Professional Documents
Culture Documents
SEÇİM BİLDİRGESİ
BU SEÇİM, asker seçimidir.
BU SEÇİM, oligark seçimidir.
BU SEÇİM, utanç seçimidir
BU SEÇİM, halka karşı seçimdir.
HİÇBİR yeni seçilmiş iktidar partisi başkanı ve başbakan bu kadar erken bir zamanda bir seçi
me gitmez: Seçim komutanlar tarafından emredilmiştir. Komutanlar, koalisyon istemektedir. İk
tidar partisinin başkanı bu nedenle koalisyonu gündeme getirmiştir.
KOMUTANLAR, Kürt Devrimcileri, PKK gerillaları üzerine, yeni ve daha büyük operasyon
lar istemektedirler. Daha büyük operasyon, daha büyük koalisyon demektir.
OLİGARKLAR, erken seçim istemekte ve ancak koalisyon istememektedir. Parti liderleri, bu
nedenle, oligarklarm organı TÜSlAD'a giderek görücüye çıkmış kızlar gibi kendilerini beğen
dirmek istemektedirler. Parti liderleri, oligarklara, aralarında fark olmadığını kanıtlamak için
çalışmaktadırlar.
PARTİLER, seçimi, oligarklar önünde, 12 Mart Darbesi’nin destekçisi ve çocuğu TÜSİAD kür
süsünde vermektedirler.
HİÇBİR seçimde halk, işçiler ve köylüler, bu ölçüde sürü gözüyle görülmemiştir.
PARTİLER, hem seçimlerini reklam firmalarına vermekte ve hem de seçimi bir reklam yarışı
saymaktadırlar. Partiler, reklamlardaki sabunlar örneği, hem birbirine benzemeye çalışmakta ve
hem de ambalajı ve reklamcısıyla birbirinden ayrılmaktadırlar.
TÜRKİYE, tekelli bürokratik düzenin yüzsüzlüğü ve iki yüzlülüğü içine sokulmaktadır. Şim
diye kadar ülkede zenginler, kuklaları aracılığıyla, ülkeyi yönetmeye çalışırlarken, artık doğru
dan seçimlere girmeye ve başbakan olmaya cüret edebilmektedirler. Devlet basınının her gün
resimlerini basarak aranır hale getirmek istedikleri muhteris tekelliler halk temsilcilerine ait ol
ması gereken parlamentoya girmek için sıraya girebilmektedirler.
BU SEÇİM, başlamadan bitmiştir.
BU SEÇİM, geniş yığınlar açısından karanlık bulutlarla yüklü bir oyundur.
BU SEÇİM, çaresizliğin ahtapot kolları arasına düşmüş, Türkiye tekelli düzeninin sonu olma
yan bir oyunudur.
BU SEÇİM, seçime giren partilerin, daha girmeden ülkeyi kaybettikleri bir seçimdir.
ARTIK GÖRÜLMÜŞTÜR: ANAP'm doğal lideri Turgut Özal'ın Misakı Millici Cumhuriyet'in
mezarcısı olduğu artık görülmüştür.
ARTIK GÖRÜLMÜŞTÜR: ANAP'm şimdiki lideri, zenginlerin çocuğu, tekelli bürokrat Me
sut Yılmaz’m, ANAP'm mezarcısı olduğu görülmüştür.
Devamı sf:6 5 'te --------------»
T o pl u m sa l K u r t u lu ş
aylık teorik-pratik sosyalist dergi
Beşinci Yıl, Sayı: 48 Ekim 1991
Bu sayımızın makalelerinin dışında, gündeme ilişkin iki konusu var. Bunlardan bi
risi seçimler, diğeri, öteden beri dillendirdiğimiz, ancak Sovyet'lerdeki gelişmeler
üzerine birkez daha gündeme getirdiğimiz, bu topraklardaki sosyalizm pratiği dü
şüncesinin bizdeki ifadesi olan Bölge Devrimi ve ileri Sosyalizm.
ilginç bir seçim sürecine girildi. Herşeyden önce böylesi beklenmedik bir anda se
çime gidişin, doğrusu burjuva partilerini bile yeterince sevindirdiği söylenemez.
Toplumsal Kurtuluş'un sayfalarında, iktidarın parlamento dışında olduğu yazıldı.
Oysa parlamento seçim karan verdi. Bu kimseyi aldatmamalıdır. Bu karar, iktidar
partisinin, ne örgütlerinde tartışılmış, ne parti meclisinde tartışılmış, ne de kabinede
tartışılmıştır. Oysa iktidar partisi, kısa süre önce kongre de yapmıştı, seçim, hiç gün
demleri olmamıştı. Burjuva muhalefetin seçim feveranları ise, ancak, bu karann hü
kümetin ağzından okunmasıda karşı malzeme olabilmiştir. Birçok alanda çözüm
süzlükle yüz yüze gelen düzen, özellikle son dönemde devrimci Kürt hareketi karşı
sındaki çözümsüzlüğüyle, devam edebilmek için başvurmak zorunda olduğu şidde
tini en azından sürdürmek ve öyle anlaşılıyorki artırarak sürdürmek zorunda kalı
yor. Bunun içinse görüntünün istikrara kavuşması gerekiyor ve seçim böyle geli
yor. . ,
T O P L U M S A L K U R T U L U Ş 1U N B E Ş Y I L I
Sahibi: Genel Müdür: Genel Koordinatör: Genel Yavm Yönetmeni: Yazı İslerie Müdürü:
Bilgesu Erenus Haşan Akgüç M. Emin Sert Erhan Tezgör Servet Ulusoy
Yalçın Küçük Şevki Ömeroğlu Abdullah Keskin İlhan Akalın Orhan Gökdemir
Ahmet Zengin Çelik Bilgin Onur Erk Felemez Ak
Şevki Ömeroğlu Candan Baysan İlhan Akalm
Nejdet Kanbir H. Kaya Eker
Metin Ağaçgözgü
Sedat Yılmaz •
Haşan Kara
Nejdet Kanbir
Kadir Güven
UTANÇ SEÇİMİNDEN MANZARALAR
i
ÜSTÜ
AÇILMAYAN
ASKERİ SEÇİM KARARI GERÇEKLER
3
] YORUMLARIYLA OLAYLAR l
Suriye’ye
OPERASYON ve
DAHA BÜYÜK OPERASYON
PKK uyarısı
P K K ’nm eylemlerini tırmandırması, askeri yetkililer
Komutanlar ise, muhalefet bu
arasında rahatsızlık yaratıyor. Yeni bir sınır ötesi işe* ortak edilmedikçe operasyo
operasyon beklentisi söz konuşu. Böyle bir
Çözüm, sınır dışında aran operasyonun, bu kez Suriye topraklarındaki Bekaa nun çok büyük politik gerginlik
Vadisi'ne yönelmesi değerlendiriliyor.
maktadır. Ancak şimdiye kadar ler yaratacağına inanıyorlar. Şu
yapılan sınır dışı hareketler, ilk anda da muhalefet olarak sadece
önce propaganda malzemesi ol Demirel'in Doğru Yol Partisi’ni
nin kuzeyi yol geçen hanına dön düşünüyorlar. Bu nedenle erken
makla birlikte, bir süre sonra ha
müştür ve hem de Talabani- seçim istediler ve bu nedenle
yal kırıklığına yol açmaktadır.
Barzani Türkiye ile çok sıkı bir ANAP Başkanı koalisyondan ve
Hükümet, bu durumda çaresiz
ilişkiye girdiler. üstelik de DYP ile koalisyondan
kalırken, komutanlar, daha kök
tenci hareketler üzerinde dur söz. ederek seçime karar verdi.
SURİYE Mİ, İRAN MI Seçimden sonra beklenecek
maktadırlar.
Bekaa Vadisi'ne bir operasyo olan bir "büyük operasyon" ol
Hükümetin bu duruma daha maktadır. Ancak nereye? Türk
nun, Suriye’nin tepkisini çekme
fazla kayıtsız kalması mümkün askerleri Suriye'ye mi, İran’a mı?
mesi mümkün değildir. Ayrıca
görünmemektedir.
Genelkurmayın Bekaa hakkında
bilgisi olmalıdır; bu vadide Filis m m m m m m m sm m m m
tinliler de bulunmaktadır. Bunun
da ötesi, Bekaa Vadisi bir gerilla
II
deposu değil eğitim yeridir. En ANAP: MİSAKI MILLICI
çok iki yüz kadar gerilla adayı
eğitim görmektedirler. Dolayısıy CUMHURİYETİN SONU
la yapılacak operasyonun astarı
nın yüzünden daha pahalı olma ANAP, Türkiye'de hiç bir yapıcılığın adı değildir.
sı mümkündür. Misakı Millici Cumhuriyet'in sonudur.
Darbe ile geldiler: Utanç verici bir seçimle gitmeye hazırlanıyorlar.
BİR DE İRAN Mesut Yılmaz, bugün tckelli bürokratik yönetimin başbakanıdır.
Yılmaz ile Özal arasındaki rekabet, Almanya ile
Bütün bunlar tartışılırken bir ABD arasındaki yarışa benziyor.
de İran ortaya çıkmıştır; İstihba Son anda bütün gözlerin Özal’dan vazgeçmeye başladığı görülüyor.
rat örgütleri, son karakol baskını Özal Ailesi'nin propagandası
nı yapanların İran'dan hareket et Kurtuluş okuyucularının yakın
için kurulan Sabah birdenbire
tikleri düşüncesindedirler. dan tanıdığı Strausz-Hupe'ye
Turgut Özal'a karşı muhalefete
Basma, bu yolda bilgi verilmiş ve yazdığı şükran mektubunu açık
başladı. Önce, Özal'ın gayrimen-
basın da bunun üzerine Iran ladı. Dünyanın hiç bir yerinde hiç
kullerinin vergiye esas olan değe
aleyhinde yayınlara başlamıştır. kimse efendisine teşekkürü bu
rini çok küçük gösterdiğini açık
Kürt gerillâları, Türkiye'nin, kadar ölçüsüz yapmaz; Özal, ta
ladı. Bunu ve Özal'ın 1983
Suriye, Irak ve İran'la sorunlu ol yinleri de VVashington'u memnun
seçiminde başbakanlığı kazan
masına yol açıyorlar. Irak şu an edecek şekilde yapacağını Ameri
ması üzerine, o zamanki Ameri
da hesaba katılmıyor; hem ülke- kan büyükelçisine taahhüt etti.
kan Büyükelçisi ve Toplumsal
4
\YORUMLARIYLA OLAYLAR I
WASHİNGTON henüz kesin cevap vermek müm ve geçen zaman içinde demagoji
ÖZAL'I kün değildir. sinin sınırlarını aşmıştır.
BIRAKIYOR MU? Bütün partiler, kendilerini
ALAMANCI YILMAZ reklam şirketine verdiler. Bu da
Sabah Gazetesi'nin sahipleri GİDECEK VE "MORRÎSSON" yetmiyor; seçimi tam bir reklam
Amerikan sermayesi ile içli dışlı SÜLEYMAN GELECEK olarak anladılar. Bayağı basın bu
dır. Ancak bu mektup, eğer anlayışı hemen kavradı ve seçimi
ANAP Genel Merkezi tarafından VVashington ün, bir -almana bir "vitrin" yarışı olarak gördü.
sızdırılmamışsa, ya Amerikalılar vezirin gelmesini önleyemediği Sinema sanatçıları, tiyatrocular,
ya da Özal tarafından verilmiş için de Özal'a kızmış olması basının her gün resmini basa ba
olmalıdır. Özal'm verdiğini tah mümkündür. Şimdi VVashington sa "yakışıklı" yaptığı iş adamlan,
min etmek güçtür; mektubun intikam.iril alıyor? Üstelik böyle seçimlerin yıldızı haline geldiler.
Amerika tarafından sızdırıl Utanç verici bir seçime
dığı ihtimali yüksek görün 'gidiliyor. Toplumda hiç bir
mektedir. değer bırakılmıyor. Birbiri
Acaba Özal'dan vazgeçil ne küfredenler, birbirine
di mi? Demirci, Özal'ı indi yalancı diyenler, birbirine
receğini ilan etti ve buna hırsız diyenler, bir günde
İnönü de katıldı. ANAP Ge kucaklaşıyorlar.
nel Başkanı Yılmaz ise Hiç bir ciddi tartışma
Özal'm susmasını istedi. yoktur. Hiç bir heyecan
Özal, Çankaya’da, Demi yoktur. Hiç bir umüt yok
rci'm hücumları karşısında tur. Hiç bir ciddiyet yok
sessiz kalacaktı. Acaba Özal gitti bir intikam son derece kazançlı tur. Solu olmayan, bu seçimde,
mi? olacaktır: Çünkü Alamana Mesut "sol" da, sağ da büyük bir utan
Yılmaz'ın yerine Amerika'nın sa- mazlık sergiliyorlar.
ANAP-DYP ■dik politikaası Demirel’in başba Bu Misakı Millici Cumhuri-
KOALİSYONU kanlığı söz konusu olmaktadır. yet'ln yıkılışıdır. Artık Türkiye
İÇİN Demirel kuşkusuz Amerikan hem emperyalist ağın bir parçası
ÖZAL'IN SONU cı olmakla birlikte Amerika •iki dır ve hem de emperyalist heves
kez Demirci'm düşmesine göz ler peşindedir. Misakı Millici
Askerler, ANAP-DYP koalis yummuştur. Bu, söz konusu du Cumhuriyet'in bütün ahlaki de
yonu istiyorlar. Özal Çankaya'da rumlarda, daha Amerikancı yö ğerleri ayaklar altına alınmıştır.
oldukça bu mümkün değildir. netimlere ihtiyaç duymasmdan- Halk egemenliğinin bittiği res
Yılmaz, tekelli bürokratik yöneti dır. Demirel'in buna üzüldüğü men ilan edilmektedir: Yüzde 26
me uygun bir yüzle askerlerin sö muhakkaktır; ancak Demirel'in il ile hükümet olunacağı resmen
zünü dinlemektedir: Özal Çanka kesiz bir politikacı olduğu da ke açıklanmaktadır. Topluma hük
ya'da olduğu sürece böyle bir sindir. VVashington'un, Özal'a in medebilmek sermayesi hisselere
koalisyonun mümkün olamaya direceği bir iki darbe, Demirel'in bölünmüş şirketlere hükmedebil
cağını görecek durumdadır. gönlünü almaya yetecektir. meye indirgenmiştir. Yüzde 26
Tekel sahiplerinde de Özal'm ile hükümet olunduğu bir za
düşüşüne doğru bir eğilim orta MİSAKIMİLLÎCÎ manda, toplumda, isyanlar çık
ya çıkıyor. Tekel sahipleri de ar CUMHURİYETİ YIKTI ması gerekmektedir. Kütle edil
tık koalisyondan korkmuyorlar. ve GİDİYOR gin bir sürü olarak kabul ediliyor
Ancak "değiştim" diyen Ecevit ile Eğer yeniden başbakan olursa ve bu nedenle seçimleri reklamcı
bir koalisyonu tercih ediyorlar. Demirel'in ülkeyi yeni bir darbe ya vermekten ve seçimleri bir
Acaba komutanların, oligark- nin eşiğine getireceğine muhak reklam savaşı olarak anlamaktan
îann düşürmek istedikleri, kak gözüyle bakılmalıdır. ANAP kaçınılmıyor.
ANAP'm tarafsız kaldığı sözcüleri, bir yerde haklıdırlar: Özal'm Misakı Millici Cum
Özal'dan Amerika da koptu mu? Demirci'yi bugünkü Türkiye’yi huriyet'in mezarcısı olduğu açık
Bu yüzden batan gemiye terke- anlaması mümkün değildir. Artık lıkla görülüyor.
den fareler örneği Washington tam bir tekelli bürokratik ülke ol Bu seçimde galiba Misakı Mil
da, terketmek yerine Özal'a bir duğunu kavraması mümkün de lici Cumhuriyet'in hem kendisi
darbe mi indiriyor? Bu sorulara ğildir. Demirel geride kalmıştım ve hem de mezarcısı gömülüyor
5
YORUMLARIYLA OLAYLAR
ZAVALLI TÜRKİYE
DÜNYANIN HİÇ BİR YERİNDE BÖYLESİNE DERİN BİR AŞAĞILIK DUYGUSU OLAMAZ!
TÜRKİYE'DE BAŞBAKANLIK VE DEVLET BAŞKANLIĞI KOLTUĞUNA OTURAN BİR KİMSE,
BU KOLTUK İÇİN HALKINA VEYA TANRISINA DEĞİL AMERİKASI'NA ŞÜKRAN İFADE EDİYOR!
NE DEMELİ? DÜNYANIN HİÇ BİR YERİNDE BU OLAMAZ!
KOLTUĞA OTURACAĞINI SÖYLEYEN KİMSE BÜTÜN TAYİNLERİ DE EFENDİSİNİ MEMNUN
EDECEK ŞEKİLDE YAPACAĞINI TAAHHÜT EDİYOR.
İŞTE TÜRKİYE! İŞTE PARTİLER! İŞTE SEÇİMLER! İŞTE ADAMLAR!
TURGUT ÖZAL UYDURMA DEDİ. FRENKLERİN BİR SÖZÜ V A R ," UYDURMA OLABİLİR AMA
BAZEN GERÇEKTEN DAHA İYİ UYDURULMUŞTUR"
BU DA ONA.BENZİYOR!
Y ■
p f . ’l Ç . ■ </:: .-A
. -m
İ t '
r - 'i „ -- . î-VjAAr '
*,<
Ekselans,
B u mektup bir şüketn ifadesidir. Şahsım v*e
*VıjvembaA 74,
arkadaşlanm hala seçimlerdeki muazzam zaferin
tesiri altındayız. Yakm bir dostun desteği olm ak
AmbaAtado* îlabent St-ıOu-sş-Hupa sızın böyle muazzam bir sevinç ve tatminin
OnbdAzy o t 47te UruJed S zdttA
A ta tü rk ÛuivaAi, T10 mümkün olamayacağının idraki içindeyiz. B u
inhana sebeple size ve zaferimize katkılarda bulunan
dostlarımıza saygı v e minnetlerimizi ifadeden
Voua '.onay, kendimi alamadım. B u haleti ruhiye içinde, te
TKİa la a n o ta o t app-xtcj.ati.on.. 7 cne «y a^AOCİate itu ıa a İ lJJ. ^
ünden tha inpıtAALOn o t th a ovanıvhaJnuny atactûon vLCjoıuy. ü'a a n t iuimy
davim sırasında ülkenizde şahsım a gösterilen
amasıe th a t th e enovnuyA £o$ı one 4atİA (actLon woudd handiy hava oaen yakınlığın önem ini özellikle vurgulamak isterim.
poiAİb'ia u jith o u t th e halpinç. hand o t a yuod ttia n d . t o-i th in *w a on Amerika'da b a n a sağlanan yüksek düzey tem as
7 rnnnot ta tn a in La om enonzAALna oua noAotct and onaİLtuca to you and to
7
] YORUMLARIYLA OLAYLAR [ ------ ==----------I .... .........ZZZZZII " ZİZZJ
polis baskısından, zulümden yı birisi olarak tanınıyordu. SHP ile lattı. Yakında Hürriyet Gazete-
lan kütlelere gül edebiyatı ile de DYP arasında fark olmadığına si'nin başına geçerek kariyerini
mokrasi edebiyatından başka su karar verdi ve transferini yaptı. sürdürmesi bekleniyor.
nacakları olmadığını'gösterdiler. Aktuna, transferini yaparken, SHP, bu kadar komik olur
Tam bir iki yüzlülüktür: Çok "beni il delegesi, kurutlay delege ken, üniversitelerin komiği Emre
ve en demokrat SHP içinde önde si yapmadılar" diyordu; Yıldırım Kongar'ı unutamazdı. Hacettepe
gelen yöneticiler profesörler, Aktuna, SHP'nin en başarılı bele Üniversitesi’nden ayrıldıktan
Meclis Grup Başkan vekili Profe diye başkanlarmdan biriydi ama sonra Hürriyet Holding tarafın
sör Onur Kumbaracıbaşı, kurucu Bakırköy SHP Örgütü Aktuna'yı dan kapılan Emre Kongar,
genel başkan Profesör Aydın Gü il delgesi bile yapmıyordu. Demi SHP'nin büyük transferlerinden
ven Gürkan, Profesör Türkan rci, bakan yapmayı önerince, git birisi oldu.
Akyol, Genel Sekreter Hikmet ti.
Çetin, ve pek çokları-, bu "en de Şemsi Denizer adında işçi CHP-SHP SUYU KAYNADI
mokratik" partide, demokratik haklarının satıcısı bir sendikacı
ön seçime girerek şanslarını de da bir süre şaşı oldu; DYP tarafın Hiç bir kavgaları olmayan ve
nemekten çekindiler. Çünkü bu dan kendisine önerilen teklifin hiç bir mücadeleye aday olma
"en demokratik" SHP içinde, eğer ciddi olup olmadığını düşündü. yan bir parti haline gelmiştir. Ge
ön seçime girseler, milletvekili Bu Zonguldak Grevi'nin satıcısı, nel başkan her gün güller açtıra
adayı olamayacaklarını biliyor DYP'ye girmek isterken, SHP ta rak insanların yüzünü
lardı. Bu nedenle merkezden rafından marke edildi ve tam bir güldürürken, Genel Sekreter yar
aday gösterilmeyi istediler. futbolcu transferi gibi kaçırılarak dımcı Ertuğrul Günay, yeni baş
Parti'ye hizmet etmiş kimsele SHP'ye yazıldı. SHP yönetimi De lamış bir öğrenci derneğinde pek
rin seçilemeyeceği bir ön seçimi nizer için Zonguldak'taki "en de çok kez dinlenen sözlere benzer
"en demokratik" yol olarak gös mokratik" ön seçimden vazgeçme açıklamaları ve sözleriyle senkro-
termek SHP'ye mahsustur. Kütle kararı aldı. Çünkü Şemsi de bu nize edilemeyen mimiklerle bu
lerle alay etmektir. Aslında kendi "en demokratik" ön seçimde ka neşeli havaya neşe katıyor.
kendisiyle alay etmek olduğunu zanamayacağını biliyordu. SHP, Bütün bunlardan CHP-SHP
anlamaları gerekiyor; çünkü, bu bu büyük transferlerinin adaylı suyunun artık kaynadığı görülü
seçimlerin en alaylı konusu SHP ğını sağlayamayacak bir ön seçi yor. SHP, bu seçimler de ihanet
olmuştur. mi "en demokratik" yaparak her kapısı önünde tereddütlü bir
kesi güldürüyordu. kimlik sergiliyor: ihanet edeyim
ŞARLATANLAR BUYANA SHP, Şemsi'yi yakaladı. An mi, etmemeyim mi, diye tered
cak Cumhuriyet Gazetesi'ni' bir düt ediyor. Sırtını tümüyle sola
Yıldırim Aktuna, SHP'nin en TÜSÎAD gazetesi haline sokan, çevirmiştir; gözü tekelleri teskin
başarılı belediye başkanlarmdan SODEP kurulduğunda SODEP etmeye dönüktür. Tek sözü var:
yöneticilerinin "Ben daha iyi uzlaşma sağlarım"
ANAP'ı tuttu SHP sorun çözmeye değil, sorun
ğu için protes lardan çıkan sert mücadeleyi uz
to etme kararı laştırmaya adaydır. Bu ihanete
almayı düşün aday olmak demektir. Ayrıca
dükleri bir Türkiye'nin bu tür uzlaştırma
Cumhuriyet olanaklarım tümden tükettiği bir
Gazetesi -yara- zamanda talebi olmayan bir
. tan Haşan Ce- arz'da bulunmaktadır.
mal'i kaybetti. Artık sorunlar, kişiliksiz, ağır
Haşan Çemal, lıksız, mücadelesiz, gülcü ve en
kendisine yapı demokratik SHP'yi aşmıştır.
lan milletvekil Ecevit-Inönü, CHP-SHP kişili
liği önerisine ğinin mezarcısı oldular.
teşekkür etti. Mezarlığa göndermede dev
Basındaki kari rimcilerin de katkıları olacaktır.
yerine devam
an
8
A ZÎZ N ESİN 'D EN
"A ZİZ N ESİN 'LİK " O LM A YA N BİR K O N U ŞM A
2. Aydınlar
t; ***** /****%%Jf BURADAN B A K IN C A
Dilekçesi 9
İl •,****••
4J Y a lç ın PEKŞEN
yolda.m ı
Z İZ Nesin, seçimleri protes
A
ver de diyem em... Bunu söyleme durum lara alıştırıldı kİ, artık yadır
to ediyor...12 Eylül'ün 5 ge ye ancak bir siyasi partinin hakkı gam ıyorlar. Alıştılar. İbrahim Tatlı-
neraline verilen ilk “Aydın vardır, örneğin Erdal İnönü seçim ses mi? Eh olabilir, norm aldir fa
lar D ilekçesinden 8 yıl sonra, 2. yasağını kabul etm eyebilirdi. Ama lan diyorlar. Bu kompozisyonla ku
Aydınlar Dilekçesi de yolda... Aziz sanıyor ki, benim partim birinci rulacak M eclls'ten hayır gelm ez.”
Nesin ve arkadaşları, Ankara'da 3 olacak. Seçmen giderse mecburen “Daha da kötüsü (Nesln'in kötü
gün süren bir toplantıdan sonra di bana oy verecek... Bunlar çok kü lük sıralam aları epey fazla...) bir
lekçeyi hazırlamaya başladılar bi çük hesaplar...” yabancı bizi bize tanıtacak. Evet
le... Bu dilekçe imzaya açıldıktan bunlar yabancı m alları tan ıtab ilir
sonra, seçim yasaklarının başla AHLAKSIZLIKLAR ler... Çünkü o yabancı m alların
masına birkaç gün kala, Meclis mucidi onlar, am a bizim m alların
Başkanlığı'na teslim edilecek ve “Ahlaksızlık” gibi ağır bir suçla mucidi bizleriz. özal'ı, Yılmaz'ı bi
aynı anda kamuoyuna açıklana ma getiren Nesin, örnekler veri ze bir yabancının tanıtıyor olması,
cak. Dilekçe yazıladursun Aziz yor^ aufr» seçimin nasıl bir m askaralığa dö-.
Nesin'le ikinci büyük protestosunu “Örneğin HEP olayı... Yasalar nüştüğünü açıkça göstermiyor
konuşuyoruz. Dilekçede nasıl ele öylesine antidemokratik ki, ister is mu?...”
alınacağını tam olarak bilemediği tem ez kötü şeyler yapılıyor... Parti Bana kalırsa da gösteriyor,
miz konular, 75 yaşındaki usta ya nin kurucusu ve genel başkanı ama Aziz usta bırakmıyor ki, fikri
zarın ağzından dökülen sözcükler kendini kovdurmak istiyor. Parti mi açıklayabileyim. Burnundan so
de aşağı yukarı şöyle şekilleniyor: genel kurulu kovmuyor. Kendisini luyor: i
kovacak başka bir genel kurul “Otomobil, diş macunu, after r
oluşturup kovdurtuyor. Sonra shave ve regl bezi gibi politikacır
B U KADAR AYAĞA
SHP'ye giriyor. SHP de bu hileyi tanıtacaklar. Böyle şey olm az...”
D Ü ŞM EM İŞTİ____________ kabul ediyor. Bü açıkça ahlaksız
lıktır. Başka bir adı yoktur...” ... V E EN KÖTÜSÜ
“Düşünüyoruz: Niçin aklı başın Bir başkası: “Toprak işleyenin,
da insanlar politika ile uğraşmaz. su kullananın diyen adam (Ecevit) “En kötüsü..” diyor Aziz Nesin,
Neden hep politikayı meslek edin vaktiyle kendisini protesto eden “M illetvekili adayı olm ak.için para
miş profesyoneller bu işe kalkışır. TÜSİAD tarafından bugün sağcı’ veriyorlar. Partiler de hem devlet
Çünkü bir am acı olan, işiyle gü ilan ediliyor veya alay.ediliyor. Üs ten, hem adaydan para alıyorlar.
cüyle uğraşan, aklı başında bir telik bu adamın partisinin adı hâlâ Üç özel hastanesi olan bir kadın 1
adam bu pisliğe girem iyor. Politika Demokratik Sol Parti... Ve bu adam m ilyar verm iş... Bu kadın M edls'e
hiçbir dönemde bu kadar ayağa şu anda Türkiye'nin en güvenilir girecek... Çünkü en iyi yerden
düşmem işti...” adamı' sayılıyor.” aday gösterilecek ve başım ıza ge
örnekler veriyor Nesin: Başka bir konu: “Önce halkı bi çecek... Bu, siyasi ahlaksızlıktır ve
“Görüyoruz... Bütün partiler 12 çim lendirdiler; arabeskle, futbolla, demokratik olmasının olanağı yok
Eylül'e karşı... Ama 12 Eylül'ün ge yobazlıkla... Sonra halk bunu isti tur. Bu durumda Parlamento'ya
tirdiği seçim zorbalığına kimse yor diye halkm istediği kim seleri... girmek, insanı onurlandırmaz, ter
karşı çıkmadı. Uygulamada 50 bin Sinema oyuncularını, futbolcuları, sine onurunu kırar...”
lira otan ceza, halkın sandığa git şarkıcıları, türkücüleri, arabeskçi- “Daha sayayım mı?” diyor Aziz
memek yoluyla seçimi protesto leri M eclise aday gösteriyorlar. Nesin. Bıraksam hangi partiden
hakkını ortadan kaldırıyor.” Ben Tatiıses'i küçümsemiyorum, aday olacağını bilemeyen sendika
“Seçimi protesto etm enin de am a taş yerinde ağırdır diyorum. başkanlarını, belediye başkanlarını
mokratik yolu sandığa gitmemek Türkücülükte eşi olm ayabilir, ama da işin içine karıştıracak... Ne var
tir. örneğin partilerin hiçbirinden eğer m illetvekilliğine seçilirse iş ki, bu yazının bir sonu olması ge
değilsin. Yine de mecbursun oy değişir. Diyelim ki, ben de aday ol rekiyor. Sözlerini bağlamasını rica
kullanm aya. Belki beyaz oy vere dum ve seçildim. Ne olacak? Tatlı- ediyorum. Şöyle bitiriyor:
bilirsin, ama bu senin protesto etti ses'le kanun yapacağız... Veya bir
ğini belli etm ez ki... Uygar bir ülke hukuk profesörü, bir kadın oyuncu “YUTMUYORUZ”
de böyle bir şey olam az. Ve ceza ve İbrahim Tatlıses yasa yapacak
olarak belirlenen 50 bin lira asgari lar. Türkiye hiç bu kadar komik ve “Biliyorum bizim vereceğim iz
ücretin onda b iri...” iğrenç bir durum a düşmemişti... dilekçe hiçbir şeyi, değiştirem ez...
“Aslında 50 bin lirayı alam azlar, Tepki göstereceğiz. Türkiye'de ay Ama bütün bu ahlaksızlıkları yut
am a ne zaman? Eğer İstanbul hal dınların şunu anlatm aları gereki madığım ızı, alışm adığım la, yadır
kının yansı sandığa gitmezse, ala yor: Böyle bir seçimden hayır gel gadığım la göstermek için yapaca
m azlar». 100 kişi, 200 kişi gitm ezse m ez ve böyle demokrasi olm az...” ğız bu protestoyu. Bu İşlerin siyasi
o zam an alırlar. Ben açıkça ilan ahlaka uymadığını göstermek, po
ediyorum. Bu kadar ahlaksızlık İŞİN KÖTÜSÜ litikacının onurunu korumak için
olan M H M M k sandığa gitmem, yapacağız. Onlar kendi ahiakfannt
50 bin lirayTödR lm . Ama herkese “İşin kötüsü...” diyor Aziz Nesin koruyamadılar. öyleyse biz ahlakı
asğart ücretin onda biri olan parayı ve sürdürüyor: “Halk o kadar ters
] YORUMLARIYLA OLAYLAR t
10
3YORUMLARIYLA OLA YLAR i
11
]YORUMLARIYLA OLAYLAR [
ı;
: Terör... haşan c em a l 13 eylü l mı
T e rö r, can almayı sürdürüyor. dört terörist bir anda yaylım ateşi açmışlar.
Bakırköy-'l enibosna’da üç polis memuru - Üçü de kanlar içinde oldukları yere yığılırken,
dün sabah uğradıkları silahlı saldırı sonucu donup kalmış herkes...
öldürüldüler. Daha sonra bir yasadışı örgüt adına ga
Bir vahşettir bu. zetelere telefon edilerek “ intikam ” dan söz
Bakırköy Emniyet Amirliği’nde görevli üç edilmiş...
polis memuru. Üçü de 30 yaşlarında. Evli ve Bu ilkelliği, bu vahşeti daha ne kadar ya
birer çocuk sahibi hepsi, sabah vakti bir şey şayacak ülkemiz?
ler yemek ve çay içmek için uğramışlar fırı
na. Baskın o sırada olmuş. Bir taksiden inen (Arkası Sa. 17, Sü. l ’de)
12
1YORUMLARIYLA OLAYLAR [
VI
Hiç kimsenin yüzü tekelli bürükratik yönetime Mesut Yılmaz'm yüzü kadar uy
gun görünmüyor. Bürokraside hiç bulunmamış bu bürokrat donuk bir yüzle ve
cümlelerini önce içinden kendisine söyleyerek konuşuyor. Belki de konuşurken,
kendisine daha önce söylenenleri hatırlamaya çalışıyor.
Tekelli bürokratik yönetim ne demektir? Önemli kararların yüksek bürokratlarla
oligarklarm birlikte aldıkları ve kütlelerin buna uyumlarının sağlandığı bir yöne
tim biçimidir. Seçim kararı, yüksek komutanlar tarafından alınmıştır.
Bu kadar mı? Yıldırım Akbulut yönetiminde Kültür Bakanlığı MHP'den hapse
girmiş bir politikacıya ve Adalet Bakanlığı da, MHP üyesi ya da sempatizanı bir
başkasına bırakılmıştır. Peki Mesut Yılmaz döneminde ne oldu? Kültür Bakanlığı
MHP avükatma ve Adalet Bakanlığı MHP E Başkanı'na verildi.
Bu ne demektir? MHP yöneticileri her zaman istihbarat örgütleriyle içli dışlı ol
dular. Genelkurmay ve MİT, aydınlarla ve sanatçılarla ilgili Kültür Bakanlığı ile
hapishaneler ve savcılarla ilgili Adalet Bakanlığı'nı normal bir ANAP'lıya bîle gü
venemiyor. Mutlaka İstihbarat ile içli dışlı MHP'den buluyor.
k.__________________ ________________ ____________ __________________________ >
- • •— ------ — ---------- '— ;------------------------------------------- r \
SİVİL TOPLUMCULAR MOSKOVA'YA
KOMÜNİSTLER
ANKARA'YA
Türkiye'nin ünlü silah tüccarlarından Kavala’nm memuru Murat Belge, Eylülist darbeden sonra sivil top
lumculuğu keşfetti ve öne sürdü. Bunun kapitalizm demek olduğu kendisine ve moda düşkünü gençlere pek
anlatılamadı. Şimdi .Rusya kapitalizm batağını seçince Yeltsin sivil toplumcu olduğunu ilan ediverdi.
Artık Sovyetler’de komünist kalmadı. Moskova'da, "komünistler Ankara'ya" diye bağırıyorlarmış. Bura
larda dâ "Sivil toplumcular Moskova'ya" diye bağrılıyor. Murat Belge'nin bu nedenle Moskova'ya gitmesi
bekleniyor.
Ancak son anda kurtuldu. MHP'den ANAP’ta transfer Mustafa Taşar ile işveren sendikası uzmanlığından
Danışma Meclisi ve Turgut Sunalp yoluyla ANAP'ı bulan imren Hanım da Yetsin'e imrenerek sivil toplumcu
oldular.
Murat Belge'ye şans yağıyor. .
V J
] YORUMLARIYLA OLAYLAR [
DİSK:
VEBA
ya da
KOLERAMI?
r ■ *----------------------------------- ----------- \
KİM GÜVENİR
ERBAKAN
HOCA'YA?
/ ----------------------------------\
Necmettin Erbakan Hoca'yı yeni kuşaklar bilmezler. Bir ara kada
yıfın altı ve üstü diye tutturmuştu. Erbakan Hoca'nm altını ve üstünü SÖZBAS MAKİNASI
yakalamak mümkün değildir. Bugün çok değişen Ecevit ile 1974 yılın İCAT EDİLDİ:
da koalisyon yaptı ve af yasası üzerinde anlaştı. Ancak tam sıra 141 KENDİSİNİ
ve 142 nci maddelerden yatanların affına gelince oy vermedi, ERTUĞRUL ÖZKÖK
Necmettin Erbakan, sözüne güven olmayan hocalardandır. SANIYOR
Özgürlük lafı etti. Hepsi IMF partisidir, dedi. Kürt halkının acıları
na değindi. Gitti sonra, Türkeş'in partisiyle seçim ittifakı yaptı. Türkler'in büyük icatıdır.
Hadi canım sende... Konuşuyorsunuz. Derhal ya
zıya çeviriyor ve basıyor.
V_____________________________________ ;________________________ ) Sözlerinizi el değmeden ba
san makina bir Türk icatıdır.
Şimdilik tek'tir.
ilk makina olduğu için bazı
f -------------------------------------------------------------------------------------------------- N kusurları var.
Şimdilik üç kusuru var. Birin
TARAFSIZ SUAT BİLGE cisi, sadece Turgut Özal'm sözle
rini yazıya çeviriyor. İkincisi,
Şu basının haline bakın. Adalet Bakanı yapılan Profesör ve Büyü Mesut Yılmaz'm sözlerini de bas
kelçi Suat Bilge'den her gün bir "insan hakları" atağı tefrika ediyor. Bi maya basmışsa da bunu çok iyi
risi çıkıp da bu adam kimdir demiyor. yapamıyor. Üçüncüsü bu sözbas
Toplumsal Kurtuluş, yeni sayısı çıkıncaya kadar önüne gelen basın •makinası kendisini Ertuğrul Öz-
mensubuna Suat Bilge'yi anlattı; 12 Mart’m Adalet Bakanı'dır. De- kök sanıyor.
niz'in, Hüseyin'in, Yusuf'un idamının Adalet Bakanı'dır. Bu idamları
bütün dünyada savunmak için seyahet etmiştir. v__________________ __________ )
.Tarafsızmış, insan Hakları'ymış... Bunları artık sadece devletleşmiş
basın yazar. Belki yazanlar bile inanmaz. Yazarlar. Görevleridir.
J
."Tezler" Dizisi onuncu kitabı buldu. Y. Küçük un Türkiye Üzerine Tezler dizisinin beşinci kitabı tamam-
. landı. Yakında Tekin Yayınevinden okuyucuya ulaşacak olan bu çalışmanın ilk sayfalarını yayınlıyoruz,
flrabaşlıklar bizim.
Nöroz neden yaygınlaşıyor? nacak; arada bir neden-sonuç ilişkisinden söz edilebi
Nörotik insan neden çoğalıyor? lir mi?
Tekelli düzen, yirminci yüzyılın son çeyreğinde
ikinci devrimini mi yaptı? KORKU
Nöroz, korkuya dönüşmüş aşırı kaygıdan doğan
bir aşın güvensizlik durumu değilse, peki nedir? Yirminci yüzyıl başta Amerika Birleşik Devletleri
Tekelli düzen, bireyleri güvensizleştirme süreci olmak üzere tüm Batı için sürekli bir korku yaratma
değilse nedir? ve yayma süreci değilse nedir? Birinci savaşın korku
Bitkilerin kendilerine güvenleri varımdır? su biryana, arkasından Bolşevizm'in yarattığı korku
Korku, çoğaltılmış kaygı mıdır? geliyor. Bunu Büyük Ekonomik Bunalım'ın doğurdu
Tekelli düzende, fabrikalarda planlayan insanın ğu işsizlik ve fiyat yükselişi humması izliyor. Daha
yerini robotlann almaya başladığı bir zaman kesitin sonra Hitler ve Stalin'in yarattıkları titreme geliyor,
de, tarikat ihtiyacı neden artıyor? Pek çeşitli ve gide ikinci Dünya Savaşı sona ererken atom bombası pat
rek tümü minüskül tarikatlar, korkuya karşı savun latılıyor ve çekirdeğin parçalanmasından çıkan bu
ma sığmakları şiddetin bir kez daha
mıdırlar? uygulanmamış olması
Tekelli düzen, aşın Kapitalist aşamada bilim, görüntü ila özün na karşın, Soğuk Savaş
kaygıyla önce atomi- ayrılırına dayanıyorsa, tekelli düzen de bilimi ile başlamak üzere, ne
ze, sonra paralize ol rede ise yüzyılın yansı
görüntü ile özün zıtlığında mı aramak gerekiyor? atom bombası korkusu
muş insanın akim baş
langıç sınırlarına Tekellerin devletleştiği bir süreçte devletin içinde geçiriliyor..
doğru regresyonu mu ekonomik müdahalesinin azaldığı ve devletin ikinci Savaşı izle
dur? Tekelli düzende küçüldüğünü söylemek bilim dışı ve hatta karşıtı yen Kore Savaşının
insan asosyalizasyon olmuyor mu? atom ve benzeri kütle
sürecini mi yaşıyor? imha silahlarının kulla
Tekelli düzen, fir- nılması imkanının dar
malann devleştiği insanların cüceleştiği bir düzen lığını ortaya koymasına karşın Soğuk Savaş dönemi
midir? nin tüm felsefi ve bilimsel yazınında, iradi olmasa
Cücelerin sosyalizasyonu olabilir mi? bile radar ekranına girebilecek serçe ya da leylek sü
Tekelli düzen sadece ve yalnızca devletin tekelle rüleri nedeniyle "misinformation" yoluyla karşılıklı
rin eline geçirilmesi değil, tekellerin devletleştiği bir olarak bu bombaların patlatılacağı temel ve kesin gö
düzen değil midir? rüş olarak işleniyor. Mc Carthyismin yaydığı global
Kapitalist aşamada bilim, görüntü ile özün ayrılı korku içinde bu kesin görüşü tartışma güvenliliği
ğına dayanıyorsa, tekelli düzen de bilimi görüntü ile gösterilemiyor.
özün zıtlığında mı aramak gerekiyor? Tekellerin dev Sonunda atom ve benzeri bombaların kesinlikle
letleştiği bir süreçte devletin ekonomik müdahalesi kullanılmayacağı anlaşılıyor; işte tam bu sırada ve
nin azaldığı ve devletin küçüldüğünü söylemek bilim birden bire atmosfer ile ilgili çok büyük bir durum
dışı ve hatta karşıtı olmuyor mu? keşfediliyor ve ozon tabakasının delindiği ilan edili
Burjuva devrimi aşamasında devlet bir yabancı yor. Tekelli düzende yaşayan canlıların korkularını
laşma ise, tekelli düzende, devlet tekeller ile somut tükettikleri bir zamanda tekelli düzenin en saygın bi
laşmıyor mu? lim kuruluşlarının birden bire ozon tabakasının de
Rekabetçi kapitalizmde devlet, sivil toplum üzeri lindiğini keşfetmeleri ve yakın bir zamanda bu delik
ne Hegelyen bir şal ise, tekelli düzende devletleşmiş ten gelecek şiddetli ısı ile insanlığın eriyeceğini haber
tekeller "asosyalize" olmuş kümeler arasındaki devle vermelerini son derece dikkate değer buluyorum.
tin kolonları değil midir? Aynı zamanlarda, kütle imha patlatıcılarının karşılık
Kolonların şiddetli bir ağ oluşturdukları bir za lı olarak kullanılmasının imkansızlığının anlaşıldığı
manda nörotik canlıların yaygınlaşması nasıl açıkla bir zamanda canlı doğanın ölmekte olduğunun da ön
15
] TOPLUMSAL KURTULUŞ [
plana çıkarılması ilgi çekicidir; görünür eller, insanlı Aydınlanma, çok kısaca şudur: insan doğru bilgi
ğı, korku jenarötörlerinden yoksun bırakmak istemi edinebilir. Buna ek olarak, insanın edindiği doğru
yorlar. bilgiye göre davranabileceğine inanılıyor.
Nörotik, tehlikeye karşı aşırı duyarlı olandır. Bu, insanlığın yaşayabileceği en büyük iyimserlik
Kütle iletişim araçları büyük bir şiddetle yirminci ve en büyük güvene açılmış çok büyük'bir kapıdır,
yüz yıl insanına aşırı kaygılar ve giderek büyük kor insanın dpğru bilgi edinebileceğini ve buna uygun
kular yüklüyor. hareket edebileceğini varsaymak, insanı her türlü ve
Bu, yirminci yüz yıl "uygar" dünyası için yeni bir sayet makamından özgürleştirmek anlamına geliyor,
durum oluyor. En yeni ve gelişmiş olan, geçmişi anla insanın doğru bilgi edinmeye yatkın olduğunu ve bil
maya ışık tutuyor. giyi tartarak karar verme yeteneğine sahip bulundu
Geçmişin ışığı bugünde ve gelecekte yatıyor. ğunu düşünmek, insanı Tanrı’dan ayırmaktır. Tarihte
en çok on sekizinci yüz yılda ateizmin yayılması ' bir
KORKUNUN İLACI rastlantı sayılmamalıdır; kendi kendine doğru bilgi
edinebileceğine ve bunu kullanabileceğine inanan bir
"Uygar" ve gelişmiş insan on dokuzuncu yüz yıl insanın Tanrı'ya inanması için bir gereksinimi kalmı
da çok güvenlidir. , yor. „ ‘
Güven, pratik bir sonuçtur ve entellektüel bir du
rumu yansıtıyor. GÜVENİN KAYNAĞI
*** Bu kadar değil; güvenlilik durumu, hiç bir zaman
tek başına entellektüel bir sonuç olamıyor.-Güvenin
Sevgilim kaynağı, eylemdir ve pratiktir, Güvenin kaynağında,
başlar önde, gözler alabildiğine açık, imkansız olduğu sanılanı yapmak yatıyor. Güvenlilik
yanan şehirlerin kızıltısı, durumunun tanımı da buradan çıkıyor; manüksal
çiğnenen ekinler ucunda güven duygusu, bütün olumsuzluklar içinde
ve bitmez tükenmez ayak sesleri: bir imkansız işi yapabilme inancı olarak tanımlanabi
gidiliyor. liyor.
Toplumsal ve tarihsel bir yapısı var: on sekizinci
. Ve insanlar katlediliyor: yüz yıl iki inanılması zor işi gerçekleştiriyor. Iskoç Ja
ağaçlardan ve danalardan mes YVatt'm, adına "buhar motoru" ya da "buhar rrta-
daha rahat kinası" denilen icatıyla,. Fransızlar'm Büyük İhtilali
daha kolay hemen hemen aynı çeyrek yüz yıl içinde gerçekleşi
daha çok. yor. ikisinin de bir ortak yanı görülüyor; hem buhar
makinası ve hem de Fransa ihtilali, şiddeti çoğaltma
Sevgilim, yı, disipline ve belli bir hedefe sevk etmeyi anlatıyor.
bu ayak sesleri bu katliamda Şiddet, zamanı kısaltıyor.
hürriyetimi ekmeğimi ve seni kaybettiğim oldu, Eğer sonsuz şelale, sonsuz seyyar şelale buluna
fakat açlığın, karanlığın ve çığlıkların içinden bilseydi, buhar makinasana ihtiyaç duyulmazdı; di
güneşli elleriyle kapımızı çalacak olan sipline edilmiş şelale, insan zamanının yerini alıyor.
gelecek günlere güvenimi kaybetmedim / Şiddet, suyun yüksekten bırakılmasıdır; şelale, bu
hiçbir zaman...* nun doğa'da doğal halde bulunanıdır. Değirmenler,
hep doğal ya da yapay küçük şelalelere dayanıyor
*** hem insan ya da aynı anlama gelmek üzere beygir
gücünün yerini alıyor ve hem de insan ya da beygir
zamanını son derece kıs.altıyor. •_ „
Batı, on dokuzuncu yüz yılda güvenini on sekizin
Yüksekten bırakma,, bir şiddet biçimidir; suya ısı
ci yüz yıldan devralıyor. Bunu pekiştiriyor.
uygulamak bir diğeri oluyor. Suya ısı uygulandığı za
Çocuk güvenli değildir;, ancak güvensizliği bilmi
yor. man buhara dönüşeceği James Watt'dan önce bilini
yor; Watt, bu ısıyı koruyan, çoğaltan ve disipline et
Burjuvazinin çocukluk döneminde, on beş - on ye
tikten sonra bir tekere sevkeden bir makina yaratıyor.
dinci yüz yıllarda Batı, güveni tanımıyor ve güven
Değirmen, eninde-sonunda, dönen tekerdir; Watt,
sizliği bilmiyor. Bir geçiş dönemidir ye güven ile gü
Tanrısal'kaynaklı, şelale veya daha sınırlı rüzgardan
vensizlik arasında bir alacakaranlığı yaşıyor.*
ve yine Tanrısal yaratılışa bağlanan insan ve. beygir
On sekizinci yüz yıl "aydınlanma çağı" olarak ad
den tümüyle bağımsız bir teker döndürme yolu bul
landırılıyor; güven, aydınlıkla ilgilidir. Güvensizlik
muş oluyor.
hep karanlıkla birlikte geliyor.
Teker döndürme düzen kurmadır.
Yeni teker döndürme yöntemi, yeni düzen kuru
*- Nâzım Hikmet, Narodna Provesta, Cilt 2, s.440 luşudur.
16
[ ] TOPLUMSAL KURTULUŞ [
Buhar makinası çok büyük bir güven kaynağıdır; Ütopya sözcüğünü ortaya koyan Thomas More’un
sadece icat eden ve yalnızca uygulayanlar için değil, ütopyası hem burjuvazinin çocukluk döneminde or
tüm görenler ve bütün duyanlar için büyük bir güven taya çıkıyor ve hem de çocuksu renkler taşıyor; so
jeneratörü oluyor. Olmaması mümkün değil, insa runsuzdur. Güçlükleri ortadan kaldırarak, bir yeni
noğlu, doğadan ve Tanrı'dari bağımsız olarak kendi düzen kurmaktan daha çok, bir boş alanı yeniden
gücüne sonsuz güç katıyor. Buhar makinasıyla güçle planlama özlemini yansıtıyor. On dokuzuncu yüz yı
nen ve büyüyen insandır; kısalan zamandır. lın başında ortaya çıkan ütopya fırtınası ise bunlar
Hareket karşısında zaman kısalıyor, insana düşen dan ayrılıyor.
zaman uzuyor. Has ütopyacı-lar, Saint Simon, Owen, Fourier, son
Watt, buluşu olan buhar makinasmı geliştirip her çözümlemede, insana sonsuz büyük güveni dile geti
iyileştirmesine bir yeni tescil yaptırırken Fransa Dev-' riyorlar; şemaları dört ayaklıdır. Bir: On sekizinci yüz
rimi patlıyor; patlama sözcüğünün devrim sözcüğün yılın ortaya çıkardığı üç alanlı gelişmelere hayranlık
den daha uygun olduğunu düşünüyorum. Patlama duyuyorlar. Entellektüel planda, teknolojide ve poli
olarak ortaya çıkıyor; devrim, toplumsal ve minüskül tik alanda gerçekleştirilen dönüşümler, her insandan
şelalelerin toplanarak bir hedefe yöneltilmesiyle ger ve bu arada Saint-Simon, Owen ve Fourier'den, birer
çekleşiyor. Toplama, aritmetik eklemeden daha bü küçük dev çıkarıyor; ütopya kuruculuğunun arkasın
yük bir şiddet yaratıyor ve uygulanması, toplumsal da insanın devleşmesi süreci var. iki: Devlet ülkesin-
zamanı son derece kısaltıyor. •de ortaya çıkan realite, istenebilir olmaktan uzaktır.
Revolüsyon, dönüşüm demektir; Fransız Dönüşü Realitenin ötesini bilinçle isteme, on sekizinci yüzyıl
mü ile, tıpkı bir kazan içinde hapsolmuş buharın ar dan on dokuzuncu yüzyıla değerli bir miras olarak
tan ısıyla şiddetini artırması sonucunda kazanı parça geliyor. Üç: Değiştirilebilir. Reel durümün istenebilir
laması türünden, daha önce yönetenler yerlere duruma yükseltilmesi mümkündür ve insanlığın uf
saçılıyor ve daha önce şiddet altında tutulanlar yöne kunda ve elindedir. Dört: Bunun için realiteyi hayal
ten konumuna geliyor. Fransa'da daha önce de mavi edilen pilot* projeler olarak göstermek yeterlidir.
kan dökülmüştür; Fransız ihtilali ile, kadın erkek ay Çünkü insan aklı, doğru'yu, buna "iyi" ve "güzel" de
rımı yapmadan asiller, bu kez avamın kararıyla idam eklenebilir, gördüğü zaman, bu anlamak demek olu
ediliyor. yor, bunu uygulamaya koyma yeteneğine sahip bulu
Yep yeni bir durumdur; insanlar birbirine "avam" nuyor. Ütopyanın çok derininde, insanın, doğru'ya,
ya da "halk" gözüyle bakmıyorlar ve birbirine artık güzel'e, iyi'ye, önlenemez bir eğilimi olduğu değer
"citoyen", yurttaş, diyorlar. Geriye dönülüp bakıldı lendirmesi var. İnsanın insana, sonsuz güvenini anla
ğında ve Rusya Devrimi ve tarihçinin otopsi masası tıyor.
na yatırıldığına göre, bir sonuca vanlabiliyor, Fransız Marx'm ütopyacı kanala borcu, ilk bakışta sanıldı
ihtilali, belki de yakın zamanların kaydettiği en şid ğının çok üstünde görülüyor; ekledikleri, büyük bir
detli patlamadır. En ateisti olduğunda kuşku bulun bilim tutkusu, akademik mükemmeliyet ile dönüşü
muyor; yeni yurttaşlar, pazar tatili ile kiliseye gitme mün iç dinamiğidir. Marx, akl’ı bağımsız ve ekzojen
arasında bir bağlantı kurdukları ve bu yolu kapat arbiter rolünden soyuyor ve sınıf çelişkisine içeriyor.
mak istedikleri için haftayı değiştiriyor ve on güne çı Böylece yer çekimi, yüksekten düşen veya şiddetle
kartıyorlar. İsevi bir takvimden rahatsızlık duydukla ısıtılan su ile birlikte düzenleri dönüştüren yeni bir
rı ve Isa'nın yaşam öyküsüne göre zamanı yıllara güç kaynağı bulunmuş oluyor; çelişkiden doğan şid
bölmeyi istemedikleri için, Ihtilal'in şiddeti en disip det, düzen dönüştüren bir motor halini alıyor.
linli olarak uygulamaya başladıkları bir zaman nokta
sını başlangıç yaparak, tarihi ve takvimi kendileriyle MARX: SONSUZ İYİMSER, SONSUZ GÜVENLİ
başlatmayı tercih ediyorlar.
Zamanın dökümünü, kutsal insanların İsevi do Görünüşe bakılırsa yeni düzeni çizmiyor ve ütop-
ğum ve Muhammedi göç, canlılık göstergelerinden yacıları da afaroz ediyor; ancak etkinliğinin çok bü
ayırıp insanın kendi kollektif ve şiddetli eylemine ak yük ölçüde cenneti dünyaya getirmesinden kaynak
tarmak, belki de insanı kutsallaştırmaktır; ancak gü landığını düşünüyorum. Marx, hiç kuşkusuz,
cünü kabul etmek olduğundan kuşku duymamak ge bilimsel ve akademik standartlan son derece yüksek
rekiyor. On sekizinci yüz yılın sonunda insanın olmakla birlikte, dünyevi bir din yaratabilmiştir; kalı
güveni ileri bir noktaya geliyor. cılığında bunun etkisini görüyorum.
Ütopya, güçlü, insan ve güven işidir. Sonsuz iyimser ve sonsuz güvenlidir; dünyanın
Ütopyanın yokluğu güçsüzlük işareti olarak alına en acımasız yoksunluklarımdan ve sadece ve sadece
bilir. Ancak geleceğe güvenini yitirmiş toplumlarda yoksunlukların artışından bir cennetin geleceğini işa
ütopya yokluğu çekiliyor: Yaşlıların ütopyası olmu ret edebilmek için çok iyimser ve çok güvenli olmak
yor. gerekiyor. Ancak aksinin olmasının imkansızlığını da
On dokuzuncu yüz yıl Doğu'nun güvensizleştiril-
mesi dönemidir. Çin'de, Hindistan'da ve Türkiye'de *-Pilot, uçaktan önce var; bilinmeyene yol gösteren
Ütopya bulunmuyor. anlamına geliyor.
17
] TOPLUMSAL KURTULUŞ [
yor. Bu nedenle Avrupa'nın nüfuzuna direnmesi ko-Rus Savaşı, İstanbullulara, yalnızca görülmemiş
mümkün görünmüyor; tam tersine büyük bir istek ve tadılmamış yükseklikte utanç dalgalan getiriyor.
sergiliyor. Greko-Roman uygarlığının bu yeni ardılla Büyük romancı Halit Ziya Uşaklıgil çocukluğunun
rını kopye etme ile daha koyu bir islamizasyonu, aynı bu utanç günlerini hatırlıyor ve çok cardı tablolara
ölçüde, çare olarak görüyor ve bunlar arasında bir döküyor.
git-gel'i yaşıyor. On dokuzuncu yüz yılda Osmanlı Buraya bir paragraf aktarmaktan kendimi alamı
hem Avrupa'ya kapıları açmayı ve hem de kapatmayı yorum: "Sonunda İstanbul'un açlık, perişanlık, hasta
politika biliyor. lık levhalan içinden, kaldırımlara dökülen muhacir
Ancak küçülme ile güven duygusuna sahip olma yığınlarının, kaldırılmaya vakit yetişmiyen ölü küme
mümkün değildir; büyüme ile güven arasında doğru lerinin arasından parlak sırmasıyla, renk renk Rus za
dan bir ilişki var. James Watt-'m buhar makinası ile bitleri çarşılara, pazarlara doluyorlar; üstünlük çiz
uğraştığı bir zamanda ve Büyük Fransa Ihtilali'nden mesinin altında inleyen bu zavallı şehirden yadigar
on beş yıl önce imzaladığı Küçük Kaynarca Antlaş toplamak için keselerini boşaltıyorlar, görürdük *
ması, Osmanlı Devleti'ne küçülmeye başladığının ilk Kentte, Roma zamanında İstanbul'a yalnızca "Kent"
dddi işaretini veriyor. On dokuzuncu yüz yıl ise sü deniyor ve "İstanbul" sözcüğü Grekçe "Kent nerede?"
rekli bir küçülme sürecidir; on dokuzuncu yüz yılda sorusundan türüyor, bir ara, Ruslar'm İstanbul'a gire
Osmanlı Devleti, Hemingvvay'ın ünlü balığını hatırla cekleri haberleri yayılıyor; utanca bir de korku ekleni
tıyor. Hep devletleri yutmuş Osmanlı Devleti, on do yor.** Zengin ve aydın aileler, İstanbul'u boşaltmaya
kuzuncu yüz yılda hep devlet .doğuruyor. başlıyorlar; ancak bu kez, emperyalist politikasmı
İstanbul'un ilk adı Nova Roma'dır;.Yeni Roma an Rusya'yı durdurma olarak çizmiş olan Büyük Britan
lamına geliyor. Büyük Napolyon, bir dünya devleti ya'nın müdahalesiyle Rusya askerleri İstanbul'a gir
nin kurulması halinde merkezinin İstanbul olması ge miyorlar.
rektiğini ileri sürüyor. Bazı tarihçiler, yakın zamanda, Aynntılandırmak için uzatma gereğini duymuyo
pek çok büyük savaşın İstanbul nedeniyle çıktığım rum; Osmanlı insanının, aydınının ve seçkinin, on do
ileri sürüyorlar; bu nedenle ve yeni savaşları önlemek kuzuncu yüzyılı yaşadıktan sonra, güven duyması
için, 1919 Paris Banş Görüşmeleri'nde İstanbul'un imkansızdır. Bu genel çizgidir; kural anlamında kul
"enternasyonalize" edilmesi üzerinde ısrarla durulu lanıyorum. Ancak buna karşın, her çağda ve ülkede
yor. Batı, daha önce pek çok kez kuşatılmış olan İs olduğu gibi, Osmanlı düzeninde de bu çağda doğup
tanbul'un müslüman Türkler tarafından zaptedilme- büyüyenler arasında güvenli olanların bulunması
sine, günlerce inanamıyor. İstanbul'un Doğu Roma mümkündür; özel koşulları gerektiriyor.
İmparatorluğumdaki özel yeri, olduğu gibi, Osmanlı Aşın kaygı ve bundan kaynaklanan korku, yol aç
düzenine de aktarılıyor. tığı güvensizlik durumu, eninde-sonunda bir düzen
Bir tür kutsallığı var. Bu kutsallık on dokuzuncu sorunudur; kurtuluş, aşırı kaygı yaratan düzeni red
yüz yılın başında bozuluyor; Napolyon Fransası'na detmekle başlıyor. Red gereklidir; ancak, mükemmel
karşı Rusya ile ittifak yapan Ingiltere, Türkiye'ye te olması veya mantıksal ucunu bulması zorunluluğunu
cavüz halindeki Rusya'ya destek olmak için, 1807 yı göremiyorum. Bunun yerine bu red ile tutarlı eylem
lında, birden bire Çanakkale’den İstanbul'a donanma gerekliliği var. Güven, pratik zenginliğinin sonucun
sını sokuyor. Bu, tersinden, denizin üzerinde, da ortaya çıkıyor.
demirden ve buhar makinasıyla çalışan vapurların ilk
kez görülmesi kadar şaşırtıcıdır; birisi büyük güven Red, smırda gezintidir.
ve diğeri büyük güvensizlik kaynağıdır. Osmanlı in Sınırdaki pratik zenginliği teoriye yakınlık oluyor.
sanının ve özellikle Istanbullu'nun buna inanması
mümkün görünmüyor; Tarihçe Cevdet, İstan Eski, uzaktır. Yeni, yalandır.
bulluların bunu kıyamet işareti saydıklarını yazıyor*
Baruthane önünde Ingiliz donanması görününce sa Zor olan yeniyi bulmaktan daha çok eskiden kur
raylı kadınlar feryadı basıyorlar; kadınlar, güvensizli tulmaktır.
ği daha önce de daha yoğun duyuyorlar; Şiddet, yeniyi bulmaktan daha çok eskiden kurtu
On dokuzuncu yüz yılda İstanbul’un utanca alış luşu tamamlamak için gerekli oluyor.
ması mümkün olmuyor; her utanç, öncekinden daha Nörotik durumun, şok uygulamasından başka ka
çarpıcı geliyor. Tam yetmiş yıl sonra, Mithat Paşa'nm lıcı bir tedavisi görünmüyor.
Kırım'ı tekrarlamak hayalleriyle tahrik ettiği, 93 Tür*
Şok, an'a sığdırılmış şiddettir.
*-"0 gece İstanbul'da sanki kıyamet kopmuştu. Bu
arada bazı kimseler de fal kitaplarına bakıp 'be canım
ahir zaman olduğu şüphesizdir, Beni Aster'in üstünlüğü *- Halit Ziya Uşaklıgil Kırk Yıl, İstanbul,
ve Mehdi'nin çıkışı tamamdır, galiba o zaman geldi' di 1969, s. 63-64
yorlar, kimi de bunun kat'i olduğuna inanıyorlardı." **- İstanbul'u boşaltma ve Anadolu'da bir sığınak ya
Tarihi Cevdet, Cilt 8, s. 144 da başkent arama, sadece 1920 sonrasının bir çizgisi de
ğildir; daha önce bir kaç kez akla geliyor.
19
SOSYALİST İNSAN ve DEVRİM
Serpil Koksal
İnsan yaşamının her anı kendini ve taşıdığı inana de devrimi gerçekleştirebilen insandır, ikili ilişkisin
belirleyen bir süreçtir. den tüm toplumsal ilişkilerine kadar yeniyi, güzeli ve
Devrimci insanı belirleyen nedir? Ve bunun bir ti- doğruyu koyabilen insandır. Yalnızca politikada dev
polojisi var mıdır? Ya da bir başka deyişle böyle bir rimci olmak bir gösterge olmaktan çoktan çıkmıştır.
standart tipoloji var mıdır? Devrimciyim demek, dev Gösterge tüm ilişkilerindeki tavır ve davranışlarla or
rimci olmak mıdır? Somlar çoğaltılabilir. Devrimci taya çıkar. İnsanın insana güveni ve inancı ancak ikili
olmak önce düzenle inatlaşmak, reddetmek ve değiş ilişkilerde kendini gösterebilir.-Bu anlamda eksik
tirmeye çalışmak diye kabaca tanımlanabilir. Kuşku devrimci olmak, kendi özünü devrimdleştirememek,
suz bu tanım yeterli değildir. Sınıf bilincini yakalaya zaman içinde güvensizliği ve birbirine inancı yok
mamış bir insana devrimci demek mümkün müdür? eder.
insanın devrimcileşme sürecinin başlangıa kendi Kuşkusuz devrim ani insanı devrimcileştiren ve
ni aşmaya başladığı noktada ortaya çıkmaktadır. yeni insanı ortaya çıkaran bir durumdur. Ancak sos
Devrimci değiştiren ve iyiyi, güzeli getiren insandır. yalist insan kendi değişimini ve gelişimini devrim
insanın kendinde güzeli ve doğruyu yakalayama anma bırakmayan insandır. Sosyalist insan her an
dığı durumlarda, bir sistemi, bir düzeni değiştirmesi kendini aşan, geliştiren ve bunu kendi yaşamına da
mümkün değildir. uygulayan insandır. Bu anlamda sosyalist insan ken
1980 Eylül darbesi ile cezaevlerine giren ve yıllar di içinde şiddeti de taşıyan insandır. Şiddet hem ken
ca cezaevlerinde kalan dev dine ve hem de dışa dönük
rimcilerin bazıları, birdenbire tür. Eleştiri, kendine dönük
daha önce önemsenmeyen ve
Yaşam sürekli bir eylem ve kendini
şiddetin bir durumudur, insa
aldırılmayan ve bir anlamda yenilemedir. Devrimci insanın tüm nın kendine objektif olması
da devrimciliğin keskinliğinin bunları hesap ederek yola çıkması mümkün olmasa da, eleştiri
bir ifadesi olarak gözden yerekir. Sahip olduklarını bir savunma mekanizması de
uzak tutulan duygusallığı, ğil, farkedileni düzeltme ol
doğayı ve insan ilişkilerini
kaybetmekten korkmak, malıdır.
farkettiler. Pekçok devrimci, geriye dönüşün ilk adımıdır. Politik gelişme ancak ken
çiçeği, anneyi, sevgiliyi cezae dini geliştirebildiğin, düzenle
vinde özledi. Bunün sonucu olarak yine birçoğu çıkar bağlarını koparabildiğin, ve yeniyi tümüyle sindire-
çıkmaz öncelikle kendini yaşama, yapamadıklarını ve bildiğin oranda ikna edid olabilir. Kendini kanıtla
yaşamadıkları süreci kapatma telaşına düştü. Tekelci mak, bir yerlerde düşünmek ve önemsenmek kuşku
sistemin sürüleştirme politikası buna yardım etti. Gi suz her in saran özlemidir. Ancak, salt bu nedenle bir.
derek sistemle bütünleşen, kendine sosyalist demek çizgiye, bir ideolojiye yaklaşmak, yeni bir alan bulun
ten kaçman ve "demokrat" sözcüğünü sanki bir belir duğunda diğerinden vazgeçmek demektir. Sosyalist
leyici imiş gibi kendisine yakıştıran insanlar ortaya insan olmak, düzeni karşısına almak demektir. Bu da
çıktı. sürekli bir kavga, inat ve direnci gerektirir. Tekelli
Sosyalist sistemin hızla çöküşü bir başka mazereti düzenin baskısı, medya ve satmalma gücü, pekçok
daha oluşturdu. Sovyetler'deki gelişmeleri beklemek insanın zaman içinde onurundan, inancından vazgeç
üzere inançlarına ara verenler, bu kez çözülüşle iyi mesine neden olmaktadır.
den iyiye bu işin olmayacağına kendilerini ikna etti Yaşam sürekli bir eylem ve kendini yenilemedir.
ler. Devrimci insanın tüm bunları hesap ederek yola çık
Bunun yanı sıra devrimci olmayı, yalnızca keskin ması gerekir. Sahip olduklarını kaybetmekten kork
likle ya da eylemde anlayanlar da yaşanılan sürecin mak, geriye dönüşün ilk adımıdır.
baskısı, yaşların büyümesi ve bir anlamda- korkunun Devrimci insan her alanda yeniyi, çürümüşlüğün
ortaya çıkmasıyla da kendilerini başka türlü ifade et karşısına koyabilen insandır. Bugünden, kurulacak
meye başladılar. yeni dünyanın tüm alanlarında doğrunun nasıl ola
Keskin tavır ve sözcükler, ancak düzenle sıkı sıkı bileceğini, olması gerektiğini, kuran, geliştiren ve dü
ya bağlı bir ahlak ve anlayış artık yeni devrimci insan şünen insandır. Devrimin kendi yaşamının sınırları
için ikna edici.olmamalıdır. Devrimcilik yaşamın bü içinde başlayacağını düşleyemiyen, inanamayan insan
tün alanlarında, yeni ahlakı ve anlayışı yerleştirmeye ilin kendini adaması mümkün değildir.
çalışmakla başlamalıdır. Devrimci insan önce kendin
20
KOPAN
"Malın mülkün kişisel bir hak olduğu, herşeyin lerinin zamanla inşam yabancılaştıran öğeleri, kişi
parayla ölçüldüğü bir yerde toplumsal adalet ve ra ilişkilerinde de herhangi bir özelliğe indirgenen insa
hatlık hiçbir zaman gerçekleşmez. Mülkiyet hakkı nın, içtenlik, sevgi, saygı, dürüstlük, cesaret, güven
toplumsal yapının temeli oldukça en kalabalık ve en ve onur gibi kişi değerelerine ve dolayısıyla kendi
işe yarar sınıf yoksulluk, açlık ve umutsuzluk içinde kendine sırt çevirdiği görülecektir.
yaşayacaktır." Thomas Moore,, Utopia adlı eserinde Mülkiyetin sınıf ilişkilerini biçimlendirid, bir sını
mülkiyeti böyle bir netlikle ortaya koyuyor. Bu bir- fın iktidarına dayanan özelliğinden dolayı, toplumsal
bakıştır ve çağlar boyu süregelen insanlık dramının mülkiyette de belli bir zor ilişkisi kendini dayatacak
temelindeki çelişkiyi vurguluyor. tır. Para tüm insan ilişkilerine sinen, başlıbaşma bir
İnsanlar, sınıflar ve uluslar arasındaki adaletsizli- sömürü aracıdır. Paranın öncelikle insan ilişkilerin
ğin; 4*şitsizliğin kaynağı mülkiyettir. Mülkiyeti genel den çıkarılması ve daha sonra süreç içinde ortadan
bir soyutlama düzeyinde üçe ayırabiliriz: Özel mülki kaldırılması gerekir, insanlar mülksüzlüğün erdem
yet, toplumsal mülkiyet ve sayıldığı bir ortak bilince
ulusal mülkiyet. Mülkiyet ulaştıklarında, mülkiyetin tu
özel de, toplumsal da, ulusal Emek gücü meta olmaktan çıkarılmadığı tunacak bir dalı kalmayacak,
da olsa mülkiyettir. İlkel in şûraca, emeğin ekonomik özgürlüğü yok olup gidecektir, insanlık
sanlarda mülkiyet gelişitikçe gerçekleşm ez, ülülkiget de gergüzünden ancak mülkiyeti bütün biçim
hırsızlık ve yalan da başlar. silinmediği sürece, emeğin sömürüsügle leriyle sildiği zaman, sınıf
Samirrıiyetsizlik,.» uygarlıkla birlikte bar türlü sömürünün ortadan egemenliği de bir zorunluluk
gelişmiştir. Uygarlıktaki her olmaktan çıkacak, insanın
kalkması da mümkün olmagacaktır
yeni ilerleme aynı zamanda gerçek özgürlüğü ve diğer
adaletsizlikte ve eşitsizlikte de yeni bir ilerlemedir. anlamda gerçek egemenliği en ileri boyutuyla ger
Toplumsal mülkiyet, adalet ve eşitlik isteminin çekleşecektir.
bir sonucudur. Ancak, insanlar arasında gerçek ada Karşılıksız çalışmanın erdem sayılması bir felsefe
let ve eşitliğin kurulması, mülkiyetin yeryüzünden dir. Yaşama geçirilmesi halinde insandaki en büyük
silinmesi ile mümkündür. Mülk sahiplerinin oluştur devrim oluyor. Belli ürünlerden pay almak ama ayla
dukları sınıf, diğer.sınıf veya sınıflar karşısında belli değil, belli bir görev bilinciyle toplumun çıkan için
bir güce dayanmak borundadır. Kendi egemenliğini karşılıksız ydpılan iş bambaşka bir davranış ve çalış
ve iktidarını sürdürebilmek için örgütlü bir baskı gü ma biçimi, bunun da ötesinde en büyük onur ve ah
cüne ihtiyacı vardır. Devlet bu güce tekabül eder. laktır.
Mülkiyet her türlü sömürünün kaynağıdır. Pazar Yeni insan olmaya özenen sosyalistler, mülkiyet
da meta sahipleri birbirleriyle yalnızca değişim yo ilişkilerine bir bakış geliştirmek durumundalar. Sos
luyla ilişkiye geçerler. Onların ilişkileri böylece ya yalist yaşam tarzı her türlü para ilişkilerinden korun
bancılaşır ve şeyleşir; salt şeyler arasındaki ilişkiler madıkça, yoldaş ilişkilerinde paraya bakış ve paranın
halini, alır ve bu dile bile yansır. Emek gücü meta ol işleyiş 'mekanizmasını değiştirmedikçe, ileri sosyaliz
maktan çıkarılmadığı sürece, emeğin ekonomik öz min kurulması yönünde dddi adımlar atılamayacak
gürlüğü gerçekleşmez. Mülkiyet de yeryüzünden si tır. Yeni insanın mihenk taşı burada yatıyor. Karşılık^
linmediği sürece, emeğin sömürüsüyle birlikte her sız çalışmanın bir erdem, eşit, adil ve ortakçı
türlü sömürünün ortadan kalkması da mümkün ol paylaşımın onur olduğunu özümleyebilmiş insanlar
mayacaktır. dan ancak devrimci çıkabiliyor.
"Mülkiyet kapitalist bakımından başkasının eme Yeni insan, kötülüklerin kökü/mülkiyet denen ib
ğini, karşılığını ödemeden temellük etme hakkı, işçi retin ahtapot kollan arasında yok olmayan, direnen,
bakımından da kendi öz ürününü temellük olanak inatla mücadele eden onurlu insandır.
sızlığı olarak görünür." Burjuva hukukunda mülki Marx'm şu sözlerini yüreğinin ve bilincinin derin
yet, bir şey üzerindeki mutlak ve kesin iktidarı ifade liklerine işleyebüen her sosyalist, yeni insanının do
eder. İnsanlar ve şeyler arşındaki bir ilişki gibi görü ğuşunu müjdeleyen, yarma açan birer gül olacaktır.
nen mülkiyet bu anlamda, sosyal bir ilişkiyi, sınıflar "Ne kadar azsan, yaşamım ne kadar az görkemli kur
arasndaki bir ilişkiyi maskeleyen bir yapı arzeder. muşsan, o kadar çoksun demektir ve görkemsiz yaşa
Mülkiyet özgürlüğü, insan özgürlüğünün düşma mın o denli büyüktür."
nıdır. Mülkiyetin gasbettiği yaşam da gasbedilmiştir; Kaynaklan
bunun da sonuçlan, sosyo-ekonomik, siyasal ve sa- 1- Thomas Moore, Utopia
natsal-kültürel yabancılaşmadır, insanın varlık yapı 2- Marx, Kapital cilt 1
sının bütünlüğü dikkate alındığında, mülkiyet ilişki- 3- Marx, Kutsal Aile
22
YANILSAMA ve YABANCILAŞMA
Funda Hakan
Özgür, bilinçli, kişilikli bireylerin kuracağı gele özgürlüğü ile ilgili tasarımlar değişebilir. Mantıksal
cekteki toplum, insansal varoluşu koşullandıran, sü- düşün gücü yerine irade, ahlaksal bilinç yerine dinsel
reklileştiren ve yeniden üreten dinamiklerin ve taşıyı bilinç, estetik yaratıcılık yerine yaşam arzusu geçebi
cıların nesnelliğini yaratan kollektif öznenin, lir. Bu tür idealist anlayışlara göre, insanın özü ideal
bireylerin bedensel ve zihinsel yeteneklerini geliştire doğaya sahiptir ve özgürlük bu ideal doğanın yaratı
bilecek her türlü araç ve olanağı, toplumun her üyesi cı gelişmesinde belirmektedir, idealist filozoflara gö
tarafından özgürce, düşünsel ve maddi etkinlikleri re, ideal özgürlük, idealliğini yitirmeden ve maddi
nin kanalları olarak içselleştiren bir yapıyla biçimlen- özgürlüğe dönüşmeden reel özgürlük olabilirdi. Oy
melidir. Bu toplumsal sa maddi özgürlük, zo
formu oluşturan birey runluluktan, reel top
lerin, etkinliklerine ya Kapitalizm kendi işle y iş m ekanizm asını lumsal dönüşüme olan
bancılaşmadan, iradi sürdürebilmek için üretim sürecinde v a h şi bir önü alınmaz gereksi
müdahale alanlarını nimden doğar, "ideal
alabildiğine genişlete işbölümü ile, zih in sel v b bedensel anlamda tek özgürlük nitelik bakı
bilecekleri koşullar va yanlı, etkinlik alanı dar ve sınırlı, mından, insanın maddi
rolduğu sürece özgür yabancılaşm ış insani yaratm ıştır. köleliğinin düşünsel
lük sorunu yansımasından başka
çözümlenmiş olacaktır. bir şey değildir" (3)
"İnsan yaşamında dışsal sınırlamaların ortadan idealistlerin yaraşıra, vulgar marksistler de diyalek
kalkması, insana reel ve somut bir özgürlük sunmaya tik dışı bir yaklaşımla, özgürlük sorununun ağırlık
yetmez” (1) Çünkü birey, kendi gücünün, iradesinin noktasını, toplumsal insanın sınırlı olma durumuna,
ve isteklerinin bağımlılığına alışmıştır. Böylesi bir öz onun dış çevre ile olan'bağımlılığma kaydırmışlardır.
gürlük için dışsal sınırlamaların kalkmasıyla oluşan Bu durumda özgürlük, nesnel bir moment değil, ter
boşluk insancıl bir içerik yüklenerek doldurulmalı, sine öznel, psikolojik belli bir özgürlük duygusuna
insan olma durumu birey için bir zorunluluk düzeyi indirgenmiş olur.
ne çıkarılmalıdır. Eğer insan olma durumunu eylem Kapitilazmin, Fransız devriminden sonra açıkladı
le ortaya koymaya yönelik istek yokolmuşsa özgür ğı özgürlük tanımında olduğu gibi "başkalarına zarar
lük içeriksiz kalır, bir yanılsama olur. Gerçek vermeyecek herşeyi yapmaya hakkı olmak veya "biri
anlamda özgürlük, insan özünün etkin biçimde ken nin özgürlüğünün başladığı yerde diğerinin özgürlü
dini gösterme, kavrama ve yaratıcı olarak serpilme ğünün bitmesi" türünden önermeler gerçekte burjuva
özgürlüğüdür. Başka bir deyişle, insan özünün dışa rekabetinin, herkesin herkese karşı savaşının birer an
rıya yönelik, onu çevreleyen nesnel gerçekliğin içinde latımıdırlar. Tekelci kapitalizm bir yandan, emeğine,
kendi yaratıcı gelişmesiyle olan ilişldsindedir. Özgür ürününe, üretim sürecine, ilişkilerine yabancılaşan,
lüğün ölçüsü, yalnızca insana özgü niteliğin yaratıcı iradesi, kişiliği, düşünce ve davranışları belirli bir
etkinlikleriyle, bu niteliğe uyan zorunluluk arasında norm altında tutulan bireyleri yaratırken, diğer yan
ki uyum olabilir. İnsan özgürlüğünün boyutları onun dan yanılsamalı, soyut bir özgürlük kavramını da in
kendi doğasının, kendi özünün zorunluluklarına bağ sanlara empoze etmekten geri kalmamıştır. Kapitaliz
lıdır. "insanın yaşamla ilgili etkinlikleriyle insan do min insanlara sunduğu özgürlük yanılsamalarla dolu
ğasının zorunlulukları arasındaki uyum ancak insa olup "raslantısallıklardan yararlanma ve raslantısal
nın hem doğal, hem de toplumsal varlık koşullan ayrıcalıklara sahip olma hakkıdır" (4) Kapitalist top
üzerindeki egemenliği durumunda sağlanabilir." (2) lumda, adi suçların, ahlaki çöküntünün kaynağı, bi
Özgürlük sorununun bütün görünümleri insan reylerin özgürlüklerinin kısıtlanmasına-karşı göster
doğasının nasıl kavranılacağı noktasında yoğunlaş dikleri tepkisellikle ilişkilidir.
maktadır. insanın doğası, onun, mantıksal yetisi, es Kapitalizm kendi işleyiş mekanizmasını sürdüre
tetik yaratıcılığı ve ahlaksal bilinci olarak ele alınabi bilmek için üretim sürecinde vahşi bir işbölümü ile,
lir. Toplumsal duruma ve sınıf anlayışına göre zihinsel ye bedensel anlamda tek yanlı, etkinlik alanı
insanın niteliğinin kriteri ve buna uygun olarak onun dar ve sınırlı, yabancılaşmış insanı yaratmıştır. Tekel-
23
TOPLUMSAL KURTULUŞ
si düzen, yığınlaştınlmış, kişiliksizleştirilmiş, aklisız ilişki doğa ile insan, bireyle yaşam faaliyeti arasında
laştırılmış, yaratıcılık yeteneği tek yanlılığın anafo ki birliği kırdı, işbölümü bireyin özgür üretici faaliye
runda körelen, burjuva rekabetinin sarmalında eri tine sınırlamalar koyarak, özgürlüğünü yok ederken,
yen, özne olamayacak kadar nesneleşen, bir anlamda yabancılaşmanın da kaynağı oldu. Kapi
biçimlendiremeyecek kadar biçimlenen, güçsüz, insi talist üretim tarzı, işi sadece hayatta kalmak için bir
yatifsiz, tek tip birey projesini yaşama geçirmiştir. araç durumuna indirgedi. Bireysel özgürlük alanı ye
Tek yanlı ve sınırlı gelişen bireyin yerine, bütünsel ve mek, içmek, üremek gibi hayvansal fonksiyonların
insanın gelişmesinin, insanın yücelmesinin sınırsızlı dışında bir işleve sahip değildir.tnsan olarak bireyin
ğına inanan bireyi koymak, üretici güçlerin, üretim kendi gücünü ifade ettiği, geliştirdiği, yeteneği ve
ilişkilerinin yeniden inşa edilmesine, bunlar üzerin kuvvetiyle hayvansal aktivitelerden ayrıldığı eylem
deki yığınsal denetimin kollektif özne tarafından ger ler sahasında ise bir hayvandan farksızlaşır ve yaban
çekleştirilmesine, çalışma sürecinin toplumsal kombi cılaşan insan emeği, türü, bireye yabancılaştırır.
nasyonlarında sürekli devrim yapılmasına, işçilerin Yabanalaşmaşı insan emeği kapitalist üretimin ol
özsel varlığına ait olmayan çalışma biçiminin, gide mazsa olmazlarından biridir ve tüm yabancılaşmala
rek kendilerinden başka hiçbir denetleyenin olmadığı rın da temelini oluşturur. Kapitalist üretim, insanla- '
toplumsal çalışma ve rın fiziksel ve ruhsal
edinme biçiminde ye durumlarında ve par
niden şekillendirilme- T ekelsi düzen, y ığ ın la ştın lm ış, çalan oldukları eylem
sine bağlıdır. Yığınsal k işilik sizle ştir ilm iş, a k lisızla ştırılm ış, lerde yıkıcı etki yapar:
denetimle, işçinin biz Üretim sürecinde işbö
zat üretim süreci üze y a ratıcılık yeteneği tek yan lılığın anaforunda lümünün gelişmesi ve
rinde daha düzenleyici körelen, burjuva rekabetinin sarm alında üretimde her aşamanın
davranması, onun işle eriyen, özne olam ayacak kadar nesn eleşen , tekrar karakteri ile üre
vinin akışını ve bütün tici güç, insanın gerçek
biçim lendirem eyecek kadar biçim lenen,
yanlarıyla hareketlili gücünün çok gerisinde
ğini sağlar. Toplumsal güçsüz, in siy a tifsiz, tek tip birey projesini kalırken, aynı zamanda
bir ayrıntının basit taşı yaşam a geçirm iştir. özgür ve etkin olma
yıcısı durumundaki yan tek yönlü bireyler
yabancılaşmış bireyi, geliştirir. Üretim ilişki
gelişmiş, bütünsel bireyle değiştirir. Üretim sürecinin leri tüm sınıfları birbirine bağlayan etken ve üretim
reel planlaması olanaklı duruma geldiğinde, özgür faaliyeti de bunun motoru olduğu için, tüm sınıflar
bireylerin toplumsal üretim tarzı üzerindeki egemen farklı şekillerde de olsa yabancılaşmadan nasiplerini
liği güvence altına alınır. Üretici güçlerin gelişimine almıştır, fakat en çok zarar gören doğrudan üretime
toplumun bütün üyelerinin çıkarları açısından, sınır katılan prolaterya olmuştur.
sız bir hareket alanı açan yaşam koşulları pratik ola Emek, bireyin özgür yaratıcı faaliyetini yansıtma
rak somutlanabilir. Bu noktada özgürlük sorunu tek dığı, yaşamsal fonksiyonlarının devamı için bir zo
rar gündeme geliyor.' insanın kendisi için değil, runluluk olarak kullanıldığı sürece işçiye yabancıla
toplum için çalıştığı sosyalist düzende, özgürlük kav şır. Üretim faaliyeti içinde işçinin insiyatifinin yok
ramı doğal olarak, bireylerin kendi kişisel yaşamları edilmesi, gerek bu faaliyette gerekse sonuçta elde edi
na ait bir olgu biçiminde anlaşılmamalıdır. Çünkü len üründe hak sahibi olamaması, bunlar üzerinde
herkes özgür olmadığı sürece, toplum kendini özgür" plan yapamaması, onun emeğini tümüyle kendinden
kılmış değildir ve herkesin özgürce gelişmesinin ön koparır ve bir yabancı konumuna getirir. Böylece
koşulu, herbir kişinin özgürce gelişmesidir. maddi ve insani anlamda yoksullaşmasını kendisi ya
Doğa ile insan arasındaki sıkı birlik içerisinde, bi ratır. Ürüne kanalize ettiği üretiri potansiyeli bir da
rey özgün yaratıcı faaliyetini geliştirebildiği müddet ha ona geri dönmez ve kendi karşısında yarattığı ya
çe, yaşamak, hayatta kalmak, üretici etkinliğe katıl bancılaşmış dünya o kadar güçlüleşir. Diğer bir yönü
mak için gerekli bîr önkoşul olma niteliğindeydi. de şu ki: işçi hayatını kendine dönmeyen ürüne ka
İnsan hayvan aleminden ayrılırken,, çalışma, insanlı tarken yaşamı da ona ait olmaktan çıkar. Işbölümün-
ğa özgürlüğü sağlayan asıl öge olarak belirirken iş deki yeri ve mekanize çalışması, yaratıcılığına izin
birliği insan topluluğunu üretici güce dönüştüren do vermeyen beynini ve estetik anlayışını belirli bir ala
ğal bir işlev olmuştur, İnsanlık doğayı yeniden nın dışına çıkarmayan bu sistemde onu bir makina
üretirken arasındaki güçlü bağı kurup bir tür olarak parçasından farksızlaştırır, işçinin zihin ve bedeninin
özgürlüğünü tümüyle ilan etmiştir. Buradaki işbirliği tahribiyle gelen, yabancılaşmış üretim faaliyetinin so
tümüyle insan türüne özgürlük sağlamak, onu yarat nucu ürüne yabancılaşma olarak ortaya çıkar. Artık,
mak amacında ve birey sadece topluluk üyesi olarak onun için üzerinde hiçbir hak iddia edemediği, ürün,
vardı. Bireyin kendi hareket alanını kazanması onun kendi karşısında güç uygulayan bir nesnedir.
için bireysel özgürlük sorununu yarattı. Görülüyorki prolaterya yabancılaşmış maddi nes
Kapitalist üretimde ücret-emek-kapital arasındaki neler üreterek hem kendisinin hem de egemen sınıfın
24
] TOPLUMSAL KURTULUŞ [
25
"SÜRGÜN DÖNÜŞÜ"NDEN
İZLENİMLER
Ufuk Yılmaz
14 Eylül akşamı Altmpark'taydık. Sevenleri 14 Ey- lar. Yılmaz Güney ise hep kendi insanlarına kavuş
lül'de Yılmaz Güney'i bir kez daha bağırlarına bastı. mak için çırpınıyordu. Ama ömrü buna yetmedi.
Fatoş Giiney'in de katıldığı gecede O'nu anlatan şiir Ölümünden sonra bile O'na yapılan haksızlıklar Sür
ler okundu, konuşmalar yapıldı. Yılmaz Güney adı dü , doğduğu topraklara gömülmesine dahi izin ve
bu mütevazi kalabalığın coşkusuna dönüştü. rilmedi.
Açılış konuşmasında geceyle ilgili bazı aksaklıkla Yılmaz Güney'in "Arkadaş" adlı filminde, Melike
ra değinildi, valiliğin çıkardığı sorunlar sergilendi. Demirağ, Kerim Avşar gibi sanatçılar rol almışlar.
Valilik son güne dek izin vermeme 'alışkanlığını' sür- Film 1974 ..yapımı. 1970'li yılların tam bir yansıması.
dürmüş.Ayrıca SHP 'li belediyeden sözü alman üç "Arkadaş", sınıflar arasındaki çelişkiyi, kapitalist top-.,
dört bin kişilik bir mekan yerine çok daha küçük bir lumun bireyi nasıl çürüttüğünü, burjuva sınıfının ko
yer verilmiş. Bunun nedeni belediyenin söz verdiği kuşmuşluğunu vurguluyor.
alanda yeniden 'inşaat' çalışmaları başlaması (!) Böy- Filmdeki karakterlerde, insanları çürüten kapita
lece SHP' li belediye de üzerine düşen "görevi" yerine list ilişkilere olan nefreti görüyoruz. Her ne kadar su
getirmiş oluyordu.Kısa süren bu açış konuşmasından nulan çözümler, yapılan analizler yer yer yüzeysel
sonra sözü İnsan Haklan Demeği Ankara Şubesi adı kalsada 1974'te yapılan bu filmin Türkiye solu için bir
na Hüsnü Öndül aldı. Yılmaz Güney'i ilk kez nasıl ta belgesel niteliği taşıdığını düşünüyoruz.
nıdığını, ondan nasıl etkilendiğini anlattı. Bir insanın Film arasında ve bitiminde Fatoş Güney, Yılmaz
vatandaşlık hakkının keyfi bir kararla alınamayacağı Güney'in posterlerini, resimlerini imzalatmak isteyen
nı vurguladı. Daha sonra şiirler okundu, Yılmaz Gü kalabalıkla, sabırla, sevgiyle ilgileniyor. Bu arada pek
ney şiirlerde kucaklaştı bizle. Fatoş Güney'in konuş çok küçük çocuğun isminin Yılmaz Güney'den ve
ması bundan sonraya rastlıyordu. Fatoş Güney, bu filmlerinden kaynaklandığını görüyoruz; Yılmazlar,
toprakların yetiştirdiği Kürt kökenli devrimci bir sa Umutlar çok sayıda. Yılmaz Güney, gerçekten insan
natçıya yapılan baskıları, tehditleri, O'na verilen ceza ların içinde artık.
ları, sürgünleri anlattı. O'un bunlarla nasıl mücadele Fatoş Güney Film hakkmdaki görüşlerini soruyor
ettiğinden, devrimci bir sanatçı olarak sinemaya ver izleyicilere. İnsanlar güzel buluyorlar Filmi. Seyirci
diği emeklerden bahsetti. Yılmaz Güney'in pek çok lerden birisinin, "balyoz gibi" dediğini duyuyoruz.
kez sebep gösterilmeden ya da sudan sebeplerle ha Fatoş Güney'e, "yurtdışmdan Türkiye nasıl görü
pis cezasına çarptırıldığını, sürgün edildiğini söyledi. nüyor, gelişmeleri izlemek mümkün oluyor muydu"
Tüm bu baskılar, tehditler sürerken Yılmaz Güney, diye soruyoruz. Bazı gazeteleri temin edebildiklerini,
filmlerinin niteliğini yükseltiyor, çök daha güzel eser kendisinin, Türkiye'yi sürekli izlemeye çalıştığını
ler veriyordu. Ama. sömürenler, iktidardaki sınıf, söylüyor. Ama genelde yurtdışmda hayat şartlarının
bunlara katlanamazdı ve Yılmaz Güney'in yüzün sanıldığından çok daha zor olduğunu, ekmeğin, asla
üzerinde filminin negatiflerini yaktırmak gerekliydi. nın ağzında değil, karnında olduğunu vurguluyor.
Daha sonra Fatoş Güney, O'nun çoğu kez elinde im Bunun da pek çok insanımız için mücadeleden, ister
kanlar olmasına rağmen hapisten kaçıp, yurtdışma istemez bir uzaklaşmayı getirdiğini düşünüyor. Saat
çıkmadığından sözetti. Yılmaz Güney son ana kadar 23,00 sıralannda artık pek az kişi kalıyor, biz de veda
Türkiye insanlarıyla birlikte olmak istemişti. Ama bı laşıp ayrılıyoruz.
çak kemiğe dayanıyordu, başka yol kalmayınca O,'
buruk bir acıyla ülkeyi terketmek zorunda kalıyordu. 14 Eylül Gecesi Yılmaz Güney, kendi insanlarına
12 Eylül'ün Faşist kafaları, kokuşmuş ilişkilerden nef kavuştu. Biz hem Yılmaz Güney'e hem Fatoş Güney'e
ret eden, yepyeni bir dünyayı özleyen bu devrimci tekrardan sıcak bir hoşgeldin diyoruz.
sanatçıya toplam yüz yılı bulan davalar açtılar, buna
hakları olmadığı halde O'nu vatandaşlıktan çıkardı Hoş geldiniz.
26
ONU ANLAT İŞTE
Hüsnü Öndül
Bir köylü, kasabalı çocuk için, Yılmaz Güney adı tan çıkarılırlar. Bu hükme dayanarak yurttaşlıktan çı-
neyi anlatır? Bugün için değil soru; 1960-1970'li yıllar kanldı.
için. Sorunun içine, gençleri ve yaşlıları; köylüyü ve insan Haklan Evrensel Bildirgesi'nin 15. maddesi,
esnafı, işçiyi katabilirsiniz. Konuşmamın ilk bölümü, "Herkesin bir uyrukluğu hakkı vardır. Kimse keyfi
bu soruya karşılıktır. : olarak uyrukluğundan yoksun bırakılamaz." hükmü
Sorunun yanıtı, bence efsane'dit. nü taşır. Yılmaz Güney, bir idari tasarrufla, keyfi bir
Bu efsane, yürümesinden, gülmesine, ata binmesi biçimde yurttaşlıktan çıkanlmıştır. 12 Eylülcülerin
ne, silahı doğrultmasına değin uzanır. Efsane, filmle tüm tasarrufları gibi hukuk dışıdır.
rini aşar. Filmlerdeki kahraman; hani O, mert, cesur Konuşmanın başlığı, "Onu Anlat îşte"dir. Bu, bir
ve' haklı insan; özel yaşamında da öyledir. O döne kitabın başlığıdır. Bugün burada, ÎHD Ankara Şube
min çocukları, gençleri, esnafı ve işçisi için efsanenin Başkanı sıfatıyla Muzaffer Ilhan Erdost konuşma ya
bu boyutu, (a priori) peşinen kabul edilmiştir. pacaktı. Fakat programlar çakıştı, yerine ben konuşu
Efsane, bence de böyleydi ve böyle yaşamalıydı. yorum. Onu Anlat işte'de, Erdost'un Güneyle ilgili
Yılmaz Güney'in "hastaları" vardır. Açıkça söyle bir yazısı var; "Yılmaz'a Ey Dostum Diyebilmek", baş
mem gerekir ki, ben de onlardan biriydim. lığını taşıyor. Yazı, Mahmut Tali Öngören'in, aynı
Hani artist olmak için Yeşilçam'a giden gençler başlıklı yazısına atıfta bulunarak başlıyor. Bu konuş
vardır. Çocukluk ve ilk gençlik yıllarımı geçirdiğim mada da ben Erdost'a atıfta bulunuyorum. Yıl 1984'
kasabadan, tatil için gittiğim İstanbul'da (1970) akra tür. Ölüm oruçlarında devrimcilerin öldüğü yıllar
balarımın, Beyoğlu'na yakın bir yerde oturmasından dan. Sessizliği bir onlar bozmaktadır. Öngören, Yıl
yararlanarak, hergün artistleri görürüm diye, istiklal maz üzerine yazısını yazar. Erdost'a göre, "Ey Sevgili
caddesine "tur" atmaya giderdim. Bir gün Taksim’de, Dostum'dur, esas başlık. Fakat "sevgili" sözcüğü yok
Yılmaz Güney ile Fatoş Güney'i elele tutuşmuş yü tur yazıda. Şöyle anlatır Erdost:
rürken gördüm. Yüreğim ayaklandı. Koşarak gittim Önce usul söyler, sessizce:
ve- merhaba Yılmaz Abi, dedim. "Merhaba canım, "Ey dostum nereye gittin?"
merhaba" dedi. Arkalarından yürüdüm; bir otele git Sesini yavaş yavaş salıverir, kendine ve çevresine
mişlerdi. iki saat kadar bekledim. Memlekete arka doğru:
daşlarıma yazdığım mektuplarda, selamlaşmadan "Ey dostum nereye gittin?"
söz ediyordum. Çünkü, benim çok yakın arkadaşla Çıkar sokaklara. Şimdi yüzbinlerce adım, binlerce
rım da, efsanenin hastalarıydılar. saat uzağında da olsa, toprağın, ceviz ağacının, alü
O yıl ne yapıp edip, Umut filminin galasına da minyumun ördüğü tabutun içinde de olsa, ve çözül
gittim, insanlar Yılmaz Güney salona girince, Yılmaz, müş, dağılmış olsa da ses alma hücreleri, bir ince yel
Yılmaz diye tempo tutuyordu. Montumu çıkarıp sal gibi, bir akar su gibi, bir gök uğultusu gibi bağırır:
lıyor ve ben de bağırıyordum. "Ey dostum nereye gitin?"
Efsane ile selâmlaştım, gördüm; büyü bozulma Ya da sayfaların katratmı taşıran bir dizmen gibi
mıştı. * bağırır:
Benim için efsane yaşıyor. "Ey sevgili dostum nereye gittin?"*
Yılmaz Güney, devrimci bir sanatçıdır. Nereye!
Düşünceme göre, devrimcilerin milliyetlerine ba Aslmda, Erdost, Yılmaz'm nereye gittiğini bilmek
kılmaz. Ona bakış açısı itibariyle Türk ya da Kürt sa tedir.
natçısı diyenler olabilir. Benim için O, yarattığı yapıt O komünarların koynundadır.
larıyla ezilen herkesin dostu bir insandı. Efsanenin Fakat, Yılmaz'm filminde olsaydı bu soru, herhal
bu, ikinci boyutudur. de bir çığlık olurdu.
Biraz da, Yılmaz Güney'in vatandaşlık sorunu
üzerine sözümüz olacak. Soru, şöyle seslendirilirdi;
Türk Vatandaşlığı Kanunu, 1964 yılında kabul
edilmiş. 12 Eylül generalleri 13.2.1981 tarihli, 2383 sa NEREYE?
yılı yasayı çıkarmışlar. O yasanın 25. maddesinde va Saygılarımla.
tandaşlığın kaybettirilmesini düzenlemişler. Madde
nin g fıkrasına göre, "Yurt dışında bulunup da
T.C.nin iç ve dış güvenliği ile... aleyhinde faaliyette * -Onu Anlat işte, M uzaffer İlhan Erdost,
bulunanlar..."Bakanlar kurulu karan ile vatandaşlık O nur Yayınlan, 1989. _
27
BU PARTİNİN NERESİ SOSYALİST ?
Hasip Akgül
Yöneticileri itibariyle yirmi küsur yıllık bir anlayış "istiklal Marşına Saygısızlık Gösterenlerle Birleşile-
olduğu söylenebilir. Her beş senede bir özeleştiri ve mez."
rir; geçmişinin toptan yanlış olduğunu söyler. Sonra (Agy, sayfa 125)
yeni bir sürece girer ve bir o kadar zaman sonra, yap
tıklarının yine yanlış olduğunu söyler. Bize göre, "Milli Güvenlik Derslerini Destekleyen Tek Parti
"pişkinlik" olan "hâlâ devam etme"sini ise devrimci TlKP Olmuştur."
kararlılık olarak adlandırır. (Agy, sayfa 128)
Kimden bahsedildiği herhalde anlaşılmıştır.
TllKP'ten başlanabilir. Kısa bir dönem. Hemen 12 "TlKP, Milli Savunmayı Güçlendirmeyi 'Merkezi Gö
Mart'la kesintiye girmiş bir süreç. Bu süreçten çıkar rev'Kabul Etmiştir."
ken, solun büyük bir kısmı yaptıkları işe harcadıkları (Agy, sayfa 125)
zamandan daha büyük bir zamanı, geçmişte yapılan
hatalar ve geçmişin değerlendirilmesine harcıyor. Tl- "Sıkıyönetimi Terör Odaklarına Karşı Destekledik"
lKP'tcn geriye kalanlar, Aydınlık dergisinde değer (Agy, sayfa 129)
lendiriliyor. Yeterince anti-Sovyetizm yapılmadığı ilk
saptama oluyor. Temel amacı 'sosyal emperyalizme' "NATO'yu Sovyet Tehdidine Karşı Önemli Bir Etken
karşı mücadele olan bir parti kuruluyor. Yeni parti Olarak Değerlendirdik."
nin adı TÎKP'tir. Adından 'ihtilal'ciliği atmıştır. ' - . (Agy, sayfa 130)
1978'den 1980'e 70 büyük toplantı ve mitinginden 55'i
'Rusya’ya karşı, 'milli birlik ve beraberlik', 'milli ege "Yalnız Türk Silahlı Kuvvetlerinin Değil Batı Avrupa
menlik' ismi ve sloganıyla düzenlenmiştir. Ordusunun da Güçlenmesinden Yanayız."
Bu dönemde böyle bir saldırıya geçmesi tesadüf (Agy, sayfa 130)
değildir. Bu anlayışı hep dış dinamikler belirliyor.
1970'lerin ortasından sonra, dünya sağa kayışın sin "Eleştirinin Amacı Orduyu Güçlendirmektir."
yallerini veriyor. Sovyetler, ABD ile belli bir yumuşa (Agy, sayfa 132)
maya gitmeye çalışıyorlar. ABD'nin dışarıda Vietnam
yenilgisinin ve genişleyen sosyalist dünyanın, içeri "Kontrgerilla Kampanyamız, Orduya Değil Devlet
de, ardarda patlayan skandallarm moral bozukluğu içine Yuvalanmış Yasa Dışı Güçleri Hedef Almıştır."
nu üzerinden atmak için, manevralar yaptığı bir dö „ (Agy, sayfa 134)
nemdir.ABD özellikle 1970'lerin sonunda girdiği
ekonomik krizi de atlatarak atağa kalkacak ve dünya "Parlamentoyu Savunduk ve Sandık Başına Çağrısı
yı sağ bir dalgayla kaplayacaktır, işte bu dönemde Yaptık." .
TlKP, sol içinde gidilebilecek en sağ köşeden dışarı (Agy, sayfa 137)
taşıyor. Başlattıkları anti-Sovyet kampanyayla, sol ol
maktan çıkıyor. Bu sübjektif, kurgusal bir gözlem fa "Partimiz Ayrılıkçılığa ve Bölücülüğe Karşı En Karar
dan değildir; TlKP o dönemde ne yaptığını kendisi ya lı Mücadeleyi Yürütmüştür."
zıyor: (Agy, sayfa 138)
"Devleti Yıkma iddiasına En Açık Cevap 'Yaşasın "Atatürk'ü Türkiye Halkının En Büyük Devrimcisi
Türkiye'Sloganımız." Olarak Gördük, Tutuculuğun Kalkanı Yapmadık."
(TlKP, Iddianeme ve Sorgu, sayfa 124) (Agy, sayfa 163)
"Milli Bayrağımız Bütün Yürüyüşlerin Başında Dal Bunların unutulmaması önemlidir. Bazıları unuta
galandı." bilir. Ancak bugün tabelasında 'sosyalist* yazan bir
(Agy, sayfa 125) parti, özellikle Kürtlere çengel atarak, belirli bir taban
bulmaya çalışmaktadır. Yasal alanda mücadele kanal-
28
3TOPLUMSAL KURTULUŞ [
lan açarak, politikalar üretilmesini 'burjuva legalizmi' yarak geliştirmiş olabilir. Veya Almanyaları birleştir
olarak değerlendiren; ve buna karşılık hiçbir gizli ça me ilhamını, aynı derginin aynı sayı ve sayfasındaki
lışma, mücadele yürütmeyen; örgütlenme yerine bu şu slogandan almış olabilir;
nun tartışmasıyla zaman geçiren anlayışların yarattı
ğı bir zeminde kendine yaşam alanı bulan Sosyalist "Bağımsız, Birleşik Bir Almanya için Mücadele İki
Parti önderliği, TtKP'in devamıdır. Bu partinin, taba Süper Devlete Karşı Mücadeleden Ayrılamaz "
nındaki iyi niyetli unsurları dışinda, sosyalizmle ala
kası yoktur. Bütün bunlar için yanıt
Özgür Halk Dergisi ları hazırdır: "O dönemde
yazarı Ali Fırat, "TlKP Bu anlayışın başından bu yana hiçbir politikası hatalıydık, biz bunun öze
kemalizmin uşağıydı" leştirisini verdik." Bu işler
derken, Mücadele Dergi
devrimci değildir ve hiçbir öngörüsü
bu kadar kolay değil. Bir ta
si, bunların bulunduğu gerçekleşmemiştir. niDD, Sosyal Emperyalizm, raftan reddettikleri geçmiş
hiçbir platforma - katıl "Brejniyev Hitler'in ayak izinden yürüyor", lerini bir taraftan da savu
mazken, haklıdırlar. Ha mit-îhbarcılık, mahkemelerde Eylülist tavır, nuyorlar. "SB Tartışması
reketler de insanlar gibi ■Hapishanede mücadele kaçkmlığı, Walesa, Bitti" kapaklı sayalarında,
belli bir kişiliği temsil Irak, Romanya'daki karşı-devrime sevinç, 2000'e Doğru dergisi, bir
ederler. Koca bir geçmiş Kürtlere karşı çıkarcı pragmatik politika... tablo yapıyor ve devrimci
v.e kişiliksizlik, bir öze hareketlerin Sovyetler Birli
leştiriyle öyle hemen de- ği için 80 öncesi ve şimdiki
ğişmez. isteyen bunu destekleyecek bir alıntıyı değerlendirmelirini karşılaştırıyor. (Toplumsal Kur
Mao'nun "Çelişki Üzerine "kitabından bulabilir. tuluş adına verilen açıklama ise sayfalarına girmi
Doğu Perin çek bu devlete gerçekten karşı mıdır? yor!) Herkes değişmiş,' herkes Sovyetler Birliği'ne ön
İnsanların kafasında bu şüpheyi taşımasına neden, cesinde ve sonrasında farklı şeyler söylemiş ama
ön yargıları değil Doğu Perinçek'in geçmişidir. Dev Halkın Sülalesi ve Aydınlık, bu süreçten iki dönemde
lete gösterilen devrimci kapılarıdır. de aynı şeyi söyleyerek "tutarlı" ve "doğru" çıkmış.
Doğu Perinçek, Kürt kardeşlerimize gerçekten Brejniyef ile Garbaçov arasındaki nitelik farkını gör
"karşılıksız" mı yardım yapmaktadır? meyen bu anlayışın "tutarlılık" ve "doğruluğu" bozuk
bir saatinkine benziyor; günde, üstelik iki kere doğru
"Devleti, dış tehdide karşı savunma anlayışı, Par oluyor.
timizin T.C'nin simgesi olan ayyıldızlı bayrağa karşı Bu anlayışın "hatalarını" say say bitmez. "Hatanın"
tutumuna da yansımıştır. Milli bayrak bütün toplan her çeşidi var. Politik, ahlaki, teorik, ideolojik.. Boy
tılarımıza . asılmış, bütün yürüyüşlerimizin başında boy, desen desen, çeşit çeşit hatalar. Walesa her sayı
dalgalanmış ve bu tutumumuzu eleştirenlere karşı larına kapak, her kitaplarına örnek olarak girmiştir.
açık bir ideolojik mücadele yürütülmüştür." "Biz Tür- Kapitalist restorasyonunun adamı olduğu, emperya
kiyemizin devlet egemenliğini ve bağımsızlığını sa lizmle açık işbirliği görüldükten sonra farkedilmiş ve
vunuyoruz. Biz Kurtuluş savaşımızın mirasına ve hiç ses çıkarılmamıştır. Irak kendi İzmir'ini almıştır.
emekçi halkın elinde dalgalandırdığı milli bayrağa Madem anti-Amerikan bir politika geliştireceksin ba
sahip çıkıyoruz." (TÎÎKP, Iddianeme ve Sorgu, Sayfa, ri Irak halkı de. Yok Saddam'a açık destek. PKK'nın,
125) "Biz kolera ilâ veba arasında tercih yapmayız" açıkla
masıyla bir hatayı daha geride bırakmıştır.
Bunları Hayri Kozakçıoğlu söylemiyor, ne zaman Bu anlayışın başından bu yana hiçbir politikası
söylemiş olursa olsun bunları söyleyen Doğu Perin- devrimci değildir ve hiçbir öngörüsü gerçekleşme
.çektir ve söyleme tarihi öyle çok eski değildir. Bu söz miştir. MDD, Sosyal Emperyalizm, "Brejniyev Hit
ler 1980-81'de söylenmiştir. ler'in ayak izinden yürüyor", Mit-îhbarcılık, Mahke
Doğu Perinçek gerçekten Garbaçov karşıtı mıdır? melerde Eylülist . tavır, Hapishanede mücadele
Garbaçov'un bugün uyguladığı politikaların çoğunu kaçkmlığı, Walesa, Irak, Romanya'daki karşı-devrime
Aydınlık dergisi koleksiyonlarından geliştirdiği bile sevinç, Kürtlere karşı çıkarcı pragmatik politika...
söylenebilir. Bakınız aydınlık dergisi bir dönem neler Liste kabarık ve yeni günahlar, çoğunlukta. Perin
yazmış: çek'in özeleştiri periyodu gelişmiştir. Özeleştiri verip
(!) tövbe istiğfar getirip bu işi bırakmalıdır. Eğer hala
"Ortak Pazarın, Batı Avrupa tekellerinin ve onla devrimci olduğuna samimiyetle inaniyorsa yeri
rın hükümetlerinin bu birliğinin durumu nedir? Bu 2000'e Doğru dergisinin başıdır. Çünkü yaptığı tek
birlik bir taraftan iktisadi, siyasi ve askeri alanlarda yararlı iş budur. Sosyalist Parti tabanı ise partisi için
Avrupa'nın birliğini geliştirmektedir ve biz buna kar karamsar olsa da gelecek için umutlu olmalıdır ve .
şı değiliz." başlangıç olarak seçimlerde bunlarla beraber hareket
(Aydınlık sayı:57,1975, sayfa,51) etmemelidir.
Garbaçov "Ortak Avrupa Evi'ni buradan arakla
29
Yok Birbirimizden Farkımız Ama Biz T.C Partisiyiz
3C
HEP, erken genel seçim kararını takip eden günlerde iç tartışmaları yoğun olarak
yaşadı. Aşağıdaki yazı, bu tartışmaları, çeşitli boyutlarıyla birarada sergileyen,
belgesel nitelikli yazışmalardan yola çıktı. Bu çerçevede ayrıca yorum katmaya ihtiyaç
duyulmadı. Yorum ve değerlendirmeleri sayfalarımızda ayrıca bulacaksınız.
İlhan Akalın'ın yaptığı çalışmayı sunuyoruz.
'HEP' SANGILI
Egemen güçler, erken seçim kararı ile birlikte ğiniliyor. Devamla, seçim ittifakı yapılabilecek muh
HEP'in seçime girmesini engelleyen karan da aldılar. temel partiler olarak SHP-RP-SP ayrı ayrı irdelenerek
İlk şaşkınlıkta ANAP, HEP'in seçimlere katılabilece seçimlere katılabilmenin ikinci yolu aydınlatılıyor. Bu
ğini söyledi, temenni etti. Bu görüntü çabuk kaybol aydınlıkta sonuç şöyle anlatılıyor: "HEP, Türkiye'de
du. Seçimlere fenersiz yakalanan HEP, demokraside demokrasinin umududur. HEP, erken genel seçimler
tükenmeyen çareleri aramaya başladı. Seçimlere gir de bu umudu tüketecek ittifaklara girmemelidir."
menin iki yolu vardı. Birincisi, bağımsız ■adaylar çı Yeni Ülke'nin aynı sayısında, birinci sayfadan ve
karmak, İkincisi de seçime girme hakkını kazanmış rilen haberin başlığı ise "PARTİ MECLİSİ ARAYIŞ
bir parti ile seçim ittifakı yapmak. TA, HALKIN ÖFKESİ DORUKTA". Haberde, "seçim
Yeni Ülke, 1-7 Eylül 1991 tarihli 45. sayısında, lerde uygulanacak yol ve yöntemleri değerlendirmek
"HEP ne yapmalıdır?" sorusunu sorarak şöyle yazdı: ve partinin seçimlere yönelik tavrını belirlemek için
"HEP'in seçimlere girmesinin en onurlu yolu, bağım hafta boyunca toplantı halinde olan'HEP Parti Mecli-
sız aday göstermek, kendisini bağımsız adaylarla se si'nde RP ile birleşmek, SP ile cephe oluşturmak ve
çimde temsil ettirmesidir." SHP listelerinden seçime katılma önerileri tartışıldı.
Değerlendirme "Ama,.." diyerek devam ediyor, Parti tabanındaki eğilim de geçersiz oy vererek se
bağımsız adaylarla seçime girmenin risklerine de de çimleri protesto etmek şeklinde netleşti" denildikten
sonra, öneriler irdelenerek olumsuzluklar öne çıkarı
lıyor ve Genel Başkan Fehmi Işıklâr'a tam yetki veril
mm
diği belitiliyor.
U L K E - n n u Yeni Ülke'nin 8-14 Eylül tarihli ve 46. sayısında ise
1 -7 Eylül 1991; "8HP-HEP SEÇİM İTTİFAKI" haberi dikkati çekiyor.
Haberde, "Seçimlere girmenin engellenmesi üzerine
Genel seçimler ve HEP
arayış içine giren HEP, sonuçta seçimlerde SHP ile
iirkiye genel seçim platformuna girmiş bulu:
nuyor. ANAP'ın hazırlayıp parlamentodaki birlikte hareket etme kararı aldı" denilerek, yasa gere
El diğer düzen partilerinin oylarıyla destekle-
■----- — ■dikleri "g a y ri a d il" seçim yasasıyla seçimle
re giriyor Türkiye halkı. Yüksek Seçim Kurulu’nun 26
ği HEP'ten ihraç edilen partilililerin SHP’ye katıldığı
haberi yer aldı. Haberin sonunda ise ilk etapta millet
Ağustos 1991 tarihli açıklamasına göre, parlamentoda
milletvekili bulunmayan altı parti seçimlere girerken, vekillikleri kesinleşen 8 HEPTİ ile Yeni Ülke'nin imti
parlamentoda milletvekili olan HEP ve S B P , seçim dı
şı kalmış bulunuyor. Yüksek Seçim Kurulu’nun bu ka
yaz sahibinin isimleri yer aldı.
rarı, Türkiye’nin ne kadar "demokratik’’ bir ülke oldu Aynı sayıdaki yorum yazısında ise şu görüşlere
ğunun aynasıdır.
Halkın Emek Partisi, neden seçime iştirak ettirilme
di? HEP'in kuruluşu ile birlikte gündeme gelen en ö-
nemli sorun, ülkede gelişen ulusal, demokratik muha PoopU Labo ur P a rty
lefetin dizginlenmesi ve Kürt muhalefetinin reformist
Nrcatiboy Cad, No: 10
bir kimliğe büründürOlmeşivdi. ANAP iktidarının ve 0 9 4 4 0 ANKARA
M G K’nin ve üst düzey yetkililerinin H EFden beklen-
. tileri bunlardır. Ancak bu beklentiler gerçekleşmedi T eh 2 3 i 7 8 8 0 - B l - 62
Bşnna aksettiği biçimiyle seçim ittifakı ^ öte yandan Sosyalist Parti'nin HEPe s Fax: 231 78 93
yapılabilecek partiler SHP ve Refah Parti- Çhn ittifakı önermesinin zamanlaması ve ş<
si’dir. SHFnin durumu ortadır. SHP düzen — & 5°^ ilginçtir. SFnin, HEFin seçime giı -2y.a/j«aı
partisidir,
k u u m u i , devlet paıtisidir. ı^aynagmı ye kö-
panısıair, Kaynağını girmeyeceği belli
UW U olmadan,
UU U OU OII, giremeyeceği V
künfl İD İh ll VA T p rolrlri'ıl««ı aalmaktadır.
vc Terakki'den l m n U . J . . Üste
t 1’ . 7M1T1P
zerine npolitika
n li lil r t flrp lin ataH
üretip atağaa rgeçmesini
,
sadec
lik SHP, Ktht sorunu konusunda 7 0 yıldan politik bir uzak görüşlülük olarak değerler
bu yana sabıkalı olan bir partidir. SH P Genel dirmek yalnış olacaktır. SP'nin önerdiği «
Başkanı Erdal İnönü'nün "b u partide 7 de- çim ittifakının "solun birliği"ni sağlamay t',ı=A=z kurulu e&şıWiiSır«A
Ü5» 57 ü başkanın] da değiştiririm " sözü yönelik olmaması ise ilginçtir. SP ile HEI
hala kulaklarımızdadır. Üstelik Paris Kürt seçim ittifakı, bu partilerin dışındaki solu n
Konferansına katıklı diye parlamenterlerimi kadar kucaklar. Bunu kestirmek oldukça zoı P a r tim iz in Gen=l 3 = ş < s n lıŞ in c 3 n i s t i f a ecen Su rsa M i l l e t v e k i l i A.^ehmi IŞIKLAR*,,
zi partiden ihraç eden zihniyet şu ana kadar, dur. D iy a r b a k ır M i l l e t v e k i l i S a li h SÜMER,Ma^in M ill e ti ' e k i l i Annet Tj RK, Ankara M i l l e t v e k i l i .
remû olarak Özeleştirisini yapmamıştır.
A r if SAB.M arcİn M i l l e t v e k i l i Adnan EKM EN,İstanbul A l i E R£\ ,ve
M alaty a K i l l e t v e * İ İ İ İb r a h in P K â S V la i l g i l i Ma: V > 'i*T g - KrT L İu n L n k a r a r ı U i ş i k t S -
tuıvnamsktsdır. SHP’nis sıkıntılı, secim itli.
M a için yeşil ışık yakmesmm temel nedeni
de bodur. Seçimlerde Türkiye genelinde yüı- - İ l e s c r j j t a a l ı n a r a k 'k a r a r ı n G enel S e k r e t e r liğ e b i l d i r İ İ T e s i ^ i r i c a e d a r in .
de 20oy slss debi, SHFbm pm iım enloysso- H EF in seçim hakkının gasp edilmesi, TC
kecıgı milletvekili seyisi 60-701 geemeye- iriye'nin ne kadar demokratik olduğunu gö
« k d r -A » b ir m iüetvsUl seçtoem*msn- tomiştir. HEP yöneticilerinin unutmamı
<>i> HEPm nam dCnemli mücadele hedefle- gereken bir şey vardır: Politika uzun solu]
raw ters düşecektir. Üstelik bugüne ksdsr' hıdur. K ısa vadeli kazanım lar H E F in ı Saygılarımla,
»TO'de kebnnyt yelleyen, ta poliükuı ile iu n vadedeki hedeflerini im ha eder. HE]
HB^iü Meclis te grop kurmemssme neden o- Tü rkiye'de dem okrasinin umududu
leslm yeniden MecUs'e tasunık HEP'in gü HEP, erk en genel seçimlerde bu umud
reşi olmonibdır. Avrupe Konseyi'nde "T İr - tüketecek ittifaklara sirm em eikiir.
S f c '* K ir t jo ktn r" diyenleri
HEP ntm de iurobur gibi taşunsmalıdır. Hel-
31
] TOPLUMSAL KURTULUŞ [
KAMUOYUNA
yor veriliyor:
HE P ; k e n d i s i n i , m e v c u t d ü z e n p a r t i l e r i n d e i f a d e
"Bu arada HEP, SHP ile seçim ittifakında anlaştı.- •Jemok r a t i k h a k v e Hzg ü z l ü k l e r i n d a l e m i n i ç e k e n , K ü r t s o r u n u n u n
genel bir sol blok oluşturmak hedeflendi.' Özal ve Kür t h a lk ı ve d em ok rasi g ü ç le ri, a r tık , k e n d in in e yaşam a
ortam hazırlayarak Kürt ve Türk halkının özgürlük OLAN H E P 'E S A H IP Ç IK M A K , H E P 'I YOKETME G l R t ş Î M L E R l N E A C İ L E »
K A R ŞI BURMAK D E M E K T İR . Bu ayni zam anda b ir d em o k ra si g ö r e v id ir.
Tun p a r t ı l ı l a r a , 0 ‘ n a güç v e k an v e r e n g e n i* y ığ ın la r a ,
eüm d e m o k r a s i g ü ç l e r i n e ç a ğ r ı d a b u l u n u y o r u z :
C E L tN tZ , A s P 't HEP OLARAK Y A Ş A T A L IM .
3 EYLÜ L I99p
w w ^
PA RTİ M E C L İS İ Ü Y ELERt i
Ü l k e 'd e n TÜLAY C E Y lK
H A L İS TEKER
Dünyave ülkemiz
L A T tF E PÖ E D E M tR
FATMA KARACA
N U R E TTİN B A SU T ^ / f f l ' S .,
32
] TOPLUMSAL KURTULUŞ l l
HEP'e ayırdı" başlığı altında, HEP il başkanlarmın, kasma öfkeli" başlığı yer alıyor. Haberde ise Fehmi
öneriyi kabul edilemez buldukları belirtiliyor. Aynı Işıklar'a gönderme yapılarak, Aksoy’un şu sözleri ye-
tarihli Cumhuriyet ise "Înönü-Işıklar görüşmesi so ralıyor: "Eski genel başkan Fehmi Işıklar, her fırsatta
nuçsuz" başlığı altında, SBP Genel Başkan Yardımcısı bunlar resmi ideolojinin temsilcileridir diyordu. 10
Şerif Felekoğlu'nun üçlü görüşmelere ilişkin bilgileri Eylül tarihli Güneş Gazeti'ne baktığımızda, Hikmet
yer alıyor. Çetin'in, Ecevit'e verdiği yanıtta SHP-HEP birleşmesi
* 3 Eylül tarihli Güneş, HEP liderinin seçim çevre nin ulusal birliği sağladığını, HEP'in seçime girme
lerini dar bulduğu belirtilirken, Cumhuriyet, HEP'in mesi halinde kutuplaşmanın artacağını söylüyor. Ve
birleşme için karar aşamasında olduğunu kaydetmiş. ekliyor: Türkiye'de yaşayan etnik gruplar arasındaki
* 6 Eylül tarihli Cumhuriyet, SHP ile HEP'in an kutuplaşmalara yol açacak olayları desteklemek veya
laştığını, sıranın SBP'de olduğunu bildiriyor. İnönü göz yummak tehlikelidir. Acaba dün resmi ideoloji
ve Işıkların birlikteki fotoğraflarıyla süslü haberin ya nin temsilcisi olarak nitelediği SHP'nin bu açıklama
nında bir başka haberde ise, HEP'li milletvekilerinin sına sayın Işıklar katılıyor mu?"
SHP'den aday olabilmeleri için HEP'ten ihraçlarına,
HEP merkez disiplin kurulu üyelerinin karşı çıktığı BELGELER
nı, HEP genel sekreteri ise milletvekilliği pazarlığı ya
pıldığı gerekçesiyle milletvekillerinin ihracını engel Hk belge, HEP Genel Sekreteri İsmail Hakkı
leyen kurul üyelerinin partiden ihracının istendiği Önal'ın, Merkez Disiplin Kurulu Başkanlığına gön
yer alıyor. Aynı tarihli Güneş ise, "HEP’liler yuvaya derdiği 2.9.1991 tarihli ve 1373 sayılı yazı. Yazının
döndü" başlığını kullanmış. Koyduğu fotoğrafta ise, ekinde Yürütme Kurulu kararı yer alıyor. Yürütme
İnönü ile Işıklar el sıkışıyorlar. Kurulu kararma 'Karar sıra no' ve 'Toplantı Tarihi'
* 7 Eylül tarihli Cumhureyet, Perinçek'in SHP- bölümleri yazılmamış, (a) bendinde Genel Başkan
HEP ittifakına, "Devlet Operasyonu", Güneş ise Fehmi İşıklattın istifasının kabulü, (b) bendinde ise,
"HEP'liler kışlaya döndü" başlıklarıyla yansıtıyor. Fehmi Işıklar dahil, Salih Sümer, Ahmet Türk, Mah
* 9 Eylül tarihli Cumhuriyetle "SHP listesinde mut Almak, Adnan Ekmen, M. Ali Eren, Arif Sağ ve
HEP'li adaylara yer aranıyor" başlığı var. İbrahim Aksoy'un, başka bir siyasi partiden milletve
* 10 Eylül tarihli Güneş'tesi "HEP'teki SHP kavga kili adayı olmak istemelerinin, Parti tüzüğünün ilgili
sı sürüyor" başlığı altında, HEP'teki huzursuzluk an maddelerine göre suç sayılması nedeniyle, partiden
latılıyor. kesin ihraç edilmeleri talep ediliyor.
* 11 Eylül tarihli Güneş'te ise, HEP Malatya Millet "Geliniz, Hep'i HEP olarak yaşatalım" sloganı ile
vekili İbrahim Aksoy'un, 'SHP resmi ideolojinin uy biten, 3 Eylül 1991 tarihli "kamuoyuna" bildirisinde,
gulayıcısı' üst başlığında "HEP, SHP'nin Kürt politi- Parti Meclisi Üyeleri Tülay Geyik, Halis Teker, Fehmi
SEÇİMLER ve OYUNLAR
Erken seçimlerin gündeme gelmesiyle birlikte kızışan burjuva politikası inanılmaz oyunlarını gözler önüne
seriyor. Kapalı kapılar arkasında yapılan anlaşmalar, hesaplar ne kadar kapalı kapılar arkasında olduğu sanı
lırsa sanılsın kendini saklayamıyor, gözler önüne seriliyor. Seçimlerin sonucunda tek partinin hükümet olamı-
yacağı görülünce, burjuva partileri oylarını artırabilmek için kendini inkar ederek, yeni ortaklıklar yaratmaya
çalışıyor. Her türlü ilkesizlik, iddia ve inkar ve bayağılık halkın gözü önünde açıkça yapılıyor.
Bu aşamada kimin kime yeşil ışık yaktığı belirsiz. Özellikle Güney Doğu'da hiçbir şey yapamayacaklarına
inanan bu partiler gözlerini HEP'e dikiyorlar.
RP’mi, SP'mi, SHP'mi derken HEP Parti Meclisi bağımsız adaylarla seçime girme koşullarının araştırılacağını
ancak, SHP ile görüşüleceğini karara bağladı. Taban'm bağımsız adaylarla seçime girme kararlılığına rağmen
tayin edilen komisyon HEP'in seçime SHP ile işbirliği yaparak gireceklerini açıkladı. Ancak HEP komisyonu
bu işbirliğinin niteliğini açıklamaktan İsrarla kaçındı. Tabanın yoğunlaşan tepkileri ve birbiri ardına verilen iti
raz dilekçelerine rağmen Genel Merkez bir açıklama yapmaktan kaçındı.
Î1 ve ilçe yönetimlerinin ve bunların tabanlarının tepkilerine rağmen HEP'te oynanan oyunlar ve hesaplar sü
rüyor. Gelinen noktada, birçok kuşku, ve soru işaretleri taşmıyor.
Bir yanda SHP lideri İnönü HEP'ten, önce elinden kaçırdığını düşündüğü eski milletvekillerini yeniden ve
kürt halkının gözünü boyayabileceğine inanarak partisine katmaya çalışıyor ve bunu da açıklıkla ifade ediyor.
Bu milletvekillerinin artık geri dönmeyeceğini söylüyor ve geçen süreci adeta yok sayarak olayı hafifleştiriyor.
Diğer yandan HEP milletvekilleri yuvarlak laflarla tabanı uyutmaya çalışıyor. Kendi milletvekilliklerinin ga
rantilenmesi dışında da yapılan anlaşmanın HEP için ne anlama geldiğini açıklamamakta ısrar ediyorlar.
Ancak, HEP yeni bir döneme giriyor. Seçim sonrası parti tabanının kararalılığı ve ağırlığıyla yeni bir HEP'in
ortaya çıkması büyük bir olasılıktır. HEP kendi içindeki ayrışmayı yaşıyor ve bu ayrışma kuşku yok ki bir sıç
ramayla daha radikal, kitlesel ve kendini ifade edebilme gücünü taşıyan bir partiye dönüşecektir.
_____________________________ S.K J
33
TOPLUMSAL KURTULUŞ
Halkın Emek Partisi Neeetlbey Cad. Ket 40 bul Ü Başkanı Osman Özçelik imzasını taşıyor ve
0 0 4 4 0 ANKARA
genel politikasının yürütümüne engel' oldukları ge 3- 4 . 9 .1 9 9 1 t a r i h i n a a .5 ku ru l Üyesinin k a tılım ı iıe toplantıya
Başlanmışt ı r . M erkez lü r U ta e K u r u lu n u n k e s i n ih r a ç is t e m i g ö r ü ş ü lm ü ş ,
rekçesiyle, kesin ihraç talebiyle tedbirli olarak Mer ü y e l e r u e n d e l a l G ü l ,K a z ı m uütdü » ve S iy a Ç ı n a r 'i n ,r e d o ju ile " k e s in
tür kararların HEP'in meşruiyetini ayaklar altına al- düğü r e t a r t ış ıld ığ ı b ir d ö n e m d e ,p a r t ili m i l l e t v e k i l l e r i n i n b u d o ğ r u l
tu d a g ö r ü ş m e le r y a p m a s ı,p a r t i s u ç u o lu ş tu r m a » . .--f'
.mak olduğunu belirterek protesto ediyorlar. Genel ^ M .r iM D l s i p .l u u ,.- , V .n .l D i M p i l a » U T U İU u y s a l
Sekreterliğe gönderilen bu yazıda olaylar özetleniyor u.ı.ı atlı " ayroüy
ve SHP'den milletvekili adayı olabilmek için HEP'ten
ihracı istenilen ve kendilerinin bu ihraca karşı çıktık
ları olayın kanuna karşı hile olduğu belirtiliyor. r s o ııg a ıa n :
4 Eylül 1991 tarihli bir diğer belge de HEP İstan
34
ITOPLUMSAL KURTULUŞ [
g e ç ilm e e i ve oaa u u ı s a d a y ıa r ıa » e ğ im e g t r i ı n e a i gerekm ekk t e d l r .a u görü ş y e n i m e v z ile r s a ğ la y a c a k "3 A İIM S IZ AD AYLAR" p o lit ik a s ı o lm a s ı g e r e k t i
ve HEP Genel Sekreterliği’ne gönderilen belgede ise, H SBŞSY3 RAĞMBf HSP YAŞAYACAK VB YAŞATILACAKTIR,
P r o g r a m ın a , i l k e l e r i n e , m ü o a d e 1 » a n l a y ı ş ı n a in a n d ı ğ ı m v »
k a r a r l ı l ı k l a b a ğ l ı old u ğum p a r t i m i z i n , k i n d i Jo ğ z * u ltü V ıİa t T â A ~ * a p tı- Ü tjr Halkın Emek Partisi
Basm Bülteni
r ı l a r a k SH? 1 1 » » » ç im i t t i f a k ı y a p ı l d ı ğ ı n ı Ö ğ re n m iş b u lu n u y o r u m .
SHT'y. U-.lhsi s t t lr l l M . jl yolfinda oiddl aadl*. s e u fc e t
l » r t a ş ıy o r u m . .
SHP i l » b i r l l k t » s e ç im » g ir m e y i p a r t im » v e b a lk ı m a k a r ş . •. s'ırv V rtsk'ı f^ u M V « £ f - -f -H .
i b a n » t v » o n u r s u z lu k t » i a k k i » d iy o r u m ; fcvrıi-ttlvh: TOrAat
Bu n e d e n l e r l e , p a r t i m H SP»» b a ğ l ı l ı ğ ı m v a b a r k o ş u ld a 0 ' : (lwi d9i+ firtİM İUı
bşyU . U r
- » a b | p çık m a k a r a r l ı l ı ğ ı m ı v u r g u lu y o r a n cak y a s a l z o r u n lu lu k la r d ı
d a n d o l a y ı "B A 3 i U3 IZ ADAY** o la b i l m e k iç in p a r tid a n ia tifa e ttiğ im •Ütüm ‘•»«A
b i l g i n i z » a u a u y o ru a ? I orjnd -a.
5w . V**7»*> in da.
a^v r ‘u^''h â -CrİTta. .tyOalbır.
İb r a h im AKSOY ci»k< f ”" v r - ' T * ...
M a la ty a a U l a t v a k i l i
m ,. .
35
ECEVİT: "BEN DEĞİŞTİM"
M etin Ortakçı
Ecevit'in Türk Solculuğundaki yeri, 1970’lerde rede olduğu düşünülebilir. Bugün 'laik' tarikatçılara
verdiği anti-faşist ve anti-şovenist mücadelesiyle be açık davetiye çıkaran DSP'de bu konuda kesinlikle
lirmiştir. Dürüst lider imajı, insan haklan savunucu CHP'nin mirasçısıdır.
luğu, soygunculara, sömürücülere karşı hesap sorucu M.C. iktidarları döneminde etkisiz politikalarıyla,
görünmesi sayesinde 'Halkçı Ecevit' tiplemesini ka hızla sistemlileşen faşist teröre karşı ses getiren bir
bul ettirebilmiştir. 'Halkçı Ecevit' 65'lerde gücünü art muhalefet yapamayan Ecevit'in ve CHP'nin bu dö
tıran HP'e ve birlikte hareket eden sağ partilere karşı nemde tek amacı egemen sınıfın gözüne girmeye ça
İnönü tarafından seslendirilen 'Ortanın Solu' sloganı lışmak oldu. Bunun sonucunda 1977'lerin başında ar
na sahip çıkmış, onu programatik temellere oturtma tık CHP iktidarı sınıf mücadelesini yumuşatma
ya çalışmıştı. Bununla misyonuyla egemen
beraber Ecevit'in solcu Ecevit'in solculuğu çoğunlukla söylevlerden blokta beklenir hale
luğu çoğunlukla söy öte geçem em iştir. Gerek iktidara geldiği kısa geldi. Bu şartla kazanı
levlerden öte geçeme dönem gerekse m uhalefette kaldığı süre lan iktidar ise ancak
miştir. Gerek iktidara boğunca hep sm ıflarüstü kalm ağa . IMF reçetelerine harfi
geldiği kısa dönem ge çabalam ıştır. Bugünlere baktığım ızda ise yen uyulduğu ve TÜSl-
rekse mühalefette kal solculuk adına Amerikancı, koyu m illiy etçi ve AD'la iyi geçinildiği
dığı süre boyunca hep serbest piyasa savunucusu olan Ecevit'in sürece ayakta kalabildi.
smıflarüstü kalmaya durumu gerçekten trajik görünüyor. Ecevit'in sol politikala
çabalamıştır. Bugünle rı ve solculuğu her za
re baktığımızda ise solculuk adına Amerikancı, koyu man sözde ve görünüşte kaldı. Bunalım dönemlerin
.milliyetçi ve serbest piyasa savunucusu olan Ecevit'in de ortamı yumuşatmaya yarayan bir kukladan öte bir
durumu gerçekten trajik görünüyor. işlevi olmadı. 'Demokratik Sol' demogojisi altında bu
Demokratik Sol Hareketi Devletçilik, Halkçılık ve gün sergilenen de bundan farklı değildir. Bugünün
Sosyal Adaletçilik'in ön plana alınmasıyla oluşturul farkı, herşeyin gözler önünde ve utanmazca yapılma
du. Esas olarak CHP mirası reddedilmemiş daha po sıdır. Ecevit artık gerçek kimliğini gizlemeye dahi ge
pülist bir karaktere büründürülmüştü. Devrimci sola rek duymamaktadır. Aldığımız mesaj oldukça açık
bakışsa netti: "Gençleri birbirine kırdırtan demokrasi bir şekilde verilmiştir: Ecevit bugün ABD'nin ve ege
mize 'cici demokrasi' diyen aydınlarla" birlikte hare men sınıfın sol maskesi altındaki ajanıdır. Irak sava
ket edilemiyeceğini söylüyordu, Ecevit. "Bilimsellik şındaki tutumundan, Özal'a açıktan verdiği destek
adına dogmatizme düşmedik" derken 70'lerde tek ge ten ve TÜSlAD'da yaptığı konuşmalardan bunu
çerli devrimci partinin CHP olduğunu ilan ediyordu. rahatça çıkarabiliriz. Ecevit'in safı belli olmuştur bun
'Devrimci' ve 'demokrat' Ecevit'in kendi dışındaki so dan böyle sendikal mücadele kahramanı olarak rant
la karşı tavrı her zaman düşmanca tecrit edici oldu. yemeye hakkı yoktur.
1973 seçimlerine 'hakça bir düzen' sloganıyla gi Bugün Ecevit, ayağının altındaki toprakla birlikte
ren 'devrimci' CHP 'taktik' bir adım atıyor ve Erba- sağa kayıyor gibi görünmektedir, ama onun duygu
kan'm ümmetçi MSP'si ile koalisyona gidiyordu. Bu sal kişiliğinden kaynaklanan birtakım çıkışlar dışında
büyük ilkesizliğin CHP'ye oy veren kitlede yarattığı solla pek fazla ilgisi yoktur. "Çarkları durdurmayı de
hayal kırıklığını Kıbrıs çıkarması ve haşhaş sorunun ğil onlar dönerken tamir etmeyi" düşünen düzen ada
da takınılan anti-amerikan tavırla hafifletmek müm mı Ecevit artık sermayenin koruyucusu durumuna
kün olmuştu. Fakat yine bu dönemde Ecevit'in kul gelmiştir, işadamları gönül rahatlığıyla DSP'den mil
landığı katı milliyetçi dil, devrimci çevrelerin letvekili adayı olabilmektedirler. Ecevit patronlar sı
eleştirilerine uğruyordu. Ecevit’m bugün takındığı nıfına mavi boncuk dağıtma yarışında sağ partileri
Özalvari emperyalist söylemin nüvelerini, Kıbrıs çı dahi geride bırakmış durumdadır, alacağı her oyun
karması döneminde aramak yanlış olmaz. 7 aylık kısa doğrudan sermayenin cebine gideceği kesindir.
iktidar döneminde dinsel kurumlaşmaya verdiği ta Olası bir DSP iktidarının uygulamaya çalışacağı
vizleri, ki en büyük taviz bu hükümetin kurulması program sağ bir programdır. Görünüşte smıflarüstü
dır, din ve inanç özgürlüğüne sahip çıkma maskesi bir iktidar yapısı hedeflenmektedir. Fakat yönelişin
altında sunan CHP'nin ve Ecevit’in solculuğunun ne özü sağa doğrudur. Ecevit'in hayallerini süsleyen
3TOPLUMSAL KURTULUŞ [
14 Eylül 1991 tarihli Hürriyet Gazetesi'nde, 'Modern Küfür' köşesinin sevimsiz yazan, Hadi Uluengin, Küba
ye 68 Kuşağı hakkında bir yazı yazmış. Küba'da bulunan Sovyet askerlerinin çekilmesiyle, Castro'nun ne kadaf
zor duruma düşeceğini, sonunun nasıl da yaklaştığını, ballandıra ballandıra anlatıyor. Garbaçov'la Boris Yelt-
sin'in Sosyalizmle ilgili değerleri satmakta yanşta olduklan şu günlerde Hadi Uluengin pek sevinçli.
Yalnız sevincinden bazen ne yazdığım şaşırıyor: Fidel Castro'nun ucuz don kişot elbiseleri giydiğini söyle
dikten sonra atıp tutuyor ve Castro için şöyle diyor. "Köhne Macar otobüslerinin yerine Shanghay'da üretilmiş
hantal bisikletlerin kulanılmasını isteyecektir.
"Bozuk traktörlerin önüne inek koşulduğu yetmiyormuş gibi, bundan böyle, ineklerin önüne de insan koşul
masını emredecektir.
"Günde 80 grama indirdiği ekmek nafakasını, şimdi 50 grama indirecektir."
Hadi Uluengin ait olduğu kuşaktan sözediyor ama ait olduğu sınıftan hiç sözetmiyor. Küfrederken sınır tanı
mıyor. Yalnız Uzay'da değil de Türkiye'de yaşadığını unutuyor olmalı, öyleya pek belediye otobüslerine binme
diği için, örnek olsun, Ankara'da en kullanılır durumda olan otobüslerin, Macar (birzamanlar kapitalist olma-
yan!) ’îkarus' marka otobüsler olduğunu bilmiyor. Eğer bu otobüsler, söylediği gibi gerçekten köhne ise
| devrimden sonra da sık sık arıza yapacaklardır. Böyle durumlarda otobüsleri çekmek için kendisinden yararlan
mayı düşünüyoruz, ayrıca ekmeğinin gramajını da düşürmeyip artıracağız, ne de olsa buğdayımız bol, haberi ol-
II sun! .
J
37
UTANMALISIN!
Halil Temurşah
11 Eylül 1991 tarihli Hürriyet Gazetesi PKK'run R A U F T A M E R 'İ N A C IS I
bir gün önce yaptığı bir eylem üzerine ilk sayfasını
ayırıyor. Üçüncü sayfada ise kalemine "siyanür" koy Hürriyet'in acısı Tamere de saplanmış. "Daha kaç
muş bir yazar dikkamizi çekiyor: Rauf Tamer. köy basılmalı, daha kaç baskın yapılmalı kaç erimiz
Epeydir biriktiryorduk sözlerimizi. Fakat kesip öldürülmek" şeklinde birtakım sorular soruyor.
kesip üs,t üste koyduğumuz, sütunlar kabardı. 11 Ey Çaresizliğini ve şaşkınlığını anlamak mümkün.
lül günü yazdığı yazıya bir cevap gereğini duyduk. Ancak cehaletini, görmezliğini anlamak, bu da
Bu yazıya geçmeden önce Rauf Tamer'in diğer yazıla mümkün, çünkü O bir taraftır, zalimliğin, sömürü
rına da bir gözatalım. nün tarafmdadır, cahil ve görmez görünecektir.
Seçimler konusunda ilginç görüşlere sahip. Seçim O insanlar, yaklaşık 4.bin yıl önce bugünkü Kürt
lerle kargaşanın bitmeyeceğini sorunlara herhangi bir topraklarına yerleşmişlerdi. Ve yaklaşık 550 bin kilo
partinin çözümcül yaklaşmadığının bilincinde- ve bu metrekarelik bu alan, Kürdistan resmiyetini hiç ka
partilerin düzeysizliğini anlayabiliyor ve kendi deyi zanmadı. Herhangi bir ulustan ayrı etnik kökene, ay
miyle "kurtuluş"u sandıkta görmüyor. Bunlar 'artıla rı dil ve lehçelere sahip ve hepsinden önemlisi
rı'. Ortadoğu'da 30 milyonu aşkına nüfusa sahip bir halk
"B İ Z Y İN E D Ö N E L İ M D E M O K R A S İ Y E ..." var.
O insanlar tarihleri boyunca sömürüldüler; Cen-
Bundan öte demokrasiyi çok mühim görmesi ken gizler, Moğollar, Timurlar...
disinin diğer bir özelliği. 5 Eylül 1991 tarihli "çare tü O insanlar tarihler boyunca sürüldüler; Sultan Se-
kenmez" başlıklı yazısından aktanyoruz. km, Hamid, M. Kemal..
"Biz yine dönelim demokrasiye... Çünkü en mühi Ve sürekli bölündüler; Ingikzler, Fransızlar, Arap-
mi... Çocuktan, ihtiyardan, kadından, hastadan, okul lar, Türkler, ABD...
dan, çamurdan, çukurdan, açıkçası, insandan da mü Ve egemenler poktikalannı, soykırımcı tarihinin
himi o.." . mirasıyla halen sürdürüyorlar. Hem de olanca iğ
O'na göre "solgun ve yorgun yüzler, ümitsiz ba rençliğiyle.
kışlar" o kadar mühim değil. Hatta insan da mühim Bu da bizim gücümüze gidiyor Rauf Bey...
değil. Unutmayın ki; Türkler'in emperyalist devletlere
Bizlerse insanın doğasına aykırı olan herşeye kar karşı giriştiği savaşlarda Kürtler de çarpışmıştır. M.
şıyız. Hani O’nun "insandan daha önemli" bulduğu. Kemal, Kürt şeyhlerini de Kurtuluş Mücadalesine
ve anlamını henüz kendisinin de bir türlü netleştire- katmıştır. Erzurum (Kürtlerin ve Ermenilerin yoğun
mediği "demokrasi". O da bizim işimiz değil... olduğu il) pekçok siyasi toplantıya ve kongreye sah
Çünkü diktatörlük ve demokrasi sınıflı toplumlar- ne oluyor, ittihat ve Terakki Partisinin kurucuların
da devlet mekanizmasına sıkı sıkıya bağlı olan kollar dan biri olan Ishak Sukuti, Kürt'tür. Ve önemli bir
dır. Tekelci bürokrasinin ve sınıf çatışmasının bariz nokta Sevr Antlaşması kendilerine ayrılma hakkı ta
bir şekilde göründüğü Türkiye'de demokrasi, bir nıdığı halde Kürtler bu Antlaşmayı tasvip etmemiş
devlet şeklidir. Sömürülen ve ezilen sınıflara uygula tir. (Yalçın Küçük, Kürtler üzerine Tezler)
nan diktatörlüktür. Bugün ise Kürt toplumu kimliğini bulma yolunda
işte aşık olduğunuz demokrasinin dayandığı ilke epey yol katetti, artık kendi kimliğiyle, daha insanca
ler bunlar.
Ancak ezilen sınıfların, "seçme-seçilme" gibi bur
juva sınırlar içindeki sahtekarlıkların, aldatmacaların
yanında, sınıf temelinde gerçek politik örgütlenme
ve iktidar mücadelesinin, düzen sınırlarının dışında
gelişmesine "demokrasi" engel olamıyor. Burjuvazi
nin demokrasidlik oyunlarından birisi daha 20 Ekim
de oynanacak. Engel olunamayanın olgunlaştığında
ise bu oyunlar da bitecek!
1-0 Eylül sabahı PKK gerillaları, Jandarma karako
lunu basıyor, yedi er öldürüyor. Ardından bir kara
kol baskını üç er yaralanıyor. Hürriyetin haberi "Yü
reklerimize bir acı daha saplandı." Kürt köylülerinin,
gençlerin öldürülmelerinin, karakollarda "intihar" et
melerinin, okullarından "atlamaları"nm ise yürekleri
ne sevinç getirdiğini biliyoruz.
Bu m an za ra L ice'd en d ir. Y o ru m g erek tirm iy o r.!
38
] TOPLUMSAL KURTULUŞ [
ŞENLİKLERİ
STUTGART
13 EKİM 1991, SAAT 14°°
TSV-Halle Brückenbach Str. 37
7250 Leonberg-Eltiengen
LYON
19 EKİM 1991, SAAT 14°°
Le C.C.O. 39, rue G. Courteline
69100 VILLEURBANNE
PARİS
20 EKİM 1991, SAAT 14°°
Theâtre du Gymnase. 38, bd Bonne-Nouvelle
75010 (M° Bonne-Nouvelle)
40
Yalçın Küçük'ün Sovyetler Birliği'nde Sosyalizmin Çözülüşü çalışmasında yer alan
aşağıdaki yazıyı, tarihsel çözümleme ve bilgi içeriği açısından, okurlarımızın İlgisini
çekecektir. Arabaşlık ve düzenlemeler bize ait.
REVOLÜSYON-RESTORASYON
"Revolüsyon" sözcüğü dönüşüm anlamına geli inancı, insanlığın çok yeni bir keşfidir. Herhalde bü
yor; bugünkü anlamını, Fransız Devrimi'ne borçlu yük coğrafi keşiflerden ve Newton'un evrenin yasala
dur. Sözcüğün ilk ve en ünlü kullanımı Copernicus rını çözmesinden sonraki bir zamana denk düşüyor.
tarafmdan yapılıyor; "De revolutionibus orbium coelesti- Bu nedenle çağdaş devrimi erin ilki olan Ingiliz Devri
um", Copernicus'un astronomide olduğu kadar insan mi, kendisi için "revolüsyon" değil, "restorasyon" söz
düşüncesinde gerçek bir revolüsyon olan kitabının cüğünü kullanıyor. Ingiliz revolüsyonunu yapanlar,
adıdır. Dünyanın döndüğünü, sürekli döndüğünü ve kendilerinin bir restorasyon'u gerçekleştirdiklerine
dönerek aynı yere geldiğini ileri sürüyor; "revolüs inanıyorlar; yönetim, mührüne, "freedom by God's
yon" sözcüğünde temel olarak bu anlam var. blessing restored" ifadesini koyuyor (2). Aynı biçim
Ayaklanma ,"revolt", ve isyan, "rebellion" sözcük de Fransa'da Bastille alındıktan sonra Kral Lui ile de
leri daha önce ve Orta’ Çağ'm sonlarına doğru bugün ğil asillerle savaşın gerekli olduğuna inanan üçüncü
küne yakın anlamlarda kullanılıyor.(1) Ancak " revo düzen, Lui için, "Fransız Özgürlüğünün Restoratörü"
lüsyon" sözcüğünün, bugünkü anlamı kazanabilmesi nitelemesini uygun buluyor ve bunu son derece övü
için, önce böyle bir anlamı insan aklına yansıtan pra cü sayıyor. . •
tiklerin ortaya çıkması gerekiyor. Bu pratikler, top- Terslik bu kadar değil; feodal düzenin restore
lumlann yaşamında, iyilik düzenine, bir daha geri edildiği görülmüyor, ancak, krallıklar yeniden kuru
dönmemek üzere, sıçrama yapabilmekle ilgilidir; re labiliyor. Ingiltere'de Cromvvell diktatoryasmdan
volüsyon, bir iyilik düzenine, ani ye ebedi geçiş olu sonra krallık restore ediliyor; buna, zamanında ve ha
yor. la tarihte, "Şanlı Dev
Bu, geçmişten ko- rim", Glorious Revolu-
püş'tur; bu nedenle, GerçekleşBn ravolüsyonun, birbirinin içindan tion, adı veriliyor.
her gerçek devrim, bi Bugün için şaşırtıcı-gö
çıkan v b pak çok damarla birbirinB bağlı iki
risi "eski rejim" ve di rülebilir; ancak sözcü
ğeri yeni olmak üzere düzBni birbirindsn ayırm asının yanında, ğün doğuşuna ve iyili
iki düzen tanımlıyor. ravolüsyon anında yaşayanları da iki ayrı ğin yeriyle ilgili eski
Devrim iki düzenin ça kampa bölüyor. Bir yana umut v b inanç yığıyor inançlara bakıldığında
tışmasından doğuyor; anlamsız gelmiyor.
v b diğar yana korku v b kızgınlık yüklüyor.
devrim'den önce bu ça "Revolüsyon", dönüşü
tışma var. Çatışma ve eski duruma iade
devrimden sonra da devam ediyor; ancak devrim, edilmeyi anlatıyor; cumhuriyetten sonra krallığın ye
daha ileri ve daha iyi bir düzenin egemen kılınması niden kurulması şanlı revolüsyon olabiliyor.
nın önündeki engellerden en önemlilerini ortadan Fransız Devrimi, pratik olarak, bu karışıklığa son
kaldırıyor. Geriye kalanlar, geçmişin kolonları, yeni veriyor; Lui, Bastille'in zaptedildiğini haber veren
düzende de varlıklarını sürdürme ve egemen olma Dük de La Rochefoucauld-liancourt'a, Kral Lui "c'est
mücadelelerini veriyorlar. une revolte" diye haykırarak soruyor.Dük ,"Non ,Sire
iyilik düzenine ani ve bir daha dönmemek üzere c'est une revolution" cevabını veriyor (3). On Altıncı
geçiş düşüncesi insanlık için yenidir; nitekim, hü Lui, Bastille'in düşmesini bir "isyan" olarak görmek
kümranlık üzerine ilk bilimsel çalışmayı yapan Co istiyor; isyan her zaman bastırılabilir ve eski durum
pernicus'un çağdaşı Machiavelli, kavram ve sözcük elde edilebilir. Dük, büyük bir sezgiyle, artık dönüşü
olarak revolüsyon'a yaklaşamıyor. Hükümet değişik olmayan bir durum olduğunu görüyor ve
liği ve yönetimin zorla devrilmesi için bile Cicero'nun "revolution", dönüşüm, sözcüğünü bu anlamda kulla
kullandığı mutatio rerum veya kendi icatı mutazioni nıyor.
del stato nitelemeleriyle yetiniyor. Bunun anlaşılır ne Revolüsyon, çok yanlı bir. ayrışma'dır; sözcüğün
denleri olduğunu sanıyorum. kazandığı bu yeni anlam ayrışma tonunu da içeriyor.
Nedenlerin başında iyilik ve aynı anlama gelmek Gerçekleşen revolüsyon ün, birbirinin içinden çıkan
üzere özgürlük düzeninin hep geçmişte kaldığına ve pek çok damarla birbirine bağlı iki düzeni birbirin
inanılması geliyor; iyilik düzeninin ilerde olduğu den ayırmasının yanında, revolüsyon anında yaşa-
•41
t .... ..... I TOPLUMSAL KURTULUŞ [
yanlan da iki ayrı kampa bölüyor. Bir yana umut ve sonucudur. Bu, bugünlerde pek çok kimseyi yoldan
inanç yığıyor ve diğer yana korku ve kızgınlık yüklü çıkarıyor; çünkü neredeyse evrensel bir duygu haline
yor. gelmiştir" (5). Onsekizind yüzyıl sonu ve özellikle
Revolüsyon'un kendine özgü bir mantığı ve dina .ondokuzuncu yüzyılın başında insanoğlu kendi sınır
miği var; aynşma ile yol alıyor ve daha çok ayrıştırı larım sürekli aşan bir yaratığa dönüşüyor.
yor. Bu nokta üzerinde durmak imkanım olacak; an "Haddini bilmezlik, herkesi kendi inançlarının
cak, belki de daha önemlisi, bir değiştirme dinamiği rehberi, kendisini yönetmek veya kendisini ve kom
taşımasıdır. Var olan ve daha da zoru, yaşanan bir şularım birisine yönettireceği -yasaların seçicisi yapı
düzeni, eski ve yeni olarak ikiye ayırması, büyük bir yor; kısacası, kendi inancının, kendi eylemlerinin, bu
değiştirme işlevi sayılmalıdır; değiştirerek aymyor ve eylemleri yöneten ilkelerin tek yargıa'durumuna ge
ayırarak değiştiriyor. tiriyor". Bu pasajları son derece ilginç buluyorum;
Değiştirire, öncelikle bir bölüm aktörü değiştirici Metternich'in bu keşfinin tarihine bakılacak olursa,
durumuna getirmekle başlıyor. Şöyle de söylenebilir; bütün Rönesans, Reformasyon ve Aydınlanma hare
revolüsyon, en çok ve öncelikle, yapanlarını değiştiri ketine karşın insamn ortaya çıkışında Fransız Devri
yor. Bunu, bir adım daha atarak ve paradoksal görü mi ve devrimler eri belirgin rolü oynuyor. Çünkü
nen bir biçim içinde, Mettemich’in şer ola
şu şekilde anlatabili rak gördüğü çizgiler
rim; Fransız Devri- TocquBvüle, Revolüsyon'u, bir canavara insamn, hiç olmazsa
mi'nden önce Fransız benzBtiyor v b Davrim, ksndi sürBcinda yol bir süre içtenlikle ve
devrimcisi görünmü
yor. Devrimci, devrim
alırksn, öncs canavarın başının v s daha sonra daha sonra tekelsi dö
nemde ikiyüzlülükle,
ci durumda ortaya çı tekil v s m üthiş vücudun ortaya çıktığını ilsri temel özellikleri olarak
kıyor. sürüyor. kabul ediliyor.
Lenin de, herhalde Metternich yöneten
sürpriz değil, bu nok ve bastıran bir konum
tayı gözlemiş bulunuyor ve devrim süreci içinde sıra dan bakıyor ve insanın çıkışım, bir "manevi gangren"
dan yurttaşın değişim sürecine işaret ediyor. Ekim olarak adlandırıyor. Bu kadar değil, haddini bilmez
Devrimi’nden hemen önce Nisan 1917 tarihinde şun leri bir parti olarak sayıyor. Mettemich'e göre devrim
ları yazıyor: "Bilim ve pratik politika açısından tüm • partisi haddini bilmezler partisidir.
gerçek devrimlerin başlıca özelliklerinden birisi, poli Son olarak şunları aktarıyorum: "Bu manevi gang
tik yaşama ve devletin örgütlenmesine aktif, bağım ren en çok orta sınıflan etkiliyor ve bu parti'nin ger
sız ve etkin olarak katılmaya başlayan 'sıradan yurt çek başları da yalnızca bunlar arasından çıkıyor".
taş' sayısındaki olağanüstü hızlı, ani ve dik artıştır" Kullandığı ve seçtiği sözcükler ayrı; Mettemich'in ta
(4). Rusya burjuva devriminde de, geniş yığınlar bir nışma katılmak gerekiyor.
denbire politize oluyorlar, kendilerini aşıyorlar ve ye Tocqueville'e geçmek istiyorum; Prens Metter-
ni bir kimlik kazanıyorlar; değişenlerin başında kü nich'in misyonunun devrimleri bastırmak ve insanın
çük burjuvalar geliyor. doğuşunu önlemek olmasına karşın, kendisi de asil
Lenin bir yanda; Metternich, Fransız Devri- kökenli olan Tocqueville, devrimlerin kaçınılmaz ol
mi'nden sonra otuz yıl, tüm Avrupa'da muhtemel duğunu görüyor ve kendi misyonunu, kaçınılmaz
devrimleri önlemekten ötede devrim virüsünü yok olanı ılımlılaştırmakta buluyor.
etmeyi sorumluluk biliyor. Devrim virüsünü arıyor Ancak geçerken kaydetmem gereken tezler var ve
ve önce teşhis ediyor. Uzun aktarma yapmak duru bir: Orta sınıflan, burjuvazi demek oluyor, asiller bi
mundayım; çünkü devrimci durumun ortaya çıkardı linçlendiriyor. Orta sınıflara bilinç dışardan veriliyor
ğı devrimci kimliğini belki de en iyi bir biçimde anla ve ilk verenler, asillerdir. Bu ilk aşılanmayı, orta ta
tıyor. Bütün devrimlerin karşısında Avusturya bakalar kütlesinin kağıda dökülmüş yakınmaları ve
Şansölyesi Metternich, Çar Birinci Aleksandr'a gizli pratikleri »tamamlıyor. İki: işçi sınıfına ilk bilinç ver
bir memorandum göndererek 1820 yılında, "şer" ola me işi de burjuvaziden geliyor.
rak gördüğü virüsü yazıyor.
Metternich şunları yazıyor: "Şimdi, bugünkü top DEVRİM: YIKIŞ SÜRECİ
lum durumuna yol açan nedenlere hızlıca bakıldığın
da, toplumu, bir darbe ile, hakiki nimetlerinden, ha Kuşkusuz, burjuvaziye bilinç veren asiller de, işçi
kiki uygarlığın meyvalarından yoksun bırakma sınıfına bilinç götüren burjuvalar da hem kendi sınıf
tehlikesiyle karşı karşıya getiren, toplumu tam bun larının alt basamaklarındandır ve hem de kopma
lardan yararlandığı sırada rahatsız etmekten geri kal özellikleri gösteriyor. De Tocqueville de kendi sınıfı
mayan şer'ri, çok açık bir biçimde, ortaya koymak zo na, asillere, pek fazla yaranamıyor.
runlu olmaktadır. Şer, bir tek sözcükle tanımlanabilir: Tocqueville, "L'Anden Regime" başlığıyla yayınla
Haddini bilmezlik. Bu, insan aklının pek çok şeyi mü dığı çalışmasında, Revolüsyon öncesindeki Eski Re-
kemmelleştirme yönündeki hızlı ilerleyişinin doğal jim'i ve hiç kuşkusuz Fransız Devrimi'ni yazıyor. Bir
42
] TOPLUMSAL KURTULUŞ t
yerde, Tocqueville, Revolüsyon'u, bir canavara ben ekonomik gelişme, aydınlanma çizgileri ve bunların
zetiyor ve Devrim, kendi sürecinde yol alırken, Önce hazırlayıcı rolü hiç bir zaman gözardı edilmemelidir;
canavarın başının ve daha sonra tekil ve müthiş vü ancak, bu sınırlamalar içinde, devrim anının değiştiri
cudun ortaya çıktığım ileri sürüyor. Canavar Devrim, ci etkisi üzerinde durmayı sürdürmek istiyorum. El
önce ülke içindeki bütün kurumlan yıkıyor. Tanrı'yı de bazı kayıtlar var; Kerenskiy, Rusya'da Şubat 1917
bile yerinden etmeye yöneliyor. Sonra sınırlarını taşı Devrimi'nden, bir diğer takvime göre Mart 1917, he
yor, imparatorluklan yıkıyor, kralları indiriyor ve men önceki havayı hatırlatarak incelemesini daha
halkları ezerek önünden sürüyor. Tocqueville, sınırla sonraki araştırmacılara bırakıyor. Özetlemek yerine,
rı taşarak hareket eden devrim ordularını, öldürücü Rusya burjuva devriminden hemen önceki gündeki
sloganlar içeren, "silahlanmış düşünce", opinions ar- işçi öncülerinin güven envanterini, Kerenskiy'in söz
mees, olarak görüyor. Bu kadar değil; daha önemlisi, leriyle aktarmanın daha zenginleştirici olacağım dü
çağdaşlarından bir yazarın, Fransız Devrimi'nin şey şünüyorum. Şunları hatırlıyor ve bırakıyor: "Mart'm
tani bir karakter taşıdığını, "La revolution française a onbirinci, patlamadan bir gün önce, Sol Partiler En
un cara etere satanique", ileri sürdüğünü kaydeden formasyon Bürosu (yani, Sosyal-Revolüsyonerler,
Tocqueville, Devrim orduları önünde ezilen halkların Sosyal Demokratlar, Bolşevikler, Popülist Sosyalistler
devrim safına geçtiğini |ıı|i|in|.....^ ,, ve Emek Partisi) saat
ifade ediyor. Paradok öğleden sonra altı ile
sal görünebilir; ancak Devrim nerede ise, insanın, Tanrı yerine kendi güç yedi arasında benim
gerçeği yansıttığından * ve değerine tapındığı bir durumu yaratıyor. apartmanımda normal
kuşku duyulmaması toplantısını yaptı. Bu
gerekiyor. IMnlllilııgg8nllllnllUninnoninil O
lıini[lBlMBBBaSMK3^^^^ toplantıda, birkaç gün
Devrim, öncelikle bir yıkış sürecidir; ancak Tocqu- sonra en ödün vermez devrimci kesilenler, altım çize
eville, bu kadar çok şey yıkılırken bakış açısının da çize devrimci hareketin güç kaybettiğinden, işçilerin
değiştiğini ileri sürüyor (6). Yıkıntının, ister devrimle askerlerin gösterileri karşısında pasif kaldıklarından,
isterse ekonomik bunalımla gelsin, insanın bakış açı bu gösterilerin örgütsüz ve amaçsız olduğundan, ya
şım değiştirmedeki önemli etkisine parmak basmış lan bir zamanda herhangi bir revolüsyon beklemenin
oluyor; ekonomik bunalımla gelen yıkıntıdan farklı imkânsızlığından ve bu anda daha ilerde ciddi bir
olarak devrimin yıkıntılarından insanın gücüne bü devrimci hareket için şimdilik sadece propaganda ça
yük bir inanç çıkıyor. lışmalarında yoğunlaşmak gerektiğinden söz ettiler.
Belki de hiç bir devrim, Fransız Devrimi kadar Devrimin patlamasından sadece bir gün öncesinde en
din karşıtı bir felsefeye dayanmadı; Fransız devrimci müfrit devrimci unsurların tutum ve düşünceleri
leri pazar ayinlerini kaldırabilmek için haftayı yedi böyleydi"(8). Bu hatırlamaların gerçeği yansıttığın
günden on güne çıkardılar. Bu, din karşıtlığının en dan kuşku duyulmaması gerekiyor; Şubat Devri
sembolik göstergelerinden birisidir; Fransız Devri mi'nden hemen önceki günlerde İsviçre'de konuşan
mi'nde, sosyalist devrimde aranan üç karşıtlıktan, ai Lenin'in kendi kuşağının devrimi görmesinin zor ol
le, din ve mülkiyet karşıtlıklarından, birisi, dinsizlik duğunu, ancak hitap ettiği gençlerin mutlaka görece
son derece yoğun bir biçimde yer alıyor. Mülkiyet ğini söylediği biliniyor.
karşıtlığı, asillerin ve ruhban sınıfının büyük müLki-
yetinedir; küçük ve orta mülkiyet Fransız Devri- D E V R İM : İK İ D Ü Z E N İ N Ç A T I Ş M A S I
mi'nde büyük bir kutsallık kazanıyor. Napolyon,
mülkiyete dayalı bir rejimi din olmadan uzun süre Burada kaydetmem gereken üç nokta var. Bunlar
sürdürmenin güçlüğünü görerek, Fransız Devri dan birincisi, revolüsyon süreci ile ilgili olarak Le
mi'nin din karşıtlığını hızla törpülüyor. nin'in yazdıklarıyla ilgilidir. Lenin, devrimci durumu
Tocqueville, Fransız Devrimi'nin din karşıtı çıkışı teşhis ederken üç kriter üzerinde duruyor; bunlar,
nı net bir biçimde gözlüyor; devrimle birlikte bir yöneticilerin yönetemez olduklarım görmeye başla
inanç boşalması var. Ancak boşluk kalıa olmuyor ve maları, yönetilenlerin aynı türden yönetilmeye razı
derhal dolduruluyor. Bunu Tocqueville'den aktarıyo olmayacaklarının işaretini vermeleri ve kütle hareket
rum; okuması öğretici oluyor. Şunları yazıyor: "Fran liliği oluyor. Lenin'in bu görüşleri çok zaman, bir re
sız Devrimi'ni yapanlar, din konusunda, bize göre volüsyon teorisi olarak alınıyor; ilgisini göremiyo
daha kuşkulu olmakla birlikte, onlarda, bizde olma rum. Bunlar, bir teori olmaktan ve devrim sürecini
yan, ve en azından hayranlık uyandıran bir inanç bu açıklamaktan daha çok, devrimci durumun gösterge
luyordu: Kendilerine inanıyorlardı. İnsanın geliştiri leridirler; bunların varlığı, devrimci duruma işaret
lebilme yeteneğinden, perfeetibilite ve gücünden hiç ediyor. Gösterge, hiç bir zaman teori yerine geçmi
kuşku duymuyorlardı; bunun gerçekleşmesine ve in yor.
sanın faziletine sonsuz bir tutkuyla bağlıydılar" (7). ikinci nokta ise, göstergelerin çok zaman, expost
Devrim nerede ise, insanın, Tanrı yerine kendi güç ve olarak okunmasıdır; daha çok daha sonraki yorumcu
değerine tapındığı bir durumu yaratıyor. lar ve tarihçiler tarafından okunabiliyor, insanların
Her devrimden önceki birikim, reform hareketleri, yaşadıkları zamanı anlamaları her zaman zordur;
43
] TOPLUMSAL KURTULUŞ [
devrim türünden sanat yanı çok güçlü bir eylemlilik kaynağını açıklamıyor.
te bu daha da zor oluyor. Lenin için de zor oluyor, Bir soruya cevap bulabilmek için, boğulmamak
belki de kendisini .önceleyen Blanqui ölçüsünde, bü için çırpman insanı hatırlamakta yarar var; denizde
tün duyularını devrimin nabzına bağlamış bir başka hiç kimse intihar etmek için çabalamıyor. Kurtulmak
tarih aktörünü bilmiyorum ve Şubat Devrimi'nde Le- için çabalama, çok zaman boğulmayla sonuçlanıyor.
nin'in duyulan, Rusya'nın hızla artmaya başlayan Bu neden ve düşünceyle olabilir, Tocqueville bir baş
nabzını okuyamıyor. Ekim tarihine yaklaşınca, özel ka yerde, "kötü bir hükümet için en tehlikeli an ken
likle Nisan 1917 tarihinden sonra ve yine özellikle disini reforma başladığı zamandır" diyor. Reform dü
menşevikler tarafından Lenin, marksist değil Blanqist zeni kurtarmak için ciddi bir budama ve yeniden
olmakla eleştiriliyor (9). Lenin'in çok daha az elverişli düzenleme çabasıdır; sanıldığının aksine büyük dev-
koşullarda bile böyle bir fırsatı kaçırmayacağını dü rimleri önlemiyor ve başlatıyor.
şünüyorum. Bir sistemi kim kurtarmak ister? Bu sorunun bir
Üçüncü noktaya gelmeden önce, Lenin'in saydığı son derece totolojik cevabı bulunuyor; düzeni kurtar
devrimci durum göstergelerinin bir devrim teorisini mak isteyenler düzene en çok bağlı, düzenle çıkarı et
oluşturmadığını tekrarlayarak, devrim teorisinin, iki ve kemik türünden birbirine yapışmış olanlardır. Her
düzenin çatışmasından totolojik cevapta bulu
çıktığını eklemek isti nan itici mantıklılık bu
yorum. Madde ve top Reform düzeni kurtarmak için ciddi bir rada da görülüyor; re
lum, zaman içinde ge budama ve yeniden düzenleme çabasıdır: formun birinci derece
lişiyor ve gelişirken yöneten sınıfların işi ol
değişiyor; aynı anda
sanıldığının aksine büyük devrimleri
duğu ortaya çıkıyor.
birbiri yle uzlaşmaları önlemiyor ve başlatıyor. Düzeni kurtarmak
zor öğelere dönüşüyor. için reforma başlamak
Gelişme ile bir tek sistem, birisi, varolan, eski, otur başka, reformda, yönetimin bütün ortaklarıyla anlaş
muş, önemli ölçüde tanımlanmış, diğeri ise, açık, ye mak bambaşkadır; reform tasarıları çok zaman "anlaş
ni, tümüyle gelişmemiş ve anlamlı ölçüde tanımlan mazlık kaynağı da oluyor. Pek çok devrim kroniği,
mış olmaktan uzak iki ayrı sisteme ayrılma eşiğine düzeni kurtarma taşanlarında, yönetici ortaklann an
geliyor. laşamamasıyla başlıyor.
Üçüncü noktayı şöyle formüle edebiliyorum; re- Başkalan da kaydediyor, fakat, Ingiliz tarihçi
volüsyon için biri net, İkincisi bulanık iki ayn siste Hill'in paragrafı son derece kısadır. Buraya aktarıyo
min olması yetmiyor. Yeni sistemin taraftarlarının ve rum: "Ingiliz revolüsyonu, kendisinden seksen yıl ön
hatta örgütlülüğünün bulunması da yeterli olmaktan ceki Hollanda ve yüz elli yıl sonraki Fransız devrim-
uzak görünüyor; yeni düzen yanlılarının kendi dü leri türünden asillerin isyanı ile başladı. Yönetici
zenlerini gerçekleştirebileceklerine inanmaları gereki sınıfları bile Birinci Charles'in ülkeyi yönetme biçi
yor. minden rahatsızdılar. 1640 yılma gelirken yönetimi
Bu güven nereden ve nasıl gelebiliyor; tarihin bu çoktan dağılmıştı" (10). Ingilizler'in büyük devrimi,
soruya vereceği net cevaplar var. Avrupa'da chartist yöneten sıhıflar arasındaki kavga ile başlıyor.
gösterilerle sarsılan Britanya ve Doğu'da Rusya hariç, Fransız Devrimi'nin bir asiller revolüsyonu ile
1848 Devrimleri'nin etkilemediği ülke kalmadı;çok kı başladığı konusunda bir yargı birliği görülüyor. Lui,
sa bir zaman içinde bütün tahtlar sallandı ve pek çok başında olduğu monarşi yerine kişisel hazlannm tat
kral ve bu arada Şansölye Prens Mettemich, sonunda minine tutkuyla bağlı olduğu, düzenle ilgili bir inanç
kısa bir süre için de olsa, kaçarak yaşamlarını kurta sızlığı temsil ettiği için, Turgot veya Necker türünden
rabildiler. 1905 Rusya burjuva devrimi, Türkiye, İran, fizyokrat bakanlarının reform önerilerine razı olabili
Çin ve Meksika'da on yıl kadar kısa bir zaman aralı yor. Asiller ise kendi düzen ve hakları konusunda
ğında, benzer devrimler dönemini açtı. 1989 yılında, çok daha inançlıdırlar; ayrıca inançlı olmak zorunda
Doğu Avrupa'daki "komünist" rejimler, çok kıSa: bir lar.
zaman içinde, güçlü bir nefes ile karşılaşan iskambil Böyle bir durumun daha aşağı tabakalar, Fransız
kağıtları türünden, birbiri arkasından yıkıldılar. Bü Devrimi'nde orta sınıflar için uyarıcı ve güven verici
tün bu yıkılışlarda iç dinamiğin ve dıştan kurcalama olduğunun kolaylıkla kabul edileceğini sanıyorum.
ların etkisini reddecek durumda değilim; ancak bir En üstte yönetenler arasında kavga, büyük bir su hac
yerde bir eski düzenin yıkıldığının bilincine ulaşılma mini tutan bendlerin yıkılmasına benziyor. Bendler
sı, diğer yerlerde de benzer düzenlerin yıkılabileceği hiç bir zaman birdenbire ve toptan yıkılmıyor; önce
inanç ve güvenin doğmasına yol açıyor. sızıntılar, sonra akıntılar ve arkasından sel geliyor.
Fakat yeterli değil; bir düzenin yıkılıp yerine yeni
sinin kurulabileceği güvenine ulaşmayı yalnızca baş R E V O L Ü S Y O N : B İR A Y R I Ş M A
ka örneklerin bilincine varma ile açıklamanın yeterli
olamayacağını sanıyorum. Ayrıca başka ülke örneği, Revolüsyonun bir ayrışma olduğunu ileri sür
ilk ve çok zaman temsili ülkede gerçekleşen güvenin düm; hem yöneten sınıflar ayrışıyor ve hem de bu sı-
44
] TOPLUMSAL KURTULUŞ l
nıfların kendi içinde ayrışmalar görünüyor. Devrimin bulunuyor. Engels, Anti EKihring'de kısa bir parag
başlangıcı, toplumdaki bütün dengelerin, söz uygun rafta, bunun kalıcı bir özetini veriyor; Reformasyon
sa matrikslerin yerinden oynamasıyla eş zamanlıdır; ve alman köylü savaşlarında, Anapabtistler ve Toh-
yönetenlerin ayrışık parçalan, tümüyle, daha aşağı sı mas Münzer, Büyük Ingiliz Devrimi'nde, düzleyid-
nıfları kendi yanlarına alma yanşma giriyorlar. ler, Levellers ve Büyük Fransız Devrimi'nde Babeuf
Devrimci durum devrimcileri yarattığı kadar (11) yaşanan devrimleri kendi mantıklarının dışında
declasse türünü de çoğaltıyor. Fransız Devrimi'nde anlıyor ve götürmeye çalışıyorlar. Anapabtistler, top
burjuva ideolojisini yaratanların büyük bir çoğunlu rağı sürmeye ve küçük sanayiye dayalı bir.komüniz
ğu asil kökenlidir. mi savunuyorlar (12); Ingiliz devriminde kazıcılar,
Burada ve bu noktada her devrimde ortaya çıkan diggers, ortak mülkiyete yönelirken bütün burjuvazi
ikili bir süreci açıklamak istiyorum; en üst yöneticile nin de krallığı korumak istedikleri bir zamanda düz-
rin ihtilafından ve bunların daha aşağı sınıfları ka leyidler, monarşinin sona ermesi için çalışıyorlar. Bir
zanma motifinden başlayan devrimci süreçte, yöne Rousseau hayranlığıyla, demokrat görüşle ve pasifist
tim bir .süre, sürekli olarak daha alt tabakalara yaklaşımla Büyük Fransız Devrimi'ne giren JBabeuf,
geçiyor ve aynı anlama gelmek üzere radikalleşiyor. hızla demokrat ve barışçı bakıştan kopuyor ve özel
Bu devrimin derinleş mülkiyeti reddederek,
mesi sürecidir; bunun sans-culottes'larla yakın,
la birlikte devrimi asıl Devrim, kendi süreci içindB birden fazla güç bir çizgiyi koruyarak
başlatan üst sınıflar, bu . merkezi yaratıyor, sanki bir devrim içinde devrimci sosyalizmin
kez, yolunu açtıkları ilk savunucuları arasına
birden fazla devrim yaşanıyor ve son devrime
sürecin aktığı kanallar giriyor (13). Alman Re-
dan ürkerek durdur kadar, her devrimde temel rengin dışında uç formasyonu, Ingiliz ve
maya ve geri çekmeye renklere varmak isteyen akım lar görülüyor. Fransız Devrimleri, ken
başlıyorlar. Iç savaş, di süreçleri içinde, Tho-
bu nedenle, eski rejimi mas Münzer'le, düzleyi-
devirmekten daha çok, devrimci süreçteki bu iki ters dlerle, Babeuf ve örgütüyle de mücadele etmek
akımın çarpışmasından doğuyor. zorunda kalıyor.
Bir parantez açmak istiyorum; Marx'm pek çok ge Toplanırsa şöyle bir durum ortaya çıkıyor; Dev
nelleme ve çabalarının çok sınırlı pratiğe dayandığını rim, kendi süred içinde birden fazla güç merkezi ya-
belirtmek durumundayım. Ancak bu pratiklerin bazı raüyor, sanki bir devrim içinde birden fazla devrim
ları, teorik bir güç kazanabilecek zenginliği içinde ta yaşanıyor ve son devrime kadar, her devrimde temel
şıyor; Fransız Devrimi, bunların başında yer alıyor. rengin dışında uç renklere varmak isteyen akımlar
Marx, en büyük ölçüde Seksen Dokuz Fransız Devri görülüyor. Bütün bunlar birleştirildiğinde, her dev
mi bilgisine dayanarak ve Kırk Sekiz Devrimi'nin ba rim, belli bir aşamada,,kendi merkez gücünün koru
şarısızlığının hemen sonrasinda, devrimin sürekliliği yabileceğinden daha uç noktalara kadar uzanmak
düşüncesine ulaşıyor. Bu düşüncenin özü, başlayan durumuyla karşı karşıya geliyor. Bu fiziksel bir du
devrimin, basamak basamak derinleşmesi ve daha ra rumdur; amaçsal bir yorumu da yapılabilir. Tıpkı sa
dikal sınıf ve programların yönetimine girmesidir. vaşlarda tutulacak toprakları sağlama almak için za
Bu kadar değil; devrimin kendi sınıf çizgisinde man zaman daha ileri mevzilere akınlar
basamak basamak daha radikalleşmesi, somutta ve düzenlenmesi türühden devrimlerde de sonradan ge
politik durumda, ikili iktidar olgusunun ortaya çık ri çekilmek üzere kendi mantığın uçlarının açıldığı
masına yol açıyor. Ekim Devrimi'nde bu çok nettir ve görülüyor. . -
, en çok biliniyor. 1640 İngiliz Devrimi ile ilgili olarak Geriye çekilmek ve asıl toprakları tahkim etmek
yine Hill, "ülkede şimdi iki iktidar merkezi vardı" di kaçınılmaz oluyor; bu "restorasyon" üzerinde düşün
ye yazıyor. Ekim Devrimin'de sovyetler ve hükümet meyi gerektiriyor. Üzerinde az çalışılmışür ve üstelik,
olarak ortaya çıkan ikili iktidar yapısı, Fransız Devri sürecin kendisi hem çağdaşları ve hem de tarihçiler
mi'nde meclis hükümetleri ve Jaköben klüpler biçi için yanıltıcı tuzaklar taşıyor. Bu durum, üzerinde da-
minde kendisini gösteriyor. ha özenle durulmasını zorunlu kılıyor.
Geçerkcn ikili iktidar yapısı ile ilgili olarak söylen- Çok ilginçtir, Marx'm karşı-devrim'in de devrimci
cek olan şudur: Hiçbir devlet ikili iktidara tahammül olduğunu yazmasına benzer bir biçimde, Roma tarihi
edemez. Devlet olmak, iktidann tek merkezde top tarihçisi Mommsen de "restorasyon her zaman revo-
lanmasıyla mümkündür, iki iktidar merkezi, ya iç sa lüsyon'dur", "restoration is alvvays revolution" diye
vaş demektir, ya da iç savaşa çağrı oluyor. 'yazıyor (14). Gracchi (15) kardeşlerin devriminden
Geriye bir nokta kalıyor. Her devrim, ne kadar- sonra eski yönetimin değil eski yöneticinin iade edil
parçalı ve kendi içinde kavgalı olursa olsun bir sınıfın mesi olgusu üzerinde duruyor. Hill de, Büyük Ingiliz
rengini taşıyor. Ancak son devrim hariç, daha önceki Devrimi'nden sonraki restorasyonda, buna Şanlı Dev
bütün devrimlerde, egemen durumda olmasa da, rim dendiğine işaret etmiştim, 1660 yılında, "eski
devrimin sahibi sınıfların dışında daha ileri uçlar da devlet değil sadece süs donanımı restore edildi" diyor
45
] TOPLUMSAL KURTULUŞ [
46
[ TOPLUMSAL KURTULUŞ [
47
Dergimizin, İleri Sosyalizm ve Bölge Devrimi vurgusu bilinm ektedir. Bu çerçeved e bazı dergilerin ve
sosyalistlerin görüşlerini sorduk. Bu sayının hazırlık sürecinde bize ulaşan görüşleri yayınlıyoruz.
Önümüzdeki sayıda, beklediğim iz birkaç görüşe ve bir değerlendirm eye yer verm eyi düşünüyoruz.
Sorular
1- Avrupa Marksizmi m antığının sınırlarına geldi ve neredeyse sosyal
demokratlaştı. Rus M arksizm inin de hızlı bir şek ild e. yıprandığı ve
çözülmeye başladığı gözleniyor.
Marksizmin, daha net, daha canlı ve daha ileri bir sosyalizm pratiği
yaşayacağı söylenebilir mi?
SORUN
BİRLİKTE SOSYALİST DERGİ
1) "Avrupa Marksizmi", "Rus Marksizmi" litera Bilimsel Sosyalizm zaten net, canlı ve ileridir.
türü yerine, sosyalizmin anılan ülkelerdeki yoru Uygulamadaki yanlışlıklar, sosyalizmin teorik
mu ve uygulanması olarak ele almak bizce daha olumsuzluğunu kanıtlamaz. İnsanlığın geleceğine
doğrudur. ilişkin bilimsel öngörü ve çözümlemeleri gene sos
Marx-Engelş-Lenin'in Bilimsel Sosyalizm öğre yalistler üretecektir. Kapitalizmin sosyalizmden
tisi ve yöntemine ilişkin "eleştiri"ler, Avrupa ve daha ileri bir düşünce ve değerler sistemi üretmesi
SSCB KP'lerininin teori-pratikte ortaya çıkan so tarihsel ve sosyal olarak mümkün değildir.
runlarından sonra ortaya çıktı. Oysa ne öğreti ne Sosyalizmin yorum ve deney birikiminden bü
de onun yöntemi yanlıştı. Yanlış ve hatalı olan, Bi yük dersler çıkararak, ve de insanlığın katettiği'
limsel Sosyalizmin hatalı uygulanmasıydı. Bu de bunca ilerleyişten sonra, daha yetkin, daha dona
neylerden sonra kimi KP'lerin "sosyaldemokrat", nımlı bir sosyalizm pratiğinin yaşanacağı elbette
kimilerinin de öğretiye ve onun yöntemine daha söylenebilir.
bilimsel yaklaşan çizgilere evrildiği Çevrileceği) gö 2) Dünya kapitalizmi, Sovyetlerdeki çürüme
rülmektedir. den sonra, tarihsel ve sosyal "haklılığını" kanıtla-
48
] TOPLUMSAL KURTULUŞ [
mak için her yönteme baş vuruyor. Bu, boşuna bir barbarlığın, öte yandan yerli iç gerici rejimlerin çif
çabadır. Dünya kapitalizmi en bunalımlı dönemle te boyunduruğunu kırma mücadelesi veriyor.
rinden birini yaşamaktadır. Dünyamızı "Kuzey" ve Devrimlerin yasallıkları vardır. "Bölge Devri
"Güney" diye tanımlayan (bölen) onlar; insanlığı mi" gibi bir literatürü kullanmayı da yanlış bulu
bugünkü bunalımlı ve yabancılaşmış duruma geti yoruz. Yakın Doğuda ya da dünyamızın öteki böl
ren onlar; yaşadığımız bölge, Yakın Doğu (yani gelerinde ki DEVRİM, daha önce gerçekleştirilen
"Güney"), "Kuzeydi barbarların (şu aşamada) ko devrimlerden sonra, bu zenginlikleri de yanma
layca at oynattığı, "yeni" düzenlemelerin yapılmak alarak, kapitalist-emperyalist barbarlığa karşı ger
istendiği kritik bir bölge durumunda. Bölge halkla çekleştirilecektir. DEVRIM'in yasallığmm koşullan
rı, bir yandan ABD emperyalizminin -"Kuzeydi oluşuyorken, bunu gerçekleştirecek ÖZNE'nin ha
yatın içinden üretilmesi ve ezilen-sömürülen sınıf
YA LÇIN KÜ ÇÜ K
Dostlarım,
Her beraberlik bir reddi içeriyor. Her ortaklık bir dışlamayı anlatıyor. Her toplama aynı zamanda bir çıkarmadır. Şimdi,
bu ortaklık tartışmasından çıkardıklarımı özetliyorum: Türkiye'nin gelecek siyasal haritasını Batı-da değil, Doğu'da arıyo
rum. Ortak Pazar ile ortaklık yerine, komşularımızla ortaklık öneriyorum.
Önerim son derece açıktır: Suriye'den başlayan, Irak, İran ve Afganistan'ı içine alan Doğu Ortak Topluluğu'nu düşün
mek zorundayız. Bu topluluk içinde özgür Filistin'e mutlak yer olmalıdır. Ayrıca Helenler'in Türkiye'yi Ortak Pazar kapı
sında tutmayı amaçlayan çabalarına hayıflanmak yerine, Helenleri de Doğu Ortak Topluluğu içinde görmeliyiz.yanlışlıkla
Yunan olarak adlandırdığımız Helenler’e kuru bir dostluk değil ortaklık önermemiz gerektiğine inanıyorum. Helenler ile geç
mişimizde çok büyük ortaklıklar var, geleceğimiz de ortak olmalıdır.
Konuşmamı sürdürüyorum. İnsanın nitelikleri üzerinde durmak istiyorum.
Sadakat, cömertlik, yüreklilik, topluma hizmet isteği; eğer bütün bunlar insanı insan yapan nitelikler değilse, başka ne
var? Başkaca, bir de ortaklık duygusunu eklemek gereğini duyuyuorum. ilkel insanda var olgn ortaklık güdüsü, kapitalizmle
birlikte ortadan kaybolmaya yüz tuttu; ancak, gelecek insanı belirleyecek en net duygulardan birisi olarak karşımıza çıkıyor.
Üstelik Türkiye'nin zengin somutunda paradoksal olarak çıkıyor; acılı ve şaşırtıcı bir biçimde gelişiyor. Uzun baskı döne
minin kütlesel hapislik uygulamaları, en çok, toplumdaki ortaklık ülküsünü bastırmak için gerekli görülüyor. Ancak ne bü
yük ve şaşırtıcı paradokstur; hapislikte insanlar, çoğu gençliklerinde, kütlesel olarak komün deneyiminden geçiyorlar, ortak
yaşamayı öğreniyorlar, ortaklık güdü ve duygusu, kişiliklerinin belirginleşen çizgilerinden birisi olmak üzere, zorla kakılıyor.
Hapislikte komün yaşamını, büyük bir olumsuzluğun büyük bir olumluluk doğurması olarak algılıyorum. Bunu, fabrika
lardaki ortak emek süreci ile birlikte, geleceğin kuruluş zorluklarını azaltıcı bir birikim olarak görüyorum.
Geleceğimizin ortak olduğuna inanıyorum.
■ Ancak, bir de geçmişinde ortaklık olmayanların geleceğinde ortaklık olamaycağına inanıyorum.
Bu nedenle, Sizleri, bugünde, bu beyinlerin özgürleştiği, hülyaların büyüdüğü, ufukların genişlediği böyle bir günde, ön
ce, geçmişimizde ortaklığa çağırıyorum.
Önce ölülerimizde ortaklığa çağırıyorum.
■Çağırıyorum. Eskilerden Mustafa Suphi, bizim ölümiizdür. Yakınlardan Mahir Çayan da bizim ölümüzdür. Şefik Hüsnü
bizim ölümüzdür, Doktor Hikmet Kıvılcımlı bizim ölümüzdür.
Yol tartışması canlılar içindir, ölülerimizi sahiplenirken yalnızca ülkülerine ve yüreklerine bakmamızı öneriyorum. Ülkür
leri ortak ve yürekleri bizim olan ölülerimizi, paylaşmaya ve paylaştırmaya, kimsenin niyet ve cüret etmernesini diliyorum.
Ölülerimizde özel mülkiyet eğilimleriyle sonuna kadar mücadele edeceğimizi açılclama-gereğini duyuyorum.
Bütün hapishaneler bizimdir.
Bizimki bir büyük zenginliktir.
Bizimki büy ük bir zenginliktir. Gelecek bizimdir. Coşkulu ve .akılcı gelecek hem bizimdir ve hem de isteyebileceğimiz ölçü
de yakındır. Geleceğimiz üzerimize geliyor; geleceğimizin gelişini görüyorum.
Onlar, bir bayram gününde mezarlarından sesizce kalkıp bizim şenliğimize katılacaklar; yalnızca yüzleri biraz solgun,
buna inanıyorum. Bunun için sürdürüyorum; Nazım Hikmet bizim ölümüzdür, Deniz-Yusuf-Hüseyin de bizimdir. Necdet
de bizimdir, Mustafa da bizimdir, dirençli genç Erdal da bizimdir. Hepsi bizimdir.
Başka işarete gerek var mı? Ölülerimizin zenginliği, hapishanelerimizin artan sayısı ile genişleyen nüfusu, yalnızca ve
yalnızca güzel geleceğimizin yakınlığına işaret ediyor. Bugünde, hülyamızın bütün karanlıkları yırttığı böyle bir günde, top-
lumumuzun bir minyatürü olması gereken beyinlerimizi, özgürleştirdiğimiz bu günde, ufkumuzun bir ok gibi cepheye fırlat-
tığımız l Mayıs 'tâ, 1987 tarihinde, Sizlerden, güzel geleceğimizin üzerimize yürdüğünü görmenizi diliyorum-.
------ >
49
] TOPLUMSAL KURTULUŞ [
-ve emekçi halkların kurtuluşunu sağlaması, dün mücadalesi, halkların bütünlüklü mücadelesini ge
yadaki güçler dengesinde kendisini hissettiren an rekli kılıyor. Ardından enternasyonal çerçevede,
lamlı bir süreçtir. sımfsal/ulusal kurtuluşu gerçekleştirecek ÖZ-
3) Dünya kapitalizrrü, bir yandan hegemonyası NE'nin her türden donanımı ve PROGRAM'ının
nı pekiştirmek istiyor, öte yandan bir hegemonya . üretilmesi sorunu gündeme geliyor.
krizi dönemini yaşıyor. Kapitalist sistemin bölge Türkiye özelinde ise sorun: İşçi hareketiyle sos
mizde çıkardığı kendi iç boğuşması niteliğindeki yalist hareketimizin bütünleşerek İŞÇİ SINIFI
zaten bölgede varolan özgürlük taleplerini daha PARTİSİ (İSP)'ni oluşturması acil sorunu ile ulusal
da etkili kılmış ve çelişkileri derinleştirmiştir. Böl lık ve sınıfsallık temelinde yükselen devrimci dina
ge halklarının kapitalizme-emperyalizme karşı miklerin birlikte yürüyebilmesi sorunu olarak öne
çıkıyor. ■
Umudumuz, damarlarımızdaki kandır. Kanımızı kurutamıyorlar. Bizleri, Sizleri, bir süre suyun dibine itiyor
lar; suyun dibine itilmiş ağaç gövdeleri türünden, bir süre sonra ileriye fırlıyoruz. Büyük Yürüyüş'e devam etmek
üzere elete tutuşuyoruz.
Ne Mutlu Sizlere! Ne Mutlu, bugün aramızda olamayan, ancak yürekleri bizimle olanlara!
Ne Mutlu, yürekleri bir büyiik umutla çarpanlara!
Soru: Kürt Sorunu nasıl bir sorun, boyutları nedir? Kürt Sorunu neler düşündürüyor?
Cevap: Uluslaşma aşamasına geç girmiş bir halkın, dört duvar arasında kimlik arayışıdır. Bu sorunun çözümünün böl
gedeki diğer önemli siyasal sorunların çözümüne olumlu yönde katkıda bulunacağını düşünüyorum.
Soru: Dört ülkeyi, hatta Sovyetler Birliği de düşünüldüğünde beş ülkeyi ilgilendiren Kürt Sorunu'nun çözüm yolu sizce
nedir? .
Cevap: 1 Mayıs 1987 Toplantısı'nda ortaya attığım Doğu Sosyalist Cumhuriyetler Birliği, çözümdür. Bu programı, o sı
rada, Kürt Sorunu'nu düşünerek de ortaya atmıştım. , '
Sovyetler Birlîği'ndeki Kürtler söz konusu edilecek olursa söyleyeceğim şudur: Ermenistan, Doğu Sosyalist Cumhuriyet
ler Birliği içinde yer almalıdır.
Benim Programıma göre önerdiğim "Birlik" Kürtler'in yaşadığı bütün ülkeleri içine alıyor.
Soru: Türk ve Kürt sol örgütlerinin ortak örgütlenmesi mümkün mü? Yararlı olur mu?
Cevap: Hiç kuşkusuz yararlı olur. Amaç edinilmelidir.
Ancak acele edilmemelidir. Karşılıklı güvensizliklerin ortadan kalkması için başarılı eylemler ve aynı zamanda iç telkin
mekanizmalarını çalıştırma gerekiyor.
Soru: Sosyalizm pratiği ile milli meseleyi çözemediği görüşü hakim, bu konuda neler düşünüyorsunuz?
Cevap: Teori ve pratik bütünlüğü, her eylem kümesinin oturduğu bir teorik desenin varlığı anlamına gelmektedir. Pratik
te saçılmıştık, teoride ekseri olma özelliği yar. Sosyalizmde ve sosyalizm için mücadelede, her pratik, eksenden ayrılsa da ekse
ni görmek durumundadır. Bu olmazsa, olmaz.
Ancak Sovyet sosyalizminde ulusal pratiklerin hiç bir teorik özü olmamıştır. Lenin dahil bütün yöneticiler, ulusal soruna
hep pratik ve pmgmatik açıdan bakmak durumunda kaldılar. Başarısızlık teorinin iyice geliştirilmemiş ve pratiğin de teoriye
bağlanmamış olmasından kaynaklanıyor. Bu, sosyalizmin eksikliği değildir.
Sosyalizmin ulusal sorunu çözemeyeceğini kabul edemiyorum.
Bu bölgede kurulacak sosyalizm, ulusal sorunu çözmek bir yana yok edecek biçimde gelişecektir.
50
] TOPLUMSAL KURTULUŞ l
1- Öncelikle bir noktayı belirtme gereği duyu sındayız. En olumlusu ortayolculuk olabilir; ve bu
yoruz: Marksizmin, "Avrupa Marksizmi", "Rus çeşitli şekillerde karşımıza çıkabiliyor. Ulusalcılık,
Marksizmi" vs. şeklinde çoğullaştırılmasını doğru bağımsızcılık bunlardan biri.
bulmuyoruz. Marksizm, diyalektik materyalist ta
rih anlayışına dayanan bir toplum bilimidir. Bu ba Evet; marksizm bugün daha net, daha canlı, da
kımdan marksizm, bir icatlar toplamı değil, top- ha ileri bir sosyalizm pratiğine kavuşmak zorunda.
lumların hiç bir iradeye bağlı olmayan nesnel Şartlar ve birikim bunu zorluyor.
gelişim yasalarının kavranması/bilince çıkarılması
ve bu sayede gelişimin/değişimin bilinçli eyleme 2- Bölgemiz devrimci bir dinamiğe sahip. An
dönüştürülmesidir. Nasıl ki Avrupa'da başka, Rus cak, mücadeleyi sürekli kılacak sınıfsal dinamiğe
ya'da başka fizik kanunları yoksa, "Avrupa Mark henüz oturmuş değildir. Türkiye'yi bir ölçüde,
sizmi", Rus Marksizmi" diye bir şey de olamaz. ama bir ölçüde, dışarda bırakırsak, bölge düzeyin
Marksizm evrenseldir; tektir; kendisidir. Mark de ulusallık hakim.
sizm yorumları marksizmin yerine konulamaz. Bu
saptırma olur. ' Bu sınırlı bir olumluluktur. Eğer olması gereke
ne ulaşamazsa, sistem içinde erimeye, mahkum
İkinci olarak: Marksizm, tarihin dondurulmuş dur. "Bölge Devrimi" diyebilmek için bile, bu ulu
bir kesitine ait değildir. Gelişimin/değişimin ken sallığın aşılarak enternasyonalist karakter
disiyle birlikte ortaya çıkardığı olgularla beraber kazanması gerekir mücadelenin. Bu da ancak pro
marksizm de gelişir, zenginleşir. Leninizm, mark- letarya enternasyonalizmiyle mümkündür. Türki
. sizmin böylesi bir gelişmesinin, zenginleşmesinin ye proletaryası bu enternasyonalist karakteri böl
ifadesidir. Bu nedenle teorinin bütünlüklü ifadesi geye yayabilecek mi? Türkiye proletaryası bu
marksizm-leninizmdir. şansa sahip. Göreceğiz.
Üçüncü olarak: "Çözülme" olgusu markzim- 3- Dvin'e göre sınırlanmamış bir emperyalist
leninizme ait değil, O'nun yorumlanışlarına aittir. saldırganlığın olması, bölgedeki devrimci kalkış
"Çözülmeyi" marksizm-leninizmin çözülmesi ola mayı "yeni sorunlarla" karşıkarşıya getirmeyecek
rak görmek, mantıksal olarak marksizm- tir. Var olan sorunları daha da ağırlaştıracaktır;
leninizmin reddine yol açar; açmak zorundadır. ağırlaştırmaktadır. Bu sorunların en başında da
"Yeni marksizmler" peşinde koşmak, icat etmek, yukarıda belirtmeye çalıştığımız enternasyonalist
kimliksizliğin dışavurumudur. Marksizm- birliğin sağlanmamış olması gelmektedir. Ancak
leninizmin dışında bir kimlik arayışı da diyebiliriz böyle bir birlik devrimci kalkışmanın başarılı ol
buna. Emperyalist kapitalizmin bir dünya sistemi masını sağlayarak süreklileştirebilir. Proletarya en
haline geldiği günümüz koşullarında böylesine bir ternasyonalizminin bölgede ve dünyada sağlan
kimlik arayışının fazla seçeneğinin olmadığı kanı ması temel sorundur bugün, m
51
3TOPLUMSAL KURTULUŞ [
Özgür Halk
Yıl: 2 Sayı: 9 15 Temmuz 1991
•■ «ça.
Aylık siyasi-kültürel dergi
- - - »-Jfrf. . & rt--
5000 TL (KDV dahil)
1. Kesinlikle evet. Toplumsal yasalar bu so dir. Filistinlilerin durumu ortada. İranda hem Fars
nucu mutlaka yaratacaktır. Hatta daha şu andan halkının hem de diğer ezilen halkların önemli
bunun işaretlen görülüyor. Biz sosyalizmi, sadece problem ve çelişkileri vardır. Türkiye, İsrail, Afga
ekonomik düzensizliklerin ve sınıf eşitsizliğinin nistan gibi ülkelerin yaşadıkları koşullar da sözko-
giderildiği bir yaşam tarzı olarak ele alıp daraltmı nusudur. Ortadoğuda büyük bir nüfusu temsil
yoruz. Sovyetlerde ve D. Avrupa da gerçekleşen eden Arap aleminin kendi içlerindeki parçalanış
sosyalizm olaya biraz da böyle yaklaştığı için bu hali ve farklı koşullara sahip oluşu da bölge gerçe
günlere geldi. Sosyalizm, üretim araçları üzerinde ğini oldukça karmaşıklaştırıyor.
ki özel mülkiyete son verip toplumsal Mülkiyet te Kısaca, Ortadoğu, yaşadıkları sorunlar, sahip
melinde her türlü maddi eşitsizlikleri ortadan olduğu farklı siyasal, sosyal, ulusal şekillenme tar
kaldırdığı gibi, toplumsal ilerlemenin vazgeçilmez zı ile genelde bir karmaşıklığı, çok ayrıntılı incele
temel unsurları olan bütün sosyal, siyasal , kültü meleri gerektiren koşulları yaşayan bir bölge niteli-'
rel zenginliği de en geniş bir biçimde geliştirir ve ğindedir Pekçok farklı özellikleri olmakla birlikte,
insanı yüceltici bir rol oynar. Sosyalizm de sosya ortak sorunlarının olduğunu da görüyoruz. Özel
list kişilik ve sosyalist insan tipleri yaratmak her likle Arap alemi içinde benzer bir kültürel ve ulu
şeyin temelini oluşturur. Sosyalizmi sosyalist in sal özellikler sözkonusudur. Yine, emperyalizmin
sanlar yaratır, geliştirir ve korur.Yoksa, tepeden in baskısı ve hegemonyası hem Arap alemi hem de
me bir biçimde birtakım ekonomik düzenlemeler diğer halklar üzerinde giderek ağırlaşan bir biçim
bulunup insanlara "sosyalizm işte budur, bunu ko de gelişmeye başladı. Sosyo-ekonomik yakınlıklar
ruyup, yaşatın" demekle sosyalizm inşa edilemez, dan da -tam anlamıyla olmasa da- bahsedilebilir.
ya da bazı tarihsel kofullar nedeniyle böyle bir Bu koşullarda "Bölge Devrimi"nden bahsedip
inşa gerçekleşse bile , bu temel mantıktan hare bu doğrultuda bir strateji ve çaba geliştirmek söz
k e tle gerçekleşen sosyalizm korunup yaşatılamaz. konusu olabilir mi?
Bu bakımdan insan unsuru herşeydir diyoruz. Ve Bölge çapında tüm anti-emperyalist, anti-faşişt
bugüne kadar ihmal edilen insan unsurunun bu güçlerle bir ittifaktan, birleşik bir cepheden bahse
gün Marksizm adına tahrip edildiğini söylüyoruz. dilebilir. Fîatta bu doğrultuda önemli çabalar geliş
Bugün, bu temel anlayış temelinde, gerçekleşen tirilebilir. Ancak, sanırız bir "Bölge Devrimi"nden
sosyalizmin zaafı, eksik ve yanlış uygulamaların bahsetmek, bugünkü koşullarda gerçekçi değildir.
dan büyük dersler çıkararak, insanı esas alan bir Böyle bir devrimin objektif koşullarından bahsedi
. sosyalizm pratiğini henüz toplumsal bir yaşam tar lebilirse bile, sübjektif planda bunu olanaklı kıl
zı olarak örgütlemese de çizgi düzeyinde, kişilikte mak imkansız gibidir. Zira, bugün, Ortadoğu ça‘-
ve birçok önemli yaşam alanında temsil eden bir pında anti-empiryalist, anti-sömürgeci ve anti-
güç, fazla uzaklarda değil, hemen yanıbaşımızda, kapitalist mücadelede halklara öncülük yapabile
Kürt halkının mücadelesinin içinde vardır ve bu cek güçler son derece farklı bir güç dengesini tem
kendisini hergün ifade etmektedir. Diğer halkların sil etmekte, bu konuda farklılıklar derinlemesine
vö öncü güçlerinin de Marksizmi günümüze uyar yaşamakta, dağınıklık, farklı zeminlerde değişik
layarak ve resmi sosyalizmin uygulamalarından çizgiler temelinde mevzilenme çok karmaşık ve
dersler çıkararak çok da canlı, ileri ve ruhuna uy boyutlu olarak yaşanmaktadır. Bu bakımdan teo
gun bir sosyalizmi er ya da geç inşa edeceklerine- rik olarak bir "Bölge Devrimi” üzerinde düşünceler
inanıyoruz. üretilmeye çalışılsa bile, bunun maddi yaşam için
2. Ortadoğu, farklı ulusal şekillenmelerin oldu de hayat bulması olanaksızdır diye düşünüyoruz.
ğu bir bölge. Yaşadıkları sorunlar da çok derin ve
farklılıklar arzediyor. Örneğin kürt sorunu çok 3- Emperyalist hegemonyanın giderek tırman
çok parçalı bir sorun olarak varlığını sürdürmekte ması karşısında halkların bundan büyük rahatsız
lık duyacaklar, hem emperyalizme ve hem de
52
□ TOPLUMSAL KURTULUŞ i
onunla işbirliğine giren egemen güçlere karşı mu gerçekleşmesi muazzam çaba gerektiren daha bir
halefetlerini yükseltecekleri tartışılmaz bir gerçek dizi sorunlar olacaktır. Yine, Ortadoğu halkları,
tir. Nitekim gelişmeler bunun işaretlerini taşıyor. kendi içlerinde muazzam bir kişilik sorunu yaşı
Fakat, emperyalist egemenliğin ağırlaşması kar yor. Halkların bu alanda yaşadıkları ağır sorunlar
şısında bölgede devirmci patlamaların kaşılaşacağı vardır. Bütün bu problemleri sağlıklı çözümlere
sorunları tartışmaktan ya da bugün için henüz pra kavuşturmak ve büyük devrimsel çıkışlar gerçek
tik bir olgu haline gelmeyen bu konuyu irdelemek leştirmek, gerçekten de kolay-değildir. Fakat, bu
ten çok, mevcut durum nedir, halkların ve öncü ol gün için sorun bu değildir. Sorun, bölge halkları-
ması gereken güçlerin ne düzeyde bir etkinlik mn_ ve öncü güçlerin bugün içinde buludukları
içinde olduğu sorunları tartışılmalıdır. Elbette Böl- gerilik ve bu geri durumu aşma sorunudur. Anti-
ge'de devrimci kalkışmanın karşılaşacağı ciddi so emperyalist mücadelede öncü gücün durumu be
runlar olacaktır. En azından emperyalizm ve işbir lirleyici olmaktadır. Bu alanda yaşanan nedir? Ya
likçilerinin müthiş karşı koyuşuyla yüz yüze şanan büyük eksiklik nasıl giderilir? Bu ve benzeri
kalacak ve bölge halkları arasında dayanışma, itti konular üzerinde yoğunlaşarak, bu konuda pers
fak, cepheleşme, örgütlenme ve mücadele’ tarzları pektif sunucu sağlıklı çözümlere ulaşmaya çalış
gibi son derece önemli, önemli olduğu kadar da mak, kanımızca cn doğru olanıdır. gg|
TEORİ
1) Bugün ortada iki tez kaldı. Biri Mao Ze-
dung'un geliştirdiği geri dönüş teorisidir. Diğeri
ise Marksizmin öldüğü tezidir. Mao'nun "proletar-
Halkların ortak bir düşmanı var. İkincisi Körfez
savaşıyla alevlenen gelişmeler, dört parçaya bö-
lünmüş Kürt halkının ulusal-demokratik mücade-
ya iktidarı altında devrimi sürdürme" teorisini be- leşini bölgenin odağına oturttu. Bu iki noktadan
nimseyen Marksistler, hem SB’deki gelişmeleri tah- şu sonuçlar çıkar: Bölge ülkeleri arasında sınırlar
lil edebildiler ve şaşkınlığa düşmediler hem de yıkılıyor, ülke devrimleri arasındaki bağlar güçle-
geleceğin yeni sosyalizm dalgaları için köprü oldu- niyor ve halkların ortak mücadelelesinin zemini
lar. Bu teroriye karşı Çıkanlar ise, Sovyetlerin çıp- oluşuyor. Buna rağmen gelecekte yaşadığımız coğ-
lak kapitalizm yoluna girmesiyle birlikte Batı em- rafyada tek bir bölge devriminden değil, bir dizi
peryalizmine teslim oldular ve burjuvazinin devrimden bahsedebiliriz. Zayıf halka teorisi ge-
"Marksizmin öldüğü" tezine ulaştılar. Görüldüğü çerliliğini koruyor. Devrimci gelişmenin eksenin-
gibi artık Marksizm ile kapitalist ideoloji direkt de Türk ve Kürt halklarının ortak mücadelesi te-
olarak karşı karşıyadır. Revizyonizm aradan çekil- melinde Türkiye Devrimi bulunuyor.
di, ekarte oldu. Bu geleceği belirleyecek ve daha 3) Türkiye'de devrimci dinamikler, işçi ve Kürt
net sosyalizm pratiklerini getirecek bir berraklaş- hareketleri tarihte görülmedik düzeyde ayaktadır,
madır. < Ayaklanan bu iç faktörlerin üzerine ABD em per-'
İkinci olarak,'kapitalizm-emperyalizm insanlık yalizmi kapanmış durumda. Önümüzdeki yıllar
açısından en yıkıcı dönemine girmiştir. Buna karşı- bu çelişmenin çözümüne sahne olacaktır.
■lık insanlık, kapitalizmin dayattığı üre ti m-tü ketim, Milliyetçilik devrimci gelişmenin önündeki en
sanayileşme modellerini, sözümona mutluluk ve büyük engeldir. Emperyalizm de milliyetçiliği
refah kalıplarını sorgulayacağı bir dönemin, em- halkların ortak cephesini bölmek için kullanıyor,
peryalist sistemin vahşetine vereceği cevabın eşi- Devrimci dinamiklerin ortaklığı, bölge halklarının
ğindedir. Bu cevabın adı 150 yıldır sosyalizm, bay- anti-emperyalist birliği ve enternasyonalizmin ga-
rağı da Marksizmdir. Kapitalizmden kurtuluş lebe çalması önümüzdeki en önemli görevdir,
insanlık için bir varlık yokluk sorunu haline, gel- . Bölgede İslami ideoloji de olumsuz bir rol oy-
miştir. Çelişkilerin bu derinliği, daha ileri ve daha nuyor. Dinci gericilik halkların ortak mücadelesini
net çözücüleri de davet ediyor. Daha canlı ve güç- bölüyor ve Suudi kanalıyla ABD'ye bağlanıyor,
lü sosyalizm pratiklerinin, kapıda olduğunu bu açı- Amerikan, Alman, Japon ve Rus emperyalistle-
dan da söyleyebiliriz. rinin arasındaki hegemonya mücadelesi de dev-
2) Birincisi bölgemizde ABD işgali yürürlükte. rimci mücadelenin yararınadır, m
53
] TOPLUMSAL KURTULUŞ C
O R H A N İY İL E R
54
] TOPLUMSAL KURTULUŞ [
55
] TOPLUMSAL KURTULUŞ [
rmın nedenlerine kısaca değinmeden önce, kadro ABD gibi %6,5'lara çıkartmamak için ne gibi ön
larımıza ve de okuyucularımıza "henüz dünyanın lemler, alabileceğini düşünmektedir. Anımsatmaya,
düşmediğini" gösterebilmek için öteki direnişlere bazı nedenlerle gereksinim duyuyorum: Dünyanın
d e ' kısaca değinmek isityorum: Vietnam'da 19 en dış borçlu ülkesi olan ABD bütçesi her yıl da
Ağustos Provakasyonundan umuda düşen yüzbin- kronikleşmiş bir biçimde 300 milyar dolar açık ver
lerce kişi darbecileri "sosyalizmden geri dönüş mektedir. Para istemek için çalman kapının yanlış
yok" diy.e coşkuyla desteklediler.^Kuzey Kore'nin lığını görüyor musunuz? ABD'nin Sovyetlerin bu
yeni yöneticisi Kim Jong-il "Bizim sosyalizmimiz günkü durumuna bir bakıma ellerini
hiçbir zaman böylesine diz çekmeyecektir" diye uzatamamalarının bir nedeni de yalnızca, ikide bir
açıklamada bulunmaktan çekinmedi. "Çoğulcu de ardına sığındıkları "Daha liberalizim, daha refor-
mokrasi oyunu karşı-devrimci burjuvaların bir ka mizm, daha pazar ekonomisi" istemleri değildir,
muflajından başka birşey değildir." Daha önce de asıl gerçek; kendilerinin sefalet içinde, açık içinde
Kuzey Kore Komünist Partisi yayın organı Gorbat- oluşlarıdır. Bugün New-York'da geceleri 80 bin kişi
çov'u apaçık bir dille, 27 Nisan’da "Batıkların bir sokaklarda yatmaktadır. Fransa'nın içinde bulun
kaç, doları için komünizmi satmakla" suçlamıştı. duğu durumu ise şu sayısal değerlendirme en çar
Çin'nin yöneticisi Deng kendi sloganı olan: "Bir ke pıcı bir biçimde açıklamaya yeter: Fransa 1991 büt
dinin kara ya da ak olması önemli değildir. Önemli çesine aldığı 5,5 milyar Franklık işsizlik
olan fareleri yakalamasıdır" sözüne şimdi bir de " sigortasının bu yılın sonuna değin yetmeyeceğini
Önümüzdeki aylarda başka küçük kızıl kedilerin dehşetle görmüş tür-ve de işsizlik sigortasını sigor
uluslararası arenaya çıkacaklarını hep birlikte göre ta edebilmek için bütçesinin neresinden ne koparıp
ceğiz" inancını ekliyor. Moğolistan sosyalizm ilke da nereye yamayacağını bilememektedir. İngilte
lerinden ve kazanımlarmdan hiç de caymak niye re'de 140 bin kişi evsiz barksız sokaklardadır. Eylül
tinde olmadığını apaçık söylüyor. Ve Küba'da yaşlı ayı başında İngiltere'nin üç büyük kentindeki, Ox-
bir kadın, şimdi traktörlerin yerini öküzlerin aldığı ford, Cardiff ve Birmingham'daki dehşet verici
tarlada çalışırken batılı gazeteciye "Evet biliyoruz başkaldırılar İngiliz aristokrat-burjuvazisininin yü
diyor, Küda'da hiçbir şey çok iyi değil... Ama be reğini -gerçekten, abarttığımı sanmayınız- tıpkı
nim iki torunum da komünist rejimde, Castro dö 1848'de Engels'in yazdığı gibi, yüreğini ağzına ge
neminde eğitim olanağı buldular... İkisi de mühen tiriliştir. Bir türlü çalkantıların durmadığı, duvar
dis' şimdi. Castro'yu savunmak için çok geçerli larından bir türlü "Katil polisler" yazılarının kazı-
nedenlerimiz var..." (bkz: ,Le Monde: 19-22-23-25- namadığı en olaylı kentlerden biri olan Meadow
27-28 Ağustos) VVell'de çalışan nüfusun %86'smın işsiz olduğunu
Majestelerinin kendi görevlileri, kendi ağızları ile
*** açıklıyor...(bkz: Le Monde, 12 Eylül 1991)
Dünya ekonomisinin içinde bulunduğu bunalı
AVRUPA MARKSİZM! yeniden kendini mark- mı çok geniş boyutlarıyla hazırlamaya çalıştığım
sisit-leninist ilkeler ve sınıfsal eylem birliği içinde "Ulussuzlaşma Aşamasındaki Emperyalizm" ince
belirlemek durumundadır. Avrupa marksizmi so lememde göstermeye çalışacağım. Yukarıdaki kısa
nuna gelmiş değildir, sosyal demokratlaşma tehli cık değinmeler size Marx'm: "Var olan üretim biçi
kesinin bundan önceki sürecinden hızla çıkmakta mi artık yetmemeye başladığında ihtilalci teoriler
dır. Aslına bakarsanız Yoldaşlarım, Avrupa gündeme" gelir sözcüğünü, dialektik keşfini anım
Marksitlerin'nin kendilerini böylesi bir yenilemeye satmıyor mu? Kim marksizmin metodolojisinden
ve kendi Perestevkalarını yaratmaktan başka çıkar daha açık seçik dünyamızın içinde bulunduğu kar
yolları da kalmamıştı. Gittikçe artan işsizlik, yok maşayı doğru açıklayabilir..? İşte Yoldaşlarım, Av
sulluk sınırlarındaki insanların metropollerde yı- rupa Marksizmi dünyanın bu-yeni dialektik oluşu
ğmlaşfnası, _ırkçılık, bidonville’lerdeki korkunç munun ivmesinde hızla kendini toparlamaya,
kaynaşma ve gittikçe açık veren bütçeler... O pek sosyal-demokratlaşmaya değil,’ kendini kendisi
övülen Japon ekonomisi bile ilk kez geçen yıl tüm yapmaya hızla başlamıştır. Ve metropollerdeki bu
uzmanları dehşete düşüren bir düşüş gösterdi. Her gelişimin üçüncü-dünya ülkelerinin devrimci, ihti
yıl 50-60 milyar dolar fazlalık veren bu kapitalist lalci kaçınılmaz yükselişleriyle kesin bir yazgı birli
yönetim ilk kez 1990 yılında fazlalığı müthiş bir ği oluşturacağı kısa dönemde daha net, daha açık
düşüşle.25-30 milyar dolaylarında zorla durdura kavranır duruma gelecektir.
bildi. Son derece dengeli, inceliklerin olduğu sana Peki 'Yoldaşlarım, bizim marksitlerimizin ne
yi toplumlarında bir kez düşüşe geçildimi önleme yaptığını sorgulamaktan neden kaçınalım? Onları
nin ne denli güç olduğunu ABD ekonomisinin 680 sonsuz görevlerin beklediği bir dönemde, teorik-
milyar dolar dışa borçlanmış yapısı çok iyi göster- vurgulamaların virgüllerinde oyalanıp kalmalarını
mektedir.Japonya şu sıralarda %4,2 olan işsizliği nasıl bağışlayabiliriz? Oysa Türkiye devrimci ku
56
] TOPLUMSAL KURTULUŞ [
57
] TOPLUMSAL KURTULUŞ [
geçti. Doğu Almanya Nato'ya geçmiştir. Çekler'le beceremez. Amerikalılar olmazsa ortaya çıkacak
Macar Birliklerinin Nato içine alınması Nato uz boşluğun doldurulması olanaksız... Çünkü halâ di
manlarınca gündemin ilk maddesini oluşturmakta renen güçler var ve bu güçlerin elinde de önemli
dır. Dostlarım yalnızca bu da değil... Bir ordu ye silahlar..." (Le Monde, 5 Eylül 1991)
nildi mi yalnızca dışarda yenilmez, iç'de de
denetimden çıkar ve dağılır. Bağımsızlığını ilan ***
eden Cumhuriyetler artık kendi içlerinde Sovyet
askerlerini istememektedirler. Ve de kendi erlerini "Avusturya-Macaristan, imparatorluğunda doğ
ve görevlilerini Sovyet ordularından hızla çekmek dum ben. Çocukluğum 1. Çekoslovak Cumhuriye-
tedirler. ti'nde geçti. Macaristan'da evlenip ev bark sahibi
YENİK DEVLETİN tüm yönetim makanizması oldum. Ve de Sovyetler'de yaşlandım... Ama ben
felce uğratılmış, ya da parçalanmıştır. Bugün Mos doğduğumdan beri köyümden dışarı da tek bir
kova'da Sovyet administration'u parçalanmıştır. adım atmadım." (Le Monde Diplomatique, Şubat
Kimin hükümet olduğunu bilen yok. Mikhail Gor- 1990)
batçov mu, Rusya Federasyonu'nun başkanı Boris Yaşlı bir M acann'bu sözleri . 1. ve 2. Dünya sa
Yeltsin mi, yoksa yeni oluşturulmuş bulunan Dev vaşımları arasında yaşamış. Avrupa'nın nasıl etnik
let Konseyi ya da Halk Yetkilileri Konseyi mi? Bo çarpışmalar içinde bu dönemi yaşadığını en özgün
ris Yeltsin Japon yetkililerine kendisine 8-15 milyar bir biçimde açıklıyor. Komünizmin yıkılmasıyla
dolar verilirse Kuril adalarını teslim edebileceğini açılan Pandora’nın kutusundan yayılan, hortlaya
söylüyor. Darmadağınıklığm en tipik örneği... rak fırlayan ırkçılık ve etnik çarpışmalar yalnızca
SAVAŞDA YENİK DÜŞEN DEVLETİN içinde Sovyetler'i değil, Avrupa'yı da yavaş yavaş sar
tam bir karmaşa bir iç savaş yaşanır. Ermenilerle maktadır. Yaşanan Yugoslavya olayları bir süre
Azeriler, Tacikler'le Özbekler, Tatarlarla Dağıstan sonra Pandora’nm kutusunu kapamak için Avru
lılar, Kırgızlarla Türkmenler, Gagauz Türkleri’yle palIların nasıl büyük zorluklarla karşılaşacağını ve
MoldavyalIlar tam bir etnik çarpışma içindedirler... kendi içlerindeki etnik oluşumları önlemek için na
Bugüne değin binlerce insanın kanı bu yenik düş sıl başa çıkılması güç sorunlarla karşı karşıya kalı
müş Birliğin içinde etnik çarpışmalarda akmış bu nacağını çok belirgin bir biçimde gösteriyor. Ka
lunuyor. Şimdilik durulmuşa benziyor iç. savaş. zandıkları zaferin nasıl bir Pyrrhus zaferi
Ama Le Monde'un Orta Asya ülkeleri uzman yaza olduğunu göreceklerdir.
rı 29 Ağustos tarihli yazısında durumu " fırtına ön
cesi durgunluğa " benzetiyor. Etnik çarpışmaların ***
önünü şimdilik, Orta Asya'da İslamcı akımların ön
lediğini belirtiyor. Ve bölgenin komünist yönetici Neki "komünizmin yenilmesiyle" Pandora'nın
lerinin mollalaşarak etnik çarpışmaların önünü ke- kutusundan yalnızca fırlayan hortlaklar: Etnik çar
sebildiklerini söylüyor. Yüz mumluk ampulünüz pışmalar, bölüşüm kavgaları, ırkçılık ve sömürü
birdenbire sönerse, yani sizi aydınlatan enerjiniz değil... Büyük haçı ile Papa Hazretleri de fırlıyor
birdenbire kesilirse, siz karanlıklarda kalmamak Pandora'nın kötülükler kutusundan... Ve gotik giy
için yüzyıllarca geriye, yani mum ışığına dönersi sileri içinde tüm Avrupa'yı dolaşıyor Haç'ını taşıya
niz... taşıya... Tüm hortlamışları kutsuyor: "Sevgili Hır-
Batılılar iç savaşı çok yakından izliyorlar: Fran vatlar, sevgili oğullarım, kızlarım diyor... Tüm ya
sa'nın eski içişleri bakanlanndan Jean François- sal haklarınızın yanındayım.” Sonra Macaristan'a
Poncet durumun değerlendirmesini tüm batıklara geçiyor. Ekümenik Konsey'inin hemen yanı başın
özgün bir biçimde gerçekleştiriyor: "Komünizmin da, Timisiora olaylarında başlıca örgütlenmeyi üst
ölümüyle ortaya çıkan boşluğa nasyonalizm kuru lenmiş olan komünizmin en azgın düşmanı Pisko
luyor, diyor... Liberalizm, pazar ekonomisi kav pos Laszlo Tokes’i yüzbinlerce* kişinin önünde
ramları Rus geleneğine son derece soyut kaçan kutsuyor. Ve sonra Haç’ının önünde diz çözmüş,
kavramlar..." Ve sevinçle ellerini oğuşturarak ekli milyonlarca Doğu Avrupalı’ya sesleniyor: "Avru
yor: "Başarısız hükümet darbesi yeni bir dönemin pa'yı Hıristiyanlık temelleri üzerinde yeniden inşa
başlangıcını oluşturuyor: Bu komünizmin likidas etmeliyiz yavrularım, diyor... Biz hırıstiyanların
yonu dönemidir." Sonra yapılacak işleri anlatıyor: şimdi sunabileceğim en iyi hizmet ortak Hıristiyan
Polanya'nm, Macaristan ve Çekoslavakya'nm, ar değerlerimize yeniden dönmek, Macaristanı ve
dından Arnavutluk'la Bulgaristan’ın nasıl kademeli Avrupa'yı bu değerlerle yeniden inşa etmektir..."
bir düzenlemeyle kendi içlerine çekileceği ve de Macaristan ve Romanya sınırında küçük'bir ka-
yutulacağı... Ve bunun için: "Nato'nun yeni bir ta sabacık olan Mariapocs'da her iki ülkeden kendisi
rihsel görev üstlendiğini, söylüyor. Yalnızca Batı ni dinlemek ve kutsanmak için gelmiş milyonlarca
Avrupa Birliği’ni oluşturan Silahlı Kuvvetler bu işi kişi gözyaşları içinde Bakire Meryem duasından
58
i I TOPLUMSAL KURTULUŞ [
sonra döndüklerinde... örneğin Macaristan'ın K ak lara gerçekten "adaletli bir dünya düze-
sa kasabasına dönenler, duygularının en göklere ni"sunabilecekler midir? Solidarita’nın Gdansk’da
tırmandığı bir zamanda birdenbire neye uğradıkla Lenin tersaneleri önünde, Lenin anıtına işçilerin
rını şaşırıyorlar: Kendilerini karşılayan kasabanın sırtını döndürterek Papa Jean-Paul Hazretlerinin
Belediye başkanı, komünist düşmanı, özgür- önünde diz çökerten bir zamanların işçi tulumlu
demokratlar üyesi Güsztav Török ağlamaklı ağla başkanı, şimdi, Batılılar’ca getirildiği Cumhurbaş-
maklı, kilisenin, kasabanın anacaddesindeki 45 bi kanlığı'nda bakınız ne diyor:
nayı geri istediğini duyuruyor hemşehrilerine... Pis "Elektrikçiyken başka türlü giyiniyordum. Şim
ve aşağılık komünistler Macaristan'da siyasal erki di kravat takıyorum gördüğünüz gibi... Ama Avru
ele geçirince kiliseye ait olan bu tarihsel-görkemli palIlar beni aldattılar. Batı herşeyi kapitalist bakış
yapıların on tanesini ilkokul, kimilerini kültür mer açısından değerlendiriyor. Bize dediniz ki: Fabrika
kezi, kimilerini kentin müzesi ve arşiv müzesi, en larınızı kapatınız, insanlarınızı işsiz bırakınız. Ge
görkemlisini de güzel, leziz Macar Şaraplarının mi yapımına öncelik tanıyınız. Ve yine siz bize
içildiği ve de yabançı turistlerin pek rağbet edip şunları söylediniz: Yoo, gemi yapımı da kâr getirici
kasabaya hayli para bıraktıkları bir otel, öteki ka değil... öyleyse gemi yapımını da bırakınız. Size
lanları da sosyal lojman yapmışlar... Sörler şimdi göre herşeyi başıboş bırakmalıyız. Makinelerimizi
den iki ilkokula gelip gitmeye başlamışlar bile... Ve başka şey yapmak için kullanmalıyız. Polanya'daki
de kendilerine göre düzenlemeye geçmişler. Öğret reformlarımızda bir büyük yanılgıda bulunduk: Si
menler derin bir şaşkınlık içinde ne yapacaklarmı ze yetişebilmek için alabildiğine hızlı gittik. Sonuç
bilemiyorlar. Ama büyük bir kaygıya kapılan Kalc- ta: Bugün korkunç sorunlarla karşı karşıyayız. Fab
sa'lıîarı kasabanm papazı yatıştırmayı(?) biliyor: rikalarımız durdu. Ve biz şimdi müthiş bir
"Bizim mallarımıza 24 saat içinde bir kararnameyle işsizlikle başbaşayız..." (11 Eylül 1991, Le Monde)
el konmuştu, diyor... Bizim acelemiz yok.. Önce, Ama Gorbatçov öyle düşünmüyor. Eylül ayı orta
yani bu yol içinde şu gördüğünüz beş büyük bina sındaki Moskova’da gerçekleştirilen AGİK toplan
yı alacağız. Sıra sonra ötekilerine gelecek..." (Le tısında James Baker'ın önünde, 19 Ağustos Mosko
Monde 20 Ağustos 1991) va Provokasyonunu anımsatarak:
Hiç kuşkusuz Jean Paul-H'nin Hıristiyan ilkeler "Yanlışlıklarımızın üzerinden sesizce geçmek ola
înşaasmda tatsız olaylar da olmuyor değil... Örne naksız, diyor... Hiç kuşkusuz önceki yapıları daha
ğin tüm örtbaslara kaşın Macaristan'daki 150 bin ivedi bir biçimde parçalayıp atmamız gerekiyor
Yahudi topluluğunun Rabbin’i Peter Kardos, Papa du..." Oysa Vaclac Havel’in hemen az ötesindeki
Hazretlerinin pırlantalarla süslü Haçı çevresinde sesini duyabilir. Tutukluluk hücresinden Cumhur
toplanmış milyonlarca insana, basın ve televizyon başkanlığına sıçrayan Çek yazar da tıpkı Solidari-
gibi iletişim araçlarına bir bildiri dağıtmayı becere ta'nm eski başkanı gibi şaşkınlık ve bunalım içinde.
biliyor: "Macaristan'daki Kilise şefleri 2. Dünya sa Hazırladığı ekonomik plan Avrupa Topluluğu'nca
vaşında, Macaristan'da yaşayan yüzbinlerce Yahu red edildi. Buna göre: Pazar ekonomisini Komekon
di'nin Toplama Kamplan'na götürülmesi ülkelerinde canlandırabilmek için Sovyetlere Batık
karşısında en küçük bir biçimde seslerini çıkarma ların yapacağı yardımla sanayii dönmeye başlıya-
dılar. Ve bu jenosid'de 600 bin Yahudi öldürül cak olan Sovyetlerden yine önceki gibi enerji, pet
dü..." rol ve öteki tecimsel ürünleri alabilmek olasılığı
Ve böylece Papa hazretlerinin milyonların üze doğacaktı. Ama Avrupa Topluluğu başkanı Jacque
rinde dalgalanan Haç'ma gamalar düşüyor. Ve Delor için böyle yazarlara özgün romantik reçete
onun görüntüsünün dalgalanmalannda da Kilise ler hiç de geçerli değil... Ve şimdi devletleri teslim
nin gittikçe artan mal varlığı... biribiriyle bütünleşi alınmış Moskova'dakiler tıpkı Prag'dakiler ya da
yor. Ve ben birden Marx'm "Fransa’da tç Savaş" ya Varşova'dakiler gibi önlerindeki kışı nasıl geçire
pıtındaki bazı tümceleri y'apıta hiç bakmadan ceklerini bilemiyorlar. Çünkü Varşova'nın, örneğin
anımsıyorum: "Komünarlara karşı dövüşen küçük son bir girişimle Avrupa Topluluğu'na et satmak
burjuvalar, barikatlar gerisinde işçileri öldürdük konusundaki girişimi de Fransa'nın sosyalist Baş
ten sonra küçük dükkancıklarına döndüklerinde, kanı Miterrand tarafından, kendi et üreticilerini ko
dükkanlarının kapatıldığını, icraya verildiklerini rumak adına red edildi.
ve de kimileri de hiç ödeyemeyecekleri kadar yük Tek kurşun atılmadan bozguna uğratılmış dev
sek kira bedelleri ile karşılaştıklarını gördüler. letlerin halkları gerçekten aç ve sefil... Valeri Sou-
Çünkü aslında ne içlerindeki mal ne de dükkan rov geçen yıl yayınlanmış "Bekleme Salonu” adlı
kendilerinindi...” Çağımızın karmaşasını, geriye çe romanında durumu iyi özetliyor. Maksim Gor-
kilmiş yenilgisini marksizmin metedolojisinden ki'nin "Ayak Takımı" (1902) romanından daha mar
başka hangi metodoloji daha doğru açıklayabilir? jinal insanların, serserilerin, fahişelerin, yersiz
Ve Batkılar komünizmden teslim aldıkları halk yurtsuzların, işsizlerin, alkoliklerin doluştuğu bir
59
] TOPLUMSAL KURTULUŞ i ]
Salon..." "Tüm ülkemiz bir Bekleme Salonu gibi, di boğulmuş, yenilgiye uğratılmıştır" deklerasyonunu
yor yazar Sourov... İnsanların kimisi ayakta, kimi hazırlayan, imzalayan adam.
leri oturmuş, kimileri bekleme salonunun sıraları Ah, dostlarım... "çözülmeye başladığının..." ne
na ya da yerlere kıvrılmış, sessizce, hiçbirşeycikler relerde, kaç yıllardan beri sürüp geldiğini görme
demeden bekliyorlar..." miz gerektiğini belki de bu örnek kadar hiçbir şey
Prag'ın, Varşova'nın, Moskova'nın Bekleme sa kanıtlıyamaz. Bu baylar menşeviklerden bile geri
lonlarının kaloriferleri artık yanmıyor... Ve Mosko dir... Ve nasıl menşevikleşmenin bile gerisine düş
va'ya, Varşova’ya, Prag'a yağmaya başlayacak kar tüklerini görüp çıkarmamız gerekmektedir.
kimilerine: "45 yıldır hiç böyle kış görmedik..." öte ÖRNEK 2: Sözümona bazı çevrelerce marksist-
kilerine de "yetmiş yıldır hiç böylesine kar yağma leninist diye nitelendirilen Soyuz grubu sözcüsü
mıştı ve hiç böylesine üşümemiştik" dedirtecek... nün son Halk Meclisi toplantısında yaptığı konuş
Ama batıkların acıması tükenmemiş olanlan da ma. Bu toplantıda artık tümüyle Sovyet sistemine
var. Örneğin Amerikan Temsilciler Meclisi Silahlı son verildiğini herkes biliyor. Bakınız bu sisteme
Kuvvetler Komisyon Başkanı Les Aspin bunlardan son verilişin eleştirisi Soyuz grubunun sözcüsü Al
biri. Salondakilere bakıp acıdıktan sonra: "Komü bay Alksinis nasıl açıklıyor: "(Gorbatçov'un bu) Ye
nizmin yetmiş yılından sonra özgürlüğün bu ilk kı ni önerileriyle ortadan kaldırılmak istenen Sovyet
şının Sovyet halkları için bir yıkım olmasını istemi sistemi, tıpkı bir zamanlar, 1918'de Bolşevikler'in
yoruz hiç kuşkusuz" diyor. (Le Monde 30 Ağustos Kurucu Meclis'i kaldırmaları yöntemleriyle gerçek
1991) leştirilmek istenmektedir." Tanrım, ne duruma ge
lindiği görülüyor mu? Batı burjuvazisinin yıllardır
*** hiç dillerinden düşürmedikleri Kurucu Meclis'in
kaldırılması olayını, Soyuz’un ilerici marksist alba
TEK KURŞUNSUZ BOZGUN nasıl sağlandı pe- , yı, onlardan da geri bir dille ve de "vahşi bolşevik"
ki..? Burda anlatılması gereken bu değil. Ama ya imajını yineleyerek yapmaktadır. Kendi tarihine
şanan gerçeklerin ayrıntısındaki sonuca varmış üç bunca yabancılaşma nasıl açıklanabilir? Hiç kuşku
çarpıcı örneTde, "Rus Marksizminin çözülmeye baş suz açıklanır. Ama şimdilik değinmekle, ayrıntıla
ladığı" saptamasının yeterli olup olmadığını öğren rın bu gerçeğini sergilemekle yetinmek isityorum.
mek istiyorum. Bu bize işimizin ne denli özen gös Gerçekten batıklardan bile geri diyorum, çünkü
terecek bir çabayı gerektirdiği, ne denli de doğru Batılı yazarların insafı tükenmemiş tarafsız incele
çözümlemelerin dünyayı kavramamızı kolaylaştı yicileri Kurucu Meclisi Bolşevikler’in kapamadığı
racağını gösterir. nı yazarlar. Sosyalist Devrimcilerin büyük çoğun
ÖRNEK 1 :4 Eylül'de AGİK toplantısında Rusya luğu oluşturduğu kurucu Kurucu Meclis aslında
Federasyonu başkanı Boris Yeltsin, Fransa'nın sağ kendi kendini feshetmiştir. Büyük, toprak ağaların
cı partilerinin en önde gelenlerinden Jacques Chi- dan, Çar'cı küçük burjuvalar ve bürokratlarla ku
rac'ı Kremlin'deki karşılamasında şöyle konuştu: laklardan oluşan Kurucu Meclis’in başında büyük
"Rusya Cumhuriyeti Başkanı olarak sizi Krem toprak ağası ve en gerici politikaların sözcüsü Vic-
lin'de kabul etmekten son derece mutluyum. Bu tor Çernof bulunuyordu. 18 Ocak 1918'de toplanan
anı biz 74 yıldır bekledik. Ama işte sonunda ba Kurucu Meclis'in çalışması için aslında bolşevikler
şardık." 74 yıl bu anı beklemiş olanların nerelerden ellerinden geleni de yapmışlardır. 175 sandalyeli
geçerek buraya geldiklerini bulmamız gerekiyor. Bolşevik grup, Meclise, ihtilalle kurulmuş olan
74 yıldır Kremlin'de beklenen liderin kimliğini mi Sovyet rejimini tanıma önergesi verdiğinde, Çernof
öğrenmek ister okuyucu: 74 yıldır beklenen bu li bu öneriyi red ederek Cumhuriyet ilanına kalkış
der bir ay önce Fransa'daki yabancı işçiler için "Pis mıştır. Yasal olarak buna hakkı olmadığını olayla
kokulu herifler, azgınca gürültü edip azgınca çoğa rın gelişimini izleyen tarihçiler apaçık söylerler. Ve
lıyorlar" tanımlarını kullanan liderdir. 74 Yıldır Sovyet, Kerenski'nin bile kendisine yapamadığını.
Kremlin'de beklenen bu liderin partisi 1992'de ya Kurucu Meclis yapmaya kalkınca Meclis'in çalış
pılacak seçimlerde Avrupa'nın en parlak ırkçısı Le malarını durdurmuştur. Lenin, İ. Sovyet'in bu ka
Pen ile işbirliği yapabileceğini açıklayan bir parti. rarını yalnızca ve yalnızca savunmuştur: "ihtilalin
74 yıldır Kremlin'de Orak-Çekiç'i indirmek için çıkarlarının Kurucu Meclis'in biçimsel haklarından
beklenen bu adam eski Cumhurbaşkanlanndan çok daha önemli olması doğaldır" demiştir. (Lenin,
Pompidöu zamanında ilerici ve sınıf sendikacılığı Tüm Yapıtlan C. 26. sf. 268-269)
savaşımı veren CGT Konfederasyonu ile toplu gö ÖRNEK 3: 19 Ağustos Moskova Provokasyo
rüşmelerde masaya tabancasiyla gelip oturan nundan sonra savunma bakanlığına getirilen Mare
adam... Ve bu adam Moskova'dan ayağının tozuy şal (nasıl 49 yaşında mareşal olunuyorsa...) Şapoş-
la dönüşünde, Paris'te konuk ettiği Avrupa sağ nikov Rus gazeteci Karaulov'un sorulanna verdiği
partiler toplantısında: "Komünizm doğduğu yerde yanıtlarla darbenin ayrıntılannı anlatıyor:
3TOPLUMSAL KURTULUŞ [
Karaulov: - Tüm generallerin bürolarında si 250 bin insanın ölümüne neden olmuşlardır. İran
lik, eski Lenin portreleri var. Onları asılı ol Cumhurbaşkanı Rafsancani’nin açıklamalarına gö
dukları yerlerden kaldıracak mısınız...? re bu savaş İran'a tam tamına 1 tirilyon dolara pat
Mareşal Papoşnikov: - Açık yüreklilikle söy lamıştır. İran'ın 1980-1988 yıllan arasında 15 büyük
lüyorum. Bugüne değin, Lenin'i ne devlet kenti ile 1200 köyü bütünüyle haritadan silinmiştir.
adamı olarak, ne de salt bir insan olarak an- (Geniş bilgi için bkz: "Körfezin Kutsal Adakları - Ak-
lıyabilmiş değilim. Birgün anlarsam elbette, yüz Yayınları, 'Emperyalizme Yenilen Bir Tanrı' sf.
bundan çıkaracağım sonuçlar olacak. Ama 59-84) Bugün Iran halkı Şah döneminin koşulların
şimdi Lenin’in portresi yerine Puşkin’inkini dan daha da yoksul koşullardadır. O dönemde kişi
yerleştireceğim. Daha da iyisi Lermen- başına düşen 650 dolarlık petrol geliri şimdilerde
tov’unkL. ne de olsa bir subaydı." (Le 120 dolara düşmüştür. Ve de bütçesi %45 açık ver
Mond, 13 Ağustos 1991) mektedir. Irak'a gelince... ABD yönetiminin Körfez
Dostlarım, sorularınıza teorik içerikli yanıtlar Savaşma ilişkin Ramsey Clark Komisyonu'na sun
vermediğim için yoksa bana kızıyor muşunuz? duğum rapordan şu kısa alıntıyı almakla yetinece
Ama ustalar değil mi öğretinin altını "Devrimi in ğim: "Körfez Savaşma İlişkin Suçları Araştırma Ko
sanlar yapar" diye çizen... Ben şimdi gözümü dört misyonunun Hazırlık Raporu'nun da belirttiği gibi
açmış, dünyanın bu korkunç değişiminde insanla büyük bir tuzakla gerçekleştirilen Körfez Savaşı
rı gözlüyorum... Ve belki de Valeri Surov’un roma Irak halklarına yüzbinlerce ölülerinin yanında 500
nının kahramanı yanıtın anahtarını bize veriyor: milyar dolarlık bir büyük yıkım da getirmiştir. Irak
Stalin döneminde yan aç yan tok geçen çocukluk Birleşmiş Uluslar Güvenlik Konseyine ve Genel
günlerinden sonra Kruçof döneminin tam sorum Sekreterine 5 Mayıs 1991'de gönderdiği bir mek
suzluk içinde yetişme çağı ve, Brejnef döneminin tupla savaş öncesi durumuna gelebilmek için 214
boşanmalarla, içki alemleriyle, sarhoşlukla gççen milyar dolara gereksinimi olduğunu belirterek
umarsız, hiçbir yaşam perspektifi olmayan yılları... kendisine fatura edilen savaş ödentilerini bu tarih
Ve insanlar haykırıyor: PARTİ NEREDEYDİN? ten 5 yıl sonra ödemeye izin verilmesini istemiştir.
Hiç kuşkusuz Birgün Bile Yaşamak adlı, Bolşevik Gelirlerinin %98'ini petrol dışsatımından elde eden
devrimi anlatan romanımda bu sorunun tarihsel bu ülke halkları için bu beş .yıl içinde hiç savaş
süreçlerdeki evreleri kuşkusuz var. ödentisi yapılmasa bile ancak 65 milyar dolarlık bir
Biz şimdi olayı "Rus Marksizminin de hızlı bir döviz girdisi elde edebilmektedir. 149 milyar do
biçimde yıprandığı ve çözülmeye başladığı" görü larlık bir açık Irak halklarının geleceğine, acımasız,
şünden çıkararak, tarihsel süreçlere, 1917’lere, tuzaklı bir savaşla nasıl ipotek konduğunun kesin
1871’lere ve 1848'lere götürmek yükümlülüğü ile kanıtı olarak Komisyon üyelerince üzerinde durul
karşı karşıyayız. malıdır. Bu, bir ülkeyi, halklarıyla birlikte, Truva
Ve Promethee gibi yeniden dikilmek zorunda savaşından bu yana, XIX. yüzyıl sömürgeciliği ve
yız büyük tiran Zeus'un yıldırımlarına... Çünkü kolonializmi dahil, şimdiye değin görülmedik bir
Promethee ölümsüzlüğünün pratiğini daha ileri biçimde sömürgeleştirme'dir. Ve de Birleşmiş
pratiklere götürme gücünü doğasallığıyla kendin Uluslar Yasası sömürgeciliğe hem maddeleriyle,
de taşır. hem de ruhuyla karşıdır. Komisyon, Irak’m bu
borçlarını ödememesi gerektiği konusunda bir yar
gı maddesi oluşturmalıdır. (...) Bölgemizde 11-12
-ıı- yıl içinde koskoca iki ülke, tüm halklarıyla birlikte,
tuzaklarla çökertilip, dünya petrol rezervlerinin
Ve ölüm büyüdü öylesine %20'sine sahip zenginlikler üzerinde aç ve sefil bı
Sığmadı kendi mezarına... rakılmışlardır. (...) Körfez Savaşma ilişkin Suçlan
Şevki Âbdülâmir Araşürma Komisyonu üyeleri Kürt halkına oyna
nan oyunun gerekçelerini de bulup çıkarmak zo
Yukarıdaki dizeler Paris’te politik sığınmacı ola rundadırlar. (...) 100 bin Kürt'ün öldürüldüğü,
rak yaşayan 1949 doğumlu Irak'lı bir ozanın - Ölü- Irak'da ezdirilen kışkırtılmış kitlelerin trajedisi,
münmezarma sığmadığı Ortadoğu'da devrimi de ABD'nin:
ğerlendirebilmek için şu tabloyu bir iyice a) Bölgede tek egemen güç olarak kendisinin
görmemiz gerekiyor: varlığının tüm direnen halklarca kabul edilmesi
Ortadoğu, bölgemiz, emperyalizmin bir dizi ci b) Bu kanlı zeminde "Pax Americana'nm oluştu
nayetiyle XXI. yüzyıla girerken bir harabeler böl rulması gibi iki büyük emperyalist olgu yatmakta
gesi durumuna gelmiştir. Daha önce Irak'ı tüm si dır.” ■
lahlarıyla donatıp İran üzerine saldırtanlar
bölgemizde 9 yıl süren savaş süresinde 1 milyon ***
61
r I TOPLUMSAL KURTULUŞ E
62
Graam a International, 2 Haziran 1991, Başyazı
63
] TOPLUMSAL KURTULUŞ [
64
ARTIK GÖRÜLMÜŞTÜR: Truva atı kimlikli Bülent Ecevit'in, CHP-SHP kimliğinin mezarcısı
olduğu görülmüştür.
ARTIK GÖRÜLMÜŞTÜR: Yıllanmış demagog Süleyman Demirel'in, bu düzenin mezarlık
imamı olduğu görülmüştür.
ORTAYA ÇIKMIŞTIR: SHP'nin ihanet kapısının önünde ter döktüğü ortaya çıkmıştır. SHP,
kaybettirdikleri ve futbolcu transferi örneği peşinden koştukları ile DYP'den farksız olduğunu
göstermiştir. Sosyal demokrasinin şaşılığının, ihanet kapısı önünde tereddüte dönüştüğü artık
ortaya çıkmıştır.
HEP lider ve milletvekilleri asıllarma dönmüşlerdir. Kaynayan Kürt kazanının buharıyla yük
selen bu hareketin yöneticilerinin, hiç bir protokol ya da sözleşme yapmadan, kendilerini atan,
çok yakında Kürtler’e karşı sınır ötesi operasyonunu "elinizi çabuk" tutun diyerek utangaç bir
biçimde destekleyen SHP ile yapmış olduğu milletvekilliği ittifakı hiç bir şekilde onaylanamaz
bir nitelik almıştır.
SP Liderliği, eylülist darbe öncesinin sorumluluklarından kurtulmak için ciddi bir çaba gös
termemek bir yana, en önemli konularda bir uçtan diğer uca fırlayarak varolan güvensizliği ar
tırmaktadırlar.
AKTİF BOYKOT: Seçimde tek devrimci yol aktif boykottur.
BİR: ANAP, DYP, DSP karşı parti kabul edilmelidir. Bu seçimlerde, karşı partileri zaman için
de eritecek uzun dönemli ve inatçı bir politika ve propaganda başlatılmalıdır.
İKİ: Sosyalist ve Kürt Devrimcisi adaylar desteklenmelidir.
AKTİF BOYKOT, budur. Bu, ilkedir. Ancak bu seçimin bazı pratik zorluklan görülmektedir.
Seçime girme hakkını elde eden SP'nin liderliği bir yana, tabanında, bu partinin sosyalist oldu
ğunu düşünen iyi niyetli sosyalistler bulunabilecektir. SHP-HEP milletvekili ittifakı nedeniyle
Kürt halkının devrimci mücadelesini duyan devrimci Kürtler'in bu listede bulunmaları müm
kündür. Bu durumlar bağımsız aday sayılabilirler; titizlikle incelenmeli ve böyle değerlendirme
yapıldığı takdirde mutlaka işaretlenmelidir.
SEÇİM, dünya sosyalist sisteminin yıkıldığı ve arkasından tiksindirici bir kapitalizmin çıktığı
bir zamanda yapılmaktadır. Bu yıkıntıya bakarak, çok yakındaki yıkıntıyı gözlerden kaçırma
mak gerekmektedir: Türkiye düzeni de yıkılmaktadır. Bu yıkıntının üzerine, iki yüzlü, obur, bü
rokrat, çürümüş ve kokuşan bir tekelli-emperyalist düzen oturtulmak istenmektedir. Düzen, bu
oturtma işlemi için bir iç savaş hazırlığı içindedir.
SORUN, artık sadece direnmek değil bu savaşı kazanma sorunudur.
ŞİMDİYE KADAR, Türkiye'nin devrimcileri hep kazandıklarını korumaya çalıştılar. Bunun
için hep yenildiler.
ÇÖZÜM, savunma değil hücumdur.
ÇÖZÜM, korumak değil sıçrayarak ilerlemektir.
SEÇİM çözüm değildir.
ÇÖZÜM, sosyalizm için ve sosyalizmde hiç durmamaktır.