Professional Documents
Culture Documents
Sayfa
İÇİNDEKİLER .............................................................................................................i
RESİMLERİN LİSTESİ.............................................................................................. ii
1.1.Genel Bilgiler.......................................................................................................1
2.1. Hititler.................................................................................................................5
2.2.Urartular.............................................................................................................12
2.3. Frigyalılar..........................................................................................................23
2.4.İon-Lidya Uygarlıkları.......................................................................................29
2.5. Persler(Akhemenid).............................................................................................42
KAYNAKLAR...........................................................................................................58
1
RESİMLERİN LİSTESİ
2
Resim 26: İğne Başı...................................................................................................16
5
1.ANADOLU ESKİ ÇAĞINDA TAKILAR
1.1.Genel Bilgiler
Resim 1: Neolotik Çağ’a ait bir kolye.Taş ve geyik dişinden boncuk kolye,
Çatalhöyük(Türkoğlu, S. s:20).
1
Resim 2: Uzun silindirik kemik boncuklar ve taş boncuklarla düzenlenmiş kolye,
Çatal höyük (Megep, s:4)
Düz ince bir metal parçası elde edebilmek veya şekil verebilmek için insanoğlunun
baş vurduğu en eski ve ilkel yol,metalin cinsine göre, ya ısıtarak veya çekiç veya
benzeri bir enstrümanla döverek işlemi gerçekleştirmektir.
Kakma yoluyla kabartma(repousse)
Kalıp baskı
Taştan veya metalden kalıp hazırlama-döküm
Kazıma yoluyla desen oluşturma
Delik işi
Güverse
Bütün bunlara değerli veya yarı değerli taşların, kemik fildişi gibi maddelerin
biçimlendirilmesi ve bunların çeşitli yollarla takılarda değerlendirilmesini de
eklemek gerekir.
2
Resim 3: Deniz kabukları ve renkli taşlarla Resim 4: Geyik dişinden yapılma
oluşturulan Neolotik Çağ kolyesi gerdanlık(Aksaray Müzesi)
M.Ö.4000 başlarından itibaren altın ve gümüş işlemeye akik ve kalseduan gibi ilgi
çekici, canlı renklere sahip süs taşları takı yapımında kullanılmaya başlanmıştır.
3
Resim 7: Saç ve giysi iğneleri. Tunç çağı(MÖ 3000-1200)
Resim 8: Yaka şeklinde gerdanlık. Geç Tunç Çağı. Altın levha, repusse tekniği,
boyut 29.2cm
4
2.ANADOLU UYGARLIKLARI’DA KUYUMCULUK SANATI
2.1.Hititler
Genel Bilgiler
- Çorum yakınlarındadır.
- Kadeş Antlaşması (M.Ö 1280) Dünya tarihinde iki devlet arasında yapılan ilk
antlaşmadır.
Hint-Avrupa kökenli bir halk olan Hititler’in M.Ö. 2. Binyılın ikinci çeyreğinde
Kuşar Kralı Anitta, birçok şehir beyliğini merkezi bir yönetim altında birleştirir ve
eski Hitit krallığını kurar. Anadolu platosunun önemli bir bölümünü kaplayan krallık,
Suriye’ye kadar genişler. Babil işgal edilir ve yağmalanır. Sonraki dönemlerde siyasi
karışıklıklarla zayıflayan Hitit politik ve askeri gücü, Kral Şuppiluliuma döneminde
yeniden güçlenir.
5
M.Ö. 13. Yüzyıl ortaları, Hititlerin en parlak dönemidir. En geniş sınırlarına bu
dönemde ulaşsalar da, birkaç on yıl sonra büyük kavimler göçünün ani ve acımasız
saldırısyla yok olurlar. Başkentleri Hattutaş’da bulunan binlerce çivi yazılı tablet,
Hititler’in tarihi, sosyal ve siyasi düzeni, dini ve sanatı hakkında geniş bilgi içerir.
(Türe, A. S.90)
Hitit sanatının homojen üslubu, kendinden önceki Hatti kültürü ve Asur ticaret
kolonileri döneminin Ortadoğu etkisiyle biçimlenir. Krallıktan imparatorluğa uzanan
gelişim döneminde Babil, Kuzey Suriye ve Mısır’la barışçıl ya da savaşçıl ilişkilerin
yarattığı etkileşimlerle zenginleşir. Ancak Hitit sanatı, Anadolu dışındaki
uygarlıklarda benzeri bulunmayan özgün bir sanattır. Hititler’in Anadolu sanatına en
büyük katkıları anıtsal heykel ve rölyeflerdir. (Türe,A.s:91)
Koloni Çağı sonrası Orta Anadolu’da güçlü bir devlet kuran Hititlerden günümüze,
altın, bronzdan muska (amulet) olarak kullanıldığı arka yüzlerindeki halkalara
dayanılarak söylenen tanrı ve hayvan heykelcikleri ulaşmıştır. Bu maden
heykelciklerin, büyük boy tanrı heykellerinin birer kopyası oldukları düşünülür.
(megep,kuyumculuk teknolojisi, takının gelişimi,2006,s:6)
6
Resim 11: Hitit Güneş Kursu
Hitit Güneş Kursu olarak adlandırılsada Hitit değil Hatti’dir. Tunçtan yapılmış dini
merasimlerde kullanılmıştır.Yuvarlak şekli dünyayı yada güneşi temsil
etmektedir.Altta iki adet boynuza benzer çıkıntı bulunmakta en olduğu henüz kesin
olarak bilinmemektedir.üzerinde yer alan çıkıntılarsa doğanın çoğalmasını üremeyi
temsil etmektedir.
Önceleri doğal bakırın işlenmesi, ateşle ısıtma tekniğinin keşfi ve bakırın maden
filizlerinden izabesi ile gelişen madencilik, daha sonraki dönemlerde dövme ve
döküm tekniklerinin gelişmesi ile hızla ilerleme kaydetmiştir. Anadolu’ya
geldiklerinde kendilerini hammadde kaynağı açısından yaterli, her türlü maden
üretim teknolojisinin uygulandığı bir kültür bölgesinde bulan Hitiler, M.Ö. 2.binin ilk
çeyreğinden itibaren, eski madencilik geleneğini daha da geliştirme olanağı elde
etmişlerdir.Hitiler çubuk, yuvarlak ya da öküz gönü şeklinde elde ettikleri metal
külçelerini, fırın, ocak, körük, üfleç, pota gibi zengin üretim malzemesine sahip yerel
atölyelerde ergitmişler ve pişmiş toprak ya da taştan yapılmış açık, iki parçalı ya da
kaybolan modelli kapılarda, döküm ve dövme tekniğinde çeşitli eserler üretmişlerdir.
Hattuşa’da Aşağın Şehir, Büyükkale ve Yukarı Şehir’de ele geçen az sayıda işlik,
üretim malzemesi ve mamul eser, bize yazılı belgelerde sözü edilen metal sanatı
hakkında bir fikir verebilmektedir. (http://www.anadoluuygarliklari.com/hititler/187-
hititlerde-giysi-ve-taki)
Hitit yazılı belgelerinde (tapınak envanterleri, ganimet listeleri vs. ) çeşitli süs
eşyalarından bahsedilmekle birlikte, gerek Hattuşa gerekse diğer Hitit kazılarında
7
açığa çıkarılan takılar , yazılı belgelerde sözü edilen malzemeyi tanıtacak nitelikte
değildir. Yazılı belgelerde bahsedilen takılar arasında , kıymetli madenlerden
yapılmış saç süsleri , küpeler, göğüs süsleri, broşlar, boyun bantları, pandantif ya da
amuletler, halhallar, bilezikler, yüzükler ve gerdanlıklar bulunmaktadır. Metinlerde
takıların yanında , çeşitli giysiler üzerinde altın aksesuarların kullanıldığına dair
bilgilerde bulunmaktadır. (http://www.anadoluuygarliklari.com/hititler/187-
hititlerde-giysi-ve-taki)
Hitit İmparatorluk Çağı takıları hakkında gerçek buluntuların yanı sıra yazılı
kaynaklarda rastlanılan tanımlarda da bilgi edinilir. Tapınak hazine envanterlerinde,
krala ait çeyiz ve ganimet listeleri arasında yer alan takılar çok zengin ve çeşitlidir.
Hititlerin başkenti Hattuşa (Boğazköy) yakınlarındaki bir açık hava tapınağı olan
Yazılı Kaya’da ki kabartmalarda, Hitit Kraliyet ailesinin giyim kuşam ve takıları
gösterilmiştir.(megep)
8
Resim 13: Hitit, altın mühür yüzük,Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi
(Türkoğlu, S.s: 47
Resim 14: Hitit Prens Altın Mühür Yüzük (Sivas’ın Kaşıkçı Elması).
(http://sivasmemleket.com.tr/mobil/haber/46835/sivasin-kasikci-elmasi.html)
Sivas’ın Kangal İlçesine bağlı Yarhisar Köyü yakınlarında bulunmuştur. Altın mühür
yüzük saf altından yapılmış olup 14-16 gr ağırlığında. Yüzükte tek parça kalıptan
çıkartıldıktan sonra oval yüzük kaşının arkadan dövülerek inceltildiğine dair vurgu
izleri görünüyor. Yüzüğün 1.5 mm kalınlıkta ve 7 mm genişlikteki arka kısmında
1mm derinlikte açılmış olan 2 yatay yivin sivri uçları oval şekilde üst yüzey
kenarında bulunan bodur yivlerine kadar uzanıyor.Mühür tasfir alanın 2 ucunda yatay
yerleştirilmiş ve uzuvları ayrı ayrı işlenmiş kanatları açık birer çift başlı kartal
bulunuyor. Bu kartalların yanında kaide üzerinde duran birer gaga ağızlı testi ile
bunların üzerinde birer üçgen işareti bulunur. Mührün merkezinde ana motif olarak
sola dönük hörgüçlü bir boğa yer alıyor. Boğanın gövdede ayrı bir şekilde tasfir
edilen başında çene burun ve sağ boynuz ayrı bir şekilde gösterilmiştir.Boğanın
üzerinde üç kolu yivli bir kolu düz bırakılmış bir haç ve solunda bir üçgen
bulunuyor.Mühür kenarında bu üçgenin ucuna kadar bir çatlak var. Boğanın altında
iki küçük üçgen arasında bir ön bacakları ile testi arasında ikinci bir hiyeroglif işareti
bulunuyor. (http://sivasmemleket.com.tr/haber/46835/sivasin-kasikci-elmasi.html)
9
Resim 15: Hitit Saç İğnesi
(https://www.haberturk.com/kultur-sanat/haber/1126372-3700-yillik-hitit-sac-ignesi-
bulundu)
10
Resim 18: Hitit Mühür Yüzük
( http://www.kesinkarar.com/3-bin-600-yillik-muhur-ilk-kez-goruntulendi/)
3 Bin 600 Yıllık Mühür Çorum müzesinde korunuyor. Hititler döneminde kral ile
katip arasında yapılan yazışmalarda kullanılan ve dünyada üç tane bulunduğu
belirtilen Hitit mührü.
Hititlerden günümüze, altın, bronzdan muska (amulet) olarak
kullanıldığı arka yüzlerindeki halkalara dayanılarak söylenen tanrı ve hayvan
heykelcikleri ulaşmıştır. Bu maden heykelciklerin, büyük boy tanrı heykellerinin
birer kopyası oldukları,düşünülür.
11
Resim 20: Hitit dönemine ait, Hitit Güneş
Tanrıçası Arinna'nın ,kucağında çocuk tanrıça ile
aslan pençeli sandalyeye oturmasını tasvir eden
altın kolye ucu.(4.3 cm.)M.Ö.14-13.y.y.,İç
Anadolu Metropolitan Müzesi, Amerika
(http://t.sahajayogaportal.org/anadolu-
medeniyetleri/anadolu-uygarliklari.html )
2.2. Urartular
Uçları aslan başıyla biten açık halkalı altın ya da halkası bronz, uçları altın aslan
başlı pazı bilezikleri, Urartu kuyumculuğunun en güzel ve etkileyici yapıtlarıdır.
Resim 22: Urartu Bilezik: Uçlarında, ince bir işçilikle hazırlanmış altın aslan başları
takılı, açık halkalı bronz pazı bileziği. Bilezik halkası üzerindeki mantarımsı
çıkıntılar, M.Ö. 9-8. Yüzyıl Urartu bileziklerinin bazılarında da görülür. M.Ö. 8.
Yüzyıla tarihlenen eser, Van Müzesi’nde. Aslan başlarının geriye doğru yatık
kulakları ve saldırgan bir ifadeyle dişlerini gösterirken betimlenmesi, Asur
aslanlarına benzerlik gösterir. Ancak, alından burna doğru inen kabarık üçgenimsi hat
Urartu üslubudur.
13
Altın bilezik uçlarındaki aslan başlarının detaylı işçiliklerine karşın, gümüş ve bronz
bileziklerde aslan başları aşırı derecede stilize edilmiştir. Bu nedenle, Avrasya
figürlernie benzer şekilde panterimsi ya da ejderimsi bir görünüm kazanmıştır. Bu tür
bileziklerde kullanılan stilize yılan ve buzağı başları, Kafkasya ve kuzeybatı İran
etkileri gösterir. Benzerleri Asur buluntuları içinde de yer alır. Bronz olanlara göre
daha özenli bir işçilikle yapılmış olan gümüş bileziklerde, yüz detayları döküm
sonrasında kalem işiyle daha belirgin hale getirilmiştir. Hayvan başlı bileziklerin
diğer tipinde, açık alka uçları sağa ve sola kaydırılarak helezonik bir görünüm
sağlanır. İkinci bir bilezik türü açık halka uçları küt bırakılan sade bronz bileziklerdir.
(Türe,A. s:136)
Urartu küpeleri geniş çeşitlemeleri ve farklı yorumlarıyla ilgi çeker. İri halka küpeler,
içlerine dolgu maddesi konulan altın boruların kıvrılmasıyla yapılmıştır. Bu tür
küpelerin; halka uçları küt olanları, iki uca açılan deliklere askı halkası takılanları,
küt halka uçlu ve halka ortasına süs parçası takılanları, şerit halkalı ve halka ortası
sarkaçlı olanları gibi birçok modeli bulunmuştur.
14
Resim 24: Urartu Küpesi: Sivas Atatürk
ve Kongre Müzesi’nden(Türe, A. s:137)
Resim 25: Urartu Küpe (Türe, A. s:138) . Uçları inceltilmiş tel halka üzerine
konulmuş, kare kesitli ve granülasyon bezeli üç çubuktan oluşmuş elektrum küpe.
Çubukların uçlarındaki kare piramit formlu granülasyon düzenlemesiyle etkileyici ve
dekoratif bir etki yaratılmış. M.Ö. 8. Yüzyıla ait küpe, Sadberk Hanım Müzesi’nde
sergileniyor.
Erken Urartu İğneleri, dönemin diğer takılarında olduğu gibi demirdendir ve M.Ö. 1.
Binyıl başlarına tarihlenir. Van yöresindeki Ernis-Evditepe, Karagündüz ve Yoncalı
nekropolleri ile Hakkari nekropolünden çıkarılan takıların büyük bir bölümünü
oluşturan demir iğneler, yuvarlak kesitli ve topuz başlıdır. Bazı iğnelerde tepe
kısmına akik yerleştirilmiştir. İğnelerin tepeye yakın noktasına birer deilk açılmış,
bazılarında ise bu deliklere boncuk sarkaçlar takılmıştır.
İğne başı süslerinde en sevilen bitkisel motif haşhaş kozasıdır. En çok kullanılan
mitolojik yaratıklar boğa-aslan ve grifondur. Hayvan figürlerinde boğa, aslan ve
stilize edilen kuşlara sıkça rastlanır.
15
Resim 26: İğne Başı.(Türe, A. s:138). Van Müzesi’nden , dövme tekniğiyle işlenmiş
altın iğne başı, M.Ö. 8.yy a ait.Yaprak çelengi, üzerine pervane kompozisyonunda
yerleştirilmiş üç kekliğin göğüs ve başlarıyla oluşturulmuş.
Küçük boy iğnelerin, saç firketesi olarak büyük boy iğnelerin yaka iğnesi olarak
kullanıldığı anlaşılmıştır. İğneler takı ve aksesuar olarak kullanılmasının yanı sıra
koruyucu muska amacı da taşımış olabilirler.
https://www.rhm.org.tr/event/rezan-has-muzesi-urartu-takilari-koleksiyonu/
Urartularda yaygın olan takılardan bir grubu bronz fibulalar oluşturur. Çoğu yurt
dışına kaçırılmış altın ve gümüşten olanları da vardır. Urartular fibula şekillerini
M.Ö.8.yy sonunda Friglerden almışlardır. Özellikle mezarlarda ele geçen ve aynı
zamanda kötü ruhları kovduğuna da inanılan bu çengelli iğneleri, tiplerine ve
şekillerine göre tarihlendirmek mümkündür.
16
Resim 28: Fibula Örnekleri
Urartulardan günümüze ulaşan diğer önemli bir takı grubunu madeni kemerler
oluşturur. Kemerlerin üstünde, arkadan çekiçlenerek kabartma ve bazı kısımları da
kazıma olarak tüm alametleriyle kutsal hayvanların üstüne basan Urartu tanrıları
işlenmiştir. Urartu kemerlerindeki motiflerin, dönemin sosyal ve kültürel yaşamına
ilişkin önemli bilgiler veren konular işlenmiştir.
17
farklılıklar açısından da değiştiğini vurgulayan Çavuşoğlu, üzerinde savaş sahnesi
bulunan kemerlerin Urartu askerleri tarafından kullanıldığını bildirdi.
(https://www.haberler.com/urartularin-izini-kemerlerde-suruyor-6704946-haberi/)
Boyun halkaları Urartu kadın takılarının özgün bir grubunu oluşturur. Kelt torklarını
andıran bu sade ama dekoratif takılarda yuvarlak kesitli düz telden bükülen halkanın,
öne gelen açık ucunun iki yanı kalınlaştıralarak çoğunlukla küt bırakılır. Bu bölüm
genellikle sadedir ama kazıma çizgilerle işlenmiş üçgenler ve düz hatlarla yalın bir
bezeme de yapıldığı olur. Çoğu bronzdan yapılan boyun halkalarının gümüş ve
demirden olanları nadirdir. Henüz altın bir boyun halkası bulunamamıştır.
Resim 31: İstanbul Arkeoloji Resim 32: Yivli bronz telden yapılmış
Müzeleri’nden, yuvarlak kesitli bronz Urartu kadın boyun halkası. İç kısımlar
telden yapılmış, genişletilmiş uçları küt dövülerek inceltilmiş ve küçük halkalar
bırakılmış kadın boyun halkası, M.Ö. 7. biçiminde bükümüş, M.Ö. 8-7. Yüzyıla
Yüzyıla ait. ait eser, Erzurum Arkeoloji Müzesi’nde
sergileniyor.
Erkeklerin kullandığı boyun takıları ise paktorallerdir. İri hilal formlu plakalardan
yapılan bu takılara Asur ve Urartu heykeltıraşlık eserlerinde rastlanır. Paktoraller , ya
18
arka uçlarındaki deliklere takılan zincirlerle boyna asılır ya da bazı örneklerde
çepeçevre deliklerinden elbise üzerine dikilerekkullanılıır. Büyük olasılıkla rütbe ve
statü işareti olarak taşınan paktorallerden günümüze dek tek bbir altın ve az sayıda
gümüş örnek bulunabilmiştir. Bu örneklerde yüzey, desenli ince bir bordürle
çevrelenmiş, hilalin iki ucu dik hatlarla üç panele bölünerek, yüzeye dini seremoni
sahneleri kabartma olarak işlenmiştir.
19
Bu dönemde erkeklerin kullandığı boyun takıları ise pektorallerdir. Çeşitli
büyüklüklerde yapılan pektorallerin bir kısmı sade, bir kısmının da üzerinde dinsel
içerikli resim ve sahneler yapılmıştır. Metalden yapılan pektorallerin hemen hepsi
dövme tekniği ile yapılmıştır. Yarım ay biçimli pektorallerin boyuna takı gibi
takılmasının yanı sıra, üzeerindeki dinsel ve büyüsel içerikli resim sahnelerinin de
gösterdiği gibi, kötü ruhlardan koruyucu amaçlı olarak bir muska gibi de
kullanılmaktaydı.(Belli, O. s:305)
Resim 36: Çok ince bir altın levhadan dövme tekniği ile yapılan giysi aplikeleri,
bombelidir
2.3. Frigyalılar
20
Genel Bilgiler
M.Ö 1200 yıllarında Hititlerin yıkıldığı bölge üzerinde ve Ankara, Eskişehir, Afyon
dolaylarında devlet kurdular.
Frig Krallığının efsanevi kralı Midas'ı bilmeyen yoktur. Tanrılarla oldukça samimi
olan Kralımız, sık sık onlarla yakın olmanın cezalarını çekip durmuştur. Kah
dokunduğu her şey altın olduğu için açlık çekmiş, kah Apolyon'un müzikteki
ustalığını bir ölümlüden aşağı gördüğü için kulakları eşek kulağına çevrilmiştir.
21
Frigli asiller ölülerini büyük mezar odalarına koyar üstüne de bir yapay tepe
(tümülüs) yaparlardı. Gordion civarında bulunan en büyük tümülüsün Kral Midas'a
ait olduğu düşünülmektedir. Mezar odasında ortaya çıkarılan zengin ölü hediyeleri bu
görüşü desteklemektedir.
( https://tarihtenfotograflar.blogspot.com/2016/09/anadolu-medeniyetleri-muzesi-6-
frig.html)
Kendilerine özgü bir Anadolu üslubu yaratan Frigler, süsleme sanatında özenli bir
işçilik ve istif anlayışıyla düzenlenmiş geometrik motifler kullanır. Meander
motifleri, gamalı haçlar ve eşkenar dörtgenlerden oluşan bu bezeme, diğer sanat
ürünlerinin yanı sıra fibula ve bel kemeri gibi sanat eserlerine işlenir. Tamamen
Frigler’e ait olan bu üslup, Ege kıyılarını da etkiler ve “orientalizan” üsluba ait Lidya
ve İonya vazolarında benzer süsleme bordürleri kullanılır.(Türe, A. s: 143)
22
Bronz kap yapımında ileri düzeye ulaşan Frigler, makara kulplu kaseler, omphaloslu
taşlar gibi kendilerine özgü kap formları yaratır. İç kısımlarında kabarık bir göbek
bulunan, gövdeleri şua motifleriyle bezeli ve bazılarının dudak çevresine tomurcuk
şekilli çıkıntılar perçinlemiş omphalos taşların zarif tasarımı antik dünyayı fazlasıyla
etkiler. (Türe,A.s:143)
Meander Motifleri
23
aplik parçaları ile dokumalar onların el sanatlarındaki hünerlerine gösteren
örneklerdir. Friglerin baş tanrıça olarak kutsadıkları Kybele’nin heykellerinin
bazılarında tanrıçanın boynunda geniş bir gerdanlık ile kollarında manşet şeklinde
çift bilezikler taşıdığı görülür. Frig döneminde hayvan başlı bilezikler ve kalın gümüş
kemerler de kullanılmaya devam edilmiştir. (megep ,Takının Gelişimi,s:9)
Antalya Müzesi’nden M.Ö. 8.yüzyıl sonu –M.Ö.7.yüzyıl başına ait, elektrum iğne
başı. Muhtemelen Sardis atölyelerinin ürünü olan ördek figürü, kaybolan mum
tekniğiyle döküm yapılmış ve daha sonra özenli bir granülasyon işçiliğiyle bezenmiş.
Resim 43: Kemer Parçası, Tunç, Gordion Resim 44 : Bir Frig Soylusuna Ait
Fildişi Tarak
24
üç spiral kıvrımla yaylanırılarak gövdeye kaynatılır. Yanı sıra, iğnesi menteşeli
fibulalar da yapılır. İğne çengellerii, ya üç kabartma çizgiyle ya da iki yandaki
kabartma çizgilerin arasına yapılan motiflerle bezelidir. Döküm yoluyla seri olarak
üretilen bronz Frig fibulaları, sevilen aksesuarlar olarak geniş bir yayılım gösterir.
Resim 46: Frig tipi gümüş fibula, Elmalı- Bayındır tümülüsleri buluntusu
(Türe, s: 144)
25
Resim 48: Üst bölümü ana tanrıça Kibele şeklinde
işlenmiş, su mermerinden koku şişesi. Tanrıçanın küpe,
kolye ve bilezikleri Frig takıları hakkında ipuçları verir.
M.Ö. 7. Yüzyıla ait eser, İstanbul Arkeoloji Müzelerinde
sergileniyor.Disk küpeleri olan Tanrıçanın boynunda
ortasında yuvarlak bir madalyon bulunan iki sıra basık
boncuk dizili bir tasma gerdanlık ile yine ortalarında
madalyon pandantifler bulunan iki boncuk dizisinden
oluşmuş bir kolye takılıdır.(Türe,A. s:145-146)
İon ve Lidya kültürlerine ait takıları, ayrı ayrı ele alıp inceleyebileceğimiz belgeler
çok azdır. Lidya, Batı Anadolu kıyılarındaki İon kültüründen, İon kültürü de
Lidya’dan etkilenmiştir. Bu iki kültürün eserleri Efes Artemis Tapınağı adak
çukurunda, diğer bir deyimle Artemision da bulunmuştur. Başka bir buluntu ise Uşak
çevresindeki tümülüslerde ele geçmiştir. Sayıca çok daha az olan bu eserlerin bir
kısmı Lidya kültürüne aittir. Bu nedenden dolayı İon ve Lidya birlikte ele alınmıştır.
(Meriçboyu, Y.A., s: 42)
26
Lidya Uygarlığı Genel Bilgiler(Mö 1200-546)
Din konusunda daha çok komşuları İyonlar’ın etkisi altında kalan Lidyalılar, tanrıça
Kibele’ye büyük saygı gösteriyor; Artemis, Zeus ve Apollo gibi Yunan tanrılarına
tapıyorlardı.
Tüccar bir toplum olan Lidyalılar’da sosyal tabakalar içinde tüccarlar, asiller ve
büyük zenginler üst sıralarda yer alıyorlardı. Lidyalılar ticareti geliştirmek amacıyla
Efes’ten başlayarak Mezopotamya’ya kadar uzanan ünlü Kral Yolu’nu yaptılar. Takas
usulünün gelişen ticareti karşılayamaması üzerine M.Ö. 700 yıllarında Lidyalılar
parayı ilk kez kullanmışlardır. Paranın icadı, alışverişi kolaylaştırmış, ticaret
gelişmiştir. Dünyanın en eski serbest pazarını da Sardes’te Lidyalılar kurmuşlardır.
27
Orduya gereken önemi vermeyen Lidyalılar, sahip oldukları zenginlikten dolayı
orduda ücretli askerlere yer verdiler ancak para için savaşan bu askerler vatan
sevgisinden yoksun oldukları için savaşlarda başarılı olamadılar. Adalar (Ege)
Denizi’ne çıkmak istemeyen Pers Kralı Kyros (Kirus), Mısır’la ittifak yapan Lidya
Kralı Krezus’u yenerek Lidya Krallığına son verdi. (M.Ö. 546) ( https://e-
okulbilgi.com/ilk-cag-anadolu-uygarliklari-ve-ozellikleri-512.html)
M.Ö 1200 yıllarında Yunanistan’dan göç ederek Ege kıyılarına yerleşen Akalar
tarafından kuruldu.
İyonlarda şehir devletleri yönetimi önce krallar sonra soylular, daha sonra
demokratik hükümetler tarafından yönetilmiştir. Akalar Ege kıyılarında 12 ayrı şehir
kurmuşlar ve şehir devletleri halinde yaşamışlardır. En önemli İyon şehirleri
İzmir,Efes,Milet,Foça’dır. Her şehrin başında ayrı bir kral bulunuyordu.Bundan
dolayı hiçbir zaman güçlü bir krallık kuramamışlar ve ayrı ayrı şehir devletleri
halinde yaşamışlardır.Siyasi birlik yoktur. İyonyalılar deniz ticaretinde ileri gittiler ve
Akdeniz ve Karadeniz’de koloniler kurdular.
Bazı süs taşlarının adlarının Lidya ile bağlantılı olması bu önemin günümüze ulaşan
yankısıdır. Yatay renk bantları olan agat türü, ‘sardoniks’ olarak adlandırılır. Simav ın
ünlü ateş opalleri, 1950 lere kadar Avrupa’da Kroisos taşı olarak tanınır. Altının
ayarlarını ölçmek için kullanılan mihenk taşına arkeoloji literatüründe Lidya
taşı(lidit) adı verilir.
Özgün bir heykeltraşlık ve fil dişi yontuculuğu üslubuna sahip Sardis te,büyük boy
altın heykelerin de yapılıdğını tarihçi Heredotos tan öğreniyoruz.(Türe,A.s:147-148)
29
Resim 53: Lidya tümülüsünde bulunmuş badem boncuklu gerdanlık
Ticaretle zenginleşen İyon kentleri Mısır, Finike,geç Hitit, Urartu kökenli sanat
eserlerinin yanı sıra, Yunanistan ve İtalya’dan pek çok lüks eşya ithal eder. Böylece
doğu ve batının sanat çizgisi ve mitolojisi, İyon sanatına yeni bir bakış açısı getirir. O
zamana kadar geometrik üslubun katı çizgileriyle sınırlanan İyonya ya has yumuşak
bir ifade ve Anadoluya has canlı bir anlatımla doğu sanat çizgisini yeniden yorumlar.
Orientalizan üslup adı verilen ve bütün sanat dallarını kapsayan akım, Akhalı
göçmenlerin Anadolu nun eski halkları olan Lidya, Likya, Karia ve Anadolulaşmış
bir halk olan Friglerle kaynaşarak yarattığı bir kültür sentezlenir.
M.Ö. 6. Yüzyılın ikinci yarısından sonra, Lidya ve İyonya takıları arasında önemli
bir fark oluşur. İyonyanın altın ağırlıklı takıları yerine Lidya, Pers etkisiyle süs taşları
ve renkli camların altınla birlikte kullanıldığı doğu tarzı bir beğeniye yönelir.
(Türe,A.s:150)
30
2.4.1. Efes Artemisi’ne Sunulan Takılar
Efes Artemis Tapınağı’nda bulunmuş olan takılar, tanrıçaya adak olarak yapıldıkları
için çoğunlukla gösterişsiz ve daha az dikkatli çalışılmıştır. Bunların bir kısmı Efes’te
üretilmiş olabilir. Tanrıça evrenseldir, doğanın yöneticisidir; arıların kraliçesi,
uygarlığın koruyucusudur. Artemis’e adak olarak küpeler, gerdanlık ve sarkaçlar,
31
elbise aplikleri, topuz iğneler, bronşlar ve fibulalar sunulmuştur. Adak takıları içinde
tanrıçanın kendisini simgeleyen kadın heykelciği şeklinde kolye sarkacı vardır.Bu tip
sarkaç örneği Hitit dönemine kadar iner.Bu sarkaçlar kötülüklerden, tehlikelerden
koruma amaçlıdır. Tanrıçanın doğrudan kendisini simgeleyen sarkaçlardan başka
onun sembolleri olan hilal, atmaca ve arı biçimli ya da betimli birçok takı yapılmıştır.
Takılardaki bitkisel süslemeler ile çok taneli olduklarından nar ve haşhaş bereket
simgeleridir. Tanrıçanın Artemis’in ay tanrıçası kimliğini yansıtan hilal biçimli altın
sarkaçlar ve hilal biçimli hilal küpeler yapılmıştır.(P Dergisi, s: 18)
At nalı biçimli broşun ortasında altı yapraklı iri bir çiçek, at nalının uçlarında birer
aslan başı, kavisli çevresini ise bir atlayarak tahıl taneleri ve çiçekler süsler. Aslan
Lidya Devleti’nin simgesidir. Lidya sikkeleri üzerindeki aslan başı bunun ifadesidir.
Bu bronşta ise koruyucu anlam taşır. Bitki sülemeler berekettir. İstanbul Arkeoloji
müzesinde sergileniyor.
Resim 56: Palmet yapraklı ve arı gövdeli elbise apliği.İÖ.6. yüzyıl başları. Efes.
İstanbul Arkeoloji Müzeleri(P Dergisi, s: 16)
Palmet: Bir sapın etrafında simetrik olarak sıralanmış uzunca yapraklardan oluşan
üsluplandırılmış bezeme ögesi. En eski mezopotamya uygarlıklarından başlayarak
tüm çağlarda ve üsluplarda görülür. Türk sanatında da örnekleri vardır. Palmetler her
32
türden malzemeyle her türlü zemin üzerine uygulanmışlardır. İki boyutlu olduğu
kadar üç boyutlu farklı örnekleri de vardır.
Efes Artemision eserleri arasında elektron ve altından yapılmış çok küçük fibulalar
vardır. Fibula çengelli iğne demektir. Anadolu tipi fibulaların yay kısımları yarım
daire, kilit plakaları el biçimindedir. Yayların üzerinde çeşitli halka süsler vardır. Efes
artemision da son yıllarda bulunan bazı altın fibulalar at nalı biçimindedir. Ortadaki
boşluğa aslan başı kabartması ya da rozet yerleştirilmiştir.
Resim 57: Arı biçimli iğne topuzu. İÖ 7.yüzyıl. Efes. Yükseklik:3 cm, Genişlik:
3,9cm. İstanbul Arkeoloji Müzeleri.(P Dergisi, s:17)
Resim 58: Arı gövdeli ve üçlü çiçek dizeleriyle süslü küpe.(Türe, A. s: 152)
İki yana tahıl taneleri formlu çıkıntılarla bezeme yapılmış.İÖ 7.yüzyıl. Efes. İstanbul
Arkeoloji Müzeleri
Küpedeki arı gövdeleri Artemis’in kraliçe arı özelliğinin ifadesidir. Aralardaki üçer
çiçek ise tanrıçanını üç karakterini; bakire oluşunu, evli bir kadını ve analığı
simgeler.
33
Resim 59: İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nden, Efes Artemision buluntusu sandal
formlu küpe, M.Ö. 7.yüzyıl sonlarına ait. Gövde üçer sıralı boncuk tel bordürlerle üç
panele bölünmüş ve panellerin içine iki ağızlı baltalar yerleştirilmiş.(Türe, A. s: 152)
Resim 60: Saç örgüsü bezekli kemik broş. İÖ 7. Yüzyıl. Efes. İstanbul Arkeoloji
Müzeleri(P Dergisi s: 19)
Efes Artemis’ine çift disk biçimli kemik ve fildişi broşlar sunulmuştur. Arkeoloji
literatüründe ‘’gözlük tipi fibula’’ olarak bilinen bu broşların üzerine saç örgüsü ve iç
içe daire bezekler yapılmıştır.Saç örgüsünün birbirine sarılmış iki yılanı, bu yılanların
da kadın ve erkeği; iç içe daire motifinin ise hamile karnı simgelediği yorumu
yapılmıştır. Bu motiflerle anlatılmak istenen evli kadın ve analık, Efes Artemisi’nin
üç karakterinden iki ile örtüşmektedir.
Resim 61: Volütlü yay motifleriyle süslü broş.Ortasında altı yapraklı bir rozet,
köşelerde birer stilize arı gövdesi var. İÖ 7.yy -6.yy.Efes Artemision, İstanbul
Arkeoloji Müzesi(Meriçboyu, Y.A. s: 66)
34
Volüt: Eski Yunanistan’da(iyon) sütunların süslenmesinde kullanılan sarmal
biçiminde kıvrımlara verilen ad.
Resim 62: Altın broş, Uçları volütlü altı adet yay mootifinin simetrik
yerleştirilmesiyle değişik bir tasarım elde edilmiştir. İÖ 7.yy-6.yy, Uşak Müzesi
(Meriçboyu, Y.A. s: 66)
Resim 63: Meyve topuzlu iki elektron iğne.İÖ 7. Yüzyıl(Meriçboyu, Y.A. s: 72)
Resim 64: Soldan sağa: Arı kovanı topuzlu iki kemik iğne. İÖ 7.yy, Efes Artemision,
İstanbul Arkeoloji Müzesi(Meriçboyu, Y.A. s: 73)
Kehribar topuzlu kemikli İğne. İÖ 7.yy, Efes Artemision, İstanbul Arkeoloji Müzesi
Haşhaş topuzlu fildişi iğne. İÖ 7.yy, Efes Artemision, İstanbul Arkeoloji Müzesi
35
Resim 65: Vazolar üzerindeki betimlemelerde, peplos adı verilen giysilerde topuzlu
iğnelerin kullanımları görülüyor. (Meriçboyu, Y.A. s: 69)
Efes İğneleri özgün eserlerdir. Efes iğnelerinin gövdeleri düz, topuzları süslüdür.İğne
gövdesinden topuza geçişte genelde küçük bir süs bulunur. Efes iğnelerinde çeşitli
meyve, tomurcuk ve çiçek topuzlar vardır, bunlar bereketi simgeler. Bu topuzlar
çeşitli çanak yapraklarının içinden çıkar. Efes iğnelerinde topuzla gövde arasında
güverse halka veya boncuklu tel vardır. Bazı örneklerde taç yapraklar yoktur, sadece
güverse veya boncuklu tel halka bulunur. Efes’te kaya kristali, dumanlı kuvars ve
kehribar topuzlu iğneler de bulunmuştur. Kaya kristali ve dumanlı kuvars topuzların
iğneleri altın veya gümüş olmalıdır. Kehribar topuzlu iğneler kemikten yapılmıştır ve
çok incedir. (Meriçboyu, Y.A. s: 68)
Resim 66: Yuvarlak aplik üzerine altı volütlü yay, ortada içiçe daire motifi var. İÖ 7.
36
Resim 67: Yuvarlak aplik üzerinde uçları birleşik üç volütlü
yay. İÖ 7. Yy-6.yy Efes Artemision, İstanbul Arkeoloji
Müzesi(Meriçboyu, Y.A. s: 77)
Resim 68: Soldan sağa: dikdörtgen aplik üzerinde uçan dört arı kabartması var.
Arıların başları ortada birleşmiş ve örge sekiz kollu yıldıza benzer. 2. Alçak
kabartmalı kare aplik. Uçan dört arı biraz stilize edilmiş.3.uçan dört arı motifinin
stilize edilmiş örneği. Dört yapraktan oluşan bu örge, doğu Yunan sanatında,
özellikle keramikler üzerinde çok görülür.(Meriçboyu, Y. s:76)
Efes Artemis Tapınağı’nda kumaşa dikilen çok sayıda altın aplik bulunmuştur. Lidya
kumaşlarının altın ve gümüş işlemeli olduğunu Herodotos’tan da öğreniyoruz; altın
ve gümüş işlemeli yataklar, erguvan kumaşlar ve gömlekler toplattı. (Heredotos
I,50). Değerli metal levhadan kesilmiş aplikler, nomadların(göçerlerin) giysi, çadır
ve tentelerini süslemiştir.
Aplikler çoğunlukla dörtgen, yuvarlak ve yıldız biçimlidir. Üzerlerine kalıp baskı ile
kabartma bezek yapılmış ve aynı örgeden birçok aplik üretilebilmiştir. Efes aplikleri
üzerinde çeşitli kabartmalar bulunur. Bazı aplikler palmet yaprakları ve arılardan
oluşmuştur; bu biçimde olanlara Hogarth, arı-yıldız adını vermiştir. Uçan arı
kabartmaları stilize edilerek dört yapraktan oluşan bir örgeye dönüşmüştür. Bu
örgede arı gövdeleri yaprak biçiminde, arı kanatları da yaprak aralarını dolduran
yarım daire süsler şekline getirilmiştir. (Meriçboyu, Y.A. s: 75)
Efes apliklernide uçları volütlü yay motifi çok kullanılmıştır. Volütlerin ortaları
küresel kabarcık dolguludur.
37
2.5. Persler(Akhemenid) M.Ö. 595-331
Genel Bilgiler
Persler M.Ö. 547 yılında Lidya’yı ele geçirince neredeyse tüm Anadolu Pers
egemenliğine girmiştir. Sardes ve Çanakkale Boğazı üzerindeki Lampsakos
(Lapseki) Pers işgalindeki Anadolu’nun iki önemli kuyumculuk üretim merkezi
olarak en az iki yıl süreyle daha önemini sürdürmüştür. Anadolu’nun Doğu sanatı ve
desenleriyle tanıştığı bu dönemde değerli ve yarı değerli taşların kullanımı artmıştır.
Bu taşların güzel ve etkileyici görünümlerinin yanı sıra her taşın kendine özgü bir
gücü olduğuna da inanılmıştır. Bu dönem takılarında sıkça kullanılan üçgen ve
baklava gibi geometrik şekiller, Perslerin dinsel inancı olan karanlık ve aydınlığın,
iyilik ve kötülüğün sürekli çarpışma halinde olduğu Zerdüştlük’teki kutsal üçleme ile
bağlantılı olmalıdır. Sfenks, Hippokampos (kanatlı denizatı) ve diğer karışık
yaratıklar, skarabe, deniz salyangozu gibi figürler ile renkli taşların ve renkli taş
taklidi camların takıda yoğun olarak kullanılması tümüyle doğuya özgü bir zevkin
Anadolu’daki yansımalarıdır.(Megep, s:12)
38
Resim 70: Pramidal mühür sarkaç. Mühür
yüzeyinde keçi başlı tek boynuzlu, kanatlı ve
aslan vücutlu bir yaratık ile bireye ait işaretler
var.(Meriçboyu, A.Y. s: 125)
Pers dönemi Anadoluda yarı değerli taşlarla
yapılmış skarabe yüzükler görülür. Skarabe
Mısırda güçlü bir amulettir; öteki dünyada
yeniden hayat bulma sembolüdür. Bu yüzüklerde
skarabeler bir mil etrafında döner şekilde yüzük
halkasına monte edilmiştir. Bu mühürlere
çoğunlukla saray üslubunda konular kazınmıştır.
39
Resim 72: Mühür yüzeyinde genç bir atlet kadeh
ve çelenk tutuyor. İkiztepe mezarı İÖ 5.yy ilk
yarısı (Meriçboyu, A.Y., s: 130
40
Resim 75: Uşak-Güre tümülüsleri buluntularından açık halkalaı kadın bileziği. Halka
lacivert camdan,halka başlarındaki aslan başları ve burma teller altından yapılımış.
Aslan başlaının yumaşak ifadeleri Greko-Pers üslub özelliği. (Türe, A. s: 164)
Resim 76: British Museum’dan, M.Ö. 5-4. Yüzyıllara tarihlenen bir grup altın eserin
oluşturduğu, Oxus hazinesinden açık halkalı ve omega(böbrek) formlu bilezik.(Türe,
A. s:160)
Genel Bilgiler
41
istemiş, hatta bu yüzden İranlı genç bir kızla evlenmiş, emrindeki generalleri de bu
tür evlilikler yapmaları için teşvik etmiştir (Türkoğlu, S., s: 79).
42
genellikle bitkisel kompozisyonlar yapılmıştır. Ortada sivrilen üçgen form bilindiği
gibi günümüze kadar devvam etmiştir. (Türkoğlu, S. s: 83)
Hayvan başlı küpelerden en çok aslan, antilop, vaşak, buzağı başlılar kullanılmıştır.
Bu tür küpeler yüksek ayarlı altından dövülerek yapılıyordu. Kulağa girecek kısmı
tel halinde inceltilirken figürlü kısmı iki ayrı parçadan oluşturuluyor daha sonra
lehimle birleştirliyordu. Helenistik dönemin en gösterişli küpeleri olanları disk
biçimlilerdir. Bunları sandal ve insan biçimli sarkaçlılar olarak ikiye ayırmak
mümkündür.
Resim 78: Rozet başlıklı, Nike sarkaçlı küpe. İÖ. 3. Yüzyıl ortaları. İzmit.
Yükseklik: 5,3 cm. İstanbul Arkeoloji Müzeleri( P Dergisi, s:23)
43
Resim 79: Sandal biçimli, sarkaçlı küpe parçası. Üstteki rozet başlık kayıp. Ortada
dört atlı araba süren Nike, yanlarda birer Eros var. İÖ. 3. Yüzyılın ilk yarısı. Rize.
Yükseklik: 6,7 cm. İstanbul Arkeoloji Müzeleri. (P Dergisi s: 22)
Resim 81: Eroslu küpe, halkası burmalı, Denizli. Geç Hellenistik.(Meriçboyu, Y.A.
s: 157)
44
Resim 82: Buzağı başlı bir çift halka küpe.Notion,İÖ 3.yy-2.yy(Meriçboyu,Y.A. s:
150)
Resim 83: Halkası şerit biçimli, ortası madalyonlu altın bilezik. İÖ. 3.yy
ortaları(Meriçboyu, Y.A. s: 174)
45
Resim 85: Altın göğüs süsü. Ortada herakles düğümü üzerinde lir çalan Eros figürü
işlenmiştir. (Türkoğlu, S. s: 78)
Baş süsleri diadem ve çelenk olarak iki ana gruba ayrılır. Çelenkler çeşitli ağaç
dallarından yapılmıştır. Bunların çoğu ince altın yapraklardır. İnce olanlar yaşamda
kullanılmaz. Mezar için yapılmış olmalıdır. Mezara konan ölü ediyelerinde mümkün
olabildiğince altından tasarruf edilmektedir.
Resim 86: Altın defne çelengi. Gelibolu. İÖ 3.yy ilk yarısı. Bu çelenk, yine
Gelibolu’da bulunmuş yılan bilezik ile aynı mezardan olabilir.(Meriçboyu, Y.A.
s:183)
Genel Bilgiler
Efsaneye göre dişi bir kurdun emzirip büyüttüğü ikiz kardeşler Remus ve Romulus,
Tiber ırmağı kıyısndaki Palatio tepesinde bir kent kurar. İlk kral Romulus’unu adını
taşıyan bu küçük kentten Antik Çağ’ın en büyük imparatorluğu yükselir. MÖ 753-
46
509 tarihleri arasında önce Latin, daha sonra Etrüsk soyundan krallar tarafından
yönetilen Roma, kısa bir diktatörlük döneminden sonra demokrasiye geçer. İç
dengelerin sağlandığı M.Ö. 8. Yüzyılda Roma’nın yayılma politikası giderek
güçlenir. Latium ve Etrüsk şehir krallıklarını topraklarına katan Romalılar, Güney
İtalya’daki Yunan kentlerini de ele geçirir.
Romalılar, küresel biçimli, düz halkalı, diskli, kare motifli S biçimli, tek veya çift
boncuk sarkaçlı ve kulak memesini bir rozetle örten küpeler kullanmışlardır. Bunlar
arasında S biçimli küpeler çoktur. Küre formunda olanların içi boştur. Bazılarında
altın yuva içine alınmış montürlü iri taşlar ve bunlardan sarkan ikili üçlü sarkaçlar
vardır. Sarkaçların ucunda genellikle renkli boncuklar asılıydı
48
Resim 90: İnce örgü zincirli, hilal sarkaçlı gerdanlık. ((Meriçboyu A.Y. s: 210)
Resim 91: İnce zincirli gerdanlık. Ortada iri grena, iki yanda birer madalyon sarkaç,
madalyonlarda Athena ve Helios başı var. (Meriçboyu A.Y. s: 211)
Genel Bilgiler
49
Sarayda kullanılan kuyumculuk ürünleri dışında kalan en gösterişli takılar evlilikle
ilgili olanlardır. Bizanslılarda evlilikle beraber, çeyiz, evlilikteki uyum ve sevgi ile
bolluk bereket ve üreme gibi konuların bir arada ritüelleştiği ve bunun da giyim
kuşam ve takılara yansıdığı görülüyor. Şüphesiz takıların en anlamlısı, düğünlerde
takılan evlilik yüzükleriydi. Her nekadar Roma çağında başlamış görünüyorsa da bu
uygulama İS VII. Yüzyıldan sonra gelenekselleşmiştir. Bizans çağında buna yeni bir
gelenek eklenerek, yüzükle beraber geline damat tarafından bir de kemer armağan
edilmeye başlanmıştır.(Türkoğlu, S. s: 95)
50
Resim 95: Bizans evlilik yüzüğü. Altın. Homonia(Uyum) yazılıdır. (Türkoğlu, S. s:
96)
KAYNAKLAR
http://www.kesinkarar.com/3-bin-600-yillik-muhur-ilk-kez-goruntulendi/
52