kesimlerinin, baz› demokratik ör-
gütlerin deste¤iyle, Eminönü Direnifli, kararl› bir flekilde sür-
meye ve gündemi meflgul etmeye devam ettikçe Çetinsaya,
resmi devlet güçleri ve sendikac›lar direnifli k›rmak için da-
ha aktif hareket etmeye bafllad›lar. Çetinsaya’n›n ve devle-
tin ideolojik, psikolojik, fiziki bask›lar› yan›nda, D‹SK de di-
renifle hiçbir destek vermeyerek ve de iflçileri olumsuz etki-
leyen propagandalar›yla direnifli bitirme faaliyetlerini h›zlan-
d›rd›.
Eminönü iflçileri, aileleriyle, çocuklar›yla, yarat›c›l›klar›y-
la kendilerini iflyeri önünde pasif bir oturma eylemine mah-
kûm etmemelerine ra¤men, baflta kendi iflkollar›ndaki iflçi-
ler olmak üzere, birçok iflyeriyle ve de baflka yerlerde dire-
niflte olan iflçilerle birlikteli¤i, dayan›flmay› gelifltiremediler.
Hemen her ad›mda gerici sendika yasalar›n› gerekçe göste-
ren, dayan›flma ve direniflten kaçan devlet sendikac›lar›n›
karfl›lar›nda buldular.
Halk›n çeflitli kesimlerinin destekleri, direnifl ziyaretleri
ve küçük maddi katk›lardan öteye gitmedi. Devletin bask›-
s›, D‹SK’in olumsuz propagandalar›, maddi zorluklar, birçok
iflçinin direniflten kopmas›na neden oldu. ‹flte bu koflullarda,
devlet provokasyon ve sald›r›lar›yla direnifli da¤›tma ope-
rasyonuna baflvurdu. ‹flçiler, iflyeri önündeki direnifl mevzi-
sinden kopart›ld›. Direnifl, D‹SK, Çetinsaya ve devlet güçle-
ri taraf›ndan kuflat›ld›. Direniflçi iflçiler, iflçi dayan›flmas›n›n
sa¤lanamad›¤›, sendikac›lar›n desteklemedi¤i ve direniflten
kopmalar›n bafllad›¤›, umutsuzluk rüzgârlar›n›n esti¤i bu
aflamada, kuflatmay› yarmak için, ölüm orucu silah›na bafl-
vurdu. Baflka eylem biçimlerine baflvurulamaz m›yd›? Tart›-
fl›labilir. Çeflitli iflgaller, direnifli kamuoyunda yeniden güncel
hale getirecek, çok çeflitli eylem biçimleri düflünülebilirdi.
Seçme Yaz›lar 117

Ama bu eylemlerin hemen hepsi, Eminönü direniflçilerinin


ve direnifli destekleyenlerin s›n›rl› katk›lar›yla yap›lacak, ge-
nifl kesimlerin dayan›flmas›n› sa¤layamayan eylemler ola-
cakt›. Bu nedenle Eminönü direniflçilerinin ölüm orucuyla
kuflatmay› yarmak istemeleri do¤rudur. Direniflçiler kuflat-
may› yard›lar. Herkesin bitti gözüyle bakt›¤›, hatta burjuva
bas›n›n “bitti” diye ilan etti¤i direnifl, ölüm orucuyla kararl›
bir flekilde sürmeye bafllad›. ‹flçi düflmanlar›n›n sevinçleri bir
kez daha kursaklar›nda kalm›flt›r. Ama gelinen aflamada di-
renifl, ya flehitler vererek daha uzun bir sürece yay›larak, ifl-
çilerin daha fazla ekonomik kozlar› yan›nda esas olarak da
‹flçi S›n›f› Hareketi Mücadele Tarihine yaflamlar›n› ortaya ko-
yarak, sendikac›lara ra¤men kazand›klar› bir zafer olarak
geçecek, ya da ölümler olmadan bitirilecekti. Direnifl, iflçi
düflmanlar›n›n a¤›r bask›s› alt›nda kararl› bir flekilde sürmüfl,
birçok eylem biçimini hayata geçirmifl, ama mevcut nesnel
koflullarda, iflçi kitlesinin içinde bulundu¤u örgütlenme ko-
flullar›nda elde edilen kazan›mlarla yetinilerek bitirildi.
Eminönü Direnifli, bütün iflçi düflmanlar›na karfl› yap›l-
m›fl bir direnifl olup, direnifl sonunda, büyük bir zafer elde
edilmemiflse de yenilmemifllerdir. Tersine, sendikac›lara,
yasalara ve devlete ra¤men, direnilebilece¤ini ve birçok ka-
zan›m elde edilebilece¤ini göstermifllerdir.
‹flbirlikçi sendikac›lar, patronlar, devletin bask›lar› karfl›-
s›nda iflçi direniflçileri, bir k›s›m kazan›mlarla yetinmeye,
yaln›z kalmaya mahkûm mu olacaklard›r? Hay›r, tüm olum-
suzluklara ra¤men, ç›k›fl yolu vard›r. Genelde, iflçi hareketi-
ni, iflçi cephesi perspektifiyle, fabrikadaki, iflyerindeki dire-
nifl ve grevdeki iflçiye dayanarak örgütlemeli ve sendika bü-
rokratlar›n›n denetimi d›fl›na ç›kmal›d›r. Direnifl ve grevlerle
dayan›flma bilincini yaratmal›y›z. Sendikac›lar, nas›l direnifl-
leri, iflçi ve halk desteklerinden yoksun b›rak›p, güçsüzleflti-
rip, tecrit edip, yenilmesini istiyorlarsa, biz de sendikac›lara
ra¤men iflçilerin ve halk kitlelerinin güçlü dayan›flma örnek-
lerini yaratarak, sendikac›lar› yaln›z b›rak›p tecrit etmeliyiz.
Elbette, bunlar birkaç günde çözülecek sorunlar de¤ildir. ‹fl-
118 Dursun Karatafl

çi örgütlenmelerinde, propaganda ve ajitasyonunda bu dü-


flünce temel al›narak, tek tek direnifllerle ilgili yap›labilecek
daha fazla fleyler vard›r.
Eminönü Direnifli’ni ele al›rsak; bafltan itibaren birçok
eksiklik kendini göstermifl ve direnifl süresince de afl›lama-
m›flt›r. Sendikan›n örgütlü oldu¤u iflyerlerinden destek dire-
niflleri örgütlenmemifltir. Di¤er iflçi direnifllerinden ve halk
kesimlerinden destek istemek için ›srarla gidilmemifltir. Pro-
paganda da k›s›rl›k hâkim olmufltur. Bunlar yap›lamad›¤›n-
dan, iflçilerin destek direniflleri sa¤lanamam›flt›r. Halk›n des-
te¤i ise, ziyaretler ve baz› katk›larla s›n›rl› kalm›fl, kitlesel ey-
lem boyutunda deste¤e dönüflmemifltir. Patrona, direnifl k›-
r›c›lar›na, tafleron firmaya, iflçi düflmanlar›na karfl› radikal
tav›rlar alarak morallerini bozma, cüretlerini k›rma ve etki-
siz hale getirme yöntemlerinde eksik kal›nm›flt›r. Direnifl ve
grevlerde, eylemi k›rmaya çal›flan herkes, iflçi düflman› ka-
bul edilerek, her türlü eylem biçimiyle, devrimci fliddetle et-
kisiz hale getirilerek engel olmaktan ç›kar›lmal›d›r. Bu konu-
da reformizmin “... Aman direnifl provoke olur...” saçmal›k-
lar›n› bir yana b›rakarak, kararl› bir flekilde iflçi düflmanlar›-
n›n üzerine gidilmelidir. Direniflin eksiklikleri, yap›lmas› ge-
rekenler üzerine birçok fley söylenebilir. Ama belirleyici
olanlar bunlard›r.
Eminönü Direnifli, baflta Eminönü Direniflçi iflçileri ol-
mak üzere, iflçileri, hak ve özgürlükler mücadelesi içerisin-
de olan hemen herkesi e¤iten bir okul ifllevi görmüfltür. Emi-
nönü Direniflinin ö¤rencileri art›k birer usta direniflçidirler.
Eminönü Direnifl Okulunda yetiflen militan iflçiler, direnifl
derslerini iflçi s›n›f›na tafl›mak, henüz sendika a¤alar›n›n ger-
çek yüzlerini görmeyen iflçilere bunlar›n gerçek yüzünü gös-
termek ve iflçi cephesini örgütlemek için seferber olmal›d›r-
lar. Eminönü Direnifli’nden ö¤rendiklerinizle dostu ve düfl-
man› daha iyi tan›man›zla flimdi daha güçlüsünüz.
Seçme Yaz›lar 119

Dublin
Toplant›s›nda
Olmak
Yay›nland›¤› yer:
Zafer Yolunda KURTULUfi
Say›: 9 / Tarih: 9 Eylül 1995

KK, “Dublin toplant›s›nda yer almak isteriz, bi-

P zim de söyleyeceklerimiz var” diyerek, iflbirlikçi-


li¤i, ihaneti nedenleriyle, KDP’ye karfl› bir sald›-
r› hareketi bafllatt›. PKK, bu sald›r›s›n› gerekçelendirir-
ken, birçok fley say›yor ama bu gerekçeler içerisinde ön
plana ç›kan, Irak ve Ortado¤u’da ABD’nin planlar› ve bu
plan›n bir parças› olarak da gündeme sokulan Dublin
toplant›s›d›r. Dublin toplant›s› ile ilgili ABD senaryolar›
olarak birçok plan tart›fl›lmakla birlikte, ABD’nin Kürt
sorununa ilgisini daha da artt›rd›¤›, Ortado¤u’daki ç›kar-
lar› çerçevesinde Barzani ve Talabani ile bu sorunu “çöz-
mek” istedi¤i görülmektedir. Keza, Türkiye oligarflisinin
‹ran’›n, Suriye’nin, Irak’›n Kürt sorunu temelinde farkl›
hesaplar› gere¤i, farkl› planlar› var. ABD’nin bu ülkelerle
olumlu ve olumsuz iliflkileri sonucu, gerek bu ülkeler, ge-
rekse Ortado¤u’da farkl› ülkeler nezdinde emperyalist
hesaplar› kapsayacak flekilde, Dublin toplant›s›n› düzen-
ledi. Dublin toplant›s›n›n, ABD’nin planlar› sonucu yap›l-
d›¤› kimse için s›r de¤ildir.
Do¤rudur; KDP izledi¤i politikalarla, taktiklerle, girdi-
¤i iliflkilerle, Kürt halk›na defalarca ihanet etmifltir. Yurt-
120 Dursun Karatafl

severlerin, halk›n kan›n› ak›tmaktan çekinmemifltir. Ama


Kürt ulusal hareketinin ve milliyetçi örgütlerin, otuz-k›rk
y›ll›k tarihi incelendi¤inde, bu örgütlerin birbirleriyle ça-
t›flmalar›, Kürdistan’›n baflka parças›nda Kürt halk›n›
ezen iktidarlarla iflbirli¤i, hemen hepsinin ortak tavr› ol-
mufltur. Görünüflte herkes Kürt halk›n›n ulusal ç›karlar›-
n› savunmakta, bunun için ölmekte, öldürmekte, savafl-
makta, hatta bütün yaflam›n› Kürdistan’›n kurtulufluna
adamaktad›r. Kürt halk›n› öyle çok düflünüyorlar ki, bafl-
ka bir ülkenin ilhak› alt›nda bulunan Kürt halk› ezildi¤in-
de, soyk›r›ma u¤rad›¤›nda, kendi yaflad›klar› bölgedeki
Kürt halk›n›n ç›karlar›n› ileri sürerek, bunlara sessiz kal-
makta ve o zulüm yönetimiyle iflbirli¤i yapmaktan, des-
tek almaktan çekinmemektedirler. Bununla da yetinme-
yerek, ayn› bölgedeki milliyetçi örgütler, yine Kürt ulusal
ç›karlar› ad›na birbirleriyle k›yas›ya çat›flmakta ve bin-
lerce insan› öldürmekte tereddüt etmemektedirler. fiu
aç›k ki, laf›zlar› ne olursa olsun, hiçbir Kürt milliyetçi ör-
gütü bütün olarak Kürt halk›n›n ulusal ç›karlar›n› ön pla-
na alarak hareket etmemifl ve on y›llard›r sürekli olarak,
Ortado¤u’daki dengeleri göz önüne alarak geçici ittifak-
lar ve güçlenme hesaplar› yaparak, dolayl› veya dolay-
s›z, emperyalizmle, Kürt halk›na meflru haklar›n› tan›-
mayan baflka iktidarlarla iflbirli¤i yapm›fllard›r. Kürt hal-
k›n›n genel ç›karlar›na s›rt çevirmifl ve kendi bölgelerin-
de bu güçlere dayanarak iktidar olmak istemifllerdir. “Be-
nim de devletim olsun” daha do¤rusu, hükmedebilece¤i
bir bölge ve halk istemi, milliyetçi kafa yap›s›n›n kaç›n›l-
maz sonucudur. Milliyetçiler, iktidar için, ilkesiz, ç›karc›
iliflkilere girmekten çekinmez.
Dublin toplant›s›, milliyetçili¤in düflünce tarz›n›n, ç›-
karc›l›¤›n›n ve bu kafa yap›s›n›n emperyalizm olgusunu
anlayamamas› nedeniyle ortaya ç›kan bir durumdur.
ABD emperyalizmi, Fransa, ‹ngiltere, Almanya vb. bir-
çok emperyalist ülke, bugün dünyan›n birçok bölgesin-
de bu tür milliyetçi düflünceler üzerine hesaplar yaparak
Seçme Yaz›lar 121

savafllar gelifltirmekte, kendi aralar›ndaki rekabeti bu


yolla sürdürmek istemekte ve bunun için halklar› birbir-
lerine k›rd›rarak, güçten düflürmektedir. Hiçbir halk›n
emperyalizme dayanarak, onlar›n deste¤i ve planlar›yla
de¤il özgürlü¤e, özgürlü¤ün k›r›nt›lar›na bile sahip olma-
s› mümkün de¤ildir. Emperyalizmin planlar› içerisinde
halklar›n kurtuluflunu sa¤layaca¤›n› düflünenler ve buna
uygun strateji ve taktikler gelifltirenler, ne birbirleriyle
çat›flmaktan kurtulabilir ne de emperyalizmin çözüm
planlar›n›n d›fl›na ç›kabilirler. Barzani ve Talabani’nin
geldi¤i nokta budur. Daha bafltan emperyalizme karfl›,
cepheden tav›r alarak ve de halklar›n birlikteli¤i ve dev-
rimci bir iktidar için düflünülmeyen her mücadele, yenil-
giye veya emperyalizme teslimiyete mahkûmdur. Bu
çizgi terk edilmedi¤i sürece baflar›s›zl›k, yenilgiler ve iha-
netler devam edecek, “emperyalizmin güvencesi ve des-
te¤i olmadan kurtulufl olmaz” teorisi yap›lacak ve kitle-
lere emperyalist çözüm kabul ettirilmeye çal›fl›lacakt›r.
Yaklafl›k k›rk y›la varan Barzani ve Talabani’nin mücade-
lesinin sonucu Dublin’deki teslimiyettir. Irak’taki Kürt
halk›, bu örgütlerin milliyetçi politikalar› nedeniyle ade-
ta, emperyalizmin oyunca¤› olmufl, zulüm ve sefaletin
yan›nda, k›r›larak, birbirlerine k›rd›r›larak, bu politikala-
r›n yol açt›¤› iflbirlikçili¤in ac› sonuçlar›n› yaflamaktad›r-
lar. Evet, Dublin toplant›s› ihanetin aç›k ve resmi belge-
sidir. Dublin toplant›s› bundan böyle de, milliyetçi örgüt-
lerin, iflbirlikçilik politikalar›n›n ve emperyalist hege-
monyan›n Kürt halk› üzerindeki devam› demektir.
PKK, “Dublin toplant›s›nda biz de olmal›yd›k, bizim
de söyleyeceklerimiz var” derken, ayn› zamanda Kürt
halk›n›n kurtuluflunu emperyalist çözümlerde gördü¤ü-
nü belirtmifl oluyor. PKK, Dublin toplant›s›n› ihanet ola-
rak de¤erlendiriyorsa, ABD emperyalizminin düzenledi-
¤i, flu veya bu biçimde emperyalist sistem içerisinde,
kendi ekonomik, politik ç›karlar›na hizmet eden ve bu
do¤rultuda bir Kürt federe devletinin dayat›ld›¤› bir top-
122 Dursun Karatafl

lant›da bulunmak istememeliydi. Tersine, “Bu toplant›


emperyalizmle iflbirli¤i yapanlar›n, hainlerin toplant›s›-
d›r, bu tür toplant›lar bizim yerimiz de¤ildir” diyerek em-
peryalizmle aras›na kal›n duvarlar çekmeliydi. PKK, bu
devrimci yaklafl›m›n tersine “biz de olmal›yd›k” derken,
Kürt halk›n›n özgürlü¤ünü emperyalist dayatmalar›n ve
onlar›n çizdi¤i s›n›rlar d›fl›nda düflünmedi¤ini göstermek-
tedir. Elbette bugün, Barzani ve Talabani gibi PKK’nin de
emperyalizmle ayn› tür iliflkiler sürdürdü¤ünü söylemek
mümkün de¤ildir. Ama çeflitli farkl›l›klara ra¤men, milli-
yetçi bak›fl aç›s› egemenli¤ini korudu¤undan, kurtulufl
Ortado¤u’daki dengeler ve emperyalistlerin bu denge-
lerde oynayacaklar› rol üzerine kuruldu¤undan, üretilen
politika ve taktikler, bu sistemin d›fl›na ç›kamamaktad›r.
Tersine, emperyalizmin deste¤ini almak ve güçlenmek
temelinde hareket edilmektedir. Dublin’de olmak iste¤i
de bunun sonucudur, PKK, bir süredir Avrupa emperya-
listlerinin, özelde de ABD emperyalizminin deste¤ini al-
mak için çaba sarf etmektedir. Mücadeleye bafllad›klar›
tarihten günümüze kadar, emperyalistleri karfl›lar›na al-
mamak için hiçbir emperyalist hedefe dokunulmam›flt›r.
Öyle ki, bu destek için zaman zaman ABD’nin halklar›n
kültürlerine nas›l de¤er verdi¤i övgülerinin yap›lmas› da-
hi ihmal edilmemifltir. Özenle emperyalist ç›karlara zarar
vermeme, emperyalizmi karfl›lar›na almama ve deste¤i-
ni kazanmak için biraz da kabaca yap›lan bütün politika-
lara ra¤men, emperyalizmin flimdilik tercihini Barzani ve
Talabani’den yana yapmas›, PKK için uyar›c› olmufltur.
PKK’nin Dublin sürecinden d›fllanmas›, yeni açmazlarla
karfl› karfl›ya kalmas› demektir. ‹flte PKK, Kürt halk›n›n
özgürlük sorununu, emperyalist sistemin d›fl›nda görme-
di¤inden, Dublin sürecine veya benzerlerine dâhil olmak
için, milliyetçiler aras› iktidar savafl›na baflvurdu.
PKK’nin KDP hedeflerine sald›r›s› ihanet ve iflbirlikçilik
gerekçelerinden öte, esas olarak bu temelde ele al›nma-
l›d›r. Talabani de Barzani’den daha masum bir iflbirlikçi
de¤ildir. Ama güç dengeleri ve çeflitli hesaplar gere¤i,
Seçme Yaz›lar 123

Talabani de¤il, Barzani hedeflenmifltir. Talabani ise, flim-


dilik deste¤inden faydalan›larak, gelecekte yeni bir ça-
t›flmaya kadar “dost” olarak görülecektir. Milliyetçiler
aras› iktidar savafl›, birinin kesin egemenli¤ine kadar hiç
bitmeyecek ve farkl› koflullarda yeni dostlar ve yeni düfl-
manlar yaratarak sürecektir. PKK, KDP’ye karfl› yeni
tavr›yla emperyalizme “ya Dublin sürecinde ben de olu-
rum, ya da bu oyunu bozar›m” anlay›fl›yla hareket et-
mektedir. Emperyalizme kesin tav›r al›nmad›kça, em-
peryalistler için uzlafl›lacak örgütün hangisinin olup ol-
mayaca¤› çok önemli de¤ildir. Onlar kendi ç›karlar›n›n
güvenli¤ini ve gelece¤ini hesap ederek hareket edecek-
lerdir. fiimdi PKK, sürece dâhil olmak ve Irak’taki Kürt
iktidar›nda söz sahibi olabilmek için silaha baflvurmufl-
tur. Ama amaç emperyalizme karfl› savafl olmad›¤›ndan,
emperyalizme de¤il, Barzani’ye vurmufltur. Emperyaliz-
min tercihi, bu güçler aras›ndaki savafl›n sonucuna göre
yeniden flekillenecektir. PKK da bu süreçten güçlü ç›k›p,
söz sahibi olmak istemektedir. Emperyalizmin ç›karlar›-
na dokunmad›kça da emperyalizm, bu güçler aras›nda
tercih yapmakta zorlanmayacak, kendisi için en faydal›
ve güçlü olandan yana tav›r alacakt›r. PKK, bu süreci 15
A¤ustos At›l›m›na benzeterek oldukça önemli görmekte-
dir. Evet, önemlidir. Bu sürecin PKK’yi, emperyalist sis-
tem içerisinde çözüm aray›fllar›n› ve bu do¤rultudaki po-
litikalar›n› derinlefltirilece¤i gibi, bu çerçevedeki politika-
lar›n çözümsüz oldu¤unu görüp, emperyalizme karfl› ta-
v›r al›fla da götürme olas›l›¤› vard›r. PKK, Barzani ve Ta-
labani’nin politikalar›n› ve bu politikalar›n ony›llarca ne
sonuçlar do¤urdu¤unu, bugün hangi aflamaya vard›¤›n›
do¤ru tahlil ederse, tav›r almadan, onlara karfl› savafl-
madan, Kürt halk›n›n özgürlü¤ünün sa¤lanamayaca¤›n›
daha erken görür. Ama bugünkü politikalarda ›srar eder-
se, Dublin vb. toplant›larla Kürt halk› emperyalistlerin
ekonomik, politik ve askeri yönetim ve denetiminden
kurtulamayacakt›r. Sorun, PKK veya KDP’nin hakl›l›¤›
haks›zl›¤› veya kimin önce sald›rd›¤›, soyut “kardefl ka -
124 Dursun Karatafl

n›” edebiyat›yla aç›klanamaz. Sorun, kim hangi politika-


n›n savunucusudur ve ne sonuçlar yaratmak istiyordur.
Elbette, emperyalizmle aç›k iflbirli¤ine girilmedi¤i, fa-
flizm ve emperyalizme hizmet edilmedi¤i sürece o örgüt,
desteklenmelidir. PKK bu konumdad›r. Barzani ve Tala-
bani’nin ise, ihaneti aç›kt›r. Ama PKK, iflbirlikçiler içeri-
sinde tercih yapm›flt›r. Politika ve taktiklerinde, kimin ne
zaman dost ve düflman oldu¤unun belirsiz oldu¤u Orta-
do¤u politikalar›na göre hesaplar yapmaktad›r. Bu ne-
denle, bugün dost olanlar›n yar›n düflman ve iflbirlikçi ol-
mamas› için hiçbir neden yoktur. Bu politikalardan ve
taktiklerden vazgeçilmesi için anlay›fl de¤iflmelidir. Anla-
y›fl de¤iflmedikçe de, taktik ad›na bugün iflbirlikçi deni-
lenler, yar›n dost, bugün dost denilenler ise, yar›n iflbir-
likçi ve hain olacaklard›r. Ve bu güçler aras›ndaki iktidar
savafl› çeflitli nedenlerle tekrar tekrar ortaya ç›kacak ve
sürecektir. Emperyalizm ise, halklar›n kültürlerini, de-
mokrasiyi, insan haklar›n› savunma ad›na, halklar› bir-
birlerine k›rd›rarak bu zeminde politikalar üretecek, sö-
mürü ve zulmünü devam ettirecektir.
Seçme Yaz›lar 125

Emper yalizme ve
Faflfliizme Karflfl››
Savaflflmm ay an
Vatansever
De¤ildir

Yay›nland›¤› yer:
Zafer Yolunda KURTULUfi
Say›: 10 / Tarih: 16 Eylül 1995

ütün ülkelerin devriminde, bütün mücadeleler-

B de, yüksek bir vatanseverlik duygusu, büyük


bir halk sevgisi olmadan ve ulusal de¤erler ta-
fl›nmadan, genifl halk kitleleri, emperyalizme ve faflizme
karfl› örgütlenmemifl ve zafere ulafl›lamam›flt›r. Yüzy›lla-
r›, biny›llar› kapsayarak oluflmufl tarihi, kültürleri, çeflitli
de¤erleri, hatta ruhsal flekilleniflleri, k›sa sürede yok
ederek veya yok sayarak, baflka de¤erleri onlar›n yerine
geçirmeye çal›flmak mümkün de¤ildir. Mümkün oldu¤u-
nu iddia edenler, tarihi oluflumlar›n ve halklar›n gerçe-
¤inden uzak, hayalci, küçük burjuva ayd›nlar›d›r. Mark-
sist-Leninistler, yaflanm›fl, yaflanmakta olan› yok saya-
rak politikalar oluflturamazlar, strateji ve taktiklerini bu
gerçe¤in d›fl›nda düflünemezler. Bütün devrim ustalar›,
bu gerçe¤i iyi analiz ederek, devrim yapmak istedikleri
126 Dursun Karatafl

topraklar›, halk› çok iyi tan›m›fl ve bu halk›n tarihi sos-


yolojik, psikolojik özelliklerini göz önüne al›p propagan-
da, taktik ve mücadele yöntemlerini do¤ru seçerek halk-
lar› kurtulufla götürmüfllerdir. Sapmalar›n do¤du¤u ko-
flullarda halk›n ve bu tarihin iyi kavranmamas› ve halk
gerçe¤inin d›fl›na ç›k›lma söz konusu olmufltur. Hiçbir
devrim düflünülemez ki, o ülkenin devrimcileri kendi ulu-
sal kimliklerini yads›m›fl ve vatan kavram›n› kendilerine
yasaklam›fl olsunlar. Tersine, ulusall›k, ulusal onuru tafl›-
ma, ulusal de¤erlerine sahip ç›kma hep savunulmufltur.
Bu, devrimcilerin, halk›n bilinçlenmesi, afla¤›l›k duygu-
sundan, kendine güvensizlikten kurtulmas›, burjuvazi ve
feodalizm taraf›ndan tutsak edilmifl beyinlerin özgürlefl-
mesi demektir. Ulusal onuru tafl›mayan, ulusal de¤erle-
rine sahip ç›kmayan, hatta bunu gericilik veya milliyet-
çilik olarak görenler, kendi öz güçlerine güvenemezler.
Bu güveni sa¤layacak tarihsel köklere, kültür ve gele-
neklere sahip olamayanlar, baflka güçlerin, baflka dü-
flünce ve kültürlerin etkisi alt›nda kalmaktan kurtula-
mazlar. Baflka düflünceler de¤ifltikçe, onlar da de¤iflecek
ve hiçbir zaman halk kitleleri içerisinde maddi bir güç
olamayacak, giderek halkla karfl› karfl›ya kalacak hatta
çat›flacakt›r.
fiu veya bu flekilde, ülkenin emperyalizme ba¤›ml› ol-
du¤unu ve emperyalizme karfl› bir mücadele verilme-
den, emperyalizm kovulmadan, halk›n kurtuluflunun
sa¤lanamayaca¤›n› kabul edenler, ulus olgusunu ve bir
ulusal mücadele vermek gerekti¤ini reddedemezler.
Reddettikleri noktada emperyalizm üzerine söyledikleri
y›¤›nla sözün bir anlam› kalmaz. Ve somut gerçek inkâr
edilmifl olur. Ülkemiz solu tam da bu durumdad›r. Sözde,
hemen hiçbir siyasal yap› veya grup emperyalizm olgu-
sunu reddetmemektedir. Ama pratikte bunun gösterge-
leri ya hiç yok, ya da oldukça c›l›zd›r. Bu yanl›fl ve çar-
p›k politikalar, devrimcileri öyle bir hale getirmifltir ki,
birçok devrimci, milliyetini söylemeyi devrimcili¤ine ha-
Seçme Yaz›lar 127

lel getirmek olarak kavram›fl ve belirsiz ifadeler kullan-


may› tercih eder hale gelmifltir. Kendi milli kimli¤ine sa-
hip ç›kmayan ve bunu gururla savunmayan devrimcile-
rin, emperyalizme karfl› mücadele taktikleri üretmesi,
tüm uluslar› kendi ulusal kimlikleriyle mücadelede bir-
lefltirmesi, emperyalizme ve faflizme karfl› tutarl› bir sa-
vafl› örgütlemesi mümkün de¤ildir. Ulusal bilinç olma-
dan, ulusal ç›karlar çerçevesinde farkl› halk s›n›f ve ta-
bakalar›n›n ç›karlar›n›n savunulmas› ve bunlar›n iflçi s›-
n›f›n›n ç›karlar›yla uyumlu hale getirilmesi sa¤lanamaz.
‹flçi s›n›f›n›n ç›karlar› nerededir? Müttefikleri kimlerdir?
‹flçi s›n›f› hangi s›n›f ve tabakalara nas›l yaklaflacakt›r?
Bütün bunlar anlams›zlafl›r, çarp›klafl›r. Bu çarp›kl›k so-
nucudur ki, Türkiye solu ve devrimcileri, kendi ulusal
kültürlerini savunma, bunlar› devrimci mücadele içeri-
sinde gelifltirerek, bu de¤erlere olumlu bir rol yükleyerek
mücadele edip halka gitmek yerine, halka yabanc› kül-
türlerin tafl›y›c›lar› olmufllard›r adeta. En uç noktalar›n›
küçük burjuva ayd›nlar›nda gördü¤ümüz bu özellikler,
çok farkl› biçimlerde ve tonlarda devrimcilere de yans›-
m›fl ve devrimciler bu küçük burjuva ayd›nlar›na özen-
mifl, taklit etmifllerdir. Onlar gibi konuflmak, onlar gibi
yazmak, onlar gibi giyinmek, hatta onlar gibi yaflamak
en iyi devrimcilik olarak kavranm›flt›r. Bunun d›fl›na ç›-
kanlar, halk kültürünü, ulusal de¤erleri savunanlar ve
devrimci de¤erleri bu do¤rultuda gelifltirmek isteyenler,
“feodal” hatta gerici olarak nitelendirilmifllerdir. Bu yak-
lafl›mlar, küçük burjuva ayd›n›n› da, iflçi s›n›f› dâhil bütün
halk› hor görmeye, afla¤›lamaya; dolay›s›yla halk ve
devrimci düflüncelere yabanc›laflmaya götürmüfltür. Kü-
çük burjuva ayd›n›n›n ölçülerini görünüflte reddeden
ama özde onlar›n etki alan›ndan ç›kamayan devrimciler-
de ise, emperyalizme karfl› tüm halk›n savafl›n› örgütle-
mek yerine reformist bir iflçi s›n›f› mücadelesi ve söyle-
mini gelifltirmeyi, ulusall›¤› ve halk kültürünü savunma-
y› ise milliyetçilik ve halkç›l›k olarak görmelerini getir-
mifltir. Bu düflünce tarz›, bu yaklafl›mlar daha da gelifle-
128 Dursun Karatafl

rek, ulusal ve halk kültürünü reddederek, sessizce bun-


lar›n yerine emperyalistlerin kültürünü geçirmeyi hedef-
lemifltir. Bu zemin do¤ru devrimci düflüncelerin, do¤ru
devrimci politikalar›n oluflturulamayaca¤›, her türlü çar-
p›kl›¤›n, sapman›n hâkim olaca¤› koflullar› yaratm›flt›r.
Bu koflullar olufltuktan sonra, soldan burjuvaziye kadro
aktar›m›, hatta ak›l hocalar›n›n ç›kmas› zor olmam›flt›r.
Vatan kavram› ise, sola tümden yabanc›d›r. Bu kav-
ram hemen tümüyle neredeyse faflistlere b›rak›lm›fl, on-
lar da bol demagojiyle vatanseverlik duygular›n› politik
ç›karlar› için kullanmaktad›rlar. Özellikle de, Türk ulusu
ve vatanseverlik söz konusu edildi¤inde sol, bu konuya
ya hiç de¤inmemeyi seçiyor ya da gericilik, milliyetçilik
deyip karfl› elefltiri yap›yor. Oysa emperyalizme karfl›
mücadele eden ve ülkenin ba¤›ms›zl›¤›ndan söz eden
devrimciler, vatan kavram›ndan ve bunun emperyalizm
karfl›s›ndaki öneminden kaçamazlar. Yüksek bir vatan-
severlik duygusu tafl›mayanlar, ülkenin ba¤›ms›zl›¤›n›
inanarak savunamaz ve ba¤›ms›zl›k için halk kitlelerini
mücadeleye katamazlar. Vatan, ba¤›ms›zl›k ve emperya-
lizm kavramlar› birbirlerinden ayr›lamazlar. Bu olgular
yeterince kavranmad›¤›ndan ne emperyalizme karfl› bir
mücadele, ne de ba¤›ms›zl›k düflüncesinin oluflturulma-
s› do¤rultusunda halk kitlelerine devrimci düflünceler
götürülememifltir. Solun bu çarp›kl›¤›n› iyi de¤erlendiren
faflistler, Türklük, milliyetçilik ve vatan demagojileriyle,
halk kitlelerini ajite ederek ve devrimcileri vatana ve ulu-
sa düflman gösterip, devrimci geliflimi engellemeye ça-
l›flmaktad›rlar. Solun literatüründe neredeyse Türklerin
tarihine sahip ç›kmak, bu tarih içerisindeki olumsuzluk-
lar› mahkûm edip olumlu olanlar› gelifltirmek ve bunlar›
halka mal etmek yoktur. Bu olmay›nca olumlu ve olum-
suz, tarihteki hemen her fleye faflistler-gericiler sahip
ç›km›fl; yalanlarla, yanl›fllarla, tahrifatlarla halk kitleleri-
ni aldatmaya devam etmifllerdir. Oysa tarihin her döne-
minde, bütün halklar›n zalim yönetimlere karfl› isyanlar›,
Seçme Yaz›lar 129

hak arama mücadeleleri hiç bitmemifl ve bu çat›flmalar


süregelmifltir. Faflistler, halk›n bu isyanlar› yan›nda,
halklar›n dayan›flmas›n›, kolektif yaflam›n› ve her türlü
olumlu de¤erini gizleyerek, ›rkç›l›k temelinde, halk›n bir-
likteli¤ini devrimcilere karfl› sa¤lamak isterler. Irkç›l›¤›n
yetmedi¤i yerde, ekonomik ve sosyal demagojiler yap-
may› da ihmal etmezler. Bugün, faflistlerin bu politikala-
r›yla halk kitleleri üzerinde etkili olamad›klar›n› söyle-
mek zordur. Bu durumun esas sorumlusu devrimcilerdir.
Faflistler, devrimcilerin bofl b›rakt›¤›, sahip ç›kmad›¤›,
yanl›fl de¤erlendirdi¤i noktalarda politika üretmifl ve bu
sonucu yaratm›fllard›r.
‹nsanlar, halklar yaln›z ekonomik ç›karlar› için yafla-
mazlar. Yaln›z ekonomik ç›karlar› için savaflmazlar. Halk-
lar kültürleriyle, ulusal kimlikleriyle, vatanlar›yla vard›r-
lar ve bu de¤erlerle birlikte yaflamlar›n› flekillendirirler.
Bunlar ortadan kald›r›ld›¤›nda halk, ulus ve bunlar›n yüz-
y›llar boyunca oluflturduklar› kültürler, de¤erler ortadan
kalkarak yerini her türlü de¤erden, duygudan yoksun,
adeta robotlaflm›fl bir yaflama b›rak›r ki, böyle bir yafla-
m› halklar kabul edemez. Emperyalizm ekonomik, poli-
tik, kültürel hegemonyas›yla esas olarak bu noktada
halklar› teslim almakta, onlar›n ulusal kimliklerini yok
ederek yaln›zlaflt›rmakta, kendine güvensizlefltirmekte,
bunal›ma düflürmekte ve ard›ndan halklarla istedi¤i gibi
oynamaktad›r. Faflistler sömürü ve zulüm alt›nda ezil-
mifl, güçsüz düflmüfl, aray›fl içerisinde olan halka sömü-
rünün, zulmün gerçek nedenlerini saklayarak, sahte mil-
liyetçilik ve vatanseverlikle yaklafl›p, halk›n duygular›n›
sömürerek kullan›yor ve emperyalizm olgusunu gizliyor-
lar. Bu yaklafl›m, halk›n devrimci saflara akmas› önünde
engeller olufltururken, geçici olarak da ruhsal olarak
beslemekte ve düzenin ayakta kalmas›n› sa¤lamaktad›r.
Ama sol, halk›n bu özelliklerini göremedi¤inden yaln›z-
ca, basit sömürü edebiyat›na baflvurdu¤undan, bu alan
faflistlere kalm›fl, onlar halk›n bu duygular›n› istedikleri
130 Dursun Karatafl

gibi kullanmaktad›rlar.
Sol, objektif olarak, ulusal kimli¤i reddetmifltir. Kim-
liksiz bir halk ölüdür, yaflayamaz. Bu kimli¤i yeniden or-
taya ç›kart›p, halklar›n sahip ç›kmas›n› sa¤lamak zorun-
day›z. Bunu sa¤lamak için halklar›n tarihine yeniden e¤i-
lerek bu tarihte olumlu olan her fleyi büyük bir hassas-
l›kla bulup, ortaya ç›kart›p, sahiplenerek devrimci dü-
flüncelerle yo¤urarak yeniden halka götürmeliyiz. Bu ta-
rihin olumluluklar› ve olumsuzluklar› halk›n belle¤inde-
dir. Biz, bu yaflananlar›, bugünün devrimci düflünceleriy-
le birlefltirdi¤imizde ve bunlar› halka götürebildi¤imizde,
halk›n bugün anlam›yor diye göründü¤ü birçok fley da-
ha h›zl› ve daha kolay anlafl›l›r olacakt›r. Sömürüye, zul-
me, halklar aras› düflmanl›¤a yabanc› olan halk, kendi
tarihindeki olumluluklarla, yaflam›yla devrimci düflünce-
lerin uyum halinde oldu¤unu gördü¤ünde, devrimci dü-
flüncelerin ve devrimci yaflam›n esasta kendi yaflam› ol-
du¤unu görecek ve özveriyle sahiplenecektir. Halk, ken-
disinden zorla kopar›l›p al›nan bu yaflam› yeniden elde
etmek için difliyle, t›rna¤›yla savaflacak, kendine olan
güvenini yeniden kazanacak ve “halk yönetemez” afla-
¤›lanmas›ndan kendini kurtaracakt›r. Kendi öz gerçe¤i-
nin bilincine varan halk, tarihiyle, kültürüyle, düflüncele-
riyle her fleyiyle gurur duyacak, düflmanlar› karfl›s›nda
kendini savunacak ve savaflacakt›r. Bu ulusal kimli¤in
kazan›lmas›d›r. Ulusal kimlik ve vatan duygusu emper-
yalizmin ve iflbirlikçilerinin her türlü sömürüsü, zulmü ve
ulusal kimlikleri yok etme politikalar› karfl›s›nda, halklar
için büyük bir güç ve sald›r› karfl›s›nda korunmas› gere-
ken vazgeçilmez de¤erlerdir.
Ülkemizde Türk ve Kürt ulusu ve birçok milliyetten
halklar yaflamaktad›r. Bütün uluslar› ve milliyetleri tem-
sil eden veya o iddiada olan bir örgütün kadro ve taraf-
tarlar›, kendi ulusal kimliklerine sahip ç›kmak ve kimli-
¤in içeri¤ini doldurarak mücadele etmek zorundad›rlar.
Ulusal kimli¤i olmayanlar›n veya bu kimli¤i yok sayan-
Seçme Yaz›lar 131

lar›n, devrimci mücadeleyi uzun süreli olarak sürdürme-


leri ve halk› örgütlemeleri olanaks›zd›r. Ulusal kimli¤e
sahip ç›kmadan, vatansever olmadan devrimci oluna-
maz. Bugün vatanseverlik emperyalizme ve faflizme kar-
fl› ç›kmakla özdefltir. Emperyalizme ve faflizme karfl› sa-
vaflmayanlar›n vatanseverli¤i, vatan›n emperyalistlere
ve faflistlere peflkefl çekilmesi için yap›lan demagojiden
ibarettir. 1968-70’lerdeki Mahirler’in, Denizler’in vatan-
severlik duygu ve düflünceleriyle halka gitmeli ve savafl-
mal›y›z. Halklar›m›z›n tarihine yeniden e¤ilerek, bu tarih-
teki olumlu olan her fleyi ortaya ç›kart›p, benimseyerek
halka gitmeliyiz. Küçük burjuva ayd›nlar›n›n, emperya-
listlerden ald›¤› ve yer yer bize empoze etti¤i ideolojik,
kültürel ve yaflam biçimine iliflkin, emperyalist kültür
ö¤elerini beynimizden, yaflam›m›zdan atmal›y›z. Halkla-
r›m›z›n tarihi, kültürü hiçbir halk›n tarihinden ve kültü-
ründen daha geri olmay›p, tersine zengin tarihi ve kültü-
rel birikimi, Anadolu halklar›n›n miras›, sahip ç›kmam›z
ve onurla tafl›mam›z gereken bir tarihtir. Bu tarihin derin-
liklerine inerek güç alacak, halklar›n kendi tarihlerine sa-
hip ç›kmas›n› sa¤layacak ve nihai kurtulufla ulaflaca¤›z.
132 Dursun Karatafl

Özgür Tutsaklar
Katliamlarla
Teslim Al›namaz

Yay›nland›¤› yer:
Zafer Yolunda KURTULUfi
Say›: 11 / Tarih: 23 Eylül 1995

lkemizde devrimci tutsaklar›n mücadele tarihi,

Ü siyasal kimliklerine, onurlar›na sahip ç›kmala-


r›yla, flanl› bir mücadele gelene¤ine sahiptir.
Bu gelenekte, koflullar ne olursa olsun, düflmana teslim
olmama; siyasi kimli¤iyle, onuruyla tutsakl›k koflullar›n-
da da devrimci gibi yaflama, düflünme vard›r. Kendileri-
ni s›radan bir mahpus gibi görmemeleri, tersine ülkemiz
devriminin kadrolar› olduklar› ve bunun bilincinde olarak
“içeride bir fley yap›lmaz, kendimizi koruyal›m, y›pran-
mayal›m” fleklindeki çarp›k, oportünist anlay›fllar› hep
reddetmifl ve her an d›flar›da olacakm›fl gibi yaflam›fl,
düflünmüfl ve üretmifllerdir. Oligarflinin bütün bask› ve
yo¤un denetimine ra¤men, özgürlü¤ünü kazanmak tut-
kusundan hiçbir zaman vazgeçmemifl ve devrimci tut-
saklar büyük yarat›c›l›k, özveri ve sab›r örnekleri göste-
rerek, hiçbir koflulda engellenemeyen ve herkese par-
mak ›s›rtan özgürlük eylemlerini gerçeklefltirmifllerdir.
Oligarfli, özellikle de 12 Eylül’den günümüze kadar, on-
binlerce devrimci ve yurtseverin tutsak edilmesiyle, kat-
ledilmesiyle devrimci mücadelelerin bitirilemeyece¤ini
Seçme Yaz›lar 133

anlad›¤›ndan, tutsaklar›n düflüncelerini bask›yla de¤iflti-


rerek, y›ld›rarak, örgütlerine ihanet ettirerek, ajanlaflt›ra-
rak teslim alma politikalar› uygulamaktad›r. Bunun için,
her türlü bask›, provokasyon, iflkence, hak gasplar›, özel
cezaevlerinin yap›lmas› gibi uygulamalara sürekli bafl-
vurmufl ama sonuç alamam›flt›r. Devrimci mücadelenin
yenildi¤i, onbinlerce devrimcinin tutsak al›nd›¤› 12 Eylül
koflullar›nda dahi, tüm d›fl desteklerden yoksun kalan
tutsaklar, gerekti¤inde yaflamlar›n› ortaya koyarak di-
renmifl ve faflizmin teslim alma politikalar› karfl›s›nda
barikat oluflturabilmifllerdir. Bugün ise, 12 Eylül koflulla-
r›ndan çok daha farkl› olup, tutsaklar devrimci hareketin
ve halk hareketinin geldi¤i aflama ve genel olarak des-
tek güçleri aç›s›ndan tecrit koflullar›nda olmay›p, çok
daha güçlüdürler.
Dahas›, flehitler pahas›na sürdürülen ve zaferlerle do-
lu direnifl gelene¤ine sahiptirler. 12 Eylül’de tutsaklar›
teslim alamayan faflizm, bugün bu flansa hiç sahip de¤il-
dir. Yeni bask›lar, yeni katliamlar, daha büyük direniflleri
ve hesap sormay› beraberinde getirecektir.
Oligarfli, devrimci mücadelenin ivme kazanmas›yla
birlikte, tutsaklar üzerindeki bask›lar›n› da art›rm›fl ve
tutsaklar› mücadeleden soyutlayarak kiflisel kayg›lar te-
melinde düflünmeleri ve hareket etmeleri için bask›, sür-
gün politikalar›n› art›rm›flt›r. Buna ra¤men, tutsaklar, dü-
flüncelerinden vazgeçmeyip, düflmana karfl› olan kinleri-
ni ve bilinçlerini bilemifl, yaflad›klar› koflullar› devrimci
yaflam›n olumlu örnekleri ve direnifl kalelerine dönüfltür-
müfl, f›rsat bulduklar› anda ise, kendi elleriyle özgürlük-
lerini sa¤lam›fllard›r. Öyle ki devrimcileri iflkence tezgâh-
lar›ndan geçirip cezaevlerine kilitleyerek, devrimci mü-
cadeleyi engelleyece¤ini düflünen iktidar, buralar›n dev-
rimcilerin okullar› haline geldi¤ini ve tutsak al›nan her
devrimcinin yerini onlarcas›n›n hemen doldurdu¤unu
gördü¤ünde, iyice dengesizleflmifl ve daha çok bask›ya
baflvurmufltur. Buca Cezaevi bu durumun bir örne¤idir.
134 Dursun Karatafl

Devrimcileri sindirmek için, bask› hep süregelmifl ve tut-


saklar defalarca bu bask›lara karfl›, gerekti¤inde açl›¤a
yatarak, gerekti¤inde barikatlarla direnmifl, sinmemifl ve
oligarflinin oyunlar›n› bozmufltur. Son olarak dört yolda-
fl›m›z›n firar etmesi, faflizmin bu bask› politikalar›n›n iflas
etmesinin tipik bir göstergesidir. Bask›lar ve iflkenceler,
devrimci iradenin, yarat›c›l›¤›n önüne geçememifl ve öz-
gür tutsak gelene¤ini y›kamam›fl, tersine gelene¤in zen-
ginleflerek, güçlenerek devam etti¤ini göstermifltir. Dört
yoldafl›m›z›n firar etmesi, ard› s›ra Ali R›za’n›n katledil-
mesi karfl›s›nda tutsaklar, s›radan bir izleyici durumuna
düflmemifl, oligarflinin katliam politikalar›n› protesto
ederek direnifle geçmifl ve oligarflinin firar sonras› uygu-
lamak istedi¤i bask› politikalar›n›n uygulanmas›na izin
vermemifltir. Devrimci tutsaklar aras›nda yarat›lan dost-
luk ve dayan›flma ve ortak direnifl, oligarfli için daha kor-
kutucu olmufltur. Bu nedenle, Buca Cezaevi ve firar
edenler haftalarca televizyon ve gazetelerin gündeminde
yer alm›fl, yalan ve yanl›fl haberlerle kamuoyu yönlendi-
rilmeye çal›fl›larak katliam›n haz›rl›klar› yap›lm›flt›r. Buca
cezaevinde yap›lan katliam, sadece Buca Cezaevi’ne öz-
gü bir olay olmay›p, ülkedeki tüm tutsaklara gözda¤›
vermek ve y›ld›rmak amac› tafl›maktad›r. Mesele aç›kt›r.
“ Ya d i renmez teslim olursunuz, ya da sizleri böyle kat-
lederiz” demektedirler. Oligarflinin kurumlar›, devrimci
mücadelenin geliflimi karfl›s›nda süratle ayr›fl›p saflafl›r-
ken ve kriz hemen her boyutta biraz daha derinleflirken
kontrgerilla da fliddete daha fazla baflvurmakta, hatta
pervas›zlaflmaktad›r. Buca ve Sa¤malc›lar Cezaevi baflta
olmak üzere, aylard›r tutsaklar aleyhinde yarat›lmaya
çal›fl›lan kamuoyu, Buca katliam›yla noktalanm›flt›r.
Kontrgerilla bu katliam›n zamanlamas›n›, hükümet koa-
lisyonunun kriz an›na denk getirerek, devlet kurumlar›n-
daki saflaflmay› derinlefltirmeye ve gelifltirmeye çal›fl-
maktad›r. Bu politikan›n daha aç›k görünen di¤er bir un-
suru ise, CHP ile DYP aras›ndaki koalisyon pazarl›¤›nda
Menzir’in görevden al›n›p al›nmamas›n›n ön plana ç›kar-
Seçme Yaz›lar 135

t›lmas› ve bunun kamuoyuna çarp›c› propagandalarla


sunulmas›d›r. Menzir’i halk, iflkence ve katliamlarla ha-
t›rlar. Hükümetin “baflar›l› bürokrat” dedi¤i Menzir, bir-
çok devrimciyi katletmifl, binlercesini tutsak etmifl ama
devrimci mücadelenin geliflmesine engel olamam›flt›r.
Tersine bu katliamlar ve iflkenceler Gazi gibi halk ayak-
lanmalar›n› do¤urmufl, gerek hükümet, gerekse Menzir
gibi katiller, katliamlar›n›n bir ifle yaramad›¤›n› görmüfl-
lerdir. Ama sürekli olarak derinleflen kriz, bask› politika-
lar›, s›n›flar savafl›n›n do¤as› gere¤i, halk›n devrimci di-
reniflini ve savafl›n› daha çok gelifltirmifltir. Oligarflinin
yetkilileri ise, halk›n hiçbir sorununu çözebilecek, eko-
nomik ve politik güce sahip olmad›klar›ndan, daha çok
bask›yla sonuç alma yöntemlerinden vazgeçemezler. Bu
politikalar›n uygulay›c›lar› ise, Menzir gibi, Buca katliam-
c›s› Kemal Yaz›c›o¤lu gibileridirler. Bunun için devrimci
mücadele devlet kurumlar›n› da¤›t›p, parçalayana kadar,
kontrgerilla her hükümet taraf›ndan daha çok destekle-
necek, katliamlar için teflvik edilecek ve katiller terfi et-
tirilecektir. Tutsaklar üzerindeki bask›lar, sürgünler ve
bugünkü Buca katliam›, CHP’nin iktidar orta¤› oldu¤u ve
Adalet Bakanl›¤› kurumunu iflgal ettikleri süreçte olmufl-
tur. Hangi parti veya partiler hükümet olursa olsun,
kontrgerilla politikalar›ndan vazgeçmeyecek ve daha
çok fliddet uygulamaya devam edeceklerdir. CHP’nin
Menzir’i görevden alma iste¤i, sadece oy kayg›s›yla gün-
deme getirilmifl olup, koalisyonun y›k›lmas› için suni bir
gerekçedir. CHP bütün katliamlara ve iflkencelere onay
vermifl, uygulam›fl ve hükümetin do¤rudan suç orta¤›d›r.
Devrimci savafl›n geliflmesiyle birlikte, burjuva partileri
de kendi içlerinde ayr›flmay› yaflamakta, ya her fleyiyle
düzeni korumak ya da flu veya bu biçimde düzene karfl›
ç›kmak gerekti¤i yolunu seçmektedir. Düzeni savunan-
lar, kontrgerilla faaliyetlerini destekleyecek ve devrimci
savafl›n karfl›s›nda olacaklard›r. Mücadelenin geliflimi
öylesine h›zl›d›r ki, bir iki silahs›z eylem dahi Yeni De-
mokrasi Hareketi ve Refah Partisi gibi partilerin gerçek
136 Dursun Karatafl

yüzlerini a盤a ç›kartmakta, kontrgerilladan yana tav›r-


lar›n› göstermektedir. Keza, kay›plar ve infazlara karfl›
hemen bütün burjuva partilerinin, sol görünümdeki bir-
çok partinin tavr› a盤a ç›km›flt›r. “Düzenin bekas› için
her fley yap›lmal›d›r” anlay›fl›, bu partilerce de benim-
senmifltir. Tepkisizlik, sessizlik, bananecilik veya ilgisiz
konular› gündeme getirerek oyalanmak, hükümetin fa-
flist politikalar›na onay vermekten baflka bir fley de¤ildir.
Özellikle de sol görünümlü partiler, gruplar, “Hay›r biz
bu iktidar›n bask›, iflkence ve katliamlar›na onay vermi-
yoruz, karfl› ç›k›yoruz” diyorlarsa, Buca katliam› herke-
sin görebilece¤i aç›kl›kta, hiçbir belirsizlik tafl›mayan, si-
lahs›z, savunmas›z tutsaklara karfl›, iktidar›n aç›k bir kat-
liam›d›r. Karfl› ç›k›n, iktidar› protesto edin ve birçok pro-
testo biçimiyle iktidardan yana olmad›¤›n›z› gösterin. Bu
katliam, tutsaklara karfl› uygulanan ilk katliam de¤ildir.
12 Eylül’den bugüne kadar, birçok devrimci, yurtsever
tutsak, iflkencelerde, sokaklarda, da¤larda ve cezaevle-
rinde katledildi. Bu katliamlar artarak sürüyor, cezaevi
özgülünde de, bu katliamlar›n artaca¤› Buca örne¤iyle
görülmektedir. Ümraniye Cezaevi’nin aç›lmas› ve baflla-
t›lan iflkence ve hak gasplar›, Eskiflehir Cezaevi’nin ye-
niden sessiz sedas›z aç›lmas› cezaevleri üzerine yap›lan
sürekli yalan ve demagojiler, direnifllere öncülük eden
devrimci tutsaklar›n sürgün edilip, di¤er tutsaklardan
tecrit edilmesi ve son olarak Buca katliam›, iktidar›n tut-
saklar üzerinde bask› politikalar›n› çeflitli biçimlerde de-
vam ettirece¤ini göstermektedir.
Düzenin hiçbir kurum ve partisi, hükümetin devrimci-
lere yönelik politikalar›na karfl› ç›kmaz ve desteklerken,
hatta daha çok fliddet isterken, düzene karfl› oldu¤unu
iddia eden sol grup ve partilerin, devletin bu politikalar›-
na karfl› tepkilerini ortak bir zeminde ve daha güçlü ör-
gütleyememeleri, kitleleri harekete geçirmemeleri, düze-
ni güçlendiren bir rol oynamaktad›r. Ülkemizdeki sol ha-
reket, yeni bir s›navla karfl› karfl›yad›r. Oligarfli, herhan-
Seçme Yaz›lar 137

gi bir devrimci örgüte karfl› operasyon düzenlemekten


öte, do¤rudan savunmas›z tutsaklara yönelmifl ve katli-
am yapm›flt›r. Bu katliam› lanetlemeyen, tutsaklar›n di-
reniflini desteklemeyen grup ve partiler, kendilerine sos-
yalist, komünist vb. hangi s›fatlar› yak›flt›r›rlarsa yak›flt›r-
s›nlar, düzeni destekliyor ve faflizmin katliam politikala-
r›na karfl› ç›km›yor demektir.
Buca katliam›, bütün katliamlara tutsakl›klara, iha-
netlere ra¤men, sindirilemeyen, düflüncelerinden vazge-
çirilemeyen, teslim al›namayan DEVR‹MC‹ HALK KUR -
TULUfi PA RT‹S‹/CEPHES‹’ne yönelik bir operasyondur.
Kontrgerilla, cezaevlerinde öncelikle Partimizin kadro ve
savaflç›lar›n› teslim alarak, tüm tutsaklar› teslim alaca¤›-
n› düflünmektedir. Bu katliam›n do¤rudan Partimiz sa-
vaflç›lar›na uygulanmas›, Partimizin bafl e¤mez tutsakl›k
gelene¤inin yok edilmesine, özgür tutsak kiflili¤inin ezil-
mesine yöneliktir. Partimizin Kadro ve Savaflç›lar› katli-
amlara, sürgünlere ra¤men, tarihlerinden ve Partilerin-
den ald›klar› güçle, özgür tutsak direniflini sürdürecek ve
faflizmin oyunlar›n› bozacakt›r. Oligarfli, katliamlarla, öz-
gür tutsakl›¤› yok edemedi¤ini ve edilemeyece¤ini bir
kez daha görmüfltür ve görecektir.
Bütün Parti-Cephe Savaflç›lar›, tutsakl›k koflullar›nda
ve d›flar›da, her yerde faflizmden hesap sorma hakk›na
sahiptir. Bütün tutsak yoldafllar›m›z, egemen güçlerin
bütün bask› ve önlemlerine karfl›n, daha büyük bir özve-
ri, daha çok yarat›c›l›k ve emekle daha çok özgürlük ey-
lemleri ortaya ç›karma hakk›na sahiptir. Faflizmin Buca
Katliam› karfl›s›nda, daha devrimci bir yaflam, daha bü-
yük bir kararl›l›k ve direnifl ruhuyla, oligarflinin zindanla-
r›n› devrimin okullar›na dönüfltürerek cevap vermeliyiz.
Bütün demokratik kurulufllar, sendikalar, ayd›nlar, sa-
natç›lar ve devrimci yurtsever örgütler Buca tutsaklar›na
yönelik katliama karfl› ç›kmak ve oligarflinin tutsaklara
yönelik katliam politikalar›n›n önüne barikat oluflturmak
göreviyle yükümlüdürler. D›flar›da ve içeride bu anlay›fl-
138 Dursun Karatafl

la oluflturulacak protesto ve direnifller, flehitlerimize sa-


hip ç›kman›n, faflizmin bu uygulamalar›n›n önüne geç-
menin temel yoludur. Biz direnirsek, oligarflinin politika-
lar› karfl›s›nda faydac›l›¤a düflmez, “bana ne” demez,
birleflirsek, daha güçlü direnifller yarat›rsak, faflizmin bu
katliam politikalar› ters tepecek, iktidar yapt›¤› her katli-
amla biraz daha teflhir olacak ve halk kitlelerinden tecrit
olacakt›r.
Yüzlerce kadro ve savaflç›m›z tutsakl›k koflullar›nda
flehit düflse de, özgür tutsak gelene¤imiz sürecek ve tes-
lim olmayaca¤›z. Tutsak yoldafllar›m›z› katledenler, bu
suçlar›n›n cezalar›n› da çekeceklerdir.
Seçme Yaz›lar 139

Kriz, Grev ve
Buca Direnifl
Destan›

Yay›nland›¤› yer:
Zafer Yolunda KURTULUfi
Say›: 12 / Tarih: 30 Eylül 1995

alk düflmanlar›, katliamlar›n yöneticileri, em-

H peryalizmin iflbirlikçileri burjuva partileri, bir-


birlerini yiyorlar. Kirli ç›k›nlar bir bir aç›l›yor.
Kimin ne kadar mal› mülkü var, kim halktan ne kadar
çalm›fl... Pembe dizilere konu olabilecek flekilde yay›nla-
n›yor. Ama dokunmaya cesaret edemedikleri ve anlafl-
t›klar› tek bir konu var: Halk düflmanl›¤›, katliamlar, ifl-
kenceler, hak ve özgürlüklerin gasp edilmesi ve devrim-
ci mücadelenin tasfiye edilmesi... Koalisyonun bozulma-
s›ndan beri, bir it dalafl›d›r sürüyor. Neredeyse, ülkedeki
her fley burjuva partilerinin ahlaks›zl›klar›na, yolsuzluk-
lar›na düzenleniyor. Birbirlerinin ahlaks›zl›klar›n› ve yol-
suzluklar›n› aç›klayanlar, birbirlerinden farkl› olmad›kla-
r›n› halka gösteriyorlar. Sat›l›yorlar. Vatan ve halk diye
diye kendileri dâhil, her fleyi sat›yorlar. Milletvekili sat›n
alma pazarl›klar› tüm h›z›yla sürüyor. Bu partilerden
oluflturulmufl veya bu partilerin deste¤ini alm›fl bir “az›n-
l›k hükümeti” veya “seçim” hükümeti vb. bir hükümet
yeniden kurulur ama çark ayn› flekilde dönmeye devam
eder. Sömürü, zulüm, emperyalizmle iflbirlikçilik ve hal-
140 Dursun Karatafl

k›n daha çok katledilmesi... Bu de¤iflmez kurald›r. Bu


de¤iflmez kural›n karfl›s›nda halk vard›r. Devrimci hare-
ket vard›r. Faflizme karfl› demokrasi, emperyalizme kar-
fl› ba¤›ms›zl›k ve kapitalizme karfl› sosyalizm için, binler-
ce flehit pahas›na süren, devrimci savafl vard›r. Oligarfli-
nin bütün partileri, halk›n mücadelesi karfl›s›nda, bütün
çirkefliklerini sergileme pahas›na birbirleriyle rekabet,
edecek ve hükümeti ele geçirip daha çok sömürü ve zu-
lüm için her türlü hile, entrika ve bask›y› uygulayacak-
lard›r. Türkiye devrimci hareketinin hükümet de¤ifliklik-
leriyle oyalanacak, bunlara göre taktik belirleyecek du-
rumu yoktur. Hemen bütün burjuva partileri aras›ndaki
farklar belirsizleflmifl ve hepsi, halk›n savafl› karfl›s›nda
ayn› cephe içerisinde yer alm›fl ve bu savafl›n fliddetle
bast›r›lmas› konusunda ayn› düflüncededirler. Bu karfl›
devrimci fliddetin, ideolojik ve fiili önderli¤ini, Milliyetçi
Hareket Partisi yapmaktad›r. Art›k kamuoyunda s›r ol-
mayan biçimiyle özel timlerden, emniyet müdürlükleri-
ne, karakollara, di¤er devlet kurumlar›na kadar, büyük
ölçüde MHP nüfuz etmifltir. Karfl› devrimci savafl›n kur-
may› MHP çizgisidir diyebiliriz. Bu t›pk› Türkefl’in 12 Ey-
lül mahkemelerinde “ B i z i ç e r i d e f i k r i mi z i k t i d a rd a ”
sözlerini and›rmaktad›r. MHP bugün görünüflte hükümet-
te de¤ildir. Ama pratikte hükümetin birçok etkin görev-
lerini üstlenmifltir. Devlet kurumlar› savafl›n geliflmesine
paralel olarak her gün biraz daha karfl›-devrimci fliddet
etraf›nda flekillenmekte ve saflaflmaktad›r. Bu durum
kontrgerillan›n devlet kurumlar›na egemen olmas›, ken-
di inisiyatifi d›fl›ndaki geliflmelere izin vermemesi ayn›
zamanda MHP’lileflmesidir. MHP ve kontrgerilla birbirle-
rinden ayr› düflünülemez. Kurulacak her hükümet, karfl›
devrimci savafl› daha fliddetli bir flekilde sürdürmek zo-
rundad›r. Hükümetler bu fliddeti sürdürdü¤ü sürece de
kontrgerilla, MHP örgütlenmelerine daha çok ihtiyaç du-
yacak, dolay›s›yla bunlar› daha da güçlendirecektir. Bu-
gün, polis flefleri, baflbakandan, burjuva partilerinden
daha etkin bir misyona sahip olup, hareketlerinde, aç›k-
Seçme Yaz›lar 141

lamalar›nda cüretlidirler. Bu cüretlerini kamuoyuna gös-


termekten de çekinmemektedirler. Ve burjuva partileri
kontrgerillan›n, polis fleflerinin her türlü uygulamas›n›
onaylamakla da kalmamakta, bu kontrgerilla prati¤ini
oya dönüfltürmek için haz›rl›k yapmaktad›rlar. A¤ar,
Menzir, Ünal Erkan gibi binlerce cinayetten, mafya iliflki-
lerinden, katliamlardan sorumlu polis flefleri, gelece¤in
milletvekilleri, bakanlar› olarak düflünülmektedir. Bu,
kontrgerillan›n, karfl› devrimci savaflta güç biriktirmesi,
burjuva partilerini ve devlet kurumlar›n› tümden ege-
menli¤i alt›na almas› demektir.
Kontrgerilla, hükümet krizinden faydalanarak bir
ad›m daha atacak, biraz daha karfl› devrimci fliddetini
gelifltirecek ve fliddetin uygulanmas›nda daha özgür ha-
reket edecektir. Nas›l bir hükümet kurulursa kurulsun,
bu gerçek de¤iflmeyecektir. Kontrgerillan›n fliddeti, bur-
juva partilerini, solu, reformistleri, bar›flç›lar›, hemen
herkesi yeniden saflaflt›racak ve süregelen savafl karfl›-
s›nda tav›r almaya zorlayacakt›r. Hangi ideolojik görü-
nüm alt›nda gelirse gelsin, faflizmin çizdi¤i s›n›rlar içeri-
sinde halk›n sorunlar›na çare bulaca¤›n› ve iktidar olaca-
¤›n› sanan örgütler, etkisiz kalmaya ve yok olmaya mah-
kûmdurlar.
Tek çözüm yolu devrim ve tek alternatif devrimciler-
dir. Bölünmüfl, bir avuç suda f›rt›na koparan ve kendi
hayal dünyalar›nda yaflama gelene¤ini sürdüren, halk-
tan kopuk halk edebiyat› yapan, ak›l hocal›¤›ndan öte
fazla bir ifllevi olmayan birçok sol grubun, difle difl süren
bir savafl karfl›s›nda varl›klar›n› sürdürmeleri çok zordur.
Silahlanmak, silahl› örgütlenmeler gelifltirmek, halk› si-
lahland›rmak ve halk› savaflt›rmak düflüncelerini benim-
semeyen ve bu düflüncelerini hayata geçirmek için id-
dial› olmayan hiçbir örgüt, uzun vadede halk›n savafl›n›
sürdüremez. Birkaç aç›klama, ne zaman ç›kaca¤› ve kaç
okuyucusu oldu¤u belirsiz dergilerle siyaset yapma sü-
reci çoktan kapanm›flt›r. Devrimci alternatifi örgütlemek,
142 Dursun Karatafl

silahl› mücadeleyi örgütlemek, uygulamak ve halk› sa-


vaflt›rmakla özdefl hale gelmifltir. Bunu yapmayanlar,
pratikte göstermeyenler, sözde ne kadar keskin “Mark-
sist-Leninistler” ve “Komünistler” olduklar›n› iddia eder-
lerse etsinler, halk nezdinde palavrac› duruma düflmek-
ten kurtulamazlar.
Faflizmin karfl›s›nda saf tutmak, savaflmakt›r. Savafl›
örgütlemeyen her örgüt ve grup, “Marksist-Leninist”,
“Komünist” s›fatlar›ndan öte, anti-emperyalistlik ve anti-
faflistlik s›fatlar›na da lay›k de¤ildir, ilericilik, demokrat-
l›k, anti-faflistlik, anti-emperyalistlik ve devrimcilik ne-
dir, ne de¤ildir... Her fleyin belirsizleflti¤i, gerçek anlam-
lar›n› yitirdi¤i ülkemizde, devrimci savafl, yeniden her
fleyi yerli yerine koyacak ve herkes hak etti¤i yerde ola-
cakt›r.
Oligarflinin krizi derinlefltikçe kontrgerilla vahfleti bi-
raz daha gelifliyor, halk kitleleri daha çok yoksullafl›yor.
Oligarfli, geçmiflte oldu¤u gibi çeflitli burjuva partileri,
düzen sendikac›lar› arac›l›¤›yla, halk kitlelerinin tepkile-
rini istedi¤i gibi etkisiz hale getiremiyor, seçenek suna-
m›yor ve bu nedenle de kendi kurumlar›yla bile karfl›
karfl›ya gelmek zorunda kal›yor. Kitleler, düzen kurumla-
r›n›n yönlendirmesinde, düzene hizmet etmek için hare-
kete geçirildiklerinde dahi, düzen gerçe¤iyle yüz yüze
gelmekte ve e¤itilmektedir. ‹flte Türk-‹fl’in öncülük etti¤i
yüzbinlerin grevi... ‹flçiler, ekonomik ç›karlar› için büyük
umutlarla yola ç›kar›ld›lar. Türk-‹fl, hükümet de¤iflikli¤i
ve burjuva partileri üzerine hesaplar yaparak, iflçilerin
tepkilerini bu yöne kanalize ederek, grev silah›n› kullan›-
yor. Denilebilir ki, Türk-‹fl, oligarflinin iç çat›flmalar›n›n
ve hükümet de¤iflikli¤i planlar›n›n bir unsuru olarak ha-
reket etmektedir. ‹flçiler bu gerçe¤in d›fl›nda kendi eko-
nomik ç›karlar›n›n peflindedirler. Hiçbir hükümetin
emekçilere istedikleri ekonomik haklar› vermeyece¤i
aç›kt›r. Türk-‹fl de bu gerçe¤i bildi¤inden, düzen sendika-
c›l›¤›yla, bu haklar› alamayaca¤›ndan, “ H ü k ü m e t i s t i -
Seçme Yaz›lar 143

fa! ” slogan›yla iflçileri oyalamakta ve iflçilerin grevini


burjuva muhalefet partilerinin ç›karlar› do¤rultusunda
kullanmaktad›r. Buna ra¤men, düzen sendikac›l›¤›n›n ve
burjuva partilerin oyunlar›n› bozmak, iflçi hareketinin yö-
nünü de¤ifltirerek bilinçlendirmek ve bu harekete düzen
aleyhtar› bir nitelik kazand›rmak, devrimcilerin vazgeçil-
mez görevidir. ‹flçilerin grev potansiyelinin düzenin ç›-
karlar› do¤rultusunda nas›l kullan›ld›¤›n› ve sonuçta na-
s›l ihanete u¤rad›¤›n› görmesi uzun zaman almayacak ve
zor olmayacakt›r. Bu gerçe¤i iflçi kitlelerine bugünden
göstermek ve devrimci iflçi örgütlenmelerinin önünü aç-
mak için, düzen sendikac›lar›n›n düzene uyumlu hare-
ketlerini teflhir etmek, do¤abilecek sonuçlar› bugünden
göstermek gerekiyor. ‹flçilerden k›sa sürede söyledikleri-
mize inanmalar›n› ve bu do¤rultuda harekete geçmeleri-
ni bekleyemeyiz. Bu geliflim, devrimci hareketin ve ülke-
deki geliflmelerin genel seyri içerisinde, çok farkl› biçim-
lerde ve zamanlarda ortaya ç›kabilecek bir olgudur. Ama
esas olan, iflçi kitlesinin düzeni ve kendi gücünü çok da-
ha çarp›c› bir biçimde gördü¤ü ve politikalar› tart›flt›¤›,
grev ve direnifl anlar›n› iyi de¤erlendirerek onlarla kay-
naflmak, do¤ru düflünceleri götürmek, bu do¤rultuda
yönlendirmek ve örgütlemektir. ‹flçi kitleleri, devlet güç-
leriyle çat›flmadan, faflist iktidara ve kapitalist düzene
karfl› olmadan ekonomik haklar›n› dahi alamayaca¤›n›
görecektir. Bunu devrim bilincine dönüfltürebilmeliyiz.
Bu grev, bu yan›yla önemli ve devrimci propaganday› ifl-
çilere götürebildi¤imizde, devrimci iflçi cephesinin te-
mellerini att›¤›m›zda, iflçi hareketi di¤er halk kesimleri-
nin eylemlili¤i ile birleflerek geliflecektir. Düzen sendika-
c›l›¤›, iflçi hareketlerini gecekonduculardan, esnaflardan,
memurlardan, gençlikten, köylülerden soyutlayarak ge-
liflip güçlenmesini ve ortak hareketini engellemek için,
yasal ve fiili hemen her fleyi yapmaktad›rlar. ‹flçi hareke-
tiyle di¤er halk kesimlerinin ortak hareketini ve dayan›fl-
mas›n› yaratmak için ›srarl› olmal›y›z. Mahalleler, gece-
kondular; tüm halk kesimlerinin birlikte yaflad›¤› alanlar-
144 Dursun Karatafl

d›r. Mahalleler, bu ortak örgütlülü¤ün ve dayan›flman›n


odak noktas›d›r. Halk komiteleri ve iflçi komiteleri bu so-
rular›n da de¤erlendirildi¤i, çözüme ba¤land›¤› platform-
lar olmal›d›r. ‹flçi hareketleri, grevlerden direnifllere, fab-
rika iflgallerine, devlet güçleriyle çat›flmalara ve barikat
savafllar›na do¤ru yükselecektir. Hiçbir düzen sendikas›
bu geliflimi engelleyemeyecektir. ‹flçi kitlelerini bu anla-
y›fl do¤rultusunda örgütlemek ve buna haz›rlamak, vaz-
geçilmez ve yerine getirilmesi gereken bir görevdir.
Oligarflinin derinleflen krizi, kontrgerillan›n Buca kat-
liam›n› ve Buca Direnifl Destan›n› da beraberinde getirdi.
Katliama karfl› ç›k›lmaz, direnilmez ve teslim olunursa,
kontrgerilla bu yöntemlerle kitleleri sindirir ve teslim al›r.
Buca direnmifltir, yi¤itçe direnmifltir. Böyle direndi¤i için
flehitler vermifltir. Görünüflte oligarfli Buca direniflçileri-
nin barikatlar›n› y›km›fl, üç Parti-Cephe savaflç›s›n› kat-
letmifl, onlarcas›n› a¤›r yaralam›fl, sakat b›rakm›fl ve hal-
ka “ d i reneni katlederiz...” demifltir. Ama bu sadece gö-
rünüfltür. Silahs›z, savunmas›z devrimci tutsaklar, yüzler-
ce silah ve bomba karfl›s›nda, ellerinde tek bir silah dahi
olmadan, inançlar›yla direnmifl, hayatlar›n› ortaya koy-
mufl, flehitler vermifl ama teslim olmam›fllard›r. Ölmüfl-
lerdir, yaralanm›fllard›r, onlarcas› ölümü göze alm›fllard›r
ve bütün bunlar›n kuru bir ajitasyon olmad›¤›n› göster-
mifl ve ölümün üstüne gitmifllerdir. ‹nançlar› için ölümü
göze alan bir örgütü ve onun savaflç›lar›n› hiçbir silahl›
güçle yenmek mümkün de¤ildir. ‹nançlar› için halklar› ve
vatanlar› için kendilerini feda etmeyi, s›radan bir görev
haline getirenler, dünyan›n en korkutucu ve tehlikeli gü-
cüdür. Düflman korkmufltur, hem de çok korkmufltur.
Tutsaklar› teslim almak için yap›lan bir katliam daha bü-
yük bir direnifli, daha büyük bir bilinci düflmana karfl›
daha büyük bir kin ve öfkeyi ortaya ç›karm›flt›r. Halk kit-
leleri, bir yandan faflizmin partilerinin pisliklerini izler-
ken, di¤er yandan halk› ve vatan› için tereddütsüz ya-
flamlar›n› ortaya koyanlar› ve hiçbir koflul alt›nda zalim-
Seçme Yaz›lar 145

den aman dilemeyenleri görmüfltür. Burjuva iletiflim


araçlar› ne kadar gizlemeye çal›fl›rlarsa çal›fls›nlar, Bu-
ca’n›n flanl› direnifl destan› ve onun yarat›c›s› flehitleri,
burjuva partileri ve onlar biçiminde karfl› karfl›ya gel-
mektedir. Onlar Devrimci Halk Kurtulufl Partisi ve Cep-
hesi’dir.
Buca direnifli, birden bire ortaya ç›km›fl bir olgu de¤il-
dir. Buca direnifli, Parti-Cephe savaflç›lar›n›n, özgür tut-
sak anlay›fllar›n›n, savaflç› parti kifliliklerinin ve mücade-
le anlay›fllar›n›n bir sonucudur. Her yerde; flehirde, da¤-
da, cezaevlerinde düflmana teslim olmama ve direnme,
Parti-Cephe gelene¤idir. Savaflç›lar›m›z, bu gelene¤i de-
vam ettirmifl ve devam ettireceklerdir. Bugün Buca, ya-
r›n belki onlarca Buca yarat›lacak ama özgür tutsak ge-
lene¤imiz ve Parti-Cephe’nin direnifl ruhu asla yok edile-
meyecek ve halk kitlelerini daha çok kucaklayarak geli-
flecektir. Oligarflinin bu katliamlar›, intikam duygular›m›-
z› ve devrimci inanc›m›z› daha fazla bileyecek ve Parti-
Cephe kiflili¤ini, savaflç›l›¤›n› gelifltirecektir. fiehitlerimi-
zin kanlar›n›n yerde kalmayaca¤›n› düflmanlar›m›z çok
iyi bilmektedir. fiehitlerimizin intikam›n› alaca¤›z. Düzeni
savunan bütün burjuva partileri, bütün sermayedarlar,
bütün silahl› devlet güçleri hedefimizdir. Düzeni savun-
mak, kontrgerillay› katliamlar› savunmakt›r. Sömürü ve
zulmü savunmakt›r. Bunlar› savunanlar bedellerini de
ödemeyi göze almal›d›rlar. Hiçbir burjuva partisi bu kat-
liamlar karfl›s›nda masum de¤ildir.
Türkiye devrimci hareketinin tutsakl›k koflullar›ndaki
mücadele tarihinde art›k, bir Buca direnifl destan› vard›r.
146 Dursun Karatafl

Oligarflflii, Krizi
Aflfla
amad›
Savafl Hükümeti
Kur uldu

Yay›nland›¤› yer:
Zafer Yolunda KURTULUfi
Say›: 13 / Tarih: 7 Ekim 1995

YP-CHP koalisyonunun bozulmas›yla krizi, da-

D ha güçlü ve tüm burjuva partilerinin destekle-


di¤i bir hükümetle aflmaya çal›flan oligarfli, bu-
nu gerçeklefltiremedi ve rejim krizi DSP, MHP destekli
DYP az›nl›k hükümetiyle yeni bir sürece girdi. ‹ktidar›n,
ekonomik, politik açmazlar› öylesine fazlad›r ki, mevcut
durumda burjuva partilerinden oluflmufl, ne genifl taban-
l› bir hükümet, ne de seçim sonucu ortaya ç›kacak hü-
kümetler, bu açmazlar› çözemez. Bugünkü hükümet kri-
zinin afl›lmas›nda tekeller ve emperyalizm, esas olarak,
tüm burjuva partilerinin ortakl›¤› veya deste¤iyle kuru-
lan bir hükümetle, karfl› devrim cephesini biraz daha
sa¤lamlaflt›rarak, içte ve d›flta k›smi de olsa istikrar sa¤-
lamak istiyordu. Ama devrimci savafl›n sürüyor olmas›,
oligarfli içi çeliflkileri alabildi¤ine derinlefltirmifl ve he-
men hiçbir parti ve kurum, bu savafl›n etkilerinden ken-
disini soyutlayamad›¤›ndan yo¤un olarak iç çeliflkilerini
Seçme Yaz›lar 147

yaflay›p istikrars›zl›¤›n› sürdürdü¤ünden, tekellerin istik-


rar aray›fl›na cevap verememektedirler. Savafl oligarfli-
nin iç çeliflkilerini derinlefltiriyor ve öldürücü krizden ç›-
kam›yor. Bu kriz tablosunun ve istikrar aray›fl›n›n bir
aya¤› da Türk-‹fl’ti. Türk-‹fl bütün burjuva partileri gibi,
tüm partilerin kat›laca¤›, genifl tabanl› bir hükümet isti-
yor ve bunun için bir muhalefet partisi gibi parti baflkan-
lar›yla görüflüyor, söz al›yordu. Burjuva partileri, fafliz-
min istikrar›n› sa¤lamak için genifl tabanl› hükümet is-
terken, Türk-‹fl genifl tabanl› hükümeti ne için istiyordu?
Hiçbir burjuva partisinin veya genifl tabanl› bir hüküme-
tin b›rak›n ülkenin genel sorunlar›n›, iflçi s›n›f›n›n yüksek
enflasyon karfl›s›ndaki ücret sorununu dahi çözemeye-
ce¤i çok aç›kken, Türk-‹fl’in amac› neydi?
Türk-‹fl, her fleyden önce, iflçi s›n›f›n›, sadece ücretle-
rini düflünmeye mahkûm eden anlay›fl› benimsedi¤in-
den, iflçilerin gelece¤ini burjuva partilerinin vicdan›na
teslim edip, faflizmin istikrar›n› sa¤lamas›yla ücretlerin
de art›r›laca¤›n› san›yor veya öyle görünüyor. Türk-‹fl,
ülkede savafl sürdükçe, hiçbir iktidar›n halk kitleleri için
çözüm üretemeyece¤ini bilemeyecek kadar saf de¤ildir.
Türk-‹fl, gerçe¤i bile bile, aç›kça iflçi grevlerini, burjuva
partilerinin ç›karlar›na endekslemifl ve bu do¤rultuda
manevralar yaparak genifl tabanl› bir hükümetin kurul-
mas›nda etkin olmaya çal›flm›flt›r. Türk-‹fl, tam anlam›y-
la bir burjuva partisi gibi politika yapm›fl ve iflçi grevle-
rini, burjuvazinin geçici ç›karlar› için kullanm›flt›r. Oysa
400 bine yaklaflan iflçinin grevi, iktidar krizinin derinlefl-
ti¤i ve burjuva partilerinin it dalafl› içerisinde oldu¤u ko-
flullarda gündeme gelmiflti ve sermayedarlar› etkiliyor-
du. ‹flçiler iktidara ekonomik ve siyasi taleplerini dayat-
mal›yd›. Çok da etkili olurdu. Ama Türk-‹fl ›srarla, tek bir
siyasi talep gündeme getirmemifl, hangi burjuva partile-
rinin, nas›l bir hükümet kuracaklar›n› tart›flm›fl, burjuva
partilerinden farkl› bir tav›r sergilememifltir. E¤er, isteni-
len genifl tabanl› hükümeti oluflturan partiler, iflçi s›n›f›-
148 Dursun Karatafl

n›n ve halk›n sorunlar›n› çözecek bir program› önlerine


koymufl ve iktidar olduklar›nda bu program› uygulaya-
caklar›n› vaat etmifl olsalard›, Türk-‹fl’in böylesi bir hü-
kümetin oluflumunu desteklemesi anlafl›labilirdi. Hiçbir
partinin, iflçi s›n›f› ve halk›n talepleri karfl›s›nda program
ve tav›rlar›n›n özde birbirinden farkl› olmad›¤› ve hepsi-
nin halk düflman› olduklar›, istikrar dediklerinde emper-
yalizmin ve tekellerin istikrar›n› savunduklar› bir s›r de-
¤ildir. Hele ki Türkefl gibi, sicilli halk düflmanlar›n›n Tür-
kefl’e özenmeye çal›flan Ecevit’in, halk›n hak ve özgür-
lükler savafl› karfl›s›ndaki tavr› bilindi¤i halde Türk-‹fl’in
bunlarla flörtünün iflçi s›n›f›n›n ç›karlar›yla ba¤daflmaya-
ca¤› aç›kt›r. Mesut Y›lmaz m› iflçi dostudur? ANAP, hü-
kümet oldu¤u dönemde iflçi s›n›f›n›n hangi sorunlar›n›
çözmüfltür. Burjuva partilerinin hiçbiri emperyalizmin ve
tekellerin ç›kar politikalar›n›n d›fl›na ç›kmam›fl ve Türk-
‹fl’i de bu alanda tutmufllard›r.
Bugün, yine ayn› oyun oynanmaktad›r. Bu oyun art›k
bozulmal›, Türk-‹fl’in hükümetlere veya burjuva muhale-
fetine endeksli iflçi hareketi politikas› de¤iflmelidir. Yafla-
nanlar, süreç, herkesi e¤itmektedir. Sendikac›lar, ileri ifl-
çiler, yüzbinlerce iflçi, herkes, yaflananlardan dersler ç›-
kartacak ve iflçi hareketi yeni bir sürece girecektir. Hü-
kümetin, kontrgerillan›n burjuva muhalefetinin ve Türk-
‹fl bürokratlar›n›n tüm ç›kar hesaplar›na ra¤men, iflçiler,
bu süreçten kazan›mlarla ç›kacaklard›r. Grevler ertele-
nebilir. ‹flçileri k›sa süre de olsa, tatmin edecek ücretler
al›nmayabilir. Türk-‹fl yöneticileri, her an ihanet edebilir
ama her koflulda iflçiler, bir güç olduklar›n› ve do¤ru po-
litikalar uygulad›klar›nda sonuç alabileceklerini göre-
ceklerdir. Öyle ki, her gün biraz daha yay›lan iflçi grevle-
ri karfl›s›nda, faflist Türkefl’e kadar, bütün halk düflman›
partiler, iflçi dostu görünmeye bafllam›fl, iflçilerin hakla-
r›n›n verilmesi gerekti¤ini söylemifl, adeta dalkavuklafl-
m›fllard›r. Ama ne yaz›k ki, iflçi s›n›f›n› de¤il, burjuvaziyi
düflünen Türk-‹fl yöneticileri iktidar›n en zay›f an›nda ifl-
Seçme Yaz›lar 149

çi s›n›f›n›n ekonomik ç›karlar› için dahi kararl› olamam›fl,


geri ad›m atmaya bafllam›flt›r. 7 Ekim’de yap›lmas› dü-
flünülen Ankara mitingi, Dinar depremi ve hükümet kri-
zi nedeniyle iptal edilmifl ve Bayram Meral burjuva par-
tisi baflkanl›¤› oyununa bafllam›flt›r. Oysa herhangi bir
flekilde kurulacak hükümete iflçi s›n›f›n›n taleplerini ka-
bul ettirmek için çok uygun an yakalanm›flt›. ‹flçilerin,
tüm halk›n asgari taleplerini, hükümete ve burjuva par-
tilerine dayat›p almak için, baflka da yol yoktu. Türk-‹fl,
7 Ekim mitingini iptal etmekle oligarfliye mevcut talep-
lerinde bile dayat›c› olmayacaklar›, fazla ileri gitmeye-
cekleri mesaj›n› verdi. Ama oligarflinin krizi öylesine de-
rindi ki, mevcut ifl b›rakmalar› dahi kald›ram›yor, yavafl
yavafl ekonomi felç olmaya bafllam›fl, hükümet krizi ve
Dinar depremi ise, krizin ölümcül hale gelmesini sa¤la-
m›flt›. ‹flte Türk-‹fl, faflizmin bu zor an›nda geri ad›m at-
maya bafllad› ve burjuva muhalefetiyle daha s›k› iliflkiler
gelifltirdi.
Bayram Meral, “Az›nl›k hükümetini desteklemeyin,
bu hükümetin ilk ifli, baz› grevleri ertelemek olacakt›r”
dedi¤ini belirtiyor. Az›nl›k hükümeti veya genifl tabanl›
baflka bir hükümet, iflçi s›n›f›n›n ve halk›n taleplerini çö-
zecek, anti-emperyalist, anti-faflist bir programa sahip
olmad›kça, grevleri flu veya bu nedenle erteler, zorla da-
¤›t›r veya k›smi ücret art›fllar›n› benimseyerek Türk-‹fl’le
masaya oturur. Ama hiçbir sorun çözülmez. Çünkü sözü
s›kça edilen ama pratikte gerekleri yap›lmayan emper-
yalizmin IMF politikalar› ülke ekonomisini belirledi¤in-
den enflasyon biraz daha yükselecek, yoksulluk biraz
daha derinleflecek ve faflist terör daha da azg›nlaflacak-
t›r.
Türk-‹fl, iflçilere hesap vermelidir. ‹flçiler Türk-‹fl yö-
neticilerini sorgulamal›d›r. ‹flçiler, genifl tabanl› bir hükü-
met kurulmas› için neden alet edildiler, genifl tabanl› hü-
kümetten iflçilerin ç›kar› neydi, 7 Ekim mitingini iptal et-
mekle iflçiler ne kazand›lar, iktidar›n en zay›f an›nda iflçi
150 Dursun Karatafl

s›n›f›n›n ve halk›n ekonomik, siyasi talepleri flekillendiri-


lip iktidara neden dayat›lmad›, ülke ekonomisi ve iflçi
ücretleri üzerindeki IMF denetiminin kald›r›lmas› ve IMF
ile olan tüm anlaflmalar›n iptal edilmesi neden iflçi s›n›f›-
n›n gündemine, sokulmad›? Özellefltirmelere son veril-
mesi, iflçi ç›karmalar›n durdurulmas›, ola¤anüstü halin
kald›r›lmas›, iflçi hareketi önündeki tüm engellerin kald›-
r›lmas› gibi daha birçok talebin, hiçbirini gündeme dahi
getirmemesi, Türk-‹fl’in iflçi hareketini nereye götürmek
istedi¤inin aç›k kan›tlar›d›r.
Bugün Türk-‹fl yönetimi, iflçi hareketinin taleplerinin
çözülmesine de¤il, oligarflinin krizi atlatmas›na hizmet
etmektedir. MHP-DSP destekli DYP az›nl›k hükümeti, oli-
garflinin krizden ç›kmak için oluflturdu¤u kontrgerillan›n
daha etkin olaca¤› ve halka karfl› savafl› daha büyük bir
fliddette sürdürecekleri bir savafl hükümetidir. Bu savafl
hükümetinde belirleyici güç, MHP’dir. MHP, DYP az›nl›k
hükümetini desteklemek için kamuoyuna ilan edilen
flartlar›ndan öte, esas olarak gizli kap›lar ard›nda süren
pazarl›klarla devlet kurumlar›nda ve politikalar›nda etkin
olman›n tavizlerini alarak, DYP hükümetini destekleme-
yi kabul etmifltir. MHP hükümetin, devrimcilere ve halka
karfl› savafl politikalar›nda dün de etkindi ama bugün,
çok daha etkin olacak ve bütün devlet kurumlar›nda ku-
rumlaflmas›n› gelifltirecektir. Bu kurumlaflmalar›yla güç
biriktirecek ve yeni demagojik politikalarla seçimlerde
kazançl› ç›kmaya çal›flacakt›r. Bir yandan tekeller ad›na
grev k›r›c›l›¤› yapan, cinayetler iflleyen, kontrgerillay›
yöneten MHP’nin, iflçi dostu olarak kendini göstermesi
bu nedenledir. Kurulan bu savafl hükümeti, tekeller, te-
kellerle emperyalizm, tekel d›fl› sermaye ile tekeller, bü-
yük toprak sahipleriyle tekeller, muhalefet partileriyle
hükümet, tüm burjuva partileri aras›ndaki rekabet,
MHP’nin politikalar› do¤rultusunda, tüm devlet kurumla-
r›na yans›yacak ve saflaflmalar bu do¤rultuda geliflecek-
tir. Kontrgerillan›n MHP’nin faflist politikalar›na hizmet
Seçme Yaz›lar 151

etmeyen herkes, her kurum karfl› cepheye dâhil edilecek


ve tav›r al›nacakt›r. Özetle, ABD ve Avrupa emperyalist-
lerinin ç›karlar›yla, bunlar›n ç›karlar›na denk düflen iflbir-
likçilerin reformist tercihli çeflitli politikalar›yla oligarfli
içindeki her fleyi savaflla çözmek isteyen ve tekellerin ç›-
karlar›n› burada gören politikalar çat›flacakt›r. ‹flte, bur-
juva partileri aras›ndaki çat›flma ve rekabet, bu politika-
lar›n siyasi arenaya yans›mas›d›r.
Türk-‹fl içerisinde iflçi s›n›f›n›n gerçekten ç›karlar›n›
savunan, devrimci, ilerici, namuslu birçok sendikac› ve
devrimci iflçiler vard›r. Türk-‹fl’in iflçi hareketini nereye
götürmek istedi¤i, ne yapmak istedi¤i aç›kt›r, iflçiler,
kendi güçlerini yüzbinlerin greviyle görmeye bafllam›fl-
lard›r. Devrimci sendikac›lar ve iflçiler Türk-‹fl yönetimi-
nin burjuva oyunlar›n› görerek, bu oyunlar› bozmak ve
iflçi hareketini siyasallaflt›r›p, iktidara yöneltmek için ak-
tif bir çaba içerisinde olmal›d›r; iflçi hareketi, üç-befl ku-
rufl ücret art›fl›yla yetinmemelidir; iflçi s›n›f›, temel hak
ve özgürlüklerin, vatanseverli¤in, ba¤›ms›zl›¤›n, demok-
rasinin, sosyalizmin en büyük savunucusu olmal›d›r.
Devrimci sendikac›lar, devrimci iflçiler bu gerçe¤i bi-
lerek örgütlenmeli ve geliflen grevleri bu yönde kanalize
ederek, savafl hükümetinin önünde barikat ifllevi görme-
lidir.
‹flçi grevleri, burjuvaziye alet olmayacaksa, burjuva
muhalefetinin ç›karlar›na hizmet etmeyecekse, talepleri-
ni halkç›, yurtsever, ba¤›ms›zl›ktan ve demokrasiden ya-
na yeniden flekillendirmelidir. ‹flçi s›n›f›n›n dostlar› ve
düflmanlar› da bu talepleri destekleyip desteklemedikle-
rine göre belirlenmelidir.
Bu talepler en daralt›lm›fl biçimiyle flunlar olmal›d›r.
1- T üm d em o kr a t i k gü çl e r in , ha lk ›n ka t k› s › v e o na -
y › y l a , d e m o k r a t i k b i r a n a y a s a n › n y a p › l m a s› ,
2- Temel hak ve özgürlükler önündeki tüm fafli flist,
ba sk › c › , a n t i - d e m o k ra t i k y a sa l a r› n i p ta l e d i l me si ,
152 Dursun Karatafl

3- Düflü flünce ve örgütlenme özgürlü¤ü önündeki tüm


e n ge l l e r i n k a l d› r ›l m as › ,
fltir melere son verilmesi,
4- Özelleflt
flken-
5- Tüm katliam, cinayet, kaç›r ma, kaybetme, iflk
ce yapanlar›n, yapt›ranlar›n derhal tutuklanmas› ve ba-
flma götür meyen bir mahkemede, halka
¤›ms›zl›¤› tar t›flm
aç›k yarg›lanmalar›,
6- O la¤a nüs t ü ha lin k ald› r› lm as ›,
7- K ür t hal k› üze r ind eki t üm bas k› v e y as a kla ra s on
verilerek, Kür t halk›n›n kimli¤inin tan›nmas› ve kendi
k a d e r i n i ö z g ü r c e b el ir l ey e b i lm e s i n i n ö n ü n ü n a ç› l m as › ,
fl-
8- IMF, Dünya Bankas› ve tüm emper yalist kur ulufl-
flmalar›n ip-
larla yap›lan ekonomik, siyasi, askeri antlaflm
tal edilmesi ve NATO’dan ç›k›lmas›...
Kuflkusuz bu talepler daha da ço¤alt›labilir, k›smen
de¤ifltirilebilir ama bu çerçevede hareket edilmelidir. ‹flçi
hareketine bu talepler benimsetilmez ve iktidara dayat›l-
mazsa, hangi hükümet kurulursa kurulsun, toplu sözlefl-
melerde kaç kurufl ücret art›fl› sa¤lan›rsa sa¤lans›n, iflçi-
lerin yaflam› de¤iflmeyecektir. Ve iflçi hareketi burjuvazi-
nin dümen suyundan kurtulamayacakt›r. Kurulan bu sa-
vafl hükümeti, iflçi haklar›na karfl› da aç›lm›fl bir savafl›
fliddetle sürdürecektir.
‹flçi hareketini siyasi bir rotaya sokmak, di¤er tüm
ekonomik ve demokratik örgütleri, bu çerçevede iflçi ha-
reketiyle dayan›flma içerisine sokmak ve halk hareketini
büyütmek, iktidar› zorlamak ve savafl hükümetinin poli-
tikalar›n› bozmak güncel görevdir.
Tüm demokratik ve ekonomik kurulufllar, halk örgüt-
lenmeleri, odalar, barolar, düzene muhalif tüm kurumlar,
bugünden bu gerçe¤i görüp, önlerine somut politikalar
koyup, iflçi hareketinin ve tüm halk›n birlikteli¤ini sa¤la-
yacak bir do¤rultuda demokratik bir muhalefeti örgütle-
yip, alanlara tafl›yabilirlerse, bu savafl hükümeti, halk
kitleleriyle istedi¤i gibi oynayamayacak ve halk›n sava-
Seçme Yaz›lar 153

fl› her gün biraz daha siyasallaflarak iktidar› zorlayacak-


t›r. Dahas›, ekonomik, politik, askeri her alanda iktidar›
zorlayacakt›r. Dahas›, ekonomik, politik, askeri her alan-
da iktidara vurmal› ve güçsüz düflmüfl, krizden kurtula-
mayan ve kriz derinlefltikçe de halka karfl› fliddetini art›-
ran bu halk düflman› iktidar› çökertmeliyiz.
Halk›n ve iflçi s›n›f›n›n örgütlülü¤ü yaln›z bafl›na ille-
galiteyle, ne de düzen s›n›rlar› içerisinde sa¤lanamaz.
Halk kitlelerinin eline somut, meflru örgütlülükler verme-
liyiz. Yasal veya yasad›fl›, kitleleri alanlara tafl›yacak,
meflru taleplerini ifade edecek, demokratik, kitlesel ör-
gütlenmeler yaratmal›y›z. Gelinen aflamada kitleler, ya-
salarla, kurallarla, fliddetle susturulamaz. Halk kitleleri
ve iflçi s›n›f›, meflru ve hakl› mücadelesini kavrad›kça,
hiçbir güç ve yasa, onlar› engelleyemez. Yukar›daki ta-
lepler, hiç kimsenin karfl› koyamayaca¤› meflru ve hakl›
taleplerdir.
Devrimci sendikac›lar, devrimci iflçiler ve tüm de-
mokratik örgütler, yüzbinlerin grevini siyasallaflt›rmak ve
iktidar›n politikalar›n› bozmak için seferber olmal›d›r.
154 Dursun Karatafl

Slogan›m›z
Bar›fl m›?

Yay›nland›¤› yer:
Zafer Yolunda KURTULUfi
Say›: 14 / Tarih: 14 Ekim 1995

aflizmin halka karfl› açt›¤› savafl yükselirken,

F devrimci savafl›n da geliflmesi ve faflizmin poli-


tikalar›n› bozmas› gerekir. Türkiye’nin oligarflik
yönelim yap›s› hemen bütün süreçlerde çeliflkilerle dolu
olmufl, bu çeliflkiler farkl› süreçlerde, derinleflip yüksel-
mekle birlikte hep süregelmifl ve bunun yans›malar› si-
yasi arenada görülmüfltür. Devrimci savafl›n ve halk ha-
reketinin geliflmedi¤i veya zay›f oldu¤u koflullarda kendi
aras›ndaki bu çeliflkileri kolayca çözmesini bilen oligar-
fli, devrimci savafl›n geliflti¤i koflullarda bu çeliflkileri
çözmekte zorlanmakta, hatta kendi aralar›nda yo¤un
tasfiyelere ve çat›flmalara girmektedir. Bugün bu süreci
yafl›yoruz. Egemen güçler çeliflkilerini geçmiflte oldu¤u
gibi, küçük çat›flmalarla veya siyasi arenada çözemedi-
¤inden, her gün biraz daha artan oranda kendi aralar›n-
daki tasfiyeler, çat›flmalar geliflmektedir. Birbirine karfl›
ekonomik, siyasi, askeri, ahlaki hemen her fleyi kullana-
rak, giderek sertleflmektedirler. Son olarak Türkefl’in,
Sabanc›’n›n Kürdistan için Bask modelini önermesi üze-
rine söyledikleri aç›kça bir meydan okuma, bir tav›r al›fl-
t›r. Bu tav›r al›fl kal›c› m›d›r? Olmayabilir. Bu ayr› bir tar-
t›flmad›r. Türkefl, Türkiye tekelci sermayesinin gözdele-
rinden Sabanc›’ya karfl› malum üslubunu kullan›rken ne
Seçme Yaz›lar 155

dedi¤ini ve dediklerinin ne anlama geldi¤ini iyi biliyordu


elbette. Menzir’in iktidar orta¤› SHP’ye “vatan haini” de-
yifliyle, Türkefl’in Sabanc›’ya söyledikleri aras›nda fark
yoktur. Türkefl ve Menzir gerçekte ayn› örgütün insanla-
r› olup bir ideolojiyi savunmakta ve bunun etraf›nda kar-
fl› devrim cephesini toparlamak istemektedirler. Bu kar-
fl› devrim cephesinin esas karargâh› Milliyetçi Hareket
Partisidir. Bu karargâh›n üretti¤i politikalar hemen he-
men tüm polis, özel tim ve jandarma teflkilat›n› yönlen-
diriyor diyebiliriz. Oligarfli, kendi gelece¤inden endifle et-
meye bafllad›¤›nda, kendisine güven veren güçleri ara-
maktad›r. Bu nedenle, oligarfli içerisindeki çeflitli serma-
ye kesimleri, bugün geleceklerini güvence alt›na alma-
n›n esas yolu olarak fliddete ve bu fliddeti süreklilefltire-
cek, insan kayna¤›n› sa¤layacak faflist MHP ideolojisine
sar›lmaktad›rlar. Ecevit’in Türkefl’ten farkl›l›¤›n›n ay›rt
edilemez hale gelmesi ve son geliflmeler karfl›s›ndaki ta-
v›rlar›n› da bu anlay›flla de¤erlendirmeliyiz.
Hangi burjuva partisi iktidar olursa olsun, ulusal, dev-
rimci geliflmenin önüne geçmenin temel yolu olarak,
karfl› devrimci fliddeti seçecektir. Zaman zaman veya
belirli süreçlerde egemen güçlerin baz› kesimlerinin çe-
flitli d›fl güçlerin ç›karlar›na da cevap verecek flekilde ve
bu güçlerin zorlamas›yla veya baflka birçok nedenle çe-
flitli “reformist” tercihli e¤ilimler gündeme gelebilir. Ama
bunlar s›n›f mücadelesinin geliflimi karfl›s›nda kal›c› ol-
may›p geçicidir. Sorun, devrimcilerin ne istedi¤idir, ne
için savaflt›¤›d›r. Elbette, emperyalizmin ve kapitalizmin
ç›karlar›na zarar vermeden, onlarla birlikte yaflamay› ve
k›smi baz› haklarla, reformlarla, kültürel haklarla vb. ye-
tinilirse, tekellerin kendine güvenen, “öngörülü” kesim-
leri ç›karlar›n›n tümünü kaybetme yerine gelecekte daha
çok kazanma plan›n› gerçeklefltirmek için, zorla kabul
ettirilmifl de olsa baz› reformlar yapmay› taahhüt edebi-
lirler. Ama oligarflik devlet cihaz›n› parçalay›p yerine
devrimci bir halk iktidar›n› koyan, emperyalistlere ve te-
156 Dursun Karatafl

kellere karfl› olan, sosyalizmi hedefleyen devrimci bir ha-


reket karfl›s›nda, bütün egemen güçler ve emperyalistler
fliddetin uygulanmas›nda birleflirler ve yenilene kadar da
her türlü biçimde bu savafl› sürdürürler.
Bugün, çeflitli emperyalistler ve onlar›n uzant›s› iflbir-
likçi sermaye kesimleri “Bask modeli, özerklik, federas-
yon” vb. tart›flmalarla, baz› kültürel haklar› vererek Kürt
Ulusal Hareketini devreden ç›karmak ve giderek tüm
Türkiye’de geliflen devrimci mücadeleyi yok edip “istik-
rar” sa¤lay›p devletlerinin gelece¤ini güvenceye almak
istemektedirler. ‹flbirlikçi tekellerin Kürt meselesiyle ilgi-
li bu tür düflüncelerini ilk gündeme getiren Turgut Özal
olmufltur. Ama oligarfli içerisindeki güçler dengesi nede-
niyle bu düflüncelerini yeterince savunamam›fl ve haya-
ta geçirememifltir. Bugün de ayn› durum söz konusudur.
Ama savafl gelifltikçe oligarfli içerisindeki bu çeliflki da-
ha ç›plak flekilde kendini göstermekte ve bu çerçevede
saflaflma devam etmektedir.
Marksist-Leninistler bu çeliflkiyi nas›l de¤erlendirecek
veya hangi ölçülere göre tav›r belirleyeceklerdir? Kürt
milliyetçileri bu konuda neredeyse “Kürt sorunu”nu ka-
bul eden hemen her kesimi “dost” kabul etmekte ve bu
temelde iliflkiler gelifltirmekte, övgüler dizmektedir. Bu
övgüler, iflbirlikçi tekellerden emperyalistlere kadar
uzanmakta, bununla da yetinmeyerek sol yap›larla k›-
yaslanmakta ve tekellerin daha yarat›c›, daha öngörülü
olup çözümler üretebildiklerini söyleyebilmektedirler. Bu
söylemlere devrimci pratikte hemen hiçbir biçimde var-
l›¤› hissedilmeyen, duyulmayan baz› siyasi yap›lar da
kat›lmakta ve ayn› sözleri tekrar etmektedirler.
Bu düflünce tarz›n›n kayna¤›, devrimci bir iktidar›n
hedeflenmemesi ve emperyalistlerin ve yerli iflbirlikçile-
rinin de bunu görerek politikalar gelifltirmesidir. Bu ne-
denledir ki, Kürt milliyetçili¤i, tekellerin ve emperyalist-
lerin, Kürt halk›n›n baz› kültürel haklar›n› telaffuz etme-
leri karfl›s›nda emperyalizmin ve faflizmin çok bilinen ge-
Seçme Yaz›lar 157

nel do¤rular›n› bile unutarak, beyni Kürt ve Kürdistan


sözlerinde kilitlenmekte, baflka da hiçbir fleyi görme-
mektedir. Beyin bu hale gelince, do¤al olarak emperya-
listler, Turgut Özal, Sabanc›, Boyner devrimcilerden da-
ha öngörülü, ilerici ve tercih edilir olacakt›r. Onlara öv-
güler, devrimcilere küfürler ya¤d›r›lacakt›r. Böyle oluyor.
Emperyalistler ve yerli iflbirlikçiler kendi ç›karlar›n›
koruyup kollamay› düflünüyor. Kürt milliyetçileri ise,
Kürt ve Kürdistan’a kilitlenmifl ve bu nedenle de emper-
yalizmi ve faflizmi unutmufl veya onunla savaflmay› tali
bir mesele olarak kavray›p, dar ve de ulusal ç›karlara
kendini hapsetti¤inden emperyalistler ve yerli iflbirlikçi-
leriyle bu zeminde karfl›l›kl› politika ve taktikleri gelifltir-
mektedirler. Bu durumda Marksist-Leninistler’in politika
ve taktiklerini gelifltirecekleri zemin; Kürt milliyetçi hare-
ketinin mevcut sistem içerisinde Kürt sorununa çözüm
arayan düflüncelerini de¤ifltirmek ve Kürt ulusal dinamik
güçlerini Türkiye oligarflik devletinin y›k›lmas› yönünde
de¤erlendirmektedir. Emperyalistler ve iflbirlikçileri,
devrimci hareket aç›s›ndan önemli bir güç olan bu po-
tansiyeli öldürüp, Kürt ve Türk halklar›n›n devrimci ikti-
dar›n›n oluflmas›n› engellemek isterken, biz bu gücün
olumlu yanlar›n› destekleyerek, olumsuzluklar›n› mah-
kûm edip, rotas›n› de¤ifltirebilmeliyiz. Bu rota de¤ifltiril-
mezse, yani devrimci halk iktidar›n›n kurulmas› hedefine
yöneltilemezse, emperyalistlerin çizdi¤i platformda çö-
züm aray›fllar› devam edecektir. Kimse Kürt halk›n›n
ulusal haklar› ajitasyonunu çekmeye kalkmas›n. Kimse-
nin bunlar› reddetti¤i yoktur. Sorun, Kürt, Türk ve di¤er
halklar›n iflçi s›n›f›n›n ortak ç›karlar›n›n nerede oldu¤u ve
hangi politikalarla, taktiklerle savafl›laca¤›d›r. Tabii ki,
beynimiz yaln›z Kürt meselesine kilitlenmifl de¤ildir. Da-
has› emperyalizme, faflizme ve kapitalizme do¤rudan ta-
v›r al›nmadan ona karfl› savafl›lmadan hiçbir halk›n kur-
tuluflunun sa¤lanamayaca¤› gerçe¤ini unutmadan hare-
ket ediyoruz. Bu bak›fl aç›s›, Kürt ve Türk halklar›n›n bir-
158 Dursun Karatafl

likte faflist devlete karfl› mücadelesi ve birlikte iktidar›n›


sa¤layacakt›r. Birlikte mücadelenin, birlikte iktidar›n çok
çeflitli biçimleri bulunabilir. Bu halklar›n kendi tercihleri
olacakt›r. Birlikte mücadele ve birlikte iktidar, halklar›n
özgürleflmesi demektir. Bu noktada kim kime özgürlük
veriyor, baflka bir halka özgürlük lütfediyor gibi tart›flma-
lar kaba demagojilerden baflka bir fley de¤ildir. Kürt mil-
liyetçi hareketini, Kürt ve Türk halklar›n›n ortak ç›karla-
r› do¤rultusunda düflündürtmek, de¤ifltirmek ancak, bu
perspektifle güçlü, devrimci bir halk hareketinin geliflti-
rilmesiyle mümkündür. Bu yap›lmadan, Kürt milliyetçi
hareketi yanl›fl çizgisinde ›srar edecek ve tüm geliflmele-
ri bu eksende de¤erlendirecektir. Oligarfli de bu zeminde
politikalar gelifltirecek, çözüm yollar› arayacakt›r. ‹flte
Kürt milliyetçi hareketinin oligarfli içerisindeki baz› ke-
simlerinin ve de baz› sol kesimlerin, Kürt ulusal ç›karla-
r›n› savunma ad›na, bar›fl söylemleri bu yanl›fl anlay›flla-
r›n sonucu geliflmektedir. Marksist-Leninistler, Kürt mil-
liyetçili¤inin, dar ulusal ç›karlar›na göre taktik belirleye-
mezler. Tersine bu yanl›fl takti¤i düzeltici, de¤ifltirici bir
tav›r içerisinde bulunmal›d›rlar.
Bar›fl deniliyor. Kiminle kimin bar›fl›? Kürt halk› ile fa-
flizmin bar›fl› m›? Silahlar sussun deniliyor. Kimin silah-
lar› sussun? Faflizmin mi, özgürlü¤ün silahlar› m›? Her
fley karmafla içerisinde ve giderek oligarflinin “çözüm”
isteyen kesimleriyle bar›fl isteyen sol kesimler, ayn› çiz-
gide buluflmaktad›rlar. Elbette, oligarfli bütçenin ciddi bir
bölümünü bu savafla ay›r›rken her gün ekonomik, poli-
tik ve askeri olarak zarar görürken k›sa yoldan bu savafl-
tan kurtulmaya çal›flacakt›r. Krizini bir parça da olsa ata-
bilmek, istikrar›n› sa¤layabilmek için bu gereklidir. Ama
devrimciler oligarflinin bu krizden ç›kmas›n› de¤il, bu
krizle birlikte yok olmas›n› isterler. Krizi de¤erlendirip fa-
flist devleti y›kmay› hedeflemeyen ve taktiklerini bu do¤-
rultuda belirlemeyenler, günümüz geliflmelerine de do¤-
ru teflhis koyamazlar. Bu teflhisi do¤ru koymad›klar› için,
Seçme Yaz›lar 159

devrimden kaçmakta ve devrimin dayatt›¤› görevleri ba-


flarmak yerine, Kürt milliyetçili¤inin ve emperyalistlerin
politikalar›n›n savunucusu durumuna düflmektedirler.
Elbette bar›fl, elbette silahlar›n susmas› gerekir. Ama
kim taraf›ndan ve nas›l?
Emperyalizme ve faflizme karfl› savaflta, devrimci ve
karfl› devrimci cephesi vard›r. Devrim cephesini gelifltirip
karfl› devrim cephesini tasfiye etmeden, bu cephenin si-
lahlar›n› etkisiz hale getirmeden, bar›fl gerçekleflemez.
Bar›fl› sa¤layacak ve savunacak olan Devrimci Halk ‹k-
tidar›’d›r. Halklar›m›z›n devrimci iktidar› için bugün dev-
rimcilerin slogan› bar›fl de¤il, savafl olmak zorundad›r.
Halklar›n devrimci savafl›n› örgütlemeyenler, halklar› si-
lahland›rmayanlar; faflizm karfl› devrimci savafl› tüm flid-
detiyle sürdürürken, bar›fl diyenler aç›kça ve resmen,
halk›n meflru savunma hakk›n› dahi elinden almak iste-
mektedirler. Bar›fl slogan›n› bugünkü koflullarda ön pla-
na ç›karanlar, faflist devlete karfl› verilen ve Devrimci
Halk ‹ktidar›n› hedefleyen, silahl› mücadeleye karfl› ç›k-
mak zorundad›rlar. Çünkü Kürt milliyetçili¤inin “çözüm”
stratejisi ve taktikleri temelinde geliflen bar›fl politikalar›-
n›, do¤rudan oligarflik devletin y›k›lmas›n› hedefleyen si-
lahl› mücadele bozar ve birçok fleyi de¤ifltirir. Zaten dik-
kat edilirse “bar›fl bar›fl” diyen bu kesimlerin büyük ço-
¤unlu¤u, silahl› mücadeleye karfl› olduklar› gibi “insan
haklar›, burjuva hukuku” çerçevesinde dahi faflizmin
devrimcilere yönelik katliamlar›yla, kay›plar›yla ya hiç
ilgilenmemekte, ya da usulen ilgilenir görünmektedir.
Kürt milliyetçileri de, sözde Türkiye’de devrimci bir ha-
reketin geliflmesi için ellerinden gelen her türlü yard›m›
yapmakta ama buna ra¤men Türkiye devrimci hareketi
bir türlü geliflememektedir. Do¤ru de¤ildir. Kürt milliyet-
çi hareketi esasta kendi d›fl›nda, ba¤›ms›z ve do¤rudan
iktidar› hedefleyen, özellikle de silahl› bir hareketin gelifl-
mesini istememektedir. Çünkü devrimci bir hareketin
geliflmesi, iktidara yürümesi ve Kürt milliyetçi hareketiy-
160 Dursun Karatafl

le birlikteli¤i milliyetçili¤in, emperyalist sistem içerisin-


deki çözüm aray›fllar›n› engelleyecek, milliyetçili¤in, ben
merkezci düflüncelerine darbeler vuracakt›r. Bu nedenle-
dir ki, Kürt ve Türk halklar›n›n kurtuluflu için emperya-
lizme ve faflizme karfl› savaflm›fl yüzlerce, binlerce flehit
vermifl ve vermeye devam eden devrimci örgütler Özal,
Boyner, Sabanc› gibi halk düflmanlar›yla k›yaslanmakta-
d›r. Bunun içindir ki, Kürt milliyetçili¤i, iktidara karfl› si-
lahl› mücadele veren hiçbir devrimci örgütle ne devrim-
ci dayan›flma ve dostluk, ne de eylem birli¤i çerçevesin-
de ciddi bir iliflki gelifltirmemektedir. Bunu gelifltirmeme-
nin yolu ise, sürekli küfür ederek, iflbirlikçilerle k›yasla-
yarak uzaklaflt›rma anlay›fl›n› benimsemektir.
Strateji ve taktikler, faflist devletin y›k›lmas›na göre
belirlenmedi¤inden milliyetçi taktiklere hizmet eden her-
kes, her fley çok iyi, tersi ise çok kötüdür. Bu yan›yla
Marksist-Leninistler bar›fl diye ba¤›rmad›¤›ndan ve bü-
tün program ve taktiklerini buna göre düzenlemedi¤in-
den kötü, ifle yaramaz. Boyner kadar bile olam›yorlar.
Do¤rudur, asla Turgut Özal, Boyner ve Sabanc› gibi Kürt
halk›n› düflünmeyece¤iz. Çünkü Kürt halk›n›n düflman-
lar› halk› düflünmezler. Onlar halk› düflünüyor görünü-
yorlarsa biz tersini düflünece¤iz. Hile arayaca¤›z. Ve bu-
gün, birileri bar›fl deyip, devrimci hareketin geliflmesini
engellemek istiyorsa bu bar›fla karfl› ç›kaca¤›z ve daha
çok savafl diyece¤iz. Kürt ve Türk halklar›n›n ç›karlar›,
kurtuluflu, emperyalizme ve oligarfliye hizmet eden bofl
bar›fl sloganlar›nda de¤il, daha çok savafltad›r.
Seçme Yaz›lar 161

Siyaset ve
Bayram Meral

Yay›nland›¤› yer:
Zafer Yolunda KURTULUfi
Say›: 15 / Tarih: 21 Ekim 1995

YP-CHP Koalisyonunun yeniden kurulaca¤›

D ufukta gözükmeye bafllay›nca, burjuva iletiflim


araçlar› “Borsa rahat bir nefes ald›” diye du-
yurdular. Bu koalisyon, seçim hükümeti ifllevi görecek
ve oligarflinin içinde bulundu¤u açmazlardan bir parça
da olsa ç›kabilmesi için, y›pranmam›fl veya daha az y›p-
ranm›fl bir görünümle, halk kitlelerini yeniden burjuva
partilerinin pefline takmaya çal›flacak ve “umut” vaat
edecek. ‹flbirlikçi yerli tekellerin, emperyalistlerin, oli-
garfli içerisindeki di¤er egemen kesimlerin hemen hepsi-
nin iste¤i, ya hemen genifl tabanl› bir hükümet ya da se-
çim hükümetiydi. Bütün olanlardan sonra, bu istek ger-
çekleflmifl durumdad›r. Böylesi bir hükümeti isteyenlerin
bafl›nda ise Bayram Meral ve çevresi geliyordu. Görü-
nüflte her fley çok iyiydi. TÜRK-‹fi, yaklafl›k 400 bin iflçi-
yi greve götürmüfl, iflçiler yaflamak için al›n terlerinin
karfl›l›¤›n› istiyorlard›. Hemen tüm halk kesimleri oligar-
flinin bütün anti-propagandalar›na ra¤men, grevleri des-
tekliyor ve sempatiyle izliyordu. Burjuva partilerinin he-
men hepsi iflçi dalkavu¤u kesilerek, iflçi haklar›n› koru-
yor görünmek için birbirleriyle yar›fl›yor ve flov yapma-
ya devam ediyordu. Öyle ki, iflçi haklar›n› savunmamak,
iflçiden yana olmamak, burjuva partilerinin gelece¤ini
162 Dursun Karatafl

etkileyen ve de hükümetin kurulup kurulmamas›nda rol


oynayan önemli bir etken oluyordu. ‹ktidar, TÜRK-‹fi’le
oynuyor ve TÜRK-‹fi’in tüm tavizlerine ra¤men, istedik-
lerini vermiyor, sorunu çözmüyordu. TÜRK-‹fi, Demi-
rel’in, MGK’n›n, polis fleflerinin tehditleri karfl›s›nda pes
etmeyip, sonuna kadar direnecekleri, grevler ertelenirse
kesinlikle çal›flmayacaklar›n› belirterek, görünüflte ka-
rarl›l›k ifade eden sözleri kullanmaktan geri durmuyordu.
Ama bir yandan da, “Devlet bizim Devletimizdir, Yüce
Meclis bizim Meclisimizdir, bizim Devletle çat›flmam›z
y o k t u r ” gibi ifadeleri neredeyse, her konuflmas›nda s›k-
ça tekrarl›yordu. Özcesi, grevlerle ilgili endiflesi olan
egemen kesimlere “Merak etmeyin, endiflelenmeyin, biz
nerede duraca¤›m›z› biliriz, iflçilerin gerçekten hakk›n›
savunanlara izin vermeyiz” demek istiyorlard›. Öyle de
oldu. Bayram Meral, TÜRK-‹fi gelene¤ine ihanet etmedi.
Çünkü O, hiçbir zaman iflçi s›n›f›n›n özgücüne güvene-
rek, iflçi haklar›n› korumay› ve iflçi s›n›f› siyasetiyle dev-
letin karfl›s›na ç›kmay› düflünmedi. Devlet, iflçi s›n›f›n›n
de¤il ama Bayram Meral’in devletiydi. Bayram Meral, si-
yaset yap›yordu. Ama iflçi s›n›f›n›n de¤il, burjuvazinin si-
yasetini yap›yordu. “Devletini ve Yüce Meclisini” koru-
mak istiyordu. “Devlet” ve “Yüce Meclis” iflçi s›n›f›n›n ve
tüm halk kitlelerinin gözünden düflmüfl, yolsuzluklar›,
ahlaks›zl›klar› ayyuka ç›km›fl ve savunulacak hiçbir yan›
kalmayan bu devleti ve onlar›n meclisini, halk›n gözün-
de yeniden aklamaya, sömürü ve zulmün bekas›n› sa¤-
lamaya çal›fl›yordu. TÜRK-‹fi, bu düflünceleriyle devlet
için tehlikeli de¤ildi. Ama iflçiler sadece ücret art›fl› için
de olsa, yüzbinler olarak greve bafllay›p haklar›n› alma-
ya al›flmamal›yd›lar. Bunun için, burunlar› sürtülmeli,
k›smi haklar ise, bundan sonra verilmeliydi. Ama esas
olarak da genifl tabanl› bir hükümet veya seçim hükü-
metinin kurulmas› do¤rultusunda TÜRK-‹fi’e siyaset
yapt›rmak ve sonuçland›rmak gerekiyordu. Bayram Me-
ral, iflçi s›n›f›n›n gücü karfl›s›nda burjuva partilerinin za-
vall› hallerini gördükçe, bu siyaset yapma oyunu daha
Seçme Yaz›lar 163

çok hofluna gidiyor, faflist Türkefl dahil, DYP d›fl›nda he-


men bütün burjuva partileri “iflçi dostu” görünüyor ve
Bayram Meral bu iflçi düflmanlar›n› iflçi dostu olarak lan-
se ediyordu. Bayram Meral, siyaseti çok sevmiflti. “Art›k
tribünlerde oturmayaca¤›z” diyor, iflçi s›n›f› için lobi
oluflturmaktan, parti kurmaktan söz ediyordu. Ne de ol-
sa Atatürkçü’ydüler. Bu memlekette iflçi s›n›f› partisi ge-
rekliyse onu da burjuvazi yapmal›yd›. Bayram Meral,
burjuvazi ad›na iflçi s›n›f› siyasetine soyunuyordu. “Sos-
yal demokrat›, demokratik solu” dâhil bütün burjuva-fa-
flist partiler iflas etmifl, halk kitlelerine verebilecek hiçbir
fleyleri kalmam›flt›. Bayram Meral, yeni fleyler söylüyor-
du. ‹flçi s›n›f› siyaseti daha sa¤ de¤il ancak, daha sol bir
anlay›flla yap›labilirdi. “IMF’ye karfl›y›z, Ba¤›ms›z Türki-
ye, Demokrasi ...” diyordu. Ama ne hikmetse bu taleple-
rin hiçbirini talep olarak gündeme getirmiyor, bu taleple-
rin hiçbirini program›na koymayan partileri iflçi dostu
ilan ediyor ve bu halk düflman›, vatan haini partilerin ye-
ni bir hükümet kurmas› için seferber oluyordu.
DYP, az›nl›k hükümetinin avantajlar›n› kullanarak se-
çimlere gitmeyi tasarlam›fl ama bunu baflaramay›nca bu
flans› di¤er partilere kapt›rmamak için tekrar CHP-DYP
koalisyonuna dönmüfltür. Bu süre içerisinde DYP, grev-
leri sonuçland›rmamaya özen göstermifl, sürece yaya-
rak, bölme, parçalama ve çözme takti¤ini uygulam›flt›r.
DYP az›nl›k hükümetinin güvenoyu alamamas›yla ege-
men s›n›flar›n büyük bir kesimi zafer sarhofllu¤unu yafl›-
yordu. Az›nl›k hükümetinin güvenoyu almamas› için,
Bayram Meral’in s›rt›n› s›vazlayan CHP, TÜRK-‹fi’e ilk
darbeyi vurdu. TÜRK-‹fi, misyonunu oynam›fl, seçimin
ve yeni hükümetin kurulmas›n›n önünü açm›flt›. Art›k,
s›rt s›vazlaman›n, Bayram Meral’e parti baflkan› mu-
amelesi yapman›n gere¤i yoktu. DYP ile birlikte karar
al›p ve ilk etapta Uman, Seka, fieker, Demiryolu gibi
stratejik önemdeki grevleri erteleyerek, TÜRK-‹fi’e bü-
yük darbe vuruyordu. Oligarfli grev erteleme öncesinde
164 Dursun Karatafl

de Haber-‹fl gibi sendikalar› sat›n alarak, toplu sözleflme


masas›na özel olarak oturtup grev k›r›yordu. Burjuva si-
yaseti ç›karlar›n siyasetiydi. Onlar için her fley kullan›l-
mas› gereken bir araçt›. Bayram Meral, sözde CHP’ye
atefl püskürüyor ve “toplu sözleflme görüflmeleri sonuç-
lanmadan DYP ile koalisyon kurmay›n” diyerek CHP’ye
çat›yordu. CHP ise, “TÜRK-‹fi siyaset yap›yor” diye ce-
vap veriyordu. “DYP az›nl›k hükümetine güvenoyu ver-
meyin” diyen TÜRK-‹fi’le iflbirliklerini unutmufllard›! CHP
de DYP gibi, iktidarda kalmak için TÜRK-‹fi’i kullanmak
istiyordu ve TÜRK-‹fi’in burjuvazi ad›na siyaset yapma-
s›n›n s›n›rlar› orada bitmeliydi.
TÜRK-‹fi, taviz vermeye devam ediyor, sürekli ücret
isteklerini düflürüyor ama sonuç alam›yordu. TÜRK-‹fi’in
grevlerin sonuç almas›nda en etkili olacak iflkollar›ndaki
grevlerin ertelenmesi karfl›s›ndaki sessizli¤i ve erteleme
kararlar›na iflçileri uymaya zorlamalar› grev dalgas›n›n
geri çekilifli, çözülüflü demekti. TÜRK-‹fi’in grev ertele-
melerinden sonraki aç›klamalar›, moral bozuklu¤unu
hatta paniklediklerini gösteriyor. “‹ktidara daha çok taviz
vermeye haz›r›z, bu ifl bitsin” mesaj›n› vermektedir. Ön-
ce faflist MHP, toplu sözleflmelerin sonuçlanmas›n›
DYP’yi desteklemek için flart koflmufl ama buna uyma-
yarak TÜRK-‹fi’e “ihanet” etmiflti. fiimdi CHP ayn› fleyi
yap›yordu. CHP, bununla da kalmam›fl, DYP ile birlikte
grevlerin ertelenmesinin suç orta¤› olmufltu. TÜRK-‹fi,
“Ankara’ya Meclis önüne aileleri ve çocuklar›yla birlikte
500 bin kifliyi y›¤aca¤›z” demesine ra¤men, bunun ger-
çekleflmesi için gereken çabay› göstermemifl, örgütle-
meler yapmam›fl ancak, onbinlerle ifade edilebilecek bir
say›y› zar zor toplayabilmiflti. Asl›nda iktidar›n tehditle-
rinden sonra TÜRK-‹fi, yüz binlerin Ankara’ya toplanma-
s›n› istemiyordu. Ama gelinen aflamada bu toplant›y›
yapmamas› kendi sonlar› demekti. ‹lk olarak, iflçi ailele-
rini ve çocuklar›n› getirmekten vazgeçtiler. Oligarflinin,
iflçilerin Ankara’da toplanmamas› için önlemler alaca¤›,
Seçme Yaz›lar 165

özellikle de baflka illerden gelenleri hareket ettirmeye-


cekleri -gizlenmeden- polis flefleri taraf›ndan itiraf edili-
yordu. Bayram Meral, iktidar›n güvenlik güçleriyle yüz
binlerce iflçinin de¤il ama onlar› rahats›z etmeyecek bir
kalabal›¤›n Ankara’da toplanmas›nda iktidarla anlaflm›fl-
t›r. Böylece faflizm, demokrasicilik oyununu TÜRK-‹fi sa-
yesinde bir kez daha oynam›fl, kendi siyasi ç›karlar› do¤-
rultusunda iflçi s›n›f›n›n gücünü kullanm›fl ve istedi¤i so-
nucu alm›flt›r. Bayram Meral, tutarl›d›r! Devlet O’nun
devletidir! Devletinin ç›karlar›n›, iflçi s›n›f›n›n ç›karlar›n›n
üstünde tutmas› O’nun yapmas› gerekendir.
Ankara’da oligarflinin barikatlar›n› zorlayarak ve bir-
çok engeli aflarak toplanan birkaç onbin iflçi, Bayram
Meral gibilerinin de¤il, TÜRK-‹fi içerisindeki devrimci,
ilerici sendikac›lar›n ve iflçilerin çabalar›yla gerçeklefl-
mifltir. Bayram Meral’e kalsa, bunlar da Ankara’ya gide-
meyecek ve sonuçta, “Ne yapal›m Tansu Çiller hüküme-
ti engel oldu” deyip sorumluluktan kurtulacakt›. Oysa
burjuva politikalar›na angaje olmam›fl, iflçi s›n›f›n›n ç›-
karlar›n› savunan bir sendika, isterse yüz binlerce iflçinin
önünde hiçbir güç engel olamaz. Nitekim iflçiler yer yer
polise ve jandarmaya ra¤men, onlarla çat›flarak yürü-
müfltür. Ama, TÜRK-‹fi, devletle çat›flmak istemiyor,
devlet ad›na hareket ediyordu. Bu gerçek yeterince kav-
ranmazsa, kimilerinin kendinden geçerek yazd›¤› gi-
bi,“Bayram Meral ‘‹MF’ye karfl›y›z’. ‘Ba¤›ms›z Türkiye’
diyor, sendika bürokrasisini hedeflemenin ne âlemi
var?”. Bu kafalar, iflçi s›n›f›, grev deyince, siyasi gerçek-
leri unuttu¤undan, ne TÜRK-‹fi’in niyetlerini, ne de ger-
çek anlamda sendika bürokratlar›n›n niteli¤ini anlaya-
mazlar. Hep madalyonun bir yüzünü görürler. ‹MF’ye
karfl› olma ve Ba¤›ms›z Türkiye slogan›n› duyar ama
“Devlet bizim Devletimizdir” sözlerini duymak istemez-
ler. Tabii ki, grevler iflçi s›n›f›n›n okullar›d›r, her fleye ra¤-
men, iflçiler kendi güçlerini, dostlar›n› ve düflmanlar›n›
bir önceki güne göre daha iyi tan›yor ve görüyorlar. Ama
166 Dursun Karatafl

iflçilere gerçekler gösterilmez ise, farkl› görünümlerde,


farkl› “kurtar›c›lar” ç›kar ve iflçi s›n›f›n› pefllerinden sü-
rüklerler. ‹flçi s›n›f› bilinci, burjuvazi ve onun kurumlar›n-
dan TÜRK-‹fi taraf›ndan ustal›kla çarp›t›lmaktad›r. Üc-
retlerin düflüklü¤ünün sorumlusunun ‹MF oldu¤u söyle-
nir, Ba¤›ms›z Türkiye slogan› att›r›l›r ama bütün bunlar›n
Tansu Çiller hükümetinin y›k›l›p yerine, baflka burjuva
partilerinden oluflmufl bir hükümet kurulunca sa¤lana-
ca¤› belirtilir.
TÜRK-‹fi, burjuvazinin yeni hükümet do¤rultusundaki
politikalar›n›n uygulanmas›nda kendisine düflen rolü ba-
flar›yla oynad›. Burjuva partilerinin deste¤i büyük oran-
da geri çekildi. ‹flçi s›n›f›n›n gücüne hiçbir zaman güven-
memifl ve devleti hedeflememifl TÜRK-‹fi, baz› grevlerin
ertelenmesinden sonra kuflatmaya al›nd›. TÜRK-‹fi bafl-
lang›çta, sözde de olsa gösterdi¤i “kararl›” ifadelerden de
art›k vazgeçmifl ve devlet ne verirse türünden bir yakla-
fl›mla toplu sözleflmeleri imzalamak istemektedir. Ama
hay›r, grevler devlet aç›s›ndan TÜRK-‹fi’in istedi¤i za-
manda ve flekilde noktalanamazd›. Bunu TÜRK-‹fi iste-
mifltir. Sözleri ne olursa olsun, burjuva partilerine güve-
nerek yola ç›kan bir sendika, sonuçta burjuvazinin istek-
lerini kabul etmek zorundad›r. TÜRK-‹fi de bunu bildi¤in-
den iktidar›n oyalamalar› ve baz› sendikalar› sat›n alma-
s› ve grev ertelemeler durumunda dahi, daha etkin ve ra-
dikal kararlar alm›yor, tersine ivmeyi düflürterek iktidar-
la anlaflmak istiyor. Devlet, “Grevler ertelenirse çal›flma-
yaca¤›z” karar› alan TÜRK-‹fi’in, grevler ertelendi¤inde
geri çekilen bir TÜRK-‹fi’in, sözlerinin palavra oldu¤unu
bilecek kadar deneyimlidir. TÜRK-‹fi, grev ertelemeleri-
ne karfl› yüzbinleri harekete geçirmemifl, elindeki gücü
kullanmam›fl ve iktidara daha büyük sald›r›lar için mal-
zeme vermifltir. Bu durumda TÜRK-‹fi’in dayanaca¤› ve
güvenece¤i tek sermayesi, seçimlerin gündemde olmas›
dolay›s›yla, burjuva partilerinin seçim hesab› yaparak,
iflçilerin oylar›n› düflünerek, az da olsa ücret art›fllar›n›
Seçme Yaz›lar 167

sa¤lamalar›d›r. ‹ktidar art›k k›smi ücret art›fllar›yla toplu


sözleflmeleri bitirebilir. TÜRK-‹fi’in “Devlet bizim Devle-
t i m i z d i r ” anlay›fl›yla yapaca¤› fazla bir fley kalmam›flt›r.
Devlet TÜRK-‹fi’e ra¤men, toplu sözleflmeleri bitirecek-
tir. Ve TÜRK-‹fi kendi içine dönerek tasfiyelere bafllaya-
cakt›r.
TÜRK-‹fi’in devlet sendikac›l›¤›, yüzbinlerin grevinde
de afl›lamam›flt›r. TÜRK-‹fi içerisindeki iflçi s›n›f›ndan ya-
na sendikac›lar›n ve iflçilerin müdahaleleri, çabalar› etkin
olamam›flt›r. Onlar›n çabas› da olmasa belki, çok daha
olumsuz sonuçlar›n do¤mas› muhtemeldi. Ama görülen
ve bir kez daha tüm ç›plakl›¤›yla ortaya ç›kan gerçek flu-
dur: TÜRK-‹fi afl›lmadan, iflçi hareketi burjuvazinin dene-
timinden kurtulamayacakt›r. Ülke genelinde bütün milli-
yetlerden iflçileri tek bir merkezde birlefltirecek ve ad›m
ad›m büyüyecek devrimci bir iflçi hareketinin yarat›lma-
s›, iflçi s›n›f› hareketinin acil görevidir. Bu görev öncelik-
le TÜRK-‹fi içerisinde veya d›fl›nda bulunan devrimci,
ilerici sendikac›lar›n ve iflçilerin görevidir. Devrimci bir
‹flçi Cephesi veya baflka bir isim alt›ndaki bir birlik,
TÜRK-‹fi gibi devlet sendikac›l›¤›n›n dayanaklar›n› orta-
dan kald›racak ve iflçi hareketinin önünü açacakt›r. Ha-
yat›n her alan›nda, halk kitlelerini devlet ideolojilerinin
denetiminden ç›karacak örgütlenmeler yapmaz ve bu
do¤rultuda ad›mlar atmazsak, halk kitlelerinin ve iflçi s›-
n›f›n›n potansiyellerinin, burjuvazi taraf›ndan kullan›l›p,
yanl›fl yöne kanalize edilmesinden, hatta yok edilmesin-
den devrimciler sorumlu olacaklard›r.
240 bine yaklaflan iflçinin grevi büyük bir güçtür ve
hala sürmektedir. Önemli ifl kollar›ndaki grevlerin erte-
lenmesine ra¤men, henüz her fley bitmifl de¤ildir. Burju-
va partilerinin ve ona ba¤›ml› TÜRK-‹fi bürokratlar›n›n
politik oyunlar›n› bozmak mümkündür. ‹flçi taban›ndan
ve sendika yönetimlerinden yap›lan bask›larla, yarat›la-
cak olan fiili durumlarla ve daha birçok yolla TÜRK-‹fi
yönetimi aktif kararlara zorlanabilir. Grev ertelemesi ya-
168 Dursun Karatafl

p›lan iflkollar›nda, yeniden greve bafllan›r. Grevlerin ol-


du¤u bütün kentlerde grevci iflçiler halk güçleriyle birle-
flerek, sokak ve meydanlarda oturma, yürüyüfl fleklinde
birçok eylem biçimini gündeme getirirler. Greve ç›kma-
yan fabrika ve iflyerleri uyar› niteli¤inde ifl yavafllatma, ifl
durdurma fleklinde direnifllere baflvururlar. Bunlar, uyar›
niteli¤inde oldu¤undan iktidar›n taviz vermemesi duru-
munda eylem ivmesi yükseltilerek, iflçilerin fabrika ve ifl-
yerlerinden ç›kmamas›na dönüflür. Ve genel grev silah›-
na baflvurulur.
‹flçilerin, memurlar›n, gençli¤in, esnaf›n, meslek ör-
gütlerinin diyalogu ve eylem birli¤i sa¤lanarak, bütün
halk güçlerinin aktif gösterileri ve protestolar› gündeme
getirilir.
Ürünleri tarlada kalan veya ürünlerinin karfl›l›¤›n› ala-
mayan köylünün devlet taraf›ndan iflçilere karfl› k›flk›rt›l-
mas›n› önlemek için, köylülerin iflçilerle birlikte hareketi
sa¤lanarak, iktidar›n elindeki bütün kozlar al›nabilir.
Grevde olan ve olmayan fabrika ve iflyerlerindeki, devle-
te karfl› devrimci, yurtsever sendikac› ve iflçilerin birlik-
teli¤i ve iflçi s›n›f›n›n ç›karlar›n› savunmadaki kararl›l›¤›
ve samimiyetinin, halk güçleri taraf›ndan görülmesi du-
rumunda, iflçi s›n›f› ve halk güçlerinin birli¤i do¤acak ve
bu birlik TÜRK-‹fi bürokratlar›n›n hâkimiyetlerine son
vererek, halk hareketinin yeni bir aflamaya geçmesini
beraberinde getirecektir.
Bütün bu söylediklerimiz belki bir anda yap›lacak
fleyler de¤ildir. Ama en az›ndan süregelen grevlere bir
yön vermek için, bunlar›n bir k›sm›, hemen yap›labilir.
Bu grevleri Bayram Meral’lerin ç›kar hesaplar›ndan kur-
tarmak gerekti¤i, zorunlu ve hemen yerine getirilmesi
gereken bir görevdir.
Seçme Yaz›lar 169

Tutsaklar›n
Direniflflii
K az an ma l› d› r

Yay›nland›¤› yer:
Zafer Yolunda KURTULUfi
Özel Say›: 2 / Tarih: 30 Ekim 1995

uca Katliam› ve Direnifliyle birlikte, cezaevlerinde

B yeni bir süreç bafllad›. Faflizm, tutsaklar› teslim al-


mak için, her türlü bask› yöntemini deneyebilece¤i-
ni gösterirken, devrimci tutsaklar da bu bask›lara karfl› flehit-
ler de verseler direneceklerini ve teslim olmayacaklar›n› gös-
terdiler. Ard› s›ra, devrimci, demokrat kamuoyunda, direnifl-
çilerin sahiplenilmesi, katliam›n lanetlenmesi, oligarflinin ce-
zaevi politikalar› önünde çok güçlü olmasa da bir set olufltur-
mufltur. Kuflkusuz, faflizm, katliamdan sonra bu tür tepkilerin
olabilece¤ini de hesap ederek hareket etmifltir. Biz de, olufl-
turulan bu setin fazla güçlü olmad›¤›n› bilerek hareket etmek
durumunday›z.
Türkiye oligarflisi, zay›f dengeler üzerine oturmufltur.
Onun dengelerini daha fazla sarsmak, vurarak ve darbeler in-
direrek kazanmak mümkündür. Bunun Buca Katliam› ve ge-
nel olarak cezaevleri nezdinde biçimlenifli, kitlesel olarak sa-
hiplenmek, askeri olarak vurmak ve tutsaklar›n daha güçlü
direnifllerini ortaya ç›kartmakt›r. Tutsaklar›m›z›n ve baz› dost
örgüt tutsaklar›n›n, yaklafl›k bir ayd›r sürdürdükleri açl›k di-
reniflleriyle oligarfli, cezaevleri politikas›nda köfleye s›k›fl-
170 Dursun Karatafl

makta ve Buca’yla bafllatt›¤› sald›r›y› devam ettirmekte güç-


lüklerle karfl›laflmaktad›r. Buca katliam›, oligarflinin cezaevi
politikalar›n› güçlendirememifl, tersine zay›flatm›flt›r. ‹flte tam
bu zay›f noktada, düflman›n tereddüdünü lehimize çevirme-
nin, politikalar› önünde güçlü bir set oluflturman›n yolu; tut-
saklar›n direnifllerinden, d›flar›daki kitlesel sahipleniflten pro-
testolardan, katillerden, katliam emri verenlerden ve katliam›
savunanlardan, her düzeyde hesap sormaktan geçmektedir.
Oligarfliyle “bar›flma, uzlaflma” temelinde taktikler belir-
leyen, baz› siyasi kesimler hariç, hemen birçok siyasi yap›, -
flimdilik de olsa faflizmin politikalar› konusunda reformist ha-
yaller beslememekte ve “demokrasi” beklentisine girme-
mektedirler. 12 Eylül sürecinde birçok örgütün cezaevleri po-
litikalar›yla, bugünkü durum k›yasland›¤›nda bir olumluluk
söz konusudur. Bugün bu olumlulu¤u devam ettirmek ve da-
ha da gelifltirmek zorunluluktur. Düflman, savafl› derinlefltir-
me politikalar› çerçevesinde, geçici olarak geri ad›mlar atsa
da uygun anlar› yakalad›¤›nda, dengesizli¤iyle birlikte sald›r›
politikalar›na çok yönlü olarak devam edecektir.
Faflizm, kontrgerilla merkezli olarak politikalar üretmek-
te ve sald›r› planlar› yapmaktad›r. Devrimci, demokrat tut-
saklar da, bu merkezi, planl› sald›r›lar karfl›s›nda direnifli
merkezilefltirerek, eylemliliklerini bu do¤rultuda planlayarak
daha güçlü direnifller ortaya ç›kartmal›d›r. Düflman›n en iyi
bildi¤i taktik bölerek, parçalayarak yönetmektir. Buca’daki
sald›r›n›n, do¤rudan DHKP-C tutsaklar›na yönelmesi bu ya-
n›yla anlaml›d›r. Böylece baz› sol yap›lar›n kayg›lar›n› günde-
me getirip direnifli parçalayarak güçlü direniflçilerin ortaya
ç›kmas›n› engellemek istemifltir. Nitekim Buca’dan sonra ba-
z› siyasi yap›lar›n “provokasyona gelmeme” gibi tespitleri,
bunun sonucu ortaya ç›km›flt›r. Provokasyon tespitlerinin
ciddiyetsizli¤i ve bu tespitlerin hangi taktikler üzerine yap›ld›-
¤› kimse için s›r de¤ildir. Bir siyasi hareket “macerac› çizgisi”
nedeniyle provokasyona da gelmifl olabilir, bu koflullarda da-
hi faflizme karfl›, hiçbir örgüt, demokratik kurulufllar, hatta ki-
fliler, “Eh ne yapal›m, provokasyona gelmeselerdi, bizi il-
Seçme Yaz›lar 171

g il e n d irmez...” dercesine faflizmin katliam› karfl›s›nda, hem


de cezaevi gibi bir mekânda, sessiz bir izleyici olamazlar. Ol-
duklar› noktada, devrimci tutsakl›k ve direnifl tart›fl›l›r duru-
ma gelir. Ülkemiz gerçe¤inde ne yaz›k ki, bu tür tutumlar,
geçmiflten günümüze kadar var olmufltur ve olmaya da de-
vam edecektir. Bu tür tutum ve tav›rlar›n önüne geçmek, da-
ha büyük yanl›fll›klar›n yap›lmas›na izin vermemek ve düfl-
man karfl›s›nda tutsaklar›n devrimci direnifl cephesini güç-
lendirmek için her boyutuyla, dünden bugüne cezaevleri tar-
t›fl›lmal›d›r. Direnifl ve bugün yap›lmas› gerekenler üzerine,
tüm ülke cezaevlerinde e¤itici, birlefltirici ve direnifli güçlen-
dirici bir perspektifle tüm tutsaklar›n kat›labilece¤i genifl top-
lant›lar düzenleyebilmeliyiz. Kuflkusuz, bütün ayr›nt›larda an-
laflmak mümkün olmayabilir, ama en az›ndan tüm devrimci-
demokrat, siyasi yap›larla, oligarflinin tutsaklar üzerine gelifl-
tirdi¤i politikalar ve tutsaklar›n bu politikalara karfl› genel
tavr›n›n, direnifl biçimlerinin ne olmas› gerekti¤i üzerine, as-
gari koflullarda birlik sa¤lanabilir.
Buca ö¤reticidir. “Provokasyon” diyenler, o tespitlerinin
alt›nda kalm›fllard›r. Buca direnifli, faflizmin ülke genelinde
tutsaklara sald›r›s›n›n önünü kesmifl ve karfl› sald›r›ya geç-
menin koflullar›n› yaratm›flt›r. Bir ay› aflk›nd›r süren tutsakla-
r›n açl›k direnifli ve d›flar›daki gösteriler bunun ifadesidir. Bu
gerçe¤i anlayamayan baz› siyasetler hala, Buca katliam›n›,
sadece DHKP-C tutsaklar›na yönelmifl bir katliamm›fl gibi
de¤erlendirdi¤inden, süregelen direniflin de karfl› sald›r› iflle-
vini görememektedir. Bu nedenle direnifle ya kat›lmamakta
ya da, otuzlu günleri aflan direnifli desteklemek için, birkaç
günlük açl›k direnifliyle sorunu geçifltirmek istemektedirler.
Bu yaklafl›m, tutsaklar›n direnifl gücünü zay›flatan, düflman›n
politikalar›na güç veren bir tav›rd›r. Neyi bekliyoruz? Tüm
tutsaklar›n kat›ld›¤› ve “olmazsa olmaz” diyerek taleplerinin
sonuna kadar dayat›ld›¤›, flehitler pahas›na süren genel bir
direniflin gerçekleflmesi için, Buca’da veya baflka bir zindan-
da her örgütten bir kaç devrimcinin katledilmesi mi gereki-
yor? Elbette, farkl› politikalar için planl› programl› bir flekilde
172 Dursun Karatafl

bafllat›lm›fl bir direnifl ve bu direnifl içerisinde ortaya ç›kan


ölümler ve sonuçlar› farkl› bir tart›flmad›r. Bir siyasi hareke-
tin tutsaklar› kendi özgün politikalar› gere¤i tutsaklar cephe-
sinde de bir kampanya bafllat›p sürdürebilir. Baflka siyasi ha-
reketler ise, bu kampanyan›n amaçlar›n› yanl›fl buldu¤undan
onu desteklemeyebilirler. Kimse de, “Benim direniflimi ne-
den desteklemedin?” diye zorlayamaz. Bizim sözünü etti¤i-
miz, bu tarz özgün bir direnifl de¤ildir. Genel olarak tüm tut-
saklar› ilgilendiren sald›r› politikalar› ve bunun karfl›s›na ç›ka-
r›lacak tutsaklar›n birlikte direniflidir.
Oligarfli, hükümet krizi, iflçi ve memur direniflleri, grevler
ve süren silahl› savaflla epeyce sendelemifl ve yeniden ken-
dini toplayabilmek için seçimle güç toplamak istemektedir.
Seçim hükümeti, oligarflinin krizi atlatamamas›n›n ve daha
da derinleflece¤inin ifadesidir. Egemen s›n›flar kendi aralar›n-
daki çeliflkilerin alabildi¤ine yo¤unlaflt›¤› bu aflamada, sald›-
r› politikalar›n› sürdürmekle birlikte, devletin hemen bütün
kurumlar›nda ve bürokraside tereddütler, yalpalamalar, ç›kar
hesaplar› geliflecektir. Bu süreçte tutsaklar cephesinde do¤-
ru taktiklerle mücadele eder, güçlü bir direnifl hatt› oluflturur-
sak, birçok temel talebi oligarfliye kabul ettirmek zor olma-
yacakt›r.
Oligarfli 12 Eylül öncesinden bafllayarak günümüze ka-
dar tutsaklar› teslim alabilmek, ABD ve Avrupa’daki cezaevi
sistemlerini ülkemize de yerlefltirebilmek için yo¤un çaba
sarf etmifl ama her seferinde tutsaklar›n direnifliyle karfl›lafl-
t›¤›ndan, baflar›l› olamam›flt›r. Buca katliam› bu yan›yla yeni
bir sald›r› dalgas›n›n bafllang›c› olmufltur. Sald›r›n›n h›z› kesil-
mifl ama durmam›flt›r. Sald›r›y› durduracak direnifller bizden
her zaman bedeller istemifltir. Bu bedelleri vermekte hiçbir
zaman tereddüt etmedik. Teslimiyetin ve ihanetin diz boyu
geliflti¤i 12 Eylül koflullar›nda, tutsaklar›m›z, Özgür Tutsakl›-
¤›n ne demek oldu¤unu, can bedeli ö¤renmifl, ö¤retmifl ve
düflman sald›r›lar›n›n önüne flehitleriyle barikat oluflturmufl-
tur. Geçen y›llar, özgür tutsakl›k bilincimizi daha da gelifltir-
mifl ve Buca Direnifl Destan›n› yaratm›flt›r. Buca Direniflinin
Seçme Yaz›lar 173

anlam›n› kavramak ve gelece¤e tafl›mak ancak daha güçlü


direniflleri ortaya ç›kartarak, Buca Barikatlar›n›n afl›lamad›-
¤›n›, flehitlerimizin kanlar›n›n yerde kalmad›¤›n› göstermekle
mümkündür. Buca Direnifli, bir k›v›lc›m olmufl ve tüm ülke
zindanlar›ndaki özgürlük ateflini büyütmüfltür. Buca Direnifli-
ni zaferle taçland›rmak, süregelen direnifli güçlü bir flekilde
sahiplenmekle, oligarfliye temel taleplerimizi kabul ettirmek-
le gerçekleflecektir. Oligarfli, bütün kararl›l›k gösterilerine
karfl›n, güçsüzdür ve tutsaklar›n ölümü de göze alan kararl›-
l›¤› karfl›s›nda, çaresiz kalacak ve politikalar›n› uygulayama-
yacakt›r. Direniflin beflinci haftas›na girildi¤i bu günlerde, oli-
garflinin as›l beklentisi, direniflten kopmalar›n olmas› ve za-
y›flamas›d›r. Dostlar›m›z ve hala direnifle, direniflin esas gücü
olarak kat›lmayanlar, bu ç›plak gerçe¤i göz önüne alarak,
düflman›n kararl›l›k gösterilerini bozmak için, direniflin talep-
lerini kendi talepleri kabul ederek direnifle kat›lmal›d›r. Düfl-
man›n karfl›s›na tutsaklar›n yenilmez direnifl gücünü ç›kar-
mal›y›z.
Tutsakl›k koflullar›ndaki direnifllerde ölümler, sakatl›klar
olacakt›r. Bu bizim tercihimiz de¤ildir. Ama “Ya Özgürlük, Ya
da Teslim Olma” tercihinin dayat›ld›¤› koflullarda, ölümü ve
sakatl›¤› seçmek, özgürlü¤ümüzün bedeli olacakt›r. Buca’n›n
anlam› budur. Ya Özgür Tutsaklar olarak yaflamak için her
türlü bedel ödenecek ve oligarflinin politikalar› önünde bari-
kat oluflturulacak ya da teslim olunacakt›r. Özgür Tutsakl›k,
bu a¤›r bedeller ödenerek kazan›ld›. Yeniden böylesi bir bedel
ödemek durumuyla karfl› karfl›ya kal›nd›¤›nda, bütün tutsak
yoldafllar›m›z yaflamlar› da dâhil her türlü bedeli tereddütsüz
ödeyeceklerdir. Oligarflinin uygulamaya bafllad›¤› Ümraniye
tabutlu¤u, öne ç›kan direniflçi baz› tutsaklar› mahkemeler bit-
meden tecrit etmek için yap›lan sürgünler, her gün artan hak
gasplar›, keyfilikler ve yasaklar ancak güçlü direnifllerle, ge-
rekti¤inde a¤›r bedeller ödenerek durdurulabilir. Ve yaln›z es-
ki statükoyu elde etmekle yetinmemeliyiz. Direnifl, daha ileri
talepleri önüne hedef olarak koymal›d›r. Elbette bir tek dire-
niflle zindanlar›n zindan olmaktan ç›kmayaca¤›n› biliyoruz.
174 Dursun Karatafl

Ama Özgür Tutsak olman›n baflka da bir yolu yoktur. Bask›-


lar, hak gasplar› ve düflman›n teslim alma politikalar›n›n önü-
ne geçmek için, direnifller hep devam edecektir. Devrimci
mücadele sürdükçe, zindanlar ve tutsaklar daha da ço¤ala-
cak ve tutsaklar›n direnifli daha bir önem kazanacakt›r. Bu-
gün, zindanlara doldurulan binlerce devrimci tutsak, faflizmin
baflar›s›n›n de¤il; devrimci mücadele karfl›s›ndaki güçsüzlü-
¤ünün ve her fleye ra¤men devrimci savafl› durduramad›¤›-
n›n kan›t›d›r. Hemen her gün, ülke genelinde yüzlerce insan›n
tutsak al›nmas›na ra¤men, mücadelenin geliflerek sürdü¤ü
bu koflullarda tutsaklarla d›flar›daki mücadele aras›nda kopa-
r›lamaz ve vazgeçilemez bir ba¤ vard›r. ‹çeri ile d›flar› aras›n-
daki ayr›m› ortadan kald›rmak, tutsakl›k koflullar›n› d›flar›da-
ki savafl›n bir parças› haline getirmek, Özgür Tutsa¤›n vazge-
çilemez görevidir. Ülkemiz tutsa¤› geçmiflte genellikle refor-
mistlerde ve baz› oportünist kesimlerde görülen çarp›k, hat-
ta politik olmayan “mahpus” anlay›fl›n› aflm›flt›r. Zindanlar
bir savafl mevziidir. Kim ki, çeflitli kayg›lar›n› teorilefltirir, içe-
ri-d›flar› ay›r›m› yaparak mücadeleyi geriletmek isterse o, Öz-
gür Tutsakl›¤›n ne olup olmad›¤›n› hala anlayamam›fl, “mah-
pusluk” anlay›fl›n› devam ettiriyor demektir.
Oligarfli, “cezaevleri terörist yetifltiriyor” feryatlar›nda
hakl›d›r. Çünkü bütün bask›lara ra¤men, tutsaklar›m›z› teslim
alamam›fl, diz çöktürememifltir. Öyle ki, cezaevleri dolup tafl-
m›fl ama mücadele durmam›fl ve cezaevlerinden ç›kan bin-
lerce insan, yeniden mücadeleye koflmufltur. Düflman öylesi-
ne çaresizleflmifltir ki, tutsak alma yerine, kendi yasalar›n› da
görmezden gelerek iflbirlikçili¤i dayatmaya bafllam›flt›r. Bu
da oligarflinin çaresizli¤ine çare olamayacak, mücadele ge-
liflmeye devam edecektir. Mücadeleyi gelifltirmek, bir yan›y-
la tutsakl›k koflullar›nda devrimci yaflam›, devrimci direnifli
gelifltirmektir. Devrimci yaflam›n ve direniflin geliflti¤i koflul-
larda zindanlar, devrimin okullar› ifllevini görürler. Devrimin
okullar›, yaflam pahas›na da olsa bu direnifli kazanmal›d›r.
Seçme Yaz›lar 175

Özgürlük
Düflflü
üncesi
Gençli¤in
Karakteridir

Yay›nland›¤› yer:
Zafer Yolunda KURTULUfi
Say›: 17 / Tarih: 4 Kas›m 1995

urjuvazi, bunal›m›n›n derinleflti¤i hemen her

B süreçte gençlik üzerine programlar yap›p, on-


lar› kazanman›n yollar›n› aramaktad›r. Ony›l-
lard›r, bu durum hep böyle süregelmifltir. Özellikle dev-
rimci mücadelenin geliflti¤i ve iktidar› tehdit etmeye bafl-
lad›¤› süreçlerde, gençli¤in sahipsiz b›rak›ld›¤›, sportif-
kültürel faaliyetler v.b. etkinliklerden uzak kald›¤› için
“örgütler taraf›ndan kullan›ld›¤›” fleklindeki demagojiler
bolca yap›lm›flt›r. Gençli¤in, halk›n ve ülkenin sorunla-
r›ndan uzak durmas›, bencilleflmesi ve nihayetinde yoz-
lafl›p halk›na ve vatan›na ihanet etmesi için hemen her
fley yap›lm›flt›r. Ülkemiz gençli¤i bu çürüme ve yozlafl-
may› en yo¤un biçimde 12 Eylül’den sonra yaflad›. Ama
burjuvazi gençli¤i teslim alamam›fl, ancak geçici olarak
sesini k›sabilmifltir. Gençlik, hemen bütün halk hareket-
lerinde, özgürlük ve ba¤›ms›zl›k savafllar›nda hep en ön-
de olmufl, özveriler göstermifl, ciddi ve aktif bir güç ol-
176 Dursun Karatafl

mufltur.
Bizim gibi ülkelerde nüfusun büyük ço¤unlu¤u genç-
tir. Ve bu gençlik, ülke gerçe¤inin fark›na var›p özgürlük
tutkusuyla hareket etmeye bafllad›¤›nda egemenler için
tehlikeli bir güç olur. Bunu bilen egemen güçler, kendi
partilerinde bile bazen gençlik örgütlenmelerini yasakla-
m›fl, bazen izin vermifllerdir. Ama hep potansiyel bir teh-
like olarak gördüklerinden kontrol alt›nda tutmak için
çok çeflitli yöntemlere baflvurmufl ve gençlik potansiyel
suçlu muamelesi görmekten kurtulamam›flt›r. Gençlik,
s›n›fsal konumu ve gençli¤e özgü özellikleriyle; saft›r, te-
mizdir, halktan ve adaletten yanad›r. Özgürlük düflünce-
leri onun karakteridir. Genel olarak bu nitelikleri nede-
niyledir ki, 12 Eylül’ün bask› yöntemleriyle yozlaflt›r›l-
m›fl, okullara, yurtlara ve cezaevlerine kapat›lan gençlik,
k›sa süre sonra yeniden hak ve özgürlükleri için aya¤a
kalkm›fl, sokaklar› ve meydanlar› doldurmufltur. Yaln›z
ö¤renci gençlik de¤il, iflçi, köylü, iflsiz hemen her kesim-
den gençlik giderek mücadeleye yeniden at›lm›fl ve dev-
rimci hareketlerin, halk hareketlerinin geliflti¤i hemen
her alanda mücadelenin en aktif güçleri olmufllard›r.
Burjuvazi ne yaparsa yaps›n, gençli¤in özgürlükçü, hak-
l›dan yana karakterini ortadan kald›ramaz. Bu bizim gibi
ülkelerde çok daha zordur. Bask›, sömürü ve zulmün do-
ru¤a ç›kt›¤›, ahlaks›zl›k, yolsuzluk ve adaletsizli¤in art›k
sokaktaki insanlar taraf›ndan dahi görülmeye baflland›¤›
bir ülkede, gençli¤i ülke sorunlar›na yabanc›laflt›r›p, hal-
k›na ve vatan›na ihanet ettirmek kolay de¤ildir. Bizim gi-
bi geri b›rakt›r›lm›fl bütün ülkelerde gençli¤in konumu
budur. ‹flte oligarfli, gençli¤in bu yap›s›n› devrimci müca-
delenin geliflimi içerisinde çok iyi gördü¤ünden çok da-
ha fazla korkmaktad›r. Bugün gençli¤e oy hakk› verilme-
si, devrimci mücadelede gençli¤in oynad›¤› rolü görüp,
onlar› kendi politikalar›na angaje etmenin bir takti¤i ola-
rak gündeme getirilmifltir. Türkiye oligarflisi bu takti¤i
benimsemesine ra¤men, gençli¤i potansiyel suçlu ola-
Seçme Yaz›lar 177

rak görme anlay›fl›ndan vazgeçmedi¤inden, seçilme


hakk›n› ise vermekten korkmaktad›r. Kuflkusuz gençlik,
burjuvazinin bu oyununu da bozacakt›r.
Gençlik, burjuvazinin ahlaki ve kültürel yozlu¤una
bo¤az›na kadar batt›¤› noktada bile, temizli¤in, safl›¤›n,
güzelli¤in aray›fl› içerisinde olmufltur. Burjuvazi gençli¤e
bir fley veremez; ne kültürel olarak, ne de ekonomik ola-
rak tatmin edemez. Bu açmaz›n› bilen egemen güçler,
hemen her dönemde sivil faflistleri, tarikatlar› destekle-
mifl, teflvik etmifl ve gençli¤i bunlar arac›l›¤›yla düzen s›-
n›rlar› içerisinde tutmak istemifllerdir. Devrimcilerin do¤-
ru politikalarla gençli¤e gitmedi¤i veya güç yitirdi¤i sü-
reçlerde, devletin destekledi¤i tarikatlar ve sivil görü-
nümlü faflist partiler, gençli¤in aray›fllar›na cevap vere-
bilmek için hak, adalet ve vatanseverlik üzerine yapt›k-
lar› demagojilerle, gençli¤imizi örgütlemeye çal›flm›flt›r.
Bunun sonucudur ki, bugün küçümsenemeyecek bir
gençlik kesimi, bu ak›mlar taraf›ndan yönlendirilmekte,
kontrol edilmekte ve devrimcilere karfl› faflizmin vurucu
gücü olarak kullan›lmaktad›r. Büyük bir kesim ise, bütün
bu ak›mlardan ve devrimci demokrat örgütlerden uzak
durmakla birlikte s›radan ö¤renci veya demokrat özellik-
leriyle önemli bir güçtür. Gençlik, halk s›n›f ve tabakala-
r›ndan tamamen ayr›, onlardan soyutlanm›fl bir güç de-
¤ildir. Tersine, geldi¤i s›n›f ve tabakalar›n özelliklerini ta-
fl›makta olup buna göre flekillenmifltir.
Halk s›n›f ve tabakalar›ndan gelen gençlik, devrimci
mücadelenin yan›nda de¤il, karfl›s›ndaysa veya sürege-
len mücadeleye ilgisizse, bunun nedenini kendimizde
aramal›y›z. Faflistler, tarikatç›lar devrimcilerin örgütle-
mesi gereken gençli¤i nas›l örgütlemifllerdir? Bu kadar
zulme ve sömürüye ra¤men, nas›l devletin yan›nda ol-
mufltur? Bu tür birçok soruya sa¤l›kl› cevaplar arad›¤›-
m›zda, gerçekte gençli¤i anlamak ve e¤itmek için s›k›
ba¤lar›n kurulmad›¤›, halk gerçe¤inin ne oldu¤u, gençli-
¤in bu halk gerçe¤i içerisindeki yeri, ülkemizin içinde
178 Dursun Karatafl

bulundu¤u durum, iktidar›n niteli¤i ve nas›l bir düzen is-


tedi¤imiz, ne için savaflt›¤›m›z v.b düflüncelerimizi yete-
rince anlatamad›¤›m›z›, gençli¤in ruh halinin yeterince
anlafl›lamad›¤›n›, ne istedi¤ini tam olarak tespit edileme-
di¤ini görürüz. ‹flte bizim bu eksiklerimizden faydalanan
faflistler ve tarikatlar, gençli¤in aray›fllar›n› yönlendirmifl
ve örgütlemifltir. ‹lgisiz veya demokrat nitelikli gençlere
ise, devrimciler do¤ru yöntemlerle yaklaflmad›¤›ndan
güven verememifltir; bu güvensizlik nedeniyle, gençlik
örgütlenmelerinden uzak durarak kendi bafllar›na hare-
ket etme yolunu seçmifllerdir. Gençli¤in bu kesimi üze-
rinde düzen düflünceler; hâkim olmas›na karfl›n, kendi
ekonomik haklar› ve burjuva demokrat anlamda da olsa,
hak ve özgürlükler için mücadele etmekten yanad›rlar.
Onlar›n hareket tarz›n› flekillendiren düflünce, düzen içe-
risinde meflru bir konumda kalmak ve yaflamakt›r. On-
lar›n bu özelliklerini devrimciler do¤ru de¤erlendiremedi-
¤inden, bu “meflru zeminden” alarak devrimci zemine
çekemedi¤inden; bunlar ya devrimci mücadele karfl›s›n-
da “ t a r a f s › z ” rolünü oynamakta ya da devrimcilik ad›na
her türlü düzen pisli¤ini, ahlaks›zl›¤›n› meflrulaflt›ran ba-
z› reformistler taraf›ndan hareket ettirilebilmektedirler.
Kuflkusuz, düzen düflüncelerini tafl›yanlar, emperyalizme
ve faflizme karfl› mücadele etmeyenler, faflist iktidar› y›k-
maktan yana olmayanlar devrimci olamaz. Ama bu böy-
ledir diye biz, demokratlar›, düzen s›n›rlar› içerisinde mü-
cadele etmek isteyen, insanlar›, gruplar› d›fllayamay›z.
Hemen bütün alanlarda oldu¤u gibi gençlikte de, genç-
lik cephesi perspektifiyle düzene karfl› mücadele etmek
isteyen, hak ve özgürlük aray›fl› içerisinde olan bütün ke-
simleri örgütleyip, düzene karfl› mücadele ettirme çaba-
s› içerisinde olmal›, düflman cephesini mümkün oldu¤u
kadar daralt›p, saflar›m›z› geniflletebilme yetene¤ini gös-
terebilmeliyiz. Devrimcileri düflman görmeyen, sald›r-
mayan herkesi yapabildi¤i kadar›yla mücadeleye kata-
bilmek ve de¤erlendirebilmek anlay›fl›n› benimsemeliyiz.
Hatta bugün çeflitli faflist gruplarla, ‹slamc› kesimler ara-
Seçme Yaz›lar 179

s›ndaki çeliflkileri iyi de¤erlendirip, emperyalizme ve dü-


zene karfl› oldu¤unu söyleyen gruplar›, bu iddialar›nda
ne kadar samimi olup olmad›klar›n› ortaya ç›kartarak,
mücadeleye katman›n yollar›n› aramal›y›z. Bu gruplar,
ya iddialar›n›n gereklerini pratikte yerine getirecekler, ya
da kitlelerden tecrit olacaklard›r. Emperyalizme, faflizme
karfl› oldu¤unu iddia edenlerin, gerçekte bu niteliklere
sahip olup olmad›klar›n› ortaya ç›karmal›y›z. Bu düflün-
celerle kitlelere yaklaflt›¤›m›zda -en az›ndan, flu anda-
karfl› devrime hizmet eden baz› güçleri tarafs›zlaflt›raca-
¤›m›z, baz›lar›n› ise, bafllang›çta s›n›rl› oranda da olsa,
mücadeleye kataca¤›m›z kesindir.
Yüksek ö¤renim ve ortaö¤renim gençli¤inin omurga-
s›n› oluflturanlar, ülke gerçe¤inden habersiz olup, düzen-
den ve ailelerinden ald›klar› kültürle okul bitirip, kendile-
rine bir yaflam kurmak isteyen gençliktir. ‹flsizli¤in, yok-
sullu¤un ve zulmün her geçen gün biraz daha artarak
sürdü¤ü ülkemizde halk, her fleye ra¤men, yaflaman›n
yollar›n› arayacakt›r ve ar›yor. Halka, yaflaman›n, eme-
¤in, sömürünün ne olup olmad›¤›n› göstermekte ›srarl›
olmazsak, o halk, kendili¤inden ard›m›z s›ra gelmeyecek
ve düzen içerisinde kendisine yer arayacakt›r. Gençlik de
böyledir. Biz ona gerçekleri göstermezsek; onun idealle-
rine, düflüncelerine yön veremezsek, düzendeki bir ifl ve-
ya iflsizlik onu teslim alacakt›r. Bizden uzak duracakt›r.
Hatta bize karfl› savaflacakt›r. Hiçbir mücadele biçimini,
hiçbir propaganda fleklini küçümsemeden, bu kitlenin
içinde bulundu¤u psikolojik ve kültürel flekillenifli dikka-
te alarak, b›kmadan, ›srarla e¤itmek ve harekete geçire-
bilmek için u¤raflmal›y›z. Kitleleri düflündürmenin, tart›fl-
t›rman›n, öfkelerini, özlemlerini a盤a ç›karman›n ve
e¤itmenin yollar›n› bulmal›y›z. K›sa süreli propaganda-
larla, s›n›rl› da¤›t›lan birkaç bildiriyle kitleler ayd›nlan-
maz. Bir anda ve yo¤un emek verilmeden, kitleleri, öz-
veri gerektiren büyük mücadelelere katacaklar›n› düflü-
nenler, kitlelere yabanc›d›r. Kitleleri e¤itmenin, topluluk
180 Dursun Karatafl

psikolojisi yaratman›n onlarca biçimi vard›r. Ama her


fleyden önce mücadele biçimlerini mekanik olarak birbi-
rinden ay›rmadan, “Bu reformist, flu devrimci” demeden
her türlü tepkiyi a盤a ç›karman›n, yönlendirmenin yol-
lar› bulunmal›d›r. Bu yollar›n belirlenmifl, tekdüzeleflmifl
bir biçimi olamaz. Kitleleri e¤itmek, bir araya getirmek,
güç oluflturmak ve seferber edebilmek temel ölçü olma-
l›d›r. Hangi biçimde ve görünümde olursa olsun buna
hizmet eden her türlü mücadele arac›n› ve yöntemini us-
tal›kla de¤erlendirmesini bilmeliyiz. Gençli¤in, düzen öz-
lemlerini, s›radan duygular›n›, çarp›k kültürlerini analiz
ederek, kime nas›l yaklaflaca¤›m›z›, nas›l e¤itece¤imizi
do¤ru tespit etmezsek ve bu insanlarla süreklili¤i olan bir
iliflki gelifltirmez, emek vermezsek do¤al ki, bu insanlar
bizi tercih etmeyeceklerdir. Kitleler anlafl›lmadan, emek
verilmeden e¤itilemez, kazan›lamaz. Gençli¤in tezcanl›l›-
¤›, devrimci kadrolara da yans›makta ve bu nedenle he-
men sonuç alma, kitle çal›flmas›nda ›srarl› olmama gibi,
hatal› tutumlara yol açmaktad›r.
Gençlik kadrolar›m›z her fleyden önce düzen kültü-
rüyle yetiflmifl, ekonomik zorluklar içerisinde okumaya
ve yaflamaya çal›flan gençli¤in sorunlar›na vak›f olmal›-
d›r. Sorunlar›, ard› ard›na s›ralayarak ve birkaç bildiriyle
veya konuflmayla onlar›n mücadeleye kat›lmas›n› bekle-
memelidir. Kitlelerle kurulan kal›c› iliflki bu de¤ildir. Kit-
leler, her konuda sahiplenilmeyi, çözümsüzlüklerine çö-
züm bulunmas›n›, zay›fl›klar karfl›s›nda güçlü olmay› is-
ter. Bunu baflarmal›y›z. Elbette, gençli¤i kimi reformist-
lerin yapt›¤› gibi, ekonomik taleplerle s›n›rland›r›p, düzen
içi çözüm aray›fllar›nda tutmayaca¤›z. Ama tüm bunlar-
la mücadelenin yolu da ›srarla genifl gençlik kitlelerine
gitmek, onlar›n her türlü taleplerini ve tepkilerini belli bir
hedefe kanalize etmektir.
Devrimci düflüncelerin geliflmesi ve hayata uygulana-
bilmesi do¤ru de¤erlendirmelerle mümkündür. Bu do¤ru
de¤erlendirmeleri yapabilmek için gençlik kitlesini çeflit-
Seçme Yaz›lar 181

li biçimlerde tart›flmalara katabilmeliyiz. Bunun pratikte-


ki ifadesi, kendi gençlik meclisimizin düzenli toplant›lar
yap›p gençli¤in sorunlar›n›n ve bu sorunlara nas›l çözüm
bulunaca¤›n›n do¤ru tespit edilmesinde yatar. Bütün böl-
gelerde ve illerde, bu meclislerimizi hayata geçirmek ve
düzenlili¤ini sa¤lamak, gençlik mücadelesinin geliflme-
sinde önemli bir fonksiyon görecektir. Kendi meclisleri-
mizde neyi, nas›l yapaca¤›n› bilen kadro ve taraftarlar›-
m›z, genifl kitleler karfl›s›nda daha güvenli hareket ede-
cek ve cephe perspektifleriyle, kitlelerin çeflitli platform-
larda bir araya getirilmesini baflaracakt›r. Anti-emperya-
list, anti-faflist, demokrat, yurtsever tüm gençlik örgüt ve
gruplar›n› birlefltirecek bu platformlar, gençlik meclisleri
fleklinde örgütlenebilir. ‹steyen baflka bir ad da bulabilir,
bu çok önemli de¤ildir. Önemli olan gençli¤i hala büyük
oranda etkisi alt›nda tutan düzen ideolojilerine karfl› sa-
vafl›p, bu ideolojileri yenmek için gerekli koflullar›n olufl-
turulmas› ve güç toplamakt›r. Düzenden memnun olma-
yan, hak ve adalet isteyen, sömürü ve zulme karfl› olan,
bütün gençlik gruplar›, bireyleri bu platformlarda kendi-
lerini ifade edebilmelidirler. Devrimciler yanl›fl, çarp›k,
kayna¤›n› düzenden alan düflüncelerle savaflma cesare-
tinde ve güvenindedir. Devrimci düflüncelerle donanm›fl
militan gençlik kadrolar› her türlü sapk›n ideolojinin üs-
tesinden gelebilecek inanca sahiptir.
182 Dursun Karatafl

Halk Kitlelerine
Alter natif
Ol du ¤um uz u
Gösterebilmeliyiz

Yay›nland›¤› yer:
Zafer Yolunda KURTULUfi
Say›: 18 / Tarih: 11 Kas›m 1995

alk hareketini yönetmek, do¤ru düflünceleri,

H do¤ru taktikleri uygulayabilmekle mümkün-


dür. Ama kitleler, yaln›z bafl›na do¤ru düflünce
ve taktiklerin uygulanmas›yla devrimcileflemezler, her
fleyiyle devrimcilere güven duymazlar. Kitleler, yüzy›llar-
d›r sömürülmüfl, bask›ya u¤ram›fl, aldat›lm›flt›r. Bunun
sonucudur ki, hemen her fleye flüpheyle bakan bir tav›r
içerisinde olup, söylenenlerin pratikte ne kadar hayata
geçip geçmedi¤ini sürekli kontrol ederek, devrimcileri
s›navdan geçirirler. Halk kitleleri toplum tarihleri boyun-
ca sürekli bask› ve sömürü alt›nda yaflama yollar›n› bul-
mufl ve bu tarih, onlara insanlar› tan›ma, de¤erlendirme
ve deneme yetene¤ini kazand›rm›flt›r. Halk gerçe¤ini ye-
terince kavramam›fl, halk›n tarihsel, psikolojik, siyasal
niteli¤ini anlamam›fl küçük burjuva ayd›nlar, kendilerine
büyük de¤erler atfederken, halk› geri görmeyi, hatta
afla¤›lamay› al›flkanl›k haline getirmifllerdir. Bu al›flkan-
Seçme Yaz›lar 183

l›klar›n›n sonucudur ki, halka de¤er vermek, onlardan da


ö¤renmek ve paylaflmak gerekti¤ini anlamazlar. Tersine
halk› hep yukar›dan afla¤› güdülecek bir sürü gibi görür-
ler. Sürü olmayan halk ise, bu insanlara güvenmez ve
pefllerinden gitmez. Halk geçici bir süre aldan›p, deney-
cili¤e düflse de, gerçe¤i bir süre sonra görür ve kendi
mant›¤›yla herkesi hak etti¤i yere koyarak kendi yaflam
yolunu çizer.
Halk›n henüz kendi gerçe¤inin bilincinde olmad›¤›,
neyi nas›l yapaca¤›n› bilmedi¤i koflullarda, umut ba¤la-
d›¤› ve güvendi¤i bir örgüt de yoksa; gerek devletle, ge-
rekse alternatif oldu¤unu söyleyen birçok örgütle çat›fl-
may› göze almadan yaflama yolunu seçecektir. Hak ara-
mak, do¤runun takipçisi olmak ve isyan etmek bilinç-
lenme ve örgütlenme sorunudur. Bunlara sahip olama-
yan halk, herkese ra¤men düzende yaflayacakt›r. Düzen-
de yaflamak; ç›karlar›n› düflünmek, düzenin fliddetini
üzerine çekmemek, korkmak ve bencilleflmektir. Devlet,
kurulu mekanizmas›yla, üretim araçlar›yla, bürokrasisiy-
le, ordu ve polisiyle halk kitlelerini kendi denetimine al-
m›fl, maddi olarak kendine ba¤›ml› k›larak, yönetebilme-
sinin alt yap›s›n› oluflturmufltur. E¤itimiyle, kültürüyle,
iletiflim araçlar›yla, ideolojik hegemonyas›n› kurmufl ve
düzen tipi insan› yaratm›flt›r. ‹flte, savafl›m›z›n as›l amac›
ekonomik, kültürel ve siyasal olarak burjuvazinin dene-
tim ve yönetiminde olan bu halk kitlelerini kazanmakt›r.
Nas›l kazanaca¤›z, halk kitlelerine nas›l gidece¤iz, üslu-
bumuz ne olacak, davran›fl biçimlerimiz, yaflam›m›z na-
s›l devrimcileflecek ve bunun düzenden tamamen farkl›
oldu¤unu düzenin alternatifi oldu¤unu nas›l gösterece-
¤iz, sorular›na çok aç›k cevaplar bulmaktan öte, hayat›n
içerisinde kapitalizmin alternatifi oldu¤umuzu halk kitle-
lerine aç›k bir flekilde gösterebilmeliyiz. Halk bizim her
türlü davran›fl›m›z›, sözlerimizi, yapt›klar›m›z› flimdiye
kadar düzen partilerinden ö¤rendi¤i ve bizzat gördükle-
riyle k›yaslayarak sonuca varacakt›r. Kim bunlar? fiim-
184 Dursun Karatafl

diye kadar gördüklerinden farklar› nedir? Gerçekten


kendilerini sömürenlerden, aldatanlardan farkl› m›d›r?
sorular›n› bizim her ad›m›m›zda soracak ve cevap araya-
cakt›r. Küçük burjuva devrimcileri ço¤u kez halk kitlele-
rinin sessizli¤ini, hatta onay verir biçiminde tepkilerini
yanl›fl de¤erlendirmekte ve halka de¤er vermeyerek, on-
lar› dinlemeden yönetmeye kalkmakta, dolay›s›yla bafla-
r›s›z olmaktad›r. Baflar›s›zl›k, kadrolaflman›n geliflmeme-
si, kitlelerin her gün biraz daha büyüyerek örgütleneme-
mesi ve savaflt›r›lamamas› demektir. Ço¤u kez do¤rudan
kitle faaliyeti içerisindeki kadrolardan gerekenleri yap-
t›klar› ama buna ra¤men kadrolaflmada ve kitle örgüt-
lenmesinde baflar›l› olamad›klar› sözlerini s›kça duyar›z.
Gerekeni yapmak ne demektir? Buna do¤ru cevap veril-
medi¤inden genellikle baflar›s›zl›¤a d›fl nedenler aran›r,
bulunur da. D›fl nedenlerle sorunu aç›klamaya çal›flmak,
kendimize yönelmeyi engeller ve sürekli olarak yanl›flla-
r›n üzerini örterek olumsuzluklar›n devam ettirilmesini
sa¤lar. Kitlelere nas›l gidilece¤ini do¤ru saptamak yet-
mez. Hayat içerisinde bu do¤ru saptamalar nas›l flekille-
niyor, kitleler bizi nas›l alg›l›yor, politikalar›m›zdan, dav-
ran›fl biçimlerimizden ne sonuçlar ç›kar›yor, bütün bun-
lar› özenle ele al›p irdelemiyorsak eksiklerimizi, yanl›flla-
r›m›z› ve olumluluklar›m›z› görüp daha do¤ru bir flekilde
kitlelere gitmek ve geliflmek mümkün olmaz.
Bu özen, bu sorgulama yeterince yap›lmad›¤› gibi
halka yaklafl›mda ve yönetme tarz›nda, iliflkilerde affe-
dilmez hatalar yap›lmaktad›r. Bu hatalar›n özünde burju-
vazinin yönetme tarz›n› taklit etme, insanlara de¤er ver-
meme ve onlar› afla¤›lama vard›r. Halk›n katk›lar›n› sa¤-
layabilmek, savafla katabilmek ve bunlar› sürekli k›labil-
mek ancak, oluflturulacak güven ve inançla mümkün-
dür. Bu yap›lmad›¤›nda kitleler yer yer destekleyebilir,
savafla kat›labilir ama bu savafl›n kendi savafllar› oldu-
¤unu anlay›p, tüm olanaklar›yla, güçleriyle savafla gir-
mezler. Herhangi bir bölgede ve alanda yayg›n bir potan-
Seçme Yaz›lar 185

siyelin kadro kayna¤›n›n ve olanaklar›n küçümsenemez


ölçüde oldu¤u koflullar›n k›sa sürede k›s›rlaflmas› veya
yok olmas›n›n temel nedeni, halkla iliflkilerdeki yanl›fl
yönetim tarz›d›r. ‹liflkilerde halka de¤er vermeme, e¤it-
meme; onlar›n taleplerini, duygular›n›, geleneklerini dik-
kate almama en çok görülen olumsuzluklard›r. Halk›n
olanaklar›n› hor kullanma, onun mücadeleye sundu¤u
evini, arabas›n› vb. her türlü maddi olana¤›n› koruyarak,
de¤er vererek kullanmama, zarar verme hatta yer yer ki-
mi yöneticilerin bunlar› kendi ç›karlar› do¤rultusunda
kullanma gibi tutumlar› da görülmektedir. Halk›n duygu
ve düflüncelerini paylaflma, geleneklerine, inançlar›na
sayg› gösterme yerine, sürekli emreden, isteyen, sekter
tav›rlar halk› uzun sürede mücadeleden uzaklaflt›rmak-
tad›r. Halk, yirmi dört saatini devrime veren, devrimci
mücadeleden baflka hiçbir fley düflünmeyen, hiçbir ba-
¤›ml›l›¤› olmayan profesyonel kadro de¤ildir. Onlar aile-
leriyle, çocuklar›yla, iflleriyle düzen içerisinde yaflamak
ve bu yaflamlar›n› daha iyi sürdürmek için devrimci mü-
cadeleyi destekler ve bizim onlar› e¤itti¤imiz, bilinçlen-
dirdi¤imiz, sahip ç›kt›¤›m›z oranda mücadeleye daha
fazla güç ve enerji katarlar. Tamamen devrimcileflmele-
ri, düzendeki yaflamlar›n›n gerçek bir yaflam olmad›¤›n›
görmeleri, bizim alternatif düzeni mücadele içerisinde
somutlay›p kendi örgütlülüklerimizde, kifliliklerimizde
göstermemizle orant›l› geliflecektir. Halka de¤er verme-
yen, onlar›n da yönetebilece¤ini, kendi sorunlar›n› ken-
dilerinin çözebilece¤ini göstermeyen, burjuva yöneticile-
ri gibi sürekli emirler ya¤d›ran ama onlar›n sorunlar›n›,
duygular›n› dikkate almayan, kültür ve geleneklerini yok
sayan, mal›n› ve can›n› düflünmeyen devrimci yönetici-
lere halk güvenemez. Nihayetinde halk bunlar›n da yüz-
y›llar›n despotlar›ndan, burjuva yöneticilerinden farkl› ol-
mad›¤› tespitlerine vararak uzaklafl›r.
Baz› bölge ve alanlarda görülen k›s›rlaflman›n, daral-
man›n, olanaks›zl›klara mahkûm olman›n nedenlerinden
186 Dursun Karatafl

biri de, bu çerçevedeki devrimci olmayan yaklafl›mlard›r.


Elbette, halk›n her türlü duygu ve düflüncelerine, bencil-
liklere, geriliklere, zaaflara teslim olunamaz. Halk düzen-
den edindi¤i al›flkanl›klarla, zaman zaman devrimcileri
de kendi ç›karlar› do¤rultusunda kullanmaya çal›fl›r.
Ama halk›n bu özelliklerini de de¤ifltirebilmek için bun-
lar› ortaya ç›kart›p, nedenleri üzerinde ›srarla durarak
de¤ifltirmek mümkündür. Halk, düzenle devrim aras›nda
aç›k ve net bir tercih yapana kadar, düzenle devrim ara-
s›nda kalmaya devam eder. Halk›n bu tutumu, devrimci-
lerin kesin kazanaca¤›na ve alternatif düzeni kuraca¤›na
inanmas›na kadar da sürecektir.
Halkla kurulan sa¤l›kl› devrimci iliflkiler ve halk›n ya-
flad›¤› alanlarda otorite olmak, birbirlerinden ayr›lamaz.
Devrimci bir örgütlenme kendi sayg›nl›¤›n› ve otoritesini
halkla daha çok kaynaflarak, onlar› do¤ru yöneterek,
yönetmeyi ö¤reterek, kendilerine olan güveni gelifltire-
rek ve devrimci bir yaflam biçimini göstererek baflarabi-
lir. Bunlar yap›lmad›¤›nda kuruldu¤u san›lan halk iliflki-
leri geçici olup halk mücadelesini yaratamaz. Keza, dev-
rimci örgüt, gerekti¤i zamanda otoritesini kullanarak ge-
liflmelere yön veremez, istedi¤i sonucu alamaz. Halka
do¤ru yaklafl›mlarla ve politikalarla gitti¤imizde, otorite
kurmak, sayg›nl›k kazanmak zor de¤ildir. Otorite, gizli
veya aç›k gelebilecek tehlikelerin halk taraf›ndan önüne
geçilmesinin koflullar›n› oluflturur. Do¤ru politikalar her
bölge ve alan›n özelliklerine göre farkl› farkl› flekillenir.
Bu flekillenifl programlan›p ad›m ad›m hayata geçirile-
mez, özgün noktalar yeterince görülemezse halk politi-
kalar›m›z› sahiplenmeyecek ve devrimci örgütün otorite-
si de olmayacakt›r. Devrimci otorite ve sayg›nl›k; kitlele-
rin örgüte yönelen her türlü karfl› devrimci sald›r›ya kar-
fl›, “bizim örgütümüz”, örgütün kadrolar›n› ise, “bizim
insanlar›m›z” diye sahiplenmezse sa¤lanamaz. Kitleler-
deki bu sahiplenme yarat›ld›ktan sonra burjuva ajanlar›,
sabotörler veya ç›karlar› için devrimcileri kullanmak is-
Seçme Yaz›lar 187

teyenlerin yaflam alanlar› giderek daral›r ve halk bunla-


ra izin vermez!
Elbette devrimci bir örgütün otorite kurmas› yaln›zca
bu geliflime b›rak›lamaz. Karfl›-devrimci güçlerin tasfiye
edilmesi, devrimcili¤i kendi ç›karlar› için kullanmak iste-
yenlerin etkisiz hale getirilmesi ve teflhir edilmesi için
e¤itim, uyar›, teflhir ve cezaland›rma yöntemlerini uygu-
lamal›y›z. Ancak bu uygulamalar ve cezaland›rmalar
halk› e¤iten, karfl›-devrimci unsurlar› faaliyetlerinden
cayd›ran bir perspektifle ele al›nmazsa halk yap›lanlar›
anlamayacak ve bölgecilik, hemflerilik, akrabal›k teme-
linde ve de karfl› devrimcilerin k›flk›rtmas›yla yo¤un spe-
külasyon ve dedikodu ile yap›lanlar çarp›t›lacak, amaç-
tan uzaklafl›lacakt›r. Her davran›fl›m›zda ve faaliyetimiz-
de halk›n ne anlad›¤›n›, ne kazand›¤›m›z› görebilmeliyiz.
Bunlar görülmeden sürdürülen bir mücadele halk ve
devrimcilerin birbirlerini anlamadan, farkl› yerlerde ol-
malar›n› getirecektir. Bu çeliflkiden ise, her türlü sapk›n
düflünce ve karfl› devrimciler faydalanacak, geliflmeyi
sabote edeceklerdir.
Bir mahalledeki veya köydeki ihbarc›y› düflünün.
E¤er, orada yaflayan halk o kiflinin ihbarc›l›k gibi karfl›-
devrimci faaliyeti konusunda bilgisizse, halk›n da anla-
yabilece¤i yöntemlerle gerekli uyar›lar yap›lmam›fl ve
cezaland›r›lm›flsa halk bize kuflkuyla bakacakt›r. “Aca -
b a ? ” sorular›n› soracakt›r. Hatta cezaland›rmadan sonra
da, ihbarc›n›n niteli¤i konusunda halk›n kafas›ndaki so-
rular› yeterince cevapland›rmak için yayg›n bir faaliyet
sürdürmezsek, karfl› devrimci düflüncelerin egemen ol-
mas› ve ihbarc›y› aklay›p bizi suçlamas› mümkündür.
Ama cezaland›rma öncesi ihbarc› kifli teflhir edilirse
halk, önce kendi yöntemleriyle ihbarc›y› faaliyetinden
vazgeçirtmeye, etkisizlefltirmeye çal›fl›r. Halk bütün bun-
lara ra¤men, ihbarc›l›ktan vazgeçmeyen kifli cezaland›-
r›ld›¤›nda “hak etmifltflti” diyerek örgütün adaletine daha
çok güvenecek ve olas› baflka ihbarc›lar üzerinde de
188 Dursun Karatafl

cayd›r›c› olacakt›r.
Devrimci örgütlerde de baz› kadro ve yöneticilerin
burjuva yönetim tarz›n› uygulayarak halk iliflkilerini dev-
rimci bir tarzda de¤erlendirmemeleri, halk›n olanaklar›n›
mücadele için kullanmamalar›, dolay›s›yla halka ve dev-
rime zarar vermeleri mümkündür. Halk devrimci görü-
nüm alt›nda da gelse, bu tür davran›fllara karfl› duyarl›
olmal› ve bu kiflilerin devrimci mücadeleye zarar verdi¤i
hatta bilinçli veya bilinçsiz burjuva ajanl›¤› yapt›¤›n› bile-
rek bunlar› zaman geçirmeden örgüte bildirmelidir. Hiç-
bir kadro ve savaflç›m›z, halk iliflkilerini hor kullanamaz.
Halk› sürü yönetir gibi yönetemez. Devrimci hareket ge-
lifltikçe düzen düflüncelerini tafl›yan ve birçok devrimi
sabote edici unsur saflar›m›za s›zacakt›r. Bunlar›n daha
çok s›zmas›n› önlemek, s›zanlar› hemen bulup ortaya ç›-
karmak yaln›z örgütün de¤il, flu veya bu biçimde dev-
rimci mücadeleye kat›lan, destek veren tüm halk›n göre-
vidir.
Seçme Yaz›lar 189

Bir Kongre ve
A盤a Ǜkan
Gerçek Yüzler

Yay›nland›¤› yer:
Zafer Yolunda KURTULUfi
Say›: 19 / Tarih: 18 Kas›m 1995

1-12 Kas›m günleri, Ankara DS‹ salonu, Memur

1 Hareketinin bugünü ve gelece¤i üzerine önemli


geliflmelere tan›kl›k etti. Memur Hareketinin bir
konfederasyon örgütlülü¤üne kavuflturulmas› için Tüzük
Kurultay› yap›lacak ve konfederasyon yönetimi seçile-
cekti. KÇSKK yönetiminde bulunanlar›n çok acelesi var-
d›. Öylesine aceleciydiler ki, kongreye 500 delegenin ka-
t›lmas› gerekirken ancak 400 delegeyi katabilmifllerdi.
Delegelerin olan bitenden habersiz tav›rlar› oldukça dikkat
çekiciydi. KÇSKK yöneticileri neden acele ediyorlard›?
Bunu daha iyi kavrayabilmek için biraz geçmifle dönmek
gerekiyor.
1990’da ilk memur sendikalar› kurulmaya baflland›-
¤›nda, bugünkü KÇSKK yönetiminde bulunanlar, 657 sa-
y›l› yasa var oldu¤u müddetçe memur sendikalar›n›n ku-
rulamayaca¤›n› ve yaflayamayaca¤›n› iddia ediyor ve
sendikalar›n geliflimini engellemek için gecelerini gündüz-
lerine kat›yorlard›. Bununla da yetinmeyip memurlar›n
sendikalara üye olmas›n› engellemek için, oligarfli ile pa-
ralel bir propaganda sürdürüyor ve “ b u s e n d i k a l a r › n a r-
190 Dursun Karatafl

k as › n da g i zl i örg ü t v a r ”, diyerek “memurlar›n örgüt tara-


f›ndan nas›l kullan›laca¤›n›, nas›l eylem yapt›r›l›p bafllar›-
n›n belaya sokulaca¤›n›” b›kmadan, hemen her türlü yön-
temle memurlara anlat›p sendikalar›n büyümesini engel-
lemeye çal›fl›yorlard›. Burjuvazinin ve gelece¤ini burjuva-
zi ile iflbirli¤inde bulan KÇSKK yöneticilerinin karfl› dev-
rimci faaliyetlerine ra¤men, devrimci memurlar 657 say›-
l› yasaya karfl›n, “Sendikalar› kuraca¤›z ve yaflataca¤›z,
yasalar› sokaklarda ve meydanlarda yapaca¤›z mücade-
le etmeden, bedeller ödenmeden hiçbir hak verilmez” an-
lay›fl›yla sokaklarda oligarfliyle çat›fla çat›fla, bedeller
ödeyerek sendikalar›n› kurdular ve memur hareketinin
geliflmesinin önünü açt›lar. Türkiye’de ilk kez oligarfli ile
çat›flarak haklar›n› almay› ö¤renen devrimci memurlar›n
bu mücadelesi, k›sa sürede tüm ülkedeki memur emekçi-
leri üzerinde derin bir iz b›rakt›. “Ancak mücadele edildi -
¤ i n d e h a k l a r a l › n a b i l i r, memurlar da örg ü t l e n e rek ka-
p › k u l u o l m a k t a n k u r t u l a b i l i r ” bilincini yaratt›.
Bu kavga yaln›z oligarflinin yasalar›na ve güvenlik güç-
lerine karfl› de¤il, ayn› zamanda sendikal hareketi baltala-
maya çal›flan reformistlere karfl› da verildi. Art›k ülkede
memur hareketinin mücadelesi somut bir olgu olmufltu.
KÇSKK’l›lar›n bu geliflimi durduracak güçleri tükenmiflti.
Bu kez de memur hareketinin devrimci rotas›n› sapt›rabil-
mek için daha önce de baflvurduklar› örgüt fobisi yaratma
propagandas›n› daha da yo¤unlaflt›rd›lar. Sendikalarda
örgüt olmamal›yd›, siyaset yap›lmamal›yd›. Siyaset yap›-
l›rsa sendikalar kapan›r, insanlar kovuflturmaya u¤rar,
hatta tutuklanabilirdi.
Örgüt düflmanl›¤› propagandas› ve siyaset yapmama
anlay›fl› burjuvazinin emekçilere kabul ettirmeye çal›flt›¤›
gerici bir politikayd›. KÇSKK, burjuvazi ile birleflip siyaset
yapmayan, örgüt düflmanl›¤›n›n hâkim oldu¤u sendikalar
kurmak için faaliyete geçti. Daha önce kurulan ve müca-
delenin yolunu açan sendikalar kendileri için tehlikeliydi.
Onlar, “siyaset yapmayan, örgütlerin olmad›¤›, genifl kit-
Seçme Yaz›lar 191

lelere dayanan ve kat›l›mc›l›¤›n esas al›naca¤› sendikalar”


kuracaklard›. Devrimci mücadelede memurlar d›fl›nda bü-
tün siyasi örgüt ve gruplar›n taraftarlar› “t›ls›ml›” bir güç
taraf›ndan bir araya getirildi. Hesaplar, pazarl›klar yap›p
memur hareketini parsellere bölerek anlaflt›lar. Siyaset
yap›lmayacak, örgütler olmayacakt›!
Örgüt düflmanl›¤› ve siyaset yapmama anlay›fl›n›n en
ars›zlar›, bugün kendilerine “Yeniden” veya “Gelece¤i Bir-
likte Kural›m” ad›n› veren gruptu. ‹deolojik, politik, ahlaki
olarak tükenmifl, küçük burjuva gururu k›r›lm›fl bu grup,
kendi gerçe¤ini görmek istemedi¤inden -bir hiç olmalar›-
na ra¤men, 15 y›l süresince do¤rudan veya dolayl› olarak
geliflen devrimci harekete karfl› olmufl, düflmanl›k besle-
mifltir. -15 y›l süresince insanlar›n düzene yerleflmesi, ah-
laks›zlaflmas›, devrimci de¤erleri reddetmesi ve her alan-
da geliflen mücadelenin önünü kesmek için, adeta burju-
vazi ad›na canh›rafl bir kavga vermifltir. Bunlar›n d›fl›nda
eski reformist T‹P ve TKP kal›nt›lar› da di¤erlerinden geri
kalm›yordu. Özellikle de TKP reformistlerinin Sovyet re-
vizyonistlerine endekslenmifl politikalar›, kimse için anla-
fl›lmaz de¤ildir. Sovyetler için iyi olan her fley, onlar için de
iyiydi. Revizyonistlerin her fleyi kendi merkezlerinde düflü-
nüp, kendi ç›karlar›na göre politikalar belirledikleri fayda-
c› anlay›fl›n, halk hareketlerini ve devrimleri nereye götür-
dü¤ünü, sonuçta emperyalizme nas›l sat›ld›klar›n›, faflist
rejimlerle nas›l iflbirli¤i yapt›klar›n› bütün dünya gördü ve
yaflad›.
Bu faydac›, ikiyüzlü, devrimci olmayan politikalar, öy-
lesine i¤renç boyutlara vard› ki, düflünceler, ilkeler, dünya
proletaryas›n›n ve halklar›n›n ç›karlar›n› ifade eden ne
varsa ço¤u kez ya tamamen ortadan kald›r›ld›, ya yok sa-
y›ld›. Faydac›l›k her fleyin yerini ald›. ‹deolojik g›das›n›
burjuvaziden alan bu ak›mlar, sonuçta her fleyi inkâr edip,
halklara ihanet ederek, emperyalizmin “yeni dünya düze-
ni”nin, en gözde savunucular› oldular. Baflka bir hareket
ise, neredeyse akflam sabah bütün kötülüklerin kayna¤›
192 Dursun Karatafl

“reel sosyalizmdir” düflüncesiyle eski revizyonist SBKP’ye


sald›r›p kendilerinin farkl› oldu¤unu, bu yanl›fl politikalar-
dan ders ç›kard›klar›n› söyleyen Kürt Milliyetçi Hareketi-
dir. ‹lginçtir; istisnalar hariç kendisine “Yeniden” diyen
grup eski T‹P, TKP, Kurtulufl, TKEP, Troçkistler ve daha
ad› san› duyulmam›fl birçok kifli ve grubun birleflti¤i BSP
ve Kürt Milliyetçi Hareketi, iflçi alan›nda, memur kesimin-
de, gençlikte hemen bütün demokratik faaliyetlerde birlik-
te olmufl, devrimcilere karfl› birleflmifl ve ortak hareket et-
mifllerdir.
Bunlar› birlefltiren düflünceler, ilkeler nedir, ço¤u kez
anlafl›lmas›, kavranmas› zordur. Görünüflte Kürt Milliyetçi
Hareketi, Türkiye sol hareketinin geliflmemesinin esas so-
rumlusu olarak, flimdilerde kendisine “Yeniden” ad›n› ve-
ren DY’lileri ve eski Sovyet yanl›s› revizyonist TKP’yi gö-
rüyor ve her türlü afla¤›lay›c›, hakaret edici sözleri kulla-
narak suçluyor, hatta hain ilan ediyor. Tabii, bu örgütlerde
ve devrimci örgütlerde demokrasinin olmad›¤›n› söyleme-
yi de ihmal etmiyorlard›. Kendilerinin ise, demokrasiye
çok önem verdiklerini belirtiyorlard›. Sözlerde do¤rular
var ama sorun prati¤e gelince, bütün bu do¤rular yok-
muflças›na hareket edilmekte ve her çeflit burjuva politi-
kac›l›¤› mubah görülerek bunlarla birliktelik sa¤lamakta-
d›rlar. Yeniden’ciler bugün, geçmiflte k›smen de olsa var
olan radikalliklerini ve sosyalizm söylemlerini reddetmifl,
geçmiflteki TKP politikalar›n›n mirasç›s› oldu¤unu göster-
mifltir. Bu nedenle de düzen içerisinde meflruiyet elde ede-
bilmek ve yaflamak için, politikalar üretiyor ve her f›rsat-
ta faflizme kendilerini ispat edebilmek için ç›rp›n›yorlar
dersek abartm›fl olmay›z. Bunlar› yaparken faflizme karfl›
silahl› mücadeleyi sürdüren devrimcilere karfl› propagan-
da sürdürüp kitlelerde örgüt fobisi yaratarak, korkutmak
için çaba harcamaktad›rlar. Burjuva maskelerini gizlemek
için adeta her türlü merkezili¤i reddeder, kitle inisiyatifi,
demokrasi, kat›l›mc›l›k, gibi kavramlar› s›kça kullan›rlar.
Her fleyde kitlelerin karar almas› gibi teoriler üretmekten
Seçme Yaz›lar 193

de geri kalm›yorlar. Daha da ileri giderek, bunun ülkede-


ki tek savunucusu olduklar›n› söylemektedirler. Ayn› yak-
lafl›mlar› BSP kesiminde de görmek mümkündür. BSP
içerisindeki gruplar›n da ortak noktas› silahl› mücadeleye
karfl› olmak, merkezili¤i reddetmek, örgüt düflmanl›¤› ve
düzen içi mücadeledir. Kürt Milliyetçileri, silahl› mücadele
prati¤iyle bu iki gruptan ayr›l›r. O halde bütün alanlarda
demokratik mevzilerde, kime karfl›, ne için birlefliyorlar,
ne elde etmek istiyorlar? Bu birliktelikleri ve politikalar›n-
da 1990’dan itibaren zaman zaman farkl›l›klar olsa da ge-
nel olarak ayn› do¤rultuda sürmüfl ve bugün daha ileri bo-
yutlara t›rmanm›flt›r. Hatta seçim sürecine girilmesiyle bir-
likte Faflizme Karfl› Bar›fl Cephesi gibi adlarda telaffuz edi-
lerek yeni birlikteliklerinin önünü açm›fllard›r.
Tekrar KÇSKK Konfederasyon Tüzük Kurultay›’na dö-
nelim. BSP, “Yeniden” ve kendisine “Yurtsever” diyen
gruplar, daha kongre bafllamadan nas›l bir kongre olaca-
¤›n› önce faflist hükümete ilettiler. Çok aç›k, hatta utan-
mazl›kta s›n›r tan›mayarak, hükümete “Biz düzene karfl›
de¤iliz, sizi dost görüyoruz” mesaj›n› ilettiler. Halk düflma-
n›, faflist MHP’yi, ihbarc› karfl› devrimci ‹P’i ve bu arada
düzen partisi CHP’yi de kurultay›n bafl konu¤u olarak da-
vet ettiler. Faflist MHP’nin niteli¤ini ony›llard›r iflledikleri
katliamlarla, cinayetlerle siyasete en ilgisiz kesimler dahi
kavram›flken, KÇSKK yönetimini oluflturan ve kurultay›
düzenleyen bu üç grubun MHP gerçe¤ini kavramamas›
söz konusu edilemeyece¤i gibi, MHP’yi ça¤›rman›n ve
emekçi memurlar›n kürsüsünde halk düflmanlar›n› konufl-
turup, memurlar› halk düflmanlar›n› dinlemeye mecbur et-
menin ne anlama geldi¤ini de düflünmemifl, tart›flmam›fl
ve tepkilerin ne olaca¤›n› hesap etmemifl olamazlar. Her
fley ayr›nt›lar›yla düflünülmüfl ve MHP ça¤r›lm›flt›r. Bu üç
grubun dost ve düflman kavramlar› belirsizdir. ‹zledikleri
çizgi bu sonucu do¤urmufltur.
Y›llard›r “taktik” ad›na, bu tür politikalar revaçta olmufl
ve uygulanm›flt›r. Bu reel politikan›n a¤ababalar› SBKP
194 Dursun Karatafl

revizyonistleri ve onlar›n uzant›s› TKP’dir. fiimdi daha ka-


ba taklitçileri ç›km›flt›r. ‹deoloji, ilke de¤il, faydac›l›k ege-
mendir. Her fley kaba faydac›l›¤a göre flekillenmifltir. ‹P’ in
niteli¤i art›k herkesçe çok aç›k olmas›na ra¤men, baz›
gruplarca hala farkl› de¤erlendirildi¤inden anlafl›labilir
ama MHP’nin ça¤r›lmas›n›n hiçbir tart›flmas› yap›lamaz.
Peki, bir halk düflman›n› neden ça¤›rd›lar, amaç neydi? ‹fl-
te bunu daha iyi anlatabilmek için bu gruplar›n memur
sendikalar› kurulurken devrimci bir sendikal anlay›fl›n ge-
liflmesini engellemek için neler yapt›klar›n›, düzen yöneti-
cilerine nas›l mesajlar ilettiklerini, nas›l devrimci örgüt
düflmanl›¤› yapt›klar›n›, insanlar› nas›l düzene çekmek is-
tediklerini ana hatlar›yla da olsa anlatmak istedik.
Kuflkusuz, bu gruplar›n yapt›klar›n› yeniden ve ayr›nt›-
l› anlatmak bu yaz›n›n konusu de¤ildir. Fakat baz› nokta-
lara da de¤inmeden geçmek mümkün de¤ildir. Refor-
mizm, hep düzen içi mücadeleyi savunuyor olup, kendi
varl›¤›n› tehdit eden her türlü geliflmeye karfl›d›r ve bu ge-
liflmeler karfl›s›nda burjuvaziyle ayn› tavr› almaktan çe-
kinmez. Bunun en ç›plak halini Gazi Ayaklanmas›’nda ya-
flad›k. Gazi halk›n›n ayaklanmas›n› desteklemeyip provo-
kasyon olarak de¤erlendirdiler. Yetmedi... Burjuvazi yanl›fl
anlayabilirdi. Burjuvazi katliam yapm›fl ama ayaklanma
bast›r›lam›yordu. Bütün faflist güçler, küçük burjuva ay-
d›nlar›, reformistler ve KÇSKK, devletle birlikte sa¤duyu
ve yurtseverlik demagojisine bafllad›. Yurtseverlik ad›na
kendi mitingini bile iptal etti. Kimdi yurtsever? Gazi Ayak-
lanmas›n› yaratan halk m›, yoksa KÇSKK yöneticileri mi?
KÇSKK yöneticileri aç›kça ve resmen Gazi halk›na ihanet
etmifl, devletle birlikte tav›r alm›flt›. Bu karar› alanlar Ku-
rultay› düzenleyen bu üç gruptu. Devletle birlikte olanlar,
memur hareketini devletin denetimine sokmak isteyenler
tabii ki, art›k gizli baflbakan TÜRKEfi’e “‹flte, görüyorsu-
nuz, bizim di¤er devrimciler gibi size bir düflmanl›¤›m›z
yoktur, kongrelerimizin bafl konu¤u olabilir, kitlemize fa-
flist düflüncelerinizi anlatabilirsiniz. ‹flte size demokrasi,
Seçme Yaz›lar 195

buyurun konuflun” diyeceklerdi. Öyle ya, kendileri gibi


TÜRKEfi de yeni politikalar benimsemiflti, eski TÜRKEfi
de¤ildi belki de. Ülkemizdeki faflizmin resmi sözcüsü
TÜRKEfi, düzenin en iyi koruyucusuydu. Neredeyse bü-
tün burjuva partileri, sermayedarlar etraf›nda f›r dönüyor-
du. Düzenin gelece¤i TÜRKEfi’teydi ve bunun için hükü-
metin gizli baflbakan› olarak an›l›yordu. KÇSKK kendini
TÜRKEfi’e de¤il de devrimcilere ispat edecek de¤ildi ya.
Tersine kendilerini faflistlere ispat etmek için burjuva po-
litikac›lar›na, faflistlere parmak ›s›rt›rcas›na, her türlü üç-
k⤛tç›l›¤›, hokkabazl›¤›, entrikay› çizgi edinerek devrim-
cileri konuflturmayacaklar ve istedikleri gibi bir KÇSKK
tüzü¤ü ve yönetimi oluflturacaklard›.
fiimdi sormak gerekiyor. Bütün emekçiler, özgürlük ve
demokrasi için, haklar› için flehit ve tutsak düflenler, ifl-
kence görenler, mücadele edenler, flehit aileleri herkes
yüksek sesle sormal›d›r. Binlerce insan›m›z›n katlinden
sorumlu faflistleri neden ça¤›rd›n›z? Amac›n›z neydi? fie-
hitlerimizi, kavgam›z› kaç paraya satt›n›z? Faflistlerle ne-
yin üzerine pazarl›k ettiniz?
Faflistleri KÇSKK Kurultay›na ça¤›ranlar, memur
emekçilerinden, emekten yana olamazlar. Memur hareke-
tini burjuvaziye satm›fl ve “Biz düzenle çat›flmayaca¤›z, si-
zinle birlikte düzeni y›kmak isteyenlere karfl› mücadele
edece¤iz” demifllerdir. Faflist MHP’li, devrimcilerin fiili ta-
v›rlar› sonucu kongreyi terk etmifl, karfl› devrimci ‹P bafl-
kan› konuflurken salon büyük oranda boflalt›lm›flt›r. Me-
mur hareketini burjuvaziye satmakta anlaflm›fl KÇSKK
yönetimi, delegelerin tepkilerine ra¤men faflist MHP’nin
ça¤›r›lmas›, Gazi Ayaklanmas›’ndaki tav›rlar› konusunda
özelefltiri yapmaktan ›srarla kaç›nm›flt›r. Burjuvaziye ver-
dikleri sözleri bozmak istememifllerdir. Faflistlere, her tür-
lü karfl› devrimcilere söz hakk› tan›yan, kongreye ça¤›ran
bu zatlar, devrimcilerin konuflmalar›yla delegeleri etkile-
memesi için her fleyi önceden planlam›fl ve ahlaks›zl›¤›n
böylesine tan›k olmam›fl tutumlar›yla kongreyi bitirmek
196 Dursun Karatafl

istiyorlard›. Hepsi de a¤›zlar›n› açt›klar›nda demokrasiyi


hiç kimseye b›rakm›yordu. Sözüm ona onlar de¤il, kitleler
yönetecekti. Yalan söylüyorlard›. Faflist TÜRKEfi gibi, kit-
lelerin gözünün içine baka baka yalan söylüyorlard›. Kit-
lelerin hak ve özgürlükleri, emekleri, yönetime kat›lmala-
r›, söz ve karar haklar› umurlar›nda de¤ildi. Kitleler, onlar
için demagoji ve yalanla aldat›lmas› gereken sürülerdi.
Kitleler kullan›lacak, aldat›lacak, faflist TÜRKEfi’le uzlafl›-
lacak, devrimciler tasfiye edilecek ve KÇSKK’n›n en iyi
düzen sendikas› oldu¤u ispat edilecekti.
Reel sosyalizme b›kmadan küfür edenler onlar›n kari-
katürleri oluyorlard›. Her fley yönetime gelmek ve devrim-
cileri tasfiye etmek için planlanm›flt›. Neden?
“Yeniden” ve BSP’cilerin devrim düflmanl›¤› yaparak,
kitleleri düzen içerisine çekerek devrimcilik oynamaktan
baflka düflünceleri, moral de¤erleri kalmam›flt›. Her fleyle-
riyle devrime s›rtlar›n› dönmüfl inkârc›lard›r. “Bar›fl” ve
“demokrasi” diyerek devrimci mücadeleye karfl› ç›k›yor;
“her türlü terörizm” diyerek, aç›kça halk›n silahl› savafl›y-
la faflist terörü ayn› kefeye koyuyor; karfl› devrimcili¤i, y›l-
g›nl›¤›, korkuyu örgütlemeye çal›flarak yaflamak istiyorlar.
Bunun için düzenle uzlaflmak zorundayd›lar. Düzenle uz-
laflmak TÜRKEfi’le anlaflmak, onlarla düflman olmamak
ve devrimcilere karfl› olmak demekti. Kürt Milliyetçileri
taktik ad›na ilkesizli¤i meflrulaflt›rm›fllard›r. Askeri, siyasi,
demokratik bütün politikalar› hükümetle uzlaflma üzerin-
de kurulmufltur. Bunun için ideoloji, ilkeler önemli de¤ildi.
Uzlaflma politikas›na hizmet eden herkesle birlikte oluna-
cak, bu politikalara karfl› ç›kanlar desteklenmeyecektir.
Dün karfl›-devrimci ‹P baflkan› en büyük dostlar›yd›. fiim-
di hain oldu. Dün, DY ve TKP haindi, bugün dost oldu.
“Taktik” anlay›fllar› bunu getiriyor. Kongrede getirilen
önerilere, “yönetimde olaca¤›z, karar›m›z var, baflka da
b i r fl e y b i z i i l g i l e nd i r m i y o r ” diyor ve hain gördükleri
DY’lilerle yapt›klar› pazarl›k sonucu hiçbir fleye karfl› ç›k-
mayarak DY’lilerin her dedi¤ine kafa sallad›lar.
Seçme Yaz›lar 197

Kongrede, demokrasinin, devrimcili¤in zerresi yoktu.


Hokkabazlar›n, entrikac›lar›n yönetti¤i bir kongreydi. Ace-
leleri vard›. Seçimler olacakt›. Konfederasyon olup siya-
sette daha aktif rol oynamal›yd›lar. Ve “BARIfi” politika-
s›nda birleflmifllerdi. DY ve BSP’liler y›llard›r kitlelere em-
poze ettikleri “ s e n d i k a l a rda, demokratik örg ü t l e rde si-
yaset yap›lmaz” anlay›fl›n› savunurken, kitleleri legal par-
tilerine çekmek ve onun taban›n› oluflturmak için ahlaks›z
politikac›l›¤› seçmifllerdi. Kitleler örgüt fobisi yarat›larak
devrimci mücadeleden uzak tutulacakt›. Halk› katletmek-
ten sorumlu ‹çiflleri Bakan›na çiçek vererek dalkavukluk
yap›lacakt›. Halk› katleden faflist TÜRKEfi’i kongreye ça-
¤›rarak faflistlere karfl› geçmifl politikalar›n›n özelefltirisini
yapacak, flehitlere ihanet edilecek ve her f›rsatta devrim-
ci mücadelenin karfl›s›na ç›kacak politikalar› benimseye-
cek, kitleleri devrimcilerden uzak durmaya zorlayacak ve
düzenle uzlaflacaklard›. Hiçbiri emperyalizme karfl› de¤il-
di. Onlar geçmiflten dersler ç›kartmas›n› bilen Marksizmin
-Leninizmin dâhileriydiler! Her fley eskimiflti, her fley “Ye-
niden” yap›lmal›yd›. Yeniden’lik, düzendi. Emperyalizme
karfl› de¤illerdi, tersine emperyalizmin deste¤ini alarak,
demokrasiyi oluflturabilir, hak ve özgürlükleri kazanabilir-
lerdi! Bunun için emperyalistlere karfl› olmak yerine on-
larla görüflmeyi, maddi ve manevi desteklerini almay› dü-
flünüyorlard›.
Emekçi s›n›flar bu ihaneti ve hakareti sineye çekip ses-
siz kalamaz. En küçük bir hak bile difle difl mücadele ede-
rek, a¤›r bedeller ödenerek kazan›lm›flt›r. Kazan›mlar, re-
formistlerin eliyle düzene verilemez. Bafltan bugüne
KÇSKK’n›n reformist politikalar›na güç verenler, her fleye
ra¤men, onlarla ittifak yapanlar, bugünkü sonuçtan flu ve-
ya bu ölçüde sorumludurlar.
Geçmiflten dersler ç›kart›p gelece¤e bakmal›y›z.
KÇSKK yönetimini bu reformistlere terk edersek TÜRK-
‹fi’i aratt›racak tasfiyeleri, anti-demokratik uygulamalar›
karfl›m›zda bulaca¤›z. Bu kaflarlanm›fl, ne kadar maafl ala-
198 Dursun Karatafl

ca¤›n› düflünen sendika a¤alar›, TÜRK-‹fi’in burjuva kafal›


yöneticilerinden daha da tehlikelidirler. Çünkü onlar, hiç
de¤ilse sosyalizm diyerek kitleleri aldatm›yorlar. Burjuva
düflüncelerinin gere¤ini yap›yorlar. Ama bunlar, sosyalizm,
demokrasi diyerek burjuvazinin en geri, en ilkel kesimleri-
nin yöntemlerini uygulamaktad›rlar. Bu sendika a¤alar›n›n
devrimcileri tasfiye ederek düzene kendini ispat eden kar-
fl› devrimci operasyonu henüz bitmemifltir. Kendi koltukla-
r›n› sa¤lamlaflt›rmak için devrimcileri tasfiye etmeyi sürdü-
receklerdir. Her fley buna göre düzenlenmifltir.
Bunun önüne geçmek için, memur emekçilerini bu en-
trikac›lar›n inisiyatifine b›rakmamal›y›z. Bütün devrimci
örgütler, gruplar, kifliler birleflmeli ve reformistlerin gerçek
yüzlerini memur emekçilerine göstermelidir. Bu yeni sen-
dika a¤alar› yapt›klar›n›n hesab›n› vermelidirler. Hesap
sormamak, onlarla uzlaflmakt›r. Susmak ise onaylamak-
t›r. Bütün memur emekçileri, bütün halka, KÇSKK yöne-
timinin anti-demokratikli¤ini, gericili¤ini, neyi ne amaçla
yapt›klar›n› göstermek için bir an dahi zaman kaybetmek-
sizin seferber olmal›d›r. Faflistlerle uzlaflan, eme¤e ve onu-
ra sayg›s›z KÇSKK yönetimine karfl› Devrimci Memur
Cephesi’nde herkesi birlefltirmeliyiz. Her yerde yapt›klar›-
n›n hesab›n› sormal›y›z. Ve utanmadan flimdi bu kitleleri
kendi partilerine oy vermeye ça¤›racaklar. T›pk› burjuva
partileri gibi vaatlere bo¤acaklar. Yalan söyleyecekler.
Kongre, reformist sendika a¤alar›n›n demokrasi anla-
y›fllar›n›, düflüncelerini, kitlelere nas›l bakt›klar›n› a盤a ç›-
kartan, maskelerini düflüren bir ifllev görmüfltür. Sol mas-
kesi alt›ndaki çirkin burjuva yüzleri s›r›tm›flt›r. KÇSKK Tü-
zü¤ünün ve yönetiminin üzerinde hala faflist TÜRKEfi’in
kanl› eli dolafl›yor.
Seçme Yaz›lar 199

Faflfliizm
Devrimle Yenilir

Yay›nland›¤› yer:
Zafer Yolunda KURTULUfi
Say›: 20 / Tarih: 25 Kas›m 1995

ligarflinin derinleflerek süren krizi, DYP-CHP koa-

O lisyonunun bozulmas›, MHP destekli DYP hükü-


metinin güvenoyu alamamas›, DYP-CHP seçim
hükümetinin kurulmas› ve nihayetinde, zor da olsa seçim
karar›n›n al›nmas›yla sürüyor. Seçim karar›n›n al›nmas›yla,
oligarfli partilerinin iç çat›flmalar›, kendi içlerinde kopmala-
ra, tasfiyelere kadar vararak, k›ran k›rana bir savafla dönüfl-
tü. Burjuva cephesinde hemen kurulan-bozulan ittifaklarla
saflaflmalar devam ediyor.
Bu kriz yeni de¤ildir. 12 Eylül cuntas›yla derinleflen kriz-
den kurtulmaya çal›flan oligarfli, tüm bask› önlemlerine kar-
fl›n, krizi atlatamam›fl, al›nan ekonomik ve siyasi önlemler,
emperyalizme olan ba¤›ml›l›¤› biraz daha art›r›rken, halk
kitlelerinin sefaleti daha çok derinleflmifltir. Devrimci müca-
delenin bast›r›l›p yok edilememesi ile de halk›n mücadelesi
her gün biraz daha geliflerek büyümüfl ve iktidar, hemen
tüm devlet kurumlar›n›, partilerini iç savafla göre flekillendi-
rip tüm olanaklar›yla savafla seferber etmesine ra¤men,
devrimci mücadelenin geliflmesini engelleyememifltir.
1950’lerden sonra süreklileflen kriz olgusu, 1960, 1971,
1980 cuntalar›yla afl›lamam›flt›r, tersine afl›ld›¤›n› ilan ettik-
leri noktada, çözümsüzlükler derinleflmifl ve daha kapsaml›
200 Dursun Karatafl

bir krizle karfl›laflm›fllard›r. Oligarfli; de¤iflen partilerle, yeni


imajlarla, vaatlerle halk kitlelerini aldatarak yeni hükümet-
ler kurmufl ama, bu hükümetlerin hiçbiri kendi ölçüleriyle
dahi baflar›l› olamam›fl ve sürekli prestij yitimine u¤ram›flt›r.
12 Eylül sonras›, generallerin izni ve denetimiyle oluflan bur-
juva partileri için seçim ve hükümet olma tam bir karaba-
san haline gelmifl, bu partiler adeta hükümet olmaktan kaç-
m›fllard›r. 12 Eylül cuntas›yla tüm devlet kurumlar›nda fle-
killendirilen MGK hâkimiyeti ve denetimi, burjuva partilerini
de kapsam›na alm›fl ve hemen hiçbir burjuva partisi, bu de-
netimin d›fl›na ç›kamam›fl, ç›kmak da istememifltir. Emper-
yalist politikalara ve yerli tekellere ba¤›ml›l›k, generallere
ba¤›ml›l›¤› da getirmifl, partilerle halk s›n›f ve tabakalar›n›n
istemleri aras›ndaki çeliflki derinleflmifl ve halk geçmifle k›-
yasla büyük oranda burjuva partilerinden kopmufltur. Halk-
tan hemen her fleyiyle kopan partiler, seçimleri, milletvekil-
li¤ini, hükümeti art›k aleni bir flekilde kendi ç›karlar› için
kullanm›fl, yolsuzluklar, ahlaks›zl›klar gizlenmeyerek meflru-
laflt›r›lmaya çal›fl›lm›flt›r. Halk›n tepkisi giderek artm›fl, mec-
lis halk›n gözünde yiyiciler, ahlaks›zlar, sat›lm›fllar toplulu-
¤una dönüflmüfltür.
Bu süreçte birçok burjuva partisi, ideolojik olarak tüken-
miflli¤in s›n›r›na gelirken, RP ve MHP, belirli bir geliflme gös-
termifllerdir.
RP, halk›n taleplerini din motifleriyle birlefltirip, kapitaliz-
mi savunan, emperyalizme karfl› olmayan bir çizgiyi, sosyal
demagojilerle sürdürüp halk›n baz› taleplerine sahip ç›kar
görünerek geliflmifltir.
MHP, Kürt milliyetçili¤inin geliflmesiyle, Türk milliyetçili-
¤i, vatan millet demagojisine sar›lm›fl, oligarflinin ulusal ve
devrimci mücadele karfl›s›nda çaresiz duruma düflmesiyle,
özellikle de devletin silahl› kesimlerinde kurumlafl›p oligarfli
ad›na devrimci ve yurtseverlere karfl› sürdürülen silahl› sa-
vafl›n öncülü¤ünü yaparak geliflme göstermifltir. Di¤er bur-
juva partileri her geçen gün biraz daha güç yitirirken MHP
güç toplam›flt›r. MHP’nin devlet kurumlar›nda yer almas›na,
Seçme Yaz›lar 201

kurumlaflmas›na hemen tüm partiler destek vermifl veya


karfl› ç›kmam›fllard›r. MHP’nin bu aflamada amac›na, güç,
olanak sa¤lam›fllard›r. MHP, hemen her dönem, gizli iktidar
orta¤› olmufl ve birçok politikaya yön vermifltir. Hiçbir bur-
juva partisi belirli bir noktaya kadar MHP’ye karfl› de¤ildir.
MHP’nin hep kullan›lacak durumda kalmas›n› isterler. MHP
ise, bu partileri kullan›p, güç toplay›p, iktidar olmak iste-
mektedir. Aralar›ndaki çeliflki buradad›r.
fiimdilerde 12 Eylül öncesi s›kça duydu¤umuz, “faflizm
t›rman›yor, faflizme geçit yok” gibi tespitleri yeniden günde-
me sokmak isteyenler var. Bu tür yaklafl›mlar›n as›l sahibi,
eski TKP’dir. Bunlar, ülkede faflizmin devlet biçimi olarak
hüküm sürdü¤ünü kabul etmeyip, faflizmi MHP ile özdefl
gördüklerinden bu tespitlere varm›fl ve bu do¤rultuda
MHP’ye karfl› CHP baflta olmak üzere, burjuva partilerini sü-
rekli desteklemifllerdir. Öyle ki, TKP adeta CHP ile bütünlefl-
mifl ve tüm politikalar›n› buna göre belirlemifltir.
Türkiye’de faflizm bir devlet olgusudur ve MHP ile özdefl-
leflemez. MHP, siyasal tarihi boyunca emperyalizm, tekeller
ve burjuva partileri taraf›ndan kullan›lm›fl, ifli bitince de bir
tarafa at›lm›flt›r. Devlet ayg›t› faflizme göre düzenlenmifl
olup, partiler de bu mekanizman›n d›fl›na ç›kamazlar. Fafliz-
mi MHP ile özdefllefltirmek, “faflist t›rman›fl› engelleme” te-
orilerini yaratarak halk kitlelerini burjuva partilerinin pefline
takma politikalar›n› beraberinde getirmektedir. Bu politika,
“sol” partileri, burjuva partiler aras›ndaki çeliflkileri abart-
maya ve bu zeminde mücadeleyi k›s›rlaflt›r›p, legalizmi ve
tasfiyecili¤i gündeme getirerek parlamentarist mücadeleyi
esas alan yaklafl›mlar› do¤uracakt›r.
CHP, faflist devletin en önemli dayana¤› olmufltur. Bir
yandan sosyal demokrat görüntüsüyle halk kitlelerine ve
dünya kamuoyuna farkl› imajlar verirken, bir yandan da
MGK’n›n ve MHP’nin tüm kararlar›na kat›larak süregelen fa-
flist politikalar›n sorumlulu¤unu üstlenmifltir. Bizim gibi geri
b›rakt›r›lm›fl ülkelerde, sosyal devlet esprisiyle politika yap-
man›n alt yap›s› olmad›¤›ndan CHP gibi partiler, özellikle de
202 Dursun Karatafl

devrimci savafl›n geliflti¤i ve krizin derinleflti¤i koflullarda


süratle kendi içinde ayr›fl›rlar. Ne parti üst bürokrasisi, ne de
halk kitleleri içerisinde istikrarl› bir geliflim sa¤layamaz. Fa-
flist partilerle iflbirli¤i yaparak, halka karfl› olma ile halk›n
yan›nda olma çeliflkisini en yo¤un biçimde yaflayan CHP,
kitlelerden h›zla kopmufltur. Halk kitleleri farkl› aray›fllara gi-
rerken, CHP bürokratlar› da iyice sa¤c›laflm›fl ve gelecekle-
rini faflizme uyumlu hareket etmekte görmüfllerdir.
DYP, emperyalizm ve tekellerin s›nanm›fl, güvenilir par-
tisidir. Ama gelinen aflamada krize çare bulamad›¤›ndan,
devrimci savafl› engelleyemedi¤inden, emperyalizmin istek-
lerine gerekti¤i gibi cevap veremedi¤inden sürekli kan kay-
betmekte ve yeni politikalar da üretemedi¤inden MHP’ye bi-
raz daha yaslanmakta, yasland›kça da MHP’lileflmektedir.
DYP’den ayr›lan unsurlar da bu gerçe¤i de¤ifltirmiyor. Bu
zatlar da, DYP’nin MHP’lileflmesi ve MGK’n›n direktifleriyle
hareket etmesinin mimarlar›d›r. Belki geliflmeler bu insanla-
r› farkl› yerlere götürebilir. Ama gidebilecekleri yerler
MHP’lileflmekten kurtulamayan burjuva partilerinden baflka
bir yer olamaz.
ANAP, 12 Eylül’ün ve ABD’nin çocu¤udur. ABD hayran›
ve iflbirlikçisi Özal’la bafllayan ANAP, krizi aflamay›nca hü-
kümetten düflmüfl ama ABD ve tekellerin deste¤iyle varl›¤›-
n› korumufltur, DYP ile ANAP aras›nda özde bir fark yoktur.
Fark, sadece ABD politikalar›n›n uygulanmas›ndaki zaman-
lama sorunundad›r. DYP’nin baflaramad›¤›n› baflarmaya ve
ABD politikalar›n› uygulamaya yeniden adayd›r. Seçim sü-
recine girilmesiyle ortaya at›lan “demokratikleflme” ve bu
do¤rultuda Cindoruk, YDH ile yap›lan ittifaklar, tam bir al-
datmacad›r. ANAP’›n demokratikleflmeyle hiçbir ilgisi yok-
tur. Faflist politika ve uygulamalar›n sahibi ve sorumlusu
olup, halk düflman› tav›rlar›n› devam ettireceklerdir.
YDH, mevcut burjuva partilerine alternatif olarak ç›km›fl,
medya taraf›ndan büyük bir gürültüyle reklam› yap›lm›fl,
özellikle de Kürt oylar›n› almak için, çeflitli demagojiler ge-
lifltirmesine karfl›n k›sa sürede tekelci, Amerikanc›, faflizm-
Seçme Yaz›lar 203

den yana yüzü ortaya ç›km›flt›r.


DSP, CHP’den daha önce faflizmle her türlü iflbirli¤ine
girmifl ve bunlar› teorilefltirmifltir. 12 Eylül öncesi halktan
yana oldu¤unu söyleyen, cuntaya karfl› ç›kan Ecevit’in ye-
rini, MGK’n›n emriyle hareket eden, Türkefl’leflen Ecevit al-
m›flt›r. Bu düflüncelerini çizgilefltiren Ecevit, bu yan›yla
CHP’den daha güçlüdür denilebilir. Ama bu kez de sa¤c›-fa-
flist kesimle ayr›m›n› koymakta zorlanmakta ve etkili ola-
mamaktad›r.
Baflka birçok ad› var kendisi yok burjuva-faflist parti var.
Bunlar› tek tek de¤erlendirmenin fazla bir anlam› yoktur.
Ama hepsi devlet çark›n›n parçalar› olup faflizmin devam›n-
dan yanad›rlar. Bu partilerin tümü uygulay›c›s› ve destekçi-
sidirler.
Sosyalist sistemin y›k›lmas›yla Marksist-Leninist, dev-
rimci hareketleri saran tasfiyecilik rüzgârlar›ndan Türkiye
solu görünüflte az etkilenmifl, hatta bu sald›r›ya karfl› koy-
mufl görünüyordu. Ama bu sadece görünüfltü. Tasfiyecilik
ve “yeni dünya düzeni” düflünceleri, birçok örgütü etkilemifl
ve bu etkiler flimdi legalizm, Marksizm-Leninizmin yads›n-
mas› olarak kendini d›fla vuruyor. Bütün dünyada, bu tasfi-
yecilerin söylediklerinin tersine, devrimci sosyalist mücade-
le yeniden yükselirken, Türkiye’de legalizm ve küçük burju-
va milliyetçili¤i boy veriyordu.
Legalistler, art›k çürümüfl, ahlaki, politik olarak tüken-
mifl, kitleler nezdinde hemen hiçbir sayg›nl›¤› kalmam›fl bur-
juva parlamentosunu halka kurtulufl yolu olarak gösterip,
süratle legal partilerini olufltururken, Kürt ulusal hareketi de
“bar›fl” ve “uzlaflma” diyerek sol hareketi meclis kanallar›na
ak›tmak istiyor ve meclise girmek için de tasfiyeci solla ifl-
birli¤i yap›p bu iflbirli¤inin ad›n› “Emek, Bar›fl Ve Demokra-
si Cephesi” koyuyordu. Kürt ulusal hareketinin burjuva par-
tilerine ve parlamentosuna olan bu reformist bak›fl aç›s› ye-
ni de¤ildir. HEP’in SHP ile iflbirli¤i ve SHP listelerinden mil-
letvekili seçilmeleri, CHP-DYP koalisyonunun demokrasi
ad›na desteklenmesi ve k›sa sürede bu milletvekillerinin ya-
204 Dursun Karatafl

ka paça meclisten cezaevine gönderilmeleri, unutulmufl ola-


maz. Keza, DYP-SHP koalisyonunun Kürt halk› baflta olmak
üzere halklar›m›za uygulad›¤› zulüm ve faflist devletin beka-
s› için yapt›klar› herkes taraf›ndan bilinmektedir.
“Bar›fl, demokrasi, uzlaflma, faflist t›rman›fl›n engellen-
mesi” gibi sözleri ony›llard›r TKP’nin a¤z›ndan duyduk. TKP
bu söylemiyle sürekli CHP kuyrukçulu¤u yapt›. Halk kitlele-
rine dayanan bir devrimi düflünmedi. TKP, Türkiye’de faflist
iktidar olgusunu kabul etmeyip “taktik” diye diye, burjuva
partilerini güçlendiriyordu. Asl›nda bu politikan›n di¤er bir
yan›n› da, Sovyetler Birli¤i’nin ç›karlar›na denk düflen hükü-
metleri desteklemek oluflturuyordu.
fiimdi ise, Kürt Milliyetçileri, her ne pahas›na olursa ol-
sun Kürt devleti dar penceresinden dünyaya bakt›klar›ndan
politik, askeri, diplomatik v.b her türlü mücadeleyi, Türkiye
oligarflisi ve emperyalizmle pazarl›k masas›na oturmak için
sürdürmektedirler. Kürt Milliyetçileri için “bar›fl” ve “demok-
rasi” kavramlar› uzlaflma taktiklerine hizmet ettikleri oranda
anlam kazan›rlar. Bu taktikte, Kürt ve Türk halklar›n›n, Tür-
kiye’de yaflayan tüm halklar›n Devrimci Halk ‹ktidar› yoktur.
Türkiye faflizminin y›k›lmas› yoktur. Her fley, baz› Kürt ulu-
sal talepleri içindir. Bu ulusal taleplerin k›s›rl›¤› de¤il, bu k›-
s›r ulusal tepkiler gözleri öylesine kör etmifltir ki, meclise üç-
befl milletvekili sokmak için halk› katleden SHP ile ittifak ya-
p›lm›fl, CHP-DYP koalisyonu desteklenebilmifltir. Bu politi-
ka, bu ideoloji milliyetçiliktir ve kendine hizmet eden her fley
iyidir. Bu anlamda küçük burjuva milliyetçilerinin pragma-
tizmini anlamak mümkündür. Bu pragmatizm nedeniyledir
ki, bugün de meclise girmek için legal tasfiyecilere umut
ba¤lanm›fl, birlik yap›lm›fl, ad›na “Bar›fl, Emek, Demokrasi
Cephesi” denmifltir.
Öncelikle faflizm gerçe¤i yok say›lm›flt›r. Faflizm yok sa-
y›l›nca da “faflist t›rman›fl› engelleme, demokrasiyi hâkim
k›lma mücadelesi” parlamentoda verilebilir! Emperyalizm
de, “bar›fl” ve “demokrasi”den söz etti¤ine göre, fazla bir so-
run yoktur. Burada Kürt küçük burjuva milliyetçili¤i, sözde
Seçme Yaz›lar 205

faflizm gerçe¤ini kabul etse de, pratikte, “taktik” olarak bi-


çimlenen politikalarda bu gerçe¤i reddedip reformist TKP
politikalar›n›n savunucusu olmaktad›r.
Ülkemizde faflizm devlet biçimdir. Faflizm y›k›lmadan,
Devrimci Halk ‹ktidar› kurulmadan ne bar›fl, ne de demok-
rasi sa¤lanamaz. Bunlar devrim sorunudur. Devrim gerçe¤i-
ni reddederek, bar›fl ve demokrasi sa¤lanabilece¤ini iddia
edenlerin savunduklar› “bar›fl” ve “demokrasi”nin, ne me-
nem bir fley oldu¤u tart›flmal›d›r. Kürt ulusal hareketi, bar›fl
ve demokrasiden, Kürt ulusal haklar›n›n k›smen de olsa ve-
rilmesini anl›yor. BSP (Birleflik Sosyalist Parti), Gelece¤i
Birlikte Kural›m Giriflimcileri (GBK) ise, her türlü devrimci
fliddete karfl› olup, sosyalizmi, demokrasiyi emperyalizmin
öngördü¤ü “yeni dünya düzenine” ters düflmeyecek kadar
savunuyorlar. Faflizmin halk ihtilal›yle y›k›lmas› ve Devrim-
ci Halk ‹ktidar›n›n kurulmas› görüfllerini terk edeli çok oldu...
Bu düflüncelerin uygulama alan› bulmas› için de silahl› mü-
cadeleyi sürdüren hareketlerin tasfiyesini istemektedirler.
Yeralt› örgütlülüklerine, devrimci fliddete karfl›d›rlar. Bar›fl ve
Demokrasinin bu siyasetlerce anlam›, silahl› mücadelenin
bitmesi ve legal faaliyetin koflullar›n›n oluflmas›d›r. Bu ne-
denle parlamentoya girmenin ad› “Bar›fl, Demokrasi ve
Emek Cephesi” olmufltur. Nas›l Kürt milliyetçileri için, bar›fl
ve uzlaflma u¤runa faydac›l›k esas olmuflsa, bu reformist
kesimler için de legal zeminde, düzen içi politika yapmak
için her fley mubah olmufltur.
Milliyetçilerin, “bar›fl” söylemlerini bir yerde anlamak
mümkündür. Ama bu söylemler, Marksist-Leninist, sosyalist
teorilerle getirildi¤inden karfl› ç›kmak zorunludur. Çünkü
Bar›fl ve Demokrasi devrim sorunudur ve faflizm y›k›lmadan
kazan›lamaz. Bu mücadelenin yeri de parlamento de¤ildir.
Evet, parlamenter mücadele reddedilemez. Sorun bu de¤il...
Seçimlere ve parlamentoya girmenin ad› faflizme karfl›...
cephesi olursa itirazlar›n fazla bir anlam› olmaz. Faflizme
Karfl› Cephe, iflçilerin, köylülerin, emekçilerin, gecekondu
yoksullar›n›n yaflad›¤› alanlarda, da¤larda, flehirlerde, kuru-
206 Dursun Karatafl

lur.
Bugün, emperyalizm ve oligarflinin bir kesimi, Türki-
ye’de “bar›fl” ve “demokrasi” sözleriyle, Kürt halk›n›n baz›
kültürel haklar›n›n verilmesini istiyor. Bununla Kürt halk›n›n
devrimci dinamiklerini öldürüp tekellerin istikrar›n› yeniden
sa¤lamay› hedefliyor. Marksist-Leninistler, Kürt halk›n›n
kurtuluflunu s›n›rl› kültürel haklar›n›n tan›nmas›nda görmez-
ler. Kürt ve Türk halk›n›n kurtuluflu; emperyalizme karfl› ba-
¤›ms›zl›k, faflizme karfl› demokrasi ve kapitalizme karfl› sos-
yalizm perspektifiyle sürdürülecek bir mücadeleyle, faflist
iktidar›n y›k›lmas› ve Devrimci Halk ‹ktidar›n›n kurulmas›y-
la mümkündür. Halklar›n mücadelesini bu rotadan sapt›ran
her türlü hareket, Kürt ve Türk halklar›na zarar veriyor de-
mektir.
Bugün bar›fl ve demokrasi diyerek askeri ve politik mü-
cadeleyi buna endekslemek, parlamenter mücadelenin ad›-
n› Bar›fl, Demokrasi ve Emek Cephesi koymak ve halk kit-
leleri parlamentodan iyice so¤umuflken, hatta büyük oran-
da umut kesmiflken yeniden parlamentoyu umut haline ge-
tirmek, tasfiyeciliktir.
Kuflkusuz, faflizme karfl›, devrimci bir cephe gereklidir.
A ma b u h a y at › n i ç e r i s i n d e s i l ah l › , s i l a h s › z h e r t ü r l ü m ü c a -
dele biçimini hayata geçirip faflist iktidar› y›kmay› amaç
edinen devrimci bir cephe olmal›d›r. Faflizmi y›kmay› hedef-
lemeyen her blok veya cephe, yeni dünya düzeninin s›n›rla-
r› içinde kalmaya ve düzen s›n›rlar› içinde bo¤ulmaya mah-
kûmdur.
HADEP, içerisinde çok farkl› s›n›flar› bar›nd›rmas›na ra¤-
men, esas olarak Kürt ulusal küçük ve orta burjuvazisinin
partisidir. Kürt ulusal ç›karlar›n› milliyetçi yaklafl›mla ele al-
d›¤›ndan “bar›fl” ve “demokrasi” söylemleri de buna göre
flekillenmifltir. Milliyetçi ç›karlar›, Kürt ve Türk halklar›n›n
ortak ç›karlar›n›n üstünde gören düflüncelerle politika üre-
tip, her fleyi bu politikalara göre belirlemektedir. HEP’in SHP
ile ittifak›, DYP-SHP koalisyonunu desteklemesi ve son ola-
rak da birçok burjuva partisiyle ittifak aray›fl›na girildikten
Seçme Yaz›lar 207

sonra, burjuvazinin soldan destekçisi legalist-tasfiyeci parti-


lerle gelifltirdikleri “Bar›fl, Demokrasi ve Emek Cephesi” ve
bar›fla, demokrasiye yükledikleri anlamlar, halklar›n ç›kar›-
na de¤ildir. Devrimci hareketi, Kürt devrimci potansiyeli tas-
fiye etmeye yöneliktir. Bu nedenle, Marksist-Leninistler, fa-
flizm olgusunu reddederek kitlelerin bilinçlerini çarp›tan,
parlamentoya umut ba¤latan, bu tarz bir anlay›fl›n destekçi-
si ve savunucusu olamaz. Bu anlay›fl; halklar›n ortak kurtu-
luflunu ve ortak iktidar›n› de¤il, dar ulusal ç›karlar› esas ala-
rak burjuvaziyle uzlaflmak istemektedir.
Bu nedenle; HADEP’in bafl›n› çekti¤i blo¤u destekleme
tavr›m›z olmayacakt›r. Bu blo¤un Bar›fl ve Demokrasi anlay›-
fl›na, parlamentoya bak›fl aç›s›na karfl› ç›kaca¤›z. DEP, seçim-
lere al›nmad›¤›nda, DEP’in yan›nda yer almak ve haks›zl›¤›
protesto edip hiçbir bölgede seçimlere kat›lmamak devrimci-
lerin göreviydi. Bunun için adaylar›m›z› geri çektik. Bugün ise
HADEP, tüm anti-demokratik koflullara ra¤men, seçimlere gi-
riyor. Daha özgür davranmak gerekiyor.
HADEP’in, Kürt ulusalc› nitelikleri tafl›d›¤›n› da dikkate
alarak, Kürdistan’da gösterdi¤i adaylara karfl› ise özel bir
karfl› propaganda gelifltirmeyece¤iz. Kürt ulusal haklar›n›,
uluslar›n kendi kaderini tayin hakk›n› destekleyece¤iz. Bar›fl
politikalar›na karfl› ç›kaca¤›z.
Legalist partilerin adaylar›n› desteklemeyece¤iz. Parla-
mento ile, bar›fl ve demokrasi demagojileriyle kitlelerde bi-
linç çarp›kl›¤› yaratmalar›na karfl› mücadele edece¤iz. Yeni
dünya düzeni savunuculuklar›n›, tasfiyeciliklerini teflhir ede-
ce¤iz.
Kuflkusuz, sözü edilen bu blok içerisinde de¤erli insanla-
r›m›z vard›r. Ama yanl›fl bir mücadele yolu seçmifllerdir... Bu
yanl›fl düflüncelerini k›sa sürede göreceklerdir.
Bütün burjuva partileri halk düflman› olup, hedeflerimiz
aras›ndad›r ve bu kesimlere karfl›, halk düflmanlar›na, halka
zulmedenlere oy yok, fliar›yla hareket edecek ve her türlü
yöntemle bunlara karfl› mücadele edece¤iz.
208 Dursun Karatafl

Seçimde esas politikam›z, kitleleri sand›k bafl›na gön-


dermeme ve düzen par tilerini teflhir etme, halk kitlelerinin
devrimci örgütlerde yer almas›n› sa¤lama, Kür t ve Türk
halklar›n›n devrimci cephesini öne ç›kar tmak olacakt›r.
Bugün devrimci görev; tükenen, çürüyen parlamentoyu
yeniden umut haline getirmek de¤il, faflizmi y›kmak için
mücadeleyi gelifltirmektir. Bunun için de dostlu¤un, daya-
n›flman›n, birli¤in geliflmesinin zemini, seçimlerde, parla-
mentoda de¤il, hayat›n içerisinde, eylemde birleflmektir.
Halk›m›z› düzen par tilerinde de¤il, devrimci örgütlerde
birlefltirmek, halk komitelerinde, halk meclislerinde kendi
sor unlar›na sahip ç›kmas›n› ve mücadele etmesini sa¤lama
baflat görevdir.
Bugün; devrimcilerin ve halk›n gündemi “bar›fl” a¤›rl›k-
l›, uzlaflmay› içeren bir bloklaflmay› de¤il, iktidar mücade-
lesini esas alan, devrimci bir cephenin oluflturulmas› olma-
l›d›r. Faflizmi y›kacak, halklar› kur tulufla götürecek bu Dev-
rimci Cephe olacakt›r. Faflizmi y›kmay› hedeflemeyen, her
türlü blok-cephe yok olmaya veya ifllevsiz kalmaya mah-
kûmdur.
Kur tulufl, Devrimci Halk Cephesi’ndedir.
Ne burjuva faflist partiler,
Ne “bar›fl” partileri,
Emperyalizme Karfl› Ba¤›ms›zl›k
Faflizme Karfl› Demokrasi
Kapitalizme Karfl› Sosyalizm ‹çin
DEVR‹MC‹ HALK CEPHES‹NDE B‹RLEfiEL‹M!
FAfi‹ZME KARfiI SAVAfiI YÜKSELTEL‹M!
BARIfi, DEMOKRAS‹ VE EME⁄‹N KURTULUfiU ‹Ç‹N
T EK YO L DE VR ‹M !
SEÇ‹M ÇARE DE⁄‹L KURTULUfi DEVR‹MDE!
Seçme Yaz›lar 209

Seçimler
v e K i t l e l er

Yay›nland›¤› yer:
Zafer Yolunda KURTULUfi
Say›: 21 / Tarih: 2 Aral›k 1995

emen her seçimde burjuva partileri, her renkten

H sol gruplar kitleleri adeta yeniden keflfederler. Yal-


n›z kitleler de¤il, ülke de yeniden keflfedilir. Bu ay-
n› zamanda kitlelerin ve ülkenin sat›lmas› için, yeni pazar-
lar›n kurulmas› demektir. Herkes, bol keseden kitlelere en
büyük vaatleri yaparak adeta cennet yaratacaklar›n› ve kit-
lelerin de bu cennete lay›k olduklar›n› b›kmadan anlat›rlar.
Bütün iletiflim araçlar›, bütün görsel malzemeler, kitlelerin
beyinlerine girip flartland›rmak için kullan›l›r. Harcanan pa-
ran›n haddi hesab› yoktur. Her fley kitleler içindir! Çünkü
kitleler onlar› iktidara tafl›yan en büyük güçtür.
Seçimler, esas olarak burjuvazinin kendi aras›ndaki bir
seçim olup, sosyalistlerin burjuvazi ile veya “sol” siyasi ya-
p›lar›n kendi iktidarlar› için, birbirleriyle yar›flt›¤› bir seçim
de¤ildir. Bugün, kendisini sol diye adland›ran kimi gruplar›n
seçime girmesi, devrimcilerin taktik anlamda da olsa seçi-
me kat›lmas› de¤ildir. Bu sol gruplar›n kimisi küçük burju-
va milliyetçi düflüncelerini gerçe¤e dönüfltürmek anlay›fl›y-
la parlamentoyu kullanmak için seçimlere kat›l›rken, baz›
“sol, sosyalist” s›fatl› gruplar ise, faflist devletin zorla y›k›la-
ca¤› gerçe¤ini reddedip, yasal çal›flmay› temel alm›fl olup
parlamenter mücadele ile iktidar› alacaklar›n› düflündükle-
210 Dursun Karatafl

rinden, halk›n devrimci iktidar›n›n zora dayanarak kurula-


ca¤› bilimsel gerçe¤ini reddetmifl ve her alanda burjuvaziy-
le uzlaflmay› esas ald›klar›ndan seçimlere girmektedirler.
Halk kitleleri ony›llard›r, seçim sistemi ile burjuva e¤iti-
miyle yeni bir burjuva hükümetlerinin oluflturulmas›na al›fl-
t›r›lm›fl ve bu kitleler de büyük ço¤unlukla burjuva partile-
rince tak›m tutar gibi saflaflt›r›lm›flt›r. Burjuvazi iktidarda
kalmak için, hemen her dönem kitleleri bu flekilde kullan-
m›flt›r. fiimdi bu oyunun baflka oyuncular› da ortaya ç›kt›.
Bunlar 12 Eylül’ün vurdu¤u darbelerle y›k›l›p kalan, “sosya-
list sistem”in y›k›lmas›yla birlikte bir daha aya¤a kalkama-
yan ve emperyalizmin “yeni dünya düzenine” uyum sa¤la-
yanlard›r. Gerek devrimci mücadelenin, milliyetçili¤in dar
burjuva s›n›rlar›na hapsedilmesi, gerekse iflçi s›n›f›n›n ve
halklar›n devrimci iktidar›n›n ihtilalle gerçekleflece¤inin red-
dedilmesi, yaflanan sürecin sonuçlar›d›r. Bu her iki sapk›n
ak›ma karfl› da her düzeyde mücadele edilmeden kitleler
burjuvazinin ideolojik, politik, kültürel etkilerinden kurtulup,
nihai kurtulufllar›n› sa¤layamaz.
Ülkemizde burjuva parlamentosu hiçbir dönem görül-
medi¤i kadar teflhir olmufl ve halk kitleleri -gördükleri bo-
yutu kadar›yla bile- bu parlamentonun bu kadar ahlaks›zl›-
¤›, h›rs›zl›¤› ve çirkefli¤i besledi¤ine flafl›rm›flt›r. Ama bu tefl-
hir olmufllukla orant›l› olarak burjuva partileri yeni söylem-
ler gelifltirerek ve hemen her konuda daha radikal davrana-
rak daha yüksek perdeden vaatlerde bulunuyorlar. Hatta
hesap soracaklar›n›, kendilerinin temiz olduklar›n›n propa-
gandas›n› yap›p, demokrasi laf›zlar› ve baz› sol sloganlar› da
kullanarak, yine kitlelerden güç toplamak istemektedirler.
Baz› sol gruplar burjuva partilerinin bu teflhir olmufllu¤una
güvenerek kitlelerin art›k burjuva partilerini de¤il de, kendi-
lerini destekleyece¤ini sanmaktad›rlar. Hatta kimileri bir sü-
re sol demagojiler yapan Boyner’in geliflmesine ve CHP’nin
art›k anti-faflist, demokrat sol potansiyelin oylar›n› alama-
mas› ve her geçen gün biraz daha gerileyerek da¤›lma sü-
recine girmesine güvenerek, bu oylar›n kendilerine akaca-
Seçme Yaz›lar 211

¤›n› varsay›p uzun vadede seçimlerle iktidara gelece¤ini


düfller olmufllard›r. Bu düfllerin ne kadar gerçekleflece¤ini
seçim sonras› görece¤iz.
Burjuva parlamentosunun görülmemifl ölçüde teflhir ol-
mas›na inand›r›c›l›¤›n› yitirmesine karfl›n, halk kitleleri yete-
rince örgütlenmemifl ve devrimci alternatif kendisinin tek
seçenek oldu¤unu, henüz halk kitlelerine gösterememifltir.
Kitlelerin bu örgütsüzlü¤ü ve devrimci seçene¤in güçsüzlü-
¤ü, devrimci hareketin en büyük açmaz›d›r. Burjuvazinin
yeniden halk kitlelerini pefline takarak iktidar›n› sürdürme-
sinin koflullar›n› oluflturmaktad›r.
Faflist burjuva partileri aralar›ndaki nüanslara ra¤men,
hemen hepsi devrimci savafl karfl›s›nda, karfl› devrim cep-
hesinde konumlanm›flt›r. Faflizmin y›k›lmas›ndan yana de-
¤illerdir. Aksine devrimci savafl›n geliflmesine paralel ola-
rak, faflist devletin daha da yetkinlefltirilerek bu savafltan
zaferle ç›kmas›ndan yanad›rlar.
Bu, her türlü kontrgerilla faaliyetinin, cinayet ve katliam-
lar›n›n, sömürünün daha da yükselmesi demektir. Hiçbir
burjuva partisi, faflist devleti karfl›s›na alacak ne bir progra-
ma, ne de güce sahiptir. Bu nedenle, faflist devlet gerçe¤i ve
burjuva partilerinin bu gerçe¤e uyum sa¤lam›fl politikalar›
do¤ru tespit edilemezse, devletin faflist partilerine olmad›k
misyonlar yüklemek ve faflizmi MHP’den ibaret görmek,
“faflizm t›rman›yor” diyerek halk kitlelerini di¤er burjuva
partilerinin pefline takmak kaç›n›lmazd›r. Dolay›s›yla faflist
devlet gerçe¤i göz ard› edilerek, MHP’nin iktidar olmamas›-
n› veya geriletilmesini sa¤lamak için programlar ve taktik-
ler oluflturulacakt›r. Bu düflünceler ve bu düflüncelerden
oluflan pratik, laf›zlar›, görünümü ne olursa olsun halklar›
kurtulufla götüremez. Çünkü burjuva partilerinin, faflist dev-
letin yaflat›lmas›ndan yana olan niteliklerini gizleyen ve on-
lara gizli veya aç›k demokrasi yanl›s› misyonu yüklemek
demektir. Bu ise, faflist devleti, onun koruyucu ve yönetici-
lerinin gerçek niteliklerini halk kitlelerinden gizlemektedir.
Bilinç çarp›tmakt›r. Halk kitlelerinin devrimci mücadelesi
212 Dursun Karatafl

bütün burjuva partilerini, parlamentoyu, devletin bütün ku-


rumlar›n› karfl›s›na alarak devleti y›k›p devrimci iktidar›n
kurulmas› anlay›fl›yla yürütülür.
‹flte burjuvazinin her türden ideolojisinin ve sol ak›mlar›n
kitleler üzerine politikalar›n›n yo¤unlaflt›¤› ve kitlelerin poli-
tik duyarl›l›¤›n›n geliflti¤i seçimler sürecinde bu yaklafl›mlar
çerçevesinde neyi nas›l yapmam›z gerekti¤ini flekillendire-
biliriz. Elbette kitleler yaflad›klar› sömürü, adaletsizlikler ve
haks›zl›klar› sürekli yaflamakta ve bunlar› çeflitli biçimlerde
tart›flmaktad›r. Ama seçim süresince bütün bu çeliflkiler da-
ha çarp›c› ve fliddetli bir flekilde tart›fl›lacak, burjuva parti-
lerinin rekabetleri, vaatleri, bu tart›flmay› ve halk kitlelerinin
istemlerini her zamankinden daha çok gündeme getirecek-
tir. Seçim ortam›n› devrimciler de iyi de¤erlendirmek zorun-
dad›r. Seçimlere, parlamentoya al›flt›r›lm›fl kitleler, özellikle
de devrimci halk örgütlenmelerinin geliflkin olmad›¤› bölge-
lerde, burjuvazinin etki alan›na girecek veya burjuvazinin
seçimler ve parlamento politikas›n›n art›k kendisine bir fley
ifade etmedi¤ini görerek ilgisiz davranacakt›r. Bu ilgisizlik
de bilinçlenmenin, burjuvaziden kopuflun bir ad›m› olmakla
birlikte devrimcileflme de¤ildir. Ama biz müdahale etmez,
bu ilgisizli¤i devrimci bilince dönüfltüremezsek, baflka ide-
olojiler devrimci alternatifin yerini alacak ve kitleleri sistem
içerisinde oyalamaya devam edecektir.
Seçimler süresince her mahalle, her sokak, her kahve-
hane, her ev adeta küçük bir propaganda bürosuna dönü-
flür. Buralara girebilmenin ve devrimi anlatabilmenin koflul-
lar›n› yaratmal›y›z. Kitle çal›flmas›n›n, kitlelere propaganda
ve ajitasyonun bir reçetesi yoktur. Hangi bölgede, hangi
alanda propaganda ve ajitasyonun nas›l flekillenece¤inin,
kitlelerle nas›l iliflki kurulaca¤›n›n biçim ve yöntemlerini be-
lirleyecek olan oradaki devrimci kadrolard›r. Örne¤in; halk
kitlelerinin örgütlü oldu¤u mahallelere ve köylere karfl› dev-
rimci partileri sokmamak için kitle potansiyelini örgütleyip,
harekete geçirmek gerekirken, ayn› bölgelerde sol ad›na
yola ç›kan politikac›lar›n kitleleri nas›l kurtulufla götürecek-
Seçme Yaz›lar 213

lerini, kitlelere ne vaat ettiklerini ortaya ç›kartmak için hal-


k›n karfl›s›nda bu politikac›lar› sorgulama ve teflhir etme
yöntemlerini benimsemeliyiz. Bunlar›n toplant›lar›n› sabote
etmek görevimiz olmamal›d›r. Tersine belirli bir bilinçlen-
meye ra¤men, kitleler hala burjuva seçim yöntemlerinin et-
kisinde olup, ideolojik olarak burjuvaziden her konuda ko-
pufl sa¤layamam›flt›r.
Bu süreçte her türlü sapk›n ak›mla burjuvazinin çeflitli
görünümlerdeki halka yabanc› ideolojilerin gerçek yüzlerini
ortaya ç›kartmak ve halka göstermek için çal›flmal›y›z.
Özellikle de henüz tam anlam›yla nitelikleri a盤a ç›kma-
m›fl, halk›n yeterince tan›mad›¤› ve ilgi duydu¤u adaylara
karfl› daha dikkatli olmal› ve kitlelerin bunlar› tan›mas›n›
sa¤layacak yöntemler bulmal›y›z. Halk devrimcilerle tan›-
fl›ksa, örgütlüyse, her ad›mda gerek burjuvazi gerekse sol
ad›na ortaya ç›kan çeflitli politikac›larla devrimcileri k›yas-
layacak ve tercihlerini buna göre yapacakt›r.
Kuflkusuz biz, kimseden oy istemeyece¤iz, seçim ve
parlamentoyla kimseye bir fley vaat etmeyece¤iz ama kit-
leleri sadece soyut bir devrim istemiyle de e¤itemeyiz; ken-
di örgütlülüklerimize kat›lmalar› için ikna edemeyiz. Kitleler,
kendi maddi flartlar› içerisinde bizden somut ne yap›lmas›
gerekti¤ini soracaklard›r. Cevab›m›z doyurucu ve ikna edici
olmal›d›r. Her renkten burjuva partileri, devrimi reddedip
burjuvazi ile seçim oyununa giren sol kesimlerin kat›ld›¤›
seçimler, kitleleri daha h›zl› e¤itmek ve neyi nas›l yapmala-
r› gerekti¤i üzerine canl› propaganda ve ajitasyonun koflul-
lar›n›n olufltu¤u, iyi bir ortamd›r. Halk, bütün soyut laf›zlar-
dan öte sorunlar›na çare bulunmas›n› ve yaflam›n›n k›smen
de olsa iyilefltirilmesini isteyecektir.
Burjuva partilerinin ve “bar›fl” partilerinin cennet vaat
eden propagandalar›n›n sahteli¤ini, geçersizli¤ini, halk›n ta-
rihsel deneylerini parti program›m›zla somutlay›p halk› öz
örgütlenmelerine kavuflturmak ve mücadeleye katmak
güncel hedefimiz olmal›d›r. Halk› örgütlemeden, kendi so-
runlar›na sahip ç›kmas›n› sa¤lamadan, bunlar için mücade-
214 Dursun Karatafl

le vermeden, ad› sosyalist bile olsa hiç kimsenin bu sorun-


lar› çözemeyece¤ini yüksek sesle söylemeliyiz. Halka, kur-
tulufl yolunun ihtilal oldu¤unu göstermeyenler, ihtilalci ör-
gütlenmeler için çal›flmayan ve faflist devlete karfl› halk› sa-
vaflt›rmayan ve savaflmayan her örgüt, ad› ve sözleri ne
olursa olsun, halk›n devrimci mücadelesini ve kurtuluflunu
geciktirmek istiyor demektir. Bu düflünceler hangi renkten
ve tondan gelirse gelsin özde burjuva düflüncelerdir.
Çeflitli bölgelerde halk›n örgütlenmesinin ve siyasilefl-
mesinin durumu, burjuva partilerinin toplant› ve gösterileri-
ni engelleyecek durumda de¤ilse, bu toplant›lara örgütlü
kat›larak burjuva adaylar›n› sorularla, propagandayla teflhir
etmek ve kitlelere devrimci mesajlar›m›z› iletmek görevimiz
olmal›d›r. Kitleler, burjuva ideolojisine karfl› ç›kt›¤›m›z her
noktada, “ Ya siz ne yapacaks›n›z?” sorusunu soracaklard›r.
Burjuvaziyi teflhir ederken sadece bununla yetinmeyip esas
olarak da ne yapaca¤›m›z›, nas›l yapaca¤›m›z› anlafl›lmaz
teorilere bo¤madan ifade etmeyi baflarabilmeliyiz.
Kitleler hemen her seçimde burjuva partilerine oy ver-
melerine ra¤men, verilen sözlerin yerine getirilmeyece¤ini
bilir ama baflka bir alternatifi de henüz benimsemedi¤inden
tekrar burjuvaziyi tercih eder. Bu kitleleri burjuva politikac›-
lardan hesap sormaya, verdikleri sözleri neden yerine getir-
mediklerini sormaya zorlamal›y›z. Kendi deneyleriyle veri-
len sözlerin sahteli¤ini bilirler. Ama güçsüzlüklerinden he-
sap sormada yeterince cüretli olamazlar. Halk›, burjuva
partilerinden yalanlar›n›n, kendilerini kullanmalar›n›n hesa-
b›n› sormaya, hatta yakalar›na yap›flmalar› için daha kolay
seferber edebiliriz. Mahalleler, sokaklar, köyler bu mücade-
lenin çok canl› geçti¤i birer siyasi arena olabilir. Burjuva
partileri, karfl›lar›nda a¤z› var dili yok, suskun toplumlar is-
ter. Her türlü demagojiyi sessizce dinleyen veya bilinçsizce
alk›fllayan kitleler tercihleridir. Art›k burjuvazinin arzu etti¤i
bu tür suskun kitleler çok yerde kalmad›. Burjuva partileri,
kendi içerisinde de uyumu sa¤lamakta güçlük çekiyor, ç›-
karlar temelinde de olsa k›ran k›rana bir kavga sürüyor. Ve
Seçme Yaz›lar 215

hiçbir burjuva partisi halk kitleleri karfl›s›nda kendini savu-


nacak cesarette olmay›p, hatta birçok bölgeye girmekten
korkar hale gelmifllerdir.
Halk kitlelerini oluflturan iflçiler, memurlar, köylüler, ifl-
sizler esnaflar, ayd›nlar, yurtseverler herkes kendi özgün ta-
lepleriyle burjuvazinin karfl›s›na ç›kmal›d›r. Hak ve özgür-
lüklerini, ba¤›ms›zl›k ve demokrasi taleplerini hayk›rabilme-
lidirler. Halk s›n›f ve tabakalar›n›n ekonomik, siyasi, kültü-
rel talepleri, ülkenin içerisinde bulundu¤u koflullar›n sergi-
lenmesi ve bu do¤rultudaki talepler, burjuvaziyi köfleye s›-
k›flt›ran önemli etkenler olacakt›r. Tüm kadro ve taraftarla-
r›m›z kitleleri kendi taleplerine sahip ç›kmaya, bu talepler
do¤rultusunda burjuva partilerini kuflatma alt›na almaya
ça¤›rmal› ve bu zemini, bilinçlendirmenin bir arac›na dö-
nüfltürmede önderlik görevlerini yerine getirmelidir.
Faflist-burjuva partiler, katliamlarla, kaybetmelerle, ifl-
kencelerle, halka karfl› iflledikleri suçlarla ve hala bu politi-
kalar› savunmakla, askeri olarak da hedeflerimiz aras›nda-
d›r. Katillerin ödüllendirildi¤i ve halk ad›na, halk düflmanl›-
¤›n›n yap›ld›¤› bütün platformlar ve bu halk düflmanlar›n›
destekleyen bütün sermaye kesimleri, resmi ve sivil silahl›
güçler, bunlara yard›mc› olan bütün kurulufllar, halk düfl-
man› konumda olup askeri hedeflerimiz içerisindedir.
Burjuvazinin her türlü sömürüyü, zulmü meflrulaflt›rmak
isteyen bu seçim oyununu bozmal›y›z. Bu da, seçimler sü-
recine bizim de ciddi olarak haz›rlanmam›z, her eve, her so-
ka¤a, her gösteriye, toplant›ya kat›larak; her türlü yöntem-
le burjuvaziyi teflhir edip devrimci propaganda yaparak,
halk kitlelerini örgütleyerek ve düflman hedeflerine askeri
ve siyasi her cepheden sald›rarak baflar›labilir.
216 Dursun Karatafl

Tutsaklara
Özgürlük!
K ür d i s t a n ’ d a n
Kanl› Ellerinizi
Çe kin !

Yay›nland›¤› yer:
Zafer Yolunda KURTULUfi
Say›: 23 / Tarih: 16 Aral›k 1995

ezaevleri, burjuva iktidarlar›n otoritesini sürek-

C lilefltirebilmesi ve siyasi muhaliflerin etkisiz ha-


le getirilmesi için vazgeçemeyecekleri, önemli
bir bask› kurumudur. Cezaevleri, yaln›z siyasi muhalifle-
rin dolduruldu¤u yerler de¤ildir; ayn› zamanda suçlu üre-
ten düzenin kendi suçlar›n› gizlemek, halk üzerinde oto-
riter, bask›c› yönetimini süreklilefltirmek için, halk›n kü-
çümsenemeyecek bir kesiminin at›ld›¤› yerlerdir. Düze-
nin istikrar› bozuldukça toplumun hemen tüm kesimle-
rinde ekonomik, politik, ahlaki, sosyal birçok “suç” orta-
ya ç›kar. Bir burjuva partisi baflkan›n›n deyifliyle, “Bu-
günkü ahlaki çöküntünün, de¤er kayb›n›n sorumlusu,
sürekli artan enflasyondur.” Kuflkusuz, burjuva bak›fl
aç›s›yla dahi, onbinlerce insan›n sürekli olarak suç iflle-
mesi ve yüz binlerin, milyonlar›n bu potansiyeli tafl›mas›
Seçme Yaz›lar 217

sadece enflasyonun yüksekli¤i ile aç›klanamaz. Düzen,


sömürüyle, empoze etti¤i kültürüyle, ideolojisiyle, ahlak-
s›zl›¤›yla “ suç lu” üretmektedir. Burjuvazi suçluyu yarat-
makta ve cezaland›rmakta ama bu cezaland›rma kendi
açmaz›n› da beraberinde getirmektedir.
Cumhuriyet tarihinin hemen her döneminde, cezaev-
leri dolup taflm›flt›r. ‹ktidarlar ve burjuva partileri halk›n
keskinleflen çeliflkilerini yumuflatabilmek, sürekli ço¤a-
lan tutuklu ve hükümlüleri azaltmak için, “devletin bü-
yüklü¤ü” ve “affedicili¤i” demagojisiyle s›k s›k af meka-
nizmas›n› da iflletmek zorunda kalm›fllard›r.
Mevcut düzende geleceklerini göremeyenler, çal›flt›¤›
halde aç kalanlar, ahlaks›zl›klara u¤rayanlar, zulüm gö-
renler düzenin suç sayd›¤› fiilleri ifllemeye devam ede-
ceklerdir. Hiçbir bask› ve zor bu gerçe¤i de¤ifltiremez.
Genel olarak halk›n düzen yasalar›n›n d›fl›na ç›kan ve
düzenin suç sayarak cezaland›rd›¤› davran›fl biçimleri,
halk›n düzene karfl› bilinçsiz tepkileridir. Halk, iflkenceyi,
cezaevinde yatmay› göze alarak, düzenin yasalar›n› çi¤-
niyorsa ve bu durum artan bir özellik gösteriyorsa, dev-
letin yasa ve kurallar›n›n halk üzerindeki sayg›nl›¤› ve
yasalar›n korkutuculu¤u da giderek ortadan kalkmaya
bafll›yor demektir.
‹flkenceciler, katliamc›lar ve faflist halk düflmanlar›
hariç, düzen taraf›ndan “suçlu” ilan edilen bütün tutuklu
ve hükümlülerin serbest b›rak›lmas› talebini yükseltmek
de devrimcilerin görevi olmal›d›r.
Devrimci mücadelenin geliflti¤i her dönemde, dev-
rimci ve yurtsever örgütlerin, kadro, savaflç› ve sempa-
tizanlar›n, ilerici ve demokratlar›n tutsak edilmesi, burju-
va iktidarlar›n›n genel bir bask› yöntemidir. Burjuva ikti-
darlar, cezaevlerinin tutsaklarla dolduruldu¤u ve giderek
toplumsal bir olgu olmaya bafllad›¤› koflullarda, e¤er d›-
flar›daki devrimci harekete büyük darbeler vurmufl veya
pasifize etmifllerse yine devletin affedicili¤i masallar›yla
çeflitli görünümlerde tutsaklar› serbest b›rak›rlar.
218 Dursun Karatafl

Bugün faflizm, bütün bask›lara ra¤men tutsaklar› sin-


diremedi, özgürlük eylemlerini engelleyemedi ve d›flar›-
daki devrimci mücadeleden soyutlayamad›. Tutsaklar›n
direnifli, pasif bir mücadele biçimi olan açl›k grevlerin-
den, barikatlara ve isyanlara do¤ru bir rota izleyerek ge-
liflmektedir. ‹ktidarlar›n bu isyanlar› kanla bast›rma yön-
temleri ters tepmifl, daha büyük ve kararl› isyanlara dö-
nüflerek, faflizme meydan okuyan ve teslim olmayan bir
mücadele mevzisi ortaya ç›km›flt›r. Tutsaklar›n bu karar-
l› direnifli ve meydan okuyuflu daha genifl çevrelerin sa-
hiplenmesini, protestolar›n› gündeme getirmifltir. Oligar-
fli, uygulad›¤› bütün vahflete ra¤men, devrimci mücade-
leyi geriletemedi.
Tersine, mücadele kitleleri kucaklayarak büyümüfl ve
iktidarlar tüm ekonomi ve politikalar›n› devrimci müca-
delenin bast›r›lmas› üzerine flekillendirmifl ve bu durum
onlar› daha büyük sorunlarla bafl bafla b›rakm›flt›r.
Bu koflullarda özel baz› geliflmeler olmazsa, oligarfli-
nin devrimcileri serbest b›rakmas› mümkün de¤ildir.
Devrimci tutsaklar›n özgürlü¤ü, mücadelenin bir talebi
olarak bütün devrimci demokrat örgütlere, kiflilere, kitle-
lere kavrat›lmal›d›r. Af de¤il, TUTSAKLARA ÖZGÜRLÜK
slogan› etraf›nda bu mücadele flekillendirilip gelifltirilme-
lidir.
Burjuvaziden devrimcilerin affedilmesini istemek, fa-
flizmin hakl›l›¤›n›, devrimcilerin haks›zl›¤›n› ve piflmanl›-
¤›n› kabul etmek demektir. Düzenin suç ve suçlu üretti-
¤i bu koflullarda, siyasiler d›fl›ndaki tutuklu ve hükümlü-
ler için de af istemek, suç üretenin ve gerçek suçlunun
düzen oldu¤unu gizlemek anlam›na gelir. Bunun için ad-
li tutuklu ve hükümlülerin sorumlusunun da düzen oldu-
¤u propagandas›n› yaparak serbest b›rak›lmalar›n›, öz-
gürlüklerini istemeliyiz.
Birçok ayd›n, demokrat olduklar› iddias›nda bulunan-
lar, hatta birçok devrimci demokrat örgüt, yazma, ko-
nuflma tutumlar› dolay›s›yla tutuklananlar› “düflünce
Seçme Yaz›lar 219

suçlusu” olarak kabul edip sahiplenmektedir. Bu sahip-


lenmeyle iktidara protestolar ya¤d›r›rken genç-yafll›, ka-
d›n-erkek yüzlerce insan›m›z›n kurflunlarla delik deflik
edilmesi, her türlü yasa ve ahlak çi¤nenerek katledilme-
si, iflkence görmesi, hatta organlar›n›n kesilip teflhir edil-
mesi, ›rzlar›na geçilmesi gibi binlerce olay karfl›s›nda
sessiz kalmaktad›rlar. Burjuvazi, “düflünebilirsin ama
düflüncelerini söyleyemezsin, eyleme geçemezsin” diye-
rek, devrimcileri zarars›z bir konumda tutmak istemek-
tedir. Böylece, “düflünmek de¤il, eylem suçtur” yalan›n›
yayarak kendilerinin düflünce özgürlü¤ünden yana ol-
duklar›n› göstermektedirler. Çeflitli ayd›n ve demokratla-
r›m›z da burjuvazinin bu düflüncesine çok önem vermifl
olsalar gerek ki, “düflünce suçlusu” söz konusu olunca
bir fleyler yapma gere¤i duyduklar› halde, faflizme karfl›
savaflta insanlar›m›za, her türlü yasad›fl› muamelenin, ifl-
kencenin ve katliamlar›n yap›lmas›n› hoflgörür olmufllar-
flünce” ve “terör” suçlusu ayr›m› fafli
d›r. “Düflü flizmin ölçü -
südür. Ayd›nlar, demokratlar bu ayr›mdan, bu yanl›fl dü-
flüncelerden uzak durmal›d›r.
Bugün cezaevlerinde yaklafl›k 15 bin siyasi tutuklu
faflizme ve emperyalizme karfl› olan düflünceleri nede-
niyle tutsak edilmifltir. Tutsaklar, piflmanl›k getirip fa-
flizmden af dilememekte ve mücadeleye devam etmek-
tedirler. Ölen, iflkence gören, tutsakl›k koflullar›nda dahi
halklar›n özgürlü¤ü için kendilerini feda eden bu insanlar
düflüncelerinden dolay› tutsak edilmemiflse, hiç kimse
düflünce suçlusu olamaz. Düflüncelerini eyleme geçir-
meyenler, faflizme karfl› savaflmayanlar düflünüyor ola-
mazlar.
Ülkeleri için, halklar› için mücadele eden tutsaklar›n
özgürlü¤ünü savunmak, faflizme karfl› oldu¤unu söyle-
yen, demokratl›k iddias›nda bulunan herkesin görevidir.
“Düflünce” ve “terör” suçlusu ayr›m› yapmak, faflizmin
devrimcilere yönelik “terörist” suçlamalar›n› kabul et-
mek ve devrimcilere karfl› faflizmin her türlü uygulama-
220 Dursun Karatafl

s›n› onaylamak demektir.


Tutsaklar›n direniflleri, seçim ve yeni hükümetin ku-
rulmas› süreci de dikkate al›narak güncel taleplerle bi-
çimlenmelidir.
Direnifl; iktidar›n aç›klamakta güçlük çekti¤i ve her
geçen gün biraz daha teflhir oldu¤u KAYIPLARIN BU-
LUNMASI, ‹fiKENCEC‹LER‹N VE KATL‹AM YAPANLA-
RIN YARGILANMASI ile Kürt halk›n›n kimli¤ini kabul et-
meyen ve bunun için zulüm uygulayan politikan›n teflhi-
ri KÜRDISTAN’DAN KANLI ELLER‹N‹Z‹ ÇEK‹N, HALK-
LAR KARDEfiT‹R temelinde meflru bir zeminde yay›la-
rak yükselmelidir.
Tutsaklar›n direniflleri, bu taleplerle yükselirken, dev-
rimci demokratlar, ayd›nlar, tüm sol kesimler; “TUT-
SAKLARA ÖZGÜRLÜK, KAYIPLAR BULUNSUN, ‹fiKEN-
CEC‹LER VE KATL‹AMCILAR YARGILANSIN, KÜRD‹S-
TAN’DAN KANLI ELLER‹N‹Z‹ ÇEK‹N, HALKLAR KAR-
DEfiT‹R” düflünce ve talepleri etraf›nda her türlü müca-
dele biçimiyle iktidar› hedeflemeli, bask› unsuru olmal›
ve tutsaklar›n direnifliyle birleflerek mücadeleye ivme
kazand›rmal›d›r.
Tutsaklara özgürlük, tüm adli tutuklu ve hükümlüler
serbest b›rak›ls›n fliar› herkes taraf›ndan benimsenmeli
ve yükseltilmelidir. Hemen tüm burjuva partilerinin de-
mokrasicilik oyununa baflvurdu¤u, halk› vaatler ya¤mu-
runa bo¤du¤u seçimler sürecinde, her demokrat›n kabul
edebilece¤i bu talepleri kabul etmeyen, mücadelesini
vermeyen hiçbir kurum ve kifli demokrat olamaz. Her ne
gerekçeyle olursa olsun, tutsaklar›n özgürlü¤ünü isteme-
yenler, devletin terör politikas›n› onayl›yor demektir. Ka-
y›plara ve iflkencelere karfl› ç›kmayanlar, katliamc›lar›n
yarg›lanmas› için seslerini yükseltmeyenler, devrimcilere
ve faflizme karfl› mücadeleye düflman olup devletin sa-
f›ndad›rlar. Kürt halk›n›n kendi kaderini tayin hakk›n›
kanla bo¤maya çal›flan devlete karfl› ç›kmak ve Kürt
halk›n›n ulusal mücadelesinin yan›nda olmak, her de-
Seçme Yaz›lar 221

mokrat›n baflat görevi olmak zorundad›r. Bunu savun-


mayanlar, soyk›r›mdan ve katliamlardan yanad›rlar.
Bu talepleri sahiplenmek devlete karfl› ç›kmak, fafliz-
me karfl› mücadele etmek, haz›rlanan bir protesto ve ilan
metnine imza atmak veya “protesto ediyorum” komedi-
sinden ç›kmal›d›r; somut olarak kendini hissettiren, ad›m
ad›m büyüyen, sokaklara taflan bir hat izlemelidir. Ay-
d›nlar›n, sanatç›lar›n, mesleki örgütlerinin, sendikalar›n,
hemen tüm toplum kesimlerinin küçük büyük gruplar
halinde, bireysel olarak bu talepler için çok çeflitli biçim-
lerde seslerini duyurabilmelerinin onlarca yolu vard›r.
Gerçekten istendi¤inde bu yollar›n neler oldu¤u kolayca
bulunup hayata geçirilebilir. Susmak, tepki gösterme-
mek, mücadele edenleri yaln›z b›rakmak, daha çok ka-
y›p, iflkence, katliam ve daha çok soyk›r›md›r. Gerçekle-
ri bildikleri halde rahatlar›n›n bozulmamas› ve bencillik-
leri nedeniyle susanlar, mücadeleye kat›lmayanlar, mü-
cadele edenleri desteklemeyenler, tarih ve halk önünde
bu katliamlar›n, soyk›r›mlar›n sorumlusu olmaktan kur-
tulamaz. Hiç kimse ideolojik k›l›flarla, terörist demagoji-
leriyle k›l›f bulmaya çal›flmamal›d›r. Sorun, farkl› ideolo-
jilerden öte, bir ahlak ve vicdan sorunu haline gelmifltir.
Halk›m›za ve devrimcilere uygulanan zalimli¤i bütün
dünya duymuflken “ben duymad›m, bilmiyordum” veya
“kitle haz›r de¤il” türü gerekçeler, hiç kimseyi sorumlu-
luktan kurtaramaz. Böyle diyenler yalan söylüyordur.
Bilmiyorlarsa ö¤renmelidirler. Kitle haz›r de¤ilse kendile-
ri yapmal›d›rlar. Hala faflizm taraf›ndan her fleyiyle teslim
al›namam›fl, az da olsa ahlak, namus ve vicdan› oldu¤u-
nu söyleyenler; kendi kifliliklerini, onurlar›n› kurtarmak
için, faflizme karfl› savafla kat›lmal› ve destek vermelidir-
ler. Bu savafla kat›lmayan ayd›nlar›n, demokratlar›n, ay-
d›nl›¤›ndan ve demokratl›¤›ndan söz edilemez. Düflünce-
lerinden dolay› öldürülenler, her türlü iflkenceyi görenler
ve tutsak edilenler devrimcilerdir. Bunun d›fl›nda düflün-
ce suçlusu yoktur. Faflizm kendisine karfl› her türlü dü-
222 Dursun Karatafl

flünceye düflmand›r. Düflünce eylemdir. Eylemsiz düflün-


ce olamaz. Devrimciler vatanlar›n› ve halklar›n› düflün-
dükleri için kaybediliyor, katlediliyor, tutsak ediliyor. Dü-
flünenler, halk gerçe¤ini anl›yor, hak ve özgürlükleri için
mücadeleye at›l›yor. Mücadeleye at›lan halk da kaybedi-
lerek, katledilerek, tutsak edilerek bedel ödüyor.
Düflünmeyenler art›k düflünmeli ve düflünmenin be-
delini, halkla birlikte ayn› safta mücadele ederek ödeme-
lidir.
Seçme Yaz›lar 223

Seçim ‹çin De¤il,


Devrim ‹çin
Birlikler
Olufltural›m

Yay›nland›¤› yer:
Zafer Yolunda KURTULUfi
Say›: 25 / Tarih: 30 Aral›k 1995

eçim bitti. Daha bitmeden yeni seçim tart›flma-

S lar› bafllad›. Türkiye oligarflisinin kaderi bu. Ar-


t›k oligarflinin k›smen de olsa biriken sorunlar›-
n› çözerek iktidar›n› sürdürmesi hayal olmufl durumda.
Hükümet kurmak bütün burjuva partileri için kâbus
olmufl. Oligarflinin açmazlar› öylesine derinleflmifl ki, bu
açmazlar konusunda neredeyse hiçbir politika üretemi-
yorlar, hemen bütün burjuva partileri kelime ve ton fark-
l›l›klar›yla ayn› fleyleri söylüyorlar. Söyleyenler de söyle-
diklerini uygulamaktan aciz olup, y›¤›nla açmazla karfl›
karfl›yad›r. hiçbir sorununu çözemeden seçim, yeni hü-
kümet için koalisyonlar ve yeniden seçim tart›flmalar›y-
la y›llar geçiriyorlar. “Biz çözeriz” diye ortaya ç›kan yeni
burjuva partileri daha varl›¤›n› ispatlamadan, emperya-
lizme kan›tlamadan yok olup gidiyorlar. Burjuvazinin çö-
zümsüzlü¤ü kendini yaln›z ekonomik politikalarda de¤il,
ideolojik, ahlaki, kültürel hemen her konuda kendini da-
224 Dursun Karatafl

yatmakta ve sistem yenilenme yetene¤inin kaybedip çü-


rüyerek yok olufla do¤ru gitmektedir. Elbette kapitalist
sistem, devrimci irade ve halk hareketi olmadan kendi
kendine yok olmayacakt›r. Yanl›fl, eksik, yetersizliklerle
dolu olsa da, ülkemizde bir devrimci hareket vard›r ve
geliflmektedir.
Son seçimlere büyük umutlar ba¤layan, seçimlerden
flu veya bu ölçüde istikrar kazanarak ç›k›laca¤›n› zanne-
den bütün burjuva partileri, bir kez daha hezimete u¤ra-
m›fl ve istikrars›zl›k daha da derinleflmifltir. ‹flbirlikçi te-
keller ve emperyalizm, CHP-DYP koalisyonunun bozul-
mas›yla ortaya ç›kan hükümet krizini genifl tabanl› bir
hükümet kurarak aflmaya çal›flt›lar. Bu düflünceleri ger-
çekleflmeyince seçim, hükümet krizini çözecek anahtar
olmaya bafllad›. Tekeller, mecliste baflaramad›klar› genifl
tabanl› hükümeti seçimle oluflturma yoluna gitmifl, flim-
dilik baflarm›fl görünüyorlar! Burjuvazinin gündeminden
inmeyen ANAP-DYP-DSP veya bu eksende geliflecek
birçok alternatif hükümet modeli, tekellerin öncelikli ter-
cihidir. Nitekim daha resmi seçim sonuçlar› bile ilan edil-
meden, TÜS‹AD’›n gazete ilanlar›yla ve de muhtelif yol-
larla partileri yönlendirmeye çal›flmas›, keza ABD ve Av-
rupa emperyalistlerinin ayn› do¤rultudaki istekleri aflikâr
olup, krizin daha da derinleflmesinin önüne geçme çaba-
lar›d›r.
Devrimci mücadelenin geliflmesiyle halk kitlelerinin
özgürlük, adalet ve insanca yaflama özlemleri maddi bir
güç haline gelince, burjuva partileri aras›ndaki söylem
farkl›l›klar› da giderek ortadan kalkm›flt›r. Bu partiler,
halk kitlelerine, farkl›l›klar›n› anlatmakta güçlük çek-
mektedir. Bunlardan k›smen farkl› olan ise, Refah Parti-
si’dir. O da mevcut sistemin açmazlar›n› ve de kitlelerin
istemlerini görerek soldan çald›¤› bir k›s›m düflünceleri
‹slam motifleriyle birlefltirip, kitlelerin ekonomik ve siya-
sal çeliflkilerini demagojik propagandalarla yönlendir-
meye çal›flm›flt›r. Her ne kadar burjuva partileri Refah
Seçme Yaz›lar 225

Partisi’ni sistem d›fl› ilan etmiflse de, Refah ekonomik ve


siyasal politikalar›yla emperyalist-kapitalist sistemin d›-
fl›nda bir model önermemektedir; sadece kapitalist mo-
deli ‹slam motifleriyle gizleyip yeni bir k›l›fla sunmak is-
temektedir. Emperyalistler ve tekeller taraf›ndan Refa-
h’›n öncelikle tercih edilmemesi; Türkiye oligarflisinin
geleneksel ideolojik, politik, kültürel, yap›lanmas›nda
uyumsuzluklar›n ortaya ç›kaca¤›, bunun yeni handikap-
lar yarataca¤› vb. nedenlerledir. Refah’›n ne kapitalizme
ne de emperyalizme bir tav›r al›fl› yoktur. Bu nedenle
ABD ve tekeller, Refah’tan sistemin korunaca¤› sözünü
alm›fl olduklar›ndan, Refah’la yap›lacak olan bir koalis-
yona veya herhangi bir biçimde ortaya ç›kacak iktidar›-
na esasta karfl› de¤ildirler. Ama flimdilik al›fl›lageleni sür-
dürecek olan ve istikrars›zl›¤› daha fazla derinlefltirmeye-
cek partiler varken, Refah’a ihtiyaç yoktur. Zorland›kla-
r›nda, seçeneksiz kald›klar›nda Refah’› tercih edecekler
ve Refah’ da emperyalizme, oligarfliye uyum sa¤lamak
için büyük bir maharet gösterecektir. Emperyalizm ve
tekeller politikada ak›lc›d›rlar. Yar›n sistemi tümden de-
¤ifltirmeyi hedef alan devrimci hareketin geliflmesi ve ik-
tidar› alma tehlikesinin karfl› ortaya ç›kt›¤› süreçte de¤il
Refah, tekellerin varl›¤›na göz yumacak, piyasa ekono-
misini sürdürecek sol s›fatl› partilerin iktidar›n› bile tercih
etmekten çekinmezler. Bugün henüz bu tehlike yoktur.
Emperyalizmin partileri ve iktidarlar› destekleyip des-
teklememe temel ölçüsü; “yeni dünya düzenine” karfl›
olup olmad›klar›ndad›r.
Bugün emperyalistler ve iflbirlikçi oligarfli için en ya-
k›n tehlike; Kürt halk›n›n ulusal mücadelesinin sistem-
den kopmas› ve Kürt halk›n›n Türk ve di¤er halklarla bir-
leflerek tüm ülke sath›n› sarmas›, faflizmi alafla¤› etme-
siyle sonuçlanmas›d›r. Muhtemel ki, yeni kurulacak koa-
lisyon veya d›fltan destekli az›nl›k hükümetinin progra-
m›nda gizli veya aç›k, emperyalistlerin “Kürt Çözümü”
de yer alacakt›r. TÜS‹AD’›n, ‹SO’nun eski ve yeni M‹T’çi-
226 Dursun Karatafl

lerin ve hemen bütün burjuva partilerinin, Ordunun, bu


çözüme giderek ›s›nd›¤› ve kamuoyu oluflturmaya çal›fl-
t›¤› art›k s›r de¤ildir. Sorun nas›l yap›laca¤›ndaki farkl›k-
lar da ve zamanlama sorunundad›r. Burjuva partilerinin
kavgas› bu temeldeki farkl›l›klar nedeniyledir. Emperya-
list çözümün propagandas› ve uygun zeminin oluflturul-
mas›, Turgut Özal taraf›ndan bafllat›lm›fl, Tansu Çiller
hükümeti taraf›ndan daha aç›k sürdürülmüfl ve belirli bir
etki yaratarak bugüne kadar geliflmifltir.
Egemen güçlerin halklar›n ç›karlar›n› düflündükleri,
bu nedenle çözümler ürettikleri söylenemez. Bunu ön
koflul kabul edersek emperyalistlerin “Kürt Çözümü”
programlar›, kendi ç›karlar›n›n daha çok zarar görme-
mesi ve gördükleri zararlar›n telafi edilmesi içindir. Denir
ki; “Tekeller, süren savafltan zarar ediyor, bütçenin
önemli bir kesimi savafla gidiyor vb. nedenlerle çözüm
istiyor”. Do¤ru ama çözüm istemelerinin temel nedeni
bunlar de¤ildir. Hâkim güçler esas olarak süren savafl›n
iktidar› hedeflemesi, Kürt ve Türk halklar›n›n birlikte sa-
vafl›yla kurulacak devrimci iktidardan korkmaktad›rlar.
Emperyalizm ve tekelleri “çözüm”e zorlayan budur. Kufl-
kusuz bu çözüm, sistemi de¤ifltiren, s›n›rlar› bozan, istik-
rars›zl›k yaratan bir çözüm de¤il, tersine tekelleri ve em-
peryalizmi güçlendirecek, mevcut savafl› ortadan kald›-
rarak, geliflip iktidar mücadelesine dönüflmesini engelle-
yecek, oligarflik diktatörlü¤ün ve emperyalizmin ekono-
mik politikalar›n› devam ettirecek bir içeri¤e sahip olma-
l›d›r. Bu çözüm tarz›n›n d›fl›na ç›kacak, emperyalizm ve
tekelleri rahats›z edecek, onlar›n gelece¤ini tehlikeye so-
kacak her türlü çözüm, kanla bast›r›lmas› gereken tekel-
lerin çözümüdür. Olay›, “Savafl m› olsun, kan akmaya
devam m› etsin?” gibi basit ajitasyonlardan, hamasi nu-
tuklardan ç›kartmal›y›z. Bu konuda duygulara seslen-
mekle, hatta yer yer tahrikle çok basit gerçekler belirsiz-
lefltirilip, toz duman ortam› yarat›larak bo¤ulmaya çal›-
fl›lmaktad›r. Öyle ki, “Devlet bar›fl istemiyor, k a n i s ti -
Seçme Yaz›lar 227

y o r, bar›fla karfl› ç› kanla r dev le tte n yanad ›r” propa-


gandalar› seçim sürecinde alabildi¤ine yükseltildi ve
d e v r i m c i ö l ç ü l e r t a ma m e n y o k s a y › l › p , g ö r m e z d e n g e l i -
nerek, kitlelerin ac›lar› üzerine politika yap›larak oy top-
lanmaya çal›fl›ld›. Öncelikle flu gerçe¤in alt›n› çizelim;
sözü edilen türden “bar›fl›”, yani emperyalist çözümü bu-
gün, baflta DYP olmak üzere hemen bütün burjuva par-
tileri ve iflbirlikçi tekeller savunmaktad›r. E¤er, emperya-
listlerin ve tekellerin savundu¤u bu “çözümler” ve bu te-
melde gelifltirilecek “bar›fl”, halklar›n ç›kar›naysa, em-
peryalistler ve iflbirlikçileri kendi ç›karlar›n› çi¤neyerek,
halklar›n ç›karlar›n›n düflünüyor demektir. Ve “yeni dün-
ya düzeni” savunucular›n›n belirtti¤i gibi, emperyalizm
art›k de¤iflmifltir! Emperyalizmin de¤iflti¤ini aç›ktan söy-
leyenlere sözümüz yoktur. Onlar emperyalistlerin uzant›-
lar› olup, devrimcilerin saf›nda de¤illerdir. Sözümüz em-
peryalizmin de¤iflmedi¤ini söyleyip emperyalist çözüm-
lerin halklar› kurtulufla götürece¤ini ve bu çözümler pa-
ralelinde oligarfliyle bar›fl isteyenleredir. Sorun, yarat›l-
mak istenen toz duman ortam›ndan ç›kart›l›p ele al›n›r-
sa, bugünkü “bar›fl” sözlerinin kime hizmet etti¤i daha iyi
anlafl›l›r. Oligarfli, kendi ç›karlar› için k›smi çözümlerle,
daha do¤rusu çözümsüzlüklerle ç›karlar›n› korumaya
çal›fl›yor ve kendi iktidar›n› kaybetmemek için politika-
lar yap›yorsa, biz tersini düflünürüz. Oligarfli, tarihinin en
a¤›r krizini yaflarken, dün kabul etmediklerini bugün ka-
bul etmeye bafllam›flsa, bu onlar›n güçsüzlüklerinin, ça-
resizliklerinin göstergesi olup, bu flekilde iktidarlar›n›
sürdüremeyecekleri anlam›na gelir. ‹flte bu koflullarda
emperyalistlerin ve tekellerin istikrar›na ve ç›karlar›na
hizmet edecek politika ve taktikleri reddetmek, istikrar-
s›zl›¤› derinlefltirerek, onlar› içinden ç›kamayacaklar› aç-
mazlara sürüklemek, halklar›n mücadelesini birlefltir-
mek, gelifltirmek ve çok yönlü vurufllarla faflist iktidar›
çökertmek, devrimcilerin temel düflünce tarz› olmak zo-
rundad›r. Dün, Kürt sorununun çözümü için kendine gü-
venmeyen, bask› yöntemleriyle sorunun üstünü örterek
228 Dursun Karatafl

iktidarlar›n› sürdüren tekeller, mücadelenin zorlamas›yla


ve de geçmifle k›yasla daha çok kendine güvenerek, bu-
gün Kürt sorununu sistem içerisinde çözerek, yeniden
güç toplay›p iktidarlar›n› sürdürmek istemektedirler. Bu
düzenin kal›c›laflt›r›lmas›na m› hizmet edece¤iz, yoksa
y›k›lmas›na m›; temel sorun budur.
Seçimlere büyük iddialarla giren ve meflruiyetini kay-
betmifl meclise çok say›da milletvekili sokmay› hayal
eden Bar›fl, Emek ve Demokrasi Bloku’nun neden olufl-
turuldu¤unu, neye hizmet etti¤ini, amaçlar›n›n ne oldu-
¤unu bu bak›fl aç›s›yla ele almak gerekir.
HADEP’in faflist devletin y›k›lmas› ve yerine halklar›n
devrimci iktidar›n›n kurulmas› diye bir hedefi yoktur.
HADEP, emperyalistlerin kabul edebilecekleri çözüm
için bir araçt›r. Bu rolünü daha iyi oynayabilmek iç ve d›fl
kamuoyunda çözüm konusunda bask›y› artt›rabilmek
için meclise girmeyi ve çözüm masas›nda muhatap ka-
bul edilecek güç olmay› esas alm›flt›r. HADEP ideolojisi-
nin sistemi reddetmedi¤i, tersine sistem içi çözümü ka-
bul etti¤i bilindi¤inden, birçok burjuva kesim ve emper-
yalistler HADEP’in meclise girmesinden yana olmufllar-
d›r. K›smi propaganda faaliyetlerini engelleme, seçmen
kütüklerindeki sorunlar› saymazsak, esas olarak HA-
DEP’in seçimlere kat›lmas›na engel olunmam›flt›r denile-
bilir. Oligarfli k›sa vadede kendi aras›ndaki rekabeti esas
alm›fl, HADEP’in seçimlere girmesiyle kendi rakiplerini
güçsüzlefltirmeyi düflünmüfltür. HADEP’in Kürdistan’›n
bir k›s›m illerinde oy ço¤unlu¤unu alaca¤› bilinmiyor de-
¤ildi. Tersine oligarfli bunu bilerek hareket etmifl ve bu
durumu da emperyalist çözümün destek toplamas›nda
bir araç olarak kullanmak istemifltir. Oligarflinin bu tav-
r›, “çözüm” program›n› güçlendirecek bir atmosferin ya-
rat›lmas› için gerekliydi. HADEP, iktidar› hedefleyen, bü-
tün Türkiye halklar›n›n kurtuluflunu düflünerek hareket
eden bir parti de¤ildir. HADEP’in tarz›, program›, söyle-
mi Kürt milliyetçi ç›karlar› kapsam›ndad›r. HADEP, bu
Seçme Yaz›lar 229

yap›s›yla Türkiye Kürdistan’› d›fl›nda propaganda ve ör-


gütlenme olanaklar›na sahip de¤ildir. HADEP; baraj› afl-
ma sorunu da oldu¤undan güç aray›fl›na girmifl, hemen
birçok burjuva partisine tekliflerde bulunmufl, reddedi-
lince son çare olarak parlamentarist sol partilerle sözü
edilen seçim blokunu kurmufltur. HADEP, Türkiye Kür-
distan’› için Kürt ulusal haklar›n› savunmay› temel al›r-
ken; Türk halk› için ise, en fazla yine burjuva demokra-
sisini düflünmektedir. Federasyon, özerklik, Kürt-Türk
kardeflli¤ini telaffuz ederken; emperyalistlerin ve tekelle-
rin varl›¤›n›n son buldu¤u, halklar›n devrimci iktidar›n›n
kuruldu¤u koflullardan söz etmemektedir. Onlar›n ön-
gördü¤ü çözüm; Amerika ve Almanya’daki gibi, siste-
min de¤iflmeden kald›¤›, baz› kültürel haklar›n kullan›ld›-
¤› ve yerel yönetimlerin kendi sistemi içerisinde iflledi¤i
bir çözümdür. Bu tür bir çözüm; istikrar kazanmak iste-
yen, kendine güvenen tekellerin çözümüdür. Demokrasi
ise, her fleyin kapitalistlerin ç›karlar›na göre flekillendi¤i
tekellerin demokrasisidir. Kürt halk› için otonomi veya
federasyon, di¤er halklar için demokrasiyi savunan dü-
flüncelere yabanc› de¤iliz. Bu anlay›fl›n as›l sahipleri on
y›llard›r Irak Kürdistan’›ndaki mücadelelerini bu düflün-
celerle ifade eden Barzani ve Talabani’dir. Düflünce tarz›
milliyetçilik olunca, temelde farkl›l›klar olmuyor. Geç-
miflte mahkûm ettikleri Barzani ve Talabani’nin düflün-
celerini bugün kendileri savunmaktad›rlar. Mücadelenin
s›n›rlar› ulusal taleplerle daralt›l›nca, bu düflünceleri an-
lamak mümkündür. Bu noktada HADEP’in bar›fl fliar›n›
yükseltmesi ve parlamento dâhil bütün araçlar› bu do¤-
rultuda kullanmak istemesi anlafl›labilir. Geçmiflte
HEP’in SHP listelerinden aday olup meclise girmesi, bu-
gün HADEP’in seçime girmesinin esas amac› oligarfliyle
uzlaflma araçlar›n› güçlendirmektir. Amaç budur. Bunun
d›fl›nda söylenen “Türkiye halklar›n›n Partisiyiz, demok-
rasi, emek” vb. sözleri sadece as›l amaçlar›n› güçlendir-
mek için baflvurduklar› geçici propagandalard›r.
230 Dursun Karatafl

Bar›fl Bloku’na giren, destek olan, özellikle de bar›fl


blokunu oluflturan parlamentarist partiler, gruplar esas-
ta, devrimci iktidar perspektifine sahip olmad›klar›ndan,
faflist iktidar›n devrimci fliddete dayanarak y›k›lmas›n›
istemediklerinden parlamenter mücadele ile burjuva de-
mokrasisinin sa¤lanmas› fleklinde devrimci olmayan bir
yol izlemektedirler. HADEP’in bar›fl düflüncelerinin haya-
ta geçmesiyle burjuva demokrasinin oluflaca¤›n› düflle-
mektedirler. “Kürt meselesi çözülmezse hiçbir sorun çö-
zülmez” derken bu savafltan baflta burjuvazi olmak üze-
re halk›n da ne kadar çok zarar etti¤ini söylerken, adeta
tekellerin istikrar aray›fl›n› ça¤r›flt›rmaktad›rlar. ‹zlenen
yol, parlamentarist ve düflünülen demokrasi burjuvazinin
demokrasisi olunca HADEP’le birlikteli¤in koflullar› olufl-
maktad›r. HADEP, bu parlamentarist partilerin kitlelerle
ciddi ba¤lar›n›n olmad›¤›n› ve kendilerine gerekli oyu
sa¤layamayaca¤›n› bilmekteydi. Ama burjuva partileriy-
le iflbirli¤ini gelifltiremeyince, bar›fl düflüncelerini daha
etkili hale getirebilmek ve “Türkiye solu da düflünceleri-
mizi savunuyor” dedirtmek ve bu sayede “akan kan
dursun” mesaj›n› daha güçlü iflleyerek, potansiyel topla-
y›p bunu oya dönüfltürmeyi hedeflemifltir. Böylece Tür-
kiye oligarflisine daha çok bask› yaparak uzlaflma süre-
cini h›zland›rmak istemifltir. Ama ne yaz›k ki, HADEP’in
tespitleri do¤rulanmam›fl, Türkiye solu diye lanse etti¤i,
kitlelerle bir iliflkisi olmayan, kolay devrim hayalleri ku-
ran bu burjuva demokrasisi savunucular› “Bar›fl” fliar›n›
oya dönüfltürememifllerdir.
HADEP ve bloktaki di¤er partiler baraj› aflmak için
burjuvaziyle ayn› yöntemleri kullanmaktan çekinmemifl-
lerdir. Bafllang›çta “parlamentoya umut ba¤lam›fllar”
denmemesi için daha ihtiyatl› bir propaganda sürdürür-
ken, k›sa süre sonra baraj sorununu tekrar hat›rlam›fl
olacaklar ki, “Kesinlikle baraj sorunumuz yoktur, yüz
milletvekili ç›karaca¤›z, yüzde on ile baraj› aflaca¤›m›z
kesin, bu seçim baflka bir seçim”; hatta h›z›n› alamayan
Seçme Yaz›lar 231

baz› blok ortaklar› “25 Aral›k sabah› yeni bir Türkiye do-
¤acak, Türkiye’de 9 fliddetinde deprem olacak, halk ik-
tidar› kurulacak” fleklindeki gerçek olmayan propagan-
dalar› dizginsiz bir flekilde yükselttiler. Di¤er burjuva par-
tilerinden yüzlerce, binlerce insan›n nas›l sürekli HA-
DEP’e geçti¤i, bütün demokratik örgütlerin, sendikala-
r›n, ayd›nlar›n vb. vb. bloku destekledi¤i ve art›k Türki-
ye’de bir yanda Menzirler’in cephesi, di¤er yanda da ba-
r›fl cephesi oldu¤unu, bunun d›fl›nda baflka da bir fley ol-
mad›¤›n›, ya bar›fl cephesi ya da Menzirler cephesinin
desteklenmesi gerekti¤i, bar›fl blokunu desteklemeyen-
lerin, devleti destekliyor anlam›na gelece¤i propaganda-
lar›yla demokrat, sol kamuoyu bask› alt›na al›narak,
yönlendirilmeye çal›fl›ld›.
Oy toplamak için her fley mübaht›. Mücadeleyle, sa-
vaflla ilgisi olmayanlar, bedel ödemeyenler Türkiye solu
ad›na lanse edilmifl, flehitlerimizin kan›, halk›m›z›n ac›la-
r› üzerine reformistlerin politika yapmas› sa¤lanm›flt›. Bu
gerçek d›fl› propaganda, her gün biraz daha art›r›larak
sürdürüldü. Parlamenteristler, parlamentoya girip Türki-
ye’nin makûs tarihini de¤ifltirmeye ciddi ciddi inan›r ol-
mufllard›. Bas›nda ve MED TV’de, kendilerini Türk Solu
olarak gören konuflmac›lar, Türkiye devrim mücadele-
sinde ciddiye al›n›r hiçbir rolleri olmad›¤› halde, yüksek
perdeden ak›l sat›yor, bar›fl blokunu desteklemeyenleri
devletten yana olmakla suçlayarak konufluyor ve yaz›-
yorlard›. Hatta baz›lar› kendilerini iyice kaybederek, bu
bloku desteklemeyenlerin seçimlerden sonra “varl›klar›-
n›n sona erece¤i” gibi sözleri sorumsuzca sarf edebiliyor-
lard›. Yalan ve abart›, gerçekte, kitlelerle iliflkisi olma-
yanlar›n, güçsüzlerin baflvurdu¤u yöntemlerdir. Burjuva-
zinin yöntemleridir.
Seçim bitti. Yarat›lan kargafla, belirsizlik ortam›nda
görülmeyen, görülmek istenmeyenleri flimdi yeniden ge-
riye dönerek düflünmekte fayda vard›r. HADEP dâhil
bloktaki bütün güçler, halka karfl› bir sorumluluk duyu-
232 Dursun Karatafl

yorlarsa söylediklerine, yazd›klar›na dönüp tekrar bak-


mal›d›rlar. “Ne dedik, ne oldu?” sorular›na ciddi cevap-
lar vermelidirler. Bloktaki bütün güçler, halk kitlelerine
parlamentoyu kurtulufl olarak göstermifl ve baraj› afl›p
parlamentoya girmek için halk kitlelerine gerçek olma-
yan propagandalar yapm›flt›r. Tükenen, meflrulu¤u bur-
juvazi taraf›ndan bile tart›fl›lan, tutunacak hiçbir yan›
kalmam›fl bu meclise girmek için adeta ç›rp›nm›fllar
ama girememifllerdir. Meclise girdiklerinde ise, devrim
olaca¤› hayalini yaym›fllard›r. Kimse y›¤›nla söz aras›n-
dan bir cümleyi al›p c›mb›zlamas›n, bu onlar› kurtarmaz.
fiimdi ise, “mitingler bizi yan›ltt›”, veya ne bar›fl blokun-
da ne de onun d›fl›nda mücadele içerisinde ad› bile ol-
mayan birinin dedi¤i gibi, “Türk Solu seçimlerde oy kul-
lanmam›fl da, bunun için seçimlerde nas›l çal›fl›laca¤›n›
bilmiyormufl” saçmal›klar›yla sorun aç›klanamaz. “Za-
man yoktu, bask›n seçim oldu, yüzbinlerce insan seç-
men listelerine kaydedilmemiflti, bask› oldu vb. gerekçe-
ler fazla inand›r›c› de¤ildir. Bütün bunlar bilinerek seçime
girildi.
Yapay olarak Türkiye halk›n›n öncüsü yarat›lmak is-
tenmifltir. Süren savaflla bir ilgisi olmayan, kitleler nez-
dinde meflruiyeti ve sayg›nl›¤› tart›fl›l›r olan birçok flah›s,
HADEP listelerinden seçime girerek, Türkiye halklar›
ad›na konuflarak kendi yok olufllar›n› engellemek, bu sa-
yede meflrulaflmak istemifllerdir. Tabii, “meflruluk” ölçü-
leri, seçimlere ve parlamentoya girip girmemedir. Bu
burjuva bak›fl aç›s› ‹HD’nin olup reformist bütün partile-
rin ortak anlay›fl› haline gelmifltir. Bu burjuva bak›fl aç›-
s›ndan dolay›d›r ki, dün parlamentoyu meflru görerek
seçimlere kat›lan ve kat›lmayanlara büyük bir kibirlilikle
burun k›v›ranlar; art›k herkesin ezberledi¤i, yaflananlar›
aç›klamayan aktarmalar yap›p ders vermeye çal›flanlar,
flimdi baraj› afl›p meclise giremeyince, “bu meclis meflru
de¤ildir” demeye bafllad›lar. Dahas›; seçimin anti-de-
mokratikli¤inden, bask›lardan, kendi yan›lg›lar›ndan söz
Seçme Yaz›lar 233

etmektedirler. Çok aç›k ki; kendilerinin meclise girme-


siyle meclisin meflrulu¤unu kabul edenlerin faflizmi hiç
anlamad›klar›, burjuva demokrasisini ise ne kadar anla-
d›klar› kuflkuludur. Ne Kürt ulusal haklar›n› savunanlar›n
ne de parlamenterist devrim hayalleri kuran bir kaç kifli-
nin milletvekili seçilip meclise girmesiyle meclisin mefl-
rulu¤u sa¤lanamaz. Meclisin meflru olup olmad›¤› halk
kitlelerinin ç›karlar›na göre oluflup oluflmad›¤›, buna uy-
gun hareket edip etmedi¤ine göre de¤erlendirilir. Meclis,
bugün meflru de¤ilse dün de meflru de¤ildi. Yar›n bir kaç
HADEP’linin veya reformist bir kaç milletvekilinin mec-
lise girmesiyle de meflru olmayacak ve meclisin faflist
devlete hizmet eden niteli¤i de¤iflmeyecektir. Halk kitle-
leri nezdinde hemen her fley belirsizlefltirilerek bilinçler
çarp›t›lmak istenmektedir. “Meflruluk” tart›flmas› dev-
rimci bir partinin hareket tarz›n› belirleyen önemli bir ol-
gudur. Kendilerinin meclise girmesiyle parlamentoyu
meflru görenler, do¤al ki; parlamentoyu meflru görmeyip
y›kmak isteyen devrimcilere karfl› devletle birlikte karfl›
duracaklard›r. Bu tart›flma özünde devlet ve devrim so-
runun tart›flmas›d›r. Bütün bu gerçekler bo¤untuya geti-
rilerek gerçekler gizlenip, parlamenterist yol düflüncesi
kitlelerde yeniden uyand›r›lmak istenmektedir.
Blok, seçimler öncesi söylediklerine yeniden bakarsa
a¤›r bir yenilgiye u¤rad›¤›n› çok aç›k görecektir. HA-
DEP’in seçimlere kat›lmas›n›n esas nedenlerini bir yana
b›rak›rsak; seçimlerden en güçlü parti olarak ç›kacakla-
r›n›, en az yüz milletvekili ç›karacaklar›n› ve 25 Aral›k
sabah› farkl› bir Türkiye kurulaca¤› sözlerini dikkate al›r-
sak, bu söylediklerinin yak›n›ndan bile geçemedikleri
görülmüfltür. Blok, Kürt halk›n›n oylar›n› çantada keklik
gibi görmüfltür. Ama gerçe¤in bu olmad›¤›n› ancak, se-
çim sonras›nda görebilmifllerdir. HADEP d›fl›ndaki parti-
lerin hemen hiçbiri, kendi güçlerine güvenerek bu seçi-
me kat›lmam›fl, hepsi Kürt halk›n›n oylar› üzerinde ç›kar
hesaplar› yapm›flt›r. Hiçbirinin ciddi bir seçim kampan-
234 Dursun Karatafl

yas› sürdürecek ne niyeti, ne de gücü vard›. En önemli-


si de, halk seçime kat›lan bütün partileri esasta birbirin-
den ayr› görmemifltir. Halk›n tarih boyunca yaflad›¤› ve
gördü¤ü gibi, vaatlerin meclise girince unutulaca¤›n› bi-
lerek söylenenlere inanmam›fl, güvenmemifltir. Zaten
söylemde burjuva partileri bütün cenneti halk kitlelerine
veriyorlard›, blok da kitlelere yeni cennetler vaat eden
yeni bir partiden öteye bir izlenim b›rakmam›fl, güven
vermemifltir. Kitleler bu sahte cenneti görmüfllerdir ve oy
vermemifllerdir.
Blok partileri, kitlelerle iliflkileri olmad›¤›n› üstü kapa-
l› da olsa ima ediyorlar. “Mitingleri yanl›fl de¤erlendire-
rek, duygu ve coflkuyla oy sa¤lanam›yor” diyorlar. Do¤-
rudur. Kitleler sürü de¤ildir. Mitinglere gelirler, izlerler,
hatta birçok yerde devrimci harekete destek de sunarlar
ama oy tercihine gelince düzen al›flkanl›klar› gere¤i ken-
di hesaplar›n› yapmay› da ihmal etmezler. ‹flte o kimile-
rinin dün küçümseyerek bakt›¤›, “Deniz, ‹bo, Çayan de -
y i p o y l a r › n › C H P ’ y e v e r i y o r l a r ” diye suçlad›¤› gece-
kondu halk› böyledir. Daha do¤rusu devrimci alternatif
devasa yükseliflini gerçeklefltiremedi¤i koflullarda, kitle-
ler burjuvaziyle devrimciler aras›ndaki ikili tutumunu
sürdürürler. Blo¤a verilen birçok oy da bilinçli tercihler
olmay›p düzen partileri karfl›s›nda ehvenifler görüldü-
¤ünden verilmifl oylar kabul edilmelidir. Blok, yaln›z mi-
tinglerdeki kalabal›¤a bakarak de¤il; çeflitli derneklerin,
sendikalar›n, ayd›nlar›n aç›klamalar›na güvenerek de
yanl›fl hesaplar yapm›flt›r. Ülkemizdeki dernek ve sendi-
kalar›n yöneticileri ve ayd›nlar›n kitlelerle canl›, yönlen-
dirici ba¤lar› ya çok zay›f ya da yoktur. Bu konuda hezi-
metin en büyü¤ünü ise, karfl› devrimci ‹P yaflam›flt›r.
“Ayd›n ayaklanmas› olacak” derken bütün balonlar›
sönmüfl, deyim yerindeyse rezil kepaze olmufllard›r.
Blok da bundan etkilenmifl olacak ki, bol bol bloku des-
tekleyen ilanlar yay›nlad›. Bir ö¤retim üyesinin dedi¤i gi-
bi, “HADEP’‹ destekleyece¤ini ilan eden birçok ayd›n bi-
Seçme Yaz›lar 235

le oyunu kullanmam›flt›r.”
HADEP’in, Kürdistan’da baz› kentlerdeki seçim so-
nuçlar›n› de¤erlendirerek, seçimden baflar›l› ç›kt›klar›n›
göstermesi baflar›s›zl›¤› gizlemeye yönelik bir çabad›r.
Baflar› veya baflar›s›zl›k öne konulan hedef dikkate al›-
narak saptan›r. Hedefin ortaya ç›kan sonuç olmad›¤›
herkes tart›ndan biliniyor. “Kürdistan’da Kürt halk›n›n
HADEP’i destekledi¤ini gösterdik” türü yaklafl›mlar ise,
ciddi de¤ildir. HADEP’in Kürdistan’›n genelinde küçüm-
senemeyecek miktarda oy alaca¤› bilinmeyen bir olgu
de¤ildi. HADEP’in seçim konusundaki bugünkü aç›kla-
malar› ve seçim sonuçlar› üzerinde yapmak istedikleri
ancak olumsuzlu¤un olumlulu¤a dönüfltürülmesi veya
ç›kan sonuç üzerine neler yap›labilece¤inin aç›klamas›
olabilir. Blok’un di¤er partileri ise, büyük flehirlerde Kürt
oylar› üzerinde ucuz zafer hesaplar› yap›p meflrulaflmak
istemifller ama bu hesaplar› tutmay›nca tam bir flok ya-
flam›fllard›r. Hayalleri çok büyüktü. Neredeyse Rus-
ya’daki gibi solu yeniden aya¤a kald›racak ve herkesi
kurtaracaklard›! Olmad›, hayaller gerçekleflmedi. Bura-
n›n Türkiye oldu¤unu unutmufl, Türkiye halklar›n› tan›-
mam›fllard›r; mücadele gerçe¤inden ise, habersizdiler.
Bedel ödemeden hiçbir fley kazan›lamazd›, seçim bile.
Blok, seçim için kurulmufl ve devrimci mücadeleye
de bu gözle bakt›¤›ndan seçim d›fl›nda hiçbir fley düflü-
nemez olmufltur. Bu nedenle kitlelerin seçime kat›lmad›-
¤›, sand›¤a gitmedi¤i, bu seçimlerin ve meclisin meflru
olmad›¤›n›n hayk›r›ld›¤›, kitlelerin bunun için sokaklara
döküldü¤ü ve her türlü mücadele biçiminin kullan›larak
kitlelerin harekete geçirildi¤i bir ortam› düflünmelidirler.
Bunun için birliklerin, bloklar›n oluflturuldu¤u ve kitlele-
rin mücadelesinin boyutland›¤›, halk›n burjuva partile-
rinden, meclisten, düzenden daha çok koptu¤u koflullar›
düflünmelidirler. Bunu hayal edemezler. Etmediler. Çün-
kü bu tür bir mücadele anlay›fllar› yok. Ayn› kafa yap›s›
Gazi’deki halk›n ayaklanmas›n› “provokasyon” olarak
236 Dursun Karatafl

görür. Halk›n meflru mücadelesini kabul etmez. Ayn› ka-


fa yap›s› meflrulu¤u düzen yasalar› içerisinde mücadele
olarak gördü¤ünden bütün burjuva partileriyle iyi geçi-
nir, MHP’yi bile düflman olarak görmez. Geçmifllerinden
küçümseyerek söz ederler; piflmanl›k gösterirler, “‹flte
bak›n dün MHP’lilerin bölgelerinden geçemezdik, bugün
arkadafllar›m›z MHP’ye girip ç›kabiliyor, her fley de¤iflti”
derler. Kongrelerine MHP’lileri ça¤›r›rlar. Bütün bunlar›
kendilerini burjuvaziye kan›tlamak için yaparlar.
Bar›fl Bloku, halklar›m›z›n mücadelesini gelifltirmek,
faflizme karfl›, devrimci halk alternatifini oluflturmak için
kurulmam›flt›r. Zaten devrimci alternatifte bu flekilde
oluflturulan› az. Blok, “faflist t›rman›fl› engelleme,
MHP’nin geliflimini engelleme, bunlar karfl›s›nda barikat
olma” gibi TKP’nin eski tezlerini de yaymay› ihmal etme-
mifltir. Bu düflünceler tümden yanl›flt›r; faflizmi MHP’den
veya Menzir’lerden ibaret görmek, faflist devlet partileri-
ni ve faflist devlet ayg›t›n› gizlemekten baflka bir ifle ya-
ramaz. Gelinen aflamada faflizmi MHP olarak göstermek,
süregelen vahfleti sadece MHP’ye mal ederek devleti ve
di¤er faflist burjuva partilerini aklamak demektir; akla-
ma ayn› zamanda birlikte yönetmeyi, birlikte yaflamay›
meflru görmek demektir. Faflizm olgusu içerisinde MHP
belirleyici bir güç olmay›p, faflist burjuva partiler taraf›n-
dan kullan›lan bir güçtür, her dönem de böyle olmufltur.
Kullan›lm›fl, ifli bitince bir tarafa at›lm›fl, ihtiyaç duyulun-
ca tekrar gündeme sokulmufltur. Faflist devlet böylece
devletin tarafs›zl›¤› demagojisiyle faflizmi gizlemeye ça-
l›flm›flt›r. Ama bugün art›k kontrgerillan›n devlet oldu¤u
bütün unsurlar›yla a盤a ç›km›fl bir gerçektir. Buna ra¤-
men, faflizmi MHP ile özdefllefltirip “MHP’yi geriletmek,
faflist t›rman›fl› engellemek” gibi düflünceleri öne süren-
ler, faflist devletin kendini demokrat gösterme oyununun
aleti oluyorlar demektir.
Seçimlerde baflka bir tav›r da, hemen her seçimde
ba¤›ms›z aday ç›karma takti¤ine baflvuranlard›. EP Giri-
Seçme Yaz›lar 237

flimcileri ve bir kaç siyasi yap› baz› bölgelerde ba¤›ms›z


adaylar ç›karm›fl ama her zaman oldu¤u gibi, hiçbir
olumlu sonuç yaratamam›fllard›r. Her ne kadar EP Giri-
flimcileri “amac›m›z meclise girmek de¤ildi, oy önemli
de¤ildir” diyorlarsa da, bir yandan da birkaç yüz oyluk
sonucu de¤ifltirmek için iptal edilen oylar› kendi hanele-
rine yazmay› ihmal etmiyorlar. EP Giriflimcileri de burju-
va propagandas›ndan fazlas›yla etkilenmifl ve HADEP
gibi, abart›l› gerçek d›fl› propagandaya baflvurarak kitle-
lerin kendi adaylar›na büyük ilgi duydu¤unu, hatta baz›
yerlerde kendi adaylar›n›n çok etkili olduklar›n› yazabil-
mifllerdir. Ç›kan olumsuz sonuca karfl›n EP Giriflimcileri-
nin iflçi s›n›f› içinde en büyük güç olduklar›n›, hatta iflçi
s›n›f›n›n EP’nin kurulmas›n› büyük bir istek ve coflkuyla
bekledi¤i tespitlerini rahatl›kla yap›p, yazabiliyorlar.
Hem de sa¤› solu suçlamay› ihmal etmeden bu ifli yap›-
yorlar.
At›l›m ise, bafllang›çta bilinen ba¤›ms›z adaylar takti-
¤ini savunmufl; blokta yer almayacaklar›n› söylerken bir
yandan da Bar›fl Bloku’na aday vermifltir. Bu çeliflkili du-
rum blok içerisinde “tutarl›” baz› adaylar›n desteklenebi-
lece¤i yaklafl›mlar›ndan, ba¤›ms›z adaylar›n› da çekerek
blo¤u destekleme ça¤r›lar›na dönüflmüfltür. Bloku des-
teklemek için yapt›klar› ça¤r›lar›nda bar›fl k›sm› ç›kar›l-
d›¤›nda geriye farkl› fazla bir fley kalmam›flt›r. At›l›m, bu
seçimde esas olarak kendi aday›n› meclise sokmak için
çal›flm›fl ve kendi adaylar› lehine EP Giriflimcilerinin
adaylar›n› çekmesini isteyecek kadar seçime angaje ol-
mufltur. At›l›m, Bar›fl Bloku’nun abart›l› propagandas›n-
dan etkilenerek, blo¤un baraj› aflaca¤›na inanm›fl ve bu
f›rsat› de¤erlendirip meclise milletvekili sokmak istemifl-
tir. Bu tutars›zl›k olup At›l›m’› faydac›l›¤a sürüklemifltir.
At›l›mc› arkadafllar, reformizmi elefltiren söylemlerine
ra¤men, reformist çevrelerden etkilenmektedirler. At›-
l›m’dan arkadafllar›n seçim taktiklerini ve sonuçlar›n› da-
ha gerçekçi de¤erlendirmeleri gerekti¤i aç›kt›r.
238 Dursun Karatafl

Faflizme ve emperyalizme karfl› olan, faflist iktidar›n


y›k›lmas›ndan yana olan ilerici, demokrat, anti-faflist,
anti-emperyalist, devrimci bütün güçlerin birlik, blok,
platform, cephe v.b adlar alt›nda mücadele için birlefl-
meleri gerekti¤ini kimse reddedemez. Bu gereklidir, hem
de her zamankinden daha çok gereklidir. Ama nas›l ve
ne için sorular›na do¤ru cevap verilmezse, bu do¤ru ce-
vaplar etraf›nda mücadeleyi hedefleyen örgütler olufltu-
rulmazsa, kurulacak her birlik k›sa sürede y›k›lmaya
mahkûmdur. “Bar›fl Emek ve Demokrasi Bloku”, HA-
DEP’in seçimlerle ilgili politikalar›na hizmet etmek için
kurulmufl ve yine bu amaçla bar›fl politikalar›n› güçlen-
dirmek için sürdürülmek istenmektedir. Devrimci de-
mokrat birliklerin temel ölçüsü, seçimlere kat›l›p, mecli-
se girme veya oligarfliyle “bar›fl” sa¤lama düflünceleri
olamaz. Birlikler, yasal, yasad›fl›, silahl› ve silahs›z her
noktada gelifltirilebilir. Meflrulu¤un k›stas› ne meclis ne
de yasall›kt›r. Devrimci birlikler, düzenle uzlaflmay› de¤il,
çat›flmay› ve halk hareketini daha da yükseltmeyi hedef-
ler. Birlik için gerekli olan kriterler ço¤alt›labilir, ama
flimdilik gereksiz. Birlik için temel ölçü, bar›fl ve burjuva
demokrasisi de¤il, devrim olmal›d›r. Bugünkü ihtiyaç,
genelde Devrimci Halk Cephesi, özelde ise devrimci de-
mokrat veya anti-emperyalist, anti-faflist, birlik- blok ve-
ya Cephedir. Küçük hesaplardan, dar düflüncelerden ç›-
k›l›p Türkiye halklar›n›n ç›karlar› esas al›nd›¤›nda bunla-
r›n hayata geçmemesi için hiçbir neden yoktur.
Seçme Yaz›lar 239

P rovokasyon
Teorileri
Karflfl›› Devrime
H izmet E diyor

Yay›nland›¤› yer:
Zafer Yolunda KURTULUfi
Say›: 27 / Tarih: 13 Ocak 1996

2 Mart 1971, 12 Eylül 1980 öncesi 1984’te,

1 1989’da ve günümüzde provokasyon teorileri


bolca yap›l›yor. Sa¤dan sola kadar, birçok kü-
çük burjuva ayd›n›, örgüt ve devleti do¤rudan savunan
kesimler, devrimci bir kalk›fl› ve iktidar mücadelesini ifa-
de eden her silahl› geliflme karfl›s›nda hemen hemen ay-
n› kelimelerle, ayn› cümlelerle provokasyon üzerine te-
oriler döktürmüfllerdir.
Büyük 1971 silahl› devrimci ç›k›fl› gerçekleflince
TKP’den T‹P’e tüm reformistler ve oportünist kesimler
devletle birlikte bu ç›k›fla karfl› durmufl, provokasyon te-
orileri üretmifllerdir. Devlet, tüm gücüyle devrimcileri im-
ha etmeye çal›fl›rken, soldan sald›ranlar da, silahl› ey-
lemlerin oligarflinin ve emperyalizmin ifline nas›l yarad›-
¤›n›, bu ç›k›fllar›n devrimi engelleyece¤i, hiçbir sonuç
getirmeyece¤i sözleriyle, ihbarla kar›fl›k devrimci hare-
kete karfl› durmufllard›. Hatta h›z›n› alamayan TKP refor-
240 Dursun Karatafl

mistleri devrimcileri do¤rudan ihbar etmekten çekinme-


di.
Oligarflinin de, bu sol kesimlerin de tek amac› rejimin
“istikrar›n›n” korunmas›d›r. Devletin istikrar›n› korumak,
iflbirlikçi tekellerin ve emperyalizmin devletini korumak
demektir. Denebilir ki reformist sol, devrimi ve halk kit-
lelerini de¤il, devleti ve tekelleri düflünmüfltür. ‹stikrar›n
bozulmas›, devletin daha büyük bir krizi yaflamas›, top-
lumsal bir altüst olufl, devrim ve karfl› devrimin saflafl-
mas›, onlar›n varl›k flart›n› ortadan kald›ran bir olgu ol-
mufl ve bu temelde karfl› sald›r›ya geçmifllerdir. Bu dü-
flüncelerin sahipleri geçen zaman içerisinde hemen he-
men her konuda devletle birleflmifl, emperyalizme ve oli-
garflilere övgüler düzmüfl ve günümüzde bunlar›n büyük
ço¤unlu¤u siyasi arenadan çekilmifltir.
Devlete baflkald›rmak, ihtilalci bir yola girmek, dü-
zenden kopmak ve düzenin temel dayanaklar›n› ortadan
kald›rmak, halk kitlelerinin kurtuluflunun önünü açacak
yöntem ve taktiklerle savaflmak demektir. Oligarfliyi ve
emperyalizmi do¤rudan karfl›ya almak demektir. Düzen-
den kopuflu her yönüyle gerçeklefltiremeyenler, bunu bi-
lince ç›kartamayanlar, 12 Mart sürecinde silahl› eylem
içerisinde yer alsa da oligarflinin imha operasyonlar› kar-
fl›s›nda paniklemifl; devrimci fliddetin karfl›devrimci flid-
deti de do¤urdu¤unu gördü¤ünde oligarfliye secde ede-
rek emperyalizme övgüler düzüp af dilenmifllerdir. Bu-
gün bu flah›slar devletin istikrar›ndan yana olup, istikra-
r› bozan, devlete ve emperyalizme karfl› olan hemen her
fleye karfl›d›rlar. Sol görünüm alt›nda hala sürdürmeye
çal›flt›klar› insan haklar›, demokrasi, emek v.b söylemler
esas olarak reformist tercihleri olan burjuvazinin de red-
detmedi¤i, emperyalizmin karfl› ç›kmad›¤› yeni dünya
düzenine uygun söylemlerdir. Bu düflüncelerin sol ad›na
piyasaya sürülmesi silahl› mücadelenin geliflimini engel-
lemek içindir. Ve oligarfli bu kesimlere dokunmamak için
büyük bir özen göstermekte, hatta önlerini açmak için
Seçme Yaz›lar 241

de gereken her fleyi yapmaktad›r.


1975’lerden sonra devrimci hareketin yeniden topar-
lanmaya bafllamas› ve bu do¤rultuda ad›mlar atmas›,
baflta CHP kuyrukçusu TKP olmak üzere birçok sol ke-
simi rahats›z etti ve yeniden “provokasyon” teorilerini
›s›tmaya bafllad›. Sözler, örnekler hep ayn›yd›. Ayr›ca
çokbilmifllerdi, görmüfl geçirmifl ve yaflam›fllard›. Onla-
ra göre her fley emperyalizmin ve devletin bir oyunuydu.
Bu teoriler burjuvazinin dilinde ise “d›fl güçler gençleri al-
datarak kullan›yor” oluyordu. 1978, 80’lere gelindi¤in-
de devrimci hareket devlete ve onlar›n uzant›s› sivil fa-
flistlere karfl› verdi¤i mücadelede büyük mesafeler kat
etmiflti. Genel olarak sol, iktidar alternatifi bir mücadele
yerine, oligarflinin çizdi¤i s›n›rlar içerisinde k›s›r bir de-
mokratik muhalefet olmay› seçerken, devrimci hareket
do¤rudan devleti hedefleyen silahl› mücadele çizgisiyle,
solun kendine lay›k gördü¤ü ve statü haline gelen k›s›r
demokratik muhalefet olmay› seçerken; devrimci hare-
ket do¤rudan devleti hedefleyen silahl› mücadele çizgi-
siyle, solun kendine lay›k gördü¤ü ve statü haline gelen
k›s›r demokratik muhalefet olmay› reddederek, devlete
savafl açm›flt›r.
Faflist terörle halk kitlelerini sindirip mahalle ve köy-
leri denetim alt›na almaya çal›flan faflistlerin bu takti¤ini
bozmak için hemen her alanda yo¤un bir savafl verildi ve
faflistlerin beklemedikleri zamanda üst düzeyde darbeler
vurularak yeni yeni katliam planlar› bozuldu; moral yiti-
mine u¤rad›lar ve böylece oligarflinin sivil faflistler arac›-
l›¤›yla uygulamak istedi¤i halk kitlelerini teslim alma
takti¤i bozuldu. Keza, iflkencenin, ölümlerin her geçen
gün ço¤ald›¤› ve devletin “sa¤ sol çat›fl›yor” demagoji-
siyle kitleleri aldat›p devlete “tarafs›z rol” biçme oyunu-
na karfl›, do¤rudan devletin karakollar›, eski bir baflba-
kan›, iflkencecileri hedef al›nd›¤›nda solun tavr› yine ay-
n› olmufl; provokasyon teorileri her taraf› sarm›fl, bu ey-
lemlerin cuntaya davetiye ç›karaca¤›, kitleleri sindirece-
242 Dursun Karatafl

¤i kehanetlerinde bulunmufllard›r. Hatta baz›lar›, s›radan


burjuva köfle yazarlar› gibi yorumlarda bulunmufl, bu ey-
lemleri devrimcilerin yapamayaca¤›, gizli servislerin par-
ma¤›n› aramak gerekti¤i gibi abuk sabuk yaklafl›mlarda
bile bulunmufllard›r. Bu kafa yap›lar› 12 Eylül’den sonra
ise, faflizmin mahkemelerinde kendilerinin devlete karfl›
olmad›klar›n›, devlete karfl› savaflmad›klar›n› göstermek
için, devletle devrimciler aras›nda “tarafs›z” bir görünüm
sergileyerek devletin aff›na mazhar olmak için her türlü
e¤ilip bükülmeyi maharetle gerçeklefltirdiler. Oligarflinin
cuntaya neden baflvurdu¤una cevaplar› ise, sa¤ ve sol
terörün t›rmand›¤› ve demokrasinin elden gidece¤i dü-
flüncesiydi. Bugün hala sol ad›na ahkâm kesen baz›lar›
da sa¤ ve sol terörist eylemlerin sonucu cuntan›n geldi-
¤ini, kendilerinin ise, bu eylemlerle ilgilerinin olmad›¤›n›,
tersine k›nad›klar›n› aç›kça ve resmen söyleyebilmifller-
dir.
fiu aç›k ki, devrimcilerin oligarfli karfl›s›ndaki tutum-
lar› düflman gördükleriyle ayn› paralele düflme olamaz.
Devrimci hareketin eylemleri, taktikleri elefltirilebilir.
Ama düflman karfl›s›nda, devlete karfl› mücadele eden
hiçbir örgüt ve kifliye karfl› devletle birlikte tav›r al›na-
maz. “Bizim onlarla bir ilgimiz yok” denemez. Tersini ya-
panlar hangi gerekçelerle ortaya ç›karlarsa ç›ks›nlar,
devlet icazetinde bir devrimcili¤i savunuyorlar demektir.
1984’de Eruh ve fiemdinli bask›nlar›yla PKK’nin si-
lahl› ç›k›fl›nda da -istisnalar hariç- bütün sol kesimler bu
hareketin provokasyon oldu¤u, terörizm oldu¤u, Kürt
halk›na katliam getirece¤i teorilerini yüksek sesle söyle-
mekle kalm›yor, PKK’ye aç›kça tav›r al›yorlard›. Tav›r al-
mak, devletle birlikte olmakt›. Bugün ise, bunlar› hat›rla-
mak bile istemiyorlar.
1989’dan sonra devrimci hareketin yeniden at›l›ma
geçmesi, 12 Eylül’ün y›lg›nl›k ve yorgunluk etkilerinin
sürdü¤ü koflullarda, halk düflmanlar›ndan hesap sorul-
mas›, dünyada “sosyalist” sistemin y›k›lmas›yla ortaya
Seçme Yaz›lar 243

ç›kan büyük inançs›zl›k karfl›s›nda do¤rudan devleti he-


defleyerek silahl› mücadelenin bafllat›lmas› ve Mark-
sizm-Leninizmin savunulmas› önemli bir geliflmeydi.
Özellikle de 12 Eylül y›lg›nlar›n›n yenilgi psikolojisini
aflamad›¤› ve bunu ideolojik, psikolojik, felsefi ve ahlaki
olarak dalga dalga kitlelere ve genç devrimci kuflaklara
yaymaya çal›flt›¤› y›llarda oligarfliye ve emperyalizme
bayrak açarak, vurmak ve y›lg›nl›k teorilerini yerle bir
etmek kaç›n›lmaz bir görevdi.
Öyle ki; 12 Eylül’den sonra birçok grup, örgüt ve ki-
fli geçmiflte yapt›klar›n› inkâr ederek neye hizmet etti¤i
belirsiz, “bireyi” esas alan, devrimcili¤i afla¤›layan dü-
flünceleri savunmaya bafllam›fl ve bunlar› sola hâkim k›l-
mak istiyorlard›. Burjuvazinin çok hofluna gitti¤i ve tefl-
vik etti¤i bu ak›mlar› ortadan kald›racak, etkisini yok
edecek ve devrimci geliflmenin önünü açacak, silahl›
devrimci prati¤in örgütlenmesi ve gelifltirilmesiydi. El-
bette, bu devrim kaçk›nlar›, kendi statülerini sarsacak,
düzenin izin verdi¤i kadar bir “solculukla” derneklerde,
vak›flarda ve legal partilerde iflçi s›n›f› ve halk ad›na nu-
tuklar atarak yaflamay› isteyecek ve bu statünün bozul-
mas›na karfl› olacaklard›. Devrimci olmak iddias›nday-
sak, gerek oligarflinin, gerekse oligarflinin bu uzant›lar›-
n›n statülerini her yönüyle k›rmak ve da¤›tmak gereki-
yordu. Bu gruplar, silahl› eylemler ve silahl› kitlesel ha-
reketler do¤rudan devleti hedeflemiyorsa ve üst boyutta
politik sonuçlar yaratm›yorsa çok rahats›z olmaz. Ne za-
man ki, silahl› eylem çizgisi politik sonuçlar yarat›r ve
gündemi belirleyen duruma gelirse; oligarflinin sözcüle-
rinden, emperyalizme ve bu kesimlere kadar hepsi koro
halinde “provokasyon, istikrar” diye yeri gö¤ü inletirler.
1989’dan sonra hareketimizin silahl› mücadelesinin,
Kürt halk›n›n kasaplar› Hulusi Say›n, Temel Cingöz, ‹s-
mail Selen ve daha birçok halk düflman›n› ortadan kal-
d›rmas› karfl›s›nda ayn› teorileri tekrarlad›lar; “provokas-
yon” ve “terörizm” edebiyat› daha çok TKP ve çevresine
244 Dursun Karatafl

mal oldu¤u için birçok sol kesim bu teorileri utangaçça


öncü savafl› elefltirisi alt›nda sunmaya çal›flt›. Sözüm ona
öncü savafl›n›n kitlelerden ne kadar kopuk oldu¤u, kitle-
ler ad›na devrim yapmay› düflündü¤ümüz, bu eylemlerin
kitleleri e¤itmedi¤i vb. 25 y›ld›r dinledi¤imiz kitlelerle, ül-
ke gerçe¤imizle ve dünya görüflümüzle ilgisi olmayan bu
teorileri ayn› örneklerle tekrar tekrar anlatmakta ve yaz-
makta ›srar ettiler. Kuflkusuz, hayat onlar›n bu teorileri-
ne göre geliflmedi¤i gibi öncü savafl›n›n da onlar›n anla-
d›¤› gibi olmad›¤› çok aç›kt›r. 25 y›ld›r öncü savafl› konu-
sunda gerçekle ilgisi olmayan propagandalar yapan ve
kitlelerden kopuk oldu¤u düflüncelerini ileri sürenler, ifl-
çi s›n›f›n› ve halk› kendi tekellerinde görenler, ne yaz›k
ki, bütün üst perdeden söylemlerine ra¤men kitlelerle
ciddi hiçbir ba¤ kuramam›fllard›r. Buna karfl›n bu teorile-
rinden hiç vazgeçmemifller; kâh devrimci hareketin iflçi
s›n›f›n› de¤il de küçük burjuvalar›, gecekondu yoksulla-
r›n› örgütledi¤ini söylemifl, kâh yok oldu¤umuzu iddia
etmifl ama bir türlü istedikleri sonuca ulaflamam›fl ola-
caklar ki, küçük burjuva devrimcili¤in elefltirisi diye yüz-
lerce sayfa yazmaktan kendilerini alamam›fllard›r.
1996’ya geldi¤imizde bu sözünü etti¤imiz sol cenah-
ta yine de¤iflen fazla bir fley yoktur. Hatta diyebiliriz ki,
provokasyon ve terör edebiyat› belirli kesimlerde daha
çok geliflmifl ve bir yol ayr›m›na gelmifllerdir. DHKC sa-
vaflç›lar›n›n Sabanc› Holding merkezini basmas› ve ceza-
land›rmalar yapmas›, oligarfli ve emperyalizmden önce
solun bu kesimlerini endiflelendirmifltir. Her zamanki
al›flkanl›klar›yla adeta refleks halinde “provokasyon ve
terörizm” teflhisini koyuverdiler. Biraz daha ihtiyatl› olan-
lar daha usturuplu teoriler için beklemeyi seçtiler. Ama,
sonuçta, bu sald›r›n›n nas›l oligarflinin ifline yarad›¤›n›,
nas›l kitle mücadelesini geriletti¤ini narodnizm, popü-
lizm, ittihat terakkicilik v.b örneklerle aç›klamaya baflla-
d›lar.
Bu anlay›fl›n temelleri düzen içi solculukta sakl›d›r.
Seçme Yaz›lar 245

Her fleyden önce bu anlay›fl sahipleri faflizme karfl› mü-


cadelenin devrim sorunu oldu¤u gerçe¤ini inkâr etmifltir.
‹ktidar sorunlar› yoktur. Leninizmin Devlet ve ‹htilal teori-
sini tümden reddetmifllerdir. Savunduklar› demokrasi ve
insan haklar› ise, s›n›fsall›¤› ve halk› esas almamakta,
burjuvazinin kabul etti¤i oranda tüm s›n›f ve tabakalar›n
uyum içerisinde yaflad›¤› sömürü ve zulmün sürdü¤ü ve
art›k emperyalist dönemde hiçbir geçerlili¤i olmayan
burjuva demokrasisidir. ‹ktidar mücadelesini esas alma-
d›klar›ndan kendilerine burjuva demokrat muhalefet ro-
lünü seçmifllerdir. Bütün hayalleri legal partileriyle dü-
zende kurumlaflmak ve CHP’nin oylar›n› toplayarak
meclise girmektir. Özetle; laf›zlar k›smen farkl› olsa da
art›k her fleyiyle tükenen sosyal demokrasiye sol görü-
nümle yeniden kan vermek ve canland›rmak istemekte-
dirler. Hiçbir devrim, egemen güçler yönetemez duruma
düflmeden ve halk kitleleri de art›k bu flekilde yönetilme-
ye karfl› ç›kmadan gerçekleflemez. Reformist sol, devle-
tin istikrars›zl›¤›n›n derinleflmesini, burjuvazinin yönete-
mez duruma düflmesini istememektedir. Onlar, tüm söy-
lemlerinde emperyalizm damgal› burjuvazinin “istikrar
sa¤lama” aray›fllar›na, proje üretmek için çal›flmakta ve
tekellere ak›l vermektedirler. Halk kitlelerinin devrim ve
karfl› devrim cephesi etraf›nda saflaflmas›n› ve iktidar
için savaflmas›n› hiç istemezler.
Devrimcilerin görevi; oligarflinin var olan krizini daha
da derinlefltirmek, devletin halk kitlelerine yönelik politi-
kalar›n› bozmak, halk kitlelerini devrim cephesine ak›t-
mak için moral ve güven vermek ve bu do¤rultuda poli-
tik sonuçlar yaratmakt›r. Devrimin ve halk kitlelerinin le-
hine olan bu geliflmeler, burjuvazinin ve reformist solun
ç›kar›na de¤ildir. Sabanc› Merkezine yap›lan sald›r›dan
sonra politikayla az çok ilgisi olan veya düflünmesini bi-
len herkes görmüfltür ki, oligarfli hiç beklemedi¤i anda
büyük bir darbe yemifl ve ne yapaca¤›n› flafl›rm›flt›r.
Devletin acizli¤i, çaresizli¤i ve devrimci iradenin üstünlü-
246 Dursun Karatafl

¤ü, kararl›l›¤› çok ç›plak bir biçimde görülmüfltür. Oli-


garfli bu sald›r›n›n etkilerini azaltmak için bütün yay›n or-
ganlar›n› harekete geçirmesine ra¤men, olumlu sonuç
alamam›fl, hatta karfl› propaganda yapt›kça daha da
batm›flt›r. Ne seçimlerin, ne de yeni hükümet giriflimleri-
nin istikrars›zl›¤a çare olamad›¤› koflullarda, Sabanc›
Holding merkezinin bas›lmas› karfl› devrim cephesini za-
y›flatm›fl ve halk kitleleri faflizmin vahfleti karfl›s›nda
devrimci adaletin de oldu¤unu görmüfltür. Oligarflinin
kendi içerisinde çeliflkileri biraz daha artm›fl, emperya-
listler iflbirlikçi tekellerle sürdürdükleri iliflkileri yeniden
gözden geçirmek zorunda kalm›fllard›r. Oligarflinin em-
peryalistlerle iflbirli¤i iliflkilerine darbe vurulmufl ve em-
peryalistlerin ellerini kollar›n› sallayarak ülkemiz servet-
lerini ve eme¤ini kolayca sömüremeyeceklerini görmüfl-
lerdir. Oligarflinin planlar› bozulmufltur.
Devletin Sabanc›lara düzenledi¤i tören ancak devlet
baflkanlar›na düzenlenir. Keza, emperyalistlerin göster-
dikleri ilgi ve tüm devlet erkân›n›n aya¤a kalk›fl› ola¤a-
nüstü toplant›lar›, aç›klamalar› devrim korkusunun ifa-
deleridir. Katledilen, iflkence gören, kaybedilen, aç›kça
infaz edilen ve cezaevlerinde öldürülen tutsaklar›m›zla il-
gili hiçbir giriflimde bulunmayan devlettir. Devlet, “öldü-
rürüm, cenazelerini de kald›rtmam, cenaze kald›rmak is-
teyenleri de katlederim” diyerek büyük bir pervas›zl›kla
halk kitlelerine korku salmaya çal›flt›¤› bu koflullarda Sa-
banc› eylemi, oligarflinin katliam ve bask›yla halk kitle-
lerinin kurtulufl savafl›n› engelleme taktiklerine karfl› ve-
rilmifl en iyi cevapt›r. Art›k sokaktaki insan›n da, flimdi-
ye kadar susmay› tercih eden bir k›s›m ayd›nlar›n da ya-
vafl yavafl gördü¤ü gibi bu devlet her fleyiyle gayr› mefl-
rudur. Bu sistem içerisinde hak ve özgürlük aramak ola-
naks›zd›r.
Provokasyon ve terörizm iddialar›n› sürdürenler halk
kitlelerine kurtulufl yolunu göstermiyorlar. Faflizmin her
türlü fliddeti karfl›s›nda susmay› veya çöreklendikleri bir-
Seçme Yaz›lar 247

kaç dernek, sendika ve vak›flar›n bas›n aç›klamalar›yla


veya katillere çiçek vererek, kongrelerine ça¤›rarak
katliamlar› engelleyebileceklerini ve faflizmi yenebile-
ceklerini söylemektedirler. Bu tutum tam bir sahtekârl›k
olup, oligarfli ad›na devrim mücadelesini engellemektir.
Onlar, faflizmin tutsaklar›m›z› bile katletmeye bafllad›¤›,
burjuvazinin halk kitleleri nezdinde hiçbir meflrulu¤unun
kalmad›¤› koflullarda, faflizmin fliddetine cevap verme-
memizi, halk›n misilleme hakk›n› kullanmamas›n› isti-
yorlar. Adaletten anlad›klar› düzenin adaletidir. Baflka bir
adalet tan›mak istemiyorlar. Böylece oligarflinin daha
çok öldürmesine yeflil ›fl›k yak›yorlar. Sistemi savunduk-
lar›ndan, sistem d›fl›na ç›kmak istemediklerinden, burju-
vazinin “yasal yollarla mücadele edin” sözlerini farkl› bi-
çimde onlardan da duyuyoruz. “fiiddetle bir sonuç al›n-
maz” derler. Peki, neyle al›n›r? Bunun cevab› çok aç›k
de¤ildir ama istedikleri, devlete karfl› silahla mücadele
edilmemesi, devletin çizdi¤i s›n›rlar içerisinde yasal mü-
cadele yap›lmas› ve onlar›n deyimiyle “her türlü fliddet
eylemine karfl›” olmakt›r. Onlara göre düzen s›n›rlar› d›-
fl›na ç›kan her türlü eylem provokasyondur ve düzenin
ifline yarar. Nas›l yarad›¤› meçhuldür. Tespitleri, çözüm
yollar› basit ve kendili¤indencidir. Faflizmin savafl taktik-
lerini anlamak istemediklerinden, süregelen katliamlar›
hükümetlerin “gündemi de¤ifltirmek” için baflvurdu¤u
taktikler oldu¤unu öne sürerler. Dolay›s›yla katliamlara,
her türlü bask›ya, onursuz bir yaflam dayat›lmas›na kar-
fl›, meydan okuyarak, ölümü göze alarak direnmeyi de
“provokasyona gelme” olarak nitelerler.
Dikkat edin, bu kesimler tutsaklar›n evrensel boyutta,
kahramanca çat›fl›p direnifl destanlar› yaratarak flehit ol-
duklar› Buca, Ümraniye ve birçok cezaevindeki barikat
direniflleri konusunda dahi ya tümden sessiz kalm›fl, ya-
n› bafl›ndaki katliam› resmen seyretmifl ya da klasik bur-
juva partileri gibi “k›nama” mesajlar› yay›nlam›fllard›r.
Taraf de¤illerdir, d›fltan bir güç gibi sadece k›n›yorlar.
248 Dursun Karatafl

Devrimci olmak, ilerici, demokrat, anti-faflist olmak


taraf olmakt›r. Taraf olmak, düflmana karfl› birlikte sa-
vaflmakt›r. Onlar direnenlerle, savaflanlarla birlikte ol-
mam›fllard›r. Onlara göre her fley gündemi bozuyor. Oli-
garfli, provokasyonlar düzenliyor, devrimciler provokas-
yona geliyor ve bir türlü büyük hayallerini gerçeklefltire-
miyorlar. Ne yaz›k ki, ne oligarfli onlar›n düflündü¤ü gibi
hareket ediyor ne de oligarflinin savafl taktiklerine karfl›
devrimciler taktiksiz kal›yor. fiiddet fliddeti do¤urur, bu
kaç›n›lmazd›r.
Karfl› devrimin fliddeti karfl›s›nda susmak, cevap hak-
k›n› kullanmamak, oligarflinin halk kitlelerini katliamlar-
la, kay›plarla teslim almas›na izin vermektir. Halka karfl›
olmakt›r.
Bütün devrimci, demokrat, anti-emperyalist, anti-fa-
flist, sol iddias›nda olan herkes, bu savafl› desteklemek
zorundad›r. Reformistler, provokasyon teorisyenleri art›k
bu bayatlam›fl ve hayat›n gerçekleri karfl›s›nda hiçbir fley
ifade etmeyen yaklafl›mlardan vazgeçmelidir. Gerçekleri
görmek için çok karmafl›k teorilere gerek yoktur. Oligar-
flinin ve emperyalizmin yaklafl›mlar›na bak›n gerçekleri
görürsünüz. Ya oligarfliden ve emperyalizmden yanas›-
n›z, ya da devrimden. Bizim devrim yolumuzu, yöntem-
lerimizi elefltirebilirsiniz ama devrimcilik iddias›ndaysa-
n›z oligarfliyle ayn› paralele düflmemelisiniz.
Bugün, Türkiye devrimini gelifltirmek, halk kitlelerini
daha çok mücadeleye katmak, katliamlar›n, kay›plar›n,
zulmün önüne geçmek; oligarfliye ekonomik, politik, as-
keri her alanda güçlü darbeler vurmakla mümkündür.
Kendinizce uydurdu¤unuz ve y›llard›r hedef tahtas›na
koydu¤unuz öncü savafl› elefltirilerinden de vazgeçin.
Savafl›m›z y›llard›r ortadad›r ve sizin teorileriniz hiçbir za-
man kan›tlanmam›flt›r. Kitleler ad›na devrim yapaca¤›-
m›z› söyleyenler; bir türlü kitlelerle kaynaflamayan, gö-
rüflleri hayat›n içerisinde hüsranla sonuçlanan gruplar›n
bu saçma görüfllerini bize mal etmifllerdir. Savafl›m›z po-
Seçme Yaz›lar 249

litik, askeri, ekonomik, demokratik her alanda her türlü


mücadele biçimiyle sürmektedir. Silahl› mücadele ger-
çe¤ini anlayamayanlar›n, reformistlerin bu gerçe¤i anla-
yabilmesi için kitlelerin içerisine girmeleri ve hayat› ç›p-
lak haliyle görmeleri yeterlidir. Kitleler, vak›flarda, der-
neklerde yap›lan bas›n aç›klamalar›yla tan›namaz. Halka
kulak verin. Halk, size ra¤men korku duvar›n› afl›yor ve
devrimcilerin ölümü hiçe sayarak sürdürdükleri müca-
deleden güç alarak adalet istiyor, yollara dökülüyor, ça-
t›fl›yor. Binlercemizi daha katledecek, kitlesel katliamla-
ra yönelebileceklerdir. Savafl›n gerçe¤i budur. Sorun bu
savafl› derinlefltirmek, halk kitlelerine alternatif göster-
mek ve karfl› devrimci fliddeti, devrimci fliddetle gö¤üs-
leyerek savafl› t›rmand›rmak ve halk› bunun etraf›nda
cephelefltirerek savaflt›rmakt›r. Giderek karfl› devrim ve
devrim cephesi netleflecek, herkes buna göre yeniden
saflar›n› seçecektir. Bu netleflme ve saflaflma çok uzak
de¤ildir. Faflizm, katliam iflkence, kay›p ve tutsakl›k po-
litikalar›yla art›k sonuç alam›yor. Her katliamdan sonra,
kitleler daha büyük oranda aya¤a kalk›yor, daha çok ra-
dikallefliyor. Mücadele tutsakl›k koflullar›nda ve hayat›n
her alan›nda farkl› taktikler üreterek, radikalleflerek bü-
yüyor. Neredeyse hiçbir katliam cevaps›z kalm›yor. Kit-
leler, ayd›nlar, çeflitli demokratik örgütler, sendikalar ar-
t›k her fleyiyle teflhir olmufl devletin katliamlar› karfl›s›n-
da sessiz kalam›yor. ‹flte geliflmeler bu do¤rultuda sürer-
ken provokasyon ve terörizm edebiyat› mücadeleyi en-
gellemeye, halk kitlelerinin bilinçlerini çarp›tmaya hiz-
met etmekten baflka bir ifle yaram›yor.
Oligarfli, geliflen devrimci mücadele karfl›s›nda öyle-
sine bir çaresizlik içerisindedir ki, tutsaklar› katlederken,
tutsaklar›n direniflleri bütün ülkeyi aya¤a kald›racak so-
nuçlar do¤urmaktad›r. Oligarfli cezaevlerini tutsaklara
yer bulamayacak kadar doldurmufltur. Ama mücadele
yükselmeye devam ediyor. Halk kitleleri, bu ve di¤er
mücadelelerden derinden etkileniyor. Gelecek, ba¤›m-
250 Dursun Karatafl

s›zl›k, demokrasi ve sosyalizm bu savafl›n içerisinde fle-


killeniyor ve belleklere kaz›n›yor. Bu savafltan etkilen-
meyen, etkilenmemek için gözlerini kapatarak kendi ön-
lerine barikat kuran reformistler vard›r. fiu veya bu bi-
çimde ya bu savafla dahil olacaklar, ya da fliddete karfl›
olma ve provokasyon teorileriyle Gazi Ayaklanmas›nda
oldu¤u gibi gerici konuma düflüp devletle birlikte, dev-
rimci geliflmenin karfl›s›na duracaklard›r.
fiimdi kitlelere daha çok gitmek, kitleleri geliflmeler
konusunda ayd›nlatmak ve kitlelerin hak ve özgürlük
hareketlerini örgütlemek, kendili¤inden olanlar›n önüne
geçmek ve yönlendirmek zorunday›z. Silahl› eylem; hiç-
bir mücadele biçimini küçümsemeden, ekonomik, de-
mokratik, ideolojik ve politik mücadelenin silahs›z her
türlü biçimi de, yarat›c› bir flekilde hayata geçirildi¤inde
kitleleri süratle devrim saflar›na katma ifllevini görür. Bü-
tün bunlar› yaparken kan›ksanm›fl yöntemlere çak›l› kal-
mamak, yarat›c› olmak, do¤ru ve iyi olan› bulmak, biz-
de yoksa araflt›rmak gerekti¤inde baflkalar›ndan almak
görevimiz olmal›d›r. Mücadele yöntemlerimiz konusunda
hiçbir konuda belirlenmifl kal›plara ba¤l› kalmadan “flu-
na ters düfler miyiz, flunlara benzer miyiz” düflüncelerine
kap›lmadan, mücadeleyi gelifltireni temel alarak yarat›c›
olmal›y›z...
Seçme Yaz›lar 251

Bir Eylem,
A盤a Ǜkan
Yüzler ve
Zehir Hafiyeler

Yay›nland›¤› yer:
Zafer Yolunda KURTULUfi
Say›: 28 / Tarih: 20 Ocak 1996

2 Eylül 1980 öncesi sosyalist ve kapitalist sis-

1 tem bloklaflmas› sürerken, gündemi belirleyen


etkili bir eylem karfl›s›nda bu bloktaki çeflitli un-
surlar, “KGB veya CIA’n›n iflidir” diye yorumlar yaparlar-
d›. Sovyet yanl›lar› kendileri d›fl›nda uydusu olmay› kabul
etmeyen ve ba¤›ms›z bir çizgi izleyen devrimcilerin ey-
lemlerini de genellikle CIA’n›n yönetti¤i, destekledi¤i ve-
ya teflvik etti¤i eylemler olarak de¤erlendirirdi. Ve bu ba-
k›fl aç›s›yla çeflitli eylemlere goflist, anarflist, terörist
damgas› vurarak mahkûm etmek isterdi. Ayn› zamanda
eylemin gerçekleflti¤i ülke hükümetine ve uluslararas›
boyutta da eyleme karfl› olduklar›n› aç›klarlard›. Böylece
eylemcilere karfl› hükümetlerin her türlü bask› politikas›-
n› meflrulaflt›rm›fl olurlard›. Sovyetler Birli¤i Komünist
Partisi, kendi ç›karlar›na ayk›r› gördü¤ü veya emperyalist
kampla iliflkilerini bozacak, dengeleri sarsacak devrimci
geliflmeler karfl›s›nda genellikle tav›r alarak devrimi bas-
252 Dursun Karatafl

t›rma yolunu seçmifltir. Baz› farkl›l›klara karfl›n, Çin Ko-


münist Partisi ve Arnavutluk Emek Partisi de esas olarak
bu temelde hareket etmifl, devrimlere bu politik tutum
aç›s›yla yaklaflm›fllard›r. Politikalar›n özü, kendi ç›karlar›
ve o süreçteki gündemleridir. Örne¤in, AEP 12 Eylül
Cuntas›n› desteklemifl ve faflist cuntaya, milli burjuvazi-
nin iktidar› diye övgüler dizmifl vs bu süreçte cuntaya
karfl› savaflanlara da terörist diyebilmifltir.
CIA ise, Sovyetler Birli¤i ile uzaktan yak›ndan ilgisi ol-
mayan eylemlilikleri KGB faaliyeti olarak de¤erlendire-
rek her f›rsatta SBKP’yi suçlam›fl, bu tür eylemlerin KGB
eli ile örgütlendi¤i propagandas›n› tüm dünyaya yaym›fl-
t›r. Kuflkusuz, gerçek bu de¤ildi. Ama gerek SBKP gerek-
se Amerikan emperyalizmi, bu bloklaflma içerisinde her
fleyi birbirine karfl› kullanarak üstünlük sa¤lamay› amaç-
l›yorlard›.
SBKP’nin geçmiflte ülkemizdeki temsilcisi TKP idi.
SBKP’nin izin verdi¤i kadar bir mücadeleden yanayd›lar.
Silahl› eylemin her türünü goflistlik, teröristlik olarak ad-
land›r›rlard›. Oysa “Mao’cu bozkurt” olarak nitelendirdik-
leri ÇKP yanl›lar›na karfl› tereddütsüz silah kullan›yorlar-
d›. 12 Mart 1971 silahl› mücadelesini de goflist olarak ad-
land›rmaktan çekinmediler. ‘74 sonras› yeniden topar-
lanma ve faflizme karfl› mücadeleyi de provokasyon, te-
rör ve goflizm olarak gördüler. Onlara göre, sendikalarda,
derneklerde örgütlenmek, ekonomik-demokratik müca-
dele vermek ve ülkeye demokrasi getirecek olan CHP’yi
desteklemek gerekiyordu. “Faflizme Geçit Yok” sloganla-
r›n›n içeri¤i esas olarak CHP’nin desteklenmesiydi. TKP
ve benzerleri, bu politikalar›n› de¤ifltirecek, buna engel
olacak her fleye karfl›yd›lar. Sivil faflistlerin sald›r›lar›na
karfl› yap›lan silahl› savunmaya bile karfl›yd›lar. Öyle ki,
faflistler devrimci ve yurtseverleri katletti¤inde sadece
cenazelerini kald›r›p faflistleri teflhir etmenin ve hükümet-
ten MHP’nin kapat›lmas›n› istemenin yeterli olaca¤›n› ile-
ri sürüyorlard›.
Seçme Yaz›lar 253

12 Mart 1971 silahl› mücadelesi TKP ve T‹P revizyo-


nistlerinin tüm planlar›n› bozmufl ve Türkiye devrimci ha-
reketini yeni bir rotaya sokmufltu. 12 Mart 1971’de silah-
l› mücadelenin bitti¤ini ve art›k bir daha devrimcilerin
aya¤a kalkamayaca¤›n› düflünen bu reformist çevreler
1974-75’lerden sonra yeniden toparlan›p geliflen silahl›
mücadele karfl›s›nda siyasi arenada istedikleri gibi at
koflturamayacaklar›n› gördüklerinden yeniden ClA’n›n
yönetti¤i sol, goflizm, hatta SBKP’yi elefltiren herkesin
CIA ajan› oldu¤una kadar varan propagandalar›n› büyük
bir maharetle gelifltirdiler.
MHP kurmaylar›ndan Gün Sazak cezaland›r›ld›¤›nda
TKP, böyle bir eylemi teknik olarak Devrimci Sol’un ya-
pamayaca¤›n›, MHP’yi k›flk›rtmak ve cunta ortam› olufl-
turmak için karanl›k güçlerin yapt›¤›n›, ClA’n›n M‹T’in
parma¤›n› aramak gerekti¤ini yazabiliyordu. Keza bu sü-
reçte mücadelenin giderek radikalleflmesi, sivil faflistlerin
ve devletin sald›r›lar›n›n artmas›na misilleme olarak 12
Mart 1971 Cuntas› baflbakanlar›ndan Nihat Erim’in ceza-
land›r›lmas› üzerine “M‹T ve CIA yapm›flt›r, cunta tezgâh-
lamak isteniyor” vb. yorumlar bu tür sol çevrelerde ol-
dukça revaçtayd›. Hatta KSD gibileri öylesine gerçekler-
den uzaklaflm›fllard› ki, bir halk düflman› olan Nihat
Erim’le ilgili yazarken “Erim’in katledilmesi” diyebiliyor-
du. K›saca, herkesin kendi gündemi ve bunu hayata ge-
çirmek için programlar› vard›. Hiçbir gücün bu program›
aksatmas›n› istemiyorlard›. Tabii, kendi d›fllar›nda dev-
rimci ve do¤ru bir mücadele de olamayaca¤›na göre, bil-
gi ve onaylar› d›fl›nda geliflecek her türlü eylem de, dev-
rime hizmet etmeyen veya M‹T’in ClA’n›n düzenledi¤i fa-
aliyetler oluyordu!
Özellikle de gündemi belirleyen eylemlerde bu ve ben-
zer yorumlar, hiç düflünülmeden, kolayca ve h›zla yap›l›-
yordu. Kuflkusuz devrimci mücadele bu pespaye ve halk-
la ilgisi olmayan düflünceleri bir kenara iterek yoluna de-
vam etti. Halk kitlelerinin iktidar›n› istemeyen ve devrimi
254 Dursun Karatafl

burjuvazinin denetimine vermek isteyen, devrimden ka-


pitalizmin kötü yanlar›n›n düzeltilmesini anlayan bu güç-
lerin kendilerine nas›l bir son haz›rlad›klar›n› bütün dün-
ya halklar› ve devrimcileri ibretle izledi. Koskoca bir sos-
yalist sistemi emperyalistlerle birlikte y›k›p, emperyaliz-
me ve iflbirlikçilerine hizmetin karfl›l›¤› olarak düzene
dönme ödülünü ald›lar. SSCB yoktu, SBKP’nin uydusu
gibi hareket eden bu partiler ve gruplar, ABD, Avrupa ve
Japonya gibi tüm emperyalistlerin gözde solcular›yd›lar
art›k. Kesinlikle terörizme bulaflmayan, demokrasiyi iste-
yen, insan haklar›n› savunan güçler olarak görüldüler ve
her yerde el üstünde tutuldular. Amerika’n›n, Avrupa’n›n
“insan haklar›” örgütleriyle iflbirli¤i, CIA ajanlar›n› toplan-
t›lar›na ça¤›rarak söz hakk› verilmesi, onlar için çok do-
¤al fleyler haline gelmiflti. Çünkü emperyalizmin art›k es-
ki emperyalizm olmad›¤›n›, de¤iflti¤ini, halklar ve iflçi s›-
n›f› için “iyi fleyler” de yapt›¤›n› söylüyorlard›. “Ça¤dafl-
l›k”, “demokrasi” derken emperyalistlere özeniyor, hatta
büyük hayranl›k duyuyorlard›. Hukuk, e¤itim, ahlak, de-
mokrasi, sistem derken emperyalistleri örnek veriyorlar-
d›. Ufuklar›n›n s›n›r›n›, düflüncelerini emperyalist ideoloji
belirliyordu. Silahl› mücadele, devrimci halk iktidar› vb.
düflünceler modas› geçmifl, s›¤, ilkel düflüncelerdi onlar
için. Çok do¤al “her türlü teröre karfl›y›z” diyebiliyorlard›.
Hakl›yd›lar, silahl› devrimci mücadeleye karfl› olmadan
emperyalistlere ve iflbirlikçi tekellere yaranamaz ve dü-
zen içerisinde meflrulaflamazlard›.
Geçmiflte birçok siyasi güç belli merkezlere ba¤l›yd›
ve gerçekte de o merkezlerin gündemini de¤ifltirecek, ve-
ya onaylamayacaklar› bir faaliyet sürdüremezlerdi. Bu-
nun en tipik örne¤ini TKP’de görmek mümkündür. Bu
yan›yla devrimci bir örgütün ba¤›ms›zl›¤› ve ba¤›ms›z po-
litikalar›, devrimci mücadelenin geliflimi ve halklar›n mü-
cadelesinin nihai sonucu aç›s›ndan hayati önemdedir.
Devrimci hareketimiz, hiçbir zaman hiçbir merkeze ba¤l›
olmam›fl, ba¤›ms›z ideolojik hatt›n› korumufl, bu çizgide
Seçme Yaz›lar 255

mücadelesini sürdürmüfl ve günümüze kadar gelmifltir.


Bugün durum nedir? Bugün sosyalist kesim yoktur.
Emperyalizm ve revizyonistler, iflbirli¤i içerisinde bu sis-
temi y›km›fllard›r. Ancak hala, tek tek sosyalist özellikle-
rini koruyan baz› ülkeler ve h›zla yeniden yükselerek ge-
liflen ulusal ve sosyal kurtulufl hareketleri vard›r. Bu ha-
reketler, emperyalizm ve onlar›n uzant›lar›n›n ideolojik,
psikolojik ve de oligarflilerin büyük bask›lar› alt›nda gelifl-
melerini sürdürmeye devam ediyor.
Emperyalizmin sosyalist sistemi y›kmas›yla dünyan›n
birçok bölgesinde milli hareketler çeflitli biçimlerde gelifl-
tirildi veya geliflti. Bunlar›n bir kesimi sosyalizmden etki-
lenmesine ra¤men, büyük bir kesimi do¤rudan emperya-
lizmin “böl, parçala ve yönet” politikalar›n›n ve emperya-
list tekellerin pazar kavgas› sonucu ortaya ç›kar›ld›.
Sosyalist iktidarlar›n y›k›ld›¤› hemen hemen tüm ülke-
lerde, sosyalist Marksist-Leninist düflünceler revize edile-
rek sosyalizm ve kapitalizm aras›nda bir çizgi tutturula-
rak yeniden geliflme gösterdiler. Bu çizgi, emperyalist te-
kelleri fazla rahats›z etmedi¤i gibi kapitalizmin halk kitle-
lerinin sorunlar›na çare olmamas› karfl›s›nda sistemi teh-
likeye sokabilecek patlamalar› da engelleyen bir niteli¤e
sahiptir. Nitekim bu ülkelerde bugün birçok parti sosya-
list, komünist s›fatlar›na ra¤men, kapitalist sisteme te-
melde karfl› olmayan programlarla hareket ediyorlar.
Bunlar›n d›fl›nda bizim gibi yeni sömürge ülkelerde
Marksizmi, Leninizmi savunan, devrimci halk iktidar›n›n
ancak halk›n silahl› savafl› ile gerçekleflece¤ini düflünen
ve bunun mücadelesini veren örgütler vard›r. Bu örgütler
dünyan›n birçok ülkesinde egemen güçlere karfl› ciddi bir
savafl sürdürüyor ve halen birçok ülkeye yay›larak güç-
leniyor. Bugün, devrimci hareketlerin dayanaca¤›, yar-
d›m alaca¤› ülkeler yoktur. Devrimci örgütler kendi öz
güçlerine güvenme, bu güçle savaflma, mücadeleyi bü-
yüterek iktidar› almak zorundad›r. Ba¤›ms›z, güçlü bir
ideolojiye sahip olmayanlar, emperyalistlerin ve oligarfli-
256 Dursun Karatafl

lerin çok yönlü bask›lar› karfl›s›nda gerilemeye, burjuva-


zi ile uzlaflmaya yatk›nd›r. Bunun örneklerini bir k›s›m ül-
kelerde gördük, yaflad›k... Uzlaflmalar, silah b›rakmalar
hiçbir olumlu sonuç yaratmad›¤› gibi, katliamlar›n sür-
mesini de engelleyemedi. Sosyalist sistemin varl›¤› ve
onun deste¤iyle mücadeleyi sürdürmeyi hedeflemifl güç-
lerin, bu koflullar›n ortadan kalkmas›yla, güç ve destek
aray›fllar› ve girdikleri iliflkiler örgütsel ba¤›ms›zl›¤›n ve
düflüncenin yitirilmesine yol açm›flt›r. Emperyalistlerin
pazar alan›ndaki birçok ülkenin ç›karlar›na göre flekille-
nen politikalar›n içerisine giren devrimci örgütler, bunla-
r›n deste¤ini alma ad›na politikalar gelifltirmifl ve giderek
bu güçlerin etkisi alt›na girerek bunlar›n politik ç›karlar›-
n›n etki alan›ndan kendilerini kurtaramam›flt›r. Elbette bu
durum, bir anda geliflmedi. Kendi ç›karlar›na göre destek
ve yard›m politikalar›n› düzenleyen ülkeler, bu ç›karlar›na
ters düflen faaliyetlere tav›r al›r. E¤er devrimci bir örgüt o
ülkenin ç›karlar›na uyumlu hareket etmezse veya politi-
kalar›na ters düflerse o ülke yönetiminin aç›k iznine ve
deste¤ine sahip olamaz. Bu aç›kt›r. Elbette devrimciler
gerekti¤inde bütün dünya co¤rafyas›n› devrimin ç›karlar›
için kullanmas›n› bilir. Ama bu durum, onlar›n denetim
ve icazetini kabul etmek anlam›na gelmez.
Emperyalistler, emperyalizmle iliflkileri olan ama on-
larla çeliflkileri de süren bir k›s›m ülkeler kendi ç›karlar›-
na hizmet etti¤i, kendi politikalar›na ters düflmedi¤i süre-
ce sa¤ veya sol bir k›s›m siyasi hareketleri destekleyip ve
meflrulaflt›r›yor.
DHKP-C’nin hiçbir devletle destek ve ç›kar iliflkileri
yoktur. Ne dün, ne de bugün bu gerçek de¤iflmemifltir.
Hiçbir ülkede onlar›n izniyle oluflturulmufl ne karargâh›-
m›z, ne de herhangi bir maddi diplomatik iliflkimiz vard›r.
Elbette, dünya halklar›na, demokratik dünya kamuoyuna
seslenebilmek için her türlü olana¤› de¤erlendiriyoruz.
Emperyalizme karfl› tavr›m›z yaln›z sözde de¤il, sür-
dürdü¤ümüz pratikte de bütün dünya halklar› ve oligarfli-
Seçme Yaz›lar 257

ler taraf›ndan biliniyor. Bu nedenle, baflta ABD emperya-


lizmi olmak üzere, bütün emperyalist ülkeler taraf›ndan
“en tehlikeli terörist örg ü t ” ilan edildik.
Bu anlat›mlardan sonra Sabanc› Holding merkezine
DHKC’nin yapt›¤› sald›r›ya ve bu sald›r›dan sonra ortaya
ç›kan duruma gelebiliriz. Eylemden sonra emperyalistler
ve iflbirlikçi oligarfli en büyük floku yaflad› ve hala da bu
floktan kurtulmufl de¤il. ‹flbirlikçi tekeller ve emperyalist-
ler art›k Türkiye’de sömürme, talan etme özgürlüklerinin
ve can güvenliklerinin olamayaca¤›n› görüyorlar. Tansu
Çiller hükümetinin büyük gösterilerle imzalad›¤› Gümrük
Birli¤i anlaflmas›n›n ve de di¤er emperyalistlere verilen
tüm tavizlerin çok fley ifade etmedi¤ini anl›yorlar. “Ya-
banc› sermaye iflbirlikçilerine güvenmiyor ve kaç›yor”.
“Yabanc› sermaye kaç›yor”, “Yabanc› sermayedarlar da-
ha önceki randevular›n› iptal ediyor” sözlerini günlük ba-
s›nda s›kça görmek mümkündür.
‹flbirlikçi tekellere vurulan her darbe emperyalizme
vurulmufltur. Emperyalizm, iflbirlikçileri olmadan bir ül-
keye yerleflemez ve orada yaflayamaz. Oligarflinin yöne-
ticileri bu gerçe¤i çok iyi biliyor. Bunun için devrimci ha-
reketimize karfl› topyekûn bir savafl açt›lar. Yüzlerce ev
ve iflyeri bas›p say›s›z insan› gözalt›na ald›lar. Operas-
yonlar› da¤lara kadar yayd›lar. Neredeyse ülkeye girifl ç›-
k›fl yapan herkes suçlu muamelesi gördü... Sonuç ala-
mad›lar.
Sabanc› eylemi, oligarflinin istikrars›zl›k yaras›na so-
kulan bir hançer olmufl ve bu yaradan kan akmaya de-
vam etmektedir. Ne Anayol, ne Anayol-Sol ne Refah’l›
hükümet çözümleri, hiçbir fley onlar› kurtaram›yor. Kriz
daha da derinlefliyor.
‹flbirlikçi tekeller ve emperyalistler, devrimcilerin si-
lahlar›n›n kendilerine kadar ulaflabildiklerini gördüler. Or-
du ve polisin, süper güvenlik sistemlerinin devrimci irade
karfl›s›ndaki çaresizli¤ini anlad›lar. Tek umutlar›, devrim-
ci mücadelenin yok edilmesidir. Bunu tüm emperyalistler
258 Dursun Karatafl

ve egemen güçler yürekten istiyor ve tüm olanaklar›n›


bunun için seferber ediyorlar ama sonuç alam›yorlar. Do-
¤as› gere¤i ezenler daha çok sömürmek için birbirleriyle
savafl›yor ve iktidar çark›n›n tümünü ele geçirmek istiyor.
Bir yandan büyük sömürü ve zulümle yoksullaflm›fl, is-
yan halindeki halk kitleleri, di¤er yandan birbirleriyle da-
laflmaktan bir koalisyon hükümeti bile kurmakta güçlük
çeken burjuva partileri ve emperyalistlerin kendi ç›kar
hesaplar› var.
Katliamlar, kay›plar, cezaevleri hiçbir bask› yöntemi
burjuvazinin çaresizli¤ini gideremezken, Sabanc›’ya uza-
nan devrimci adalet, iktidar›n adeta sakat kalmas›na ne-
den olmufltur.
Do¤al ki, burjuvalar, burjuva yazarlar› halk›n, devrim-
cilerin yarat›c›l›¤›na de¤il, tekni¤e, silahlara güvenerek
düflüneceklerdir. Mant›klar› buna göre flekillenmifltir.
DHKC’nin an›nda eylemi üstlenmesine ra¤men, “Olmaz,
yapamazlar, güvenli¤i aflamazlar... Bu iflte karanl›k güç-
lerin parma¤› var...” yorumlar› bolca yap›ld›. Hala da ya-
p›lmaya devam ediyor, “...karanl›k güç...” derken d›fl bir
ülkeyi veya oligarfli içi çat›flmay› kastettikleri s›r de¤ildir.
Böylece DHKC de “d›fl güçler” veya tekellerin bir kesimi
ad›na hareket eden, onlar›n deyimiyle “tafleron” bir örgüt
olmufl oluyor.
Burjuvazi, emperyalistler ve onlar›n çömezleri hakl›y-
d›. Canevinden vurulmufllard›; inanm›yorlard›, kendileri-
ne hiç uzan›lamayaca¤›n› düflünüyorlard›. Burjuvazi ve
onlar›n uflak medyas›n› anlamak zor de¤ildi. Onlara göre
devrimci mücadele her zaman d›fl güçlerin eseriydi. Ama
bu koroya soldan da kat›lanlar oldu. Sabanc›lar›n ceza-
land›r›lmas›na bütün devlet erkân›, sermayedarlar, em-
peryalistler çok üzülüyorlard›. ABD ve Japon emperya-
listleri cenazeye kat›lmay› da ihmal etmiyordu. Ve ABD’li
yetkililer Türkiye’nin yabanc› sermaye için riskli hale gel-
di¤ini, “Bu tür bir eylemi yapacak güçte bir örgütün ol-
du¤unu bilmiyorduk” diyerek flaflk›nl›klar›n› ifade ediyor
Seçme Yaz›lar 259

ve bir k›s›m iflbirlikçi sermayedarlarla olan randevular›n›


iptal etmekte gecikmiyorlard›. Emperyalistler, güvence-
de olacaklar›n›n garantisini istiyordu. Bunun için bütün
devlet güçleri seferber edildi; öldürüyor, katlediyor, hatta
‹stanbul’u adeta s›k›yönetimle idare ediyor, insanlar›
stadyumlara dolduruyor ama hiçbir sonuç alam›yorlard›.
Bir hükümet bile kuram›yorlard›.
Oligarflinin ve emperyalizmin en genel haliyle içerisi-
ne düfltü¤ü durum bu iken “özel harp yapm›flt›r”, “DHKC
yapm›fl olamaz, provokasyondur” sözlerini önce ima
ederek, sonra burjuva köfle yazarlar›ndan cesaret alm›fl
olacaklar ki, daha aç›kça ifade etmeye bafllad›lar. Em-
peryalizm ve oligarflinin can damar›na vurulmufltu, “re-
jim y›k›l›yor” diye feryat ediyorlard›. Yabanc› sermaye
gelmiyor, istikrars›zl›k derinlefliyor, egemenlerin can gü-
venlikleri yok olmufl, halk›n mücadelesi daha da çok kit-
leselleflip radikallefliyor, sokaklar savafl alan›na dönmüfl-
tü. Ve ezenler bir hükümet bile kuram›yorlard›. K›saca,
hâkim güçler halk nezdinde tüm güçsüzlükleriyle, çirkin-
likleriyle ortaya ç›km›fl ve art›k yönetemiyordu... O hal-
de, solun telafl› ve alelacele hiçbir araflt›rma yapmadan,
aç›klamalar›m›z› da görmezden gelerek oligarfliyle para-
lel düflen bu “karanl›k güçler” tespitlerinin anlam› nedir?
Yukar›da anlatt›¤›m›z gibi, herkesin bir gündemi var.
Çeflitli sübjektif etkenlerle birlikte gruplar, örgütler kendi
gündemlerinin bozulmas›n› hiç istemez. Örne¤in Kürt
milliyetçileri kendi d›fllar›nda hiçbir fley olmas›n istiyor.
Sadece kendilerine hizmet edecek, kendi politikalar›n›
destekleyecek bar›flç›l gösteriler istiyorlar. Bunun için de
d›fllar›ndaki sola; legal bar›fl ve uzlaflma partisi (Onlar
Cephe Partisi diyor) kurumlar›n› öneriyorlar. ‹deolojik
olarak ise, emperyalizmi ve burjuvaziyi karfl›lar›na alm›-
yorlar. Emperyalistlere ve tekellere güvence vermek için
ellerinden gelen her fleyi yap›yorlar. Emperyalist ve iflbir-
likçi tekellerle bu paralelde çözümler gelifltiriyorlar. Deni-
liyor ki, Sabanc› Kürt meselesine çözüm önerdi. Türkefl
260 Dursun Karatafl

de tehdit etti, bunun için de özel savafl Sabanc›’lara sal-


d›rd›... Daha orijinal görüflleri olanlar da var. Örne¤in Av-
rupa’da yay›nlanan 16 Ocak 1996 tarihli Özgür Politika
gazetesinin Platform köflesinde yazan SERDAR ÇAK-
MAK adl› bir zat, “Fransa, hangi uzlaflman›n sonucu söz
konusu örgütün liderli¤ini serbest b›rakm›flt›r, bilin-
mez...” diyor. Yani bu zehir hafiyeye göre DHKC, Fransa
ad›na hareket etmifl oluyor. S›k› durun gerekçesini de
aç›kl›yor. Sabanc› Japonya yanl›s›ym›fl, Türkiye pazar›n-
da Fransa ile Japonya rekabet halindeymifl... vb. ‹lginç-
tir, kontrgerilla da bu konularda s›kça bildiri ç›kar›yor. Bu
tür iddialar› kontra bas›n›nda da bolca görmek mümkün-
dür. Bu zat da kontra bas›n›ndan çald›¤› bu burjuva iddi-
alar› devrimcilik ve demokratl›k ad›na piyasaya sürmek-
ten utanm›yor. Anlafl›lan DHKC liderinin serbest b›rak›l-
mas›na o da en az Hürriyet yazarlar› kadar üzülmüfl. Bu
iddialar› devrimcilerin iddias› olarak ele alamay›z.*
“Sabanc› Kürt sorununu gündeme getirdi, bu neden-
le kontra öldürdü” düflünceleri, çok basit olup, devrimci-
lerin iflbirlikçi tekellere ve emperyalistlere zarar verme-
mesi, cezaland›rmamas›, halk›n adaletini aramamas› ge-
rekti¤i üzerine kurulu bir düflüncedir. Öncelikle belirtmek
gerekiyor; Sabanc›, Kürt meselesine iliflkin bir çözüm
önermemifltir, sadece emperyalistlerin çözüm önerilerini
tekrarlam›flt›r. Ayr›ca bu konuda Çiller hükümetinin hak-
k›n› vermek gerekiyor. “Çözüm” denilen bu tasar›lar›n
büyük pat›rt›larla kamuoyuna sunulmas›n› sa¤layan ve
Do¤u Ergil’e raporu haz›rlatan TOBB baflkan› Yal›m
Erez’dir. Yal›m Erez’e emir veren ise do¤rudan Çiller’dir.
Çiller ise, ABD’nin direktifiyle hareket etmektedir. Ve Ya-
l›m Erez bugün, milletvekili olup, Tansu Çiller’in sa¤ ko-
ludur. Dahas›; bugün iflbirlikçi tekellerin örgütü TÜS‹AD,
TOBB, türü tüm sermaye kurulufllar› emperyalist çözü-
mü savunuyor. Emperyalistler ve iflbirlikçileri bu çözüm-
de anlaflm›flt›r. Kuflkusuz bu çözüm, Kürt halk›n›n kurtu-
luflu de¤ildir.
Seçme Yaz›lar 261

Peki, Türkiye devrimci hareketi emperyalistler ve yer-


li tekeller böyle bir çözüm istedi diye devrimci mücade-
leden vaz m› geçecektir? O halde iflbirlikçi tekelci serma-
ye, emperyalizm ne demektir, bu kavramlar›n içeri¤i mi
de¤iflti? Türkiye devrimci hareketi esas olarak tekellere
ve emperyalizme karfl› savaflarak geliflecektir. Devlet
bunlar›n devletidir. Ve y›k›lmas› gereken bu devlettir.
“Klikler var, Sabanc› farkl›, Koç ve Tansu Çiller farkl›
bir klik” vb. ay›r›mlar› sahtedir. Tüm tekeller, toprak a¤a-
lar› emperyalizmle birlikte sömürmekte ve zulmetmekte-
dir. Emperyalizme ve tekellere halklar›n dostu misyonu-
nu yükleyen anlay›fllarla hareket edildi¤inde ne emper-
yalizme, ne de faflizme karfl› savafl›lamaz. Bu durumda
tüm kavramlar› ve devrimci literatürü yeniden tart›flmak
gerekir.
Bu çarp›k anlay›fllar, öylesine bir noktaya savrulmufl-
tur ki, “provokasyona gelmeme” ad›na cezaevlerindeki
katliamlara seyirci kal›nm›fl, tutsaklar›n isyanlar›na kat›l-
mam›flt›r. “Bana ne” denebilmifltir. Sorun “provokasyona
gelmeme” ise, görev bunu engellemektir. Direnifle kat›l-
mamakla katliam engellenmiyor. Sadece oligarfliye “bizi
de¤il, onlar› katledin” denmifl oluyor. Bu tutum ise, ide-
olojik de¤il, ahlaki bir sorundur.
Baflka bir düflünce ise, oligarflinin tek tarafl› ilan edi-
len ateflkesi bozmaya çal›flt›¤› ve Sabanc› eyleminin de
bunun için yap›ld›¤›d›r. Ateflkes, DHKC’nin de¤il,
PKK’nin sorunudur. PKK ile oligarfli aras›nda bir olayd›r.
DHKC’nin eylemli¤inin ateflkesle hiçbir iliflkisi kurula-
maz. Keza, cezaevi katliamlar› ve direnifllerinin ateflkesle
ba¤daflt›r›lmas› tamamen sübjektiftir. Cezaevlerindeki
katliamlar PKK’nin ateflkesiyle de¤il, çok daha önceleri
bafllam›flt›r. Buca firar›yla bafllayan bask›lar geliflmifl,
sindirme hareketine ve katliama dönüflmüfltür. Her gelifl-
meyi ateflkesle, bar›fl politikalar›yla, kendisiyle aç›klama-
ya çal›flmak, cezaevlerinden ve buradaki mücadeleden
hiçbir fley anlamamakt›r.
262 Dursun Karatafl

Oligarfli PKK’nin ilan etti¤i tek tarafl› ateflkese uyma-


makta ve sald›r›lar›na devam etmektedir. Oligarflinin
PKK’yi zor duruma düflürmek için ne cezaevi katliam›na,
ne de Sabanc› eylemine ihtiyac› yoktur. ‹flte çok basit;
fi›rnak’ta onbir insan öldürülüyor, yak›l›yor ve “PKK yap-
t›” deniliyor. Bu katliam› yaparken de hedef ateflkes de-
¤il, dünya kamuoyuna sunulan vahflet resimlerinin yarat-
t›¤› etkiyi etkisiz k›lmakt›r. Çok farkl› fleyleri birbirlerine
kar›flt›rmayal›m. Ve unutmayal›m Türkiye’de devrimci
güçler vard›r ve ne yapt›klar›n› çok iyi biliyorlar. Cezaev-
leri direnifllerini provokasyona gelme, Sabanc› eylemini
özel harbin faaliyeti olarak görme anlay›fl›, Türkiye dev-
rimci hareketinin geliflimi karfl›s›nda gösterilen sübjektif
tepkilerdir. Arkadafllar dünyan›n kendi etraflar›nda dön-
medi¤ini anlamal› ve daha objektif olmal›d›rlar.
Türkiye devrimci hareketi, emperyalizme ve oligarfli-
ye darbeler vurarak geliflmeye ve gündemde olmaya de-
vam edecektir.
Legal particilerin “karanl›k güç” vb tespitleri eski ma-
sallard›r. Onlar ortal›¤›n hep sakin olmas›n› ister. Kim bi-
lir karanl›k güçler belki de o ünlü legal partilerinin kurul-
mas›n› engellemek için Sabanc› merkezine eylem düzen-
lemifltir! Böyle düflünmeleri çok do¤al. Bu tavr› D‹SK
Baflkan› R›dvan Budak’ta belirgin olarak görüyoruz. Dev-
let erkân›yla birlikte Sabanc›lar›n cenazesine kat›l›yor,
olay› “nefretle k›n›yor”, ayn› zamanda “Metin Gökte-
pe’nin öldürülmesini protesto” ediyor. Ayn› flah›s Türki-
ye’nin Gümrük Birli¤i’ne al›nmas› için Avrupa Parlamen-
tosu’nda oligarfliye yard›m ediyor. Bu kafa yap›s› tabii ki,
oligarfliye istikrar isteyecektir. Sabanc› eyleminden sonra
Demokrasi Gazetesi’nin di¤er burjuva gazetelerinden faz-
la bir fark›n› göremezsiniz. Nas›l girdiler? Nas›l ç›kt›lar?
vb. polisiye sorular›n› soruyor. Çünkü burjuvaziden farkl›
bir düflünce sistemati¤i yok. Bir devrimci gibi düflünemi-
yor. Sonuçta burjuvazinin “karanl›k güçler”de ifadesini
bulan tespitinde anlafl›yorlar. ‹yi ama bu iflte bir terslik
Seçme Yaz›lar 263

yok mu? Devrimcilerle burjuvazi nas›l ayn› bak›fl aç›s›na


sahip olabiliyor? Yar›n baflka bir iflbirlikçi veya önemli bir
hedef ortadan kald›r›ld›¤›nda bu çevrelerin düflünceleri
de¤iflecek mi? Muhtemel ki de¤iflmeyecek. Yine karanl›k
güçler aramaya devam edeceklerdir. Kendi d›fllar›nda
oluflan ve gündemi belirleyen her eylemde ayn› söylemi
kullanacaklard›r. Arflivleri kar›flt›r›n. Hulusi Say›n, Hiram
Abas, Temel Cingöz, ‹smail Selen ve daha birçok halk
düflman›n›n cezaland›r›lmas›nda, ayn› kelimelerle ve
cümlelerle olmasa da, hep karanl›k güçler aranm›fl ve bir
türlü devrimci gerçeklik kabul edilememifltir!
Hiçbir güç gerçe¤i de¤ifltiremez. Emperyalizme ve te-
kellere karfl› savafl›m›za devam edece¤iz. Hedeflerimiz
ise s›r de¤ildir. Y›llar öncesinden bütün dünyaya ilan et-
tik. ‹lan etmeye devam ediyoruz. Provokasyon ve özel
harbe hizmet eden eylemleri, çöp sepetlerinde patlayan
ve rastgele insanlara zarar veren eylemlerde aramak çok
daha ak›ll›ca olur. Pürüzsüz, fleffaf, halka zarar vermeyen,
suçlu ile suçsuzu ay›ran, adaletli, devrimci çizgimizi sür-
dürmeye devam edece¤iz. DHKP-C, ne burjuva muhale-
feti, ne sadece protestocu, ne de bar›fl ve insan haklar›
hareketidir. DHKP-C, halklar›m›z›n Devrimci ‹ktidar› için
savaflmaktad›r.

(*) Deli saçmas› da olsa bu sözler demokrat bir gazete-


de yay›nlanm›flt›r. Devrimcilere çamur at izi kal›r... O kadar
kolay de¤il... Bizim tarihimiz, prati¤imiz, emperyalizme kar-
fl› tavr›m›z ve düflüncelerimiz tart›fl›lamayacak kadar aç›k ve
nettir. Tüm bunlara ra¤men bu iddialar›n› ispatlamayanlar
tarih ve halk önünde flerefsizdirler.
264 Dursun Karatafl

Tasfiyecilik
ve Devrim

Yay›nland›¤› yer:
Zafer Yolunda KURTULUfi
Say›: 30 / Tarih: 3 fi
fiuubat 1996

ünya sosyalist hareketinin, iflçi s›n›f› iktidar›n›n

D geliflimine engel olmak isteyen oportünist, refor-


mist bir hareket hep var olmufltur. Geçmiflte ikin-
ci enternasyonal oportünizmi, devrimin gelifliminin önüne
set oluflturabilmek için burjuvaziyle uzlaflm›flt›r.
‹kinci enternasyonal burjuva ideolojisinin çok çeflitli tü-
revleri ortaya ç›kmas›na ra¤men esas olarak Kruflçev ve
Brejnev’le birlikte yeniden geliflerek emperyalizmle uzlafl›p
bir yandan devrimleri tasfiye ederken bir yandan da sosya-
list ülkelerdeki geliflimi geriye götürmek ve kapitalizmi ye-
niden infla edebilmek için önemli rol oynam›flt›r.
Revizyonist SBKP, tek tek ülke devrimlerini gelifltirmek,
emperyalist pazarlar› daraltarak kuflatma alt›na al›p, öldü-
rücü bir darbeyle dünya devrimini sa¤layarak sosyalizmin
nihai zaferini bütün dünyada sa¤lamak yerine, emperya-
lizmle uzlaflmay›, bar›fl içerisinde yaflama ve rekabeti esas
alarak tasfiyecilik misyonunu üstlenmifltir. Bu tasfiyecilik
anlay›fl› sosyalist ülkelerde alt ve üst yap›da kapitalizmi ye-
niden diriltirken, baflka ülkelerde devrim hareketlerinin ge-
liflmesine engel olmak ve devrimleri bast›rmak fleklinde or-
taya ç›km›flt›r.
Revizyonizmin amac›, emperyalizm ve yerli iflbirlikçile-
Seçme Yaz›lar 265

riyle bar›fl içerisinde yaflama olunca bu statüyü bozacak


her türlü devrimci geliflmenin önüne ç›kmak ve engelle-
mek görevine s›k›ca sar›lm›fl ve dünyan›n birçok ülkesinde
devrimciler yerine emperyalistler ve iflbirlikçilerini destek-
lemifl ve bu çerçevede politik manevralar yapm›fllard›r. Bu
politikalar›n temelinde devrim ve enternasyonalizm yoktur.
Sosyalizm, Marksizm-Leninizm ard›na gizlenmifl koyu bir
burjuva ideolojisi, bu ideolojinin taktikleri ve milliyetçilik
vard›r. Bu anlay›fl›n takipçileri zaman içerisinde sosyalist
maskelerini de bir tarafa iterek gerçek yüzlerini a盤a vur-
mufl, emperyalist ekonomiye, kültüre büyük övgüler dize-
rek sosyalizmin “gerili¤ini” keflfetmifl hemen her fleyde,
ekonomide, politikada, kültürde, yaflamda “yeni” söylemi-
ne baflvurmufltur. Her cümlenin önüne yeni kelimesi ekle-
yerek Marksizm-Leninizmi savunanlar› dogmatiklikle, geri-
likle, “yeniyi” anlayamamakla suçlay›p, emperyalistlerin
geliflmesinde sak›nca görmedikleri, hatta bizzat teflvik et-
tikleri demokrasi, insan haklar›, güler yüzlü insanca sosya-
lizm gibi söylemleri s›kça kullan›r olmufllard›r. Her fleyi,
Marksizm-Leninizmin bütün evrensel tezlerini belirsiz hale
getirip yerle bir ederek, bir k›s›m soyut sözler d›fl›nda sos-
yalizmle bir ilgileri olmad›¤› halde, ›srarla bu “sol” literatü-
rü de terk etmeden, gerçekte devrimci olan›, Marksist-Le-
ninist olan› afla¤›layarak solcu olduklar›n› iddia etmeye de-
vam etmifllerdir.
Dünya sosyalist hareketi en büyük ihaneti Gorbaçov’la
yaflad›. Gorbaçov, Marksizm-Leninizmin düflmanlar›n› ak-
lay›p, sosyalizmin olumsuz ve geri yanlar›n› düzelterek da-
ha sa¤l›kl› bir sosyalizm kuraca¤›n› söylerken, emperya-
listlerle birleflip sosyalist sistemi y›kt›ktan sonra sol ad›na
art›k savunacak bir fleyi kalmad›¤›nda eski teorileri tekrar
etmesinin gere¤i de kalmad›.
Emperyalizm hedefine ulaflm›fl, sosyalist sistemi y›k-
m›flt›. Devrim, yeryüzünde tümden tasfiye edilmek isten-
miflti. Emperyalistler büyük flenliklerle burjuva ideolojisinin
zaferini ilan etti. Art›k bir daha devrimi ve sosyalizmi kim-
266 Dursun Karatafl

senin savunmaya cüret edemeyece¤ini ifade ettiler. Bu bü-


yük tasfiyecilik, büyük komplo hemen tüm ülkelerdeki
sosyalist hareketleri etkiledi. En çok da Marksizm-Leniniz-
min devrimci iktidar, devrimci iktidara giden yol ve prole-
taryan›n partisinin devrimdeki rolünü tam kavrayamayan
reformizmle Marksizm-Leninizm aras›nda yalpalayan hare-
ketleri etkiledi. Sosyalist sistemin y›k›ld›¤› ilk y›llarda bu
sisteme güvenerek yola ç›km›fl birçok hareket “büyük” bir
hayal k›r›kl›¤›na u¤rayarak süratle silah b›rakma, iflbirlikçi-
lerle bar›fl ve iflbirlikçilerin kendilerini yeniden düzene ka-
bul etmeleri için “büyük” projeler ürettiler. Bu türlerin he-
men hepsinin sonu hüsran oldu. Arzu ettikleri gibi düzene
bile dönemediler. Burjuvazi s›n›fsal karakterine uygun dav-
rand› ve bu kesimleri tümden etkisiz hale getirip, düzenle
uyumsuz bütün düflüncelerini yok edene kadar fliddetini
uygulad› ve yok etti.
Bu yollarda emperyalizmin yönetti¤i tasfiyecili¤i ülke-
mizde de TKP uygulamak istedi. Her fleye inançs›zlaflm›fl,
burjuvazinin istedi¤i bedeli ödeyerek düzene dönmek iste-
yen TKP’liler, bu bedeli ödeyerek düzene döndü. Burjuva-
ziyle iflbirli¤i yap›p düzene dönerken, söylemleri yine hep
sol ve “yeni”ydi. Kendi d›fllar›nda her türlü devrimci kalk›-
fl›, düzen statülerini ve kendi taktiklerini bozan her türlü ha-
reketi “terörizm” veya “provokasyon” olarak de¤erlendirip
karfl› ç›kt›lar. Onlar, art›k “dogmatizmden” ar›nm›fl “yeni”
ve do¤ru olan› kavram›fl, ça¤dafll›ktan, uygar ülkelerdeki
demokrasiden, insan haklar›ndan söz ediyorlard›. Bu y›llar-
da 12 Eylül yenilgisini yaflam›fl, 12 Eylül öncesinde savun-
duklar› devrim ve sosyalizm düflüncelerini unutmufl, kendi
yaflamlar›n› düzen içerisinde idame ettirmek için burjuvazi-
ye kendini yeniden ispat etmekle u¤raflan eski baz› grup ve
flöhretler de devrime küfürler ya¤d›rarak düzen içerisinde
yer tutmaktayd›lar. Da¤›lan örgütlerini yeniden olufltur-
mak, moral bozuklu¤undaki kadro ve taraftarlar›na yeni-
den moral kazand›rmak ve devrimi gelifltirmek diye bir so-
runlar› kalmam›flt›. “Tart›flmak laz›m, düflünmek laz›m, ye-
Seçme Yaz›lar 267

ni fleyler bulmak gerek, eskiye tak›l›p kalmamak laz›m”


diyerek y›llarca ülkede olup biten her fleye ilgisiz kalarak,
demokratlar›n tepkisini bile göstermeyerek, düzene yerlefl-
mek için büyük çaba sarf ettiler. Bütün dertleri emperya-
listlerin ve iflbirlikçi tekellerin nezdinde meflruiyet kazan-
mak, düzen için tehlikeli olmad›klar›n› göstermek ve bu
tarz bir solculu¤u benimsetmekti.
TKP’liler tasfiyecili¤i Gorbaçov ihanetiyle paralel sürdü-
rüp sosyalist hareketi yok etmek isterken, bu gruplar da
TKP tasfiyecili¤inin sonuç alamad›¤› aflamada, devrimci
hareketi çürütmeyi, yozlaflt›rmay› ve nihayetinde tasfiyeyi
daha uzun vadeye yayarak gerçeklefltirmek istedi. “Yeni”
k›l›f› alt›nda proletarya diktatörlü¤ünü, devrimci fliddete
dayanan devrimin temel mücadele yolunu, sosyalist eko-
nomiyi, yeralt› örgütlenmesi vb. devrimin temel düflüncele-
rini tümden reddettiler. Yasalc›l›k, burjuvazinin ve emper-
yalistlerin insan haklar› savunucusu, serbest piyasa tezleri,
burjuvazi ile birlikte yaflama, emperyalistlerin savundu¤u
biçimiyle uluslar›n kaderlerini tayin hakk›, ba¤›ms›zl›k dü-
flünceleri yerine globalizm teorileriyle emperyalistlerle bü-
tünleflme, devrimci iktidar yerine burjuva muhalefet misyo-
nunu yüklenerek, burjuvaziyle emekçi halk kitlelerini uz-
laflt›rma ve birlikte yaflamas›n› öngören teorileri sol görü-
nümde piyasaya sürdüler. Asl›nda bu kesimler 12 Eylül ye-
nilgisiyle birlikte devrim iddialar›n› tümden yitirmifl, düzen
içerisinde yaflama yolunu seçip art›k sosyalist sistemin de
y›k›lmas›yla birlikte devrimin bir daha aya¤a kalkamaya-
ca¤›n› düflünürken, devrimin süratle geliflmesi ve iktidar al-
ternatifi olmaya bafllamas›, bu y›lg›nlar›n ifltah›n› yeniden
kabartm›flt›r. Ama devrim, kendi yaflamlar›na uygun ve
kendilerinin a¤›r bedeller ödemeden gerçekleflmesi gere-
ken bir olgu olmal›yd›. Bunun için burjuvazinin hofluna git-
meyecek ve icazet vermeyece¤i bütün düflünceleri terk et-
tiler. Bu yeni düflünceler, burjuvazinin geliflmesinden çok
korktu¤u, iktidar› tehdit eden devrimci halk hareketinin
önünü kesecek bir rol oynamal›yd›. Böylece burjuvazinin
268 Dursun Karatafl

de her türlü deste¤ini alarak “yeniden” siyasi arenaya ç›ka-


bilir ve devrim tasfiyecili¤i görevlerini tamamlayabilirlerdi.
TKP’liler bu ifli baflaramam›flt› ama onlar baflarmal›yd›.
Devrimci geliflme, burjuvaziden sola kadar herkesi ye-
niden saflaflt›r›yor ve önüne ç›kan her türlü engeli aflarak
hedefine yaklafl›yor. Burjuvazinin hemen tüm katmanlar›
ve emperyalistler, ekonomik ve siyasi açmazlardan, krizin
sürekli derinleflmesinden ve istikrars›zl›ktan yak›n›p istikrar
istiyor, bu malum sol da “istikrar” istiyordu. ‹stikrar› bozan
hemen her fleye karfl›d›rlar. Burjuvazi kadar vatanseverdi-
ler! Ülkenin ekonomisini ve ç›karlar›n› düflünüyordular.
Bütçenin büyük bir kesiminin savafla harcand›¤›ndan söz
ediyor ve savafl›n durmas›n› istiyorlard›. ‹ktidara yönelen
devrimci hareketin yok olmas›n› istiyorlard›. Karfl› devrim-
ci fliddet devrimci fliddeti do¤uruyor, s›n›f çat›flmalar›n›
keskinlefltiriyor ve yönetenler art›k yönetemiyor, kitleler
eskisi gibi yönetilmek istemiyor. ‹flte bu koflullarda oligar-
flinin deste¤iyle “yeniden” diyerek ortaya ç›k›yor; devrimci
eylemlili¤i, devrimci kitlesel hareketi “terörizm”, “provo-
kasyon”, “komplo”, “d›fl güçlerin hareketi” olarak niteleye-
rek burjuvaziyle birlefliyor ve devrimci hareketin önüne di-
kiliyorlard›. K›saca, tasfiyecilik tüm silahlar›n› kuflanm›fl
devrimci hareketin h›z›n› kesmek istiyor. Devrimci hareket,
iktidara her yönden darbeler vurarak iktidar› felç edip tes-
lim almak ve iktidar olmak isterken, onlar “istikrar”, “bar›fl”
politikalar›yla devrimci savafl›n geliflmesini durdurmak isti-
yor.
Kim nerede, hangi safta, ne yapmak istiyor sorusunun
cevab›, devrim isteyip istememektedir. Devrim için, karfl›-
devrim cephesini vurarak çökertmek ve devrimci iktidar›
isteyip istememekle özdefltir. Tasfiyeciler devrim istemiyor.
Emperyalistlerin ve iflbirlikçi tekellerin egemenliklerini yi-
tirdi¤i, ezilen halk›n egemen oldu¤u ba¤›ms›z, demokratik
ve sosyalist bir ülkeyi istemiyorlar. Emperyalistler ve tekel-
ler olmadan yaflayamayacaklar›n› düflünüyorlar. Bu ne-
denle emperyalistlerin ve tekellerin egemenliklerini sürdür-
Seçme Yaz›lar 269

dü¤ü “uygar” ve “ça¤dafl” dedikleri emperyalist ülkelerde-


ki kadar “insan haklar›n›n ve demokrasinin” oldu¤u kapi-
talist bir düzeni, sol söylemlerle kitlelere benimsetmek isti-
yorlar.
Bu teoriler iflçi s›n›f›n›n, emekçi halklar›n, sosyalistlerin
düflünceleri de¤il, “öngörülü” burjuvazinin tezleridir. Türki-
ye burjuvazisi de art›k ak›llan›yor! Bugün TÜS‹AD ve he-
men bütün sermaye kesimleri ülkede insan haklar›, ulusal
kimliklerin ifade edilmesi, iflkence ve bask›n›n hafifletilme-
si, ezilen kesimlerin yaflam koflullar›n›n k›smen de olsa dü-
zeltilmemesi durumunda, bir TESEV üyesinin belirtti¤i gibi
bir gün gecekondularda yaflayanlar›n kap›lar›na dayan›p
g›rtlaklar›n› keseceklerini görüyorlar. Önlem almazlarsa
g›rtlaklar›n›n kesilece¤ini kendilerine ilk ö¤ütleyen baflta
ABD olmak üzere tüm emperyalistlerdir. Ama Osmanl› ge-
lene¤inden henüz kopamam›fl, geri, çarp›k geliflmifl iflbir-
likçi tekelci burjuvazi yeterince uzak görüfllü de¤ildi. An-
cak, devrimci halk savafl›n›n bütün ülkede geliflip DHKC
savaflç›lar› ikiz kulelere girip “HALKIN ADALET‹ HESAP
SORMAYA GELD‹” dedi¤inde ellerini kald›r›p hesap verdik-
lerinde, sadece bask› ve terörle g›rtlaklar›n›n kesilmesini
önleyemeyeceklerini daha iyi anlad›lar, daha “ak›ll›” dü-
flünmeye bafllad›lar.
TÜS‹AD’›n, emperyalistlerin, eski-yeni M‹T ajanlar›n›n,
birçok emperyalist demokrasi hayranlar›n›n ve de baz›
“sol” kesimlerin ittifak halinde “bar›fl”, “insan haklar›”,
“provokasyon” ve “komplo” teorilerini savunmas› oldukça
çarp›c›d›r. Emperyalistler ve TÜS‹AD y›k›lmaya bafllayan
düzenlerini kurtarmak için kitlelerin devrimci potansiyelini
geriletip, yok ederek devrimi engellemek istemektedir.
Emperyalistlerin ve tekellerin devrimi engelleme projele-
riyle, kendine sol diyenlerin program ve taktikleri çak›fla-
maz. Bunlar›n çak›flt›¤› noktada sol, sol olmaktan ç›kar ve
burjuvazinin tasfiyecilik rolünü üstlenir. Geri ve çarp›k bur-
juvazi, kendi özgücüne dayanarak devrimci hareketi bütün
bask›lara karfl›n tasfiye edememifltir. ‹flte bu koflullarda
270 Dursun Karatafl

tasfiyeci sol ortaya ç›km›fl ve oligarflinin her konuda deste-


¤ini alarak görevini tamamlamak istemektedir.
Bugün moral üstünlük ve inisiyatif oligarflinin de¤il,
devrimcilerin elindedir. Oligarfli, her gün biraz daha çök-
mekte ve sonunu görmektedir. Burjuva partilerinden en
çok güvendikleri polise kadar bütün kurumlar istikrar›n› ve
dengesini yitirmifl, birbiriyle k›yas›ya çat›fl›yor olup, güçsüz
ve moralsizdir. Emperyalistler ve oligarflinin tüm çabalar›-
na ra¤men, bir hükümet kurmaktan bile acizdirler. Oligar-
flinin yeni hükümetler kurmas›, yeniden seçimlere gitmesi
devrimcilerin de¤il, egemen güçlerin sorunudur. Devrimci-
ler burjuvazinin krizini atlatmas›, halk kitlelerine daha
programl› bask›lar yapabilmesi için tekellerin istikrar›n› sa-
vunma görevini üstlenemez. Bu görevi üstlenenler, istikra-
r›n bozulmas›ndan burjuvaziden önce telafla kap›lanlar,
halk›n de¤il, tekellerin ç›karlar›n› savunur. Burjuvazinin da-
ha çok güçsüzleflmesini, iktidar krizinin derinleflerek halk
kitleleriyle çeliflkilerinin uzlaflmaz hale gelmesini isteme-
yenler, devrimci hareketin geliflip güçlenmesini de istemez.
Devrimin güçlenmesini istemeyenler, devrimci harekete
yönelen oligarflinin her türlü bask›, operasyon, katletme,
kaybetme, aç›k infaz tutumlar› karfl›s›nda sessiz ve ilgisiz-
dir. Oligarfli devrimcilere sald›rd›¤› zaman onlar da sald›r›r.
Oligarfli DHKP-C ad›na yasak koyarak anti-propaganda
kampanyas› açt›¤›nda onlar da ayn›s›n› yaparlar. Tüm bur-
juva medyas› DHKP-C ismini yasaklar, onlar da yasaklar-
lar. Bu yan›yla sosyalist anlay›fl› bir yana b›rak›rsak, burju-
va demokrat anlamda dahi insan haklar›n› ve hukuku sa-
vunmad›klar›n› çok aç›k görüyoruz. Devrimci hareketi tas-
fiye etmek istediklerinden faflizmin katliam politikalar›na
sessizlikleriyle, “terör” ve “komplo” teorileriyle onay ver-
mektedirler. Devrimci hareket darbe yedikçe sevinirler. Bir
yandan terör ve komplo düflünceleriyle oligarfliye “biz on-
lardan de¤iliz, biz onlara karfl›y›z” mesaj›n› verirken, bir
yandan da devrimci hareketin tasfiye olaca¤›n› düflünerek,
insan haklar› temelinde bile iktidar› protesto etmeyerek
Seçme Yaz›lar 271

gerçek niyetlerini sergilerler. Herkese, solculuk, sosyalist-


lik, hatta demokratl›k iddias›nda olan bu grup ve ekiplerin
katliamlar, bask›lar karfl›s›ndaki tutumlar›n› incelemelerini
öneririz. ‹ncelendi¤inde görülecektir ki, özellikle de hareke-
timize yönelen her türlü bask› ve terör karfl›s›nda ya sessiz
kalm›fllar, ya da adet yerini bulsun diyerek bir iki sat›rl›k bir
aç›klamayla yetinmifllerdir. Bazen de burjuvaziyle birlikte
devrimcileri k›nam›fl ve devrimci eylemlerin arkas›nda “ka-
ranl›k güçler” aram›fllard›r.
Emperyalistlerle ve iflbirlikçi tekellerle birlikte yaflamak
isteyen, halk›m›za emperyalistlerin ve TÜS‹AD’›n lütfetti¤i
kadar insan ve ulusal haklar› öngörenler, söylemleri ne
olursa olsun emekçi halklar›n de¤il, burjuvazinin ç›karlar›-
n› savunuyor olup burjuvazi ad›na devrimci hareketi tasfi-
ye etmeye yönelmifl demektir. Ama art›k çok geç. Burju-
vazi ad›na TKP tasfiye görevini baflaramad›. fiimdiki türev-
leri de devrimci hareketin büyük geliflimini, zaferini engel-
leyemeyecek ve devrim f›rt›nas› tasfiyecili¤i tasfiye ederek
yoluna devam edecektir. Halklar›m›z, emperyalistler ve te-
kellerle birlikte yaflama fleklinde ortaya ç›kan ve sol ad›na
kendisine yutturulmak istenen, yeni bir kapitalist düzeni ve
yaflam› reddedecektir.
Emperyalizm ve oligarfli her fleyiyle ülkemizde var ol-
dukça, faflist yönetim ve kapitalist sistem devam ettikçe
halklar›n egemen güçlerle bar›fl› sa¤lanamaz. Bugün, sol-
daki bütün birlikler, ittifaklar, eylem ve güç birlikleri emper-
yalizm ve oligarfliyi hedef alarak halk›n devrimci iktidar›n›
kurma temelinde flekillenmek zorundad›r. Halk›n devrimci
iktidar›n› kurmay› ve faflizmi y›kmay› hedeflemeyen hiçbir
birli¤in ve ittifak›n yaflam flans› yoktur. Bugün oligarflinin
içine düfltü¤ü büyük açmazlar ve devrimci geliflmenin gel-
di¤i seviye, iktidara daha büyük darbeler vurarak ve halk
kitlelerine güven vermek ve daha büyük geliflmeler sa¤la-
yarak devrimci cephenin ad›mlar›n› atmak, devrimden ya-
na olan herkesin görevidir.
272 Dursun Karatafl

Demokratik
Muhalefeti
Birlefltir meliyiz

Yay›nland›¤› yer:
Zafer Yolunda KURTULUfi
Say›: 32 / Tarih: 17 fi
fiuubat 1996

aflizm, halk›n devrimci demokratik ve sosyalist

F mücadelesi karfl›s›nda, kendi aras›ndaki ayr›l›k-


lar› geri plana itip birleflerek her türlü zulmü uy-
gulayabilmekte ve bunu da tek merkezden yönetmekte-
dir. Oligarfli, bu zulmü uygularken kendi aralar›nda ve
emperyalistlerle olan birçok çeliflkileri yok olmamakta-
d›r. Buna ra¤men, devrimci halk hareketinin geliflmesi
karfl›s›ndaki tutumlar› esas olarak s›n›fsal ç›karlar›n› ko-
ruma temelinde flekillenmektedir.
Bugün faflist devletin ekonomik, siyasi, askeri hemen
bütün kurumlar› kendi aralar›nda çok yo¤un bir çat›flma-
y› yaflamakla birlikte, TÜS‹AD’dan burjuva partilerine,
orduya, polise, televizyonlar ve bas›na kadar hemen
hepsi devrimci halk hareketi karfl›s›nda birleflip tüm güç-
leriyle sald›rmaktad›r. Devrimciler, egemen güçler ara-
s›ndaki her tür çeliflkiyi halk güçlerinin lehine de¤erlen-
dirmelidir. Bu aç›kt›r. Ama, devrimci halk hareketinin
geliflmesi, devrimci muhalefet ve iktidara giden yolda
egemen güçler aras›ndaki çeliflkiler asla esas al›narak
strateji oluflturulmaz. Bu çeliflkilere dayanarak strateji
Seçme Yaz›lar 273

oluflturanlar, devrimci halk mücadelesini burjuvazinin


yasal s›n›rlar›na hapsederek, mevcut düzen sistemini
y›kma yerine düzeni ›slah etmeyi amaçlar. Bu anlay›flla-
r›n muhalefetinin niteli¤i sadece tepki ve protestodur.
Halk kitlelerinin devrimci demokratik muhalefetini ileri-
ye tafl›yarak, faflizmin bask›, zulüm ve sömürü politika-
lar› önüne set oluflturmak, hak ve özgürlükler mücadele-
sini gelifltirmek ve bu mücadeleyi iktidar mücadelesinin
bir parças› haline getirmek düflüncesine sahip de¤iller-
dir.
Türkiye solunda adeta gelenek haline gelmifl, mutla-
ka sorgulanmas› gereken birçok olumsuz anlay›fl var.
Egemen güçler her gün birbirleriyle kavga ederek, halk
muhalefetine karfl› birleflip egemenliklerini koruma yete-
ne¤ini göstermektedir. Kapitalizmi tarihe gömmek için
yola ç›kt›¤›n› iddia eden solun, hâkim güçlerin düzene
karfl› hemen herkesi hedef alan merkezi sald›r›lar› karfl›-
s›nda birleflerek, çok çeflitli düzeylerde ve biçimlerde sa-
vunma ve sald›r› içeren program ve taktiklerini olufltura-
mamas› kolayca ve genel geçer tespitlerle aç›klanamaz.
Burjuvaziyi yenmek ve iflçi s›n›f›n›n iktidar›n› kurmak
üzere yola ç›km›fl solun, en az›ndan birlefliflik demokratik
halk muhalefetini örgütleyememesi; gerili¤in, grupçulu-
¤un, iktidar iddias› olmamas›n›n ifadesidir. Kendine, oli-
garflinin destekledi¤i burjuva muhalefeti içinde yer ara-
yan ve tepkilerini buna uygun düzenleyen, devrimci ha-
reketlerin karfl›s›nda tasfiyeci olarak yer alanlar›n gelifli-
mi oldukça dikkat çekicidir.
Birlik, bloklaflma, cephe sözlerini s›kça duyuruyoruz.
Hedef ne, kim için sorular›na hala doyurucu cevaplar ve-
rilmedi¤inden bu birlik ve bloklaflmalar mücadele politi-
kalar› önünde barikat oluflturmak ve faflizmi y›kmak için
de¤il, s›n›rl› reformlar› hedefleyerek art›k emperyalizmin
ve TÜS‹AD’›n da eski politikalar›yla varl›klar›n› devam
ettiremeyeceklerini anlamalar›yla, burjuva demokrasisi
görüntüsü alt›nda kitlelerin devrimci potansiyelini burju-
274 Dursun Karatafl

vazinin potas›nda eritmek istemektedir.


Kürt milliyetçi hareketi, emperyalistlerin ve TÜS‹-
AD’›n kabul edebildi¤i oranda bir Kürt çözümüne anga-
je oldu¤undan, stratejik çizgisini ve taktiklerini buna gö-
re düzenlemektedir. Bu çizgide, devrimci halk muhalefe-
ti k›s›rlaflt›r›larak, devrim yerine, burjuva demokrasisi,
uluslar›n kaderlerini özgürce tayin etmeleri ve halklar›n
kardeflçe yaflamas› yerine kapitalist sistem içinde ve de
emperyalistlerin denetiminde sadece k›smi kültürel hak-
lar vard›r. Emperyalizmin ve kapitalizmin hâkimiyetinin
sürdü¤ü koflullarda ne uluslar›n özgürleflmesi, ne de
halklar›n kardeflçe bir arada yaflamas›ndan söz edile-
mez. Emperyalistlerin ve TÜS‹AD’›n bütün çözümleri, in-
san haklar› savunuculu¤u ve demokrasi söylemleri sah-
tedir.
Halk›n ve mücadelenin sorunlar›n› çözecek olan, fa-
flist iktidar› çok yönlü ve çok çeflitli biçimlerde geliflerek
halk muhalefetiyle s›k›flt›racak, giderek kuflat›p teslim
alacak olan devrimci halk muhalefetidir. Devrimci halk
muhalefetini ülke genelinde örgütleyip gelifltiremezsek,
burjuvazi çok boyutlu bir krizi yaflamas›na ra¤men mu-
halefeti parçalayarak, darbeler vurarak, etkisizlefltirip ik-
tidar›n› yaflatmaya devam edecektir.
Günümüzde birçok sendikac›, demokratik kitle örgüt-
lerinin yöneticileri, tek tek ilerici ve demokrat kifliler, hat-
ta yasal sol partiler neredeyse hemen herkes kitlelerin
daha yo¤un ve güçlü mücadelesinden söz etmekte, bu
do¤rultuda ça¤r›lar yapmakta ama sonuç istendi¤i gibi
olmamaktad›r. Sol gazete ve dergilerde eksik olmayan
flu veya bu olaya tepki gösterilmesini isteyen ça¤r›lar hiç
eksik olmamas›na karfl›n, ne yaz›k ki bu ça¤r›lara ra¤bet
edenler fazla olmamaktad›r. Neden? Öyle ki, faflizmin
pervas›zca herkesin gözünün içine baka baka infaz yap›-
yor. ‹flkencenin, vahfletin alas›n› uyguluyor. Tepkiler bir
kaç aç›klama veya fazla etkili olmayan s›n›rl› birkaç kit-
le hareketinden öteye gitmiyor. Oligarfli, infazlara, kay-
Seçme Yaz›lar 275

betmelere, köy boflaltmalara devam ediyor. Zam, zulüm,


sömürü boyutlar› ise, korkunç denebilecek durumdad›r.
‹nsanlar yoksulluktan intihar ediyor, çöplüklerde besle-
nebildiklerinde flükrediyor... Sendikalar, demokratik ör-
gütler, partiler herkes ya susuyor, ya da sadece herkesin
gördü¤ü bu durumu yeniden ve yeniden yaz›yor.
‹flte Kürdistan’daki üç bine yak›n köyden sonra Sivas
köyleri de boflalt›lmaya baflland›. Sivas’ta henüz çok cid-
di boyutlarda düflman› rahats›z edecek devrimci bir ge-
liflme de yoktur, ama buna ra¤men halka sald›rma tak-
ti¤ini benimsemifl ve köyleri boflaltmaya bafllam›flt›r.
Merkezi kararlar alan ve halka karfl› sald›r›y› kurmayca
yöneten, planlayan düflman, geliflen devrimci mücadele-
yi görüyor ve önceden bu geliflmeyi bo¤mak istiyor.
Düflman yaflad›klar›ndan dersler ç›kart›yor. Sol ise, ya-
flananlar ortadayken denebilir ki; hiçbir ders ç›kartma-
dan bildik, tan›d›k eski tarz›n› sürdürmeye devam ediyor.
Birkaç bas›n aç›klamas›, bir kaç c›l›z farkl› tepki veya
flimdilerde moda olan Avrupa ‹nsan Haklar› Komisyon-
lar›na flikâyet etmekten baflka da bir tepki ortaya koy-
muyor. Sivas’›n ilerici–demokrat köylerini boflaltmay›
hedefleyen iktidar bu c›l›z protestolar› hesap edip, göze
alarak bask›lara bafllam›flt›r. Devletin faflist niteli¤ini,
sald›r›n›n merkezili¤ini ve oligarflinin bütün kesimlerinin
bu sald›r›da birlefltiklerini görmeyenler, özel timi veya bir
burjuva partisini veya hükümeti flikâyet ederek, protes-
to ederek sorunu çözeceklerini san›yor. Faflizmi kavra-
yamayanlar, faflizmi y›kmay› da amaçlayamaz. Bu kafa
yap›s› özel timi flikâyet eder. Hükümet, “Özel Timi geri
çektim” der ve ordu, jandarma sald›r› program›n› uygu-
lamaya devam eder. Bu kafa yap›s› bir gün özel timi,
baflka bir zaman bir burjuva partisini, baflka bir gün ege-
men güçlerin tek tek kurumlar›n› veya kiflilerini hedefler
ama asla devletin suçlu oldu¤unu ve y›k›lmas› gerekti¤i-
ni hayk›ramaz. Bunu yapt›¤› zaman düflünce sisteminin
ve düzene karfl› mücadele biçimlerinin de¤iflmesi gere-
276 Dursun Karatafl

kir. Devrimciler, reformcu talepler için de mücadele


ederler ama bunlar için mücadele devrimci mücadelenin
esas› de¤il, sadece birer arac›d›r. Türkiye solunda refor-
mizm ve burjuva düflünceleri, sol maskesi alt›nda öylesi-
ne utanmazca ve herkesi aptal ve sersem yerine koya-
rak sürdürülmektedir ki; Terörle Mücadele fiubesi’nin,
MiT’in kapat›lmas› gibi güncel demokratik mücadelede
ancak sözü edilebilecek talepler parti programlar›na
konmakta; bu ve benzer taleplerle kitlelere sol olduklar›-
n› göstererek, kitlelere kurtulufl vaad etmektedirler. An-
lay›fl bu olunca faflizmin ifli oldukça kolaylafl›yor. Bir
burjuva partisi art›k fonksiyonsuz hale gelince, burjuva-
zi ad›na baflkas› lanse edilir. Bir kurum iktidar›n ifline ya-
ram›yorsa kapat›l›r, yenisi kurulur. ‹flte devleti hedefle-
meyen reformistler, böylece burjuvazinin çizdi¤i s›n›rlar
içerisinde dönüp durur ve halk kitlelerini de kendileriyle
birlikte bu oyuna alet eder. Bu oyun, oligarflinin bask› ve
terör yan›nda demokrasicilik oyununu kullanarak, halk›
demokrasi vaadiyle aldatma oyunudur; flimdilerde bu
oyunun bafl›n› emperyalizm ve TÜS‹AD çekmektedir.
Devrimci savafl illegal, legal, silahl›, demokratik ve
ideolojik boyutlar›yla her alanda mücadelenin her türlü
biçimiyle sürdürülmek zorundad›r. Devrimci mücadele-
nin geliflememesi veya gelifltirilmemesi milliyetçili¤in,
reformizmin ve de her türlü sapk›n ak›m›n boy verip ge-
liflmesinin önünün aç›lmas› demektir. Emperyalizm ve
oligarflinin, temel olarak devleti y›kmay› hedefleyen dev-
rimci güçlere karfl› sald›r› ve imha operasyonlar›na de-
vam etmesi, düzen içi mücadeleyi savunanlar›n ise önü-
nü açmas› devletin bekas› içindir. Devrimci mücadele,
devrimci cephe perspektifiyle, birleflik mücadeleyi haya-
ta geçirmek için süratle yol almaz ve somut sonuçlar ya-
ratamazsa oligarfli; emperyalizmin, TÜS‹AD’›n ve de re-
formistlerin düzen içi çözümleriyle halk kitlelerinin dev-
rimci potansiyelini bir süre daha kendi ç›karlar› için kul-
lanacak demektir. Devrimi gelifltirmenin, oligarflinin içe-
Seçme Yaz›lar 277

risine düfltü¤ü krizi devrime dönüfltürmenin temel yolu,


devrimci cepheyi legal, illegal, silahl›-silahs›z her türlü
mücadele biçimiyle gelifltirmek ve düflmana darbeler
vurmakt›r. Kuflkusuz devrimci cephe kurulunca her fle-
yin güllük gülistanl›k olaca¤›n› kimse iddia etmiyor ama
gerçekten mücadele eden, oligarflinin karfl›s›na silahl› si-
lahs›z her türlü mücadele biçimiyle kitleleri ç›kartan ve
ad›m ad›m hedefine yürüyen devrimci bir cephe; müca-
delenin her alan›nda çok çeflitli biçimlerde, onlarla hatta
yüzlerle ifade edilebilecek örgütler oluflturmakla müm-
kündür. Bu örgütlerin ifllevleri çok s›n›rl› veya çok boyut-
lu olabilir. Ama, ortak hedefleri mevcut düzen olmak zo-
rundad›r. Düzenin ezdi¤i, sömürdü¤ü, zulmetti¤i, yaflam
hakk› tan›mad›¤› bütün s›n›f ve tabakalar, milliyetler ve
mezhepler temelindeki bütün topluluklar, emperyalizme
ve faflizme karfl› temelde birleflerek, iktidar›n zulüm po-
litikalar› karfl›s›nda büyük bir güç oluflturabilir. Nas›l so-
rusunun cevab›, öncelikle faflizmin zulmü ve sömürüsü
karfl›s›nda neden birleflemiyoruz, tepkilerimizi, protesto-
lar›m›z› neden ortak hale getirip daha büyük bir güçle ik-
tidar›n karfl›s›na ç›km›yoruz, sorusuna do¤ru ve samimi
cevaplar verdi¤imizde olacakt›r.
Bugün, devrimci demokrat, ilerici bütün demokratik
kurulufllar, sendikalar, odalar, çok çeflitli meslek kuru-
lufllar›, yasal sol partiler, insan haklar› kurulufllar›, dev-
rimci yay›nlar, hemen bütün sol kesimler faflizmin zulüm
ve sömürü politikalar›na karfl› oldu¤una, bu politikalara
karfl› savafl›lmas› gerekti¤ine inand›¤›na göre; sorun na-
s›l savafl›laca¤› ve bu savafl›n daha örgütlü nas›l sürdü-
rülece¤indedir. Kimse herhangi bir demokratik kuruluflu,
grubu veya kiflileri yapamayaca¤›, kald›ramayaca¤› ey-
lemlere zorlayamaz. Bir demokratik kurulufl düzen s›n›r-
lar› içerisindeki mücadeleyi aflmak istemeyebilir. Anlafl›-
labilir. Bu s›n›rlar içerisinde dahi devrimci demokratik
güçlerin birlikteli¤i, sorunlar›n tart›fl›lmas›, çözümler bu-
lunmas›, tepkilerin nas›l gösterilece¤i, haklar›n nas›l al›-
278 Dursun Karatafl

naca¤› v.b konular›n›n tart›fl›ld›¤› zeminlerin yarat›lmas›


çok zor de¤ildir. Çabalar›m›z›, düflüncelerimizi, düflman
karfl›s›na daha güçlü ç›kmak ve oligarfliyi yaflad›¤› bu
derin krizden ç›kamaz hale getirmek için yo¤unlaflt›r›r-
sak çözülmeyecek hiçbir sorun olamaz. Sorun gerçekten
isteyip istememektedir. Bugün ezilen bütün s›n›f ve taba-
kalar, bütün halk, halk›n birleflik eylemine, merkezi dev-
rimci-demokrat muhalefetine her zamankinden daha
çok susam›fl ve beklenti içerisindedir. Bu susam›fll›¤›, bu
beklentiyi giderememek, halk güçlerini belirli oranda
burjuvazinin manevra alan›na terk etmek, daha büyük
ve güçlü halk muhalefetinin ortaya ç›kmas›na engel ol-
mak ve düzenin uzun bir süre daha yaflamas›n› sa¤la-
mak demektir.
Bölgelerde, alanlarda devrimci yap›lar›n taban›nda
birlikte mücadele özlemi oldukça güçlüdür. Bu birlikteli-
¤in baflar›ld›¤› yerlerde daha büyük bir coflku yaflan›r-
ken, halk kitlelerinin de devrimcilere olan güveni art-
makta ve düflman bu birlikteli¤i da¤›tmak için çeflitli sal-
d›r› taktiklerine baflvurmaktad›r. Birçok siyasi yo¤unluk,
tabandaki olumlu yaklafl›mlara ra¤men, bu birliklerden
›srarla kaçmakta ve nedenlerini de aç›klayamamaktad›r.
‹nfazlar, kay›plar, gençlik eylemleri vb. birçok eyleme
kat›lmayanlar›n neden kat›lmad›klar› meçhuldür. “Kat›-
l›rsak peflinize tak›l›r›z, sizin inisiyatifinizi kabul etmifl
oluruz” gibi düflünceler çocukça olup devrimi ve halk
kitlelerinin mücadelesini düflünmemenin sonucudur. Ke-
za birileri, katliamlar yaflan›rken, devrimcilerin cenazesi-
ne dahi kat›lmazken, büyük laflar edip hiçbir fley yapma-
y›p oligarfliye farkl› mesajlar verenler, devrimci oldukla-
r›n› iddia etmeye devam edeceklerse, tav›rlar›n› mutlaka
yeniden gözden geçirmek zorundad›rlar. Birlik önünde
engel olmak, oligarflinin politikalar› karfl›s›na halk güçle-
rinin birlikte mücadelesini hedefleyen politikalarla ç›k-
mamak, do¤rudan düflman›n ifline yarayan tutumlard›r.
Siyasi yap›lar, kifliler, gruplar, demokratik örgütler bir
Seçme Yaz›lar 279

araya gelip, tart›flarak, de¤iflik tart›flma platformlar›


oluflturulabilir, kiminle, neyi, nas›l yapabiliriz sorular›na
cevap verebilir. Oligarflinin hemen her kesimi devrimci-
lere ve halka karfl› birlikte bir savafl sürdürürken; dev-
rimcilerin s›n›rl› düzeyde de olsa oligarflinin karfl›s›na bir-
likte ç›kamamas›, oligarfliden daha geri bir kültürü tafl›-
d›klar›n› gösterir.
Halk›n mücadelesini burjuvaziye ihale etmeyeceksek,
emperyalizm ve TÜS‹AD’dan halka özgürlük bahfletme-
sini beklemeyeceksek; mücadelenin her alan›nda birlik-
te mücadelenin platformlar›n› yaratmak için çal›flmal›-
y›z. Halk›n yaflad›¤› her yer mücadele alan›d›r. Bugün
sendikalar, demokratik örgütler, memurlar, gecekondu
halk›, gençlik, meslek gruplar›, yoksul köylüler, milliyet-
ler ve çeflitli inanç topluluklar›, iflsizler, hemen tüm halk
kesimlerinin demokratik mücadelesinin örgütlenmesi ve
bu mücadelenin tek merkezden yönlendirilmesi, müca-
delenin can al›c› bir sorunu haline gelmifltir. Bu mücade-
le, ne burjuva meclisine devredilebilir, ne de bir kaç ba-
s›n aç›klamas› ve protesto tepkileriyle s›n›rland›r›labilir.
Tüm halk güçlerinin demokratik muhalefet potansiyelini
a盤a ç›kartacak bu potansiyel gücü birlefltirecek, örgüt-
leyecek ve eyleme dönüfltürecek örgütlenmelere ihtiya-
c›m›z vard›r. Bu örgütlenme aç›k, meflru bir zeminde
yükselmelidir. Emperyalizme ve faflizme karfl› olan, dev-
rim zeminlerinde mücadele eden DEMOKRAT‹K MUHA -
LEFET MECL‹S‹ veya DEMOKRAT‹K MUHALEFET
CEPHES‹ oluflturulmal›d›r. Bu meclis veya cephe, bafl-
lang›çta demokratik örgütlerin, sendikalar›n, meslek
gruplar›n›n, belirli grup ve kiflilerin çeflitli temsilcilerin-
den oluflan, ülke genelini kapsayan temsilcilerin bir ara-
ya gelmesiyle; böyle bir platformun nas›l oluflturulaca¤›,
nas›l çal›flaca¤›, kimlerin kat›laca¤›n›n tart›flmalar›n›n
yap›ld›¤› ve sonuçland›¤› bir hat üzerinde yürüyebilir.
Kuflkusuz bu tür bir örgütlenmenin birçok ayr›nt›lar› ç›-
kacakt›r. Bu ayr›nt›lar› çözmek, platformun görevi olma-
280 Dursun Karatafl

l›d›r. Bu platform, ad›na lay›k bir flekilde çal›fl›r ve mis-


yonunu yeterince kavrarsa, halk kitlelerinin demokratik
muhalefeti, bask› ve zulme karfl› durmak boyutuyla, hak
arama yan›yla k›sa sürede geliflecek ve ülke sath›na ya-
y›lacakt›r. Bu tür platformlara kat›lmak istemeyenler, ne-
den kat›lmad›klar›n›, susanlar neden sustuklar›n› mutla-
ka aç›klamak zorundad›r. Kendilerinin baflka do¤rular›
varsa bu do¤rular›n› bize kabul ettirmek için çal›flmal›-
d›rlar. Susmak, birlikten kaçmak, kendine güvensizliktir,
devrimden kaçmakt›r. Bu meclis, alan ve bölgelerde
yükselen birlikteliklerin ve mücadelenin daha yüksek bir
biçimi olacak, gerekti¤inde yüzlerce demokratik örgüt
veya grubun bir araya gelmesiyle kendi meflrulu¤unu
dayatarak halk›n demokratik muhalefetinin birli¤i sa¤la-
nacakt›r. Bu meclis her türlü sorunun tart›fl›ld›¤›, halk
için kararlar›n al›nd›¤› ve uyguland›¤›, halk›n nabz›n›n at-
t›¤› bir zemin olacakt›r.
Seçme Yaz›lar 281

Emper yalistlerin
ve TÜS‹AD’›n
Hükümeti Kur uldu

Yay›nland›¤› yer:
Zafer Yolunda KURTULUfi
Say›: 35 / Tarih: 9 Mar t 1 9 9 6

ylarca süren hükümet krizi nihayet emperya-

A listlerin ve iflbirlikçi tekellerin zaferiyle sonuç-


land›. Ancak bu hükümet, egemen güçlerin
politikalar›n› gerekti¤i gibi uygulayabilecek güçte olma-
y›p, çok büyük açmazlar› ve çeliflkileri tafl›maktad›r. Se-
çimlerden güçsüz olarak ç›kan burjuva partileri, halk kit-
lelerinin büyük deste¤ine dayanm›yor. Oligarflinin kendi
aras›ndaki çeliflkileri çok ileri boyutlara t›rmanm›fl ve bu
çeliflkiler bütün kepazeli¤iyle, ahlaks›zl›¤›yla halk kitlele-
ri nezdinde a盤a ç›km›fl ve k›smen var olan inand›r›c›-
l›klar›n› da yitirmelerini beraberinde getirmifltir. Öyle ki
sokaktaki insan art›k burjuva parti sözcülerinin, millet-
vekillerinin hiçbir dedi¤ine inanmamak gerekti¤inin bi-
lincine büyük ölçüde varm›flt›r. Halk kitleleri, özellikle de
Sabanc›lar›n cezaland›r›lmas›ndan sonra hükümetle ser-
maye aras›ndaki iliflkiyi, hükümetler kurup y›kmaktaki
yetene¤ini ve gücünü çok daha iyi görmüfltür. Kitleler
seçimden seçime düzen partilerine verilen oylar›n fazla
anlaml› olmad›¤›n›, seçim meydanlar›nda verilen sözle-
rin bir anda reddedildi¤ini ve sonuçta partilerin tekellerin
282 Dursun Karatafl

iste¤ine göre flekillendi¤ini, onlar›n uygun gördü¤ü eko-


nomik ve siyasi kararlar› ald›klar›n›, buna uygun hükü-
metler kurduklar›n› görmüfltür. Refah Partisi, emperya-
lizme ve kapitalizme karfl› olmayan düzen içi bir parti ol-
mas›na karfl›n; emperyalistler ve iflbirlikçi tekeller, Re-
fah’›n al›fl›lagelmeyen davran›fl biçimleriyle ve gelenek-
sel düzen güçlerini ürkütmemek için Refah’›n içinde bu-
lundu¤u bir hükümetin oluflumunu aleni bir flekilde en-
gellemifllerdir.
Engelleyenler art›k herkesin bildi¤i gibi Sabanc› gibi-
leri, ordu vb. güçlerdir. Refah’›n olas› iktidar›nda düzeni
büyük ölçüde rahats›z edecek geliflmeler ortaya ç›kmaz-
d›. Ama hemen her yönden yo¤un çeliflkiler yaflayan hâ-
kim güçler, bu çeliflkilere Refah kaynakl› yeni çeliflkile-
rin eklenmesini istemediler. Refah’la TÜS‹AD ve Ordu
aras›ndaki iktidar savafl›, bu yeni çeliflkileri istememenin
sonucu ortaya ç›kt› ve flimdilik Refah’›n iktidar yolu üze-
rine set oluflturuldu. Ama bu set güçlü olmay›p darbeler
karfl›s›nda oldukça zay›ft›r. Binbir türlü çeliflkiyle karfl›
karfl›ya olan iflbirlikçi tekeller, onlar›n ordusu ve di¤er
burjuva partileri, etkili bir burjuva muhalefetini bile gö-
¤üsleyebilecek durumda de¤ildir. Refah flimdilik iktidar
olma hayalini geri plana itmifl ve bugün hükümeti kuran-
lar›n mevcut çeliflkiler içerisinde zay›flamas›yla iktidar
olaca¤› günleri hayal etmektedir. Refah Partisi, açmaz-
larla dolu, adeta b›çak s›rt›nda yürümeye çal›flacak olan
ANAYOL hükümetini muhtemel ki, birçok yönden s›k›fl-
t›racak ve bu süreçten daha güçlü ç›kmaya çal›flacakt›r.
Keza, oligarflinin baflka bir partisi CHP, seçimlerden bü-
yük yenilgiyle ç›km›fl oldu¤undan yeniden güç toplamak
için daha flimdiden yeniden “sol” görünmeye çal›flarak
oy potansiyelini artt›rma arzusundad›r. Refah’tan
CHP’ye, DSP’ye uzanan burjuva muhalefeti, ezici bir üs-
tünlü¤e sahip olmayan ANAYOL’u daha büyük sorunlar-
la karfl› karfl›ya b›rakacakt›r. Ama bu burjuva muhalefe-
tinin belirli s›n›rlar› aflmayaca¤›, halk mücadelesinin ge-
Seçme Yaz›lar 283

liflti¤i koflullarda halka karfl› birlikte sald›r›ya dönüflece-


¤i kesindir. ANAYOL, tekeller ve emperyalistler taraf›n-
dan CHP, DSP dâhil, bütün partilere dayat›lm›fl ve so-
nuçta güçsüz, güdük de olsa bu proje gerçekleflmifltir.
Geçmiflte oldu¤u gibi halk mücadelesinin geliflti¤i ve
egemen güçlerin yönetme güçlü¤ü çekti¤i koflullarda,
cuntalara baflvuranlar, bugün krizi cuntalarla çözemeye-
ceklerini görmektedir. Cuntalar, bir yerde egemenlerin
güçsüzlü¤ünün sonucu ortaya ç›kar. Bugün tekellerin,
emperyalistlerin deste¤iyle geliflmesi ve demokrasicilik
oyununu sürdürerek, düzenlerinin gelece¤ini korumalar›
ç›karlar›na çok daha uygun ve gerçekçidir. Demokrasi-
cilik oyunu içerisinde her türlü hak gasp›, bask› ve zu-
lüm, ülkemizde yaflanm›fl cunta süreçlerinden çok daha
katmerli bir biçimde uygulanmakta ve bu politikalar de-
mokrasicilik oyununun sürmesi nedeniyledir ki, içte ve
d›flta birçok kesimin deste¤ini alabiliyor. Cuntalar›n ol-
du¤u koflullarda bugün sahip olduklar› deste¤i bulama-
yacaklard›r. Bugün sol, devrimci hareketlerin ve halk›n
yüz yüze kald›¤› bask›lar Cumhuriyet tarihinin hiçbir ke-
sitinde görülmedi¤i kadar boyutludur. Emperyalistler ve
onlar›n iflbirlikçileri cuntalarla halk mücadelesinin önüne
geçilemeyece¤ini kendi deneyleriyle görmüfl ve bu ne-
denle de devrimci mücadeleyi mevcut sistem içerisinde
her gün vurulan darbelerle k›s›rlaflt›rmak, geliflimini en-
gellemek ve iktidar› hedeflemeyen k›s›r bir halk müca-
delesiyle birlikte yaflamay› göze alm›fllard›r.
ANAYOL hükümeti, sistemin, rejimin selameti için
kurdurulmufl ve program olarak da sistemin devam›n›
sa¤lamak için yap›lmas› gerekenleri ilan etmifltir. Burju-
va partileri aras›ndaki çeliflkilere, söylemlere büyük
umutlar ba¤layanlar, hatta Mesut Y›lmaz’da halk›n lehi-
ne de¤iflmeler oldu¤unu keflfedenler, ne büyük yan›lg›lar
içerisinde olduklar›n› bir kez daha görecektir. Yan›lg›n›n
kayna¤›, sistemi, sistemin partilerini, tekelleri ve emper-
yalizmi yeterince tahlil edememek, anlayamamak ve bu
284 Dursun Karatafl

düzenin temsilcileri halk düflmanlar›na do¤rudan tav›r


alamamakt›r. DYP de ANAP da hiçbir zaman emperya-
listlerin ve tekellerin ç›karlar›na ayk›r› hareket edemez.
Kimi sol güçlerin emperyalizm ve tekellerin s›n›f politi-
kalar›n› görme ve buna göre tav›r belirleme yerine, kifli-
leri bunlardan soyutlayarak taktikler gelifltirmeye kalk-
mas› devrimci bir anlay›fl›n sonuçlar› olmay›p burjuva
politikac›l›¤›n›n soldaki yans›mas›d›r.
Seçim sürecinde Mesut Y›lmaz’›n TÜS‹AD paralelinde
gelifltirdi¤i “demokrasi”, “Kürt sorunun çözümü” gibi
manevralar hemen birçok kesim taraf›ndan yanl›fl de-
¤erlendirilerek Mesut Y›lmaz’›n, dolay›s›yla ANAP’›n de-
¤iflimi ve geliflimi olarak alg›land›. Sorun, ne bir geliflim
ne de de¤iflimdi. Sorun emperyalist politikalar›n uygula-
nabilirli¤inin zeminini yaratmakt›. Emperyalist çözümle-
rin koflullar›n› oluflturma çal›flmalar› baflta TÜS‹AD ol-
mak üzere yeni hükümet taraf›ndan da sürdürülecektir.
ANAYOL hükümeti bu yan›yla emperyalistlerin ve TÜS‹-
AD’›n istikrar aray›fllar›na cevap vermeye çal›flacakt›r.
Mevcut ‹stikrars›zl›k ortam›nda sorunlara çözüm aramak
daha do¤rusu tekeller için istikrar sa¤lamak imkâns›zd›r.
Hiçbir burjuva çözüm mevcut istikrars›zl›¤› aflamayacak
ve kriz derinleflmeye devam edecektir.
ANAYOL, tekellerin istikrar› için ekonomik, sosyal, si-
yasal hemen her alanda halk kitlelerine karfl› bir sald›r›
ve savafl hükümeti misyonunu oynayacakt›r. Özellefltir-
meler, her türlü sosyal hakk›n k›s›tlanmas›, yok edilme-
si, da¤larda ve flehirlerde katliamlar›n artmas›, köy bo-
flaltmalar, sürgünler, iflsizlik, cezaevlerinde yo¤un bask›-
lar, artan yoksulluk, bu hükümetin temel icraatlar› ola-
cakt›r. Sald›r›lar tüm ülkede artarak devam edecektir.
Emperyalistlerin ve egemen güçlerin art›k en büyük
korkusu devrimci geliflmenin tüm ülkeye yay›lmas› ve
faflist iktidar› yerle bir etmesidir. Bu tehlikeyi gören iflbir-
likçiler, Kürt halk potansiyelini yok etmek için Kürt so-
rununu “emperyalist çözümle” halletmeyi ve ülkenin di-
Seçme Yaz›lar 285

¤er kesimlerinde de devrimci-demokrat, düzen aleyhtar›


bütün halk kitlelerini bask›, sürgün, köy boflaltmalarla,
katliamlarla, tutsakl›klarla bitirmeyi, en az›ndan etkisiz-
lefltirmeyi arzu etmektedir. Bütün bu bask›lar› ve katli-
amlar› yaparken var olan k›smi sosyal haklar› da rafa
kald›rarak demokrasi ve insan haklar› demagojilerini
sürdüreceklerdir. Hatta Yal›m Erez, Sabanc› ve TÜS‹AD
gibi, Kürt sorununun siyasi çözümünden söz edecekler-
dir. Emperyalistlerin iste¤i do¤rultusundaki bir Kürt çö-
zümü, ANAYOL hükümetinin ortak görüflüdür. Kürt hal-
k›na Kürtçe televizyon ve de mümkün oldu¤u kadar s›-
n›rland›r›larak Kürt dilinin konuflulup yaz›lmas› v.b. dü-
flünceler bu hükümetin uygun zamanda ve biçimde gün-
deme getirebilece¤i konular olacakt›r. Devrimci dalga
bütün ülkeye yay›l›rken, oligarflinin bu mücadeleyi par-
çalamak ve güçten düflürmek için çeflitli manevralara
baflvurmamas› aptall›k olur. Emperyalistler ve tekeller
sadece katliamlarla, bask›larla iktidarlar›n› koruyamaya-
caklar›n› bilecek kadar ak›ll›d›r. Bugün iktidarlar›n›, sis-
temlerini korumak için halk mücadelesini parçalamay›
düflünen egemen güçler, bu görüflleri do¤rultusunda da
küçümsenmeyecek ad›mlar atmaktad›rlar.
Marksist-Leninistler, emperyalistlerin, tekellerin kendi
aralar›ndaki çeliflkileri do¤ru de¤erlendirerek devrimin
ç›karlar› için kullan›r. Ama bu de¤erlendirmeler emper-
yalistlere ve tekellere övgülere dönüflerek, onlar› s›n›fsal
konumlar›ndan soyutlayarak ele al›nd›¤›nda halk müca-
delesini yavafl yavafl onlar›n denetimine terk edip halk›n
iktidar mücadelesinden vazgeçmek ve onlar›n çizdi¤i s›-
n›rlar içinde kitlelere özgürlük arama anlay›fllar› yeflerir
ve teorileflir. E¤er bugün, emperyalistler ve tekeller aç›k-
ça devrimin geliflmesinden duyduklar› korkuyu ifade
edip “engelleyemezsek g›rtla¤›m›z› kesecekler...” diyor-
larsa; TÜS‹AD’dan ve emperyalistlerden çözüm bekle-
yenler, düflünmek ve taktiklerini yeniden de¤erlendir-
mek zorundad›r. Tekeller, zay›fl›klar›n›, korkular›n› hem
286 Dursun Karatafl

de oldukça yüksek sesle a盤a vurmuflken onlar›n üzeri-


ne gitmek her yönden vurmak ve iktidarlar›n› y›kmak
yerine, onlardan çözüm beklemek, onlar› çözüm platfor-
mu görmek halklar›n kardeflli¤ini, halklar›n devrimci ik-
tidar›n› reddetmektir; halklar›n kurtuluflunu devrimde
de¤il, düzen içinde görmektir.
Çok aç›k ki Koçlar, Sabanc›lar, Eczac›bafl›lar, çözüm
derken önce “terörün belini k›rmaktan” söz etmeyi ih-
mal etmiyor. Bu bilinen CIA takti¤idir. fiimdi bu politika-
y› ANAYOL hükümeti uygulayacak. E¤er, bask› ve dar-
belerle halk hareketini tehlike olmaktan ç›kard›klar› ka-
n›s›na var›rlarsa çözümlerini de uygulayacaklard›r. Tersi
durumda savafla devam edeceklerdir. Durum bu kadar
aç›kken ve hemen birçok sol kesim bu gerçe¤i görürken
burjuvazinin “sald›r, güçten düflür, yok et ve sistemi ko-
ru” takti¤i karfl›s›nda devrimci, sol güçlerin birlikte mü-
cadelesini ortaya ç›kartacak ve burjuvazinin bu taktikle-
rini bozacak, sonuç alacak, halk kitlelerinin mücadelesi-
ni gelifltirecek ortak bir takti¤i yoktur. Kürt milliyetçile-
rinden di¤er sol örgütlere kadar hemen herkes kendi
gündemini oluflturmakta ve egemenler karfl›s›na yaln›z
bafl›na ç›kmaktad›r. Bu düflman›n iflini kolaylaflt›rmakta
ve ona çok genifl manevra alan› sa¤lamaktad›r.
ANAYOL hükümetiyle birlikte hemen hemen herkes
yeni bir sald›r› dalgas›n›n gelece¤inden söz ediyor. Bafl-
ka türlüsü beklenemez. E¤er, emperyalistlerin ve TÜS‹-
AD’›n halklar lehine kararlar alabilece¤ini beklemiyor-
sak, ham hayaller peflinde de¤ilsek; kim gelirse gelsin
ANAYOL veya baflka bir hükümet, emperyalistlerin ve
tekellerin politikalar›n›n d›fl›na ç›kmayacak ve halka kar-
fl› sald›r›y› art›rarak sürdürecektir. Halk›n mücadelesi de-
vam etti¤i sürece bu kaç›n›lmazd›r. O halde, egemen
güçlerin, emperyalistlerin halka karfl› t›rmanarak süre-
cek olan ve tek merkezden yönetilen bu sald›r›lar karfl›-
s›nda devrimci-demokrat güçlerin ne yapmas› gerekti¤i
sorusu daha yüksek sesle yeniden sorulmal›d›r. “Ne
Seçme Yaz›lar 287

yapmal›y›z?” sorusunun cevab› tart›fl›lamayacak kadar


aç›kt›r. Devletin ilerici, demokrat ve düzen aleyhtar› po-
tansiyeli tafl›yan tüm halk kitlelerini hedefleyen sald›r›la-
r›n› bofla ç›kartmak, emperyalist çözümlerle halk› oyala-
man›n önüne geçmenin ve sald›r›lar› gö¤üslemenin, da-
has› karfl› sald›r›ya geçmenin temel yolu, yasal, yasad›-
fl›, hemen her zeminde sol güçlerin ve halk kitlelerinin
birlikte mücadelesinin ve bu ortak mücadelenin karar
mekanizmalar›n›n yarat›lmas› kaç›n›lmaz ve vazgeçil-
mez görevdir. Bu görevden kaçanlar, halk kitlelerini düfl-
man karfl›s›nda güçsüz b›rakmak isteyenlerdir, basit he-
saplar peflinde olanlard›r, emperyalistlerden ve tekeller-
den lütuf bekleyenlerdir, faflizmi y›kmak istemeyenlerdir.
Bu görev; susmakla, görevden kaçmakla, küçük he-
saplarla ertelenemez. Bu görev, ne yapt›¤›, nas›l iflledi¤i
hatta var olup olmad›¤› belirsiz platformlarla s›n›rlana-
maz. Bunlar gerçek birliklerden, ciddi görevlerden kaç-
man›n yollar›d›r. Bugün ülke genelinde bütün devrimci
demokrat halk güçlerini birlefltirecek ve halk›n düzen
aleyhtar› muhalefetini tek merkezden yönetecek meflru
oluflumlara ihtiyaç vard›r. Halk muhalefetinin bu meflru-
lu¤unu ve birli¤ini ne legal bir sol parti, ne Kürt milliyet-
çilerinin önerdi¤i Demokratik ‹ttifak Partisi, ne Emek ve
Bar›fl Bloku, ne de herhangi bir demokratik kurum tek
bafl›na sa¤layamaz. Bütün halk güçlerini birlefltirecek,
herkesin hak ve hukukunu koruyacak, halk›n potansiye-
lini kavga alanlar›na tafl›yacak, bütün halk güçlerini kap-
sayacak güçlü bir mevzi ancak, Demokratik Muhalefet
Meclisi veya Cephesi’nin oluflturulmas›yla mümkündür.
288 Dursun Karatafl

‹flflb
birlikçi
Tekeller ve
Tekel Solculu¤u

Yay›nland›¤› yer:
Zafer Yolunda KURTULUfi
Say›: 37 / Tarih: 23 Mar t 1 9 9 6

ürkiye sol hareketinin geçmiflinde “zinde güçler”

T diye adland›r›lan orduya güvenerek devrim yapma


anlay›fl› k›sa bir süre de olsa baz› güçler üzerinde
etkili olmufltur. Marksist-Leninist hareketin geliflmesiyle bir-
likte bu güçler giderek etkisizleflmifl ve devrimci hareketin
d›fl›na düflmüfltür. Halka güvensiz, devrime inançs›z bu
gruplar, politika ve taktik diyerek, kitle hareketlerini, ordu
içerisindeki güçleri harekete geçirmek için kullanmak iste-
mifl ama baflaramam›fllard›r. Halk ad›na devrim yapaca¤›
umut edilen bu güçlerin nas›l bir devrimi düflündükleri, -
özünde emperyalistlerin ve tekellerin politikalar›n›n d›fl›nda
hareket etmedikleri sonraki y›llarda aç›kça ortaya ç›km›flt›r.
Kendine sol diyen güçler, bu gerçeklerden gerekli dersleri
ç›kartamad›¤›ndan halka güvenme yerine sürekli olarak
devrimi d›fl güçlerden beklemifl ve bu düflünce ile halk ha-
reketinin örgütlenip iktidarla difle difl bir savafl gereklili¤i
anlay›fl›ndan çok uzak olmufllard›r. Halka yabanc› bu güç-
ler; halk›n iradesinin ortaya ç›kmas›, iktidardan hesap so-
rulmas› ve devletin parçalan›p devrimci halk iktidar›n›n ku-
rulmas›n› isteyen devrimci güçlere karfl› ideolojik, psikolo-
Seçme Yaz›lar 289

jik ve fiziki olarak devletin paralelinde savaflm›fllard›r.


Bunun yak›n dönemdeki en tipik örne¤i revizyonist sis-
temin ç›karlar›na göre hareket eden, onlar›n iste¤ine göre
devrim yap›p yapmamay› belirleyen revizyonistler olmufl-
tur. Onlara göre revizyonist sistemin onay› ve deste¤i olma-
dan hiçbir devrim hareketi baflar›ya ulaflamaz ve hiç kimse
devrim yapmaya kalkmamal›yd›. Demokrasi mücadelesi
diyerek bu düflüncelere, devlete karfl› bütün devrimci hare-
ketlere engel olmaya çal›flm›fl, bu hareketleri M‹T’in CIA’n›n
provokasyonlar› olarak görmüfltür. Bunlar›n demokrasiden
anlad›klar› revizyonist sistemin ç›karlar›na hizmet eden, on-
lar›n ulusal ve uluslararas› politikalar›n› flu veya bu oranda
destekleyen veya güçlendiren bir demokrasidir. Halk›n de-
mokrasisiyle, halk›n ç›karlar›yla ilgisi yoktur. Bu düflüncele-
rin sahipleri nas›l bir demokrasiyi, nas›l bir sosyalizmi ön-
gördüklerini zaman içerisinde a盤a vurdular. Revizyonist
sistemin y›k›lmas›yla ideolojik, politik, ahlaki bütün de¤er-
lerini yitiren bu kesimler, emperyalizmin gönüllü ajanl›¤›n›
üstlenerek, demokrasiyi ancak emperyalistlerin getirebile-
ce¤ine inand›lar.
Dün revizyonist sisteme umut ba¤layanlar bu kez de em-
peryalistleri övgülerle göklere ç›kart›yor, onun art›k de¤iflti-
¤ini, “yenilikçi” oldu¤unu, art›k eski emperyalizm olmad›¤›-
n› keflfederek, halklara emperyalist demokrasiyi kurtulufl
olarak gösteriyorlard›. Halka güvenmeyen, halk›n devrimci
iktidar›na inanmayanlar, bu düflüncelerle devrimci hareke-
tin karfl›s›na geçip emperyalistler ve tekeller ad›na devrim-
cilere karfl› savaflt›lar. ‹flbirlikçi faflist iktidar›n da deste¤ini
alan bu güçler, bir yandan tekellere ak›l hocal›¤› yaparken
bir yandan da çeflitli sendikalara, demokratik örgütlere yer-
leflip sola karfl› sald›r› üsleri oluflturuyorlard›. ‹ktidar›n bütün
deste¤ine ra¤men, sol görünüm alt›nda bir halk hareketi ya-
rat›p, halk› oyalamay› baflaramad›lar ve yok oldular.
Bu geliflimi iyi de¤erlendiren bir k›s›m eski solcu, halka
ve özgüce güven yerine d›fl güçler olmadan ülkede demok-
rasinin, hak ve özgürlüklerin sa¤lanamayaca¤›n› yeniden
290 Dursun Karatafl

teorilefltirerek legal partilerle siyasi arenaya at›lmay› seçti.


Bu teoride sosyalizme, Marksizm-Leninizme iliflkin do¤ru
olan ne varsa yenilik ad›na bir kenara iterek emperyalistle-
rin ve iflbirlikçi tekellerin deste¤ini alacak, güvenini kazana-
cak ve de onlar›n icazetiyle sola karfl› bir tasfiye hareketi
bafllatarak güç oluflturmak istediler. Diyebiliriz ki Türkiye
sol hareketi tarihinde, ilk defa emperyalizmi ve tekelleri kar-
fl›s›na almayan, onlar› savunarak, sosyalizm ad›na politika
yapmaya soyunulmufltur. Geçmiflte cuntac›lara güvenerek
devrim yapmak isteyenler bile bu kadar pervas›z olamam›fl-
lard›r. Bugün hala sol söylemi b›rakmam›fl bir k›s›m refor-
mistler aç›kça iflbirlikçi tekellere karfl› olmad›klar›n› söyle-
yip yazabilmektedirler. Karfl› olmama gerekçeleri de kapita-
lizmin genel kurallar›na uyup uymamayla s›n›rlanm›flt›r.
Vergisini zaman›nda veren tekelleri teflvik edeceklerinden
bile söz etmeyi “sol” düflüncelerine uygun bulabilmektedir-
ler. H›z›n› alamayanlar daha da ileri gitmekte ve art›k Türki-
ye’de yenilikçi, ilerici bir burjuvazinin oldu¤unu söyleyerek
bu saçmal›klar› kabul etmeyenlere karfl› veryans›n edebil-
mektedir.
Hemen herkes Anayol hükümetini TÜS‹AD’›n ve ordu-
nun kurdu¤unu rahatça söyleyebilmekte ve bu hükümetin
halka karfl› bir sald›r› hükümeti olaca¤›n› belirtmeyi de ih-
mal etmemektedirler. Anayol hükümetinin halk›n tüm ke-
simleri için ne tür politikalar üretti¤i, tekellerin ve emperya-
listlerin bu hükümetten ne kadar memnun oldu¤unu bilme-
yen yoktur. O halde “yenilikçi burjuvazi” kim? Anayolu kur-
duran TÜS‹AD yenilikçiyse yenilikçi olmayan TÜS‹AD kim?
Kuflkusuz bütün bu sorular Anayol hükümetinin halka kar-
fl› politikalar› ve bu hükümeti kurduran TÜS‹AD ve emper-
yalistlerin s›n›fsal nitelikleri, aç›k politikalar› karfl›s›nda an-
lams›zd›r. O halde, sol ad›na emperyalistlere ve tekellere
yenilikçi s›fat›n› yak›flt›rman›n amac› nedir? Amaç emper-
yalistlerin ve tekellerin politikalar›n› meflrulaflt›rmak ve on-
lar›n deste¤i ve politikalar› do¤rultusunda halk hareketinin,
devrimin geliflmesini önlemektir. Bu geliflim, klasik faflist
Seçme Yaz›lar 291

politikalarla, burjuva partileriyle önlenemez. Halk›n yaflam›,


yoksullu¤u, gördü¤ü bask›lar aç›k ve ç›plakt›r. Dolay›s›yla
halk hareketi do¤as› gere¤i muhaliftir. ‹flte tekeller bu ger-
çe¤i bildi¤inden sol görünüm alt›nda halk muhalefetini ken-
di denetimlerine almak için sosyal demokrasi veya sosya-
list görünümdeki reformist hareketleri teflvik ediyor ve ken-
di ç›karlar› do¤rultusunda yönlendiriyor. Bunu bilen baz› re-
formist kesimler, tekellerle ç›karlar›n›n kesiflti¤i bu noktada
yüksek perdeden söylemlerle politika ve taktik yapma ad›-
na en pespaye burjuva görüflleri sol ad›na piyasaya sürerek,
halk hareketini engellemek istiyor. Bu kesimler, bir yandan
halk›n çeliflkilerini k›smen yans›tan talepleri dile getirirken,
bir yandan da devrim gerçe¤ine vurgu yapan sola karfl› kit-
leleri flartland›rarak, düzen içi mücadelenin s›n›rlar› içinde
tutmak isteyerek burjuvaziye gerekli mesajlar› veriyor. Bur-
juvazi tam da bu noktada devrimci hareketlere karfl› ideolo-
jik, psikolojik ve fiziki sald›r› ve imha kampanyalar› sürdü-
rürken halk kitlelerine sol adres olarak reformistleri gösteri-
yor. Oligarfli onlara dokunmaz, hatta gösterilerine, örgütlen-
me faaliyetlerine, bas›n yay›n organlar›yla, TV’lerle, aç›kla-
malarla destek olur, teflvik eder. Neden olmas›n? Aç›kça
“Biz tekellere karfl› de¤iliz, biz bu devleti y›kmak için yola
ç›kmad›k” diyen bu güçleri desteklemeyip kimi destekleye-
ceklerdir... Devlet, önünde en büyük engel olarak kendisini
ortadan kald›rmak isteyen güçleri görüyor ve bu noktada
politika yap›yor. Reformistler de politikalar›n› devletin bu
politikas› üzerine kuruyor ve geliflmek istiyor. Devletin ve
reformistlerin bu politika zemini devrimcilerin de politik hat-
t›n› belirginlefltiriyor. Devlete ve reformist ideolojiye karfl›
her yönden mücadele edilmeden devrim gerçe¤i geliflemez,
ete, kemi¤e bürünemez.
‹flbirlikçi iktidar, Osmanl› politikalar›yla yeni dünya düze-
nine uyum sa¤layamaz. Bu olguyu geç de olsa devrimci
mücadele onlara ö¤retmifltir. Emperyalistlerin ve TÜS‹-
AD’›n hükümetlere program dayatmalar› bu çerçevede ge-
liflmektedir. Tekellerin ve emperyalistlerin istikrar› ancak
292 Dursun Karatafl

TÜS‹AD’›n demokrasicilik oyunuyla sürdürülebilir. Bunun


için öncelikle, devleti y›kmak isteyen devrimci hareketin et-
kisiz hale getirilmesi flartt›r. Bu ise, halk›n tepkilerini nötra-
lize edecek baz› uygulamalar›n gündeme sokulmas› ve bu
uygulamalar› destekleyecek, burjuvazi ad›na ideolojik, psi-
kolojik savafl› sürdürecek çeflitli kurumlar›n oluflturulmas›y-
la, kitlesel deste¤in oluflturulmas›yla mümkündür. Bu des-
te¤i ancak halk kitlelerinin muhalif potansiyeline seslenebi-
lecek sol görünümdeki güçler yapar. Burada TÜS‹AD’›n en
büyük destekçisi reformistlerdir.
Ancak, Türkiye gerçe¤i içerisinde kitleselleflen devrimci
hareketi oligarflinin bask›yla susturma koflullar› ortadan
kalkm›flt›r. Türkiye kapitalizmi tarihinden devrald›¤› çarp›k
yap›s›yla istikrar sa¤lama olanaklar›ndan yoksun oldu¤un-
dan istikrar için yap›lan özellefltirmeler baflta olmak üzere,
at›lmak istenen her türlü ad›m halk kitlelerinin yaflam›n› bi-
raz daha yoksullu¤a itti¤inden büyük tepkiler almaktad›r.
Emperyalizme ba¤›ml›, çarp›k kapitalizmin geliflmesi, yük-
selen devrimci mücadele, burjuva partilerinin tekellerin he-
men tüm politikalar›n› alt üst etmekte ve egemenler hiçbir
programlar›n› istedikleri gibi uygulayamamaktad›r. Devrim-
ci mücadele, gerek reformistlerin gerekse reformist teorile-
rin as›l sahibi tekellerin bütün planlar›n› bozarak geliflmeye
devam etmektedir. Devrimci mücadelenin geliflimi, refor-
mistlerin mücadelenin önüne set çekme planlar›n› da boza-
cak ve savafl büyümeye devam edecektir. Böylece emper-
yalistlere ve tekellere dayanarak yap›lmak istenen solculuk,
ordu içerisindeki güçlere dayanarak düflünülen devrim gibi,
k›sa sürede iflas edecek ve tarihin çöp sepetine at›lacakt›r.
Hayat ö¤reticidir. Y›llarca orduya umut ba¤layanlar,
CHP’yi destekleyenler, Turgut Özal’a güvenenler, halk ad›na
hareket ettiklerini iddia ediyorsa, bu güvendikleri güçlerin
halka ne verdi¤ine tekrar bakmal›d›rlar. Daha çok bask›, ifl-
birlikçilik ve sömürüden baflka görünen bir fley yoktur. Bu
gerçe¤i görmeyip “taktik” diyerek çeflitli burjuva güçlerin,
emperyalistlerin deste¤ini almak için sürdürülen manevra-
Seçme Yaz›lar 293

lar sonuçta burjuvazinin ç›karlar›na hizmet etmifl ve halka


zarar vermifltir. Mesut Y›lmaz’a güvenenler, ondan halk›n
yarar›na bir fley bekleyenler; Tansu Çiller’e, emperyalistlere
ve iflbirlikçi tekellere de güvenmek zorundad›r. Devrimi,
halk›n kurtuluflunu baz› emperyalistler ve iflbirlikçi tekellere
dayanarak sa¤lamay› düflünenler ve bunun ad›na “politika”
ve “taktik” diyenler sadece kendilerini aldat›yor. Ne halk, ne
de devrimciler bu bilinen oyuna gelmeyecektir. Devrim ha-
reketi emperyalistleri ve iflbirlikçilerini do¤rudan karfl›s›na
alarak, onlarla savaflarak geliflecektir.
Burjuvaziye “ilerici” ve “yenilikçi” misyon biçen; Saban-
c›lar için a¤layanlar, Sabanc›lar›n cezaland›r›lmas›nda ka-
ranl›k güçlerin parma¤›n› arayanlar; emperyalistleri ve te-
kelleri karfl›s›na almay› düflünmeyen, emperyalistlere daya-
narak devrim yapma hayalleri kuranlard›r. Bunun içindir ki
bu güçler do¤rudan emperyalistlere ve tekellere yönelen
her eylemde baflka bir tekelin ç›kar›n› arayarak bu güçlerle
karfl› olmad›klar›n›n mesajlar›n› vererek güçlenmek ister.
‹flbirlikçi tekellerin ç›karlar›n› koruyan, onlar›n “ilerici”
oldu¤u kadar ilerici olan solla ideolojik kavgam›z sürecek-
tir. Türkiye’de kendini çok ak›ll›, devrimcileri sersem sanan
tekellerin ç›karlar›n› savunmay› üstlenmifl çok say›da Mahir
Kaynak var. Tekellerin bu çok ak›ll› dostlar›yla mücadeleyi,
emperyalistlere ve tekellere daha çok vurarak gelifltirece-
¤iz. Ve onlar her seferinde Sabanc›lar, Koçlar, Eczac›bafl›lar,
Komililer için yeniden a¤›tlar yakacak, ne kadar ilerici ol-
duklar›n› yeniden keflfedeceklerdir.
Gelinen aflamada, Anayol hükümeti, tekeller ve emper-
yalistler uyum içerisinde halka sald›rmaya devam edecek-
lerdir.
Ama bu sald›r›lar devrimci hareketi geriletemez. Dev-
rimci hareket daha da güçlenecek ve iktidar hedefine yürü-
meye devam edecektir. Devrimci hareketin zaferi bir yerde
devrimci bir Cephenin örgütlenmesi, geliflip güçlenmesine
ba¤l›d›r. Bugün devrimci bir Cephenin önündeki temel en-
gel, sol güçler aras›ndaki rekabet, küçük hesaplar ve iktidar
294 Dursun Karatafl

bilincinin zay›fl›¤›d›r. Devrimci güçler, kelimenin gerçek an-


lam›yla devrimin gereklili¤inin bilincine vard›¤›nda, küçük
hesaplardan kurtulacak ve devrimci cephenin oluflmas› h›z-
lanacakt›r. Devletin ve reformistlerin tek umudu, sol güçler
aras›ndaki bu küçük hesaplard›r. Küçük hesaplardan ç›k›l-
mad›kça oluflacak her türlü birlik k›sa sürede çat›rdayarak
y›k›lmaya mahkûm olacakt›r.
Türkiye devrimci hareketi tarihinden dersler ç›kartmas›-
n› bilebilecek olgunlukta olmal›d›r.
“Baflka örgütün önerilerini kabul edersem prestijime ha-
lel gelir, öncülük iddias›n› yitiririm” düflünceleriyle devrim-
ci birliklere kat›lmamak ve zamanlama yaparak, önerilenle-
ri yok say›p ayn› tür önerileri baflka bir zamanda kendisi dü-
flünmüfl gibi getirerek “ben öncüyüm” demek rekabetçili¤in
dik alas›d›r.
Art›k bu olumsuz psikolojiden ç›k›lmal›d›r.
Devletin ve reformizmin oyunlar›n› bozman›n, mücade-
leyi gelifltirmenin, kitlelere güven vermenin motoru olacak
devrimci cephenin örgütlenmesinin önündeki bu engeller
kalkmal›d›r. Türkiye devrimci hareketi ne oligarflinin, ne de
reformizmin planlar›n› bozamayacak kadar güçsüz de¤ildir.
Tersine oligarfli, içinde bulundu¤u derin krizle, reformizmin
kitlelere verece¤i bir fley olmamas›yla alabildi¤ine güçsüz-
dür; onlar› güçlü gösteren, devrimci hareketin bölünmüfllü-
¤üdür. Bugün devrimci cephenin legal ve illegal alanlarda
örgütlenmesinin önündeki temel engel rekabetçiliktir. Reka-
betçili¤in ard›nda kendine güvensizlik vard›r. Kendine güve-
nen ve halktan, devrimden yana oldu¤unu iddia eden her
güç devrimci cephenin her alanda oluflmas› için çaba sarf
etmek zorundad›r. Bu cephenin oluflumundan kaçanlar aç›k
ki, farkl› hesaplar içerisindedir. Emperyalizmin, TÜS‹AD’›n
ve burjuva partilerinin devrimci harekete karfl› birleflti¤i tüm
gücüyle sald›rd›¤› bu koflullarda devrimci güçler birleflemi-
yor ve halk hareketini birlefltiremiyorsa burjuvazi planlar›n-
da baflar›l› oluyor demektir.
Seçme Yaz›lar 295

Emperyalistlerin, TÜS‹AD’›n, hükümetin her gün halka


karfl› politikalar üretip uygulad›¤› bu süreçte; devrimcilerin
bu karfl› devrimci güçlere karfl› ortak politikalarla, birleflik
eylemlerle savaflmamalar›, birleflik örgütlenmeler olufltura-
mamalar›, egemen güçlerin politikalar›na hizmet etmekten
baflka bir anlama gelmez. Egemen güçlerin her kesiminin
politikalar üretti¤i ve ç›karlar›n› korumaya çal›flt›¤› durum-
da, halk kitlelerini halk komiteleri, halk meclisleri, demokra-
tik muhalefet meclisi ve daha çok de¤iflik biçimde örgütlen-
meler yaratarak politika üretimine katmak, halk›n birleflik
eylemini sa¤lamak kimsenin kaçamayaca¤› bir görevdir.
Geleneksel, al›fl›lagelen mücadele biçimleri ve örgütlen-
melerin yan›nda yeni örgütlenmeler yaratmak zorunlu hale
gelmifltir. Burjuvazinin meclisi varsa, bizim de bu meclisin
yasalar›yla, uygulamalar›yla savaflacak meclisimiz olmal›-
d›r. Burjuvazinin silahl› güçleri, yasalar›, yapt›r›m gücü var-
sa bizim de olmal›d›r. Mücadele öyle bir noktaya gelmifltir
ki, halk ad›na yola ç›kt›¤›n› iddia eden her örgüt veya grup
“ben farkl› düflünüyorum, birlikte olamay›z...” deme lüksü-
ne sahip de¤ildir. Nerede ayr›d›r, nerede birliktedir, aç›kla-
mak zorundad›r. Birlikte devrimci bir cephe içerisinde de-
mokratik ve di¤er alanlarda örgütlenmenin neresine karfl›-
d›r? Aç›klamak zorundad›r. Kimi siyasi yap›lar da, böylesi
bir cephe kendi inisiyatifinde ve denetiminde geliflmedi¤in-
den, kendisinin bu inisiyatif ve denetimi ele alabilece¤i za-
mana kadar bekleme yolunu seçmektedir. Bu tür anlay›fl-
larla bir yere var›lamaz. Kendi ideolojilerine güvenenler
do¤ru politikalar›yla, tutarl› pratikleriyle güçsüz konumdan
güçlü konuma geçebilirler.
Devrimci cepheyi yaratarak, sokaklar›, meydanlar› zapt
etmek ve faflizmin sald›r›lar›n›n önünde barikat olmak çok
zor de¤ildir. Türkiye devrimci güçleri bu görevi baflarmal›d›r.
296 Dursun Karatafl

1 May›s ’96
ve Bizim
G er çe ¤i mi z

Yay›nland›¤› yer:
Zafer Yolunda KURTULUfi
Say›: 44 / Tarih: 11 May›s 1996

radan yaklafl›k iki hafta geçmesine ra¤men, 1

A May›s’›n yank›lar› hala devam ediyor. Hükü-


met, polis, tekeller ve sol hala flaflk›nl›¤›n› at-
m›fl de¤il. 1 May›s’ta ne oldu da egemen güçlerden bir-
çok sol kesime kadar herkes floku üzerinden atamad› ve
mevcut durumu sa¤l›kl› bir flekilde aç›klamakta zorlan›-
yor. Gerçe¤i ç›plak haliyle itiraf etmekten korkuyor.
fllar” edebiyat›, gerçe¤i aç›klayamaman›n bir
“ Varofll
sonucu olarak gündeme getirildi ve birçok kesim de de-
yim yerindeyse bunun üzerine atlad›. Burjuva sosyolog-
lar›n›n; varofllardakiler iflsizdi, yoksuldu, öfkeliydi vb. bu
türündeki tespitleri fazla yad›rganamaz. Onlar dünyaya
burjuvazinin çerçevesinden bakmaya al›flk›n olup halk
s›n›f gerçe¤ini, s›n›f çat›flmalar›n›, hakl› ve haks›z olan›
görmemekte sonuna kadar ›srar eder ve direnirler. Bu
nedenledir ki, tekeller baflta olmak üzere bütün burjuva
kesimleri halk›n mücadelesinin geliflmesi karfl›s›nda s›-
n›fsal temelde analizler yap›p tarihsel geliflimi aç›klamak
yerine kitlelerin çeliflkilerini yumuflatman›n yollar›n› arar.
Ama bu tespitler, aray›fllar ba¤›ml› çarp›k geliflmifl kapi-
Seçme Yaz›lar 297

talizmin do¤as›na ayk›r› oldu¤undan her hükümet bu tür


sorunlar› program›na alsa dahi yerine getiremez. ‹ktidar-
da olanlar program›n› unutur, muhalefete geçti¤inde ye-
niden hat›rlar. Bütün faflist hükümetlerin baflar›yla ger-
çeklefltirdikleri tek programlar› zora dayanan uygulama-
lard›r. Art›k görülüyor ki, zor uygulamalar›yla hiçbir so-
nuca var›lamaz ve giderek ezilen halk kesimleri kendisi-
ne uygulanan fliddete karfl›, fliddetle karfl›l›k vermekte ve
bu yönde, küçümsenemeyecek bir geliflme göstermek-
tedir. De¤iflmez gerçek olan “fli fliddet fli
fliddeti do¤ur u r ”
düflüncesi bir kez daha kan›tlan›yor. Ony›llard›r egemen
güçlerin uygulad›¤› fliddete dayal› her türlü bask› yönte-
mi istedikleri sonucu vermemifl, kitleler hak ve özgürlük-
ler, ba¤›ms›zl›k ve sosyalizm savafl›ndan vazgeçmedi¤i
gibi korku duvarlar›n› da aflacak bir bilince ulaflm›flt›r.
Burjuvaziden, sar› sendikac›lara birçok grubu flaflk›n-
l›¤a u¤ratan, “varofllar” edebiyat› yaparak geliflen halk
hareketini görmezden gelen yaklafl›mlarda as›l korku,
henüz itiraf etmeseler de devrim korkusudur. Bu korku-
yu yaflamakla birlikte devrimci geliflmeyi gecekondu
halk›yla s›n›rland›rarak münferit bir olay olarak ele al›p
iflçilerin, memurlar›n, köylülerin, gençli¤in, küçük esna-
f›n, ayd›n ve sanatç›lar›n özetle tüm halk kesimlerinin
gerçekte düzenle bir sorunlar› olmad›¤›n› söyleyerek
kendilerini rahatlatmaktad›rlar. Bir yandan olay› gece-
kondularla s›n›rlarken, bir yandan da polisiye önlemler
için zemin haz›rlamakta ve teflvik etmektedirler.
Burjuvazinin ve baz› sol kesimlerin “varofl” edebiyat›-
na dayanan tahlillerini Gazi Ayaklanmas› sonras›nda da
çok yak›ndan gördük. Gazi, belirgin bir ay›raçt›. Saflafl-
t›rmay› h›zland›rd› ve bugünkü daha aç›k ve net saflafl-
man›n ipuçlar›n› gösterdi. Devrim korkusunu yaflayan
tüm s›n›f ve tabakalar adeta refleks halinde Gazi Ayak-
lanmas› karfl›s›nda saf tuttu. O gün, hala sosyalistlik, sol
iddias›nda olan, iflçi s›n›f› edebiyat›n› yapan tüm kesim-
lere defalarca ça¤r›lar yaparak bu yolun kendilerini tüm-
298 Dursun Karatafl

den halktan uzaklaflt›raca¤›n›, giderek her fleyiyle burju-


vaziyle uzlaflacaklar›n› ve karfl› devrim saf›nda yer alma-
ya götürece¤ini belirtmifltik. Ça¤r›lar›m›z›n muhatab›
olanlar kulaklar›n› t›kayarak düzenle uzlaflman›n teorisi-
ni daha ileri götürdü. Devrimci hareketi, halk hareketini
yok sayarak hareket etmeyi al›flkanl›k haline getirdiler.
Oysa ’95’in Gazi Ayaklanmas› ve 1 May›s’› çok net, ö¤-
retici, uyar›c› iki örnekti. Her ikisinde de, devrimci halk
hareketinin büyük boyutlarda kitleselleflmesi, halk›n tüm
katmanlar›ndan insanlar›n devrimci harekete yönelifli,
gerekti¤inde haklar›n› savunmak için fliddete baflvur-
makta tereddüt etmedi¤i herkes taraf›ndan görülen bir
olguydu. Sendika bürokratlar› ve reformistlerin tüm iddi-
alar›na karfl›n, devrimci halk hareketinin d›fl›nda olduk-
lar› ve her geçen gün biraz daha egemen güçlerin saf›na
savrulduklar› görülüyordu. Bu savrulmayla birlikte refor-
mistler ve sendika bürokratlar› her geçen gün çok daha
a¤›r bedeller ödeyen düflman karfl›s›nda her koflulda di-
renen ve savaflan halk›n, devrimcilerin yan›nda tav›r ala-
ca¤›na, uzaklaflmaya devam ediyor. Sendika bürokratla-
r›n›n küflenmifl, kitlelerle hiçbir iliflkisi olmayan kurum-
lar›n› ele geçirerek iflçi s›n›f›n› örgütleyece¤ini düflünen-
ler bu düflüncelerinden hiç vazgeçmedi. Bu nedenle bu
bürokratlar›n artarak geliflen devletçi, gerici tutumlar›yla
orant›l› olarak gericilefltiler. Ve kitle hareketinin sürekli
yükselifliyle kitlelerden daha çok uzaklaflmaya bafllad›-
lar. Düzene yaranmak, “meflruluk” diyerek halk› yok sa-
yan, imha eden faflist devletin politikalar›n› gizli veya
aç›k onaylay›p düzen içi mücadeleyle kitlelerin hak ve
özgürlüklerinin sa¤lanaca¤›, kurtuluflun gerçekleflece¤i
propagandalar›n› yapt›lar. Oysa 1995 devrimin, kurtulu-
flun temel yolunun, silahl› mücadele oldu¤u gerçe¤ini bir
kez daha beyinlere sokmufl ve bu gerçe¤i yads›yanlar›n
kitlelerden nas›l koptu¤unu, tüm “terörist” söylemlere
ra¤men, ›srarla silahl› mücadeleyi sürdürenlerin ve bu
temelde kitlelere gidenlerin nas›l meflrulaflt›¤›n› görme-
meleri için aptal veya art niyetli olmalar› gerekiyordu.
Seçme Yaz›lar 299

Faflizm bu gerçe¤i bildi¤inden, bütün kuvvetini, bütün


ideolojik ve propaganda ayg›tlar›n› silahl› mücadele ve-
ren örgütlere yöneltip imha politikas› uygularken, silahl›
mücadele sürdüren savaflç›lara ve halka da reformizmi
kurtulufl yolu olarak göstermifltir. Reformistler de gerek
oligarflinin bu propagandalar›, gerekse de art›k hiç kim-
senin, hiçbir reçetenin düzeltemeyece¤i çarp›k Türkiye
kapitalizminin umutlar›n›n Avrupa Gümrük Birli¤i’nde
arama çabalar› sonucu daha özgürlükçü bir ortam›n do-
¤aca¤›na kendilerini inand›rd›lar. Bunun sonucunda re-
formist, legalist politikalar›yla h›zla geliflecekleri ve kitle-
selleflecekleri hayalleri kurdular. Gazi Ayaklanmas›,
‘95’in 1 May›s’› ve özellikle düzen içi mücadeleyi esas
alarak sürdürülen bir mücadelenin sonuçlar›n› matema-
tiksel olarak bize göstermifltir.
’95’ ve ’96 1 May›s’›nda da iflçiler azd›” diyorlar. Peki,
ama ony›llard›r iflçi s›n›f›n› kendi tekellerinde gören, iflçi
s›n›f› mücadelesini ise, sendika yönetimlerini ele geçir-
mek olarak anlayanlar, iflçi s›n›f›n› alanlara getirememifl-
tir. Bu gerçe¤in do¤ru cevab›; ne dün, ne de bugün iflçi
s›n›f›yla devrimci bir iliflki kurmam›fl, iflçi s›n›f›n› ücret
sendikac›l›¤› ve düzen içi mücadeleyle burjuva partileri-
nin seçim hesaplar›na alet ederek onlar› devrim için e¤it-
memelerindedir. Bu koflullarda elbette iflçi s›n›f› sendika-
lara, reformist partilere yabanc›laflacak ve kendi dev-
rimci aray›fl›n› sürdürecektir. “1 May›s alanlar›nda iflçi s›-
n›f› azd›, esas olarak varofllardan gelenler vard›” diyen-
ler yalan söylüyor. ‹flçi s›n›f›na devletin yükledi¤i rolle,
sendika bürokratlar›n›n ve reformistlerin yükledi¤i rol
aras›nda fark yoktur. Her iki kesim de iflçi s›n›f›n›n düze-
ne karfl› olmad›¤›n›, fliddete baflvurmad›¤›n›, fliddete
baflvuranlar›n “bafl›bozuk çeteler” oldu¤unu söyleyerek
iflçi s›n›f› karfl›s›nda yerlerini almaktad›r. ‹flçiler, memur-
lar, gençlik, tüm halk kesimleri burjuvaziyi ve reformist-
leri korkutacak oranda art›k yüzbinlerle ifade edilecek
say›larla alandayd›. Sendika bürokratlar› ve reformistler
300 Dursun Karatafl

ise, tek tek say›labilecek kadar az, devrim iddias›ndan


vazgeçmifl, meflrulu¤u devlete ters düflmemek olarak
kavram›fl, devrimden faflizm kadar korkan bir avuç dö-
nek ve y›lg›nd›. Halk kitleleri reformistlerin gerçek yüzle-
rini aç›kça sergileyecekleri bir biçimde devrimcilerin sa-
f›ndayd›. fiimdi ÖDP’sinden EP’ine kadar iflçi s›n›f›, iflçi
s›n›f› diyerek ony›llard›r halk› uyutmaya çal›flanlar ger-
çekte ne iflçi s›n›f›n›, ne de baflka halk kesimlerini örgüt-
leyemediklerini, halk›n sadece ve sadece devrim için be-
del ödeyenlerin ve devletle difle difl savaflanlar›n saflar›n-
da yer ald›klar›n› görmek durumundad›r. Yeni teorilerle,
demagojilerle bu gerçe¤i karartmaya çal›flmak halka da-
ha fazla s›rt dönmekten baflka bir anlama gelmez. Bur-
juvazinin bile itiraf etmekten kaçamad›¤› Parti-Cephe
gerçe¤ini bir burjuva yazar›n›n “ ‹ fl ç i b a y r a m › n › n e n k i t-
lesel gr ubunu Dev-Sol olufltur u y o rdu... Hala Dev-Sol
g e l i y o r. Yasad›fl› bir örg ü t l e n m e n i n n a s › l b u k a d a r k i t-
leselleflmifl olaca¤›na ak›l s›r erd i r mek kolay de¤il...”
ifadeleri çok fley aç›kl›yor. Milliyet yazar› “ak›l s›r” erdi-
remiyor ama sizler erdirirsiniz. fiapkan›z› önünüze al›p
devrimin, iflçi s›n›f›n›n ve halk›n kurtuluflunun demagoji-
lerle, gerçekleri görmezden gelmekle sa¤lanamayaca¤›-
n› çok ciddi düflünmek zorundas›n›z. Henüz zaman var-
d›r. Karfl› devrim, tümüyle bütün hücrelerinizi teslim ala-
mam›flt›r. Düzen yanl›s› politikalar›n›zdan vazgeçmeniz,
halk ve devrim gerçe¤ini görmeniz için yeterince veri
vard›r. “Varofllar” edebiyat›, kortejleriniz konusundaki
gerçekle hiçbir ilgisi olmayan uyduruk rakamlar sizi bel-
ki birkaç ay daha oyalayabilir. Ama bunlarla hala etraf›-
n›zda bulunan insanlar› da uzun süre tutman›z mümkün
de¤ildir. Halk hareketi daha büyük boyutlarda geliflecek,
iflçi s›n›f› baflta olmak üzere tüm halk› kucaklayarak kit-
leselleflmeye ve devrimin ayak seslerini daha yüksek
oranda duyurmaya devam edecektir. Ayr›ca, burjuvaziy-
le birlikte “vandalizm” edebiyat› yapman›z sizi biraz da-
ha kitlelerden tecrit ediyor. Hatta kitlelerin öfkesini size
yöneltiyor. Kuflkusuz devrimciler kimi hedef alacaklar›n›,
Seçme Yaz›lar 301

kimin mal›na zarar vereceklerini özenle seçer. Karfl› dev-


rim saflar›n› güçlendirmez, zay›flat›rlar. Grupçu, reklam-
c›, sorumsuz anlay›fllar da vard›r ve ne yaz›k ki, bunlar
da bizim gerçe¤imizdir. Bu gerçekleri elefltirmek, do¤ru
düflünceleri egemen k›lmak mücadelesi yerine, devletin
saf›ndan, devletin istedi¤i gibi, devrimcileri karalama
propagandas›na kat›lman›n devrimcilikle ilgisi kurula-
maz. Burjuvaziyle birlikte, burjuvazinin ç›karlar›n› koru-
mak için baz› gruplar›n hatalar›n› ön plana ç›kartmak ve
bu zeminde politika yapmaya kalkmak da kimseyi kur-
taramaz. Tekrar da olsa hat›rlatmak durumunday›z; ne
dün, ne de bugün hiçbir zaman ne iflçi s›n›f›n›, ne de her-
hangi bir halk kesimini örgütlemediniz. Size ra¤men, siz-
lerin iflçi s›n›f›na yabanc› düflünceleriyle savafl›larak bu-
günkü geliflme sa¤lanm›flt›r. Bu tarihi geliflim önünde fa-
flizmin bask›, zor ve imha politikalar› yan›nda revizyoniz-
min engelleme çabalar› da hiçbir sonuç vermedi¤i gibi,
halk hareketi önlenemez biçimde geliflmeye devam et-
mifltir. Ülkemiz somutunda bask› ve imha politikalar›n›n
devam edece¤ini görmeyen yoktur. Bask›lar›n ve her
türlü fliddetin devrimcilere yönelece¤i ve bu süreçte re-
formist, legalist politikalar›n geliflece¤i umudunu tafl›-
yanlar da bu geliflmenin bir hayal oldu¤unu görmek zo-
rundad›r. En küçük bir hak k›r›nt›s›n› dahi savunmak,
baz› haklar› kopar›p almak, uzlaflmaz ve bedel ödemek-
ten çekinmeyen bir mücadele vermeden mümkün de¤il-
dir. Halk, devrimcilerin öncülü¤ünde ve kendi deneyle-
riyle bu gerçe¤i görmeye bafllam›flt›r. Devrimcileri büyü-
ten onbinleri saflar›na ak›tan bu gerçektir.
Oligarflinin bask› politikalar›, fliddetlenerek devam
edecektir. Bu bask› politikalar› karfl›s›nda devrimcilerin
nas›l bir durufl alaca¤› yaflananlarla biliniyor. Devrimci-
ler silahl›, silahs›z, demokratik yasal ve meflru zeminde
gerilla hareketiyle, her türlü kitle gösterileriyle, yerel
ayaklanmalarla bütün halk kesimleri içerisinde örgütle-
nerek ve birlikte örgütlenip savaflman›n ve zaferi birlikte
302 Dursun Karatafl

elde etmenin anlay›fl›yla devrim iddialar›n› büyütecekler-


dir. Siz ne yapacaks›n›z sorusu çok daha s›kça sorulur
hale gelecektir. Halk ve devrimciler düflmanla savafl›r-
ken bir kenarda durup ya geliflen devrimci hareketi “pro-
vokasyon” olarak de¤erlendirip küfür etmeye devam
edeceksiniz, ya da halk›n, devrimin saf›nda yer alacak-
s›n›z. Ara yol yoktur.
Oligarflinin 1 May›s’› provoke etme giriflimi yeni bas-
k›lar›n, halk hareketi karfl›s›nda dizginsiz sald›r›lar›n bir
bafllang›c›d›r. Provokasyona gelmemenin, oligarflinin bu
planlar›n› bozman›n temel yolu, güçlü bir karfl› koyuflu
örgütlemekten geçer. ‹flte tam da bu koflullarda Parti-
Cephe’nin B‹RLEfiEL‹M, SAVAfiALIM, KAZANALIM fliar›
bu düzende yaflamak istemeyen, bu düzeni de¤ifltirmek
isteyen, faflizme karfl› olan Marksist-Leninist, sol, anti-
faflist, yurtsever, demokrat herkes için reddedilmez bir
ça¤r›d›r. Bask› ve zulmün oldu¤u, halk kitlelerinin yafla-
d›¤› her bölgede, her s›n›f ve tabakan›n içerisinde halk›n
birleflik örgütlenmelerini yaratmak ve her düzeyde düfl-
man›n karfl›s›na ç›k›p, planlar›n› bozmak ve büyüyerek,
güçlenerek düflman›n üstüne yürümenin ve onu alafla¤›
etmenin önünde tek engel, sudan gerekçelerle yap›lan
karfl› koyufllard›r. Bunun temelinde grupçuluk, rekabet-
çilik, halk ve devrim gerçe¤ine inançs›zl›k vard›r. Mülki-
yet tutkusu vard›r. Düflüncelerinin do¤rulu¤una inanan-
lar, birlikte örgütlenme ve birlikte mücadele içerisinde
eriyece¤ini, yok olaca¤›n› asla düflünmez; tersine daha
genifl kitlelerle ba¤ kurabilmek, onlar› e¤itmek ve do¤ru
düflüncelerini kabul ettirmek için her f›rsat› de¤erlendirir.
Bunu yapmayanlar, yapmamak için yapay teoriler üre-
tenler, kitlelerden korkanlard›r. Bugün emperyalizme, fa-
flizme, kapitalizme karfl› oldu¤unu iddia eden tüm legal,
illegal sol örgüt, parti ve gruplar›n hatta kiflilerin en az›n-
dan demokratik, meflru düzeyde merkezi örgütlülü¤ün
ve Devrimci Cephe’nin yarat›lmas› önünde esas engel
faflizm de¤il, siyasi yap›lar›n grupçu, rekabetçi özellikle-
Seçme Yaz›lar 303

ri ve düflüncelerine olan güvensizlikleridir. Halk›n birleflik


örgütlenmesinden kaçan ve bu kaç›fl› ›srarla sürdürenler
do¤al ki, halk kitlelerinin mücadelesinin daha boyutlu
geliflmemesinden ve düflman›n halk hareketine darbeler
vurmas›ndan objektif olarak sorumludur. Birleflik bir sa-
vafla engel olanlar›n teorileri tamamen inand›r›c›l›ktan
yoksun ve günü kurtarmaya yöneliktir.
’96 1 May›s’›nda halk saf›n› biraz daha aç›k belirleme-
ye bafllam›fl, devrimci mücadele yolunu görmeye baflla-
m›flt›r. Bu geliflimi görerek, oligarflinin devrim korkusu-
nu anlamak ve devrimci savafl› yükseltmek; kendisine
devrimciyim diyen herkese sorumluluklar yüklemekte-
dir.
1 May›s ’96, yüzbinlerce halk› kapsamas›yla, halk ör-
gütlenmelerinin zorunlulu¤unu bir kez daha göstermifltir.
Türkiye devrimci hareketinin ne burjuvazinin, ne de baz›
sol kesimlerin görmek istedi¤i gibi, çok güçsüz olmad›¤›
bir kez daha görülmüfltür. ‹stanbul’dan Anadolu’ya kadar
bu böyledir. Ama bu durum kendi gerçe¤imizi görmemi-
zi engelleyemez. Halk kitleleri çok büyük oranda partile-
rinden, düzenden umudunu kesmifl, devrime yönelmifl
ama ayn› oranda savafl› daha da gelifltirecek birçok ör-
gütlenmeden yoksundur.
Örgütlenmek, daha çok örgütlenmek ve halk kitlele-
rinin do¤rudan söz ve karar sahibi olduklar› halk örgüt-
lenmelerini yaratmak ve halk› savaflt›rmak, savafl› halk-
laflt›rmak bugünkü vazgeçilmez yak›c› sorunumuzdur.
Bu görevden, bu sorumluluktan kaç›fl yolu yoktur. 1 Ma-
y›s ’96’ya, bütün halk kesimlerini kapsayan örgütlenme-
lerle girebilmifl olsayd›k, 1 May›s’taki kitle rakamlar›
yüzbinlerle de¤il, belki milyonla ifade edilecekti. En
önemlisi de, ne ipli¤i pazara ç›km›fl sendika bürokratlar›
devrimcileri ve halk› yok sayarak hareket etmeye kalk›p
provokasyona zemin haz›rlayabilecek, ne de bu suça or-
tak olan grupçu anlay›fllar hareket etme alan› bulacak-
lard›. Oligarfli, halk›n birleflik örgütlülükleri karfl›s›nda
304 Dursun Karatafl

provokasyona yeltendi¤inde, do¤acak sonuçlar› gö¤üs-


leyemezdi. Halk kitleleri ise, birlikten ald›¤› moralle dev-
rimcilere daha çok güven duyacakt›... Oligarfli, devrimci
hareketin ve solun bu eksikli¤ini iyi de¤erlendirmifl ve
provokasyona baflvurmufltur.
‹llegal örgütlenmifl devrimci örgütlerden, gruplardan,
legal örgütlenmifl HADEP’ten ÖDP’ye kadar, sol iddi-
as›nda olan, düzene karfl› olan ve faflist iktidar›n y›k›lma-
s›ndan yana olan herkesin birlikte yapabilecekleri ve an-
laflabilecekleri ortak noktalar oldu¤una inan›yoruz. Biz,
do¤ru düflüncelerimize inan›yor ve halk kitlelerinin er ve-
ya geç, do¤ru olan› kavrayaca¤›n› bilerek, birleflik halk
örgütlenmelerinin yönetimlerinde yer almasak da, uzun
süre az›nl›kta da kalsak, bu ortak örgütlerin ve halk›n
kararlar›na uyaca¤›m›z› tarih ve halk önünde ilan ederiz.
Bu ilan› kendisine devrimciyim diyen bütün örgüt ve ki-
flilerden de isteme hakk›na sahibiz. Bunu yapamayanlar,
hiçbir teoriye s›¤›nmadan mutlaka düflüncelerini yeniden
gözden geçirmek durumundad›r. 1 May›s ’96 ö¤reticidir.
Ö¤renmek istemeyenler, halk güçlerinin birlikte savafl›n›
istemeyenlerdir.
Ülkemizde, solun çocukluk hastal›klar›ndan kurtul-
mas›, devrimci fliddete karfl› ç›kmakla özdeflleflmifltir.
Çocukluk hastal›¤›ndan kurtulmak, olgunlaflmak, refor-
mist düflünceleri benimsemek olarak kavranm›flt›r. Bu,
burjuvazinin sola empoze etmeye çal›flt›¤› bir düflünce-
dir. Solun olgunlaflmas›, faflizme devrimci fliddet baflta
olmak üzere, her türlü mücadele biçimiyle daha büyük
darbeler vurmak, daha uzlaflmaz olmak, dostu düflman›
daha iyi tan›mak, halk güçlerini birlefltirmek ve zafere
giden yolu yak›nlaflt›racak politikalar üretmektir. fiimdi,
her zamankinden daha çok olgunlaflmak ve zafer düflü-
nü büyütmek zaman›d›r. Her türlü yöntemle, devrimci
fliddetle, düflmana darbeler vurmaktan daha meflru bir
mücadele yoktur. 1 May›s ’96’dan ç›kar›lmas› gereken
en büyük derslerden biri de budur. Düflman›n fliddetini
Seçme Yaz›lar 305

ancak devrimci fliddetle etkisiz hale getirir ve zaferin yo-


lunu ancak devrimci fliddeti temel alarak aflabiliriz...
Ama bu fliddet halk örgütlülüklerini yarat›p, halk›n sava-
fl›n› ortaya ç›karamazsa potansiyel olarak kalmaya ve
giderek erimeye mahkûmdur. Bunun için bir an dahi re-
havete düflmeden daha çok kitlelere gitmek, daha çok
kitle örgütlenmeleri yaratmak her yafltan ve s›n›ftan halk
kitlelerinin karar ald›klar›, uygulad›klar› örgütlenmeleri
yaratmak temel görevimizdir. Gerilla ve halk ancak bu
tür örgütlenmelerin birlikte var olmas›yla, birbirlerini ta-
mamlamas›yla zafer yolunu açabilir.
’96 1 May›s’›; kitleselli¤iyle, cüretiyle, savaflma karar-
l›l›¤›yla Türkiye’yi sarsan bir gün olmufltur. Sars›nt› be-
yinlerdedir. 1995-’96, Parti-Cephe aç›s›ndan daha çok
halklaflt›¤›m›z, savafl›m›z›n kitleleri daha çok kucaklad›-
¤›, ölümler pahas›na Parti-Cephe saflar›na halk kitleleri-
nin ak›n etmesinin durdurulamad›¤› bir y›l olmufltur. Par-
ti-Cepheli olman›n, imha edilmek için yeterli oldu¤u ül-
kemizde baflta gençlik olmak üzere her kesimden, her
yafltan insan›n Parti-Cephe saflar›nda oligarfliye meydan
okuyuflu ve burjuva yazarlar›n›n ak›l s›r erdiremedi¤i bu
gerçek; devrimimizin, Parti-Cephe’nin gerçe¤idir. Hala,
imha politikalar›yla yok olaca¤›m›z› ve bizim yok oluflu-
muz üzerine güçlenece¤ini düflünenler, art›k düflünmek-
ten yorulmufl olmal›d›rlar. Bütün savaflç› ve taraftarlar›-
m›zla, bütün gücümüzle geliflmeye, daha büyük bir sa-
vafl ortaya ç›karmaya çal›flaca¤›z. Her savaflç› ve taraf-
tar›m›z, mevcut olanla yetinmeyerek, bütün enerjisiyle,
yarat›c›l›¤›yla, devrim h›rs›yla gerçe¤imizi kitlelere anlat-
maya, kitleleri örgütlemek için her zamankinden daha
çok özveri ile Parti-Cephe ruhunu, disiplinini ve devrim
iddias›n› göstermek zorundad›r. Bizim devrim iddiam›z,
kararl›l›¤›m›z, disiplinimiz, adaletimiz defalarca s›navdan
geçmifl ve büyük bir geliflmenin, devrimin yolunu açm›fl-
t›r. Bütün savaflç› ve taraftarlar›m›zla, halk›m›zla bu yolu
daha k›sa sürede yürümemiz için devrimci iradeden da-
306 Dursun Karatafl

ha üstün bir irade olmayaca¤›n› düflünerek, hiçbir ola-


naks›zl›¤› kabul etmeden, çaresizli¤i afla¤›lanma göre-
rek, büyük bir direnç ve irade ile faflizmi sarsmaya de-
vam edece¤iz. Yaflad›¤›m›z süreç, her bölge ve alanda
tüm Parti-Cephe’lilerin daha büyük sorumluluklar alma-
s›n›, halk›n kadrolaflmas›n› emretmektedir. Her düzeyde
halktan insan› kadrolaflt›rmak, savaflt›rmak ve halk ör-
gütlenmelerini yaratmak için herkes daha büyük bilinç
ve iddia ile kitlelere yönelmelidir.
Seçme Yaz›lar 307

Sald›r›y›
P ü s k ü r tece¤iz

Yay›nland›¤› yer:
Zafer Yolunda KURTULUfi
Say›: 47 / Tarih: 1 Haziran 1996

ligarflinin sald›r› hükümeti olan faflist ANAYOL

O koalisyonu kendi tükeniflini yaflarken bir yandan


da dizginsiz sald›r›lar›n› sürdürmeye devam et-
mektedir. ANAYOL hükümetinin süregelen ve giderek t›r-
manan sald›r›lar›, yaln›z devrimci tutsaklar› de¤il, tüm hal-
k›, devrimcileri, ilerici, demokrat tüm düzen karfl›t› güçleri
kapsayan bir sald›r›d›r. Ezilen s›n›flarla egemen güçler ara-
s›ndaki çat›flman›n her döneminde, ezenler kendi iktidarla-
r›n› korumak için yok olacaklar› ana kadar tüm güçleriyle
ezilen s›n›flara sald›rarak bu savafltan galip ç›kmak iste-
mifllerdir. Hükümetler, hükümetteki partiler, hükümetlerin
biçimi hep de¤iflir. Ama egemen güçlerin devlet mekaniz-
mas› bütün laçkal›¤›na, çürümüfllü¤üne, halk gözünde de-
¤erini yitirmesine ra¤men, halka karfl› sald›r›lar›n› artt›ra-
rak sürdürür. Egemen güçler varl›klar›n› sürdürmek için
halk› sindirecek, devrimin güçlenmesini engelleyecek sal-
d›r›lar› her fleye karfl›n yaflayan devlet mekanizmas›na
borçludurlar. Bu devlet mekanizmas›n›n yaflamas› nedeniy-
ledir ki, burjuva partilerinin hemen tüm kesimleri, devletin
gelece¤ini korumak ad›na devrimci harekete karfl› her tür-
lü iflbirli¤ine girmekte ve her türlü sald›r›ya onay vermek-
ten çekinmemektedir.
308 Dursun Karatafl

Devrimci hareket; devleti hedeflemiyor, sadece reform-


larla yetinerek hükümet de¤ifliklikleri üzerine politikalar ge-
lifltiriyorsa, bu hareketin devrimci niteli¤inden söz edile-
mez. Bugün ülkemizde reformizmle devrimcilik aras›ndaki
en temel ayr›m bu noktadad›r. Burjuvazinin devlet meka-
nizmas›n› parçalay›p devrimci iktidar› düflünmeyenler, bur-
juva partileri ve yeni hükümetlere dayanarak politikalar ge-
lifltirmekte; seçimleri, burjuva parlamentosunu ve emper-
yalist demokrasiyi devrimci ve sosyalist mücadele olarak
göstererek burjuvazinin sald›r›lar›na yeflil ›fl›k yakmaktad›r.
Bu öylesine çarp›c› ve de ayn› zamanda öylesine sinsi bir
politikad›r ki, görünüflte devletin politikalar›na karfl› ç›kar
ama özünde devlet mekanizmas›n› güçlendiren, halk›n tep-
kilerini etkisiz hale getirerek devrimci mücadeleyi geriletip
burjuvazinin denetimine sokmak ister. Örne¤in bugün, ikti-
dar›n cezaevleri politikas›n› TÜS‹AD’dan sola kadar herkes
tart›fl›yor. Hemen her türlü toplumsal geliflmede oldu¤u gi-
bi bu tart›flmada da esas olarak iki kampta saflafl›lmakta-
d›r. Hükümet, bütün burjuva partileri ve burjuva bas›n›, bir-
çok burjuva partisinin bile çok çeflitli nedenlerle karfl› oldu-
¤u Mehmet A¤ar, TÜS‹AD ve çeflitli reformist sol partiler,
bunlar›n etki alan›nda olan birçok demokratik kurulufl ve
sendika bürokrat› cezaevi sorunlar›n› tart›fl›rken, faflizmin
neden tutsak ald›¤›n› ve bu düzende cezaevlerinin kime hiz-
met etti¤i sorular›n› tart›flmaz. Cezaevlerinin Avrupa kalite-
sinde olmas› gerekti¤ini, insan haklar›na uyulmas›n› bolca
tart›fl›rlar. Emperyalistlerin tutsaklar aras›ndaki dayan›fl-
may› engelleyen, bireysellefltiren, devrimci düflünceleri yok
eden hemen tüm uygulamalar›n› sol maskesi alt›nda sa-
vunmakta ve burjuvaziye bu tür cezaevleri önermektedirler.
Kuflkusuz, tutsaklar, demokratik örgütler, iflkence ve zulme
karfl› olan, savunma hakk›ndan yana olan herkes tutsakla-
r›n insanca yaflam koflullar› sürdürmesi ve savunma hakla-
r›n› kullanmas› için mücadele edecek ve bu do¤rultuda bir-
çok talepte bulunacakt›r. Bu mücadele reddedilemez, ama
emperyalistlerin cezaevleri modelleri aras›nda da benzerlik
kurulamaz. Devrimciler, egemen güçlerin iktidar›n›n sürdü-
Seçme Yaz›lar 309

¤ü ve bu iktidar›n yaflamas› için cezaevlerinin devrimciler-


le doldurulup devrimci mücadeleyi engellemenin, halka
korku ve gözda¤› vermenin bir arac› olarak kullan›ld›¤› ko-
flullarda buralar› ›slah etmeyi de¤il, y›kmay› hedefler. Tersi
anlay›flta olanlar tutsaklara özgürlük de¤il, af ister; çünkü
devletin büyüklü¤üne, affedicili¤ine ve adaletine inan›r.
Onlar için devlet ve tüm kurumlar› y›k›lmas› gereken yerler
de¤il, ›slah edilmesi gereken lekeli kurumlard›r.
Katliamlar›yla, iflkenceleriyle emperyalistlere ve oligar-
fliye güvenilir oldu¤unu ispatlam›fl olan MEHMET A⁄AR,
“cezaevleri teröristlerin karargâh› olmufltur” derken ege-
menlerin s›n›f bilinciyle hareket etmekte ve temsil etti¤i s›-
n›flar› lay›k›yla temsil etmeye devam etmektedir. Ne yapt›-
¤›n›n fark›ndad›r Mehmet A¤ar. Devrimci mücadeleler tari-
hinde hemen tüm ülkelerde, tutsak düflmek ve tutsakl›k
koflullar›n› devrimin okullar›na dönüfltürerek daha bilinçli
kadrolar›n yetifltirilmesi devrimcilerin geleneksel bir tutu-
mudur. Denilebilir ki, devrim ve karfl› devrim aras›ndaki sa-
vafl bu alanda en fliddetli biçimde yaflanm›fl ve halen de ya-
flanmaktad›r. ‹ktidarlar, devrim hareketine ve tüm halka
topyekûn sald›r›rken, devrimin maddi ve manevi en büyük
gücü olan tutsaklar› yok etmeden, düflüncelerini öldürme-
den, bütün darbelere ra¤men, halk kitlelerinin devrimci
mücadeleye kat›l›m›n›n engellenemeyece¤ini ve mücade-
lenin yükselerek sürece¤ini bilmektedir. Bu nedenledir ki,
gerek dünyada, gerekse ülkemizde hemen her dönemde
faflizmin fliddetle sald›rd›¤› ilk hedef tutsaklar olmufltur.
Tutsaklara yap›lan sald›r› do¤rudan devrimci mücadeleye,
halka yap›lan bir sald›r›d›r. Bu yan›yla sald›r›n›n bu niteli¤i-
ni yeterince anlamayanlar, oligarflinin “cezaevlerinin ›slah›”
çerçevesinde tart›fl›p, Avrupa cezaevleri modelleri önere-
rek, do¤rudan karfl› devrimin propagandas›na ve uygula-
malar›na ortak oluyor demektir.
Tutsakl›k koflullar›nda faflizmin sald›r›lar›na boyun e¤-
memenin, direnmenin, onlar›n hiçbir yapt›r›m›n› kabul et-
memenin, devrim tercihi oldu¤unu bilen tutsaklar, 12 Ey-
310 Dursun Karatafl

lül’ün en karanl›k koflullar›nda dahi hemen hemen hiçbir


d›fl destek güç yokken, yaflamlar› pahas›na direnmifl ve
halk›n kurtulufl umutlar›n› karartmam›fllard›r. Günümüzde-
ki tutsak direniflleri, ‹stanbul’dan, Metris’ten, Diyarba-
k›r’dan, Ayd›n’dan, Buca’dan, Ümraniye’den onlarca flehit
ve yüzlerce yaral› verilerek kazan›lm›fl devrimci bir miras›n
üzerinde yükselmektedir. Bu miras öylesine zenginliklerle
dolu ve öylesine güçlüdür ki, ülkemiz topraklar›nda yapra-
¤›n dahi k›m›ldamad›¤› koflullarda umutsuzlara umut, y›l-
g›nlara direnç, çaresizlere ›fl›k olmufl ve devrimin, halklar›n
kurtulufl mücadelesinin asla yok edilemeyece¤ini bütün
dünyaya ilan etmifltir. Elbette bu alanlarda da reformizm ve
devrimcilik saflaflmas› hep oldu. Direnenlere, halklar› için
flehit olanlara burun k›v›ranlar, taktik üzerine ahkâm ke-
senler ve kendi bireysel kayg›lar›n› teorilefltiren oportünist-
ler hiç eksilmedi. Devrimciler inançlar› ve halka ba¤l›l›kla-
r› ile halka yabanc› bütün bu düflünceleri a¤›r bedeller öde-
yerek aflt› ve bu günlere geldi. Kimileri tutsakl›k koflullar›n-
daki bu savafl› k›sa süreli gördüklerinden yalpalad›, istik-
rars›zl›¤a düfltü. Faflizmin demokrasicilik oyununu kurtulufl
sand›lar. Oysa burjuvazi bütün çürümüfllü¤üne ve güç tü-
ketmesine ra¤men, iktidarlar› y›k›lana kadar baflta tutsak-
lar olmak üzere sald›r›lar›n› eksilterek, artt›rarak hep sürdü-
recektir. 12 Eylül’den günümüze kadar süren tüm sald›r›lar
ve katliamlardan sonra hala bu politikada ›srar etmelerinin
esas nedeni budur. Burjuvazi bu anlamda devrim ve karfl›
devrim gelifliminde kendini koruma temelinde sürekli bas-
k› politikalar› gelifltirecek ve uygulamaya devam edecektir.
Geçmiflte devrimci mücadele süreci yaflam›fl, devrimini
yapm›fl birçok devrimci hareketin geliflimi incelendi¤inde,
bugün ülkemizde uygulanan bask› politikalar›yla k›yaslan-
d›¤›nda çok daha ileri boyutlarda katliamlar›n yap›ld›¤›,
hatta bu katliamlar›n devrim an›na kadar sürdü¤ü görüle-
cektir.
Özetle, Türkiye oligarflisinin devrimci tutsaklara karfl›
politikalar› da s›n›flar savafl›n›n do¤as›na uygun geliflecek,
Seçme Yaz›lar 311

bask›lar ve direnifller birbirini takip ederek, devrimci müca-


delenin geliflmesiyle orant›l› sürecektir. Bu gerçek yeterin-
ce kavranmazsa, mücadeleyi burjuva partilerine yedekle-
me, emperyalist cezaevi modelleriyle oyalanma veya ka-
zan›lm›fl baz› haklar›n kal›c› olabilece¤i fleklinde ham ha-
yallere kap›lmak zor olmayacakt›r. Devrimciler, kurtulufl
mücadelesinin daha da geliflmesiyle birlikte faflizmin sald›-
r›lar›n›n artaca¤› ve kazan›lm›fl da olsa baz› haklar›n her an
sald›r›ya u¤rayarak geri al›nmak istenece¤ini unutamaz.
Faflizm ve s›n›flar savafl› gerçe¤i budur.
‹ktidar›n tutsaklara yönelik bafllatt›¤› planl› programl›
sald›r›s›n› MEHMET A⁄AR ve çevresine toplad›¤› katiller
güruhuyla daha ne kadar sürdürebilece¤i tart›fl›labilir, ama
biz sald›r›y› daha da boyutland›racaklar›n› düflünerek hare-
ket etmek zorunday›z. Sald›r›y› püskürtmenin ve direniflin
esas gücü tutsaklar iken, d›flar›daki halk güçlerinin direnifli
desteklemesi ve bu deste¤i genel mücadelenin bir arac› ha-
line getirmesi bugün yerine getirilmesi gereken temel bir
görevdir. Bütün halk güçleri, bütün demokrat ve yurtsever-
ler; tutsaklar›n bu direniflini ve oligarflinin sald›r›lar›n›n içe-
ri¤ini anlayamazsa baflka güçlere güvenecek, sald›r›ya
karfl› direnme ve sald›r›y› püskürtme güçlerini oluflturma-
yacak ve sonuçta düflman ileri bir ad›m atacakt›r. Tutsak-
lar yine teslim olmayacak, flehitler ve yaral›lar verecek, ye-
nilmeyecek ama yara alacakt›r. Devrimci, demokrat ve
yurtsever güçler, tutsaklar›n direniflini sadece tutsaklar›n
bir k›s›m haklar› almalar› veya insani yaflam koflullar›yla s›-
n›rlayamaz. Tutsaklar›n bedenlerini ortaya koyarak sürdür-
dükleri bu mücadele ve halk güçlerinin deste¤inin birli¤i
sa¤land›¤›nda ülkeyi bir uçtan bir uca saran halk›n müca-
delesini gelifltirecektir. Bu direnifl, s›radan bir hak alma mü-
cadelesi de¤ildir; sadece karfl› devrimle tutsaklar›n de¤il,
devrimle karfl› devrimin, halk güçleriyle faflizmin çat›flma-
s›d›r.
Tutsaklar›n direniflini desteklemeyen, onlar›n ezilmesine
seyirci kalanlar›n devrimci, sosyalist, yurtsever niteliklerin-
312 Dursun Karatafl

den söz edilemez. Tutsaklara sahip ç›kmayanlar, de¤il dev-


rimci savafl›, s›radan, ekonomik, demokratik mücadeleyi
bile sürdüremez. Fabrikalarda, köylerde, iflyerlerinde,
gençlikte, gecekondularda hiçbir halk kesiminin s›radan,
demokratik haklar›n› dahi savunamazlar. Burjuva liberalle-
ri ve demokratlar bile binlerce tutsa¤›n açl›kla sürdürdü¤ü,
katliamlara u¤ramak pahas›na teslim olmad›klar› koflullar-
da sessiz kalamaz. Sessiz kalmak kendilerini inkâr etmek-
tir. Ama ne yaz›k ki, Türkiye solunun gerçe¤i bu tür çarp›k-
l›klarla doludur. Özellikle de iktidar mücadelesinden uzak
duran, ucube sosyalizm teorileri keflfederek en pespaye
burjuva düflüncelerini sosyalizm diye halk kitlelerine sun-
maya çal›flan reformistler katliamlara dahi seyirci kalma,
hatta uzak durma onursuzlu¤unu gösterebilmektedir. Bilin-
melidir ki, bu ülkede devrimciler ve tutsaklar mücadele et-
medi¤inde, bask›ya ve zulme karfl› savaflmad›¤›nda herkes
susmufltur. Oligarfli, bütün reformist kurumlar› da da¤›tm›fl,
parçalam›fl ve tasfiye etmifltir. Bu ülkenin gelece¤i devrim-
cilerin omuzlar›nda yükselecektir. Bugün tutsaklar›n direni-
fli, devrimci iktidar mücadelesinin bir parças› ve bu direni-
flin zaferi, halk›n daha büyük bir mücadelesi ve iktidar yo-
lunda önemli bir mevzii olacakt›r. Faflizm bütün güçleriyle
öncelikle “devrim karargâhlar›” diye gördü¤ü tutsaklar›n
direnifllerini yok etmek ve teslim almak isterken, sonras›n-
da daha cüretli bir flekilde iflçilere, köylülere ve reformist,
devrimci demeden tek tek bireylere kadar herkese sald›ra-
cak, düzen karfl›t› bütün güçleri susturmak isteyecektir.
Bugün tutsaklar›n direniflini desteklemeyenler, yar›n sald›-
r›lar karfl›s›nda iktidarla iyi geçinmek isteyen, halka ve
devrimcilere s›rt çeviren davran›fllar›yla da bürokratik ku-
rumlar›n› koruyamayacak ve yok olacakt›r.
Burjuvazi, planl› programl› sald›r›lar›n› sürdürürken halk
güçlerini de denemekte ve s›navdan geçirmektedir. Solun,
halk güçlerinin devrimci potansiyelinin güçsüz olmad›¤›,
hemen tüm sald›r›lar› püskürtebilecek güçte oldu¤u art›k
kimse için s›r de¤ildir. Bu gücü yeterince kullanamay›fl›m›-
Seçme Yaz›lar 313

z›n, etkili olamay›fl›m›z›n, burjuvaziye sald›r›lar›n› rahatça


yapabilme f›rsatlar› vermemizin temel nedeni, halk güçleri-
nin yeterince örgütlü olmamas› ve sol güçlerin da¤›n›k, bö-
lünmüfl olmalar›d›r. Bu açmaz› bilen burjuvazi bütün çürü-
müfllü¤üne ra¤men, topyekûn sald›r› kararlar› almakta ve
uygulayabilmektedir. Burjuva demokratlar›n›n bile izleyici
olamayaca¤› birçok konuda ›srarla ve inatla asgari nokta-
larda da olsa birleflilmesi, programlarla hareket ederek
düflmana karfl› daha büyük güçlerin ortak ç›kart›lmas› ye-
rine, akla hayale gelmedik gerekçeler üretenler burjuvazi-
ye daha çok sald›r› için koz vermektedir. Bugün birçok sol
örgüt, tutsakl›k koflullar›nda dahi birlikte mücadele etme-
mek, birlikte mücadelenin örgütlerini yaratmamak için su-
ni gerekçeler üretmektedir. Tutsakl›k koflullar›nda bu yafla-
nanlar d›flar›da fazlas›yla yafland›¤›ndan, oligarflinin sald›r›-
lar› karfl›s›nda solun içerisinde bulundu¤u durum bütün
ç›plakl›¤›yla gözler önüne serilmifl oluyor. Bu olumsuzlu¤u
aflmal›y›z. Bu olumsuzluk afl›ld›¤›nda iktidar›n sald›r›lar› flu
veya bu biçimde yine sürecektir ama karfl›l›¤›nda örgütlü,
güçlü karfl› koyufllar› da görecektir. Bu güçlü karfl› koyufl-
lar, halk mücadelesini yükseltecektir.
Solun birçok konuda oportünist teoriler üreterek birlikte
mücadelenin önüne engeller oluflturmas›, süregelen olum-
suz bir gelene¤idir. Ama tutsaklar›n direnifli desteklemeli,
hiç de¤ilse bu konuda birliktelikler yaratman›n önüne ge-
çecek teorilerden uzak durulmal›d›r. Hiçbir teori bu birlikte-
li¤in ve direnifli desteklemenin önüne geçemez. Hangi ne-
denle olursa olsun, tutsaklar›n direniflini desteklemeyen, bu
deste¤i gelifltirmek ve güçlendirmek için birlikte mücade-
leden kaçan, bunun için nedenler üreten herkes; oligarflinin
sald›r›lar›n›n flu veya bu biçimde, dolayl› veya dolays›z suç
orta¤› oluyor demektir. Tutsaklar›n ödedikleri bedellerden
onlar da sorumludurlar.
Tutsaklar›n direniflini desteklemek, iktidar›n zulüm poli-
tikalar›na karfl› ç›kmak demektir. Bu karfl› ç›k›fl siyasi ör-
gütlerin, demokratik örgütlerin ve tüm halk güçlerinin bir-
314 Dursun Karatafl

likteli¤ine dönüfltürme yetene¤ini gösterebilmek herkesin


sorumlulu¤unda olmal›d›r. Bunu baflard›¤›m›zda, yüzbinler-
le ifade edilebilecek devrimci, demokrat, yurtsever nitelikli
insanlar›n hiçbir biçimde s›n›rlanamayacak onlarca protes-
to ve destek türü mücadele biçimleri ortaya ç›kacakt›r. Yal-
n›z örgütlü güçlerin de¤il, tek tek kiflilerin dahi, yaz›l›, söz-
lü, fiili protesto biçimleri, propagandalar›, manevi destekle-
ri yüzbinleri kapsad›¤›nda giderek büyük radikal güçleri or-
taya ç›karacakt›r. Tüm örgütlerden, herkesten en radikal
destek biçimlerini bekleyemeyiz. Kim ne yapabilir? Kim ne
yapmak istiyorsa, nereye kadar desteklemek istiyorsa, gü-
cü neye yetiyorsa onlar› yapabilmelidir. Ve devrimciler bu
nesnel durumu unutmadan, yap›labilir olan› en iyi flekilde
yapmay› ve daha büyük güçleri ortaya ç›karmay›, onlar›
daha ileri götürmeyi hedeflemelidir.
Cezaevleriyle ilgili güncel iki görevimiz vard›r.
1- Özgücümüzü hemen harekete geçirip tutsaklar›n di-
reniflini sahiplenerek, destek eylemlerini tüm alanlara yay-
mal›y›z.
Siyasi örgütler, demokratik ve tüm mesleki örgütler, tut-
sak aileleri, hatta tek tek kifliler ayd›nlar, sanatç›lar, hukuk-
çular, sosyalist, demokrat yurtsever herkesi tutsak direnifl-
lerini desteklemek için bir araya getirmek, neler yap›labile-
ce¤ini tart›flmak ve oyalanmadan h›zla harekete geçmek
zorunday›z.
2- Tutsaklara sald›r›lar›n sürekli olaca¤› düflünülerek ül-
kede ve yurtd›fl›nda cezaevleri ile ilgili genifl kesimleri ku-
caklayan ve harekete geçiren, kal›c›l›¤› olan; sol, devrimci-
demokrat güçlerin, demokratik-meflru temelde örgütlen-
melerin yarat›lmas›n›n ciddi ad›mlar›n› atmal›y›z.
Seçme Yaz›lar 315

1 May›s, Bayrak
P rovokasyonlar›,
Ar ta n Sal d›r ›la r
ve Tav›r

Yay›nland›¤› yer:
Zafer Yolunda KURTULUfi
Say›: 51 / Tarih: 29 Haziran 1996

azi katliam› ve ayaklanmas›n›n ard›ndan oligar-

G fli k›smi bir geri çekiliflten sonra devrimci güçle-


rin durumunu iyi gözleyerek, kitleleri sindirme
ve devrimci hareketi geriletme operasyonlar›n› ad›m ad›m
ilerletti. Gazi’den sonra ayaklanmalara ve tüm farkl› söy-
lemlere ra¤men gerçekte halk güçlerinin örgütsüz oldu¤u-
nu, bu açmaz› gideremezsek sald›r› dalgas›n›n artaca¤›n›
sürekli vurgulad›k. Özellikle de demokratikte, illegalitede
ve bütün alanlarda devrimci güçlerin birlik sorununu çöz-
memiz ve düflman›n karfl›s›na çok daha büyük bir güçle
ç›k›p onlar›n programlar›n› bozmam›z gerekti¤i üzerinde
›srarla durduk. Sol güçlerin düflüncelerini birlik sorununda
yo¤unlaflt›rarak, daha güçlü ç›k›fllar yaparak oligarflinin
sald›r›lar›n›n önünü kesmek ve giderek sald›r›ya geçerek
düflman› savunma durumuna itecek bir konumda olmam›z
gerekirken bu baflar›lamad›. Denilebilir ki, kitle mücadele-
sinin bir ölçüde geliflip; herkese de bundan flu ya da bu
316 Dursun Karatafl

oranda bir “pay” düfltü¤ü ortamda solun eski hastal›klar›


depreflip grupçuluk, reklamc›l›k hâkim olgu oldu. Abart›l›
propagandalar alabildi¤ine yükseldi. Örgütsüz halk örgüt-
lenmifl; özgür olmayan alanlar özgürleflmifl gibi gösterildi.
Tozpembe tablolar çizildi. Düflman bu tablo içerisinde gö-
zalt›lar, kay›plar, cinayetlerle, kitlesel gösterilere sald›rarak
yavafl yavafl Gazi ile birlikte kaybetti¤i moral ve prestiji ye-
niden sa¤lamaya çal›flt›. 1995 Gazi Ayaklanmas›yla, 1996
1 May›s aras›ndaki süreç iktidar›n, sol güçlerin içinde bu-
lundu¤u durumu, gücünü ihtiyatl› bir flekilde yoklayarak
sald›r›lar›n› peyderpey yükseltti¤i bir süreç olmufltur. Oli-
garfli her sald›r› ad›m›nda devrimci güçlerin tepkilerini
kontrol etmifl ve karfl› koyufllar›n güçlü olmad›¤›n› gördü-
¤ünde yeni sald›r› programlar› gelifltirmekte gecikmemifl-
tir. 1 May›s 1996’ya gelindi¤inde daha büyük bir sald›r›
için provokasyon planlar›n› hayata geçirmenin koflullar›-
n›n olufltu¤una karar verdiler. Bu provokasyonla devrimci
güçler halk nezdinde karalanacak, baz› geri bilinçteki halk
kesimlerinin mülkiyet duygular›yla hareket etmesi sa¤la-
nacakt›. Yo¤un propaganda kampanyalar›yla baz› halk ke-
simleri devrimcilere karfl› k›flk›rt›lacak ve nihayetinde bu
kitlelerde “Bu ifl böyle gitmez, bu sorun halledilmelidir...”
düflüncesini yaratacaklard›. Oluflturulan bu atmosferde
yo¤un gözalt›lar, tutuklamalar, cinayetler, bütün gösterile-
rin da¤›t›lmas›, tutsaklara sald›r›larak cezaevlerinin okul
olmaktan ç›kart›lmas› fleklindeki düflüncelerini gerçeklefl-
tireceklerdi. Ayr›ca bu sald›r›larda mesafe ald›kça demok-
rasicilik için vitrin ifllevi gören sol siyasi partilerin ve de-
mokratik örgütlerin kapat›lmas› da gündeme getirilecekti.
Oligarfli bu süreçte sözü edilen tarzda iradi bir progra-
m› uygulamaya bafllad› ve hala sürdürüyor. Oligarfli, her
fleye ra¤men sürekli artan devrimci potansiyeli görmüfl ve
bu tehlikeyi ortadan kald›rmak için 1 May›s’tan itibaren
topyekûn sald›r› karar› alm›flt›r. 1 May›s sald›r›s›n›n amac›
öylesine aç›k ve nettir ki, bunu görmemek için kör olmak
gerekiyor. Hemen 1 May›s akflam› burjuva partileri, polis,
Seçme Yaz›lar 317

medya birlikte sald›r›ya geçmifl ve bu tarihten itibaren de


halk hareketini da¤›tmak için her türlü yöntemi uygulama-
ya sokmufltur. Sol güçlerin ise, Gazi’den sonra ne ortak bir
savunma, ne de sald›r› program› olmam›flt›r. Düflman, sol
güçlerin programs›zl›¤› üzerinde hareket etmifl 1 May›s’a
gelmifltir. 1 May›s’tan sonra ise, topyekûn sald›r›ya geç-
mesine ra¤men; sol güçler, düflmana karfl› birleflik bir mü-
cadeleyi ve sald›r›y› örgütleyip düflman› durdurma ve ge-
riletme yerine, sol güçleri parçalayan ve bunda ›srar eden
düflüncelere saplan›p kalm›fllard›r. EP, ÖDP gibi örgütler 1
May›s’ta kendi hayallerinin gerçekleflememesiyle sald›r›la-
r›n› devrimcilere yöneltmifl, devrimcilerden uzak durarak,
onlarla herhangi bir birli¤e girmeyerek, düzen içerisindeki
yerlerini daha da meflrulaflt›rarak, oligarflinin topyekûn
sald›r›s›ndan kurtulma hesaplar› yapm›fllard›r. 1 May›s ala-
n›ndaki kimi gruplar›n sorumsuz davran›fllar› sol ve dev-
rimci iddias›nda olan hiçbir örgütü düflman sald›r›s› karfl›-
s›nda “... Aman bulaflmayal›m” tavr›na itemez. Bu tav›r,
aç›kça düflmana “Biz farkl›y›z, bize dokunmay›n, onlara
ne yaparsan›z yap›n” demektir. EP ve ÖDP’nin 1 May›s’ta-
ki tutumu tastamam budur. Bununla da kalmam›fllard›r. 1
May›s sonras›nda özellikle EP ve ÖDP devrimcilere karfl›
sald›r›ya geçmifl, hatta devrimcileri tecrit etmekten söz et-
meye bafllam›fl ve ortak platformlarda olmamak için zor-
lama bir çaba içerisine girmifllerdir.
Türkiye’de yasalc›l›k ve düzenin meflruiyetine s›¤›n-
mak, devrimcileri tecrit etmeye kalkmak hiç kimseyi kur-
taramaz. Oligarfli solun alabildi¤ine parçaland›¤›, her kafa-
dan bir sesin ç›kt›¤›, rekabetin inan›lmaz boyutlara vard›¤›
koflullarda topyekûn sald›r› politikas›n›, bütün sol, demok-
rat güçleri içine alacak flekilde geniflleterek sürdürmeye
devam etti. EP ve ÖDP gibileri 1 May›s provokasyonun da
oligarflinin üslubuyla devrimcilere sald›rarak sald›r› dalga-
s›ndan kendilerini kurtaracaklar›n› umarken tam tersi ol-
mufltur. Türkiye oligarflisi art›k reformizmi güçlendirip çe-
flitli sonuçlar alarak devrimi geriletme gibi taktikleri uygu-
318 Dursun Karatafl

lama yetene¤inde de de¤ildir. Yükselen devrimci potansi-


yel onlar› hemen her konuda süren devrimci savafl› etkisiz
hale getirmek için fliddet temelinde planlar oluflturmaya
götürmüfltür. Meflrulaflan ve büyüyen halk hareketinin
meflrulu¤unu gölgelemek, halk›n gözündeki tüm meflru
zeminlerden d›fltalamak da bu planlar›n temel hedeflerin-
dendir. Faflizm için legal sol siyasi partiler, çeflitli demok-
ratik örgütler demokrasinin bir görüntüsü olarak gereklidir.
Ama halk hareketini meflrulaflt›r›c›, iktidara karfl› bir tav›r
al›c› nitelikte olmamal›d›r. Daha do¤rusu hemen her fleyiy-
le düzene endeksli kurumlar istenmektedir. Ülkemiz gerçe-
¤inde reformizm, burjuvazinin bu iste¤ini de tam olarak
yerine getirememektedir. Bu iste¤i yerine getirmek var
olan kitle tabanlar›n› da tümden yitirmeleri demektir. ‹flte
bu koflullarda reformizm de sald›r›lardan nasibini almakta-
d›r. Reformizm devrimci harekete karfl› sürdürdü¤ü sald›r›
ve tecrit politikas›yla henüz ayn› nitelikte olmasa da belir-
li oranda Ayd›nl›kç›lar›n rolünü oynamaktad›r. Ayd›nl›kç›-
lar, devrimci hareketin yükseldi¤i her aflamada devrimci-
lere sald›rarak oligarfliye yaranmak istemifl, ama ne oli-
garfliye, ne de baflka birilerine yaranamam›fl, lanetli küçük
bir grup olmaktan kurtulamam›fllard›r. Herkes bu lanetlen-
mifl tarihi hat›rlamal›d›r.
Legal-yasal partiler, demokratik kurumlar, bugün dev-
rimin stratejik sorunlar›nda devrimcilerle farkl› düflünseler
de, devrimcileri karfl›lar›na alarak hiçbir yere varamaya-
caklar›n› kavramak ve faflizmin herkese yönelen sald›r›la-
r›na karfl› birlikte hareket edebilecek asgari noktalar oldu-
¤una inanarak hareket etmek durumundad›rlar.
1 May›s sald›r›s›ndan sonra halk güçlerinin birleflik mü-
cadelesi ve karfl› koyuflu örgütlenemedi¤inden, genifl kit-
leler harekete geçirilemedi¤inden oligarfli yeni bir provo-
kasyonla sald›r› dozaj›n› biraz daha art›rd›. Yeni provokas-
yon, HADEP Kongresi’ndeki bayrak indirilmesi olay›d›r.
Bu provokasyon da 1 May›s’ta oldu¤u gibi düzenlenmifl,
an›nda karfl› devrimci güçler harekete geçmifl, sald›r›larla,
Seçme Yaz›lar 319

cinayetlerle, bayrak-vatan edebiyat›yla flovenizm rüzgâr›


estirilerek baz› halk kesimleri, özelde Kürt halk›na, genel-
de ise tüm devrimcilere karfl› k›flk›rt›lmaya çal›fl›lm›flt›r. Ve
yine bu süreçte HADEP ve EP gibi partilerin kapat›lmas›
planlar› yap›larak sokaklar halka yasaklanarak ve gizli s›-
k›yönetim ilan edilerek, gözalt›lar için toplama kamplar›
niteli¤inde statlar aç›larak bütün ülke ola¤anüstü hal yasa-
lar› veya gizli s›k›yönetimle yönetilir hale gelmifltir.
Denir ki, 1 May›s’ta cam çerçeve indirilmeseydi düfl-
man yine sald›r› politikas› uygulayacakt›. HADEP Kongre-
si’nde bayrak indirilmeseydi oligarfli yine bir gerekçe bula-
cak ve sald›r›y› h›zland›racakt›. Bütün bunlar›n hepsi do¤-
rudur. Faflizm, kendi program›n› uygulamak, kendi meflru-
iyetini sa¤lamak için her türlü provokasyonu yapmak iste-
yecektir. Ama bu böyledir diye, devrimciler kendi elleriyle
düflmana provokasyon malzemesi vermezler. “Nas›l olsa
yaparlar” düflüncesi “Onlar provokasyon yapaca¤›na biz
yapal›m” demektir. Tersine devrimciler provokasyona ça-
nak tutmazlar. Provokasyonlar› bozucu, engelleyici taktik-
lerle hareket ederler. Oligarflinin planlar›n›n uygulanmas›-
n› engellemek, provokasyonlar›n› bozmak için sald›raca¤›-
m›z hedeflerde, mücadele yöntemlerimizde kitlelerin dü-
flüncelerini, ruh hallerini kavray›fl durumlar›n› göz önüne
alarak, egemen güçlerin demagojilerini bofla ç›kartacak
tarzda hareket etmek durumunday›z. 1 May›s’ta grup rek-
lam u¤runa sorumsuz tav›rlar içerisinde bulunanlar›n pro-
vokasyonu bozma gibi bir niyetleri olmad›¤› gibi, provo-
kasyonu körüklemifl ve 1 May›s sonras›nda geliflen topye-
kûn sald›r› karfl›s›nda da sessiz kalmay› ye¤lemifllerdir.
Oysa 1 May›s’ta devrimcilerin pankartlar›n› düflmana tes-
lim etmemesi, üst aramas› yapt›rmamas› zemininde sald›-
r›lara karfl› koyufl tamamen meflru bir direnifl olup oligar-
flinin provokasyonlar›n› bozucu ve onlara propaganda
malzemesi vermeyen bir tutumdur. Bu direnifl gösterilirken
sald›r›ya ra¤men yüzbinleri güvenlikli bir flekilde toplamak
ve yine yüzbinleri güvenlikli bir flekilde da¤›tarak oligarfli-
320 Dursun Karatafl

nin sald›r›lar›na karfl› mücadeleyi yükseltmek, düflman›n


planlar›n› bozucu bir rol oynayacakt›. ‹flte baz› gruplar bu
düflüncelerden uzak olduklar›ndan adeta “bir fleyler yapa-
l›m reklam›m›z olsun” diyerek hareket etmifl ve oligarflinin
oyununa gelmifllerdir. Keza, HADEP Kongresi’nde olanlar
da bundan farks›zd›r. Do¤rudur, Türk bayra¤›n› faflist ikti-
dar temsil etmiyor, onlar sahiplenemezler, bu do¤rultuda
çok fley söylenebilir, kimse de itiraz etmez. Ama bunu bu
flekilde aç›klamak, gerçe¤in tümünü görmek ve ona göre
tutum almak de¤ildir. Bugün Türk halk›n›n büyük bir kesi-
mi hala flovenizmin etkisi alt›ndad›r. Ve gerek bu kesimler
ve gerekse de daha s›radan kesimler, kendi ulusal de¤er-
lerini bir yan›yla bayrakta simgelemektedir. Bunlar› gör-
meden hareket tarz› oluflturmak halklar›n tarihlerini, ulusal
de¤erlerini, düflünce ve duygular›n› hesaba katmadan düz,
hesaps›z tutumlar almaya götürür ki, bu noktada oligarfli
istedi¤i provokasyon malzemesini rahatl›kla bulur. Tabii
sormak gerekiyor, nas›l bir kültür oluflturulmufltur ki, bin-
lerce insan›n oldu¤u bir kongrede bir-iki insan bayra¤› in-
direrek provokasyona yeflil ›fl›k yak›yor ama kimse bu
provokasyonu engelleyemiyor. Hele ki, ulusal bir mücade-
le verdi¤ini söyleyen bir hareket için, baflka bir ulusun
bayra¤›na karfl› çok daha özenli olunmas› gerekti¤i tart›fl›-
lamaz. Bir tak›m de¤erlerle çok kolay oynamamak gereki-
yor. Halk›n inançlar›, ulusal de¤erler, baz› gelenekler halk-
lar için büyük önem tafl›r ve bizim en küçük bir yanl›fl›m›-
z› düflman çok rahatl›kla kullanacakt›r.
“Birilerini küstürür müyüz, provokasyon dersek refor-
mistlerin zeminine mi düfleriz?” kayg›lar›ndan uzak bir fle-
kilde gerçeklerimizi görmeliyiz ve yanl›fllar›n, olumsuzluk-
lar›n önüne set oluflturmal›y›z.
Düflman›n topyekûn sald›r›s›na karfl› Kürt milli hareke-
ti ve HADEP de duyars›z kalm›fl, kendi merkezlerinde dü-
flüncelerini ve örgütlenmelerini sürdürmeye devam etmifl-
lerdir. Ayr› düflünme, ayr› hareket etme, birlikte olmama
çok çeflitli etkenler yan›nda adeta bir kültür olmufl ve bu
Seçme Yaz›lar 321

kültürle hareket edilmektedir. Bunun sonucunda da çok


fazla seçene¤imizin olmad›¤› tutsakl›k koflullar›nda dahi
ayr› direnifl programlar› ve farkl› tav›r al›fllar gündeme gel-
mifl, hala da sürmektedir. Ayn› flekilde tutsaklara destek
direniflleri, tutsak ailelerinin örgütlenmesi, sendikalarda,
gecekondularda, memurlarda, gençlikte, k›rsal alanlarda,
hemen bütün mücadele alanlar›nda farkl› tutumlar kan›k-
sanm›fl ve süregelmifltir. Do¤al ki, uzun y›llara yay›lan bu
süreç çeflitli güvensizlikleri beslemifl, yarg›lar oluflturmufl-
tur. Bütün bu olumsuzluklar› y›kmak ve düflmana karfl› bir-
likte olman›n koflullar›n› haz›rlamak herkesin görevidir.
Sadece birilerini suçlayarak ileri bir noktaya var›lamaz, so-
run çözülemez. Herkes, geçmifle bugün birlikte olmak ge-
rekti¤i inanc›yla bakarsa, gerek kendisini, gerekse baflka-
lar›n› daha farkl› görecek, flu veya bu nedenle oluflan
olumsuz yarg›lar, sübjektif tutumlar görülebilecektir. Daha
büyük bir savafl›n, birlikte mücadelenin önündeki engel
düflman de¤il, bizizdir. ‹steyerek ve istemeyerek yarat›lan
olumsuz kültürdür. Bu kültürle savafl›lmadan, en az›ndan
birlikte mücadelenin zorunlulu¤u siyasi yap›lar›n taraftar-
lar›na kavrat›lmadan, olumlu sonuçlar almak çok kolay ol-
mayacakt›r.
Olumsuzlu¤un bir yan› da dogmatik düflüncede ve dav-
ran›flta ›srard›r. Geliflmeleri, somut koflullar›, güncel olan›
görmemek ve “ya benim dedi¤im olur ya da olmaz” sap-
lant›lar›d›r. Bu düflüncelerle hiçbir birlik gerçekleflemez.
Düflünün, “K›z›l siyasi üsler olmadan birleflik cephe ol-
maz”, “Cephe komünistler öncülü¤ünde olur, komünistler
baflka birlikle içerisinde erimemelidir...” gibi, yaflananlarla
ilgisiz ve düflman›n sald›r›lar› karfl›s›nda ne yapaca¤›z so-
rusuna hiçbir cevap vermeyen bu tür gerekçeler, bulundu-
¤u statüyü korumak için çok rahat üretilebiliyor. Bu, iddi-
alar›n sahipleri, kendi düflüncelerine çok güveniyorlarsa
bu düflüncelerinin do¤rulu¤unu pratikte göstermelidirler.
Faflizmin politikalar›n› bozmak, daha büyük halk güçlerini
harekete geçirmek için kendi öncülüklerinde “küçük bur-
322 Dursun Karatafl

juva” dedikleri bütün güçleri de birlefltirmek için harekete


geçmelidirler. Bunlar› yapamad›klar› aç›k. Yapam›yor,
ama baflkas› da yaps›n istemiyor. ‹stenen nedir? Objektif
olarak oligarflinin tek merkezden sald›r›lar›na karfl› bizim
merkezi, birlikte karfl› koyufl planlar›m›z olmamal›d›r deni-
liyor. Ve bu anlay›fllarla birlik do¤rultusunda getirilen bütün
öneriler, hangi koflullar için neden söylendi¤i göz önüne
al›nmadan, ustalardan da al›nt›lar yap›larak gerekçeler bu-
lunarak reddedilmekte ve statülerin korunmas›na çal›fl›l-
maktad›r. “Cephe olmaz, ama eylem ve güç birli¤i olur”
fleklindeki düflünceler ciddi birliklerden, sorumluluk alt›na
girmekten kaç›fl›n ifadesi olup, mevcut durumun sürüp
gitmesini istemektir. Elbette, eylem ve güç birlikleri de çok
çeflitli biçimlerde yap›lacakt›r, zaten uzun bir süredir de ya-
flama geçmektedir. Ama birçok siyasi yap›n›n eylem ve
güç birli¤inden anlad›¤› oldukça geri, kendilerini hiçbir so-
rumluluk alt›na sokmayan, istedikleri zaman kat›l›p ayr›l-
d›klar› oluflumlard›r. Ki, bu oluflumlar oligarflinin planlar›n›
bozmak ve devrimci mücadeleyi yükselen bir çizgide ge-
lifltirmekten öte, geri, kendili¤indenci, zorunluluktan kay-
naklanan durumlarda ortaya ç›kmaktad›r. ‹radi de¤il ken-
dili¤indenli¤i; düflman›n planlar›n› bozmay› de¤il, edilgen-
li¤i, en geri konumda direnifli içermektedir. Ayr›ca bunu
bile ne kadar baflard›¤›m›z tart›fl›l›r. Oysa bugün ihtiyaç
olan iktidar› hedefleyen, halk kitlelerine güven veren, düfl-
mana darbeler vuran ciddi, iddial› birliklerdir. “Cephe vb.
giriflmeler daha önce de oldu ama baflar›lamad›” fleklinde
itirazlar var. Geçmiflte olan bitenin tart›flmas› tabii ki yap›l-
mal›d›r. Bu tart›flma içerisinde hangi koflullarda neyin öne-
rildi¤i, neden hayata geçirilmedi¤i ortaya ç›kar ve bunlar-
dan dersler ç›kart›larak daha olumlu ad›mlar at›l›r. Bugün-
kü koflullar ne ’80 öncesinin, ne de ’80’li y›llar›n koflullar›
de¤ildir. Düflman cephesinde de, devrim cephesinde de
çok fley de¤iflmifltir. Bu de¤iflmeleri dikkate almayan, sü-
reçleri özdefllefltiren, dolay›s›yla mücadele biçimlerini, tak-
tiklerini, örgütlenmeleri ayn›laflt›ran anlay›fllar bu yakla-
fl›mlar›yla bir anlamda yaflanan y›llar›, bir tarihi, mücade-
Seçme Yaz›lar 323

leyi reddediyorlard›r. Daha objektif olmak, daha sa¤l›kl›


düflünmek ve savafl› gelifltirici düflünceler üretmek, iddial›
birlikteliklerin ad›mlar›n› atmak, her devrimcinin görevi ol-
mal›d›r. Bu konularda bir fley üretmeden, yaln›zca getiri-
lenlere karfl› ç›kman›n ne genel olarak devrimci hareketi,
ne de kendi siyasi yap›lar›n› gelifltirmedi¤ini görmelidirler.
Devrimci hareketin hemen hiçbir sorununun bilinen klasik
flablonlarla çözülemeyece¤i bilinmelidir.
Bizim birlik modellerimiz yanl›fl bulunabilir. ‹çeri¤iyle,
isimleriyle tart›fl›labilir. “Ya bizim dedi¤imiz olur ya da ol-
maz” gibi bir saplant› içerisinde de¤iliz. Yaklafl›m›m›z›n te-
mel halkas›, düzen karfl›t› bütün güçleri birlefltiren, savafl-
t›ran, legal, yar› legal, illegal her alanda, Türkiye ve Türki-
ye Kürdistan›’ndaki bütün devrimci sol güçleri birlefltirebil-
mek ve iktidara merkezi darbeler vurarak zafer yürüyüflü-
nü h›zland›rmakt›r.
Kimi siyasetler Demokratik Muhalefet Meclisi önerimiz-
de “muhalefet” ifadesine itiraz etmekte, bunu iktidar› iste-
memek fleklinde yorumlayarak karfl› ç›kmaktad›r. Belirtti-
¤imiz gibi kelimelerle ifade edilen biçimselliklerin peflinde
de¤iliz, bir avuç suda f›rt›na koparmak gibi, hiçbir niyeti-
miz yok. Demokratik Muhalefet Meclisi, iktidar› alacak,
do¤rudan iktidar için savaflan bir kurum de¤ildir. Legal
platformda kendi meflrulu¤unu dayatarak oluflturulacak
böyle bir kurum; kuruluflu, yap›s› ve iflleyifli gere¤i bir ikti-
dar organ› olamaz. Bu flekilde düflünmek iktidar alternati-
fi ve iktidar› alacak devrimci örgütleri legalli¤e teslim et-
mek ve tasfiye etmek anlam›na gelir. Demokratik Muhale-
fet Meclisi, ad›nda ifadesini buldu¤u gibi, düzene karfl› de-
mokratik muhalefeti örgütleyecek ve bütün muhalif güçle-
ri kendi bünyesinde toplayarak tek merkezden yönlendiril-
mesini sa¤layacakt›r. Bu meclis, örgütlü güçler yan›nda,
bütün demokratik güçleri, hatta tek tek kiflilere var›ncaya
kadar da¤›n›k halk güçlerini örgütleyecek, halk›n en az›n-
dan demokratik mücadelede, hak ve özgürlükler savafl›n-
da karar sürecine kat›lmalar›n› sa¤layacakt›r. Nas›l ki, yüz-
324 Dursun Karatafl

lerce demokratik, mesleki örgütler iktidar organlar› de¤il-


se, do¤rudan iktidar için savaflm›yorlarsa; bu meclis de
belirli farkl›l›klara ra¤men, öz olarak bu kapsamda düflü-
nülmelidir. Buna ra¤men, kavramlar üzerinde durmuyoruz.
“Muhalefet” yerine isteyen baflka bir isim de bulabilir, çok
önemli de¤il. Sorun bütün muhalif güçleri birlefltirmek, ha-
reket ettirmek ve meflrulu¤unu sa¤lamakt›r.
Faflizmin, tüm güçleriyle, yeni provokasyonlarla sald›-
r›lar›n› sürdürece¤i ve devrimci halk güçlerinin mücadele-
sini geriletmek isteyece¤i aç›kt›r. Bugün, bölünmüfl, par-
çalanm›fl ve merkezilikten yoksun bir flekilde süren karfl›
koyuflta çok daha uzun süre karfl› konulamaz ve faflizmin
halk› sindirme program› bozulamaz. Birlik üzerine küçüm-
senemeyecek oranda çok fley söylendi. Kimin nerede ve
nas›l duraca¤› art›k netleflmeli ve pratik ad›mlar atmal›y›z.
Küçük hesaplarla, oyalamalarla zaman öldürecek lüksü-
müz yoktur. Oligarfli sald›r›lar›na devam ediyor ve bu sal-
d›r›larla moral üstünlü¤ü sa¤lay›p daha büyük sald›r›lar›n
ve katliamlar›n önünü açmak istiyor. Bu süreci ne Refah
Partili, ne de baflka bir hükümet durduramaz. Hangi parti
hükümet kurarsa kursun, karfl› devrimci savafl› kontrgeril-
la taktikleriyle yükselterek sürdürecektir.
Tutsaklar›n direnifli devrimci-demokrat güçleri k›smen
de olsa harekete geçirmifl ve tüm ülkeye yay›larak müca-
delenin geliflmesinde dinamik bir rol oynam›flt›r. ‹ktidar
güçleri ise, bir yandan kararl›l›k gösterileri yaparken, bir
yandan da giderek yükselen halk kitlelerinin muhalefetinin
önüne geçmek için; tutsak direniflleri karfl›s›nda k›smi ta-
vizler veriyor gibi görünerek, direnifl güçleri aras›nda ayr›-
l›klar yaratarak direnifli k›rmak ve bitirmek istemektedirler.
Devrimci güçler bu oyuna gelmemelidir. Tutsak direniflleri
kal›c› haklar kazan›lmadan k›r›ld›¤›nda veya bitirildi¤inde;
çok daha büyük bir sald›r› dalgas›n›n hem tutsaklar›, hem
de d›flar›daki halk güçlerini bekledi¤i unutulmamal›d›r.
Oligarfli; tüm kararl›l›k gösterilerine ra¤men, güçsüz-
dür; tutsaklar, yeni flehitler pahas›na da olsa belirli kaza-
Seçme Yaz›lar 325

n›mlar elde etmeden direnifli b›rakmamal› ve düflman cid-


di bir flekilde pazarl›k masas›na oturmadan temel hiçbir ta-
lepte esnememelidirler. Bu direnifl yaln›z tutsaklar›n bir ta-
k›m haklar› al›p almama savafl› de¤il, bütün halk güçleri-
nin kararl›l›k savafl›d›r. Bu kararl›l›k ve irade savafl›n› so-
nuna kadar sürdürerek, bütün halk güçlerine devrimcilerin
bafl e¤mezli¤ini, yenilmez iradelerini ve inançlar›n› bir kez
daha göstermeliyiz. Düflman, geçici sürede yeni flehitleri-
mize sevinebilecektir. Ama flehitlerle süren bu irade ve ka-
rarl›l›k savafl› onlar›n beklemedi¤i ölçüde daha büyük halk
güçlerini savafla katacak ve kararl›l›¤›m›z önünde direne-
meyeceklerdir. Savafl› yükseltmeliyiz. Art›k tutsaklar›n di-
reniflleriyle halk›n mücadelesi birbirlerinden ayr› de¤il; bir-
birlerini etkileyerek, gelifltirerek genel devrimci mücadele-
yi yükselterek sürmelidir. Tutsaklar›n direniflleri, zindanla-
ra hapsedilemeyecek kadar genifl kapsaml›d›r.
‹ktidar, 1 May›s provokasyonuyla nas›l devrimci güçle-
ri geriletemedi, devrimci savafl›m›z› engelleyemediyse;
bayrak provokasyonuyla da, flovenizm propagandalar›yla
da Kürt ve Türk halklar› aras›nda düflmanl›k yaratamaya-
cak, Kürt ve Türk bütün halklar›m›z iktidar hedefinde bir-
leflerek ortak iktidar ve ortak kurtulufl için savaflacaklar-
d›r. Daha büyük güçlerle, daha kararl› bir flekilde düflman
karfl›s›na ç›kmal› ve sald›r›lar› bofla ç›kartmal›y›z. fiehirde,
k›rda, tutsakl›k koflullar›nda, her alanda hiçbir mevzide ge-
ri çekilmeden yeni mevziler ele geçirmek için güçlerimizi
seferber etmeliyiz. En küçük bir karars›zl›k, düflman›n da-
ha kararl› ve çok yönlü sald›r›lar›n› getirecektir.
326 Dursun Karatafl

Her An›
Eylem Olan
69 Gün

Yay›nland›¤› yer:
KURTULUfi
Say›: 1 / Tarih: 3 A¤ustos 1996

utsaklar ölüm orucuna yatt›¤›nda, burjuva par-

T tilerinden, küçük burjuva ayd›nlar›ndan birçok


sol kesime kadar birçok çevre bu eyleme kü-
çümsemeyerek bakt›, ciddiye almad›. Burjuvazi, Meh-
met A¤ar ve polis nezdinde içeride ve d›flar›da sald›r›la-
r›n› sürdürüp kararl›l›k gösterisi yaparken; baz› sol grup-
lar da bu tür eylem biçimleriyle sonuç al›namayaca¤›n›
vaaz ettiler. Reformist sol kesimler, devrim sorununda ve
mücadele biçimleri konusunda tamamen icazetli ve dü-
zen içi bir mücadeleyi temel ald›klar›ndan; özveri ve ka-
rarl›l›¤a dayal›, iktidarla difle difl bir savafla giren müca-
dele tarz›n› hiçbir zaman benimsememifltir. Nitekim ikti-
dar›n süregelen sald›r›lar›, sokaklar› yasaklayan tav›rlar›
ve nihayetinde gizli bir s›k›yönetimle ülkeyi yönetme po-
zisyonlar›n›n ortaya ç›kmas› durumunda “ara rejim”,
“cunta” tahlilleriyle tek mücadele biçimleri olan kitlesel
bas›n toplant›lar›na bile son verdiler. Burjuvazinin yarat-
mak istedi¤i tam da buydu. Burjuvazi vurarak, yasakla-
yarak, kimlerde ne sonuç yarataca¤›n› çok iyi biliyor. ‹k-
tidar›n takti¤i çok aç›k. Tutsaklar bir türlü teslim al›na-
Seçme Yaz›lar 327

mad›¤›ndan cezaevleri devrimin okullar› haline gelmiflti


ve bu okullar mutlaka da¤›t›lmal›yd›. En az›ndan ifllevsiz
kalmal›yd›. Tutsaklar›n sald›r›lar karfl›s›nda direnecekle-
rini çok iyi biliyorlard›. Tutsaklara sald›r›lar sürerken, d›-
flar›da da tutsak direnifllerini destekleyen ve mücadeleyi
yükseltmek isteyen halka da tüm güçleriyle vurarak da-
¤›t›p y›ld›rmay› hedeflediler. Oligarflinin bu takti¤ine kar-
fl›, devrimci taktik içeride ve d›flar›da mücadeleyi daha
da radikallefltirerek, tüm ülkeye yayarak topyekûn sald›-
r›ya karfl› güçlü bir sald›r›yla cevap vermek, faflizmin
oyunlar›n› bozmakt›. Reformistler iflte bu noktada “ara
rejim” teorileriyle geri çekilip seçim ve “meflruiyet” he-
saplar› yaparak bir kez daha oligarfliye, devrimcilerle
birlikte olmad›klar›n›, kendilerinin farkl› oldu¤unu gös-
termek istedi.
Bir yandan oligarflinin krizi boyutlanarak sürerken bir
yandan da halka yönelik sald›r›lar artt›. DYP-ANAP dö-
neminde Mehmet A¤ar’›n adalet bakan› olmas› ile daha
üst boyuta ç›kan bu sald›r›lar, DYP-ANAP koalisyonunun
bozulmas›na ra¤men devam etti. REFAHYOL ile birlikte
bu sald›r›lar kesintisiz sürdü. Refah Partisi’nin hükümet
kurmas›na çok gönüllü olmayan emperyalistler ve tekel-
ler DYP-ANAP koalisyonunun iflas› karfl›s›nda neredey-
se alternatifsiz kalm›flt›r. Refah Partisi’nin baflta ABD
emperyalizmi olmak üzere tekellere, orduya düzeni ko-
rumak için elinden gelen her fleyi yapaca¤›n›, di¤er hü-
kümetleri aratmayaca¤› yeminleri üzerine Refah Partisi’-
nin hükümeti kurmas›na, baflta Sabanc› olmak üzere he-
men bütün TÜS‹AD’l›lar ve emperyalistler yeflil ›fl›k yak-
t›. Refah Partisi, bir gün dahi zaman kaybetmeden verdi-
¤i sözleri yerine getirmek için büyük bir faaliyet içerisine
girdi. Bu faaliyetin oda¤›, DYP ve ANAP’tan al›nan bask›
programlar›n› uygulamak ve devrimci hareketi bitirmek-
ti. Burjuvazi hükümet de¤ifltirmesine ra¤men genelkur-
may›n ve polisin bask› programlar›n› de¤ifltirmeden uy-
guluyordu. Bu yan›yla her hükümet de¤iflikli¤inde, her
328 Dursun Karatafl

burjuva partisine veya hükümete de¤iflik misyonlar biçip


“taktik” diyerek beklemeyi seçenler veya yeni hükümet-
lere de¤iflik politikalar uygulayabilecekleri konusunda
umut ba¤layanlar yan›ld›klar›n› zaman geçmeden gördü.
Devrim ve karfl› devrimin geldi¤i aflamada hiçbir burju-
va partisinin kontrgerilla yönetimi ve denetimi d›fl›na ç›-
kamayaca¤›n›, tersine bu güçlere dayanmadan hükümet
olamayaca¤›n› daha önce belirtmifltik. Bu bir kez daha
do¤ruland›.
Refah Partisi, görünüflte di¤er burjuva partilerinden
farkl› söylemler tutturmufl, halk kitlelerinin di¤er düzen
partilerine ve düzene olan tepkilerini, ekonomik ve sos-
yal sorunlar› kendi ideolojisiyle formüle ederek adeta
düzen aleyhtar› bir görünüm sergilemifltir. Oysa bunun
sadece iktidar olmak için bir manevra oldu¤u aç›kken
mekanik, dogmatik bak›fl aç›lar›n› illa da her partinin bir
s›n›f ve tabakay› temsil etti¤i iddias› yan›lg›lar›na götür-
müfl, Refah Partisi’nin farkl› olabilece¤i düflüncesini ya-
ratm›flt›r.
Refah Partisi’nin emperyalistlere, tekellere, kapitaliz-
me karfl› olmad›¤›, düzene ait hiçbir fleyi reddetmedi¤i;
herkesin görebilece¤i bir flekilde aylara de¤il, günlere
s›¤d›r›larak ortaya ç›km›flt›r. Refah Partisi, emperyaliz-
min ve tekellerin, özellikle de 12 Eylül sürecinde dini
motiflerle büyütüp gelifltirdi¤i ve ihtiyaç duydu¤unda
kullanabilece¤i bir güç olmufltur. Refah Partisi, burjuva-
zinin bu ihtiyac›n› karfl›lamak için hükümet oldu¤u ilk
günden itibaren kollar› s›vam›fl ve önceki hükümetin
bafllatt›¤› sald›r›lar› daha da t›rmand›r›p, “Di¤er burjuva
partilerinin yapamad›¤›n› biz yapar›z” diyerek emperya-
listlerin ve tekellerin en iyi savunuculu¤unu kendilerinin
yapabilece¤ini ispatlamak istemifltir. Bu ispat›n denek
tafl› tutsaklara vurulacak büyük darbe ve ayn› zamanda
d›flar›da kitle hareketlerinin yok edilmesiydi.
Refah Partisi, bir yandan geçici olarak halk kitlelerini
bir k›s›m ekonomik vaatlerle, ücretlerle oyalarken; esas
Seçme Yaz›lar 329

darbeyi devrimcilere vurup, burjuvaziye güven vermek


istiyordu. REFAHYOL hükümetinin bu plan›n›, al›fl›lage-
lenden farkl› taktikler uygulayarak bozabilirdik. REFAH-
YOL’un halkla, adaletle, insan haklar›yla, eflitlikle hiçbir
iliflkisinin olmad›¤›, tamamen emperyalistlerin, iflbirlik-
çilerin ve kontrgerillan›n istekleri do¤rultusunda hareket
etti¤ini, din bezirgânl›¤› yapt›¤›n› halka göstermeliydik.
Tutsaklar›n, direnifli ölüm orucuna dönüfltürerek d›flar›-
daki mücadeleyi daha da radikallefltirerek, burjuva par-
tilerinden ve burjuvazinin taze kan› olan Refah Partisi’ne
umut ba¤layanlar› uyand›rmay› ve sald›r›lar›n önüne
güçlü bir barikat oluflturmay› baflarmal›yd›k.
Tutsaklar›n direnifli yaln›z tutsakl›k koflullar›ndaki bir
k›s›m iyilefltirmeler ile s›n›rl› bir hak alma eylemi de¤il,
do¤rudan faflizmle ve onun Refah Partisi a¤›rl›kl› yeni
hükümeti ile süren bir hesaplaflma ve bu yeni hüküme-
tin, daha do¤rusu Refah Partisinin faflist maskesini dü-
flürme hareketiydi. Faflist REFAHYOL hükümetinin sal-
d›r›lar›na halk›n karfl› sald›r›s›yd›.
Ölüm orucu eyleminin de gösterdi¤i gibi Marksist-Le-
ninistler kendilerini hiçbir mücadele biçimiyle s›n›rla-
maz. Marksizm-Leninizm; hayat›n her alan›nda, devrim-
ci güçlerin ve ülkenin somut koflullar›n› do¤ru tahlil ede-
rek, kendi özgünlü¤ümüzü de dikkate alarak, her türlü
mücadele biçiminin s›n›rs›z bir yarat›c›l›kla hayata geçi-
rildi¤inde, hiç kimsenin beklemedi¤i çok olumlu sonuç-
lar›n al›naca¤›n› göstermifltir. Marksist-Leninistler bu an-
lay›flla hareket etmifl ve ölüm orucu silah›n›, Marksizm-
Leninizmin yarat›c›l›¤›n› somut koflullarla birlefltirerek
hayata geçirmifltir.
Burjuvazi, fievket Kazan’›n a¤z›ndan “ölemezler” der-
ken; burjuvazinin bencilli¤ini, ç›karc›l›¤›n›, inançs›zl›¤›n›
sergiliyordu. Baz› reformist kesimler de ölümler ard arda
gelinceye kadar k›llar›n› k›p›rdatmam›fl, sorunu küçüm-
semifl ve ölümler olduktan sonra da “Neden ölünüyor,
gereksiz, yaflamak gerekir, d›flar›da mücadele etmek ge-
330 Dursun Karatafl

rekir...” gibi devrimci inançtan, kararl›l›ktan, iktidar›n


sald›r›lar›na karfl› sald›r› ile cevap verme yöntemlerinden
uzak bir tav›r sergilemifltir. Bu “sol” kesimlerin düflünce
ve tav›rlar›yla küçük burjuva ayd›nlar›n›n düflünceleri
ayn› noktada kesiflmifl, direnifli desteklemekten öte dire-
nifli bitirmek noktas›nda odaklaflm›flt›r.
Devrimci hareket, gerek burjuvazinin, gerekse burju-
vazi ad›na y›lg›nl›k ve karamsarl›k yayan ölümlerin bo-
fluna oldu¤unu söyleyen reformizmin ve küçük burjuva
ayd›n›n›n sald›r›lar› karfl›s›nda kararl› bir durufl alarak
mücadeleyi a¤›r bedeller göze alarak yükseltmek zorun-
dayd›. Burjuvaziden, küçük burjuva ayd›nlar›ndan, bir-
çok demokrat kurulufl ve kifliden reformistlere kadar ge-
nifl bir çevre Türkiye devrimci hareketinin onlarca flehit
verecek bedeli ödeyece¤ine inanmad›. Türkiye devrimci
hareketi Marksist-Leninistlerin öngörülü, özenli çabalar›
sonucu birçok alanda devrimci güçler aras›ndaki birli¤in
ad›mlar›n› att›, baz› sorunlar olsa da olumlu sonuçlar al-
maya bafllad›. Cezaevleri Merkezi Koordinasyonu, DE-
TUDAP, 1 May›s, bu birli¤in en çarp›c› olanlar›d›r. Dev-
rimcilerin ileri ve kal›c› birli¤i, “kurduk” demekle gerçek-
lefltirilecek basit bir olay de¤ildir. Ony›llar›n olumsuzluk-
lar› ancak tabanda, alan ve bölgelerde birli¤in ad›m
ad›m infla edilmesi ve mücadelede s›nanmas› ile gerçek-
lefltirilebilir. Ölüm orucu direnifli bu yan›yla da de¤erlen-
dirilmesi gereken ciddi bir s›nav olmufltur. Ve en önemli-
si de Türkiye devrimci hareketi, yapra¤›n dahi k›m›lda-
mad›¤› en zor koflullarda, düflmana darbeler vurma ge-
lene¤ini yaratm›fl, ölüm orucu gibi bir miras b›rakm›flt›r.
Tutsaklar “mahpusluk” gelene¤ini reddedip, Özgür Tut-
sak kimli¤ini sahiplenmifl ve kendi mücadelelerini d›fla-
r›daki mücadelenin kopmaz bir parças› haline getirmifl-
lerdir. “Cezaevlerinde siyasi mücadele olmaz”, “Sadece
hak mücadelesi olur” gibi, reformistlerden ödünç al›n-
m›fl bütün düflünceler ezilip bir kenara at›lm›fl ve tutsak-
lar, tutsakl›¤› oligarflinin korkulu düflü haline getirmifltir.
Seçme Yaz›lar 331

Öyle ki, oligarfli “cezaevine gire n m i l i t a n l a fl › y o r ” diye-


rek cezaevlerinden korkar hale gelmifltir. Bu koflullarda
tutsaklar›n ölümleri göze alan direniflleri ülkede ve dün-
yada büyük yank› yarat›p, Refah Partisi’nin faflist yüzü-
nü a盤a ç›karacak; aylara, belki de y›llara s›¤d›r›lacak
Refah Partisi’nin teflhiri, günlere s›¤d›r›lacakt›.
Türkiye devrimci hareketinin dinamikleri her zaman
güçlü olmufltur. Eksik olan, bu güçleri do¤ru yönlendire-
memek, dogmatik hareket ederek bilinen mücadele bi-
çimleri d›fl›na taflmamak, reformistlerden etkilenmek,
kendi özgücüne güvenmemek ve birlikte hareket etmek-
ten kaçmak olmufltur. Ölüm orucu eylemi birçok siyasi
yap›n›n birlikte hareketi, birlikte ölümü gö¤üslemesi ile
yavafl yavafl da olsa dogmatizmden kopuflun, kendi öz-
gücüne güvenin, grupçu hastal›klardan uzaklaflman›n
ad›mlar› olarak de¤erlendirilebilir.
Ölüm orucu oligarflinin, özellikle de Refah Partisi’nin
“‹slamc›” ideolojisinde büyük bir gedik açm›flt›r. Refah
Partisi ve burjuvazi hiç ummad›¤› yerde ve zamanda bü-
yük bir darbe yemifltir. Bu mücadelenin Refah Partisi’nin
ve burjuvazinin sald›r›lar›n›n önünde barikat olma, tut-
saklar›n haklar›n› almas›, Refah Partisi’nin faflist yüzünü
ortaya ç›kartmas› yan›nda esas ifllevi burjuvazinin
inançs›zl›k ve karamsarl›k yayan düflüncelerine vurulan
büyük bir darbe olmas›d›r. Bu direniflin as›l kazan›mlar›,
burjuvaziyle yürütülen ideolojik mücadele kazan›lan za-
fer ve moral üstünlüktür. Marksizm-Leninizmin burjuva
ideolojisi karfl›s›nda üstünlü¤ünün bir kez daha kan›tlan-
mas›d›r.
Bütün dünyada, davas› u¤runa ölümü göze alm›fl in-
sanlar›n kalmad›¤›n› her gün binlerce kez tekrar eden re-
formistler, burjuvazi, küçük burjuva ayd›nlar›, y›lg›nlar,
yorgunlar, yüzlerce devrimcinin ölüme yatmas› ve ard›
ard›na ölmesi karfl›s›nda flaflk›na döndü. En pespaye
burjuva yazarlar› dahi hayretlerini itiraf etmekten geri
duramad›. Oysa Marksist-Leninistlerin, devrimcilerin
332 Dursun Karatafl

inançlar› için ölümü göze almalar›, tereddütsüz ölmeleri


yeni bir olgu de¤ildi. Y›llard›r, son nefeslerinde dahi da-
valar›na olan inançlar›n› hayk›rarak, her türlü kuflatma-
da asla teslim olmadan, çat›flarak ölen, hatta son nefes-
lerinde kanlar›yla inançlar›n› yazan savaflç› ve önder
kadrolar›m›z yüzlercedir. Ama tüm bu flehitlerimiz difle
difl süren bu savaflta denebilir ki, halk›n, demokratlar›n,
küçük burjuva ayd›nlar›n›n, hatta burjuvazinin belirli ke-
simlerini ölüm orucu direnifli kadar sarsmad›. Kuflkusuz
ölüm orucu direnifli birden bire ortaya ç›km›fl bir olgu
de¤ildir. 12 Eylül koflullar›nda, d›flar›da hemen hemen
hiçbir mücadele yoktu. Tutsaklar siyasi kimliklerini ve
onurlar›n› koruma temelinde bir direnifl sürdürüyordu.
Ama devrimcilerin ölümüne direnifli hiçbir zaman kendi-
sini d›flar›dan ve halktan soyutlamad›. Her ad›mda dev-
rimci hareketin geliflimini ve halk›n gelece¤ini esas ala-
rak hareket etti. Bu koflullarda “cezaevleri merkez de¤il-
dir”, “cezaevlerinde siyasi mücadele yap›lamaz”, “ölüm
orucu gibi eylemler intihard›r, cinayettir” vb. tespitlerin-
de bulunanlar›n; bugün d›flar›da mücadele çok daha
yüksekken ölüm orucu eylemine baflvurmalar›; her alan-
da, flehirlerde ve da¤larda y›llard›r flehitler vererek süre-
gelen silahl›, silahs›z sürdürülen mücadelenin; halk›, do-
lay›s›yla solu çok güçlü ve çok yönlü etkiledi¤ini, bir bi-
çimiyle yönlendirdi¤ini; do¤ruyu, devrimci olan› yakala-
malar›n› belirli oranda da olsa sa¤lad›¤›n› göstermekte-
dir. Ödenen hiçbir bedel bofla gitmiyor ve mutlaka ken-
dini bir biçimde ifade ediyor. Gerçek, ne kadar reddedil-
meye, yok say›lmaya çal›fl›lsa da bir yerde kendini da-
yat›yor ve kabul ettiriyor.
Devrimci güçler birlik olduklar›nda a¤›r bedeller öde-
seler de küçümsenemeyecek bir güç olduklar›n›, do¤ru
politika ve taktikleri hayata geçirerek önemli sonuçlar
yaratabileceklerini göstermifllerdir. Süregelen savafl,
devrimci güçlerin a¤›r bedeller ödenmeden burjuvaziyle
her düzeyde çat›flmay› göze almadan ciddi, olumlu so-
Seçme Yaz›lar 333

nuçlar alamayacaklar›n› ö¤retmifltir. Devrimcilerin ölme-


yi arzulayan insanlar olmad›¤›n› herkes çok iyi bilir. Ama
bir dava u¤runa gerekirse yüzlerce kez ölebilecek bir ka-
rarl›l›¤› sergilemek, düflman›n en büyük korkusudur. Hep
denildi¤i gibi, ölümü göze alm›fl, inançl› insanlar› yene-
cek hiçbir güç yoktur. Ölümü göze alm›fl insan, burjuva-
zi için en korkutucu ve en tehlikeli güçtür. Burjuvazi
ölüm orucu eyleminde bu korkutucu gücü görmüfltür.
Devrimcilerin ölümü birlikte gö¤üslemelerinden ise res-
men paniklemifltir. Birlikte ölümü paylaflarak sürdürüle-
cek bir mücadele, Türkiye devrimci hareketinin yeni bir
sürecinin bafllamas›n›n önünü açabilir. Bu yan›yla ölüm
orucu eylemi; birlikteli¤iyle, kararl›l›¤›yla, ustal›¤›yla
Türkiye devrimci hareketi için yeni bir sayfan›n aç›lma-
s›n›n bafllang›c› olabilir. Burjuvazi bu tehlikeyi görüyor
ve bu olguyu ortadan kald›rmak için birli¤i parçalay›c›
yeni sald›r› planlar›n› uygulamaya koyacak ve sonuç al-
maya çal›flacakt›r.
Ölüm orucu eylemi burjuvazi ile sadece “Sosyalizm
mi, kapitalizm mi?”de ifadesini bulan bir ideolojik müca-
deleden öte, sosyalist olmayan ayd›nlar›, demokratlar›,
düzende umut arayanlar›, bencilleflenleri, y›lg›nlar›, yor-
gunlar›; hatta adil düzen, hak, adalet, eflitlik gibi sözlerle
aldat›lm›fl, ‹slamc› kesimler dâhil bütün halk› derinden
etkilemifl, sarsm›flt›r. Bu sars›l›fl›n, etkilenmenin temelin-
de; burjuvazinin ahlaks›zl›¤›na karfl› yeni bir ahlak›n, her
türlü yozlu¤a, kifliliksizli¤e, ç›karc›l›¤a, bencilli¤e karfl›
halklar› ve vatanlar› için her türlü ç›karc›l›ktan uzak,
adeta kutsal ve kendilerini feda eden yeni insan›n, ölüm
orucu savaflç›lar›n›n flahs›nda görülmesi vard›r. Emper-
yalistlerin, tekellerin ve onlar›n uzant›lar›n›n yaratt›¤› ba-
takl›kta ölüme yatanlar›n kiflilikleri; yeni bir dünyan›n,
onurlu bir yaflam›n, gelecek umudunu güçlü bir biçimde
ortaya ç›karm›fl, burjuva partileriyle devrimcilerin çok
yayg›n bir biçimde k›yaslanmas›n› ve bütün halk nezdin-
de tart›fl›l›r hale getirmifltir. Burjuvazinin bütün demago-
334 Dursun Karatafl

ji ve yalanlar› ölümlerle yerle bir olmufl, flehitler halk›n


vicdan›na seslenmifl, adalet, namus ve onur duygusunu
ortaya ç›kartm›fl ve sokaklarda somutlam›flt›r. Saflaflma,
düzenin etkisinde kalan her çevrede ve halkta yaflanm›fl,
birçok çevre süratle devrimcileflmeye bafllam›flt›r. Birçok
silahl› ve silahs›z eylem ve yüzlerce flehidin açt›¤› yolda,
birçok siyasi yap›n›n birlikte gerçeklefltirdi¤i ölüm oru-
cunu flekillendirmifl dolay›s›yla çarp›c› bir etki yaratma-
m›flt›r. Bu etki, ölüm orucu eyleminin niteli¤indedir. Bu
tarz, hiçbir dogmatik teoriyle aç›klanamaz. Bu bizim tar-
z›m›zd›r. Bu devrimin geliflimidir. Bedel ödenerek, do¤ru
yöntemlerle mücadele ederek, halk gerçe¤i kavranarak
bu sonuçlar al›nm›flt›r.
Bafllang›çta ölümler karfl›s›nda burjuvazinin katliam-
c›-asker kesimleri siyasi partileri, “ölemezler...” anlay›-
fl›yla kendilerini flartland›rd›. Ölümler karfl›s›nda burju-
vazinin katliamc›-asker kesimleri, “‹çeride ölsünler, d›fla-
r›da öldürür, bask›ya devam eder ve bitiririz” diye düflü-
nüyordu. Ölümlerin olaca¤›na inanmayan burjuva parti-
leri, ölümlerin peflpefle gelmesiyle birlikte tüm bask›lara
ra¤men, kitle hareketlerinin her geçen gün artarak sür-
dü¤ünü ve bütün dünya kamuoyunun aya¤a kalkt›¤›n›,
tutsaklar›n ise, toplu ölümlere ra¤men kararl›l›klar›n›
sürdürdüklerini gördüklerinde, geri ad›m at›p taviz vere-
rek, daha do¤rusu tutsaklar›n önünde diz çökerek, kitle
potansiyelini düflürmenin ve her ne pahas›na olursa ol-
sun direnifli bitirmenin hesab›n› yapt›. Bu aflamada oli-
garflinin polis flefleri; ayd›nlar, sanatç›lar dâhil, herkesi
tehdit etmeye devam edip intikam yeminleri ederken,
burjuva partileri ölüme yatanlara teslim oldu. Bu süreç-
te “ölüm olmas›n, direnifli bitirin” ça¤r›s› yapanlarla bur-
juvazi ayn› noktada birleflmifltir. Devrimciler ölmeyi de,
öldür meyi de tercih etmez. Ama bunlar›n devrimi yük-
seltti¤i her kofluflulda ölümlerden korkmaz. Korkanlar
devrimi istemeyenlerdir.
Ölümlerin art›k her gün ikiflerli, üçerli devam etti¤i
Seçme Yaz›lar 335

günler oligarflinin kabus günleridir. Görünüflte tavizsiz ve


tehditkâr tav›rlar›na ra¤men, en zay›f anlar›n› yafl›yorlar-
d›. Parti-Cephe tutsaklar› gerekti¤inde çok daha fazla
bedel ödemeyi göze alm›fl, ölüm orucu ile birlikte seçe-
neklerini tüketmemifltir. Tam da bu ortamda baz› de-
mokratik kurumlar›n reformist bak›fl aç›lar› sonucu
“operasyon olacak” pani¤i k›smen de olsa etkili olmufl-
tur. Hükümetin tavizsiz gösterilerle yaratmak istedi¤i de
buydu. Keza, ölüm orucu ve süresiz açl›k grevine kat›l-
mayan baz› tutsaklar›n sanki direniflin sahipleri kendile-
riymifl gibi, uzlaflma için gelen heyetle pazarl›klar yap-
malar›, ortal›¤› kar›flt›rmalar› ortaya ç›kan olumsuzluk-
lard›r. Tutsaklar ad›na demeç veren, oligarfliyle pazarl›¤a
oturan ama tutsaklar›n düflünceleriyle bir ilgisi olmayan
bu demokratik kurulufllar, kendilerinin nerede olduklar›-
n› ve kimi temsil ettiklerini çok iyi bilmek durumundad›r.
Tutsaklar›n izni ve onay› olmadan onlar ad›na konuflma
ve pazarl›k etme yetkisinde olamazlar. Bu kesimler, tut-
saklar ad›na konuflma, hatta “af” isteme gibi al›flkanl›k-
lar›n› devam ettirirlerse, kamuoyunda zor duruma düfle-
bilirler. Tutsaklardan, tutsak ve insan haklar›ndan ya-
naysalar, öncelikle tutsaklar›n düflüncelerine ters düfl-
meyecek bir çizgide hareket etmek zorundad›rlar.
Tutsaklar›n direnifli zaferle sonuçlanmas›na ra¤men,
ne oligarflinin sald›r›lar›, ne de direnifl bitecektir. Direnifl
çok çeflitli biçimlerde sürecek ve kendi do¤as› içerisinde
d›flar›daki mücadele ile birleflecek, geliflmeye devam
edecektir. Bugün en acil görev burjuvazinin yeni sald›r›-
lar›n›n önüne geçebilmek, dahas› savunmadan sald›r›ya
geçebilmek için içeride tutsaklar›n oluflturdu¤u merkezi
örgütlülü¤ü daha da gelifltirmek, bu örgütlülü¤e kat›lma-
yanlar› katmak ve direniflin sa¤l›kl› bir de¤erlendirmesi-
ni yaparak, dersler ç›kart›p daha büyük direnifllere haz›r-
lanmakt›r. D›flar›da ise, tutsaklarla dayan›flma örgütleri-
ni genifl kesimleri kapsayacak flekilde kurmak ve kal›c›-
laflt›rmak görevi ertelenemez. Tutsakl›k koflullar›nda
336 Dursun Karatafl

sa¤lanan birli¤in olumlu sonuçlar›n›n do¤ru bir biçimde


d›flar›ya yans›t›lmas› için d›flar›daki örgütsüzlü¤ün örgüt-
lülü¤e dönüfltürülmesi, mücadelenin çok parçal› olmak-
tan ç›kart›l›p merkezi bir muhtevaya kavuflturulmas› zo-
runlu ihtiyaçt›r. Bu direnifl süreci içerisinde d›flar›da mer-
kezi, çok yönlü örgütlenmeler yarat›lamad›¤› için direni-
fle yap›lan kitlesel destekler ço¤u zaman c›l›z ve etkisiz
kalm›fl ancak ölümlerin artmas›yla birlikte belirli bir ha-
reketlenme gözlenmifltir. Ama bunlar bile 12 flehit, on-
larca yaral› ve yüzlerce devrimcinin ölüm s›n›r›nda oldu-
¤u düflünüldü¤ünde oldukça geri ve düflündürücüdür.
Direnifl, bütün reformist kesimlerin, küçük burjuva ayd›n
ve demokratlar›n beyinlerinde depremler yaratmas›na
ra¤men; güçlü, güven veren demokratik merkezi örgüt-
lenmelerin olmay›fl›, tepkilerin alanlara yeterince akma-
s›n› engellemifltir. Halk›n demokratik muhalefetini mer-
kezilefltirmek ve örgütlemek görevini yerine getiremez-
sek; reformizm mücadeleyi bölmeye, her fleyi kendi ica-
zetinde düflünmeye devam edecek; çeflitli devrimci ke-
simler, “güç ve eylem birli¤i” diyerek kendilerine alabil-
di¤ine özgürlük tan›y›p keyfi hareket edecek; halk›n ge-
nifl kesimleri ise, bu durumu güven duymayarak uzaktan
izleyecek ve meydanlarda onbinler, yüzbinler yerine da-
ha küçük rakamlarla yetinmek zorunda kalaca¤›z. Kitle-
lerden, oy taban›ndan kopmak istemeyen Refah Partisi
ve di¤er burjuva partileri, kitlelerin düzen karfl›t› potansi-
yelini geriye çekmek için k›smi de olsa “af”› gündeme
getirebilir. fiimdiden bu tart›flmay› derinlefltirip “Tutsak-
lara Özgürlük” fliar›n› her düzeyde yükseltmeliyiz. Ölüm
orucu zaferini “Tutsaklara Özgürlük” ile taçland›rmak
imkâns›z de¤ildir. Tüm siyasi yap›lar›n, en genifl ilerici,
demokrat çevrelerin de kat›larak, çok çeflitli biçimlerde
sürdürecekleri kampanyalarla sonuç almak mümkün-
dür.
Ölüm orucu savaflç›lar›, gerekti¤inde birlikte ölebilme
gerçekli¤ini çok çarp›c› biçimde ortaya koymufl ve her-
Seçme Yaz›lar 337

kesin kafas›na vura vura birlik sorununun önemini da-


yatm›flt›r. Birlik sorununda ciddi görevlerden kaçmak
için hala bin dereden su getirip küçük hesaplar yapanlar,
hala birlik maskesi alt›nda en ba¤naz grupçulu¤u yapan-
lar, flehitlerimizin birlikte ölümü paylaflmalar› karfl›s›nda
mutlaka bir kez daha geriye dönüp birlik konusunda
söylediklerinin ne kadar gerçekçi olup olmad›¤›n› dü-
flünmek zorundad›r.
Ölüm orucu savaflç›lar›, halklar›m›z›n onur ve kahra-
manl›k tarihini yazm›fllard›r. Bu tarih öylesine görkemli,
öylesine meflrudur ki; burjuvazinin yaratt›¤› ahlaks›z, ya-
lan, yoz ve ç›karc›, umutsuzluk dünyas›nda umudu, ge-
lece¤i güveni yaratm›flt›r. Devrimci hareketi halk kitlele-
ri nezdinde daha çok meflrulaflt›rm›fl, burjuvazi a¤›r bir
ideolojik darbe yemifl, halk kitleleri tutsaklar› sahiplen-
mifltir. ‹flte bu koflullarda hala ölüm orucu direniflini des-
teklemeyen, sonuçlar› üzerine ileri geri laf edenler hangi
düflüncenin takipçisi olursa olsunlar, adaletten, insan
onurundan, halktan yana olmad›klar› gibi, onurlar› ve
vicdanlar›n›n da olup olmad›¤› veya bunlardan ne anla-
d›klar› sorgulanmal›d›r. Halk›m›z›n ve devrimin en de¤er-
li evlatlar› tereddütsüz ölümü kucaklarken hiçbir fley ol-
mam›fl gibi davrananlar, ölümlere burjuva insan haklar›
savunucular› kadar bile de¤er vermeyenleri biliyoruz.
Köflelerinde oturup suni gündemler yaratmak isteyen ve
hala devrimcilere hakaret ederek, kendilerinin iflçi s›n›f›-
n›n temsilcisi oldu¤unu iddia edenlerin iflçi s›n›f›yla,
halkla, onur ve namusla ilgilerini kurmak giderek güç-
leflmektedir. Bunlar yapt›klar›n›n hesab›n› er geç iflçi s›-
n›f›na da bütün halka da vereceklerdir. “‹flçi s›n›f› çözer,
iflçi s›n›f›na gitmek gerek” deyip, bütün eylemlere, her
fleye küçümseyerek bakan, asl›nda hiçbir fley olmayan
bu flah›slar›n iflçi s›n›f›yla da hiçbir ilgilerinin olmad›¤› bir
kez daha görülmüfltür. ‹flçi s›n›f› söylemi bunlar›n dilinde
sahtekârl›¤›n, ikiyüzlülü¤ün ad› olmufltur. ‹flçi s›n›f› söz-
leri, bunlar›n mücadeleden, bedel ödemekten kaç›fllar›-
338 Dursun Karatafl

n›n k›l›f› olmufltur. Mücadele gelifltikçe, oligarfli daha faz-


la sald›rd›kça, bu reformistler devrimcilerle aralar›ndaki
mesafeyi daha fazla açarak olas› bask›lardan Ayd›nl›k
gibi, kendilerini kurtarma planlar› yap›yor. Bu çevreler
her geçen gün biraz daha gericileflerek, devrimcilere
karfl› burjuvazinin literatürü ile konuflmaya bafllam›fllar-
d›r. Bu yolda ›srarlar›n› sürdürmeye devam ederlerse,
Ayd›nl›k gibi lanetlenmekten kurtulamayacaklard›r.
Devrimci hareket, her zamankinden daha güçlü olup ge-
rek oligarflinin, gerekse oligarfliye yaranmak isteyen bu
kesimlerin provokasyonlar›n› bozarak yoluna devam
edecektir.
Daha cesur olman›n, yaflananlardan dersler ç›karta-
rak, olumsuzluklar›n üzerine giderek, her yerde devrim-
cilerin birli¤ini sa¤lamay› teflvik ederek, daha ileri örgüt-
lenmeleri ve eylemlilikleri yaratman›n zaman›d›r.
Seçme Yaz›lar 339

Gü n c e l O l an ›
Yakalamal›
Muhalefet
Cephesini
Büyütmeliyiz

Yay›nland›¤› yer:
Halk ‹çin KURTULUfi
Say›: 6 / Tarih: 16 Kas›m 1996

aflist iktidar›n hemen hiçbir konuda politika

F yapma yetene¤i kalmam›flt›r. Refah Partisi de-


nenmemifl, dolay›s›yla y›pranmam›fl bir güçtü.
Refah, ayn› zamanda dinamik bir oy potansiyeli ve sü-
rekli geniflleyen güçlü bir tabana sahipti. Emperyalistler,
tekeller ve devletin silahl› güçleri, istemeyerek de olsa
Refah Partisi’nin Do¤ru Yol Partisi ile birlikte birçok soru-
nu çözece¤ine inan›yorlard›. Refah, daha hükümeti kur-
madan oligarfliye tüm güvenceleri vermesine ra¤men,
art›k yap›sal hale gelmifl sistemin sorunlar›na k›smen de
olsa çare olacak, kitlelerin tepkilerini etkisiz hale getire-
cek hiçbir politika üretemedi. ‹çeride ve d›flar›da rejim gi-
derek yaln›zlaflmaya bafllad›. Emperyalistlerin deste¤ini
almak için verdi¤i sözlere de ba¤l› kalmad› ve devletin
temel ifllevi olan bask› artarak sürdü. Böylece Erbakan,
340 Dursun Karatafl

kontrgerillan›n hâkim oldu¤u iflleyifle itirazs›z teslim oldu


ve kontrgerillan›n yönetimini üstlendi. Sistemin nas›l iflle-
di¤ini, kime hizmet etti¤ini, yolsuzluklar, rüflvet, mafya,
polis ve sivil faflist iflbirli¤ini, her türlü cinayetin ve pis ifl-
lerin arkas›nda bu güçlerin oldu¤unu, bizzat hükümet
yetkililerinin yasalara uymad›¤›n› kitleler büyük oranda
bilmektedir. Devletin terörizme karfl› mücadele demago-
jisiyle her türlü ahlaks›zl›¤› teflvik etti¤i, her türlü suçu
gizledi¤i, hiçbir biçimde önlenemeyecek flekilde genifl
kitleler nezdinde ortaya ç›kmaktad›r. Devrimcilere karfl›
mücadelede birçok pisli¤i hofl görmeyi veya görmezden
gelmeyi al›flkanl›k haline getirmifl iktidar›n bu tavr›, bir-
çok liberal, demokrat, hatta baz› burjuva kesimleri bile
rahats›z etti¤inden, bu çevreler de art›k rahats›zl›klar›n›
ifade etmektedirler.
Genifl halk kitleleri; ortaya ç›kan, gizlenemeyen dev-
letin gerçek niteli¤i karfl›s›nda adeta flok halindedir. Kim
yönetiyor, nas›l yönetiyor? Ony›llard›r devrimcilerin, bu
devletin nas›l flekillendi¤ini, nas›l halk kitlelerine karfl› ol-
du¤unu anlatan propagandalar› çok farkl› kesitlerde ve
farkl› yerlerde gerçe¤in bir parças›n› halka göstermifltir.
Ancak, hiçbir zaman bu kadar çarp›c› ve somut bir bi-
çimde devletin mafya, kontrgerilla ve sivil faflistlerin ifl-
birli¤i içinde flekillendi¤ini gösterememifltir. Bu devrimci-
lerin zaferidir. Y›llarca büyük bedellere ra¤men, gerçe¤i
görmekte zorlanan kitleler böyle ö¤renirler. Halklar›n
kurtuluflu için ony›llard›r savaflan ve kitlelere bu düzeni
anlatan devrimciler denebilir ki, düzenin hemen bütün
kurumlar›n›n, ekonomi ve siyasetinin devrimci savafla
göre biçimlenmesini sa¤lam›flt›r. Bu biçimlenme içerisin-
de iktidar her geçen gün biraz daha çürümüfl, kendi hu-
kukunu bile inkâr ederek, her türlü yasad›fl›l›¤›, cinayeti
meflru görmüfl ve halk›n dilinde adalet iste¤i dalga dalga
yay›lm›fl, bugünlere gelinmifltir. Bugün hiçbir burjuva
partisi bu çürümüfllü¤ü, bu adaletsizli¤i savunam›yorsa
baflka yollar› kalmad›¤›ndand›r. Gerçeklerin çarp›c›l›¤›n-
Seçme Yaz›lar 341

dan ve gizlenememesindendir. Bu çöküflleri demektir.


Çürümüfllü¤ün pis kokular›n›n bütün ülkeyi sard›¤›,
bütün halk kesimlerinin, hatta bir avuç iflbirlikçi tekelci
büyük toprak sahibi, tefeci tüccar, faflist kontrac› kesim
d›fl›nda herkesin tepki gösterdi¤i bu koflullar, halk›n tep-
kilerinin yönlendirilebilece¤i en elveriflli ortamd›r. Adalet,
demokrasi, eflitlik, özgürlük, Uluslar›n Kendi Kaderini Ta-
yin Hakk›, onurlu bir yaflam iste¤i art›k s›n›rl› kesimlerin
de¤il, onmilyonlar›n talebi haline gelmifltir. Elbette ki bir-
çok s›n›f ve tabaka, birçok siyasi oluflum gerçek bir ada-
letten, özgürlükten, halk demokrasisinden yana olmad›¤›
gibi, kapitalist sistemin de¤iflmesini de istememektedir-
ler. Ve yine bilinir ki bir k›s›m burjuva politikac›s› halk›n
artan çeliflki ve taleplerini kendi ç›karlar› do¤rultusunda
kullanarak iktidar olmak ister. ‹ktidar olduklar›nda halka
ayn› zulmü uygulayacaklar›ndan flüphe yoktur. Do¤al ki,
düzene karfl› muhalif güçler ço¤al›p güçlendikçe, emper-
yalizm ve tekellerin yetene¤iyle veya mevcut çeliflkilerin
yönlendirmesiyle çeflitli kesimler, dönemsel olarak halk
kitlelerinden kopmamak için daha radikal politikalar uy-
gulayacak veya do¤rudan halk›n karfl›s›na geçeceklerdir.
Ama bugünkü tabloda, iktidar›n içerisinde bulundu¤u
durumu, hiçbir gücün flu veya bu biçimde, flu veya bu
politikayla de¤ifltirme flans› yoktur. Çünkü cumhurbafl-
kan›ndan bafllay›p bütün kurumlar›na kadar her fleyiyle
devlete hâkim olan kontrgerillan›n iktidar yap›s› kendi
ahlak›n›, adaletini ve kültürünü de yaratm›flt›r. Bu kültür-
de ve ahlakta hiçbir adaletin ve halktan yana hiçbir dü-
flünce ve de¤erin olmad›¤› aç›kt›r. Bu kesimler, dünyada
örnekleri çokça yafland›¤› gibi, yapt›klar›n›n sonuçsuz ol-
du¤unu teorik veya sezgisel olarak bilmekte ve her yafla-
d›¤› günü kar sayarak, daha çok ç›kar elde etme peflin-
dedir. Halk düflmanl›¤›n› teorilefltirerek, halka karfl› olan
hemen her fleyi benimsemekte ve çürümektedirler. Bu
yap› halka karfl› savaflmadan, cinayet ifllemeden, mafya-
c›l›k yapmadan, kendi yasalar›n› da inkâr etmeden, ç›ka-
342 Dursun Karatafl

r› için her türlü pis ifli yapmadan yaflayamaz. Hiçbir bur-


juva gücü onlar› bu icraatlar›ndan al›koyamaz. Kendi ge-
leceklerini kontrgerillan›n savafl›nda görenler, onlar›n bü-
tün suçlar›na ortak olmak zorundad›r. Bunun için düzenin
ve devletin faflist mafyac› karakterini bir ayna gibi kitle-
lere gösteren bu geliflmeleri, hiçbir yeni hükümet, hiçbir
siyasi parti durduramaz. Süreci belirleyen kontrgerillad›r
ve bu süreç ancak devrimle son bulur.
Halk kitleleri ve muhalif çeflitli kesimler belki henüz
yüksek sesle ve büyük kitlesel eylemliliklerle devletin fa-
flist niteli¤ini telaffuz etmemekte, bu güçlerin devlet içe-
risinde ayr› bir güç oda¤› oldu¤unu söylemektedir. Ama
birkaç y›l öncesi düflünüldü¤ünde yaflananlar›n çok ileri
bir geliflme oldu¤u, kitlelerin h›zla bilinçlendi¤i görülür.
Halk›n k›sa sürede devletin faflist niteli¤ini do¤rudan ifa-
de edip çok çeflitli tepkilerle adalet, hak ve özgürlük ara-
y›fl›n› sürdürece¤i kesindir.
Düzenin, devletin ne olup olmad›¤›n› halk kitlelerine
anlatmaktan çok, bugün halk›n bu düzene ve devlete
karfl› hak ve özgürlüklerini nas›l arayaca¤›, nas›l örgütle-
nece¤i, kurtuluflunu nas›l elde edece¤i sorunu en yak›c›
sorunumuzdur. Halk muhalefeti her geçen gün biraz da-
ha geliflip genifllerken, sol güçler, hatta biz; hala k›s›r bir
propaganda ve fazla etkili olmayan yöntemlerle mücade-
le etmekte, bütün halk muhalefetini, bütün s›n›f ve taba-
kalar› oligarflik az›nl›¤a karfl› birlefltirme ve yönlendirme
yetene¤ini gösterememekteyiz. Kimileri hala ›srarla kü-
çük hayal dünyalar›nda yaflamaya devam ediyor. Kitlele-
rin talepleri, halk›n tart›flt›klar›, halk›n istekleri onlar› ne-
redeyse hiç ilgilendirmiyor. Halk›n bölünmüfl mücadele-
sini birlefltirerek, örgütlülükleri yarat›p, söz ve karar hak-
k›n› sa¤layarak, mücadeleye daha etkili kat›lmas›n›, yö-
netmeyi ö¤renmesini, kendine güvenmesini, bilinçli veya
bilinçsiz istememektedirler. Grupçuluk, rekabetçilik onla-
r›n temel sorunu olmufltur. Hiçbir fleye çare olmayan,
kendi dünyalar›nda yaratt›klar› ve kimsenin anlamad›¤›
Seçme Yaz›lar 343

üslup ve yöntemleriyle oyalan›yorlar. Halktan kopanlar,


halk›n geliflen muhalefetini göremeyenler, halk›n birleflik
örgütlenmelerinin yarat›lmas›n› istemezler. Halk örgüt-
lendi¤inde, kararlar ald›¤›nda kendilerinin varl›k flartlar›-
n›n kalmayaca¤› kayg›s›n› tafl›rlar. Marksist-Leninistler
ancak halk› örgütleyerek, savaflt›rarak önderliklerini ka-
n›tlayabilir. Biz halk› örgütlemeliyiz. Halk› örgütlemenin
temel yolu ise, güncel olan›, halk›n gündeminde olan›,
halk›n ç›karlar›n›, bilincini göz önüne alarak, birlefltiricili-
¤i ve mücadeleyi esas alarak, en genifl halk kesimlerini
iktidara karfl› ç›kartman›n yol ve yöntemlerini bulmal›y›z.
‹ktidar bilincimiz her zamankinden çok daha güçlü ol-
mak zorundad›r. ‹ktidar bilincimizin güçlü olmas›, her
gün varl›¤›m›za kasteden, pervas›zca irili ufakl› darbeler
indiren, imha eden düflman cephesini daraltmak ve halk
cephesini geniflletip güçlendirecek perspektifler ve tak-
tiklerle savaflmay› ö¤renmek demektir.
Ülke genelinde bütün bölge ve alanlarda dost kim,
düflman kim, kimleri tarafs›zlaflt›rabiliriz, kimleri yan›m›-
za çekebiliriz sorununu, düflman cephesini mümkün ol-
du¤u kadar daraltmak ve güçsüzlefltirmek anlay›fl›yla ele
almal›y›z. Düzenin bu çürümüfllü¤ü karfl›s›nda burjuvazi-
nin yalan ve demagojiyle halk kitlelerini etkilemekte, her
gün biraz daha geriledi¤i, hatta çökmeye bafllad›¤› dik-
kate al›nd›¤›nda bu gerçek çok daha iyi görülür. Burjuva
partileri de çeflitli ‹slamc›, tarikatç› vb. ak›mlarla halk›n
deste¤i olmadan yaflayamaz. Halk gerçekleri gördükçe
bu kesimler h›zla çözülme süreci içine girecek, yeniden
saflaflacak ve flekilleneceklerdir. Biz bu flekillenmeyi ve
saflaflmay› h›zland›racak ama devrim cephesini de gelifl-
tirecek yöntemleri ustal›kla kulland›¤›m›zda, muhalefet
cephesi h›zla geliflecek ve büyük bir güç olacakt›r. Oli-
garfli, adaletsizli¤in ve kokuflmufllu¤un vard›¤› bu boyut-
ta pisli¤e, cinayete her fleyiyle bulaflm›fl ve bu nedenle
bu yolda yürümek veya halk›n adaletinden kaçmaktan
baflka bir seçene¤i olmayan bu halk düflmanlar›n›n d›fl›n-
344 Dursun Karatafl

da hiç kimseyi uzun süre kendi yan›nda tutamaz. Ama


biz devrimciler, do¤ru politikalarla mücadele etmezsek;
halk kitlelerinin ve çok çeflitli liberal, demokrat, refor-
mist, hatta bu düzenin de¤iflmesinden yana olan veya
burjuva demokratik taleplerde bulunan bütün kesimleri
bir biçimde halk muhalefetine kanalize etmezsek; düfl-
man cephesi istikrars›z da olsa çeflitli biçimlerde, belirli
statükolar› koruyarak yaflayacak ve iktidar›n› sürdürme-
ye, halka karfl› savaflmaya devam edecektir.
Sosyalist bir düzeni, iflçi s›n›f›n›n iktidar›n› ve nihai so-
nuçta s›n›fs›z, sömürüsüz bir dünyay› istemekle; bir avuç
sömürücü-iflbirlikçi az›nl›¤a karfl› her ulustan, dinden,
mezhepten tüm halklar›; adaletten, eflitlikten, özgürlükten,
demokratik bir düzenden, oligarflik diktatörlü¤ün y›k›lma-
s›ndan yana olan herkesi; devrimci cephe etraf›nda birlefl-
tirerek örgütlemek, yönlendirmek ve bu taktiklerle savafl-
t›rmak birbirleriyle çeliflmez. Tersine, en genifl halk cephe-
sinin yarat›lmas› gereken koflullarda bu görevi önemse-
memek; kitlelerin taleplerini ve ruh hallerini dikkate alma-
mak ve kitlelerdeki devrimci potansiyeli görmemektir. Sa-
dece iflçi ve emekçi söylemiyle yetinmek, muhalefet cep-
hesinin daralmas›n› istemektir. Bu ise, çok çeflitli muhalif
güçleri kendi ellerimizle düflman cephesine itmek demek-
tir. Bu nedenle y›llard›r mücadele içinde defalarca kan›t-
lanm›fl, art›k bir k›ymeti harbiyesi kalmam›fl al›flkanl›klar-
dan vazgeçmeliyiz. Halk›n pek bir fley anlamad›¤›, devrim-
cileri kitlelere yabanc›laflt›ran, adeta “bu ülkede yaflam›-
yorlar” görünümü veren, bizi darlaflt›ran, etkisiz propagan-
da, ajitasyon ve taktiklerden uzak durmal›y›z. Biz, her ko-
nuflmada, her paragrafta “Biz komünistler...” diyerek ko-
münist olamay›z. Ancak gerçek anlamda halk kitlelerini
örgütleyenler, halk› do¤ru taktiklerle savaflt›ranlar iktidar›
alabilir ve devrimci halk iktidar›n› kurarak s›n›fs›z topluma
yönelir. Biz bu topraklarda yafl›yoruz. Bu topraklarda, bu
halkla devrim yapacaksak, yaflam›m›z, üslubumuz, taktik-
lerimiz, mücadele biçimlerimiz, her fley bununla uyumlu
Seçme Yaz›lar 345

geliflmek zorundad›r. Tersi sapmad›r ve kaç›n›lmaz olarak


devrimin geliflmesini engelleyecektir.
Halk muhalefetinin katlanarak geliflmesi karfl›s›nda
oligarflinin tek yöntemi, daha çok imha, daha çok kitle-
sel gözalt›, daha çok kay›p ve vahflet tablosunun büyü-
tülmesinden baflka bir fley olmayacakt›r. Baflka alterna-
tifleri de yoktur. Bu vahfletin kitlelerde korku yaratmad›-
¤›n› da söyleyemeyiz. Kitleler yo¤un çeliflkilerine, adalet
ve özgürlük aray›fllar›na ra¤men; örgütsüzlükleri nede-
niyle kendilerine güvenmemekte ve bu güçsüzlükleriyle,
korkular›yla, kaç›fllar›yla, tepkileriyle yaflamaktad›rlar.
Bu tabloyu de¤ifltirecek temel araç, kitlelerin özgücünü
büyütmek ve eylemde somutlamakt›r. Bu ise, kitlelerin
örgütlenmesidir. Bütün muhalif güçlerin birlefltirilmesi ve
savaflt›r›lmas›d›r. Birleflen ve savaflan güçler kendi güçle-
rinin fark›na var›r ve zannettikleri kadar güçsüz olmad›k-
lar›n›, halk güçlerinin dünyan›n yenilmez tek gücü oldu-
¤unu görür. Türkiye devrime gebedir. Bu gerçe¤i flu veya
bu teorik gerekçeyle reddetmek, burun k›v›rmak, kitlele-
ri tan›mayan ve mevcut durumu göremeyenlerin iflidir.
Devrim yolu önündeki engelleri kald›rmak, bu süreci h›z-
land›rmak bizim elimizdedir. Çözüm, halk örgütlülükle-
rindedir. Halk›n kendini yönetebilece¤i örgütlülüklerin
yarat›lmas› ile söz ve karar haklar›n›n sa¤lanmas›d›r.
Halk kitlelerinin ruh hallerini yeterince göremezsek,
güncel geliflmelere göre politik taktikler üretip h›zla haya-
ta geçiremezsek, kitlelerle do¤rudan ba¤ kurmam›z ve
onlar› anlay›p yönlendirmemiz imkâns›z hale gelir. Gelifl-
meler, iktidar›n içinde bulundu¤u durum, halk kitlelerinin
ruh hali öylesine h›zl› de¤iflmektedir ki, bu h›zl› de¤iflime
intibak edip, h›zla yeni taktikler üretip hayata geçiremez-
sek, oluflan tepkileri burjuva muhalif güçler kendi potala-
r›nda eritip etkisiz hale getirecektir. Elbette bu etkisizlefl-
tirme kal›c› olamaz, ama devrimin h›zl› geliflimini frenleyi-
ci bir rol oynayacakt›r. Örne¤in; mafya-polis-kontrgerilla
iflbirli¤inin aç›k biçimde ortaya ç›kt›¤›, bütün halk kesim-
346 Dursun Karatafl

lerinin, medyan›n, burjuva partilerinin en yo¤un biçimiyle


bu sorunu tart›flt›¤› ve düzeni “çürümüfllük” olarak adlan-
d›rd›¤› koflullarda “bizim baflka program›m›z var” diyerek
soruna el atmamak ve bütün gücümüzle yüklenerek halk
hareketini bu yönde harekete geçirmek için seferber ol-
mamak, aç›kça güncel ve etkili taktiklerle savaflmamak
demektir. Bütün halk s›n›f ve tabakalar›n›n ekonomik, de-
mokratik, siyasi taleplerini h›zla mafya-faflist-kontrgerilla
devletinden hesap sorulmas› do¤rultusunda flekillendire-
rek kitleleri harekete geçirmeliyiz. Gençli¤in “Halk ‹çin
Üniversite”, “YÖK’ün kald›r›lmas›” istemi ile mafyac›-
kontrgerillac›-faflist devletten hesap sorulmas›n› birbirin-
den ay›rmadan kitleleri alanlara ç›karma yetene¤ini gös-
terebilmeliyiz. Keza, iflçi s›n›f›n›n, memurlar›n ekonomik
ve demokratik haklar› için mücadele ile gecekondu halk›-
n›n yaflam sorunlar›yla, katillerin, iflkencecilerin teflhir
edilmesiyle, küçük esnaf›n tekellerin bask›s› alt›nda iflas›n
efli¤ine gelmesiyle, köylülü¤ün ürününün karfl›l›¤›n› ala-
mamas›yla, iflsizlerle, ulusal haklar›n› istedi¤i için katledi-
len, sürgün edilen Kürt halk›n›n, bask› alt›nda tutulan bü-
tün ulusal az›nl›klar›n, ba¤›ms›zl›k ve demokrasi isteyen
anti-emperyalistlerin, demokratlar›n, inanç özgürlü¤ü is-
teyen bütün dindarlar›n, flu veya bu nedenle ezildi¤ini,
horland›¤›n› düflünen herkesin taleplerini mafya-faflist-
kontrgerilla devletinden hesap sorma temelinde birlefltir-
mek, günceli yakalayabilmektir.
Bu çerçevede bütün alan ve bölgelerde mafya-faflist-
kontrgerilla devletinden hesap sorulmas›n› ifade eden
güçlü kampanyalar› hayata geçirmek her zamankinden
çok daha olanakl›d›r. Bu kampanyan›n giderek genifl
halk y›¤›nlar›n› kapsamas› ve birçok muhalif kesimi bir-
lefltirmesi çok zor olmayacakt›r. Günceli yakalamak, en
genifl muhalif kesimlerle ve halk kitleleriyle do¤rudan
canl› ba¤lar kurabilmemizi sa¤layacakt›r. Örgütlenme ve
mücadele, güncel politikalar gelifltirmeden, propaganda
ve ajitasyonu buna uyumlu hale getirmeden gerçeklefle-
Seçme Yaz›lar 347

mez. Bunun d›fl›ndaki her yol ve yöntem k›s›rl›¤›n devam


etmesinden baflka bir sonuç do¤urmayacakt›r. ‹flte bu-
nun için Parti-Cepheliler, bir avuç iflbirlikçi, sömürücü
hain d›fl›nda tüm halklar›, muhalifleri devrimci cephede
birlefltirecek taktikleri içsellefltirmelidir.
Parti-Cephe; Birleflik Halk Muhalefeti’nin, Devrimci
Halk Muhalefeti’nin, Devrimci Halk Cephesi’nin ülkemiz-
deki en samimi, en içten savunucusudur. Parti-Cephe,
Türkiye devrimci hareketinin hiçbir zaman yaflamad›¤›,
somut, ayaklar› yere sa¤lam basan, gerçekçi birlik prog-
ramlar›na sahiptir. Birlik programlar›m›za karfl› ç›k›fllar›n,
itiraz noktalar›n›n hiçbirinde bir somutluk ve gerçeklik
yoktur. Gerekçeler sadece birlikten kaç›fl için aran›p zor-
la bulunmufl ama sahiplerini bile ikna etmemifltir. Özgü-
cümüze güvenerek, özgücümüzü büyütmeyi bir an dahi
ihmal etmeden, birlik tart›flmalar›n› solun gündemine
çok canl› bir biçimde soktuk. Ve hemen hiç kimsenin ka-
ç›fl yolu kalmad›. fiimdi çeflitli provokasyonlarla, tahrik-
lerle, hatta hakaretlerle bu atmosferi bozman›n yollar›n›
arad›klar›, yapay ittifaklar peflinde olduklar›n› biliyoruz.
Ama böylesi çabalar sadece kendilerine zarar verir ve
Halk›n Birleflik Örgütlenmesi’ni, Devrimci Cephe çal›fl-
malar›n› engelleyemez. Karfl› ç›kanlar gerçekçi, mücade-
leyi gelifltirici hiçbir fley üretememekte ve birbirlerinden
güç alarak, sadece karfl› ç›kmaktad›rlar. Birli¤in gerekli-
li¤i düflüncesini genifl halk y›¤›nlar›na mal etmeliyiz. Bir-
li¤i engellemeye çal›flanlarla mücadele etmeye, yaflam›n
içinde gerçekleri halka anlatmaya devam edece¤iz. Ama
yüzümüz esas olarak halka dönük olmal›d›r. Oportünist,
reformist, radikal, pasif demeden en genifl halk kitleleri-
nin birli¤ini esas alarak herkesle ortak noktalar yakala-
nabilece¤ini ihmal etmeden, bütün muhalif kesimlerin
gücünü tek bir merkezde, tek bir hedefte birlefltirip yön-
lendirmeyi baflarabilmeliyiz.
348 Dursun Karatafl

Devletin
Susurluk’tan
Ku r t u l m a
Çabalar›,
Sald›r›lar ve
Solun Dur uflflu
u

Yay›nland›¤› yer:
Halk ‹çin Kur tulufl Say›:14
Tarih: 18 Ocak 1997

usurluk, devlet için büyük bir sars›nt›yd›. Sar-

S s›nt› sürmektedir. Ancak devletin Susurluk’ta


ortaya ç›kan sars›nt›y› büyük yaralar alsa da bir
noktada atlatabilece¤i, devrimciler için bir s›r de¤ildir.
Bakt›¤›m›zda sürecin bafl›ndan itibaren bu yönde bir ça-
ba ve geliflme oldu¤unu da görürüz. Burjuva medyan›n
ve baz› sol kesimlerin, sorunu Tansu Çiller, Sedat Bucak
ve Mehmet A¤ar ekseninde ele almas›; “Susurluk’taki
devlettir” tespitini bulan›klaflt›r›p, devlet içerisinde dev-
lete ra¤men oluflmufl bir tak›m çetelerin ortadan kald›r›l-
mas› boyutuna indirgemesi, devletin aklanmas› operas-
yonu anlam›na geliyordu.
Oligarfli bafllangݍta herhangi bir operasyona gerek
Seçme Yaz›lar 349

duymadan sorunu geçifltirmeye ve terörle mücadele de-


magojisi içerisinde bo¤maya çal›flt›ysa da bafl›n› medya-
n›n ve ANAP’›n çekti¤i burjuva muhalefetin ve de halk›n
tepkileri sonucu bunu baflaramad›lar. Geldi¤imiz nokta-
da ise oligarfli birkaç bürokrat›n› ve polisini flimdilik geri
plana itip, göstermelik soruflturmalarla olay› kapatmak
istiyor. Oligarfli kurban vermek zorundad›r. Çünkü bu sü-
reçte, oligarflinin engel olamad›¤› bir geliflme yaflanm›fl-
t›r. Devrimcilerin ony›llard›r sürdürdü¤ü mücadelelere
ra¤men s›n›rl› halk kesimlerinde bilince ç›kan devletin
niteli¤i, Susurluk’la birlikte çok daha genifl halk kitleleri
nezdinde anlafl›lm›flt›r. Ve halk›n devlete karfl› olan tepki-
leri büyük ölçüde yükselmifltir. ‹flte bu geliflme iktidar›n
ve çeflitli burjuva muhalif güçlerin olaya yönelik tutum-
lar›n› da yeniden flekillendirmifltir.
Bafllang›çta Refah Partisi-DYP koalisyon hükümeti
sorununun üzerini örtmeyi; burjuva muhalefeti ise, bu
süreçten kendilerinin hükümet olarak ç›kaca¤›n› umu-
yordu. Devrimcilerin sürece girmesi ve halk›n tepkilerini
devlete yöneltmeye bafllamas›yla birlikte hükümet, bur-
juva muhalefeti ve onlar›n medyas› kendi aralar›ndaki
çeliflkileri korumakla birlikte yavafl yavafl Susurluk’u
gündemden düflürmeyi, en az›ndan belli kademelerde s›-
n›rlamay› ç›karlar›na uygun gördüler. Burjuvazi kendi
içerisindeki kavgadan hiçbir zaman korkmaz. Birbirleri-
nin pisliklerinin gözler önüne serilmesi de onlar› çok ra-
hats›z etmez. Rahats›z olduklar› tek fley, devletin güvenil-
mez hale gelmesi ve halk kitlelerinin tepkilerinin devlete
yönelmesidir. Geliflmeler devrimcilerin müdahalesiyle
böyle bir nitelik kazanmaya bafllay›nca; geliflmelerin
seyri de, burjuva muhalefetin tutumu da de¤iflti ve oli-
garfli tüm kanatlar›yla, farkl› söylemlerle de olsa devleti
savunmaya geçti.
Burjuva muhalefeti s›n›fsal yap›s› gere¤i hiçbir zaman
devleti karfl›s›na alacak bir mücadele sürdüremez. ‹flbir-
likçi tekellere “demokratl›k”, “yenilikçilik” s›fatlar› yük-
350 Dursun Karatafl

leyenler Susurluk sürecinde yan›ld›klar›n› bir kez daha


gördüler. Susurluk’takiler ony›llard›r her türlü yöntemi
mubah sayarak devrimcilere karfl› çat›flm›fl, yasad›fl›l›¤›,
cinayetleri, mafyac›l›¤› devletin emirlerini yerine getire-
rek uygulam›fllard›r. Burjuva muhalefeti ve medyas› bü-
tün bu aç›k gerçekleri görmesine ra¤men Ömer Lütfü
Topal ve birkaç mafyac›n›n öldürülmesini tart›flman›n d›-
fl›na ç›kmak istemedi. ‹nfazlar›, kay›plar›, faili meçhulle-
ri gündemine almad›. Onlar devlete karfl› mücadele
eden, ba¤›ms›zl›k ve demokrasi isteyen bütün devrimci
güçlere kontrgerilla çeteleri kadar düflmanlard› ve dev-
rimcilere karfl› kontrgerilla çeteleriyle birlikteydiler. Bin-
lerce yurtseverin katledilmesinde, herkesin gözleri önün-
de yap›lan aç›k infazlarda, yüzlerce insan›m›z›n kaybe-
dilmesinde kontrgerilla, burjuva muhalefeti ve medya
birlikteydiler. Temiz siyaset isteyen, mafya siyaset biçi-
mine karfl› oldu¤unu söyleyen medya ve burjuva muha-
lefeti, bu pisli¤in d›fl›nda de¤il, tam or tas›ndad›r.
Burjuva medyan›n Susurluk’a karfl› açt›¤› kampanya-
n›n as›l amac› REFAH-DYP koalisyon hükümetini y›ka-
rak, yerine ANAP’›n bafl›n› çekti¤i yeni bir koalisyon hü-
kümetinin kurulmas› ya da yeni bir seçimle bunun sa¤-
lanmas›d›r.
Med y a y › Su s u rl u k ’ a y ö n el t en , k a m p a n y a l a r a çt › ra n
g ü ç; d ev le t i v e s ö m ü r ü y ü d i s ip li n e e d ip , d e vr im ci le r e
fl›, fli
karfl› fliddete dayal› daha etkili bir mücadele sürdüre-
cek, halk kitlelerinin daha genifl deste¤ini alacak bir hü-
kümet isteyenlerdir. Bu istekleri REFAH-DYP koalisyo-
nundan önce de vard›. Ama baflaramad›lar. Bu kez de,
baflaramayacak görünüyorlar. Refah Partisi, koalisyonu-
nun y›k›labilece¤i tehlikesini gördü¤ünden bafllang›çtaki
Susurluk’u yok sayan, görmezden gelen tutumundan
çark edip, DYP’yi de “kurban” vermeye ikna ederek,
burjuva muhalefetinin Susurluk ata¤›n› bofla ç›kard›. Re-
fah Partisi, koalisyonun y›k›lmas›n› engellerken bir yan-
dan da birkaç çeteciyi geri plana iterek devletin prestiji-
Seçme Yaz›lar 351

ni kurtarman›n ve devlet örgütlenmesinin yeniden daha


güçlü bir biçimde iç savafla göre organize edilebilmesi-
nin yolunu açt›. Refah, bir anlamda sars›nt›n›n ortas›nda
devlete nefes ald›rma misyonunu üstlendi.
Susurluk’la birlikte devletin hemen tüm kurumlar›,
kolayl›kla gideremeyecekleri bir çöküflü yaflad›lar. Bu
öylesine bir çöküntüydü ki; iktidar partileri bir hainin tes-
lim olmas›ndan kendine pay ç›kart›yor ve ne kadar ba-
flar›l› olduklar›n› göstermeye çal›fl›yorlard›. Susurluk’tan
yeni bir hükümet ç›karamayaca¤›n› anlayan burjuva
muhalefeti ve medya için de, devleti daha fazla y›prat-
man›n bir anlam› yoktu. Devrimcilerin bu ortam› de¤er-
lendirmek istediklerini de dikkate alarak, h›zla halk› oya-
layacak yeni olaylar yaratmakta ya da her zaman olan,
olabilen kimi geliflmeleri ön plana ç›karmakta gecikme-
diler. Özellikle polis, kontrgerilla güçleri adeta felç olmufl
durumdayd›lar. Polis süratle bu durumdan ç›kart›lmazsa
devletleri, dolay›s›yla kendilerinin gelecekleri tehlike-
deydi. Bir yandan halk›n tepkilerini yumuflatmak için ge-
çici olarak Mehmet A¤ar gibileri görevden al›n›r, baz›
kontrgerillac› polisler hakk›nda soruflturmalar aç›l›rken,
bir yandan da katliam yapm›fl polislerle ilgili aç›lan da-
valar, tüm aç›k kan›tlara ra¤men ülkenin ücra köflelerine
sürgün edilerek düflürülüyor, a盤a al›nan polisler ise
tepkiler üzerine yeniden görevlerine iade ediliyordu. He-
nüz kararl› bir sald›r› için yeterli güç toplayamam›fllard›.
Bu, oligarflinin çeflitli biçimlerde yeniden sald›r›ya
geçmesinin de haz›rl›¤›yd›. Bu ayn› zamanda, Susur-
luk’ta a盤a ç›kan gerçe¤i yeniden örtme operasyonuy-
du. Polis-kontrgerilla-burjuva medya iflbirli¤i yeniden
tüm h›z›yla devreye girdi. Hemen her gün kontrgerillan›n
yalan haberleriyle kamuoyunu yönlendirerek, neyin
do¤ru, neyin yanl›fl oldu¤unun halk kitlelerince biline-
mez hale geldi¤i bir ortam› yaratmak için harekete geç-
tiler. Öyle bir hal ald› ki; kontrgerillan›n ideolojik, psiko-
lojik sald›r›lar›, burjuva medyadan birçok ilerici, demok-
352 Dursun Karatafl

rat baz› sol kesimlere kadar etkisini gösterdi.


Sözde birçok ayd›n ve sol kesim kontrgerillan›n psi-
kolojik savafl›n›n ne anlama geldi¤ini, dezenformasyon
yöntemlerini bilir ve bunun üzerine bolca yazar ve konu-
flur. Ama mücadelenin içerisinde tam tersi flekillenir. Ör-
ne¤in Sabanc› Center bask›n› ve Mustafa Duyar’›n teslim
olmas› ile ilgili yap›lan yorumlar›n büyük ço¤unlu¤unun,
nüanslarda ayr›l›k gösterse de neredeyse burjuva yazar-
çizer tak›m›yla, M‹T ajanlar›yla ayn› kelimelerden ve
cümlelerden olufltu¤u görülür. Oysa özellikle devrimcile-
rin burjuvazi karfl›s›nda nas›l bir durufl alacaklar› aç›k ve
net olmak durumundad›r. Kuflkusuz herkesten bir eyle-
mi, bir tarz› oldu¤u gibi savunmas› istenemez. Farkl›l›k-
lar hatta reformistlik, macerac›l›k elefltirileri de olacakt›r.
Ve bu, teorik düzlemde anlafl›labilirdir. Ama burjuvazinin
karfl›s›nda duruflumuz, burjuvazinin sald›r›lar›, halk› ya-
lan haberlerle yönlendirme taktikleri karfl›s›nda tarz›m›z,
burjuvazinin, kontrgerillan›n yalanlar›n› güçlendirmek ve
yaymak olamaz. Burjuvazi ve devrimciler aras›ndaki çiz-
fl›lmaz olmak durumundad›r. E¤er burjuvazi
gi kal›n ve afl›
ve kendine sol diyenler ayn› kelimelerle bir hedefe sald›-
r›yorsa, burjuvaziyle aralar›ndaki farkl›l›¤›n ve benzerli-
¤in maddi temellerini yeniden düflünmek zorundad›rlar.
Solda, çeflitli eylemlere, kendisiyle paralellik göster-
meyen mücadele biçimlerine burjuvazinin gözlükleriyle
bakmak yeni de¤ildir. 12 Eylül öncesi bu düflüncelerin
tafl›y›c›lar› TKP, KSD gibi siyasi yap›lard›. Örne¤in TKP,
faflist flef Gün Sazak’›n cezaland›r›lmas› üzerine bolca
komplo teorileri üretebilmifltir. TKP kendi d›fl›nda her
türlü devrimci eylemlili¤i ve mücadeleyi “SSCB’ye karfl›
komplo” olarak görüp M‹T ve CIA’ya ba¤larken, devlet
ve sivil faflistler de bütün sol mücadeleyi KGB’nin mari-
feti olarak görüp teoriler üretirlerdi. Bunlar›n yan›nda, re-
formistlerin her türlü mücadeleyi Sovyetler Birli¤i’ne
karfl› CIA’n›n bir komplosu olarak de¤erlendirmelerine
karfl› ç›kan, ama esasta reformistlerin düflünce sistemle-
Seçme Yaz›lar 353

rinden kopamayan baz› sol kesimler de; Gün Sazak ve


Nihat Erim’in cezaland›r›lmas›n›, devleti do¤rudan hede-
fleyen, cuntan›n gelmesine zemin haz›rlayan eylemler
olarak de¤erlendirmifllerdir. Bunlardan baz›lar› Nihat
Erim gibi bir cuntac› için bile “katledildi” diyebilmifller-
dir.
Devletin karfl›s›nda nas›l duraca¤›z, dost kim, düfl- fl-
man kim, belirsiz hale gelince, düflman›n ve dost güçle-
rin de neyi niçin yapt›¤› üzerine bütün de¤erlendirmeler
yanl›fl flekillenecektir. Düflman karfl›s›nda durufl devrim-
ci bir bak›fl aç›s›yla ele al›nmad›¤›ndan, 12 Eylül öncesi-
nin bu komplo teorileri cunta sonras›nda bile sorgulan-
mad›¤›ndan; bu yanl›fl düflünceler, 12 Eylül’ün mahke-
me kürsülerinde tekrarlanarak s›radan burjuva liberalle-
rin düflünceleri savunulur hale gelmifltir. Nitekim bu dü-
flüncelerin savunucular› geçen y›llar içerisinde gerçek
düflüncelerine kavuflmufl, bütün radikal yanlar›n› bir ya-
na iterek burjuva muhalefetinden farkl› olmad›klar›n› or-
taya koymufl ve bununla uyumlu olarak düzen içi ku-
rumlaflmalar›n› sa¤lam›fllard›r. Bu kesimler, düzen içinde
az çok kurumlaflt›klar› noktada, özellikle silahl› mücade-
leyi sürdüren örgütlerden uzak durarak, farkl›l›klar›n› her
f›rsatta oligarfliye göstermek isterler. Devrimcilerin kat-
ledilmesi, infazlar, kay›plar onlar› ya hiç ilgilendirmez ya
da bir bas›n aç›klamas›yla yetinirler. Bir devrimcinin ce-
nazesinde bile onlar› göremezsiniz. ‹majlar›n›n bozulaca-
¤›n› düflünürler. Siyasal arenada bugünkü durufllar›n› ifl-
te bu ruh hali belirlemektedir. Bunun do¤al sonucudur
ki, oligarflinin devrimcilere karfl› sald›r›ya geçti¤i koflul-
larda da teoride birbirini devrimci, demokrat, ilerici gör-
menin yerini küçük hesaplar al›r. Bu sald›r› ortam›ndan
kendimi nas›l kurtar›r›m veya nas›l bir ç›kar sa¤lar›m he-
saplar› bolca yap›l›r. Devrimcilik, ilericilik teorileri yok
olur.
Geçmiflte bu pragmatist düflüncelerin tafl›y›c›lar›
SBKP (Sovyetler Birli¤i Komünist Partisi), ÇKP (Çin Ko-
354 Dursun Karatafl

münist Partisi) ve AEP (Arnavutluk Emek Partisi) idi. Bu


partiler dünyan›n herhangi bir ülkesinde geliflen devrim
mücadelesine ve birçok geliflmeye kendi ç›karlar›n› te-
mel alarak bakar ve gerekirse faflist diktalar› bile destek-
lemekten geri durmazlard›. Bunlar›n nezdinde dünya ça-
p›nda emperyalizm ve tekellerin karfl›s›nda halk›n yan›n-
da yer alma ve devrimci mücadeleyi destekleme anlay›-
fl› kaybolmufl, faydac›l›k neredeyse de¤iflmez kural ol-
mufltu. Bu yaklafl›mlar bu partilerdeki çürümenin aç›k
göstergeleriydi ve yok olmaktan kurtulamad›lar.
fiimdilerde geçmiflte oldu¤u gibi çeflitli sosyalist ülke-
lerin ideolojilerinin takipçili¤ini yaparak, bu ideolojiler
etraf›nda taktikler uygulamalar› mümkün de¤ildir. Politi-
ka ve taktiklerin as›l g›das›n› ald›¤› bu kabeler yok art›k.
Bunlar›n yerine, oligarfli içerisindeki taraflar›n çat›flmala-
r›, emperyalist ülkelerin yaklafl›mlar›, bölge devletlerinin
birbirlerine yönelik ç›kar hesaplar› etraf›nda taktikler
üretilmektedir. Solda pragmatizmin flekillenifli, bu çerçe-
vede geliflip güçlenmekte ve burjuvazi karfl›s›nda dev-
rimci tarzda durulmamaktad›r. Bu pragmatizmin SBKP,
ÇKP ve AEP pragmatizminden daha ilkel ve geri oldu¤u
kesindir. Sözünü etti¤imiz sol, bu tarz› sorgulamazsa,
kendini yenilemezse bütün pragmatistlerin yaflad›¤› so-
nu kaç›n›lmaz olarak yaflayacakt›r.
Baz› sol kesimler bazen flafl›rt›c› ölçüde burjuva med-
yadaki s›radan insanlar gibi ya da halka, devrimcilere
düflmanl›¤› tescilli burjuvazinin ak›l hocalar› gibi yorum-
larda bulunmakta ve adeta bu yorumlar› tekrarlamakta-
d›rlar. Burjuva medyas› bütün de¤erleri neredeyse hiç-
lefltirmifltir ve rekabet, ç›kar u¤runa her fleyi meflru gö-
rerek, emek vermeden, hemen her fleyi baya¤›laflt›rarak
halka sunmaktad›r. Herhangi bir geliflmede medyan›n ilk
sordu¤u “Gündem mi de¤iflt fltirilmek isteniyor?” sorusu-
dur. Ve hemen ertesinde ayn› sözleri birçok sol bas›nda
görmek mümkündür. “Burjuva medya”, “yalan haber”,
“asparagasç›l›k”, “dezenformasyon” tespitlerine ra¤-
Seçme Yaz›lar 355

men; burjuvaziden al›nan bilgilerin, devrimci bir analizi


yap›lmadan aynen kullan›ld›¤›n› görmek oldukça düflün-
dürücüdür.
Emperyalizmin tekelci medya arac›l›¤›yla Roman-
ya’daki karfl› devrimci hareketleri nas›l gelifltirdi¤i, nas›l
dünyaya yans›tt›¤› ve en önemlisi de sosyalist geçinen
birçok çevrenin bu yalan haberlere nas›l inand›¤› ve te-
oriler yapt›¤› hala belleklerde tazedir. Sabanc› eylemi
sonras›nda da baz› devrimci, demokrat çevrelerin, eyle-
min ertesi günü gazetelerinde burjuva bas›ndakilerle ay-
n› polisiye sorular› gündeme getirmifl olmalar›; sonraki
günlerdeki hemen tüm yorumlar›n da burjuvazinin ak›l
hocalar›n›n komplo teorileri temelinde gelifltirildi¤i unu-
tulamaz. Emperyalist tekelci medyadan nas›l böyle de-
rin etkilenilmekte, oligarflinin medyas›yla nas›l böylesine
paralel bir konuma düflülebilmektedir? Bu sorular sorul-
madan geçilemez. Bu sorular›n cevab›n› vermemek ise,
solun, burjuvaziyle halk gerçe¤i aras›nda savrulup dur-
mas›n›n devam edece¤i anlam›na gelir.
Ne yaz›k ki, ülkemiz solunun mevcut gerçe¤inde, el-
bette farkl›l›klar olmakla birlikte sa¤lam devrimci durufl-
lar yoktur. Devrimcilik, ilericilik, dostluk gibi kavramla-
r›n içeri¤i boflalt›lm›fl, yerini kaba bir faydac›l›k alm›flt›r.
Düflman›n sald›r›lar›n›n çok yönlülü¤ünü ve sol güçler
aç›s›ndan da her türlü faydac› hesaplar›n yap›ld›¤›n› bi-
lerek, ideolojik olarak çok daha güçlü olman›n ve örgüt-
sel ba¤›ms›zl›¤›m›z› k›skançl›kla kor uman›n her zaman-
kinden daha çok gerekli oldu¤u koflullar› yafl›yoruz. Biz
çok ihanet yaflad›k, çok ihanet gördük, çokça sald›r›lar-
la karfl›laflt›k. Bu sald›r› ve ihanetlerden ç›kar umanlar
her seferinde yan›ld›lar. Tekrar yan›ld›klar›n› görecekler-
dir.
Oligarfli bir k›s›m burjuvazinin çabalar› ve de solun
katk›lar›yla Susurluk’un üzerini örtebilir. Ama halk›n bel-
le¤inde Susurluk hiç silinmeyecektir. Bunu iktidar›n ne
Gazi Ayaklanmas› sonras› haz›rl›¤›na bafllad›¤› “Buhran
356 Dursun Karatafl

Yönetim Merkezi” gibi kurumlar›, ne de yeni sald›r› poli-


tikalar› engelleyemez. Oligarflinin Susurluk’tan sonra
moral toplay›p yeniden sald›r›ya geçme iste¤i aç›kt›r.
Devrimci mücadele sürdükçe oligarfli de pratikten ç›kar-
d›¤› derslerle “Buhran Yönetim Merkezi” gibi birçok olu-
flumu yaratacak, var olanlar› daha etkili tarzda kullan-
maya çal›flacaklard›r. Hangi parti iktidar olursa olsun ne
kontrgerillan›n, ne MGK’n›n rolü, ne de faflizmin halka
yönelik savafl gerçe¤i de¤iflmeyecektir.
Solun, devrimci demokrat güçlerin parçalanm›fll›¤›na,
yanl›fl, eksik, faydac› yaklafl›m›na ra¤men küçümsene-
mez bir halk potansiyeli oldu¤u, Susurluk’tan bu yana
geliflen süreçte bir kez daha görülmüfltür. Bu halk potan-
siyelini örgütleyerek, da¤›n›kl›ktan ve programs›zl›ktan
kurtararak iktidara karfl› yöneltmek mümkündür. Bu
aray›fllar ciddi bir flekilde tart›fl›l›p, ortak noktalar yaka-
lan›p, disipline edilip örgütlenemezse, herkesin kendi
bafl›na bir fleyler yapma iste¤i önemli sonuçlar yarata-
mayacakt›r. Düflman ise çok çeflitli sald›r› taktikleriyle
bu birlik aray›fllar›n› baltalayacak ve da¤›tacakt›r. Birlik-
lerin nas›l yarat›laca¤›n›, kitlelere nas›l güven verilece¤i-
ni pratikte göstermek zorunday›z. Burjuvazinin her tür-
den sald›r›lar› karfl›s›nda yan yana durup duramayaca¤›-
m›z bu aç›dan özel bir önem tafl›yacakt›r. Keza, pratikte
flekillenmeyen, kitleleri mücadeleye katamayan, kitlele-
fle
rin meflrflr u gör medi¤i, masa bafl› fl›nda oluflt
fltur ulmufl her
türlü birlik de da¤›lmaya mahkûmdur. Bir yandan eylem
programlar› etraf›nda birleflirken, bir yandan da kitlelerin
söz ve karar hakk›n› ortaya ç›kartan meclisleri her alan-
da yaratabilmeli ve halklar›m›z›n ortak mücadelesini ör-
gütlemeliyiz.
Bugün bütün ulus, milliyet ve mezheplerden, bütün
meslek ve kesimlerden halk güçlerinin ba¤›ms›zl›¤›,
h al k d em o kr a s i s in i, ul us l ar › n k e ndi ka de r i ni t ay i n ha k -
k›n› esas alan bir anayasa istemi etraf›nda, demokratik
bütün güçleri birlefltirmek ve bu mücadele içerisinde ör-
Seçme Yaz›lar 357

gütlülükler yaratmak kaç›n›lmaz bir görevdir. Bu tür bir


mücadele ve örgütlenme hiç kimsenin “Ben yap›yorum,
arkamdan gelin” demesiyle baflar›lamaz. Sorun bütün
demokratik güçlerin s›n›rl› da olsa bir program etraf›nda
fltirilmesi ve örgütlenmesi kapsam›nda ele al›nma-
birleflt
d›kça, ortak noktalarda buluflmad›kça halk güçlerinin
yeniden ve yeniden parçalanmas› zor olmayacakt›r. Ba-
¤›ms›z ve demokratik bir ülke istemini dile getiren bir
anayasa konusunda ortak noktalar yakalamak kimse
için zor de¤ildir. Küçük hesaplar bir tarafa b›rak›l›rsa, en
az›ndan demokratik mücadele mevzisinde olumlu ör-
nekler yarat›larak daha ileri birlikler ve mücadelelerin or-
tam› haz›rlanabilir.
Bu istem etraf›nda gelifltirilecek halk hareketi; iktida-
r›n, burjuva muhalefetin manevralar›n› bozacak devrim-
ci, demokratik güçlere yeni ad›mlar att›racak halk›n ör-
gütlenmesini ve mücadelesini yayg›nlaflt›rarak devrimi
gelifltirme imkân› sa¤layacakt›r. Oligarflinin merkezi ve
çok yönlü sald›r›lar› karfl›s›nda, devrimcilerin de savun-
madan ç›k›p, her alanda merkezi sald›r› programlar›na
sahip olmas› bir zorunluluktur.
358 Dursun Karatafl

O r d u,
P a r tiler ve
12 Eylül

Yay›nland›¤› yer:
Halk ‹çin KURTULUfi
Say›: 20 / Tarih: 8 Mar t 1 9 9 7

ir süredir darbe oldu olacak tart›flmalar› hiç ek-

B silmemektedir. Oligarflinin derin krizler yaflad›¤›


tüm süreçlerde muht›ra, darbe tart›flmalar› süre-
gelmifltir. Kuflkusuz, oligarflinin krizden kurtulmak için sü-
rekli çareler arad›¤› ortamlarda darbe de çarelerden biri
olarak gündeme gelmektedir. Ama darbelerin “kurtar›c›”
misyonunu oynayabilmesi için iç ve d›fl koflullar›n her yö-
nüyle haz›r olmas› yan›nda; ekonomi ve politikay› belirle-
yen iflbirlikçi tekellerin ve emperyalizmin deste¤i olmaks›-
z›n da darbenin gerçekleflmesi mümkün de¤ildir. Tersine
bugün hemen tüm emperyalistler ve iflbirlikçi tekeller dar-
beyle krizi atlatamayacaklar›n› tersine böylesi bir olgunun
sorunlar› daha da içinden ç›k›lmaz hale getirece¤ini ve is-
tikrars›zl›¤›n derinleflece¤ini görmektedir. Darbe yerine oli-
garfli içerisindeki güçlerin baz› reformlara ikna edilerek
halk kitlelerinin devrimci mücadelesinin daha da büyüme-
sini engelleyerek, devrimin önüne set oluflturmak iste-
mektedirler. Oligarflinin ve emperyalistlerin büyük korku-
su devrim korkusudur. Darbenin bu korkuyu yenemeyece-
¤ini bilmektedirler.
Seçme Yaz›lar 359

Susurluk’la birlikte oligarfli cephesinde devrim korku-


su daha çok büyümüfl kendi iç çeliflkileri alabildi¤ine de-
rinleflmifltir. Devlet ve sistem tart›flmas› genifl halk kitle-
lerine yay›lm›fl ve sorgulanmaya bafllanm›flt›r. Denilebilir
ki, bu süreç, egemen güçleri çok daha fazla korkutmufl
ve bu süreci durdurmak için daha h›zl› ad›mlar at›lmas›
gerekti¤ini anlamas›n› sa¤lam›flt›r.
Susurluk’la birlikte devlet her fleyiyle kitleler nezdinde
de¤er yitimine u¤ram›fl, güvenilmez damgas›n› yemifltir.
TÜS‹AD, medya ve ordunun, devleti temiz gösterip kitle-
lerde bilinç bulan›kl›¤› yaratarak demokrasi hayalleri
yayma planlar› bütün çabalara ra¤men, geri tepmifl ve is-
tediklerini elde edememifllerdir. TÜS‹AD’›n ve ordunun,
gayr› meflrululuklar› ve her türlü pisli¤i kitleler nezdinde
ortaya ç›km›fl bir k›s›m güçleri Susurluk dolay›s›yla tasfi-
ye ederek devlete ve sisteme yeniden güvenilirlik kazan-
d›rmak kampanyalar› da bekledikleri sonucu vermemifl-
tir. Temiz toplum, temiz siyaset propagandas›n› sürdüren
egemen güçler bu propaganday› sürdürdükçe halk kitle-
leri bu pisli¤in tam ortas›nda bu güçlerin de oldu¤unu
görmüfltür. Medyan›n, pisli¤in gerçek boyutlar›n› gizle-
mek istemesine karfl›n, Susurluk’taki pisli¤in gerçek so-
rumlusunun baflta ordu olmak üzere bütün burjuva parti-
leri oldu¤u görülmüfltür. Susurluk’u, devleti aklama kam-
panyas›na dönüfltürmek isteyen ordu ve egemen güçler,
deyim yerindeyse bunun alt›nda kalm›fllard›r.
TÜS‹AD ve ordunun krizi atlatma manevralar› krizin
daha da derinleflmesini beraberinde getirmifl öyle ki, her
fleyiyle sistemi savunanlar savunmakta zorlanm›fl ve halk
kitlelerinin devleti sorgulama, hesap sorma hareketi
önünde duramaz olmufllard›r.
Darbenin çözüm olmad›¤›n› bilen egemen güçler yeni
bir hükümet veya seçimle de krizin atlat›lamayaca¤›n›n,
istikrar›n sa¤lanamayaca¤›n›n, bilincindedirler. Bu yan›yla
medyan›n “irtica”, “laiklik” fleklindeki propagandalar› ya-
pay olarak ortaya ç›kart›lm›fl, esas olarak Refah Parti’sini,
360 Dursun Karatafl

dolay›s›yla di¤er partileri disipline etme, hizaya getirme


hareketleridir. Bir “milli mutabakat” hükümetinde veya ya-
p›lacak bir seçimle oluflturulacak yeni bir koalisyon hükü-
metinde krizi hafifletecek yeni politikalar ortaya ç›kmaya-
ca¤› bilinmektedir. Egemen güçler esas olarak, önü al›n-
maz bir flekilde birbiriyle dalaflan burjuva partilerini zaptu-
rapt alt›na almak için, ordunun siyasete herkesin görebile-
ce¤i bir biçimde a¤›rl›¤›n› koymas›n› sa¤layarak, burjuva
partileri nezdinde, devleti disipline etmeye çal›fl›yor.
Özellikle Susurluk’tan sonra devletin hiçbir kurumu-
nun istedikleri gibi çal›flmad›¤›, ç›kar çat›flmalar›n›n yu-
kar›dan afla¤›ya her düzeyde doru¤a ç›kt›¤›, neredeyse
moral olarak çöktükleri koflullarda, hala pisli¤e fazla bu-
laflmam›fl bir güç olarak gösterilen ordunun, burjuva par-
tileri üzerinde var olan hegemonyas›n› pekifltirmesi ve sü-
rece müdahale etmesi, oligarfli aç›s›ndan kaç›n›lmazd›.
Baflka da hiçbir güç bu müdahaleyi yapabilecek güçte
de¤ildi. Ordu bu müdahaleyi kimilerinin s›k s›k belirtti¤i
gibi klasik bir darbeyle yapamazd›. Bunun koflullar› yok-
tu. 12 Eylül’le birlikte ordunun rolü belirgin bir biçimde
artt›r›lm›fl, yasalarla güvence alt›na al›nm›flt›r. 12 Eylül-
cülerin söylemiyle, “Demokrasinin bir daha kazaya u¤ra-
mamas› için gereken tedbirler al›nm›flt›r”. Bu tedbirlerin
en önemlisi, ordunun gerekti¤i zamanda ve flekilde eko-
nomiye, siyasete, her fleye müdahale etme hakk›n›n gü-
vence alt›na al›nmas›d›r. Bu güvenceleri alan ordu do¤al
ki, klasik darbelere ihtiyaç duymayacakt›r. Sistemin iflle-
mez hale geldi¤i, istikrars›zl›¤›n derinleflti¤i her koflulda
politikaya a¤›rl›¤›n› koyma yetkisinde olan ordu, bu yet-
kileriyle müdahale hakk›n› kullanacak ve klasik darbele-
re ihtiyaç duymayacakt›r. Bugün yap›lan bundan baflka
bir fley de¤ildir.
12 Eylül, anayasas›yla, yasalar›yla her fleyiyle sür-
mektedir. 12 Eylül’ün getirdi¤i demokrasinin bir daha ke-
sintiye u¤ramamas› düflüncesi kurumlar›yla, uygulama-
lar›yla, yasalar›yla güvence alt›na al›nm›flt›r. Bu yan›yla
Seçme Yaz›lar 361

MGK darbe de¤il, kendine tan›nan yetkileri kullanmakta


ve müdahale etmektedir. 12 Eylül’ün demokrasicilik oyu-
nu mükemmel bir biçimde sürmektedir. TÜS‹AD, medya,
burjuva partileri, sivil toplumcular, TBMM, seçimler, hü-
kümetler vb. tüm güçler ve kurumlar bu demokrasicilik
oyununun basit figüranlar›d›r. Cumhurbaflkan› bu demok-
rasicilik oyununun, orduyla birlikte bafl aktörüdür. Hükü-
metlerin, burjuva partilerinin, milletvekillerinin birer basit
figüran olduklar›, ordunun müdahaleleri karfl›s›nda kendi
kifliliklerini dahi koruyacak nitelikte olmad›klar›, uflak ki-
flilikli olduklar› en ç›plak haliyle bir kez daha görülmüfltür.
Ve yine burjuva partilerinin hemen hepsinin cunta karfl›t›
propagandalar›na ra¤men, bu güçlerin müdahalesi duru-
munda teslim olmaya haz›r olduklar›n› göstermifllerdir.
Ordunun, “Dediklerimi yapacaks›n›z, yapmazsan›z zor
kullan›r›m” aç›k tehditleri karfl›s›nda direnifl göstererek
,“biz halk›n seçti¤i bir gücüz” diyebilecek hiçbir burjuva
partisi ç›kmam›flt›r. Bu demektir ki; 12 Eylül, ideolojisiy-
le, politikas›yla, ahlak›yla tüm partileri teslim alm›fl ve 12
Eylül demokrasisinin sürdürücüsü olduklar›n› göstermifl-
lerdir. 12 Eylül demokrasisi faflizmdir. Bunun bizim ülke-
mizdeki özgün ad› sömürge tipi faflizmdir. Koflullar› olufl-
tu¤unda cunta yap›l›r. Cuntalar›n çare olmad›¤› durumda
büyük demokrasi gösterileriyle seçimler yap›l›r, hükü-
metler kurulur ama bir gerçek hiç de¤iflmez; bask› ve zor
de¤iflmeyen tek gerçek olur. Bütün hükümetler ve cunta-
lar ekonomiyi, politikay› ve halk kitlelerini zor ve bask›
güçleriyle yönlendirirler.
Hükümetlerin, sistemin devam› için engellerin ç›kt›¤›
ve burjuva partilerinin güç yitirdi¤i, çözüm olmad›¤› her
koflulda, ordu, aç›k bir biçimde sürece müdahale ederek
sistemi ve devleti korumaya çal›fl›r. Bu gerçek ülkemiz-
deki sömürge tipi faflizmin biçimleniflidir.
Bugün klasik darbenin koflullar› yoktur ve 12 Eylül or-
dunun müdahalelerini yasal güvenceye ba¤lad›¤›ndan
bugünkü gibi müdahaleler çok de¤iflik biçimlerde süre-
362 Dursun Karatafl

cek ve sömürge tipi faflizm iflleyiflini sürdürecektir.


Ordu bu müdahaleyi çok aç›k biçimde yapm›fl, özel-
likle de bütün burjuva partilerinin görmesini istemifltir.
Burjuva partileri bu aç›k müdahaleye karfl› ya direnifl
gösterecek, ya da teslim olacakt›. Direnifl göstermediler,
teslim olma veya uzlaflma yolunu seçtiler. Bu teslim olma
tavr› bundan sonraki hükümetlerin de ordunun denetimi
ve yönetimi alt›nda varl›klar›n› sürdürece¤inin kan›t›d›r.
Türkiye’de “fleriatç›” veya “irticac›” diye adland›r›lan
güçlerin devlete karfl› silahl› ayaklanma gibi düflünceleri-
nin ve haz›rl›klar›n›n oldu¤u fleklindeki propagandalar or-
dunun müdahale ortam›n› haz›rlamak için yapay olarak
ortaya ç›kart›lm›flt›r. Silahl› mücadeleyi düflünen ‹slamc›
kesimler genifl kitleleri kapsamayan küçük gruplar olup
etkisizdir.
Ordunun hükümete müdahalesindeki irtica gerekçesi
suni olup esas amaç oligarflinin istikrar›n› sa¤lamak, dev-
rimci mücadeleye darbeler vurmak ve geliflen halk hare-
ketinin önünü kesmektir. ‹rtica tehlikesi propagandas›na
inanmak; sistemin temellerinin çat›rdad›¤›n›, egemenlerin
art›k yönetemedi¤ini görmemek demektir. ‹slamc› güçle-
rin hiçbir grubu mevcut sisteme karfl› de¤ildir. ‹stisnalar
hariç hemen tümü Susurluk gerçe¤i karfl›s›nda bile devle-
tin yan›nda olmufl, ölüm mangalar›n›, devleti ve sistemi
devrimcilere karfl› savunmufllard›r. Emperyalistler de, oli-
garfli içindeki güçler de bu gerçe¤i bildiklerinden tüm sü-
reçlerde ‹slamc› ak›mlara destek olmufl, gelifltirmifl ve
devrimci harekete karfl› kullanm›flt›r. Hatta bugün MHP’li
faflistlerle birlikte kontrgerillay› oluflturan güçler bu kesim-
lerden seçilmifltir. Bu ak›mlar emperyalistler ve iflbirlikçi-
lerin destekleriyle düzen içinde kurumlaflmalar›n› sa¤la-
m›fl ve düzenin savunucular› haline getirilmifltir. Bunun
içindir ki, “fleriatç› güçler” düzen için tehlike de¤ildir. Oli-
garfli için korkutucu olan devrimdir ve bütün müdahaleler,
bütün planlar devrim tehlikesini önlemeye yöneliktir. Hü-
kümetlerin kurulmas›, seçimler, burjuva partilerinde, hat-
Seçme Yaz›lar 363

ta tek tek kiflilerde güvenilirli¤in temel k›stas› devrimci


mücadele karfl›s›nda sa¤lam durup durmayacaklar›, dü-
zeni her koflulda savunup savunmayacaklar›d›r. Düzeni
savunmak ve sa¤laml›¤›n ölçütü, yaln›z bafl›na bask›y›,
fliddeti dizginsizce uygulamak de¤il, bask›yla birlikte ge-
rekti¤inde reformlar› da kullanabilmek, ekonomik ve sos-
yal tedbirleri de alabilmektir. Bu yan›yla bugün ordu yal-
n›z askeri mücadeleyle, “terörle mücadelenin yap›lamaya-
ca¤›n›, ekonomik ve sosyal tedbirlerin de al›nmas› gerek-
ti¤ini...” söylerken emperyalistler ve iflbirlikçi tekeller nez-
dinde güvenilirli¤ini, öngörüsünü kan›tlamaktad›r. Ordu
bu tespitleriyle de bütün burjuva partilerini bu do¤rultuda
yönlendirerek hükümetlerin programlar›na damgas›n›
vurmaktad›r. Bu program›n gerçek sahipleriyse emperya-
listlerdir. Ordunun bu aç›k müdahalesini emperyalist poli-
tikalardan ba¤›ms›z düflünmek mümkün de¤ildir. Burjuva
partilerinin it dalafl›ndan ç›kamad›¤›, hiçbir politika ürete-
medi¤i koflullarda emperyalistlerin politikalar›yla, Demirel
ve ordunun iflbirli¤iyle müdahale hayata geçirilmifltir.
Müdahalenin oligarflinin derinleflen krizine çözüm ol-
mayaca¤›, istikrars›zl›¤›n derinleflece¤i bugünden görül-
mektedir. Bütün devlet kurumlar›n›n büyük oranda ifllevi-
ni yerine getiremedi¤i, ç›kar kavgalar›n›n ayyuka ç›kt›¤›
koflullarda, ordunun kendisini medyan›n deste¤iyle de ol-
sa bu ortam›n d›fl›nda tutmaya çal›flmas› ve istikrar› sa¤-
layacak tek güç olarak gösterilmesi gerçekçi de¤ildir. Or-
du da di¤er tüm kurumlar gibi ç›kar kavgas›n›n içinde
olup bo¤az›na kadar pisli¤e batm›flt›r. Bu durumu uzun
süre gizleyebilecek güçleri de yoktur. Müdahaleleri oligar-
fli içi çeliflkileri daha da derinlefltirecek ve ordu giderek
s›radanlaflmaktan, y›pranmaktan kurtulamayacakt›r.
Ordu, bu müdahaleyle Susurluk’la birlikte devletin ifl-
lemeyen organlar›n› yeniden ifller hale getirmek, devlet
güçlerini moral çöküntüsünden kurtararak, halk hareke-
tine karfl› daha büyük sald›r›lar›n haz›rl›¤›n› yapmaktad›r.
Baz› M‹T ve ordu mensuplar›n›n temiz siyaset aray›fllar›-
364 Dursun Karatafl

na destek vermeleri veya böyle gösterilmesi, y›pranm›fl


ve art›k kullan›lamaz duruma gelmifl bir k›s›m kontra
güçlerinin tasfiye edilerek faflizmin aklanmas›, demokra-
sinin iflledi¤inin kitlelere gösterilmesi ve daha büyük bas-
k›lar›n önünün aç›lmas› amaçl›d›r. Temiz toplum, temiz
siyaset diyerek halk›n karfl›s›na ç›kan burjuva partileri,
medya, M‹T ve ordunun bir kesimi vb. güçlerin hiçbiri
halk cephesinde de¤il, faflist cephededirler.
Ordunun müdahale koflullar› kendili¤inden ortaya ç›k-
mam›fl Genelkurmay ve M‹T’in medya patronlar›yla bir-
likte planlar›n› oluflturmalar›yla fleriatç›l›k tehlikesi ortaya
ç›kart›l›p zemin haz›rlanm›flt›r. Ve dikkat çekicidir; Susur-
luk’ta ortaya ç›kan devlet gizlenemeyip giderek ordunun
da Susurluk’ta oldu¤u ortaya ç›kmaya bafllad›¤›nda, bir-
den bire fleriatç›l›k tehlikesi medya taraf›ndan ortaya at›l-
m›fl, Refah Partisi hedef seçilmifltir. Burjuva partileri, Re-
fah hükümetini düflürmek isterken ordu yeni hükümetin
veya seçimin de istikrar yaratmayaca¤›n› bilerek hükü-
meti düflürmeyi de¤il, disipline etme yolunu seçmifltir.
Böylece hükümetleri kontrol alt›nda tutarken Susurluk’la
birlikte geliflen halk hareketinin önünü kesmek ve bir yer-
de ordunun da bu ifle bulaflt›r›lmas›n› engellemeye çal›fl-
m›flt›r. Halka karfl› savaflan tüm devlet güçlerine, devletin
kendi denetimlerinde ve ayakta oldu¤unu, halka karfl› sa-
vafl› sürdürece¤i mesaj›n› vermifltir. Devlet güçlerinin felç
oldu¤u, neredeyse do¤ru dürüst hareket edemedi¤i, kim
için, ne için savafl›laca¤› sorular›n›n sorulmaya baflland›-
¤› koflullarda ordu, kendisinin gerçek devlet gücü oldu¤u-
nu ortaya koymufltur.
Ekonomide ve politikada egemen güçler cephesinde
yaflananlar›n tümü, tersi söylemlerine ra¤men, halk hare-
keti karfl›s›nda güçsüz ve çaresiz olduklar›n› bir kez daha
göstermifltir. Burjuva partilerinin yönetememesi, ordunun
müdahalesi ama darbe yapacak gücü de kendinde bula-
mamas›, güçsüzlüklerinin, çözümsüzlüklerinin ifadesidir.
Bu çözümsüzlükleri devam edecek, egemen güçler aras›n-
Seçme Yaz›lar 365

daki çatlaklar büyüyecek ve halk hareketi geliflecekti. Mü-


dahale, ordunun halk hareketinin geliflmesini engelleyecek
gücünün olmad›¤›n› göstermektedir. Güçlü olan faflizm de-
¤il, devrimcilerdir. Faflist devlet güçleri ideolojik, psikolojik,
ahlaki olarak her fleyiyle tükenmifltir. Mafyac›lardan, serse-
rilerden oluflmufl ölüm mangalar›yla devrimci hareketi dur-
durman›n imkâns›zl›¤›n› görmüfllerdir. Bu, bask› ve zoru
kullanmaktan vazgeçecekleri anlam›na gelmez elbette. S›-
n›fsal ç›karlar› gere¤i, karfl› devrimci fliddeti tüm biçimle-
riyle sonuna kadar sürdürecekler ama sürdürdükçe de çö-
küfl süreçlerini h›zland›racaklard›r. Bu süreci yafl›yorlar.
Ölüm mangalar›yla, kaybetme ve katliamlar›yla, iflkence
ve zindanlarla oluflturduklar› korku büyümüfl ancak bu
korkuyu yenecek büyük dalgan›n oluflmas›n› da engelleye-
memifllerdir. fiimdi bu oluflturduklar› korku kendilerini vur-
maya bafllam›fl ve yaratt›klar›ndan korkar hale gelmifller-
dir. “Ekonomik ve sosyal çözüm de gerekli” sözlerine
ra¤men, bunlar› uygulayacak ne ekonomik, ne de siyasal
güçleri vard›r. Karfl› devrimci fliddeti uygulamaya devam
edeceklerdir. Halk›n faflist devlet gerçe¤ini h›zla görmesiy-
le devlet güçlerinin moral güçlerini yitirdikleri bu koflullar-
da daha büyük halk hareketlili¤ini ortaya ç›karmak ve
devrimci savafl› büyütmekten baflka hiçbir yol yoktur. Halk
kitleleri devrimci gerçe¤i daha çok tan›maya bafllam›fl ve
kitleler her zamankinden daha çok devrimci cepheye ilgi
göstermektedir. Sivil toplumcu ve reformcular›n bu sürecin
önünü kesmeye yönelik çabalar›n›n etkili olmas› mümkün
de¤ildir. Hatta denilebilir ki, bu süreçte devrimci dinamik-
leri dumura u¤ram›fl, inançs›zlaflm›fl çokça insan; yeniden
devrimci gerçe¤inin fark›na varm›fl, düzende yaflaman›n
sürünmek oldu¤unu görmüfl, yeniden devrimci olmak ve
bir devrimci gibi yaflamaktan daha güzel bir fley olmad›¤›-
n› anlam›flt›r.
366 Dursun Karatafl

Mahirler’i
Anlamak

Yay›nland›¤› yer:
Halk ‹çin KURTULUfi
Say›: 24 / Tarih: 5 Nisan 1997

ahirler’i dogmatik, flabloncu, reformist çizgile-

M rin anlamas› mümkün de¤ildir. Onlar dün de


bugün de, ya ba¤l› olduklar› komünist partile-
rin flablonlar›na göre de¤erlendirmeler yapm›fllar, ya da
Marksist-Leninist ustalar›n farkl› koflullar ve zamanlar
için söyledikleriyle karfl›laflt›r›p benzerlik veya ayn›l›k
göremeyince hemen “sapma” damgas› vurmufllard›r.
Diyebiliriz ki, ülkemizdeki hemen tüm oportünist ve re-
formist gruplar bu anlay›flla hareket etmifl, flablonlar›na
uymayan devrimci teoriye karfl› koro halinde sald›rm›fl-
lard›r. Mahirler baflta olmak üzere devrimin yolunun si-
lahl› mücadeleden geçti¤ini söyleyen bütün devrimciler
bu sald›r›lardan nasibini alm›flt›r. Bu sald›r›lar göze al›n-
madan ve silahl› mücadele konusunda netleflmeden hal-
k›n isyan›na öncülük etmek mümkün de¤ildir. Mahirler
k›sa say›lamayacak bir süreçte her türlü oportünist ve
reformistlere karfl› yo¤un bir ideolojik mücadele süreci
yaflam›fl ve bu süreç içerisinde ideolojik tezlerini netlefl-
tirdikleri oranda örgütlenmifl ve silahl› mücadele bayra-
¤›n› kald›rm›fllard›r.
Uzun y›llar boyunca, pratik tam tersini gösteriyor ol-
mas›na ra¤men THKP-C’nin kitlelerden kopuk oldu¤unu
Seçme Yaz›lar 367

söyleyen ve hala da söylemeye devam edenler aç›k bir


gerçe¤i resmen tahrif ederek, ideolojik mücadelede ve
pratikte yenemediklerini yalan ve hileyle, tahrifatla
“mahkûm” etmeye çal›flmak gibi sonuçsuz bir çaba için-
de olmufllard›r. THKP-C’ye yönelik böyle bir tahrifatla
kendi taraftarlar›n› tutmaya çal›flm›fllard›r. Bunlar›n yet-
medi¤i yerde çok daha ucube, ne anlama geldi¤i belli ol-
mayan “kitlelerle yap›lan fliddet” ve “dar gruplarla yap›-
lan fliddet” gibi ayr›mlar yap›p kitlelerin fliddetini meflru,
dar gruplar›n gerilla hareketini ise bireysel terörizm ola-
rak de¤erlendirenler de ç›km›flt›r. Ve yine aç›kt›r ki; bu
düflüncelerin sahipleri yirmi y›l› aflk›n siyasi yaflamlar›n-
da meflru gördükleri kitle fliddetini de hiçbir zaman yara-
tamam›fllard›r. ’74 sonras›n›n yayg›n silahl› mücadele
potansiyeli içinde örgütlenen oportünizm, fliddeti teorik
olarak reddetmemifl, ama pratikte de hep uzak durmufl-
tur. Bu kesimler esas olarak sözde ne derlerse desinler,
ne silahl› kitle hareketinin, ne de ülkemizdeki gerilla sa-
vafl›n›n, silahl› propagandan›n özgünlü¤ünü hiçbir za-
man anlayamam›fllard›r. Ülke gerçe¤ini anlayamam›fl-
lard›r. Bunun için de sürekli ideolojik savrulmalar yaflan-
m›fl ve giderek sa¤c›laflarak sözde savunduklar› keskin
laf›zlar›ndan da vazgeçip düzene yaranman›n hesaplar›-
n› yapmaya bafllam›fllard›r.
Reformist çevreler ise esas olarak, SBKP ile varl›kla-
r›n› sürdürmüfllerdir. SBKP’nin yok olmas›yla bu gruplar
da misyonlar›n› yitirerek baflka bir kurtar›c› veya s›rtlar›-
n› dayayacaklar› güç aram›fl ve kapitalizmin yüceli¤ini
keflfetmifllerdir. Reformistlerin esas mücadelesi oligar-
fliyle de¤il devrimcilerle olmufltur. Onlar SBKP’nin istem-
leriyle hareket etti¤inden SBKP’nin Türkiye devrimini is-
temedi¤i koflullarda devrimi engellemenin taktiklerini
oluflturmufllard›r. Bugün reformist art›klar›n›n yapt›¤› gi-
bi THKP-C’yi ideolojik olarak elefltirme yerine, egemen
güçlerin literatürüyle yaz›p çizerek, küfrederek hatta yer
yer ihbar ederek varl›klar›n› sürdürmek istemifllerdir.
368 Dursun Karatafl

Bütün oportünist ve reformistlerin elefltiri mant›¤› he-


men hemen ayn› olmufltur.
Önce THKP-C’ye ilgisi olmayan bir teori yarat›p, son-
ra bu teoriye istedikleri gibi at›fl yapm›fllard›r. At›fllar›n
tutarl› olmas› için ülkenin ekonomik ve sosyal yap›s›n›n
farkl› olmas› ve THKP-C’nin de mutlaka küçük burjuva
macerac›s› ve bireysel terörizmi uygulayan bir örgüt ol-
mas› gerekiyordu. Teoriyi de, prati¤i de bunun için so-
rumsuzca tahrif etmekte sak›nca görmediler. Türkiye’yi
1905’lerin Rusya’s› ile özdefllefltirenler, Marksizm-Leni-
nizmi Lenin’in yazd›klar›yla s›n›rl› tutanlar do¤al ki ne
Marksizm-Leninizmi, ne de Türkiye koflullar›n›, ne de
THKP-C’nin Marksist-Leninist analizlerini anlayamaya-
caklard›. Bu k›s›rl›k, bu dogmatizm hiçbir zaman, içinde
yaflad›¤› koflullar› ve devrim gerçe¤imizi anlayamaya-
cak, istisnas›z yaklafl›k otuz y›l süresince ayn› cümleler-
le ve kelimelerle THKP-C’ye sald›racakt›.
THKP-C’ye otuz y›ld›r sald›ranlar›n, otuz y›l boyunca
tek kelime ö¤renmedikleri ve ö¤renemeyecekleri de aç›-
¤a ç›km›flt›r. Bu dogmatik kafa yap›s›, onlar› her gün bi-
raz daha halk ve devrim gerçe¤inden uzaklaflt flt›r m›fl ve
kendi dar dünyalar›nda ucuz keskinliklerle tatmin olur
hale getirmifltir.
Parti-Cephe’yi yaln›z K›z›ldere olarak de¤erlendirip
bir direnifle indirgemek; onun içeri¤ini, devrimci çizgisi-
ni bofla ç›kartmaya yönelik sinsi bir çabad›r. Emperya-
listler, yerli egemen güçler ve küçük burjuva ayd›nlar› bu
yöntemin yarat›c›s› ve uygulay›c›s›d›rlar. S›kça da bafl-
vurmufllard›r. Reformistler ve düzen içi çeflitli güçler de
bu yöntemi uygulay›p, devrimcilerin kitleler üzerindeki
etkinliklerini yok ederek, bu vesileyle devrimci tarihe sa-
hip ç›k›yor görüntüsüyle kendilerini meflrulaflt›rmak iste-
mektedirler. Tarihleri olmayanlar›n, tarihi çarp›tarak, içi-
ni boflaltarak sahiplenmeleri basbaya¤› oportünizmdir.
THKP-C ne yaln›z K›z›ldere, ne de yaln›z bir direnifl
çizgisidir. THKP-C büyük bir tarih bilinciyle Anadolu ih-
Seçme Yaz›lar 369

tilalcilerinin yolunu izleyerek, bu tarihte olumlu ve ileri


olan her türlü düflünce ve gelene¤i kendinde somutla-
m›flt›r. THKP-C, bu yan›yla opor tünizmin ve refor mizmin
yapt›¤› gibi reddiyeci de¤il, tarih bilincine sahiptir. Bu
tarih bilinci ülke ve halk gerçe¤inin do¤ru kavranmas›n›
sa¤lam›fl ve bu kavray›fl ›fl›¤›nda devrimci mücadelenin
nas›l flekillenece¤ini ortaya ç›karm›flt›r. Tarih bilinci ol-
mayanlar ne emperyalizmin nas›l flekillendi¤ini, ne kapi-
talizmin nas›l olufltu¤unu, ne de dost ve düflman› do¤ru
saptayamazlar. THKP-C, bu bilinçle ülke topra¤›na sa¤-
lam basm›fl, ama ülke devriminin dünya devriminin bir
parças› oldu¤unu da do¤ru kavrayarak sadece dar ulu-
sal bir hareket olmam›fl, her koflulda enternasyonalizmin
tutarl› savunucusu olmufltur.
THKP-C Marksizm-Leninizmi dogmatik kavramam›fl,
ülkenin somut koflullar›n› tahlil ederek, Sovyet, Çin, Vi-
etnam ve Küba devrimleriyle, devrimimizin benzer ve
farkl› yanlar›n› inceleyerek ülkemizde halk savafl›n›n na-
s›l bir yol izleyece¤ini saptam›flt›r. Ülkemizdeki oportü-
nistler ve reformistler, di¤er ülke devrimlerinden farkl›l›k-
lar›m›z› anlayamad›klar›ndan dogmatizmin esiri olurken,
Mahirler büyük bir cüretle bu farkl›l›klar› saptam›fllard›r.
Diyebiliriz ki, bu cüret THKP-C’nin varoluflu, geliflimi,
büyük bir kitleselli¤e ulaflmas› ve defalarca önder kadro-
lar›n›n imha edilmesine ra¤men gelifliminin engellene-
memesinin en önemli nedenlerindendir. Somut koflu flulla -
r› do¤r u saptayamayanlar ne düflm flman›, ne halk› do¤r u
tahlil eder, ne de buna uygun taktikler üretebilirler. Tabii
bütün ç›rp›n›fllar›na ra¤men THKP-C’nin yaflayan büyük
gücünü görmezden gelenler hala vard›r. Kendi küçük
dünyalar›nda Parti-Cepheli “küçük burjuvalar›n” teoriye
göre mutlaka bir gün tükenece¤ini ve kendilerinin her
fleye egemen olaca¤›n› hayal edenler az de¤ildir. Bunlar,
ony›llar boyunca somut koflullara özgü hiçbir politika
üretememifller ve bütün umutlar›n› kendi d›fllar›nda orta-
ya ç›kacak bir genel greve öncülük ederek devrim yap-
370 Dursun Karatafl

maya ba¤lam›fllard›r. Bu kafa yap›lar›n›n sahipleri, ala-


bildi¤ine daralm›fl, kitlelerle ilgisi olmayan, rekabetçilik-
le, bozgunculukla ayakta kalmaya çal›flan küçük grup-
lard›r. Ve Türkiye devrim mücadelesinde ciddiye al›na-
cak durumlar› söz konusu de¤ildir.
THKP-C’nin silahl› eylem çizgisi kitlelerin içinde bu-
lunduklar› durumu esas alarak silahl› halk savafl›n›n ya-
rat›lmas›n› hedefler. Bu çizgide gerilla savafl›n›n temel ol-
mas›, di¤er bar›flç›l, demokratik, ideolojik mücadele bi-
çimlerini asla d›fllamaz. THKP-C bu anlay›flla, oportüniz-
min ve reformizmin ony›llard›r iddia etti¤i gibi, her türlü
kitle mücadelesini yads›yan, sadece küçük silahl› birlik-
lerin silahl› eylemleriyle kitleleri harekete geçirme gibi
sapk›nl›klara hiçbir zaman düflmemifltir. Do¤uflundan
günümüze kadar; iflçiler, gençlik, köylüler, ayd›nlar ve
hemen tüm halk aras›nda örgütlü çal›flma yapm›fl, bu
çal›flmayla gerilla hareketini birlefltirerek tart›flmas›z
Türkiye sol hareketinde en genifl halk kitlelerini hareke-
te geçiren örgüt olmuflt fltur. THKP-C’nin yaln›z bafl›na kit-
leselli¤i dahi, oportünist/reformist düflüncelerin çürütül-
mesi için yeterlidir. ‹flte THKP-C’yi yaln›z bir K›z›ldere di-
renifli olarak de¤erlendirenler; bu kitleselli¤i görmezden
gelen ya da bu kitlesellik üzerinde küçük hesaplar yap-
mak isteyenlerdir.
Ülkemizde Parti-Cephe gerçe¤ini anlayamayan, Sov-
yetik ayaklanmay› düflünenler de, reformist çözüm öne-
renler de, silahl› mücadeleyi fokocu bir tarzda kavrayan-
lar da yolun sonuna gelmifltir. Kurtuluflu dar ulusal çizgi-
de flekillendirenler de bu flekillenmenin teorisinin t›kan-
d›¤›n›, devrimi getirmeyece¤ini pratikte görmüfl
olmas›na ra¤men bunu ifade edecek cüreti göstereme-
mektedirler. Türkiye’yi, emperyalizmi, oligarfliyi ve bu
tarihi do¤ru tahlil edemeyenler yanl›fl strateji ve taktikler
oluflturmufltur. Bu yan›yla THKP-C hareketi, Türkiye sol
tarihinde en gerçekçi ve devrimci düflüncelere sahiptir.
THKP-C hareketi ne sadece ulusall›¤a, ne de sadece s›-
Seçme Yaz›lar 371

n›f söylemine ba¤l› kalm›fl; kendisini, devrime tafl›yacak


uluslardan, az›nl›klardan, tüm halk ve s›n›f tabakalar›n-
dan soyutlamam›flt›r.
Bütün halklar›n kurtuluflunun Devrimci Halk ‹ktida-
r›’ndan geçti¤ini bilerek, bu iktidar›n ancak halklar›n bir-
likte mücadelesiyle kurulaca¤›n› öngörmüfltür. Par ti-
C e p h e ; h al k l ar ›n b ir li ¤ i , m ü ca d e le s i v e d e vr i m ci i k t i d ar › -
d›r. Bunun için Parti-Cephe; dostunu ve düflman›n› ay›rt
etmede, ittifaklar›nda, emperyalizm ve oligarfli d›fl›nda
kalan, bu güçlerle çeliflkisi olan bütün kesimleri cephe
saflar›nda toplamaya çal›fl›r. Silahl› eylemlerinde ve her
türlü davran›fl›nda cephe içerisinde yer alabilecek, alma-
s› gereken güçlere zarar vermez. Hedefin aç›k ve net ol-
mas›, kitleler taraf›ndan kavranmas›; Parti-Cephe’nin,
dost ve düflman› do¤ru saptamas›n›n ve pratikte buna
uygun davranmas›n›n sonucudur.
Onlar› kitleler nezdinde ölümsüzlefltiren, direnifl des-
tanlar› yazd›rtan, bunu gelenek haline getirten, devrim-
ciler aras› birli¤in ve dayan›flman›n nas›l olmas› gerekti-
¤ini yaflatan bu düflüncelerdir. Böylesi bir anlay›fla sahip
olmayanlar, Parti-Cephe’nin birlik anlay›fl› üzerine bolca
vaaz verebilirler ama asla onlar›n yapt›klar›n› yapamaz-
lar. Sorunun özü, burjuva ideolojisinden kopufl sa¤lay›p
sa¤layamamakt›r. Onlar burjuvaziyle her türlü ba¤› ko-
parm›fl, iflçi s›n›f›n›n ideolojisini ve politikalar›n› esas al-
m›fl ve bunu yaflam tarz› haline getirmifllerdir. Bugün bu
gelenekten nasibini alm›fl tek bir sol grubun oldu¤u söy-
lenemez. Devrimcilik adeta mülkiyetçilik olarak kavran-
m›fl, devrimci politika ad›na burjuvazinin kaba ve ilkel
karikatürleri egemen hale gelmifltir. Faydac›l›k, küçük
hesaplar bütün davran›fllar›n› belirlemifltir. Bu anlay›flla-
r›n K›z›ldere’den ö¤rendikleri hiçbir fley yoktur.
1968-’71, 1974-’80, ’80 sonras› ve günümüze kadar
hemen tüm süreçlerde Parti-Cephe; kitle mücadelesiyle,
silahl› savafl›yla, güncel politikalar›yla hayat›n her ala-
n›nda Türkiye devrimci hareketinin önder gücü olmufl-
372 Dursun Karatafl

tur. Parti-Cephe tarihi, bu yan›yla Türkiye devrimci hare-


ketinin tarihidir. K›z›ldere’yi, Mahirler’i, bu tarihten ko-
parma çabalar› tamamen sübjektiftir. Bu sübjektivizm
çeflitli sapk›n ak›mlar›, giderek provokatif davran›fllara
götürmektedir. Provokatif ve oligarfli paralelindeki tav›r-
lar›n Parti-Cephe gerçe¤ini de¤ifltiremeyece¤i görülmüfl-
tü. Parti-Cephe, K›z›ldere yolunda kendisini sürekli yeni-
leyerek, somut koflullara göre yeni politikalar üreterek
geliflmeye devam edecektir. Ülkemizde emperyalizm ve
oligarflinin yönetimi, kapitalizmin varl›¤› devam ettikçe
Parti-Cephe’nin düflünceleri varl›¤›n› koruyacak, kitleler-
de daha büyük yank› bulacak ve oligarflinin ve her türlü
sapk›n ak›m›n korkulu düflü olmaya devam edecektir.
Parti-Cephe’nin, faflizmin imha ve tutsak etme politi-
kalar›yla yok olaca¤›n› ve kendilerinin bu boflluktan fay-
dalanaca¤›n› sanan zavall›lar, defalarca yan›ld›klar›n›
görmüfl ama bu yan›lg›lar›ndan hiçbir ders ç›karmam›fl-
lard›r. Tekrar tekrar yan›lacak ve ezileceklerdir.
30 Mart-17 Nisan’da, Parti-Cephe flehitlerimizi anar-
ken, ayn› zamanda Parti-Cephe’nin yeniden örgütlenifli-
nin üçüncü y›l›n› yafl›yoruz. Bütün flehitlerimize ve halk›-
m›za verilmifl devrim sözümüzde bir an dahi tereddüt et-
meden, devrim yürüyüflümüze devam edece¤iz.
Seçme Yaz›lar 373

O r d u,
‹slamc›l›k ve
Emper yalizm

Yay›nland›¤› yer:
Halk ‹çin KURTULUfi
Say›: 41 / Tarih: 2 A¤ustos 1997

usurluk kazas›ndan sonra denilebilir ki, oligarfli

S içerisindeki çat›flmalar en fliddetli halini yaflam›fl-


t›r. Halk kitleleri, devrimciler bu devlet gerçe¤ini
halka kavratmak için ony›llard›r büyük bedeller ödemifller
ve bu bofla gitmemifl; bunun yaratt›¤› birikimlerin de bir
sonucu olarak, halk kitleleri Susurluk’la birlikte devletin
faflist yüzünü her zamankinden daha ç›plak bir flekilde
görmüfltür. Sokaktaki insan sezdi¤i ama çok somut ola-
rak bilmedi¤i gerçeklerle, ilk defa bu kadar aç›kça yüz yü-
ze geldi.
Emperyalizmin iflbirlikçisi sermayedarlar›n örgütü TÜ-
S‹AD, bu süreçte her zamankinden farkl› bir rol oynaya-
rak devlete ve çeflitli kurumlara istikrar paketlerini içeren
programlar sunuyordu. TÜS‹AD’›n bu programlar›na ilgi
hiç de az olmad›. TÜS‹AD; esas olarak, devletin yeni
programlarla restore edilmemesi durumunda, düzenin bü-
yük bir tehlike karfl›s›nda oldu¤unu aç›k ve net belirtiyor-
du.
TÜS‹AD’›n düflünceleri tamamen emperyalizm taraf›n-
dan empoze edilmifl ve iflbirlikçilik niteliklerine uygun bir
374 Dursun Karatafl

flekilde gelifltiriliyordu. Kuflkusuz ki; emperyalistler ve ifl-


birlikçileri, iktidarlar›n› siyasal olarak düzen partileri ara-
c›l›¤›yla sürdürürler. Ama emperyalizmin ve tekellerin çok
yönlü deste¤ine ra¤men; siyasal partilerin, devletin istik-
rar›n› k›smen de olsa yeniden sa¤layarak halk kitlelerinin
potansiyelini düflürecek hiçbir politikay› hayata geçireme-
meleri, emperyalizmi baflka aray›fllara itti. Emperyalizme
ve faflizme yeterince hizmet edecek partiler yoksa, yeni-
leri kurulur. Art›k ifle yaramaz hale gelen, ayak ba¤› olan-
lar tasfiye edilir. Önemli olan, emperyalizmin iflbirlikçileri-
nin ekonomik siyasi ç›karlar› ve bunun için düzenin deva-
m›n›n güvence alt›na al›nmas›d›r. Bu amaç için her fley
mubaht›r. Kullan›labilecek bütün yöntemler kullan›l›r. ‹s-
lamc›l›k ifle yar›yorsa kullan›lacakt›r. Cunta gerekti¤inde,
cunta yap›lacakt›r. Gerekti¤inde suni düflmanlar yarata-
rak demokrat reformcu maskesi tak›lacak, düzen içi sol
güçlerin deste¤i al›nacakt›r. Kendi kurduklar› hükümetleri
zorla ve hileyle y›kacak, yenisini kuracaklard›r.
Cumhuriyet tarihinde Mustafa Kemal’in, “muas›r me-
deniyetler seviyesine ulaflmak için...” uygulad›¤› her türlü
despotik yöntem, o günden bugüne tarihi süreçler içeri-
sinde farkl› biçimlerde uygulanagelmifltir. Bütün burjuva
partileri, hatta sicilli faflist partiler ve cunta generalleri bi-
le demokrasi havarili¤ini sürdürerek politika yapmaya ça-
l›flm›fllard›r.
12 Eylül’de demokrasiyi yeniden ray›na oturtmak için
yap›ld›¤› söylenilen cunta; devrimci hareketi ve düzen
aleyhtar› güçleri tasfiye etmek için, ‹slamc› kesimlerin he-
men hemen tümünü kulland›. Bunu yaparken, onlar›n dü-
zene daha çok yerleflmesi için ekonomik, siyasal destek
sunmay› da ihmal etmediler. ‹slamc› güçler; düzenin ve
devletin hemen her köflesine, her geçen gün artan oranda
yerlefltirildi.
Türkiye toplumunda din olgusu önemli bir güçtür. Dev-
let kendi gelece¤i için, kendi ç›kar› için dini kullanmak is-
tiyordu. Devlet, kendi bürokrat kadrolar›yla dini istedi¤i
Seçme Yaz›lar 375

gibi kullanamazd›. Din, politik bir güç olarak geçmiflten


bu yana hep tarikatlar›n, fleyhlerin, tekkelerin denetimin-
de olmufltur. Bu nedenle Mustafa Kemal dâhil bütün poli-
tikac›lar ve ordu, bu gücü ellerinde tutmak için çok çeflit-
li manevralara baflvurmufllard›r.
Bütün ‹slamc› güçler, aralar›ndaki çok çeflitli ayr›l›kla-
ra ra¤men fleriat devletinde birleflmifllerdir. Düzen partile-
rinin ve ordunun sürekli olarak bu güçleri desteklemesi ve
politikada kullanmas›, bu dini güçlerin mevcut devleti y›-
karak fleriat devletini kurma yerine düzen içi kalarak hile
ile devleti ele geçirme düflüncelerini gelifltirmifl ve giderek
bu düflünceyi teorilefltirmifllerdir. Bu geliflim ve devletin
deste¤i, ‹slamc› kesimlerin birçok ülkede görüldü¤ü gibi
radikal mücadeleye baflvurmalar›n› engellemifltir. Bu ne-
denledir ki, Türkiye’de hiçbir ‹slamc› örgüt do¤rudan dev-
leti karfl›s›na alarak mücadele etmemektedir. Devleti kar-
fl›s›na almayan güçlerin devletle bar›fl›k yaflamalar› için,
devlete karfl› mücadele edenlerle, devletin saf›nda yer ala-
rak savaflmalar› eflyan›n tabiat›na uygundur. ‹slamc›lar›n
kendi tarihlerinden devrald›klar› takiyye gelene¤i, onlar›
hemen bütün süreçlerde düzen içi olmaya ve devletle bir-
likte faflizme ve zulme karfl› direnenlere cephe almaya gö-
türmüfltür.
12 Eylül darbesiyle, düzenin güvence alt›na al›nmas›
amaçlanm›flt›. Ama çok k›sa sürede oligarflinin yap›s› ge-
re¤i bunun sa¤lanamayaca¤›, krizin artarak sürdü¤ü yeni-
den görüldü. Oligarflinin hükümetleri, geleneksel olarak
ordunun gücünü bildiklerinden; bir yandan ona ters düfle-
cek politikalardan kaç›n›rken, bir yandan da bir sabah
kendilerini Zincirbozan’da bulmamak için kendi güçlerini
oluflturma yollar›n› arad›lar. Esas olarak ordunun deneti-
minde çal›flan M‹T’i, hükümetlerin denetimine sokman›n
zor oldu¤u görüldü¤ünde; M‹T’e alternatif istihbarat örgüt-
lerinin oluflturulmas› ve gelifltirilmesi, ilk olarak Turgut
Özal hükümetleri döneminde hayata geçirildi. Geleneksel
olarak M‹T’in tek otorite oldu¤u istihbarat gücü art›k poli-
376 Dursun Karatafl

sin de elindeydi. Geçmiflte ordu ve M‹T yönetiminde gelifl-


tirilen her türlü katliam, provokasyon ve pis ifller, art›k po-
lisin elindeydi. Devrimci savafl›n geliflmesiyle birlikte, özel
timlerin ve jandarman›n daha çok devreye girmesiyle M‹T
giderek etkisiz kalmaya bafllad›. Ülkenin her taraf›na ya-
y›lan devrimci savafl kontrgerilla çetelerinin daha çok
yayg›nlaflmas›n› beraberinde getirdi. Devrimcilere karfl›
sürdürülen kontrgerilla savafl›yla, ç›kar kavgas› birlikte
büyüdü. Bu ç›kar kavgas›, iktidar savafl›n› ve ideolojik
olarak da devletin nas›l korunaca¤› tart›flmas›n› do¤urdu.
Oligarflinin bütün kurumlar›, hükümetleri, düzen partileri,
politikac›lar›, halk›n mücadelesi karfl›s›nda sonuçsuz kal-
m›flt›. Terörü bitirmek ad›na yap›lan bütün katliam ve zu-
lümler ters tepmifl, kendilerini vurmaya bafllam›flt›. Düzen
partileri ve hükümetler hiçbir çözüm üretemiyor, her yeni
hükümet eskisini arat›yordu. Emperyalizm ve tekeller ça-
resiz kalamazd›. Aç›kça düzen partilerinin rolünü TÜS‹AD
ve MGK üstlendi. Önce kamuoyu oluflturmak, düzen par-
tilerini emperyalizmin istedi¤i do¤rultuda disipline etmek
ve çözüm üretmek için TÜS‹AD’›n çözüm programlar› bü-
yük kampanyalarla kamuoyuna sunuldu. TÜS‹AD’›n
programlar› sadece bir giriflti. Devam› getirilmeliydi. ‹stik-
rar ad›na neredeyse hiçbir fleyin kalmad›¤› oligarflik dev-
let mekanizmas›nda, zor d›fl›nda hiçbir güç burjuva parti
hükümetlerini disipline edemezdi. TÜS‹AD’›n görevini
MGK devrald›.
Darbe-fleriat temelindeki propaganda, genelkurmay›n
planlamas› ve tekellerin arac›l›¤›yla kamuoyuna mal edil-
meye çal›fl›ld›. Ara rejim, kara rejim ve fleriat korkusu ya-
ratarak, art›k düzenin istikrar›n› sa¤layamayan ve disipli-
ne edilemeyen hükümeti ve partileri tasfiye etmek için
kendi cephelerini geniflletmek istediler. Birçok sendika,
düzen partisi, sol görünen birçok grup, böylece MGK ve
TÜS‹AD cephesine dâhil edildi. Kamuoyunda bu güçlerin
de aktif bir biçimde öne ç›kart›lmas›yla darbe ve fleriat
korkusu daha çok yay›ld›. Birçok güç darbe beklerken;
Seçme Yaz›lar 377

MGK’n›n darbe de¤il, darbe korkusu yaratarak siyasi bir


parti gibi arenaya ç›k›p kendi gücünü büyüttü¤ü ve sonuç
ald›¤› aç›k bir biçimde görüldü.
Ne fleriat devleti, ne de darbe tehlikesi yaflanan süreç-
te yoktu. Bu söylem, düzen partilerinin istikrar için çözüm
üretememeleri sonucu ortaya ç›kar›lm›flt›r. Teorinin sahibi
emperyalizmdir. Düzen partilerinin siyasal olarak iflas›,
kontrgerilla çetelerinin gelinen aflamada bu biçimiyle za-
rarl› olmalar› ve düzeni savunamaz hale gelmeleri; emper-
yalizmin de¤iflikliklere baflvurmas›n› zorunlu hale getirdi.
Aksi halde, devrimci halk hareketi yükselmeye devam
edecek ve sistem tümden tehlikeye girecekti.
fieriat tehlikesi olarak gösterilen Refah Partisi esas ola-
rak emperyalizmin ve MGK’n›n politikalar›n›n d›fl›na ç›k-
mam›flt›r. Öyle ki; Refah, DYP ile birlikte kendini kan›tla-
mak için her türlü katliam ve sömürü uygulamas›n› tered-
dütsüz yerine getirmifltir. Ama Refah ve DYP bütün bu hiz-
metlerine ra¤men istikrars›zl›¤a çare olamam›flt›r. Emper-
yalizm ve iflbirlikçileri, eski suç ortaklar›n›n flimdilik gö-
revlerini tamamlad›¤›n› bilerek tasfiye etme yolunu seçti.
Refah nezdinde fleriat söylemi ve tarikatç›l›k propa-
gandas› gelifltirilerek; Atatürkçülük temelinde milliyetçilik
yeniden hortlat›lacak ve fleriat tehlikesi yarat›larak bir k›-
s›m sol dâhil bütün düzen güçleri MGK-TÜS‹AD cephesin-
de birlefltirilecekti.
DYP ve özellikle de Çiller’le kontrgerilla çeteleri birlefl-
tirilecek, böylece hepsinin ortak oldu¤u bütün yolsuzluk-
lar ve art›k savunulamaz hale gelen kontrgerilla çeteleri-
nin infaz, katliam, kay›plar ve benzeri zulüm politikalar›
bu kesime mal edilerek devletin aklanmas› sa¤lanacakt›.
Emperyalizm, Türkiye’de süregelen devrimci mücade-
leye terörizm diyor ve devrimcilere karfl› kullan›lacak her
türlü yöntemi meflru görüyordu. Hiçbir hükümet emper-
yalizmin ekonomik, siyasal, askeri politikalar›na karfl›
ç›kmam›fl, hemen tüm politikalar›n› uygulam›flt›r. Refah
378 Dursun Karatafl

ve DYP de emperyalizmin tutarl› iflbirlikçileri olmufl ama


art›k görevlerini tamamlam›fl olduklar›ndan flimdilik ken-
dilerine ihtiyaç kalmam›flt› ve demokrasicilik oyunu ile
halk kitlelerinin potansiyelini düflürüp bask› ve sömürüyü
demokrasi ad›na sürdürecek yeni oyunculara ihtiyaç var-
d›.
Refah’›n bir k›s›m takiyye uygulamalar›yla güçlenme
manevralar› olmas›na ra¤men; fleriat nitelikli bir tehlike-
nin olmad›¤›n› emperyalizm de, MGK da, TÜS‹AD da bil-
mektedir. Sorun, oligarflinin mevcut krizini aflma iste¤ine
ra¤men aflamamas›ndan kaynaklanmaktad›r. Bu hükü-
met Refahyol de¤il de baflka bir hükümet de olabilirdi.
Ba¤›ml›l›¤›n, krizin ve süregelen savafl›n sonucu olarak
hiçbir hükümet krize çare bulamaz ve kriz devrime kadar
derinleflerek, hükümetler düflürülüp yeni hükümetler ku-
rularak sürecektir. Demokrasi ve çetelere karfl› olma ede-
biyat›na ra¤men; bask›, zor, çeteler, artan oranda varl›kla-
r›n› sürdürmeye devam edecektir.
Emperyalizm demokrasi derken, TÜS‹AD ve MGK bu
politikan›n uygulay›c›l›¤›na soyunmufllard›r. Geçmifl sü-
reçlerde din olgusunu sürekli kullanan devlet, Refah’›n ve
tarikatlar›n devlet deste¤iyle güçlendirilmesiyle, eskisi gi-
bi dini kullanamaz olmufltur. Din olgusu, Refah’›n dema-
gojik söylemleriyle, genifl bir yoksul halk kesiminde adeta
kurtulufl olarak görülmeye bafllanm›flt›r. Halk kitleleri, Re-
fah’›n iflbirlikçi ve düzen içi yan›n› görmediklerinden, dini
motiflerde de yer alan hak, adalet, zulme karfl› direnifl te-
melinde küçümsenmeyecek oranda Refah ve di¤er ‹slami
saflarda yer alm›flt›r. Devletin Refah’la olan çeliflkisinin bir
yönü de budur. Devletin krizi öyle bir hale gelmifltir ki, ge-
leneksel hiçbir statükoyu art›k sürdürememektedir. Em-
peryalizmin ve iflbirlikçilerinin as›l görevleri de bu nokta-
da flekillenmektedir. Atatürkçülük, Müslümanl›k ve bat›c›-
l›k temelinde halk kitleleri yönlendirilmek istenmektedir.
TÜS‹AD’›n önerdi¤i programlar, emperyalist demokra-
sinin propagandas›n› yapmaktad›r. MGK’n›n Bat› Çal›flma
Seçme Yaz›lar 379

Grubu, do¤rudan emperyalizme verilen aç›k bir mesajd›r.


Ve TÜS‹AD’›n programlar›na temelde bir itirazlar› yoktur.
TÜS‹AD’›n önerdi¤i programda MGK’n›n kald›r›lmas›n›n
önerilmesine tepkiler olmufl ama bu da emperyalizm ta-
raf›ndan halledilerek; MGK bizzat, TÜS‹AD’›n politikalar›-
n›n uygulay›c›s› olmufltur. Böylece görünüflte demokrasi,
Atatürkçülük, insan haklar›, yolsuzluk ve çetelere karfl› ol-
ma gibi birçok talebin çözüm mercii, MGK olarak göste-
rilmifltir. Ve bu talepleri savunan birçok güç, MGK’n›n si-
lahs›z kuvvetleri haline gelmifltir.
Türkiye’de art›k darbe olmaz demek, gerçe¤i yans›t-
maz. Krizin sürekli oldu¤u bir ülkede darbe olas›l›¤› hiçbir
zaman yok olmaz. Ama flu bir gerçek ki; emperyalizmin
deste¤i olmadan hiçbir darbeci, darbe yapmaya cesaret
edemez. Emperyalizmin henüz alternatifleri tükenmemifl-
tir. Partiler cumhuriyet tarihinde her zaman ifllevsiz olmufl,
tayin edici güç ordu ve burjuvazi olmufltur. Geçmiflte, kri-
zin derinleflti¤i aflamada, darbe bir çözüm olarak ortaya
ç›kabiliyordu. Süregelen darbeler zinciri, darbeyi etkisiz
hale getirmifl ve emperyalizmi darbe d›fl›nda aray›fllara it-
mifltir. MGK’n›n darbe yapmadan siyasal bir parti gibi ön
plana ç›kart›lmas› ve ordu yerine çeflitli sendika ve ku-
rumlar›n kullan›lmas› bu nedenledir. Emperyalizm için
darbenin çözüm olaca¤› kanaatine var›ld›¤›nda, bunun
koflullar›n› da oluflturacakt›r.
Bir k›s›m sol gruplar›n ve sendikalar›n fleriata ve dar-
beye karfl› olmak fleklinde sloganlaflt›rd›klar› politikalar
,emperyalizmin ve TÜS‹AD’›n politikas›d›r. Art›k tart›flma-
s›z bir flekilde aç›kt›r ki, “fleriat tehlikesi”, MGK’n›n planl›
bir flekilde suni olarak ortaya ç›kard›¤› bir fleydir. Yine
emperyalizm ve TÜS‹AD’›n darbe de¤il, demokrasi gö-
rüntüsü istedi¤i bilinmekte olup, darbe söylemi yine MGK
taraf›ndan fleriata karfl› güçleri yedeklemek için ortaya
at›lm›flt›r. Ve bu slogan böylece sözü edilen sol güçlerin,
MGK’n›n yedek güçleri olarak hareket etmesini do¤ur-
mufltur. MGK’n›n bu hareketi Refahyol’un y›k›l›p ANA-
380 Dursun Karatafl

SOL-D hükümetinin kurulmas›n› sa¤lam›flt›r. Bu hüküme-


tin halktan yana hiçbir fley yapmayaca¤›, emperyalizm ve
MGK’n›n kararlar›n› uygulayaca¤›, sömürü ve zulmün de-
rinleflerek sürece¤i kimse için bir s›r olmasa gerek. Bu ya-
n›yla fleriat ve darbe söylemi etraf›nda birleflenler, Mesut
Y›lmaz hükümetinin suç orta¤› konumundad›rlar.
Bugün fleriatç›lar; düzen karfl›t›, hatta devrimcilerden
çald›klar› sloganlar› kullanarak propaganda yapmakta ve
yoksul halk kesimlerini örgütlemektedirler. Elbette dev-
rimciler fleriat nitelikli, sömürü ve zulmü bu k›l›f alt›nda
gizleyen iktidarlara karfl› savafl›r. Ama bugün Türkiye’de
fleriatç›lar iktidarda de¤il, düzen içi de olsa mevcut devle-
te karfl› görünümde kitleleri örgütlemeye çal›flmaktad›rlar.
fieriatç›lar›n din silah›n› devletin elinden almas›, devrimci-
ler için zararl› de¤ildir. Düzen içi veya d›fl› hangi yolla mü-
cadele ederse etsin, oligarfliyle çeliflkisi olan herkesin;
mevcut devlete karfl› mücadele etmesi, devletin halk kit-
lelerine karfl› kulland›¤› her türlü silah› elinden almas›,
halk›n yarar›nad›r. Her süreçte birçok çeliflki vard›r. Ama
bu çeliflkilerin hepsi birden bafl çeliflki olamaz. Bu neden-
le bugün ön plana ç›kan çeliflki fleriat de¤il, emperyalizm,
TÜS‹AD ve MGK’d›r.
Ülkemizdeki fleriatç›lar; düzen içi yöntemleriyle hiçbir
zaman amaçlar›na ulaflamayacaklar›n›, hile yöntemlerinin
sonuçsuz kalaca¤›n› göreceklerdir. Son olarak Refah’›n ik-
tidardan zorla düflürülmesi, ‹slamc› saflarda bu tart›flmay›
derinlefltirecektir. Muhtemel ki, çok önemli provokasyon-
lar yap›lmazsa Refah seçimlerde de konumunu koruya-
cakt›r. Bu durumda oligarflinin krizi çok daha içinden ç›-
k›lmaz hal alacakt›r. Refah ise iktidar olmak için ya em-
peryalizmin bugünkü politikalar›na uygun yeni bir görü-
nüme bürünecek ve iktidar olacak ya da bir biçimde yine
iktidar yap›lmayarak muhalefete itilecektir. Emperyaliz-
min istedi¤i gibi iktidar oldu¤unda bu, Refah’›n da ezilen-
lerin sesi olma demagojik söyleminin sona ermesi ve flim-
diki birçok özelli¤ini kaybederek s›radan bir burjuva par-
Seçme Yaz›lar 381

tisi olmas›n› beraberinde getirecektir. Seçimlerden zaferle


ç›kmas›na ra¤men iktidar yap›lmamas› durumunda ise,
bu Refah’taki güçler aras›nda düzen d›fl›nda örgütlenme
ve mücadele anlay›fl›n›n güçlenmesini beraberinde getire-
cektir. Biz devrimciler, bütün bu nedenlerle bugün fleriat-
ç›l›¤a karfl› mücadelenin esas sorun olmad›¤›n› bilerek,
devletin ve Refah’›n dini nas›l kulland›¤›n› kavrayarak ha-
reket etmeliyiz. Laiklik, fleriatç›l›k tart›flmalar›; devrimci-
lerin de¤il emperyalizmin ve oligarflinin kendi iç çeliflkile-
rini çözmek ve devrimci mücadeleyi etkisiz hale getirmek
için öne ç›kard›¤› tart›flmalard›r. Biz; ‹slamc› da olsa, fleri-
at devleti de istese, faflizme ve emperyalizme karfl› sava-
flan bütün güçlerin mevcut devlete karfl› savaflmas›ndan
yana olmal›y›z. Elbette devrimcilerin fleriatç›larla ortak
yanlar› yoktur. Ama düzen içi olmalar›na, emperyalizm ve
devletle iflbirli¤i yapmalar›na ra¤men, hala büyük ço¤un-
luk fleriatç› kesim emperyalizme, sömürüye ve zulme kar-
fl› olduklar›n› söylemektedirler. Onlar› bu söylemlerine sa-
hip ç›kmaya ça¤›rmak, devlete karfl› mücadele etme ro-
tas›na sokmak için çaba sarf etmeliyiz. Biz bu temeldeki
propaganday›, ‹slamc›lar›n etkisi alt›ndaki kitlelere sürek-
li olarak götürdü¤ümüzde; bu kitleler, yaflad›klar› deney-
lerle, ‹slamc›lar›n demagojik söylemlerini görecektir. Keza
burjuvazinin empoze etti¤i bat› ve emperyalist demokrasi
hayranl›¤›na karfl› propaganda yapanlar, sol de¤il ‹slamc›
kesimlerdir. Bu savafl› H›ristiyanl›k ve ‹slamc›l›k fleklinde
dinler savafl›na dönüfltürmüfllerdir. Bu silah› da fleriatç›la-
r›n elinden almal›y›z. Halk›m›z›n tarihi ve geleneklerinin
emperyalistlerle de¤il Ortado¤u, Kafkas ve Balkan halk-
lar› ile yak›n iliflkide oldu¤unu bilerek; Türk, Kürt ve bü-
tün milliyetlerden halklar›m›z›n ulusal zenginliklerini dik-
kate al›p propaganda tarz›m›z› güçlendirmeliyiz.
382 Dursun Karatafl
Seçme Yaz›lar 383

DEVR‹MC‹ SOL
dergisinde
yay›nlanan yaz›lar›
384 Dursun Karatafl
Seçme Yaz›lar 385

KONGRE’DEN
GÜNÜMÜZE

Yay›nland›¤› yer:
D e v r i m c i S ol
Say›: 7 / Aral›k 1995

ongre; emperyalizm ve faflizmin korktu¤u, cid-

K diye ald›¤›, fiziki, ideolojik, psikolojik hemen


her türlü yöntemle savaflt›¤› ve yok etmek iste-
di¤i hareketimizin bütün sald›r›lar› etkisiz hale getirerek,
savaflta ald›¤› yaralar› sararak yeniden yükseliflinin plat-
formuydu. Emperyalizm ve iflbirlikçilerinin Devrimci Sol
gerçe¤i karfl›s›ndaki korkular›na, iç düflmanlar›n ihtiras-
lar› ve bunun yol açt›¤› iktidar savafl› da eklenince; Dev-
rimci Sol’un art›k korkutucu bir güç olmaktan ç›kt›¤›na
ve bir daha da aya¤a kalkamayaca¤›na inananlar olduk-
ça ço¤alm›flt›. Herkes gücü ve çap› oran›nda sald›rarak
biraz daha zay›flatmaya, güçten düflürmeye, aya¤a kal-
kamaz hale getirmeye çal›fl›yordu. Oligarflinin gizli ser-
vislerinin ve iletiflim araçlar›n›n gündemden düflürmedi-
¤i, hareketimize karfl› düflman›n aç›k savaflta vurmak is-
tedi¤i darbelerin ve iç düflman›n gerçeklefltirdi¤i darbe-
nin di¤er bir ucu CIA’ya kadar uzan›yordu. Amerikan ve
Avrupa emperyalistlerinin “tehlikeli terörist” tespitleri;
emperyalizmin ve iflbirlikçilerinin ç›karlar›na temelden
karfl› olmam›z, onlar›n yeni dünya düzeni demagojilerine
prim vermeyip bu aldatmacalar›n önüne güçlü, ideolojik
ve fiziki barikatlar oluflturmam›z ve öncelikle halk›m›z›n
olmak üzere, dünya halklar›n›n ba¤›ms›zl›k ve özgürlük
386 Dursun Karatafl

bayra¤›n› yükseltmemiz sonucu do¤mufltur. Emperyaliz-


min ve iflbirlikçilerinin yönlendirdi¤i, flekillendirdi¤i ve
bunlardan güç alarak, bunlar taraf›ndan desteklenerek
ortaya ç›kart›lan iç düflman›n faaliyetleri, bize bir daha
aya¤a kalkmamak üzere vuracaklar› son darbeydi. Nere-
deyse tek cümlesi ve kelimesi de¤iflmeden oligarfliden
ödünç al›nan, bayatlam›fl malzemeler iç düflman taraf›n-
dan bol bol kullan›ld›. D›fl ve iç düflman, ideolojik ve pra-
tik olarak tam bir uyum içerisinde hareket ederek hare-
ketimizi kuflat›p yok etmek istediler.
Türkiye sol hareketinin tarihinde, efli ve benzeri görül-
memifl “eylem ve güç birlikleri”, iç düflman› korumak
için dostluk gösterileri ve hareketimize düflmanca sald›-
r›lar alabildi¤ine büyüdü geliflti; emperyalistler ve iflbir-
likçilerinin sald›r›lar›yla uluslararas› özellik kazand›. Yeni
dünya düzeninin önünde barikat olmam›z›n, emperyaliz-
me karfl› dünya halklar›n›n ç›karlar›n› savunmam›z›n,
Marksist-Leninist ilkelerimizden taviz vermememizin be-
delini ödüyorduk.
Biz tarihimiz boyunca hep aç›k bir hareket olduk.
Aç›kl›k; kadro ve taraftarlar›m›za, halk›m›za ve dünya
halklar›na karfl› bir aç›kl›kt›. Politika yapmaktan ve tak-
tik ad›na devekuflu davran›fllar›ndan uzak durduk. Ger-
çekler ne kadar yak›c› ve vahim olursa olsun, aç›kl›k ve
kendine güven, sorunu çözecek temel halkad›r. Bu ger-
çekleri saflar›m›zdaki insanlara ve halka kavratmak, düfl-
man› yenmenin temel flart›yd›. Aç›k olmamak; suçlulu-
¤un, güçsüzlü¤ün, kitlelere inançs›zl›¤›n ifadesidir. Düfl-
man›n bildi¤i, d›fl düflmanla iç düflman›n birlikteli¤inin
ortada oldu¤u koflullarda, gizlilikten ç›kar umarak düfl-
man faaliyetlerini gizlemek devrime hizmet etmez. Bütün
düflmanlar›m›z› halklar›m›za aç›klaman›n yan›nda, dü-
flünce ve ilkelerimizden hiçbir taviz vermeyece¤imiz ger-
çe¤ini kitlesel olarak hayk›rmam›z ve en genifl demokra-
siyi iflletmemiz; düflmanlar›m›z›n sald›r› ve cüretlerini k›-
ran ve bizim kuflatmay› yarmam›z› olanakl› hale getiren,
Seçme Yaz›lar 387

aç›k olma ilkemizin somut ifadeleriydi. Bu nedenle iç


düflman, d›fl düflmanla birleflip bafllatt›¤› sald›r›dan sa-
vunma durumuna geçmeye ve kaçmaya bafllad›. D›fl
düflman, koruma ve kollama görevine ra¤men baflar›l›
olamad›.
Bu süreç; yeni flehitler vererek, büyük bedeller ödene-
rek afl›lm›fl; emperyalistlere, iflbirlikçilerine, çok çeflitli
sapk›n ak›mlara karfl›, hareketin ideolojik ba¤›ms›zl›¤›
korunarak, hiçbir güç ve bask›n›n örgütümüzü yolundan
döndüremeyece¤inin kan›tlanm›fl ve bu amaçla yürüttü-
¤ümüz savafl kazan›lm›flt›r. Demokrasi demagojisi ya-
panlara, flehirlerden da¤lara kadar binlerce insan›n kat›l-
d›¤› tart›flmalar, tüm dünya kamuoyunun bilgisi dâhilin-
de yap›lan aç›klamalar ve binlerin ortak düflünceleri, or-
tak kararlar›yla korunan düflünceler ve ilkeler, kimlerin
demokrasiden ne anlad›¤›n› gösteren önemli bir ölçü ol-
mufltur. Kapal› kap›lar ard›nda fiskos türü politikalar,
dost görünüp düflmanca tav›r al›fllar; devrimcilerin de¤il,
burjuvazinin politikalar›d›r.
“Her fiey, Birli¤imiz, Gelece¤imiz ve Zaferimiz ‹çin” fli-
ar›, ideolojik ba¤›ms›zl›¤›n, güvenin, Marksizm-Leniniz-
min safl›¤›n› koruma bilincini do¤urarak, bütün demago-
jileri yerle bir ederek maddi bir güç olmufl ve giderek bü-
yümüfltür.
Bu maddi gücü oluflturmadan, emperyalizmin ve fa-
flizmin kuflatmas›n› yarmadan kongreye gidemezdik. Bu-
nu baflarmadan kongreye gitmek sorunlar›m›z› yeniden
tart›flmak, harekete yeniden flekil vermek, ileri bir ad›m
atmak mümkün olmazd›; böyle bir fley, düflman›n çizdi¤i
s›n›rlar içerisinde savunma temelinde günübirlik politika
yapmak demekti. Bu ise, ilerlemenin, güçlenmenin de¤il,
gerileyiflin, tükeniflin bafllang›c› olurdu. Her olumsuzluk-
tan, her darbeden, her kuflatmadan daha güçlü ç›kmas›-
n› bilmeliydik. Bunun için “Her fiey Birli¤imiz, Gelece¤i-
miz ve Zaferimiz ‹çin” düflüncesiyle; bizi kendi düflünce-
leriyle teslim almak isteyen, kendi çizdikleri s›n›rlar içeri-
388 Dursun Karatafl

sinde politika yapmaya zorlayan ve dost görünümünde


bize dayat›lan bütün yaklafl›mlar› reddederek, do¤ru bil-
di¤imiz yolda savaflmaya devam ettik.
Düflmanlar›n direnci k›r›l›p, kuflatma yar›ld›¤›nda, güç
toplay›p yeniden sald›rmak için bir haz›rl›k süreci geçir-
memiz gerekiyordu. Bu haz›rl›k sürecinin esas halkas›;
ileri kadrolar›n toplan›p her yönüyle durumumuzun de-
¤erlendirilmesi, yeniden yükselifle geçiflin koflullar›n›n
oluflturulmas› ve dosta, düflmana aç›k bir cevap verilme-
siydi. Bu cevap, kongrenin toplanmas› ve baflar›yla so-
nuçland›r›lmas›yd›.
‹ç ve d›fl düflman taraf›ndan çok yönlü olarak sald›r›-
ya u¤rad›¤›m›z, yeralt› örgütlenmelerimizin büyük ço-
¤unlu¤unu, silah ve cephane olanaklar›m›z› büyük ölçü-
de kaybetti¤imiz, birçok önder nitelikli kadromuzu yitir-
di¤imiz ve dost görünen birçok kesimin dolayl› ve dolay-
s›z düflmanca davrand›¤›, önümüzü kesmeye çal›flt›¤› bu
koflullarda; kongreyi toplamay›, birçok risk tafl›mas›na
ra¤men, baflarmak zorundayd›k. ‹çinde bulundu¤umuz
koflullar› anlamayanlar, anlamaya çal›flmayanlar, mev-
cut sürecin nas›l afl›laca¤›n› ve bu koflullarda toplanan
bir kongrenin gündemini, yap›lmas› gerekenleri de anla-
yamazlar. Onlar; ülke ve hareketimiz gerçe¤ine yabanc›
olan, düflman› yenmenin ve aya¤a kalkman›n önemini,
yöntemini bilmeyen, devrimin coflkusunu yaflamayan,
kitaplardan okuduklar› bir kaç soyut sözle demagoji yap-
maya çal›flan zavall›lard›r. Bunlar› önemseyemezdik.
Beynimiz, bütün hücrelerimiz; düflman kuflatmas›n› yar-
m›fl ama derin yaralar alm›fl bir hareketi yeniden aya¤a
kald›rmak, daha güçlü bir savafl› ortaya ç›kartmak ve bu
savafl› yaymak göreviyle dolmal›yd›. Bu amaca hizmet
etmeyen soyut hiçbir teori, hiçbir kural, hiçbir söz fazla
anlaml› de¤ildi. ‹ç düflman›n sald›r›s› ve darbeleri do¤ru-
dan emperyalizmin ve iflbirlikçilerinin sald›r›s›d›r ve bu
gerçek, hiçbir sol söyleme s›¤›narak gizlenemez ve bu
sald›r›ya karfl› mücadele “sol içi fliddet” diye nitelene-
Seçme Yaz›lar 389

mez. Böyle niteleyenler, böyle yorumlayanlar, bilinçli ve-


ya bilinçsiz düflmana hizmet etmifl ve hareketimizi, mü-
cadelemizi zay›flatmay› hedeflemifllerdir.
Türkiye solunda devrimci, ilerici, dost görülen bir ör-
gütün sald›r›yla karfl› karfl›ya kalmas› durumunda dost-
luk göstermek, dayan›flma içerisine girmek ve güç yitir-
mesini engellemek düflüncesi ve gelene¤i yoktur. Tersi-
ne; f›rsatç›l›k genel anlay›fl düzeyine yükselmifl, nas›l za-
y›flat›r›m, nas›l parçalar›m düflünceleri geçerli olmufl ve
davran›fl biçimleri buna göre düzenlenmifltir. Hareketimiz
sald›r›ya u¤rad›¤›nda, istisnalar hariç sol bu gelene¤ine
uygun davranm›fl ve tüm gücüyle haini destekleyerek
hareketimizi zay›flatmay›, parçalamay› hedeflemifltir. Sö-
zü edilen bu kesimler, adeta burjuva insan haklar› dema-
gojileriyle bloklaflm›fl ve hareketimizi iç ve d›fl düflman›n
kuflatmaya ald›¤› koflullarda teflhir ve tecrit ederek siya-
si arenadan silmek istemifltir. Bu ortam› f›rsat bilerek öy-
lesine pervas›zlaflm›fllard›r ki; üsluplar›, pratik tav›rlar›
tamamen de¤iflmifl, ukalal›k, hakaret, terbiyesizlik dav-
ran›fl biçimleri olmufltur. Hatta kimileri uzun y›llard›r ne
halk, ne de düflman taraf›ndan ciddiye al›nmamas›n›n
kompleksiyle daha bir üst perdeden sald›rgan tav›rlar
sergilemifllerdir. Solun bir cephe biçiminde ortaya ç›kan
bu tavr› bir yerde iç ve d›fl düflman›n sald›r›s›n›n ne anla-
ma geldi¤ini netlefltirmifl, karmafl›k gibi görünen birçok
sorunu ç›plak hale getirerek taraftarlar›m›z›n netleflmesi-
ni ve hareketi daha çok sahiplenmelerini sa¤lam›flt›r.
Düflman taraf›ndan yönlendirilen darbelerle veya bur-
juva ideolojisinin çeflitli etkileriyle ortaya ç›kan suni ayr›-
l›klara teslim olan ve örgütün parçalanmas›na izin veren
bir hareket, halk›n iktidar savafl›n› sürdüremez. Devrimci
savafl›n geliflmesiyle birlikte ç›kabilecek bin bir türlü gö-
rünümdeki düflman sald›r›lar›n› etkisiz hale getiremez,
birli¤ini ve gücünü koruyamaz. Emperyalizmin ve fafliz-
min oldu¤u bir ülkede, iktidar› almak için silahl› savafl›
temel alm›fl devrimci bir örgüt; ne burjuva demokratlar›-
390 Dursun Karatafl

n›n, ne de s›n›fsall›ktan uzak insan haklar› demagojileri-


nin bask›lar›na boyun e¤ip devrim hedefinden vazgeçe-
mez. Vazgeçenler, düflmanla savaflmak yerine sürekli bö-
lünüp parçalanarak küçülmeye ve yok olmaya mahkûm-
durlar. Bunun için sab›rla; kendini bilmezlerin, devrim
gerçe¤i karfl›s›nda bedel ödemeyenlerin, mücadelede bir
hiç olanlar›n terbiyesizliklerine gerekti¤inde kulaklar›m›z›
t›kayarak yolumuza devam ettik.
Kongre, düflmana ve hareketimizi yok etmek isteyen
herkese verilen güçlü bir cevap ve yeniden yükseliflin
önemli bir ad›m› olmal›yd›. Kongre, düflman sald›r›lar›na
karfl› kolektif kitlesel güçlü bir tavr› ortaya ç›karmas›na
ra¤men, birçok zaaf›m›z›, eksikli¤imizi, yetmezli¤imizi de
bize gösterdi. Bu büyük sald›r›n›n yaratt›¤› kay›plar ya-
n›nda; esas olarak, düflüncede, davran›flta, yaflam biçi-
minde, kültürde birçok sapman›n ve yanl›fll›¤›n ortaya
ç›kmas› kaç›n›lmazd›. ‹flte kongre, bütün bunlara karfl› da
güçlü bir hesaplaflman›n gündeme getirildi¤i bir zemin
olmal›yd›. Düflman sald›r›s›, hareketimizin sahip oldu¤u
dinamikler ve oluflturdu¤u geleneklerle alt edilmifltir.
Ama bu süreç, ayn› zamanda zaaflar›n birikti¤i ve kendi-
ni dayatt›¤› bir süreçti. fiekilsiz geniflleyen kolektivizm,
yayg›n tart›flmalar, spekülasyon ve dedikodular›n ortal›-
¤› kas›p kavurdu¤u, düflman›n her gün yeni bir kontra
yalan›n› ortaya att›¤› koflullar; küçük burjuvazinin güç-
süzlüklerini, karars›zl›klar›n› da ortaya ç›karm›flt›. Oysa
yeniden aya¤a kalkmak, savafl› yükseltmek; daha çok
ciddiyet, daha çok disiplin ve yarat›c›l›k, daha çok özve-
ri ve örgütlülük demekti. Yöneticilerin, ileri kadrolar›n en
küçük bir bencilli¤i, karars›zl›¤›, örgüte ters düflen davra-
n›fllar›; kitlelere fazlas›yla yans›yacak ve daha büyük
olumsuzluklara neden olacakt›. Biz, görünüfllerden, afra
tafralardan uzak duran, hayat›n somut gerçeklerini ve
kendimizi görerek kendi gerçe¤imize cesaretle e¤ilen,
sorunlar› çözen ve kimsenin yads›yamayaca¤› bir prati¤i
ortaya ç›karmal›yd›k. Bu pratik; kendimize dönmeden,
Seçme Yaz›lar 391

kendimize ac›mas›zca vurmadan yarat›lamazd›. Düfl-


man; içten bir darbeyi örgütleyerek veya baflka bir görü-
nümde burjuva ideolojilerini empoze ederek, çeflitli pro-
vokasyonlar düzenleyerek, çok farkl› biçimlerde ortaya
ç›kabilir ve bizi güçsüz düflürebilirdi. Ama biz, bu gerçek-
leri bilerek hareket edebilmifl, düflman›n politika ve tak-
tiklerini bofla ç›kartacak bir çal›flma tarz›n›, prati¤i haya-
ta geçirebilmifl miydik? Düflman sald›r›lar› karfl›s›nda ne
yapm›flt›k? Olas› sald›r›lara karfl› ne tür önlemler alm›fl-
t›k? Yukar›dan afla¤›ya bütün kadrolar›m›z bu durumun
muhasebesini bütün aç›kl›¤›yla yapmal›yd›. Bu muhase-
be yap›lmazsa; bugün alt edilen düflman, yar›n daha
güçlü ve sinsi bir biçimde tekrar ortaya ç›kar ve zarar ve-
rirdi. Hangi tarzda ortaya ç›karsa ç›ks›n, sorunun ideolo-
jik temellerini bulmak, ortaya ç›kartmak ve yok etmek
kongrenin en önemli sorunuydu. “Düflman sald›r›lar›n›
etkisiz hale getirdik” deyip sorunun üstünü örtemezdik.
Sorunlar›n üstünü örtmek, temellerine inip nedenlerini
ortaya ç›kartmamak, bu karfl› devrimci suç potansiyeli-
nin içimizde yaflamas›na izin vermek demekti. Bu yan›y-
la kongre; dogmatiklerin, lafazanlar›n kitaplarda okuyup
tekrarlad›klar› anlams›z laf y›¤›n›ndan öteye; kadro ve
yöneticilerin yeniden e¤itildi¤i, sürecin sorunlar›n› çöz-
mek ve savafl› kendi özgünlü¤ümüzde yükseltmek için
haz›rland›¤› bir okul olmal›yd›. Pratik baz› sorunlar›n çö-
zümü, tüzük, program, organlar›n oluflmas› gibi çok sö-
zü edilen sorunlar, kongremizin önemli sorunlar› de¤ildi.
Sorun, kendimizi yeniden tan›mak ve gelece¤e nas›l yö-
nelece¤imizdi. Tüzük, program ve organlar›n oluflturul-
mas›; ancak bu gerçe¤i her yönüyle kavramam›zla an-
laml› olabilirdi.
Yeniden yükselifl; her fleyden önce darbecili¤in ideolo-
jik, politik, kültürel etkilerini içimizden atmak demekti.
Bu ise, ihtiras›n, bürokratizmin, kendini korumac›l›¤›n,
tayfac›l›¤›n yerle bir ;, özverinin, kararl›l›¤›n, politik ve as-
keri önderlerin ortaya ç›kart›lmas› demekti. Kimi yöneti-
392 Dursun Karatafl

ciler, tam tersi davran›fllar içinde bulunmufl; büyük oran-


da denetimsizli¤in hüküm sürdü¤ü, örgüt otoritesinin za-
y›flad›¤›, kay›plar›m›z›n büyüdü¤ü koflullarda örgütün ve
halk›n olanaklar›n› kendi ç›karlar› için kullanm›fl; iliflkiler-
de ve yönetimde bürokratizmi egemen k›lm›fl; çarp›k,
adaletsiz, savafl› gelifltirmeyen, insanlar›m›z› miskinleflti-
ren, tayfac› iliflkiler gelifltirmifllerdi ve bu tutumlar›n› kon-
grede de sürdürerek kendilerini dayatmak istiyorlard›.
Bir savafl örgütü; tayfac›l›kla, liberalizmle, bürokratik
iliflkilerle flekillendi¤inde veya bu zaaflara prim verildi-
¤inde, savafl›n yerini pasifizm al›r ve çok savafl laf› eden
ama savafl kaçk›nl›¤›n›n hâkim oldu¤u bir örgüt ortaya
ç›kar. Bu tür örgütleri ortadan kald›rmak veya etkisiz ha-
le getirmek için düflman›n önemli sald›r›lar yapmas›na
gerek yoktur. Örgüt, zaten savaflmamakla kendi içerisin-
de bürokratizmi, bencilli¤i ve adaletsizli¤i büyüterek çü-
rüyecek, kitlelerden kopacak ve burjuvazi için tehlikeli
olmaktan ç›kacakt›r. Kendini dayatanlarla savaflmamak,
savafl örgütü gerçe¤imizi yok saymak ve kendi ellerimiz-
le örgütü düflmana teslim etmek demekti. Savafl›m›z›n,
flehitlerimizin kan› üzerinde siyaset yapmaya çal›flan,
halka inançs›z, devrimi kendi ç›karlar› için kullanmay›
düflünen bencil küçük-burjuvalara, farkl› koflullarda res-
men ajanlaflacak hainlere teslim olamazd›k. Bunun için
Kongre; her fleyden önce güçlü bir hesaplaflmay› yafla-
madan, bunu sonuçland›rmadan hiçbir ileri ad›m ata-
mazd›. Hesaplaflmak, sorgulamak, düflmanla süren ide-
olojik bir savaflt›r. Düflmanla olan bu ideolojik savafl,
kadrolar›n yeniden e¤itilmesidir. Düflman sald›r›lar›na
nas›l karfl› koyaca¤›m›z, onu nas›l ortaya ç›karaca¤›m›z
ve nas›l etkisiz hale getirece¤imizin yol ve yöntemlerinin
bulunmas› demektir. Kendini dayat›p esasta savaflmak
istemeyenlerin, örgütü kendi ç›karlar› için kullan›p halk
kitlelerini aldatmak isteyenlerin, örgüt çizgisini de¤ifltir-
mek isteyenlerin gerçek yüzlerini ortaya ç›kartmak için
uzun ve sab›rl› bir mücadele vermeliydik. Küçük burjuva-
Seçme Yaz›lar 393

lar, hareket ve halk sayesinde elde ettikleri kof karizma-


lar›n› dayatarak ve düflman›n sald›r›p yaralar almam›za
yol açt›¤› koflullarda; güç kayb›na u¤rad›¤›m›z›, zay›f ol-
du¤umuzu, böylece kendi dayatmalar›n› daha kolay ka-
bul edebilece¤imizi düflünürler. Tam da bu noktada, zay›f
yanlar›m›z› görmek ve bu zay›fl›¤› güce dönüfltürmek için
daha güçlü ve kararl› bir ideolojik mücadele vermek,
sosyalizm k›l›f› alt›na gizlenmifl düflman ideolojisini a盤a
ç›kartmal›yd›k. Bu ideolojilerin beslendikleri zemini bul-
mak, dahas›, bunu kadrolar›m›z›n e¤itimi için de¤erlen-
dirmek gerekiyordu. Tek tek zaaflar›n, tek tek insanlarda
çözülmesi sorunu halletmiyordu. Zaaflar ve dayatmalar
karfl›s›nda güçlü bir set oluflturmak ancak, kadrolar›n
e¤itilerek güçlü bir karfl› koyuflun ve prati¤in örgütlen-
mesiyle mümkündür.
Sorgulama, hesaplaflma; prati¤imizin, tek tek bölge
ve alanlar›n örgütlenmesinin, buralardaki savafl›n gelifl-
mesinin ve çeflitli tutumlar›n masaya yat›r›l›p neyi nas›l
yapt›¤›m›z›n veya yapamad›¤›m›z›n sorgulanmas›d›r. Sa-
vafltan, örgütlenmeden, kitle faaliyetinden soyutlanm›fl
bir muhasebe; prati¤e yol göstermeyen, yeni oluflumlar›
ele al›p somutlamayan genel geçer elefltirilerden ve pa-
paz›n günah ç›kartmas›na dönen öz elefltirilerden öteye
gidemez. Neyi nas›l yapt›n, yanl›fla zaaflara yol açan ob-
jektif ve sübjektif etkenler nelerdir? Bütün bunlara yön
veren yönetici, hangi ad›m› nas›l att›, nas›l karar verdi,
nas›l yönetti, nas›l e¤itti, nas›l yaflad› vb. onlarca sorunun
cevab› pratik sorgulanarak al›nd›. Pratik deflildikçe bilin-
meyenler, bilinçli bir flekilde gizlenen her fley a盤a ç›kar-
t›ld›. Ve kendini dayatanlar›n, bilinçli bir flekilde burjuva
özlemlerle dolu yaflamlar›n› nas›l idame ettirdikleri, hare-
ketin olanaklar›n› nas›l kulland›klar› sergilendi. Bu durum
ortaya ç›kart›lmadan, gelece¤in örgütlenmesi gerçekle-
flemezdi. “GGeçmifl ve gelecek birbirinden ayr› ele al›na-
maz ” ve “geçmifli b›rakal›m, gelece¤e bakal›m” sözleri
bu yan›yla bir anlam ifade etmez. Geçmifli tart›fl›rken,
394 Dursun Karatafl

sorgularken, gelece¤in nas›l olmas› gerekti¤ini ortaya ç›-


kard›k. Yöneticilik, kurmayl›k, gerilla savafl›, kitle faali-
yeti, örgütlenme biçimleri, bir yöneticinin sahip olmas›
gereken özellikler vb. hemen her fley yeni bafltan flekil-
lendi. Küçük-burjuva kiflilikle devrimci kiflilik yer de¤ifl-
tirdi. Kongrenin en önemli kesiti bu kifliliklerin yeniden
yo¤rulmas› ve savafl›m›z› tasfiye etmek isteyenlerin etki-
siz hale getirilip saf d›fl› b›rak›lmas›d›r.
Örgütümüzü ve savafl› tasfiye etmek isteyenler; çeflit-
li zamanlarda ve çok de¤iflik biçimlerde özellikle de ör-
gütün sanc›l› süreçler yaflad›¤› koflullarda konferans,
kongre gibi örgütün en üst kurumlar›na kadar s›zabilir ve
burada örgütledikleri sabotör faaliyetleriyle, burjuva pro-
pagandalar›yla güç oluflturmaya çal›fl›rlar. Bunlar›n pan-
zehiri; aç›k, do¤rudan bir ideolojik mücadele ve pratikle-
rinin sorgulanmas›d›r. Bu yap›lmazsa, burjuvazinin, örgü-
tün zay›f durumlar›n› gözleyerek harekete geçmesi, ele
geçirmesi, bunu baflaramad›¤›nda parçalamas› zor de¤il-
dir. Örgüt ç›karlar› devrimin ç›karlar›d›r. Örgüt ç›karlar›-
n›, burjuva ideolojisine ve dayatmalara teslim olarak ko-
ruyamayanlar; devrimin ç›karlar›n› burjuvaziye satm›fl
olurlar. Hiçbir demokrasi, hiçbir insan haklar› anlay›fl›
devrimin ç›karlar›n›n önüne geçemez.
Düflman›n sald›r›lar›n›n ideolojik ve pratik etkileri,
geçmiflten ç›kar›lan derslerin ›fl›¤›nda büyük ölçüde orta-
dan kald›r›larak; çal›flma tarz›nda, örgütlenmede, silahl›
faaliyette yeni ad›mlar at›ld›. Bütün açmazlar›m›za ra¤-
men, ideolojik birikim, genifl kadro ve kitle potansiyeli-
miz, yeni oluflumlar›n, ileri ad›mlar›n garantisiydi. Birçok
kadromuzu yitirmifltik. Ama sürecin ihtiyaçlar›na göre
yeniden e¤itilen yeni bir yönetici kuflak yarat›lm›flt› ve bu
yöneticiler yeni sürecin önderli¤ini yapacaklard›. Kuflku-
suz bu, bütün olumsuzluklar›n bir anda ortadan kalkaca-
¤›, hiçbir sorunun yaflanmayaca¤› anlam›na gelemezdi.
‹deolojik berrakl›¤a, neyin nas›l yap›laca¤›n›n netli¤ine,
kadrolar›n kararl›l›klar›na karfl›n; düflman› ve savafl› iyi
Seçme Yaz›lar 395

tan›mak, bu konuda deneyimli olmak önemli bir avantaj-


d›. Birçok kadromuz bu deneyimi yeterince yaflamad›-
¤›ndan bunun olumsuz etkilerinin pratikte ortaya ç›kma-
s› büyük olas›l›kt›. Bütün bunlara ra¤men, sorunlar›
çözmek ve savafl› yükseltmek, ancak daha ileri bir örgüt-
lülük ve de¤iflik biçimlerde sürecek ve geliflecek bir sa-
vaflla mümkündü. Kay›plar›, ç›kabilecek olumsuzluklar›
bafltan göze almak, ç›kt›klar› koflullarda önünü kesmek-
ten baflka bir yol yoktu. Genç kadrolar›n e¤itilmesi, ör-
gütlenmenin ve savafl›n yayg›nlaflt›r›lmas› birlikte sür-
mek zorundayd›. Faflizm, gelinen aflamada hareketimizi
operasyonlarla, katliamlarla art›k yok edemezdi. Genç
ve yayg›n potansiyelimiz yeniden örgütlenmenin ve ka-
y›plar› telafi etmenin güvencesiydi.
Kongre sonras› yeni örgütlenmelerin ve savafl› yük-
seltmenin haz›rl›klar›n›n yap›ld›¤› koflullarda, ihanetler ve
düflman operasyonlar› devam etti. Birçok yönetici ve
kadromuzu kaybettik. Frans›z emperyalizminin tutukla-
maya baflvurmas›yla, savafl› yükseltme haz›rl›klar›m›z
geriledi. Siyasi arenaya partili ç›k›fl›m›z ve bu ç›k›fl›m›za
uygun savafl›m›zda gecikmeler ve önemli eksiklikler or-
taya ç›kt›. Birçok yönetici kadromuzun, flehit veya tutsak
düflüp mücadele d›fl›nda kalmas›, birçok olana¤›m›z› yi-
tirmemiz sorunlar›m›z› daha da boyutland›rd›. Ama her
fleye ra¤men, Parti-Cephe olgusu flekillenmiflti ve ayak-
tayd›. Yitirilen kadrolar›n yerlerini doldurmak ve emper-
yalizme cevap vererek hareketimizi yok etme planlar›n›
bozmak ve bu mevziden kitlelere seslenmek acil görev-
di. Tutuklamalar, flehitler, hainler ve operasyonlarda si-
lah, cephane ve birçok olana¤›m›z› yitirmemize ra¤men,
somut koflullara göre biçimlenecek tarzda emperyalizme
ve iflbirlikçi iktidara Parti-Cephe’nin varl›¤›n› göstererek,
hiçbir operasyonla art›k bizi yok edemeyeceklerini gös-
termeliydik. Planland›¤› gibi olmasa da, birçok eksi¤i ve
yetmezli¤i tafl›sa da, emperyalizme ve faflizme Parti-
Cephe’yle cevap verilmifl ve Parti-Cephe, düflman›n um-
396 Dursun Karatafl

du¤unun tersine bütün güç kayb›na ra¤men, bu süreçten


Türkiye ve dünya halklar›na kendini daha çok tan›tarak
ve yok edilemeyece¤ini göstererek güçlü ç›km›flt›r.
Süregelen darbeler, örgütlenmede, kadrolar›n e¤iti-
minde ve savafl› yükseltmede h›zl› olmay› engellemifl;
kongrenin ald›¤› birçok karar›n uygulanmas›n› geciktir-
mifltir.
Düflman; Parti-Cephe’nin aç›klanmas›yla tam bir flok
yaflam›fl ve tüm gücüyle hemen tüm demokratik mevzi-
lerimize, sempatizanlar›m›za, tutuklama, katletme ve y›l-
d›rma operasyonlar›yla, ideolojik, psikolojik propagan-
dayla sald›rm›fl ve bu sald›r›da emperyalizmin de deste-
¤ini alarak, hareketimizi yok etmek istemifltir. Bu sald›r›,
darbe ihanetinden sonraki en kapsaml› ve en büyük sal-
d›r›d›r. Darbeyle yok edemedikleri hareketimizi, Parti-
Cephe ile siyasi arenada yaflatmamak için, faflist iktidar-
la emperyalizmin birlikte yapt›¤› büyük bir sald›r›d›r. Bu
sald›r›dan zay›flamadan, bütün kay›plara ra¤men güçlü
ç›kmak ancak savaflarak mümkündü. Emperyalizme ve
faflizme karfl› savafl›m›z sürerken solun, tehdit, teflhir ve
tecrit faaliyetleri h›z›ndan hiçbir fley kaybetmeden devam
ediyordu. (*)
Faflizmin bizi yok etmeyi hedefleyen bu sald›r›lar› kar-
fl›s›nda geri çekilmedik, paniklemedik. Parti-Cephe’nin
inflas›, varl›¤›n› sürdürmesi, kay›plar›n yerinin süratle
doldurulmas›; örgütlenmenin ve silahl› savafl›n yükseltil-
mesiyle mümkündü. Bunda ›srar etmek ve oligarfliyle sa-
vafl› sürdürmek kaç›n›lmaz görevdi. Bu kapsaml› sald›r›-
ya karfl› koyuflumuz bir yerde varl›k yokluk mücadele-
mizdi. Düflman, vurdu¤u darbelerle, “Art›k ifliniz bitti” di-
yordu. Tersini göstermeliydik. Düflman, bu sald›r›larla ve
hainler arac›l›¤›yla örgütlenmede ve taktikte birçok s›rr›-
m›z› ö¤renmiflti. Bu olumsuzlu¤u ortadan kald›rabilmek,
düflman›n sald›r›lar›n›n önünü kesebilmek için yeni ön-
lemler al›nd›, farkl› taktikler gelifltirildi. Hayat›n her alan›-
n› parti ve halk okullar› fleklinde de¤erlendirerek örgüt-
Seçme Yaz›lar 397

lenmeden iletiflime, silahl› eylemden kitle faaliyetine ka-


dar, hemen birçok fley, yeniden flekillendi ve bütün dar-
belere ve kay›plara ra¤men, mücadelenin geliflmesi sa¤-
land›. Devrimci hareket, bir kez daha, kendisini dogma-
tizmin, soyutçulu¤un d›fl›nda tutarak; yarat›c› bir flekilde,
önüne ç›kan sorunlar› farkl› biçimlerde çözebilme yete-
ne¤ini gösterdi. Genç kadrolara güven politikas›yla ve
do¤ru bir e¤itimle, kadrolar›n “olmaz” denilen çok fleyi
baflarabildi¤i, inisiyatifli oldu¤u ve örgütü sahiplendi¤i
görüldü.
Frans›z emperyalizminin tutuklamas›na karfl› yürütü-
len özgürlük kampanyas›yla; halk kitlelerine ilan edilen
Parti-Cephe, Frans›z emperyalizmine ve iflbirlikçi iktida-
ra karfl› kazan›lan zaferle daha da yükseldi ve geliflti. Oli-
garflinin ve emperyalizmin Parti-Cephe’yi yok etme
umutlar›, umutsuzlu¤a dönüfltü. Parti-Cephe, düflman›n
ve sözde dostlar›m›z›n bütün karfl› çabalar›na ra¤men,
halk kitleleri içerisinde sayg›n bir yere kavuflmufl ve bü-
yük bir potansiyel yaratm›flt›. Emperyalizme ve iflbirlik-
çilerine karfl› kazan›lan zafer ve darbelerin bofla ç›kart›l-
mas›, genç potansiyelimizde büyük bir ba¤l›l›k, coflku ve
kararl›l›k yaratm›flt›.
Faflizmin katliamlar› karfl›s›nda tereddütsüz, ölen ama
teslim olmayan savaflç›lar›m›z›n, inançl› ve Parti-Cephe-
’ye ba¤l› tav›rlar›, taraftarlar›m›z› ve halk›m›z› etkileyerek
örgütün etraf›nda büyük sempati seli yaratm›flt›.
‹flte Türkiye’yi sarsan Gazi Ayaklanmas›, Okmeydan›
ve Nurtepe direniflleri, Parti-Cephe’nin bu gelifliminin or-
taya ç›kard›¤› bir sonuçtur. Bu sonuç; direniflin, savafl›n,
küçük savaflç› birliklerin görevi olmaktan ç›kt›¤›, kitlesel-
leflti¤i bir aflamad›r. Her ne kadar bu durumu hemen bir-
çok grup kendisine ba¤lamaktaysa da, gerçe¤in ne olup
olmad›¤›n› halk›m›z iyi bilmektedir. Gazi Ayaklanmas›’n-
da partimiz, kitlelerin pasif bir protestoyla yetinmeyip
do¤rudan karakolu hedeflemesi, soka¤a ç›kma yasakla-
r›n› dinlememesi ve flehitlerine ra¤men halk›n hemen
398 Dursun Karatafl

tüm kesimlerini içine alarak devlete karfl› direnifl sürdü-


rülmesini de¤erlendirerek, bunun yerel bir ayaklanma ol-
du¤u ve bu ayaklanman›n yayg›nlaflt›r›lmas› gerekti¤i
tespitini yapt›. Do¤ruydu. Gazi Ayaklanmas›’n›n gelifltiril-
mesi ve yayg›nlaflt›r›lmas›, tespitimiz düflman› korkuttu-
¤u için; bu geliflim zorunlu olarak “yok ettik” dedikleri
Parti-Cephe’yi yeniden gündemlerine almalar›na ve kon-
tra faaliyetlerini bafllatmalar›na neden oldu. Parti-Cephe,
bu ayaklanman›n yayg›nlaflt›r›lmas› için çaba harcarken;
solun birçok reformist ve oportünist kesimi, adeta devri-
min ayak seslerini duymuflças›na, devletin yan›nda yer
alarak, devletle birlikte halk›n geri çekilmesini sa¤lamak
için a¤›z birli¤i ettiler. Gazi’de, Parti-Cephe savaflç›lar›
yeni bir süreci, bu sürecin çat›flma taktiklerini, barikat
savafllar›n›, kitleleri bu do¤rultuda yürütmenin yöntemle-
rini ö¤renmifltir. Kitle kitle deyip silahl› eylemleri “kör te-
rör” olarak de¤erlendirenler, kitlelerin çat›flt›¤› Gazi’de de
yoktular. Kitle kuyrukçular›, devrimin nutuk atarak yap›-
laca¤›n› sananlar bir kez daha yan›lm›fllard›. Silahl› savafl
kitleselleflmifl ve ülkede ilk defa yerel bir ayaklanmaya
dönüflmüfltü. Bundan böyle bütün tahliller, Gazi’den ön-
ce ve sonra diye bafllayacak ve Gazi’nin önemine de¤in-
meden geçemeyecekti.
Birçok sol grubun haftalar, aylar sonra bile Gazi’nin ne
olup olmad›¤›n› anlayamad›¤› koflullarda; Partimiz; Gazi
olaylar›n› daha ilk günden de¤erlendirmifl ve bunun bir
ayaklanma oldu¤u tespitine vararak, buna uygun politi-
kalar izlemifltir.
Savaflç›lar›m›z›n Gazi Ayaklanmas›’n› yönetip, bari-
katlarda ustalafl›p, savafl› yayg›nlaflt›rma çabalar›na ra¤-
men, bunu her türlü mücadele biçimiyle yapabildi¤imizi
söyleyemeyiz. Yedi¤imiz a¤›r darbeler, birçok silahl› birli-
¤imizin olanaklar›n›n ve örgütlenmelerin tahrip edilmesi
bu durumu engellemifltir. Buna karfl›n, bütün örgütlen-
melerimiz bu bilinçle e¤itilmifl ve seferber edilmifltir. Nur-
tepe, Okmeydan› ve Armutlu direniflleri bu bilincin sonu-
Seçme Yaz›lar 399

cu oluflmufltur.
Gazi Ayaklanmas›’yla oldukça teflhir olan ve katliam-
c›, terörist yüzü ortaya ç›kan devlet, kitlelerin öfkesinin
yayg›nlaflarak tüm ‹stanbul’u ve giderek de ülkeyi sar-
mas› korkusuyla savunma durumuna geçerken; biz, her
yönden düflmana askeri ve siyasi olarak darbeler vurup,
bu ayaklanmay› gelifltirebilmeliydik. ‹çinde bulundu¤u-
muz sübjektif durum bunu engelledi. Solun büyük kesimi
ise, ne olup bitti¤ini dahi tam anlayamam›flt› ve savafl
gerçe¤inden uzak tav›rlar içerisindeydi. Nitekim bu tu-
tumlar›n› Okmeydan› ve Armutlu direnifllerinde göstere-
rek; savafl hatt›ndan uzak durmay›, düflman›n öfkesini
üzerlerine çekmemeyi tercih ettiler.
Düflman›n f›rsat kollayaca¤›, kendileri için korkutucu
olan Gazi ruhunu öldürerek, yeni Gazilerin ortaya ç›kma-
s›n› engellemek ve potansiyeli da¤›tmak isteyece¤i aç›k-
t›. Gazi Ayaklanmas›; kararl›l›¤›yla, savafl biçimiyle, ül-
kedeki bütün emekçi, demokrat, sol kesimlerde savafl-
ma ruhunu canland›rm›fl ve daha büyük ayaklanmalar›n
potansiyelini oluflturmufltu. Düflman, bu potansiyeli çe-
flitli sald›r›larla yok etmeye çal›fl›rken; biz gelifltirmeyi ve
ayakta tutmay› hedeflemeliydik. Potansiyel örgütsüzse
uzun sürede yap›lacak bask›larla y›prat›larak, geri çekil-
meye mahkûmdur. Bunun önüne geçmek ise, potansiye-
li örgütlemek, halk kitlelerini kitlesel örgütlenmelerle ha-
reket ettirmek ve daha büyük mücadeleler için e¤itmek-
le mümkündür. ‹flte, Halk Komiteleri, Mücadele ve Sa-
vunma Komiteleri, Halk Meclisleri bu süreçte düflman
bask›lar›n› gö¤üslemenin, etkisiz hale getirmenin ve sa-
vafl› kitlesel olarak yükseltmenin araçlar›yd›lar. Bu örgüt-
lenmeler, ayn› zamanda hemen bütün alanlarda devrim-
ci ve ilericilerin birlikteli¤ini sa¤layan örgütlenme biçim-
leri olarak, sözde hemen hiç kimsenin reddetmedi¤i
araçlar oldular, ama s›ra bunlar›n prati¤e geçirilmesine
gelince; solun rekabetçilik, parsac›l›k, “küçük olsun be-
nim olsun” anlay›fl›, yine kendini gösterdi. Bu örgütlen-
400 Dursun Karatafl

melerin oluflturulmas› ve yaflamas› için ciddi ad›mlar at›-


lamad›. Düflman ise, bu f›rsat› iyi de¤erlendirerek, dev-
rimci potansiyelin geliflti¤i bu alanlarda, sald›r›lar›n› sü-
reklilefltirerek, potansiyeli küçümsenmeyecek oranda
geriletebildi.
Proletarya ve halk edebiyat› yapanlar, darbelerle art›k
bir daha aya¤a kalkamayaca¤›m›z› düflünenler ve sürek-
li olarak saflar›na, kitlelere bu spekülasyonlar› pompala-
yanlar; 1 May›s 1995’te hayal dünyalar›ndan uyand›lar.
Gazi’deki savafl›m›z› ve önder rolümüzü gizlemeye çal›-
flan, darbeden sonra ise, bizi çok alt düzeyde taklit ede-
rek öncü olaca¤›n› sananlar›n tüm spekülasyonlar› ters
tepmiflti. Tüm yalanlar› yerle bir eden DHKP-C gerçe¤i,
15 bine varan coflkulu kitlesiyle, cüretiyle halk›m›z›n
önünde s›navdayd›. Herkes s›navdayd›. ‹hanetlere, dar-
belere, tüm yok etme çabalar›na karfl› direnmifl, savafl-
m›fl, yeniden örgütlenmifl DHKP-C, herkesin gözü önün-
de, birçoklar›n›n imrenerek bakt›¤› bir güçtü.
Bofl sözler, kibirli tav›rlar gitmifl, kimin ne oldu¤u or-
taya ç›km›flt›. Sald›r›lara, darbelere, ihanetlere karfl› sa-
vafl›lm›fl; olumsuzluk olumlulu¤a dönüfltürülerek, Gazi
barikatlar›ndan 1 May›s’a gelinerek halka umut verilmifl-
ti. Art›k herkes biraz daha alçak perdeden konuflmay›
ö¤renecek, kendilerini daha az öveceklerdi. 1 May›s
1995 denilince, tart›flmas›z DHKP-C’nin kitleselli¤i ve
kararl›l›¤› hat›rlanacak ve bu unutulmaz coflku ve karar-
l›l›k, sonradan kimilerince biçimsel olarak taklit edilerek
örnek al›nacakt›. Ama, sorunun biçimde de¤il, özde ol-
du¤unu ö¤renemeyeceklerdi. DHKP-C’nin yi¤it savaflç›-
lar›, 1 May›s’a Gazi’nin ruhunu tafl›m›fllar ve yürüyüfl
ad›mlar›n› daha da h›zland›r›yorlard›.
Savaflç›lar›m›z›n, kadrolar›m›z›n, kitlelerin ayaklan-
mas›na ve direnifline önderlik etmede gösterdikleri yara-
t›c›l›¤› ve yetene¤i kitle örgütlenmelerinin yarat›lmas›nda
yeterince gösterebildiklerini söylemek zordur. Solun re-
kabetçili¤i, bir kesiminin kitleleri devletle çat›flt›rmamak
Seçme Yaz›lar 401

ad›na yayd›¤› reformist hayaller, burjuva partilerinin pefl-


lerine tak›lma, bir k›sm›n›n kendileri yoksa yap›lan her
fleyi bozma, sabote etme anlay›fllar›, kimilerinin esas gö-
revlerinin bize karfl› olmak oldu¤u, genç kadrolar›m›zca
yeterince kavranamad›. As›l görevin sab›rla kitlelere git-
mek, hemen her konuda kitlelerdeki yanl›fl düflünceleri
düzeltmek, e¤itmek ve neden örgütlenmek gerekti¤ini
anlatmak ve bu çal›flma içerisinde birlik diye bir niyetle-
ri olmayanlar›n gerçek yüzlerini ortaya ç›kar›p kitlelere
gösterebilmeyi gerekti¤i gibi yapamad›lar. Bütün bunlar
kitlelerin kendi öz örgütlerinin, savunma ve karar meka-
nizmalar›n›n ortaya ç›kmas›n› büyük ölçüde engelledi.
Sald›r›lar karfl›s›nda ayaklanman›n ruhuna uygun kitlesel
karfl› koyufllar ortaya ç›kart›lamad›. Bu durum, devrimci
fliddet eylemleriyle belirli oranda ortadan kald›r›labilirdi.
Ama bu da yeterince yap›lamay›nca ayaklanman›n ve
direniflin yay›lmas›, flimdilik gerilemifl görünüyor.
Bu süreç; genç kadrolar›m›z›n, büyük ölçekler halinde
kitleleri örgütleyebildikleri, yönettikleri, savaflt›rd›klar› ve
solla, tüm ilerici, anti-faflist, anti-emperyalistlerle birlikte
bir fleyler yap›labilece¤ini ö¤rendi¤i, ö¤retti¤i bir süreç
olacakt›r. Solun gizli veya aç›k rekabetçili¤i, sübjektiviz-
mi k›sa sürede yok olmayacakt›r.
Kitlelere gitme, kitleleri örgütleme ve savafl› yükselt-
me temel hedefi kaç›r›lmadan, hemen her alanda solla
birli¤in koflullar›n› zorlamal›y›z. Silahl›, silahs›z, demok-
ratik, sendikal hemen her alanda birliklerin önünü aça-
rak, iflin lafazanl›¤› de¤il, yap›labilir, kabul edilebilir, so-
mut ve gerekli olan› zorlayarak, gerçekten birlikten yana
olanlarla olmayanlar› ayr›flt›rabilmeliyiz.
Silahl› birliklerin yeniden örgütlenmesi, silahland›r›l-
mas› ve harekete geçirilmesi sürekli gündemimizde oldu.
Savaflç› adaylar›n›n e¤itimsizli¤i, silah ve cephane sorun-
lar›, yak›c› sorunlar›m›zdand›. Bütün bu açmazlar› haya-
t›n içerisinde aflmak görevini baflarabilmeliydik. Türki-
ye’de halk›n silahl› fliddeti her zamankinden daha çok
402 Dursun Karatafl

meflrulaflm›fl, halk›n adalet aray›fl› her zamankinden çok


daha fazlayd›. Devrimci fliddeti bu meflru zeminde kulla-
namayan devrimci bir hareketin, halk kitlelerinin potan-
siyelini canl› tutmas› ve onlar› savafla katmas›, iktidara
karfl› bir güç oldu¤unu kan›tlamas› mümkün de¤ildir. Ha-
reketin, yoktan var eden, olumsuzluklar› olumlulu¤a dö-
nüfltürebilme gelene¤i ve savaflç›lar›n kararl›l›¤›yla bu
sorunu aflmal›yd›k. Hiçbir komplekse kap›lmadan, silah-
lar›n gücüne tapmadan halk gerçe¤imize dayanarak, sa-
vaflç›lar›m›za güvenerek bu sorunu aflmal›yd›k. Derme
çatma silahlarla, gerekti¤inde bir kaç saat öncesinden
düflmandan al›nan silahlarla düflmana darbeler vurulabi-
lece¤ini göstermeliydik.
Haftalarca gündemden inmeyen, düflman› büyük bir
korkuya sürükleyen ve birçok kesimin hala anlayamad›-
¤›; kamuoyuna S‹BEL OLAYI olarak yerleflen, Sibel Yal-
ç›n’›n komutanl›¤›n› yapt›¤› silahl› birli¤in polisleri ceza-
land›rmas› ve ard›ndan ç›kan çat›flmada Sibel’in flehit ol-
mas›, cenazesinin büyük bir kitlesellikle kald›r›lmas›; Ga-
zi Ayaklanmas› ard› s›ra halk›n adaletsizlik karfl›s›nda
adaleti, devrimci fliddette ve devrimde aramas›n›n sonu-
cudur. Sibel, bir düflüncenin, gelene¤in, ahlak›n tablosu-
nu çizmifltir. Yüzlerce sayfal›k kararl›l›k, adalet, cüret, ce-
saret, ba¤l›l›k üzerine edilen sözleri dakikalara s›¤d›rm›fl
ve halk kitlelerine Parti-Cephe’nin düflüncelerini tafl›m›fl-
t›r. Denilebilir ki, ilk kez sol-demokrat kamuoyu ve halk
bu denli büyük ölçüde, devletin ve onun uzant›s› refor-
mistlerin terör edebiyat›na ra¤men, polisleri cezaland›ran
Sibel’i kitlesel olarak sahiplenmifltir. Bu sahiplenme Si-
bel’in kiflili¤ine de¤il, Parti-Cephe’ye, Parti-Cephe’nin
tarz›na, adalet anlay›fl›nad›r.
Bu süreçte Gazi olaylar› sonras›nda baflaramad›¤›m›z›
bir ölçüde baflard›k ve kay›plar›n, katliamlar›n hesab›n›
silahl› olarak sormaya bafllad›k. Büyük olanaks›zl›klar
içerisinde flehirlerde Silahl› Propaganda Birlikleri’nin
oluflturulmas› ve eylemlerini sürdürmesi sa¤lanarak düfl-
Seçme Yaz›lar 403

man hedeflerine onlarca sald›r› yap›ld›. Hiçbir katliam›n,


kay›b›n cezas›z b›rak›lmayaca¤› halka gösterildi. De-
mokratik, siyasi, kitlesel eylemlerle silahl› eylemler bir-
likte yürüdü ve bu silahl› eylemler kay›plar, infazlar ko-
nusunda faflizmin teflhirinde önemli bir görevi yerine ge-
tirdi. Her geçen gün biraz daha teflhir olan ve yapt›klar›-
n› savunamaz durumda kalan oligarfli, terör politikas›n›
sürdürdükçe bedelini de ödemek zorunda kald›. Halk›n,
demokratlar›n hemen hiçbir kesimi faflizme karfl› devrim-
ci adaleti içeren silahl› eylemlerimiz karfl›s›nda bu eylem-
lerin meflru olmad›¤›n›, halka zarar verdi¤ini yüksek ses-
le söyleyecek bir karfl› tavra girmedi. Ancak, parlamen-
tarizme savrulan, düzene kendilerini kan›tlamak durum-
da olan baz› grup ve kifliler karfl› bir tav›r içerisine girmifl
ama bunlar da bu düflüncelerini cesaretle söyleyememifl-
lerdir. Bugün art›k ülkemizde faflizmin katliam ve terörü-
ne karfl› misilleme yapabilecek, faflizmin suçlar›n› ceza-
s›z b›rakmayacak bir Parti-Cephe olgusu kamuoyunun
belleklerine kaz›nm›flt›r. Bu süreç; savaflç› ve kadrolar›-
m›z›n hayat›n her alan›nda nefes nefese kofltuklar› ve h›z-
la de¤iflen ülke gündemine uyum sa¤lamaya, her türlü
mücadele biçimiyle kitlelere öncülük yapmaya bafllad›k-
lar›, deneyim kazand›klar› bir süreç olmufltur.
Partimiz, hiçbir zaman söylediklerini yapmayan, en
az›ndan yapmak için büyük çaba sarf etmeyen bir tav›r
içerisinde olmad›. Kimilerinin bolca yapt›¤› gibi, s›radan
demokratik bir derne¤in faaliyetlerini parti faaliyetleri di-
ye halka yans›t›p, çal›flma raporlar›n›n merkezine oturt-
mad›. Gazete ilanlar› veya aç›klamalarla yasak savarak,
halk kitlelerine duyarl› olun deyip ak›l satma yolunu hiç
seçmedi. Halk›, baflka gruplar›, mücadeleye ça¤›rd›¤›-
m›zda, ateflin ortas›nda olmay› bir ahlak sorunu olarak
bildik. Bugün flehir birliklerimiz, bütün eksikliklerine ve
olumsuzluklar›na ve operasyonlara ra¤men, sürekli bir
geliflme içerisinde olup, sürece özgün taktiklerle savafl-
may› ve kitleler içerisinde yaflamay› ö¤renmektedir. Kit-
404 Dursun Karatafl

le faaliyetiyle silahl› hareketin birlikte yükselmesi ve yay-


g›nlaflmas› hedefimiz olmal›d›r.
fiehir Silahl› Propaganda Birliklerimiz, uzun y›llardan
sonra ilk defa kalabal›k savaflç›larla mahalle bask›nlar›
gerçeklefltirerek, ayn› anda birkaç düflman hedefine vur-
ma ve kay›ps›z geri çekilmeyi gerçeklefltirerek, daha
güçlü eylemliliklerin gerçeklefltirilmesinin ad›mlar›n› at-
m›flt›r.
K›r gerillas›nda kongre kararlar›n›n ruhuna uygun bir
at›l›m henüz tam anlam›yla gerçekleflememifltir. Kaz›m
haininin ç›kmas›yla birlikte, bu bölgede gerilla hareketi-
miz eskiye k›yasla gerilerken; baflka bir bölgede ileri bir
geliflme sa¤lanm›flt›r ama bu geliflme de henüz yeterli
düzeyde de¤ildir. K›r gerillas›nda en önemli sorunumuz
silah, cephane ve lojistik olmufltur. Bu açmaz›m›z hala da
devam etmektedir.
Gerilla hareketinin flehirde ve k›rda nas›l geliflece¤i,
kitle örgütlenmelerinin her alanda nas›l flekillenece¤i, ül-
kenin ve halk›n içerisinde bulundu¤u güncel görevler bü-
tün ayr›nt›lar›yla netleflmifltir. Kararlar› hayata geçirme-
nin koflullar› ve kadrolar vard›r. Ama kadrolar›n dene-
yimsizlikleri, birçok konuda e¤itim yetersizlikleri önemli
sorunlar yaratmakta olup h›z›m›z› kesmektedir. Bu du-
rum dikkate al›narak, hayat›n her alan›nda kitlelerin ol-
du¤u her yerde Parti ve Halk Okullar›’n›n hayata geçiril-
mesinde gerekli özen ve ›srar yeterince gösterilememek-
tedir.
Cephe politikalar› yeterince kavranamad›¤›ndan, fa-
flizme karfl› savaflmak isteyen örgüt ve kiflilerin savaflt›-
r›lmas› ve birlikte hareketinin sa¤lanmas›nda da ›srar ye-
rine kolayc›l›k ve k›sa sürede sonuç alma, sonuç alama-
y›nca b›kk›nl›k gibi davran›fllar kendini göstermektedir.
Faflizme karfl›y›m diyen herkesi uygun örgütlülükler ve-
ya iliflkiler içerisinde de¤erlendirebilmek, savaflt›rabil-
mek ve bu insanlar›n içerisinden Parti-Cephe savaflç›lar›
ç›kartabilmek anlay›fl›n› benimsemeliyiz. Tüm kitleler-
Seçme Yaz›lar 405

den, bütün anti-faflist ve anti-emperyalistlerden özverili,


kararl› Parti-Cephe kadro ve savaflç›lar›n›n tavr›n› bekle-
yemeyiz.
Devletin sald›r›lar›, kitleleri hedeflemifl ve her geçen
gün daha büyük kitleleri içerisine alarak artmaktad›r. Bu
sald›r› do¤al olarak saflaflmay› da beraberinde getirmek-
tedir. Bu saflaflmada görevlerimizi yerine getiremez, dev-
let taraf›ndan gadre u¤rayan kesimleri örgütleyebilecek
uygun düzenlemeler, iliflkiler ve yaklafl›mlar gelifltiremez-
sek objektif olarak saflaflan bu potansiyel, yanl›fl yönlere
akmaya ve çarçur olmaya gebedir. Keza, birçok sol ke-
simin rekabetçi sübjektif konumlar›na ra¤men, sab›rla
her alanda ve giderek merkezi düzeyde birlik için çal›fl-
mak anlay›fl›m›z› sürdürmeliyiz. Birlik için çok laf edip de
hiçbir ortak örgütlenme ve eylemlili¤e yanaflmayanlar,
gelip de k›sa sürede geri gidenler hep olacakt›r. Biz ›srar-
l› tutumumuzu koruyarak; birli¤i, elde edilemeyen bir düfl
olmaktan ç›kar›p elle tutulur somut projelerimizle, hiç
kimsenin bundan kaçamayaca¤›, kaçan›n teflhir olaca¤›
zeminde çabalar›m›z› sürdürmeliyiz. Bu durum, kendi ça-
l›flmalar›m›z›n ertelenmesine veya yap›lmas› gerekenle-
rin yap›lmamas›na neden olamaz. Sorunun odak nokta-
s›nda kendi çal›flmalar›m›z vard›r; bu kararl› bir flekilde
sürmedikçe ve savafl kitlesel ve silahl› boyutuyla geliflti-
rilmedikçe, hiçbir birlik geliflemez ve sonuç alamaz. Bir-
lik ve savafl›n yükseltilmesi, karfl› karfl›ya getirilmeden,
ayn› sürecin çözülmesi gereken sorunlar› olarak kavran-
mal›d›r.
Solun rekabetçi, birli¤i dinamitleyici tutumlar›ndan
uzak durmal›y›z. Bu süreçte ve geçmiflte çok zorunlu ol-
mad›kça, hakaret ve terbiyesizlik boyutlar›na kadar va-
ran sald›r›lara, düzeysiz polemiklere cevap vermedik. Bu
tutumumuzu sürdürmeye devam edece¤iz. Çok söz az ifl
yerine, daha çok kitle, daha çok silahl› eylemi temel al-
mal›y›z. Biz kitleleri örgütledi¤imizde, düflmana karfl› sa-
vaflt›¤›m›zda; konufltuklar›nda mangalda kül b›rakma-
406 Dursun Karatafl

yanlar› halk kitleleri görecek ve herkesi oldu¤u yere yer-


lefltirecektir. Ülkemizde art›k bofl ve cilal› sözlerle kitlele-
ri aldatman›n, insan örgütlemenin miad› dolmufltur. Biz
halk kitlelerine Parti-Cephe’nin özverisini, kararl›l›¤›n›,
geliflmeler karfl›s›nda do¤ru tespitler yapt›¤›n› ve bunla-
r›n gereklerini pratikte yerine getirdi¤ini, olgunlu¤umuzu
gösterebilmeliyiz. Ancak emek harcamadan, insanlara
gereken de¤eri vermeden, devrimcili¤in ciddiyeti ve so-
rumlulu¤u kavranmadan hiçbir görev olumlu olarak so-
nuçland›r›lamaz. Silahl› eylemde, düflman karfl›s›nda çok
kararl› olmakla kitleler örgütlenemezler. Bu tutum dev-
rimciler için vazgeçilmez bir de¤erdir ama kitlelere emek
verilmezse, kitlelerin nabz› elde tutulmazsa ve herkesin
büyük küçük yapabilece¤i fleyler oldu¤una inan›larak
hareket edilmezse; kitleler tüm özverilerimize ra¤men bi-
ze gelmeyecek ve savaflmayacaklard›r. Bizim özverileri-
miz, akan kan›m›z üzerinde, bedel ödemekten kaçan, dü-
zen içinde yaflamay› seçen birçok ak›m, kitlelerin çelifl-
kilerini de¤erlendirecek ve yanl›fl kanallara ak›tacakt›r.
Bugün, Parti-Cephe savaflç›lar›n›n silahl› eylemde, kitle
direnifllerinde, kuflat›ld›klar› koflullarda, tutsakl›k koflulla-
r›nda, yaln›z ülkemizde de¤il, evrensel boyutta direnifl
destanlar› yaratt›klar› bilinmektedir. Ama bu yetmez.
Halk kitlelerini savaflt›rabilmek için kitle örgütlenmeleri-
ni yaratmak, kitlelerin hak ve özgürlük taleplerini, her
türlü çeliflkisini bir sanatç› ustal›¤›yla örgütlemek zorun-
day›z. Bugün, sendikalarda, birçok meslek örgütünde,
demokratik derneklerde devlet yanl›s› güçler veya iktidar
sorunu olmayan reformist güçler vard›r. Bu güçlerin bu
mevzileri hala nas›l ellerinde tutabildikleri ve bizim bu
mevzileri bunlar›n elinden almak için ne yapt›¤›m›z ve
yapmad›¤›m›z ciddi bir flekilde tart›fl›lmak durumundad›r.
Devrimci savafl gelifltikçe, kitlelerle devlet aras›ndaki
çeliflkiler yo¤unlaflt›kça; devlet, tasfiyecili¤in ve refor-
mizmin yolunu düzleyerek silahl› mücadelenin geliflmesi-
ni engellemek için daha yo¤un bir çaba içerisine girecek-
Seçme Yaz›lar 407

tir. Kitleleri bu tehlike karfl›s›nda bugünden uyarmaz ve


kitle örgütlenmelerini sa¤lamlaflt›rmaz, demokratik mev-
zileri ele geçiremezsek; reformizm, devlet deste¤iyle tas-
fiyecili¤i gelifltirmeye çal›flacak ve kitleleri oyalayacakt›r.
Önümüzdeki süreçte bu tehlike küçümsenmemelidir.
Ne seçimler, ne de yeni bir hükümet, biriken çeliflkile-
ri çözemeyecek ve devrimci savafl daha da fliddetlenerek
sürecektir. Reformizm, flimdilerde halk kitlelerinde parla-
mentarist hayaller yaratarak yeniden siyasi arenada yer
al›p silahl› mücadelenin önüne geçmek istemektedir.
Burjuvazinin bu oyununu bozman›n yolu da gerilla sava-
fl›n› daha çok gelifltirmek, yaymak ve yerel ayaklanma-
lar› ortaya ç›karmakt›r. Onlar›n panzehiri silahl› savaflt›r.
Partili süreçle birlikte gerilla savafl›nda, kitle örgütlen-
melerinde, propaganda ve ajitasyonda, yay›n politikas›n-
da, yeni örgütlenme biçimlerinde ciddi ad›mlar at›lmas›-
na ra¤men; hala birçok konuda durumumuz geri olup,
eksikliklerle doludur. Önümüzdeki süreçte bu eksiklikle-
rimizi tamamlamak için daha yo¤un bir çaba içerisine gi-
rip, kararlar›n takipçisi olmay› her kadro ve taraftar›m›z
görev edinmelidir.
Solun geleneksel hastal›¤› olan, dogmalardan, flab-
lonlardan, kendini be¤enmiflliklerden uzak durmal›y›z.
Yapt›¤›m›z hiçbir fleyi onlara be¤endirmek zorunda de¤i-
liz. S›nav alanlar›m›z halk kitleleri olmal›d›r. Halk kitlele-
ri ne diyor, yapt›klar›m›zdan nas›l etkileniyor, ne istiyor,
bunlar› esas almal›y›z. Sol, hiçbir fleyi be¤enmez. Onlar
hep kendini be¤enmifl havalarda olup, hiçbir fley yapma-
salar, tek bir kitle hareketi, tek bir silahl› eylem, tek bir
güncel politika üretmeseler bile yine üst perdeden ko-
nuflmay› ve ak›l vermeyi çok severler. Kendilerine olum-
lu, baflkalar›na olumsuz s›fatlar› lay›k bulmay› varl›k flar-
t› olarak görürler. Kendileri hep “en Marksist-Leninist, en
proleter”dir. Biz ise, malum “küçük burjuvalar”›zd›r. Hiç-
bir de¤eri olmayan bu basit söylemleri bir kenara itip,
bütün enerjimizi ve yarat›c›l›¤›m›z› kullanarak savafl› na-
408 Dursun Karatafl

s›l gelifltirebilece¤imiz, kitleleri nas›l örgütleyebilece¤i-


miz, önümüze ç›kan sorunlar› nas›l çözebilece¤imize ka-
fa yormal›y›z. Ataca¤›m›z her ad›mda, kitlelerin ve devri-
min ç›karlar›n› önümüze koyarak; eylemde, yay›nda,
propagandada, kitle direnifllerinde inisiyatifli, kararl› ve
yarat›c› olmal›y›z. Gündem, neredeyse her gün de¤ifl-
mektedir. H›zl› düflünme, h›zl› karar alma ve h›zl› hareket
etme geleneksel tavr›m›z› daha çok gelifltirmeliyiz. Bu-
günkü geliflmeler öylesine h›zl›d›r ki, birçok bürokrat ör-
güt günlerce tart›fl›p karar alamadan yeni geliflmeler or-
taya ç›kmakta ve sözü edilen örgütler ancak geliflmeler-
den günler ve haftalar sonra tav›r belirleyebilmektedirler.
Biz hiçbir zaman böyle bir örgüt olmad›k. Günceli yaka-
layabilme, h›zl› hareket edebilme özellikleri bize aittir.
Bütün bölge, alan ve birim örgütlenmelerimiz bu özelli¤i-
mizi daha da zenginlefltirmeli ve kitleleri ilgilendiren her
konuda inisiyatifini, hareketlili¤ini yarat›c› bir flekilde ge-
lifltirmeli ve iliflkileri buna göre düzenlemelidir. Zaman
yoktur. Kaybedecek bir saniye bile yoktur. Hep soluk so-
lu¤a koflturmak zorunday›z.
Hiçbir zaman, hiçbir yerde ideal, mükemmel örgütlen-
melere sahip olmayaca¤›z. Operasyonlar, tutuklamalar,
ihanet edenler, korkanlar, olanaks›zl›klar hep olacakt›r.
Bütün bunlara ra¤men, politikalar›m›zda, askeri faaliye-
timizde, kitle hareketlerinin önüne geçmede, cüretli ve
at›lgan olmay› Parti-Cephe’nin bir özelli¤i olarak kabul
edip; asla, yeterli örgütlenmemiz ve olana¤›m›z yok diye,
yap›lmas› gerekenleri erteleme veya vazgeçme yolunu
seçmemeliyiz. Sorun, do¤ru politikalar›n benimsenmesi
ve bunlar› hayata geçirecek kararl›l›¤a ve inanca sahip
olmakt›r. Bu oldu¤unda, gerekti¤inde bir tek savaflç›m›z
bile büyük geliflmelere yol açabilecek sonuçlar yaratabi-
lir. Tarihimiz bunun zengin örnekleriyle doludur. Bir Ha-
miyet’i hat›rlay›n. Tek bafl›na bir iflgal eyleminin gerçek-
leflmesinin öncülü¤ünü yapm›flt›r. Sorun, çok insana, bü-
yük olanaklara sahip olmak de¤il, do¤ru politikalara sa-
Seçme Yaz›lar 409

hip olmak, inançl› olmakt›r. Bu özelliklere sahip oldu¤u-


muzda daha çok insan›, büyük olanaklar› bulamamam›z
için hiçbir neden yoktur. Parti-Cephe savaflç›lar›, yoklar›,
olmazlar›, çaresizlikleri, miskinli¤i kabul edemez. Hantal-
l›k, rehavet, gerekçecilik bize göre de¤ildir.
Parti-Cephe, art›k, somut, yaflayan, savaflan bir güç-
tür; eksikleriyle, yetersizlikleriyle, zaaflar›yla da olsa, ha-
yat›n her alan›nda bu savafl› gelifltirmekte ›srarl›d›r. Düfl-
man da, sözde dostlar da bütün darbelere, provokasyon
ve ihanetlere ra¤men, yok edilemeyece¤imizi, inatç›l›¤›-
m›z›, tükenmeyen potansiyelimizi bilmektedirler. Ama
hemen hepsi dört gözle geliflmememizi, yenilmemizi ve
etkisiz hale gelmemizi bekliyorlar. Bu hazz› onlara tatt›r-
mamak için ve de halklar›m›za, ülkemize ve flehitlerimi-
ze karfl› olan sorumluluklar›m›z› yerine getirebilmemiz
için, daha çok kadrolaflma, daha çok eylem, daha çok
kitleleri örgütleme hedefini, bir an dahi olsa ihmal etme-
meli, zafer sarhofllu¤una ise asla düflmemeliyiz. Henüz
ortada bir zafer yoktur. De¤il zafer, yeterlilik duygusuna
kap›lmak dahi, geliflmemizin önünde önemli engeldir.
Bugün yaflananlar savafl›n çok küçük boyutlar›d›r. Sava-
fl› boyutland›rmak ve iktidar› almak h›rs›n›, coflkusunu
kendimizde yaflatmal› ve herkese tafl›mal›y›z.

(*) Öylesine gülünç ama gülünç oldu¤u kadar da düfl-


manl›klar›n› a盤a vuran örnekler ortaya ç›km›flt›r ki, bizim
size tavr›m›z var diyerek, devrimci oldu¤unu reddetmedikle-
ri bir insan›n serbest kalmas› için bir imza atmay› reddeden
örgütler bile ortaya ç›km›flt›r. Yani aç›kça, “Biz sizin d›flar›-
da de¤il, içeride olman›z› istiyoruz” demek istiyorlard›.
410 Dursun Karatafl

DOGMAT‹ZM‹
REDDED‹P
BÜYÜK
GEL‹fiMELER‹N
ÖNÜNÜ
AÇMALIYIZ

Yay›nland›¤› yer:
D e vri m ci S o l
Say›: 8 / Temmuz 1996

995 Aral›k seçimlerinin üzerinden daha birkaç

1 ay geçmeden yeniden seçim, yeni koalisyon,


“milli mutabakat” hükümeti ve darbe tart›flma-
lar› bafllad›. Bu durum, Türkiye’nin içinde bulundu¤u de-
rin krizin ve süren iç savafl›n görünümüdür. Bu kriz, 20
y›l› aflk›n süredir derinleflerek süregelmektedir. 12 Eylül
darbesi, geçici bir süre de olsa devrimci muhalefeti bas-
k› alt›na al›p gerilere itmifl olsa da; halkla iktidar aras›n-
daki çeliflkilerin daha da yo¤unlaflmas›n› engelleyeme-
mifltir. Ülkenin 12 Eylül’lerle sürgit yönetilemeyece¤ini
bilen oligarfli, demokrasicilik oyunu ile yönetmeye karar
vermifl ve bu oyunun baflrolünü de iflbirlikçi tekellere ve
Seçme Yaz›lar 411

onlar›n sözcüsü Turgut Özal gibilerine vermifltir. Ama


buna ra¤men, hiçbir olumlu sonuç alamam›fl ve kriz her
alanda derinleflerek sürmüfl, devrimci mücadele, iktida-
r› tehdit eder hale gelmifltir. Egemenlerin iktidarlar›n›n
tehdit alt›nda bulunmas›, onlar› devrimci mücadele kar-
fl›s›nda ortak hareket etmeye zorlam›fl ama bu zorlama
süren savafl›n do¤al sonuçlar› gere¤i kendi iç çeliflkileri-
ni de derinlefltirmifl, geleneksel devlet kurumlar›n› iflle-
mez hale getirmifl, vurgunculuk, rüflvet, her türlü ahlak-
s›zl›k büyük boyutlara t›rmanm›flt›r.
Emperyalistler taraf›ndan programlanan, Turgut Özal
ve tekeller taraf›ndan benimsenen; askeri tedbirler ya-
n›nda, baz› burjuva reformlar›n› da gündeme getirerek,
devrimci mücadeleyi engelleme çal›flmalar› sonuç ver-
memifl; iç savafl derinleflerek sürmüfl ve egemenler cep-
hesinde her ne pahas›na, hangi yöntemle olursa olsun
düzeni koruma anlay›fl› hâkim düflünce olmufltur.
Bugün egemenler cephesindeki çeliflkileri abartarak
bu çeliflkiler üzerine politika yapmak, strateji ve taktikler
oluflturmak devrimci güçleri büyük yanl›fllara götüre-
cektir. Bu yanl›fl anlay›fllardan dolay›d›r ki; emperyalist-
lerin ve tekellerin güvenilir adam›, sistemin en radikal
savunucusu Turgut Özal gibileri kimilerince “yenilikçi”,
“reformcu” olarak nitelenmifl hatta Kürt sorununu çöze-
ce¤i gibi ham hayallere kap›l›nm›flt›r. Oysa ülkemizde
karfl› devrimin en kapsaml›, en kararl› sald›r›lar› bu dö-
nemde gerçekleflmifl ve kurumlaflm›flt›r. Kontrgerillan›n
bilinen takti¤i, mücadele ezilmeden “reformlar›n” ola-
mayaca¤›d›r.
E¤er devrimci mücadele, sistemin tümden y›k›lmas›-
n› hedeflemiyor ve k›smi reformlarla yetiniyorsa, belirli
bir savafl sürecinden sonra bu tavizleri almak mümkün-
dür. ‹flte, “Reform mu, devrim mi?” sorunu, tam da bu-
rada kendini dayatmaktad›r.
Reformlar esas al›n›rsa burjuva güçlerine dayanarak
siyaset yapmak kal›c›lafl›r ve giderek bu faaliyetin oda-
412 Dursun Karatafl

¤›na “reformcu” güçlere güven verme yerleflir. Bu anla-


y›fl; bu politikan›n sahiplerini, devleti y›k›p devrimci bir
iktidar kurmak isteyen devrimcilerle aralar›na duvarlar
örmeye götürür. ‹ktidara yönelmek için bu duvarlar olufl-
mamal›d›r.
Halk›n savafl›n›n zaferini yak›nlaflt›rmak, bu savafl›
halklar›m›z için mümkün olan en az ac›yla, en az kay›p-
la iktidar hedefine ulaflt›rmak, devrimin önderli¤inin bir
sorumlulu¤udur. Ancak her fley buna tabi k›l›nd›¤›nda
savafl ve iktidar perspektifi bulan›r, ittifaklar belirsizleflir.
Egemen güçlerin çeliflkileri do¤rultusunda politikalar
oluflturulursa, reformlar temel al›n›rsa savafl uzay›p gider
ve bir türlü sonuç almak mümkün olmaz. Uzayan savafl;
yorgunluklar›, y›lg›nl›klar› ve düflüncede daha da geriye
savrulufllar› getirir. Umutlar ba¤lanan çeflitli burjuva hü-
kümetlerinin ve partilerinin, devrimci savafl gerçe¤i kar-
fl›s›nda konumlar›n›n hiç de¤iflmedi¤i, hatta daha da bü-
yük sald›r›lar›n uygulay›c›s› olduklar› görülmüfltür. Bu-
nun için bugün, egemen güçler aras›ndaki dalaflma üze-
rine stratejiler oluflturmak, bunlar›n bir kesiminin gerçek
anlamda burjuva özgürlüklerinden yana olup, di¤er kesi-
me tav›r alacaklar›n› düflünmek egemen s›n›flar›n do¤a-
s›na ayk›r›d›r. Bu egemen s›n›fla savaflan, iktidar› isteyen
devrimci güçlerin olmamas› veya ezilmesi durumunda
egemen blok içerisinde çok farkl› nedenlerle bu tür bir
ayr›flma gündeme gelebilir. Ama bugün bütün egemen
blok, emper yalistlerin yönetim ve denetimi alt›nda dev-
r i m c i m ü c a d e l e y i e z m e k v e s i s t e m i k o r u m ak t em el in d e
flmiflt
birleflm fltir.
Ne Refah’l› ya da Refah’s›z hükümetler, ne de “milli
mutabakat hükümeti” bu gerçe¤i de¤ifltiremez. Geliflen
mücadele ve her alanda derinleflen kriz sonucunda, art›k
kategorik olarak, falanca burjuva partisi flu s›n›f ve taba-
kay› temsil etmektedir fleklindeki tan›mlamalarla bugün-
kü durumu aç›klamak yan›lg›ya götürecektir. Örne¤in;
Refah Partisi’nin daha çok Anadolu burjuvazisinin ç›kar-
Seçme Yaz›lar 413

lar›n› savundu¤u ve bu kesimlere dayand›¤› teorik olarak


söylenebilir ama Refah’›n daha iktidar olmadan iktidar
olmak için di¤er burjuva partileriyle ve emperyalistlerle
girdi¤i iliflkiler, verdi¤i tavizler; tekeller cephesinde yeter-
li güveni yaratm›fl, Sabanc›lar dâhil TÜS‹AD, Refah’s›z
bir hükümetin olamayaca¤›n› savunur duruma gelmifl-
lerdir.
Refah ne yapacakt›r? Halklar›n hiçbir sorununu çöze-
meyecek, tekellerin ve emperyalistlerin ç›karlar›n› savu-
narak sistemi koruyacakt›r. Tekellerin ç›karlar›n› ve sis-
temi devrimcilere karfl› korumayan, devrimci savafl›,
karfl› devrimci bir savaflla engellemek istemeyen hiçbir
burjuva partisinin emperyalistlerden ve tekellerden ica-
zet almas› mümkün de¤ildir. Bu gerçek geçmiflte de
böyleydi; bugün geliflen devrimci mücadele karfl›s›nda
çok daha ç›plakt›r. Refah, iktidarda geçmiflte savunduk-
lar›n›n tümünü bir kenara itecek, di¤er burjuva partile-
rinden çok daha katmerli bir bask› ve zulmün uygulay›-
c›s› olacakt›r.
Bugün iktidar›n içerisinde bulundu¤u krizin boyutlar›
ve devrimci mücadelenin oynad›¤› rol do¤ru tahlil edil-
mezse, ne burjuva partilerinin durumu ne de halk›n dev-
rim aray›fl› kavranamaz. Kimi sol kesimler çok bilinen
ama gerçe¤imize uymayan dogmatik teorilerinden vaz-
geçemediklerinden; kriz ve devrimci dur um üzerine say-
falar dolusu aktarmalar yaparak ülkemizdeki durumun
abart›ld›¤›n›, “krizle” devrimci durumun farkl› oldu¤unu,
bugün devrimci durum tespiti yapman›n abart› oldu¤unu
s›kça yazmaktad›rlar. Bu kesimlerin teorisi iflçi s›n›f›n›n
örgütlenmesi ve ayaklanmas›ndan ibaret oldu¤undan,
iflçi s›n›f› da bu durumda olmad›¤›ndan; bu dogmatiklik
onlar› bugün yaflanan ve hemen tüm ülkeyi saran dev-
rimci savafl› görmezden gelmeye, küçümsemeye, hatta
“terörizm” olarak nitelemeye götürmüfltür. Bu teori sa-
hiplerinin birço¤u mücadelenin geliflmesiyle geçmifl dü-
flüncelerini de inkâr ederek oldukça sa¤a savrulmufl, dü-
414 Dursun Karatafl

zende kendisine yer açmak için devrimcileri tecrit et-


mekten söz edecek duruma gelmifltir. ‹flçi s›n›f› edebiya-
t› yap›p bir türlü iflçi s›n›f›na gidemeyen birçok siyasal
grup ise, geliflen savafl karfl›s›nda henüz aç›kça yazma-
salar da pratiklerini, düflüncelerini de¤ifltirmifllerdir. ‹flçi
s›n›f› içerisinde ony›llar boyunca hiçbir güç olamayanlar
bu teorilerinin iflas etmesiyle, ayakta kalabilmek için bu
kez de “varofllar” edebiyat› yapmaya bafllam›fllard›r. ‹flçi
s›n›f›n› hiç kimseye b›rakmayan ve kendi mal› gibi gören
bu anlay›fllar, ülkemizin s›n›flar ve halk gerçe¤ini kavra-
mad›¤›ndan, sürekli sa¤a sola savrulmakta ve bir türlü
dengesini bulamamaktad›rlar. Geçmiflte hareketimizin
küçük burjuva s›n›f ve tabakalardan güç buldu¤unu,
gençlik ve gecekondu yoksullar›n›n varl›¤› devam etti¤i
sürece de bizim gibi hareketlerin sürekli olarak bu ke-
simden taban bulaca¤›n› ve prati¤imizin de bu s›n›f ve
tabakalar›n ruh halini, istikrars›zl›¤›n› yans›tt›¤›n› söyle-
yenler; bugün bütün bu elefltirilerini unutmufl, neredeyse
bütün güçleriyle, beyinleriyle gecekondular› düflünmeye
ve gecekondular üzerine devrim stratejileri gelifltirmeye
bafllam›fllard›r.
fiehirlerde, halk›n çeliflkilerinin yo¤unlaflt›¤› alanlar›n
gecekondular oldu¤unu ve buralar›n büyük bir devrimci
potansiyeli bar›nd›rd›¤›n› y›llard›r söylüyoruz. Gecekon-
dular›n örgütlenmesi ayn› zamanda düflman güçlerinin
flehir merkezlerine hapsedilmesi ve kuflat›lmas› demek-
tir. Dün bu gerçe¤i teslim etmeyenler, bugün bu tespitle-
rimizi de aflan abart›larla gecekondulara yaklaflmakta ve
hemen bir kaç kitle hareketiyle, bir kaç çat›flmayla ge-
cekondu alanlar›n›n özgürleflt flti¤ini iddia etmektedirler.
Gecekondular›n veya baflka bir alan›n özgürleflmesi, bu
kadar basite al›namaz ve bu kadar da ucuz de¤ildir. Hiç
kimse propaganda ad›na kendisini ve halk› yan›ltmama-
l›d›r. Bugün en ileri örgütlülükte oldu¤u san›lan gecekon-
du bölgelerinde dahi polis, istedi¤i zamanda, istedi¤i
yerde ev ve iflyeri basmakta, gözalt›lar yapmakta, so-
Seçme Yaz›lar 415

kaklar› tutmakta; gece, gündüz demeden bütün bir sem-


ti kuflatmakta ve gerekti¤inde fiili olarak s›k›yönetim uy-
gulayabilmektedir.
Halk›n örgütlenmedi¤i, örgütlü hareket etmedi¤i ve
çok çeflitli biçimlerde düflman faaliyetini ve denetimini
etkisiz hale getiremedi¤i veya tüm bunlar için örgütlü bir
faaliyetin olmad›¤› yerde ve en önemlisi de halk›n kendi
yönetim mekanizmalar›n› oluflturmad›¤› koflullarda, öz-
gürleflmeden söz edilemez. Bugün gecekondularda baz›
giriflim ve oluflumlara ra¤men hala çok büyük oranda
halk örgütsüz olup; devrimci, demokrat örgütler çeflitli
bask› uygulamalar›nda, ilerici halk kesimlerini dahi, bu
bask›lara karfl› harekete geçirememektedir. Ancak her
devrimci örgüt, kendi örgütlenmesi içerisinde yer alan
s›n›rl› say›daki taraftar›yla hareket edebilmektedir. Ge-
rekti¤inde onbinlerle ifade edilebilecek flekilde aya¤a
kalkan, direnen gecekondu halk› bu örgütsüzlük nede-
niyle geliflmelere seyirci kalmakta, hatta bask›lar karfl›-
s›nda ürkmektedir. Gazi’den sonra denebilir ki, gecekon-
dularda düflman bu durumu tespit etmifl ve halk›n örgüt-
lenmesine engel olabilmek için her koflulda bask›lar›
sürdürmüfl ve sürdürmeye devam etmektedir.
Düflman›n bu takti¤ini bozman›n yolu, halk› örgütle-
yecek örgüt biçimlerini gündeme getirmek, halk› bask›-
lara karfl› harekete geçirmek iken; devrimci örgütler ›s-
rarla bu gerçe¤i görmezlikten gelmifl, abart›l› propagan-
day› seçmifl ve düflman bu boflluktan faydalanarak sal-
d›r›lar›n› artt›rm›flt›r. Devrimci örgütler grupçuluk bata¤›-
na saplan›p gerçe¤i yads›rken; reformizm de bu ortam-
dan kendine pay ç›kart›p devrimci potansiyeli oya dö-
nüfltürmek istemifltir. Ama düflman›n yo¤un sald›r›lar›na,
halk›n derinleflen çeliflkilerine, reformizmin uzlaflmac›,
icazetli politikalar› cevap veremezdi, vermedi de.
Özellikle büyük flehirlerde gecekondular, flehri dört
bir taraftan kuflatm›fl olup emekçi kitlelerin en yoksulla-
r›n›n yaflad›¤› alanlard›r. Gecekondularla flehir merkezle-
416 Dursun Karatafl

ri ve burjuva semtleri ekonomik, siyasal, sosyal, kültürel


her yönden birbirlerinden ayr›lm›fl iki ayr› dünya gibidir.
Bu nitelikleri nedeniyle gecekondu halk›yla di¤er kesim-
ler aras›nda kendili¤inden bir tepki oluflmufl ve bu tepki
mücadelenin geliflmesiyle süratle derinleflmekte ve ikti-
dar› korkutmaktad›r. Bu korku, iktidar güçlerinin gece-
kondular üzerinde daha büyük bask›lar oluflturmalar›n›
ve bu alanlar› tehlikeli bölgeler olarak görüp, her türlü
bask›yla devrimci potansiyeli geriletmeyi ve ezmeyi
gündemlerine almalar›n› getirmifltir. 1 May›s sonras› or-
taya ç›kart›lan “varofllar” ve “vandalizm” edebiyat› bu-
nun sonucudur. Faflizm, gecekondulardaki geliflmelerin,
çat›flmalar›n giderek tüm halk s›n›f ve tabakalar›n› iflçile-
ri, köylüleri, memurlar›, gençli¤i etkiledi¤ini ve bu gelifl-
melerin tüm ülke sath›na yay›lmaya bafllad›¤›n› görmüfl-
tür. Operasyonlar, infazlar, kay›plar, iflkenceler, yo¤un
tutuklamalar hemen hiçbir bask› yöntemi bu geliflimi
durduramam›fl ve 1 May›s’ta yüzbinleri kapsayan ve
kendileri için büyük bir tehlike oluflturan devrimci halk
gerçe¤ini görmüfllerdir. Oligarfli bu gerçe¤in üzerine ye-
ni taktiklerle gidip karfl› devrimci savafl› daha da fliddet-
lendirme karar›n› ald›. Oligarflinin 1 May›s sald›r›s›, bu
takti¤in sonucu olup devrimci potansiyeli da¤›tmay› he-
deflemektedir. 1 May›s sonras› alelacele hemen tüm bur-
juva partilerinin, medyan›n birlikte devrimcilere sald›r-
malar› bunun sonucudur. Ve bu tarihten sonra oligarfli;
devrimci, refor mist demeden hemen tüm güçlere savafl
açm›fl ve en masum taleplerle yola ç›kan en basit göste-
rilere dahi izin verilmemifl, sald›r›lm›fl, gecekondular
adeta s›k›yönetim bölgeleri haline getirilmifl ve gerekti-
¤inde tüm flehirde de gizli s›k›yönetim ilan etmekten çe-
kinmemifllerdir. Oligarflinin cezaevlerine yönelik sald›r›-
lar›n›n yan› s›ra tüm halk kesimlerinin hak ve özgürlük
taleplerini bast›rmaya çal›flmas›, infazlar, kay›plar ve ifl-
kence politikalar›n› h›zland›rmas› ve bu politikalar›nda
yo¤un bir biçimde teflhir olmalar›na ra¤men ›srar etme-
leri, onlar›n içerisinde bulundu¤u zor durumu ifade et-
Seçme Yaz›lar 417

mektedir.
Özetle egemen güçlerin tüm kesimleri devrimci halk
hareketi karfl›s›nda birleflmifl, planl› ve programl› hare-
ket ederek devrimci mücadeleyi geriletmeyi ve bozguna
u¤ratmay› hedeflemifltir. “Bu topyekûn sald›r›y› nereye
kadar sürdürebilir, sonuç alabilir mi?” sorusunun ceva-
b› bize ba¤l›d›r. Bizim nas›l bir karfl› koyuflu flekillendire-
ce¤imize, halk› daha büyük ölçeklerde örgütleyip düfl-
man›n karfl›s›na ç›kart›p ç›kartamamam›za, sistemli ve
daha büyük askeri vurufllarla savafl› gelifltirip, yay›p ya-
yamamam›za ba¤l›d›r.
Bugün devrimciler aç›s›ndan durum nedir? Oligarfli-
nin sald›r›lar›na karfl› mevziler terk edilmemifl; sokaktan,
eylemlerden vazgeçilmemifltir. Ama faflizmin topyekûn
sald›r›s›na karfl› birleflik güçlü bir mücadeleyle karfl› ko-
nulamam›fl, genifl halk kitleleri harekete geçirilememifl-
tir. Sokaklardaki insan say›s› ancak yüzlerle ifade edile-
bilecek kadar küçüktür. Bu durum oligarfliye bir anlam-
da moral vermekte ve sald›r›lar›n› daha çok artt›rmas›n›
sa¤lamaktad›r. Nitekim son olarak bayrak provokasyo-
nu yarat›larak estirilen flovenizm ve yap›lan sald›r›lar bu-
nun sonucudur. Onbinleri, yüzbinleri neden harekete ge-
çiremedi¤imiz cevapland›r›lmas› gereken sorudur. Bu-
nun cevab› görmeye çal›flan için aç›kt›r ki, halk büyük
bir devrimci potansiyeli tafl›mas›na ra¤men, örgütsüzdür
ve bu örgütsüz halk, örgütsüzlük zaaf› nedeniyle ça¤r›la-
ra kulak vermemektedir.
Sokaklarda kavgay› sürdürenler genel olarak iflçi s›-
n›f› teorisyenlerinin küçümsedikleri gecekondu halk›,
gençler, tutsak aileleri, baz› memurlar, devrimciler ve az
say›da ayd›n ve sendikac›lard›r. ‹flçicilerin sözünü ettik-
leri türden bir iflçi s›n›f› ortada yoktur. ‹flçi s›n›f› örgütlen-
meyecek midir, hep böyle mi kalacakt›r? Elbette de¤il
ama ülkemizdeki s›n›flar›n yap›lan›fl›, bu s›n›flar›n yafla-
d›¤› çeliflkiler, bir bütün olarak halk gerçe¤i görülmezse,
yaln›z ve yaln›z iflçi s›n›f› esas al›n›p bunun üzerine dev-
418 Dursun Karatafl

rim stratejileri gelifltirilirse; ony›llard›r yaflananlar yeni-


den yaflanacak ve bu kesimler hiçbir geliflme sa¤laya-
madan yok olup gideceklerdir. Devrimin dogmatik teori-
lerle gelifltirilemeyece¤ini herkes tekrarl›yor ama bunla-
r› tekrarlamak yetmez, pratikte bu dogmatikli¤i atam›-
yorsak, yap›lmas› gerekeni yapam›yorsak, çeliflkilerin
yo¤unlaflt›¤› noktalar› bulup buna uygun taktikler olufltu-
ram›yorsak dogmatizmin alas›n› yap›yoruz demektir.
Marksist-Leninistler; ne teorilerini, ne de pratiklerini
dogmalarla s›n›rlamad›lar. Dogmalarla s›n›rlanmak; dev-
rim mücadelesini k›s›rlaflt›rmak, gelifltirmemek ve niha-
yetinde faflizme ve emperyalizme karfl› mücadele etme-
mekle özdefltir. Devrimci hareket; ne yaln›z bafl›na iflçi
s›n›f›n› esas al›p ona abart›l› roller yükleyebilir, ne de
köylülü¤e olmas› gerekenin ötesinde misyon biçip dev-
rimi yaln›z k›rlara hapsedemez. Keza, iflçi s›n›f› teorileri-
nin hayat›n gerçeklerine uymamas›yla varofllar› keflfedip
devrimi bu temelde gelifltirmek isteyen düflünceleri de
mahkûm ediyoruz. Ülkemiz devrimi; k›rlarda ve flehirler-
de, “birleflik devrimci savafl” temelinde bütün halk ke-
simlerini, iflçileri, köylüleri, flehir ve k›r küçük burjuvazi-
sini, hatta orta s›n›flar›, emperyalizm ve oligarfliyle çelifl-
kisi olan bütün s›n›f ve tabakalar› bir cephe içerisinde ör-
gütleyerek zafere ulaflabilir. Bu gerçe¤in flu veya bu bi-
çimde teorilefltirilip reddedilmesi; devrimci geliflmeyi en-
gelleyecek ve nihayetinde devrimci örgütleri bugünkü ifl-
çicilerin durumuna düflmekten kurtaramayacakt›r.
Marksist-Leninistler, ne devrimin strateji ve taktikleri
ne de s›n›flar›n mevzilenmesi aç›s›ndan kendilerini flehir-
lere ve k›rlara hapsedemezler. fiehir ve k›rlar›, tüm halk
s›n›f ve tabakalar›n› birlikte ele alan birleflik devrimci sa-
vafl› hayata geçirmek zorundad›rlar. Ayn› durum, müca-
dele biçimleri yönünden de geçerlidir. Kuflkusuz, silahl›
mücadelenin ve yeralt› örgütlenmesinin temel al›nmas›
tart›fl›lamaz. Ama mücadele yöntemlerini yaln›z yeralt›
örgütlenmesi ve silahl› mücadele ile s›n›rlamak, kitle ha-
Seçme Yaz›lar 419

reketlerini reddetmek ve bu alan› reformistlere b›rakmak


demektir.
Keza, gerilla savafl› ne yaln›z bafl›na k›rlar›n ne de fle-
hirlerin sorunudur. fiehirlerde ve k›rlarda birçok etkilere
ba¤l› olarak gelifltirilmesi gereken bir olgudur. Yeralt› ör-
gütlenmesi ve flehirde k›rda gerilla savafl›n›n gelifltirilme-
si ihmal edildi¤inde veya tali duruma indirgendi¤inde;
ekonomik, demokratik, ideolojik, legal ve yar› legal tüm
mücadele yöntemleri ne kadar geliflkin olursa olsun et-
kisiz kalmaya mahkûmdur. Bütün bu mücadeleleri ayak-
ta tutacak, gelifltirecek, onlar› itici, hatta koruyucu göre-
vi görecek örgütlenme yeralt› örgütlenmesidir. Güç ise
gerillad›r. Kitlelerin mücadelesinin bir ad›m daha ileri gö-
türülmesi ve gelifltirilmesi askeri ve siyasi olarak düflma-
na daha büyük darbeler indirilmesiyle mümkündür. Bu
darbeleri vuracak as›l güç gerilla ve kitle örgütlenmeleri-
dir. Gerilla ve yeralt› örgütlenmesi geliflmedi¤inde; oli-
garflinin, y›¤›n halindeki flekilsiz kitleleri uzun sürede vu-
rup da¤›tmas› çok zor olmayacakt›r. Elbette her fley,
özellikle de kitle hareketi her zaman devrimcilerin irade-
sine ba¤l› olarak geliflemez. Birçok iç ve d›fl etkene ba¤-
l› olarak s›radan ekonomik, demokratik temeldeki hare-
ketlerin, basit hak aray›fllar›n›n çeflitli etkenlerle iktidar-
la çat›flma pozisyonuna girmesi, yerel ayaklanmalara
dönüflmesi ve bu ayaklanmalar›n ülke sath›nda geliflme-
si reddedilemez. Bu yan›yla, flehirlerde gecekondular
toplumsal dinami¤i ateflleyici bir ifllevde olup, nerede ne
zaman patlayaca¤›n› kestirmek müneccimlik olur. Keza,
iflçi s›n›f›, memurlar, gençlik, yoksul köylülük hatta es-
naflar gibi küçük burjuva kesimler, orta s›n›flar büyük
ekonomik zorluklar ve bask›lar alt›nda aray›fl içerisine
girmifl, tepkilerini çok çeflitli biçimlerde gösterebilmek-
tedirler. Bu halk kesimlerinin örgütsüzlü¤ü, birbirleriyle
olan koordinesizli¤i, devrimcilere olan güvensizli¤i ve
egemen güçler taraf›ndan devrime karfl› flartlanm›fll›kla-
r› vb. birçok etken; onlar› büyük oranda devrim saflar›n-
420 Dursun Karatafl

dan uzak tutmakta, haklar›n› düzen içinde aramaya ve


düzen içinde örgütlenmeye itmektedir. Düzen ise, bu
tepkileri burjuva partileri arac›l›¤›yla yumuflatmakta ve
kendine kanalize etmektedir. Elbette bu tepkiler henüz
düzeni de¤ifltirmek isteyen nitelikte de¤ildir. Ama sezgi-
sel de olsa bu durumun böyle gitmemesi gerekti¤ini
kavramaya bafllad›klar›n› göstermektedir.
Bugün, halk s›n›f ve tabakalar›n›n, iktidar›n yönetim
tarz›ndan, mevcut düzenden memnun olduklar›n› söyle-
mek kitlelerden habersiz olmak demektir. Kitlelerin dü-
zenden memnuniyetsizli¤i öyle bir hale gelmifltir ki, fa-
flist ve ‹slamc› partiler dahi, düzen karfl›t› propagandalar-
la kitleleri kendi saflar›na çekmeye çal›flmaktad›rlar.
Bolca kriz edebiyat› yap›p bu krizin devrimci durum ol-
mad›¤›n› belirtenler hangi halk kitlelerinin bu düzenin
yönetiminden memnun oldu¤unu ve bu flekilde yönetil-
mek istedi¤ini kan›tlamak durumundad›rlar. Halk kitlele-
ri art›k bu flekilde yönetilmek istemiyor, de¤ifliklik isti-
yor. Egemen güçlerin krize ra¤men hala yönetti¤i ve bu-
radan hareketle egemen güçlerin yönetemedi¤i tespitle-
rini abart›l› bulanlar devletin bask›, fliddet ve cinayet uy-
gulayan kurumlar›ndan baflka hangisinin ifllevli oldu¤u-
nu ve neyi yönettiklerini ispatlamak durumundad›rlar.
Bütün devlet kurumlar›, bütün iktidar güçleri esas
olarak devrimcilerle, halkla ve de birbirleriyle çat›flma
içerisinde olup ekonomik, siyasal, askeri hiçbir alanda
yeni bir fley üretememekte, hiç kimseyi memnun ede-
memektedir. Hükümetler, partiler, dolay›s›yla devlet;
halk kitlelerinin gözünde tam bir vurguncular, ahlaks›zlar
çetesi durumuna düflmüfltür. Yönetememekten öte, ikti-
dar›n çürümüfllü¤ü ve çete özelli¤i giderek kan›ksanma-
ya bafllanm›fl, bu kan›ksanma içerisinde ehvenifler olan
bile ortadan kalkmaya bafllam›flt›r. Bu tabloda yöneten-
lerin yönetemedi¤i, yönetilenlerin bu flekilde yönetilmek
istemedi¤i kesindir. Ama çürümüfl bir yap› da e¤er onu
da¤›lmaya sürükleyecek güçte bir devrimci savafl yoksa
Seçme Yaz›lar 421

iktidar›n› daha uzun süre sürdürebilir.


Eksik olan, yap›lmas› gereken halk›n örgütsüzlü¤ü-
nün giderilmesi, tepkilerin iktidara yöneltilmesi, devrim-
ci askeri ve siyasal gücün daha güçlü hale getirilmesi,
birleflik devrimci savafl ve cephe perspektifiyle halk kit-
lelerinin mücadelesinin gelifltirilmesi ve öncülük yaparak
bunun iktidar savafl›na dönüfltürülmesidir.
‹ktidar›n içerisinde bulundu¤u durum y›llard›r sürege-
len silahl› mücadelenin sonucu olup kendili¤indencilik
veya iflçi s›n›f› üzerine kurulu teorilerle aç›klanamaz.
Böyle aç›klamak süregelen mücadeleyi, ödenen bedelle-
ri ve devrimci hareketin tarihini yok saymak olup inkâr-
c›l›kt›r. Bütün sapmalara karfl›n, devrimci hareket silahl›
mücadeleyi temel alarak di¤er mücadele biçimlerini si-
lahl› mücadele ile birlefltirerek hareket etmifl ve bu ko-
nuda reddedilemeyecek bir mücadele hatt› çizmifltir. Bu-
gün yap›lmas› gereken bu hatt›n daha da güçlendirilme-
sidir.
Devrimci hareket geliflmesini, do¤rular›n›; dogmalar›
reddederek, Marksizm-Leninizmi ülke ve halk gerçe¤i-
mizle birlefltirerek gerçeklefltirmifltir. Kim ne diyor, bafl-
kalar›na ters düfler miyiz, yad›rgan›r m›, kayg›lar›n› duy-
madan kendi gerçe¤ini yakalayarak, onu gelifltirerek ve
de Marksizm-Leninizmin evrensel tezlerini yaln›z bafl›na
kald›¤› koflullarda dahi savunarak sa¤lam›flt›r. Marksist-
Leninist hareket, baflkas› önermiflse, söylemiflse do¤ru
dahi olsa, onu almamak veya karfl› ç›kmak gibi bir
komplekse sahip olmam›flt›r.
Dünyada hiçbir fley yeni bafll›yor olmay›p, biz de bu
dünyada düflünen, üreten, do¤runun tüm yönlerini yaln›z
bafl›na yakalayan ilahi bir güç de¤iliz. Sa¤ ve sol sapma
içerisinde olanlar, oportünistler, reformistler hatta tek tek
ayd›nlar do¤runun bütününü, somut koflullar› her zaman
görememekle birlikte baz› noktalar› görebilirler, yakala-
yabilirler. Dünyada hiçbir deney, hiçbir düflünce ne tek
bir örgütle, ne de bireylerle s›n›rlanamaz. Devrimci ör-
422 Dursun Karatafl

güt, ülke gerçe¤ine uygun olana, bütün devrimci hare-


ketlerin, toplumsal olgular›n deney ve sonuçlar›n›n do¤-
ru sentezini yaparak ulaflabilir. Bunu yapamayanlar art›k
al›flt›¤›m›z ve Türkiye solunda kan›ksanan hemen her y›l
strateji ve taktik de¤ifltiren ve hep yüksek perdeden ko-
nuflan ama geliflmeyen k›s›r örgütlenmeler olmaktan
kurtulamazlar.
Bütün kadrolar›m›z ve savaflç›lar›m›z, dogmatiklerin
teorik bask›lanmalar› alt›nda kalmadan, askeri ve kitle-
sel daha büyük bir güç oluflturabilmek, her alanda kitle-
leri örgütleyebilmek için ne yapmam›z gerekti¤ini, “ b a fl- fl-
kas› ne diyor” diyerek de¤il, kendine güvenerek “biz ne
diyor u z ” anlay›fl›yla hareket edip, halk kitlelerinin çelifl-
kilerini, ruh hallerini ve ülkemiz gerçeklerini göz önünde
bulundurarak, do¤ru ve yanl›fl olan› kal›n çizgilerle bir-
birlerinden ay›r›p yap›lmas› gerekeni, devrimci olan› bul-
mal› ve ›srarla sahiplenmelidirler. Bugün ülkemizdeki ge-
liflmeleri, toplumsal hareketlili¤i dogmatik teorilerle tar-
t›flmak devrimci geliflmelerden ve çözümlerden hiçbir
fley anlamamak demektir. Bütün bunlar› yaparken dog-
matiklerin neye hizmet etti¤i belli olmayan sald›r›lar›yla
karfl›laflabiliriz. Bunlarla polemik içinde bo¤ulup devrim-
ci geliflmenin önüne set çekemeyiz. B›rakal›m bütün
dogmalar onlar›n olsun. Kitleleri örgütlemeyenler, savafl-
mayanlar dogmalarla bir süre daha kendilerini aldatabi-
lirler ama devrimi, kitleleri örgütleyenler yapacakt›r.
Oportünistler, iflçiciler, ne dün ne de bugün ülke ve
halk gerçe¤imizi do¤ru analiz edemedi¤inden, bugün ik-
tidar›n ve halk›n içerisinde bulundu¤u durumu da dev-
rimci tarzda çözümleyemedi¤inden sürece uygun dev-
rimci taktikler ve örgütlenme biçimleri de üretememek-
tedirler.
Oligarflinin içte ve d›flta güç aray›fllar›, bu do¤rultuda
içte bask› ve fliddet, d›flta ise emperyalizmle birlikte ye-
ni ittifak aray›fllar› onlar› kurtulufla de¤il daha büyük bir
bata¤a götürmektedir. Ülkede bask› ve fliddete karfl› kit-
Seçme Yaz›lar 423

lelerin mücadelesi istenen boyutta olmasa da, art›k bas-


k› ve zorla kitleleri sindiremedikleri ortadad›r. D›flta ise,
‹srail gibi ülkelerle iflbirli¤ini gelifltirmeleri istikrar› de¤il
yeni istikrars›zl›klar›, karfl›lar›nda yeni bloklaflmalar› ve
güç kay›plar›n› getirecektir. ‹ktidar krizi öylesine boyut-
lanm›flt›r ki, krize çare olsun diye att›klar› her ad›m krizi
daha çok derinlefltirmekte ve bafllar›na yeni belalar aç-
maktad›r. Denilebilir ki, iktidar kendini esas olarak em-
peryalistlerin deste¤i ile ayakta tutmakta fakat çürümüfl-
lük o kadar derinleflmifltir ki, emperyalistlerin ç›kar he-
saplar›yla birlikte, destekleri de çok fley ifade etmemek-
te, iktidar bu destekleri dahi yeterince kullanamayacak
kadar güçsüz bir haldedir.
Grupçulu¤a, reklamc›l›¤a prim vermeden, abart›lara
aldanmadan, büyük bir Parti-Cephe potansiyeli oldu¤u-
nu, halk kitlelerinin ve düflman›n bu gerçe¤i iyi gördü¤ü-
nü ama bu büyük potansiyeli hala örgütlü hareket ettire-
medi¤imizi de kavrayarak kendimize yönelmeliyiz. 1
May›s’tan sonra düflman sald›r›lar›n›n özellikle Parti-
Cephe’ye yönelmesi ve bütün düflman güçlerinin nere-
deyse tek hedef olarak Parti-Cephe’yi göstermeleri; Par-
ti-Cephe nezdinde, kendileri için tehlike olan büyük gü-
cü ve iktidar bilincini görmelerindendir. Bask›lar, tehdit
ve sald›r›lar, yaln›z düflmandan de¤il, baflka çevrelerden
de art›k aleni bir flekilde yap›lmaktad›r. Oligarfli, baflta
Parti-Cephe olmak üzere bütün devrimci güçleri ehlilefl-
tirmek ve düzene angaje etmek isterken; baz› çevreler
de Parti-Cephe ne zaman güçlenmifl, oligarflinin hedefi
olmuflsa, bunlar da bu geliflmenin önüne geçmek için
sald›r› oklar›n› bize yöneltmifl, önümüzü kesmeye çal›fl-
m›fl ve kendilerince bizi hizaya getirmeye çal›flm›fllard›r.
Parti-Cephe’nin özgünlü¤ü, varl›k flart›; ideolojik ve
örgütsel ba¤›ms›z çizgisindedir. Zorla ve bask›yla hizaya
getirilebilecek, sindirilebilecek bir güç olsayd›k devletle
difle difl çat›flma yerine reformlarla yetinir ve düzen içi
bir mücadeleyi esas al›rd›k. Dahas› devrimci olmazd›k.
424 Dursun Karatafl

Düflündürücüdür; biz birlikten, birlikte mücadeleyle düfl-


mana karfl› daha büyük bir gücün ç›kart›lmas›ndan söz
ederken, bunun için pratik ad›mlar atarken, oligarfli bu
çabalar›m›za karfl› bask› ve provokasyonlar›n› yo¤unlafl-
t›r›rken, baz› dost gördü¤ümüz çevrelerden de sald›r› ve
tehditlerin gelmesinin mant›¤›n› anlamak güçtür. Hemen
belirtelim ki, biz tarihimiz boyunca çok imha edildik, çok
büyük bask›larla karfl›laflt›k. Öyle ki, infazlar, kaybetme-
ler, kaç›rmalar günlük yaflam›n do¤al bir parças› haline
geldi. Çok çeflitli ve boyutlu kuflatmalar yaflad›k. Solun
zaman zaman karfl›m›zda yaln›z bize karfl› olma temelin-
de ittifaklar yapt›¤›na, “iliflki kesme” kararlar›na tan›k ol-
duk.
Devrimci bir hareket nereden, hangi biçime bürüne-
rek gelirse gelsin bu bask›lara boyun e¤ip kendini inkâr
edemez. Böyle düflünenler varsa, bu düflüncelerinin yan-
l›fl oldu¤unu ve hiçbir olumlu sonuç yaratmayaca¤›n›,
hiç kimseye bir fley kazand›rmayaca¤›n› görmelidirler.
Bugün halklar›n ihtiyac›, devrimci güçlerin birbirlerini
olumsuzlukla flartland›rmas› de¤il; olumlulu¤u, birlikteli-
¤i, dostlu¤u gelifltirmektir.
Do¤al ki, farkl› düflünceler, farkl› örgütlenmeleri ve
farkl› prati¤i yaratacakt›r. Önemli olan farkl›l›klar› ön
plana ç›kartmadan ortak noktalar› esas alarak birlikteli-
¤in, ortak mücadelenin ad›mlar›n› atmakt›r. Bunu bafla-
ramayanlar olumsuzlu¤u körükleyerek, birlikteli¤i pro-
voke ederek oligarflinin böl, yönet, güçten düflür politi-
kas›na hizmet etmekten, düflman› sevindirmekten baflka
hiçbir sonuç yaratamazlar.
Savafl›m›z gelifltikçe, daha büyük halk kesimlerini ör-
gütledikçe üzerimizdeki bask›lar, sald›r›lar, komplo ve
provokasyonlar da artacakt›r. Bütün bunlar›n üstesinden
gelmek, askeri ve kitlesel olarak geliflmek ve halk kitle-
lerini daha büyük oranda savafla katmakla mümkündür.
Bunun daha aç›k ifadesi, gerillay› k›rda ve flehirde gelifl-
tirmek, ihtiyaçlar›n› gidermek, milisleri her alanda yay-
Seçme Yaz›lar 425

mak ve halk› silahland›rmakt›r. Ülkemizdeki siyasal ge-


liflmeler h›zl› düflünmeyi, h›zl› hareket etmeyi ve sonuç
almay› dayatmaktad›r.
fl› geliflt
Silahl› savafl› fltir meyen, halk› örgütlemeyen ve
silahland›r mayan hiçbir hareketin geliflme flans› yoktur.
Yüzbinlere, milyonlara varan halk potansiyelinin varl›¤›
bir gerçek oldu¤u kadar bunlar›n örgütsüzlük gerçe¤ini
de kabul edip buna göre ad›mlar atmak zorunday›z.
Günlük mücadelenin ayr›nt›lar› içerisinde bo¤ulma-
dan, olaylar›n peflinden sürüklenmeden, programlanm›fl
hedeflerimize varmak için bütün güçlerimizi seferber et-
meli ve bu hedeflere varmak için ›srar›m›z› elden b›rak-
mamal›y›z. P rograml› ve ›srarl› olmayan hiçbir hareketin
baflar›l› olma flans› olmad›¤› gibi, günlük mücadelede
fazla olumlu sonuçlar yaratmayan, c›l›z ve etkisiz protes-
tolardan öteye bir fley üretmesi de mümkün de¤ildir.
Bugün art›k herkesin görebilece¤i biçimde, ülkemizin
hemen her bölgesinde, özellikle de devrimci mücadele-
nin yo¤unlaflt›¤› alanlarda gizli bir s›k›yönetim sürmekte-
dir. Oligarflinin, bütün yasa ve kurallar› bir kenara iterek
pervas›z davran›fllar› artarak sürecektir. Oligarflinin sal-
d›r›lar›na karfl› koymak, politikalar›n› bozmak; daha bü-
yük ve yayg›n askeri eylemlerle ve sokaklara daha çok
kitleleri dökmekle mümkündür. Silahl› mücadeleyle kit-
le mücadelesini, yeralt› mücadelesiyle legal ve yar› legal
mücadeleleri birlefltirebilme ustal›¤›n› gösterebilmeliyiz.
Bütün zorba yöntemlere ra¤men, oligarfli legal ve yar› le-
gal olanaklar› da ortadan kald›ramayacakt›r. Bu durum,
esas olarak bizim bu mevzilerde kitlesel olarak direnme-
mize ve çat›flmalar› daha kararl› sürdürmemize ba¤l›d›r.
Oligarfli, bugünkü sald›r›lar›yla y›llard›r kazan›lan
mevzilerden geri ad›m att›r›p, devrimci mücadeleyi sa-
dece yeralt›na hapsedip, genifl y›¤›nlardan kopart›p
meflrulu¤unu yok etmek istemektedir. Oligarflinin bu
takti¤ini askeri ve kitlesel eylemlerle bozmaktan baflka
hiçbir yol yoktur.
426 Dursun Karatafl

Daha çok silah, daha çok savaflç› ve daha çok kitle,


temel fliar›m›z olmal›d›r.
Seçme Yaz›lar 427

SÜREÇ,
SOL VE
B‹RL‹K

Yay›nland›¤› yer:
D e v r i m c i S ol
Say›: 9 / Ka s › m 1 99 7

usurluk öncesi bafllayan TÜS‹AD’›n devleti ye-

S niden organize etme operasyonu, Susurluk’la


birlikte MGK’n›n da bu operasyona daha etkili
bir flekilde kat›lmas› ve giderek kendisini meflrulaflt›rma-
s›yla devam etmektedir. Bu sürecin emperyalizmin de-
netiminde flekillendi¤i, TÜS‹AD ve MGK taraf›ndan ha-
yata geçirildi¤i art›k aflikârd›r. Kimi sol kesimlerde bile
f›rt›nalar koparan, tekellerin yenilikçili¤ini, ilericili¤ini
keflfetmelerine neden olan TÜS‹AD raporu, bugün MGK
eliyle k›smen düzeltilerek sürdürülmek istenmektedir. ‹fl-
birlikçi tekeller ve MGK, önce emperyalizmi sonra ise
çeflitli reformist sol güçleri yanlar›na almay› baflarm›fl-
lard›r. Bu sol güçleri yanlar›na alabilmek için “fleriat teh-
likesi” gibi motiflere ihtiyaçlar› vard›. Bunlar› ustal›kla
kulland›lar.
Susurluk’ta ortaya ç›kan devlet gerçe¤ini ise, RE-
FAHYOL hükümetine mal ederek kendilerini aklay›p bu
olay› da devletin yeniden yap›lanmas› do¤rultusunda
kullanmak istediler. Bu konudaki M‹T raporlar›n›n bas›na
s›zd›r›lmas›, bas›n ve TV’lerin harekete geçirilmesi, hiç-
428 Dursun Karatafl

biri tesadüfî olmay›p MGK eliyle planlanm›flt›r. Bu plan


çerçevesinde Susurluk’un bir kaza m›, yoksa MGK pla-
n›n›n bir parças› m› oldu¤u tart›flmas› çok anlaml› de¤il-
dir.
Oligarfli, Susurluk’u kendi çöküfllerini engellemek
do¤rultusunda kullan›rken, bir yandan da bu çöküflün
h›zlanmas›n› engelleyemedi denilebilir. Susurluk’un dev-
let oldu¤u, buradaki suçlular›n ne bir hükümet, ne de üç-
befl milletvekili veya polisle s›n›rl› olmad›¤› gerçe¤ini ar-
t›k sokaktaki s›radan insanlar da biliyor. MGK ve TÜS‹-
AD’›n büyük kampanyalar›na karfl›n; MGK’n›n, Susur-
luk’un, Susurluk’taki devletin yönlendiricisi ve karar me-
kanizmas› oldu¤u gerçe¤i ç›plak bir biçimde a盤a ç›kt›.
Mesut Y›lmaz hükümetini oluflturan partilerin ve di¤er
burjuva partilerinin, Susurluk çetelerine karfl› olduklar›
biçimindeki söylemlerinin yalan ve demagojiden ibaret
oldu¤u da çok k›sa sürede görüldü. Bütün burjuva parti-
leri Susurluk’un devlet oldu¤unu ve bu devlet yap›lan-
mas› içerisinde kendilerinin yerlerini çok iyi biliyorlard›.
Ama hepsi birden bu yap›lanmay› gizleyip, çetelerden
temizlenmifl, “hukukun egemen oldu¤u”, halk kitleleri-
nin adalet isteklerinin bast›r›ld›¤› bir devlet imaj› yarat-
mak istiyorlard›. Bunun için bir k›s›m unsurlar›n› tasfiye
etmeyi göze alan oligarfli bu tasfiyeyi bile kolayca yapa-
m›yor ve tasfiye edilmek istenenlerin tehditleriyle karfl›-
lafl›yordu.
A¤ar ve Çiller’in, “Elinizde bir belge varsa aç›kla -
y ›n” , “Ne y apt› ksa d ev le tle birl ikte ya pt›k ” gibi sözle-
ri, aç›kça adres olarak MGK’y› gösterdi¤i halde, MGK ve
onun silahs›z güçleri susmufltur.
MGK hükümet düflürmüfl, yeni hükümet kurmufl ama
ne çetelerle ilgili, ne de ekonomik sosyal di¤er sorunlar-
la ilgili hiçbir sorunu çözememifltir. Bu çözümsüzlük,
göstermelik tutuklanan birkaç çetecinin serbest b›rak›l-
mas›yla daha da derinleflmifltir.
Seçme Yaz›lar 429

Halk›n dikkati yeniden “MGK ve çetelere karfl›y›z” di-


yen burjuva partilerine, MGK’y› ve Mesut Y›lmaz hükü-
metini destekleyip “Ne fleriat, Ne darbe” diyen reformist
sol partilere ve MGK sendikac›lar›na çevrilmifltir. Bu sol
partiler ve sendikac›lar büyük bir pervas›zl›kla demokra-
si ve yurtseverlik ad›na, ülke ç›karlar› ad›na aç›kça MGK
politikalar›n› desteklemifl ve onlar›n silahs›z güçleri ol-
mufllard›r. Halk kitleleri bu güçlerin gerçek yüzünü yafla-
d›klar› deneylerle görmeleri sonucu kimileri yeniden ma-
nevralara bafllam›fl, kitlelerin baz› taleplerinden hareket-
le MGK politikalar›n›n uygulay›c›s› olduklar›n› unuttur-
mak istemifllerdir. Ama bunu yaparken MGK’n›n politi-
kalar›n› da uygulamaya devam etmektedirler. MGK ve
burjuva politikac›l›¤› öyle bir hale gelmifltir ki, bu sol ke-
simler bütün politikalar›n› MGK politikalar› paralelinde
oluflturmaktad›rlar. Güç toplama, politika ve taktik ad›-
na oligarfli içerisindeki it dalafl› esas al›narak, oligarflinin
bir kesimine güç verip bu çerçevede siyaset yapmakta-
d›rlar. MGK’n›n anti-fleriat, laiklik kampanyalar›, MGK ve
Mesut Y›lmaz hükümetinin “dokunulmazl›klar kald›r›ls›n”
talepleri; Susurluk’un Çiller-A¤ar-Bucak’la s›n›rland›r›l-
mas› ve devlet gerçe¤inin gizlenmesidir. TÜS‹AD progra-
m›n›n yenilikçi, ilerici ve çözücü bulunmas›, Mesut Y›l-
maz hükümetinin kurulmas›na destek verilmesi, kimile-
rinin h›z›n› alamay›p Demirel’i desteklemesi, devletin
esas olarak devrimcileri katletmesini gündeme getirme-
yip, “Bin operasyon yapt›k” itiraf›na ra¤men U¤ur Mum-
cu, Abdi ‹pekçi, Çetin Emeç gibilerinin ön plana ç›kar›l-
mas› gibi daha da say›labilecek birçok örnek burjuva po-
litikac›l›¤›na “sol”dan nas›l güç ve destek verildi¤ini,
devrimcilikten nas›l uzaklafl›ld›¤›n› gösteren çarp›c› ör-
neklerdir.
Sözü edilen sol kesimler, MGK’n›n, adeta, herkes bil-
sin ki, bu ülkeyi ben yönetiyorum demesinin arac› ola-
rak bas›na “s›zd›rd›¤›” Siyaset Belgesi tart›flmalar›nda
da, bu kez de belgedeki “ülkücü mafya, ›rkç›l›k” gibi ifa-
430 Dursun Karatafl

delerde yenilikçilik ve ilericilik keflfetmekte gecikmemifl-


lerdir. Bu, gerici, faflist güçlere karfl› ç›karken de hep dü-
zen içinde bir güce yaslanmak isteyen Ayd›nl›k gelene-
¤inin devam› olan bir icazetçiliktir.
MGK Susurluk’u iyi kullanarak aklanmak istemifl,
ama bunu baflaramam›flt›r. Bütün planlar›na, destek
güçlerine ra¤men devrimci güçlerin Susurluk gerçe¤ini
do¤ru analiz etmeleri ve Susurluk’a karfl› oluflan kitle ha-
reketlerini do¤ru talep ve sloganlarla yönlendirmeye ça-
l›flmalar› ve devrimci mücadelenin sürüyor olmas›, oli-
garfli içi çeliflkileri daha çok derinlefltirmifltir.
Bu süreçte MGK solcular›, MGK’dan ald›klar› güçle
çeflitli alanlardan ve sendikalardan, özellikle Susurluk
devleti karfl›s›nda yalpalamayan, MGK politikalar›na bo-
yun e¤meyen ve etkili kampanyalar sürdüren, politikala-
r›yla genifl bir kesimi etkileyen Parti-Cephe güçlerini tas-
fiye etmek için planlar haz›rlad›lar. MGK, Parti-Cephe
güçlerini tasfiye edip, çeflitli kitle örgütlerini daha etkin
kullanmak isterken; MGK solcular› da, MGK politikac›l›-
¤›n› rahatça sürdürmelerinin önünde engel olan Parti-
Cephe güçlerini tasfiye edip kurtulmak istiyorlard›.
D‹SK’teki geliflmeler ve çeflitli sol kesimlerin tavr› bu an-
lamda ibret vericidir. Denilebilir ki; bu geliflmelere kadar
MGK solculu¤unun ne anlama geldi¤ini henüz tam kav-
ramam›fl olanlar, bu konudaki tav›rlar nezdinde bütün
ç›plakl›¤›yla MGK solculu¤unu gördü. Reformistler tasfi-
ye kararlar›na imza att›lar, MGK’c› tasfiye plan› a盤a
ç›kt›¤›nda da tav›r belirlemek istemediler, sustular, sus-
tukça saçmalad›lar, MGK’c› yüzleri iyice a盤a ç›kt›.
MGK ve onun solcular› eliyle planlanm›fl bu tasfiye hare-
ketini bozduk, onlar›n sinsi planlar›n› a盤a ç›kard›k. Bu
plan›n destekçileri tasfiye plan›n›n sessizce uygulanabi-
lece¤ini düflünüyorlard›. Baflaramad›lar.
Bu yaflanan tasfiye sürecini unutmayaca¤›z ve MGK
solcular›na karfl› mücadeleyi sürdürmeye devam edece-
¤iz. MGK solculu¤unun hâkim oldu¤u her yerde kitle ha-
Seçme Yaz›lar 431

reketinin, düzen partilerine veya MGK’ya hizmet edece-


¤i gerçe¤ini unutmamal›y›z.
MGK solcular›, MGK’yla birlikte, baflta Parti-Cephe
olmak üzere devletin karfl›s›ndaki bütün devrimci-de-
mokrat güçleri tasfiye edip devrimci güçleri emperyaliz-
min, MGK ve TÜS‹AD’›n denetimi d›fl›na ç›kmayan, on-
lara hizmet eden bir konumda tutmak istiyor.
Tasfiye planlar›n› çeflitli biçimlerde devam ettirecek-
lerdir. Çeflitli polisiye olaylar, provokasyonlar yaratarak,
kitlelerin bilinçlerini çarp›tarak, burjuva partileriyle itti-
faklar kurarak, her türlü yolsuzluklar›, hatta ahlaks›zl›k-
lar› meflru görerek, kontra yöntemlerine kadar ellerinden
gelen her fleyi yapacaklard›r.
Aç›k ki, devrimci çal›flman›n odak noktas› do¤ru po-
litikalarla kitlelere gitmektir. Kitle gücü oluflturamayan,
kitleleri örgütlemeyenlerin baflar› flans› yoktur. MGK sol-
cular›n›n esasta kitlelerle örgütlü bir ba¤lar› yoktur.
MGK’dan, burjuva partilerinden ve onlar›n medyas›ndan
ald›klar› güçle, polisin icazetiyle zaman zaman kitleleri
belirli bir hedefe yönlendirebilirler. Bu durum bizim kitle
örgütlülüklerimizin henüz yeterince yayg›nlaflmad›¤›, za-
y›f oldu¤u gerçe¤ini gösterir.
MGK solcular›n›n kitle örgütlenmeleri, devrimci mü-
cadelenin gerektirdi¤i bedelleri ödeyemeyen y›lg›n, yor-
gun ve düzen içinde yaflamak isteyen kifliler arac›l›¤›yla
sürmektedir. Devlet bask› ve katliamlarla korkuyu derin-
lefltirip devrimcileri düzen içine çekmeye çal›fl›rken, bu
“sol” partiler de korkutulan, düzen içine çekilen unsurla-
r›n topland›¤› yerler haline gelmifltir. Elbette bu örgütlü-
lüklerde samimi unsurlar da vard›r. Ama bu insanlar›n
varl›¤› genel durumu de¤ifltirmiyor. Legal partiler ve bir
k›s›m sendikalarda örgütlenmifl, bu düzen içi unsurlar›n
hemen hepsi gerek parti gerekse sendikalarda kitleleri
burjuva partileri gibi oy potansiyeli olarak görmekte ve
politikalar›n› bu çerçevede sürdürmektedirler.
432 Dursun Karatafl

Kitlelerin örgütlenmesi, legal partinin flubeler açmas›-


na, seçime endekslenmifltir. Herhangi bir ideoloji, ide-
olojik mücadele yoktur. MGK ve TÜS‹AD’›n politikalar›-
n› neredeyse oldu¤u gibi almakta ve sloganlaflt›r›p bur-
juva medyas› arac›l›¤›yla kitlelere duyurmaktad›rlar. Oli-
garflinin illegal örgütlenme ve silahl› mücadele düflman-
l›¤›n› oldu¤u gibi benimsemifl ve kitlelere illegal örgütle-
re bulaflmamalar›n›, aksi halde bafllar›n›n belaya girece-
¤ini telkin etmektedirler. Bunu hemen her f›rsatta ve her
düzeyde spekülasyon, provokasyon, insan haklar› de-
magojisi alt›nda yapmaktad›rlar.
Halk kitlelerinin örgütlenmesi, MGK solcular›na karfl›
aç›k bir mücadele sürdürülmeden geliflemez. Çünkü bu
kesimler politikalar›n› ve günlük tav›rlar›n› her f›rsatta
devrimci hareketin geliflmesini engellemek temelinde
flekillendireceklerdir. Herhangi bir eylemde kitle hareke-
tinde do¤ru olan› de¤il, kime hizmet ediyor, kimin yara-
r›na diye tart›flacakt›r. Düzen içi olmayan her fleye karfl›
ç›kacaklard›r. Kendi politikalar›n› uygulama güçleri yok-
sa provoke etmeye çal›flacaklard›r. Katliamlar, bask›lar,
genel olarak düflman›n yaklafl›mlar› onlar› ilgilendirmez.
Genel devrimci do¤rular onlar›n literatüründe yer almaz.
Her f›rsatta devrimci hareketi nas›l zay›flat›r›m, nas›l
güçlenirim anlay›fl› ile hareket ederler. Yaflad›¤›m›z bir-
çok deney böyle düflünmemiz gerekti¤ini göstermifltir.
Bu anlamda solcular sosyalistler, demokratlar, ilericiler,
dost ve düflman kavramlar›ndan ne anlad›klar›n› yeniden
tan›mlamak durumundad›r.
Solda “politika” ve “taktik” ad›na her türlü burjuva
yöntemi kullan›lmaktad›r. Sözlerin, devrimci söylemlerin
neredeyse hiçbir anlam› kalmam›flt›r. Devrimci ahlak,
devrimci dürüstlü¤ün yerini kaba bir f›rsatç›l›k ve fayda-
c›l›k alm›flt›r. Güç toplama ve taktik ad›na her türlü bur-
juva yöntemini meflrulaflt›rm›fl, giderek devrimci ideolo-
jisini kaybetmifl, demoralize olmufl bu tür bir solculu¤u
reddetmeliyiz. ‹deolojik, ahlaki, politik, taktik her düzey-
Seçme Yaz›lar 433

de irdeleyip maddi temellerini bulup mahkûm etmek zo-


runday›z. Aksi halde burjuva ideolojisiyle devrimci ide-
olojinin temelden farkl›l›¤› belirsizleflecek ve düzen güç-
lenmeye devam edecektir.
Ne yaln›z bafl›na kitleler, ne de silahl› güçler tayin edi-
ci olamazlar. “Hangi ideoloji yönlendiriyor, amaç nedir?”
sorular›na do¤ru cevaplar verilmezse kaç›n›lmaz olarak
bugün MGK solcular›n›n yapt›¤› gibi, burjuva partilerine
ve hükümetlerine hizmet edilir.
Bugün reformistlerin “sol dalga yükseliyor” sözlerinin
alt›ndaki gerçek; devrimin, sosyalizmin yükselmesi de-
¤ildir. Kastedilen, emperyalistlerin öncülük etti¤i burjuva
demokrasisini hedefleyen sosyal demokratlar›n çeflitli
ülkelerde yeniden iktidara gelmeleri ve emperyalist de-
mokrasiyi bizim gibi ülkelere dayatmalar›d›r.
Elbette devrimci mücadeleler de bütün zaaflar›na ra¤-
men, dünyan›n birçok ülkesinde geliflmeye devam edi-
yor. Ama emperyalist ideolojilerden yeterince ar›nma-
m›fl, güç olmay› çeflitli ülkelerin politikalar›na ters düfl-
meden sürdürmeyi esas alm›fl devrimci hareketler, za-
man içerisinde bu ülkelerin politikalar›n›n ve ç›karlar›n›n
d›fl›na ç›kamayarak devrimci ideolojilerini ve örgütsel
ba¤›ms›zl›klar›n› yitirmektedirler. Bunun sonucu halk kit-
lelerinin, örgütlülüklerinin ve silahl› mücadelenin geliflti-
rilip iktidar›n ele geçirilmesi yerine, baflta tespit ettikleri
ve halka sunduklar› devrim programlar›ndan vazgeçerek
uzlaflma ve bar›fl söylemlerini temel alarak baz› reform-
larla yetinmektedirler.
Marksist-Leninistler geliflen bu durumu, bu sapmay›
dikkate alarak hareket etmek durumundad›r. Örgütsel
ba¤›ms›zl›¤› ve Marksist-Leninist ideolojiyi yitirmek pa-
has›na baz› geçici baflar›lar elde edilebilir. Ama bu yol,
bu yöntem halklar› kurtulufla götüremez. Nihai sonuçta
emperyalistlerin çizdi¤i çerçevenin d›fl›na ç›kamaz. Bu-
gün dünyadaki birçok devrimci ve ulusal hareketin ko-
numu bu flekildedir demek yanl›fl olmaz. Ve bu hareket-
434 Dursun Karatafl

lerin hemen tümü ne emperyalizmi ne de destek ald›¤›


bölgesel güçleri karfl›lar›na alamazlar. Marksist-Leninist-
ler baflka güçler taraf›ndan kuflat›larak örgütsel ba¤›m-
s›zl›klar›n›n yok olaca¤› iliflkiler a¤›na girmemelidirler.
Marksist-Leninistleri bu kuflatma içerisine sokmak
için birçok güç, çok çeflitli manevralar yapmaktad›r.
Düflman ve reformistler bizi düzen içine çekmeye çal›fl›r-
ken, baz› güçler de kendi denetimlerini kurabilecekleri
bir ortama çekmek istemektedirler. Her ikisi de düzen
içidir, devrimi reddetmektir. Geçici ç›karlar için bu oyun-
lara alet olmayaca¤›z. Tavr›m›z birçok kesimin karfl› tu-
tumunu getirecektir, biliyoruz. fiimdiye kadar hep böyle
oldu. Koflullar ne olursa olsun devrimci tutumumuzu sür-
dürece¤iz.
Kimle birlik, nas›l bir birlik sorular›na hiçbir zaman il-
gisiz kalmad›k. Hatta son iki y›lda çok daha yo¤un ilgi-
lendik. Hiçbir tart›flmaya yer vermeyecek aç›kl›kta he-
men tüm sol kesimlere birlik projeleri sunduk. Gördük
ki, yaflanan süreçlere ve çokça birlik sözlerine ra¤men,
hemen hiçbiri gerçekçi de¤il. Rekabet, grupçuluk, f›rsat-
ç›l›k, hatta siyasi ahlaktan uzak olma, eskiye k›yasla çok
daha geliflmifl, geleneksel devrimci de¤erlerin yerini çü-
rümüfllük alm›fl, sözlerin anlam› kalmam›fl, ciddiyet yok
olmufl. Çok rahatl›kla bir gün denilen ertesi gün yok sa-
y›lmakta. Güven yok olmufl, esas olarak baflkalar›na de-
¤il kendilerine güvenmiyorlar. ‹deoloji, safl›k, dürüstlük
yok olmufl. Devrimi de¤il, kendimi nas›l güçlendiririm,
baflkas›n› nas›l yok ederim, politikalar›ma nas›l angaje
ederim anlay›fl› egemen olmufltur. Öyle bir hale gelmifl-
tir ki, bol keseden büyük laflar edilir, herkes birlikten ya-
nad›r. Herkes yüksek perdeden ders vermeyi çok sever.
Ve her nedense bu birlikten yana gözükenler, birli¤in na-
s›l oluflaca¤›na dair hiçbir somut plan önermez.
Türkiye devriminin geliflme koflullar›n›n oldukça elve-
riflli oldu¤u günümüzde, ’95’ten itibaren birli¤in nas›l
gerçeklefltirilece¤i üzerine çok somut öneriler sunduk.
Seçme Yaz›lar 435

Bizi bu konuda hep sekter ve dayatmac› ilan edenler


adeta refleksle önerilerimizi etkisiz hale getirmek için ne-
redeyse ayn› kelime ve cümlelerle konuflmaya bafllad›-
lar. Oysa kendilerinin gerçekçi, kitleleri örgütleyen, mü-
cadeleye ivme kazand›ran hemen hiçbir önerileri yoktu.
Sahte birlik söylemlerinin, gerçek içeri¤ini a盤a ç›kar-
m›flt›k. Kimsenin birlik diye bir derdi yoktu. Merkezi dü-
zeyde bazen iki, bazen de sekiz-on örgütün imzalar›yla
çeflitli noktalarda hemfikir olunup ortak ça¤r›larda bulu-
nulmufltur; ancak genel olarak halk cephesinin inflas›,
kitlelerin meclisler temelinde örgütlenmesi gibi birçok
konuda hem fikir oldu¤umuz ve kamuoyuna ilan etti¤i-
miz güçler de sözlerine sad›k kalm›yor, adeta bunlar hiç
yokmufl gibi davran›yorlard›. Bu güçler devrimci bir cep-
henin inflas› ve çeflitli örgütlenmelerin birlikte gelifltiril-
mesi yerine kendi politikalar›n› destekleyen, faydac› bir
anlay›flla hareket etmektedirler.
Elbette bu tart›flma çok daha kapsaml› olup henüz
bitmemifltir. Propagandif sözlerin hiçbir önemi olmad›¤›
a盤a ç›km›flt›r. Biz bafltan beri solda birlik konusunda
var olan olumsuz bir kültürden söz edip, bu konuda mü-
cadele verilmesi gerekti¤ini belirttik. Olumsuz kültür, ya-
ni grupçuluk, faydac›l›k, ilkesizlik ve ciddiyetsizlik eski-
sinden çok daha katmerli bir flekilde karfl›m›za ç›kmak-
tad›r. Bu kültürle savafl›lmad›¤›, bu kültür varl›¤›n› koru-
du¤u sürece devrimci ideoloji ve ahlaktaki yozlaflma de-
rinleflerek devam edecek, solda kal›c› bir birlik geliflme-
yecektir.
Devrimci safl›¤›m›z ve dürüstlü¤ümüzü koruyarak
devrimci güçlerin birli¤inin sa¤lanmas›, devrimci cephe-
nin inflas› üzerine durmaya devam edece¤iz. Ama bu,
hiçbir zaman baflkalar›n›n grup ç›karlar›na göre flekillen-
meyecek, Türkiye devriminin ç›karlar›n› esas alacakt›r.
Bizle birlikten kaçanlar ideolojik olarak kendilerine gü-
venmeyenlerdir. Birçok sol kesimin düflünceleri hayat›n
içerisinde denenmifl, çözüm olmad›¤› ortaya ç›km›flt›r.
436 Dursun Karatafl

Parti-Cephe çizgisi ise, Marksist-Leninist çizgisini her


koflulda sürdürmüfltür ve bugün her zamankinden daha
güçlüdür. Kitle örgütlenmelerinde, gerilla savafl›n›n güç-
lendirilip yayg›nlaflt›r›lmas›nda eksiklerimiz vard›r. Bun-
lar›n bilincindeyiz.
Türkiye devrimi, halklar›n birlikte mücadelesi, flehir-
de ve k›rda gerilla savafl› temelinde biçimlenecektir; ge-
rilla savafl›yla di¤er mücadele biçimlerini birbirinden so-
yutlamadan, sa¤›m›za ve solumuza kal›n çizgiler çeke-
rek devrim mücadelesini yükseltmeye devam edece¤iz.
MGK’n›n kendini alenilefltirerek hükümet ifllevi gör-
mesi süreci devam edecektir. Ama bu süreç, burjuva
partileri gibi, MGK-Ordunun da prestijini yitirerek halk›n,
devletin tüm kurumlar›na güvensizli¤ini getirecektir.
MGK’n›n, hükümetleri kapal› kap›lar ard›nda yönetmek-
ten vazgeçip, aç›kça ortaya ç›kmas› burjuva partilerinin
tümden iflas etmesi olup, oligarflinin her düzeyde içinden
ç›kamad›¤› derin krizi göstermektedir. MGK’n›n kendi
solcular›n› da kullanarak baz› reformlar yap›p krize çö-
züm bulma çal›flmalar› hiçbir sonuç vermeyecektir. Dev-
rimci güçler oligarflinin bu çaresizli¤ini mücadeleyi yük-
selterek daha da derinlefltirip, halklar›n birli¤ini sa¤laya-
rak, iktidar› hedefleyen Marksist-Leninist çizgiyi sürdür-
melidir. ‹ktidar› hedeflemeyen her türlü politika ve taktik
MGK’y› güçlendirecek, devrimci güçleri y›pratacakt›r.
Seçme Yaz›lar 437

MGK,
MÜCADELE
VE HALK
ÖRGÜTLENMELER‹

Yay›nland›¤› yer:
D e v r i m c i S ol
Say›: 10 / Mar t 1 9 9 8

GK hemen her alanda, ideolojik, politik, eko-

M nomik tüm konularda iktidarlar› ve muhalefe-


ti, çerçevesini kendisinin belirledi¤i politikalar
do¤rultusunda hareket ettirmektedir.
Art›k kendilerinin de itiraf etti¤i gibi 28 fiubat kararla-
r›yla gelifltirilen politikalar yaln›z o günkü Refahyol hü-
kümetine karfl› oluflturulmam›flt›r. MGK, 28 fiubat karar-
lar›n›, tümüyle istikrars›zlaflan düzenin gelece¤ini tehli-
keye sokan geliflmelerin önüne geçmek ve sisteme ye-
niden istikrar kazand›rabilmek için alm›flt›r. Bilinir ki;
halk kitlelerinin ekonomik ve sosyal sorunlar›na çare bu-
lamayanlar, ne zora dayanan uygulamalarla, ne de “re-
form”, “istikrar paketi” vb. ad›n› verdikleri kararlarla
halk kitlelerinin çeliflkilerini çözemez ve istikrar› sa¤la-
yamazlar. Daha önce birçok vesile ile MGK’n›n aç›k po-
litikaya soyunmas› ve burjuva hükümetlerini resmen yö-
netmeye kalkmas›n›n, istikrar› de¤il, daha büyük bir is-
tikrars›zl›¤› getirece¤ini ve bu süreçte MGK’n›n da bur-
438 Dursun Karatafl

juva partileri gibi çözümsüz kalaca¤›n›, y›pranaca¤›n›


belirtmifltik. MGK, tam anlam›yla bu süreci yaflamakta-
d›r diyebiliriz.
MGK’n›n kararlar›yla burjuva partilerinin ç›karlar› ge-
nellikle birebir uyumlu olamaz. Halka karfl› savafl› sürdü-
rüp düzenin bekas›n› sa¤lamakta hemfikirdirler. Ancak,
görünüflte de olsa seçme, seçilme ve oy sorunu etraf›n-
da flekillenen demokrasicilik oyunu devam etti¤i sürece;
burjuva partileri yalan ve demagojiyle de olsa kitlelere
seslenmek, onlar›n taleplerini göz önünde bulundurmak
ve oy hesab› yapmak zorundad›rlar.
Mesut Y›lmaz hükümeti; Refah’› geriletmek, Susurluk
Devleti’ni (yani MGK’y›) aklamak için kurulmufl bir MGK
hükümeti olmas›na ra¤men, bugün MGK ile ANAP’›n
tam bir uyumundan söz edilemez. MGK ve ANAP, se-
çimlere kadar Refah’›n iflinin bitirilmesinde anlaflm›flt›r.
Ama bu politikan›n sürdürülmesinde ANAP’›n kitleler
nezdindeki imaj›, oy hesaplar› MGK ile çeliflti¤inden,
farkl› sesler ç›kmaya bafllam›flt›r. Bu farkl›l›klar›n ne ka-
dar keskinleflece¤ini flimdiden tahmin etmek güçtür fa-
kat Milli E¤itim Bakanl›¤›’n›n, daha do¤rusu MGK’n›n k›-
l›k k›yafet yönetmeli¤inin uygulanmas›nda görüldü¤ü gi-
bi hükümet istikrar› sa¤lamak için MGK’n›n istedi¤i yön-
temleri gerekti¤i gibi uygulayamamaktad›r. Hükümetin
k›l›k k›yafet yönetmeli¤inde geri ad›m at›fl› bunun aç›k
göstergesidir. Ayn› nitelikteki çeliflki ve uyumsuzluk, Su-
surluk’un ortaya ç›kar›lmas› ve k›smen de olsa kitlelerin
tepkilerinin etkisiz hale getirilmesi için de geçerlidir. Me-
sut Y›lmaz hükümetini oluflturan partiler ve bu hüküme-
ti d›flar›dan destekleyen CHP, oligarflinin partileri olup
hemen her dönem iktidarda veya muhalefette Susurluk
Devleti’nin icraatlar›n›n sorumlusu veya destekçileri ol-
mufllard›r. Bu nedenle oligarfli partilerinin hiçbiri, Susur-
luk’un devlet oldu¤unu kabul edip halka karfl› ifllenmifl
suçlar›n ve suçlular›n tüm boyutlar›yla ortaya ç›kart›l-
mas›n› hiçbir zaman istemezler. Ama flu veya bu biçim-
Seçme Yaz›lar 439

de onlara ra¤men Susurluk ortaya ç›km›flt›r. MGK’n›n


da, burjuva partilerinin de anlaflt›klar› ortak nokta, ken-
dilerini, dolay›s›yla devleti bir biçimiyle bu lekeden kur-
tarmak ve yeni bir görünümle yeniden halk kitlelerinin
deste¤ini almakt›r.
Devrimci mücadelenin geliflti¤i, halk kitlelerinin hak
ve özgürlükler mücadelesi için sokaklara döküldü¤ü ve
hükümetlerin halk kitlelerinin hiçbir sorununu çözemedi-
¤i koflullarda egemen güçler planlar›n› istedikleri gibi uy-
gulayamazlar. ‹ktidarda, muhalefette, devletin bütün ku-
rumlar›nda çeliflkiler alabildi¤ine artar. Ç›karc›l›k, ahlak-
s›zl›k inan›lmaz boyutlara var›r, kimse kimseye güven-
mez, en büyük maharet mevcut koflullardan faydalan-
mas›n› bilmektir. Halk, ilericiler, demokratlar, yurtsever-
ler Susurluk’un hesab›n› isterken, MGK burjuva partile-
rinden bir kaç ismi ve y›pranm›fl üç befl polisi geçici ola-
rak görevden al›p, bir k›s›m tasfiyelerle esas olarak da
kendisini aklamak istiyor. Burjuva partileri ise bir yan-
dan kendilerini aklarken, bir yandan da art›k gizlenemez
boyutlara varan Susurluk gerçe¤ini çözmüfl görünmek
istiyorlar. MGK’n›n bütün ç›rp›n›fllar›na ra¤men ordunun
Susurluk’un içerisinde oldu¤u gizlenemez boyutlara var-
m›flt›r. Burjuva partileri bu aflamada Susurluk dosyas›n›n
kapat›labilmesi için, ordunun da az da olsa baz› kiflileri
feda etmesi gerekti¤ine inanmaktad›r. Ama MGK kendi-
sinin devlet oldu¤unun bilinciyle bu gerçe¤i kabul etme-
mektedir. Bu çeliflki burjuva partileri ile MGK’n›n tasfiye
etmek istedikleri ile MGK aras›ndaki çeliflkiyi daha da
derinlefltirmektedir.
MGK istikrar›n sa¤lanmas›n› devrimci ve Kürt ulusal
hareketinin, ‹slamc›lar›n tasfiye veya ›slah edilmesinde
görmektedir. Bu tasfiyeyi geçmifl dönemlerde oldu¤u gi-
bi cuntalara baflvurarak yapamad›¤› için çok daha kar-
mafl›k ve sanc›l› bir süreci yaflamaktad›rlar. MGK, refor-
mistler, “sendikac›”lar, “Atatürkçü”ler gibi birçok kesimi
kendi cephesinde saflaflt›rmas›na, 28 fiubat kararlar›n›
440 Dursun Karatafl

almas›na ve kendi hükümetini kurmas›na ra¤men istik-


rar› sa¤layamam›fl, tam tersine çeliflkiler yo¤unlaflm›fl,
muhalif güçler daha genifl bir yelpazeye yay›lm›flt›r. Bur-
juva partileri MGK’n›n denetimi ve yönetimi alt›nda halk
kitleleri nezdinde büyük oranda prestijlerini yitirmifllerdir.
R e f o r m i s t s o l , MGK paralelindeki politikalar›yla,
MGK hükümetinin oluflturulmas›ndaki rolleriyle devletin
istikrar›n› isteyen unsurlar haline gelmifltir. Genellikle le-
gal sol partilerde ifadesini bulan bu kesimler MGK’y› ve
onun hükümetini karfl›lar›na almamak için büyük bir ça-
ba sarf etmifl ve att›klar› her ad›mda MGK’n›n ve hükü-
metin tepkilerini çekmemeye çal›flm›fllard›r. Bunun kar-
fl›l›¤›nda MGK da, devrimci harekete tüm gücüyle yükle-
nirken ve çeflitli provokasyonlara baflvururken, refor-
mistlere dokunmamak için özenli davranm›flt›r.
Refah Par tisi’nin, ‹slamc› tarikatlar›n yaflam ve poli-
tika tarz› sürekli düzen içi olmufl, takiyye yöntemlerini
esas alarak, devletle çat›flmadan fleriat hayalleri kur-
mufllard›r. Devlet bu kesimleri devrimci mücadelenin ge-
liflti¤i her dönem devrimcilere karfl› desteklemifl, palaz-
land›rm›flt›r. Ama istikrars›zl›¤›n boyutland›¤› bu aflama-
da devlet fleriatç› kesimlerin bu istikrars›zl›ktan faydala-
narak iktidar olabileceklerini düflünüp korkmaktad›r.
Özellikle Refah’›n sürekli yükselen grafi¤i bu korkuyu
artt›rm›flt›r denilebilir. Mesut Y›lmaz hükümetini bile iste-
di¤i gibi hareket ettiremeyen MGK’n›n fleriat özlemli bir
hükümeti disipline etmesi çok daha zordur. Bu nedenle
fleriat tehlikesi suni olarak ortaya ç›kart›ld› ve Refah ge-
riletilip seçimlere gidilerek kitle taban› güçlü partilerle,
MGK’n›n denetiminde daha güçlü hükümetlerin olufltu-
rulmas› planland›.
MGK, ‹slamc›lar ve bütün burjuva partileri, demokra-
sicilik oyununun d›fl›na ç›kmadan istikrar› sa¤lamak isti-
yorlard›. Demokrasicilik oyununu burjuva partileri sür-
düremeyince bu görevi MGK üstlendi. Bu oyuna angaje
olmufl ‹slamc› kesimler, MGK’n›n fliddetini üzerlerinde
Seçme Yaz›lar 441

hissetmeleriyle sadece yasalara ba¤l› kalman›n, devletle


uyum içerisinde olman›n, takiyyenin, varl›klar›n› sürdür-
mek için yeterli olmad›¤›n› gördüler. MGK, baz› sivri yan-
lar› törpülenmifl, daha da ehlilefltirilmifl bir Refah istiyor-
du; 28 fiubat kararlar›, tank yürütmeler, soruflturmalar
ve nihayet kapatmayla ‹slamc› kesimleri kuflatma alt›na
alm›flt›. Bu durum, ‹slamc› kesimlerin kendi içinde bir-
çok farkl› görüflleri tafl›mas›, taban ve tavan aras›ndaki
farkl› görüfller, bütün korku ve ürkekliklerine ra¤men on-
lar› kendilerine yönelen bask›ya karfl› pasif de olsa diren-
meye sürükledi. Çok çeflitli çeliflkiler her an bu direnifli
bitirebilir ve devlet tehlikeli bir zemin gördü¤ünde uzla-
flarak bu geliflimin önünü kesebilir. Ülkemizdeki ‹slamc›
ke s i m l e r i n h a k v e ö zg ü r l ü k l e r i ç i n m ü c a d e l e b i l i n c i y o k -
tur, demokrat hiç de¤illerdir. Her fleyi kendi eksenlerin-
de düflünürler. Devletle uzlaflma, takiyye, geleneksel ta-
v›rlar›d›r. Ama devrimciler sürgit bunu esas al›p yeni ge-
liflmeleri görmezden gelemezler. ‹slamc› kesimler devlet-
le uzlaflmak istemifl, ortak olmufl, oyunu kurallar› içeri-
sinde oynamak istemifl ama flimdilik de olsa devletle çe-
liflkileri ortaya ç›km›flt›r. Biz ‹slamc› kesimlerin gelenek-
sel rollerini unutmadan bugünkü çeliflkili durum üzerin-
den hareket etmek durumunday›z.
‹ktidar ve muhalefet içerisindeki çeliflkileri derinlefltir-
meyi ve devlete karfl› yönlendirmeyi esas almal›y›z. ‹s-
lamc›lar›n yaflad›¤› bu süreç her koflulda onlara bir bi-
çimde hak alma bilincini ve mücadeleyi ö¤retecektir. Bi-
zim sorunumuz tarikat ve Refah yöneticilerini ikna etmek
de¤ildir. Sorunumuz, birincisi, ony›llarca devlet taraf›n-
dan kullan›lm›fl, devrimcilere karfl› flartland›r›lm›fl, dev-
rimci gerçeklerden habersiz, kurtuluflu tarikat fleyhleri-
nin sözlerinde gören halk kitlelerine ulaflabilmektir. ‹kin-
cisi, devletle olan çeliflkilerini derinlefltirip en genifl mu-
halefet cephesi içerisinde yer almalar›n› sa¤layabilmek-
tir. Üçüncüsü, MHP gibi faflist örgütlerle iliflkilerini kopar-
t›p onlar›n ideolojik etki alan›n›n d›fl›nda hareket edebil-
442 Dursun Karatafl

melerini sa¤lamakt›r. Kuflkusuz bütün bunlar› gerçeklefl-


tirebilmek birçok olguya ba¤l›d›r. Ama bu perspektifle
hareket etmek gerekir.
“fieriat› m› savunuyorsunuz, laikli¤e karfl› m›s›n›z?”
gibi bir tart›flma devrimcilerin de¤il MGK’n›n, MGK poli-
tikalar›na uyum sa¤lam›fl kesimlerin sorunudur. Saflafl-
ma bu noktada de¤il, oligarfliyle, onun politikalar›n›n
kurmay› ve uygulay›c›s› olan MGK’yla halk aras›ndad›r.
Bu noktada devrimciler faflizme karfl› halk›n cephesini
geniflletme politikas›n› esas almak durumundad›rlar.
Kald› ki, devrimcilerin kimli¤i fleriat karfl›s›nda da, her
türlü MGK destekçisi politika karfl›s›nda da aç›k ve net-
tir. Kimileri de çok büyük keflifler yapm›flças›na s›k s›k
Humeyni örne¤ini vermektedirler. Do¤rudur, her s›n›f ve
onun örgütü, kendi politikalar›n› hayata geçirecek gücü
oluflturamazsa, yanl›fl taktikler uygularsa iktidar sava-
fl›nda süreçler, roller de¤iflir. Farkl› çat›flmalar do¤ar. Bu-
nun için fleriatç›lara gitmeye gerek yok. Sol cephede bi-
le bu durum böyledir. Bu korkuyla faflizme karfl› cephe-
yi geniflletmemek ve baz› muhalif güçleri bilerek faflizm
saf›na itmek kendine güvensizlik de¤ilse farkl› hesapla-
r›n sonucudur. Devrimciler, bütün geliflmelere MGK’n›n
dayatmaya çal›flt›¤› laiklik-fleriat ekseninden de¤il, MGK
politikalar›n›n bozulmas› ve halk güçlerinin birli¤inin ge-
niflletilip mücadelenin gelifltirilmesi perspektifinden bak-
mak durumundad›rlar. Türban sorununda ve genel ola-
rak gençli¤e dayatmalarda bulunulmas›nda MGK’n›n
oyununu bozan, onlar› karar ve politikalar›n› sürdüreme-
yip geri ad›m atmak zorunda b›rakan as›l olarak devrim-
cilerin bu eylemlere kat›lmas› ve destek vermesidir.
MGK, uzun süredir hemen birçok sol grubu, dolayl› veya
dolays›z kendi güçleri olarak kullan›p, fleriat› ön plana ç›-
kart›p bu kesimlere yönelik her türlü uygulamay› meflru
görüyor, bu sol kesimleri de kendi yedek güçleri olarak
de¤erlendiriyordu. ‹flte biz bu oyunu bozduk, solun Tür-
kiye’de MGK’n›n “silahs›z kuvvetleri” olmad›¤›n› göster-
Seçme Yaz›lar 443

dik. Bu konudaki saflaflma daha aç›k, net ortaya ç›km›fl-


t›r. En genifl halk kesimlerine, kim nerede bask›ya, zul-
me direniyorsa devrimcileri yan›nda bulaca¤›, faflizme
karfl› direniflin as›l sahibinin ve öncüsünün, ba¤›ms›z, de-
mokratik bir ülke mücadelesinin öncüsünün devrimciler
oldu¤u mesaj› bu vesileyle bir kez daha verilmifltir.
MGK, istikrar için, düzen için tehlikeli görülen her ke-
sime karfl› mevcut düzeni savunacak, giderek Avrupa
Birli¤i ile bütünleflmeyi sa¤layacak, düzen de¤iflikli¤i is-
teyen bütün güçleri tasfiye edebilecek burjuva partilerini
ve bunlardan oluflmufl hükümetleri istemektedir. Bu iste-
¤in di¤er bir yan› Kürt ulusal hareketinin etkisiz hale ge-
tirilmesi, bir k›s›m kültürel haklar›n tan›nmas›yla, Kürt
sorununun devreden ç›kart›lmas›d›r. Bu sorunu bir bi-
çimde lokalize ettiklerini düflünmekte ve bu paralelde
baz› geliflmelerin önünü açmak istemektedirler. MGK,
Kürt sorununu bu flekilde çözmeyi düflünürken devrimci
hareket varl›¤›n› ve mücadelesini sürdürdükçe sistemin
daha büyük bir tehlikeyle karfl› karfl›ya oldu¤unu gör-
mektedir. Bunun için devrimci harekete karfl› topyekûn
bir sald›r› içerisindedir. Onlar›n en büyük korkusu do¤ru-
dan iktidar› hedefleyen, tüm ezilen halklar›n birlikteli¤ini
savunan ve bu do¤rultuda mücadele veren örgütlerdir.
Çünkü bu zemin, bu tarz, oligarflinin flovenist, k›flk›rt›c›
politikalar›n› bofla ç›kartan, halklar›n birlikteli¤ini sa¤la-
yan bir tarzd›r. Çokuluslu bir ülkede yaln›z bir halk›n ulu-
sal taleplerini esas alarak mücadele etmenin açmazlar›
ve sonuçlar› art›k herkesin görebilece¤i netliktedir.
Çok iddial› savunulan görüfller, yaflanan gerçekler
karfl›s›nda yerle bir olmufl, dönüp dolafl›l›p halklar›n bir-
likte mücadelesi sa¤lanmadan, Türkiye devrimi gerçek-
leflmeden hiçbir halk›n kurtuluflunun gerçekleflemeyece-
¤i anlafl›lm›flt›r. Henüz bu gerçe¤i itiraf edemeseler de, er
geç edeceklerdir. Bu nedenle bar›fl ça¤r›lar›, mücadele-
nin bar›fla endekslenmesi gibi düflünceler faflizm gerçe¤i
karfl›s›nda yok olmaya mahkûmdur. Emperyalistlerin bu
444 Dursun Karatafl

konudaki manevralar›ndan bir fley bekleyenler, hatta


emperyalizmin halklara sald›r›s›ndan bir Kürt devleti do-
¤abilece¤ine inananlar ham hayaller peflindedirler. Em-
peryalistler kendi inisiyatifleriyle Kürt halk›n›n kurtulu-
flunu sa¤layacak bir devleti hiçbir zaman kurdurtmaya-
cak, ancak çeflitli Kürt ulusal örgütlerini kendi ç›karlar›
do¤rultusunda kullanacaklard›r. Emperyalistler aras› çe-
liflkilerin de¤erlendirilmesi elbette gereklidir. Ama hiçbir
zaman politika bu esas üzerine oturtulamaz. Temel olan;
h a l k l a r› n b i r l i ¤ i , mü c a d e l e s i v e me v c u t i k t i d a r › n y › k › l ma -
s›d›r.
MGK’ya, “Kürt halk›n›n sorunlar›n› çöz, uzlaflal›m”
diyenler, Türk ve di¤er halklar›n taleplerini daha bafltan
gündemlerine almam›fllar demektir. Di¤er halklar›n kur-
tuluflunu gündemlerine almayanlar do¤al olarak dar ulu-
sal s›n›rlardan ç›kamazlar. Halklar›n birli¤ini sa¤laya-
mazlar. Türk flovenizminin geliflti¤i zemin de buras›d›r.
MGK’n›n sistemin istikrar› için yapt›¤› planlara refor-
mistler de dâhildir. Demokrasi vitrininde sol partiler de
olmal›d›r. Ama bu partiler sisteme karfl› ç›kmayan, tersi-
ne sisteme yönelenlere karfl› devletin yan›nda olmal›d›r.
Her fley sistem içerisinde sürmeli, sistemin d›fl›na ç›kan-
lar elbirli¤iyle yok edilmelidir. ‹stikrars›zl›k gelifliyorsa
bütün güçler, sa¤ ve sol ay›r›m› yapmadan herkes istik-
rar› sa¤lamak için çal›flmal›d›r. MGK’n›n istedi¤i statü
budur. Bu statüye karfl› savafl›lmadan, bu statü y›k›lma-
dan genifl halk y›¤›nlar›n›n mücadeleye kat›lmas›, çeflitli
biçimlerde örgütlenmesi ve devlete yönelmesi mümkün
de¤ildir. Kitleleri mücadeleden al›koyan her türlü çarp›k
ideolojinin yay›lmas›, halk›n de¤erlerinin ve mücadele
dinamiklerinin yok edilmesi, esas olarak reformistler ve
devletin devflirdi¤i küçük burjuva ayd›nlar taraf›ndan
sa¤lanmaktad›r. TÜS‹AD’a, MGK’ya yenilikçilik rolü at-
fedilerek, onlar›n politikalar›na tabi olunarak siyasal or-
tam›n ve saflaflman›n bulan›klaflt›r›lmas›, bunlar›n iflidir.
Bu bulan›kl›¤› bir yandan geliflmeler, bir yandan müca-
Seçme Yaz›lar 445

dele netlefltirecektir. MGK’ya yenilikçilik rolü atfedip,


Mesut Y›lmaz hükümetinin kurulmas›na destek verenler,
devrimcilere yap›lan katliamlara sessiz kalanlar da sald›-
r›lardan kendini kurtaramaz. Memur eylemlerine MGK
hükümetinin sald›r›s› bunun aç›k göstergesidir. Y›lmaz
hükümetine destek verenler, memurlara hesap vermek
durumundad›rlar. Bugüne kadar MGK politikalar›na ses-
siz kalan herkes düflünmek durumundad›r. MGK hak is-
teyen, düzene muhalif her kesime sald›racakt›r. Ancak
bunu muhalif güçleri bölerek “güç toplama” politikas›
çerçevesinde yürütmekte, sald›r›s›n› s›raya koymaktad›r.
Bugün reformizme “özenli” davranan MGK, devrimcileri
geriletti¤i ölçüde onlara da yönelecek, onlar› daha da
fazla ehlilefltirip hizaya getirmek için de¤iflik biçimlerde
bask› uygulayacakt›r. MGK’n›n tüm politikalar›, olufltur-
maya çal›flt›¤› statüler, sonuçta halk›n muhalefetini, mü-
cadelesini tümüyle tasfiyeye yöneliktir. Görülmesi gere-
ken budur. MGK politikalar›na flu veya bu biçimde des-
tek verenler, sessiz kal›p ortak olanlar, buna hizmet et-
mektedir.
MGK’n›n ve reformistlerin statülerini y›kman›n temel
yolu, flehirde ve k›rda silahl› mücadeleyi yükseltmektir.
Bu mücadele yükseldi¤inde devlet, reformistler ve onla-
r›n medyas› hep birlikte terörizm demagojisiyle sald›r›ya
geçerler. Devlet fiziki imha, büyük gözalt› ve tutuklama-
lara baflvurup statükoyu korumaya çal›fl›rken, reformist-
ler de ideolojik mücadelede ayn› görevi üstlenirler. B›k-
madan silahl› mücadelenin ve gizli örgütlenmenin kitle-
lere nas›l zarar verdi¤ini tekrarlar dururlar.
Bu bir savaflt›r. Statükoyu korumak isteyenler ve y›k-
mak isteyenlerin savafl›d›r. Devlette; reformist, ‹slamc›
hemen her kesimde yeni saflaflmalar gündeme gelecek
ve her düflünce kendi örgütlenmesini yarat›p bunda ›s-
rarl› olacakt›r. Silahl› mücadeleyi kitle örgütlenmesine
dönüfltüremeyen, kitleleri birçok flekilde savafla katama-
yan hiçbir silahl› mücadelenin baflar› flans› yoktur. Silah-
446 Dursun Karatafl

l› mücadele ve kitle örgütlenmesi konusunda kendi ger-


çe¤imiz içerisinde çok daha kapsaml› düflünmeliyiz.
Devletin ve uzant›lar›n›n kitleler üzerindeki etkinli¤ini s›-
n›rlamak ve artan oranda kitle mücadelesini yükseltmek
zorunday›z. Bunun için ekonomik, demokratik, siyasi ta-
lepli kitle mücadelelerinin önünün aç›labilmesi için kitle-
leri kendilerinin karar al›p hayata geçirebileceklerine
inand›rabilmeliyiz. Kitleler bunu kendi deneyleriyle gör-
medikçe hep tereddütlü yaklaflacak, inanmayacakt›r.
Çünkü oligarfli ve onlar›n uzant›lar› reformistler sürekli
bir biçimde örgüt fobisi yaratarak kitleleri korkutup ör-
gütlenmekten vazgeçirmek isteyecektir. Kitleler korku-
yorsa onlara “korkmay›n” demekle bu korkuyu yok ede-
meyiz. Kitlelerin kendilerine güven kazand›r mak görevi -
ni benimsemeliyiz. Kitleler bilinçleri ve örgütlülükleriyle
orant›l› hareket ederler. Kitleler henüz bilinçli de¤ilse na-
s›l bilinçlendirece¤iz, nas›l örgütleyece¤iz, sorununu cid-
diye almak durumunday›z.
Kitle örgütlenmesi ucuz ve keskin sloganlarla baflar›-
lamaz. Kitleler kendilerini meflru zeminde görmüyorlarsa
onlara meflruluk kanallar›n› açacak her türlü örgütlenme
biçimini göstermeliyiz. Bu tür halk örgütlenmeleri birçok
mücadele alan›nda farkl› biçimlerde geliflebilir. Ama so-
runun ana halkas› kitlelerin meflru bir mücadele verdik-
lerine, kendilerinin karar al›p uygulad›klar›na inanmala-
r›d›r. Halk örgütlenmelerine yukar›dan karar dayatama-
y›z. Bizim istedi¤imiz kararlar› almaya zorlayamay›z. Bi-
ze ra¤men yanl›fl buldu¤umuz kararlar› da alabilirler. Bu
yanl›fl kararlar bizim o örgütlenme içerisinde yeterince
etkin olmad›¤›m›z›, düflüncelerimizi benimsetemedi¤imi-
zi gösterir. Biz kitlelerin e¤itimini do¤ru bir biçimde ele
al›rsak, yanl›fl kararlar› ve düflünceleri düzeltmek zor ol-
mayacakt›r. Kitlelerde karar alma bilinci yaratt›¤›m›zda,
düflündü¤ümüzden çok daha olumlu kararlar alacaklar›
ve kendi deneylerini yaflayarak h›zla e¤itilecekleri kesin-
dir.
Seçme Yaz›lar 447

Halk örgütlenmelerinde çok farkl› düflüncelerin bir


arada yaflamas›n› içtenlikle benimsemeliyiz. Halk›n ge-
nel taleplerine ayk›r› olmad›kça, düflmana hizmet etme-
dikçe ayn› taleplerin farkl› üsluplarla ve anlay›fllarla dile
getirilmesinde bir sak›nca olamaz. Halk katmanlar› ara-
s›nda bizim yanl›fl buldu¤umuz, hatta düflman›n daha
çok kulland›¤› çeflitli motifler vard›r. Bizim insanlar›m›z,
sözü edilen örgütlenmeler içerisinde bunlar› savunmaz-
lar, teflvik etmezler ama halktan insanlar›n bu motifleri
kullanmas› durumunda da zoraki engellemeye çal›flmaz-
lar. Elbette bu do¤rultuda ideolojik mücadele ve e¤itim,
propaganda faaliyetleri sürer, ulusal ve halk de¤erlerinin,
motiflerinin hangilerinin neleri ifade etti¤i veya etmesi
gerekti¤i kavrat›lmaya çal›fl›l›r. Bir yerde halk örgütlü-
lükleri bu tür farkl›l›klar› içerisinde tafl›mal›d›r. Usta poli-
tika ve taktiklerle, örgütlenme biçimleriyle kitlelerin ruh
hallerini, taleplerini iyi de¤erlendirerek devletin ve uzan-
t›lar›n›n önlerini kesmeliyiz. Kitlelerdeki kafa kar›fl›kl›¤›n›
gidermeliyiz.
Devlet, özellikle sol, anti-faflist, demokrat kitleleri
bask› ve demagojiyle korkutup reformizmin kuca¤›na it-
mektedir. Reformizmin geliflme zemini buradad›r. Silahl›
mücadele ve kitle örgütlenmelerini karfl› karfl›ya getir-
meden her ikisinin de örgütleyicisi ve uygulay›c›s› olmak
durumunday›z.
Yaflad›¤›m›z süreçte MGK ve onun paralelindeki ör-
gütler, çok daha kapsaml› sald›r›lar› gündeme getirecek-
lerdir. Bu sald›r›lara karfl› koyabilmek, dahas› mevcut
statükoyu bozabilmek için silahl› ve kitlesel mücadeleyi
yükseltmekten baflka hiçbir yol yoktur. Bütün devrimci,
ilerici, sol güçler bu temelde yeniden ayr›flacak ve safla-
flacaklard›r.
Bu zeminde yeni politikalar üretmeyenler, silahl› ve
kitlesel mücadelede yarat›c›l›klar›n› gelifltiremeyenler,
söylemde ne derlerse desinler, erimeye ve yok olmaya
mahkûmdurlar. Mücadelemiz gelifltikçe, yeni saflaflma-
448 Dursun Karatafl

lar ortaya ç›kt›kça yeni düflmanl›klar›n ve provokasyon-


lar›n da ortaya ç›kabilece¤ini unutmamal›y›z. Birçok sol
grup ile burjuvazinin politikaya bak›fl aç›s› aras›nda özde
fark yoktur. Sözler farkl›, pratik ayn›d›r. Mücadelenin ge-
liflmesiyle sözdeki farkl›l›klar da ortadan kalkacakt›r.
Biz devrimci politikalar›m›zla hayat›n her alan›na mü-
dahale etti¤imizde, faflizmin her türlü fliddetini de üzeri-
mize çekmifl olaca¤›z. Yeni flehitler ve tutsaklar verece-
¤iz. Faflizm bu bask›larla bizi mücadeleden cayd›rmak,
düzen içi bir zemine de çekmek istiyor. Bu yan›yla sava-
fl› ideolojik mücadele yönüyle de ciddiye almak ve ihmal
etmemek durumunday›z. Düzenle çeliflkileri yo¤un in-
sanlar mücadeleye kolay kat›l›r. Ama e¤er biz bunlar›
e¤itemezsek, ayn› kolayl›kta düzene döner veya karfl›-
devrimcileflirler.
Çok daha zor, geliflmelerin h›zl› yaflanaca¤› bir sürece
giriyoruz. Bütün Parti-Cephe kadrolar› ve taraftarlar› her
zamankinden daha çok moralli, duyarl› ve sorumlu dav-
ranabilme yetene¤ini gösterebilmelidir.
Seçme Yaz›lar 449

Ö⁄RENMEK
VE Ö⁄RETMEK
ZORUNDAY I Z
Yay›nland›¤› yer:
D e v ri mc i S o l
Say›. 1 1 / A ¤ u s t o s 1 9 9 8

¤renim, ö¤retim veya genel olarak e¤itim soru-

Ö nu, üzerinde önemle durmam›z gereken bir ko-


nudur. Yaflad›¤›m›z süreçte birçok eksi¤in, zaaf›n
kayna¤› buradad›r. Her düflünce daha genifl kitlelere ulafl-
mak için düflünce tafl›y›c›lar›na ihtiyaç duyar. Düflünce ta-
fl›y›c›lar›, örgütün kadrolar› ve militanlar›d›r. Elbette biz bur-
juvazinin empoze etmeye çal›flt›¤›, meflrulaflt›rmak istedi¤i
tipte, sadece düflünen, düflüncelerini örgütlemeyen, savafl-
mayan bir “düflünce tafl›y›c›l›¤›” anlay›fl›n› savunmuyoruz.
Devrimi, mücadeleyi ö¤renmek ve ö¤retmek ve örgütle-
mek için düflüncemizin kavgas›n› veriyoruz.
Ülkemizde bizim düflüncemiz, daha ö¤renme aflamas›n-
da iken suç ve ceza kavramlar›yla karfl›lafl›r. Birçok ceza
yasas› bunlar için konulmufltur. Kuflkusuz iktidar› alma dü-
flüncesi olmayanlara, düzen içi reformlarla yetinenlere,
Marksist-Leninistlere karfl› oligarfli ad›na ideolojik mücade-
le yürütenlere dokunmuyorlar. Hatta teflvik ediyorlar. Ör-
gütlenmede, yaflam›n içinde, her alanda bu tür kifli ve ör-
gütlenmeleri devrimcilerin karfl›s›na ç›kart›p, do¤ru düflün-
celerin kitlelere gitmesini engellemek veya gerçekleri çarp›-
450 Dursun Karatafl

tarak etkisizlefltirmek istiyorlar.


Devrimci kavgan›n düflüncesini tafl›yan her türlü yay›n,
propaganda, ajitasyon, örgütlenme ve çok de¤iflik pratikler,
hemen her dönem düflman›n bask› ve zoruyla karfl›laflm›fl-
t›r. Düflüncelerin, devrimci iktidar kavgas›na, silahl› müca-
deleye dönüfltü¤ü aflamada ise hemen tüm iktidarlar›n im-
ha politikalar›yla karfl›lafl›lm›flt›r. ‹ktidara karfl› silahl› müca-
dele çizgisini esas alan hiçbir devrimci örgüt, emperyaliz-
min ve oligarflinin imha ve tutsakl›k politikalar›yla karfl›
karfl›ya kalmadan zafere ulaflmam›flt›r ve ulaflamaz. Düfl-
man kendisini ciddi olarak tehdit edenlere karfl› s›n›fsal ya-
p›s› gere¤i iktidardan düflürülene kadar savaflacak ve her
türlü imha politikas›n› uygulayacakt›r. Bu gerçe¤i kabul et-
meden düflman›n bu politikalar›yla savaflamay›z. Bu gerçe-
¤i kabul etmek, ona teslim olmak, kaderci düflünmek de¤il-
dir. Tersine düflman›n bu politikalar›n› nas›l bozaca¤›m›z›,
kay›plar›m›z›n yerlerini nas›l doldurmam›z gerekti¤ini dü-
flünme zorunlulu¤umuzu gösterir.
Oligarfli birçok yönetici kadromuzu, birçok önder nitelik-
li kadro ve savaflç›m›z› imha etti¤ini söylüyor. Tümden yan-
l›fl de¤il. Kuflkusuz bu söylem abart›l›d›r ve psikolojik savafl
ö¤eleri içermektedir, ama gerçeklik pay› da var. Diyebiliriz
ki; Türkiye sol hareketi tarihinde oligarflinin en büyük imha
politikalar› K›z›ldere’den günümüze kadar bize karfl› uygu-
lanm›flt›r. Bu gerçek, kimi kendini bilmezlerin, mücadeleyi
tan›mayanlar›n, bedel ödeme nedir bilmeyenlerin ve de kü-
çük hesapç›, tüccar zihniyetlilerin burun k›v›rmalar›na ra¤-
men böyledir. Bunu bütün dünya bilmektedir. Yine bütün
dünyan›n bildi¤i bir baflka gerçek, bu imha politikalar›n›n
Parti-Cephe’yi yok etmeyi baflaramad›¤›d›r. Çünkü bu tarih;
imha olurken bile, direnifl destanlar›n›n yaz›ld›¤› ve her ko-
flulda Marksizm-Leninizm bayra¤›n›n doruklara dikildi¤i bir
tarihtir. Oligarflinin çaresizli¤i ve “yok ettik” demagojilerinin
yerle bir olmas› da bu noktada bafllam›flt›r. Her imha ope-
rasyonu çok daha büyük bir devrimci potansiyeli, sempati-
yi ortaya ç›karm›flt›r.
Seçme Yaz›lar 451

Sorunumuz tam da buradad›r. Parti-Cephe, örgüt olarak


siyasi arenaya ç›kt›¤› andan itibaren hep büyük bir kitle gü-
cünü arkas›na alm›fl, savafl›yla bunu daha da büyütmüfltür.
Bugün ‹stanbul’dan, Anadolu’nun en ücra köflelerine ka-
dar her yerde, bütününe ulaflamad›¤›m›z, harekete geçire-
medi¤imiz büyük bir Parti-Cephe potansiyeli vard›r ve iflte
biz bu büyük kitle gücünü ve giderek daha da genifl kesim-
leri e¤itme ve dönüfltürme aç›s›ndan kadro sorunuyla karfl›
karfl›yay›zd›r. Gerek Parti-Cephe’nin, gerekse de dünyada-
ki tüm silahl› mücadele örgütlerinin, savafl›n niteli¤i gere¤i
kadro sorunu hep olmufltur. Bu noktada “Neden?” sorusu-
nun cevab›, savafl›n niteli¤idir. Ancak iktidar› almak için
mücadele etmeyenlerin, düzenle uzlaflanlar›n, düzeni koru-
yanlar›n kadro diye bir sorunlar› olamaz. Bu kesimlerde,
her zaman yafllanm›fl ve yata¤›nda hastal›ktan ölen ve ölü-
münü de sadece gazete ilanlar›ndan duydu¤umuz insanlar
fazlas›yla vard›r. Savafl örgütlerinin kadrolar› ise savafl›n
içerisindedir. Farkl› düflünceler farkl› bir yaflam biçimini,
farkl› bir kültürü yaratm›fl ve düflman da buna göre politika
belirlemifltir. Bu nedenle bizim savafl›m›zda genç kadrolar
temel bir öneme sahiptir. Düflüncenin ve savafl›n tafl›y›c›s›
onlard›r.
Savafl örgütleri, sürekli olarak düflman›n imha politika-
s›yla karfl› karfl›ya olmalar›n›n sonucudur ki; e¤itim faaliye-
tine herkesten daha çok önem vermek zorundad›r. Aç›k ki,
ö¤renme ve ö¤retme faaliyeti temel bir görev olarak kav-
ranmazsa düflman›n imha ve tutsak etme politikalar› bafla-
r›ya ulafl›r. fiimdiye kadar düflman bu politikalar›nda istedi-
¤i sonucu alamam›flt›r. Bunun için bugün de dâhil hemen
her süreçte bütün gücüyle üzerimize gelmektedir. Bizim için
sorun yok olup olmama sorununu çoktan aflm›flt›r. Bunu
düflman da bilmektedir. Sorun bu de¤ildir. ‹ktidar› almak
için yola ç›km›fl bir örgüt bunun için savafl› büyütür ve ikti-
dar› al›r. Düflman da iktidar›n› korumak ister. Sorun bugün
bu noktadad›r. Bizim yok edilemedi¤imiz, edilemeyece¤i-
miz, art›k herkesin gözünde aç›kt›r; Türkiye sol hareketi ta-
452 Dursun Karatafl

rihinin en büyük imha operasyonlar›na ra¤men, çok k›sa


sürede toparland›¤›m›za ve yeniden savafl› yükseltti¤imize
düflman da, bütün dünya halklar› da tan›kt›r. Bu süreç hem
bize hem de tüm devrimcilere çok fley ö¤retmifltir. Bu art›k
geride kalm›flt›r. Bununla yetinemeyiz. Savafl› büyütmeyi,
geliflmeyi, her alanda daha nitelikli silahl› ve kitlesel örgüt-
lenmeleri yaratmay› hedeflemeliyiz. Bunun için daha çok
parti kadrosu ve savaflç› e¤itmek temel hedefimiz olmal›d›r.
“Nas›l e¤itece¤iz?” sorusuna cevap vermeden nas›l ö¤-
renece¤imizin cevab›n› bulmal›y›z. Hiç de küçümsenmeye-
cek oranda birçok sorumluluk üstlenmifl kadro görünü-
mündeki insan›m›z yeterince okumuyor, ö¤renmiyor, arafl-
t›rm›yor, tart›flm›yor. Bu ne demektir? Aç›k ki bu kadro ö¤-
retmiyor, örgütlemiyor, dahas› mücadelenin sorunlar›n› cid-
diye alm›yor. Bofluna aylar, belki de y›llar geçiriyor. Bu tür
insanlar, devrimci görünüm alt›nda büyük bir bencillik,
inançs›zl›k ve kültürel yozlaflmay› bar›nd›r›yor demektir.
Mücadeleye yeni at›lm›fl birinin çarp›k düflünceleri, düzen
e¤ilimleri hofl görülebilir ve o kifli e¤itime muhtaçt›r fleklin-
de aç›klanabilir. Ama devrimci mücadelenin, kadronun ne
demek oldu¤unu bilenler için sorun bu kadar basit ve ma-
sum de¤ildir. Kadronun görevlerini bilip de bu görevlerini
yapmay›p gerekçelere s›¤›nanlar önce kendilerine bakmal›-
d›r. Ben kimim, görevim nedir, ne yapmal›y›m fleklinde uza-
t›labilecek sorulara cevaplar aramaya bafllad›klar›nda, ya-
flad›klar› olumsuzluklar›n, öne sürdükleri gerekçelerin oda-
¤›nda kendilerini görürler. Genellikle bu tür kadrolar ald›¤›
sorumlulukla tatmin olmufl, yeterlilik duygusuna kap›lm›fl,
kendini yenilemeyen kifliliklerdir. Bu tabloda sekterlik, libe-
ralizm, emek vermeme, bireycilik, alttakinin düflüncelerine
önem vermeme, adaletsizlik, yozlaflma her fley vard›r. Yok-
sa da kaç›n›lmaz olarak ortaya ç›kacak ve sonuçta o kifli-
nin devrimci görünümü de ortadan kalkacak, bir biçimde
düzene geri dönecektir.
Hiçbir gerekçe, bir kadronun ö¤renmesini engelleyemez.
Farkl› koflullar, yo¤un pratik okuma faaliyetini k›smen en-
Seçme Yaz›lar 453

gelleyici olabilir. Ama prati¤in kendisi bizzat ö¤reticidir.


Hem de çok daha k›sa sürede, yo¤un bir e¤itim sa¤lar.
Kadro geliflen her eylemi, görev yapt›¤› alan›, insanlar›, kit-
leleri sürekli de¤erlendirir, kolektif bir çal›flmay› esas al›r,
olumluluk ve olumsuzluklar› ortaya ç›kart›r, yeniden prati-
¤e dönerek e¤itim faaliyetini sürdürür. Eski ve soyut bilgiler
somutlan›r. Yeni bilgiler edinme ihtiyac› zorunlu olarak do-
¤ar. Nerede hata yapt›m, ne yapmal›yd›m sorular›n›n ceva-
b› yak›c› hale gelir. Bu gerçekten kaçan kadro, kadro mis-
yonuna son veriyor demektir. Onlarca sorun çözülmeden
birikir, bunalt›r ve inançs›zlaflt›r›r. Heyecans›zl›k, inançs›zl›k
yavafl yavafl alta yay›l›r. Düflman›n girece¤i aç›k kap›lar ço-
¤al›r. Düflman da bofl durmaz. Operasyonlar birbirini kova-
lar. K›s›rl›k kaç›n›lmaz hale gelir.
Bütün önlemlere, nitelikli kadrolara ra¤men operasyon-
lar olacakt›r. Ama sorun bu operasyonlar›n genelde veya
herhangi bir alanda mücadeleyi geriletmemesidir. Dünyada
hiçbir örgütlenme biçimi, hiçbir önlemler zinciri düflman
operasyonlar›n› tümden yok edemez. Ama bunu savafl›m›-
z›n geliflimini engelleyemeyecek bir düzeye çekmek müm-
kündür. Silahl› silahs›z, bütün çal›flmalar›m›z›n oda¤›na
devrimci e¤itimi oturtmadan bunu baflarmak mümkün de-
¤ildir. ‹ktidar› alma bilincinde olan her kadro; kadro ve sa-
vaflç› yetifltirmeden, kitleleri e¤itmeden devrim heyecan›n›,
coflkusunu ve düflüncesini tafl›yamaz. Bir kadro için, haya-
t›n her alan›, her an, e¤itim faaliyetidir. Yöneticiler kimi na-
s›l e¤itece¤i sorusunun cevab›n› her alan ve bölge özelinde
somut olarak vermek zorundad›r. Genel al›flkanl›k; haz›r,
a¤z› laf yapan insan beklentisidir. Bu beklentide olanlar ne-
reden ve nas›l sorusunun cevab›n› düflünmemektedir. Dü-
flünmek zorundad›r. Bir kadro kendi sorumluluk alan›nda
kadrolaflma ve prati¤in sorunlar›n›n çözümü için d›flar›dan
beklenti içerisine girdi¤inde o alandaki çal›flma daha bafltan
olumsuzluklarla bafllam›fl demektir. Haz›r insanlarla, haz›r
olanaklarla ifl yapmaya al›flm›fl olanlar, genellikle emek
vermeyi sevmeyen, tembel, haz›rlopçu tiplerdir. Hep ister-
454 Dursun Karatafl

ler, verilir. Bir operasyon hepsini al›p götürür, tekrar isterler.


Bunun sonu yoktur. Bir alanda komiteler, silahl› birlikler da-
¤›labilir. Ama bizim oradaki örgütlenmemiz, yayg›n e¤itim
faaliyetlerimiz, kay›plar›m›z›n yerini telafi edecek durumda
de¤ilse, insanlar›m›z› bu amaçla e¤itmemiflsek, d›flar›dan
tüm desteklere ra¤men o alanda kal›c› olamay›z. Kal›c› ol-
man›n yolu, yayg›n ve sürekli bir e¤itim içinde yeni insan-
lar ç›karmak, kadrolaflmak, kadrolaflt›rmakt›r.
E¤itimde sonuç almak, e¤itimi yayg›nlaflt›rmak ve sü-
reklilefltirmek kadar, nas›l e¤itece¤iz, ne ö¤retece¤iz soru-
lar›na da do¤ru cevap vermekle mümkündür. Biz e¤itimi
kendi tarihimizden, halk gerçe¤imizden kopararak ele ala-
may›z. Elbette bilgi büyük bir güçtür. Baflka halklar›n tari-
hini, kültürlerini bilmek bir zenginliktir. Ama önce kendi ta-
rihimizi, kendi gerçe¤imizi, kendi mücadelemizi ö¤renece-
¤iz. Kendi tarihiyle, kendi halk›yla yaflamayanlar, ona sahip
ç›kmayanlar, devrimci mücadeleyi bu tarihin zenginlikleri
üzerine infla etmeyenler baflar›ya ulaflamaz. Binlerce genç
insan bu gerçe¤e yabanc› bir flekilde yafl›yor ve bu durum-
da saflar›m›za geliyor, kendisine devrimciyim diyor. fiu ve-
ya bu nedenle düzene tepki duymakta, savaflmak istemek-
tedir. Ama nas›l düflünmesi gerekti¤ini, sosyalizmi, devrimi,
tarihimizi, hatta kendisinin kim oldu¤unu bilmemektedir.
Devrimci görünüm alt›nda düzenin birçok yozlu¤unu ve
kültürünü tafl›maktad›r. Asalak, haz›rlopçu kadro tipi bu ko-
nuda da kolay ve kestirme yolu seçer. ‘“Çok geri, düzen
kültürünü tafl›yor” veya “Yoz, bundan ifl ç›kmaz” fleklinde
yaklafl›p onu e¤itmek gerekti¤ini reddeder. Bu anlay›fltaki
kadro tüm tersi söylemlerine ra¤men içinde yaflad›¤› düze-
ni, düzenin e¤itimini, s›n›flar›n özelliklerini adeta unutmufl-
tur. ‹deolojik mücadeleyi ve e¤itimi neden yapmak gerekti-
¤ini unutmufltur. Kitlelerle devrim yap›laca¤›n› unutmufltur.
Do¤rudur, hiç okuma al›flkanl›¤› olmayan insanlara kitap
okutmak zor bir ifltir. Ama bu böyledir diye o insan› e¤it-
mekten, savaflt›rmaktan hatta kadrolaflt›rmaktan vazgeç-
mek, halk kitlelerine inançs›zl›kt›r. Devrimi halktan kopuk
Seçme Yaz›lar 455

ayd›nlar›n görevi olarak görmektir. Okuma yazma bilmiyor-


sa, ö¤retece¤iz. Okuma al›flkanl›¤› yoksa kazand›raca¤›z.
Kadronun devrimci e¤itimdeki yarat›c›l›¤› burada gündeme
gelmelidir.
Tek ve düz bir e¤itim biçimi yoktur. E¤itimi, flu kitaplar›
oku demek veya üç befl kifliyi bir araya getirerek kitap
okutma faaliyeti olarak kavramak, e¤itim de¤il, kendini al-
datmakt›r. Elbette bunlar da yap›lmal›d›r. Ama önce, birey-
sel veya kolektif, hangi biçimde olursa olsun kitap okuyan-
lar›n nas›l düflünmesi, nas›l okumas› gerekti¤ini ö¤retmek
zorundad›r. Hiçbir birikimi olmayanlar; onlarca anlamad›¤›
kelimeyle ve bilmedi¤i geliflmelerle dolu kitaplardan bir fley
anlamad›¤›ndan k›sa sürede s›k›lacak, “anlam›yorum” de-
yip, b›rakacakt›r. E¤itimci, insan gerçe¤imizi bilerek e¤itim
biçimleri bulmak zorundad›r. Kendi tarihimize yaslanarak,
kendi yaflad›klar›m›z› önümüze alarak, kendi üslubumuzla
e¤itmek zorunday›z. Felsefeyi, sosyalizmi, devrimler tarihi-
ni kendi üslubumuzla anlatman›n yöntemlerini bulmal›y›z.
Teorinin; devrimimizle, hatta günlük mücadelemiz ve yafla-
m›m›zla, inançlar›m›z ve duygular›m›zla ba¤›n› kurmal›y›z.
Bunu yapmazsak, e¤itimi soyut bir olgu olmaktan ç›kara-
may›z. E¤itim hayat›n her alan›nda pratikle birlikte yaflayan
ve her gün biraz daha yetkinleflen bir faaliyet olarak kav-
ranmal›d›r.
Halk gerçe¤imizi, kendi yaflad›klar›m›z› ö¤renmeyenler,
kendi deneylerini yaflayacaklard›r. Herkesin kendi deneyini
yaflamas› ise, aç›kt›r ki ayn› hatalar›n tekrar› demektir. Düfl-
man›n girdi¤i aç›k kap›lar›n kapanmamas› demektir. Oku-
mayanlar, araflt›rmayanlar, baflkalar›ndan ö¤renmeyi red-
dedenler geliflmemizin önünde engel olufltururlar. Ö¤ren-
menin temeli sorumluluk duymak, sormak, cevap bulmak-
t›r. Düflmana karfl› daha güçlü olmay› isteyen her kadro,
buldu¤u cevaplardan coflku duyacak, bunu kendi alt›ndaki
insana tafl›yacakt›r.
Bir e¤itici e¤itimin heyecan›n› yaflamadan, önemini kav-
ramadan e¤itemez. E¤itmek her fleyden önce ö¤retece¤i
456 Dursun Karatafl

konuyu ciddiye almak ve bir ö¤renci gibi haz›rlanmak de-


mektir. Çok rastlan›r, nas›l olsa konuyu biliyorum deyip,
hiçbir haz›rl›k yapmadan kitle karfl›s›na ç›kar. Ortaya ilgisiz,
ruhsuz bir anlat›m ç›kar. Dinleyicilerin belle¤inde fazla bir
fley kalmad›¤› gibi yeni bir fley de ö¤renmemifllerdir. Harca-
nan zaman, katlan›lan risk, verilen emek, her fley bofla git-
mifltir. Bir e¤itici böyle olamaz. O anlataca¤› konuya çal›fla-
cak, vak›f olacak, hatta üslubunu, ses tonunu ayarlayacak;
kitle karfl›s›na öyle ç›kacakt›r. E¤itim do¤rudan kitleye de-
¤il tek kifliye de verilebilir. Bu, konunun hafife al›nmas›n›
gerektirmez. Bu kez haz›rl›k o kiflinin bilincine, özelliklerine
göre de farkl› bir flekil al›r. Kifliler veya kitleler her zaman
eme¤i, ciddiyeti, inand›r›c› olan› büyük ölçüde görür ve bu-
nun karfl›l›¤›n› verirler.
Mücadeleye kat›lanlar›, kat›lmak isteyenleri, henüz kat›l-
mayanlar›, halk kitlelerini e¤itme biçimlerini bulmak ve ha-
yata geçirmek her devrimcinin vazgeçilmez görevidir. Bu
görevi yerine getirmeyenlerin devrimci niyetlerinden flüphe
etmek gerekir. Bu görevi yerine getirmeyenler, halk› örgüt-
lemiyor, devrimcilefltirmiyor, kadrolaflma yapm›yor, objek-
tif olarak düflman operasyonlar›na hizmet ediyor demektir.
Ayr›ms›z her yöneticinin, kitleyle ilgili herkesin, her kadro-
nun do¤rudan e¤itimini üstlendi¤i gruplar olmak zorunda-
d›r. Yeri, zaman›, koflullar› nas›l olursa olsun, bu görev yeri-
ne getirilmek zorundad›r. Hangi tür faaliyet içinde olunursa
olunsun, e¤itim faaliyetini bizzat üstlenmeyenlerin devrimci
çal›flma yapt›klar›ndan söz edilemez. Hayat›n her alan›n›
e¤itim okullar›na dönüfltürmeliyiz. Ancak bu flekilde düfl-
man faaliyetlerini bofla ç›kart›r ve daha büyük geliflmelerin
önünü açabiliriz.
Seçme Yaz›lar 457

KE N D ‹M ‹Z L E
OLAN SAVA fi I
KAZANMALI VE
ÖRGÜTLENMEL‹Y‹Z

Yay›nland›¤› yer:
D e v r i m c i S ol
Say›: 12 / Ocak 1999

ugün yaflananlar, yaflad›klar›m›z 12 Eylül orta-

B m›n› arat›r duruma gelmifltir. Öyle ki cunta dö-


nemi hat›rland›¤›nda, bugünkü koflullarda ya-
flanan bask›larla k›yasland›¤›nda o zaman yaflananlar›n
çok daha az oldu¤u söylenebilir. Elbette her uygulama
kendi tarihi ve siyasal koflullar› içinde ele al›n›r. Ama bu-
gün gelinen aflamay› göstermek aç›s›ndan, bu k›yas›
yapmak mümkündür. 12 Eylül cuntas› ile gündeme ge-
tirilen bask› yönetimi katmerleflerek sürmüfl, s›n›f müca-
delesinin geliflmesi ile orant›l› olarak bugünkü noktaya
gelmifltir. ‹ktidar›n hiçbir yasa ve kurala uymad›¤›, dev-
letin bütünüyle devrimci mücadeleye göre flekillendi¤i,
Susurluk olay›yla birlikte hemen bütün halk kesimlerinin
gözünde aç›k bir hale geldi. Bask›, terör, her türlü karan-
l›k ifl ve yo¤un sömürü ortam› halk kitlelerinin düflünce-
lerinde büyük de¤ifliklikler yaratm›flt›r. Halk burjuva par-
tilerinin ve devletin niteli¤ini görmesine karfl›n, bunun
nas›l de¤iflebilece¤inin bilincinde de¤ildir. Devlet, sistem
458 Dursun Karatafl

olarak çöktü¤ünün, kendini yenilemek için yeni bir fley


üretemedi¤inin fark›ndad›r. Çözüm için getirilen 28 fiu-
bat kararlar› da çözüm olmam›fl, tersine bask›, yoksul-
luk, yolsuzluk artan oranda sürmüfl; bütün partilerin,
devlet kurumlar›n›n birbirleriyle olan savafl› daha da
yükselmifl ve devlet halk nezdinde inand›r›c›l›¤›n› yitir-
mifltir. 28 fiubat, düzeni ve düzen partilerini disipline
ederek bask› ve zor ile sonuç alma operasyonuydu. Bu
operasyon henüz bitmemesine ra¤men, daha büyük bir
plan›n bir parças› de¤ilse flu anda tamamen baflar›s›z,
çeliflkileri çok daha derinlefltirici bir pratik sergilemifltir.
Öyle bir hale gelmifltir ki; burjuva partileri hemen hiçbir
konuda uzlaflma sa¤layamamakta ve her f›rsatta ç›kar
kavgalar›n› en üst boyutta sürdürmektedirler. Bir hükü-
met bile kurmaktan aciz hale gelmifllerdir. Devletin bas-
k› ve terörle halk›n mücadelesini ortadan kald›rma ve
düzeni yeniden onarma çabalar› sonuç vermemifl, tersi-
ne ekonomik krizi üst boyutlarda siyasal krize dönüfl-
müfltür.
MGK, orduya dayanarak kendisini partilerin ve tüm
devlet kurumlar›n›n üstünde, sorunlar› çözücü, etkili bir
karar mekanizmas› olarak göstermesine ra¤men, k›sa
süre içinde bunun gerçekle ba¤daflmad›¤› ortaya ç›k-
m›flt›r. Ordunun sistem içindeki ç›kar kavgas›n›n tam or-
tas›nda oldu¤u, bask›y›, terörü, yolsuzluklar› ve sömürü-
yü bizzat korudu¤u ve kollad›¤› görülmüfltür. MGK, 28
fiubat ile düzen partilerini tümüyle denetim alt›na almak
istemifl ama yapamam›flt›r. Yoksulluk, iflsizlik ve bütün
devlet kurumlar›ndaki yolsuzluk Cumhuriyet tarihinde
görülmemifl bir oranda yükselmifltir. Bu süreç, özellikle
Susurluk’tan sonraki y›llar, Susurluk ekonomisi, siyaseti
ve ahlak›n›n bütün devlet kurumlar›nda h›zla yay›ld›¤›,
çürümenin önüne geçilemedi¤i y›llar olmufltur. Oligarfli
cephesinde cumhurbaflkan›ndan, MGK’s›ndan bütün
burjuva partilerine, tek tek bireylere kadar ancak mizah-
la anlat›labilecek büyük bir çaps›zl›k, kalitesizlik ve yoz-
Seçme Yaz›lar 459

laflma yaflanmaktad›r. Henüz devrim saflar›nda olmayan


çeflitli kesimler dahi, devlet kim, yöneten kim sorular›n›
sormaya bafllam›fl, çok yüksek sesle olmasa da mem-
nuniyetsizliklerini dile getirmektedirler. Yine bu y›llar Su-
surluk’a karfl›y›z diyerek “temiz toplum” iste¤inde bulu-
nan birçok parti ve kurumun asl›nda Susurluk’u yaratan-
lar oldu¤u ve bu koflullardan ç›kar umduklar›, halk›n
devrimci demokrat taleplerini geri plana itmek için bu
yönteme baflvurduklar› a盤a ç›km›flt›r. Bu yöntemi yal-
n›z düzeni savunanlar de¤il, sözde düzene karfl› oldu¤u-
nu söyleyen bir k›s›m sol da kullanm›flt›r. Bunlar düzenin
iflas etmeye bafllad›¤›, her yönüyle teflhir oldu¤u ve hal-
k›n tepkilerinin yükseldi¤i her koflulda oligarfli ile birlik-
te halk›n mücadelesini engellemek için yöntemler üretir-
ler. Oligarfli, bask› ve terörü esas al›rken; sol görünenler
ise bilinçleri çarp›tarak, devleti hedeften uzaklaflt›r›p mü-
cadeleyi engellemek isterler.
Oligarflinin bugün üç hedefi vard›r.
Birincisi PKK’d›r. Bölücülük demagojisiyle PKK nez-
dinde Kürt ulusal hareketini yok etmek veya ›slah etme-
yi hedeflemektedir. PKK’y› yok edememifltir. Ama em-
peryalistlerle birlikte ›slah etme sürecine sokmufllard›r.
PKK’n›n h›zla, varl›k flart› olan emperyalizme karfl› olma,
ba¤›ms›zl›k ve Marksizm-Leninizm çizgisinden sapmas›,
emperyalizm ve oligarflinin iflini kolaylaflt›rm›flt›r. Son
olarak otonomi ve kültürel haklar iste¤i ile emperyalizm-
le paralellikler kurulmas›, emperyalizmden çözüm isten-
mesi bu ›slah sürecinin iflledi¤inin aç›k kan›tlar›d›r. Bu
tav›rlar›yla PKK’n›n Irak Kürdistan›’ndaki Kürt milliyetçi
örgütleriyle özde bir fark› kalmam›flt›r. Art›k sorun em-
peryalistlerin, dolay›s›yla oligarflinin denetimi alt›ndad›r.
Emperyalizm ve oligarfli belirleyecekleri zamanda kültü-
rel haklar temelinde emperyalist çözümü dayatacaklar-
d›r. PKK’n›n hala bu emperyalist dayatmadan kurtulma
flans› vard›r. Ama bugünkü düflünce ve prati¤i ile buna
istekli görünmemektedir. Oligarflinin PKK’ya karfl› fliddet
460 Dursun Karatafl

politikas› ve emperyalizmin bu politikaya deste¤i,


PKK’ya kendi çözümünü kabul ettirmek içindir. PKK, ya
emperyalizm ve oligarfliye do¤rudan tav›r al›p, bütün
Türkiye halklar› ile birlikte mücadele ve birlikte kur tulufl
bayra¤›n› kald›racak veya emperyalist çözümü kabul
edecektir. Ara yol yoktur. PKK talepleriyle, emperyalist-
lerle iliflkileriyle, strateji ve taktikleriyle emperyalist çö-
züm politikalar›na angaje olmufl görünmektedir. Oligarfli
kendi çözüm plan›n› kabul ettirmek için fliddet politika-
s›n› uygulamaya devam edecektir. Ve PKK’n›n bu sürece
girmesiyle giderek tehlikesiz hale gelece¤ini bilmektedir.
fleriatç› güçlerdir. Bu güçleri devletin kullan-
‹kincisi fle
d›¤›, özellikle belli dönemlerde devrimci mücadelenin
karfl›s›na ç›kard›¤› bilinmektedir. Boyutlanan kriz orta-
m›nda, bu güçlerin var olan memnuniyetsizli¤i örgütle-
yerek iktidar olabilece¤ini düflünen MGK güçleri, bu ke-
simleri de geçmiflte oldu¤u gibi kullanabilmek, devletin
yedek vurucu güçleri haline getirebilmek için bir operas-
yon bafllatm›flt›r. Oligarfli için bu güçler baz› ayk›r› yan-
lar›n›n törpülenip, zarars›z hale getirilmesiyle devrimci
mücadeleye karfl› kullan›labilecek güçlerdir. Bu amaçla
bafllat›lan operasyonda baflar›s›z olduklar› söylenemez.
Öyle bir hale getirmifllerdir ki; bu kesimler türban d›fl›n-
da hiçbir düflüncelerini savunamama noktas›na gelmifl-
lerdir. Devlete ters düflmemek için her türlü riyakarl›¤a,
yalakal›¤a baflvurmaktan çekinmemektedirler. Bütün
bask›lara, kifliliksizlefltirmelere ra¤men, fleriatç›lar dev-
lete karfl› savaflmay› de¤il, onunla uyum sa¤lamay› ter-
cih etmifllerdir. Kafalar›na vuruldukça geri ad›m atm›fl ve
yine ›srarla, halk›n kurtulufl mücadelesinden uzak dur-
may› seçmifllerdir. fieriatç›lar›n bu tav›rlar› devletle yeni-
den bar›flma, uyum sa¤lama çabalar›d›r. Nitekim oligar-
flinin halk kitlelerine yapt›¤› zulüm, yoksulluk, Suriye’ye
karfl› savafl politikalar›nda çok kaba bir biçimde devletin
yan›nda, halk›n mücadelesinin karfl›s›nda olduklar›n›
göstermifllerdir. MGK ve MGK’c›lar, sözde hala fleriatç›
Seçme Yaz›lar 461

tehlikeden söz etmelerine karfl›n, gerçekte bu güçlerin


devlete karfl› olmad›¤›n› bilmektedirler. Bu yan›yla fleri-
atç› güçler artan ve eksilen oranda zaman zaman devle-
tin anti-laiklik söylemlerinde yer alsa da tehlike de¤iller-
dir. Ancak MGK’n›n güç toplama, politika oluflturma te-
melinde çeflitli politik manevralar›n›n arac› olarak kulla-
n›lacaklard›r.
Oligarflinin üçüncü hedefi devrimcilerdir. Bu s›fatla
an›lan pek çok örgüt olmakla birlikte, bunlar›n birço¤u
oligarfli aç›s›ndan bir tehdit oluflturmamakta, oligarfli as›l
olarak Parti-Cephe’yi hedef almaktad›r. Çünkü Parti-
Cephe’yi yok etti¤inde, di¤erlerini sindirmesi çok daha
kolay olacakt›r.
Bugün birçok örgüt veya kendisine örgüt diyen birçok
grup, çevre vard›r. Bunlar› da kendi içinde üçe ay›rabili-
riz:
A- Yasalc›, düzen içi mücadeleyi esas alm›fl, kitleler
nezdinde hiçbir inand›r›c›l›¤› kalmam›fl, halk› parlamen-
ter mücadeleye ça¤›ran, bu nitelikleriyle yasalc›lar, re-
formistler dedi¤imiz güçlerdir. Özellikle Susurluk’la bir-
likte devlet, devrimci güçleri yok etmek için bu yasalc›
güçlere büyük bir icazet ortam› sa¤lad›. Bu güçler dev-
letin, iflbirlikçi tekellerin ve emperyalistlerin deste¤ini al-
mak için her türlü yola baflvurmufllard›r. Özellikle de em-
peryalistlerin ve iflbirlikçi tekellerin talepleriyle uyum
sa¤lad›lar. Silahl› devrimci güçlerle iliflkileri olmad›¤›n›
göstermek için ellerinden gelen her fleyi yapt›lar. Yalan,
dedikodu ve örgüt düflmanl›¤›yla bunu baflaramad›klar›
noktada provokasyonlar yaratt›lar. Provokasyon, örgüt
ve mücadele düflmanl›¤›, bu güçlerin devrimcilere karfl›
mücadelesinin esas halkas›n› oluflturmaktad›r. Devletin
fliddetiyle, reformistlerin karfl› propagandalar› birlikte
sürdürülmüfl ve halen de sürmektedir. Ancak bütün bu
devrimci ahlak ve düflünceden yoksun politikalar, dev-
rimcilerin tarihsel ve siyasal hakl› mücadelesine gölge
düflürememifl ve giderek kendilerini vurmufltur.
462 Dursun Karatafl

Devrimci mücadele düflman› bu yasalc› partiler, dev-


letin devrimci güçleri bask› ve zor yöntemleriyle y›ld›ra-
bildi¤i bir ortamda yorgun ve y›lg›nlar› saflar›nda topla-
y›p büyümeyi hayal ediyorlard›. Büyüyecekler, burjuva
partileriyle rekabet edecekler, burjuva partileriyle iflbirli-
¤i yapacaklar ve iktidar olacaklard›. Hala bu hayallerini
sürdürmektedirler. Ama oligarflinin krizi, çaresizli¤i öyle-
sine büyük bir korkuyu yaratm›flt›r ki; oligarfli, devletin
elden gidece¤i düflüncesiyle her fleyden korkar hale gel-
mifltir. Devrimci güçlere karfl› bu reformist güçleri des-
tekleyen devlet, ne reformistlerin, ne de kendi deneti-
minde bile olsa baflka herhangi bir gücün fazla geliflme-
sini istememektedir. Bu nedenle oligarfli reformist güçle-
ri kendi iç çat›flmalar›nda ve de devrimcilere karfl› kulla-
nabildi¤i kadar kullanacak ve sonuçta onlara da icazetin
s›n›rlar› oldu¤unu hat›rlatacakt›r. Bugün yaflanan budur.
Devrimci güçlerin en ufak bir gösterisinin fliddetle da¤›-
t›ld›¤› koflullarda, bir zamanlar icazete dayanarak göste-
riler yapan reformistlere dokunmayan devlet, bugün
“‹cazetin s›n›r›n› aflmay›n, buraya kadar” demektedir.
Birçok reformist grup, parti binalar›n›n kap›s› önüne bile
ç›kamayacak durumdad›r. Çünkü art›k sadece Çiller-
A¤ar-Bucak’› hedef alarak, anti-laiklik demagojisi yapa-
rak MGK saf›nda yer alma politikas› prim yapmamakta-
d›r. Susurluk’un sadece A¤ar-Bucak-Çiller de¤il, devlet
oldu¤u kesinlik kazanm›flt›r. Devlet reformistleri kullan-
m›fl, güç toplam›fl, ifli bitince dur demifltir. fiimdi refor-
mistler seçim politikalar›yla burjuva partilerine yaklafla-
rak ve tekellerin talepleriyle birlik sa¤layarak meflruiyet
kazanmak istemektedirler. H›zla geliflmifl ama ayn› h›zla
küçülmüfller ve yenilmifllerdir. Burjuvazi ile birlikte yeni-
den meflruiyet kazanma çabalar› ise giderek sol söylem-
lerini tümden yitirmelerine, gericileflmelerine neden ola-
cakt›r.
Seçim, seçim yasalar›, burjuva partileriyle iflbirli¤i
politikalar›n›n halk›n mücadelesine de¤il, burjuvaziye
Seçme Yaz›lar 463

hizmet etti¤i kesindir. Reformist kesimlerin etkisi alt›nda-


ki birçok insan bu politikalar›n ç›kmaz yol oldu¤unu ve
devrimci silahl› mücadelenin, illegal örgütlenmenin ge-
reklili¤ini yeniden görmeye bafllam›flt›r. Reformistlerin
“Solu birlefltirdik, sol dalga yaratt›k” sözlerinin büyük bir
yalan oldu¤u a盤a ç›km›flt›r. Moralsiz ve güçsüzdürler;
öyle ki, birçok parti ve belde binas›n›n kap›s›n› açacak
insan bile yoktur. MGK icazeti bitti¤inde devrimcilik de
bitmifltir. Bu reformist kesimler tümden çözülmeye, etki-
lerini yitirmeye mahkumdurlar. Hala belirli bürokrat, y›l-
g›n, düzene yerleflmifl eski solcu unsurlardan güç almak-
la birlikte, geliflme ve büyüme yollar› t›kanm›fl, her gün
biraz daha gerilemek durumundad›rlar.
B- Marksist-Leninist söylemi kullanan ama bunun
özünü hiçbir zaman kavramam›fl; özgüvenden, yarat›c›-
l›ktan yoksun, oportünist dedi¤imiz çevrelerdir. Varl›¤›,
ad› bilinen veya bilinmeyen birçok gruptan söz edilebilir.
Birço¤unun halk içinde hiçbir faaliyeti yoktur. Kendisine
örgüt demektedir. Örgüt müdür, de¤il midir bu da bilin-
mez. Adeta s›rd›r. Örgüt olup olmaman›n k›stas› bir dü-
flüncenin savaflç›s› olmak, kitleleri örgütlemek ve devle-
te karfl› mücadeleyi ortaya ç›karmakt›r. Mücadele etme-
yen, halk kitlelerine kendini ispat etmeyen hiçbir çevre,
ben örgütüm demekle kimseyi inand›ramaz. Bugün ken-
disine örgüt diyen öyle kesimler vard›r ki; ayda y›lda bir
ç›kard›¤› ve içeri¤inde ne dedi¤i belli olmayan üç befl
dergi sayfas›ndan ibarettir. O da olmazsa hiç kimse var-
l›¤›ndan haberdar olmayacakt›r. Hiçbir örgütlü iflleyifli,
hiçbir ba¤›ms›z düflüncesi olmayan çevreler vard›r. Bun-
lar baflka bir örgütün güç kazanmak, politik manevralar
yapmak için baz› insanlar›na “sen bu ad› kullan” dedi¤i
kesimlerdir. Baflka bir örgütün seksiyonu, komitesi bile
de¤illerdir. Varl›k flartlar› ba¤l› olduklar› örgüte hizmet et-
mektir. Bu ortadan kalk›nca, onlar da o ismi art›k kullan-
mazlar.
Kendisine örgüt görünümü verip, halk› ve kendilerini
464 Dursun Karatafl

aldatma yolunu seçenleri ciddiye alamay›z. Gruplar,


çevreler hep olacakt›r. Devrimden önce veya sonra bun-
lar› tümden yok etmek veya yok saymak mümkün de-
¤ildir. Bu grup ve çevreler kendilerini do¤ru tan›mlad›k-
lar›, mücadele içinde flu veya bu biçimde yer ald›klar›
sürece de¤erlendirilmelidir. Ama niteli¤inin d›fl›nda ken-
disine farkl› misyonlar yükledi¤inde do¤al ki çeliflkiler
gündeme gelecektir. Bu kesimler genellikle flekillenme-
mifl, daha çok suni ayr›flmalar›n sonucu ortaya ç›km›fl-
lard›r. Ya süratle flekillenip kendi iflleyifllerini oturtarak,
mücadele içinde kendilerini kan›tlay›p örgüt olacaklar ya
da bir grup ve çevre olarak bile kalma flanslar› olmaya-
cakt›r. Oportünist cephenin yeni bir fley üretememe, ge-
liflememe, taklitçilik, faydac›l›k ve f›rsatç›l›k anlay›fl› de-
vam etti¤i sürece bu tür çevre ve gruplar›n kopmas› ye-
niden gündeme gelecektir. Ne yapay birlikler, ne baflka-
lar›na dayanarak güç toplama, ne de partimize düflman-
l›klar bu gerçe¤i de¤ifltiremez.
Düflüncelerini, strateji ve taktiklerini do¤ru bulmasak
da, tarihleri, mücadeleleri, flehitleri ve hala varl›klar›yla
ciddiye al›nmas› gereken az say›da örgüt vard›r. Bunla-
r›n bir k›sm› bugün laf›zda farkl› olsalar da pratikte
PKK’n›n emperyalist çözüm politikalar›na hizmet eder
duruma gelmifllerdir. Güçsüzlüklerini, politikas›zl›klar›n›
PKK gücüne dayanarak gidermek istemektedirler. Ama
bu düflüncelerinin iflas etti¤i, güçlenme yerine daha da
zay›flad›klar›, hatta giderek kendi kimliklerini yitirmeye
bafllad›klar›n›n iflaretlerini vermektedirler. Denilebilir ki
bu örgütler ülke gerçe¤inde hiçbir özgün politikaya sahip
olmam›fllard›r. Bu nedenle de düflünceleri zikzaklardan,
belirsizliklerden kurtulamam›flt›r. Bu zaaf onlar› giderek
flekilsizleflmeye, hatta baz›lar›n› kendi stratejilerini pra-
tikte reddetmeye kadar götürmüfltür. Bu zikzakl› tutum-
lar›n onlar› nerede, ne zaman, nereye savuraca¤› belirsiz
hale gelmifltir. Bu belirsizlikler, güçsüzlükler, politikas›z-
l›klar, faydac›l›¤›, grupçulu¤u, küçük burjuva rekabetini
Seçme Yaz›lar 465

gelifltirmifltir. Keskin söylemlere karfl›n pratikte ileriye


yönelik tek bir ad›m atamama, kendi içlerinde de moral
bozuklu¤u ve y›lg›nl›¤› sürekli beslemektedir. Bu durum
onlar› daha da h›rç›nlaflt›rmakta, hatta zaman zaman ge-
rici tav›rlara itmektedir.
Her fleye, bütün olumsuzluklara ra¤men, ülke gerçe-
¤imiz içinde bu örgütleri do¤ru devrimci çizgiye çekebil-
mek için uyarmak, elefltirmek görevini sürdürmeliyiz.
C- Do¤ruyu görerek veya farkl› amaçlarla emperya-
list Kürt çözümüne angaje olmam›fl ve bu birli¤in d›fl›n-
da kalm›fl örgütler de vard›r. Bunlar›n nitelikleri, düflün-
ce yap›s› öz olarak yukar›dakilerden farkl› de¤ildir. An-
cak ba¤›ms›z çizgilerini korumada ve iddialar›nda ›srarl›
olduklar›nda di¤erlerinden daha avantajl› bir konumda-
d›rlar. ‹ddialar›n› büyütme, bunun için kendi iç sorunlar›-
na e¤ilme ve politika üretmek konusunda daha elveriflli
koflullardad›rlar. Ba¤›ms›z geliflme ve do¤ru devrimci
birlik aray›fllar›n› sürdürürlerse bugün kendileri için aç-
maz olan birçok yol aç›lacakt›r. Do¤ru devrimci birlik
çizgisi her örgütün kendini daha iyi gördü¤ü, oligarfliye
büyük darbeler vurdu¤u koflullar› yaratacakt›r. Ama bu
çizgiye gelinmez, geçmifl yanl›fl politikalarda ›srar edilir-
se büyümenin yerini küçülme, hizipler, ayr›flmalar ala-
cakt›r. Olumsuz birlik deneyleri çokça yaflanm›flt›r. Bu
yaflananlar, bu deneyler birli¤in nas›l olaca¤›n› ve olma-
yaca¤›n› herkesin gündemine yeniden getirecektir. Dev-
rim iddias›nda olan herkes bütün bunlar› yeniden düflün-
mek zorundad›r. Mücadele için, birli¤in tek yol oldu¤unu
söyleyenlerden de¤iliz. Ama birli¤in daha büyük bir güç
oldu¤unu da kimse inkar edemez. Göstermelik, halk› al-
datan, “on befl örgüt” imzas› yay›nlay›p hiçbir fley yap-
mayan, bir eyleme her örgütten on insan bile getireme-
yen, baflkas›n›n emekleri, gücü üzerinde isim reklam›
yapmaya çal›flan birliklerden yana olmayaca¤›z.
‹flte bu siyasal tablo içinde, oligarflinin hedefindeki
üçüncü güç, Par ti-Cephe’dir. Parti-Cephe siyasi arena-
466 Dursun Karatafl

ya ç›kt›¤›ndan itibaren ülke, emperyalizm ve devlet ger-


çe¤ini do¤ru tahlil etmesiyle, strateji ve taktikleriyle,
prati¤iyle düflman için en korkutucu ve tehlikeli güç ol-
mufltur. Düflman bu tehlikeli gücü yok etmek için sürek-
li imha politikalar›na baflvurmaktan çekinmemifltir. Par-
ti-Cephe denilince bütün yasa ve kurallar bir kenara itil-
mifltir. Her türlü zorbal›k, terör, ideolojik ve psikolojik sa-
vafl Parti-Cephe’ye karfl› uygulanm›flt›r. Denilebilir ki in-
fazlar, katliamlar, kay›plar Parti-Cephe’nin savafl›yla oli-
garflinin gündemine girmifltir. Parti-Cephe’yi silahl› veya
silahs›z yaflatmamak için her fley yap›lm›flt›r. Parti-Cep-
he cumhuriyet tarihinin en büyük sald›r›lar›na ra¤men,
her koflulda direnmesini, savaflmas›n› ve yeni politikalar
üretmesini bilerek ayakta kalm›flt›r. Bu tehlikeli gücü
düflman terörle dize getirmeye çal›fl›rken, soldan da bir-
çok kesim Parti-Cephe’nin etkinli¤ini, kitleselli¤ini, sa-
vafl gücünü zay›flatmak için bir devrimcinin asla düflü-
nemeyece¤i yöntemlere, karfl› propagandalara baflvur-
maktan çekinmemifllerdir. Öyle bir hale gelmifltir ki, Par-
ti-Cephelilerin oldu¤u her yerde, düflman ve sol, refleks
halinde harekete geçmifltir. Parti-Cephe’nin geliflmeme-
si için fliddet ve yalan propagandaya baflvurulmufltur.
Parti-Cephe’nin oldu¤u her yerde kitlesellik, örgütlenme,
direnifl ve mücadele vard›r. Hiçbir zaman, hiçbir ilerici
demokrat güç, -istisnalar hariç- Parti-Cephe’nin deneti-
mindeki kitle eylemini veya silahl› hareketi desteklemek
için çaba sarf etmemifltir. Tersine onu zay›flatmak, pres-
tijini zedelemek do¤rultusunda hareket etmifltir. Bu ya-
n›yla Parti-Cepheliler bütün tarihleri boyunca esas ola-
rak düflmanla savafl›rken, bir yandan da sol kesimlerin
politikalar›yla u¤raflmak durumunda kalm›flt›r. Bu süre-
cin olumsuzluklar› yan›nda olumluluklar› da olmufltur.
Düflman›n sald›r›lar› iddiam›z› kararl›l›¤›m›z› büyütüp
Parti-Cephe kiflili¤ini, mücadele tarz›n› gelifltirmifltir. So-
lun sald›r›lar› ise, oportünizm ve reformizm gerçe¤ini in-
sanlar›m›za ö¤retmifltir. Ba¤›ms›z düflüncenin, örgütsel
ba¤›ms›zl›¤›n, devrimci ahlak ve de¤erlerin, güçlü kifli-
Seçme Yaz›lar 467

liklerin, Parti-Cephe çizgisinin do¤rulu¤unu pekifltirmifl-


tir.
Parti-Cepheliler yaflad›klar›yla, gördükleriyle her se-
ferinde kendilerine dönüp bakm›fllard›r. Baflkas›n›n yan-
l›fllar›n›, olumsuzluklar›n› gördükçe kendilerini, kendi
güçlerini çok daha iyi tan›d›lar. Parti-Cephelilik düflünce-
sinde belirsizli¤e, karars›zl›¤a yer yoktur. Yaflamda ve te-
oride her fley aç›k ve nettir. Hiçbir sorun karmafl›k, anla-
fl›lmaz hale getirilmez. Parti-Cephe, mücadeleyi gelifltir-
meyen, halk› mücadeleye katmayan hiçbir politikaya
de¤er vermez. Parti-Cephe her zaman genifl halk kesim-
lerinin taleplerini, ruh hallerini dikkate alarak politikalar
oluflturur. Parti-Cephelilik’te kuru, soyut, ezberlenmifl
dogmalara yer yoktur. Devrimin ç›kar› nerededir, kitlele-
rin örgütlenmesinin, geliflmesinin, savafl›n›n önünü nas›l
açaca¤›z, sorular›na cevap ararken Marksist-Leninisttir.
Ama Marksizm-Leninizmi soyut kal›p ve reçetelere tut-
sak edemez. Marksizm-Leninizmi ülkemiz ve halk›m›z
gerçe¤ine uygun olarak ele al›r.
Parti-Cephelilik, küçük burjuva ayd›nlar›n›n emper-
yalistlerden al›nm›fl ahlak ve de¤erlerini, yaflam biçimini
taklit etmez. Halk›m›z›n ve devrimci hareketin tarihine
sahip ç›kar. Mücadeleyi kendi tarihimiz ve de¤erlerimiz
üzerinde infla eder. Parti-Cephe, bu tarihte olumlu olan
her fleye sahip ç›karken, olumsuzluklar› reddeder. Parti-
Cephe bu yan›yla yeni bir yaflam biçimi, yeni bir kültür,
yeni bir tarzd›r. Bu tarz, bu yaflam, düflman›n hatta solun
anlayamad›¤› bir tarzd›r. Parti-Cephe’yi bunun için kim-
se kendi kal›plar›na s›¤d›ramaz.
O, hayat›n içinde devrimi büyütmek isteyen, kendi
tarihine, ahlak ve geleneklerine ba¤l›, çizgileri baflkala-
r›ndan kal›n bir biçimde ayr›lm›fl farkl› bir güçtür. Parti-
Cephelilik, her de¤iflen koflulda yeni politikalar üreten-
dir. Yenilebilir, güç kaybedebilir. Ama yeniden aya¤a
kalkma ve yürüme direnci çok büyük olan bir harekettir.
Ne bürokratik iflleyifller, ne bitmez tükenmez tart›fl-
468 Dursun Karatafl

malar, Parti-Cephenin tarz› olmam›flt›r. Kitlelerin, devri-


min ç›karlar› gerektirdi¤inde bir günde, hatta bir kaç sa-
atte birçok fleyi de¤ifltirebilme yetene¤indedir. Parti-
Cepheliler yaflad›klar› ça¤da bütün teknik geliflmeleri ta-
kip ederler. Teknik büyük mesafeler katetmiflken eski
olanda ›srar etmezler. Parti-Cepheliler sa¤ veya soldan
etkilenmez, yaln›z bafl›na da kalsa do¤ru bildiklerini sa-
vunurlar. Parti-Cepheli; teoriyi, devrimcili¤i, kitleleri ör-
gütlemek ve savaflmak için ö¤renir. Örgütlemeyen ve
savaflmayan Parti-Cepheli olamaz. Parti-Cepheliler, Tür-
kiye sol hareket tarihinin en büyük direnifl kahramanl›k-
lar›n› yaratm›fl insanlard›r. Direnmek ve teslim olma-
mak, Parti-Cephelilerin yaflam biçimidir.
Parti-Cephelili¤in özelliklerini daha da ço¤altabiliriz.
‹flte bütün bu özelliklerdir ki; Parti-Cephe’yi yenilmez
yapm›fl ve düflman için en tehlikeli güç haline getirmifl-
tir. Bütün bunlar bizim gururla sahiplenece¤imiz tarihi-
miz ve karakterimizdir.
Ama bunlar› bugün gelifltiremezsek, bu özelliklerde
binlerce kadro, binlerce savaflç›, onbinlerce taraftar ye-
tifltiremezsek, kitlelerin mücadelesini büyütemezsek bu
onurlu tarih de bizi kurtaramaz ve zaferi elde edemeyiz.
Bu tarihte, yüzlerce flehidimiz, kahraman›m›z, tutsa-
¤›m›z gece gündüz bir saat bile demeden bize devrimi
ö¤ütlüyor. “Kendinizi tekrar etmeden, yeni ve ileri ad›m-
lar at›n, devrimi örgütleyin” diye emrediyor. Bu emirlerin
gere¤ini yapmal›y›z. Bunun için, kendimize dönmeliyiz.
D›fl›m›zdaki sol güçler vard›r, flu veya bu biçimde tek ki-
fli kalana kadar parçalansa da, tek bir sat›r bildiri da¤›ta-
cak gücü bile kalmasa da var olmaya devam edecek ve
karfl›m›zda olacakt›r. Soldaki olumsuz kültür de¤iflme-
dikçe; b›rak›n birli¤i, karfl›s›ndakini güçsüzlefltirmeyi
amaçlayacakt›r.
Biz birlik konusunda iki y›l çok büyük çabalar harca-
d›k. Ama hiçbir sonuç vermedi. Bu nedenle yak›n dö-
nemde birli¤in koflullar› yoktur. Bizim d›fl›m›zda, esasta
Seçme Yaz›lar 469

bize karfl› yap›lan baz› birliklerin ise, yaflama flans› olma-


yacakt›r. Kald› ki on befl örgüt bir araya gelip ciddi hiç-
bir fley yapam›yorsa; ortada birlik de¤il, çok farkl› amaç-
larla bir araya gelifl var denilebilir. Bunlardan uzak dura-
ca¤›z. Onlarla kaybedecek zaman›m›z yoktur. Zaten
kendimize dönmezsek, kendi eksikliklerimize, yapama-
d›klar›m›za cüretli vurufllar yapmazsak, kendi kendimizi
yok etmenin yolunu açar›z. Bugün oportünizmin içine
düfltü¤ü durum bundan farkl› de¤ildir. Kendini yenileyip
kitlelere gitme, savafl› büyütme yerine baflkas›ndan güç
alarak var olma yolunu seçmifltir. Bu yol hiçbir devrimci
gücü gelifltirmez. Onlarca örgüt birleflse bile güç de¤il-
sen, halk› savaflt›ram›yorsan, oligarfliye sürekli darbeler
vuram›yorsan ciddiye al›namazs›n. Güç olamazs›n. Bu-
nun için biz kendimize dönmeliyiz.
Daha yak›n zamanda devrimin koflullar›n›n olmad›¤›-
n› iddia edenler, bugün çok farkl› fleyler yaz›yorlar. Bu-
gün yaflananlar, oligarflinin içinde bulundu¤u kriz, cum-
huriyet tarihi boyunca yaflanan en derin krizdir. Art›k
burjuva ekonomistleri, devletin sözcüleri bile bu durumu
inkar edemiyor. Yoksulluk ve zenginlik kelimeleri bile
aç›lmaya muhtaç ifadeler haline gelmifltir. Büyük uçu-
rumlar oluflmufltur.
Ve her gün onbinlerce insan açl›kla, iflsizlikle bafl ba-
fla kalmaktad›r. Oligarflinin halk kitlelerine verece¤i hiç-
bir fley kalmam›flt›r. Devletin çözüm bulaca¤›, devletin
büyüklü¤ü gibi anlay›fllar süratle yok olmaktad›r. Halk
kitleleri, hatta baz› burjuva kesimler aray›fl içindedir.
Burjuva kesimler hala devletin yeniden kendini yenileye-
bilece¤i umutlar›n› tafl›rken, halk kitleleri büyük bir
umutsuzlu¤a sürüklenmektedir. Bütün burjuva partileri
ve ordunun hiçbir fleyi çözemeyece¤i giderek halk›n
beyninde flekillenmektedir. Ancak bu durum, geliflen
yoksulluk ortam›, halk› kendili¤inden mücadeleye kata-
maz. Yer yer kendili¤inden kitle hareketleri, ayaklanma-
lar, direnifller olabilir, olacakt›r da. Ama bunlar örgütsüz-
470 Dursun Karatafl

se, devrimcilerin yönetiminde de¤ilse, hala iflleyen zor


mekanizmas› bu hareketleri bast›racakt›r.
B u g ü n d e v r i m c i l e r i n t e m e l s o r unu ; ha lk a de v le t in ,
sö mü rü nü n n e ol up ol ma d › ¤› n› g ös te r m e k d e ¤ i l , “ B u
d e v le t t e n k u r t u l m a k i ç i n n a s › l m üc a d e le e d e ce ¤ i z, na s › l
örgütlenece¤iz ve ne yapaca¤›z?” sor ular›n› cevaplaya-
bilmektir. Bütün çal›flmalar›m›z›n oda¤›nda örgütlenme
yoksa, her gün artan oranda insan örgütlemiyorsak, ta-
raftar kazanam›yorsak, gerekli çal›flmay› yapm›yoruz
demektir. Her Parti-Cepheli, illegal veya legal, demokra-
tik, siyasal veya silahl› hangi alanda çal›fl›rsa çal›fls›n ör-
gütleme yapmak durumundad›r. Biz örgütlemezsek dü-
zen kendi iflleyifli içinde milyonlarca gencin, halk›n hak-
l› taleplerini, haks›zl›¤a karfl› ç›kan duygu ve düflüncele-
rini, adalet isteklerini, hatta namusu ve onuruyla yaflama
özlemlerini bir biçimde yok edecektir. Solun ne icazetli
politikalar›, ne birbirleriyle u¤raflmalar› bir sonuç vere-
mez. Örgütlenmeyi bekleyen, haks›zl›klara karfl› müca-
dele etmek isteyen milyonlarca insan aray›fl içindeyken,
halkla bir ilgisi olmayan gruplarla u¤raflmak görevimiz
olmamal›d›r. Bu da bir yerde kaç›flt›r. Devrimden, halk-
tan kaç›flt›r. Kitlelere, mutlaka kitlelere dönmeliyiz. Bu-
nun için kendimize dönmek, kendimizi elefltirmek, “B Biz
ne yap›yor uz? Neyi, niçin yapamad›k?” sorular›n› gere-
kirse onlarca kez do¤ru cevaplar al›ncaya kadar sormak
görevini benimsemeliyiz. Kitleleri örgütlemeyen, silahl›
eylemi yükseltmeyen her fley, her anlat›m, kendimize
yeterince dönmedi¤imizin, do¤ru cevaplar almaktan
korktu¤umuzun, kaç›fl›m›z›n, eksik ve zaaflar›m›z›n ifa-
desidir.
Hiç kimse, Parti-Cephe’nin büyük bir potansiyeli ol-
du¤unu inkar edemez. fiehirlerden, k›rsal alanlara kadar
bu böyledir. Ama sorun bizim bu potansiyeli ne kadar ör-
gütleyebildi¤imizdir. Binlerce taraftar›m›z, gönül ba¤›
olanlar, dostlar›m›z herkes gücü oran›nda savaflmaya,
katk›da bulunmaya, desteklemeye haz›rd›r. Ama birçok
Seçme Yaz›lar 471

alan ve bölgede bizim onlar› gidip bulup örgütlememiz


yerine, onlar›n gelip bizi buldu¤una tan›k oluyoruz. Bu
ne demektir? Bu, bizim yeterince kitlelere gitmedi¤imi-
zin, örgütlenme yapmad›¤›m›z›n, mücadeleyi büyütmek
için seferber olmad›¤›m›z›n aç›k göstergeleridir. Olanak,
güç, her fley kitlelerdedir. Kitlelere gitmeyenler hiçbir fle-
ye sahip olamazlar. Giderek umutsuz, iddias›z yorgunlar
olmak zorundad›rlar. Aciz, zavall›, hiçbir fleyi örgütleye-
meyen insanlar de¤ilsek kitlelere gitmeliyiz.
Her kadro, hatta taraftarlar›m›z neden yapamad›¤›n›n
gerekçeleriyle rapor doldurmamal›d›r. Önemli olan ben
yapt›m, flu kadar insan örgütledim, flu eylemleri yapt›m,
flu kadar olanak yaratt›m diyebilmektir. Bir Parti-Cephe-
li bunlar› diyemiyorsa, olmazlar›n teorisini yap›yorsa za-
vall›l›¤› teorilefltiriyor demektir. Parti-Cephe karakterin-
den uzak demektir. Her Parti-Cepheli, her sempatizan,
bulundu¤u her yerde Parti-Cepheli olarak yaflayacaksa
örgütleyici olmak durumundad›r. En küçük bir potansi-
yeli, en küçük bir olana¤›, en küçük bir kitle hareketini
de¤erlendirmek ve flekil vermek zorundad›r. Öncü güç
olmak zorundad›r. Bir kitle hareketinde, örgütlenmede,
tav›r al›flta; benim konumum flu, bu demeden öne at›l-
mak zorundad›r. Kararl› olmak zorundad›r. Do¤rudur,
düflman bofl durmuyor. En küçük bir a盤›m›z›, zaaf›m›-
z› de¤erlendiriyor ve buluyor. Düflman nas›l vuruyor, na-
s›l çal›fl›yor diye düflünülmezse, geceler ve gündüzler
devrime kat›lmazsa, ne düflman›, ne de kendimizi tan›r›z.
Düflman› iyi tan›yan, onun yöntemlerini de iyi bilir. Neyi
yap›p yapmayaca¤›n› da iyi bilir. Düflmana f›rsat ver-
mez. Bizim kadrolar›m›z, birim ve alan örgütlenmeleri-
miz çok genifl inisiyatiflere sahiptirler. Kitleler ve örgüt
ç›kar›na olan her türlü karar› alma yetkisine sahiptirler.
Mücadele eden, devrimi düflünen herkes kararlar›n›n so-
rumlulu¤unu duyar. Ald›¤› karar›n ne anlama geldi¤ini
bilir ve çekinmeden karar al›r. Düflman teknik olarak çok
geliflkindir. Biz de geliflmeliyiz. Düflman s›n›rs›z devlet
472 Dursun Karatafl

gücünü kullan›yor, bizim bu gücümüz yoktur. Ama yara-


t›c›l›¤›m›zla, kararl›l›¤›m›zla, h›zl›l›¤›m›zla düflman›n yön-
temlerini etkisiz hale getirebiliriz. Düflman kadri mutlak
bir güç de¤ildir. Düflman›n devasa gücüne ra¤men, dev-
rimci mücadeleyi engelleyemeyece¤i defalarca kan›tlan-
m›flt›r. Bugün güçlü olan düflman de¤il biziz. Her fleyden
önce düflman kitleleri kaybetmifltir. Kitlelere verece¤i
hiçbir fley kalmam›flt›r. Sorun sadece bizim kitleleri ör-
gütleyemememizdir.
Bütün birim ve alanlardaki yoldafllar›m›z daha h›zl› bir
geliflimin yolunu açmak için “a ama”s›z, “a ancak”s›z dü-
flünmek zorundad›rlar. Kurnazl›klarla, hilelerle, kaçak
güreflmekle hiç kimse bir yere varamaz. Kaç›fl yolu yok-
tur, ya devrimcilik lay›k›yla yap›l›r ya da düflman bulur
etkisiz hale getirir. Ama köylü kurnazlar› kendi gerçekle-
rinden kaçarak üç-befl gün daha yaflamay› maharet sa-
yar. Bu yol devrimcilik de¤ildir. Parti-Cepheli olacaksak,
flehitlerimizin takipçisi olacaksak, kitleleri örgütleyece-
¤iz. Bu ülkenin bütün da¤lar›nda ve flehirlerinde olmay›
hedefleyece¤iz. Halk›n oldu¤u her yerde Parti-Cephe ör-
gütlerinin oluflmas›n› sa¤layaca¤›z. Elbette yerimizde
sayd›¤›m›z, hiçbir fley yapmad›¤›m›z, geliflmedi¤imiz
söylenemez. Örgütlenmemizin hiç olmad›¤›, bütün ör-
gütlenmelerimizin da¤›ld›¤› alanlara yeniden girdik. Çe-
flitli silahl› örgütlenmeleri yeniden oluflturduk. Birçok sa-
vaflç›m›z› yeniden e¤ittik, silahland›rd›k, eylemler yapt›k.
Kitlelerin örgütlenmesinde yeni politikalar gelifltirdik.
Ama bütün bunlar hedeflerimize ulaflmam›zdan uzakt›r
henüz. Politika kitleler ve silahlarla yap›l›r. Daha büyük
kitleler ve daha çok silahl› güç ve ülkenin her taraf›nda
örgütlenmeyi amaç edinmeliyiz.
Düflünmeyen, devrim için yo¤unlaflmayan kifliler
kendilerini e¤itmezler. Kendilerini e¤itmeyenler yaflam-
dan ö¤renmenin, büyümenin önüne set çekmifller de-
mektir. Bu kifliler do¤al ki ö¤renmedikleri gibi ö¤retme-
yeceklerdir. Ö¤retmeyenler kimseyi örgütleyemez. Ör-
Seçme Yaz›lar 473

gütleme, insan kazanma yerine sorun yarat›r, mevcut bir


örgütlenme varsa onu da da¤›t›r. Bu da yetmez, kendisi-
ni yok eder. Hala e¤itim faaliyetini sürdürmemekte ›srar
eden insanlar›m›z, bu ›srarlar›ndan vazgeçmezlerse; bu,
kendilerinin bitifllerinin ifadesi olacakt›r. Ne aç›k sald›r›-
lar, ne de bu tür gizli sald›r› ve engellemeler bizi hedefle-
rimizden uzaklaflt›ramaz. Önlem almak zorunday›z. Hiç
kimseye devrimcilik zorla yapt›r›lamaz. Ama kifliler dev-
rimci faaliyete gönüllü kat›lm›flsa onun kurallar›na uy-
mak ve gerekenleri yapmak zorundad›r. Yapmayanlar
düzenin pisli¤ine dönebilirler. Ama b›rak›n devrimcili¤i,
biraz ahlak› ve kiflili¤i olan, ilericiyim demokrat›m diyen
hiç kimse bugünün koflullar›nda mücadele etmeden, bil-
diklerini insanlara ö¤retmeden, kitleleri e¤itmeden bir
gece dahi rahat uyumamal›d›r. Bilip de yapmayanlar, bi-
lip de devrimci mücadeleye kat›lmayanlar, destek ver-
meyenler, görünümleri ne olursa olsun düflmana hizmet
ediyorlard›r. Mevcut koflullarda mücadele etmek art›k bir
ideoloji sorunu de¤il, ahlak ve vicdan sorunu haline gel-
mifltir.
Düflman her yerdedir. Kitlelerin oldu¤u her yerde düfl-
man da vard›r. Biz de olaca¤›z. Onlar›n bulundu¤u her
yerde biz de olmal›y›z. Kitlelerin yan› bafl›nda, ortas›nda,
da¤da, flehirde, halk›n oldu¤u her toprak parças› bizim
çal›flma alan›m›zd›r. Güçsüz ve korkak olan, çaresiz olan
biz de¤il, düflmand›r. Kitle örgütlenmesinde, gerillada,
propaganda ve ajitasyonda, yay›nda yenilenmek duru-
munday›z. Al›fl›lagelende ›srar ileri sonuçlar yaratamaz.
Hiçbir haz›r reçeteye ba¤l› kalmadan bütün birimler ken-
di alan›na özgü propaganda, ajitasyon, örgütlenme ve
eylem biçimleri yaratmak zorundad›r. Al›fl›lagelenin d›fl›-
na ç›karak cüretli kararlar al›p pratikte denemek zorun-
day›z. Bütün bunlar› baflarmak için, Parti-Cephe kimli¤i-
ni içsellefltirmek için, beynimizde, hücrelerimizde burju-
vaziye, düzene ait ne varsa söküp atmal›y›z. Beyni dev-
rimle dolu, devrimle yat›p devrimle kalkan insanlar›n
474 Dursun Karatafl

önünde hiçbir engel olamaz. Çözümsüz hiçbir fley yok-


tur. Bütün Parti-Cepheliler, kendilerine bu tarzla yeniden
bakmal›d›r. O zaman kendimizi de, düflman› da tüm
aç›kl›¤›yla bir kez daha görece¤iz.
Seçme Yaz›lar 475

Yeni Y›l
Mesajlar›
476 Dursun Karatafl
Seçme Yaz›lar 477

2002 Y›l›
Yeni Y›l Mesaj›

YOLDAfi
fiLLAR

lkemizde ve dünyada direnifl ve çeflitli mücade-

Ü lelerle dolu 2001 y›l›n› geride b›rak›yoruz. 2001


y›l› emperyalist-kapitalistler için tüm aksi söy-
lemlerine karfl›n bir kabus y›l› olmufltur. Emperyalizm,
özellikle de ABD emperyalizmi, bütün dünyay› ele geçir-
dim, bütün pazarlar benim düflüncesiyle ideolojik ve po-
litik zafer sarhofllu¤u yaflarken; geri b›rakt›r›lm›fl ülkeler-
den emperyalizmin merkezlerine kadar, dünyan›n hemen
her yan›nda silahl›, silahs›z ama bir bütün olarak halk kit-
lelerinin direnifli ortaya ç›kt›. Egemenlerin pervas›zca de-
vam ettirdikleri sömürü ve zulme izin vermeyeceklerini
gösterdiler. Sömürü ve zulüm pervas›zl›¤› öyle bir nokta-
ya vard› ki, büyük halk kitleleri açl›kla bafl bafla kald›.
Art›k hiç kimsenin reddetmedi¤i milyarlar›n açl›¤› ço¤al-
d›kça zulüm de ço¤ald›. ‹flte bu olgu dünya çap›nda halk
kitlelerini yeniden bir aray›fla, ekmek ve adalet mücade-
lesine götürdü. 2001 y›l›n›n dünyas›, dünyan›n dört bir
yan›nda ekmek ve adalet mücadelesine tan›k oldu.
Emperyalistler ve iflbirlikçileri; önlerinde hiçbir engel
olmad›¤› anlay›fl›n› tafl›rken, halk kitlelerinin yeniden or-
taya ç›kan direnifli onlar için yeni bir kabus oldu. Hiçbir
fley yok olmam›flt›. Emperyalistler, s›n›flar gerçekti ve
yafl›yordu. Bunlar var oldukça s›n›f mücadelesi de bit-
meyecekti.
2001 y›l› ülkemiz aç›s›ndan da dünya durdukça, in-
sanlar yaflad›kça unutulmayacak bir direnifl destan›na
478 Dursun Karatafl

tan›k olmufltur. Belki de tarihin hiçbir ça¤›nda bu karar-


l›l›kta, bu inançta bir direnifl yaflanmam›flt›r. Ülkemizde
yafland›. Ve hala da devam ediyor. Bu direnifli onlarca
yoldafl›m›z›n flehitli¤ini, yüzlercesinin gazili¤ini göze ala-
rak ortaya koyduk. Bu direnifli basit bir "Hücre mi, ko-
¤ u fl m u ? " tart›flmas›na indirgeyenler, ne dünya, ne de
ülke gerçe¤i içinde emperyalizm ve iflbirlikçilerinin poli-
tikalar›n›, buna karfl› devrimci direnifli hiç anlamayanlar-
d›r. Beyinlerinde devrimcili¤i yok etmifl, devrimi silmifl,
devrimi emperyalist kapitalist sistemin yard›mc› bir un-
suru olarak görüp onlara hizmet eder bir hale getirmek
isteyenler; bizi, direniflimizi ve devrimi hiç anlamayacak-
lard›r. Bugün tutsaklar›n talepleri bafllang›çtaki taleplere
göre daralm›flt›r. Baz› talepler geri çekilmifltir. Bugün ya-
flanan koflullar, bunu gerektirmektedir. Direnifli anlama-
yanlar, bunu da anlamayacaklard›r. Onlar›n direnifl diye
bir sorunlar› hiç olmam›flt›r. Direnifl flu veya bu biçimde
sürecektir. Direnifl asl›nda zaferi ideolojik, politik, kültü-
rel olarak kazanm›flt›r. Bugün sorun sadece somut bir
kazan›md›r. Ama onlar için devrim, demokrasiciliktir.
Avrupa demokrasicili¤idir. Amerikan demokrasicili¤idir.
Bu tarz "devrimcili¤in" örgüt biçimi de, kapitalist siste-
min eksiklerini tamamlayan "sivil toplum örgütleri"dir.
Bunlardan direnifl hakk›nda objektif hatta sayg›l› hiçbir
de¤erlendirme beklenmemelidir. Onlar›n her de¤erlen-
dirmesi burjuvazinin hanesine yaz›lmal›d›r.
Egemenler bizi, devrimcili¤i, kendilerine ba¤l› bu tür
bir yard›mc› unsur haline getirmek istiyorlar. Emperya-
list demokrasiye yard›m et, devrimcilere karfl› ç›k, em-
peryalistlerden yard›m al ve yafla. Solu, devrimcili¤i bu
hale getirmek istiyorlar. Amerikas›, Avrupas›, iflbirlikçi
oligarflisi, hepsi bu zeminde birleflmifltir. Emperyalistle-
rin bütün dünyadaki pazar hakimiyeti ve de devrimlerin
bir daha ortaya ç›kmamas› için, devrimcileri, devrim is-
teyenleri tasfiye etmekte anlaflm›fllard›r. ‹flte bu tasfiyeye
karfl› direnmezsek yok olmay› kabul etmek zorunday›z.
Seçme Yaz›lar 479

Kabul edemezdik. Bunun için hayat›n her alan›nda dün-


yan›n her yerinde tasfiyeci blo¤a karfl› devrimci anlay›fl›-
n› yitirmemifl herkes bir biçimde direndi. Biz bu direniflin
doruk noktas›y›z. Marksist-Leninistlerin kararl›l›¤›n›,
inanc›n›, dava adaml›¤›n› bütün dünyaya gösterdik. Ve
göstermeye devam ediyoruz. Halk kitlelerinin hiçbir fley
düflünmeyen, hiçbir de¤eri olmayan kapitalist bireyler
haline getirilmek istendi¤i, bunun büyük ölçüde de bafla-
r›ld›¤› ülkemizde baflka bir yaflam›n düflüncenin oldu¤u-
nu ve yaflad›¤›n› gösterdik. Bugün ülkemizde karfl› dev-
rimci bile olsa düflünmesini bilen herkes bu direnifl
önünde sayg›yla e¤ilmeden, kararl›l›¤›na, direncine fla-
fl›rmadan yapamamaktad›r. Bu bir davan›n en yüksek
düzeyde yaflamas›d›r. Bu, egemenlerin bask› ve zulümle
devrimcileri yok edemeyeceklerinin kan›t›d›r. Güçlü bir
barikatt›r. Bugün egemenler, büyük bir pervas›zl›kla kat-
liam politikalar›n› sergilerken sonuçlar›ndan korkmakta-
d›rlar. Tarih, katliamlar direnifller ve yeniden ortaya ç›-
kan büyük kitlelerin mücadelesi ile doludur. Tarihte, ta-
rihimizde bunu hep yaflad›k. Felaket tellallar›na, umut-
suzlara boyun e¤medik. Etkilenmedik. Yolumuza devam
ettik. Devrim düflmanlar› bize karfl› hep birlefltiler. Onlar,
bizi yeryüzünden silmek için dünya tarihini yok saymak
istiyorlar. Biz bu tarihi yeniden ortaya ç›kart›yoruz. Halk
kitlelerine unutturulmufl direnifl ve mücadele tarihini ye-
niden belleklere kaz›yoruz.
Bugün egemenler esas olarak ideolojik olarak bizi
teslim almak istiyorlar. Günün her saatinde, yaflamda,
iflkencede, hapiste ideolojik olarak bizi yok etmek isti-
yorlar. "Halk kitlelerini bireysellefltirdik, açl›kla bafl bafla
b›rakt›k. Zulümle örgütlülüklerini büyük ölçüde da¤›t-
t›k. Ama devrimciler var oldukça, onlar› ideolojik olarak
teslim alamad›kça, yeniden kitleleri örgütleyecekler, ye-
niden devrimi dayatacaklar" fleklinde düflünüyorlar. Bu-
nun için "Öncelikle devrimcileri yok etmeliyiz, birey-
se l l e fl ti r m e l i y i z . B i r b i rl e r i n e i h a n e t e t t i r m e l i y i z. Si s-
480 Dursun Karatafl

tem için e ç ekmel iyiz. Siste m iç i sol culu¤u ö¤re tm e l i -


y i z " diye düflünüyorlar. Bütün sald›r›lar ve zulüm bunun
içindir. Örgütlülü¤ü yaflatmak, devrimcili¤i devam ettir-
mek, halk kitlelerini örgütlemek, önce güçlü bir düflün-
ceye ve bu inanca sahip olmakla mümkündür. Bu yet-
mez; bir düflünce halk kitleleri nezdinde kendisini ortaya
koymak zorundad›r. Düflüncesine ba¤l› oldu¤unu, inanç-
l› oldu¤unu ortaya koymak zorundad›r. ‹deolojik olarak
donanmal›y›z. Burjuvazinin ideolojik sald›r›lar› karfl›s›nda
ne istedi¤imizi, neye karfl› ç›kt›¤›m›z›, sistemin yerine
neyi koyaca¤›m›z› iyi bilmek zorunday›z. Bunun için her
yoldafl›m›z ideolojik donan›m› ve ideolojik mücadeleyi,
hayat›n hiçbir an›nda ihmal edemez. ‹hmal, burjuvazinin
beynimize girmesi demektir. Aç›k kap› demektir. ‹deolo-
jik donan›m, ne istedi¤ini bilmek, direnifl ve örgütlenme;
bir devrimcinin yaflam biçimidir. Bunun d›fl›nda öne ç›-
kan hiçbir fley olamaz.
Düflman önce beynimize girerek mesafe almaktad›r.
Direniflte, örgütlenmede, yaflamda gedikler açmaktad›r.
Her fleyi çarp›tmaktad›r. Burjuva düflüncesini sol görü-
nüm alt›nda tan›tmaktad›r. Bunu baflard›ktan sonra zul-
mü daha pervas›z uygulamakta ve örgütlenmelere dar-
beler indirmektedir. Bu kadar açl›k ve zulüm varken halk
kitleleri neden aya¤a kalkmaz sorusunun cevab› burada-
d›r. Örgütlenmek, halk kitlelerini örgütlemek sihirli bir ol-
gu de¤ildir. Do¤al ki düflman bizim örgütlenmelerimizi
da¤›tmak için seferber olacakt›r. Böyle yap›yor. Düflma-
n›n› iyi tan›mayan bir devrimci neyi nas›l yapaca¤›n› da
iyi bilemez. Bir anl›k gaflet, ihmal, düflman› yanl›fl de¤er-
lendirme, düflman›n üzerimize gelmesi darbe vurmas›
için yeterlidir. Burjuvaziden, solculuk maskesi alt›ndaki
sahtekarlardan ödünç al›nm›fl düflünce k›r›nt›lar›, buna
ba¤l› yaflam biçimleri bin bir türlü biçimi ile ortaya ç›kar
ve örgütlenmenin önünde engeller oluflturur. Burjuva
ideolojisi ile her türlü ba¤ kopar›lamazsa nihai sonuçta
onlar›n etkisi alt›na girmek, sisteme angaje olmak kaç›-
Seçme Yaz›lar 481

n›lmaz hale gelir.


Bir devrimcinin görevi ç›plak ve basittir. Hangi koflulda
olursa olsun e¤itmek, insan kazanmak, örgütlemektir.
Hangi koflullarda olursak olal›m devrimin düflman deneti-
minde olmamas› gerekti¤ini bilmek zorunday›z. Bu illegal
örgütlenmenin, illegal düflünen bir beyne sahip olman›n,
sistem d›fl›nda olman›n zorunlulu¤unu gösterir. Böyle dü-
flünen bir beyne sahip olmazsak yapt›¤›m›z her faaliyeti,
her örgütlenmeyi düflman denetimine veririz. Egemen
güçlerin yasalar›n› elbette kullanaca¤›z. Ama bu hiçbir za-
man onlar›n yasalar›n›n bizi koruyaca¤› anlam›na gele-
mez. Burjuvazinin yasalar›, kendi iktidar›n› korumak için
yap›lm›flt›r. Bu gerçek unutuldu¤unda, burjuva yasalar›na
teslimiyet de bafllar. Emperyalistlerin ve iflbirlikçilerinin
devrimcileri sisteme uyum sa¤latt›rarak hakim k›lmak is-
tedikleri "ak›ll› solculuk" budur. Biz bu gerçe¤in tümden
d›fl›nda olmak zorunday›z. Bunun d›fl›nda olamayanlar
devrim iddias›n› tafl›mazlar, örgütleyemezler. Örgütleseler
de onlar› düflmana teslim ederler. Bir devrimci bunun için
beyni ile bütün hücreleri ile sistemin d›fl›nda bir örgütlen-
meyi yaflama geçirmek zorundad›r. Sistem içinde yafla-
mak, sistem içi örgütlenme yapmak, sistemin öngördü¤ü
gibi düflünmek ve yaflamak demek de¤ildir. Tam tersidir.
Bunu içsellefltirdi¤imizde e¤itmek, örgütlenmek, örgütlen-
meyi yayarak yaflam›n her alan›nda kitleleri kucaklamak
çok daha kolay olacakt›r.
Bugün ülkemiz solunun büyük bir kesimi sisteme
uyum sa¤lam›fl, devrimcili¤i sistem içi mücadeleye in-
dirgemifltir. Bunlar tamamen devrimcili¤in karfl›s›nda
dolayl› veya dolays›z egemen güçlerle birliktedir. Solun
bir kesimi çok bilinen iflçici dogmatik tezleri savunmas›-
na karfl›n bu düflüncelerini de hayata geçirmekten uzak,
büyük oranda sistem içi reformist örgütlerin yönlendir-
mesi alt›ndad›rlar. Kendi içlerindeki farkl›l›klara ra¤men
öz olarak böyledir. Kürt milliyetçi ak›mlar› tamamen sis-
tem içi bir rotada olup devrimcili¤in karfl›s›ndad›r. Biz bu
482 Dursun Karatafl

tablo içinde hayallere kap›lmadan kendimizi aldatmadan


yaflad›¤›m›z koflullar›, objektif ve sübjektif durumumuzu
do¤ru tahlil ederek Marksist-Leninist do¤rultumuzda yü-
rümek zorunday›z. Her ne biçimde olursa olsun, neye
mal olursa olsun, tasfiyeci blo¤un barikatlar›n› yara yara
yürüyüflümüze devam etmek zorunday›z. Gerçek fludur;
halk kitleleri örgütsüzdür, egemenler bütün alanlarda
devrimcilere sürekli vurarak imha etmekte ve tutukla-
malara baflvurmaktad›r. Sistem içi solcular›n önünü aç-
maktad›r. Sistem içi düflünceyi beyinlere sürekli ak›t-
maktad›r. Birçok sendika ve DKÖ’yü ele geçiren düzen
solcular› egemenlerle iflbirli¤i halinde kitlelerin örgütlen-
mesi önünde engel oluflturmaktad›r. Denilebilir ki, bu
alan egemen güçlerin denetimi alt›ndad›r. Denetimi al-
t›nda olmayanlar hiçbir yasa ve kural tan›nmayarak bas-
k› alt›nda tutulup yok edilmek istenmektedir. Do¤rudur,
abart›s›z en küçük bir düzen d›fl› örgütlenmenin oldu¤u
her yerde büyük bask›lar vard›r. ‹flte bu bask›larla kitle-
lerin var olan örgütlenmeleri büyük oranda da¤›t›lm›fl,
yeni örgütlenmelerin önünde engeller oluflturulmufltur.
Direniflimizin neden büyük bedeller ödedi¤inin cevab› bu
tablodad›r. Emperyalistlerin ve iflbirlikçilerinin dünya ça-
p›ndaki büyük sald›r›s› ve bu sald›r› karfl›s›nda ayakta
kalma, yeniden örgütlenme ve kitleleri harekete geçirme
savafl›, tüm boyutlar›yla görülmezse yaflanan süreç hiç-
bir noktada anlafl›lamaz.
Yeniden örgütlenmeliyiz. Kitleleri örgütlemeliyiz.
Marksist-Leninist yarat›c›l›¤›m›zla, büyük inanc›m›zla,
kendimizi yeniden e¤iterek, yeni insanlar e¤iterek, yeni
örgütlenmeler yaratarak kitleleri örgütsüzlükten kurtar-
mak zorunday›z. Devrimcili¤imizi ancak böyle yaflatabi-
liriz. Aksi halde tasfiye olmak kaç›n›lmazd›r.
2001 y›l› emperyalist ve iflbirlikçilerinin büyük sald›-
r›s›na karfl›, devrim cephesinin büyük direnifline tan›k ol-
du. Bütün dünya Marksist-Leninistlerin ideolojik politik
kültürel büyük gücüne tan›k oldu. fiimdi egemenler ve
Seçme Yaz›lar 483

onlar›n soldaki uzant›lar›, kaos ve dedikodu ile kendi ah-


laks›zl›klar›n›, güçsüzlüklerini, sahte solculuklar›n› gizle-
mek için sald›racaklard›r. Çok bildi¤imiz yaflam›n kutsal-
l›¤›ndan söz edip direnmenin anlams›zl›¤›n› anlatacaklar.
Hemen her kelimesi burjuvaziden al›nm›fl her türlü söy-
lemi kullanmaktan çekinmeyeceklerdir. Amaç devrim
ad›na, direnifl ad›na ne varsa yok etmek, beyinleri siste-
me kilitlemektir. Bunun için büyük bir özgüvenle devrim-
cili¤i ve direnifli en yüksek düzeyde savunmal›y›z. Dev-
rimcili¤i kitlelere götürmeliyiz. Bu yaflananlar, bu dire-
nifl, yüzy›llarca y›l önceki bir efsane de¤il, bugün yafla-
nand›r. Bunu kitlelere mal etmezsek unutturmak isteye-
ceklerdir. Tarih içinde hakl› ç›kar›z, tarih her zaman bir
biçimde gerçekleri saptar, ama biz devrimin peflindeyiz.
Biz bugün yaflanan› kitlelere götürmezsek, tarihin yaz-
mas› fazla bir fley ifade etmez. Bu, örgütlenmektir. Düfl-
man›n her örgütlenmemizi da¤›tmas›n›n karfl›s›na, onlar-
ca örgütlenme ç›kartmal›y›z. Bunu yapt›¤›m›z zaman
düflman çaresiz kalacakt›r.
Egemenler, özellikle 11 Eylül’den sonra dünya çap›n-
da çok daha büyük bir taarruz bafllatm›fllard›r. Devrimci-
lik ad›na hatta düzene muhaliflik ad›na ne varsa yok et-
mek istemektedirler. 2001 y›l› ülkemizde ve dünyada di-
renifl y›l› olmufltur. Açl›¤a ve zulme karfl› direnifl y›l› ol-
mufltur. 2002 çok daha büyük sald›r›lar›n ve büyük dire-
nifllerin, mücadelelerin y›l› olacakt›r. Bu kaç›n›lmazd›r.
Güç gösterileri, katliamlar, zulümler, ne tarihi ne s›n›flar
gerçe¤ini de¤ifltiremez. Ama biz örgütlenmezsek, iddi-
am›z› güçlendirmezsek, her an›m›z› örgütlenmek için
doldurmazsak egemenler daha pervas›zlafl›r. Var olan ör-
gütlenmelerimizi de yok eder. Emperyalistler ve iflbirlik-
çileri büyük sald›r› ve katliamlara ra¤men, hiçbir yerde
kitlelerin mücadelesini yok edemiyor, durduram›yor. Bu-
günkü direniflin özü, ekmek ve adalet mücadelesidir. Aç-
l›k ve zulüm bütün dünyay› kaplam›fl ve bunun karfl›s›n-
da halk kitleleri yaflamak istemektedir. 2001 y›l›n›n özü
484 Dursun Karatafl

budur. 2002’de de bu mücadele ve sald›r› yay›larak bü-


yüyerek devam edecektir. Daha zor günlere haz›rlanma-
l›y›z. Bizim gibi ülkelerden emperyalist merkezlere kadar
kitle hareketleri yayg›nlaflm›fl, yeni bir saflaflma yeni bir
mücadele geliflmektedir. Ülkemizde bu mücadelenin as-
li unsuru olmaya devam edece¤iz. Bizi yok etmek iste-
yenler, cesetlerimizi kald›rmak isteyen egemen güçler ve
sol uzant›lar› tarihimizin her döneminde 30 Mart
1972’den bugüne, her seferinde nas›l yan›ld›larsa, bir
kez daha yan›ld›klar›n› göreceklerdir. Bu tarihi anlama-
yanlar beynini burjuva düflüncelerinden kurtaramayan-
lard›r. Onlarla mücadele etmeye devam edece¤iz. Müca-
dele etmek, örgütlenmektir. Örgütlenme alan› bir avuç
az›nl›k d›fl›nda bütün halk kitleleridir. Biz iflçici de¤iliz,
bölgeci de¤iliz, milliyetçi de¤iliz. Biz oligarfliye ve em-
peryalizme karfl› bütün halk s›n›f ve tabakalar›n› örgütle-
mek ve birlefltirmek zorunda olan bir partiyiz. Halk nere-
de varsa, oras› bizim örgütlenme alan›m›z olmal›d›r. Ör-
gütlenmede yarat›c›l›k, düflman denetiminden ç›kmada
yarat›c›l›k, karakterimiz olmal›d›r. Bunu baflarmal›y›z.
Düflman kuflatmas›n› k›rmal›y›z. Bunun bir yan› da,
bütün dünyaya da¤›lm›fl, küçük büyük demeden, en ge-
nel düzeyde emperyalizme ve kapitalizme karfl› olan an-
ti-emperyalist, anti-faflist bütün güçlerle iliflkilerimizi ge-
lifltirmektir. Dostluk ve dayan›flma iliflkileri kurmal›y›z.
Düflman bölüp parçalay›p herkesi yaln›zl›¤a mahkum
edip yok etmek istiyor. Bu kuflatmay› da enternasyonal
iliflkilerimizi gelifltirerek k›rmal›y›z. Düflman de¤il dost
kazanmal›y›z.
2002 y›l›, direniflin ve mücadelenin daha yükseklere
tafl›nd›¤›, örgütlenmenin geliflti¤i bir y›l olmal›d›r. Bütün
beynimizi varl›¤›m›z› buna kilitlemeliyiz. 2002 y›l› ege-
menlerin korkulu y›l› olsun dile¤iyle, bütün yoldafllar›m›z›n
yeni y›l›n› kutluyoruz. Selam ve sevgilerimizi iletiyoruz.
Seçme Yaz›lar 485

2003 Y›l›
Yeni Y›l Mesaj›

YOLDAfi
fiLLARIMIZ,
DOSTLARIMIZ
MERHABA
aflad›¤›m›z dünyay›, ülkemizi her zamankinden

Y çok daha iyi anlamam›z gerekir. Bugün dünya-


da emperyalizmin özellikle de ABD emperyaliz-
minin yapmak istediklerini, politika ve taktiklerini, Türki-
ye oligarflisinin emperyalizm paralelindeki hesaplar›n›
çok iyi analiz etmemiz gerekir. Bunu do¤ru bir flekilde
yapmazsak yolumuzu bulamay›z. Karanl›k bir yolda ba-
takl›¤a düflüp bo¤ulmaktan kurtulamay›z. Bugün, ABD
emperyalizminin bütün dünyaya hakim olmak istedi¤i,
yeni bir imparatorluk kurmak istedi¤i art›k birçok kesim
için s›r de¤ildir. Karfl›s›nda direnen halklardan baflka hiç-
bir güç yoktur. Halklar›n gücüne inanmayanlar, emper-
yalistler aras›ndaki çeliflkileri abart›p taraflardan birisine
dayanarak politika yapmaya, ayakta kalmaya, hatta so-
lu bunlara dayanarak tarif etmeye çal›flmaktad›rlar. Bun-
lar ülkemizdeki AVRUPA B‹RL‹KÇ‹LER‹D‹R. Bu kesimler
esasta ideolojik olarak varl›klar›n› inkar etmifl, kendileri-
ni emperyalizme göre tan›mlam›fl, onlar hesab›na çal›-
flanlard›r. Sol ile ezilen halklarla hiçbir ilgileri yoktur. Bu
tür düflünceleri savunanlar, hiçbir zaman Marksizm-Leni-
nizme, ezilen halklar›n gücüne inanmam›fl, baflka güçle-
re güvenerek devrimi sosyalizmi hayal etmifllerdir. Bu
güçler yok olunca da emperyalizme nedamet getirip tes-
486 Dursun Karatafl

lim olmufllard›r. fiimdi bu güçler emperyalizm taraf›ndan


desteklenmekte güçlendirilmekte ve herkese dayat›lmak
istenmektedir.
Y›llard›r ülkemizde propagandas› yap›lan, örgüt düfl-
manl›¤›, bireycili¤in faydalar›, "uzlaflmak gerekir" düflün-
celerinin temelinde, devrimi ve sosyalizmi tasfiye etme
düflünceleri vard›r. Bu düflünceler sosyalist blo¤un y›k›l-
mas›ndan sonra artarak sürdü. Kendine komünist diyen-
lere kadar birçok kesimi flu veya bu biçimde etkisi alt›na
ald›, devrimci dinamiklerini dumura u¤ratt› veya öldürdü.
11 Eylül’den sonra ise düflüncelerin inkar› ve ihanet do-
ru¤a ç›kt›. Güce tapanlar, esas olarak emperyalistler ara-
s› çeliflkilere dayanarak politika yapanlar, Amerika’n›n
halklara açt›¤› savafl karfl›s›nda paniklemeye, da¤›lmaya
ve bozguna u¤ramaya bafllad›lar. Kendini inkar anlay›fl›
daha pervas›zca savunulmaya baflland›. Art›k süreç de-
¤iflmiflti, Amerika önünde kimse duramazd›. Devrimci
düflüncelerden, örgütlenmelerden, iktidar iddias›ndan
hatta sosyalizmden vazgeçilmeliydi. Sosyalizm ve dev-
rim yerine kapitalizmi restore edecek yumuflak geçifller-
le solculuk yap›lmal›yd›. Bu düflünceler emperyalist mer-
kezlerde piflirildi ve bizim gibi ülkelere ihraç edildi.
Emperyalizm ve oligarfliler, böylece devrimcili¤i, ezi-
len halklar›n mücadelesini denetimleri alt›na alacaklar,
iktidar iddias›n› yok edecekler ve önlerinde kendi ege-
menliklerinin sürekli olmas› için hiçbir engel kalmaya-
cakt›. Devrimci söylemler, illegalite, örgütlenme, silahl›
mücadele, direnifl, iktidara karfl› savafl, iktidar› alma dü-
flünceleri art›k eskimifl, bir kenara at›lmas› gereken dü-
flüncelerdi. Bunun yerine emperyalistlerin ve oligarflilerin
hofl görebilece¤i, onlar›n demokrasilerinin hazmedebile-
ce¤i düflünceler ve buna uygun pratik savunulmal›yd›.
Hala eskiyi savunanlar, hala ›srarla devrim ve sosyalizm
diyenler kendi mücadelelerinde engeldi. Sabote edici,
bozguncu unsurlard›. ‹stikrar› bozuyorlard›. Demokrasi
içinde mücadele verilmesini engelliyorlard›. ‹flte bu nok-
Seçme Yaz›lar 487

tada, emperyalistler ve oligarfliler bu güçleri kendi sis-


temlerini korumak için desteklediler, düflüncelerini yay-
d›lar ve karfl›m›zda bir barikat oluflturdular. Sistem ken-
disini yaln›zca fiziki fliddetle korumuyor; kendi sistemini
koruyan solu yaratarak da karfl›m›za ç›k›yordu. ‹flte bu-
gün, ülkemizde hemen tüm reformistlerin, Kürt milliyet-
çilerinin karfl›m›zda olmalar›n›n, bizi tasfiye etmek iste-
melerinin nedenleri buralardad›r.
Emperyalizmin art›k de¤iflti¤i, halklara demokrasi ve
kültürel haklar› getirdi¤i üzerine yap›lan teoriler hayat›n
içinde yaflananlarla yerle bir oldu. Ama emperyalizmin
nimetlerini keflfetmifller, bu anlay›flla kendilerine yeni bir
yaflam kurmufllard›. K›sa sürede bu yoldan vazgeçeme-
diler de. Emperyalizm sald›rganl›¤›n› artt›rd›kça düzene
daha s›k› tutunuyorlard›. Y›llarca emperyalizm ve oligar-
flilerin afl›r› sol diyerek, terörizm diyerek yapt›¤› demago-
jilere ortak oldular. Örgüt, illegalite ve silahl› mücadele
düflmanl›¤› yapt›lar. Nerede bir dönek ve hain varsa
ödüllendirdiler, reklam›n› yapt›lar. Olanaklar sa¤lad›lar.
Biz sab›rla bu yolun devrimci olmad›¤›n›, bu yolun ken-
dilerini de yok edece¤ini her düzeyde söyledik. Onlar bi-
zi tasfiye etmekle u¤raflt›lar. fiimdi ise, bu kesimlerin he-
men hepsi büyük bir umutsuzluk ve karamsarl›k içinde-
dir. Emperyalizme ve oligarfliye yaltaklanma, meflruiye-
ti burada arama, anti-devrimci ve anti-sosyalist söylemi,
oligarfli kullanm›fl ve bu yaltakç› kesimleri de iyice güç-
süzlefltirerek, c›l›zlaflt›rarak bir kenara at›vermifltir. Yüz-
binlerce üyesi olan sendikalara, DKÖ’lere, meslek örgüt-
lerine bak›n. Hatta legal partilere bak›n, hemen hepsi ör-
gütsüzlükten, kitlelerin ilgisizli¤inden flikayet etmektedir.
Ama hiçbirisi neden bu hale geldiklerini, neden altlar›n›n
boflald›¤›n› analiz etmemektedir. Bu köklü bir özelefltiri
demektir. Yeniden devrimci gerçekleri kabul etmek de-
mektir. Henüz buna yanaflma cesaretinden yoksundurlar.
Ama bir ayr›flma kaç›n›lmazd›r. ‹steseler de istemeseler
de, sanc›l› veya sanc›s›z devrimci gerçekler kendilerini
488 Dursun Karatafl

kabul ettirecektir. Döneklik ve ihanet ödüllendirilmekten


ç›kacak, mahkum edilece¤i dönem gelecektir. Hat›rlay›n
ve hiç unutmay›n, oligarflinin bize imha operasyonlar›
düzenledi¤i her süreçte hiçbir utanç duymadan, hiçbir
ahlaki de¤ere ba¤l› olmadan bizim yok oldu¤umuzu söy-
leyenler, bugün ne haldedir, nas›l yerlerde sürünmektedir
görmelisiniz. Bu bizim özel bir yetene¤imiz de¤il, Mark-
sizm-Leninizmin gücüdür. Biz buradan ald›¤›m›z güçle
gerçekleri söylemeye devam ettik.
Bugün reformist güçler, flaflk›nd›r. Ne yapaca¤›n› bile-
mez haldedir. ‹flte biz, bir yandan oligarflinin bask›lar›na
karfl› direnirken, bir yandan da oligarflinin üzerimize sür-
dü¤ü bu reformist düflüncelere karfl› savaflmaktay›z. Bu
ne demektir; bu, her koflulda ideolojik olarak net olma-
m›z gerekti¤ini gösterir. ‹deolojik ve politik olarak her za-
mankinden daha güçlü olmak zorunday›z. S›n›f mücade-
lesinin kurallar›n› her zamankinden daha iyi bilmek zo-
runday›z. Aksi halde bir dizi demagojiyle beyinlerimize
girmeleri, saflar›m›zda gedikler açmalar› hiç zor de¤ildir.
Güç düflüncelerdedir. Beynimizdedir. Öncelikle ve ›srarla
düflüncelerimizde net olaca¤›z. Bu olmazsa yalpalamak,
sa¤a sola sapmak ve baflkalar›n›n egemenli¤i alt›na gir-
mek, örgütsel kiflili¤i ve ba¤›ms›zl›¤› yitirmek çok kolay-
d›r. Reformistlerin örgütsel ba¤›ms›zl›klar› ve kiflilikleri
yok olmufltur. Bunun için üretememekte, yarat›c› olama-
makta, muhasebe yapamamakta ve nihayetinde emper-
yalizme ve oligarfliye karfl› direnmek yerine onlar›n mefl-
ruiyetine s›¤›n›lmaktad›r. Oportünizm de bu düflünceler-
den çok büyük oranda etkilenmifl, reformizmin yönlen-
dirmesi alt›na girmifltir. Bu nedenle k›s›rlaflm›fl, daralm›fl,
ne yapt›¤›n› bilmez haldedir.
fiimdi bu bak›fl aç›s› ile dönüp iki y›l öncesine bak›n,
direnifle nas›l bafllad›k, kim ne dedi, düflman ne yapt›,
bunlar› yeniden hat›rlay›n. Bu süreci tüm boyutlar›yla
kavrarsan›z düflman›, reformizmi ve oportünizmi çok da-
ha iyi tan›rs›n›z. Mücadelemizde nas›l bir rol üstlendikle-
Seçme Yaz›lar 489

rini, tav›r ve davran›fllar›yla kime hizmet ettiklerini, katli-


amlarda nas›l suç orta¤› olduklar›n› çok daha net göre-
ceksiniz. Ve bizim, iki y›ldan bugüne, oligarflinin tarihinde
görülmemifl katliam, bask› ve bütün politik manevralar›-
na karfl› nas›l direndi¤imizi, nas›l bugüne geldi¤imizi çok
iyi görmelisiniz. Bu süreçte düflman çok bilinçli bir flekil-
de s›n›f mücadelesinin kurallar›yla hareket etmifltir. Re-
formist ve oportünistler ise s›n›f mücadelesinin bu kural-
lar›n› tümden unutmufl, yok saym›flt›r. Emperyalizme ve
oligarfliye karfl› ezilen s›n›flar›n mücadele bayra¤› bizim
elimizdedir. Geçmiflte k›smen de olsa, zay›f da olsa tut-
maya çal›flt›klar› bu bayra¤› tümden bize terk etmifllerdir.
Direnifli terk ederek, direnifli desteklemeyerek oligar-
fliden icazet bekleyenler, direnifl d›fl› kalarak, bizi tasfiye
ederek güçlenece¤ini düflünenler, tam bir hezimete u¤ra-
m›fllard›r. Her fleyden önce ideolojik de¤erlerini yitirmifl-
lerdir. Kendi varl›k koflullar›n› ortadan kald›rm›fllard›r.
Moralmen çöküntüye u¤ram›fllard›r. Hiçbir fleyi savuna-
cak durumda de¤illerdir. Düflman bütün bask›lar›na kar-
fl›n, düflünemedi¤i, hayal bile edemedi¤i bir direnifl ile
karfl› karfl›ya kalm›fl ve ç›kmazlar içindedir. Hiçbir yasak
ve bask›, direnifli yolundan döndürememifltir. Bu neden-
ledir ki; direniflimiz, Türkiye devrimci hareketinin yak›n
tarihine damgas›n› vurmufl, hükümetlerin kurulup y›k›l-
mas›nda önemli rol oynam›flt›r. D›fl›m›zdaki solun ayr›fl-
mas›nda önemli bir role sahip olmufl, düflünce kal›plar›-
n› y›km›fl, sübjektif yüzlerini ortaya ç›kartm›flt›r. Düzen
karfl›t›, muhalif, sol herkese, devrimcili¤in direniflin ne
demek oldu¤unu, nas›l bedeller istedi¤ini çok ç›plak ve
net bir biçimde göstermifltir. Devrimcilik yapacaksan›z,
iktidar› isteyecekseniz, ölmeye, sakat kalmaya, imha
edilmeye, imha edilip tekrar aya¤a kalkmaya haz›r ola-
caks›n›z. Türkiye’de devrimcilik ancak böyle yap›l›r, fa-
flizm koflullar›nda baflka türlü devrimcilik mümkün de¤il-
dir. S›n›f mücadelesinin kurallar› böyle ifller. ‹flte
direniflimiz bütün bunlar›, yüksek sesle telaffuz etsinler
veya etmesinler, beyinlerine sokmufltur. Bundan böyle
490 Dursun Karatafl

direnmek ve devrimcilik denilince; direniflimiz, kararl›l›-


¤›m›z, düflman ve biz de¤erlendirilmeden tart›fl›lamaz.
Elbette bu süreçte zay›fl›klar da gösterdik. Dönenler,
ihanet edenler, direnifli kendi ç›karlar› do¤rultusunda kul-
lananlar ç›kt› ve ç›kacakt›r. Burjuvaziden ödünç al›n›p di-
renifl içine sokulan her düflünce, direnifli daha çok y›pra-
t›r, dejenere eder, kararl›l›¤› öldürür ve düflman ideoloji-
sine yaklaflt›r›r. Kararl› olmak zorunday›z. Burjuvaziyle
aram›za set çekerek s›n›f mücadelesinin kurallar›n› uy-
gulamak zorunday›z. Bu büyük direnifl, ancak bu tür bir
kararl›l›kla sürdürülebilir. Aksi halde reformizmin ve
oportünizmin durumuna düflülür.
Dünya ve ülkemizdeki geliflmeleri dikkate alarak po-
litika ve taktiklerimizi belirleyece¤iz. Ony›llard›r yaflad›-
¤›m›z hiçbir süreç di¤erinin tekrar› de¤ildir. K›z›ldere’den
bugüne yeniden gözden geçirin, hep farkl› taktiklerle
farkl› politikalarla savaflm›fl›zd›r. Mücadele taktikleri hiç-
bir zaman birbirini tekrar edemez. Birbirinin taklidi ola-
maz. Böyle davranmak yaflanan süreçlerden ve müca-
dele taktiklerinden hiçbir fley anlamamak demektir. Te-
mel ve vazgeçilmez olan, Marksist-Leninist do¤rular›m›z-
d›r. ‹ktidar›n uzun süreli bir halk savafl› ile ele geçirilme-
si yani silahl› mücadelenin temel oldu¤u stratejiden, ille-
gal örgütlenmekten ve örgütten vazgeçilemez. Anti-em-
peryalist, anti-oligarflik devrimden vazgeçilemez. Temel
ve vazgeçilmez k›staslar bunlard›r. Bütün mücadele bi-
çimleri, legalite ve illegalite, silahl› mücadele ve silahl›
mücadele d›fl›ndaki biçimler, hepsi bu temel k›staslara
hizmet etmektedir. Bu temel k›staslar çerçevesinde baz›
mücadele biçimleri bazen ön plana ç›kar. Bazen geri pla-
na çekilir. Bunlar sürecin durumuna göre de¤ifliklikler
gösterir. Bu, dünyada ve ülkemizde emperyalizm ve oli-
garflinin uygulad›¤› politikalar, bizim objektif ve sübjektif
durumumuz, kitlelerin ruh hali ile ilgili bir durumdur.
Bunlar›n analizinden ç›kan sonuçlard›r.
Bazen, bugünkü gibi bir direnifl biçimi, bazen demok-
ratik mücadele, bazen silahl› mücadele, bazen ise tama-
Seçme Yaz›lar 491

men sessizlik gündeme gelebilir. Bütün bu süreçler iniflli


ç›k›fll›, zikzakl› olabilir. Ama temel hedef kitleleri örgütle-
mek, güç toplamak, devrime yürüyüflün yolunu açmak-
t›r. Bu gerçe¤i hiçbir yoldafl›m›z, taraftar›m›z unutmama-
l›d›r. Unutursa yolunu flafl›r›r. Sa¤a sola savrulur. Bugün
savrulmad›ysak, hala ayakta isek, hala felaket tellallar›-
n› ve düflman› yan›lt›yorsak bu nedenledir. Yolumuza de-
vam edece¤iz. Hiçbir dogmaya ba¤l› kalmadan, Mark-
sist-Leninist do¤rular›m›z› önümüze al›p en yarat›c› bi-
çimde, özgüvenimizi güçlendirerek, ideolojik netli¤imizi
yükselterek yolumuza devam edece¤iz. Prati¤imiz; dü-
flüncelerimizde netli¤imizin kan›t›d›r. Bundan sonra da
böyle olacakt›r. Kitleleri örgütlemeden, ideolojik netli¤i
korumadan ileri hiçbir ad›m atamay›z. fiimdi Türkiye so-
lu yeni bir alt üst oluflu, yeni bir saflaflmay› yaflayacak-
t›r. Bu kaç›n›lmazd›r. Bunu sa¤layan motor güç biziz. Bi-
zim netli¤imiz ve direniflimizdir. ‹stedikleri kadar düflman
saf›nda bize küfür etsinler, devrimci gerçekleri tart›flmak-
tan kaç›namayacaklard›r. Hemen bütün sol, her konuda
t›kanm›fl, gözü kör bir hale gelmifltir. Biz ne yapaca¤›m›-
z› çok iyi biliyoruz. Büyük bir kararl›l›kla yolumuza de-
vam ediyoruz. ‹flte bu güç karfl›s›nda ezilmekte büzül-
mekte ve sinmektedirler. Kendi saflar›nda yeni tart›flma-
lar boy vermektedir.
Biz devrimci politikay› burjuva kurallar› ile yapm›yo-
ruz. Bu tavr›m›z› sürdürmeye devam edece¤iz. Solun
burjuva politikac›l›¤› maskesini ortaya ç›kartaca¤›z. Dü-
flüncelerdeki netli¤imiz ve pratikteki kararl›l›¤›m›z bunu
ortaya ç›kartacakt›r. Bu konuda önemli mesafeler ald›k.
Almaya devam edece¤iz. Ama bütün bunlar kitleleri ör-
gütlememize hizmet etmelidir. Her insan›m›z, her düzey-
deki insan›m›z, insanlar› e¤itmiyorsa, kitleleri örgütlemi-
yorsa, olanaklar yaratm›yorsa, o insan›n devrimcili¤in-
den söz edilemez. Kitlelere gitmeden, onlar›n sorunlar›y-
la yan›p tutuflmadan devrimci olunamaz. Ancak küçük-
burjuva ayd›n› olunabilir. O kitlelere gitmeyecek, seçkin
492 Dursun Karatafl

bir çevrede yaflayacak, halk›n sorunlar›n› de¤il, seçkin-


lerin sorunlar›n› tart›flacak ve yazacak; ne yaz›k ki, em-
peryalizmin ve oligarflinin yönlendirmesiyle solda bu
hastal›k oldukça geliflmifltir. Bütün bu zehirli ak›mlar›n
önüne set çekmeliyiz. Halka gitmenin, örgütlemenin on-
larca biçimini bulmal›y›z. Ve unutmay›n, düflman hiçbir
zaman en masum, en meflru talepler için mücadele etti-
¤imizde bile, bize icazetli davranmayacakt›r. Önümüzü
kesmek için her türlü yöntemle bize karfl› savaflacakt›r.
Bunun için hiç kimse “fiu mücadele içinde yer al›rsam,
flunu yaparsam düflman›n fliddetinden kurtulurum” ha-
yalleri kurmamal›d›r. "Düflman ve biz" konusunda ide-
olojik olarak net olursak, bu gerçekleri çok daha iyi kav-
rar, s›n›f mücadelesindeki uyan›kl›¤›m›z› diri tutar›z. Aksi
halde tuzaklar bizi bekliyordur. Kay›ps›z mücadele ol-
maz. Onlarca kez bizi imha edecekler, düflece¤iz, yeni-
den kalkaca¤›z, yeniden örgütlenece¤iz, bu bizim tarihi-
mizdir. Bu tarih böyle yaz›lmaya devam edecektir. Her-
kes bu tarihimizi yeniden gözden geçirmelidir. Bu tarih,
bugünkü gücümüz ve gelece¤imizdir. Bu tarihi bilmeyen-
ler, kavramayanlar inanamaz, kavrad›kça inanacakt›r. O
tarihin içinde yaflad›kça inanacakt›r. Bu tarihe s›ms›k›
sar›l›p devrimin tarihini yazmaya devam etmeliyiz. Dü-
zenden her yönüyle kopmal›y›z. Bizi düzene ba¤layan
hiçbir fley kalmamal›d›r. O zaman beynimiz, yaflam›m›z
her fleyimiz özgürdür. Devrimcileflmek budur.
Yeni y›la bu duygu ve düflüncelerle girmeliyiz. Yeni y›-
l›n, bütün yoldafllar›m›z›n yaflad›¤› süreci daha iyi kavra-
yarak, yani mücadeleye daha büyük bir kararl›l›kla at›l-
d›¤›, önlerine daha büyük hedefler koydu¤u bir y›l olma-
s›n› diliyoruz.
Dostlar›m›z›n ve taraftarlar›m›z›n bizi daha iyi anlad›-
¤›, mücadeleye kat›lmak için daha çok çaba harcad›¤› ve
kendilerini yeniledikleri yeni bir y›l olmas› dile¤iyle, bü-
tün yoldafllar›m›z›n ve dostlar›m›z›n yeni y›l›n› kutlar, se-
lam ve sevgilerimizi iletiriz.
Seçme Yaz›lar 493

2004 Y›l›
Yeni Y›l Mesaj›

YOLDAfi
fiLLARA, DOSTLARA

MERHABA
ir y›l› geride b›rak›rken kötümser olmak için,

B dünyaya kara gözlüklerle bakmak için hiçbir


neden yok. Tersine iyimser olmak için, yar›nla-
r›n ve gelecek y›llar›n bizim, halklar›n oldu¤unu görebil-
mek için çokça geliflmeler ve nedenlerimiz var.
Dünyay› fethetmeye ç›kan Amerikan emperyalizmi ve
iflbirlikçileri düne göre çok daha kötümserler. ‹flgaller
“terörizm” flarlatanl›¤› yaygaras› alt›nda yap›lan bask› ve
zulüm bütün dünyay› kapsarken hiç rahat de¤iller. “Terö-
rizm” diyerek “güvenlik sendromu” yaratt›lar. Yalanla,
demagojiyle, sald›r›larla yasa ve hukuk ad›na ne varsa
ortadan kald›r›p, adeta Ortaça¤ yaflatarak, iflgallerle bü-
tün dünya halklar›n›, ezilenleri korkutarak, sindirerek
teslim olmaya zorlad›lar.
Emperyalizmin bu görülmemifl sald›r› dalgas›na karfl›
Ortado¤u’dan Asya’ya, Latin Amerika’dan Avrupa ve
Amerika’ya kadar dünya halklar› aya¤a kalkt›lar. Yanl›fl,
eksik, tart›fl›l›r tüm mücadele yöntemlerine ve düflüncele-
rine ra¤men, Amerikan emperyalizminin karfl›s›na bütün
dünya halklar› ç›kt›. Silahl›, silahs›z, bar›flç› tüm mücade-
le biçimleriyle, tüm renkleriyle birçok s›n›f ve tabaka tes-
flgallerle sonuç alamad›-
lim olmayacaklar›n› hayk›rd›lar. ‹flg
494 Dursun Karatafl

lar. Ad›m att›klar›, zulüm uygulad›klar› her yerde halklar›n


öfkesini, direniflini yükseltmekten baflka hiçbir sonuç ala-
mad›lar. Hatta emperyalizmin bu sald›r› ve vahfleti halkla-
fl›s›nda direnmek ve örgütlenmek gerekti¤i-
ra zulüm karfl›
ni yeniden ö¤retti. Direnifl biçimleri geliflti. Teslim olma-
man›n gerekti¤i bütün dünyada tart›fl›lmaya baflland›.
Emper yalizmin imparatorluk hayallerinin önüne, halkla-
r›n barikat› kur uldu. Unutturulmaya çal›fl›lan, yok say›l-
maya çal›fl›lan halk gerçe¤i yeniden ortaya ç›kt›.
“Sol yok oldu, düflünceleri tükendi, sadece emperya-
lizm ve kapitalizm var, baflka bir alternatif yoktur” teori-
lerini üretenler sustular. “Emperyalizmin art›k demokra-
tik oldu¤unu”, hatta h›z›n› alamayan baz› utanmazlar,
bütün dünyaya emperyalizmin “özgürlük getirece¤ini”,
emperyalizme karfl› ç›kman›n “ilkellik ve gericilik” oldu-
¤unu söylemeye bafllad›lar. Amerika ad›na Amerikan
solculu¤u yapmaya bafllad›lar. Solculuk kimlik de¤ifltir-
di. Emperyalizme ve kapitalizme karfl› savaflmay› de¤il
onun askeri olmay› seçtiler. Bütün bunlar›n karfl›s›na da
halklar ç›kt›. Direnifl ç›kt›. “ Ya l a n sö y l ü y or su n uz , s i z
h a l k l a r › n k u r t u l u fl u n u s a v u n a m a z s › n › z ” dediler.
Bugün dünyada halklar›n mücadelesi büyük bir alt üst
olufl içindedir. Yok oldu denilen devrimci düflünceler,
Marksizm-Leninizm yeniden halklar›n gündemindedir.
Emperyalizm ve kapitalizm bütün dünyada sorgulan-
maktad›r. Teslim olmamak ve direnmek gerekti¤i, bütün
zehirli düflüncelere ra¤men, giderek yay›lmakta ve güç-
lenmektedir. Bu aray›fl geliflecektir; Marksist-Leninist dü-
flüncelerin yeniden egemen olmas›, halk›n saflaflmas› ve
örgütlenmesi kaç›n›lmaz bir noktaya gelecektir. Yaflam
ve mücadele kendi diyalekti¤i içinde geliflmeye devam
etmektedir. Hiçbir güç bunu engelleyemez. Ne Ameri-
ka’n›n devasa teknik gücü, ne bask›lar› ne de iflbirlikçile-
rinin zulmü bu geliflmeyi durduramaz. Bizi, halklar› geçi-
ci olarak geriletebilirler. Mücadelemizin ivmesini düflüre-
bilirler. Ama biz emperyalizmin ve kapitalizmin zulüm ve
Seçme Yaz›lar 495

sömürü gerçe¤ini iyi bilirsek, bunlar›n tek alternatifinin


sosyalizm oldu¤una inan›rsak, bu düflüncelerimizden ta-
viz vermezsek, geçici geri çekilifller, suskunluklar hiçbir
fleyi de¤ifltirmez. Yenilmemek beyindedir, düflüncededir.
Düflüncede yenilmek, emperyalizmin gücüne taparak
teslim olmak, dahas› ölmek demektir.
Teslim olmad›k, ölmedik.
Bunun en büyük kan›t›, dünyada bir benzeri daha gö-
rülmemifl dördüncü y›l›na giren direniflimizdir. Birçok ek-
si¤imiz var. Ama birçoklar› gibi emperyalizmin gücüne
tapmad›k. Düflüncelerimizi de¤ifltirmedik, bedel ödemek-
ten kaç›nmad›k. Ve bugüne geldik. DÜNYADA B‹R BEN-
ZER‹ DAHA GÖRÜLMEM‹fi B‹R D‹REN‹fi YARATTIK.
fiehitlerimizin, bizim karfl›m›za Avrupa’n›n, Ameri-
ka’n›n befl para etmez üniversitelerinden çal›nm›fl, em-
peryalizmin empoze etti¤i teorilerle ç›kanlar, direnifli, so-
lu ve halk› yok saymak isteyenler; mücadelenin, direni-
flin kararl›l›¤› ve gerçekler karfl›s›nda bir kenara çekilip
oturdular. Direniflimizin sadece izleyicileri oldular. Daha-
s› sansürün, zulmün suç orta¤› oldular. Bütün bunlar
“sol”, “demokratl›k” ad›na, “yaflam kutsald›r” teorileri ile
yap›ld›.
Biz ayn› yerdeyiz. Yerimizdeyiz. Devrimci çizgimizde-
yiz. Bizi sadece izleyenler dolayl› veya dolays›z zulme al-
k›fl tutanlard›r. Bu yaflad›klar›m›z›n belki daha fazlas›n›
da yaflayaca¤›z. Asla unutmay›n. Bu bir tarih yaz›m›d›r.
Yaflamayanlar›n, masa bafl›nda oturanlar›n, rant elde et-
mek isteyenlerin tarih yaz›m› de¤il; mücadelenin kanla
yaz›lan tarihidir. Asla unutmay›n!
Biz bu tarihi yazarken sadece bir noktaya, direnifle
odaklan›p kalmad›k. Elbette direnifl bizim esas gündemi-
mizdi, hala da böyledir. Ama bizim karfl›m›za, “iflçilerin,
memurlar›n, ülkenin çok daha acil sorunlar› oldu¤unu”
söyleyerek ç›kanlar, istisnas›z hiçbir alanda, hiçbir yerde
söyledikleri gündemleri yaratmad›lar. Bütün mesele dire-
nifli yok saymakt›, karalamakt›. Biz hayat›n içinde, ülke
496 Dursun Karatafl

gündeminde hangi sorun varsa onun en önünde, tam or-


tas›nda olduk. Ülke gündeminde olan bir sorun yoktur ki,
biz orada olmayal›m. “ Ül ke ni n fl u a c i l g ün de m i nd e si z
y o k t u n u z ” diyebilecek hiç kimse ç›kamaz. ‹flte biz, atefl
alt›nda can verirken, ülkenin ve halk›n bütün sorunlar›y-
la u¤raflt›k. Gün oldu insanlar›m›z eylemden eyleme kofl-
tular ama direniflimize düflman olanlar, “Bu ülkede hüc-
reler yok, tecrit yok, ölümler yok” fleklinde davrananlar,
bizi yok saymaya, hatta oligarfli ile birlikte sansür koy-
maya devam ettiler. Hala bu tav›rlar› devam etmektedir.
KIRACA⁄IZ!
Endiflelenmeyin, sansür duvarlar›n› da mutlaka par-
çalayaca¤›z. Hangi yöntemle ve nas›l olursa olsun mut-
laka parçalayaca¤›z. Ve bu felaket tellallar›n› ve o bizi
yok etmek isteyenleri bir kez daha cevap veremez hale
getirece¤iz.
S ü reç devam ediyor. Do¤al ki, “Ne olacak? Nereye
kadar, nas›l?” sorular›n› soruyorsunuz. Üç y›l önce dire-
niflin dördüncü y›lda da devam edece¤ini kimse hayal bi-
le edemezdi. Bugün de, yar›n çözülecek diye bir söz söy-
lenemez. Oligarfli, emperyalizmden ald›¤› destekle tecri-
ti ve zulmü bütün halka, her kesime dayatarak sürdürü-
yor.
Bak›n dün F tipleri konusunda ahkam kesip bize ders
vermeye kalkanlar; bugün, hem de 19 Aral›k’›n y›ldönü-
münde F tiplerine ve D tiplerine sessizce at›l›yorlar. Fer-
yat ediyorlar, “Bu demokratik de¤ildir. Bu, Kürt halk›na
sald›r›d›r, Kürt halk›na tecrittir” diye. fiimdi sormak za-
man›d›r. Üç y›l önce biz katledilirken izleyerek, “Biz yo-
kuz ” diyerek oligarfli ile iflbirli¤i yaparak ne kazand›n›z?
Bak›n, oligarfli nas›l kedinin fare ile oynad›¤› gibi oynad›?
Devrimci, demokrat güçleri böldü, parçalad› ve politika-
s›n› hayata geçirdi. fiimdi s›ra size geldi. Ne kazand›n›z?
Devrimcilik ve demokratl›k bunun neresinde? Basbaya¤›
kapitalizmin, “gemisini kurtaran kaptand›r” düflüncesi
ile hareket ettiniz. Sormak zaman›d›r bunlar›. Sorun!
Seçme Yaz›lar 497

K A R A R L I Y I Z ! I S R A R L I Y I Z ! Umutlu olmam›z için, ya-


r›nlara inanmam›z için her fleyden önce sars›lmaz, hiçbir
koflulda yalpalamaz bir düflüncemiz ve bunu yaflama ge-
çiren binlerce insan›m›z var. 2003’ten daha kötü durum-
da de¤iliz. Hiçbir fley istenildi¤i gibi de¤il. Ama hayalleri -
miz ve iddiam›z büyük. Bunu gelifltirerek devam edece-
¤iz. Direnifl bunu ö¤retiyor.
Bu direniflle, bir bütün olarak mücadelemizle, direnen
dünya halklar›n›n önemli bir parças›y›z. Bu büyük dire-
nifli, bu efsaneyi yaratanlar, en baflta flehitlerimizdir. Kad-
rolar›m›z, taraftarlar›m›z, dostlar›m›z, bütün kitlemiz bü-
yük bir sab›rla, büyük bir kararl›l›kla bu süreci gö¤üsle-
mifl ve devam ettirmektedir. ‹nsanlar›m›z›n bu sab›r ve
kararl›l›¤›yla, sald›r›lar karfl›s›nda sars›lmazl›¤›yla afla fla -
mayaca¤›m›z hiçbir engel yoktur. Hepimiz, herkes çok
fley ö¤rendi. Bugün de¤ilse yar›n bu tarihi gerçek tüm
boyutlar›yla yaz›lacakt›r. Bu gerçekler, oligarflinin ve yok
sayma politikas›n› uygulayan solun kendi yenilgisidir.
Yenilmifllerdir. Korkuyorlar. Bunun için var olan› yok sa-
y›yorlar.
Bu sab›r ve inançla çok daha büyük çarp›flmalar› ya-
flayacak ve kazanaca¤›z. Çünkü hiç kimsenin hayal ede-
meyece¤i, efsanelerde duysa bile inanamayaca¤› bir ça-
t›flma sürecini, her gün, her saat ve her dakika yaflad›k.
Ve unutmay›n! TUTSAKLARINI SAH‹PLENMEYEN-
LER, SAH‹PLENME B‹L‹NC‹ OLMAYANLAR, H‹ÇB‹R fiE-
Y‹, H‹ÇB‹R DE⁄ER‹ SONSUZA KADAR SAVUNAMAZ-
LAR.
2 0 0 4 daha güzel olacak. Direnifl devam edecek! Bü-
tün dünya halklar› direnecek! Daha büyük çarp›flmalar
yaflayaca¤›z. ‹nanc›n›z› ve iddian›z› büyütün, moralinizi
yüksek tutun.
‹nanç ve kararl›l›kla hepinizin yeni y›l›n› kutluyor, se-
lam ve sayg›lar›m›z› iletiyoruz.
30 Aral›k 2003
498 Dursun Karatafl

2005 Y›l›
Yeni Y›l Mesaj›

YOLDAfi
fiLLARIMIZA,
DOSTLARIMIZA

lasikleflmifltir, yeni y›la girerken eski y›l›n nas›l

K geçti¤inden söz edilir. S›n›flar, tabakalar herkes


bulunduklar› yere, ihtiyaçlar›na, dünyaya bak›fl
aç›lar›na göre de¤erlendirirler. Emperyalistler ve iflbirlik-
çileri bir y›lda dünya halklar›n› ne kadar sömürdükleri-
nin, ne kadar çok sindirdiklerinin, nas›l teslim ald›klar›-
n›n muhasebesini yaparlar. Yeni y›la yeni planlarla girer-
ler. Biz dünya halklar›, ezilenler, emperyalizme ve iflbir-
likçilerine karfl› ne yapt›k ne kazand›k noktas›ndan ba-
kar›z dünyaya. Ve diyebiliriz ki 2004 y›l› tart›flmas›z Ser-
güllerimizin y›l› olmufltur. Bütün dünyada emperyalistler
ve iflbirlikçileri, iflgalle, katliamlarla iflkenceyle tecrit ku-
flatmas›yla dünya halklar›n›, bizi teslim alamad›lar. Bü-
tün ezilen halklar sald›r› ile karfl›laflt›¤›m›z her yerde bafl-
kald›rd›k, direndik, binlerce Sergülümüz kendini feda et-
ti, biz var›z dedik. “Bizim cesetlerimiz çi¤nenmeden, bi-
zim kurdu¤umuz barikatlar afl›lmadan hiçbir halk› teslim
alamazs›n›z, hiçbir ülkeyi iflgal edemezsiniz, hiçbir halk›
ve onun öncülerini tecritle yenemezsiniz” dedik. Bugün o
çok güçsüz görünen, hatta afla¤›lanan birçok halk, Irak,
Filistin, Afgan halklar›, Nepal ve Kolombiya halklar›,
Türkiye halk›, Afrika’da, Asya’da, Latin Amerika’daki
Seçme Yaz›lar 499

bütün halklar, nerede zulüm ve sömürü varsa onlara kar-


fl› baflta feda eylemleri olmak üzere onlarca biçimde di-
rendiler ve direnmeye devam ediyorlar. Emperyalistler
ve iflbirlikçileri, gururla söyleyebiliriz ki, hiçbir yerde za-
fer kazanamad›lar. Tam tersine darbe üstüne darbe yedi-
ler. S›k s›k flunu hesap etmedik, bunu hesap etmedik di-
yerek günah ç›kard›lar. Hesap etmedikleri tek fley ezilen
dünya halklar›n›n bitmez tükenmez gücü ve direnciydi.
fiimdi yeniden bunu gördüler. Sosyalist sistemin y›k›l-
mas›yla önlerinde hiçbir engel kalmad›¤›n› sanan em-
peryalistler flimdi sosyalist sistemin y›k›lmas›n›n geçici
bir olay oldu¤unu, halklar›n sosyalizm isteklerinin geç-
miflten daha güçlü oldu¤unu yeniden gördüler.
Bugün, belki hemen yar›n yeni bir sosyalizmi kuracak
güçte de¤iliz ama bütün dünyada emperyalizmin iflgal,
ya¤ma ve talan politikas›na karfl› halklar›n barikat›n›
oluflturduk. Bu barikatta yer al›p sosyalist olmayanlar da
bizimdir, bizim saf›m›zdad›r. Ve bu güçlü bir barikatt›r.
Bugünkü çeflitlili¤i yar›n yeni saflaflmalara, yeni aray›fl-
lara dönüflecek, do¤ru olan› bulacak ve güçlenecektir.
Bu kaç›n›lmaz bir geliflimdir. Emperyalistler ve iflbirlikçi-
leri pes etmeyecekler, daha büyük bir güçle sald›racak-
lar, daha çok iflgal, daha çok katliam yapacak daha çok
tecrite baflvuracaklar. Dünya halklar›n›n s›rt›n› dayaya-
bilece¤i, destek alabilece¤i, cephe gerisini oluflturabile-
ce¤i hemen hiçbir güç ve yer yoktur. Bu durum dünya-
daki bütün ezilen halklara, bütün devrimcilere çok daha
zorlu yeni görevler yüklemektedir, iflte bu sürecin oda¤›-
na feda eylemlerinin oturmas› bu nedenledir. Halklar›n
gerekti¤inde bedenlerini silah yap›p savaflmaktan baflka
hiçbir yolu yoktur. Düflman kat›d›r, dünya tarihinde gö-
rülmemifl boyutlarda ac›mas›zd›r. Halklar ve öncüleri
güçsüzdür. Bu güçsüzlü¤ü büyük bir inançla, büyük bir
kararl›l›¤a ve güce dönüfltürmek zorunday›z.
Bunun için bütün dünyada Sergüller var. Sergüller ko-
nufluyor, art›k onlars›z bir dünya olmayacak. Onlara ra¤-
500 Dursun Karatafl

men emperyalistler yaflayamayacaklar. Her yerde her


zaman Sergüller karfl›lar›na ç›kacak. Sergüller korkutu-
cudur. Çok korkuyorlar. Onlar›n sesini, adlar›n›, yaflad›k-
lar›n› dahi göstermemek için bütün dünya tekelleri ve ifl-
birlikçileri söz birli¤i ettiler. Korku yayd›lar, yasaklar
koydular, terörist ilan ettiler, insan av› bafllatt›lar. Sergül-
ler bu nedenle ço¤almaya devam etti. Baflka hiçbir yol-
lar› yoktu.
Sergüller’den çok korkuyorlard›. Yaln›z emperyalistler
ve iflbirlikçileri de¤il sözde emperyalistlere, zulme karfl›
oldu¤unu söyleyenler, hatta kendilerini sosyalist ve ko-
münist olarak adland›ran baz›lar› da bu koroya kat›ld›lar.
Öyle ki düflüncelerini siyasi kimliklerini unuttular. ‹ddia-
s›zlaflt›lar. Emperyalizmin ve oligarflinin cephaneli¤inde-
ki tan›mlamalar›, analizleri, kavramlar› al›p küfür etme-
ye bafllad›lar. Kimisi bunu çok bilinçli yaparken, kimisi
ne yapt›¤›n›n, kiminle ayn› paralele düfltü¤ünün fark›nda
bile de¤ildi. De¤erler de¤iflmiflti, devrimci düflüncenin,
ahlak›n, devrimci safl›¤›n yerini burjuvazinin kurallar› ve
düflünceleri alm›flt›. Ç›kar, her fleyleri olmufltu. Her fley-
den, süreçten, cesetlerimizden nas›l faydalanacaklar›n›
düflünüyorlard›. Sergüllerimiz kendilerini feda etti¤inde
yok olaca¤›m›z› düflünüyor ve meydan›n kendilerine ka-
laca¤›n›n planlar›n› yap›yorlard›. ‹ddias›zlar karanl›k
kuytular›nda baflka planlar kuram›yorlard›. Beyinleri, dil-
leri, kültürleri, her fleyleri kirlenmiflti. En s›radan devrim-
ci de¤erler, devrimci safl›k yok olmufltu. ‹flte bunun için
Sergüllerimize en afla¤›l›k, en ahlaks›z sözlerle sald›r›yor,
sonra karanl›k kuytular›na geri dönüp yeni planlar kuru-
yorlard›. Emperyalistler, iflbirlikçileri ve bir k›s›m solcu-
lar ayn› cephede birleflmiflti. Cümleleri, kelimeleri bile
ayn›yd›. Baflka bir dünyalar› yoktu. Siyasi yaflamlar› bo-
yunca asla ne ciddi bir güç olmufl, ne de herhangi bir ko-
nuda gündem belirlemifllerdi. Bütün siyasi yaflamlar› re-
kabet üzerine kurulmufltu. Bu bencillik onlar› yiyip bitiri-
yordu. ‹flte bu nedenle Sergüller’e düflman hale geldiler.
Seçme Yaz›lar 501

‹flte bu nedenle oligarfli ile ayn› dili kullanmaya bafllad›-


lar.
2004 Sergüller’in y›l› oldu. Hiç flüphe yok ki Sergüller
nas›l 2004 y›l›nda emperyalistlerin ve oligarflilerin önün-
de barikat olduysa, bunlar›n uzant›s› olan her türlü enge-
li de ezip geçecektir. Hiçbir güç, ister fiziksel, ister dü-
flünsel olsun, savafl›m›z önüne engel olamaz. Onlar Ser-
güller’in inanc›na, kararl›l›¤›na, ba¤›ms›z demokratik ve
sosyalist bir Türkiye iste¤ine sald›r›yorlar. Oligarfli ve
uzant›lar›, içinde devrimin ve sosyalizmin olmad›¤› bir
solculuk istiyor. Sergüllerimiz bunlar önünde de barikat-
t›r. 2005 y›l›nda Sergüllerimizin inanc› ve kararl›l›¤›n› da-
ha da büyütüp güçlendirece¤iz. Sergüllerimiz yüzlerce
olacak. Kararl›l›¤›m›z, cüretimiz daha da büyüyecek.
Sergüller yaln›z bize de¤il bütün dünyaya ö¤retiyorlar.
Bakmay›n bugün küfür edenlere, onlar 35 y›ll›k tarihimiz
boyunca bize küfür etmekten baflka hiçbir fley yapama-
yan zavall›lard›r. Bugün küfreder, e¤er kal›rlarsa, on y›l
sonra özelefltiri yaparlar. Kalmazlarsa kimse onlar› hat›r-
lamaz. Hep böyle olmufltur.
2005’e bütün dünyada ezilen halklar›n öncüleri Ser-
güllerimizin büyük inanc› ve kararl›l›¤› ile giriyoruz.
2005’in bütün dünya halklar›na daha büyük zaferler ge-
tirmesi umuduyla tüm yoldafllar›m›z›n ve dostlar›m›z›n
yeni y›l›n›z› kutluyoruz.
502 Dursun Karatafl

2006 Y›l›
Yeni Y›l Mesaj›
200 6 M Ü CAD E L E
DOLU B‹R YIL OLSUN

YOLDAfi
fiLLAR, DOSTLAR
ar›n bizimdir” demifltik. Bu hep böyle ola-

“Y cakt›r, yar›n devrimcilerindir, halk›n devrim-


ci iktidar›n›nd›r. Bu kaç›n›lmazd›r. Ne em-
peryalistlerin ne de iflbirlikçi iktidarlar›n bunu engelleme
gücü yoktur.
Devrimcili¤in, sosyalizmin bitti¤i ve bir daha yaflan-
mayaca¤› üzerine yap›lan bütün spekülasyonlar, burju-
vazi taraf›ndan desteklenen ve yay›lan bütün teoriler bü-
flu-
yük oranda darbe alm›fl, halk kitlelerinin tek kur tuluflu
nun sosyalizm oldu¤u bir kez daha görülmeye bafllan-
m›flt›r. Bütün dünyay› kapsayan “sosyalizm bitti” teorile-
rinin yerini hiçbir fley alamam›flt›r. Emperyalizm ve ka-
pitalizm halk kitlelerine iflgal, sömürü, katliam, yoksul-
luk ve ac›dan baflka hiçbir fley getirmemifltir. Halk›n dev-
rimci iktidar› ve sosyalizm d›fl›nda üretilen bütün teoriler,
emperyalistlerin ve kapitalistlerin sömürü politikalar›n›
desteklemek ve onlara güç vermekten baflka hiçbir ifle
yaramam›flt›r.
Baz› ‹slamc› kesimlerin anti-Amerikan, anti-emper-
yalist tepkileri, tepki olmaktan öteye gitmemifl ve kapi-
talist sistemin savunuculu¤unu beraberinde getirmifltir.
Yaln›z bafl›na anti-Amerikan veya anti-emperyalist tepki,
kendi içinde bir de¤eri olsa da halk kitlelerini kurtulufla
Seçme Yaz›lar 503

götüremez. Nitekim bu anlay›fl sahipleri hiçbir yerde hal-


k›n kurtuluflunu sa¤lamam›fl, ne emperyalizmi ne de ka-
pitalist sömürüyü yok edememifllerdir. Bu konuda ne bir
anlay›fllar›, ne de pratikleri yoktur.
Kapitalizmi ve özel mülkiyeti savunmak anlay›fllar›na
ayk›r› olmad›¤›ndan, güçlü bir anti-komünistli¤i beyinle-
rinde tafl›maya devam etmektedirler. Bu nedenle de em-
peryalist ve kapitalistler taraf›ndan s›k s›k kullan›lmakta-
d›rlar. Geçmiflleri bunun bolca örnekleri ile doludur. Bu-
gün anti-Amerikan, anti-bat› görünenlerin dahi, yar›n
neyi savunacaklar› ve nerede kullan›lacaklar› belirsizdir.
Bu nedenle bu kesimler halk kitleleri için asla bir kurtu-
lufl sa¤layamazlar.
Bugün dünya çap›nda emperyalizmle bir savafl içinde
olduklar› aç›kt›r. Bu kal›c› olmayan geçici bir durumdur.
Ya düflüncelerini de¤ifltirecek, kapitalist sistemi tümden
karfl›lar›na al›p sosyalizmi savunacaklar ya da yeniden
emperyalist kapitalistler taraf›ndan kullan›lacaklard›r.
Baflka yol yoktur.
Denebilir ki, bugün siyasi arenada emperyalizme kar-
fl› savaflan ‹slamc› bir kesim vard›r. Do¤rudur. Özellikle
Sosyalist Blok’un y›k›lmas›ndan sonra sosyalistler bü-
yük bir teorik karmafla içine girmifl, birçok dinami¤ini
yitirmifl, halk kitlelerine öncülükte geri noktalara düfl-
müfltür. Emperyalizm üzerine en saçma teoriler sol saf-
larda ortaya ç›km›fl, “devrimci iktidar”, “devlet ve dev -
rim” teorileri reddedilmifl, sistem içi bir solculuk aray›fl›-
na girilmifltir. Bu aray›fl› emperyalistler desteklemifl ve
devrimcilerin kitlelerle ba¤lar›n› büyük oranda koparm›fl,
daraltm›fl, k›s›rlaflt›rm›flt›r. Halk kitleleri hemen her yer-
de sisteme terk edilmifltir. ‹flte bu ortamda ‹slamc›lar an-
ti-emperyalist mücadelede ön plana ç›km›fllard›r.
Geçen y›llar halk kitlelerine göstermifltir ki, ne sapk›n
solcu teoriler, ne ‹slamc›lar kurtulufl olamaz. “ Tek yol
devrim” fliar› her zamankinden daha çok geçerlidir. Hiç-
bir teori, bu fliar› de¤ifltirememifltir. “Devrim de¤il, re-
504 Dursun Karatafl

form” diyenler, parlamenter yollarla, reformlarla sistemi


de¤ifltirebileceklerini, iktidar› alabileceklerini sananlar
hayat›n gerçekleri karfl›s›nda yeniden düflünmeye baflla-
d›lar. Bu yol halk kitlelerini sistem içine hapsetmekten,
aldatmaktan, sömürüyü derinlefltirmekten baflka hiçbir
ifle yaramam›flt›r.
Üstelik halk kitleleri bu anlay›fl nedeni ile örgütlenme-
miflti. Örgütsüz halk, sömürüye ve zulme karfl› savafla-
mazd›. Emperyalistlerle iflbirlikçileri örgütsüz bir halkla
istedikleri gibi oynarlard›. Böyle de olmufltur. Halk kitle-
lerinin potansiyeli oy sand›klar›na ak›t›lmak istendi. So-
nuçta de¤iflen hiçbir fley yoktu. Dünyada ve ülkemizde
devrimler bitti diyenler kitleleri bu yönde olumsuz etkile-
diler, onlar› sisteme çektiler. Bu durum hâlâ sürmesine
ra¤men, eski gücünü yitirmifl, birçok kesim yeniden dü-
flünmeye bafllam›flt›r.
Hâlâ önümüzdeki ç›plak gerçek fludur: Halk kitleleri
örgütsüzdür. Örgütlü olmad›¤› için savaflma gücü yok-
tur. Devrimci iktidar ancak savaflarak kazan›labilir. Her
fleyden önce kendi saflar›m›zda halk kitlelerini örgütle-
menin önemini içselleflt fltir meliyiz. Örgütlenme silah›na
s›k›ca sar›lmadan ekonomik, demokratik, ideolojik, po-
litik, askeri hiçbir alanda mesafe alamay›z.
Halk kitlelerini örgütlemek, yanl›fl düflüncelere, refor-
mizme, sisteme karfl› savaflmakt›r. Düflmanlar›m›z bas-
k›y›, zulmü, halk› bizden soyutlamak için yap›yor. Biz de
bunun için bütün ›srar›m›z› ve enerjimizi halk› örgütle-
mek için kullanmal›y›z. 2005 halk kitlelerinin hâlâ örgüt-
süz oldu¤unun göstergesidir. Sendikalar, dernekler, bü-
tün kitle eylemleri, mitingler bunun göstergesidir. Bu
gerçe¤i önümüze al›p halka gitmeliyiz. Baflka hiçbir yol
yoktur. Devrimin yolu buradan geçiyor.
2006’da “tek yol devrim” fliar›n› kitlelere benimsete-
lim, örgütlenelim ve bu fliar› yükseltelim.
Bu anlay›flla bütün yoldafllar›m›z›n ve dostlar›m›z›n
yeni y›l›n› kutluyor, baflar›lar diliyoruz.
Seçme Yaz›lar 505

2007 Y›l›
Yeni Y›l Mesaj›
YOLDAfi
fiLLAR,
DOSTLARIMIZ
ir y›l› daha geride b›rakt›k. Bu bir y›lda geliflen,

B ilerleyen, büyüyen, ezilen halklar›n hakl› mücade-


lesidir. Dünyan›n her taraf›nda kan›m›z› ak›tt›lar,
katlettiler, de¤erlerimize sald›rd›lar, en büyük vahfleti uygu-
lad›lar; uygulamaya da devam ediyorlar. Bize, tecriti, zulmü,
iflgali, sömürüyü, yozlaflmay› reva gördüler. Ama bütün
bunlar›n karfl›s›na ezilen halklar, hakl›l›klar›ndan ald›klar›
güçle dikildiler. Emperyalistlerin ve iflbirlikçilerinin daha k›-
sa süre önce yüksek perdeden savunduklar› "Demokrasi gö-
türece¤iz, ezilenleri kurtaraca¤›z" sözlerinin yerini, girdikleri
batakl›ktan nas›l kaçacaklar›n›n hesaplar› al›yordu. Strate-
jistleri, bütün kurumlar›, kaçman›n hesaplar›n› yap›yorlard›.
Ezilen halklar güçleniyordu. Hakl›yd›lar. Emperyalistlerin
maskesi bir kez daha düflmüfltü. ‹flgal, zulüm ve katliamlar-
la halklar›n yenilemeyece¤i, yok edilemeyece¤i bir kez da-
ha görülmüfltü. O katliamc› ve iflgalci emperyalistlere övgü-
ler dizen, emperyalizmin art›k eski emperyalizm olmad›¤›n›,
de¤iflti¤ini, demokratlaflt›¤›n› söyleyen hainler, dönekler or-
tada yoktu. Sessizdiler. Çünkü halklar konufluyordu. Halkla-
r›n konufltu¤u yerde sahtekarlar, hainler duramazlard›. Bu-
gün bütün dünyada, haks›zl›¤›n ve zulmün oldu¤u her yerde
halklar birbirlerinden güç alarak direniyorlar ve emperyaliz-
me meydan okuyorlar. Emperyalistler flaflk›nd›r. Halklar›n
elinden nas›l kurtulacaklar›n›n yollar›n› aramaktad›rlar. Yol
yoktur. Halklar kazanacakt›r. Bu kesindir. Baflka yol yoktur.
Emperyalistler ve iflbirlikçileri, halklar› teslim alabilmek
506 Dursun Karatafl

için iflgal, katliam, provokasyon dahil her yöntemi kullan-


maktad›rlar. Bunlar, halk düflmanlar›n›n geleneksel yöntem-
leridir. Varl›klar› yeryüzünden silinene kadar bu yöntemlere
devam edeceklerdir. Ülkemizde de farkl› de¤ildir. Hemen bü-
tün iktidarlar egemenliklerini sürdürebilmek için, demokra-
si, hukuk ve adalet dedikleri hemen her fleyi, istediklerinde
bir kenara itmekte ve yok sayabilmektedirler. S›n›f mücade-
lesinin oldu¤u her yerde böyledirler. Ülkemizdeki AKP ikti-
dar› da bu yöntemi uygulamaktan çekinmemifltir.
2006 y›l› ülkemizde tecrite, zulme, emperyalist iflbirlikçi-
li¤e ve yozlaflt›rmaya karfl› mücadele dolu bir y›l olmufltur.
Bütün bu mücadeleler boyunca, AKP iktidar›, bu mücadele-
yi engellemek için oligarflinin geleneksel tüm yöntemlerini
uygulam›flt›r. Her türlü iflkence, bask›, tehdit, flantaj ve sah-
tekarl›¤a baflvurmaktan çekinmemifltir. Bu yöntemler oli-
garflinin büyük korkusunu itiraf etmekten baflka bir fley ifa-
de edemez. Devrimci mücadeleyi gelinen aflamada tehdit-
lerle, bask›larla, sahtekarl›klarla susturamazlar. Gerilete-
mezler. Ama bunlara devam edeceklerdir. Onlar›n keyfilikle-
ri, adaletsizlikleri hiçbir zaman bitmeyecektir. Bunlara karfl›
bütün gücümüzle her yerde mücadele edecek, maskelerini
düflürüp gerçek yüzlerini sergileyece¤iz. AKP iktidar›n›n hu-
kukla, demokrasi ile hatta ‹slamc›l›kla hiçbir ilgisi yoktur.
Hemen her fleyiyle ikiyüzlü, sahtekar olup emperyalizmin ifl-
birlikçisi, kapitalizmin sözcüsü bir iktidard›r. ‹slamc›lar›n hiç
de¤ilse, tutarl› olmasa da, zalime ve zulme karfl› söylemleri
vard›r. AKP’nin bunlarla da hiçbir ilgisi yoktur. Bunun için
AKP, oligarflinin ve emperyalizmin ç›karlar›n› koruyan halk
düflman› bir iktidard›r. Bu iktidara karfl› mücadelemiz yeni
y›lda da sürecek, AKP’nin halk düflman› yüzünü ortaya ç›-
kartacak, yapt›klar›n›n hesab›n› soraca¤›z.
Kazanan emperyalistler ve iflbirlikçileri de¤il, ezilen halk-
lar olacak. Biz olaca¤›z. Bu kaç›n›lmazd›r. Bütün emperya-
listler ve iflbirlikçileri yeni y›lda halklardan daha çok korka-
caklar; halklar›n mücadelesi daha çok geliflecek. Mutlaka
kazanaca¤›z. Bu duygu ve düflüncelerle bütün yoldafllar›m›-
z›n ve dostlar›m›z›n yeni y›l›n› kutluyor, baflar›lar diliyoruz.
Seçme Yaz›lar 507

2008 Y›l›
Yeni Y›l Mesaj›
YOLDAfi
fiLLARA,
DOSTLARA

imdi düne göre daha kararl›, daha cüretli olmak

fi zaman›d›r. Daha sab›rl› ve daha çok emek ver-


mek durumunday›z. Moral de¤erlerimizi en
yüksekte tutmak zorunday›z. Çünkü emperyalizm özel-
likle Amerikan emperyalizmi, devrimcili¤e, insana, hal -
ka ait ne varsa yok etmek istiyor. Emperyalistlerin hiç-
bir de¤eri yoktur. Tek de¤erleri kendi ç›karlar›d›r. Bu ç›-
karlar› için yapamayacaklar› katliam ve ahlaks›zl›k yok-
tur. Sömürü, iflgal, halklar› kölelefltirme, onlar›n do¤al
kurallar›d›r. Niteliklerinin gere¤idir. Bu gerçe¤i unutama-
y›z, unutturamay›z. Bu gerçe¤i hep canl› tutmak zorun-
day›z. Çünkü bu gerçek, bütün dünyada iflgallerle, katli-
amlarla, halklar› hiçlefltirmekle, ülkeleri yok etmekle
kendini dayat›yor. Bu ç›plak gerçek, dün neydiyse bu-
gün de odur. De¤iflen hiçbir fley yoktur. Emperyalizm ve
direnen halklar vard›r. Halklar›n direnmekten baflka hiç-
bir yolu yoktur. E¤er direnilmezse emperyalizm istedik-
lerini çok kolay elde eder ve bütün dünya halklar›n› tes-
lim al›r. Hiçbir halk buna izin veremez. Halk ad›na dav-
rand›¤›n› iddia edip buna izin verenler, tart›flmas›z iflbir-
likçi ve Amerikan ufla¤›d›rlar.
Amerikan emperyalizmi bütün dünyay› kendi deneti-
mi ve hegemonyas› alt›na almak istiyor. Ülkelerin ba-
508 Dursun Karatafl

¤›ms›zl›¤›n› yok etmek istiyor. Faflizmle yönetmek isti-


yor. Halklar bu zulmü kabul edemez. Bunun için dünya-
n›n hemen her taraf›nda, emperyalizmin iflgallere, zulme
baflvurdu¤u her yerde halklar da bir biçimde direnifl bay-
ra¤›n› kald›rd›lar. Unutturulan, unutulan ba¤›ms›zl›k ve
demokrasi mücadelesi yeniden flekillenmeye, geliflmeye
ve büyümeye bafllad›. Emperyalist sömürgecili¤in, ifl-
gallerin, zulmün oldu¤u yerde, ba¤›ms›zl›k ve demokra-
si mücadelesi kaç›n›lmaz bir olgudur. Bu olguya ra¤men
direnmeyenler, sözde “emperyalizme karfl›y›z” deseler
de özde de¤illerdir. Ba¤›ms›zl›k kavram›n› unutturarak,
demokrasi ve özgürlük söylemlerini kullanarak, emper-
yalist iflgalleri ve sömürüyü gizlerler, benimserler. Bunun
için, ba¤›ms›zl›k savunulmadan bir demokrasi mücade-
lesi olamaz. Bugün dünyadaki Amerika’ya karfl› direnifl-
ler, hangi siyasi motifle, hangi kimlikle yap›l›rsa yap›ls›n,
ba¤›ms›zl›k ve demokrasiyi savunmuyorsa, bu anlay›flla
hareket etmiyorsa er geç emperyalizme teslim olmak
zorundad›r.
Ülkemiz Amerika’n›n yeni sömürgesidir, gizli iflgali al-
t›ndad›r. Ülke ve halkla ilgili her fleye Amerika karar ve-
rir. Bu gerçek çok aç›kt›r. Ama bunu halka anlatmak,
halk› bu konuda seferber etmek farkl› bir ifltir. E¤er biz
devrimciler bunu yapamazsak, hakim güçlerin halk›n
anti-emperyalist, anti-Amerikan duygu ve düflüncelerini
kendi ç›karlar› do¤rultusunda kullanmas›, yönlendirmesi
hiç zor de¤ildir. Nitekim yaflad›¤›m›z süreçte Türk halk›-
n› Kürt halk›na karfl› k›flk›rtm›fl ve yönlendirmifllerdir.
Bütün bunlar› yaparken anti-Amerikan düflünceleri ve
tepkileri kullanm›fllard›r. Sab›rla, büyük emek vererek
halk kitlelerine anti-Amerikanc›l›¤›n ba¤›ms›zl›k ve de-
mokrasi mücadelesi oldu¤unu, bu mücadele olmadan
bir anti-Amerikanc›l›k olamayaca¤›n› anlatmak zorun-
day›z. Bütün halklar›n ç›karlar›n›n bu mücadelede birlik-
te olmay› gerektirdi¤ini ve bu birlikteli¤in gere¤i olarak
halklar›n kardefl oldu¤unu anlatmal›y›z. Hedefimizin or -
Seçme Yaz›lar 509

flman›m›z›n Amerika oldu¤unu anlatmal›y›z. Bu-


tak, düflm
gün görev, ülkemizdeki bütün ezilen halklar›, ba¤›ms›zl›k
ve demokrasi mücadelesi etraf›nda birlefltirmek ve Ba-
¤›ms›z Demokratik Türkiye için savaflmakt›r. Bu yap›l-
madan ne demokrasi, ne ülkenin ve halk›n ç›karlar› sa-
vunulabilir. Bu mücadeleye kat›lmayanlar, hangi k›l›fa
bürünürlerse bürünsünler, esasta Amerika’n›n ve iflbirlik-
çilerinin sözcülü¤ünü yapmaktad›rlar.
Bütün ›rkç›lar, milliyetçiler, dinciler, anti-Amerikan,
anti-emperyalist olduklar›n› söylerler, hatta bu söylemle-
ri kimseye b›rakmazlar. Bu, büyük bir yaland›r. Bu ke-
simler hemen her dönem emperyalizm ve iflbirlikçilerin
ç›karlar› do¤rultusunda hareket etmifl, devrimcilere kar-
fl› savaflm›fl, devrimcileri katletmifl kesimlerdir. Bugün
de böyledir. Emperyalizm ve kapitalizmin ç›karlar› için
anti-emperyalist, anti-Amerikan söylemleri kullanmak-
ta, ama ba¤›ms›zl›k ve demokrasi mücadelesinden, sö-
mürüye karfl› mücadeleden uzak durmaktad›rlar. Gerek-
ti¤i yerde ve zamanda emperyalizm ve iflbirlikçilerinin
iste¤i ile devrimcilere sald›rmaktan da geri kalmamakta-
d›rlar. Bu tav›rlar› hemen her süreçte gündeme gelmifltir.
Bugün de buna devam etmektedirler.
Kim ne yaparsa yaps›n, geçen y›l, bütün dünyada ba-
¤›ms›zl›k ve demokrasi mücadelesinin geliflti¤i bir y›l ol-
mufltur. Hemen her yerde Amerikan emperyalizminin
sald›r›lar› karfl›s›nda direnifller örgütlenmifl, direnifller
adeta geçilmez barikatlara dönüflmüfl ve Amerikan em-
peryalizmi bu barikatlar› afl›p geçememifltir. Halklar ye-
niden kendi de¤erlerine, haklar›na sahip ç›kmakta ve di-
renmektedir. Amerika halklar›n direnifli karfl›s›nda güç-
süz ve zay›ft›r. Hiçbir projesini uygulayamamakta ve sü-
rekli darbeler yemektedir. Bu direnifllerle halklar›n moral
de¤erleri yükselmekte, kendine güveni artmakta ve ken-
di kurtuluflunu kendi elleri ile sa¤layabilece¤ine inan-
maktad›r. Bu, ülkemizde de geliflecektir. Ülkemizde he-
nüz ba¤›ms›zl›k ve demokrasi mücadelesinin güçlü bir
510 Dursun Karatafl

halk zeminine oturdu¤unu söyleyemeyiz. Halk›n düflün-


celeri, de¤erleri, egemen güçler taraf›ndan yozlaflt›r›lm›fl,
çarp›t›lm›fl ve düzeni savunmaya mahkum edilmifltir.
Birçok yanl›fl düflünce, halklar nezdinde hakim olur hale
gelmifltir. Bütün bunlar› düzeltmek; mücadele etmek ve
ba¤›ms›zl›k ve demokrasi mücadelesini yeniden flekil-
lendirmek demektir. Bu kaç›n›lmaz bir olgudur. Halk›m›-
za bu gerçe¤i, Amerika’n›n ülkemizi nas›l ele geçirdi¤i-
ni , ba¤› ms›zl ›k v e de mokr asin in ne oldu ¤unu a nla ta -
mazsak, baflka bir çeliflkiyi de anlatamay›z. Anahtar, ba-
¤›ms›zl›k ve demokrasidir. Önümüzdeki süreçte cüret ve
kararl›l›kla, emekle bu soruna e¤ilmek zorunday›z. Kitle-
ler; devrimcilerin neyi savundu¤undan, ne dedi¤inden
büyük ölçüde habersizdir. Kitlelere gitmek zorunday›z.
Moral de¤erlerimiz her zamankinden daha yüksektir.
Güçlü olan emperyalizm de¤il, devrimcilerdir. Yüksek
moral de¤erlerle halka gidip, halka güven vermeliyiz.
De¤ifltirebilece¤imizi göstermeliyiz. Her devrimci bunla-
r› yapabilecek yetenekte ve güçtedir. Bunun için her
devrimci, emperyalizm ve iflbirlikçilerinin korkulu rüya-
s›d›r. Emperyalistler, bundan dolay›, onlar› tutsak etmek,
katletmek için sürekli sald›r›rlar, planlar yaparlar. Her
devrimci bu gücünü bilmek ve kendine güvenmek zo-
rundad›r. Kendimize güvenelim. Halka güvenelim. Ve ör-
gütleyelim. Bu anlay›flla bütün yoldafllar›m›z›n ve dostla-
r›m›z›n yeni y›l›n› kutluyor, baflar›lar diliyoruz.

–0–
Seçme Yaz›lar 511

You might also like