You are on page 1of 3

‘YAŞAM YOLU’NDA YÜRÜRKEN

Ne Okudum?
Kimilerince ‘’Eğitsel Şiir’’ olarak da anılan Yaşam Yolu, kitap değil okudukça zihnimde
canlanan bir filmdi adeta. Bunda tüm hikayenin gerçek yaşanmışlıklardan yola çıkarak
kaleme alınmasının çok büyük payı var bittabi. Yazarın kendisinin de belirttiği gibi, kitapta
“birkaç aile adıyla, birkaç ender durumun dışında, hiçbir şey uydurma değildir.’’ Söz konusu
hikayenin muhtevası yalnızca olaylardan ibaret olmamakla birlikte denebilir ki aynı zamanda
başlı başına bir el kitabı niteliğindedir. Poltova Eğitim Dairesi tarafından suç işlemiş çocuklar
için bir koloni kurmakla görevlendirilen Makarenko’nun başardığı şey sonbaharda filiz
verdirtmekti suçlu fidanlara. Mücadele günlerinde içine düştüğü daimi inancına tezat zaman
zaman umutsuzluk fakat buna rağmen iyimserlik çemberidir okuyucuyu saran. On yıl
üzerinde çalıştığı bilinen bu yapıtını tamamlamasında Gorki’nin desteği ve üstelemesi büyük
rol oynamıştır. Kitapta da düşüncelerinin şekil almasında çok büyük hatta belki en büyük
katkıları olan bu adamın adını vereceklerdi imkansızın tablosuna. Çocukları da zamanında
kendilerinden biri olan Gorki’nin gelişimiyle ilgili yatakhanede anlattığı hikayeler sayesinde
yüreklendirecekti. Değişim değil, gelişim dedim. Çünkü Semyonoviç kesinlikle değişim
yerine gelişimden yanaydı. Kişideki iyi-kötü özelliklerin, kalıtımların varlığını gerekli
bulurdu. Bu yüzden var olanları kökten kesip atmaktansa bileye bileye zamanla şekil vermeyi
yeğlemişti her zaman. Bununla ilgili olarak Yaşam Yolu’nun belli başlı düşünlerinden biri
şudur: Gerçek bir eğitim topluluğu insanı kişiliğinden etmez, tersine, kişiliğin iyileşebilmesi
için yeni koşullar yaratır. Koşulların sonuç vermesi ise bireyin toplumsallaşması ile mümkün
olacaktır.
Makarenko’daki inanılmaz insan sevgisi bu kitabında da kendini belli etmektedir. Misal kitabı
yazarken tuttuğu bilinen notlardan birinde şöyle bir cümle yer almaktadır: ‘’ Kusurlu olan
insanlar değil; aralarındaki ilintilerdir.’’ Bu ilintilerin iyileşmesi adına çok büyük katkıları
olmuştur. Kitabının çeşitli bölümlerinde bu amaçla yaptı(rdı)ğı faaliyetler, tanzimler, kurallar
yer almaktadır.
Makarenko’nun yaşamımın yapıtı dediği Yaşam Yolu (I) kitabının benim de gerek eğitsel
gerek pedagojik anlamda yahut en basitinden yaşama, yaşayan/yaşanan farklılıklara dair
ufkumu önemli ölçüde açtığını rahatlıkla söyleyebilirim.
Nasıl Okudum?
Kitabı seyrederken suç ve suçlu kavramları üzerinde dikkatle durdum. Ülkemizdeki eğitimi,
‘Semyonoviç’leri, suçlular ve onlara dair uygulan(may)an ıslah etme çabalarını düşündüm. En
basit örneği vereyim konu hakkında. Semyonoviç, kolonideki çocukların geçmişinin
sorulmasını, onlara suçlu gözüyle bakılmasını ve onların da neden o kolonide olduklarını
anlatmasını istemiyordu. O en başta ‘suç’ kelimesini istemiyordu. Bizde geçmişi karıştırmaya
dair inanılmaz bir merak ve bu meraka ek olarak etiketleme sevdası var. Tinerci, sokak
çocuğu gibi yaftalarla hitap ediyoruz onlara. Hitaptaki iticilik korku yaratıyor bir de üstüne
üstlük. Biz onlardan değil suçlarından korkarken onların ıslahı kimin umurunda öyle değil
mi? İşte sırf aramızdaki bu tarz farklılıklar yüzünden hâlâ yaftalı bedenlerle dolu şehirlerimiz,
sokaklarımız. Bunun gibi bir karşılaştırmada daha bulundum. Mesela kitaptaki koloni üyeleri
çalışmak için müfrezeler halinde örgütlenmişlerdi. Bu müfrezelerin komutanı değişkendi.
Bugün üye olan biri yarın komutanlık yapabiliyordu, adil bir devinim vardı. Bizdeki yurt
başkanlığı/yurt temsilciliği gibi. Fakat bir noktada ayrılırlar, kolonide işler kağıt üzerinde
kalmaz, daha kolektif, daha organize bir yapıdır.
Karşılaştırmalar ve aldığım notlara ek olarak konuya ilişkin geniş bir araştırma yapmaya
çalıştım. Fakat kitaba ve yazara dair oldukça kısıtlı sayıda yayın buldum. Yazarın ve kitabın
böyle az biliniyor ve inceleniyor olması beni oldukça üzdü.

Niçin Okudum?
Başlarken Yaşam Yolu hakkında el kitabı niteliğinde demiştim. Zira Makarenko, kitapta
pedagojik ve sosyolojik anlamda oldukça mühim noktalara değinmiştir. Çok çetin kişilerle
uğraşmış ve sonucunda önemli eğitim ilkeleri geliştirmiştir. Çok başarılı bir pedagog olarak
bilinen Makarenko’nun bu anlamda uygulamış olduğu birtakım yöntemler de muhtevada yer
aldığından bugün eğitim adına söz sahibi olmak isteyen herkesin okuyup sindirmesi gereken
bir kitaptır kanaatimce. Ben de başta ödev olduğundan, daha sonra sayfaları çevirdikçe başucu
kitabım olacağını anladığımdan okudum. Kitabın özeti niteliğindeki Makarenko sözleri
okuma şevkimi daha da arttırdı. Konuya dair ilgim çoğaldı. Nasıl okuduğumu anlatırken en
sonda belirttiğim yazara ve kitaba yönelik kaleme alınanların yetersizliği de beni söz konusu
yazarı ve kitabını sindirerek, hakkıyla okumaya teşvik etti. Kitabı bitirdikten sonraki
düşüncem bu yetersizliği bir nebze azaltacak olan çalışmaya belki de benim imza atacak
olmamdı. Yani hem birden istek duyduğum geleceğe dair akademik planlarım hem de yine
sayesinde çeşitlenen bakış açılarımdan ötürü kitabı izlemem kesinlikle amacına ulaştı.

You might also like