You are on page 1of 12

FARKINDALIKLA ŞİFALANIN

Bizim dışımızda bir evren yoktur ve gördüğümüz, deneyimlediğimiz


herşey aslında iç dünyamızın bir yansımasıdır. İslam Tasavvufunda
ve ezoterik öğretilerde çok fazla kullanılan ayna sembolü, insanın
kendini aramasını ve kendisinde ne varsa evrende onu görmesini
simgeler. Nasıl aynaya bakınca kendinizi görüyorsanız, dünyaya
bakınca da yine kendinizi görürsünüz yani tüm dünya, tüm evren
adeta bir aynadır bizler için. Siz değişince aynadaki görüntüde
değişir ve artık evren size farklı görünmeye başlar. İnsan aynı
zamanda diğer insanların da aynasıdır. Hepimiz diğer kişideki
hataları ve iyi tarafları ona yansıtarak, hem kendimizi ve hem de
diğer kişiyi kusurlarından arındırırız. Günümüzde kuantum bilimi,
gözlemci gözleneni etkiler derken aslında binlerce yıldır tasavvufta
ve bir çok ezoterik öğretide bilinen ayna sembolünü anlatmaktadır.

Kuantum kelimesi Latince’de tanecik anlamına gelmektedir. Fizikte


ise kuantum atom altı seviyedeki tanecikleri tanımlamak için
kullanılır. Yüz yıl kadar Önce Max Planck’ın elektromanyetik ışımanın
quanta denen düzenli enerji paketçikleri halinde yayıldığını
söylemesiyle Kuantum Fiziğinin ilk temelleri atılmış oldu. Max
Planck kuantum fiziğinin kurucusu olarak kabul edilir. Bilim adamları
insanların bir nesneye bakarken veya o nesneyi hayal ederken beyin
çıktılarını almışlar ve ikisinin de aynı olduğunu görmüşlerdir. Bu
demektir ki, gözlerimizi kapatıp bir nesneyi hayal etmek ya da
nesneyi görmek beyin için farklı eylemler değildir. Rüya görürken de
durum bundan farklı değildir. Beyin rüya ile gerçek arasındaki farkı
bilmemektedir. Beş duyumuzdan beynimize her saniye bize 400
milyar birim bilgi akar. Beyin ise ancak saniyede 2000 birim bilgiyi
işler, yani ancak bu kadar bilgi bilincimize ulaşır. Beyin geri kalan
verileri yok sayar ve bunu da bizi bu bombardımandan korumak için
yapmak zorundadır. Bu 400 milyar bilgiden hangilerini algılıyoruz
veya bilincimizde fark ediyoruz? Bilim adamları bu konuda
duygularımızın çok etkili olduklarını söylüyorlar. Duygular
algılanacak şeyin önemini belirliyor. Ayrıca kişinin inançları ve
beklentileri de algılarını etkiliyor. Yani kendi dünyamızı oluştururken
duygularımız, inançlarımı ve beklentilerimiz doğrultusunda verileri
alıyor, işliyor ve kabul ediyoruz. Algılama konusunda bilimin geldiği
son noktada, çevremize baktığımız zaman, gördüğümüz şeylerin,
inançlarımızın izin verdiği, duygularımızın seçtiği ve daha önceden
üzerinde deneyimimiz olan şeyler olduğunu görüyoruz.
O halde gelin büyük soruyu soralım. Eğer dış dünyada gördüklerimi
etkileyen benim inançlarım, duygularım veya beklentilerim ise, o
halde dışsal, katı, değişmez bir gerçeklikten nasıl söz edebiliriz?
Beklentilerimin bile sonuçları ciddi olarak etkileyebildiği bir evren
modelinde dışsal bir gerçeklikten söz etmek ne kadar mümkündür?
Eğer hadi canım öyle şey olur mu diyorsanız size bilimsel başka bir
deneyden söz etmek istiyorum. Fizikte deneyler sadece laboratuar
ortamında yapılmaz. Bazı deneyleri fizikçiler düşünsel deney olarak
isimlendirirler ve zihinlerinde çözerler. Schrödinger’in Kedisi deneyi
de zihinsel bir deneydir. Erwin Schrödinger deneyinde bir kutuya bir
kedi yerleştirdi. Kutuda zehirli gazın olduğu bir şişe vardı ve bu
şişeden gazın çıkmasını sağlayacak mekanizma, bozunma yarı ömrü
1 saat olan bir radyoaktif parçacık ile kontrol edilmekteydi.
Sistemde radyoaktif parçacık bir gayger sayacına bağlıydı. Kedi bir
saat kutuda bırakılacaktı. Eğer bu sürede radyoaktif parçacık
bozunursa,gayger sayacı tıklayacak, bir çekici hareket ettirecek,
çekiç zehirli gaz olan şişeyi kıracak ve kedi ölecekti. Bu bir saat
sonunda kedinin canlı ya da ölü olma yüzdesini hesapladığı zaman
eşit olduğunu buldu. Yani %50 ihtimalle kediyi canlı bulacağız, %50
ihtimalle ise ölü bulacağız. Kutu kapalı oldukça iki pozisyonda
olasıdır. Bu duruma kuantum fiziğinde süperpozisyon denir. Ancak
kapağı açıp kediyi gözlemlediğimiz zaman, gözlemin etkisi ile bir
sonucu seçmiş oluruz ve kedi ya canlıdır ya da ölüdür. Schrödinger
bu deneyle kedinin durumunun bizim gözlemimize ve seçimimize
bağlı olduğunu kanıtladı. Eğer kutuyu açtığımızda kediyi ölmüş
bulmayı bekliyorsak ölü buluruz, canlı bulmayı bekliyorsak canlı
buluruz. Kutu kapalıyken süperpozisyon durumu vardır, kedi sadece
bir dalgadır. Açılıp gözlemlendiği anda ise parçaya dönüşür ki bunu
sağlayan da gözlemdir. Eğer bu sonucu tam olarak
anlayamadıysanız kuantum mekaniğinin olasılıkları farklı ele aldığını
söylemeliyim. Kuantum bir saat sonra kedinin durumunu yarı ölü,
yarı diri olarak tarif eder. Aynı anda ölü ve diri olan kedi paradoksu
kuantum mekanikçilerinin hesap yapma biçimlerinin bir sonucudur.
Bu size garip gelse de tamamen matematiksel hesaplarla ilgilidir.
Matematik aynı hesaplarla, bilgisayarları, lazerleri de geliştirmiştir,
Schrödinger’in kedisi paradoksunu da.

Eğer bu konuyla ilgiliyseniz piyasada kuantum fiziği ile ilgili bir çok
kitap, bilgi bulabilirsiniz ve okudukça gözlemcinin yani sizin
gözlemleneni yani dünyayı nasıl etkilediğini çok daha iyi
anlayacaksınız. Bu konuda net olmak bile içsel değişiminiz için çok
önemlidir. Kesin bir şekilde inançlarınızın ve beklentilerinizin
dünyanızı oluşturduğu bilmek tüm hayatınızı değiştirecek sihirli bir
anahtar gibidir. Lütfen dikkat edin, inanmak demiyorum bilmek
diyorum. Bilmek, inanmaya göre daha kesinlik içeren bir kelimedir
ve artık bilim bu konuda bizim inançlarımızı bilgi düzeyine
ulaştırmıştır.

Eğer artık içimizin dışımızı etkilediği konusunda hemfikir olduysak


gelin yeni harika sorumuzu soralım. İçimde ne var ki bu sorunu
yaşıyorum? Sanırım bu büyük soru ve bunun yanıtını bulmak için
yola çıkmak çok önemli. Evet içinizde bir şeyler olmalı ki, sağlık,
para, iş, ilişki, aile, mutluluk adı her ne olursa olsun bu sorunları
yaşıyorsunuz. Peki bunlar nelerdir ve bunları nasıl tespit
edebilirsiniz?

Öncelikle sağlığınıza bakın ve hangi sağlık sorunlarını yaşadığınızı


düşünün. Şu anda sizi rahatsız eden, tedavi gördüğünüz veya
görmediğiniz bir sağlık sorununuz var mı? Ancak geçmişe değil şu
ana odaklanın.Her bir olumsuz duygumuz veya düşüncemiz
bedenimizde belli noktalarda birikerek sorunlara yol açar. Örneğin
böbrekler korku duygusunun merkezidir ve genel olarak
korkularınızı bu organlarda biriktirirsiniz. Eğer böbrek sorunları
yaşıyorsanız hayata korku ile yaklaştığınızı veya korku duygusunun
sizin baskın duygunuz olduğunu söyleyebiliriz. Akciğerlerinizde
sorunlar varsa hayatı içinize almakta zorlanıyor olabilirsiniz genelde
önyargı, kibir gibi duygular veya aşırı üzüntünüzü içinize atmanız
buna yol açabilir. Eğer bağırsak sorunları yaşıyorsanız değişimden
ve bir şeyleri bırakmaktan korkuyor olabilirsiniz. Mide sorunları
genelde bir şeyleri hazmedememekten olur. Hayatınızdaki hangi
deneyimi, kimi veya neyi hazmedemediğinizi kendinize sorun. Dalak
ve pankreas sorunları endişe duyguları ile bağlantılıdır. Endişe
duyguları bu organlarda depolanır. Kalp sevgi ile bağlantılıdır ve
kendini sevme, başkalarını sevme, affetme sorunları olan insanların
kalplerinde problemler çıkar. Yaşam sevincinin bitmesi de kalbi
olumsuz olarak etkiler. Karaciğer öfke duygularının depolandığı
yerdir ve karaciğerinizde bir sorun varsa bu öfkeden arınmanızın
gerekli olduğunu gösterir. Katı düşünceleri olan ve başka insanları
sürekli suçlayan kişilerde safra kesesi taşları sıklıkla görülür. Eğer
hayatınızda gördüğünüz şeylerden memnun değilseniz veya bir
şeyleri görmek istemiyorsanız göz sorunları, aynı şekilde
duyduğunuz şeylerden rahatsızsanız veya duymak istemiyorsanız
işitme sorunları olur. Cilt sorunları genelde birilerini bizden uzak
tutmaya yarar ve bir de kendimizi olduğumuzdan başka göstermek
istediğimizde ortaya çıkarlar. Ayaklardaki veya bacaklardaki sorunlar
yaşamda yol alamadığımızda veya nereye gittiğinizi bilmediğinizde
görülür. Kollarda ve ellerde, bir şeyleri almak konusunda
zorlandığınızda veya kaldırmanız gereken yükler size ağır geldiğinde
sorunlar çıkar. Eğer hayatınızda yeterince destek görmüyorsanız,
sırtınızda veya omurganızda sorunlar olabilir. Beyin sorunları
genelde düşüncelerinizle duygularınız arasındaki gerilimlerden veya
düşüncelerinizin sizi rahatsız etmesinden oluşur. Bir de kendisine
sürekli unut gitsin diyen veya bu telkini başkalarından alan kişilerde
hafıza sorunları ortaya çıkabiliyor. Cinsel organlardaki sorunlar
suçlululuk duyguları veya kendi cinsel kimliğini reddetme ile
bağlantılıdır. Size aklıma gelen sorunların bir kısmını yazdım ancak
bu konuda daha geniş bir kaynak kitap önermek istiyorum. Louise
Hay'in “Tüm Hastalıkların Zihinsel Nedenleri” isimli kitabı bu konuda
iyi bir kaynaktır ve herhangi sağlık sorununuz varsa bu kitaptan
nedenlerini daha detaylı bulabilirsiniz. Ayrıca internette de tüm
hastalıkların zihinsel nedenleri yazarak bir arama yaparsanız
karşınıza Louise Hay'den bir çok alıntı çıkacaktır.

Sağlık sorununuzun nedenlerini tespit ettikten sonra bu nedene


bakarak içinizdeki olumsuz duyguyu da tespit etmiş olacaksınız.
Yani yaşadığınız sağlık sorunları sizin için çok iyi bir ayna olacak ve
bu aynaya bakarak içimde ne var sorusuna ilk yanıtı vereceksiniz.
Bunları bir deftere yazmanız çok iyi olur ve bu şekilde kendi
üzerinde çalışırken işiniz çok kolaylaşır. Örneğin diyelim ki
gözlerinizde sorun varsa defterinize ilk madde olarak, gördüğüm bir
şeyleri sevmiyorum veya bir şeyleri görmek istemiyorum yazın. Bu
sizin üzerinizde çalışmanız için bir sorun ve aynı zamanda
gözlerinizden başka hayatınızda bir çok konuyu etkileyen bir sorun.
Bir şeyleri görmekten kaçan kişilikteki bir insanı düşünün, bu
özelliği nedeniyle kimbilir hayatında hangi sorunları oluşturur? Yani
sadece göz sorunu sandığınız şey, aslında tüm hayatınızı etkileyen
olumsuz bir duygu, inanç veya korkunun sonucudur. İşte sağlık
durumunuza bakarak bunu tespit ediyor ve üzerinde değişimi için
çalışıyorsunuz. Göz sorunuz sadece bir sonuç ve sizin aynanız. Siz
bu aynaya bakarak farkındalık kazanıyor ve herşeyi olduğu gibi
görmeyi seçtiğiniz zaman yeni bir gerçeklik oluşturuyorsunuz.

Sağlıktan sonra bize aynalık yapan diğer en önemli konu


ilişkilerimizdir. Eğer evliyseniz veya sizin için çok önemli bir ilişkiniz
varsa ben bu kişiye özelikle dikkat etmenizi öneririm. Bu kadar
senenin deneyimine dayanarak çok net bir şekilde, insanın eşini
kendi bilinçaltı özelliklerine uygun kişilerden seçtiğini söyleyebilirim.
Ancak dikkat edin, kendine benzeyen demiyorum kendi bilinçaltı ile
uyumlu diyorum bu ikisi farklı şeylerdir. Örneğin annesi ile doyumlu
bir bağ kuramamış ve hiç bir zaman yakın olamamış bir erkek ya
annesi gibi doyumlu bağ kuramayacağı bir kadını seçiyor ya da
kendisindeki eksik enerjiyi tamamlamak için tam tersine çok yakın
bir ilişki arayışında oluyor. Eğer kişinin eşinde şikayet ettiği bir konu
varsa mutlaka iç dünyasında bu konuda bir sorunu vardır. Eğer bir
kişi eşinin aşırı sorumsuz olduğunu söylüyorsa ya eşi ona aynalık
yapıyordur ve aslında kendisi yeterince sorumluluk sahibi
olmadığına inanıyordur, ya aslında biraz sorumsuz olmak istiyordur
ya da ebeveynlerinden birisi ile sorumluluklarla ilgili bir problemi
olmuştur. Sorumlulukla ilgili sorunu olan kişi, bilinçsizce eşini kendi
bilinçaltının aynası olarak seçmiştir. Hayatınızda sizin için en önemli
insanlara dikkatle bakın. Eşiniz, uzun süreli ilişkiniz, çocuklarınız, en
yakın arkadaşınız, uzun yıllardır yakın çalıştığınız patronunuz...
Hepsinin hangi özelliklerinden rahatsızsanız bunları bir kağıda
madde madde yazın. Bu çalışmayı lütfen ciddiyetle yapın bu sizin
kişisel içsel analiziniz ve gerekli özeni hak ediyor. Hazırladığınız
listedeki sorunlar ya sizde de var, ya bu konularda bazı korkulara,
sizi rahatsız eden bilgilere, deneyimlere sahipsiniz ya da bu
sorunlara bir nedenden ihtiyaç duyuyorsunuz. Yaşamınızdaki her
şeyin içinizde, bir korku veya ihtiyaç olarak mutlaka bir karşılığı
vardır.

Her durumda hayatınızı değiştirmek istiyorsanız bunlarla ilgili kendi


üzerinizde çalışmalısınız. Şimdi içinizden eşim çok kavgacı ve
anlayışsızdır oysa ben çok sakin ve anlayışlıyım. Neden bu kötü
konularda kendi üzerimde çalışayım diyenler olabilir. Benim buna
yanıtım ise şu şekilde olur. Eğer eşinizin çok anlayışsız ve öfkeli bir
insan olduğunu düşünüyorsanız, bu insanı hayatınıza sizin
çektiğinizi de fark etmelisiniz. Sizin inançlarınıza, enerjinize ve
bilinçaltınıza en uygun insan olan eşiniz zaten tam da bu nedenle
hayatınızda. Eşiniz sizin aynanız ve tüm bu kötü huyları, sizin
içinizdeki bir şeyleri size gösteriyor. Belki pasif öfkeye sahip bir
insansınız yani aslında siz de çok öfkelisiniz ama bunu bir şekilde
bastırıyor veya duygularınızı otomatik olarak kontrol ediyorsunuz.
Ya da iç dünyanızda çocukken yaşadığınız öfke ile ilgili bir deneyim
var ve bunun enerjisi hala sizin için bir sorun. Belki de öfkeli bir eşe
ihtiyacınız var o sizin içinizdeki “Vah zavallı ben” hissini besleyerek
egonuzu bir açıdan tatmin ediyor. Yani her durumda sizin öfke
duygusu ile çalışmanız gerekli. Çünkü hayatınızdaki öfkeli insan
sadece sizin aynanız ve boşuna sizin hayatınızda değil. Siz
değişmeden bu insan kesinlikle değişmeyecektir bu nedenle
değişime en doğru yerden yani kendinizden başlamalısınız.

Hayatınızdaki önemli insanların olumsuz yönlerini yazarken bu


insanların size olumsuz olarak neler hissettirdiklerini de not edin.
Örneğin eşiniz size kendinizi değersiz hissettiriyorsa, içinizde
değersizlikle ilgili bir sorun mutlaka vardır ve bunu listenize ekleyin.
Eğer en samimi arkadaşınızın, sizi zaman zaman kullandığını veya
suistimal etmeye çalıştığınız hissediyorsanız bunu da not edin. Bu
içinizde, suistimal edilme korkusu olduğunu veya suistimal
edilmekle ilgili bir deneyime sahip olduğunuzu gösteriyor. Temel
ilkemiz şu; hayatınızda size yakın olan herkes sizin aynanızdır ve siz
bu aynaya bakarak kendi içinizi göreceksiniz. Hatta size yakın
olmasa bile, o gün bir insanla olumlu veya olumsuz bir deneyim
yaşadıysanız o da size o an için aynalık yapmaktadır.

Hayatınızda sürekli tekrar eden sorunlar da bir diğer aynanızdır.


İçinizdeki sorunları size en iyi şekilde gösteren şeylerden birisi de
ekrarlayan veya bir türlü çözemediğiniz sorunlarınızdır. Şimdi derin
bir nefes alın ve hayatınızda sürekli tekrar eden veya bir türlü
çözemediğiniz sorunları düşünün. Bu sorunların çocukluğunuzdan
beri olmasına gerek yok. Örneğin son 3- 5 senedir sürekli para
sorunu, iş sorunu, aşk sorunu, kilo sorunu gibi sorunlar yaşıyorsanız
bunları listenize alabilirsiniz. Bu sorunları tek tek çalışma defterinize
yazın. Diyelim ki, listenizde 2 madde var iş sorunu ve evlilikte
iletişim sorunu. Bu maddeler ile ilgili kendinize bazı sorular
sormanızı istiyorum. Bu sorun bana ne hissettiriyor? Bu sorunu
düşününce kendimi nasıl hissediyorum? Bu sorun yüzünden neler
yaşıyorum ve bunlar bana kendimi kendimi nasıl hisettiriyor?
Burada hissettiğiniz ana duyguları yakalamaya çalışın. Çaresizlik,
öfke, umutsuzluk, değersizlik, suçluluk, güvensizlik, başarısızlık,
acizlik... En temel duyguları bulun ve not edin. Örneğin bir türlü
borçlarınızdan kurtulamıyorsanız, bu durum bana neler hissettiriyor
diye kendinize sorun. Yanıtlarınız diyelim ki, suçluluk, kızgınlık ve
karamsarlık hissettiriyor olsun. Bunlar sizin üzerinde çalışmanız
gereken ana sorunlardır. Eğer içinizde güçlü bir duygu veya inanç
varsa bu duyguyu yada inancı sürekli besleyecek deneyimleri de
otomatik olarak seçersiniz. Suçluluk duyguları olan bir insan,
bilinçsizce kendisini suçlu hissedeceği deneyimleri oluşturur. Bunun
hayatındaki yansıması ise borçlar, kilolar veya evlilikteki sorunlar
olabilir ancak temel neden hep aynı duygudur. Bu nedenle önemli
olan bu temel duyguyu bulmak ve bunu değiştirmeye, arındırmaya,
şifalandırmaya odaklanmaktır. Bunu yapmadığınız sürece
sorunlarınızı değiştirmek için yapacağınız bir çok şey anlamsız kalır
ve kendinizi bir kısır döngünün içinde bulursunuz.

Her bir sorun için tek tek bu sorulara yanıt verdikten sonra, artık
elinizde size aynalık yapan sağlık sorunları, ilişkiler ve yaşam
sorunları ile ilgili çok güçlü bir liste olacak. Bu listede sizi bloke eden
ve hayatınızdaki soruları yaşatan temel duygular, inançlar veya
korkular yer alıyor. İşte bu listede yer alan şeyler sizin iç
dünyanızaki sorunları, blokajları gösteren en temel verilerdir. Bu
listeye sahip olmanız bile, farkındalık kazanmanız için çok önemlidir.
Farkındalık en önemli şifadır ve bir sorunu fark ettiğiniz anda, artık
bilinç alanınıza ulaşmıştır. Bilinç alanındaki sorunu çözmeniz ise çok
daha kolay olacaktır. Eğer bu çalışmayı dikkatle yaptıysanız önemli
ölçüde farkındalık kazandınız demektir ve bu sizin için çok gerekli
bir adımdır. Çalışmanızı tek başınıza yapamıyorsanız, bazı şeylerin
kör noktanıza düştüğüne inanıyorsanız benden yüz yüze kişisel
danışmanlık da alabilirsiniz. Ancak lütfen öncelikle kendiniz deneyin
ve elinizden geldiği kadar listenizi oluşturun. Biraz azimle bunu
başarabileceğinize inanıyorum. Sonraki adım için yani bu sorunları
değiştirmeniz için, size en uygun olacak bir tekniği öğrenmenizi
önereceğim. Benim kullandıklarım EFT, NLP, Ho'oponopono gibi
teknikler ve Usui Reiki başta olmak üzere bazı enerji teknikleridir.
Ayrıca meditasyon ve olumlamaları da sıklıkla kullanırım. Bu
teknikleri araştırarak sizin için en uygun ve kolay olanını öğrenebilir
ve bunu listenizdeki sorunları kalıcı olarak şifalandırmak için
kullanabilirsiniz.

Evren benim aynamdır düşüncesini çok iyi anlamanızı ve gün içinde


de yaşadığınız sorunlara bakarak içimde ne var ki dışımda bunu
yaşıyorum diye kendinize sormanızı öneririm. Birisi size öfkeli
davranıyorsa içinizdeki öfkeyi bulun ve iyileştirin. Birisi sizin
hakkınızı yiyorsa kendinize ben birisinin hakkını mı yedim, kendime
mi haksızlık yaptım, haksızlığa uğramaktan mı korkuyorum,
haksızlığa uğradığım zaman kendimi zavallı gibi hissetme
duygusunu mu seviyorum diye sorun. Yani dışınızda her ne varsa
bunun gerçek nedenini içinizde arayın ve sonra bulunca da sorunun
nedenini şifalandırın. Bunu yaptığınız zaman dışınızdaki sorun
kolaylıkla hatta çoğu zaman kendiliğinden çözülecektir. Bunun için
mutlaka yukarıda önerdiğim tekniklerden birisini veya bir kaç
tanesini öğrenin ve etkili olarak kullanın. Bunun dışında yaşadığınız
bir sorunla ilgili farkındalık kazanmanız için size kendi geliştirdiğim
ve adına “Farkındalıkla Şifalanma Tekniği” diyebileceğim bir
program önereceğim. Bunu not etmenizi ve hayatınızdaki her
sorunda kullanmanızı öneririm.

FARKINDALIKLA ŞİFALANMA TEKNİĞİ

Bir sorun yaşadığınız zaman kendinize şu soruları mutlaka sorun ve


yanıtlarınızı mümkünse bir kağıda veya deftere yazın.

1- Bu sorunun gerçek nedeninin benim içimde olduğunu kabul


etmeye hazır mıyım yoksa başkalarını suçlamaya devam etmek mi
istiyorum?

Eğer hazır değilseniz “ ...... sorunum için başkalarını suçlamama


rağmen bu konuda sorumluluğu üzerime almayı ve bu sorunu
çözmeyi bütünüyle kabul ediyorum” diye tekrar edin. Sorunun
nedeninin içinizde olduğunu kabul ettikten sonra 2. soruyu
sorabilirsiniz.

2- Şu anda ne hissediyorum?

3- Bu duygumun altında bir korku var mı? Varsa neden


korkuyorum?

4- Bu konuda kendim hakkında neye inanıyorum ve buna inanmaya


ne zaman karar verdim?

5- Bu inanç ve korku bana mı ait yoksa başka birisine mi? Kimse


bana bunları inandırdı mı yoksa bu inancı ben mi seçtim?

6- Bu inanç bana zarar mı veriyor yoksa beni destekliyor mu?

7- Bu inancı bırakırsam hayatıma neler değişir?

8- Bu inancı bırakmak istiyor muyum?

9- Bu sorun beni bir şeylerden koruyor mu?

10- Bu sorunun bana bir faydası var mı? Bu sorunum olduğu için bir
fayda elde ediyor muyum?
11- Eğer bu inancımı değiştirsem neye inanmak isterim ve buna
hazır mıyım?

12- Eğer bu inancımı değiştirirsem hayatımda neler değişir ve buna


hazır mıyım?

13- Son bir kaç gün içinde bu sorunla ilgili bir duygu bir enerji veya
durum oluşturdum mu?

Eğer bir kaç gün önce aptal olduğunuzu düşündüyseniz birisinin size
aptal demiş olmasına şaşırmamak gerekli. Sabah birisini
yargıladıysanız o gün içinde başka birisi de sizi benzer bir şekilde
yargılayabilir. Yani bunu hayatıma çekmek için ne yaptım diye
kendinize sorun. İçinizdeki olumsuz duygular ve düşünceler
kendisine benzeyen titreşimleri hayatınıza çekecektir. Bu nedenle
dünyaya yani aynanıza bakarken bunu hayatıma çekmeme yol açan
duygum veya düşüncem oldu mu sorusunu kendinize sormanız da
önemli olacaktır.

Bu sorulara iyice düşünerek, tek tek yanıt verirseniz sorunla ilgili


önemli bir farkındalık kazanacaksınız. Bu farkındalıktan sonra;

....... SORUNUMUN OLDUĞUNU VE BU SORUNU BENİM


OLUŞTURDUĞUMU KABUL EDİYORUM.

...... SORUNUM İÇİN SORUMLULUĞU % 100 ÜZERİME ALIYORUM.

....... SORUNUMU BIRAKMAYA TAMAMEN HAZIRIM.

...... SORUNUMU BIRAKMAYI KABUL EDİYORUM.

ŞİMDİ ...... YA İNANMAYI SEÇİYORUM.

ŞİMDİ ...... HİSSETMEYİ SEÇİYORUM.

HAYATIM İÇİN YENİ BİR SEÇİM YAPIYORUM VE YENi İNACIMI


SEVGİYLE ONAYLIYORUM. BEN ARTIK ......... YIM VEYA BEN
ARTIK .... YA İNANIYORUM ( konunu gidişine göre örneğin ben artık
ideal kilomdayım veya ben artık her durumda sakin olacağıma
inanıyorum gibi)

TEŞEKKÜR EDERİM. TEŞEKKÜR EDERİM. TEŞEKKÜR EDERİM.


Bu kalıpları içinizden geldiği sürece verdiğim sırayla tekrar edin.
Okuyun, derin bir nefes alın, duygularınıza bakın eğer size yeterli
gelmediyse baştan başlayın ve yeniden okuyun. İç dünyanızda bir
değişim hissettiğinizde, yani kendinizi daha iyi hissettiğiniz zaman,
bu sorun artık sizin için önemli değilse, duygusal durumunuz
değişip, olumlu bir hale dönüşürse çalışmayı bırakabilirsiniz. Burada
iç gözleminize önem verin ve içinizdeki değişimi hissetmeye çalışın.
Bir duygu hali veya sorun için bir kere okumanız yeterliyken başka
bir sorun için günlerce okumanız gerekebilir yani sayı vermek doğru
olmaz. Ancak içinizdeki hislerle buna karar verecek olan sizsiniz.

Bu benim kişisel olarak geliştirdiğim bir farkındalıkla şifalanma


çalışması ancak EFT, Ho'oponopono, Reiki 2, NLP gibi tekniklerle
çalışmak daha derin bir temizlik ve değişim sağlayacağı için tekrar
bu konularda araştırma yapmanızı ve size en uygun olanı
öğrenmenizi tekrar önermek istiyorum.

Son olarak size vermek istediğim başka bir bilgi daha var. Sadece
kötü olan şeyler bizim aynamız değildir. Hayatınızdaki insanların iyi
taraflarına bakın, yani sevdiğiniz takdir ettiğiniz ve beğendiğiniz
yönlerine... İşte bu yönlerde bizde ama gizli ama açık olarak vardır.
Yani eşinizin dürüst bir insan olduğunu düşünüyorsanız ya siz de en
az onun kadar dürüstsünüz ya da içinizde bu konuda güçlü bir
potansiyel var. Dolayısı ile yakın ilişkilerimizdeki insanlar bize
olumlu özelliklerimiz konusunda da aynalık yaparlar. Hatta daha da
ötesi, hayranı olduğunuz insanların hangi özelliklerine hayran
olduğunuzu da düşünün ve listeleyin. Bu listedeki özellikler ya sizde
açık olarak vardır ya da potansiyel olarak vardır. İnsan kendisinde
olmayan bir enerjiyi çoğu zaman fark bile edemez. Eğer bir özelliği
fark ediyor ve ona hayran kalıyorsanız bu sizin içinize aynalık
yaptığı içindir.

Sorun olarak gördüğünüz şeylerin aslında içinizden kaynaklandığını


anlamanız size kendinizi güçlü hissettirir. Sizin dışınızdaki bir şeyi
değiştirmek zordur ama içinizdeki şeyleri değiştirmek sizin
kontrolünüzdedir. Evet hayatımda bu sorun var ve bunu bir şekilde
ben oluşturdum. Bunu oluşturduğum gibi bunu değiştirebilirim de
inancına sahip olmanız bile başlı başına çok önemlidir. Bu inançtan
sonra kendinizi değiştirmek için çalışmaya başlayacaksınız ve
düzenli olarak bu çalışmaları yaparak iç dünyanızda değişimi
sağlayacaksınız. İç dünyanız değiştikce aynanız da değişecek ve
artık yeni olasılıklar, yeni fırsatlar, yeni kazançlar, yeni insanlar
hayatınıza akmaya başlayacak. Ancak aynı zamanda artık ihtiyacınız
kalmayan bir çok şeyin de gittiğini göreceksiniz. Siz değişeceksiniz
ve tüm evren sizinle birlikte değişecek. İçinizdeki öfke şifalanınca o
öfkeli koca aynasına da gerek kalmayacak. Bu durumda eşiniz de
bundan olumlu etkilenerek değişecek veya bu olmazsa sevgiyle
vedalaşacaksınız. Ancak her şekilde sizin yeni inançlarınıza uygun
bir hayat sürdürmeye başlayacaksınız ve eminim bu yeni hayatınızı
çok seveceksiniz.

Bu minik e -kitapta eğer uygularsanız çok faydası olacak bilgiler


vermeye çalıştım. Hediye olarak yayınladığımız kitapların binlerce
kişiye ulaşması nedeniyle kitaplardaki bilgilerle ilgili gelen kişisel
sorulara yanıt vermemiz mümkün olmuyor. Ancak aşağıda
önerdiğim kitapları alırsanız gelişiminize çok katkısı olacaktır. Kişisel
sorularınız kişisel çalışma gerektirmektedir ve kişisel danışmanlık
için info@reikiturk.com mail adresinden bize ulaşarak bilgi
alabilirsiniz.

Konuyla İlgili Önerdiğim Kitaplar

Tüm hastalıkların Zihinsel Nedenleri – Louise Hay


Ne Biliyoruz Ki? - William Arntz , Betsy Chasse, Mark Vicente
EFT ile Mucizevi İyileşme – Nick Ortner
Zero Limit – Joe Vitale

Sevgiyle kalın

Berna Özcan Demir

www.reikiturk.com

YENİ E-KİTAPLARIMIZ ÇIKTIĞI ZAMAN BİLGİ ALMAK VE


DİĞER HEDİYELERİMİZDEN FAYDALANMAK İÇİN AŞAĞIDAKİ
LİNKE TIKLAYARAK SİTEMİZE ÜYE OLABİLİRSİNİZ.

http://www.reikiturk.com/hediyeler
Bilgi: Bu e-kitap Berna Özcan Demir tarafından yazılmıştır ve tüm
hakları www.reikiturk.com a aittir. Satışı veya izinsiz kullanımı
yasaktır. E kitap içinde herhangi bir değişiklik yapmadan ve kaynak
göstererek başkaları ile paylaşabilir veya sitenize ekleyebilirsiniz.

Uyarı: Bu e-kitaptaki bilgiler tıbbi bir tedavi, teşhis veya öneri


içermez. Sağlık sorunlarınızdan doktorunuza başvurunuz.

You might also like