Professional Documents
Culture Documents
Yaşar Kemal - Tek Kanatlı Kuş PDF
Yaşar Kemal - Tek Kanatlı Kuş PDF
TEKKANATLI
BIRKUŞ
.
TEK KANATLI BİR KUŞ
Yaşar Kemal Asıl adı Kemal Sadık Gökçeli. Van Gölü'ne yakın
Emis (bugün Ünseli) köyünden olan ailesinin Birinci Dünya Sava
şı'ndaki Rus işgali yüzünden uzun bir göç süreci sonunda yerleş
tiği Osmaniye'nin Kadirli ilçesine bağlı Hemile köyünde 1926'da
doğdu. Doğum yılı bazı biyografilerde 1923 olarak geçer.
TEKKANATLI
•
BIRKUŞ
Roman
O lll O
Yapı Kredi Yayınları
Yapı Kredi Yayınları- 3959
Edebiyat - 1117
9
başlamaz da kedi başlıyor miyavlamaya... Amanın
lO
çisini, istasyon şefini... Hiç kimsecikler yoktu ortalık
Melek Hanım:
Başını indirdi.
ll
insan korkuludur, başka bir şeydir. Yani herhangi bir
12
dalmış gitmiş Melek Hanıma baktı, ne güzeldir Melek
sesle Şef:
"De bakalım."
sabah trenden..."
"İstanbulluyum."
"İyi."
de az kaldı."
13
"Ha, iyi, ha otur şuradan torunum. Yer senden
"Neden?"
14
doğru buradan Ankaraya git. Git, Hanımı al gel de
Şef:
"Hoş gelmişsiniz."
"Sağ olasınız."
15
"Mersi..."
seyreyledi.
16
Bey. "Sizin hanım çok iyi. Bizim hanım kırk yıldır
ne yapayım?"
kuyla:
çok güzelmiş."
17
"Buyrun, bakın," çayı ışığa tuttu. "Tütüyor, ko
"Yokuşluya."
18
muş, geçende birisi anlatıyordu. Bir şey olmuş işte.
daha...
"
muş, ne olmuş?"
meliyim."
19
"Yazık," dedi Sadrettin Bey. "Çok yazık. Zahmet
olacak."
durdu.
Sadrettin Bey:
maz, diyor."
20
Otobüs yarı yarıya boştu ve şoför yardımcısı Me
Bin abi."
Beye el salladı:
içiyorlar, ne güzel!
21
"Bilmem, hiçbir şey anlamadım o Lazın da konuş
masından."
Şoför döndü:
25
"Öyle," dedi Remzi Bey. "Bak, şurası kasaba... Ka
saba olacak."
26
kere onu zeytinyağıyla ovuyor parlatıyordu. "Antika,"
sürtükler.
27
Tepenin oradan da gözüküyor kasaba.
kıpırdatarak saydı.
anlatamıyordu ki..."
insaniyetsiz insanlar."
rettin Bey iyi anlatamadı. Bir şey var ya... İlle de An
28
Melek Hanım daha sert çıkıştı:
böyle Hanım."
29
du. Hiç de ağaç yoktu bu kasabada, bomboş, yapayal
içini ince bir sızı gibi ağırdan bir hüzün sardı. Ka
30
neden hiçbir gürültü, uğultu gelmiyor? Haydi hep
iyi geldi.
basa.
dik ineli hiçbir canlı gördük mü? Bir kuş, bir böcek,
32
gibi iki cevizin arasına gerdim. İyi ki, yaa, o naylonu
alınmış gibiydi.
yüm."
lüyorlardı.
Remzi Bey:
ki örgüsünü savurdu:
yorsunuz."
Şoför ciddileşti:
Remzi Bey:
34
"Şu taşıma işini bitirince kasahaya bir gidip dön-
1
sem mi, ne dersin?"
Kocaman yol."
çecek."
35
"Geliyor," diye ayağa fırladı Remzi Bey. "Geli
yor."
duruyordu.
36
üzülmeyin ve burada bekleyin. Sağlıcakla kalın. Allah
'\
yardımcınız olsun."
faltın üstünden.
"Var var, bir şey var," dedi Melek Hanım. "Ne ya
ne kadar dayanabiliriz?"
azığı geldi ki her evden, sen hiç telaş etme, burada bir
Bir yolcu."
37
"Aleykümselam," dedi Remzi Bey.
Yolcu:
koydu açtı:
lüklerinden olurum."
38
"Her gün giriyorum kasabaya, bomboş. Boşluk
"Posta müdürü."
duman diye."
bir şey yok orada. Bir boşluk, bir yalnızlık. Hiçbir şey
yok başka. Bir şey olsa bana olurdu ağam. Yirmi gün
39
boyalı, işte şunun gibi. Amma çok büyük, belki on
yük."
40
Bir minibüs geldi durdu önlerinde, içinden patırtı
demem."
"Olmaz gidemem."
"İki yüz."
41
"Bak şoför, bak kardaş."
"Olamaz."
Melek HanırLı.
42
Bavullarını, sandıklarını, televizyon kutularını,
yerleştirrneğe başlamışlardı.
Kadınlardan kısası:
43
Belindeki yeşil kemerin kalınlığı altı parmak gelirdi
tunçtan.
rayacak?"
44
"Annem yazdı," diye telaşlandı Zeliha. "Köye
görsün."
45
lar hep böyle," dedi erkek. "Zeliha hep böyle kaçar gi
kandırmağa çalışıyordu.
Zeliha:
Melek Hanım:
Hüsam:
ze girilmez diyor."
Hüsam:
46
Varsın gitsin de o kasabaya, hiç kimsenin giremedi
ği..."
kasahaya orada ... " Durdu bekledi, sonra ... "Ölsün... "
döner."
ler diye."
kalmıştı.
ama canımı zor kurtardım. Bir bela yer orası, hiç gitme."
yorlar."
manlar.
48
Zeliha bu kasahaya köyünden üç kere gelmişti. Bi
nuşkan Ebe Hanım onu sevmiş, sen cin gibi bir kızsın
49
Hem de ne biçim tellisi! Yiğidi öldür de hakkını in
yamazdı.
so
Gün aşağılara eğilmiş gitmişti. Zeliha apartırnan
il
kendine konuşuyordu. Başka şeyler düş nüyor, baş
ne geri dönüyordu.
51
sında bir Atatürk büstü vardı. Yarı seçti yarı seçeme
52
her iki kıyısına uzamış gitmiş kavaklar dikilmişti.
duymuyor.
seyiriyordu.
53
"Bayıldı," dedi Hüsam. "Her zaman bayılır, huyu
yatır kızımı."
yatırdı.
Melek Hanım:
54
"Remzi Bey," diye sert sesledi. "Tereyağı termo
bakın ne de güzel."
koştu.
Yanıkoğlu:
55
azıcık araladı, kediyi severek, ninni söyler gibi sesler
gözü altın da, bir gözü deniz mavisi, tıpkı İstanbul. .. "
56
Melek Hanım:
meğe başladı.
Hanım.
duruyordu.
57
rıncadır ki kendisi pilavdan aldı. Konuşmadan, çabuk
diye de ekledi.
yok."
"Derdini ki derdini."
58
Zeliha:
Yanıkoğlu Hüseyin:
dayadı.
59
dağın üstüne oturdu, ortalık aydınlandı. Gökten bir
60
insanlan bu kuşlar. Hiç insan yok. Bağırıyorum, ba
ğa fırladı:
61
"Vazgeçtim Hüsam," dedi, "haydi gidelim. Saba
di kalk. .. "
diyorum."
Yola düştü.
diye gürledi. "Dur kız ... Bir adım daha atarsan... Dön
geri."
62
"Ölsem de... "
uykudaydı.
miydi.
yordu.
uyuyamayıp konuştular:
6
"Ne var dersin bu kasabanın başında?"
Uğraş dur."
64
uyanmaz Zeliha dereye koştu, yüzünü yıkadı, ayna
sallanıp duruyordu.
65
arasında benim köyüm var. Köyüm kaldı, anam ba
bam, her şeyim kaldı, bir daha oraya hiç hiç gelemeye
arkasından:
gibiydi.
66
iflah olmaz. O Ebe Hanım batsın. Keşki kız köyünde
pürdetti.
67
Beyin kahvesini ayağına getirirdi. Melek Hanım unu
Hanım.
Remzi Bey:
68
sanlar onun yumuşaklığında, sıcaklığında bir güven
bitti:
ya döner ya dönmez."
"zahmet olacak."
Sessiz işçi:
69
"Hiç," dedi.
önlerinde durdu.
rar gürer.
70
Otobüsün içindeki gürültüyü arada sırada şofö
71
Aptullah, dedim, gene yandım yakıldım. Bu sefer de
ISBN 978-975-08-2618-4
1 1 1 1 1 1 11 1 1 1 1 1 1
9 789750 826184