Professional Documents
Culture Documents
DILAV: R CEBEC
FARKLI YÖNLERİYLE
TÜRKLER
DOÇ. D R DİLÂVERCEBECİ
G L G E G G G
F A R K LI Y Ö N L E R İY L E T U R K L E R
Yazar;
Doç.Dr. Dilâver Cebeci
Yayın Yönetmeni;
Oğuzhan Cengiz
Editör:
Ayla Cebeci
Kapak Tasarımı
Hüseyin Özkan
Dizgi
Şaban Demirciler
Mizanpaj
Adem Şenel
Baskı i Cilt
Tunçel Ofset
0212 501 95 85
İstanbul - 2009
£ B u kitabin yayın hakkı, yazarıyla yapılan sözleşme gereği Bilgeoğuz Yayınlanana aittir. Kaynak
gösterilmeden kitaptan alıntı yapılamaz. Yayınevinin yazılı izni olmadan radyo ve televizyona
uyarlamaz. Oyun, C D ya da manyetik bant haline getirilemez, fotokopi ya da herhangi bir yön
temle çoğallılamaz.
H ti E E C ü 0
■
TÜRKLER
DOÇ. D R DİLÂVER CEBECİ
DİLAVER CEBECİ
Di/dver Cebeci 1943 yılında KELKİTin DAYISI köyünde dopdu. Annesinin itöyü
ise TÜRKM EN OYMAKLARINDAN BİR AİLENİN ADİNİ ' MELİŞAN
KÖYÜ dür Cebeci 'nin dedesi olan, bu bökenin önemfi aı/c/erinden “SELİM HOCA
"da bu köydendir. Fakat m aalesef bu eski köyün adı bugün değiştirilmiş ve yeri
ne başka bir ad itonu/muytur Bu köyün adtnda kayıtlara göre *MELİŞAN" veya
“EIM EU K " ihtilafı da vardır. Annesinin köyü, cem aat adı olarak bildiğimiz "Meleş",
"Mefay", “Metekşalı" veya “MelikşalC Ite/imeferinden Mefiyan'a döniiymüy o/ma-
fıdır. Bu köydeki ayiretin parça fan, aynı zamanda İçel, Adana, Tarsus sancakla
rı ile Saruban sancapı (Gördes fcazasıj'mda da bufunmaittadır. Bura far tamamen
Turfc/erm oturdupu Jtöy/erdir. Babasının ve itendisinin köyü Kelkit e tabi köylerden
“Dayısı" köyüdür. Bu köy 1516 da ıssız ve barap bir fcöydü. ISJO da itöyde 7 sipabi-
zade, 1592 de W nefer, 7 sipabizade bulunmaktaydı. Ürünleri buğday, arpa ve seb
ze, geliri 1516‘da tahminen 2000 akçe iken 1530 da 1591 'de 5999 a yüksel
miştir. Bugün ilçe merkezine hazfıdır. Birçok akrabasının bulunduğu köyün adı sa-
vayan manasına gelen “DELİLER" köyüdür.
Dilâver Cebeci 5 yaşında iken ailesiyle birlikte KIRIKKALE ye gelip gelip yerleş
miştir. Gençlik çağlan burada geçmiştir. Filtir ve sanat bayatının yeki/fenmesin-
de KIRIKKALE 'nin ço/t önem/i bir yeri vardır. Kardey/eri ve bazı akrabaları hâlâ
KlRIKKALEde ifcamet efmeltte ve bu vesile ile buraya gidip gelmektedir. Birçok ar
kadaşı ve aife dostu da vardır Onun için KIRIKKALE ite olan bağlarını kesmemiştir.
Difâver Cebeci 30yılı aşan bir süredir gerek şairliği gerek akademisyenliği gerek
se 'Seyyab-ı Fakir Evliya Çelebi" M üstear ismi ileyazdtğı mizahi yazılarla fikir ve gö
nül dünyamızın usta mimarfanndan biri olarak önemli hizmetlerde bufunmuytur.
Hafen Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi nde öğretim üyesi ofaralt hizmet
vermekle olan Cebeci 2 çocuk babasıdır
Çok yönlü bir sanatçı olan Cebeci nin; HunAşkı (şiir) 1973, Din Bilgisi (Lise 3)
1981, Din Bifpisi (Ortaokuf 3) 1981, Mavi 7tirkü (Mensurefer) 1983. Büyü (piyes)
1984, Şafağa Çekilenler (şiirler) 1984, Devranname (Sevyah-ı Fakir Evliya Çelebi)
1984, Ve Sıpınınm /çime (yiir) J992, Tanzimat ve Türit Ailesi (Araştırma) 1993,
Evliya Çelebi Çocuk Kitaptan Dizisi 1993. Seyranname (Seyyah-ı Fakir Evliya Çelebi)
1997, Sitare (yiic) 1997, Asra Temin O/sun iti (yiir) 2000, Men K azanga B a namen
(Seyahat Notlan) 2000, Türk'e Dair fAraytırma) 2001, Divan Şiirinde Kadın
(Araştırma) 2001. isimli eserleri neyredifdi...
TÜRK SÖZÜ
5
Farklı Yönleriyle Türkler
6 BÜTÜN ESERLERİ S
MALAZGİRT SAVAŞI
ÇAĞINDAN BİR VESİKA
BÜTÜN ESERLERİ 8 7
Farklı Yönleriyle Türkler
8 BÜTÜN ESERLERt 8
TANRI’NIN TÜRKLERİ
ERKEN TÜRKLER
BÜTÜN ESERLERİ 8 9
Farklı YönltrıyU TürkUr
_ ~ 1 -“
zildi. Bilgi Kağan ve ilbilge Katun diye okunan kişiler I.O 1517
yılını göstermektedir. Çünkü yaradılışta meydana gelmiş olan
halkı kalkındırmış olan kişiler diye bunlardan söz edilmekte-
■
10 BÜTÜN ESERLERİ 8
İSLAM'IN KABÜLÜNDEN
ÖNCE TÜRKLER
KURBAN KAZANLARI
Yoğ törenlerinde at ve koy unların kurban edildiği ve büyük
bölümünün merasim sırasında yenildiği biliniyor. Kazanlarda
pişirilen etler kişilerin rütbesine göre dağıtılırdı. Bazı kur
ganlarda yoğ merasiminden artan binlerce hayvan kemiği bu
lundu. Sinema törenlerinin en yaygını keçe üzerine oturtulan
han adayının batıya doğru dokuz defa çevrilmesiydi. Bu işlem
den sonra ipek bir kumaşla boğaz sıkılırdı. Ve neredeyse bay
gın hâle gelmiş odaya kaç yıl hükümdar olacağını sorulurdu.
Çıkan seslerden ne kadar hükümdarlık yapacağını anlamaya
çalışırlardı. Çin kaynaklan da Göktürk sülalesinin kurucu
BÜTÜN ESERLERİ 8 11
Farklı Yönleriyle Türk Ur
KORUYUCU TEPELER
Yer altına inşa edilen kare veya dikdörtgen şeklinde bir mezar
yapısının üzerine taş ve toprak yığılarak oluştum laıfbir tepeden
ibaret kurgunlar, orta Asya’d a Neolitik çağdan itibaren görülü
yor. Aslında “Kurgun mezar odasının üzerinden koruyucu tepe
ye verilen ad ve “Korugan” kelimesinden geliyor. Kurganlardaki
mezar odalarının yapımında çok sayıda karaçam tomruğu kul
lanılmıştı. Bunlar çivisiz olarak birbirine geçiriliyordu. Mezar
odası kat kat tomruklarla örtüldükten sonra üzerine dallar, ağaç
kökleri, taş ve toprak yığını ile kapatılıyordu.
BAĞLILIK TUTAMI
Hun kurganlarında kesilip bir başlığa takılmış ya da atkuy
ruğu şeklinde bağlanmış kadın saçlar yaş ve bağlılık ifade edi
yordu. Türkler çok eski devirlerde ata binip savaşa giderlerdi.
12 BÜTÜN ESERLER! 8
Doç. Dr. Dilâver Cebeci
ÖLÜYE SUNULAN
Öbür dünyada yaşayacağına inanıldığından ölen kişinin or
ganları çıkarılarak mumyalanırdı. Ceset ağaçtan oyulmuş lahit
içine sırt üstü veya başı doğuya yönelmiş şekilde yan yatırılır
dı. Hunların ahşap lahitlerini altın ve gümüş işlemeli kumaşlar
la veya kürklerle örttüğü anlatılır. Ölenin sevdiği, silahlar, gün
lük hayatta kullandığı çeşitli eşyalar ve takılır da mezara konur
du. Gelenlerin ölü için hediyeler ve törende kurban edilmek üze
re hayvanlar getirdikleri de anlaşılmaktadır.
BÜTÜN ESERLERİ 8 13
Farklı Yönleriyle Türkler
KÜÇÜK YURT
Türklerden ve Hunlardan itibaren yaygın olarak kullanılan
mesken çadırdı. Tipi yurttur. Açılan ve kapanan başka bir yerle
re gitmek için hemen alır götürülür. Kubbe kısmındaki açıklık
belirli zamanlarda kapatılır. Ortada bulunan ocağın dumanının
Çıkması için de açık bırakılırdı.
AÇILAN KESİLER
Atkuyruklarının düğümlenmesi ya da örülmesi eski
Türklerde yas ifadesiydi. Kurganlarda örülü veya bağlanmış ola
rak kesilmiş atkuyruklarına rastlanmıştı. Ancak, Türkler çok es
kiden beri savaşlara giderken daha süratli olduğu zaman atın ar
kasındaki atkuyruğu bağlarlar. Kuyruk bağlama âdetini sadece
Türkler yapıyorlardı. Türkler at’ın üzerinde kısa bir süre uyur
lar; eger’in altında sakladıkları eti yerler ve hiç durmadan yol
alırlardı. Düşmanın önüne, beklenenden daha az bir süre de çı
karak onları şaşırtırlardı.
İMRENİLEN SAVAŞÇI
Süvariler ve atlar örme demir, devri veya ahşaptan yapılan
ve vücudun kol, diz ve karın bölgelerinde yoğunlaşan ince pla
kalarla kaplı zırhlar giyerdi. Başta bir tulga bulunurdu. Bu tul-
gaya rütbe işaretli olarak tüy takılırdı. Çinliler, zaman zaman
Hun askeri kıyafetlerini araç ve silahlarını örnek alırlardı, kendi
ordularında da yenilik yapma gereğini duymuşlardır.
RUHLARLA BAĞ
Eski Türkçe karşılığı “Kam” olan şaman kelimesi, kök itiba
riyle Tünguzcadan Rusça’ya oradan da bilimsel Literatüre geç
miştir.
14 BÜTÜN ESERLERİ 8
Doç. Dr. Dilâver Ceben
KAN AĞLAMAK
Göktürklerde, Hunlarda ölenin akrabalarının cesedinin
bekletildiği çadırın kapısı önünde yüzlerini bıçakla kesip ağla
dıkları biliniyor. Ölümünün doğurduğu büyük üzüntüyü anlatı
yordu. Sonraki devirlerde devam etmiş, günümüze kadar “KAN
AĞLAMA” ve yüz kesme ile ilgili sahnelere Uygurlardan günü
müze kadar ulaşmıştır.
LABİRENTTEKİ KAĞAN
Bazı Hun mezarlarında küçük masalar üzerinde, ölünün
öbür dünya da yemesi için tabaklar veya kazanlar içine et par
çaları konulduğuna da rastlanmıştır. Büyük kurganlarda çoğu
dehlizlerle mezar odaları bulunuyor. Alt alta iki ya da üç kat ola
biliyordu. Cesedin konulduğu lahit ise ulaşılması en zor olan
odada, en alt katta bulunuyordu. Bu alt katın tabanı bazen taş
döşemeliydi. Orta Asya topraklarındaki ana yurdumuzdan göç
etmek zorunda kaldığımızdan sonra 1071 yılında ALPARSLAN
komutasında Malazgirt kapısından Yüz binlik bir orduyla, 300
Binlik Bizans Ordusunu perişan ederek muazzam bir zaferle
Anadolu’ya girdik. Zamanla Anadolu’daki Bizans ve diğer un
surların hâkimiyetini tamamen 1000 yıla yakın bir zamandır
önce Selçuklu sonra Osmanlı önderliğinde göçebelikten yerle
şik düzene geçerek, İslamiyet’in Fetih ruhuyla topraklarımızı
BÜTÜN ESERLERİ 8 15
Farklı Yönleriyle Türkler
16 BÜTÜN ESERLERİ 8
ESKİ TÜRKLER
ÇEPNİLER
Câmiüt-Tevârih’e göre her dört kardeş boyun toylarda
yeni şölenlerde koyunu etinden yiyecekleri kısım belirlenmiş-
IS■ * ■'
1 Yağı: Düşman
9ÜTÜN ESERLERİ 8 17
Farklı YönUriyte Türk Ur
18 BÜTÜN ESERLERİ 8
SELÇUKLU DEVLETİ
BÜTÜN ESERLERİ 6 19
Farklı Yönleriyle Türkİer
20 BÜTÜN ESERLERİ 8
KERVANSARAYLAR
BÜTÜN ESERLERİ 8 21
Farklı Yönleriyle Türkler
MALAZGİRT
1071 Malazgirt zaferinden önce Anadolu’da Türklerin vardığı
bilinmekle beraber, ancak bu tarihten sonra Anadolu’nun kapı
lan tamamen Türklere açılmış oldu. Malazgirt zaferinden sonra
büyük Selçuklu sultanları, Türkmenleri Anadolu’ya şevke baş
ladılar. Kutalmışoğlu Süleyman (1070-1080) etrafında toplanan
Türkmenler, Konya’yı fethettikten sonra Batı Anadolu’nun bü
yük bir kısmını ele geçirdiler. İşte bu sıralarda 24 Oğuz boyun
dan Eğmürler ve Salurlar boyuna mensup Yalavaç toplulukları
Antiochia’nın batısına yerleşerek buraları yurt edindiler. Ancak
bölgede Türk-Bizans hâkimiyet mücadelesi 1176’ya kadar de
vam etti. 1176 Myriokefalon zaferinden sonra bu bölgede kesin
Türk hâkimiyeti sağlandı. Bu bakımdan Myriokefalon savaşının
Yalvaç tarihinde çok önemli bir yeri vardır. Selçuklu Sultanı II.
Kılıç Arslan’ın 1205 yılında Yalvaç ve civarını hâkimiyeti altına
almasıyla bu bölgede Selçuklu Türk müessesleri teşekkül etme
ye başladı.
SEYAHATNAMELERLE YERLEŞİK
MABETLER OLDUĞU BİLİNİYOR
Buna kış, yaz, yağmur, rüzgâr, su, gece, gündüz, ölüm, ha
yat ve yer gibi varlıklar için “ayrı ayrı birer tanrı bulunduğuna,
en büyük tanrının da gökte yaşadığına inanırlardı.” Sözleriyle,
Tanrı ile melekler, periler, cinler vb. ayrı özelliklerin karıştırıl
dığını görüyoruz. İbn-i Fadlan’ın, gerek Araplık bilinci, gerek
başka inançları kötüleme gayreti, gerek o ülkelerin dilini doğ
ru dürüst bilmeden ve içlerinde yeteri kadar bir gözleme giriş
meden verdiği hükümlerin (yargıların) bir eleştiriye lüzum ol
duğunu belirtmek isteriz. İbn-i Fadlan'ın bu hikâyeleri, Başkurt
Türklerinden olan Bilgin Prof. Abdülkadir İnan'ın söylenilenle
rin hakikati üzerine şüphelenip yeni bir araştırmaya girişmeden
22 BÜTÜN ESERLERİ 8
Doç. Dr. D ilâvtr Cebeci
BÜTÜN ESERLERİ 8 23
Farklı Yönleriyle Türkler
24 BÜTÜN ESERLERİ 8
TÜRKLER DE HAREM
BÜTÜN ESERLERİ 8 25
Farklt Yönleriyle Türkler
26 BÜTÜN ESERLERİ 8
Doç. Dr. Dtlâver Cebeci
BÜTÜN ESERLERİ 8 27
TÜRK AİLESİ VE EV KURMA
28 B Ü T Ü N E S E R L E R İ fi
Doç. Dr l Dr/İPfrCrifcı
BÜTÜN ESERLERİ 8 29
Farkli Yönleriyle TürUer
BAYRAK
Ey, mavigöklerin beyaz ve kızıl süsü,
Kızkardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü!
Işık ışık, dalga dalga bayrağım,
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.
30 BÜTÜN ESERLER! 8
TÜRKLER'DE EV KURMA
BÜTÜN ESERLERİ 8 31
EV KURMA - KARI ALMAK
ÇEŞİTLİ SOSYOLOGLARA GÖRE
TÜRK AİLESİ;
32 BÜTÜN ESERLERİ 8
Doç. Dr. Dılâver Ctbeci
da bir tiptir. Erkek kadının ailesine girer» fakat kadına bir mehr
vermek durumundadır. Fakat bu mehr, mal ve para olmayıp ka
dının tarafında geçici bir iş yardımında bulunmak şeklindedir.
G.Richard’a göre aşiret hayatı yaşayan Türklerde üç tip aile var
dır. Türk ailesi, Yakutlardan OsmanlIlara doğru ilerleyen bir zin
cir gibidir. Hatta bu zincir Japon kıyılarından Finlandiya’ya ka
dar uzanır. Kadın eşine hitab sırasında adını söylemez. “Efen
dim ” manasına gelen “Apşıgayım” tabirini kollanır. Erkek de ka
dına karşı saygılıdır. Başkalarının yanında ona “Apakayım” diye
hitab eder. Bu “karıcığım” demektir. Bir Türk erkeğinin karısı
nı dövmesi görülmemiş bir fiildir. Nitekim bugün bile Anadolu
Türklüğünün köylerinde ve kasabalarında bir kadının kocası
nı, koçanında karısını ismi ile çağırmadığı, bunun saygısızlık
sayıldığı bilinmektedir. Hele başkalarının yanında bu asla ya
pılmaz. Birçok Anadolu köylerinde kadın “ev sahibi” diye anıl
maktadır. Kadın başkalarının yanıda kocasından söz ederken
“Bizimki” “O” “Bizim Adam” “Bizim herif” ifadelerini kullan
maktadır. Birçok yörelerde de erkek karısına sadece “Avrat” şek
linde hitab etmektedir. Türk Pederşahlığının Türkçe ilminin an
ladığı pederşahlıktan çok farklı olduğunu koymaktadır. Türk
sosyologu Z. Gökalp’e göre bütün Türkler de aile Pederşahlık ça
ğını geçirmeden maderilikten pederiliğe geçmiştir. Böylece o,G.
Richard’m fikrini kabul etmemektedir. Gökalp, Türk ailesini
eşitlikçi demokratik bir ev hayatının ifadesi şeklinde görmekte
dir. Gerçekten de bu güne kadar Türk ailesini inceleyen yerli ve
yabancı bütün araştırmacıların ortak kanaati budur. Türk aile
si karşılıklı saygının» dayanışma ve bağlılığın, maddi ve mane
vi fedakârlığın en yüksek seviyeye ulaştığı bir aile tipidir. Büyük
sosyologumuz Z. Gökalp’e göre, Türk ailesi BOY, OCAK, KONAK
ve YUVA olmak üzere dört şekil geçirmiştir. Bu dört şekilde de
demokratik bir karakter daima var olmuştur. Yine Z. Gökalp’e
göre “Konak Ailesi” Bizans te'siriyle ortaya çıkmıştır. Tanzimat
BÜTÜN ESERLERİ 8 B3
Farklı Yönleriyle Türkler
34 BÜTÜN ESERLER! 8
Doç. Dr. Dilâvcr Cebeci
BÜTÜN ESERLERİ 8 35
TÜRK AİLESİNDE KADININ YERİ
36 BÜTÜN ESERLERİ 8
Doç. Dr. D tlâv er Cebeci
B ÜT ÜN ESERLERİ 8 37
Farktı Yönleriyle Türk Ur
38 BÜTÜN ESERLERİ 8
Doç. Dr. D ıiâvtr Cebtci
BÜTÜN ESERLERİ 8 39
Farktı Yönleriyle Türkier
40 B Ü T Ü N ESERLERİ 8
Doç. Dr. Dılâver Cebeci
BÜTÜN ESERLERİ 8 41
Farklı Yönlenyte Türkler
* m
42 BÜTÜN ESERLERİ 8
f
GİYİNİŞ TARZLARI
BÜTÜN ESERLERİ 8 43
Farklı Yönleriyle Türkler
___________________________ t_______________________________
2 Aşiretlerimizde At Kültürü Hayri Başbuğ Türk Dünyası Araştırmalar
Vakfı, İst. 1986
44 BÜTÜN ESERLERİ 8
*
9
BÜTÜN ESERLERİ 8 45
TÜRK KADINLARININ BAŞLIKLARI
46 BÜTÜN ESERLERİ 8
Doç. D r . D ilâ ver Cebeci
BÜTÜN ESERLERİ 8 47
Farklı Yönleriyle Türkler
46 BÜTÜN ESERLERİ 8
D qç. Dr. Dtlâvcr Ceben
BÜTÜN ESERLERİ 8 49
VATAN
50 BÜTÜN ESERLERt 8
Doç. Dr. Dilâver Ceben
BÜTÜN ESERLERİ S 51
Farklı Yönleriyle Türkler
52 BÜTÜN ESERLERİ 8
Doçı Ûr. Dilâver Cebtct
BÜTÜN ESERLERİ 8 53
SAVAŞTA TÜRK ASKERİ
54 BÜTÜN ESERLERİ 8
Doç. Dr. D i lâv t r Cebeci
BÜTÜN ESERLERİ 8 55
F arili Yönleriyle Türkler
56 B ÜT ÜN ESERLERİ 8
Doç Dr. Dtlâvcr Cebeet
BÜTÜN ESERLERİ 8 57
KURT
58 BÜTÜN ESERLERİ 8
Doç. Dr. D ilâver Cebeci
BÜTÜN ESERLERİ 8 59
Farklı Yönleriyle Türk Ur
60 BÜTÜN ESERLERİ S
Doç. Dr. Dılâver Cebeci
BÜTÜN ESERLERİ 8 61
Farklt Yönleriyle Türkler
62 BÜTÜN ESERLERt 8
Doç. Dr. Dılâvcr Ctbtct
BÜTÜN ESERLERİ 8 63
Farklı Yönleriyle Türkler
64 BÜTÜN ESERLERİ 8
Doç. Dr. D i lâv er Ceben
BÜTÜN ESERLERİ 6 65
BOZKURT NEDEN TÜRKLERİN SEMBOLÜ
66 BÜTÜN ESERLERİ 8
Doç. D r . Dilâver Cebeci
nur. Sürüler buna dikkat eder ve hiç bir kurt bunu ihlâl etmez.
Kuralları ihlâl edenler hemen cezalandırılır. Kurtlarda sürü
başkanlığı son derece önemlidir. Kurt sürüsünün başkanı ge
rektiğinde sürünün selâmeti için kendini fedâ eder. Başkan öl
düğünde sürünün en güçlü ve yetenekli kurdu hemen yerine baş
kan seçilir.
Kurt, hayvanlar âleminde en zeki hayvanlar grubu içinde
yer alır. Kurt haykırması 6 değişik şekilde olur. Hepsi farklı an
lamlar taşır. Aralarında ki iletişimi bu şekilde sağlarlar. Kurtlar
genellikle evcil hayvanlardan ziyâde kemirgenleri avladıkların
dan tabiattaki ekolojik denge için önemli bir işleve sâhiptirler.
■*
SÜTÜN ESERLERİ 8 67
Farklı Yünleriyle Türkler
68 BÜTÜN ESERLERİ 8
Doç. Dr. Dilâver Cebeci
BÜTÜN ESERLERİ 8 69
AT KÜLTÜRÜ
70 BÜTÜN ESERLERİ 8
Doç Dr. Dtlâver Ctbczı
BÜTÜN ESERLERİ 8 71
AT SÜTÜ
72 B ÜTÜN ESERLERİ 8
AT ETİ
S Ü T Ü N ESERLERİ 8 73
ATLI SIPORLAR
tir. Yine meşhur Ingiliz atı da Arap Atının yerli Ingiliz atlarıy-
■
74 B Ü T Ü N ESERLERİ 8
Doç. Dr. Dilâvtr Cebeci
10 Başbuğ Hayrı, Aşiretlerimizde At Kültürü, Türk Dünyâsı, Arş. Vakfı Yay. İs
tanbul, 1986, Sh.2-3
11 Kısakürek N. Fazıl Ata SenSenfoni, Büyük Doğu Yay. İst. 1984,Sh. 112
BÜTÜN ESERLERİ 8 75
ESKİ TtİRKLERDE ATÇILIK VE
BİNİCİLİK VE SIPORLARI
76 B ÜT ÜN ESERLERİ 8
Doç: Dr, D ilâvtr Cebeci
BÜTÜN ESERLERİ 8 77
AT RENKLERİ
BİNİT TAKIMI
Eğer, Gem (Oyan), Yular, Nal, Gerdanlık, Terki, Heybesi, Yem
Torbası, Kamçı, Köstek, Okruk, Tabii Baz, Közüldürük.(i2 adet)
78 BÜTÜN ESERLER! S
ERKEK İSİMLERİ
BÜTÜN ESERLER) 8 79
Farklı Yönleriyle Türkler
80 BÜTÜN ESERLERİ 8
GÜREŞ VE CİRİT
BÜTÜN ESERLERİ 8 81
Farklı Yönleriyle Turkler
82 BÜTÜN ESERLER! S
TÜRKÜN GÖNLÜNE DEYEN GİRİT
BÜTÜN ESERLERt 8 83
DİĞER AT SPORLARI BEYGE OYUNU
84 BÜTÜN ESERLERİ 8
GÖKBÖRÜ OYUNU
ılı il il I -I ■
BÜTÜN ESERLER] 8 85
Farklı Yönleriyle Türkler
86 BÜTÜN ESERLERİ 8
HUNLAR VE KUTSAL RUHLAR
BÜTÜN ESERLERİ S g7
Farklt Yönleriyle Türkler
yanında artık tapılan bir totem değil: daha çok sihri ve uğur ge
tiren bir sembol hâlinde görülüyordu. Altaylı Hunlar, “Gökyüzü
nün” resimlerini de yapıyorlardı: Eski Türkler göğe çok önem
vermişlerdi. Bunun için de geniş ve iyi gelişmiş bir yıldız bilgi
sine sahip olmaları gerekiyordu. Bu sebeple Türkler, göğe önem
vermişler ve bütün ufukları tek bir renkle kaplayan göğün ken
disinin de, bir tanrı olduğuna inanmışlardı. Onlar Çin'de olduğu
gibi yere bakmıyorlar ve yerle dağlar ancak atlarının ayaklan ile
meydana geliyordu. Göğün mâviliği renklerin en güzeli ve kutsa
lı, kalplerini dolduran sonsuz bir ilham kaynağı idi.14
88 BÜTÜN ESERLERİ 6
KURT, KÖPEK BENZERİ
SARI BİR HAYVANDIR
ürkler“Babaailesi”düzenineçoktangirmişlerdi:Moğollarda
Çingiz Han çağında bile, “Ana âilesi”nin izlerine hâlâ rast
lanıyordu. Meselâ Çingiz-Han’ın atalarının, kocasız bir kadınla
gelmiş olmaları, bunun en açık örneği idi. Fakat Türklerde böy
le bir "Ana-Ata” ya rastlanmıyordu. Türk mitolojisinde de, baba
insan ve ana ise kurt idi. Moğollarda durum daha başka idi.
Onlarda ana insan ve baba ise, Tann’nın gönderdiği köpeğe ben
zer sarı bir hayvandı. Türklerde babalar, hem erkek hemde in
sandır. Göktürk efsânelerine ataları olan 10 erkek çocuk, mağa
ranın dışından kız almakyolu ile “On-Ok” yâni on-boy Türklerini
meydâna getirmişlerdi. Bu evlenme şeklinde “Ekzogami”, yani
"dışardan kız alma” olayı açık olarak görülür. Fakat “dayı” aile
lerinin isimleri Türklerde geçmediği gibi, devletin kuruluşunda
■ ■
BÜTÜN ESERLERİ S 89
Farkh Yönleriyle Türkter
90 BÜTÜN ESERLERİ 8
Doç. Dr. Dilâver Cebeci
BÜTÜN ESERLERİ 8 91
BİBLİYOGRAFYA
BÜTÜN ESERLERİ 8 93
Farklı Yönleriyle Türkler
94 BÜTÜN ESERLERİ 6
Doç. Dr. Dılâver Cebeci
BÜTÜN ESERLERİ 8 95
A
Uygurlarda. devlet ve millet anlayışı, Türk adı onlarda çoğu zaman “erk" yani
“güç’' ve "kuvvet" sözü ile birlikte geçmeye başlamıştı. "Erk, Tlirkleriniz" veya
"Erkler, Türkler gibi... Türk sözü, "Erk” yani “güç” lü4carşılığıdır. “Oİgutjlyk”
da “Türklük” idi. Olgunlaşmış gençler için “Türk yiğit” veya "Türk kızlar” gibi
sözler söyleniyordu. Uygurların bu anlayışı KAŞGARLI MAHMUD çağında
da devam etmişti.
Alp ASLAN ve Kaşgarh Mahmud çağı yani XI. yüzyılın ikinci yarısı Tüıklerin
"Türklük şuuru ile gururunu” tam olarak duydukları bir dönemdir. Kaşgarh
Mahmud'a göre Tiirkler'e “Türk adını ulu Tann vermiştir.” Aynı kaynak bunu
tanıklamak için ayrıca bir hadîs de veriyordu. Bu hadis ne kadar doğrudur
bilemeyiz ama değerli olan GÖK1 i JRK'ler gibi bu çağda da i ürk kavminin
buna inanmış olması idi.
0LİGİEİÜİGİUİZ