You are on page 1of 760

Past

(Geçmiş)

Present
(Şimdiki)
Future
(Gelecek)

CAN/ Be able to
Could

MAY

Must/Have to/Have got


to

Had to

Might

Should/Ought to:
Should/Ought to:

Would

Would

Have/get+object+past participle

Make+object+bare infinitive

Let+object+bare infinitive

If + PAST PERFECT + WOULD+


If + PAST PERFECT + WOULD+
HAVE+ V3

WOULD+ HAVE+ V3

Must have+V3

should/ought to have+V3

can't have+V3

may have+V3

could have+V3
could have+V3

Might have+V3

Needn’t have+V3
İngilizce Zamanlar (Tensler)

Simple past tense ( geçmiş zaman )


geçmişte belirli bir zamanda yapılan işleri anlatır.
Bu belirli zaman çok eski bir tarih olabileceği gibi, bir kaç dakika öncesi de olabilir.)

İngilizce Zamanlar (Tensler)

Past continuous tense (geçmiş zamanda devamlılık)


Geçmişte başlayıp, hala devam eden işleri ingilizce olarak anlatmak için past continuous tense
kullanılır.

İngilizce Zamanlar (Tensler)

Past perfect tense (geçmiş zamanın hikayesi)


Bir işin geçmişte bir tarihten daha önce yapılmış olduğunu belirtir

İngilizce Zamanlar (Tensler)

Past perfect continuous tense ( Geçmiş Zamanda Devam Etmişlik)


bir işin geçmişte bir zamanda yapılmış olduğunu ve belli bir süre devam etmiş olduğunu anlatır.

İngilizce Zamanlar (Tensler)

Simple present tense (İngilizce geniş zaman)


bir işin her zaman yapıldığını anlatır.
Şöyle bir tanımla da Simple present tense açıklanabilir. Bir iş her zaman yapılırmış gibi ifade
ediliyorsa, o cümle geniş zamandır. Yani Simple present tense cümledir.

İngilizce Zamanlar (Tensler)

Present continuous tense (İngilizce şimdiki zaman)


Bir iş şu anda yapılıyorsa, o cümle şimdiki zamandır. Yani Present continuous tensedir.

İngilizce Zamanlar (Tensler)

Present perfect tense (İngilizce belirsiz geçmiş zaman)


Present perfect tense bir işin geçmişte herhangi bir belirsiz zamanda yapıldığını ifade eder. simple
past tense ile karıştırılmamalıdır.
Geçmişte yapılmış işleri Present perfect tense ile açıklamak uygundur.
Geçmişte belirli zamanları ifade eden "dün, Salı günü, geçen sene" gibi zarflar, Present perfect
tense ile sadece since ve before (-den beri) ile kullanılır.
Eğer işin yapılma tarihi belirtiliyorsa Present perfect tense kullanılmaz, yerine Simple past tense
kullanılır.
İngilizce Zamanlar (Tensler)

Present perfect continuous tense ( İngilizce geçmiş ve şimdiki zamanda devamlılık)


bir işin şimdiye kadar yapıldığını ve şu anda yapılmasının devam ettiğini anlatır.

İngilizce Zamanlar (Tensler)

Future tense (İngilizce Gelecek zaman)


gelecekte gerçekleşecek bir iş veya eylem için kullanılır.

İngilizce Zamanlar (Tensler)

Future continuous tense (sürekli gelecek zaman)


Bir işin gelecek zamanda da devam edeceğini ingilizce olarak anlatmak istersek Future continuous
tense cümle kurarız

İngilizce Zamanlar (Tensler)

Future perfect tense (gelecek zamanda tamamlanmışlık)


Bir işin gelecekte bir zamanda mutlaka tamamlanacağını ingilizce olarak anlatmak istersek Future
perfect tense kullanmamız gerekir.

İngilizce Zamanlar (Tensler)

Future perfect continuous tense (Gelecek Zamanda Devamlılık)


İngilizce’de gelecek zamanda devam edecek olan bir işi anlatmak için Future Perfect Continuous
Tense kullanılır.

İngilizce Zamanlar (Tensler)

FUTURE IN THE PAST ( GEÇMİŞTE GELECEK ZAMAN )


geçmişte gelecekle ilgili olayları anlatırken kullanılır. Türkçeye genellikle yapacaktı, edecekti,
şeklinde tercüme edilir

İngilizce Zamanlar (Tensler)

Can yardımcı fiili bir işi yapabilmek, becerebilmek anlamına gelen cümlelerde kullanılır.

► Can: ...e bilmek: güç, yetenek


► Be able to: ..e bilmek: Can' e eşittir.
İngilizce Zamanlar (Tensler)

Could yardımcı fiili can yardımcı fiilinin past halidir.

I can do. Yapabilirim.

I could do. Yapabilirdim. (Yapabildim.)

İngilizce Zamanlar (Tensler)

May yardımcı fiilinin iki kullanılış şekli vardır.


İzin anlamı taşır ve daha çok soru şekli ile kullanılır.
Olasılık gösterir.
Bu çeşit cümleler, geniş zaman cümlesinde, özne ile fiil arasına may yardımcı fiili getirilerek
kurulurlar.
► May:. ..ebilmek: olası, tahmin

İngilizce Zamanlar (Tensler)

► Must: ...meli, ...malı: (Must'ta zorunluluk söyleyen kişiyle ilgilidir. Dışarıdan herhangi bir baskı
yoktur.)
► Have to: zorunda olmak
Bu çeşit cümleler, geniş zaman cümlesinde, özne ile fiil arasına must yardımcı fiili getirilerek
kurulurlar.

Have to ve must’ın geçmiş zaman biçimidir. Tüm özneler için aynıdır. Eylemin yalın durumunu alır.
Soru ve olumsuz yapılırken did kullanılır ve had to, have to’ya dönüştürülür.

İngilizce Zamanlar (Tensler)

Might yardımcı fiili must yardımcı fiilinin past halidir.

Olasılık-may’ den daha zayıf (Probability (weaker than may):

İngilizce Zamanlar (Tensler)


Shall yardımcı fiilinin geçmiş şekli should dur.
► Should: gerekir. Her ikisi de “tavsiye öneri” anlamında kullanılır. "Ought to" ile arasında çok az bir
nüans farkı vardır, aynı anlamda kullanılabilirler
► Ought to: gerekir.

İngilizce Zamanlar (Tensler)

Will yardımcı fiilinin geçmiş şekli would dur.

..ecekti
I will go. Ben gideceğim.
I would go. Ben gidecektim

İngilizce Zamanlar (Tensler)

would'un tek başına kullanımı ''used to '' ile aynıdır.would kendisinden sonra gelen fiile
''……-erdi'' anlamını verir.Geçmişte yaptıgımız fiileri özne +would+ fiil ile kurabiliriz

İngilizce Zamanlar (Tensler)

Bu yapıda, have ve get fiillerinden sonra söz konusu nesne ve ardından gerekli fiilin past participle
hali getirilir. Cümlede işi yapan kişiye yer verilmez. Have ve get fiilleri, cümle hangi zamanda ise ona
göre çekilmeli, cümlenin past participle kısmı sabit kalmalıdır:

İngilizce Zamanlar (Tensler)

Birisine bir işi zorlayarak yaptırmak. Bunda neden-sonuç ilişkisi çok barizdir.

Eş anlamlı fiiller = force = compell = oblige = zorlamak, mecbur etmek

subject = özne + make(made) + somebody + do + something.

İngilizce Zamanlar (Tensler)

izin vermek, müsaade etmek, salmak anlamına gelir. Birisine bir şey yapması için izin vermeyi anlatır.

Let + somebody + do + something

İngilizce Zamanlar (Tensler)


Bu yapı, bilhassa şartlı cümleciklerde kullanılır ve geçmişte ancak şarta bağlı olarak “yapılırdı”
manasında kullanılır.
would have+V3 (yapılırdı )
would not have+V3 (yapılmazdı )

İngilizce Zamanlar (Tensler)

İngilizce Zamanlar (Tensler)

Bu yapıyı geçmişteki bir şeyin olduğundan neredeyse emin olduğumuzda kullanırız. Yani “yüksek
ihtimalle öyle olmuştur” dediğimiz durumlar için kullanırız

(-mış olmalı)
Must have+V3
Must not have+V3 (-memiş olmalı)

İngilizce Zamanlar (Tensler)

Cümleye kattığı anlam: gerekli veya olumlu bir durum vardı ama olmadı ya da gerçekleşmedi.
Geçmişte yapılan bir hata veya pişmanlıklardan bahsetmek için bu yapı sıklıkla kullanılır.
should/ought to have+V3 : (-malıydı)
shouldn’t have+V3 (-mamalıydı)

İngilizce Zamanlar (Tensler)

Bu yapıyı geçmişteki bir şeyin olmadığından neredeyse emin olduğumuzda kullanırız. Yani “yüksek
ihtimalle öyle olmamıştır” dediğimiz durumlar için kullanırız.

Can’t have+V3 (-mış olamaz)

İngilizce Zamanlar (Tensler)

Bu yapıyı geçmişteki bir şeyin olduğundan daha az emin olduğumuzda kullanırız. Yani “belki, bir
ihtimal öyle olmuştur” dediğimiz durumlar için uygundur.

may have+V3 : (-miş olabilir)


May not have+V3 (-mamış olabilir)

İngilizce Zamanlar (Tensler)


Bir durumun gerçekleşmesi ihtimali vardı ama olmadı, gerçekleşmedi demek için kullanırız.
could have+V3 (-ebilirdi)
couldn’t have+V3 (-mış olamaz)

İngilizce Zamanlar (Tensler)

Bu yapıyı geçmişteki bir şeyin olduğundan daha az emin olduğumuzda kullanırız. Yani “belki, bir
ihtimal öyle olmuştur” dediğimiz durumlar için uygundur.

might have+V3 (-miş olabilir)


might not have+V3 (-mamış olabilir)

İngilizce Zamanlar (Tensler)

Bu yapıyı geçmişte yapılan bir şeyin gerekli olmadığı ama gerçekleştiği durumlarda kullanırız.

Needn’t have+V3 (gerekmezdi)


Örnek cümle Türkçesi Özne

I went to school yesterday. Ben dün okula gittim.


I
We played basketball last Sunday. Biz geçen pazar basketbol oynadık

Örnek cümle Türkçesi Özne

I was writing a book Ben bir kitap yazıyordum. I

Örnek cümle Türkçesi Özne

The baby had cried till the morning Bebek sabaha kadar ağlamıştı. I

Örnek cümle Türkçesi Özne

I had been working in the garden yesterday. Ben, dün bahçede çalışmaktaydım. I

Örnek cümle Türkçesi Özne

We live in Istanbul. Biz İstanbul'da yaşarız. I

Örnek cümle Türkçesi Özne

I am cooking a cake now. Ben şu anda kek pişiriyorum. I

Örnek cümle Türkçesi Özne

I have cooked cake before. Ben daha önce kek pişirdim. I


Örnek cümle Türkçesi Özne

I have been singing a song. Ben şarkı söylemekteyim. I

Örnek cümle Türkçesi Özne

I will see you tomorrow. Seni yarın göreceğim. I

Örnek cümle Türkçesi Özne

The baby will be sleeping in the afternoon. Bebek öğleden sonra uyuyor olacak. I

Örnek cümle Türkçesi Özne

I will have finished my homework by dinner time.


Ev ödevimi akşam yemeğine kadar I
bitirmiş olacağım.

Örnek cümle Türkçesi Özne

I will have been working in the garden tomorrow. Ben yarın bahçede çalışmakta olacağım. I

Örnek cümle Türkçesi Özne

I was going to meet Mr Smith Mr Smith ile buluşacaktım. I

Örnek cümle Türkçesi Özne

Ayşe can speak English. Ayşe İngilizce konuşabilir. Ayşe


Örnek cümle Türkçesi Özne

He could speak English very well. O, çok iyi İngilizce konuşabilirdi. We

Örnek cümle Türkçesi Özne

She may be late tonight. O, bu gece geç kalabilir. she

Örnek cümle Türkçesi Özne

I must go to school five days a week. Haftada beş gün okula gitmeliyim. ı

Örnek cümle Türkçesi Özne

I had to pay a fine Ceza ödemek zorunda kaldım. I

Örnek cümle Türkçesi Özne

He might be late that night. O, o gece geç kalabilir. he

Örnek cümle Türkçesi Özne


You should apply for that job. Bu işe başvurmalısın. you

Örnek cümle Türkçesi Özne

He would be here at five o’clock O, saat beşte burada olacaktı. he

Örnek cümle Türkçesi Özne

I would call my parents every Sunday. Anne-babamı her Pazar arardım. I

Örnek cümle Türkçesi Özne

She had/got her hair dyed yesterday. Dün saçını boyattı. she

Örnek cümle Türkçesi Özne

I made my students come to class in time Öğrencilerimi sınıfa zamanında getirt tim I

Örnek cümle Türkçesi Özne

Babam geçen gün bana arabasını


My father let me drive his car the other day. My father
kullandırdı./kullanmama izin verdi.

Örnek cümle Türkçesi Özne


If my mum had seen this bird, she would Şayet annem bu kuşu görseydi, onu satın If my mum
have bought it. alırdı.

Örnek cümle Türkçesi Özne

He would have arrived by 6 altıya kadar gelmiş olacaktı He

Örnek cümle Türkçesi Özne

He must have seen you Seni görmüş olmalı He

Örnek cümle Türkçesi Özne

She should have taken the job İşi kabul etmeliydi She

Örnek cümle Türkçesi Özne

He can’t have committed suicide İntihar etmiş olamaz

Örnek cümle Türkçesi Özne

She might have killed her husband by mistake Yanlışlıkla kocasını öldürmüş olabilir she

Örnek cümle Türkçesi Özne


He could have fallen down Yere düşebilirdi he

Örnek cümle Türkçesi Özne

A member of his
A member of his family might have killed him Aileden biri onu öldürmüş olabilir family

Örnek cümle Türkçesi Özne

Bulaşığı yıkaman gerekmezdi


Fiil 2.Şekli Tümleç Türkçesi

Olumsuz
called the ambulance. Ben ambulans çağırdım.

Yardımcı fiil Fiil + ing takısı Tümleç Türkçesi

was going to the office. Ben ofise gidiyordum.

Yardımcı fiil Fiil 3.Şekli Tümleç Türkçesi

had written a poem. Ben bir şiir yazmıştım.

Yardımcı fiilin Past hali


+ to be fiilinin 3. şekli Fiil + ing takısı Tümleç Türkçesi

had been working in the garden. Ben bahçede çalışmaktaydım.

Fiil Tümleç Türkçesi

Simple present tense olumsuz


cümleler
eat an apple. Ben bir elma yerim.

Yardımcı fiil Fiil + ing takısı Tümleç Türkçesi

am going to Bristol. Ben Bristol'a gidiyorum.

Yardımcı fiil Fiil 3.Şekli Tümleç Türkçesi

have studied English. Ben İngilizce çalıştım.


Yardımcı fiil Fiil + ing takısı Tümleç Türkçesi

Ben 2 haftadan beri Avrupa'yı


have been travelling to Europe for 2 weeks. gezmekteyim.

Yardımcı fiil Fiil Tümleç Türkçesi

will stay in the hotel. Ben otelde kalacağım.

Yardımcı fiil Fiil + ing takısı Tümleç Türkçesi

will be waiting for her. Ben onu bekliyor olacağım.

Yardımcı fiil Fiilin 3.Şekli Tümleç Türkçesi

will have come back home. Ben eve dönmüş olacağım.

Yardımcı fiil + to be fiilinin 3. şekli Fiil + ing takısı Tümleç Türkçesi

Ben yarın bahçede çalışmakta


will have been working in the garden. olacağım.

Yardımcı fiil going to Fiil Tümleç

was going to meet Mr Smith

Yardımcı fiil Fiil Tümleç Türkçesi

can speak English. Ayşe İngilizce konuşabilir.


Yardımcı fiil Fiil Tümleç Türkçesi

could get back there by the five o'clock Saat beşe kadar oraya dönebilirdik.

Yardımcı fiil Fiil Tümleç Türkçesi

may be late tonight O, bu gece geç kalabilir.

Yardımcı fiil Fiil Tümleç Türkçesi

must go to school ben okula gitmeliyim

Yardımcı fiil Fiil Tümleç Türkçesi

Had to pay a fine Ceza ödemek zorunda kaldım.

Yardımcı fiil Fiil Tümleç Türkçesi

might be late that night O, o gece geç kalabilir.

Yardımcı fiil Fiil Tümleç Türkçesi


should apply for that job Bu işe başvurmalısın.

Yardımcı fiil Fiil Tümleç Türkçesi

would be here at five o’clock O, saat beşte burada olacaktı.

Yardımcı fiil Fiil Tümleç Türkçesi

would call my parents every Sunday Anne-babamı her Pazar arardım.

Yardımcı fiil Fiil'in 3. hali Tümleç Türkçesi

had/got her hair dyed yesterday. Dün saçını boyattı.

Yardımcı fiil Fiil Tümleç Türkçesi

Öğrencilerimi sınıfa zamanında


Made my students come to class in time getirttim

Yardımcı fiil Fiil Tümleç Türkçesi

Babam geçen gün bana arabasını


let me drive his car the other day. kullandırdı./kullanmama izin verdi.

Yardımcı fiil Fiil Özne Yardımcı fiil


had seen this bird, she would have

Yardımcı fiil Fiil'in 3. hali Tümleç Türkçesi

would have arrived by 6 altıya kadar gelmiş olacaktı

Yardımcı fiil Fiil'in 3. hali Tümleç Türkçesi

must have seen You Seni görmüş olmalı

Yardımcı fiil Fiil'in 3. hali Tümleç Türkçesi

should have taken the job İşi kabul etmeliydi

Yardımcı fiil Fiil'in 3. hali Tümleç Türkçesi

Yardımcı fiil Fiil'in 3. hali Tümleç Türkçesi

might have killed her husband by mistake Yanlışlıkla kocasını öldürebilir

Yardımcı fiil Fiil'in 3. hali Tümleç Türkçesi


could have fallen down Yere düşebilirdi

Yardımcı fiil Fiil'in 3. hali Tümleç Türkçesi

might have killed him Aileden biri onu öldürmüş olabilir

Yardımcı fiil Fiil'in 3. hali Tümleç Türkçesi


Özne Yardımcı fiil olumsuz şekli Fiil 1.Şekli Tümleç

I did not (didn't) ring the bell.

Özne Yardımcı fiil Fiil + ing takısı

Past continuous
tense olumsuz
cümleler, I was not (wasn't) walking.

Özne Yardımcı fiil Fiil 3.Şekli


Past perfect
tense olumsuz
cümleler
I had not (hadn't) broken

Yardımcı fiilin olumsuz hali + to be


Past Perfect Özne Fiil + ing
fiilinin 3. şekli
Continuous
Tense ile
olumsuz
cümleler I hadn’t been reading

Özne Yardımcı fiil Fiil Türkçesi

I do not (don't) run. Ben koşmam.

Özne Yardımcı fiil (olumsuz şekli) Fiil + ing takısı

Present
continuous
tense olumsuz
cümleler I am not singing.

Özne Yardımcı fiil Fiil 3.Şekli

Present perfect
tense olumsuz
cümleler I have not (haven't) seen
Özne Yardımcı fiil Fiil + ing takısı
Present perfect
continous
tense olumsuz have not been
cümleler, I wearing
(haven't been)

Özne Yardımcı fiil (olumsuzluk eki) Fiil


Future tense
olumsuz
cümleler
I will not (won't) eat

Özne Yardımcı fiil olumsuz şekli Fiil + ing takısı


Future
continuouns
tense olumsuz
cümleler I will not be sleeping

Özne Yardımcı fiil Have+ fiilin 3.Şekli


Future perfect
tense olumsuz
cümleler I will not have (won't have) finished

Özne Yardımcı fiil + to be fiilinin 3. şekli Fiil + ing takısı

Future Perfect
Continuous
Tense cümleler
I will haven’t been reading

Yardımcı fiil olumsuz


Türkçesi Özne Şekli
FUTURE IN THE PAST
olumsuz şeki
Mr Smith ile I wasn't
buluşacaktım.

Özne Yardımcı fiil olumsuzu Fiil Tümleç

I Can't climb a tree


Özne Yardımcı fiil olumsuzu Fiil

olumsuz şekli
I couldn’t dance

Özne Yardımcı fiil olumsuzu Fiil

olumsuz şekli
I may not go to

Özne Yardımcı fiil olumsuzu Fiil

olumsuz şekli
we mustn't talk

Özne Yardımcı fiil olumsuzu Fiil

olumsuz şekli
I didn't Have to pay

Özne Yardımcı fiil olumsuzu Fiil

olumsuz şekli
my mother might not be happy

Özne Yardımcı fiil olumsuzu Fiil

olumsuz şekli
olumsuz şekli
you shouldn't eat too much

Özne Yardımcı fiil olumsuzu Fiil

olumsuz şekli
ayşe wouldn't leave

Özne Yardımcı fiil olumsuzu Fiil

olumsuz şekli
I would not call

Özne Yardımcı fiil olumsuzu Fiil'in 3. hali

olumsuz şekli
she haven’t had/got her hair dyed

Özne Yardımcı fiil olumsuzu Fiil

olumsuz şekli
I could' t Make my students

Özne Yardımcı fiil olumsuzu Fiil

olumsuz şekli
My father wouldn’t let me drive his car

Fiil'in 3, hali Tümleç Türkçesi

olumsuz şekli
olumsuz şekli
Şayet annem bu kuşu görseydi, onu
bought it satın alırdı.

Özne Yardımcı fiil olumsuzu Fiil'in 3. hali

olumsuz şekli
He would not have arrived

Özne Yardımcı fiil olumsuzu Fiil'in 3. hali

olumsuz şekli
He must not have seen

Özne Yardımcı fiil olumsuzu Fiil'in 3. hali

olumsuz şekli
She should not have taken

Özne Yardımcı fiil olumsuzu Fiil'in 3. hali

olumsuz şekli
he can’t have committed

Özne Yardımcı fiil olumsuzu Fiil'in 3. hali

olumsuz şekli
she might not have killed

Özne Yardımcı fiil olumsuzu Fiil'in 3. hali

olumsuz şekli
olumsuz şekli
he could not have fallen

Özne Yardımcı fiil olumsuzu Fiil'in 3. hali

olumsuz şekli
A member of his family might not have killed

Özne Yardımcı fiil olumsuzu Fiil'in 3. hali

olumsuz şekli
You needn’t have done
Türkçesi Yardımcı fiil Özne Fiil 1.Şekli

soru cümleleri
Ben zili çalmadım. Did I loose

Türkçesi Yardımcı fiil Özne Fiil+ing takısı

Past continuous tense soru


cümleleri
Ben yürümüyordum. Was I carrying

Tümleç Türkçesi Yardımcı fiil Özne


Past perfect tense
soru cümleler
the rules. Ben kuralları bozmamıştım. Had I

Yardımcı fiilin Past


Tümleç Türkçesi Özne
hali
Past Perfect
Continouos Tense
soru cümleleri
a novel. Ben bir roman okumamaktaydım. Had I

Yardımcı fiil Özne Fiil Tümleç

Simple present tense soru


cümleleri
Do I drink water?

Türkçesi Yardımcı fiil Özne Fiil + ing takısı

Present continuous tense soru


Ben şarkı söylemiyorum. cümleleri Am I eating

Tümleç Türkçesi Yardımcı fiil Özne

Past continuous
tense, ingilizce
belirsiz geçmiş
zaman soru
cümleleri
a kangaroo. Ben hiç kanguru görmedim. Have I
Tümleç Türkçesi Yardımcı fiil Özne

Present perfect
continous tense
a coat. Ben mont giymemekteyim. soru cümleleri Have I

Tümleç Türkçesi Yardımcı fiil Özne

Future tense soru


cümleleri
the lunch. Ben öğlen yemeği yemeyeceğim Will I

Tümleç Türkçesi Yardımcı fiil Özne


Future continuous
tense soru
cümleleri
on the bus. Ben otobüste uyuyor olmayacağım. Will I

Tümleç Türkçesi Yardımcı fiil Özne


Future perfect
tense soru
Ben telefon konuşmamı bitirmiş cümleleri,
the phone call. Will I
olmayacağım.

Future Perfect
Tümleç Türkçesi Continuouns Tense Yardımcı fiil Özne
(İngilizce gelecek
zamanda
devamlılık) soru
cümleleri
Ben yarın bir kitap okumakta
a book tomorrow. Will I
olmayacağım.

going to Fiil Tümleç Türkçesi


FUTURE IN THE
PAST
Soru cümleleri
Mr Smith ile
going to meet Mr Smith buluşmayacaktım.

Türkçesi Yardımcı fiil Özne Fiil

soru şekli
Ben ağaca çıkamam. Can you close
Tümleç Türkçesi Yardımcı fiil özne

soru şekli
very well Ben iyi dans edemezdim. Could you

Tümleç Türkçesi Yardımcı fiil özne

soru şekli
the party Partiye gitmeyebilirim may ı

Tümleç Türkçesi Yardımcı fiil özne

soru şekli
about it Bunun hakkında konuşmamalıyız must they

Tümleç Türkçesi Yardımcı fiil özne

soru şekli
a fine Ceza ödemek zorunda kalmadım. Did I

Tümleç Türkçesi Yardımcı fiil özne

soru şekli
very well Annem mutlu olmayabilir might ı

Tümleç Türkçesi Yardımcı fiil özne


fast food. Bu kadar çok hazır yiyecek should I
yememelisin.

Tümleç Türkçesi Yardımcı fiil özne

soru şekli
me Ayşe beni terk etmeyecekti. would you

Tümleç Türkçesi Yardımcı fiil özne

soru şekli
my parents every Sunday Anne-babamı her Pazar aramazdım. would I

Tümleç Türkçesi Yardımcı fiil özne

soru şekli
yesterday. Dün saçını boyatmadı had/got she

Tümleç Türkçesi Yardımcı fiil özne

soru şekli
Öğrencilerimi sınıfa zamanında
come to class in time did I
getirtemedim

Tümleç Türkçesi Yardımcı fiil özne

soru şekli
Babam geçen gün bana arabasını
the other day. kullanmasına izin vermezdi Did My father
./kullanmama izin vermedi

Özne Yardımcı fiil Fiil Özne Yardımcı fiil


If my mum had not seen this bird, she would not have

Tümleç Türkçesi Yardımcı fiil özne

soru şekli
by 6 altıya kadar gelmiş olmayacaktı

Tümleç Türkçesi Yardımcı fiil özne

soru şekli
You Seni görmemiş olmalı

Tümleç Türkçesi Yardımcı fiil özne

soru şekli
the job İşi kabul etmemeliydi should she

Tümleç Türkçesi Yardımcı fiil özne

soru şekli
suicide İntihar etmiş olamaz can’t have he

Tümleç Türkçesi Yardımcı fiil özne

soru şekli
Yanlışlıkla kocasını öldürmemiş
her husband by mistake might she
olabilir

Tümleç Türkçesi Yardımcı fiil özne

soru şekli
soru şekli
down Yere düşmüş olamaz could have he

Tümleç Türkçesi Yardımcı fiil özne

soru şekli
A member of
him Aileden biri onu öldürmemiş olabilir might have his family

Tümleç Türkçesi Yardımcı fiil özne

soru şekli
the washing up Bulaşığı yıkaman gerekmezdi
Tümleç Türkçesi Soru kelimesi

soru zarflı cümleler


weight? Ben kilo verdim mi? What

Tümleç Türkçesi Soru kelimesi

Past continuous tense soru zarflı


cümleler
a bag? Ben çanta taşıyor muydum? What

Fiilin 3.Şekli Tümleç Türkçesi

Ben onun ev yapımı kekini tatmış


tasted her homemade cake? mıydım?

To be fiilinin 3. şekli Fiil + ing takısı Tümleç Türkçesi

Ben bir kitap okumakta


been reading a book? mıydım?

Türkçesi Soru kelimesi Fiil

İngilizce geniş zaman soru


zarflı cümleler
Ben su içer miyim? What do

Tümleç Türkçesi Soru kelimesi

Present continuouns tense, (İngilizce


şimdi zaman) soru zarflı cümleler
pizza? Ben pizza yiyor muyum? What

Fiil 3.Şekli Tümleç Türkçesi

taken the medicament? Ben ilacı içtim mi?


be + fiil + ing takısı Tümleç Türkçesi
Present perfect continuous
tense, ingilizce geçmiş ve
şimdiki zamanda devamlılık
been watching the movie? Ben film izlemekte miyim? soru zarflı cümleler

Fiil Tümleç Türkçesi

İngilizce gelecek zaman soru


zarflı cümleler
drink water? Ben su içecek miyim?

be +fiil + ing takısı Tümleç Türkçesi


Future continuouns tense,
İngilizce sürekli gelecek
zaman soru zarflı cümleler,
be swimming in the ocean? Ben okyanusta yüzüyor olacak mıyım?

Have +fiilin 3.Şekli Tümleç Türkçesi Future perfect tense,


ingilizce gelecek zamanda
tamamlanmışlık soru zarflı
cümleleri
have finished the homework? Ben ödevi bitirmiş olacak mıyım?

To be fiilinin 3. şekli Fiil + ing takısı Tümleç Türkçesi

Ben yarın bahçede


have been working in the garden? çalışmakta olacak mıyım?

Yardımcı fiil Özne going to Fiil

Was I going to Buy

Tümleç Türkçesi

the door please Kapıyı kapatabilir misin lütfen?


fiil Tümleç Türkçesi

Lütfen daha yüksek sesle konuşabilir


please speak louder misiniz?

fiil Tümleç Türkçesi

borrow your pen Kaleminizi ödünç alabilirmiyim

fiil Tümleç Türkçesi

come here tomorrow Yarın onlar buraya gelmeliler mi?

Yardımcı fiil fiil Tümleç Türkçesi

Ceza ödemek zorunda


have to pay a fine kaldım mı ?

fiil Tümleç Türkçesi

use your telephone Telefonunuzu kullanabilir miyim?

fiil Tümleç Türkçesi


study english ? Ben ingilizce çalışmalı mıyım ?

fiil Tümleç Türkçesi

give him this letter Lütfen bu mektubu ona verir miydiniz?

fiil Tümleç Türkçesi

call my parents every Sunday Anne-babamı her Pazar ararmıydım.

Fiil'in 3. hali Tümleç Türkçesi

her hair dyed yesterday. Dün saçını boyattımı.

fiil Tümleç Türkçesi

my students come to class in Öğrencilerimi sınıfa zamanında


make time getirtdim mi?

fiil Tümleç Türkçesi

Babam geçen gün bana arabasını


let me drive his car the other day. kullanmaya izin verir miydi

Fiil'in 3, hali Tümleç Türkçesi


Şayet annem bu kuşu görmeseydi, onu
bought it satın almazdı

Fiil'in 3. hali Tümleç Türkçesi

Fiil'in 3. hali Tümleç Türkçesi

Fiil'in 3. hali Tümleç Türkçesi

have taken the job İşi kabul etmeli miydi ?

Fiil'in 3. hali Tümleç Türkçesi

committed suicide İntihar etmiş olamaz mı ?

Fiil'in 3. hali Tümleç Türkçesi

Yanlışlıkla kocasını öldürmüş olabilir


have killed her husband by mistake mi ?

Fiil'in 3. hali Tümleç Türkçesi


fallen down Yere düşmüş olabilir mi ?

Fiil'in 3. hali Tümleç Türkçesi

killed him Aileden biri onu öldürmüş olabilir mi ?

Fiil'in 3. hali Tümleç Türkçesi


Yardımcı fiil Özne Fiil 1.Şekli Türkçesi

did you do? Ne yaptınız?

Yardımcı fiil Özne Fiil+ing takısı Türkçesi

were you expecting? Ne bekliyordunuz?

Özne Tümleç Türkçesi Açıklama

Simple Present Tense'de şöyle bir özellik


Ne yaparsın? vardır. Kuracağımız cümlede, özne üçüncü tekil
you do? şahıssa fiilin sonuna “s” getirilir. Ancak çoğul 3.
şahıslarda ve diğer şahıslarda “s” getirilmez.

Yardımcı fiil Özne Fiil + ing takısı Türkçesi

are you doing? Siz ne yapıyorsunuz?


soru kelimesi Yardımcı fiil Özne be + fiil + ing takısı

What have you been wearing

Soru kelimesi Yardımcı fiil Özne Fiil

What will you do

Soru kelimesi Yardımcı fiil Özne be +fiil + ing takısı

What will you be cooking?

soru kelimesi yardımcı fiili özne have+fiilin 3.şekli

What will you have eaten

Tümleç Türkçesi

Ben bu ayakkabıları
These shoes satın alacakmıydım?
Açıklama

!!! Dikkat edilecekler:


* fiilde kullanınan "ing" takısı:
sonu "e" ile biten fiillerde "e"den önce gelen harf ünsüzse 3. tekil
şahıs çekimlerinde e kaldırılır, "ing" eklenir.
Tümleç Türkçesi

today Bugün ne giymektesin?

Tümleç Türkçesi

at home? Evde ne yapacaksın?

Türkçesi

Ne yemek yapıyor olacaksınız?

Tümleç Türkçesi

before the operation Ameliyattan önce ne yemiş olacaksın?


Seperable (Ayrılabilir) Phrasal Verbs

Nesne, phrasal verbs ‘ den sonra gelebilir, veya cümleyi iki kısma ayırabilir.

· You have to do this paint job over. (Bu boyamayı tekrar yapman gerekir.)

· You have to do over this paint job.

Aşağıdaki Phrasal verbs’lerin nesnesi zamir olduğunda, bu iki kısmın ayrılması gerekir

Fiil Anlam

blow up Patlamak, havaya uçurmak

bring up Bir konudan bahsetmek

bring up Çocuk yetiştirmek.

call off İptal etmek

do over Bir işi tekrar etmek

fill out Bir formu doldurmak

fill up Tamamen-ağzına kadar doldurmak

find out öğrenmek

give away Birisine bir şeyi bedava vermek

give back Bir şeyi geri vermek

hand in Bir şeyi onaylamak (ödev yapmak)

hang up Telefonu kapatmak

hold up Geciktirmek

hold up (2) soymak

leave out Atlamak, çıkarmak, savsaklamak


look over incelemek, kontrol etmek

look up Bir listenin içinde aramak

make up Bir hikaye veya yalan uydurmak

make out Duymak, algılamak

pick out Seçmek

pick up Bir şeyi kaldırmak

point out Dikkat çekmek, belirtmek

put away Saklamak

put off Ertelemek

put on Giyinmek

put out Söndürmek

read over Dikkatli okumak

set up Düzenlemek, kurmak

take down Not etmek

take off Kıyafet çıkarmak

talk over tartışmak

throw away atmak


try on Kıyafet denemek

try out denemek

turn down Bir şeyin sesini kısmak

turn down (2) Reddetmek, geri çevirmek

turn up Bir şeyin sesini yükseltmek

turn off Elektriği kapamak

turn off (2) Mide bulandırmak, tiksindirmek

turn on Elektriği açmak

use up boşaltmak

Inseperable (ayrılmaz) Phrasal Verbs


Transitive (Geçişli)

Aşağıdaki phrasal verbs ‘ ler ile asıl eylem cümlede birlikte yer aldığı edatlardan (veya diğer kısımlardan)
ayrılamaz :"Who will look after my estate when I'm gone" "Ben yokken evime kim bakacak?"
Fiil Anlam

call on Ezbere okumak,Ziyaret etmek

call on (2) Ziyaret etmek


Bir hastalığı atlatmak veya bir
get over hayal kırıklığının üstesinden
gelmek

Yeniden incelemek, gözden


go over
geçirmek

go through tüketmek

look after İlgilenmek, bakmak

look into Araştırmak, incelemek

run across rastlamak

run into Karşılaşmak, rast gelmek

take after benzemek

wait on Servis yapmak

Üç Kelimeden Oluşan Phrasal Verbs (Geçişli)


Aşağıdaki phrasal verbs ‘ ler de üç kısım göreceksiniz : "My brother dropped out of school before he could graduate
Erkek kardeşim mezun olamadan okulu bıraktı.”
Fiil Anlam

break in on Bir sohbeti bölmek

catch up with Yakın olmak

check up on İncelemek, kontrol etmek

come up with Bağışta bulunmak

cut down on Kesmek, azaltmak

drop out of Sınıfta kalmak

get along with İyi anlaşmak

get away with Bir işten sıyrılmak

get rid of kurtulmak

get through with bitirmek

keep up with Geri kalmamak

look forward to Dört gözle beklemek

look down on Hor görmek, küçümsemek

look in on Birini ziyaret etmek

look out for Önce davranmak, tahmin etmek

look up to Saygı göstermek


look up to Saygı göstermek

make sure of Doğrulamak, emin olmak

put up with Hoşgörü göstermek

run out of tükenmek

take care of İlgilenmek, sorumlu olmak

talk back to Kaba bir şekilde cevap vermek

think back on Yad etmek, anmak

walk out on Terk etmek, başından atmak


Intransitive (Geçişsiz) Phrasal Verbs

Aşağıdaki phrasal verbs ‘ ler nesne almazlar. "Once you leave home, you can never really go back again." “Evden b
kez ayrılırsan, bir daha asla geri dönemezsin.”
Fiil Anlam

break down bozulmak

catch on tutmak

come back Geri dönmek

come in girmek

come to Şuuru yerine gelmek

come over Ziyaret etmek

drop by Habersiz ziyaret etmek

eat out Yemek için dışarıya çıkmak


eat out Yemek için dışarıya çıkmak

get by Hayatını sürdürmek

get up kalkmak

go back Geri dönmek

Devam etmek,Olmak, meydana


go on
gelmek

go on (2) Olmak, meydana gelmek

grow up büyümek

keep away Uzak durmak

keep on (with
Devam etmek
gerund)

pass out bayılmak

show off Gösteriş yapmak

show up Varmak, ortaya çıkmak

wake up Uyanmak
i iki kısma ayırabilir.

krar yapman gerekir.)

bu iki kısmın ayrılması gerekir

Örnek

The terrorists tried to blow up the railroad station.


“Teröristler demiryolu istasyonunu havaya uçurmaya
çalıştılar.”
My mother brought up that little matter of my prison record
again.
“Annem, o kadar da önemli olmayan sabıka kaydımdan
bahsetti.”
It isn't easy to bring up children nowadays.
“Bu günlerde çocuk yetiştirmek kolay değil.”
They called off this afternoon's meeting
“Öğleden sonraki toplantıyı iptal ettiler.”
Do this homework over.
“Bu ödevi tekrar yap.”
Fill out this application form and mail it in.
“Bu başvuru formunu doldur ve postala.”

She filled up the grocery cart with free food.


“Sepeti tamamen, bedava yiyecekle doldurdu.”
My sister found out that her husband had been planning a
surprise party for her.
“Kız kardeşim kocasının onun için sürpriz bir parti
düzenlediğini öğrendi.”
The filling station was giving away free gas.
“Benzin istasyonu bedava gaz veriyordu.”
My brother borrowed my car. I have a feeling he's not about
to give it back.
“Erkek kardeşim arabamı ödünç aldı.Arabayı geri
vermeyeceğini düşünüyorum.”
The students handed in their papers and left the room.
“Öğrenciler, ödevlerini tamamladılar ve sınıftan çıktılar.”
She hung up the phone before she hung up her clothes.
“Kıyafetini asmadan önce telefonu kapadı.”
I hate to hold up the meeting, but I have to go to the
bathroom.
“Toplantıyı geciktirmekten hiç hoşlanmıyorum ama lavaboya
gitmem gerekiyor.”
Three masked gunmen held up the Security Bank this
afternoon.
“Üç maskeli ve silahlı adam Güvenlik Bankasını bu öğleden
sonra soydular.”
You left out the part about the police chase down.
(Polisin kovalamasıyla ilgili bölümü atladın.)
The lawyers looked over the papers carefully before
questioning the witness. (They looked them over carefully.)
“Avukatlar tanıkları sorgulamadan önce evrakları dikkatlice
incelediler.”
You've misspelled this word again. You'd better look it up.
“Bu kelimeyi yine yanlış yazdın.Doğru yazılımına baksan iyi
olacak.”
She knew she was in trouble, so she made up a story about
going to the movies with her friends.
“Başının belada olduğunun farkındaydı bu yüzden
arkadaşlarıyla sinemaya gittiğini uydurdu.”
He was so far away, we really couldn't make out what he
was saying.
“O kadar uzaktaydı ki onun ne söylediğini duyamadık.”
There were three men in the line-up. She picked out the guy
she thought had stolen her purse.
“Sırada üç adam vardı.Cüzdanını çaldığını düşündüğü adamı
seçti.”
The crane picked up the entire house. (Watch them pick it
up.)
“Vinç bütün evi havaya kaldırdı.”
As we drove through Paris, Francoise pointed out the major
historical sites.
“Paris’ten arabayla geçerken, Francoise başlıca tarihi yerlere
dikkatimizi çekti.”
We put away money for our retirement. She put away the
cereal boxes.
“Paramızı emekliliğimiz için saklıyoruz.”
We asked the boss to put off the meeting until tomorrow.
(Please put it off for another day.)
“Patrondan toplantıyı yarına kadar ertelemesini rica ettik.”

I put on a sweater and a jacket. (I put them on quickly.)


“Bir süveter ve ceket giydim.”
The firefighters put out the house fire before it could spread.
(They put it out quickly.)
“İtfaiyeciler yangını, bütün evi sarmadan söndürdüler.”
I read over the homework, but couldn't make any sense of
it.
“Ödevi dikkatli okudum ama hiçbir şey anlamadım.”
My wife set up the living room exactly the way she wanted it.
She set it up.

“Karım sofrayı tam istediği gibi hazırladı.”


These are your instructions. Write them down before you
forget.
“Unutmadan bu bilgileri bir yere not et.”
It was so hot that I had to take off my shirt.

“Hava öyle sıcaktı ki tişörtümü çıkartmak zorunda kaldım.”


We have serious problems here. Let's talk them over like
adults.
“Yaşadığımız ciddi problemleri tıpkı bir yetişkin gibi
tartışmalıyız.”
That's a lot of money! Don't just throw it away.
“Pahalı bir şey o! Sakın atma.”
She tried on fifteen dresses before she found one she liked.
“Beğendiği elbiseyi bulana kadar on beş tane kıyafet
denedi.”
I tried out four cars before I could find one that pleased me.

“İstediğim arabayı bulana kadar dört tane araba denedim.”

Your radio is driving me crazy! Please turn it down.


“Radyonun yüksek sesi beni rahatsız ediyor.Lütfen biraz
sesini kıs.”
He applied for a promotion twice this year, but he was
turned down both times.
“Bu yıl iki kez terfi etmek için talepte bulundu ama her
defasında geri çevrildi.”
Grandpa couldn't hear, so he turned up his hearing aid.
“Büyük babam duyamadığı için kulaklığının sesini açtı.”
We turned off the lights before anyone could see us.
“Kimse bizi görmeden ışığı söndürdük.”
It was a disgusting movie. It really turned me off.
“O kadar kötü filmdi ki midem bulandı.”
Turn on the CD player so we can dance.
“CD çaları açta dans edelim.”
The gang members used up all the money and went out to
rob some more banks.
“Gangsterler bütün parayı boşalttılar ve birkaç banka daha
soymak için gittiler.”

kte yer aldığı edatlardan (veya diğer kısımlardan)


ne" "Ben yokken evime kim bakacak?"
Örnek
The teacher called on students in the back row.
(Öğretmen arka sıradaki öğrencilerin isimlerini ezbere
söyledi.)

The old minister continued to call on his sick parishioners.


“Eski başkan, hasta kilise cemiyeti üyelerini ziyaret etmeye
devam etti.”
I got over the flu, but I don't know if I'll ever get over my
broken heart.
“Nezleyi atlattım ama kırılan kalbimi onarabilecek miyim, hiç
bilmiyorum.”
The students went over the material before the exam. They
should have gone over it twice.
“Öğrenciler sınavdan önce konuları tekrar gözden geçirdiler.
İki kez bakmalıydılar..”
They country went through most of its coal reserves in one
year. Did he go through all his money already?
“Ülkeleri, bir yıl içinde en çok, kömür rezervlerini tüketti.
Bütün parasını şimdiden harcadı mı?”

My mother promised to look after my dog while I was gone.

“Annem ben yokken köpeğime bakacağına söz verdi.”

The police will look into the possibilities of embezzlement.

“Polis zimmete para geçirme olasılıklarını araştıracak.”


I ran across my old roommate at the college reunion.
“Eski oda arkadaşımla kolej yemeğinde karşılaştım.”
Carlos ran into his English professor in the hallway.
“Carlos İngilizce profesörüyle koridorda karşılaştı.”
My second son seems to take after his mother.
“Ortanca oğlum annesine benziyor.”
It seemed strange to see my old boss wait on tables.
“Eski patronumu masalara servis yaparken görmek çok
tuhaftı.”
"My brother dropped out of school before he could graduate." “

Örnek
I was talking to Mom on the phone when the operator broke
in on our call.

“Operatör konuşmamızı kestiği zaman telefonda annemle


konuşuyordum.”
After our month-long trip, it was time to catch up with the
neighbors and the news around town.
“Aylar süren yolculuğumuzdan sonra, komşulara ve kasaba
çevresine yakın olup onlardan haber almanın vakti gelmişti.”
The boys promised to check up on the condition of the
summer house from time to time.
“Çocuklar yazlığa zaman, zaman bakmak için söz verdiler.”
After years of giving nothing, the old parishioner was able to
come up with a thousand-dollar donation.
“Eski kilise cemiyeti üyesi bin dolarlık bir bağış yaptı.
Yıllardır hiçbir bağışta bulunmamıştı.”
We tried to cut down on the money we were spending on
entertainment.
“Eğlenceye harcadığımız parayı azaltmaya çalıştık.”

I hope none of my students drop out of school this semester.

“Umarım öğrencilerimin hiç biri bu sömestr sınıfta kalmaz.”


I found it very hard to get along with my brother when we
were young.
“Erkek kardeşimle anlaşmak, küçükken daha zordu.”
Janik cheated on the exam and then tried to get away with
it.
“Janik sınavda kopya çektiği halde bu işten sıyrılmaya
çalıştı.”
The citizens tried to get rid of their corrupt mayor in the
recent election.
“Vatandaşlar son seçimlerde fırsatçı belediye başkanından
kurtulmaya çalıştı.”
When will you ever get through with that program?
“Bu programı ne zaman bitiriceksin?”
It's hard to keep up with the Joneses when you lose your
job!
I always look forward to the beginning of a new semester.
“Yeni sömestrin başlamasını her zaman dört gözle
beklerim.”
It's typical of a jingoistic country that the citizens look down
on their geographical neighbors.
Komşularını, tipik ırkçı ülke vatandaşları küçümserler.
We were going to look in on my brother-in-law, but he
wasn't home.
“Kayınbiraderimi ziyaret edecektik ama evde yoktu.”
Good instructors will look out for early signs of failure in their
students
“İyi eğitimciler öğrencilerinin yapacakları hataları önceden
görürler.”
First-graders really look up to their teachers.
“Eski nesil, öğretmenlerine gerçekten saygı gösterirler.”
Make sure of the student's identity before you let him into
the classroom.
“Öğrencilerinizi sınıfa almadan önce, kimliklerinin doğru
olduğundan emin olun.”
The teacher had to put up with a great deal of nonsense
from the new students.
“Öğretmen yeni öğrencilerin bütün saçmalıklarını hoş
görmek zorunda kaldı.”
The runners ran out of energy before the end of the race.
“Koşucuların dirençleri, yarışın sonuna gelmeden
tükenmişti.”
My oldest sister took care of us younger children after Mom
died.
“Ablam, annem öldükten sonra bize, daha küçük çocuklara
baktı.”
The star player talked back to the coach and was thrown off
the team.
I often think back on my childhood with great pleasure.
“Çocukluğumu sık, sık büyük bir mutlulukla anarım.”
Her husband walked out on her and their three children.
“Kocası onu ve üç çocuğunu terketti.”
leave home, you can never really go back again." “Evden bir

Örnek
That old Jeep had a tendency to break down just when I
needed it the most.
“Eski cipim, ona en ihtiyacım olduğu zamanda bozuldu.”
Popular songs seem to catch on in California first and then
spread eastward.
“Popüler şarkılar önce California da tutar daha sonra doğuya
doğru yayılır.”
Father promised that we would never come back to this
horrible place.
“Babam, bu berbat yere bir daha dönmeyeceğimize söz
verdi.”
They tried to come in through the back door, but it was
locked.
“Arka kapıdan girmeyi denediler ama kapı kilitliydi.”
He was hit on the head very hard, but after several minutes,
he started to come to again.
“Kafasını çok kötü çarptı ama birkaç dakika sonra bilinci
yerine gelmeye başladı.”
The children promised to come over, but they never do.
“Çocuklar ziyaret edeceklerine söz verdiler ama hiç
gelmiyorlar.”
We used to just drop by, but they were never home, so we
stopped doing that.
“Eskiden habersiz uğrardık ama onları hiç evde bulamazdık
bu yüzden artık gitmiyoruz.”
When we visited Paris, we loved eating out in the sidewalk
cafes.
“Paris’e gittiğimizde kaldırım kafelerinde yemek yemeye
bayılırdık.”
Uncle Heine didn't have much money, but he always seemed
to get by without borrowing money from relatives.

“Heine amcanın çok fazla parası yoktu ama o, akrabalarından


borç almadan da her zaman hayatını sürdürürdü.”
Grandmother tried to get up, but the couch was too low, and
she couldn't make it on her own.
"Büyükannem ayağa kalkmaya çalıştı ama kanepe çok alçak
olduğu için kendi başına kalkamadı."
It's hard to imagine that we will ever go back to Lithuania.
“Litvanya’ya bir daha geri dönemeyeceğimizi düşünmek çok
zor.”
He would finish one Dickens novel and then just go on to the
next.
“Dickens romanının birini bitirir, hemen bir sonrakine devam
ederdi.”
The cops heard all the noise and stopped to see what was
going on.

“Polisler bütün gürültüyü duydu ve neler olduğuna bakmak


için durdu.”
Charles grew up to be a lot like his father.
“Charles tıpkı babası gibi olmak için büyüdü.”
The judge warned the stalker to keep away from his victim's
home.
“Yargıç, suçluyu kurbanın evinden uzak durması için ikaz
etti.”
He tried to keep on singing long after his voice was ruined.

“Sesini iyice kaybetmeye başladıktan sonra bile şarkı


söylemeye devam etmeye çalıştı.”
He had drunk too much; he passed out on the sidewalk
outside the bar.

“Öyle çok içmişti ki barın önündeki kaldırıma düşüp bayıldı.”


Whenever he sat down at the piano, we knew he was going
to show off.
“Piyanonun başına ne zaman otursa, gösteriş yapacağını
bilirdik.”
Day after day, Efrain showed up for class twenty minutes
late.
(Efrain ardı ardına derse yirmi dakika geç kalıyordu.)
I woke up when the rooster crowed.
“Horoz öttüğünde uyandım.”
1. Hali .Present 2. Hali .Past Simple 3. Hali. Past Participle
awake awoke awoken
be was, were been
bear bore borne

beat beat beaten


become became become
begin began begun
bend bent bent
beseech besought besought
bet bet bet
bid bid bid
bite bit bitten
bleed bled bled
bless blest blest
blow blew blown
break broke broken
breed bred bred
bring brought brought
broadcast broadcast broadcast
build built built
burn burned/burnt burned/burnt
burst burst burst
buy bought bought
catch caught caught
choose chose chosen
cleave cleaved/clove/clef cleaved/cloven/clef

clothe clad clothed/clad


come came come
cost cost cost
creep crept crept
cut cut cut
deal dealt dealt
die died died

dig dug dug


dive dived,dove dived
do did done
draw drew drawn
dream dreamed/dreamt dreamed/dreamt
drink drank drunk
drive drove driven
eat ate eaten
fall fell fallen
feed fed fed
feel felt felt
fight fought fought
find found found
flee fled fled
fly flew flown
forbid forbade forbidden
forecast forecast forecast
forget forgot forgotten
1. Hali .Present 2. Hali .Past Simple 3. Hali. Past Participle
forgive forgave forgiven
forsake forsook forsook
freeze froze frozen
get got gotten
give gave given
go went gone
grow grew grown
hang hung hung
have had had
hear heard heard
heave heaved or hove heaved or hove

hew hewed or hewn hewed or hewn


hide hid hidden
hit hit hit
hold held held
hurt hurt hurt
keep kept kept
know knew known
lay laid laid
lead led led
lean leant leant
learn learned/learnt learned/learnt
leave left left
lend lent lent
let let let
lie lay lain
light lit,lighted lit,lighted
lose lost lost
make made made
mean meant meant
meet met met
mistake mistook mistaken
misunderstand misunderstood misunderstood
of ofed ofed
pay paid paid
plead pled pled

prove proved proved,proven


put put put
read read read
Redo redid redone
ride rode ridden
ring rang rung
rise rose risen
run ran run
saw sawed sawn,sawed
say said said
see saw seen
seek sought sought
sell sold sold
send sent sent
set set set
1. Hali .Present 2. Hali .Past Simple 3. Hali. Past Participle
shake shook shaken
shine shone shone
show showed showed/shown
shrink shrunk-shrank shrunk-shrunken
shut shut shut
sing sang sung
sink sank sunk
sit sat sat
slay slew slain
sleep slept slept
slide slid slid

smell smelt,smelled smelt,smelled


smite smote smitten
sneak sneaked, snuck sneaked
speak spoke spoken
spell spelt spelt
spend spent spent
spin spun spun

spit spat spat


spread spread spread
stand stood stood
stave stove stave
steal stole stolen
strike struck struck
string strung strung
strive strove striven
swear swore sworn
swim swam swum
take took taken
teach taught taught
tear tore torn
tell told told
think thought thought
throw threw thrown
understand understood understood
upset upset upset
wake woke woken
wear wore worn
weep wept wept
wet wet,wetted wet,wetted
win won won
wind wound wound
wring wrung wrung
write wrote written
Türkçe Anlamı
uyanmak
olmak
1.TAŞIMAK, DAYANABİLMEK
2.AYI,tahammül etmek
vurmak
olmak
başlamak
bükmek
yalvarmak
bahse girmek
emretmek
ısırmak
kanamak.
kutsamak
esmek
kırmak
üremek.,yetiştirmek.
getirmek
yayımlamak
inşa etmek
yakmak
patlamak
satın almak
yakalamak
seçmek
yarmak, bölmek; yarılmak, bölünmek.

üstünü örtmek.giydirmek
gelmek
değer biçmek
emeklemek
kesmek
anlaşmak
ölmek, vefat etmek.can atmak, çok
istemek:
kazmak
dalmak
yapmak
çekmek
rüya görmek
içmek
sürmek
yemek yemek
düşmek
beslemek
hissetmek
dövüşmek
bulmak
firar etmek
uçmak
yasaklamak
tahmin etmek
unutmak
Türkçe Anlamı
affetmek
yüzüstü bırakmak, terketmek.
donmak
elde etmek
vermek
gitmek
büyümek
asmak
sahip olmak
duymak
büyük bir güçle atmak veya
fırlatmak.veya kaldırmak
yontarak şekil vermek.
saklamak
vurmak
tutmak
yaralanmak
saklamak
bilmek
yaymak
rehberlik etmek
egilmek,meyletmek
öğretmek
ayrılmak
ödünç vermek
izin vermek
yalan söylemek
yakmak,aydınlatmak
kaybetmek
yapmak
anlamına gelmek
buluşmak
hata yapmak
yanlış anlamak
öldürmek.
ödemek
mazeret olarak göstermek, bahane
etmek.
kanıtlamak
koymak
okumak
yeniden yapmak.
binmek
çalmak
yükselmek
koşmak
biçmek,kesmek
söylemek
görmek
ARAMAK, SORUŞTURMAK
satmak
göndermek
koymak,başlatmak,kurmak
Türkçe Anlamı
sallamak
parlamak
göstermek
KÜÇÜLMEK,ÇEKMEK
kapamak
şarkı söylemek
batmak
oturmak
öldürmek.
uyumak
kaymak,sessizce gitmek veya geçmek.

koklamak ,kokmak
cezalandırmak,öldürmek,vurmak
gizlice sokulmak
konuşmak
harf harf söylemek
harcamak
kafadan atmak, uydurmak. (topaç
v.b.'ni) döndürmek; (topaç v.b.)
dönmek.

tükürmek
yaymak
ayakta durmak,durmak
Çökertmek
çalmak
çarpmak
sıra halinde gitmek, ipe dizmek
çabalamak
yemin etmek
yüzmek
almak
öğretmek
yırtmak
anlatmak
düşünmek
fırlatmak
anlamak
üzmek,alt üst etmek
uyanmak
giymek
ağlamak
ıslamk,kutlamak
kazanmak
çevirmek,kurmak
(çamaşırları) sıkmak veya burmak.
yazmak
Prepositional phrase ler
word meaning word meaning
a diversity of birçok farklı in advance of öncesinde,-in önünde

a good deal of birçok in aid of menfaatine, -e yardım için.


a great deal of ..çok, bir hayli in an attempt to .mak için. mek için, amacıyla
a large amount of çok miktarda in an efort to amacıyla, mak için, mek için
a large quantity of çok miktarda in and around içinde ve çevresinde
bir şeyin gerçekleşebileceği
a number of birkaç, bir çok in anticipation of düşüncesiyle
a range of bir dizi in between arasında, aralarında
a variety of bir çok farklı in case of ...ın durumunda
a whole bunch of bir sürü in commemoration of anısına
a wide range of bir çok farklı in common with ile ortak olarak

according to ...e göre in company with ile beraber, birlikte.

adjacent to bitişik, -e komşu in compliance with .-e uygun olarak, gereğince

afermath of ..-ardından. sonrası in conjunction with ile beraber/birlikte


ahead of ilerisinde, önünde in connection with ile ilgili olarak
along with ile birlikte in consequence of sonucunda, nedeniyle.
alongside of . -in yanında in contrast to ...ın aksine
apropos of ile ilgili, -e ait, hakkında. in cooperation with ile işbirliği halinde
bir parçası olarak,bir
as a part of bölümü olarak in defense of savunurken
as a token of işareti olarak in deference to dikkate alarak
. -i hiçe sayarak, -e meydan
as an example of örnek olarak, örneği olarak in defiance of okuyarak.
eskisi gibi, geçmiş
as before yıllardaki gibi in excess of . -den fazla

as for ...e gelince in face of karşısında,ragmen


as from itibaren, -den başlayarak in favour of ..ın lehinde
as good as gibi (olmak): kadar iyi in front of önünde

as in .-da olduğu gibi,gibi in guise of kisvesi altında


as it happens aslında,gerçekte in lieu of ..-in yerine, -e bedel olarak.
bu duruma gelmiş olduğu
as it was için in line with uyumlu olarak, doğrultusunda
as much kadar in need of ihtiyacında, gereğinde muhtaç
as of ...den sonra in obedience to itaat ederek.uyarak

as ofen happens hep olduğu gibi in order of sırasıyla


..-in aksine olarak , -e
as opposed to karşılık in order to ..mek için,amacıyla,maksadıyla

as per gereğince,uyarınca, göre in particular özellikle, bilhassa


in place of ...ın yerine
as regards ..gelince, ile ilgili in point of hususunda, bakımından
as such in . -de olduğu gibi in preference to . -e tercihen,öncelikle

as to ...e dair, -ile ilgili in prospect of varsayımıyla

olup olmadığına gelince, yerine getirirken, peşinde koşarken,


as to whether olup olmadığı konusunda in pursuance of gerçekleştirmeye çalışırken
as well ...de , -da in pursuant of uygun olarak,göre
as well as ...ve de, yanısıra,yanısıra in pursuit of peşinde, arayışta
as with ...-da olduğu gibi in recognition of bakımından, tanınmasıyla

as yet şimdiye kadar, henüz in reference to ..-e dair, -e ilişkin,nazaran

aside from dışında, -den başka in regard to .-e gelince. -e göre


astern of .-den arkaya,arkada in relation to hakkında. - e ilişkin olarak
at least en azından, hiç olmazsa in respect of dair,hakkında,hususunda
at odd arası açık olmak in response to ...e karşılık olarak
at once hemen,bir kerede in revenge for öç almak için

at the back arkasında in search of peşinde, -i araştırmak için


at the behest of emriyle, emri üzerine in sight of gözü önünde
at the bidding of .-- nın emrinde in spite of ...e rağmen…- e karşın
at the expense of hesabına, pahasına in support of desteklemek için. Yararına
at the expensive of pahasına in terms of ..e dayanarak, açısından,-e göre
.-in insafına (kalmış), -in
at the mercy of elinde. in the absence of yokluğunda
at the top of tepesinde in the act of halinde,halde
bakımında,bakımı
at the whim of ..-nın ellerinde in the care of altında,sorumlulugunda

at variance with ile uyumsuz.ihtilaf içinde in the case of durumunda,halinde


back to geri in the cause of nedeniyle,uğruna

based on nedeniyle, -e dayanarak in the company of yanında

because of ...den dolayı,yüzünden in the context of bağlamında

but for olmasa,olmasaydı in the course of sırasında, esnasında.


but that . -nın dışında in the employ of maiyetinde
by dint of ...-in sayesinde. in the event of ...ın durumunda
by means of vasıtasıyla,aracıyla in the eyes of gözünde,nazarında
by the side of yanı başında in the face of karşısında
.-den dolayı, nedeniyle,
by virtue of yüzünden. in the field of alanında,sahasında
boyunduruğu altında olmak,
care of eliyle: vasıtası ile in the grip of kontrolünde
dolaylarında, takriben,
circa aşağı yukarı. in the hope of ümidiyle, umuduyla
close to başucunda, -e yakın in the interest of menfaatine, in yararına

compared with ile karşılaştırılırsa in the manner of yolunda

contrary to ...ın aksine in the matter of hakkında, hususunda,konusunda


...den dolayı, nedeniyle,
due to yüzünden. in the name of adına, namına, yerine.
except for istisna in the order of ...mertebesinde / düzeyinde

excluding hariç in the presence of .. -in huzurunda,, karşısında

far from şöyle dursun,hiç in the rear of gerisinde


for example örneğin in the region of ... -e bölgesinde
for instance örneğin in the setting of ... Ortamında
birinin onuruna, birinin
for the honour of şerefine in the throes of eşiğinde, ile mücadele eden
yüzü suyu hürmetine,
for the sake of uğruna in the wake of ardından, peşinde
from over . -den in the way of gibi, açısından,bakımından
identical to ile aynı in the words of ...'nın deyişiyle
in belirtisi olarak, in işareti ya da
in a series of silsilesinde in token of izni olarak

in accordance with ..e paralel olarak in trust gözetiminde


in addition to ...e ilaveten
word meaning
..den dolayı, göz önüne
in view of alarak
izini takip
in wake of ederek,peşinde
including dahil
inside of dahilinde, -in içinde
instead of ...ın yerine

irrespective of ...e bakılmaksızın


just like gibi
less than ...den az
mindless of .e aldırış etmeyen
more than ...den fazla

.-in yanında, -e bitişik;


next to -in yakınındaki.

daha yeni, henuz,ile


beraber, -er -mez
no sooner,,,,,, than (yapar yapmaz gibi)
. -den uzak,ötede,
of açıklarında
on a level with ile aynı düzeyde
on a par with aynı değerde,eşit
on account of ...den dolayı
on an equal with ile eşit olarak

on behalf of ..in adına


on charges of .-nın iddiasıyla
kabul
on receipt of halinde.alındığında

on the cusp of ..ın eşiğinde


arifesinde,hemen
on the eve of öncesinde
on the order of tarzında,yaklaşık
on the outside of dışında
tarafından, -in
on the part of tarafından
on the point of neredeyse,üzere

on the pretext of bahanesiyle


on the subject of konusunda
on the top of konusunda
.-e ek olarak, -in yanı
on top of sıra, ile beraber:
opposed to ..e karşı

opposite to . -e karşı,-e muhalif


other than ..den başka
out of keeping with ile uyumsuz olarak
outside of dışında, haricinde

yanında,üstelik,-den
over and above ayrı olarak, -den başka.

owing to ...den dolayı


partial to meyilli, -e tarafar
pertaining to ile ilgili
prior to ...den önce

pursuant to .-e göre.-e uygun olarak


. -den tutun da, -den -e
ranging from uzanan
rather than ..den ziyade
regardless of ...e bakılmaksızın
related to ile ilgili
repugnant to ..-e zıt, -e karşıt.

short of ..-den başka,haricinde


similar to ...e benzer
so as to ..mek için
subject to tabi
subsequent to arkasından, -den sonra

such as örneğin, gibi


tantamount to ile aynı.farksız

thanks to ...ın sayesinde

the number of ..ın sayısı


the same ... As aynı

the yoke of .--nın boyunduruğında

yoluyla,vasıtasıyla,
through başından sonuna kadar

through the agency of vasıtasıyla,aracılıgıyla


to the detriment of aleyhine.zararına
hariç tutarak. dışında
to the exclusion of bırakarak
up to ..e kadar
vis-a-vis ile karşılaştırınca
hangisi ... ise:hangi ...
whichever-whichsoever ise:
with a feeling of .-nın hissiyle

with a view to ..mek amacıyla


with exception of istisnasıyla
..ile ilgili, -e ilişkin
with reference to olarak

..-e
gelince.hususunda,ile
with regard to ilgili

with respect to ..ile ilgili, -e göre


with the aid of ..ın yardımıyla
with the contributions
of katkılarıyla
istisnasıyla, hariç olmak
With the exception of üzere
with the help of ...ın yardımıyla
with the intent of amacıyla

with the object of itirazıyla, amacıyla

with the purpose of amacıyla,maksadıyla


with the view niyetiyle
with the view of niyetiyle,maksadıyla

within an ace of az kalsın, neredeyse:


kapsamında,
within the scope of çerçevesinde
Conjunction

word meaning word meaning


according as .-dikçe, tıpkı ,,-diği gibi except haricinde,dışında

accordingly bu doğrultuda,buna göre except if . -mesinin dışında


actually aslında, gerçekten for fear that korkusu ile

additionally ek olarak ,ayrıca for that reason that işte bu sebepten ötürü
afer ...-den sonra, ardından for the reason that sebebiyle
..-mesinden sonra.-den
afer which sonra from which oradan , -den

bundan başka, ayrıca.


aferwards ardından furthermore

... de
Albeit olsa:gerçi,hernekadar,isede given that tahminen, farz edelim ki
also ayrıca,hemde -de, -da hence bu yüzden
although yet her ne kadar olsa da however ancak,fakat,her nasılsa
although/though ….-e rağmen/rağmen however much ne kadar olursa olsun
and so ve böylece, bu nedenle if eğer, -se/sa
and so forth ve bunun gibi if ever şayet,nadiren,belkide hiç
hal böyleyken, böyle
and yet olmakla beraber if only keşke
...-dığı için, çünkü, -
as -iken, gibi,olarak İf So öyleyse

as a consequence sonuç olarak in a way bir bakıma


as a matter of fact aslında, gerçekte in addition ek olarak ,ayrıca
as a result sonuç olarak in contrast aksine
as and when ne zaman in fact aslında, gerçekten
as far as kadar in order for için, teminen
as if ...-mış gibi,sanki in order that …-sın diye,bu sırada
as long as ...-dığı sürece,şartıyla in so far as ..-e kadar.
as much as kadar In spite of the fact that karşı,gerçeğine rağmen

as so .-dikçe in such a manner that şekilde.gibi


as soon as yapar yapmaz in such a way that şekilde, şöyle ki, şekilde
yüzünden, -den dolayı; çünkü;
as such öyle/şöyle/böyle/gibi in that mademki.şu bakımdan ki
as though ...-mış gibi,sanki in the belief that inancıyla,diye

because …-dığı için, çünkü in the expectation that ümidiyle, beklentisiyle


before ...-den önce,önce in the hope that ümidiyle
being that çünkü,-den beri in the meantime bu arada, bu süre içinde

besides ..-den başka , ayrıca,üstelik in the way şeklinde, engelleyen


but fakat, ama, ancak in the way that şeklinde,gibi
by all means elbette, kuşkusuz in view of the fact göz önünde bulundurarak
by no means hiçbir şekilde in view of the fact that göz önünde bulundurarak
şuanda kadar,şimdiye
by now kadar in which case ... o durumda,,, ... ki o durumda
..-dığı zaman, -dığı ….-diğine göre,-diği
by the time zamana kadar inasmuch as derecede/kadar.
by the way bu arada,bu vesile ile indeed gerçekten,aslında
by then o zamana kadar insofar as .-diği derecede/kadar.
by way of yolu ile, -den. insomuch that o kadar ki.

by which vasıtasıyla,ki içinde instead yerine


consequently sonuç olarak,bu nedenle just as tıpkı, tam o anda
her ihtimale karşı, ne olur ne
conversely aksine,tersine just in case olmaz
despite the fact
that ...-e rağmen lest ...-mesin diye
due to the fact that ...-den dolayı likewise aynı biçimde, benzer şekilde
even afer …-den sonra bile meanwhile bu arada

even as iken bile moreover ayrıca,üstelik,bundan başka,dahası


even before …-den önce bile nevertheless yine de, buna rağmen

even if …olsa bile. no matter önemi yok,mühim degil


even so öyle olsa bile,yinede nonetheless yine de, buna rağmen

even then o zaman bile,buna rağmen nor ne, ne de


even though ...-e rağmen now that ...-dığından,mademki

even when ...-dığı zaman bile on condition that koşuluyla,şartıyla


word meaning
on the contrary aksine
on the grounds
that ...-e dayanarak
on the other hand öte yandan

on the pretext that bahanesiyle


once bir zamanlar,bir kere,-ir -mez
one would think
that güya
one would wish
that gönül ister ki

only if tek şartla


or veya, ya da, aksi takdirde
or else aksi takdirde
otherwise aksi takdirde
provided that koşuluyla,şartıyla
providing koşuluyla,şartıyla

providing that koşuluyla,şartıyla,-se

similarly benzer şekilde


...-dığı için, çünkü, -den
since beri,Mademki
so bu yüzden,yani,çok,böylece
so long as ...-dığı sürece,şartıyla
so much as ne kadar çok olursa,bile
so much so that hatta o kadar ki,zaten, öyle ki
so that ...-mek için,diye,böylece
so that not . -memesi için, -mesin diye
still yine de,hala
varsayalım ki, öne süren,
suggesting that gösteren
suppose that varsayki,eğerki

that is yani
that is why bu yüzden
o zaman, öyleyse,
then ondan sonra
thereby öylece, onunla ilgili
therefore bu yüzden
ondan,bunda.bu nedenle , bu
thereof yüzden
thus böylece,bu nedenle
unless ...-mezse, mazsa,olmadıkça
until/TİLL ...-e kadar
bundan başka, ayrıca.
what is more

whatsoever herhangi ,her ne,hangi


when ...-dığı zaman,iken,ne zaman
whereas …dığı için ,oysa,halbuki
whereby vasıtasıyla. Sayesinde

wherein neyin içinde,neyin içine, ki içinde


whereon bunun üzerine, üstünde

whereupon bunun üzerine,bundan sonra

Whether olup olmadığını ,eğer


Whether or olup olmadıgını
Whether Or Not olsa da olmasa da

whether... or ister
which is why işte bu yüzden
..-iken, ne, esnasında
while ,zaman,süre,müddet
with whom kim,kiminle

would that keşke


yet fakat, ama, ancak

yet more hatta bundan daha fazla, hatta


Phrasal verbs
word meaning word meaning word
geçmek,göre hareket etmek,
abide by ..-e uymak, -e riayet etmek. go by kılavuz saymak ride out
account for hesap vermek, açıklamak go down inmek,(iş vb) batmak ride up
act on etkilemek go down on oral seks yapmak rig out
tercih etmek,dışarı
act out (rol) canlandırmak go for çıkmak,hoşlanmak rig up
yaramazlık yapmak,gösteriş
act up yapmak. go in içeriye girmek,içeri girmek rile up

toplamak,makul olmak, akla yakın bir şeyi yapmaktan hoşlanmak,bir


add up olmak. go in for şeyin meraklısı olmak ring off
-e varmak, (bir yekûn) girmek, girmek (konuşmaya-
add up to tutmak.anlamına gelmek: go into tartışmaya) rip of
afer careful
thought iyice düşündükten sonra go loco delirmek, balatayı yakmak roll away

.. -den hoşlanmamaya
başlamak.patlamak. geçmek (bir
afer math kötü sonuç,kötü yan etki go off olay belirli bir şekilde) roll on
kendini kaybetmek, kontrolü
all but hemen hemen,neredeyse go off on one kaybetmek roll out
Devam etmek,Olmak, meydana
amp up güçlendirmek, arttırmak go on gelmek roll up

arm up silahlanmak,elleri yukarı kaldırmak go on with . -e devam etmek roof over


dışarıya çıkmak, modası
back down caymak, sözünden dönmek. go out geçmek,çıkmak root out
Yeniden incelemek, gözden
back of vazgeçmek, geri çekilmek go over geçirmek, karşı safa geçmek rope in
rope someone into
back out caymak, sözünden dönmek. go sour bozulmak, kötüye gitmek. Ekşimek something
desteklemek, doğrulamak,geri
back up sürmek, geri gitmek. go south kötüye gitmek,değeri düşmek rot out
kurtarmak,kefaletle serbest yaşamak, geçirmek,
bail out bırakmak go through incelemek,tüketmek rough up
gerçekleştirmek,planlanmış bir şeyi
ball up berbat etmek,rezil etmek go through with gerçekten yapmak round on

bang on bir şeye vurup durmak, tamamen go up çıkmak, yükselmek,kadar gitmek… round up
.-e uygun olmak, -e uymak; -e
bang up mahvetmek, canına okumak: go with yakışmak. row over
bank on çabuk yiyip bitirmek, silip
something bir şeye bel bağlamak gobble up süpürmek rub of

base on dayanmak, esas kabul etmek goof around avare avare dolaşmak rub out

bash in haşat etmek, parçalamak gouge out oymak, oyup çıkarmak rule out
bask in zevk almak grapple with ile boğuşmak rummage around
azarlamak, paylamak, haşlamak.
bawl out grind out eziyet etmek, çektirmek run across
(düşürdüğü bir şeyi vb.) el
be fed up with bezmek, usanmak grope around yordamıyla aramak, run after
(biri) işe yaramaz olmak. beraberliği
be through bitirmek gross out iğrendirmek,iğrenmek run around

beam up ışınlamak grow up büyümek run down


bear away taşımak,götürmek grub out find by digging in the ground run in
bear down on .. -e doğru gelmek/ilerlemek. gulp down bir şeyi yutuvermek. run into
yönünü değiştirmek, kapıp
bear of götürmek gunk up yapıştırmak run of
sinirden kudurtmak, küplere
bear on topa tutmak, ile ilgisi olmak hack of bindirmek run on

bear out onaylamak, tasdik etmek hammer away kafa yormak.durmadan çalışmak run out
bear with .-e sabır göstermek. hammer out ..e şekil vermek. run out of
beat back geri püskürtmek,yenmek hand down kuşaktan kuşağa devretmek run out on
bardaktan boşanırcasına yağmak,
beat down bastırmak,azaltmak hand in vermek, teslim etmek. run over
babadan oğula geçirmek, başkasına
beat of kovmak, defetmek. hand on vermek run through

beat up hırpalamak, fena halde pataklamak hand out dağıtmak, yazılı kağıdı dağıtmak run towards

become
someone's oyuncağı haline gelmek, oyuncağı
plaything olmak hand over vermek,teslim etmek,devretmek run up
bed down yatıp uyumak hand up uzanmak,yetişmek run up to

beef up kuvvetlendirmek.,güçlendirmek hang about başıboş gezerek oyalanmak rush into


beg of özür dilemek hang around başıboş gezerek beklemek. rush out

belch out fışkırmak hang back geri durmak/beklemek sack something up


belly up batmak,iflas etmek hang on bağlı olmak,dayan,bekle save on
yüksek sesle şarkı söylemek,nakavt bir ortama takılmak, çamaşır
belt out etmek hang out asmak saw of
dışarıya doğru
billow out tütmek/çıkmak,rüzgarla şişmek hang over üzerine çökmek,üstüne gelmek scab over

asmak,telefonu
kapamak,kapatmak, için yanıp
bind of ilmik üstüne ilmik atmak hang up tutuşmak scent out
bitch about şikayet etmek happen across tesadüf etmek, rastlamak scoop out
geçmişi yad etmek, eskiyi
bite of ısırmak, ısırıp koparmak hark back to anımsamak scoop up

karartmak,geçici olarak şuurunu


kaybetmek, gözü kararmak.bilgiyi
black out gizlemek, karartmak hash out konuşarak bir çözüme bağlamak scoot over
yön değiştirmek, yönünü
blame on birisini suçlamak haul of değiştirmek scrape of

bleed out kan kaybetmek have on giyinmek.şaka etmek scrape up


ile uyumlu olmak, uymak. araya (tartışarak) çözümlemek, (diş vb)
blend in kaynamak have out çektirmek screw up
girmesini engellemek, görmezden scrounge around
block out gelmek have over birini birinin evinde tanıştırmak for someone
blot out gizlemek, ortadan kaldırmak have up mahkemeye vermek scrub away
blow away birini saşırtmak head of yolunu kesmek scuttle away
haber vermeden gelmek, ansızın
blow in gelmek head on doğrudan,direkt seal of
blow off uçurmak, kaytarmak head on over gitmek see out
dinmek (fırtına),unutulmak,
blow over geçmek. head out yola çıkmak,yola koyulmak see someone out
. -e doğru yol almak, -e doğru
blow through hızla harcamak,çabucak bitirmek head toward yöneltmek see through

blow up Patlamak, havaya uçurmak head up başına geçmek, başına geçirilmek seek out
blurt out ağzından kaçırmak, hear out sonuna kadar dinlemek. seep into
baskın yapmak, birdenbire ortaya
bob up çıkmak help out yardımda bulunmak. seep out
batağa saplanmak,bataklığa seethe with
bog down gömülmek hem in - hem about kuşatmak, içine almak, çevirmek. someone
özetlemek, kısa kesmek,
boil down kaynayarak suyunu çekmek hew out yontarak şekil vermek. sell of
book something
up tüm yerleri rezerve etmek/ayırmak hide away saklamak; saklanmak. sell out
boot out işten atmak, kapı dışarı etmek hide out polisten saklanmak, gizlenmek send for
sınır komşusu olmak.egiliminde
border on olmak hike up yukarı çekmek send in
bottle up bastırmak,gizlemek (hisler gibi) hinge on bağlı olmak, dayanmak send of
durumu iyiye gitmek, kendini
bounce back toparlamak hit of keşfetmek,ortaya çıkarmak send out
tesadüfen bulmak, birisine send someone
bow out çekilmek, emekliye ayrılmak hit on asılmak over
sıkıştığı yerden çıkmamak, kutu
box in barajı yapmak,sıkışıp kalmak hitch up (pantolon) yukarı çekmek send up
işi genişletmek,dallanıp
branch out budaklanmak hold accountable sorumlu tutmak serve out
break away kurtulmak,kaçmak,ayrılmak hold back zaptetmek, kendini tutmak set about
break down bozulmak hold dear (birine) düşkün olmak set alight
kar ve zararı eşit olmak, ne kar ne
break even zarar etmek hold down (işi) iyi yürütmek, bastırmak set back
zorla girmek,sözünü önermek, öne sürmek. uzun
break in kesmek,alıştırmak hold forth uzadıya konuşmak set down
break in on Bir sohbeti bölmek hold in tutmak, zaptetmek. set foot

break in on
somebody's
conversation lafını kesmek hold of uzakta tutmak, yaklaştırmamak. set free

ayrılmak, bırakmak,
sonlandırmak, koparmak,kopmak,
break of ilişkiyi kesmek,birdenbire durmak hold on beklemek, tutmak set in
break out patlak vermek, kaçmak hold on to tutunmak set of

break through engeli geçmek, aşmak hold onto tutmaya çalışmak Set Off, Out
ilişkiyi kesmek, ayrılmak
break up (sevdiğinden),ayırmak hold out ileri sürmek, ısrar etmek,uzatmak Set On
hold out on birinden gizlemek.bilgi vermeyi
brim over taşmak (su vb) someone reddetmek set out
sebep olmak, neden ertelemek,süre dolmasına rağmen set someone
bring about olmak hold over görevine devam etmek straight
geciktirmek,havaya
bring along yanında getirmek. hold up kaldırmak,tutmak,soymak set up
devirmek, indirmek, eleştirilere göğüs germek,makul
bring down azaltmak hold water olmak. set upon
tanıtmak, sunmak,
bring in kazandırmak, işe almak hold with ile aynı fikirde olmak. settle down
bring into getirmek hole up köşesine çekilmek,saklanmak settle in
bring on geliştirmek, sebep olmak hone in on odaklanmak settle on
bring out ortaya çıkarmak honk at someone birine korna çalmak settle up
ikna etmek,razı etmek, karşıya hook something
bring over geçirmek into something bir şeye bir şeye bağlamak shake down
çocuk yetiştirmek,
bring up bahsetmek, kusmak hook up ilişki kurmak, askıya asmak shake out

brush away fırçalayarak temizlemek/çıkarmak hook up with ile evlenmek,ile ilişki kurmak shape up
hook up with
brush up tazelemek (bilgiyi) someone biriyle buluşmak/görüşüyor olmak shell out
elde etmeye çalışmak (zam/terfi
buck for vb'ni) hop in (araba vb'ye) binmek shin up

buck up neşelenmek hop on hop diye atlamak, üzerine binmek ship of


buckle down ciddiyetle/gayretle çalışmak. hose down hortumla sulamak/süpürmek ship out
buckle on toka ile tutturmak, iliştirmek hot up ısınmak,heyecanlanmak shoo away
hover over (akbaba gibi) birisinin
budge up kenara kaymak someone tepesinde/tepesine dikilmek shoot of

bug out hızlı kaçmak, sıvışmak huddle up kıvrılmak shore up


üzerine eklemek yaparak
build on geliştirmek. Dayandırmak hunch up kamburlaştırmak show in
birikmek, artmak, yakalayıncaya kadar peşini
build up güçlendirmek hunt down bırakmamak, peşine düşmek show of
bulge out pırtlamak hurry out aceleyle çıkmak show out
kilo almak (özellikle kasların
bulk up şişmesiyle) hush up örtbas etmek, üstü örtülmek show up
karşılaşmak, arabayla (ağaca vb)
bump into çarpmak ice up buzlanmak, buzlanıp kalmak shrivel up

bump up artırmak,yükseltmek immure in bir yere gömmek.hapsetmek shrug of

bunch up birbirine kenetlenmek indulge in kendine bir şey yapma izni vermek: shuffle of

inure someone to
buoy up moral vermek, neşelendirmek something birini bir şeye alıştırmak shut in

anlaşmazlıkları ya da sorunları
çözmek,(pürüz, sorun v.b.'ni)
burn down yanıp kül olmak iron out gidermek. sic on
burn of yakıp kül etmek iron out something tüm sorunları çözmek sidle up to

burn out mahvolmak.yakıp yok etmek. jack in bırakmak, vazgeçmek sif through
tamamen yanmak.,yakmak, yakıp
burn up yok etmek. jack of mastürbasyon yapmak sign away

burst in söyleyivermek,haykırmak jam up bir şeyi sıkıştırmak/tıkamak sign of

bust out of (bir yerden) sıvışıp kaçmak. jazz up canlandırmak, hareketlendirmek. sign on
.-e yağ çekmek, -i yağlamak, -e
butter up dalkavukluk etmek. jeer at ile alay etmek, ile eğlenmek. sign out
otuz bir çekmek,masturbasyon
button up iliklemek,düğmelemek jerk of yapmak. sign over

buy of rüşvet vermek, rüşvet kabul etmek jibe with ..-e uymak, ile uyuşmak. sign up

buy out bütün hisselerini almak. jot down not almak/etmek simmer down

call away çağırmak juice up ortamı renklendirmek, içki içmek sing out
istemek, gerektirmek,
call for çağrıda bulunmak jump in . ---nın içine zıplamak single out
(yardımcı veya danışman olarak)
call in (birini) çağırmak. jump on çıkışmak, üzerine binmek sink in
iptal etmek, sona
call of erdirmek, durdurmak jump out at üstüne zıplamak siphon of
call on Ezbere okumak,Ziyaret etmek jump up zıplamak, atlamak sit in

call out to seslenmek jut out çıkık olmak, çıkıntı yapmak sit on
birden devrilip düşmek.alabora
call upon başvurmak,ziyaret etmek keel over olmak. sit out
uzak durmak, uzak
cancel out etkisini yok etmek,iptal etmek keep away tutmak sit with someone

kontrol altına almak,zulüm


bakmak, ilgilenmek, yapmak,yükselmesine izin
care for sevmek keep down vermemek. sketch out
aynı görüşü paylaşmak,sürekli
carry along desteklemek keep in saklamak,içeride alıkoymak skim over
skip out on
carry away alıp götürmek, sürüklemek. keep of uzak durmak something
carry of kapmak, üstesinden gelmek keep on devam etmek skip over
keep on (with
carry on devam etmek gerund) Devam etmek slave away
dışarda tutmak,
carry on with ile ilişkisi olmak, devam etmek keep out girmemek sleep of

yapmak, gerçekleştirmek,
uygulamak,(birini/bir şeyi) dışarıya
carry out taşımak keep up yukarda tutmak slice up
(bir şeyin) sayesinde (bir işi) keep up with ayak uydurmak, hızına slick something
carry through yapmak veya başarmak: yetişmek down
cart away from dışarıya çıkarmak/götürmek kick around aylaklık etmek, oyalanmak slim down
kazanç sağlamak, yararlanmak,
cash in paraya çevirmek kick off başlamak,girişmek slip away
cash in on çıkar sağlamak,faydalanmak kink up düğüm düğüm olmak slip by
bir kenara bırakmak, başından
cast aside savmak kit out temin etmek slip off
ıssız adada mahsur kalmak,
cast away başından savmak knock around boşa zaman harcamak, gezmek slip out
cast of reddetmek knock down yumrukla yere devirmek. slip up
ilmek atmak, örgüde ilk ilmeği işi bırakmak, paydos etmek, tatil
cast on atmak knock of etmek.ölmek slog on
toplumdan dışlamak,
cast out uzaklaştırmak knock on . -e vurmak, -i çalmak slow down
anlamak, çakmak. moda olmak,
catch on tutmak. knock out nakavt etmek, oyun dısı etmek. smack into
meydana çıkarmak, kötü bir şey
catch out yaparken yakalamak knock over devirmek. smoke out
hızına yetişmek, hamile bırakmak.kapıya vurup
catch up tamamlamak , konuşmak knock up uyandırmak. smooth down

bir şeye balıklama atlamak, bir şeyi


catch up in (şaçını vb) kaptırmak lap something up büyük bir zevkle kabul etmek smooth out
bağlamak, (gemiyi) bağlayıp
catch up with .-e yetişmek:aynı düzeye gelmek lash down muhafaza etmek snap at
(ani ve sert) tepki
cave in morali bozulmak,çökmek lash out göstermek/vermek,saldırmak snap of
çevresinde yoğunlaşmak,
centre around çevresinde gelişmek lash out at sert ve ani çıkış yapmak snap up
chalk up deftere yazmak last out çekmek,katlanmak snatch away from

yeni fikirler benimsemek,


karşısındakinin ne dediğini
change back eksi haline dönmek latch on (sonunda) anlamak snatch up
bir yöntemden diğerine sneak
change over geçmek latch on to anlamak,benimsemek in/on/into/onto
traş kremini sürüp köpürtmek, (bir
charge of kayıttan silmek lather up şeyi) köpürtmek snoop around

charge with (bir şeyle) suçlamak launch into başlamak, istekle girişmek snuck out
kovalamak, (köpek vb.) birisini
chase of kovalayarak dışarıya çıkarmak lay down yatmak, döşemek snuck out
.-i azarlamak, -i haşlamak. -i
chat up birine yazmak/asılmak lay into dövmek, -e dayak atmak. snuggle down

bir şeyi yapmaya son vermek,


pansiyon otel vb'nde kaydını (ekonomik nedenlerden dolayı) işçi
check into yaptırıp bir oda tutmak lay of çıkartmak soak up

check on in birini kontrol etmek lay on üzerine atılmak, saldırmak. sob something out
.-e iyice bakmak; -e alıcı gözüyle
check out bakmak. lay out yere sermek,sermek, hazırlamak sort out
incelemek,denemek amacıyla
check over gözden geçirmek lay over kaplamak sort through

leach into bir şeyin içine işlemek, (bir şeyin


check up on İncelemek, kontrol etmek something içine doğru) sızmak sound of
cheese of yorgun düşmek, bezginlik duymak lead away saptırmak,alıp götürmek sound out

bir şeye
chew out fırça atmak,azarlamak lead in girmek/girişmek/başlamak,giriş space out

chicken out korkup vazgeçmek lead on yutturmak,inandırmak spar with someone

birinin bir yerden


lead someone (merdiven/sandalye) inmesine
chill out sakin ol,sakin kalmak, rahatlamak down something yardımcı olmak speak out
neden olmak,sonucunu doğurmak,
chime in maydanoz olmak, lafa karışmak lead to yol açmak spell out

bir şeyden yavaş yavaş bir parçacığı


koparmak, küçük parçalara
chip away ayrılmak lead up to zemin hazırlamak,yol açmak spew out

chip in para vermek, lafa girmek lead with someone (maça/oyuna) bir şey ile başlamak spin of
chop up doğramak leak out dışarı sızmak (sır), sızdırmak spin on
chop down budamak,kesip düşürmek. lean in yüklen, omuz ver spit out
chuck away çöpe atmak.boşa harcamak lean over üzerine eğilmek, abanmak sponge up
birden önüne çıkmak, pat diye spout of about
churn out seri üretim yapmak leap out önüne çıkmak something
tek bir kelime etmemek,sesini
clam up çıkarmamak leave off .-den vazgeçmek, -i bırakmak. sprawl out
dışarda tutmak,
Clean Out temizlemek,soymak leave out katmamak,atlamak spring up
clear of sıvışmak, tüymek. leave over ertelemek spring on

clear out boşaltmak,sıvışmak, tüymek. leave up başkasına bırakmak spruce up


sırrı ifşa etmek,sırrı başkasına
Clear Up çözmek,halletmek,temizlemek let on söylemek spur on

birinin bir yere inmesine yardımcı


kapatmak, kepenk olmak/rehberlik etmek, hayal
close down indirmek let down kırıklığına uğratmak square away

close in kuşatmak,sarmak let in kapıyı açıp içeriye almak. square of


cezasını affetmek, cezasını square with
close in on kuşatmak,-in etrafını çevirmek. let of hafifletmek.serbest bırakmak someone
squirrel something
close of hesabı kapatmak let slide vazgeçmek. away
girmesine izin vermek, geçiş izni
cloud over bulutla kaplamak, hava kapanmak let through vermek stack up

clue in ipucu vermek let up yumuşamak, sertliğini kaybetmek. stack up against


comb through derinlemesine
something araştırmak/incelemek Lie back sırtüstü yatmak,dinlenmek stake of

come about doğmak,meydana gelmek lie down yatmak, uzanmak. stake out

cinsel ilişkiye girmek,birinin


karşılaşmak, iyi etki sorumluluğunda veya vazifesinde
come across bırakmak lie with olmak stalk of
varmak, birlikte gitmek,
come along ortaya çıkmak, gelişmek lie within içinde kalmak stamp out

come along with birisiyle gitmek/gelmek lie-in geç saate kadar yatmak Stand by

üstüne yürümek, saldırmak. rastlantı sonunda bulmak, gözüne


come at Keşfetmek light on\upon takılmak stand down
come away ayrılmak,terketmek light out hızla terk etmek, sıvışmak stand in
geri dönmek , aklına neşelendirmek,sevindirmek,sigara
come back gelmek light up yakmak stand of
elde etmek.kazanmak, ziyaret
come by etmek limp away topallayarak uzaklaşmak stand out
sıraya
come down on haşlamak, cezalandırmak line up girmek,düzenlemek,sıralamak stand over

line up on bir şeyin üzerinde sıraya stand over


come forward (belirli bir amaçla) ortaya çıkmak: something girmek/sıra yapmak somebody

come in on yer almak,katılmak line up with sıraya dizmek stand up


mirasa konmak, bağlamak, birleştirmek;
come into girmek, katılmak. link up bağlanmak, birleşmek. start by
come of kopmak,açığa çıkmak live by ile yaşamak, geçinmek start in

start in on
someone or
come on sahneye çıkmak. live down unutturmak somethink
kıt kanaat geçinmek, geçimini
Come Out çıkmak, görünmek, gözükmek. live of sağlamak start of
geçimini sürdürmek,yaşamını
come out right doğru çıkmak live on idame ettirmek start on
start out with
come over başına gelmek,olmak,Ziyaret etmek live out sonuna kadar yaşamak. someone
becermek, başkalarını hayal
kırıklığına uğratmamak,(bir haber) zor bir durumdan sağ olarak
come through gelmek. live through çıkmak,yaşamak (bir zamanı/olayı) start up
come to ayılmak, kendine gelmek. Live Up To ulaşmak,-e uygun yaşamak stave of

yaklaşmak, ele alınmak,


ortaya çıkmak, piyasaya
come up çıkmak liven up ..-i neşelendirmek, -i canlandırmak stay down

(belirli bir hizaya) kadar gelmek.


come up to (belirli bir seviyeyi) tutturmak. lock away kilitleyip saklamak stay of

çözüm yolu bulmak,yetişmek,(bir dışarıda bırakmak, (işçileri)


come up with plan, çare, cevap v.b.'ni) bulmak. lock out işyerine sokmamak stay out
. -i anımsatmak, -i akla getirmek, -i
conjure up uyandırmak. lodge in takılıp kalmak stay over

cook up tezgahlamak,uydurmak log in sisteme oturum açmak, -e girmek stay put

cool down sakinleşmek log on ..-e girmek,baglanmak steal over someone


steal up on
cool of serinlemek,sakinleşmek look afer bakmak (ilgilenmek) someone
özgürlüğünü sınırlamak, kapamak
coop up (bir şeyi kapamak) look away yüzünü yana çevirmek steep in
coop up in look away from
something hapsetmek, tıkmak someone (birinden) bakışlarını çevirmek steer into

cope with başa çıkmak look back on arkasına/geriye dönüp bakmak step down
güvenlik çemberi oluşturmak, hor görmek, tepeden step into
cordon of kordon altında almak look down on bakmak something
cotton on farkına varmak, kavramak look for aramak step of

cough up zorla söylemek, zoraki anlatmak Look Forward To Dört gözle beklemek step out
count for
something bir değeri/önemi olmak,para etmek look in on kısa bir ziyaret yapmak. step over
look in on
count on güvenmek, bel baglamak somebody birini ziyaret etmek step up
incelemek, araştırmak,içine
count out birer birer saymak look into bakmak stew over
cover up gizlemek; örtbas etmek. look on seyirci kalmak,izlemek stick in

cower away çekinmek look out dışarı bakmak,bakmak stick out


crack down aşırı önlem almak look out for dikkat etmek, gözetmek stink up
son vermek için birşeyin üstüne
crack down on gitmek look over göz gezdirmek, incelemek stock up
birşey yapmaya mümkün oldugu
crack on kadar devam etmek look through incelemek, göz atmak stock up on
iyilesmek, düzelmek.-i aramak, -e
cram into -in tıkmak,tıkıştırmak look up bakmak. stop by

cram up ineklemek look up to hayranlık duymak, saygı duymak stop of


kalitesine bakmaksızın çok sayıda
crank out üretmek look upon bakmak,olarak görmek storm out
to keep someone informed of what
crank up hareket ettirmek. loop in is happening stow away
mermi yağdırmak, kurşun
crap out mortoyu çekmek,bozulmak,ölmek loose of yağdırmak strap someone in
crash in on üzerine yıkılmak loosen up açmak, gevşetmek stress out
crash with
someone birisinin evinde kalmak lop off kesmek,kesip atmak stretch away
crawl out sürünerek çıkmak lose out kaybetmek,kaybolmak stretch out

creep out gizlice çıkmak/sıvışmak lumber of hantal hantal gitmek/ilerlemek strike down
birdenbire oluşmak, ortaya çıkmak,
crop up doğmak, çıkmak. lurk around\about gizli gizli dolaşmak. strike of
karalamak, silmek, üstünü çizerek bir işyerini başarılı bir şekilde idare
cross out iptal etmek. make a go of etmek, başarılı olmak strike up
crow about birşey hakkında böbürlenmek make do with ile yetinmek string out
kalabagını yararak ilerlemek,itiş
crowd in kakış ilerlemek make down fiyatını düşürmek string up
e doğru gitmek, e neden
cull out seçip ayırmak/almak make for olmak, sağlamak strip of
karşı gelmek, üstün olmak,
cut across kestirmeden gitmek make of kapkaç yapmak struggle on

(ne olduğunu) kestirmek, çıkarmak;


seçmek, fark etmek.anlamak,
cut down on azaltmak,kısmak,kesmek make out çözmek strung out
araya girmek,(birinin) sözünü dönüştürmek,yenilemek,devretme
cut in kesmek make over k stuf in
stuf something
cut in on azaltmak. sözünü kesmek make sure of Doğrulamak, emin olmak down something
stumble
cut into azaltmak. make through üstesinden gelmek,atlatmak across/on/upon

oluşturmak, uydurmak(hikaye vs
gayrete gelmek, bağlarını yalan)
cut loose koparmak,kelepçelerini çözmek make up makyaj yapmak stumble over
kesmek, kapatmak,
cut of durdurmak make up for telafi etmek suck in

cut out kesip çıkarmak, bırakmak make up with gönlünü almak, ile arayı düzeltmek suck up

cut out for (bir şey için) biçilmiş kaftan olmak map out ayrıntılarıyla planlamak sum up

cut through (boylu boyunca) kesmek,


something anlaşılmasını kolaylaştırmak mark out seçip ayırmak.sınırlarını çizmek. surge up
cut up parça parça kesmek, doğramak. mark up fiyatları yükseltmek suss out

dash down acele ile yazmak, karalamak marry of evlendirmek,baş göz etmek swathe in
dawn on kafasına dank etmek, anlamaya istenilen ölçülere göre/uygun
somebody başlamak measure up olmak. sweat out
deal in ... ticareti yapmak. measure up to kadar iyi olmak: sweep away
ele almak, çözmek, başa meet up with biriyle karşılaşmak, birine
deal with çıkmak someone rastlamak sweep in
giyinip kuşanmak, allamak mesh with
deck out pullamak something bir şeyle uyuşmak sweep into
depend on güvenmek , bağlamak mete out paylaştırmak, dağıtmak swell up
aylak aylak dolanmak, boş boş
dick around takılmak miss out atlamak,kaçırmak swept away
elde edememek,(bir etkinliği vb)
die down sönmek (ateş),gücü azalmak miss out on kaçırmak (katılamamak) swerve away
die of birer birer ölmek. mist over buğulanmak swing by
yok olmak, soyu mix someone up in swoon over
die out tükenmek something birini bir şeye dahil etmek someone
kazmak,(gömülmüş birini/bir şeyi) karman çorman etmek,kafasını
dig out kürekleyerek çıkarmak. mix up karıştırmak swoop down
dig through delmek mob up (kavga vb için) adam toplamak swoop in

dig up kazıp çıkarmak monkey with ile oynamak, -i ellemek. tack down

dim out karartmak mop up temizlemek,silip süpürmek tack something up

dine out dışarıda yemek yemek. mount up üzerine binmek tail of

terbiyesiz/küstah bir şekilde


dip into gözden geçirmek mouth of konuşmak. boşboğazlık etmek take afer

dish out servis yapmak, yemekleri dağıtmak move along ilerlemek take along
bir yere dadanmak/bir yerin
divvy up paylaşmak,bölmek move in on kontrolünü eline geçirmek take apart
yürürlülükten kaldırmak , move in on
do away with durdurmak somebody abayı sermek take away
do over Bir işi tekrar etmek move of uzaklaşmak,gitmek,ayrılmak take back
alakalı olmak, ilgili olmak,ile
do with yapmak move out evden taşınmak. take care of
olmadan idare etmek, sız
do without idare etmek,..-siz yapmak move over kenara çekilmek take down
üzerinden hareket etmek, içinden
dole out azar azar dağıtmak,dagıtmak move through geçmek take for

doll up güzelce giyinmek, güzelleştirmek move up öğrenciyi bir üst sınıfa yükseltmek take in
kurşun yağmuruna tutmak,
dope up (hayvana ya da insana) ilaç vermek mow down soykırım yapmak take into

eline yüzüne bulaştırmak, berbat


dote on gözü gibi bakmak, çok sevmek muck up etmek take of

eğilmek; iki büklüm olmak; iki


double up büklüm etmek. muddy up bulandırmak take on
doze of uyuklamak, uykuya dalmak muffle in sarınmak take out
muffle something
drag along sürüklemek up (sesi) boğmak/bastırmak take over
.-i iyice düşünmek, -i düşünüp
drag of çekerek taşımak mull over taşınmak. take place

dragoon
something into take someone
somebody zorla yaptırmak muscle in on ihlal etmek/girmek across something

garantiye almak. -i çivilerle take someone


drape over bir şeyin çevresini sarmak nail down sabitleştirmek through something
aşağı doğru çekmek, tüketip
draw down bitirme narrow down daraltmak,sınırlandırmak take through

yararlanmak, zamanın yaklaşması,


draw on (sigaradan) duman çekmek nip in dalmak take to

draw out uzatmak.konuşturmak, söyletmek, nip of budamak,kesmek take up

(kontrat, senet v.b.'ni) hazırlamak,


draw up yazmak.yaklaşıp durmak: nod of uyuklamak, kestirmek. take up on
dredge up araştırmak, eşelemek number of saymak take up with

veritabanlarında hiyerarşik yapının


aşağı seviyedelerinde yer alan nurse somebody
drill down veriye ulaşma through hasta bakıcılığını yapmak talk back to

drink down kadeh yuvarlamak, içki yuvarlamak nut out To find a solution for talk down
büyük bir zevkle
drink in seyretmek/dinlemek. open out on .-e açılmak. talk into
drive around araba ile gezmek open up başlatmak, açmak talk out

.-den çekilmek, -den vazgeçmek, -i


drive away arabayla uzaklaşmak,kovmak opt out yapmamaya karar vermek. talk over
arabayla geçmek; arabayla
drive by önünden geçmek. order away göndermek,yollamak talk through
kovmak, defetmek.arabayla girmesini söylemek,dışarıdan
drive of uzaklaşmak/ayrılmak. order in yemek söylemek talk to
drive on sürmeye devam etmek own up itiraf etmek tamp down

drive out kovmak, defetmek. pace out adımla ölçmek,adımlamak tamper with
drone on homurdanmak pack in (sigarayı/alkolü vb) bırakmak tap into
drop by Habersiz ziyaret etmek pad out uzatmak,şişirmek tap out
drop down düşmek. pair off eşleşmek; eşleştirmek. tape up
habersiz uğramak,çat kapı ziyaret
drop in etmek pan out sonuç vermek.meyvesini vermek team up with
(bir bilgiyi/haberi/mesajı)
drop in on ..-i ziyaret etmek. bir yere uğramak pass along iletmek/vermek tear apart
drop off bırakmak,düşmek pass around elden ele gezmek tear away

drop out ayrılmak, okula devam etmemek Pass Away ölmek,vefat etmek,geçmek tear down
drop out of Sınıfta kalmak pass by geçmek,geçip gitmek tear of

nesilden nesle geçmek, nesilden


drop round uğramak pass down nesle geçmesini sağlamak tee of

topluma ters düşerek ayrı duran


kimse,öğrenimini tamamlamayan yansıtmak, aktarmak,devam
dropout kimse pass on etmek teem with

dry of kurulamak pass out bayılmak, kendinden geçmek. tell of

dry out kurumak,tamamen kurumak pass over üzerinden geçmek test out
kurumak, tükenmek; kurutmak,
dry up tüketmek. pass through içinden geçmek.nüfuz etmek. thaw out
duck down (öne doğru) hızla eğilmek pass up geçmek thin out
duck into bir yere dalmak patch up onarmak think back on
(sorumluluktan vb) birine bir şeyi (olarak)
duck out kaçınmak,ortadan kaybolmak pawn of kakalamak/yutturmak think over

kozlarını paylaşmak. rekabet parasını verip kovmak,(borcu)


duke it out etmek. pay of tamamıyla ödemek.faydalı olmak think through
yeniden kullanıma almak, pratik
dust of yapmak pay out (parayı) ödemek. think up
(borcunu) ödemek; borcunu
dwindle away gittikçe küçülmek pay up ödemek. thirst out
peek in(to
eat out Yemek için dışarıya çıkmak something) bir şeye şöyle bir bakmak thrive on
kabuk soymak (meyve vb), inişe throng around
ebb away yavaş yavaş azalmak peel of geçmek someone
(yoldaki birisinden) yavaş yavaş
edge away uzaklaşmak peep out çıkmak, görünüvermek throw about
egg on tahrik etmek, kışkırtmak. peer out aralıktan dışarı bakmak throw away
zorluklara göğüs gererek neşelenmek, canlanmak; throw in with
eke out başarmak, kastırmak perk up neşelendirmek, canlandırmak. someone
miyadını doldurmak, yavaşça yok
end up sonuçlanmak,bitirmek peter out olmak throw of
yavaş yavaş kullanımdan
end up in boylamak, düşmek phase out kaldırmak/sona erdirmek. throw on
end up with ile sonuçlanmak phone in telefon giriş throw over
eşit olarak bölüştürmek,
even out eşitlendirmek pick at (yemeği) isteksizce yemek throw up
(tabanca ile) -i birer birer vurup throw up on
eye up gözünü dikmek pick of düşürmek ,kaldırmak. someone
(hesaba) dahil etmek/katmak, göz durmadan kusur bulup azarlamak;
factor in önüne almak pick on ile uğraşmak. thrust into
factor into-in hesaba katmak pick out Seçmek tick away

fade away solmak,unutulup gitmek pick over ayıklamak. ince eleyip sık dokumak tick up

fade out karartmak, zayıflayıp kaybolmak pick up Bir şeyi kaldırmak tidy up
çabucak anlamak, hemen
fall apart parçalara ayrılmak, uzak düşmek pick up on kavramak tie down
(güvenilecek bir kimseye/yere)
fall back on başvurmak. pile in doluşmak tie up
(bir şeyin) altına düşmek. (bir
fall below şeyin) altına inmek pile on üşüşmek,tepeleme doldurmak tinker with
pile up
fall down düşmek. something arttırmak tip of
fall in çökmek,sıraya girmek pin down saptamak. tip over
yüksekten
fall of düşmek,düşmek,terketmek pin on iğne ile bağlamak, yamamak toil away

fall on ..-e hücum etmek, -e saldırmak. pine away erim erim erimek, eriyip solmak. top of
ortaya çıkmak,dışıra
fall out çıkmak,dökülmek pine over someone birinin özlemini/hasretini çekmek top up

fall out with ağız dalaşına girmek, kavga etmek pipe down çenesini kapamak,susmak toss around

fall over yıkılmak.üzerine düşmek piss of defol,siktir olup gitmek toss in

suya düşmek, güme (bir grup çalışana) yardım etmek;


fall through gitmek pitch in (yardım etmek üzere) gelmek: toss out
toss something
fan out yayılmak,esmek place on yerleştirmek,üzerine koymak down
üzerine plan yapmak,biri için
far away uzak,uzakta plan on something hazırlık yapmak tot up
önemsememek,
far off uzak,uzakta play down hafifsemek touch of
fend of uzaklaştırmak, kovmak play out bitirmek tower up
arayıp tarayıp bulmak, ortaya
ferret out çıkarmak play over tekrar/baştan oynatmak track down
defetmek, mücadele play something
fight of etmek through (albümü/eseri) baştan sona çalmak trade in
..-e yaltaklanmak. gözüne girmeye trade up (to
figure in hesaba dahil etmek, ilave etmek play up to çalışmak something)
figure out anlamak, çözmek plop down külçe gibi oturmak trail off
yol açıp arasından geçmek, trickle down (to
file out tek sıra halinde çıkmak plow through güçlükle ilerlemek something)
birinin (görev) yerine dur durak bilmeden çalışmak,
fill in bakmak,doldurmak. plug away gayretle çalışmak trip out
fill out form doldurmak plug in fişi prize sokmak: trip over
fill someone in on birine bir konu hakkında bilgi
something vermek plump up vurarak kabartmak (yastık vb'ni) trot out

fill up Tamamen-ağzına kadar doldurmak plunge down düşmek (dikine ve büyük bir hızla) truss up
filter down aşağıya doğru yayılmak plunge into dalma,dalış,atılmak,daldırmak try on
açıklamak,Dikkat çekmek,
find in aranan konum, içinde bul point out belirtmek try out
anlamak, bulmak,
find out çözmek, keşfetmek poke around bakınmak, el yordamıyla aranmak tuck in
sonuçlandırmak, (işi) çabucak
finish of bitirmek. polish of bitirmek. tuck into
konuşmaya başlamak, silahı istemeye istemeye vermek (para),
fire away ateşlemek, durma, yap! pony up sökülmek (paraları) tuck under

fire something up çalıştırmak (motoru) pop by geçerken ugramak Tuck up

fish out bulup çıkarmak,arayıp bulmak pop in sokuvermek, geçerken uğramak tucked away
. -e girmesini sağlamak. yerine
fit in uydurmak -sığdırmak pop of ölmek,çekip gitmek tucker out
ihtiyaçlarını sağlamak, teçhiz
fit out etmek pop out yuvasından fırlamak,fırlamak tumble down
birdenbire ortaya çıkmak,pat diye
fix on ..-i seçmek, -e karar vermek. pop up belirmek/ortaya çıkmak tune in on

fix with organize etmek, düzenlemek pore over konsantre olmak,incelemek turf out

fizzle out iyi başlayıp sonradan suya düşmek. pounce upon birden üstüne atılmak turn around
pound something bir şeyi vurarak/döverek bir şeyi
flat out son hızla, tüm gücünü harcayarak out düzleştirmek turn back

ayrıntılarıyla anlatmak,ayrıntılı hale


flesh out getirmek pour out içini dökmek, dökülmek turn down
(birisini) yana doğru ittirmek, boşa
fling away harcamak,atmak prance about hoplayıp zıplamak turn in
fling out atmak,fırlatmak preside over başkanlık etmek turn into
avlayıp yemek, -i ağına düşürüp
flip on alevlenmek, kızgınlıktan patlamak prey on soymak turn of

flip out tepesi atmak prey upon içine dert olmak, yiyip bitirmek turn on

flit about uçuşmak prick up dikmek (kulak), kulaklarını dikmek turn out
flood in akın akın gelmek. sel basmak print of negatiften çıkarmak turn over
flop down küt diye oturmak prop up desteklemek,dayamak turn round

flush out saklandığı yerden çıkarmak prowl around sessiz sessiz/sinsice dolanmak turn to
pry something out
fly of uçup gitmek. of someone (birinin) ağızdan laf/bilgi almak turn up

fly out öfkelenmek, fırlamak psych out kafayı sıyırmak, kendini kaybetmek turned off
kazık atmak, üçkağıtla
fob of benimsetmek pucker up kırıştırmak,buruşturmak use up

takip etmek, ardını


follow up bırakmamak puf out şişirmek,kabartmak usher in
vaktini boşa geçirmek, aylaklık abartarak
fool around etmek puf up övünmek.kabartmak,şişirmek verge on
bir hobi olarak (bir şey) ile
fool around with ilgilenmek, ile oynamak pull apart çekip ayırmak. vest in
force out dışarı çıkmaya zorlamak Pull of ..-i çekip çıkarmak. wade into

yüzünü yıkayıp kendine bir


freshen up çekidüzen vermek. Ferahlamak pull on çekmek, (giysi) çekmek wade through
fret over dokuz doğurmak,dert edinmek pull out çıkarmak, yerinden sökmek wait for
azar azar çarçur etmek, parça parça sürücü arabayı yolun kenarına
fritter away harcamak. pull over çekmek,kenara çekmek wait on
iyileşmek, başarmak,
frown upon uygun görmemek, razı olmamak pull through yardım etmek wait out

işbirliği yapmak.elde
fuss over üzerine titremek pull together bulunanlardan meydana getirmek. wake up
futz around boşa vakit harcamak pull up azarlamak, durmak walk along
gang up birlik olmak,takım olmak pump up pompayla şişirmek walk away

karşı cephe oluşturmak (birine),


toplanıp karşı saldırmaya
gang up on hazırlanmak punch in birisinin işe giriş saatini kaydetmek walk into
gaze on gözünü dikmek, dalıp gitmek punch through kirişi kırmak walk of
gear up vitesi yükseltmek. Hazırlanmak punk out korkmak, tırsmak walk on
get ahold of kabadayılık etmek, gözünü
something iletişim kurmak.konuşmak push around korkutmak walk out on

get along with İyi anlaşmak, birisiyle geçinmek push into içine doğru itmek, sokuşturmak walk over

get around yayılmak, gezmek push of gitmek, kaçmak. walk through


bir şey için zaman bulmak,vakit
get around to ayırıp bir şeyi yapmak push out başından atmak,kovmak wall something in

kastetmek, demek istemek; ima


etmek.zarar vermek, kötülük
get at etmek. push through zorla kabul ettirmek. wallow in

get away kaçmak, kurtulmak put about yaymak (haber/dedikodu) ward off
yanına kar kalmak,çözmek,Bir işten
get away with sıyrılmak put aside bir kenara bırakmak,askıya almak warm up
içeri atmak, hapse atmak.
get back dönmek,geri çekilmek put away ortadan kaldırmak, saklamak. wash down
ilerlemesine engel olmak., yerine
get behind geride kalmak, gerisine düşmek put back koymak,geri almak wash of

get by Hayatını sürdürmek,geçmek. put down yere koymak,kaydetmek, yazmak. wash out
bir şeyle yola çıkmak,
(yaşayabilmek için) bir şeye
get by on dayanmak put forth yayınlamak, ileri sürmek watch over

yere devirmek,devirmek(mesela ileri sürmek, iddia etmek,


get down içki) put forward önermek wean someone of
get down to (bir işe) bakmak, başlamak. put in takmak., içeri koymak, sokmak. wear of
get far mesafe katetmek put in place devreye sokmak wear out
get going (gayretle) başlamak. put into . -e para vermek, içine koymak weed out
ertelemek, giysi
get in binmek, gelmek,içeri girmek put of çıkarmak,caydırmak weigh in at
get in on giymek, açmak, kilo
something bir şeye katılmak put on almak well into

(birinin) arkadaşlığını kazanmak;


get in with (birinin) gözüne girmek. put on hold askıya almak well out

söndürmek, bir uzvun yerinden


alışmak.öğrenmek,,-e çıkması, kapamak (ışığı),sinir
get into sokmak\girmek put out etmek, sinirlendirmek. well up

inmek,paçayı kurtarmak; (birini) demir atmak,etkili bir şekilde


get off cezadan kurtarmak:ayrılmak put over iletmek/anlatmak/açıklamak. wheel out
abayı yakmak,yakın arkadaşlık
get of with kurmak put right düzeltmek,doğru yola sokmak wheel round

telefon ile
bağlamak,gerçekleştirmek, (bir
yasa tasarısını) (meclisten)
get on with it devam etmek,biriyle geçinmek put through geçirmek. whip in
(bir şeyi bir şeyin) yanına
get on,get upon binmek, geçinmek, devam etmek put to yerleştirmek whip of

çıkarmak,(satışa) çıkarmak.
(bir işe) bakmak, (bir işi) ele almak, (direnişte) bulunmak; (kavga)
get onto (bir işe) meşgul olmak. put up etmek, (mücadele) etmek. whip up
get out çıkmak, inmek, yayılmak put up at kalmak (otel vb'nde) whittle down
iyileşmek, atlatmak,
get over üstesinden gelmek Put Up With katlanmak,tahammül etmek whore up
yapıp da kurtulmak,bitirip
get over with kurtulmak putter around ufak tefek şeyler yapmak win back
get rid of kurtulmak,kovmak puzzle out kafa yorarak çözmek. win out
get round to zaman ayırmak,vakit bulmak quit on someone işi aniden bırakmak win over
telefonla ulaşmak,
get through başarılı olmak, tüketmek
rack out uyumak wind down

… e ulaşmak, e varmak, telefon


bağlantısı kurmak (biriyle), puan toplamak (bir oyunda),
get through to anlamasına yardımcı olmak rack up toplamak Wind Up

get through with (birinin) işini bitirmek, -i tüketmek rage on devam etmek wipe of
varmak ,başlamak,lazım olmak,
get to gerekmek; şart olmak rain in on (pencereden) içeriye yağmak wipe out

yataktan kalkmak, ayağa


get up kalmak,hazırlamak, düzenlemek. rake up aydınlatmak, canlandırmak wither away
(belirli bir düzeye) yükselmek bir şeyle bir şeye
get up to \erişmek, uğraşıp didinmek ram something in vurmak,tokmaklamak wither up
ortamı canlandırmak, ortama renk
ginger up katmak ramble on yürümek,gezinmek wolf down
gird up (silah vb) kemerine takmak ramp up arttırmak (üretimi vb) work away

(birinin dikkatini çekmek için) bir


give away Birisine bir şeyi bedava vermek rap on something şeye/bir şeyin üzerine vurmak work for

give back geri vermek rat on someone birini ispiyonlamak/gammazlamak work off
razı olmak, pes etmek,
give in teslim etmek
rat out yüzüstü bırakmak,ispiyon etmek work on
yoğunlaştırmak (baskıyı vb),
give in to boyun eğmek, -e teslim etmek ratchet up çoğaltmak work out
salmak, dışarı çıkartmak,
give of bırakmak rattle away habire konuşmak, cır cır konuşmak work over

çabuk çabuk söylemek ,ezbere


give on to .- e dönük olmak,bir yöne bakmak rattle of söylemek Work Up
çok yorulmak, bitmek. açık açık
give out söylemek rattle on cır cır ötmek, durmadan konuşmak. work up to
wrench something
rave about birine methiyeler düzmek, away from
give over kendini adamak, vazgeçmek someone hayranlıkla söz etmek somebody
give rise to sebep olmak reach out uzanmak, birisine ulaşmak write in

baştan başa okumak. tekrar


give up bırakmak, vazgeçmek read over okumak write of
yerini bırakmak,(biri ya da bir şeyle) sahneye koymadan önce
give way to yer değiştirmek read through oyuncuların oyunu okuması write out

gloss over örtbas etmeye çalışmak read up okuyup bilgi edinmek write up
go about işe koyulmak. ele almak read up on araştırma yapmak yank of
yank someone
go about with birlikte olmak, birlikte görülmek ream out fena halde azarlamak around
Go Ahead devam et reel something in makara ile içeriye sarmak yield up
ile beraber gitmek.-e razı olmak, -i
go along with kabul etmek. reign over hüküm sürmek, hükmetmek zero in on
go around-go
round gezinmek,dolaşmak rely on güvenmek, bel bağlamak tee up
go away gitmek, ayrılmak. rely upon bel bağlamak,güvenmek hollow out
remark on
go back Geri dönmek someone biri hakkında yorumda bulunmak
tekrar/yeniden gözden
go back over geçirmek/incelemek rev up hızlandırmak
go behind peşine takılıp gitmek ride off atını sürerek gitmek
meaning
sağ salim çıkmak
yukarı çıkmak
süslenip püslenmek

uyduruvermek

sinirlendirmek

telefonu kapamak

kazık atmak, kazıklamak

yuvarlanarak ilerlemek

yuvarlanmak

sunmak,ilk kez görücüye çıkarılmak

sıvamak,toplanmak

çatı yapmak

kökünden sökmek, kökünü kazımak


kandırmak. güvenlik çemberi
oluşturmak

birini bir yere/olaya çekmek

çürüyüp dökülmek

hırpalamak, sert davranmak


birdenbire saldırmak (fiilen), laf
atmak
yuvarlamak (sayı), toplamak
(hayvanları/insanları)

kürek çekerek geçip gitmek

silip çıkarmak.

silip çıkarmak, sürtünmeyle çıkmak


gözardı etmek, önlemek,hükümsüz
kılmak
arayıp taramak
rastlamak, tesadüf etmek.

peşinden koşmak,kovalamak

oradan oraya koşturmak

aşagıya kosmak,dökülmek,kötüye
gitmek
uğramak, eklemek
Karşılaşmak, rast gelmek

kaçmak,(matbaacılık ) basmak.

devam etmek

bitmek, tükenmek
tüketmek, bitmek
(birini) terketmek.

ezmek, taşmak, tüketmek


göz atmak, var olmak,
tüketmek

. - e doğru koşmak

fırlamak, artmak
erişmek

akın etmek,dalmak
fırlamak,birden önüne çıkmak
çuvallara koymak/doldurmak,
yağma etmek
tasarruf etmek

kesmek,doğramak

kabuk bağlamak

iz sürmek
kepçe ile çıkarmak, çukur açmak

toplamak,kaldırmak

kenara kaymak

kazıyarak silmek\çıkartmak
güçlükle bir araya getirmek, güçlükle
toplamak
bir işin içine etmek, bir işi berbat
etmek; (bir işin) içine etmek, (bir işi)
berbat etmek.
birini bulmak için bir yerin altını
üstüne getirmek
leke vb. Ovalayarak çıkarmak
(hayvan) kaçışmak,kaçmak

mühürlemek
kapıya kadar geçirmek

birini (kapıya kadar) geçirmek


destek olmak,arka çıkmak, aklından
geçeni görmek

araştırmak,aramak
içine sızmak

sızmak

ile kaynaşmak/kaynaştırmak
hepsini satıp bitirmek, elden
çıkarmak.
kişisel çıkar için ele vermek,elden
çıkarmak
çağırmak, getirtmek
içeri göndermek.sunmak, arz
etmek.
yollamak.

dışarı göndermek,yollamak

birini bir yere göndermek

havaya atmak, hapse atmak

(cezasını/görevini) tamamlamak
başlamak, girişmek, koyulmak.
tutuşturmak

ilerlemesine engel/mani olmak

yazmak,
ayak basmak

serbest bırakmak, azat etmek.

başlamak.ayarlamak,meydana
gelmek
yola çıkmak, yol açmak

SEYAHATE BAŞLAMK, YOLA ÇIKMAK


ATAK

yola çıkmak, başlamak,açıklamak

birini hizaya getirmek


kurmak, düzenlemek,
hazırlamak

üzerine saldırmak

yerleşmek, uslanmak
yerleştirmek, mesken tutmak
..-e karar vermek.
yoluna koymak, halletmek

haraca bağlamak, para sızdırmak

silkip atmak
(biri) iyi bir yolda olmak; (iş v.b.) iyi
gitmek:

(para) vermek.

sarılarak tırmanmak

bir yere göndermek,yollamak


yola çıkmak.gemiyle gitmek.
kışt diyerek kovmak

fırlamak,vurmak

destek vurmak,bir tarafına destek


koymak (bir şeyin çökmesini
önlemek için)

içeri almak

Gösteriş yapmak
kovmak,uğurlamak
çıkagelmek, ortaya
çıkmak,varmak
kuruyup buruş buruş olmak;
büzüşmek.

umursamamak, (bilmiyorum veya


ilgilendirmiyor anlamında) iki omuzu
yukarı kaldırmak

(sorumluluk vb) üstünden atmak

görüşünü
engellemek,hapsetmek,kapamak

birini birine saldırtmak,köpeği birine


saldırtmak
(birinin) yanına yaklaşmak, (birine)
yanaşmak.
elekten geçirmek, inceleyerek
okumak
kendi imzasıyla bir şeyi başkasına
devretmek
mektubu bitirmek, mektubu
noktalamak.
ekibe katılmak (sözleşmeli
olarak),imzalamak

imzalamak
kendi imzasıyla (bir şeyi) (başkasına)
devretmek.

kaydolmak, yazılmak.

kendine hakim olmak, sakinleşmek

bülbül kesilmek, ötmek,şakımak

birer birer almak,şeçmek

batmak

çekmek, almak.
başında durmak,bakmak

alıp hiçbir şey yapmamak (bir şeyi)


katılmamak, dahil olmaktan
kaçınmak

biri ile kalmak

tasarlamak,karalamak
göz gezdirmek,çabuk ve üstünkörü
okumak

bir yerden sıvışmak


atlamak (konu vb)

köle gibi çalışmak


uyuyarak gidermek, uyuyarak
kurtulmak

dilim dilim etmek, dilimlemek

(saçını vb) düzleştirmek


zayıflamak
süzülmek, dikkati çekmeden
sessizce gitmek
geçip gitmek,akıp gitmek (zaman)

çıkarmak,kaçmak

dikkati çekmeden sessizce gitmek


yanılmak, hata yapmak

zorlanmak, zorla yürümek

yavaşlamak, sakinleşmek

şiddetle çarpmak/bindirmek

ortaya çıkarmak

sakinleştirmek,düzeltmek

düzlemek, pürüzsüzleştirmek
ısırmaya çalışmak,ağzıyla kapmaya
çalışmak

koparmak,kırmak
hemen satın almak, hemen kabul
etmek,yakalamak
ayırmak,koparmak

kapmak

.-e gizlice sokmak; -e gizlice girmek.

(etrafa) bakınmak (SİNSİCE)


anne babanın haberi olmadan
evden kaçarak bir yere gitmek

aileden izinsiz gece dışarı çıkmak

kıvrılıp yatmak

içine çekmek ,emmek

hıçkırarak söylemek/anlatmak, içini


çeke çeke/hıçkırarak ağlamak
sınıflandırmak,halletmek,çözümlem
ek

içinden ayıklamak, içinden seçmek

çalmaya başlamak (müzisyenler),


hazırlık borusu çal! Komutu
ağzını aramak

boşluk bırakmak, ara vermek


biriyle tartışmak/ağız dalaşına
girmek

ne düşündügünü açıkça söylemek.


daha yüksek sesle konusmak.

hecelemek,heceleyerek okuma

kusmak, şiddetli bir şekilde


fışkırtmak,çıkartmak
bir şeyden kopup fırlamak, ayrı bir
birim haline getirmek
üzerinde dönmek
tükürmek,söylemek
beleşe konmak
bir şey hakkında böbürlenerek
konuşmak

serilmek, uzatmak
birdenbire meydana
gelmek,türemek
pat diye söyleyivermek

çeki düzen vermek,şık giyindirmek


birini teşvik etmek.
Cesaretlendirmek

(işleri) yoluna koymak

dört köşeli hale getirmek (bir şeyin


kenarlarını), karelere bölmek,
meydan okumak

birinden özür dilemek


birşeyleri sonra kullanmak üzere
saklamak

düzenli yığmak, yığılmak


ile karşılaştırıldığında (iyi/kötü vs.)
görünmek
kazıklarla (bir yerin) sınırlarını
belirtmek

belirlemek, kazıklarla belirlemek

sinirli sinirli yürümek


kökünü kazımak, yoketmek

beklemek; hazır beklemek.

savaş/saldırı pozisyonundan
çıkmak, bulunduğu makama bir
daha aday olmamak
katılmak,yerini almak

uzak tutmak,denize açılmak

göze çarpmak,fırlamak

(birinin) başında durmak.

başına dikilmek

ayaga kalkmak,dayanmak,dikilmek

(söyleyerek/yaparak vb) başlamak


başlamak,atılmak

bir şey yada biriyle uğraşmaya


başlamak

hareket etmek,başlamak
ilgilenmek (hobi vb), başlangıç
yapmak

(bir çalışmaya vb) biri ile başlamak

şaha kalkmak,fırlamak,çalışmak
geçici olarak savmak,defetmek

(tehlike anında vb) eğilmek

yaklaşmamak, uzak durmak

dışarıda kalmak

yatıya kalmak

yerinden kımıldamamak
(bir duygu/his) yavaş yavaş
sarmak/bürümek

birine sessizce/sinsice yaklaşmak

. -e batmak
yöneltmek
inmek,istifa etmek; emekliye
ayrılmak.

burnunu sokmak.bir şeye karışmak


. -den inmek,adımlamak

çıkmak,dışarı çıkmak

yürüyerek üzerinden geçmek


(süreci) hızlandırmak, terfi ettirmek;
terfi etmek.

.. -in yüzünden telaşa düşmek


sokmak, batırmak

çıkıntı yapmak,besbelli olmak,


(dışarı) çıkarmak/uzatmak.
kokutmak

depolamak, stok yapmak

oldukça çok miktarda satın almak

ugramak,ziyaret etmek

(bir yerde) durmak; mola vermek.

hiddetle ayrılmak

kaçak yolculuk yapmak

birini kayışla bağlamak


aşırı strese girmek

(boylu boyunca) uzanmak


uzatmak,germek

devirmek

uçurmak, kesip koparmak


çalmaya başlamak,söylemeye
başlamak
.-i ipe asmak. Dizilmek

birini ipe çekmek.

soymak,çıkarmak

uğraşmak

sarhoş
tıkıştırmak
tıka basa (bir şeyin içine)
doldurmak/itmek
rasgele bulmak, tesadüfen bulmak;
tesadüf etmek.

dengesini kaybetmek, sendelemek

içine çekmek, emmek

emmek,içine çekmek,yagcılık etmek

özetlemek

birdenbire içini kaplamak (bir his


vb), şiddetle yükselmek (dalga)
kontrol etmek, çözüm üretmek
ile sarmalamak
(sargı/giysi/örtü/kumaş)
terleyerek atlatmak, endişeyle
beklemek
alıp götürmek,silip süpürmek

içeri dalmak/akın etmek

içeri dalmak/akın etmek


şişirmek,yükseltmek

ayakları yerden kesilmiş

aniden yönünü değiştirmek


geçerken uğramak

birisi için ayılıp bayılmak


üstüne çullanmak, birdenbire
inmek (kuş)
baskın yapmak

bir şeyi çivileyerek veya


raptiyeleyerek açılmaz veya hareket
etmez bir duruma getirmek.

raptiye ile tutturmak


azalarak sona ermek,yavaş yavaş
kaybolmak

(fiziki olarak) (birine) benzemek;


(biri) gibi davranmak.
beraberinde götürmek, yanına
almak

parçalarına ayırmak,sökmek
götürmek,ortadan kaldırmak
sözünü geri almak, geri vermek
ilgilenmek, göz kulak
olmak

indirmek, not almak


zennetmek,yanında götürmek,
dikkate almak

almak,anlamak,dolandırmak

içine almak,sokmak,getirmek

Kıyafet çıkarmak, (uçak, kuş)


havalanmak.birdenbire çıkıp gitmek;
yola çıkmak.

üstlenmek, almak (taşıt


kargoyu/yolcuyu),(biriyle)
uğraşmak/meşgul olmak. (biriyle)
boy ölçüşmek
çıkarmak,gezmeye götürmek
devralmak, üstlenmek,
yönetimini almak

meydana gelmek, olmak

birini bir şeyin karşısına geçirmek

detaylarıyla açıklamak

detaylarıyla açıklamak

ısınmak, hoşlanmak,
başlamak

almak,yakalamak,mesgul olmak

birinin önerisini kabul etmek


(biriyle) arkadaş olmak.

Kaba bir şekilde cevap vermek

aşağılamak

ikna etmek, -meye ikna etmek


konuşarak çözmek

hakkında
konuşmak,bahsetmek,tartışmak
bir sorunu ya da durumu ayrıntılı bir
şekilde konuşmak

konuşmak, biriyle konuşmak


bastırıp sıkıştırmak, yatıştırmak

birisini etkilemeye çalışmak, -i


değiştirerek bozulmasına yol açmak
faydalanmak,
ölmek
sarı bant/şerit çekmek

ile birlikte çalışmak

yırtarak ayırmak
koparmak,kurtarmak,ayırmak

yıkmak
koparmak,sıyırmak,ayrılmak

birini çok kızdırmak, sinirden


kudurtmak

ile dolu olmak, kaynamak

ağzının payını vermek, azarlamak

test uygulamak,bir şeyi denemek

ısıtarak buzunu çözmek


inceltmek,zayıflamak
Yad etmek, anmak

iyice düşünmek

enine boyuna düşünmek

uydurmak, bulmak

susamak,susatmak

(bir şey) (birine/bir şeye) iyi gelmek:


çevresine doluşmak/uçuşmak/akın
etmek

savurmak,dagıtmak
atmak,boşa harcamak
bir araya gelmek, birlikte/beraber
bir şey yapmak

.-den kurtulmak, -i başından atmak.


(giysiyi) giyivermek. üzerine
giyivermek
ile ilişkisini kesmek, terketmek

kusmak,gelişigüzel yapmak (binayı)

birinin üstüne kusmak


sokmak (bir başka şeyin içine),
hücum etmek
(zaman) acımasızca geçmek

işaretlemek,tik koymak
toparlamak,kendine çeki düzen
vermek,düzeltmek

bağlamak, özgürlüğünü kısıtlamak

bag,baglantı,ilişki kurmak
kurcalamak (tamir/düzeltme
amacıyla)

ihbar etmek,herkesin bilmediği bir


haber vermek
devrilmek, devirmek

çalışıp çabalamak
son vermek,bitirmek, tamamen
doldurmak
(yarım olan bardağı/içkisini)
doldurmak/fullemek

savurmak
hafifçe karıştırmak (bir yiyeceği bir
sıvıyla)

başından atmak, görmezden gelmek

bir dikişte içmek

toplamak

neden olmak, bir şeye sebep olmak


yükselmek

izini aramak,iz sürerek bulmak

takas
daha pahalısıyla/büyüğüyle takas
etmek
azalarak yok olmak

bir şeye damlamak


kafayı kırmak, uyuşturucu alıp
uçmak
takılıp düşmek

ileri sürmek, öne sürmek.

bağlamak, iple bağlamak.


elbise denemek
denemek

sokmak

ağzını tıka basa doldurmak

altına kıvırmak.

sıvamak,katlamak

saklanmış,gizlenmiş

yormak

düşmek; düşürmek.

açmak
dışarı atmak,kovmak, kapı dışarı
etmek

arkaya dönmek,geriye dönmek

geri dönmek

Bir şeyin sesini kısmak,Reddetmek,


geri çevirmek

yatmak.teslim etmek.
dönüşmek, dönüştürmek
Elektriği kapamak,Mide
bulandırmak, tiksindirmek

cinsel istek uyandırmak,


heyecanlandırmak,açmak (elektrik
vs),saldırmak.

tersyüz etmek,söndürmek,üretmek,
olduğu ortaya çıkmak,
sonuçlanmak
devretmek, iş yapmak
çevirmek; çevrilmek, dönmek.
..-e başvurmak, -in yardımını
istemek.

varmak, sesini açmak,ortaya çıkmak.

sapmak
tüketmek, harcamak,boşaltmak

(konser/sinema vb) birini bir yere


getirmek,birine bir yere kadar eşlik
etmek

yaklaşmak,doğru gitmek

devretmek, -e vermek
.-e hemen girişmek.

ağır ağır ve güçlükle ilerlemek,


içinden yürüyerek geçmek (sığ
su/çamur)
dört gözle beklemek,beklemek

. -e hizmet etmek. -e servis yapmak.

to wait until something ends

Uyanmak
(bir şeyin) yanından geçmek
yürüyüp gitmek,uzaklaşmak

kendi hatasıyla başını belaya


sokmak, (birinin üzerine) saldırmak
çekip gitmek.
ileri gitmek,terketmek

Terk etmek, başından atmak

..i kolayca yenmek.katlanmak


inceleyerek gezmek, şöyle bir
incelemek

etrafına duvar örmek

(çamur, su v.b. içinde) yuvarlanmak,


içinde yüzmek:

defetmek (kötü bir şeyi),,(darbeyi)


engellemek, savuşturmak, etkisiz
hale getirmek, (darbenin) etkisini
azaltmak; (darbeden) korunmak.

ısıtmak,

yıkayıp temizlemek

yıkayıp temizlemek

içini yıkamak, iflas etmek


gözkulak olmak

birisini (uyuşturucu vb gibi) kötü bir


alışkanlıktan uzak tutmak
yıpranmak,yavaş yavaş azalmak
yıpratmak,tüketmek
çıkarmak, ayıklamak.

tartıldıgında belli bir ağırlıkta almak

. -a kadar, -lere kadar

fışkırmak (sıvı bir yerden), akmak

ile dolmak (gözyaşı/bir duygu)

ileri sürmek, öne sürmek:

birdenbire dönmek

girivermek

hızla çıkarmak

yapıvermek, tahrik etmek


bozmak, azaltmak

abartmak

geri kazanmak, tekrar kazanmak


sonuçta galip çıkmak.
dostluğunu kazanmak
araba camını aşağı indirmek, giderek
yavaşlamak, kapamak

sarmak,tasfiye etmek,son vermek

silerek temizlemek, -den kurtulmak

yok etmek

sararıp solmak
solmak,sararıp solmak
aç kurt gibi yemek, hapır hupur
yemek, (yemek) atıştırmak.
ugraşmak,meşgul olmak

bir şey için çalışmak, (bir şirket) için


çalışmak

bitirmek, yok etmek

üzerinde çalışmak,
anlamak, hesaplamak,
antrenman yapmak,halletmek

pataklamak, hırpalamak

hazırlamak,geliştirmek, (ilgi, heves,


heyecan v.b.'ni) uyandırmak.

kötü bir haberi hazırlanmak

bir şeyi birinden zorla çekip almak


eklemek

mektupla başvurmak,aktif bir


hesabı masrafa veya kar zarara
geçirme, başarısız olarak görmek

tamamını yazmak,yazmak

övgüyle söz etmek,rapor hazırlamak


aniden çekmek

birini rahatsız etmek


teslim etmek/vermek
bütün gayretini tek noktaya
toplamak, yoğunlaşmak

ayaralamak (randevu vb)


çukur açmak.kazmak
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
1 (it's well) worth it buna değer 8001 interjection
2 a bit more biraz daha fazla 8002 interlocutor
3 a bunch of bir grup 8003 interloper
4 a clear conscience gönül rahatlığı 8004 interlude
5 a dithering idiot sarsak 8005 Intermediate
6 A Few az sayıda 8006 interment
7 a good deal of bir damla,birçok 8007 interminable
8 A Great Many pek çok , çok fazla 8008 intermingle
9 a leg up destek,koltuk çıkma 8009 intermittent
10 a little way off biraz uzakta 8010 intermittently

11 a long way off çok uzak,çok uzakta 8011 intern


12 a modicum of zerre kadar,az bir miktar 8012 internal affairs
13 a must vazgeçilmez tercih, olmazsa olmazı 8013 internalize
14 a pile of yığın 8014 International
15 a puff of smoke duman kümesi 8015 internist
16 a set of bir takım 8016 interplanetary
17 a spate of pek çok.bir süre 8017 interplay

18 a taste bir tadımlık 8018 interpolate


19 a tough nut çetin ceviz 8019 interpose
20 Abandon TERK ETMEK 8020 Interpret
21 abandoned terkedilmiş, bırakılmıþ, metruk. 8021 interpretation

22 abandoner başkasına mal bırakan kimse 8022 interregnum


23 abandonment terk, bırakılma, vazgeçme 8023 interrelate
24 abate azalmak,hafiflemek 8024 interrelated
25 abatement azaltma, hafifletme; azalma, hafifleme. 8025 interrelatedly

26 abattoir mezbaha, kesimevi 8026 interrelatedness


27 abbey manastır 8027 interrelation
28 abbot başrahip 8028 interrelationship
29 abbrevation kısaltma 8029 interrogation

30 abbreviate kısaltmak. 8030 Interrupt


31 abbreviated kısaltılmış 8031 intersect
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
32 abbreviator kısaltma yapan kimse 8032 intersection
33 abdicate (bir haktan) vazgeçmek, feragat etmek. 8033 intersperse
34 abdication feragat.tacını ve tahtını terketme. 8034 interspersion
35 abdomen karın 8035 intertwine
36 abdominal karna ait. 8036 Interval
37 abdominally karınsal 8037 intervene
38 Abduct birisini kaçırmak 8038 intervening
39 abduction kaçırma 8039 intervention
40 abductor kaçıran kişi ( çoçuk vs) 8040 Interview
41 abed yatakta (eski söyleniş) 8041 interwar
42 aberrance-aberrancy sapma,sapıklık 8042 interweave
43 aberrant normal olmayan,sapkın,doğru yoldan ayrılmış 8043 Intestines
44 aberrantly sapkın bir halde, anormal bir şekilde 8044 intimacy
45 aberrate beklenen durumdan sapmak 8045 intimate
46 aberration sapma (doğru/doğal/normal olandan) 8046 intimidate
47 abet suç ortaklığı yapmak,yardım etmek 8047 intimidation
48 Abhor nefret etmek,tiksinmek 8048 Into
49 abhorrence nefret,iğrenme 8049 intolerant

50 abhorrent nefret uyandıran, tiksindirici. 8050 intonation

51 abhorrer tiksinen kimse 8051 intone


52 abide beklemek,sadık kalmak 8052 intoxicate
53 abider bir yerin sakini 8053 intoxicated
54 Ability YETENEK 8054 intoxication

55 abject kendini küçük düşüren,küçük düşürücü,rezil ,aşagılıyıcı 8055 intractable


56 abjectly gurursuzca, kendini alçaltarak. 8056 intransigence
57 abjectness bayağılık,alçaklık 8057 intransigent
58 abjure tövbe etmek, yeminli terk ve feragat etmek 8058 intravenous
59 Ablaze yanmakta,tutuşmakta 8059 intravenously
60 Able MUKTEDİR 8060 intreat
61 ablution aptes, gusül 8061 intrepid
62 ably iyi bir şekilde. 8062 intricacy
63 abnegate kaçmak (sorumluluktan), feda etmek 8063 intricate
64 abnegation feragat etme,fedakarlık 8064 intrigue
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
65 abnormal anormal. 8065 intriguer
66 abnormally anormal bir şekilde 8066 intrinsically
67 Aboard (bir taşıtın)İÇİNDE OLMAK 8067 intrinsic-intrinsical
68 abode ikametgâh, ev. bir yerde ikamet etmek 8068 Introduce
69 Abolish İPTAL ETMEK,yürürlükten kaldırmak 8069 introduction
70 abolishable feshedilebilir, iptal edilebilir 8070 introspect
71 abolisher iptal eden kimse 8071 introspection
72 Abolition-abolishment KALDIRMAK,FESH,İPTAL 8072 introspective
73 abolitionist köleliğin kaldırılması yanlısı, iptal etme taraftarı 8073 introvert

74 abominable iğrenç,tiksindirici 8074 intrude


75 abominably tiksindirici bir şekilde 8075 intruder
76 abominate nefret etmek, tiksinmek. 8076 intrusion
77 abomination nefret etme, tiksinme. 8077 intrusive
78 aboriginal yerli, bir ülkenin asıl yerlisi. 8078 intrusiveness
79 abortion kürtaj,düşük 8079 intrust
80 abortive gelişmemiş,başarısız 8080 intuit
81 abortively verimsiz bir şekilde,eksik olarak 8081 intuition
82 abortiveness gelişmemişlik, başarısızlık 8082 intuitive
83 abound bol miktarda bulunmak 8083 inundate
84 abounding bol,çok 8084 Invade
85 About 1.HAKKINDA 2.YAKLAŞIK OLARAK,etrafında 8085 Invalid
86 Above YUKARIDA 8086 invalidate
87 Above All herşeyden en önemlisi 8087 invariable
88 above and beyond fazlasıyla, yeter de artar 8088 invariably
89 aboveboard kanuna aykırı olmayan,yasal 8089 invasive
90 abrasion aşınma,aşındırma 8090 invective-invectiveness
91 Abrasive kaba,kırıcı 8091 invectively
92 abreast yan yana, aynı hizada; başabaş. 8092 inveigle
ayak uyduran,(herhagi bir konu hakkında) son
93 abreast of gelişmelerden haberi olan 8093 Invent
94 abridge kısaltmak, özetlemek. 8094 invention
95 abridged kısaltılmış versiyon 8095 inversion
96 abridgement kısaltma, özet. 8096 invert
97 Abroad YURT DIŞI 8097 Invest
98 abrogate iptal etmek, feshetmek. 8098 Investigate
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
99 abrogation iptal, feshetme. 8099 İnvestigation
100 abrupt ani,beklenmedik 8100 investigator
101 abruptly aniden,birdenbire 8101 investment
102 abruptness anilik,tutarsızlık 8102 investor
103 abscond kaçmak, sıvışmak. 8103 inveterate
104 absconder kaçak,firari 8104 invigorate
105 Absence YOKLUK 8105 inviolate
106 Absent 1.YOK 2.EKSİK 8106 invitation
107 absent minded unutkan,dalgın 8107 invitation card
108 absentee devamsız kimse,vazifede bulunmayan 8108 Invite
109 absently eksik bir şekilde,dalgın bir biçimde 8109 İnvite
110 Absolute MUTLAK, KESİN,emin 8110 invocation
111 absolutely mutlaka, kesinlikle 8111 Invoice

112 absoluteness tamlık,kesinlik 8112 invoke


113 absolution (günahların) Allah tarafından affolunması. 8113 involuntary
114 absolve temize çıkarmak,kurtarmak 8114 Involve
115 absolved suçu affedilen,affedilmiş 8115 involve in
116 Absorb EMMEK 8116 involved
117 absorbability soğurulabilirlik 8117 involvement
118 absorbable emilebilir, emilebilen 8118 inward
119 absorber yutucu,emen 8119 inwardly
120 Absorption emme, içine çekme 8120 inwrought
121 abstain hiç yapmamak, sakınmak: 8121 iota
122 abstainer çekimser,çekimser kalan biri 8122 irascible
123 Abstinence kaçınma,uzak durma 8123 ire
124 abstinent nefsini kıran,(kendini bir şeyden) mahrum eden. 8124 ireful
125 abstract soyut,özet,soyutlamak,özet çıkarmak 8125 irefully
126 abstraction soyutlama; soyutlanma.dalgınlık 8126 irksome
127 abstractly soyut olarak 8127 irksomeness
128 abstractness soyutluk 8128 Iron
129 Absurd SAÇMA 8129 iron will
130 absurdity-absurdness saçmalık, akılsızlık 8130 ironclad
131 absurdly saçma bir şekilde, anlamsız olarak 8131 ironic
132 Abundance bolluk 8132 Ironically
133 abundant bol, bereketli. 8133 irradiate
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
134 abundantly bol bol, buram buram 8134 irrational
135 abusable suistimal edilebilir 8135 irreconcilable
136 Abuse SUİSTİMAL,TACİZ,KÖTÜYE KULLANMA 8136 irredeemable
137 abuser suistimal eden kişi 8137 irredeemably

138 Abusive küfürlü,aşalayıcı 8138 irrefutable


139 abut yaslanmak, bitişik olmak 8139 Irregular
140 abuzz uğultulu 8140 irrelevant
141 abysmal çok kötü, feci. 8141 irrelevantly
142 abysmally berbat bir halde 8142 irreparable
143 Abyss uçurum,derinlik 8143 irreparably
144 Academic AKADEMİK 8144 irreplaceable

145 accede to razı olmak,kabul etmek 8145 irreproachable


146 Accelerate hızlandırmak 8146 irresistible
147 acceleratingly hızlandırarak 8147 irresistibly
148 acceleration hızlandırma,ivme 8148 irretrievable

149 Accelerator GAZ PEDALI,hızlandırıcı 8149 irretrievably


150 Accent ŞİVE, AKSAN 8150 irreverent
151 accentuate vurgulamak. 8151 irreversible
152 Accept KABUL ETMEK 8152 irrevocable
Acceptance-
153 acceptingness kabul, alma, razı olma 8153 irrevocably
154 acceptingly kabul ederek 8154 irrigate
155 Access 1)GİRİŞ 2)YOL,erişmek 8155 irritability
156 Accessible ulaşılabilir 8156 irritable

157 accession katılma,ulaşma, tahta çıkma 8157 Irritate


158 Accident KAZA,TESADÜF 8158 Island
159 Accidental tesadufi, kaza 8159 islet
160 accidentally kazara,tesadüfen 8160 isolation
161 acclaim alkış,alkıslamak.büyük beğeni. 8161 Israelite
162 acclaimer alkışlayan,bagıran 8162 issuance

163 acclamation alkış, tezahüratla ilan etme 8163 Issue


164 acclimation iklime alışma,ortama alışma 8164 issuing
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
165 acclimatize-acclimate iklimine alışmak, ortama alıştırmak 8165 It

166 accolade onurlandırma, şövalyelik verirken kılıçla dokunma 8166 it is no skin off my nose
167 Accommodate YERLEŞTİRMEK,kalacak yer sağlamak 8167 it İs What İt İs
168 accommodating yardımsever, yardımcı. 8168 Itch
169 Accommodation KONAKLAMA YERİ 8169 itching
170 accommodative uyabilen, intibak eden 8170 Item
171 accommodativeness uyumluluk 8171 itemization
172 accompaniment eşlik etme. 8172 itemized-itemised
173 Accompany EŞLİK ETMEK 8173 itemize-itemise
174 accomplice şuç ortagı 8174 iteration
175 Accomplish başarmak, tamamlamak 8175 itinerant
176 accomplishable başarılabilir 8176 itsy-bitsy
177 accomplisher başaran 8177 ivory
178 accomplishment üstesinden gelme,başarma 8178 jab

179 accord akord,uyum,uymak,teslim etmek,anlaşma, mukavele. 8179 jabber


180 accord with uyum sağlamak, ile bağdaşmak 8180 jabberwocky
181 accost yaklaşıp bir şey söylemek. 8181 jabot

182 account HESAP,röportaj; (birinin) anlattığını 8182 Jack


183 accountability sorumluluk, hesap verme mecburiyeti 8183 Jackal
184 accountable sorumlu. 8184 jackdaw
185 Accountant muhasebeci 8185 Jacket
186 Accounting MUHASEBE 8186 jade
187 accoutre-accouter askeri giyecek vermek 8187 jaded
188 accoutred teçhizatlı,donanımlı 8188 jag
189 accoutrement donanım,techizat 8189 jag off
190 accretion büyüme. yeni maddeler katılması ile büyüme 8190 jagged
191 accruable tahakkuk edilebilir,biriktirebilir 8191 jag-off
192 accrue tahakkuk etmek,artmak,büyümek 8192 Jaguar
193 Accumulate TOPLAMAK,BİRİKTİRMEK 8193 jai alai
194 Accumulation birikme, yığın 8194 Jail
195 accuracy doğruluk. 8195 Jam

196 Accurate DOĞRU, HATASIZ 8196 jamb


Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
197 accurately kesin olarak,doğru olarak 8197 jangle
198 accurement gerçekleşme,tahakkuk etme 8198 Janissaries
199 Accusation şuçlama 8199 January
200 Accuse SUÇLAMAK 8200 jape
201 Accused SANIK,şuçlu 8201 Jar
202 accuser suçlayan kişi 8202 jar with
203 accusingly suçlanır bir şekilde 8203 jargon
204 Accustom ALIŞTIRMAK 8204 jarringly
205 accustomation Alışma 8205 jaundiced
206 Accustomed ALIŞIK,ALIŞKIN 8206 jaunt
207 accustomed to . -e alışık,- e alışkın 8207 jauntily
208 ace işinin ehli,uzman 8208 jaunty
209 ace of spades maça beyi 8209 Jaw
210 acerbic iğneleyici (konuşma) 8210 Jazz
211 Ache AĞRI,agrımak 8211 Jealous
212 achievable başarılabilir, ulaşılabilir 8212 Jeans
213 Achieve ÜSTÜNDEN GELME,ERİŞMEK,BAŞARMAK 8213 jeer
214 Achievement BAŞARI 8214 Jelly
215 achiever başarılı kimse 8215 Jellyfish
216 achingly ağrılı bir halde, acı çekerek 8216 Jeopardize
217 Acid ASİT,iğneleyici 8217 Jeopardy
218 acidly dokunaklı bir şekilde,ekşiyerek 8218 Jerk
219 acidness ekşilik,asitlik 8219 Jesuit
220 Acknowledge ONAYLAMAK,(bir gerçeği) kabul etmek. 8220 Jet

221 acknowledgedly onaylanmış bir halde, kabul ederek 8221 jettison


222 acknowledgement onaylama,kabul etme 8222 jew
223 Acquaint TANITMAK,BİLDİRMEK 8223 Jewel
224 acquaintance tanıdık, tanış.,tanışma 8224 jewellery
225 acquaintanceship tanışıklık, aşinalık, ahbaplık 8225 jewelry
226 acquiesce boyun eğmek, katlanmak, kabullenmek. 8226 Jewish
227 acquiescence uysallık, kabul,rıza 8227 jibe
228 Acquire KAZANMAK,EDİNMEK 8228 jiggle
edinen, tüccarlar adına kredi muameleleri yapan
229 acquiror-acquirer kuruluş 8229 jilt
230 Acquisition EDİNME 8230 jingle
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
231 acquisitive mal düşkünü, gözü doymaz 8231 jinx
232 acquit aklamak,suçsuz/temyiz e çıkarmak 8232 jitter
233 acquittal-acquittance aklanma, beraat. ödeme belgesi 8233 jitters
234 Acre dönümlük 8234 jittery
235 acrid acı, ekşi, keskin. 8235 jizz
236 acridity-acridness keskinlik, ekşilik 8236 Job
237 acridly keskin bir şekilde, tehlikeli bir halde 8237 jobber
238 acrimonious sert,huysuz 8238 Jockey
239 acrimoniously huysuz bir şekilde, sert bir halde 8239 Join
240 acrimoniousness haşinlik, huysuzluk 8240 Joint
kısaltma,birkaç kelimenin baş harflerinin veya ilk
241 acronym hecelerinin birleşmesiyle meydana gelen kelime 8241 Joke
242 acronymic kısaltılmış 8242 jollity
243 acronymically kısaltılmış bir halde 8243 Jolly
1.BİR UÇTAN DİĞERİNE 2.DİĞER TARAFTA,karşıdan
244 Across karşıya , karşınına 8244 jolt
245 Act 1.DAVRANIŞ 2.DAVRANMAK,ROL ALMAK 8245 jost
246 actable davranılabilir,rol edilebilir 8246 jot
247 acting vekâlet eden, vekil:oyunculuk 8247 Journal
248 Action eylem,hareket,çarpışma 8248 journalism
249 actionless etkisiz, tesirsiz 8249 Journalist
250 Active ETKİN, FAAL 8250 Journey

251 active role etkin rol 8251 joust


252 actively etkin bir şekilde, aktif olarak 8252 jovial
253 activeness aktiflik,hareket edebilirlik 8253 joviality
254 Activities Etkinlikler 8254 jovialness
255 Actor ERKEK OYUNCU 8255 jowl
256 Actress KADIN OYUNCU 8256 jowly
257 Actual GERÇEK 8257 Joy
258 actuality gerçek, hakikat. 8258 joyfully
259 actually aslında; gerçekten. 8259 joyless
260 actualness gerçeklik 8260 joyous
261 actuary sigorta uzmanı 8261 jubilant
262 actuate çalıştırmak. faaliyete geçirmek 8262 jubilantly
263 acumen çabuk kavrama yeteneği, keskin zekâ. 8263 jubilation
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
264 acuminous keskin zekalı 8264 Jubilee
265 acute keskin.ağır,akut 8265 juddering
266 acutely keskin bir şekilde,agır bir şekilde 8266 Judge
267 acuteness keskinlik,agırlık 8267 judge of character
268 ad infinitum ebediyen. Nihayetsiz 8268 Judgement
269 adage atasözü. 8269 Judgment
270 adamancy sertlik,inatlık 8270 judgmental
271 Adamant dik başlı,sert,inatçı 8271 judicial
272 adamantly dik başlı bir şekilde,inat bir şekilde 8272 judiciary
273 Adapt uyum sağlamak,alıştırma yapmak 8273 judicious
274 adaptability uyum yeteneği, adapte olabilirlik 8274 judiciously

275 adaptable yeni koşullara adapte olabilen veya uyarlanabilen. 8275 jug
276 adaptation-adaptedness uyarlama,alışma 8276 juggle
277 Adaption alıştırma, uyum 8277 juggler
278 Add TOPLAMAK,EKLEMEK 8278 jugular
279 addable,addible toplanabilir,eklenebilir 8279 Juice
280 addedly toplam bir şekilde 8280 juicer
281 Addict TİRYAKİ,BAGIMLI 8281 July
282 addictedly bağımlı bir şekilde 8282 jumble
283 addiction düşkünlük, bağımlılık 8283 jumble up
284 addictive alışkanlık yapan 8284 Jump
285 Addition ekleme 8285 jumper
286 Additional ilave,ek, ilave edilen 8286 jumpy
287 additive katkı,katılan kimyasal madde. 8287 junction

288 addlebrained ahmak 8288 juncture


289 addled cılk (yumurta),sersem,şaşkaloz 8289 June

290 Address adres,hitap etmek,söylemek 8290 junket


291 addresser-addressor gönderen,gönderici 8291 jurisdictional
292 Adept at usta, çok becerikli,işinin ehli 8292 jurisprudence
293 adequate yeterli, kâfi. 8293 Jury
294 adequately yeterli olarak 8294 Just
295 adequateness yeterlilik 8295 just about
296 adherable yapışabilir 8296 just because
297 Adhere yapışmak,baglı kalmak 8297 just before
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
298 Adherence yapışma,baglılık,vefa 8298 just in time
299 adherent taraftar, yandaş. 8299 Just Like That

300 adherer sadık 8300 just so


301 adhesion yapışma 8301 Just Then
302 adhesional yapışabilen, yapışma eğilimde olan 8302 Justice
303 Adhesive yapıştırıcı 8303 justifiable
304 Adjacent bitişik,yanyana 8304 justifiably
305 adjacently bitişik halde, komşu olarak 8305 Justify
306 adjoining yan,yandaki 8306 jut
307 Adjourn ertelemek, tehir etmek 8307 juvenile
308 adjudge karar vermek,hüküm vermek 8308 juvenility

309 adjudicate karar vermek,hükme bağlamak 8309 juvie


310 adjugment karar,hüküm 8310 juxtapose
311 Adjust ayarlamak, uydurmak 8311 juxtaposition
312 Adjustment ayar,ayarlama,düzeltme,alışma 8312 kafkaesque
313 adjutancy yaverlik 8313 karma
314 adjutant muavin,yardımcı 8314 kedge
315 administer yönetmek, idare etmek. 8315 keelhaul
316 administrate yönetmek, idare etmek 8316 Keen
317 Administration İDARE,yönetim 8317 keenly
administrational-
318 administrative idare edilebilir,yönetilebilir 8318 Keep
319 administratively yönetimsel olarak, idari açıdan 8319 keep a lid on
320 admirable takdire değer,hayranlık uyandıran 8320 keep a lid on it
admirableness-
321 admirability hayranlık uyandırma, takdire değer olma 8321 keep a tab on
322 admirably hayran bırakan bir şekilde, beğenilir bir halde 8322 keep company
323 Admiral AMİRAL 8323 keep guard
324 Admiration hayranlık 8324 keep one's promise
325 Admire BEĞENMEK,HAYRAN OLMAK 8325 keg
326 admirer takdir eden, beğenen; hayran. 8326 ken

327 admissible-admittable kabul edilebilir. 8327 kent


328 Admission 1)KABUL, İTİRAF 2)GİRİŞ 8328 kerb
329 Admit 1.KABUL ETMEK 2.İZİN VERMEK,itiraf etmek 8329 kerfuffle
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
330 admittance kabul; giriş 8330 Ketchup
331 Admonish uyarmak,hafifçe azarlamak 8331 kettle of fish
332 admonisher öğüt veren kişi 8332 Key
333 admonishingly nasihat eder şekilde, azarlar bir şekilde 8333 kibosh
334 admonishment uyarma, öğüt verme 8334 Kick
335 admonition tembih; kulağını çekme. 8335 kick it up a notch
336 adobe kerpiç 8336 Kid
337 Adolescence gençlik,büyüme çağı 8337 Kidnap
338 adolescent ergen, ergenlik çağında olan (genç). 8338 kidnapper
339 Adopt 1)KABUL ETMEK ,BENİMSEMEK,evlat edinmek. 8339 Kidney
340 adopter evlat edinen, benimseyen 8340 Kill
341 Adoption kabullenme, benimseme 8341 Kin
342 adoptive üvey,manevi,benimsenmiş 8342 Kind
343 adoration tapınma, çılgınca sevme. 8343 kinda (kind of)
344 Adore tapmak 8344 kindergarten
345 adorer aşık, tapan kimse 8345 kindhearted
346 adoringly tapar bir şekilde 8346 kindheartedness
347 adorn süslemek, donatmak, donamak. 8347 kindle -enkindle
348 adroit usta, çok becerikli. 8348 kindling
349 adroitly ustalıkla 8349 kindly
350 adroitness beceri,ustalık 8350 Kindness
351 adulate pohpohlamak.yaltaklanmak 8351 kindred
352 adulation dalkavukluk, yaltaklanma 8352 King
353 Adult YETİŞKİN 8353 Kingdom
354 adulterate içine yabancı madde katmak. 8354 kingship
355 adulterator hilekar, sahtekar 8355 kip
356 adulterous aldatan eş, zina yapan 8356 kismet
357 adultery zina,eşini aldatma 8357 Kiss
358 adulthood-adultness reşitlik, erişkinlik dönemi 8358 kit
359 adultly olgun bir biçimde 8359 Kitchen

360 Advance 1.İLERİ 2.AVANS,ilerlemek.yükselmek,yaklaşım; teklif. 8360 kith and kin


361 Advanced GELİŞMİŞ,ilerlemiş 8361 kitsch
362 Advancement ilerleme 8362 knack
363 advancing ilerleyen, gelişen 8363 knapsack
364 Advantage AVANTAJ 8364 knave
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
365 Advent gelme, ortaya çıkma,geliş 8365 knavery
366 Adventure MACERA 8366 knead
367 adventureful macera dolu 8367 Knee
368 adversariness rakiplik, düşmanlık 8368 knee deep
369 Adversary-adversarial düşman,rakip 8369 Kneel Down
370 Adverse TERS, ZIT 8370 knell
371 adversely zararına 8371 knick knack
372 adverseness zıtlık,karşılık 8372 Knife
373 advert ilan,reklam,bahsetmek 8373 Knight
374 Advertise-advertize REKLAM YAPMAK, İLAN VERMEK ,Duyurmak 8374 Knit
375 Advertisement ilan,duyuru,reklam 8375 knitting needle
376 advertiser reklamcı,ilancı 8376 Knob
377 Advertising reklamcılık 8377 knobbly
378 Advice TAVSİYE 8378 Knock

379 Advisable tavsiye edilebilir,uygun 8379 knockdown


380 Advise TAVSİYE ETMEK 8380 knock-kneed
381 Adviser-Advisor danışman,avukat 8381 knoll
382 Advocate savunmak,desteklemek,avukat 8382 Knot
383 advocator taraftar,yandaş 8383 knout
384 aeon ebediyet,sonsuzluk 8384 Know
385 Aerial ANTEN 8385 know of
386 Aeroplane UÇAK 8386 knowingly
387 aesthetic estetik 8387 Knowledge
388 afar uzak,uzakta 8388 knuckle
389 afeard korkak 8389 knuckle under
390 affability-affableness hoşluk,nazikilk 8390 knucklehead
391 affable rahat, dostça ve sokulgan. 8391 kook
392 affably cana yakın bir şekilde,tatlılıkla 8392 kopeck
393 Affair 1.OLAY 2.İŞ 3.İLİŞKİ 8393 kowtow to
394 Affect ETKİLEMEK 8394 kraut
395 affectibility etkilenebilirlik 8395 Kudos
396 Affection sevgi, şefkat 8396 Label
397 affectionate sevgisini gösteren; şefkatli, sevecen, sevgi dolu. 8397 lability

398 affectionately sevgilerle,sevgilerimle ,şevkatle 8398 Labor


Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
399 affiance nişanlanmak.nişan 8399 Laboratory
400 affiant yeminli ifade sahibi 8400 laboring
401 affidavit yeminli ve yazılı ifade. 8401 Labour
402 affiliate bağlamak. üye olarak almak 8402 laboured
403 affiliation yakın ilişki,birleştirme,üyelige kabul 8403 labyrinth
404 affinity akrabalık,yakınlık,benzerlik, benzer taraf. 8404 lace
405 affirm doğrulamak, tasdik etmek. 8405 lacerate
406 affirmable iddia edilebilir 8406 laceration
407 affirmation doğrulama, tasdik. 8407 Lack
408 Affirmative olumlu 8408 lackey
409 affirmingly doğrulayarak, iddia ederek 8409 lacklustre
410 affix takmak; yapıştırmak. 8410 Lad
411 afflict acı vermek,ıstırap vermek 8411 Ladder
412 afflicted dertli,sarsılmış 8412 lading
413 affliction dert; hastalık. 8413 Ladle
414 Affluent zengin,varlıklı 8414 Lady
415 affluently bolca,fazlaca 8415 lady-in-waiting
416 Afford SATIN ALMA GÜCÜ OLMAK 8416 Ladylike
417 affordable satın alınabilir 8417 ladyship
hakaret, küçük düşüren davranış,hakaret etmek, küçük
418 affront düşürmek. 8418 lager
419 affrontedly küçük düşürülmüş bir şekilde 8419 laggard
420 afield evden uzak,kırda 8420 laggardly
421 afloat yüzmekte; su üstünde 8421 lagging
422 aflutter çarpıntılı, titreyen 8422 lagoon
423 afoot ayakta, olup bitmekte 8423 laird

424 afore önceden,önce 8424 laissez-faire


425 aforesaid daha önce belirtilen, ismi geçen 8425 Lake
426 aforethought kasıtlı, planlanmış , önceden tasarlanmış 8426 Lamb
427 Afraid KORKMAK 8427 Lamb
428 afraid of ..-den korkmuş, korkan 8428 lame
429 After SONRA 8429 lamely
430 after a while kısa bir süre sonra 8430 lament
431 after all şuda unutulmalıdırki,sonunda,nihayet,ragmen 8431 Lamp
432 after careful thought iyice düşündükten sonra 8432 Lamppost
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
433 After That ondan sonra 8433 Lampshade
434 afterburner yakıcı 8434 Land
435 Afternoon ÖĞLEDEN SONRA 8435 Land
436 Aftertaste ağızda kalan tat 8436 land agent
437 afterthought sonradan akla gelen düşünce 8437 landing strip
438 Afterwards (bir olaydan) SONRA 8438 Landlady
439 afterword son söz 8439 landlord
440 Again BİR DAHA;YİNE 8440 landmark
441 Against KARŞI, ZIT 8441 Landscape
442 Age 1.YAŞ 2.ÇAĞ 8442 Landslide
443 Aged YAŞINDA,yaslı 8443 Lane
444 ageing yaşlandırma,ihtiyarlama 8444 Language
445 Ageless yaşlanmayan, ihtiyarlamayan. 8445 languid
446 Agency ACENTE 8446 languidly
447 Agent AJAN,TEMSİLCİ, ARACI 8447 languish
448 ages uzun süre,uzun zaman,asırlar 8448 languisher
449 ages ago asırlar önce 8449 languishing
450 aggrandize büyütmek.yüceltmek 8450 languishingly
451 aggrandizement büyütme. 8451 languishment
452 Aggravate agırlaştırmak,kötüleştirmek 8452 languor
453 aggravating kötüleştirici, can sıkıcı 8453 languorous
454 aggravatingly sinir bozucu bir halde, ağrır bir şekilde 8454 lanky
455 aggravation çileden çıkarma ,agırlaştırma 8455 lantern
456 Aggression saldırganlık 8456 lanyard
457 Aggressive SALDIRGAN, KAVGACI 8457 lap
458 aggressor saldırgan, saldıran. 8458 lapel

459 aghast dehşet içinde, donakalmış. 8459 lapse into a vegetative state
460 Agile atik,çevik 8460 larcenous
461 agilely çevikçe 8461 larceny
462 Agility çeviklik,atiklik 8462 lard
463 aging yaşlanma 8463 Large

464 agitate kışkırtmak,üzmek,heyecanlandırmak.altüst etmek 8464 largish


465 agitated heyecanlı 8465 lark
466 agitatedly tedirgin bir şekilde,heyecanla 8466 larker
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
467 agitation çalkalama,endişe,sıkıntı 8467 larkiness, larkishness
468 agitative endişe verici , heyecan veren 8468 larkish, larky
469 agitator kışkırtıcı, tahrikçi, provokatör 8469 Lash
470 aglow parlak. 8470 lassi
471 Ago ÖNCE 8471 lassitude
472 agonize ıstırap çekmek. 8472 Last

473 agonizingly-agonisingly işkence eder bir şekilde, kahredici bir halde 8473 Last
474 agony ızdırap,acı çekmek 8474 last forever
475 Agree ANLAŞMAK,AYNI FİKİRDE OLMAK,razı olmak 8475 last long
476 agree on üstünde anlaşmak, kararlaştırmak 8476 lasting
477 agreeable hoş, iyi.razı 8477 lastingly
478 agreeably hoş bir şekilde, uygun bir şekilde 8478 lastingness
479 agreeingly kabul eder bir şekilde 8479 Lastly
480 Agreement ANLAŞMA 8480 latch
481 Agriculture TARIM,ZİRAAT 8481 latchkey child
482 Ahead İLERİ,ÖNDE 8482 Late
483 ahem öhö öhö (dikkat çekmek için kullanılır) 8483 late comer
484 Aid YARDIM,yardım etmek 8484 latent
485 aide emir kulu,yaver 8485 later on
486 aide-de-camp emir subayı 8486 lathe
487 aider yaver,yardım eden 8487 lather
488 aidful yardımcı,yardımcı 8488 latitude
489 aidless çaresiz, yardıma muhtaç 8489 latrine
490 Ail rahatsız olmak,hasta olmak 8490 latte
491 Ailing hasta, rahatsız. 8491 latter
492 Ailment hastalık,rahatsızlık 8492 latterly
493 Aim 1.AMAÇ 2.HEDEF ALMAK 8493 laud
494 aim at hedeflemek 8494 laudable
495 aimer amaç edinen,yönlendiren 8495 laudative-laudatory
496 aimlessly amaçsızca… 8496 laudatorily
497 Air 1.HAVA 2.HAVALANDIRMAk,herkese söylemek. 8497 laudatory -laudative
498 airag kımız 8498 Laugh
499 Airhead aklı havada 8499 laughable
500 airing açığa vurma, havalandırma, ortaya dökme 8500 laughter
501 airlift hava yoluyla taşımak veya götürmek. 8501 Launch
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
502 Airport HAVA ALANI 8502 launch forth
503 airship zeplin,uçak 8503 launder
504 airtight hava geçirmez. 8504 laundress
505 airtightness hava geçirmezlik 8505 Laundry
506 Aisle koridor,geçit 8506 Laundry-Basket
507 ajar aralık, az açık (kapı). 8507 laureate
508 akin benzer, yakın: 8508 laurel
509 akin to akraba,yakın 8509 laurels
510 alacrity neşe ve çeviklik, şevk. 8510 Lavatory
511 Alarm ALARM,korkutmak; dehşete düşürmek. 8511 lavish
512 alarmedly etekleri tutuşmuş bir şekilde 8512 Law
513 alas Eyvah!/Yazık! 8513 law of averages
514 Album ALBÜM 8514 Lawful
515 Alcohol ALKOL 8515 law-making
516 alcove hücre gibi ve kapısız ufak oda,çardak 8516 Lawn
517 Algebra CEBİR 8517 lawsuit
518 algorithm algoritma,Arap rakamları sistemi 8518 Lawyer
519 Alias Takma ad 8519 lax
520 alibi mazaret,bahane,suç mahallinden başka yerde 8520 laxity
521 Alienate yabancılaştırmak 8521 Lay

522 alienator nifak sokan kimse, dostları birbirine düşüren kimse 8522 lay low
523 alight ışıl ışıl,yere inmek 8523 lay odds
524 Alike HEMEN HEMEN AYNI, BENZER, AYNI YOLDA 8524 lay people
525 alimony nafaka. 8525 layabout
526 Alive YAŞAMAK,CANLI 8526 Layer

527 aliveness canlılık, dirilik 8527 layoff

528 All 1.HEP 2.TÜM 3.HER 8528 layover


529 all about her yerinde 8529 layup
530 all along başından beri,boyunca 8530 Lazy
531 All Around çepeçevre,her yönden 8531 leach
532 All At Once aynı anda,birden bire 8532 leachability
533 all but hemen hemen,neredeyse 8533 leachable
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation

534 all is as it should be her şey yolundadır 8534 Lead

535 all of them hepsi 8535 Lead


536 all of us hepimiz 8536 lead a happy life
537 all of which tümü 8537 Leader
538 all of you hepiniz 8538 Leadership
539 all over tamamen; bitmiş; tekrar, baştan 8539 Leaf
540 all over again yeni baştan 8540 leafless
541 All Right 1.TAMAM 2.EVET 8541 leaflet
542 all that o kadar 8542 League
543 all the more artan bir şekilde, gittikçe 8543 Leak
544 all the way sonuna kadar,her şekilde 8544 leakage
545 All through boyunca,tamamıyla 8545 Lean
546 allegation iddaa 8546 lean upon
547 Allege iddia etmek,sallamak:) 8547 leaner
548 allegeable iddia edilebilir 8548 Leap
549 alleged iddia edilen,sözde 8549 leapfrog
550 Allegedly iddaaya göre 8550 Learn
551 allegiance sadakat, bağlılık. 8551 learned man
552 allegorical-allegoric kinayeli,mecazi 8552 learning curve
553 allegorically kinayeli olarak,mecazi olarak 8553 learning disability
554 allegoricalness kinayelik, mecazilik 8554 learning disorder
555 allegory kinaye,orunlama 8555 Lease
556 allergy alerji 8556 leash
557 alleviate yüreğine su serpmek, yatıştırmak,hafifletmek 8557 Least
558 alleviated teskin edilmiş 8558 least of all
559 alley geçit, dar yol 8559 Leather
560 alley cat sokak kedisi 8560 Leave
561 Alliance İTTİFAK,BİRLİK 8561 Lecture
562 Alligator TİMSAH 8562 ledge
563 alliteration aynı sesi tekrar etme 8563 ledger
564 Allocate AYIRMAK, TAHSİS ETMEK 8564 leech

565 Allocations TAHSİS,TAHSİSAT 8565 leedle


Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
566 allocator ayırıcı 8566 leek
567 allocution konuşma,hitabe 8567 leer
568 allot ayırmak, tahsis etmek. tanımak (süre) 8568 leeward
569 allotment pay,hisse 8569 leeway
570 Allow İZİN VERMEK 8570 Left
571 Allowance ÖDENEK,HARÇLIK 8571 leftist
572 all-purpose çok maksatlı, çok kullanışlı 8572 leftovers
573 all-round geniş kapsamlı,çok yönlü 8573 Leg
574 Allude ima etmek, değinmek 8574 Legacy
575 allure-allurement cazibe, çekicilik, albeni. 8575 Legal
576 alluring cazibeli, çekici, alımlı. 8576 legate
577 alluringly davetkar bir şekilde, çekici bir halde 8577 legerdemain
578 Allusion ima, kinaye 8578 legislation
579 Ally MÜTTEFİK,BİRLEŞMEK 8579 legislative
580 ally with güçlerini birleştirmek, ittifak yapmak 8580 legislature
581 almightiness sınırsız güce sahip olma 8581 legit
582 Almighty yüce,büyük,herseye gücü yeten,son derece 8582 Legitimacy
badem.
583 almond 8583 Legitimate
584 almoner yardım dağıtan görevli 8584 legitimist
585 Almost HEMEN HEMEN 8585 legman
586 almost all tamamına yakın,hemen hepsi 8586 legwork
587 alms zekat,sadaka 8587 leisure
588 aloft havaya,yukarıya 8588 leisurely
589 Alone 1.YALNIZ 2.TEK 8589 Lemon
590 aloneness yalnızlık 8590 lemonade
591 Along 1.BOYUNCA 2.İLERİ 8591 Lend
592 aloof kendi halinde,uzak duran,uzak 8592 lend to
593 aloofly ayrı olarak, ilgisiz bir şekilde 8593 lender
594 aloofness araya mesafe koyma,uzak durma 8594 Length
595 Aloud YUKSEK SESLİ 8595 lengthy
596 Alphabet ALFABE 8596 leniency
597 Already AZ ÖNCE, ZATEN 8597 lenient
598 Also HEM DE,AYNI ZAMANDA 8598 Lens
599 Alter DEĞİŞTİRMEK 8599 leonine
600 alterable değiştirilebilir. 8600 leper
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
601 Alteration değişiklik 8601 Less
602 altercate kavga etmek,tartışmak 8602 less and less
603 altercation münakaşa,kavga, ağız kavgası 8603 less likely
604 alternate başka, diğer. 8604 lessen
605 Alternative ALTERNATİF, SEÇENEK 8605 Lesson
606 Although RAGMEN,KARŞI 8606 Let
607 altitude yükseklik; irtifa,rakım 8607 let go of me
608 Altogether TÜMÜYLE, HEP BERABER 8608 letdown
609 altruism fedakarlık 8609 Letter
610 altruistic fedakar 8610 Letter Box
611 altruistically fedakar bir şekilde 8611 letting
612 alumna bir okul, lise veya üniversite mezunu kız 8612 Lettuce
613 alumnus bir okul, lise veya üniversite mezunu erkek. 8613 levee
614 Always DAİMA,HER ZAMAN 8614 Level
615 amalgam karışım, birbirine karışma 8615 Lever

616 Amass biriktirmek,toplamak 8616 leverage


617 Amateur AMATÖR 8617 levy

618 Amaze ŞAŞIRTMAK 8618 lewd


619 amazement şaşkınlık,hayret 8619 Liability
620 Amazing şaşırtıcı, insanı hayrete düşüren 8620 liaison
621 Ambassador BÜYÜKELÇİ 8621 Liar

622 amber kehribar. 8622 libation


623 ambiguity iki anlamlılık,belirsizlik. 8623 libel
624 Ambiguous belirsiz,iki anlamlı 8624 Liberal
625 Ambition HIRS 8625 liberalization
626 ambitionless hevessiz 8626 liberate
627 Ambitious hırslı 8627 liberator
628 ambitiously arzulu bir şekilde 8628 libertine
629 ambivalent karışık hisleri olan,birbirine zıt hisleri olan 8629 Liberty
630 ambivalently değişken bir halde,kararsız bir şekilde 8630 Library
631 amble sallana sallana yürümek,rahat rahat yürümek. 8631 lice
632 ambler rahvan yürüyen at 8632 Licence
633 Ambulance AMBULANS 8633 lichen
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
634 Ambush TUZAK,pusuya düşürmek. 8634 licit
635 ambusher tuzak kuran,pusucu 8635 Lick
636 ameliorate iyileştirmek 8636 Lid
637 amelioration iyileştirme. 8637 Lie
amenability-
638 amenableness uysallık, yumuşak başlılık 8638 Lie
639 Amenable uysal,yumusak başlı 8639 liege
640 amenably yumuşak başlılıkla,uysalca 8640 Lieutenant
641 Amend DÜZELTMEK,DEGİŞTİRMEK 8641 Life
642 amendable düzeltilebilir, iyileştirilebilir 8642 life-affirming
643 Amendment değiştirme (kuralı/tasarıyı) 8643 lifeless
644 amends telafi,tazminat 8644 lifelike
645 amenities hayatı kolaylaştıran şeyler 8645 lifeline
646 Amenity tatlılık,hoşluk 8646 lifelong
647 amiable cana yakın, sevimli. 8647 Lifesaver
648 amicable arkadaşça, dostça. 8648 Lift
649 Amicably dostane yollarla 8649 ligature
650 amid ortasına, ortasında, arasına, arasında. 8650 Light
651 amidst arasına,ortasına 8651 Lighter
652 amiss ters,yanlış 8652 light-headed
653 amity arkadaşlık, dostluk. 8653 light-headedly
654 amnesia bellek yitimi, amnezi. 8654 light-headedness
655 amnesty genel af. 8655 light-heartedness
656 Among/Amongst ARASINDA 8656 lighting
657 amoral ahlakdışı 8657 lightning rod
658 amoralism ahlak dışıcılık 8658 Like
659 amorality ahlaksızlık 8659 like that
660 amorally ahlaksız bir şekilde 8660 like this
661 amorous şehvetli; şehvet dolu. 8661 likelihood
662 amorously şehvetle, arzu dolu 8662 Likely

663 amorousness, amorosity aşıklık, tutkunluk 8663 likeness


664 amorphous şekilsiz, biçimsiz; sınırları belli olmayan. 8664 liking
665 Amount MİKTAR 8665 lilac
666 amount to anlamına gelmek, ile eşanlamlı olmak 8666 lilac-coloured

667 amounts to ile eşanlamlı olmak:toplamı (belirli bir miktar) olmak: 8667 lilt
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
668 amphitheatre arena, amfitiyatro 8668 limb

669 Ample GENİŞ, BOL 8669 limber


670 ampleness genişlik,bolluk 8670 limbo
671 Amplification sesi yükseltme 8671 lime
daha ayrıntılı bir şekilde söylemek.(sesini)
672 amplify kuvvetlendirmek. 8672 limey
673 amputate (bir uzvu) kesmek. 8673 Limit
674 amputation organın alınması,kesilmesi 8674 limo
675 amputee bir uzvu kesilmiş kimse. 8675 limp
676 Amuse EGLENDİRMEK,GÜLDÜRMEK 8676 limpid
677 amusement eglence 8677 Line
678 Amusing eğlendirici; güldürücü. 8678 line of duty
679 Anabaptism vaftizi reddetme 8679 lineament
680 Anabaptist vaftize karşı çıkan kimse 8680 linearity

681 anarchically anarşik biçimde 8681 linebacker


682 anarchic-anarchical anarşik, anarşiye neden olan 8682 Linen

683 Anathema lanetli şey,aforoz edilmiş kimse 8683 lineup


684 Ancestor ata, cet 8684 Linger
685 ancestral atalara ait, soysal. 8685 linguistic
686 Anchor 1)ÇAPA 2)DEMİR ATMAK (Gemi) 8686 lining
687 anchorless çıkar yolu olmayan, dayanak noktası olmayan 8687 Link
688 Ancient eski 8688 Linkage
689 ancientness eskilik, eski zamanda yaşamışlık 8689 linstock
690 And VE 8690 lint
691 and also bir de,hem,hemde 8691 lionise
692 and so on ve benzeri gibi 8692 lionize
693 and then ve o zaman,ve sonra 8693 Lip
694 anecdote fıkra, hikâye, anekdot. 8694 liquefy
695 anew yine,yeniden,yeniden fakat değişik bir şekilde 8695 Liquid
696 Angel MELEK 8696 Liquidate
697 angelic melek gibi. 8697 liquidation
698 Anger KIZMAK,öfke 8698 lisp
699 angerless hiddetsiz, öfkesiz 8699 List
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
700 anglaise ingiliz nakışı 8700 Listen
701 Angle AÇI, KÖŞE,açı vermek,çarpıtmak 8701 listen to
702 angler oltayla balık tutan kimse. 8702 listener
703 Anglican İngiliz kilisesine bağlı kimse 8703 listless
704 angrily öfkeyle, kızgın bir şekilde 8704 Lit Up

705 angriness kızgınlık,sinirlilik 8705 litany


706 Angry KIZGIN,öfkeli 8706 literacy
707 angst pişmanlık,endişe 8707 literal
708 angsty kaygılı,endişeli 8708 literally
709 anguish ızdırap,acı 8709 Literary
710 anguished acı dolu, kederli. 8710 Literature
711 angular açısal,bir deri bir kemik 8711 litigate
sevimsiz bir şekilde, kemikli sayılır halde, açısal bir
712 angularly biçimde 8712 litigation
713 Animal HAYVAN 8713 litigator
714 animate hayat vermek, canlandırmak. 8714 litigious
715 animated canlı,neşeli 8715 Litter
716 animately neşeli bir şekilde,canlı bir şekilde 8716 Little

717 animation-animateness canlandırma.hayat verme 8717 little by little


718 animosity düşmanlık,kin 8718 littleness
719 animousity düşmanlık, husumet, kin. 8719 liturgy
720 Ankle AYAK BİLEĞİ 8720 Live
721 annals tarihi olaylar.vakayiname. 8721 Live
722 annex ilhak etmek, katmak, eklemek.ek bina, 8722 live one's life to the full
723 annexation ilhak, katma. 8723 live rounds

724 annihilate yok etmek, imha etmek. 8724 live-in


725 Annihilation yok etme, imha. 8725 lively
726 Annihilative-annihilator yok edici 8726 Liver
727 Anniversary YILDÖNÜMÜ 8727 liveried
728 Annotate (bir metne) notlar eklemek. 8728 livery
729 Announce BİLDİRMEK, ÇAĞRIDA BULUNMAK, ANONS 8729 Lives
730 Announcement bildiri, ilan. 8730 livid
731 Announcer spiker. 8731 Living
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
732 Annoy RAHATSIZ ETMEK, KIZDIRMAK 8732 living expenses
733 annoyance kızgınlık,sıkıntı,rahatsızlık 8733 lo and behold
734 annoyer sinirlendiren şey 8734 Load
735 Annoying sıkıntı veren; sinir bozucu, sinir. 8735 Loaf
736 Annual YILLIK 8736 Loan
737 annually her yıl; yılda bir. 8737 loan shark
738 annuity yıllık emekli maaşı 8738 loan sharking

739 annul (yasa, yargı, sözleşme v.b.'ni) bozmak, feshetmek. 8739 loath
740 annulable iptal edilebilir 8740 loathe
741 anoint (kutsamak için) (başına) yağ sürmek, meshetmek. 8741 loathing
742 anointment yağlama 8742 lob
743 anonymity gerçek ismini saklama: 8743 lobby
744 anonymous isimsiz, anonim, imzasız. 8744 Lobster
745 anonymously isimsiz bir şekilde 8745 Local
746 anonymousness isimsizlik, yazarı bilinmeme 8746 locale
747 anorexic iştahsız 8747 Locate
748 Another DİĞER, BİR BAŞKA 8748 Lock
749 Answer YANIT,cevap vermek, cevaplamak, yanıtlamak; 8749 locket
750 answerableness cevaplanabilirlik 8750 loco
751 answerer muhatap,cevaplayıcı 8751 locust
752 Ant KARINCA 8752 lode

753 antagonist hasım, muhalif. 8753 lodge


754 antagonistic düşmanca,muhalif 8754 Lodger
755 antagonistically düşman bir şekilde 8755 lodging
756 antagonize düşman etmek.kızdırmak 8756 lodgings
757 antecedent önce gelen, evvelki 8757 lofty
758 antechamber giriş salonu,bekleme odası 8758 log
759 Anti KARŞI, ZIT, TERS 8759 logic
760 Anticipate 1)UMMAK 2)BEKLEMEK 8760 logical
761 anticipatingly önceden tahmin ederek 8761 logjam
762 Anticipation (bir şeyin olabileceğini) önceden tahmin etme. 8762 loin
763 anticlimactic hayal kırıklığına sebep veren 8763 loiter
764 anticlimactically hayal kırıklığına uğratıcı bir şekilde 8764 lonelier
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
765 antidote antidot, panzehir; çare. 8765 Lonely
766 antipathetic hoşlanılmayan,zıt olan 8766 lonesome
767 antipathy antipati,hoşlanmama 8767 Long
768 Antique ANTİKA,antik, ilk çağlardan kalma. 8768 Long Before
769 antiqueness antikalık 8769 long enough
770 antiquity antik çağlar 8770 long for
771 antithesis karşı tez.bir şeyin tam karşılığı 8771 long gone
772 antsy sabırsız, yerinde duramayan 8772 long lost
773 Anxiety ENDİŞE 8773 Long Ride
774 Anxious endişeli,kaygılı 8774 long shot
775 Anxiously endişeyle 8775 long since
776 Any HERHANGİ 8776 long take
777 any day now bugün yarın 8777 long term
778 Anybody HERHANGİ BİRİ 8778 long-awaited

779 Anyone HERHANGİ BİRİ 8779 long-distance


780 Anything HERHANGİ BİR ŞEY 8780 long-drawn out
781 Anyway HER NEYSE,zaten,neyse 8781 longed-for
782 Anywhere HERHANGİ BİR YER 8782 long-established
783 Apart AYRI,ayrı olarak 8783 longevity
784 Apart From HARİÇ, DIŞINDA 8784 long-forgotten
785 apartheid ırk ayırımı 8785 long-held hopes
786 Apartment APARTMAN DAİRESİ 8786 Longing
787 apartness ayrılık, birleşik olmama 8787 longitude
788 apathetical-apathetic duygusuz,cansız,hissiz 8788 long-sought
789 apathetically duygusuz bir şekilde,kayıtsızca 8789 long-standing
790 apathy duygusuzluk, ilgisizlik 8790 loo
791 Ape MAYMUN 8791 Look
792 aperture delik, aralık, açıklık 8792 look askance
793 apex doruk, zirve. 8793 look at
794 Aphid yaprak biti 8794 look-out
795 aphorism özlü söz, atasözü 8795 look-see
796 aphoristic vecize kabilinden 8796 loom
797 aphrodisiac afrodizyak. 8797 loom up
798 apiece parça başına, her biri, her birine: 8798 loony bin
799 apocryphal sahte, uydurma 8799 loopy
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
800 apologetic özür dileyen. 8800 Loose
801 apologetically özür dileyerek. 8801 loose ends
802 Apologize-Apologice ÖZÜR DİLEMEK 8802 loosely
803 Apology özür 8803 looting
804 apoplectically sinirli bir şekilde, felçli olarak 8804 lope

805 apoplectic-apoplectical felçli,sinirli 8805 lop-sided

806 apostasy (dininden, prensiplerinden, inançlarından) dönme. 8806 loquacious


807 apostle havari 8807 loquaciously
808 apostrophe kesme işareti. 8808 loquacity-loquaciousness
809 apothecary eczacı 8809 lore
810 appall-appal dehşete düşürmek, şoke etmek. 8810 lorgnette
811 appalling korkunç,dehşet verici 8811 Lorry
812 appallingly korkunç bir şekilde,dehşete düşürecek kadar 8812 Lose
813 Apparatus cihaz ,aygıt 8813 lose hope
814 apparel kıyafet,giysi 8814 Loss
815 Apparent AÇIK,BELLİ 8815 loss leader

816 Apparently görünüşe göre,ANLAŞILAN 8816 Lot


817 apparentness anlaşılır olma,açık 8817 Lots of
818 apparition hayalet, görüntü,olay 8818 Loud
cazibe, çekicilik.temyiz,hoşuna gitmek. temyiz
819 Appeal mahkemesine götürmek. 8819 loudspeaker
820 appealable temyizi mümkün, temyiz edilebilir 8820 lounge
821 appealer temyize başvuran 8821 lour

822 appealingly İsteyerek, rica ederek; ayartarak, çekici bir şŸekilde 8822 Lousy
823 Appear GÖRÜNMEK 8823 Love
824 Appearance GÖRÜNÜŞ,ortaya çıkma,görünüm 8824 love affair
825 appeasable yatıştırılabilir 8825 loveable
826 appease yatıştırmak,taviz vermek, ödün vermek. 8826 loveliness
827 appeasement yatıştırma,taviz verme, ödün verme. 8827 lovelorn
828 appellate temyiz,temyiz yoluyla 8828 Lovely
829 appellation nam,isim,ünvan 8829 lover
830 appendage eklenti; uzantı 8830 Low
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
831 appendices ek,ekler 8831 low blow
832 Appendix ek,ilave, apandis 8832 low ceilinged
833 Appetite İŞTAH 8833 low ground
834 appetitive iştah açıcı 8834 lowdown
835 Applaude-Applaud alkışlamak 8835 Lower
836 applauder alkışçı 8836 low-heeled
837 Applause alkış 8837 low-key
838 Apple ELMA 8838 lowlife
839 appliance aygıt, cihaz. 8839 lowly
840 applicable to ..(-e) uygulanabilir. 8840 Loyal
841 Applicant başvuru sahibi,,aday 8841 Loyalty
842 Application BAŞVURU ,uygulama 8842 lozenge
843 Applied uygulamalı, tatbiki. 8843 lucid
844 applier aday,başvuran 8844 lucidity
845 Apply 1.BAŞVURMAK 2.UYGULAMAK 8845 Luck
846 Appoint ATAMAK 8846 Lucky
847 appoint to . (-e) atamak, tayin etmek. 8847 lucrative
848 appointee atanan kimse. 8848 ludicrous
849 appointer atayan,tayin eden 8849 lug
850 appointive tayine bağlı 8850 Luggage
851 Appointment 1.RANDEVU 2.ATAMA 8851 lugubrious
852 apportion bölüştürmek, paylaştırmak. 8852 lugubriously
853 apportionable pay edilebilir 8853 lukewarm
854 apportionment bölüp dağıtma, bölüştürme. 8854 lull
855 appraisable değer biçilebilir, paha biçilebilir 8855 lullaby

856 appraisal-appraisement değer biçme, kıymet takdir etme. 8856 lumber


857 appraise değer biçmek, kıymet takdir etmek. 8857 luminescence
858 appraiser değer biçen kimse 8858 luminous
859 appraisingly kadir kıymet bilerek, değer vererek 8859 Lump
860 Appreciate TAKTİR ETMEK,minnettar olmak 8860 lunacy
861 appreciating takdir eden 8861 lunatic
862 Appreciation takdir, teşekkür,takdir etmek 8862 Lunch
863 appreciative değerini bilen,minnettar. 8863 luncheon
864 appreciatively değerlendirerek 8864 Lung
865 appreciator-appreciatory değer biçen kimse 8865 lunge
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
866 apprehend yakalamak; tutuklamak. 8866 lurch

867 apprehended yakalanmış (suçlu),tutuklu 8867 lure


868 apprehender anlayan/bilen kimse 8868 lurk
869 Apprehension endişe, korku 8869 luscious
870 Apprehensive endişeli,korkulu 8870 lush
871 Apprentice çırak 8871 luster
872 apprenticeship çıraklık 8872 lustrous
873 apprise-apprize haberdar etmek. 8873 luxurious
874 Approach 1.YAKLAŞMAK 2.YAKLAŞIM 8874 Luxury
875 approachable yanaşılabilir, ulaşılabilir, cana yakın 8875 lynch
876 approachment yaklaşım 8876 ma'am
877 appropriate uygun,biçilmiş kaftan-ayırmak, tahsis etmek. 8877 machination
878 appropriately uygun bir şekilde,uygun olarak 8878 Machine
879 appropriateness uygunluk, yerindelik 8879 Machine-Gun
880 appropritation ödenek, tahsisat. 8880 mackerel
881 Approval onay 8881 Mad
882 Approve ONAYLAMAK 8882 Madam
883 approvingly onaylayarak, uygun bularak 8883 madcap
yaklaşık, takribi., tahmin etmek, yaklaşık olarak
884 Approximate değerlendirmek. 8884 madden
885 Approximately aşağı yukarı, yaklaşık olarak. 8885 maddening
886 Approximation yakınlık, -e yakın olma 8886 made man
887 appurtenance eklenti,ilave,aksam 8887 mademoiselle
888 Apricot KAYISI 8888 madhouse
889 April NİSAN 8889 Madness
890 apropos uygun, yerinde. 8890 maelstrom
891 Apt müsait,uygun,akıllı ve çabuk kavrayan, zeki: 8891 Magazine
892 aptly uygun bir şekilde,yerinde 8892 magdalen
893 aptness-Aptitude yetenek, kabiliyet. 8893 maggot
894 Aquatic suda yaşayan,su 8894 Magic
895 aquatically suda yaşayarak 8895 magical
896 aquiline nose kemerli burun, kargaburun 8896 magically
897 arable sürülüp ekilebilir, işlenebilir (toprak). 8897 magician
898 arbiter hakem, arabulucu. 8898 magisterial
899 arbitrarily gelişigüzel. 8899 magisterially
900 arbitrary keyfi, kanun yerine birinin kararına bağlı olan. 8900 Magistrate
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
iki taraf arasında) hakemlik yapmak, arabuluculuk
901 arbitrate yapmak. 8901 magnanimity
902 arbitration arabulucu kararıyla halletme. 8902 magnanimous
903 arbor çardak 8903 magnanimously
904 arbour çardak. 8904 magnate
905 arch kemer 8905 Magnet
906 archaic eski.antik 8906 magnificence
907 Archbishop BAŞPİSKOPOS 8907 Magnificent
908 archdeacon başdiyakoz. 8908 Magnify
909 arche köprü gözü 8909 Magnifying-Glass
910 archetype prototip, ilk örnek 8910 magnitude
911 arching kemer şeklini alma 8911 mahogany
912 archipelago adalar,takım adalar 8912 Maid
913 Architech mimar 8913 maiden
914 Architect MİMAR 8914 Mail
915 Architectural mimari, mimarlığa ait. 8915 mailshot
916 Architecture mimarlık 8916 maim
917 architrave sütun baş tabanı 8917 Main
918 Ardent ateşli,çoşkun,parlayan 8918 mainframe
919 ardently tutkuyla,şevkle 8919 mainly
920 ardor-ardour ateş,şevk 8920 mainspring

921 arduous güç,çetin 8921 Maintain


922 Area ALAN, BÖLGE 8922 Maintenance
923 areal bölgesel, alansal 8923 majestic
924 areally bölgesel olarak 8924 Major
925 argent gümüş 8925 major in
926 Argue TARTIŞMAK 8926 major-domo
927 arguer tartışmacı 8927 Majority
928 Argument TARTIŞMA 8928 Make
929 Arid kurak,çorak 8929 make a choice
930 aridity (iklim veya hava için) kuruluk.(toprakta) kuraklık. 8930 make a decision
931 aridly kuru bir biçimde 8931 make a killing
932 aright doğru biçimde, doğru dürüst 8932 make a living
933 Arise KALKMAK, YÜKSELMEK 8933 make a man of
934 aristocracy soylular,elit tabaka 8934 make a match
935 Aristocrat ARİSTOKRAT,soylu,asilzade 8935 make a point
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
936 Arm KOL, SİLAH,silahlandırmak; silahlanmak. 8936 make certain of
937 Armchair KOLTUK, elektrikli sandalye 8937 make eyes at somebody
938 armed ateşli,silahlı 8938 make fit
939 armful kucak dolusu 8939 make great strides
940 Armistice ateşkes 8940 make it count
941 Armour ZIRH 8941 make known
942 armpit koltukaltı 8942 make plain
943 arms dealer silah tüccarı 8943 make sense
944 Army ORDU 8944 make somebody pay
945 aromatic kuvvetli ve hoş (koku); 8945 make sure
946 aromatically güzel kokulu bir şekilde 8946 make think
947 Around 1.AŞAĞI YUKARI 2.ÇEVRESİNDE,ETRAFINDA 8947 make use of
948 Arousal uyarılma 8948 makeshift
949 Arouse duygu uyandırmak 8949 Make-Up
950 arouser tahrik eden, tahrik eden 8950 Malady
951 arrack rakı 8951 malaise
952 arraign suçlamak. mahkemeye çağırmak (sanığı) 8952 malarkey

953 arraignment suçlama. mahkemeye çağırma (sanığı) 8953 malcontent


954 Arrange DÜZENLEMEK, AYARLAMAK 8954 Male
955 arrangeable düzenlenebilir 8955 malevolent
956 Arrangement düzenleme,anlaşma 8956 malevolently
957 arranger aranjör, düzenleyici 8957 malfeasant
958 array sıralamak,sıraya dizmek,düzen.,sıralanış 8958 Malice
959 Arrest TUTUKLAMAK 8959 malicious
960 arrestable tutuklanabilir 8960 malign
961 arrestment tutuklama 8961 malignant

962 Arrival VARIŞ ,geliş 8962 malinger


963 Arrive VARMAK 8963 malingering
964 Arrogant kibirli,kendini begenmiş 8964 malleable
965 arrogantly burnu havada bir şekilde 8965 malnutrition
966 Arrow OK 8966 malpractice
967 arsenal cephanelik, mühimmat deposu 8967 Man
968 arsenic arsenik 8968 man of action
969 Arson kundakçılık 8969 man of letters
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
970 arsonist kundakçı 8970 man up
971 Art SANAT 8971 manacle
972 artefact-artefact yapay doku,insan eliyle yapılmış 8972 Manage
973 artemis Artemis 8973 manage to

974 Artery arter,atardamar 8974 manageable


975 arthritis arterit,eklem iltahabı 8975 Management
976 Article 1.MAKALE 2.EŞYA 8976 Manager
977 Article Of Association ANA SÖZLEŞME 8977 manboy
978 articulable kolayca anlaşılabilir 8978 mandate
düşüncelerini açık bir şekilde ifade edebilen.açık bir
979 Articulate şekilde ifade veya telaffuz etmek. 8979 mandatory
980 articulately kolay anlaşılabilir şekilde 8980 mane
articulateness-
981 Articulation açıkca anlatım kabiliyeti 8981 mange
982 artifactual insan eliyle yapılmış 8982 mangle
983 artifice hile, oyun. 8983 mangy

984 Artificial YAPAY,suni, sahte. 8984 manhandle


985 artificiality yapaylık,sahtelik 8985 manhood
986 artificially yapay olarak, suni olarak 8986 mania
987 artificialness yapmacılık, sahtelik 8987 mania for
988 artillery ağır silahlar. 8988 Maniac
989 artisan esnaf,zanaatkar 8989 manic
990 Artist SANATÇI 8990 manicure
991 artistic sanatçı ruhuna sahip,sanatsal 8991 manicured

992 Artistry sanatçılık. 8992 manifest


993 artless hilesiz, saf,sanatsız 8993 Manifestation
994 Artlessly hilesiz bir şekilde, saflıkla 8994 manifestly
995 arty sanatkarane, iddialı 8995 manifold
996 As 1.GİBİ 2.OLARAK 3.OLARAK 8996 manipulate
997 as ... as ever her zamanki gibi: 8997 manipulator
998 as always her zamanki gibi 8998 manliness
999 as follows aşağıda belirtildiği gibi 8999 manna
1000 as it were bir bakıma, deyim yerindeyse 9000 manned
1001 as much aynı miktarda 9001 Manner
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
1002 as such öyle/şöyle/böyle: 9002 mannerism
1003 as usual her zamanki gibi. 9003 mannerist
1004 asbestos asbest hastalığı, taşpamuğu 9004 manoeuvres
1005 Ascend yükselmek 9005 manscape
1006 Ascendancy üstünlük,nüfüs 9006 manservant
1007 Ascendant üstün, hâkim.yükselen. 9007 mansion
1008 ascertain aslını öğrenmek,(araştırma yoluyla) tespit etmek, 9008 manslaughter
1009 ascertainable araştırılabilir,tahkik edilebilir 9009 mantelpiece
1010 ascribable atfolunabilir, üstüne atılabilir 9010 mantle
1011 ascribe üstüne atmak, tahsis etmek 9011 man-to-man

1012 ascribe to ... -e atfetmek. 9012 mantra


1013 Ash KÜL 9013 Manual
1014 Ashamed UTANMIŞ,MAHCUP 9014 Manufacture
1015 ashamedly mahçup mahcup, utana sıkıla 9015 manure
1016 ashiness kül renginde olma, küllülük 9016 Manuscript
1017 ashless külsüz 9017 Many
1018 ashore karaya,kıyıya 9018 Map
1019 ash-tray küllük 9019 Mapped
1020 asiatic asyalı 9020 mar

1021 Aside bir yana 9021 maraud


1022 asinine eşekçe, ahmakça 9022 Marble
1023 asininely inat ederek 9023 March
1024 asinity eşeklik 9024 marchioness
1025 Ask SORMAK, İSTEMEK 9025 march-past
1026 Asleep UYKUDA 9026 mare
1027 Aspect GÖRÜNÜŞ, YÖN 9027 Margin
1028 aspen toz ağacı 9028 Marginality
1029 aspersion iftira, haksız suçlama 9029 marginally

1030 aspirant arzulu,istekli 9030 marinate


1031 aspirate soluklu okumak,içine çekmek 9031 marital
1032 aspiration büyük amaç (uzun zamandır güdülen),arzu 9032 Mark
1033 aspire amaçlamak, amaç edinmek; arzu etmek. 9033 markedly
1034 aspire to amaç edinmek, arzu etmek 9034 Market
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
1035 aspiring can atan,amaçlayan 9035 market place
1036 aspiringly can atarak 9036 markup
1037 Ass 1.EŞEK 2.APTAL,GÖT 9037 Marmalade

1038 assail saldırmak, hücum etmek. 9038 maroon


1039 assailable saldırılabilir 9039 Marry
1040 Assailant-assailer saldırgan,dil uzatan 9040 marsh

1041 Assassinate öldürmek ,suikast düzenlemek 9041 marshal


1042 assassination suikast 9042 martinet
1043 assault saldırı,hucüm,saldırmak 9043 martyr
1044 assaulter saldırgan 9044 martyrdom
1045 assemblage bir araya toplama; bir araya toplanma. 9045 marvel
1046 assemblance toplantı, meclis. 9046 Marvelous
1047 Assembly 1.MONTAJ 2.MECLİS 9047 masculine
1048 assent rıza; onaylama.razı olmak onaylamak 9048 Mash
1049 assentingly onay verir bir şekilde 9049 Mask
1050 assentor muvafakat eden 9050 mason
1051 Assert iddia etmek 9051 masquerade
1052 Assertion iddia. 9052 Mass
1053 assertive kendine çok güvenen,kendini hissettiren. 9053 Massacre
1054 assertively olumlu bir şekilde, kesin olarak 9054 masseur
1055 assertiveness kararlılık, iddiacılık 9055 Massive
1056 assertor iddia eden kimse 9056 mast

1057 Assess değerlendirmek 9057 Master


1058 assessable değer biçilebilen 9058 mastermind
1059 Assessment değerlendirme 9059 Mat
1060 assessor yargıç yardımcısı, değerlendirmen 9060 Match
1061 Asset VARLIK 9061 matchless
1062 assidiously harıl harıl 9062 matchmaker
1063 assiduous dikkatli ve devamlı çalışan, gayretli 9063 Mate
1064 assiduously ısrarla üzerinde durarak, gayretli bir biçimde 9064 materia
1065 assiduousness devamlılık, çalışkanlık 9065 Material
1066 Assign görevlendirmek,atamak 9066 materialistic
1067 assigner atayan 9067 maternal
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
1068 Assignment atama ,ödev 9068 maternal instinct
1069 assimilate asimile etmek. 9069 math prodigy
1070 assimilation asimilasyon. 9070 Mathematics
1071 assimilator asimile edilen 9071 matinee
1072 Assist YARDIM ETMEK 9072 mating

1073 Assistance destek, yardım 9073 matriculate


1074 Assistant-assistive YARDIMCI 9074 matriculation
1075 assize hüküm.yargılama 9075 matrimony
1076 Associate ORTAK,İLGİLENMEK,benzetmek, birleştirmek 9076 Matter
1077 associate professor Doçent 9077 Mattress
1078 associateship üyelik, ortaklık 9078 Mature
1079 Association DERNEK,ORTAKLIK,kurum 9079 Maturity
1080 assort sınıflandırmak,ayırmak 9080 maudlin
1081 assortatively sınıflandırıcı bir biçimde 9081 maul
1082 assorted çeşitli, muhtelif. 9082 mausoleum
1083 assorter sınıflandırıcı 9083 maw
1084 assortment türlü çeşitleri içeren bir bütün,sınıflandırma 9084 mawkish
1085 assuage azaltmak, hafifletmek, yatıştırmak 9085 maxim
1086 assuagement yatıştırma, azaltma 9086 Maximum
1087 Assume FARZETMEK,VARSAYMAK,üstlenmek 9087 maximum term
1088 Assumed farzolunan; hayali. 9088 May
1089 assumer varsayan 9089 may well be
1090 Assumption varsayım 9090 mayhem
1091 Assurance GÜVENCE,SİGORTA 9091 mazurka
1092 Assure TEMİN ETMEK,SÖZ VERMEK,İKNA ETMEK 9092 Me
1093 Assured EMİN,SİGORTALI 9093 mead
1094 assuredly mutlaka. 9094 Meadow
1095 assurer sigortacı 9095 meager
1096 astern geriye, gerisinde, arkaya, geminin kıçına. 9096 Meal

1097 asthma astım 9097 Mean


1098 Astonish ŞAŞIRMAK (bir kimseye) 9098 Mean
1099 Astonishing hayrette bırakan. 9099 mean for

1100 astonishingly şaşılacak derecede 9100 meander


Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
1101 astonishment şaşkınlık,hayret 9101 meandering

1102 astound aşırı derecede şaşırtmak, hayretler içinde bırakmak 9102 Meaning
1103 astounding şoke eden. 9103 Means
1104 astoundment hayrete düşme, şaşırma 9104 Meantime
1105 astray yanlış yola sapmış, kötü yola düşmüş 9105 Meanwhile
1106 astride ata biner gibi,bacaklarını ayırarak 9106 Measure
is an elaborate inclinometer, historically used by
1107 astrolabe astronomers, navigators, and astrologer 9107 measured

1108 astronomical-astronomic astronomik,çok yüksek 9108 measureless


1109 astronomically aşırı olarak 9109 Measurement
1110 astute zeki, akıllı,cin gibi 9110 measuring
1111 astutely kurnaz bir şekilde 9111 Meat

1112 astuteness cin gibilik,kurnazlık 9112 Mechanic


1113 asunder parça parça.birbirinden uzak/ayrı 9113 Mechanic
1114 asylum sıgınma yeri,sıgınak,tımarhane 9114 Medal
1115 asylum seeker mülteci 9115 meddle
1116 asystole asistoli 9116 median

1117 At DE..DA eki 9117 mediate


1118 at a fraction of the cost maliyetinin çok altında 9118 mediately
1119 at a loss ne yapacağını bilmez, şaşırmış bir durumda. 9119 mediation
1120 at a stroke bir anda.aniden 9120 mediator
1121 at again tekrardan 9121 Medical
1122 at all hiç.hiçbir suretle 9122 Medicine
1123 at all times her zaman,daima 9123 mediocre
1124 at any rate her halükarda,her neyse 9124 meditate
1125 At any time her an 9125 meditative
1126 at ease içi rahat.huzurlu 9126 medley
1127 at every turn her keresinde, her defasında. 9127 meed
1128 at face value göründüğü gibi 9128 meek
1129 at fault kabahatli 9129 meekly
1130 at first blush ilk görüşte 9130 meekness
1131 at full gallop dörtnala 9131 Meet
1132 at hand yanında, yakında yanında 9132 Meeting
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
1133 at its height en yüksek mevkide,tepesinde 9133 megalomania
1134 At last nihayet, sonunda. 9134 melancholy
1135 at length uzun uzadıya,en sonunda 9135 mellifluous
1136 at liberty özgür,serbest 9136 mellifluously
1137 at long last nihayet, sonunda. 9137 mellifluousness
1138 at one go bir hamlede. 9138 mellow
1139 at one point bir noktada,bir yerde 9139 mellowing
başına gelebileceklerden kendisi sorumlu olarak,
1140 at one's peril kendini riske atarak 9140 Melody
1141 at present şimdiki halde, şimdiki durumda. şu an 9141 Melon
1142 at speed hızla giderek 9142 Melt
1143 at stake sözkonusu/mevzubahis, tehlikede 9143 Member
1144 At that Böylece 9144 Membrane
1145 At that point o sırada 9145 memento mori
1146 at that very moment tam şu anda 9146 memorabilia
1147 at the feet of ayaklarının dibinde 9147 Memorable
1148 at the helm başında, komutasında 9148 Memorandum
1149 At the last moment son anda 9149 Memorial
1150 at the outset ilk önce.başta 9150 Memorize
1151 at the ringside ring kenarında 9151 Memory
1152 at the time o zaman,tam 9152 Men
1153 at the very least hiç olmazsa 9153 menace
1154 at will istenilen zamanda, canı istediği zaman 9154 menacingly
1155 at worst en kötü ihtimal:en kötü ihtimale göre 9155 menagerie
1156 atheist ateist… 9156 Mend
1157 Atmosphere HAVAKÜRE, ATMOSFER 9157 mendacious
1158 atmospheric atmosferle ilgili,atmosferik. 9158 mendaciously

1159 atonable, atoneable telafi edilebilir, 9159 mendaciousness-mendacity


(bir suç, kabahat v.b.'ni) affettirecek harekette
1160 atone bulunmak, telafi etmek; kefaret etmek. 9160 mendicant
1161 atoned telafi edilmiş, gönlü alınmış 9161 menial
1162 atonement kefaret. 9162 meningitis
1163 atoner telafi eden 9163 menstuate
1164 atoningly telafi eder biçimde 9164 menstuation
1165 atop üzerinde,tepede 9165 Mental
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
1166 atrocious çok fena,iğrenç 9166 Mention
1167 atrociously berbat biçimde, acımasızca 9167 mephitic
1168 atrociousness korkunçluk, gaddarlık 9168 mercantile
1169 atrocity vahşet,gaddarlık 9169 mercantilism
1170 atrophied zayıflayıp kurumuş , gıdasızlıktan zayıflamış 9170 Merchant
1171 atrophy dumura uğramak,körelmek,körelme 9171 merciful
1172 Attach EKLEMEK,TAKMAK,baglanmak 9172 merciless
1173 attachable el koyulabilir, haczedilebilir, takılır 9173 mercurial
1174 Attached yapışık,baglı,ekli 9174 Mercy
1175 attacher haczeden, bağlayan 9175 Mere
İLAVE, EK,sevgi bağı,aksesuar, bir şeye takılabilen
1176 Attachment parça,hukuk el koyma, haciz koyma. 9176 Merely
1177 Attack SALDIRMAK, ATAK 9177 Merge
1178 attacker saldırgan ,saldıran kişi 9178 merger
1179 attagirl aferin sana, aferin kızıma 9179 Merit
1180 Attain elde etmek, ulaşmak 9180 meritorious
1181 attainer ulaşan,erişen 9181 merrily
1182 attainment elde etme, kazanma. 9182 Merry
1183 Attempt teşebvüs etmek,girişim 9183 merry-go-round
1184 attempted teşebbüs edilen,denenen 9184 mesmerize
1185 attempter teşebbüs eden 9185 Mess
1186 Attend KATILMAK,dikkat etmek, hazır bulunmak,bakmak 9186 mess around with
1187 attendance katılım,katılma,hazır bulunma 9187 mess hall
1188 Attendant GÖREVLİ, EŞLİK EDEN 9188 mess with
1189 attendantly dolayısı ile, beraberinde 9189 Message
1190 attendee katılımcı 9190 messy
1191 attender katılımcı, katılımcı 9191 Metal
1192 atten-hut hazır ol! 9192 metaphor
1193 Attention DİKKAT,uyarı, ilgi,iltifat, bakım. 9193 Meter
1194 Attentive Dikkatli , özenli 9194 meth
1195 attentively dikkatlice 9195 Methinks
1196 Attentiveness dikkat, nezaket 9196 Method
1197 attest to ..-i göstermek, -e delalet etmek. 9197 Methodical
1198 attestable onaylanabilir,doğrulanabilir 9198 meticulous
1199 attestant tasdik eden, onaylayan 9199 meticulously
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
attester, attestor,
1200 attestator tanık,şahit 9200 meticulousness
1201 attic çatı katı,tavan arası 9201 Metre
1202 attire elbise,giysi,giydirmek 9202 mettle
1203 Attitude TUTUM,DAVRANIŞ 9203 mew
1204 attitudinal tutumsal 9204 mewl
1205 Attract çekmek, cezbetmek 9205 miasmas
1206 attraction cazibe, alımlılık. eğlence programı 9206 Mice
1207 Attractive ÇEKİCİ 9207 micromanage
1208 attractiveness çekicilik,cazibe 9208 Middle
1209 attractor cazibe merkezi,çekici 9209 Middle English
1210 attributable atfolunabilir, nitelenebilir 9210 middle ground
1211 Attribute to nitelik,özellik,atfetmek,sıfat, nitelik, vasıf. 9211 middleman
1212 attributor atıfta bulunan/nedensel açıklamayı yapan kişi 9212 middlemen
1213 Attrition aşınma,yıpratma 9213 middle-tier
1214 attritional aşındırıcı 9214 midge
1215 attune to ..-e uydurmak, -e alıştırmak. 9215 Midnight
1216 Auction MÜZAYEDE, MEZAT,açık artırma ile satmak. 9216 midst
1217 auctioner açık artırma organizatörü ya da kurumu 9217 midway
1218 audacious cüretli,cesur 9218 midwife
1219 audaciously cesaretli bir şekilde, küstahça 9219 midwifery
1220 audaciousness cesurluk, gözüpeklik 9220 mien
1221 audacity yüreklilik, korkusuzluk 9221 miff

1222 audibility, audibleness duyulabilirlik, işitilebilirlik 9222 Might


1223 Audible duyulabilir 9223 might as well
1224 audibly işitilebilecek şekilde 9224 Migrate
1225 Audience İZLEYİCİ (TV,Tiyatro vb.) 9225 Mike
denetlemek,hesapları denetlemek,(hesapları)
1226 audit denetleme. 9226 Mild
1227 auditable denetlenebilir veri 9227 mile
1228 audition giriş sınavı, seçme (tiyatro vs. için) 9228 Mileage
1229 auditor denetçi 9229 Military
1230 auditorium toplantı salonu; konser salonu. 9230 military attache

1231 aught sıfır.hiç 9231 Milk


Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
1232 Augment ARTTIRMAK, ÇOGALTMAK 9232 milk house
1233 augmentable artırılabilir 9233 milk white
1234 Augmentation ARTIŞ 9234 milkmaid
1235 augur (iyi veya kötü) bir işaret olmak: 9235 Mill
1236 augural kehanette bulunan 9236 Millet
1237 augurate kehanette bulunmak 9237 milling
1238 auguration kehanette bulunma 9238 Millionaire
1239 augury alamet,işaret 9239 millpond
1240 August AĞUSTOS 9240 milquetoast

1241 Aunt TEYZE, HALA 9241 mime


1242 aurora tan vakti. gün ağarması 9242 Mimic
1243 auspice kehanet. fal 9243 Mimicry
1244 auspicious ugurlu,hayırlı 9244 Mince
1245 austere ciddi, sade ve süssüz; konforsuz. 9245 mincing
1246 austerely sade bir halde. hoşgörüsüz olarak 9246 Mind
1247 austereness hoşgörüsüzlük 9247 Mind
azla yetinme, konforsuz ve dünyevi zevklerden yoksun
1248 austerity bir yaşam 9248 mind-boggling
1249 authentic özgün,hakiki,gerçek 9249 mindful
1250 authenticate doğrulamak, tasdik etmek; gerçeklemek. 9250 mindlessly
1251 authentication doğruluğunu kanıtlama.kimlik doğrulama 9251 mindset
1252 Authenticity gerçeklik, otantiklik. 9252 mindy
1253 Author YAZAR 9253 Mine
1254 authorial yazara ait 9254 mingle

1255 authoritarian otoriter. 9255 miniaturist


1256 authoritarianism otoriter rejim 9256 Minimum
1257 Authority OTORİTE 9257 Minister
1258 authorize izin vermek.yetkilendirmek. 9258 minister to
1259 autobiography otobiyografi… 9259 ministration
1260 autocracy otokrasi. 9260 Minor
1261 automotive otomotiv, arabalarla ilgili 9261 minor offence
1262 Autumn SONBAHAR 9262 Minority
1263 avail fayda,yarar,yararı olmak 9263 mint

1264 availability-availableness var olma, elde edilebilme. 9264 Minus


Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
1265 Available HAZIR, mevcut 9265 Minute
1266 availably kullanılabilir bir halde.uygun bir şekilde 9266 minutely
1267 Avalanche cığ ,heyelan 9267 Miracle
1268 avarice para hırsı. 9268 mirage
1269 avaricious paragöz 9269 mire
1270 avariciously paragöz bir biçimde, aç gözlü bir şekilde 9270 Mirror
1271 avariciousness hırslılık 9271 mirror-like
1272 avenge öcünü almak, öcünü çıkarmak. 9272 mirth
1273 Avenue CADDE 9273 mirthless
1274 Average ORTALAMA 9274 mirthlessly
1275 Averse isteksiz,gönülsüz 9275 misanthropic
1276 aversion hiç hoşlanmama. 9276 misapprehension
1277 Avert (olmasını) önlemek 9277 misbegotten
1278 avid coşkun; hevesli. 9278 miscarriage

1279 Avidity istek 9279 miscarry


1280 avidly arzulu bir biçimde 9280 miscellaneous
1281 Avoid KAÇINMAK 9281 mischief
1282 avoidable önlenebilir.kaçınılabilir 9282 mischievous
1283 Avoidance of kaçınma, sakınma 9283 mischievousness
1284 avow açıkça söylemek, itiraf etmek. 9284 miscommunication

1285 avowed açıkça ilan edilmiş olan.açık 9285 Misconduct


1286 Awake UYANIK,UYANMAK 9286 misconstrue
1287 Award ÖDÜL 9287 miscreant
1288 Aware FARKINDA OLMAK, HABERDAR OLMAK 9288 misdeed
1289 Awareness farkındalık 9289 misdemeanor
1290 Away UZAK,UZAKTA 9290 misdoubt
1291 away from uzak 9291 Miser
1292 awe korkuyla karışık saygı, huşu. 9292 Miserable
1293 awe-inspiring büyüleyici, insanı huşu içinde bırakan 9293 Misery
1294 awestricken hayran kalmış 9294 misfeasance
1295 awestruck korkmuş,dehşeye kapılmıs 9295 misfit
1296 Awful KÖTÜ, BERBAT, ÜZÜCÜ 9296 misfortune
1297 Awfully çok,sonderece 9297 misgiving
1298 Awkward GARİP,BECEREKSİZ 9298 mishap
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
1299 awkwardly beceriksizce,sakarca 9299 misinterpret
1300 awning tente 9300 Mislay
1301 Axe BALTA.kovmak.baltalamak 9301 misogynistic
1302 axiom kendiliğinden apaçık kabul edilen temel önerme 9302 misplace
1303 axiomic aksiyomatik, belitsel. 9303 misread
1304 axis eksen, mihver. 9304 misrecord
1305 Aye evet 9305 Miss
1306 azure gökmavisi. 9306 Miss
1307 Babble gevezelik etmek,boş bogazlık etmek 9307 misshapen
1308 Baby BEBEK,(birine) aşırı bir özenle bakmak 9308 Missile
1309 baby talk bebek/çocuk konuşması/dili 9309 Mission
1310 baby-in-arms ana kuzusu 9310 missionary
1311 Babysitter ÇOCUK BAKICISI 9311 missive
1312 baccy tütün 9312 misspend
1313 Bachelor 1)BEKAR 2)ÜNİVERSİTENİN İLK DERECESİ 9313 missus
1314 Back 1.ARKA 2.SIRT,geri 9314 Mistake
1315 back on track eski seyrini kazanmak, yoluna girmek 9315 mistletoe
1316 back then Zamanlar, o zamanlarda; bir zaman önce 9316 mistress
1317 Backache sırt ağrısı 9317 mistrial
1318 Backbone 1)OMURGA 2)TEMEL TAŞI, EN ÖNEMLİ BÖLÜM 9318 Mistrust
1319 back-breaking yorucu,yıpratıcı 9319 misty
1320 backburner önemsiz, ikinci derecede olan 9320 Misunderstand
eski bir tarih atmak,daha önceki bir tarihten itibaren
1321 backdate geçerli kılmak 9321 Misuse
bir sözleşmeye tanzim olunduğu günden önceki bir
1322 backdating tarihi koyma 9322 mite
1323 backdrop temel,zemin, perde arkası 9323 mitigate
1324 backer destekçi, taraftar. 9324 mitigation
(motorun ateşi) geri tepmek.geri tepmek, istenilenin
1325 backfire aksi olmak. 9325 mitre\miter
1326 Background ARKAPLAN,ZEMİN,GEÇMİŞ 9326 Mix
1327 backhander ters vuruş,rğşvet 9327 mob
güçlü tepki (siyasal/toplumsal bir gelişmeye karşı),
1328 backlash beklenmedik kötü sonuç 9328 Mobile
1329 backpack sırt çantası. 9329 mock
1330 backslide (iyi yoldayken) kötü yola sapmak. 9330 mockery
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
1331 Backward GERİYE DOĞRU 9331 Model
1332 backwardness geç kavrama, gerilik. 9332 Moderate
1333 Bad KÖTÜ 9333 moderately
1334 bad mouth kötülemek, bok atmak 9334 moderation
1335 Bade emretmek,söylemek 9335 moderator
1336 badge rozet.nişan 9336 Modern
1337 badger hiç rahat bırakmamak, yakasına yapışmak 9337 Modest
1338 badgering eziyet etme 9338 modification
1339 badgerly başının etini yiyerek, yakasına yapışarak 9339 modifier
1340 Badly 1.KÖTÜ,AĞIR 9340 Modify
1341 Baffle şaşırtmak,şaşkına çevirmek 9341 modulate
1342 bafflement şaşırtma 9342 modus operandi
1343 Bag ÇANTA,torbalamak,yakalamak 9343 mogul
tüm eşyasını bir torbada taşıyıp sokaklarda yaşayan
1344 bag lady kadın 9344 moidore
1345 Baggage BAGAJ 9345 moistener
1346 baggy torba gibi sarkan, şapşal duran (pantolon). 9346 Moisture
1347 bail kefalet 9347 molder
1348 bailiff icra memuru.kahya 9348 molding
1349 bailing kefalet ödeme 9349 mold-mould
1350 bait tuzak,yem 9350 moldy
1351 Bake PİŞİRMEK 9351 Mole
1352 Baker FIRINCI 9352 molest
1353 Balance 1.DENGE 2.BAKİYE 9353 molestation
1354 Balcony BALKON 9354 mollify
1355 Bald KEL 9355 mollifying

1356 balderdash zırva, boş laf 9356 mollycoddle


1357 Bale BALYA (Halı,Tütün vs.),kayığın suyunu boşaltmak 9357 Moment
1358 baleful uğursuz, meşum. 9358 Momentarily
1359 balefully zarar verici bir biçimde, kötü niyetli bir şekilde 9359 momentum
bir engel karşısında duraklamak; yürümemekte
1360 balk direnmek. 9360 monastic
1361 Ball 1.TOP,balo, top yapmak 9361 Monday
1362 ball gown balo kıyafeti 9362 monetary
1363 ballast kırmataş,çakıl 9363 Money
1364 Ballerina BALERİN 9364 money spinner
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
1365 Ballet BALE 9365 mongrel
1366 Balloon BALON,balon gibi şişmek. 9366 Monkey
1367 ballot oy pusulası 9367 monogram
1368 ballroom balo salonu 9368 monolith
1369 ballsy bayağı cesur,taşaklı 9369 monosyllable
1370 balm ilaç olarak kullanılan birkaç çeşit yağ. 9370 monotonous
1371 balmy yumuşak ve ılık (hava). 9371 monotony
1372 balsam pelesenk yağı 9372 monseigneur
1373 bamboozle aldatmak, dolandırmak. 9373 monsieur
1374 Ban YASAK 9374 monsoon
1375 Banal BANAL,SIRANDAN 9375 monstosity
1376 Banality bayağılık , adilik 9376 monstrosity

1377 Banana MUZ 9377 monstrous


1378 Band 1.BANT (şerit) 2.BANDO,grup 9378 Month
1379 Bandage BANDAJ,YARA BANDI 9379 Monument
1380 band-aid geçici çözüm,yara bandı 9380 Mood
1381 bandolier palaska 9381 moodily
1382 bandy-legged çarpık bacaklı 9382 moodiness
1383 bane afet,felaket 9383 moody
1384 Baneful ZARARLI,KÖTÜ 9384 Moon
1385 Bang patlamak,vurmak,çarpmak 9385 moonlit
1386 Banish KOVMAK 9386 moor

1387 banishment sürgün. 9387 moot


1388 banister korkuluk 9388 mop
1389 Bank BANKA,(bulut) kümesi. 9389 Mope
1390 Banker BANKA YÖNETİCİSİ, BANKER 9390 Moral
1391 Banknote KAĞIT PARA 9391 moral compass

1392 bankroll finanse etmek, parasal kaynak sağlamak,hazır para 9392 Morale
1393 Bankrupt İFLAS 9393 morally
1394 bankruptcy iflas 9394 morass

1395 banquet ziyafet, resmi ziyafet. 9395 morbid


1396 banshee ölüm perisi (irlanda ve iskoçya) 9396 morbidity
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
1397 banter alay,takılma,dalga geçmek 9397 More
1398 baptise vaftiz etmek 9398 more …..than ever
1399 Bar 1.ÇUBUK 2.BAR,engel olmak.,sürgülemek. 9399 more likely
1400 bar chart çubuk grafik 9400 more than once
1401 bar graph çubuk grafiği 9401 More Than That

1402 barbaric medeniyetsiz, barbar; vahşi 9402 more the merrier


1403 Barbarous BARBAR, VAHŞİ 9403 moreish
1404 barbell halter 9404 Morning
1405 Barber BERBER 9405 morning after
1406 barcarolle venedik gondolcularının şarkısı 9406 moronic
1407 Bare ÇIPLAK, BOŞ,soymak, açmak. 9407 moronically
1408 Barely ancak ,güçbela 9408 moronism, moronity
1409 barf kusmuk,kusmak 9409 morose
1410 Bargain 1.PAZARLIK ETMEK 9410 morosely
1411 bargain away feda etmek 9411 moroseness
1412 barge duba 9412 morrow
1413 Barge in burnunu sokmak,işe karışmak 9413 morsel
1414 baritone alaşımlı soluklu çalgı 9414 mortality
1415 Bark havlamak,ağaç kabugu 9415 mortality rate
1416 barley arpa 9416 Mortgage
1417 Barn ahır 9417 mortification
1418 baronet barondan bir düşük rütbe 9418 mortify
1419 barred parmaklıkla kapalı.yasaklanmış 9419 mortuary
1420 Barrel 1.VARİL 2.NAMLU 9420 mosaic
1421 Barren çorak.kısır.verimsiz 9421 mosey
1422 barrier bariyer,engel 9422 Mosque
1423 barring haricinde,dışında 9423 Mosquito
1424 barrister avukat,dava vekili 9424 Moss
1425 Base 1. TABAN 2.ÜS,temel 9425 Most
1426 baseline temel,referans hattı 9426 most of
1427 Basement BODRUM 9427 mostly
1428 baseness rezillik.aşagılık 9428 mote
kuvvetle vurmak, hızla vurmak,konuşma dili şatafatlı
1429 bash parti. 9429 Mother
1430 basher eğlence,cümbüş 9430 motherese
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
1431 bashful utangaç, sıkılgan, çekingen. 9431 motherhood
1432 basically temel olarak,aslında 9432 motherly
1433 basilica büyük kilise 9433 Motion
1434 Basin HAVUZ ,HAVZA,legen 9434 Motionless
1435 basis temel,kaynak,ana ilkesi 9435 Motive

1436 bask tatlı bir sıcaklığın karşısında uzanmak, güneşlenmek 9436 motley
1437 Basket SEPET 9437 Motor
1438 bastard piç,adi herif,soysuz,gayrimeşru çocuk. 9438 motto
1439 Bastardize ALÇALMAK,DEĞERİNİ DÜŞÜRMEK 9439 moujik
1440 bastion kale burcu; tabya. 9440 mound

1441 bat (beysbol, kriket v.b.'nde) sopa.sopayla topa vurmak 9441 Mount
1442 Bath YIKANMAK 9442 Mountain
1443 Bathe YIKAMAK (bedenin bir bölümünü) 9443 mountainous
1444 bathhouse banyo (halka açık) 9444 mounting
1445 bathrobe bornoz 9445 mourn
1446 batshit deli-kaçık 9446 mourner
1447 battalion tabur. 9447 mournful
1448 batter sert darbelerle vurmak,hırpalamak 9448 mournfully
1449 batterer dövücü 9449 Mouse
1450 Battery PİL,dövme, dayak. 9450 mousse
1451 Battle SAVAŞ, MUHAREBE 9451 mousy

1452 battlement mazgallı siper 9452 Mouth


1453 Bawl BAĞIRMAK VEYA AĞLAMAK (Seslice) 9453 mouthpiece
1454 Bay KOY,körfez,ulumak. 9454 mouthwash
1455 bayonet süngü 9455 mouthy
1456 be a part of parçası olmak 9456 Move
1457 be a witness to bir şeye şahitlik etmek 9457 move about
1458 be about to ..-mek üzere olmak 9458 Movement
1459 be acquainted with .-i bilmek, -e aşina olmak. 9459 Mow
1460 be advised emin olmak 9460 mown
1461 be after peşinde olmak 9461 moxie
1462 be alone together başbaşa kalmak 9462 Much
1463 be an old hand at bir konuda bayağı tecrübeli olmak 9463 muck
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation

1464 be at someone's disposal birinin emrinde olmak 9464 muckrake


1465 be at something meşgul olmak, başında olmak 9465 Mud
1466 be awash with ile dolu olmak; bol miktarda bulunmak. 9466 muddle
1467 be based on bir şeye dayanmak,-e dayanmak 9467 Mud-Guard
1468 be bereft mahrum edilmek,yoksun bırakılmak 9468 muffle
1469 be besotted with sevdasına kapılmak, kendini bir şeye kaptırmak 9469 muffled
1470 be bind tekeffül etmek 9470 mug
1471 be bound up with bağlı olmak, ilgili olmak 9471 mug shot
1472 be broke parasız kalmak 9472 mugged
1473 be cast dökülmek 9473 mugger
1474 be cast adrift akıntıya bırakılmak 9474 mugging

1475 be caught in flagrante uygunsuz vaziyette yakalanmak (cinsel ilişki vb) 9475 muggle
be caught off one's
1476 guard hazırlıksız yakalanmak 9476 mulled
1477 be cognizant of farkında olmak, haberdar olmak 9477 multiplication
1478 be committed bağlanmak 9478 Multiply
1479 be conducive to müsait olmak 9479 multiply by
1480 be cooked pişirilmek,pişmek 9480 multitude

1481 be dependent on chance şansa bağlı olmak 9481 mumble


1482 be descended from (belli bir) aileden gelmek,soydan gelmek 9482 mumps

(bir yere doğru) yol almak/gitmek; (bir yere doğru)


1483 be destined for gidecek olmak:, talih tarafından bir şeye yöneltilmek: 9483 munch
1484 be destined to talih tarafından bir şeye yöneltilmek 9484 mundane

1485 be devoid of something bir şeyden yoksun olmak 9485 mundanity


1486 be disenchanted with gözünden düşmek: 9486 municipal
1487 be Dispose to eğiliminde olmak. 9487 municipality
1488 be doomed to kötü bir şeye mahkum olmak 9488 munificence
1489 be down to bir şeyin nedeni olmak, (birinin) hatası olmak 9489 munitions
vadesi gelmek, belirli bir duruma göre olması
1490 be due gerekmek 9490 mural
1491 be due to . -e borçlu olmak, -den kaynaklanmak 9491 Murder
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
1492 be enamored of aşık olmak 9492 murderer
1493 be encumbered with ile doldurulmuş olmak, ile yüklü olmak 9493 murderous
1494 be engaged in işin içine girmek 9494 murky
1495 be enshrined in bir şeyin içinde çok saygın bir yeri olmak 9495 Murmur
1496 be evicted evden) tahliye edilmek 9496 Muscle
1497 be exempt (-den) muaf olmak. 9497 muscovite

1498 be fascinated by kendini kaptırmak 9498 muse


1499 be from ..-den gelmek, -li olmak. 9499 Museum
1500 be grounded cezalı olmak 9500 mush

1501 be helpless çaresiz kalmak 9501 Mushroom


1502 be in olayın vb içinde olmak 9502 mushy
1503 be in danger of tehlikesi altında olmak 9503 Music
1504 be in debt borçlu olmak,borç içinde olmak 9504 musical
(kötü bir şeyi) geçirmek üzere olmak. yarışmaya
1505 be in for katılmak 9505 musing
1506 be in great demand kapanın elinde kalmak 9506 musket
arafta kalmak, iki cami arasında kalmış beynamaza
1507 be in limbo dönmek 9507 musketeer
be in straitened
1508 circumstances yoksulluk içinde yaşamak, darlık içinde olmak. 9508 Muslim
1509 be in the habit of alışkanlığında olmak 9509 muslin
1510 be indebted to minnettar olmak 9510 Must
1511 be infatuated with karasevdaya düşmek 9511 Mustard
be inherent in
1512 something bir şeyin aslında var olmak. 9512 muster
1513 be into ile meşgul olmak, meraklısı olmak. 9513 musty
1514 be issued dağıtılmak, ihraç edilmek 9514 mutable
1515 be jealous of kıskançlık yapmak, i-kıskanmak 9515 Mute
1516 be liable to tabi olmak,eğiliminde olmak, ihtimali olmak 9516 mutilate
1517 be like gibi 9517 mutineer
1518 be made of money çok zengin 9518 mutiny
1519 be made up of oluşmak 9519 mutt
1520 be mine benim ol 9520 Mutter
1521 be my guest kendi evindeymiş gibi hisset 9521 Mutual
1522 be of olmak 9522 muzzle
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
1523 be of no use bir şeye yaramamak, kullanışsız olmak 9523 muzzle flash
1524 be of service to ..-e yardımı dokunmak, yardım etmek. 9524 My
1525 be of use yardım etmek, bir şeye yaramak 9525 myriad-minded
1526 be of value değerli olmak. 9526 mysterious
1527 be off yola çıkmak,ayrılmak, terketmek. 9527 mysteriously
1528 be off the grid ortalıklarda olmamak, izini kaybettirmek 9528 Mystery
1529 be off the hook (sıkıntıdan) kurtulmak, rahatlamak 9529 mystify
1530 be off to (bir şeyle) başlamak 9530 nab

1531 be on the hook zor durumda olmak 9531 nabob

1532 be on the lookout gözcülük etmek 9532 nag


1533 be on the point of . -mek üzere olmak 9533 Nail
(özellikle seks için bir partner) arayışında olmak, bir
1534 be on the prowl şeyin gayretinde olmak 9534 nail polish
1535 be onto bilmek 9535 naïve
1536 be out sızmış olmak, yayımlanmak 9536 nakedness
1537 be out for sahip olmayı amaçlamak ,amaçlamak 9537 Name
1538 be out of step with ayak uydurmamak (birisine) 9538 name day
name something after
1539 be outnumbered az kalmak 9539 someone
1540 be over bitmiş olmak, bitmek, sona ermek: 9540 name-calling
1541 be partial to beğenmek,hoşlanmak 9541 namely
1542 be predicated on dayanmak, -in üzerine kurulmuş olmak 9542 namesake
1543 be pretty far behind bayağı bir geride olmak 9543 nanny
1544 be prone to meyilli olmak, -e eğilimi olmak 9544 Napkin

1545 be proud of ..-den gurur duymak, ile iftihar etmek, ile övünmek. 9545 Narrate
1546 be put in order düzenlemek 9546 narration
1547 be quits fit olmak 9547 narrative
1548 be registered to adına kayıtlı olmak, -e kayıtlı olmak 9548 Narrow
1549 be rich çok zengin 9549 nasal
1550 be rid of kurtulmak, -den kurtulmuş olmak 9550 nascent
1551 be scalded haşlanmak 9551 nastiness
1552 be set hazır olmak, hazırlanmış olmak: 9552 Nasty
(bir yerden) (belirli bir uzaklıkta) bulunmak. kafi
1553 be short of gelmemek (varolan şeyler/birileri) 9553 Nation
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
1554 be short on . -de birinin eksikliği olmak 9554 National
1555 be situated bir yerde bulunmak,bulunmak 9555 Native
1556 be slated büyük bir ihtimalle meydana gelmek.planda olmak 9556 nativity
1557 be soused sarhoş olmak. 9557 Natural
birbirine zıt oldukları halde belirli bir amaç için birlikte
1558 be strange bedfellows çalışmak 9558 naturally
1559 be subject to ..-e tabi/bağlı olmak. 9559 Nature
1560 be subjected to tabi tutulmak, maruz kalmak 9560 Naughty
1561 be supposed to gerekmek,lazım olmak,farzedilmek 9561 Nausea

1562 be synonymous with bir şeyle eş anlamlı olmak 9562 nauseate


1563 be taken aback şaşırıp kalmak,çok şaşırmak 9563 nauseating

1564 be tantamount to ile aynı olmak, ile eşanlamlı olmak. 9564 nauseatingly

1565 be tired of usanmak,bıkmak 9565 nave


1566 be unable to ..-ememek, -amamak, -den âciz olmak: 9566 navel

1567 be used to alışkın olmak 9567 navigable


1568 Beach SAHİL 9568 Navigate
1569 beacon işaret ışıgı 9569 navigational
kiriş,ışımak,yüzü sevinçle parlamak,gözlerinin içi
1570 Beam gülmek 9570 nay
1571 Bean FASULYE,kahve çekirdegi 9571 naysayer
1572 beanie kasket,şapka 9572 Near

1573 Bear 1.TAŞIMAK, DAYANABİLMEK 2.AYI,tahammül etmek 9573 Nearby


1574 bear with me here fazla yüklenme bana, fazla üstüme gelme 9574 Nearly
1575 bear witness to tanıklık etmek 9575 neat
1576 Beard SAKAL,paskul(kıyafet) 9576 nebulize

1577 bearer üzerinde taşıyan kimse, elinde bulunduran kimse.hamil 9577 Nebulous
1578 Bearing yatak , tasıyan ( teknik ) 9578 necessarily
1579 Beast CANAVAR,hayvan 9579 Necessary
1580 beasts of burden yük hayvanı 9580 necessitate
1581 Beat 1.VURMAK 2.YENMEK,devriye 9581 necessitation
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
1582 beater döven,dövücü 9582 necessitative
1583 beatific mutlu eden ,kutsayan 9583 Necessity
1584 beatifically keyifli bir biçimde, mutlu olarak 9584 Neck
1585 beatification aziz ilan etme, kutsama 9585 neckerchief
1586 beatify çok sevindirmek, kutsamak 9586 Need

1587 beaut nadide şey… 9587 need to


1588 Beautiful GÜZEL 9588 needed
1589 beautifully güzel,güzel bir şekilde 9589 Needle
1590 Beauty GÜZELLİK 9590 Needless
1591 beauty spot güzel manzaralı yer 9591 ne'er-do-well
1592 beaver kunduz. 9592 nefarious

1593 becalm sakinleştirmek 9593 negate


1594 Because ÇÜNKÜ 9594 Neglect
1595 beckon el/baş işaretiyle çağırmak. 9595 Negligence
1596 Become OLMAK 9596 negligent

1597 become a laughing stock kendini gülünç duruma düşürmek 9597 Negotiate

1598 become acquainted with tanışmak 9598 Negotiation


1599 become boring sıkıcı olmaya başlamak, kabak tadı vermek 9599 negro
1600 become established yerleştirmek,yerleşmek 9600 neigh
1601 become famous meşhur olmak, nam salmak 9601 Neighbour
1602 become known as olarak tanınmak, olarak bilinmeye başlamak 9602 Neighbourhood
1603 become quiet sessizleşmek 9603 Neither
1604 become reconciled to ısınmak 9604 Neither...Nor...
1605 become used to alışmak 9605 nemesis
1606 Bed YATAK, yatacak yer sağlamak 9606 neoclassical
1607 bedchamber yatak odası 9607 neoconservative
1608 bedew çiy taneleriyle ıslatmak,nemlendirmek 9608 Nephew
1609 bedpost karyola direği 9609 nerve
1610 bedraggle ıslatmak 9610 nerve-wracking
1611 bedridden elden ayaktan kesilmiş,yatalak 9611 Nervous
1612 bedrock temel kaya,dip kaya 9612 Nest
1613 bedside yatağın başucu. 9613 Net
1614 bedstead karyola 9614 nether
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
1615 Bee ARI 9615 netizen

1616 Beef DANA ETİ, dırlanmak,sızlanıp durmak,sızlanma,sikayet 9616 Network


1617 beef tea et suyu 9617 neural
1618 beehive arı kovanı 9618 Neutral
1619 beekeeper arıcı 9619 Never
1620 Beer BİRA 9620 never even
1621 Beetle HAMAMBÖCEĞİ 9621 never mind that
1622 beetling sarkan 9622 Never mind.
1623 beetroot kırmızı pancar 9623 Nevertheless
1624 beeves inekler 9624 New
1625 befall başına gelmek. 9625 newcomer
1626 befit yakışmak (elbise vb),uygun olmak 9626 newfound
1627 befog kafasını karıştırmak,şaşırtmak 9627 newlywed
1628 Before ÖNCE 9628 News
1629 before hand önceden 9629 Newspaper
1630 before long yakında, çabuk. 9630 newsreel
1631 Beforehand ÖNCEDEN 9631 Next
1632 befoul pisletmek,lekelemek 9632 nexus
1633 befriend dostça davranmak, yardım etmek. 9633 Nibble
1634 befuddled kafası karışmış, şaşkına dönmüş 9634 Nice
1635 Beg DİLENMEK,yalvarmak 9635 nicety
1636 Beg your pardon! Kusura bakma! 9636 niche
1637 beget babası olmak, peydahlamak 9637 Nickname
1638 beggarly sefil,sadaka gibi 9638 Niece
1639 beggary sefalet,dilencilik 9639 nifty
1640 Begin BAŞLAMAK 9640 Night
1641 begrudge fazla görmek (bir şeyi birine), kıskanmak 9641 Nightmare
1642 beguile aklını çelmek, ayartmak; saptırmak. 9642 Nil
1643 Behave DAVRANMAK 9643 nimble
1644 Behavior davranış 9644 nimbly
1645 behavioral davranışsal 9645 Ninny
1646 Behaviour davranış 9646 nip
1647 behead boynunu vurmak, kellesini uçurmak. 9647 nipper
1648 behest ısrarlı istek,emir,buyruk 9648 nit-picking
1649 Behind ARKADA, GERİDE,arkasında 9649 nix
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
1650 behold bakmak, gözlemlemek. 9650 No
1651 beholden borçlu, minnettar. 9651 no fewer than
1652 behoove yakışık almak, yakışmak. 9652 no hard feelings
1653 Being VARLIK 9653 no less
1654 belated gecikmiş, geç kalmış. 9654 no longer
1655 belatedly gecikerek, vaktinden sonra. 9655 no wonder
1656 belay halat volta etmek 9656 no-account
örtmek (sahte bir şey gerçek bir şeyi),yanlış veya sahte
1657 belie olduğunu göstermek. 9657 nob
1658 Belief inanç 9658 nobbut (nothing but)
1659 believable inanılır. 9659 nobility
1660 Believe İNANMAK 9660 Noble

1661 belittle küçültmek, alçaltmak; küçümsemek. 9661 noblesse oblige


1662 Bell ZİL, ÇAN 9662 Nobody
1663 bell ringer zangoç 9663 nocturnal
1664 Belle of the ball The most attractive woman at a social gathering. 9664 nocturne
1665 bellicosity kavgacılık, mücadelecilik 9665 nod
1666 belligerence kavgacılık, savaş durumu,agresiflik 9666 Noise
1667 belligerent kavgacı,savaşcı 9667 noiselessly
1668 bellow böğürmek 9668 noisome
1669 bellwether önder, çete başı 9669 nolo contendere

1670 belly karın,göbek, şikayet etmek,yakınmak 9670 nomenclature


1671 Belong AİT OLMAK 9671 nominal
1672 Belongings eşya 9672 nominally

1673 Beloved sevgili 9673 Nominate


1674 Below ALTTA, AŞAĞIDA 9674 non sequitur
1675 below aşagıda,aştında,cehennemde 9675 nonadult
1676 Belt KEMER,yumruk indirmek; şiddetle vurmak. 9676 nonbreakable
1677 belter müthiş,harika 9677 nonchalance
1678 bely yanıltmak, çelişmek 9678 nonchalant
1679 bemoan sızlanmak,ağlayıp sızlayarak şikayet etmek 9679 nonchalantly

1680 bemuse serseme çevirmek,şaşırtmak 9680 noncommunicable disease


Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
1681 bemusement şaşırtma, kafa karışıklığı 9681 nonconformist
1682 Bench 1.TEZGAH 2.BANK 9682 nondescript
1683 benched kızağa çekilmiş 9683 nondisclosure
1684 Bend EĞMEK, EĞİLMEK,viraj,dirsek 9684 None
1685 bender cümbüş,alem 9685 none at all
1686 bendy bükülmeye müsait, esnek 9686 none taken
1687 Beneath ALTINDA 9687 nonentity
1688 beneath contempt rezil.aşağılık 9688 non-existent
1689 benefactor hayır işine para bağışlayan, bağışcı 9689 nonintervention
1690 beneficiary mirasçı, vâris. 9690 non-observance
1691 Benefit YARARI OLMAK 9691 non-plus
1692 benevolence yardımseverlik 9692 nonplussed
1693 benevolent hayırsever,iyiliksever 9693 Nonsense
1694 benign yararlı,sevecen 9694 nonsensical
1695 Bent bükülmüş ,eğri,(belirli bir) yetenek: 9695 Noon
1696 benumb uyuşturmak. Hissizleştirmek 9696 noose
1697 bequeath vasiyet etmek, miras olarak brakmak. 9697 nope
1698 bequest vasiyet 9698 norm
1699 berate azarlamak, haşlamak. 9699 Normal
yakınını veya sevdiğini kaybetmiş kimse. sevdiği yeni
1700 bereaved ölmüş 9700 normalcy
1701 bereft yoksun,kaybetmiş 9701 North
1702 bereft of ..-den yoksun,yoksun kalmış 9702 Nose
1703 beret bere 9703 nosebleed
1704 berk aptal,mankafa,öküz 9704 nosegay
1705 berm seki 9705 Nostril

1706 Berry KÜÇÜK ÇEKİRDEKSİZ MEYVE 9706 nostrum


1707 berth vazife,görev 9707 nosy
1708 beseech yalvarmak, istirham etmek. 9708 nosy parker
dört bir yandan saldırmak,etrafını çevirmek, rahat
1709 beset vermemek 9709 Not
1710 Beside YANINDA 9710 Not At All
1711 Besides HEM DE 9711 not by a long shot
1712 besiege ...-i kuşatma altında tutmak. 9712 Not Even
1713 Besmirch pisletmek,kirletmek 9713 not much of a
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
1714 besotted şarhoş 9714 not now
1715 bespeak bir şeye delalet etmek, göstergesi olmak 9715 not the full quid
1716 bespectacled gözlüklü 9716 Not until
1717 Best EN İYİ,, hakkından gelmek,yenmek 9717 notably
1718 best interest üstün yarar 9718 notary
best of luck (to
1719 someone) şans seninle olsun, iyi şanslar 9719 notch
1720 bestial barbar,hayvan gibi,hayvana ait 9720 Note
1721 bestie yakın arkadaş,kanka 9721 noteworthy
1722 bestir harekete geçirmek, yerinden oynatmak. 9722 Nothing
1723 bestow vermek, ihsan etmek. 9723 nothing but
1724 Bet İDDİA ETMEK, İDDİAYA GİRMEK 9724 nothingness
1725 betake oneself to yolunu tutmak,gitmek 9725 Notice
1726 bethink hatırlamak.anımsamak 9726 noticeable
1727 betide başına gelmek, -e alamet olmak 9727 noticeably
1728 betoken işaret etmek, belirtisi olmak 9728 notify
1729 Betray ihanet etmek 9729 notion
1730 betroth nişanlamak, evlilik sözü vermek 9730 notional
1731 betrothal nişanlanma 9731 notoriety
1732 Better DAHA İYİ 9732 Notorious
1733 better off daha zengin,daha iyi durumda 9733 notoriously
1734 Between ARASINDA 9734 Notwithstanding
1735 bewail hayıflanmak,ağlamak (bir şeye) 9735 nought
1736 beware of sakınmak, çok dikkat etmek, 9736 nourish
1737 bewilder şaşırtmak 9737 nourishment
1738 bewilderment şaşkınlık 9738 Novel
1739 bewitch büyülemek,büyü yapmak 9739 Novelist
1740 Beyond ÖTESİNDE 9740 novelty
1741 beyond doubt şüphe götürmez, kuşkusuz 9741 November

1742 Bias ÖN YARGI,EĞİLİM,birini) (belirli bir şekilde) etkilemek: 9742 novitiate


1743 biased önyargılı 9743 Now
1744 biasedly taraflı olarak, önyargılı bir şekilde 9744 now just
1745 bicker atışmak, çekişmek, münakaşa etmek. 9745 now or never
1746 Bicycle BİSİKLET 9746 Nowadays
1747 bid teklif,ihale,teklif vermek 9747 Nowhere
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
1748 bier tabut taşımak için kullanılan tekerlekli sedye 9748 noxious
1749 Big BÜYÜK 9749 nuance
resmen evliyken başka biriyle yasadışı olarak evlenen
1750 bigamist kimse ,iki eşlilik 9750 nuanced
1751 bigot dar görüşlü kimse.fanatik 9751 nucleate
1752 bigotry fanatiklik, dar kafalılık 9752 Nude
1753 bigwig kodaman,önemli kimse 9753 nudge
1754 Bike BİSİKLET 9754 Nuisance
1755 bilateral iki taraflı 9755 nuke
1756 Bile safra,öd,huysuzluk, terslik, aksilik. 9756 nullification
1757 bilingual iki dil bilen insan 9757 numb
1758 bilious safraya ait, öde ait. 9758 Number
1759 bilk dolandırmak, aldatmak, kandırmak. 9759 numbing
1760 Bill 1.MAKBUZ 2.HESAP . ilan etmek 9760 numbingly
1761 billet kütük, yerleştirmek,konaklatmak 9761 numbness
1762 billow büyük dalga. 9762 numpty
1763 billowy dalga dalga yükselen,dalgalı 9763 nun
1764 Bin KAP 9764 nunnery
1765 binary ikili, çift. 9765 nuptial

1766 Bind BAĞLAMAK,tutturmak 9766 Nurse


1767 binge alem,içki alemi 9767 nursemaid
1768 bipolar çiftkutuplu,ikikutuplu 9768 nursery
1769 bipolarity iki kutupluluk 9769 nursing home
1770 bipolarization ikili kutuplaşma 9770 nurture
1771 birch falaka sopası, değnekle vurmak,sopayla dövmek 9771 Nut
1772 Bird KUŞ 9772 nutcase
1773 Birth DOĞUM 9773 Nutrient
1774 Birthday DOĞUMGÜNÜ 9774 nutter
1775 birthrate nüfusa göre doğum oranı 9775 nutty
1776 Biscuit BİSKÜVİ 9776 Nylon
1777 Bishop PİSKOPOS 9777 nymph
1.PARÇA 2.MATKAP,ANAHTARIN UCU 3.ISIRMANIN
1778 Bit PAST ŞEKLİ 9778 Oak
1779 bit by bit azar azar 9779 Oar
1780 Bite ISIRMAK 9780 Oasis
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
1781 Bitter acı ,keskin,sert 9781 oath
1782 bitterly keskin bir biçimde,acı olarak 9782 oatmeal
1783 bitterness Acılık, keskinlik, yakıcılık, sertlik 9783 obdurate
1784 bivouac geceyi çadırsız geçirmek, açık havada gecelemek 9784 Obedient
1785 Bizarre acayip,garip,tuhaf 9785 obediently
1786 blab geveze,gevezelik etmek; boşboğazlık etmek. 9786 obelisk
1787 Black SİYAH 9787 obesity
1788 black eye morarmış göz. 9788 Obey
1789 blackball karşı oy kullanmak 9789 obfuscate
1790 blacken karalamak,lekelemek 9790 obfuscation
1791 blackguard alçak kimse,edepsiz 9791 obituary
1792 Blackmail şantaj 9792 Object
1793 blackness siyahlık,kötülük 9793 Object
1794 blacksmith demirci,nalbant 9794 objectify
1795 Bladder 1) MESANE, KESE, SİDİK TORBASI 9795 Objection

1796 Blade USTURA, BIÇAK 9796 objectionable


1797 Blame SORUMLU TUTMAK, SUÇLAMAK 9797 Objective
1798 blameless suçsuz, masum. 9798 oblateness
1799 blanch beti benzi atmak. 9799 Obligation
kimsenin dikine gitmeyen.,tadı bebek maması gibi ve
1800 bland hazmı kolay olan (yemek) 9800 obligatory
1801 blandish dil dökerek gönlünü almak. yağ çekmek 9801 Oblige
1802 blandishment dil dökme.yağcılık 9802 obliging
1803 Blank BOŞLUK 9803 obligingly
1804 Blanket BATTANİYE,sarıp sarmalamak 9804 oblique
1805 blankly boş boş, boş gözlerle: 9805 obliquely
1806 blare boru sesi.boru gibi ses çıkarmak. 9806 obliterate
1807 blarney dil dökme,yağcılık, yağ çekmek 9807 obliteration
1808 blaspheme Allah hakkında kötü konuşmak, küfretmek. 9808 Obnoxious
1809 blasphemous kafir,dine küfreden 9809 Obscene
1810 blasphemy Allah hakkında kötü konuşma, küfretme. 9810 obscenity
1811 Blast PATLAYARAK PARÇALANMA, MAHVETMEK 9811 Obscure
1812 blatant terbiyesiz, gürültücü 9812 obscuring
1813 blatantly yaygaracı bir biçimde, gürültülü bir şekilde 9813 obscurity
1814 blather zırva, saçma sapan konuşmak 9814 obsequious
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
yangın,öfkeli parlama.alev alev yanmak.öfkeyle
1815 blaze parlamak. 9815 obsequiously
arma, ongun.(göze çarpan bir şeyle)
1816 blazon donatmak/kaplamak. 9816 observance of
1817 bleach beyazlatmak, ağartmak.çamaşır suyu. 9817 observant
1818 bleak soğuk ve kasvetli (hava).kötü, iç açıcı olmayan. 9818 Observation
1819 blearily uykulu bir halde 9819 Observe
1820 bleary-eyed bulanık gören 9820 obsessed
1821 bleat meleme 9821 Obsession
1822 blemish leke, kusur, hata. 9822 obsolete
1823 Blend harman,karışım,karıştırmak 9823 obstinacy
1824 Bless (Tanrı'dan) KORUNMASINI DİLEMEK,TAKDİS 9824 obstinate
1825 blessedness kutsanmışlık, kutsallık 9825 obstinately
1826 blimey vay canına! 9826 Obstruct
1827 Blind KÖR 9827 Obstruction
1828 blind date tanımadan buluşulan kimse 9828 Obtain
1829 blinder at gözlüğü, görüşü engelleyici 9829 obtrude
1830 blindfold gözlerini bağlamak.göz bağı 9830 obtrude upon

1831 blinding light kör edici ışık 9831 obtrusive


1832 bling pahalı mücevher 9832 obtuse
1833 Blink kırpmak 9833 obtuseness
1834 Blip bip sesi 9834 obviate
1835 bliss mutluluk , keyif 9835 Obvious
1836 Blister KABARCIK.kabarmak, su toplamak; kabartmak. 9836 Obviously

1837 blithely mutlu bir şekilde 9837 Occasion


1838 blitheness neşe 9838 occasional
1839 blither boş konuşmak 9839 occult
1840 bloat şişirmek, kabartmak. 9840 occultist

1841 Block BLOK 9841 occupant


1842 Blockade ABLUKAYA ALMA 9842 Occupation
1843 blockage tıkama; tıkanma; blokaj. 9843 occupational
1844 blockbuster gişe rekorları kıran 9844 Occupy
1845 Bloke adam, arkadaş 9845 Occur
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
1846 Blood kan,kan bagı 9846 occur to someone
1847 blooded kanlı,safkan 9847 Occurrence
1848 bloodlust kana susamışlık 9848 Ocean
1849 Bloodshed katliam 9849 October
1850 bloodshot kan çanağına dönmüş (göz). 9850 octogenarian
1851 bloodthirsty kana susamış 9851 Odd
1852 bloodwit kan dökme nedeniyle verilen para cezası 9852 oddball
1853 Bloody kör olası,kanlı 9853 oddly
1854 Bloom ÇİÇEK, ÇİÇEK AÇMAK 9854 oddness
1855 blossom çiçek,çiçek açmak 9855 odds
1856 blotch leke,kabartı,lekelemek; lekelenmek. 9856 odious
1857 blotchy lekeli, kızarmış 9857 odor
1858 blotter zabıt, tutanak defteri. 9858 odour
1859 Blouse BLUZ 9859 oeuvre
1860 Blow ÜFLEMEK, PATLAMAK,darbe 9860 Of
1861 blower üfleyici,körük,telefon 9861 of
1862 Blowhard palavracı 9862 of what
1863 blubber hüngür hüngür ağlamak, hüngürdemek. 9863 Off
1864 Bludgeon sopalamak,zorla yaptırmak 9864 off duty
1865 Blue 1. MAVİ 2.MUTSUZ 9865 off-brand
1866 blue blood aristokrat, asilzade, soylu kimse. 9866 Offence
1867 Bluff BLÖF 9867 Offend
1868 bluish mavimsi, mavimtırak. 9868 offense
1869 blunder gaf,pot,pot kırmak,düşünmeden söylemek 9869 offensive
1870 blunderbuss alaybozan tüfeği 9870 Offer
1871 Blunt kör keskin olmayan (bıçak ,makas gibi) 9871 offhand
1872 bluntly açık açık,dobra dobra 9872 offhandedly
1873 blurr bulanık. 9873 Office
1874 Blush kızarmak,yuzu kızarmak,utanmak 9874 Officer
1875 bluster küstahça konuşmak, böbürlenme 9875 Official
1876 blusteringly tehdit ederek, rüzgarlı bir şekilde 9876 officially
1877 blustery rüzgarlı (hava), tehditkar 9877 officiate
1878 Board BİNMEK (gemiye,uçağa,vs.) 2.TAHTA 3.KURUL 9878 officious
1879 boarder pansiyoner. 9879 offload
1880 boarding school yatılı okul 9880 off-putting
1881 boarding-school yatılı okul 9881 off-road
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
1882 Boast ÖVÜNMEK 9882 offset
1883 Boat BOT;SANDAL 9883 offshoot
1884 bob şilin,sallamak 9884 off-shore
1885 bobbing görüntü kırpışması 9885 offspring
1886 bobble içine etmek,berbat etmek 9886 offstage
1887 bobtail kuyruğu kesik hayvan 9887 off-the cuff
1888 bodice korse 9888 off-the-cuff
1889 Bodily bedensel 9889 Often
1890 Body GÖVDE;VÜCUT 9890 ogle
1891 body consciousness vücut bilinci 9891 Oil
1892 body forth temsil etmek 9892 Okay (Ok)
1893 body servant uşak 9893 okey-dokey
1894 Bodyguard KORUMA GÖREVLİSİ, GORİL 9894 Old
1895 bof biriyle yatmak 9895 old bailey
Bog/Swamp/Mire/Quagm
1896 ire bataklık 9896 Old English
1897 bogies boji 9897 Old-Fashioned
1898 bogus sahte, düzme 9898 old-timer
1899 Boil KAYNAMAK 9899 Omelette
1900 Boiler KAZAN 9900 omen
1901 boisterous gürültücü,gürültülü,şiddetli 9901 ominous
1902 boisterously yüksek sesle 9902 ominously
1903 Bold CÜRETKAR, UTANMAZ, KORKUSUZ ,cesur 9903 omission
1904 bolder daha cesur 9904 Omit
1905 boldness cesaret, yüreklilik. 9905 omnipotent
1906 bollard ışıklı yol direği 9906 omniscient
1907 bollock taşak,haya,şaçma,azarlama 9907 On
1908 bolster desteklemek,güçlendirmek. 9908 on a daily basis
1909 Bolt 1)CIVATA2)SÜRGÜ(kapı),sürgülemek. 9909 on a regular basis
1910 Bomb BOMBA 9910 on all sides
1911 bombastic süslü,gösterişli 9911 on and off
1912 bon mot zekice söz/laf 9912 on and on
1913 bona fide gerçek, hakiki. 9913 on call
1914 bond bag,ilişki,bono,baglamak,yapıştırmak 9914 on crack
1915 bondage kölelik. 9915 on end
1916 bonded bağlı, bağlanmış 9916 on every hand
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
KEMİK, kılçıklarını ayıklamak (balık), kemiklerini
1917 Bone ayırmak 9917 on fire
1918 bone chilling iliklere işleyen soğuk 9918 on hand
1919 bone marrow kemik iliği 9919 on leave
1920 boneheaded mankafa 9920 on no account
1921 boneyard mezarlık,tahtalı köy 9921 on purpose
1922 Bonfire MEYDAN ATEŞİ, ŞENLİK ATEŞİ 9922 On second thoughts
1923 bonhomie tatlılık,iyi huyluluk 9923 on the beam
1924 bonkers deli. 9924 on the dot
1925 Bonnet ARABANIN KAPUTU,BONE 9925 on the go
1926 Bony KEMİKLİ 9926 on the ground
1927 boo yuhalamak. 9927 on the instant

1928 Boogie hızlı bir şekilde hareket etmek,çılgınca dans etmek 9928 on the make
1929 Book KİTAP,YER AYIRTMAK 9929 on the march
1930 book keeper finans müdürü 9930 on the move
1931 bookish kitap sever, okumayı seven kimse 9931 on the quiet
1932 book-keeping muhasebecilik 9932 on the run
1933 Booklet BROŞÜR 9933 on the sly
1)PATLAMAK 2)ÇOK HIZLI GENİŞLEMEK,derinden gelen
1934 Boom ses 9934 on the spot
1935 boon nimet, lütuf, iyilik. 9935 on the string
1936 boorish kaba. 9936 on the take
1937 boost artırma,yüksektme,artırmak,yükseltmek 9937 on the whole
1938 Boot 1)AYAKKABI,BOT 2)BAGAJ,sepetlemek 9938 on tiptoes
1939 booth kabin,gişe,(fuar veya sergide) stand. 9939 on to
1940 booty ganimet, yağma, çapul. 9940 Once
1941 booty call seks yapmak için yapılan arama 9941 once again
1942 booze içki, alkollü içecek. 9942 once in a lifetime
1943 Border SINIR 9943 once in a while
1944 Bore CAN SIKMAK 9944 once more
1945 bore stiff canı çok sıkılmak 9945 once over
1946 Bored CANI SIKILMIŞ 9946 One
1947 boredom can sıkıntısı,sıkıntı 9947 one after the other
1948 Boring SIKICI (I'm bored=Sıkıldım,I'm boring=Sıkıcıyım) 9948 one another
1949 Born DOĞMUŞ 9949 one foot in the grave
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
1950 borough kasaba, kaza, ilçe. 9950 one up on

1951 Borrow ÖDÜNÇ ALMAK 9951 one-off


1952 borrower ödünç alan kimse 9952 one-reeler
1953 borzoi rus kurt köpeği 9953 onerous
1954 bosom göğüs, sine, bağır, koyun. 9954 one-tenth of
1955 Boss PATRON 9955 Onion
1956 bossy otoriter,amirane, patronvari. 9956 onlooker
1957 botch bozmak,becerememek 9957 onlooking
1958 Both İKİSİ 9958 Only
1959 both of them ikiside 9959 only after a year
1960 both of us ikimizde 9960 only just
1961 both of you ikinizde 9961 only now
1962 Bother SIKINTI,ZAHMET 9962 only when
1963 bother with rahatsız etmek (birini) 9963 onrush
1964 Bottle ŞİŞE 9964 onset
1965 Bottom EN ALT, DİP 9965 onset of
1966 bottom line (bilançoda) nihai kar-zarar hanesi 9966 onside
1967 bough (ağaçta) büyük dal. 9967 onslaught
1968 boulder iri kaya parçası 9968 onstage
1969 boulevard bulvar(geniş yol ) 9969 Onto
1970 Bounce ZIPLATMAK,SICRAMAK 9970 onward
1971 Bound BAĞLI, SINIRLI,sınır 9971 opaque
1972 Boundary SINIR 9972 Open
1973 bounden zorunlu,mecbur 9973 open minded
1974 boundless sınırsız 9974 open up
1975 boundry uç 9975 open-ended
1976 bounteous eli açık, cömert. 9976 opening
1977 bountiful cömert, eli açık.bol 9977 openness

cömertlik, eli açıklık,zararlı bir hayvanın yok edilmesi


veya bir suçlunun yakalanması için devletçe verilen)
1978 bounty para. 9978 Operate
1979 bourbon bir viski adı 9979 operate on
1980 bourgeoisie burjuva, kentsoylu. 9980 operating expenses
1981 bourne amaç.gaye 9981 Operation
1982 Bout hastalık, nöbet 9982 Operational
1983 boutique butik. 9983 Operative
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
1984 Bow YAY,egilmek 9984 Operator
1985 Bowel bagırsaklar 9985 opiate
1986 bower kameriye, çardak. 9986 opine
1987 Bowl ÇANAK,KASE 9987 Opinion
1988 bowleg çarpık bacak 9988 opinionated
1989 Box 1.KUTU 2.BOKS 9989 opium
1990 boxkeeper yer gösteren memur 9990 opponent
1991 Boy ERKEK ÇOCUK 9991 opportunistic
1992 boycott boykot yapmak; boykot etmek. 9992 Opportunity
1993 boyish çoçuksu 9993 oppose
1994 Bra SUTYEN 9994 Opposite

1995 brace bag,kuşak,(Diş teli)saglamlaştırmak,desteklemek 9995 opposite editorial (op-ed)


1996 brackish (su) hafif tuzlu 9996 Opposition
1997 brag övünmek. 9997 oppress
1998 brag about .. -den övünerek bahsetmek 9998 oppressed
1999 braid örgü,örmek, saçını örgü yapmak 9999 oppression
2000 braided örülmüş, örgülü. 10000 oppressive
2001 Brain BEYİN, kafasına ağır bir darbe indirmek 10001 oppressor
2002 brainy zeki,akıllı 10002 opprobrium
2003 Brake FRENLEMEK, FREN 10003 Opt
2004 Branch 1)DAL 2)ŞUBE,BRANŞ 10004 Optimist
2005 Brand 1)MARKA ,LEKELEMEK,dağlamak 10005 Option
2006 brandish sallama, savurma.,sallamak, savurmak. 10006 opulence
2007 Brand-New YENİ MODEL,YEPYENİ 10007 opulent
2008 Brandy brendi ,konyak 10008 Or
2009 brash yüzsüz, küstah. 10009 Or rather
2010 brashly aceleci bir şekilde, düşüncesizce 10010 or so
2011 Brass PİRİNÇ (metal) 10011 Oral
2012 Brat velet 10012 orand-outang
2013 bravado meydan okuma, kabadayılık 10013 Orange
2014 Brave KORKUSUZ, CESUR 10014 orator
2015 brawl arbede. 10015 Orbit
2016 brawn adale gücü,kas gücü 10016 Orchard
2017 bray anırmak. 10017 orchestrate
2018 brazen pirinç; pirinç gibi,utanmaz, yüzsüz. 10018 ordain
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
2019 brazenly yüzsüzlükle 10019 Ordeal
2020 Breach ihlal,gedik,gedik açmak 10020 Order
2021 Bread EKMEK 10021 orderliness
2022 breadboard tanımlama özelliği, ekmek tahtası 10022 orderly
2023 breadth genişlik, en. düşünce özgürlüğü 10023 ordinance
2024 Break KIRMAK 10024 Ordinary
2025 Break Down YIKMAK,BOZMAK 10025 ordnance
2026 break even point başabaş noktası 10026 Organ
2027 break free serbest kalmak 10027 Organize
2028 breakable kırılabilir,bozulabilir 10028 orgy
2029 breaker kıyıya vuran büyük dalga. 10029 Orient
2030 Breakfast KAHVALTI 10030 oriental
2031 break-in hırsızlık 10031 orientate
2032 breakthrough bilimde büyük buluş, 10032 orientation
2033 Breast GÖĞÜS 10033 Origin
2034 Breath NEFES 10034 Original
2035 Breathe NEFES ALMAK 10035 Originate
2036 breather mola 10036 ornamental
2037 breeches pantolon 10037 ornamentation
2038 breed dogurmak,yetiştirmek,çiftleşmek,soy,tür 10038 ornate
2039 breeze hafif rüzgâr, esinti, meltem, püfür püfür esmek 10039 Orphic
2040 breezy lakayt, umursamaz.rüzgarlı 10040 orthodoxy
2041 brethren kardeşler. 10041 oscillation
2042 brevet terfi belgesi 10042 oscillator
2043 breviary katolik dua kitabı 10043 ossify
2044 brew demlemek,demlenmek,patlamak üzere olmak 10044 ostensibly
2045 Bribe RÜŞVET 10045 ostentation
2046 bribery rüşvetçilik. 10046 ostentatious
2047 Brick TUĞLA 10047 ostentatiously
2048 Bride GELİN 10048 ostracize
2049 Bridegroom damat 10049 ostrich
2050 Bridge KÖPRÜ.köprü yapmak, köprü kurmak. 10050 Other
2051 bridle dizgin,yular takmak,dizginlemek 10051 other day
2052 Brief KISA, ÖZET 10052 Otherwise
2053 Briefcase İŞ ÇANTASI 10053 otherworldly
2054 brig gemi hapishanesi. 10054 Ought
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
2055 brigade tugay. 10055 Ounce
2056 brigadier tuğgeneral 10056 Our
2057 brigand haydut, eşkiya. 10057 oust
2058 brigand haydut 10058 Out
2059 brigandage haydutluk. Eşkıyalık 10059 out into
2060 Bright PARLAK,zeki 10060 out loud
2061 brightest en parlak 10061 Out Of
2062 brightly parlak bir şekilde,ışıl ışıl 10062 Out Of Breath
2063 brill çivisiz kalkan balığı ,süper (argo) 10063 out of context
2064 brilliancy-brilliance parlaklık,mükemmellik. 10064 out of danger
2065 Brilliant PARLAK,AKILLI 10065 out of favour
2066 brilliantly ışıl ışıl 10066 out of juice
2067 brim bardak ağzı,şapka kenarı,ağzına kadar dolu olmak 10067 out of line
2068 brimful ağzına kadar dolu, silme. 10068 out of nothing
2069 brimming taşma,taşan 10069 Out of nowhere
2070 brimming with ile dolu 10070 out of pity
2071 brindle-brindled çizgili, kahve renkli 10071 out of respect
2072 Bring GETİRMEK 10072 out of the question

2073 bring to light meydana çıkarmak, aydınlatmak, gün ışığına çıkarmak 10073 out of the way
2074 brink kenar (uçurum, felaket),kenar 10074 out of turn
2075 brisk haraketli,canlanmak,canladırmak 10075 out there
2076 briskly canlı bir şekilde, hareketli bir şekilde 10076 Outbreak
2077 briskness kıvraklık, hassaslık 10077 outbuildings
2078 bristle saçı diken diken olmak,tüy,kıl 10078 outburst
2079 bristling ringa yavrusu 10079 outcast
2080 bristly kıllı,öfkeli 10080 outcome
2081 britches pantolon. 10081 outcrop

2082 brittle kolayca kırılan,kırılgan 10082 outcroppings


2083 broach (bir konuyu) açmak. 10083 outcry
2084 Broad GENİŞ,GENEL 10084 outdo
2085 broad cast tv,radyo yayını 10085 outdoor
2086 broad-brimmed geniş kenarlı (şapka vb.) 10086 outdraw
2087 Broadcast YAYIN (radyo ve T.V. yoluyla) 10087 outdrink
2088 brocade sırma ile işlemek,sırmalı ipek kumaş 10088 outer
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
2089 brochure BROŞÜR 10089 outfit

2090 brogue irlanda aksanı, kalın ve dayanıklı ayakkabı 10090 outflank


2091 Broil kavrulmak 10091 outing
2092 broke up with birinden ayrılmak 10092 outlandish
2093 Broken KIRIK 10093 outlast
2094 Broker KOMİSYONCU,SİMSAR 10094 Outlaw
2095 brokerage simsarlık,komisyonculuk 10095 outlet
2096 Brooch BROŞ, İĞNE 10096 Outline
kuluçka,kuluçkaya yatmak,
2097 brood kara kara düşünmek 10097 outlive
2098 brood over gütmek, arpacı kumrusu gibi düşünmek 10098 outlook
dere,çay,dayanmak, tahammül etmek, çekmek,
2099 brook katlanmak. 10099 outlying
2100 Broom SÜPÜRGE 10100 outmanoeuvre
2101 broth et veya balık suyu. 10101 Out-Of-Date
2102 brothel genelev. 10102 outperform
2103 Brother ERKEK KARDEŞ, AĞABEY 10103 outplacement
2104 Brother-In-Law KAYINBIRADER 10104 outplay
2105 brotherly kardeşçe 10105 outpour
2106 Brow KAŞ,ALIN 10106 outpouring
2107 Brown KAHVERENGİ,kararmak,kızarmak 10107 Output
2108 browse otlanmak,göz atmak 10108 outrage
2109 bruise çürük,ezik,zedelemek,yaralamak 10109 outrageous

2110 brunt darbe, en şiddetli kısım (saldırı/azarlama/baskı vb'nin) 10110 outrageously


2111 Brush 1.FIRÇA 2.FIRÇALAMAK 10111 outrank
2112 brushwood çalılık, çalı çırpı 10112 outre
2113 brusque sert, ters, kaba. 10113 outreach

2114 brusquely kaba bir şekilde,kaba bir şekilde 10114 outright


2115 brutally vahşice,hayvanca 10115 outrun
2116 bub ulan 10116 outscore
2117 bubble kabarcık,baloncuk,köpürmek 10117 outset
2118 Buck bir amerikan doları,(at) sıçramak. 10118 Outside
2119 buck fever heyecan 10119 outsize
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
2120 Bucket KOVA 10120 outskirts
2121 bucket list ölmeden önce yapılacaklar listesi 10121 outsource
2122 buckle toka. tokalı bir şeyi bağlamak,çökmeye başlamak. 10122 outspoken
2123 buckling burkulma 10123 outspokenness
2124 bud tomurcuk,gonca 10124 outspread
2125 budding yetişmekte olan: 10125 outstrip
2126 budge oynatmak,hareket ettirmek 10126 outswim
2127 Budget 1.BÜTÇE 2.BÜTÇE YAPMAK 10127 outward

2128 buff (bir şeyi) yumuşak bir şeyle parlatmak. perdah vurmak 10128 outwardly
2129 buffet açık büfe yemek 10129 outweigh
2130 buffeted (fırtına yüzünden) harabeye dönmüş 10130 outwit
2131 buffoon şaklaban,soytarı 10131 outwith
2132 bugger herif,alçak herif,bozmak,mahvetmek 10132 Oval
2133 buggery oğlancılık, haylazlık 10133 Oven
2134 buggy böcek dolu, böcekli. 10134 Over
2135 bugle boru,borazan 10135 over and done with
2136 bugler boru çalan kimse,borazancı 10136 over and out
2137 Build İNŞA ETMEK, kurmak 10137 over time
2138 builder inşaatçı 10138 overall
2139 Building BİNA 10139 overanxious
2140 Bulb AMPUL 10140 overawe
2141 bulbous soğanlı,bombeli 10141 overbearing

2142 bulge çıkıntı,şişkinlik 10142 overbite


2143 bulimic bulimya hastası 10143 overboard
2144 bulk esas kısmı,çoğunluk, 10144 over-bright

2145 bulking hacim artması,kabarma 10145 overburden


2146 Bull BOĞA 10146 overcharge
2147 Bullet MERMİ 10147 Overcome
2148 bulletin bildiri,bülten 10148 overcomplicated
2149 Bulletin-Board duyuru tahtası 10149 overcooked
2150 bullheaded inatçı,dik başlı 10150 overcrowded
2151 Bully zorba,kabadayı,zorbalık etmek 10151 Overdo
siper, istihkâm.siper ile korumak, muhafaza altına
2152 bulwark almak. 10152 overdone
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation

2153 bum serseri, aylak,serseri bir hayat sürmek, otlakçılık etmek 10153 Overdue
2154 bumble homurdanmak,mırıldanmak 10154 overeat
2155 bumbling becereksiz,sakar 10155 over-emotional

2156 bumf hiçbir işe yaramayan kâğıtlar. 10156 overestimate


2157 bummer serseri.otlakçı 10157 overfed
2158 Bump ÇARPIŞMA 10158 overfeed
2159 Bumper TAMPON (araba) 10159 overflow
2160 bumpkin hödük,ahmak 10160 overgenerous
2161 Bumpy ENGEBELİ 10161 overgrown
2162 bun topuz,çörek 10162 overhang
2163 Bunch DESTE, DEMET 10163 overhanging
2164 Bundle demet,deste,bohça,bohçalamak,sarmak 10164 overhasty
2165 bundy bundaberg 10165 overhaul
2166 bung tapa,fıçı deliği,tıpalamak,dövmek, hırpalamak. 10166 Overhead
2167 Bungalow tek katlı tahta ev 10167 overhead cost
2168 bungle aptalca hatalar yaparak (bir şeyi) becerememek. 10168 overhear
2169 bungling beceriksiz 10169 overindulgent
2170 Bunion (ayak parmağında oluşan) şiş. 10170 overkill
2171 bunk saçma, zırva.ranza 10171 overlap
2172 buoy duba/şamandıra, yüzdürmek,yüzmek 10172 overlay
2173 buoyancy suya batmama, batmazlık 10173 Overlook
2174 buoyant neşeli 10174 overly
2175 buoyantly neşeli bir şekilde 10175 overnight
2176 burble çağlamak,şırıldamak,gürlemek 10176 overpass
2177 burden yük,sırtına yüklemek 10177 overprotect
2178 burden of proof kanıtlama yükü, 10178 overprotective
2179 burdensome külfetli,ağır 10179 overrate
2180 Bureau BÜRO,masa 10180 overreact
2181 Bureaucracy BÜROKRASİ 10181 overreaction

2182 burgeon filizlenmek, tomurcuklanmak 10182 override

2183 burgeoning gelişmekte olan,filizlenen 10183 overrule


2184 Burglar HIRSIZ 10184 overrun
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
2185 burglarize ev/bina soymak. 10185 Oversea
2186 burglarized soyulmuş (ev vb) 10186 oversee
2187 burgle hırsızlık yaparak çalmak 10187 overseer
2188 burgundy şarap rengi 10188 overshoe
2189 burial gömme, defin. 10189 oversight
2190 burial ground mezarlık 10190 oversimplification
2191 burl küçük düğüm,agaç 10191 oversize
2192 burlesque taklit ederek alay etmek,alaylı taklit 10192 oversleep
2193 burly iriyarı, cüsseli. 10193 overstate
2194 Burn YANMAK 10194 overstatement
2195 burn at the stake yakılarak öldürülmek 10195 overstep
2196 burner yakıcı 10196 overt
2197 burnish cilalamak; parlatmak. 10197 Overtake
2198 burp gegirmek 10198 Overthrow

2199 burrow oyuk, in, yuva.tünel kazmak, yuva yapmak, oyuk açmak. 10199 Overtime
2200 Burst PATLAMAK,açılma 10200 overtime ban
2201 burst of laughter birden kahkaha atma 10201 overtly
2202 burst open (aniden) açılıvermek 10202 overture
2203 Bury GÖMMEK 10203 Overturn
2204 Bus OTOBÜS,otobüsle taşımak, otobüsle gitmek 10204 overuse
2205 Bush ÇALI 10205 overweening
2206 bushwhack pusu kurmak 10206 overweight
2207 bushwhacker pusucu 10207 Overwhelm
2208 bushy gür 10208 Overwork
2209 busily yogun,vızır vızır 10209 overwrap
2210 Business İŞ 10210 overzealous
2211 business like sistematik 10211 Owe
2212 businesslike ciddi, sistemli. 10212 Owl
büst,iflas,polis baskını,bozmak,parçalamak,girip
2213 bust aramak. 10213 Own
2214 Bustle telaş ,koşusturmaca,telaş etmek 10214 Owner
2215 Busy MEŞGUL,yogun,işlek 10215 Ox
2216 But FAKAT 10216 oxidation
2217 but even ancak hatta,ancak bu bile 10217 Oxygen
2218 but for eğer olmasaydı 10218 oxymoron
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
2219 But now ancak şimdi 10219 Oyster
2220 Butcher KASAP 10220 pa
2221 butchery kasaplık,katliam 10221 pace
2222 butler kahya.kilerci 10222 pace up and down
2223 butt popo,karışmak, uç uca birleştirmek 10223 paces away
2224 butt out defol,kaybol 10224 pacific
2225 Butter TEREYAĞ 10225 pacifism
2226 buttery tereyaglı 10226 pacifist
2227 buttocks but, kalça, kıç, popo, kaba et. 10227 pacify
2228 Button DÜĞME 10228 Pack
2229 buttoned düğmelenmiş 10229 package deal
2230 buttress desteklemek. 10230 Packed
2231 buxom (kadın) etli butlu,çekici 10231 Packet
2232 Buy SATIN ALMAK 10232 pact
2233 buyer's remorse alıcının pişmanlığı 10233 paddle
2234 buy-in satın alarak stoklama 10234 paddock
2235 buzz vızıltı,vızıldamak. 10235 padre
2236 buzzard bir tür akbaba. 10236 pagan
2237 buzzer periyot veya devrenin bittiğini belirten düdük 10237 Page
2238 By YANINDA, SIRASINDA, TARAFINDAN, ..E KADAR 10238 pageant
2239 by and large genellikle,genel olarak 10239 pageantry
2240 By Any Chance bir ihtimal 10240 page-boy

2241 by any means her ne şekilde olursa olsun, ne pahasına olursa olsun 10241 pail
2242 by chance tesadüfen,gelişigüzel 10242 Pain
2243 by comparison karşılaştırarak, kıyasla 10243 pained
2244 by contrast with buna karşı,aksine 10244 Painful
2245 by courtesy of izniyle, sayesinde. 10245 painstaking
2246 by day gündüz 10246 painstakingly
2247 by far (öbürlerinden) kat kat daha ...: 10247 Paint
2248 by force of gereği olarak, sayesinde 10248 Painter
2249 by rote düşünmeden, ezberden. 10249 Pair
2250 bygone geçmiş, eski. 10250 pal
2251 bylaw yönetmelik maddesi. 10251 Palace
2252 bypass baypas,baypas yoluyla - den geçmek. 10252 palate
2253 bystander görgü tanığı, seyirci kalan 10253 palatial
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
2254 c yenileme,uzatma 10254 Pale
2255 Cab TAKSİ 10255 pall of smoke
2256 cabalistic esrarlı 10256 pallet
2257 Cabbage LAHANA 10257 pallid
2258 cabbage patch doll lahana bebek 10258 pallor

2259 Cabin KABİN 10259 Palm


2260 Cabinet KABİNE 10260 palpable
2261 Cable 1.KABLO 2.TELGRAF 10261 palpably
2262 Cackle gıdaklamak,gevezelik etmek,geveze,gıdaklama 10262 palpitate
2263 cadaverous ölü gibi, bir deri bir kemik 10263 palpitation
2264 caddie oyuncunun sopalarını taşımak. In golf 10264 palsy
2265 cadence sesin yavaşlaması,ritim 10265 paltriness
2266 cadet harp okulu öğrencisi. 10266 paltry
2267 cadge otlakçılık etmek, dilenmek 10267 pamper
2268 cadi kadı 10268 pamphlet
2269 Cage KAFES 10269 pamphleteer
2270 caisson cephane arabası 10270 Pan
2271 cajole tatlı sözlerle kandırmak. 10271 panache

2272 Cake KEK 10272 pandemic

2273 cakewalk çocuk oyuncağı,kolay ve rahat yapılan iş 10273 pander


2274 caladium kaladyum 10274 pane
2275 calamitous felaketli, felaket getiren, vahim, 10275 Panel
2276 calamitously çok kötü bir şekilde, feci şekilde 10276 pang
2277 calamity bela, felaket, afet. 10277 Panic
2278 calcify kireç haline getirmek 10278 panicky
2279 Calculate HESAPLAMAK 10279 panic-stricken

2280 calculus hesap 10280 panjandrum


2281 Calendar TAKVİM 10281 panorama
2282 Calf DANA,BUZAGI 10282 pansy-ass

2283 caliphate halifelik, hilafet. 10283 Pant


2284 Call 1.ÇAĞIRMAK 2.TELEFON ETMEK 3.KISA ZİYARET 10284 pantry
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
(eskiden yapılmış olan) bir iyiliğin karşılanmasını / geri
2285 call in a favor ödenmesini istemek 10285 Pants
2286 call to arms askere çağırmak.silah altına almak 10286 papal
2287 caller telefon eden kimse,ziyaretçi,arayan 10287 Paper

2288 Calling çağrı,meslek 10288 paper round

2289 callous duyarsız,nasır tutmuş 10289 paprika


2290 callow toy, tecrübesiz. 10290 par

2291 call-up çağrı-çağrı belgesi 10291 parable


2292 callus nasır 10292 parabola
2293 Calm SAKİN 10293 parabolic
2294 Calmly sakince 10294 Parachute

2295 calumniate iftira etmek, çamur atmak, kara çalmak. 10295 Parade
2296 calumniator çamur atan kimse,iftiracı 10296 paradigm
2297 calumny iftira, kara çalma. 10297 Paradise
2298 cambric pamuklu ince kumaş 10298 paradisiacal
2299 Camel DEVE 10299 paradoxical
2300 cameo minyatür… 10300 paradoxically

2301 Camera KAMERA 10301 paragon


2302 Camouflage SAKLAMAK 10302 Paragraph
2303 Camp KAMP 10303 paralegal
2304 camp bed kamp yatağı 10304 parallel
2305 Campaign KAMPANYA 10305 paralyze
2306 campsite kamp yeri 10306 paramount
2307 Campus KAMPÜS 10307 Parcel
2308 Can TENEKE KUTU 10308 parch
2309 Canal KANAL 10309 parchment
2310 canape (kokteylde sunulan) minik sandviç 10310 Pardon

2311 Canary 1) KANARYA KUŞU 10311 pare


2312 Cancel İPTAL ETMEK 10312 Parent
2313 Cancellation İPTAL 10313 parental
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
2314 Cancer KANSER 10314 pariah

2315 candid samimi,dürüst 10315 parish


2316 Candidate ADAY 10316 parishioner
2317 Candle MUM 10317 parisian
2318 candlelight mum ışıgı 10318 parity
2319 Candor açık sözlülük,samimiyet 10319 Park
2320 cane baston, değnek.kamış, bambu; şekerkamışı. 10320 parley
2321 canned konserve,konservelenmiş 10321 Parliament
2322 Cannery konserve makinası 10322 parlour-parlor
2323 Cannery Row Sardalya Sokağı 10323 parody
2324 Cannibal yamyam… 10324 parole
2325 Cannon TOP (silah) 10325 paroquet
2326 cannonade bombardıman etmek,topa tutmak 10326 paroxysms
2327 cannoneer topçu 10327 parquet floor
2328 canny dikkatli, uyanık. 10328 parricide
2329 canoe kano… 10329 Parrot

2330 canopy karyola sayvanı,gök kubbe. 10330 parry


2331 cantata bestelemek için yazılan şiir 10331 parson
2332 Canteen KANTİN 10332 parsonage
2333 canvas tuvale yapılmış tablo,branda bezi, branda. 10333 Part
(anket yapmak, abone veya oy toplamak amacıyla)
2334 canvass (birçok kimseye) gidip konuşmak 10334 part with
2335 canvasser propagandacı 10335 partake
2336 canvassing oy avcılığı yapma, propaganda 10336 partake in
2337 cap kapak,baslık,kapatmak,örtmek 10337 partake of
2338 capability yetenek, kabiliyet 10338 partaker
2339 Capable YETENEKLİ 10339 partial-partical
2340 capacious geniş, büyük 10340 Participate
2341 Capacity KAPASİTE,hacim,yetenek 10341 Participation
2342 caparison giyecek,elbise, donatmak, süslemek 10342 Particular
2343 cape pelerin, kap. 10343 Particularly
2344 Capital 1.BAŞKENT 2.BÜYÜK HARF 3.SERMAYE, 10344 particulate
2345 capital punishment ölüm cezası 10345 partition
2346 capitalism kapitalizm 10346 partly
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
2347 capitalist kapitalist,sermaye sahibi 10347 Partner
2348 capitalize sermayeye katmak, kapitalize etmek. 10348 Part-Time
2349 capitol washington'daki hükümet meclisi binası 10349 partway
2350 capitulate teslim olmak,silahları bırakmak 10350 Party
2351 capper yem olarak kullanılan kimse 10351 partygoer
2352 capsize alabora olmak, devrilmek. 10352 Pass
2353 capsule kapsül,kapak 10353 pass oneself off as
2354 Captain 1.KAPTAN 2.YÜZBAŞI 10354 passable
2355 caption manşet, başlık. 10355 Passage
2356 captionless başlıksız 10356 passbook
2357 captiously yanıltıcı olarak, asılsız bir şekilde 10357 Passenger
2358 captivate büyülemek, cezbetmek. 10358 passer-by
2359 captive esir, tutsak. 10359 passion
2360 captivity esaret,tutsallık 10360 passionate
2361 captor tutsak eden kimse, ele geçiren kimse. 10361 passionately
2362 Capture 1.ELE GEÇİRMEK 2.HAPSE ATMAK 10362 passionless
2363 Car ARABA 10363 Passive
2364 carabineer karabinalı asker 10364 passively
2365 carapace kabuk (hayvan) 10365 Passport
2366 Caravan KARAVAN 10366 Password
2367 Carbon-Paper KARBON KAĞIDI 10367 Past
2368 carcass leş,ceset,enkaz (gemi v.b.). 10368 past master
2369 Card KART,araba tahta 10369 Pasta
2370 card track kart yatağı 10370 Paste
2371 cardamom kakule 10371 Pastime
2372 Cardigan HIRKA 10372 Pastor
2373 Care BAKIM,DİKKAT, ÖZEN,aldırmak,özensemek 10373 pastoral
2374 care for istemek, -i sevmek, -den hoşlanmak: 10374 pastoralize
yalpa yapmak,bir yandan bir yana hafifçe sallanarak
2375 careen gitmek/ilerlemek (motorlu araç) 10375 pasture
2376 Career KARİYER,MESLEK, son hızda gitmek,koşmak 10376 pasty
2377 Carefree KAYGISIZ,TASASIZ 10377 pat
2378 Careful DİKKATLİ 10378 patch things up
2379 careful of ..-e karşı dikkatli 10379 pate
2380 carefully dikkatlice,özenle 10380 paten
2381 caregiver hastabakıcı 10381 paternal
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
2382 Careless DİKKATSİZ 10382 paternity
2383 carer bakıcı 10383 Path
2384 caress okşamak,kucaklamak 10384 pathetic
2385 caretaker bakıcı,bekçi 10385 pathos
2386 careworn bitkin,üzgün 10386 pathway
2387 Cargo KARGO 10387 Patience
2388 caricature karikatür.,karikatürünü çizmek. 10388 Patient
2389 carnage katliam, kırım, kan dökme. 10389 patriarchal society
2390 carnal bedensel.cinsel 10390 patricide
2391 Carnival KARNAVAL 10391 patrimony
2392 carnivorous etobur, etçil. 10392 patriotic
2393 carousal içki alemi,alem,cümbüş 10393 patriotism
2394 carp dırdırlanmak, kusur bulmak 10394 Patrol
2395 Carpenter MARANGOZ 10395 patrolman
2396 Carpet HALI,kaplamak,örtmek 10396 Patron

aynı yere giden kişilerin her ay birinin aracını ortaklaşa


kullanarak hem trafik sıkışıklığını hem de yakıt vb gibi
2397 carpooling masrafları azaltması 10397 patronage
2398 Carriage TAŞIMA,.FAYTON 2.VAGON 10398 patroness
2399 Carrier TAŞIYICI 10399 Patronize
2400 Carrot HAVUÇ 10400 patronymic
2401 Carry TAŞIMAK 10401 patsy

2402 Carryover ERTELENMİŞ İŞ 10402 patter


2403 Cart araba 10403 Pattern
2404 carte yemek listesi 10404 paunch
2405 Cartridge KARTUŞ,ŞARJÖR 10405 pauper
2406 carve oyma,oymacılık yapmak 10406 Pause

2407 cascade katlanarak/dalga dalga artmak, çağlayan gibi dökülmek 10407 pave
2408 Case 1.KUTU,KAP 2.DAVA ,DURUM 10408 pavement
2409 casebook doktorların tuttuğu yazılı rapor 10409 Paw
2410 casement pencere kanadı. 10410 pawn
2411 casevac ölü ve yaralıların hava yoluyla tahliyesi 10411 Pay
2412 Cash NAKİT 10412 pay attention to
2413 cash cow bir firmaya çok fazla para kazandıran ürün 10413 pay court to
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
2414 cash mountain para dağı 10414 pay grade
2415 cash pile para yığını 10415 pay rent
2416 cashflow nakit akışı 10416 pay strict attention to
2417 cashmere kaşmir 10417 pay tribute to
2418 Cash-Register YAZAR KASA 10418 payable
2419 cash-strapped para sıkıntısı çeken 10419 paying
2420 Cask varil,fıçı 10420 payload
döküm,alçı,oyuncular,cast,(bakış v.b.) çevirmek,
2421 cast yöneltmek, atfetmek. 10421 paymaster
2422 cast around çare aramak, araştırmak 10422 Payment
2423 cast of mind düşünüş şekli 10423 payoff
2424 caste sosyal sınıf,kast 10424 Pea
2425 castgate paylamak, azarlamak. 10425 Peace
2426 Castle KALE 10426 peaceful
2427 castrate hadım etmek,kuvvetten düşürmek 10427 Peach
2428 castration hadım etme 10428 peachy
2429 Casual GÜNDELİK,GEÇİCİ,SIRADAN 10429 Peak
2430 casually gelişigüzel,tesadüfen 10430 peal
2431 casualties zayiat,ölü sayısı 10431 Peanut
2432 casualty kazazede, yaralı/ölü 10432 Pear
2433 Cat KEDİ 10433 pear drop

a decorated wooden framework supporting the coffin


of a distinguished person during a funeral or while
2434 catafalque lying in state 10434 Pearl
2435 catalepsy irade ve his yitimi 10435 Peasant
2436 catalyst katalizör 10436 peasantry

2437 Cataract şelale, büyük çağlayan, 10437 pebble

2438 catastrophe afet, felaket. 10438 peck


2439 catastrophic felakete yol açan. 10439 pecker
2440 Catch YAKALAMAK 10440 pecking order
2441 catch-and-release avla-sal 10441 peckish
2442 catchment hizmet alanı, tutma 10442 Peculiar
2443 catchword parola,slogan 10443 Pedal
2444 catchy hoş ve kolaylıkla akılda kalan,cazip 10444 pedantic
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
2445 catechism ilmihal 10445 pedantry

2446 cater yiyecek içecek sağlamak, ihtiyacını karşılamak 10446 peddle


2447 Caterpillar TIRTIL 10447 Pedestrian
2448 Cattle BÜYÜKBAŞ HAYVAN 10448 pedlar
2449 cauldron kazan 10449 pedophile
2450 Cauliflower KARNIBAHAR 10450 Peel
2451 causal neden oluşturan, nedeni olan, nedensel. 10451 peel off one's glove

2452 causation nedensellik 10452 peep


2453 Cause 1.NEDEN,SEBEB 2.NEDEN OLMAK,amaç 10453 peer
2454 caustic yakıcı. acı (söz). 10454 peers
2455 cauterise -cauterize yakmak, dağlamak. 10455 peevish
2456 Caution UYARI,dikkat,uyarmak 10456 peg
2457 cautionary uyarıcı, ikaz edici 10457 pellagra
2458 cautious ihtiyatlı, tedbirli, sakıngan, dikkatli. 10458 pelting
2459 Cautiously dikkatlice 10459 Pen
2460 cavalcade süvari alayı 10460 penalise
2461 Cave MAĞARA, pes etmek ,boyun eğmek 10461 Penalty
2462 Caviar havyar 10462 penance
2463 Cavity oyuk, kovuk 10463 penchant

2464 caw karga gibi ötmek, gaklamak. 10464 Pencil


2465 cawing gaklama 10465 pend

2466 Cease DURDURMAK 10466 pending


2467 Cease-Fire ATEŞ-KES 10467 pendulum
2468 ceaseless aralıksız, sürekli. 10468 Penetrate
2469 cede bırakmak.teslim etmek 10469 penitent
2470 Ceiling TAVAN 10470 penitentiary
2471 celebrated ünlü, meşhur, şöhretli. 10471 Penknife
2472 Celebration KUTLAMA 10472 penniless
2473 celebratory bayramlık 10473 Pension
2474 celery kereviz 10474 pensive
2475 celestial body gökcismi 10475 pensively
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
evlenmeme ve cinsel ilişkide bulunmama (genellikle
2476 celibacy dini nedenlerden dolayı) 10476 pent-up
(genellikle dini nedenlerden dolayı) evlenmeyen,
2477 celibate mücerret. 10477 penultimate
2478 Cell HÜCRE (hapis,beyin v.b) 10478 penury
2479 Cellar KİLER, BODRUM 10479 People
2480 cellmate hücre arkadaşı 10480 Pepper
2481 celly cep telefonu 10481 Per
2482 Cement ÇİMENTO, sağlamlaştırmak, pekiştirmek 10482 per se
2483 Cemetery mezarlık, kabristan. 10483 Perceive
2484 censer tütsü kabı 10484 perceptibly
2485 censor sansür,sansürlemek 10485 Perception
2486 censorious eleştirici,devamlı kusur bulan 10486 perceptional
2487 censorship sansür,sansürcülük 10487 perceptive
2488 censure kınama, eleştirme.kınamak, eleştirmek. 10488 perch
2489 centennial yüzyıllık,yüzüncü yıldönümü 10489 perchance
2490 centerfold gazete veya dergide orta sayfa 10490 perchers
2491 Central MERKEZİ 10491 percussion
2492 centrality merkeziyet 10492 perdition
2493 Centre ORTA, MERKEZ 10493 Perfect
2494 Century YÜZYIL 10494 perfectly
2495 Cereal TAHIL, MISIR 10495 perfidy
2496 ceremoniously çok 10496 perforate
2497 Ceremony SEREMONİ 10497 perforation
2498 Certain KESİN,BELİRLİ, EMİN OLMAK 10498 perforce
2499 Certainly KUŞKUSUZ 10499 Perform
2500 Certainty kesinlik 10500 Performance
2501 certifiable onaylanabilir,doğrulanabilir 10501 Perfume
2502 Certificate SERTİFİKA 10502 perfunctory
2503 certitude kesinlik, katiyet. 10503 Perhaps
2504 cessation kesilme,durma 10504 Peril
2505 chafe ovalamak,ovarak aşındırmak 10505 perilous
2506 chagrin ümidini kırmak, sıkmak, üzmek. 10506 perimeter
2507 Chain ZİNCİR 10507 Period
2508 Chair İSKEMLE,başkanlık etmek,yönetmek 10508 periodicity
2509 Chairman YÖNETİM KURULU BAŞKANI 10509 peripheral
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
2510 chalice ayinde kullanılan kadeh. 10510 peripherally
2511 Chalk TEBEŞİR,tebeşirle çizmek, beyazlatmak 10511 periphery
2512 Chalky kireçli,tebeşirli 10512 perish
2513 Challenge MEYDAN OKUMA,ENGEL 10513 perishable
2514 Chamber ODA (Chamber of commerce = Ticaret odası vb.) 10514 perishing
2515 chamberlain kahya 10515 perjure
2516 chambermaid oda hizmetçisi 10516 perjury
2517 chamois dağ keçisi 10517 perk
2518 Champagne ŞAMPANYA 10518 Permanence
2519 Champion ŞAMPİYON, destek olmak, tarafını tutmak 10519 Permanent
2520 Championship ŞAMPİYONA 10520 Permanently
2521 Chance ŞANS, FIRSAT 10521 permeate
2522 Chancellor Basbakan . Rektor 10522 permissible
2523 chancer fırsatçı 10523 Permission
2524 chandelier avize 10524 Permit
2525 Change 1.DEĞİŞMEK 2.DEĞİŞİM 3.BOZUK PARA 10525 permutation
2526 change of air hava değişimi 10526 pernicious
2527 changeability değişkenlik,karasızlık 10527 perniciously
2528 changeable değişebilen 10528 perniciousness
KANAL (TV, radyo gibi.),kanal,nehir yatagı, maceraya
2529 Channel sevk etmek, kanala dökmek 10529 pernickety
2530 Chant tekrarlayıp durmak,ilahi söylemek 10530 perpendicular
2531 chaotic karmakarışık, düzensiz. 10531 perpendicularity
2532 chaotically karman çorman olarak,düzensizce 10532 perpetrate
2533 chap adam, çocuk, delikanlı. 10533 perpetrator
2534 chapel küçük kilise,mabet 10534 perpetrator (perp)
2535 chaplain (okul, ordu v.b.'nde) papaz. 10535 perpetual
2536 Chapter BÖLÜM, KONU 10536 perpetuate

2537 char yakarak kömürleştirmek; 10537 perpetuity


2538 Character KİŞİLİK 10538 perplex
2539 Characteristic özellik 10539 perplexed
2540 charade saçmalık, maskaralık 10540 perplexing
2541 Charge ÜCRET,YÜK,TALEP,DOLDURMAK,hapis.gözaltı 10541 persecute
2542 charge stick yapışkan infilak hakkı 10542 persecution
2543 chariot iki tekerlekli savaş veya yarış arabası. 10543 perseverance
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
2544 charitable hayırsever, yardımsever. 10544 persevere
2545 Charity HAYIR SEVERLİK,YARDIM SEVERLİK 10545 Persist
2546 Charlatan ŞARLATAN 10546 persistence
2547 Charm ÇEKİCİLİK,cezbetmek 10547 persnickety
2548 Charming ÇEKİCİ 10548 Person
2549 charred yakılmış 10549 person of interest
2550 chart çizelge,haritaya almak, grafiğini çıkarmak 10550 Persona
2551 Chart TABLO,,GRAFİK,PLANINI ÇİZMEK 10551 perso-na non grata

1)PATENT,DEVLET ONAYLI,tüzük 2)KİRALIK UÇAK,GEMİ


2552 Charter vb.(uçak, gemi v.b.) kiralamak, tutmak. 10552 Personage
2553 Chase KOVALAMAK 10553 Personality
2554 chasm dar boğaz,gedik 10554 personification
2555 chassis şaşi,ana gövde 10555 personify

2556 chaste iffetli, namuslu 10556 perspective


2557 chastely bozulmamış olarak, namuslu bir şekilde 10557 perspicacity
ıslah etmek için cezalandırmak, uslandırmak, yola
2558 chasten getirmek. 10558 perspiration
2559 chastise cezalandırmak; döverek cezalandırmak. 10559 perspire
2560 chastisement ceza,dayak 10560 Persuade
2561 chastity iffet, saflık, temizlik. 10561 persuasion
2562 Chat ÇENE ÇALMAK,SOHBET 10562 persuasive
2563 chateau şato 10563 Pertain
2564 chattel taşınır mal,öteberi 10564 pertain to
2565 Chatter GEVEZELİK YAPMAK 10565 pertinacity
2566 chatty konuşkan, goygoycu,ağzı laf yapan 10566 Pertinent
2567 chauffeur özel şoför,şoför 10567 pertub
2568 chauvinism şovenizm. 10568 perturb
2569 Cheap UCUZ 10569 perturbed
2570 Cheat 1.HİLECİ 2.HİLE YAPMAK, KOPYA ÇEKMEK 10570 perusal
2571 Check KONTROL ETMEK 10571 peruse
2572 cheddar çedar (bir çeşit peynir). 10572 perv

2573 Cheek YANAK 10573 pervade

2574 Cheeky YÜZSÜZ,ARSIZ 10574 pervasive


Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
2575 Cheer TEZAHURAT,NESE,COŞTURMAK 10575 perverse
2576 Cheerful NEŞELİ,ŞEN,MUTLU 10576 perversity
2577 cheerfully neşeyle. 10577 pervert
2578 cheerfulness neşe,neşelik 10578 pervy
2579 cheerily mutlu bir şekilde 10579 pesky
2580 cheerio güle güle! 10580 Pessimist

2581 Cheese PEYNİR 10581 Pest


2582 cheesy işe yaramaz,dandik 10582 pester
2583 Chef AHÇI,ŞEF (Yalnız yiyecek konusunda ) 10583 pet
2584 Chemical KİMYASAL 10584 petal
2585 chemo kemo 10585 petition
2586 Cheque ÇEK 10586 petitioner
2587 cherish değer vermek, el üstünde tutmak 10587 Petrol
2588 cherisher bakan/besleyen 10588 Petrol Station
2589 Cherry KİRAZ 10589 petticoat
2590 cherry-picking nitelikli seçim 10590 Petty
2591 Chess SATRANÇ 10591 petulance
2592 Chest 1)GÖĞÜS 2)SANDIK 10592 petulant
2593 Chest Of Drawers ÇEKMECELİ DOLAP 10593 petulantly
2594 Chestnut KESTANE 10594 phallic
2595 chesty büyük göğüslü 10595 pharmaceutical
2596 chevalier sövalye,cesur ve mert kimse 10596 pharyngeal
2597 Chewing-Gum SAKIZ 10597 Phase
2598 chewy sakız gibi 10598 pheasant
2599 Chic şık,şıklık,modaya uygun 10599 phenomena
2600 chicanery hile, şike. 10600 phenomenal
2601 Chicken PİLİÇ 10601 phenomenon
2602 chickenpox su çiçeği hastalığı 10602 phial
2603 chide azarlamak, kusur bulmak. 10603 philanderer
2604 chidingly azarlayarak 10604 philanthropy
2605 Chief ŞEF 10605 philosophizing
2606 chiefly başlıca, en çok. 10606 Philosophy
2607 Child ÇOCUK 10607 phlegmatic
2608 Childhood ÇOCUKLUK 10608 Phone
2609 Childlike çoçuk ruhlu,içten samimi 10609 phony
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
2610 chill üşümek, ürpermek; üşütmek.titreme,ürperme 10610 Photo

2611 Chilli KIRMIZI BİBER 10611 photo op

2612 Chilly SOĞUK 10612 Phrase


2613 chime çan sesi; zil sesi.(çan) ahenkle çalmak. 10613 Physical
2614 chimerical hayali, gerçek olmayan. 10614 physician
2615 Chimney BACA 10615 Piano
2616 chimp şempanze 10616 piastres
2617 chimpanzee şempanze 10617 picaresque
2618 Chin ÇENE 10618 piccadilly
2619 China 1) ÇİN 2) ÇİNİ ,porselen v.b 10619 Pick
2620 chin-wag gevezelik,çene çalma 10620 Picket
2621 Chip UFAK PARÇA,yontmak,budamak 10621 Pickle
2622 Chirp cıvıldamak 10622 Pickpocket
2623 chirpy cıvıl cıvıl,şen şakrak 10623 picky

2624 chisel dolandırmak,kazıklamak,keski, kalem.kalemle oymak. 10624 Picnic


2625 chit pusula,yumurcak 10625 Picture
2626 Chitter cıvıldamak 10626 picture postcard

2627 chivalrous nazik, cömert, cesur. 10627 picturesque


2628 chivalry cömertlik. Kahramanlık 10628 Pie
2629 Chocolate ÇİKULATA 10629 pie chart
2630 Choice SEÇİM, İSTEK, TERCİH 10630 Piece
2631 choicer, choicest daha/en seçkin/kaliteli/güzel/hoş 10631 pie-eyed
2632 choir kilise korosu, koro. 10632 pier
2633 Choke 1)BOĞMA,BOGMAK 10633 pierce
2634 cholera kolera 10634 piercing
2635 choleric hiddetli,çabuk sinirlenen 10635 piety
2636 Choose SEÇMEK 10636 piffle
2637 chooser seçici 10637 piffling
2638 choosy titiz, zor beğenen 10638 Pig
2639 Chop PİRZOLA,KESMEK,DOGRAMAK 10639 Pigeon
2640 chop wood odun kırmak 10640 piggyback
2641 chopper helikopter. 10641 pike
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
2642 choppy değişken, yön değiştiren (rüzgâr). 10642 Pile
2643 chord akort 10643 pilfer
2644 chore bir evin veya çiftliğin günlük işleri. 10644 pilgrimage
2645 chorister koro şarkıcısı 10645 Pill
2646 chorus koro,nakarat,koro halinde söylemek 10646 pillage

2647 chow yemek 10647 pillory


2648 chowder balıklı sebze çorbası 10648 Pillow
2649 Christian HIRİSTİYAN 10649 Pillowcase
2650 chronic kronik, müzmin, süreğen. 10650 Pilot
2651 chronicle kronik, tarih. 10651 pimp
2652 chuck atmak, fırlatmak.çöpe atmak. 10652 pimp out
2653 Chuckle KIKIRDAMA 10653 Pimple
2654 chuffed memnun,mutlu 10654 Pin
2655 chug lıkır lıkır içmek,nefes almadan içmek 10655 pin money
2656 chum ahbab,oda arkadaşı 10656 pincer movement
2657 chump mankafa, budala.çiğnemek. 10657 Pincers

2658 Chunk yıgın ,kütle ,tıknaz ve güçlü adam 10658 Pinch


2659 Church KİLİSE 10659 pincushion
2660 churlish kaba, terbiyesiz. 10660 Pine
2661 churn gügüm,çalkalamak,köpürtmek 10661 Pineapple
uçaktan acil çıkışlar durumunda kullanılan şişer
2662 chute kaydırak 10662 ping
2663 cider elma suyu; elma şarabı. 10663 Pink
2664 Cigar PURO 10664 pinnacle
2665 Cigarette SİGARA 10665 pinpoint
2666 cinder yanmış kömür artığı,kül 10666 pint
2667 Cinema SİNEMA 10667 pin-up girl
2668 cipher önemsiz kimse,hiç, hesaplamak, şifre 10668 pinwheel
2669 Circle DAİRE,ÇEMBER,ETRAFINI ÇEVİRMEK ,KUŞATMAK 10669 Pioneer

2670 Circuit DEVRE(Close cırcuıt TV,Short-cırcuıt=Kısa devre vb) 10670 Pious

2671 Circular YUVARLAK, ÇEMBERSEL, SİRKÜLER (imza v.b) 10671 Pipe


2672 circulate dolaştırmak,devretmek,yaymak 10672 pipeline
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
2673 Circulation dolaşım,sirkülasyon 10673 piping
2674 circulatory dolaşımı sağlayan 10674 pique
2675 circulus çember,daire 10675 piracy

2676 circumcision sünnet. 10676 pirouette


2677 circumference daire çevresi; çember. 10677 pisces
2678 circumnavigate denizden etrafını dolaşmak. 10678 piss
2679 circumspect tedbirli,herşeyi hesaba katan,sakin 10679 pissant
2680 circumspection dikkat, ihtiyat. 10680 pissed off
2681 Circumstances DURUM, VAZİYET 10681 piss-poor
2682 circumstantial durumla ilgili.ikinci derecede önemi olan. 10682 pistachio

2683 circumstantial evidence ikinci derecede kanıt. 10683 Pistol


2684 Circus SİRK 10684 Pit
2685 citation alıntı, mahkemeye çağrı 10685 pit stop
2686 citational aktarımsal 10686 pitch
2687 Cite alıntı yapmak, bahsetmek 10687 pitiless
2688 Citizen YURTTAŞ 10688 pitilessly
2689 City KENT;SİTE 10689 pittance
2690 city dweller şehirli 10690 pituitary
2691 Civic 1.KENTE AİT 2.'CIVIC DUTY': YURTTAŞLIK GÖREVİ 10691 Pity
2692 civic posturing medeni duruş 10692 Pity
2693 Civil SİVİL,medeni.kibar 10693 pivot
2694 civil servant memur 10694 pivotal
2695 Civilization uygarlık 10695 Placard
2696 clack gevezelik, gevezelik etmek 10696 placate
2697 Claim İLERİ SÜRMEK, iddia etmek,talep, iddia.hak 10697 placation
2698 Claimant HAK TALEP EDEN,DAVACI 10698 Place
2699 Clam istiridye 10699 place of work
2700 clamber tırmanmak 10700 Placebo effect
2701 clammy soğuk ve nemli. 10701 placid
haykırma, feryat, yaygara,haykırmak, feryat etmek,
2702 clamor-clamour yaygara koparmak. 10702 placidly
2703 clamp mengene, kenet,mengene ile sıkıştırmak. 10703 plagiarist
2704 clampdown önlem 10704 plagiarization
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation

2705 clang çınlamak; çınlatmak.yüksek sesle çalmak. 10705 Plagiarize


2706 clank şıkırdatmak ,zangırdamak 10706 plagiarizer
2707 Clap ALKIŞLAMAK,belsoğukluğu. 10707 Plague
2708 Claret bordo şarabı,koyu kırmızı 10708 plaice
2709 Clarity belirginlik, açıklık 10709 Plain
2710 Clasp SIKICA TUTMAK 10710 plain-clothes
2711 Class SINIF,sınıflandırmak,saymak 10711 plainly
2712 Classic KLASİK 10712 plaintiff
2713 classification sınıflandırma 10713 plaintive
2714 classified gizli,sınıflandırılmış 10714 plait
2715 classify sınıflandırmak 10715 Plan
2716 classy klas,sosyetik 10716 Plane
2717 clatter patırtı,gürültü,takırdatmak, çatırdatmak; 10717 plangent
2718 clause madde, bent, hüküm 10718 plank
2719 clavichord piyanoya benzeyen eski bir çalgı 10719 planking
2720 clavicle köprücükkemiği, köprücük. 10720 Plant
2721 clavier tuşlu çalgı, klavye 10721 Plantation
2722 claw pençe, tırnak.yırtmak, tırmalamak, pençe atmak. 10722 planter
2723 Clay KİL 10723 plaque
2724 Clean 1.TEMİZLEMEK 2.TEMİZ 10724 plaster
2725 clean shaven temiz tıraşlanmış 10725 plastered
2726 cleanliness temizlik 10726 Plastic
2727 Clear 1.AÇIK, BERRAK, ANLAŞILAN 10727 Plate

2728 clear cut açık biçimde tanımlanmış,düzgün 10728 plateau

2729 clearance temizleme.açıklık yer.gümrük muayene belgesi. Tasfiye 10729 Platform


2730 clear-cut anlaşılır,sade 10730 platitude
2731 clearing açığa çıkarma. temizleme ağaçsız yer 10731 platitudinal-platitudinous
2732 clearly açıkça,apaçık 10732 platitudinously
2733 cleave yarmak, bölmek; yarılmak, bölünmek. 10733 platter
2734 cleave to ..-e sadık kalmak; -den ayrılmamak/çıkmamak. 10734 plausible
2735 cleft yarık,çatlak 10735 plausibly
2736 clemency merhamet 10736 Play
2737 clench (yumruğunu, dişlerini) sıkmak.kavramak 10737 play a part
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
2738 clergy ruhban sınıfı 10738 play a role
2739 clergyman papaz,rahip 10739 Player
2740 clerical sekretere ait, sekreterlik. 10740 playful
2741 Clerk MEMUR, memur olarak çalışmak 10741 playfully
2742 Clever ZEKİ,AKILLI 10742 Playground
2743 cleverness akıllılık,beceriklik 10743 plaything
2744 Cliche klişe 10744 playwright
2745 Client MÜŞTERİ,MÜVEKKİL 10745 plea

2746 clientele müşteriler. 10746 plea bargain

2747 climactic doruğa ulaştıran (heyecan vb) 10747 plead


2748 Climate IKLIM 10748 Pleasant
pleasant, pleasanter,
2749 climax doruk, zirve.,doruğa ulaşmak; doruğa ulaştırmak. 10749 pleasantest
2750 Climb TIRMANMAK, YÜKSELMEK 10750 pleasantest
2751 clime diyar.iklim 10751 pleasantly
2752 cling sarılmak,yapışmak 10752 Please
2753 Clinging sıkı,dar,tırmanma,yapışma 10753 Pleasure
2754 Clinic KLİNİK 10754 pleat
2755 Clip KIRPMAK , KLİPS 10755 plebe
2756 clip-clop atın ayaklarını sert zemine vurduğunda çıkan ses 10756 Pledge
2757 clipper çoğul (saç, tırnak, çim kesmek için) makas. 10757 pledge allegiance
2758 clipping kırpma.çırpma 10758 plenipotentiary
komite,grub, ortak bir çıkar veya hedef paylaşan küçük
2759 clique grup 10759 plenitude
2760 Cloakroom VESTİYER, TUVALET 10760 plentiful

2761 clobber eşek sudan gelinceye kadar dövmek, iyice benzetmek 10761 Plenty
2762 Clock SAAT 10762 plenum
2763 clock face saat kadranı 10763 pliable
2764 clog takunya,engel,tıkanmak 10764 plight
manastıra kapatmak.tecrit etmek,
2765 cloister ayırmak.manastır,kemeraltı 10765 plod
2766 clomp pat pat yürümek 10766 plombage
2767 Close 1.SON 2.KAPALI 3.KAPATMAK 10767 plonk
2768 Close YAKIN 10768 plonker
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
2769 close at hand an meselesi, ha oldu ha olacak 10769 plop

2770 close by çok yakın,yanında 10770 plot


2771 close knit birbirine bağlı 10771 plough land
2772 close quarters yakın mesafeler 10772 ploughing
2773 Close together birbirine yakın durmak 10773 Plough-Plow
2774 close touch yakın temas 10774 ploy
2775 close-knit birbirine bağlı 10775 Pluck
2776 Closeness yakınlık,kapalılık,havasızlık,darlık 10776 Plug
2777 closet dolap,klozet 10777 Plum
2778 close-up yakın çekim,yakından çekilen fotoğraf. 10778 plumb
2779 closure kapanma, kapatma 10779 plumb line
2780 clot pıhtı 10780 Plumber
2781 Cloth BEZ ( a piece of cloth ) 10781 plumbing
2782 clothe üstünü örtmek.giydirmek 10782 plume

2783 Clothes GİYSİLER (her zaman çoğuldur ) 10783 plummet


2784 clothespin mandal. 10784 plump
2785 clotted pıhtılaşmış 10785 plumpness
2786 Cloud BULUT 10786 plunder
2787 Clover yonca 10787 plunging
2788 Clown PALYAÇO 10788 Plus
2789 Club KLÜP,coplamak; sopalamak. 10789 plush
2790 cluck gıdaklamak 10790 pneumonia
2791 Clue İPUCU 10791 poach
2792 clueless bilgisiz.cahil,ipucusuz 10792 Pocket
2793 clumsy hantal, beceriksiz, sakar. 10793 pockmark
2794 cluster salkım,küme,kümelenmek, bir araya toplanmak. 10794 pockmarked
2795 clusterfuck tam bir karmaşa, berbat durum 10795 podgy
2796 Clutch 1) DEBRİJAJ 2) KAVRAMA,yakalamak,tutmak 10796 Poem
2797 Clutter yıgmak,istiflemek,dagınıklık, karman çormanlık 10797 Poet
2798 Co BERABER (Co-operate,Co-education) 10798 Poetic
1.ANTRENÖR 2.YOLCU VAGONU ,yetiştirmek,
2799 Coach antrenörlük etmek, özel ders vermek. 10799 Poetry
2800 coachman faytoncu 10800 poignant
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
2801 coagulate pıhtılaşmak; pıhtılaştırmak. 10801 poignantly

2802 Coal KÖMÜR 10802 Point


2803 coarse kaba,kalın 10803 point blank
2804 coarsen kabalaşmak; kabalaştırmak. 10804 point of view
2805 Coast KIYI, SAHİL,kıyı boyunca gitmek. 10805 point-blank
2806 coastal kıyı, sahil 10806 pointedly
2807 Coastline kıyı şeridi 10807 pointer
2808 Coat PALTO,kaplamak; bir tabaka (boya v.b.) sürmek. 10808 pointless

2809 coat of arm hanedan arması 10809 poise


2810 coauthor yardımcı yazar, eş yazar 10810 Poison
2811 coax tatlı sözle kandırmak,dil dökmek 10811 poke
2812 cobble ayakkabı tamir etmek. 10812 poke fun at
2813 cobbler ayakkabı tamircisi 10813 poker face
2814 Cobweb ÖRÜMCEK AĞI 10814 Pole
1)HOROZ,ERKEK KUŞ 2)ERKEKLİK ORGANI,tüfek
2815 Cock horozunu çekmek. 10815 polemic
2816 cockamamie gülünç, saçma sapan 10816 Police
2817 cockcrow horozların ötme vakti 10817 Policy
2818 cockerel yavru horoz 10818 policymaker
2819 cockroach hamamböceği. 10819 Polish
2820 cockteaser gösterip de vermeyen, erkek peşinde koşan 10820 politburo
2821 cocky kendini beğenmiş. 10821 Polite
2822 Cocoa KAKAO 10822 Politely
2823 Coconut HİNDİSTAN CEVİZİ 10823 Political
2824 cocoon koza.sarmak,korumak 10824 Politician
2825 co-creation birlikte geliştirme/yaratma/oluşturma 10825 Politics
2826 Cod morina,sazanlanmak,işletmek,dalga geçmek 10826 pollard
2827 Coddle üstüne titremek, ihtimam göstermek. 10827 pollen
2828 Code KOD 10828 polling booth
2829 codger moruk, antika adam 10829 Pollutant
2830 codicil vasiyetnameye yapılan ek 10830 polonaise
2831 codify kanun halinde toplamak.,bir sisteme bağlamak. 10831 poltergeist
2832 coed karma bir üniversitede okuyan kız öğrenci. 10832 polygamy
2833 coerce zorlamak, mecbur etmek. 10833 Polygraph
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
2834 coerced (bir şey yapmaya vb) zorlanmış 10834 polytheistic
2835 coercible mecburi,zorunlu 10835 pomade
2836 coercion zorlama, baskı 10836 pomatum
2837 coexistence birlikte yaşama,bir arada var oluş 10837 pommel
2838 Coffee KAHVE 10838 pomp
2839 coffer sandık,kutu,hazine 10839 pompous
2840 Coffin TABUT 10840 poncy
2841 cog çark dişi, diş. 10841 pond
2842 cogent inandırıcı, ikna edici. 10842 Ponder
2843 cogitate düşünmek, düşünüp taşınmak 10843 ponderous
2844 cogitation düşünüp taşınma,enine boyuna düşünme 10844 ponderously
2845 cognac konyak 10845 poniard
2846 cognitive kavramsal,idrak etme ile ilgli 10846 pontificate
2847 cohabit birlikte yaşamak, karı koca gibi yaşamak 10847 pontoon
2848 cohabitation birlikte yaşama,evlenmden beraber yaşama 10848 Pool
2849 coherence tutarlılık, tutarlık, mantıklılık. 10849 pooped
2850 coherent tutarlı 10850 Poor
2851 coherently tutarlı bir şekilde 10851 pop
2852 Cohesion uyumluluk 10852 Pope
2853 cohesive bağlı,birleşmiş 10853 poplar
2854 coil bobin,halka,sarmak,dolamak 10854 poppy
2855 Coin MADENİ PARA,sözcük uydurmak,basmak 10855 populace
2856 Coincide rastlamak,denk gelmek 10856 popularizer
2857 Coincidence tesadüf,rastlantı,denk gelme 10857 Populate
2858 coke bottle glasses şişe dibi gözlük 10858 Population
2859 Cold SOĞUK 10859 Porcelain
2860 cold call müşteriyi çat kapı ziyaret etmek 10860 porch
2861 Coldly sakinlikle,soguk kanlılıklar,sogukça 10861 Pork
2862 colicky sancılı 10862 porkable
2863 Collaboration iş birliği, uyum 10863 porpoise
2864 Collapse 1)ÇÖKMEK 2)KATLAMAK 10864 porridge
2865 Collar YAKA, TASMA, yakalamak,yakasına tasma takmak 10865 Port
2866 collateral maddi teminat.yan yana olan.ikinci,tamamlayıcı 10866 portability

2867 Colleague MESLEKTAŞ 10867 portend


2868 Collect TOPLAMAK 10868 portent
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
2869 Collection koleksiyon, toplama 10869 portentous
2870 collective kolektif; ortaklaşa; ortak. 10870 portentously
2871 Collective Agreement TOPLU SÖZLEŞME 10871 portentousness
2872 collectively toplu olarak 10872 Porter
2873 collegiate üniversitelilere özgü 10873 portfolio
2874 collide çarpışmak; çarpmak. 10874 portly
2875 collide with çarpışmak,çarpmak,(araba) çarpışmak 10875 portmanteau
2876 collision çarpışma. fikir ayrılığı 10876 portrait
2877 collocation yan yana olma 10877 Portray
2878 collude gizlice anlaşmak, tezgah hazırlamak 10878 pose as
2879 collusion gizli anlaşma 10879 poser
2880 colly kirletmek, is lekesi yapmak 10880 poseur
2881 Colonel ALBAY 10881 posh
2882 colonization sömürgeleştirme; sömürgeleşme. 10882 posit
2883 colossal muazzam, kocaman, çok büyük, devasa. 10883 Position
2884 colossally müthiş bir biçimde, iri yarı bir şekilde 10884 Positive
2885 Colour RENK 10885 posse
2886 colouring boya, renklendirme 10886 Possess
2887 colt tay,sıpa 10887 Possession
2888 colter sapan bıçağı 10888 possessive

2889 Column SÜTUN, Kol (askeri) 10889 posset


2890 Coma KOMA, KOMA HALİ 10890 Possibility
2891 Comb TARAK,taramak 10891 Possible
2892 Combat dövüşmek, mücadele etmek 10892 possum
2893 combatant şavaşçı,dövüşçü 10893 Post
2894 combative hırçın,kavgacı,..-i ihlal edecek şekilde,,-e muhalif 10894 post chaise
2895 Combination bileşim, birleşim 10895 Postage
2896 Combine birleştirmek 10896 posterior
2897 combustion yanma, tutuşma. 10897 posterity
2898 Come GELMEK 10898 posthaste

2899 come of age rüştünü ispatlamak 10899 posthumous


2900 come to know öğrenmek,haber almak 10900 posthumously
2901 come to pass meydana gelmeki,olmak 10901 postilion
2902 come to terms anlaşmak, mutabık kalmak, mutabakata varmak. 10902 post-mortem
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
ile anlaşmak, ile mutabık kalmak, ile mutabakata
2903 come to terms with varmak. 10903 post-op
2904 comely alımlı 10904 Postpone
2905 Comet KUYRUKLU YILDIZ 10905 postulant
2906 cometary kuyruklu yıldıza ait 10906 postulate
2907 comeuppance hak edilen ceza 10907 posture
2908 Comfort KONFOR ,RAHAT 10908 postwar
2909 Comfortable KONFORLU 10909 Pot
2910 comfortingly rahatlatıcı şekilde 10910 Potato
2911 comfy rahat.konforlu 10911 potbelly
2912 comical komik 10912 potent
2913 comically acayip,komik biçimde 10913 pother
2914 Command EMRETMEK,KUMANDA ETMEK 10914 pothole
2915 commandant kumandan,komutan 10915 pottery
2916 commandeer (askeri hizmette kullanmak üzere) el koymak. 10916 pouch
2917 commander-in-chief başkomutan 10917 pouffe
2918 commandment emir. 10918 poultry
2919 comme il faut münasip 10919 pounce
2920 Commemorate ANMAK 10920 pound
2921 Commence BAŞLAMAK,BAŞLATMAK 10921 Pour

2922 commencement baslangıç 10922 pout


2923 commend emanet etmek. 10923 pouty
2924 commendable övgüye değer. tavsiye edilir 10924 Poverty
2925 commendation övgü,takdir 10925 poverty-stricken

2926 Comment yorum yapmak 10926 Powder


2927 commentary yorum, tefsir. 10927 powder keg
2928 Commerce ticaret,ticari 10928 Power
2929 Commercial 1.TİCARİ 2.REKLAM ( filmi ) 10929 Power Of Attorney
2930 commercialisation ticarileştirme 10930 Powerful
2931 commie komünist 10931 Power-House
2932 commingle karışmak; katmak, karıştırmak. 10932 pox
2933 commiseration teselli, acıma. 10933 Practical
2934 commissariat komiserlik 10934 practicallity
2935 commissary komiser,bufe 10935 Practice
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
KOMİSYON,GÖREV,atamak, tayin
2936 Commission etmek.görevlendirmek. 10936 Practise
2937 commissioner komiser,komisyon üyesi. 10937 practitioner
2938 Commit İŞLEMEK ,yapmak.emanet etmek, teslim etmek. 10938 pragmatic
2939 commit arson kasıtlı yangın çıkarmak, kundakçılık yapmak 10939 prairie
2940 Commitment TAAHHÜT 10940 Praise
2941 committed kendini adamış, taahhüt edilmiş 10941 praiseworthy
2942 Commodity ticari mal 10942 pram
2943 Common ORTAK,YAYGIN 10943 prance
2944 common man sıradan insan 10944 prank
2945 Common Sense sağ duyu 10945 prankster
2946 commonplace basmakalıp söz, sıradan bir şey 10946 prate
2947 commonwealth ulus,cumhuriyet. 10947 prattle
2948 Commotion kargasa,ayaklanma 10948 Pray
2949 communal toplumla ilgili, toplumsal, halka ait. 10949 Preach
2950 commune söyleşi,sohbet,sohbet etmek, söyleşmek. 10950 Preacher
2951 Communicate İLETİŞİM 10951 preamble
2952 communication iletişim, haberleşme 10952 prebiblical
2953 communicative konuşkan 10953 precarious
2954 communion mezhep.paylaşma. 10954 precariously
2955 communique teblig,bildiri 10955 Precaution
2956 communistic komünist 10956 precautionary
2957 Community TOPLULUK 10957 precautionary measure

2958 Commute HAFİFLETMEK,her gün iş ile ev arasında gidip gelmek. 10958 precede
2959 commuter her gün işe trenle gidip gelen kimse 10959 precedent
2960 compact sıkıştırmak, yoğunlaştırmak,pudriyer, pudralık. 10960 precept
2961 compaction sıkıştırma, sıkışma 10961 preception-precept
2962 Companion yoldaş,arkadaş 10962 preceptor
2963 companionship yoldaşlık,arkadaşlık,eşlik 10963 preceptorship
2964 Company 1.ŞİRKET,arkadaşlık,ortaklık 10964 precinct
2965 comparable kıyaslanabilir, karşılaştırılabilir 10965 Precious
2966 Comparatively nispeten 10966 precipice

2967 Compare karşılaştırmak 10967 precipitate


2968 compared to .-e nazaran 10968 precipitation
2969 comparing with nispeten. Kıyasen 10969 precipitous
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
2970 Comparison karşılaştırma 10970 precipitously
2971 compartment kompartıman, bölme. 10971 Precise
2972 compartmentalisation bölümlere/dallara ayrılma 10972 Precisely
2973 compartmentalize bölmelere ayırmak. 10973 precision

2974 compartmentallize bölmelere ayırmak. 10974 preclude


2975 Compass 1.PUSULA 2.PERGEL,alan, saha. 10975 precocious
2976 compassion şefkat, merhamet, acıma, sevecenlik. 10976 preconceived
2977 compatible with uyumlu, uygun 10977 preconception
2978 compatriot vatandaş, yurttaş. 10978 precursor
2979 Compel zorlamak 10979 predate
2980 Compensate TELAFİ ETMEK,KARŞILAMAK 10980 Predator
2981 Compensation TELAFİ,TAZMİNAT 10981 predatory
2982 compere sunuculuk yapmak 10982 predecessor
2983 Compete YARIŞMAK 10983 predestination

2984 competence yetenek.,yeterlik 10984 predestine


2985 competent yetkili,yeterli 10985 predestined
2986 Competition 1.YARIŞMA 2.REKABET 10986 predetermination
2987 Competitive rekabetçi,rekabet edebilen 10987 predicament
2988 competitor rakip, yarışmacı, yarışçı. 10988 Predict
2989 compilation derleme 10989 predictability
2990 Compile derlemek, toplamak 10990 Prediction
2991 complacency kendinden hoşnut olma. Hoşnutluk 10991 Predictor
2992 complacent kendinden hoşnut.,halinden memnun 10992 predilection
2993 complacently kendini beğenmiş bir halde,sakince 10993 predilections
2994 Complain YAKINMAK, ŞİKAYET ETMEK 10994 predispose to
2995 Complaint şikayet,yakınma 10995 predisposition

2996 complaisance teveccüh,yumuşaklık 10996 predisposition to/towards


2997 complement tamamlayıcı,tamamlamak. 10997 predominant
2998 Complete TAM,tamamlamak 10998 predominantly
2999 Completely tamemen,bütünüyle,tam olarak 10999 preemie
3000 completeness tamamlık,eksiksizlik 11000 pre-eminence

3001 Completion tamamlama, bitme 11001 preempt


Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation

3002 complexion cilt,ten rengi 11002 preemptively

3003 Complexity karmaşıklık 11003 preen

3004 Compliance riayet, uyum 11004 preening


3005 Complicated KARIŞIK,KOMPLİKE 11005 preestablished

3006 Complication karmaşıklık, komplikasyon 11006 pre-existence


3007 complicit suç ortağı 11007 preface
3008 complicity suç ortaklığı. 11008 prefect
3009 Compliment İLTİFAT, ÖVGÜ,iltifat etmek. 11009 Prefer
3010 complimentary karşılıksız,beleş,iltifat eden; övgü dolu 11010 Preferable
3011 Comply uyumlu olmak, boyun eğmek 11011 Preference
3012 Components UNSUR, PARÇA, BİLEŞİMDE BULUNAN 11012 preference share
3013 Compose oluşturmak,BESTELEMEK 11013 preferential
3014 composer besteci, bestekâr, 11014 preferentially
3015 composite bileşik,karma 11015 preferment
3016 Composition KOMPOZİSYON, BİRLEŞİK 11016 prefix
3017 compositive karıştırılmış 11017 Pregnant
3018 compost çürümüş yaprakla karışık gübre, komposto. 11018 prehistoric
3019 composure sakinlik, soğukkanlılık. 11019 Prejudice
BİRLEŞİK, BİLEŞİK,içinde binalar bulunan etrafı duvarla
3020 Compound çevrili arazi. 11020 prejudicial
3021 comprehend kavramak,idrak etmek,anlamak 11021 prelim
3022 comprehension anlayış 11022 preliminary
3023 comprehensive geniş, kapsamlı 11023 prelude
3024 comprehensively kapsamlı bir biçimde, ayrıntılı bir şekilde 11024 premeditate
3025 compress sıkıştırmak 11025 premeditation
3026 Compression basınç, sıkıştırma 11026 premise
3027 Comprise içermek, kapsamak 11027 premises
3028 Compromise UZLAŞMA,tehlikeye atmak. 11028 premonition
3029 compulsion dayanılmaz bir istek, içtepi, tepi. 11029 prenup
3030 compulsive zorlayıcı 11030 preoccupation
3031 compulsory zorunlu,mecburi 11031 preoccupy
3032 compunction vicdan rahatsızlıgı veya azabı. 11032 preordain
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
3033 Computer KOMPÜTÜR,BİLGİSAYAR 11033 preordainment
3034 con aldatmak, kandırmak. 11034 prep
3035 concatenation birbirine bağlama,birleştirme 11035 Preparation
3036 concavity çukurluk 11036 Prepare
3037 conceal gizlemek, gizli tutmak, saklamak, örtmek. 11037 preparedness
3038 concede kabul etmek, itiraf etmek, teslim etmek. 11038 preposition
3039 conceit kendini beğenme, kibir, gurur. 11039 prepossessing
3040 conceited kendini beğenmiş, kibirli. 11040 Preposterous
3041 conceivably muhtemelen, böyle bir varsayımı dikkate alırsak 11041 prequalify
3042 conceive düşünmek,tasavvur etmek 11042 prerequisite
3043 Concentrate KONSANTRE,YOĞUN 11043 prerogative
3044 Concentration konsantrasyon 11044 presaging
3045 Concept KAVRAM,GÖRÜŞ,FİKİR 11045 prescience
3046 Concern 1.İLGİLENDİRMEK 2.ÜZÜLMEK 11046 prescient
3047 Concern İLGİ,ÜZÜNTÜ,ENDİŞE 11047 Prescribe
3048 Concert KONSER,kararlaştırmak,anlaşmak 11048 Prescription
3049 concerted birlikte planlanmış, ortak 11049 Presence
3050 Concession ödün, taviz, imtiyaz, ayrıcalık 11050 Present
3051 concierge odabaşı,kapıcı 11051 Present
3052 conciliar konsey ile ilgili 11052 presentation
3053 conciliate gönlünü almak, yatıştırmak. 11053 presentiment
3054 conciliation uzlaşma, gönül alma 11054 presently
3055 concillatory yatıştırıcı,uzlaştırıcı 11055 presentment
3056 concise az ve öz, kısa 11056 Preservation
3057 concision özetleme 11057 Preserve
3058 Conclude SONUÇLANDIRMAK 11058 preset
3059 Conclusion KARAR,SONUÇ 11059 President
3060 conclusive kesin,kati,nihayi 11060 presidential
3061 conclusively kesin olarak 11061 presiding judge
bir şeyler karıştırmak/kaynatmak, uydurmak
3062 concoct (hikaye/yalan) 11062 Press
3063 concordantly uygun bir biçimde,buna paralel olarak 11063 Press
3064 concrete beton,somut,katılaştırmak 11064 press pool
3065 concubinage nikahsız birliktelik, cariyelik 11065 Pressure
3066 concubine nikahsız eş,cariye 11066 prestigious
3067 concur aynı fikirde olmak, uyuşmak. 11067 presumably
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
3068 concuss sarsmak 11068 presume
3069 Concussion beyin sarsıntısı,sarısıntı 11069 presumptive
3070 concussive sarsıcı 11070 presumptuous
3071 Condemn KINAMAK,MAHKUM ETMEK 11071 pretence

3072 condense yoğunlaştırmak,sıvılaştırmak 11072 Pretend


tenezzül etmek, sözde alçakgönüllülük göstermek,
3073 condescend lütfetmek. 11073 pretense
3074 condescending küçümseyen,horgören 11074 Pretension
3075 condescension tenezzül. 11075 pretentious
3076 condiment yemeğe çeşni veren şey, sos 11076 preternatural
3077 Condition DURUM, ŞART,bütünleme 11077 preternaturally
3078 condo apartman dairesi,mülk 11078 pretext
3079 condole with başsaglığı dilemek, taziyede bulunmak. 11079 prettiness
3080 condolence başsağlığı, taziye. 11080 Pretty
3081 condolences başsağlığı 11081 Prevail
3082 condone göz yummak, görmezlikten gelmek. 11082 prevail in
3083 conduce to/toward . -e neden olmak, -e vesile olmak. 11083 prevail upon
3084 Conduct DAVRANIŞ, TAVIR,rehberlik etmek,yönetmek 11084 Prevalence
3085 Conductivity iletkenlik 11085 prevalent
3086 conductor kılavuz, önder, lider, şef.orkestra veya koro şefi. 11086 prevaricate

3087 conductress kadın biletçi,kadın orkestra şefi 11087 prevarication


3088 conduit boru,kanal 11088 Prevent
3089 Cone 1)KONİ 2)KÜLAH (Dondurma) 11089 preventative
3090 confederate Amerika Konfedere Devletleri vatandaşı 11090 Previous
3091 Confer danışmak, görüşmek 11091 Price
3092 confer with müzakere etmek, görüşmek 11092 pricey
3093 Conference KONFERANS 11093 Prick
3094 Confess İTİRAF ETMEK 11094 prickly
3095 confession itiraf,günah çıkarma 11095 pricy
3096 confessional günah çıkartma hücresi. 11096 Pride
3097 confidante-confidant sırdaş,dert ortagı 11097 prideful
3098 Confide güvenip sırrını açmak 11098 pridefully
3099 confide in güvenmek, sır vermek 11099 pridefulness
3100 Confidence GÜVEN 11100 Priest
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
3101 confident emin, inanan,güvenli 11101 prig
3102 confident of . -den emin. -ye güvenir 11102 prim
3103 confidential gizli,güvenilir 11103 primal
3104 confidentiality gizlilik 11104 Primarily
3105 confidently emin olarak 11105 Primary

3106 confidingly güvenilir bir şekilde 11106 prime


3107 Confine HAPSETMEK,SINIRLAMAK, hudut,sınır 11107 Primer
3108 confine to .-e kapatmak, -e hapsetmek 11108 Primitive
3109 Confinement hapsedilme 11109 primordial
3110 Confirm doğrulamak 11110 Prince
3111 confiscate .. -e haciz koymak, haczetmek. 11111 princely
3112 Confiscation el koyma,haciz 11112 princess
3113 conflagration büyük yangın. 11113 Principal
3114 Conflict ÇATIŞMA,ANLAŞMAZLIK 11114 principally
3115 confluence izdiham,kalabalık 11115 principle
3116 Conform uymak, boyun eğmek 11116 Print
3117 Conformity benzerlik, uygunluk 11117 prior
3118 confound şaşırtmak,yıkmak 11118 prioritize
3119 Confront yüzleştirmek 11119 Priority
3120 Confuse (kafası) KARIŞMAK, ŞAŞIRMAK 11120 priorly
3121 confusion karışıklık,saskınlık 11121 priors
3122 congeal dondurmak; donmak.pıhtılaştırmak 11122 prise
3123 congealing donma,akmama 11123 prismatic
3124 congenial cana yakın, hoş.sempatik,kafa dengi 11124 Prison
3125 congestive konjestif 11125 Prisoner
3126 conglomerate holding.kümelemek,toplamak 11126 prissy
3127 congrats hayırlı olsun (bebeğin doğumu vb) 11127 pristine
3128 Congratulate KUTLAMAK 11128 Private
3129 congratulatory tebrik niteliğinde olan 11129 private eye
3130 congregate birleştirmek,toplamak 11130 privation
3131 congregation cemaat,dinsel örgüt 11131 Privilege
3132 congress Kongre. 11132 privy council
3133 congressman abd temsilciler meclisi üyesi (erkek) 11133 privy to
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
3134 conical koni şeklinde 11134 Prize

3135 conjectural tahmini, varsayımsal, farazi. 11135 pro bono


3136 conjecture varsayım, tahmin, tahmin etmek,zannetmek 11136 probability
3137 conjoin bağlamak, birleştirmek 11137 Probable
3138 conjugal evlilik ile ilgili, karıkocalığa ait. 11138 probable cause
3139 conjunction birlik; birleşme. 11139 Probably

3140 conjure büyü yoluyla çağırmak (ruh vb), hokkabazlık yapmak 11140 probate
3141 conjurer hokkabaz, sihirbaz. 11141 probation
3142 Connect BİRLEŞTİRMEK 11142 probationary
3143 connection bağlantı, ilişki. 11143 probative value

3144 connive arkasından gizlice iş çevirmek, görmemezlikten gelmek 11144 probe


3145 conniving işbirlikçi 11145 Problem
3146 connoissuer eksper, erbap, uzman. 11146 procedural
3147 connotate anlamına gelmek,demek istemek 11147 Proceed
3148 connotation yan anlam ( bir sözcügün).ikinci anlam 11148 proceed from
3149 Conquer İŞGAL ETMEK,FETHETMEK 11149 proceed to
3150 conqueror fatih,fetheden kimse 11150 proceed with
3151 Conscience VİCDAN, BİLİNÇ 11151 proceeding
3152 conscientious insaflı,vicdanlı 11152 proceedings
3153 conscientiously vicdanına dayanarak,insaflıca 11153 proceeds
3154 Conscious BİLİNÇLİ 11154 Process
3155 consciously bilinçli olarak,bile bile 11155 procession
3156 Consciousness bilinç, şuur. 11156 Proclaim
3157 conscript askere almak. 11157 proclamation
3158 conscription askere alma.mecburi askerlik. 11158 proclivity
3159 consecrate kutsamak, takdis etmek. 11159 procreate
3160 consecrate to .-e adamak. 11160 procreation
3161 consecutive ardışık,arka arkaya gelen 11161 Proctor
3162 consecutively arka arkaya, art arda 11162 procure

3163 consensual karşılıklı mutabakata dayalı,karşılıklı anlaşmaya dayalı 11163 procurement


3164 Consensus fikir birliği,ortak görüş 11164 prod
3165 Consent RIZA,RIZA GÖSTERMEK 11165 prodigal
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
3166 consenting razı olan,razı olma 11166 prodigious
3167 Consequence sonuç,netice 11167 prodigy
3168 consequent netice,sonuç,bağlı 11168 Produce
3169 Consequently SONUÇ OLARAK 11169 Producer
3170 Conservation koruma,muhafaza 11170 Product
3171 conservative muhafazakar,tutucu 11171 Production
3172 conservatory konservatuvar,limonluk 11172 Productivity
3173 Conserve korumak 11173 profanation
3174 Consider 1.GÖZ ÖNÜNE ALMAK 2.DÜŞÜNMEK 11174 profane
3175 considerable önemli,dikkate deger 11175 profanity
3176 considerable önemli, hatırı sayılır. 11176 profess
3177 considerably epeyce, oldukça. 11177 Profession
3178 considerateness saygılılık 11178 proffer
3179 Consideration DÜŞÜNCE,ÖNEM,BEDEL 11179 proficient
3180 Consign TESLİM ETMEK,EMANET ETMEK 11180 proficiently
3181 consignment mal gönderme, sevkiyat.teslim etme 11181 Profit
3182 Consist OLUŞMAK 11182 profitable
3183 Consistence tutarlılık, kararlılık 11183 profitably
3184 Consistent TUTARLI, UYUMLU 11184 profligate
3185 consistent with ile birbirini tutmak 11185 profound
3186 consolation teselli 11186 profoundly
3187 consolatory avutucu,teselli edici 11187 profoundness
3188 console avutmak, avundurmak, teselli etmek. 11188 profundity
3189 Consolidate güçlendirmek 11189 profuse
3190 consoling teselli edici, iç rahatlatıcı 11190 profusely
3191 consolingly rahatlatıcı bir şekilde,avutarak 11191 profusion
3192 consonant ünsüz 11192 progenitor
3193 consort hayatını paylaşmak, arkadaşlık etmek 11193 progeny
3194 consort with ile arkadaşlık etmek. 11194 prognosis
3195 conspicuous göze çarpan, dikkati çeken. 11195 prognosticate
3196 conspicuously dikkat çekici bir şekilde 11196 prognostication
3197 conspirator komplocu, suikastçı 11197 Programme
3198 conspiratorial suikast ile ilgili,komplocu 11198 Progress
3199 conspiratorially planlı bir şekilde 11199 Progression
3200 constable polis memuru 11200 progressive
3201 constancy sebat, sadakat 11201 progressively
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
3202 Constant sürekli,sabit 11202 Prohibit
3203 constantly sürekli, daima. 11203 projectile
3204 constellation takımyıldız, gruplaşma 11204 proliferate
3205 consternation hayret, korku, dehşet. 11205 proliferation
3206 constipation kabızlık 11206 prolific
3207 constituency bir seçim bölgesindeki seçmenler. 11207 prologue
3208 constituent kurucu,bileşen, bütünü oluşturan,seçmen. 11208 prolong
3209 Constitute OLUŞMAKTURMAK 11209 proly
3210 Constitution ANAYASA 11210 prom
3211 Constraint sınırlama, zorlama 11211 prom date
3212 constrict sıkmak, sıkıştırmak, büzmek, daraltmak. 11212 promenade
3213 constriction sıkma,büzme 11213 prominence
3214 Construct KURMAK,İNŞA ETMEK 11214 prominent
3215 Construction yapım,inşaat,inşa 11215 prominently

3216 construe yorumlamak, tefsir etmek, mana vermek, anlamak. 11216 promiscuity
3217 Consul KONSOLOS 11217 promiscuous
3218 consulate konsolosluk, konsoloshane. 11218 promiscuously
3219 Consult DANIŞMAK 11219 promiscuousness
3220 Consultancy danışmanlık 11220 Promise
3221 consultant danışman,müşavir 11221 promising
3222 Consultation DANIŞMA,MÜZAKERE,İSTİŞARE 11222 promontory

3223 Consume TÜKETMEK 11223 Promote


3224 consumer tüketici 11224 Promotion
tam, mükemmel, dört dörtlük.,tamamlamak, ikmal
3225 consummate etmek. 11225 prompt
3226 consummately mükemmel bir şekilde, hatasızca 11226 prompter
3227 Consummation tamamına erdirme,tamamlama 11227 prompting
3228 Consumption TÜKETİM,tüberkiloz 11228 promptly

3229 consumptive verem hastası- savurgan-müşrif 11229 promulgate


3230 Contact TEMAS, DOKUNMA 11230 promulgated
3231 contagion kötü etki, yayılma,bulaşma 11231 prone
3232 contagious bulaşıcı, bulaşkan 11232 prone to
3233 contagiously bulaşıcı bir biçimde 11233 Pronounce
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
3234 contagiousness bulaşıcılık 11234 pronto
3235 Contain İÇERMEK,KAPSAMAK 11235 Proof

3236 Container KAP 11236 proofread


3237 containment tutma,kapsama 11237 prop
3238 contaminate kirletmek (mikrop/zehir vb ile),bulaştırmak 11238 propagate
3239 Contamination bulaşma,kirletme 11239 propagation
3240 contemn küçümsemek, hor görmek 11240 propane
3241 contemplate düşünüp taşınmak,tasarlamak 11241 propel
3242 contemplation düşünceye dalma ,beklenti 11242 propellant
3243 contemplative dalgın, düşünceye dalmış. 11243 Propeller
3244 contemporary çagdaş,modern 11244 propensity (for/to)
3245 contempt küçük görme, hor görme. 11245 Proper
contemptible-
3246 contemptuous alçak, rezil.aşağılık,aşalayıcı,hor gören 11246 properly
3247 contemptuously aşagılayarak,küçültücü bir biçimde 11247 Property
3248 contend ugraşmak,yarışmak,savasmak,iddia etmek 11248 prophesize
3249 contend with ile uğraşmak, mücadele etmek. 11249 prophesy
3250 contender mücadele eden kimse,yarışmacı 11250 prophetic
3251 Content İÇERİK,memnun etmek,tatmin etmek,hoşnut 11251 propitious
3252 contented halinden memnun, hoşnut, rahat, mutlu. 11252 proponent
3253 contentedly gözü tok bir şekilde, rahatça 11253 Proportion
3254 contention sav,iddaa,tez 11254 proportionate
3255 contentment memnuniyet,hoşnutluk 11255 Proposal

3256 Contents İÇERİK,İÇİNDEKİLER,hoşnut etmek, memnun etmek 11256 Propose


YARIŞMA,itiraz edip yanlış olduğunu ispatlamaya
3257 Contest çalışmak 11257 proposition
3258 contestant yarışmacı 11258 propound
3259 context bağlam, kontekst.kaynak 11259 proprietary
3260 Continent KITA 11260 proprietor
3261 Contingency olasılık, ihtimal, beklenmedik durum 11261 propriety
3262 contingent birlik,grub, ihtimal 11262 Propulsion
3263 continual sürekli, devamlı 11263 prorate
3264 continuance uzatma,devam etme 11264 prosaic
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation

3265 continuation devam, devam etme, sürme. 11265 proscribe


3266 Continue devam etmek 11266 prose
3267 continued devam eden, sürekli 11267 Prosecute
3268 continuity süreklilik, devamlılık. 11268 prosecuting counsel
3269 Continuous SÜREKLİ,DEVAMLI 11269 prosecution
3270 contort burmak, bükmek, eğmek, çarpıtmak. 11270 prosecutor
3271 contorted buruşuk, bükük. 11271 prospect
3272 Contour dış hatlar, çevre, şekil 11272 prospecting
3273 contraband kaçak mal,kaçakçılık, ithal veya ihracı yasaklanmış 11273 prospective
3274 contraception gebelikten korunma 11274 prosper
3275 contraceptive gebeliği önleyici (hap veya alet). 11275 Prosperity

3276 Contract KONTRAT,ANLAŞMA,daraltmak, kýsaltmak, büzmek; 11276 prosperous


3277 contractual sözleşmeli 11277 prostitute
3278 contractually anlaşmalı olarak, sözleşmeye bağlı olarak 11278 Prostitution
3279 Contradict çelişmek, karşı çıkmak 11279 prostrate
3280 Contradiction çelişki, itiraz 11280 prostration
3281 contradictory çelişkili 11281 prosumer
3282 contralto en kalın kadın sesi 11282 protagonist
3283 contraption makine ,mekanızma 11283 Protect
3284 contrariety aykırılık, uyuşmazlık 11284 Protection
3285 Contrary TERS,KARŞIT 11285 protege

3286 Contrast KARŞILAŞTIRMAK 11286 protegee


3287 contravene uymamak, karşı gelmek 11287 Protest
3288 contravention karşı gelme, kanuna aykırı hareket etme,ihlal 11288 protestation
3289 contretemps şanssızlık, talihsizlik 11289 Protract

3290 Contribute KATKIDA BULUNMAK 11290 protrude


3291 Contribution katkı 11291 protruded
3292 contrite pişman,tövbekar 11292 protrusion
3293 contritely pişmanlıkla 11293 Proud

3294 contrition-contriteness pişmanlık,tövbe 11294 proudest


3295 contrivance entrika, icat yapmak 11295 Prove
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
3296 contrive icat etmek,tasarlamak,bulmak 11296 provenance
3297 contrived uydurma, uyduruk. 11297 Proverb
3298 Control KONTROL ETMEK, YÖNETMEK 11298 Provide
3299 controller denetçi,yönetici 11299 provide for
3300 controversial tartışmalı, çekişmeli. 11300 Providence
3301 controversy tartışma, çekişme, anlaşmazlık. 11301 Province
3302 contumely küfür.hakaret 11302 provincial
3303 contusion eziklik,yara,bere 11303 Provision
3304 conundrum ikilem.muamma 11304 provisional
3305 convalesce iyileşmek, nekahet döneminde olmak 11305 proviso
3306 convalescence iyileşme,iyileşme dönemi 11306 Provocation
3307 convene toplantıya çağırmak,toplanmak 11307 Provocative
3308 Convenience UYGUNLUK, KOLAYLIK 11308 Provoke
3309 Convenient UYGUN,ELVERİŞLİ 11309 provost
3310 conveniently Uygun olarak ,rahatça; kolayca 11310 prow
3311 convent kadınlar manastırı. 11311 prowess
3312 convention kongre, toplantı 11312 prowl
3313 conventional geleneksel. 11313 proximity
3314 converge bir noktaya yönelmek. 11314 proxy
3315 convergence bir noktada birleşme, yakınlaşma 11315 prude
3316 conversant tanınmış, aşina 11316 prudence
3317 Conversation KONUŞMA,GÖRÜŞME,SOHBET 11317 prudent
3318 conversationalist hoşsohbet biri. 11318 prudential
3319 converse karşı,zıt,konuşmak,sohbet etmek 11319 prudentially
3320 conversely tersine,aksine 11320 prudently
3321 Conversion dönüşüm, çevirme 11321 prudery
3322 Convert dönüştürmek,din değiştiren kimse. 11322 prune
3323 convertible değiştirilebilir, çevrilebilir,üstü açılabilen araba. 11323 pruno

3324 Convict MAHKUM,HÜKÜMLÜ,mahkûm etmek.şuçlu bulmak 11324 prurience, pruriency


3325 Conviction mahkumiyet,görüş, inanç 11325 prurient
3326 Convince İKNA ETMEK 11326 pruriently
3327 convincingly ikna edici bir şekilde,inandırarak 11327 pry into
3328 convivial neşeli, şen, keyifli. 11328 psammead
3329 conviviality şenlik ve ziyafet, eğlenti, eğlence. 11329 psychopathic
3330 convolute sarmak, sarılmış, dürülmüş 11330 psychotic
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
3331 convulse şiddetle sarsmak. 11331 Pub
3332 convulsion çırpınma,kasıntı,çırpınmak 11332 pube
çırpınma,sarsıcı
3333 convulsive 11333 Public
3334 convulsively kasılarak 11334 public figure
3335 Coo mırıldanmak 11335 publication
3336 Cook 1.AŞÇI 2.YEMEK PİŞİRMEK 11336 publicise -publicize
3337 cooker ocak,fırın 11337 publicist
3338 cookie kurabiye,çörek 11338 Publicity
3339 cookwench A servant-girl employed in cooking 11339 publicly
3340 Cool 1.SERİN 2.SERİNLETMEK, SOĞUTMAK 11340 Publish
3341 coolant soğutucu 11341 puckered
3342 coolness serinlik,sogukkanlılık 11342 Pudding
3343 Coop kümes 11343 puddle
3344 Co-Operate İŞBİRLİĞİ YAPMAK 11344 pudgy
3345 Cooperation işbirliği, dayanışma 11345 puff
3346 co-opt oybirliği ile seçmek, el koymak 11346 Puke
3347 Cop POLİS, enselemek,aşırmak 11347 pule
3348 Cope BAŞA ÇIKMAK 11348 Pull
3349 cop-out bahane 11349 pull one's leg
3350 Copper BAKIR 11350 Pull Up
3351 copse koru, ağaçlık,batalık 11351 pullet
3352 copulate çiftleşmek. 11352 pulley
3353 Copy KOPYALAMAK, TAKLİT ETMEK 11353 Pullover
3354 copyist taklitçi,kopyacı 11354 pulp
3355 coral mercan 11355 pulpit
3356 cord kordon,ip,bag,baglamak 11356 pulsate
3357 cordial samimi, içten, yürekten, candan. 11357 Pulse

3358 cordiality samimiyet, içtenlik. 11358 pulverize-pulverise


3359 Cordon ASKER KORDONU 11359 pummel
3360 corduroy fitilli kadife.fitilli kadifeden yapılmış. 11360 Pump
3361 coriander kişniş. 11361 pump out music
3362 Cork MANTAR ,tıpa, tapa. 11362 Pumpkin

3363 Corn 1. EKİN, MISIR 2.NASIR (tread on someone~s corns) 11363 pun
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
3364 Corned salamura 11364 Punch
3365 Corned Beef Sıgır salamurası 11365 punch-drunk
3366 Corner KÖŞE 11366 punchline
3367 cornet kornet. kornet çalan kimse 11367 punctilious
3368 cornice korniş. 11368 Punctual
3369 corny klişe, modası geçmiş 11369 punctually
3370 coronary kalp krizi, kalple ilgili 11370 punctuate
3371 coronation taç giyme töreni. 11371 punctuation
3372 coroner şüpheli ölüm olaylarını araştıran memur 11372 Puncture
3373 corporal onbaşı,bedensel, bedeni, cismani. 11373 pundit
3374 Corpse CESET 11374 pungent
3375 corpulent obez,iri 11375 Punish
3376 corpus külliyat 11376 Punishment
3377 corral kuşatmak, (bir yere) sokmak 11377 punitive
3378 Correct 1.HATASIZ 2.DÜZELTMEK 11378 punk
3379 correction düzeltme,doğrulama 11379 punter
3380 corrective düzeltici, ıslah edici. 11380 puny
3381 correctively düzeltici bir şekilde, ıslah edici olarak 11381 Pupil
3382 Correlate ilişkisi olmak 11382 Puppet
3383 Correlation ilişki, oran 11383 Puppy
3384 Correspond benzemek, haberleşmek, 11384 purblind
3385 Correspondent MUHABİR,MEKTUPLAŞMA 11385 Purchase
3386 correspondingly buna bağlı olarak 11386 Pure
3387 Corridor KORİDOR 11387 purely
3388 corrosive çürütücü, aşındırıcı, kemirici. 11388 purgation
3389 Corrupt bozulmak,bozmak,rüşvet vermek,ahlaksız 11389 purgatory
3390 Corruption RÜŞVETÇİLİK,YOLSUZLUK.BOZULMA 11390 purge
3391 Cosmetic KOZMETİK 11391 purify
3392 Cosmopolitan kozmopolit, Dünya vatandaşı 11392 Puritan
3393 cossack Kazak (ülke) 11393 purity
3394 cosset üzerine düşmek,şımartmak 11394 purl
3395 Cost MASRAF,MALİYET, 11395 purloin
3396 cost of living yaşam maliyeti 11396 Purple

3397 costive cimri,hasis 11397 purport


3398 Costly PAHALI 11398 purported
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
3399 Costume KOSTÜM 11399 Purpose
3400 cosy konforlu,sıcacık 11400 purposeful
genellikle çocuklar için, yatacak yer hazırlamada
3401 cot kolaylık sağlayan küçük yatak 11401 Purse
3402 cotillion sosyeteye takdim balosu 11402 Pursue
3403 Cottage KULUBE,KÖY EVİ 11403 pursuer
3404 cottager sayfiye evinde oturan kimse 11404 purty
3405 Cotton PAMUK 11405 purvey
3406 cotton on to anlamak, (bir şeyin anlamını vb) kavramak 11406 purveyance
3407 couch kanepe, sedir, divan.ifade etmek, beyan etmek. 11407 purveyor
3408 Cough ÖKSÜRMEK 11408 purview
3409 Council KONSEY 11409 Push
3410 councilman belediye meclisi üyesi 11410 pushover

3411 Counsel danışman,avukat,nasihat,nasihat vermek, öğüt vermek. 11411 pushy


3412 Counselor danışman 11412 puss
3413 Count hesaba katma,önemseme,dava maddesi,SAYMAK 11413 pussy
3414 countdown geri sayım,geriye doğru sayma 11414 Put
çehre,yüz,sima,desteklemek, onamak, tasvip
3415 countenance etmek.destek, onama, tasvip. 11415 Put a call through
3416 Counter tezgah, fiş,KARŞI KOYMAK 11416 put a foot wrong
3417 counteract etkisini yok etmek,karşılık vermek 11417 put pressure on
3418 counterfeit sahte. taklit etmek, sahtesini yapmak. 11418 put up a fight
3419 counterfeiter kalpazan. 11419 putative
3420 counterinsurgency kontrgerilla harekatı 11420 putatively
3421 Counterpart benzer, emsal,karşılık 11421 putrefy
3422 counterpoint çeşitli melodileri birbirine uydurma, karşı-sürüm 11422 putrid
3423 countersign (tasdik için) ikinci olarak imzalamak. Onaylamak 11423 putz
3424 counter-swirl ters akım (nehir) 11424 Puzzle

3425 countervail aynı kuvvetle karşı koymak, eşit kuvvetle karşı koymak 11425 puzzlement
3426 counterweight denge ağırlığı 11426 pygmy
3427 countess kontes 11427 Pyjamas
3428 Country 1.ÜLKE 2.KIRLIK ALAN 11428 Pyramid
3429 countryside kırsal kesim,kırsal bölge 11429 Pythagoras
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation

3430 county kontluk,ilçe 11430 quack


3431 county family soylu aile 11431 quadrille
3432 coup darbe, askeri darbe, hükümet darbesi. 11432 quadruple
3433 Coupe ÇİFT,SPOR ARABA 11433 quail
3434 Couple 1.ÇİFT (karı-koca v.b) 2.BİR KAÇ 11434 quaint
3435 Coupon KUPON 11435 quake
3436 Courage CESARET 11436 quaker
3437 courageous cesur, yürekli, 11437 qualification
3438 courageously cesurca 11438 Qualified

3439 courgette dolmalık kabak 11439 qualify


3440 Course 1.GİDİŞAT 2.KURS,ROTA 11440 Quality
3441 Court 1.MAHKEME 2.KORT,saray,kur yapmak 11441 qualm
3442 court of law mahkeme,adliye 11442 qualms of conscience
3443 courteous nazik,saygılı 11443 quandary
3444 courteously nazik bir şekilde,efendice 11444 quantifiable

3445 courtesan zenginlerle düşüp kalkan fahişe. 11445 quantify


3446 courtesy nezaket, kibarlık, incelik. 11446 Quantity
3447 courtesy call nezaket ziyareti 11447 quantum
3448 courtier saray mensubu; kralın nedimi. 11448 Quarrel
3449 courtly sarayla ilgili.zarif 11449 quarry
3450 court-martial askeri mahkeme,askeri mahkemede yargılamak 11450 Quarter

3451 court-martialled askeri mahkemede açılmış (dava) 11451 quarterback


3452 courtship kur,kur yapmak 11452 quarterdeck
3453 Cousin KUZEN 11453 quartering
3454 couture terzilik 11454 quarterly
3455 coven cadılar toplantısı 11455 quartermaster
3456 covenant akit, sözleşme, mukavele.akdetmek.sözleşmek 11456 quartet
3457 Cover KAPLAMAK,kapak 11457 quarto
3458 coverage yayın alanı 11458 quay
3459 covering letter kapak,önyazısı 11459 que
3460 covert gizli, örtülü. 11460 Queasy
3461 covet imrenmek, gıpta etmek, göz dikmek. 11461 Queen
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
3462 coveted istenen, gıpta ile bakılan 11462 queenly
3463 covetous açgözlü, hırslı 11463 queer
3464 covetousness açgözlülük. 11464 quell
3465 Cow İNEK 11465 quench
3466 Coward KORKAK 11466 querulous
3467 cowardice korkaklık, namertlik. 11467 querulousness
3468 cowshed inek ahırı 11468 query
3469 coy cilveli, nazlı,cilveli 11469 Quest
3470 coyly çekingen bir halde, isteksizce 11470 Question
3471 cozy rahat, sıcak, samimi, hoş. 11471 Queue
3472 Crab Meat yengec eti 11472 queuing
3473 Crack KIRMAK 11473 quibble
3474 crackdown sıkı önlem,baskı 11474 Quick
3475 Cracker KRAKER 11475 quick time
3476 Cracking çatlama 11476 quicker
3477 crackle çatırdamak,çatırtı 11477 quicksand
3478 Cradle beşik,kızak 11478 Quid
3479 craftiness kurnazlık.hilekarlık 11479 quid pro quo
3480 crafty kurnaz,düzenbaz 11480 Quiet
3481 cram tıkmak, tıkıştırmak, sıkıştırmak.tıka basa yemek. 11481 quietude

3482 Cramp KRAMP,kenet, mengene.engel olmak.sınırlandırmak 11482 quill


3483 cramped engellenmiş, sıkışık, kramp girmiş 11483 quilt

3484 Crane VİNÇ, VİNÇ İLE KALDIRMAK,turna. 11484 quintessence


3485 Crank sabit fikir,kol 11485 quintessential
3486 crankiness acayiplik, gariplik 11486 quintessentially
3487 Cranky huysuz,garip 11487 quirk
3488 cranny yarık, çatlak. 11488 quirk up
3489 Crap bok,pislik,şıçmak,baş belası 11489 quirky
3490 crape krepon. 11490 Quite
3491 crapper tuvalet 11491 quite a number
3492 Crash KAZA,ÇARPMAK 11492 quitrent
3493 crass kaba, incelikten yoksun, görgüsüz. 11493 quitter
3494 crassness dangalaklık,kabalık 11494 quiver
3495 Crate kasa,sandık 11495 quixotic
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
3496 cravat kravat 11496 quixotical
3497 crave çok istemek,-e içi gitmek 11497 quixotism
3498 craving şiddetli arzu, özlem. 11498 Quiz

3499 Crawl sürünmek ,ilerlemek,yavas,ilerleme 11499 quizzical


3500 craze geçici moda.çıldırtmak. 11500 quizzically
3501 craziness çılgınlık 11501 quoits
3502 Crazy ÇILGIN 11502 Quota
3503 creak gıcırtı,gıcırdamak 11503 Quotation
3504 creaky gıcırtılı,şüpheli 11504 Quote
3505 Cream 1.KREMA 2.KREM 3.KİRLİ BEYAZ 11505 quotient
3506 crease buruşmak,buruşturmak,çizgi, buruşuk. 11506 rabbi
3507 Create yaratmak 11507 Rabbit
3508 Creation YARATIŞ 11508 rabble
3509 Creativity yaratıcılık 11509 rabid
3510 Creature YARATIK 11510 rabies
3511 creche yuva,kreş 11511 raccoon
3512 cred karizma, itibar 11512 Race
3513 credence güven, itimat. 11513 Race
3514 credentials kimliği gösteren belgeler. 11514 Rack
3515 Credibility güvenilirlik 11515 Racket
3516 credible inandırıcı,güvenilir 11516 racketeer
3517 Credit KREDİ,itibar,güven. itibar etmek.güvenmek 11517 raconteur
3518 creditor alacaklı; kredi açan kimse/kuruluş 11518 Racy
3519 credo inanç,iman 11519 rad
3520 credulity saflık, her şeye inanma. 11520 Radar

bir dinin temel ilkelerini içeren ifade, amentü.,birinin


3521 creed veya bir grubun felsefesini yansýtan ilkeler. 11521 Radiance
3522 creepy ürpertici 11522 radiant
3523 crematorium ölü yakma yeri 11523 Radiator
3524 crescendo artış (Ses'de) 11524 radical
3525 crescent hilal,yarım ay 11525 Radio
3526 crest doruk, tepe, zirve 11526 radious
3527 crestfallen kederli.yılgın, süngüsü düşük. 11527 radish
3528 crevasse büyük yarık; buz yarığı. 11528 raft
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
3529 crevice yarık, çatlak. 11529 ragamuffin
3530 Crew mürettebat, ekip 11530 rage
(yanları yüksek) bebek karyolası.(sınavda) kopya
3531 crib çekmek; kopya etmek. 11531 rageful
3532 cricket cırcırböceği 11532 ragged
3533 Crime SUÇ 11533 raggedly
3534 Criminal SUÇLU ,CEZA 11534 ragingly
3535 crimson kıpkırmızı,koyu kırmızı 11535 ragtag
3536 cringe sinmek, korkuyla çekilmek, iki büklüm olmak 11536 Rail
3537 crinkle buruşturmak, kırıştırmak 11537 Railing
3538 crinkly eğri büğrü, buruşuk 11538 railroad
3539 crippled topal, kötürüm 11539 Railway
3540 Crisis KRİZ 11540 raiment
3541 Crisp GEVREK ,CİBS 11541 Rain
3542 crisscrossed çapraz giden 11542 rainbow
3543 criterion ölçüt, kriter, kıstas. 11543 Raincoat
3544 Critical KRİTİK 11544 raindrop
3545 Criticism eleştiri,kınama 11545 Rainfall
3546 Criticize ELEŞTİRMEK 11546 rain-soaked
3547 Croak gaklamak,vaklamak,karamsar kimse 11547 Raise
3548 crochet tığ ile işlemek, tığla işlenen dantel 11548 raising

3549 crockery çanak çömlek 11549 rake


3550 Crocodile AFRİKA TİMSAHI 11550 rakish
3551 crocodile tears timsah gözyaşları, sahte gözyaşları 11551 rakishly
3552 crony dost, kafadar. 11552 rale
3553 crook dolandırıcı,sahtekar,kıvırmak,bükmek 11553 rally
3554 crooked çarpık,egri,sahtekar 11554 Ram
3555 croon mırıldanmak, alçak sesle şarkı söylemek. 11555 ramble
3556 crooner mırıldanır gibi duygusal şarkılar söyleyen şarkıcı 11556 ramen
3557 Crop ÜRÜN (toprak ürünü),KIRPMAK 11557 ramification
1.KARŞIDAN KARŞIYA GEÇMEK,ÇAPRAZLAMA GİTMEK
3558 Cross 2.HAÇ,kızgın,aksi,çap 11558 rammer
3559 cross timber başlık 11559 ramp
3560 cross-correlation çapraz ilişki 11560 rampage
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation

3561 Crossing GEÇİT 11561 rampant


3562 crossly öfkeli bir şŸekilde, sinirli bir şŸekilde 11562 rampart
3563 Crossroads KAVŞAK 11563 ramrod
3564 crosswise çapraz.çaprazlama. 11564 Ranches
3565 Crossword ÇAPRAZ BULMACA 11565 randomly
3566 crotch kasık. 11566 Range
3567 crotchety tuhaf, acayip. 11567 Rank
3568 crouch çömelme,çömelmek 11568 rankle
3569 crounch çömelmek. 11569 ransack
3570 Crow 1)KARGA 2)HOROZ ÖTÜŞÜ 11570 ransom

3571 Crowd KALABALIK 11571 rant


3572 Crown TAÇ,tepesini süslemek,tamamlamak 11572 Rap

3573 Crucial ÇOK ÖNEMLİ,KRİTİK 11573 rap sheet


3574 cruciate ligament çapraz bağ 11574 rapacious
3575 crucible zorlu deneme 11575 rapacity
3576 crucifix çarmıha gerilmiş isa heykeli, krüsifi. 11576 Rapid
3577 crucifixion çarmıha germe 11577 rappelling
3578 crucify çarmıha germek. 11578 rapport
3579 crud çöp,pislik 11579 rapprochement
3580 Crude HAM,KABA 11580 rapt
3581 Cruel ZALİM,ACIMASIZ 11581 rapture
3582 cruelly zalimce,son derece 11582 rapturous
3583 Cruelty zulüm,acımasızlık 11583 Rare
3584 Cruise DENİZ GEZİSİ ,SEYİR ETMEK 11584 rarefied
3585 Crumb kırıntı 11585 rarity
3586 crumble ufalamak,düşmek, un ufak olmak 11586 rascal
3587 crummy kötü, bakımsız 11587 rascally
3588 crumple çökmek,buruşmak 11588 Rash
3589 crunch çatırdamak,güç durum. 11589 rasher
3590 crunchy çıtır çıtır,gevrek 11590 raspy
3591 crupper at sağrısı 11591 Rat
3592 Crush EZME,EZMEK 11592 ratchet
3593 crusher ezici,kırıcı 11593 Rate
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation

3594 crust ekmek kabuğu,kabuk,kabuklanmak, kabuk bağlamak. 11594 Rather


3595 crustacean kabuklu hayvan 11595 ratify
3596 crusty aksi,huysuz 11596 ratiocination
3597 crutch destek.koltuk değneği. 11597 rational
3598 crux sorunun merkezi,dönüm noktası, kritik an. 11598 rationale
3599 Cry BAĞIRMAK, AĞLAMAK 11599 rationalisation
3600 cryptic gizemli,şifreli 11600 rationally
3601 cryptogram şifreli yazı 11601 Rattle
3602 crystallisation kristalleşme, billurlaşma 11602 raucous
3603 crystallize kristalleştirmek,aydınlığa kavuşturmak 11603 raunchy
3604 cub yavru, 11604 ravage
3605 cuban Kübalı, Küba'ya özgü. 11605 rave about-over
3606 Cube KÜP 11606 ravening
3607 Cubicle hücre,oda 11607 ravenous
3608 Cucumber HIYAR 11608 ravenously
3609 cuddle kucaklaşmak, birbirine sokulmak 11609 ravine

3610 cudgel sopa, çomak.sopa atmak, sopa çekmek, sopalamak. 11610 raving

3611 cue işaret,sıra, sıraya girmek,işaret etmek,sufle etmek. 11611 ravish


3612 cue ball bilardo topu. 11612 ravishing
3613 cuff tokatlamak, tokat atmak. 11613 Raw
3614 cuisine mutfak (türk mutfağı vb gibi) 11614 raw deal
3615 cul de sac çıkmaz yol 11615 Razor
3616 cull içinden en iyileri seçip ayırmak 11616 Reach
culminate with -
3617 culminate in ile sonuçlanmak, ile sona ermek, ile son bulmak. 11617 React
3618 culmination sonuç, son, bitiş.zirve 11618 reaction
3619 culpability kusur, kabahat, suçluluk. 11619 Read
3620 culpable kusurlu, kabahatli. 11620 read off names
3621 culprit şuçlu,sanık 11621 readies
3622 Cultivate YETİŞTİRMEK,TOPRAKLA UĞRAŞMAK 11622 readily
3623 cultivated kültürlü, görgülü. 11623 readiness
3624 Culture KÜLTÜR 11624 readmission
3625 cumin kimyon 11625 Ready
3626 cumulative birikerek çoğalan, birikmiş 11626 ready made
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
3627 cunning kurnaz, şeytan, hin,kurnazlık,şeytanlık 11627 ready wit
3628 Cup 1.FİNCAN 2.KUPA, hacamat yapmak 11628 reaffirm
3629 cup and ball fincan-top oyunu 11629 real estate

3630 cupboard dolap 11630 realization


3631 cupid aşk tanrısı 11631 Realize
papaz yardımcısı,(sergi vb hakkında) küratörlüğünü
3632 curate yapmak 11632 Really
3633 curative iyileştirici, şifalı 11633 realtor
3634 curator müze/kütüphane müdürü. 11634 reap
kaldırımın kenar taşı,tutmak, zaptetmek, frenlemek,
3635 curb hâkim olmak, yenmek, durdurmak. 11635 reappropriate
3636 curdle pıhtılaştırmak; pıhtılaşmak, kesilmek 11636 reappropriation
3637 Cure İYİLEŞTİRMEK, TEDAVİ, İŞLEM 11637 Rear
3638 curettage kürtaj 11638 rearguard
3639 curfew sokaga çıkma yasağı 11639 rearguard action

3640 Curiosity MERAK 11640 Reason


3641 Curious 1.MERAKLI 2.OLAĞANDIŞI 11641 reason of state
3642 Curiously merakla,garip biçimde 11642 reason with
3643 Curl KIVIRMAK 11643 Reasonable
3644 curmudgeon huysuz ve inatçı tip, huysuz tip 11644 reasoning
3645 curmudgeonly cimri 11645 Reassessment

3646 Currency para,döviz 11646 reassure


3647 Current GEÇERLİ.AKIM 2.CARİ 3.KUR,şimdiki 11647 rebel
3648 currently şuanda ,halen 11648 rebellion
3649 curriculum müfredat 11649 rebound
3650 Curry KÖRİ, tımar etmek, sopalamak 11650 rebuff

3651 curry favor with (pohpohlama v.b. ile) birinin gözüne girmeye çalışmak. 11651 rebuke
3652 Curse LANET 11652 rebuttal
3653 cursedly kahrolası bir şekilde,talihsizce 11653 recalcitrant
3654 curt ters ve kısa (söz). 11654 Recall
3655 Curtail kısaltmak 11655 recant
3656 curtailment kısaltma 11656 recap
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
3657 Curtain PERDE 11657 recapture
3658 curtly ters bir şekilde,kısaca 11658 recce
kadınlara özgü dizleri bükerek öne doğru eğilip selam
3659 curtsey verme hareketi, reverans yapmak 11659 Recede
3660 curtsy diz bükerek reverans, reverans yapmak 11660 Receipt
3661 curvature eğrilik 11661 Receive
3662 Curve KIVRIM,EĞRİ 11662 Recent
3663 Cushion YASTIK 11663 recently
3664 cushy rahat (meslek vb),rahat 11664 Reception
3665 cuss sövgü, küfür.küfür etmek 11665 receptive
3666 cussedness terslik 11666 receptiveness
3667 custard krem karamele benzeyen bir tatlı 11667 recess
3668 custodial emanet 11668 Recession
3669 custodian koruyucu, muhafız. 11669 recidivism
3670 Custody gözaltı,gözetim 11670 Recipe
3671 Custom GELENEK,ADET 11671 recipient
3672 customary göreneksel,alışılmış,adet olan 11672 reciprocal

3673 Customer ALICI, MÜŞTERİ 11673 reciprocate


3674 customizable kişiye özel ayarlanabilen 11674 reciprocation
3675 Customs GÜMRÜK 11675 reciprocity
3676 Cut KESMEK,AZALTMAK 11676 recital
3677 cut a dash (giyimiyle/tavırlarıyla vb) etkilemek 11677 recitation
3678 cut in half yarıya bölmek 11678 Recite
3679 cut short susturmak, yarıda kesmek 11679 reckless
3680 cutback hikayede geriye dönüş, kesinti,aksama 11680 reckon
3681 cutlasses pala… 11681 reckon with
3682 cutlet külbastı, pirzola 11682 reckoning
3683 cut-throat amansız,acımasız 11683 Reclaim
3684 cutting kesici 11684 recliner

3685 cutting edge keskin kenar,zayıflatmak 11685 recluse

3686 cuttingly iğneleyici bir şekilde, incitici bir şekilde 11686 reclusive
3687 cyberbullying siber zorbalık 11687 Recognition
3688 Cycle DEVİR,BİSİKLET, TUR 11688 Recognize
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
3689 cyclical periyodik 11689 recoil
3690 Cyclist bisikletçi 11690 Recollect
3691 Cylinder SİLİNDİR 11691 recommence
3692 cymbal büyük zil. 11692 Recommend
3693 cynic kinik, sinik. 11693 Recommendation

3694 cynical alaycı,küçümseyen 11694 recommission


3695 cynicism kinik fikir\söz 11695 recommit

3696 dabble su serpmek, hafifçe ıslatmak. 11696 recompense


3697 dabble in bir şeyle amatörce ilgilenmek 11697 recon
3698 Dad BABA 11698 Reconcile
3699 daffy deli,çatlak 11699 Reconciliation
3700 daft şaçma,kaçık,deli 11700 Reconnaissance
3701 dagger hançer 11701 reconsecrate
3702 Daily GÜNLÜK 11702 reconstitute
3703 daily routine günlük sıradan işler 11703 reconvene
3704 daintily zarifçe 11704 Record
3705 dainty narin, zarif, nazik. 11705 record-breaking
3706 dairy mandıra 11706 recount
3707 Daisy PAPATYA 11707 recoup
3708 dale küçük vadi. 11708 recourse
3709 dalliance cilveleşme,oyalanma 11709 Recover
3710 dally haylazlık etmek,oyalanmak,vakit öldürmek 11710 Recovery
3711 Dam BARAJ 11711 Recreate
3712 Damage ZARAR, ZARAR VERMEK 11712 Recreation
3713 damask damasko (kumaş). 11713 recreational
kadın,kadınlara verilen şövalyelik ayarında bir asalet
3714 dame unvanı. 11714 recriminate
3715 Damn bela okumak,lanetlemek,lanet 11715 recrimination
3716 damn skippy tabii ki 11716 Recruit
3717 Damnation lanet,lanetleme 11717 rectally
3718 Damp NEMLİ 11718 rectification
3719 dampen nemlendirmek,kırmak, kaçırmak: 11719 rectify
3720 damper amortisör,üzen kişi 11720 rectory
3721 damsel genç ve bekar kız 11721 recuperate
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
3722 Dance DANS 11722 Recurrence
3723 dandelion karahindiba. 11723 recurve
3724 dandify züppeleşmek 11724 recusal

3725 dandy züppe.harika, mükemmel, çok iyi. 11725 recuse


3726 Danger TEHLİKE 11726 Red

3727 Dangerous TEHLİKELİ 11727 redact


3728 dangle sarkıtmak,sarkmak 11728 redacted
3729 dangle down cinsel organ 11729 red-brick

3730 dank yaş, nemli, rutubetli, küf kokulu. 11730 redeem


3731 dapple benekli,beneklemek 11731 redeemable
1.CESARETLİ OLMAK,CÜRET GÖSTERMEK 2.MEYDAN
3732 Dare OKUMAK 11732 redeemer
3733 daredevil gözüpek, yiğit 11733 redemption
3734 daring cüretkâr, yiğit. 11734 redistrict
3735 darjeeling darjeeling çayı 11735 Redo
3736 Dark 1.KARANLIK 2.KOYU 3.SİYAH TENLİ 11736 redolent

3737 Darling SEVGİLİ 11737 redouble


3738 dart dart,igneleme,ok gibi fırlamak,atılmak 11738 redoubt
3739 Dash HIZLA KOSMAK 11739 redound to
3740 dash the hopes umutları boşa çıkarmak 11740 redraft
3741 dastard alçak kimse,korkakça 11741 Reduce
3742 dastardly adice,korkakça 11742 reduce to
1)HURMA 2)RANDEVU,buluşmak , flört etmek,günün
3743 Date tarihi 11743 Reduction
3744 date back to geçmişe dayanmak, eskiye dayanmak 11744 reductive

3745 daub çamur,acemice boyanmış resim,sıvamak,kirletmek 11745 Redundancy


3746 Daughter KIZ ÇOCUK 11746 redundant
3747 daughter-in-law gelin 11747 reed
3748 daunt yıldırmak, gözünü korkutmak. 11748 reedy
3749 daunting ürkütücü, göz korkutucu 11749 reef
3750 dauntless gözü pek, yılmaz, korkusuz. 11750 reek of
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
oyalanmak,işini ağırdan alarak vakit kaybetmek,
3751 dawdle aylaklık 11751 reeking
3752 dawdler boş gezenin boş kalfası,aylak 11752 reel
3753 Day GÜN 11753 reeling

3754 day of reckoning kıyamet günü, hesap günü 11754 reenact


3755 Daydream hayal,hayal kurmak 11755 reenactment
3756 daydreamer hayalperest 11756 re-evaluate
3757 dazzle göz kamaştırmak. 11757 re-evaluation
3758 de trop fazla,fazlalık 11758 Refer
3759 deacon yardımcı papaz 11759 refer to
3760 Dead ÖLÜ 11760 Referee
3761 dead bolt kilit dili 11761 Reference
3762 dead broke meteliksiz, çulsuz 11762 Referendum
3763 dead center bir şeyin tam ortası/merkezi 11763 referral
3764 dead serious çok ciddi 11764 Refill
3765 deaden azaltmak, zayıflatmak 11765 Refinement
3766 Deadline SON TESLİM TARİHİ 11766 refit
3767 Deadlock ÇIKMAZ 11767 Reflect
3768 deadness donukluk,uyusukluk,bitkinlik 11768 reflection
3769 deadpan ruhsuz, ölü gibi 11769 reform
3770 Deaf SAĞIR 11770 reform school
3771 deafen sağır etmek. 11771 Refrain

3772 Deal ANLAŞMA,İŞ,MİKTAR,ugraşmak,ilgilenmek 11772 Refreshments


3773 dealer tüccar, satıcı: 11773 refrigeration
1.SEVGİLİ, SEVİLEN 2.PAHALI,sevilen kimse
3774 Dear 11774 Refrigerator
3775 Dearie biricik,sevgili 11775 Refuge
3776 dearly samimiyetle,içtenlikle 11776 Refugee
3777 Death ÖLÜM 11777 Refund
3778 death row ölüm hücresi 11778 refurbish
3779 death toll toplam ölü miktarı 11779 Refusal
3780 deathbed ölüm döşeği 11780 Refuse
3781 debacle çöküş, yenilgi, yıkım 11781 refute
3782 debase değerini düşürmek, şerefini lekelemek 11782 regain
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
3783 debasing alçaltıcı 11783 regal
3784 Debatable TARTIŞABİLİNİR 11784 regale

3785 Debate TARTIŞMA 11785 regard

3786 debauchee çapkın,zampara 11786 Regard


3787 debauchery çapkınlık 11787 regard as
3788 debenture borçlanma belgesi,tahvil 11788 regarded as

3789 debilitate kuvvetten düşürmek, zayıflatmak, takatini kesmek. 11789 regarding


3790 debility halsizlik, bitkinlik, güçsüzlük, 11790 regardless
3791 debonair tatlı,neşeli,güler yüzlü 11791 regency

3792 debrief sorguya çekmek.-den bilgi almak 11792 regenerate


3793 debriefing bilgi alma 11793 regeneration
3794 debris yıkıntı, enkaz; döküntü. 11794 regent
3795 Debt BORÇ 11795 regicide
3796 debtor borçlu 11796 regime

3797 debunk maskesini düşürmek,kirli çamaşırlarını açığa çıkarmak 11797 regimen


3798 debut bir genç kızın sosyeteye ilk defa takdimi 11798 Regiment
ilk oyununu oynayan aktris , sosyeteye ilk kez tanıtılan
3799 debutante genç kız 11799 regimental
3800 decade onyıl 11800 Region
3801 decadence çökme, çöküş, yıkılış 11801 Register
3802 decadent çökmüş,çökmekte olan 11802 regress
3803 decal çıkartma 11803 Regret
3804 decanter sürahi. 11804 Regrettably
3805 decapitate kafasını koparmak,boynunu vurmak 11805 Regular
3806 decapitation boynunu vurma, başını kesme 11806 regularity
3807 decapitator cellat 11807 regulate
3808 Decay ÇÜRÜMEK,BOZULMAK 11808 Regulation
3809 decease vefat,vefat etmek,ölmek 11809 regulatory
3810 decedent merhum, ölmüş kimse 11810 regurgitate
3811 Deceit hilekarlık,düzenbazlık,hile 11811 regurgitation
3812 deceitful hilekar,düzenbaz 11812 rehab
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
3813 deceitfully hilekarlıkla , yalancılıkla 11813 rehash
3814 deceitfulness hilekârlık, yalancılık. 11814 rehearse
3815 Deceive ALDATMAK,KANDIRMAK 11815 reign
3816 decelerate yavaşlatmak, hız azaltmak 11816 reigning
3817 deceleration hız azalması 11817 Reimburse
3818 December ARALIK (ayı) 11818 reimpose
3819 decembrist uprising dekabrist ayaklanması 11819 rein
3820 decency terbiye, edep, nezaket. 11820 reincarnation
3821 Decent İYİ,TERBİYELİ 11821 Reinforce
3822 Deception aldatma, hile 11822 Reinforcement
3823 deceptively aldatıcı bir biçimde,aldatarak 11823 Reinstate
3824 Decide KARAR VERMEK 11824 reinvigorate
3825 decidedly kesinlikle, katiyetle. 11825 reiterate
3826 decimal ondalık sayı, ondalık 11826 reiterated
3827 decimate büyük bir kısmını yok etmek 11827 Reject
3828 decimation büyük bir kısmını yok etme; 11828 Rejection
3829 decipher (şifreyi) çözmek. 11829 rejoice
3830 Decision KARAR,hüküm 11830 rejoicing
3831 decisive belirleyici,kararlı,kesin 11831 rejuvenate
3832 deck güverter, 11832 rejuvenation
3833 deck hand tayfa 11833 rekindle
(hitabet kurallarına göre) söylemek; resmi bir şekilde
3834 declaim söylemek. 11834 relapse
3835 declamation konuşma sanatı,hitabet 11835 relatable

3836 declamatory coşkulu, gösterişli 11836 Relate


3837 Declaration ilan, bildiri 11837 Relation
3838 Declare AÇIKLAMAK,bildirmek 11838 Relationship
3839 Decline AZALTMAK,GERİLEMEK,DÜŞMEK,REDDETMEK 11839 Relative
3840 decoction kaynatarak hazırlanan öz 11840 Relatively
3841 decompose doğada yok olmak,çürümek 11841 relativity
3842 decomposition ayrılma,bozulma 11842 Relax

3843 decompress basıncı azaltmak 11843 relay


3844 Decorate DÖŞEMEK, DEKORE ETMEK 11844 releasable
3845 decorative süsleyici, süslü. 11845 Release
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation

3846 decoratively süslü bir şekilde, dekoratif bir şekilde 11846 relegate
3847 decorativeness süsleme, dekoratiflik 11847 relegate to
3848 decorum adaba uygun olma, terbiyeli olma 11848 relent
3849 decoy tuzak yemi,tuzak, tuzağa düşürmek 11849 relentless
3850 Decrease AZALMAK 11850 relentlessly
3851 decree karar,kararname,hüküm vermek,karara baglamak 11851 Relevance
3852 decrepit eskimiş, yıpranmış. 11852 relevancy
3853 decry azarlamak,rezil etmek 11853 Relevant
3854 Dedicate adamak,vakfetmek. 11854 reliability
3855 dedicate to ,-in adına sunmak, -e ithaf etmek. 11855 Reliable
3856 Dedication adama, bağlılık 11856 Reliance
3857 Deduce anlamak,sonuç çıkarmak 11857 reliance on
3858 Deduct çıkarmak, azaltmak 11858 reliant
3859 deduction kesinti,çıkarılan miktar 11859 reliant on
3860 deductive sonuç çıkarılabilir,çıkarımsal 11860 Relief
3861 Deed TAPU 11861 Relieve
3862 Deem dikkate almak, varsaymak 11862 relight
3863 Deep DERİN 11863 Religion
3864 deep down aslında,kalbinin derinliklerinde 11864 religious man
3865 deep trouble vahim bir durum 11865 relinquish
3866 deepen derinleşmek; derinleştirmek. 11866 relish
3867 deep-fry bol yağda kızartmak 11867 relive
3868 deeply derinden,içten 11868 relocate
3869 Deep-Set çukur,derinde olan 11869 relocation
3870 Deer GEYİK 11870 reluctance
3871 deface tahrif etmek,görünüşünü bozmak 11871 Reluctant
3872 defacement silme,bozma,tahriş 11872 Remain
3873 Defamation karalama, kara çalma, lekeleme. 11873 remainder

3874 defamatory leke düşüren, karalayıcı 11874 remand


3875 Defame karalamak, kara çalmak, lekelemek. 11875 Remark
3876 Default yükümlülüğünü yerine getirmeme 11876 Remarkable
3877 Defaulter borcunu ödeyen kimse 11877 remarkably
3878 Defeat KAYBETMEK (oyunda,savaşta,vs.),YENMEK 11878 remedial
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
3879 defeatist bozguncu, yenilgiyi kabul eden kimse 11879 Remedy
3880 Defect kusur, iltica etmek, sığınmak 11880 Remember
3881 defection ihanet,terk etme 11881 remembrance
3882 defective kusurlu, sakat, eksik, noksan. 11882 Remind
3883 defector karşı tarafa kaçan kimse. Sığınmacı 11883 reminder
3884 Defence SAVUNMA, DEFANS 11884 reminisce
3885 Defend SAVUNMAK 11885 reminiscent of
3886 defendant sanık,davalı 11886 remission
3887 Defense savunma, müdafaa 11887 remissness

3888 Defer ERTELEMEK,sonraya bırakmak 11888 Remit


3889 defer to .-e boyun eğmek. 11889 Remittance
3890 deference riayet, (saygıdan kaynaklanan) itaat. 11890 remnant
3891 Deferential hürmetkar,saygılı 11891 remonstrate
remonstrate with
3892 deferentially saygılı bir şekilde 11892 someone something
3893 defiance meydan okuma,karşı koyma 11893 Remorse
3894 defiant meydan okuyan,karşı gelen 11894 remorseful
3895 defiantly muhalif bir şekilde,karşı gelerek 11895 Remorseless
3896 Deficiency yetersizlik,eksiklik 11896 remortgage
3897 deficient eksik, noksan; yetersiz. 11897 Remote
3898 Deficit AÇIK (budget deficit=bütçe açığı) 11898 remotely
3899 defile kirletmek, pisletmek, lekelemek, bozmak. 11899 remoteness
3900 Define tanımlamak, açıklamak 11900 remount
3901 Definite KESİN, BELİRLİ 11901 Removal
3902 definitely kesinlikle 11902 Remove
3903 Definition TANIMLAMA,TANIM 11903 remove from
3904 deflate gururunu kırmak. 11904 remuneration
3905 deflect yönünü değiştirmek; başka yöne çevirmek 11905 rend
3906 deforest ormansızlaştırmak 11906 render
3907 deformed deforme olmuş 11907 rendezvous
3908 deformity şekil bozuklugu,biçimsizlik 11908 rendition
3909 defray ödemek; (giderleri) karşılamak. 11909 renege
3910 defrock meslekten men etmek,papazlıktan çıkarmak 11910 renegotiate
3911 deft becerikli, usta, marifetli. 11911 renegotiation
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation

3912 deftly ustaca 11912 renew


3913 deftness hüner,beceriklilik 11913 renounce
3914 defunct ölmüş, artık kullanılmayan 11914 renovate
3915 defund finanse etmeyi kesmek 11915 renovation
3916 defuse etkisiz hale getirmek, (ortamı) sakinleştirmek 11916 renown
3917 Defy karşı gelmek,meydan okumak 11917 renowned
manyetik mayınlara karşı geminin manyetik alanını
3918 degaussing nötrleyen elektrikli alet 11918 Rent
3919 Degenerate yozlaşmış,bozulmuş,bozulmuş kimse 11919 renunciation
3920 degenerative bozulma eğilimi olan 11920 Repair
3921 degradation bozulma,indirme,düşürme,rütbesini indirme 11921 reparations
3922 degrade alçak bir duruma düşürmek.rütbesini indirmek. 11922 repartee
3923 degrading alçaltıcı,onur kırıcı 11923 repass

3924 Degree DERECE,LİSANS 11924 repatriate


3925 deign tenezzül etmek. 11925 Repay

3926 deity tanrı, ilah. 11926 repeal


3927 dejected keyifsiz, morali bozuk; hüzünlü. 11927 repealable
3928 dejection keyifsizlik,üzüntü 11928 Repeat
3929 Delay GECİKTİRMEK, ERTELEMEK 11929 repeatedly
3930 delayer geciktiren şey ya da kişi 11930 repel
3931 delectable sevimli,nefis 11931 repellent
3932 delectate cezbetmek, zevk almak 11932 repent
3933 delectation hoşlanma,zevk 11933 repentance
3934 delegate görevlendirmek.havale etmek, devretmek. 11934 repentant
3935 deliberate kasıtlı, maksatlı, önceden tasarlanmış. 11935 repercussion
3936 Deliberately KASTEN,kasıtlı olarak 11936 repertoire
3937 deliberation görüşme, müzakere.düşünüp taşınma. 11937 Repetition
3938 delicacy incelik, kibarlık. 11938 repetitious
3939 Delicate HASSAS,NARİN,NAZİK 11939 rephrase
3940 Delicately incelikle 11940 Replace
3941 Delicious LEZZETLİ 11941 Replacement
3942 Delight HOŞNUT ETMEK,ZEVK 11942 replenish
3943 Delightful HOŞ,ZEVKLİ 11943 replete
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
3944 delineate şeklini çizmek.betimlemek. 11944 repletion
3945 delineation çizerek anlatma,resmetme 11945 Reply
suçlu, suç işleyen (çocuk).ödenmemiş (hesap, vergi,
3946 delinquent borç v.b.). 11946 Report
3947 delirious sayıklayan,çılgına dönmüş. 11947 report on
3948 delirium çılgınlık 11948 reportedly
3949 Delirium tremens alkol krizi 11949 repose
3950 delish lezzetli 11950 reprehensible
3951 Deliver DAĞITMAK, DAĞITIM 11951 Represent
3952 deliverance kurtarma; kurtuluş.hüküm 11952 Representation
3953 deliverer kurtarıcı,teslim eden kimse 11953 Representative
3954 deltoid üçgen şeklinde,üçgensi kas 11954 Repress

3955 deluge sel, tufan. 11955 reprieve


3956 delusion aldanma, yanılma. 11956 reprimand
3957 delusional hayal dünyasında yaşayan 11957 reprisal
3958 delve into didiklemek.araştırmak 11958 reprise
3959 Demand İSTEK, TALEP, İHTİYAÇ,sormak 11959 Reproach
3960 Demand Draft ibrazında ödenen poliçe 11960 reproachful
3961 demandingly zahmetli bir şekilde, talep ederek 11961 reproachfully

3962 demean alçaltmak, küçültmek. 11962 reprobate

3963 demeanor - demeanour davranış, tavır 11963 Republic


3964 demented deli, kaçık, çılgın. 11964 republican
3965 demerit kusur,kabahat,(okulda) ihtar, tembih. 11965 repudiate
3966 demilitarize askerden arındırmak 11966 repugnant

3967 demise ölüm, vefat. 11967 repulse


3968 Demolish YIKMAK, PARÇALAMAK 11968 repulsion
3969 demolition of shanties gecekondu yıkımı 11969 repulsive

3970 demonization şeytanlaştırma,şeytan gibi gösterme 11970 repurpose


3971 demonize şeytanlaştırmak, şeytan gibi göstermek 11971 reputable
3972 demonstrable kanıtlanabilir,gösterilebilir 11972 Reputation
3973 Demonstrate GÖSTERMEK 11973 repute
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
3974 Demonstration GÖSTERİ,GÖSTERME 11974 reputed
3975 Demoralize CESARETİNİ KIRMAK, MORALİNİ BOZMAK 11975 Request
3976 demote rütbesini indirmek,aşağı dereceye indirmek 11976 Require
3977 demur kabul etmemek, itiraz etmek. 11977 Requirement
3978 demure ağırbaşlı,mütevazi 11978 requisite

3979 demutualization mütekabil bir şirketin sermaye şirketine dönüştürülmesi 11979 reroute

3980 demutualize mütekabil bir şirketi sermaye şirketine dönüştürmek 11980 reschedule

3981 demystify gizemini çözmek 11981 rescind


şiddetli eklem ve adale ağrıları veren ateşli ve bulaşıcı
3982 dengue hastalık (sivrisineklerin neden oldugu) 11982 Rescue
3983 deniability reddedilebilirlik 11983 Research
3984 Denial inkar 11984 reseller
3985 denigrate iftira etmek, leke sürmek, 11985 resemblance
3986 denigration iftiraya uğrama, karalama 11986 resemble

3987 denigrative-denigratory iftira atan, karalayıcı 11987 Resent


3988 denigrator iftiracı 11988 resentful
müdavim,bir yerin yerlisi veya orada yerleşik olan
3989 denizen kimse 11989 resentment
3990 denominate ad vermek,isim koymak 11990 Reservation

3991 denomination zümre,tarikat 11991 Reserve


3992 denote göstermek, belirtmek. 11992 reserved
3993 Denounce kınamak, suçlamak 11993 reservist
3994 dense yoğun,kalın kafalı, mankafa. 11994 reshuffle
3995 dent çökertmek.ufak çukur; çentik, çöküntü, girinti. 11995 Reside
3996 Dentist DİŞÇİ 11996 reside in
3997 denunciate suç duyurusunda bulunmak 11997 Residence
3998 denunciation ihbar, 11998 residency
3999 denunciatory gammazlayıcı. itham edici 11999 Resident
4000 Deny İNKAR ETMEK, YALANLAMAK,reddetmek 12000 residue

4001 Depart AYRILMAK 12001 Resign


Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
4002 Department BÖLÜM;DEPARTMAN 12002 Resignation

4003 Departure ayrılma, kalkış 12003 resilient


4004 Depend BAĞIMLI OLMAK, İHTİYACI OLMAK 12004 resillent
4005 depend on bağlı olmak 12005 Resist
4006 Dependence bağımlılık 12006 Resistance
4007 dependency bağımlılık 12007 resize
4008 Dependent BAĞIMLI 12008 resolute
4009 dependent on . -e bağlı 12009 resolutely
4010 Depict anlatmak 12010 Resolution
4011 Deplete azalmak, tükenmek 12011 Resolve
4012 depleted bitmiş.tükenmiş 12012 resonance
4013 depletion tüketme,boşalma,fakirleşme 12013 resonant
4014 deplorable acınacak durumda, içler acısı. 12014 resonate
4015 deplore ..-e çok üzülmek, -den acı duymak. 12015 resorant
4016 deploy plana göre yerleştirmek.,askeri yayılmak. 12016 resort
4017 deploying yayılma 12017 resort to
4018 deployment plana göre yerleştirme.askeri yayılma. 12018 resort to force
4019 deport sinir dışı etmek,uzaklaştırmak 12019 resound
4020 deportation sınırdışı etme 12020 Resource
4021 deportment davranış, tavır. 12021 resourceful

4022 depose yeminli ifade vermek.,görevden almak, azletmek. 12022 Respect


4023 Deposit DEPOZİT,emanet etmek:,deposite olarak vermek 12023 respectability
4024 deposition deposito,yazılı ifade 12024 Respectable
4025 depository depo, ardiye. 12025 respectful
4026 Deprave baştan çıkarmak,ahlakını bozmak 12026 respectfully
4027 Depraved baştan çıkmış ,ahlakını bozuk 12027 respectively
4028 depravity ahlak bozukluğu.doğru yoldan ayrılma. 12028 respiration
4029 deprecate onaylamamak, protesto etmek. 12029 respite
4030 depredation hasar verme,değerini düşürme; değeri düşme. 12030 resplendent
4031 Depress BUNALTMAK,bastırmak 12031 Respond
4032 Depression depresyon, çöküntü 12032 Response
4033 deprivation mahrumiyet,yoksunluk, depresyon, çöküntü. 12033 Responsibility
den yoksun bırakmak, -den mahrum etmek, -den
4034 deprive etmek: 12034 Responsible
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
4035 Depth DERİNLİK 12035 Rest
4036 Deputation HEYET 12036 Rest
4037 deputization vekil tayin etme, delege etme 12037 Restaurant
4038 deputize vekil olarak atamak. 12038 restitution
4039 Deputy MİLLETVEKİLLİĞİ 12039 restive
4040 derail (treni) raydan çıkarmak; (tren) raydan çıkmak. 12040 restless
4041 derange düzenini bozmak, altüst etmek, delirtmek 12041 restlessly
4042 deranged deli. 12042 Restoration
4043 derangement delilik.düzensizlik 12043 Restore
4044 deregulate devlet denetimini azaltmak 12044 Restrain
4045 derelict terkedilmiş, sahipsiz.sorumsuz (kişi) 12045 restraint
4046 dereliction ihmalkarlık, terk edilmişlik 12046 Restrict
4047 deride alay etmek, alaya almak. 12047 Restriction
4048 derision alay, istihza. 12048 restructure
4049 derivative türev. 12049 Result
4050 Derive türetmek, kaynaklanmak 12050 resultant force

4051 derogatory aşağılayıcı,küçük düşürücü 12051 Resume


4052 Descend alçalmak, inmek 12052 resumption
4053 descend from soyundan gelmek 12053 resurface
4054 Descendant soyundan gelen kimse 12054 resurgence
4055 descent alçalma,iniş 12055 resurgent
4056 Describe TANIMLAMAK, BETİMLEMEK 12056 resuscitate
4057 Description tanımlama 12057 resuscitation
4058 descry ayırt etmek, farketmek 12058 Retail
4059 desecrate (kutsal bir şeye) saygısızlık etmek. 12059 retail outlet
4060 desecration (kutsal bir şeye) saygısızlık etme 12060 Retain
4061 desegregate ırk ayrımını ortadan kaldırmak 12061 retainer
4062 desegregation ırk ayrımının kaldırılması 12062 retaining
4063 desensitize uyuşturmak, duyarlılığını gidermek 12063 retaliate
4064 Desert 1.ÇÖL 2.TERK ETMEK(haksız yere) 12064 Retaliation
4065 Deserter firari 12065 retaliatory
4066 desertion askerlikten kaçma, firar. 12066 Retard
4067 Deserve HAKKETMEK, LAYIK OLMAK 12067 retardation
4068 desiccate kurutmak,kurumak 12068 retarded
4069 desiccated kurumuş 12069 retention
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
4070 Design TASARLAMAK,DİZAYN 12070 retentive
4071 designate atamak,tayin etmek 12071 reticence
4072 Desire ARZU 12072 reticent
4073 desist çekilmek, vazgeçmek,ayrılmak 12073 reticule

4074 Desk SIRA;MASA 12074 Retire


4075 desk-bound masa başı 12075 Retirement

4076 desolate ıssız,terkedilmiş,perişan,harap etmek, perişan etmek. 12076 retort


4077 desolation haraplık,terkedilmiş 12077 retrace
4078 Despair ÜMİTSİZLİK 12078 retrack
4079 despairingly umutsuzca 12079 retract
4080 despatch göndermek,göndermek 12080 retraction
4081 Desperate UMUTSUZ, ÇOK CİDDİ 12081 Retreat
4082 Desperately umutsuzca 12082 retrench
4083 desperation umutsuzluk, ümitsizlik. 12083 retrial
4084 despicable alçak, aşağılık, rezil. 12084 retributive
4085 despicably alçakça. 12085 retrieval
4086 Despise küçümsemek,hor görmek 12086 Retrieve

4087 Despite RAĞMEN 12087 retrofit


4088 despoil soymak (yağma). Yağmalamak 12088 retrospect
4089 despondency ümitsizlik, moral bozukluğu 12089 retrospective
4090 despondent umutsuz, ümitsiz, meyus. 12090 Return
4091 Dessert TATLI (yiyecek) 12091 return to favor
4092 destabilize istikrarı bozmak, karıştırmak 12092 reunion
4093 Destination VARIŞ NOKTASI 12093 re-up
4094 destine kaderinde olmak,nasip etmek 12094 revamp
4095 Destiny kader 12095 Reveal
4096 destitute yoksul, muhtaç, fakir. 12096 revel
4097 destitution yoksulluk, fakirlik. 12097 revelation
4098 Destroy YIKMAK 12098 reveller
4099 Destruction İMHA,TAHRİP 12099 revelry
4100 desultory amaçsız, gayesiz.gelişigüzel, rasgele. 12100 Revenge
4101 Detach AYIRMAK 12101 Revenue
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
4102 detachment ayırma,müfreze, müfrez birlik.yansızlık,tarafsızlık 12102 revenue stream
4103 Detail AYRINTI, DETAY 12103 reverberate
4104 detain alıkoymak,gözaltına almak 12104 reverberation
4105 detainee tutuklu 12105 revere
4106 Detect sezmek, bulmak 12106 reverence
4107 Detection bulma, keşfetme 12107 Reverend
4108 Detective DEDEKTİF 12108 reverent
4109 detente uluslararası gerginliğin yumuşaması 12109 reverently
4110 Detention tutuklanma,alıkonma 12110 reverie
4111 Deter caydırmak 12111 Reversal

4112 deteriorate kötüleşmek, kötüye gitmek, fenalaşmak, bozulmak. 12112 Reverse


4113 deteriorating bozulan (sağlık, durum vb),bozucu 12113 revert to
4114 Determination azim, kararlılık, belirleme 12114 Review
4115 Determine belirlemek, saptamak 12115 Reviewer
4116 Determined KARARLI,AZİMLİ 12116 revile
4117 determinedly kararlı bir şekilde 12117 reviled
4118 deterrent caydırıcı,caydırıcı şey 12118 Revise
4119 detest nefret etmek 12119 revitalize
4120 detestable iğrenç,tiksindirici 12120 revivification
4121 dethrone tahttan indirmek. 12121 revivify

4122 detonate patlamak, infilak etmek; patlatmak, infilak ettirmek. 12122 revoke
4123 detour varyant (yol).,varyanttan gitmek. 12123 Revolt
4124 detract küçük düşürmek,değerini düşürmek 12124 Revolting
4125 detractor aleyhte konuşan kimse,küçük düşürücü kimse 12125 Revolution
4126 Detriment ZARAR 12126 revolutionary

4127 detrimental zararlı 12127 revolutionize-revolutionise


4128 detrimentally zararlı bir şekilde 12128 revolving
4129 detrimentalness zararlılık 12129 revulsion
4130 deuce iskambil oyunları ikili. 12130 Reward
4131 devalue devalüe etmek, değerini düşürmek. 12131 rewarding
4132 Devastate mahvetmek,harap etmek 12132 rewardingly
4133 Develop GELİŞMEKTİRMEK, BÜYÜMEK 12133 rewind
4134 Development GELİŞME,GELİŞTİRME,büyüme 12134 rhapsodize
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
4135 deviant olağandışı,alışılmışın dışında 12135 rhetoric

4136 deviate sapmak, ayrılmak. 12136 rhetorical


4137 deviated sapmış 12137 rheumatism
4138 deviation sapma, ayrılma. 12138 rhythm
4139 Device araç, cihaz 12139 rhythmic
4140 Devil ŞEYTAN 12140 rhythmically
4141 devil-may-care kimseye aldırmayan, pervasız. 12141 Rib
4142 devious sinsi, hilekâr. 12142 Ribbon
4143 deviousness dürüst olmama, aldatıcılık 12143 Rice
4144 Devise düşünmek, icat etmek 12144 Rich
4145 devoid of ..-den yoksun, -den mahrum. 12145 Richness

4146 devolve devretmek, geçmek 12146 rickety


4147 devote adamak,ayırmak 12147 ricochet

4148 devoted baglı,sadık 12148 Rid


4149 devotee dinine çok bağlı olan kimse,dindar 12149 riddle
4150 devotion fedakarlık,sadaket 12150 Ride
4151 devotional ibadete özgü, ibadetle ilgili. 12151 rideable
(bir duygu) (birini) yiyip bitirmek.mahvetmek, yok
4152 devour etmek.silip süpürmek (yemeği) 12152 rider
4153 devout dindar,içten,samimi 12153 ridge
4154 devoutly dindar bir şekilde, samimice 12154 ridicule
4155 Dew KIRAĞI (nem) 12155 Ridiculous
4156 dewdrop çiy 12156 ridiculously
4157 dextrous eli çabuk, eli uz, usta. 12157 rife
4158 dharma hakkaniyet,erdem 12158 riff
4159 diabolical şeytani, şeytanca. 12159 riffle
4160 diadem taç, hükümdarlık 12160 Rifle
4161 Diagnose teşhis koymak 12161 rig
4162 Diagnosis tanı, teşhis 12162 rigging
4163 diagonal köşegen 12163 Right
4164 Diagram ŞEMA, DİYAGRAM 12164 Right Now
4165 Dial 1.GÖSTERGE 2.TELEFON ETMEK 12165 right of access
4166 dialect diyalekt, lehçe, ağız 12166 rightful
4167 Diameter ÇAP 12167 rightfully
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
4168 diametrically tamamen. 12168 rightfulness
4169 Diamond 1.ELMAS 2.KARO (kağıt oyunlarında) 12169 right-minded
4170 diaper çocuk bezi.çocuk bezini sarmak/değiştirmek. 12170 rigid
4171 Diarrhea ishal 12171 rigidly
4172 Diary GÜNLÜK, AJANDA 12172 Rigor
4173 diatribe uzun münakaşa, sert eleştri 12173 rigorous
4174 dibs parça 12174 rile
4175 Dice ZARLAR ( Tavla ) 12175 rill
4176 dicey riskli, tehlikeli 12176 rim
4177 dicier daha riskli 12177 Ring
4178 dicker pazarlık etmek,takas 12178 Ring
kendi menfaati için çevresindekilere duyarsız davranan
4179 dickish kişi 12179 rink
4180 dictate dikte,söyleyerek yazdırmak,zorla kabul ettirmek. 12180 Rinse
4181 Dictator DİKTATÖR 12181 riot
4182 dictatory otoriter, buyurucu, diktatörce 12182 riotous
4183 Dictionary SÖZLÜK 12183 rip open
4184 dictum resmi açıklama,otoriter hüküm veya söz. 12184 Ripe
4185 diddle dolandırmak,aldatmak 12185 ripen
4186 Die ÖLMEK 12186 ripener
4187 die at the scene olay mahallinde ölmek 12187 Ripped
4188 diesel dizel 12188 ripple
4189 Diet REJİM, DİYET 12189 rippling
4190 dietician diyetisyen. 12190 Rise
4191 Differ farklı olmak 12191 Risk
4192 Difference AYIRIM, FARK 12192 risk-taker
4193 Different FARKLI 12193 Risky
4194 differential-differantial fark gösteren, farklı olan 12194 risque
4195 differentiate farklılaştırmak,ayırmak, ayırt etmek. 12195 risquely
4196 differentiation ayrım. Fark 12196 Ritual
4197 differently farklı olarak 12197 Rival
4198 Difficult ZOR 12198 rivalry
4199 difficulty güçlük,zorluk 12199 riven
4200 diffident çekingen, utangaç, 12200 River
4201 diffidently çekingence 12201 rivet
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
yaymak, dağıtmak;zaman zaman konu dışına çıkarak
4202 diffuse meseleyi uzun uzadıya anlatan.dagınık 12202 riveting
4203 diffusion yayınma, yayınım, difüzyon. 12203 rivulet
4204 Dig KAZMAK 12204 roache
4205 Digest 1)sindirmek 2)OLAYI KAVRAMAK 3)ÖZET 12205 Road

4206 dignified şerefli,agırbaşlı 12206 roadie


4207 dignify onurlandırmak, şeref vermek. 12207 roam
4208 dignitary rütbe veya mevki sahibi, kodaman. 12208 roamer
4209 Dignity haysiyet,itibar 12209 roan
4210 digress konu dışına çıkmak, konudan ayrılmak. 12210 Roar
4211 digression konudan ayrılma.konu dışı söz, arasöz. 12211 Roast
4212 dike hendek, suyolu, ark, kanal. 12212 Rob
4213 dilapidate harap etmek, tahrip etmek; harap olmak. 12213 robust
4214 dilapidated harap, köhne 12214 robustly
4215 dilate genişletmek, büyütmek; genişlemek, büyümek. 12215 Rock
4216 dilation genişletme, büyütme; genişleme, büyüme. 12216 rock band
4217 dilatory işi ağırdan alan, geciktiren. 12217 rock bottom

4218 dilemma ikilem,güç durum, çıkmaz 12218 rocker


4219 dilettante heveskar,amatör 12219 Rocket
4220 diligence çalışkanlık,çaba 12220 Rod
4221 Diligent çalışkan , gayretli 12221 rodent
4222 dilly güzel,hoş 12222 roguish
4223 dillydally oyalanmak, vakit öldürmek 12223 roil
4224 dilute sulandırmak, su katmak; hafifletmek. 12224 Role
4225 Dim KISIK, SÖNÜK 12225 Roll
4226 dime on sent. 12226 roll call
4227 dimension boyut. 12227 roll-call
4228 Diminish azaltmak,azalmak 12228 Roller
4229 diminuendo sesin gittikçe hafiflemesi 12229 Roller Coaster
4230 diminutive küçücük, ufacık, minicik. 12230 Roof
4231 dimly belirsiz bir biçimde 12231 roofer
4232 dimmest en kalın kafalı olanı 12232 roofie
4233 dimple gamze,çukur 12233 rook
4234 din gürültü, patırtı 12234 Room
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
4235 dine akşam yemeği yemek 12235 roomy
4236 ding göçük (araba) 12236 roost
4237 dingiest en kirli olanı 12237 rooster

4238 dingy karanlık, sönük. 12238 Root


4239 dinkum dürüst,hakiki 12239 Rope
4240 Dinner AKŞAM YEMEĞİ 12240 rosary
4241 Dionysus çallı şarap tanrısı 12241 Rose
4242 Dip DALDIRMAK,dalma 12242 roster
4243 dip out alçak,hain,alçak herif 12243 rosy cheeks
4244 Diploma DİPLOMA 12244 rot
4245 Diplomat DİPLOMAT 12245 rotary
4246 dipshit salak,aptal 12246 Rotten
4247 dipstick sefil,salak 12247 rottenness
4248 dire korkunç, dehşetli, müthiş. 12248 rotund
4249 Direct 1.DİREKT 2.YÖNLENDİRMEK, YOL VERMEK 12249 roue
4250 Direction YÖN 12250 Rough
4251 directness doğruluk, dürüstlük 12251 roughest
4252 Director DİREKTÖR 12252 rough-hewn
4253 Directory REHBER (telefon vb.) 12253 roughly
4254 direst en korkunç olanı 12254 Round
4255 dirigible hava gemisi,zeplin 12255 round about
4256 Dirt KİR 12256 Round Hand
4257 Dirty KİRLİ 12257 Roundabout
4258 dis birisine saygısızlık yapmak,dalga geçmek 12258 roundhouse
4259 disability sakatlık,yetersizlik 12259 roundly
4260 disablement iş göremezlik hali,sakatlık 12260 rouse

4261 Disadvantage DEZAVANTAJ 12261 rout


4262 Disagree ANLAŞAMAMAK, UYUŞMAMAK 12262 Route
4263 disagreeable huysuz,hoş olmayan 12263 route map
4264 disagreeably huysuzca,uygun olmayan bir şekilde 12264 rove
4265 disagreement anlaþmazlık, uyuşmazlık. 12265 roving
4266 disambiguation belirsizliği giderme,netleştirme 12266 Row
4267 Disappear GÖZDEN KAYBOLMAK 12267 Row
4268 Disappoint HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRAMAK 12268 rowboat
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
4269 Disappointment hayal kırıklığı 12269 rowdy
4270 disapprove reddetmek,onaylamamak 12270 Royal
4271 disapprovingly beğenmeyerek, reddederek 12271 royalties
silahsızlandırmak; silahsızlanmak.zararsız duruma
4272 disarm getirmek. 12272 Rub
4273 disarming dost kazandırıcı, yatıştırıcı 12273 Rubber
4274 disarray karışıklık, düzensizlik. 12274 Rubbish
4275 Disaster FELAKET, AFET 12275 rubbish dump
4276 Disastrous feci,korkunc,talihsiz 12276 rubble
4277 disavow reddetmek, tanımamak. 12277 ruckle
4278 disband dağıtmak.dagılmak 12278 rucksack
4279 disbar barodan ihraç etmek. 12279 ruckus
4280 disbarred barodan ihraç edilmiş 12280 rudder
4281 Disbelief güvensizlik,inanmazlık 12281 ruddy

4282 disbursal-disbursement ödeme,masraf 12282 Rude


4283 disburse (para) harcamak; (para) dağıtmak. 12283 rudiment
4284 disburser ödemeyi yapan kişi 12284 rudimental-rudimentary
4285 Disc DİSK 12285 rue
4286 Discard köşeye atmak 12286 rueful
4287 discarding ıskartaya çıkartma 12287 ruefully
4288 discern ayırt etmek,sezmek,farkına varmak 12288 ruefulness
4289 discernible farkedilebilir, görülebilir. 12289 ruffian
4290 discerning anlayışlı,zeki 12290 ruffle
4291 discernment muhakeme yeteneği,sezgi 12291 Rug
4292 Discharge tahliye etmek,DEŞARJ,BOŞALTMAK,terhis etmek 12292 Ruin
4293 disciple havari.mürit 12293 ruinous
4294 discipleship havarilik,müritlik 12294 Rule
4295 disciplinary disiplinle ilgili. 12295 rule book
4296 Discipline DİSİPLİN 12296 Ruler
4297 Disc-Jockey DİSCOKEY 12297 ruling

4298 disclaim reddetmek, kabul etmemek.yalanlamak, tekzip etmek 12298 Rumble


4299 Disclose AÇIĞA VURMAK , MEYDANA ÇIKARMAK 12299 ruminate
4300 Disclosure ifşa ,açıga vurma 12300 rummage
4301 Disco DİSKO 12301 rummy
4302 discolour rengini bozmak, soldurmak, lekelemek. 12302 Rumour
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
4303 discomfort rahatsızlık,sıkıntı,rahatsız etmek, sıkıntı vermek. 12303 rumour-monger
4304 discompose sinirlendirmek. düzenini bozmak 12304 rumple
4305 disconcert düzenini bozmak, altüst etmek. 12305 rumpus

4306 disconcerted rahatı bozulmuş, canı sıkılmış 12306 Run


4307 disconsolate çok kederli, avutulamaz. 12307 run aground
4308 Discontent hoşnutsuzluk 12308 run into trouble

4309 discontinous üretimi devam etmeyen ürün vb 12309 Runaway


4310 discord uyuşmazlık, anlaşmazlık. 12310 run-down
4311 discordant ahenksiz,uyumsuz 12311 rung
4312 discounter indirimli satış mağazası 12312 run-in
4313 Discourage cesaretini kırmak 12313 runt
4314 Discourse ciddi yazı,söylev,nutuk 12314 run-up
4315 discourteous nezaketsiz, kaba, saygısız 12315 rupture
4316 Discover KEŞFETMEK 12316 rural
4317 Discovery keşif, bulgu 12317 ruse
halkın gözünden düşürmek, itimatsızlık,saygınlıgı
4318 discredit yitirme 12318 Rush
4319 discreet sagduyulu,tedbirli,agzı sıkı 12319 rush order
4320 discreetly tedbirli biçimde,ihtiyatlı bir şekilde 12320 rushes
4321 Discrepancy çelişki,tutarsızlık 12321 rush-hour
4322 discrete ayrı, farklı. 12322 Rust
4323 Discretion akıl, sağ duyu 12323 rustic
4324 discretionally isteğe bağlı olarak 12324 rustle

4325 discretionary-discretional isteğe bağlı, ihtiyari. 12325 rustling

4326 Discrimination ayırım 12326 rut


4327 Discuss TARTIŞMAK 12327 Ruthless
4328 Discussion tartışma, görüşme 12328 Ruthlessness
4329 disdain küçümseme,küçük görmek, tepeden bakmak 12329 rye

4330 disdainful kibirli, tenezzül etmeyen 12330 sabbath


4331 disdainfully hor görerek 12331 Sabbatically
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation

4332 Disease HASTALIK 12332 sabbatical-Sabbatic


4333 disembark karaya çıkarmak/çıkmak. 12333 sable
4334 disembody ayırmak,gövdeden ayrılmak 12334 Sabotage
4335 disembowel bağırsaklarını çıkarmak,karın deşmek 12335 sabre rattling
4336 disenable diskalifiye etmek, etkisiz kılmak 12336 sachet
4337 disenchant gözünü açmak. aklını başına getirmek 12337 Sack
4338 disenchanted inancını yitirmiş 12338 Sack
4339 disencumber sıkıntıdan kurtarmak.yükten kurtarmak 12339 sack of shit!

4340 disengage bağlantısını kesmek,ilgisini kesmek,serbest bırakmak. 12340 sackful


4341 disengaged serbest, bağlantısız 12341 sacred
4342 disentangle dolaşıklığını gidermek,çözmek, açmak; çözülmek, 12342 sacredness
4343 disenthrall kurtarmak,kölelikten kurtarmak 12343 Sacrifice
4344 disfigure biçimini bozmak, çirkinleştirmek. 12344 sacrilege
4345 disfigurement bozulma 12345 sacrilegious
4346 disgrace gözden düşme, itibardan düşme,rezil etmek 12346 Sad
4347 disgraced gözden düşmüş, rezil edilmiş 12347 sadden
4348 disgraceful utanç verici,rezil 12348 Saddle
4349 disgracefully utanç verici bir şekilde, ahlaksızca 12349 saddle-sore
4350 disgruntle canını sıkmak,üzmek 12350 sadly
4351 disgruntled hoşnutsuz, canı sıkkın. 12351 Sadness
kılık degiştirmek,gizlemek, saklamak,tanınmamak için
4352 disguise giyilen kıyafet. 12352 Safari
4353 Disgust İGRENME ,TİKSİNTİ 12353 Safe
4354 disgusting tiksindirici, iğrenç. 12354 Safeguard
4355 disgustingly tiksindirici bir şekilde,iğrenç bir şekilde 12355 Safety-Belt
4356 Dish YEMEK,TABAK 12356 Safety-Pin
4357 dishearten ümidini kırmak,mücadele gücünü kırmak 12357 sag
(saç, giyim v.b.'ni) darmadağınık etmek, karmakarışık
4358 dishevel etmek. 12358 sagacity
4359 disheveled darmadağınık, karmakarışık. 12359 sage
4360 Dishonest sahtekar,namussuz,şerefsiz 12360 sagebrush

4361 dishonor-dishonour onursuzluk,ayıp,namusunu kirtletmek,rezil etmek 12361 saggy


Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation

4362 dishonourable ciğeri beş para etmez, yüz kızartıcı, dürüst olmayan 12362 Sail
4363 dishonourableness şerefsizlik, namussuzluk 12363 Sailor
4364 dishonourably utanılacak şekilde, haysiyetsizce 12364 Sake
4365 dishrag bulaşık bezi 12365 salacious
4366 disillusionment gözünün açılması,gerçekleri görmesini sağlama 12366 Salad
4367 disincline (bir şeyden/birinden) soğutmak, caydırmak. 12367 salaried
4368 disinfect dezenfekte etmek, mikroplardan arındırmak, 12368 Salary
4369 disinfectant dezenfektan. 12369 Sale
4370 disinherit mirastan yoksun bırakmak. 12370 sales outlet
4371 disintegrate parçalara ayırmak 12371 salient
4372 disintegration parçalama; parçalanma. 12372 saliva
4373 disinterested ilgisiz 12373 salivate

4374 Dislike hoşlanmamak 12374 sallow


4375 dislocate yerinden çıkarmak. 12375 Salmon
4376 dislocation yerinden oynama,altüst olma,yerinden çıkarma 12376 Saloon

4377 dislodge yerinden çıkarmak; yerinden atmak. 12377 Salt


4378 dismal kederli, neşesiz, kasvetli. 12378 salted
4379 dismantle sökmek,parçalamak 12379 Salute
4380 Dismay DEHŞETE DÜŞÜRMEK, KORKUTMAK 12380 salvage
4381 Dismay KORKU, DEHŞET 12381 salvation
parçalamak, uzuvları bedenden ayırmak, uzuvlarını
4382 dismember kesmek. 12382 salve
4383 dismemberment kesip çıkarma,parçalamak 12383 salver
4384 Dismiss KOVMAK,gitmesine izin vermek: 12384 Same
4385 Dismissal işten çıkarma 12385 samovar

4386 dismissible reddedilebilir 12386 sampan


4387 dismissive önemsemez (tavır) , dışlayıcı,saygısız 12387 Sample
4388 dismissively hor görerek,ilgisizce 12388 sanctification
4389 Disobedience itaatsizlik 12389 sanctifier
4390 disobedient itaatsiz, asi. 12390 sanctify
4391 Disobey İTAAT ETMEMEK 12391 sanctimonious
4392 Disorder bozukluk,düzensizlik 12392 sanctimony
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
4393 disorientated yönünü kaybetmiş, kafası karışmış 12393 Sanction

4394 disorient--disorientate kafasını karıştırmak, yolunu kaybettirmek 12394 sanctioned


4395 Disown tanımamak,sahip çıkmamak 12395 sanctity
4396 disparage kötülemek, küçük düşürmek. 12396 Sand
4397 disparate farklı, apayrı 12397 Sandal
4398 disparity eşitsizlik, fark. 12398 sandbag
4399 dispassionate sakin,yansız,tarafsız 12399 sand-fairy
4400 dispassionately tarafsızlıkla,duygularına kapılmadan 12400 Sandpaper
dispassion-
4401 dispassionateness tarafsızlık, 12401 Sandwich
4402 Dispatch SEVK ETMEK, GÖNDERMEK 12402 sane
4403 dispel dağıtmak, defetmek, gidermek. 12403 saner
4404 dispensary askeri revir 12404 sanguinary
4405 dispensation dönem (bir dinin etkili olduğu),dağıtma, verme. 12405 sanguine
4406 dispense dagıtmak,ilaç yapıp vermek 12406 sanitize
4407 disperse dagıtmak, yaymak; dağılmak. 12407 sanity
4408 dispersion ayrılım,dagılım,ayrılma 12408 Sap
4409 dispirited morali bozuk.,cesareti kırık 12409 sapient
4410 Displace YERİNDEN ÇIKARMAK (Kuvvet etkisi ile) 12410 sapiently
4411 displacement yer değiştirme, yerinden çıkarma 12411 sarcasm
4412 Display GÖSTERMEK 12412 sarcastic
4413 displeasure hoşnutsuzluk,öfke 12413 sarcastically
4414 disposable income harcanabilir kişisel gelir 12414 Sardine
4415 disposal yok etme, imha etme.emir,buyruk 12415 sardonic
4416 Dispose yerleştirmek.,HAZIRLAMAK,düzenlemek 12416 sash
4417 dispose of imha etmek,bertaraf etmek 12417 sashay
4418 disposed istekli,meyilli 12418 sass
4419 disposed of bertaraf edilmiş,ıskarta 12419 sassy
4420 Disposition egilim,karakter, yapı,yaratılış,yerleştirme 12420 satchel
4421 disproportionate oransız,aşırı 12421 sate
4422 disproportionately orantısız şekilde 12422 Satellite
4423 disprove aksini kanıtlamak, çürütmek. 12423 satiate
4424 disputative tartışmacı 12424 Satin
4425 Dispute ANLAŞMAZLIK,tartışma 12425 satire
4426 disqualify (ceza olarak) yetkisini elinden almak. 12426 satirical
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
4427 disquiet kaygı.üzüntü. endişe vermek. Kaygılandırmak 12427 satisfaction
umursamamak,önem
4428 disregard vermemek,umursamama,önemsememe 12428 Satisfy
4429 disreputable itibarsız, adı kötüye çıkmış 12429 saturate
4430 disrepute adı çıkmışlık,kötü nam 12430 saturation
4431 disrespectful saygısız,nezaketsiz 12431 Saturday
4432 Disrupt bölmek, araya girmek 12432 Sauce
4433 Disruption kesinti, aksama 12433 Saucepan
4434 disruptive yıkıcı,birliği bozan 12434 Saucer
4435 dissect dikkatle incelemek,kesip parçalara ayırmak 12435 saunter
4436 dissecting teşrih 12436 Sausage
4437 dissection parçalara ayırma, incelenen şey 12437 savable
4438 dissemble gerçeği gizlemek; (gerçeği) gizlemek. 12438 Savage
4439 disseminate saçmak, (haber)yaymak, neşretmek. 12439 savant
4440 dissemination (bilgi) yayımlama,yayma 12440 Save
4441 disseminator bilgiyi ileten,haberleri yayan 12441 save as
4442 dissension anlaşmazlık, ihtilaf. 12442 save the best for the last
4443 dissent muhalefet,muhalif olmak 12443 savings
. -i kabul etmemek.-den ayrı görüşte olmak, -den
4444 dissent from ayrılmak. 12444 Savior
4445 dissenter ayrı görüşte olan kimse. 12445 savoir faire
4446 dissention çekişme,ihtilaf 12446 savory
4447 dissertation tez,bilimsek inceleme 12447 Savour

4448 disservice zarar, ziyan. 12448 savoury

4449 dissident karşıt görüşlü kimse,muhalif 12449 savvy


4450 dissimulate gerçeği gizlemek 12450 Saw
4451 dissimulation gerçeği gizleme. 12451 Sawmill
4452 dissimulator iki yüzlü 12452 Saxophone
4453 dissipate dağılmak,israf etmek 12453 Say
4454 dissipated sefahat düşkünü, israf edilmiş 12454 scab
4455 dissipation israf,sefahat.dagıtma 12455 scabbard
4456 dissociated ayrışmış 12456 scabby
4457 dissociative ayrışma ile ilgili, çözülme ile ilgili 12457 scaffold
4458 dissolute ahlaksız, çapkın, sefih 12458 scaffolder
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation

4459 dissolution eritme dağılma,yok olma 12459 scald


4460 dissolve eritmek 12460 Scale
4461 dissolved çözünmüş 12461 scalp
4462 dissonance ahenksizlik, uyumsuzluk. 12462 scalpel
4463 dissuade kararından döndürmek, caydırmak 12463 scam
4464 dissuade from .-den caydırmak, -den vazgeçirmek. 12464 scamper
4465 Distance MESAFE,UZAKLIK,geride bırakmak. 12465 Scandal
4466 Distant UZAK,UZAKTA 12466 scandalize
4467 distend şişirmek; şişmek. 12467 scandalizer
4468 distended şişmiş 12468 Scandalous

4469 distill damıtmak, imbikten çekmek; imbikten çekilmek. 12469 scant


4470 Distinct AÇIK, ÖZEL, FARKLI 12470 scapegoat
4471 Distinction AYIRIM,FARK 12471 Scar
4472 distinctive belirgin,kendine özgü 12472 Scarce
4473 distinctly açıkça,belirgin birşekilde 12473 Scarcity
4474 distinctness açıklık,fark 12474 Scare
scaremongering-
4475 Distinguish AYIRT ETME ( bir özelliğinden dolayı ) 12475 fearmongering
4476 distinguished seçkin,tanınmış 12476 Scarf
4477 distort çarptırmak,saptırmak,bozmak,yamultmak 12477 scarlet
4478 distorted bozuk,biçimsiz 12478 scarlet letter
4479 distortion çarpıtma, gerçek anlamından saptırma 12479 scarper
4480 distract dikkatini dağıtmak 12480 Scatter
4481 distractedly dikkati başka yöne çekerek 12481 scatter about
4482 Distraction dikkatin dağıtılması,oyalamak 12482 scavenge

4483 distraint haciz,el koyma 12483 Scene


4484 distraught perişan,çıldırmış 12484 scenery
4485 Distress sıkıntı,tehlike,üzmek,acı vermek 12485 scent
4486 Distribute DAĞITMAK 12486 sceptic
4487 Distribution dağıtım 12487 sceptical
4488 District İLÇE,BÖLGE,SEMT 12488 Scheme
4489 distrust güvensizlik,güvenmemek 12489 scheming
4490 distrustful şüpheci, başkalarına güvenmeyen 12490 schism
4491 distrustfully şüpheli bir şekilde, güvenmeyerek 12491 schmooz
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
4492 distrustfulness güvensizlik 12492 schmoozing
4493 Disturb RAHATSIZ ETMEK 12493 schmuck
4494 Disturbance rahatsızlık 12494 scholarly
4495 disturbingly üzücü bir şekilde, zahmetli bir biçimde 12495 Scholarship
4496 disunion ihtilaf,anlaşmazlık 12496 School
4497 disuse kullanmamak,kullanmayı bırakmak, terketmek 12497 schooling
4498 disused eski.terkedilmiş 12498 schooner
4499 ditch hendek,su yolu, kurtulmak,terketmek 12499 schottische
4500 dither duraksamak, tereddüt etmek 12500 Science
4501 ditty kısa ve basit şarkı 12501 scientific
4502 Dive DALIŞ 12502 Scientist
4503 Diver DALGIÇ 12503 scintillate
4504 Diverge sapmak,açılmak,ayrılmak 12504 scintillating
4505 divergence fikir ayrılığı, uyuşmazlık 12505 scion
4506 diverse farklı,çeşitli 12506 Scissors
4507 Diversify çeşitlendirmek 12507 scoff
4508 Diversion yönünü değiştirme,ilgisini başka tarafa çekme 12508 scoff at
4509 Diversity çeşitlilik 12509 Scold
4510 Divert yönlendirmek,başka yöne çekmek 12510 sconce
4511 divest of .-den yoksun bırakmak. 12511 Scone
4512 Divide BÖLMEK, PAYLAŞTIRMAK 12512 scooch
4513 dividend bölünen,kar payı 12513 scooch over
4514 divine sezmek, hissetmek. 12514 scoop
4515 Divinity tanrıça,ilahi,kutsal 12515 scoot
4516 Division BÖLÜM 12516 scop
4517 divisional tümen 12517 scope
4518 divisive bölücü. 12518 scorch
4519 divisiveness bölücülük, anlaşmazlık yaratan 12519 Score

4520 Divorce BOŞANMAK 12520 scorn


4521 divulge açığa vurmak, ifşa etmek. 12521 Scorpion
4522 dizziness baş dönmesi,sersemlik 12522 scotch
4523 Dizzy BAŞ DÖNMESİ 12523 scot-free
tıbbi müdahale sonucunda kalbi duran bir hastanın
4524 dnr (do not resuscitate) tekrar canlandırılmaması kararı 12524 scour
4525 Do YAPMAK 12525 scourge
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
4526 do by davranmak 12526 scowl
4527 do well durumu iyi olmak, iyi etmek 12527 scowling
4528 doable mümkün,yapılabilir 12528 scrag
4529 doating çürüyen 12529 scragged
4530 docile uysal, yumuşak başlı 12530 scraggy
1.TERSANE(gemi) 2.SANIK İSKEMLESİ 3.DOK,(ücretten)
4531 Dock kesmek. 12531 scram
4532 docket adres etiketi 12532 Scramble
4533 Doctor DOKTOR 12533 scramble up
4534 Document DOKÜMAN 12534 Scrambler
4535 documentary belgesel 12535 scrap
4536 dodge kurtulma,kaçamak yapmak,hileyle atlatmak 12536 Scrape
4537 dodgy çok tehlikeli,şüpheli 12537 scrappy
4538 Doe dişi geyik 12538 Scratch
4539 doer fail,eden,yapan 12539 scratching
4540 doff çıkarmak (şapka, ceket vb) 12540 scrawl
4541 Dog KÖPEK 12541 scrawny
4542 dogged inatçı, dik kafalı, 12542 Scream
4543 doggedly inatçı bir biçimde, yorulmak bilmez bir şekilde 12543 screech
4544 doggedness azim,kararlılık,inatçılık 12544 Screen
4545 dogma dini sistem,inanç 12545 Screw
4546 do-gooder iyi niyetli ama gerçekçi olmayan sosyal reformcu 12546 scribble
4547 doily dantel küçük masa örtüsü 12547 scribbler
4548 doleful kederli, acılı, hüzünlü. 12548 scrimp
4549 dolerite dolan taşı 12549 scrip
4550 Doll OYUNCAK BEBEK 12550 scriptural
4551 dolly bebek, kukla. 12551 scripture
4552 domain bilgi alanı,nüfuz alanı, nüfuz bölgesi. 12552 scrote
4553 dome kubbe 12553 scrounge
4554 Domestic EVCİL, EVE AİT, İÇSEL,yerli 12554 scrounger

4555 domesticate evcilleştirmek. 12555 Scrub


4556 domestication evcilleşme 12556 scrubber
4557 domesticity aile hayatı,evcimenlik 12557 Scruff
4558 domicile ikametgâh, konut, mesken. 12558 scruffy
4559 Dominate HÜKMETMEK 12559 scrumptious
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
4560 domineer despotça hükmetmek, hâkim durumda olmak. 12560 scrumptiously
4561 dominion egemenlik, hâkimiyet. 12561 scrumptiousness
4562 don kuşanmak/giyinmek 12562 scruple

4563 Donate BAĞIŞ YAPMAK 12563 scrupulous


4564 Donation BAĞIŞ 12564 scrupulously
4565 done to a turn tam kararında pişmiş 12565 scrutinize
4566 Donkey EŞEK 12566 scrutiny
4567 Donor BAĞIŞ YAPAN, VERİCİ 12567 scud
4568 do-nothing tembelihaylaz 12568 scudded
don't get your panties in
4569 a bunch dur hemen heyecan yapma, dur hemen tribe girme 12569 scuffle
4570 doodle rastgele şekiller çizmek 12570 scullery
4571 doofus aptal,ahmak 12571 scullion
4572 Doom KÖTÜ KADER,KÖR TALİH 12572 sculpt
4573 Doomsday AHİRET GÜNÜ 12573 sculptor
4574 Door KAPI 12574 scumbag
4575 do-or-die ölüm kalım 12575 scurried
4576 doorman kapıcı 12576 scurrilous
4577 doozy olağanüstü, mükemmel 12577 scurry
önceden kestirmek,uyuşturucu vermek
4578 Dope budala,aptal 12578 scurvy
4579 doper doping veren 12579 scuttle
4580 dopey budala. 12580 scuzzy
4581 dork ahmak,aptal 12581 Sea
4582 dormant faal olmayan (yanardağ),uykuda,hareketsiz 12582 seafaring
4583 Dose DOZ 12583 Seal
4584 dosh para 12584 seam
4585 dossier evrak dosyası 12585 seamstress
4586 Dot nokta,benek,noktalamak,beneklemek 12586 Search
4587 dot com internet şirketi 12587 search me
4588 dotage bunaklık. 12588 searing
4589 doth yapmak,etmek 12589 Seashore
4590 doting çok seven,düşkün 12590 Seaside
4591 Double ÇİFT 12591 Season
4592 double back aynı yoldan geri dönmek 12592 seasoned
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
4593 double dealing iki yüzlülük 12593 Seat
4594 double hull çift yanlı, çift dipli 12594 Seat-Belt
4595 doubloon ispanyol altını 12595 Seating
4596 doubly iki misli 12596 seaweed

4597 Doubt 1.ŞÜPHE 2.EMİN OLMAMAK 12597 secessionist


4598 doubtless kuşkusuz, şüphesiz, kesinlikle, muhakkak. 12598 seclude
4599 doubtlessly şüphesiz bir şekilde 12599 secluded
4600 doubtlessness kesinlik. Kuşkusuzluk 12600 seclusion
4601 douche mal,dangalak 12601 Second
4602 douche bag adi şerefsiz, ciğeri beş para etmez 12602 Second-Rate
4603 dough hamur.para,mangır 12603 Secrecy
4604 dour asýık yüzlü, ters, haşin, aksi. 12604 Secret
4605 dourness aksilik,inatçılık 12605 Secretary
4606 douse söndürmek, üzerine su serpmek 12606 secretary of state
4607 dovelike yumuşak başlı.mülayim 12607 secretive
4608 dover mail yolcu vagonu postası 12608 secretively
4609 dovish barışçı 12609 sect
4610 dowdy pasaklı,derbeder 12610 sectarian
AŞAĞISI,aşagıya,üzgün,keyifsiz, alaşağı etmek, yere
4611 Down sermek 12611 Section
4612 down below altında,altına 12612 secularism
4613 down market düşük gelirli tüketiciler piyasası 12613 Secure
4614 Down on his luck talihsiz 12614 sedate
4615 Down Payment PEŞİN (Ödeme) ,PEŞİNAT 12615 sedately
4616 down the ages çağlar boyu, çağlar boyunca 12616 sedative
4617 down to earth gerçekçi, pratik 12617 sediment
4618 down-and-out çulsuz, parasız 12618 seditionist
4619 downcast neşesiz,üzüntülü 12619 seditious
4620 downer yatıştırıcı, sakinleştirici 12620 seduce
4621 downhearted üzgün,kederli 12621 seducer
4622 downheartedly üzgün bir halde, kefiysizce 12622 seductive
4623 downheartedness üzgünlük,mutsuzluk 12623 sedulous
4624 downhill yokuş aşağı,aşagıya 12624 sedulously
4625 downplay önemsiz gibi lanse etmek,önemsiz göstermek 12625 sedulousness
4626 downsize küçülmeye gitmek,küçültmek 12626 See
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
4627 downward başaşağı,aşağıya doğru 12627 see fit
4628 downy yumuşaçık,tüylü 12628 See Over
4629 dowry çeyiz. 12629 Seed
4630 dowse çatal çubuk ile su mineral kaynağı araştırmak 12630 seedy
4631 doyen duayen, grubun en kıdemli üyesi 12631 seeing that
4632 Doze UYUKLAMAK, ŞEKERLEME 12632 Seek
4633 Dozen DÜZİNE 12633 seeker
4634 dozy mankafa, uykulu 12634 Seem
4635 Draft TASLAK,TASARI,tasarlamak,planını çizmek 12635 seem to be
4636 draft board Çizim masası 12636 seemingly
4637 drafty cereyanlı, soğuk hava akımı olan. 12637 seer
4638 Drag çekmek,sürüklemek 12638 seersucker

4639 Dragon EJDERHA 12639 seesaw


4640 Drain LAĞIM, SU YOLU 12640 seethe
4641 drain pipe atık su borusu 12641 seething
4642 drainage drenaj,akıtma, boşaltma. 12642 Segment
4643 Drama DRAM 12643 segregate
4644 dramatic dramatik,etkileyici 12644 segregation

4645 drape kalın,perde,kumaşla örtmek. 12645 segue


4646 drapery perdelik kumaş 12646 Seize
4647 drastic sert, şiddetli, zorlayıcı. 12647 seizure
4648 drastically sert bir biçimde,şiddetle 12648 Seldom
4649 Draught HAVA AKIMI, CERYAN 12649 Select
4650 Draughts DAMA OYUNU 12650 Selection
4651 draughtsman teknik ressam 12651 self denial
4652 Draw 1.ÇİZMEK (resim) 2.ÇEKMEK (çekmece) 12652 self esteem
4653 draw the line bir sınır koymak, izin vermemek 12653 self sufficiency
4654 drawback sakınca, mahzur, dezavantaj. 12654 self-contradictory
4655 Drawer ÇEKMECE, GÖZ 12655 self-declared
4656 drawing room misafir odası 12656 self-effacing
4657 Drawn çekilmiş,çekilmek 12657 self-evident
4658 drawn out bitkin 12658 self-evidently
4659 Dreadful KORKUNÇ, KÖTÜ 12659 self-expression
4660 Dreadfully ÇOK 12660 self-forgetful
4661 Dream DÜŞ, HAYAL, RÜYA, RÜYA GÖRMEK 12661 self-immolation
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
4662 dream of hayalini kurmak 12662 self-indulgent
4663 dreamily sersem sersem 12663 self-inflicted
4664 dreamy hayalci,hülyalı 12664 Selfish
4665 dreary kasvetli, sıkıcı. 12665 Selfless
4666 dredge dibini temizlemek,tarak makinası 12666 selflessly
4667 drench sırılsıklam etmek. 12667 self-mockingly
4668 Dress 1.GİYSİ 2.GİYİNMEK 12668 self-possessed
4669 dresser şifoniyer,kostümcü 12669 self-purification
4670 Dressing pansuman,sargı,giydirme 12670 selfsame
4671 dressing gown sabahlık 12671 Sell
4672 dribble damla damla akıtmak, damlatmak. 12672 sell short
4673 Drift sürüklenme,sapma 12673 selvage
4674 drift apart birbirlerinden ayrı düşmek,temasa kesmek 12674 Selve
4675 driftwood suların sürüklediği ağaç dalları 12675 semblance
1.DELMEK 2.(tekrar tekrar) ÖĞRETMEK,talim
4676 Drill yapmak,matkap 12676 semen
4677 Drink İÇMEK 12677 Semi
4678 Drip damlamak,damlama 12678 seminary
4679 Drive ARABA KULLANMAK, SÜRMEK 12679 Senate
4680 drive nuts deli etmek 12680 Send
4681 drive through (bir yerden) arabayla geçmek, arabaya servis 12681 senile
4682 drivel saçma sapan söz.saçmalamak. 12682 senility
4683 driveway özel araba yolu 12683 Senior
4684 drizzle (yağmur) çiselemek, serpiştirmek. 12684 Sensation
4685 drone monoton ses, vızıltı,vızıldamak,hormurdamak 12685 Sense
4686 drongo salak 12686 sense of calm
4687 drool ağzı sulanmak. 12687 sense of humour
4688 droop sarkmak, bükülmek, eğilmek; sarkıtmak, eğmek. 12688 sense of shame
4689 drooping sarkık 12689 Senseless
4690 droopy sarkık.eğri 12690 sensibility
4691 Drop 1.DÜŞÜRMEK, DÜŞMEK, BIRAKMAK 2.DAMLA 12691 Sensible
4692 drop in at ….-e uğramak. 12692 Sensitive
4693 drop kick kaleci vuruşu 12693 sensual

4694 dross süprüntü, artık, değersiz şeyler. 12694 Sentence


4695 Drought kuraklık 12695 sentiment
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
4696 Drown BOĞULMAK 12696 Sentimental
4697 drowse uyuklamak, pineklemek. 12697 sentinel
4698 drowsily uykulu bir şekilde 12698 sentry
4699 drowsiness uykulu olma, uyuşukluk. 12699 sentry-go
4700 drowsy uykulu,uyku veren. 12700 sepal
4701 drudgery angarya, ağır ve sıkıcı iş 12701 Separate
4702 Drug UYUŞTURUCU MADDE,İLAÇ 12702 Separation
4703 drug trafficking uyuşturucu kaçakçılığı 12703 September
4704 Drum 1)DAVUL 2)MAKARA 3)VARİL, BİDON 12704 septic
4705 Drunk SARHOŞ 12705 sepulchral
4706 drunkard ayyaş, içkici. 12706 sepulture

4707 drunkenness sarhoşluk 12707 sequence


4708 Dry 1.KURU 2.KURUMAK 12708 sequestrate

4709 dryly Kuru bir şŸekilde,duygusuz bir şŸekilde 12709 serendipity


4710 dualism ikilik,ikicilik 12710 serene
4711 dubious kuşkulu, şüpheli. 12711 serenely
4712 duchy düklük, bir dük veya düşesin arazisi 12712 serenity
4713 Duck 1)ÖRDEK 2)BAŞINI EĞMEK 12713 serf
4714 ducking ördek yavrusu, palaz. 12714 serfdom
4715 Duckling KÜÇÜK ÖRDEK 12715 Sergeant
4716 Ducky güzel,sevgili 12716 sergeant major
4717 Due KADAR, VADE( borç ) 12717 Serial
4718 due process kanuni prosedür 12718 series
4719 Duel DÜELLO 12719 Serious
4720 duffel silindir şeklinde çanta 12720 serious crime

4721 Dull SIKICI,DONUK,MAT,(ağrıyı) hafifletmek, azaltmak. 12721 Sermon


4722 dully Sıkıcı bir şŸekilde, ilginç olmayan bir şŸekilde 12722 serpent
4723 Dumb aptal,dilsiz 12723 serrated
4724 dumb-ass göt lalesi 12724 serried
4725 dumbfounded küçük dilini yutmuş, şaşkına dönmüş 12725 Servant
çöplük, terk etmek (sevgiliyi),boşaltmak,
4726 dump atmak.damping yapmak, toptan ucuza satmak. 12726 Serve
4727 dumpsite çöplük, çöp toplama bölgesi 12727 Service
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
4728 dumpy bodur, kısa ve şişman 12728 Serviette
4729 dunghill çöp yığını 12729 servitude
4730 dunk smaç, çaya batırmak, bandırmak 12730 servitute
4731 duplex çift,dublex 12731 Set
4732 duplicitous iki yüzlü.aldatıcı 12732 set a goal
4733 duplicitously iki yüzlü olarak.aldatıcı olarak 12733 set aside
4734 duplicity ikiyüzlülük, düzenbazlık, hile. 12734 set goal
4735 Duration devam, süre 12735 set in motion
4736 duress zorlama, baskı 12736 set to
4737 Dusk akşam karalıgı,alaca karanlık,loş 12737 set to work
4738 Dust TOZ,tozunu almak; fırçalamak: 12738 setback
4739 Dust Bowl çöle dönmüş arazi 12739 Setting
4740 Dustbin ÇÖP TENEKESİ 12740 Settle
4741 Duty 1.GÖREV,HİZMET,VERGİ 12741 settle a dispute
4742 duty-bound görevine bağlı 12742 Settlement
4743 dweeb aptal,embesil 12743 Settler
4744 Dwell yaşamak 12744 sever
4745 dweller oturan, sakin. 12745 Several
4746 dwindle önemini kaybetmek,yavaş yavaş azalmak 12746 severance
4747 Dye BOYA, BOYAMAK (Saç,kağıt vb.) 12747 Severe
4748 Dynamite DİNAMİT 12748 severed
4749 Dynamo DİNAMO 12749 severest
4750 Dynasty HANEDAN 12750 Sew
4751 dysentery dizanteri 12751 sewage
herhangi bir organın anormal olarak çalışması,
4752 dysfunction fonksiyon bozukluğu 12752 Sewer
4753 E.G. ÖRNEĞİN (kısaltılmışı) 12753 Sex
4754 Each HER, HER BİRİ 12754 sextant
4755 Eager İSTEKLİ 12755 sexting
4756 Eagle KARTAL 12756 Sexual
4757 Ear KULAK 12757 shabby
4758 earlier daha evvel,daha erken 12758 shack

4759 Early ERKEN 12759 shackle


4760 early on ilk zamanlarda,başlangıçta 12760 Shade
4761 earmark belirli bir maksat için ayırmak, bir yana koymak. 12761 Shadow
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
4762 Earn PARA KAZANMAK 12762 Shadow
4763 Earnest CİDDİ,AGIRBASLI 12763 shady
4764 earnestly ciddiyetle,ısrarla 12764 shaft
4765 earnestness samimiyet.ciddiyet 12765 shag
4766 earshot işitme menzili 12766 Shake
rahatsız edici derecede yüksek sesli,kulak tırmalayıcı
4767 ear-splitting ses 12767 shako
4768 Earth 1.DÜNYA 2.TOPRAK 3.TOPRAK PARÇASI 12768 shaky
4769 earth works toprak işleri, toprak işleri 12769 Shallow
4770 earthbound maddi, toprağa bağlı 12770 shallowness
4771 earthlings dünyalı 12771 Sham
4772 earthly dünyaya ait, dünyevi. 12772 shambles
4773 Earthquake DEPREM 12773 Shame
4774 Ease kolaylaştırmak,HAFİTLETMEK 12774 shame on you
4775 easel ressam sehpası 12775 shamefaced
irtifak hakkı,başkasının arsa/bahçe/tarla vb'ini
4776 easement kullanmak 12776 shamefacedly
4777 easing rahat ettirme,gevşeme 12777 shamefacedness
4778 East DOĞU 12778 Shameful
4779 Easy KOLAY 12779 Shampoo
4780 easy on the eye göze güzel görünen 12780 shank
4781 easy-chair rahat koltuk 12781 shanty
4782 Easygoing uyumlu,uysal 12782 Shape
4783 Eat YEMEK YEMEK 12783 Share
Take the blame for an illgal situation that cause legal
4784 eat the charge repercussions. 12784 share capital
4785 ebb (deniz) çekilmek. 12785 share in
4786 ebb and flow alçalıp yükselmek, met cezir 12786 shareholder
4787 ebbing düşme,azalma 12787 Shark
4788 ebullient içi içine sığmayan.kaynayan 12788 Sharp
4789 eccentric garip bir kişi,acayip, garip, tuhaf 12789 Sharp Shooter
4790 eccentricity tuhaflık, eksantriklik. 12790 sharply
4791 ecclesiastic papaz, rahip 12791 shatter
4792 ecclesiastical kiliseye ait,dini 12792 Shave
4793 echelon kademe.(askeri) 12793 shawl
4794 echinus denizkestanesi 12794 shear
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
4795 Echo EKO, AKİS 12795 sheath
4796 eclectic seçmeci, seçmeciliğe ait. 12796 sheathe
4797 econ ekonomi 12797 sheave

4798 Economical EKONOMİK 12798 shed


4799 ecossaise bir tür iskoç dansı 12799 Sheep
4800 ecstasy kendinden geçme, (zevkten) mest olma 12800 sheepish
4801 ecstatic kendinden geçmiş,çok mutlu 12801 sheepishly
4802 ecstatically mest olmuş bir halde, kendinden geçmişcesine 12802 sheer
4803 eddy girdap.anafor,anafor yapmak 12803 Sheet
4804 Eden cennet,irem bagı 12804 Shelf

4805 Edge KENAR 12805 Shell


4806 edge away (yoldaki birisinden) yavaş yavaş uzaklaşmak 12806 Shellfish
4807 edgily sinirli bir şekilde 12807 Shelter
4808 edginess sinirlilik. 12808 shelve
4809 edgy sinirli, sinirleri gergin. 12809 shenanigan

4810 edible yenebilir. 12810 shepherd


4811 edict emir, ferman. 12811 shepherdess
4812 edictal fermanla ilgili 12812 Shield
4813 edictally fermanla ilgili olarak 12813 Shift
4814 edifice büyük yapı 12814 shifty
4815 edifier aydınlatan, bilgi veren 12815 shill
4816 edify ahlakça yükseltmek. 12816 shilling

4817 edifying ahlakça yükselten,yüksek duygulara ulaştıran 12817 shimmer


4818 Edition basım, baskı 12818 shin
4819 Editor EDİTÖR 12819 shindig
4820 Educate EĞİTİM,EGİTMEK 12820 Shine

4821 Education eğitim 12821 shingle


4822 educational egitici 12822 shiny
4823 Eel YILAN BALIĞI 12823 Ship
4824 eerie ürkütücü,tüyler ürpertici,ugursuz 12824 shipping
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
4825 eerily korkutucu bir şekilde, tüyler ürpertici bir şekilde 12825 shipwreck
4826 efface yok etmek,silmek 12826 Shirt
4827 Effect ETKİ,etkilemek 12827 shitter
4828 effective etkili, tesirli. 12828 Shiver
4829 effectual etkili, istenilen sonucu veren. 12829 shivering
4830 effectuate meydana getirmek,başarmak 12830 shoal
4831 effectuation tamamlama,başarma 12831 Shock
4832 effete bitkin, halsiz, güçsüz. 12832 Shocker
4833 Efficiency verimlilik 12833 shoddy
4834 Efficient VERİMLİ,ETKİLİ 12834 Shoe

4835 effigy büst,heykel 12835 shoehorn


4836 Effort ÇABA,EFOR 12836 Shoelace
4837 effrontery küstahlık, yüzsüzlük. 12837 shoemaker
4838 effuse dışarı akıtmak.taşırmak 12838 Shoot
4839 effusion taşma, dökme 12839 shoot dead
4840 Egg YUMURTA 12840 Shoot Down
4841 egocentric benmerkezci,benci 12841 shootout
4842 egoism egoizm, bencillik. 12842 shoot-out
4843 egomaniac benmerkezci, egomanyak 12843 Shop
4844 egregious fevkalade kötü, korkunç: 12844 shoplift
4845 egress çıkış hakkı, çıkmak 12845 shoplifter
4846 either case her halukarda 12846 Shopping
4847 either of them ikisinden biri 12847 Shore
4848 either side her iki taraf,her iki taraftan biri 12848 Short
4849 either way her halükarda, hangisi olursa olsun 12849 Short Cut
4850 Either.....Or.... YA.....YA..... 12850 short out
4851 ejaculate boşalmak, meni gelmek. 12851 short shrift
4852 eke eklemek,arttırmak 12852 short sighted
güney afrika'da hazinelerle dolu olduğu söylentisi
4853 El Dorado bulunan efsanevi şehir 12853 Shortage

4854 elaborate ayrıntılı, dikkatle hazırlanmış,özen göstermek,süslü 12854 shortchange


4855 elaborately üzerinde dikkatle durarak, ayrıntılı bir şekilde 12855 shortcoming
4856 elaboration dikkatle hazırlanma, ayrıntılara girme 12856 shorthand
4857 elan ateşlilik, canlılık 12857 Shortly
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
4858 Elapse ZAMANIN GEÇMESİ (3 days have elapsed) 12858 short-sightedly
4859 Elastic ELASTİK 12859 short-sightedness
4860 elasticity esneklik, elastiklik 12860 Shot
4861 elate sevindirmek,neşelendirmek 12861 Shoulder
4862 elation sevinç, kıvanç 12862 Shout
4863 Elbow DİRSEK 12863 shove
4864 Elder YAŞLI (daha yaşlı) 12864 shove it up your ass

4865 elderly oldukça yaşlı. 12865 shovel


4866 Eldest en yaşlı 12866 Show
4867 Elect SEÇMEK 12867 showcase
4868 Election SEÇİM 12868 showdown
4869 electorate oy kullanan kişiler,seçmenler 12869 Shower
4870 Electricity ELEKTRİK 12870 showery
4871 Elegant ZARİF,ŞIK 12871 showy
4872 Element eleman,öge,element,unsur 12872 shred
4873 Elementary TEMEL, BAŞLANGIÇ İÇİN 12873 Shrewd
4874 Elephant FİL 12874 Shrewdly
4875 elevate yükseltmek,terfi ettirmek,aklı/ruhu geliştirmek 12875 Shriek
4876 elevation yükseltme; kaldırma.terfi 12876 shrill
4877 elf cin.cüce.peri 12877 shrine

4878 elicit gerçeği ortaya çıkarmak, (bilgi) edinmek, sağlamak. 12878 Shrink
4879 eligible nitelikli, uygun şartlara sahip 12879 shrivel
4880 eligible fro .. -e uygun. 12880 shroud
4881 Elimination eleme, yok etme 12881 shrug
4882 ellipsis eksilti.üç nokta 12882 Shuck
4883 elongate uzatmak. 12883 shudder

4884 elongation uzatma 12884 shuffle


4885 elope evlenmek için evden kaçmak, âşığıyla kaçmak. 12885 shun

4886 elopement evlenmek için evden kaçma, âşığıyla kaçma 12886 shunt
4887 eloquence etkili ve güzel söz söyleme yeteneği. 12887 shush
4888 eloquent anlamlı,güzel konuşan 12888 Shut
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation

4889 eloquently kolay anlaşılabilir şekilde, güçlü ve etkili bir biçimde 12889 shutoff
4890 Else DAHA, BAŞKA 12890 shutter
4891 Elsewhere BAŞKA BİR YER 12891 shuttle
4892 elucidate açıklamada bulunmak, izahat vermek; açıklamak. 12892 Shy
paçasını kurtarmak,atlatmak (takip edenleri/bir
4893 elude tehlikeyi),aklına gelmemek 12893 shyly
4894 elusive tarifi zor; anlaşılması zor. 12894 shyness

4895 Elysian ilahi,cennet gibi 12895 sibcest


4896 emaciate çok zayıflamak, bir deri bir kemik yapmak 12896 sibling
4897 emanate from , -den çıkmak, -den kaynaklanmak 12897 sibling rivalry
azat etmek, serbest bırakmak, özgürlüğüne
4898 emancipate kavuşturmak. 12898 sic the dogs on
4899 emancipation özgürlüğüne kavuşma.azat etme 12899 Sick
4900 embalm tahnit etmek, mumyalamak. 12900 sickbed

4901 Embark 1)GEMİ YADA UÇAGA BİNMEK ,ATILMAK,GİRİŞMEK 12901 sickly


4902 embark on ..-e girişmek, -e başlamak. 12902 Sickness
4903 embark upon başlamak, -e girişmek 12903 Side
4904 embarkation gemiye binme. 12904 side issue
4905 embarrass utandırmak 12905 Side To Side
4906 Embarrassment 1)SIKINTI 2)UTANMAK 12906 side with
4907 Embassy BÜYÜKELÇİLİK 12907 sidekick

4908 embattled güç durumda, sıkışmış 12908 sideline


4909 embed in (içine) iyice yerleştirmek, gömmek. 12909 sidepiece
4910 embellish süslemek. 12910 sideswipe
4911 embellishment süsleme,süs 12911 sidetrack
4912 ember kor; köz. 12912 sidewalk
4913 embezzle (emanet para veya mülkü) zimmetine geçirmek. 12913 sidle
4914 embezzlement zimmete geçirme. 12914 sift
4915 embitter hayata küstürmek. 12915 Sigh
4916 embittered hayata küstürülmüş 12916 Sight
4917 emblem amblem, simge. 12917 sightless
4918 emblematic simgesel,sembolik 12918 sightseeing
4919 embodiment (bir şeyin) somut hali; kendisi: 12919 sightseer
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
4920 embody somutlaştırmak,cisimleştirmek 12920 Sign
4921 embolden cesaret vermek, yüreklendirmek. 12921 Signal
4922 embosom kucaklamak.sarılmak 12922 signatories
4923 emboss kabartma desenle süslemek. 12923 Signature
4924 Embrace KUCAKLAMAK,Kucak 12924 signee
4925 embroider oyalamak,nakışla süslemek 12925 Significance
4926 embroidery nakış, işleme. 12926 Significant
4927 embroil sokmak (birini zor bir işe), karışmak 12927 Signify
4928 embryonic gelişmemiş.ilkel 12928 Signpost
4929 Emerge ÇIKMAK 12929 Silence

emerge from something bir şeyden -e olarak çıkmak/vücut bulmak


4930 as something 12930 Silent
4931 Emergence belirme, çıkma, oluşma 12931 silhouette
4932 Emergency ACİL DURUM 12932 Silk
emeritus (emekli bir üniversite öğretim görevlisine
4933 emeritus verilen unvan) 12933 sill
4934 emetic kusturucu (ilaç). 12934 silliness
4935 Emigrate GÖÇMEN (kendi ülkesinden göçen) 12935 Silly
4936 émigré göçmen,muhaçir 12936 Silo
4937 eminent tanınmış ve üstün (kişi) 12937 silt
4938 eminent domain istimlak hakkı 12938 simian
4939 eminently fazlasıyla 12939 Similarity
4940 emissary özel bir görevle gönderilen kişi. 12940 similitude
4941 Emission yayılma, salınım 12941 simmer
4942 Emit yaymak,fışkırtmak 12942 simpler
4943 emitter emitör (yayıcı) 12943 simpleton
4944 emollient yumuşatıcı.yumuşatıcı ve acıyı dindiren merhem. 12944 simplicity
4945 Emotion KUVVETLİ DUYGU 12945 Simplify
4946 Emotionally duygusal yönden 12946 simulate
4947 Emphasis VURGU,ÖNEM 12947 simulation
4948 Emphasize VURGULAMAK 12948 simultaneous
4949 Emphatic VURGULU,ÖNEMLİ 12949 simultaneously
4950 emphatical vurgulu,vurgulanmış 12950 Sin
4951 emphatically vurgulayarak,üzerinde durarak 12951 Since
4952 Empire İMPARATORLUK 12952 Since
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
4953 empirical deneysel, ampirik. 12953 since that
4954 empirically deneysel olarak 12954 since then
4955 Employ ÇALIŞTIRMAK (parayla adam çalıştırmak) 12955 since when
4956 Employee İŞCİ,PERSONEL 12956 Sincere
4957 Employer İŞVEREN 12957 sincerity
4958 Employment İŞ,İSTİHDAM 12958 sinecure
4959 emporium ticaret merkezi 12959 sinewy
4960 Empower yetki vermek, güçlendirmek 12960 sinful
4961 empress imparatoriçe 12961 Sing
4962 Empty BOŞ,boşaltmak 12962 Single
4963 emu koşucu devekuşu 12963 single handedly
4964 emulate benzerini veya daha iyisini yapmaya çalışmak 12964 Singular
4965 emulsion emülsiyon. 12965 Singularities
4966 en masse toptan,hep beraber 12966 singularly
4967 Enable olanak tanımak,etkinleştirmek 12967 sinister
4968 Enact yasa çıkarmak,sahnelemek 12968 Sink
4969 enactment kanunlaştırma 12969 sinker
4970 enamor büyülenmek,aklını başından almak 12970 Sinless
4971 encamp (ordu) kamp kurmak 12971 sinner
4972 encampment kamp yeri.karargah 12972 sip

4973 encapsulate kapsamak, kısa ve öz biçimde açıklamak 12973 siphon


4974 encase sandığa koymak. kılıfa sokmak 12974 sippy cup
4975 enchant büyülemek.(birinin) çok hoşuna gitmek. 12975 Sir
4976 enchanting büyüleyici.harika 12976 sire
4977 encirclement kuşatma 12977 Siren
yerleşme bölgesi,yabancı ülkelerle kuşatılmış bir
4978 enclave bölge,etrafını çevirmek 12978 Sister
4979 Enclose ÇEVRELEMEK,KAPSAMAK 12979 Sit
4980 Encompass kapsamak, kaplamak 12980 sitrep (situation report)
4981 Encounter karşılaşmak, rastlamak 12981 sitter
4982 Encourage CESARETLENDİRMEK 12982 situated
4983 Encouragement cesaretlendirme 12983 Situation-Sitch
4984 encroach haddini aşmak, kötüye kullanmak 12984 Size
4985 encroach on yayılmak, tecavüz etmek 12985 sizzle
4986 encumbrance sorumlu olunan kişi (çocuk). Sorumluluk 12986 skank
4987 End SON, BİTİRMEK 12987 skanky
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
4988 end man komedyen 12988 Skate
4989 end to end ucu ucuna,uçtan uca 12989 Skateboard
4990 Endanger tehlikeye atmak 12990 skateboarder
4991 endear sevdirmek. kendini sevdirmek 12991 skating rink
4992 endearment sevgi belirtisi, tatlı söz 12992 skedaddle

4993 endeavor çaba,gayret,yapmaya çalışmak; gayret etmek, çalışmak. 12993 Skeleton


4994 endeavour çabalamak,emek harcamak 12994 skeptic
4995 ending son, nihayet. 12995 skepticism
4996 Endlessly durmadan, bitmek tükenmek bilmeksizin. 12996 Sketch
4997 endorsed uygun bulunan, uygun bulunmuş 12997 sketchy

4998 Endorsement CIRO,ONAY 12998 skew


4999 endow bagışlamak,bahşetmek 12999 skewer
bağışta bulunma,Allah vergisi, doğuþtan gelen özel
5000 endowment yetenek. 13000 Ski
5001 Endurance dayanma, katlanma 13001 skid
5002 endure dayanmak,katlanmak 13002 skiff
5003 enema şırınga,rektuma sıvı gönderilmesi,lavman 13003 skilful
5004 Enemy DÜŞMAN 13004 Skill

5005 energetic enerjik, faal. 13005 Skim

5006 energetically enerjik olarak,çaba harcayarak 13006 skimp


5007 energize enerji vermek, güç vermek. 13007 Skin
5008 Energy ENERJİ 13008 skip
5009 enfeeble güçsüzleştirmek,kuvvetten düşürmek 13009 skipper
5010 enfeebled zayıf düşürülmüş, dermansız bırakılmış 13010 skirmish
5011 Enforce uygulamak,güçlendirmek, yürürlüğü koymak 13011 Skirt
5012 enforcement uygulama,zorlama 13012 skittish
5013 enforcer infazcı,zorla yaptıran 13013 skittle alley
5014 enfranchise azat etmek. serbest bırakmak 13014 skittles
5015 Engage 1.NİŞANLAMAK 2.İŞ VERMEK,MESGUL OLMAK 13015 skulk
5016 engaged in .. ..e ile iştigal etmek 13016 Skull
5017 Engagement nişanlılık, sözleşme 13017 skullcap
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation

5018 engagingly havalı bir şekilde 13018 skunk


5019 engender meydana getirmek,yaratmak 13019 Sky
5020 Engine MAKİNE 13020 slab
5021 engorge tıka basa/ağzına kadar dolmak, çok yemek yemek 13021 slack
5022 engorgement tıka basa yeme 13022 slacken
aşılamak (düşünce/alışkanlık vb'ni), içine iyice
5023 engrain in çektirmek 13023 slake

5024 engrave kazımak,oymak 13024 slam


5025 engross (dikkat veya zamanını) işgal etmek,işgal etmek 13025 slam dunk
5026 engulf içine çekmek, yutmak. 13026 slammer

5027 enhance (değer, fiyat v.b.'ni) artırmak, yükseltmek. 13027 slander


5028 enigma bilmece,gizem,esrar 13028 slanderous
5029 enjoin tembih etmek; emretmek: 13029 Slang
5030 enjoinder yasak etme 13030 slant
5031 enjoined emredilmiş, yasaklanmış 13031 slanting
5032 enjoiner yasaklayan, emreden 13032 slanty-eyed
5033 enjoinment haksız uygulamayı durdurma emri 13033 slash

5034 Enjoy EĞLENMEK,HOŞLANMAK 13034 slate


5035 enjoyment zevk 13035 slather
5036 enlarge büyütmek; genişletmek; büyümek; genişlemek. 13036 Slaughter
5037 Enlargement genişleme 13037 Slave
askere kaydolmak/yazılmak
5038 Enlist askere kaydetmek/yazmak. 13038 slaveholding
5039 enliven canlandırmak. 13039 Slavery
5040 enlivened canlandırılmış, renklendirilmiş 13040 Slay
5041 enlivening canlandırma,canlandırıcı 13041 sleazy
5042 enlivenment neşelendirme, renklendirme, canlandırma 13042 sledge-sled
5043 enmity düşmanlık, husumet. 13043 sleek
5044 ennoble soylular sınıfına almak, asalet unvanı vermek. 13044 Sleep
5045 ennoblement asalet verme,yüceltme 13045 sleeper
5046 ennui can sıkıntısı, bıkkınlık 13046 Sleepwalker
5047 enormity muazzamlık,büyüklük. 13047 Sleepy
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
5048 Enormous BÜYÜK,MUAZZAM 13048 sleet

5049 Enormously çok 13049 Sleeve


5050 Enough YETER 13050 slender
5051 enquiries soruşturma,araştırma 13051 sleuth
5052 enrage öfkelendirmek 13052 slew
5053 enraged öfkeli 13053 Slice
5054 enrapture aklını başından almak,mest etmek 13054 slick
5055 enraptured mest olmuş, aklı başından gitmiş 13055 Slide

5056 Enrollment kayıt 13056 Slight


5057 ensample örnek,numune, örneklemek 13057 slightest
5058 ensconce yerleştirmek, kendini yerleştirmek 13058 slightly
5059 ensconce oneself in ..-e yerleşmek 13059 Slim
5060 ensemble (müzik) topluluk. 13060 Slim

5061 enshrined kutsal olarak kabul edilen. Kutsallaştırılmış 13061 slime

5062 ensign bayrak, sancak, bandıra,asteğmen 13062 sling


5063 Enslave köle/esir yapmak 13063 Slip
5064 ensnare tuzağa düşürmek. 13064 Slipper
(sonuç olarak) ortaya çıkmak, meydana gelmek; slippery
5065 ensue ardından 13065
5066 ensuing ertesi,sonraki 13066 slipshod
5067 Ensure garanti altına almak, saglamak 13067 slip-up
5068 ensuring sigortalama 13068 slit

5069 Entail gerektirmek 13069 slither


5070 entangle dolaştırmak,bulaştırmak,başını derde sokmak 13070 slob
5071 Enter GİRMEK 13071 slobber

5072 Enterprise KURULUŞ,GİRİŞİM 13072 slop


5073 enterprising girişimçi,girişken 13073 Slope
5074 Entertain eğlendirmek,AĞIRLAMAK (konukları) 13074 sloppy
5075 Entertainment EĞLENCE 13075 sloshy
5076 enthrall büyülemek,etkilemek 13076 Slot
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
5077 enthuse about/over göklere çıkarmak, çok övmek. 13077 sloth
5078 Enthusiasm heves, coşku 13078 slothful
5079 Enthusiastic çoşkulu,hevesli 13079 Slow

5080 entice tatlılıkla ikna etmek (kötü bir şey yapmaya),akıl çekmek 13080 slowpoke

5081 enticement baştan çıkarma,çekicilik. 13081 slug


5082 enticing çekici, cazip. 13082 slugfest
5083 entirely tamamen 13083 slugger
5084 Entitle YETKİ VERMEK, HAK VERMEK 13084 sluggish
5085 Entity varlık 13085 slumber

5086 entomb mezara koymak, gömmek. 13086 Slump


5087 entourage arkadaş çevresi,beraberindekiler 13087 slur
5088 Entrance GİRİŞ,büyülemek 13088 slurp
5089 entrancing büyüleyici 13089 slurred speech
5090 entrancingly büyüleyici bir şekilde 13090 slush
5091 entrap tuzağa düşürmek, yakalamak. 13091 sly
5092 entreat yalvarmak. 13092 smack
5093 entreaty yalvarma, yalvarış, yakarış. 13093 Small
5094 entrechat balede bacakları çapraz duruma getirme 13094 small-scale
5095 entree başlangıç yemeği 13095 smalltime

5096 entrench sağlam bir şekilde yerleştirmek. 13096 Smart


5097 Entrenched yerleşmek.konuşlanmak 13097 smart-ass
5098 entrenchment siper 13098 Smash
5099 entrepreneur girişimci, müteşebbis. 13099 smattering
5100 entrepreneurial girişimci 13100 smear

5101 entrust emanet etmek. 13101 smeg


5102 entrust to tevdi etmek 13102 Smell
5103 entwine birbirine geçirmek,etrafını sarmak 13103 smelting
5104 enumerate saymak, birer birer saymak veya söylemek. 13104 smidge
5105 enumeration ayrıntılı liste,sayım 13105 Smile

5106 enumerative birer birer sayılabilir,birer birer söylenebilir 13106 smirk


Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
5107 enumerator sayan kimse 13107 smithereens
5108 enunciate düşüncelerini açıkça belirtmek,açıkça belirtmek 13108 smock

5109 enunciation telaffuz, ifade, ileri sürme 13109 Smoke


5110 Envelop örtmek,kuşatmak 13110 smoke pot
5111 Envelope ZARF 13111 smoke-blackened
5112 Environment çevre 13112 Smooth

5113 envisage kafasında canlandırmak, tasavvur etmek. 13113 smoothly


5114 envision kafasında canlandırmak,gözünün önüne getirmek 13114 smother in
5115 envoy elçi,temsilci 13115 Smoulder

5116 Envy kıskaçlık,kıskanma,gıpta etmek 13116 smudge


5117 eon çok uzun veya sonsuz zaman, evrenin yaşı 13117 smudgy
5118 epaulette apolet. 13118 smug
5119 ephemeral geçiçi,kısa ömürlü 13119 Smuggle

5120 epicenter can alıcı nokta,depremin merkezi, deprem özeği. 13120 smuggle out of the country
5121 epicure zevk sahibi kimse 13121 smugness
5122 epidemic salgın 13122 smush
5123 epidermis üstderi, derinin dış bölümü 13123 Snack
5124 epileptic saralı,sara hastalığına özgü. 13124 Snaffle
5125 epiphany 6 Ocak'ta kutlanan bir yortu. Görünüş 13125 Snag
5126 Episode olay, hadise, bölüm 13126 Snail
5127 Epitaph MEZAR TAŞI YAZISI 13127 Snake

5128 epithet (övücü veya hakaret edici) söz, laf. 13128 Snap
5129 epitomized özetlenmiş, örnek teşkil edilmiş 13129 snap out of it
5130 epoch devir, çağ. 13130 snap to
5131 epoch-making çığır açan, dönüm noktası 13131 snapping
5132 Equal EŞİT 13132 snappy
5133 Equality EŞİTLİK 13133 snare
5134 Equalize EŞİTLEMEK 13134 snarer
5135 equally aynı derecede,eşit olarak 13135 snarl
5136 equanimity ılımlılık, soğukkanlılık 13136 snatch
5137 equation denklem. 13137 snatch at
5138 equidistant eşit uzaklıkta, aynı mesafede olan. 13138 sneak a peek
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
eşit uzaklıkta olacak şekilde, aynı mesafede olacak
5139 equidistantly şekilde 13139 sneakers
5140 equilibrium denge 13140 sneaky
5141 equine at gibi 13141 sneer
5142 equinox gündönümü,gece gündüz eşitliği 13142 sneering
5143 Equip DONATMAK,kuşatmak 13143 Sneeze
5144 Equipment TESİSAT,DONANIM 13144 snick

5145 equitable adil, adaletli. 13145 snide


5146 equitably adilane, adaletle 13146 Sniff
5147 Equities Hisse senetleri 13147 snigger

5148 equity adalet,ticaret özsermaye. 13148 snipe


5149 equivalent karşılığı.denklik 13149 snitch
5150 equivocation belirsiz konuşma, kaçamaklı söz 13150 snivel
5151 era çag,devir 13151 snivelling
5152 Eradicate kökünü kurutmak 13152 snob
5153 ere evvel, önce. 13153 snobbish
5154 Erect DİK,DİMDİK ,KALDIRMAK 13154 snobbishly
5155 ermine white fur 13155 snog
5156 Erode aşındırmak,sarsmak 13156 snoopy
5157 erosion erozyon, aşınma; aşındırma. 13157 snooze
5158 err hata etmek. 13158 Snore
5159 errand ayak işi. 13159 snort
5160 errand boy getir götür işlerine bakan çocuk 13160 snot
5161 erratic istikrarsız, dengesiz, birden değişiveren. 13161 snout
5162 erratically düzensizce, kararsızca 13162 Snow
5163 erroneous yanlış, hatalı. 13163 snowplow
5164 erroneously hatalı bir biçimde, yanlışlıkla 13164 snowslide

5165 erroneousness hatalılık 13165 Snub


5166 Error HATA 13166 snub-nosed
5167 erstwhile bir zamanlarki,eski 13167 snuck
5168 erudite çok bilgili, bilgin, âlim. 13168 Snuff
5169 erudition bilginlik, âlimlik. 13169 snuffbox
5170 Erupt patlamak (yanardağ) 13170 snuffle
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
5171 Eruption patlama 13171 snug
5172 escalate kızıştırmak (savaş/anlaşmazlık vb) 13172 snuggle
5173 escalation artma,yükselme 13173 snugly
5174 Escalator YÜRÜYEN MERDİVEN 13174 So
5175 escapade macera.,kaçamak 13175 so and so
5176 Escape KAÇMAK 13176 so be it
sürükleyici (roman veya film), hayalperest,
5177 escapist gerçeklerden kaçan 13177 So Do I
5178 Escort KONVOY,REFAKAT 13178 so even
emanet belge,üçüncü kişiye yeddi emin olarak bırakılan
5179 escrow şey 13179 So Far
5180 esoteric olağandışı,batini,gizli inançları olan 13180 so if
5181 Especial ÖZEL, ÖNEMLİ 13181 so many
5182 espionage casusluk. 13182 so on
5183 espouse desteklemek., bir davaya sarılmak 13183 So That
5184 essay deneme. tecrübe etmek. yapmaya kalkışmak 13184 so then
5185 Essence esas, nitelik 13185 So There
5186 essenes esseniler 13186 so what
5187 Essential GEREKLİ,ZORUNLU 13187 so what now
5188 essex bir eyalette şehir 13188 Soak

5189 Establish KURMAK ,İNŞA ETMEK,yerleştirmek 13189 soak into


5190 Establishment kuruluş, tesis 13190 soak….up
5191 Estate ARAZİ,MÜLK 13191 soaking wet
5192 esteem saygı, itibar.-e saygı duymak. 13192 so-and-so
5193 esteemed saygın,saygıdeğer 13193 Soap
5194 Estimate TAHMİN ETMEK (hesaplayarak) 13194 soapy
5195 Estimation tahmin, düşünce 13195 soar

5196 estrange aralarını açmak, yabancılaştırmak 13196 sober


5197 estranged birbirinden ayrılmış, ayrı yaşayan. 13197 soberly
5198 estrangement yabancılaşma, uzaklaşma 13198 sobriety
5199 et cetera v.s., ve saire, v.b., ve benzeri. 13199 so-called

5200 etch desen hakketmek için madeni bir yüzeyi asitle oymak 13200 Soccer
5201 eternal ebedi ve ezeli, başı ve sonu olmayan, ölümsüz. 13201 sociable
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
5202 eternally ebediyen, daima,sonsuza dek 13202 Social
5203 ether eter,lokman ruhu 13203 socially
5204 ethereal ruhsal,göksel, semavi. 13204 Society

5205 ethology hayvan davranışları bilimi 13205 Sock


5206 etiquette görgü kuralları 13206 Socket
5207 eulogise methetmek.övmek 13207 Sod
5208 eulogize methetmek,övmek 13208 soda
5209 eulogy övgü; methiye. 13209 sodding
5210 eunuch hadım 13210 Sofa
5211 euphoric sevinçten havalara uçan 13211 Soft
5212 evac (evacuation) tahliye etme 13212 soften
5213 Evacuate 1)BOŞALTMA,TAHLİYE ETMEK 13213 Soil
5214 evade kaçınmak,kurtulmak 13214 soiree

5215 Evaluate değerlendirmek 13215 sojourn


5216 evaluation değerlendirme. 13216 solace
5217 Evanescence gözden kaybolma,silinme 13217 Solder
5218 evangelical bazı protestan ilkelere aşırı bağlı olan 13218 Soldier
5219 evaporate buharlaştırmak; buharlaşmak. 13219 sole
kaçınma,kaytarma,kendini bir yükümlülükten kurtarma
5220 evasion (bir bahaneyle) 13220 sole owner
5221 evasive cevap vermekten kaçan, yan çizen (bir işte) 13221 sole proprietor
5222 eve arife,akşam 13222 solely
5223 Even 1.HATTA 2.ÇİFT,BERABERE,DÜZGÜN 13223 Solemn
5224 even better daha da iyi 13224 solemnisation
5225 Even More daha fazlası 13225 solemnise
5226 even or odd tek mi çift mi? 13226 solemnity
5227 Evening AKŞAM 13227 solicit
5228 Evenly eşit olarak,tam olarak 13228 solicitor
5229 event olay, vaka, hadise. 13229 solicitous
5230 Eventful olaylı,maceralı 13230 Solid
5231 eventuality ihtimal. 13231 Solidarity
5232 Eventually SONUNDA, NİHAYET 13232 solidify
5233 Ever HİÇ 13233 solidity
5234 ever after ondan sonra, hep: 13234 solitary
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
5235 ever and anon arada sırada 13235 Solitude
5236 ever increasing giderek artan,sürekli yükselen 13236 solstice
5237 ever since o zamandan beri 13237 Solution
5238 everlasting ebedi,ölümsüz 13238 Solve
5239 Every HER 13239 sombre-somber
5240 every bit daha önce,bir keresinde 13240 Some
5241 every now and again arasıra,arada bir 13241 some day
5242 every now and then arada bir,arasıra 13242 some of
5243 Every Once İn A While arada bir 13243 Somebody

somebody's
5244 everything else diğer herşey 13244 stamping/stomping ground
5245 evict tahliye ettirmek. 13245 Someone

5246 eviction tahliye ettirme. 13246 somersault


5247 Evidence DELİL,kanıt 13247 somerset
5248 evident açık, belli. 13248 Sometimes
5249 evidently apaçık,besbelli 13249 Somewhat
5250 Evil KÖTÜ 13250 Somewhere
5251 evildoer kötülük eden kimse 13251 somewhere else
5252 evil-smelling kötü kokulu 13252 Son
5253 evince açıkça göstermek, belirtmek 13253 sonata
5254 eviscerate bağırsaklarını boşaltmak, içini temizlemek 13254 Song
5255 evoke anımsatmak,çağrışım yapmak 13255 songstress
5256 Evolution EVRİM 13256 sonnet

5257 evolutionary evrimsel. 13257 Soon


evrim geçirmek,yavaş yavaş geliştirmek; yavaş yavaş
5258 Evolve gelişmek. 13258 soon after
5259 ewe koyun 13259 Soon after
5260 Ex SABIK, ESKİ (ex-wife, ex-president, ex-gırl friend) 13260 Soon afterwards
daha kötü bir duruma sokmak, artırmak (kötü
5261 exacerbate durumdaki bir şeyi) 13261 soot
5262 exacerbated daha beter edilmiş, kızıştırılmış 13262 Soothe
5263 Exact TAM,KESİN 13263 soothing
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
titizlik isteyen (bir iş), işin titizlikle yapılmasını isteyen
5264 exacting (kimse) 13264 Sophisticated
5265 exactitude eksiksizlik, kusursuzluk, kesinlik. 13265 sophistication
5266 Exactly KESİN OLARAK 13266 sophistry
5267 Exaggerate ABARTMAK,büyütmek 13267 soppiness
5268 exalt yüceltmek 13268 sopping wet
5269 exalted yüce, ulu. 13269 sordid
5270 Examination inceleme, muayene, sınav 13270 Sore
5271 Examine İNCELEMEK, SINAV VERMEK,muayene etmek 13271 sore throat
5272 Example ÖRNEK 13272 sorely

5273 exasperate çileden çıkarmak, çok kızdırmak. 13273 sorority


5274 exasperated kızgın, kızdırılmış 13274 Sorrow
5275 exasperation kızgınlık 13275 Sorry
5276 excavate kazı yapmak, hafriyat yapmak. 13276 sorry ass
5277 Excavation kazı 13277 sorry-ass
5278 Exceed AŞIRI,AŞMAK,GEÇMEK 13278 Sort
5279 exceedingly fazlasıyla, çok, son derece. 13279 Sort
5280 excel ..-den üstün olmak.çok iyi olmak 13280 sort of
5281 excellence mükemmellik 13281 sotto voce
5282 Excellency ekselans,hazret 13282 Soul
5283 Excellent MÜKEMMEL 13283 soul stirring
5284 Except DIŞINDA, HARİÇ 13284 soulful
5285 except that haricinde,…bir yana 13285 Sound
5286 Exception İSTİSNA 13286 Sound
5287 exceptional olaganüstü 13287 sound crazy
5288 exceptionalism özgücülük, istisnacılık 13288 soundless
5289 excerpt alıntı,almak (kitaptan alıntı vb) 13289 soundlessly
5290 Excess fazlalık 13290 Soup
5291 excessive aşırı ,fazla 13291 Sour
5292 Exchange DEĞİŞ TOKUŞ 13292 sour

5293 excise vergilendirmek,gider,vergi,kesmek, kesip çıkarmak. 13293 Source


5294 excisemen vergi memuru 13294 sourpuss
5295 excision bedenden kesip çıkarma, kesip çıkarma 13295 souse
5296 excitable kolay heyecanlanan; kolay telaşa kapılır. 13296 South
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
5297 excitation uyarma,tahrik 13297 southpaw
5298 Excite HEYECANLANDIRMAK 13298 Souvenir

5299 excited heyecanlı 13299 sovereign


5300 excitedly heyecanla 13300 sovereignty
5301 excitement heyecen 13301 Sow
5302 Exclaim HAYKIRMAK 13302 sozzled

5303 exclamation ünlem,bagırma 13303 Space

5304 Exclude DIŞLAMAK.HARİÇ TUTMAK 13304 spacefaring


5305 exclusion ihraç etme, hariç bırakma,red 13305 spacious
5306 Exclusive ÖZEL,ŞECKİN,AYRICALIKLI 13306 Spade
5307 excommunicate kiliseden aforoz etmek. 13307 spadeful

5308 excoriate şiddetle eleştirmek.derisini yüzmek 13308 Span


5309 excoriated şiddetle suçlanmış 13309 spangle
5310 excrement dışkı, vücut dışkısı 13310 spangle with
5311 excrete (dışkı/ter) vücuttan çıkarmak, salgılamak 13311 spaniard
5312 excruciating dayanılmaz derecede acı veren. 13312 spaniel

5313 excruciatingly dayanılmaz ağrılar çekecek şekilde, azap veren şekilde 13313 Spank
5314 exculpatory suçsuzluğu kanıtlanmış 13314 Spanner
5315 excursion gezi,gezinti 13315 spar
1.AFFETMEK 2.MUAF TUTMAK 3.ÖZÜR,
5316 Excuse MAZERET,affetmek, mazur görmek. 13316 Spare
5317 exec çalıştır 13317 sparingly
5318 execrable iğrenç,berbat 13318 sparkle
5319 execrate lanet etmek. nefret etmek 13319 sparse
5320 execration nefret .lanet 13320 spasm
5321 Execute YERİNE GETİRMEK, İNFAZ ETMEK, İDAM ETMEK 13321 spasmodically
5322 execution infaz,uygulama 13322 spatial
5323 executive yönetici, idareci,yönetimsel, idari. 13323 spatially
5324 exemplary örnek niteliğinde olan, örnek. 13324 spatter
5325 Exercise EGZERSİZ 13325 Spawn
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
5326 Exert (yetki) kullanmak,çabalamak,uygulamak 13326 Speak
5327 exertion gayret, çaba, emek. 13327 speak for
5328 exfil tahliye 13328 speaking of which
5329 exfoliate pul pul dökülmek 13329 spearhead
5330 Exhale nefes vermek 13330 Special
5331 Exhaust 1)YORULMA,BİTME 2)EGZOS 13331 Specialize
5332 Exhaustion yorgunluk 13332 Species
5333 Exhibit SERGİ, GÖSTERMEK 13333 Specific

5334 Exhibition SERGİ 13334 Specification


5335 exhibitionist teşhirci… 13335 specificity

5336 exhilarate çok neşelendirip zindeleştirmek, çok keyiflendirmek. 13336 Specify


5337 exhilaration neşe,canlılık 13337 specious
5338 exhort teşvik etmek. 13338 speciously
5339 exhortation teşvik edici söz. 13339 speciousness
5340 exhume mezardan çıkarmak. 13340 speck
5341 exigency zorunluluk,acil durum 13341 specs

5342 exigent zorlayıcı,acil 13342 spectacle


5343 exigently zorlayıcı bir şekilde.acil 13343 Spectacles
5344 exile sürgün.sürgün edilen kimse. 13344 Spectacular
5345 Exist OLUŞ, VAR OLMAK 13345 Spectator
5346 Existence varoluş 13346 spectrum
5347 existential varoluşsal. 13347 Speculate
5348 existentialism varoluşçuluk 13348 Speculation
5349 existentialist varoluşçu 13349 Speech
5350 existentialistically varoluşçu olarak 13350 speechify
5351 existentially varoluşsal olarak 13351 Speed
5352 Exit ÇIKIŞ, ÇIKMAK 13352 Speedometer
5353 exodus çıkış, toplu göç 13353 Spell
5354 exonerate beraat ettirmek, aklamak, temize çıkarmak. 13354 Spend
5355 exoneration beraat,temize çıkarma 13355 spendthrift
5356 exordium giriş. Başlangıç 13356 spew
5357 exoteric (cin, kötü ruh v.b.'ni) dualarla defetmek. 13357 spic-and-span
5358 Exotic ekzotik 13358 Spice
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
5359 Expand 1)BÜYÜMEK,GENİŞLEMEK 13359 spick and span
5360 expanse geniş alan,enginlik 13360 Spider

5361 Expansion 1) GENİŞLEME, BÜYÜME 13361 spiel


5362 expat gurbetçi, yabancı ülkede yaşayan kimse 13362 spigot
5363 expatiate ayrıntılı yazmak 13363 spike

5364 Expatriate kendi vatanından başka bir ülkede yaşayan kimse. 13364 spiky
5365 Expect UMMAK,BEKLEMEK 13365 Spill
5366 Expectancy beklenti, umut 13366 spin
5367 expectantly ümitle,sabırsızlıkla 13367 spin the bottle
5368 Expectation beklenti,umut 13368 spinach
elverişli bir çare,belki doğru olmayan fakat elverişli bir
5369 expedient çare, 13369 spindle
5370 expedite hızlandırmak, kolaylaştırmak. 13370 spindly
5371 expedited hızlandırılmış 13371 spine
5372 expedition (özel bir amaçla yapılan) uzun yolculuk. 13372 spineless
5373 expeditious eli çabuk,çabuk,hızlı 13373 spinelessness
5374 expeditiously hızlı bir şekilde 13374 spinster
5375 expel çıkarmak,kovmak 13375 Spiral
5376 Expend harcamak 13376 spire
5377 expendable harcanabilir,gözden çıkarılabilir 13377 Spirit
5378 Expenditure masraf, gider 13378 spirited
5379 Expense MASRAF 13379 Spit
5380 Expensive PAHALI 13380 spit ball

5381 Experience TECRÜBE 13381 Spite


5382 experience curve deneyim eğrisi 13382 spiteful
5383 Experiment DENEY 13383 spitfire
5384 Expert BİLİRKİŞİ, UZMAN, EKSPER 13384 Splash
5385 Expertly ustalıkla 13385 splashdown
5386 expiate kefaret etmek,cezasını çekmek 13386 splay
5387 expiation kefaret,cezasını çekme 13387 spleen
5388 Expire SÜRENİN DOLMASI 13388 Splendid
5389 Explain AÇIKLAMAK,izah etmek 13389 splendor-splendour

5390 Explanation AÇIKLAMA 13390 splice


Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
5391 explanatory açıklayıcı 13391 splicing

5392 expletive kızınca veya heyecanlanınca söylenen anlamsız sözcük 13392 splint

5393 explicit açık,belirgin 13393 splinter


5394 Explode PATLAMAK (bomba patlaması) 13394 Split
faydalanmak, sömürmek.kahramanlık, kahramanca
5395 Exploit davranış. 13395 split-second

5396 Exploitation sömürü, faydalanma 13396 splurge


5397 exploration keşif,araştırma 13397 splurge on

splutter
5398 exploratory araştırma, araştırma ile ilgili,keşifçi 13398
5399 Explore KEŞFETMEK,ARAŞTIRMAK 13399 Spoil
5400 Explosion patlama 13400 spoilsport
5401 Explosive PATLAYICI MADDE 13401 spokesperson
5402 expo fuar. Ifade,açıklama 13402 spongy
5403 exponent savunucu, taraftar.üst,üs 13403 sponsorship
5404 exponential hızlı ve büyük,inatçı, üssel 13404 spontaneity
5405 exponentially üstsel,katlanarak 13405 spontaneous
5406 Export İHRAÇ MALI, İHRACAT 13406 spontaneously
5407 Expose açığa çıkarmak, maruz bırakmak 13407 spoof
5408 exposed korunmasız,açık 13408 spook
5409 exposition sergi, fuar. 13409 spooky
5410 expository açıklayıcı,açıklayan 13410 spool
5411 expostulate eleştirmek. sitem etmek 13411 Spoon
5412 Exposure maruz kalma,sergileme, herkese duyurma. 13412 spoonful
5413 expound açıklamak, izah etmek, yorumlamak. 13413 spoor
5414 Express İFADE ETMEK,AÇIK,HIZLI 13414 sporadic
5415 Expression İFADE,ANLATIM 13415 sporadically
5416 Expressionless ifadesiz,anlamsız 13416 Sport
5417 expressive anlamlı, manalı. 13417 sportiveness

5418 expulsion kovma, ihraç etme; kovulma, ihraç edilme. 13418 Spot
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation

5419 expunge silmek,bozmak,çıkarmak 13419 Spot


(bir kitap, oyun v.b.'nin) müstehcen veya sakıncalı
5420 expurgate bölümlerini çıkarmak. 13420 spot of
5421 exquisite üstün, mükemmel, süper. 13421 spot on
5422 exquisitely zarifçe 13422 spotlight
5423 exsanguinated kansız bırakılmış 13423 spotter
5424 exsanguination kanını akıtma, kan kaybı 13424 spouse
5425 Extend GENİŞLETMEK, UZATMAK 13425 spout
5426 extended family geniş aile,sülale 13426 sprain
5427 Extension GENİŞLETME, UZATMA 13427 sprawl
5428 extensive geniş, büyük, kapsamlı. 13428 Spread
5429 Extent BOYUT, DERECE 13429 spree
5430 extenuate hafifletmek,mazur görmek 13430 sprightly
extenuating
5431 circumstances hafifletici nedenler 13431 Spring
5432 exterior dış, harici,dış taraf 13432 Sprinkle
5433 exterminate yok etmek,imha etmek 13433 sprinkler

5434 extermination imha,yok etme 13434 sprout


5435 exterminator imha edici 13435 spruce
5436 externally dıştan 13436 spry
5437 extinct nesli tükenmiş. 13437 spud
5438 Extinction yok olma 13438 spun
5439 Extinguish SÖNDÜRMEK 13439 spunk
5440 extol övmek. 13440 spunky

5441 Extort koparmak,zorla almak/yaptırmak 13441 spur

5442 Extortion gasp,haraç 13442 spur of the moment


5443 extortionate insanı haraca kesen,çok fazla, fahiş (fiyat). 13443 spurious
5444 extortionist haraççı; zorla alan kimse. 13444 spurn
5445 Extra FAZLA, EKSTRA 13445 spurt
5446 Extract ÇIKARTMAK 13446 Spy
5447 extraction çıkarma,öz 13447 squabble
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation

5448 extraditable iade edilebilir (suçlu) 13448 squadron

5449 extradite (suçluyu) (suç işlediği ülkeye) iade etmek/ettirmek. 13449 squalid
5450 extradition suçluların iadesi. 13450 squalidness
5451 extraneous konu dışı,yabancı (madde, cisim). 13451 squall
5452 extraneously konu dışı bir şekilde, dıştan gelerek 13452 squalor
5453 extraneousness konuyla ilgisi olmayan bir şekilde 13453 squander
5454 extraordinaire olağandışı 13454 Square
5455 Extraordinary OLAĞANDIŞI 13455 squared
5456 extrapolate geleceği tahmin etmek, dış değer bulmak 13456 squarely
5457 extrapolation bilinene dayanan tahmin, dış değer bulma 13457 squareness
olağanüstü algılama olan,bilinen duygulara
5458 extrasensory dayanmayan 13458 Squash
5459 extravagant savurgan, müsrif. 13459 squat
5460 extravagantly savurgan bir şekilde, har vurup harman savurarak 13460 Squawk
5461 Extreme SON DERECE, AŞIRI 13461 squeak
5462 extremist aşırı uçlarda yaşayan kimse 13462 Squeaky
5463 Extremity uç kısım 13463 squeal
5464 Extricate kurtarmak,çıkarmak 13464 squeamish
5465 exuberance canlılık ve neşelilik. 13465 Squeeze

5466 exuberant çok canlı ve neşeli. 13466 squelch


5467 exude sızmak. dışarı vermek 13467 squib
5468 exult (bir zaferden sonra) çok sevinmek. 13468 squid
sevinme.
5469 exultation 13469 squint
5470 Eye GÖZ 13470 squirm
5471 Eyebrow KAŞ 13471 squirming
5472 eye-catching göz alıcı,havalı 13472 squirt
5473 eyeing yakından seyretme,bakma,süzme 13473 stability
5474 Eyelash KİRPİK 13474 Stabilize
5475 Eyelid GÖZ KAPAĞI 13475 Stable
5476 eye-witness görgü tanığı 13476 stable boy
5477 fab çok büyük,muazzam 13477 stable upbringing
5478 Fable MASAL, EFSANE 13478 staccato
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
5479 fabric kumaş,dokuma 13479 Stack
5480 fabricate imal etmek, yapmak, üretmek.,yalan söylemek. 13480 Stadium
5481 fabricator imalatçı,uydurmacı,yalancı 13481 stadtholder
5482 Fabulous HARİKA, İNANILMAZ 13482 Staff
5483 fac simile kopya,kopyalama,aynısını basmak 13483 staff of office
5484 facade aldatıcı görünüm,yanıltma,dış görünüm 13484 staffer
5485 façade (gerçeği maskeleyen bir) dış görünüş. 13485 stag

5486 Face 1.YÜZ, SURAT 2.KARŞISINA ÇIKMAK, BAŞINA GELMEK 13486 Stage
5487 face down karşısındakini sindirmek-susturmak, arka yüz 13487 stagger
5488 facet yön,görünüş,parça. elmas yontmak 13488 stagnant
5489 facetious şakacı 13489 staid
5490 facetiously şakacı bir şekilde 13490 Stain
5491 facile kolay 13491 stained glass
5492 facilitate hafifletmek,kolaylaştırmak, yardım etmek 13492 Stair
5493 facilitative kolaylaştırıcı 13493 staircase
5494 facility tesis,kolaylık,yetenek 13494 stake
5495 facsimile kopya,aynı,kopyalamak 13495 stakeholder
5496 Fact GERÇEK 13496 stakeout

5497 fact finding araştırma,bilgi toplama 13497 stalk


5498 fact-checker metindeki bilgilerin doğruluğunu kontrol eden kimse 13498 stalker
5499 faction grublaşma,ayrılık 13499 Stall
5500 Factory FABRİKA 13500 stallholder
5501 factual gerçeklere dayanan. 13501 stalwart

5502 factually gerçekle ilgili surette, gerçeklere dayalı olarak 13502 Stamp
5503 faculty fakilte,yetenek 13503 stampede
5504 fad geçici bir moda veya heves. 13504 stance

5505 Fade SOLMAK 13505 Stand


5506 faeces dışkı,kaka 13506 stand clear

5507 Fail BAŞARISIZ OLMAK 13507 stand for


Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
5508 failsafe arızalara karşı emniyetli,güvenilir 13508 stand idly by
5509 fail-safe tedbirli, bozulma korumalı 13509 Standard
5510 Failure BAŞARISIZLIK,ARIZA,YETERSİZLİK 13510 standard of living
5511 fain mecburen, arzulu, hevesli 13511 standing order
5512 Faint 1.SOLGUN,ZAYIF 2.BAYILMAK 13512 standoff
5513 Faintest en ufak bir fikri olmamak 13513 staple
5514 faintly zayıf olarak 13514 Stapler
5515 Fair 1.DÜRÜST,ADİL ,FUAR,güzel,şarışın 13515 Star
5516 fair to middling ne iyi ne kötü, eh işte 13516 starched
5517 Fairly OLDUKÇA 13517 starchy
5518 fairness adaletlilik.güzellik, 13518 stardom
5519 fait accompli oldubitti, olupbitti, emrivaki. 13519 Stare
5520 Faith 1.İNANÇ ,NİYET, 2.GÜVENMEK 13520 stare at
5521 Faithful SADIK,VEFAKAR 13521 stark
5522 Fake TAKLİT, SAHTE 13522 starlet
5523 Fall 1.DÜŞMEK 2.SONBAHAR (AmE) 13523 starlight
5524 fall in love aşık olmak 13524 Starring
5525 fall victim to azizliğine uğramak, kurban gitmek 13525 starry
5526 fallacy yanlış inanç. yanlış fikir 13526 starstuff
5527 fallen woman fahişe,düşmüş kadın 13527 Start
5528 fallibility yanılma payı 13528 start a tab
5529 fallout radyoaktif serpinti.döküntü 13529 starter
5530 fall-out radyoaktif tortu, döküntü 13530 startle
5531 False 1.YANLIŞ, HATALI 2.SAHTE 13531 startling
5532 Falsehood yalancılık, sahtelik 13532 start-up
5533 falsetto tiz sesli erkek sesi 13533 Starvation
(hesap, kayıt, belge v.b.'nde) tahrifat yapmak.
5534 falsify (gerçekleri) çarpıtmak. 13534 starve
5535 falter bocalamak,sendeleyerek yürümek, sendelemek. 13535 stash
5536 Fame ŞÖHRET, ÜN 13536 State
5537 familial ailevi, aileye ait. 13537 state of art
5538 Familiar TANIDIK, BİLDİK 13538 state of mind
5539 Familiarity aşinalık, samimiyet, 13539 stateliness
5540 Family AİLE, FAMİLYA 13540 stately
5541 family estate aile varlıgı 13541 Statement
5542 family friend aile dostu 13542 state-run
5543 family gathering aile toplantısı 13543 statesman
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
5544 famish çok aç olmak,açlıktan midesi kazınmak 13544 Station
5545 famished açlık çeken,aç 13545 stationary
5546 famishedly karnı zil çalarak, açlıktan ölerek 13546 Stationery
5547 Famous ÜNLÜ 13547 statuary
5548 famously çok iyi. 13548 Statue
5549 famousness ünlülük, tanınmışlık 13549 statuesque
5550 Fan 1)HAVA HAREKETİ 2)TARAFTAR,yelpazelemek. 13550 stature
5551 Fanatic FANATİK 13551 Statute
5552 fanaticism fanatik, bağnaz 13552 statutory rape
5553 fanciest fantezi,süslü 13553 statutory- statutorily

5554 Fancy 1)HAYAL KURMA 2)HOŞ ,ZEVKLİ 3)FANTAZİ 13554 staunch


5555 fanfare tantana, giriş müziği 13555 staunchest
5556 Fantastic HARİKA, OLAĞANDIŞI 13556 staunchly
5557 Far UZAK 13557 stave
5558 far afield konu dışında, uzakta 13558 Stay
5559 far greater çok daha büyük/fazla 13559 staycation
5560 far out acayip ama hoş,harika 13560 steadfast
5561 faraday cage faraday kafesi(elektirigi bloklayan) 13561 steadfastly
5562 faraway uzak,dalgın,dalıp gitmiş 13562 steadily
5563 faraway look uzaklara dalıp gitmiş bakış 13563 Steady
5564 Farce şaçmalık 13564 Steak
5565 Fare ÜCRET (tren,vapur vb. için) 13565 Steal
5566 farewell veda,elveda 13566 stealth
5567 farfetched gerçek payı çok az olan. 13567 stealthily
5568 Farm ÇİFTLİK 13568 stealthy
5569 farmyard çiftlik avlusu 13569 Steam
5570 far-out alışılmadık,garip 13570 Steamer
5571 farrago karmakarışık şey, ufak tefek şeyler 13571 steed
5572 fart osurmak,yellenmek 13572 Steel
5573 Farther DAHA UZAK 13573 steely
5574 farthing çeyrek peni (eski bir ingiliz parası). 13574 Steep
5575 farthingale çemberli iç etek 13575 steeple-crowned hat
5576 fascination çekicilik,cazibe 13576 steeply
5577 Fashion MODA,biçim, şekil; tarz. 13577 Steer
5578 fashionable moda 13578 steering wheel
5579 Fast HIZLI 13579 stellar
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation

5580 fast acting çabuk tepkili,hızlı tepkili 13580 Stem


5581 fast asleep derin uykuda olmak,ölü gibi yatmak 13581 stem from
5582 fast forward ileri sar 13582 stench
5583 Fasten TUTTURMAK,BAĞLAMAK 13583 stentorian
5584 fasten down sağlamlaştırmak 13584 Step
5585 fastidious titiz, zor beğenen. 13585 Step Child
5586 fastidiously titizlikle 13586 steppe
5587 Fat 1.ŞİŞMAN 2.YAĞ (vücut et yağı) 13587 stereotype
5588 fatalism kadercilik 13588 Sterile
5589 fatality öldürücülük; ölümcüllük.ölümle sonuçlanan kaza 13589 sterilization
5590 Fate KADER 13590 Sterilize

5591 fateful vahim. 13591 stern


5592 Father BABA 13592 stern sheets
5593 fatherhood babalık 13593 sternly
5594 fatherly baba gibi, babacan. 13594 Stethoscope
5595 fathom kulaç,derinliğini ölçmek,anlamak,kavramak 13595 Stew
5596 fatigue yorgunluk,yorulmak 13596 Steward
5597 fatuous kendini akıllı sanan budala. 13597 Stick
5598 Fault KUSUR 13598 Stick
5599 faultiness kusurluluk. Hatalılık 13599 stick to
5600 Faultless KUSURSUZ 13600 sticker
5601 Faulty KUSURLU 13601 sticky
5602 Favour iyilik,tercih etmek.tarafını tutmak. 13602 Stiff
5603 Favourable ELVERİŞLİ 13603 stiffen
5604 Favourite EN SEVİLEN, FAVORİ 13604 stiffer
5605 fawn yaltaklanmak, dalkavukluk etmek. 13605 stiffly
5606 fay peri 13606 stifle
5607 faze etkilemek 13607 stigmatize

5608 Fealty Sadakat .baglılık 13608 Still


5609 Fear KORKU 13609 stillborn
5610 Fearful KORKUTUCU 13610 stimulant
fearmonger- korku tellalı,korku salıp toplumu istediği yöne
5611 scaremonger sürüklemeye uğraşan kimse 13611 Stimulate
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
5612 feasibility fizibilite, yapılabilirlik. Geçerlilik 13612 Stimulation
5613 feasible mümkün,yapılabilir, uygulanabilir. 13613 stimulus

5614 feast bayram,ziyafet,ziyafet vermek,agırlamak 13614 sting


5615 Feather TÜY (kuş tüyü) 13615 stinging
5616 feathery tüylü,tüy gibi 13616 stingy
5617 Feature ÖZELLİK(vucud gibi ),-de önemli bir rolü olmak: 13617 Stink
5618 featureless özelliksiz, özelliği olmayan 13618 stinking
5619 febrile ateşli, heyecanlı 13619 stinkpot
5620 February ŞUBAT 13620 Stinky
5621 fecal dışkıya ait 13621 stint

5622 feckless beceriksiz, elinden iş gelmeyen. 13622 stipend


5623 Fed Up USANMIŞ,BIKKIN 13623 Stipulate

5624 Federal FEDERAL, FEDERE, GRUP İÇİNDE BİRLEŞMİŞ 13624 Stir


5625 federalize (devletleri) federasyon haline getirmek. 13625 stirrup
5626 feds polis,fedareller 13626 stitch
5627 Fee HARÇ, ÜCRET (okul, avukat, doktor v.b) 13627 stochastic
5628 feeble zayıf, kuvvetsiz. 13628 Stock
5629 feebleness zayıflık, kuvvetsizlik. 13629 Stock Certificate
5630 feeblest en zayıf 13630 stockade
5631 feebly zayıf bir şekilde, hafifçe, kuvvetsizce. 13631 Stocking
5632 Feed BESLEMEK 13632 stock-still
5633 feedback geribesleme 13633 stocky
5634 Feel HİSSETMEK 13634 stodgy
5635 feel for acımak,duygularını paylaşmak 13635 stoic
5636 feel jaded kolunu kaldıracak hali olmamak 13636 stoke
5637 feel like gibi hissetmek, duygusu içinde olmak 13637 stoked
5638 feign (yapar) gibi görünmek, ... numarası yapmak. 13638 stoker
5639 feint yanıltma hareketi,yanıltma hareketi yapmak. 13639 stoking

5640 feistiness agresiflik,alınganlık 13640 stolid


5641 feisty cesur, girişken 13641 stolidly
5642 felicitate kutlamak, tebrik etmek 13642 Stomach
5643 felicitation kutlama 13643 stomp
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
5644 felicity mutluluk, saadet. 13644 Stone
5645 fella adam 13645 stone-cold sober

5646 Feller sevgili,koca 13646 stoned


5647 Fellow ADAM,DOST 13647 stonewall
5648 fellow man ahbap 13648 stonewalling
5649 felony ağır şuç 13649 stonily
5650 Female DİŞİ 13650 stooge
5651 Femoral kalca kemigine ait 13651 Stool
ÇİT,parmaklık, tahta perde veya çitle çevirmek. doğru
5652 Fence yanıt vermekten kaçınmak 13652 stoop
5653 fencing kaçamaklı cevap verme 13653 stoop to
5654 feral vahşi 13654 Stop
5655 ferment huzursuzluk.maya.mayalamak 13655 stoppage
5656 ferocious vahşi, yırtıcı 13656 Store
5657 ferocity vahsilik,gaddarlık 13657 storey

5658 ferret arayıp taramak ,araştırmak 13658 Storm


5659 Ferry FERİBOT, ARABA VAPURU 13659 storming
5660 Fertile VERİMLİ,BEREKETLİ,doğurgan 13660 Story
5661 Fertility verimlilik 13661 stout
5662 Fertilize 1)GÜBRELEME 2)DÖLLEMEK 13662 stoutly
5663 fervent hararetli, ateşli. 13663 stoutness
5664 fervently hevesli bir şekilde. tutkulu bir biçimde 13664 Stove
5665 fervor hararetlilik,çoşkunluk 13665 stow
5666 fervour şevk,heves 13666 straddle

5667 fester irinlenmek, iltihaplanmak, azmak. 13667 straggle

5668 Festival FESTİVAL 13668 straggler


5669 festoon çiçeklerle süslemek, çiçek ya da yaprak zinciri 13669 straggly
5670 fetal cenin (ile ilgili) 13670 Straight
5671 Fetch GİDİP GETİRMEK,ALMAK 13671 straight away
5672 fetid pis kokan, kokuşmuş. 13672 straight out
5673 fetish fetiş,saplantı 13673 Straighten
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
5674 fetter prangaya vurmak,zıncir vurmak,pranga,engel 13674 Straighten Out
uzun süren düşmanlık.kan davası,ihtilaflı olmak, kavga
5675 feud etmek. 13675 Straightforward
5676 Fever ATEŞ (vücut) 13676 straight-laced
5677 feverish ateşli,telaşlı 13677 Strain
5678 feverishly hararetle 13678 Strainer
5679 Few AZ, BİR KAÇ 13679 Strait
5680 Fiance NİŞANLI 13680 straiten

5681 fiat emir,karar 13681 Strand

5682 fiber- fibre lif. 13682 stranded


5683 fickle vefasız,kaypak 13683 Strange
5684 fickleness döneklik, kararsızlık 13684 strangely
5685 Fiction KURGU (roman) 13685 strangely enough
5686 fictitious uydurma, hayali. 13686 strangest
5687 fiddle keman,vakit geçirmek, oyalanmak. 13687 strangle
5688 fiddle-faddle saçma sapan sözler. 13688 strangulate
5689 fidelity sadakat, vefa. 13689 strangulation
5690 fidget durmadan kımıldamak,kıpırdanmak 13690 Strap
5691 fidgety rahat durmayan,kıpır kıpır 13691 strategize
5692 fiducial itimat eden 13692 strategy
5693 fiducially itimat ederek 13693 Straw
5694 fiduciary yedi emin, güvene dayanan 13694 Strawberry

5695 Field ALAN,TARLA,(bir spor takımını) sahaya çıkarmak. 13695 Stray

5696 field glasses el dürbünü 13696 streak


5697 field-strip (silahı) sökmek 13697 Stream

5698 fiend şeytan,kötü ruh 13698 streamline


5699 fiendish şeytani, şeytanca. 13699 Street
5700 fiendishly şeytanca,zalimce 13700 streetwise
5701 fiercely şiddetle,cayır cayır 13701 Strength
5702 fiery ateşli,kızgın,şehvet dolu. 13702 strengthen
5703 fife yanlamasına çalınan flüt 13703 strenuous
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
5704 Fig İNCİR 13704 strenuously
5705 Fight KAVGA, KAVGA ETMEK 13705 strep

5706 figment hayal ürünü ya da uydurma şey 13706 Stress


5707 figurative mecazi. 13707 Stretch
5708 figuratively mecazi olarak 13708 Stretcher
5709 Figure anlamı olmak,ifade etmek,tasvir etmek 13709 strew
5710 Figure ŞEKİL,RAKAM,SAYI 13710 strewn
5711 figurehead gemi başı süsü 13711 stricken
5712 figurine heykelcik 13712 Strict
5713 filbert fındık ağacı 13713 strictest
5714 filch çalmak, aşırmak, yürütmek. 13714 strictly
5715 filcher arakçı 13715 strictures
5716 filching aşırma 13716 stride
5717 File 1.DOSYA 2.TÖRPÜ 3.SIRA 13717 strident
5718 filial evlada ait; evlada yakışır 13718 strife
5719 Fill DOLDURMAK 13719 Strike

5720 fill me in on the situation Durumu bana açıkla. 13720 striking resemblance
5721 filling station benzin istasyonu. 13721 String
5722 filly yavru kısrak 13722 string bean
5723 Film FİLM 13723 stringent
5724 Filthy pis,kirli 13724 Strip

5725 fin yüzgeç,kanat 13725 strip ….of


5726 Final SON 13726 Stripe
5727 finalise sonuçlandırmak 13727 Strive
5728 finality kesinlik. 13728 Stroke
5729 Finally SONUNDA 13729 stroll
5730 Finance FİNANS 13730 Strong
5731 finch ispinoz ( a kind of bird) 13731 strongly
5732 Find BULMAK 13732 stroppy
5733 find guilty suçlu bulmak 13733 Structure
5734 Fine 1.İYİ, İNCE, KÜÇÜK 2.PARA CEZASI 13734 Struggle
5735 finely çok iyi bir biçimde,güzel güzel 13735 strum
5736 finery süslü güzel elbise,süslü giyim. 13736 strung out
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
incelik, ustalık,
5737 finesse ustalıkla durumu idare etmek. 13737 strung-out
5738 Finger PARMAK 13738 strut
5739 fining arıtma,saflaştırma 13739 stubble
5740 finis son,nihayet 13740 stubborn
5741 Finish BİTİM, BİTMEK 13741 stubbornly
5742 finite sonu olan,sınırlı 13742 stubby
5743 fir köknar 13743 Stuck
5744 Fire 1.YANGIN, ATEŞ ETMEK, ATEŞ 2.İŞTEN KOVMAK 13744 stuck up
5745 Fire-Brigade İTFAİYE 13745 stud
5746 fireside ocak başı 13746 Student
5747 Firm FİRMA,SAGLAM 13747 Studio
5748 firmament gök kubbe.sema 13748 Studious
5749 Firmly sıkıca, kararlı bir şekilde 13749 studiously
5750 firmness sıkılık,sertlik,metanet 13750 Study
5751 First BİRİNCİ, İLK 13751 Stuff
5752 first grader birinci sınıf öğrencisi 13752 stuff with
5753 first off her şeyden önce,öncelikle 13753 stuffed cabbage
5754 Fiscal MALİ 13754 stuffy
5755 fiscally mali olarak 13755 Stultify
5756 Fish BALIK 13756 stumble

5757 fishy şüphe uyandıran: 13757 stump


5758 fissure ince çatlak., çatlamak, ayrılmak 13758 stump up
5759 Fist YUMRUK 13759 stumpy
5760 Fit UYGUN ,FORMDA,nöbet, kriz: 13760 stunner
5761 fitful kesintili, düzensiz. 13761 stunningly

5762 fitness uygunluk, uygun olma. 13762 stunt


5763 fittest en uygun,en güçlü 13763 stupefaction
5764 fitting tesisat, mekanizma 13764 stupefactive
5765 Fix YAPIŞTIRMAK, TAMİR ETMEK 13765 stupefied
5766 fixate sabitleştirmek. gözlerini dikmek 13766 stupendous
5767 fixation aşırı bağlılık, aşırı düşkünlük. 13767 Stupid
5768 fixing sabitleme,tespit,tamir 13768 Stupidity
5769 fixity durağanlık,sabitlik 13769 sturdily
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
5770 fizz fışırtı.fışırdamak,köpük.köpürmek 13770 sturdiness
5771 flabbergast çok şaşırtmak, küçük dilini yutturmak. 13771 sturdy
5772 flabby cansız, güçsüz, ruhsuz, sönük. 13772 sturgeon
5773 flack basın sözcülüğü yapmak 13773 Stutter
5774 Flag BAYRAK 13774 stye
5775 flagellate kırbaçlamak 13775 Style
5776 flagging cansız,zayıf 13776 stylish
5777 flagpole bayrak direği 13777 suave
5778 flagrant alçakça,göze batan (ahlaksızlık), alenen yapılan 13778 sub
5779 flail sağa sola sallamak, dövmek 13779 subaltern
5780 flair yetenek, kabiliyet. 13780 subcommittee
5781 flak uçaksavar,sert eleştiri 13781 subcutaneous
5782 Flake PUL,TANE (snowflake : kar tanesi) 13782 subdeacon

5783 flakey yapraksı,pul pul 13783 subdivision

5784 flaky tuhaf, lapa lapa 13784 subdue

5785 flamboyant gösterişli,aşırı davranışlarından dolayı göze çarpan 13785 subdued

5786 Flame ALEV 13786 Subject


5787 flame out çalışmakta olan motorun kendiliğinden durması 13787 subjection
5788 flank yan,kanat,yanında olmak,kanattan saldırmak 13788 subjective
5789 flannel fanila kumaş 13789 subjugate
5790 flap kanat. (kuş) (kanatlarını) çırpmak. 13790 subjugation
5791 flapping kanat çırpma 13791 sublet

5792 flare parlamak, alevlenmek. 13792 sublimate


5793 Flash FLAŞ,yakmak,aydınlatmak,ışıltı,parlama 13793 sublime
5794 flashover ani alevlenme 13794 sublimely
5795 flask cep şişesi; matara. 13795 sublimity

5796 Flat 1.DÜZ 2.DAİRE (apartman katı),düzlük, geniş düz yer. 13796 Submarine

5797 flatline mortu çekmiş,ölmüş. Ölmek 13797 submerge


5798 flatly açıkça,kesinlikle 13798 submerged
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
5799 flat-out tamamen,direk 13799 submergence
5800 flatten yassılaştırmak,düzleştirmek 13800 submersible
5801 Flatter övmek,gururunu okşamak 13801 Submission
5802 flattery pohpohlama. 13802 submissive
5803 flatulent gösterişli,havalı 13803 submissiveness
5804 flaunt gösteriş yapmak,hava atmak 13804 Submit
5805 Flavour TAT,LEZZET 13805 suborbital
5806 Flaw kusur,hata,zarar vermek,sakatlamak 13806 subordinate
5807 flawless kusursuz 13807 suborn

5808 flay (derisini) yüzmek.fena halde azarlamak, haşlamak. 13808 subpoena


5809 Flea PİRE 13809 Subscribe
5810 fleck nokta, benek, leke. 13810 subsequent
tüyleri henüz bitmiş yavru kuş.acemi çaylak, bir işe yeni
5811 fledgling başlayan kimse. 13811 subsequently
5812 Flee KAÇMAK 13812 subservient

5813 fleece kırkmak (koyunu),birini soyup soğana çevirmek 13813 subside


5814 fleecing kazıkçı 13814 subsidiary
5815 fleecy uzun tüylü yün kümelerine benzeyen. 13815 Subsidize
5816 Fleet FİLO (gemi vb.) 13816 Subsidy
5817 Flesh ET (derinin altındaki) 13817 subsist
5818 fleshy etli,tombul 13818 subsist on
5819 Flex esnetmek,bükmek 13819 subsistence
5820 Flick fiske , parmak şıklatmak,fiske atmak 13820 Subsoil
5821 flicker titreşmek, oynamak (ışık/gölge) 13821 Substance
5822 Flight UÇUŞ 13822 substantial
5823 flightily kararsız bir biçimde, düşüncesizce 13823 substantially
5824 flightiness düşüncesizlik, sorumsuzluk 13824 substantiate
5825 flighty hercai; havai; kaprisli. 13825 Substitute
5826 flimsy uydurma olduğu belli, uyduruk,derme çatma 13826 substitution
(darbe yememek için) (vücudunu, vücudunun bir
5827 flinch parçasını) geri veya bir yana çekmek. 13827 subsume
fırlatmak, hızla atmak,(kollarını) savurmak. kısa süreli
5828 fling ilişki 13828 subterfuge
5829 flip fiske atmak,çılgına dönmek 13829 subterranean
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
5830 flippancy küstahlık, arsızlık 13830 subterraneous
5831 flippant saygısız, küstah. 13831 subtitle

5832 Flipper 1) YÜZME PALETİ, 2) YÜZGEÇ 13832 subtle


5833 flirt flört,flört etmek 13833 subtle approach

5834 flirtatious işveli,cilveli,çapkın 13834 subtlety


5835 flirtatiousness fingirdeklik ,çapkınlık ,baştan çıkarıcılık 13835 Subtract
5836 flit oradan oraya uçmak. 13836 subtraction
5837 Float YÜZMEK , ŞAMANDIRA 13837 Suburb

5838 Flock SÜRÜ 13838 subversion

5839 flog kırbaçlamak. 13839 subversive

5840 Flood SEL 13840 subvert


5841 Floor KAT,ZEMİN,TABAN 13841 Subway
5842 floor polisher döşeme cilacısı 13842 Succeed
5843 Floozy fahişe 13843 Success
5844 flop düşüvermek,cup diye düşmek 13844 successful
5845 flophouse berduşların kaldığı otel 13845 Succession
5846 florid kırmızı yüz-yanak 13846 succinct
5847 florin iki şilinlik ingiliz madeni parası 13847 succinctly

5848 Florist ÇİÇEKÇİ 13848 succour


5849 flounce sabırsızca davranmak, hışımla hareket etmek 13849 succulent
5850 flounder debelenmek, çırpınmak. 13850 Succumb
5851 Flour UN 13851 Such
5852 flourish güzelleşmek,gelişmek,büyümek 13852 such-and-such
5853 flourishing dört başı mamur, gelişme 13853 suchlike
5854 flout hor görmek, reddetmek veya itaat etmemek. 13854 Suck
5855 Flow akmak, dökülmek 13855 sucker
5856 flowchart akım şeması 13856 suckling
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
5857 Flower ÇİÇEK 13857 suction
5858 flowery çiçekli,süslü (yazı, sözler, üslup). 13858 Sudden
5859 Flubdub safsata,palavra 13859 suddenness
5860 Fluctuate dalgalanmak, değişmek 13860 sue
5861 Fluctuation dalgalanma, değişim 13861 sue for
5862 fluency (dilde) akıcılık. 13862 suede
5863 Fluent AKICI 13863 Suffer

5864 fluff (tüylerini, saçını) kabartmak. 13864 sufferer


5865 fluff up kabartmak 13865 suffice
5866 fluffy tüy gibi yumuşak,kabarık 13866 Sufficient
5867 Fluid sıvı,akışkan 13867 suffocation
5868 fluke (bir) şans, şans eseri. 13868 Suffuse
5869 Flunk başarısız olma ,sınıfta bırakmak,çakmak 13869 Sugar
5870 flunkey dalkavuk,uşak 13870 sugarcane

5871 flurry kısa süren bir heyecan veya telaş. 13871 sugarcoat
5872 Flush şifon,aynı hizada olan,(yüzü) kızarmak 13872 Suggest

5873 fluster heyecanlı ve şaşkın bir hal, heyecanlandırıp şaşırtmak 13873 Suggestion
5874 flute (sütundaki) yiv. 13874 Suicide
çarpıntı,çırpınma,çırpınmak,dalgalanmak,küçük
5875 flutter oynama 13875 suicide watch
5876 flux akış 13876 Suit
5877 Fly 1.UÇMAK 2.SİNEK 13877 suit to
5878 fly high yüksekten uçmak. gözü yükseklerde olmak 13878 Suitability
5879 fly open birdenbire açılmak 13879 suitable
5880 fly over üzerinden uçmak\geçmek 13880 Suitcase
5881 foal tay. 13881 suitor
5882 Foam KÖPÜK 13882 sulk
5883 Foam Rubber SÜNGER 13883 sulky
5884 focal point ilgi merkezi, merkez noktası 13884 sullen
5885 Focus odaklanmak 13885 sullenly
5886 fodder beslemek,(saman veya ot gibi) hayvan yemi. 13886 sully
5887 foe düşman,hasım 13887 sultry
5888 foetus cenin 13888 Sum
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
5889 Fog SİS 13889 summarily
5890 fogey eski kafalı kimse,tutucu kimse 13890 Summary
5891 foible zayıf yön,zaaf 13891 summation
5892 foie gras kaz ciğeri 13892 Summer
5893 foil folyo,set çekmek, önlemek. 13893 Summit

5894 foist on .. -e zorla kabul ettirmek, -in başına yıkmak: 13894 summon
5895 Fold KATLAMAK 13895 sumpter

5896 foliage yeşillik, bitki yaprakları 13896 sumptuous


5897 folio kitap yaprağı,folyo 13897 Sun
5898 Folk HALK 13898 Sunday
5899 folksy geleneksel, köy işi 13899 sundry
5900 Follow İZLEMEK, TAKİP ETMEK 13900 sunlit
5901 folly çılgınlık,aptallık,delilik 13901 Sunset
5902 foment kışkırtmak 13902 Sunshine
5903 fomentation kışkırtma.tahrik 13903 sunstroke
5904 Fond DÜŞKÜN,SEVEN 13904 Suntan
5905 fondle okşamak, sevmek. 13905 sunup
5906 fondly Severek, aşırı severek, aptalca 13906 Super
5907 fondness düşkünlük 13907 super duper
5908 fondue fondü 13908 Superb
5909 Food YİYECEK, BESİN 13909 superficial
5910 Fool 1.APTAL 2.APTALCA DAVRANMAK 3.KANDIRMAK 13910 superfluous

5911 fool about aylak aylak dolaşmak, vaktini boşa harcamak 13911 superimpose over
gözü kara,kendini veya diğerlerini boş yere tehlikeye
5912 foolhardy atan. 13912 superintendent
5913 Foolish APTALCA,budala 13913 Superior
5914 Foot AYAK 13914 superlative
5915 Football FUTBOL 13915 supernumerary
5916 footbridge yaya köprüsü. 13916 superscription
5917 Foothill bayır,dag etegi 13917 supersede
5918 foothold ayak basacak yer. 13918 Superstition

5919 footman uşak 13919 superstitious


5920 Footprint AYAK İZİ 13920 Supervise
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
5921 footsie (masa altından vb) ayakla yapılan taciz 13921 supine
5922 footsore yürümekten ayakları şişmiş, 13922 Supper
5923 For İÇİN 13923 supperless

5924 for a couple/few of days birkaç günden bu yana 13924 supplant


5925 for a long time uzun zamandır,epeydir 13925 supplant by

5926 for a long while uzun zamandır 13926 supple


5927 for a time bir süre.bir müddet 13927 Supplement
5928 For a while Bir süre için 13928 supplemental
for as long as i can
5929 remember kendimi bildim bileli, uzun bir süredir 13929 suppleness
5930 for certain elbette,şüphesiz 13930 suppliant
5931 for ever sonsuza kadar, ebediyen. 13931 supplicant
5932 for ever and ever ilelebet, ebediyen. 13932 supplicate
5933 for good temelli,sonsuza kadar 13933 supplication
5934 for how long ne kadar süreyle 13934 Supplier

5935 for no apparent reason ortada hiçbir neden yokken 13935 Supplies

5936 for once bu sefer,bir kerelik 13936 Supply

5937 for so long uzun süredir 13937 Support


5938 for some reason bazı nedenlerden dolayı, her nedense 13938 supportive
5939 for sure elbette,kesin: 13939 Suppose
5940 for the first time ilk defa 13940 supposedly
5941 for the moment şimdilik 13941 supposition
5942 for the time being şimdilik, şimdiki şartlara göre 13942 suppository
5943 for the very reason tam da bu sebeple,tam da bu nedenle 13943 Suppress
5944 For what Ne için,neye 13944 supremacist
5945 for what it is worth ne pahasına olursa olsun, ne olursa olsun 13945 supremacy
5946 forage yem, didiklemek,toplamak 13946 Supreme
5947 foraging altüst ederek arama, arama (yiyecek vb) 13947 supremely
5948 foray dalma, girme.basmak, yağma etmek 13948 Sure
(merhamet veya şefkatten dolayı) (bir şeyi) yapmamak.
5949 forbear Sabretmek 13949 sure of
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
5950 forbearance hoşgörü,tahammül 13950 surefire
5951 forbearing hoşgörülü,sabırlı 13951 sure-footed
5952 Forbid YASAKLAMAK 13952 sure-footedness
5953 forbidden fruit yasak meyve 13953 Surely
5954 forbidding sert,ürkütücü, korku veren 13954 sureness
5955 forbiddingly korkutucu bir şekilde, çekilmez bir halde 13955 surety
5956 Force ZORLAMAK, ZOR, FORS 13956 surf
5957 forcibly zorla,şiddetle 13957 Surface

5958 ford sığ yer,sığ yerden yürüyerek geçmek 13958 surfeit

önceden hissetmek (özellikle uğursuz bir şeyi), içine


5959 forebode doğmak 13959 surge
5960 foreboding kötü bir şey olacağını sezme,önsezi 13960 Surgeon
5961 Forecast TAHMİN 13961 Surgery
parayı ödemediği için ipotekli malı sahibinin elinden
5962 Foreclose almak. 13962 surgical
5963 foreclosed hariç tutulmuş, dahil edilmemiş 13963 surly
parayı ödemediği için ipotekli malı sahibinin elinden
5964 foreclosure almak. 13964 surmise
5965 forefather ata.cet 13965 surmised
5966 Forego vazgeçmek 13966 surmount
5967 foregone conclusion kaçınılmaz son 13967 Surname
5968 Forehead ALIN 13968 Surpass
5969 Foreign YABANCI (ülke veya ırk) 13969 surplus
5970 Foreigner yabancı 13970 Surprise
5971 foreknowledge önbilgi 13971 Surprisingly
5972 Foreman USTABAŞI 13972 surreal
5973 foremast pruva direği 13973 Surrender
5974 foremost başta gelen, en öndeki. 13974 surreptitious
5975 forensic adli,mahkemeye ait 13975 surreptitiously
5976 foreperson sözcü, 13976 surrogate
5977 foreplay cinsel ilişkiden önce oynaşma 13977 Surround
5978 forerunner haberci; önden gelen. 13978 surrounding
5979 Foresee ön görmek, tahmin etmek 13979 surveil
5980 foreshadow (birinin, bir şeyin) habercisi olmak. 13980 Surveillance
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
5981 foreshadowing önceden ima etme 13981 Survey
5982 foresight öngörü 13982 Survive
5983 Forest ORMAN 13983 Survivor
5984 forestall erken davranıp önlemek. 13984 Susceptibility
5985 forestry orman mühendisliği, ormancılık. 13985 susceptible
5986 forethought önceden düşünme.sagduyu 13986 Suspect
5987 Forever DEVAMLI OLARAK 13987 Suspend
5988 forewarn önceden uyarmak/ikaz etmek. 13988 suspenseful
5989 foreword önsöz. 13989 suspensefully

5990 foreyard tirinket sereni 13990 Suspension


5991 forfeit ceza,bedel,kaybetmek 13991 Suspicion
5992 forfeiture bir hakkın yitirilmesi 13992 Suspicious
5993 forgather bir araya gelmek,toplanmak 13993 Suspiciously
5994 Forge DEMİRHANE,OLUŞTURMAK,sahtesini yapmak. 13994 Sustain
5995 Forger ÜÇKAĞITÇI,KALPAZAN 13995 Sustainability

5996 forgery sahtekârlık; kalpazanlık. 13996 sustained


5997 Forget UNUTMAK 13997 susurration
5998 forgetful unutkan 13998 suture
5999 forgetfully unutkan bir biçimde 13999 suzerainty

6000 forgetfulness unutkanlık 14000 swab


6001 forgettable unutulabilir 14001 swaddle
6002 Forgive BAĞIŞLAMAK, AFFETMEK 14002 swaddling clothes
6003 forgiveness bağışlama, af. 14003 swag

6004 forgo vazgeçmek, bırakmak. 14004 swagger


6005 Fork ÇATAL 14005 swale
6006 fork in a road yol ayrımı 14006 Swallow
6007 forlorn terkedilmiş ve harap,ümitsiz ve üzgün,kimsesiz 14007 swallowtail

6008 Form FORM,BİÇİM,OLUŞTURMAK 14008 swamp


6009 Formal RESMİ, CİDDİ 14009 Swan
6010 formality resmiyet.formalite. 14010 swank
6011 formally resmen 14011 swap
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
6012 Former ESKİ,ÖNCEKİ 14012 Swarthy

6013 formidable zorlu,korkunç.aşılması zor 14013 swat


6014 formulate kesin ve açık olarak belirtmek. 14014 swath
6015 fornicate evlilikdışı cinsel ilişkide bulunmak, zina etmek. 14015 swathe

6016 fornication zina, gayrimeşru cinsel ilişki 14016 sway


6017 forsake yüzüstü bırakmak, terketmek. 14017 Swear

6018 forte birinin asıl uzmanlık alanı,bir kişinin en iyi yaptığı şey 14018 swearword
6019 Forth ileri 14019 Sweat
6020 forthcoming varış,gelecek, önümüzdeki. Konuşkan,cana yakın 14020 sweat gland
6021 Forthwith DERHAL, HEMEN 14021 Sweater
6022 Forties kırk yaşlarında 14022 swede
6023 fortify güçlendirme yapmak,sağlamlaştırmak 14023 Sweep
6024 fortitude metanet.cesaret 14024 Sweet
6025 Fortnight İKİ HAFTA, ONDÖRT GÜN 14025 sweetly
6026 Fortunately allah şükür,iyiki 14026 Sweetness
6027 Fortune 1.SERVET 2.ALIN YAZISI 3.TALİH 14027 Swell
6028 Forward İLERİ 14028 swerve
6029 fossilise fosilleştirmek,fosilleşmek 14029 swig
6030 Foster büyütmek, geliştirmek, evlatlık,üvey 14030 swill
6031 Foul PİS, KİRLİ 14031 Swim
6032 Found İNŞA ETMEK ,KURMAK,bulmak 14032 swindle
6033 Foundation 1.TEMEL 2.VAKIF 14033 swindler
6034 founder kurucu,dökümcü, dökmeci, gemi batmak 14034 swine
6035 founding kurucu 14035 Swing
terkedilmiş çocuk. terkedilip sokakta veya başka bir
6036 foundling yerde bulunan bebek 14036 swipe
6037 fount pınar, kaynak, çeşme. 14037 swirl
6038 Fountain ÇEŞME,FISKİYE 14038 swish
6039 Fountain-Pen DOLMA KALEM 14039 Switch
6040 four-poster bed sayvanlı karyola 14040 swivel
6041 fowl kümes hayvanı,kuş avlamak 14041 swizzle
6042 Fox TİLKİ,aldatmak. 14042 Swollen
6043 foxglobe yüksükotu. 14043 swoon
6044 foxy tilki gibi, kurnaz 14044 swoop
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
6045 foyer bekleme odası,antre 14045 Sword
6046 fracas arbede; gürültülü kavga 14046 swot
6047 fraction (bir şeyden) küçük bir parça,kesir 14047 sycophancy
6048 fracture kırık,çatlak 14048 syllable
6049 Fragile KIRILGAN 14049 syllabus
6050 fragment parça,kırık parça, kırık. 14050 Symbol
6051 fragrance koku,güzel koku 14051 symmetrical
6052 fragrant güzel kokulu, mis kokulu. 14052 symmetrically

6053 frail ince ve zayıf 14053 sympathetic


6054 frail looking narin görünümlü 14054 sympathetically
6055 frailty zaaf,zayıflık 14055 sympathize with

ÇERÇEVE, (çalışmaları, ilişkileri, faaliyetleri) bir


çerçeveye oturtmak ,tasarlamak; düzenlemek,suçu
6056 Frame (aslında suçsuz olan birine) yıkmak. 14056 Sympathy
6057 frame of mind (ruhi) hal, durum: 14057 Symptom
6058 Framework yapı, çatı 14058 sync
6059 franc frank (fransa, belçika, isviçre para birimi) 14059 Synchronicity
6060 franchise imtiyaz (şirketin bayiye tanıdığı) 14060 syndic
6061 franchisor franchising veren 14061 syndicate
6062 Frank AÇIK SÖZLÜ, SAMİMİ 14062 Synonymous
6063 frankly speaking açık konuşmak gerekirse 14063 synopsis
6064 frankness açıksözlülük. 14064 synthesis
6065 frantic çılgına dönmüş. 14065 syringe
6066 frantically çılgınca,çılgına dönmüş biçimde 14066 Syrup
6067 frat okul derneği 14067 System
6068 fraternal kardeşçe. 14068 Table
6069 fraternisation arkadaşlık etme,dost olma 14069 Tablet
6070 fraternity kardeşlik,dernek,birlik ve beraberlik 14070 tabloid
6071 fraternize-fraternise arkadaşlık etmek: 14071 Taboo
6072 fratricidal kardeşini öldürme ile ilgili 14072 tabulate
6073 fraud dolandırıcılık, sahtekârlık, 14073 tachy

6074 fraudulence sahtekarlık 14074 tacit


6075 fraudulent hileli. 14075 tacit consent
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
6076 fraught rahatsız edici, endişe verici 14076 taciturn
(kumaşı, ipi) yıpratmak; yıpranmak;
6077 fray saçaklanmak.münakaşa; atışma. 14077 tack
6078 frayed yıpranmış,aşınmış 14078 Tackle
6079 freckle çil.benek,leke, çillenmek 14079 tackler
ÖZGÜR, RAHAT, SERBEST, SERBEST BIRAKMAK,BEDAVA,
6080 Free ÜCRETSİZ 14080 tacky
6081 free and easy çok hoşgörülü, mezhebi geniş 14081 tact
6082 free fall serbest düşüş 14082 tactful
6083 free will hür irade. 14083 tactician

6084 freed serbest bırakılmış 14084 tactile


6085 Freedom ÖZGÜRLÜK 14085 tactless
6086 free-fire area ateş serbest bölgesi 14086 tad
6087 free-living serbest yaşayan 14087 tag
6088 Freely serbetçe,özgürce 14088 tag along
6089 freemason mason, farmason. 14089 tail
6090 freemasonry farmasonluk 14090 tail gater

6091 Freeze DONMAK 14091 tailgate


6092 Freight YÜK, NAVLUN 14092 Tailor
6093 frenetic şiddetli, çok heyecanlı 14093 tailspin
6094 frenetically heyecanlı bir biçimde, telaşlı bir şekilde 14094 taint

6095 frenzied çılgın 14095 Take

6096 frenzy çılgın bir hal; çılgınlık 14096 take a chance on someone
6097 Frequency sıklık 14097 take a fall
6098 frequent sık sık tekrarlanan. 14098 take a number
6099 frequently sık sık. 14099 take arms
6100 Fresh TAZE 14100 take charge of
6101 freshest taze,temiz,körpe 14101 Take courage
6102 freshness tazelik,serinlik 14102 take forward
6103 fret üzülmek 14103 take great care
6104 friable kırılgan.kolayca ufalanabilen 14104 take heart
geçimini kiliseye yapılan bağışlarla sağlayan din
6105 friar görevlisi 14105 take hold of
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation

6106 friction sürtünme; sürtünüm. 14106 take into account

6107 frictionless sürtünmesiz 14107 take into consideration


6108 frictionlessly sürtünmesiz bir şekilde 14108 take leave of
6109 Friday CUMA 14109 take long
6110 Fridge BUZDOLABI 14110 Take Part
6111 Friend ARKADAŞ 14111 take part in
6112 friendliness dostluk,arkadaşlık,samimiyet 14112 take pity on

6113 Friendly DOSTÇA 14113 take place


6114 frigate firkateyn. 14114 take precedence of
6115 friggin lanet,lanet olası 14115 take pride
6116 frigging lanet 14116 take shape
6117 Fright KORKU 14117 take some time off

6118 Frighten KORKUTMAK 14118 take stock of


6119 frightening korkutucu 14119 Take Time
6120 frighteningly korkutucu bir şekilde 14120 take turn
6121 frightful korkunç, müthiş 14121 take turns
çok soğuk, buz gibi.soğuk, cana yakın olmayan, içten
6122 frigid olmayan. 14122 take your pick
6123 frill fırfır, farbala. 14123 takedown
(birinin) üstünü aramak.,(mutlu bir şekilde) sıçrayıp
6124 frisk oynamak. 14124 takeout
6125 frisson ürperme,büyük heyecan 14125 takeover

6126 frivolity ciddiyetten yoksun hareket/söz, hoppalık 14126 Talent


6127 frivolous ciddi olmayan, önemsiz, boş, saçma. 14127 Talk
6128 frock kadın elbisesi 14128 Talkative
6129 frock coat frak (bir elbiei çeşiti) 14129 Tall
6130 Frog KURBAĞA 14130 tallow
6131 froggy kurbağa gibi 14131 tally
6132 frolic eğlence. gülüp oynamak,sıçrayıp oynamak 14132 Tame
6133 From (...DEN, ...DAN) EKİ 14133 Tan
6134 from afar uzaktan 14134 tangential
6135 from here on in bu/şu andan itibaren 14135 Tangerine
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
6136 from here on out bu/şu andan itibaren 14136 tangible
6137 From it ondan 14137 tangle
6138 from now şu andan itibaren 14138 Tank
6139 from now on şu andan itibaren, artık 14139 tantalize
6140 from on high tanrıdan,yukarıdan 14140 tantrum

6141 from rags to riches fakirlikten zenginliğe 14141 Tap


6142 from that day on o günden sonra 14142 Tape
6143 from that moment on o andan itibaren,şu andan itibaren 14143 Tape-Measure
6144 from that time o tarihten beri, o zamandan beri 14144 tapestry

6145 from the ground up en başından, tepeden tırnağa 14145 tar


6146 From then on o andan itibaren, o zamandan itibaren 14146 tardily
6147 from within içten; içinden; içeriden: 14147 tardiness
6148 Front ÖN,ön; ön cephe; ön taraf. 14148 Target
6149 Frontier SINIR 14149 Tariff
6150 frontrunner önde giden, en önde koşan 14150 tarmac

6151 frostiness çok soğuk olma, soğukluk 14151 tarnish


6152 frosty donmuş, soğuk (tavır/cevap vb) 14152 tarp
6153 froth köpük,köpürme 14153 tarry
6154 Frown KAŞINI ÇATMAK,MEMNUN OLMAMAK 14154 Tart
6155 frugal tutumlu,sade,bol olmayan 14155 Tartarus
6156 frugally tutumlu bir şekilde,sade,basit 14156 Task
6157 Fruit MEYVE 14157 tassel
6158 fruitless başarısız, meyvesi olmayan 14158 Taste
6159 Frustrate boşa çıkarmak ,önlemek,sinirlerini bozmak 14159 tattered
6160 Frustration hüsran,düş kırıklıgı 14160 tatty
6161 Fry KIZARTMAK 14161 taunt
biraz uydurmak; ufak çapta bir yalan söylemek; ufak bir
6162 fudge hile yapmak. 14162 Tax
6163 Fugitive KANUN KAÇAĞI 14163 Taxi
6164 Fugue füg 14164 Tea
6165 Fulfill yerine getirmek 14165 Teach
6166 fulfill one's promise söz tutmak 14166 Teacher
6167 Fulfillment yerine getirme 14167 Team
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
6168 Full DOLU, TAMAMEN,geniş 14168 teamster

6169 full blast köküne kadar,son gaz 14169 Tear


6170 full bore tam geçişli 14170 tear duct
6171 full flavour gerçek lezzet 14171 tear open
6172 full length tam boy 14172 Tearful
6173 full of spirit hayat dolu 14173 tearfully
6174 full scale tam ölçekli 14174 Tease
6175 Full Stop NOKTA 14175 Technique
6176 full-blown tam gelişmiş 14176 tedious
6177 full-fledged tam, gerçek, ehliyetli. 14177 tediousness
6178 fullness bolluk,doymuşluk,tokluk 14178 Tedium
6179 full-scale büyük çaplı 14179 teeming
6180 fully tam,tamemen 14180 Teenager
6181 fully grown olgunlaşmış,tam gelişmiş 14181 teeny
6182 fulminate ateş püskürmek,infilak etmek 14182 Telegram

6183 fumble el yordamıyla aramak,beceriksizce yapmak,bozmak 14183 telepathy


6184 fume duman,pis kokuku duman,tütsülemek 14184 Telephone
6185 fumigate buharla dezenfekte etmek. 14185 Telescope
6186 Fun EĞLENCE 14186 televised
6187 Function işlev, görev,işlemek, çalışmak. 14187 Television
6188 Functionality işlevsellik 14188 Tell
6189 Fund FON, SERMAYE 14189 tell in advance

6190 Fundamental TEMEL, ANA,ESAS 14190 teller


6191 fundamentally esasen 14191 telly
6192 fundraising bağış toplama 14192 temerity
6193 Funeral CENAZE 14193 Temper
6194 fungible tazmini mümkün, karşılanabilir 14194 temper with
6195 funicular railway kablolu tren 14195 temperament
6196 Funk bunalım,korku 14196 temperamental
6197 funky dehşet,müthiş 14197 temperamentally
6198 fun-loving eğlenmeyi seven,eğlence düşkünü 14198 temperance
6199 funnel huni,baca gibi yapmak,akıtmak 14199 temperate
6200 Funny 1.KOMİK 2.GARİP 14200 Temperature
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
6201 Fur KÜRK 14201 tempest
6202 furlough izin, vazifeden izinle ayrılma. 14202 tempestuous
6203 Furnish VERMEK ,DÖŞEMEK 14203 template
6204 furor sansasyon,hiddet 14204 Temple
6205 furrier kürkçü. 14205 temporal
6206 furrow oluklar açmak,iz açmak, sabanın açtığı iz,kırışık 14206 Temporary

6207 furry tüyleri kabarık, tüylü. 14207 Tempt


DAHA FAZLA , AYRICA,daha ileri,ileride,ilerletmek,
6208 Further yardım etmek 14208 temptation
6209 further on ötede, ileride 14209 tempted
6210 furtherance ilerlemesini sağlama. Ilerleyiş 14210 tempter
6211 Furthermore YANINDA, AYRICA, ÜSTELİK (=moreover) 14211 temptress
6212 furtive gizli, sinsi. 14212 tenacious
6213 furtively gizlice,sinsice 14213 tenaciously
6214 Fury öfke 14214 tenacity
6215 Fuse SİGORTA (elektrikvb.),kaynaştırmak,eritmek 14215 Tenant
6216 fusion eritme; erime; eriyip kaynaşma. 14216 Tend

6217 Fuss TELAŞ, TELAŞLANMAK 14217 tend to


6218 fussily titizlikle 14218 tendency
6219 futile boş, nafile, abes. 14219 Tender
6220 futility anlamsızlık,boşuna olma 14220 tender age
6221 Future GELECEK 14221 Tenderness

6222 future proof gelecekte olabilecek değişikliklerden etkilenmeyen 14222 tendril


6223 futures standart vadeli işlem sözleşmeleri 14223 tenement
6224 futurity gelecek.istikbal 14224 tenet
6225 fuzz hav,havlamak 14225 tenfold
6226 fuzzy hatları belirsiz, flu. 14226 tens of thousand of
6227 gabble gevezelik,ugultu. gevezelik etmek,ugultamak 14227 Tense
6228 gabion istihkam duvarı 14228 Tent
6229 gadfly atsineği. 14229 tentative
6230 Gag susturmak,tıkaç,komik söz 14230 tentatively
6231 gaiety neşelilik, şenlik, neşe. 14231 tenuous
6232 gaily neşeyle 14232 tenure
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
6233 Gain KAZANMAK 14233 Term
6234 gainfully kazançlı,kazançlı 14234 Terminal
6235 gait yürüyüş, gidiş. 14235 terminate
6236 gaiter tozluk 14236 terminology
6237 gale fırtına,şiddetli rüzgar 14237 terra firma
yüzsüzlük,dargınlık,öd,safra.sinir etmek,
6238 gall sinirlendirmek. 14238 Terrace
6239 gallant centilmen, efendi. 14239 Terrain
6240 gallantly gösterişli bir biçimde,cesurca 14240 terrestrial
6241 gallantry kahramanlık, yiğitlik. 14241 Terrible
6242 Gallery GALERİ 14242 Terribly
6243 galley kadırga,gemi mutfağı. 14243 terrier
6244 gallivant gezip tozmak. eğlence peşinde koşmak 14244 Terrific
6245 gallows darağıcı 14245 Terrify
6246 galore çok miktarda, bol: 14246 Territory
6247 galvanize hemen harekete geçirmek., ateşlemek 14247 Terror
6248 Gamble KUMAR OYNAMAK, KUMAR 14248 terse
6249 Game OYUN 14249 tersely
6250 gamesmanship kurallara uygun ama haksız kazanma 14250 Test
6251 gamester kumarbaz,oyuncu 14251 test marketing
6252 gamine yaramaz çocuk, başbelası 14252 testament
6253 gamut of her çeşit,her tür 14253 testator
6254 gander erkek kaz.,bakış 14254 testify
6255 Gang ÇETE 14255 testify to
6256 gangly uzun bacaklı ve ince 14256 testily
6257 gangrenous kangrenli 14257 testimony
6258 Gaol HAPİSHANE 14258 testiness
6259 gaoler gardiyan,zindancı 14259 testy
6260 Gap BOŞLUK, FARK 14260 tetchy

6261 gape esneme,ağzı açık kalmak 14261 tether


6262 Garage GARAJ 14262 textbook
6263 garbage çöp, süprüntü. 14263 Than
6264 garble yanlış bir şekilde anlatmak/nakletmek. 14264 thang
6265 Garden BAHÇE 14265 Thank
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
6266 Garlic SARIMSAK 14266 thankful
6267 garment giysi, elbise. 14267 Thanksgiving
6268 garnish garnitür. 14268 That
6269 garret tavanarasındaki oda. 14269 That Also
6270 garrison garnizon,askeri birlik 14270 That Far
6271 garrison town askeri birliğin bulunduğu kent 14271 that means
6272 garrulous geveze, lafazan, çenebaz. 14272 that much
6273 Gas GAZ, saçmalamak 14273 that once
6274 gascon kasıntı, gaskonili kimse 14274 that way
6275 gash derin yara,-de derin yara açmak; -i kesmek. 14275 thatch
6276 Gasoline benzin 14276 thatched
soluk soluğa kalmak, nefesi daralmak, nefesi
6277 gasp kesilmek.soluma 14277 thatched roof
6278 Gate BAHÇE KAPISI 14278 That'S İt
6279 gated community etrafı çevrili güvenlikli site 14279 That'S Why
6280 gateway geçit,giriş yeri 14280 thaw
6281 Gather 1.TOPARLAMAK, TOPLANMAK 2.ANLAMAK 14281 the advertising board
6282 gauche patavatsız,yol yordam bilmeyen 14282 the deceased

oturum başkanının tokmağı,tokmak (toplantıda


oturumun açıldığını ilan etmek için başkanın masaya
6283 gavel vurduğu) 14283 the dregs of society
6284 gavotte gavot dansı 14284 the epitome of
6285 gawk aval aval bakmak, bön bön bakmak. 14285 The Fact That
6286 gawky kolları, bacakları uzun, biçimsiz ve hantal. 14286 the likes of
ağzı açık bir şekilde seyretmek; aval aval bakmak, bön
6287 gawp at bön bakmak. 14287 the met
6288 Gay 1)MUTLU 2)HOMO 14288 the other way around
6289 Gaze gözünü dikmek,dik dik bakmak 14289 the other way round
6290 gazelle ceylan 14290 the poor
6291 gazpacho ispanyollara özgü soğuk domates çorbası 14291 the preceding
6292 Gear DİŞLİ,VİTES 14292 the rabble
6293 gearing dişli tertibatı 14293 the reason is that
6294 geek moron,zeki ama anti-sosyal 14294 the right way
6295 geez aman tanrım, yok artık! 14295 the righteous
6296 geezer ilginç ihtiyar.moruk 14296 the thing is
6297 geld kısırlaştırmak,hadım etmek 14297 the trinity
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
6298 gelding iğdiş edilmiş at. 14298 the very
6299 gen pop genel hücre bölümü 14299 the very best
6300 gendarme jandarma 14300 the very same
6301 gender cinsiyet 14301 The Way
6302 Gene gen 14302 the whole lot
6303 genealogical soya ait 14303 Theatre
6304 General GENEL,GENERAL,YAYGIN 14304 theatrical
6305 general right genel hak 14305 Thee
6306 generality genellik,çogunluk 14306 Their
6307 generalize genelleştirmek. 14307 Them
6308 Generally GENELLİKLE 14308 Theme

6309 Generate oluşturmak, üretmek 14309 Then


6310 Generation üretim, nesil,jenerasyon 14310 then also
ambalajında üreticinin adı veya markası bulunmayan
6311 generic (gıda maddesi). 14311 thence
6312 Generosity cömertlik,büyüklük 14312 thenceforth
6313 Generous CÖMERT 14313 theorise
6314 genial arkadaşça davranan,neşeli 14314 Theory
6315 Genius DAHİ 14315 therapeutic
6316 genre tarz, tür, nevi. 14316 There
6317 genteel kibar,soylu 14317 there is no ground for

6318 gentian yılan otu 14318 there is nothing like


6319 gentile Musevi olmayan kimse. 14319 thereafter
6320 Gentle NAZİK,YUMUSAK,KİBAR 14320 Therefore
6321 Gentleman CENTİLMEN 14321 therein
6322 gentleman-in-waiting yüksek sosyeteden gelen adam 14322 thereto
6323 gentleness kibarlık 14323 thereunto
6324 gentrify seçkinleştirmek,kibarlaştırmak 14324 thereupon
6325 gentry sosyal statüsü iyi olanlar. 14325 therewith
6326 genuine hakiki,gerçek 14326 Thermometer
6327 Genuinely gerçekten 14327 These
6328 geriatric yaşlıların sağlığı ile ilgili, ihtiyar 14328 thesis
6329 Germ MİKROP 14329 They
6330 germination (tohum) çimlenme; (tohumu) çimlendirme. 14330 Thick
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation

bir siyasi partinin çıkarlarına uygun düşecek şekilde


ayarlamak (seçim bölgesini),seçimlerde hile yapmak,
6331 gerrymander seçim hilesi 14331 thicket
6332 gestate gebe olmak 14332 thickly
6333 gestation gebelik süresi.gebelik 14333 thickness

6334 gesticulate (konuşurken) el kol hareketleri yapmak,jest yapmak 14334 thickset


6335 Gesture jest,hareket 14335 Thief
6336 Get 1.ALMAK 2.ELDE ETMEK 3.ANLAMAK 14336 thigh
6337 get a blister vücudun bir noktasının su toplaması 14337 thimble
6338 get a hold of yourself toparla kendini 14338 thimbleful
6339 get a kick out of keyfini çıkarmak, -den zevk almak 14339 Thin
6340 get a life huzur vermek,işin gücün yok mu senin 14340 thin lips
6341 get angry sinirlenmek,kızmak 14341 thine
6342 get better soon geçmiş olsun 14342 Thing
6343 get close yaklaşmak, yakınlaşmak 14343 things
6344 get dressed giyinmek 14344 Think
6345 get excited heyecanlanmak 14345 think ill of

6346 get heavy ağırlaşmak 14346 think of


6347 get high kafası çok güzel olmak 14347 think of ill
6348 get hitched evlenmek 14348 thinker
6349 get hold of .-i eline geçirmek,birini bulmak. Yakalamak 14349 Third
birşeyin olmasını (araya girerek) engellemek, ayağına
6350 get in the way dolanmak 14350 Thirsty
6351 get into trouble belaya çatmak, başı belaya girmek. 14351 Thirteenth
6352 get jammed sıkışmak 14352 Thirtieth
6353 get laid hastalanmak, cinsel ilişkiye girmek 14353 This
6354 get liquored up içki içmek, sarhoş olmak 14354 thither
6355 get lost in the shuffle arada kaynamak 14355 thoracic
6356 get married evlenmek 14356 thorny
6357 get mixed up kafası karışmak 14357 Thorough
6358 get old yaşlanmak 14358 thoroughbred
6359 get on the bus otobüse binmek 14359 thoroughfare
6360 get out of hand çığrından çıkmak, idare edilememek. 14360 Thoroughly
6361 get out of line hatalı davranmak, çizgiyi aşmak 14361 Those
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
6362 get ready hazırlanmak, hazır hale gelmek 14362 Thou
6363 get right hiç hata yapmamak,hatasız yapmak 14363 Though
6364 get set hazırlanmak 14364 Thought
6365 get some cash out withdraw money 14365 Thoughtful
6366 get something done yaptırmak 14366 thoughtfully
6367 get stuck in sıkışıp kalmak 14367 Thoughtless
6368 get tarty açılıp saçılmak 14368 thoughtlessly

6369 get the hang of nasıl yapılacağını öğrenmek, püf noktasını öğrenmek 14369 thou-shalt-not (you shall not)
6370 get the lead out acele et,çabuk ol 14370 thrash
6371 get time off işten izin almak 14371 Thread
6372 get to know öğrenmek, tanımak 14372 Threat
6373 get to work on çalışmaya başlamak, üzerinde çalışmaya başlamak 14373 Threaten
6374 get used to alışmak 14374 threateningly
6375 get used to it buna alış 14375 threefold
6376 Get well soon! geçmiş olsun 14376 three-fourths
6377 get/have sight of gözüne ilişmek,görmek 14377 threescore
6378 gettable erişilebilir, ulaşılabilir 14378 threshing floor
6379 get-together toplantı,parti 14379 threshing machine
6380 Ghastly korkunc 14380 threshold
6381 ghetto azınlıkların ve yoksulların oturdukları mahalle 14381 thrice
6382 Ghost HAYALET,HORTLAK 14382 thrift
6383 gibberish konuşmaya benzeyen anlamsız sesler. 14383 thrill

6384 giddy boş kafa,terelelli. 14384 thriller


6385 Gift 1.ARMAĞAN 2.YETENEK 14385 Thrive
6386 gig tek atlı araba,kısa süreli iş,sahneye çıkma 14386 Throat
6387 giggle kıkırdama,kıkır kıkır gülmek 14387 throaty
6388 giggler kıs kıs gülen 14388 throb

6389 Gigolo JİGOLO 14389 throng


loca,birlik,ince bir altın katmanı ile kaplamak,parlak ve
6390 gild çekici yapmak 14390 thronged
6391 gill solungaç.sevgili 14391 throttle
6392 gilt yaldız, altın yaldız 14392 Through
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation

6393 gimmick numara, trük. Zamazingo 14393 through and through


6394 gimp ciğeri beş para etmez,aşagılık herif 14394 Throughout
6395 Gin cin (içki) 14395 Throw
6396 Ginger ZENCEFİL, HAFİF KAHVERENGİ 14396 throw open
6397 gingerly büyük bir dikkatle,tedbirle 14397 thrust
6398 gippo çingene 14398 Thud
6399 gipsies Çingeneler 14399 thuggishly
6400 Gipsy ÇİNGENE 14400 Thumb

6401 girdle kuşak, kemer.kuşak ile sarmak, çevrelemek 14401 thump


6402 Girl KIZ 14402 thumper
6403 girt çevresini ölçmek,kuşatmak 14403 Thunder
6404 girth bel ölçüsü, bel. 14404 Thunderclap
6405 gist ana fikir, esas anlam 14405 thunderous
6406 Give VERMEK 14406 thunderously
6407 give a break huzur vermek,mola vermek 14407 Thunderstorm
6408 give a shit siklemek, iplemek 14408 thunderstruck
6409 give birth to doğum yapmak ,doğurmak 14409 Thunder-ten-tronckh
6410 give credit itibar etmek, kredi vermek 14410 thunk
6411 give heed dikkat etmek,kulak asmak. 14411 thurible
6412 give rise to ..-e yol açmak, -e neden/sebep olmak. 14412 Thursday
6413 give way çökmek, dayanamamak, yıkılmak 14413 Thus
6414 glacial buz gibi, çok soğuk. 14414 thus far
6415 glacier buzul 14415 thusly
6416 Glad MEMNUN 14416 thwart
6417 gladden sevindirmek. 14417 thy

6418 Gladly memnuniyetle 14418 Tick


6419 glamour çekicilik,romantik bir çekicilik 14419 Ticket
6420 glance bakış,kısa bakış,göz atmak 14420 tickle
6421 gland et bezi,salgı bezi 14421 tickly
6422 Glass CAM, BARDAK 14422 tidal

6423 glassware zücaciye. 14423 tidbit


6424 gleam pırıltı,pırıldamak 14424 Tide
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation

azar azar (bilgi) toplamak.hasattan sonra ekin


6425 glean toplamak; hasattan sonra (tarladaki) ekinleri toplamak. 14425 tidings
6426 gleeful neşeli, neşe dolu. 14426 Tidy

6427 gleefully neşeli bir şekilde 14427 Tie


6428 glib dilbaz, kolaya kaçan ve içtenliksiz 14428 tiepin
süzülerek gitmek, süzülmek; sessizce ve kayıyormuş gibi
6429 glide gitmek. 14429 Tiger
6430 glimmering hafif parıldama, ışık verme 14430 Tight
6431 glimpse belirti,göz atmak 14431 tight-knit
6432 glint pırıltı,pırıldamak, parıldamak. 14432 tights
6433 glisten pırıltı,parlamak 14433 tile
6434 glitter parıltı,parlaklık,parıldamak 14434 Till
6435 glitterati çok revaçta (zengin) olan ünlüler 14435 tiller

6436 gloat kına yakmak,zevkle seyretmek 14436 tilt


6437 gloating son derece, kötü niyetli 14437 tilting
6438 Globe KÜRE, DÜNYA 14438 timber
6439 Gloom kasvet,hüzün,sıkıntı 14439 Time
6440 gloomily hüzünlü bir şekilde 14440 time off
6441 gloomy kasvetli,karanlık 14441 time slot
6442 Glorious MUHTEŞEM,ŞANLI,SEREFLİ 14442 time-honored
6443 Glory ŞAN ,ŞEREF 14443 Timeless
cila,dış güzellik,açıklama,parlatmak,örtbas
6444 gloss etmek,yorumlamak 14444 time-out
6445 glossary sözlük,açıklayıcı sözlük 14445 Timetable
6446 Glove ELDİVEN 14446 timid
6447 Glow kızarmak,parıltı,parlamak 14447 timorous
6448 glower ters bakış,ters ters bakmak. 14448 Tin
6449 Glue YAPIŞTIRICI 14449 tincture
6450 glum asık suratlı, somurtuk. 14450 tinder
6451 glumly somurtkan bir halde 14451 tinderbox
6452 glut aşırı miktar,bolluk. tıka basa doldurmak 14452 tinge

6453 glutton obur. 14453 tingle


Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
6454 gluttonous obur, boğazına düşkün 14454 tingly
6455 gluttony oburluk,açgözlülük 14455 tinhorn
6456 gnarl Söylenmek.mırıldanmak.boğum,yumru 14456 tinker
6457 gnarled boğum boğum. 14457 Tinkle
6458 gnarly mükemmel,harika 14458 tint
6459 gnat titrersinek. 14459 Tiny

6460 gnaw kemirmek. 14460 Tip


6461 Go GİTMEK 14461 tipper
6462 go awry ters gitmek. 14462 tipple
6463 go between araya girmek,aracı olmak 14463 tirade
6464 go dutch alman usulü ödemek 14464 Tire
6465 go lame başarmak 14465 Tired
6466 go legit yasal/meşru bir hayat sürmek/sürmeye başlamak 14466 tiredly
6467 go limp gevşemek 14467 tiresome
fazlasıyla konuşmak (hakkında), bıktıracak kadar
6468 go on about konuşmak 14468 tis
6469 go on for yaklaşmak 14469 Tissue

6470 go past yanından geçmek 14470 tithe


6471 go pop infilak etmek, patlamak 14471 Title
6472 go right yolunda gitmek, sağdan gitmek 14472 tittle-tattle
6473 go rogue itiatsızlık etmek 14473 To
6474 go ruin başaramamak 14474 to and
6475 go straight dümdüz gitmek 14475 to and fro
6476 go to the rehab tedaviye gitmek 14476 to hell with it
6477 go under batmak, iflas etmek. 14477 to set an example
6478 goad kışkırtmak, galeyana getirmek, teşvik 14478 to some extent
6479 Goal HEDEF, GAYE, GOL 14479 to the full
6480 goalie file bekçisi 14480 to wit
6481 Goat KEÇİ 14481 toad
6482 gobsmacked şoke olmuş 14482 toadstool
6483 God TANRI 14483 Toast
6484 god willing inşallah. 14484 toasting
6485 god-awful iğrenç,çirkin 14485 Tobacco
6486 Goddamn kahrolası,allahın belası 14486 tobacconist
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
6487 godless Allahsız, Tanrısız 14487 toboggan
6488 godlike Tanrısal. 14488 Today
6489 godliness takva,dindarlık 14489 toddy
6490 godly ilahi,dindar 14490 Toe
6491 godsend hızır gibi yetişen şey 14491 Toenail

6492 godson vaftiz oğlu 14492 tofu


6493 goggle yan bakmak,fırlama göz 14493 Together
6494 goggling gözleri yerinden fırlama 14494 togetherness
6495 going concern kar eden ticari kuruluş 14495 toil
6496 Gold ALTIN 14496 Toilet
6497 Golden ALTINDAN 14497 toilette
6498 Goldfish AKVARYUM BALIĞI 14498 Token

6499 golly Hay Allah! 14499 tolerable


6500 gonad yumurtalık, erbezi 14500 tolerably
6501 Good 1.İYİ 2.DEVAMLI ( uzun periyot ) 14501 tolerate
6502 good deed sevap 14502 Toll
6503 Good heavens! Aman tanrım! 14503 tolling
6504 good manners görgü,terbiyeli olma 14504 Tomato
6505 good old güzelim,canım 14505 Tomorrow
6506 good riddance neyse kurtulduk, şükürler olsun 14506 Ton
6507 good-humoured güler yüzlü 14507 Tone
6508 Good-Looking İYİ GÖRÜNÜMLÜ, YAKIŞIKLI 14508 Tongue
6509 good-natured iyi huylu 14509 Tonight
6510 goodness iyilik 14510 tonsil
6511 goodwife zevce,evin kadını 14511 Too
6512 goodwill iyi niyet,hava parası 14512 too long
6513 goof aptalca bir hata. aptalca davranmak 14513 Tool
6514 goofy aptal, ahmak. 14514 Tooth
6515 goon kiralık katil,kundakçı 14515 Tooth Pick
6516 goopy yapış yapış yarı akışkan viskoz madde 14516 Top
6517 Goose KAZ,poposuna parmak atmak. 14517 top floor
6518 gopher amerikan yersincabı 14518 top heavy
kördüğüm, büyük İskender'in çözemeyip kılıcı ile kestiği
6519 gordian knot düğüm 14519 top rated
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
6520 gore boynuzla yaralamak. 14520 top-hole
6521 gorge iki dağ arasındaki geçit/boğaz. Boğaz 14521 Topic
6522 gorge oneself on midesini bir şey ile tıka basa doldurmak 14522 topmost
6523 gorm salak, mankafa 14523 topnotcher
6524 gormless aptal,akılsız 14524 topnotch-top-notch
6525 Gosh HAY ALLAH 14525 Topple
6526 gospel dört incil'den biri, incil. 14526 Topsoil
6527 gossamer havada uçan ince örümcek ağı, hafif ve incecik 14527 topsy-turvy
6528 Gossip DEDİKODU YAPMAK, DEDİKODU 14528 top-up
6529 got better daha iyi olmak 14529 Torch
6530 go-to kurtarıcı, önemli 14530 torment
6531 gouge iskarpelayla oymak, 14531 tormentingly
6532 gourd sukabağı,su kabı (sukabağından yapılmış) 14532 Torpedo
6533 gourmand obur, boğazına düşkün 14533 torpid
6534 Govern YÖNETMEK, HÜKMETMEK 14534 torpor
6535 governess eğitici kadın,dadı 14535 torrent
6536 Government HÜKÜMET 14536 torrid
6537 governor vali 14537 torso
6538 gown cübbe,elbise 14538 tort
6539 grab hold of avuçlayarak tutmak 14539 Tortoise
6540 Grace lütfetmek,teşrif etmek,lutüf,zarafet 14540 Torture
6541 gracious zarif,hoş 14541 toss
6542 graciously iyi niyetli bir şekilde, zarif bir şekilde 14542 toss and turn
6543 graciousness zarafet, merhametlilik 14543 tosser
6544 grad mezun. 14544 tosspot

6545 gradation derece, aşama. 14545 toss-up


6546 Grade sınıf,kalite,derece,türbe 14546 Total
6547 gradually kademeli olarak 14547 Totally
6548 Graduate MEZUN (üniversite mezunu) 14548 totter
6549 graffiti duvar yazısı 14549 Touch
6550 grail isanın kasesi 14550 touchy
6551 Grain TAHIL,TANE 14551 Tough
6552 grainy damarlı,kumlu 14552 Tour
6553 Grand BÜYÜK, MUHTEŞEM,bin dolar,mühim,önemli 14553 Tournament
6554 grandees ispanyol/portekiz aristokrat,asilzade 14554 tousle
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation

6555 grander ihtişam, görkem, heybet. 14555 tout

6556 grandeur ihtişam, görkem, heybet. 14556 Towards


6557 grandiose fazlasıyla büyük ve görkemli 14557 Towel
6558 grandly Görkemli bir şŸekilde, etkileyici bir şŸekilde 14558 Tower
6559 grandstanding sahnelenme, konuşma yapma 14559 Town
6560 Grant vermek, bağışlamak 14560 town beadle
6561 Grape ÜZÜM 14561 Town Hall
6562 Grapefruit GREYFURT 14562 townspeople
6563 grapeshot misket,bomba içindeki misket,şaraphel 14563 Toy
6564 graph grafik 14564 toy with
6565 graphite grafit 14565 Trace
6566 grapple with ile boğuşmak. 14566 trace back
6567 Grasp SIKICA TUTMAK 14567 Track

6568 Grass 1.OT, ÇİM ,ihbar etmek 14568 tract


6569 grasshopper çekirge 14569 traction

6570 grate ızgara yapmak,ızgara,demir parmaklık,rendelemek 14570 Trade


6571 Grateful MİNNETTAR 14571 trade off
6572 gratefully minnetle 14572 trademark
6573 gratification memnuniyet,zevk, haz. 14573 Tradition
6574 gratified memnun,hoşnut 14574 Traffic
6575 gratify memnun etmek, hoşnut etmek, tatmin etmek. 14575 trafficking
6576 gratifying memnuniyet verici 14576 Tragedy
6577 grating ızgara; demir parmaklık. kulak tırmalayıcı,nahoş 14577 Tragic
6578 gratitude minnettarlık. 14578 Trail
6579 gratuitous gereksiz. 14579 trailblazer
6580 Grave 1.MEZAR 2.CİDDİ,AGIR 14580 trailer
6581 Gravel çakıl 14581 Train
6582 gravel-pit çakıl ocagı 14582 trainer
6583 gravely usulca,ciddi biçimde (yaralanmak vb.) 14583 Training
6584 graven oyma,gömülü,gömülmüş 14584 traipse
6585 Gravestone MEZARTAŞI 14585 trait
6586 Graveyard MEZARLIK, MEZAR 14586 traitor
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
6587 gravitate towards/to . -e yönelmek. 14587 traitorous
6588 gravitationally çekimsel 14588 trajectory
6589 gravity ciddiyet, vahamet.yerçekimi 14589 trammel
6590 gravy sos; et suyu. 14590 Tramp
6591 graze otlatmak,otlamak,sıyırmak,sıyırık 14591 tramping
6592 grazing otlatmak,hayvan otlatma 14592 trample
6593 greasy yaglı 14593 trample on
6594 Great BÜYÜK, MÜKEMMEL 14594 tranche
6595 great care aşırı dikkat,azami dikkat ve itina 14595 tranquil
6596 greatcoat pardösü,kalın palto 14596 tranquility
6597 greatly çok, pek çok; fazlasıyla. 14597 tranquilize
6598 Greatness büyüklük,azamet 14598 transact
6599 greed hırs, tamah, açgözlülük. 14599 transaction

6600 Greediness açgözlülük 14600 transcend


6601 Greedy açgözlü 14601 transcript
6602 Green 1. YEŞİL 2.TECRÜBESİZ ,TOY 14602 Transfer
6603 greenery yeşillik 14603 transfigure
6604 Greengrocer MANAV 14604 transfix
6605 greenhouse sera 14605 transfixed

6606 greet selamlamak,karşılamak 14606 Transform


6607 Greeting KUTLAMA,selamlar 14607 transfuse
6608 Grey GRİ 14608 transgress
6609 Grief keder,üzüntü,acı 14609 transgressor
6610 grief stricken çok kederli 14610 transient
6611 grievance şikâyet, yakınma. 14611 transiting
6612 grieve büyük bir üzüntü içinde olmak/vermek 14612 transition
6613 grievous agır,acı,feci 14613 transitional period
6614 Grill GRİL,mangal,sorguya çekmek. 14614 Translate
6615 grim korkunç,gaddar, katı, sert. 14615 Transmit
yüz buruşturma/çarpıtma.yüzünü
6616 grimace buruşturmak/çarpırtmak. 14616 transmitter
6617 grimly gaddarca,zalimce 14617 transmogrify
6618 grimy kirli. 14618 Transparent
6619 grin sırıtma,sırıtış 14619 transpire
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation

6620 grind eziyet,ögütmek,çektirmek 14620 transplant


6621 grinder öğütücü (alet, makine). 14621 Transport
6622 grinding aşındırıcı 14622 transverse
6623 Grip SIKICA TUTMAK 14623 transversely
6624 grisly tüyler ürpertici, korkunç, dehşet verici. 14624 Trap
6625 grit kum tanesi.metanet 14625 trapper
6626 gritty metin, dayanıklı. 14626 trappings
6627 grizzled agırmış,kırlaşmış 14627 trauma

6628 groan inlemek,inilti 14628 travail


6629 Grocer BAKKAL 14629 Travel
6630 grocery cart bakkal arabası 14630 travelogue

6631 groin kasık 14631 traverse


6632 Groom DAMAT,tımar etmek 14632 travesty
6633 grooming hazırlama,tımarlama 14633 trawl
6634 groove yiv,rutin, uğraşmak 14634 trawler
6635 groovy modern,modaya uygun 14635 Tray
6636 grope okşamak,ellemek,el yordamıyla aramak 14636 treacherous
6637 gross çok şişman. 14637 treachery
6638 grossly ağır şekilde, fena halde 14638 treacle
6639 grotesque çok garip.Garip şekil 14639 tread
6640 Ground YER, TOPRAK,gerekçe, sebep, temel, dayanak: 14640 treadmill
6641 ground rule temel kural,ana kural 14641 treason
6642 groundbreaking çığır açan 14642 treasure
6643 groundless asılsız, temelsiz. 14643 treasure house

6644 Group GURUP, TOPLULUK 14644 Treat

6645 groupie pop müzik topluluğu üyelerinin peşinde koşan kız 14645 treatise
6646 grove koru,ağaçlık 14646 Treatment
sürünmek,yerde sürünmek,kendini alçaltmak,
6647 grovel yaltaklanmak. 14647 Treaty
6648 Grow BÜYÜMEK, YETİŞMEK 14648 treble
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation

6649 grow accustomed to alışmaya başlamak, alışmak 14649 treble


6650 grow pale sararıp solmak. beti benzi atmak 14650 Tree
6651 growl homurtu,homurdanmak 14651 tree of knowledge
6652 growling hırıltı,hırlama 14652 trek
6653 Growth büyüme, gelişme 14653 Tremble
6654 grub kurtçuk, larva. 14654 trembling
6655 grubby pis,kirli 14655 Tremendous

6656 grudge kin, garaz,(bir şeyi) (birine) çok görmek; kıskanmak: 14656 tremolo
6657 grudgingly istemeyerek. 14657 tremor
6658 gruel yulaf lapası… 14658 tremulous
6659 grueling çok zor; zorlu.eziyetli 14659 trench
6660 gruesome korkunç, dehşet verici. 14660 trench coat
6661 gruff hırçın,huysuz 14661 trepak
6662 gruffly sertçe,kabaca 14662 trepidation
6663 Grumble SIZLANMAK,YAKINMAK 14663 trespasser
6664 grumpy huysuz,aksiliği tutmuş 14664 triable
6665 grunge dağınıklık, kirlilik 14665 triad
6666 grunt hırıltı,homurtu 14666 Trial
6667 Guarantee GARANTİ 14667 triangular
6668 Guard KORUMAK,BEKÇİ 14668 triangulate
6669 guardedly ihtiyatlı bir biçimde, ihtiyatla 14669 triangulation
6670 Guerrilla GERİLLA 14670 Tribe
6671 Guess TAHMİN ETMEK 14671 tribulation
6672 Guest KONUK 14672 tribunal
6673 guffaw nahoş bir kahkaha.nahoş kahkaha atmak. 14673 tributary
6674 Guidance rehberlik,yönlendirme 14674 Tribute
6675 Guide REHBER, REHBERLİK ETMEK 14675 Trick

6676 Guided Missile GÜDÜMLÜ ROKET 14676 trickle


6677 guile kurnazlık, açıkgözlük. 14677 trident
6678 guileful kurnaz, açıkgöz. 14678 trifle
6679 guileless saf, art niyetsiz. 14679 trifle with
6680 guillotine giyotin,giyotin ile idam etmek. 14680 trifling
6681 Guilt SUÇ, KABAHAT 14681 Trigger
6682 guiltily şuçlu 14682 trigger happy
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation

6683 guilt-ridden suçluluk duygusuyla dolu 14683 trill

6684 guilty as charged işlediği iddia edilen tüm suçlardan suçlu bulunmuştur 14684 Trim
6685 guise aldatıcı görünüş,maske,kılık 14685 trimester
6686 Guitar GİTAR 14686 trio
özellikle siyasi suçluları cezalandırmak amacıyla
6687 gulag kullanılan sovyet çalışma kampı 14687 Trip
6688 gulch küçük kanyon. 14688 tripe
6689 gules kırmızı 14689 triplicate
6690 Gulf KÖRFEZ 14690 Tripod
6691 Gull martı 14691 tripping
6692 gullet boğaz, gırtlak. 14692 trippy
6693 gullible kolay aldatılabilir. 14693 trite
6694 gully küçük vadi, sel yatağı 14694 Triumph

6695 Gum 1.YAPIŞKAN 2.DİŞ ETİ 14695 triumphalism


6696 gumption inisiyatif ve cesaret. 14696 triumphant
6697 gumshoe ajan,casus 14697 triumphantly
6698 Gun SİLAH 14698 trivia
6699 gunk yapış yapış şey 14699 trivial
6700 gunpowder barut 14700 triviality
6701 gurgle çağıldamak.çagıltı 14701 Troop
6702 gurney ambulans sedyesi 14702 Troops
6703 Gush şaşkınlık,çoşma,fışkırma 14703 trophy
6704 gust rüzgârın ani ve sert esmesi. 14704 trot
6705 gusty sert, şiddetli 14705 Trouble
6706 Gut bagırsak,içini çıkarmak,temizlemek 14706 troubled
6707 gut feeling içgüdüsel duygu 14707 troublemaker
6708 gutless yüreksiz. 14708 troubling
6709 Guts cesaret, yürek: 14709 trough
6710 gutted tümüyle tükenmiş,ümidi kırılmış 14710 trounce
6711 gutter oluk 14711 Trousers
6712 guttural gırtlaksı (ses) 14712 trousseau
6713 Guy ADAM 14713 trove
6714 gymnast jimnastikçi. 14714 trowel
6715 gyration dönme,dönüş.dönerek sallanma 14715 truancy
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
6716 haberdasher tuhafiyeci. 14716 truce

6717 haberdashery şapka dükkanı,tuhafiye 14717 Truck


6718 Habit ALIŞKANLIK 14718 truculence
6719 habit of mind ruh hali 14719 truculent
6720 Habitat DOĞAL YUVA (hayvan, bitki vb. yaşadığı yer) 14720 trudge
6721 habitation barınak,mesken 14721 trudy
6722 habitual her zamanki 14722 True
6723 habitually alışkanlıkla 14723 true and fair view
6724 hack çentik,çentmek, yarmak, yontmak, kıymak. 14724 truffle
(hayvan dövüşmeye hazırlanınca dikleşen/kabaran)
6725 hackle tüyler. 14725 trull

6726 hackney coach at arabası 14726 trump


6727 hadith hadis-i şerif 14727 truncate
6728 haggard bitkin,bezgin 14728 truncated
6729 haggler sıkı pazarlıkçı 14729 truncation
6730 Hail DOLU (yağış),selamlamak 14730 trundle
6731 Hair 1.SAÇ 2.HAYVAN TÜYÜ 14731 Trunk
6732 Hairdresser KUVAFÖR, BERBER 14732 truss
6733 Hairdryer SAÇ KURUTMA MAKİNASI 14733 Trust
6734 hake barlam balığı 14734 trustee
6735 Half YARIM 14735 trusteeship
6736 half a crown eski ingiliz parası 14736 trustworthiness
6737 half cocked düşüncesiz 14737 trustworthy
6738 half-fall neredeyse düşmek 14738 trusty
6739 half-measures yetersiz önlemler 14739 Truth
6740 half-way yarım yamalak 14740 truth serum
6741 halfway through yarılamak 14741 truthful
6742 Hall HOL 14742 Try
6743 hallmark ayar damgası vurmak,kalite işareti 14743 tryst
6744 halloo (Hunting) a shout to attract attention 14744 tsar
6745 hallow kutsamak. Kutsallaştırmak 14745 tubby
6746 hallucination halisünasyon 14746 Tube
6747 hallway koridor,hol 14747 tuck
bazı kutsal kişilerin başı etrafında gösterilen ışık
6748 halo çemberi 14748 Tuesday
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
6749 Halt DUR,durdurmak 14749 Tug
6750 haltingly tereddüt ederek 14750 Tuition
6751 halve yarıya bölmek/indirmek 14751 Tulip
6752 Ham JAMBON 14752 tumbler
6753 ham-fisted beceriksiz, sakar 14753 tumbleweed
6754 hamlet mezra, ufak köy. 14754 tumbril
6755 Hammer ÇEKİÇ, ÇEKİÇLEMEK 14755 Tummy
6756 hammock hamak 14756 tumult
6757 hamper engel,sepet,engellemek 14757 tumultuous
6758 Hand EL,uzatmak,vermek 14758 Tune
6759 hand and foot el pençe divan, elini ayağını oynatamayacak şekilde 14759 tuneless
6760 Hand Grenade EL BOMBASI 14760 tunelessly
6761 hand in hand with ile birlikte, el ele 14761 tunic
6762 hand me down kullanılmış elbise vey eşya,ikinci el 14762 Tunnel
6763 hand to mouth kazandığını boğazına sarfederek 14763 tunnel vision
6764 Handbag EL ÇANTASI (kadınların) 14764 Turban
6765 handcuff kelepçe.kelepçe vurmak, kelepçelemek. 14765 turbulent
sağlak veya solak olma durumu, tek elini kullanma
6766 handedness eğilimi 14766 turd
6767 handful avuç dolusu. 14767 turf
6768 handhold sap,kulp 14768 Turkey
6769 Handicap SAKAT,ENGEL 14769 turmoil

6770 handing teslim 14770 Turn


6771 handiwork el işi 14771 turn on the charm
6772 Handkerchief MENDİL 14772 turnabout
6773 Handle BAŞA ÇIKMAK,SAP,KULP 14773 turncoat
6774 handled yürütülen, kulplu 14774 turnip
6775 Handler egitici,terbiyeci 14775 Turnkey
6776 handout sadaka,tanıtım amacıyla gönderilmiş küçük ilan 14776 turnout
6777 handrail merdiven parmaklığı, tırabzan. 14777 Turnover
6778 hands off Dokunma!/Elini sürme! 14778 turnpike
6779 Handsome YAKIŞIKLI 14779 turnstile
6780 handsomely cömertçe,yakışıklıca,yetenekli bir şekilde 14780 tutelage
6781 Handwriting EL YAZISI 14781 tutor
6782 handy kullanışlı,pratik 14782 Tutorial
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
6783 Hang ASMAK 14783 twain
6784 hang loose rahat ol! 14784 twang
6785 Hang On DAYAN ,BEKLE 14785 tweak
6786 Hangar HANGAR 14786 Twice
6787 hanging asılma, sarkık 14787 twig
6788 hanker arzulamak,özlemini çekmek 14788 Twine
6789 hap tesadüf,sanş,tesadüf etmek,rastlamak 14789 twinge
6790 haphazard rasgele, gelişigüzel. 14790 twinkle
6791 hapless şanssız, talihsiz, bahtsız. 14791 twirl
6792 Happen OLMAK,MEYDANA GELMEK 14792 Twist
6793 happenstance beklenmedik durum,rastlantı 14793 twitch
6794 Happily mutlulukla,iyilikle 14794 twofer
6795 Happiness mutluluk 14795 tycoon
6796 Happy MUTLU 14796 Type
dırdır,konuşma,uzun ve tumturaklı bir şekilde
6797 harangue konuşmak 14797 typeset
6798 harass rahat vermemek,rahatsız etmek, taciz etmek 14798 Typical
6799 harassment taciz,usandırma 14799 typically
6800 harbinger müjdelemek.alamet.müjde 14800 Typist
6801 harbinger of doom kötülük alameti 14801 tyrannical
6802 harbor liman, barındırmak,beslemek 14802 tyranny
6803 Harbour LİMAN.barındırmak. limanda demirlemek 14803 tyrant
6804 Hard SERT, ZOR, BELALI, KÖTÜ 14804 Tyre
6805 hard line talihsizlik 14805 ubiquitous

6806 hard luck şanssızlık 14806 ubiquitously


6807 hard work zor iş.sıkı çalışma,agır çalışma 14807 ubiquitousness
6808 hardback sert kapaklı/ciltli (kitap) 14808 udder

6809 hard-boiled kül yutmaz, kurt.sert haşlanmış 14809 Ufo

6810 hard-core çetin ceviz,yolundan şaşmaz, boyun eğmez 14810 ugliness


6811 Harden sertleştirmek,sağlamlaştırmak ,katılaştırmak 14811 Ugly
6812 harder daha güçlü 14812 uhlan
6813 hardheaded açıkgöz,makul düşünen 14813 ulcer
6814 hardheart taş kalpli 14814 ulterior
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
6815 hardliner muhafazakar,sabit fikirli 14815 ulterior motive
6816 Hardly neredeyse hiç ,ZORLA,ancak,güçbela 14816 Ultimately
6817 hardly ever hemen hemen hiç 14817 ultra-right
6818 hard-nosed inatçı,kendi çıkarlarını düşünen 14818 umbilical
6819 hard-on ereksiyon 14819 umbilical cord
6820 hardship sıkıntı, darlık, güçlük. 14820 umbrage
6821 hardwired bütüleşik,fiziksel bağlantılı 14821 umbrageous
6822 hard-won zor kazanılmış 14822 Umbrella
6823 hare tavsan,yabani tavsan 14823 umpteen
6824 hark kulak vermek,dinlemek 14824 umpteenth
6825 Harm ZARAR,KÖTÜLÜK,ZARAR VERMEK 14825 unabashed
6826 Harmful ZARARLI 14826 unabated
6827 harness koşum takımı 14827 Unable
6828 harp harp,harp çalmak. 14828 unaccountable
6829 harpsichord eski tip piyano 14829 unaccounted for
6830 harridan kocakarı 14830 unaccustomed
6831 harrow tırmık,tırmıklamak 14831 unacquainted
6832 harrowing asap bozucu, yürek parçalayıcı,üzücü 14832 unacuminous
6833 harrumph burnundan solumak,ateş püskürmek 14833 unadulterated
6834 Harsh sert,agır,acımasız 14834 unadventurous
6835 harshly sert bir şekilde,merhametsizce 14835 unaffected
6836 Harvest HASAT 14836 unafraid
6837 hassle zorluk, güçlük. 14837 unaided
6838 Haste HIZ, ACELE 14838 unalienable
6839 hasten acele ettirmek; acele etmek. 14839 unallied
6840 hastily aceleyle. 14840 unalloyed
6841 Hat ŞAPKA 14841 unalterable
kapak,yumurtadan çıkarmak.plan yapmak, (kumpas)
6842 hatch kurmak. 14842 unaltered
6843 hatchet balta,küçük balta 14843 unambiguous
6844 Hate NEFRET,nefret etmek 14844 unambiguously
6845 hateful nefret dolu,iğrenç 14845 unanimous
6846 hatred kin, nefret, düşmanlık. 14846 unanimously
6847 hatter şapkacı 14847 unannounced

6848 haughtily mağrurca 14848 unanswerable


Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
6849 haughtiness kibirlilik, kendini beğenmişlik. 14849 unapologetic
6850 haughty kibirli, kendini beğenmiş, mağrur. 14850 unaristocratic
6851 haul çekme,taşıma,çekmek,taşımak 14851 unarticulated
6852 haunch kalça.,kıç,popo 14852 unashamed
sık sık gidilen yer, dadanmak,sık sık uğramak
6853 haunt (hortlaklar/ruhlar) 14853 unassuaged
6854 hautboy obua 14854 unassuming
6855 hauteur kibir, gurur. 14855 unattainable
6856 have a flair for doğuştan yetenekli olmak 14856 unavailing
6857 have a good look at iyice/dikkatlice bakmak 14857 Unavoidable
6858 have a good one iyi günler 14858 unaware
6859 have a look-see bakmak,aramak 14859 unawareness
6860 have a part rol almak 14860 unbearable
tekrar kabul etmek, (ayrılmış eş) dönmesine izin
6861 have back vermek 14861 unbearably
6862 have enough gına gelmek 14862 unbecome
6863 Have Fun eglenmek 14863 unbecoming
6864 Have Got To have to 14864 unbeknownst to
6865 have in mind hatırında tutmak, aklında olmak. 14865 unbiased-unbiassed
6866 have recourse to müracaat etmek, başvurmak 14866 unbidden
have yet to (do henüz gerçekleşmemiş ama ileride gerçekleşebilecek
6867 something) eylem 14867 unblemished
6868 Have-hath SAHİP OLMAK 14868 unbridle
6869 havoc tahribat,yıkım 14869 unbridled
1.ATMACA ,ŞAHİN, sokakta işbortacılık yapmak,
6870 Hawk öksürmek 14870 unbroken
6871 hawker işportacı 14871 unbuckle
6872 hay saman 14872 unburden
6873 haystack kuru ot yığını,otluk 14873 unbutton
6874 Hazard TEHLİKE, RİSK 14874 uncalled for
6875 haze hafif sis, ince duman, pus. canından bezdirmek 14875 uncanny
6876 hazel fındık ağacı,ela (göz). 14876 unceasing
kafası dumanlı bir halde, kararsızca,anlaşılmaz bir
6877 hazily şekilde 14877 unceasingly
6878 hazy sisli, dumanlı, puslu.anlaşılmaz 14878 uncensored
6879 Head BAŞ, KAFA 14879 unceremonious
6880 Head Quarters MERKEZ,KARARGAH 14880 unceremoniously
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
6881 Headache BAŞ AĞRISI 14881 uncharacteristic
6882 headfirst düşüncesizce,acele ile 14882 uncharacteristically
6883 Headline BAŞLIK (Gazetede) 14883 uncharted
6884 headlong düşüncesizce,pervasızca,apar topar. 14884 unchecked
6885 headmistress okul müdiresi,basöğretmen 14885 Uncle

6886 head-on kafa kafaya,dogrudan 14886 unclench


6887 Headphone KULAKLIK 14887 unclip
6888 headquarters merkez,genel merkez,karargah 14888 unclog
6889 headstrong dik başlı,inatçı 14889 uncommon
6890 heady inatçı, kafa tutan. 14890 uncommonly
6891 Health SAĞLIK 14891 uncomprehending
6892 Healthy SAĞLIKLI 14892 unconcern
6893 heap yıgın,öbek,küme 14893 uncondition
6894 Hear DUYMAK 14894 unconditionly
6895 hearer dinleyici,duyan kimse 14895 uncongenial
6896 hearing hukuk celse, duruşma, oturum. 14896 unconscionable
6897 hearken kulak vermek ,dinlemek 14897 Unconscious
6898 hearsay söylenti, dedikodu. 14898 unconsecrated
cenaze arabası

6899 hearse 14899 uncontainable


6900 Heart 1.KALP 2.KUPA (oyun kartlarında) 14900 uncontested
6901 heartbeat kalp atışı, yürek vuruşu. 14901 unconventional
6902 heartbroken kalbi kırık,dertli 14902 uncork
6903 heartening cesaretlendirici, cesaret verici 14903 uncoupled
6904 hearth ocak,fırın,şömine tabanı 14904 uncouth
6905 heartily içtenlikle,iyi niyetle 14905 uncouthly
6906 heart-rending çok acıklı 14906 uncouthness
6907 heartstrings kalbin en hassas telleri 14907 uncover
6908 heartthrob anlayışlı,sevecen, kalp atışı 14908 unction
6909 hearty kuvvetli, candan 14909 unctuous
6910 Heat ISI 14910 undeceive
6911 heat wave sıcak hava dalgası 14911 undecided
6912 heated öfkeli,kızışmış 14912 undecipherable
6913 heatedly hararetli bir şekilde,heyecanla 14913 undemanding
6914 Heater ISITICI 14914 undeniable
6915 heathen dinsiz,putperest 14915 undeniably
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
büyük bir güçle atmak veya fırlatmak.göğüs) şişirmek;
6916 heave (göğüs) inip kalkmak. 14916 Under
6917 heave a sigh of relief rahat bir nefes almak 14917 under arms
6918 Heaven CENNET 14918 under auspices of
6919 heaven help him tanrım ona yardım et 14919 underachieve

6920 Heaven knows allah bilir 14920 underachievement

6921 heavenly cennet gibi, çok güzel. 14921 underachiever


6922 heavenward gökyüzüne doğru 14922 underappreciate
6923 heavily agır,agır şekilde 14923 underbid
6924 Heavy AĞIR 14924 Underclothes
6925 heavyset tıknaz 14925 undercooked
6926 Heck kahrolası,allahın belası 14926 undercover
sözünü kesip soru sormak, sözünü kesmek
6927 heckle (konuşmacının) 14927 undercurrent

6928 heckler söz kesen,sorularıyla insanları sinirlendiren kimse 14928 undercut


6929 Hectare HEKTAR 14929 underdog
6930 hectic heyecanlı, telaşlı 14930 underdone
çit,engel,tedbir,sınırlama,etrafını çevirmek.kaçamak
6931 hedge cevap vermek. 14931 underestimate

6932 hedge fund koruma fonu 14932 underfund


6933 hedgehog kirpi 14933 Undergo
6934 hedgerow ekilmiş çalı veya ağaçlardan oluşan çit. 14934 undergrad
6935 heed dikkat etmek,önemsemek 14935 undergrowth
6936 Heel TOPUK 14936 underhand
6937 heeler kunduracı 14937 underlay
6938 hefty oldukça ağır.kuvvetli 14938 underlie
6939 Height YÜKSEKLİK 14939 Underline
6940 heinous tiksindirici, iğrenç, kötü, çirkin. 14940 undermanned
6941 Heir MİRASÇI 14941 Undermine
6942 heirless mirasçısız, mirasçısı olmayan 14942 underneath
6943 Hell CEHENNEM 14943 underpin
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation

6944 hell bent kararlı 14944 underprivileged


6945 Hellion yaramaz çoçuk 14945 underreport
6946 hellish kötü, berbat, korkunç. 14946 underscore
6947 hellishly şeytanca 14947 underside
6948 hellishness korkunçluk, cehennem gibi 14948 Understand
6949 helm dümen,migfer 14949 understate

6950 Help YARDIM, YARDIM ETMEK 14950 understatement


6951 helpfulness yardımseverlik 14951 understrapper
6952 helpmeet arkadaş,eş 14952 understudy
6953 helter skelter çil yavrusu gibi dağılarak, apar topar 14953 undersupplied
6954 hem elbise kenarı, baskı. 14954 Undertake
6955 hemisphere yarımküre 14955 undertaker
6956 hemorrhage kanama 14956 undertaking

6957 hempen kendirden yapılmış 14957 underwrite


6958 Hen PİLİÇ 14958 underwriters
6959 hepatocyte karaciğer gözesi 14959 undesirable
6960 herald haberci, müjdeci.haber vermek, ilan etmek. 14960 undeterred
6961 heraldry hanedanlık armaları 14961 undies
6962 herb ot,bitki 14962 undiluted
6963 Herd sürü,gütmek,toplamak 14963 undiminished
6964 Here BURASI, BURADA, BURAYA 14964 undisguised
6965 hereabouts buralarda. 14965 undispersed
6966 Hereby bu vesile ile 14966 undisturbed
6967 heredity irsiyet. 14967 undivided

6968 heresy sapkınlık, dince kabul olunmuş inançlara aykırı düşünce 14968 undo
6969 heretic kafir 14969 undoable
6970 Heretical yaratılışa ters düşen 14970 undoing
6971 hereto şimdiye dek,bu konuya 14971 Undoubtedly
6972 Heretofore şimdiye kadar, bundan önce. 14972 undress
6973 Heritage MİRAS 14973 undue
6974 hermetical sızdırmaz, tam sızdırmaz 14974 undulate
6975 hermetically hava geçirmez veya sızdırmaz bir biçimde 14975 undulation
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
6976 Hero KAHRAMAN 14976 unduly
6977 heroic kahraman, kahramanca, cesur. 14977 undying
6978 heroine kadın kahraman. 14978 Unearth
6979 herr bay 14979 unearthly
6980 herring ringa balığı 14980 unease
6981 hesitancy tereddüt,duraksama 14981 uneasily
6982 hesitantly tereddütle, duraksayarak. 14982 uneasy
6983 Hesitate DURAKSAMAK, TEREDDÜT ETMEK 14983 Unemployment
6984 hesitating tereddüt eden, duraksayan 14984 unencumbered
6985 Hesitation tereddüt 14985 unending
6986 hetman ataman 14986 unenviable
6987 heuristic buluşsal, sezgisel 14987 unequivocal
6988 heuristically sezgisel olarak, bulgusal olarak 14988 unequivocally
6989 hew yarmak,yontmak,balta ile kesmek 14989 unerringly

6990 heyday en parlak dönem.altın çağ 14990 unevenly


6991 hiccough hıçkırık,hıçkırmak 14991 uneventful
6992 Hiccup HIÇKIRIK 14992 unexpected
6993 Hide SAKLANMAK, SAKLAMAK 14993 Unfair
6994 hideous iğrenç,çirkin 14994 Unfair
6995 hieroglyphics hiyeroglif yazılar… 14995 unfairly
6996 High YÜKSEK 14996 unfairness
6997 high jinks şamata, cümbüş. 14997 unfaltering
6998 high stakes ortaya koyulan büyük miktar 14998 unfamiliar
6999 high-flying kendini beğenmiş,hırslı 14999 unfasten
belirtmek (altını çizerek), -e dikkati çekmek,
7000 highlight vurgulamak 15000 unfathomable
7001 highlighter fosforlu işaret kalemi 15001 Unfavourable
7002 highly son derece,büyük ölçüde 15002 unfeasible
7003 highly likely büyük ihtimalle, kuvvetle muhtemel 15003 unfetter
7004 high-profile kamuoyunda iyi tanınan. çok gündeme getirilen 15004 unfettered
7005 high-strung sinirli, sinirleri gergin. 15005 unflagging
7006 high-up yüksek mevkili kimse 15006 unflappable
7007 highwayman eşkıya,yol kesici 15007 unflattering
7008 Hijack KORSANLIK YAPMAK (uçak,araba,v.s.),KAÇIRMAK 15008 unflinching
7009 Hijacker KORSAN, EŞKIYA 15009 unflinchingly
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
7010 hiker uzun yürüyüşe çıkan kimse 15010 unfocused

7011 hilarity neşe, kahkaha. 15011 unfold


7012 Hill TEPE, YOKUŞ 15012 unfolding
7013 hillbilly çiftçi,ormanlık dağlarda yaşayan adam 15013 unfoldment
7014 Hillside yamaç,dag etegi 15014 unforeseeable
7015 hilltop tepe doruğu,tepebaşı 15015 unforeseen
7016 Hilt kabza 15016 unforgivable
7017 hind dişi geyik,arka,arkadaki 15017 unformed
7018 hind leg arka ayak 15018 unfortunate
7019 Hinder engel olmak 15019 unfounded
7020 hindering engelleyici 15020 unfrock

7021 hindquarter arka ayak 15021 unfurl


7022 hindrance engel,mani 15022 ungainly
7023 hindsight önemini sonradan anlama, geç anlama 15023 ungodly
7024 Hinge 1)MENTEŞE 2)DAYANAK NOKTASI 15024 ungraciously
7025 hinky şüphe duyulan,tuhaf 15025 ungrateful
7026 hint ipucu,ima, üstü kapalı söz.ima etmek,çıtlatmak 15026 unguents
7027 hinterland hinterlant, iç bölge. 15027 unhallowed
7028 hip kalça 15028 Unhappy
7029 Hire KİRALAMAK (taşınabilir nesneleri,araba,TV, v.b ) 15029 unharness
7030 hireling para ile tutulmuş adam, uşak 15030 Unhealthy
7031 hiss tıslama,tıslamak 15031 unheard of
7032 hissing tıslama,tıslayan 15032 unheard-of
7033 History TARİH 15033 unheeded
7034 histrionic aşırı duygusal 15034 unhemmed
7035 Hit DARBE, ÇARPMAK, POPÜLER (hit) 15035 unheralded
7036 hit hard sertçe vurmak 15036 unheroic
7037 hit it off anlaşmak, uyuşmak. gül gibi geçinmek 15037 unhindered
7038 hitch topallamak. 15038 unhinge
7039 Hitch-Hike OTOSTOP YAPMAK 15039 unhinged
7040 hither buraya.beriki, beri yandaki. 15040 unhitch
7041 hitherto şimdiye kadar, şimdiye dek. 15041 unholster
7042 hitter smaçör 15042 unhook
7043 Hoar Frost kırağı 15043 unhurried
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
7044 hoard stok.zula,istiflemek,saklamak 15044 unhurriedly
7045 hoarder istifçi,biriktirip saklayan kimse 15045 unhurt
7046 hoarding istifleme 15046 unified
7047 hoarse boğuk.,boğuk sesli. 15047 Uniform
7048 hoarsely boğuk bir sesle,kısık bir sesle 15048 uniformly
7049 hoax hile, oyun.aldatmak, oyun etmek 15049 unify
7050 hobble topallamak, aksayarak yürümek. 15050 unilateral
7051 Hobby HOBİ 15051 unilaterally
7052 hobbyist meraklı 15052 unimaginably
7053 hobnob with senlibenli olmak 15053 unimaginative
7054 hobo serseri, aylak 15054 unimpeachable
7055 hock rehin.rehine koymak. 15055 unimpressed
7056 Hoe çapa,çapalamak 15056 unincorporated
7057 hog büyük domuz. 15057 uninhabited
7058 hoi polloi ayaktakımı 15058 unintelligible
7059 hoist yukarı çekmek 15059 unintended
7060 Hold TUTMAK, KAVRAMAK,düzenlemek 15060 unintended consequence
7061 hold a consultation istişarede bulunmak 15061 uninteresting
7062 hold aloft Kaldırmak,yükseltmek 15062 Union
7063 hold close yakında tutmak 15063 uniquely
7064 hold grudge garez beslemek 15064 uniqueness
7065 Hold On BEKLE,dayan 15065 Unison
7066 hold sway egemen olmak. 15066 Unit
7067 holder hamil, sahip. 15067 unitard
7068 holdout anlaşmayı reddetme, anlaşmazlık 15068 Unite
7069 holdup gecikme.engel 15069 unity
7070 Hole DELİK 15070 universally
7071 Holiday TATİL GÜNÜ 15071 University
7072 holiness kutsallık 15072 unjust
7073 holler bagırma,bagırmak 15073 unjustified
7074 Hollow BOŞ (bir cismin arkası boş olması davul,duvar v.b) 15074 unjustly
7075 holster tabanca kılıfı 15075 unkempt
7076 Holy KUTSAL 15076 Unkind
7077 holy grail kutsal kase 15077 Unkindness
7078 homage saygı (hükümdara vb'ne gösterilen) 15078 Unknown
7079 hombre adam,herif 15079 unlawful
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
7080 Home EV, YUVA 15080 unlawfully
7081 homecoming yuvaya dönüş,eve dönüş 15081 unleash

7082 Homesick SILA HASRETİ 15082 unleashed


7083 homeward eve doğru. 15083 Unless
7084 homeward bound memleket yolunda 15084 unless of course
7085 homicide adam öldürme, cinayet, katil. 15085 unlike
7086 homily uzun konuşma,vaaz 15086 Unlikely
7087 homogeneity tektürellik. Bağdaşıklık 15087 Unload
7088 hone bilemek. 15088 Unlock
7089 Honest DÜRÜST 15089 unlucky acquaintance
7090 Honey BAL 15090 unmeaning
7091 honeyed ballı,tatlı 15091 Unmentionable
7092 Honeymoon BALAYI 15092 unmilitary
7093 honk yabankazı sesi.,yabankazı sesi çıkarmak 15093 unmindful
7094 honorary fahri,onursal 15094 unmistakable
7095 Honour ONUR 15095 unmistakably
7096 Honourable onurlu,şerefli 15096 unmitigated
7097 hoochie önüne gelenle yatan kadın 15097 unmolested

7098 hood kukuleta, başlık. kukuleta giydirmek,örtmek,gangster. 15098 unnamed


7099 hoodie kapüşonlu svetşört 15099 unneed
7100 Hoodlum serseri,kabadayı,gangster 15100 unnerve

7101 hoodwink aldatmak, göz boyamak. 15101 unnoticed


7102 hoof toynak 15102 unnourished
7103 Hook ÇENGEL, KANCA 15103 unobscured
7104 hookah nargile 15104 unobserved
7105 Hooked bagımlı,baglı 15105 unopposed
7106 hooker orospu, fahişe. 15106 unpalatable
7107 hooliganism serserilik,holiganlık 15107 Unparalleled
7108 hoop çember, kasnak.çemberlemek. 15108 unpardonable
7109 hoot baykuş sesi,güldürücü şey.bağırmak, haykırmak. 15109 unpardonably
7110 hoover elektrikli süpürge ile temizlemek 15110 unperturbed
7111 hooves toynak 15111 unpleasant
7112 Hop SIÇRAMAK, ZIPLAMAK ,SEKMEK 15112 unpleasantness
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
7113 Hope UMUT 15113 unprecedented
7114 Hopeless UMUTSUZ 15114 unpredictable
7115 Horizon UFUK 15115 unpremeditated
7116 Horizontal YATAY 15116 unpremeditated offshoot
7117 Horn 1.BOYNUZ 2.KORNA 15117 unprepossessing
7118 horrendous dehşetli,korkunç 15118 unpretentious
7119 Horrible KORKUNÇ 15119 unprofitable
7120 horribly korkunç bir şekilde 15120 unprovoked
7121 horrid korkunç,iğrenç 15121 unpunctual
7122 horrify korkutmak,dehşete düşürmek 15122 unquestionable
7123 horror korku,dehset 15123 unquestionably
7124 horror-stricken dehşete düşmüş/kapılmış 15124 unquestioning
yemekten önce alınan iştah açıcılar veya mezeler, ara
7125 hors d'oeuvres sıcaklar 15125 unquiet
7126 Horse AT 15126 unravel
7127 horse cart at arabası 15127 unreadable
7128 horse-and-buggy eski moda 15128 unreciprocated
7129 horse-cloth çul 15129 unrecompensed
7130 horse-drawn atlı 15130 unrefined

7131 horseman binici; süvari. 15131 unrelenting

7132 horse-whip at kırbacı 15132 unrelentingly


7133 horsy at gibi 15133 unreliable
7134 Hose HORTUM,çorap 15134 unremarkable
7135 hospice darülaceze… 15135 unrequited love
7136 Hospital HASTANE 15136 unreserved
7137 Hospitality misafirperverlik 15137 unreservedly
7138 hospitalize hastaneye yatırmak. 15138 unrest
7139 Host EV SAHİBİ (konukları olan) 15139 unrewarded
7140 Hostage ESİR, REHİNE 15140 unrewarding
7141 Hostel PASNİYON 15141 unrivaled
7142 Hostile düşman 15142 unruffled
7143 Hot 1.SICAK 2.ACI ( yemekte ) 15143 unruly
7144 hot box fazla ısıtma 15144 unsaddle
7145 hot damn vay anasını,vay canına 15145 unsaid
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
7146 Hotel OTEL 15146 unsanctioned
7147 hotfoot acele ile gitmek,acele ile gitmek 15147 unsavoriness
7148 hothead öfkeli kimse, çabuk kızan kimse. 15148 unsavory
7149 hotshot çok yetenekli kimse, her tarakta bezi olan 15149 unscathed
7150 hound tazı,av köpegi 15150 unscrew
7151 Hour SAAT 15151 unscrupulous
7152 hourglass kum saati 15152 unseemly
7153 Hourly SAAT BAŞI 15153 unselfconscious

7154 House EV, barındırmak,bir eve koymak, kendi evine almak. 15154 unselfish
7155 house of commons avam kamarası (ingiltere) 15155 unselfishly
7156 houseful ev dolusu 15156 unsetting

7157 household ev halkı, aile. 15157 unsettle


7158 Householder ailereisi ,ev sahibi 15158 unsettling
7159 housekeeper kâhya kadın. 15159 unsheathed
7160 Housewife EV HANIMI 15160 unsnuffled
7161 Hover DURAKSAMAK,HAVADA KALMAK 15161 unsound
7162 How NASIL 15162 unspectacular
7163 how come niçin, nasıl oluyor da,hangi dağda kurt öldü 15163 unspool

7164 how in the world nasıl olur da? 15164 unsteadily


7165 how well ne kadar iyi 15165 unsteady
7166 howdy selam,naber 15166 unstitching
7167 However ANCAK,halbuki,oysaki 15167 unsubstantiated
7168 howitzer havan topu,obüs 15168 unsullied
7169 howl feryat,ulumak 15169 unsupervise
7170 hubble bubble nargile 15170 unsupervised
7171 Hubbub ŞAMATA,GÜRÜLTÜ 15171 unswayed
7172 hubris böbürlenme, kibir 15172 Unswerving
7173 Huddle bir araya toplamak,tıkıştırmak, 15173 untainted
7174 hue renk tonu 15174 untangle
7175 huffily kızgın bir şekilde, dargın bir biçimde 15175 untenable
7176 Hug SARILMAK,KUCAKLAMAK 15176 untethered
7177 Huge ÇOK BÜYÜK 15177 Until
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
7178 hugely dev gibi,kocaman 15178 until then
7179 Hull kabugu soymak,gövde,tekne 15179 untimely death
7180 Hum UGULTU ,VIZILDAMAK, 15180 Untiringly
7181 Human İNSAN, BEŞERİ 15181 Unto
7182 humane insancıl 15182 untraceable
7183 humanitarian iyiliksever, insancı, insani,yardımsever kimse. 15183 untraveled
7184 humanly insan olarak 15184 untreated
7185 Humble ALÇAK GÖNÜLLÜ ,MÜTEVAZİ 15185 untried
7186 humbly alçakgönüllülükle 15186 untrodden
7187 humdinger olağanüstü bir şey; harika bir şey: 15187 untroubled
7188 humid nemli,rutubetli 15188 unturned
7189 humiliate aşagılamak,küçük düşürmek 15189 untying
7190 humility alçakgönüllülük, tevazu. 15190 Unusual
7191 hummocky tümsek 15191 unutterable
7192 Humorless keyifsiz,espiri anlayışı olmayan 15192 unveiling
7193 Humorous komik,gülünç 15193 unwantedly
7194 Humour GÜLDÜRÜ, MİZAH 15194 unwarranted
7195 hump kambur,tümsek,sırtında taşımak 15195 unwavering
7196 hunch önsezi, içe doğma.kambur 15196 unwearied
7197 hunchback kambur 15197 unwed
7198 Hungry AÇ 15198 unwelcome
7199 Hunk iri parça 15199 unwelcoming
7200 Hunt AVLAMAK 15200 unwell

7201 Hurdle engel,engeli aşmak,üstesinden gelmek 15201 unwind


7202 hurdler engelli koşuya katılan yarışmacı. 15202 unwitting
7203 hurl savurmak,fırlatmak 15203 unwittingly
7204 hurly-burly hır gür,darmaduman, karmakarışık 15204 unwonted
7205 hurrah "Yaşa!" diye bağırmak. 15205 unworthy
7206 hurried acele,telaşlı 15206 unwounded
7207 hurriedly alelacele… 15207 unwrap
7208 Hurry ACELE ETMEK 15208 unyielding
7209 Hurt YARALAMAK, YARALANMAK 15209 Up
7210 hurtful zararlı,incitici 15210 up and down
7211 hurtle hızla atılmak/fırlamak. 15211 up from
7212 Husband KOCA, ERKEK EŞ 15212 up front
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
7213 Hush SUS,SESSİZLİK 15213 up to
7214 husk kabuk,kabugunu soymak 15214 Up To You
7215 husky boğuk, kısık (ses). 15215 up with
7216 hussar hafif süvari eri 15216 upbeat
7217 hussy şirret,edepsiz kız 15217 Upbraid
7218 hustle telaş,fahişe,acele etmek, çabuk olmak; 15218 upbringing
7219 hustle and bustle hareketlilik, koşuşturma. 15219 upend
7220 hustler numaracı, dümenci, hileci. 15220 upended
7221 Hut KULÜBE, 15221 upfront
7222 hymn ilahi okumak,milli marş 15222 Upgrade

7223 hyoid hiyoid kemiği 15223 upheaval

7224 hype yanıltıcı reklam yapmak 15224 upheavel

7225 hypermarket içinde her türlü eşya satılan büyük alışveriş merkezi 15225 Uphold
7226 hypochondriac hastalık hastası. 15226 upholder
7227 hypocrisy iki yüzlülük,riyakarlık 15227 upholstery
7228 hypocrite ikiyüzlü kimse. 15228 Upkeep
7229 hypothetical varsayıma dayanan,farazi 15229 upland
7230 hypothetically varsayalım ki,varsayımlı olarak 15230 uplift
7231 hysteria histeri,sinir bozukluğu 15231 uplifting
7232 hysterical çılgın,kendini kaybetmiş 15232 up-market
7233 I did all I could yapabileceğim kadar yaptım 15233 Upon
7234 i didn't mean to bunu yapmak istememiştim 15234 Upon which
7235 i don't get it! kafam almıyor!, anlayamıyorum 15235 Upper
7236 i doubt whether şüphe ediyorum, pek sanmıyorum 15236 upper class
I’m gonna get out of your
7237 hair seni rahat bırakayim bari 15237 upper hand
7238 Ice BUZ,öldürmek. dondurmak; donmak. 15238 uppermost
7239 ice-cold çok soğuk,buz gibi 15239 uppity

7240 Ice-Cream DONDURMA 15240 upraise


7241 icicle buz saçağı 15241 upright
7242 iconography resmetme, görüntü yazı 15242 uprise
7243 icon-stand sehba türü kiliselerde usually 15243 upriver
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
7244 icy BUZ GİBİ ,BUZLU 15244 uproar

7245 Idea FİKİR,ÖNERİ 15245 uproot


7246 Ideal İDEAL ,KUSURSUZ 15246 upscale
7247 Identical AYNI,ÖZDEŞ 15247 Upset
7248 identification kimlik,tanıma,teşhis 15248 upshot
7249 Identify BELİRLEMEK, TANIMAK 15249 upside down
7250 identity kimlik 15250 upstage
7251 idiom deyim, tabir. 15251 Upstairs
7252 idiosyncrasy kişisel özellik.mizaç, huy. 15252 upstand
7253 Idiot APTAL 15253 upstanding
7254 idiotic ahmak. 15254 upstart
7255 Idle ATIL, BOŞ,kullanılmayan,işe yaramaz 15255 upstate
7256 idler boş gezen kimse. 15256 upsurge
7257 idol put,çok sevilen kimse veya şey. 15257 upswing
7258 idolater putperest. 15258 uptight
7259 idolatrous puta tapan 15259 Up-To-Date
7260 idolatry putperestlik. 15260 up-to-the-minute
7261 idolize tapınmak.putlaştırmak. 15261 uptown
7262 idyllic cennet gibi,huzurlu 15262 upturn
7263 If EĞER 15263 upturned
7264 iffy şüpheli; belirsiz. 15264 Upward
7265 ignite ateşlemek,tutuşturmak 15265 Urban
1)TUTUŞMA, ATEŞLEME, ATEŞ ALMA 2)ATEŞLEME
7266 Ignition TERTİBATI 15266 urbanization

7267 ignoble soysuz, şerefsiz. 15267 Urge

7268 ignominious alçakça, namussuzca. 15268 urge on


7269 ignominy rezalet, alçaklık. 15269 urgency
7270 ignoramus cahil. 15270 Urgent
7271 ignorance bilgisizlik, cehalet 15271 Urinate
7272 ignorant cahil,bilgisiz 15272 urine
7273 Ignore ALDIRMAMAK ,ÖNEMSEMEMEK 15273 Us
7274 ilk çeşit,tür,tip 15274 Use
7275 ill HASTA, HASTALIK 15275 Use
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
7276 ill at ease huzursuz, içi rahat olmayan. 15276 Useful
7277 ill fed az beslenmiş 15277 user
7278 ill humor kötü mizah 15278 usher
7279 ill humour huysuz mizaç,ters huylu 15279 Usual
7280 ill starred talihsiz 15280 usually
7281 ill-disposed kötü niyetli 15281 usurp
7282 Illegal KANUNSUZ 15282 usurper
7283 illegible okunaksız 15283 usury
7284 illegitimate gayri meşru 15284 Utility
7285 ill-Fated talihsiz,ugursuz 15285 Utilization
7286 illicit yasaya aykırı,yasa dışı 15286 Utilize
illimitability,
7287 illimitableness sonsuzluk,sınırsızlık 15287 utmost
7288 illimitable sınır tanımayan,sonsuz 15288 Utter
7289 illimitably sonsuz olarak,sınırsızca 15289 Utterly
7290 illiteracy cehalet,okuma yazma bilmeme 15290 uxoricide
7291 illiterate okumamış, kara cahil, okuma yazma bilmeyen. 15291 v
7292 illness hastalık 15292 V.I.P.
7293 illogical mantıksız, mantığa aykırı. 15293 Vacancy
7294 illuminate aydınlatmak 15294 Vacant
7295 illusion göz aldanması 15295 vacate
7296 Illustrate ÖRNEKLEMEK,RESİMLE GÖSTERMEK 15296 Vacation
7297 illustrious ünlü, meşhur. 15297 vacillate
7298 i'm a man of my word ben sözümün eriyimdir 15298 vacillation
7299 Image GÖRÜNTÜ,RESİM,HAYAL 15299 vacuous
7300 imaginable hayal edilebilir… 15300 Vacuum Cleaner
7301 Imagination HAYAL,HAYAL GÜCÜ 15301 vagabond
7302 Imagine HAYAL ETMEK 15302 vagary
7303 imbalance dengesizlik 15303 Vagrancy
7304 imbecility aptallık,geri zekalılık 15304 Vagrant
7305 imbibe soğurmak, emmek.,içmek 15305 vague
7306 imbue with fikir aşılamak 15306 vaguely
7307 Imitate TAKLİT ETMEK 15307 Vain
7308 imitation TAKLİT 15308 vainly
7309 immaculate tertemiz,kusursuz 15309 valet
7310 immaculately tertemiz bir şekilde 15310 valiant
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
7311 immanency her yerde bulunma 15311 valiantly
7312 immaterial maddi olmayan. 15312 validate
7313 immeasurable ölçülemez,sonsuz 15313 validation
7314 immeasurably ölçülemez şekil,sonsuz şekilde 15314 Valley
7315 immediacy acillik, yakınlık 15315 valor valour
7316 Immediate ANINDA, DERHAL 15316 Valuable
7317 immediate family birinci dereceden akrabalar 15317 Value
7318 immemorial hatırlanamayacak kadar eski.çok eski 15318 Van
7319 Immense ENGİN,MUAZZAM 15319 vandalism
7320 immensity çok büyük olma; uçsuz bucaksız olma. 15320 vanguard
7321 immerse daldırmak, suya batırmak. 15321 Vanilla
7322 immersible suya batırılabilir, suya daldırılabilir 15322 vanity
7323 immersion dalma, batma; daldırma, batırma. 15323 Vanquish
7324 Immigrate GÖÇMEN 15324 vantage
7325 imminent olması yakın ve muhakkak, eli kulağında 15325 vantage point
7326 imminently eli kulağında bir şekilde,yakında 15326 Vaporize
7327 immoderately aşırı olarak,dengesizce 15327 vapour
7328 immolate kurban etmek, yakarak öldürmek 15328 variability
7329 immolation kurban olarak kesme/öldürme 15329 Variable
7330 Immoral AHLAKSIZ, EDEPSİZ 15330 variance
7331 immortalise ölümsüzleştirmek 15331 variation
7332 immovable kımıldamaz, yerinden oynamaz, sabit. 15332 varied
7333 immunity bağışıklık 15333 variegate
7334 immunization bağışıklık kazandırma, bağışıklık 15334 variegated
7335 immutable değişmez, sabit. 15335 Variety
7336 impact DARBE,ETKİ, pekiştirmek 15336 Various
7337 impair BOZMAK,zarar vermek 15337 variously
7338 impairment bozulma 15338 varnish
7339 impale kazıklamak, kazığa oturtmak, kazığa vurmak. 15339 varsity
7340 impalement kazığa oturtma cezası 15340 Vary
7341 impart bildirmek,söylemek 15341 Vase
7342 impartial tarafsız ,yansız 15342 vasectomy
7343 impartiality tarafsızlık 15343 Vast
7344 impassable geçilmez, aşılmaz, geçit vermez. 15344 vat
7345 impasse çıkmaz, açmaz, kördüğüm. 15345 vault
7346 impassion heyecanlandırmak 15346 vaunt
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
7347 impassioned ateşli, coşkulu, heyecanlı. 15347 veal
7348 impassive duygularını açığa vurmayan 15348 veer
7349 impassively ruhsuz bir halde, duygusuzca 15349 Vegetable

7350 Impatient SABIRSIZ 15350 vegetate


7351 impatiently merakla 15351 vegetation
(devlet memurunu) mahkeme önünde suçlandırmak;
7352 impeach suçlamak. 15352 vehemence
7353 impeachment görevi kötüye kullanma suçlaması 15353 vehement
7354 impeccable hatasız,kusursuz 15354 vehemently
7355 impeccably hatasız olarak,günahsız 15355 Vehicle
7356 impecunious parasız 15356 vehicular

7357 impede engellemek. 15357 Veil


7358 impediment engel, mâni. 15358 Vein
7359 impel sürmek, itmek, sevketmek. 15359 velleity
7360 impending olması yakın. 15360 velocity
7361 imperative zorunlu, mecburi. 15361 Velvet
görülmez, seçilmez, farkedilmez, hissedilmez; belli
7362 imperceptible belirsiz. 15362 velvety
7363 imperceptibly belli belirsiz bir halde, sezilemez bir şekilde 15363 venal

7364 imperfect eksik, noksan, kusurlu. 15364 veneer


7365 imperfection kusur, eksiklik. 15365 venerable
tehlikeye atmak.
7366 imperil 15366 venerate
7367 imperious emretmeyi seven, buyurgan; amirane. 15367 veneration
7368 impermeability sızdırmazlık. Sızdırmazlık 15368 venereal
7369 impersonal kişisel olmayan, kişilikdışı. 15369 Venetian
7370 impersonate taklit etmek,canlandırmak, temsil etmek. 15370 vengeance
7371 impertinence saygısızlık,küstahlık 15371 vengeful
7372 impertinent terbiyesiz, küstah; münasebetsiz. 15372 venomous
7373 imperturbable ağırbaşlı,sakin 15373 venomously
etkilenmez (korku/acı vb'nden), geçirmez (su hava
7374 impervious to vb'ni) 15374 vent
7375 impetuous aceleci,tez canlı,düşüncesizce yapılan 15375 vent on
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation

7376 impetuously aceleci bir şekilde,sertçe,çabucak 15376 Venture


7377 impetus enerji,güç,dürtü 15377 venturesome
7378 impiety Allaha karşı saygısızlık 15378 venue
7379 impinge etki bırakmak, tecavüz etmek 15379 veracity
7380 impinge on tecavüz etmek, -i etkilemek 15380 Verb
7381 impingement çarpma,vurma 15381 verbal
7382 impish afacan,yaramaz 15382 verbally
7383 implacability acımasızlık 15383 verbatim
7384 implacable yatıştırılmaz (öfke, nefret v.b.). 15384 verboten
7385 implant implantasyon yoluyla aşılamak/dikmek. 15385 verdant
7386 implausible inanılmaz, mantıksız 15386 Verdict
7387 Implement UYGULAMAK,ALET,ARAÇ 15387 verge
7388 implementation yerine getirme,,uygulama 15388 verger
ima etmek, kapsamak, karıştırmak (birini olumsuz bir
7389 implicate şeye) 15389 verily
7390 implication ima, çıkarım 15390 veritable
7391 implicit tam, kesin 15391 verity
7392 implicitly tamamıyla,dolaylı olarak 15392 vermilion
7393 implicity dolaylı olarak. Tamamıyla 15393 vermin
7394 implode içeriye patlamak 15394 vernal

7395 implore yalvarmak. 15395 versatility


7396 imploringly yalvararak,rica ederek 15396 Verse
7397 implosion iç patlama 15397 Vertical
7398 Imply İMA ETMEK,anlamına gelmek 15398 verve
7399 Impolite KABA, NAZİK DEĞİL 15399 Very
7400 impoliteness terbiyesizlik, kabalık 15400 Vest

7401 imponderable önceden kestirilemeyen etken. 15401 vestibule


7402 Import İTHAL ETMEK 15402 vestige
7403 Importance ÖNEM,itibar. 15403 vestment
7404 Important ÖNEMLİ 15404 Vet
7405 importer ithalatçı 15405 Veto
7406 impose yük olmak,dayatmak 15406 vex
7407 impose upon zorla kabul ettirmek, empoze etmek. 15407 vexation
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
7408 imposing heybetli,etkileyici 15408 vexatious
7409 imposition zorla kabul ettirme 15409 vexes

7410 impossibility olanaksızıık, imkânsızlık. 15410 Via


7411 Impossible OLANAKSIZ 15411 Viable
7412 impost vergi; resim, harç. 15412 viand
7413 imposter sahtekar 15413 vibe
7414 impotence güçsüzlük.iktidarsızlık 15414 vibrancy
7415 impotent iktidarsız (erkek),güçsüz,aciz 15415 vibrant
7416 impound haczetmek, kanunen el koymak. 15416 vicar
7417 impoverish yoksullaştırmak 15417 vicarage
7418 imprecate lanet okumak.beddua etmek 15418 vicarious
7419 imprecation lanet.beddua 15419 vicariously
7420 imprecise kesin olmayan. 15420 Vice
7421 impregnable zaptedilemez. 15421 vice versa
7422 Impress ETKİLEMEK 15422 vicegerent
7423 impress with etkilenmek (bir şeyden veya kişiden) 15423 vice-like

7424 Impression izlenim, etki 15424 vice-president


7425 impressionable kolay etkilenir, aşırı duygusal 15425 vicinity
7426 impressionistic izlenimci, empresyonist. 15426 vicious
7427 Impressive ETKİLİ,ETKİLEYİCİ 15427 Vicious Circle
7428 imprint baskı,damga,damga\mühür basmak 15428 viciously
7429 imprison hapsetmek,tutuklamak 15429 vicissitude
7430 imprisonment tutukluluk,hapis,hapsetme 15430 Victim
7431 impromptu hazırlıksız, o anda yapılan (hazırlık yapılmadan) 15431 victimization

7432 improper yanlış,uygunsuz,hatalı 15432 Victimize


7433 improperly yanlış bir biçimde 15433 Victor
7434 impropriety uygunsuzkuk,yanlış kullanma 15434 victorious
7435 Improve GELİŞMEK, İYİYE GİTMEK 15435 Victory
7436 Improvement gelişme, ilerleme 15436 victual
7437 improvisational uydurma, doğaçlama 15437 vie with
7438 improvise uydurup yapmak,uydurmak 15438 View
7439 improvision tedbirsizlik 15439 vigil
7440 imprudence tedbirsizlik, ihtiyatsızlık 15440 vigilance
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
7441 imprudent tedbirsiz, ihtiyatsız. 15441 vigilant
7442 impudence küstahlık, yüzsüzlük, arsızlık. 15442 vigilante
7443 impudent küstah, yüzsüz, arsız. 15443 vigor - vigour
7444 impudently küstahça 15444 vigorous
7445 impudet küstah, yüzsüz, arsız. 15445 Vigorously
7446 impugn yalancı çıkarmak. 15446 vile
7447 impulse dürtü,dürtü,itme,itki 15447 vileness

7448 impulsive itici,düşüncesiz 15448 vilify


7449 impulsiveness düşüncesizlik 15449 Villa
7450 impunity cezadan muaf olma. 15450 Village
7451 impurity kirlilik, pislik 15451 villager
7452 impute üstüne atmak,(suç) yüklemek 15452 villainous
7453 In 1.İÇİNDE, İÇERİ, İÇERDE, İÇERİYE 2.POPÜLER 15453 vindicate
7454 in a daze şaşkınlık içinde 15454 vindication
7455 in a glow coşkulu, kızgın 15455 vindictive
7456 in a manner of speaking bir anlamda. sözün gelişi 15456 vindictively
7457 in a real sense hakiki manada 15457 vindictiveness
7458 in a way bir bakıma 15458 Vine
7459 in acknowledgment of karşılığı olarak 15459 Vinegar
7460 in actual fact gerçekte 15460 vino
7461 in advance önceden,peşin 15461 Violate
7462 in and out Bir içeride bir dışarıda olan 15462 violation
7463 In any case her durumda,herhalde,ne olursa olsun 15463 violence
7464 in any way herhangi bir suretle 15464 Violent
7465 in attendance vazifeli 15465 violently
7466 in charge sorumlu,işbaşında,görevde 15466 Violin
7467 in concert uyum içinde, hep beraber 15467 violinist
7468 in days to come gelecek günlerde,ileride 15468 virginal
7469 in desperation ümitsizlik içinde 15469 virile
7470 in doing so bu şekilde yaparak,böyle yaparak 15470 virtually
in due course -in due
7471 time zamanı/vakti gelince. 15471 virtue
7472 in effect yürürlükte,aslında 15472 virtuoso
7473 in fairness doğrusu 15473 virtuous
7474 in fashion modaya uygun,revaçta 15474 virulent
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
7475 in for olmak üzere, acısını çekmek 15475 Visa
7476 in from .. -den içeri 15476 visage
7477 in full flood sel gibi,büyük bir güçle 15477 viscosity
7478 in full view tam göz önünde,herkesin önünde 15478 viscous
7479 in half yarı yarıya,yarıya 15479 viscreal
7480 in hindsight geriye baktığımda/bakıldığında 15480 Visible
7481 in installments taksit taksit 15481 visibly
7482 in its entirety bütün yönleriyle.bütünüyle 15482 Vision
7483 in love aşık,tutulmuş 15483 visionary
7484 in no time çarçabuk,çabuk 15484 Visit
7485 in one respect bir bakıma 15485 Visitor
7486 in order sırayla,yolunda, usule göre. 15486 vista
7487 In Order To AMACIYLA, MAKSADIYLA 15487 visualise

7488 in other words başka bir deyişle 15488 visualize


7489 in part kısmen,bir dereceye kadar 15489 Vital
7490 in perpetuity ebediyen, her zaman için, daima. 15490 vitality
7491 in place yerinde. 15491 vitiate
7492 in places yer yer 15492 vitriol

7493 In point of fact aslında, gerçekte. 15493 vitriolic


7494 in profile yandan 15494 vittles
7495 in return karşılık olarak 15495 vivacious
7496 in short kısacası 15496 vivacity
7497 in size cismen 15497 vivid
7498 in some way bir şekilde 15498 vividly
7499 in suspense tereddüdle,endişeyle 15499 vizier
7500 in that case öyle olursa,bu durumda 15500 Vocabulary

7501 in that regard o bakımdan, o bağlamda 15501 vocal

7502 in the coming days önümüzdeki günlerde 15502 vocation

7503 in the least asla,katiyen 15503 vociferous


7504 in the public eye halkın gözünde,gözü önünde 15504 vociferously
7505 in the way ayak altında (geçişi engelleyen),engelleyen 15505 Voice
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
7506 in time zamanla. 15506 voice-over
7507 in tow beraberinde,hazırda 15507 void
7508 in trouble başı dertte olmak 15508 volatile
7509 in turn sırayla 15509 Volcano
7510 in unity birlik ve beraberlik içinde 15510 volition
7511 in vain boş yere,boşuna 15511 volley
7512 in vivo canlı içinde 15512 Volleyball
7513 in what .. -ki içinde 15513 volte face
7514 in what manner hangi şekilde 15514 volubility
7515 in with arkadaşça 15515 voluble
7516 inability yetersizlik,acizlik 15516 volubly
7517 inaccessible erişilemez,ulaşılmaz 15517 Volume
7518 inaction hareketsizlik. 15518 voluminous
7519 inadequacy yetersizlik 15519 Voluntary
7520 inadequate yetersiz.eksik, noksan. 15520 voluptuous
7521 inadmissible kabul olunmaz, uygun görülmez. 15521 voluptuously
7522 inadvertent kasıtsız, elde olmayan. 15522 Vomit
7523 inadvertently yanlışlıkla,kazara, farkında olmayarak 15523 voodoo
7524 inadvisable tavsiye edilmez, mantıksız 15524 voracious
7525 inane boş, anlamsız. 15525 voracity
7526 inanimate ölü,cansız 15526 Vote
7527 inarticulate kendini iyi ifade edemeyen.anlaşılmaz. 15527 votive
7528 inattention dikkatsizlik. 15528 vouchsafe
7529 inaugural açılış töreni ile ilgili 15529 Vow
7530 inaugurate törenle açmak,başlamak; başlatmak 15530 Vowel
7531 inaugurated resmi olarak açılmış 15531 Voyage
7532 inauguration göreve başlama töreni, resmen işe başlama 15532 Vulgar
7533 inauspicious uğursuz, sanşız, meymenetsiz 15533 vulgarity
7534 inauspiciously talihsizce 15534 Vulnerable
7535 inauspiciousness uğursuzluk, talihsizlik 15535 Vulture
7536 inborn yaradılıştan,doğuştan gelen 15536 vying
7537 inbound şehir merkezine doğru giden (otobüs vb) 15537 wack
7538 inbred uzun zaman boyunca edinilegelmiş, yaradılıştan 15538 wacky
7539 incalculable hesaplanamaz 15539 wad
7540 incantation büyülü sözler,efsun 15540 waddle
7541 incapacitate güçsüz kılmak,iş yapamaz duruma getirmek 15541 wade
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
7542 incapacitated mahrum bırakılmış,ehliyeti olmayan 15542 wadi
7543 incarcerate hapsetmek. 15543 wafer

7544 incarceration hapsetme,hapsedilme 15544 waft


7545 incarnate insan şekline girmiş,cisimlenmiş 15545 wag

7546 incarnation vücut bulma 15546 Wage


7547 incendiary yangın çıkaran 15547 wage war against
7548 incense tütsü,alevlendirmek,kızdırmak, kızgın,öfkeli 15548 Wager
7549 Incentive TEŞVİK,dürtü, güdü. 15549 waggle
7550 incessant devamlı, sürekli, ardı arkası kesilmeyen. 15550 Wagon
7551 incessantly aralıksız olarak,sürekli olarak 15551 waif
7552 incest ensest,yakın akraba ile cinsel ilişki 15552 waiflike
7553 incestuous enseste ait, ensest sonucu doğan 15553 wail
7554 incestuously enseste ait olarak 15554 Waist
7555 incestuousness ensestlik 15555 Waistcoat
7556 Incident OLAY,KAZA 15556 waist-deep
7557 Incidentally TESADÜFEN, BU ARADA,aklıma gelmişken. 15557 Wait
7558 incinerate yakıp kül etmek,yakmak 15558 wait in line
7559 incise oymak, kazımak. 15559 Waiter
7560 incision kesme.deşme.yarma 15560 waive
7561 incisive keskin.zeki 15561 waiver
7562 incite kışkırtmak, tahrik etmek 15562 Wake
7563 incitement kışkırtma, tahrik; 15563 wake-up call

7564 inclemency sertlik,soğukluk 15564 Wakey


7565 inclination meyil,yatkınlık,egilim 15565 Walk
7566 incline eğilmek,meyletmek 15566 walk along road
7567 inclosure-enclosure (duvar, çit v.b. ile) çevrili olan yer. 15567 Wall
7568 Include KAPSAMAK,içermek 15568 walled city
7569 inclusion dahil etme, katma; dahil olma 15569 walled-off
7570 inclusive of .-i kapsayan, dahil: 15570 Wallet
7571 incognito takma adla, kimliğini gizleyerek 15571 wallop

7572 incoherence tutarsızlık 15572 wallow


7573 incoherent tutarsız,anlamsız 15573 wall-to-wall
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
7574 incoherently tutarsızca, abuk sabuk 15574 Walnut
7575 incohorent tutarsız 15575 waltz
7576 Income GELİR 15576 wampum
7577 income statement gelir tablosu 15577 Wander
7578 in-comer yeni gelen kimse 15578 wander about
7579 incommode huzursuzluk vermek,rahatsızlık vermek 15579 wanderlust
7580 incompetence yetersizlik, beceriksizlik. 15580 wane
7581 incomprehensible anlaşılmaz, akıl almaz. 15581 wangle
7582 inconceivable akılalmaz,kavranılamaz 15582 Wank
7583 inconceivably anlaşılmaz bir biçimde 15583 wannabe
7584 inconclusive bir sonuca varmayan, sonuçsuz. 15584 Want
7585 incongruent ahenksiz,uygunsuz 15585 want to
7586 incongruous uyumsuz,uyuşmaz, bağdaşmaz 15586 wanton
7587 incongruously aykırı bir şekilde.uyumsuzca 15587 wantonly
7588 inconsequential önemsiz.önemsiz 15588 War
7589 inconsiderable dikkate değmez,önemsiz 15589 warble
7590 inconsistencies uyumsuzluklar,tutarsızlıklar 15590 ward
7591 inconsistency kararsızlık,uyumsuzluk 15591 warden
7592 inconsolable avutulamaz. 15592 Warder
7593 inconspicuous farkedilmeyen, göze çarpmayan. 15593 Wardrobe
7594 inconspicuously göze çarpmayarak 15594 Ware
7595 inconstancy kararsızlık,değişkenlik 15595 Warehouse
7596 incontinent kendini tutamayan, idrarını tutamayan 15596 wares
7597 incontinently kendini tutamayarak,hemen 15597 warfare
7598 incontrovertible yadsınamaz, inkâr edilemez. 15598 warily
7599 inconvenience zahmet vermek, rahatsız etmek.güçlük, zahmet 15599 warlike
7600 inconveniency zahmet,sıkıntı 15600 Warm
7601 inconveniently zahmetli bir biçimde, uygunsuz bir biçimde 15601 warmly
7602 incorporate birleştirmek, içermek 15602 war-monger
7603 Incorrect HATALI, YANLIŞ 15603 warmth
7604 incorrigible adam olmaz, yola getirilemez, düzelmez (kimse). 15604 Warn
7605 Increase ARTMAK,artış 15605 Warrant
7606 Incredible İNANILMAZ, BÜYÜLEYİCİ 15606 warren
7607 incredulity kuşkuculuk.inanmama 15607 warring
7608 incredulous inanmayan.kuşkulu, kuşkulanan. 15608 warsaw
7609 increment artma,artış 15609 wart
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
7610 incremental artan,degişen 15610 War-Torn
7611 incrementally artarak,adım adım 15611 warts and all
7612 incriminate şuçlamak 15612 wary
7613 incriminatory suçlama kabilinden 15613 Wash
7614 incrust kaplamak,kabuk bağlamak 15614 washout
7615 incubate kuluçkaya yatmak. 15615 Wasp

7616 incubation kuluçka dönemi. 15616 Waste

7617 inculcate öğretmek, tekrarlayarak kafasına sokmak, aşılamak. 15617 wastrel

7618 inculpate töhmet altında bırakmak, suç yüklemek,şuçlamak 15618 Watch


7619 incumbent makamı işgal eden kimse. 15619 Watchful
7620 incur uğramak, maruz kalmak, girmek. 15620 watchword
7621 incurable tedavisi olmayan,amansız 15621 Water
7622 incursion akın, hücum, saldırı. 15622 Water Proof
7623 incursive akın eden 15623 Water-Colours
7624 indebted borçlu,minnettar. 15624 watercourse
7625 indebtedness borçluluk durumu 15625 Waterfall
7626 indecent utanmaz,edepsiz 15626 waterspout
7627 indecision kararsızlık 15627 watery
7628 indecorous yakışık almayan, münasebetsiz 15628 wattle

7629 Indeed GERÇEKTEN,ASLINDA 15629 Wave


7630 indefatigable yorulmaz, yorulmak bilmez. 15630 waver
7631 indefatigableness yorulmazlık 15631 wavy
7632 indefatigably yorulmak bilmez bir şekilde 15632 waxen
7633 indefinable tanımlanamaz 15633 Way
7634 Indefinite BELİRSİZ,SÜRESİZ 15634 way back
7635 Indefinitely SÜRESİZ OLARAK 15635 way behind
7636 indelible silinmez, çıkmaz, giderilmez (leke, iz). 15636 way of life
7637 Indemnify 1)TAZMİNAT ÖDEMEK , ZARARI KARŞILAMAK 15637 way off
7638 Indemnity TAZMİNAT 15638 way out
7639 indentation girinti, çukuriz 15639 way too
7640 indenture sözleşme,kontrat veya senetle bağlamak. 15640 Wayward
7641 indentured serviture sözleşmeli kölelik 15641 We
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
we owe you a great debt of
7642 Independent BAĞIMSIZ 15642 gratitude
7643 independent of . -den bağımsız 15643 Weak
7644 indescribable tanımlanamaz, anlatılmaz. 15644 weakest
indescribablenes-
7645 indescribability tanımlanamazlık 15645 weakness
7646 indescribably tarifsiz olarak 15646 weal
7647 indestructible yıkılmaz 15647 Wealth
7648 indeterminate belirsiz,kuşkulu 15648 Weapon
7649 Index İNDEX 15649 Wear
7650 Indicate GÖSTERMEK, İŞARET ETMEK 15650 wearied
7651 indication belirti, işaret, iz 15651 wearily
7652 indicator gösterge, sinyal 15652 weariness
7653 indict aleyhine dava açmak, dava açmak 15653 wearisome
7654 indict for ile suçlamak. 15654 weary
7655 indictment iddianame,şuçlama 15655 weasel

7656 indifference aldırmazlık, ilgisizlik 15656 Weather


7657 indifferent kayıtsız,umursamaz 15657 weather wane
7658 indigenous yerli. 15658 weather-beaten
7659 indigestible hazmı zor 15659 weave
7660 indigestion hazımsızlık 15660 weaver

7661 indignant kızgın,öfkeli (haksızlıktan dolayı) 15661 wed


7662 indignation (haksızlıktan dolayı) kızgınlık, öfke. 15662 wedge

7663 indignity küçük düşürücü hareket, hakaret; onur kırıcı durum. 15663 Wednesday
7664 indirect cost dolaylı masraf 15664 wee
7665 indiscreet düşüncesiz; geveze, boşboğaz, 15665 weedkiller
7666 indiscriminate gelişigüzel, rasgele; ayırt edilmemiş, karışık 15666 Week
7667 indiscriminately rastgele, ayrım gözetmeksizin 15667 Weep
7668 indispensable zorunlu, vazgeçilmez 15668 Weigh
7669 indispensably mecburi olarak 15669 weight down
7670 indisposed rahatsız, keyifsiz. 15670 weir
7671 indisposition rahatsızlık, keyifsizlik. 15671 weirdo
7672 indissoluble çözünmez,sağlam 15672 Welcome
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
7673 indissoluble bond ayrılmaz bağ 15673 Welfare
7674 indistinct belirsiz, iyice görülmeyen, bulanık. 15674 welfare check
7675 indistinguisable ayırt edilmesi olanaksız, seçilemez. 15675 Well
7676 Individual BİREY, BİREYSEL,TEK 15676 well after
7677 individualistic bireysel,bireyci 15677 well done
7678 individualize bireyselleşmek,kişiselleştirmek 15678 well off
indivisibility,
7679 indivisibleness bölünmezlik 15679 well wisher
7680 indivisible bölünmez, bölünemez 15680 wellbeing
7681 indivisibly bölünemez bir şekilde 15681 well-bred
bir düşünce sisteminin esaslarını öğretmek , (fikir)
7682 indoctrinate aşılamak 15682 well-built
7683 indoctrination zorla kabul ettirme, beyin yıkama 15683 well-cared-for
7684 indolence uyuşukluk,tembellik 15684 well-chosen
7685 indolent tembel,isten kaytaran 15685 well-disposed
7686 Indoor EV İÇİNDE, İÇERDE 15686 well-fed
7687 Indorse ÇEKİ CIRO ETMEK,ONAYLAMAK 15687 Well-Known
indubitability -
7688 indubitableness tartışma götürmezlik 15688 well-lit
7689 indubitable şüphesiz.kuşkusuz 15689 well-nigh
7690 indubitably şüphesiz olarak 15690 well-off
7691 induce ikna etmek,neden olmak. 15691 well-preserved
7692 induced uyarılmış, teşvik edilmiş 15692 well-stocked
7693 inducement neden, vesile.ikna 15693 well-thought-through
7694 induct askere almak,resmen göreve baslatmak 15694 well-travelled
well-trodden
7695 induction göreve getirme. 15695 path/track/route
7696 indulge şımartmak, (arzu, rica v.b.'ni) yerine getirmek. 15696 well-turned

7697 indulgence hoşgörü. 15697 welter


7698 indulgent anlayışlı,hoşgörülü 15698 wench
7699 indulgently hoş görüyle, anlayışla 15699 wend
7700 industrialism sanayicilik 15700 West
7701 industrious çalışkan, gayretli. 15701 Wet
7702 Industry sanayi, endüstri 15702 wetback
7703 inebriate sarhoş etmek, mest etmek. 15703 wet-nurse
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation

7704 inebriated sarhoş 15704 Whack


7705 inedible yenmez,gıda olarak tüketilmeye müsait olmayan 15705 whacker

7706 ineffable sözü edilmez, ağza alınmaz (kutsal).tarifsiz, anlatılmaz. 15706 Whale

7707 ineffectual etkisiz (çare, ilaç v.b.).yeteneksiz (yönetici, işçi v.b.). 15707 whammy
7708 ineffectually verimsiz olarak,güçsüz bir şekilde 15708 wharf
herhangi bir makam için yeterli niteliklere sahip
7709 ineligibility, ineligibleness olmama, seçilememe 15709 What

7710 ineligible bir makam için yeterli nitelikleri olmayan, yetersiz. 15710 what about you
7711 inept yeteneksiz 15711 what have you been up to
7712 ineptitude beceriksizlik.acemilik 15712 What If
7713 inequality eşitsizlik 15713 what on earth
7714 inert hareketsiz.eylemsiz 15714 what the devil
7715 inescapable kaçınılmaz 15715 Whatever
7716 inessential gereksiz. 15716 whatnot

7717 inestimable çok değerli, değeri tahmin edilemeyecek kadar büyük 15717 what's it got to do with it?
7718 inevitability kaçınılmazlık 15718 What'S Its (His/Her) Name
7719 Inevitable kaçınılmaz,çaresiz, 15719 What'S More
7720 inevitably kaçınılmaz şekilde 15720 What'S What
7721 inexcusable affedilmez,bağışlanamaz 15721 wheedle

7722 inexhaustible tükenmez, bitmez tükenmez. 15722 Wheel


7723 inexorable amansız, insafsız, acımasız. 15723 wheel of fortune
7724 inexorably merhametsizce 15724 Wheelbarrow
7725 inexpedient amaca uygun düşmeyen, elverişsiz. 15725 wheelwright
7726 inexplicability açıklanamazlık 15726 wheeze
7727 inexplicable açıklanamaz,anlaşılmaz 15727 whelp
7728 inexplicably açıklanamaz şekilde 15728 When
7729 inextricably içinden çıkılamayacak şekilde 15729 Whence
7730 infallible yanılmaz, şaşmaz, hata yapmaz. 15730 Whenever
7731 infamy rezillik,kepazelik 15731 Where
7732 infancy bebeklik 15732 where on earth?
Word pronunciation turkish meaning of below words Line Word pronunciation
7733 infant bebek, çocuk 15733 whereabouts
7734 infantile çocukça. 15734 wherefore

7735 infantilise bebek muamelesi yapmak, çocuk muamelesi yapmak 15735 wherewithal
7736 infantility bebeklik 15736 whet
7737 infantilization çocuk muamelesi yapma 15737 Which Means
7738 infantilize çocuk muamelesi yapmak 15738 which to
7739 infantry piyade (ASKER) 15739 whicker
7740 infantryman piyade er 15740 whiff
7741 infatuate aklını çelmek, çıldırtmak. 15741 whiffle
7742 infatuation delicesine aşık olma, karasevdaya düşme 15742 While
7743 infect bulaştırmak 15743 whilst
7744 infectious bulaşıcı 15744 Whim
7745 infectiously bulaşıcı bir halde 15745 Whimper

7746 infer anlam çıkarmak, sonucunu çıkarmak 15746 whimsical


7747 inferential dolaylı olarak anlaşılan 15747 whimsy
7748 inferentially tahmini olarak 15748 whine
7749 Inferior ALT,AŞAGI,KALİTESİZ,DEĞERSİZ 15749 whiny
7750 inferiority aşağılık, adilik 15750 Whip
7751 infernal cehennem,şeytani 15751 whipper-in
turkish meaning of below words
ünlem
muhatap
başkasının işine burnunu sokan kimse.
(tiyatro) ara oyunu.
ARADA,ORTA
(ölüyü) gömme, defnetme.
sonsuz, bitmez tükenmez.
birbirine karışmak
kesik kesik, aralıklı
aralıklı olarak
stajyer, hapsetmek (bir gemiyi bir
limanda),gözaltına almak
iç işleri
içselleştirmek,benimsemek
ULUSLARARASI
dahiliye uzmanı
gezegenler arası
karşışıklı etkileme
yazıya sözcük veya cümle ekleyerek asıl metni
değiştirmek, ara değerini hesaplamak
itiraz etmek,iki şeyin arasına koymak
YORUMLAMAK,ÇEVİRMEK
yorum, çeviri
yeni kral göreve geçene kadarki kralsız dönem,
hükümdarsız dönem
ilişkisi olmak, birbiriyle alakalı olmak
birbiriyle ilişkili
ilişkili olarak, karşılıklı olarak

birbiriyle bağlantılı olma, birbiri ile alakası olan


karşılıklı ilişki
karşılıklı ilişki
sorgu,sorguya çekme
DURDURMAK, KESMEK(bir süre için), ARAYA
GİRMEK
kesişmek, birbiri üzerinden geçmek
turkish meaning of below words
kavşak
arasına serpmek, karıştırmak.
serpiştirme,serpme
iç içe geçmek, birbirine sarılmak
ARALIK,SÜRE
araya girmek.karışmak
aradan geçen
müdahale,araya girme
RÖPORTAJ, GÖRÜŞME
savaşlararası
beraber dokumak,birbirine karıştırmak
BAĞIRSAKLAR
samimilik, yakınlık
samimi ,yakın,ima etmek,çıtlatmak
korkutmak
gözünü korkutma, yıldırma,
İÇİNE
hoşgörüsüz
ses tonunun yükselip alçalma şekli, tonlanma,
titremleme.

monoton bir sesle söylemek, makamlı okumak


sarhoş etmek.mest etmek
sarhoş,alkollü
sarhoşluk.mest olma

yola getirilemeyen, kolay kontrol edilemeyen,zorlu


uzlaşmazlık.
uzlaşmaz, uzlaşması olanaksız.
damar içi,damardan
damardan, damar içinden
yalvarmak.rica etmek
yılmaz, korkusuz
incelik,anlaşmazlık
darmaduman, karmakarışık
entrika, hile. entrika çevirmek,ilgisini çekmek
turkish meaning of below words
entrikacı,fitneci
aslında, özünde.
asıl, esas, kendine özgü.
TANITMAK,TANIŞTIRMAK
tanıtım,giriş
içgözlem yapmak
iç gözlem
içebakışçı
içedönük kimse.

zorla içeriye sokmak; zorla girmek.,istenilmeyen bir


yere izinsiz ve davetsiz girmek.
davetsiz misafir
ihlal,zorla girmek,davetsiz girme
zorla giren.
rahatsız etme.zorla girme
güvenmek
sezgi,içine dogmak
sezgi,önsezi
sezgiyle anlaşılan veya öğrenilen, sezgisel.
su basmak, garketmek.
İSTİLA ETMEK
GEÇERSİZ,hasta,yatalak
geçersizleştirmek, hükümsüz kılmak.
değişmeyen, değişmez, sabit kalan.
değişmeyerek, devamlı
istilacı, akın eden
ağır hakaret, sövüp sayma, küfür.
hakaret ederek
ayartmak,kandırmak

İCAT ETMEK, YARATMAK


yaratıçılık,icat
ters dönme, altüst olma.
tersine çevirmek, tersyüz etmek.
YATIRIM YAPMAK
ARAŞTIRMA YAPMAK,İNCELEMEK
turkish meaning of below words
araştırma
araştırmacı,dedektif
yatırım
yatırımcı
tiryaki,bagımlı,kökleşmiş
canlandırmak, güçlendirmek.
bozulmamış, çiğnenmemiş.
davet,davetiye
davetiye
DAVET ETMEK
davet etmek, çağırmak, neden olmak
zikir,niyaz,yakarma
FATURA

yardım istemek, (tanrıya) yakarmak,başvurmak


istemsiz, istemeyerek yapılan
GEREKTİRMEK,İÇERMEK,KAPSAMAK,
in -e karıştırmak, -e bulaştırmak, -e sokmak:
ilgili,alakalı,içeren
karışma,ilgi,dahil
içe doğru,içeriye doğru
içten içe,içeriye
karışmış,karışık dokunmuş
zerre, nebze:
çabuk öfkelenen, sinirli, huysuz.
öfke, hiddet,kızgınlık
sinirli,kızgın
öfkeli bir şekilde
sıkıncı,usandırıcı
usandırıcılık,taciz edicilik
1.DEMİR 2.ÜTÜ
güçlü irade, sağlam irade
kuvvetli,zırhlı
ironik,alaycı
ALAYLI BİÇİMDE
ışık tutmak. ışık saçmak
turkish meaning of below words
irrasyonel,şaçma
uzlaştırılamaz, barıştırılamaz.uzlaşmaz kimse.
çaresiz.paraya çevrilemez.
çaresizce, karşılamaz bir şekilde

aksi iddia edilemez, su götürmez, çürütülemez.


DÜZENSİZ
konu dışı; to ile ilgisi olmayan.
alakasız bir şekilde,pat diye
onarılamaz,tamir edilemez
tamir edilemez biçimde
vazgeçilmez
kusur bulunamaz, aleyhinde söylenecek bir şey
olmayan, kusursuz.
karşı konulmaz, dayanılmaz, çok çekici.
karşı konulamaz bir halde
bir daha ele geçmez., onarılamaz

telafi edilemez bir şekilde, karşılanamaz bir halde


saygısız
ters çevrilemez.geri alınamaz
geri alınamaz, değişmez

geri dönülemez bir şekilde


sulamak
asabiyet,sinirlilik
çabuk kızan, sinirli.
KIZDIRMAK, SİNİRLENDİRMEK, TAHRİŞ ETMEK (deri
vb.)
ADA
adacık.
izalasyon,tecrit
yahudi
çıkarma,yayınlama
1SORUN 2.KONU 3.BASIM,makale, tedavüle
çıkarmak
çıkarma,ihraç
turkish meaning of below words
O (cansız ve üçüncü tekil şahıs zamiri)

beni alakadar etmez


neyse o
KAŞINDIRMAK,KAŞINTI
kaşındırıcı, sinirlendirici
BİRİM,madde,parça
maddeleme,listeleme
kalem kalem listelenmiş
ayrıntısıyla yazmak
yineleme.tekrarlama
gezici,seyyar
minicik, mini minnacık
fildişi
yumruk,aşı,dürtme,saplamak

anlaşılmayacak şekilde konuşmak.


saçma, abuk sabuk konuşma veya yazı
fırfırlı göğüs danteli
1)KRİKO 2)VALE (Oyun kağıdında) 3)TORPİL
YAPTIRMAK
ÇAKAL
küçükkarga
CEKET
hafifmeşreş kadın.çok yormak.
çok yorgun, bitkin.
viraj, keskin dönüş.diş diş etmek, çentmek.
sersem,aptal
dişli, çentikli, sivri uçlu.
aptal,sersem
JAGUAR
ispanyollara özgü bir top oyunu
HAPİS
1.REÇEL 2.SIKIŞIKLIK (tfaffic jam )
pervaz,kapı veya pencerenin dik yanı veya kenar
pervazı
turkish meaning of below words
kavga etmek, çekişmek.ahenksiz ses çıkarmak.
yeniçeriler
OCAK ( ayı )
alay etmek,alay,dalga geçme
KAVANOZ.sarsmak; sarsılmak.
ters düşmek,çatışmak
anlaşılmaz dil.meslek argosu.
zıt bir şekilde
karamsar,önyargılı
gezinti,gezmek
kaygısızca, fütursuzca.
yaşamından ve kendinden memnun,neşeli
1.ÇENE KEMİĞİ 2.ÇENE ÇALMAK,KONUŞMAK
CAZ
KISKANÇ
JİN, KOT PANTOLON (Pamuklu)
alay,taş,alay etmek,taşlamak
JÖLE
DENİZANASI, MEDÜS, SU MEDÜSÜ
tehlikeye sokmak
risk, tehlike
sarsmak,pislik,sarsıla sarsıla gitmek.
düzenbaz,entrikacı
JET, FIŞKIRMAK
(tehlike anında gemiyi hafifletmek için) (yükü)
denize atmak.
musevi
MÜCEVHER
takı,mücevherat
takı,kuyumculuk
yahudi
dalga geçme,dalga, dalga geçmek
hafifçe sallanmak,hafif sallantı,titreme

(sevgilisini) terketmek.sevgilisini terkeden kız.


şıngırdamak, çıngırdatmak
turkish meaning of below words
uğursuzluk getirmek.
sinirlenmek
sinirlilik, aşırı sinir
çok sinirli.
sperm
İŞ
toptancı, toptan mal satan tüccar
COKEY
KATILMAK
BİRLEŞİK,ortak,eklem

ŞAKA
zevk,eğlence
NEŞELİ

şaşırtmak, şoke etmek ,sarsıntı


itip kakma.itip kakmak, itelemek,
zerre, nebze:
GAZETE,DERGİ
gazetecilik
GAZETECİ
YOLCULUK
gazetedeki yazıları ile atışmak, polemiğe girmek, atlı
mızrak dövüşü yapmak
şen, neşeli.
şenlik, neşe.
çene kemiği, alt çene.
çene
gerdanı kat kat olmuş
MUTLULUK,EĞLENCE
sevinçle
neşesiz
sevinçli, keyifli, neşeli.
sevinçli,
çok sevinçli bir şekilde, neşeden uçarak
coşkulu sevinç, coşku.
turkish meaning of below words
JÜBİLE
titreşen,
1.HAKİM 2.YARGILAMAK
insan sarrafı
YARGI
yargı, kanı
yargılayıcı
adli, hukuki
adli, hukuki;
tedbirli,mantıklı,akıllı
akıllıca,mantıklı bir şekilde

(kulplu) sürahi.
hokkabazlık yapmak.hokkabaz
hokkabaz,hilekâr kimse.
boyuna ait.
SU (meyve suyu v.s.)
meyve sıkacağı
TEMMUZ
karmakarışık şey; karışıklık
karmakarışık etmek, karıştırmak
SIÇRAMAK, ATLAMAK
kazak üzerine giyilen kolsuz elbise
ürkek, gergin (kimse)
kavşak,birleşme yeri
birleşme yeri, önemli olayların gelişmesindeki kritik
bir an
HAZİRAN
bedava gezi, talih oyunları amacıyla düzenlenen
paket tur
yargı hakkı, yargılama hakkı.
hukuk ilmi, hukuk.
JÜRİ
1.YALNIZ 2.HEMEN ŞİMDİ
yaklaşık,aşagı yukarı
çünkü,öylesine
..-den önce
turkish meaning of below words
son dakikada,tam vaktinde
tam öyle,böyle

çok dikkatli bir şekilde,tamamen doğru,şartıyla


tam o sırada
ADALET
haklı çıkarılabilir, mazur görülebilir
haklı olarak
haklı göstermek, aklamak,doğrulamak
çıkıntı yapmak,
çocuksu, olgunlaşmamış
çocukça davranış, gençlik
reşit olmayacak yaştaki bireylerin mahkeme emrini
beklemek için kapatıldıkları yer
birbirine yakın koymak; yanyana koymak.
birbirine yakın koyma; yanyana koyma.
şaçma,absürd,mantıksız
talih,karma,kader
tonoz demiri
ceza olarak geminin altından geçirmek
KESKİN ,İSTEKLİ,DÜŞKÜN
hevesle,gayretle

KORUMAK, TUTMAK, DEVAM ETMEK


kontrol altında tutmak
kimseye söyleme

...-i takip etmek, -i izlemek; -i gözetlemek.


arkadaşlık etmek
nöbet tutmak, korumak
söz tutmak
küçük fıçı, varil.
anlamak,tanımak,görüş açısı,bilgi alanı

şehir
kaldırım taşı
karışıklık,gürültü patırtı
turkish meaning of below words
KETÇAP
kargaşa, karmaşık iş
ANAHTAR
bozmak
TEKME, TEKMELEMEK
işleri kızıştırmak
1.ÇOCUK 2.DALGA GEÇMEK 3.GENÇ KEÇİ
ZORLA KAÇIRMAK (İnsan, hayvan vb.)
çocuk hırsızı
BÖBREK
ÖLDÜRMEK
AİLE, AKRABA
1. İYİ, DOST, SEVGİLİ 2.ÇEŞİT, TÜR
az çok,gibi
anaokulu.
iyi kalpli.
iyi kalplilik
tutuşturmak,yanmak
çıra
iyi niyetli
iyilik,nezaket
akraba.soy
KRAL
KRALLIK
kraliyet, krallık
yatmak,uzanmak
kader.nasip
ÖPÜCÜK, ÖPMEK
alet takımı,takım çantası
MUTFAK

konu komşu, ailenin yakınları


ucuz edebiyat, zevksizlik (örneği)
ustalık, marifet, hüner.
sırt çantası
hilekâr kimse.
turkish meaning of below words
dolandırıcılık,üçkağıtçılık
masaj yapmak.yoğurmak.
DİZ, DİZ ÇÖKMEK
dizboyu
diz çökmek
ölüm haberi, kara haber.
ıvır zıvır
BIÇAK
SİLAHŞÖR, ŞOVALYE, SATRANÇTA AT
örgü
tıg,şiş
TOKMAK, TUTACAK
pürtüklü, yumrulu
VURMAK (kapıya vurmak)
rakibin ayaklarını yerden kesen darbe, öldürücü
darbe
paytak, çarpık bacaklı
tepecik
DÜĞÜM, DÜĞÜM ATMAK
kamçı
BİLMEK
bilmek, -den haberi olmak
bile bile
BİLGİ
parmak eklemi,boğum
teslim olmak, boyun eğmek.
mankafa,dangalak
çılgın, antika tip
rublenin yüzde biri
.-e yaltaklanmak. yaltaklanmak (birisine)
alman, bir çeşit lahana turşusu
övgü, övücü sözler.
ETİKET,etiketlemek.nitelendirmek
kısa zamanda duygusal tepkilerde değişme.
emek,işgücü,çalışma,çalışmak,ugrasmak,dogum
sancısı,ağrı çekmek.
turkish meaning of below words
LABORATUVAR
zahmetli,çalışan
İŞGÜCÜ,emek,işci sınıfı
doğal olmayan, çok çalışan
labirent
dantel
yırtmak,yaralamak, incitmek (duygularını)
incitme,yaralanma
EKSİKLİK,ihtiyacı olmak, yoksun kalmak.
uşak
donuk,cansız,sönük
delikanlı
MERDİVEN
yükleme.yük
KEPÇE (Yemek)
HANIMEFENDİ
nedime
kadınsı,hanımefendice
hanımefendi

Alman birası
tembel, ağır
tembelce,yavaşça
geciken
gölcük,deniz uzantısı göl
toprak sahibi

bırakınız yapsınlar ideolojisi, müdahale etmeme


GÖL
KUZU, KUZU, KOYUN ETİ
TOPAL
topal,aksak,kusurlu.topal etmek.
zayıfça, engelli bir şekilde
ağlamak, dövünmek. ağlayıp sızlamak, ağıt
LAMBA
SOKAK LAMBASI
turkish meaning of below words
ABAJUR
İNİŞ YAPMAK, KONMAK (uçak v.s.)
KARA,ARAZİ
emlakçı
uçaklar için iniş pisti
EVSAHİBİ BAYAN, EVİNİ KİRAYA VEREN
ev sahibi,arazi sahibi
dönüm noktası,sınır işareti
manzara, peyzaj.
toprak kayması
DAR YOL, ŞERİT (Oto yolda vb.)
DİL ( yabancı dil v.b )
ruhsuz, gevşek,agır
aygın baygın
zayıf düşmek, takatı kesilmek.
zayıf düşen kişi, derdinden tükenen kişi
kuvvetsiz, hali kalmamış
baygınca ,mahzun bir biçimde
durgunluk, cansızlık
bitkinlik, dermansızlık,
bitkin, dermansız, kuvvetsiz.
leylek gibi, sırık gibi.
fener.
ip, halat
kucak.,etek
klapa.

bitkisel hayata girmek


hırsızlıkla ilgili
hırsızlık
domuz yağı
GENİŞ

irice
şaka, muziplik.
muzipçe şakalar yapan kişi
turkish meaning of below words
şakacı olma, eğlenceli olma
soytarı,budala
KAMÇILAMAK,KİRPİK
bir içecek türü
dermansızlık, halsizlik, bitkinlik, yorgunluk.
DEVAM ETMEK, SÜRMEK, YETERLİ OLMAK

SON, SONUNDA, GEÇMİŞ


sonsuza kadar sürmek
uzun sürmek
kalıcı,daimi
sürekli olarak, devamlı
süreklilik, devamlılık
son olarak
kapı mandalı.,mandallamak
anne ve babası çalışan çocuk
1.GEÇ ,GEÇİKMİŞ
geç kalan
gizli, gizli olarak var olan,gelişmemiş
daha sonra,sonrasında
torna tezgâhı
sabun köpüğü,sabunlamak.köpürmek.
enlem,serbestlik, tolerans, hoşgörü.
askeriyedeki tuvalet,sahra helası
espresso ve süt karışımı bir içecek
ikisinden sonuncusu, ikincisi
son zamanlarda
övgü, methiye.övmek, yüceltmek.
övgüye değer.
övücü, övgü dolu.
övgüye değer bir biçimde
övücü, övgü dolu.
GÜLMEK
gülünç, gülünecek, gülünür.
kahkaha,gülme
BİRŞEYE BAŞLAMAK, ROKET FIRLATMAK
turkish meaning of below words
konuşmaya başlamak, yola koyulmak
aklamak
çamaşırcı kadın
YIKANACAK ÇAMAŞIR, ÇAMAŞIRHANE
ÇAMAŞIR SEPETİ
ödül kazanan kimse
define,şan,şöhret
şeref, şan, şöhret.
TUVALET
savurgan,bol,bol bol harcamak, savurmak.
YASA, KANUN
ortalamalar yasası
YASAL
kanun yapma
Çim . Çimen
dava
AVUKAT
umursamaz,gevşek
gevşeklik.
KOYMAK(bir şeyin üstüne), YATIRMAK

göze batmamaya çalışmak, dikkatten kaçmak


bahse girmek, bahse tutuşmak
jüri
serseri, boş gezenin boş kalfası
katman, tabaka
işçilerin geçici olarak işten çıkarılması, mecburi
işsizlik
(uçak, otobüs, gemi veya trenle yolculuk ederken)
(bir yerde) bekleme; konaklama.
durum
TEMBEL
yıkayarak arıtmak, filtre etmek, filtre etme
sıvıda özütlenebilirlik
filtre edilebilir
turkish meaning of below words
1.KURŞUN (metal) 2.KURŞUN KALEM UCU ,-e
gitmek

ÖNDERLİK ETMEK,ÖNDE GİTMEK, YOL GÖSTERMEK


mutlu bir hayat yaşamak
ÖNDER, LİDER
ÖNDERLİK
YAPRAK
yapraksız
broşür, kitapçık,ufak yaprak, yaprakçık.
BİRLİK, LİG
AKINTI, SIZMAK
sızıntı,kaçak,fire
1.İNCE, YAĞSIZ 2.EĞİLMEK YASLANMAK
istinat etmek,zorlamak
daha yağsız,daha ince
atlama,sıçrama
zıplayarak ilerlemek
ÖĞRENMEK
bilgin
öğrenme eğrisi
öğrenme güçlüğü
öğrenme bozukluğu
KİRALAMA
tasma,köpek kayışı
EN AZ
hiç. en hafifi/zararsızı da
DERİ
BIRAKMAK,AYRILMAK
DERS, KONFERANS VERMEK
çıkıntı
ana hesap defteri, defteri kebir.
sülük,doktor

A word meaning anything. It can express


excitement, happiness, disappointment, confusion,
you name it.
turkish meaning of below words
pırasa
yan bakmak, yan gözle bakmak.
rüzgaraltına doğru
rahatça kımıldanacak yer,bol yer
1.SOL 2.KALAN
solcu
artan yemek.
BACAK
MİRAS
YASAL
elçi
hokkabazlık,aldatmaca
yasa.mevzuat,kanunlar
yasama,kanun koyan
yasama kurulu.
meşru,yasal
geçerlilik, yasallık

meşru,yasal,meşrulaştırmak,yasal hale getirmek


yasal yetkiyi onaylayan kimse,
gazeteci
ayak işi
boş zaman.
acele etmeden.
LİMON
limonata
ÖDÜNÇ VERMEK
uygun olmak, elverişli olmak
borç veren kimse,ödünç veren
UZUNLUK
uzun, fazlasıyla uzun.
müsamaha,hoşgörü
yumuşak.hoşgörülü
LENS
aslan yürekli,cesur
cüzamlı kimse.
turkish meaning of below words
DAHA AZ
gittikçe azalarak
olması daha düşük ihtimal
azaltmak,küçültmek
DERS
BIRAKMAK
bırak beni
hayal kırıklığı
MEKTUP, HARF
MEKTUPLUK
bırakma,kiraya verme
MARUL
nehir taşmasına karşı set, resmi kabul
DÜZEY, SEVİYE,eşitlemek,düzleştimek
KALDIRAÇ, MANİVALA

baskı,manivela gücü.geliştirmek, güçlendirmek


zorla (asker) toplama.,zorla toplamak.

cinsel hareketleri akla getiren,şehvet düşkünü


sorumluluk
bağlantı, irtibat,
YALANCI
tanrıların şerefine şarabın toprağa dökülmesi,
toprağa dökülen şarap
iftira etmek. aleyhinde asılsız şeyler yazmak
LİBERAL,comert,özgür düşünceli
liberalleştirme
kurtarmak,serbest bırakmak
kurtarıcı.
serbest düşünceli kimse,çapkın,hovarda
SERBEST OLMAK.özgürlük,hürriyet
KİTAPLIK, KÜTÜPHANE
bitler
LİSANS (ehliyet v.b )
yosun
turkish meaning of below words
yasal,meşru
YALAMAK
KAPAK
YALAN, YALAN SÖYLEMEK

YATMAK
kul.köle
tegmen,yüzbaşı
YAŞAM, HAYAT
hayatla barışık, hayat dolu
cansız,ölü
canlı gibi görünen.
hayatın bağlı olduğu şey, hayat çizgisi
ömür boyu.
cankurtaran
1.ASANSÖR 2.YUKARI KALDIRMAK
bağ,bağlama
1.IŞIK 2.AÇIK (renklerde) 3.HAFİF
ÇAKMAK
çakırkeyf,sersem
sersem gibi
dengeyi kaybetme,bayılma hissi
kaygısızlık,gamsızlık
aydınlatma, ışıklandırma.
yıldırımsavar,paratoner
1. HOŞLANMAK 2.GİBİ
işte böyle,bunun gibi
böyle,bunun gibi
olasılık, ihtimal.
MUHTEMELEN ,BÜYÜK OLASILIKLA

benzerlik,benzeme
hoşlanma, sevme; beğenme.
eflatun
eflatun

hoş bir iniş çıkış (ses tonunda), kıvraklık


turkish meaning of below words
uzuv,bacak

eğilir bükülür, oynak (özellikle kol ve bacaklar).


araf,cehennemin sınırındaki yer
kireç,lime,ıhlamır

ingiliz denizcisi
HAT, SINIR, LİMİT
limuzin
topallama,topallamak, aksamak.
berrak, şeffaf, duru.
ÇİZGİ, SATIR, SIRA,hat
gümrük hattı
yüz hatları
doğrusallık

ikinci hat savunma oyuncusu (amerikan futbolu)


keten.çamaşır
oyun başlamadan oyuncuların yerini alması,zanlı
teşhis odası
oyalanmak,kalmak,ayrılamamak
dilbilim ile ilgili
astar
BİRLEŞTİRMEK,BAGLANTI ,HAT
bağlantı
ateşleme çubuğu
sargı bezi
ünlü muamelesi yapmak
rağbet göstermek.ünlü muamelesi yapmak
DUDAK
sıvılaştırmak , eritmek
SIVI
TASFİYE ETMEK,YOK ETMEK
tasfiye, işi kapatma
peltek konuşma,peltek konuşmak.
LİSTE
turkish meaning of below words
DİNLEMEK
dinlemek,kulak vermek
dinleyici
dikkatsiz,cansız
sarhoş,yürüyemeyecek kadar çok içmek
ayin, izleyicilerin vaaz veren papaza cevap verdiği
ayin
okuryazarlık.
kelimesi kelimesine, harfi harfine.gercek
harfi harfine, gerçekten.
edebi
EDEBİYAT
dava etmek, dava açmak.

dava etme.dava
davacı
dava konusu olabilir
ÇÖP,DÖKÜNTÜ,darmadağın etmek.
KÜÇÜK

yavaş yavaş
küçüklük,önemsizlik
Hristiyanlık ekmek ve şarap ayini,
CANLI
YAŞAMAK
hayatın tadını çıkarmak
gerçek mermi
işyerinde oturmayı gerektiren (iş), birlikte yaşamak
(evli olmadan)
canlı,hayat dolu
KARACİĞER
özel üniformalı/giysili
üniforma,kılık
YAŞAMLAR
çok öfkeli, kanı beynine sıçramıs.
YAŞAM ,YASAYAN,CANLI
turkish meaning of below words
geçim masrafları
ne çıksa beğenirsin!, bak şu işe
YÜK, YÜKLEMEK,SİLAH DOLDURMAK
SOMUN EKMEK,AYLAKLIK ETMEK
ÖDÜNÇ VERMEK, BORÇ VERMEK, BORÇ
tefeci
tefecilik

isteksiz,gönülsüz
tiksinmek
nefret.
havaya atmak, havaya doğru vurmak.
kulis yapmak.antre.
İSTAKOZ
BÖLGESEL, YEREL
(bir olayın geçtiği) yer. Mahal
KURMAK,YERLEŞTİRMEK,YERİNİ BELİRLEMEK
KİLİTLEMEK, KİLİT
madalyon
deli,çılgın
çekirge.,ağustosböceği.
maden damarı

pansiyonda kalmak,yerleştirmek; yerleşmek.mason


locası,misafir etmek, misafir olmak.
misafir,kiracı
geçici konut,pansiyon
pansiyon
yüksek, yüce.azametli
kütük
mantık
mantıklı,makul
engel,tıkanıklık/tıkanma
bel
yolda oyalanmak, aylakça dolaşmak.
yalnız,yapayalnız
turkish meaning of below words
YALNIZ, KİMSESİZ
yalnız, yapayalnız.
UZUN,arzu etmek,özlemini çekmek
uzun zaman önce, neredeyse
yeterince uzun
...-i özlemek.
çok önceden bitmiş, tarih olmak
uzun süredir kayıp/ortalıkta görünmeyen
uzun bir yolculuk
zor iş, riskli girişim
çok zaman önce.çoktan beri.
tek plan çekim
uzun süre
özlem duyulan,uzun zamandır beklenen
uzun mesafeli,şehirlerarası, uluslararası (telefon
konuşması).
çok uzun süren. uzun süreli
özlemi çekilen
köklü
uzun ömürlülük.
çoktan unutulmuş
uzun süreli umutlar
özlem,hasret,özlem dolu
boylam
uzun süredir aranan, çoktandır aranan
epeydir devam eden
tuvalet
BAKMAK, BAKIŞ.GÖRÜNMEK
yan gözle bakmak,
gözden geçirmek, göz önüne almak
gözcü
bakma.
dokuma tezgahı,hayal gibi belirmek
belli belirsiz görünmek
tımarhane
kaçık,deli
turkish meaning of below words
GEVSEK,BOL
yarım kalmış işler
gevşek, gevşek bir biçimde.
yağma,yağmalama
(hayvan) uzun adımlarla koşmak.

dengesiz,oransız

çenesi düşük,geveze
konuşkan bir biçimde
gevezelik, konuşkanlık
irfan,ilim
opera dürbünü
KAMYON
KAYBETMEK
ümitsizliğe düşmek
KAYIP, ZARAR
zararına satış
ÇOK, bölüştürmek, taksim etmek,arazi
parçası,hisse,pay
çok,bir sürü
YÜKSEK SESLİ

hopârlör
salon,divan,uzanmak
karartmak, surat asmak

kötü,iğrenc
SEVGİ;AŞK
aşk mecarası,aşk ilişkisi
Sevimli
sevimlilik,hoşluk
karşılıksız aşk yüzünden üzgün, terkedilmiş
SEVİMLİ
âşık, sevgili, yâr, dost.
ALÇAK, DÜŞÜK
turkish meaning of below words
kural dışı vuruş
alçak tavanlı
alçak zeminli
hakikat, işin içyüzü.
ALT,DÜŞÜRMEK
alçak topuklu
sade, gösterişten uzak
serseri,ayak takımı
alçakgönüllü.rütbe veya mevkice aşağı
SADIK
SADAKAT,BAĞLILIK
baklava şekli,eşkenar dörtgen
aklın başında
berraklık. Açıklık
ŞANS
ŞANSLI
kârlı, kazançlı, yararlı.
gülünç, güldürücü, komik.
çekmek, sürüklemek.
VALİZ
mahzun, kederli.
asık suratlı bir halde,kederli bir biçimde
soğuk,kayıtsız
yatıştırmak, uyuşmak
ninni.

kereste,hantal hantal yürümek.


ışıltı, parlaklık
aydınlık,parlak
yumru,şişlik,parça,yıgın,katlanmak
delilik, cinnet.
deli,çılgın
ÖĞLE YEMEĞİ
öğle yemeği, öğle yemeği yemek
AKCİĞER
hamle,(kılıç ile) -e doğru hamle etmek.
turkish meaning of below words
sallantı, sarsıntı.sallanmak

yem,cazibe,tuzak,cezbetmek, çekmek, ayartmak.


pusuda beklemek,gizlenmek
pek tatlı, çok lezzetli.
gür (ot, çayır, bitki).ayyaş,içki içmek
parıltı,partlamak,cilalamak
parlak.
lüks,zevk verici, çok rahat.
LÜKS
linç etmek.
hanım efendi,madam
entrika, dolap.
MAKİNE
MAKİNELİ TÜFEK
uskumru
DELİ,çılgın
MADAM, BAYAN
ele avuca sığmaz,delifişek,zıpır

delirtmek; delirmek.
can sıkıcı,delirtici
asil üye/aza , esas adam
matmazel
tımarhane.
delilik
büyük girdap,kargaşa
CEPHANELİK , MAGAZİN ,ŞARJÜR (SİLAHIN)
tövbekar fahişe
böcü,larva
BÜYÜ
büyülü
büyülü bir şekilde, büyüleyerek.
sihirbaz, büyücü.
amirane
amirane bir şekilde
sulh hakimi
turkish meaning of below words

eli açıklık,yüce gönüllülük.


yüksek ruhlu, yüce gönüllü.
cömertçe.
nüfuzlu kimse.büyük iş adamı
MIKNATIS
ihtişam, görkem.
MUHTEŞEM,GÖRKEMLİ
büyütmek
BÜYÜTEÇ
büyüklük, boy.
maun rengi
KADIN HİZMETÇİ
bakire
POSTA
reklam amaçlı toplu posta gönderme
sakat etmek, sakatlamak.
ANA, ESAS
ana sistem
başlıca
asıl neden, baş etken.
1)BAKIM ONARIM 2)ESKİ HALİNDE KORUMA
3)DESTEKLEME
bakım, koruma
görkemli,muhteşem
1)BÜYÜK, ÖNEMLİ 2)BİNBAŞI (ORDUDA)
asıl branş olarak almak (üniversitede)
baş kahya
ÇOĞUNLUK
1.YAPMAK 2.ÇEŞİT
bir seçim yapmak
karar vermek
vurgun vurmak, çok para kazanmak
hayatını kazanmak,geçinmek
(erkek için) adam olmak, adam etmek
evlenmek
önemli bir noktaya temas etmek
turkish meaning of below words
garantiye almak, doğruluğundan emin olmak
göz süzmek
uygun hale getirmek
(bir işte) hızla ilerlemek, çok yol katetmek.
iyi değerlendirin, heba etmeyin
ilan etmek, bilinir hale getirmek
açıklığa kavuşturmak
mantıklı olmak, akla uygun gelmek
ödetmek
emin olmak.
düşündürmek
faydalanmak, yararlanmak
geçiçi, geçici (çözüm vb.)
1.MAKYAJ 2.UYDURMAK
hastalık
keyifsizlik
saçma,saçmalık
hoşnutsuz kimse. memnun olmayan, tatmin
olmayan.
ERKEK
kötü niyetli, hain.
kötü niyetli biçimde, art niyetli biçimde
vazifeyi suistimal şuçu işlemiş memur
kötülük,kötü niyet,fesat
kötü niyetli
kötü,zararlı,itiraf etmek,kötülemek
kötücül, kötü yürekli,ugursuz
hasta numarası yapmak, yalandan kendini hasta
göstermek
hastalık numarası
uysal, her yöne çekilebilir
yetersiz beslenme,kötü beslenme
görevi kötüye kullanma, yanlış tedavi
ADAM
girişimci adam
yazar; edebiyatçı,bilim adamı
turkish meaning of below words
biraz erkek ol
kelepçe takmak, kelepçelemek.
YÖNETMEK, KONTROL ETMEK,becermek
başarmak, -i yapabilmek

kontrol edilebilir.,yönetilebilir, idare edilebilir.


YÖNETİM, İDARE
YÖNETİCİ, MENAJER
delikanlı, çocuk gibi davranan tip
emir, ferman.

zorunlu, gerekli.
yele

(hayvanlarda) uyuz hastalığı


mengene,ezmek,parçalamak
pis, iğrenç, tiksinti veren.
insan kuvvetiyle hareket ettirmek, var kuvvetiyle
hareket ettirmek
erkeklik,mertlik
düşkünlük,manyaklık
,,, -e aşırı düşkünlük, -e tutku
MANYAK
manyak
manikürcü.manikür yapmak.
manikür edilmiş, manikürlü
manifesto, gümrük bildirgesi.açıkça göstermek,
belirtmek.
belirti, gösterge
açık olarak,açıkça
türlü türlü, pek çok, çeşit çeşit.
el ile işletmek,hile yapmak
manipülatör
erkeklik,yigitlik
kudret helvası
tayfalı
TAVIR, GÖRGÜ
turkish meaning of below words
bir kişiye özgü hareket, tavır veya ifade tarzı.
üslubunu abartan sanatçı
harekat,manevra
cinsel organ çevresindeki kılları temizlemek
erkek uşak
konak,köşk
(kasıtsız) adam öldürme
şömine rafı
kolsuz manto.
erkek erkeğe…
sürekli tekrarlandığında ruhani güçlerin
uyandırılmasını sağlayan kutsal söz
EL İLE YAPILAN
ÜRETMEK (Fab. vb)
gübre.,gübrelemek.
el yazması
BİRÇOK
HARİTA
eşleştirilmiş
bozmak, mahvetmek.

çapulculuk amacıyla akın etmek, çapulculuk etmek.


mermer
1.MARŞ 2.YÜRÜYÜŞ 3.MART (ayı)
markinin karısı
geçit töreni
kısrak
KENAR, KATKI
marjinallik
çok az olarak
(eti yumuşatmak için) zeytinyağlı salamurada
bırakmak.
evlenme,evlilik
İŞARETLEMEK, İŞARET,İZ
önemli derecede
PAZAR, PİYASA
turkish meaning of below words
Pazar,Pazar yeri
alış ve satış fiyatları arasındaki fark, fiyat artışı
MARMELAT
bir kişiyi bir yerde, özellikle de bir adada tek başına
bırakmak
EVLENMEK
bataklık.
sıraya koymak, sıralamak, dizmek. önüne düşüp
götürmek
sert amir.
şehit,işkence çekerek ölen kimse
şehitlik
harika,mucize,şaşmak, hayret etmek
HARİKA,OLAGANÜSTÜ
erkeksi,erkek gibi
püre,püre yapmak,ezmek
MASKE
mason,duvarcı; taşçı.
kılık değiştirmek, sahte tavır takınmak
KÜTLE, KİTLE, YIGIN
KATLİAM, KATLİAM YAPMAK
masör.
ÇOK BÜYÜK VE AĞIR
direk,gemi diregi
USTA, EFENDİ, SAHİP, HOCA.iyice öğrenmek,
uzmanlaşmak:
bir işin beyni.tezgahlamak, yürütmek
HASIR, PASPAS,MAT
1.KARŞILAŞTIRMAK ,2.MAÇ 3.KİBRİT,EŞLEŞMEK
eşsiz, emsalsiz, rakipsiz.
çöpçatan…
ARKADAŞ
materya
MALZEME, MADDE
materyalist
anne,anne tarafından olan
turkish meaning of below words
annelik iç güdüsü
matematik dahisi
MATEMATİK
gündüz oyunu
çiftleşme,eşleşme

öğrenci olarak kaydedilmek (özellikle üniversiteye)


öğrenci kaydı,üniversite giriş sınavı
evlenme, evlilik.
1.MESELE 2.MADDE,KONU
YATAK
1)OLGUN,ERGİN
OLGUNLUK , VADE
aşırı duygusal
hırpalamak.yaralamak
türbe, anıtmezar
ağız (korkunç bir yere açılan)
tiksindirici,aşırı dokunaklı.
özdeyiş, özlü söz, vecize.
MAKSİMUM, AZAMİ
maksimum vade/süre
1.MAYIS 2.MAY BE = BELKİ
anlaşılan o ki
kargaşa.
Polish folk dance in triple meter
BANA, BEN
yeşillik,çayır
ÇAYIR
yetersiz.az. bağlayıcısı az
YEMEK
1.ANLAMINA GELMEK,İSTEMEK,PLANLAMAK
2.CİMRİ,keyifsiz,adi,zor
ORTALAMA
(bir şeyi) (biri) için yapmak/hazırlamak.

dolambaçlı yoldan gitmek, dolana dolana gitmek


turkish meaning of below words
kıvrımlı, dolambaçlı

ANLAM
ARAÇ,VESİLE 2.PARA,varlık
BU ARADA,bu süre içinde
BU ARADA, AYNI ANDA
ÖLÇÜ,ÖNLEM

ölçülü,düzenli

ölçüsüz, sınırsız, hesapsız


ölçüm, ölçü
ölçme, ölçüm.
ET
1)MAKİNİST,MAKİNA USTASI2)EL SANATLARINA
AİT3)MEKANİ
MEKANİK
MADALYA
karışmak,burunu sokmak
orta,medyan
aracılık etmek, arabuluculuk etmek, aracı olmak,
araya girmek.
dolaylı olarak
aracılık, arabuluculuk.
arabulucu, aracı.
TIBBİ
İLAÇ, TIP
vasat, ne iyi ne kötü
derin derin düşünmek,meditasyon yapmak.
dalgın,düşünceli
karmakarışık şey
ödül
uysal,alçak gönülü, mütevazı
uysalca
uysallık
BULUŞMAK, KARŞILAMAK
TOPLANTI, MİTİNG
turkish meaning of below words
megalomani, büyüklük hastalığı
melankoli,hüzün,kara sevda
bal gibi tatlı
tatlı bir biçimde
bal gibi tatlı olma. yumuşaklık
yumuşatmak; yumuşamak.
yumuşama

EZGİ, MELODİ
KAVUN
ERİMEK
ÜYE
zar
öleceğini hatırla
hatırlanmaya değer şeyler
UNUTULMAZ,AKILDA KALICI
MUHTIRA,BİLDİRİ,NOT
ANIT,ANISINA YAPILMIŞ,ANMA TÖRENİ
EZBERLEMEK
HAFIZA,anı
ADAMLAR
tehdit,tehdit etmek
tehditkar bir şekilde
halka gösterilen yabani hayvanlar (sirkte vb)
TAMİR ETMEK,ONARMAK
yalancı,yalan
uydurma bir şekilde

yalancılık

dilenci,dilencilik etmek
hizmetçi, hizmetçiye ait
menenjit
âdet görmek, aybaşı olmak.
âdet, aybaşı,
ZİHİNSEL
turkish meaning of below words
BAHSETMEK,ANMA
pis kokulu
ticarete ait, ticari.
ticaret anlayışı
TÜCCAR
merhametli,bagışlayıcı
acımasız
ruhsal durumu birdenbire değişen
MERHAMET,RAHMET
KATIKSIZ,SAF

SADECE
BİRLEŞMEK
birleşme,iki veya daha çok şirketin birleşmesi.
ERDEM,HAKETMEK, DEĞMEK
övgüye değer, saygıya değer.
neşeyle
MUTLU,NEŞELİ
atlı karınca
hipnotizmayla uyutmak.
KARIŞIKLIKLIK,DAĞINIKLIK
ile uğraşmak, ile ilgilenmek.
yemek salonu
müdahale etmek (başkasının işine), bulaşmak
MESAJ
dagınık,pis
METAL
mecaz
ÖLÇEK
kristal meth
bana öyle geliyor ki,galiba
METOT,YÖNTEM
Sistemli,düzenli
çok titiz, çok dikkatli.
özenli şekilde,titizlikle
turkish meaning of below words

titizlik.
METRE
cesaret,yüreklilik,huy
miyav.miyavlamak
bebek gibi ağlamak, miyavlar gibi ağlamak
kasvetli/sıkıcı ortam, tehlikeli atmosfer
FARELER
çok yakından idare veya kontrol etmek
ORTA
ortaçağ ingilizcesi
ikisi ortası, ikisinin ortası
komisyoncu, aracı.
komisyoncu,aracı
orta katman
tatarcık
GECE YARISI (24:00)
orta, orta yer.
yarı yolda
ebe
ebelik
surat, çehre.eda,tavır
keyfini kaçırmak, sinirden kudurtmak

1)KUVVET,KUDRET 2)BELKİ (Might be:Az ihtimalli.)


"-sa(m) iyi olur".
göç etmek
MİKROFON

1)HAFİF 2)YUMUŞAK
mil uzaklık ölçü birimi 1609 m
kilometre
ASKERİ
askeri ataşe

SÜT,faydalanmak, kötüye kullanmak, sömürmek.


turkish meaning of below words
süthane
süt beyazı
sütçü kız
1.DEĞİRMEN 2.İMALATHANE,dolanıp durmak.
DARI
kendinden çok emin
MİLYONER
değirmen havuzu
süt çocuğu

pantomim oyuncusu, sessiz tiyatro, taklit etmek


TAKLİT ETMEK (birini)
taklit,taklit etmek
KIYMA (Et vb.), KIYMAK
kıyma,doğrama
AKIL
aldırmak,önemsemek

akıllara durgunluk veren, parmak ısırtan


dikkatli,düşünceli
akılsızca
zihniyet
bir kadın ismi
1.BENİM 2.MADEN OCAĞI 3.MAYIN
birbirine karıştırmak; katmak; katılmak.

minyatür ressamı
ENAZ
1.BAKAN 2.BÜYÜKELÇİ YARDIMCISI
..-e yardım etmek, -e hizmet etmek.
özenli bakım, ihtimam.
ÖNEMSİZ, UFAK, MİNÖR
küçük suç
AZINLIK
nane,(para) basmak.

EKSİ ( - )
turkish meaning of below words
1.DAKİKA 2.ÇOK KÜÇÜK 3.ZABIT
çok dikkatli ve tam olarak
MUCİZE
serap,ilüzyon
çamura saplamak; çamura saplanmak.
AYNA
ayna gibi
şenlik, cümbüş
sevinçsiz,neşeşiz
neşesiz bir halde, sevinçsizce
insanları sevmeyen
yanlış anlama
gayri meşru,alçak
düşük yapma, başarısızlık

düşük yapmak.istenilen sonucu vermemek (plan)


çeşitli, muhtelif, karışık.
haylazlık,yaramazlık
yaramaz,haylaz, zarar verici.
yaramazlık
yanlış anlama,iletişim eksikliği

yetkisini kötüye kullanma. görevi kötüye kullanmak


yanlış yorumlamak; yanlış anlamak.
gaddar,vicdansız
kötü ve ahlaksızca hareket, kötülük, günah.
hafif suç, bir yıldan az hapis cezası gerektiren
şüphe.korku, şüphe etmek,korkmak
PARAGÖZ, CİMRİ
SEFİL
SEFALET
vazifeyi kötüye kullanma,yolsuzluk
uygunsuzluk, uyumsuz kimse
şanssızlık
genellikle çoğul endişe, kuşku, şüphe.
aksilik, talihsizlik.
turkish meaning of below words
yanlış yorumlamak, yanlış anlamak.
YANLIŞ YERE KOYMAK
kadınlardan nefret eden
yanlış yere koymak, kaybetmek.
yanlış okumak.yanlış yorumlamak
to record or register incorrectly
1.ÖZLEMEK 2.KAÇIRMAK,KAYIP
BAYAN
şekilsiz,biçimsiz
FÜZE, FIRLATILAN CİSİM
ÖZEL BİR GÖREV İÇİN YOLCULUK,MİSYON
misyoner
uzun mektup.
kötü harcamak, israf etmek
hanım
HATA
ökseotu
hanım, sahibe,metres
hatalı yargılama
güvenmemek, şüphe etmek
sisli, dumanlı.
YANLIŞ ANLAMAK

yanlış kullanım

ufacık şey,zerre
yatıştırmak,hafifletmek
hafifletme, azaltma.

piskoposluk tacı
KARIŞTIRMAK, KARIŞMAK
ayaktakımı,kalabalık

HAREKETLİ,SEYYAR
alay etmek,küçümsemek
alay-taklit
turkish meaning of below words
MODEL (model araba,manken v.b)
ILIMLI, ORTA
ılımlı olarak,az çok
ılımlılık,ölçülülük
toplantı başkanı
MODERN, ÇAĞDAŞ
MÜTEVAZİ, ILIMLI
degişiklik,degiştirme
değiştiren şey.
değiştirmek
değiştirmek,modüle etmek
çalışma tarzı
önemli adam,kar tümseği

a Portuguese gold coin


nemlendirici
NEM
çürümek, dökülmek
tiriz; pervaz; korniş; silme.
kalıp,şekil vermek,biçimlendirmek
küflü, küf bağlamış.
1)KÖSTEBEK 2)VÜCUTTAKİ BEN
..-e cinsel tacizde bulunmak.
cinsel taciz.
yumuşatmak, yatıştırmak.
gönlünü alma, yatıştırma

muhallebi çocuğu, hanım evladı,üstüne titremek.


AN
anlık olarak,bir an için
hızlanma.ivme

manastıra veya manastır hayatına özgü


PAZARTESİ
parayla ilgili, parasal
PARA
çok karlı iş
turkish meaning of below words
melez
MAYMUN
harflerle yapılan marka
tek parça anıt
tek heceli kelime
tekdüze, monoton.
tekdüzelik, monotonluk.
monsenyör
mösyö,bey
muson,mevsim rüzgarları
ucube, devasa ve çok çirkin şey.
ucube, devasa ve çok çirkin şey.
acayip/korkunç derecede büyük; devasa ve çok
çirkin, ucube gibi.
AY (takvim ayı)
ANIT, ABİDE
MİZAÇ, RUH HALİ
karamsar bir şekilde
huysuzluk,aksilik
karamsar,dengesiz
AY
mehtapta olan
demir atmak,engebeli ve ağaçsız arazi.
tartışmalı, öne sürmek (bir fikri),ortaya atmak (bir
meseleyi)
paspas,paspas yapmak,bezle silmek.paspas
üzmek,üzgün olmak
MANEVİ,AHLAKİ
ahlaki pusula,vicdan

MORAL
manevi olarak,ahlakça
bataklık, batak.güçlük,engel
ürkütücü ve marazi konulara aşırı ilgi duyan,
hastalıklı
ölüm oranı, hastalık
turkish meaning of below words
DAHA FAZLA
her zamankinden daha çok
olması daha muhtemel,büyük olasılıkla
bir çok kez
üstelik,Daha Fazlası

(bir şeyden) ne kadar fazla olursa o kadar iyi (olur)!


iştah açıcı
SABAH
akşamdan kalmışlık
geri zekalı gibi,moronca
geri zekalı bir şekilde
moronluk
marazi, somurtkan, suratsız.
suratsızca
somurtkanlık , suratsızlık
yarın,ertesi gün
lokma,parça
ölümlülük, fanilik.
ölüm oranı
İPOTEK
aşagılama,kangren,onurunu kırma
küçük düşürmek, mahcup etmek.
morg
mozaik.
dolanıp durmak,gezinmek,ayrılmak
CAMİ
SİVRİSİNEK
YOSUN
EN ÇOK
, -in büyük kısmı, -in çoğu
çoğunlukla,genelde
zerre, tanecik, parçacık.

ANNE
bebek dili
turkish meaning of below words
annelik
ana gibi
HAREKET, teklif,el ile iş aret etmek.
hareketsiz
1)MOTİVLENMEK 2)GÜDÜ,dürtü,neden

uyumsuz karışım, karmakarışık


MOTOR
parola,özlü söz
rus çiftçi/köylü
tümsek, tepecik, küme.

dag,üzerine çıkmak,başlatmak.
DAĞ
dağ gibi, çok büyük, çok iri.
artan
yas tutmak, matem tutmak.
yaşlı kimse,matemli kimse
kederli,yaslı
kederle
FARE
saç köpüğü
ürkek,mahcup,fare gibi

AĞIZ, dudaklarını oynatarak konuşur gibi yapmak


ağızlık,sözlü
gargara.
geveze
HAREKET ETMEK,
dolanıp durmak,dolaşıp durmak
HAREKET
bıcmek
biçmek, biçilmiş
kararlı,azimli
ÇOK (miktarca)
pislik.çamur,gübre
turkish meaning of below words

(önemli birine) çamur atmak.


ÇAMUR
şaşırtmak, sersemletmek, şaşkınlık,arapşaçı
ÇAMURLUK
sarınmak,sesi bogmak
örtülü
kupa,bardak,,ineklemek,çok çalışmak
vesikalık fotoğraf
saldırıp soymak.
soyguncu, saldırıp soyan kimse.
saldırıp soyma

harry potter'da büyücülük becerileri olmayan kişi


içime hazırlanmak üzere ısıtılmış ve tatlandırılmış
(şarap)
çarpma.çoğaltma
ÇARPMAK, ÇOĞALMAK
ile çarpmak
kalabalık,izdaham

mırıltı,mırıltılanmak
kabakulak.

katır kutur yemek,sesli yemek


dünyaya ait, dünyevi.günluk,sıradan

dünyevilik
belediyeye ait, belediye.
belediye.
cömertlik.
savaş gereçleri.

duvara ait, duvar resmi


CİNAYET,öldürmek
turkish meaning of below words
katil,cani
öldürücü, ölüm saçan
karanlık, kasvetli.belirsiz
MIRILDANMAK,UĞULTU
PAZU, KAS
moskovalı
esin perisi, ilham perisi.düşünceye dalmak, derin
derin düşünmek.
MÜZE
mısır unu lapası, aşırı duygusallık
MANTAR,hızla büyümek, mantar gibi büyümek;
(yapılar) mantar gibi bitmek.
aşırı duygusal, hamur gibi
MÜZİK
müzikli

derin düşünme,düşünceye dalmış


misket tüfeği

silahşor

MÜSLÜMAN
tülbent
ZORUNLULUK
HARDAL

toplanma,toplanmak
küflü
değişebilir, değişken.
1)SESİZ 2)DİLSİZ
sakatlamak,kesip sakat bırakmak
asi,isyancı
isyan ,ayaklanma
it, köpek.
MIRILDANMAK, KISIK SESLE SÖYLENMEK
ORTAK,İKİ TARAFLI
hayvan agızlıgı,susturmak.
turkish meaning of below words
namlu alevi
BENİM
having a mind of extreme versatility and power
gizemli,esrarengiz
gizemli bir şekilde
GİZEM,SIR
gizemli bir hava vermek,şaşırtmak
yakalamak, ele geçirmek, tutuklamak.
çok zengin kişi, doğuda zengin olup ülkesine
dönmüş avrupalı

kusur bulup durmak, dırdır etmek, hasta yaşlı at


1.TIRNAK 2.ÇİVİ

tırnak cilası
saf,toy, tecrübesiz.
çıplaklık
İSİM
hesap günü

başka biri birşeyle aynı ismi verme


alay etmek için isim takma
yani, şöyle ki.
adaş
dadı
PEÇETE

ANLATMAK
anlatım.anlayış.hikaye
hikâye, öykü.
DAR
burun,geniz sesi
gelişmeye başlayan, yeni oluşan.
pislik,iğrençlik
PİS, KÖTÜ KOKULU

ULUS
turkish meaning of below words
ULUSAL
YERLİ (her native language)
doğuş,doğum
DOĞAL

doğal olarak,elbette
DOĞA
YARAMAZ (naughty child = yaramaz ρocuk)
bulantı ,mide bulantısı

midesini bulandırmak.,iğrendirmek, tiksindirmek.


mide bulandırıcı

mide bulandırıcı bir şekilde, tiksindirici bir halde

tekerlek poyrası, büyük kiliselerin binanın diğer


kısımlarından yüksekçe olan uzun ve dar orta kısmı
(mimari)
göbek,merkez

gemi ile geçilebilir, deniz taşıtlarının seyrine elverişli


yolunu bulmak, seyretmek
deniz seferiyle ilgili

hayır, yok.
istemezükçü, huysuz,uzlaşmaz
YAKIN

yakında
neredeyse.hemen hemen
temiz,derli toplu, düzgün.
sıvıyı sprey hale getirmek

Belirsiz,bulutlu
ister istemez.
GEREKLİ
gerektirmek; zorunlu kılmak.
gereklilik, zarurilik
turkish meaning of below words
gereklilik kipi
GEREKLİLİK
BOYUN, yaka
boyun atkısı
GEREKSİNİM, İHTİYAÇ
gerekmek, lazım olmak; zorunda olmak, -e mecbur
olmak:
gerekli, lüzumlu, lazım olan.
İĞNE, ŞİŞ
LÜZUMSUZ
beceriksiz
kötü, alçakça.

etkisiz duruma getirmek. reddetmek, inkâr etmek.


İHMAL ETMEK
ihmarkarlık, ihmal
ihmalci, ihmalkâr, savsak.

GÖRÜŞMEK,MÜZAKERE

görüşme
zenci
kişneme.kişnemek
KOMŞU
semt, mahalle, çevre
HİÇBİRİ
NE O..NE ÖBÜRÜ
hak edilen ve kaçınılmaz ceza.intikam
neoklâsik
yeni muhafazakar
YEĞEN (erkek)
sinir,soğukkanlılık
sinir bozucu
SİNİRLİ
YUVA, KUŞ YUVASI
1.AĞ 2.NET (brütün tersi)
alt, alttaki.
turkish meaning of below words
aktif internet kullanıcısı

ŞEBEKE,ÇALIŞMA AĞI
sinirsel, sinire ait, sinirle ilgili.
tarafsız,yansız,nötr
HİÇBİR ZAMAN ,ASLA
hatta hiç
o kısmı boş ver sen
boşver
YİNEDE ,BUNA RAĞMEN
YENİ
yeni gelen.
yeni bulunmuş, yeni keşfedilmiş
yeni evli
HABER
GAZETE
haber filmi
EN YAKIN, BİR SONRAKİ, ERTESİ
bağlantı noktası
kemirmek,ısırmak
HOŞ,güzel
incelik, hassaslık, titizlik.
heykel v.b. için) duvarda oyuk.
TAKILMIŞ AD, LAKAP
YEĞEN (kız)
şık,hoş,zeki
GECE
KABUS
SIFIR, BOŞLUK
çevik, atik.zeki
çevikçe,çabucak
avanak,salak,sersem
çimdik,çimdiklemek
erkek çocuk, oğlan.
her şeye kusur bulan,kılı kırk yaran
engel olmak,iptal etmek
turkish meaning of below words
HAYIR
daha az, -dan daha çok
üzülmece, darılmaca yok
noksansız, az değil
artık,bundan böyle
tabiki,pe tabi
değersiz

züppe ve büyüklük taslayan kimse


hariç hiçbir şey
soylular
SOYLU
asalet bunu gerektirir, imtiyazlar sorumlulukları
getirir
HİÇ KİMSE
geceye özgü; geceleyin olan.
gece müziği, romantik melodi
sallamak,başını sallamak
GÜRÜLTÜ
sessizce.
iğrenç, pis kokulu.
suçun kabulü

adlandırma, bir ilim veya fen dalına ait terimler


itibari,sembolik
sözde,nominal olarak
1)ADAY GÖSTERMEK(Başkan v.b)
2)ATAMAK,GÖREVLENDİRME
yersiz söz
yetişkin olmayan
kırılmaz
soğukkanlılık,umursamazlık
soğukkanlı
ilgisiz bir halde,soğukkanlıca

bulaşıcı olmayan hastalık


turkish meaning of below words
toplum kurallarına uymayan kimse
kolay tanımlanamaz, sınıflandırılamaz.
beyan etmeme.açıklamama
HİÇBİRİSİ
hiç,hiç yoktan
üzerime alınmadım
önemsiz kimse. değersiz şey
mevcut olmayan
başka devletlerin işine karışmama politikası
riayet etmeme, uymama
hayret uyandırmak, şaşırtmak
şaşkına dönmüş,eli ayağına dolaşmış
SAÇMA
saçma, saçma sapan, anlamsız,
ÖĞLE ZAMANI
ilmik,bağ,ilmiklemek.
hayır
norm,yasa
NORMAL

normallik,olağan hal
KUZEY
BURUN
burun kanaması
küçük çiçek demeti
burun deligi
dertlere çare olarak birinin ortaya attığı
fikir,kocakarı ilacı
her şeye burnunu sokan,meraklı
başkalarının işine burnunu sokan

DEĞİL
hiç , hiç degil
katiyen,hiç
bile,üstelik hiç
çok iyi değil
turkish meaning of below words
şimdi olmaz
çok zeki değil
..-den önce değil , meden önce
özellikle, başta ... olmak üzere.
noter

çentik,diş diş etmek.


1. NOT 2.KAĞIT PARA 3. NOTA,dikkat
dikkate değer, önemli.
HİÇBİR ŞEY
sadece,yanlız,sırf
hiçlik
DUYURU, DİKKATİNİ ÇEKMEK
belli, açık
gözle görülür derecede
bildirmek,haber vermek
düşünce,kavram
gerçek olmayan.hayali
şöhret, ün (kötü anlamda).
ADI ÇIKMIŞ,KÖTÜ ÜN ÇIKMIŞ
(olumsuz anlamda) herkesin bildiği gibi
gene de, yine de.-e karşın, -e rağmen.
hiç.hiç birşey
beslemek,gelişmesine yardım etmek
besin, gıda, yemek.
ROMAN
romancı,yazar
yenilik,tuhaflık,yeni çıkmış şey
KASIM

çıraklık dönemi
ŞİMDİ
demin.az önce
ya şimdi ya hiç
BUGÜNLERDE
HİÇ BİRYER
turkish meaning of below words
zararlı
ince fark, ayırtı

incelikli
çekirdeklenmek
ÇIPLAK
dürtme,dirsek ile dürtmek.
SIKINTI, RAHATSIZLIK
atom bombası
geçersiz kılma. Iptal
uyuşuk,uyuşturmak
SAYI, NUMARALANDIRMAK
hissizleşme
hissis şekilde
uyuşukluk, uyuşma.
aptal.mankafa
rahibe
rahibe manastırı
nikâh; düğün.

HEMŞİRE, HASTABAKICI,emzirmek,iyileştirmek
dadı,bebek bakıcısı
kreş,anaokulu
özel sağlık yurdu,küçük özel hastane
terbiye,terbiye etmek,yetiştirmek
1.KURUYEMİŞ (fındık v.b) 2.KAÇIK KİMSE
deli.kaçık
besin, gıda
çatlak,deli
deli, çatlak.
NAYLON
orman veya su perisi (mitoloji),güzel kız

MEŞE
KÜREK
VAHA
turkish meaning of below words
yemin,ant
yulaf ezmesi
inatçı, boyun eğmez, dik başlı.sert
itaatkar,sadık
itaatkar bir şekilde,uysalca
dikili taş
şişmanlık
SÖZ DİNLEMEK, İTAAT ETMEK
örtmek, gizlemek, perde çekmek.
örtme, gizleme, perde çekme.
ölüm ilanı
İTİRAZ ETMEK
NESNE, OBJE, AMAÇ
somutlaştırmak, nesneleştirmek
itiraz, karşı çıkma

itiraz edilebilir, nahoş, uygunsuz, münasebetsiz:


amaç, hedef,gaye
basıklık
zorunluluk

mecburi, gerekli, zorunlu.


ZORUNDA BIRAKMAK,MİNNETTAR KILMAK
yardım etmeye hazır,yardımsever
yardımsever bir biçimde
eğik, yatık.dolaylı
yandan, dolaylı olarak
yok etmek, silmek.
yok etme,silme
iğrenç ,çirkin
müstehcen,
açık saçıklık, müstehcenlik.
karanlık,belirsiz,gizlemek
engelleme,karartma
anlaşılmazlık,belirsizlik.
yalakalık yapan,yağcı
turkish meaning of below words

yaltakçı bir şekilde, aşırı saygılı bir biçimde

..-i yerine getirme; -e uyma.


dikkatli,itaatli
GÖZLEM
GÖZLEM YAPMAK
takıntılı, kafayı takmış
saplantı, takıntı
modası geçmiş,eskimiş
inatçılık
inatçı
inatla
engellemek, tıkanmak
engel,engelleme, tıkama
ELDE ETMEK, SAĞLAMAK
zorla kabul ettirmek, zorlamak
..-e empoze etmek

göze batan; kendini fazlasıyla hissettiren/belli eden.


kalın kafalı.anlayışsız, geniş
duygusuzluk,aptallık
önünü almak, önüne geçmek, önlemek.
AÇIK, BELLİ
belli ki , açık olarak
FIRSAT.DURUM.neden olmak, sebep olmak, vesile
olmak.
nadiren,ara sıra olan.
gizli,dogaüstü
okültizme inanan kimse
ev, bina, oda v.b.'nde) oturan kimse.(koltuk, masa
v.b.'nde) oturan kimse.
1.MESLEK 2.İŞGAL
mesleki, meslek dolayısıyla meydana gelen:
İŞGAL ETMEK, OTURMAK, , MEŞGUL ETMEK
OLMAK,MEYDANA GELMEK
turkish meaning of below words
birinin aklına gelmek
olay, meydana gelme
OKYANUS
EKİM (ayı )
seksenlik
TUHAF,ACAİP
acayip kimse,tuhaf
garip bir biçimde
acayiplik
ihtimal:
iğrenç,tiksindirici
koku
koku.
bir kişinin ürettiği tüm eserleri (kitap),kitap
İYELİK EKİ, NIN
nin, nın, sinin, sının
... -ki içinde
KAPALI,DEVRE DIŞI,UZAK
izinli.
markasız/marka olmayan
HUCÜM , SALDIRI, ŞUC
GÜCENDİRMEK,KIRMAK
kusur, kabahat, suç.gücendirme
saldırı,saldırmak,igrenç
TEKLİF ETMEK
saygısız, düşünmeden yapılmış
düşüncesizce,hazırlıksız bir şekilde
OFİS
SUBAY, MEMUR
RESMİ
resmen,resmi olarak
tören yönetmek
işgüzar
satmak, bırakmak
itici, rahatsız edici
yol dışı, anayolda kullanılmayan taşıt
turkish meaning of below words
karşılamak; dengelemek.
dal,filiz,torun
açıkta.açık denizde
yavrular,çoluk çoçuk
sahne arkası,kulis
hazırlıksız, düşünmeksizin
hazırlıksız, doğaçtan
SIK SIK
göz süzme,göz süzerek bakmak.
YAĞ, PETROL
PEKİ, TAMAM
tamam
ESKİ, YAŞLI
londra merkez ceza mahkemesi

eski ingilizce
ESKİ MODA
eski toprak,yaşlı
OMLET
alamet, işaret.
ugursuz
ugursuzca
ihmal, boşlama, savsama.
ATLAMAK, ihmal etmek, yapmamak.
her şeye gücü yeten/kadir
her şeyi bilen.
ÜZERİNDE
günlük olarak,her gün
düzenli olarak, muntazaman.
her tarafta, dört bir tarafı
zaman zaman,arasıra
ara vermeden, biteviye.
hazır, emre hazır
deli,çılgın
dik,arka arkaya
her yerde, orada burada
turkish meaning of below words

yanıyor,yanmakta
mevcut, el altında
izinli.
hiçbir şekilde,asla
bile bile, kasıtlı olarak
tekrar düşününce
doğru yönde; doğru, tam.
dakikası dakikasına, tam zamanında.
faaliyette, gittikçe kötüleşmekte
olay yerinde
anında,derhal
kazanma hırsıyla yanıp tutuşan.kendinden başkasını
düşünmeden
yürüyüş halinde, hareket halinde
hareket halinde, hareket halinde
gizlice, gizli gizli
kaçmakta. acele etmekte
sinsice,el altından

hemen, derhal.
peşinde
rüşvet yiyen
genel olarak,her şey hesaba katılırsa
ayaklarının ucuna basarak
üstüne,üzerine,haberdar
1.BİR KEZ 2.BİR AN ÖNCE
bir kez daha
hayatta bir kez
arada bir,arasıra
bir daha
göz atma,kontrol
BİR
birbiri ardından, art arda
birbirini,birbirlerine
bir ayağı çukurda
turkish meaning of below words
bir adım önde
tek seferlik,bir kez olan ve bir daha tekrarlanmayan
olay
kısa metrajlı film
zahmetli, meşakkatli, külfetli, eziyetli
onda bir, onda biri
SOĞAN
seyirci.
izleyen
SADECE, YALNIZCA
sadece bir sene sonra
yeni,henüz
ancak şimdi
ancak o zaman
üşüşme, saldırı.
başlama,saldırı,hucüm
başlangıç (bir olayın vb)
ofsayt olmayan
şiddetli saldırı, hücum.
sahnede
üstüne,üzerine
ileriye doğru, ileri; ileride.
ışık geçirmez, donuk, saydam olmayan.
AÇIK, AÇMAK
açık fikirli, açık görüşlü
açmak ( Kapı vs)
açık bırakılmış, sonuca bağlanmamış
açıklık, delik.
açıklık

ÇALIŞTIRMAK,İŞLETMEK
ameliyat etmek
işletme giderleri
1.OPERASYON ,İŞLEM ,AMELİYAT
işletmek,operasyon,çalıştırma,harekat
özel dedektif
turkish meaning of below words
OPERATÖR
uyku ilacı,uyku getirici
düşünmek, görüş belirtmek
GÖRÜŞ,FİKİR,DÜŞÜNCE
inatçı,fikrinden dönmeyen
afyon
düşman,rakip
fırsatçı
FIRSAT
karşı koymak, karşı çıkmak, direnmek.
ZIT,TERS,karşısında
genelde gazeteyi temsil eden başyazıdaki görüşün
tersini savunan yazı
muhalefet, itiraz,KARŞITLIK
zulmetmek, sıkıntı vermek
mazlum,sıkışmış,ezilen
zulüm,eziyet
bunaltıcı, sıkıcı, ağır.
zalim kimse.
aşagılama.hakaret
tercih etmek,şeçmek
İYİMSER
SEÇME, SEÇENEK, OPSİYON
servet, zenginlik.bolluk
bol,zengin.bereketli
VEYA,yada
daha doğrusu
kadar, civarında, yaklaşık:
SÖZLÜ
orangutan
1.PORTAKAL 2.TURUNCU
hatip
YÖRÜNGE
meyve bahçesi
planlamak, düzenlemek.
emretmek, buyurmak; (Tanrı) takdir etmek.
turkish meaning of below words
zorlu sınama,çile
1.EMİR 2.SİPARİŞ 3.DÜZEN, SIRA
düzenlilik,çekidüzen
sistemli,kurallı, emir eri,yazıcı
düzen, kural.,yasa; yönetmelik.
SIRADAN, NORMAL
savaş gereçleri
1.ORG 2.ORGAN 3.ORGANİZASYON, KURULUŞ
ORGANİZE ETMEK,planlamak, düzenlemek
aşırı düşkünlük
şark,doğu
oryantal,doğuya özgü
yönlendirmek, yöneltmek.
yönlendirme, yöneltme.ortantasyon
KÖKEN, ORİJİN
ORJİNAL, İLK, YENİ
başlamak
süs,dekoratif
süs,süsleme
çok süslü, şatafatlı, gösterişli.
orfeus'a özgü
ortodoksluk
salınım,tereddüt
osilatör,titreşim oluşturan alet
kemikleştirmek, katılaşmak
görünüşte, görünürde.
gereksiz gösteriş,şatafat
dikkati çeken, gösterişli, fiyakalı, cakalı
gösterişli bir biçimde.
toplum dışına itmek; dışlamak.sürgün
devekuşu
DİĞER
geçen gün
1.BAŞKA TÜRLÜ 2.YOKSA,AKSİ TAKTİRDE
uhrevi, hayali işlerle meşgul
..MELİ ..MALI EKİ
turkish meaning of below words
bir parça,kara parçası
BİZİM
çıkarmak, dışarı atmak, kovmak.
DIŞARI
dışarı doğru
duyulacak bir şekilde, yüksek sesle
dışında
nefes nefese
bağlam dışı
tehlikeyi atlatmış
kabul edilmemiş,istenmeyen, gözden düşmüş
şarjı bitmiş
itaatsiz (kimse).
hiç yoktan
apansız ,aniden
acıyarak,merhameten
hürmeten
imkânsız, olamaz, söz konusu olamaz.

ücra,acayip,ayak altı olmayan


sıra dışı,uygunsuz
oralarda, oralar
patlak verme,çıkmak
ek yapılar
patlama,patlak verme
serseri, toplumdan kovulmuş
sonuç.
toprağın yüzeyin dışarı fırlayan kaya tabakası

bir kayacın yeryüzüne çıkmıs uzantısı, çıkma, çıkıntı.


haykırış,çığlık
üstün gelmek,fark atmak
açık,açık hava,dışarıda yapılan.
tabancayı karşıdakinden daha hızlı çekmek
haddinden fazla içmek (içki v.s)
dıştaki,dış
turkish meaning of below words
araç,donatmak,ekip,takım
düşmanın yanından dolanıp arkasına geçmek,
üstünlük sağlamak
gezinti
tuhaf, acayip, garip.
daha uzun süre dayanmak, daha fazla yaşamak
yasaklamak, feshetmek,KANUN KAÇAGI
çıkış, çıkış yeri
ANA HAT, TASLAK,taslağını çizmek.

.. -den daha uzun yaşamak


görünüm,manzara

uzakta bulunan, uzak.


köşeye sıkıştırmak, üstünlük sağlamak
MODASI GEÇMİŞ, ESKİ
daha iyi oynamak
yeniden işe yerleştirme
daha iyi oynamak
dökülme, taşma, akma.
dışa vurum,dökülme
ÇIKTI
rezalet,hakaret,hakaret etmek,zorlamak
rezil,korkunç,aşırı kötü/çirkin

saldırganca
..-den daha yüksek rütbede olmak.
garip
sosyal yardım.aşmak, geçmek.

içten,karşılıksız,doğrudan,bütünüyle,doğrudan
..-den daha hızlı koşmak, -i geçmek.
büyük fark atmak
başlangıç.
DIŞARIda,dışında
büyük
turkish meaning of below words
varoşlar, dış mahalleler.
taşerondan hizmet almak,dışarı yaptırmak
sözünü sakınmayan, açıksözlü.
samimiyet,açıksözlülük
serilmiş,yayılmış
(yarışta) geçmek, -den üstün çıkmak
daha hızlı yüzmek
dış,dışa doğru

görünüşte, dışa doğru


daha ağır basmak, daha önemli olmak.
kurnazlıkla alt etmek,outwit
dış, dış taraf
OVAL
FIRIN
1.ÜSTÜNDE 2.BİTMEK
sona ermiş, bitmiş
(telsiz konuşmasında) tamam
zamanla
bir uçtan bir uca,tüm
aşırı endişeli
korkutup yıldırmak.korkutmak
buyurucu, herkese hükmetmeyi seven

üst çene dişlerinin altçene dişlerinden önde oluşu


gemiden denize.
aşırı parlak
kapasitesini aşmak, taşıyabileceğinden fazla yük
yüklemek
fazla fiyat istemek. fazla para almak
ÜSTESİNDEN GELMEK
aşırı karışık
fazla pişmiş
aşırı kalabalık,tıklık tıklım
ABARTMAK

fazla pişmiş
turkish meaning of below words

VADESİ GEÇMİŞ
gereğinden fazla yemek yemek
aşırı duygusal
olduğundan fazla yetenekli görmek,yeteneklerini
abartmak
aşırı beslenmiş
fazla beslemek
taşma,su basmak
çok cömert
yaşına göre fazla büyümüş,azman
üzerine sarkmak.
sarkık
tezcanlı
bakım, elden geçirme
yukarıdan geçen.genel masraflar
sabit maliyetler
kulak misafiri olmak
fazla hoşgörülü
aşırı güç kullanma, aşırı yükleme
çakışma, örtüşme
örten tabaka, örtü.kaplamak.
göz ardı etmek
fazlaca,aşırı derece
bir gecede,geceleyin
üstgeçit.
gereğinden fazla korumak.
aşırı koruyucu
fazla önemsemek.
aşırı tepki göstermek
aşırı tepki

..-i bastırmak, -e üstün gelmek, -e engel olmak:


yetkisini kullanarak (baþka birinin kararını) geçersiz
kılmak/iptal etmek.
istila etmek; kaplamak.
turkish meaning of below words
deniz aşırı
yönetmek, denetlemek.
yönetici, denetçi.
galoş,lastik
yanlış, kusur. gözden kaçırma,yönetim
fazla basitleştirme
fazla büyük.
fazla uyumak
abartmak.
abartma, abartı
sınır aşmak,çok ileri gitmek
aleni, açık olarak yapılan
SOLLAMAK,YETİŞMEK
devirmek,yıkmak

FAZLA MESAİ
fazla mesainin reddi eylemi
açık bir biçimde, açıkça.
öneri, teklif.
devirmek,devrilme
aşırı kullanım
kendinden fazla emin.kendini beğenmiş
kilolu,şişman
etkisi altına almak
FAZLA ÇALIŞMAK, AŞIRI ÇALIŞMAK
ambalaj kağıdı ile örtmek
çok istekli
BORÇLU OLMAK
BAYKUŞ

KENDİ ,SAHİP OLMAK


SAHİP
BOĞA
oksitlenme, oksidasyon.
OKSİJEN
iki zıt anlamlı kelimenin bir arada kullanılması
turkish meaning of below words
İSTİRİDYE
baba
hız,adım
bir aşağı yukarı yürümek,volta atmak
adımlık
uzlaştırıcı,sakin
barışseverlik
barışçı kimse.
yatıştırmak,sakinşeltirmek,barıştırmak
PAKETLEMEK
paket teklif
PAKETLENMİŞ
PAKET
anlaşma
kısa kürek,kürek çekmek
küçük çayır alan
ordu papazı
putperest
SAYFA,hoparlör ile çağırmak.
alay, töreni,gösteri
tantana, debdebe, şatafat.
oda hizmetçisi,otel komisi

kova
ACI, AĞRI
yakınan, sızlanan, inleyen, kederli.
AĞRILI
titiz, özenli, dikkatli
titizlikle
BOYAMAK, BOYA
1.RESSAM 2.BOYACI
ÇİFT,eşleştirmek, çiftleştirmek.
ahbab,arkadaş
SARAY
tat alma duyusu.damak
saray gibi.
turkish meaning of below words
SOLUK,SOLGUN (renk)
yoğun duman (kalın duman bulutu)
palet (yük kaldırmada/taşımada kullanılan)
solgun, soluk.
solgunluk, beniz sarılığı

1)AVUÇ İÇİ 2)PALMİYE AĞACI,avuç içinde saklamak.


hissedilir, dokunulabilir.açık
aşikâr olarak, açıkça.
(kalp) hızlı atmak, çarpmak.
çarpıntı
inme,felç,felç etmek
değersizlik, önemsizlik.
değersiz, önemsiz.
şımartmak.pohpohlamak.
broşür,risale
broşür yazan kimse,hiciv yazarı
TAVA
şevk,gösteriş
salgın,neredeyse kontrolden çıkmak üzere ve çok
yayılmış olan salgın hastalık

kötülüğe teşvik etmek, pezevenklik etmek,pezevenk


pencere camı.
PANEL
ani ve şiddetli ağrı,sancı
PANİK
paniğe kapılmış
paniğe kapılmış.

görevi nedeniyle kendini birşey sanan memur


manzara,geniş görünüm
kız gibi davranan

solumak,hızlı hızlı solumak,hasret kalmak,özlemek


kiler
turkish meaning of below words

1)DON 2)PANTOLON (AmE)


papaya veya papalığa ait.
1.KAĞIT 2.GAZETE 3.EVRAK, KİMLİK
gazete dağıtımı ve bunu yaparken kullanılan
güzergah

tatlı bir tür kırmızı biberin tozuyla yapılan baharat


ortalama,normal
kıssa, manevi bir gerçeği göstermek için anlatılan
hikaye
parabol
alegorik
PARAŞÜT
GEÇİT,GEÇİT TÖRENİ,geçit töreni yapmak.gösteriş
yapmak.
örnek, numune.
CENNET
cennet gibi
mantığa aykırı görünen
çeliskili bir biçimde

mükemmel olduğu kabul edilen örnek, numune.


PARAGRAF
avukat yardımcısı
parelel,benzer
felç etmek; kötürüm etmek.
üstün, en önemli,rütbece üstün olan.
PARSEL,KOLİ
kavurmak, yakmak.
parşömen
AF,PARDON,ÖZÜR
(kabuğunu) soymak.(tırnak, peynir kabuğu v.b.'ni)
kesmek.
ANA BABA
ana ya da babaya ait
turkish meaning of below words
toplumdan dışlanmış kimse
bir kilisenin sorumlu olduğu mahallede oturan
sakinlerin tümü
kilise cemaatinden kimse
parisli
eşitlik.
1.PARK 2.PARK ETMEK
görüşme, müzakere.barış görüşmeleri yapmak
PARLAMENTO
salon,oturma odası
gülünç bir taklit.,gülünç bir taklidini yapmak.
şartlı tahliye
muhabbetkuşu
ani kriz. şiddetli nöbet
parke döşeme
akrabasını öldürme
PAPAĞAN

bertaraf etmek (darbeyi), kaçamak cevap vermek


papaz,rahip
papaz evi
KISIM, BÖLÜM ,PARÇA

ayrılmak,bırakmak,elden çıkarmak
paylaşmak.
.-e katılmak
. -i yemek; -i içmek
katılan, iştirak eden
kısmı
KATILMAK
katılım
ÖZEL,BELİRLİ,BELLİ
özellikle
katı parçacık
bölme, perde.
kısmen,tam olmayan
turkish meaning of below words
1.ORTAK 2.PARTNER
YARIM GÜN
kısmen
PARTİ
partiye katılan kişi
GEÇMEK, GEÇİRMEK
kendini ... diye satmak,diye geçinmek
fena değil,geçer,geçerli
PASAJ,GEÇİŞ
hesap cüzdanı.
YOLCU
gelen geçen
hırs; tutku.
tutkulu,ateşli
Tutkuyla. hararetle.
tutkusuz
PASİF, EYLEMSİZ
pasif olarak
PASAPORT
PAROLA
GEÇMİŞ,GEÇEN
erbap,üstat
MAKARNA (Hamurdan yapılan şeyler)
MACUN, HAMUR,YAPIŞTIRMAK
EGLENCE
papaz
papazlığa ait
pastoralize

otlak,çayır,otlamak
hamur gibi, macun kıvamında.
sıvazlamak,okşamak,pat sesi
aradaki anlaşmazlığı gidermek
kafa,kelle
aşai rabbani ayininde kullanılan metal tabak
baba tarafından
turkish meaning of below words
babalık.
PATİKA, KÜÇÜK YOL
gülünç:acıklı, dokunaklı, etkili
acıma,dokunaklı söz
yol:
SABIR
1.SABIRLI 2.HASTA
pederşahi toplum
baba katili.babayı öldürme.
babadan kalma miras,kilise vakfı
yurtsever, vatansever, ulussever.
yurtseverlik, vatanseverlik,
DEVRİYE
devriye polis.
PATRON,KORUYUCU

koruma, himaye, yardım.


koruyucu azize
büyüklük taslamak
lakap,soyadı
kadınsı erkek,kurban
durmaksızın ve monoton bir biçimde konuşmak,
hızlı konuşma
tarz, şekil
(şişman) göbek.
yoksul, fakir.
MOLA, ARA

kaldırım döşemek
kaldırım, yaya kaldırımı
HAYVAN PENÇESİ
piyon,kukla
ÖDEMEK
dikkate almak,dikkatini vermek
kur yapmak
turkish meaning of below words
maaş derecesi
kira ödemek
çok özen göstermek
takdir etmek, saygı göstermek
ödenecek,ödenmesi gereken, ödenecek.
ücret, kazançlı, paralı
taşıma kapasitesi

veznedar
ÖDEME
ücret ödeme.maaş
BEZELYE
BARIŞ
huzurlu, sakin.
ŞEFTALİ
şeftali gibi, çok güzel
ZİRVE, TEPE
birkaç çanın birlikte çalınması
YER FISTIĞI
ARMUT
armutlu şeker

İNCİ
ÇİFTÇİ, KÖYLÜ KESİM
köylüler
çakıl,çakıl dökmek

hacim ölçüsü birimi (0,009 metre küp).büyük bir


miktar.
cesaret,yüreklilik, ağaçkakan
ast üst sistemi, hiyerarşi
acıkmış, kurt gibi aç
GARİP
PEDAL
bilgiçlik taslayan,ukala
turkish meaning of below words
bilgiçlik taslama.

kapı kapı dolaşarak satmak, seyyar satıcılık yapmak


YAYA GİDEN
seyyar satıcı
pedofil, sübyancı
KABUK SOYMAK (Meyve)
eldivenini çıkarmak
gizlice bakma,gizlice bakmak, gözetlemek,
dikizlemek, röntgencilik etmek.
dikkatle bakmak,akran
grup üyeleri
sinirli, huysuzluğu üstünde.
derece,mertebe,saptamak,çivilemek,ağaç çivi
bir deri hastalığı
şakır şakır
TÜKENMEZ KALEM.dolmakalemle yazmak.
cezalandırmak.
CEZA
kefaret.günaha karşılık ceza
tutku,meyil

KURŞUN KALEM,kurşunkalemle yazmak veya çizme


askıda kalmak, muallakta olmak.

sırasında,esnasında.,e kadar,bir karara bağlanmamış


sarkaç, rakkas.sürekli değişen şey.
içine girmek,içine işlemek
tövbekâr.
hapishane, cezaevi.
ÇAKI
parasız,meteliksiz
EMEKLİ MAAŞI,EMEKLİLİK
dalgın, düşünceli.
dalgın dalgın
turkish meaning of below words

bastırılmış (duygu),hapsedilmiş

sondan önceki, sondan bir evvelki.


aşırı yoksulluk
HALK
BİBER,üzerine biber ekmek, biberlemek.
HER
tek başına,aslında
algılamak, sezmek
anlaşılır bir şekilde,gözle görülecek şekilde
algı.sezgi
algılama,idrak,sezgi
anlayışlı; kavrayışlı; sezgili.
tünek,tünemek,tatlı su levregi
bir ihtimal,muhtemelen. şans eseri
tüneyen kuşlar
vurmalı çalgılar
cehennem azabı
KUSURSUZ, YETKİN
kusursuzca,mükemmel bir şekilde
hıyanet, hainlik; vefasızlık; kalleşlik.
içine işlemek, nüfuz etmek.
delme.içine işleme
mecburen.
1.yapmak 2.UYGULAMAK
PERFORMANS
PARFÜM
dikkatsiz, baştan savma. yarım yamalak
BELKİ
BÜYÜK TEHLİKE,tehlikeye atmak.
çok tehlikeli.
çevre.
1)ÇAĞ, DEVİR, PERİOD,DÖNEM,SÜRE
belirli aralıklarla.belirli zamanlarda.
çevresel,çevre
turkish meaning of below words
çevresel bir biçimde
dış sınır çizgisi, çevre.
ölmek,yok olmak, soyu tükenmek.
kolay bozulur, dayanıksız.ölümlü.fani
öldürücü,dondurucu
yalancı tanıklık etmek
yalancı şahitlik
ikramiye,maaşın dışındaki gelir,dikmek
kalıcılık, süreklilik
KALICI,SÜREKLİ
kalıcı/daimi olarak
nüfuz etmek, içine işlemek.
izin verilebilir, hoş görülebilir.
İZİN
1.İZİN VERMEK 2.İZİN KAĞIDI
değişim; değiştirim.
zararlı, tehlikeli.
zarar verici şekilde
zararlılık

titiz,meraklı
dik,dikey
diklik.dikeylik
(suç v.b.'ni) işlemek.
fail,(suç) işleyen kimse.
suç işleyen,fail
sürekli, devamlı,ebedi
sürekli kılmak, sürdürmek, devam ettirmek.

ebedilik, daimilik, ömür boyu faiz veren tahvil


aklını karıştırmak,zihnini karıştırmak o
kafası karışmış,şaşkın
şaşırtıcı, kafa karıştırıcı
acı çektirmek,eziyet etmek
zülüm,eziyet
tahammül, sebat
turkish meaning of below words
azmetmek,direnmek
DEVAM ETMEK,ISRAR ETMEK
ısrar,inat
burnu havada
KİŞİ
şüpheli kişi
kişi,karakter
makbul olmayan kişi

şahsiyet,karakter
KİŞİLİK
kişileştirme
kişilik vermek, kişileştirmek, canlandırmak.

bakış açısı, açı,derinlemesine inceleme yeteneği


kavrayış.zeka

ter,terleme
terlemek, ter dökmek.
İKNA ETMEK
ikna,inandırma
ikna edici
ilgili olmak
ile ilgili olmak, -e ait olmak
kararlılık, azim.
ilgili,uygun
zihnini karıştırmak, rahatsız etmek.
aklını karıştırmak,altüst etmek
endişeli.kaygılı
dikkatle okuma.
dikkatle okumak.
sapık

istila etmek, kaplamak, yayılmak, sarmak, bürümek.

her tarafa yayılan, nüfuz ve istila eden,yayılmış


turkish meaning of below words
sapık,ters, aksi.
terslik, aksilik.
sapık,din degiştirmiş kimse,çarpıtmak
sapık
belalı, sinir bozucu.
KÖTÜMSER,KARAMSAR

bela,haşera,baş belası, püsküllü bela, musibet.


kafa ütülemek,rahat vermemek,sıkıntı vermek
evcil hayvan
taç yapragı
dilekçe,talep etmek
dilekçe sahibi,ricada bulunan kimse
PETROL
BENZİNCİ
jüpon, iç etekliği.
küçük,önemsiz
huysuzluk, hırçınlık,çabuk kızma,alınganlık
huysuz, hırçın
huysuzca, hırçınlıkla
falik, erkeklik organına ait
ilaç kullanımı ile ilgili
boğaz (ile ilgili)
aşama, evre
sülün.
fenomenler
harika,fevkalade,doğal olaylarla ilgili
olağanüstülük,
küçük ilaç şişesi
kadın peşinden koşan erkek
hayırseverlik, yardımseverlik.
felsefi düşünme
FELSEFE,FİZOLOFİ
soğukkanlı, sakin, kendine hâkim.
TELEFON
sahte, düzme, düzmece.
turkish meaning of below words
FOTOĞRAF
ünlülerin gazetecilere ve fotoğrafçılara resim
çekmeleri için imkan vermesi
ifade,deyiş,anlatım tarzı,cümle veya sözcüklerle
anlatmak.
FİZİKSEL
doktor
PİYANO
kuruş
haydutlarla ilgili
londra'nın en merkezi caddesi
ALMAK, SEÇMEK
GREV GÖZCÜSÜ, KAZIK,askeri ileri karakol.
TURŞU, sarhoş etmek,muamma
YANKESİCİ
seçici,zor beğenir

PİKNİK
RESİM
resimli kartpostal

resmedilmeye değer, resim konusu olmaya elverişli


PASTA, BÖREK
yuvarlak diyagram,dilim grafik
PARÇA
sarhoş,çakırkeyif
iskele,rıhtım
delmek,delip geçmek
delici,delip geçen
Tanrıya hürmet.dindarlık
şaçma
önemsiz.önemsiz
DOMUZ
GÜVERCİN
sırtında taşımak
kargı, mızrak.
turkish meaning of below words
YIGIN,KAZIK,SERVET
almak, aşırmak, yürütmek.
hac,hacca gitmek
HAP
yağma,talan,yağma etmek.

boyunduruk(kafa kesmek için),elâleme rezil etmek.


YASTIK
YASTIK KILIFI
PİLOT
pezevenk.pezevenklik etmek.
tamamen değiştirmek
sivilce,kabarcık
TOPLU İĞNE,pim,tutturmak
cep harçlığı
çift taraflı kuşatma,kuşatma harekatı
1)KERPETEN 2)KISKAÇ (Yengecin v.b.)

ÇİMDİKLEMEK, SIKIŞTIRMAK (Kapıya vb.),enselemek


iğnedenlik, iğnelik.
ÇAM
ANANAS

detonasyon yapmak (motor), vızıldamak


PEMBE
doruk, tepe, zirve.
kesin olarak yerini belirtmek.igneucu,ufak şey
0,550 litre.
takvim güzeli ,poster kızı
fırıldak, çarkıfelek
ÖNCÜ

dindar,sahte sofu
1.BORU 2.PİPO 3.FLÜT, düdük çalarak
emretmek/çağırmak.
boru hattı,iletişim hattı
turkish meaning of below words
kaval çalma
gücenme.gücendirmek,uyandırmak:
korsanlık
parmak uçlarında veya topuk üzerinde dönüş
yapma.
Balık burcu.
işemek
değersiz
kızgın,siniri tepesinde
çulsuz, beceriksiz
fıstık,antep fıstıgı

TABANCA
çukur,(bir yerde) çukurlar açmak.
pit duruşu
zift,yalpalamak.(çadır) kurmak.
acımasız, merhametsiz
acımasızca
çok düşük ücret.
balgam, balgam salgılayan
ACIMAK (What a pity : Ne yazık)
ACIMAK (What a pity : Ne yazık)
eksen etrafında dönmek
eksen,mile ait,en önemli
Afiş
yatıştırmak, teskin etmek.
teskin etme
YER, YERLEŞTİRMEK,atamak, tayin etmek.
iş yeri
plasebo etkisi
sakin, yumuşak, uysal.

uysallıkla
çalıntı yapan kişi, eser hırsızı
emek hırsızlığı,çalıntı yapma
turkish meaning of below words

aşırmak (başkasının sözlerini/fikrini), kaynak


göstermeden bir kitabın belirli bir kısmını kullanmak
intihal yapan
veba,bela olmak,bela
yaldızlı pisi balıgı
AÇIK , DÜZ,ova,düzlük,gösterişsiz
sivil
açıkça
davacı
yakınan, sızlanan
örgü,örmek
PLAN, PLANLAMAK
UÇAK
titrek,inleyen
tahta,kalas
ahşap döşeme
1.BİTKİ, BİTKİ EKMEK 2.FABRİKA, TESİS
EKİLİ YER,fidanlık
ekici,fidan dikme makinası
plaka, plaket, madeni levha.
yara bandı,sıva,sıvamak
zil zurna sarhoş
PLASTİK
TABAK,plak

plato. (yükseliş sonrası) durağan bir noktaya gelmek

1)PLATFORM, YÜKSEKÇE YER, KÜRSÜ 2)PERON


yavan söz, basmakalıp söz.
tatsız laftan ibaret
basmakalıp bir şekilde
düz ve büyük tabak
akla yakın, makul.
makul bir biçimde
1.OYNAMAK 2.ÇALMAK (bir müzik aletini)
bir rolü oynamak.rol yapmak
turkish meaning of below words
rol oynamak
OYUNCU, ÇALAN
şen, neşeli, oyuncu.
şakacı bir şekilde,neşeyle
OYUN SAHASI
oyuncak, eğlence
oyun yazarı…
savunma,mazeret,yalvarma
bir suçlunun suçunu itiraf ederek alacağı ceza
indirimi
dava açmak.savunma yapmak, yalvarmak, rica
etmek.
KEYİFLİ, ZEVKLİ

hoş
Hoş
hoş,hoşça
LÜTFEN
ZEVK,MEMNUNİYET
katlamak (elbiseyi 2-3 katlı etekler gibi)
deniz harp okulunun en yeni öğrencisi
kefalet vermek . Söz vermek.kefalet.rehin
bağlılık yemini etmek
tam yetkili elçi.

bollluk . Bereket
bereketli, verimli.bol

ÇOK SAYIDA,BOL
herkesin katıldığı toplantı
uysal, yumuşak başlı
kötü durum.

isteksizce çalışmak,polis memuru


kurşunlama
ucuz ve kalitesiz şarap
beceriksiz,salak
turkish meaning of below words
cup diye düşmek, cup sesi

arsa, parsel,hikâyenin konusu,komplo,komplo


kurmak, entrika çevirmek. haritasını çıkarmak
işlenebilir toprak
kazıma,kazıma
TOPRAĞI SÜRMEK
manevra, hile, taktik.
oymak,yolmak,koparmak
FİŞ, BANYO TIKACI
1)ERİK 2)BONBON SEKERİ
dogrulamak,ölçmek
şakul,çekül
TESİSATÇI
su tesisatı,su tesisatçılığı
tüy, kuş tüyü.
düşmek (dikine ve büyük bir hızla), dikine
düşmek,zoka
tombul,dolgun,etli
tombulluk, tıknazlık
yağma,yagmalamak
daldırma
ARTI
pelüş
zatürree.
kaçak avlanmak
CEP
çiçek hastalığının kabarcığı
yüzeyi çukurlarla kaplı(akne gibi)
bodur,tıknaz
ŞİİR
ŞAİR, OZAN
şiirsel

ŞİİRLER, ŞAİRLİK
dokunaklı,acı, keskin.
turkish meaning of below words
etkili bir biçimde, dokunaklı biçimde
NOKTA, UÇ,HUSUS,SORUN,İŞARET
ETMEK,GÖSTERMEK
açık ,açıkça
bakış açısı
dolaysız,direk,dobra dobra
açıkça, anlamlı olarak
ibre, gösterge,işaret eden kimse veya şey.
anlamsız,şaçma,uçsuz

birşeyi belirli bir şekilde tutmak, dengede tutmak


ZEHİR
dürtme,dürtüklemek,kurcalamak
(bir kimse) ile alay etmek.
duygularını belli etmeyen tip
1)KUTUP 2)DİREK, KAZIK

polemik,sert tartışma.
POLİS, güvenliği sağlamak,denetlemek
POLİTİKA,POLİÇE
politika yapıcı
PARLATMAK
komünist parti yönetim kurulu
KİBAR,nazik
kibarca
POLİTİK
POLİTİKACI
POLİTİK
budamak
polen,çiçek tozu
oy verme kabini
kirletici madde
polonez dansı
afacan peri,peri
çok eşlilik
yalan makinesi
turkish meaning of below words
çok tanrılı
briyantin; pomat, merhem. pomat sürmek
merhem
yumruklamak, dövmek. kılıç kabzasındaki top
tantana, debdebe, görkem.
görkemli,kendini begenmiş,azametli
kadınsı,yumuşak
gölcük, gölet; havuz.
iyice düşünmek,kafa patlatmak
agır,hantal,sıkıcı
ağır ağır, sıkıcı bir şekilde
kama,hançer
ahkam kesmek, papalık sıfatı ile katılmak
duba, tombaz.
HAVUZ
bitkin, bitap, takati kesilmiş.
1.YOKSUL 2.ZAVALLI
pop,baba,patlama sesi.
papa
kavak
gelincik; haşhaş.
halk, kitle.
populer eden
yaşamak, oturmak,nufüsünü arttırmak
NÜFUS
PORSELEN
veranda,sundurma
DOMUZ ETİ
One who is sexually attractive.
yunusbalığı.
su veya sütle pişirilen lapa.
LİMAN
taşınabilirlik
(kötü bir olayı) önceden haber vermek, (olumsuz bir
şeyin) habercisi olmak.
belirti, işaret, haberci.
turkish meaning of below words
kötü,uğursuz
uğursuzca
uğursuzluk
1)HAMMAL 2)KAPICI
portföy
iri yapılı, cüsseli, şişman.
elbise bavulu
portre,vesikalık fotoğraf
betimlemek, canlandırmak
kendine ... süsü vermek, ... kılığına girmek
poz veren kimse
numaracı,poz veren
lüks; şık, modaya uygun.
yerine koymak,önermek,varsaymak
DURUM, KONUM
OLUMLU,POZİTİF
yakın arkadaş grubu,takım
SAHİP OLMAK
SAHİPLİK,MAL,MÜLK
paylaşmak istemeyen.
orta çağda tedavi için kullanılan şarap veya bira ile
kestirilmiş baharatlı sıcak süt
OLASILIK,İHTİMAL
OLASI, MÜMKÜN
avustralya keseli sıçanı
1.POSTA,POSTALAMAK,nöbet yeri
posta arabası
POSTA ÜCRETİ
geri,arka
döl, soy.gelecek nesil
büyük bir hızla, çok acele.

öldükten sonra olan,ölümünden sonra yayınlanan


ölümden sonra
faytoncu
otopsi
turkish meaning of below words

operasyon sonrası
ERTELEMEK
aday
(pas'çıleyt) farzetmek, varsaymak.
poz,tutum,poz vermek, kasım kasım kasılmak
savaş sonrası
POT,POTA,KAP,ÇÖMLEK,demlik,cezve,kupa
PATATES
şiş göbek, koca göbek
kuvvetli, güçlü.
curcuna,gürültü, gürültü etmek, dert olmak
(yol yüzeyinde arabaların yol açtığı) çukur.
çömlekçilik.çanak çömlek.
torba,kese,cebe indirmek
küçük oturak
kümes hayvanları
dalıvermek,saldırmak
yumruklamak.,vurmak, dövmek.
DÖKMEK, AKITMAK

surat asmak, somurtmak.surat asma, somurtma.


sarkık
FAKİRLİK
yokluk çeken,yoksul
TOZ, PUDRA,toz haline getirmek; toz haline
gelmek.pudralamak
barut fıçısı
GÜÇ
VEKALETNAME
GÜÇLÜ
1)ELEKTRİK SANTRALI
frengi
PRATİK
pratiklik.
ALIŞTIRMA,pratik,pratik yapmak
turkish meaning of below words

ALIŞTIRMA YAPMAK
pratisyen.
öğretici,egitici
çayır,kır
ÖVGÜ,ÖVMEK
övgüye değer
çoçuk arabası
hoplamak,zıplayarak oynama
eşek şakası; oyun.
afacan,şakacı,maskaralık
gevezelik.,gevezelik etmek.
çocukça konuşmak, saçma sapan konuşmak
DUA ETMEK
VAAZ VERMEK
vaiz,hatip
başlangıç, önsöz.
incilden önce
istikrarsız,kararsız,güvenilmez.
tehlikeli bir şekilde.
önlem, tedbir
ihtiyatlı,tedbirli
ihtiyati tedbir

..-den önde olmak, -den önce gelmek.


örnek,geçmiş örnek
ahlaki kural, ilke.emir
kural
okul müdürü,hoca
öğretmenlik
bölge,şeçim bölgesi
KIYMETLİ, ÇOK SEVİLEN
uçurum,sarp kayalık.
yere düşmek (yağmur/kar şeklinde),neden olmak,
başlatmak. aceleyle yapılan. Acele
yağış
dik,sarp
turkish meaning of below words
dik bir biçimde
kesin , tam
KESİNLİKLE, TAM MANASIYLA
kesinlik,doğruluk

olanaksızlaştırmak, imkânsızlaştırmak, engellemek.


erken gelişmiş
önyargılı.
önyargı,peşin hüküm
haberci, müjdeci.
daha önce gelmek.
yırtıcı hayvan
yırtıcı,yagmacı
ata, cet.önceki kimse
takdiri ilahi.
(birinin) (yaşarken başına gelecekleri) önceden tayin
etmek. geleceğini belirlemek
kaderini çizilmiş
önceden belirleme
çıkmaz,kötü durum
TAHMİN ETMEK
tahmin edebilme, öngörülebilirlik
tahmin
kahin, öngörücü
yeğleme, tercih.
yeğleme, tercih.
.. -e önceden hazırlamak.
yatkınlık,egilim

..-e yatkınlık, -e eğilim.


baskın,hakim
büyük bir çoğunlukla
erken doğum
üstün olma. üstünlük

önceden ayırmak, herkesten önce ele geçirmek


turkish meaning of below words
düşmanından önce saldırarak, ilk saldırıyı
gerçekleştirerek
yalamak (kedi/köpek vb tüylerini), saçını başını
özenle düzeltmek
tüylerini yalama (kedi vb), bir kuşun gagasıyla kendi
tüylerini temizlemesi
önceden oluşturulmuş
insan ruhunun (doğmadan) daha önce de
varolması,önceden var olma
önsöz.1. önsöz ile başlamak.
başkan,reis
YEĞLEMEK, TERCİH ETMEK
tercih edilir/edilebilir
tercih
imtiyazlı ortaklık
ayrıcalıklı
tercihen, tercihli olarak
terfi,yükselme
(sözcük başına) önek koymak. ('''''''''''')
HAMİLE
tarihöncesi, tarihten önceki, prehistorik.
ÖNYARGI

ön yarlıgı,sakıncalı
ön sınav,yeterlik sınavı
ön,ilk
başlangıç, giriş.
önceden tasarlamak.
önceden tasarlama
öncül,önceden açıklamak
(bir kurum veya kişiye ait) bina/arazi.
önsezi
evlilik sözleşmesi, evlilik öncesi anlaşma
(zihni) ile meşgul olma,kafası meşgul olma
zihnini meşgul etmek
önceden nasip etmek
turkish meaning of below words
önceden nasip olma
hazırlayıcı,hazırlık
HAZIRLIK
HAZIRLAMAK
hazırlık, hazır olma
edat
alımlı,çekici
mantıksız,akıl almaz
ön yeterlilikten geçirmek
önceden gerekli olan şey. Önkoşul,şart
imtiyaz,yetki,hak
kötüye işaret
ileri görüş.
ileri görüşlü.
reçete yazmak
REÇETE
VARLIK(bir yerde varlığı )
BURADA, MEVCUT, ŞİMDİKİ, ARMAĞAN
SUNMAK,BUGUN,ŞUAN,HEDİYE
sunma, sunuş, takdim; sunulma.
önsezi.
şimdi, şu anda.
büyük jüri raporu
koruma
KORUMAK,KONSERVE YAPMAK
önceden kurmak, önceden hazırlamak
BAŞKAN
başkanlık
duruşma hakimi

1.BASKI 2.ÜTÜLEME 3.BASIN


BASKI YAPMAK, BASMAK
haber havuzu
BASINÇ, BASKI
prestijli,saygın
muhtelemen,galiba
turkish meaning of below words
varsaymak,farzetmek
olası, muhtemel.
küstah, haddini bilmez.
yalandan yapma, numara:bahane
YAPAR GİBİ GÖZÜKMEK, TAKLİT YAPMAK,
SALLAMAK:)

yalandan yapma, numara:bahane:


gösteriş, iddaa
gösterişli,iddialı
anormal,olagandışı
doğal olmayan yollarla
bahane.
güzellik
1.SEVİMLİ 2.OLDUKÇA
yaygın olmak,üstün gelmek
içinde en çok ... Bulunmak
ikna etmek,razı etmek
yaygınlık, prevelans
olagelen, hüküm süren, yaygın.
kaçamak cevaplar vermek,yalan söylemek.

kaçamak cevaplar verme.yalan; yalan söyleme.


ÖNLEMEK,ENGEL OLMAK
engelleyici, önleyici (hastalığın ilerlemesi vb)
ÖNCEKİ
FİYAT,BEDEL
pahalı,tuzlu
dikmek,igne batırmak,çük,diken,delmek
iğne gibi batan
pahalı,tuzlu
ONUR,GURUR
gururlu
gururlu bir şekilde
gururluluk
RAHİP
turkish meaning of below words
ahlaken kendini üstün gören kuralcı kişi,ukale
fazla resmi, biçimci, çok ciddi.
ilk,ana,ilkel
ÖNCELİKLE,BAŞLICA
BİRİNCİL,TEMEL,ANA

hayatın olgunluk dönemi.bir şeyin en mükemmel


olduğu dönem.nasıl cevap vermesi gerektiğini
önceden söylemek (birine)
dua kitabı ,astar boya
İLKEL
başlangıçtan beri var olan,ilkel
PRENS
prense yakışır.
prenses.
ANA,TEMEL,ASIL,ANAPARA,OKUL MÜDÜRÜ
genellikle.çoğunlukla.
prensip, ilke.
1.BASMAK(harfler vs.) 2.İZ
önceki, evvelki, sabık.
önceliklendirmek, öncelik vermek
ÖNCELİK
önceden, öncesinde
önceki cezalar
zorlayıp açmak, kaldıraçla kaldırmak
prizmatik
HAPİS
1.MAHKUM 2.ESİR
kılı kırk yaran,iffetli geçinen
bozulmamış, saf.
ÖZEL,er
özel dedektif
yoksunluk, sıkıntı
AYRICALIK,İMTİYAZ
kraliyet danışma meclisi
sırrını paylaşan, -e sırdaş olan
turkish meaning of below words
ÖDÜL
karşılıksız yapılan,hayır amacıyla yapılan ücretsiz
hizmet
olasılık,ihtimal
MÜHTEMELEN,OLASI
geçerli sebep, muhtemel sonuç
muhtemelen,olasılıkla

vasiyetnamenin onayı
deneme,staj
deneme süresi
ispat değeri

sonda,araştırma,incelemek
SORUN, PROBLEM
yargılama yöntemine ait, prosedür ile ilgili
ilerlemek, dava açmak
.. -den kaynaklanmak; -den ileri gelmek.
başlamak, -e geçmek
.-e devam etmek.
işlem,muamele,hareket tarzı
tutanak, zabıt.
gelir
İŞLEM,SÜREC
alay,geçit töreni
ilan etmek, duyurmak
ilan,bildiri
eğilim, meyil.
üretmek; üremek; yaratmak.
doğurma,üreme
disiplin sorumlusu
elde etmek, edinmek, sağlamak.

temin,tedarik
dürtme,teşvik etmek
savurgan,tutumsuz,savurgan kimse
turkish meaning of below words
olaganüstü,müthiş
dâhi, deha, harika:olaganüstü
ÜRETMEK,göstermek
üretici,yapımcı
ÜRÜN
ÜRETİM
üretkenlik
kutsal şeye saygısızlık
dinsiz,dinle ilgisi olmayan
ağız bozukluğu, küfür.
iddiasında bulunmak, ikrar etmek (inancını)
MESLEK
teklif, önerme.teklif etmek, önermek.
yetenekli, usta.
becerikli bir şekilde
KAR,KAZAN, FAYDA,-e kazanç sağlamak.
karlı,kazançlı
kazançla,karlı
savurgan, müsrif,ahlaksız
derin,büyük
derinden,son derece
derinlik
hikmet, genişlik, derinlik
savurgan,eli açık
bol bol,bolca
çok büyük miktar, çokluk, bolluk.
cet, ata, dede.
soy; torunlar.
hastalığın sonucunu tahmin
(bir şeyin olacağını) önceden haber vermek.
(bir şeyin olacağını) önceden haber verme
PROGRAM
İLERLEME,GELİŞME
ilerleme
ilerleyen,ilerici
gittikçe,devamlı olarak
turkish meaning of below words
YASAKLAMAK
mermi, atılan cisim.
tomurcuk vermek,hızla çoğalmak,üremek
tomurcuk verme, çabuk çoğalma
üretken,verimli
önsöz,giriş bölümü
uzatmak, sürdürmek.
kibirli
gezinti,öğrenci balosu
(mezuniyet balosunda) kavalye
gezinti yeri.,gezinti,gezinmek
şöhret, herkesçe tanınma
önemli,ünlü,belirgin
belirgin bir şekilde, dikkat çeken bir biçimde

rasgele cinsel ilişkide bulunma


rasgele cinsel ilişkide bulunan.
karmakarışık bir halde, fark gözetmeksizin
karışıklık
SÖZ VERMEK
umut verici, geleceði parlak.
denize doğru uzanan dağlık kara parçası
1)İLERLEME,TERFİ ETME 2)TANITIM(Ürün vb.Satış
için),desteklemek
TERFİ

hızlı,cevap,hatırlatmak,harakete geçirmek
suflör,önayak olan kimse
telkin
acilen,acil olarak
resmen ilan etmek, duyurmak. (inanç, düşünce
v.b.'ni) yaymak.
yayımlanan
yatkın,kabiliyetli
yatkın,egilimli
TELAFFUZ ETMEK,SÖYLEMEK
turkish meaning of below words
hemen, derhal.
KANIT
yazım hatalarını bulup düzeltmek ,provaları
düzeltmek
pervane,destek,desteklemek,dayamak
üretmek, çoğaltmak; üremek
ürüme .yayılma
propan (kimya)
ileri doğru sürmek,itmek, sevketmek.
uzay gemisini uçuran yakıt
UÇAK PERVANESİ
.. (-e) eğilim.
UYGUN, DOĞRU

uygun şekilde,adamakıllı, bayağı.


ÖZELLİK,MAL, MÜLK ,AŞYA
kehanette bulunmak
kehanette bulunmak,önceden haber vermek
kâhince.
uygun, elverişli
taraftar.destekçi
ORAN,ORANTI
orantılı
PLAN, ÖNERİ,TEKLİF

1.ÖNERMEK 2.EVLİLİK TEKLİF ETMEK

öneri, teklif.
ileri sürmek, ortaya atmak, önermek.
mal sahipleri,hissedarlar
mal sahibi,sahip
uygunluk,görgü kurallarına uyma.
ileriye doğru sürme.itici güç
belirli bir oranda bölüştürmek/paylaştırmak.
sıkıcı,yavan
turkish meaning of below words

medeni haklarını elinden almak. sürgüne yollamak


düzyazı,nesir
TAKİP ETMEK,DAVA AÇMAK
iddia makamı avukatı
dava.
davacı
ihtimal, olasılık:, incelemek
maden araştırma, araştırma yapma
beklenen, umulan.muhtemel, olası
başarılı olmak,zenginleşmek
zenginlik, refah

zengin,refah
fahişe,orospu
FUHUŞ
yüzükoyun yatan.yere sermek, yere yıkmak.
yere kapanma.bitkinlik
profesyonel tüketici
önder,kahraman,başoyuncu.
KORUMAK
koruma
korunan kimse

bir başkasının vesayeti altında olan kimse (bayan)


PROTESTO
protesto etme.itiraz
uzatmak , süresini uzatmak
çıkıntı yapmak, dışarı çıkmak; pırtlamak; dışarı
çıkarmak.
dışarı çıkmış,fırlamış
çıkıntı
GURURLU

gururlu,gurur verici
KANITLAMAK
turkish meaning of below words
kaynak, köken.
ATA SÖZÜ
SAĞLAMAK, TEDARİK ETMEK
geçimini sağlamak. -e karşı hazırlıklı olmak.
ilahi takdir,hazırlık,tedbir
il, vilayet
vilayete ait.taşralı
temin, koşul,erzak; azık. Hüküm
geçici
(sözleşmeye konulan) kayıt, koşul, şart.
PROVAKASYON,TAHRİK
kışkırtıcı,tahrik edici
KIŞKIRTMAK, KIZDIRMAYA NEDEN OLMAK
resmi amir.,dekan
geminin baş kısmı
beceri; yetenek. Kahramanlık
sinsi sinsi dolaşma.sinsi sinsi dolaşmak.
yakınlık
vekil
aşırı derecede erdemlilik taslayan kimse.
tedbirlilik, sağduyu
tedbirli, sağgörülü.tutumlu
geleceğe yönelik, ileriye dönük, basiretli
basiretli bir şekilde
sağgörülü bir şekilde,tutumlu bir halde
namusluluk taslama
budamak, fazla kısımları atmak
hapishane şarabı

şehvetlilik,cinsel istek
istekli, arzulu.
şehvetli bir şekilde
..-in gizlisini saklısını araştırmak.
Kum cini
piskopat,ruh hastası
psikoz hastası
turkish meaning of below words
PAB, BİRAHANE
cinsel organ çevresindeki kıl

HALK (puplıc sector=devlet sektörü ) kamu


kamuya mal olmuş kişi
yayımlama, yayım.yayın
ilan etmek.
politika yazarı
TANITIM,REKLAM
halka açık olarak,resmen
YAYINLAMAK
buruşuk
Puding
su birikintisi, gölcük.
tıknaz, bodur.
puf,şişirme,şişirmek
kusma,kusmak
çocuk gibi ağlamak, zırlamak
ÇEKMEK
biriyle dalga geçmek, kafa bulmak
DURDURMAK,YUKARI ÇEKMEK
piliç
makara; kasnak.
KAZAK
hamur haline getirmek,kagıt hamuru
minber; kürsü.
(nabız) atmak, (yürek) çarpmak.
NABIZ, VURUŞ
ezmek, ezip toz haline koymak; ezilip toz haline
gelmek.
yumruklamak,vurmak
POMPA,pompalamak
to play music really loud
KABAK

kelime oyunu yapmak,sözcük oyunu


turkish meaning of below words
1.YUMRUK,DELGİ,meyve koktey, yumruklamak
sersemlemiş
can alıcı nokta,bir anlatının en önemli noktası
ayrıntılar ve resmiyette fazla titiz, aşırı titiz
DAKİK
dakikası dakikasına
noktalamak, noktalama işaretleri koymak.
noktalama işareti.noktalama.
delmek,patlatmak,delme,delinme
uzman.
keskin kokulu
CEZALANDIRMAK
cezalandırma, ceza
cezalandırıcı, cezai.
serseri
bahisçi,müşteri
çelimsiz, sıska, cılız
1.ÖĞRENCİ 2.GÖZBEBEĞİ
KUKLA
GENÇ KÖPEK
anlayışsız,mankafa
SATIN ALMAK
SAF, TEMİZ
sadece, yallızca,tamamıyla
arınma,temizlenme
Araf.
temizlemek, arındırmak.politika tasfiye etmek.
arındırmak,temizlemek
püriten.,aşırı dinci
temizlik, saflık
şırıltı,çagıldama,şırıldamak,çağıldayarak akmak
aşırmak, eser hırsızlığı yapmak
MOR
anlam,mana,... görünümünde olmak, gibi
görünmek; ... iddiasında olmak.
sözde, gibi görünen
turkish meaning of below words
AMAÇ,GAYE,kasıt,amaçlamak
maksatlı,anlamlı

KÜÇÜK EL ÇANTASI
takip etmek
kovalayan kimse,takipçi
sevimli
sağlamak, tedarik etmek.
tedarik etme, yiyecek içecek sağlama
satıcı, müteahhit
hüküm alanı (bir yasanın)
İTMEK
kolay aldanan kimse, yemlik.

aceleci,saldırgan
kedi
kedi,kuku
KOYMAK

telefon etmek
yanlış adım atmak
birine baskı yapmak,birini sıkıştırmak
mücadele vermek, (kurtulmak için) boğuşmak
farzedilen, varsayılan.
varsayılarak, tahminen
çürümek, bozulmak; çürütmek.
çürük, çürümüş
geri zekâlı,aptal
BULMACA, PROBLEM,şaşrmak

şaşkınlık,muamma
Pigme.
PİJAMA
PİRAMİT
pisagor
turkish meaning of below words
vaklamak, vakvaklamak, ördek sesi çıkarmak.ördek
sesi
dört çiftle yapılan dans
dört kat
bıldırcın
antika,acayip,tuhaf
titremek.,sarsılmak
bir protestan tarikatı üyesi
nitelik,vasıf
EHLİYETLİ, KALİFİYE

vasıflandırmak,hak kazanmak, ehliyet kazanmak


NİTELİK, KALİTE
vicdan azabı
vicdan azabı
şüphe,ikilem
ölçülebilir

miktarını belirtmek; miktarını belirlemek, ölçmek.


MİKTAR
hisse,miktar
KAVGA
taşocağı.av
ÇEYREK,dörde ayırmak, dörde bölmek.
amerikan futbolu oyunu idare eden oyuncu,idare
etmek
kıç güvertesi
dörde bölme
3'er aylık dönemlerle
levazım subayı
dörtlü, dört sesli parça
dört yapraklı
rıhtım,iskele
vergi
kusacak gibi ,midesi bulanmış
KRALİÇE
turkish meaning of below words
kraliçe gibi.
acayip, tuhaf, garip.argo homoseksüel.
bastırmak (isyan vb'ni),gidermek (endişe vb)
söndürmek, gidermek (susuzluğu)
şikâyetçi,aksi
mızmızlık.dırdırcılık
soru,şüphe,(birine) soru sormak.
aramak,araştırmak
SORU, SORMAK,sorular sormak, sorgulamak
SIRA, KUYRUK
kuyruklama
baştan savma cevap, kaçamaklı söz.
ÇABUK
uygun adım
hızlı
bataklık kumu.çıkmaz
sterlin,paund
karşılık (verilen bir şeye), taviz
SESSİZ, SAKİN
huzur. gönül rahatlığı

tüy
yorgan

öz, cevher.mükemmel bir örnek; tipik bir örnek.


özbeöz; su katılmamış; tam bir:
tabiatının gerektirdiği gibi, en özlü biçimde
tuhaf davranış,acayiplik.
kıvırmak
ilginç,kurnaz
OLDUKÇA,TAMAMEN
oldukça fazla,bir hayli çok
görevden muaf olma
yarı yolda bırakan,kolay pes eden
titreme, kıpırdamak,titremek
don kişot gibi idealist ve hayalci,hayalperest
turkish meaning of below words
donkişotça,
donkişotluk.
KÜÇÜK TEST
sorgulayıcı (bakış/tavır vb),alaylı ve keyifli (gülüş,
bakıþ v.b.).
sorgulayarak, alaycı bir şekilde
halka atma oyunu
KOTA, KONTENJAN
alıntı, fiyat teklifi
AKTARMA, ALINTI
bölüm
haham
TAVŞAN
insan sürüsü, güruh.
kudurmuş,fanatik
kuduz,kuduz hastalıgı
rakun
IRK,YARIŞ,KOŞU
YARIŞMAK,hızlı çalışmak
rafa kaldırmak, germek,raf
RAKET,gürültü, patırtı,haraççılık
haraççı; mafya üyesi. şantajla para almak
iyi öykü anlatan kimse
açık secik,müstehcen
radikal,harika
RADAR

parlaklık,ışıma
ışın yayan, parlak.
RADYATÖR
radikal, köktenci.
RADYO
ışık saçan, ışıl ışıl
kırmızı turp
sal,sala binmek
turkish meaning of below words
üstü başı perişan çocuk,sokak çocuğu
(bir olay) þiddetle devam etmek:gazapihırs

öfke dolu,öfkeli
eski püskü,yırtık pırtık
kırpık kırpık bir halde, bakımsız bir şekilde
öfkeli bir şekilde
ayak takımı
RAY
KORKULUK
demiryolu. mecbur etmek,zorlamak
TREN YOLU
giysi,elbise
YAĞMUR
gökkuşagı
YAĞMURLUK
yagmur tanesi
yağış miktarı
yağmurla sırılsıklam olmuş
1.YÜKSELTMEK 2.ZAM YAPMAK 3.YETİŞTİRMEK
yükselen
askeri (ateşle) taramak. tırmıkla
düzeltmek,bahçıvan tarağı
alışılmışın dışında ve rahat,hovarda
gösterişli olarak, çapkın bir biçimde
hırıltı
toplanmak, desteklemek (bir davayı)
1)KOÇ 2)VURMAK, TOSLAMAK
gezinmek, dolaşmak,konuyu dağıtmak.
japon eriştesi
kol, şube, dal.

tokmak
rampa.
tantana,sağa sola sataşmak
turkish meaning of below words
çoşmuş,her tarafa yayılan,arka ayakları üzerine
kalkmış
sur
namlu temizleme çubuğu
çiftlik işletmek,çiftlik
rasgele
MENZİL,ARALIK, ALAN,dizmek, sıralamak.
1.SIRA 2.RÜTBE 3.SOSYAL SINIF
yüreğine dert olmak, acısı içinden çıkmamak
yağma etmek,altını üstüne getirerek aramak
fidye,fidye verip kurtarmak
heyecanlı bir şekilde bağırarak konuşmak, bağırarak
atıp tutmak
hafifçe vurmak,tıklatmak
günlük vukuat kaydı, günlük işlenen suçların
tutulduğu karakol kayıt kağıdı
doymak bilmez,açgözlü,yırtıcı
gözü doymama. Açgözlülük
ÇABUK, HIZLI
halattan kayarak inme
uyum,ahenk
(iki düşman ülke arasında) uzlaşma
kendinden geçmiş.
büyük sevinç,kendinden geçme
coşkulu,kendinden geçmiş
NADİR
seyreltilmiş
nadirlik, seyreklik.
yaramaz; kerata.
aşagılık.namussuz
1)HIZLI, ACELE 2) isilik
domuz pastırması dilimi
kulak tırmalayıcı, rahatsız eden (ses).
SIÇAN
cırcırlı makara,makara
2. ORAN,saymak, farzetmek, olarak görmek.
turkish meaning of below words

OLDUKÇA
onaylamak, tasdik etmek.
muhakeme etme
oran,orantı,mantıklı
mantıklı açıklama,gerekçe
rasyonelleştirme,modernleşme
akla uygun şekilde, mantık çerçevesinde
çıngırak,hırıltı,takırdamak
yüksek ve bet (ses).
çok açık saçık.
yakıp yıkmak, kasıp kavurmak.
.. -e bayılmak,övmek, göklere çıkarmak
yırtıcı,kurt gibi aç
çok aç.
aç kurt gibi.
genişçe ve derin dere çukuru, dere.

çılgınlık,abuk sabuk söz, gözü dönmüş ,çılgın

tecavüz etmek,ırzına geçmek. kendinden geçirmek


enfes, müthiş güzel.
1.HAM 2.ÇİĞ
haksız muamele, fena muamele
USTURA, TRAŞ MAKİNESİ
ERİŞMEK,varmak,ulaşmak, menzil

tepki göstermek
tepki, reaksiyon.
OKUMAK
isimleri okumak
nakit para
kolayca,seve seve
hazır olma, isteklilik,gönüllülük
yeniden kabul edilme,geri kabul
HAZIR
hazır
turkish meaning of below words
hazır zekâ
tekrar doğrulamak, yeniden tasdik etmek
emlak,mülk

farkında olma; farkına varma, fark etme, anlama.


FARK ETMEK (idrak etmek ),farkına varmak

GERÇEKTEN
emlak komisyoncusu
(ekin) biçmek.,semeresini almak.

tekrar tahsis etmek, tekrar ayırmak


tekrar bölümleme, tekrar ayırma
ARKA,ARKA TARAF,YETİŞTİRMEK,kaldırmak
artçı, defans oyuncusu
son çırpınışlar, son çabalar
1.NEDEN 2.AKIL,SEBEB,(mantıklı bir şekilde)
düşünmek, muhakeme etmek.
devletin varlık nedeni
.. -i ikna etmeye çalışmak.
MANTIKLI,MAKUL
muhakeme,düşünce
yeniden değerlendirme
şüphelerini ve endişelerini tekrar gidermeye
çalışmak, güvence vermek
asi,isyancı
isyan,ayaklanma
tepki,geri tepme,yankılanmak
ters cevap vermek.reddetmek.

azar,azarlamak
delillerle çürütme.
inatçı,sert kafalı
GERİ ÇAGIRMA,HATIRLAMA
sözünü geri almak, vazgeçmek, caymak.
tekrar özetlemek,özet
turkish meaning of below words
geri almak, yeniden ele geçirmek.
ön inceleme, ön araştırma

çekilmek,vazgeçmek
MAKBUZ,FİŞ
1.ALMAK 2.KABUL ETMEK
YAKIN ZAMANDA OLAN,SON,YENİ
geçenlerde, son zamanlarda,
1.RESMİ DAVET 2.RESEPSİYON
çabuk kavrayan,alır
yeni fikirlere açıklık,çabuk kavrama durumu
teneffüs, ara
EKONOMİDE DURGUNLUK,GERİ ÇEKİLME
yeniden suç işleme eğilimi
YEMEK TARİFİ
alan kimse, alıcı
karşılıklı,iki taraflı
.. -e karşılık vermek, -e karşılıkta bulunmak,acısını
çıkarmak
karşılıklı ilişki
karşılıklılık
anlatma,beyan
ezberden okuma.
okumak,ders anlatmak
umursamaz,pervasız
saymak,hesaplamak, güvenmek
..-i hesaba katmak, -i dikkate almak.
hesap, sayma. Hesaplaşma
geri istemek, ıslah etmek
yaslanan, yatar koltuk
başkalarıyla görüşmeden yalnız yaşayan
kimse,toplumdan uzak yaşayan kimse
toplumdan uzaklaşmış, toplumdan izole bir biçimde
yaşayan
tanınma, doğrulama
TANIMAK
turkish meaning of below words
(silah) geri tepme.(silah) geri tepmek.
HATIRLAMAK,ANIMSAMAK
yeniden başlamak
TAVSİYE ETMEK
tavsiye, öneri

tekrar görevlendirmek,tekrar hizmete sokmak


yeniden kurula sunmak

karşılığını vermek; ödüllendirmek; cezalandırmak


keşif amacıyla yapılan araştırma, gözlemleme
UZLAŞTIRMAK,BARIŞTIRMAK
UZLAŞMA,barışma
keşif,arama
yeniden kutsamak
yeniden oluşturmak,yeniden kurmak
tekrar bir araya gelmek
1.KAYIT 2.PLAK 3.REKOR
rekor kıran
yeniden saymak,anlatmak, hikâye etmek.
telafi etmek.,zararını ödemek.
başvuru, yardım dileme.
1.İYİLEŞMEK 2.KURTARMAK
iyileşme,kurtarma
canlandırmak
ara, dinlenme
eğlence

(birbirini) suçlamak.
karşılıklı şikayet
askere almak, kaydetmek
anüsten
düzeltme
düzeltmek, doğrultmak.
bölge papazının konutu
iyileşmek.
turkish meaning of below words
tekrarlanma
geriye doğru eğmek
redd-i hâkim
hakimin davadan çekilmesini talep etmek, davadan
çekilmek
KIRMIZI, KIZIL

bir metni gözden geçirmek,bir metni düzenlemek


baskı için düzenlenmiş/redakte edilmiş
kırmızı tuğlalı
parasını verip geri alma,bedelini verip geri
almak,amorti etmek,kurtarmak
paraya çevrilebilir,ihbarlı,kurtarılabilir

kurtarıcı,mesih
kurtarma; kurtarılma,rehinden kurtarma.
to divide anew into districts
yeniden yapmak.
güzel/keskin kokulu.

iki misline çıkarmak.tekrarlamak; tekrarlanmak.


tahkimli mevzi,tabya
artırmak
yeniden çizmek, mükerrer poliçe
AZALTMAK
düşürmek, getirmek (belli bir duruma)

azalma
indirgeyici

fazlalık
gereksiz,luzumsuz
saz,kamış
tiz,kamış gibi
resif
(fena koku) yaymak.
turkish meaning of below words

kokutma (pis)
(başı) dönmek,yalpalamak, sendelemek.
sersemletici, baş döndürücü

bir rolü/olayı (yeniden) oynamak/canlandırmak


yeniden sahneleme
yeniden değerlendirmek
tekrar değerlendirme
bahsetmek,başvurmak
.. -den söz etmek, -den bahsetmek.
HAKEM
başvuru, atıf
REFERANDUM, HALK OYLAMASI
yönlendirme,sevk
DOLDURMAK
arıtma
tamir,onarmak
YANSITMAK
yansıma, aksetme.
reform yapmak,yeniden düzenlemek
ıslahevi.
çekinmek,kaçınmak

SANDOVİÇ, TOST, İÇECEK (Gar,istasyon gibi yerlerde)


soğutma, dondurma.

BUZDOLABI
SIGINAK,GÜVENLİ YER
MÜLTECİ
geri ödemek
yeniden parlatmak,yeniden döşemek
red, kabul etmeme
REDDETMEK
yalanlamak, çürütmek.
yeniden kazanmak,yeniden kazanmak.
turkish meaning of below words
muhteşem,krala ait
eğlendirmek.ziyafet çekmek.
dikkatle bakmak. dikkate almak, hesaba
katmak,bakış,saygı
SAYGI ,1.DİKKAT 2.DÜŞÜNCE 3.BAKMAK
4.İNANMAK,göz önüne almak,
saymak. gözüyle bakmak
olarak kabul edilen

ilişkin
her şeye rağmen; ne olursa olsun.
krallık,saltanat
yeniden oluşturmak; yeniden oluşmak. yeniden
canlandırmak
yeniden doğma, vücudun onarımı
saltanat vekili, kral naibi
regicide,bir hükümdarı katletmek
rejim,yönetim şekli

perhiz, rejim.
alay,sürü,kalabalık

alay
BÖLGE
1)KÜTÜK,SİCİL,KAYIT
gerilemek, ilkelleşmek
ÜZGÜN OLMAK, PİŞMAN OLMAK
üzülerek
DÜZENLİ, OLAĞAN
kurala uygunluk, intizam
düzene sokmak, düzenlemek,ayarlamak
DÜZENLENME , YÖNETMELİK, TÜZÜK
düzenleyici, mevzuata ilişkin
(yediklerini) geri çıkartmak
kusarak çıkarma.
rehabilitasyon
turkish meaning of below words
..-i az çok tekrarlamak; tekrarlamak.
prova yapmak
egemenlik,saltanat,hüküm sürmek
saltanat süren
geri ödemek,zararını karşılamak
yeniden hükmetmek
yular
reenkarnasyon
güçlendirmek,sağlamlaştırmak
güçlendirme, takviye
eski görevine vermek
tekrar canlandırmak, harekete geçirmek
tekrarlamak.
tekrar eden
KABUL ETMEMEK,REDDETMEK,geri çevirmek
red, geri çevirme
sevinmek,neşelenmek
bayram sevinci,büyük sevinç
gençleştirmek,canlandırmak
gençleştirme.canlandırma
yeniden yakmak, alevlendirmek

tekrar kötü yola sapmak.,kötü duruma dönmek.


ilişkilendirilebilir
ANLATMAK, NAKLETMEK (formal tell),İLİŞKİ
KURMAK
İLİŞKİ ,akraba
İLİŞKİ,akrabalık
AKRABA
nispeten
görelilik, izafiyet,baglılık
RAHATLAMAK, GEVŞEMEK
(birinden alınan haberi) iletmek, bildirmek,
aktarmak.elektrik röle.vardiya.
serbest bırakılabilir
SERBEST BIRAKMAK, GEVŞETMEK
turkish meaning of below words

sürgün etmek,aşağı bir duruma/mevkiye indirmek


.-e atamak, -e tayin etmek.
acıyıp merhamet göstermek.insafa gelmek
acımasız,insafsız
bıkıp usanmadan
ilişki, alaka
ilgi
UYGUN, KONUYLA İLİŞKİLİ
güvenirlik.
GÜVENİLİR
güven, bağımlılık
.. -e güven, -e itimat, -e bel bağlama.
bel bağlayan,inançlı
güvenen
RAHATLAMA,KABARMA,YARDIM
RAHATLAMAK,HAFİFLETMEK
yeniden yakmak (ateş vb)
DİN
din adamı
bırakmak, terketmek; vazgeçmek.
.-den zevk almak.
bir şeyi tekrar yaşamak
yeni yerine geçmek, yer değiştirmek
yerdeğiştirme ,başka yerde iskan
gönülsüzlük,isteksizlik
İSTEKSİZ
1.GERİYE KALMAK 2.YERİNDE DURMAK
geriye kalan,bakiye,elden çıkarmak

iade etmek (cezaevine/ıslahevine),mahkemeye


kadar tutmak
BELİRTMEK, AÇIKLAMA
DİKKATE DEĞER,OLAGAN ÜSTÜ
dikkat çekecek derecede
iyileştirici, tedavi edici.
turkish meaning of below words
ÇARE
hatırlamak
anma,yad etme
HATIRLATMAK,ANIMSATMAK
hatırlatma,hatırlatıcı şey.
eski günlerden konuşmak,anılarını anlatmak
..-i anımsatan, -i andıran.
hafifletme, azaltma; hafifleme, azalma.
ihmalkarlık.ihmal
1)AFFETMEK,BAĞIŞLAMAK2)POSTAYLA PARA
YOLLAMA-Havale
HAVELE (Para)
kalıntı, artık; bakiye.
itiraz etmek. şikayet etmek

(birini) (bir konuda) protesto etmek


pişmanlık .vicdan azabı
pişman
vicdansız,merhametsiz
yeniden ipotek etmek
UZAK
az bir miktara kadar, uzaktan
uzaklık
tekrar çıkmak (yükseğe),yeniden tırmanmak
ortadan kaldırma
UZAKLAŞTIRMAK,ORTADAN KALDIRMAK
yerinden sökmek
ücret,bedel
yırtılmak,yırtmak
kılmak, vermek,hale getirmek
buluşma , randevu (yeri).
çeviri,tercume,yorum
sözünü tutmamak,dininden dönmek
yeniden müzakere etmek
yeniden pazarlık etme
turkish meaning of below words
yenilemek, onarmak.(pasaport v.b.'nin) süresini
uzatmak.
feragat etmek,vazgeçmek
yenilemek.
yenileme
ün, şöhret.
ünlü, meşhur, şöhretli.

KİRALAMAK
vazgeçme.,terk
ONARMAK
tazminat.
hazır cevap
geri gitmek,dönmek
(birini) uyruğunda olduğu ülkeye geri
göndermek/iade etmek.
GERİ ÖDEMEK
(yasa, emir v.b.'ni) kaldırmak, iptal etmek.
Feshetmek
iptal edilebilir
TEKRARLAMAK
tekrar tekrar
geri püskürtmek (düşmanı), püskürtmek
itici, geçirmez
tövbe etmek,pişman olmak
tövbe,pişmanlık
tövbekar,pişman
yankı,geri tepme
repertuar.
tekrar, yineleme
hep kendini tekrar eden
başka bir şekilde ifade etmek
DEGİŞTİRMEK
YEDEK,DEGİŞTİRME
tekrar doldurmak.
dolu, tamamıyla dolmuş.
turkish meaning of below words
aşırı tokluk.doygunluk
YANITLAMAK, YANIT

RAPOR, RAPOR ETMEK


hakkında rapor hazırlamak, gammazlamak
anlatıldığına göre
dinlenmek.yatmak..dinlenme, istirahat.
ayıp, ayıplanacak.
TEMSİL ETMEK
temsil, sembol, tasvir
TEMSİLCİ
baskı altında tutmak, bastırmak.
(birinin) cezasını ertelemek.(cezayı) erteleme, tecil
etme.
azarlamak,kınamak
misilleme.
yeniden ele alma,nakarat
sitem etmek,ayıplamak,sitem,leke
sitem dolu, sitemli.
sitem ederek,ayıplayarak
ayıplamak,begenmemek, namussuz/ahlaksız kimse,
serseri

CUMHURİYET
cumhuriyetçi…
kabul etmemek, geri çevirmek.reddetmek
iğrenç, tiksindirici, çirkin.
püskürtme.ret, geri çevirme.geri
püskürtmek,reddetmek, geri çevirmek.
iğrenme, tiksinme,itme
iğrenç, tiksindirici, itici.
bir şeyi başka bir amaçla kullanmak üzere
değiştirmek
saygın
İTİBAR,ÜN
saygınlık,ün,şeref,saymak,farzetmek
turkish meaning of below words
varsayılan, farzolunan; sözde.
RİCA ETMEK, RİCA
GEREKSİNMEK,gerektirmek
gereksinim, koşul
gerekli.

yeniden yönlendirmek

yeniden planlamak

(yasa, anlaşma v.b.'ni) iptal etmek, feshetmek.

KURTARMAK
ARAŞTIRMA
aracı,satıcı
benzerlik.
benzemek

GÜCENMEK,içermek
içerlemiş

içerleme,kin
rezervasyon

1.REZERV 2.REZERVASYON YAPTIRMAK,çekingen


çekingen,ağzı kapalı
yedek
tekrar karıştırmak
OTURMAK, İKAMET ETMEK
.-e ait olmak.
oturma. Konut
ihtisas dönemi.
BÖLGEDE YAŞAYAN, OTURAN
çözünmez artık; tortu, çökelti.

İSTİFA ETMEK,vazgeçmek, terketmek, bırakmak.


turkish meaning of below words
istifa
güçlükleri yenme yeteneği olan,kendini çabuk
toparlayan
esnek, çabuk iyileşen
DİRENMEK,KARŞI KOYMAK
direnç
yeniden boyutlandırmak
kararlı, azimli.
kararlılıkla, tereddütsüz
teklif, öneri, karar
halletmek, çözmek,karar vermek
rezonans,yankılama
çınlayan, yankılanan.
çınlamak; yankılanmak.
çınlamak; yankılanmak.
çare,başvurmak,tatil yeri
başvurmak
şiddete başvurmak.kuvvete başvurmak
çınlamak, yankılanmak.
kaynak
becerikli.

SAYGI DUYMAK
saygınlık
SAYGIN,SAYGIDEĞER
saygılı
saygılı bir biçimde,hürmetle
sırasıyla
nefes alma, solunum.
mühlet, süre.
muhteşem,göz kamaştırıcı
CEVAP VERMEK
cevap, yanıt
sorumluluk

SORUMLU
turkish meaning of below words
DİNLENMEK
GERİYE KALAN
RESTORAN, LOKANTA
sahibine iade,zararı ödeme.
ınatçı
huzursuz,hareketli
kıpır kıpır
onarma, yenileme
İADE ETMEK ,RESTORE ETMEK,ONARMAK
engellemek, sınırlamak
kısıtlama,kendini tutma.
SINIRLAMAK
kısıtlama,sınırlama
yeniden yapılandırmak
SONUÇ
bileşke kuvvet
YENİDEN BAŞLAMAK,KALDIGI YERDEN DEVAM
ETMEK
kaldığı yerden devam etme,yeniden başlama
yeniden yüzeye çıkmak, yeniden kaplamak
yeniden dirilme.
yeniden dirilen.
diriltmek,dirilmek,hayata döndürmek
canlandırılma,diriltme
PAREKENDE, PAREKENDE SATIŞ
perakende satış noktası
tutmak, korumak
avukatlık ücreti
alıkoyma,tutan
öç almak, intikam almak.
İNTİKAM, MİSİLLEME
misilleme.intikam
geciktirmek, yavaşlatmak.
geciktirme, yavaşlama
geri zekâlı
alıkoyma,tutulma (ısı/su vb)
turkish meaning of below words
alıkoyan, tutan.
suskunluk
suskun, ağzı sıkı
el çantası

EMEKLİ OLMAK,çekilmek, bir köşeye çekilmek.


emeklilik

sert cevap,karşılık,sert cevap vermek.karşılık vermek


izini takip ederek kaynağına gitmek.
yeniden takip etmek
geri çekmek; geri çekilmek.
geri çekme; geri çekilme.,sözünü geri alma.
geri çekilme,gerileme
azaltmak, kısmak.
yeniden yargılama
intikamcı,kinci
yeniden ele geçirme.
geri almak,telafi etmek

tadilat,(örneğin bir enerji santralını) gelişkin


donanım veya özelliklerle donatmak suretiyle
yenilemek
geçmişe bakış.
geçmişle ilgili.
GERİ DÖNMEK
tekrar rağbet görmek
yeniden bir araya gelme.
zulayı tazelemek, daha uyuşturucu almak
tamir etmek; yenilemek.
açıklamak, ortaya çıkarmak
cümbüş,alem,eglenmek
açığa çıkma; açığa çıkarma, vahiy
zevk ve sefaya düşkün tip, eğlence düşkünü
şenlik, eğlenti.
ÖÇ ALMAK, İNTİKAM
GELİR
turkish meaning of below words
gelir akışı
yankılanmak, yankı yapmak.
yankılama, yansıma (ışık/ses)
saymak, saygı göstermek.
büyük saygı, ihtiram.
peder,muhterem,saygıdeger
saygılı
çok saygılı bir şekilde
hayale dalma.
tersine çevirme

TERS, ARKA (reverse gear = geri vites)


.-e geri gitmek, -e dönmek.
yorum,gözden geçirmek,eleştiri yazısı,eleştiri
eleştirmen
sövmek, yermek; küfür savurmak.
hakaret edilmiş
TEKRAR GÖZDEN GEÇİRİP DÜZELTMEK
yeniden canlandırmak, diriltmek.
yeniden canlandırma
yeni bir hayat vermek, canlandırmak

hükümsüz kılmak, feshetmek.


ayaklanmak, isyan çıkarmak
tiksindirici,iğrenc
DEVRİM
devrimci

..-de devrim yapmak, -i kökten değiştirmek.


döner
tiksinme.
ÖDÜL
ödüllendirici,ümit verici
ümit verici bir biçimde, değerli bir şekilde
geri sarmak
öve öve bitirememek, methiyeler düzmek
turkish meaning of below words
güzel konuşma, abartmalı dil veya yazı

sözbilimle ilgili,sırf söylenmiş olması için söylenen


romatizma.
ritim,ritm
uyumlu,ritmik
ritmik olarak
KABURGA
KURDELA, ŞERİT
PİRİNÇ
ZENGİN
zenginlik
çürük, köhne (sandalye, masa v.b.).sarsak, titrek
(kimse).
sekme, sekerek sıçrama.

ATMAK, FIRLATMAK (To get rid of:başından atmak)


bilmece,bulmaca
ATA,BİSİKLETE BİNMEK
sürülebilir

binici
iki vadiyi birbirinden ayıran yayvan sırt
alay, eğlenme,alay etmek
GÜLÜNÇ, SAÇMA
saçma bir şekilde,gülünç bir şekilde
yaygın,çok sayıda
sık sık tekrarlanan müzikal bağ
sayfaları acele ile çevirmek
TÜFEK
teçhizat,donatmak.
donanım
1.HAK 2.DOĞRU,HAKLI 3.SAĞ TARAF
şimdi
erişim hakkı, geçiş hakkı
yasal,gerçek,haklı
meşru/yasal olarak, haklı olarak
turkish meaning of below words
doğruluk, yasallık
insaflı,adil
sert,katı,dik kafalı
sertçe,sıkı sıkıya
zorluk.titizlik .sertlik
özenli,dikkatli.
sinirlendirmek, kızdırmak.
dere.çay
kenar
ÇALMAK(zil çalması), TELEFON ETMEK
YÜZÜK, HALKA

paten sahası
durulama
isyan,kargaşa,kargaşaya yol açmak
huzuru bozan,kargaşa çıkaran
yırtılıp açılmak
OLGUN
olgunlaştırmak; olgunlaşmak.
olgunlaştırıcı
sökülmüş
dalgalanma,dalgacık
dalgacık
YÜKSELMEK
RİSK
tehlikeyi göze alan
RİSKLİ
uygunsuz, müstehcen
açık saçık bir şekilde
ayin,dinsel tören
rakip,rekabet etmek
rekabet,muhalefet
yarık,yarılmış
NEHİR
perçin,perçinlemek.
turkish meaning of below words

merak uyandıran,dikkat çeken


dere,derecik
hamamböceği.
YOL
turnedeki grubun ekipmanlarını kuran ve söken
kimse
dolaşmak,gezme
göçmen kişi,gezgin kişi
demir kırı at
KÜKREME
ROSTO, FIRINDA PİŞİRMEK
1.SOYGUN YAPMAK
sağlam, gürbüz, güçlü, dinç.
güçlü bir şekilde, kuvvetlice
1.KAYA 2.SALLANMAK,elmas,değerli taş
rock grubu
en düşük fiyat düzeyi
kavisli ayak (beşik veya sallanan sandalye altındaki),
deli
ROKET
çubuk
kemirgen hayvan.
serseri,yaramaz
sinirlendirmek
ROL
YUVARLANMAK,rulo
yoklama
sayım
merdane , silindir
lunapark treni
ÇATI
çatı tamircisi
bir sakinleştirici
ekinkargası,hile ile kapmak.dolandırmak
ODA
turkish meaning of below words
geniş
tünek
horoz

KÖK.kökleştirmek, tutturmak; kökleşmek, tutmak.


HALAT, İP,iple bağlamak.
tespih,tespih duası,gül bahçesi
1.GÜL 2.PEMBE
isim listesi.
al yanaklar
çürümek,çürüme
dönen, döner, dönel.
çürük,çürümüş,berbat,bozulmuş
kokuşmuşluk.bozulma
yuvarlak, toparlak.
zampara
KABA,pürüzlü,sert
en zor,en kaba
yontulmamış,kaba
kabaca,aşagı yukarı
YUVARLAK
yaklaşık
el yazısı
1)DOLAMBAÇLI,DOLAYLI
lokomotif deposu
yuvarlak olarak,sakınmadan, dobra dobra.
uyandırmak,uyanmak
bozgun, hezimet.bozguna uğratmak, hezimete
uğratmak.
ROTA,yol
yol haritası
avare dolaşmak.
gezici,,başıboş dolaşma
1.SIRA 2.GÜRÜLTÜ
KÜREK ÇEKMEK,sıra,gürültü,kavga
kayık, sandal.
turkish meaning of below words
kabadayı
KRALİYETE AİT,KRALİYET
telif ücretleri,yayın hakkı gelirleri

SÜRMEK, SÜRTMEK,ovmak
1)LASTİK, KAUÇUK 2)SİLGİ
1.ÇÖP 2.SAÇMA,ıvır zıvır
Çöplük
moloz
buruşturmak, kırışmak
sırt çantası.
çıngar; arbede.
dümen,klavuz
al yanaklı,elma gibi

KABA
temel bilgi, işlevini yitirmiş organ
temel,ilkel
pişmanlık duymak, üzüntü duymak
üzücü; hazin; hüzünlü.
acınacak bir halde, pişman bir şekilde
kederlilik
kabadayı, külhanbeyi.
dalgalanma,kırışıklık,dalgalanmak
KÜÇÜK HALI, KİLİM
HARABE, YIKIM, MAHVETME
harap edici,yıkıcı
1.YÖNETMEK 2.KURAL
kural kitabı, kanunname
1.KURAL KOYUCU, YÖNETİCİ 2.CETVEL
yargı,hüküm

GÜRLEMEK
uzun uzadıya düşünmek
altüst edip aramak.
acayip,garip
söylenti,dedikodu
turkish meaning of below words
dedikodu yayan kimse, dedikoducu
karmakarışık etmek.buruşmak
çıngar; arbede.
1.KOŞMAK 2.ÇALIŞTIRMAK (fabrika,şirket
v.b),oynatmak,yayınlamak,gösterim
karaya oturmak.
belaya çatmak,derde çatmak
1.KAÇAK 2.KONTROL DIŞI (runaway increase in
prices)
köhne, harap.zayıf
basamak,sandâlye ayak desteği
atışma, anlaşmazlık.
cüce, ciğeri beş para etmez tip
koşarak varmak
kopma,kırılma, (ilişkiyi) koparmak, bozmak.
kırsal, köye ait.
hile, oyun.

ÇABUK DAVRANMAK,ACELE
acele sipariş
saz, günlük çekim
(iş gününde) trafiğin en yoğun olduğu zaman.
PAS
kırsal,köy,köylü
hışırdamak; hışırdatmak.

hışırtı,hışırdama
tekerlek izi.rutin; monoton ve sıkıcı bir yaşam veya
çalışma tarzı,tekerleklerle iz yapmak.
acımasız,merhametsiz
acımasızlık
çavdar.
musevilerce cumartesileri uygulanan kutsal
dinlenme günü
sabatik yıla ait veya ilgili
turkish meaning of below words
üniversitedeki öğretim üyesine tanınan uzun ve
maaşlı izin
samur, kapkara,matem rengi
SABOTAJ
savaş tehdidi
kesecik, torbacık
ÇUVAL
KOVMAK, İSTİFAYA ZORLAMAK
bok çuvalı!

çuval dolusu
kutsal
kutsallık
KURBAN, FEDAKARLIK
kutsal kişi ya da şeylere saygısızlık
kutsal bir şeye karşı saygısız
ÜZGÜN, MUTSUZ
kederlendirmek,üzmek
EYER,SIRT,eyerlemek.
at sürmekten gerilmiş ve hassaslaşmış olan
üzüntülü bir şekilde,açı bir şekilde
üzüntü,keder

SAFARİ, HAYVAN AVLAMA YOLCULUĞU


1.GÜVENLİ, EMİN 2.KASA
korumak
EMNİYET KEMERİ
ÇENGELLİ İĞNE
sarkma,çökme

dirayet.zeka
adaçayı,bilge
çalı

sarkmış,sarkık
turkish meaning of below words

DENİZ YOLCULUĞU,YELKEN
DENİZCİ
HATIR, UĞRUNA
şehvetli.müstehcen.
SALATA
maaşli.aylıklı (çalışan)
MAAŞ
SATIŞ,ucuz
satış mağazası
göze çarpan, dikkati çeken.
tükürük
ağzı salyalanmak, ağzı sulanmak

benzi sararmış,soluk yüzlü; soluk, solgun (beniz).


1) SOM BALIĞI
SALON ,BAR,MEYHANE

TUZ,keyifli/cazip hale getirmek, tuzlayarak saklamak


tuzlu,salamura
SELAM VERMEK (Askerυ)
kurtarmak,(yangından/kazadan) kurtarmak
kurtuluş,kurtarılma; kurtarma.

acısına merhem olmak. acısını dindirmek


gümüş tepsi,tepsi
AYNI, FARKSIZ
rusça'da semaver
uzak doğu'da kullanılan küçük teknelere verilen
isim
ÖRNEK, NUMUNE
kutsama,takdis
takdis eden,kutsayan
kutsallaştırmak, günahtan arındırmak
dindarlık taslayan, sahte sofu.
dindarlık taslama, yalancı sofuluk
turkish meaning of below words
yaptırım,onay,izin,uygun görmek,onaylamak

tasdik edilmiş
kutsallık.
KUM
SANDALET,sandal
kum torbasıyla korumak, kum torbası
kum perisi
1) ZIMPARA KAĞIDI 2) ZIMPARALAMAK

SANDVİÇ
aklı başında.
daha aklı başında
kana susamış, kan dökücü.
umutlu; iyimser.
temizlemek, sterilize etmek
akıl sağlığı
budala,özsu,azaltmak.çökertmek
ukala.kendini bilmiş
ukala bir şekilde.kendini bilmiş bir şekilde
iğneleme,gizli alay
iğneleyici, alaylı
alaylı bir biçimde
SARDALYA
küçümseyen, küçümseyici, alaylı, alaycı
kuşak
zarif bir şekilde yürümek
sululuk,küstahça konuşmak
arsız, küstah,
okul çantası
doyurmak.
UYDU
doyurmak.
SATEN, ATLAS
Halk edebiyatında taşlama
hicivli, hicivsel.
turkish meaning of below words
tatmin, memnuniyet.

TATMİN ETMEK
doyurmak, nüfuz etmek
doyma, doygunluk.
CUMARTESİ
SALÇA, SOS
TENCERE
FİNCAN TABAGI
aylak aylak dolaşmak, avare avare dolaşmak.
SOSİS
kurtarılabilir, muhafaza edilebilir
VAHŞİ,YABANİ,YIRTICI
bilgin,alim
1.KORUMAK 2.TASARRUF ETMEK
yeni adla saklamak,
en iyisini en sona saklamak
biriktirilmiş para; tasarruflar.

kurtarıcı
maharet, beceriklilik
lezzetli,güzel kokulu
TAT, LEZZET
iştah açıcı,yemeğin başında veya sonunda yenen bir
yemek

kavramak,idrak etmek,anlamak,bilgili ve sezgili


1)TESTERE 2)GÖRMEK (See'nin past tens'i)
kereste fabrikası
SAKSAFON
DEMEK, SÖYLEMEK
yara kabuğu.
kılıç kını
kabuk bağlamış, uyuz (koyun)
iskele,dar ağacı
yapı kurma işçisi
turkish meaning of below words
yakmak (kaynar sıvı/buhar/güneş vb ile),kaynar su
veya buhardan geçirmek
1.ÖLÇEK 2.TART
kafa derisi.,kafa derisini yüzmek.
cerrah neşteri
dümen (sahtecilik),dolap (çevirmek)
koşmak, kaçmak.acele kaçış.
SKANDAL
rezalet çıkararak (birini) utandırmak.
skandal yaratan kimse
rezil,kepaze

kısıtlamak,sınırlamak, kifayetsiz,yetersiz.kısıttlı
günah keçisi;günah keçisi olmak
yara izi,iz,iz bırakmak,sıyırmak
KIT,NADİR,SEYREK
kıtlık
KORKUTMAK

korku tellallığı
ATKI
al, kırmızı.
utanç sembolü
sıvışmak
dağıtmak, saçmak
hallaç pamuğu gibi atmak
çöple beslenmek
OLAYIN GEÇTİĞİ YER, MANZARA, TİYATRONUN BİR
SAHNESİ
doğal manzara.
koku,esans
şüpheci kimse.
kuşkucu
PLAN, PROJE
entrikacı, dolap çeviren
bölünme, hizipleşme
gevezelik etmek
turkish meaning of below words
boş ve anlamsız konuşma
tuhaf (kimse), enayi
bilimsel, ilmi
BURS,ilim
OKUL
egitim, ögretim.
iki direkli yelkenli,bira bardagı
iskoç dansı
BİLİM
bilimsel,bilim adamı
bilim adamı
zekice konuşmak, parıldamak
harikulade, göz kamaştırıcı
çocuk,evlat
MAKAS
alay,küçümseme,alay etmek
ile alay etmek.
azarlamak,çıkışmak
ceza,cezlandırmak
ÇÖREK
çok hafif kaymak
kenera kay
kepçe,büyük kazanç,kepçe ile boşaltmak
tabanları yağlamak
ozan,şair
kapsam,faaliyet alanı
yakmak, kavurmak; yanmak, kavrulmak.
SKOR,puan
küçümsemek, hor görmek.tepeden bakma, hor
görme, küçük görme.
AKREP
iskoç
kazasız,belasız, masrafsız

arayarak dolaşmak, taramak.


bela, felaket.şiddetle cezalandırmak.
turkish meaning of below words
kaşlarını çatmak,kaş çatma
sert bakan, çatık kaşlı
boğarak öldürmek, çok zayıf kimse
boğularak öldürülmüş
bir deri bir kemik,çok zayıf

sıvışmak, tüymek.
KARIŞTIRMAK,MÜCADELE
tırmanmak, karıştırmak
telefonun dinlenmesini önleyen cihaz
hurda,ufak parça, hurdaya ayırmak
KAZIMAK, SÜRTMEK
kavgacı
TIRMALAMAK 2.KAŞIMAK,çizik
kazıma
karalamak,acelem ile yazmak
cılız, bir deri bir kemik
ÇIĞLIK
keskin çığlık,cırlamak,acı acı bagırmak
1.EKRAN 2.PERDE, PERDELEMEK
VİDALAMAK, VİDA,düzmek; düzüşmek.
karalama, çiziktirme.,karalamak, çiziktirmek.
yazar bozuntusu, kötü yazan kimse
aşırı tutumlu olmak,cimrilik etmek
geçici senet, kese
yazı ile ilgili
yazıt,din dersi
ciğeri beş para etmez tip,pislik
otlakçılık yapmak, çalmak
beleşçi.otlakçı
fırça,fırçalama,bodur agaç,ovmak, fırçalayarak
temizlemek.
motor/önüne gelenle yatan kız
ENSE
pis, dağınık
çok güzel, harikulade, şahane, enfes.
turkish meaning of below words
mükemmelce, harikulade bir şekilde
mükemmellik, görkemlilik
vicdanı elvermeme,tereddüt etmek.
vicdanının sesini dinleyen, vicdanlı,dürüst,dikkatli,
titiz.
titizlikle,dikkatle
ince eleyip sık dokumak,dikkatle incelemek
dikkatle bakma, inceleme.
sürüklenmek, rüzgarla sürüklenmek
rüzgarla sürüklenmiş, sürüklenmiş

itişip kakışma, saç saça baş başa kavga etmek


bulaşıkhane
bulaşıkçı
heykelini yapmak, yontmak
heykeltraş
çok aşagılık kimse, çok kötü kimse, pislik.
hızlı kaçmış
kaba, küfürlü.
hızla kaçmak,koşuşturmak

aşagılık ,pislik
hızla koşmak, seğirtmek.hızlı koşma
çirkin,kirli
DENİZ
gemicilik,gemi yolculugu
1)MÜHÜRLEMEK 2)FOK BALIĞI
dikiş, dikiş yeri, dikiş gibi iz bırakmak
kadın terzi.
ARAŞTIRMAK
Ne bileyim ben!
yanma,daglama,haşlama
DENİZ KIYISI
DENİZ KENARI
sezon,mevsim,kurutmak
yetişmiş, olgunlaşmış
turkish meaning of below words
KOLTUK,SANYALYE
EMNİYET KEMERİ
oturma,oturma yerleri
yosun
ayrılıkçı,ayrılma yanlısı (siyasal/dinsel bir
örgütten/bir devletten/federasyondan)
kimseyle görüştürmemek,eve kapamak
gözlerden uzak,tecrit edilmiş
toplumdan uzak yaşama,inziva
1.SANİYE 2.İKİNCİ,(bir öneriyi) desteklemek.
İKİNCİ DERECE, KALİTE
gizlilik
GİZ, SIR
SEKRETER
devlet bakanı
gizemli,ketum,gizli kapaklı
ağzı sıkı bir şekilde,gizlice
mezhep,tarikat
mezhep,tarikat,hizipçi

KISIM, BÖLÜM
laiklik
GÜVENLİ, SAĞLAM,SAGLAMAK
sakinleştirmek, yatıştırıcı vermek
ciddi bir şekilde, sakin bir biçimde
yatıştırıcı
tortu,çökelti
isyanı körükleyen kişi
fitneci, kışkırtıcı
baştan çıkartmak,ayartmak
baştan çıkaran kimse
ayartıcı, baştan çıkaran, çekici.
çalışkan.gayretli
çalışkan bir biçimde
çalışkanlık.inatçılık
1.GÖRMEK 2.FARK ETMEK 3.ANLAMAK
turkish meaning of below words
uygun görmek, münasip görmek
GÖZDEN GEÇİRMEK
1.TOHUM 2.ÇEKİRDEK
hırpani, tohumlu,keyifsiz
madem,mademki,-diği için,-e göre
ARAMAK, SORUŞTURMAK
arayan kimse
GÖRÜNMEK,gibi gelmek:
görünmek
görünüşe göre,görünüşe bakılırsa
gaipten haber veren kimse.
gofre kumaş

kararsız olmak, aşağı yukarı sallanmak, tahterevalli


kudurmak,kaynatmak,haşlamak
haşlama,kaynatma
PARÇA,BÖLÜM,KISIM
ayırmak,tecrit etmek,ayrım yapmak
fark gözetme,ayrı tutma, ayrım:
iki şarkı yada iki fikir arasında aralıksız geçiş
yapmak
ELE GEÇİRMEK,YAKALAMAK
gasp,yakalama,felç
ARA SIRA, SIK DEĞİL
SEÇMEK
SEÇİM
feragat,nefsine hakim olma
kendine saygı, özsaygı
olgunluk,kimseye muhtaç olmama
kendiyle ters düşen
kendi iradesiyle ilan edilen
kendini geri planda tutan
aşikâr, açık, belli.
aşikar bir biçimde
kendini ifade eden
kendini düşünmeyen
kendini yakma eylemi, kendini feda etme
turkish meaning of below words
rahatına düşkün
kendi kendine olan
BENCİL
özverili
sadece kendini düşünmeyerek
kendisiyle alay ederek
kendine hakim,sakin
kendi kendine temizleme
birbiriyle aynı,tıpkı
SATMAK
küçümsemek.
kumaş kenarı
benlik
biçim.suret,dış görünüş

meni
YARI
ilahiyat fakültesi.
SENATO
GÖNDERMEK
bunak
bunaklık, güçsüzlük
KIDEMLİ,ÜST, YASÇA BÜYÜK
duyum, his
DUYU,HİS,mana,anlam
durgunluk hissi
mizah anlayışı
utanma hissi,utanma duygusu
DUYGUSUZ,ANLAMSIZ,ŞAÇMA
duyarlılık,hassaslık
DUYARLI,MANTIKLI,AKILLI
DUYARLI, HASSAS
şehvetli,duygusal,şehvetli…
1.CÜMLE 2.HÜKÜM GİYME,MAHKUM OLMA (A Life
sentence)
duygu, his,aşırı duyarlık.
turkish meaning of below words
duygusal
nöbetçi, gözcü.
nöbetçi, nöbetçi asker.
nöbet
çanakyaprağı
AYRI, AYIRMAK
ayırma
EYLÜL
mikroplu
mezar gibi.kasvetli
mezar odası,ölü gömme
birbiri ardından gelme,sıra,ardışık,sıra, düzen; seri,
dizi.
haczetmek, el koymak.
mutlu kaza,şans eseri değerli birşeyler keşfetme
yeteneği
sakin,huzurlu.yüce
sakince
sükûnet, dinginlik, huzur.
kul,esir, ortaçağ köylüsü
kölelik
ÇAVUŞ
başçavuş
SERİ (T.V ,radyo,hikaye v.b )
sıra,seri,dizi
CİDDİ
ciddi suç

VAAZ
yılan
testere dişli (yaprak, bıçak).
sıralı,sıkışık
HİZMETÇİ
1.HİZMET ETMEK 2.SERVİS YAPMAK,yararı
dokunmak
SERVİS
turkish meaning of below words
PEÇETE
kölelik.
kölelik.
AYARLAMAK, YERLEŞTİRMEK, HAZIRLAMAK
hedef tayin etmek
bir tarafa bırakmak, bir tarafa koymak
hedef koymak
etkin hale getirmek, harekete geçirmek
başlamak,uğraşmak
işe girişmek, işe koyulmak.
yenilgi,başarısızlık
düzenleme ,ayar
YERLEŞMEK,ADAPTE OLMAK
anlaşmazlığı çözmek, ara bulmak
ANLAŞMA,YERLEŞME
yerleşimci
kesmek.,ayırmak
BİR KAÇ
işten çıkarma,ayırma
AGIR,ŞİDDETLİ,SERT,sade
yarılmış,bölünmüş
şiddetli,agır,sert
DİKİŞ DİKMEK
pissu, lağım suyu.

lağım.
CİNSİYET, CİNS
denizcilikte açısal mesafeyi ölçen aygıt
cinsel içerikli mesajlaşma
cinsel
yırtık pırtık,eski püskü
baraka
engel, mania, zincir, kelepçelemek,elini kolunu
bağlamak
GÖLGE, GÖLGELEMEK,panjur
HARANLIK, GÖLGE
turkish meaning of below words
İZLEMEK (gizlice)
gölgeli,şüpheli,namussuz,
mil,şaft,dingil,(birinin) canını yakmak.
sevişmek,kaba tüy
SARSMAK,titremek

sorguçlu asker şapkası


titrek,zayıf
SIĞ
SığŸLık, yüzeysellik
sahte,yalan
karmakarışık bir yer, darmadağın bir yer
UTANÇ
yazıklar olsun (sana)
utangaç

utangaç bir şekilde


utangaçlık
utanç verici,ayıp
ŞAMPUAN, BAŞ YIKAMAK
el yapımı bıçakla bıçaklamak, el yapımı bıçak
baraka.,gecekondu
ŞEKİL, FORM
PAYLAŞTIRMAK, PAYLAŞMAK, PAY

paylara bölünmüş sermaye


katılmak,payı olmak
hissedar,ortak
KÖPEK BALIĞI
1.KESKİN 2.TAM TAMINA 3.ZEKİ
KESKİN NİŞANCI
keskince,ciddi bir şŸekilde
paramparça etmek, tuzla buz etmek.
TIRAŞ
şal,eşarp
kesip koparmak.
turkish meaning of below words
(bıçak, kılıç için) kın.
kınına koymak, kılıfına koymak
makara,bobin
(yaprak, gözyaşı, tüy) dökmek,(odun, kömür, bahçe
aletleri v.b. konulan ufak) kulübe.
KOYUN, KOYUNLAR
gülünç bir şekilde utangaç,ezik,mahcup
koyun gibi, süklüm püklüm
düpedüz,büsbütün
LEVHA, TABAKA,YAPRAK
RAF

1.KABUK 2.BOMBALAMAK,-i top ateşine tutmak.


kabuklu deniz hayvanı
SIĞINAK
rafa koymak/kaldırmak, şimdilik vazgeçmek.
saçmalık,maskaralık

çoban.(rehber veya refakatçi olarak) (birini)


getirmek veya götürmek, (birine) refakat etmek.
çoban kız
KALKAN, KILIF
1)DEĞİŞTİRME 2)VARDİYE
dalavereci, hilekâr.
yem
artık kullanılmayan ingiliz parası şilin

titrek ışık, yumuşak ve titrek bir ışıkla parıldamak


incik,tırmanmak
shindig.parti
PARLAMAK, PARLATMAK
tahta kiremitle kaplamak, çatıyı padavra ile
kaplamak
parlak,parlamış
GEMİ, GEMİYLE YOLLAMAK
nakliyat,nakliye
turkish meaning of below words
gemi enkazı,deniz kazası,karaya oturmak
GÖMLEK
tuvalet,hela
ürperti,ürpermek
titreme
balık sürüsü,sığlık yer,sığlık
ŞOK, DARBE
heyacanlı roman
kalitesiz
AYAKKABI,nallamak, nal çakmak.
bir şeyin içine sığdırmak, ilgisiz bir şeyi birbiriyle
uyumlu iki şeyin arasına koymak
AYAKKABI BAĞI
kunduracı
ÇEKİM,FİLM ÇEKME,VURMAK
öldürmek
VURUP DÜŞÜRMEK, uçağa ateş edip düşürmek
silahlı çatışma
silahlı çatışma
DÜKKAN, ALIŞVERİŞ YAPMAK
mağaza soygunculuğu yapmak
dükkanlardan mal aşıran kimse
ALIŞVERİŞ
KIYI
1.KISA 2.ANİDEN
KESTİRME YOL
kısa devre yapmak
baştan savma
uzagı göremeyen,basiretsiz

YOKLUK, KITLIK

paranın üstünü eksik olarak vermek,kandırmak


noksan.eksiklik
stenografi, steno.
KISACA,YAKINDA
turkish meaning of below words
basiretsiz bir şekilde,miyop
öngörüsüzlük
ATIŞ
OMUZ
BAĞIRMAK
itiş,(sert bir şekilde) itmek., sürmek
kıçına sok
kürek,kürekle atmak, küreklemek, küremek,
kürümek.
GÖSTERMEK, GÖSTERİ
vitrin, camekân.
güç gösterisi
1.DUŞ, DUŞ ALMAK 2.SAĞANAK YAĞMUR
yağmurlu, ara sıra yağmur yağan
gösterişli,göz boyayan.
ufak parça, parçacık.lime lime etmek.
kurnaz,zekice
kurnazca ,zeki bir şekilde
çıglak/feryat atmak,çıglık
tiz (ses), tiz sesli; kulak tırmalayıcı.
tapınak, mabet.

KÜÇÜLMEK,ÇEKMEK,psikiyatrist
kuruyup buruş buruş olmak
örtü,kefen,örtmek,gizlemek
omuz silkme
mısır koçanını saran yapraklar.
ürperti,titreme
ayaklarını sürüyerek yürüme,(bir şeyleri) bir yerden
alıp başka yere koymak.
dışlamak,uzak durmak
yolunu değiştirmek,tayin etmek (önemli bir yerden
önemsiz bir yere/makama)
susmak; susturmak.
KAPATMAK (kapı,pencere v.b ) SHUT UP=SUS
turkish meaning of below words

kapama,kesme
kepenk,panjur, kepenkleri kapamak
mekik, gidip gelmek
UTANGAÇ

utanarak
utangaçlık
Incest between siblings in fanfiction. Siblings +
incest = sibcest.
kardeş
kardeşlerarası rekabeti

köpekleri üzerine salmak


HASTA
hasta yatağı

hastalıklı.
hastalık
kenar,yan
ikincil mesele
yanyana
.-in tarafını tutmak.
yardımcı, kader arkadaşı
bir oyuncuyu kenara çekmek,gözden düşmek,yan
yol
yan parçası
yandan çarpmak
(birini) asıl amacından saptırmak
kaldırım
yan yan gitmek.
elemek,gözden geçirmek
İÇ ÇEKMEK
GÖRÜŞ,manzara,görmek.
kör,görmeyen
turistik yerleri gezip görme,gezi
turist.
turkish meaning of below words
1.İŞARET 2.İMZALAMAK
SİNYAL VERMEK, SİNYAL
sözleşmeyi imzalayan taraflar
İMZA
imzalayan,imzacı
önem, anlam
ÖNEMLİ,ANLAMLI
anlamına gelmek, göstermek:
İŞARET DİREĞİ
1.SESSİZLİK 2.SUSTURMAK

SESSİZ, SAKİN
siluet, gölge görüntü.
İPEK

eşik,pervaz
salaklık,aptallık
BUDALA, APTAL
SİLO, DEPO
çamur ve kum tabakası
insana benzeyen maymun
benzerlik
benzerlik, benzeşme
içten içe kaynamak,kaynatmak
basit,kolay
avanak.aptal
basitlik,sadelik
BASİTLEŞTİRMEK
taklidini yapmak; gibi yapmak:
sahte tavır, benzeme
eşzamanlı,aynı zamanda olan
aynı anda,eşzamanlı
GÜNAH,günah işlemek; günaha girmek.
1.'...DEN BERİ 2.ÇÜNKÜ
ŞİMDİYE KADAR
turkish meaning of below words
bu yana
o zamandan beri
o zamandan beri...ne zamandan beri
İÇTEN, SAMİMİ, SAHTE OLMAYAN
samimiyet,içtenlik
kolay ve iyi maaşlı bir iş.
kuvvetli, güçlü.adeleli
günahkâr, günahlı (kimse)
ŞARKI SÖYLEMEK
1.TEK 2.BEKAR 3.TEK KİŞİLİK
yalnız başına, kendi başına
TEKİL,TEK
tuhaflık,eşsizlik
garip bir biçimde,tekil olarak
kötü,ugursuz
1.BATMAK 2.EVYE
ağ kurşunu,maden işçisi
günahsız
günahkâr, günahlı.
yudum,yudumlamak

sifon,sifon borusuyla (bir şeyi) çekmek/boşaltmak.


damla akıtmayan/damlatmaz bardak
EFENDİ
baba, peder.-in babası olmak.
SİREN

1.KIZ KARDEŞ 2.HEMŞİRE 3.RAHİBE


OTURMAK
durum raporu
çocuk bakıcısı
yerleşmiş.
DURUM,VAZİYET
BOYUT,BÜYÜKLÜK
cızırtı,cızırdamak
önüne gelenle yatan ahlaksız kadın,kevaşe
iğrenç, son derece çirkin
turkish meaning of below words
BUZ PATENİ, PATEN AYAKKABISI
KAY KAY
kaykaycı
buz pateni pisti
koşup gitmek, tüyüp gitmek.

İSKELET
şüpheci kimse.
şüphecilik, kuşkuculuk,
taslak,skeç
yarım yamalak, oldukça eksik.
egrik,çarpık,birbirine paralel olmayan. (bir şeyin
anlamını) çarpıtmak.
şiş,şişe geçirmek

KAYAK, KAYAK YAPMAK


kızak,patinaj,savrulmak
hafif kayık
becerikli, marifetli.
YETENEK
KÖPÜK, YAĞINI ALMAK (Süt, yoğurt), SIYIRMAK, göz
gezdirmek
lüks olmayan bazı masraflardan kaçınarak tasarruf
yapmak, idareli kullanmak
DERİ
atlama,atlamak,kova,bidon
kaptan
çekişme, kısa bir süre çarpışmak
ETEK, (bir yerin) etrafından geçmek.
ateşli, aldatıcı
bovling pisti
dokuz kuka oyunu.
gizlice gitmek; hırsız gibi dolanmak.
KAFATASI
takke.
turkish meaning of below words
kokarca.(bir oyunda) bozguna uğratmak, fena halde
bastırmak.
GÖKYÜZÜ
levha,plaka
gevşek,laçka,gevşeklik
gevşetmek

(susuzluğunu) gidermek.
çarpma sesi,çarparak kapatmak (kapıyı/kapağı),ağır
bir şekilde eleştirmek
kesin sonuç
mahpushane, hızla çarpan kimse (kapı vb)

iftira,-e iftira etmek, -e kara çalmak, -i karalamak.


iftira niteliğinde.
ARGO
egim,meyil,yana yatmak,meyilli olmak
yan yatan, eğilimli
çekik gözlü
(kesici bir aleti kuvvetle savurarak) kesmek.
kayağantaş, aday listesi (seçim için), cezalandırmak,
şiddetle eleştirmek
har vurup harman savurmak, çok harcamak
kesim,katliam
KÖLE

köle sahipliği
esaret, kölelik
öldürmek,katliam yapmak
kalitesiz,adi
kızak,balyoz, -i kızakla taşımak.
şık,parlak tüylü
UYUMAK, UYKU
uyuyan kimse.
uyurgezer
UYKULU, SAKİN
turkish meaning of below words
sulu sepken yağmak

ELBİSE KOLU,SLEEVELESS = KOLSUZ (elbise,bluz v.b)


ince,narin,hatları ince ve güzel.
dedektif. Hafiye, avlamak ,iz sürmek
büyük miktar.
DİLİM, DİLİMLEMEK
kurnaz,usta,su yüzündeki yağ tabakası.
SLAYT,SÜRGÜ,KAYMA
ÖNEMSİZ, KÜÇÜK,adam yerine koymamak;
önemsememek.
en ufak
hafifçe
İNCE, ZAYIF
ZAYIFLAMAYA ÇALIŞMAK

sümük.,suyun yüzeyinde duran bakteri tabakası


(taş atmak için) sapan.sapanla (taş) atmak.(giysiyi)
(omzuna) atmak.
YUVARLANMAK, KAYMAK DÜŞMEK
TERLİK

kaygan,hilekar,kaypak
yarımyamalak, üstünkörü.
yanlış,hata
yarık,yarık açmak,uzun ve dar kesik
düşe kalka ilerlemek, dengesini kaybetmişçesine
kaymak
kaba saba kimse, hödük.
ağzından salya akmak.
yemek artıklarından oluşan sulu yiyecek (hayvana
verilen)
EĞİM,YAMAÇ,meyletmek, eğimli olmak.
son derece dikkatsiz, yarımyamalak
vıcık vıcık.sulu
YARIK,DELİK AÇMAK
turkish meaning of below words
tembellik.
tembel.
YAVAŞ, YAVAŞLAMAK

mıymıntı
kurşun,konuşma dili (içkiden) yudum. birine okkalı
bir yumruk atmak
kıran kırana geçen boks maçı
boksör, sert oynayan oyuncu
miskin,halsiz,ağır ilerleyen
uyku; hafif uyku.uyumak; hafif uyumak.
çökme,çökmek, düşüş (fiyat/oy/müşteri sayısı
vb'nde)
agızda yuvarlamak/gevelemek , leke
höpürdetmek, höpür höpür içmek.
geveleyerek konuşma
erimeye başlamış kar, eriyen kar.
sinsi.
şapır şapır öpmek
KÜÇÜK, UFAK
küçük çaplı, küçük ölçekli
önemsiz

1)AKILLI 2)AÇIKGÖZ 3)ŞIK, (bir şeyin) acısını çekmek.


ukala
ÇARPIP KIRMAK,PARÇALAMAK
az buçuk bilgi,yüzeysel bilgi
lekelemek,yağ bulaştırmak
cinsel organların kıvrımları içerisinde biriken beyaz
salgı
KOKU, KOKLAMAK
eritme
ufak/küçük parça
GÜLÜMSEMEK

(kendinden memnun bir şekilde) sırıtmak.sırıtma


turkish meaning of below words
ufacık parçalar.
(ilikli ve kollu) önlük, iş önlüğü.

1.TÜTÜN İÇMEK (sigara vb.) 2.TÜTMEK 3.DUMAN


esrar içmek, esrar çekmek
kara duman
PÜRÜZSÜZ,DÜZGÜN, YUMUŞAK

problem çıkarmadan, güzel bir şekilde,pürüzsüzce


.. -e boğmak (birini)
alev çıkarmadan yanmak,için için yanmak
(bulaşmış) leke.(üstüne) leke bulaşmak/bulaştırmak;
lekelenmek:
isli,lekeli
kendini beğenmiş.
KAÇAKÇILIK (Gümrük,iρki,esrar v.b.)

yasadışı yoldan yurt dışına çıkarmak


kendini beğenmişlik
paramparça etmek. Ezmek
KÜÇÜK, HIZLI YENİLEN YEMEK
aşırmak,hafif gem vurmak
ENGEL,TAKILMAK,problem, sorun, pürüz.
SÜMÜKLÜBÖCEK
YILAN,yılan gibi sessizce ilerlemek.
şakırdatmak (parmaklarını), şipşak fotoğraf çekmek,
parlamak (öfke ile)
toparla kendini, kendine gel
acele etmek, çabuk olmak:
kapma
çok canlı, hazır (cevap),şık
tuzak.tuzağa düşürmek.
tuzağa düşüren
snarl, karmakarışık bir hale getirmek
kapma,kapmak,koparmak
atlamak, kapmaya çalışmak
hızla göz atmak
turkish meaning of below words

spor ayakkabısı,lastik ayakkabısı


gizli.gizliden gizliye
alay etmek,dudak bükmek,küçümsemek
küçümseyen, alaycı
HAPŞIRMAK
kesmek,çentmek

şaka gibi görünen iğneleyici söz, küçümseyen,sahte


BURNUNU ÇEKMEK
kıs kıs gülmek
üstü kapalı bir şekilde eleştirmek, laf atmak, taş
atmak.
ihbar etmek,ispiyon etmek,muhbir
burnunu çekerek ağlamak, ağlayıp sızlanma
sümüklü
züppe
züppe
züppe bir şekilde
öpüşmek
meraklı
şekerleme, kısa uyku.
HORLAMAK
burnundan soluma, horultu
kaba sümük.
hayvanın uzun burnu.
KAR, kar yağmak
kar temizleme aracı
çığ
HAKARET,HADDİNİ BİLDİRMEK,hiçe sayma, hakir
görme.
küçük ve kalkık burunlu
gizlice sokulmak
koklamak
enfiye kutusu
burnunu çekmek.
turkish meaning of below words
rahat,kuytu,güvenli,rahatını saglamak
sokulmak, yanına sokulmak.
güvenlice,rahatça
1.ÖYLEYSE, BU YÜZDEN 2.BU ŞEKİLDE 3.ÇOK
vesaire,filan filan adam veya şey
öyle olsun

bende
yine de

ŞİMDİYE KADAR (=Up to now)


eğer öyleyse,öyle olsaydı
belirli bir miktar.
falan filan,buna benzer
böylece,diye
şu halde, bunun için
böylece
E?/Ne olacak?
Peki şimdi ne olacak
EMMEK,ISLATMAK
derinlemesine girmek (bir sıvı bir yere), süzülmek
(bir sıvı bir yere)
tadını çıkarmak
sırıl sıklam
filan kişi; bilmem kim.
SABUN
sabunlu.
yüksekten uçmak, hızla yükselmek
ciddi, ağırbaşlı.süssüz, gösterişsiz.içkinin etkisinde
olmayan ayık
aklı başında olarak
ayıklık,agırbaşlılık
sözde,lafta

FUTBOL
sosyal,girişken,hoşsohbet
turkish meaning of below words
SOSYAL
sosyal yön
SOSYETE, ÇEVRE, TOPLUM
1)ÇORAP 2)VURMAK,KIRMAK 3)PUT A SOCK IN IT =
SUSMAK
SOKET, PRİZ
çim,çimen,herif,ibne,homoseksüel
soda
çimlendirme
KANEPE
YUMUŞAK
yumuşatmak; yumuşamak.
TOPRAK,kirletmek,pisletmek
gece matinesi
(bir yerde) kalma; ikamet. geçici olarak ikamet
etmek
teselli.teselli etmek
lehim,lehimlemek
ASKER
tek ,yegane

tek sahip
tek başına işletme kuran kişi
sadece,yanlızca
1.CİDDİ 2.AGIRBAŞLI
tören yapma
resmen gerçekleştirmek.düğün yapmak
büyük ciddiyet,dinsel tören
(para, yardım, bir iyilik v.b.'ni) istemek.
avukat,savcı
meraklı, istekli
KATI, SERT
DAYANIŞMA
pekiştirmek, sağlamlaştırmak, katılaşmak
katılık,saglamlık,dayanınırlık
yalnız, kendi başına.
turkish meaning of below words
yalnızlık
gündönümü.
çözüm
ÇÖZÜM BULMAK, ÇÖZMEK
çok ciddi,kasvetli.
1.BAZI, BİRKAÇ 2.YAKLAŞIK
bir gün, günün birinde.
bazıları
BİRİSİ

birinin uğrak mekanı,çok sık gidilen yer


BİRİ

takla,perende atma,takla atmak, perende atmak


britanya'nın bir kontluğu
BAZEN
biraz,oldukça
BİR YER
başka bir yerde
ERKEK ÇOCUK, OĞUL
sonat (as to Music)
ŞARKI
kadın şarkıcı,şantöz
şiir

YAKINDA (zaman açısından),hemen,çok geçmeden

az sonra
az sonra
kısa zaman sonra

kurum,is
yatıştırmak
yatıştırıcı, teselli edici
turkish meaning of below words
İNCELİKLİ SOSYAL HAYATTAN BİLGİSİ
OLAN,KİŞİ,GELİŞMİŞ
dünya/hayat hakkında çok şey bilme.
yanıltmaca.aldatmaca
aşırı duygusallık
sırılsıklam
pis,cimri.çok kirli
AĞRI VERİCİ,ACIYAN
boğaz ağrısı
fena halde,,şiddetle

(üniversite öðrencisi kızlara özgü) sosyal kulüp.


ÜZÜNTÜ,KEDER
ÜZGÜN
işe yaramaz/kalitesiz mal/eşya
işe yaramaz/kalitesiz mal/eşya
ÇEŞİT
SIRALAMAK
tür
alçak sesle,fısıltıyla
RUH
heyecan veren ama hoş olmayan (duygu)
duygulu; duyguları yansýıtan.
1.SES 2.MANTIKLI 3.TOPLAM
GİBİ GELMEK
kulağa saçma gelmek, çılgınca gelmek
sessiz
sessizce
ÇORBA
EKŞİ
ekşi,ekşitmek; ekşimek.
KAYNAK, (bilgi/haber) kaynağını belirtmek/vermek,
tedarik etmek
asık suratlı,suratsız
suyun içine batırmak/daldırmak.
GÜNEY
turkish meaning of below words
solak
HATIRA
özerk (devlet).kral, padişah gibi taht sahibi devlet
başkanı
egemenlik.,özerklik.
TOPRAĞA EKMEK
şarhoş
1.UZAY 2.BOŞLUK 3.YER, espas koymak,boşluk
bırakmak

uzay yolculuğu yapan veya uzaya araç gönderen


geniş,ferah
KÜREK
kürek dolusu

KARIŞ,SÜRE,MÜDDET,kapsamak.(kemer) (yolun)
üstünden geçmek; (köprü) (bir yerin) üstünden
geçmek.
pullarla süslemek, pullamak.
pırıltılı şeylerle süslemek
ispanyollar
uzun ve sarkık kulaklı bir köpek

şaplak,kıçına şaplak atmak


İngiliz anahtar
boks yapmak. ağız kavgası etmek

EKSTRA, FAZLA, BOŞ, YEDEK


tutumlu bir şekilde,tedbirli şekilde
pırıltı,parıldama,kıvılcım saçma
seyrek.
kasılma,spazm
düzensiz surette, gelişigüzel
uzayla ilgili, uzaysal.
mekansal olarak, uzaysal olarak
sıçratmak,sıçramak,damlamak
yumurlamak,yavrulamak
turkish meaning of below words
KONUŞMAK
lehinde konuşmak, yerine konuşmak
hazır lafı açılmışken,tesadüfen,bu arada
mızrak ucu
1.ÖZEL 2.EN İYİ
uzmanlaşmak,ihtisas yapmak
tür, cins
özel,belirli
şartname,(teknik şartnamedeki)
maddeler/ayrıntılar.
belirginlik

belirlemek
aldatıcı, sahte.
sahte bir şekilde, yanıltıcı bir biçimde
yanıltıcılık, güvenilmezlik
benek, ufak leke, nokta.
gözlük
(genellikle açık havada yapılan) büyük gösteri veya
tören.
gözlük
MUHTEŞEM,OLAGANÜSTÜ
İZLEYİCİ (Maρ vb.)
göz kamaştıktan sonraki görüntü
spekülasyon yapmak,tahminde bulunmak
spekülasyon
KONUŞMA
nutuk çekmek
HIZ, HIZLI GİTMEK
HIZÖLÇER
1.HARFLERİ SÖYLEMEK 2.BÜYÜLÜ SÖZCÜKLER
PARA HARCAMAK, HARCAMAK
müsrif, savurgan, tutumsuz.
püskürmek, kusarak çıkarmak
yep yeni, gıcır gıcır
BAHARAT
turkish meaning of below words
tertemiz, pırıl pırıl.
ÖRÜMCEK
(satış için) önceden hazırlanmış ikna edici
konuşma/sözler.
musluk.
sivri uç; sivri uçlu çubuk.

inatçı,dik başlı
DÖKMEK,SAÇMAK (Sıvı)
dönme,dönüş
spin the bottle
ıspanak.

kirmen
uzun ve zayıf (bacak).
omurga,diken,kitap sırtı
karaktersiz ve tabansız,omurgasız
omurgasızlık. iradesizlik
kız kurusu,evde kalmış kız
SPİRAL,döne döne gitmek/hareket etmek.
kulenin sivri uçlu tepesi, kule ucu,
1.RUH, RUHSAL DURUM
şevkli, ruh haline sahip
TÜKÜRMEK
tükürük topu
1.RAĞMEN 2.BİRİSİNE ZARAR VERME İSTEĞİ,nispet
yapmak/vermek.
garazlı, kinci; nispetçi.
ateş püsküren kimse, sönmemiş volkan
SIÇRATMAK
uzay gemisinin denize inişi
meyil vermek,şekil vermek
dalak.
MÜHTEŞEM,GÖRKEMLİ
ihtişam, görkem.

birbirine yapıştırmak (bant/film uçlarını), bağlantı


turkish meaning of below words
uçbirleştirme

atel,sabitleyici

kıymık,paramparça etmek; paramparça olmak.ufak


gruplara bölmek; ufak gruplara bölünmek.
İKİYE BÖLMEK,AYIRMAK

bir anlık
savurganlık yapmak, harcamak (epey
para),gösteriş,hava
.-e epey para harcamak
öfke veya şaşkınlıktan) tükürür gibi konuşmak veya
tükürür gibi (bir şeyler) söylemek.
1.BOZMAK 2.ŞIMARTMAK ,YAGMA
başkalarının keyfini kaçıran,mızıkçı
sözcü, marka yüzü
sünger gibi, süngersi.
destek,sponsorluk
doğallık…kendiliğindenlik
kendiliğinden olan
kendiliğinden,anında
ile dalga geçmek, -i gırgıra almak.
ajan, casus.,ürkütmek, korkutmak.
ürkütücü, ürkünç, perili.
makara.
KAŞIK
kaşık dolusu
vahşi hayvanın izi.iz sürmek
ara sıra olan, arada sırada vuku bulan
düzensiz bir şekilde, gelişigüzel
SPOR, gösteriş yapmak, spor yapmak
sporculuk

1.KÜÇÜK YUVARLAK İŞARET 2.BEN (ciltteki) 3.LEKE


turkish meaning of below words

1.LEKELEMEK
2.TANIMAK,AYIRMAK,değerlendirmek,fark etmek

bir damla,çok az
doğru,kesin
sahne ışığı
gözcü, nöbetçi
eş, koca veya karı.
fışkırtmak; fışkırmak.emzik.fışkıye
burkulma,burkmak
yayılmak,serilmek,yayılma,serilme
YAYILMAK, YAYMAK
eğlence,alem
şen şakrak,hayak dolu,canlı biçimde

1.İLKBAHAR 2.YAY 3.ÜSTÜNE ATLAMAK 4.PINAR


serpmek,çizelemek,tutam
sulama sistemi, yangın söndürme cihazı
filiz, tomurcuk,filizlenmek,, (tohum, tüy, sakal, saç)
bitmek.
temiz ve zarif.
çevik, faal.
çapa,çapalamak,(çirkin kimse )
bükülmüş,egrilmiş
cesaret, yürek.
cesur, yürekli.
kışkırtmak,dürtmek,teşvik etmek, meyve veren kısa
dal
düşünmeden karar vermek, anlık karar verilerek
yapılmış
sahte.
reddetmek, küçümseyerek reddetmek
ani çıkış,son bir çaba göstermek,atak yapmak
CASUS
kavga,arbede,ağız kavgası etmek
turkish meaning of below words

(yüz yirmi ile iki yüz kişiden oluşan) süvari birliği.

pis, çok kirli. (ahlak açısından) iğrenç.


bakımsızlık.sefalet
bora; ani fırtına.
pislik, miskinlik
israf etmek, çarçur etmek.
KARE,metrakare, (hesabı) görmek, kapatmak.
karesi alınmış
adil biçimde, doğrudan
kare şeklinde olma,iri yapılı olma

KABAK,EZME,EZMEK,bastırmak (isyan vb'ni)


çömelme,çömelmek.
viyaklamak,şikayet etmek
gıcırtı,cırlama,ciyakmak,gıcırdamak
gıcırtılı
cıyaklamak,cırlamak
midesi kolayca bulanan
SIKIŞMAK, SIKIŞTIRMAK, SIKMAK
(muhalefet v.b.'ni) bastırmak veya susturmak.çamur.
çamurda yürümek
maytap, hiciv
kalamar;

şaşı,gözlerini kısarak bakmak


kıpırdanma ,kıpır kıpır kıpırdanmak
kıvranma,kıvranan
fışkırma,fışkırtmak
kararlılık,istikrarlılık
DENGELEME,STABİLİZE ETMEK
İSTİKRARLI,KARARLI,ahır
seyis
iyi koşullarda büyüme
kesik ve kuvvetli
turkish meaning of below words
yıgın,yıgmak,baca
STADYUM
hollanda’da genel vali
ELEMAN, MEMUR
ofis personeli,ofisin işaret sopası
eleman,personel
erkek geyik.
1.EVRE SAFRA 2.SAHNE,sahneye koymak,
sahnelemek.
sendelemek,sendeleme
durgun, hiç ilerlemeyen veya gelişmeyen.
ciddi, ağırbaşlı
LEKE,BOYA,BOYAMA.lekelemek.
renkli cam
MERDİVEN
merdiven
kazık,direk,kazıga baglamak,pay,hisse
bahis parasını tutan kimse
polis gözetimi,polis incelemesi
sap, uzun adımlarla yürümek.sezdirmeden (ava)
yaklaşmak.
kafayı birine takıp o kimseyi takip eden sapık
AHIR,OYALAMAK
pazarcı
sağlam, güvenilir, sadık, davadan dönmeyen.

PUL, DAMGA, DAMGALAMAK,(ayağını) hızla yere


vurmak; tepinmek, ayaklarını hızla yere vurmak.
izdiham yaratmak, izdiham
duruş,vaziyet

1.AYAKTA DURMAK,BULUNMAK 2.STAND


IN=DUBLÖRLÜK YAPMAK, durmak, sehpa; dayanak:
uzak durmak
(tahammül edilemeyecek bir şeye) müsaade etmek,
izin vermek.
turkish meaning of below words
kılını kıpırdatmamak, kayıtsız kalmak
STANDART
hayat standardı
devamlı emir
uzak durma
temel gıda maddesi.
ZIMBA (Tel)
YILDIZ
sert,kolalanmış
sert,soğuk
yıldız olma,yıldızlık
UZUN SÜRE BAKMAK,BAKAKALMAK
bakakalmak, gözlerini dikip bakmak
ıssız; boş; çıplak:
yıldız adayı,
yıldız ışığı.
oynadıgı
parlak,yıldızlı
yıldız maddesi
BAŞLAMAK, BAŞLANGIÇ
hesap açmak (bar'da)
aparatif,meze
korkutmak,şaşırmak
çok şaşırtıcı
başlama, başlangıç
açlık, açlıktan ölme

açlık çekmek; açlıktan ölmek,çok acıkmak.


zula,emin bir yere gizlemek
1.DEVLET 2.DURUM,açıklamak,ifade etmek
en gelişmiş
ruhsal durum.
gösterişlilik, heybet
haşmetli, görkemli.
açıklama
devlet tarafından işletilen
devlet adamı
turkish meaning of below words
İSTASYON
hareket etmeyen, hareketsiz.sabit
KIRTASİYE
heykeltıraşlık
HEYKEL
endamlı ve güzel, heykel gibi (kimse)
boy, endam,itibar
tüzük,yasa,kanun
reşit olmayan bir kızla cinsel ilişkide bulunma
yasaya uygun, yasal, kanuni.
sadakatli, sadık.(kanı) durdurmak; -den akan kanı
durdurmak.
sadık müttefik
sadık olarak
çökertmek
KALMAK
ev tatili
sözünden dönmeyen.kararlı
kararlılıkla
sürekli
SABİT,SÜREKLİ,İSTİKRARLI
BİFTEK
ÇALMAK
gizlilik
gizlice,sinsice
sinsi,gizli
BUHAR
vapur,düdüklü tencere
at, küheylan.
1)ÇELİK 2)BÜYÜK GÜÇ
çelik gibi, sert.
DİK,SARP,YÜKSEK FİYAT
çan kulesi tepeli şapka
dik bir şekilde,abartılı bir biçimde
YÖNLENDİRMEK
direksiyon
yıldız gibi, yıldızlara ait
turkish meaning of below words
(bitkide) sap veya gövde. (akışı) durdurmak veya
yavaşlatmak.
.. -den kaynaklanmak, -den gelmek
pis koku.
çok yüksek ses, gök gürültüsü gibi
1.ADIM, ADIM ATMAK 2.ÜVEY
ÜVEY ÇOCUK
bozkır
klişe,kalıpla basılmıs eser,basmakalıp söz
STERİL,VERİMSİZ
sterilizasyon,sterilize etme
STERİLİZE ETMEK,VERİMSİZLEŞTİRMEK
sert (bakış, yüz).müsamahasız, sert (kimse).(gemide,
teknede) kıç.
açık bir teknede kıç taraftaki alan
sert bir biçimde
GÖĞÜS DİNLEME CİHAZI, STETESKOP
güveç . Yahni
1) ERKEK HOSTES 2) KAHYA (çiflik vb.)
SOPA, ÇUBUK
YAPIŞTIRMAK, DEĞDİRMEK, YAPIŞMAK
sadık kalmak, -e yapışmak
etiket; çıkartma.
yapışkan,nemli, rutubetli (hava).
SERT,KATI,ceset,ölü, kazık atmak
sertleşmek, katılaşmak
daha katı
serçte,dimdik
zaptetmek, bastırmak (bir duyguyu/isyanı)
lekelemek,belirli bir şekilde damgalamak
1.HAREKETSİZ, SAKİN
2.HALA,durdurmak.susturmak.
ölü doğmuş.
uyarıcı , teşvik edici unsur,tahrik edici

uyarmak, teşvik etmek


turkish meaning of below words
uyarma,uyarım
uyarıcı unsur, uyarıcı.
(arı v.b.) sokmak,acı,iğne,(söz) (birinin) yüreğini
cızlatmak.
sokan,sızlatan,acıtan
cimri, eli sıkı
pis koku,pis kokulu
pis kokan.
pis kokan şey
kokmuş,kötü kokulu
(belirli bir işe ait) süre, müddet:
yaşamsal gereksinmelerini karşılayacak para
(bursiyer için)
şart koşmak
1.KARIŞTIRMAK (çay v.b)
2.HAREKETLENME,HEYECAN
sargı, üzengi kemiği
dikiş,dikiş yapmak,bıçak gibi saplanan acı
olasılıksal,rastgele
1.STOK, STOK YAPMAK 2.HİSSE SENEDİ
HİSSE SENEDİ
(genellikle savunma için yapılan) kazık çit.
KADIN ÇORABI
hareketsiz,durgun
tıknaz, bodur.
hantal
acılara dayanıklı,acıya katlanabilen
ateşe kömür vb atmak
çok memnun,heyecanlı
ateşçi
süngüleme,ateş karıştırma

hiçbir şeyden heyecanlanmayan, vurdumduymaz.


duyarsızca
MİDE
basmak,yere vurmak
turkish meaning of below words
1.TAŞ 2.MEYVE ÇEKİRDEĞİ 3.(6.3)Kg.
tamamen ayık
çok sarhoş, zilzurna sarhoş, uyuşturucu etkisinde
olan
zorluk çıkarmak, önünü tıkamak
engelleme, köstek olma
taş kesilmiş
yardakçı
DIŞKI,TABURE

(öne) eğilmek; öne eğmek,


.-e tenezzül etmek:
STOP, DURMAK, NOKTA, DURAK
durdurma, (maaştan yapılan) kesinti.
DÜKKAN, DEPOLAMAK
kat

FIRTINA,şiddetli bir şekilde hücum ederek (bir yeri)


fethetmek; şiddetli bir şekilde hücum etmek.
harika,mükemmel
ÖYKÜ ,HİKAYE
tombul,dayanıklı,saglam,güçlü
azimli bir şekilde
yiğitlik, sağlamlık
SOBA
susturmak,yerleştirmek
bacaklarını iyice açıp oturmak
düzensiz bir şekilde etrafa dağılmış olmak, sürüden
ayrılmak
gruptan ayrılarak kendi başına kalmış kimse,geride
kalan
dağınık (saç), geride kalan
DÜZGÜN, EN KISA YOLDAN
hemen,tereddüt etmeden,duraksamadan
dobra dobra,çekinmeden
düzeltmek .hizaya getirmek
turkish meaning of below words
düzeltmek .yoluna koymak

basit,kolay,dogru sözlü
bağnaz
ZORLAMA ,GERGİNLİK,YÜK
SÜZGEÇ
boğaz
daraltmak.sıkışmak
karaya oturmak,iplik,kıyı, sahil, kenar.mahsur
kalmak.

yolda kalmış, çıkmaza düşmüş, karaya oturmuş


GARİP, TUHAF
garip biçimde
garip belki ama
tuhaf,garip,yabancı
bogmak,bogazlamak
boğmak; boğulmak.
bogulma,bogma
KAYIŞ,BANT,(birini) kayışla dövmek.
strateji oluşturmak
strateji,taktik
1.SAMAN 2.KAMIŞ (bardak için v.b) 3.HASIR
ÇİLEK
dolaşmak,gezinmek,başıboş, kaybolmuş
(çocuk/hayvan)
ışın,şimşek,iz,çizgi ile boyamak, (saça) meç
yapmak.yldyrym gibi geçmek veya koşmak.
IRMAK, sel gibi akmak, dalgalanmak

modernize etmek, aerodinamik şekilde yapmak


CADDE
şehir yaşamına uyum sağlamış
GÜÇ, KUVVET
güçlendirmek,saglamlaştırmak
yorucu, ağır, zor (iş).
turkish meaning of below words
gayretlice
streptokok boğaz ağrısı
BASTIRMAK(üzerine basa basa konuşmak),
STRES,VURGULAMAK
1.GERİNMEK,GERMEK ,ESNEME,UZATMA
SEDYE
saçmak, yaymak.
dağılmış,dağıtılmış
yakalanmış,felakete ugramış
KATI (katı kuralları olan),SIKI,SERT
en katı
kesinlikle,sert bir biçimde
kınama,eleştiri
uzun adımlarla yürümek
gürültülü, rahatsız edici (ses).
savaş,çatışma
1.GREV YAPMAK, GREV 2.VURMAK,ÇARPMAK

çarpıcı benzerlik
İP,TEL, sıra halinde gitmek, ipe dizmek
ayşekadın fasülye
sert,sıkı
SOYMAK, SOYUNMAK,ŞERİT,BANT
birinden (bir seyi) almak, birini (bir seyden) mahrum
etmek.
1.ŞERİT,ÇİZGİ 2.KIRBAÇ CEZASI
çabalamak
1.ÇARPIŞ 2.FELÇ,İNME,okşamak, sıvazlamak.
gezinti,dolaşmak
GÜÇLÜ
kuvvetle,şiddetle
aksi,küstah
YAPI
MÜCADELE ETMEK 2.ÇABALAMAK
telli çalgıyı tıngırdatmak, zımbırdatmak
sarhoş
turkish meaning of below words

uyuşturucu müptelası
kasılarak yürümek.
biçilen tarlada kalan kökler
inatçı
İnatla
kısa ve kalın, kütük gibi
sıkışmış
azametli
azgın erkek, bir grup damızlık at
ÖĞRENCİ
stüdyo.
çalışkan,gayretli
titizlikle
ÇALIŞMAK, OKUMAK, İNCELEMEK
1.MADDE , ŞEY 2.TIKIŞTIRMAK
doldurmak
lahana dolması
fazla resmi
aptallaştırmak,aptal durumuna düşürmek
tökezlemek,sendelemek

kütük,kesilmiş bir uzvun bedende kalan bölümü.


cevap veremeyeceği bir soru sormak (birine),
sorularıyla şaşırtmak
ödemek
fıçı gibi,bodur
afet, çekici kimse
şaşırtıcı bir şekilde

.-in büyümesini/gelişmesini önlemek.hüner gösterisi.


sersemleme, şaşkınlık
sersemleten, uyuşturucu
sersem.afallatılmış
hayrete düşüren, dehşet verici,muazzam
APTAL
aptallık
sağlıklı bir şekilde, gürbüzce
turkish meaning of below words
sağlamlık
sağlam, dayanıklı
mersin balığı
KEKELEMEK, KEKEME
(gözkapağında) arpacık
SİTİL
şık
hoş tavırlarıyla insanları kandıran, tatlı dilli
alt,ikincil, yerine geçmek,yerini doldurmak
teğmen
altkurul.
deri altı, deri altına zerk olunan
diyakoz yardımcısı
bölüm, parsellenip üzerine evler yapılmış/yapılacak
olan yer
boyunduruk altına almak, zor kullanarak kontrol
altına almak (bir yeri/halkı)

bastırılmış,zorlanmış
konu,mevzu,maruz,baglı,bagımlı,vatandaş, maruz
bırakmak,hür olmayan, hürriyetsiz.
tabi olma,buyruğu altına alma
öznel, sübjektif.
buyruğu altına almak (bir halkı), zaptetmek
boyun eğdirme,zapt etme
kira ile başkasına devretmek
katı durumdan gaz durumuna geçirmek,
bilinçaltındaki güdüleri iyiye yönlendirmek
yüce,ulu,yüceltmek,yükselmek
asil bir şekilde
yücelik

DENİZALTI
.. -i suyun içine batırmak/daldırmak; suyun içine
batmak/dalmak.
batık,batmış (gemi vb)
turkish meaning of below words
batma, su altında kalma
su altında kalabilir
boyun eğme, sunma
uysal, itaatli, itaatkâr.
uysallık.itaatkarlık
SUNMAK,TESLİM OLMA
yörüngealtı
ast,birinin emri altına koymak
yalancı şahitlik yaptırmak, rüşvetle kandırmak
mahkeme çağırmak,birini mahkemeye çağıran resmi
yazı
ABONE OLMAK,İMZALAMAK
sonraki,daha sonra

sonradan
uşakvari, uşak gibi davranan, fazlasıyla itaatli.
bitmeye yüz tutmak/bitmek (öfke/kavga vb),
hafiflemek
yardımcı, ek; ikincil, yan:yan kuruluş
PARA YARDIMINDA BULUNMAK
PARA YARDIMI, SÜBVANSİYON (Devletten)
geçinip gitmek,varlığını sürdürmek
ile geçinmek
kendini geçindirme.
toprak altı
MADDE, CEVHER
önemli,saglam
gerçekte,ciddi olarak
ispat etmek, kanıtlamak.
VEKİL, YERİNE GEÇME
yerine koyma/geçme,vekil,ikame

kapsamak.içermek

hile, manevra.
yeraltı. toprak altı
turkish meaning of below words
yeraltı.gizli
altbaşlık,altyazı
ince, hafif, hemen göze çarpmayan,meselenin ince
taraflarını kavrayabilen/anlayabilen.
zekice yaklaşma

(bir mesele veya düşünceye ait) ince taraf, incelik.


ÇIKARMAK (6-3=3)
çıkarma.
BANLİYÖ

huzur bozucu, çökerten (insanların


güvenini/inancını sarsarak devleti/bir kurumu)

huzur bozucu, çökerten (insanların


güvenini/inancını sarsarak devleti/bir kurumu)

düzeni bozmak,yıkmak (insanların güvenini/inancını


sarsarak devleti/bir kurumu)
ALT GEÇİT , ALT YOL
1.BAŞARMAK
BAŞARI
başarılı
ARDARDA ,DEVAMLI
kısa ve öz,az ve öz
kısa ve öz bir şekilde

imdat,yardım,imdat etmek, imdadına yetişmek.


taze ve sulu (meyve, sebze).
ölmek,dayanamamak,pes etmek
1.BUNUN GİBİ 2.BU KADAR,öyle
falanca
benzeri şeyler,bunun gibi
EMMEK
enayi, aptal.
meme emen bebek
turkish meaning of below words
emme.
ANİ
anilik,aniden olma
mahkemeye vermek,dava açmak
. -i talep etmek.
süet
ACI ÇEKMEK

hastası olan kimse (bir illetin), acı çeken kimse


kâfi gelmek, yetmek:
YETERLİ,YETER
boğma; boğulma.
kaplamak,üzerine yayılmak
ŞEKER
şeker kamışı
daha çekilir bir hale sokmak (zor/tatsız bir şeyi),
ballandırmak
ÖNERMEK

ÖNERİ
İNTİHAR (Commit suicide : İntihar etmek)
intihar gözetimi, intihara eğilimli tutukluların
gardiyanlarca sık sık kontrol edilmesi
1.UYGUN, UYGUNGELMEK 3.TAKIM ELBİSE
uygun bir hale getirmek (bir başka şeye)
uygunluk, elverişlilik
uygun,elverişli
BAVUL (Elbise iρin)
talip
somurtma,somurtmak, surat asmak.
somurtkan, somurtuk, asık suratlı.
suratsız,öfke dolu fakat sessiz.
asık suratlı bir şekilde
kirletmek, lekelemek; gölge düşürmek.
sıcak ve nemli (hava).
TOPLAM,MİKTAR
turkish meaning of below words
kısa ve öz bir biçimde
ÖZET
özet,toplam
YAZ
ZİRVE, dağın zirvesine çıkmak

(birini) resmen emirle çağırmak; (birini) çağırtmak.


yük beygiri
muhteşem, özellikle gösterişli ve masraflı
olan,şatafatlı
GÜNEŞ
PAZAR (günü )
çeşitli.birkaç
güneşli,aydınlık
GÜNEŞİN BATIŞI
GÜNEŞ IŞIĞI
güneş çarpması
bronzlaşmak
güneşin doğuşu,güneş doğduğu zaman
SÜPER
mükemmel
mükemmel,MUHTESEM
derin olmayan, yüzeysel.
gereksiz,bol bol
(bir şeyi) (başka bir şeyin) üstüne
koymak/bindirmek, -e uygulamak.

başkomiser,müfettiş
ÜSTÜN,ÜST,AMİR,ÜSTÜN KİMSE
en iyi, mükemmel.
fazla.extra
yazı
(yeni bir şey) (eski bir şeyin) yerini almak.
BATIL İNANÇ

boş inançlara inanan; boş inançların etkisinde olan.


DENETLEMEK, GÖZETLEMEK
turkish meaning of below words
sırtüstü yatan.
akşam yemeği
akşam yemeksiz
yerini almak (yeni bir şey eski bir şeyin),yerine
geçmek
yerini almak

çeviklikle hareket edebilen, çevik.yumuşak ve esnek.


ek, ilave
ek, tamamlayıcı

uysallık,esneklik
yalvaran kimse.
yalvaran kimse.
yalvarmak.
yalvarma, yalvarış
tedarikçi, satıcı

ERZAK, MAL
SAĞLAMAK, MİKTAR,TEDARİK,ARZ, tedarik etmek,
sağlamak
TAŞIMAK, YARDIM ETMEK, TARAF TUTMAK,
DESTEKLEMEK
destekleyici, destek verici.
ZANNETMEK,varsaymak
güya, sözümona.
tahmin,varsayım
fitil
BASTIRMAK
üstüncü,üstünlük yanlısı
üstünlük,yücelik
YÜCE, ÜSTÜN
fevkalade
EMİN, KESİN

..-den emin
turkish meaning of below words
kesin,saglam
temkinli
sağlam basma. Sağlamcılık
elbette,muhakkak
kesinlik,emin olma
kefil.
sörf,kıyıya vuran köpüklü dalgalar
YÜZEY
fazlalık.fazlasıyla (yemek) yeme veya içme.fazlasıyla
yedirmek

(bir his) aniden ve şiddetle


belirme,dalgalanma,kabarma,hürya etmek, akın
akın gitmek.
CERRAH
AMELİYAT

cerrahi, cerrahiye ait.


sinirli ve nobran, aksi ve kavgacı

tahmin etmek, zannetmek, sanmak,tahmin, zan,


tahmin edilmiş
üstesinden gelmek, hakkından gelmek.
SOYADI
aşmak, geçmek
fazla, fazla miktarda:
1.ŞAŞIRTMAK 2.SÜRPRİZ
şaşırtıcı biçimde
gerçeküstü.
TESLİM OLMAK (To yield)
hırsızlama,gizli
gizlice, gümrükten mal kaçırır gibi
vekil, yerine geçen kimse
ÇEVRELEMEK,kuşatmak,etrafını sarmak
çevredeki, etraftaki.
bir kişi ya da grubu yakın takip altına almak
gözetim,gözetleme,izleme
turkish meaning of below words
anket, muayene,ARAŞTIRMAK
hayatta kalmak
hayatta kalan
savunmasızlık, hassasiyet
duyarlı,hassas
ŞÜPHELİ,ŞÜPHELENMEK
ASKIYA ALMAK, DURDURMAK
endişeli, şüpheli
şüpheli bir şekilde,endişeli bir şekilde
ERTELEME, ASMA,ASILMA (Suspensıon Brıdge :
Asma köprü)
ŞÜPHE
şüpheli,kuşkucu
şüpheyle,kuşkuyla
sürdürmek
sürdürülebilirlik
başından sonuna kadar aynı kalitede/seviyede
sürdürülen.
fısıltı.hışırtı
dikiş, dikiş atmak
hükmetme,hükümdarlık
ufak bir çubuğun ucuna takılı hidrofil pamuk,
(pamuklu çubukla) temizlemek.
(bebeği) kundağa sarmak, kundaklamak.
kundak bezleri.
yağma,çalıntı mal
kasıla kasıla yürümek. Kasıntı, boş gezenin boş
kalfası
iki kumsal tepeciğin arasındaki çukurluk
1.YUTMAK 2. KIRLANGIÇ
kırlangıç bayrak, kırlangıç-kuyruk
(bir şeylerin aşırı miktarda olması) sıkışık veya zor bir
duruma sokmak:
KUĞU
şık ve lüks.
takas,degiş tokuş
turkish meaning of below words
esmer,yanık tenli
(sineklik, dürülmüş gazete, beysbol sopası veya elle)
vurmak.
(şerit halinde uzanan) alan, şerit.
sarıp sarmalamak, çevrelemek
tesir,sallanma,etkilenme,(birini) etkileyerek
yönlendirmek; (birini) (bir karara) yöneltmek:
1.YEMİN ETMEK 2.KÜFRETMEK

küfür, sövgü.
TER,TERLEMEK
ter bezi
SÜVETER
yerlahanası
SÜPÜRMEK
TATLI
tatlı bir şekilde,kibarca,nazikçe
tatlılık.guzel kokulu
KABARMA,ŞİŞMEK,harika, çok güzel.
birdenbire başka bir yöne sürmek (taşıtı)
yudum,içmek
bol bol içmek, bol suyla yıkamak
YÜZMEK
dolandırma,dolandırmak
üçkağıtçı, dolandırıcı
pis herif.domuz
1.SALLANMAK ,yumruk savurmak

aşırmak,çalmak,kuvvetle vurmak
dönmek; girdap gibi dönmek
hışırdamak (yapraklar/ipek vb)
AÇMAK, KAPATMAK (düğme)
dönüvermek; döndürüvermek.
cızırdamak
ŞİŞMİŞ
bayılma,bayılmak
ani iniş.üzerine çullanmak
turkish meaning of below words
KILIÇ
çok ders çalıþmak, ineklemek.
dalkavukluk.
hece, seslem.
müfredat,ders özeti
SEMBOL
simetrik, simetrili.
simetrik bir biçimde
sempatik,birinin duygularını anlayıp paylaşan,
anlayışlı, halden anlayan.
duyarlıca,sempatikçe,acıyarak
duyguları paylaşmak biri ile

sempati,acıma
belirti, bulgu, gösterge
senkronize etme,senkronize etmek
eşzamanlılık
hükümet memuru.mutemet
sendika,kartel
eşanlamlı...
özet.
sentez, bireşim.
şırınga,şırınga etmek
ŞURUP
SİSTEM
1.MASA 2.TABLO,LİSTE
TABLET,hap,yazıt,levha
sansasyonel gazete
TABU,YASAK,AYIP
cetvel haline koymak, tablo haline getirmek.
taşı

sözle veya yazıyla belirtilmeden ifade olunan,sözsüz


sözsüz onay
turkish meaning of below words
suskun, çok az konuşan.

ufak çivi; raptiye


ele almak, çözmek,palanga.
top kapan oyuncu

adi,çok rüküş
takt, ince bir anlayış, ince bir nezaket.
Acılık, keskinlik, yakıcılık, sertlik
taktikçi.

dokunma duyusuyla algılanabilen, elle tutulur


takttan yoksun, patavatsız, inceliksiz.
küçük çocuk
etiket
peşine takılmak
kuyruk,kıç,kuyruk takmak
trafikte diğer araçların arkasına yapışan araç

öndeki arabayı yakından takip etmek,bagaj kapağı


TERZİ
bunalım.(uçağın girdiği) vril.
(ahlakça kötü bir şeyin bıraktığı) leke.lekelemek.
TUTMAK,ALMAK,TAKE OFF=elbise çıkarmak,uçak
kalkması

birisine şans vermek


tutuklanmak, nakavt numarası yapmak
sıraya geç
tüfek al! Komutu
sorumluluğunu üstlenmek, görevini yüklenmek
cesaretlenmek, kuvvet almak.
ilerletmek, ileri almak
içi titremek
cesur olmak, cesaretlenmek.

etkisi altına almak,kavramak


turkish meaning of below words

hesaba katmak, dikkate almak, göz önünde tutmak.


göz önünde bulundurmak, dikkate almak, hesaba
katmak, düşünmek.
çıkıp gitmek, terkedip gitmek
uzun sürmek
yer almak,katılmak
..-e katılmak, -e iştirak etmek.
merhamet etmek, -e acımak

olmak, meydana gelmek, vuku bulmak; geçmek:


.. -den önce gelmek
gurur duymak, iftihar etmek
biçimlenmek,esas şeklini almaya başlamak
biraz ara vermek
değerlendirmek (durumu/kendini), enine boyuna
düşünmek
zaman almak
nöbeti almak,yön vermek
nöbetleşe yapmak, sıra ile yapmak.

seç bakalım, birini seç


sökmek,parçalarına ayırmak

paket servisi olan restoran,paket


ele geçirme.

1)KABİLİYET (ÜSTÜN) 2)SEKSİ CAZİBESİ OLAN KADIN


KONUŞMA, KONUŞMAK
KONUŞKAN
UZUN
don yağı,mum yağı
hesap; skor.birbirine uymak; birbirine uydurmak
EVCİL, EVCİLLEŞTİRMEK
BRONZLAŞMAK
teget, teğet halindeki
MANDALİNA
turkish meaning of below words
elle dokunulur/tutulur.somut
karmakarışık etmek,dolanmak
1.TANK (depo) 2.TANK (silah)
(birinde) boş ümitler uyandırmak:
öfke nöbeti
MUSLUK ,basmak.hafifçe tıklatmak,dinlemek
amacıyla birinin telefon hattına tel bağlamak
BANT, SELOTEYP
MEZURA
duvara asılan işli örtü

katranlamak, katran sürmek, katranla kaplamak.


yavaşça
yavaşlık,işe geç kalma
HEDEF
TARİFE, FİAT LİSTESİ,GÜMRÜK
asfalt
lekelemek (birinin adını vb'ni),karartmak (madeni
bir yüzeyi)
(branda bezinden yapılmıs) tente, branda.
(bir yerde) kalmak.beklemek.
1)TURTA,TART,PASTA ,EKSİ,NAHOŞ
tortu
GÖREV
püskül,püsküllerle süslemek
TATMAK, TAD
üstü başı yırtık pırtık,bakımsız
eski püskü,yırtık pırtık
(sataşmak için söylenen alaylı) laf.

VERGİ, (takat, sabır v.b.'ni) zorlamak.


TAKSİ
ÇAY
ÖĞRETMEK
ÖĞRETMEN
TAKIM, GRUP
turkish meaning of below words
kamyon şoförü
1.GÖZYAŞI 2.DELİK (kumaş,kağıtta v.b)
3.YIRTMAK,SÖKMEK
gözyaşı kanalı
yırtıp açmak
aglamaklı,gözü yaslı
aglamaklıca
KIZDIRMAK,TAKILMAK(ŞAKAYLA)
TEKNİK
sıkıcı,usandırıcı
iç sıkıntısı
Bezginlik,bıkkınlık
yoğun ve insan dolu,bereketli
GENC 13-19 YAŞ ARASI
ufacık, minicik.
TELGRAF

telepati
TELEFON
TELESKOP
televizyonda yayınlanmış
TELEVİZYON
ANLATMAK, SÖYLEMEK
peşinen söylemek, peşin söylemek

(bankada) veznedar.anlatan/söyleyen kimse, anlatıcı


televizyon
cüret, ataklık
ÖFKE, RUHSAL DURUM 2.KIZGIN
kıvama getirmek (bir şeyi katarak)
mizaç, huy, tabiat, yaradılış
kaprisli,yaradılıştan gelen
yaradılış gereği
ölçülülük.hiç içki kullanmama.
ılımlı,ılıman
SICAKLIK
turkish meaning of below words
fırtına,bora
fırtınalı,çalkantılı
şablon
TAPINAK.şakak
dünyevi; dini olmayan,şakak
GEÇİCİ
ÖZENDİRMEK,KIŞKIRTMAK,DOGRU YOLDAN
SAPTIRMAK

ayartma,günaha sokma,şeytana uyma


cezbedilmiş
şeytan,baştan çıkaran kimse
baştan çıkaran kadın, baştan çıkarıcı
sıkı sıkı sarılmış
inatçı bir biçimde,ısrarla
azim,kararlılık
KİRACI
MEYİLLİ OLMAK,eğiliminde olmak

(birine) bakmak, (birinin) bakımıyla meşgul olmak.


eğilim, meyil.
HASSAS,YUMUSAK,TEKLİF,hassas, duyarlı.
çok küçük yaş
hassaslık,sevecenlik

filiz
büyük ve harap apartman.
prensip, ilke
on kat, on misli.
on binlerce ( insan vb)
gergin,germek
TENTE,ÇADIR
kesin olmayan.farazi, deneysel.
geçici olarak, tereddütle
belli belirsiz, temelleri sağlıksız,,ince
görev süresi,kullanım hakkı,kullanma
turkish meaning of below words
1.ZAMAN DİLİMİ 2.SÖZCÜKLER 3.SÖMESTR
TERMİNAL, ölümcül (hastalık).
bitirmek,son vermek
terimbilgisi,
toprak,yeryüzü

TERAS
arazi
karasal; karada yaşayan.
KORKUNÇ, BERBAT
son derece,berbat bir şekilde
küçük av köpeği, gönüllü asker
MÜTHİŞ
KORKUTMAK,dehşete düşürmek
BÖLGE ,TOPRAK PARÇASI
TERÖR
kısa ve özlü (söz).
kısa ve özlü bir şekilde,kısaca
SINAMAK, DENEMEK, TEST
deneme için yapılan pazarlama
vasiyetname
vasiyetçi
tanıklık etmek,şahadet etmek
göstermek,kanıtlamak
ters olarak
tanıklık,sahitlik,ifade verme,delil
aksilik
çabuk kızan (ufak şeylere), çabuk sinirlenen
alıngan, kırılgan.

sınır,hayvanın sınırlı bir alan içinde serbestçe


hareket etmesini sağlayan ip, (hayvanı) iple
bağlamak
ders kitabı
...DEN ...DAN EKİ
madde,şey
TEŞEKKÜR ETMEK
turkish meaning of below words
müteşekkir,minnettar
Şükran Günü
O
ayrıca
Bu kadar
demek ki, demek oluyor ki
bu kadar, bu kadar çok
daha önce,bir keresinde
böylelikle
darmadağınık saç, saman dam örtüsü
sazdan

saman çatı
hepsi buydu işte,bu kadar
bundan dolayı, bu yüzden
(donmuş şey) erimek, çözülmek.
reklam panosu
merhum, rahmetli.

ayaktakımı
.-in ta kendisi
gerçek şu ki
benzerleri, gibiler

londra polis teşkilatı


aksi yönde, aynı şekilde o da
tam tersine, tam aksine
yoksullar, fakir fukara.
bundan önceki, yukarıda gösterilen.
ayaktakımı
bunun nedeni
doğru yol
erdemliler
mesele şu ki, konu şu ki
teslis
turkish meaning of below words
tam,en
en iyisi
ta kendisi
yöntem,yapılış şekli
Hepsi,cümbür cemaat
TİYATRO
dramatik,tiyatroya ait.
sana,seni
ONLARIN
ONLARI
TEMA, KONU
1.ÖYLEYSE 2.O ZAMANDA 3.ONDAN SONRA,DAHA
SONRA
sonrada

oradan, o yerden.
o zamandan beri
teori kurmak
TEORİ
tedavi edici,sağlığa
1.ORADA 2.VAR OLMAK yararlı
(There is DALLAS on TV
today.)
mahal yok
.-den iyisi yok./-in üstüne yok./-in yerini hiçbir şey
tutamaz.
sonra; ondan sonra.
bu nedenle,DOLAYISIYLA
içinde,orada
oraya,ona
ona,oraya
onun üzerine.hemen, derhal.
bunun üzerine, bunun sonucu olarak
TERMOMETRE
BUNLAR
(yazılı eser olarak) tez.
ONLAR (çoğul üçüncü kişi zamiri)
1.KALIN 2.SIK
turkish meaning of below words

çalılık ,agaçlık
kalınca,kalın bir şekilde
kalınlık
kalın yapılı kimse, birbirine çok yakın dikilmiş
(bitkiler)
HIRSIZ
but; uyluk.
yüksük.
yüksük dolusu,çok az
İNCE
ince dudaklar
senin,seninki
ŞEY
işler
DÜŞÜNMEK
hakkında kötü düşünmek
aklına gelmek; (bir şey yapmayı) düşünmek,
tasarlamak,düşünmek
hakkında kötü düşünmek
düşünür,filozof
ÜÇÜNCÜ

SUSAMIŞLIK, SUSATAN,susuz
ONÜÇÜNCÜ
OTUZUNCU
BU
oraya
göğüssel,gögse ait
çok zor, çok sıkıntılı,dikenli
TAM,TÜMÜYLE
safkan.safkan at, safkan.soylu
yol, geçit.
TAMAMIYLA, BÜTÜN İNCE DETAYLARIYLA
ONLAR
turkish meaning of below words
sen
RAGMEN ,KARŞIN
DÜŞÜNCE
DÜŞÜNCELİ
düşünceli bir şekilde
DÜŞÜNCESİZ
düşüncesizce

.-meyeceksin
dövmek,dayak atmak
İP, İPİ İĞNEYE TAKMAK
TEHTİD
TEHTİD ETMEK
tehditkar bir biçimde
üç kat, üç misli.
dörtte üç
altmış
harman yeri
döven makinesi
(kapıya ait) eşik.
üç kere.
tutumluluk,azla yetinme
heyecan,heyecanlandırmak
çok heyecan verici ve süspans dolu kitap, film veya
piyes
gelişmek, büyümek
GIRTLAK, YEMEK BORUSU
gırtlaksı, gırtlaktan gelen (ses)
zonklamak,(kalp) çarpmak, hızla vurmak.
kalabalık.kalabalık bir halde ilerlemek, gitmek,
gelmek, toplanmak veya beklemek:

kalabalık
bogmak,bogaz,kısmak
İÇİNDEN, BAŞTAN SONA,sayesinde
turkish meaning of below words
tamamen.baştan aşağıı, tepeden tırnağa; sapına
kadar.
boyunca,süresinde,her tarafında
FIRLATMAK
açmak, -i açıvermek
sokmak,itme
pat,pat sesi,pat diye düşmek
eşkıya gibi, haydutça
EL, BAŞ PARMAĞI
(kalp) güm güm vurmak.gümbür gümbür hareket
etmek.
çarpıcı şey
GÖK GÜRÜLTÜSÜ
Gök gürlemesi
kulakları sağır eden, gök gürültüsü gibi
gümbürtülü bir şekilde
FIRTINA
yıldırım çarpmış,hayrete düşmüş
a castle in Westphalia
pat
tütsülük
PERŞEMBE
BÖYLE, BÖYLECE
şimdiye kadar, bu zamana kadar
şöylece, öyle
engellemek; kösteklemek; karşı gelmek.
senin

KENE , SAAT SESİ,


BİLET
gıdıklamak.
alıngan,hassas
gelgit ile ilgili

birinin ilgisini çekecek bir haber. en güzel parça


GEL-GİT OLAYI
turkish meaning of below words

haberler.
DÜZENLİ, DERLİ TOPLU
1.BAĞ, BAĞLAMAK, BERABERE 2.BOYUNBAĞI
KRAVAT
kravat iğnesi.

KAPLAN
SIKI, KOLAY AÇILMAZ
sıkı dokunmuş
tayt,kilotlu çorap
kiremit.(damı) kiremitle kaplamak.
1.KADAR 2.YAZAR KASA
(dümene takılan) yeke.

meyil, eğim. Eğmek,yatırmak (bir şeyi bir yöne)


yana yatma,devrilme
kereste
1.ZAMAN 2.KERE 3.ZAMANLAMAK
mesai dışı saatler
zaman aralığı
eskiden kalma, nesillerdir saygı duyulan
ebedi,sonsuz,zamanı belirsiz

mola,oyun sırasında özel bir nedenle verilen mola


(zaman) TARİFESİ (gemi,uçak v.b)
ürkek, korkak.
ürkek, korkak.
1.TENEKE 2.KONSERVE
hafifçe boyamak
(kav gibi) kuru ve çabuk tutuşan madde.
çakmak kutusu
az miktar,belirti, hafif renk vermek

tatlı bir sekilde ürpermek,sızlama,karıncalanma


turkish meaning of below words
yakan,acıtan
övünen,böbürlenen
tenekeci.tamirci,üstün körü tamir etmek
çınlamak,tınlamak
boyamak (bir rengin açık bir tonuna)
ÇOK KÜÇÜK

1.BAHŞİŞ, BAHŞİŞ VERMEK 2.ÖNERİ,TAVSİYE 3.UC


damperli kamyon
sert içki, içkiye düşkün olmak
nutuk,uzun ve sıkıcı konuşma
YORMAK,LASTİK
YORGUN
yorgunca
yorucu,bezdirici

it is
DOKU,KAĞIT MENDİL
bir hristiyanın kiliseye vermek üzere ayırdığı gelirinin
yüzde onu
1.BAŞLIK 2.UNVAN
ufak dedikodu, laklak, dedikodu yapmak
..e KADAR
ileri geri,aşagı yukarı
bir yandan öbür yana; bir aşağı bir yukarı
boş ver gitsin
örnek vermek gerekirse
bir yere kadar, bir dereceye kadar
tamamına, son haddine kadar
yani, demek ki.
kara kurbağası
zehirli mantar
TOST YAPMAK 2.KADEH KALDIRMAK
kızartma
TÜTÜN
sigara satıcısı
turkish meaning of below words
kızakla kaymak/gitmek.
BUGÜN
hurma içkisi
AYAK BAŞ PARMAĞI
ayak tırnagı
uzakdoğu’da soya fasulyesi suyunun
fermentasyonundan elde edilen bir tür peynir
BİRLİKTE
birliktelik
zahmet,uğraş,didinmek,zahmet etmek
TUVALET
elbise, tuvalet
SİMGE , JETON

hoş görülebilir, ne iyi ne kötü, orta derecede olan.


hoş görülü bir şekilde
tahammül etmek,katlanmak,çekmek
geçiş ücreti
zamanaşımının kesilmesi
DOMATES
YARIN
TON (1000 kg.)
TON (SES,IŞIK vs.)
DİL
BU GECE
bademcik.
1.ÇOK 2....DE ...DA EKİ
çok uzun
ALET (Çekiρ, Balta vb.)
DİŞ
KÜRDAN
EN YÜKSEK, EN İYİ, ÜST, KAPAK
en ust kat
en ağır

en fazla puan alan


turkish meaning of below words
şeçkin,en iyi
KONU
en üstteki
üstat
en iyi,üstün
devirmek,devrilmek,tepetaklak düşmek
humus
her şey her yerde,karmakarışık bir durumda
kontör yükleme, (üstüne) eklenen miktar
1)MEŞALE 2)EL FENERİ,kasıtlı yangın çıkarmak
işkençe,eziyet,eziyet etmek
eziyet edercesine
TORPİL,TORPİDO
uyuşuk,cansız
uyuşukluk.
sel, taşkınca akan su.
sevda dolu, ihtiras dolu.
gövde (insana ait)
haksız muamele, haksız fiilden doğan zarar
KAPLUMBAĞA
İŞKENCE, İŞKENCE ETMEK
atma,fırlatma, atmak (yavaşça/rasgele)
yatakta bir o yana bir bu yana dönmek
ahmak,salak
ayyaş,içiçi
kimin kazanacağı hiç belli olmayan bir durum. yazı
tura atma
TOPLAM
BÜTÜNÜYLE
yalpalamak,sendelemek
DOKUNMAK
alıngan, kırılgan.hassas (durum, konu).
ZOR, GÜÇ, SERT
TUR
TURNUVA
(saçı) karıştırmak, dağınık bir hale getirmek.
turkish meaning of below words

simsar, simsarlık yapmak, karaborsacılık etmek


DOĞRU (ona doğru, akşama doğru)çok yakın
sonlarında
HAVLU
KULE
KASABA
kasaba mübaşiri
belediye binası
kasaba halkı
OYUNCAK,
ile oynamak
İZ, İZ SÜRMEK
geçmişe doğru izini sürmek, kökenini taramak
İZ SÜRMEK, TAKİP ETMEK
sistem,geniş arazi.bölge,alan,makale (özellikle
din/siyaset konusunda bir)
çekiş,çekme

1.TİCARET 2.İŞ
değiş tokuş
ticari marka
GELENEK
TRAFİK
ticaret, kaçakçılık
TRAJEDİ
trajik,feci
iz,izlemek,sürüklenmek
öncü
römork,kısa film özeti,karavan.
1.EĞİTMEK 2.STAJ YAPMAK 3.TREN
antrenör.
EĞİTİM,ÖĞRETİM
boş boş dolaşmak,dolanıp durmak
özellik, hususiyet.
hain,vatan haini
turkish meaning of below words
hain; haince; hıyanet içeren.
gidişat,yörünge
ayak bağı.engel
serseri,sürtük,yaya gitmek,serserice dolaşma
ağır adımlarla yürüyerek
ezmek,çiğnemek (ayak altında)
saygısız davranmak, ayak altında çiğnemek
dilim,kısım
sakin,durgun
huzur,sukunet
sakinleştirmek, yatıştırmak.
(iş) görmek,yapıp bitirmek
işlem,ticari işlem

büyük veya üstün olmak,-in sınırını aşmak/geçmek


kopya, suret, nüsha.
TRANSFER
şeklini değiştirmek,yüceltmek
kazığa oturtmak,mıhlamak,donakalmak
donakalmış,büyülenmiş

BİR ŞEYİN ŞEKLİNİ DEĞİŞTİRMEK,DÖNÜŞTÜRMEK


(kan) nakletmek
(sınırını) aşmak/geçmek,günah işlemek
günahkar
çabuk geçen; fani, gelip geçici, ölümlü.
transit geçen
intikal,geçiş
geçiş dönemi.
ÇEVİRİ , TERCÜME
iletmek, nakletmek

verici,ahize
değiştirmek
SAYDAM
ortaya çıkmak, belli olmak.
turkish meaning of below words
başka bir yere dikmek (bitki), birşeyi başka bir yere
temelli götürmek
TAŞIMACILIK
enine, çapraz.
çapraz bir şekilde
TUZAK, KAPAN, YAKALAMAK
avcı,kürklü hayvanları tuzakla yakalayan avcı
süslü koşum takımı.
travma.yara

doğum sancısı çekmek,eziyet çekmek, sancı,eziyet


YOLCULUK YAPMAK
seyahatle ilgili konferans
bir yandan öbür yana geçmek,her iki yöne hareket
ettirmek
son derece beceriksizce yapılmış bir taklit,
trol ile balık avlamak.
trol teknesi
TEPSİ
hain,güvenilmez,kalleş
ihanet,hainlik
panzehir, şeker pekmezi
yürüyüş,ayak basışı,yürümek
ayak değirmeni
vatan hainliği,hainlik
hazine,çok değerli saymak, üzerine titremek.
hazine dairesi,hazine evi
1.DAVRANMAK,MUAMELE ETMEK 2.TEDAVİ ETMEK
3.İKRAM

bilimsel inceleme, tez.


1.DAVRANIŞ 2.TEDAVİ

anlaşma
üç misli
turkish meaning of below words

üç kat, üç kere.üç misli artırmak; üç misli artmak


AĞAÇ
insan anlayışının kökleri
uzun ve zorlu bir yolculuk.
titremek
titreme,titreyen
ÇOK BÜYÜK, muazzam

çırpıntı,titreklik
titreme,ürperme
titrek,ürkek
siper,handek,siper\hendek kazmak
yağmurluk
rusyada bir çeşit dans çeşiti
korku,endişe, heyecan
izinsiz giren kimse
yargılanabilir
üçlü topluluk,üçlü
1.DENEME2.DURUŞMA, MİZAN
üçgen şeklinde
üçgenlere ayırmak, üçgenlere bölmek
üçgenleştirme
KABİLE
felaket, musibet.
mahkeme.yargıç kürsüsü
ırmak ayağı
harac.övgü.hürmet
1.HİLE,HİLE YAPMAK,KANDIRMAK ,
damla damla akan şey.damla damla akmak; damla
damla akıtmak.
üç dişli mızrak
değersiz şey,önemsiz şey,önemsememek
.. -i ciddiye almamak, -i hafife almak.
önemsiz,üstünkörü
TETİK ( Who pulled triger? )
mecburi atış
turkish meaning of below words
ses titremesi.titrek sesle söylemek.sesi titremek;
sesi titretmek.

süs,süslemek,azarlamak,yenmek,düzgün
üç aylık dönem
üçlü.

1.GEZİ 2.ÇELME TAKMAK


saçma, saçmalık
üç kopyalı/nüshalı
ÜÇ AYAKLI SEHPA, FOTOĞRAF SEHPASI
hafif adımlarla yürüme
ilginç.garip
basmakalıp, klişe, bayat.
ZAFER, BAŞARI
yenilen tarafın moralini bozmak için yapılan zafer
gösterisi
muzaffer,galip,zafer kazanmış
muzaffer bir şekilde
önemsiz şeyler; fasa fiso; ıvır zıvır.
önemsiz,şaçma
saçmalık.fasa fiso.
BİRLİK,BÖLÜK,TOPLANMAK
ASKERLER,BİRLİKLER
kupa, ödül.
hızlı yürümek
SORUN,SIKINTI,ARIZA
sıkıntılı,dert sahibi
fitneci,sorun çıkaran kimse
tedirgin edici,sıkıntılı
yalak,oluk
dövmek, pataklamak.
PANTOLON
çeyiz, gelinlik malzemeler
sahipsiz define,hazine
mala.mala ile sıvamak, malalamak.
okul kaçamağı
turkish meaning of below words
ateşkes, mütareke.

KAMYON,kamyon ile yük taşımak.yürümek, gitmek.


zalimlik, acımasızlık
zalim,kavgacı,saldırgan
güçlükle yürümek; yorgun argın yürümek.
harika, çok güzel, çok iyi.
DOĞRU, GERÇEK
gerçek ve doğru görünüm
yermantarı

fahişe

koz.iyi adam, koz oynayarak almak,baskın çıkmak


kırpmak, kesmek
tepesi kesili, tepesi kesilmiş
budama,kesme
yuvarlamak; yuvarlanmak. (arabayla) taşımak.
1.AĞAÇ GÖVDESİ 2.BAGAJ
bağlamak, destek koymak,kiriş,destek
GÜVENMEK
mütevelli; yediemin.
vasilik,vekillik
güvenirlik
güvenilir,emin
güvenilir,sadık
GERÇEK,doğruluk
gerçeği söyleten ilaç
gerçege uygun,dogrucu,doğru sözlü
DENEMEK, DENEME
randevu, buluşma
çar
şişman ve bodur, yağ tulumu
TÜP
kıvrılmak,(içine) sokmak

SALI
turkish meaning of below words
çekiştirmek,çekmek,kuvvetli çekiş.
ÖĞRETİM, OKUL PARASI
LALE
hacı yatmaz, büyük su bardağı
yuvarlanan / dönen çalı
kagnı,çiftçi arabası
KARIN,MİDE
arbede.karışıklık
fırtınalı.çalkantılı
1.AKORD ETMEK, AYARLAMAK, 2.EZGİ
ahenksiz,ayarsız
ahenksiz bir şekilde
kadın ceketi
TÜNEL
dar bakış açısı
TÜRBAN
çalkantılı,türbülanslı,kavgacı

kaka,bok
çim ekmek,çimlendirmek,çimenlik, çim.
1.HİNDİ 2 TÜRKİYE
karışıklık, kargaşa.
DÖNMEK, DÖNÜŞ 2.It's your turn=Sıra
sende,ÇEVİRMEK
cazibeni kullan
aksi görüse sahip olma,dönek
dönek adam
şalgam.
ANAHTAR TESLİM (proje vb.)
katılanlar, toplantı mevcudu.
DEVİR,İŞ HACMİ
paralı otoyol.
turnike.
vesayet,himaye
öğretmen,özel hoca
ders vermek,özel ders vermek
turkish meaning of below words
ikili,iki
tıngırtı
(elle) büküvermek, çekivermek.
İKİ KEZ
ince dal
sicim,sarmak,dolanmak
birden saplanan) şiddetli sancı.
pırıltı,pırıldamak,göz kırpıştırmak
hızla dönmek, fırıldanmak
BÜKME,BÜKÜLME, KIVIRMAK,BURKULMAK
segirme,birden çekmek
bir fiyatına iki
zengin iş adamı,kodaman
1.ÇEŞİT, TİP 2.DAKTİLOYLA YAZMAK

dizgi yapmak,karakter dizisi


TİPİK
tipik olarak.genellikle.
DAKTİLODA YAZI YAZAN KİMSE
zalim,acımasız
zulüm, zorbalık, gaddarlık,zorba hükümet
tiran,zalim hükümdar
LASTİK
aynı zamanda her yerde bulunan.
aynı zamanda her yerde bulunarak, hazır ve nazır
şekilde
her yerde hazır olma
inek memesi.
UNIDENTIFIEND FLYING OBJECT: TANIMLANMAMIŞ
UÇAN CİSİ

çirkinlik,iğrençlik
ÇİRKİN
alman mızraklı süvari askeri
ülser
itiraf edilmemiş,gizli
turkish meaning of below words
art düşünce, art niyet
eninde sonunda
aşırı sağ
göbeğe ait,göbege yakın
göbek kordonu.
gücenme, alınma.
şüpheli, kuşkulu
ŞEMSİYE
sayısız, pek çok.
sayısız,çok
utanmaz,yüzsüz
şiddeti azalmamış.hafiflememiş
ELİNDEN GELMEZ,YAPAMAZ,GÜCÜ YETMEZ
olağanüstü,anlaşılmaz, garip.
kayıp (haber alınamıyor)
alışılmamış, alışılmadık.
tanışmayan,bilmez
keskin zekalı olmayan
katıksız,saf,hilesiz
maceracı olmayan
etkilenmemiş,
korkusuz
yardımsız, kendi başına, yalnız başına.
elden çıkarılamaz,devri mümkün olmayan
ilgisiz
saf,katıksız
değişmez

değiştirilmemiş,degışmemiş
belirsizliğe mahal vermeyen,kesin,tam
açık bir biçimde
aynı fikirde, müttefik.
oybirliğiyle, ittifakla.
haber verilmemiş, duyurulmamış

çürütülemez; itiraz edilemez. Cevaplandırılamaz


turkish meaning of below words
pişmanlık duymayan,özür dilemeyen
nazik olmayan
açık bir şekilde olmayan
utanmaz,yüzsüz

azalmamamış,sakinleşmemiş
mütevazı alçakgönüllü
ele geçirilemez,başarılamaz,ulaşılmaz
yararsız, faydasız.
kaçınılmaz,zorunlu
aşırı tutkulu.heyecanlı, hararetli, ateşli.
farkında olmama
dayanılmaz,çekilmez

dayanılmaz şekilde
uygun olmamak
uygunsuz, yakışık almayan
.-ce bilinmeyen, -ce meçhul.
taraf tutmayan, tarafsız, yansız.
kendiliğinden gelen (fikir)

lekesiz, kusursuz.
dizginini çıkarmak
dizginlenemeyen,ölçüsüz

kırılmamış,bozulmamış,boyun eğmemiş.
tokasını açmak.
itiraf etmek. (vicdan vb) rahatlatmak
düğmelerini açmak/çözmek
haksız
acayip.,esrarengiz, olaðanüstü.
durmayan, bitmez tükenmez

durmaksızın
sansürsüz
nezaketsizce yapılan , gayri resmi
gayri resmi bir şekilde, laubalice
turkish meaning of below words
. -e özgü olmayan
alışılmadık bir biçimde
haritası yapılmamış.bilinmiyen,meçhul
kontrol edilmemiş. Başıboş
DAYI, AMCA
(sıkılmış eli) açmak veya açtırmak; (sıkılmış el)
açılmak.
tokasını açmak
(tıkanık bir şeyi) açmak:
nadir,sıradışı
olağanüstü bir şekilde.nadiren
anlayışı kıt,anlayışsız
ilgisizlik, kayıtsızlık.
kayıtsız şartsız.
kayıtsız şartsız olarak
samimi olmayan,tatsız
mantıksız,vicdansız
BİLİNÇSİZ,BAYGIN
adanmamış, kutsanmamış

çok kuvvetli (his), kontrol edilemez


tartışılmadan kabul edilmiş
geleneklere uymayan.
tapasını çıkarmak.atmak
ayrık
tuhaf. Görgüsüz
görgüsüze, çirkin bir şekilde
görmemişlik
ortaya çıkarmak,açmak,örtüsünü açmak
yatıştırıcı ilaç. kutsal yağ
aşırı tatlı dilli, yapmacık samimiyet gösteren
gözünü açmak. Uyandırmak
muallakta,karar verilmemiş
deşifre edilemeyen
basit,iddaasız
inkâr edilemez, su götürmez.
inkâr edilemeyecek bir şekilde:
turkish meaning of below words

ALTTA, ALTA
silah altında, silahlanmış
himayesinde
beklenenden daha az başarı göstermek

düşük başarı, beklenenden daha başarısız olma


az başaran,beklentilerden daha az oranda başarılı
olan
yetersiz/eksik değer vermek
daha düşük teklif yapmak
İÇ ÇAMAŞIRI
az pişmiş
gizli, gizli yapılan

gizli etki,dip akıntısı

düşük fiyat vermek (başkasının önerdiği fiyattan)


mazlum,ezilen kişi
yeterince pişmemiş.

küçümsemek, hafife almak

yetersiz kaynak sağlamak,eksik finanse etmek


KATLANMAK, ÇEKMEK,geçirmek
üniversite öğrencisi
ağaç altındaki çalılık
el altından, gizlice, sinsice, hile ile.
altına yerleştirmek.altına koymak
altında yatmak,-in asıl nedeni olmak
YAZININ KELİMENİN ALTINI ÇİZMEK
personeli az olan
zayıflatmak, baltalamak
altında,altına
temelini oluşturmak,desteklemek.
turkish meaning of below words
temel sosyal haklardan mahrum, başkalarına
sağlanan imkanları olmayan
eksik rapor etme, eksik beyan etmek
vurgulamak, üstünde durmak, altını çizmek.
alt,alt taraf
ANLAMAK
olduğundan eksik veya hafif göstermek.
bir şeyi olduğundan hafif gösteren ifade,yetersiz
kalan ifade
ast
yedek oyuncu.,yardımcı oyunculuk yapmak
talebe cevap vermekten uzak, yetersiz
üstlenmek, yüklenmek
cenazeci,ölü kaldırıcı
proje
sigorta poliçesini imzalamak ,finanse etmeyi
üstlenmek (bir girişimi)
sigortacılar
istenilmeyen,sakıncalı
yılmayan,azimli
iç çamaşırları (kadın)
su katılmamış,seyreltilmemiş
eksilmemiş, azalmamış
gizlenmemiş.açık
dagıtılmamış
bozulmamış,karıştırılmamış
dağıtılmamış,bölünmemiş,tam

çözmek, açmak:bozmak, iptal etmek:


başarılamayan,ulaşılamaz
mahvolma nedeni:
şüphesiz
gündelik elbesi,soyunmak
aşırı,yersiz,kanunsuz
dalgalandırmak; dalgalanmak.
dalga,dalgalanma.
turkish meaning of below words
aşırı derecede.gereksiz yere.
ölmez, ölümsüz, sonsuz.
ortaya çıkarmak, bulmak
uygunsuz.
huzursuzluk,tedirginlik
sıkıntılı bir şekilde,zorla
huzursuz, rahatsız.
İŞSİZLİK
serbest,borçsuz
bitmeyen, bitmek tükenmek bilmez
istenmeyen,tatsız
tartışmasız,açık,anlaşılır
tartışmasız bir biçimde
yanılma payı olmaksızın. hata yapmadan
düz olmayan/engebeli bir biçimde.
eşit olmayan bir biçimde.
olaysız
beklenmedik, umulmadık.
ADİL OLMAYAN
HAKSIZ,ADALETSİZ,adil olmayan
insafsızca
adaletsizlik,haksızlık
emin,saglam
alışılmadık; bilinmedik, yabancı.
çözmek, gevşetmek,

kavranılamaz,ölçülemez.
OLUMSUZ,ELVERİŞŞİZ
yapılamaz,imkansız
serbest bıraktırmak,kurtarmak
serbest,kontrolsüz
yorulmaz.
soğukkanlı,temkinli
kötüleyen
cesur, korkusuz, gözü yılmaz.
gözü kara bir şekilde
turkish meaning of below words
odaklanılmamış,üzerine düşülmemiş
ortaya çıkarmak, göz önüne serilmek, (katlanmış bir
seyi) açmak
gözler önüne serme.gelişme
bireyin ruhsal güçlerinin farkına varması
beklenmeyen
beklenmedik, umulmadık.
affedilmez,bagışlanamaz
oluşmamış. şekilsiz
şanssız
temelsiz, asılsız, boş
papazlıktan çıkarmak
(sarılı bir şeyi) açmak, açmak (yelken, bayrak gibi
sarılı bir şeyi)
hantal,beceriksiz
allah'ın cezası, berbat
kaba bir şekilde
nankör,nahoş, tatsız.
merhem
kötü. kutsal olmayan
MUTSUZ
koşum takımını çıkarmak
SAĞLIKSIZ
hiç duyulmamış
duyulmamış.işitilmemiş
önemsenmeyen, ihmal edilmiş
kıvrılmamış
beklenmedik.habersizce
korkak
engellenemeyen.engelsiz
aklını oynatmak
dengesiz (kimse)
serbest bırakmak,açmak
silahı kılıfından çıkarmak
çengelden çıkarmak; çengelden çıkmak.
telaşsız, acelesiz, rahat, sakin.
turkish meaning of below words
telaşsız bir şekilde
zarar görmemiş
birleştirilmiş,birleşik
1.ÜNİFORMA 2.TEK TİP
eşit oranda
birleştirmek.
tek yanlı
tek taraflı olarak
hayal edilemeyecek şekilde
yaratıcı olmayan,hayal gücü olmayan
şüphe edilmez, kusursuz
umursamaz, etkilenmemiş
bağlı olmayan,bağımsız
ıssız, boş, tenha.
anlaşılmaz
istemeden yapılan,kasıtsız
amaçlanmamış sonuç
ilginç olmayan, çekici olmayan.
1.SENDİKA 2.BİRLEŞME
eşsiz olarak
benzersizlik,eşşizlik
uyum,ahenk
BİRİM, ÜNİTE
sımsıkı elbise
BİRLEŞMEK,birleştirmek,evlenmek
birlik,bütünlük
evrensel olarak
ÜNİVERSİTE
haksız, adaletsiz.
yetkisiz, gayri meşru,haksız
haksız yere,insafsızca
taranmamış, dağınık (saç).
kırıcı,nezaketsiz
Şefkatsizlik,kalpsizlik
BİLİNMEYEN
kanunsuz, yolsuz.
turkish meaning of below words
kanunsuzca.
serbest bırakmak, salıvermek.

tasmasından kurtulmuş,zincirlerinden kurtulmuş


OLMADIKÇA
velev ki
birbirine benzemeyen, farklı
OLASI OLMAYAN,AZ İHTİMALLE
BOŞALTMAK (yük boşaltmak)
KİLİDİ AÇMAK
sansşız ilişki/tanıdık
anlamsız,boş
agza alınamaz,sözü edilemez
sivil, askeri olmayan
aldırışsız,düşüncesiz
yanlış anlaşılmaz, açık.
açıkça,şüphe götürmez bir şekilde
tam:
rahatsız edilmemiş.

isimsiz, adsız.
gereksiz.
sinirini bozmak,cesaretini kırmak

görülmemiş, gözden kaçmış


beslenmemiş
gizli olmayan
görülmemiş.farkedilmemiş
rakipsiz.muhalefetsiz.
nahoş, tatsız.
benzersiz,esşiz
affedilmez
affedilmez biçimde
sakin,soğukkanlı
nahoş, hoşa gitmeyen, tatsız.
tatsızlık,hoş olmayan durum
turkish meaning of below words
görülmemiş, emsalsiz.
öngörülemeyen,öngörülemeyen.
kasıtsız,önceden planlanmamış
planlanmamış ürün/branş
itici
gösterişsiz,iddaasız
kar getirmeyen
kışkırtılmamış
dakik olmayan
tartışılmaz,şüphe götürmez
şüphesiz olarak.
şüphesiz, kayıtsız şartsız

huzursuz,rahatsız
çözmek, sökmek; çözülmek, sökülmek.
okunaksız, okunamayan
karşılıksız
ücreti ödenmemiş
arıtılmamış.kaba

gevşemeyen, düşme/azalma göstermeyen, acımasız

boyun eğmez bir biçimde, bıkmadan usanmadan


güvenilmez,kaypak
sıradan.önemsiz
karşılıksız aşk
koşulsuz,açık sözlü
koşulsuz.açıkça
huzursuzluk,karışıklık
ödüllendirilmemiş
maaş vermeyen, memnuniyet vermeyen
rakipsiz
heyecansız.telaşsız
ele avuca sığmaz, idaresi zor, zaptedilmez.
attan düşürmek
söylenmemiş, bahsedilmemiş.
turkish meaning of below words
onaylanmamış,izinsiz
tatsızlık
tatsız, lezzetsiz, yavan.
burnu bile kanamamış,yaralanmamış
vidalarını çıkarmak
vicdansız,ahlaksız
yakışıksız, uygunsuz
kendini bilmeyen

özverili,bencil olmayan
özverili bir şekilde,cömertçe
rahatsız edici
huzurunu kaçırmak,rahatsız etmek,yerinden
çıkarmak:
rahatsızlık verici, sarsıcı
kılıfsız
üflenmemiş
güvenilmez,sağlam olmayan:
çarpıcı olmayan,sıradan
ustaca sergilemek

Kararsızca, kararsız bir şŸekilde, sarsakça, sarsak bir


şŸekilde, titrekçe, titrek bir şŸekilde
sabit olmayan, sallanan, titrek
sökme
ispatlanmamış
lekesiz
nezaret etmemek
kontrol edilmeyen, denetlenmeyen
etkilenmemiş
sapmaz,şaşmaz,degişmez
bozulmamış,lekesiz
(karışık bir şeyi) açmak, çözmek.
savunulamaz (sav, teori v.b.).
zincirinden kurtulmuş, bağlanmamış
KADAR (belli bir zamana kadar)
turkish meaning of below words
o zamana kadar
zamansız ölüm
yorulmak bilmez bir şekilde
dediler
izlenemez
dar görüşlü (yol)
tedavi edilmeyen,işlenmemiş
yargılanmamış, denenmemiş
ayak basılmamış
sıkıntısız, dertsiz.
çevrilmemiş
çözme,bag (ayakkabı)
Olagandisi . Alisilmadik
tarifsiz, ifade edilemez, anlatılmaz.
ortaya çıkaran, ortaya çıkarma
istenmeyerek
haksız, özürsüz. kanuni dayanağı olmayan
sarsılmaz
usanmaz. yorulmak bilmez
evlenmemiş
istenmeyen, hoş karşılanmayan
dostça olmayan
hasta,iyi degil
(sarılı bir şeyi) çözmek, açmak; (sarılı bir şey)
çözülmek, açılmak.
farkında olmayan.kasıtsız
bilmeyerek, farkında olmadan.
olağandışı.alışılmamış
degmez,alçakça,layık olmayan
yaralanmamış
paketini açmak
boyun eğmez, direngen.
1.YUKARI 2.DİKİNE 3.TÜMÜYLE
bir aşağı bir yukarı, bir ileri bir geri
ilerisinde
en önde
turkish meaning of below words
kadar, -e kalmış
SANA KALMIŞ, NASIL İSTERSEN (It's up to you)
yaşasın
iyimser,neşeli
çıkışmak,azarlamak
yetişme, terbiye.
dikine çevirmek.,baş aşağı etmek.
dikey,düşey
dürüst,ön ödeme
bir üst seviyeye çıkartmak
karışıklık, kargaşa; ayaklanma; devrim, büyük ve ani
değişiklik.
büyük ve ani değişiklik,
ayaklanma

desteklemek, onaylamak
destek
döşemelik kumaş; döşeme.
bakım masrafı,bakım
yüksek arazi, yayla
yükseltme.yüceltme, yükseltmek.yüceltmek
neşelendirici, moral yükseltici
pahalı mal satılan yer
ÜSTÜNDE
bunun üzerine
ÜST
zenginler sınıfı

galip gelmek,galip gelme


en baştaki,ilk sırada olan
küstah; haddini bilmez.
havaya kaldırmak

dik,dikey,dürsüt,namuslu
yükseğe çıkarmak,isyan,ayaklanma
akıntıya karşı
turkish meaning of below words
gürültü, velvele, şamata, curcuna.
(birini) oturduğu yerden veya çevresinden
ayırmak.kökünden sökmek
lüks,pahalı
DEVİRMEK,BOZMAK,ALTÜST ETMEK
sonuç, netice.
tepetakla, allak bullak
küçük görmek, gölgede bırakmak
ÜST KAT, YUKARISI
ayağa kalkmak,dikmek
doğru, dürüst.
sonradan görmüş,görgüsüz
taşra,şehir dışı
(ani ve hızlı) artış.
artış, artma.
sinirli.telaşlı
BUGÜNE KADAR
en yeni, en son
kent merkezinin dışı
yükselme, iyiye doğru gitme, düzelme:
ters dönmüş, alabora olmuş
YUKARI,YUKARIYA
KENTSEL,ŞEHRE AİT

kentleşme, şehirleşme.
DÜRTME, (ısrar ederek ) YAPTIRMA
,ZORLAMAK,İKNA ETMEK
harekete geçirmek (bir hayvanı), hızlandırmak (bir
hayvanı)
acele, ivedilik.
ACİL
işemek
idrar, sidik.
BİZE
1.KULLANIM 2.FONKSİYON
KULLANMAK
turkish meaning of below words
KULLANIŞLI,faydalı.
kullanıcı,tüketici
içeri getirmek, yerini göstermek
OLAĞAN,ALIŞILMIŞ,her zamanki gibi
genellikle
gaspetmek, zorla almak, el koymak.
gaspçı
tefecilik
yarar,fayda,kamu hizmeti
kullanım
faydalanmak, kullanmak

son derece,en büyük


tam,bütün,söylemek,dile getirmek
tamamen
eş katili,karısını öldüren
yanılmazlık.
(VERY IMPORTANT PERSON), ÇOK ÖNEMLİ KİŞİ
açık kadro, boşluk
1.BOŞ 2.AÇIK (bir iş yerinde),SAHİPSİZ
terketmek.,boşaltmak,feshetmek
TATİL
tereddüt etmek, bocalamak, kararsız olmak.
kararsızlık,tereddüt
boş,aptal,anlamsız
ELEKTRİK SÜPÜRGESİ
serseri, avare.
kapris, garip davranış.
serserilik,avarelik
serseri,derbeder,boşta gezen.
belirsiz, bulanık, şüpheli.
belli belirsiz
KİBİRLİ,KENDİNİ BEGENMİŞ,BOŞ,NAFİLE
boşuna, boş yere.
uşak, erkek oda hizmetçisi.
yigit,cesur
turkish meaning of below words
kahramanca,yigitçe
geçerli kılmak.onaylamak
onaylama
VADİ
kahramanlık,yigitlik
DEĞERLİ
DEĞER,değer biçmek.değer vermek
MİNİBÜS
barbarlık
öncü kıta, öncü.
VANİLYA
kibir, kendini beğenmişlik.
yenmek,hakkından gelmek
avantajlı durum/mevki.
iyi bir seyretme yeri. bakış açısı
BUHARLAŞMAK
buhar,buhu
değişkenlik.
degişken,tutarsız
değişiklik,varyans
degişim,fark
çeşitli, türlü,degişik
renklendirmek
renk renk, ebruli
ÇEŞİTLİLİK, ÇEŞİT ,FARK,TÜR
ÇEŞİTLİ,BİRÇOK
farklı olarak
vernik.verniklemek. cila sürmek
birinci takım (okulda/üniversitede)
değişmek
VAZO
meni kanalının kapatılması ameliyatı
geniş,çok büyük
boya teknesi,fıçı
mahzen, (yeraltında) kemerli mezar odası.
övünmek; övmek.
turkish meaning of below words
süt danası; dana eti, dana.
dönmek, sapmak; döndürmek.
SEBZE

kuru ve anlamsız bir hayat sürmek, büyümek (bitki)


bitkiler.

şiddet, hiddet.
şiddetli,ateşli
öfkeli bir halde,şiddetle
TAŞIT ARACI ( kamyon,TIR,araba v.b )
araç, taşıtlarla ilgili

DUVAK,PEÇE,gizlemek, saklamak,peçe ile örtmek.


DAMAR
istemseme. hafif istek
hız, sürat
KADİFE

kadifemsi, kadife gibi


rüşvet yiyen

sahte bir görünüm,ağaç kaplama ile kaplamak.


saygıdeğer, muhterem.

çok saygı duymak,saygı göstermek


derin saygı,saygı
zührevi,cinsel ilişki ile bulaşan
venedikli
intikam,öç,öç alma
intikamcı,kinci
zehirli,haince
kin dolu bir biçimde

delik açmak
.-den çıkarmak (öfke/hınç)
turkish meaning of below words
MACERA, GİRİŞİM,RİSK, (Genelde iş
hayatında),tehlikeye atmak:cüret etmek:
cüretli, atak, atılgan.
mahkeme yeri. toplantı yeri.
dürüstlük, doğruluk,gerçeklik
FİİL
sözlü,kelimesi kelimesine
sözlü olarak,kelimesi kelimesine
kelimesi kelimesine anlatım,harfi harfine
yasak (alm)
yeşil, taze.
HÜKÜM
sınır, kenar,eşik
kilise memuru

doğrusu,gerçekten
gerçek, hakiki.
hakikat,gerçek
parlak kırmızı
fareler; sıçanlar.
ilkbahara ait.

elinden her iş gelme, çok yönlülük,beceriklilik


kıta, mısra, şiir yazmak
DİKEY
canlılık.
ÇOK, TAM
ATLET, FANİLA

giriş holü,antre,tren vagonunun kapalı giriş kısmı


iz, eser, işaret.
resmi elbise.cüppe
VETERİNER,dikkatle incelemek.
VETO, VETO ETMEK
canını sıkmak, sinirlendirmek, kızdırmak.
sinirlenme, kızma.
turkish meaning of below words
sinirlendirici, can sıkıcı
canını sıkmak, kızdırmak
GEÇEREK,ORADAN (We go from London to Van via
Paris.)
GEÇERLİ,YAŞAYABİLİR
yiyecek
belirli bir his,ortam
titreklik
titreşimli, enerjik
mahalle papazı,papaz yardımcısı
papazın evi
başkasının yerine yapılan, vekil edilen
başkası hesabına,dolaylı
MENGENE,KÖTÜ VE AHLAKSIZ ALIŞKANLIK
karşılıklı olarak,tam tersi
temsilci,vekil
sıkı

başkan yardımcısı
etrafi,civari,çevre
ahlaksız,şiddetli
KISIR DÖNGÜ
acımasızca,alçakça
değişiklik,kararsızlık
KURBAN, KAZAZEDE
kurban etme, mağduriyet
KURBAN ETMEK (Grubun suρunu bir kişiye
yüklemek.)
GALİP
galip, utkulu, muzaffer.
GALİBİYET,ZAFER
erzak sağlamak,erzak
ile yarışmak, ile rekabet etmek:
GÖRÜNÜM, MANZARA
gece nöbeti,gece uyumama
uyanık olma
turkish meaning of below words
uyanık, tetikte, tedbirli.
yasa dışı kanun infazcısı
dinçlik,güç,kuvvet
kuvvetli, etkin, dinç, gayretli, enerjik.
kuvvetlice
aşagılık,iğrenç,rezil
rezalet,kepazelik
saygınlığına zarar vermek, açıktan açığa karalamak,
-e alenen iftira etmek
VİLLA
KÖY
köylü
alçak, hain.çok kötü
doğruluğunu kanıtlamak , aklamak
doğruluğunu kanıtlama , aklama
kindar,kinci
kinci bir şekilde
kindarlık
ASMA ,BAĞ KÜTÜGÜ
SİRKE
ucuz kalitesiz şarap
ihlal etmek, çiğnemek
ihlal,ihlal etme
şiddet,tecavüz
ŞİDDETLİ,SERT
şiddetle,öldüresiye
KEMAN
kemancı, viyolonist.
kızlık,bakireye özgü.
erkekçe.güçlü
neredeyse, hemen hemen.

erdem,fazilet
virtüoz,üstat
erdemli, faziletli.iffetli, namuslu.
çok zehirli, çok tehlikeli, öldürücü.
turkish meaning of below words
VİZE
surat,çehre.yüz
akışmazlık
yapışkan
ilkel, düşünmeden yapılan
GÖRÜNEN
gözle görülür bir şekilde
GÖRÜŞ, İMGE,VİZYON
hayali
ZİYARET ETMEK
ZİYARETÇİ, KONUK
manzara, görünüm.
hayalinde canlandırmak,görselleştirmek

hayalinde canlandırmak,gözünün önüne getirmek


HAYATİ,YAŞAMSAL
canlılık,yaşama gücü,dayanma gücü.
bozmak, geçersizleştirmek.
yakıcı

iğneleyici, zehir zemberek (bir yazı/söylev vs.)


erzak
canlı, hayat dolu, neşeli
canlılık, neşelilik.
canlı,parlak,hayat dolu
canlı biçimde
vezir.
KELİME DAĞARCIĞI

insan sesine ait.konuşkan, düşüncesini hep duyuran


ilahi bir göreve çağrı,belirli bir işe yönelik ve
yaradılıştan gelen) istidat:

düşüncesini yüksek sesle söyleyen,bağırıp çağıran


gürültülü olarak
SES
turkish meaning of below words
dış ses
hükümsüz kılmak.iptal etmek
patlamaya hazır (durum).uçucu (madde).
VOLKAN,YANARDAĞ
irade.
yaylım ateşi,yağmur
VOLEYBOL
yüz seksen derecelik dönüş,cephe değiştirme
çabuk konuşma, gevezelik
konuşkan.
akıcı
HACİM
çok kitap yazan,çok miktarda, pek çok:
GÖNÜLLÜ
şehvetli,seks düşkünü
şehvetli bir şekilde
KUSMAK
büyü,zenci büyüsü
doymaz, doymak bilmez, obur:
hırs,açgözlülük
OY VERMEK, OY
adak,adaklık
lütfedip yapmak veya vermek.
adamak,yemin etmek,adak,yemin
SESLİ HARF (a,e,i)
DENİZ YOLCULUĞU
KABA, İLKEL
görgüsüzlük.adilik
SAVUNMASIZ
1)AKBABA 2)AÇGÖZLÜ KİMSE
rekabetçi
kötü,çılgın
kaçık, çılgın, çatlak.
tomar, (tomar para)
paytak paytak yürümek.
çamurda yürümek
turkish meaning of below words
yazın kuruyan dere
gofret,kagıt helva
rüzgâr veya dalga) sürüklemek; (rüzgâr veya
dalgayla) sürüklenmek.
sallama,sallamak; sallanmak.
SAAT ÜCRETİ,ÜCRET,sürdürmek,(savaş v.b.'ni)
açmak:
,-e karşı/ile savaşmak.
İDDİAYA GİRMEK
sallanmak; sallamak.
YÜK VAGONU, AT ARABASI
kimsesiz çocuk.sahipsiz hayvan veya eşya.
waiflike
feryat,inilti,feryat etmek,inlemek
BEL
YELEK
bel yüksekliğinde,bele kadar
BEKLEMEK
kuyrukta beklemek, sırada beklemek
GARSON
. -den vazgeçmek, -den feragat etmek.
feragat.
UYANMAK, UYANDIRMAK
uyandırma ikazı
wake up(annelerin cocuklari cici sekilde uyandirma
cumlesi…)
YÜRÜMEK, YÜRÜYÜŞ
yol boyunca yürümek
DUVAR
sur içi
duvar(lar)la çevrili/çevrilip tecrit edilmiş
CÜZDAN
dayak,dayak atmak, dövmek, pataklamak.

yuvarlanma, çamurda yuvarlanmak,debelenmek


duvardan duvara
turkish meaning of below words
CEVİZ
vals,vals yapmak.
kızılderililerin para olarak kullandığı boncuklar
DOLAŞMAK
boş boş takılmak, gezinmek
yolculuk tutkusu.
azalmak, eksilmek, zayıflamak.
hileyle elde etmek,istediğini elde etmek
masturbasyon yapmak
taklitçi, başkalarını taklit eden
İSTEMEK, İSTEK
istemek
ahlaksız, iffetsiz:
gereksiz yere, düşüncesizce
SAVAŞ
ötmek, şakımak.
koguş,hapishane
hapishane müdürü,memur; görevli:
GARDİYAN,BEKÇİ
GARDROP, BÜYÜK DOLAP
EŞYA (Kitchen ware vb.)
DEPO
satılık mallar
şavaş,harp
tedbirli bir şekilde,dikkatle
savaşçı, cenkçi.
1.ILIK, ILINDIRMAK 2.SEVECEN,Sıcak
samimiyetle
savaş kışkırtıcısı
sıcaklık,ısı,içtenlik, samimiyet.
UYARMAK
GARANTİ,yetki,vermek,izin vermek
av hayvanı üretim sahası
savaşan ,muhalif
varşova
sigil,yumru
turkish meaning of below words
savaşın yakıp yıktığı
olduğu gibi, olumsuz yanlarını saklamadan.
ihtiyatlı, tedbirli.
1.YIKAMAK
fiyasko, başarısızlık
ARI (Bal arısı değil)
1.ARTIK, GEREKSİNİM DUYULMAYAN 2.BOŞA
HARCAMAK,İSRAFET ETMEK

işe yaramaz kimse,hayta

1.İZLEMEK, SEYRETMEK, BAKMAK 2.KOL SAATİ


dikkatli,tetikte
parola.şifre
SU, SULAMAK
SU GEÇİRMEYEN
SULU BOYA
ark/kanal gibi üstü açık) suyolu
ŞELALE
deniz hortumu,saganak
sulu,su dolu
(hakiki) akasya.
1.DALGA( deniz,radyo) DALGALANMA 2.EL
SALLAMAK
bocalamak,tereddüt etmek, kararsız olmak.
dalgalı, dalga dalga.
beti benzi kalmamış, çok solgun.
YOL, ROTA, YÖN,YÖNTEM
dönüş,çok eskiden, uzun zaman önce.
çok arkada
yaşam biçimi
on the wrong path
çıkış yolu
fazlasıyla
şımarık,nazlı,dik başlı
BİZ
turkish meaning of below words

teşekkürü bir borç biliriz


ZAYIF,ERKSİZ
en güçsüz

zayıflık,güçsüzlük
refah
ZENGİNLİK,SERVET
SİLAH
GİYMEK,aşınma,yıpranma
aşırı derecede bitkin,çok yorulmuş
bıkkınlıkla,yorgun bir şekilde
yorgunluk,bezginlik
sıkıcı, yorucu, bıktırıcı, usandırıcı.
yorgun,bitkin
sinsi kimse, kurnaz kimse, çakal.
HAVA;İKLİM,,,(güçlük, tehlike v.b.'ni) atlatmak,
savuşturmak.
rüzgar fırıldağı
kötü havadan etkilenmiş,fırtına yemiş
dokuma,örme,dokumak
dokumacı, çulha.
ile evlenmek; ile
evlendirmek.,birleştirmek.bağlamak
takoz.yarmak,sıkışmak,sıkıştırmak

ÇARŞAMBA
ufacık, küçücük, minicik.
zararlı ot ilacı
HAFTA
aglamak
AĞARLIK, TARTMAK
yüklemek
su seddi, bent.
çok tuhaf bir kimse, çok eksantrik kimse.
1.AĞIRLAMAK, HOŞ GELDİN
turkish meaning of below words
refah, zenginlik
sosyal yardım çeki
1.İYİ 2.KUYU
epey sonra
aferin, iyi yapılmış
iyi durumda,zengin

iyi dilekte bulunan


iyilik,saadet
soylu,asil

kaslı
bakımlı
seçkin, oturaklı
yardımsever, kibar
besili
ÜNLÜ, BİLİNEN

iyi aydılatılmş
neredeyse. hemen hemen
hali vakti yerinde, zengin.
iyi korunmuş
iyi stoklanmış
üzerinde iyice düşünülmüş
çok seyahat etmiş, gezmiş görmüş

işlek yol,sık kullanılan yol


iyi şekilde ifade edilmiş. Şekilli
yuvarlanma,dalga gibi kabarıp
yuvarlanmak,debelenmek
hizmetçi kız
katetmek
BATI
NEMLİ,ıslak
meksikalı göçmen
. -e sütninelik etmek, süt anne
turkish meaning of below words

vurmak,kuvvetli darbe/vuruş; kuvvetli tokat.fırsat


kocaman kimse/şey

BALİNA

nazar.göz değmesi
iskele.

NE

sen peki,ya sen


neler yaptın
NE OLURDU..
nasıl olur da?
kahretsin!,lanet olsun!
HERNEYSE
belirsiz şey,ıvır zıvır

ne alakası var
BİLMEM KİM (BİRİSİNİN ADINI UNUTMA)
BUNUN YANISIRA, ÜSTELİK
İŞİN ÖNEMİNİ BİLMEK (I know what's what)
tatlı dille ikna etmek, kandırmak

TEKERLEK, ÇARK, TEKERLEKLİ BİR ŞEYİ ELLE İTMEK


çarkıfelek
el arabası
tekerlekçi
hırıltı,hırıltıyla solumak
enik, encik, yavru.
NE ZAMAN
nereden,bu yüzden, bundan dolayı:
1.HERHANGİ BİR ZAMAN 2.NE ZAMAN Kİ ...
NEREYE, NEREDE
(şimdi durup dururken) nereden
turkish meaning of below words
nerede,nereden
niye, neden. ne sebepten

gerekli kaynak(lar)
uyandırmak,tahrik etmek,bilenme
bu da demek oluyor ki
hangisini
hafif hafif kişnemek
esinti,koku, koklamak, kötü kokutmak
üflemek
BU ARADA,esnasında,iken
…--- iken
KAPRİS,HEVES
sızlanmak,inlemek,inilti

garip fikirleri olan,acayip fikirli, maymun iştahlı


garip fikir veya heves., kaprisli
sızlanmak,mızmızlanma
ağlak,mızmız
KIRBAÇ
av köpeklerini idare eden kimse
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz
300 leap atlama,sıçrama 300 probably
301 beam kiriş,ışımak 301 ghastly
302 persona kişi,karakter 302 enormously
303 magistrate sulh hakimi 303 revolting
304 witnesses tanıklar 304 review
305 blend harman,karışım,karıştırmak 305 deprave
306 crate kasa,sandık 306 depraved
307 have got to have to 307 shocker
308 that's why bundan dolayı, bu yüzden 308 degenerate
309 activities Etkinlikler 309 scandalous
310 synonymous eşanlamlı... 310 adviser
311 ignorant cahil,bilgisiz 311 equities

312 stultify aptallaştırmak,aptal durumuna düşürmek 312 foreclose


313 tedium Bezginlik,bıkkınlık 313 caviar
314 banality bayağılık , adilik 314 obscene
315 discourse ciddi yazı,söylev,nutuk 315 faintest
316 dignity haysiyet,itibar 316 cosmopolitan
317 racy açık secik,müstehcen 317 happiness
318 bloody kör olası,kanlı 318 acre
319 chunk yıhın ,kütle ,tıknaz ve güçlü adam 319 honourable
320 selves benlikleri 320 setting
321 obscure karanlık,belirsiz,gizlemek 321 unto
322 insane deli,çılgın 322 thee
323 By Any Chance bir ihtimal 323 pudding
324 exotic ekzotik 324 evanescence
325 airy-fairy dili hiç pratik olmayan,fantezi 325 nebulous
326 obnoxious iğrenç ,çirkin 326 cask
327 placard Afiş 327 straightforward
328 clinging sıkı,dar,tırmanma,yapışma 328 reciprocate
329 rattle çıngırak 329 lodger
330 that's it hepsi buydu işte,bu kadar 330 hospitality
331 clover yonca 331 reimburse
332 take time zaman almak 332 personage
333 barge in burnunu sokmak,işe karışmak 333 awfully
334 work up hazırlamak,geliştirmek 334 terribly
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz
335 snaffle aşırmak,hafif gem vurmak 335 deferential
336 orient şark,doğu 336 rumour
337 protract uzatmak , süresini uzatmak 337 slaughter
338 sham sahte,yalan 338 farce
339 floozy fahişe 339 get rid of
340 chic şık,şıklık,modaya uygun 340 claret
341 specific özel,belirli 341 concussion
342 alias Takma ad 342 constant
343 crumb kırıntı 343 hilt
344 pin pim,iğne,tutturmak 344 flunk
345 drip damlamak,damlama 345 onto
346 cradle beşik,kızak 346 ripped
347 ritual ayin,dinsel tören 347 pluck
348 terrain arazi 348 politely
349 populate yaşamak, oturmak,nufüsünü arttırmak 349 shed
350 mapped eşleştirilmiş 350 snuff
351 guidance rehberlik,yönlendirme 351 hostile
352 cliche klişe 352 orientation
353 surveillance gözetim,gözetleme,izleme 353 methodical
354 toll geçiş ücreti 354 currency
355 if so öyleyse 355 throughout
356 stack yıgın,yıgmak,baca 356 pastor
357 extricate kurtarmak,çıkarmak 357 householder
358 femoral kalca kemigine ait 358 dressing
359 artery arter,atardamar 359 stupidity
360 gush fışkırma,çoşma 360 urinate
361 diarrhea ishal 361 in term of
362 precise kesin , tam 362 obstruction
363 penetrate içine girmek,içine işlemek 363 nostril
364 surely elbette,muhakkak 364 consensus
365 permanently kalıcı/daimi olarak 365 invitation
366 subsoil toprak altı 366 scold
367 chirp cıvıldamak 367 town hall
368 sawmill kereste fabrikası 368 bulletin-board
369 out of breath nefes nefese 369 bustle
370 still hala,durgun,dingin 370 unison
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz
371 count on güvenmek 371 rap
372 get to varmak,baslamak 372 commotion
373 blush kızarmak,yuzu kızarmak,utanmak 373 primer
374 mount dag,üzerine çıkmak 374 spectacles
375 thunderclap Gök gürlemesi 375 wretch
376 whether olup olmadığını ,eğer 376 cranky
377 which means bu da demek oluyor ki 377 devastate
378 cup fincan,kupa 378 somewhat
379 stink pis koku,pis kokulu 379 just like that
380 stinky kokmuş,kötü kokulu 380 wear
381 recite okumak,ders anlatmak 381 twine
382 scold azarlamak 382 chant
383 come out çıkmak 383 tremble
384 reproach sitem etmek,ayıplamak 384 All at once
385 enslave köle/esir yapmak 385 gesture
386 round hand el yazısı 386 membrane
387 rod çubuk 387 erode
388 coo mırıldanmak 388 gush
389 motionless hareketsiz 389 knit
390 gaze gözünü dikmek 390 pit
391 frustrate boşa çıkarmak ,önlemek 391 plow
392 deduce anlatmak 392 hoe
393 exert uygulamak 393 poetic
394 roller coaster lunapark treni 394 gravel
395 emotionally duygusal yönden 395 have fun
396 recede çekilmek,vazgeçmek 396 divert
397 coastline kıyı şeridi 397 all around
398 aquatic suda yaşayan,su 398 strand
399 diversify çeşitlendirmek 399 look forward to
400 tender teklif,öneri 400 contour
401 Relatively nispeten 401 landscape
402 stew güven . Yahni 402 intense
403 nearby yakında 403 mimicry
404 solder lehim 404 overturn
bog/swamp
405 mire/quagmire bataklık 405 fluid
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz
406 gasoline benzin 406 puncture
407 injured yaralı,zarar görmüş 407 mileage
408 repent pişmanlık duymak 408 whether
409 gloom kasvet,hüzün,sıkıntı 409 whether or not
410 the fact that gerçek şu ki 410 undoubtedly
411 opt tercih etmek,şeçmek 411 jerk
412 overthrow devirmek,yıkmak 412 funk
413 repress baskı altında tutmak, bastırmak. 413 grade
414 go ahead devam et 414 forth
415 clutter yıgmak,istiflemek,dagınıklık 415 season
416 mean keyifsiz 416 not at all
417 ounce bir parça 417 fertile
418 rinse durulama 418 doe
419 pest bela,haşera 419 easygoing
420 let go gevşemek,rahatlamak 420 every once in a while
421 scrub fırça,fırçalama,bodur 421 strip
422 steamer vapur,düdüklü tencere 422 trail
423 rotten çürük,çürümüş,berbat,bozulmuş 423 pot
424 stray dolaşmak,gezinmek,başıboş 424 almighty
425 whack vurmak,darbe,vuruş 425 diverge
426 mousy ürkek,çekingen 426 ninny
427 hoodlum serseri,kabadayı,gangster 427 heck
428 nibble kemirmek,ısırmak 428 rack
429 cod sazanlanmak,işletmek,dalga geçmek 429 huddle
430 drift sürüklenme,sapma 430 herd
431 hull kabugu soymak,gövde,tekne 431 shriek
432 besmirch pisletmek,kirletmek 432 diligent
önceden kestirmek,uyuşturucu vermek
433 dope budala,aptal 433 envelop
434 glow kızarmak,parıltı,parlamak 434 wild
435 radiance parlaklık,ışıma 435 secrecy
436 suffuse kaplamak,üzerine yayılmak 436 blood
adres,adres yazmak,göndermek,konuşma
437 address yapmak 437 mash
438 wink kırpmak,göz kırpmak 438 fortunately
439 vanquish yenmek,hakkından gelmek 439 pimple
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz
440 induct askere almak,resmen göreve baslatmak 440 dot
441 momentarily anlık olarak,bir an için 441 concert
442 vow adamak,yemin etmek,adak,yemin 442 lump
443 bade emretmek,söylemek 443 crate
444 evenly eşit olarak,tam olarak 444 infiltrate
445 retreat geri çekilme,gerileme 445 gene
446 linger oyalanmak,kalmak,ayrılamamak 446 greedy
447 damn bela okumak,lanetlemek,lanet 447 jerk
448 damnation lanet,lanetleme 448 interest
449 ill-fated talihsiz,ugursuz 449 lifesaver
450 quest aramak,araştırmak 450 get along
451 plague veba,bela olmak,bela 451 that far
452 fuse kaymaştırmak,eritmek 452 seating
453 long before uzun zaman önce 453 gut
454 unparalleled benzersiz,esşiz 454 tear
455 malice kötülük,kötü niyet,fesat 455 sprinkle
456 incalculable hesaplanamaz 456 circulation
457 entity varlık 457 pious
458 mow bıcmek 458 crap
459 lawn Çim . Çimen 459 preacher
460 linen keten.çamaşır 460 distress
461 residence oturma. Konut 461 clear up
462 counsel avukat 462 aggravate
463 work out halletmek .egzersız yapmak 463 retard
464 ultimately eninde sonunda 464 grace
465 it is what it is neyse o 465 live up to
466 Didn't see that one coming 466 goddamn
467 unusual Olagandisi . Alisilmadik 467 dumb
468 HOLD OUT uzatmak,boyun egmemek,direnmek 468 sap
469 annihilative yok edici 469 cubicle
470 chancellor Basbakan . Rektor 470 ducky
471 entrenched yerleşmek.konuşlanmak 471 ordeal
472 war-torn savaşın yakıp yıktığı 472 counsel
473 remorse pişmanlık .vicdan azabı 473 Hooked
474 rigor zorluk.titizlik .sertlik 474 wheelbarrow
475 advance ilerlemek.yükselmek 475 aphid
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz
476 savior kurtarıcı 476 lousy
477 pope papa 477 toenail
478 pledge kefalet vermek . Söz vermek.kefalet.rehin 478 bunion
479 fealty Sadakat .baglılık 479 joint
480 as for gelince 480 upkeep
481 barren çorak.kısır.verimsiz 481 clean out
482 sweetness tatlılık.guzel kokulu 482 date
483 perception algı.sezgi 483 dwell
484 in return karşılık olarak 484 flick
485 tribute harac.övgü.hürmet 485 snap
486 arrangement anlaşma 486 crawl
487 nearly neredeyse.hemen hemen 487 screw
488 so that böylece 488 shrink
489 rotten çürümüş .kokuşmuş 489 abusive
490 hellion yaramaz çoçuk 490 companion
491 straighten düzeltmek .hizaya getirmek 491 calling
492 straighten out düzeltmek .yoluna koymak 492 adjustment
493 bowel bagırsaklar 493 candor
494 crab meat yengec eti 494 despise
495 crank sabit fikir,kol 495 bludgeon
496 attend dikkat etmek, bakmak. 496 endlessly
497 grill mangal 497 soothe
498 nausea bulantı ,mide bulantısı 498 babble
499 gin cin (içki) 499 hurdle
500 serve yararı dokunmak 500 puke
501 queasy kusacak gibi ,midesi bulanmış 501 feller
502 hose çorap 502 trim
503 introduction tanıtım,giriş 503 whisk
504 wicked kötü,zalim,hain 504 vigorously
505 tug çekiştirmek,çekmek,asılmak 505 blowhard
506 topple devirmek,devrilmek,tepetaklak düşmek 506 gull
507 patronize büyüklük taslamak 507 croak
508 spawn yumurlamak,yavrulamak 508 squawk
509 just like that böyle 509 wind up
510 put up with katlanmak,tahammül etmek 510 grief
511 neutral tarafsız,yansız,nötr 511 counselor
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz
512 sentimental duygusal 512 pass away
513 get over atlatmak 513 figure
514 pertinent ilgili,uygun 514 disastrous
515 harsh sert,agır,acımasız 515 generosity
516 oversea deniz aşırı 516 cruelty
517 upbraid çıkışmak,azarlamak 517 greediness
518 flaw kusur,hata,zarar vermek,sakatlamak 518 freely
519 right now şimdi 519 timeless
520 hunk iri parça 520 novelist
521 mope üzmek,üzgün olmak 521 assure
522 withstand dayanmak,karşı koymak 522 refer
523 tinkle çınlamak,tınlamak 523 eventful
524 slump çökme,çökmek 524 producer
525 long ride uzun bir yolculuk 525 unmentionable
526 flatter övmek,gururunu okşamak 526 subject
527 bang patlamak,vurmak,çarpmak 527 calmly
528 clam istiridye 528 expressionless
529 intolerant hoşgörüsüz 529 childlike
530 coddle üstüne titremek, ihtimam göstermek. 530 accountant
531 sympathy sempati,acıma 531 forties
532 flubdub safsata,palavra 532 harden
533 petty küçük,önemsiz 533 delicately
534 whimper sızlanmak,inlemek 534 dusk
535 baffle şaşırtmak,şaşkına çevirmek 535 bundle
536 heinous iğrenç,çirkin 536 lit up
537 as well as hemde,yanısıra,birlikte 537 tenderness
538 unavoidable kaçınılmaz,zorunlu 538 advertisement
539 even more daha fazlası 539 inhuman
540 adversary düşman,rakip 540 sickness
541 flex esnetmek,bükmek 541 kneel down
542 rival rakip,rekabet etmek 542 content
543 airhead aklı havada 543 channel
544 occasion fırsat,durum 544 Eden
solumak,hızlı hızlı solumak,hasret
545 pant kalmak,özlemek 545 tap
546 variable degişken,tutarsız 546 firmly
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz
547 ponder iyice düşünmek,kafa patlatmak 547 side to side

548 polygraph yalan makinesi 548 labor


549 operative özel dedektif 549 dearie
550 extortion gasp,haraç 550 coldly
551 blackmail şantaj 551 cautiously
552 obviously belli ki , açık olarak 552 curiously
553 Statute tüzük,yasa,kanun 553 sleepwalker
554 defaulter borcunu ödeyen kimse 554 tearful
555 humorous komik,gülünç 555 expertly
556 vast geniş,çok büyük 556 flush
557 dust bowl çöle dönmüş arazi 557 succumb
558 starring oynadıgı 558 thud
559 tragic trajik,feci 559 stable
560 cannery konserve makinası 560 wank
561 Cannery Row Sardalya Sokağı 561 cyclist
562 discontent hoşnutsuzluk 562 element
563 set in ayarlamak,meydana gelmek 563 swarthy
564 reviewer eleştirmen 564 quid
565 review yorum,gözden geçirmek,eleştiri yazısı 565 extort
566 not even bile,üstelik hiç 566 count
567 criticism eleştiri,kınama 567 arson
568 greatness büyüklük,azamet 568 bodily
569 shellfish kabuklu deniz hayvanı 569 opposite
570 topsoil humus 570 bloke
571 humorless keyifsiz,espiri anlayışı olmayan 571 eldest
572 invention yaratıçılık 572 particularly
573 watchful dikkatli,tetikte 573 cracking
574 foothill bayır,dag etegi 574 cackle
575 obedient itaatkar,sadık 575 anyway
576 competitive rekabetçi,rekabet edebilen 576 diminish
577 suspicious şüpheli,kuşkucu 577 handler
578 suspiciously şüpheyle,kuşkuyla 578 assailant
579 with a grain of salt inanmayarak,şüpheyle,kuşkuyla 579 speculation
580 the way yöntem,yapılış şekli 580 speculate
581 desperately umutsuzca 581 utility
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz
582 flash yakmak,aydınlatmak,ışıltı,parlama 582 filthy
583 consciousness bilinç, şuur. 583 sod

584 private er 584 wakey


askere kaydolmak/yazılmak
585 enlist askere kaydetmek/yazmak. 585 bully
586 closeness yakınlık,kapalılık,havasızlık,darlık 586 regiment
587 shiver ürperti,ürpermek 587 reconnaissance
588 sinless günahsız 588 lieutenant
589 foreigner yabancı 589 legitimate
590 studious çalışkan,gayretli 590 commerce
591 scar yara izi,iz,iz bırakmak,sıyırmak 591 custody

592 tramp serseri,sürtük,yaya gitmek,serserice dolaşma 592 prick


593 vagrant serseri,derbeder,boşta gezen. 593 intrusion
594 vagrancy serserilik,avarelik 594 operational
595 dishonest sahtekar,namussuz,şerefsiz 595 slay
596 disbelief güvensizlik,inanmazlık 596 ail
597 daydream hayal,hayal kurmak 597 retrieve
598 action eylem,hareket,çarpışma 598 instruct
599 take part yer almak,katılmak 599 tense
600 ranches çiftlik işletmek,çiftlik 600 throb
601 contamination bulaşma,kirletme 601 bile
602 specialize uzmanlaşmak,ihtisas yapmak 602 scrambler
603 stuck sıkışmış 603 lad
604 investor yatırımcı 604 aftertaste
605 completely tamemen,bütünüyle,tam olarak 605 gag
606 selfless özverili 606 chalky
607 phrase ifade,deyiş,anlatım tarzı 607 gut
608 spank şaplak,kıçına şaplak atmak 608 marble
609 remorseless vicdansız,merhametsiz 609 statement
610 accusation şuçlama 610 shrewd
611 breach ihlal,gedik,gedik açmak 611 shrewdly
türkçesi
muhtemelen,olasılıkla
korkunc
çok
tiksindirici,iğrenc
eleştiri,yeniden incelemek
baştan çıkarmak,ahlakını bozmak
baştan çıkmış ,ahlakını bozuk
heyacanlı roman
yozlaşmış,bozulmuş,bozulmuş kimse
rezil,kepaze
danışman
Hisse senetleri
parayı ödemediği için ipotekli malı sahibinin elinden
almak.
havyar
müstehcen,
en ufak bir fikri olmamak
kozmopolit, Dünya vatandaşı
mutluluk
dönümlük
onurlu,şerefli
düzenleme ,ayar
dediler
sana,seni
Puding
gözden kaybolma,silinme
Belirsiz,bulutlu
varil,fıçı
basit,kolay,dogru sözlü
karşılık vermek...
misafir,kiracı
misafirperverlik
geri ödemek,zararını karşılamak
şahsiyet,karakter
çok,sonderece
son derece
türkçesi
hürmetkar,saygılı
söylenti,dedikodu
kesim,katliam
şaçmalık
kurtulmak,basından atmak
bordo şarabı,koyu kırmızı
beyin sarsıntısı,sarısıntı
sürekli,sabit
kabza
başarısız olma ,sınıfta bırakmak,çakmak
üstüne,üzerine
sökülmüş
oymak,yolmak,koparmak
kibarca
dökmek
koklamak
düşman
ortantasyon
Sistemli,düzenli
para,döviz
boyunca
papaz
ailereisi ,ev sahibi
pansuman,sargı,giydirme
aptallık
işemek
açısından -e göre
engel,engelleme, tıkama
burun deligi
fikir birliği,ortak görüş
davet,davetiye
azarlamak,çıkışmak
belediye binası
duyuru tahtası
telaş ,koşusturmaca
uyum,ahenk
türkçesi
hafifçe vurmak,tıklatmak
kargasa,ayaklanma
dua kitabı ,astar boya
gözlük
sefil,zavallılar
huysuz,garip
mahvetmek,harap etmek
biraz,oldukça
tam öyle
aşınma,yıpranma ,giymek
sicim,sarmak,dolanmak
tekrarlayıp durmak,ilahi söylemek
titremek
aynı anda,birden bire
jest,hareket
zar
aşındırmak,sarsmak
şaşkınlık,çoşma,fışkırma
örgü
çukur
pulluk
çapa,çapalamak
şiirsel
çakıl
eglenmek
yönlendirmek,başka yöne çekmej
çepeçevre,her yönden
karaya oturmak,iplik
beklemek
dış hatlar, çevre, şekil
manzara, peyzaj.
yogun,şiddetli
taklit,taklit etmek
devirmek,devrilme

sıvı,akışkan
türkçesi
delmek,patlatmak,delme,delinme
kilometre
olup olmadıgını
olsa da olmasa da
şüphesiz
sarmak,pislik
bunalım,korku
sınıf,kalite,derece,türbe
ileri
sezon,mevsim,kurutmak
hiç , hiç degil
doğurgan
dişi geyik
uyumlu,uysal
arada bir
soymak,soyunmak
iz,izlemek,sürüklenmek
demlik,cezve,kupa
yüce,büyük,herseye gücü yeten,son derece
sapmak,açılmak,ayrılmak
avanak,salak,sersem
kahrolası,allahın belası
rafa kaldırmak, germek,raf
bir araya toplamak,tıkıştırmak,
sürü,gütmek,toplamak
çıglak/feryat atmak,çıglık
çalışkan , gayretli

örtmek,kuşatmak
çılgın, barbar,kızgın
gizlilik
kan,kan bagı

püre,püre yapmak,ezmek
allah şükür,iyiki
sivilce,kabarcık
türkçesi
nokta,benek,noktalamak,beneklemek
kararlaştırmak,anlaşmak
yumru,şişlik,katlanmak
sandık
sızmak
gen
açgözlü
pislik
merak
cankurtaran
iyi geçinmek,anlaşmak
Bu kadar
oturma,oturma yerleri
içini çıkarmak,bagırsak,dalak
yırtmak,sökmek
serpmek,çizelemek,tutam
dolaşım,sirkülasyon
dindar,sahte sofu
bok,pislik,şıçmak,baş belası
vaiz,hatip
sıkıntı,tehlike,üzmek,acı vermek
çözmek,halletmek,temizlemek
agırlaştırmak,kötüleştirmek
geciktirmek, yavaşlatmak.
lütfetmek,teşrif etmek,lutüf,zarafet
ulaşmak
kahrolası,allahın belası
aptal
budala
hücre,oda
güzel,sevgili
zorlu sınama,çile
danışman,avukat
bagımlı,baglı
el arabası
yaprak biti
türkçesi
kötü,iğrenc
ayak tırnagı
(ayak parmağında oluşan) şiş.
eklem
bakım masrafı,bakım
temizlemek,soymak
buluşmak , flört etmek
yaşamak
fiskeparmak şıklatmak
şıklatmak
sürünmek ,ilerlemek
düzmek; düzüşmek.
psikiyatrist
küfürlü,aşalayıcı
yoldaş,arkadaş
çağrı,meslek
ayar,ayarlama,düzeltme,alışma
açık sözlülük,samimiyet
küçümsemek,hor görmek
sopalamak,zorla yaptırmak
durmadan, bitmek tükenmek bilmeksizin.
yatıştırmak
gevezelik etmek,boş bogazlık etmek
engel,engeli aşmak,üstesinden gelmek
kusma,kusmak
sevgili,koca
süs,süslemek,azarlamak,yenmek,düzgün
fırçalamak,çırpma teli
kuvvetlice
palavracı
martı
gaklamak,vaklamak,karamsar kimse
viyaklamak,şikayet etmek
sarmak,tasfiye etmek,son vermek
keder,üzüntü,acı
danışman
türkçesi
ölmek,vefat etmek,geçmek
anlamı olmak,ifade etmek,tasvir etmek
feci,korkunc,talihsiz
cömertlik
zulüm,acımasızlık
açgözlülük
serbetçe,özgürce
ebedi,sonsuz,zamanı belirsiz
romancı,yazar
temin etmek
başvurmak
olaylı,maceralı
üretici,yapımcı
agza alınamaz,sözü edilemez
konu,mevzu,maruz,baglı,bagımlı
sakince
ifadesiz,anlamsız
çoçuk ruhlu,içten samimi
muhasebeci
kırk yaşlarında
sertleştirmek,sağlamlaştırmak ,katılaştırmak
incelikle
akşam karalıgı,alaca karanlık,loş
demet,deste,bohça,bohçalamak,sarmak
sarhoş,yürüyemeyecek kadar çok içmek
hassaslık,sevecenlik
ilan,duyuru,reklam
insanlık dışı,merhametsiz
hastalık
diz çökmek
memnun etmek,tatmin etmek
kanal,nehir yatagı
cennet,irem bagı

tıklatmak,hafifçe vurmak
sıkıca, kararlı bir şekilde
türkçesi
yanyana
emek,işgücü,çalışma,çalışmak,ugrasmak,dogum
sancısı
biricik,sevgili
sakinlikle,soguk kanlılıklar,sogukça
dikkatlice
merakla,garip biçimde
uyurgezer
aglamaklı,gözü yaslı
ustalıkla
floş,şifon,aynı hizada olan,durulamak,yaslamak
ölmek,dayanamamak,pes etmek
pat,pat sesi,pat diye düşmek
ahır,ahırda durmak
masturbasyon yapmak
bisikletçi
eleman,öge,element,unsur
esmer,yanık tenli
sterlin,paund
koparmak,zorla almak/yaptırmak
hesaba katma,önemseme,dava maddesi
kundakçılık
bedensel
karşısında
herif
en yaşlı
özellikle
çatlama
gıdaklamak,gevezelik etmek,geveze,gıdaklama
zaten,neyse
azaltmak,azalmak
egitici,terbiyeci
saldırgan,dil uzatan
spekülasyon
spekülasyon yapmak,tahminde bulunmak
yarar,fayda,kamu hizmeti
türkçesi
pis,kirli
çim,çimen,herif,ibne,homoseksüel
wake up(annelerin cocuklari cici sekilde uyandirma
cumlesi…)

zorba,kabadayı,zorbalık etmek
alay,sürü,kalabalık
keşif,arama
tegmen,yüzbaşı
meşru,yasal,meşrulaştırmak,yasal hale getirmek
ticaret,ticari
gözaltı,gözetim

dikmek,igne batırmak,çük,diken,delmek
ihlal,zorla girmek,davetsiz girme
işletmek,operasyon,çalıştırma,harekat
öldürmek,katliam yapmak
rahatsız olmak,hasta olmak
geri almak,telafi etmek
öğretmek,talimat vermek
gergin,germek
çarpıntı,çarpmak,zonklamak
safra,öd,huysuzluk, terslik, aksilik.
telefonun dinlenmesini önleyen cihaz
delikanlı
ağızda kalan tat
susturmak,tıkaç,komik söz
kireçli,tebeşirli
bagırsak,içini çıkarmak,temizlemek
mermer
açıklama
kurnaz,zekice
kurnazca ,zeki bir şekilde
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz
1 Abandon ebandın TERK ETMEK 1 Today tıdey
2 Ability ebılıti YETENEK 2 Together tıgedır
3 Able eybıl MUKTEDİR 3 Tomorrow tımarou
4 Aboard ebord (bir taşıtın)İÇİNDE OLMAK 4 Tongue tang
5 About ebaut 1.HAKKINDA 2.YAKLAŞIK OLARAK 5 Tonight tınayt
6 Above ebav YUKARIDA 6 Too tuu
7 Abroad ebrod YURT DIŞI 7 Tooth tuuth
8 Absence ebsıns YOKLUK 8 Top tap
9 Absent ebsınt 1.YOK 2.EKSİK 9 Touch taç
10 Absolute ebsolut MUTLAK, KESİN 10 Visit vizit
11 Absurd ebzörd SAÇMA 11 Visitor vizitır
12 Accept eksept KABUL ETMEK 12 Vocabulary vıkebyulıri
13 Accident eksidınt KAZA,TESADÜF 13 Voice vois
14 Accommodate ekomodeyt YERLEŞTİRMEK 14 Volume volyum
15 Accommodation ekomıdeyşın KONAKLAMA YERİ 15 Vote vout
16 Accompany ekampıni EŞLİK ETMEK 16 Voyage voyıc
17 According To ekording tu GÖRE 17 Wage weyc
18 Account ekaunt HESAP 18 Wait weit
19 Accurate ekürıt DOĞRU, HATASIZ 19 Waiter weytır
20 Accuse ekküz SUÇLAMAK 20 Wake weyk
21 Ache eyk AĞRI 21 Walk wolk
1.BİR UÇTAN DİĞERİNE 2.DİĞER
22 Across ekros TARAFTA,karşıdan karşıya , karşınına 22 Wall wool
23 Act ekt 1.DAVRANIŞ 2.DAVRANMAK,ROL ALMAK 23 Want wont
24 Active ektiv ETKİN, FAAL 24 War wor
25 Actor ektır ERKEK OYUNCU 25 Warm worm
26 Actress ektrıs KADIN OYUNCU 26 Warn worn
27 Actual ekçuıl GERÇEK 27 Wash woş

28 Add ed TOPLAMAK,EKLEMEK 28 Waste weyst


29 Address edres ADRES 29 Watch woç
30 Administration edminıstreyşın İDARE,yönetim 30 Water wotır
31 Admire edmayr BEĞENMEK,HAYRAN OLMAK 31 Waterfall wotırfol

32 Admit edmit 1.KABUL ETMEK 2.İZİN VERMEK,itiraf etmek 32 Wave weyv


33 Adult edalt YETİŞKİN 33 Way wey
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz
34 Advance edvens 1.İLERİ 2.AVANS 34 We wi
35 Advanced edvensd GELİŞMİŞ 35 Weak wiik
36 Advantage edventıc AVANTAJ 36 Wealth welth
37 Adventure edvençur MACERA 37 Weapon wepın
38 Advertise edvırtayz REKLAM YAPMAK, İLAN VERMEK 38 Wear weır
39 Advice edvays TAVSİYE 39 Weather wedır
40 Advise edvayz TAVSİYE ETMEK 40 Wednesday wenzdey
41 Aerial eriyıl ANTEN 41 Week wiik
42 Aeroplane eıropleyn UÇAK 42 Weigh weit
43 Affair effeyır 1.OLAY 2.İŞ 3.İLİŞKİ 43 Welcome welkam
44 Affect efekt ETKİLEMEK 44 Well wel
45 Afford eford SATIN ALMA GÜCÜ OLMAK 45 Well-Known wel noun
46 Afraid efreid KORKMAK 46 West west
47 After aftır SONRA 47 Wet wet
48 Afternoon aftırnuun ÖĞLEDEN SONRA 48 What wat
49 Afterwards aftırvördz (bir olaydan) SONRA 49 Whatever watevır
50 Again egein BİR DAHA;YİNE 50 When wen
51 Against egeinst KARŞI, ZIT 51 Whenever wenevır
52 Age eyc 1.YAŞ 2.ÇAĞ 52 Where weır
53 Aged eycd YAŞINDA,yaslı 53 While wayl
54 Agency eycınsi ACENTE 54 Whistle wisl
55 Aggressive egresiv SALDIRGAN, KAVGACI 55 White wayt
56 Ago ego ÖNCE 56 Who hu
57 Agree egrii ANLAŞMAK,AYNI FİKİRDE OLMAK,razı olmak 57 Whoever huevır
58 Agreement egriimınt ANLAŞMA 58 Whole houl
59 Ahead ehed İLERİ,ÖNDE 59 Whose huuz
60 Aid eyd YARDIM 60 Why way
61 Aim eym 1.AMAÇ 2.HEDEF ALMAK 61 Wide wayd
62 Air eyr 1.HAVA 2.HAVALANDIRMA 62 Widow wıdou
63 Alarm alarm ALARM 63 Ant ent
64 Algebra alcebra CEBİR 64 Anti anti

65 Alike elaık HEMEN HEMEN AYNI, BENZER, AYNI YOLDA 65 Any eni
66 Alive elaıv YAŞAMAK,CANLI 66 Anybody enibadi
67 All ol 1.HEP 2.TÜM 3.HER 67 Anyone enivan
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz
68 All Right ol rayt 1.TAMAM 2.EVET 68 Anything enyting
69 Alliance elayıns İTTİFAK,BİRLİK 69 Anyway enivey
70 Alligator aligeytır TİMSAH 70 Anywhere eniveır
71 Allow elov İZİN VERMEK 71 Apart epart
72 Almost olmost HEMEN HEMEN 72 Ape eyp
73 Alone elon 1.YALNIZ 2.TEK 73 Apologize epolocayz
74 Along elong 1.BOYUNCA 2.İLERİ 74 Appear eppiır
75 Already olredi AZ ÖNCE, ZATEN 75 Apple epıl
76 Also olso HEM DE,AYNI ZAMANDA 76 Apply eplay
77 Always olveys DAİMA,HER ZAMAN 77 Appointment eppointmınt
78 Amaze emeyz ŞAŞIRTMAK 78 Appreciate eprişieyt
79 Ambassador embesedır BÜYÜKELÇİ 79 Approve epruv
80 Ambition embişın HIRS 80 Approximate eproksimıt
81 Ambush embuş TUZAK 81 April eyprıl
82 Among emong ARASINDA 82 Archbishop arçbişıp
83 Amount emaunt MİKTAR 83 Architect arkitekt
84 Amuse emüuz EGLENDİRMEK,GÜLDÜRMEK 84 Architecture arkitekçır
85 And end VE 85 Area eriya
86 Angry engri KIZGIN 86 Argue argüu
87 Animal enimıl HAYVAN 87 Aristocrat eristokrat
88 Ankle enkl AYAK BİLEĞİ 88 Arm arm
89 Announce enauns BİLDİRMEK, ÇAĞRIDA BULUNMAK, ANONS 89 Armchair armçeir
90 Annoy enoy RAHATSIZ ETMEK, KIZDIRMAK 90 Armour armır
91 Annual enyuıl YILLIK 91 Army armi
92 Another enadır DİĞER, BİR BAŞKA 92 Around eraund
93 Answer ensır YANIT 93 Arrange ereync
94 Bald bold KEL 94 Arrest erest
95 Ball bol 1.TOP 95 Arrival erayvıl
96 Ballerina belıriinı BALERİN 96 Arrive erayv
97 Balloon baluun BALON 97 Arrow erov
98 Ban ben YASAK 98 Art art
99 Banana bınana MUZ 99 Article artikl
100 Bank benk BANKA 100 Artificial artifişıl
101 Banker benkır BANKA YÖNETİCİSİ, BANKER 101 Artist artist
102 Bar bar 1.ÇUBUK 2.BAR 102 As ez
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz
103 Bare beyr ÇIPLAK, BOŞ 103 Ash eş
104 Bargain bargın 1.PAZARLIK ETMEK 104 Ashamed eşeymd
105 Barrel berıl 1.VARİL 2.NAMLU 105 Aside esayd
106 Base beys 1. TABAN 2.ÜS,temel 106 Ask esk
107 Basement beysmınt BODRUM 107 Asleep esliip
108 Basket baskıt SEPET 108 Ass es
109 Bath bath YIKANMAK 109 Assistant esistınt
110 Bathe beth YIKAMAK (bedenin bir bölümünü) 110 Associate esoşieyt
111 Battle betl SAVAŞ, MUHAREBE 111 Astonish estoniş
112 Bay bey KOY,körfez 112 At et
113 Beach biiç SAHİL 113 Atmosphere etmosfiır
114 Bean biin FASULYE 114 Attach eteç
1.TAŞIMAK, DAYANABİLMEK 2.AYI,tahammül
115 Bear beır etmek 115 Attack etek
116 Beard bıed SAKAL 116 Attempt etempt
117 Beast biist CANAVAR 117 Attend etend
118 Beat biit 1.VURMAK 2.YENMEK 118 Attention etenşın
119 Beautiful büutiful GÜZEL 119 Attractive etrektiv
120 Because bikoz ÇÜNKÜ 120 August ogust
121 Become bıkam OLMAK 121 Aunt aant
122 Bed bed YATAK 122 Autumn otumn
123 Bee bii ARI 123 Available eveylıbl
124 Beer biır BİRA 124 Avenue evenyu
125 Before bifor ÖNCE 125 Average evirıç
126 Beg beg DİLENMEK,yalvarmak 126 Avoid evoid
127 Begin begın BAŞLAMAK 127 Awake eveyk
128 Behave biheyv DAVRANMAK 128 Aware eveyr
129 Behind bihaynd ARKADA, GERİDE,arkasında 129 Away evey
130 Believe bıliiv İNANMAK 130 Awful oful
131 Bell bel ZİL, ÇAN 131 Axe eks
132 Belong bilong AİT OLMAK 132 Baby beybi
133 Below bilov ALTTA, AŞAĞIDA 133 Back bek
134 Belt belt KEMER 134 Backbone bekbon
135 Bench benç 1.TEZGAH 2.BANK 135 Backward bekvörd
136 Bend bend EĞMEK, EĞİLMEK 136 Bad bed
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz
137 Beneath bınith ALTINDA 137 Badly bedli
138 Benefit benıfit YARARI OLMAK 138 Bag beg
139 Berry beri KÜÇÜK ÇEKİRDEKSİZ MEYVE 139 Baggage begıc
140 Beside bisayd YANINDA 140 Bake beyk
141 Besides bisaydz HEM DE 141 Baker beykır
142 Best best EN İYİ 142 Balance belıns
143 Bet bet İDDİA ETMEK, İDDİAYA GİRMEK 143 Balcony belkıni
144 Better better DAHA İYİ 144 Bored bord
145 Between bitviin ARASINDA 145 Born born
146 Beyond biyand ÖTESİNDE 146 Borrow borou
147 Bicycle baysikl BİSİKLET 147 Boss bos
148 Big big BÜYÜK 148 Both bouth
149 Bike bayk BİSİKLET 149 Bottle botl
150 Bill bil 1.MAKBUZ 2.HESAP 150 Bottom botım
151 Bin bin KAP 151 Bow bou
152 Bird börd KUŞ 152 Bowl boul
153 Birth börth DOĞUM 153 Box boks
154 Biscuit biskit BİSKÜVİ 154 Boy boy
155 Bishop bişıp PİSKOPOS 155 Brain breyn
1.PARÇA 2.MATKAP,ANAHTARIN UCU
156 Bit bit 3.ISIRMANIN PAST ŞEKLİ 156 Brave breyv
157 Bite bayt ISIRMAK 157 Bread bred
158 Black blek SİYAH 158 Break breyk
159 Blame bleym SORUMLU TUTMAK, SUÇLAMAK 159 Breakfast brekfıst
160 Blank blenk BOŞLUK 160 Bridge bric
161 Blast blast PATLAYARAK PARÇALANMA, MAHVETMEK 161 Brief briif

162 Bless bles (Tanrı'dan) KORUNMASINI DİLEMEK, TAKDİS 162 Bright brayt
163 Blind blaynd KÖR 163 Bring bring
164 Blood blad KAN 164 Broadcast broodkast
165 Bloom bluum ÇİÇEK, ÇİÇEK AÇMAK 165 Brother bradır
166 Blow blou ÜFLEMEK, PATLAMAK,darbe 166 Brown braun
167 Blue blu 1. MAVİ 2.MUTSUZ 167 Budget bacıt
168 Boast boust ÖVÜNMEK 168 Bulb balb
169 Boat bout BOT;SANDAL 169 Bunch banç
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz
170 Body badi GÖVDE;VÜCUT 170 Bungalow banglou
171 Boil boıl KAYNAMAK 171 Burglar börglır
172 Bold bould CÜRETKAR, UTANMAZ, KORKUSUZ vs. 172 Burn börn
173 Bomb bomb BOMBA 173 Burst börst
174 Bone boun KEMİK 174 Bury böri
175 Bonfire bonfayır MEYDAN ATEŞİ, ŞENLİK ATEŞİ 175 Bus bas
176 Book buk KİTAP 176 Business biznıs
177 Book buk YER AYIRTMAK 177 Busy bizi
178 Border bordır SINIR 178 But bat
179 Bore bor CAN SIKMAK 179 Butcher butçır
180 Ceremony serımıni SEREMONİ 180 Butter batır
181 Certain sörtın KESİN,BELİRLİ, EMİN OLMAK 181 Button batn
182 Certainly sörtınli KUŞKUSUZ 182 Buy bay
183 Certificate sertıfıkeyt SERTİFİKA 183 By bay
184 Chain çeyn ZİNCİR 184 Cable keybl
185 Chair çeır İSKEMLE 185 Cake keyk
186 Chalk çolk TEBEŞİR 186 Calculate kalkuleyt
187 Challenge çalınc MEYDAN OKUMA,ENGEL 187 Calendar kelindır
188 Champion çempiın ŞAMPİYON 188 Call kol
189 Championship çempiınşip ŞAMPİYONA 189 Calm kaam
190 Chance çens ŞANS, FIRSAT 190 Camera kemıra
191 Change çeync 1.DEĞİŞMEK 2.DEĞİŞİM 3.BOZUK PARA 191 Camouflage kamuflaaj
192 Character kerıktır KİŞİLİK 192 Camp kemp
193 Charm çarm ÇEKİCİLİK 193 Campus kempıs
194 Charming çarming ÇEKİCİ 194 Can ken
195 Chatter çetır GEVEZELİK YAPMAK 195 Canal knal
196 Cheap çiip UCUZ 196 Cancel kensıl
197 Cheat çiit 1.HİLECİ 2.HİLE YAPMAK, KOPYA ÇEKMEK 197 Cancer kensır
198 Check çek KONTROL ETMEK 198 Candidate kendidıt
199 Cheese çiiz PEYNİR 199 Candle kendl
200 Chemical kemıkl KİMYASAL 200 Canteen kantiin
201 Cherry çeri KİRAZ 201 Capacity kpasiti
202 Chess çes SATRANÇ 202 Capital kepıtl
203 Chicken çikın PİLİÇ 203 Captain keptın
204 Chief çif ŞEF 204 Capture kepçır
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz
205 Child çayld ÇOCUK 205 Car kaar
206 Childhood çayldhuud ÇOCUKLUK 206 Caravan karavan
207 Choose çuz SEÇMEK 207 Card kaad
208 Christian krisçın HIRİSTİYAN 208 Care keyr
209 Church çörç KİLİSE 209 Career kariır
210 Cigarette sigıret SİGARA 210 Carnival karnivıl
211 Cinema sinıma SİNEMA 211 Carpenter karpıntır
212 Circumstances sörkımstansıs DURUM, VAZİYET 212 Carpet kaarpıt
213 Circus sörkıs SİRK 213 Carry keri
214 Citizen sitizn YURTTAŞ 214 Case keys
215 City siti KENT;SİTE 215 Cash keş
216 Civil sivl SİVİL 216 Castle kesl
217 Claim kleym İLERİ SÜRMEK, iddia etmek 217 Cat ket
218 Class klas SINIF 218 Catch keç
219 Classic klesik KLASİK 219 Cattle ketl
220 Clean kliin 1.TEMİZLEMEK 2.TEMİZ 220 Cause koz
221 Clear kliır 1.AÇIK, BERRAK, ANLAŞILAN 221 Ceiling silign
222 Clerk klark MEMUR 222 Cell sel
223 Clever klevır ZEKİ,AKILLI 223 Cellar selır
224 Climb klaymb TIRMANMAK, YÜKSELMEK 224 Century sençri
225 Clock klok SAAT 225 Connect konekt
226 Close klous YAKIN 226 Conquer konkuır
227 Close klouz 1.SON 2.KAPALI 3.KAPATMAK 227 Consider konsidır
228 Clothes klouthz GİYSİLER (her zaman çoğuldur ) 228 Consist kınsist
229 Cloud klaud BULUT 229 Contain konteyn
230 Club klab KLÜP 230 Content kontent
231 Coal kol KÖMÜR 231 Contents kontents
232 Coat kout PALTO 232 Continuous kontinuıs
233 Coconut kokonat HİNDİSTAN CEVİZİ 233 Control kontroul
234 Coffee kafi KAHVE 234 Convenient konvinyınt
235 Coffin kofin TABUT 235 Conversation konverseyşın
236 Coin koin MADENİ PARA 236 Cook kuuk
237 Cold kould SOĞUK 237 Cool kuul
238 Collar kolır YAKA, TASMA 238 Cop kap
239 Collect kolekt TOPLAMAK 239 Copper kapır
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz
240 Colour kalır RENK 240 Copy kopi

241 Comb kom TARAK 241 Corn korn


242 Come kam GELMEK 242 Corner kornır
243 Comfort kanfırt KONFOR ,RAHAT 243 Correct korekt
244 Comfortable kanfırtıbıl KONFORLU 244 Cost kost
245 Command komand EMRETMEK,KUMANDA ETMEK 245 Costly kostli
246 Common kamın ORTAK,YAYGIN 246 Cottage kotıc
247 Community komüniti TOPLULUK 247 Cotton kotn
248 Company kampany 1.ŞİRKET 248 Cough kof
249 Competition kompitişn 1.YARIŞMA 2.REKABET 249 Council kaunsl
250 Complain kımpleyn YAKINMAK, ŞİKAYET ETMEK 250 Count kaunt
251 Complete kımpliit TAM,tamamlamak 251 Country kantri
252 Compliment komplimınt İLTİFAT, ÖVGÜ 252 Couple kapıl
253 Compound kompaund BİRLEŞİK, BİLEŞİK 253 Courage karıc
254 Concern konsörn 1.İLGİLENDİRMEK 2.ÜZÜLMEK 254 Course kors
255 Concert kansıt KONSER 255 Court kort
256 Conclude konkluud SONUÇLANDIRMAK 256 Cousin kazn
257 Condition kındişın DURUM, ŞART 257 Cover kavır
258 Confess kınfes İTİRAF ETMEK 258 Cow kau
259 Confidence konfidıns GÜVEN 259 Coward kauırd
260 Confuse kınfüuz (kafası) KARIŞMAK, ŞAŞIRMAK 260 Crack krek
261 Congratulate kongraçuleyt KUTLAMAK 261 Crash kreş
262 December dısembır ARALIK (ayı) 262 Crazy kreyzi
263 Decide disayd KARAR VERMEK 263 Cream kriim
264 Decision dısijn KARAR 264 Creature kriiçır
265 Declare dikleır AÇIKLAMAK,bildirmek 265 Crime kraym
266 Decorate dekıreyt DÖŞEMEK, DEKORE ETMEK 266 Criticize kritisayz
267 Deed diid TAPU 267 Crop krop

268 Deep diip DERİN 268 Cross kros


269 Deer diır GEYİK 269 Crowd kraud
270 Defeat dıfiit KAYBETMEK (oyunda,savaşta,vs.),YENMEK 270 Crown kraun
271 Defence difens SAVUNMA, DEFANS 271 Crush kraş
272 Defend difend SAVUNMAK 272 Cry kray
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz
273 Definite defınit KESİN, BELİRLİ 273 Cube küub
274 Degree dıgrii DERECE,LİSANS 274 Culture kalçır
275 Delay dıley GECİKTİRMEK, ERTELEMEK 275 Cup kap
276 Delicious dılişıs LEZZETLİ 276 Cure küur
277 Deliver delivır DAĞITMAK, DAĞITIM 277 Current karınt
278 Demand dimend İSTEK, TALEP, İHTİYAÇ 278 Curse körs
279 Dentist dentist DİŞÇİ 279 Curtain körtn
280 Deny dınay İNKAR ETMEK, YALANLAMAK 280 Curve körv
281 Depart dıpart AYRILMAK 281 Custom kastım
282 Department dıpartmınt BÖLÜM;DEPARTMAN 282 Customer kastımır
283 Depend dıpend BAĞIMLI OLMAK, İHTİYACI OLMAK 283 Cut kat
284 Deposit dıpozıt DEPOZİT 284 Dad ded
285 Depress dıpres BUNALTMAK,bastırmak 285 Daily deyli
286 Describe dıskrayb TANIMLAMAK, BETİMLEMEK 286 Dam dem
287 Desert dezırt 1.ÇÖL 2.TERK ETMEK(haksız yere) 287 Dance dens
288 Deserve dızörv HAKKETMEK, LAYIK OLMAK 288 Danger deyncır
289 Desire dızayr ARZU 289 Dangerous deyncrıs

290 Desk desk SIRA;MASA 290 Dare deyr


291 Dessert dızört TATLI (yiyecek) 291 Dark dark
292 Destroy dıstroy YIKMAK 292 Dash deş
293 Detail diteyl AYRINTI, DETAY 293 Date deyt
294 Devil devl ŞEYTAN 294 Daughter dotır
295 Dial dayıl 1.GÖSTERGE 2.TELEFON ETMEK 295 Day dey
296 Diamond daymınd 1.ELMAS 2.KARO (kağıt oyunlarında) 296 Dead ded
297 Diary dayri GÜNLÜK, AJANDA 297 Deal diıl
298 Dictator dıkteytır DİKTATÖR 298 Dear diır
299 Dictionary dikşınri SÖZLÜK 299 Death deth
300 Die day ÖLMEK 300 Doubt daut
301 Difference difrıns AYIRIM, FARK 301 Down daun
302 Different dıfrınt FARKLI 302 Draw drov
303 Difficult dıfıkılt ZOR 303 Dreadful dredfl
304 Dig dig KAZMAK 304 Dream driim
305 Dinner dinır AKŞAM YEMEĞİ 305 Dress dres
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz

306 Diploma dıploumı DİPLOMA 306 Drill dril


307 Diplomat dıplımat DİPLOMAT 307 Drink drink
308 Direct dırekt 1.DİREKT 2.YÖNLENDİRMEK, YOL VERMEK 308 Drive draıv
309 Direction dırekşn YÖN 309 Drop drop
310 Director dırektır DİREKTÖR 310 Dry dray
311 Dirt dört KİR 311 Dust dast
312 Dirty dörti KİRLİ 312 Duty düuti
313 Disadvantage disadvantıc DEZAVANTAJ 313 Each iiç
314 Disappear disıpiır GÖZDEN KAYBOLMAK 314 Eager iigır
315 Disappoint disıpoint HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRAMAK 315 Ear iır
316 Disc disk DİSK 316 Early örli
317 Disc-Jockey disk cokey DİSCOKEY 317 Earn örn
318 Discipline disiplin DİSİPLİN 318 Earth örth
319 Discover diskavır KEŞFETMEK 319 Ease iiz
320 Discuss dıskas TARTIŞMAK 320 East iist
321 Disease diziiz HASTALIK 321 Easy iizi
322 Dish diş YEMEK,TABAK 322 Eat iit
323 Dismiss dismis KOVMAK 323 Edge ec
324 Disobey disıbey İTAAT ETMEMEK 324 Editor editır
325 Dispose dispouz yerleştirmek.,HAZIRLAMAK 325 Educate ecukeyt
326 Dispute dıspüut ANLAŞMAZLIK 326 Effect ıfekt
327 Distinguish distinguwiş AYIRT ETME ( bir özelliğinden dolayı ) 327 Egg eg
328 Distribute distribüut DAĞITMAK 328 Either.....Or.... aydır ... or
329 District distrikt İLÇE,BÖLGE,SEMT 329 Elbow elbou
330 Disturb distörb RAHATSIZ ETMEK 330 Elder eldır
331 Division divijn BÖLÜM 331 Election ılekşın
332 Dizzy dizi BAŞ DÖNMESİ 332 Electricity ılektrisiti
333 Do do YAPMAK 333 Elegant elıgınt

334 Dock dok 1.TERSANE(gemi) 2.SANIK İSKEMLESİ 3.DOK 334 Elephant elıfınt
335 Doctor daktır DOKTOR 335 Else els
336 Document dokümınt DOKÜMAN 336 Emergency ımörcınsi
337 Dog dog KÖPEK 337 Employee ımployi
338 Doll dol OYUNCAK BEBEK 338 Empty empti
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz
339 Donkey donki EŞEK 339 Encourage ınkarıc
340 Door door KAPI 340 End end
341 Double dabl ÇİFT 341 Enemy enımi
342 Exchange ıksçeync DEĞİŞ TOKUŞ 342 Energy enırci
343 Excite ıksayt HEYECANLANDIRMAK 343 Engage engeyc
344 Exclude eksklud DIŞLAMAK.HARİÇ TUTMAK 344 Engine encin
1.AFFETMEK 2.MUAF TUTMAK 3.ÖZÜR,
345 Excuse eksküuz MAZERET 345 Enjoy ıncoy
346 Exercise eksısayz EGZERSİZ 346 Enough inaf
347 Exist ıgzist OLUŞ, VAR OLMAK 347 Enter enter
348 Exit eksit ÇIKIŞ, ÇIKMAK 348 Entertainment entıteynmınt
349 Expect ekspekt UMMAK,BEKLEMEK 349 Entrance entrıns
350 Expense ekspens MASRAF 350 Envelope ınvılop
351 Expensive ekspensiv PAHALI 351 Equal ikuıl
352 Experience ıkspiriıns TECRÜBE 352 Equality ikualiti
353 Expert ekspört BİLİRKİŞİ, UZMAN, EKSPER 353 Error erır
354 Explode ıksploud PATLAMAK (bomba patlaması) 354 Escape ıskeyp
355 Explore ıksplor KEŞFETMEK,ARAŞTIRMAK 355 Essential ısenşıl
356 Express ıkspres İFADE ETMEK,AÇIK,HIZLI 356 Even ivın
357 Expression ıkspreşın İFADE,ANLATIM 357 Evening ivning
358 Extra ekstrı FAZLA, EKSTRA 358 Event ivent
359 Eye ay GÖZ 359 Eventually ivençuıli
1.YÜZ, SURAT 2.KARŞISINA ÇIKMAK, BAŞINA
360 Face feys GELMEK 360 Ever evır
361 Factory fektri FABRİKA 361 Every evri
362 Fair feır 1.DÜRÜST,ADİL ,FUAR 362 Evil ivl
363 Fairly feıli OLDUKÇA 363 Exact ıgzekt
364 Fall fol 1.DÜŞMEK 2.SONBAHAR (AmE) 364 Exactly ıgzekli
365 False fols 1.YANLIŞ, HATALI 2.SAHTE 365 Examine ıgzamin
366 Familiar fımiliır TANIDIK, BİLDİK 366 Example ıgzempl
367 Family femıli AİLE, FAMİLYA 367 Excellent eksılınt
368 Famous feymıs ÜNLÜ 368 Except ıksept
369 Fanatic fınıtik FANATİK 369 Exception ıksepşın
370 Far far UZAK 370 Flood flad
371 Fare feır ÜCRET (tren,vapur vb. için) 371 Floor floor
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz
372 Farm fam ÇİFTLİK 372 Flour flauır
373 Farther fardır DAHA UZAK 373 Flower flauır
374 Fashion feşn MODA 374 Fly flay
375 Fast fast HIZLI 375 Fog fog
376 Fat fet 1.ŞİŞMAN 2.YAĞ (vücut et yağı) 376 Follow folou
377 Fate feyt KADER 377 Fond fond
378 Father fadır BABA 378 Food fuud
379 Favour feyvır iyilik 379 Fool fuul
380 Favourable feyvırıbl ELVERİŞLİ 380 Foot fuut
381 Favourite feyvrıt EN SEVİLEN, FAVORİ 381 For for
382 Fear fiır KORKU 382 Forbid forbid
383 Feather fedır TÜY (kuş tüyü) 383 Force fors
384 February february ŞUBAT 384 Foreign forın
385 Fee fii HARÇ, ÜCRET (okul, avukat, doktor v.b) 385 Forest forıst
386 Feed fid BESLEMEK 386 Forget fıget
387 Feel fiil HİSSETMEK 387 Forgive fıgiv
388 Fellow felıu ADAM,DOST 388 Fork fork
389 Female fimeyl DİŞİ 389 Fortune forçın
390 Fetch feç GİDİP GETİRMEK,ALMAK 390 Forward forvıd
391 Fever fivır ATEŞ (vücut) 391 Fox foks
392 Few füu AZ, BİR KAÇ 392 Free frii
393 Field fiild ALAN,TARLA 393 Free frii
394 Fight fayt KAVGA, KAVGA ETMEK 394 Freedom friidım
395 Figure figır ŞEKİL,RAKAM,SAYI 395 Freeze friz
396 File fayl 1.DOSYA 2.TÖRPÜ 3.SIRA 396 Fresh freş
397 Fill fil DOLDURMAK 397 Friday fraydey
398 Film film FİLM 398 Friend frend
399 Final faynl SON 399 Friendly frendli
400 Finally faynıli SONUNDA 400 Frighten fraytn
401 Finance faynens FİNANS 401 Frog frog
402 Find faynd BULMAK 402 From from
403 Fine fayn 1.İYİ, İNCE, KÜÇÜK 2.PARA CEZASI 403 Front frant
404 Finger fingır PARMAK 404 Fruit fruut
405 Finish finiş BİTİM, BİTMEK 405 Full ful
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz
1.YANGIN, ATEŞ ETMEK, ATEŞ 2.İŞTEN
406 Fire fayır KOVMAK 406 Fun fan
407 Firm förm FİRMA,SAGLAM 407 Funny fani
408 First först BİRİNCİ, İLK 408 Fur för
409 Fish fiş BALIK 409 Further fördır
410 Fit fit UYGUN ,FORMDA 410 Future füuçır
411 Fix fiks YAPIŞTIRMAK, TAMİR ETMEK 411 Gain geyn
412 Flag fleg BAYRAK 412 Gallery gelıri
413 Flake fleyk PUL,TANE (snowflake : kar tanesi) 413 Gamble gembl
414 Flame fleym ALEV 414 Game geym
415 Flash fleş FLAŞ 415 Gang geng
416 Flat flet 1.DÜZ 2.DAİRE (apartman katı) 416 Garage garaaj
417 Flavour fleyvır TAT,LEZZET 417 Garden gadn
418 Flesh fleş ET (derinin altındaki) 418 Garlic gaalik
419 Flight flayt UÇUŞ 419 Gas ges
420 Float flout YÜZMEK , ŞAMANDIRA 420 Gate geyt
421 Flock flok SÜRÜ 421 Gather gedır
422 Grain greyn TAHIL,TANE 422 General cenrıl
423 Grand grend BÜYÜK, MUHTEŞEM 423 General cenrıl
424 Grape greyp ÜZÜM 424 Generous cenrıs
425 Grasp grasp SIKICA TUTMAK 425 Genius ciniıs
426 Great greyt BÜYÜK, MÜKEMMEL 426 Gentleman centlmın
427 Green griin 1. YEŞİL 2.TECRÜBESİZ ,TOY 427 Get get
428 Grey grey GRİ 428 Gift gift
429 Grill gril GRİL 429 Gipsy cipsi
430 Grip grip SIKICA TUTMAK 430 Girl görl
431 Grocer grousır BAKKAL 431 Give giv
432 Ground graund YER, TOPRAK 432 Glad gled

433 Group gruup GURUP, TOPLULUK 433 Gladly gledli


434 Grow grow BÜYÜMEK, YETİŞMEK 434 Glass glas
435 Guard gard KORUMAK,BEKÇİ 435 Glove glav
436 Guerrilla gırilı GERİLLA 436 Go go
437 Guess ges TAHMİN ETMEK 437 Goat gout
438 Guest gest KONUK 438 God gad
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz
439 Guide gayd REHBER, REHBERLİK ETMEK 439 Gold gould
440 Guilt gilt SUÇ, KABAHAT 440 Golden gouldın
441 Gum gam 1.YAPIŞKAN 2.DİŞ ETİ 441 Goldfish gouldfiş
442 Gun gan SİLAH 442 Good gud
443 Habit hebit ALIŞKANLIK 443 Good-Looking gud luking
444 Hail heyl DOLU (yağış),selamlamak 444 Goose guus
445 Hair heyr 1.SAÇ 2.HAYVAN TÜYÜ 445 Government gavınmınt
446 Half half YARIM 446 Graduate grecueyt
447 Hall hol HOL 447 Hostage hastıc
448 Hammer hemır ÇEKİÇ, ÇEKİÇLEMEK 448 Hostel hastl
449 Hand hend EL 449 Hot hat
450 Handbag hendbeg EL ÇANTASI (kadınların) 450 Hotel houtel
451 Handsome hendsım YAKIŞIKLI 451 Hour auır
452 Handwriting hendrayting EL YAZISI 452 House haus
453 Hang heng ASMAK 453 Housewife haus wayf
454 Hangar hengır HANGAR 454 How haw
455 Happy hepi MUTLU 455 However hauevır
456 Harbour harbır LİMAN 456 Hum ham
457 Hard hard SERT, ZOR, BELALI, KÖTÜ 457 Humble hambl
458 Hardly hardli neredeyse hiç ,ZORLA 458 Humour hüumır
459 Harm harm ZARAR,KÖTÜLÜK,ZARAR VERMEK 459 Hungry hangri
460 Harvest harvıst HASAT 460 Hunt hant
461 Hat het ŞAPKA 461 Hurry hari
462 Hate heyt NEFRET 462 Hurt hört
463 Hawk hovk 1.ATMACA ,ŞAHİN 463 Husband hazbınd
464 Head hed BAŞ, KAFA 464 Ice ays
465 Headache hedeyk BAŞ AĞRISI 465 Ice-Cream ays kriim
466 Health helth SAĞLIK 466 Idea aydiı
467 Healthy helthi SAĞLIKLI 467 Idle aydl
468 Hear hiir DUYMAK 468 If if
469 Heart hart 1.KALP 2.KUPA (oyun kartlarında) 469 ill il
470 Heat hiit ISI 470 Illegal illigıl
471 Heater hiitır ISITICI 471 Immediate immidiıt
472 Heaven hevın CENNET 472 Impolite impolayt
473 Heavy hevi AĞIR 473 Import import
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz
474 Height hayt YÜKSEKLİK 474 Impossible imposıbl
475 Hell hel CEHENNEM 475 In in
476 Help help YARDIM, YARDIM ETMEK 476 In Order To in ordır to
477 Here hiır BURASI, BURADA, BURAYA 477 Include inkluud
478 Hero hiro KAHRAMAN 478 Incorrect ınkırekt
479 Hesitate heziteyt DURAKSAMAK, TEREDDÜT ETMEK 479 Increase inkriiz
480 Hiccup hikap HIÇKIRIK 480 Incredible inkredıbl
481 Hide hayd SAKLANMAK, SAKLAMAK 481 Independent ındıpendınt
482 High hay YÜKSEK 482 Industry indastri
483 Hill hil TEPE, YOKUŞ 483 Influence ınfluıns

484 Hire hayır KİRALAMAK (taşınabilir nesneleri,araba,TV, v.b ) 484 Inform infoom
485 History histri TARİH 485 Informal infoomıl
486 Hit hit DARBE, ÇARPMAK, POPÜLER (hit) 486 Information infımeyşın
487 Hobby hobi HOBİ 487 Ink ink
488 Hold hold TUTMAK, KAVRAMAK 488 Inn in
489 Hole hol DELİK 489 Insect insekt
490 Holiday holidey TATİL GÜNÜ 490 Inside insayd
BOŞ (bir cismin arkası boş olması davul,duvar
491 Hollow halou v.b) 491 Insist insist
492 Home hom EV, YUVA 492 Install instol
493 Honest anıst DÜRÜST 493 Instance instıns
494 Honey hani BAL 494 Instead Of insted ov
495 Honeymoon hanimuun BALAYI 495 Instruction instrakşn
496 Honour anır ONUR 496 Instrument instrumınt
497 Hop hap SIÇRAMAK, ZIPLAMAK ,SEKMEK 497 Intelligent intelicınt
498 Hope houp UMUT 498 Interest interest
499 Hopeless houplıs UMUTSUZ 499 Interesting intresting
500 Horizon hırayzın UFUK 500 Intermediate intımidiıt
501 Horn horn 1.BOYNUZ 2.KORNA 501 International intıneyşınıl

502 Horrible haribl KORKUNÇ 502 Interrupt intırapt


503 Horse hors AT 503 Interval ıntıvl
504 Hospital haspitl HASTANE 504 Interview intıvüu
505 Host houst EV SAHİBİ (konukları olan) 505 Into intu
506 It it O (cansız ve üçüncü tekil şahıs zamiri) 506 Introduce intrıdyus
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz
507 Jail jeyl HAPİS 507 Invalid invelid
508 Jam cem 1.REÇEL 2.SIKIŞIKLIK (tfaffic jam ) 508 Invent invent
509 January cenueri OCAK ( ayı ) 509 Investigate ınvestıgeyt

510 Jaw cov 1.ÇENE KEMİĞİ 2.ÇENE ÇALMAK,KONUŞMAK 510 Invite ınvayt
511 Jazz cez CAZ 511 Iron ayrın
512 Jealous celıs KISKANÇ 512 Island aylınd
513 Jet cet JET, FIŞKIRMAK 513 Likely laykli
514 Jewel cuıl MÜCEVHER 514 Liquid likuit
515 Job cab İŞ 515 List list
516 Join coin KATILMAK 516 Listen lisın
517 Joke couk ŞAKA 517 Little litıl
518 Journal cöönl GAZETE,DERGİ 518 Live laıv
519 Journalist cönılist GAZETECİ 519 Live liv
520 Journey cööni YOLCULUK 520 Lives layvz
521 Judge cac 1.HAKİM 2.YARGILAMAK 521 Living living
522 Judgement cacmınt YARGI 522 Load loud
523 Juice cuis SU (meyve suyu v.s.) 523 Local lokıl
524 July culy TEMMUZ 524 Lock lok
525 Jump camp SIÇRAMAK, ATLAMAK 525 Long long
526 June cuun HAZİRAN 526 Look luuk
527 Jury cüri JÜRİ 527 Loose luuz
528 Just cast 1.YALNIZ 2.HEMEN ŞİMDİ 528 Lose luuz
529 Justice castis ADALET 529 Loss los
530 Keep kiip KORUMAK, TUTMAK, DEVAM ETMEK 530 Lot lot
531 Key kii ANAHTAR 531 Loud laud
532 Kick kik TEKME, TEKMELEMEK 532 Love lav
533 Kid kid 1.ÇOCUK 2.DALGA GEÇMEK 3.GENÇ KEÇİ 533 Lovely lavli
534 Kill kil ÖLDÜRMEK 534 Low lov
535 Kind kaynd 1. İYİ, DOST, SEVGİLİ 2.ÇEŞİT, TÜR 535 Lower lovır
536 King king KRAL 536 Luck lak
537 Kingdom kingdım KRALLIK 537 Lucky laki
538 Kiss kis ÖPÜCÜK, ÖPMEK 538 Luggage lagıc
539 Kitchen kiçın MUTFAK 539 Lunch lanç
540 Knee nii DİZ, DİZ ÇÖKMEK 540 Lung lang
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz
541 Knife nayf BIÇAK 541 Luxury lakşıri
542 Knock nok VURMAK (kapıya vurmak) 542 Machine mışiin
543 Know nou BİLMEK 543 Machine-Gun mışiin gan
544 Knowledge navlıc BİLGİ 544 Mad med
545 Labour leybır İŞGÜCÜ 545 Madam medım
546 Lack lek EKSİKLİK 546 Magic mecik
547 Ladder ledır MERDİVEN 547 Mail meyl
548 Lady leydi HANIMEFENDİ 548 Main meyn
549 Lake leyk GÖL 549 Make meyk
550 Lamp lemp LAMBA 550 Make-Up meyk ap
551 Land lend KARA,ARAZİ 551 Male meyl
552 Land lend İNİŞ YAPMAK, KONMAK (uçak v.s.) 552 Man men
553 Landlady lendleydi EVSAHİBİ BAYAN, EVİNİ KİRAYA VEREN 553 Manage menıc
554 Language lengwıc DİL ( yabancı dil v.b ) 554 Management menıcmınt
555 Large larc GENİŞ 555 Manager menıcır
556 Last lest SON, SONUNDA, GEÇMİŞ 556 Manner menır
557 Last lest DEVAM ETMEK, SÜRMEK, YETERLİ OLMAK 557 Many meni
558 Late leyt 1.GEÇ ,GEÇİKMİŞ 558 Map mep
559 Laugh laf GÜLMEK 559 March març
560 Laundry londri YIKANACAK ÇAMAŞIR, ÇAMAŞIRHANE 560 Mark mark
561 Lavatory levıtri TUVALET 561 Market maakıt
562 Law lou YASA, KANUN 562 Marry meri
563 Lawyer louyır AVUKAT 563 Marvelous marvılıs
564 Lazy leyzi TEMBEL 564 Mask mesk
565 Lead led 1.KURŞUN (metal) 2.KURŞUN KALEM UCU 565 Mass mes
ÖNDERLİK ETMEK,ÖNDE GİTMEK, YOL
566 Lead liid GÖSTERMEK 566 Master mestır
567 Leader liidır ÖNDER, LİDER 567 Match meç
568 Leadership liidışip ÖNDERLİK 568 Material metıriıl
569 Leaf liif YAPRAK 569 Matter metır
570 Lean liin 1.İNCE, YAĞSIZ 2.EĞİLMEK YASLANMAK 570 May mey
571 Learn lörn ÖĞRENMEK 571 Me mi
572 Least liist EN AZ 572 Meal miıl
573 Leather ledır DERİ 573 Meaning miining
574 Leg leg BACAK 574 Meantime miintaym
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz
575 Legacy legisi MİRAS 575 Meanwhile miinvayl
576 Legal ligl YASAL 576 Measure mejır
577 Lemon lemın LİMON 577 Meat miit
578 Lens lenz LENS 578 Mechanic mekanik
579 Less les DAHA AZ 579 Medal medıl
580 Lesson lesn DERS 580 Medicine medisin
581 Let let BIRAKMAK 581 Meet miit
582 Letter letır MEKTUP, HARF 582 Meeting miiting
583 Level levl DÜZEY, SEVİYE 583 Melody melodi
584 Liberal libırıl LİBERAL 584 Melon melın
585 Library laybrıri KİTAPLIK, KÜTÜPHANE 585 Melt melt
586 Licence laysıns LİSANS (ehliyet v.b ) 586 Member membır
587 Lie laı YALAN, YALAN SÖYLEMEK 587 Memorize memırayz
588 Lie laı YATMAK 588 Memory memıri
589 Life layf YAŞAM, HAYAT 589 Men men
590 Lift lift 1.ASANSÖR 2.YUKARI KALDIRMAK 590 Mend mend
591 Light layt 1.IŞIK 2.AÇIK (renklerde) 3.HAFİF 591 Mental mentıl
592 Like layk 1. HOŞLANMAK 2.GİBİ 592 Mention menşın
593 Middle midl ORTA 593 Merchant mörçınt
594 Midnight midnayt GECE YARISI (24:00) 594 Merry meri
595 Military militıri ASKERİ 595 Mess mes
596 Milk milk SÜT 596 Message mesıc
597 Mind maynd AKIL 597 Metal metıl
598 Mind maynd aldırmak,önemsemek 598 Meter mitır
599 Mine mayn 1.BENİM 2.MADEN OCAĞI 3.MAYIN 599 Method methıd
600 Minimum minımum ENAZ 600 Metre mitr
601 Minister minıstır 1.BAKAN 2.BÜYÜKELÇİ YARDIMCISI 601 Mice mays
602 Minority maynorıti AZINLIK 602 Nuisance nuusıns
603 Minute mınıt 1.DAKİKA 2.ÇOK KÜÇÜK 3.ZABIT 603 Number nambır
604 Mirror mirır AYNA 604 Nurse nörs
605 Miss mis 1.ÖZLEMEK 2.KAÇIRMAK,KAYIP 605 Nut nat
606 Miss mis BAYAN 606 Oak ook
607 Missile misayl FÜZE, FIRLATILAN CİSİM 607 Obey obey
608 Mission mişn ÖZEL BİR GÖREV İÇİN YOLCULUK,MİSYON 608 Object ıbcekt
609 Mix miks KARIŞTIRMAK, KARIŞMAK 609 Object abcekt
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz
610 Model madl MODEL (model araba,manken v.b) 610 Observation abzıveyşın
611 Modern madn MODERN, ÇAĞDAŞ 611 Observe ıbzörv
612 Modest modıst MÜTEVAZİ, ILIMLI 612 Obtain ıbtein
613 Moment moumınt AN 613 Obvious ıbvıyıs
614 Monday mondey PAZARTESİ 614 Ocean ouşın
615 Money mani PARA 615 October oktobır
616 Monkey manki MAYMUN 616 Of ov
617 Month manth AY (takvim ayı) 617 Off of
618 Moon muun AY 618 Offer ofır
619 More mor DAHA FAZLA 619 Office ofis
620 Morning morning SABAH 620 Officer ofisır
621 Mosque mosk CAMİ 621 Official ofişl
622 Most moust EN ÇOK 622 Often ofn
623 Mother madır ANNE 623 Oil oyl
624 Motor moutır MOTOR 624 Old old
625 Mountain mauntın DAĞ 625 On an
626 Mouse maus FARE 626 Once wans
627 Mouth mauth AĞIZ 627 One wan
628 Move muuv HAREKET ETMEK, 628 Only ounli
629 Movement muuvmınt HAREKET 629 Open oupın
630 Much maç ÇOK (miktarca) 630 Operator opıreytır
631 Mud mad ÇAMUR 631 Opportunity aporçüniti
632 Murder mördır CİNAYET,öldürmek 632 Opposite apızit
633 Music müuzik MÜZİK 633 Optimist aptimist
634 Must mast ZORUNLULUK 634 Or or
635 My may BENİM 635 Orange orınc
636 Mystery mıstri GİZEM,SIR 636 Order oordır
637 Nail neyl 1.TIRNAK 2.ÇİVİ 637 Ordinary oodnri
638 Name neym İSİM 638 Organ orgın
639 Narrow nerou DAR 639 Origin oricin
640 Nation neyşın ULUS 640 Other adır
641 National neyşınl ULUSAL 641 Otherwise adırwayz
642 Native neytiv YERLİ (her native language) 642 Ought oot
643 Near niır YAKIN 643 Our aar
644 Neck nek BOYUN, yaka 644 Out aut
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz
645 Need niid GEREKSİNİM, İHTİYAÇ 645 Out-Of-Date aut ov deyt
646 Needle niidl İĞNE, ŞİŞ 646 Output autput
647 Neglect nıglekt İHMAL ETMEK 647 Outside autsayd
648 Neighbour neybır KOMŞU 648 Over ouvır
649 Neither niidır HİÇBİRİ 649 Overcome ouvıkam
650 Neither...Nor... naydır..nor.. NE O..NE ÖBÜRÜ 650 Own on
651 Nephew nevüuu YEĞEN (erkek) 651 Owner ounır
652 Nervous nörvıs SİNİRLİ 652 Page peyc
653 Nest nest YUVA, KUŞ YUVASI 653 Pain peyn
654 Never never HİÇBİR ZAMAN ,ASLA 654 Paint peynt
655 New nuu YENİ 655 Painter peyntır
656 News nüuz HABER 656 Pair peır
657 Newspaper nüuspeypır GAZETE 657 Palace pelıs
658 Next nekst EN YAKIN, BİR SONRAKİ, ERTESİ 658 Pale peyl
659 Nice nays HOŞ 659 Panic penik
660 Niece niis YEĞEN (kız) 660 Paper peypır
661 Night nayt GECE 661 Paradise perıdays
662 No no HAYIR 662 Paragraph perıgraf
663 Noble noubl SOYLU 663 Parent perınt
664 Nobody noubadi HİÇ KİMSE 664 Park park
665 Noise noiz GÜRÜLTÜ 665 Parliament parlımınt
666 None nan HİÇBİRİSİ 666 Part part
667 Noon nuun ÖĞLE ZAMANI 667 Part-Time part taym
668 Normal normıl NORMAL 668 Partner partnır
669 North north KUZEY 669 Party paati
670 Nose nouz BURUN 670 Pass pes
671 Not nat DEĞİL 671 Passage pesıc
672 Note not 1. NOT 2.KAĞIT PARA 3. NOTA 672 Passenger pesıncır
673 Nothing nathing HİÇBİR ŞEY 673 Passport pasport
674 Notice noutis DUYURU, DİKKATİNİ ÇEKMEK 674 Password paswörd
675 November novembır KASIM 675 Past pest
676 Now nau ŞİMDİ 676 Pay pey
677 Nowadays nauıdeyz BUGÜNLERDE 677 Payment peymınt
678 Nowhere nouweır HİÇ BİRYER 678 Peace piis
679 Pear peır ARMUT 679 Present prizent
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz
680 Pen pen TÜKENMEZ KALEM 680 President prezidınt
681 Pencil pensl KURŞUN KALEM 681 Press pres
682 People piipl HALK 682 Press pres
683 Pepper pepır BİBER 683 Pressure preşır

684 Per pör HER 684 Pretend pritend


685 Perfect pörfekt KUSURSUZ, YETKİN 685 Pretty priti
686 Perform pörform 1.yapmak 2.UYGULAMAK 686 Previous priiviıs
687 Performance pörformıns PERFORMANS 687 Price prays
688 Perhaps pörheps BELKİ 688 Prince prins
689 Person pörsın KİŞİ 689 Print print
690 Personality pörsınelıti KİŞİLİK 690 Prison prizn
691 Persuade pörsweyd İKNA ETMEK 691 Private prayvıt
692 Petrol petrıl PETROL 692 Prize prayz
693 Phone foun TELEFON 693 Probable prabıbl
694 Photo foutou FOTOĞRAF 694 Problem prablım
695 Piano pieno PİYANO 695 Production prodakşn
696 Pickpocket pikpakıt YANKESİCİ 696 Profession profeşn
697 Picnic piknik PİKNİK 697 Programme prougrem
698 Picture pikçır RESİM 698 Progress prougres
699 Pie pay PASTA, BÖREK 699 Promise promis
700 Piece piis PARÇA 700 Proof pruuf
701 Pig pig DOMUZ 701 Proper prapır
702 Pigeon picın GÜVERCİN 702 Protect prıtekt
703 Pill pil HAP 703 Protest protest
704 Pilot paylıt PİLOT 704 Provide provayd
705 Pink pink PEMBE 705 Pub pab
706 Pipe payp 1.BORU 2.PİPO 3.FLÜT 706 Public pablik
707 Pity piti ACIMAK (What a pity : Ne yazık) 707 Publish pabliş
708 Place pleys YER, YERLEŞTİRMEK 708 Pull pul
709 Plan plen PLAN, PLANLAMAK 709 Pullover pulouvır
710 Plane pleyn UÇAK 710 Pump pamp
711 Plant plent 1.BİTKİ, BİTKİ EKMEK 2.FABRİKA, TESİS 711 Punish paniş
712 Plate pleyt TABAK 712 Puppet papıt
713 Play pley 1.OYNAMAK 2.ÇALMAK (bir müzik aletini) 713 Purchase pörçıs
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz
714 Player pleyır OYUNCU, ÇALAN 714 Purple pörpıl
715 Please pliiz LÜTFEN 715 Purpose pöpıs
716 Pleasure plejır ZEVK,MEMNUNİYET 716 Push puş
717 Plenty plenti ÇOK SAYIDA,BOL 717 Put put
718 Plug plag FİŞ, BANYO TIKACI 718 Puzzle pazl
719 Plus plas ARTI 719 Pyjamas pıcaamız
720 Pocket pakıt CEP 720 Quality kualıti
721 Poem poım ŞİİR 721 Quarrel kuarıl
NOKTA, UÇ,HUSUS,SORUN,İŞARET
722 Point point ETMEK,GÖSTERMEK 722 Quarter kootır
723 Poison poizın ZEHİR 723 Queen kuiin
724 Police pıliis POLİS 724 Question quesçın
725 Polish poliş PARLATMAK 725 Quick kuik
726 Polite pılayt KİBAR 726 Quiet kuayıt
727 Political pılitikl POLİTİK 727 Quite kuayt
728 Pool puul HAVUZ 728 Quiz kuiz
729 Poor puur 1.YOKSUL 2.ZAVALLI 729 Rabbit rebit
730 Population papüleyşn NÜFUS 730 Race reys
731 Pork pork DOMUZ ETİ 731 Race reys
732 Port port LİMAN 732 Radiator reydieytır
733 Position pızişn DURUM, KONUM 733 Radio reydio
734 Positive pazitiv OLUMLU,POZİTİF 734 Rail reyl
735 Possess pızes SAHİP OLMAK 735 Railway reylwey
736 Possible pasıbl OLASI, MÜMKÜN 736 Rain reyn
737 Post poust 1.POSTA,POSTALAMAK 737 Rapid repid
738 Postpone pospon ERTELEMEK 738 Rare reyr
739 Pot pot POT,POTA,KAP,ÇÖMLEK 739 Rather radır
740 Potato poteyto PATATES 740 Raw row
741 Pour poor DÖKMEK, AKITMAK 741 Reach riiç
742 Powder paudır TOZ, PUDRA 742 Read riid
743 Power pauır GÜÇ 743 Ready redi
744 Powerful pauıfl GÜÇLÜ 744 Realize riılayz
745 Practical prektikl PRATİK 745 Really riıli
746 Practice prektis ALIŞTIRMA 746 Receipt rısiit
747 Pray prey DUA ETMEK 747 Recognize rekıgnayz
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz
748 Prefer prıför YEĞLEMEK, TERCİH ETMEK 748 Safe seyf
749 Pregnant pregnınt HAMİLE 749 Sailor seylır
750 Preparation prepıreyşn HAZIRLIK 750 Sake seyk
751 Prepare prıpeır HAZIRLAMAK 751 Salad selıd
752 Presence prezns VARLIK(bir yerde varlığı ) 752 Salary selıri
753 Present preznt BURADA, MEVCUT, ŞİMDİKİ, ARMAĞAN 753 Sale seyl
754 Recommend rekımend TAVSİYE ETMEK 754 Salt solt
755 Record rekord 1.KAYIT 2.PLAK 3.REKOR 755 Same seym
756 Recover rikavır 1.İYİLEŞMEK 2.KURTARMAK 756 Sand send
757 Red red KIRMIZI, KIZIL 757 Sandal sendl
758 Reduce rıdyus AZALTMAK 758 Sandwich sendwic
759 Reflect riflekt YANSITMAK 759 Satisfy setısfay
760 Refuse refyuz REDDETMEK 760 Saturday setırdey
SAYGI ,1.DİKKAT 2.DÜŞÜNCE 3.BAKMAK
761 Regard rigard 4.İNANMAK 761 Save seyv
762 Regret rigret ÜZGÜN OLMAK, PİŞMAN OLMAK 762 Say sey
763 Regular regulır DÜZENLİ, OLAĞAN 763 School skuul
764 Reject ricekt KABUL ETMEMEK,REDDETMEK 764 Science sayıns
765 Relation rıleyşn İLİŞKİ 765 Scissors sizız
766 Relationship rıleyşnşip İLİŞKİ 766 Score skoor
767 Relative relıtiv AKRABA 767 Scream skriim
768 Relax rileks RAHATLAMAK, GEVŞEMEK 768 Screen skriin
769 Release rilis SERBEST BIRAKMAK, GEVŞETMEK 769 Screw skru
770 Relieve rıliiv RAHATLAMAK,HAFİFLETMEK 770 Sea sii
771 Religion rılicın DİN 771 Search sörç
772 Remain rımeyn 1.GERİYE KALMAK 2.YERİNDE DURMAK 772 Seashore siişor
773 Remark rımark BELİRTMEK, AÇIKLAMA 773 Season siizn
774 Remarkable rımarkıbl DİKKATE DEĞER,OLAGAN ÜSTÜ 774 Seat siit
775 Remember rimembır UNUTMAMAK, ANIMSAMAK 775 Second sekınd
776 Remind rimaynd HATIRLATMAK,ANIMSATMAK 776 Secret sikrıt
777 Remove rimuuv UZAKLAŞTIRMAK,ORTADAN KALDIRMAK 777 Secretary sekrıtri
778 Rent rent KİRALAMAK 778 Section sekşn
779 Repair ripeır ONARMAK 779 See sii
780 Repay rıpey GERİ ÖDEMEK 780 Seed siid
781 Repeat rıpiit TEKRARLAMAK 781 Seem siim
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz
782 Replace rıpleys DEGİŞTİRMEK 782 Seldom seldım
783 Replacement rıpleysmınt YEDEK,DEGİŞTİRME 783 Select sılekt
784 Reply rıplay YANITLAMAK, YANIT 784 Selection sılekşn
785 Report riport RAPOR, RAPOR ETMEK 785 Selfish selfiş
786 Republic rıpablik CUMHURİYET 786 Sell sell
787 Request rikuest RİCA ETMEK, RİCA 787 Semi semi
788 Require rikuayır GEREKSİNMEK,gerektirmek 788 Send send

789 Rescue reskuu KURTARMAK 789 Sentence sentıns


790 Reserve rizörv 1.REZERV 2.REZERVASYON YAPTIRMAK 790 September septembır
791 Resign rizayn İSTİFA ETMEK 791 Serial siiriıl
792 Resist rızist DİRENMEK,KARŞI KOYMAK 792 Serious siiriıs
793 Respect rıspekt SAYGI DUYMAK 793 Serve sörv
794 Responsible rıspansıbl SORUMLU 794 Service sörvis
795 Rest rest DİNLENMEK 795 Set set
796 Rest rest GERİYE KALAN 796 Settle setl
797 Restaurant restrant RESTORAN, LOKANTA 797 Settlement setlmınt
798 Result rizalt SONUÇ 798 Several sevrıl
799 Retire ritayır EMEKLİ OLMAK 799 Shadow şedou
800 Return ritörn GERİ DÖNMEK 800 Shadow şedou
801 Revenge rivenc ÖÇ ALMAK, İNTİKAM 801 Shake şeyk
802 Reward riword ÖDÜL 802 Shame şeym
803 Rib rib KABURGA 803 Share şeyr
804 Ribbon ribın KURDELA, ŞERİT 804 Sharp şarp
805 Rice rays PİRİNÇ 805 Sheep şiip
806 Rich riç ZENGİN 806 Shelter şeltır
807 Ride raıd ATA,BİSİKLETE BİNMEK 807 Shine şayn
808 Ridiculous ridikulıs GÜLÜNÇ, SAÇMA 808 Ship şip
809 Right rayt 1.HAK 2.DOĞRU,HAKLI 3.SAĞ TARAF 809 Shirt şört
810 Ring ring YÜZÜK, HALKA 810 Shoe şuu
811 Ring ring ÇALMAK(zil çalması), TELEFON ETMEK 811 Shoot şuut
812 Ripe rayp OLGUN 812 Shop şap
813 Rise rayz YÜKSELMEK 813 Shopping şaping
814 Risk risk RİSK 814 Shore şoor
815 Risky riski RİSKLİ 815 Short şort
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz
816 River rivır NEHİR 816 Shortly şortli
817 Road roud YOL 817 Shot şat
818 Roar roor KÜKREME 818 Shoulder şouldır
819 Roast roust ROSTO, FIRINDA PİŞİRMEK 819 Shout şaut
820 Rob rob 1.SOYGUN YAPMAK 820 Show şou
821 Rock rak 1.KAYA 2.SALLANMAK 821 Shower şauır
822 Role roul ROL 822 Shut şat
823 Roll rol YUVARLANMAK 823 Shy şay
824 Roof ruuf ÇATI 824 Sick sik

825 Room ruum ODA 825 Side sayd


826 Root ruut KÖK 826 Sport sport

827 Rope roup HALAT, İP 827 Spot spat


828 Rose rouz 1.GÜL 2.PEMBE 828 Spot spat
829 Rough raf KABA 829 Spread spred
830 Round raund YUVARLAK 830 Spring spring
831 Row rou 1.SIRA 2.GÜRÜLTÜ 831 Spy spay
832 Row rou KÜREK ÇEKMEK 832 Square skueır
833 Royal royıl KRALİYETE AİT,KRALİYET 833 Staff staaf
834 Rub rab SÜRMEK, SÜRTMEK, 834 Stage steyc
835 Rubbish rabiş 1.ÇÖP 2.SAÇMA 835 Stain steyn
836 Rude ruud KABA 836 Stair steyr
837 Rule ruul 1.YÖNETMEK 2.KURAL 837 Stamp stemp

838 Ruler ruulır 1.KURAL KOYUCU, YÖNETİCİ 2.CETVEL 838 Stand stend

839 Run ran 1.KOŞMAK 2.ÇALIŞTIRMAK (fabrika,şirket v.b) 839 Standard standırd
1.KAÇAK 2.KONTROL DIŞI (runaway increase in
840 Runaway ranıwey prices) 840 Star star
841 Rush raş ÇABUK DAVRANMAK,ACELE 841 Start start
842 Sabotage sebıtaj SABOTAJ 842 State steyt
843 Sack sek ÇUVAL 843 Station steyşn
844 Sack sek KOVMAK, İSTİFAYA ZORLAMAK 844 Stay stey
845 Sad sed ÜZGÜN, MUTSUZ 845 Steal stiil
846 Sigh say İÇ ÇEKMEK 846 Step step
847 Sight sayt GÖRÜŞ,manzara 847 Stick stik
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz
848 Signal signıl SİNYAL VERMEK, SİNYAL 848 Stick stik
849 Silence saylıns 1.SESSİZLİK 2.SUSTURMAK 849 Still stil
850 Silent saylınt SESSİZ, SAKİN 850 Stock stok
851 Silk silk İPEK 851 Stomach stomak
852 Sin sin GÜNAH 852 Stone stoun
853 Since sins ŞİMDİYE KADAR 853 Stop stap
854 Since sins 1.'...DEN BERİ 2.ÇÜNKÜ 854 Store stoor
855 Sing sing ŞARKI SÖYLEMEK 855 Story stori
856 Single singl 1.TEK 2.BEKAR 3.TEK KİŞİLİK 856 Straight streyt
857 Sink sink 1.BATMAK 2.EVYE 857 Strange streync
858 Sir sör EFENDİ 858 Stream striim
859 Sister sistır 1.KIZ KARDEŞ 2.HEMŞİRE 3.RAHİBE 859 Street striit
860 Sit sit OTURMAK 860 Strength strength

861 Situation siçueyşn DURUM,VAZİYET 861 Stress stres


862 Size sayz BOYUT,BÜYÜKLÜK 862 Stretch streç
863 Skeleton skelıtın İSKELET 863 Strict strikt
864 Skin skin DERİ 864 String string
865 Skirt skört ETEK 865 Strong strong
866 Sky skay GÖKYÜZÜ 866 Struggle stragl
867 Slave sleyv KÖLE 867 Student studınt
868 Sleep sliip UYUMAK, UYKU 868 Study stadi
869 Sleepy sliipi UYKULU, SAKİN 869 Stupid stüupid
ELBİSE KOLU,SLEEVELESS = KOLSUZ
870 Sleeve sliiv (elbise,bluz v.b) 870 Subject sabcıkt
871 Slide slayd SLAYT,SÜRGÜ,KAYMA 871 Submarine sabmıriin
872 Slim slim İNCE, ZAYIF 872 Subway sabwey
873 Slim slim ZAYIFLAMAYA ÇALIŞMAK 873 Succeed sıksiid
874 Slip slip YUVARLANMAK, KAYMAK DÜŞMEK 874 Success sıkses
875 Slow slou YAVAŞ, YAVAŞLAMAK 875 Such saç
876 Small smol KÜÇÜK, UFAK 876 Suck sak
877 Smash smeş ÇARPIP KIRMAK,PARÇALAMAK 877 Sudden sadn
878 Smell smel KOKU, KOKLAMAK 878 Suffer safır
879 Smile smayl GÜLÜMSEMEK 879 Sugar şugır
1.TÜTÜN İÇMEK (sigara vb.) 2.TÜTMEK
880 Smoke smouk 3.DUMAN 880 Suggest sıcest
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz
881 Smooth smuuth PÜRÜZSÜZ,DÜZGÜN, YUMUŞAK 881 Suit suut
882 Snake sneyk YILAN 882 Sum sam
883 Sniff snif BURNUNU ÇEKMEK 883 Summer samır
884 Snow snou KAR 884 Sun san

885 So sou 1.ÖYLEYSE, BU YÜZDEN 2.BU ŞEKİLDE 3.ÇOK 885 Sunday sandey

886 Soap soup SABUN 886 Suntan santen


887 Society sısayıti SOSYETE, ÇEVRE, TOPLUM 887 Super suupır

888 Socket sakıt SOKET, PRİZ 888 Support sıport


889 Sofa soufı KANEPE 889 Suppose sıpouz
890 Soft soft YUMUŞAK 890 Sure şuır
891 Soil soil TOPRAK 891 Surface sörfıs
892 Soldier soulcır ASKER 892 Surname sörneym
893 Solid solid KATI, SERT 893 Surprise sıprayz
894 Solve solv ÇÖZÜM BULMAK, ÇÖZMEK 894 Surround sıraund
895 Some sam 1.BAZI, BİRKAÇ 2.YAKLAŞIK 895 Suspect sıspekt
896 Somebody sambadi BİRİSİ 896 Swear sweır
897 Someone samwan BİRİ 897 Sweep swiip
898 Sometimes samtaymz BAZEN 898 Sweet swiit
899 Somewhere samweır BİR YER 899 Tour tuır

900 Son san ERKEK ÇOCUK, OĞUL 900 Towards tıwordz


901 Song song ŞARKI 901 Towel tauıl
902 Soon suun YAKINDA (zaman açısından) 902 Tower tauır
903 Sore soor AĞRI VERİCİ,ACIYAN 903 Town taun
904 Sorrow sarou ÜZÜNTÜ,KEDER 904 Toy toy
905 Sorry sori ÜZGÜN 905 Trade treyd
906 Sort sort ÇEŞİT 906 Traffic trefik
907 Sort sort SIRALAMAK 907 Train treyn
908 Soul soul RUH 908 Training treyning
909 Sound saund 1.SES 2.MANTIKLI 3.TOPLAM 909 Transfer trensför
910 Sound saund GİBİ GELMEK 910 Translate trenzleyt
911 Soup suup ÇORBA 911 Travel trevl
912 Sour sauır EKŞİ 912 Tray trey
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz
913 Source soors KAYNAK 913 Treasure trejır

914 South sauth GÜNEY 914 Treat triit


915 Space speys 1.UZAY 2.BOŞLUK 3.YER 915 Tree trii
916 Spade speyd KÜREK 916 Tribe trayb
917 Spare speyr EKSTRA, FAZLA, BOŞ, YEDEK 917 Trip trip
918 Speak spiik KONUŞMAK 918 Trouble trabl
919 Special speşl 1.ÖZEL 2.EN İYİ 919 Trousers trauzız
920 Speech spiiç KONUŞMA 920 True truu
921 Speed spiid HIZ, HIZLI GİTMEK 921 Trunk trang
922 Spend spend PARA HARCAMAK, HARCAMAK 922 Trust trast
923 Spirit spırit 1.RUH, RUHSAL DURUM 923 Truth truth

924 Spite spayt 1.RAĞMEN 2.BİRİSİNE ZARAR VERME İSTEĞİ 924 Try tray
925 Splendid splendid MÜHTEŞEM,GÖRKEMLİ 925 Tube tüub
926 Split split İKİYE BÖLMEK,AYIRMAK 926 Tuesday tüuzdey
927 Spoil spoil 1.BOZMAK 2.ŞIMARTMAK ,YAGMA 927 Tune tüun
928 Spoon spuun KAŞIK 928 Tunnel tanl
929 Swim swim YÜZMEK 929 Turkey törki

930 Swing swing 1.SALLANMAK ,yumruk savurmak 930 Turn törn


931 Switch swiç AÇMAK, KAPATMAK (düğme) 931 Twice tways
932 Sword sood KILIÇ 932 Typical tipikıl
933 Symbol simbl SEMBOL 933 Ugly agli
934 System sistım SİSTEM 934 Umbrella ambrela
935 Table teybl 1.MASA 2.TABLO,LİSTE 935 Uncle ankl
936 Tail teyl KUYRUK (kedi,uçak v.b) 936 Under andır
937 Tailor teylır TERZİ 937 Understand andıstend
TUTMAK,ALMAK,TAKE OFF=elbise
938 Take teyk çıkarmak,uçak kalkması 938 Unemployment animploymınt
939 Talk tolk KONUŞMA, KONUŞMAK 939 Unhappy anhepi
940 Talkative tolkıtiv KONUŞKAN 940 Unhealthy anhelthi
941 Tall tool UZUN 941 Uniform yuniform
942 Tame teym EVCİL, EVCİLLEŞTİRMEK 942 Union yunyın
943 Tank tenk 1.TANK (depo) 2.TANK (silah) 943 Unite yunayt
944 Tap tep MUSLUK 944 University yunivörsıti
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz
945 Tape teyp BANT, SELOTEYP 945 Unknown announ
946 Task task GÖREV 946 Unless anles
947 Taste teyst TATMAK, TAD 947 Unlock anlok
948 Tax teks VERGİ 948 Until antil
949 Taxi teksi TAKSİ 949 Up ap
950 Tea tii ÇAY 950 Upper apır
951 Teach tiiç ÖĞRETMEK 951 Upstairs apsteız
952 Teacher tiiçır ÖĞRETMEN 952 Upward apwıd
953 Team tiim TAKIM, GRUP 953 Us as
954 Telegram telıgrem TELGRAF 954 Use yuus
955 Telephone telıfoun TELEFON 955 Use yuuz
956 Telescope telıskoup TELESKOP 956 Useful yuusfl
957 Television telıvijn TELEVİZYON 957 Usual yujl
958 Tell tel ANLATMAK, SÖYLEMEK 958 Valley veli
959 Temperature temprıçır SICAKLIK 959 Valuable velyubl
960 Tender tendır HASSAS,YUMUSAK,TEKLİF 960 Value velyu

961 Term törm 1.ZAMAN DİLİMİ 2.SÖZCÜKLER 3.SÖMESTR 961 Vegetable vectıbl
962 Terrible terıbl KORKUNÇ, BERBAT 962 Vehicle viikıl
963 Terrific tırifik MÜTHİŞ 963 Very veri
964 Terror terır TERÖR 964 Veto viitou
965 Test test SINAMAK, DENEMEK, TEST 965 Victim viktım
966 Than den ...DEN ...DAN EKİ 966 Victor viktır
967 Thank thenk TEŞEKKÜR ETMEK 967 View viu
968 That det O 968 Villa vilı
969 Theatre thiıtır TİYATRO 969 Village vilıc
970 Their theır ONLARIN 970 Wife wayf
971 Them them ONLARI 971 Wild wayd
1.ÖYLEYSE 2.O ZAMANDA 3.ONDAN
972 Then then SONRA,DAHA SONRA 972 Will wil
1.ORADA 2.VAR OLMAK (There is DALLAS on
973 There theer TV today.) 973 Win win
974 Therefore deırfoor bu nedenle,DOLAYISIYLA 974 Wind waynd
975 These diiz BUNLAR 975 Wind wind
976 They dey ONLAR (çoğul üçüncü kişi zamiri) 976 Window windou
977 Thick thik 1.KALIN 2.SIK 977 Wine wayn
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz
978 Thief thiif HIRSIZ 978 Winter wintır
979 Thin thin İNCE 979 Wire wayır
980 Thing thing ŞEY 980 Wireless wayılıs
981 Think think DÜŞÜNMEK 981 Wish wiş
982 Thirsty thörsti SUSAMIŞLIK, SUSATAN 982 With with
983 This dis BU 983 Within widin
984 Those douz ONLAR 984 Without widaut
985 Though dou RAGMEN ,KARŞIN 985 Witness witnıs
986 Thought thoot DÜŞÜNCE 986 Wolf wulf
987 Thread thred İP, İPİ İĞNEYE TAKMAK 987 Woman wumın
988 Threat thret TEHTİD 988 Wonderful wandıfl
989 Threaten thretın TEHTİD ETMEK 989 Wood wuud
990 Throat throut GIRTLAK, YEMEK BORUSU 990 Wool wuul
991 Throw throu FIRLATMAK 991 Word wööd
992 Thunder thandır GÖK GÜRÜLTÜSÜ 992 Work wörk
993 Thunderstorm thandıstorm FIRTINA 993 Worker wörkır
994 Thursday thözdey PERŞEMBE 994 World wörld
995 Thus das BÖYLE, BÖYLECE 995 Worm wörm
996 Ticket tikıt BİLET 996 Worry wöri
997 Tidy taydi DÜZENLİ, DERLİ TOPLU 997 Worse wörs
1.BAĞ, BAĞLAMAK, BERABERE 2.BOYUNBAĞI
998 Tie tay KRAVAT 998 Worst wörst
999 Tight tayt SIKI, KOLAY AÇILMAZ 999 Wound wuund
1000 Till til 1.KADAR 2.YAZAR KASA 1000 Wreck rek
1001 Time taym 1.ZAMAN 2.KERE 3.ZAMANLAMAK 1001 Write rayt
1002 Timetable taymteybıl (zaman) TARİFESİ (gemi,uçak v.b) 1002 Wrong rong
1003 Tin tin 1.TENEKE 2.KONSERVE 1003 X-Ray eks rey
1.BAHŞİŞ, BAHŞİŞ VERMEK 2.ÖNERİ,TAVSİYE
1004 Tip tip 3.UC 1004 Year yiır
1005 Tire tayır YORMAK,LASTİK 1005 Yellow yelou
1006 Tired tayırd YORGUN 1006 Yes yes
1007 Tissue tişuu DOKU,KAĞIT MENDİL 1007 Yesterday yestıdey
1008 Title taytl 1.BAŞLIK 2.UNVAN 1008 Yet yet
1009 To tu ..e KADAR 1009 Yoghurt yogıt
1010 Toast toust TOST YAPMAK 2.KADEH KALDIRMAK 1010 Young yang
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz
1011 Tobacco tıbakou TÜTÜN 1011 Your yoor
1012 Zone zon BÖLGE 1012 Zero zirou
1013 1013
1014 1014
1015 1015
1016 1016
1017 1017
1018 1018
1019 1019
1020 1020
1021 1021
1022 1022
1023 1023
1024 1024
1025 1025
1026 1026
1027 1027
1028 1028
1029 1029
1030 1030
1031 1031
1032 1032
1033 1033
1034 1034
1035 1035
1036 1036
1037 1037
1038 1038
1039 1039
1040 1040
1041 1041
1042 1042
1043 1043
1044 1044
1045 1045
1046 1046
türkçesi
BUGÜN
BİRLİKTE
YARIN
DİL
BU GECE
1.ÇOK 2....DE ...DA EKİ
DİŞ
EN YÜKSEK, EN İYİ, ÜST, KAPAK
DOKUNMAK
ZİYARET ETMEK
ZİYARETÇİ, KONUK
KELİME DAĞARCIĞI
SES
HACİM
OY VERMEK, OY
DENİZ YOLCULUĞU
SAAT ÜCRETİ,ÜCRET
BEKLEMEK
GARSON
UYANMAK, UYANDIRMAK
YÜRÜMEK, YÜRÜYÜŞ

DUVAR
İSTEMEK, İSTEK
SAVAŞ
1.ILIK, ILINDIRMAK 2.SEVECEN
UYARMAK
1.YIKAMAK
1.ARTIK, GEREKSİNİM DUYULMAYAN 2.BOŞA
HARCAMAK,İSRAFET ETMEK
1.İZLEMEK, SEYRETMEK, BAKMAK 2.KOL SAATİ
SU, SULAMAK
ŞELALE

1.DALGA( deniz,radyo) DALGALANMA 2.EL SALLAMAK


YOL, ROTA, YÖN,YÖNTEM
türkçesi
BİZ
ZAYIF,ERKSİZ
ZENGİNLİK,SERVET
SİLAH
GİYMEK
HAVA;İKLİM
ÇARŞAMBA
HAFTA
AĞARLIK, TARTMAK
1.AĞIRLAMAK, HOŞ GELDİN
1.İYİ 2.KUYU
ÜNLÜ, BİLİNEN
BATI
NEMLİ
NE
HERNEYSE
NE ZAMAN
1.HERHANGİ BİR ZAMAN 2.NE ZAMAN Kİ ...
NEREYE, NEREDE
BU ARADA
ISLI, ISLIK ÇALMAK, DÜDÜK
BEYAZ, AK, BEYAZ TENLİ
KİM
HERKİMSE
TÜM, BÜTÜN WHOLESALES = TOPTAN SATIŞ
KİMİN
NEDEN, NİÇİN
1.GENİŞ 2.KENARDAN KENARA
DUL
KARINCA
KARŞI, ZIT, TERS

HERHANGİ
HERHANGİ BİRİ
HERHANGİ BİRİ
türkçesi
HERHANGİ BİR ŞEY
HER NEYSE
HERHANGİ BİR YER
AYRI
MAYMUN
ÖZÜR DİLEMEK
GÖRÜNMEK
ELMA
1.BAŞVURMAK 2.UYGULAMAK
1.RANDEVU 2.ATAMA
TAKTİR ETMEK
ONAYLAMAK
YAKLAŞIK OLARAK
NİSAN
BAŞPİSKOPOS
MİMAR
MİMARİ
ALAN, BÖLGE
TARTIŞMAK
ARİSTOKRAT
KOL, SİLAH
KOLTUK
ZIRH
ORDU
1.AŞAĞI YUKARI 2.ÇEVRESİNDE,ETRAFINDA
DÜZENLEMEK, AYARLAMAK
TUTUKLAMAK
VARIŞ ,geliş
VARMAK
OK
SANAT
1.MAKALE 2.EŞYA
YAPAY
SANATÇI
1.GİBİ 2.OLARAK 3.OLARAK
türkçesi
KÜL
UTANMIŞ,MAHCUP
bir yana
SORMAK, İSTEMEK
UYKUDA
1.EŞEK 2.APTAL,GÖT
YARDIMCI
ORTAK,İLGİLENMEK
ŞAŞIRMAK (bir kimseye)
DE..DA eki
HAVAKÜRE, ATMOSFER
EKLEMEK,TAKMAK

SALDIRMAK, ATAK
teşebvüs etmek,girişim
KATILMAK
DİKKAT
ÇEKİCİ
AĞUSTOS
TEYZE, HALA
SONBAHAR
HAZIR, SERBEST, BOŞTA
CADDE
ORTALAMA
KAÇINMAK
UYANIK,UYANMAK
FARKINDA OLMAK, HABERDAR OLMAK
UZAK,UZAKTA
KÖTÜ, BERBAT, ÜZÜCÜ
BALTA
BEBEK
1.ARKA 2.SIRT
1.OMURGA 2.BİR İŞİN TEMELİ
GERİYE DOĞRU
KÖTÜ
türkçesi
1.KÖTÜ,AĞIR
ÇANTA
BAGAJ
PİŞİRMEK
FIRINCI
1.DENGE 2.BAKİYE
BALKON
CANI SIKILMIŞ
DOĞMUŞ
ÖDÜNÇ ALMAK
PATRON
İKİSİ
ŞİŞE
EN ALT, DİP
YAY,egilmek
ÇANAK,KASE
1.KUTU 2.BOKS
ERKEK ÇOCUK
BEYİN

KORKUSUZ, CESUR
EKMEK
KIRMAK
KAHVALTI
KÖPRÜ
KISA, ÖZET

PARLAK
GETİRMEK
YAYIN (radyo ve T.V. yoluyla)
ERKEK KARDEŞ, AĞABEY
KAHVERENGİ
1.BÜTÇE 2.BÜTÇE YAPMAK
AMPUL
DESTE, DEMET
türkçesi
tek katlı tahta ev
HIRSIZ
YANMAK
PATLAMAK
GÖMMEK
OTOBÜS
İŞ
MEŞGUL
FAKAT
KASAP
TEREYAĞ
DÜĞME
SATIN ALMAK
YANINDA, SIRASINDA, TARAFINDAN, ..E KADAR
1.KABLO 2.TELGRAF
KEK
HESAPLAMAK
TAKVİM
1.ÇAĞIRMAK 2.TELEFON ETMEK 3.KISA ZİYARET
SAKİN
KAMERA
SAKLAMAK
KAMP
KAMPÜS
TENEKE KUTU
KANAL
İPTAL ETMEK
KANSER
ADAY
MUM
KANTİN
KAPASİTE
1.BAŞKENT 2.BÜYÜK HARF 3.SERMAYE,
1.KAPTAN 2.YÜZBAŞI
1.ELE GEÇİRMEK 2.HAPSE ATMAK
türkçesi
ARABA
KARAVAN
KART
BAKIM,DİKKAT, ÖZEN
KARİYER,MESLEK
KARNAVAL
MARANGOZ
HALI
TAŞIMAK
1.KUTU,KAP 2.DAVA ,DURUM
NAKİT
KALE
KEDİ
YAKALAMAK
BÜYÜKBAŞ HAYVAN
1.NEDEN,SEBEB 2.NEDEN OLMAK
TAVAN
HÜCRE (hapis,beyin v.b)
KİLER, BODRUM
YÜZYIL
BİRLEŞTİRMEK
İŞGAL ETMEK,FETHETMEK
1.GÖZ ÖNÜNE ALMAK 2.DÜŞÜNMEK
OLUŞMAK
İÇERMEK,KAPSAMAK
İÇERİK
İÇERİK,İÇİNDEKİLER
SÜREKLİ,DEVAMLI
KONTROL ETMEK, YÖNETMEK
ELVERİŞLİ, UYGUN
KONUŞMA,GÖRÜŞME,SOHBET
1.AŞÇI 2.YEMEK PİŞİRMEK
1.SERİN 2.SERİNLETMEK, SOĞUTMAK
POLİS
BAKIR
türkçesi
KOPYALAMAK, TAKLİT ETMEK

1. EKİN, MISIR 2.NASIR (tread on someone~s corns)


KÖŞE
1.HATASIZ 2.DÜZELTMEK
MASRAF,MALİYET,
PAHALI
KULUBE,KÖY EVİ
PAMUK
ÖKSÜRMEK
KONSEY
SAYMAK
1.ÜLKE 2.KIRLIK ALAN
1.ÇİFT (karı-koca v.b) 2.BİR KAÇ
CESARET
1.GİDİŞAT 2.KURS,ROTA
1.MAHKEME 2.KORT
KUZEN
KAPLAMAK,kapak
İNEK
KORKAK
KIRMAK
KAZA,ÇARPMAK
ÇILGIN
1.KREMA 2.KREM 3.KİRLİ BEYAZ
YARATIK
SUÇ
ELEŞTİRMEK
ÜRÜN (toprak ürünü),KIRPMAK
1.KARŞIDAN KARŞIYA GEÇMEK,ÇAPRAZLAMA
GİTMEK 2.HAÇ
KALABALIK
TAÇ
EZME,EZMEK
BAĞIRMAK, AĞLAMAK
türkçesi
KÜP
KÜLTÜR
1.FİNCAN 2.KUPA
İYİLEŞTİRMEK, TEDAVİ, İŞLEM
GEÇERLİ.AKIM 2.CARİ 3.KUR
LANET
PERDE
KIVRIM,EĞRİ
GELENEK,ADET
ALICI, MÜŞTERİ
KESMEK,AZALTMAK
BABA
GÜNLÜK
BARAJ
DANS
TEHLİKE
TEHLİKELİ
1.CESARETLİ OLMAK,CÜRET GÖSTERMEK 2.MEYDAN
OKUMAK
1.KARANLIK 2.KOYU 3.SİYAH TENLİ
HIZLA KOSMAK
GÜNÜN TARİHİ
KIZ ÇOCUK
GÜN
ÖLÜ
ANLAŞMA,İŞ,MİKTAR
1.SEVGİLİ, SEVİLEN 2.PAHALI
ÖLÜM
1.ŞÜPHE 2.EMİN OLMAMAK
AŞAĞISI
1.ÇİZMEK (resim) 2.ÇEKMEK (çekmece)
KORKUNÇ, KÖTÜ
DÜŞ, HAYAL, RÜYA, RÜYA GÖRMEK
1.GİYSİ 2.GİYİNMEK
türkçesi

1.DELMEK 2.(tekrar tekrar) ÖĞRETMEK,talim yapmak


İÇMEK
ARABA KULLANMAK, SÜRMEK
1.DÜŞÜRMEK, DÜŞMEK, BIRAKMAK 2.DAMLA
1.KURU 2.KURUMAK
TOZ
1.GÖREV,HİZMET,VERGİ
HER, HER BİRİ
İSTEKLİ
KULAK
ERKEN
PARA KAZANMAK
1.DÜNYA 2.TOPRAK 3.TOPRAK PARÇASI
kolaylaştırmak,HAFİTLETMEK
DOĞU
KOLAY
YEMEK YEMEK
KENAR
EDİTÖR
EĞİTİM,EGİTMEK
ETKİ
YUMURTA
YA.....YA.....
DİRSEK
YAŞLI (daha yaşlı)
SEÇİM
ELEKTRİK
ZARİF,ŞIK

FİL
DAHA, BAŞKA
ACİL DURUM
İŞCİ,PERSONEL
BOŞ
türkçesi
CESARETLENDİRMEK
SON, BİTİRMEK
DÜŞMAN
ENERJİ
1.NİŞANLAMAK 2.İŞ VERMEK,MESGUL OLMAK
MAKİNE

EĞLENMEK,HOŞLANMAK
YETER
GİRMEK
EĞLENCE
GİRİŞ
ZARF
EŞİT
EŞİTLİK
HATA
KAÇMAK
GEREKLİ,ZORUNLU
1.HATTA 2.ÇİFT,BERABERE,DÜZGÜN
AKŞAM
OLAY
SONUNDA, NİHAYET

HİÇ
HER
KÖTÜ
TAM,KESİN
KESİN OLARAK
İNCELEMEK, SINAV VERMEK
ÖRNEK
MÜKEMMEL
DIŞINDA, HARİÇ
İSTİSNA
SEL
KAT,ZEMİN,TABAN
türkçesi
UN
ÇİÇEK
1.UÇMAK 2.SİNEK
SİS
İZLEMEK, TAKİP ETMEK
DÜŞKÜN,SEVEN
YİYECEK, BESİN
1.APTAL 2.APTALCA DAVRANMAK 3.KANDIRMAK
AYAK
İÇİN
YASAKLAMAK
ZORLAMAK, ZOR, FORS
YABANCI (ülke veya ırk)
ORMAN
UNUTMAK
BAĞIŞLAMAK, AFFETMEK
ÇATAL
1.SERVET 2.ALIN YAZISI 3.TALİH
İLERİ
TİLKİ
ÖZGÜR, RAHAT, SERBEST, SERBEST BIRAKMAK
BEDAVA, ÜCRETSİZ
ÖZGÜRLÜK
DONMAK
TAZE
CUMA
ARKADAŞ
DOSTÇA
KORKUTMAK
KURBAĞA
(...DEN, ...DAN) EKİ
ÖN
MEYVE
DOLU, TAMAMEN
türkçesi

EĞLENCE
1.KOMİK 2.GARİP
KÜRK
DAHA FAZLA , AYRICA
GELECEK
KAZANMAK
GALERİ
KUMAR OYNAMAK, KUMAR
OYUN
ÇETE
GARAJ
BAHÇE
SARIMSAK
GAZ
BAHÇE KAPISI
1.TOPARLAMAK, TOPLANMAK 2.ANLAMAK
GENERAL,YAYGIN
GENEL
CÖMERT
DAHİ
CENTİLMEN
1.ALMAK 2.ELDE ETMEK 3.ANLAMAK
1.ARMAĞAN 2.YETENEK
ÇİNGENE
KIZ
VERMEK
MEMNUN

memnuniyetle
CAM, BARDAK
ELDİVEN
GİTMEK
KEÇİ
TANRI
türkçesi
ALTIN
ALTINDAN
AKVARYUM BALIĞI
1.İYİ 2.DEVAMLI ( uzun periyot )
İYİ GÖRÜNÜMLÜ, YAKIŞIKLI
KAZ
HÜKÜMET
MEZUN (üniversite mezunu)
ESİR, REHİNE
PASNİYON
1.SICAK 2.ACI ( yemekte )
OTEL
SAAT
EV
EV HANIMI
NASIL
ANCAK
UGULTU ,VIZILDAMAK,
ALÇAK GÖNÜLLÜ ,MÜTEVAZİ
GÜLDÜRÜ, MİZAH

AVLAMAK
ACELE ETMEK
YARALAMAK, YARALANMAK
KOCA, ERKEK EŞ
BUZ
DONDURMA
FİKİR,ÖNERİ
ATIL, BOŞ
EĞER
HASTA, HASTALIK
KANUNSUZ
ANINDA, DERHAL
KABA, NAZİK DEĞİL
İTHAL ETMEK
türkçesi
OLANAKSIZ
1.İÇİNDE, İÇERİ, İÇERDE, İÇERİYE 2.POPÜLER
AMACIYLA, MAKSADIYLA
KAPSAMAK
HATALI, YANLIŞ
ARTMAK
İNANILMAZ, BÜYÜLEYİCİ
BAĞIMSIZ
ENDÜSTRİ
ETKİ, ETKİLEMEK

BİLDİRMEK
GAYRI RESMİ
BİLGİ, ENFORMASYON
MÜREKKEP
1.HAN 2.MOTEL
BÖCEK
İÇERİSİ

ISRAR ETMEK
KURMAK,YERLEŞTİRMEK
ÖRNEK
YERİNE
TALİMAT,EGİTİM
ENSTRÜMAN
ZEKİ
1.İLGİ DUYMAK 2. FAİZ
İLGİNÇ
ARADA,ORTA
ULUSLARARASI

DURDURMAK, KESMEK(bir süre için), ARAYA GİRMEK


ARALIK,SÜRE
RÖPORTAJ, GÖRÜŞME
İÇİNE
TANITMAK,TANIŞTIRMAK
türkçesi
GEÇERSİZ
İCAT ETMEK, YARATMAK
ARAŞTIRMA YAPMAK,İNCELEMEK

DAVET ETMEK
1.DEMİR 2.ÜTÜ
ADA
MUHTEMELEN ,BÜYÜK OLASILIKLA
SIVI
LİSTE
DİNLEMEK
KÜÇÜK
CANLI
YAŞAMAK
YAŞAMLAR
YAŞAM ,YASAYAN,CANLI
YÜK, YÜKLEMEK,SİLAH DOLDURMAK
BÖLGESEL, YEREL
KİLİTLEMEK, KİLİT
UZUN
BAKMAK, BAKIŞ.GÖRÜNMEK
GEVSEK,BOL
KAYBETMEK
KAYIP, ZARAR
ÇOK
YÜKSEK SESLİ
SEVGİ;AŞK
SEVİMLİ
ALÇAK, DÜŞÜK
ALT,DÜŞÜRMEK
ŞANS
ŞANSLI
VALİZ
ÖĞLE YEMEĞİ
AKCİĞER
türkçesi
LÜKS
MAKİNE
MAKİNELİ TÜFEK
DELİ
MADAM, BAYAN
BÜYÜ
POSTA
ANA, ESAS
1.YAPMAK 2.ÇEŞİT
1.MAKYAJ 2.UYDURMAK
ERKEK
ADAM
YÖNETMEK, KONTROL ETMEK
YÖNETİM, İDARE
YÖNETİCİ, MENAJER
TAVIR, GÖRGÜ
BİRÇOK
HARİTA
1.MARŞ 2.YÜRÜYÜŞ 3.MART (ayı)
İŞARETLEMEK, İŞARET,İZ
PAZAR, PİYASA
EVLENMEK
HARİKA,OLAGANÜSTÜ
MASKE
KÜTLE, KİTLE, YIGIN

USTA, EFENDİ, SAHİP, HOCA


1.KARŞILAŞTIRMAK ,2.MAÇ 3.KİBRİT,EŞLEŞMEK
MALZEME, MADDE
1.MESELE 2.MADDE,KONU
1.MAYIS 2.MAY BE = BELKİ
BANA, BEN
YEMEK
ANLAM
BU ARADA
türkçesi
BU ARADA, AYNI ANDA
ÖLÇÜ,ÖNLEM
ET
MEKANİK
MADALYA
İLAÇ, TIP
BULUŞMAK, KARŞILAMAK
TOPLANTI, MİTİNG
EZGİ, MELODİ
KAVUN
ERİMEK
ÜYE
EZBERLEMEK
HAFIZA
ADAMLAR
TAMİR ETMEK,ONARMAK
ZİHİNSEL
BAHSETMEK,ANMA
TÜCCAR
MUTLU,NEŞELİ
KARIŞIKLIKLIK,DAĞINIKLIK
MESAJ
METAL
ÖLÇEK
METOT,YÖNTEM
METRE
FARELER
SIKINTI, RAHATSIZLIK
SAYI, NUMARALANDIRMAK
HEMŞİRE, HASTABAKICI
1.KURUYEMİŞ (fındık v.b) 2.KAÇIK KİMSE
MEŞE
SÖZ DİNLEMEK, İTAAT ETMEK
İTİRAZ ETMEK
NESNE, OBJE, AMAÇ
türkçesi
GÖZLEM
GÖZLEM YAPMAK
ELDE ETMEK, SAĞLAMAK
AÇIK, BELLİ
OKYANUS
EKİM (ayı )
İYELİK EKİ, NIN
KAPALI,DEVRE DIŞI,UZAK
TEKLİF ETMEK
OFİS
SUBAY, MEMUR
RESMİ
SIK SIK
YAĞ, PETROL
ESKİ, YAŞLI
ÜZERİNDE
1.BİR KEZ 2.BİR AN ÖNCE
BİR
SADECE, YALNIZCA
AÇIK, AÇMAK
OPERATÖR
FIRSAT
ZIT,TERS
İYİMSER
VEYA
1.PORTAKAL 2.TURUNCU
1.EMİR 2.SİPARİŞ 3.DÜZEN, SIRA
SIRADAN, NORMAL
1.ORG 2.ORGAN 3.ORGANİZASYON, KURULUŞ
KÖKEN, ORİJİN
DİĞER
1.BAŞKA TÜRLÜ 2.YOKSA,AKSİ TAKTİRDE
..MELİ ..MALI EKİ
BİZİM
DIŞARI
türkçesi
MODASI GEÇMİŞ, ESKİ
ÇIKTI
DIŞARI
1.ÜSTÜNDE 2.BİTMEK
ÜSTESİNDEN GELMEK
KENDİ ,SAHİP OLMAK
SAHİP
SAYFA
ACI, AĞRI
BOYAMAK, BOYA
1.RESSAM 2.BOYACI
ÇİFT
SARAY
SOLUK,SOLGUN (renk)
PANİK
1.KAĞIT 2.GAZETE 3.EVRAK, KİMLİK
CENNET
PARAGRAF
ANA BABA
1.PARK 2.PARK ETMEK
PARLAMENTO
KISIM, BÖLÜM ,PARÇA
YARIM GÜN
1.ORTAK 2.PARTNER
PARTİ
GEÇMEK, GEÇİRMEK
PASAJ,GEÇİŞ
YOLCU
PASAPORT
PAROLA
GEÇMİŞ,GEÇEN
ÖDEMEK
ÖDEME
BARIŞ
SUNMAK,BUGUN,ŞUAN,HEDİYE
türkçesi
BAŞKAN
1.BASKI 2.ÜTÜLEME 3.BASIN
BASKI YAPMAK, BASMAK
BASINÇ, BASKI
YAPAR GİBİ GÖZÜKMEK, TAKLİT YAPMAK,
SALLAMAK:)
1.SEVİMLİ 2.OLDUKÇA
ÖNCEKİ
FİYAT,BEDEL
PRENS
1.BASMAK(harfler vs.) 2.İZ
HAPİS
ÖZEL
ÖDÜL
MÜHTEMELEN,OLASI
SORUN, PROBLEM
ÜRETİM
MESLEK
PROGRAM
İLERLEME,GELİŞME
SÖZ VERMEK
KANIT
UYGUN, DOĞRU
KORUMAK
PROTESTO
SAĞLAMAK, TEDARİK ETMEK
PAB, BİRAHANE
HALK (puplıc sector=devlet sektörü )
YAYINLAMAK
ÇEKMEK
KAZAK
POMPA
CEZALANDIRMAK
KUKLA
SATIN ALMAK
türkçesi
MOR
AMAÇ,GAYE
İTMEK
KOYMAK
BULMACA, PROBLEM
PİJAMA
NİTELİK, KALİTE
KAVGA

ÇEYREK
KRALİÇE
SORU, SORMAK
ÇABUK
SESSİZ, SAKİN
OLDUKÇA,TAMAMEN
KÜÇÜK TEST
TAVŞAN
IRK,YARIŞ,KOŞU
YARIŞMAK
RADYATÖR
RADYO
RAY
TREN YOLU
YAĞMUR
ÇABUK, HIZLI
NADİR
OLDUKÇA
1.HAM 2.ÇİĞ
ERİŞMEK
OKUMAK
HAZIR
FARK ETMEK (idrak etmek )
GERÇEKTEN
MAKBUZ,FİŞ
TANIMAK
türkçesi
1.GÜVENLİ, EMİN 2.KASA
DENİZCİ
HATIR, UĞRUNA
SALATA
MAAŞ
SATIŞ
TUZ
AYNI, FARKSIZ
KUM
SANDALET
SANDVİÇ
TATMİN ETMEK
CUMARTESİ

1.KORUMAK 2.TASARRUF ETMEK


DEMEK, SÖYLEMEK
OKUL
BİLİM
MAKAS
SKOR
ÇIĞLIK
1.EKRAN 2.PERDE, PERDELEMEK
VİDALAMAK, VİDA
DENİZ
ARAŞTIRMAK
DENİZ KIYISI
MEVSİM, SEZON
KOLTUK,SANYALYE
1.SANİYE 2.İKİNCİ
GİZ, SIR
SEKRETER
KISIM, BÖLÜM
1.GÖRMEK 2.FARK ETMEK 3.ANLAMAK
1.TOHUM 2.ÇEKİRDEK
GÖRÜNMEK
türkçesi
ARA SIRA, SIK DEĞİL
SEÇMEK
SEÇİM
BENCİL
SATMAK
YARI
GÖNDERMEK
1.CÜMLE 2.HÜKÜM GİYME,MAHKUM OLMA (A Life
sentence)
EYLÜL
SERİ (T.V ,radyo,hikaye v.b )
CİDDİ
1.HİZMET ETMEK 2.SERVİS YAPMAK
SERVİS
AYARLAMAK, YERLEŞTİRMEK, HAZIRLAMAK
YERLEŞMEK,ADAPTE OLMAK
ANLAŞMA,YERLEŞME
BİR KAÇ
HARANLIK, GÖLGE
İZLEMEK (gizlice)
SARSMAK
UTANÇ
PAYLAŞTIRMAK, PAYLAŞMAK, PAY
1.KESKİN 2.TAM TAMINA 3.ZEKİ
KOYUN, KOYUNLAR
SIĞINAK
PARLAMAK, PARLATMAK
GEMİ, GEMİYLE YOLLAMAK
GÖMLEK
AYAKKABI
ÇEKİM,FİLM ÇEKME,VURMAK
DÜKKAN, ALIŞVERİŞ YAPMAK
ALIŞVERİŞ
KIYI
1.KISA 2.ANİDEN
türkçesi
KISACA,YAKINDA
ATIŞ
OMUZ
BAĞIRMAK
GÖSTERMEK, GÖSTERİ
1.DUŞ, DUŞ ALMAK 2.SAĞANAK YAĞMUR
KAPATMAK (kapı,pencere v.b ) SHUT UP=SUS
UTANGAÇ
HASTA
1.KENAR,YAN,TARAF SIDEEFFECT=YAN ETKİ 2.TARAF
TUTMAK
SPOR

1.KÜÇÜK YUVARLAK İŞARET 2.BEN (ciltteki) 3.LEKE


1.LEKELEMEK 2.TANIMAK,AYIRMAK
YAYILMAK, YAYMAK
1.İLKBAHAR 2.YAY 3.ÜSTÜNE ATLAMAK 4.PINAR
CASUS
KARE,metrakare
ELEMAN, MEMUR
1.EVRE SAFRA 2.SAHNE
LEKE,BOYA,BOYAMA
MERDİVEN
PUL, DAMGA, DAMGALAMAK
1.AYAKTA DURMAK,BULUNMAK 2.STAND
IN=DUBLÖRLÜK YAPMAK, durmak

STANDART

YILDIZ
BAŞLAMAK, BAŞLANGIÇ
1.DEVLET 2.DURUM
İSTASYON
KALMAK
ÇALMAK
1.ADIM, ADIM ATMAK 2.ÜVEY
SOPA, ÇUBUK
türkçesi
YAPIŞTIRMAK, DEĞDİRMEK, YAPIŞMAK
1.HAREKETSİZ, SAKİN 2.HALA
1.STOK, STOK YAPMAK 2.HİSSE SENEDİ
MİDE
1.TAŞ 2.MEYVE ÇEKİRDEĞİ 3.(6.3)Kg.
STOP, DURMAK, NOKTA, DURAK
DÜKKAN, DEPOLAMAK
ÖYKÜ ,HİKAYE
DÜZGÜN, EN KISA YOLDAN
GARİP, TUHAF
IRMAK
CADDE
GÜÇ, KUVVET
BASTIRMAK(üzerine basa basa konuşmak),
STRES,VURGULAMAK
1.GERİNMEK,GERMEK ,ESNEME,UZATMA
KATI (katı kuralları olan),SIKI,SERT
İP,TEL
GÜÇLÜ
MÜCADELE ETMEK 2.ÇABALAMAK
ÖĞRENCİ
ÇALIŞMAK, OKUMAK, İNCELEMEK
APTAL

1.KONU 2.ÖZNE
DENİZALTI
ALT GEÇİT , ALT YOL
1.BAŞARMAK
BAŞARI
1.BUNUN GİBİ 2.BU KADAR,öyle
EMMEK
ANİ
ACI ÇEKMEK
ŞEKER

ÖNERMEK
türkçesi
1.UYGUN, UYGUNGELMEK 3.TAKIM ELBİSE
TOPLAM,MİKTAR
YAZ
GÜNEŞ

PAZAR (günü )

bronzlaşmak
SÜPER
TAŞIMAK, YARDIM ETMEK, TARAF TUTMAK,
DESTEKLEMEK
ZANNETMEK
EMİN, KESİN
YÜZEY
SOYADI
1.ŞAŞIRTMAK 2.SÜRPRİZ
ÇEVRELEMEK
ŞÜPHELİ,ŞÜPHELENMEK
1.YEMİN ETMEK 2.KÜFRETMEK
SÜPÜRMEK
TATLI
TUR

DOĞRU (ona doğru, akşama doğru)çok yakın sonlarında


HAVLU
KULE
KASABA
OYUNCAK
1.TİCARET 2.İŞ
TRAFİK
1.EĞİTMEK 2.STAJ YAPMAK 3.TREN
EĞİTİM,ÖĞRETİM
TRANSFER
ÇEVİRİ , TERCÜME
YOLCULUK YAPMAK
TEPSİ
türkçesi
HAZİNE
1.DAVRANMAK,MUAMELE ETMEK 2.TEDAVİ ETMEK
3.İKRAM
AĞAÇ
KABİLE
1.GEZİ 2.ÇELME TAKMAK
SORUN,SIKINTI,ARIZA
PANTOLON
DOĞRU, GERÇEK
1.AĞAÇ GÖVDESİ 2.BAGAJ
GÜVENMEK
GERÇEK

DENEMEK, DENEME
TÜP
SALI
1.AKORD ETMEK, AYARLAMAK, 2.EZGİ
TÜNEL
1.HİNDİ 2 TÜRKİYE
DÖNMEK, DÖNÜŞ 2.It's your turn=Sıra
sende,ÇEVİRMEK
İKİ KEZ
TİPİK
ÇİRKİN
ŞEMSİYE
DAYI, AMCA
ALTTA, ALTA
ANLAMAK

İŞSİZLİK
MUTSUZ
SAĞLIKSIZ
1.ÜNİFORMA 2.TEK TİP
1.SENDİKA 2.BİRLEŞME
BİRLEŞMEK,
ÜNİVERSİTE
türkçesi
BİLİNMEYEN
OLMADIKÇA
KİLİDİ AÇMAK
KADAR (belli bir zamana kadar)
1.YUKARI 2.DİKİNE 3.TÜMÜYLE
ÜST
ÜST KAT, YUKARISI
YUKARI,YUKARIYA
BİZE
1.KULLANIM 2.FONKSİYON
KULLANMAK
KULLANIŞLI
OLAĞAN,ALIŞILMIŞ
VADİ
DEĞERLİ
DEĞER

SEBZE
TAŞIT ARACI ( kamyon,TIR,araba v.b )
ÇOK, TAM
VETO, VETO ETMEK
KURBAN, KAZAZEDE
GALİP
GÖRÜNÜM, MANZARA
VİLLA
KÖY
KARI (eş)
VAHŞİ

1.İRADE 2.İSTEK 3. VASİYET 4.GELECEK ZAMAN EKİ

KAZANMAK
SARMAK, KURMAK (saat v.b )
RÜZGAR
PENCERE
ŞARAP
türkçesi
KIŞ
1.TEL 2.TELGRAF
TELSİZ,KABLOSUZ
İSTEK, İSTEMEK
İLE
İÇİNDE
SAHİP OLMAYARAK, YANINDA OLMADAN
TANIK, TANIKLIK ETMEK
KURT
KADIN
HARİKA
ODUN
YÜN
SÖZCÜK, KELİME
ÇALIŞMAK, İŞ
İŞÇİ
DÜNYA
SOLUCAN
ENDİŞELENMEK
DAHA KÖTÜ

EN KÖTÜ
YARALAMAK, YARA
ENKAZ,KAZA,HURDA,MAHVETMEK
YAZMAK
YANLIŞ
RÖNTGEN IŞINI, X IŞINI

YIL
SARI
EVET
DÜN
HALA, ŞİMDİYE KADAR, HENÜZ
YOĞURT
GENÇ
türkçesi
SENİN, SİZİN
SIFIR
sıra kelime telaffüz türkçesi sıra kelime telaffüz
1 Abandon ebandın TERK ETMEK 1 Ant ent
2 Ability ebılıti YETENEK 2 Anti anti
2 Able eybıl MUKTEDİR 3
3 Aboard ebord (bir taşıtın)İÇİNDE OLMAK 4
3 About ebaut 1.HAKKINDA 2.YAKLAŞIK OLARAK 5 Any eni
4 Above ebav YUKARIDA 6 Anybody enibadi
4 Abroad ebrod YURT DIŞI 7 Anyone enivan
5 Absence ebsıns YOKLUK 8 Anything enyting
5 Absent ebsınt 1.YOK 2.EKSİK 9 Anyway enivey
6 Absolute ebsolut MUTLAK, KESİN 10 Anywhere eniveır
6 Absurd ebzörd SAÇMA 11 Apart epart
7 Accept eksept KABUL ETMEK 12
7 Accident eksidınt KAZA,TESADÜF 13 Ape eyp
8 Accommodate ekomodeyt YERLEŞTİRMEK 14 Apologize epolocayz
8 Accommodation ekomıdeyşın KONAKLAMA YERİ 15
9 Accompany ekampıni EŞLİK ETMEK 16
9 According To ekording tu GÖRE 17 Appear eppiır
10 Account ekaunt HESAP 18
10 Accurate ekürıt DOĞRU, HATASIZ 19
11 Accuse ekküz SUÇLAMAK 20 Apple epıl
11 Ache eyk AĞRI 21
12 22
12 Across ekros 1.BİR UÇTAN DİĞERİNE 2.DİĞER TARAFTA,karşıdan karşıya , karşını 23 Apply eplay
13 Act ekt 1.DAVRANIŞ 2.DAVRANMAK,ROL ALMAK 24
13 Active ektiv ETKİN, FAAL 25 Appointment eppointmınt
14 Actor ektır ERKEK OYUNCU 26 Appreciate eprişieyt
14 Actress ektrıs KADIN OYUNCU 27
15 Actual ekçuıl GERÇEK 28 Approve epruv
15 Add ed TOPLAMAK,EKLEMEK 29 Approximate eproksimıt
16 Address edres ADRES 30
16 Administration edminıstreyşın İDARE,yönetim 31 April eyprıl
17 Admire edmayr BEĞENMEK,HAYRAN OLMAK 32 Archbishop arçbişıp
17 Admit edmit 1.KABUL ETMEK 2.İZİN VERMEK,itiraf etmek 33 Architect arkitekt
18 Adult edalt YETİŞKİN 34 Architecture arkitekçır
18 Advance edvens 1.İLERİ 2.AVANS 35 Area eriya
19 Advanced edvensd GELİŞMİŞ 36 Argue argüu
19 Advantage edventıc AVANTAJ 37
20 Adventure edvençur MACERA 38
20 Advertise edvırtayz REKLAM YAPMAK, İLAN VERMEK 39 Aristocrat eristokrat
21 Advice edvays TAVSİYE 40 Arm arm
21 Advise edvayz TAVSİYE ETMEK 41 Armchair armçeir
22 Aerial eriyıl ANTEN 42 Armour armır
22 Aeroplane eıropleyn UÇAK 43 Army armi
23 Affair effeyır 1.OLAY 2.İŞ 3.İLİŞKİ 44 Around eraund
23 Affect efekt ETKİLEMEK 45 Arrange ereync
24 Afford eford SATIN ALMA GÜCÜ OLMAK 46 Arrest erest
24 Afraid efreid KORKMAK 47 Arrival erayvıl
25 After aftır SONRA 48 Arrive erayv
25 Afternoon aftırnuun ÖĞLEDEN SONRA 49 Arrow erov
26 Afterwards aftırvördz (bir olaydan) SONRA 50 Art art
26 Again egein BİR DAHA;YİNE 51 Article artikl
27 Against egeinst KARŞI, ZIT 52 Artificial artifişıl
27 Age eyc 1.YAŞ 2.ÇAĞ 53 Artist artist
28 Aged eycd YAŞINDA,yaslı 54 As ez
28 Agency eycınsi ACENTE 55 Ash eş
29 56 Ashamed eşeymd
29 Aggressive egresiv SALDIRGAN, KAVGACI 57 Aside esayd
30 Ago ego ÖNCE 58 Ask esk
30 Agree egrii ANLAŞMAK,AYNI FİKİRDE OLMAK,razı olmak 59 Asleep esliip
31 Agreement egriimınt ANLAŞMA 60 Ass es
31 61
32 Ahead ehed İLERİ,ÖNDE 62
32 Aid eyd YARDIM 63 Assistant esistınt
33 Aim eym 1.AMAÇ 2.HEDEF ALMAK 64 Associate esoşieyt
33 Air eyr 1.HAVA 2.HAVALANDIRMA 65
34 Alarm alarm ALARM 66 Astonish estoniş
34 Algebra alcebra CEBİR 67 At et
35 Alike elaık HEMEN HEMEN AYNI, BENZER, AYNI YOLDA 68 Atmosphere etmosfiır
35 Alive elaıv YAŞAMAK,CANLI 69 Attach eteç
36 All ol 1.HEP 2.TÜM 3.HER 70 Attack etek
36 All Right ol rayt 1.TAMAM 2.EVET 71 Attempt etempt
37 Alliance elayıns İTTİFAK,BİRLİK 72 Attend etend
37 Alligator aligeytır TİMSAH 73 Attention etenşın
38 Allow elov İZİN VERMEK 74
38 Almost olmost HEMEN HEMEN 75 Attractive etrektiv
39 Alone elon 1.YALNIZ 2.TEK 76 August ogust
39 Along elong 1.BOYUNCA 2.İLERİ 77 Aunt aant
40 78 Autumn otumn
40 Already olredi AZ ÖNCE, ZATEN 79 Available eveylıbl
41 Also olso HEM DE,AYNI ZAMANDA 80 Avenue evenyu
41 81 Average evirıç
42 82 Avoid evoid
42 Always olveys DAİMA,HER ZAMAN 83 Awake eveyk
43 Amaze emeyz ŞAŞIRTMAK 84 Aware eveyr
43 Ambassador embesedır BÜYÜKELÇİ 85 Away evey
44 Ambition embişın HIRS 86 Awful oful
44 Ambush embuş TUZAK 87 Axe eks
45 Among emong ARASINDA 88 Baby beybi
45 Amount emaunt MİKTAR 89 Back bek
46 Amuse emüuz EGLENDİRMEK,GÜLDÜRMEK 90 Backbone bekbon
46 And end VE 91
47 Angry engri KIZGIN 92 Backward bekvörd
47 Animal enimıl HAYVAN 93 Bad bed
48 Ankle enkl AYAK BİLEĞİ 94 Badly bedli
48 95 Bag beg
49 Announce enauns BİLDİRMEK, ÇAĞRIDA BULUNMAK, ANONS 96 Baggage begıc
49 Annoy enoy RAHATSIZ ETMEK, KIZDIRMAK 97 Bake beyk
50 Annual enyuıl YILLIK 98 Baker beykır
50 Another enadır DİĞER, BİR BAŞKA 99 Balance belıns
51 Answer ensır YANIT 100 Balcony belkıni
51 Bald bold KEL 101 Bored bord
52 Ball bol 1.TOP 102 Born born
52 Ballerina belıriinı BALERİN 103 Borrow borou
53 104 Boss bos
53 Balloon baluun BALON 105 Both bouth
54 Ban ben YASAK 106 Bottle botl
54 Banana bınana MUZ 107 Bottom botım
55 108 Bow bou
55 Bank benk BANKA 109 Bowl boul
56 Banker benkır BANKA YÖNETİCİSİ, BANKER 110 Box boks
56 111 Boy boy
57 112
57 Bar bar 1.ÇUBUK 2.BAR 113 Brain breyn
58 Bare beyr ÇIPLAK, BOŞ 114
58 Bargain bargın 1.PAZARLIK ETMEK 115 Brave breyv
59 Barrel berıl 1.VARİL 2.NAMLU 116 Bread bred
59 Base beys 1. TABAN 2.ÜS,temel 117 Break breyk
60 Basement beysmınt BODRUM 118 Breakfast brekfıst
60 119
61 Basket baskıt SEPET 120
61 Bath bath YIKANMAK 121
62 Bathe beth YIKAMAK (bedenin bir bölümünü) 122 Bridge bric
62 Battle betl SAVAŞ, MUHAREBE 123 Brief briif
63 Bay bey KOY,körfez 124 Bright brayt
63 Beach biiç SAHİL 125 Bring bring
64 Bean biin FASULYE 126
64 Bear beır 1.TAŞIMAK, DAYANABİLMEK 2.AYI,tahammül etmek 127 Broadcast broodkast
65 Beard bıed SAKAL 128
65 Beast biist CANAVAR 129 Brother bradır
66 Beat biit 1.VURMAK 2.YENMEK 130 Brown braun
66 Beautiful büutiful GÜZEL 131
67 132 Budget bacıt
67 Because bikoz ÇÜNKÜ 133
68 Become bıkam OLMAK 134
68 Bed bed YATAK 135 Bulb balb
69 Bee bii ARI 136
69 137
70 Beer biır BİRA 138
70 139 Bunch banç
71 Before bifor ÖNCE 140 Bungalow banglou
71 Beg beg DİLENMEK,yalvarmak 141 Burglar börglır
72 Begin begın BAŞLAMAK 142 Burn börn
72 Behave biheyv DAVRANMAK 143 Burst börst
73 Behind bihaynd ARKADA, GERİDE,arkasında 144 Bury böri
73 145 Bus bas
74 Believe bıliiv İNANMAK 146
74 Bell bel ZİL, ÇAN 147 Business biznıs
75 Belong bilong AİT OLMAK 148 Busy bizi
75 Below bilov ALTTA, AŞAĞIDA 149 But bat
76 Belt belt KEMER 150 Butcher butçır
76 Bench benç 1.TEZGAH 2.BANK 151 Butter batır
77 Bend bend EĞMEK, EĞİLMEK 152 Button batn
77 Beneath bınith ALTINDA 153 Buy bay
78 Benefit benıfit YARARI OLMAK 154 By bay
78 Berry beri KÜÇÜK ÇEKİRDEKSİZ MEYVE 155
79 Beside bisayd YANINDA 156 Cable keybl
79 Besides bisaydz HEM DE 157
80 Best best EN İYİ 158 Cake keyk
80 Bet bet İDDİA ETMEK, İDDİAYA GİRMEK 159 Calculate kalkuleyt
81 Better better DAHA İYİ 160 Calendar kelindır
81 Between bitviin ARASINDA 161 Call kol
82 Beyond biyand ÖTESİNDE 162 Calm kaam
82 Bicycle baysikl BİSİKLET 163 Camera kemıra
83 Big big BÜYÜK 164 Camouflage kamuflaaj
83 Bike bayk BİSİKLET 165 Camp kemp
84 Bill bil 1.MAKBUZ 2.HESAP 166
84 Bin bin KAP 167 Campus kempıs
85 168 Can ken
85 Bird börd KUŞ 169 Canal knal
86 Birth börth DOĞUM 170 Cancel kensıl
86 Biscuit biskit BİSKÜVİ 171 Cancer kensır
87 Bishop bişıp PİSKOPOS 172 Candidate kendidıt
87 Bit bit 1.PARÇA 2.MATKAP,ANAHTARIN UCU 3.ISIRMANIN PAST ŞEKLİ 173 Candle kendl
88 Bite bayt ISIRMAK 174 Canteen kantiin
88 Black blek SİYAH 175 Capacity kpasiti
89 Blame bleym SORUMLU TUTMAK, SUÇLAMAK 176 Capital kepıtl
89 Blank blenk BOŞLUK 177 Captain keptın
90 178 Capture kepçır
90 Blast blast PATLAYARAK PARÇALANMA, MAHVETMEK 179 Car kaar
91 Bless bles (Tanrı'dan) KORUNMASINI DİLEMEK, TAKDİS 180 Caravan karavan
91 Blind blaynd KÖR 181 Card kaad
92 182
92 Blood blad KAN 183 Care keyr
93 Bloom bluum ÇİÇEK, ÇİÇEK AÇMAK 184 Career kariır
93 Blow blou ÜFLEMEK, PATLAMAK,darbe 185 Carnival karnivıl
94 Blue blu 1. MAVİ 2.MUTSUZ 186 Carpenter karpıntır
94 187 Carpet kaarpıt
95 188
95 Boast boust ÖVÜNMEK 189 Carry keri
96 Boat bout BOT;SANDAL 190 Case keys
96 Body badi GÖVDE;VÜCUT 191 Cash keş
97 Boil boıl KAYNAMAK 192 Castle kesl
97 Bold bould CÜRETKAR, UTANMAZ, KORKUSUZ vs. 193 Cat ket
98 Bomb bomb BOMBA 194 Catch keç
98 Bone boun KEMİK 195 Cattle ketl
99 Bonfire bonfayır MEYDAN ATEŞİ, ŞENLİK ATEŞİ 196 Cause koz
99 Book buk KİTAP 197 Ceiling silign
100 Book buk YER AYIRTMAK 198 Cell sel
100 Border bordır SINIR 199 Cellar selır
101 Bore bor CAN SIKMAK 200 Century sençri
101 Ceremony serımıni SEREMONİ 201 Connect konekt
102 Certain sörtın KESİN,BELİRLİ, EMİN OLMAK 202 Conquer konkuır
102 Certainly sörtınli KUŞKUSUZ 203
103 Certificate sertıfıkeyt SERTİFİKA 204
103 Chain çeyn ZİNCİR 205 Consider konsidır
104 Chair çeır İSKEMLE 206
104 207 Consist kınsist
105 Chalk çolk TEBEŞİR 208
105 Challenge çalınc MEYDAN OKUMA,ENGEL 209
106 Champion çempiın ŞAMPİYON 210
106 Championship çempiınşip ŞAMPİYONA 211 Contain konteyn
107 Chance çens ŞANS, FIRSAT 212
107 Change çeync 1.DEĞİŞMEK 2.DEĞİŞİM 3.BOZUK PARA 213 Content kontent
108 Character kerıktır KİŞİLİK 214 Contents kontents
108 215 Continuous kontinuıs
109 Charm çarm ÇEKİCİLİK 216
109 Charming çarming ÇEKİCİ 217
110 Chatter çetır GEVEZELİK YAPMAK 218 Control kontroul
110 Cheap çiip UCUZ 219
111 Cheat çiit 1.HİLECİ 2.HİLE YAPMAK, KOPYA ÇEKMEK 220 Convenient konvinyınt
111 Check çek KONTROL ETMEK 221 Conversation konverseyşın
112 222 Cook kuuk
112 Cheese çiiz PEYNİR 223 Cool kuul
113 Chemical kemıkl KİMYASAL 224 Cop kap
113 Cherry çeri KİRAZ 225 Copper kapır
114 Chess çes SATRANÇ 226 Copy kopi
114 227 Corn korn
115 Chicken çikın PİLİÇ 228 Corner kornır
115 Chief çif ŞEF 229 Correct korekt
116 Child çayld ÇOCUK 230 Cost kost
116 Childhood çayldhuud ÇOCUKLUK 231 Costly kostli
117 232 Cottage kotıc
117 Choose çuz SEÇMEK 233 Cotton kotn
118 Christian krisçın HIRİSTİYAN 234 Cough kof
118 Church çörç KİLİSE 235 Council kaunsl
119 Cigarette sigıret SİGARA 236 Count kaunt
119 Cinema sinıma SİNEMA 237 Country kantri
120 238 Couple kapıl
120 239 Courage karıc
121 Circumstances sörkımstansıs DURUM, VAZİYET 240 Course kors
121 Circus sörkıs SİRK 241 Court kort
122 Citizen sitizn YURTTAŞ 242 Cousin kazn
122 City siti KENT;SİTE 243 Cover kavır
123 244 Cow kau
123 Civil sivl SİVİL 245 Coward kauırd
124 Claim kleym İLERİ SÜRMEK, iddia etmek 246 Crack krek
124 247 Crash kreş
125 Class klas SINIF 248 Crazy kreyzi
125 Classic klesik KLASİK 249 Cream kriim
126 Clean kliin 1.TEMİZLEMEK 2.TEMİZ 250
126 Clear kliır 1.AÇIK, BERRAK, ANLAŞILAN 251 Creature kriiçır
127 Clerk klark MEMUR 252 Crime kraym
127 Clever klevır ZEKİ,AKILLI 253
128 Climb klaymb TIRMANMAK, YÜKSELMEK 254 Criticize kritisayz
128 255 Crop krop
129 Clock klok SAAT 256 Cross kros
129 Close klous YAKIN 257
130 Close klouz 1.SON 2.KAPALI 3.KAPATMAK 258
130 Clothes klouthz GİYSİLER (her zaman çoğuldur ) 259 Crowd kraud
131 Cloud klaud BULUT 260 Crown kraun
131 Club klab KLÜP 261
132 262
132 Coal kol KÖMÜR 263 Crush kraş
133 Coat kout PALTO 264 Cry kray
133 265 Cube küub
134 Coconut kokonat HİNDİSTAN CEVİZİ 266
134 Coffee kafi KAHVE 267
135 Coffin kofin TABUT 268 Culture kalçır
135 Coin koin MADENİ PARA 269 Cup kap
136 Cold kould SOĞUK 270 Cure küur
136 Collar kolır YAKA, TASMA 271
137 Collect kolekt TOPLAMAK 272
137 Colour kalır RENK 273
138 Comb kom TARAK 274 Current karınt
138 Come kam GELMEK 275 Curse körs
139 Comfort kanfırt KONFOR ,RAHAT 276 Curtain körtn
139 Comfortable kanfırtıbıl KONFORLU 277 Curve körv
140 Command komand EMRETMEK,KUMANDA ETMEK 278 Custom kastım
140 279 Customer kastımır
141 280
141 Common kamın ORTAK,YAYGIN 281 Cut kat
142 Community komüniti TOPLULUK 282
142 Company kampany 1.ŞİRKET 283 Dad ded
143 284 Daily deyli
143 285 Dam dem
144 286
144 287 Dance dens
145 Competition kompitişn 1.YARIŞMA 2.REKABET 288 Danger deyncır
145 Complain kımpleyn YAKINMAK, ŞİKAYET ETMEK 289 Dangerous deyncrıs
146 Complete kımpliit TAM,tamamlamak 290 Dare deyr
146 Compliment komplimınt İLTİFAT, ÖVGÜ 291 Dark dark
147 Compound kompaund BİRLEŞİK, BİLEŞİK 292 Dash deş
147 Concern konsörn 1.İLGİLENDİRMEK 2.ÜZÜLMEK 293 Date deyt
148 Concert kansıt KONSER 294 Daughter dotır
148 Conclude konkluud SONUÇLANDIRMAK 295 Day dey
149 Condition kındişın DURUM, ŞART 296 Dead ded
149 Confess kınfes İTİRAF ETMEK 297 Deal diıl
150 Confidence konfidıns GÜVEN 298 Dear diır
150 Confuse kınfüuz (kafası) KARIŞMAK, ŞAŞIRMAK 299 Death deth
151 Congratulate kongraçuleyt KUTLAMAK 300
151 December dısembır ARALIK (ayı) 301 Doubt daut
152 Decide disayd KARAR VERMEK 302 Down daun
152 Decision dısijn KARAR 303 Draw drov
153 Declare dikleır ilan etmek,,bildirmek 304 Dreadful dredfl
153 Decorate dekıreyt DÖŞEMEK, DEKORE ETMEK 305
154 Deed diid TAPU 306 Dream driim
154 Deep diip DERİN 307 Dress dres
155 Deer diır GEYİK 308 Drill dril
155 Defeat dıfiit KAYBETMEK (oyunda,savaşta,vs.),YENMEK 309 Drink drink
156 Defence difens SAVUNMA, DEFANS 310 Drive draıv
156 Defend difend SAVUNMAK 311 Drop drop
157 Definite defınit KESİN, BELİRLİ 312
157 Degree dıgrii DERECE,LİSANS 313
158 Delay dıley GECİKTİRMEK, ERTELEMEK 314 Dry dray
158 315
159 Delicious dılişıs LEZZETLİ 316
159 317 Dust dast
160 318 Duty düuti
160 Deliver delivır DAĞITMAK, DAĞITIM 319
161 Demand dimend İSTEK, TALEP, İHTİYAÇ 320 Each iiç
161 321 Eager iigır
162 322 Ear iır
162 323 Early örli
163 Dentist dentist DİŞÇİ 324 Earn örn
163 Deny dınay İNKAR ETMEK, YALANLAMAK 325
164 Depart dıpart AYRILMAK 326 Earth örth
164 Department dıpartmınt BÖLÜM;DEPARTMAN 327 Ease iiz
165 Depend dıpend BAĞIMLI OLMAK, İHTİYACI OLMAK 328 East iist
165 Deposit dıpozıt DEPOZİT 329 Easy iizi
166 Depress dıpres BUNALTMAK,bastırmak 330 Eat iit
166 331
167 Describe dıskrayb TANIMLAMAK, BETİMLEMEK 332
167 Desert dezırt 1.ÇÖL 2.TERK ETMEK(haksız yere) 333 Edge ec
168 Deserve dızörv HAKKETMEK, LAYIK OLMAK 334 Editor editır
168 335 Educate ecukeyt
169 Desire dızayr ARZU 336 Effect ıfekt
169 Desk desk SIRA;MASA 337
170 338
170 Dessert dızört TATLI (yiyecek) 339 Egg eg
171 Destroy dıstroy YIKMAK 340 Either.....Or.... aydır ... or
171 341
172 Detail diteyl AYRINTI, DETAY 342 Elbow elbou
172 343 Elder eldır
173 344
173 345 Election ılekşın
174 Devil devl ŞEYTAN 346 Electricity ılektrisiti
174 Dial dayıl 1.GÖSTERGE 2.TELEFON ETMEK 347 Elegant elıgınt
175 Diamond daymınd 1.ELMAS 2.KARO (kağıt oyunlarında) 348
175 Diary dayri GÜNLÜK, AJANDA 349 Elephant elıfınt
176 Dictator dıkteytır DİKTATÖR 350 Else els
176 Dictionary dikşınri SÖZLÜK 351
177 Die day ÖLMEK 352
177 Difference difrıns AYIRIM, FARK 353
178 Different dıfrınt FARKLI 354 Emergency ımörcınsi
178 Difficult dıfıkılt ZOR 355
179 Dig dig KAZMAK 356
179 Dinner dinır AKŞAM YEMEĞİ 357 Employee ımployi
180 Diploma dıploumı DİPLOMA 358
180 Diplomat dıplımat DİPLOMAT 359
181 Direct dırekt 1.DİREKT 2.YÖNLENDİRMEK, YOL VERMEK 360 Empty empti
181 Direction dırekşn YÖN 361
182 Director dırektır DİREKTÖR 362 Encourage ınkarıc
182 Dirt dört KİR 363 End end
183 Dirty dörti KİRLİ 364 Enemy enımi
183 Disadvantage disadvantıc DEZAVANTAJ 365 Energy enırci
184 366 Engage engeyc
184 Disappear disıpiır GÖZDEN KAYBOLMAK 367 Engine encin
185 Disappoint disıpoint HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRAMAK 368 Enjoy ıncoy
185 Disc disk DİSK 369 Enough inaf
186 Disc-Jockey disk cokey DİSCOKEY 370 Enter enter
186 Discipline disiplin DİSİPLİN 371
187 Discover diskavır KEŞFETMEK 372
187 Discuss dıskas TARTIŞMAK 373 Entertainment entıteynmınt
188 Disease diziiz HASTALIK 374 Entrance entrıns
188 Dish diş YEMEK,TABAK 375 Envelope ınvılop
189 Dismiss dismis KOVMAK 376 Equal ikuıl
189 Disobey disıbey İTAAT ETMEMEK 377 Equality ikualiti
190 378
190 Dispose dispouz yerleştirmek.,HAZIRLAMAK 379 Error erır
191 Dispute dıspüut ANLAŞMAZLIK 380
191 381 Escape ıskeyp
192 382
192 383 Essential ısenşıl
193 Distinguish distinguwiş AYIRT ETME ( bir özelliğinden dolayı ) 384
193 Distribute distribüut DAĞITMAK 385
194 District distrikt İLÇE,BÖLGE,SEMT 386 Even ivın
194 Disturb distörb RAHATSIZ ETMEK 387 Evening ivning
195 388 Event ivent
195 Division divijn BÖLÜM 389 Eventually ivençuıli
196 Dizzy dizi BAŞ DÖNMESİ 390 Ever evır
196 Do do YAPMAK 391 Every evri
197 Dock dok 1.TERSANE(gemi) 2.SANIK İSKEMLESİ 3.DOK 392 Evil ivl
197 Doctor daktır DOKTOR 393 Exact ıgzekt
198 Document dokümınt DOKÜMAN 394 Exactly ıgzekli
198 Dog dog KÖPEK 395
199 Doll dol OYUNCAK BEBEK 396 Examine ıgzamin
199 397 Example ıgzempl
200 Donkey donki EŞEK 398 Excellent eksılınt
200 Door door KAPI 399 Except ıksept
201 Double dabl ÇİFT 400 Exception ıksepşın
201 Exchange ıksçeync DEĞİŞ TOKUŞ 401 Flood flad
202 Excite ıksayt HEYECANLANDIRMAK 402 Floor floor
202 Exclude eksklud DIŞLAMAK.HARİÇ TUTMAK 403 Flour flauır
203 Excuse eksküuz 1.AFFETMEK 2.MUAF TUTMAK 3.ÖZÜR, MAZERET 404 Flower flauır
203 Exercise eksısayz EGZERSİZ 405 Fly flay
204 Exist ıgzist OLUŞ, VAR OLMAK 406 Fog fog
204 Exit eksit ÇIKIŞ, ÇIKMAK 407
205 Expect ekspekt UMMAK,BEKLEMEK 408 Follow folou
205 Expense ekspens MASRAF 409 Fond fond
206 Expensive ekspensiv PAHALI 410 Food fuud
206 Experience ıkspiriıns TECRÜBE 411 Fool fuul
207 Expert ekspört BİLİRKİŞİ, UZMAN, EKSPER 412
207 413 Foot fuut
208 414 For for
208 Explode ıksploud PATLAMAK (bomba patlaması) 415 Forbid forbid
209 Explore ıksplor KEŞFETMEK,ARAŞTIRMAK 416 Force fors
209 Express ıkspres İFADE ETMEK,AÇIK,HIZLI 417
210 Expression ıkspreşın İFADE,ANLATIM 418
210 419 Foreign forın
211 420 Forest forıst
211 421 Forget fıget
212 Extra ekstrı FAZLA, EKSTRA 422 Forgive fıgiv
212 423 Fork fork
213 424
213 Eye ay GÖZ 425
214 Face feys 1.YÜZ, SURAT 2.KARŞISINA ÇIKMAK, BAŞINA GELMEK 426
214 Factory fektri FABRİKA 427 Fortune forçın
215 428 Forward forvıd
215 429
216 430
216 431
217 Fair feır 1.DÜRÜST,ADİL ,FUAR 432 Fox foks
217 Fairly feıli OLDUKÇA 433
218 434 Free frii
218 435 Free frii
219 Fall fol 1.DÜŞMEK 2.SONBAHAR (AmE) 436 Freedom friidım
219 False fols 1.YANLIŞ, HATALI 2.SAHTE 437 Freeze friz
220 Familiar fımiliır TANIDIK, BİLDİK 438 Fresh freş
220 Family femıli AİLE, FAMİLYA 439 Friday fraydey
221 Famous feymıs ÜNLÜ 440 Friend frend
221 Fanatic fınıtik FANATİK 441 Friendly frendli
222 442
222 Far far UZAK 443 Frighten fraytn
223 Fare feır ÜCRET (tren,vapur vb. için) 444 Frog frog
223 Farm fam ÇİFTLİK 445 From from
224 Farther fardır DAHA UZAK 446 Front frant
224 Fashion feşn MODA 447
225 Fast fast HIZLI 448 Fruit fruut
225 449
226 Fat fet 1.ŞİŞMAN 2.YAĞ (vücut et yağı) 450 Full ful
226 Fate feyt KADER 451 Fun fan
227 Father fadır BABA 452
227 453 Funny fani
228 454 Fur för
228 455
229 Favour feyvır iyilik 456 Further fördır
229 Favourable feyvırıbl ELVERİŞLİ 457 Future füuçır
230 Favourite feyvrıt EN SEVİLEN, FAVORİ 458 Gain geyn
230 Fear fiır KORKU 459 Gallery gelıri
231 460 Gamble gembl
231 Feather fedır TÜY (kuş tüyü) 461 Game geym
232 February february ŞUBAT 462 Gang geng
232 Fee fii HARÇ, ÜCRET (okul, avukat, doktor v.b) 463
233 Feed fid BESLEMEK 464 Garage garaaj
233 Feel fiil HİSSETMEK 465 Garden gadn
234 Fellow felıu ADAM,DOST 466 Garlic gaalik
234 Female fimeyl DİŞİ 467 Gas ges
235 468 Gate geyt
235 Fetch feç GİDİP GETİRMEK,ALMAK 469 Gather gedır
236 Fever fivır ATEŞ (vücut) 470 General cenrıl
236 Few füu AZ, BİR KAÇ 471 General cenrıl
237 Field fiild ALAN,TARLA 472
237 Fight fayt KAVGA, KAVGA ETMEK 473 Generous cenrıs
238 Figure figır ŞEKİL,RAKAM,SAYI 474 Genius ciniıs
238 File fayl 1.DOSYA 2.TÖRPÜ 3.SIRA 475
239 Fill fil DOLDURMAK 476 Gentleman centlmın
239 Film film FİLM 477 Get get
240 Final faynl SON 478 Gift gift
240 Finally faynıli SONUNDA 479 Gipsy cipsi
241 Finance faynens FİNANS 480 Girl görl
241 Find faynd BULMAK 481 Give giv
242 Fine fayn 1.İYİ, İNCE, KÜÇÜK 2.PARA CEZASI 482 Glad gled
242 Finger fingır PARMAK 483 Gladly gledli
243 Finish finiş BİTİM, BİTMEK 484 Glass glas
243 Fire fayır 1.YANGIN, ATEŞ ETMEK, ATEŞ 2.İŞTEN KOVMAK 485
244 Firm förm FİRMA,SAGLAM 486
244 First först BİRİNCİ, İLK 487 Glove glav
245 Fish fiş BALIK 488 Go go
245 Fit fit UYGUN ,FORMDA 489 Goat gout
246 Fix fiks YAPIŞTIRMAK, TAMİR ETMEK 490 God gad
246 Flag fleg BAYRAK 491 Gold gould
247 Flake fleyk PUL,TANE (snowflake : kar tanesi) 492 Golden gouldın
247 Flame fleym ALEV 493 Goldfish gouldfiş
248 Flash fleş FLAŞ 494 Good gud
248 Flat flet 1.DÜZ 2.DAİRE (apartman katı) 495 Good-Looking gud luking
249 Flavour fleyvır TAT,LEZZET 496 Goose guus
249 Flesh fleş ET (derinin altındaki) 497
250 Flight flayt UÇUŞ 498
250 Float flout YÜZMEK , ŞAMANDIRA 499 Government gavınmınt
251 Flock flok SÜRÜ 500 Graduate grecueyt
251 Grain greyn TAHIL,TANE 501 Hostage hastıc
252 Grand grend BÜYÜK, MUHTEŞEM 502 Hostel hastl
252 Grape greyp ÜZÜM 503 Hot hat
253 Grasp grasp SIKICA TUTMAK 504 Hotel houtel
253 505 Hour auır
254 506
254 Great greyt BÜYÜK, MÜKEMMEL 507 House haus
255 Green griin 1. YEŞİL 2.TECRÜBESİZ ,TOY 508 Housewife haus wayf
255 509
256 Grey grey GRİ 510 How haw
256 Grill gril GRİL 511 However hauevır
257 Grip grip SIKICA TUTMAK 512 Hum ham
257 Grocer grousır BAKKAL 513 Humble hambl
258 Ground graund YER, TOPRAK 514 Humour hüumır
258 Group gruup GURUP, TOPLULUK 515 Hungry hangri
259 Grow grow BÜYÜMEK, YETİŞMEK 516 Hunt hant
259 Guard gard KORUMAK,BEKÇİ 517 Hurry hari
260 Guerrilla gırilı GERİLLA 518 Hurt hört
260 Guess ges TAHMİN ETMEK 519 Husband hazbınd
261 Guest gest KONUK 520 Ice ays
261 Guide gayd REHBER, REHBERLİK ETMEK 521 Ice-Cream ays kriim
262 Guilt gilt SUÇ, KABAHAT 522
262 Gum gam 1.YAPIŞKAN 2.DİŞ ETİ 523 Idea aydiı
263 Gun gan SİLAH 524
263 Habit hebit ALIŞKANLIK 525
264 Hail heyl DOLU (yağış),selamlamak 526
264 Hair heyr 1.SAÇ 2.HAYVAN TÜYÜ 527 Idle aydl
265 Half half YARIM 528 If if
265 Hall hol HOL 529 ill il
266 Hammer hemır ÇEKİÇ, ÇEKİÇLEMEK 530 Illegal illigıl
266 Hand hend EL 531
267 Handbag hendbeg EL ÇANTASI (kadınların) 532 Immediate immidiıt
267 533
268 534
268 Handsome hendsım YAKIŞIKLI 535
269 Handwriting hendrayting EL YAZISI 536 Impolite impolayt
269 Hang heng ASMAK 537 Import import
270 Hangar hengır HANGAR 538
270 Happy hepi MUTLU 539
271 Harbour harbır LİMAN 540 Impossible imposıbl
271 Hard hard SERT, ZOR, BELALI, KÖTÜ 541
272 Hardly hardli neredeyse hiç ,ZORLA 542
272 Harm harm ZARAR,KÖTÜLÜK,ZARAR VERMEK 543
273 544
273 Harvest harvıst HASAT 545 In in
274 546 In Order To in ordır to
274 Hat het ŞAPKA 547
275 Hate heyt NEFRET 548 Include inkluud
275 549
276 Hawk hovk 1.ATMACA ,ŞAHİN 550 Incorrect ınkırekt
276 551 Increase inkriiz
277 Head hed BAŞ, KAFA 552 Incredible inkredıbl
277 Headache hedeyk BAŞ AĞRISI 553
278 Health helth SAĞLIK 554 Independent ındıpendınt
278 Healthy helthi SAĞLIKLI 555
279 Hear hiir DUYMAK 556
279 Heart hart 1.KALP 2.KUPA (oyun kartlarında) 557 Industry indastri
280 Heat hiit ISI 558
280 Heater hiitır ISITICI 559 Influence ınfluıns
281 Heaven hevın CENNET 560 Inform infoom
281 Heavy hevi AĞIR 561 Informal infoomıl
282 562 Information infımeyşın
282 Height hayt YÜKSEKLİK 563
283 564 Ink ink
283 Hell hel CEHENNEM 565 Inn in
284 Help help YARDIM, YARDIM ETMEK 566
284 567
285 Here hiır BURASI, BURADA, BURAYA 568 Insect insekt
285 Hero hiro KAHRAMAN 569 Inside insayd
286 Hesitate heziteyt DURAKSAMAK, TEREDDÜT ETMEK 570 Insist insist
286 Hiccup hikap HIÇKIRIK 571
287 Hide hayd SAKLANMAK, SAKLAMAK 572
287 High hay YÜKSEK 573 Install instol
288 574 Instance instıns
288 575 Instead Of insted ov
289 Hill hil TEPE, YOKUŞ 576
289 Hire hayır KİRALAMAK (taşınabilir nesneleri,araba,TV, v.b ) 577 Instruction instrakşn
290 History histri TARİH 578 Instrument instrumınt
290 Hit hit DARBE, ÇARPMAK, POPÜLER (hit) 579 Intelligent intelicınt
291 580
291 Hobby hobi HOBİ 581
292 Hold hold TUTMAK, KAVRAMAK 582 Interest interest
292 Hole hol DELİK 583 Interesting intresting
293 Holiday holidey TATİL GÜNÜ 584 Intermediate intımidiıt
293 Hollow halou BOŞ (bir cismin arkası boş olması davul,duvar v.b) 585 International intıneyşınıl
294 Home hom EV, YUVA 586
294 587 Interrupt intırapt
295 Honest anıst DÜRÜST 588 Interval ıntıvl
295 Honey hani BAL 589 Interview intıvüu
296 Honeymoon hanimuun BALAYI 590 Into intu
296 Honour anır ONUR 591 Introduce intrıdyus
297 Hop hap SIÇRAMAK, ZIPLAMAK ,SEKMEK 592 Invalid invelid
297 Hope houp UMUT 593 Invent invent
298 Hopeless houplıs UMUTSUZ 594
298 Horizon hırayzın UFUK 595 Investigate ınvestıgeyt
299 Horn horn 1.BOYNUZ 2.KORNA 596 Invite ınvayt
299 Horrible haribl KORKUNÇ 597 Iron ayrın
300 Horse hors AT 598
300 Hospital haspitl HASTANE 599 Island aylınd
301 Host houst EV SAHİBİ (konukları olan) 600
301 It it O (cansız ve üçüncü tekil şahıs zamiri) 601 Likely laykli
302 Jail jeyl HAPİS 602
302 Jam cem 1.REÇEL 2.SIKIŞIKLIK (tfaffic jam ) 603
303 January cenueri OCAK ( ayı ) 604
303 Jaw cov 1.ÇENE KEMİĞİ 2.ÇENE ÇALMAK,KONUŞMAK 605 Liquid likuit
304 Jazz cez CAZ 606 List list
304 Jealous celıs KISKANÇ 607 Listen lisın
305 Jet cet JET, FIŞKIRMAK 608 Little litıl
305 Jewel cuıl MÜCEVHER 609 Live laıv
306 Job cab İŞ 610 Live liv
306 Join coin KATILMAK 611 Lives layvz
307 612 Living living
307 Joke couk ŞAKA 613 Load loud
308 614 Local lokıl
308 Journal cöönl GAZETE,DERGİ 615 Lock lok
309 Journalist cönılist GAZETECİ 616 Long long
309 Journey cööni YOLCULUK 617 Look luuk
310 618 Loose luuz
310 Judge cac 1.HAKİM 2.YARGILAMAK 619 Lose luuz
311 Judgement cacmınt YARGI 620 Loss los
311 Juice cuis SU (meyve suyu v.s.) 621 Lot lot
312 July culy TEMMUZ 622 Loud laud
312 Jump camp SIÇRAMAK, ATLAMAK 623 Love lav
313 June cuun HAZİRAN 624 Lovely lavli
313 Jury cüri JÜRİ 625 Low lov
314 Just cast 1.YALNIZ 2.HEMEN ŞİMDİ 626 Lower lovır
314 Justice castis ADALET 627 Luck lak
315 Keep kiip KORUMAK, TUTMAK, DEVAM ETMEK 628 Lucky laki
315 Key kii ANAHTAR 629 Luggage lagıc
316 Kick kik TEKME, TEKMELEMEK 630 Lunch lanç
316 Kid kid 1.ÇOCUK 2.DALGA GEÇMEK 3.GENÇ KEÇİ 631 Lung lang
317 Kill kil ÖLDÜRMEK 632 Luxury lakşıri
317 Kind kaynd 1. İYİ, DOST, SEVGİLİ 2.ÇEŞİT, TÜR 633 Machine mışiin
318 King king KRAL 634 Machine-Gun mışiin gan
318 Kingdom kingdım KRALLIK 635 Mad med
319 Kiss kis ÖPÜCÜK, ÖPMEK 636 Madam medım
319 Kitchen kiçın MUTFAK 637 Magic mecik
320 Knee nii DİZ, DİZ ÇÖKMEK 638 Mail meyl
320 Knife nayf BIÇAK 639 Main meyn
321 Knock nok VURMAK (kapıya vurmak) 640 Make meyk
321 641 Make-Up meyk ap
322 Know nou BİLMEK 642 Male meyl
322 Knowledge navlıc BİLGİ 643 Man men
323 Labour leybır İŞGÜCÜ 644 Manage menıc
323 Lack lek EKSİKLİK 645 Management menıcmınt
324 Ladder ledır MERDİVEN 646 Manager menıcır
324 Lady leydi HANIMEFENDİ 647 Manner menır
325 Lake leyk GÖL 648 Many meni
325 649 Map mep
326 650 March març
326 Lamp lemp LAMBA 651 Mark mark
327 Land lend KARA,ARAZİ 652 Market maakıt
327 Land lend İNİŞ YAPMAK, KONMAK (uçak v.s.) 653 Marry meri
328 Landlady lendleydi EVSAHİBİ BAYAN, EVİNİ KİRAYA VEREN 654 Marvelous marvılıs
328 Language lengwıc DİL ( yabancı dil v.b ) 655 Mask mesk
329 Large larc GENİŞ 656 Mass mes
329 Last lest SON, SONUNDA, GEÇMİŞ 657 Master mestır
330 Last lest DEVAM ETMEK, SÜRMEK, YETERLİ OLMAK 658 Match meç
330 Late leyt 1.GEÇ ,GEÇİKMİŞ 659 Material metıriıl
331 Laugh laf GÜLMEK 660 Matter metır
331 Laundry londri YIKANACAK ÇAMAŞIR, ÇAMAŞIRHANE 661 May mey
332 Lavatory levıtri TUVALET 662 Me mi
332 Law lou YASA, KANUN 663 Meal miıl
333 664
333 Lawyer louyır AVUKAT 665
334 666 Meaning miining
334 Lazy leyzi TEMBEL 667
335 Lead led 1.KURŞUN (metal) 2.KURŞUN KALEM UCU 668 Meantime miintaym
335 Lead liid ÖNDERLİK ETMEK,ÖNDE GİTMEK, YOL GÖSTERMEK 669 Meanwhile miinvayl
336 Leader liidır ÖNDER, LİDER 670 Measure mejır
336 Leadership liidışip ÖNDERLİK 671 Meat miit
337 Leaf liif YAPRAK 672 Mechanic mekanik
337 Lean liin 1.İNCE, YAĞSIZ 2.EĞİLMEK YASLANMAK 673 Medal medıl
338 Learn lörn ÖĞRENMEK 674 Medicine medisin
338 Least liist EN AZ 675 Meet miit
339 Leather ledır DERİ 676 Meeting miiting
339 677 Melody melodi
340 678 Melon melın
340 Leg leg BACAK 679 Melt melt
341 Legacy legisi MİRAS 680 Member membır
341 Legal ligl YASAL 681
342 Lemon lemın LİMON 682
342 683
343 Lens lenz LENS 684 Memorize memırayz
343 Less les DAHA AZ 685 Memory memıri
344 Lesson lesn DERS 686 Men men
344 Let let BIRAKMAK 687 Mend mend
345 Letter letır MEKTUP, HARF 688 Mental mentıl
345 689 Mention menşın
346 Level levl DÜZEY, SEVİYE 690 Merchant mörçınt
346 Liberal libırıl LİBERAL 691
347 692
347 Library laybrıri KİTAPLIK, KÜTÜPHANE 693 Merry meri
348 Licence laysıns LİSANS (ehliyet v.b ) 694 Mess mes
348 Lie laı YALAN, YALAN SÖYLEMEK 695 Message mesıc
349 Lie laı YATMAK 696 Metal metıl
349 Life layf YAŞAM, HAYAT 697 Meter mitır
350 Lift lift 1.ASANSÖR 2.YUKARI KALDIRMAK 698 Method methıd
350 Light layt 1.IŞIK 2.AÇIK (renklerde) 3.HAFİF 699 Metre mitr
351 Like layk 1. HOŞLANMAK 2.GİBİ 700 Mice mays
351 Middle midl ORTA 701 Nuisance nuusıns
352 Midnight midnayt GECE YARISI (24:00) 702 Number nambır
352 Military militıri ASKERİ 703 Nurse nörs
353 Milk milk SÜT 704 Nut nat
353 705 Oak ook
354 706 Obey obey
354 Mind maynd AKIL 707 Object ıbcekt
355 Mind maynd aldırmak,önemsemek 708 Object abcekt
355 Mine mayn 1.BENİM 2.MADEN OCAĞI 3.MAYIN 709 Observation abzıveyşın
356 Minimum minımum ENAZ 710 Observe ıbzörv
356 Minister minıstır 1.BAKAN 2.BÜYÜKELÇİ YARDIMCISI 711 Obtain ıbtein
357 Minority maynorıti AZINLIK 712 Obvious ıbvıyıs
357 713
358 Minute mınıt 1.DAKİKA 2.ÇOK KÜÇÜK 3.ZABIT 714
358 715
359 Mirror mirır AYNA 716 Ocean ouşın
359 Miss mis 1.ÖZLEMEK 2.KAÇIRMAK,KAYIP 717 October oktobır
360 Miss mis BAYAN 718 Of ov
360 Missile misayl FÜZE, FIRLATILAN CİSİM 719 Off of
361 Mission mişn ÖZEL BİR GÖREV İÇİN YOLCULUK,MİSYON 720
361 721
362 722 Offer ofır
362 Mix miks KARIŞTIRMAK, KARIŞMAK 723 Office ofis
363 Model madl MODEL (model araba,manken v.b) 724 Officer ofisır
363 725 Official ofişl
364 Modern madn MODERN, ÇAĞDAŞ 726 Often ofn
364 Modest modıst MÜTEVAZİ, ILIMLI 727 Oil oyl
365 Moment moumınt AN 728 Old old
365 Monday mondey PAZARTESİ 729 On an
366 Money mani PARA 730 Once wans
366 Monkey manki MAYMUN 731 One wan
367 Month manth AY (takvim ayı) 732 Only ounli
367 Moon muun AY 733 Open oupın
368 More mor DAHA FAZLA 734
368 Morning morning SABAH 735
369 Mosque mosk CAMİ 736 Operator opıreytır
369 Most moust EN ÇOK 737
370 Mother madır ANNE 738 Opportunity aporçüniti
370 Motor moutır MOTOR 739 Opposite apızit
371 Mountain mauntın DAĞ 740 Optimist aptimist
371 Mouse maus FARE 741 Or or
372 Mouth mauth AĞIZ 742 Orange orınc
372 Move muuv HAREKET ETMEK, 743 Order oordır
373 Movement muuvmınt HAREKET 744 Ordinary oodnri
373 Much maç ÇOK (miktarca) 745 Organ orgın
374 Mud mad ÇAMUR 746
374 Murder mördır CİNAYET 747 Origin oricin
375 Music müuzik MÜZİK 748 Other adır
375 Must mast ZORUNLULUK 749 Otherwise adırwayz
376 My may BENİM 750 Ought oot
376 Mystery mıstri GİZEM,SIR 751 Our aar
377 Nail neyl 1.TIRNAK 2.ÇİVİ 752 Out aut
377 Name neym İSİM 753 Out-Of-Date aut ov deyt
378 Narrow nerou DAR 754
378 Nation neyşın ULUS 755 Output autput
379 National neyşınl ULUSAL 756 Outside autsayd
379 Native neytiv YERLİ (her native language) 757
380 758 Over ouvır
380 759 Overcome ouvıkam
381 Near niır YAKIN 760
381 761 Own on
382 762 Owner ounır
382 Neck nek BOYUN, yaka 763
383 Need niid GEREKSİNİM, İHTİYAÇ 764
383 Needle niidl İĞNE, ŞİŞ 765
384 Neglect nıglekt İHMAL ETMEK 766 Page peyc
384 Neighbour neybır KOMŞU 767 Pain peyn
385 Neither niidır HİÇBİRİ 768
385 Neither...Nor... naydır..nor.. NE O..NE ÖBÜRÜ 769 Paint peynt
386 Nephew nevüuu YEĞEN (erkek) 770 Painter peyntır
386 Nervous nörvıs SİNİRLİ 771 Pair peır
387 Nest nest YUVA, KUŞ YUVASI 772 Palace pelıs
387 773 Pale peyl
388 Never never HİÇBİR ZAMAN ,ASLA 774
388 775 Panic penik
389 New nuu YENİ 776 Paper peypır
389 News nüuz HABER 777 Paradise perıdays
390 Newspaper nüuspeypır GAZETE 778 Paragraph perıgraf
390 Next nekst EN YAKIN, BİR SONRAKİ, ERTESİ 779
391 Nice nays HOŞ 780
391 Niece niis YEĞEN (kız) 781 Parent perınt
392 Night nayt GECE 782 Park park
392 783 Parliament parlımınt
393 No no HAYIR 784
393 Noble noubl SOYLU 785 Part part
394 Nobody noubadi HİÇ KİMSE 786 Part-Time part taym
394 Noise noiz GÜRÜLTÜ 787
395 None nan HİÇBİRİSİ 788 Partner partnır
395 Noon nuun ÖĞLE ZAMANI 789 Party paati
396 Normal normıl NORMAL 790 Pass pes
396 North north KUZEY 791 Passage pesıc
397 Nose nouz BURUN 792 Passenger pesıncır
397 Not nat DEĞİL 793 Passport pasport
398 Note not 1. NOT 2.KAĞIT PARA 3. NOTA 794 Password paswörd
398 Nothing nathing HİÇBİR ŞEY 795 Past pest
399 Notice noutis DUYURU, DİKKATİNİ ÇEKMEK 796
399 November novembır KASIM 797
400 Now nau ŞİMDİ 798 Pay pey
400 Nowadays nauıdeyz BUGÜNLERDE 799 Payment peymınt
401 Nowhere nouweır HİÇ BİRYER 800 Peace piis
401 Pear peır ARMUT 801 Present prizent
402 802 President prezidınt
402 Pen pen TÜKENMEZ KALEM 803 Press pres
403 804 Press pres
403 Pencil pensl KURŞUN KALEM 805 Pressure preşır
404 People piipl HALK 806 Pretend pritend
404 Pepper pepır BİBER 807 Pretty priti
405 Per pör HER 808
405 Perfect pörfekt KUSURSUZ, YETKİN 809 Previous priiviıs
406 Perform pörform 1.yapmak 2.UYGULAMAK 810 Price prays
406 Performance pörformıns PERFORMANS 811
407 Perhaps pörheps BELKİ 812
407 813 Prince prins
408 814
408 Person pörsın KİŞİ 815 Print print
409 Personality pörsınelıti KİŞİLİK 816 Prison prizn
409 Persuade pörsweyd İKNA ETMEK 817
410 Petrol petrıl PETROL 818 Private prayvıt
410 Phone foun TELEFON 819 Prize prayz
411 Photo foutou FOTOĞRAF 820 Probable prabıbl
411 Piano pieno PİYANO 821 Problem prablım
412 822
412 Pickpocket pikpakıt YANKESİCİ 823
413 Picnic piknik PİKNİK 824 Production prodakşn
413 Picture pikçır RESİM 825 Profession profeşn
414 Pie pay PASTA, BÖREK 826
414 Piece piis PARÇA 827 Programme prougrem
415 Pig pig DOMUZ 828 Progress prougres
415 Pigeon picın GÜVERCİN 829 Promise promis
416 830
416 Pill pil HAP 831 Proof pruuf
417 Pilot paylıt PİLOT 832 Proper prapır
417 833
418 834
418 835
419 Pink pink PEMBE 836 Protect prıtekt
419 Pipe payp 1.BORU 2.PİPO 3.FLÜT 837 Protest protest
420 Pity piti ACIMAK (What a pity : Ne yazık) 838
420 Place pleys YER, YERLEŞTİRMEK 839
421 840 Provide provayd
421 Plan plen PLAN, PLANLAMAK 841 Pub pab
422 Plane pleyn UÇAK 842 Public pablik
422 Plant plent 1.BİTKİ, BİTKİ EKMEK 2.FABRİKA, TESİS 843 Publish pabliş
423 844 Pull pul
423 Plate pleyt TABAK 845 Pullover pulouvır
424 Play pley 1.OYNAMAK 2.ÇALMAK (bir müzik aletini) 846 Pump pamp
424 Player pleyır OYUNCU, ÇALAN 847
425 848 Punish paniş
425 Please pliiz LÜTFEN 849
426 Pleasure plejır ZEVK,MEMNUNİYET 850 Puppet papıt
426 Plenty plenti ÇOK SAYIDA,BOL 851
427 852 Purchase pörçıs
427 Plug plag FİŞ, BANYO TIKACI 853 Purple pörpıl
428 Plus plas ARTI 854 Purpose pöpıs
428 Pocket pakıt CEP 855 Push puş
429 Poem poım ŞİİR 856 Put put
429 857 Puzzle pazl
430 858 Pyjamas pıcaamız
430 Point point NOKTA, UÇ,HUSUS,SORUN,İŞARET ETMEK,GÖSTERMEK 859 Quality kualıti
431 Poison poizın ZEHİR 860
431 Police pıliis POLİS 861 Quarrel kuarıl
432 862 Quarter kootır
432 Polish poliş PARLATMAK 863 Queen kuiin
433 Polite pılayt KİBAR 864 Question quesçın
433 Political pılitikl POLİTİK 865
434 866 Quick kuik
434 867 Quiet kuayıt
435 Pool puul HAVUZ 868 Quite kuayt
435 Poor puur 1.YOKSUL 2.ZAVALLI 869 Quiz kuiz
436 Population papüleyşn NÜFUS 870 Rabbit rebit
436 Pork pork DOMUZ ETİ 871 Race reys
437 Port port LİMAN 872 Race reys
437 Position pızişn DURUM, KONUM 873 Radiator reydieytır
438 Positive pazitiv OLUMLU,POZİTİF 874 Radio reydio
438 Possess pızes SAHİP OLMAK 875 Rail reyl
439 876 Railway reylwey
439 877 Rain reyn
440 Possible pasıbl OLASI, MÜMKÜN 878
440 Post poust 1.POSTA,POSTALAMAK 879
441 Postpone pospon ERTELEMEK 880
441 Pot pot POT,POTA,KAP,ÇÖMLEK 881
442 Potato poteyto PATATES 882 Rapid repid
442 Pour poor DÖKMEK, AKITMAK 883 Rare reyr
443 Powder paudır TOZ, PUDRA 884
443 Power pauır GÜÇ 885 Rather radır
444 Powerful pauıfl GÜÇLÜ 886 Raw row
444 Practical prektikl PRATİK 887
445 Practice prektis ALIŞTIRMA 888 Reach riiç
445 889 Read riid
446 890 Ready redi
446 Pray prey DUA ETMEK,yalvarmak 891 Realize riılayz
447 892 Really riıli
447 893
448 Prefer prıför YEĞLEMEK, TERCİH ETMEK 894
448 Pregnant pregnınt HAMİLE 895
449 896 Receipt rısiit
449 Preparation prepıreyşn HAZIRLIK 897
450 Prepare prıpeır HAZIRLAMAK 898
450 Presence prezns VARLIK(bir yerde varlığı ) 899
451 Present preznt BURADA, MEVCUT, ŞİMDİKİ, ARMAĞAN 900 Recognize rekıgnayz
451 Recommend rekımend TAVSİYE ETMEK 901
452 Record rekord 1.KAYIT 2.PLAK 3.REKOR 902 Safe seyf
452 Recover rikavır 1.İYİLEŞMEK 2.KURTARMAK 903
453 Red red KIRMIZI, KIZIL 904 Sailor seylır
453 Reduce rıdyus AZALTMAK 905 Sake seyk
454 Reflect riflekt YANSITMAK 906 Salad selıd
454 907 Salary selıri
455 908 Sale seyl
455 Refuse refyuz REDDETMEK 909 Salt solt
456 Regard rigard SAYGI ,1.DİKKAT 2.DÜŞÜNCE 3.BAKMAK 4.İNANMAK 910 Same seym
456 Regret rigret ÜZGÜN OLMAK, PİŞMAN OLMAK 911 Sand send
457 Regular regulır DÜZENLİ, OLAĞAN 912 Sandal sendl
457 Reject ricekt KABUL ETMEMEK,REDDETMEK 913 Sandwich sendwic
458 Relation rıleyşn İLİŞKİ 914 Satisfy setısfay
458 Relationship rıleyşnşip İLİŞKİ 915 Saturday setırdey
459 Relative relıtiv AKRABA 916 Save seyv
459 Relax rileks RAHATLAMAK, GEVŞEMEK 917 Say sey
460 Release rilis SERBEST BIRAKMAK, GEVŞETMEK 918
460 919
461 Relieve rıliiv RAHATLAMAK,HAFİFLETMEK 920 School skuul
461 Religion rılicın DİN 921 Science sayıns
462 Remain rımeyn 1.GERİYE KALMAK 2.YERİNDE DURMAK 922 Scissors sizız
462 Remark rımark BELİRTMEK, AÇIKLAMA 923 Score skoor
463 Remarkable rımarkıbl DİKKATE DEĞER,OLAGAN ÜSTÜ 924
463 Remember rimembır UNUTMAMAK, ANIMSAMAK 925
464 Remind rimaynd HATIRLATMAK,ANIMSATMAK 926 Scream skriim
464 927 Screen skriin
465 Remove rimuuv UZAKLAŞTIRMAK,ORTADAN KALDIRMAK 928 Screw skru
465 Rent rent KİRALAMAK 929 Sea sii
466 Repair ripeır ONARMAK 930 Search sörç
466 Repay rıpey GERİ ÖDEMEK 931 Seashore siişor
467 Repeat rıpiit TEKRARLAMAK 932 Season siizn
467 Replace rıpleys DEGİŞTİRMEK 933 Seat siit
468 Replacement rıpleysmınt YEDEK,DEGİŞTİRME 934 Second sekınd
468 Reply rıplay YANITLAMAK, YANIT 935 Secret sikrıt
469 Report riport RAPOR, RAPOR ETMEK 936 Secretary sekrıtri
469 937 Section sekşn
470 938 See sii
470 Republic rıpablik CUMHURİYET 939 Seed siid
471 Request rikuest RİCA ETMEK, RİCA 940
471 Require rikuayır GEREKSİNMEK,gerektirmek 941 Seem siim
472 Rescue reskuu KURTARMAK 942
472 Reserve rizörv 1.REZERV 2.REZERVASYON YAPTIRMAK 943 Seldom seldım
473 Resign rizayn İSTİFA ETMEK 944 Select sılekt
473 Resist rızist DİRENMEK,KARŞI KOYMAK 945 Selection sılekşn
474 Respect rıspekt SAYGI DUYMAK 946 Selfish selfiş
474 947 Sell sell
475 Responsible rıspansıbl SORUMLU 948 Semi semi
475 Rest rest DİNLENMEK 949 Send send
476 Rest rest GERİYE KALAN 950
476 Restaurant restrant RESTORAN, LOKANTA 951
477 Result rizalt SONUÇ 952
477 Retire ritayır EMEKLİ OLMAK 953
478 Return ritörn GERİ DÖNMEK 954 Sentence sentıns
478 Revenge rivenc ÖÇ ALMAK, İNTİKAM 955
479 Reward riword ÖDÜL 956 September septembır
479 Rib rib KABURGA 957 Serial siiriıl
480 Ribbon ribın KURDELA, ŞERİT 958 Serious siiriıs
480 Rice rays PİRİNÇ 959
481 Rich riç ZENGİN 960
481 Ride raıd ATA,BİSİKLETE BİNMEK 961 Serve sörv
482 Ridiculous ridikulıs GÜLÜNÇ, SAÇMA 962 Service sörvis
482 Right rayt 1.HAK 2.DOĞRU,HAKLI 3.SAĞ TARAF 963 Set set
483 Ring ring YÜZÜK, HALKA 964 Settle setl
483 Ring ring ÇALMAK(zil çalması), TELEFON ETMEK 965 Settlement setlmınt
484 Ripe rayp OLGUN 966 Several sevrıl
484 Rise rayz YÜKSELMEK 967
485 Risk risk RİSK 968
485 Risky riski RİSKLİ 969
486 River rivır NEHİR 970 Shadow şedou
486 Road roud YOL 971 Shadow şedou
487 Roar roor KÜKREME 972 Shake şeyk
487 Roast roust ROSTO, FIRINDA PİŞİRMEK 973 Shame şeym
488 Rob rob 1.SOYGUN YAPMAK 974
488 Rock rak 1.KAYA 2.SALLANMAK 975 Share şeyr
489 Role roul ROL 976 Sharp şarp
489 Roll rol YUVARLANMAK 977 Sheep şiip
490 Roof ruuf ÇATI 978
490 Room ruum ODA 979
491 Root ruut KÖK 980 Shelter şeltır
491 Rope roup HALAT, İP 981 Shine şayn
492 Rose rouz 1.GÜL 2.PEMBE 982 Ship şip
492 Rough raf KABA 983 Shirt şört
493 Round raund YUVARLAK 984
493 Row rou 1.SIRA 2.GÜRÜLTÜ 985 Shoe şuu
494 Row rou KÜREK ÇEKMEK 986 Shoot şuut
494 Royal royıl KRALİYETE AİT,KRALİYET 987 Shop şap
495 Rub rab SÜRMEK, SÜRTMEK, 988 Shopping şaping
495 Rubbish rabiş 1.ÇÖP 2.SAÇMA 989 Shore şoor
496 Rude ruud KABA 990 Short şort
496 Rule ruul 1.YÖNETMEK 2.KURAL 991 Shortly şortli
497 Ruler ruulır 1.KURAL KOYUCU, YÖNETİCİ 2.CETVEL 992 Shot şat
497 993 Shoulder şouldır
498 Run ran 1.KOŞMAK 2.ÇALIŞTIRMAK (fabrika,şirket v.b) 994 Shout şaut
498 Runaway ranıwey 1.KAÇAK 2.KONTROL DIŞI (runaway increase in prices) 995 Show şou
499 Rush raş ÇABUK DAVRANMAK,ACELE 996 Shower şauır
499 Sabotage sebıtaj SABOTAJ 997 Shut şat
500 Sack sek ÇUVAL 998 Shy şay
500 Sack sek KOVMAK, İSTİFAYA ZORLAMAK 999 Sick sik
501 Sad sed ÜZGÜN, MUTSUZ 1000 Side sayd
501 Sigh say İÇ ÇEKMEK 1001 Sport sport
502 Sight sayt GÖRÜŞ,manzara 1002 Spot spat
502 1003 Spot spat
503 Signal signıl SİNYAL VERMEK, SİNYAL 1004 Spread spred
503 1005 Spring spring
504 Silence saylıns 1.SESSİZLİK 2.SUSTURMAK 1006 Spy spay
504 Silent saylınt SESSİZ, SAKİN 1007 Square skueır
505 Silk silk İPEK 1008 Staff staaf
505 1009 Stage steyc
506 Sin sin GÜNAH 1010 Stain steyn
506 Since sins ŞİMDİYE KADAR 1011 Stair steyr
507 Since sins 1.'...DEN BERİ 2.ÇÜNKÜ 1012 Stamp stemp
507 Sing sing ŞARKI SÖYLEMEK 1013
508 Single singl 1.TEK 2.BEKAR 3.TEK KİŞİLİK 1014 Stand stend
508 Sink sink 1.BATMAK 2.EVYE 1015 Standard standırd
509 Sir sör EFENDİ 1016 Star star
509 Sister sistır 1.KIZ KARDEŞ 2.HEMŞİRE 3.RAHİBE 1017
510 Sit sit OTURMAK 1018 Start start
510 Situation siçueyşn DURUM,VAZİYET 1019 State steyt
511 Size sayz BOYUT,BÜYÜKLÜK 1020
511 1021 Station steyşn
512 1022 Stay stey
512 Skeleton skelıtın İSKELET 1023
513 1024 Steal stiil
513 1025
514 Skin skin DERİ 1026
514 Skirt skört ETEK 1027 Step step
515 Sky skay GÖKYÜZÜ 1028 Stick stik
515 1029 Stick stik
516 Slave sleyv KÖLE 1030
516 Sleep sliip UYUMAK, UYKU 1031 Still stil
517 Sleepy sliipi UYKULU, SAKİN 1032
517 Sleeve sliiv ELBİSE KOLU,SLEEVELESS = KOLSUZ (elbise,bluz v.b) 1033 Stock stok
518 Slide slayd SLAYT,SÜRGÜ,KAYMA 1034
518 1035 Stomach stomak
519 1036 Stone stoun
519 Slim slim İNCE, ZAYIF 1037 Stop stap
520 Slim slim ZAYIFLAMAYA ÇALIŞMAK 1038 Store stoor
520 Slip slip YUVARLANMAK, KAYMAK DÜŞMEK 1039 Story stori
521 1040
521 Slow slou YAVAŞ, YAVAŞLAMAK 1041 Straight streyt
522 Small smol KÜÇÜK, UFAK 1042 Strange streync
522 Smash smeş ÇARPIP KIRMAK,PARÇALAMAK 1043
523 Smell smel KOKU, KOKLAMAK 1044
523 Smile smayl GÜLÜMSEMEK 1045 Stream striim
524 Smoke smouk 1.TÜTÜN İÇMEK (sigara vb.) 2.TÜTMEK 3.DUMAN 1046 Street striit
524 Smooth smuuth PÜRÜZSÜZ,DÜZGÜN, YUMUŞAK 1047 Strength strength
525 1048 Stress stres
525 Snake sneyk YILAN 1049 Stretch streç
526 1050 Strict strikt
526 Sniff snif BURNUNU ÇEKMEK 1051
527 1052 String string
527 Snow snou KAR 1053
528 So sou 1.ÖYLEYSE, BU YÜZDEN 2.BU ŞEKİLDE 3.ÇOK 1054
528 Soap soup SABUN 1055
529 Society sısayıti SOSYETE, ÇEVRE, TOPLUM 1056 Strong strong
529 Socket sakıt SOKET, PRİZ 1057 Struggle stragl
530 Sofa soufı KANEPE 1058 Student studınt
530 Soft soft YUMUŞAK 1059 Study stadi
531 Soil soil TOPRAK 1060
531 Soldier soulcır ASKER 1061 Stupid stüupid
532 1062 Subject sabcıkt
532 Solid solid KATI, SERT 1063 Submarine sabmıriin
533 Solve solv ÇÖZÜM BULMAK, ÇÖZMEK 1064
533 Some sam 1.BAZI, BİRKAÇ 2.YAKLAŞIK 1065 Subway sabwey
534 Somebody sambadi BİRİSİ 1066 Succeed sıksiid
534 Someone samwan BİRİ 1067 Success sıkses
535 Sometimes samtaymz BAZEN 1068
535 Somewhere samweır BİR YER 1069 Such saç
536 Son san ERKEK ÇOCUK, OĞUL 1070 Suck sak
536 Song song ŞARKI 1071 Sudden sadn
537 Soon suun YAKINDA (zaman açısından) 1072 Suffer safır
537 Sore soor AĞRI VERİCİ,ACIYAN 1073 Sugar şugır
538 Sorrow sarou ÜZÜNTÜ,KEDER 1074 Suggest sıcest
538 Sorry sori ÜZGÜN 1075
539 Sort sort ÇEŞİT 1076 Suit suut
539 Sort sort SIRALAMAK 1077 Sum sam
540 Soul soul RUH 1078 Summer samır
540 Sound saund 1.SES 2.MANTIKLI 3.TOPLAM 1079 Sun san
541 Sound saund GİBİ GELMEK 1080 Sunday sandey
541 Soup suup ÇORBA 1081
542 Sour sauır EKŞİ 1082 Suntan santen
542 Source soors KAYNAK 1083 Super suupır
543 South sauth GÜNEY 1084
543 1085
544 Space speys 1.UZAY 2.BOŞLUK 3.YER 1086
544 Spade speyd KÜREK 1087
545 Spare speyr EKSTRA, FAZLA, BOŞ, YEDEK 1088 Support sıport
545 Speak spiik KONUŞMAK 1089 Suppose sıpouz
546 Special speşl 1.ÖZEL 2.EN İYİ 1090 Sure şuır
546 Speech spiiç KONUŞMA 1091 Surface sörfıs
547 Speed spiid HIZ, HIZLI GİTMEK 1092 Surname sörneym
547 1093 Surprise sıprayz
548 Spend spend PARA HARCAMAK, HARCAMAK 1094 Surround sıraund
548 Spirit spırit 1.RUH, RUHSAL DURUM 1095 Suspect sıspekt
549 Spite spayt 1.RAĞMEN 2.BİRİSİNE ZARAR VERME İSTEĞİ 1096
549 Splendid splendid MÜHTEŞEM,GÖRKEMLİ 1097 Swear sweır
550 Split split İKİYE BÖLMEK,AYIRMAK 1098 Sweep swiip
550 Spoil spoil 1.BOZMAK 2.ŞIMARTMAK ,YAGMA 1099 Sweet swiit
551 Spoon spuun KAŞIK 1100
551 Swim swim YÜZMEK 1101 Tour tuır
552 Swing swing 1.SALLANMAK 1102 Towards tıwordz
552 Switch swiç AÇMAK, KAPATMAK (düğme) 1103 Towel tauıl
553 Sword sood KILIÇ 1104 Tower tauır
553 Symbol simbl SEMBOL 1105 Town taun
554 System sistım SİSTEM 1106 Toy toy
554 Table teybl 1.MASA 2.TABLO,LİSTE 1107
555 Tail teyl KUYRUK (kedi,uçak v.b) 1108
555 Tailor teylır TERZİ 1109 Trade treyd
556 Take teyk TUTMAK,ALMAK,TAKE OFF=elbise çıkarmak,uçak kalkması 1110 Traffic trefik
556 Talk tolk KONUŞMA, KONUŞMAK 1111 Train treyn
557 Talkative tolkıtiv KONUŞKAN 1112 Training treyning
557 Tall tool UZUN 1113 Transfer trensför
558 Tame teym EVCİL, EVCİLLEŞTİRMEK 1114 Translate trenzleyt
558 Tank tenk 1.TANK (depo) 2.TANK (silah) 1115
559 Tap tep MUSLUK 1116 Travel trevl
559 Tape teyp BANT, SELOTEYP 1117 Tray trey
560 Task task GÖREV 1118 Treasure trejır
560 Taste teyst TATMAK, TAD 1119 Treat triit
561 Tax teks VERGİ 1120
561 Taxi teksi TAKSİ 1121 Tree trii
562 Tea tii ÇAY 1122
562 Teach tiiç ÖĞRETMEK 1123 Tribe trayb
563 Teacher tiiçır ÖĞRETMEN 1124
563 Team tiim TAKIM, GRUP 1125 Trip trip
564 1126
564 Telegram telıgrem TELGRAF 1127 Trouble trabl
565 Telephone telıfoun TELEFON 1128 Trousers trauzız
565 Telescope telıskoup TELESKOP 1129 True truu
566 Television telıvijn TELEVİZYON 1130 Trunk trang
566 Tell tel ANLATMAK, SÖYLEMEK 1131 Trust trast
567 1132 Truth truth
567 Temperature temprıçır SICAKLIK 1133 Try tray
568 Tender tendır HASSAS,YUMUSAK,TEKLİF 1134 Tube tüub
568 Term törm 1.ZAMAN DİLİMİ 2.SÖZCÜKLER 3.SÖMESTR 1135 Tuesday tüuzdey
569 Terrible terıbl KORKUNÇ, BERBAT 1136 Tune tüun
569 Terrific tırifik MÜTHİŞ 1137 Tunnel tanl
570 Terror terır TERÖR 1138 Turkey törki
570 Test test SINAMAK, DENEMEK, TEST 1139 Turn törn
571 Than den ...DEN ...DAN EKİ 1140 Twice tways
571 Thank thenk TEŞEKKÜR ETMEK 1141
572 That det O 1142
572 Theatre thiıtır TİYATRO 1143 Typical tipikıl
573 Their theır ONLARIN 1144 Ugly agli
573 Them them ONLARI 1145 Umbrella ambrela
574 Then then 1.ÖYLEYSE 2.O ZAMANDA 3.ONDAN SONRA,DAHA SONRA 1146
574 There theer 1.ORADA 2.VAR OLMAK (There is DALLAS on TV today.) 1147 Uncle ankl
575 Therefore deırfoor bu nedenle,DOLAYISIYLA 1148
575 These diiz BUNLAR 1149 Under andır
576 They dey ONLAR (çoğul üçüncü kişi zamiri) 1150
576 Thick thik 1.KALIN 2.SIK 1151 Understand andıstend
577 Thief thiif HIRSIZ 1152 Unemployment animploymınt
577 Thin thin İNCE 1153
578 Thing thing ŞEY 1154
578 Think think DÜŞÜNMEK 1155 Unhappy anhepi
579 Thirsty thörsti SUSAMIŞLIK, SUSATAN 1156 Unhealthy anhelthi
579 This dis BU 1157 Uniform yuniform
580 1158 Union yunyın
580 Those douz ONLAR 1159 Unite yunayt
581 Though dou RAGMEN ,KARŞIN 1160 University yunivörsıti
581 Thought thoot DÜŞÜNCE 1161 Unknown announ
582 Thread thred İP, İPİ İĞNEYE TAKMAK 1162 Unless anles
582 Threat thret TEHTİD 1163
583 Threaten thretın TEHTİD ETMEK 1164
583 Throat throut GIRTLAK, YEMEK BORUSU 1165 Unlock anlok
584 1166 Until antil
584 Throw throu FIRLATMAK 1167 Up ap
585 Thunder thandır GÖK GÜRÜLTÜSÜ 1168
585 Thunderstorm thandıstorm FIRTINA 1169 Upper apır
586 Thursday thözdey PERŞEMBE 1170
586 Thus das BÖYLE, BÖYLECE 1171 Upstairs apsteız
587 Ticket tikıt BİLET 1172 Upward apwıd
587 Tidy taydi DÜZENLİ, DERLİ TOPLU 1173
588 Tie tay 1.BAĞ, BAĞLAMAK, BERABERE 2.BOYUNBAĞI KRAVAT 1174
588 Tight tayt SIKI, KOLAY AÇILMAZ 1175 Us as
589 Till til 1.KADAR 2.YAZAR KASA 1176 Use yuus
589 Time taym 1.ZAMAN 2.KERE 3.ZAMANLAMAK 1177 Use yuuz
590 Timetable taymteybıl (zaman) TARİFESİ (gemi,uçak v.b) 1178 Useful yuusfl
590 Tin tin 1.TENEKE 2.KONSERVE 1179 Usual yujl
591 Tip tip 1.BAHŞİŞ, BAHŞİŞ VERMEK 2.ÖNERİ,TAVSİYE 3.UC 1180
591 Tire tayır YORMAK,LASTİK 1181
592 Tired tayırd YORGUN 1182 Valley veli
592 Tissue tişuu DOKU,KAĞIT MENDİL 1183 Valuable velyubl
593 Title taytl 1.BAŞLIK 2.UNVAN 1184 Value velyu
593 To tu ..e KADAR 1185
594 Toast toust TOST YAPMAK 2.KADEH KALDIRMAK 1186
594 Tobacco tıbakou TÜTÜN 1187 Vegetable vectıbl
595 Today tıdey BUGÜN 1188 Vehicle viikıl
595 1189 Very veri
596 Together tıgedır BİRLİKTE 1190 Veto viitou
596 Tomorrow tımarou YARIN 1191 Victim viktım
597 Tongue tang DİL 1192 Victor viktır
597 Tonight tınayt BU GECE 1193
598 Too tuu 1.ÇOK 2....DE ...DA EKİ 1194 View viu
598 Tooth tuuth DİŞ 1195 Villa vilı
599 Top tap EN YÜKSEK, EN İYİ, ÜST, KAPAK 1196 Village vilıc
599 1197
600 1198
600 1199
601 Touch taç DOKUNMAK 1200
601 1201 Wife wayf
602 Visit vizit ZİYARET ETMEK 1202
602 Visitor vizitır ZİYARETÇİ, KONUK 1203 Wild wayd
603 Vocabulary vıkebyulıri KELİME DAĞARCIĞI 1204 Will wil
603 Voice vois SES 1205 Win win
604 Volume volyum HACİM 1206 Wind waynd
604 Vote vout OY VERMEK, OY 1207 Wind wind
605 Voyage voyıc DENİZ YOLCULUĞU 1208 Window windou
605 1209 Wine wayn
606 Wage weyc SAAT ÜCRETİ,ÜCRET 1210 Winter wintır
606 Wait weit BEKLEMEK 1211
607 Waiter weytır GARSON 1212 Wire wayır
607 Wake weyk UYANMAK, UYANDIRMAK 1213 Wireless wayılıs
608 Walk wolk YÜRÜMEK, YÜRÜYÜŞ 1214
608 Wall wool DUVAR 1215 Wish wiş
609 1216 With with
609 Want wont İSTEMEK, İSTEK 1217
610 War wor SAVAŞ 1218 Within widin
610 Warm worm 1.ILIK, ILINDIRMAK 2.SEVECEN 1219 Without widaut
611 Warn worn UYARMAK 1220 Witness witnıs
611 Wash woş 1.YIKAMAK 1221 Wolf wulf
1.ARTIK, GEREKSİNİM DUYULMAYAN 2.BOŞA
612 Waste weyst HARCAMAK,İSRAFET ETMEK 1222 Woman wumın
612 Watch woç 1.İZLEMEK, SEYRETMEK, BAKMAK 2.KOL SAATİ 1223
613 Water wotır SU, SULAMAK 1224 Wonderful wandıfl
613 Waterfall wotırfol ŞELALE 1225 Wood wuud
614 Wave weyv 1.DALGA( deniz,radyo) DALGALANMA 2.EL SALLAMAK 1226 Wool wuul
614 Way wey YOL, ROTA, YÖN,YÖNTEM 1227 Word wööd
615 We wi BİZ 1228 Work wörk
615 Weak wiik ZAYIF,ERKSİZ 1229 Worker wörkır
616 Wealth welth ZENGİNLİK,SERVET 1230 World wörld
616 Weapon wepın SİLAH 1231 Worm wörm
617 Wear weır GİYMEK 1232 Worry wöri
617 Weather wedır HAVA;İKLİM 1233 Worse wörs
618 Wednesday wenzdey ÇARŞAMBA 1234 Worst wörst
618 Week wiik HAFTA 1235
619 Weigh weit AĞARLIK, TARTMAK 1236 Wound wuund
619 Welcome welkam 1.AĞIRLAMAK, HOŞ GELDİN 1237
620 Well wel 1.İYİ 2.KUYU 1238 Wreck rek
620 Well-Known wel noun ÜNLÜ, BİLİNEN 1239 Write rayt
621 West west BATI 1240 Wrong rong
621 Wet wet NEMLİ 1241 X-Ray eks rey
622 What wat NE 1242
622 Whatever watevır HERNEYSE 1243
623 When wen NE ZAMAN 1244 Year yiır
623 Whenever wenevır 1.HERHANGİ BİR ZAMAN 2.NE ZAMAN Kİ ... 1245 Yellow yelou
624 Where weır NEREYE, NEREDE 1246 Yes yes
624 While wayl BU ARADA 1247 Yesterday yestıdey
625 1248 Yet yet
625 Whistle wisl ISLI, ISLIK ÇALMAK, DÜDÜK 1249
626 White wayt BEYAZ, AK, BEYAZ TENLİ 1250 Yoghurt yogıt
626 Who hu KİM 1251
627 Whoever huevır HERKİMSE 1252 Young yang
627 Whole houl TÜM, BÜTÜN WHOLESALES = TOPTAN SATIŞ 1253 Your yoor
628 Whose huuz KİMİN 1254
628 Why way NEDEN, NİÇİN 1255 Zero zirou
629 Wide wayd 1.GENİŞ 2.KENARDAN KENARA 1256
629 Widow wıdou DUL 1257 Zone zon
türkçesi
KARINCA
KARŞI, ZIT, TERS

HERHANGİ
HERHANGİ BİRİ
HERHANGİ BİRİ
HERHANGİ BİR ŞEY
HER NEYSE
HERHANGİ BİR YER
AYRI

MAYMUN
ÖZÜR DİLEMEK

GÖRÜNMEK

ELMA

1.BAŞVURMAK 2.UYGULAMAK

1.RANDEVU 2.ATAMA
TAKTİR ETMEK

ONAYLAMAK
YAKLAŞIK OLARAK

NİSAN
BAŞPİSKOPOS
MİMAR
MİMARİ
ALAN, BÖLGE
TARTIŞMAK
ARİSTOKRAT
KOL, SİLAH
KOLTUK
ZIRH
ORDU
1.AŞAĞI YUKARI 2.ÇEVRESİNDE,ETRAFINDA
DÜZENLEMEK, AYARLAMAK
TUTUKLAMAK
VARIŞ ,geliş
VARMAK
OK
SANAT
1.MAKALE 2.EŞYA
YAPAY
SANATÇI
1.GİBİ 2.OLARAK 3.OLARAK
KÜL
UTANMIŞ,MAHCUP
bir yana
SORMAK, İSTEMEK
UYKUDA
1.EŞEK 2.APTAL,GÖT

YARDIMCI
ORTAK,İLGİLENMEK

ŞAŞIRMAK (bir kimseye)


DE..DA eki
HAVAKÜRE, ATMOSFER
EKLEMEK,TAKMAK
SALDIRMAK, ATAK
teşebvüs etmek,girişim
KATILMAK
DİKKAT

ÇEKİCİ
AĞUSTOS
TEYZE, HALA
SONBAHAR
HAZIR, SERBEST, BOŞTA
CADDE
ORTALAMA
KAÇINMAK
UYANIK,UYANMAK
FARKINDA OLMAK, HABERDAR OLMAK
UZAK,UZAKTA
KÖTÜ, BERBAT, ÜZÜCÜ
BALTA
BEBEK
1.ARKA 2.SIRT
1.OMURGA 2.BİR İŞİN TEMELİ

GERİYE DOĞRU
KÖTÜ
1.KÖTÜ,AĞIR
ÇANTA
BAGAJ
PİŞİRMEK
FIRINCI
1.DENGE 2.BAKİYE
BALKON
CANI SIKILMIŞ
DOĞMUŞ
ÖDÜNÇ ALMAK
PATRON
İKİSİ
ŞİŞE
EN ALT, DİP
YAY,egilmek
ÇANAK,KASE
1.KUTU 2.BOKS
ERKEK ÇOCUK

BEYİN

KORKUSUZ, CESUR
EKMEK
KIRMAK
KAHVALTI

KÖPRÜ
KISA, ÖZET
PARLAK
GETİRMEK

YAYIN (radyo ve T.V. yoluyla)

ERKEK KARDEŞ, AĞABEY


KAHVERENGİ

1.BÜTÇE 2.BÜTÇE YAPMAK

AMPUL

DESTE, DEMET
tek katlı tahta ev
HIRSIZ
YANMAK
PATLAMAK
GÖMMEK
OTOBÜS

İŞ
MEŞGUL
FAKAT
KASAP
TEREYAĞ
DÜĞME
SATIN ALMAK
YANINDA, SIRASINDA, TARAFINDAN, ..E KADAR
1.KABLO 2.TELGRAF

KEK
HESAPLAMAK
TAKVİM
1.ÇAĞIRMAK 2.TELEFON ETMEK 3.KISA ZİYARET
SAKİN
KAMERA
SAKLAMAK
KAMP

KAMPÜS
TENEKE KUTU
KANAL
İPTAL ETMEK
KANSER
ADAY
MUM
KANTİN
KAPASİTE
1.BAŞKENT 2.BÜYÜK HARF 3.SERMAYE,
1.KAPTAN 2.YÜZBAŞI
1.ELE GEÇİRMEK 2.HAPSE ATMAK
ARABA
KARAVAN
KART

BAKIM,DİKKAT, ÖZEN
KARİYER,MESLEK
KARNAVAL
MARANGOZ
HALI

TAŞIMAK
1.KUTU,KAP 2.DAVA ,DURUM
NAKİT
KALE
KEDİ
YAKALAMAK
BÜYÜKBAŞ HAYVAN
1.NEDEN 2.NEDEN OLMAK
TAVAN
HÜCRE (hapis,beyin v.b)
KİLER, BODRUM
YÜZYIL
BİRLEŞTİRMEK
İŞGAL ETMEK,FETHETMEK

1.GÖZ ÖNÜNE ALMAK 2.DÜŞÜNMEK

OLUŞMAK

İÇERMEK,KAPSAMAK

İÇERİK
İÇERİK,İÇİNDEKİLER
SÜREKLİ,DEVAMLI

KONTROL ETMEK, YÖNETMEK

ELVERİŞLİ, UYGUN
KONUŞMA,GÖRÜŞME,SOHBET
1.AŞÇI 2.YEMEK PİŞİRMEK
1.SERİN 2.SERİNLETMEK, SOĞUTMAK
POLİS
BAKIR
KOPYALAMAK, TAKLİT ETMEK
1. EKİN, MISIR 2.NASIR (tread on someone~s corns)
KÖŞE
1.HATASIZ 2.DÜZELTMEK
MASRAF,MALİYET,
PAHALI
KULUBE,KÖY EVİ
PAMUK
ÖKSÜRMEK
KONSEY
SAYMAK
1.ÜLKE 2.KIRLIK ALAN
1.ÇİFT (karı-koca v.b) 2.BİR KAÇ
CESARET
1.GİDİŞAT 2.KURS,ROTA
1.MAHKEME 2.KORT
KUZEN
KAPLAMAK
İNEK
KORKAK
KIRMAK
KAZA,ÇARPMAK
ÇILGIN
1.KREMA 2.KREM 3.KİRLİ BEYAZ

YARATIK
SUÇ

ELEŞTİRMEK
ÜRÜN (toprak ürünü),KIRPMAK
1.KARŞIDAN KARŞIYA GEÇMEK,ÇAPRAZLAMA GİTMEK 2.HAÇ

KALABALIK
TAÇ

EZME,EZMEK
BAĞIRMAK, AĞLAMAK
KÜP

KÜLTÜR
1.FİNCAN 2.KUPA
İYİLEŞTİRMEK, TEDAVİ, İŞLEM
GEÇERLİ.AKIM 2.CARİ 3.KUR
LANET
PERDE
KIVRIM,EĞRİ
GELENEK,ADET
ALICI, MÜŞTERİ

KESMEK,AZALTMAK

BABA
GÜNLÜK
BARAJ

DANS
TEHLİKE
TEHLİKELİ
1.CESARETLİ OLMAK,CÜRET GÖSTERMEK 2.MEYDAN OKUMAK
1.KARANLIK 2.KOYU 3.SİYAH TENLİ
HIZLA KOSMAK
GÜNÜN TARİHİ
KIZ ÇOCUK
GÜN
ÖLÜ
ANLAŞMA,İŞ,MİKTAR
1.SEVGİLİ, SEVİLEN 2.PAHALI
ÖLÜM

1.ŞÜPHE 2.EMİN OLMAMAK


AŞAĞISI
1.ÇİZMEK (resim) 2.ÇEKMEK (çekmece)
KORKUNÇ, KÖTÜ

DÜŞ, HAYAL, RÜYA, RÜYA GÖRMEK


1.GİYSİ 2.GİYİNMEK
1.DELMEK 2.(tekrar tekrar) ÖĞRETMEK
İÇMEK
ARABA KULLANMAK, SÜRMEK
1.DÜŞÜRMEK, DÜŞMEK, BIRAKMAK 2.DAMLA

1.KURU 2.KURUMAK

TOZ
1.GÖREV,HİZMET,VERGİ

HER, HER BİRİ


İSTEKLİ
KULAK
ERKEN,ESKİ
PARA KAZANMAK

1.DÜNYA 2.TOPRAK 3.TOPRAK PARÇASI


kolaylaştırmak,HAFİTLETMEK
DOĞU
KOLAY
YEMEK YEMEK

KENAR
EDİTÖR
EĞİTİM,EGİTMEK
ETKİ

YUMURTA
YA.....YA.....

DİRSEK
YAŞLI (daha yaşlı)

SEÇİM
ELEKTRİK
ZARİF,ŞIK

FİL
DAHA, BAŞKA

ACİL DURUM

İŞCİ,PERSONEL

BOŞ

CESARETLENDİRMEK
SON, BİTİRMEK
DÜŞMAN
ENERJİ
1.NİŞANLAMAK 2.İŞ VERMEK,MESGUL OLMAK
MAKİNE
EĞLENMEK,HOŞLANMAK
YETER
GİRMEK

EĞLENCE
GİRİŞ
ZARF
EŞİT
EŞİTLİK

HATA

KAÇMAK

GEREKLİ,ZORUNLU

1.HATTA 2.ÇİFT,BERABERE,DÜZGÜN
AKŞAM
OLAY
SONUNDA, NİHAYET
HİÇ
HER
KÖTÜ
TAM,KESİN
KESİN OLARAK

İNCELEMEK, SINAV VERMEK


ÖRNEK
MÜKEMMEL
DIŞINDA, HARİÇ
İSTİSNA
SEL
KAT,ZEMİN,TABAN
UN
ÇİÇEK
1.UÇMAK 2.SİNEK
SİS

İZLEMEK, TAKİP ETMEK


DÜŞKÜN,SEVEN
YİYECEK, BESİN
1.APTAL 2.APTALCA DAVRANMAK 3.KANDIRMAK

AYAK
İÇİN
YASAKLAMAK
ZORLAMAK, ZOR, FORS

YABANCI (ülke veya ırk)


ORMAN
UNUTMAK
BAĞIŞLAMAK, AFFETMEK
ÇATAL

1.SERVET 2.ALIN YAZISI 3.TALİH


İLERİ

TİLKİ

ÖZGÜR, RAHAT, SERBEST, SERBEST BIRAKMAK


BEDAVA, ÜCRETSİZ
ÖZGÜRLÜK
DONMAK
TAZE
CUMA
ARKADAŞ
DOSTÇA

KORKUTMAK
KURBAĞA
(...DEN, ...DAN) EKİ
ÖN

MEYVE

DOLU, TAMAMEN
EĞLENCE

1.KOMİK 2.GARİP
KÜRK

DAHA FAZLA , AYRICA


GELECEK
KAZANMAK
GALERİ
KUMAR OYNAMAK, KUMAR
OYUN
ÇETE

GARAJ
BAHÇE
SARIMSAK
GAZ
BAHÇE KAPISI
1.TOPARLAMAK, TOPLANMAK 2.ANLAMAK
GENERAL,YAYGIN
GENEL

CÖMERT
DAHİ

CENTİLMEN
1.ALMAK 2.ELDE ETMEK 3.ANLAMAK
1.ARMAĞAN 2.YETENEK
ÇİNGENE
KIZ
VERMEK
MEMNUN
memnuniyetle
CAM, BARDAK

ELDİVEN
GİTMEK
KEÇİ
TANRI
ALTIN
ALTINDAN
AKVARYUM BALIĞI
1.İYİ 2.DEVAMLI ( uzun periyot )
İYİ GÖRÜNÜMLÜ, YAKIŞIKLI
KAZ

HÜKÜMET
MEZUN (üniversite mezunu)
ESİR, REHİNE
PASNİYON
1.SICAK 2.ACI ( yemekte )
OTEL
SAAT
EV
EV HANIMI

NASIL
ANCAK
UGULTU ,VIZILDAMAK,
ALÇAK GÖNÜLLÜ ,MÜTEVAZİ
GÜLDÜRÜ, MİZAH

AVLAMAK
ACELE ETMEK
YARALAMAK, YARALANMAK
KOCA, ERKEK EŞ
BUZ
DONDURMA

FİKİR,ÖNERİ

ATIL, BOŞ
EĞER
HASTA, HASTALIK
KANUNSUZ

ANINDA, DERHAL

KABA, NAZİK DEĞİL


İTHAL ETMEK

OLANAKSIZ
1.İÇİNDE, İÇERİ, İÇERDE, İÇERİYE 2.POPÜLER
AMACIYLA, MAKSADIYLA

KAPSAMAK

HATALI, YANLIŞ
ARTMAK
İNANILMAZ, BÜYÜLEYİCİ

BAĞIMSIZ

ENDÜSTRİ

ETKİ, ETKİLEMEK
BİLDİRMEK
GAYRI RESMİ
BİLGİ, ENFORMASYON

MÜREKKEP
1.HAN 2.MOTEL

BÖCEK
İÇERİSİ
ISRAR ETMEK

KURMAK,YERLEŞTİRMEK
ÖRNEK
YERİNE

TALİMAT,EGİTİM
ENSTRÜMAN
ZEKİ

1.İLGİ DUYMAK 2. FAİZ


İLGİNÇ
ARADA,ORTA
ULUSLARARASI

DURDURMAK, KESMEK(bir süre için), ARAYA GİRMEK


ARALIK,SÜRE
RÖPORTAJ, GÖRÜŞME
İÇİNE
TANITMAK,TANIŞTIRMAK
GEÇERSİZ
İCAT ETMEK, YARATMAK

ARAŞTIRMA YAPMAK,İNCELEMEK
DAVET ETMEK
1.DEMİR 2.ÜTÜ

ADA

MUHTEMELEN ,BÜYÜK OLASILIKLA

SIVI
LİSTE
DİNLEMEK
KÜÇÜK
CANLI
YAŞAMAK
YAŞAMLAR
YAŞAM ,YASAYAN,CANLI
YÜK, YÜKLEMEK,SİLAH DOLDURMAK
BÖLGESEL, YEREL
KİLİTLEMEK, KİLİT
UZUN
BAKMAK, BAKIŞ.GÖRÜNMEK
GEVSEK,BOL
KAYBETMEK
KAYIP, ZARAR
ÇOK
YÜKSEK SESLİ
SEVGİ;AŞK
SEVİMLİ
ALÇAK, DÜŞÜK
ALT,DÜŞÜRMEK
ŞANS
ŞANSLI
VALİZ
ÖĞLE YEMEĞİ
AKCİĞER
LÜKS
MAKİNE
MAKİNELİ TÜFEK
DELİ
MADAM, BAYAN
BÜYÜ
POSTA
ANA, ESAS
1.YAPMAK 2.ÇEŞİT
1.MAKYAJ 2.UYDURMAK
ERKEK
ADAM
YÖNETMEK, KONTROL ETMEK
YÖNETİM, İDARE
YÖNETİCİ, MENAJER
TAVIR, GÖRGÜ
BİRÇOK
HARİTA
1.MARŞ 2.YÜRÜYÜŞ 3.MART (ayı)
İŞARETLEMEK, İŞARET,İZ
PAZAR, PİYASA
EVLENMEK
HARİKA,OLAGANÜSTÜ
MASKE
KÜTLE, KİTLE, YIGIN
USTA, EFENDİ, SAHİP, HOCA
1.KARŞILAŞTIRMAK ,2.MAÇ 3.KİBRİT,EŞLEŞMEK
MALZEME, MADDE
1.MESELE 2.MADDE,KONU
1.MAYIS 2.MAY BE = BELKİ
BANA, BEN
YEMEK

ANLAM

BU ARADA
BU ARADA, AYNI ANDA
ÖLÇÜ,ÖNLEM
ET
MEKANİK
MADALYA
İLAÇ, TIP
BULUŞMAK, KARŞILAMAK
TOPLANTI, MİTİNG
EZGİ, MELODİ
KAVUN
ERİMEK
ÜYE

EZBERLEMEK
HAFIZA
ADAMLAR
TAMİR ETMEK,ONARMAK
ZİHİNSEL
BAHSETMEK,ANMA
TÜCCAR

MUTLU,NEŞELİ
KARIŞIKLIKLIK,DAĞINIKLIK
MESAJ
METAL
ÖLÇEK
METOT,YÖNTEM
METRE
FARELER
SIKINTI, RAHATSIZLIK
SAYI, NUMARALANDIRMAK
HEMŞİRE, HASTABAKICI
1.KURUYEMİŞ (fındık v.b) 2.KAÇIK KİMSE
MEŞE
SÖZ DİNLEMEK, İTAAT ETMEK
İTİRAZ ETMEK
NESNE, OBJE, AMAÇ
GÖZLEM
GÖZLEM YAPMAK
ELDE ETMEK, SAĞLAMAK
AÇIK, BELLİ

OKYANUS
EKİM (ayı )
İYELİK EKİ, NIN
KAPALI,DEVRE DIŞI,UZAK

TEKLİF ETMEK
OFİS
SUBAY, MEMUR
RESMİ
SIK SIK
YAĞ, PETROL
ESKİ, YAŞLI
ÜZERİNDE
1.BİR KEZ 2.BİR AN ÖNCE
BİR
SADECE, YALNIZCA
AÇIK, AÇMAK

OPERATÖR

FIRSAT
ZIT,TERS
İYİMSER
VEYA
1.PORTAKAL 2.TURUNCU
1.EMİR 2.SİPARİŞ 3.DÜZEN, SIRA
SIRADAN, NORMAL
1.ORG 2.ORGAN 3.ORGANİZASYON, KURULUŞ

KÖKEN, ORİJİN
DİĞER
1.BAŞKA TÜRLÜ 2.YOKSA,AKSİ TAKTİRDE
..MELİ ..MALI EKİ
BİZİM
DIŞARI
MODASI GEÇMİŞ, ESKİ

ÇIKTI
DIŞARI

1.ÜSTÜNDE 2.BİTMEK
ÜSTESİNDEN GELMEK

KENDİ ,SAHİP OLMAK


SAHİP

SAYFA
ACI, AĞRI

BOYAMAK, BOYA
1.RESSAM 2.BOYACI
ÇİFT
SARAY
SOLUK,SOLGUN (renk)

PANİK
1.KAĞIT 2.GAZETE 3.EVRAK, KİMLİK
CENNET
PARAGRAF
ANA BABA
1.PARK 2.PARK ETMEK
PARLAMENTO

KISIM, BÖLÜM ,PARÇA


YARIM GÜN

1.ORTAK 2.PARTNER
PARTİ
GEÇMEK, GEÇİRMEK
PASAJ,GEÇİŞ
YOLCU
PASAPORT
PAROLA
GEÇMİŞ,GEÇEN

ÖDEMEK
ÖDEME
BARIŞ
SUNMAK,BUGUN,ŞUAN,HEDİYE
BAŞKAN
1.BASKI 2.ÜTÜLEME 3.BASIN
BASKI YAPMAK, BASMAK
BASINÇ, BASKI
YAPAR GİBİ GÖZÜKMEK, TAKLİT YAPMAK, SALLAMAK:)
1.SEVİMLİ 2.OLDUKÇA

ÖNCEKİ
FİYAT,BEDEL

PRENS

1.BASMAK(harfler vs.) 2.İZ


HAPİS
ÖZEL
ÖDÜL
MÜHTEMELEN,OLASI
SORUN, PROBLEM

ÜRETİM
MESLEK

PROGRAM
İLERLEME,GELİŞME
SÖZ VERMEK

KANIT
UYGUN, DOĞRU

KORUMAK
PROTESTO

SAĞLAMAK, TEDARİK ETMEK


PAB, BİRAHANE
HALK (puplıc sector=devlet sektörü )
YAYINLAMAK
ÇEKMEK
KAZAK
POMPA

CEZALANDIRMAK

KUKLA

SATIN ALMAK
MOR
AMAÇ,GAYE
İTMEK
KOYMAK
BULMACA, PROBLEM
PİJAMA
NİTELİK, KALİTE

KAVGA
ÇEYREK
KRALİÇE
SORU, SORMAK

ÇABUK
SESSİZ, SAKİN
OLDUKÇA,TAMAMEN
KÜÇÜK TEST
TAVŞAN
IRK,YARIŞ,KOŞU
YARIŞMAK
RADYATÖR
RADYO
RAY
TREN YOLU
YAĞMUR

ÇABUK, HIZLI
NADİR

OLDUKÇA
1.HAM 2.ÇİĞ

ERİŞMEK
OKUMAK
HAZIR
FARK ETMEK (idrak etmek )
GERÇEKTEN
MAKBUZ,FİŞ

TANIMAK

1.GÜVENLİ, EMİN 2.KASA

DENİZCİ
HATIR, UĞRUNA
SALATA
MAAŞ
SATIŞ
TUZ
AYNI, FARKSIZ
KUM
SANDALET
SANDVİÇ
TATMİN ETMEK
CUMARTESİ
1.KORUMAK 2.TASARRUF ETMEK
DEMEK, SÖYLEMEK

OKUL
BİLİM
MAKAS
SKOR

ÇIĞLIK
1.EKRAN 2.PERDE, PERDELEMEK
VİDALAMAK, VİDA
DENİZ
ARAŞTIRMAK
DENİZ KIYISI
MEVSİM, SEZON
KOLTUK,SANYALYE
1.SANİYE 2.İKİNCİ
GİZ, SIR
SEKRETER
KISIM, BÖLÜM
1.GÖRMEK 2.FARK ETMEK 3.ANLAMAK
1.TOHUM 2.ÇEKİRDEK

GÖRÜNMEK

ARA SIRA, SIK DEĞİL


SEÇMEK
SEÇİM
BENCİL
SATMAK
YARI
GÖNDERMEK

1.CÜMLE 2.HÜKÜM GİYME,MAHKUM OLMA (A Life sentence)

EYLÜL
SERİ (T.V ,radyo,hikaye v.b )
CİDDİ

1.HİZMET ETMEK 2.SERVİS YAPMAK


SERVİS
AYARLAMAK, YERLEŞTİRMEK, HAZIRLAMAK
YERLEŞMEK,ADAPTE OLMAK
ANLAŞMA,YERLEŞME
BİR KAÇ

HARANLIK, GÖLGE
İZLEMEK (gizlice)
SARSMAK
UTANÇ
PAYLAŞTIRMAK, PAYLAŞMAK, PAY
1.KESKİN 2.TAM TAMINA 3.ZEKİ
KOYUN, KOYUNLAR

SIĞINAK
PARLAMAK, PARLATMAK
GEMİ, GEMİYLE YOLLAMAK
GÖMLEK

AYAKKABI
ÇEKİM,FİLM ÇEKME,VURMAK
DÜKKAN, ALIŞVERİŞ YAPMAK
ALIŞVERİŞ
KIYI
1.KISA 2.ANİDEN
KISACA,YAKINDA
ATIŞ
OMUZ
BAĞIRMAK
GÖSTERMEK, GÖSTERİ
1.DUŞ, DUŞ ALMAK 2.SAĞANAK YAĞMUR
KAPATMAK (kapı,pencere v.b ) SHUT UP=SUS
UTANGAÇ
HASTA
1.KENAR,YAN,TARAF SIDEEFFECT=YAN ETKİ 2.TARAF TUTMAK
SPOR
1.KÜÇÜK YUVARLAK İŞARET 2.BEN (ciltteki) 3.LEKE
1.LEKELEMEK 2.TANIMAK,AYIRMAK
YAYILMAK, YAYMAK
1.İLKBAHAR 2.YAY 3.ÜSTÜNE ATLAMAK 4.PINAR
CASUS
KARE,metrakare
ELEMAN, MEMUR
1.EVRE SAFRA 2.SAHNE
LEKE,BOYA,BOYAMA
MERDİVEN
PUL, DAMGA, DAMGALAMAK
1.AYAKTA DURMAK,BULUNMAK 2.STAND IN=DUBLÖRLÜK YAPMAK
STANDART
YILDIZ

BAŞLAMAK, BAŞLANGIÇ
1.DEVLET 2.DURUM

İSTASYON
KALMAK

ÇALMAK

1.ADIM, ADIM ATMAK 2.ÜVEY


SOPA, ÇUBUK
YAPIŞTIRMAK, DEĞDİRMEK, YAPIŞMAK

1.HAREKETSİZ, SAKİN 2.HALA

1.STOK, STOK YAPMAK 2.HİSSE SENEDİ

MİDE
1.TAŞ 2.MEYVE ÇEKİRDEĞİ 3.(6.3)Kg.
STOP, DURMAK, NOKTA, DURAK
DÜKKAN, DEPOLAMAK
ÖYKÜ ,HİKAYE

DÜZGÜN, EN KISA YOLDAN


GARİP, TUHAF

IRMAK
CADDE
GÜÇ, KUVVET
BASTIRMAK(üzerine basa basa konuşmak), STRES,VURGULAMAK
1.GERİNMEK,GERMEK ,ESNEME,UZATMA
KATI (katı kuralları olan),SIKI,SERT
İP,TEL

GÜÇLÜ
MÜCADELE ETMEK 2.ÇABALAMAK
ÖĞRENCİ
ÇALIŞMAK, OKUMAK, İNCELEMEK

APTAL
1.KONU 2.ÖZNE
DENİZALTI

ALT GEÇİT , ALT YOL


1.BAŞARMAK
BAŞARI

1.BUNUN GİBİ 2.BU KADAR,öyle


EMMEK
ANİ
ACI ÇEKMEK
ŞEKER
ÖNERMEK

1.UYGUN, UYGUNGELMEK 3.TAKIM ELBİSE


TOPLAM,MİKTAR
YAZ
GÜNEŞ
PAZAR (günü )

bronzlaşmak
SÜPER

TAŞIMAK, YARDIM ETMEK, TARAF TUTMAK, DESTEKLEMEK


ZANNETMEK
EMİN, KESİN
YÜZEY
SOYADI
1.ŞAŞIRTMAK 2.SÜRPRİZ
ÇEVRELEMEK
ŞÜPHELİ,ŞÜPHELENMEK

1.YEMİN ETMEK 2.KÜFRETMEK


SÜPÜRMEK
TATLI

TUR
DOĞRU (ona doğru, akşama doğru)çok yakın sonlarında
HAVLU
KULE
KASABA
OYUNCAK

1.TİCARET 2.İŞ
TRAFİK
1.EĞİTMEK 2.STAJ YAPMAK 3.TREN
EĞİTİM,ÖĞRETİM
TRANSFER
ÇEVİRİ , TERCÜME

YOLCULUK YAPMAK
TEPSİ
HAZİNE
1.DAVRANMAK,MUAMELE ETMEK 2.TEDAVİ ETMEK 3.İKRAM

AĞAÇ

KABİLE

1.GEZİ 2.ÇELME TAKMAK

SORUN,SIKINTI,ARIZA
PANTOLON
DOĞRU, GERÇEK
1.AĞAÇ GÖVDESİ 2.BAGAJ
GÜVENMEK
GERÇEK
DENEMEK, DENEME
TÜP
SALI
1.AKORD ETMEK, AYARLAMAK, 2.EZGİ
TÜNEL
1.HİNDİ 2 TÜRKİYE
DÖNMEK, DÖNÜŞ 2.It's your turn=Sıra sende,ÇEVİRMEK
İKİ KEZ

TİPİK
ÇİRKİN
ŞEMSİYE

DAYI, AMCA

ALTTA, ALTA

ANLAMAK
İŞSİZLİK

MUTSUZ
SAĞLIKSIZ
1.ÜNİFORMA 2.TEK TİP
1.SENDİKA 2.BİRLEŞME
BİRLEŞMEK,
ÜNİVERSİTE
BİLİNMEYEN
OLMADIKÇA

KİLİDİ AÇMAK
KADAR (belli bir zamana kadar)
1.YUKARI 2.DİKİNE 3.TÜMÜYLE
ÜST

ÜST KAT, YUKARISI


YUKARI,YUKARIYA

BİZE
1.KULLANIM 2.FONKSİYON
KULLANMAK
KULLANIŞLI
OLAĞAN,ALIŞILMIŞ

VADİ
DEĞERLİ
DEĞER

SEBZE
TAŞIT ARACI ( kamyon,TIR,araba v.b )
ÇOK, TAM
VETO, VETO ETMEK
KURBAN, KAZAZEDE
GALİP

GÖRÜNÜM, MANZARA
VİLLA
KÖY

KARI (eş)

VAHŞİ
1.İRADE 2.İSTEK 3. VASİYET 4.GELECEK ZAMAN EKİ
KAZANMAK
SARMAK, KURMAK (saat v.b )
RÜZGAR
PENCERE
ŞARAP
KIŞ

1.TEL 2.TELGRAF
TELSİZ,KABLOSUZ

İSTEK, İSTEMEK
İLE

İÇİNDE
SAHİP OLMAYARAK, YANINDA OLMADAN
TANIK, TANIKLIK ETMEK
KURT

KADIN

HARİKA
ODUN
YÜN
SÖZCÜK, KELİME
ÇALIŞMAK, İŞ
İŞÇİ
DÜNYA
SOLUCAN
ENDİŞELENMEK
DAHA KÖTÜ
EN KÖTÜ

YARALAMAK, YARA

ENKAZ,KAZA,HURDA,MAHVETMEK
YAZMAK
YANLIŞ
RÖNTGEN IŞINI, X IŞINI

YIL
SARI
EVET
DÜN
HALA, ŞİMDİYE KADAR, HENÜZ

YOĞURT

GENÇ
SENİN, SİZİN

SIFIR

BÖLGE
Idioms
sıra kelime türkçesi sıra kelime
1 a bean counter (aşağılayıcı anlamda) muhasebeci 248 huff and puff
2 a bee in one's bonnet bir konuya kafasını takmak 249 I could eat a horse
3 a big-head ukala, bilmiş 250 if push comes to shove
4 a bit under the weather kendini kötü hissetmek 251 in a black mood
a center of interest ilgi merkezi 252 in a constant state of flux
5 a chunk of change büyük/çok para 253 in a pinch
6 a cog in the machine çarkın dişlisi, sistemin işlemesini sağlayan küçük bir parça 254 in any event
7 a cold fish soguk,arkadaşça olmayan 255 in dribs and drabs
8 a face as long as a fiddle çok üzgün görünen 256 in fine fettle
9 a good turn bir iyilik: arkadaşça davranış 257 in for a penny in for a pound
10 a heart of gold altın gibi kalbi olmak 258 in full swing
11 a heavy hitter ağır top 259 in high dudgeon
12 a red-letter day önemli/özel gün 260 in high spirits
13 a shot across the bow uyarı ateşi,uyarı 261 in one fell swoop
14 a skeleton in the cupboard aile sırrı ,kirli çamaşır 262 in one's heart of hearts
15 a whole nother thing tamamen başka bir şey,tümüyle apayrı bir şey 263 in someone's stead
16 abound in\with (bir yerde) bol olmak, çok olmak. 264 in the blink of an eye
17 Airy-Fairy dili hiç pratik olmayan,fantezi 265 in the dead of night
18 align oneself with başkasıyla işbirliği yapmak, işbirliği içine girmek 266 in the heat of the moment

19 all walks of life her kesimden,yetmiş iki milletten insan 267 in the know
20 amount to a hill of beans incir çekirdeğini doldurmayacak önemde,değersiz 268 in the lap of luxury
21 an awkward customer geçimsiz kişi 269 in the nick of time
22 an axe to grind diş bileyen kimse, şikayete sebep olan durum 270 in the thick of something
ucube,standardın dışında türünün tek örneği bir grubun dışında kalan
23 an odd ball acaip kimse 271 iron out the kinks
24 as good as gold çok terbiyeli,çok güvenilir 272 it rings a bell
25 as happy as a clam aşırı/çok mutlu 273 jack up something
26 as happy as the day is long son derece memnun 274 jet-set
27 as hard as nails acımasız,taş yürekli 275 jump out of one's skin
28 ashen-faced beti benzi atmış 276 keep a low profile

29 at best en iyi ihtimalle 277 keep abreast of


30 at death's door çok hasta,gidici 278 keep her chin up
31 at the height of something (kariyer vb.) tepesinde 279 keep one's nose to the grindstone
257 at the helm of something (şirket vb.) idaresinde. (şirket vb.) yönetiminde 280 keep one's option open

32 back out of caymak, sözünden dönmek. 281 keep someone at bay

244 batten down the hatches zor bir dönem için bir takım önlemler almak, gemiyi fırtınaya hazırlamak 282 keep someone in the loop
33 be a figment of one's imagination hayal mahsulü/ürünü olmak 283 keep something dark

249 be at a standstill durmak, durmuş vaziyette olmak; kesilmek, kesilmiş vaziyette olmak. 284 keep tabs on
34 be at daggers drawn kanlı bıçaklı olmak 285 kick up a fuss
35 be at the end of one's rope sabrın sınırında olmak, çaresiz kalmak 286 know all
36 be baying for blood birisinin cezalandırılmasını/zarar görmesini istemek 287 land of nod
255 be big on something bir şeyin düşkünü olmak 288 lay a finger on
253 be duty bound to do görev icabı/gereği yapmak 289 lay a hand on somebody
37 be hard on someone birine kötü davranmak 290 lay claim to something
38 be hard pressed (bir şeyi yapmakta) zorlanmak 291 lay eyes on
39 be hard put to it akla karayı seçmek 292 lazy and out of work
40 be ı in awe of someone birine çok saygı duymak 293 lazy bones
41 be in on haberi olmak,bilmek, bir şeyin içinde yer almak 294 lead astray
42 be in the wind buhar olup uçmak, kanundan kaçmak 295 leave someone at the altar
251 be in way over one's head boyundan büyük işlere kalkışmak 296 leave someone up in the air
43 be made of money para babası olmak 297 lend a hand
44 be off base yanlış olmak 298 let bygones be bygones
46 be on the pill doğum kontrol hapı kullanmak 300 Let Go
47 be on the warpath burnundan solumak, küplere binmek 301 let in on
be on to someone (birinin) ne numara çevirdiğini anlamak 302 let off the hook
48 be out for blood intikam istemek/aramak 303 let out
49 be out of keeping with (bir şeye) uygun olmamak, garip kaçmak 304 let the cat out of the bag
50 be up and about tekrar eski haline gelmek, (hastalıktan) kalkmak 305 let the dead bury dead
51 be well in with arkadaşlık kurmak, insanlarla iyi ilişkiler kurmak 306 lie fallow
52 bear in mind unutma 307 lie low

53 beat about the bush bin dereden su getirmek, sözü ağzında gevelemek 308 lie through one's teeth
54 bide one's time (bir iş için) uygun zamanı beklemek 309 like a bear with sore head
55 big-shot önemli kimse,kodoman 310 lion's share of something
56 bit off bir tahtası eksik, hafif kaçık 311 live on the edge
black sheep of the family ailenin yüz karası 312 live to a ripe old age
57 blow a gasket öfkelenmek, deliye dönmek 313 live up to all the hype
58 blow off some steam içini döküp rahatlamak 314 look down in the dumps
59 blow your own trumpet (böbür böbür) böbürlenmek 315 look for a needle in a haystack
look high and low (for someone or
60 bone chilling tüyler ürpertici,korkutucu 316 something)
265 bone of contention ihtilaf konusu. anlaşmazlık sebebi 317 lose no time in doing something
61 bottom line uzun lafın kısası,(asıl) önemli olan,sonuç 318 lose-lose situation
62 bowl over ağzı bir karış açık kalmak, vurup devirmek 319 make a clean breast of
63 break it to…. birine kötü bir haber vermek 320 make a fool of
64 bring something upon oneself kendi başına (dert) açmak 321 make a lucky guess
65 broad in the beam fıçı gibi,çok şişman 322 make a name for oneself
66 brood on kara kara düşünmek 323 make a pass at
67 bum rap kötü şöhret 324 make fun of
68 burn bridges köprüleri yakmak 325 make good
69 burn someone at the stake yakarak öldürmek, birisini haşlamak 326 make head or tail of
burn someone in effigy protesto olarak sevilmeyen birinin kuklasını yakmak veya asmak. 327 make heavy weather of
70 bust up mahvetmek, parçalanmak 328 make much of somebody
71 buy one's way in to something bir şeyi para ile elde etmek 329 make no bones about
72 buzz someone in (kapının düğmesine vb basarak) birisini bir yere/ içeri almak 330 make of
73 by all accounts eldeki tüm verilere göre, herkesin dediğine göre 331 make the best of
74 by same token aynı sebeple 332 make way
75 call a spade a spade dobra dobra konuşmak, doğruya doğru eğriye eğri demek 333 man about town
76 call in sick hastalık yüzünden işyerine gelmeyeceğini belirtmek 334 middle of the road
77 call it a night akşam olduğu için bir işe son vermek, paydos etmek 335 mind your own beeswax
78 call over yoklama yapmak 336 murder on something
79 call to mind hatırlamak; hatırlatmak, akla getirmek. 337 music to my ears
80 can't stomach midesi kaldırmamak 338 near by
81 can't stomach someone birini görmeye tahammül edememek 339 neck of the woods
case of something bir şeyin örneği 340 needless to say
82 cast an eye göz gezdirmek 341 new-fangled
83 cast aspersions on iftira atmak,hakkında kötü ve olumsuz konuşmak 342 nip in the bud
84 catch on moda olmak, tutmak. 343 of no avail
85 catch someone off guard birini gafil avlamak, birini hazırlıksız yakalamak 344 Off the books
86 change one's tune ağız değiştirmek 345 off the charts
87 cheer up neşelenmek,neşelendirmek 346 off the mark
88 chew the cud geviş getirmek.derin derin düşünmek. 347 off the peg
247 chime in with ile uyumlu olmak 348 off the track
89 chuck down yere düşmek, kendini yerde bulmak 349 off the wagon
90 class up the joint bir şeyi daha şık/zarif hale getirmek 350 on cloud nine
267 close at the hand çok yakın.yakın 351 on high
91 close shave paçayı zor kurtarma. sinekkaydı tıraş 352 on the edge
92 coast-to-coast atlantik'ten pasifik'e,kıyıdan kıyıya 353 on the lam
cock of the walk bir yerde borusu öten kişi 354 on the off chance
263 cold-shoulder birisine soğuk davranmak 355 on the rack
93 colour up renk katmak,daha ilginç kılmak 356 on the wane
94 come apart at the seams işler bozulmak, kötü duruma düşmek 357 on top form
95 come at a price bir bedeli olmak 358 on top of
96 come clean gerçeği bütün açıklığıyla söylemek, itiraf etmek 359 one in the eye for
97 come in handy işe yaramak. (ileride) faydalı olmak 360 out and about
98 come in useful yararlı olmak,işe yaramak 361 out in the open
99 come straight out of a comic book çizgi romandan fırlamış gibi bir hali olmak 362 out of courtesy
100 come to a halt durmak, durma noktasına gelmek 363 out of sorts
101 come to a head en yüksek noktaya gelmek, doruğa ulaşmak 364 out of the blue

come to a standstill urma noktasına gelmek 365 out of the frying pan and into the fire
102 come to fruition meyvesini vermek,sonuç vermeye başlamak 366 out of the woods
103 come unglued kendini kaybetmek,sinirleri boşanmak 367 out of whack
come within a hair('s breadth) of
104 someone or something çok yaklaşmak,ramak kalmak 368 over the moon
105 consecrate to adamak, varını yoğunu adamak 369 over the top
106 cop out kaypaklık etmek, sözünden dönmek 370 pain the the neck

107 cozy up to someone biriyle sıkı fıkı olmak, samimileşmek 371 pale into insignificance
108 crack a joke espri patlatmak,şaka yapıyor 372 pan down
109 crack open yarılmak, çatlamak 373 pass the hat around
110 crack open a bottle (kutlama amacıyla) bir şişe açmak 374 pay off
(özellikle korktuğundan dolayı) bir işten elini eteğini çekmek, başlanan işi
111 crap out of something on someone bitirmeyerek birini baltalamak/sabote etmek 375 peace of mind
112 credit someone with sevilmeyen birinde olumlu bir niteliğin olduğunu kabul etmek 376 pep talk

113 culminate in ile sonuçlanmak, ile sona ermek, ile son bulmak. sebep olmak 377 pick somebody's brain
114 cut a deal anlaşma yapmak, anlaşma sağlamak 378 pie in the sky
115 cut and run bırakıp kaçmak, sıvışmak 379 pipe dream
116 cut corner işin kolayına kaçmak 380 pit one person against another
117 cut it close ucu ucuna/milimi milimine yapmak/yetişmek 381 place the blame on someone
cut no ice (birini) etkilemeyi başaramamak 382 play it by ear
118 cut someone to ribbons bozguna uğratmak, birini ciddi/ağır biçimde kesmek 383 play it by the book
119 cut to the chase doğrudan sonuca gitmek, sadede gelmek 384 played out

121 devil of a job en zor iş/görev,deveye hendek atlatmaktan daha zor 386 plead with someone for something
122 do a dump on someone birini acımasızca/kıyasıya eleştirmek/yermek 387 pluck up courage
123 do the rounds (sırayla) uğramak/ziyaret etmek 388 pod person
don't look a gift horse in the mouth bedava gelen şeyde kusur aranmaz 389 poke into
250 double down bahsi/yatırımı ikiye katlamak 390 pop over (for a visit)
124 down and out hayatta yenilgiye uğramış, bezgin, bitkin. 391 pour scorn on
125 down in the mouth karamsari,cesareti kırılmış 392 pros and cons
126 draw a bead on someone nişan almak, tüm ilgisini birine yöneltmek 393 pull a face
127 drink a toast to someone (birinin) sıhhatine veya şerefine içmek. 394 pull out all the stops
128 drop dead tahtalıköyü boylamak, aniden ölmek 395 pull the plug

129 drop the ball çuvallamak,başarısız olmak 396 pull the rug out from under someone

130 drum something into beynine işlemek 397 pull the wool over somebody's eyes
131 engage in ile uğraşmak, ile meşgul olmak 398 put a lid on something
132 exempt from yükümlülüğünü kaldırmak 399 put an end to
133 explain away mantıklı açıklamalarla kuşkuları dağıtmak, örtbas etmek 400 put one's neck on the block
134 face it out yüz yüze gelmek, karşı karşıya gelmek 401 put someone on a pedestal
135 face the music bir problemle karşı karşıya olduğunu kabullenmek,bedel ödemek 402 put someone on the stand
136 fall foul of ile çatışmak. 403 put the kibosh on (something)

fall prey to someone tuzağına düşmek 404 put two and two together
137 feel all in çok yorgun olmak 405 put up money
138 feel like a million dollars mükemmel hissetmek 406 Quick off the mark
139 fell as if my head was going round başı dönmek 407 quick on the uptake
140 fend for oneself başının çaresine bakabilmek, kendini geçindirmek 408 quite a ways
142 fender bender hafif trafik kazası 410 rain cats and dogs
fever pitch heyecan kasırgası 411 rain check
143 fiddle with someone biriyle uğraşmak 412 ray of hope
144 fight something down üstesinden gelmek, bertaraf etmek 413 reach to fruition
145 fire off something (jet hızıyla) yollamak 414 resemble somebody in looks
146 fire upon someone birine ateş etmek/açmak 415 ride roughshod over
147 fit as a fiddle keyifli,neşeli,sapasaglam 416 right off the bat
148 flare up alevlenmek, kızgınlıktan patlamak 417 right out of the box
261 flash through one's mind birden aklından geçmek 418 rise up against someone
149 flip side madalyonun öbür yüzü, diğer taraf (kaset, demir para) 419 room with someone
150 flip someone for something bir şey için yazı tura atmak 420 rough patch
151 foot the bill parasını vermek, hesabı ödemek. 421 round off to something
152 for what it's worth ne olursa olsun, ne pahasına olursa olsun 422 round the bend
153 fray at the edges başarısız olmaya başlamak, eski günlerini aratmak 423 run it by (me) again
154 freak out çıldırmak, balatayı yakmak 424 run of the mill
155 frighten the life out of somebody birisini çok korkutmak,ödünü patlatmak 425 run on something
156 from all walks of life toplumun her kesiminden,her kesimden 426 run roughshod over someone
157 from head to toe tepeden tırnağa kadar, baştan aşağı 427 run the risk of
158 from the get-go en başından beri 428 safe and sound
159 full well çok iyi,çok harika 429 sage advice
160 fuss about şikayet edip durmak, çırpınmak 430 say something out loud
161 get a bead on someone birisine nişan almak 431 scare out of his wits
162 get a crush on someone birine gönül bağlamak 432 scare someone stiff
163 get a handle on something (soruna) çözüm bulmak, bir şeye hakim olmak 433 scare stiff

164 get a line on bir konuda bilgi almak, hatta kalmak 434 scare the bejesus out of (someone)
165 get back at somebody birine bir şeyi ödetmek, birinden bir şeyin öcünü almak. 435 set eyes on
166 get carried away kendinden geçmek, heyecanlanmak, kendini kaptırmak 436 set fire to

set great store by someone or


167 get fresh with someone birine saygısızlık/küstahlık etmek 437 something
168 get in over one's head başından büyük işlere kalkışmak 438 set the tone

169 get into bed with birisiyle yatağa girmek, -ile cinsel ilişkide bulunmak 439 shack up with
170 get off easy hafif bir cezayla veya cezasız olarak kurtulmak; ucuz kurtulmak. 440 shake in our shoes
171 get off on the wrong foot kötü bir başlangıç yapmak (ilişkide vb) 441 shook up
(bir sanık) hiçbir ceza yemeden serbest bırakılmak, kılına bile
172 get off scot-free dokunulmamak 442 short end of the stick
173 get on everyone's nerves çok öfkelendirmek (herkezi) 443 sit bolt upright

174 get on the bandwagon başkalarının yaptığı bir eyleme katılmak. çoğunluğun görüşüne uymak 444 sit in judgment on/over
175 get on top of someone (sorun) içinden çıkılmaz bir hal almak, yükü altında ezilmek/kalmak 445 sit still for something
176 get one's leg over bacaklarını ayırmak, seks yapmak 446 Slow off the mark
177 get one's life back on track hayatını yeniden rayına oturtmak 447 slow on the uptake
smack-dab in the middle of
178 get the jump on erken davranmak 448 somehere
snatch someone out of the jaws
179 get the nerve up (to do something) (bir şeyi yapmak için) kendinde yeterli cesareti bulmak 449 of death
180 get the word out haberi/mesajı yaymak/ulaştırmak 450 spill the beans
181 get wind of something bir şeyin duyumunu almak,haberini almak 451 stand in awe of
182 get/be in over one's head boyundan büyük işlere kalkışmak 452 steer clear of someone

184 gird one's loins (zor bir işe) iyice hazırlanmak, (zor bir iş için) paçaları/kolları sıvamak. 454 stick in one's craw
269 give an account of oneself (biri ) hakkında hesap vermek 455 stick one's neck out

185 give someone the runaround birini başından savmak, başından atmak 456 strike out on one's own
260 give vent to one's feelings hislerini/duygularını açığa vurmak/serbest bırakmak 457 sweep under the carpet
186 gladden one's heart yüreğini ferahlatmak, yüreğine su serpmek 458 swelter
187 gloat over zevkle seyretmek (birinin başarısızlığını) 459 switch gears
188 gloves are off bundan sonra iş ciddi, kılıçlar çekildi 460 take a flyer

268 glut oneself with tıka basa yemek 461 take a hint
189 go amiss işin içinde bir terslik olmak 462 take a toll
190 go ape çok sinirlenmek,çıldırmak 463 take a whack at something

191 go apeshit küplere binmek, çok sinirlenmek 464 take amiss


192 go astray (insan) kötü yola sapmak, doğru yoldan sapmak. 465 take by surprise
193 go bananas çıldırmak,balatayı sıyırmak 466 take for granted
194 go belly up iflas etmek, nalları dikmek 467 take leave
195 go bust iflas etmek,iflas bayrağını çekmek 468 take out on somebody
go halves kardeş payı yapmak. yarı yarıya bölüşmek 469 take something public
196 go haywire kontrolden çıkmak,balatayı yakmak 470 take the edge off
197 go into raptures mutluluktan havalara uçmak 471 take to task
198 go mental balatayı sıyırmak, şalteri atmak 472 talk the hind leg off a donkey
199 go off on a tangent konudan sapmak, 473 teacher's pet
200 go overboard aklı başından gitmek, tekneden denize düşmek 474 teensy
201 go through fire and water for someone birisi için her şeye göğüs germek 475 that is to say
202 go too far ileri gitmek, fazla olmak, çok olmak. 476 the cat is out of the bag
203 go under the hammer açık artırmaya çıkarılmak, müzayedeye çıkarılmak 477 the genie is out of the bottle
204 go way over the line çizgiyi aşmak, haddini aşmak 478 the ins and outs of something

205 go with it (kendini veya bir şeyi) olayların akışına bırakmak, akıntıya uyum sağlamak 479 the very thing
206 go wrong yanılmak, yanlış yapmak. 480 the whole shebang
there is more than one way to skin a
207 graced with something bir şey ile süslenmiş/ bezenmiş/dekore edilmiş 481 cat
208 grasp at a straw denize düşen yılana sarılır, kendini kurtarmak için her şeyi yapmak 482 there is something to be said for
209 grey area bir konunun belirsiz bölümü 483 throw a temper tantrum
210 grind to a halt durma noktasına gelmek,durmak 484 throw in towel
211 grunt work zor ve sıkıcı iş, angarya 485 throw under the bus
212 gun somebody down birini vurmak 486 tick off
213 gush over someone çok beğenmek, övgüler yağdırmak 487 to cut a long story short
214 gut reaction içimden bir ses 488 to say the least

215 hair's breadth kıl payı 489 toe the line - toe the mark
216 hale and hearty turp gibi, sapasağlam. 490 toot one's own horn
217 half smile gönülsüz gülüş/tebessüm 491 top of the class
218 hang up on telefonu birinin yüzüne kapatmak 492 tough it out
219 happen along rastlantı olarak görüşmek, şans eseri karşılaşmak 493 train of thought
220 have a fling kurtlarını dökmek. 494 trigger-happy
221 have a go denemek, (bir şeye ya da bir şey yapmaya) teşebbüs etmek 495 triumph over
222 have a long rap sheet sabıkası kabarık olmak 496 triumph over someone
türkçesi
burnundan solumak, öfleyip pöflemek
kurt gibi açım
iş o noktaya gelirse
kötü ruh hali
sürekli değişen, değişmekte
gerektiğinde, sıkışınca
ne olursa olsun, her halükarda
azar azar
keyfi yerinde.
kaybedecek bir şey yok, battı balık yan gider
en yoğun döneminde, tam faaliyet halinde
hiddetli.siniri tepesinde
sevinçli,neşeli
bir hamlede.bir çırpıda
kalbinin derinliklerinde.tüm kalbiyle
birinin namına, birinin yerine
göz açıp kapayana kadar
gecenin köründe.gecenin ortasında
sıcağı sıcağına, düşünmeden

işin iç yüzünü bilme, başkalarının bilmediği bir konuda bilgisi olan


refah içinde, yediği önünde yemediği ardında
tam zamanında, ucu ucuna
en heyecanlı yerinde, tam ortasında

sorunları/problemleri gidermek
tanıdık gibi geliyor
yavaş yavaş artırmak/yükseltmek
jet sosyete
aklı başından gitmek,korkuyla yerinden sıçramak
dikkat çekmemeye çalışmak

(son gelişmeler hakkında) bilgi sahibi olmak, gelişmeleri takip etmek


kötü seylere ragmen neşeli
eşek gibi çalışmak,durup dinlenmeden çalışmak
şansını açık bırakmak, kapıyı kapamamak

birini korkutarak yaklaşıp zarar vermesini önlemek, mesafe koymak


yapılan işle ilgili gelişmelerden söz konusu kişi ya da kişileri de
haberdar etmek
gizli tutmak,açığa vurmamak

.-i takip etmek, -i izlemek; -i gözetlemek.


kavga çıkarmak, kıyameti koparmak, hır çıkarmak
ukala ,bilmiş
uyku, uyku hali
elini sürmek, kılına dokunmak, zarar vermek
birine elini kaldırmak
hak iddia etmek
süzmek, ilk kez gözüne çarpmak
boş gezenin boş kalfası
tembel teneke
birini doğru yoldan saptırmak, birini ayartmak.
son anda vazgeçmek,son anda evlenmekten vazgeçmek
muallakta bırakmak
yardım etmek.
Geçmişi unutalım./Olan oldu./Geçmişe mazi derler.
gevşemek,rahatlamak,boş vermek
birine gizli/herkesin bilmediği bir sırrı açıklamak
zor durumdan kurtarmak, sorundan kurtarmak
kaçmasına izin vermek, (bilgi vb) dışarı sızdırmak
ağzındaki baklayı çıkarmak, bir sırrı açıklamak
geçmişe sünger çek
boş kalmak, (yetenek) (uzun süredir) kullanılmamak
gizlenmek, saklanmak.
bir ayak üstünde bin yalan söylemek, adamın gözünün içine baka baka
yalan söylemek
sinirli,huysuz,sol tarafından kalkmış
bir şeyin aslan payı
hayatı uçlarda yaşamak
iyice yaşlanana kadar yaşamak, çok uzun yaşamak
yazıldığı/gösterildiği gibi çıkmak, beklenildiği gibi olmak
çok neşesiz olmak,karadeniz'de gemileri batmış gibi durmak
samanlıkta iğne aramak

bakmadık yer bırakmamak,didik didik aramak


hemen/hiç vakit kaybetmeden (bir işe girişmek)
kazanma ihtimali olmayan durum
itiraf etmek, içini boşaltmak, içini dökmek.
rezil etmek,aptal durumuna düşürmek
şanslı bir tahmin yapmak
isim yapmak, adından söz ettirmek
(birine) duyulan erotik hisleri belli etmek.
(bir kimse) ile alay etmek.
(biri) başarılı olmak, başarmak. (yaşamını) düzene sokmak
(bir şeyi) kavramaya çalışmak.(bir şeyi) anlamak
işi zora sokmak
birisi için bayram yapmak, başının üstünde gezdirmek
açıkça söylemek.
yapmak,,,-den anlamak, -e anlam vermek,
eldekini en iyi şekilde kullanmak
yol açmak,yol vermek
tiyatro ve gece kulübüne sıkça giden adam.
ikisinin ortası
sen kendi işine bak
bir şey için çok tahrip edici/zararlı olmak
duymak istediğim buydu!
el altında, çok yakında
çevresinde, civarında
söylemeye gerek yok,fazla söze gerek yok
yeni çıkmış,yeni
başlangıçta durdurmak veya bastırmak.
boşuna.işe yaramaz
kayıt dışı
alışılmışın dışında, standartların dışında
yanlış/hedeften uzak
hazır giyim, al kullan
pistten/yoldan çıkmış,(konuyla) ilgisiz/alakasız
(alkole/uyuşturucuya) tekrar başlamış
son derece mutlu
yukarıda, yükse mevkide.cennette
diken üstünde
polisten/kanundan kaçan,kaçak
olur da ileride (...olur diye).ümidiyle
son derece endişeli, çok kötü durumda
giderek azalmakta,azalmakta
at gibi saglam :)
ayrıca. -e ek olarak, -in yanı sıra, ile beraber:
kulağına küpe
hastalıktan kalkmış, iyileşmekte
herkesin görebildiği (bir yerde), açık alanda
nezaketen/nezaket icabı
keyifsiz,neşesiz
birden bire,aniden

yağmurdan kaçarken doluya tutulmak


artık tehlikede değil, kritik safhayı atlatmış
bozuk, çalışamaz/işleyemez durumda.

çok mutlu,mutluluktan kendinden geçmiş


çok abartılı,fazladan
baş belası,can sıkıcı tip

diğerine göre önemsiz görünmek,önemli ya da anlamlı görünmemek


(emeğin) boşa gitmesi
(bir gruptan vb.) para toplamak
(borcu) tamamıyla ödemek.

iç rahatlığı, gönül rahatlığı


cesaret konuşması, moral konuşması

fikir sormak/istemek, bir kişinin görüş ve düşüncelerini sormak


boş vaat, olmayacak dua
boş hayal
birbiriyle yarışmak, birbiriyle boy ölçüşmek
suçu başkasının üzerine atmak, birisini suçlamak
duruma göre hareket etmek
kitabına göre oynamak
modası geçmiş,bitkin,işe yaramaz

(bir şey için) birisine yalvarmak


cesaretini toplamak,korkusunu yenmek
olmadığı biri gibi davranan kimse
maydanoz olmak, burnunu sokmak
(ziyaret etmek için) uğramak
hor görme ve alay ederek konuşmak
lehte ve aleyhte olanlar., artıları ve eksileri
surat asmak,yüzünü buruşturmak
elinden geleni yapmak,tüm olanaklarını seferber etmek
yaşam destek ünitesinin fişini çekmek,fişi çıkarmak

desteğini çekmek, birinin ayağını kaydırmak

göz boyamak, dalgaya getirmek


bu gidişe dur demek, bir şeye son vermek
..-e son vermek.
kendini riske atmak
birini baş tacı etmek.birine fazla değer vermek
birini kürsüye çıkarmak
bir son vermek,ilerlemesini engellemek
sağduyusunu kullanarak mantıklı bir sonuca varmak,düşünerek bir
sonuç çıkarmak
maddi/finansal olarak karşılamak
hemen/derhal müdahale etmek
hazırcevap.uyanık
oldukça uzakta, epey bir mesafede
bardaktan boşanırcasına yağmur yağmak
çekici bulunan bir davetin reddedilmesi
umut ışığı, ümit kıvılcımı
semeresini vermek, tamamına ermek
benzemek
(birini) hiçe saymak.
derhal,hemen
yepyeni
birine karşı ayaklanmak
(yurtta vb) aynı odayı paylaşmak, oda arkadaşı olmak
zor ve problemli dönem
(en yakın tam sayıya) yuvarlamak
kafadan kontak,kaçık,deli
tekrar söyle
sıradan, orta karar
. -e yoğun talep/akın
saygısızca davranmak
tehlikesini göze almak. riskini göze almak
sağ salim, sapasağlam.
bilgece öğüt
yüksek sesle söylemek
gerçenten çok korkmuş
birinin ödünü patlatmak
çok korkmuş

birini aniden çok korkutmak


.-i görmek.
ateşe vermek,kundaklamak

birine veya bir şeye dağlar kadar güvenmek


atmosferi belirlemek, ortamı belirlemek

karı koca gibi yaşamak,evli olmadan beraber yaşamaya başlamak


korkuyla titremek
derinden sarsılmış, şok olmuş

bir şeyin istenmeyen tarafı, işin kötü tarafı


dimdik oturmak

hüküm vermek
gıkı çıkmamak, kımıldamadan oturmak
kalın kafalı
kalın kafalı, algılama sorunlu

bir yerin tam ortasında

birini ölümün pençesinden kurtarmak


ağzından kaçırmak,baklayı ağzından çıkarmak
hayranlık ve saygı duymak
birinden uzak durmak, birine bulaşmamak

içi elvermemek, çileden çıkarmak


kendini tehlikeye atmak, kendini zor bir duruma sokmak

kendi başına yola koyulmak/işe kalkışmak, kendi yoluna gitmek


sümen altı etmek, örtbas etmek
(sıcaktan) terleyerek bunalmak.
aniden konuyu değiştirmek
şansını denemek
leb demeden leblebiyi anlamak,dolaylı bir sözden anlam çıkarıp ona
göre hareket etmek
büyük zarar vermek
bir şeyi denemek

yanlış anlamak,ters anlamak,yanlış anlaşılma sonrasında kırılmak


baskın yapmak,gafil avlamak
değerini hafife almak , çantada keklik saymak
veda etmek
acısını başkasından çıkarmak ,(sinirden) birine patlamak
kamuya açıklamak, halka açmak
(iştahı) kapamak; (keyfi) kaçırmak; (öfke v.b.'ni) azaltmak.
azarlamak, paylamak
susmak bilmemek
öğretmenin gözdesi
minicik
bir başka ifadeyle,bu demek oluyor ki
sır ortaya çıktı
ok yaydan çıktı
bir şeyin girdisi çıktısı,bir şeyin tüm detayları

biçilmiş kaftan, tam o şeyi


hepsi, tümü, bütünü.

bir şeyi yapmanın birden fazla yolu vardır


yararına çok şey söylenebilir
öfke krizine girmek
yenilgiyi kabul etmek, havlu atmak
ortada bırakmak, sırtından bıçaklamak
sinirden kudurtmak, küplere bindirmek
uzun lafın kısası
en kibar şekliyle,en hafif deyimiyle

kendisinden istenilenleri/beklenilenleri yapmak, kurallara uymak.


kendi reklamını kendi yapmak, kendini övmek.
sınıf birincisi
dişini sıkmak, zorluklara göğüs germek
düşünce silsilesi, fikir silsilesi
tetiği çekmeye hazır, sorumsuz
üstün gelmek, birine karşı zafer kazanmak
birine karşı üstün gelmek, birine karşı zafer kazanmak

You might also like