You are on page 1of 13

KURAN'DA CİNLER

İlmi Mercek s.03/Eylül 2004

Cinler hakkında çağlar boyunca birçok iddia ortaya atılmıştır. Ancak her
konuda olduğu gibi cinler hakkında da doğru bilgi alabileceğimiz kaynak
mukaddes kitabımız Kuran-ı Kerimdir.

Kuranda, cinlerin yaratılışları, insanlarla olan ilişkileri, nasıl yaşadıkları


gibi pek çok konuda bilgi yer almaktadır.
Kuranda cinlerin ateşten yaratıldıkları bildirilir. Konu ile ilgili ayetler şu
şekildedir:
Cannı (cinni) da yalın-dumansız bir ateşten yarattı. (Rahman Suresi,
15)
Ve Cannı da daha önce nüfuz eden kavurucu ateşten yaratmıştık. (Hicr
Suresi, 27)
Kuran ayetleri incelendiğinde, cinlerin de aynı insan toplulukları gibi bir
hayatları olduğu anlaşılmaktadır. Ayetlerde cinlerin de gelmiş ve geçmiş
ümmetleri olduğundan bahsedilmektedir. Onların da soyları, ataları
bulunmaktadır. (Araf Suresi, 38; Kehf Suresi, 50) Ancak cinler insanlardan
daha farklı bir boyutta yaşamakta, insanları görüp izleyebilmekte,
konuşmalarını dinleyebilmektedirler.
Allah cinlerin yaratılış amacını Ben cinleri ve insanları yalnızca Bana ibadet
etsinler diye yarattım. (Zariyat Suresi, 56) ayetiyle bildirmiştir. Onlar da
elçiler ve elçilere indirilen kitaplar vasıtasıyla uyarılıp korkutulmakta,
dünya hayatında nasıl davranışlarda bulunacaklarıyla denenmekte, ibadet
ve itaat etmekte, bunun sonucunda da Allahtan bir karşılık bulmaktadırlar.
Allah Kuranda şu şekilde bildirmektedir:
Ey cin ve insan topluluğu, içinizden size ayetlerimi aktarıp-okuyan ve
bu karşı karşıya geldiğiniz gününüzle sizi uyarıp-korkutan elçiler gelmedi
mi? Onlar: Nefislerimize karşı şehadet ederiz derler. Dünya hayatı, onları
aldattı ve gerçekten kafir olduklarına dair kendi nefislerine karşı şehadet
ettiler. (Enam Suresi, 130)

Ayette de bildirildiği gibi cinlerle insanların imtihanları birbirine çok


benzemektedir. Onların bazıları da dünya hayatının geçici süslerine
aldanmakta, uyarıldıkları halde hidayet yolundan uzaklaşmaktadırlar. Yine
ayetlerden, cinlerin peygamberlerin tebliğlerini dinledikleri, Kuran
okunurken ona kulak verdikleri ve öğrendikleriyle kendi kavimlerini
uyardıkları anlaşılmaktadır. Allah Ahkaf Suresinde cinlerin Hz. Muhammed
(sav)in tebliğini dinlediklerini şöyle bildirir:
Hani cinlerden birkaçını, Kuran dinlemek üzere sana yöneltmiştik.
Böylece onun huzuruna geldikleri zaman, dediler ki: Kulak verin; sonra
bitirilince kendi kavimlerine uyarıcılar olarak döndüler. Dediler ki: Ey
kavmimiz, gerçekten biz, Musadan sonra indirilen, kendinden öncekileri
doğrulayan bir kitap dinledik; hakka ve doğru olan yola yöneltip-
iletmektedir. (Ahkaf Suresi, 29-30)
Allah, birçok Kuran ayetinde cinlere ve insanlara birlikte hitap etmekte,
çeşitli öğütlerde bulunmakta ve onları cehennem azabıyla korkutmaktadır.
Araf Suresinin 38. ayetinde Allah Cinlerden ve insanlardan sizden önce
geçmiş ümmetlerle birlikte ateşe girin... şeklinde buyurmaktadır. Hz.
Muhammed (sav)e bir hidayet rehberi olarak indirilen Kuranı yalanlayan
cin ve insan topluluklarının durumu ise İsra Suresinde şöyle
bildirilmektedir:
De ki: Eğer bütün ins ve cin (toplulukları,) bu Kuranın bir benzerini
getirmek üzere toplansa, -onların bir kısmı bir kısmına destekçi olsa bile-
onun bir benzerini getiremezler.
(İsra Suresi, 88)
Allahın cinlere ve insanlara birlikte hitap ettiği ayetlerden bazıları şu
şekildedir:
İşte bunlar, cinlerden ve insanlardan kendilerinden evvel gelip-geçmiş
ümmetler içinde (azab) sözü üzerlerine hak olmuş kimselerdir. Gerçekten
onlar ziyana uğrayanlardır. (Ahkaf Suresi, 18)
Andolsun, cehennem için cinlerden ve insanlardan çok sayıda kişi
yarattık (hazırladık). Kalpleri vardır bununla kavrayıp-anlamazlar, gözleri
vardır bununla görmezler, kulakları vardır bununla işitmezler. Bunlar
hayvanlar gibidir, hatta daha aşağılıktırlar. İşte bunlar gafil olanlardır.
(Araf Suresi, 179)

İMAN EDEN CİNLER

Ayetlerde cinlerden bir kısmının Allaha iman edip, hidayet yoluna


uyduklarından bahsedilirken, bir kısmının da iman etmediklerinden
bahsedilir. Müslüman cinler Kuran okunurken dinlemektedirler:
De ki: Bana gerçekten şu vahyolundu: Cinlerden bir grup dinleyip de
şöyle demişler: Doğrusu biz (büyük) hayranlık uyandıran bir Kuran
dinledik. O (Kuran,) gerçeğe ve doğruya yöneltip-iletiyor. Bu yüzden ona
iman ettik. Bundan böyle Rabbimiz'e hiç kimseyi ortak koşmayacağız.
Elbette Rabbimiz'in Şanı Yücedir. O ne bir eş edinmiştir, ne de bir çocuk.
(Cin Suresi, 1-3)
Cinlerin bir bölümü Allahı tesbih edip yücelten, Ona hiç kimseyi ortak
koşmayan Müslüman varlıklardır. Kurana karşı büyük bir hayranlık
duymakta, Allahın emir ve tavsiyelerine uymaktadırlar. Onlar kendi
aralarında iman etmeyen cinler olduğunu bilmektedirler ve bu durumu şu
şekilde ifade etmektedirler:
Doğrusu şu: Bizim beyinsizlerimiz Allaha karşı bir sürü saçma şeyler
söylemişler. Oysa biz, insanların ve cinlerin Allaha karşı asla yalan
söylemeyeceklerini sanmıştık.
(Cin Suresi, 4-5)
Cinler kendi aralarında birçok farklı gruplardan oluşmuşlardır. Bazıları
samimi Müslüman, bazıları müşrik, bazıları Allaha karşı yalan
söyleyenlerdir. Cin Suresinin devamında iman eden cinler, cinlerin genel
durumu hakkında şu bilgileri vermektedirler:
Gerçek şu ki, bizden salih olanlar vardır ve bunun dışında (ya da
aşağısında) olanlar da. Biz türlü türlü yolların fırkaları olmuşuz. Biz,
şüphesiz Allahı yeryüzünde asla aciz bırakamayacağımızı, kaçmak suretiyle
de Onu hiçbir şekilde aciz bırakamayacağımızı anladık. Elbette biz, o yol
gösterici (Kuranı) işitince ona iman ettik... (Cin Suresi, 11-13)
Cinler de aynı insanlar gibi Allahın kitabıyla sorumlu kılınan varlıklardır.
Onlar da tüm yapıp ettiklerinden Allaha hesap verecek ve yaptıklarıyla
hiçbir haksızlığa uğramadan karşılık bulacaklardır. İman eden cinler
Allahtan güzel bir karşılıkla müjdelenmişlerdir:
... Artık kim Rabbine iman ederse o ne (ecrinin) eksileceğinden korkar
ve ne de haksızlığa uğrayacağından. Ve elbette, bizden Müslüman olanlar
da var zulmedenler de. İşte (Allaha) teslim olanlar artık onlar gerçeği ve
doğruyu araştırıp-bulanlardır. (Cin Suresi, 13-14)
Allahın varlığına iman etmeyip zulmedenlerin sonunu ise Allah ayetlerde
şu şekilde bildirmektedir:
Zulmedenler ise, onlar da cehennem için odun olmuşlardır. (Cin Suresi,
15)
... Andolsun cehennemi cinlerden ve insanlardan (kafirlerin) tümüyle
dolduracağım. (Hud Suresi, 119)

HZ. SÜLEYMAN'A HİZMET EDEN CİNLER

Ayetlerden Allahın dilemesiyle cinlerle insanların görüşebilecekleri, hatta


cinlerin insanların emrine girebilecekleri anlaşılmaktadır. Allah Hz.
Süleymanın emrine cinleri vermiş, Hz. Süleyman onları türlü işlerinde
kullanmıştır.
... Artık o, yere yıkılıp- düşünce, açıkça ortaya çıktı ki, şayet cinler
gaybı bilmiş olsalardı böylesine aşağılanıcı bir azab içinde kalıp-
yaşamazlardı. (Sebe Suresi, 14)
Cinler hakkında Kuranda bildirilen başka önemli bir bilgi ise, cinlerin
geleceğe dair haberleri bilmedikleridir. Bu yüzden cinlerin -Allahın dilemesi
dışında- insanlara gaybtan haber vermeleri de mümkün değildir. Nitekim
Sebe Suresi'nin 14. ayetinde haber verildiği gibi, Hz. Süleymanın
ölümünden sonradan haberdar olmaları bunun bir delilidir. Ayrıca
unutulmamalıdır ki, Neml Suresinin 65. ayetinde bildirildiği gibi;
Göklerde ve yerde gaybı Allahtan başka kimse bilmez...
Ayrıca Kuranda cinlerden İfrit, Hz. Süleymana o daha makamından
kalkmadan, Sebe Melikesinin tahtını getirebileceğini söylemiş ve ... ben
gerçekten buna karşı kesin olarak güvenilir bir güce sahibim. (Neml
Suresi, 39) şeklinde belirtmiştir. Bu ifadeyle, onun bir yerden diğer bir
yere çok büyük bir hızla hareket ettiğine, bir maddeyi başka bir yere
iletebildiğine işaret ediliyor olabilir. (En doğrusunu Allah bilir)

CİNLERİ ALLAH'A ORTAK KOŞANLAR


Bazı insanlar cinlerin kendilerine ait bir güçleri olduğuna
inanmaktadırlar. Oysa bu çok büyük bir yanılgıdır. Çünkü cinleri yaratan
Allahtır ve onların kendilerine ait hiçbir güçleri yoktur. Allah dilemedikçe
onların herhangi bir kişiye zarar vermeleri ya da fayda sağlamaları
mümkün değildir. Ancak buna rağmen insanların bir bölümü cinlerden
medet umabilmektedirler:
Cinleri Allaha ortak koştular. Oysa onları O yaratmıştır. Bir de hiçbir
bilgiye dayanmaksızın Ona oğullar ve kızlar yakıştırıp-uydurdular. O, ise
nitelendiregeldikleri şeylerden Yücedir, uzaktır. (Enam Suresi, 100)
Allah Kuranda, insanların cinlerle temas kurmak suretiyle saptıklarını şu
şekilde bildirir:
Bir de şu gerçek var: İnsanlardan bazı adamlar cinlerden bazı adamlara
sığınırlardı. Öyle ki onların azgınlıklarını arttırırlardı. (Cin Suresi, 6)
Bir ayette meleklerin de, bazı insanların cinlere ibadet ettiklerini
bildirdikleri şöyle belirtilmektedir:
(Melekler) Derler ki: Sen Yücesin, bizim Velimiz Sensin onlar değil.
Hayır, onlar cinlere tapıyordu ve çoğu onlara iman etmişlerdi. (Sebe
Suresi, 41)
İnsanların cinleri Allaha şirk koşmalarının ve onlardan medet
ummalarının en önemli sebeplerinden biri, yukarıda da belirttiğimiz gibi
onların gaybı bildiklerini düşünmeleridir. Oysa bu çok büyük bir yanılgıdır.
Çünkü Allah Kuran'da, cinlerin gayba dair bir bilgiye sahip olmadıklarını
bildirmektedir. (Sebe Suresi, 14) Ayetlerde cinlerin insanlar için bir yol
gösterici olmadıkları, hatta insanları doğru yoldan saptırmak için onlara
süslü sözler fısıldadıkları bildirilir. Ancak unutulmamalıdır ki, cinlerin Allah
dilemedikçe insanlar üzerinde bir etkisi olması mümkün değildir. Onları
Allah yaratmıştır ve onlar da kainattaki tüm canlılar gibi Allahın emriyle
hareket etmektedirler:
Böylece her peygambere insan ve cin şeytanlarından bir düşman kıldık.
Onlardan bazısı bazısını aldatmak için yaldızlı sözler fısıldarlar. Rabbin
dileseydi bunu yapmazlardı. Öyleyse onları yalan olarak düzmekte
olduklarıyla başbaşa bırak. (Enam Suresi, 112)
Hem insanları yoldan saptıran cinler, hem de cinleri Allaha şirk
koşanlar; bu yaptıklarına karşılık olarak Allah onları sonsuz cehennem
azabıyla cezalandıracaktır. Dünya hayatlarında cinlerin yaldızlı sözlerine
kananlar ahirette çok büyük bir yanılgıya düştüklerini anlayacaklardır.
Çünkü o gün tüm şirk koştukları kimseler kendilerinden uzaklaşacak,
Allahın karşısında yapayalnız, tek başlarına olduklarını kavrayacaklardır.
Cehennem azabıyla karşılık bulacaklarını anladıklarında ise şu şekilde
yalvaracaklardır:
İnkâr edenler dediler ki: Rabbimiz cinlerden ve insanlardan bizi
saptırmış olanları bize göster ayaklarımızın altına alalım, en aşağılarda
bulunanlardan olsunlar. (Fussilet Suresi, 29)
Bir diğer ayette ateşin onlar için süresiz bir konaklama yeri olduğunu
Rabbimiz şu şekilde bildirmektedir:
Onların tümünü toplayacağı gün: Ey cin topluluğu insanlardan çoğunu
(ayartıp kendinize kullar) edindiniz (diyecek). İnsanlardan onların dostları
derler ki: Rabbimiz, kimimiz kimimizden yararlandı ve bizim için tespit
ettiğin süreye ulaştık. (Allah) Diyecek ki: Allahın dilediği dışta olmak üzere
ateş sizin içinde süresiz kalacağınız konaklama yerinizdir. Şüphesiz Rabbin
hüküm ve hikmet sahibi olandır, bilendir. (Enam Suresi, 128)

CİNLERİ YARATAN ALLAH'TIR

Unutulmamalıdır ki cinler tıpkı insanlar gibi Allaha kulluk etmek için


Allahın yarattığı varlıklardır. Kendilerine ait hiçbir güçleri yoktur, Allahın
izni olmaksızın hiç kimseye zarar veremeyecekleri gibi yarar da
sağlamaları mümkün değildir. Onlar da tüm insanlar gibi dünya hayatında
imtihan olmaktadırlar ve yapıp ettikleriyle ahirette karşılık göreceklerdir.
Cinleri farklı bir alemde yaratan, alemlerin, göklerin, yerin ve bu ikisi
arasındakilerin Rabbi, alemlerden müstağni olan Yüce Allahtır.

nlerin insanlarla birlikte olanlarına "Mir", (çoğulu ummar,avamir)denir.


Çocuklara musallat olanlarına "Ervah", habis karakterli olanlarına
"Şeytan", üstündekilere "Marid", daha güçlü olanına "ifrit" (çoğulu afarit)
denir. "Hubs" cinlerin erkekleri, "habais" ise dişileridir.

Cinler genellikle harabe ve çöllerde, hamamlarda, hurma öbeklerinde,


çöplüklerde, türbe ve mezarlıklarda bulunurlar. Cinler erkeklerden çok
kadınlara musallat olurlar. Cin insan suretine büründüğünde uzun sure bu
halde kalmaz. Bazen ayrılırlar. Bu ayrılık anlarında kişi gayet sağlıklı
dengeli biri gibi görünür. Hiçbir hastalık belirtisi göstermez. Cin varken
namazdan, zikirden, Kur'an okunmasından hoşlanmaz. Tuvalette uzun
sure kalmayı ve yalnızlığı tercih ederler.

Bizimle aynı mekânı paylaşan cinler, başka bir âlemin yani gayb âleminin
varlıklarıdır. Gayb bilinmeyen demektir. Allahû Tealâ her şeyi çift
yaratmıştır. Âlemler de karşılıklıdır.

-İçinde yaşadığımız bu âlem Zahirî âlemdir. Karşıtı ise öldükten sonra


nefslerimizin yaşadığı Berzah âlemidir.
-Cinlerin yaşadığı Gayb âlemi var. Karşıtı ise onların öldükten sonra
nefslerinin yaşadığı Berzah âlemidir.
-Meleklerin yaşadığı Emr âlemi
- Zülmanî âlem
- Bir de yaradılıştan önce var olan yokluk, mekânsızlık âlemi

Cinler bu gezegende bizlerle beraber yasamaktadirlar. Daha ince bir


tabirle cinlerin, dünya gezegenindeki varliklari biz insanlardan öncedir.
Hayir ve serre tabi olma, ikisini yada tekini tercih etme, Allah'in onlari da
mükellef kılması cin ve insanlarin bazi ortak özellikleridir. Insanlardan
cogu bu tür mahlukatin varligi hususunda genel tecrübeye sahiptirler.
Vahiy ve sünnet, gözlerimizle görünmeyen fakat hissettigimiz bu gayb
alemini bizlere bircok yerden anlatmaktadir ki düz yoldan sapmayalim...
Müslüman olmayanlaiın, cinlere onlarda olmayan bircok özellik atfetmesi
belki bu konuda bilgi sahibi olmadikları icin mazur görülebilir. Onlara
atfedilen bir dgğer özellikse cinlerin gaybi (gelecegi) bildiklerini iddia
etmeleridir. Allah korusun bir müslümanin böyle bir iddiada bulunmasi
Allaha sirk kosması demektir. Allah korusun..!
Uzun yillardan beri cinler alemi ilgimi cekmistir. Bazi hadiselerin altinda
cinlerin olusu bu ilgimi dahada yogunlastirdi. Cinler alemine olan ilgimde
normaldi. Cünkü ben bir müslümandim, onların hal ve davranilsarini yüce
Allah kurani kerimde , hz. Muhammed(S.a.S) ise hadislerinde bildiriyordu.
Ben suna inaniyorum ki cinler insan vücuduna nüfüz edebilmekte sekle
girebilmektedir. Islam dini bu gercegi yalanlamamistir. Hz.
Muhammed(s.a.s) bunu haber vermislerdir. Hz Rasul'den sonra Ahmed
ibni Hanbel, ibni Temiyye, ibnül Kayim ve diger güvenilir imamlar görüs
birligindedir.

Bir gün misir ın büyük alimlerinden biriyle sohbet ederken yanimiza iki kiz
girdi. Dini bir meseleyi ögrenmek istiyorlardi. Bu kizlardan biri insan biride
ona nüfuz etmiş cinni bir kizdi. Bu cinin insanin vücuduna girme hadisesi
hiçbir inkara mahal vermeyecek sekilde gözlerimin önünde oldu. O cinle
bircok konuda konustum. O türk asilli bir cindi ve adi corchinna idi. Bu
olaydan kisa bir süre sonra 17 yasinda bir kiz baba ve annesiyle bizi
ziyarete geldi. Onlari misafir odasina alir almaz kizcagiz iki büklüm olup
titremeye basladi. Anne ve babası cok sinirlendiler. Kizlarinin bünyesine
kafir bir cinin girmesi onları asabilestirmisti. Kendilerine ayet el kürsi
okumalarini söyledik. Bu sırada genc kiz anormal bir bicimde oraya buraya
kosuyor ve odadaki dolaplara şiddetle vuruyordu. Artik hepimiz ayet el
kürsü yü okuyorduk. Bu okumalardan rahatsiz olan kizin bünyesindeki disi
seytan genc kizin agzindan inanilmaz küfürler etmeye basladi. Öyle ki bu
küfürleri burda yazmaya utanirim. Biz okumaya devam ettik. Ta ki genc
kiz yere yigildi. Onu yerden kaldirip bir koltuga tasimayi denedik ama bu
oldukca zor bi isti. Kızcagiz titriyordu bir müddet sonra kendine geldi. Onu
koltuga tasidik. Kendine geldiginde ona islamdan ayrilmamasini ve hz.
Muhammedin (s.a.s) yolunda gitmesini tavsiye ettik.

Bundan sonra bu gizemli alem hakkinda ki tecrübelerim artti. Fakat benim


cinlerle arkadaslik kurmak ve o arkadasligi sürdürmek gibi bir niyetim yok.
Sadece onlar hakkinda bilgi sahibi olmak önemli benim için. Cinlerle
arkadasligin sonu hicbir zaman hayir getirmez. Hayır olan yalnizca Allahı
zikretmektir.
Bu kitabi yazmak icin istihareye yattim. Allah'in lütfu ile daha önce
kafirken sonradan müslüman olan bir cin ile defalarca bulusup uzun uzun
sohbetler ettik. ISte bu sohbetlerde cinler aleminden gelen bu cine cesitli
sorular sordum degisik cevaplar aldim. O cin Allah'in sadece kendisilerine
vermis oldugu özellikleri bana actiginda hayretler icerisinde kaldim. Ondan
bircok itiraf duydum. Bazi özel ve enteresan sorularima kacamak cevaplar
verse de onlardan bazi ipuclari cikarmis oldum.
Bu sebeble diyoruzki kaleme aldigimiz bu eser cinler alemi konusunda tek
eserdir. Yer yer uzun aciklamalara ve dipnotlara yer verdimki cinler
hakkindaki yanlis inanislar son bulsun. Cenabi lAlah'tan tek istegim
müslümanlarin bu eserden istifade etmeleridir. Aynı bicimde yahudi ve
hristiyanlarinda hidayetine vesile olur insallah. Allah'im sana yönelir sana
tevekkül ederim.

Muhammed isa Davud

ARAPcADA CiNiN MANASI

Cinlerde insanlar gibi ayrı bir türdür. Cinler seffaf bir yapiya sahip olmalari
ve ayni gezegeni paylaşmalarina karsin görülmemektedirler. Onlarda akil
ve irade sahibidirler. Aynen bizim gibi Allah'a karsi sorumludurlar...
Müslüman cin (mustafa kencur)'a insanligin en eski dili nedir diye
sordugumda arapca oldugunu söyledi. Mustafa bu haberi babası semir ve
dedesi kencur dan ögrenmis. Bütün cin alemindede böyle biliniyormus.
Mustafa'nın dedesi yedinci kat gökteki ilahi haberleri dinlemek isterken
üzerine yakıcı bir alev huzmesi (tahminimce göktaşı) gönderilmiş ve
yanarak ölmüş. Mustafa'nin dedesi hint asilli imis.

Araplar cok eski zamanlardan beri bizimle bu gezegeni paylasan bu gizli ve


akilli yaratiklara cinni ismini vermislerdir. (gizli görünmeyen anlamında)
kuranı kerimde bu varliklar icin ayni ifadeyi kullanmistir. Avrupa dilleri bu
kelimeyi arapcadan almistir. Mesela ingilizcede ki bu gizli varligin adi genie
seklinde ifade olunur.

CiNLER NE ZAMAN YARATILMISTIR?

Allah-ü teala cinleri ilk insandan cok önceleri yaratmistir. Bu öncelik cok
büyük bir zaman birimini ifade eder. Bu insanlara görede cinlere görede
böyledir. Kur'anda Allah söyle buyurmustur "andolsun ki insanı kuru
balciktan islenebilen kara topraktan yarattik. Cinleride daha önce
dumansiz atesten yarattik"(hicr 26 27 ).
(arkadaslar ben burada uzun süre düsündüm ve dumansız ates degiminin
bir tür radyasyon dalgasg oldugu kanaatine vardim. Cünkü cinler insan
derisine nüfüz edebilmekte onlari etkileyebilmektedir. Bu da apacık bir tür
radyasyon dalgalariyla olustuklari kanaatini uyandirdi bende)
Cinler insandan önce yaratilmalarini bir gurur vesilesi olarak görürler.
Öyleki müslüman Cin mustafa kencurda SIK SIK bunu dile getirir ve
gururlanirdi. Taki ben Allah'in iradesi öyle istedigi icin sizi önce yaratmis
ve bunu böbürlenme meselesi yapmamasi gerektigini söyleyince vazgecti.
Benim gibi bir insandan ilim ögrenmesi hosuna gidiyor bana daha fazla
ögret hadi daha da ögret diyordu...

CiNLERiN YAPISAL ÖZELLiKLERi (HANGİ MADDEDEN YARATILMISLARDIR)?

Bu yazdıklarım Ahmed Hulusinin ruh insan cin adlı eserindendir. Konuyla


cok ilgisi oldugu ve olaya bilimsel boyutta yaklastigi icin buraya aldim.
Umarim faydali olur.

"CiN" adiyla isaret edilen; gercegi itibariyle insan gözü tarafindan


görülemiyen; bazen de sahip olduklari özellikler dolayisiyla, bazi insanlara
maddemsi görüntüler verebilen bu varlik türünün yapisi iki katmandan
oluşur:

1-CAN... Algılamada yetersiz kaldigimiz "bilinc" türü...


2-PERiSPERi denilen "hologramik dalga beden"!.

Kur`an-ı Kerim'de "CiN" kelimesiyle tanimlanan; halk arasinda "peri",


"dev", "hayalet", "CiN", "CiNNi", "iyi saatte olsunlar" diye bilinen;
görüntülerine göre cesitli isimler takilan; spiritlerin, ölmüs kisilerin "RUH"u
sanarak cagirma yoluyla iletisim kurdukları; son olarak da anlattiklari
masallari yutacak fikir düzeyindeki kisilere kendilerini "UZAYLI
VARLIKLAR" olarak tanitan görünmeyen "bilinc varliklar"dir!..

"NEFS"i itibariyle varligini, hayatiyetini, "ben" bilincini mutlak "RUH"tan


alir...

Bilinc mükemmeliyeti olarak, evrende "iNSAN"dan sonra gelmektedir...


Kendi varligini bilebilmesi, perisperiye (dalga bedene) bürünmesinden
itibaren olmaktadir ki, bu da CiN'lerin bir nevi dogumu olmaktadir kendi
yapilarina göre...
Mutlak manada ölümü, kıyamet denen anda olmaktadir aynen insan gibi...

Basit manadaki yani bizim umumi olarak anladigimiz sekildeki ölümleri ise,
kendilerine tayin edilmis ömürleri sonunda perisperilerinden (dalga
bedenden) soyutlanmalari tarzinda olmaktadir...
CiNler kendilerinden birisinin ölümlerini, onun aralarindan kaybolmalariyla
anlarlar...
Yasama süreleri yani ömürleri hakikatta insanlarla aynı süre almasina
ragmen, yapi sartlari ve özellikleri dolayisiyla, bu süre bazen bize göre
700-1000 yasini bile bulmaktadir...
Yani gercekte, kendi öz zamanlarina göre 60-70 senelik ömürleri, bizim
zaman birimimize kiyaslandigi takdirde, karsimiza 1000 seneye yakin bir
ömür süresi cıkabilmektedir...
Yapilari sebebiyle cok gelismis imkanlara sahip olmalarina ragmen,
düsünce seviyesi, bilinc olarak, insanlardan üstün olanina da
rastlanmaktadir... Surasi kesin olarak bilinmektedir ki, üstün insan, üstün
CiNden daha üstün olmaktadir...
Karakter olarak insandan daha zayif bir yapiya sahiptirler. Olumsuz olarak
adlandirilan davranislari cokca ortaya koymaya yatkindirlar, ve genellikle
bu cesit islerle ugrasirlar. Ancak buna ragmen iclerinde, iyileri, dine bagli
olanlari ve hatta ender de olsa evliyalari vardir...
En büyük özellikleri ve eglenceleri, insanlarin zayif taraflarindan
faydalanarak, müsait olan yapilari dolayisi ve sebebiyle, onlari kendilerine
bagli kilmak, istediklerini yaptirmak, adeta kullari olarak kendilerine
hizmet vermelerini saglamak, taptirtmaktir...
Seytan diye bilinen, yahut da seytana ait olarak bilinen islerin tamami
gercekte CİNlere aittir... Çünkü seytaniyet, CİNlerin bir vasfidir!.
CiNlerin disinda ayrica, seytan diye bir varlik yoktur...

CiN'ler, hareketlilikleri ve madde kaydinda olmamalari dolayisiyla, gecmisi


tamamen bilebilmektedirler...
Gelecege ait bilgileri, gene yapilari dolayisiyle bir ölcüde bilmeleri mümkün
olmakta ise de, detaya inememektedirler... Pek cok kere de gelecege ait
verdikleri bilgileri yanlis acikmaktadir.

2. PERİSPERİ (Ruhu hayvânî):

Yapisi henüz bugünkü ilmin tesbit edemedigi dalgalardan olusmustur...


Ancak bu sahada vazifeli olanlarin bir süre çalismasi sonucu, perisperinin,
yani dalga bedenin yapisini tesbit etmeleri hic de güc olmayacaktir. Ayrica,
beden gibi, birseye bürünmüs degildir; bedenin fonksiyonlarini da perisperi
yüklenmektedir.
Diledikleri takdirde maddemsi bir görüntü verebilmektedirler...
Bizim zaman ve mekan kayitlarimizla bagli degillerdir...
İstedikleri anda dünyanin herhangi bir yerinde veya semanin herhangibir
bölgesinde olabilecek seyyaliyete ve hiza sahiptirler...
Peki "CiN"lerin ömürleri nasil oluyor da bin seneyi bulabiliyor..? Simdi de
onu açıklayalim:

CiN'lerin ömürleri, insanlarIn ortalama ömür süreleri olan 70 senenin


yaklasik 10 ila 13 kati, yani 700 ile 1000 sene arasında degismektedir..
Ancak bazi CiNlerin ömürlerinin 1400 seneye yakin bir zamani kapladigi da
bu sahada ihtisas sahibi olan kisilerce belirtilmektedir.
Onlarin ömürlerinin bu kadar uzun olmasi, yasam sartlarinin bizden baska
bir sekilde olmasina, hizlarinin insaninkinden cok cok yüksek olmasina
bagli bulunmaktadir..
Bunu imkanimiz ve müsbet ilmin gelişmeleri nisbetinde aciklamaya
calisalim..
Bugün fizikte "öz zamanin kisalmasi" denilen son derece saiırtici bir durum
tüm günümüz ileri bilim cevrelerince kabul edilmis durumdadir..
Bu olayi basit birsşekilde anlatmak gerekirse; "hiz yükseldikce, zaman
yavaslar... Hiz, belirli bir noktaya ulastiginda ise zaman durur" seklinde
özetleyebiliriz...
Bunun acıklamasini ünlü fizikci Paul Langevin şöyle yapmistir:
"Bir tasitin icindeki insanla birlikte, yeryüzünden isik hizinin 20.000`de biri
kadar bir hizla ayrildigini düşünün... Bu tasit ve icindeki insan, tasit
icindeki kendi zamani ile tam bir yil süreyle dünyadan uzaklasiyor... Bir
senenin sonunda ise cark ediyor ve dünyaya geri gelmeye basliyor...
Ve sonucta dünyaya geri döndügü zaman kendi öz zamanına göre iki sene
geçmiş iken, dünyanin tam ikyüz yıl ihtiyarlamıs oldugunu, dünya üzerinde
üc neslin degismis bulundugunu görüyor.."

Iste bu durum onun cok yüksek hizda yasamis olmasindan ileri


gelmektedir...

Evet, CiN'ler ise yapilari, madde kaydiyla kayitli olmamalari dolayisiyla


sürekli olarak yüksek hiz icinde yaşamaktadirlar.
Iste bu hizlari dolayisiyla da, onlar, bizim 70 yillik ömrümüz kadar bir
zamani kendi öz zamanlari icinde yasadiklari zaman; bu süre bizim
hizimiza bagli zaman boyutu itibariyle 700 sene civarina ulasmaktadir...
Buna göre, boyutumuzun zaman ölcüsü ve hizina göre insanin ortalama 70
yil yasadıgini ve CiN'in ömrünün de bize göre 700 sene civarinda oldugunu
kabul edersek, cok basit bir hesapla hızlarinin icinde yasadiklari boyutta
bize göre en az on misli daha fazla oldugunu farkederiz..
Maddenin atom cekirdekleri icinde gercek enerji alis-veris etkenleri olan
(ve dista da kendi kendine parcçalanarak "u" mezonlarini meydana
getiren) "pi" mezonları da iKi MiLYARDA BiR SANİYELiK ömre
sahiptirler!!!..

[[[Demir kitabevi Ahmed hulusi ruh insan cin kitsan yayınları]]]

CİNLER İNSANLARI NASIL ALDATIR

Cinler hipnotizma ve trans esnasında, büyü için kullanıldıklarında,


ruh(cin) çağırma seanslarında, uzaylı kılığında insanla temasa
geçtiklerinde... insanlara musallat olabilirler. Bedenimizi beyin vasıtasıyla
yöneten ruhu, bedeni veya bir rahatsızlık esnasında ( loğusalık anında, çok
sinirli, öfkeli olduğumuz, aşırı duyarlı, hissi olduğumuz anlarda, geceleri
aşırı çıplak olduğumuz anlarda ...),beynin yönetiminden uzaklaştırıp
vücudun yönetim merkezini ( beyni ) ele geçirmesi ile cin çarpması, cinin
musallat olması gibi olaylar gerçekleşir. Cinler insanları birkaç şekilde
aldatabilir :

1- Müslümanı ( cahil, bilgisiz olanları) , İslami gayeler görüntüsü altında ,


o kişinin İslam’a olan yakınlığını istismar ederek kandırır.

Cinler cahil Müslümanlarla falanca evliya, melek... zamanla da tanrı


olarak irtibat kurarlar. O Müslüman’a yakın gelecek hakkında yalan-yanlış
bilgiler getirir, olağanüstü rüyalar gösterir, bazı zor anlarda ona yardım
ederler. Çevresindeki insanların rüyalarına girer ve o saf Müslüman’ın
kendini veli, olağanüstü bir kişi zannetmesine sebep olurlar. Hastaları
tedavi ettirir, felçlileri yürütmeye başlatırlar. Böylece o cahil Müslümanın
çevresine insanlar toplamaya başlanır. Cahil insan zamanla kendini
gerçekten veli, olgun bir mürşit sayar ve bu sayede bir cin bir insan
vasıtasıyla binlerce insana hükmeder. Türkiye’de İskender Erol
Evrenesoğlu, Zühre Ana, Pakistan’da Kadıyaniliğin kurucusu Mirza Gulam
Ahmed Kadıyani... gibi.

Cinler böyle durumlarda önce dini emirleri insanlara uygulatır. Namaz,


sadaka ... gibi. Sonra asıl isteklerini, gayri İslami emirlerini Müslümanlara
uygulatır. İtikatları bozulan Müslümanların tenasühe inanmaları, kendini
veli zanneden saf müslümanın mesih, mehdi... zamanla tanrı olduğunun
çevresindeki insanlara tanıtılması gibi inançlar yaygınlaştırılır.

2- Müslüman olmayanları hümanist, insancıl gayelerle kandırır cinler.

Ruh çağırma, transla ruhlarla irtibata girme esnasında görülen cinler,


kendilerini başkalarının ruhu, uzaylı, tanrı ... gibi göstererek insanları
kandırırlar.

Ruh Çağırma : Örnekle açıklayalım: Tom farkında olmadan bir cinle


yıllar geçirir. Sonra Tom ( çoğun-lukla intihar ederek , öldürülerek... )
vefat eder. Cin uzaya çıkar, dünyadan uzaklaşır. Aradan 200-500 sene
geçer. Tomun torunlardan Nike, dedesinin ruhu (!) ile irtibata girmek için
bir ruh çağırma seansı düzenlerler. Seans esnasında transa geçen
toplulukla uzaydaki cin arasında zihinsel bir irtibat kurulur (telepati ) . Çin
çağrıyı alır dünyaya döner ve kendisi için 10- 20 sene, dünyadakiler için
geçen yüzyıllar öncesini anlatmaya başlar. Hem de en ince detaylarına
dek... Seanstakiler, gelenin Tom'un ruhu olduğuna kesin inanmışlardır.
Cin’de kendini dinleyecek cahil bir grup bulmuştur. Oyun böylece başlar...

Tenasüh: Daniel evini farkında olmadan bir cinle paylaşır. Zamanla


Daniel anormal bir şekilde, intihar, cinayet... ile ölür. Cin o anda dünyanın
herhangi bir tarafında yeni doğmuş bir bebeğe musallat olur. Duasız
abdetsiz bir ortamda çocuğun irade,beynini kolaylıkla ele geçirir cin. Çocuk
biraz büyüyüp konuşmaya başlayınca kendi içine Daniel’in ruhunun
girdiğini söylemeye başlar. Görmediği ev, kişi hakkında çok gizli, sır gibi
bilgileri ailesine anlatır ve bu bilgiler doğrudur da... Konuşan çocuktur
fakat konuşturan cindir. Bilgileri çocuk konuşur ama cin anlattırır.

Dışarıdan bakınca , mantıklı bir sonuç çıkarabilmek için çocuğun içine


Daniel’in ruhunun girdiğini kabul etmekten başka çare yoktur. Halbuki
çocuğun içine giren cindir ve tenasüh diye de bir şey yoktur.

Uzaylılar : Eskiden görülen perili ev, konuşan hayvanlara... inanmayan,


onları gördüğünü söyleyen her insanla alay edenleri aldatıp, kendilerine
tabi kılıp, bu şekilde kendilerine inanmayanlarla eğlenip alay etmek
isteyen cinler uçan daire, uzaylı kılığında çevrelerine görünürler.

Halbuki köyde hayvan, şehir de uzaylı gibi görülen her iki şekil
aslında aynıdır, cindir.

Uzaylılar kılığında görülen cinler, görünür hale geldiklerinde genellikle


büyük, patlak gözlü, boyları küçük kolları uzun... şekil de görünürler.

Büyü : Büyünün özü, kökü cinlere dayanır. Bir kelime grubunun belli
sayıda, yan yana okunması ile meydana gelir .

İnsan beyninin devamlı ürettiği elektromagnetik dalgalar belli


kelimelerin tekrarı ile adeta bir şifreyi oluştururlar. Bu şifre belli cinleri
harekete geçirir ve o şifreyi açan kişinin isteklerini yapmak durumunda
kalır...

Büyü vardır fakat dinimizce haram kılınmıştır.

Özetle cinler ( camdan geçen güneş ışınları gibi...) maddeye nüfuz


edebilme özelliklerine sahiptirler. Fakat her halükarda insanlar cinlerden
üstündür. Gerek zeka, gerek ( dua okuyarak cinlere) tesir etme
yönünden . Yeter ki cinlerden çekinmeyelim korkmayalım.

Korkulacak tek varlık, Yüce yaratıcı, Ahiret gününün sahibi olan


Allah’tır. Zaten Allah’tan, sadece Allah’tan korkana ne cin , nede insan
tesir etmez , onu korkutamaz. Çünkü o insanın vekili, koruyucusu her
şeyin üstünde. Rab, İlâh, Malik, hafız ... olan Allah’ü Teala olur.

NOT :HZ. RESUL ,"MİKROPLARI" BİLİYOR İDİ !.BİR HADİS-İ


ŞERİF'LERİNDE :" TEZEK VE KEMİKLERLE TEMİZLENMEYİN, ÇÜNKÜ
ONLAR CİNLERİN AZIĞIDIR." (TİRMİZİ:14/18)
BUYURMUŞLARDIR.BİLİNDİĞİ GİBİ HAYVAN TEZEKLERİ VE KEMİKLER
MİKROORGANİZMALARIN ,MİKROPLARIN ÜREYİP ÇOĞALDIĞI YERLERDİR .
HZ. RESUL İNSANLARA SAKINMALARI GEREKEN MİKROPLARI , O
DÖNEMDEKİ İNSANLARIN SAKINDIĞI DİĞER BİR ŞEY İLE ;CİNLERLE
AÇIKLAMIŞ VE İNSANLARI MİKROPLARDAN UZAKLAŞTIRMAYI
AMAÇLAMIŞTIR.DİĞER BİR HADİSTE " ÇÖPLERİN CİNLERİN TOPLANTI
YERİ OLDUĞU BİLDİRİLMİŞTİR...ÇÖPLERDE BOL MİKTARDA NE
OLDUĞUNU BELİRTMEYE GEREK YOK HERHALDE...!YİNE HZ. RESUL :"
TIRNAKLARIN UZATILMAMASI GEREKTİĞİNİ ,YOKSA İÇLERİNE CİN
GİRECEĞİNİ " BELİRTİR...BAKIMI ZOR UZUN TIRNAKLARIN İÇLERİNE NE
GİRECEĞİ MALUMDUR.

HZ. RESUL , ZATEN DEVAMLI KAFİRLERCE ELEŞTİRİLEN " YALANCI,


CİNLENMİŞ..." İFTİRALARINA MARUZ KALMIŞ BİRİ İDİ.BİR DE
GÖRÜNMEYEN , HASTALIK SEBEBİ KÜÇÜK CANLILARDAN BAHSETSE -
MEKKE'Lİ MÜŞRİKLER CİN'E İNANIYORLARDI - İFTİRALARIN DOZU İYİCE
ARTACAKTI.HZ. RESUL'DE BİLİNEN BİR DİĞER KAVRAM - CİN - İLE
İNSANLARI MİKROPLARDAN SAKINDIRMAYA ÇALIŞMIŞ VE BAZI
HADİSLERİNDE CİN KELİMESİNİ MECAZİ ANLAMDA, MİKROP ANLAMINDA
KULLANMIŞTIR

Görülmeyen ışınlardan oluşan, maddeye nüfuz edebilen bu kafir cinlerden


yine görülmeyen ama etkili bir kalkan oluşturan belli dualarla ( onları
okurken oluşan ses-zihin dalgalarının oluşturacağı kalkanla) korunabiliriz.
Bu dualar :

Euzü besmele ile ,

1- Muminun 97-98 : Rabbi euzu bike min hemezatiş şeyatini ve euzü bike
en yahdurun.

2- Nas - Felak sureleri

3- Ayet’el - Kursi suresi

4- Abdestli dolaşmak

You might also like