Professional Documents
Culture Documents
İÇİNDEKİLER
NÖROLOJİ -
NÖROŞİRURJİ .......................................................................
.................................... 7
PSİKİYATRİ ........................................................................
........................................................ 121
KULAK - BURUN VE BOĞAZ
HASTALIKLARI ......................................................................
......... 153
GÖZ
HASTALIKLARI ......................................................................
............................................ 187
ÜROLOJİ ...........................................................................
........................................................ 213
DERMATOLOJİ .......................................................................
................................................... 245
ORTOPEDİ ..........................................................................
...................................................... 291
ÇOCUK
CERRAHİSİ .........................................................................
.......................................... 329
GÖĞÜS VE KALP-DAMAR CERRAHİSİ,
RADYOLOJİ ..................................................................... 357
FİZİK TEDAVİ VE
REHABİLİTASYON ....................................................................
......................... 383
ANESTEZİYOLOJİ ....................................................................
.................................................. 405
HALK SAĞLIĞI, TIBBİ İSTATİSTİK,
DEONTOLOJİ ........................................................................
.... 417
NÖROLOJİ - NÖROŞİRURJİ
NÖROLOJİ - NÖROŞİRURJİ
1. Otuz beş yaşında erkek hasta, soğukta ellerinin kasılması ve ellerini açmada
güçlük yakınması ile başvuruyor. Fizik muayenede frontal kellik, bilateral
katarakt, fasiyal güçsüzlük ve tenar
kasta perküsyon miyotonisi saptanıyor.
Bu hasta için ön tanı aşağıdakilerden hangisidir? (Eylül 2011)
A) Miyastenia gravis
B) Miyotonia konjenita
C) Miyotonik distrofi
D) Okülofaringeal musküler distrofi
E) Nöromiyotoni
Myotonik distrofi Otozomal dominant geçişli. Kasılan kas gevşeyemez (aksiyon
myotonisi). 40–50‘li yaşlarda
oluşur, tipik bir yüz görünümü vardır. Frontal kellik, pitozis, çene düşüklüğü,
çökük yanak,
boyun ve omuz kuşağı kaslarda atrofi vardır. Vakaların %80‘inde katarakt vardır.
Testiküler atrofi, diabet vardır. Extremitelerin distalinde güçsüzlük ve atrofi
vardır.
(Cevap C)
2. Altmış beş yaşında diyabetik ve hipertansif bir hasta akut gelişen kuadripleji
ile hastaneye
getiriliyor. Nörolojik muayenesinde afoni, horizontal göz hareketlerinde kısıtlılık
olduğu, an- cak vertikal göz hareketlerinin sağlam olduğu ve sözel uyarılara göz
kırpma şeklinde yanıt
verdiği izleniyor. Bu hastada aşağıdaki sendromlardan hangisi öncelikle
düşünülmelidir? (Eylül 2011)
A) “Locked-in” sendromu
B) Dorsal mezensefalik sendrom
C) Guillain-Barre sendromu
D) Dorsal pontin sendromu
E) Millard-Gubler sendromu
TUSTIME TÜM TUS SORULARI
7
KÜÇÜK STAJLAR
Locked-in (kilitleme) sendromunda, RAS’ın korunduğu ventral beyin sapı yıkımı
hastanın sessiz ve kuadriplejik olmasına yol açar ancak komatöz değildir. Dört
ekstremitenin hepsinde ve alt
kraniyal sinirlerde tam bir paralizi gözlenir ancak bilinç bozulması ile ilgili
değildir. Locked- in sendromu olan hastalarda kuadripleji ve anartri mevcuttur
ancak bilinç ve akıl değişken
oranlarda korunmuştur. Hasta uyanıktır, ancak konuşmaz ve hareket etmez, uyaranlara
hafif bir yanıt verir. Lezyon genellikle orta ponsu tutar ve yüz hareketleri ile
yatay bakışın paral-
izisi ile sonuçlanır. Böyle bir lezyon uyanıklıktan sorumlu somatosensoriyal
yolları ve çıkan nöronal sistemi ve hatta bazı orta beyin yapılarını tutmayarak göz
kapaklarının kaldırılmasına
ve uyanıkmış izleniminin verilmesine izin verir. Lezyon kortikobulber ve
kortikospinal yolları
tutar ve hastanın konuşamamasına, vertikal bakış ve göz kırpma dışında hiçbir
yanıtın oluşmamasına neden olur. Zor da olsa göz hareketleri ve göz kırpmaları
aracılığıyla iletişim
kurulabilir. Locked-in sendromunun birincil nedeni beyin sapı inmesidir (% 86),
ancak travma sonrasında da (%14) gözlenebilir.
(Cevap A)
3. Altı yaşında erkek çocuk, 20 gündür devam eden baş ağrısı yakınması ile
hastaneye getirili-
yor. Fizik muayenede bilateral papil stazı ve çekilen bilgisayarlı tomografisinde
dördüncü ventrikülü dolduran ve hidrosefaliye yol açmış kitle saptanıyor.
Bu hasta için ön tanı aşağıdakilerden hangisidir?
A) Medulloblastom
B) Kraniofarinjiyom
C) Akustik nörinom
D) Menenjiyom
E) Pinealom
Medulloblastom
Birinci dekadda en sık Malign görülen intrakranial tümördür. Sıklıkla serebellar
vermisden çıkar.
BOS’a ekimle yayılım sıktır. hidrosefaliye sebep olabiliri radyosensitiftirler
(Cevap A)
4. Sol oksipital lobda lokalize tümör nedeniyle ameliyat edilen 55 yaşındaki bir
erkek hastada,
patolojik incelemede yassı hücreli karsinom metastazı saptanmıştır. Bu hastada
primer odak açısından ilk önce incelenmesi gereken organ
aşağıdakilerden hangisidir? (Mayıs 2011)
A) Böbrekler
B) Akciğer
C) Mide
D) Özofagus
E) Kolon
8
TUSTIME TÜM TUS SORULARI
NÖROLOJİ - NÖROŞİRURJİ
SSS METASTATİK TÜMÖRLERİ Santral sinir sisteminde metastaz yapan primer organ
kanserlerinin başında
Akciğer Maligniteleri gelir. Meme kanserleri ve Malign Melanom metastazları bu
sıralamayı izler. Sıralamada 4. sıraya beyin metastazının primer odağının tespit
edilemediği vakalar alır.
Kadınlarda meme CA, erkeklerde Akciğer CA (KHAK) en sık metastatiktümördür.
(Cevap B)
5. Son 12-24 saat içerisinde ortaya çıkan baş ağrısı ve uykuya eğilim nedeniyle
acil servise
getirilen 27 yaşındaki kadın hastanın muayenesinde ateş 38.2 °C ölçülmüş, ense
sertliği saptanmış, letarjik ve konfüze olduğu gözlenmiştir. Fokal veya lateralize
edici başka bir
nörolojik bulgu saptanmamıştır. Beyin omurilik sıvısının incelemesinde mm3’te 100
adet len- fosit saptanmış, glukoz ve protein değerleri normal bulunmuştur.
Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? (Mayıs 2011)
A) Bakteriyal menenjit
B) Tüberküloz menenjiti
C) Viral menenjit
D) Fungal menenjit
E) Karsinomatöz menenjit
Klinik olarak menenjit bulgularıyla acile getirilen hastanın BOS’undaki hücre
sayısının 200’den
az olması, lenfosit karakterde olması ve şeker ve protein değerlerinin normal
olması viral menenjit lehine olup doğru cevap C şıkkıdır.
BOS Basınç
Hücre / mm su
mm3
9 Hücre tipi Protein mg/dll Şeker
Normal 150 <5 Lenfosit 15-45 2/3 kan şekeri Bakteriyel Artmış >500 PNL >100 <2/3
kan şekeri Tbc* ve fungal Artmış 200-500 Lenfosit >100 <2/3 kan şekeri Viral Artmış
<200 Lenfosit Normal veya
hafif yüksek
Normal
(Cevap C)
6. Yirmi üç yaşında üniversite öğrencisi bir kadın hasta birkaç haftadır akşamları
ders çalışırken göz kapaklarında düşme ve çift görme olmasından, biraz ara verip
dinlenince geçtiğinden
ama tekrar okumaya başladıktan bir süre sonra gene aynı durumdan yakınmaktadır. Göz
doktoru gözlerinde bir kırma kusuru saptayamamıştır. Nörolojik muayenede bilateral
hafif
ptozis dışında patoloji yoktur. Bu hastada öncelikle aşağıdakilerden hangisi
düşünülmelidir? (Mayıs 2011)
A) Maskeli depresyon
B) Guillain-Barre sendromu
C) Myastenia gravis
D) Botulinumzehirlenmesi
E) Multipl skleroz
TUSTIME TÜM TUS SORULARI
MYASTENIA GRAVIS Nöromuskuler kavşak hastalığıdır.
Otoimmun post-sinaptik asetil kolin reseptörlerine karşı gelişmiş antikor vardır.
Tekrarlayıcı hareketlerle artan kas güçsüzlüğü ve antikolinesterazlarla bu
güçsüzlüğün düzelmesi tipiktir.
Her yaşta başlayabilir. 20-40 yaş kadınlarda sıktır. %8-10 timoma ile birliktedir.
Myastenia gravisde nöromuskuler kavşaktaki Ach reseptörlerine
antikor gelişmesi ve reseptör sayısının azalması söz konusudur. Hastalık çoğu zaman
okuler belirtilerle en sık olarakda tek taraflı pitozisle başlar. Daha sonra
çift görme eklenir. Tek başına bu bulgularla seyreden hastalara okuler MG denilir.
(% 10).
Konuşma güçlüğü, yutma güçlüğü, çiğneme güçlüğü, solunum güçlüğü bulber
bulgulardır. Erk- en yorulma ekstremitelerde daha önce başlayabilmesine rağmen
sıklıkla bulber bulgular
önce oluşur.
Tanı:
Antikolinesteraz ilaçlardan yararlanılır. Edrofonyum klorid (Tensilon) enjekte
edilir. Gözle görülür
iyileşme (pitozda düzelme) varsa test pozitiftir. EMG tanıda kullanılır.
Tedavi: Asetilkolinesteraz inhibitörleri (Pridostigmin), steroidler, plazmaferez,
immun supresifler, azotio-
prin, IgG, timektomi uygulanabilir.
(Cevap C)
7. Aşağıdaki beyin omurilik sıvısı inceleme bulgularından hangisi multipl skleroz
tanısı
için önemlidir? (Aralık 2010)
A) Protein artışı
B) Oligoklonal bant pozitifliği
C) IgG indeksinin 0.6’nın altında oluşu
D) Mononükleer hücre artışı
E) Miyelin yıkım ürünlerinin varlığı
KÜÇÜK STAJLAR
TUSTIME TÜM TUS SORULARI 10
MULTIPL SKLEROZ
Tanım
MS genç erişkinlerde görülen demiyelinizan bir hastalıktır.
Semptomlar
Halsizlik, parestezi, retrobulber nörit, diplopi, sfinkter sorunlarına bağlı idrar
kaçırma
Hastalık relapslar ve remisyonlarla gider.
Myelin basic pretein (MBP) T hücreleri için en önemli antijendir.
Hastaların kan ve BOS larında MBP–reaktif T lenfositler bulunmaktadır.
MS hastalarının serumlarında ayrıca myelin komponentlerine karşı (myelin
oligodendrosit glikoprotein–
MOG) antikorlar bulunmaktadır.
Optik sinir lezyonları MS’de başlangıç bulguları arasında en sık görülenlerdendir.
NÖROLOJİ - NÖROŞİRURJİ
Şekil: Bilateral İnternükleer oftalmopleji (MLF lezyonu)
TUSTIME TÜM TUS SORULARI
11
KÜÇÜK STAJLAR
I. Motor nöron, duyu nöron, otonomik SSS nöronlarını tutar.
2. Motor nöron, periferik sinirleri tutmaz.
Tanı
MR da plakların varlığı
Uyarılmış potansiyeller
BOS’da oligoklonal bandların gösterilmesi multipl skleroz tanısını destekleyen
laboratuar bulgularıdır.
12 TUSTIME TÜM TUS SORULARI (Cevap B) 8. Alkolik olan ve beslenme bozukluğu bulunan
42 yaşında bir hasta bilinç bozukluğu
ile acil servise başvuruyor. Nörolojik muayenede nistagmus ve konjuge bakış para-
lizileri, gövde ataksisi, global konfüzyon ve hafıza bozukluğu saptanıyor.
Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? (Aralık 2010)
A) Tütün–alkol ambliyopisi
B) Subakut kombine dejenerasyon
C) Alkolik serebellar dejenerasyon
D) Wernicke–Korsakoff sendromu
E) Strachan sendromu
WERNICKE – KORSAKOFF SENDROMU (WKS)
19. yüzyılın son dekadlarında ayrı ayrı tanımlanan Wernicke Ensefalopatisi ve
Korsakoff Psikozu son-
raları etyolojik, klinik ve histopatolojik ortak özellikleri nedeniyle Wernicke–
Korsakoff Sendromu (WKS) olarak nitelenmiştir.
Sendromun bileşenlerinden Wernicke Ensefalopatisi (polioencephalitis hemorrhagica
superioris) akut veya subakut başlayan oküler bulgular, ataksi ve konfüzyonla
karakterizedir. Korsakoff Psikozunda ise diğer
kognitif fonksiyonlar görece korunmuşken, belirgin bozukluk bellek alanındadır.
Korsakoff Psikozu sık- lıkla Wernicke Ensefalopatisi ile birlikte görülür.
Korsakoff Sendromunu, Wernicke Ensefalopatisinin
seyrinde eklenen psişik semptomlar olarak nitelendirmek yanlış bir tanımlama
olmayacaktır.
NÖROLOJİ - NÖROŞİRURJİ
Etyolojide avitaminoz ve özellikle tiamin (B1) eksikliği sorumlu tutulmaktadır.
Yapılan otopsi çalışmala- rında tiamin bağımlı enzimlerin aktivitesinde selektif
azalma bulunmuştur. Ayrıca B1den fakir diyetle
beslenen hayvanlarda WKS bulguları izlenmiştir. Tiaminin dietle alınmasındaki
yetersizlikden do- layı sendromun ortaya çıktığı düşünülmektedir. Bu sendromun en
sık kronik alkoliklerde izlenmesi,
tiaminin alımının kısıtlanması ile birlikte alkolün direk nörotoksik etkisinin de
patogenezde sorumlu
olabileceği şüphesini doğurmuştur.
Klinik belirti ve Bulgular
Sendromun en sık rastlanılan bulguları mental durumda bozulma, okülomotor bulgular
ve dengesiz
yürümedir.
Mental Bulgular:
Akut WKS sendromunda mental semptom olarak en sık konfüzyona rastlanılır. Hasta
apatiktir, oryan-
tasyonu kaybolmuştur. Konfüzyonel duruma ataksi ve okülomotor bulgular eşlik eder.
Tedaviye bu
dönemde başlanmazsa hastalık progresif seyir gösterir ve kalıcı bulgular oluşur.
Konfüzyonel durum
ciddi bir amneziye dönüşür.
Anterograd amnezi:
Bu dönemde hastanın diğer kognitif alanlarına ilişkin patolojik bulguya
rastlanmazken, yakın bellekteki
ciddi bozukluk kendisini yeni verbal ve verbal olmayan bilgilerin öğrenilememesi
sonucu yakın
dönem olaylarının hatırlanamaması, yeni tanışılan insanların isimlerini, yüzlerini
hatırlayamama,
güncel olayların hiç akılda kalmaması şeklinde gösterir. Yeni bilgilerin
öğrenilememesi, uyaranın
kayıt süreçlerinin ilk basamağında işleme (encoding) kusuru sonucu olmaktadır.
Bellek problemleri dışında bazen problem çözme ve kavram oluşturma zorlukları
şeklinde frontal bul-
gulara rastlanılabilir. Bellek bozukluğundaki bir diğer neden de bellek
işlevlerinde kayıt edilmiş
bilgilerin geri getirilmesi ile ilgili frontal sistemin etkilenmesidir. Entelektüel
yetiler amnezi dışında
normaldir.
Retrograd amnezi:
WKS olguları hastalığın başlangıcından geriye doğru uzanan bir dönemde olan
toplumsal olayları,
kendileri ile ilgili bilgileri hatırlayamazlar. Hastalığın başlangıcından ne kadar
geriye gidilirse o
döneme ait bilgiler daha iyi hatırlanmaktadır. Yani hasta çocukluk ve erken
yetişkinlik dönem-
lerini hatırlarken hastalığın başlangıcından geriye doğru yakın geçmişini
hatırlayamamaktadır.
Retrograd amnezinin ciddiliği, frontal lob fonksiyonlarını gösteren testlerdeki
başarısızlıkla doğru
orantılı olarak bulunmuştur. Sistematik bellek araştırmasının planlanması ve
inisiasyonunda frontal
lob önemli görev almaktadır. Bu bozukluğa bağlı olarak premorbid olarak öğrenilmiş
bilgiler geri
çağrılamamakta ve retrograd amnezi oluşmaktadır.
Göz bulguları:
Nistagmus en sık rastlanılan bulgudur. Sıklıkla bakış yönüne vuran horizontal
nistagmus görülür. Bazı
vakalarda vertikal veya rotatuar nistagmus da izlenebilir. Eksternal göz
hareketlerindeki kısıtlılık ilk
olarak kendini horizontal plandaki göz hareketlerinde gösterir. Daha sonradan
vertikal plandaki
göz hareketlerinde kısıtlılık tabloya eklenir. Göz hareketlerindeki kısıtlılık,
asimetrik bilateral lateral
rektus paralizisi ve vertikal bakışlarda da olabilen konjuge bakış kısıtlılığından
total oftalmoplejiye
kadar uzanan bir yelpaze içinde izlenebilir. Pupilla ışık cevabının azalması
görülebilir ama bu
refleksin total olarak alınamaması saptanabilen bir bulgu değildir. Klinik tabloya
ılımlı bir ptoz eşlik
edebilir.
TUSTIME TÜM TUS SORULARI
13
KÜÇÜK STAJLAR
Ataksi:
Ön planda gövde ataksisi vardır. Hasta adımlarını açarak dengesiz bir biçimde,
yalpalayarak yürür.
Buna ekstremite ataksisi de eşlik edebilir. Serebellumdaki tutuluma ek olarak
vestibuler sistemin
etkilenmesi bulgulardan sorumludur.
Tanı
İyi anamnez alınması, beslenme düzeninin, alkol kullanımının ve tüketim miktarının
sıkı bir şekilde
sorgulanması gereklidir.
(Cevap D)
9. Kafa travması geçirip komada getirilen bir hastada ağrılı uyarana göz açma, ver-
bal uyarana hiçbir yanıt almama ve ağrılı uyarana normal fleksör bir yanıt elde
edilmiştir. Bu hastanın Glasgow koma skalası aşağıdakilerden hangisidir?
(E: göz açılması, M: motor yanıt, V: verbal) (Aralık 2010)
A) E1 M3 V1
B) E2 M4 V1
C) E2 M5 V2
D) E2 M3 V3
E) E4 M5 V6
Komanın derecesi Glasgow Koma Skalası’na (GKS) göre saptanabilir. Buna göre GKS:
13–15 mini- mum, GKS : 9–12 orta, GKS≤8 siddetli beyin hasarı ve GKS<5 derin koma
olarak değerlendirilir.
Beyin ölümü tanısı klinik olarak, çesitli destekleyici testler ve radyonüklid
görüntüleme yöntemleri ile konabilir.
Glasgow Koma Skalası
Göz açma skor
Spontan --> 4 Emirle --> 3
Ağrılı uyaranla --> 2 Yok --> 1
Motor cevap Emirle ekstremite hareketleri normal --> 6
Ağrılı uyaran lokalizasyonu --> 5 Ağrılı uyarana reaksiyon --> 4
Ağrılı uyarana fleksiyon --> 3 Ağrılı uyarana ekstansiyon --> 2
Ağrıya cevap yok --> 1 Sözlü cevap
Oryante–isim, yaş --> 5 Konfüzyon --> 4
Uygunsuz konuşma --> 3 Anlamsız homurtu --> 2
Cevap yok --> 1
(Cevap Z)
14
TUSTIME TÜM TUS SORULARI
NÖROLOJİ - NÖROŞİRURJİ
10. Oculomotor paralizisi olan bir hastada paralitik göz hangi yöne kaymıştır?
(Aralık 2010)
A) Dışa–aşağıya B) İçe
C) Yukarıya D) İçe–aşağıya E) İçe–yukarıya
lll.Okülomotor sinir (motor, parasempatik)
Levator palpebra superior, medial, superior ve inferior rektus, inferior oblik
kaslarının ve pupillanın
parasempatik inervasyonunu sağlar.
Çalışmadığı zaman pitozis. midriazis. ışık reaksiyonunda kayıp, gözün içe yukarı ve
aşağı bakışında
kısıtlanma görülür, göz dışa kayar. İzole III. sinir parezisinde en sık görülen
nedenleri; anevrizma
veya diyabet, hipertansiyon, atheroskleroz gibi damar hastalıklarıdır.
Anevrizma, tümör gibi kompresif lezyonlarda pupilla midriatiktir. (parasempatik
lifler okulomotor
sinirin çeperinde seyrettiklerinden bası durumunda önce parasempatik lifler
etkilenmektedir). Diya-
bet ve diğer vasküler lezyonlarda pupilla genellikle etkilenmez.
(Cevap A)
11. Kırk yaş ındaki erkek hasta geç irdiğ i trafik kazası sırasında ciddi bir
yaralanma
olmadığ ını ancak sağ da lokalize boyun ağ rısı yakınması olduğ unu belirtiyor.
Ağ rının, izleyen 2 gü n iç inde giderek arttığ ı ve ipsilateral baş a doğ ru
yayıldığ ı
ö ğ reniliyor. Bu sırada sol yan gü ç sü zlü ğ ü geliş iyor. Bilinen vaskü ler risk
faktö rü
bulunmayan hastanın muayenesinde sağ da hafif ptozis ve miyozis, solda hemipa-
rezi ve hemihipoes- tezi saptanıyor.
Bu hasta iç in en olası tanı aş ağ ıdakilerden hangisidir?(Nisan 2010)
A) Posttravmatik subaraknoid kanama
B) Posttravmatik intraserebral kanama
D) Karotis arter diseksiyonu
C) Kardiyoembolik inme
E) Servikal medulla spinalis yaralanması
Travmatik internal karotid arter (İKA) diseksiyonu, karotid arterin geçtiği o
bölgeye yapılan penetran, künt
ya da iyatrojenik bir travma sonucu oluşur. Diseksiyonun en sık nedeni boyun
bölgesine yapılan künt
travmadır. Karotid arter bufirkasyondan hemen sonra C1-C2 vertebraya komşu bölgede
travmaya
çok duyarlıdır. Üst servikal bölgede, IKA’nın servikal vertebra transvers proçesi
üstünde lateral rotas-
yonla ile birlikte hiperekstansiyon travması, IKA diseksiyonunda yaygın bir
mekanizmadır. Disek-
siyonlar genelde karotid arterin servikalden petroz kısmına, petroz kısmından
kavernöz kısmına geçiş
bölgelerinde oluşur
TUSTIME TÜM TUS SORULARI
15
KÜÇÜK STAJLAR
Karotid arter travmalarında yüzde 50 olgu boyunda herhangi bir eksternal bulgu
olmaksızın gelir. Be-
lirtiler 2-3 hafta gibi bir bekleme sonrası ortaya çıkar. En sık görülen belirti
şiddetli baş ve boyun
ağrısıdır. Posttravmatik diseksiyonda en önemli bulgu iskemik belirtilerdir.
Stroke genellikle diseke arter lumeninden intrakranial damarlara emboli sonucu
olup, sıklıkla orta se-
rebral artere doğrudur. Unilateral motor ve/ ya da duyu kaybı, afazi, amorozis
fugas, inkomplet
Horner sendromu (okülosempatik paralizi), anhidrozis olmaksızın ptozis ve miyozis
(ICA çevresindeki
pleksusun tutulumuna bağlı, fasial ter glandlarını inerve eden eksternal karotis
arter pleksusu kurtulur),
geçici iskemik atak, pulsatil tinnitus gelişebilir
Boyun bölgesine uygulanan el masaj aleti gibi zayıf amplitüdlü, ancak yineleyici ve
uzun intervalli etkiler
IKA diseksiyonu ve inme nedeni olabilir. Özellikle motosiklet kazalarında travmadan
büyük oranda
koruyan kaskların, kemerlerinin boyuna sarılması karotid arterde bası ve
diseksiyona yol açabilir
Beyin tomografisinde açıklayıcı bir neden olmayan hastalarda, karotid arter
diseksiyonu akılda
tutulmalıdır. Manyetik rezonans (MR) ve manyetik rezonans anjiografi (MRA) tanı ve
izlem için
yapılmalıdır. Özellikle MRA, karotid arter diseksiyon tanısında en popüler
noninvaziv yöntemdir.
(Cevap D)
12. Yirmi sekiz yaşında bir kadın hasta sağ gözünde akut görme kaybı yakınmasıyla
acil servise başvuruyor. Muayenede sağda relatif afferent pupil defekti, görme
keskinliğinde ileri derecede azalma ve sağ santral skotom saptanıyor.
Bu hastadaki lezyon nerededir? (Eylül 2009)
A) Optik sinir
B) Optik kiyazma
D) Lateral genikülat cisim
C) Optik traktus
E) Oksipital korteks
Genç bayan hasta akut görme kaybında ilk akla gelecek durum optik nörittir. Multipl
skleroz
hastaların %30’unda optik nörit olarak başlar.
(Cevap A)
13. Tek taraflı retrobulber nevrit aşağıdakilerin hangisinde en sık görülür? (Eylül
2009)
A) Diabetes mellitus
B) Vitamin yetersizliği
D) Geç nörosifiliz
C) Leber’in optik atrofisi
E) Multipl skleroz
Retrobulber nevrit tanımı multipl skleroz için oldukça tipiktir. Leber optik
atrofisi en sık görülen
kalıtsal optik atrofi sebebidir. Mitokondrial kalıtımı bulunur. Mitokondrial
kalıtımla
ilişkilendirilen ilk hastalıktır.
(Cevap E)
16
TUSTIME TÜM TUS SORULARI
14. Elli yaş civarında ortaya çıkan spontan subaraknoid kanamaların en sık
rastlanan
nedeni aşağıdakilerden hangisidir? (Eylül 2009)
A) Arteriovenöz malformasyon
B) Beyin tümörü
C) Anevrizma rüptürü
D) Ateroskleroz
E) Koagülopatiler
Subaraknoid Kanama
Ani, çok şiddetli başağrısı, koma, ense sertliği ve kanlı BOS ile tanı
koydurucudur. Kanama genellikle, Willis poligonu civarı kafa kaidesinde yerleşmiş
Berry anevrizmalarından
kaynaklanır. En sık anevrizma ant.cominikan arter ile ant.cerebral arasında yer
almaktadır.
Vasküler malformasyonlar (arterio-venöz malformasyonlar, kavernoma) çocuklarda en
sık nedendir.
Artan kafa içi basıncı nedeniyle şuur bozukluğu ve başağrısının artması, bulantı,
kusma ve papilödem görülür. Daha geç dönemde ise arteriyel vazospazm, ödem
nedeniyle ve anevrizmal kanama
komşu beyin dokusuna geçtiğinde fokal nörolojik kayıplar olabilir. Tanı:
• BT
• Lomber ponksiyon
• Anjiografi
Tedavi
• Anevrizmanın cerrahi veya endovasküler kapatılması
• SAK sonrası gelişen arteriel vazopazm için nimodipin
NÖROLOJİ - NÖROŞİRURJİ
TUSTIME TÜM TUS SORULARI
17
KÜÇÜK STAJLAR
18 TUSTIME TÜM TUS SORULARI (Cevap C) 15. Mitral kapak hastalığına bağlı akut
iskemik inme ile acil servise getirilen 54 yaşında hastanın çekilen kraniyal
bilgisayarlı tomografisi normal olarak bulunuyor. Atak başlangıcından bu yana 1
saat geçtiği öğrenilen hastanın fizik muayenesinde sağ hemipleji ve afazi
saptanıyor. Bu hastada acil olarak yapılması gereken tedavi aşağıdakilerden
hangisidir? (Nisan 2009)
A) Trombolitik tedavi
B) Cerrahi kardiyak trombektomi
C) Tıkalı beyin damarına yönelik cerrahi trombektomi
D) Antiagregan/antikoagülan tedavi ile klinik izlem
E) Rehabilitasyon
İskemik strokta ilk 3 saatte trombolitik (t-PA) verilmesi gerekir.
(Cevap A)
16. Sol kol ve bacakta, birkaç dakika içinde gelişen güç kaybını tanımlayan terim
ile altta yatan olası etiyoloji aşağıdakilerin hangisinde birlikte verilmiştir?
(Nisan 2009)
A) Parapleji Ensefalit
B) Hemipleji Serebral tümör
C) Parapleji Serebrovasküler olay
D) Tetrapleji Serebral tümör
E) Hemipleji Serebrovasküler olay
Olayın hızlı gelişmesi akla serobrovaskuler olayı getirmektedir. Hastada sol
hemipleji tarif edildiğinden,
Sağ arteria serebri media’ yı etkileyen iskemik olay ilk akla gelen tanıdır.
(Cevap E)
NÖROLOJİ - NÖROŞİRURJİ
17. Karbon monoksit intoksikasyonu nedeniyle izlenmekte olan 36 yaşındaki hasta
basit emirleri yerine getirebilmekte ancak soruları yanıtlamak yerine, soruyu aynen
tekrarlayarak cevaplandırmaktadır. Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden
hangisidir? (Nisan 2009)
A) Broca afazisi
B) Transkortikal motor afazi
C) Wernicke afazisi
D) Transkortikal duyusal afazi
E) İletim afazisi
Transkortikal duyusal afazi: Wernicke alanının posterior’unda parietal ve temporal
bölgelerin kavuştuğu yerde hasardan kaynaklanır. Güzel tekrarlama yetisinin
haricinde özellikleri Wernicke afazisisine çok benzer. Transkortikal motor afazi:
Bu tür afazi korunmuş tekrarlama ve okuma yetisinin dışında Broca af- azisine çok
benzer. Broca’lardan farklı olan bir diğer özelliği ise hasta konuşmalarının
kekelemeyi andırmasıdır. Lezyon Broca alanına superior ve anterior olan bölgedir ve
perisylvian alanın hudut sınırlarındadır. Broca ve özellikle transkortikal motor
afazisi olan hastalarda ağız içi organların zayıflığından kaynaklanan disartri
gözlemlenir.
Broca afazisi: Lezyon çoğunlukla Broca alanı olarak bilinen sol lateral frontal,
prerolandik, supra-
sylvian bölgeyi kapsar ve kısaca precentral gyrus’a hemen anterior olan ön üçüncü
convolution
olarak bilinir.Lezyon orta cerebral damarların üst bölümünün sınırındadır, bazı
durumlarda pa-
rietal alanı içine alacak derecede posterior olarak uzar. Hasta konuşmasının
özellikleri tutuk,
gramersiz, prosody, ezgi ve çekim eklerinin olmadığı telgraf tipidir. Kendine
söyleneni anlar ve
yanlışlarının farkına varabilir.
Kondüksiyon afazi: Lezyon Broca ve Wernicke alanını birbirine bağlayan beyaz madde
yolunu
(arkuat faslikulus) izlediği için en belirgin özelliği tekrarlama yetisindeki
zayıflıktır. Her ne kadar
akıcı afazi tipi olarak bilinse de lezyon ne kadar anterior olursa, konuşma da o
kadar tutuklaşır.
Wernicke Afazi: lezyon hasarı Wernicke alanı, ya da yakındaki temporal ve parietal
bölge içinde
olabilir. Merkez olarak superior temporal gyrus’un posterior üçte birlik kısmıdır.
Lezyon Wernicke
alanı ve inferior parietal alan içindeyse akıcı konuşma ve fonemik parafazi
gözlenir.
(Cevap B)
18. Bir trafik kazasında otomobil, elektrik direğine önden çarpmıştır. Sürücü,
emniyet kemeri
takılı olmasına rağmen, şuuru kapalı durumda hastaneye götürülmüş, kafada harici
herhangi
bir lezyon ve çekilen kafa grafilerinde kafatasında kırık saptanmamıştır.
Yapılacak adli otopside ölüm nedeni olarak kafa içerisinde beklenen en olası bulgu
aşağıdakilerden hangisidir? (Nisan 2009)
A) Subdural kanama
B) Epidural kanama
C) Subaraknoid kanama
D) İntraserebral kanama
E) Serebral laserasyon
TUSTIME TÜM TUS SORULARI
19
KÜÇÜK STAJLAR
20 TUSTIME TÜM TUS SORULARI Subdural Hemoraji
• Kafa travmalı hastalarda %5 oranında görülür.
• Çocuk ve yaşlılar daha sık etkilenmektedir.
• Köprü venleri (korteks – venöz sinüsler arası) yırtılması sonucu oluşur.
• Ani akselerasyon / deakselerasyon oluşum mekanizmasıdır. Kanama sonrasında basıya
bağlı nörolojik kayıp vardır.
• Hastaların % 20’sinde kronik subdural efüzyon denen tablo vardır. Özellikle yaşlı
hastalarda travma sonrası subdural mesafeye kanam olur. Kan ozmotik etki ile
plazmayı
çeker. Sunuçta subdural efuzyon gelişir. Basıya bağlı nörolojik kayıp ve demans
görülür.
• Kanamayı en erken gösteren tetkik BT dir.
• Subdural mesafeye olan venoz kanama beyin konveksitesine paralel hiperdens yapı
olarak gözükür. Tedavi: Subdural kanama boşaltılır.
Subdural kanama
Epidural Hemoraji Sıklıkla kafa kemiklerinde olan fraktürlere eşlik eder.
A.meningia media kanamasına bağlıdır. BT de lens seklinde (bikonveks) olarak
gözükür.
% 20 vakada lusid interval denilen tablo oluşturur. Hastada kafa travması sonrası
2-3 saat
sonra bilincin aniden kapanması ile giden tablo oluşturabilir. Tanı:
• BT Tedavi:
• Cerrahi boşaltılır
Epidural ve subdural kanama
(Cevap A)
NÖROLOJİ - NÖROŞİRURJİ
19. Servikal vertebralarına akut hiperekstansiyon travması geçiren bir hastada üst
ekstremitelerdeki kuvvet kaybının alt ekstremitelere oranla daha fazla olması du-
rumunda aşağıdakilerden hangisi düşünülmelidir? (Eylül 2008)
A) Santral kord sendromu
B) Brown-Sequard sendromu
C) Ön kord sendromu
D) Komplet transvers miyelopati
E) Arka kord sendromu
Anterior kord sendromu medulla spinalis ön 2/3 kısmının lezyonudur. Propriosepsiyon
ko- runurken motor ve ağrı ısı duyusunda bozukluk ile karakterizedir. Santral kord
sendromu hemen her zaman servikal bölgede kollarda bacak- lardan daha belirgin
güçsüzlük ve sakral korunma şeklinde ortaya çıkar. Dejene- ratif servikal omurganın
hiperekstansi- yonu bu yaralanmanın en sık karşılaşılan mekanizmasıdır. Üst
ekstremitelerin daha fazla etkilenip sakral bölgenin korunmasının nedeni
omurilikteki somototropik organi- zasyondur. Servikal lifler en içte yerleşim
gösterirken sakral lifler en dıştadır. Brown-Sequard sendromu ise, medulla spinalis
hemiseksiyonu sonucu lezyon se- viyesi altında aynı tarafta paralizi ve pro-
priosepsiyon, karşı tarafta ağrı ve ısı duyusu kaybıdır. Genellikle tam olmayan
şekilde görülür; kitaplarda anlatıldığı şekilde na- diren ortaya çıkar.
Nöroanatomik olarak ağrı ve ısı duyusunu ileten spinotalamik traktın spinal kordda,
kortikospinal ve dor- sal kolonun beyin sapında çapraz yapması ile açıklanır. Konus
medullaris sendromu sakral kord ve lomber sinir köklerinin spinal kanal içinde
yaralanmasına bağlı arefleks mesane, bar- sak ve alt ekstremiteler ile
karakterizedir. Kauda ekina sendromu lumbosakral sinir köklerinin nöral kanal
içinde yaralanması sonucu arefleks mesane, barsak ve alt eks- tremiteler ile ortaya
çıkar.
Brown – Sequard sendromu
Anterior kord sendromu
Santral kord sendromu
TUSTIME TÜM TUS SORULARI
21
(Cevap A)
KÜÇÜK STAJLAR
22 TUSTIME TÜM TUS SORULARI 20. Aşağıdaki beyin tümörlerinden hangisi nöroepitelyal
orijinli değildir? (Nisan 2008) A) Menenjiyom
B) Oligodendrogliom
C) Medulloblastom
D) Ependimoblastom
E) Astrositom
Astro sitom, oligodendrogliom, epandimom, epandimoblas tom nöroektoderm kökenlidir.
bir hastanın muayenesinde, sık duraklamalar dışında spontan konuşmasının nor- mal
olduğu ve söylenenleri anladığı saptanmıştır. Hasta kendisine gösterilen çeşitli
cisimlerin ne işe yaradığını tarif edebilmekte, ancak isimlerini bulmakta büyük
zor- luk çekmektedir.
Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? (Eylül 2007)
A) Görsel agnozi
B) Transkortikal afazi
C) Taktil agnozi
D) Broca afazisi
E) Anomik afazi
Afazi sendromları
Broca (Motor) afazi: Konuşulanı anlama oldukça iyi durumda iken kendini ifade etme
(konuşmanın
motor komponenti) bozulmuştur. İletim tipi (konduksiyon) afazi: Wernicke ve Broca
alanını bağlayan arcuat fasikul lezyonlarında
oluşur. Konuşulanı anlama ve konuşma normaldir. Ancak duyduğunu tekrar edemez.
Konuşma sahaları
Wernicke (sensori) afazi: Hastanın anlamasının ileri derecede bozulduğu afazi
tipidir. Akıcı ama
saçma konuşma vardır. Verbal parafazi denilen durum görülür. Örneğin ’’kalemi ver’’
demek isterken‚ ’’okul nerede’’ diyebilir.
Global (total) afazi: Broka, Wernicke ve Arkuat fasikülü içine alan lezyonlarda
görülür. Konuşma, anlama ve tekrarlama bozulmuştur. Orta serebral arter
tıkanıklıklarında görülür. Bu durumda
perisilvian bölge etkilenir. Anomik afazi: İsimlendirmenin bozulduğu afazi tipidir.
Hastalar isimleri kullanamazlar.. Daha çok
parietotemporal bölge tümörlerinde ortaya çıkar Transkortikal afazi: Başlıca
özelliği yalnızca tekrarlama özelliğinin korunmuş olmasıdır.
Subkortikal afazi: Talamik ve bazal gangliyon tutulumunda görülür. Klasik afazi
sendromlarına
uymayan atipik afazi tipidir.
(Cevap E)
27. 30 dakikayı aşan süredir bilinci yerinde olmayan, devamlı kasılmalarla acil
servise
getirilen bir hasta için aşağıdakilerden hangisi uygun yaklaşımlardan biri
değildir? (Eylül 2007)
A) Solunum ve dolaşımın sağlanması
B) Tedaviye hızla lorazepam veya diazepam intravenöz enjeksiyonu ile başlanması
C) Glukoz, BUN, elektrolitler, metabolik ve toksik taramalar için kan örneği
alınması
D) Yükleme dozu 15-20 mg/kg olarak belirlenen fenitoinin dakikada 50 mg dan yavaş
verilmesi
E) 4 saatte bir intramusküler yoldan 10 mg morfin yapılması
Status Epileptikus
• Epileptik nöbetlerin, arada hastanın bilinci açılmadan ardarda gelmesi veya bir
epileptik
• Nöbetin 30 dakikadan fazla devam etmesidir.
• Hastaların % 60’ı epileptik olduğu bilinen hastalardır. En sık neden anti-
epileptik ilacın
• Aniden kesilmesi ve enfeksiyondur.
• Statusta mortalite % 10 kadardır. Statüsün başlıca komplikasyonları anoksi,
hipertermi,
• Asidoz, elektrolit bozuklukları, DIC, ortopedik hasar ve davranış
bozukluklarıdır.
NÖROLOJİ - NÖROŞİRURJİ
TUSTIME TÜM TUS SORULARI
27
KÜÇÜK STAJLAR
28 TUSTIME TÜM TUS SORULARI Status epileptikus Status epileptikusta tedavi:
• Solunum yolunu aç
• Kan al, %0,9 NaCI tak
• % 50 dekstroz, 50 ml
• Diazepam 10 mg IV
• Fenitoin 18 mg/dk infuzyon
• Entübe et
• Fenobarbital 18 mg/dk infuzyon
• Genel anestezi yap
(Cevap E)
28. Ani başlayan şiddetli baş ağrısı ve kısa süreli şuur kaybı nedeniyle muayene
edilen
30 yaşındaki bir hastada yalnızca meninks irritasyon bulguları saptanmıştır. Bu
hastada öncelikle aşağıdakilerden hangisi düşünülmelidir? (Nisan 2007)
A) Subaraknoid kanama
B) Beyin apsesi
C) Menenjit
D) Epidural kanama
E) Subdural kanama
(Cevap A)
29. Akut inme (strok) ile acil servise getirilen bir hastada nörolojik klinik
değerlendirme sonrası ilk yapılması gereken radyolojik inceleme aşağıdakilerden
hangisidir?
(Nisan 2007)
A) Bilgisayarlı beyin tomografisi B) Serebral anjiyografi
C) Transkranial utrasonografi D) Magnetik rezonans görüntüleme
E) Direkt kafa grafisi
Strok’un en sık sebebi iskemi ikinci en sık sebebi ise hipertansif kanamadır. BT
stroke hastasında ilk yapılması gereken tetkiktir. Kanamayı en erken gösterebilir.
Kanama yok ise infarkt kabul edilir.
İnfarktın ödemi ilk 24 saatte ortaya çıkacağından, akut dönemde BT infaktı
göstremez.(Cevap A)
30. Siringomiyelide gözlenen karakteristik duyu bozukluğu tipi aşağıdakilerden
hangi-
sidir? (Nisan 2007)
A) Üst ekstremite derin tendon reflekslerinde hiperaktivite
B) Dokunma duyusu kaybı olmaksızın ağrı-ısı duyusu kaybı
C) İki taraflı dokunma duyusu kaybı
D) Tek taraflı pozisyon duyusu kaybı
E) Çapraz ağrı-ısı duyusu kaybı
Omuriliğin santral lezyonu (Siringomiyeli sendromu): Kanalis sentralis ve
çevresinde santral kavitasyon ve gliozis ile karakterizedir.
Omuriliğin santral ve parasantral bölgesini bir kaç ya da daha çok segment boyunca
harap eden
lezyonlar tarafından ortaya çıkarılır. Buna hemoraji veya travmaya bağlı kontüzyon
gibi akut süreçler ya da tümör, siringomiyeli gibi
patolojik oluşumlar neden olur. Bu sendromu oluşturan en sık ve en tipik patolojik
süreç olan siringomiyeli daha çok orta-alt servikal
bölgede, daha nadir olarak lumbosakral bölgede ve medulla oblongatada
(siringobulbi) görülür.
Servikal omurilikte sringomyeli
Lezyona uğrayan segmentlere ilişkin dermatomlarda (servikal lezyon için her iki üst
ekstremitede pelerin şeklinde) ağrı ve ısı duyusu kaybı (o segmentte çaprazlaşan
lifler tutulduğu için), yine bu
segmentlere ait miyotomlarda simerik ya da asimetrik alt motor nöron tutulması
tarzında kuvvetsiz- lik ve atrofi (spinal ön boynuz hasarına bağlı) ortaya çıkar.
NÖROLOJİ - NÖROŞİRURJİ
TUSTIME TÜM TUS SORULARI
29
KÜÇÜK STAJLAR
Lezyon yanlara doğru genişledikçe inen motor yolların tutulmasına bağlı olarak alt
ekstremitelerde üst motor nöron tipinde kuvvetsizlik, tonus ve tendon relekslerinde
artma ve patolojik refleksler gelişir.
Derin duyu bozukluğu görülmez.
(Cevap B)
31. Sağ bacağını direksiyona dayayarak uyuyan bir kamyon şoförü uyandığında sağ
ayağında kuvvetsizlik fark ediyor. Hastanın muayenesinde sağda düşük ayak, sağ ayak
dorsifleksiyon kuvvetinde azalma ve yürüyüşünde stepaj saptanıyor.
Bu durumda aşağıdaki sinirlerden hangisinin zedelendiği düşünülmelidir? (Nisan
2007)
A) N. tibialis posterior
B) N. femoralis
C) N. peroneus communis
D) N. obturatorius
E) N. femoralis cutaneus lateralis
N.peroneus comminis ayağa dorofleksiyon yaptıran bacak ön lojdaki extansor
kasları inerve eder. Fibula kırıklarında veya bası altında kalması sonucu no-
ropraksiye uğrayabilir. Bu durumda düşük ayak oluşur. Lomber 5. sinirine
ait sinir köküdür.
30 TUSTIME TÜM TUS SORULARI Fibula kırığı ve pero- neal sinir hasarı
(Cevap C)
32. Ani ve şiddetli başağrısı, kısa süreli şuur kaybı ve ense sertliği ortaya çıkan
bir hastada ptozis, diplopi ve midriazis gelişmesi durumunda aşağıdaki lezyonlardan
bir hastalığı bulunmadığı öğreniliyor. Hastanın kan basıncı 160/85 mmHg olarak
saptanıyor.
Bilgisayarlı tomografi sonucu normal olan bu hasta için en uygun tedavi
aşağıdakilerden hangisidir? (Nisan 2006)
A) İntravenöz tPA (doku plazminojen aktivatörü)
B) Düşük molekül ağırlıklı heparin (LMWH)
C) Warfarin
D) İntravenöz heparin
E) Aspirin
Atherosklerotik Trombotik Tıkayıcı Damar Hastalığı:
• SVO nın en sık sebebidir.
• En Sık Arterya serebri media etkilenir. Tanı: • BT ilk 12-24 Saatte akut infartta
bulgu vermeyebilir.
• MR difuzyon sekansı ilk 1 saat içinde sitotoksik ödemi saptar.
Difüzyon MR da sol ASM beslenme sahasında akut infarkt
Tedavi:
• İlk üç saatte gelen hastalara t-PA verilmeli
• ASA, clopidogrel, heparin
• KİBAS varsa kontrol altına alınmalıdır (mannitol, furosemid, mekanik ventilatör)
(Cevap A)
39. Bilinci kapalı bir hastada pupillaların myotik olması durumunda aşağıdakilerden
genellikle aynı saatlerde ortaya çıktığı ve ağrıyı yüzünün sol tarafında yüz
etrafında hissettiği, ağrı ile birlikte gözde kızarıklık, göz yaşarması ve aynı
tarafta alın ve göz
yaşarması olduğu söyleniyor. Bu hasta için en olası tanı nedir? (Eylül 2003)
A) Epizodik gerilim baş ağrısı
B) Oftalmoplejik migren
C) Epizodik küme baş ağrısı
D) Kavernöz sinüs trombozu
E) Trigeminal nevralji
(Cevap C)
54. Progresif işitme kaybı şikayetiyle gelen 20 yaşındaki bir hastanın fizik
muayenesinde sensorinöral işitme kaybı, mental durumda bozulma, serebellar ataksi,
derin ten-
don reflekslerinde azalma, çorap-eldiven tarzı duyu kusuru ve retinitis pigmentosa
saptanıyor. Elektromiyografik incelemede ise polinöropati gözleniyor.
Bu hasta için en olası tanı aşağıdakilerden hangisidir? (Nisan 2003)
A) Friedreich ataksisi B) Refsum hastalığı
C) Myotonik distrofi D) Alport sendromu
E) Paget hastalığı
REFSUM HASTALIĞI Refsum sendromu fitanik asitin kanda ve dokularda biriktiği lipit
metabolizması bozukluğu ile karakterize,
nörolojik hasar ile kendini gösteren yavaş progresif bir hastalıktır. Klinik: 4
major bulgusu vardır.
• Retinitis pigmentosa
• Periferal nöropati
• Ataksi
• Bos sıvısında protein artışı (Pleositozis olmaksızın)
Diger:
• Nistagmus
• Anosmi
• İktiyozis
• Epifizyal displasi Etyoloji:
Bu sendrom otozomal resesif geçiş gösterir. Esas biyokimyasal anormallik fitanik
asitin birikmesidir. Refsum sendromlu hastalar fitanik asit degradasyon özelliğini
kaybetmişlerdir. İnsan vücudu fitanik
asiti üretemez, fitanik asit diyet sayesinde alınır. Refsum hastalardaki
semptomların tümü bu birikme nedeniyle ortaya çıkar. Fitanik asit diyetle
alındığından, fitanik asit içeren yiyeceklerin diyetten
çıkarılması semptomların oluşmasını engeller, oluşan semptomların gerilemesini ve
stabilleşmesini sağlar. Bu sendromdaki defektli enzim peroksizomlarda bulunan ve
dallı yağ asidlerini yıkan fitanoil-
CoA hidroksilaz’dır. (alfa-oksidaz)
46
TUSTIME TÜM TUS SORULARI
NÖROLOJİ - NÖROŞİRURJİ
Epidemiyoloji:
Bu sendrom erken çocukluktan 50 yaşına kadar herhangi bir zamanda ortaya
çıkabilmesine rağmen
genelde ilk 20 yıl içerisinde görülür. Kadınlar ve erkekler eşit oranda etkilenir.
Tedavi:
Refsum hastalığı tedaviye en iyi yanıt veren lipid depo hastalığıdır. Fitanik asit
içeren yiyeceklerin
diyetten çıkarılması plazma konsantrasyonunu düşürür. Bu düşüş aylarca
görülemeyebilir. Bu
durum fitanik asitin fitanat olarak depolanabilmesinden kaynaklanmaktadır. Diyete
uyuma bağlı
olarak periferal nöropati kaybolur, iktiyozis azalır. Fakat görme ve duyma ile
ilgili problemler
gerilemez. Sadece ilerleme durdurulabilir.
Fitanik asit içeren yiyecekler; tuna balığı, morina balığı, mezgit, kuzu eti,
haşlanmış biftek, beyaz
ekmek, beyaz pirinç, haşlanmış patates, yumurta sarısı.
Plazmaferez diyet tedavisine pozitif başlangıç cevabı oluşması için eklenebilir.
Yaşamın erken
yıllarında standart, zamanlı ve doğru tedavi ile tedavinin etkisi artırılabilir.
(Cevap B)
55. Yetişkinlerde görülen beyin tümörlerinden hangisinin prognozu en kötüdür?
(Eylül 2003)
A) Astrositom grade III
B) Oligodendrogliom
C) Epandimom
D) Glioblastoma multiforme
E) Medulloblastom
Glioblastoma multiforma erişkinlerde en sık görülen ve en kötü prognozlu beyin
tümörüdür. Çocuklarda
en sık görülen beyin tümörü pilositik astrositom, en kötü prognozlu beyin tümörü
ise medulloblastomdur.
(Cevap D)
56. Akut bir baş boyun bölgesi yaralanmasında öncelikle aşağıdakilerden hangisi
yapılmalıdır? (Eylül 2002)
A) Röntgen çekilmesi
B) Solunum yolunun açık tutulması
C) İdrar sondası takılması
D) İntravenöz sıvı verilmesi
E) Taze kan verilmesi
Travmalarda ilk yapılması geren temel yaşam desteği A: Airway, B: Breath
C: Circulation sağlamaktır. Yani solunum yolunun açık tutulması ve havalanmanın
sağlanmasıdır.
(Cevap B)
TUSTIME TÜM TUS SORULARI
47
KÜÇÜK STAJLAR
57. Aşağıdakilerden hangisinde gözlük şeklinde periorbital ekimoz gözlenir?
(Eylül 2002)
A) Akut subdural hematom
B) Epidural hematom
C) Kafa kaidesinde kırık
D) İntraventriküler kanama
E) Travmatik subaraknoid kanam
Kafa tabanı kırıklarında periorbital ekimoz oluşur.
(Cevap C)
58. Myastenia graviste aşağıdaki kaslardan hangisinin fonksiyonunda kusur gelişmez?
(Eylül 2002)
A) Orbikülaris okuli
B) Levator palpebrae
C) İnterkostal kaslar
D) Pupilla fonksiyonlarını düzenleyen kaslar
E) Proksimal ekstremite kasları
Myastenia graviste iskelet kasındaki Nikotinik Ach reseptörüne antikor gelişir. Düz
kaslarda et-
kilenme olmaz. Bu nedenle pupil kaslarında etkilenme olmaz.
(Cevap D)
59. Diyabetik bir hastada sağ el baş parmak, işaret parmağı ve orta parmağında
uyuşukluk, duyu kaybı,
baş parmakla orta parmağın uç uca birbirine değdirilememesi ve tenar atrofi
görülüyor.
Hastada aşağıdaki sinirlerin hangisini tutulmuş olduğu düşünülmelidir? (Eylül 2002)
A) N.medianus B) N.aksillaris
C) N.ulnaris D) N.muskulokutaneus
E) N.radialis
Diabetik hastalarda yüksek kan şekeri pro- teinlerde glikolizasyon oluşturmaktadır.
yaşındaki bir erkek hastada akut evrede ilk başvuruda gereken radyolojik yöntem
hangisidir? (Nisan 2002)
A) Ön-arka kafa grafisi
B) Ultrasonografi
C) Angiyografi
D) Manyetik rezonans görüntüleme
E) Bilgisayarlı tomografi
Kafa travmasında norolojik bulgular var ise, bilinç kaybı varsa ilk yapılacak
tetkik BT dir. BT intrakra-
nial bası, olası kanamayı, kranial fraktürü gösterir.
(Cevap E)
64. Aşağıdakilerden hangisi HIV virüsüne bağlı nöropsikiyatrik komplikasyonlardan
değildir? (Eylül 2001)
A) Anksiyete B) Depresyon
C) Demans D) Trikotillomani
E) Konvülsiyon
50
TUSTIME TÜM TUS SORULARI
NÖROLOJİ - NÖROŞİRURJİ
HIV ilişkili Psikiyatrik Bozukluklar
Demans: Nedenler; HIV ve eklenebilen MSS enfek siyonları, MSS neoplazmaları,
sistemik bozukluk-
lar ve endokrinopatilerle oluşan MSS anormallikleri ve ilaçların MSS yan
etkileridir. Deliryum: HIV enfeksiyonlu hastalarda demansa ne den olan benzer
nedenlerle ortaya çıkabilir.
Deliryum tanısı az konulmaktadır. Anksiyete bozuklukları: HIV enfeksiyonlu hastalar
anksiyete bozukluklarından birine sahip ola-
bilir fakat yaygın anksiyete bozukluğu, posttravmatik stres bozukluğu ve obsesif-
kompulsif bozuk- luk daha yaygındır.
Uyum bozukluğu: Anksiyeteli veya çökkün duy gudurumlu uyum bozukluğu bildirilenlere
göre HIV
enfeksiyonların %5-20’sinde görülür. Depresif bozukluklar: Depresif bozuklukların
tanı ölçütlerini karşıladığı bildirilen HIV enfeksiyonlu
hastaların oranı %4-40’tır. Madde kötüye kullanımı: Hastalar depresyon veya
anksiyeteyle başa çıkmak için düzenli olarak
ilaçları kullanma eğilimindedirler. İntihar düşüncesi ve girişimleri: HIV
enfeksiyonlu ve AIDS’li hastalarda artmış olabilir.
Özkıyımın risk etkenleri; AIDS’le ilgili nedenlerle ölen arkadaşları nın olması;
pozitif HIV antikor test sonucu; nüksler, eşcinsellikle ilgili sosyal güçlükler,
yetersiz sosyal ya da mali destek, demans veya
deliryumun varlığıdır. Aşırı kaygılı durum: Seronegatif olmalarına ve hastalık
olmamasına karşın yüksek risk grubun daki
kişiler anksiyözdürler ya da virüs bulaşması konusunda obsesyonları vardır.
Semptomlar yaygın anksiyete, panik ataklar, obsesif kompulsif bozukluk ve
hipokondriyazisi içerir. Tekrarlanan se-
ronegatif test sonuçları bazı hastalara yeniden güven verir. Bu güvenin
sağlanılmadığı kişilerde destekleyici veya içgörü yönelimli terapi uygun olabilir.
(Cevap D)
65. İntraserebral kanamanın en sık görüldüğü beyin bölgesi neresidir? (Eylül 2001)
A) Serebral hemisferler
B) Beyin sapı
C) Putamen
D) Serebellum
E) Parietal lob
Hipertansif Serebral Kanama Beyin kanaması nedenleri sırasıyla hipertansif
kanamalar, anevrizma veya AVM, kanama diatezi ve
amiloid anjiopati ve diğerleri. En sık hipertansif kanamalar putamen düzeyine
olmaktadır. Bunun nedeni bazal ganglionları bes-
leyen arterlerin (a. Talamostriata-a.lentikulostriata) ASM’den dik açı ile
çıkmalarıdır. Bu nedenle sistemik basınç direkt olarak bu damarlara yansır.
Pontin kanamalarda; pinpoint pubil, şuur kaybı ve quadriparezi olur. Bütün beyin
kanamalarında amaç kafa içi basınç artışını kontrol altına almaktır.
Tedavi:
• Beyin kanamasında KİBAS önlemleri alınır.
• Yüzeyel beyaz cevher hematomlarında dekompresyon uygulanabilir.
• Rekombinan Faktör VII ümit vermektedir.
TUSTIME TÜM TUS SORULARI
51
KÜÇÜK STAJLAR
52 TUSTIME TÜM TUS SORULARI Sağ putaminal hipertansif kanama ve orta hat shifti
(Cevap C)
66. Aşağıdakilerden hangisi temporal lob herniasyonu bulgularından değildir?
(Eylül 2001)
A) Primer optik atrofi
B) Oftalmopleji
C) Piramidal traktus tutulumu
D) Bradikardi
E) Cheyne-stokes solunumu
Kibasta Herniasyonlar
1) Subfalxian Herniasyon: Falx serebri altından gyrus cingulinin karşı tarafa
itilmesidir.
Başağrısı, bulantı, kusma ve görme kaybı oluşur.
2) Transtentorial Herniasyon: Tentoriumdan uncus ve hipokampusun herniye olmasıdır.
3. Kranial Sinir bası altında kalır (anizokori), hemiparezi- hemipleji ve deserebre
katılık oluşur.
3) Tonsiller Herniasyon: Foramen magnumdan, serebellar tonsiller girer ve medulla
oblonga- taya bası yaparlar. Ani şuur kaybı, ani solunum kaybı ve ani intermittant
opistotonus olur. Ense
sertliği, öğürme ve öksürük reflekslerinin kaybı görülür.
Kibasta herniasyon tipleri
(Cevap A)
NÖROLOJİ - NÖROŞİRURJİ
67. İntradural ekstramedüller en sık spinal kord tümörü hangisidir? (Eylül 2001)
A) Ependimom
B) Astrositom
C) Menengiom
D) Kordoma
E) Anjioma
İntradural ekstramedüller tümörler
• Meningiomlar (en sık)
• Nörinoma (Schwannomalar)
İntradural-İntramedüller tümörler
• Astrositomlar
• Epandimoma
(Cevap C)
68. Komadaki bir hastada pupillalar küçük iğne ucu kadar ve sabit görünmektedir. Bu
hangisidir? (Eylül-96)
A) S. aureus
B) N. menengitidis
C) S. pneumonia
D) Listeria monocytogenes
E) E. coli
Kafa travması sonrası en sık menenjit etkeni Streptokokus pnömonidir. Penetran kafa
travmalarından
sonra ise en sık menenjit etkeni Stafilokokus aureustur.
(Cevap C)
104. Akromegaliye sebep olma ihtimali en yüksek olan tümör hangisidir? (Eylül-96)
A) Somatotrop adenom
B) Kraniofaringiom
C) Asidofil adenom
D) Bazofilik adenom
E) Laktotrop adenom
Akromegalinin sebebi GH salgılayan somatotrop hücreden kaynaklanan tümörlerdir.
AKROMEGALİ
• Asidofilik (veya kromofob) pituiter adenom
• 30- 50 yaş grubunda sık
• Çocukta her yaş grubunda görülebilir
• Tanı konulduğunda en büyük boyutlara ulaşan hipofiz tümörüdür.
• Growth Hormon ektopik salınımına da bağlı olabilir. (örn: Pankreatik tümörler)
• Başağrısı en sık semptomlardır.
• Kolon Ca ve polip riski artmıştır.
• GH ile birlikte en sık prolaktin salgılanır.
Akromegalinin klinik bulguları
Klinik:
• Kemik ve yumuşak doku değişiklikleri
• Uçlarda büyüme
• Yumuşak doku büyümesi
• Çıkık alın- prognatizm
• Visseromegali
• Proksimal kas güçsüzlüğü (Miyopati)
• Jinekomasti
• Deri kıvrımlarının kalınlaşması
• İnterstisyel ödem
• Osteoartritis
• Bası nöropatileri; en sık bitemporal hemianopsi
Metabolik değişiklikler
• Polidipsi
• Hiperhidrozise sekonder dehidratasyon
• Glukoz intoleransı- osmotik diürez
• Galaktore (prolaktin salınımı)
• Hipertansiyon
• Hiperfosfatemi (tübüler fosfat reabsorbsiyonu)
• Terleme ve sebase gland fonksiyonunda artma
• Hiperkalsüri, böbrek taşı
NÖROLOJİ - NÖROŞİRURJİ
TUSTIME TÜM TUS SORULARI
73
KÜÇÜK STAJLAR
Sistem Semptomlar Bulgular
Genel Halsizlik, terleme, sıcak intoleransı,
kilo artışı
Deri ve subkutan doku
74 TUSTIME TÜM TUS SORULARI El ve ayaklarda büyüme, yüz hatlarında kabalaşma, yağlı
deri, aşırı kıllanma
Nemli deri, deride katlantılar, akantozis nigrikans, ayak ölçüsünde artma
Baş Başağrısı Parotid büyümesi, frontal
bombeleşme
Gözler Görme bozukluğu Vizuel görme defektleri
Burun, boğaz, paranazal sinuslar Sinus konjesyonu, ses değişikliği,
malokluzyon
Dilde büyüme, prognatizm, dilde diş izleri, dişlerin arasında açılma
Boyun Guatr, uyku apnesi
Kardiorespiratuvar Konjestif kalp yetmezliği Hipertansiyon, kardiyomegali
Genitourinar sistem Libido azalması, oligomenore, im-
potans, infertilite, böbrek taşı
Nörolojik sistem Parestezi Karpal tünel sendromu
Hipersomnolans
Kaslar Güçsüzlük Proksimal myopati
İskelet sistemi Eklem ağrıları Osteoartrit
Tanı: • Oral glukoz süpresyon testi: Oral glukoz alımı sonrası plazma GH supresyonu