You are on page 1of 2

THUKYDIDES (İ.Ö. 460- yklş. İ.Ö.

400)

Bilimsel tarihçiliğin kurucusu olarak kabul edilen Atinalı Thukydides köken


olarak Trakya’lı bir aileden gelmekteydi. Filozof Anaksagoras ve hatip
Antiphon’un öğrencisi olan Thukydides’in gençliğinde Herodotos’u halkın
önünde eserini okurken dinlediği ve ona hayran kaldığı söylenmektedir.

Thukydides Atina ile Sparta arasında çıkan Peloponnesos savaşlarının


başlangıcında tarihini yazmaya karar vermiş ve bu amaçla belge toplamaya
başlamıştır. Donanma komutanlığı sırasında bir yenilgiden sonra sürgüne
mahkûm edilmiş ve 20 yıl boyunca Atina’dan uzak kalmıştır. Bu süre içinde
muhtemelen Trakya’daki arazilerinde yaşamış fakat eseri için bilgi toplama
düşüncesiyle İtalya ve Sicilya’ya yolculuklar yapmıştır. Daha sonra Atina’ya
dönmesine izin verilen Thukydides’in hayatının son zamanlarını Trakya’da
geçirdiği ve orada öldüğü sanılmaktadır.

THUKYDIDES’İN ESERİ

8 kitaptan oluşan ve Peloponnesos savaşlarını konu alan eseri savaşın


başlangıcından İ.Ö. 411 yılına kadar cereyan eden olayları kapsar
(Peloponnesos Savaşı Tarihi veya Peloponnesos’lularla Atinalıların Savaşı)).
Savaşın geri kalan kısmını başka bir ünlü tarihçi olan Ksenophon “Hellenika”
adlı eserinde onun bıraktığı yerden başlayarak anlatmıştır. Thukydides’in,
çağdaşı olan bir olayın tarihini yazması hiç kuşkusuz kendisine bazı kolaylıklar
sağlamıştır. Üstelik savaşa sadece bir gözlemci olarak değil aynı zamanda bir
komutan olarak katılmış yani aktif bir rol de oynamıştır. Thukydides olayları
bilinçli bir şekilde gözlemlemiş, eserini yazarken kendi siyasi görüş ve
deneyimlerini de katmıştır. Tarihini sadece söz konusu savaş ve savaşan kent
devletleri arasındaki ilişkilerle sınırlamış, Herodotos gibi konu dışı ayrıntılara
girmemiştir. Bundan dolayı bilimsel açıdan ilk tarihçi ve bilimsel tarihçiliğin
kurucusu kabul edilmektedir. 1. kitapta Hellas’ın tarihini yazarken Lesbos’lu
Hellanikos’tan, Sicilya ile ilgili kısımlarda ise Syrakousai’lı Antiokhos’tan
faydalanmıştır. Eserinin geri kalan kısmında kendi zamanının tarihini
yazdığından kaynakları çoğunlukla sözlüdür. Kendisi de bizzat savaşa
katıldığından bazı olaylara tanık olmuş ya da araştırmaları sonucunda edindiği
bilgileri eleştiri süzgecinden geçirerek kullanmıştır. Ayrıca antlaşmalar, resmi
bildiriler veya mektuplar gibi yazılı belgelere de başvurmuştur. Kuşkusuz
askerlik bilgisi de savaşla ilgili verileri daha iyi değerlendirmesinde yardımcı
olmuştur.
Thukydides tarihçi olarak çok modern bir tutum izlemiştir. Uyduğu prensipleri
ortaya koyan yazarın amacı okuyucuyu parlak hikâyelerle eğlendirmek değil,
sadece gerçeği anlatmak ve daima faydalı olacak bir eser yaratmaktır. Nitekim
tarihçinin şu sözleri önemlidir: “Bu eser geçici olarak kulağa hoş gelen süslü
bir müsabaka eseri olmaktan ziyade daimi bir hazine olsun diye yazılmıştır.”
Sadece doğruluğundan emin olduğu olayları anlatmaya, konudan sapmamaya
büyük özen gösteren Thukydides bu bakımdan bilimsel bir tarih araştırmasının
ilk örneğini vermiştir.

Eseri için kronolojik bir düzen kabul ederek olayları kesin bir şekilde
tarihlemeye çalışmıştır. Bu amaçla yılları savaşın başlangıcından itibaren 1. yıl,
2. yıl şeklinde ayırmış ve yılı eşit olmayan iki parçaya bölmüştür. Birincisi,
ilkbahar, yaz ve sonbaharın bir kısmını içine alan ve 8 ay süren theros yani
yazdır (askeri harekâtlar bu dönemde yapılırdı). İkincisi ise savaşın durduğu kış
dönemi olan kheimon’dur. Olayların tarihini kesin olarak tespit etme düşüncesi o
dönem için bir yenilik olup, Thukydides bu anlamda da ilk önemli adımı atan
tarihçidir.

Thukydides’in tarihçi olarak en büyük özelliği olayları sıralamakla


yetinmeyerek bunların sebeplerini ve olaylar arasındaki bağlantıları saptamaya
çalışmasıdır. Ayrıca eseri konuyla ilgili coğrafi bilgilere önem vermesiyle de
göze çarpar. Fakat eserin en başta gelen niteliği bunun “ilk bilimsel tarih eseri”
olarak kabul edilmesidir. Bazı olayları anlatırken uzunca diyaloglara da yer
vermiş olan Thukydides’in yapıtı gerçek bir tarih eseri olmasının yanı sıra edebi
değere de sahiptir. Gerçeği göstermek amacıyla duyduğu tutku eserine büyük bir
hitabet unsuru kazandırmıştır. Öyle ki daha sonraki yüzyıllarda bazı hatipler
kendilerine onu örnek almışlardır. Tasvirlerinde olağanüstü bir başarıya ulaşan
(özellikle Atina’daki veba salgını ve Sicilya seferiyle ilgili anlatımları)
Thukydides ilk tarihçi değildir ancak bilimsel tarih yazımı onunla başlamıştır,
dolayısıyla eseri tarih yazımında önemli bir aşamadır. Kendinden önceki
tarihçilerden en büyük farkı tarih görüşü ve kullandığı yöntemdir. Tarihini
zaman ve mekânla sınırlamış, sadece gerçeği anlatarak, yararlı bir eser
bırakmaya çalışarak derinlemesine bir gözlemle vardığı sonuçları objektif bir
şekilde yansıtmıştır. Eseri ayrıca “ilk siyasi tarih” eseridir. Atina gibi siyasetin
çok önemli ve yoğun olduğu bir kentte yaşamış olan Thukydides siyasi olayların
özünü kavrayarak görüş ve yorumlarını eserine yansıtmıştır.

You might also like