Professional Documents
Culture Documents
İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI
YÜKSEK LİSANS TEZİ
KATARİNA FİLİPİC
2501131448
TEZ DANIŞMANI
DOÇ.DR. UĞUR GÜRSU
İSTANBUL 2016
ÖZ
BOŞNAKÇA, HIRVATÇA VE SIRPÇAYA TÜRKÇE VASITASIYLA GEÇEN
ARAPÇA VE FARSÇA KELİMELERİN SES, ŞEKİL VE ANLAM BAKIMINDAN
İNCELENMESİ
KATARİNA FİLİPİC
Özellikle Osmanlı zamanında Balkan dillerine geçmiş olan (etimoloji bakımından farklı
olmalarına rağmen) sözcükler dillerarası ilişkileri de değiştirdi – bu konuda yazılmış eserlerin
içinde Abdulah Škaljić'in yazdığı sözlük çok önemli bir yer tutmaktadır.
Bu tezin konusu ve amacı, Balkanlar'da yazılmış en değerli sözlüklerden birini temel alarak,
etimoloji bakımından Boşnakça, Hırvatça ve Sırpçaya girmiş olan sözcükler hakkında
ayrıntılı bilgi vermektir.
Bu çalışmanın amacı, Türk diliyle birlikte Balkan dillerine tarih boyunca yabancı (Şarkî)
dillerden Türkçe aracılığıyla geçen sözcüklerin köken ve (varsa) anlam değişikliğiyle
ilgilenen birine, belki gelecekte benzer bir çalışma yapmasında yardımcı olabilecek akademik
temeli oluşturmaktır.
Anahtar kelimeler: etimoloji, Boşnakça, Hırvatça, Sırpça, Balkan dilleri, Arapça sözcükler,
Farsça sözcükler, Osmanlı tarihi
iii
ABSTRACT
BOŞNAKÇA, HIRVATÇA VE SIRPÇAYA TÜRKÇE VASITASIYLA GEÇEN
ARAPÇA VE FARSÇA KELİMELERİN SES, ŞEKİL VE ANLAM BAKIMINDAN
İNCELENMESİ
KATARİNA FİLİPİC
In spite of the fact that the subject of "Turcizmi" in the Western Balkans isn't neglected, being
a little unknown in Turkey, in this work, Oriental words and their meanings with their own
historical changes (if any), and some of which are still in use in the Western Balkan languages
(Bosnian, Croatian, Serbian), as from the beginning of the Ottoman history, will be shown
with taking the most valuable and rich Abdulah Škaljić's dictionary as the primary source.
The words which were introduced from Turkish (then Ottoman Turkish) root to Balkan
languages during the Ottoman rule, although etymologically belonging to the more distant
Persian and Arab origin, also changed the relation between these three Balkan languages – the
Škaljić's dictionary is among the most important works written on this topic.
In this work, the words are not grouped; instead, they are placed in alphabetic order and then
analyzed. In this thesis, the sources will predominantly include dictionaries, several Master's
thesis and research articles related to the subject. For presenting historical circumstances and
facts, different books and sources about the Ottoman history are used.
The subject and purpose of this work, apart from taking the Abdulah Škaljić's dictionary as
the basis for etymology analysis, is to show the detailed information and knowledge about the
words which were introduced from Turkish root, into the most influenced languages in the
Western Balkans, namely Bosnian, Croatian and Serbian.
In the future, this work can be used as a source for further research of colleagues who will be
interested in or work on the etymology of other Oriental (Arabic/Persian) words which
entered Balkan or some other languages, etc.
Key words: etymology, Bosnian, Croatian, Serbian, Western Balkans languages, Arabic
words, Persian words, Ottoman history
iv
Önsöz
Bu çalışmada, Abdulah Škaljić'in yazdığı eser örnek alınarak, Türk dilinin en çok etkilediği
üç Balkan dilinin (Boşnakça, Hırvatça ve Sırpça), Türkçe üzerinden geçmiş Arapça ve Farsça
kökenli sözcüklerinin etimolojisi, zamanla meydana gelen ses ve anlam (varsa) değişikliği
incelenecektir.
Bugüne kadar turcizmi (not: Türkçe kökenli kelimeler) konusunda araştırmalar çok olduğu
hâlde, daha detaylı bir incelemeye ihtiyaç duyulduğunu sanıyorum. Bununla birlikte,
Türkiye'de ''Turcizmi'' konusunda pek eser yazılmadığını dikkate alarak, bu çalışmayı yeni bir
bilgi kavramı oluşmasında katkıda bulunacak şekilde sunmaktayım.
Çalışmanın başında, bahsedilen Balkan dilleri hakkında bilgi verilerek, tarihsel bir bakışa
devam edilecektir.
Tezin bazı yerlerini okumakta kolaylık sağlamak amacıyla, incelemeye başlanmadan önce
Arap, Fars ve Kiril, Latin alfabelerinin transkripsiyonları verilecektir.
Tez çalışması süresince, henüz başlangıcından itibaren, beni yönlendiren danışman hocam
Doç.Dr. Uğur Gürsu'ya ve benimle değerli bilgilerini paylaşan sınıf arkadaşım Eldina
Memiç'e çok teşekkür ediyorum.
Katarina FİLİPİC
İstanbul 2016
v
İçindekiler
ÖZ..............................................................................................................................................iii
ABSTRACT..............................................................................................................................iv
ÖNSÖZ.....................................................................................................................................v
KISALTMALAR LİSTESİ....................................................................................................vii
BİRİNCİ BÖLÜM
1. TRANSKRİPSİYON
İKİNCİ BÖLÜM
2. DİLLER HAKKINDA
2.1. Slav Dilleri .....................................................................................................8
2.2. Boşnak Dili ...................................................................................................10
2.2.1. Bosančica – İlk Yazı ................................................................10
2.2.2. Glagoljica – Bir Sonraki Yazı ..................................................10
2.2.3. Bosna Kilisesi ve Öğretimi ......................................................11
2.2.4. Boşnaklar ve Boşnakça – Türkçe İlişkileri...............................11
2.3. Hırvat Dili .....................................................................................................13
2.4. Sırp Dili .........................................................................................................17
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
3. ABDULAH ŠKALJIĆ VE SÖZLÜĞÜ …...............................................................19
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
4. İNCELEME
4.1. A – Ć......................................................................................................................21
4.2. D – F………………………………………………………………………...….....101
4.3. G – K…………………………………………………………………….…..……130
4.4. L – NJ…………………………………………………………………………..…169
4.5. O – Š……………………………………………………………………………....189
4.6. T – Ž…………………………………………………………………………..…..213
SONUÇ …..............................................................................................................................228
KAYNAKÇA ........................................................................................................................229
vi
KISALTMALAR LİSTESİ
Ar.: Arapça
bkz.: bakınız
B/H/S: Boşnakça/Hırvatça/Sırpça
Boş.: Boşnakça
dip.: dipnot
Far.: Farsça
Hır.: Hırvatça
Lat.: Latince
Sırp.: Sırpça
Tür.: Türkçe
Dil, millete ait olmasına rağmen, medenîleşmiş olsa bile, oluştuğu gibi kalmıyor – farklı
kaynaklardan zenginleştiriliyor ve büyüyor. Bunun en önemli sebeplerinden biri coğrafi
değişiklikler, savaşlar, ticarî ilişkiler, devlet idaresi vb.
Balkan dilleri ise, tarihte en büyük değişmeyi Osmanlı döneminde yaşamıştır. Bu bölgede
Türk hâkimiyeti 14.yy.'da başlıyor. Bu hâkimiyete bağlı yoğunlaşan Türk nüfusuyla birlikte
Türk dili ve kültürü yaygınlaşmaya başlıyor. 1
15. ve 16.yy.'da Rumeli'de genç Hristiyan erkekler devşirme alınmaya başlanıyor – onlar,
daha sonra, Osmanlı ordusu ve hükümetinde yükek noktalar tutmuşlardı. Balkanlar’ın bu
bölgesinde Rumeli, Osmanlı İslâmî kültürünün merkezi oldu. Zamanla Bulgaristan,
Arnavutluk ve Bosna Hersek'te tasavvuf müesseseleri ortaya çıktığından da bahsetmek
faydalıdır. 2
Osmanlı İmparatorluğunun etkisi bütün Balkanlarda aynı olmasına rağmen, her Balkan dili o
etkiyi farklı görmüştür. 3
Mesela, bir milletin kendi dilinde kullandığı bir sözcük olmuşsa bile, Türkçeden yenisini alıp
ikisini de kullanırdı. Bugün de böyle – e.g. yorgan kelimesi (ET.: yogurkan), Türkçeden
girmesine rağmen hem o hem de orijinali kullanılır (Hır. Poplun). 4
1
http://www.21yyte.org/tr/arastirma/balkanlar-ve-kibris-arastirmalari-merkezi/2007/07/09/605/turkcenin-balkan-
dillerine-etkisi-ve-balkan-dillerindeki-turkce-kelimeler (15.7.2015.)
2
http://global.britannica.com/EBchecked/topic/512682/Rumelia (15.7.2015.)
3
Lindita Xhanari, ''Geçmişi inceleyerek geleceğe yeni bir bakış'', s. 526, 528.
4
Burhan Paçacıoğlu, ''Sözlerin soyağacı üzerine bazı notlar'', s.283.
Balkanlar'a ilk Türk akınları Hunlar zamanında başlıyor – ardından gelen Bulgarlar, Avarlar,
Peçenekler idi.
Son olarak Osmanlıların bu bölgeye geçmesi Türk kültürünün Balkanlar'da yaşayan halkları
etkilemeye başlandı. Türklerin yaptığı etki en çok dil alanında görüldüğünden, türlü ticarî ve
kültürel ilişkiler hariç, kendilerinin bu bölgeye yeni zanaatlar ve âdetler getirdiğinden
bahsetmek gerekir. Türkçe bu bakımdan Balkan dillerinin ortaklıklarını bir kat daha artırmış
bir araç olarak gösteriliyor.
Türk dili, büyük bir coğrafyada yayılması sebebiyle, çok dille temas içerisinde olmuş, ancak,
en çok etkilediği Balkan dilleridir – camiler, medrese, hamam, şadırvan, köprü, çeşme gibi
kültür eserleri bugüne kadar bunun güzel ve ebedî bir ispatıdır. 5
Türkçe, Türklerin Balkanlar'da hükmettiği zaman boyunca, yerli hayatın her safhasını
etkilemiş – akrabalık isimlerine kadar. Sırp ve Hırvat (daha az) sahasında imar/şehircilikle
ilgili avlu, bahçe, basamak, bodrum, çeşme, çarşı, dükkan, hendek, pencere, kat, konak, kule
vb. kelimeler bu konudaki yaygın örneklerin sadece küçük bir kısmıdır. Türkçeden
Arnavutça, Bulgarca, Romence, Yunanca gibi dillere de sayılı sözcükler geçmesine rağmen,
bu çalışmada sadece Türkçenin etkilediği üç dil dikkate alınacaktır.
Siyasî anlamda 1912 yılına kadar, kültürel anlamda ise günümüze kadar Türkçenin etkisinin
sürdüğünü görmek mümkün. 6
Türk dilinden Balkan dillerine geçen kelimeler farklı şekillerde isimlendirilmiş – turcizmi,
turkizam, orijentalizam, vb. – orijentalizam kelimesi Türkçeyle birlikte (Türkçenin gramerine
göre şekillendirilmiş) Arapça ve Farsça kökenli kelimelerin ortak ismidir. Ancak, bu
dillerdeki kelimelerin çoğu Türkçe olduğuna göre, Arapça ve Farsça olanların Türkçe
vasıtasıyla Balkan dillerine girdiği için, bu kelimeleri dikkate alarak, turcizam kavramı tercih
ediliyor. Böylece, genel olarak, turcizam (Arapça ve Farsça kökenli kelimeler Türkçeleştiği
için) terimi kullanılmaktadır.
Osmanlı döneminde Balkan dillerine girmiş kelimeler, o dilin ön ve son ekleriyle birlikte
(bazen de Türkçe ekleriyle de) kullanılabilir:
5
Selçuk Kırbaç: "Türk dilinin Boşnakça ile ilişkileri ve Abdulah Škaljić", International Journal of Social
Science, Volume 6, Issue 4, April 2013., Sakarya Üniversitesi, Türkiye, s. 897., 898.
6
http://www.21yyte.org/tr/arastirma/balkanlar-ve-kibris-arastirmalari-merkezi/2007/07/09/605/turkcenin-balkan-
dillerine-etkisi-ve-balkan-dillerindeki-turkce-kelimeler (16.7.2015.)
Balkan dillerinde Türkçe kelimelerin yaygın olması, Balkan yerlilerinin halk şairlerinin
Türkçe yazdığı eserlerde de görülür. 7
Balkanlarda turcizmi konusunda çok eser yazılmış – bu konu her zaman büyük ilgiyle
karşılaşılır; ilk incelemeyi 1868 yılında Otto Blau'un yazdığı ''Bosnisch – Türkische
Sprachdenkmäler'' adlı eser oluşturmaktadırlar.
Türkçenin Balkan dilleri üzerindeki etkisinin Osmanlılardan daha önceki dönemlere indiğini,
Viyana Üniversitesinde Slav dilleri profesörü olarak çalışmış F. Miklošić'in ''Die slavischen,
magyarischen und rumunischen Elemente in türkischen Sprachschatze'' adlı eserinde
Türkçede kullanılan Slavca, Macarca ve Rumence unsurları incelemiş. Balkan dillerine geçen
Türkçe kelimelerle ilgili olarak yapılan bahsedilmeye değer diğer çalışmalar G. Hazai'nin
yazdığı ''Remarques sur les emprunts turcs des langues sud – slaves'' ve A. Knežević'in ''Die
Turzismen in der Sprache der Kroaten und Serben'' adlı eseridir. 8
Türk dilinden Balkan dillerine geçen sözcükleri inceleyen eserler her bir Balkan dili için ayrı
ortaya konmuş – bunların çoğu da Avrupalı Türkologlar tarafından yapılmış. Bu nedenle
Türkiye'de bu konu pek araştırılmadığından dolayı bu çalışmanın olumlu katkıda bulunma
ihtimali bulunmaktadır.
7
Fatih İyiyol; Ahmet Kesmeci,"Balkan dillerindeki Türkçe kelimelerin tanımlaması problemi üzerine tespitler",
Turkish studies, Internation Periodical for The Language, Literature and the History of Turkish or Turkic,
Volume 6/4, Fall 2011., s. 627., 628.
8
A.e., s. 4., 898.
BİRİNCİ BÖLÜM
Transkripsiyon
Škaljić'e göre, Arapça ve Farsça için 2 ayrı tablo veriyorum, Latin alfabesi için Türkçe
karşılığı verilmiştir.
4
1.2. Tablo 2.: Farsça harflerin transkripsiyonu (Türkçe karşılığıyla birlikte)
5
1.3. Tablo 3.: Kiril alfabesi
Kiril alfabesi; büyük Kiril alfabesi; küçük Kiril alfabesi, küçük Latin alfabesi
harfler harfler harfler (Boş., Hır.)
а А а a
б Б б b
в В в v
г Г г g
д Д д d
ђ Ђ ђ đ
е Е е e
ж Ж ж ž
з З з z
и И и i
ј Ј ј j
к К к k
л Л л l
љ Љ љ lj
м М м m
н Н н n
њ Њ њ nj
о О о o
п П п p
р Р р r
с С с s
т Т т t
ћ Ћ ћ ć
у У у u
ф Ф ф f
х Х х h
ц Ц ц c
ч Ч ч č
џ Џ џ dž
ш Ш ш š
6
1.4. Tablo 4.: Latin (Boş., Hır.) harfleri (Türkçe karşılığıyla birlikte)
7
İKİNCİ BÖLÜM
Diller hakkında
Slav dilleri Hint – Avrupa dil ailesinden sayılır ve ağız, lehçe ve şivelerine göre birbirine
yakınlık gösterir.
Slav dilleri üç gruba ayrılır – Doğu, Batı ve Güney Slav dilleri. Lehçeler ve dillerarası sınırlar
belli değil – bu nedenle genel olarak Güney Slav dilleri standart dillere göre ayrılır – köken,
yapı ve lehçe kriterlerini dikkate alarak. 9
''Sırp – Hırvat'' dili kavramı zorlamadır, hâlâ yabancı bilimadamları arasındaki yer alan,
câhillik ve bilimde uyuşukluğun bir sonucudur; (Sırpça – Hırvatça (bazen de Sırpça –
Hırvatça – Boşnakça), Sırpça ve Hırvatçayı birleştiren ''karışık'' dilin siyasî ismiydi. Bu
kavram, 20.yy.'nın ortasında ortaya çıktı. 1990 yılında, savaştan önce, bu ''dil'' ' in ne dilsel
içeriği vardı, ne lehçe sistemi olarak yaşadı, ne de tek standart dil olarak vardı. Onun iki
varyantı vardı – Hırvatistan'da ''batı'', ve Sırbistan'da ''doğu'' olarak isimlendirilmişti. Bu
sıralar, lehçebilimde ''Orta Güney Slav dili'' kavramı kullanılmaya başlanıyor, çünkü ''Sırpça –
Hırvatça'' kavramının temelinde Sırp dilinin Hırvat diliyle zorla birleştirilmesi vardı; ''Orta
Güney Slav dili'' kavramı, kapsadığı bütün dillerin bağımsızlığını dikkate alırken, ''Sırpça –
Hırvatça'' kavramı Sırpçayı Hırvatçaya dahil etmeye çalışıyor. Böylece, Sırpçayı tek doğru
edebiyat dili olarak göstermeye çalışırdı). Bu kavram kabul edilirse, o halde ''Makedon –
Bulgar dili'' ya da ''Çek – Sloven dili'' 'nden bahsedilebilir.
Slav dillerinin birliği bellidir; en eski Slav edebiyat dili eski Slavcadır – o, bütün Slavların ilk
ortak diliydi. 10
Slav sözcüğünün kökeni tamamen belli olmamasına rağmen, slovo (harf) kelimesinden
kaynaklandığı sayılır. Slav, bazen de bugün Slavyan sözcüğü eskiden ''konuşmayı bilen'' kişiyi
belirtmek içn kullanılırdı. Bir diğer sözcükten ise İngilizcede slave diye bahsediliyor
(Ortaçağ'da Slav kökenli insanlar çok sıklıkta köleydi diye ancak, bilim bu teoriyi pek kabul
etmez).
Slav dilinin başlangıcından bahsedilirken, belirtmek gerekir ki böyle bir (edebî) Slav dili,
Selanik şehrinin yakınında, eski Makedon Slavlarının konuşma dilinin temelinde oluşmuş –
genel olarak İncil'in öğretimini yayma aracı olarak kullanılırdı. Bugün de bu dil aşai rabbani
ayini yönetilirken kullanılmaktadır; yani Ortodoks ve Katolik kiliselerinde olduğu gibi, aynı
zamanda Bosna Hersek ve Hırvatistan'da bu geleneğin kalıntılarının kaldığı yerlerde. Kökene
göre, bu dil Güney Slav dili koluna aittir. Bu dilde ilk yazılan kitaplar daha önce Yunancadan
çevrilmiş dinî kitaplardı.
Dil tipine bağlı, yani halk lehçesine bağlı olarak, telaffuz da değişirdi. 11 8
9
Mate Kapović, Uvod u indoeuropsku lingvistiku, Matica hrvatska 2008., s. 101.
10
a.e., s. 104.
O zaman bütün Slav dilleri birbirine benzediği için, ortak dil oluşsun diye bu dil temel olarak
alındı ve yükselmesini sağlamak amacıyla halkların genel konuşma dili olarak da kullanılırdı.
Eski Slavca, hemen hemen bütün Slav halklarının ortak dili ve bilinen ilk ve en eski Slav
dilidir. 12
11
http://bosnianchurch.weebly.com/jezik-i-pismo.html, (17.7.2015.)
12
Mate Kapović, Uvod u indoeuropsku lingvistiku, Matica hrvatska 2008., s. 101.
2.2. Boşnak Dili
Stećci (sg. stećak, Tür. mezartaşı), her dilin olduğu gibi, Boşnak dilinin de ilk dil
kaynaklarıdır; Bosna Hersek topraklarında halk dilinde, eski Bosna Kiril alfabesinde
(bosančica) yazılırdı. Ortaçağ zamanından kalma Bosna edebî anıtlarında, kullanılan yazı,
daha bilinmez. Bosna Hersek'te bulunan mezartaşlarının yazıldığı dilden, eski Bosna
zamanında konuşma dilinin Slav dili olduğu bellidir.
Eski Kiril alfabesi, yani bosančica'nın nasıl oluştuğunu belirtmek zor, ancak imkânsız değil.
Emperyalizme düşkünlükle beraber, dinin büyük ihtimalle ilk Slavların okur yazarlığını
etkiliyor olması bellidir. Bosančica, Bosna Hersek'te yaklaşık 16.yy.'a kadar kullanılmıştır. 13
İslâm Bosna Hersek topraklarında etki yapmaya başlamadan önce, Ortaçağda Bosna kilisesi
vardı. Bu kurum aslında Hristiyanlığa benzeyen bir din akımıydı. Katolik kilisesi Bosna
kilisesini etkileyerek, onun kendisine bağlanmasını istedi.
Bosna kilisesi, Bosna Hersek topraklarında yaşayan halkın okur yazarlığını etkilediği için
önemlidir. Öğretimi 9. ve 10.yy.'dan kaynaklanıyor, en çok Fars ve Makedonya, Bulgaristan
topraklarından. Bosna o zamanda, bahsedilmiş olan glagoljica yazısını kullanırken, halkın
kendi konuşması olduğu halde eski Slav kilise dilinin etkisinin altında bulunuyordu. İslâm
gelmeden önce Bosna'da bu kilise yerli dinî kurumdu.
Diğer yandan, biliniyor ki Bosna'da bir tane dinî akım daha vardı – onlar ise bogumili – erken
ve orijinal Hristiyanlığa dönmek isteyen ve bu konuda çabalayan bir grup – sadece Bosna'da
değil, Hırvatistan'ın bazı bölgelerinde de yayılmıştı, Bizans ve İtalya'da. 14
10
13
http://bosnianchurch.weebly.com/jezik-i-pismo.html, (17.7.2015.)
14
Lujo Margetić, "O.Karatay, ''Hırvat ulusunun oluşumu, Erken Ortaçağ'da Türk – Hırvat ilişkileri" adlı
makalenin eleştirisi''
Osmanlılar Bosna'ya 1463 yılında geldiler ve o zamandan itibaren bu coğrafyayı etkilemeye
başladılar – sosyal ve ruhî değişiklikler başladı. Ortaçağ'da Bosna'da bulunan Bosna kilisesi,
bogumili ve Ortodoks kilisesi, halkı birleştiren kurumlardı – Macar, Sırp ve Vatikan'ın
saldırısından halkı devamlı korumuştu. Bu yüzden Bosna'da islâmlaşma süreci başlangıçta
yavaştı. Bosna'da bulunan Sırplar, Osmanlı etkisinin altında bulundukları hâlde, İslâm'ı kabul
etmeye direnirdi.
İslâm'ı kabul etmek sadece din değiştirmek değildi – otorite ve sosyal hayattaki değişiklikler,
tabakalarda ilgili değişimler bunun sonucudur. Ancak, İslâm'ı kabul etmekle, insanın başına
gelen dert azalmaya başladı – mesela o sistemde Müslüman köylü kendi toprağını daha kolay
büyütebilirdi, çünkü Osmanlı hükümeti bir hristiyandan aldığı toprağı müslümana verirdi.
Kısacası, o zamanda Bosna'da üç din vardı – Ortodoksluk, Katoliklik ve İslâm .
İslâm'la kültür ve dilde değişiklikler başladı – bir çoğu pozitif olduğu hâlde, gerçekte yaşanan
bazıları, halkın hayatıyla ilgili şeyler hep öyle değildi – köylü, şehir yaşamına katılmak için
İslâm'ı kabul etmek zorundaydı; bunu yapmayanlar varoşa kaçırılmıştı.
Osmanlıların Bosna'nın topraklarına önem vermesinin sebebi ise, onun Avusturya sınırına
yakınlığıydı. Bu taraftan, sınır toprağını Hristiyanlara karşı müdafaaya hazırlamak için
kullanıyorlardı.
Yabancı hükmü altında olmasına rağmen, Bosna'da kendi dilini geliştirme ümidi vardı.
Bosna'nın bazı bölgelerinde Arap harfleri de kullanılırdı – Boşnak dilinin yazma sistemiydi,
ancak biraz değiştirilmişti.
Boşnakların, İslâm'ı kabul ettikten sonra, sadece dini değil, yaşadıkları yerde mevcut olan
medenî kanunlar, hukuk, dünyaya bakış, aile kavramı gibi fikirler değiştirilmeye başladı.
İslâm dini hepsini etkilerdi – ekonomi, siyaset, kişisel hayata kadar. 15
16.yy.'ın sonuna kadar Boşnakların %80'i Müslüman olmuş – Boşnakların böylece Osmanlı
idaresi altına girmesiyle yeni kelimeler ve terimler Boşnakçaya girmeye başlamıştı ve bu
dönemden başlayarak Türk dilinden bu dillere sözcük verilmeye başlandı.
Ancak, en fazla dinî kelime terminolojiden geliyordu. Halk şiiri geleneğinde de Türkçe
kelimeler kullanılırdı. Bahsetmek gerekir ki, Osmanlılar, Bosna toprağını fethettikten sonra,
İstanbul'a din adamı olarak yetiştirmek için pek çok öğrenci gönderdi – orada yetişen ve
eğitim alan insanlar Bosna'ya dönünce medrese, mektep vb. açarak, Türkçe kelimeler
kullanma geleneğini devam ettirdiler.
Bugün Boşnakçada Türk dilinden geçen kelimeler, günlük hayatta çok sıklıkla kullanılıyor.
Boşnak dilini Sırpçadan ve Hırvatçadan ayıran en önemli özellik, Osmanlı döneminde Türkçe
vasıtasıyla Boşnakçaya girmiş olan Arapça, Farsça ve Türkçe kökenli kelimelerdir.
11
15
Sabina Dizdarević, "Predislamization and islamization in Bosnia and Herzegovina", s. 2.
Bazıları (çekiç – čekić gibi) karşılıksız, ama Boşnakçada (bu üç dilden), en çok sayılı. 16
Boşnakça, Karadağ diliyle birlikte, en genç standart Slav dilidir – 20.yy.'nın sonunda hızla
gelişiyor.
Boşnakçanın kendi dilbilgisi, yazımı ve sözlüğü var ve Boşnaklar (Bosna Hersek'teki
müslümanlar) onu kendi dilleri olarak kabul ediyorlar.
Anayasaya göre üç milletten ibaret olan Bosna Hersek'te, Latin alfabesi hariç, Kiril alfabesi
de resmî olarak kullanılmaktadır. 17
12
16
Selçuk Kırbaç: "Türk dilinin Boşnakça ile ilişkileri ve Abdulah Škaljić",m International Journal of Social
Science, Volume 6, Issue 4, April 2013., Sakarya Üniversitesi, Türkiye s. 901., 902.
17
Mate Kapović, Uvod u indoeuropsku lingvistiku, Matica hrvatska 2008., s. 104.
2.3. Hırvat Dili
Hırvatçada Türkçe sözcüklerin sayısı daha azdır çünkü bulunduğu coğrafi bölge uzun zaman
İtalyanca ve Almancanın etkisi altındaydı.
Bununla birlikte, Hırvat dilinde üç lehçe var (štokavski – standart dil için temel olarak
alınmış, ćakavski ve kajkavski).
Bunların uğradığı etki ve değişimler, farklı bölgelerde oluştuğu için farklıdır. Hırvat dilinde
Türkçe kelimeler en fazla štokavski lehçesinde bulunur; bununla birlikte Slavonya'da da
(ülkenin doğu bölgesi, Bosna Hersek ve Sırbistan sınırının yakınında). 19
Türkçeden geçmiş olan kelimeler standart Hırvat dilinin bir bölümünü oluşturur ve bazılarının
karşılığı bulunmaz (e.g. böbrek – bubreg, cep (džep), top).
Kısaca, böyle bir ayrımın sebebi, Osmanlıların en çok bugünkü Slavonya ve Dalmaçya'da
hükmetmiş olmasıdır.
Yine de, bu bölgelerde yaşayanlar etnik bakımından Türkler değil, Bosna'dan gelmiş
göçmenlerdi. Onlar günlük hayatta Bosna Türkçesi diye bir lehçeyi kullanıyorlardı. Bu dil,
Batı Rumeli ağızlarından biri, yani Türk dilinin Balkan ağızlarından bir tanesiydi. Bununla
birlikte bu dil, Türkçe kelimelerin yerli halkın štokavski lehçesine girmeden önceki fonolojik
uyumunu sağlayan bir ''filtre'' olarak görülebilir. Ayrıca, bu dil, etnik Türk olmayan Türk
vasallarının Osmanlılarla iletişim dili olarak kullanılırdı; sınırlar içindeki bölgelerde olduğu
gibi, Bosna Hersek ile Hırvatistan'ın sınırdışında ve Macaristan Krallığı'nda da. 20
Buna göre, Hırvat lehçelerindeki ifadelerde yer alan Türkçe kelimelerin ortaya çıkması lehçe
ya da ağza ait olmakla değil, coğrafik ve sosyal – tarihsel etkenlere göre değişiyor.
13
18
Mate Kapović, Uvod u indoeuropsku lingvistiku, Matica hrvatska 2008., s. 104.
19
Silvana Vranić,; Sanja Zubčić, "Turcizmi u frazemima hrvatskih govora", Zagreb, 2013., s. 108.
20
a.e., s. 111.
Aşağıda yazan kelime örnekleri, her üç lehçede aynı şekilde kullanılıyor:
Tür. baç bacdar (Far. bāğdār) – štokavski – baždaren kapasiteli; bariz, etki
– ćakavski – baždiran olmadan yüksek miktarda içki
– kajkavski – baždarjen içebilen
Hırvat dilinde mevcut olan Türkçe kelimeleri incelerken, en önce Slavonya bölgesinde
konuşma dilinde kullanılanlar dikkate alınmalı. Ancak, bununla birlikte dikkate alınmalı ki
Osmanlıların Balkanlar'dan gittiği zamandan beri bu sözcükler azalmaya başlamış – yaşam
tarzı değiştiği için kullanımdan atılmaya da başlanmıştır.
Kalan kelimelerin çoğu çiçekler (jorgovan – (Tür. erguvan), zumbul (Tür. sümbül), bašta
(Tür. bahçe), tütün ve sigara içme aletleri (duvandžija – Tür. tütüncü) gibi şeyleri ifade eden
kelimelerdir. Onlarla birlikte aynı gruba diğer, günlük hayatta mevcut olan unsurları ifade
eden sözcükler giriyor. Böyle bir ayrımı A. Škaljić'in sözlüğünde bulmak mümkün. 22
Belirtilmesi gereken başka bir şey, Osmanlıların bugünkü Hırvatistan topraklarına gelmeden
önce bölgenin diğer halkların etkisi altında olması ve dil, tarih boyunca onların etkisiyle
gelişmiş olmasıdır (Avarlar, Bulgarlar, eski Slavlar).
Hırvatlar Slav halkıdır ve kökenlerini araştırıp sonuç getiren bazı teoriler kabul edilemez (e.g.
dipnot.) 23
14
21
Silvana Vranić,; Sanja Zubčić, "Turcizmi u frazemima hrvatskih govora", Zagreb, 2013., s. 115.
22
Marta, Andrić: "Turcizmi u seoskom govoru Slavonije", s. 17., 21., .// Migracijske i etničke teme 19, 1(2003),
17-27. Brozović, Dalibor. Odoše Turci, ostaše turcizmi. // Vijenac 8, 173
23
Lujo Margetić, "O.Karatay, ''Hırvat ulusunun oluşumu, Erken Ortaçağ'da Türk – Hırvat ilişkileri" adlı
makalenin eleştirisi'', s. 1., 2.
Bugün Hırvat dilindeki Türkçe kelimelerin sayısı azalıyor – sadece standart dile girmiş
olanlar değil, yerel ağızlara girmiş olan kelimeler de öyle – bunun sebebi, her dilde olduğu
gibi, Hırvat dilinde de mevcut olan sürekli değişim ve dil temizliği düşkünlüğüdür.
Yine de, Hırvat dilindeki Türkçe kelimelerin özel olarak tasnif edilmesinde, müslüman ve
hristiyan soyisimlerini toplamak gereklidir. Bütün çalışmalar ve gözlemlerin amacı, Türkçe
kelimelerin sosyal temelini bulmaktır, yani millete, Türkçe kelimelerin kaynağını, yayılma
sebebini, geldiği çevreyi anlatmak.
Ivan Esih'e göre, Türkçe kelimeler, Türk ordusu ve hükümeti, yani resmi daireler
(Militärsprache) tarafından yayılırdı. Böylece, Hırvat dilindeki Türkçe kelimelerin sosyal
temeli, Alman dili ve İtalyan dilininkinin aynısıdır – şehir yaşamıyla köy yaşamının
arasındaki farklılıklar. Hırvat dilindeki Türkçe kelimeler bakımından, aslında gerçek kökenin
Türkçe, Farsça ya da Arapça olup olmamasına bakılmaz çünkü sonuçta hepsi Balkanlar'da yer
alan Osmanlı hükmü zamanında Türkçe vasıtasıyla bu dile geçmiştir.
Hırvat dilindeki Türkçe kelimeler konusunda birçok sözlük ve değerli eserler yazılmıştır –
onlardan, Karl Lokotsch'un ''Etymologischen Wörterbuch der europäischen (germanischen,
romanischen und slavischen) Wörter orientalischen Ursprungs'' adlı 1927 yılında yazılmış
eserinden ve Petar Skok'un ''Prilozi za proučavanje turcizama u hrvatskom jeziku" i "Slavia -
časopis za proučavanje slovenske filologije" adlı eserinden bahsetmek faydalıdır. 24
Hırvatların Osmanlıları nasıl gördüğü hakkında, iki farklı bakış ortaya çıkıyor – bir taraftan
nefret ve bağnazlıktan, öbür taraftan birlikte güzel yaşam ve tahammül.
Narodni koledar (bir halk şiiri türü; koledar – Noel zamanında evden eve söylenen şarkı türü)
bu konuyu güzel inceliyor. Türkler hakkında ilk yazılmış metinler onları negatif olarak
göstererek aynı zamanda acımasız ve ''İsa'nın düşmanları'' olarak gösterip, saldırgan ve zalim
olarak belirtiyor. 25 Böyle, mesela, bizim bir şairimiz A.K. Miošić kendi ''Razgovor ugodni''
(Sevimli muhabbet) adlı eserinde Türkleri çok zalim olarak tarif ediyor ve sadece onlara karşı
savaşanları kendi arkadaşı ve kendi halkının bir kısmı olarak görüp kabul ediyor. 26
Daha sonraki metinlerde, Türkler keyfe düşkün ve zengin olarak gösterilir.
15
24
Ivan Esih, Rječnik turskih, arapskih i perzijskih riječi u hrvatskom književnom jeziku i pučkom govoru, Ex
libris, Zagreb 2010., s. 6.
25
Cvito Fisković, "Turski napadaj na Hvar 1571.", s. 111. – 115.
26
Bir şiirinde, şair şöyle buyuruyor:
''Yüce Tanrım! Bize bak,
Türk zulmünden bizi kurtar,
Çünkü merhametin sonsuz ve bütün günahlardan büyük!''
bk. Katarina Ivon,"Predodžbe o Turcima u Narodnom koledaru", Crkva u svijetu, god. 47, br.1., 2012, s. 136.
İlk pozitif değişim 16. ve 17.yy'da olmuş (daha önce Boşnaklarla Türklere karşı ittifakta
olduğumuz unutulmuş olsa da) – bu zamandan itibaren Turci (Türkler) kelimesi Boşnaklar
için de kullanılmaya başlamış. Yabancı fethe bakış değişikliği, Hırvatistan bölgesinde
19.yy.'da ideolojinin çok güçlü olduğunun bir ispatıdır, çünkü o yüzyıl hem millî devrim hem
de dil devrimi zamanıydı. 27
Hırvat dili, kendi standartı için 17.yy.'da štokavski lehçesini temel olarak aldı.
Hırvatça bugün ayrı standart dil ve Latin alfabesini kullanıyor.
16
27
Ivon, Katarina,"Predodžbe o Turcima u Narodnom koledaru", Crkva u svijetu, god. 47, br.1., 2012, s.133.
2.4. Sırp Dili
Sırplar 19.yy.'a kadar Slav – Sırp yazısı kullandılar. Bu yazılar eski Slav kilisesi dilinden
kaynaklanıyordu ve halk konuşması ile Rusçanın etkisi altındaydı. 19.yy.'da dilbilimci
Dorotej Obradović ve Vuk Karadžić meydana çıkdığında, Sırplar halk dilini kullanmaya
başladılar. Edebî dil olarak Sırpça, halk konuşmasının temelinde 1868 yılında resmî dil olarak
kabul edildi. Onunla birlikte Kiril alfabesi de kullanmaktadır. 28
Kiril alfabesi glagoljica yazısından (9.yy.'da) bir süre sonra kullanılmaya başladı – bu yazı da
Kutsal yazı ve İncil'i Balkanlar'daki halklara anlatmak ve yaklaştırmak amacıyla kullanılan bir
yazıydı. Glagoljica karışık görülmeye başladığı için, Yunan alfabesine göre yeni bir yazı
sistemi geliştirildi. 12.yy.'da Kiril alfabesi bütün Ortodoks Slavların ortak yazısı haline geldi.
19.yy.'da, yani dil devrimi zamanında, Sırp dili yazı ve imlâ konusunda düzeltildi ve
''ekavica'' formu dilin temeli olarak alındı. Sırp dilinde doğru telaffuz kavramı yoktur.
Sırbistan hariç, Kiril alfabesi Bosna Hersek'in bazı bölgelerinde, Doğu Avrupa ve kuzey ve
Orta Asya'da kullanılıyor. Slav dillerinden – Rusça, Ukraynaca, Beyaz Rusça, Makedonca,
Bulgarca, Karadağca (bazı ses birimleri değişken) ve Slav dili olmayan (ancak tarih boyunca
onların etkisinin altında kalan) Kazakça ve Tatarcada vb. Kiril alfabesini kullanılır. 29
Osmanlı hâkimiyeti Sırbistan topraklarında farklı tesirler bıraktı – mimarî, toprak düzeni,
maddi kültürle ilgili konular vb.
Osmanlı – Balkan mimarisinin en önemli örneklerini – kamu binaları, çarşılar, mahalleler,
bütün Sırp şehirlerinde görmek mümkündür. Bunlardan bazıları Belgrad'da bulunuyor ve
Türk adları taşıyor, e.g.:
- Ada (Ada Ciganlija – Çingene Adası) – Tür. ada
- Terazije – Tür. terazi
- Tašmejdan – Tür. taş meydanı
- Konak – (eskiden, Sırp prens Miloš'un yaşadığı yer) – Tür. konak
Osmanlı döneminde Sırp toplumunda din ve sınıf ayrımı da vardı – İslâm'ı kabul eden Sırplar
yüksek devlet makamlarına ulaşabilirdi. Ancak, dil bakımından, bir örnek gösteriyor ki
Sırbistan topraklarında İslâmlaşan Sırpların nüfusu fazla olmasına rağmen, resmi toplantılarda
Sırpça kullanılıyordu – Osmanlı elçileri ile Habsburg kralı arasında (yani Türkler, Almanya
ve Avusturya arasındaki iletişimde) Sırp dili mevcuttu.
15.yy.'da sultan sarayında da Sırpça öğretiliyordu.
17
28
Mate Kapović, Uvod u indoeuropsku lingvistiku, Matica hrvatska 2008., s.106.
29
http://bosnianchurch.weebly.com/jezik-i-pismo.html (21.7.2015.)
Bu dönem bittikten uzun yıllar sonra, dört dilli, içinde paralel olarak Arapça, Farsça, Yunanca
ve Sırpça cümleler eklenen ders kitapları bulunduğunda, Sırpçanın, Türkçenin etkisinin
altında olmasına rağmen, kendi kimliğini kaybetmediği belli oldu. 30
Bazı diğer Balkan dillerine girdiği gibi, Türkçeden bazı ekler Sırpçaya da girmiştir – lı/li eki
gibi.
Dil reformcusu Vuk Karadžić, kendi zamanında yaklaşık 2500 kelime kaydetmişti. Bugün
sekiz binden fazla kelime kullanılmakta, ancak onlara doğu kelimeleri derler. 31
Sırbistan topraklarındaki Osmanlı etkisi 19.yy.'nın başlangıcına kadar sürer, çünkü o zaman
Sırp toplumsal devrimi başladı.
Bütün bunlara göre, Sırp kültürüne Osmanlı etkisini dikkate almadan bakmak mümkün
değildir. 32
18
30
Mirjana Marinković, "Sırp kültüründe Osmanlı damgası", Motif Akademi Halkbilimi Dergisi, 2012-2
(Temmuz – Aralık) (Balkan özel sayısı-II) s. 49.
31
a.e., s. 51.
32
a.e., s. 52.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Abdulah Škaljić 1904 yılında Rogatica kasabasında doğdu. 1924 yılında Sancak Medresesi'ni
bitirdi ve sonra bugünkü Kosova'da müftülükte stajyerlik yaptı.
Daha sonra ise Saraybosna'ya taşındı, ve İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Folklor Araştırma
Enstitüsü'nde göreve başladı. Başlangıçta İslâm hukuku alanında çalıştı, sonra Türk diliyle
ilgilenmeye başlar. 1966 yılında ''Turcizmi u srpskohrvatskom jeziku'' adlı sözlüğü yayınladı.
O zamanki adıyla Sırpça – Hırvatçaya Türkçe vasıtasıyla giren bütün bilinen kelimeleri
veriyor, onların sözlüğünü ve böylece, bu konuyu inceleyen (o zamana kadarki) en verimli
eser olarak kabul ediliyor.
Sözlük 6500 kelimeyi inceliyor ve bir sonraki baskıda 8742 tane kelime bulunuyor. Škaljić
sözlüğünde ödünç kelimeler hakkında yapılan daha önceki çalışmalardan bahsedip kelimeleri
gruplandırır ve hangi şartlar altında geçtiğini anlatır.
Turcizmi konusundaki diğer önemli bir eser Petar Skok'un ''Prilozi proučavanju turcizama u
srpskohrvatskom jeziku" adlı çalışmasıdır. Bu çalışmada Skok'un malzemeleri Sırpça –
Hırvatça konuşan hristiyanlardan aldığını anlatan Škaljić, orijinal şekillerini görmek istediğini
belirtti, yani müslümanların onları nasıl kullandığını araştırmak istediğini vurguladı. Bu
konuda yazılan diğer eserlerdeki hataları da gösterdi.
Škaljić, kendi sözlüğünde, kelimeleri alındığı alanlara göre gruplandırıyor. Onların bazılarının
Arapça veya Farsça kökenli, bazılarının da Türkçe kökenli olduğunu belirtiyor. Bunlardan
başka, Yunanca kökenli kelimeleri de belirtiyor. Türkçe kelimeler, bahsedilmiş üç dilden en
çok Boşnakçada bulunduğu için, Škaljić Türkçeden Boşnakçaya giren kelimelerdeki
değişiklikleri de inceliyor. Bu yüzden sözlüğün başında bazı ekleri ve ses değişikliklerini
gösteriyor.
Škaljić, Türkçeden Boşnakçaya geçen kelimeleri madde başı olarak yazdıktan sonra
kelimelerin dilbilgisi kategorisini yazıyor. Teker teker Türkçe kelimelerin nereden geldiğini
de açıklıyor.
Osmanlılar, Yunan ve Latin asıllı kelimeleri de Balkanlar'da kendi unsurları olarak
yaymışlardır. Böylece, Türkçede kullanılan ve Türkçeleşmiş bu kelimeler, Sırpça, Hırvatça ve
Boşnakçada turcizmi adını taşıyor. 33
19
Selçuk Kırbaç: "Türk dilinin Boşnakça ile ilişkileri ve Abdulah Škaljić", s. 903. – 909.
33
Škaljić, sözlük yazmaya başlamadan önce, sözlüğü hazırlarken kullandığı kitaplardan pek de
memnun olmadığını belirtiyor. 34
Škaljić, kendisi Boşnak olduğu için, Fatih Sultan Mehmet'in 1463'te Boşnakların Osmanlı
idaresi altında girmesiyle başlayan Türkçenin yayılmasını, Türk yazı dilini de dikkate alıyor.
İkinci yoldan (geniş halk kitleleri) girmiş kelimelerin Balkanlar'daki Türk ağızlarından
alındığını belirtip, bunların Boşnakçadaki şekillerini inceliyor.
Kısaca, Škaljić çok önemli (kendisinden sonra çok sıklıkla kullanılan) bir eser bıraktı; sözlük
kapsamlıdır ve gelecekte yazılacak, bu konuyu araştıracak eserler için değerlidir.
20
34
Abdulah Škaljić, Turcizmi u srpskohrvatskom jeziku, Svjetlost, Sarajevo 1966., s. 19.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
İnceleme
4.1. A – Ć
aar (ar, ahar), ahir – zeman (2)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. آﺧﺮ زﻣﺎنahir zaman ahar, ahir zeman ahar, - ахар, -
a) Ses değişikliği: B/H/S'da 'ı' harfi olmadığı için, onun yerine her zaman 'i' geliyor. Abaja
bugünkü dilde bayan Arap giysisi anlamına geliyor; 'h' harfi okunmayabilir.
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Abaija kelimesi – anlam açıklaması: Sukneni konjski
pokrivač od abe, koji se stavlja preko sedla. (Fes; abadan yapılmış, atın üstüne koyulan
bir örtü.)
21
Hırvatça: Абаџија је мајстор-занатлија који од грубог сукна под
називом аба, шије народна одела - народну ношњу. (Abacı, kumaştan milli kıyafet
yapan bir zanaatçıdır.)
Sırpça: Абадџилук је део града у коме су смештене абаџијске
радње. (Abacılık, abacıların bulunduğu şehrin bir parçasıdır.)
a) Ses değişikliği: Arapçada 'p' harfinin yerine 'b' okunuyor; 'lık' eki artık 'luk'
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Dragi moji prijatelji, ahbabi, drugovi. Mostar je naš
svjetionik. (Sevgili ahbaplarım, dostlarım. Mostar bizim deniz fenerimiz.)
Hırvatça: Ahbab znači prijatelj. (burada: kelimenin anlamı) (Ahbap
dost demektir.)
Sırpça: Ахбаблук је способност да се пређе преко сопственог
достојанства зарад добробити пријатеља. (Ahbaplık, dostun iyi olması için kendi
gururunu yutabilme becerikliğidir.)
abdal (2)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. آﺑﺪال Aptal abdal abdal абдал
a) Ses değişikliği: Arapçadaki 'b' harfi artık Türkçede 'p'; Boşnakça ve Hırvaçada sesli 'b'ye
dönmüş
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: (anlamı) Abdal znači glupan, budala. (Abdal, budala, ya
da salak demek.)
Hırvatça: (anlamı) Abdal znači glupan, budala. (Abdal, budala, ya da
salak demek.)
Sırpça: (anlamı) Абдал је глупан, будала. (Abdal, budala, ya da
salak demek.)
22
abdest, abdeshana (avdeshana), abdesli (avdesli), abdeslija (avdeslija), abdesluk
(avdesluk, abdestluk, avdestluk), abdestati (avdestati) se, abdest
pokvariti/izgubiti/uzeti/uzimati (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. آب+ دﺳﺖ, ﺧﺎﻧﮫ abdest, abdest, abdeshana, avdes, абдест,
eki; Tür. – li, luk abdesthane, abdesli, abdesluk, avdeshana, абдеслук,
eki, B/H/S – ja eki; abdestli, abdest - абдесхана;
uzeti, uzimati, abdestlik, abdest uzeti/pokvariti абдеслија
pokvariti, izgubiti almak, bozmak
fiili
a) Ses değişikliği: Abdeslija kelimesinde daha kolay bir telaffuz için b'den v'ye dönüşü var,
abdesthana kelimesinde ise 't' düşer.
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Slušao sam daiju Elvedina Pezića koji kaže da
se abdest ne gubi ružnim govorom. (Kötü konuşmanın abdesti bozmadığını söyleyen
dayı Elvedin Peziç'i dinliyordum.)
(anlamı): Abdesluk je mjesto gdje se uzima abdest.
(Abdestlik, abdestin alındığı yerdir.)
»Jesi li abdesli, hoćemo li u džamiju« (Abdestli misin,
camiye gidelim mi)
Sırpça: (anlamı): Авдеслија је мали пешкир који се користи
након узимања абдеста. ('Abdeslija' abdest alındıktan sonra kullanılan küçük bir
havludur.)
aber (haber, habar); nahaberiti (fiil olarak: haber vermek; bazen: önermek, teklif
etmek anlamında); (h)abernik (2)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺧﺒﺮ, B/H/S – haber, haberci, haber habar, habernik, habar, хабер,
nik eki getiren aber haber, - хаберник
23
abu – hajat (abu – hajat, abi – hajat) (2)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺣﯿﺎة+ Far. آب abuhayat abu – hajat - абу - хајат
аbonos (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. آﺑﻨﻮس abanoz, abnus abonos abonos (ebanovina) абонос
a) Ses değişikliği: Yok; orijinal kelimesine B/H/S – ast, - ljiv eki eklenmiş
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: (anlamı): Pjegav, pirgav. (Çilli)
Hırvatça: (anlamı): Pjegav konj, prekriven točkama (Çilli, nokta
desenli derisi olan bir at)
Sırpça: коњ са белим пегама на њушци (Burnunda beyaz çiller
bulunan at)
24
abu – zemze (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. آﺑﻮ+ Zemzem suyu abu – zemze abuzemze абу – земзе(м)
Ar. زﻣﺰم
a) Ses değişikliği: š - č; olsun kelimesi – osum olmuş (telaffuz daha kolay olsun diye)
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Ačkosum, Predsjedniče. (Aşkolsun, Cumhurbaşkanım.)
Hırvatça: Vaš kolega zaslužuje priznanje- ačkosum! (Arkadaşınız
ödül kazandı – aşkolsun!) (Burada 'aferin' anlamında)
Sırpça: Ачкосум сине. Много сам поносан. (Aşkolsun (aferin),
oğlum. Çok gurur duyuyorum.
adalet (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻋﺪاﻟﺔ adalet adalet adalet адалет
25
(h)adet (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻋﺎد ة, + Tür. – olsun (osum) adet, adet adet, adet, - адет,
kelimesi olsun adetosum адетосум
a) Ses değişikliği: 'h' okunmayabilir; 2. kelime birlikte yazılır; olsun kelimesinin l’si düşmüş;
böyle durumlarda n’nin yeri m alıyor
(j)adiđar (2)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﯾﺎدﮔﺎرyâdigâr adiđar adiđar адиђар
26
admiral (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. آﻣﺮ اﻟﺒﺤﺮadmiral admiral admiral адмирал
35
aynı kelimeden geldiği için kullanıldığı sanılır (yeteneği düşük olan at)
36
adžem – pas: Fars kökenli şal; kemer
a) Ses değişikliği: acemi acami olmuş: e – a değişmesi; + B/H/S ekler
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: “More Turkuše, kad već zborite ne znam arapski, ne
znam persijski (adžemski), ne zaboravite i na bošnjački!“ ('Turkuse' (Türk hanımları
gibi), Arapça bilmiyorum dediniz, Acem dili (Farsca) bilmiyorum dediniz, Boşnakçayı
da unutmayın.
(adžamiluk: anlamı): neiskustvo (tecrübesizlik)
Hırvatça: (acemi oğlan: anlamı): psihofizički obdareni kršćanski (u
Bosni i muslimanski) mladići u dobi puberteta, povremeno do prve pol. XVII. st.
odvođeni (prisilno, mjestimice i dobrovoljno) za popunu janjičarskog reda, odnosno
redova dvorjana carskog saraja. (İmparatorun sarayının ihtiyaçlarını gidermek
amacıyla, 17.yy'da Katolik (Bosna Hersek'te Müslüman), yeniçeri yapılabilmek için
zorla götürülen genç erkekler)
Sırpça: (acemi oğlan): Кад су Турци хватали аџеми оглане по
српским гудурама и градили од њих јањичаре, тј. војнике свог царства, Срби те
јањичаре нису тада звали Расијањем (нити Дијаспором, за оне који се данас гаде
српских речи). (Türkler Sırp sahalarında acemi oğlanları yeniçeri için kovalarken,
Sırplar o yeniçeriyi 'Rasijanje' (Dağılma) ya da /'Dijaspor' (Sırp kelimeleri hoşuna
gitmeyenler için) diye hitap etmezdi.
(adžamija: anlamı): Неискусан, невешт, млад човек (у
народној поезији: дете, неискусно, неразумно, наивно, лудо). Некад и: млад коњ
(Tecrübesiz, yeteneksiz genç insan; milli şiirde: deli, saf, tecrübesiz çocuk)
adžeba (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻋﺠﺒﺎ acaba adžeba adžeba -
(h)adžija (2)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺣﺎﺟﻲ+ B/H/S – ja eki hacı hadžija hadži(ja) хаџија
28
a) Ses değişikliği: - ja eki eklenmiş; B/H/S’de ‘ı’ sesi olmadığına göre, yerine ‘i’ geliyor
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: »Kako hadžija putuje na ćabu« (oyun türü) (Hacının
Kâbe'ye gittiği gibi)
Hırvatça: Slavonske hadžije su odlazile na put preko Srbije i
Bugarske u Istanbul, a odatle s ostalim turskim hadžijama, džemijama preko mora u
Egipat i dalje pustinjom do Crvenoga mora, pa ponovo lađom do Džidde. (Slavonyalı
hacılar yola Sırbistan ve Bulgaristan üzerinden geçerek başlardı; İstanbul'a; oradan
diğer Türk hacılarıyla, cemaatlerle denizler üzerinden Mısır'a ve çölde devam ederek
Kıızldeniz'e, sonra da kayıkla Cidde'ye.)
Sırpça: Хаџија је реч арапског порекла, а у нашем језику
означава особу –православног хришћанина који је путовао у Јерусалим о великом
посту и Васкрсу да се поклони Христовом гробу. (Hacı kelimesi Arapça kökenlidir,
ve bizim dilimizde Kudüs'e giden Ortodoks Hristiyanı belirtiyor. )
adžiz (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻋﺎﺟﺰ aciz adžiz - -
29
37
iki anlamlı: genç erkek/eflâtun
adžuzija (2)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻋﺠﻮزه+ B/H/S – ja eki acûze adžuzija - -
a) Ses değişikliği: -
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Rastužuje me kad se stara žena pokaže kao bijesna
adžuzija. (Yaşlı bir kadının öfkeli acuze gibi davranması beni üzüyor.)
afijetola (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻋﺎﻓﯿﺔ+ Tür. –ola/olsun afiyet olsun afijetola - -
30
afion (afijun) (2)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. آﻓﯿﻮن afyon afion afijun афион
a) Ses değişikliği: ı - i
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: "Hafiz Kur'ana treba da se poznaje po svojoj noći kada
ostali svijet spava, po svome danu kada drugi jedu da on posti.“ (Kur'an hafızı, bütün
dünyanın uyuduğu gecelerde ve yemek yediği günlerde kendini göstermeli.)
Hırvatça: Hafiz je naziv za čovjeka koji je napamet naučio cijeli
Kuran. (Hafız, bütün Kur'an'ı ezbere bilene denir.)
Sırpça: Хафиз је назив којим муслимани ословљавају особу
обично исламске вероисповести, која напамет познаје цео Куран. (Hafız,
müslümanların kutsal kitabını ezbere bilene denir.)
31
ah (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. آه ah ah - ax
ahdnama (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻋﮭﺪ+ Far. ﻧﺎﻣﮫahdnâme ahdnama - ахднама
a) Ses değişikliği: a - e
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: (Hırvat kaynağından, anlamı): povelja kojom je sultan
Mehmed II. Osvajač prilikom osvajanja Bosne dao pravo franjevcima da slobodno
obavljaju vjersku službu. (Sultan Mehmet II'nin hazırladığı, Bosna'yı fethettikten sonra
ibadeti serbest bırakmayı hedefleyen bir belge.)
Sırpça: (anlamı): политичка гаранција, повеља (siyasî garanti,
belge)
ahiret (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. آﺧﺮة ahiret ahiret ahiret ахирет
a) Ses değişikliği:
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Posljednji Allahov Poslanik, s.a.v.s., preselio je na ahiret
12. rebiul-evvela 11. godine po Hidžri. (Allah'ın son Peygamberi Ahiret'e 12. Rebiul –
evvel ayında, Hicre'den 11 sene sonra taşındı.)
Hırvatça: Ahiret je u islamu naziv za "onaj" ili "budući svijet".
(Ahiret İslâm'da 'öbür dünya', 'gelecek dünya' anlamına gelir.)
Sırpça: … преминулог, те подаци о времену рођења и пресељења
на ахирет. (Rahmetlinin..., ve doğum günü ile Ahiret'e taşındığı tarih bulunur.)
32
a) Ses değişikliği: Türkçedeki 'lık' – luk olmuş; sız - suz
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Ahlak ima svoje uzvišeno mjesto u islamu. (Ahlakın
İslâm'da yüksek bir yeri vardır.)
Hırvatça: Položaj ahlaka u islamu je jedan od najbitnijih ciljeva
poslanstva Muhammeda. (Muhammed'in peygamberliği ahlakı en önemli amaçların
birinin yerine koyar.)
Sırpça: (aynı)
ahmedija (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. اﺣﻤﺪﯾﺔAhmediye (fesin etrafına sarılan renkli sargı) ahmedija ahmedija ахмедија
a) Ses değişikliği: e - a
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Bijelu ahmediju nose hodže i hafizi, i ona je hodžinska
oznaka... (Beyaz ahmediyeyi hem hocalar hem de hafızlar takar; üstelik o, hocalık
göstergesidir.)
Hırvatça: (anlamı): Ahmedija je tanko platno omotano oko fesa ili
koje druge kape. (Ahmediye, fesin ya da başka bir şapkanın etrafına sarılan ince
kumaştır.)
Sırpça: (aynı)
аhval (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. sg. ﺣﺎل, pl. اﺣﻮال ahval ahval ahval ахвал
33
a) Ses değişikliği: yok
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Bogomdano stanje (ahval) javljaju se u različitom broju.
(Tanrı'nın verdiği hal (ahval) değişik sayıda bulunur.)
Hırvatça: (anlamı): Prilike, okolnosti, zbivanja. (Durumlar, fırsatlar,
olaylar)
Sırpça: (aynı)
ajalet (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. اﯾﺎﻟﺔ eyalet ajalet ajalet ајалет
(h)ajduk (2) 38
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺣﯿﺪودhaydut ajduk hajduk хајдук
35
38
3 anlamlı: Osmanlı zamanında Balkanlarda özgürlük için savaşan bir grup (kelimenin kökeni aslında Macarca)
Hırvatça: Hajduk je naziv jednog nogometnog kluba u Hrvatskoj.
(Hajduk, Hırvatistan'da bir futbol klubünün adıdır.)
Sırpça: Многе од Шехерезадиних прича су самостално постале
познате широм света, као „Аладин и чаробна лампа” или „Али Баба и 40
хајдука”.(Şehrazat'a ait bazı hikâyer tek olarak da dünyaca ünlü olmuş, mesela 'Ali
Baba ve 40 haydut)
ajet (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. آﯾﺔ ayet ajet ajet ајет
ajna (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. آﯾﯿﻨﮫ ayna ajna - -
(h)ajvan (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺣﯿﻮانhayvan hajvan hajvan хајван
36
Sırpça: Највештији y овој игри устане на ноге измеђ друштва, па почне шитати
свакога редом: какав ћеш ти хајван да будеш? (Bu oyunda en iyi olan arkadaşlar
arasından ayağa kalkıp sırayla soru sormaya başlar – Sen nasıl bir hayvan olacaksın?)
(h)ak (3)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺣﻖ hak hak hak хак
аkaid (1) 39
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻋﻘﺎﺋﺪ akaid akaid akaid акаид
akibetihajr (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻋﺎﻗﺒﺔ+ ﺧﯿﺮakibet – i hayır akibetihajr - -
37
39
İnanış için yazılan kurallar; 3 grubu var (namaz, oruç, evlilik, miras hakkında vs.)
(h)akik, (h)akikli (2); karşılama için: hekim
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻋﻘﯿﻖ+ Tür. –li eki akik, akikli (h)akik, (h)akikli - акик, акикли
a) Ses değişikliği: Boşnakçada kelime başına h eklenmiş, Sırpçada yine düşer
(j)akrep (2)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻋﻘﺮب akrep jakrep akrep акреп
39
al2, alat1, albaber (al – baber, al – biber, baber, fiil: zabiberiti), al – bašta, al – čadar, al –
čatkija, al – čoha, al – duvak, al – ćereće, alen (alev), al – fes, al – mak, al – katmer,
40
alica, aligrah, arliti se (1 (temel anlam), kelimelere göre 14) 41
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. آل, Tür. – at, al, alat, kırmızı al, alat, al – al, alat, albaber, -, алат, албабер
duvak, kereke Far. (al biber), biber, baber, (bašča), - , al – (ђурђевак), -, -, (чаткија),
ﺑﺎﺑﺎ رى, Far. آل+ albahçe, al albašta, al – čatkija, (al) čoha, - (ал) чоха, (дувак), -, алев,
ﺑﺎغ, ﭼﺎدر, ﭼﻮﺧﺎ çadır, al çatkı, čador, al , alćergelet, fes, (фес), мак, алкатмер,
B/H/S – za önek, al çuha, al – čatkija, al – mak, алица, -, -
iti eki, alčatkija duvak, al – čoha, al – alkatmer(karanfil),
(Tür. çatkı); al, kereke (aba), al duvak, al – -, -, -
Ar. ﻓﺎس, B/H/S – kelimesi kızıl ćereće, alev,
mak kelimesi, Tür. anlamında; al – al – fes, al –
– katmer, Far. al + fes, haşhaş, al mak, al –
B/H/S – ica eki, katmer katmer,
aligrah (al + B/H/S (kırmızı), alica,
– grah kelimesi), alica: kırmızı aligrah,
al + B/H/S – iti se kiraz türü, arliti se
kırmızı (al)
fasulye,
allanmak
a) Ses değişikliği: Türkçedeki i sesleri her durumda olduğu gibi i'ye değişiyor, baber kelimesi
biber olsa da anlaşılır, çadır – çador olmuş; alica kelimesinin Türkçede eşanlamlısı bulunmaz;
çuha – çoha değişimi de mevcut ve Türkçeden kereke yumuşamış Boşnakça ve Hırvatçaya
ćereće olarak geçiyor
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Čador je riječ persijskog porijekla i u bukvalnom smislu
znači šator. Ipak kada kažete – čador, misli se, prije svega na tradicionalnu žensku
odeću. (Çador kelimesi Farsçadır ve harfi harfine çadır demek. Ancak, çador denince
geleneksel kadın kıyafeti kastedilir.)
(anlamı): vrsta tvorničkog čvrstog valjanog sukna i
odjeća od njega (Sınai, sıkı kumaş çeşidi ve ondan yapılmış giyecek)
Hırvatça: Klinčić je biljka raznobojnih cvjetova (Dianthus) iz roda
klinčića (npr. crveni karanfil Dianthus caryophyllus, alkatmer), porodica
Caryophyllaceae; gariful, garoful, karanfil, katmer. (Karanfil, çeşitli renkli çiçeklerden
oluşan bitkidir (Lat. Dianthus), dalı: karanfil. Eş anlamlısı: al katmer, gariful, garoful.
40
40
Lat. Dianthus caryophyllus
41
Lat. Convallaria maialis; sıfat olarak kullanıldığı zaman kan rengi, kan kırmızı rengi demek oluyor; al baberija
ise kırmızı çiçekler desenli şal demek
Sırpça: Чадор: одличан начин да се обучете, покријете,
заштитите од ветра, сунца, погледа и изгледате у исто време и сажаљиво и
застрашујуће за пола света. (Çador: dünyanın yarısı tarafından tuhaf, korkunç ve
acınacak şekilde bakılacağınızı sağlayan güzel bir giyinme tarzı)
Еј, коме сада моја драга на ђурђевак мирише (Ey benim
dilberim şimdi kime zambak kokuyor)
Чаткија је била четвртастог облика, величине 68 cm x 58
cm, најчешће израђена од куповне провидне црвене тканине, украшена по
ивицама… (Çatkı, kare şeklinde, 68x58 cm boyutunda, kırmızı kumaştan yapılmış ve
kenarları süslü idi.)
alabahtuna (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. اﻋﻼ+ Far. ﺑﺨﺖbahtına alabahtuna - -
Alah, ala – hala! (hala – hala, ala – ala): ünlem türemiş fiil: (h)alakati, harlakati,
(h)alaknuti, ilakati; zahalakati (1), Alah aškuna!, Alah belasuni versun!, Alah bilur
(alahbirum), bir; Allah kerim, Allah kerim (ćerim), alahemanet(ola), Alah hifzejle
tablo 1.:
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Tür. B/H/S - h önek, kati eki; Allah; Allah Alah, halakati, Alah, -, - алах, -
Ar. ﻋﺸﻖ ﷲve Tür. – ı(3.teklik Allah diye Alah aškuna, , -, -, -, -, , -, -, -,
şahıs iyelik eki)-n (yardımcı bağırmak, Allah Alah belasuni -,
ses)-a (datif) eki, Ar. – ﺑﻼTür. aşkına; Allah versun, Alah
– sı (3.teklik şahıs iyelik eki)-n belasını versin, bilur, Alah
(yardımcı ses) –ı (akuzatif), Allah bilir/bir, ćerim, kerim,
versin kelimesi, bir, Ar. ﻛﺮﯾﻢ, Allah kerim, alacerim,
ﻣﺎﻧﺔا, Ar. ﺣﻔﻆ+ Tür. – eyle(sin) Allah'a emanet, alahemanet, Alah
Alah hıfz hifzeyle
eylesin
41
tablo 2.:
a) Ses değişikliği: Türkçedeki için Boşnakçaya ičun olarak geçiyor, mübarek – mubareć,
Arapçadaki i (Rabbi), Rabbum oluyor. Allah bazen bir l ile yazılıyor, ya alapača kelimesinin
Türkçede eşanlamı bulunmaz; yaklaşık anlamı 'dedikodu yapan bayan'dır
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Allah selamet je u naš jezik došlo preko turskog jezika i u
originalu glasi Allah selamet versin što bi značilo Da Allah da spas ili Bože sačuvaj.
('Allah selamet' bizim dilimize Türkçe üzerinden geçmiş ve orijinalde 'Allah selamet
versin' demek, ya da Allah aşkına)
Hırvatça: Skupina od više alapača vrlo je predvidljiva, ali
istovremeno neugodna socijalna pojava. (Allah Allah diye bağıran kadın (bugün argoda:
aptal, salak, boş konuşan kadın) öngörülen, ancak aynı zamanda rahatsızlık veren
sosyal olaydır.)
Sırpça: (aynı)
a) Ses değişikliği: a- e
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Halalio sam svakom onome ko me je po ružnome
spomenuo, izuzev novotaru. (Hakkımda kötü konuşanlarını affettim (helal ettim), yeni
gelen hariç.)
Hırvatça: Mi smo zaboravili i halalili, ali Srbija pamti i nije
oprostila. (Biz helal ettik ve unuttuk, ama Sırbistan hatırlar ve affetmedi.)
42
Sırpça: Захтеви које Халал ставља пред произвођаче су
најстриктнији када је у питању месна индустрија. (Helal'ın koyduğu kurallar ve
talepler, yiyecekler konusunda en sıkı et sektöründe oluyor.)
alamet (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻋﻼﻣﺔalamet alamet alamet аламет
a) Ses değişikliği: e – a
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Bez halata nije ni zanata. (Alet olmadan zanaat da
olmaz.)
Hırvatça: Bez alata nema zanata. (aynı)
Sırpça: Без алата нема заната. (aynı)
alejć selam, aleć selam, alejk selam, alejkumu – selam, alejćumu – selam (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. اﻟﺴﻼم ﻋﻠﯿﮑﻢaleyküm selam alajć selam, alejkumu – selam - -
a) Ses değişikliği: Boşnakçada aleykum kelimesnin kısaltması olarak alejć diye geçiyor
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Selam Alejć, štovane sestre. I braćo. (Selam aleyküm,
değerli kız ve erkek kardeşlerim.)
43
a) Ses değişikliği: yok
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Pravi šejtan alejhilane! Malo je falilo da i stari Ibriš zbog
njega glavom plati. (Tam bir şeytan, aleyhilane; Az kaldı İbriş amca onun için kellesini
kaybediyordu.)
alejhiselam (Alejhiselam) (2)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻋﻠﯿﮫ اﻟﺴﻼمaleyhisselam alejhiselam - -
alemperka (1) 42
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻋﻠﻢ+ -
B/H/S – (masallarda bahsedilen kuş alemperka alemperka алемперка
perka türü; her varlığın
düşüncelerini okur ve anlar)
a) Ses değişikliği:
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Alemperka - magična ptica, stanovnica krošnje Drveta
svijeta, obdarena sposobnošću govora i čitanja misli. Perje joj svijetli poput sunca.
(Alemperka – büyüleyici, Dünya ağacında oturan, düşünceleri okuma ve konuşma
yeteneğine sahip bir kuş. Tüyleri güneş gibi parlıyor.)
Hırvatça: Djelo "Alemperkina kazivanja" Jasne Horvat namijenjeno
je osnovnoškolcima… (Jasna Horvat'ın 'Alemperka'nın hikâyeleri' adlı eseri ilkokul
çocuklarına yöneliktir.)
Sırpça: Љубав је моја судбина и моја суђеница
Прати ме као сена од мене је нераздвојива
Води непознатим стазама које Алемперка осветљава
(Sevgi benim kaderimde var; beni gölge gibi takip eder ve benle birdir; Alemperka'nın
aydınlattığı bilinmeyen yollarda öncülük yapıyor.)
44
42
(rivayete göre: kanatları elmas ya da pırlantadan yapılmış bir kuş türü – insanlar ve tanrıların düşüncesini
algılayan, anlattığı hikâyeler Hırvat geleneği koruyan bir kavramdır; ikinci adı ise Svarogova ptica (Svar,
Sanskritçe: स्वर् – ateş ve gök tanrısı)
(h)aliluk, (h)alilučina (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺧﺎﻟﻲ+ Tür. – luk eki, haliluk (hali olan yer), haliluk, -, - халилук,
B/H/S – čina eki hali olan yer halilučina -
alkermes (1) 43
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. اﻟﻘﺮﻣﺰ, Far. ﻛﺮﻣﺴﺖkırmızı alkermes - алкермес
43
Lat. Phytolacca decandra
al – koran, al – kuran, alkoran, alkuran (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. اﻟﻘﺮآنKur'an al – kuran alkuran ал-куран
alufedžija (2)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻋﻠﻮﻓﮫ+ Tür. – cI eki + B/H/S –ja eki ulufeci alufedžija - -
a) Ses değişikliği: (bazı yerlerde 'ema'); her üç dilde ama versiyonu kullanılmaktadır; ama
kelimesi bazen vurgu yapmak için de kullanılıyor
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Ništa ama baš ništa me ne interesuje. (Beni hiç, ama
hiçbir şey ilgilendirmez.)
Hırvatça: Državi ne dugujete ama baš ništa. (Devlete hiç, ama hiçbir
borcunuz yok.)
Sırpça: Тамо где не мораш ама баш ништа да доказујеш знај да
си потпуно цењен. (Hiç, ama hiçbir şey ispatlamak lazım olmadığın yerde en çok saygı
aldığın yerdir.)
(h)amajlija (2) 44
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺣﻤﺎﺋﻞhamail, hamaylı hamajlija hamajlija (х)амајлија
a) Ses değişikliği: duruma göre h harfi düşebilir, ama her versiyonu anlaşılır
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Ova bol moja je amajlija. (Bu acı benim hamaylımdır.)
47
44
kılıç için omuzdan çapraz olarak bele inen bağ; ikinci anlamı: nazarlık, nusha
Hırvatça: Upotreba amajlija se javlja zajedno s pojavom prvih
religija (animizma) i magije. (Hamaylılar kullanımı ilk dinler ve büyü ortaya çıkınca
başlıyor.)
Sırpça: Остаци су спаљивани, а пепео чуван као амајлија за добру
срећу. (... Kalıntılar yakılırdı ve kül bereket için saklanırdı.)
(h)amal (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺣﻤﺎل hamal (h)amal (h)amal (х)амал
a) Ses değişikliği: Türkçedeki ı yine i olarak geçiyor, B/H/S'da mevcut olan ja eki de eklenmiş
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Hamamdžija iz Bosanskog Petrovca ima vlastitu
produkciju mirisnih sapuna i ulja za masažu. (Bosanski Petrovac diye bir yerde bulunan
hamamcının kendi kokulu sabun ve masaj yağı üretimi var.)
Hırvatça: U Hrvatskoj su sačuvani hamam u Iloku te u Vrani u Hanu
Jusufa Maškovića. (Hırvatistan'da hamam sadece İlok ve Vrana'da Han Yusuf
Maşkoviç'te korunmuş.)
Sırpça: Управник хамама и благајник је био хамамџија, а у
женском хамаму посао хамамџије је обављала његова жена, хамамџиница.
(Hamamcı hamamın yöneticiydi, ve kadın hamamında bu işi onun eşi tarafından
yapılırdı.)
48
aman! (3) 45
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. أﻣﺎن aman aman aman аман
(h)aman (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. آن+ Far. ھﻢhemen (haman) - хаман
49
45
sabırsızlık, şaşırma; milli şiirde çok kullanılıyor
aman jarabi! (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. رﺑﻲ/ أﻣﺎن ﯾﺎ ربaman ya Rabbi aman jarabi - -
a) Ses değişikliği: B/H/S'de mevcut olan – ice eki zarf ekidir, burada h eklenmiş ve aynı
zamanda m düşüp, Türkçedeki en ekinin yerine – ice eki sona konur
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Pomriješe ljudi "ametice". (İnsanlara ammeten ölmüş.)
Sırpça: Марва цркава аметице. (Hayvanlar ammeten ölüyor.)
аmidža (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻋﻤﻮﺟﮫ amca amidža amidža амиџа
a) Ses değişikliği: B/H/S'da kelimenin ortasına bir i harfi eklenmiş, daha kolay telaffuz için
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Amidža ili stric je član porodice koji predstavlja očevog
brata posmatrane osobe. (Amca, kişinin babasının erkek kardeşi demek.) 51
Hırvatça: Umro joj je amidža. (Amcası ölmüş.)
Sırpça: Добро Амиџа, а шта ако ја главу однесем везиру, посо
завршим, здрав се и читав вратим, ко је онда будала? Ја или ти? (Tamam, amca,
ama ben kelleyi vezire götürüp işimi bitirip sağ salim gelirsem, salak kim olacak, sen ya
da ben?
a) Ses değişikliği: Müslümanlar amin derken, Hristiyanlarda aynı kelime 'amen' olur, anlamı
aynı
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Amin, i tebi Allah dao isto tako. (Amin, Allah sana da
aynısını versin.)
Hırvatça, Sırpça: Редом амен изговара. (Sırayla amin diye
tekrarlıyor.)
(h)amur(luk) (1)
(h)andžar (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar., Far. ﺧﻨﺠﺮhançer handžar handžar ханџар
46
İbranice kökenli bir kelime: türemiş fiil: aminovati
Sırpça: Ханџар је двосекли оријентални нож са валовито
завинутом оштрицом. Има богато украшену ручку. (Hançer, eğri ağızlı bir bıçaktır;
kabzası çok süslü.)
a) Ses değişikliği: Türkçedeki e B/H/S'ya a olarak geçiyor, lik – luk, - ja eki de eklenmiş
kelime sonuna
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça, Hırvatça: Anterija je vrsta starinske haljine. To je haljina
sa dubokim izrezom na grudima, sa dugim, spreda otvorenim rukavima, a sama je
dugačka do članaka nogu. (Entari eski tarzda yapılmış bir elbise çeşididir; ön tarafı
açık, kolları uzun ve uzunluğu ayak bileğine uzar.)
Sırpça: Антерија је врста старинске хаљине. (Entari – eski elbise
çeşidi.)
(h)ap (2)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺣﺐ hap hap - -
ap – ašićare (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Tür. – ap öneği + Far. aşikâr ap – aščare, ašićare, апашићаре
آﺷﻜﺎر ašićare ašikare
(öneksiz)
53
(h)arač, (h)aračlija (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺧﺮاج, +Tür. – li eki + B/H/S – ja haraç, harač, harač, харач,
eki haraççı haračlija haračlija харачлија
a) Ses değişikliği: B/H/S'de her zaman olduğu gibi kelimenin sonuna bir 'ja' eklenmiş; diğer
değişiklikler yok
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Harač, osobni porez, glavarina u Osmanskom carstvu.
Naplaćivao se je od svake muške nemuslimanske glave, kao vrsta otkupa od ropstva.
Haraç, Osmanlı İmparatorluğu zamanında kişisel vergi. Müslüman olmayan her kişiden
ve kölelikten özgürleştirme vergisi olarak da ödenirdi.)
Hırvatça: Izraz haračlija zapravo je vezan za Turčina koji sakuplja
harač od srpske raje, ali u današnje vreme odnosi se na ljude iz parking servisa.
(Haraççı kelimesi, Sırp milletinden haraç alıp toplayanı kastediyor; bugün (argoda)
park servisinde çalışanları kastediyor.
Sırpça: Плаћали би људи струју и без харачлија. (İnsanlar,
haraççı olmasa da elektrik faturasını öderdi.)
(h)arbija (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺣﺮﺑﻲ harbi harbija harbija харбија
54
47
= harač: Osmanlı Devletinde Müslüman olmayanların devlete ödemekle yükümlü olmaları vergi; bugün
argoda: yeni vergiler, devletin halktan aldığı yeni vergiler
a) Ses değişikliği: yok
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça, Hırvatça: A puška je moja harčalija
Sırpça: ист. старинска пушка великог калибра
a) Ses değişikliği: haračiti ve harčiti fiili bazen aynı anlamda kullanılıyor; arasındaki fark çok
küçük olduğuna göre; Hırvatçada h düşer
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça, Hırvatça: Čovjek koji ima više para može ih harčiti po
vlastitom nahođenju. (Çok parası olan insan onu istediği gibi harcayabilir.)
Sırpça: Нажалост, смрт ће и убудуће харачити по нашим
путевима. (Maalesef, gelecekte de ölüm bizim yollarımızda zarar getiriyor olacak.)
arebica (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻋﺮﺑﻲArabî, Araplara özgü olan arebica arabica арабица
55
(h)arem, (h)aremluk (3)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺣﺮم+ Tür. – luk eki harem, harem harem, haremluk harem харем, харемлук
arsenal (3)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. دار اﻟﺼﻨﺎع tophane; silah deposu arsenal arsenal арсенал
a) Ses değişikliği:
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Policija je u Krčedinu u zakopanom buretu našla arsenal
oružja. (Krçedin'de polis gömülmüş bir fıçıda silâh deposunu bulmuş.)
Hırvatça: Arsenal je jedan nogometni klub u Engleskoj. (Arsenal,
İngiltere'de bir futbol klubüdür.)
Sırpça: Откривен арсенал оружја закопан у пластичном бурету.
(Plastik fıçıda gömülmüş bir silâh deposu bulundu.)
56
Hırvatça: Kako će arsuz - ženama biti jezici prikovani klincima
rastovnjacima za džehenemski direk. (Arsız kadınların dilleri cehennem direğine
çıvıllarla bağlı olacağı gibi...)
a) Ses değişikliği: Türkçedeki askeriye B/H/S'da askerija oluyor, Hırvatçada kelime pek
kullanılmamış;
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Asćer je mučen, premučen. (Asker çok işkence görmüş.)
Sırpça: Онда харач, који се је повећао и променио у аскерију...
(O zaman da askeriyeye dönüşen ve yükselen haraç...)
(h)astar (2)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. sg. ﺳﺘﺮ
pl. أﺳﺘﺎر astar (h)astar (h)astar астар
Far. آﺳﺘﺮ
58
a) Ses değişikliği: Türkçedeki ı eki B/H/S'ya i olarak geçiyor, lık – lik değişmesi
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: U desetoj godini dijete; od deset do dvadeset hašariluk, do
tridesete ne znaš šta ćeš od sebe, do četrdesete… (10 yaşına varmadan çocuk, 20 yaşına
kadar haşarılık, 30 yaşına kadar ne yapmak istediğini bilmiyorsun, 40...)
a) Ses değişikliği: Arapça kelime, ama Türkçedeki versiyonunda i düşer ve onun yerine a
geçiyor; aynı zamanda ı harfinin yerini u alır (B/H/S'da)
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Alah aškuna! (Allah aşkına!)
Hırvatça: (yukarıdaki tabloda yazan anlamda)
(h)ašiš (2)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺣﺸﯿﺶhaşaş, haşiş (h)ašiš hašiš хашиш
59
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Hašiš se, kao i marihuana, puši, a za pušenje hašiša
narkomani koriste posebno izrađene lulice, koje ili sami izrađuju. (Haşaş, ot gibi içilir,
ama onun içilmesi için özel yapılmış tütün çubukları kullanılır.)
Hırvatça: Hašiš je smola koja se dobija iz biljke indijske konoplje i
sadrži iste aktivne sastojke. (Haşaş hintkeneviriden yapılır ve aynı maddeleri içerir.)
Sırpça: Хашиш је дрога која се добија из биљке индијске
конопље и садржи исте активне састојке. (aynı)
(h)ašluk (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺧﺮج+ Tür. – luk eki harç(lık) (h)ašluk ašluk -
(h)ašure (2)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻋﺎﺷﻮراء aşure ašure - -
a) Ses değişikliği: yok; Hırvatçadaki versiyonu ''saten'', atlas biraz eski bir kelime olduğu için
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Atlas je slatka sjajna tkanina atlasnog veza, a
upotrebljava se za svečane tkanine. (Atlas, pırıltılı bir kumaştır, zarif kumaş/kıyafetler
için kullanılır.)
Hırvatça: -
Sırpça: -
atmejdan (2)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Tür. – at + Ar. ﻧﻤﯿﺪاat meydanı atmejdan - атмејдан
(h)avan (4)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ھﺎون havan havan (h)avan аван
avret (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻋﻮرة avret avret - -
a) Ses değişikliği: b - p
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Ya Rabbi Allahu, utječemo Ti se od džehennemske kazne
i kaburskog azaba. (Allah ya Rabbi, cehennem ateşinden ve kabır azabından sakınmak
için sana sığarız.)
Sırpça: -
62
azab, azap2 (2)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻋﺰب azap azap azap(i) = pl.suf. азап
a) Ses değişikliği: Türkçedeki 'hç' Boşnakçaya "šč" olarak geçer, Sırpçadaki "башта" bazen
Boşnakçada da kullanılıyor, Hırvatçada bahçe, bašta kelimesi çok nadir
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Hazbašča bašča je sa puno crvenog cvijeća. (Hazbahçe
çok kırmızı çiçeklerin bulunduğu bir bahçedir.)
Hırvatça: -
Sırpça: Објекат данас познат под називом „Кућа цвећа“
саграђен је 1975. године, као зимска башта за потребе тадашњег председника
Југославије. (Bugün 'Çiçekler evi' diye tanınan bina, 1975 yılında Yugoslavya'nın eski
cumhurbaşkanı için inşa edilmiş.)
azimut (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. sg. azimut (bir gök cisminin gözlemciye göre
اﻟﺴﻤﺔ istikâmetinin ufuktaki kuzey veya güney azimut azimut азимут
pl. noktasından açısal uzaklık olarak ifadesi)
اﻟﺴﻤﻮت
a) Ses değişikliği: Türkçedeki ı B/H/S'ya u olarak geçer; Hırvatça ve Sırpçada örnek çok az
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Hazur da ste, kićeni svatovi! (Süslü düğün misafirleri,
hazır olun!)
Dvje puške u njedrima rani, Koje su mu vazda azurane
(Göğsünde iki tane tüfek, hep hazır.)
Hırvatça: -
Sırpça: -
azur(an) (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﻻﺟﻮردlacivert; lacivert rengi; laciverdî azur, azuran azur, azuran азур, азуран
a) Ses değişikliği: TÜrkçede lacivert (açık mavi renk), B/H/S'da azur (mavi) anlamında; her
üç dilde aynı
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça, Hırvatça, Sırpça: Azurna obala ili Francuska rivijera,
uvijek spominjana po svojoj ljepoti i nadaleko poznata po glamuroznosti, pruža se na
preko 100 kilometara. (Güzelliğiyle ve zarafetiyle meşhür olan Fransız Riviera'sı 100
km'den fazla uzunlukta yer alır.
a) Ses değişikliği:
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Zaista udari Regoč o zemlju, probije rupu, a zemlja, kao
žedna aždaja, stane srkati, srkati, gutati… (Regoç toprağa vurup çukur yaptı, ve toprak,
susamış bir ejderha gibi, şapırdatıp yutmaya başladı.)
Hırvatça: (aynı)
Sırpça: Аждаја је зли змај. Ко не верује, нек размисли. Аждаја
има седам глава, а змај једну. Уз то, змај се у свим причама поистовећује са
заштитником или оно "Не дирај ме и нечу ти ништа", а аждаја је алава за народ.
(Ejderha ya da 'şeytan'. İnanmayan düşünsün. Ejderhanın 7 başı var, 'şeytan'ın sadece
1. Bununla birlikte, 'şeytan' hikâyelerde hep 'Bana karışmazsan sana zarar vermem'
mantığıyla geçiyor; ejderha halka zararlı. 64
baba, babo; babaja, babajko, babuka; babajka, babaluk, babovina, babazeman (2)
a) Ses değişikliği:
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Onaj badavadžija bi da prodaje državljanstva
nepostojeće države izbeglicama. (Şu bedavacı, yok olan bir devletin vatandaşlığı
mültecilere satmak ister.)
badž(a)1 (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﺑﺎﺟﮫ baca badža badža баџа
65
a) Ses değişikliği:yok
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Ako i krivo vatra gori, / pravo dim na badžu izlazi. (Ateş
yanlış yanıyorsa bile, duman bacadan doğru çıkıyor.)
Hırvatça: Za izradu badže na krovu potrebno nam je više majstora
raznih profila. (Çatıda baca yapmak için bize bir kaç farklı profilli işçi lazım.)
Sırpça: Баџа (тур. baça — димњак) отвор, рупа на крову или
зиду кроз који излази дим или улази светлост. (Baca (Tür. baca) – çatıda bulunan,
ışık ya da duman geçiren bir yer.)
badž(a)2 (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﻏﺒﺎ bac badž(a) - баџа
bagija (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺑﺎﻏﻲsaldırgan bagija - багија
a) Ses değişikliği: orijinal kelimeye Boşnakça ge Sırpçada ija ekiyle birlikte geliyor
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Jedan sam poželio za sebe, ali niti je tada bilo para, niti
sam znao kako da ga napravim - priča Miloš, koji je bagija, zajedno sa
sinom…(Saldırgan biri, Miloş, oğluyla birlikte - Bir tanesini kendime istedim, ama o
zaman ne para vardı ne de onu yapmayı bilmiyordum, diye konuştu.)
Sırpça:-
bahil (2)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺑﺨﯿﻞbahil (?) bahil - -
cimri
66
ba(h)t, ba(h)tli, bahtlija (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﺑﺨﺖ+ Tür. – lI eki + baht, bahtlı, bahtlı baht, bahtli, baht, бахт, -,
B/H/S – ja eki olan (kimse) bahtlija bahtli, - бахтлија
a) Ses değişikliği:
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Dobra bahta Đulić-bajraktara (Culiç bayraktarın bahtı
iyidir.)
Hırvatça: (Boşnak kanyağından): Bolji je baht, nego carev taht. (Baht,
imparatorun tahtından daha iyi.)
Sırpça: -
bajdala (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far., Ar. ﺑﯿﺪلBaydala (anarşi) bajdala - -
a) Ses değişikliği: metatez: kelimede r ve y sesi yer değiştirmiş; bugün de kullanılan bir
kelime; bajro kelimesi onun kısa versiyonu
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: O Komnene, senjski barjaktare, ko je tebe žao učinio!
(Komnen, Senj bayraktarı, seni kim üzdü!)
Hırvatça: (Boşnak kaynağından): Kad Alibeg mladi beg bijaše,
djevojka mu bajraktar bijaše. (Ali bey küçük bey olduğu zamanda, kızı bayraktarıydı.)
Sırpça: Барјактар (заставник, стегоноша) је цењени
средњовековни војни чин. (Bayraktar (bayrak taşıyan) ortaçağa ait ordu rütbesiydi.)
a) Ses değişikliği: Türkçedeki - lIk eki Boşnakça ve Sırpçada luk olarak kullanılıyor
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Male kolonije Srba, koje obavljaju trgovinu, bakaluk,
niže gradske zanate, postoje gotovo u svim ugarskim gradovima. (Ticaret, bakkallık,
küçük şehir zanaatları ile uğraşan Sırpların küçük kolonileri bütün Macar şehirlerinde
mevcuttur.)
Sırpça: Румуни купују бакалук у Вршцу. (Romanyalılar Vrşac
şehrinden bakkallık alıyorlar.)
baklava (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺑﺎﻗﻼواbaklava baklava baklava баклава
a) Ses değişikliği:
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Nisam pravio baklave do toga, ali sam odlučio da
napravim na moj rođendan. (Onun için baklava yapmadım, ama kendi doğum günüm
için yapmaya karar verdim.)
Hırvatça: Baklava se ne zove bez razloga "kraljica kolača".
(Baklavaya boşuna 'keklerin kraliçesi' denmiyor.)
Sırpça: Рецепти југа Србије: Баклава са сувим шљивама.
(Sırbistan'ın doğusundan tarifler: Kuru erikli baklava)
a) Ses değişikliği: h – k değişmesi, Türkçedeki sız – suz; baksuz kelimesi hem sıfat hem de ad
olarak kullanılıyor, bazen de baksuzluk anlamında oluyor
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Stalno najveći baksuz me prati sa ženama. (Kadınlarla
hep en büyük bahtsız benim.)
Hırvatça: Koliki sam baksuz, umro bih 2 dana prije Smaka svijeta.
(Ne kadar bahtsızım, Kıyamet gününden 2 gün önce hayatımı kaybederdim.)
Sırpça: Kоји сам баксуз па то нема нигде опет ћу због школе
морати да пропустим концерт. (Ne bahtsızım inanılmaz bir şey; yine okuldan dolayı
konseri kaçıracağım.)
68
bakšiš (2)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﺑﺨﺸﺶ bahşiş bakšiš bakšiš бакшиш
balija (3)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺑﺎﻟﻲ kültürsüz müslüman balija balija балија
a) Ses değişikliği: Türkçedeki hç B/H/S telaffuzu kolaylaştırmak için şt olmuş; lık – luk
değişmesi
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Lijepo vrijeme je pred nama, idealno za sjedenje u
dvorištu, pored bašte sa cvijećem. (Güzel hava önümüzdedir, tam avluda, çiçekli
bahçenin yanında oturmalık.)
Hırvatça: Želite li napraviti vlastitu baštu, važno je da zapamtite da
je svaki vrt/bašta odraz japanske kulture. (Kendi bahçenizi yapmak istiyorsanız,
bilmeniz gereken şey her bahçenin Japon kültürünün bir yansıması olmasıdır.)
Sırpça: Баштован (вртлар) је занатлија или човек коме је
занимање да уређује: баште, паркове, вртове. (Bahçıvan, bahçeleri ve parkları
düzenleyen ve süsleyen kişi demek.)
70
a) Ses değişikliği:
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Ćatib se došulja do hodže, te mu iza leđa odvali podobar
šamar…(Katip hocanın yanına gizlice sokuluyor, ve ona arkasından güzel bir şamar
yapıştırır.)
71
a) Ses değişikliği: yok
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: U slučaju da imate sreće, koristite bazument velike visine,
a kojeg se drži iznad zemlje. (Şanslı olmanız hâlinde, toprak üstünde tutulan yüksek bir
bazubent kullanın.)
Sırpça: -
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Bazati polako danju po bazaru ili bećariti kafu kao
bećarac ? (Gündüz pazarda dolaşmak mı yoksa bekâr gibi kahve içmek?)
Hırvatça: Snimak u kojem je gospođa u Hrvatskoj pokazala kako se
pjeva bećarac i pravi nezaboravna atmosfera oduševio je sve na društvenim mrežama.
(Hırvatistan'da bir bayanın beçarac (şarkı türü) nasıl söylendiğini ve atmosferini
göstermesi sosyal ağlardaki hepsini hayran etti.)
Sırpça: Бећар – неожењен старији човек који се одао кафанском
животу. (Bekâr – evlenmemiş, hayatını kafelere (kafana: kafe gibi, ancak karışık ve çok
içki içildiği yer) bırakan adam.)
72
bedak, bedast (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﺑﺪک+ B/H/S – ast eki bedaf, aptal bedak, bedast bedak, bedast бедак
a) Ses değişikliği: Türkçedeki dua B/H/S'da dova olmuş; Hırvatça ve Sırpçada pek
kullanılmıyor.
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Osim batinjanja po tabanima, bilo je više vrsta kazni:
privremeno zatvaranje dućana, degradiranje majstora na kalfu i prokletstvo (betdova).
(Tabanlara dayak hariç, diğer cezalar da vardı: mağazalar kapatma, ustaların kalfa
aşamasına düşürme ve lanet (betdova - beddua).)
Hırvatça: Bed – dovu mu je učinio. (Ona beddua yapmış.)
Sırpça: -
a) Ses değişikliği: m – n
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Sva historija Bosanske države mogla bi se svesti pod
bedeme. (Bosna devletinin bütün tarihi beden (kule anlamında) altına koyulabilir.
Hırvatça: ... i past će ovi strašni jerihonski bedemi grijeha u
Hrvatskoj. (... ve Hırvatistan'da bütün bu korkunç Jerihon günah bedenleri (kuleleri)
düşecektir.)
Sırpça: Которски бедеми и тврђава Котора смештени су на
самом крају Бококоторског залива. (Kotor bedenleri (kuleleri) ve Kotor büyük kulesi
Boka Kotorska körfezinin tam kenarında bulunur.)
73
bedevija (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺑﺪوي+ B/H/S – ja eki bedevi bedevija bedevija бедевија
a) Ses değişikliği: а - e
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Bosnom behar probeharao. (Bosna'da bahar açılmış.)
Hırvatça: Snijeg pada na behar, na voće… (Kar bahara, meyvelere
yağıyor.)
Sırpça: (Boşnak kaynağından): Нит цватеш, нит бехара дајеш! (Ne
açılıyorsun ne de bahar/çiçekler veriyorsun!)
74
bekija (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺑﻘﺎﯾﺎ bakiye bekija - бекија
a) Ses değişikliği: a - e
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Bekija - dio kadiluka koji je preostao Osmanskom
Carstvu nakon razgraničenja sa susjednim državama. (Bekija – komşu ülkelerden
ayrıldıktan (sınırla) sonra Osmanlı İmparatorluğu'na kalan kadılığın bir bölgesi.)
Sırpça: -
bektašija (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. Bektaş ismi + يeki + B/H/S – ja eki bektaşî bektašija - бекташија
75
belaj, belajisati; belajli (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺑﻼء+ B/H/S – isati bela, bela belaj, belaj, белај, белајисати,
eki etmek belajisati belajisati -
benam (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﺑﻨﺎمbenam benam - -
76
a) Ses değişikliği: g – đ
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Ti prosipaj sva - kakve benđije, obenđijaj
Biserbega svoga. (Sen hepsini dök – ne bengleri, Biser beyine bengler ser.)
Hırvatça: aynı
a) Ses değişikliği:
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Da mi dadeš na Bosnu befate, i na age redom agaltike, na
spahije redom spahiluke, na begove bijele berate. (Bana Bosna'yı versen, sırayla
ağalıkları, sipahiliklerle sipahilerı, beğlere beyaz beratları.)
Hırvatça: Dok se lisici prouče berati, ode koža na pazar. (Tilkiye
berat okunana kadar, deri pazara gider.)
Sırpça: Берат спахилук – имање добијено неком одлуком. (Berat
sipahiliği – bir kararla elde edilen bir mülk.)
77
a) Ses değişikliği: k – ć, berićetan kelimesi berećetli kelimesinden daha uygun; lik – luk
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Sretna i berićetna Nova godina. (Yeni yıl mutlu ve
bereketli olsun)
Hırvatça: (Boşnak kaynağından) Ne imao poljskog berićeta! (Saha
bereketin bile olmasın inş.)
Sırpça: Берићет (у народу): добар принос плодова, урод. (Bereket:
tarlanın bereketli verimi.)
bešvakat (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Tür. – beş + Ar. وﻗﺖbeş vakit namaz bešvakat - -
bezbeli (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Tür. bes + Far. ﺑﻠﻲbesbelli bezbeli bezbeli безбели
a) Ses değişikliği:
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Sad rijećemo da je ovo bezbeli pretjerano i uveličano.
(Şuan bunun besbelli abartılmış olduğunu söyledik.)
Hırvatça: -
Sırpça: -
78
bezistan (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﺑﺰﺳﺘﺎنbezistan, bezestan bezistan bezistan безистан
bihude (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﺑﯿﮭﻮدهbeyhude bihude - -
a) Ses değişikliği:
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Pa su došli čak i u Zvornik, ali sve bihude! (Zvornik'e bile
geldiler, ama hepsi boşuna!)
79
a) Ses değişikliği: yok
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: …, tri je grada bihuzur činio. (..., üç şehri bihuzur etti.)
Sırpça: (aynı)
bina (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺑﻨﺎء bina bina bina бина
bor(1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﺑﻮرهbor (kimyasal element) bor - -
80
a) Ses değişikliği: yok
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça, Hırvatça, Sırpça: Bor je kemijski element koji u periodnom
sustavu elemenata nosi simbol B. (Bor kimyasal bir elementtir, periodik sistemde B
sembölü taşır.)
boranija (2)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺑﻮراﻧﻲborani, burani boranija - боранија
a) Ses değişikliği: Türkçedeki ı sesi B/H/S'ya i olarak geçiyor, ja eki eklenmiş; baş kelimesi ı
iyelik ekinden a eki alıyor
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Dulje vremena bio je bostandžibaša.G. 1053. (1643.) rebia
I. imenovan je jenjičar-agom, u mjesecu ševvalu g.1643 bosanskim namjesnikom. (Uzun
zaman bostancıbaşıydı.1053. (Rebia I 1643 yılında yeniçer ağa diye unvan aldı, ve Şevval
ayına Bosna'da yetkili oldu.)
Bostan sadi bostandžija Meho. (Bostancı Meho bostan
hazırlıyor.)
Hırvatça: Opet smo obrali bostan – dolaze nova poskupljenja. (Yine
bostan topladık – fiyatlar tekrar yükseliyor.)
Sırpça: Хтели да беру воће а “обрали бостан” (Meyve toplamak
istediler, bostan topladılar.)
81
boza, buza, bozadžija (2)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﺑﻮزه+ Tür. – ci eki + B/H/S – boza, boza, boza боза,
ja eki bozacı bozadžija бозаџија
bremedet (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Tür. – be + Ar. ﻣﺪدbe medet bremedet - забремедет
a) Ses değişikliği: Sırpçada za öneki eklenmiş; hayret anlamında; her üç dilde r harfi eklenmiş
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Bremedet, bremedet! (Be medet, be medet!)
Sırpça: Зачудо, забремедет! (Hayret, be medet!)
82
budža (3)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ( ﻏﺐmetatezle oluşan bir buca budža - буџа
kelime)
bukadar (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Tür. – bu + Ar. ﻗﺪرbu kadar bukadar - букадар
bumbar (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﺑﻮﻧﺒﺎرbumbar bumbar - бумбар
83
burek, buredžik/ci, buregdžija, buregdžinica, burekčija (1)
bururet (2)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺑﺮودةburudet burudet - бурудет
cifra (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻏﻔﺮrakam, sayı; hane cifra cifra цифра
84
čador, čadordžija (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﭼﺎدر, + Tür. – ci eki çadır, çadırcı čador, čadordžija čador, - чадор, -
a) Ses değişikliği:
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça, Hırvatça, Sırpça: Čador (perz. ﭼﺎدر, dosl. šator) je
tradicionalna ženska odjeća u Iranu. (Çador, çadır İran'da millî kadın kıyafetidir.)
čagalj (1) 48
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﺷﮕﺎل çakal šakal čagalj, čakal шакал
čamašir (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﮔﺎﻣﺸﻮرçamaşır čamašir čamaširi чамашир
a) Ses değişikliği: ı – i
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Osim jedna krčmarica mlada, koja mi je čamašire prala.
(Çamaşırımı yıkayan genç bir kafeci kız hariç.)
Hırvatça: -
Sırpça: -
čara, čare; ćara, ćare (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﭼﺎره çare čare čare чаре, чара
85
48
Lat. Canis aureus
a) Ses değişikliği: a ya da e kullanılıyor
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Čare nije, živa ga uhvatiše. (Çaresi yoktu, onu hayatta
kurtardılar.)
Hırvatça: Al zaludu, čare ne imade! (Ama boşuna, çaresizdi.)
Sırpça: -
87
čehra, čehreli, čehresuz (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﭼﮭﺮه, Tür. – li, suz çehre, çehreli, čehra, čehreli, čehra, -, чехра, -,
eki çehresiz čehresuz - -
88
49
anlam değişikliği: fıkra anlatmak, dalga geçmek anlamında
a) Ses değişikliği: ja eki eklenmiş
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Gore joj oči kao u čengije. (Gözleri çengininki gibi
parlıyor.)
Hırvatça: … užegla oči kao čengija. (Çengi gibi gözleri kırmızı.)
Sırpça: Има само ченгијати (што значи изводити плесне покрете
трбухом) и одмах следе глаголи. ('Çengiyati' fiilinin anlamı var sadece: dansöz gibi
hareketler etmek, sonra da diğer fiiller devamında var.)
červiš (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﭼﺮﺑﺶ çerviş červiš - червиш
a) Ses değişikliği: çiftçi kelimesindeki t düşer (telaffuz için), lik – luk, ja eki de eklenmiş
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça, Hırvatça: Čiftluk (tur. çiftlik), u starome osmanskom
agrarnom sustavu, naziv za zemljišnu jedinicu obradive površine u rukama seljaka.
(Çiftlik, eski Osmanlı tarımsal sisteminde, köylünün elinde olan kullanılabilir alanın
toprak birimi.)
Sırpça: Чифчија је био зависни сељак у феудалној Турској.
(Çifçi, feodal sistemde bağımlı bir köylüydü.)
89
činija (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﭼﯿﻨﻲ+ B/H/S – ja eki çini činija činija чинија
a) Ses değişikliği:
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Čirakom ću tebe učiniti. (Seni çırak yaparım.)
Hırvatça: Zapališe mume i čirake (anlam değişmiş: mum yeri).
(Mum ve mum yerini yaktılar.)
Sırpça: Чирак је обично млада особа која је добила чиновничку
службу с одређеном платом. (Çırak normalde genç, maaşı belli olan, zanaate
öğrenmek amaçla alınan bir çocuktur.)
90
a) Ses değişikliği: lık - luk
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Čoban tjera ovčice. (Çoban, koyunları kovalıyor.)
Hırvatça: Čoban je u hrvatskom jeziku pežorativ, tj. percipira se kao
uvreda. (Çoban Hırvatçada kötü anlamda kullanılan bir kelimedir., yani hakaret olarak
algılanır.)
Sırpça: Čobanluk. Овај термин се везује за неке скупове, или
нека удружења, која су на лошем гласу јер имају негативна дејства на наша чула.
(Çobanlık. Bu terim bazı dernekler/gruplara ilişkindir. Bu derneklerin, bizim
duyularımızı kötü etkilediği için itibarı kötüdür.)
a) Ses değişikliği: Türkçedeki l sesi düşer, u o olmuş; kelimenin sonuna v da eklenmiş (her üç
dilde sıfatlar v ile bitiyor)
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Čopav je čovjek koji šepa ili teško hoda. (Çulpa, topal ya
da yürümekte zorlanan bir insana denir.)
91
a) Ses değişikliği: yok; cı/lık – dži (ja), luk
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Netko je izmislio novi način izrade činije za čorbu. (Biri,
çorba çinisi yapmak için yeni şekil bulmuş.)
Hırvatça: Jednostavna čorba od graška korisna je kao predjelo.
(Basit bezelye çorbası ön yemeği olarak çok faydalı.)
Sırpça: Чорба је јело које се може правити практички од свега.
(Çorba her şeyden yapılabilecek bir yemektir.)
čuval, čuvalduz(1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﺟﻮال, دزek gövdesi; çuval, çuvaldız čuval, čuvalduz -, čuvalduz чувал, чувалдуз
a) Ses değişikliği: duz - dız
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça, Sırpça: ..., ali je mučno čuvalduze tegliti. (Çuvaldızları
taşımak ne zor ama...)
Hırvatça: Ima crkva dobrog čuvadara (koji čuva zlato ili šta drugo
vrijedno). (Kilisenin iyi bir çuvadarı var (altın ya da başka değerli bir şey koruyan).
92
Hırvatça: Krčmar nije tako mnogo ćario kao što je u prvi mah mislio,
ali nadoknadi to time što je mesto dve boce šampanjca utrapio svojim gostima dve boce
anžujskog ... (Kafeci ilk önce düşündüğü kadar kâr etmedi, ancak o boşluğu
müşterilerine iki şişe şampanya yerine başka bir şey verdiğinde doldurdu.)
a) Ses değişikliği: k – ć, p - b
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça, Hırvatça, Sırpça: Na Balkanu Ćelebija zovemo ćatib,
putopisac. (Balkanlarda Çelebi'ye çatib, kâtip deriz.)
a) Ses değişikliği: k – ć, e - i
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Hadžinica ćefin šije. (Hacı kadın kefen dikiyor.)
a) Ses değişikliği:
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Umjesto vezira je ostao ćehaja mu Fazlo. (Vezirin yerine
kâhya Fazlo kalmış.)
Hırvatça: (Boşnak kaynağından): Viđeh čuda prije neviđena, đe
ćehaja pašinicu kara. (Daha önce görülmemiş mucizeyi gördüm; kâhya paşanın karısını
eleştiriyor.)
93
Sırpça: Њу ми проси ћаја из Будима. (Budim'den bir kâhya elini
istiyor.)
ćeif, ćejif, ćejf, ćef, kejf, ćeiv, ćeifli, ćejfli, kejfli, ćefli (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻛﯿﻒ, + Tür. – li, suz keyif, keyifli, ćef, ćefli, ćef, -, - ћеф, ћеиф, -,
eki keyifsiz ćeifsuz -
a) Ses değişikliği: k - ć
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça, Hırvatça: Ја sam mlada, ćemal djevojka. (Ben genç, kemal
bir kızım.)
a) Ses değişikliği: k - ć
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Za mnom, lipa, niz ćemerli kulu. (Peşimde güzel, kemerli
kulenin yanından)
Hırvatça: Na njojzi je devet ćemera… (Üstünde dokuz kemer.)
94
Hırvatça: Od domaće kahve mu se nije dalo na ćenifu pošto se
navikao na onu iz mašine. (Makine kahvesine alıştığı için evde yapılmış kahveden kenefe
gidemedi.)
Sırpça: Потерало ме на ћенифу од ових вести. (Bu haberleri
görünce kenefeye gidesim var.)
ćerhana (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﮐﺎرﺧﺎﻧﻨﮫkerhane ćerhana ćerhana ћерхана
a) Ses değişikliği: k – ć, e - a
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Sa izvora na brežuljku zvanom Ćerhana, u podnožju
Zmajevca, voda se dovodila kroz čunkove na Šehinu česmu koja se nalazila na mjestu
dvorišta sadašnje… (Çerhana diye bir dağda, Zmajevac'ın dibinde, su, Şehin
çeşmesinden bugünkü... (yerin) avlusuna getirilirdi.)
Hırvatça: Riječ ćerhana ima značenje javne kuće, bordela.
('Çerhana' kelimesi genelev, kerhane demektir.)
Sırpça: У вакуфљам ћерхану и простран дућан за занатлије, који
се баве пређом конца те се по њима зове мутабан ћерхана. (... kerhane ve dikişle
uğraşan zanaatçı mağazasını; kerhanenin adı o yüzden 'mutaban'.)
a) Ses değişikliği: k - ć
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça, Hırvatça: Od ćetena gaće i košulju.
Sırpça: Кудеља (конопља) и ћетен (лан) у прошлости су се у
Јадру доста гајили. ('Kudelja' (kenevir) ve keten eskiden Jadro'da çok üretilirdi.)
a) Ses değişikliği: k - ć
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Spušta njemu i kibru i svijeću. (Ona kibriti ve mumu
indiriyor.)
Hırvatça: Imaš li ćibrit da uždim jedan cigar? (Bir sigara yakacağım,
kibritin var mı?)
a) Ses değişikliği: kehruba ćilibar olmuş; k – ć değişmesine göre kelimenin sonuna bir r sesi
getirilmiş; h bazen kullanılır bazen düşer
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Pa lebde na njima kao na letećem ćilimu i misle da
ćilibare čim kažu neku glupost. (Üstlerinde uçan kilimdeymiş gibi uçuyorlar ve
kendilerini kehruba sanarlar.)
Hırvatça: Najsigurnije je ćilibare kupovati u proverenim
prodavaonicama, u kojima se može dobiti certifikat o autentičnosti ćilibara.
(Kehrubaları kaliteli mağazalardan satın almak gerekiyor; yani sertifikalı olanlardan.)
Sırpça: Просуте ти ћилибаре опет. (Yine şu kehrubaların
dökülmüş.)
ćilim, kilim (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﻛﻠﯿﻢ kilim ćilim ćilim ћилим
96
a) Ses değişikliği: k - ć
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Moja mati ćilim tka, hoće mene da uda. (Annem kilim
dikiyor, beni evlendirmek istiyor.)
Hırvatça: Ćilim je vrsta tepiha, tkanina rađena na tkačkom razboju,
pretežno od vune, različitim tehnikama. (Kilim, çeşitli teknikler kullanılarak, genelde
yünden yapılan halı türüdür.)
Sırpça: Y 20 часова у подножју Градића биће одржано тематско
вече под називом На ћилиму кроз векове. (Saat 20'de Gradiç'in dibinde, Kilimde
çağlardan geçerken adlı bir temalı akşam düzenlenecek.)
a) Ses değişikliği: k – ć, kitabi kelimesine bir – ja eki eklenmiş; ćitapten ve kitapten kelimesi
aynı kullanılıyor
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça, Hırvatça: Ćitab tahta ne da ostaviti. To ti je ćitapten tako.
(Kitap tahtı bırakmaz; kitaptan öyledir.)
Sırpça: Ћитаб јесте књига, али она верска. (Kitap kitaptır, ama
dinî olan.)
ćor, ćorav, ćoro; zaćoriti; ćorak (ćorfišek), ćoraviti, ćorpazar, ćorsokak, ćorluk(2)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﻛﻮر, B/H/S – za kör; kör mermi, ćor(av), ćorak ćor(av), ћор(ав),
önek, iti eki; B/H/S – kör fişek, kör (ćorfišek), ćorak, ћорак,
ak eki, Tür. – fişek olmak, ćoraviti, ćoraviti, ћоравити, -,
kelimesi, B/H/S – aviti körpazar, kör ćorpazar, ćorpazar, ћорсокак
eki (ćoraviti), Far. sokak ćorsokak ćorsokak
ﺑﺎزار, Tür. – sokak
kelimesi
a) Ses değişikliği: kör kelimesi B/H/S'da ćor oluyor ve eki olarak diğer kelimeler getiriliyor;
ćoraviti fiili kör kelimeden ćor kelime ile fiil ekiyle türemiş
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Turska: Ispaljeni ćorci na zgradu Vlade. (Türkiye:
Hükümetin binasına kör mermiler atıldı.)
Hırvatça: Oćoravit ću od čitanja previše sitnih slova. (Küçük harfleri
okumaktan kör olacaksın.)
Sırpça: Либија – бесконачни ћорсокак за Запад. (Libya: Batının
sonsuz kör sokağı)
97
ćošak, ćoše, ćoškast (1)
Orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﮔﻮﺷﮫ+ B/H/S – ast eki köşe, köşeli ćošak, ćoškast ćošak, ćoškast ћошак, ћошкаст
ćufte (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﻛﻮﻓﺘﮫ köfte ćufte ćufte ћуфте
a) Ses değişikliği: k - ć
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Ćufurluk je nevjerovanje u jednog boga, nemuslimanstvo.
(Gâvurluk bir tanrıya inanmama, müslüman olmamadır.)
98
ćulhan, ćulhana, ćulhandžija, ćulhanija (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﮔﻠﺨﻦ+ Tür. – ci külhan, ćulhan, ćulhandžija, ćulhan, ćulhandžija, -, -
eki + B/H/S – ja eki külhancı, ćulhanija ćulhanija
külhani
a) Ses değişikliği:
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça, Hırvatça: Hamam su pod zakupom držali hamamdžije i
njihove supruge, a imali su još ćulhandžije (ložioničare) (Hamam, hamamcılar ve eşleri
tarafından kirada tutardı; onlarla birlikte külhancılar da vardı.)
ćumur(h)ana (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Tür. – kömür + Far. ﺧﺎﻧﮫkömürhane ćumurana - ћумурана
ćup (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﮐﻮب küp ćup ćup ћуп
99
a) Ses değişikliği: k - ć
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Svi naši lončari veliki lonac zovu ćup. (Bizim bütün
çömlekçilerimiz büyük çömleğe küp derler.)
Hırvatça, Sırpça: Ćup se obično koristi kao i vrč, samo za vodu. (Küp
genelde ibrik gibi kullanılır, ama sadece su için.)
ćurs (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﮐﺮﺳﻲ kürsü ćurs - ћурс
a) Ses değişikliği:
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: U džematu Grnica, Medžlis IZ Gornji Vakuf pokrenuta je
Ćurs tribina koja će trajati od mjeseca februara do kraja mjeseca marta. (Grnica
cemaatinde, IZ Gornji Vakuf Meclis'te Şubattan Mart sonuna kadar bir tribin
düzenlenecek.)
Sırpça: -
ćusele (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﮔﻮﺳﺎﻟﮫ kösele ćusele - -
a) Ses değişikliği:
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Učinjena ovčija koža zove se mješina, kozija sahtijan
i kajsar, a goveđa đon, ćuse1e i bujer. (Bitmiş koyun derisine 'mješina', keçi derisine
'sahtijan' ve 'kajsar', ve sığır derisine 'đon', 'ćusele' ve 'bujer'.)
100
4.2. D – F
a) Ses değişikliği: Türkçedeki ı sesi i olmuş, lja eki eklenmiş; ad dişidir ve hep öyle
kullanılıyor çünkü genel olarak erkek çocuk bakıcısı olmaz
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Kako se navodi, dadilja je čekala da devojčicini roditelji
napuste stan. (Yazılmış olana göre, dadı, kızın anne babasının daireden çıkmalarını
bekliyordu.)
Hırvatça: Engleska: Policija ne želi dadiljati kraljevsku obitelj. (Polis,
kraliçenin ailesine dadı olmak istemiyor.)
Sırpça: Дадиља је жена која чува децу за новац. (Dadı, para
karşılığı için çocuklara bakan bayandır.)
daima (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. داﺋﻤﺎ daima daima - -
a) Ses değişikliği:
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Zićir čini daima. (Daima zikir yapıyor.)
101
50
Hırvatça: Türk müziği
daira, dahira, daire (4)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. داﺋﺮة daire daire daira даира
a) Ses değişikliği: e - a
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Kad je došo na stolu i Stambolu, na dairu iziđe pred cara.
(İstanbul'a girince, daireye imparatorun önüne çıktı.)
Hırvatça: Na dairi bile paše te mladi i stari veziri. (Dairede genç ve
yaşlı vezirler vardı.)
Sırpça: … па уђоше цару на даиру. (Daireye, imparatora karşı
çıktılar.)
delil (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. دﻟﯿﻞ delil delil - -
102
a) Ses değişikliği: yok
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Delil se naziva i čovjek, vodič, koji hadžije vodi kroz
Meku. (Delil, hacılara Mekke'de öncülük eden adama denir.)
deredža (2)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. درﺟﺔ derece deredža deredža дереџа
a) Ses değişikliği:
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Zatim tražite za mene vesilu, jer to je deredža u Džennetu
koju će imati samo jedan ... Poslanik (Ondan sonra benim için vesile isteyin, çünkü o,
cennette sadece bir peygambere ait olacak derecedir.)
Hırvatça: -
Sırpça: -
a) Ses değişikliği: e – i, yi – g
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Došli bezi, došli deribezi. (Beğler, derebeyiler geldi.)
Hırvatça: U hrvatskom jeziku, deribeg je naziv za feudalnog
gospodara koji su imali vlast nad više sela u nekom kraju. (Hırvat dilinde, derebeyi
kelimesi, bir yerde birkaç köyün sahip olan beyler anlamına gelir.)
derja (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. درﯾﺎ derya derja - -
a) Ses değişikliği:yok
103
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Derja znači dubok, npr. derja – hodža (veliki, dobro učeni
hodža). (Derja (burada) derin demek, mesela derya – hoca (büyük, iyi eğitimli hoca).
derman (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. درﻣﺎنderman derman derman дерман
a) Ses değişikliği: yok; sadece B/H/S'da yeni fiiller ortaya çıkmış (önekler ve eklerle birlikte)
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Ti nam dertu pogledaj dermana. (Sen derdimize bir
derman bulmaya bak.)
Hırvatça: Da se malo napijem, i dertu dermana nađem! (Biraz
içeyim, derdime derman bulayım!)
Sırpça: Не придоноси мудрога јунака, ком би своје дерте
исказао. (Kendi dertlerini anlatmak istediği bi kahramanı bulamadı.)
104
a) Ses değişikliği: i – e, addan fiil türemiş
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça, Hırvatça, Sırpça: Evo sinko devera se, ko jadno staro!
(Devrediliyor, oğlum, zavallı yaşlı gibi!)
diba (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. دﯾﺒﺎ diba diba diba диба
dinar (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. دﯾﻨﺎر dinar dinar dinar динар
div (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. دﯾﻮ dev div div див
a) Ses değişikliği: e - i
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Glumac među ovim ženama izgleda kao pravi div.
(Bayanlar arasında bu aktör tam dev gibi görünüyor.)
Hırvatça: Ovo je div od 225 cm pored kojeg i naš Kopljar izgleda kao
'mališan'! (Boyu 225 cm olan bu devin yanında bizim Kopljar bile küçücük görünüyor.)
Sırpça: И сам је био дивовски храст наше културе и друштва.
(Kendisi de kültürümüzün ve milletimizin kocaman bir meşeydi.)
divaniti (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. دﯾﻮان+ B/H/S – iti eki divan (sadece isim olarak) divaniti divaniti диванити
a) Ses değişikliği: -
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça, Hırvatça, Sırpça: Sjedi u kući i divani s jaranima. (Evde
oturuyor ve arkadaşlarıyla keyif yapıyor.)
A svak muči, ništa ne divani! (Herkes bir
dertte, hiç zevk almıyor.)
106
dizdar (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. دزدار dizdar dizdar dizdar диздар
107
a) Ses değişikliği: u – ov, cı – dži + B/H/S – ja eki
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Dovu treba učiti s nijetom ibadeta Uzvišenom, jer je dova
ibadet. (Dua, Allah'a ibadet niyetiyle okunmalı, çünkü dua ibadettir.)
dragoman (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺗﺮﺟﻤﺎنtercüman dragoman dragoman драгоман
a) Ses değişikliği: ğ – g,
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Bijelo dugme, najpoznatija jugoslovenska rok grupa,
osnovana u Sarajevu 1973. Godine. (Bijelo dugme (Beyaz düğme), en popüler Yugoslav
rok grubu, 1973 yılında Saraybosna'da kuruldu.)
Hırvatça: Muškarcima koji ne mogu zakopčati prvo dugme na
košulji (ukoliko je zakopčavate od vrata nadolje) prijeti infarkt! (Gömleğinin ilk
düğmesini ilikleyemeyen (boyundan aşağıya ilikliyorsanız) erkeklere kalp krizi uyarısı!)
Sırpça: На пример, клик мишем, притисак на неко дугме на
тастатури или отпуштање дугмета на тaстстури... (Örneğin, fare tıklaması, klavyede
bir tuşa basma..)
108
duhan, duvan, duhankesa, duvankesa, duhanćesa, duvanćesa, duhandžija, duhaniti,
duvaniti (se) (1)
Orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. دﺧﺎن, + Far. tütün, tütün duvan, duvankes, duhan, duhanćesa, дуван,
ﮐﺴﮫ, + Tür. – ci kesesi, duvandžija, duhandžija, дуванкеса,
eki + B/H/S – ja, tütüncü duvaniti (se) duhaniti (se) дуванџија,
iti (se) eki дуванити се
109
a) Ses değişikliği: lık - luk
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Kad kažem jedan, mislim na onaj život na Ahiretu, a ova
Dunja je samo prolazna ništa više. ('Bir' dedğimde, Ahiretteki yaşamı kastediyorum, bu
dünya geçici, bu kadar.)
Nitko na dunjaluku ne pamti ovakve zime. (Dünyada hiç
kimse böyle kışı hatırlamaz.)
Hırvatça: -
džada (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺟﺎدة cadde džade džade џада
110
džahil, džahiliijet, džahiluk, džehalet(1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺟﺎھﻞ, ﺟﺎھﻠﯿﺔ, Tür. – luk cahil, cahiliyet, džahil, džahilijet, - -
eki; Ar. ﺟﮭﺎﻟﺔ cahillik džahiluk
džaiz (1)
Orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺟﺎﺋﺰ caiz džaiz - -
džamija (1)
Orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺟﺎﻣﻊ cami džamija džamija џамија
džefa (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺟﻔﺎء cefa džefa džefa џева
111
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça, Hırvatça, Sırpça: Kolišna je maluhna, a kolika se
džefa zaturila čerez nje! (Ne kadar küçük da, kendisinden geçen cefaya bak!)
dželat (2)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺟﻼد cellat dželat dželat џелат
dženabet (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺟﻨﺎﺑﺔcenabet dženabet dženabet џенабет
a) Ses değişikliği: e – i
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Na serdžadi džerimdžija Mujo, to od bula džerim
uzimaše. (Seccadede cerimeci Mujo; hanımlardan cerime aldığı.)
114
dževab, dževap, dževabiti (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺟﻮاب, + B/H/S – iti eki cevap, cevap dževab, dževab, -
(fiil) vermek dževabiti dževabiti
a) Ses değişikliği: p - b
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Lasno je kavgu zametnuti, al’ je teško kavzi dževap
dati. (Kavgayı başlatmak kolay, ama kavzaya cevap vermek zordur.)
Hırvatça: Ne znam šta ću đevab đevabiti, dok ne pitam
ostarelu majku. (Hangi cevap vereceğimi anneme sormadan bilmiyorum.)
a) Ses değişikliği: e - a
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Iz džezve kazandžije Enesa Sarajlića iz Bugojna kafu pije
bivši turski reis. (Bugojno'dan olan kazancı Enes Sarajlic'in cezvesinden eski Türk reisi
de kahve içiyor.)
Hırvatça: Zato, ako ste ljubitelji tradicionalne ( turske ) kave i tražite
one lijepe, mesing džezve koje je koristila vaša baka. (Dolayısıyla, geleneksel Türk
kahvesini seviyorsanız, nenenizin kullandığı güzel cezveleri kullanın.)
Sırpça: Нема ничег лепшег од шољице мирисне турске кафе са
дебелим кајмаком, куване у бакреној џезви на песку, послужена уз укусно бело
слатко. (Güzel kokulu, bakırlı cezvede kumda hazırlanmış, kaymaklı, beyaz tatlıyla
servis edilen Türk kahvesinden daha güzel birşey yok.)
džihet (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺟﮭﺔ cihet džihet - -
džilt (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺟﻠﺪ cilt džilt - -
116
a) Ses değişikliği: yok
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: On (Muhammed) je poslan i džinu i insanu. (O
(Muhammed) hem cine hem de insana gönderilmiş.)
džoka (2)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﭼﻮﺧﺎ çuka džoka džoka џока
džomba, (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺟﺐ, +
B/H/S – sati comba džomba, džombosati se džomba, - џомба, -
se
džuma (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺟﻤﻊ cuma džuma - -
a) Ses değişikliği: ü - u
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Ne valja "džunupast" na namaz. (Cünüp namaza
gidilmez.)
Ustajanje ujutru džunupast, jer je Vjerovjesnik, ustao
ujutru džunup od spolnog općenja, zatim se okupao i postio (taj dan). (Sabah erken
cünüp kalma..., çünkü Peygamber, geçen geceden sevişmeden cünüp kalkıp, o gün
temizlenip bütün gün oruç tutardı.)
džuz(ovi) (3)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺟﺰء cüz džuz(ovi) - -
a) Ses değişikliği: ü - u
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Džuz je dio Kur'ana koji broji 20 stranica. Radi lakšeg
snalaženja u Kur'anu, izvršena je dodatna podjela kur'anskog teksta na džuzove. (Cüz,
Kur'an'ın 20 sayfalı bir parçasıdır. Kitapta daha kolay yol bulmak için, metnin tümü
cüz cüz ayrıldı.)
đerdan (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﮔﺮدنgerdan đerdan đerdan ђердан
a) Ses değişikliği: g - đ
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça, Hırvatça, Sırpça: Ako u snu vidite đerdan, to simbolizuje
ispunjenje želja. (Eğer rüyada gerdan görürseniz, bu isteklerin gerçekleşmesi demektir.)
118
đerdap (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﮔﺮد آب girdap đerdap - ђедап
a) Ses değişikliği: g – đ, i - e
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Đerdap ne može da utiče na nivo vode uzvodno od
Golupca. (Girdap, Golubac'ın yukarısındaki suyun yüzeyini etkileyemez.)
đevdir (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﯾﺮﮐﻔﮓ kevgir đevdir - -
a) Ses değişikliği: k – đ, g - d
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Đevdir je posuda slična rešetu s pervazom i zehom.
(Kevgir, süzgeçe benzeyen, pervaneli bir kaptır.)
a) Ses değişikliği: g - đ
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça, Sırpça: Oj jablane, širi grane, pravi veći hlad, neka mi se
nahladuje moj đidija mlad. (Ey, kavak, dallarını uzat, gölge yap, genç gidim soğusun.)
a) Ses değişikliği: g – đ, ü - o
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça, Sırpça: Posrnu kao đoja na desno koljeno. (Sağ dizine
güya gibi düştü.) (Burada ad, bağlaç değil)
a) Ses değişikliği: g – đ, k - ć
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Ja đunahćar žalostan. Brez sevapa sirotan. Đunahima
okovan. (Ben üzgün bir günahkârım, sevapsız zavallı ve günahlarımla tutuklu.)
edžel (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. اﺟﻞ ecel edžel - -
120
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Edžel je kraj perioda jednog bića, perioda kojeg to biće
provede u sebi shodnim uvjetima i sferama i označava kraj životne putanje toga bića.
(Ecel, bir canlının yaşam döneminin sonudur, yani kendi uygun bulduğu şartlarda
geçirdiği dönemin; onun yaşam yolunun sonunu gösteriyor.
a) Ses değişikliği: k - ć
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça, Sırpça: Vijek mi prođe u efćar. (Bütün zamanım efkâra
gitti.)
ejdovale! (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Tür. – eyi + Ar. دﻋﺎ+ Tür. – ile eki eyi dua ile ejdovale ej dovale ејдовале
a) Ses değişikliği: eyi kelimesinin i düşer, saatiyle sahadile olduğuna göre t – d olmuş ve y
düşer
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Ejdovale selam, pozdravi pri rastanku; uzdravlje!,i budi
mi zdrav!; inače može i ejsahadile zavisno od dijalekta ima različitih formi. (Eyi saatiyle
selam, ayrılmada selamlar: sağlıklı, sağ salim kal. Ej sahadile de olur, ancak şiveye
bağlı. Birkaç şekli var. )
ejvalah! (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. اي وﷲ eyvallah ejvalah - -
121
a) Ses değişikliği: bir l düşer
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Ejvala ti, krčmarice! (Eyvallah sana, kafeci hanım!)
ekseri (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. اﻛﺜﺮ ekseri ekseri - -
elhamdulilah! (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. اﻟﺤﻤﺪ ہﻠﻟelhamdülillah elhamdulilah - -
122
a) Ses değişikliği:
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça, Hırvatça, Sırpça: Naj pojedi ovaj somun i ja mislim
božijim hemerom, a mojim sevepom da ćeš se odmah iziladžiti. (Bu somunu ye, ve bence
Tanrı'nın emriyle ve benim sevabımla hemen iyileşirsin.)
Ajasbega iz 1477. godine i Gazi
Husrevbega iz 1531. godine kao i njegova emer-nama o slobodi vjeroispovjesti svih
stanovnika Sarajeva iz 1532. godine. (...Ayas bey'in 1477 yılından ve Gazi Husrev bey'ın
1531 yılından, Saraybosna'nın bütün yerli insanların dini ve ibadeti serbest olması
hakkındaki emirnamesi)
erćan (3)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ارﻛﺎن erkân erćan erćan ерћан
a) Ses değişikliği: k - ć
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Na mjesto erćan ne donosi! (Erkânı yere getirme!)
Hırvatça: -
Sırpça: -
erendati, irendati (fiil); ad: erende, irende, rende; erenda, irenda, renda (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. رﻧﺪه+ B/H/S – ati eki rende; rendelemek erenda, erendati erenda, rendati ренде, -
a) Ses değişikliği: e öneki eklenmiş; Hırvatça ve Sırpçada rendati fiili e olmadan kullanılıyor
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça, Hırvatça, Sırpça: Pri pravljenju pite od jabuka, jabuke se
najprije moraju narendati. (Elma turtası yapılmadan önce, elmalar rendelenmelidir.)
esanija (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺛﻨﺎء sena esanija esanija есанија
a) Ses değişikliği: kelimenin başına e eklenmiş, e – a, a – i, ja eki ile birlikte
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Na spahije berat--spahiluci, a bašama esanije zlatne.
(Sipahilere berat – sipahilikler, başlara ise altın senalar.)
123
Hırvatça: -
Sırpça: -
51
Sırpça: saç ile ilgili
evlija, evlijaluk (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. اوﻟﯿﺎء+ Tür. – luk eki evliya, evliyalık evlija, evlijaluk evlija, - евлија, -
a) Ses değişikliği:
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Jakubović je dugo godina stanovao u jednoj sobi
kraj ove češme, a u Sarajevu je slovio kao evlija. (Jakuboviç uzun yıllar bu çesmenin
yanında bir odada yaşıyordu, ve Saraybosna'da evliya olarak tanınırdı.)
ezan (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. اذان ezan ezan ezan (ј)езан
ezijet (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. اذﯾﺔ eziyet ezijet - -
a) Ses değişikliği:
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Niz čakšire kovče ežderije. (Çakşire (pantolon)'da ejderha
kıvırcıkları.)
falake (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻓﻠﻘﮫ falaka falaka falage фалаке
farz (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻓﺮض farz farz - -
feredža (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻓﺮاﺟﯿﺔ ferace feredža feredža фереџа
ferman (2)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﻓﺮﻣﺎنferman ferman ferman ферман
126
a) Ses değişikliği: yok
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: I donese careva fermana. (Ve imparatorun fermanını
getirir.)
Hırvatça: Kad je četvrto jutro osvanulo, car mu dade sićana
vermana. (Şafak gelince, imparator ona ferman verdi.)
Sırpça: Ферман може бити и дуго писмо или султанов указ.
(Ferman kelimesi imparatorun bir mektubu ya da uyarısı anlamında gelebilir.)
a) Ses değişikliği:
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Majstorbaša pod čadorom cvili, u fićeru vrlo zadrimao.
(Usta başı çadırın altında feryat ediyor, ve fikirde uyudu.)
Sırpça:..., баш низашто фићир немам. (Hiç bir şey için fikrim yok.)
a) Ses değişikliği:
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Povraćanje - prema hanafijskom fikhu- kvari post pod
dva uslova. (Hanefi fıkhına göre, kusma 2 şartta orucu bozar.)
127
52
Sırpça: fet – savaşta başarı
a) Ses değişikliği: n – l (ikisi de olur)
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: U findžane kahvu utočila.
Hırvatça: Za ukus Bošnjaka kahva mora ostati ačik (svijetla) jer
samo tako zadržava traženu ... i estetski oblikovana džezva, zatim šećerluk (šećernica ili
doza), te findžani.(Boşnakların zevki için, kahve açık (açık renkli) kalmalı, çünkü sadece
böyle olunca... süslenerek şekillendirilmiş cezve, şekerlik ve fincanlar...)
Sırpça: Потиче још из доба Византије. Реч филџан је грчког или
хебрејског порекла (финџан). Филџан је попут шољице за кафу. (Bizans
zamanından kaynaklanıyor. Fincan kelimesi Yunanca ya da İbranice. Fincan, kahve
bardağıdır.
fitilj (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻓﺘﯿﻞ fitil fitilj fitilj фитиљ
a) Ses değişikliği: l - lj
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Jedan Bjelopoljac zapalio je fitilj pa si uništio auto
razbješnjen saobraćajnom kaznom! (Bjelopolje'den gelen biri fitili yakıp arabasını
mahvetti çünkü trafik cezası almıştı.)
Hırvatça: Mehanizmi kontrole kod nekih ljudi su izuzetno slabi. Za
takve osobe obično kažemo da imaju „kratak fitilj“. (Bazı insanlarda kontrol
mekanizması çok zayıf. Öyle insanlar için 'fitili çok kısa' denir. )
Sırpça: Као човек имам кратак фифиљ, али то ми у спорту
помаже. (İnsan olarak fitilim çok kısa, ama spor yaparken bunun faydasını
görüyorum.)
fuhuš (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻓﺤﺶ fuhuş fuhuš - фухуш
fukara (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻓﻘﺮاء fukara fukara fukara фукара
128
a) Ses değişikliği: yok
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: …, već ono je soja fukarskoga. (..., o, fukara soyudur.)
Hırvatça, Sırpça: “Dodju tako ponekad vremena, kada pamet zaćuti,
budala progovori, a fukara se obogati.” ― Ivo Andrić (Bazen de öyle zamanlar gelir ki
akıllı susar, budala konuşur, ve fukara zenginleşir.)
129
4.3. G – K
gafil (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻏﺎﻓﻞ gafil gafil - -
a) Ses değişikliği:
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Gafil biti i spavat'. (Gafil olmak ve uyumak.)
gajde (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻗﺎﯾﻌﺪة kaide gajde gajde гајде
a) Ses değişikliği: a - e
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça, Hırvatça, Sırpça: Muzička legenda Bob Dylan, poznat po
tome što večito traži nova polja interesovanja, namerava da nauči da svira gajde.
(Müzik efsanesi olan Bob Dylan, sürekli yeni ilgi alanları aradığından tanınıyor, ve
şimdi kaide çalmayı öğrenmeyi düşünüyor.)
a) Ses değişikliği:
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Takođe, u ovu vrstu kupanja ulazi gusul oko čije propisa
učenjaci ... da li je vadžib ili mustehab, gusul mustehab i kupanje sa nijetom gusula.
(Bununla birlikte, bu yıkama çeşidine gasil dâhildir; uzmanlar tarafından tartışılır...
Vacib mi müstehab mı belli değil; gasil niyetiyle yapılan yıkama da öyle.)
Pa zato što svaki put kad uđem u gasulhanu čitav moj
život mi preleti ispred očiju,svaki put kad uđem u gasulhanu sjetim se svojih grijeha.
Gasilhaneye her girdiğimde bütün hayatım gözlerimin önünden geçtiği için, gasilhaneye
girdiğimde kendi günahlarımı hatırlıyorum.)
a) Ses değişikliği: k - g
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Unatoč svim mjerama opreza i sam je na kraju dobio
gubu. (Dikkatli olmasına rağmen, kendisi de sonunda cüzzam olmuş.)
Hırvatça: Dr. Fanuriadi posmatrao je ovu koloniju pet godina i
zaključio da niko od onih koji su posjećivali gubavce nikad nije dobio gubu. (Dr.
Fanuriadi bu koloniyi 5 sene boyunca inceliyordu ve sonuç olarak cüzzam hastalarını
ziyaret edenlerden hiç biri kendisi de cüzzam hastası olmadığını çıkardı.)
Sırpça: По неким другим изворима, Лајош је умро од губе или
сифилиса. (Bazı diğer kaynaklara göre, Lajoş ya cüzzam ya da sifilisten ölmüş.)
a) Ses değişikliği: s – g, e - a
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Napolju se pomalo smirivala graja i rasipala gungula.
(Dışarıda gürültü biraz sakinleşiyordu ve kalabalık dağılıyordu.)
Sırpça: Предстојник чим је чуо за гунгулу, излетио је напоље са
жандарима да угуши буну. (Patron, kalabalığı duyduğu anda, jandarmayla birlikte
protestoyu bitirmek için dışarı fırladı.)
gunjkati (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻏﻨﺔ+ B/H/S – kati eki - gunjkati - -
gusul (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻏﺴﻞ gusül gusul - -
a) Ses değişikliği: ü – u
131
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Nadoknađivanje propuštenih dana posta: (Post/ramazan)
... vrijeme posta, ispostio sam cijeli dan ali sam gusul uzeo tek nakon iftara i
nadoklanjao namaze… (Orucun tutulmadığı günleri: oruç zamanında, bütün gün
oruçluydum, ama gusül abdesti iftardan sonra aldım ve kazayı kıldım.)
hadis (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺣﺪﯾﺚ hadis hadis Hadis Хадис
hadž (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺣﺞ Hac hadž Hadž Хаџ
hafezanalah! (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺣﻔﻈﻦ ہﻠﻟhafazanallah hafezanalah - -
hair, hajir, hajr, air, ahir, ajr, hair inšalah, hajir inšalah, hajr inšalah!, hajrola, hairola,
hairala, hajirula, hajrulah (1, 4, 1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺧﯿﺮ, إن ﺷﺎء ﷲ hayır, hayırlısı inşallah, hajr, hair inšalah, hair хаир
Tür. – ola eki hayırlı ola, hayırlı olsun hairola
a) Ses değişikliği:
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Al će gradit po Bosni haire! (Bosna'da hayırları inşa
ederler!)
Hajde sada u Jedrenu s hajrom. (Hadi şimdi Jedren'e
hayır ile.)
Hırvatça, Sırpça: Nek ti je, sine, s hairom bilo! (Sana hayırlı olsun,
oğlum!)
hajat (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺣﯿﺎة hayat hajat hajat хајат
hajdučki bkz. hajduk (sıfat: hajdučki, fiil: (h)ajdukovati, ad: hajduk, hajdukluk)
133
hala (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺣﺎﻻ hâlâ hala - -
hala (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺧﺎﻟﺔ hala hala - -
a) Ses değişikliği: e - a
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Ako majka halaluke dadne, te mi izun i halaluke dadne!
(Anne helal ederse, izin ve helallık veriyor demektir.)
a) Ses değişikliği: e - a
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Car alifet šehislama viknu. (İmparator halife şey –ül
islama bağırmış.)
Hırvatça: Hilafet je islamski oblik vlasti koji predstavlja političko
jedinstvo i vodstvo islamskog svijeta. (Hilafet, islamî hüküm şeklidir, ve siyasî ve bütün
İslâm dünyasını hükmetmeyi kapsıyor.)
134
Sırpça: Прецизније, ИСИЛ је тежио да се успостави као халифат, исламска држава
предвођена групом верских лидера под врховним вођом—халифом. (Daha doğrusu,
Işid en başta hilafet olarak kurulmaya yönelikti, İslâm devleti böylece dinî öncülerle öne
giderdi, ve onların başı halife olurdu.)
hamajlija (amajlija)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺣﻤﺎﻟﯿﺔhamaliye hamajlija hamajlija -
a) Ses değişikliği: e - a
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Zajednička osobina svih ovih talismana, zapisa, hamajlija
i amuleta je da se ima uvjerenja od strane onih koji ih nose da otklanjaju zlo. (Bütün
tılsımların, yazıların, hamaliyelerin vb. ortak özellik, onları taşıyanın kötülük ve
nazardan korunduğunu zannetmesidir.)
Hırvatça: Ovu amajliju prvi su upotrebili stari druidi, a danas je vrlo
popularna kao privezak na lančiću. (Bu hamaliye ilk önce eski Druidler tarafından
kullanılmış, ve bugün kolyede takılması çok popülerdir.)
handžar (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺧﻨﺠﺮhançer handžar handžar ханџар
haps, aps, havs, havst, avs, avst, apst; pohapsiti, pohavsiti fiili; hapsiti (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺣﺒﺲ, + B/H/S – iti eki haps, hapsetmek haps, hapsiti haps, hapsiti хапс, хапсити
haram (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺣﺮام haram haram haram харам
harf (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺣﺮف harf harf harf харф
136
a) Ses değişikliği: yok
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: …, a u ruke kalem prihvatio, nekoliko zametnuo harfa.
(Eline kalem alıp birkaç harf yazdı.)
Hırvatça: -
Sırpça: -
hased (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺣﺴﺪ hased hased - -
a) Ses değişikliği:
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: U srcu im hased gori, da Jusufa pogube. (Yüreğinde
hased yanır, Yusuf'u öldürmek için.)
a) Ses değişikliği:
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Nek izabere dva ata velika, na njih haše meći pozlaćene.
(İki büyük at seçsin ve üstlerine altın haşa koysun.)
Sırpça: -
havadis (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺣﻮادث havadis havadis - -
a) Ses değişikliği:yok
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Hajde baš, da i ja malo siđem u čaršiju i da saberem
kakvih havadisa od gradskih izbora... (Hadi, ben de çarşıya inip şehrin sunduğu
seçeneğinden ben de biraz alayım.) 137
hazretli, hazreti (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺣﻀﺮةhazretli hazretli, hazreti - -
a) Ses değişikliği: k - ć
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Prođi se starog berbera i mladog hećima! (Yaşlı berber ve
genç hekimden uzak dur!)
a) Ses değişikliği: h - e
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça, Hırvatça, Sırpça: Moje zujanje za ovu heftu sam završio u
komšiluku. (Bu haftalık dolaşmamı komşulukta bitirdim.)
a) Ses değişikliği: k - ć
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Svi dušmani tvoji, helać bili! (Bütün düşmanların helak
olsun!)
Hırvatça:…, već bi cijeli Balkan helaćem učinili. (..., ancak bütün
Balkanları helak ederler.)
Sırpça: -
hem, em (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ھﻢ hem em, hem em, hem ем, хем
138
a) Ses değişikliği: h düşer
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Hem kod dice tri tovara blaga. (Hem çocuklarda üç sakin
eşek.)
Hırvatça, Sırpça:: Em si blesav, em si ružan. (Hem aptalsın, hem de
çirkin.)
a) Ses değişikliği: e - a
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Našli su ga jutros u erdželi. (Bu sabah hergelede
bulundu.)
Hırvatça: Ergela Bata Crepaja broji 24 grla i to lipicanera, engleza i
ponija setland i vels, i svi su obuceni za jahanje i prezanje. (Vata Sgeray'ın herhelesinde
24 boğaz var – İngiliz Settland ve Wales, ..., hepsi binme için hazırlanmıştır.)
Sırpça: Пибер је најпознатија ергела коња на свету. (Piber
dünyada en iyi bilinen at hergelesidir.)
hesab, hesap, esap, esap, jesap; fiil: pohesabit, hesabiti, hesapiti, esabiti, esapiti,
prohesabiti, proesabiti (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺣﺴﺎب+ B/H/S – iti eki hesap, hesaplamak hesap, hesabiti hesap, - хесаб, -
139
hićmet, hikmet, ićmet (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺣﻜﻤﺔhikmet hićmet - хикмет, хићмет
a) Ses değişikliği: k - ć
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Iz elifa svi izlaze hićmeti. (Bütün hikmetler eliften
kaynaklanıyor.)
Sırpça: -
hinzir (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺧﻨﺰﯾﺮ hınzır hinzir - -
a) Ses değişikliği:
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Velik je hinzir. (Büyük bir hınzırdır.)
(h)odža (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﺧﺎﺟﮫ hoca hodža hodža Хоџа
140
a) Ses değişikliği: yok
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Hodža može biti i učiteljica u medresi ili mektebu, sada je
naziv za hodžu u džamijama, muškog. (Hoca medrese ya da mektepte bayan öğretmene
de denebilir; şimdi ise sadece erkek hocaya denir, camilerde çalışan.)
Hırvatça, Sırpça: (Boşnak kaynağından): E vala ću da kušam hodžu da
vidim šta će učinit. (Vallaha şimdi hocayı deneyeceğim bakayım ne yapacak.)
horosan (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﺧﺮاﺳﺎنhorasan horosan - -
hrka (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺧﺮﻗﮫ hırka hrka hrka -
a) Ses değişikliği: d - t
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Upravi ga na hudut na radu. (Onu huduta gönderdi.)
141
hudžum, udžum (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ھﺠﻮمhücum hudžum - -
a) Ses değişikliği: ü - u
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Ja sam dvaput hudžum učinio. (Ben hücum iki kere
yaptım.)
a) Ses değişikliği: e -a
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Kad mi stanem sigurati ručak, mijesim sedam ovsenica, i
tri kotla urde i surutke. (Öğle yemeği yapmaya karar verdiğim an, ... hurde ve sütün
suyunu karıştırıyorum.)
hurija (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺣﻮر huri hurija - -
142
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Na tezgama su se mogla vidjeti različita peciva, voće,
povrće, ali i hurme.(Tezgahlarda çeşitli simitler, meyve, sebze ve hurmalar
görülebilirdi.)
hutba (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺧﻄﺒﺔ hutbe hutba - -
a) Ses değişikliği: e - a
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Stoga, i ova današnja hutba ima za cilj da nas podsjeti na
ove jako bitne stvari. Ono što na samom početku želim naglasiti jeste da prije dolaska u
džamiju…(Dolayısıyla, bugünkü hutbenin amacı bize çok önemli şeyleri hatırlatmaktır.
Başlangıçta vurgulamak istediğim şey, camiye gelmeden önce...)
huzur (2)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺣﻈﻮر huzur (h)uzur - Хузур
ibadet (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻋﺒﺎدة ibadet ibadet - -
iblis (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. إﺑﻠﯿﺲ iblis iblis - Иблис
143
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Želimo znati šta je šejtan i zašto je stvoren. Zašto je Iblis
bio zajedno s melecima? Zašto je Bog stvorio šejtana kada je znao da Mu se neće
pokoriti? (Şeytanın ne olduğunu ve niçin yaratıldığını bilmek istiyoruz. Niye İblis
meleklerle birlikteydi? Kendisine itaatkâr olmayacağını bildiğine göre onu niye
yarattı?)
ibret (3)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻋﺒﺮة ibret ibret ibret Ибрет
idara (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. إدارة idare idara idara Идара
a) Ses değişikliği: e -a
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Da mu dadnem sto hiljada vojske, uz tu vojsku hranu i
idaru… (Ona 100 bin asker, yiyecekler ve idare vereyim.)
144
Hırvatça: To mi je i hrana i idara. (Bu benim için gıda ve idare.)
Sırpça: -
idet (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻋﺪة iddet idet - -
a) Ses değişikliği: p - b
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Idžap čini da i mi budemo prisutni. (Bizim de orada
olmamız için icap ediyor.)
idžra (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. إﺟﺮاء icra idžra idžra -
a) Ses değişikliği: t - z
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Uzmu n jih trojica sve tri ifritkinje na leđa i ponesu
na brdo. (Üçü ifrit sırtına alıp dağa götürdü.)
145
iftar (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. إﻓﺘﺎر iftar iftar - -
ihmal (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. إھﻤﺎل ihmal ihmal - -
ihram (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. اﺣﺮام ihram ihram - -
ihtijar (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. إﺧﺘﯿﺎر ihtiyar ihtijar - ихтијар
146
iladž, ilač (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻋﻼج ilaç iladž (iladž) илаџ
ilahija (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. إﻟﮭﻲ ilâhi ilahija - -
ilmija (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻋﻠﻤﯿﺔ ilmiye ilmija - -
a) Ses değişikliği: e - a
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Ilmija je pozvana da u tom pogledu bude tačna.
(İlmiye'den o konuda titiz olması bekleniyor.)
147
imam (4)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. إﻣﺎم imam imam imam имам
imsak (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. إﻣﺴﺎك imsak imsak - -
imtihan (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. إﻣﺘﺤﺎنimtihan imtihan - -
148
a) Ses değişikliği: yok
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Ovaj svijet Bog učini imtihan. (Bu dünyayı Tanrı imtihan
etti.)
a) Ses değişikliği: k - ć
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Od inćara nema boljeg ćara. (İnkârdan daha iyi çare
yok.)
inšalah (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﷲ ﺷﺎ إنinşallah inšalah - -
149
a) Ses değişikliği: bir l düşmüş
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: E inšalah, dok se rodi sunce! (İnşallah, güneş doğana
kadar!)
a) Ses değişikliği: t - d
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça, Hırvatça, Sırpça: Pola mala, a pola irada. (Malın yarısı,
iradın yarısı.)
Sedi naša irad babovina, štono otac
ostavi u amanet. (Babanın emanet olarak bıraktığı irad vatanı durur.)
a) Ses değişikliği: ı - i
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Kupajte me đulsijom vodicom i najljepšim irakli
safunom. (Gül suyu ve en güzel ırakî sabunla beni yıkayın.)
isjan (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻋﺼﯿﺎن isyan isjan - -
islah (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. إﺻﻼح ıslah islah - -
a) Ses değişikliği: ı - i
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: …, od umije, od islah – Turkinje.. (... Islah Türk
kadınından...)
150
islam (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. إﺳﻼم, إﺳﻼﻣﯿﺔislâm, islâmiyet islam, islamijet islam, - ислам, -
israf (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. إﺻﺮاف israf israf - -
išaret (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. إﺷﺎرة işaret išaret išaret ишарет
a) Ses değişikliği: k - ć
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Povukao se u itićaf. (İtikâfa çekildi.)
Sırpça: -
151
itlak – bujruntija, itljak – buruntija (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. إطﻼق+ Tür. itlak itlak – itlak – итлак -
buyrultu buyrultusu bujruntija burnutija бујрунтија
a) Ses değişikliği: l - n
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: … uze itlak – bujruntije pisat. (İtlak buyrultusu yazmaya
aldı.)
Hırvatça:…, bez careve ture i fermana, i bez moje itlak – bujmutije.
(İmparatorun fermanı olmadan, benim de itlak buyrultum da olmadan.)
Sırpça: ..., те тако цар удели итлак бујрунтију. (..., ve böylece
imparator itlak buyrultusu düzenler.)
izun (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. إذن izin izun izun Изун
a) Ses değişikliği: i - u
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Evo ti izun, turska golotinjo! (Türk çıplağı, al sana izin!)
jafta (2)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﯾﺎﻓﺘﮫ yafta jafta jafta, japta јафта
152
jagma (2)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﯾﻐﻤﺎ yağma jagma jagma јагма
a) Ses değişikliği: ğ - g
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: …, pa me mladu podaj natelala, pa da vidiš jagme
od momaka. (Genç beni evlendirmek için (öyle bir anlamda), ya yağma erkekleri bi
görseydin.)
Hırvatça, Sırpça: Ode na jagmu kao alva. (Helva gibi yağmaya gider.)
jarabi (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﯾﺎ رﺑﻲ ya Rabbi jarabi - -
153
jasmin, jasemin, česmin (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﯾﺎﺳﻤﯿﻦyasemin jasmin jasmin јасмин
jetim (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﯾﺘﯿﻢ yetim jetim jetim јетим
154
jok vala (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. وﷲ+Tür. – yok yok valla jok vala - -
kabur (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻗﺒﺮ kabir kabur kabur кабур
a) Ses değişikliği: i - u
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça, Hırvatça, Sırpça: Kabur mu iskopali, a onda dženazu
klanjali. (Kabrini kazıp cenaze kıldılar.)
kadaif (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻗﻄﺎﺋﻒkadayıf kadaif kadaif -
155
a) Ses değişikliği: y düşer, ı – i, t - d
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça, Hırvatça: Kadaif je tradicionalna bosanska poslastica koja
se sprema za Bajram i druge svečane prigode. (Kadayıf geleneksel Boşnak tatlısıdır,
Bayram ve diğer özel anlarda hazırlanır.)
a) Ses değişikliği:
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Kad si kader, hairli ti bilo! (Yapabildiğine göre, sana
hayırlı olsun!)
Hırvatça: Kadar sam i stići! (Yetişebilirim bile!)
Sırpça: Мало је људи који су кадри учинити нешто слично.
(Buna benzer bir şey yapabilen insan çok az.)
kadifa (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻗﻄﯿﻔﺔ kadife kadifa kadifa кадифа
a) Ses değişikliği: e – a, t – d
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça, Hırvatça: Na žalost, kada puževi osjete miris kadife ona
postaje njihova hrana. (Maalesef, salyangözların kadifenin kokusunu hissedince, o
onların yiyeceği oluyor.)
Sırpça: Врсте кадифе (цвет) деле се на високе и ниске. (Kadife
türleri (çiçek) uzun ve kısalara ayrılır.
156
kafana, kavana, kahvana (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar, ﻗﮭﻮة+ Far. ﺧﺎﻧﮫkahvehane kafana kavana кафана
a) Ses değişikliği: s – z,
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: A kad dođe u kafaz - odaju, tu će tebe, sine, zaiskati, iz
kafeza tebe izvadit. (Kafes odasına geldiğinde, seni kafesten çıkarır.)
Hırvatça: Ko nebeska ptica u zlatni kavez, kad te nema zatvoren
sam! (Altın kafesteki gök kuşu gibi, sen yokken ben kapanıyorum.)
Sırpça: Изгубио сам слободу, осећам се ко у кавезу.
(Özgürlüğümü kaybettim, kendimi kafesteymişim gibi hissediyorum.)
kaftan (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﺧﻔﺘﺎن kaftan kaftan - кафтан
kahriman (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﻗﮭﺮﻣﺎنkahraman kahriman - кахриман
a) Ses değişikliği:a - i
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça, Sırpça:: Mustaj-beže, ako boga znadeš, izgiboše do dva
kahrimana! (Mustay bey, Tanrıyı biliyorsan, iki kahraman hayatını kaybetti!)
a) Ses değişikliği: e – a
158
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Jedini zadatak melodije ― kajde, klišea je da omogući da
se tekst po njima ravna. (Kaidenin, yani melodinin tek görevi, metnin onlara göre
düzenlenmesidir.)
kajgana (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﺧﺎﯾﮕﻨﮫkaygana kajgana kajgana кајгана
kakula (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻗﺎﻗﻠﮫkakule kakula - -
a) Ses değişikliği: e - a
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Kakule kao biljke su veoma bogate sa hranljivim
eteričnim uljima,koja su prava blagodat za duh i tijelo. (Kakule, sağlıklı bitkisel yağ
doludur.)
kalem (4)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻗﻠﻢ kalem kalem kalem калем
159
a) Ses değişikliği: yok
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça, Hırvatça, Sırpça: Kalem služi za šaranje kutija. To je
uzana željezna šipka dugačka oko 10 cm, jako oštra na vrhu. (Kalem, kutu çizme
aletidir; 10 cm uzun, sivri uçlu demirli çubuk.)
kalpozan (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻗﻠﺒﺔ+ Far. - زنeki kalpazan kalpozan kalpozan -
a) Ses değişikliği: a – o, b - p
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça,Hırvatça: Na vratima se uskoro pojavi omalen čovjek u
dugu bijelu kaftanu koji mu je sezao do zemlje i s turbanom od zelenkaste .... I
kalpozan, kako se to po turski kaže. (Az sonra kapıya, beyaz ve yere kadar gelen uzun
kaftan ve türban giymiş küçük bir adam gelir; ve kalpazan, Türklerin dediği gibi.)
a) Ses değişikliği: ı - u
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Muffin je kolačić koji se pravi s kalupima. (Muffin kalıpla
yapılan bir kektir.)
Hırvatça: Kupio sam cipele krivog kalupa pa sam morao kod šustera
da ih raširi. (Kalıbı yanlış olan bir ayakkabı aldım ve o yüzden ayakkabıcıya onu
genişlettirdim.)
Sırpça: Ставите шпагете у калуп за мафине и направите
најукуснију лазању на свету! (Muffin kalıbına spagettiyi koyun ve dünyanın en
lezzetli lazagnayı hazırlayın!)
kalja (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻗﻠﯿﺔ kalya kalja kalja каља
a) Ses değişikliği:
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça, Hırvatça, Sırpça: Kalja je jelo arapskog podrijetla od
kupusa, mesa i krumpira. Malo je gušća čorba od kupusa, staro je i tradicionalno jelo.
(Kalya, Arap kökenli bir yiyecektir; lahana, et ve patatesten yapılır. Lahana
çorbasından daha yoğundur; eski ve geleneksel bir yemektir.)
160
kanun (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻗﺎﻧﻮن kanun kanun kanun канун
kasaba (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻗﺼﺒﺔkasaba kasaba kasaba касаба
kasapiti (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻗﺼﺎب+ B/H/S – iti eki kasap kasapiti kasapiti касапити
kasida (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻗﺼﯿﺪة kaside kasida kasida касида
a) Ses değişikliği:
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça, Hırvatça: Kasida je, prema definiciji, poduža pjesma na
arapskom, turskom ili perzijskom jeziku, rimovana na je dnu rimu. (Kaside, açıklamaya
göre, Arapça, Türkçe ya da Farsça çok uzun bir şiir türüdür; dibinde kafiyelidir.)
Sırpça: Додатни страх у кости од овог позива утерује и касида —
верска песма која прати читав видео. (Bu videodan başka korkutan bir şey daha
kasidedir – videoyu baştan sonuna kadar takip eden din şarkısı.)
162
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça, Hırvatça, Sırpça: Između nekoliko stotina sastojaka koje su
kemičari pronašli u cigareti s medicinskog stanovišta najvažnija su tri: nikotin, katran i
ugljični monoksid. (Kimyacılar tarafından sigaradan bulunan bir kaç yüz madde
arasında, tıbben en önemli üç tanesidir: nikotin, katran, karbon monoksit.)
kaul (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻗﻮل kavil kaul - каул
kavi (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻗﻮي kavi kavi kavi кави
a) Ses değişikliği:
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça, Hırvatça, Sırpça: A u njihke metnuo soldate, a pred njiha
kavi komandar. (İçerilerine askerileri sokmuş, ve onların önünde ise kavi komutan.)
kaza (1) 53
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻗﻀﺎء kaza kaza kaza -
53
Sırpçası yok, ancak kaza kelimesi Osmanlı Devletindeki hüküm yeri anlamında
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Kazaeta sva naklanjaj! (Bütün kazalarını kıl!)
kehar(a) (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﻛﺎھﻮارهkehvare kehara - -
kelam (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻛﻼم kelâm kelam kelam келам
a) Ses değişikliği: k – ć, e - a
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Tu jarani gaće raskrojiše, i duvanske ćese pokrojiše.
(Dostlar da burada iç çamaşırını açar, tütün keselerini yerleştirir.)
Hırvatça: Vuče li, vuče, silne kese iz dućana. (Marketten keseleri
çekiyor da çekiyor.)
Sırpça: Донео сам јој кесу пуну поклона, а она ни да погледа.
(Ona hediye dolu keseyi getirdim, ama o bakmadı bile.)
a) Ses değişikliği: k – ć
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Mene, majko, boli glava gledajući dragoga kibara.
(Annem benim, sevgili kibarı izlerken başım ağrıyor.)
164
kibla (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻗﺒﻠﺔ kıble kibla - -
a) Ses değişikliği: ı – i, e - a
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Okretanje prema Kibli je farz, tj. stroga obaveza, na što
nas upućuju riječi Allaha dž.š.: Vidimo Mi kako sa žudnjom bacaš pogled prema
nebu… (Kıble'ye karşı dönmek farzdır, Allah'ın sözleri bunu hatırlatır: Göğe, hasretle
baktığını görüyoruz.)
a) Ses değişikliği: ı – i
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Tvoje će se ime spominjati od danaske do kijameta.
(Senin ismin bugünden Kıyamet gününe kadar tekrarlanacaktır.)
a) Ses değişikliği: kına kelimesi kina olmuş, lı ile türemiş sıfat da kinali
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Šta će tebe glava na pendžeru, štal' krnali ruke na
parmake! (Ne diye başını pencereden çıkarıyor ve kınalı ellerini parmaklara
koyuyorsun.)
kiraet (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻗﺮاء kıraat kiraet - -
a) Ses değişikliği: ı - i
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: …, bude imao kakav hadžet(potrebu, nevolju, želju) nek
prouči Fatihu 40 puta poslije klanjanja akšam namaza i nek ne miče s mjesta dok ne
završi kiraet Fatihe. (... haceti (ihtiyacı, isteği) olursa, 40 kere Fatiha'yı okusun akşam
namazından sonra ve Fatiha kıraatını bitirmeden önce yerinden kalkmasın.)
165
kirija, ćirija (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻛﺮاء kira kirija kirija кирија
kudret (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻗﺪرة kudret kudret kudret кудрет
kula (3)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻗﻠﺔ kule kula kula кула
166
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça, Hırvatça:: Kule su, poslije seoskih crkava
najreprezentativniji objekti tradicionalnog narodnog graditeljstva na selu. (Kuleler, köy
kiliselerinden sonra köylerde geleneksel millî inşaatın en önemli binalardır.)
Sırpça: Tornjevi ili kule ili su korišćene u tvrđavama da bi ojačale
bedeme i pojačale odbrambrenu sposobnost utvrde.Bile su kamene. (Kuleler bedenlerde,
güç vermek ve savunmayı kuvvetlendirmek için kullanılırdı. Taştan yapılırdı.)
a) Ses değişikliği: ü - u
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Ja gdje pijem, kusura ne tražim! (İçeiğim yerde küsür
almam!)
167
Hırvatça: Prava njemu veli krčmarica, stani da ti kusur vratim. (Gerçekten kafeci
bayan ona diyor, dur sana küsür vereyim diye.)
Sırpça: Нећу жваке, хоћу кусур. (Sakız değil, küsür isterim.)
a) Ses değişikliği: k – ć, ü – u, p - b
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Grad Mostaru, lijep li si, i u tebi ćutubhana! (Mostar
şehri, ne güzelsin, içinde de kütüphane!)
168
4.4. L – NJ
a) Ses değişikliği: e - a
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Tri me lale prosile, tri ih vode nosile.. (Üç lale elimi istedi,
üç su onları götürür.)
Hırvatça, Sırpça: Njega, uzgoj i održavanje tulipana nisu teški, a
sigurno ćete uživati u njihovim jlepotama kada procvjetaju. (Onu..., lale yetiştirmesi zor
değil, ve goncaları açıldığında güzelliğini çok seversiniz.)
169
a) Ses değişikliği: e - a
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Od šemboja i od amberboja, od latife i male kadife. (...,
latife ve küçük kadifeden.)
lazum (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻻزم lazım lazum - -
a) Ses değişikliği:
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Lazum maskara! (Lazım da maskara!)
a) Ses değişikliği: ç - dž
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: U utorak, 3. maja, poslije akšam namaza u Sultan
Ahmedovoj džamiji u Bugojnu bit će proučen mevlud povodom Lejle-i-Miradža. (Salı
günü, 3 Mayısta, Bugojno'da Sultan Ahmed camisinde, akşam namazından sonra Leyle
– i miraç için mevlüt okunacaktır.)
170
a) Ses değişikliği: z düşer
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça, Hırvatça: kako naša manđa nije lezetli ko švapski
čušpajz ... (Bizim yiyeceğimiz nasıl da Alman yahnisi kadar lezzetli değil...)
lif (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻟﯿﻒ lif lif lif -
a) Ses değişikliği: o - u
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Pijte na prazan želudac ujutro vodu s limunom. (Aç
karnına sabah sabah limonlu su için.)
Hırvatça: Opet mi poslužili nikakvu limunadu kao i prošli put. (Yine
bana, hiç birşeye benzemeyen limonatayı getirdiler.)
Sırpça: Лимун, као цитрусно воће, популаран је у свим деловима
света. (Limon dünyanın her yerinde popüler bir meyvedir.)
lokma (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻟﻘﻤﮫ lokma lokma lokma -
lula (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﻟﻮﻟﮫ lüle lula lula лула
171
a) Ses değişikliği: ü – u, e - a
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Da je meni lula i duhana! (Lüle ve tütünüm olsa!)
Hırvatça, Sırpça: Moj djed još i danas puši lulu kao i davno kad je
bio mlad. (Benim dedem gençken içtiği gibi, bugün de lüle içiyor.)
magaza (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻣﺨﺎزنmağaza magaza magaza -
a) Ses değişikliği: ğ - g
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça, Hırvatça: Siđoše u magazu pa tek tada krenuše dalje.
(Mağazaya inip devam ettiler.)
magrib (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. magrib, magrip magrib - -
ﻣﻐﺮب
172
mahfil (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻣﺤﻔﻞ mahfil mahfil - -
mahnit (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻣﻌﻨﺪmuannit mahnit mahnit махнит
mahsus, maksuz; ad olarak: mahsusija, maksuzija; mahsuz selam (özel selam) (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻣﺨﺼﻮصmahsus mahsus mahsuz махсуз
makar (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﻣﮕﺮ meğer makar makar макар
174
a) Ses değişikliği: a – e, ğ – g yada k,
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça, Sırpça:: Reci mi, makar i laž bila. (Söyle bana, yalan olsa
bile.)
Hırvatça: Dijete je dijete, pa makar bilo i vrhunski sportaš. (Çocuk,
başarılı sporcu olsa bile, çocuktur.)
meazalah (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻣﻌﺎذہﻠﻟmaazallah meazalah - -
a) Ses değişikliği: k - ć
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Rustembegu dadu mećanu. (Rüstem beye mekân
vermişler.)
176
medet, meded; medet Allah, medet jarabi (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻣﺪد medet medet - -
a) Ses değişikliği: e - a
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Krećem da naučim ilum u medresi. (Medreseye ilim
öğrenmek için gidiyorum.)
Hırvatça, Sırpça:: Medresa je muslimanska vjerska škola. (Medrese
müslüman din okuludur.)
mehr (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻣﮭﺮ mehir mehir (miraz) -
a) Ses değişikliği: e - a
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Jel mejhana kod gradskijeh vrata? (Meyhane şehrin
kapısında mı?)
Hırvatça, Sırpça:…, te ga dovede k begu u mejhanu. (..., ve onu
meyhaneye, beyin yanına getirir.)
a) Ses değişikliği: k - ć
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Mekruh, je jedan od kvalifikatora po kojima islamsko
pravo (fikh) kvalifikuje svaki ljudski postupak. U prijevodu mekruh znači pokuđeno.
(Mekruh, fikhe göre insanın yaptığını bir sınıfa koyan bir faktör; mekruh 'hoşa
gitmeyen' demek.)
mekteb, mektep, mejtef, mehtef; mekteb hodža, mektebi – iptidaija; mektebi – nuvab;
mekteblija, mekteplija (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻣﻜﺘﺐ+ Tür. – lI eki mektep mektep mekteb -
178
meleć, melek, melaiće, melaike (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻣﻠﻚ melek melek, meleć melek мелек
a) Ses değişikliği: k - ć
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça, Hırvatça:: Po dušu će jednog dana meleć doć. (Bir gün
melek benim canımı almaya gelecek.)
Meleci, anđeli u islamu, su ljudskom oku
nevidljiva, duhovna bića stvorena od čiste svjetlosti (nur). (İnsan gözü melekleri
göremez; onlar ruh yaratıkları, nur (ışıktan) yaratılmış.)
Sırpça: Она је мој мелећ. (O benim meleğimdir.)
a) Ses değişikliği: k - ć
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: A ti, care, po svom memlećetu! (Ya sen, imparator, kendi
memleketinde!)
179
merak, merakčija, merakli, meraklija, meragdžija, merakčija; meraktisanje (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻣﺮاﻗﻲmerak, meraklı merak, meraklija merak мерак
180
a) Ses değişikliği: yok
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Imaš li malo merhameta u sebi? (Senin içinde hiç
merhamet var mı?)
Hırvatça: U Turaka malo merhameta. (Türklerde merhamet çok
az.)
Sırpça: -
mesdžid (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻣﺴﺠﺪ mescit mesdžid - -
a) Ses değişikliği: t - d
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Jošte uzmi saruk i kauk, hodi sa mnom u mečite turske.
(Biraz saruk (fes etrafına saran kumaş) al ve benimle birlikte Türk mescidine gel.)
mevlud (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻣﻮﻟﺪmevlût mevlud - -
a) Ses değişikliği: t - d
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Generalno, Mevlud se uči za razne događaje. (Genel
olarak, Mevlud çeşitli anlarda okunuyor.)
a) Ses değişikliği: p - b
181
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Mezheb je arapski termin iz koji se odnosi na pravne
škole unutar sunitskog islama. (Mezhep Arapça kelimedir; sunni İslâm kapsamında
hukuk okullarla ilgilidir.
mihrab (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻣﺤﺮابmihrap mihrab - -
a) Ses değişikliği: p - b
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: U mihrabim' načinit oltare.. (Mihraplardan mihrap
(oltar) yapmak...)
Hırvatça: -
Sırpça: -
a) Ses değişikliği: s - z
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça:…, sjajne toge moga Hasanage, ostat će mi od miraza.
(Hasan ağa'mın parlak elbiseleri, mirasımdan kalacak.)
Hırvatça, Sırpça: Miraz ti svoj ostavljam u amanet. (Kendi mirasımı
sana emanet olarak bırakıyorum.)
a) Ses değişikliği: k - ć
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Ramazan mubareć! (Ramazan mübarek!)
182
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Prije je bio običaj da učenici ostajaju u medresi onoliko
koliko bi im bilo potrebno da savladaju sve udžbenike koje bi muderis odabrao.
(Eskiden bir âdet vardı; öçğrenciler, müderisin seçtiği bütün kitaplarda yazanları
öğrenmek için gereken zaman kalmaları ile ilgiliydi.
mudžiza (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻣﻌﺠﺰةmucize mudžiza - -
a) Ses değişikliği: e - a
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Glavna svrha mudžize je da dokaže ispravnost Poslanika.
(Mucizenin temel amacı Peygamber'in doğruluğunu ispatlamaktır.)
mudžtehid (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻣﺠﺘﮭﺪmüctehid mudžtehid - -
muhtar (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻣﺤﺘﺎرmuhtar muhtar muhtar мухтар
183
a) Ses değişikliği: yok
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça, Hırvatça, Sırpça: Bog je ubio zvorničkog muhtara.
(Zvornik'in muhtarı Tanrı tarafından öldürüldü.)
muhur, muur, mur; muhurdar, muhurleisati, muhurli, muhurlija; muhur – sahibija (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﻣﮭﺮ+ Tür. – lI eki, Far. mühür; mühürdar, muhur, muhurli -
دار mühürlü muhurlija
a) Ses değişikliği:
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça, Hırvatça: Kad je jutro svanulo, on joj skine muhurli
prsten s ruke. (Sabah gelince, o, mühürlü yüzüğü onun parmağından çıkardı.)
mukabela (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻣﻘﺎﺑﻠﺔmukabele mukabela - -
a) Ses değişikliği: e - a
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Sarajevska Hadžijska džamija: Devet hafiza svaki dan u
isto vrijeme uče mukabelu. (Saraybosna'da Hacı camii: 9 hafız her gün aynı saatte
mukebele okuyor.)
a) Ses değişikliği: e – a, i - u
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Čamdžić večeras je u povodu nastupajućeg mjeseca
ramazana, svetog mjeseca muslimana, proučio prvi ezan s munare Ferhadije džamije.
(Bu akşam Çamciç, müslümanlar için kutsal ay Ramazan ayı geldiği için, Ferhadiye
camiinin minaresinden ilk ezan okudu.)
Hırvatça, Sırpça:: Minaret ili munara je toranj uz džamiju s čijeg
"balkona" mujezin poziva na molitvu. (Minaret ya da munara (minare) caminin
balkonlu bir 'kule'sidir; oradan müezzin insanları namaza davet ediyor.
a) Ses değişikliği: ü – u, ü - i
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Moj je otac musliman, a majka kršćanka. (Babam
müslüman, ve annem hristiyan.)
Hırvatça: Muslimani slijede vjeru mira, samilosti i praštanja, ali i
vjeru pravde. (Müslümanlar barış, merhamet, af ve hak dinini takip ediyorlar.)
Sırpça: Муслимани следе другу по величини веру у свету.
(Müslümanlar, dünyanın ikinci en büyük dinini takip ederler.)
mušterija (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻣﺸﺘﺮي+ B/H/S – ja eki müşteri mušterija mušterija муштерија
a) Ses değişikliği:-
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Donio sam mu muštuluk, a on osta sretniji od mene! (Ona
muştuluk getirdim, ve o benden daha mutlu oldu!)
namćor (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﻧﺎﻧﻜﻮرnankör namćor - намћор
a) Ses değişikliği: n – m, k - ć
186
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça, Sırpça:: Namćor. Onaj koji kaže berberu da nije
zadovoljan frizurom kad mu ovaj stavi ogledalo iza više potiljka i ponosito pita "je l'
valja". (Nankör. Berbere, bunun aynayı getirip 'İyi midir böyle' diye sorduğunda, saçını
sevmediğini söyleyendir.)
a) Ses değişikliği: -
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça, Sırpça:: Prinašao je natenane kašiku ustima i natenane se
razgovarao, gunđajući sa susedom s desne strane. (Yavaş yavaş kaşığını ağzına
yaklaştırdı ve kendi sağında oturan komşuyla mırıldayarak konuşuyordu.)
a) Ses değişikliği:
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Nije, majko, hajir, već nehajir! (Hayırlı değil anne,
hayırsızdır!)
187
nurli (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻧﻮر+ Tür. – li eki nurlu nurli - -
a) Ses değişikliği: u - i
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Hadži Ah'med, mujezin, priča pod krk-jeminom,
da je te večeri vidio nur na grobu hafiza. (Ahmed Hacı, müezzin, kırk – yemin altında
konuşuyor, ki o gece bir hafızın mezarında nur görmüş.)
188
4.5. O – Š
padišah (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﭘﺎد ﺷﺎهpadişah padišah padišah падишах
pajdaš (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﭘﺎ ﯾﺪاش paydaş pajdaš pajdaš пајдаш
a) Ses değişikliği: е- а, ç - dž
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Prema savjetu veterinara pandžu sam mu čistila
rivanolom. (Doktorun tavsiyesine göre, pençelerini rivanolla temizliyordum.)
Hırvatça, Sırpça:: Nasuprot tome, drugi sisavci s kandžama ih ne
mogu uvući, pa se pri hodanju troše. (Buna karşı, diğer memeli hayvanlar onları
(pençelerini) çekemiyorlar ve yürürken tükenir.)
189
a) Ses değişikliği: b – p, a eklenmiş
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Na nogama mu mestve i papuče. (Ayaklarında kalın
çoraplar ve pabuçlar (terlik anlamında).
Hırvatça: Ubio sam dva pauka papučom. (Pabucumla (terlik) iki
örümcek öldürdüm.)
a) Ses değişikliği: a – e
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Nema se para, nema se s čim. (Para yok, imkân yok.)
Hırvatça, Sırpça:: Što je život bez para, ja sam srećo siroma, siroma.
dukati, dukati, nisu valjda dukati, tebe meni oteli, ukrali. (Parasız hayat nedir; ben
fakirim, canım, fakirim. Dükalar, dükalar, seni dükalar mı aldı benden?)
patlidžan (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﺑﺎدﻧﺠﺎنpatlıcan patlidžan patlidžan патлиџан
a) Ses değişikliği: ı - i
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Volim punjene paprike i patlidžane, pogotovo kad ih
spremi majka. (Dolma ve patlıcan dolmasını severim, özellikle annemin yaptığı.)
Hırvatça, Sırpça: Najbolji pečeni patlidžani koje poznajem: mogu se
jesti kao svježa salata ili spremiti u staklenke za zimu. (En iyi kızartmış patlıcanlar: taze
salata olarak yenilebilir ya da kış için kavanozlara koyulabilir.)
190
pazar, pazar – bula, pazarija, pazarište, pazariti, pazarluk bkz. bazar
pekmez (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﺑﮕﻤﺎزpekmez pekmez pekmez пекмез
pendžer (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﭘﻨﺠﺮهpencere pendžer pendžer пенџер
peškir (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﭘﺸﮕﯿﺮ peşkir peškir peškir пешкир
rahat; rahat – lokum (ratluk), rahatluk, rahat se učiniti (rajet se učiniti), rahatsuz,
rahatsuzluk; razrahatlenisati se, razratleniati (se); urahatiti (se) (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. راﺣﺔ+ lokum rahat, rahatsızlık, rahat, rahatsuz, rahat, рахат,
kelimesi; Tür. – lIk, sIz rahatsız rahatsuzluk rahatluk рахатлук
eki
raja (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. رﻋﺎ ﯾﺎraya, reaya raja raja раја
193
rakija, rakidžija (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻋﺮق+ Tür. – cI eki + B/H/S – ja eki rakı rakija, rakidžija rakija ракија
ramazan (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. رﻣﻀﺎنramazan ramazan ramazan рамазан
a) Ses değişikliği:
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Reisul-ulema je titula vjerskog poglavara muslimana u
Bosni i Hercegovini i muslimana porijeklom iz BiH koji su u dijaspori. (Reisül – ulema
müslümanlarda din reisinin unvanıdır, Bosna Hersek'te ve Bosna kökenli olanların da.)
194
resul (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. رﺳﻮل resul resul - -
a) Ses değişikliği: ü - u
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Аllah jedan, Resul jedan! (Bir Allah, bir Resül)
rijaset (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. رﯾﺎﺳﺔriyaset rijaset rijaset ријасет
rospija (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. روﺳﭗ یorospu rospija rospija роспија
rusvaj (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﯾﺮﺳﻮrusvay rusvaj rusvaj русвај
195
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Rusvaj koji je u petak desio u Trnovcu Sokolovačkom u
Hrvatskoj, napravio je mortus pijani 45-godišnjak. (Hırvatistan'da Trnovac
Sokolovaçki adlı yerde ortaya çıkan rusvay, 45 yaşındaki sarhoş adam tarafından
çıkarıldı.)
sabah, sabah hajrola, sabahajrola, sabah šerif hajrola; sabale hajrola, sabah hajrosum,
sabahile, sabajle, sabaile (3)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺻﺒﺎح+ ﺣﯿﺮ+ ﺣﯿﺮ hayırlı sabahlar, sabah hajrola, sabah saba, -, - -,
+ Tür. – ola, ile eki sabahleyin; sabah ile hajrosum sabajle
196
sadaka (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺻﺪﻛﺔsadaka sadaka - -
saf (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺻﺎف saf saf - -
a) Ses değişikliği: ı - u
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Prošle nedelje ona je sahranjena u sanduku ispunjenom
kokicama, sa režiserskom kapom na glavi i sa tri DVD-a. (Geçen Pazar günü patlamış
mısırla doldurulmuş sandıkta gömülmüş, yanında yönetmen şapkası vardı ve 3 DVD.)
Hırvatça: Kad bude ispred svršetka leturđije, ona se iz crkve iskrade
pa bježi kući, pa svukavši svoje haljine ostavi ih u sanduk. (Liturji bitmesine az kalınca,
o kiliseden kaçıp eve gidiyor ve elbiselerini çıkarıp onları sandığa atar.)
Sırpça: У сандуку Ђурђевић Радише, ни жив човек не може да
дише. (Curceviç Radişa'nın sandığında hayatta olan bir insan hiç nefes alamıyor.)
198
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça, Hırvatça, Sırpça: U tržnom centru u Bloku 70 danas je
došlo do opšte tuče Kineza kada je jedan od trgovaca iz obližnjeg restorana uzeo sataru i
sunarodnika prodavca. (Blok 70'te bulunan bir alış veriş merkezinde, bugün Çinliler
kavga çıkardı; o anda yakın bir restorandan satır (balta) ve vatandaşını aldı...)
saum (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺻﻮم oruç saum - -
a) Ses değişikliği: -
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Saum posti, sibjan čuvaj i gledaj. (Oruç tut, sibyanı koru
ve bak.)
sebilj (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺳﺒﯿﻞ sebil sebilj sebil себиљ
a) Ses değişikliği: l - lj
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Nešto sam se "zadeverao" sa onim tekstom o dušama. ...
to traženje duša, možda smo tamo rekli da se nađemo kod sebilja sa crvenom ružom.
(Şu can konusundaki metinlerle kafam karıştı... can araması..., belki sebilin orada
kırmızı gülle buluşacağımızı orada mı söyledik acaba?)
199
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Beg Alibeg ikindiju klanja, siv mu soko na serdžadu pada.
(Bey Ali bey ikindi namazını kılıyor, seccadesine bir gri şahin iniyor.)
a) Ses değişikliği: e - a
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Tri puta je Bogu sedždu učinio. (Allah'a 3 kere secde
yaptı.)
sehur (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺳﺤﻮر sahur sehur - -
a) Ses değişikliği: a - e
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Sehur je vrijeme ručka prije posta, imsak je čas kada se
zaposti, a iftar… (Sahur, oruç başlamadan önce öğle yemeğidir, imsak orucun başladığı
andır, ve iftar...)
sejahatnama (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺳﯿﺎﺣﺔ+ Far. ﻧﺎﻣﮫseyahatname sejahatnama sejahatnama -
a) Ses değişikliği: a - e
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça, Hırvatça:: O svim svojim opažanjima i doživljajima
napisao je opsežno djelo u deset knjiga pod imenom "Putopis" (Sejahatnama) ili "Tarihi
sejjah". (Kendi maceralarını 'Seyahatname' adlı eserinde yazdı. Diğer adı 'Tarih – i
seyyah'.)
selam, salam, selam alejk, selam alejć, selam aleć, selam alejkum, selam alejćum,
selamun alejkum, selamun alejćum, eselamu alejkum; selamluk (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. اﻟﺴﻼم ﻋﻠﯿﻜﻢ selam selam alejk selam alejkum селам алејкум
aleykum
a) Ses değişikliği:
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Leži Cengić banu u tavnici, vav’jek s’ beže selametu nada.
(Cengiç zindanda yatıyor, her zamanki ümidi selamete kaçıyor.)
Hırvatça: -
Sırpça: -
201
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça, Hırvatça, Sırpça: Sevap je, npr. nahraniti gladnoga, danas
rijetkost. (Sevap mesela aç olanı doyurmaktır; bugün nadir bir şey.)
Iz pitanja se razumije da bi poklanjanje
sevapa od učenja Kur'ana bilo usmjereno muslimanima iz Palestine koji su živi a ne
poklanjanje sevapa umrlima. (Sorudan anlaşılan bir şey – Kur'an okumasından gelen
sevapların hediye edilmesi hayatta olan Filistinli müslümanlara yönelik olurdu, rahmetli
olanlara değil.)
a) Ses değişikliği:
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Ah, Mujo, ti jedan sihirbazu! (Ah, Mujo, seni sihirbaz!)
Hırvatça: Dal' da zovemo babu sihirbazicu? (Sihirbaz neneyi
çağıralım mı?)
Sırpça: Опет, помислим како је ово 21. столеће, доба без аџузија
и сихирбаза. (Yine, bunun 21.yy.'ın olduğunu sanıyorum, yani acuze ve sihirbazların
olmadığı bir çağ.)
sijaset (3)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺳﯿﺎﺳﺔsiyaset sijaset sijaset сијасет
202
a) Ses değişikliği: yok
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça, Hırvatça:: Eto njega, zeta sijaseta, ko da ga je krava
otelila! (O geldi, siyasetçi damat, sanki anası inek.)
Sırpça: Зло чинио, сијасет примио. (Kötülük yaptı, siyaset aldı.)
a) Ses değişikliği: -
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça, Sırpça:: Kraj dana završava kahva sikteruša, koja je
posljednje posluženje gostima i koja se konvencionalno shvaća kao učtiv znak da je
vrijeme da se društvo konačno raziđe. (S***** git kahvesi günü bitiriyor; bu kahve
misafirlere son olarak veriliyor, ve genel anlamı arkadaşların dağılması gerektiğidir.)
sinija (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﺳﯿﻨﻲ+ B/H/S – ja eki sini sinija sinija синија
a) Ses değişikliği: k - ć
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça, Hırvatça:: Kiseo si kao sirće. (Sirke gibi ekşisin.)
Sırpça: Прекардашио си са сирћетом, не ваља ти јело. (Yemeğe
fazla sirke koymuşsun, hiç iyi olmamış.)
sohbet (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺻﺤﺒﺔ sohbet sohbet - -
sokak (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. زﻗﺎق sokak sokak sokak сокак
204
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: U mom malom sokaku djeca provode svoje najljepše
dane. (Benim küçük sokağımda çocuklar en güzel günlerini geçiriyor.)
Hırvatça: Sve pucaju puške sokacima. (Sokaklarda tüfekler ateş
atıyor.)
Sırpça: Ил да дођеш ил сокаком прођеш. (Ya gelirsin ya da
sokaktan geçersin.)
a) Ses değişikliği: ü – u
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Od mog brka, a od tvog zulufa. (Benim bıyığımdan, ve
senin zülüfünden.)
Hırvatça: Zulufi su bili nekad moda, sad pak izgledaju smiješno.
(Eskiden zülüf modaydı, ve şimdi ise komik görünüyor.)
Sırpça: Два јој бена међу обрвама, а четири међу зулуфима.
(Kaşlarının arasında iki ben, ve zülüflerin arasında dört tane.)
spanać (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. إﺳﭙﺎﻧﺞıspanak spanać - -
205
subhanalah, suphanalah (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺳﺒﺤﺎن ہﻠﻟ subhanallah subhanalah - -
a) Ses değişikliği: e - a
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: A dotle sultan pašu posjekao. (Ve o zamana kadar sultan
paşayı (başa, x –başı) kesmişti.)
Hırvatça, Sırpça: Dao bih mu jednu kćer, da je učini sultanijom.
(Kendisine bir kızımı verirdim, onu sultaniye yapsın.)
206
sura, sure (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺳﻮرة sure sure, sura (sg.) sura сура
susam (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺳﻮﺳﺎم susam susam sezam сусам
207
šafran, zafran, žafran (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. زﻓﺮان safran šafran šafran шафран
a) Ses değişikliği: d - t
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Eno jamca, ličkog Mustajbega, i šahita, tebe u zindanu!
(Vekile bak, Lika'lı Mustay bey, ve zindanda şahit olan sana.)
a) Ses değişikliği:
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Musliman je je onaj ko praktikuje 5 stubova islama
(islamske šarte) i vjeruje u osnove vjere (imanske šarte). (Müslüman, İslâm'ın 5 şartına
göre yaşayan (pratik eden) ve iman şartlarına inanan biridir.)
a) Ses değişikliği: k - ć
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Šećerlema je lizalica, odnosno bombon na štapiću.
(Şekerleme şekerdir, yani çubuklu şeker.)
Hırvatça: Šećer je tijelu nepotreban, a opet je neodoljiv. (Şeker,
vücuda gerekli değil, ama yine de dayanılmazdır.)
Sırpça: Шећерлеа је, у сленгу, окорели шећераш; цепа шећер ко
добар дан. (Şekerleme, argoda, çok şekerli gıda tüketen birine denir; şeker normal
olarak yer.)
šegrt (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﺷﺎﮔﺮتşakirt; çırak šegrt šegrt шегрт
a) Ses değişikliği: a – e, k –t
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça, Hırvatça: Šegrt Hlapić naziv je knjige koju smo čitali kao
djeca. (Şakırt Hlapiç adlı kitabı çocukken okuyorduk.)
209
Sırpça: Шегрт је био назив и статус детета које је код неког
мајстора изучавало занат. (Şakırt, bir ustanın yanında zanaatı öğrenmeye gelen bir
çocuğa denir.)
a) Ses değişikliği: e - a
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Tko izgovori šehadet, postaje musliman. (Şehadeti getiren
müslüman olur.)
210
a) Ses değişikliği: lık - luk
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Iz Mire dva šejtana vire. (Mira'dan iki şeytan çıkıyor.)
Hırvatça, Sırpça: (nadiren) Šejtanluk! Zanimljivo je da se rijetko
može čuti da se neko žali kako je pare popio, ispušio ili u zinaluk ih potrošio! Čak, se
neki i hvale time. (Şeytanlık! İlginç ki birinin, parasını içtiğini ya da zina yapmakta
harcadığını söylemesi nadirdir; bazıları bunlarla övünüyor bile.)
a) Ses değişikliği: e - a
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça, Hırvatça, Sırpça: Šifre su danas svugdje tražena
kombinacija brojeva ili naziva. (Şifre bugün, rakamlar ya da adların istenen
kombinasyonudur.)
a) Ses değişikliği: ü – u, k - ć
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Šućur Allahu Na vodi, i prahu, šućur Allahu. Kad gledam
gore, i kad sanjam more, šućur Allahu. Kad trava raste, kad lete laste, šućur Allahu.
(Allah'a şükür; suda ya da pudrada, Allah'a şükür. Yukarıya baktığıda, rüyamda deniz
gördüğümde, Allah'a şükür. Ot uzadığı, kuşların uçtuğu zaman, Allah'a şükür.)
šurup (2)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺷﺮوب şurup šurup sirup сируп
a) Ses değişikliği: ş – s, u - i
212
4.6. T - Ž
tabak (3)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. طﺒﻖ tabak tabak tabak табак
tabut (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺗﺎﺑﻮت tabut tabut tabut табут
taht (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﺗﺨﺖ taht taht - -
213
tahta, tahta – papuče, tahtapoš, tahtopeš, tahtarevan, tahtirevan, taterevan, tetrivan;
revan (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﺗﺨﺘﮫ+ papuče kelimesi; Far. ﺗﺨﺘﮫ taht, tahtıravan, tahta - -
روان tahtapuş
takvim (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺗﻘﻮﯾﻢtakvim takvim - -
talisman (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. طﻠﺴﻢ tılsım talisman talisman талисман
a) Ses değişikliği: i – a, bir tane i sesi eklenmiş, ve an yerine um hecesi ortaya çıkar
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Sigurno vam je poznato da svaki čovek ima svoj zaštitni
kamen ili komad nakita, koji mu može poslužiti kao talisman i doneti sreću u ljubavi.
(Büyük ihtimalle biliyorsunuz ki her insanın kendi koruma taşı ya da takısı var; bunlar
tılsım ya da sevgide şans getiren bir araç olarak algılanıyor.)
Hırvatça: Jednostavan talisman za privlačenje novca možete
napraviti i vi sami. (Parayı çekecek basit tılsım kendiniz de yapabilirsiniz.)
Sırpça: Да би талисман деловао, мора бити направљен у
евокацији, док особа која носи талисман мора веровати у његову моћ и моћ духова
које талисмани преносе. (Tılsımın doğru çalıştığı için, 'çağrı'da yapılmalı, ve onu
taşıyan kişi onun gücüne inanmalıdır.)
a) Ses değişikliği: n - m
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça, Hırvatça, Sırpça: Tamburica je tradicionalni instrument u
mnogim kulturama. (Tambura, bir sürü kültürde geleneksel bir enstrumandır.)
tava (2)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﺗﺎﺑﮫ tava tava tava тава
tefsir (2)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺗﻔﺴﯿﺮ tefsir tefsir - -
a) Ses değişikliği:
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Kaže Uzvišeni: “Svemilosni poučava Kur'an, stvara
čovjeka, uči ga izgovoru.” Kaže Hasan da se misli na tečan govor, a to je, ustvari,
pravilno čitanje, odnosno učenje – tefsir. (Allah şöyle buyuruyor: Merhametli Kur'an'ı
okutuyor, insanı yaratıyor, telaffuzu öğretiyor. Hasan diyor ki bunun doğru konuşma
olduğu anlamına gelir, yani okuma – tefsir.)
tejemum (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺗﯿﻤﻢteyemmüm tejemum - -
tekija (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺗﻜﯿﺔ tekke tekija tekija текија
teravija (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺗﺮاوﯾﺢ teravi teravija - -
a) Ses değişikliği: ü - u
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: …, brže vikne sedam terdžumana. (... 7 tercüman
bağırdı.)
Hırvatça: Dragomani su u jednom dijelu povijesti služili i kao
diplomatski predstavnici. (Dragomanlar (tercümanlar) tarihin bir bölümünde diplomat,
temsilci olarak çalışırdı.)
Sırpça: -
218
terezija, terazije (2) 54
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﺗﺮازو terazi terazije terazije теразије
tespih (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺗﺴﺒﯿﺢ tespih tespih tespih теспих
219
54
Belgrad şehrinde bir semt
testera, testere (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. دﺳﺘﺮه testere testera testera, testereta -
a) Ses değişikliği: e - a
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Uzeo je motornu testeru u ruke i krenuo da “secka” drvo.
(Eline motor testeresi alıp ağacı kesmeye kalktı.)
Hırvatça: -
tezga (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. دﺳﺘﮕﺎه tezgâh tezga tezga тезга
tobe, tevba, tobe, tevbe, tovbei – istigfar, tobe ja rabum, tobe estagfirulah (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺗﻮﺑﮫ, رﺑﻲ ﯾﺎtövbe, tövbe ya Rabbim tobe, tevbe, tobe ja rabum -, - -, -
a) Ses değişikliği: ö – o, i – u
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Uhvatio me neki šejtanluk, tobe ya rabim. (Bir şeytanlık
içime girdi, tövbe ya Rabbi.)
tulipan (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. دﻟﺒﻨﺪtülbent, lale lala, tulipan tulipan тулипан
turšija (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. ﺗﺮش turşu turšija turšija туршија
umet (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. أﻣﺔ ümmet umet - -
221
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Vjeru,islam,istrajno da slijedi! Na zemlju, on spusti
rahmet! I podari nam veliki selamet! (Dini, İslâm'ın yolunu takip edilsin diye; toprağa
rahmet indirdi ve bize büyük selamet verdi!
umur (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﻋﻤﺮ ömür umur - умур
a) Ses değişikliği: ö – u, ü - u
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Umur gube, za grijehom sve lete! (Ömrünü
kaybediyorlar, hepsi günah peşinde koşuyor!)
Sırpça: -
a) Ses değişikliği: i - a
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça, Hırvatça:: Težak je vakat u kojem živimo. (Yaşadığımız
çağ (vakit) çok zor.)
Sırpça: -
valah, valaha, vala, valaj; valahi, bilahi, valaha, bilaha, bila (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. وہﻠﻟ vallahi vala - -
vudžud (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. وﺟﻮد vücut vudžud vudžud -
a) Ses değişikliği: ü – u, t - d
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça, Hırvatça: Boli sav vudžud, sine, reče mi dedo kroz plač.
(Bütün vücudum ağrıyor, oğlum., dedem söyleyip ağlamaya başladı.)
a) Ses değişikliği: k - ć
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Ko daje zećat kako to Bog zapovijeda, imaće već na ovoj
zemlji berićeta, izobilja, i magfireta, blagoslova, a poslije ovoga života, primiće
zasluženu plaću. (Zekâtı Allah'ın dediği gibi veren, bu dünyada bereketi, mağfireti
olacak, ve bu ömür bitince, kazandığı karşılığı alacaktır.)
Hırvatça: -
Sırpça: -
a) Ses değişikliği: i - e
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Ona ode u novu čaršiju, pa kupuje otrova zehera. (Yeni
çarşıya gidip zehir almış.)
Hırvatça: -
Sırpça: -
224
zeman (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. زﻣﺎن zaman zeman - -
a) Ses değişikliği: a - e
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Da je snijeg, nije mu zemana. (Kar olsa; zamanı değil.)
zenit (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ﺳﻤﺖ semt zenit zenit зенит
a) Ses değişikliği: -
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Zenit je tačka nebeske sfere vertikalno iznad posmatrača i
to je najviša tačka na nebeskoj sferi. (Zenit, gökte bir noktadır; bakanın dikyönünde
bulunur; gök sahasının en yüksek noktasıdır.)
Hırvatça: aynı
Sırpça: aynı
225
zinaluk (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. زﻧﺎء, Tür. – lIk eki zina, zinalık zinaluk - -
zindan (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Far. زﻧﺪانzindan zindan zindan зиндан
zulfikar (1)
orijinal Türkçe Boşnakça Hırvatça Sırpça
Ar. ذﻟﻔﻘﺎرzülfikar (isim de olabilir) zulfikar - -
a) Ses değişikliği: ü - u
b) Örnek cümle(ler): Boşnakça: Blaževiću, pobježe djevojka, odjaha ti pretila zekana,
odnese ti sablju zulfikara. (Blajeviç, kız kaçtı; atını aldı, zülfikar kılıcını da götürdü.)
227
SONUÇ
Bu çalışmada, Türkiye'de biraz ihmal edildiği için, (çoğu hâlâ kullanılmakta olan) Balkan
dillerine geçmiş kelimelerin, ilgilenene yaklaştırmaktı.
Sözlük üzerine yazıldığı hâlde, bütün kelimeler yazmıyor çünkü bazıları bugünkü dillerde
kullanılmamaktadır ve ona göre cümle örneği ya da açıklamasını bulmak mümkün değildi.
Ancak, çalışmada en sık kullanılan kelimeleri göstermektedir.
Osmanlı tarihinde büyük bir rolü olan Balkanlar, bu yana da bir parçasını gösterir.
Ancak, incelenmiş olan üç dilden, Türk kökenli kelimelerin çoğu Boşnakçada
kullanılmaktadır, özellikle, mesela, subhanallah kelimesi ki Hırvatça ve Sırpçada yok.
Buradan görmek mümkün ki eskiden sadece dil ve kültür değil, din de çok önemli bir rol
oynamıştı.
Osmanlıların Balkanlara geldiği zaman, diller de çok değişmeye başlar (en çok o dönemde); o
yüzden diyebiliriz ki din ve kültür hariç, Osmanlı İmparatorluğu Balkan ülkelerine çok miras
bıraktı.
İncelediğimiz konu Balkan ülkelerinde çok araştırılmasına rağmen (bir sürü eser, sözlük,
makale, tez vs. yazılmış), Türkiye'de hakkında pek eser bulunmadığı için, Slav ya da güney
Slav dilleri (ya da benzer her hangi bir konu ya da ilgi alanında) araştırma yapacak olana
başlangıç için yardım edeceğini sanmaktayım.
Balkanlar eskiden (bugün de olduğu gibi) karışık bir yerdi – Avarlar, Hunlarla başlamak üzere
tarih boyunca çeşit çeşit kültürün altında kalmıştır.
Ancak, diyebiliriz ki en çok Türk kültürünün etkisi altında kalarak, ona hem benzemeye, hem
de kültürel unsurlarını önemsemeye başlamıştır (onunla birlikte Türk nüfusuyla beraber
yaşamaya başladığı zamanda Doğudan gelen yeni geleneği benisemeye de hazır olmuştur.
Bugün ise, Osmanlıların bize bıraktığı zanaatlar, âdetler ve yapılar en çok değer verdiğimiz
şeyler.
Dile ise bakılırsa, bazen bilinmiyor ki (örneğin), çok yaygın olan – luk eki Türkçeden geçmiş
bir ek, ancak onunla biten kelimeler hâlâ kullanılmaktadır.
Üzerine çalıştığım sözlük, Balkanlarda en çok kullanılan ve en değerli sözlük olarak alınıyor.
Ancak, her yazar kendi kafasına göre bir anlam ya da açıklama verdiği için, ben de
öğrendiğime göre yaptım.
228
KAYNAKÇA
Aktunç, Hulki, Büyük Argo Sözlüğü, Yapı Kredi Yayınları, 2015., Türkiye
Andrić, Marta: "Turcizmi u seoskom govoru Slavonije", .// Migracijske i etničke teme 19,
1(2003), 17-27. Brozović, Dalibor. Odoše Turci, ostaše turcizmi. // Vijenac dergisi 8, 173
Avcı, Yaşar: "Arapça kökenli Osmanlıca sözcükler", yüksek lisans tezi, Yüzüncü yıl
Üniversitesi, Van 2016
Begović, Zerina; Đukić, Armin; Grebović, Dika; Husnić, Amel, ''Crkva bosanska i njeno
učenje"", 15.04.2002.., 152-153 (63-64 – yeni seri) (Çevrimiçi)
http://www.most.ba/06364/083.htm
Cahen, Louis, Serbian – English and English – Serbian pocket dictionary, London 1920.
Čaušević, Ekrem : "Karl Sax's letters about "The Bosnian Turks" and the Turkish language in
Bosnia (19th c.)", Orijentalni institut u Sarajevu, 2001.
Dağaşan, Dursun, "Türkçenin Balkan dillerine etkisi ve Balkan dillerindeki Türkçe kelimeler"
(Çevrimiçi) http://www.21yyte.org/tr/arastirma/balkanlar-ve-kibris-arastirmalari-
merkezi/2007/07/09/605/turkcenin-balkan-dillerine-etkisi-ve-balkan-dillerindeki-turkce-
kelimeler
Galić, Ira: Literary and audiovisual translation of figures of speech: Bridget Jones's diary in
Croatian and Turkish, doktora tezi, Hacettepe Üniversitesi, Ankara 2012
Gürsu, Uğur, ''Kitab – ı Bosnevi İlmihal'de geçen Türkçe kelime ve ekler'' (Çevrimiçi)
http://www.academia.edu/9122340/K%C4%B0T%C3%82B-
I_BOSNEV%C3%8E_%C4%B0LM%C4%B0H%C3%82L_DE_GE%C3%87EN_T%C3%9
CRK%C3%87E_KEL%C4%B0ME_VE_EKLER
İyiyol, Fatih: "Boşnak halk kültüründe Türk tekke – tasavvuf geleneğinin izleri",
yayımlanmamış doktora tezi, Sakarya Üniversitesi, Sakarya 2012
İyiyol, Fatih; Kesmeci, Ahmet, "Balkan dillerindeki Türkçe kelimelerin tanımlaması problemi
üzerine tespitler", Turkish studies, Internation Periodical for The Language, Literature
and the History of Turkish or Turkic, Volume 6/4, Fall 2011.
İyiyol, Fatih; Alena Ćatović: "Sevdalinkalarda Türk-Boşnak halk kültürünün ortak unsurları'',
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür eğitim dergisi, sayı 1/1, Türkiye
24) Ivon, Katarina,"Predodžbe o Turcima u Narodnom koledaru", Crkva u svijetu dergisi,
god. 47, br.1., 2012
Iveković; Broz, Rječnik hrvatskoga jezika (A-O), K. Albrecht'in maatbası, Zagreb 1901.
Iveković; Broz, Rječnik hrvatskoga jezika (P-Ž), K. Albrecht'in maatbası, Zagreb 1901.
Ivošević, Senka: "Bürün, bilgi yapısı ve sözcük dizilişi etkileşimi: Türkçe – Sırpça örneği",
doktora tezi, Ankara Üniversitesi, Ankara 2011
230
Kapović, Mate, Uvod u indoeuropsku lingvistiku, Matica hrvatska 2008.
Kırbaç, Selçuk: "Türk dilinin Boşnakça ile ilişkileri ve Abdulah Škaljić", International
Journal of Social Science, Volume 6, Issue 4, April 2013., Sakarya Üniversitesi, Türkiye
Lochmer, Alexander, Englesko – hrvatski rječnik, Tiskara I. pl. Hreljanovića, Senj, 1906.
Lüle Mert, Esra, "Türkçe öğretmeni adaylarının yabancı kökenli sözcük kullanımlarına ilişkin
bir inceleme", Turkish Studies, International Periodical for The Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic, Vol 7/4, Fall 2012.
Margetić, Lujo, "O.Karatay, ''Hırvat ulusunun oluşumu, Erken Ortaçağ'da Türk – Hırvat
ilişkileri" adlı makalenin eleştirisi''(Çevrimiçi)
http://hrcak.srce.hr/index.php?show=clanak&id_clanak_jezik=18771
Ortak çalışma , ''Sprache und Sprachpolitik auf dem Gebiet Ex-Jugoslawiens'' (Çevrimiçi)
http://www.kas.de/wf/doc/kas_12611-544-1-30.pdf
Reinkowski, Maurus, ''Kulturerbe oder Erblast? Zum Status der Turzismen in den Sprachen
Südosteuropas, insbesondere des Bosnischen'', Universitätsbibliothek Freiburg, 2002.
Skok, Petar, Etimologijski rječnik hrvatskoga ili srpskoga jezika, JAZU, Zagreb, 1971.
Vranić, Silvana; Zubčić, Sanja, "Turcizmi u frazemima hrvatskih govora", Filologija dergisi,
No.60, Zagreb 2013
Xhanari (Latifi), Lindita, "Geçmişi İnceleyerek geleceğe yeni bir bakış" (Çevrimiçi)
http://www.uyk2011.org/kitap/pages/uyk2011_s_0526_0529.pdf
Yapıcı, Şefika, The Turkish Index and Subject Classification of the Words Used in Makbul-i
Arif , 2nd International Symposium on Sustainable development, June 8-9, Sarajevo,
2010.
232