You are on page 1of 6

MEZOPOTAMYA UYGARLIĞI

Mezopotamya, ilk çağlardan itibaren farklı kavimlerin bir arada yaşadığı bir bölge olmuştur.
Bölge sürekli göçlere sahne olmuş, dünyanın en tanınmış köklü medeniyetlerine ev sahipliği
yapmıştır. Mezopotamya, insanlık tarihinde uygarlığın ilk ortaya çıktığı bölge olması açısından
ayrı bir öneme sahiptir.

Mezopotamya, Fırat ve Dicle nehirleri arasında kalan bölge anlamına gelmektedir. Bu iki nehir
bölgenin can damarıdır. Mezopotamya’da pek çok farklı kültür ve halk birbirine karışmış ve
medeniyet oluşturmuştur. Son buzul çağın sonlarına doğru iklim koşullarından kaçan
topluluklar güneye doğru göç ederler. Mezopotamya’nın tarihi M.Ö 5500 yılına kadar gider.
Bu bölge bugün doğusunda İran’daki Zagros dağları, batısında Arabistan çölü ve Suriye
platosu, bugünkü Irak, ve Türkiye’nin güneydoğusunu kapsamaktadır. M.S bu bölgede
Safeviler, Sasaniler, Selçuklular, Osmanlılar hüküm sürmüştür. Mezopotamya aslında bugünkü
Asya Avrupa ve Afrika kıtaları arasında yer alan orta doğu bölgesidir.

İlk çağlardaki 5000 yıllık Mezopotamya uygarlığı ile ilgili bilgilerimiz arkeolojik kazılarda
ortaya çıkarılan eşyalar, yerleşim yerleri, kil tabletlere dayanmaktadır. Bölgenin iklim ve
coğrafik yapısı ovalık ve taş olmadığından mimari yapıları toprak ve kilden yapıldığı için
günümüze kadar çok azı kalabilmiştir. Bu bölgedeki yerleşimlerin hayat iksiri sudur.

Mezopotamya uygarlığının ilk temelini Sümerler oluşturmuştur. Arkasından ön plana çıkanlar


Akadlar, Babiller, Asurlar ve Elamlar gelmektedir. Günümüz çağdaş uygarlıkların temelinde
Mezopotamya uygarlığının büyük katkısı vardır ve günümüz uygarlığı birçok alanda bu
uygarlığa büyük borçları vardır.

Mezopotamya uygarlıkların temel özellikleri ve insanlığa katkıları

Mezopotamya uygarlığı ekonomi, sosyal hayat, siyasal yapı, dil, din hukuk kuralları ve bilim
gibi konularda insanlık tarihine önemli izler ve katkılar sunmuştur.

Mezopotamya’da ilk çağlarda kurulan devletler birbirileriyle sürekli etkileşim içinde olmuş ve
birbirilerini etkilemişlerdir. Aynı zamanda birbirileriyle savaşmışlar, birbirilerinin kültürlerini
benimseyerek almışlar ve kullanmışlardır. Öte yandan bu devletlerin birbirileriyle ticaret
yapmışlar ve dini inanışları birbirine benzemektedir. Bunlar çok tanrılı bir din anlayışına sahip
olmakla birlikte ölüm sonrası hayata inanmamakta ve tanrılarını insan şeklinde düşünmüşlerdir.
İklim, coğrafi koşullar ve mimari: İlk çağlarda bu coğrafyada iklim yaşama elverişlidir.
Bölgenin coğrafik yapısı düz arazi olduğundan evler kerpiç ve tuğladan yapılmış olup buda
yapıların günümüze kadar ulaşmasını zorlaştırmıştır. Kerpiç evler kışın sıcak yazın ise serin
tutma özelliğine sahip olmuştur. Bölge aynı zamanda göç yolları üzerinde ve saldırı, istilalara
açık bir pozisyondadır. Bölgenin istilalara açık olması savunulmasını zorlaştırdığı için sürekli,
hazır ve düzenli ordu birliklerine gereksinim duyulmuştur. Mimari anlayışları ayanı zamanda
“Zigurat” denilen 7 katlı yapılardan oluşmaktadır. İlk katlar gıda ve erzak depolarıyken orta
katlar okul, üst katlarda rasathane mevcut idi.

Ekonomik yaşam: İlk çağ Mezopotamya uygarlığında yaşayan devletlerin başlıca ekonomik
etkinliklerin başında tarım gelmektedir. İki nehrin taşıdığı alüvyonlar zamanla birikmiş ve
tarıma elverişli alanlar oluşturmuştur. Nehirlerden tarım ve sulama içme amaçlı
kullanılmaktadır. Bu bölgede sulamaya dayalı tarım yapılmakta en önemli tarım bitkileri de
buğday ve arpa oluşturmuştur. Tarımın yanında hayvancılık (koyun, keçi, sığır gibi) hayvanlar
beslenmiştir. Bu bölgede az maden olduğundan deniz yoluyla Anadolu’dan, İndus deltasıyla
başka uygarlıklardan ticaretle kereste, demir, altın ve bakır gibi madenler eşek ve develerle
getirtilmiştir. Bu dönemlerde para olmadığından ticarette malları malla değişimi olan takas
yöntemi kullanılmıştır. Ekonomik hayatın zorunlulukları tekerleğin icadını ortaya çıkarmıştır.
Tekerleğin keşfi ile birlikte bir yerden başka bir yere hareket, ticaret kolaylaşmış savaşların
yöntemi şekli değişmiştir. Bu keşifle birlikte savaşlarda atlı tekerlekli arabalar savaşların
kazanılmasını kolaylaştırmıştır.

Dini ve yönetim anlayışları: Mezopotamya uygarlıklarında ilk çağlarda yaşayan devletler çok
tanrılı din inanışına sahip olmuşlardır. Bu çağlarda henüz tek tanrılı dinler ortaya çıkmamış,
dini öğretiler ve kutsal metinler yoktur. İnsanlar şehir devletlerinde yaşamakta ve her şehrin
tanrısı vardır. bu tanrılar 2000 li yıllarda 1000 ‘e yakınken bu sayılar zamanla azalmış ve 20-
30’lara kadar düşmüştür. Bu süreç tek tanrılı dinlere kadar evrimleşerek süreç değiştirmiştir.
Mezopotamya uygarlığında tanrılar insan şeklinde düşünülmüş ve ölüm sonrası hayat inancı
yoktur. Krallar tanrıyı temsil ediyordu. Kralın emri tanrısal bir emir olarak algılanıyordu. Kral
hem dini törenleri hem de orduyu yönetiyordu. İlk uygarlıklardaki insanların dini inanları daha
çok doğadaki korktukları olağanüstü güçler karşısındaki şaşkınlıkları ve güçsüzlükleri
belirleyici olmuştur. İnsanlar gök tanrısı, fırtına, güneş, hastalık, toprak, savaş ve ölüm
tanrılarına inanmışlar ve yarattıkları bu tanrılara anlam yüklemişlerdir.
Sosyal yaşam: tarihteki ilk Mezopotamya devletlerin yönetim şekilleri monarşik krallıktır. Bu
toplumlarda yerleşik hayatla birlikte sosyal yaşam kuralları ve hiyerarşik yapılar ortaya
çıkmıştır. Toplum yöneten ve yönetilen olarak ayrılıyordu. Toplum 3 farklı sosyal sınıf;
soylular (asiller), hürler ve kölelerden oluşmuştur. Hürler, askerler, tüccarlar, yazıcılar ve
zanaatkârlar oluşurken, köleler; savaşlarda esir alınan kişilerden oluşuyor, parayla satın
alınabiliyor ve özgürlüklerini yitiren kişilerden oluşuyordu. Fakat bu antik yunan
uygarlıklarındaki gibi köleler değildir daha çok hizmetçi pozisyonundaki kölelerdir.

Eğitim: Çivi yazısının Sümerler tarafından icadıyla Mezopotamya dünyasında kültürel ve


sosyal hayatta önemli değişiklikler meydana gelmiştir. Günümüz bilgi ve medeniyet dünyasının
temelini oluşturan eğitim ve öğretim de hiç şüphesiz Sümer dünyasının önemli bir parçasını
oluşturmaktaydı. Modern dünyanın kurumlarının temelleri Sümerlere dayanır. Nasıl ki İlk
devlet teşkilatlanması, ilk yasaların yapılması, ilk meclisin oluşturulması Sümerlerle beraber
ortaya çıkmışsa; eğitimin temel direklerinden olan okullar da bu dönemde ortaya çıkmaya
başlayarak toplum hayatının önemli bir parçasını oluşturmuştur.

Tarihteki ilk toplumsal yasalar Mezopotamya uygarlığında ortaya çıkmıştır. Bu tarihte Babil
kralı Hamurabi (M.Ö. 1780) tarafından ortaya konulmuştur. Bunlar gündelik hayat kuralları,
evlilik, miras, suç, hukuk mülkiyet ve ticaretle ilgili kanunlardır.

Örgütlü sosyal yaşamın getirdiği sulu tarım, anıtsal yapıların inşası, uzak bölgelerle ticaret,
kentleşme ve devletin kuruluşuna zemin hazırlamıştır.

1. SÜMERLER (M.Ö. 4000-M.Ö 2000).

Sümerler dünyanın en eski medeniyetlerinden birisidir. Orta Asya’dan gelen kavimlerce


kurulduğu iddia edilmektedir.

Dünya uygarlık tarihine en büyük katkıları, çivi yazısı denilen ilk yazıyı bulmaları ve tekerleği
bulmalarıdır. Sümerler çivi yazısı kullanmakla tarih öncesi devirler yerini tarihi devirlere
bırakmıştır. Yazı ve tekerlek insanlık tarihini etkileyen en önemli buluşlardan olmuştur.
Günümüz uygarlıkların temeli de hala bunların üzerinde olduğunu görüyoruz.

Geçim kaynakları tarım, hayvancılık ve ticarettir.

Çok tanrılı din inanışlarına sahip olmuşlardır.

Yazı, dil, tıp, astronomi matematik alanlarında ileri gitmişlerdir.


Bataklıkları kurutup sulama kanalları açarak bitkilerden ilaç yapımı ve eczacılığın temelini
atmışlardır.

Sümerler güçlü askeri birliklere sahip olmuş, orduları atlı, tekerlekli savaş arabaları ve tunçtan
silahlar kullanmıştır.

Sanatta edebiyatta ilerleme saplayarak ilk destanları oluşturmuşlardır. “Yaratılış” ve “Tufan”


gibi tek tanrılı dinlerle günümüze taşınan dinsel anlatılar ilk kez Sümerler tarafından
yazılmıştır.

Sanatta, taş ve bronz heykeller, seramik vazolar, kabartma rölyefler üretmişlerdir.

Halk Patesi denilen rahip krallarca yönetilirdi.

Şehir devletleri şeklinde yaşadılar. En önemli şehirleri: Ur, Uruk, Kiş, ve Lagaştır. Tarihte
Sümer kralı olarak bilinen Urgakina, tarihte bilinen ilk yazılı kanunlar olan Urgakina
kanunlarını Sümer Kralı Urgakina tarafından M.Ö 3000 dolaylarında yazmıştır. Urgakina
kanunları, sosyal reformlar, ilk mülkiyet hakkı gibi hakları vatandaşlara vermiştir. Urgakina
kanunları tarihte biline ilk yazılı kanunlardır.

Sümerlerde eğitim ve öğretim faaliyetleri, aileden başlayarak, tapınaklarda ve daha sonra


okullarda devam etmiştir. Sümer okullarında eğitim uzun bir süreci kapsadığı için epeyce
masraflı bir işti. Bu yüzden genelde ekonomik durumu iyi olan aristokrat ve soylular sınıfından
okula gidenler çoğunluktaydı.

Mimaride Zigurat adı verilen din ve astroloji merkezli yapılar üretmişlerdir.

Dört işlemde, çarpım tablosunu ve geometri alanında ilerlediler. Akadlar tarafından yıkılırlar.

2. AKADLAR (M.Ö 2334- M.Ö 2150).

M.Ö. 4000 yılında Mezopotamya’ya gelen sami kökenli bir kavimdir.

Yaklaşık olarak 250 yıl yaşadıkları tahmin edilmektedir.

Orta Mezopotamya’da yer edindiler. Sümerlerin kurduğu kültürü Anadolu’ya taşıdılar.

Kral Sargon döneminde güçlü bir devlet hakine geldiler.

Tarihte ilk düzenli orduyu kuran devlettir.


Sümer kültürünü benimseyerek Babil ve Asurlara öncülük ettiler. Din olarak çok tanrılı bir
anlayışa sahip oldular.

Dil olarak Akadçayı kullandılar.

Yönetim anlayışları mutlak monarşik krallık olmuştur.

Savaşlarda ok, mızrak, yay gibi savaş silahları kullandılar. Site devletlerinin imparatorluklara
geçmesini sağladılar.

Kral Sargon zamanında Mezopotamya’da yaşayan tüm devletleri bir çatı altında toplamayı
başardılar.

İlk merkezi krallığı ve merkezi orduyu kurdular. Sümer kültürünü ön Asya’ya taşımışlardır.
Sümer şehir devletleri bir araya gelip Akadları yıkmışlardır.

3. ASURLAR (M.Ö 2000- M.Ö 625).

Ortalama olarak 1300 yıl yaşadılar. Dünya tarihindeki ilk imparatorluğu kurdular.

Düzenli ordu birliklerine sahip oldular. Monarşik yapı ve çok tanrılı din inanışına sahip oldular.

Sümerlerin çivi yazısını Anadolu’ya taşıyarak Anadolu’da tarihi çağları başlattılar.

Başkentleri Ninova günümüz Musul yakınlarındadır.

Anadolu’da ticaret kolonileri kurdular. Kayseri’deki Kültepe, alişar ve boğaz köy bunlardandır.

Kaya oymacılığı konusunda ileri giderler.

Çivi yazısını kullanmışlardır.

Anadolu’daki ilk yazılı kaynaklar Asur tüccarlarına ait tabletlerdir.

İlk kütüphanecilik ve arşivcilik anlayışı onlara aittir. Son kralları Harrandır. Önemli büyük
anıtsal yapılar bıraktılar. Çoğu Osmanlı zamanında çalınarak Avrupa’daki müzelerde
sergilenmektedir.

Hitit, mısır ve Urartularla savaştılar. Gelirleri savaş ve yağmaya dayalı idi.

Ülkemizdeki nemrut dağındaki aslan heykelleri Asur krallarının av sahneleri tasvir


edilmektedir.
Babiller ve Medler tarafından M.Ö 625 te yıkılmıştır.

4. BABİLLER (M.Ö 1890- M.Ö 1450).

İlk çağlarda Mezopotamya’da kurulan bir devlettir. Sami kökenli bir ırktan gelmektedirler.
Sümer ve Akad topraklarını kapsayan bir imparatorluk kurdular.

Babil’in merkezi bugünkü Irakta el Hilla kasabasıdır. En büyük hükümdarları Hamurabidir.

Tarihteki ilk yazılı kanunları hamurabi kanunları olarak bilinmektedir. Hamurabi kanunları çok
sert mülkiyet, ceza ve ticaret ile ilgili kanunlardır. Akadça yazılmıştır ve 282 madde
içermektedir.

Babiller Sümerlerden etkilenerek Zigurat tapınaklar yapmışlardır. Mimari açıdan


Mezopotamya’nın en gelişmiş uygarlığı olarak asma bahçeleri ile ün yapmıştır.

Tarihte 2 kez devlet kurmuşlardır. İlki 1. Babil devleti M.Ö 18. yy’da Hititler tarafından
yıkılmıştır. Ancak M.Ö 6. yy’da yeniden bağımsız devlet olmuşlardır. II. Babil devleti ise M.Ö
6 yy’da Perler tarafından yıkılmıştır.

Diğer Mezopotamya’da yaşayan halklar gibi onlarda çok tanrılı din anlayışları olmuştur.
Yaklaşık 350 yıl boyunca Babil topraklarında 33 hanedan hüküm sürer.

Babillerin zenginliği tarım ve ticarete dayalıydı. Onlarda çivi yazısını kullandılar. İlk çivi yazısı
tabletler alman arkeolog Robert Koldevey tarafından 1899’da ortaya çıkarılmıştır.

5. ELAMLAR (M.Ö 3000- M.Ö 640).

Mezopotamya’da yaşayan diğer bir topluluk Elamlardır. İlk dönemlerde şehir devletleri
şeklinde yaşarken sonra merkezi krallık dönemi yaşarlar. İlk başkentleri Sus şehridir. Elamlar
madencilik (demir altın), çömlek yapımı, seramik sanatında ileri giderler. Mezopotamya’nın
güneydoğusunda yaşadılar. Sümerlere komşuluk ederler. Sami kökenli olup dilleri Aramicedir.
M.Ö 7. yy’da Asurlar tarafından yıkılır.

You might also like