You are on page 1of 93

Murathan Mungan'n Setikleriyle Erkeklerin Hikyeleri

NDEKLER

MURATHAN MUNGAN nsz I 9
CESAREPAVESE Kendini ldrenler I 13
HENRY MILLER Madmazel Claude I 29
VLADIMIR NABOKOV Sesler I 38
BERNARD MALAMUD Meslek Seimi I 51
JOHN CHEEVER Merhem I 66
RAYMOND CARVER Kameriye I 77
ALBERTO MORAVIA Fazla Kartrma I 84
HANIF KUREISHI Gn Boyu Gece Yars I 90
TRUMAN CAPOTE Benim Anlatm I 107
CHARLES BUKOWSKI Buluma I 118
PAUL BOWLES taen'le Hdr'n yks I 124
JORGE LUIS BORGES Araya Giren I 133
MILAN KUNDERA Otostop Oyunu I 138
BERNHARO SCHLINK Benzin istasyonundaki Kadn I 157
KAZUO ISHIGURO Bir Aile Yemei I 175
ERNEST HEMINGWAY Aydnlk ve Temiz Bir Yer I 185
MURATHAN MUNGAN I nsz
Elinizde tuttuunuz kitabn, anlam esneklii bakmndan yorumla-
maya ak olan ad, "Bu da erkeklerin hikyeleri," diye okunabilir. Ya
da erkeklerin nasl grd, nasl hissettii, nasl yaad ve nasl
anlatt zerine olan bu hikyeler iin "bir de erkeklerden dinleyelim
bakalm," denebilir. Yazarlarn yalnzca erkeklerden seildiine
baklrsa, "erkek yazarlarn hikyeleri" diye de yorumlanabilir. Bir
kitabn ad, hemen her kitapta olduu gibi, okurun kulanda asl
okunup bittikten sonra yanksn bulur; okurun kendi okumasnn,
kendi anlamlandrmasnn tnsn tar. Bana yle geliyor ki, sonuta
ad erkeklerin hikyeleri olsa da daha ok kadnlar okuyacak bu
kitab.
liki kurmada ya da srdrmede, birlikte yaamann ortak dilini
tutturmada eitli glkler yaayan; kadnlar tarafndan kapana ks-
trlma, tuzaa drlme, kafeslenme kukular tayan erkeklerin
ilikiden anladklaryla kadnlarnki birbirinden farkl olmu tarih
boyunca. Anlald kadaryla yzyllar dolduran btn bu hikye-
lerin, oyunlarn, romanlarn, filmlerin grlts de buradan kyor.
Erkeklerin bamszlk meraklan, serven tutkular, sevgi gereksi-
nimleri, sahiplenme istekleri, balanma korkular, toplumsal rolleri ve
birlikteliin tuzaklarndan kalkarak oaltlabilecek nice durumun
yaratt iki cins arasndaki ezeli sorunlar iinde skp kalm bu hi-
kyeler toplu olarak okunduunda baka bir boyut kazanyor.
Okuduunuz onca hikye arasndan bir gn bir tanesi ne karak size
iinizi kamatran yeni bir kitap dncesi esinler. Hemen ardndan
hzl bir armla aklnza den ilk birka yk kendi aralann-da
eleerek birbiri ardna dizilmeye balar ve birka dakika iinde
ERKEKLERN HKAYELER NSZ

kitab kafanzda neredeyse yarlam olursunuz. O hikyelerin sizde,
iinizde bir yerlerde bunca zaman bir sakl su gibi beklemi olduunu
fark eder, edebiyatn saklama gcne duyduunuz hayranlkla bir
zamanlar tanm, tanm olduunuz, bir biimde hayatnza kar-
m kiileri anar gibi o hikayelerdeki kiileri anarsnz. Sanatn haya-
tn nne getii anlardr bunlar. Sonuta sanat, hayat oaltmak iin
deil midir?
Oluturduunuz bu balam erevesinde kuracanz kitaba uy-
gun yeni hikyelerin avna kar, her eyi neredeyse bu gzle okuma-
ya balar, kendinizi birdenbire bir tutkunun izinde hikye kitaplarna
gmlp gitmi bulursunuz. lk armlarla hemen anmsadnz
hikyelerin yan sra, bir zamanlar okuyup unuttuunuz, aklnzda
kalan solgun imgelerden yola karak ardma dtnz, sizi yeniden
okumalara aran hikyelerle, bu alma srasmda kefedeceiniz
hikyeler i ie geerek bal bana bir serven oluturur. Bir kitabn
yazlma serveni gibi, bir kitabn yaplma serveni de vardr.
Birikimine, belleine, edebiyat beenisine gvendiiniz ve bu kitap
iin seferber ettiiniz baz arkadalarnzn nerileriyle srmeye ba-
ladnz izler, sizi baka konaklamalara karr; baz yazarlara yeni-
den urar, kimi kitaplar yeni kefedersiniz. Btn bu sre, farknda
olmasanz da sizi yeniden yk sanatnn eitiminden geirir; sizi
yeniden hikye anlatmak, hikye kurmak zerine dnmeye, derin-
lemeye; nceki bilgilerinizi gzden geirmeye ynlendirir. Bir hik-
ye sekisi hazrlama srecinin benim iin ayn zamanda byle bir an-
lam da vardr. Her seferinde kendi atm bir okula yeniden renci
yazlrm.
Raslantlar, birikimlerin kvlcmlardr; bazen balatmak, bazen
sonulandrmak iin - bazen de bir dngy yeniden katetmek iin.
Bu kitabn ilk yksndeki Pavese'nin yakc, sade anlatm, koyu bir
yalnzl seyreltmeden sadeletirme gc olmasayd, bu kitap ortaya
kar myd, bilmiyorum. Bu rnekte olduu gibi, o gne kadar er-
kekler, kadnlar, ilikiler, roller zerine dndnz, biriktirdiiniz
her eyin nda bir yk birdenbire kendinden daha geni bir alan
aydmlatmaya balar. Kitaba kadar giden bir alan.
Belki de bu nedenle ilk hikyenin tad temel duygu, kitabn
btnn de kurmaya balar. Ardna dlen hikyelerde yalnzca
konu ve izlek benzerlii deil, duygu benzerlii de aranr. Nitekim
bu kitaptakilere topluca bakldnda, hepsinin de erkeklere zg belli
bir bak asnn, bir yaklamn, bir tutumun benze zelliklerini
tad grlr.
Sylediim gibi, bu kitabn fikri Cesare Pavese'nin yksnden
yola kt. Ben de bu nedenle kitab onunla amak istedim. Yazk ki,
byle dergilerde kalm, unutulmu nice gzel yk vardr. Belki de
bu eit sekilerin bir hizmeti de, onlar yeniden suyzne karmak,
yeniden okumaya amak oluyor. Pavese'nin yksnn bendeki a-
kmnn hemen ardmdan Henry Miller'n, Bernard Malamud'un, John
Cheever'n, Nabokov'un, Raymond Carver'n belleimde tazeliklerini
koruyan ykleri neredeyse ayn anda tler kafama. Birden kitap
zihnimde atlm oldu. in bu yan, yeni bir oyun renmeye
benzeyen hmzr bir sevin ve heyecan kaynadr. Size yeni bir kitap
yapmann heyecann, telam yaatan canl bir sre balar. Her ne
kadar bir yanyla benzese de, her eyini sizin uydurduunuz bir kitab
sfrdan yazyor olmaktan farkl bir sretir bu; en azndan oyun
kurma duygusu farkldr. Bu srecin sonunda, birbirinden farkl ya-
zarlarn elinden km paralardan yeni ve btnlkl bir yap kar-
tacaksnzdr ortaya.
ster yazlm, ister yaplm olsun, bir hikye kitabnda benim
iin btnlk, tutarllk, sreklilik, izlek birlii salanm olmas
nemlidir. Bu yklerin art arda gelileriyle kitabn genel havas, ka-
zand tempo, yaratt sreklilik duygusu, kitabn toplamnn al-
t st cmle nemlidir. Her kitap aslnda bir st cmleye alr. Tek
tek anlattklarndan bamsz, ama hepsinin toplamndan ortaya kan
bir st cmledir bu.
Her zaman sylediim gibi, dilerim bu kitap okuru, baka kitap-
lardaki baka yklerin varln kefetmeye, edebiyatlar baka
sekiler iin baka toplamalar yapmaya kkrtmay baarm olsun.
Erkek yalnzln en iyi anlatan hikyelerden biri olduunu d-
ndm Hemingway'in yks ile kapatmak istedim bu kitab. Her
zaman olduu ve hepimizin bildii gibi, btn grltlerden sonra
geriye yalnzlk kalr.
Mays - Haziran 2004

10 11
CESAREPAVESE l Kendini ldrenler
i.
BAZI gnler oluyor, yaadm ehir, gelip geen insanlar, arabalar,
aalar, sabah tuhaf bir grnmle uyanyor her ey, her zamanki gibi
ama tannamaz bir biimde, insann aynaya bakp da "Bu da kim?"
diye kendi kendine sorduu anlarda olduu gibi. Benim iin, yln tek
sevilecek gnleri bunlar.
Byle gnler biraz erken kayorum iten, becerebilirsem, sokak-
lara inip kalabala karyorum, yoldan geen herkesi gzlemekten
alamyorum kendimi, sanrm, bazlarnn da bana bakt gibi, bu an-
larda gerekten pervasz oluyorum, baka bir insan oluyorum nk.
Yaamdan daha deerli bir ey alamayacama inanyorum, bu
anlarn bana verdii tattan daha deerli bir ey. Bazen uzatma yolunu
buluyorum bu anlar, birka kez baardm bunu, caml aydnlk bir
kahveye oturarak, sokan, geli gidilerin grltsn, parldayan
renklerle sesleri ve ierinin btn bu uultuyu dengeleyen dinginliini
alglayarak.
ok hayal krklna uradm, ok vicdan azab ektim birka yl
iinde, yine de en iten istediim eyin bu susku, bu dinginlik ol-
duunu syleyebilirim. Frtnalara, kavgalara gre deilim ben: Baz
sabahlar tir tir titreyerek insem de sokaklar dolamaya, meydan okur
gibi atsam da admlarm, yine sylyorum, tek istediim u yaam-
dan, braksn gzleyeyim onu.
Ama bu alakgnll zevk bile bazen bir kusur acl brakyor
bana. Farkna ilk dn varmadm insann yaamak iin bakalarndan
nce kendisine kar kurnaz olmas gerektiinin. nceden, yaptkla-
rn kendi bilinlerine kar doru gsterecek bir nedenler zinciri ha-
zrlayp kt bir davranta bulunmay, bir hakszlk yapmay ya da
13
ERKEKLERN HKAYELER
yalnzca bir kaprislerini yerine getirmeyi baaran insanlar -zellikle
kadnlar bunlar- kskanyorum. Byk kusurlarm yok -bu, g-
vensizlik yznden savatan ekilip sessiz bir yalnzlk aramak ku-
surlarn en by deilse- ama bana verilen o pek az eyin tadn
karrken kendimi kurnazca kullanmay, kendime sahip olmay bile
beceremiyorum.
Sonunda ne oluyor, bazen caddede duruyor, evreme bakmyor,
bu pervaszlktan tat almaya hakkm olup olmadn soruyorum kendi
kendime. zellikle, klarm daha srekliletii zamanlar oluyor bu.
imden zaman alyorum anlamna gelmesin: Rahat geiniyor,
annem denilen o yal kadnn evde istemedii tek yeenimi yatl
okulda okutuyorum. Kendi kendime sorduum, o cokulu gezintilerde
gln olup olmadm: gln ve iren. nk gerekte buna
demediimi dnyorum arada bir.
Ya da, geen sabah olduu gibi, bir kahvede, balangta kiile-
rinin olaanlyla beni aldatan bir sahneyi ihtiyatszca izlemem,
sulu bir yalnzlk duygusunun iine, ne kadar uzaklarlarsa, korkun
anlamlar, kmltsz yaamlar iinde kvrm kvrm o kadar ortaya
kan nice skc anya dmem iin yetiyor.
Yannda arkada olan ak renk pardsl gen bir mteriyle
kasadaki gen kz arasnda be dakika sren bir akalamayd bu.
Delikanl bararak kasadaki kzm kendisine yz liretin stn ver-
mesi gerektiini sylyor, eliyle kasaya vuruyor, antasn, ceplerini
arayacan ne sryordu.
"Mteriye byle davranlmaz kk hanm," diyordu, sklgan
arkadana gz krparak. Kasadaki kz glyordu. Delikanl o yz li-
retle birlikte bir otelin asansrnde yapacaklar bir yolculuk hikyesi
uydurdu. Glkle durdurulan nee patlamalar arasnda o paray,
ellerine getii zaman, bir bankaya yatrmaya karar verdiler.
"Allahasmarladk, kk hanm," diye bard sonunda, kar-
ken. "Beni dn bu gece."
Kasadaki kzsa, kkr kkr glerek, garsona, "Amma tip," diyor-
du.
Baka sabahlar da gzlemitim bu kz, bazen bakmadan glm-
syordum ona, bir unutu annda. Ama dinginliim ok oynaktr be-
nim, bir hiten yaplmtr. Sonunda, her zamanki gibi piman oldum.
14
KENDN LDRENLER
"Hepimiz irenciz bu dnyada, ama bir glmseyen, glmseten,
iten bir irenlik var, bir de evresinde boluk yaratan, baka, yalnz
bir irenlik. lki, sonu olarak, en aptalcas da deil."
Beni her seferinde yenilenmi yakalayan, byle sabahlar, yaa-
mmda su olarak gerekten aptallktan baka bir ey olmad d-
ncesi. Bakalar, hesapla, kendine gvenle, kurban ve oyunla ilgi-
lenerek, esasl bir ktle neden olacaklar belki -bylesine harcan-
m bir yaamn ok sayda honutluk verebileceinden de kukulu-
yum-; bana gelince, byk, beceriksizce bir kararszln acsm ek-
mekten, bakalaryla ilikiye girdiim anda, kendimi budalaca bir
acmaszln iine atmaktan baka bir ey yapmadm. Birka saniye
yalnzlmn vicdan azabna eilmem -baka are yok- yetiyor nk,
nk Carlotta'y dnyorum yine.
leli bir yl geti, ansnn beni anszn bastrmak iin geebile-
cei btn yollan da biliyorum artk. stersem, belirivermelerini ha-
zrlayan, balatan ruh durumunu da tanyabilir, sarsp kurtarabilirim
kendimi. Ama, her zaman istemiyorum; hl bir yl ncenin titreyen
kukusuyla incelediim karanlk keler, yeni noktalar getiriyor bana
o vicdan azab. yle elikili bir biimde gerek oldum ki karsnda,
o eski gnlerin her biri, belleime, belirli bir ey deil, benim iin
bugnk gerei, ayn gerei tayan aldrmaz yzn sunuyor.
Carlotta'nn bir gizem olduu anlamna gelmez bu. Tersine, o bir
an kendilerine bal kalmay brakp bir kurnazla sapmaya, nazlan-
maya kalktklarnda insan kzdran an basit kadnlardan -zavall-
cklar- biriydi. Ama basit olduklarndan kimse bakmaz bile. Kasa-
darlk yaparak yaamaya nasl dayandn hibir zaman anlatmadm.
Tam bir kz karde olabilirdi.
Bugn hl kkne inemediim ey, o zamanki duygularm, dav-
ranm. Carlotta'nn beni iki odal kk dairesinde kabul etmek iin
kadife bir elbise giymi olduu -eski bir elbiseydi bu- benim kendisini
mayoyla grmeyi istediimi sylediim o akam iin ne demeli
szgelimi? Onu grmeye ilk gidilerimden biriydi, daha bir kez bile
pmemitim.
Neyse, Carlotta bana rkek bir glmseyiten sonra br odaya
gemi ve inanlmaz bir ey bu, mayo giyip geri dnmt. O akam
oldu, kucaklayp divann stne atmam da, ama, bittikten sonra, se-
15
ERKEKLERN HKAYELER KENDN LDRENLER

vimeden sonra yalnz olmaktan holandm syleyip ktm, gn
grnmedim, dndm zamansa sizli bizli konuuyordum.
Sonra, onun titrek i amalanyla benim tek tk szcklerimden
oluan sama bir krtrma balad yeniden; sonra anszn sen diye
konumaya baladm ama Carlotta yanamad bu kez. O zaman ko-
casyla barp barmadn sordum. Alamakl oldu Carlotta. "Asla
sizin davrandnz gibi davranmad bana kar," dedi.
Bam gsme yaslatmak, okamak, kendisini sevdiimi syle-
mek kolay oldu - yalnz olduuma gre, bu bir tr dul olan kadn se-
vemez miydim sanki? Kendisini brakt Carlotta^ iini dkt hafif bir
sesle, beni ilk andan beri sevdiini, onun iin olaanst bir adam ol-
duumu, ama imdiden, tantmz bu ksa sre iinde, ona ok ac
ektirdiimi, ona btn erkeklerin byle davrandn -neden bilmi-
yordu- anlatt anlatt.
"Bir scak, bir souk", salarnn zerinden glmsedim, "akn
srmesini salar."
Solgundu Carlotta, yorgunluktan donuklam iri gzleriyle,
gvdesi bile solgundu. O gece, geen sefer vcudunu beenmediim
iin mi brakp gittiimi sordu, odasnn karanlnda.
Ama bu defa da acmadm, geceyars, giyindim, bahane filan
ileri srmeden, hareket etmek zorunda olduumu syleyip ktm.
Carlotta da benimle kmak istiyordu. "Olmaz, yalnz kalmay sevi-
yorum," diye bir pckle braktm onu.
II.
Carlotta'y tandmda, neredeyse yaamma mal olacak bir frtnay
atlatmak zereydim; beni sevenden kam, ehrin ssz sokaklarndan
dnerken buruk bir sevin duyuyordum. Uzun sre, gecelerimi
gndzlerimi bir kadnn kaprisiyle aalanm ve lgna dnm
olarak geirmek dmt payma.
imdi, hibir tutkunun, o tutkuyu iinde tayan kiinin yapsn
deitirecek kadar gl olmadna inanyorum. lnebilir, yine de
deimez hibir ey. Cokunun doruu aldktan sonra, yine onurlu
kii ya da dolandrc, aile babas ya da ocuk olur insan, daha nce
neyse; hayatn yaamay srdrr. Ya da daha iyisi: Kendi gerek ki-
iliimizi grrz bunalm srasnda, bizi dehete drr bu, ola-
anlk bktrr, uradmz aalamann arl lsnde lmek
isteriz belki, ama kendimizden baka sulayacak kimse de yoktur. Bu
yalnz yaam sryorsam, gnlerimi amasz, dnyayla ba kurmakta
yeteneksiz yaknlarma sevgi duymadan -dayandm anneme,
sevmediim yeenime kar kaytsz- geiriyorsam, ona borluyum
btn bunlar: Her eyi ona borluyum, ama baka biriyle daha iyi
olmaz mydm acaba? Beni, doamm istedii gibi aalama ye-
teneinde olan baka biriyle demek istiyorum.
Bununla birlikte, bana ktlk yapld, kadnmn beni aldatm
olabilecei dncesi biraz rahatlatyordu beni, o srada. Acnn bir
derecesinde, haksz olarak ac ekildiinin dnlmesi, kanlmaz
bir ey, doal bir uyuturucudur: En kskan isteklerimize gre,
yaamn bysne g kazandrr yeniden bu; nesnelerin karsna
deerimizi duyurur yeniden; ykseltir. Denedim bunu ve hakszlk,
nankrlk daha da vahice olsun isterdim, ayrca. Bir hava ya da n
yaylmas gibi gizli, yaygn bir duygu -o uzun gnlerde, o ac dolu
gecelerde- anmsyorum: Bir aknlk bu, btn bunlarn byle ol-
masnn, kadnn gerekten kadn olmasnn, sayklamalarn, kasl-
malarn byle olmasnn, i ekilerin, szlerin, olaylarn, benim
kendimin gerekten byle olmamn verdii aknlk.
te byle, bir hakszla uraynca, ben de bir bakasna, bu dn-
yada hep olduu gibi, suluya deil bir bakasna hakszlk ederek
karlk veriyordum.
Doymu, dinlenmi olarak kyordum gece Carlotta'nn daire-
sinden, zgr, uzayp giden bulvarn tadna vararak, her trl sevgi
gsterisinden uzak, ilk genliimin duygulanmalar, dnceleri pe-
inde, tek bana dolamak houma gidiyordu. Gecenin basitlii -ka-
ranlk, lambalar- her zaman efkatle almtr beni iine, en sevgili,
sama dleri kurdurtmutur bana, kartlyla renklendirmitir on-
lar, bytm bytmtr. Arzulu alakgnlll yznden
Carlotta'ya duyduum hn bile, karsnda duyduum acmann beni
iine drd tutukluktan kurtuluyor, yalnzca bir oyun oluyordu
burada.

16 17
ERKEKLERN HKAYELER
Ama gen deildim artk. Carlotta'dan daha iyi kopmak iin uzun
uzun dnyor, gvdesini, okaylarn inceliyordum. Carlot-ta gibi
kocasndan ayrlm, henz gen, ocuksuz bir kadnn benimle
avunabilmesi olacak i mi diye dnyordum, acmaszca. Ama ok
basit bir sevgiliydi zavallck, belki bunun iin aldatmt ya kocas
da.
Yar karanlk sokaklardan kol kola geerek sinemadan dnd-
mz akam anmsyorum:
"Memnunum. Seninle sinemaya gitmek ok gzel bir ey," de-
miti Carlotta.
"Kocanla da gider miydin?"
Glmsyordu Carlotta. "Kskanyor musun?"
Omuz silktim. "Kskanmam neyi deitirir?"
"Yorgunum," diyordu Carlotta, sk sk koluma girerek, "bizi
balayan bu yararsz zincir hem benim hem onun yaamn ykyor,
bana yalnz ktl dokunan bir ada sayg gstermek zorunda bra-
kyor beni. nsan hi olmazsa ocuu olmaynca boanabilmeliydi."
Uzun lk dokunuun, istein verdii bir yumuaklk vard ze-
rimde o akam.
"Ne ok derdin varm!"
"Ah sevgilim," dedi Carlotta, "niin her zaman bu akamki gibi
iyi deilsin? Dn, bir boanabilseydim."
Hibir ey sylemedim. Yine boanmaktan sz ettii bir defasn-
da patlamtm. "Biraz insafl ol ama, senden rahat var m? Cannn
istediini yapyorsun, ayrca, seni aldatt doruysa bile, sen de kar-
ln veriyorsun sanrm."
"Hibir ey yapmak istemedim," diye karlk vermiti Carlotta.
"O gnden beri alyorum." Bana bakarak: "stelik imdi sen var-
sn, yle bir ey olsa, seni aldatm duyumsardm kendimi."
Azn perek kapatmtm o sinema akam. Sonra istasyon
kahvesine gtrp iki bardak iki iirmitim.
Camlarn buulu nda bir kede iki sevgili gibi oturuyorduk.
Ben de epey itikten sonra, yksek sesle:
"Bu gece bir ocuk yapalm m, Carlotta?" dedim.
Birka kii dnp bakt, eliyle azm kapatmt nk Carlotta,
yz kpkrmz, ama glerek.
18
KENDN LDRENLER
Konuuyor konuuyordum ben. Carlotta filmden sz ediyor, ap-
talca eyler sylyordu, tutkulu ve aptalca. Ben iiyordum, Carlotta'
yi ancak yle sevebileceimi bildiim iin.
Darya knca souk canlandrd bizi, eve kotuk. Btn gece
onunla kaldm, sabah uyandmda, salar dalm, uykulu, bana
sarlmaya alr duyumsadm onu yanmda. tmedim; kalktmda
bam aryordu bununla birlikte, Carlotta'nm arklar mmldanarak
bana kahve hazrlamasmdaki sevin fke veriyordu. Sonra da birlikte
kmak zorunda kalacaktk, neyse kapc kadm anmsad da beni
nden gnderdi, kapnn arkasnda sarlp pmeyi unutmadan elbet.
O uyantan kalan en canl anm caddedeki aalarn dallar:
Odann perdelerinin ardndan, siste belli belirsizdiler. erdeki o lk-
lk, o stme dme, bekleyen sabahn plak havas diriltti beni; is-
tediim tek ey, tek bama, ok baka bir uyan, ok baka bir e
dleyerek evreyi seyretmek ve sigara imekti, yalnzca.
Carlotta'nm bu durumlarda benden kopard yumuakla, ondan
ayrlr ayrlmaz kzmaya balyordum. Onun en zavall ansndan
kurtulmak iin ruhumu didik didik ederek, zaten yeterince kat olan
yreimi daha da katlatrarak, fkeli anlar geiriyordum. Boluktan
ya da ktle eilimli olduumuz iin, ama onun kendini aldatmak
istediinden baka herhangi bir nedenle sevitiimiz akt. Sevime-
den sonraki ar, mutlu bakn anmsamak fkelendiriyordu beni,
yzne bakmak istemiyordum; bu bak istediim tek insansa onu
hep esirgemiti benden.
"Beni byle olduum gibi kabul edersen et," dedim bir defasnda,
"ama yaamma girmeyi kafandan kar."
"Beni sevmiyor musun?" diye kekeliyordu Carlotta.
"Bir para sevme yeteneim vard, genliimde yok ettim onu
da."
Bazen de, utan ya da ehvet yznden onu biraz sevdiim iin
fkeleniyordum kendime.
Carlotta glmsemeye alyordu.
"Hi olmazsa iyi birer dostuz, deil mi?"
"Bak," diyordum, ciddi, "ireniyorum bu hikyelerden: Sklan
bir erkekle bir kadmz biz, yatakta iyi anlayoruz..."
19
ERKEKLERN HKYELER
"Ah, bu doru," diyordu trnaklarn koluma geirip yzn sak-
layarak, "houma gidiyorsun."
"O kadar ite."
Ondan haftalar boyu kamam, kahvesinden daireye telefon eder-
se ok iim var diye yantlamam iin, byle bir konumadan sonra
zayf davrandm dnmem yetiyordu. lk defasnda darlmay de-
nedi Carlotta. zntl bir akam geirttim o zaman, souk souk
divanda oturuyordum, abajurdan dizlerine beyaz bir k dyor, ba-
klarndaki acl titremeyi duyumsuyordum yan glgede. Bu daya-
nlmaz gerilim iinde, "Teekkr edin bana, signora: Bu oturumu
belki de dierlerinden daha ok anmsarsnz," dedim sonunda.
Carlotta kmldamad.
"Niin beni ldrmyorsun, signora? Bana kadn tavr taknd-
n sanyorsan vakit kaybediyorsun. Ben kendim yaparm kaprisleri."
Soluu duyuluyordu.
"Mayo bile," dedim, "iine yaramaz bu akam..."
Birden nme atld Carlotta, siyah bann atlm bir eya gibi
beyaz ktan getiini grdm. Ellerimi ileri uzattm. Ama Carlotta,
dizlerime kapanm alyordu. Elimi iki- kez bandan geirdim,
sonra kalktm.
"Ben de alamalydm Carlotta. Ama bir eye yaramayacan
biliyorum. Senin denediin her eyi denedim. Kendimi ldrme de-
recesine geldim, cesaretim yetmedi ama. Oyun burda ite: Kendini
ldrmeyi dnecek kadar zayf olan, ldremeyecek kadar da za-
yf oluyor... Hadi, kendine gel, Carlotta."
"Byle davranma bana," diye kekeliyordu.
"Sana byle davranmyorum. Ama yalnz olmaktan holandm
biliyorsun. Yalnz gitmeye brakrsan beni, dnerim; yoksa, bir daha
grmeyiz. Bak, seni sevmemi ister miydin?"
Elimin altnda, bozulmu yzn kaldrd.
"yleyse beni sevmeyi brak. Baka yolu yok. Asl avc tavan-
dr."
Bu tr sahneler, Carlotta'y, beni brakmay dndrecek kadar
sarsyordu. Bir miza benzerliinin belirtileri deil miydi bunlar son-
ra? Aslnda basit, ok basitti Carlotta, aka gremiyordu bunu, ama
seziyordu mutlaka. Beni, ii alaya vurarak balamay deniyor, "Ya-
KENDN LDRENLER
am byle ite," diyordu arada bir -talihsiz-, arada bir de "Ne kadar
zavallym."
O zamanlar cesur davransa, beni itmeyi bilseydi, biraz dayanabi-
lirdim ona. Ama beni itmeyi bilmiyordu. ki akam st ste urama-
sam, gzleri i karlyordu beni. Bazen acma ya da yumuaklk gi-
bi bir nedenle kahvesine urayp birlikte kmamz istediimde he-
men alevlenip kalkyor, allak bullak oluyor, hatta gzelleiyordu.
Hncm ona kar deil, ilikimizin beni iine sokar gibi grn-
d snrlamalara, kleletirmelere karyd. Onu sevmediimden,
zerimde en kk bir hakk olmas canavarca bir ey gibi grn-
yordu bana. yle gnler oluyordu ki ona sen demek iime bir iren-
me, bir aalanma duygusu veriyordu. Koluma girmek iin neyim
oluyordu benim bu kadn?
Karlk olarak, iimi bitirdikten sonra, gneli, serin havada, on-
dan, her eyden uzak, gvdem doymu, bir zamanlarn o eski acs
yatm, kl yollarda dolaabildiim baz leden sonralar, baz
saatler yeniden douyormuum gibi geliyordu bana: gen olduum
zamanlardaki gibi grmeye, koku almaya, duymaya hazr. Carlot-
ta'nn benim akm yznden ac ekmesi, gemi aclarm hafifle-
tip zavalllatryor, glnecek bir dnyayla ilgiliymiler gibi bana
yabanclatmyordu onlar; kendimi, ondan uzakta, el dememi, da-
ha az grm geirmi buluyordum. Beni temizleyen bir sngerdi,
sk sk byle dnyordum onu.
m.
Baz akamlar konuuyor konuuyor, oyunun iinde erimi, yeniden
ocuklayor, hncm unutuyordum.
"Carlotta," diyordum, "nasl k olunur? Uzun sredir k de-
ilim. Gzel bir ey olmal, diye dnyorum. yi giderse tad ka-
rlr, kt giderse umulur. Gn gnne yaandn sylediler bana.
Nasl oluyor, Carlotta?"
Carlotta glmseyerek ban sallyordu.
"Sonra ne gzel dncelerimiz oluyor Carlotta. Sevdiimiz, a-

20 21
ERKEKLERN HKYELER
kmzn lafn bile duymak istemeyen kii, hibir zaman bizim kadar
mutlu olamaz. Yalnz," glmsyordum, "bakalaryla yatp ii alaya
almasn."
Carlotta kalarn atyordu.
"Gzel ey ak," diye bitiriyordum szlerimi, "Kimse kaamaz
aktan."
Herkes gibi bana da iecek bir ey veriyordu Carlotta. Kendi ad-
ma konuuyordum byle akamlar. En gzel konumaktr bu.
"Ak da vardr, aldatma da. Gerekten akn tadn karabilmek
iin, aldatmann da olmas gerekir. Genlerin anlamad ey de bu
ite. Siz kadnlar daha abuk reniyorsunuz bunu. Sen hi kocan
aldattn m?"
Carlotta kzararak glmsemeye alyordu. "Biz erkekler daha
aptaldk. Bir oyuncuya ya da bir kadn arkadamza k oluyor, en
iyi dncelerimizi sunuyorduk ona. Yalnzca, sylemeyi
unutuyorduk bunu. Akn bir kurnazlk sorunu olduunu bilmeyen
bizim yamzda tek kz tanmyorum. Erkeklerin genelevlere gidip
sonra dardaki kadnlarn farkl olduu sansna varmalar olacak i
deil. On alt yanda sen ne yapyordun Carlotta?"
Ama Carlotta'nn baka bir dncesi vard. Yantlamadan nce
gzleriyle kendisinin olduumu sylyordu bana; bense baklarnda
parlayan o stme dmenin katlndan nefret ediyordum.
"On alt yanda ne yapyordun?" diye yineliyordum yere baka-
rak.
"Hi," diye yantlyordu, ar.
Ne dndn biliyordum.
Sonra balamam diliyor, zavallnn biri olduunu sylyor, bir
hakk olmadn kabul ediyordu. Ama, gzlerindeki o parlt yetmi
oluyordu. "Aptaln biri olduunu biliyor musun? Benim iin nemli
olan ey yznden kocan yeniden alabilirdi de seni." Soma, rahatla-
m, ekip gidiyordum.
Ertesi gn rkek bir telefon geliyor, kuru bir yant veriyordum.
Akama gryorduk.
Carlotta, kolejdeki yeenimden sz ettiim zaman eleniyor, asl
annemi koleje kapatp ocukla birlikte yaamak isterdim, dediim
zaman, inanmaz bir tavrla ban sallyordu. Bizi, dayyla yeenmi
KENDN LDRENLER
gibi davranan, ama gerekte, kendilerini honut eden, iinde eridikleri
bir gizler ve alaylar dnyas olan ayr iki varlk olarak dlyordu.
Benim kzm olup olmadn soruyordu, ters bir tavrla.
"Tabii, doduunda on alt yandaydm. Bana inat sarn oldu.
Nasl olur da sansn doulur? Sarnlar hayvandr benim iin, may-
mun ya da aslan gibi bir eydir. Hep gneteymiim gibi gelirdi bana."
"Ben kkken sarndm," diyordu Carlotta.
"Bense keldim."
Bu son sralarda, Carlotta'nn gemiine kar, zaman zaman bana
daha nce anlattklarn unutturan, skc bir merak duyuyordum. Bir
tarih inceler gibi inceliyordum onu. Onunla oynuyor, garip klarla
deiyor, acmasz sorular sorup yantlarm kendim veriyordum.
Gerekte, kendimden bakasn dinlemiyordum.
Ama Carlotta beni anlamt. "Kendinden sz et bana," diyordu
baz akamlar, kolumu skarak. Beni kendimden konuturmann,
dostu kalmam iin tek yol olduunu biliyordu.
"Sana hi anlattm m, Carlotta?" dedim bir akam, "birinin be-
nim iin kendini ldrdn?" Glerek, ama arm, bakt bana.
"Glecek ne var," diye srdrdm. "kimiz birlikte denedik ken-
dimizi ldrmeyi, o baard. Genlikte olur byle eyler." Garip, diye
dnyordum o zaman, bunu hi kimseye anlatmamtm: Anlatacak
tam da Carlotta'y buldum. "Bir arkadam, sarn bir ocuk. Gerek
bir aslana benziyordu. Siz kzlarn byle arkadalklarnz olmaz. O
yata ar kskan olursunuz. Okula birlikte gider, ama hep akamlar
grrdk. ocuklarn hep yapt gibi, pis eyler konuurduk, ama
bir hanma k olmutuk. Bizim ilk akmzd bu, Carlotta. Akamlar
aktan, lmden sz ederek geirirdik. Hibir k, arkadann
kendisini anladna bizden daha ok gvenmemitir. Beni utandran,
atak bir hzn vard Jean'n - ad Jean'd. Siste gezdiimiz o
akamlarn btn hznn o yaratrd. Bu kadar ac ekilebileceine
hi inanmazdk..."
"Sen de k miydin?"
"Jean'dan daha az hznl olduum iin ac ekiyordum. Sonun-
da kendimizi ldrebileceimizi buldum, ona da syledim bunu. Her
zaman bir hayalci olan Jean bu dnceyi yava yava benimsedi. Bir
tek tabancamz vard. Patlayacak m diye denemek iin tepeye

22 23
ERKEKLERN HKAYELER KENDN LDRENLER

ktk. Ate eden Jean oldu. Gzpek bir ocuktu, kadn sevmekten
vazgese ben de vazgeerdim, inanyorum. Denemeden sonra -plak
bir keiyolundaydk, kt, kyya yakn- hl patlamann iddetini
dnyordum ki Jean namluyu azna koyup: '...yapanlar da var...'
derken ate ald tabanca, ldrd onu."
Carlotta, dehet iinde, bana bakyordu.
"Ne yapacaim bilemedim ben, katm."
O akam, "Gerekten seviyor muydun o kadn?" diye sordu Car-
lotta.
"O kadn m? Jean' seviyordum ben, syledim ya."
"Sen de kendini ldrmek istiyor muydun?"
"Elbet. Bir aptallk olacakt tabii. Yapmamaksa byk bir alak-
lk oldu ama. Bazen vicdan azab ekiyorum."
Carlotta bu hikyeyi sk sk anmsyor, Jean'dan sz ediyordu ba-
na tanm gibi. Bana onu tanmlattryor, o zamanlar benim nasl ol-
duumu soruyordu. Tabancay saklayp saklamadm sordu.
"Kendini ldrme sakn. Hi kendini ldrmeyi dndn m?"
derken bir yandan inceliyordu beni.
"Her k olan dnr bunu."
Carlotta glmsemiyordu bile.
"Hl dnyor musun bu olay?"
"Jean' dnyorum, ara sra."
IV.
len daireden kp kahvesinin camlarnn nnden geerken, girip
onunla konumak zorunda kalmamak iin saklandmda ok acyor-
dum Carlotta'ya. lenleri eve dnmyordum, o bir saatik, bir lo-
kantada, gzlerim yar kapal sigara ierek oturmak ok houma gi-
diyordu. Carlotta, iskemlesinde, oturduu yerde, makinalam bi-
imde fi kesiyor, bayla iaretler yapyor, glmsyor, kalarn a-
tyordu, birka mteri de ona taklyordu bu arada.
Sabahn yedisinden leden sonra drde kadar orda oluyordu.
Mavi bir giysi oluyordu stnde. Ayda drt yz seksen liret alyordu.
alma saatlerini ara vermeden doldurduu iin memnundu. len
yemeini, yerinden ayrlmadan, byk bir fincan stle yiyordu. Gelip
gidenlerin srekli kap arpmalar olmasa kolay bir i olduunu
sylyordu bana. Sanki beynine tokmakla vurulur gibi oluyormu
bazen.
O zamandan beri, kahveye girince yavaa kapatrm kapy.
Mterilerin yaptklarn bana anlatmaya alrd Carlotta, ama benim
gibi konumay baaramazd, baz yal mterilerin yapt ne-
rilerden st kapal sz ederek sarsmay da baaramad gibi.
"Sen de kabul et," dedim ona, "yalnz bana gsterme. Tek sayl
gnlerde kabul edersin onu. Hastalk almamaya dikkat et."
Carlotta azn bzyordu.
Birka gnden beri bir dnce kemiriyordu iini. "Yeniden k
m olduk, Carlotta?" dedim bir akam.
Dayak yemi bir kpek gibi bakyordu bana. Bense yine sabr-
szlanmaya balyordum. Akam, yar karanlk odada, o kl gz
atlar, o el sklar fkelendiriyordu beni. Hep Carlotta'yla balan-
maktan korkuyordum. Yalnzca dnmekten bile nefret ediyordum
bunu.
Sessizletim yeniden, kabalatm. Ama Carlotta bir zamanlarki
alakgnll cokuyla karlamyordu artk sarllarm. Kmltsz
kalyor, donuk bir bakla bakyordu bana; arada bir, efkatli bir dav-
ranla, onu dinginletirmek iin uzattm okaylarma katlyordu.
Bu, daha da az houma gitti. Ona sahip olmak iin kur yapmak
zoruma gidiyordu. Ama olanlar birdenbire olmad. Carlotta:
"Bam ok aryor... o kap! Bu akam oturalm. Bir eyler anlat
bana," diyordu.
Carlotta'nn ciddi olduunu, kendine ykma uram havas ver-
diini, pimanlklar yarattn fark ettiim zaman, ben de, eskisi gibi
sarlmadm artk: Basit bir ekilde aldattm onu. Bir zamanlarn, bir
randevuevinden dnerken, sevinsiz ve hznsz, bunalm bir
kahvede oturup dinlendiim donuk akamlarn yeniden yaadm.
Bunun doru olduunu dnyordum: Ya btn tehlikeleriyle kabul
edilir ak ya da fahielere gitmekten baka yol kalmaz.
Bunun Carlotta'nn kskanlk yapma gsterisi olduunu dn-
yor, glyordum. Ama ektii acdan yararlanabilmek iin ok basit-

24 25
ERKEKLERN HKYELER KENDN LDRENLER

ti. Tersine, gerekten ac ekenler gibi, irkinleiyordu. zlyor,
ama onu brakmak zorunda olduumu duyumsuyordum.
Carlotta darbeyi nceden sezdi. Yatakta olduumuz, igdme
uyarak konumaktan sakndm bir akam, beni birden itip duvarn
dibine bzld.
"Ne var?" diye sordum, fkeyle.
"Ben yarn kendimi vursam," dedi birden bana dnerek, "senin
iin hi nemi olur mu bunun?"
"Bilmem," diye kekeledim.
"Ya seni aldatsaydm?"
"Yaam batan sona bir aldatmadr."
"Ya kocama dnseydim?"
Ciddi konuuyordu. Omuz silktim.
"Zavall bir kadnm ben," diye yeniden balad Carlotta. "Seni
aldatmaya yeteneim de yok. Kocam grdm."
"Nasl?"
"Kahveye geldi."
"Peki Amerika'ya kamam myd?"
"Bilmiyorum," dedi Carlotta. "Kahvede grdm onu."
Belki sylemek istemiyordu ama azndan kat: Kocasnn ya-
nnda krkl bir bayan varm.
"yleyse konumadnz m?"
Carlotta duraksad. "Ertesi gn yine geldi. Benimle konutu ve
eve kadar getirdi sonra."
Kendimi sklm duyumsuyordum, kabul etmeliyim. Hafif bir
sesle, "Buraya m?" dedim.
Carlotta btn gvdesiyle sarld bana. "Ama ben seni seviyo-
rum," diye fsldad. "Sanma ki..."
"Buraya m?"
"nemli deil sevgilim. lerinden sz etti bana. Yalnz, onu ye-
niden grmekle seni ne kadar ok sevdiimi anladm, bana yalvarsa
bile dnmezdim artk ona."
"Demek sana yalvard?"
"Hayr, bir daha evlenmek zorunda kalsa, yine benimle evlene-
ceini syledi bana."
"Sonra yine grdn m onu?"
"Kahveye geldi yine o kadnla..."
Carlotta'yla geirdiim son gece oldu. Gvdesine veda etmeksi-
zin, yaknmasz, onu aramay, evine gitmeyi kestim. Bana telefon et-
mesine, kahvede beklemesine izin veriyordum, her akam deil ama,
ara sra. Her defasnda geliyordu Carlotta, gzleriyle paralyordu
sanki beni. Ayrlacamza yakn, sesi titriyordu.
"Onu bir daha grmedim," diye fsldad bir akam.
"yi yapmyorsun," diye karlk verdim, "onu yeniden elde et-
meye almalydn."
Carlotta'nn kocasn kaybettiine zlmesi -yzde yz zl-
yordu buna- fkelendiriyordu beni, bu konumalarla beni kendine
balayacan ummas da fkelendiriyordu. Ne Carlotta'nn vicdan
azab ekmesine, ne benim kendimi tehlikeye atmama deerdi bu be-
yaz ak.
Bir akam evine urayacam syledim ona telefonda. nanmaz,
kukulu bir tavrla at kapy. Salonda, biraz kukuyla, evreme ba-
kndm. zerinde kadife bir giysi vard. Nezle olduunu, elinde men-
dilini buruturup durduunu, arada bir de kzarm burnuna gtrd-
n anmsyorum.
Anlam olduunu grdm hemen. Uysal, sessiz, zavall bak-
larla karlk veriyordu szlerime. Mendilin zerinden kaamak ba-
karak her eyi sylemeye brakt beni. Sonra ayaa kalkt, karma
gelip gvdesini yzme dayad, sarlmak zorunda kaldm.
Hafife, "Yataa gelmiyor musun?" dedi her zamanki sesiyle.
Gittim yataa, yattmz srece nezleden alev alev yanan, nemli
yz sinirime dokundu. Geceyars yataktan atlayp giyinmeye
baladm. I yakp bir an bakt Carlotta. Sonra sndrd ve "Git,
git," dedi. Ne diyeceimi bilemeyerek, yolumu el yordamyla bulup
ktm.
Sonraki gnlerde telefon etmesinden korkuyordum, ama hi ra-
hatsz etmedi beni. Haftalarca dinginlik iinde altktan sonra, bir
akam Carlotta'y arzuladm yine, ama utancm gitmeme engel oldu.
O kapy alsam mutluluk gtreceimi de biliyordum oysa. Hep ke-
sinlikle bildiim bir eydi bu.
Gitmedim, ama ertesi gn kahvesinin nnden getim. Kasada bir
sarn vard. Saatlerini deitirmi olmalyd. Akam da grme-

26 27
ERKEKLERN HKYELER
yince, hasta ya da kocasna dnm olabileceini dndm. Bu d-
nce canm skt.
Ama, kapc kadn sert, kt kt bakan gzleriyle beni szerek,
onu bir ay nce yatamda l ve gaz ak bulduklarn sylediinde,
o zaman bacaklarm titredi.
HENRY MILLER I Madmazel Claude

E V R E N : E G E M E N B E R K Z
BU YKY ilk yazmaya baladmda, Madmazel Claude'un orospu
olduunu syleyerek sze girmitim. Orospu tabii, yadsmaya al-
myorum, ama demek istediim u: Madmazel Claude orospuysa, ta-
ndm br kadnlara ne demeli? Nedense, orospu szc yeterince
kapsaml deil. Madmazel Claude orospudan te bir ey. Onu nasl
tanmlayacam bilemiyorum. Belki yalnzca Madmazel Claude diye.
Soit.
1

Onu her gece oturup bekleyen bir teyzesi vard. Bunu pek yut-
mamtm, dorusu. Teyzesiymi! Byk bir olaslkla, maquereau'
suydu
2
bekleyen. Ama bu da ondan baka kimseyi ilgilendirmezdi...
Gene de bozuluyordum bu ie - o pezevengin onu beklediini, paralan
sklmezse belki de bir tane patlatverdiini dnyordum. Ve
Claude ne denli sevecen olsa (yani Claude, gerekten sevmesini bili-
yordu), kafamn iinde, aslan payn alan o kan emici, aalk piin
imgesi vard. Kendinizi aldatmayn orospular konusunda - ne denli
cmert olurlarsa olsunlar, kendilerini ne denli verirlerse versinler,
onlara bin frank bile verseniz (kim verir? O baka), arkada bekleyen
bir herif vardr hep, sizin aldnz da bir tadmlktr ancak. Aslan pa-
yn arkadaki alr hep, bundan emin olabilirsiniz!
Ama bouna heyecanlanp fkelendiimi sonradan anladm. Or-
tada maquereau falan yoktu - Claude'un maquereau 'su yoktu yani.
Claude'un ilk maquereau'su benim. Kendime maquereau da demi-
yorum stelik. Pezevenk diyorum. Onun pezevengi benim imdi.
Tamam.
1. Olsun. 2. Pezevenk.
29
ERKEKLERN HKYELER
Onu odama ilk getiriimi ayrntsyla anmsyorum - nasl rezil
etmitim kendimi. in iine kadnlar girdi mi, hep rezil ederim ken-
dimi. Sorun, benim kadnlara tapmamdan kyor, kadnlar da kendi-
lerine taplmasn istemiyorlar. Onlarn istedikleri... Her neyse, o ilk
gece, ister inann ister inanmayn, sanki mrmde hibir kadnla yat-
mamm gibi davrandm. Bugne dek de anlayamadm niin yle ol-
duunu. Ama yle oldu ite.
Anmsyorum, daha stndekileri karmaya bile balamadan
yatan yannda durup bana bakt; bir ey yapmam bekliyordu her-
halde. Titriyordum. Kahveden ktmzdan beri titriyordum. Hafife
ptm - dudaklarndan galiba. Bilmiyorum -belki de alnndan p-
mmdr- beklenir benden byle eyler... in iinde kadnlar oldu
mu, bilemiyorum. Bana ok byk bir iyilik yapt duygusu vard
iimde nedense. Bir orospu bile bir adama bu duyguyu verebilir ba-
zen. Ama dediim gibi, yalnzca bir orospu deil Claude.
Daha apkasn bile karmadan gitti, pencereyi kapayp perdeleri
ekti. Sonra yle bir yan gzle bakt bana, glmsedi ve soyunmakla
ilgili bir eyler mrldand. O, muslukla har neir olurken, ben de
soyundum. Sinirliydim aslnda. Onu seyredersem, utanacan
dndm, onun iin de masamn stndeki ktlar kartrdm
biraz, anlamsz birka not yazdm, yaz makinesinin stn rttm.
Dndmde musluun yannda kombinezonuyla duruyor, bacakla-
rn siliyordu.
"abuk! Yataa gir!" dedi. "Ist!" Ve biraz daha sildi orasn bu-
rasn.
Her ey ylesine doald ki, huzursuzluum, sinirim gemeye
balad. oraplarn zenle yuvarlam olduunu grdm. Belinden
jartiyer gibi bir ey sarkyordu, onu da az sonra kanp iskemlenin
arkalna ast.
Oda gerekten souktu. Bir sre, uzunca bir sre, birbirimize so-
kulup sarldk ve sessizce yattk, birbirimizi sttk. Bir kolumu boy-
nuna dolam, bryle de kendime ekmitim onu. Odaya ilk girdi-
imizdeki o bir eyler uman bakn gzlerime dikiyordu durmadan.
Titremeye baladm gene. Franszcam yok olmaya balyordu.
Onu sevdiimi hemen o anda syleyip sylemediimi anmsaya-
myorum. Sylemiimdir herhalde. Her neyse, sylediysem de, he-
30
MADMAZEL CLAUDE
men unutmutur. Giderken de ona, okumadn syledii "Afrodit"
romann ve bir bakas iin aldm bir ift ipek orab armaan et-
tim. oraplar beendii belliydi.
Onu bir daha grdmde otel deitirmitim. O aceleci, hevesli
bakyla ortala bir gz att ve durumun pek parlak olmadn kav-
rad hemen. yi beslenip beslenmediimi sordu, byk bir saflkla.
"Burada uzun sre kalmamalsn," dedi. "ok hzn verici buyer
buras."
Hzn verici szcklerini kullanmad belki, ama anlatmak iste-
dii oydu, eminim.
Oda hzn vericiydi gerekten de. Eyalar dklyordu, pencere
camlan krkt, hal yrtk ve pisti, su akmyordu. Ik da soluk, yatak
rtsne gri, kfl bir renk veren soluk, san bir kt.
Nedense o gece beni kskanyormu gibi davrand. "Sevdiin bir
bakas var," dedi.
"Hayr, baka kimse yok," dedim.
"p beni yleyse," dedi ve scak, diri gvdesi sevgiyle sanld ba-
na. Etinin scaklnda yzyor gibiydim... Yzyor deil, boulu-
yordum, zevk iinde bouluyordum.
Sonra Pierre Loti'den, stanbul'dan sz ettik. Bir gn stanbul'a
gitmek istediini syledi. Ben de istediimi syledim. Sonra birden-
bire galiba yle dedi: "Sen ruhu olan bir adamsn." Yadsmaya a-
lmadm - ok mutluydum herhalde. Bir ruhunuz olduunu bir orospu
syleyince daha anlaml oluyor nedense. Orospular genellikle ruhtan
falan sz etmezler.
Sonra tuhaf bir ey daha oldu. Para almad benden.
"Paray dnmemelisin," dedi. "Yoldaz imdi. Ve sen ok
yoksulsun..."
Onu kapya kadar yolcu etmek iin yataktan kalkmama izin ver-
medi. antasndan birka sigara dkp baucu masasnn zerine
yerletirdi; birini dudaklarmn arasna koyup, birisinden armaan
kk bronz bir akmakla yakt. Beni pmek iin eildi.
Kolundan tuttum. "Claude," dedim, "vous etes presque un an-
ge"
3

3. Siz bir meleksiniz, neredeyse.
31
ERKEKLERN HKYELER MADMAZEL CLAUDE

"Ah, non!"
4
dedi hzla; acya, ya da dehete benzer bir ey vard
gzlerinde.
O "presque"
5
szc mahvetti aslnda Claude'u, eminim. Hemen
anladm bunu. Bir de, ksa bir sre sonra ona verdiim mektup -
mrmde yazdm en gzel mektuptu, Franszcasnn tm berbat-
lna karm. Her zaman bulutuumuz kahvede, birlikte okuduk
mektubu. Dediim gibi, Paul Valery'den yrttm bir-iki paragraf
dnda, mektubun Franszcas irenti. O paragraflara geldiinde bir
an duralad. "ok gzel yazmsn!" dedi. "Gerekten ok gzel!"
Sonra da bana tuhaf tuhaf bakp yeniden okumasna dnd. Valery
deildi ona koyan. Valery'siz de idare edebilirdim. Hayr, ona koyan o
meleklikle ilgili szlerdi. Ayn numaray ekmitim gene - ama bu
kez elimden geldiince ince ve inandrc bir biimde sslemitim
konuyu. Oysa, mektubun sonuna geldiimizde olduka huzursuz ol-
mutum. Ondan bylesine yararlanmak boktan bir iti. Yazdklarmn
iten olmadn sylemiyorum, ama o ilk, iten yaztan sonra - ne
bileyim, yalnzca edebiyatt, geriye kalan. Sonradan yataa birlikte
oturup Claude da srarla mektubu yeniden okuyarak bu kez dil yan-
llarn dzeltince, durum daha da boktanlat. Biraz sabrsz dav-
randm ona kar, o da alnd. Ama gene de ok mutluydu. Mektubu
mr boyu saklayacam syledi.
Tan yeri aarrken gitti. Teyze sorunu gene. Almaya balam-
tm bu teyzeye. Hem de, gerekten bir teyze yoksa ortalkta, nasl olsa
yaknda renirdim. Claude gizli kapakl ilerde baarszd - sonra
bir de o meleklik sorunu... yice koymutu.
Yataa uzanp onu dnyordum. Gerekten ok iyi davranmt
bana. Ya maquereaul Onu da dndm, ama pek deil, endie
kayna olmaktan kmt artk. Claude'u - yalnz onu ve onu nasl
mutlu edebileceimi dndm. spanya... Capri... stanbul... Onu,
tembel tembel gnein altnda dolaarak gvercinlere ekmek krnt-
lar atp ykanmalarn seyrederken, ya da elinde bir kitapla -benim
ona salk vereceim bir kitapla- bir hamaa uzanm yatarken getiri-
yordum gzlerimin nne. Kim bilir, yavrucak mrnde Versail-
les'dan teye gitmemiti belki de. Trene binerken yzndeki bak
4. Hayr. 5. Neredeyse.
grr gibi oluyordum, sonra da bir yerlerde, bir eme banda...
Madrid ya da Seville'de. Onun yanmda yrdn iimde duyu-
yordum; yaknd, hep yakmd bana, nk bir basma kalrsa ne yapa-
can bilemeyecekti ve bu, salaka bir dnce de olsa, houma gi-
diyordu. Allahn belas bir kaltaktan, yannda yatarken bile seni en
ksa yoldan ekmeyi dnen kubeyinli bir rfntdan ok daha iyiydi
tabii. Hayr, Claude'a gvenebilirdim. Somadan can skc olabilirdi
bu - sonradan... somadan. Bir orospu semi olmaktan mutluluk
duyuyordum. Sadk bir orospu! Bu szleri benden duysalar, kahka-
halarla glecek bir yn insan biliyorum.
Her eyi en kk ayrntsna dek tasarlyordum: duracamz
yerleri, giyecei giysileri, konuacamz eyleri... Her eyi..: her eyi.
Katolik olduunu sanyordum, ama iplediim yoktu. Aksine, houma
bile gidiyordu. Kiliseye Tanr'ya yakarmak iin gitmek, mimarlk
renmek ya da benzeri boktan bir gerekeyle gitmekten yedi. stese
ben de Katolik olurdum... Ne olacak! Houna gittii srece, ne istese
yapardm. ounun olduu gibi, onun da bir yerlerde bir ocuu olup
olmadn dndm. Dnn, Claude'un ocuu! Kendi
ocuumdan da ok severdim onu. Evet, bir ocuu olmal Claude' un
- zerine eilmem gerek bu iin. Bir gn, balkonu, rmaa bakan bir
odas, pencere kenarnda iekleri olan ve akyan kularla dolu bir
evimiz olacan biliyordum. (Elimde bir ku kafesiyle eve girerken
gryorum kendimi. Tamam. Yeter ki o mutlu olsun.) Ama rmak -
aslnda birok rmak olmas gerekli. Baylrm rmaklara. Anmsann,
bir seferinde, Rotterdam'da... Ama o sabah uyanma dncesi, gne
pencerelerden ieri dolmu, yannda seni seven, lesiye seven, iyi,
sadk bir orospu, kular akyor, sofra kurulmu, ve o ykanp,
salarn tarar ve eskiden birlikte olduu tm erkekleri aralarndan
atarken, imdi sen, yalnz sen, ve gemiler geiyor tekneleri ve direk-
leriyle, yaam akp gidiyor iinizden, onun iinden, senden nceki
tm heriflerden ve belki sonrakilerden, iekler ve kular ve gne
doluyor ieri ve bu koku bouyor seni, bitiriyor. Ulu Tanrm! Hep,
hep bir orospum olsun!
Claude'a birlikte yaamamz nerdim, reddetti. Ykm bu benim
iin. Yoksul olduumdan deil bu, biliyorum - Claude parasal duru-
mumu, yazdm kitab falan biliyor. Hayr, daha baka, daha derin

32
33
ERKEKLERN HKYELER MADMAZEL CLAUDE

bir nedeni olsa gerek. Ama ne olduunu sylemiyor.
Sonra bir ey daha var - ermi bir adam gibi davranmaya bala-
dm. Tek bama uzun yrylere kyorum, u yazdklarmn da
kitabmla hi ilgisi yok. Sanki evrende tek bamaym, sanki yaamm
bir heykelinki gibi btn ve ayr. Yaradammn adn bile unuttum.
Sanki tm yaptklarm ykseklerden bir yerlerden esinleniyor, sanki
bu dnyaya srf iyilik etmek iin gelmiim gibi bir duygu var iimde.
Kimsenin onayn beklemiyorum.
Claude'dan yardm kabul etmiyorum artk. Ona olan her borcu-
mun etelesini tutuyorum. zgn grnyor bugnlerde Claude. Ba-
zen, oturduu kahvenin terasnn nnden geerken, gzlerinin yal
olduuna yemin edebilirim. O da bana k imdi, biliyorum. Dehetli
seviyor beni. Saatlerce, saatlerce oturuyor kahvenin terasnda. Ben de
onu alp gtryorum bazen, nk orada, tek bana, hzn iinde
beklerken, beklerken, beklerken grmeye dayanamyorum... Baz
arkadalarma ondan sz ettim, kulaklarna fsldadm bir bakma.
Evet, ne de olsa, Claude'u orada oturup beklerken, beklerken gr-
mekten iyidir. Orada tek bana otururken neler dnyor?
Bir gn gidip ona bir bin franklk veriversem ne der acaba? Gz-
leri o hznl bakla doluyken, yanna gidip, "Void quelque chose
quej'ai oublie I'autre jour"
6
diyeyim. Bazen, birlikte yattmzda, o
uzun, dolu sessizliklerden biri oluuverince, soruyor: "Que pensez-
vous mainteriant?"
1
Ben de hep, "Rien,"
8
diye karlk veriyorum.
Ama aslnda iimden geirdiim, "Void quelque chose que.."
9
L'amour a credit'nin
10
gzel yan bu.
Benden ne zaman ayrlsa, anlar lgnca alyor. imdeki her
eyi ylesine gzelletiriyor ki. Srtm yasta verip bana brakt
hafif iimli sigarann keyfini karyorum. Hibir ey iin kmlda-
mama gerek yok. Eminim, azmda takma di olsa, baucu masamn
stne, alar saatin, kibritin ve br zrltlarn arasnda duran barda-
n iine koymay unutmayacaktr. Pantolonlarm zenle katlanm,
6. te geen gn unuttuum bir ey.
7. imdi ne dnyorsunuz?
8. Hi.
9. te geen gn...
10. Taksitle ak.
paltomla apkam kapnn yanma asl. Her ey yerli yerinde. Harika!
nsann bir orospusu olsun, milyon borcu olsun...
En iyisi de, bu gzel duygunun srmesi. Mistik bir duygu bu,
mistik olmak da yaamn btnln kavramak demek. Ermi mi-
yim, deil miyim, pek iplemiyorum artk. Ermiler fazla aba harc-
yorlar. Ben iyilik, bar, huzur sayorum. Claude'a gittike daha ok
mteri buluyorum, yanndan getiimde de o hznl bak yok artk
gzlerinde. Hemen her gn birlikte yemek yiyoruz. Beni hep pahal
yerlere gtrmekte direniyor, ben de artk nazlanmyorum. Yaamn
her evresinden keyif alyorum - pahal yerlerden de, ucuz yerlerden
de. Claude mutlu olsun da...
Pourtantje pense quelque chose.
n
Kk bir ey tabii, ama ka-
famda gn getike nem kazanyor. nceleri bununla ilgili hibir ey
sylemedim. stenmedik bir incelik diye dndm kendi kendime.
ok hotu stelik. kinci seferinde - incelik mi, dikkatsizlik mi? Gene
de, rien dire
11
. kinciyle nc arasnda, denebilirse, aldattm onu.
Evet, bir akam, biraz sarho, Grands Boulevards'daydm. Place de la
Republique'den Le Matin'e. dek her yere girip ktktan sonra, olaan
halimde zerine iemeyi bile istemeyeceim koskoca, banlarla dolu
bir akbaba kapt beni. Elenceli bir olayd. Dakika ba kapmz alan
konuklar. yi yrekli msynn kendilerine bahi vermesini isteyen
zavallck Folies Bergeres kzlar, ok deil -otuz frank kadar. Peki,
ama niin? Pour rien... pour le plaisirP Acayip, gln bir gece. Bir-
iki gn sonra da kant. Endie. Amerikan Hastanesini acele bir
ziyaret. Kapkara puntolaryla Ehrlich geliyor gzmn nne. Ama bir
ey yok. Yalnzca endie.
Konuyu Claude'a atmda, bana hayretle bakyor. "Bana sonsuz
gvenin olduunu biliyorum, Claude, ama..." Claude zamann byle
bir konuya harcamay reddediyor. Bir kadna bile bile hastalk geiren
bir adam katildir. Claude durumu byle gryor. "C'est vrai, n'est-ce
pas?"
H
diye soruyor. Vrai
15
tabii. Gene de... Ama konu kail. Oysa bir
ey dnyorum.
12. Diyecek bir ey yok.
13. Hi... zevk iin.
14. Doru, deil mi?
15. Doru.

34
35
ERKEKLERN HKYELER MADMAZEL CLAUDE

panmtr. Byle bir ey yapan adam katildir.
Bugnlerde her sabah parafin yam yutarken -yannda bir de
portakal yiyorum hep- kadnlara hastalk bulatran katilleri dn-
yorum. Parafin ya, ka yap yap ediyor. ok iyi ykamak ge-
rek. Ba ve ka byk bir zenle ykyorum. Her eyi zenle ya-
pyorum - yaradlm byle. Yzm ykadktan sonra havluya ba-
kyorum. Otelin sahibi haftada havludan fazlasn vermiyor; sal
gn le gibi oluyor hepsi. Ba ve ka havluya siliyorum, yz-
m kurulamak iin de yatak rtsn kullanyorum. Silmiyorum y-
zm - yatak rtsnn ayakucuna yakn bir kesini hafife yzme
basyorum.
Hippolyte Mandron soka iren grnyor gzme. Bu evre-
deki pis, dar, kargack burgack, romantik adl sokaklarn tmnden
nefret ediyorum. ri, irkin bir bana benzetiyorum Paris'i. Sokaklar
kangren olmu. Herkes hasta - ya belsoukluu, ya frengi. Avrupa'nn
tm hasta ve tmn hasta eden de Fransa. Voltaire'le Rabe-lais'ye
hayran olursa insan, byle olur ite. lk niyet ettiim gibi, Moskova'ya
gitmeliymiim. Rusya'da pazar gn yokmu, ne olacak? Pazarlar da
br gnler gibi imdide, yalnz sokaklar daha kalabalk oluyor, daha
ok sayda garip ortalarda dolap birbirine hastalk bulatryor.
Yanl anlalmasn, Claude'a kar deil fkem. Claude bir hari-
kadr, un ange,
16
bu iin presque'i
11
falan da yok stelik. Ku kafesi
pencerenin dna asl, iekler de var - ama Madrid ya da Seville
deil, emeyle gvercinler de yok. Hayr, her gn klinie gidiliyor.
Bir kapdan o giriyor, bir kapdan ben. Pahal lokantalar bitti. Her ak-
am sinemaya gidilip huzursuz olmamaya allyor. Dme'u ya da
Coupole'u grmeye bile dayanamyorum artk. Kahve teraslarnda
salkl grnmleri, bej takmlar, kolal gmlekleri ve kolonyala-
nyla oturan o pi kurulan. Su yalnz Claude'un deil. Bu k giyimli
putlara dikkat etmesini sylemitim ona. Ama ok gveniyordu
kendine - alar, malar. Ondan sonra da her gelenle... Tam da yle
oldu ite. Bir orospuyla yaamak -dnyann en iyi orospusu bile olsa-
glklerle dolu. Her ne kadar bazen can skyorsa da, adamlarn
16. Bir melek. 17. Neredeyse.
says deil nemli olan; bitmek tkenmek bilmeyen temizlikler, n-
lemler, ykanmalar, incelemeler, endieler, korkular. Sonra da, her e-
ye karn... Claude'a sylemitim oysa... Ka kez sylemitim -
"Dikkat et bu bitirimlere!"
Hayr, olanlarn hepsi benim suum. Ermekle yetinmeyip bir de
ermiliimi kantlamaya kalktm. Kii bir kez erdiini fark edince,
durmal orada. Kk bir orospuya ermilik taslamak, cennete arka
merdivenlerden kmak gibi bir ey. Bana sokuluverdii zamanlar -
her zamankinden ok seviyor imdi beni- ruhuna ilemeyi baarm
boktan bir mikropmuum gibi geliyor bana. Bir melekle birlikte ya-
yor olsam bile, kendimi adam etmem gerektiini dnyorum. Bu
iren izbeden kp gnete bir yerde, bir rmaa bakan balkonlu bir
odada yaamalyz, kular, iekler, yaam, akp gitmeli nmzden,
yalnz o ve ben, baka kimse olmamal.
E V R E N : S N A N F E K

36 37
SESLER
VLADIMIR NABOKOV I Sesler
PENCEREY kapatmak gerekiyordu: Yamur pervaza arpp parkeyle
koltuklarn stne sryordu. Dev gm hayaletler canl, hrtl
sesler kartarak bahede, yapraklarn arasnda, portakal renkli kum-
larn stnde kouuyorlard. Yamur oluu takrdyor, boulurcas-
na gurulduyordu. Sen Bach alyordun. Piyano cilal kanadn kaldr-
mt, kanadn altnda bir lir vard ve kk ekiler teller zerinde
dalgalanyordu. Brokar rt kaba kvrmlar oluturarak yarma kadar
piyanonun kuyruundan aa kaym ve sayfalar ak bir nota
defterini de beraberinde srklemiti. Haziran saana durmadan,
grkemle camlar dverken fgn cokusu arasnda tulara arpan
yznn tkrts duyuluyordu. Ve sen, almaya ara vermeksizin,
ban hafife geri atarak, ritme ayak uydurarak haykryordun: "Ya-
mur, yamur... Onun sesini bastracam..."
Ama bastramyordun.
Masann stnde kadife tabutlar gibi duran albmlerden bam
kaldrm, seni izliyor, fg ve yamuru dinliyordum. imi her yan-
dan, raflardan, piyanonun kanadndan, avizenin uzun prizmalarndan
szlen slak karanfillerin kokusuna benzer bir ferahlk kaplad.
Gms yamur hayaletleri ile harelenen ltya parmaklarn
bastrdnda rperen eik omuzlarnn arasndaki mzikal ba du-
yumsadmda esrik bir dengelenmitik duygusu sard beni. Ve kendi
benliimin derinliklerine ekildiimde btn dnya da yle grnd
bana: trde, uyumlu, armoni yasalarna bal. O anda sen, ben,
karanfiller, hepimiz porte zerinde dikey notalar oluverdik. Evrendeki
her eyin -aalarn, suyun, senin- zde tanecikler arasnda farkl
farkl titreim uygunluklar oluturan bir etkileimden iba-
ret olduunun ayrdna vardm. Her ey bir, eit ve kutsald. Sen ye-
rinden kalktn. Yamur hl gn n bimekteydi. Su birikintileri
koyu renkli kumlar zerinde birer delik, yeraltndan szlp geen
baka gkkubbelere alan birer menfez gibiydiler. Bir srann ze-
rinde Danimarka porseleni gibi parlayan raketin unutulmu duruyor-
du; telleri yamurdan kahverengilemiti, kasna sekizgen biiminde
idi.
Patikaya girdiimizde alacal glgeler ve rm mantar kokusu
bam dndrd.
Seni gnein tesadfen stne vurduu bir andaki halinle anm-
syorum. Dirseklerin sivri ve solgun, baklarn bulankt. Konuurken
kk elinin kemikli kenaryla ve ince bileindeki bileziin p-
nltsyla havay yarardm. San eriyerek evresinde titreen ltl
havayla kaynard. Sinirli sinirli ok miktarda sigara ierdin. Duman
her iki burun deliinden fleyip, kl bir fiskeyle yana silkerdin.
Kumru grisi maliknen bizimkinden be verst uzaklktayd. erisi
yankl, tumturakl ve serindi. Gsterili bir metropol dergisinde fo-
toraf kmt. Hemen her sabah bisikletimin deri selesine atlayp
patika boyunca ormandan, sonra anayol boyunca kyn iinden, der-
ken bir baka patikadan rzgr gibi geerek sana gelirdim. Sen koca-
nn eyllde gelmeyecek olmasndan cesaret alyordun. Hibir eyden
korkumuz yoktu, senin ve benim - ne hizmetkrlarn dedikodularn-
dan, ne de benim ailemin kukulanmasndan. Her ikimiz de farkl bi-
imlerde kadere gveniyorduk.
Akn da sesin gibi biraz pes perdedendi. Gz ucuyla sevdiin sy-
lenebilirdi ve asla aktan sz etmezdin. Sen suskunluklarna hemen
allan her zaman ketum kadnlardandn. Ancak, arada bir iinde bir
ey patlayverirdi. te o zaman kocaman Bechstein'n gmbrderdi ya
da buulu gzlerini dosdoru ileri dikerek bana kocandan ya da onun
blkteki yoldalarndan dinlediin son derece gln fkralar
anlatrdn. Ellerini anmsyorum - mavimsi damarlaryla uzun, solgun
eller.

38 39
ERKEKLERN HKYELER SESLER

Yamurun kam gibi saklad ve senin artc bir ustalkla piyano
aldn o mutlu gnde akmzn ilk haftalarnn ardndan aramzda
belli belirsiz oluan tanmsz bir ey zmleniverdi. Benim zerimde
bir gcn olmadn, sevdiimin yalnzca sen deil, tm dnya
olduunu ayrmsadm. Sanki ruhum her yana saysz duyargalar
uzatmt ve ben ayn anda hem okyanusun tesinde, ok uzaklarda
grleyen Niagara elaleleri'ni, hem de patikada hrdayp tprdayan
uzun altrns yamur damlalarn alglayarak her eyin iinde yayor-
dum. Bir kayn aacnn parlayan gvdesi iliti gzme ve anszn
kollarmn yerine kk slak yapraklarla rtl eik dallarm, ba-
caklarmn yerine topran iine bklm bklm uzanarak onu emen
binlerce narin kkm olduunu duyumsadm. Tm doayla bylece
hemhal olmak, sngerimsi sar alt yzeyli olgun bir mantar, bir yu-
sufuk ya da gne kre olmann neye benzediini yaamak istiyor-
dum. yle mutluydum ki, birden kahkahalarla glmeye baladm ve
boynunla kprck kemiinden ptm seni. Sana bir iir bile okuya-
bilirdim, ama sen iirden hi holanmazdn.
Yznde cansz bir glck belirdi ve "Yamur sonras ne ho,"
dedin. Sonra, bir an dnp ekledin: "Biliyor musun, imdi aklma
geldi - bugn aya davetliyim, eye, ad neydi... Pal Pali'e. Skc
adamn biridir. Ama, anlarsn ya, gitmem gerek."
Pal Pali'i eskiden beri tanrdm. Birlikte bala kardk ve ans-
zn, durup dururken gcrtl tenor sesiyle "Akam anlar" arksn
sylemeye balard. Onu pek severdim. Ateten bir damla bir yaprak-
tan dudaklarmn tam stne dt... Sana elik etmeyi nerdim.
rpererek omuz silktin. "Orada can skntsndan leceiz. Ne
korkun." Bileine bir gz atp gs geirdin. "Gitme zaman.
Ayakkablarm deitirmeliyim."
Puslu yatak odanda inik jaluzilerin arasndan szan gn yer-
de iki altn merdiven oluturmutu. Pes sesinle bir eyler syledin.
Pencerenin dnda aalar honut bir hrtyla soluklanp zerlerin-
den sular damlatyorlard. Ve ben bu hrtya glmseyerek sana ha-
fife, tutkusuzca sarldm.
Olay yle geliti. Irmarn bir kysnda senin parkn, senin ayrlarn,
kar kyda ise ky vard. Ana yolda yer yer derin tekerlek izleri
olumutu. amur canl bir meneke moruydu ve tekerlek izlerinin
ileri stl kahverengi suyla doluydu. Ktklk kara aalarn eik
glgeleri zellikle belirgindi.
Glgelerin altnda sk kullanlan bir patikay izleyerek yrdk,
bir manavn, levhas zmrt yeili bir hann, buram buram gbre ve
taze saman kokan gneli avlularn nnden getik.
Okul binas yeniydi, tatan yaplmt ve evresine akaaalar
dikilmiti. Okulun eiinde bir kyl kadn bezini bir kovaya skarken
beyaz baldrlar parlyordu.
Sen sordun: "Pal Pali evde mi?" illi, rgl sal kadn gnee
kar gzlerini kst. "Evde, evde." Topuuyla ittirdiinde kova
ngrdad. "eri buyrun, hanmefendi. likte olmallar."
Gcrtlar arasnda karanlk bir holden, derken ferah bir derslikten
getik.
Giderayak gzm gk mavisi bir haritaya takld ve ite btn
Rusya byle, diye geirdim iimden - gn ve ukurluklar. Bir
kede ezilmi bir tebeir paras ldyordu.
Daha ilerde, kk ilikte ho bir marangoz zamk ve am tala
kokusu vard. Ceketsiz, iriyar ve terli Pal Pali sol ayan ne uzat-
m, inildeyen beyaz bir keresteyi itah kabartacak biimde planya-
lamaktayd. Nemli, plak kafas tozlu bir k demetinde ileri geri
sallanyordu. Tezghn altnda, yerde talalar clz sa lleleri gibi
kvrk kvrktlar.
"Pal Pali, konuklarn var!" diye seslendim.
rkildi, annda eli ayana doland, uzattn eline tandk bir ha-
reketle son derece kaytszca edepli bir pck kondurdu, sonra nemli
parmaklarn bir an avcumun iine boaltp benimle tokalat. Sarkk
byklar ve alas derin izgili yz tereyams kilden biim-
lendirilmi gibiydi.
"Kusura bakmayn - gryorsunuz ya, henz giyinmedim," dedi
sulu bir glmsemeyle. Pencere pervaznda yan yana iki silindir gibi
duran bir ift gmlek manetini kapp alelacele kollarna geirdi.

40 41
ERKEKLERN HKAYELER SESLER

"Ne zerinde alyorsunuz?" diye sordun sen, bileini bir an
ldatarak. Pal Pali elini kolunu savurarak ceketini giymeye abal-
yordu. "Hi, yalnzca oyalanyordum," dedi tkrkler saarak ve
dudaksl nszlerde hafife dili dolanarak. "Bir eit kk raf. He-
nz bitmedi. Daha zmparalanp cilalanacak. Ama una bir bakn -ona
Sinek adn verdim..." Avularnn arasnda srterek hz verdii
minyatr bir tahta helikopteri havalandrd, ara vzldayarak yksel-
di, sonra tavana arpp yere dt.
Senin yznde nazik bir glcn glgesi grnp kayboldu.
"Ah, ne aptalm!" diye yeniden sze balad Pal Pali. "Dostlarm,
yukarda bekleniyordunuz. Bu kap gcrdyor. Kusura bakmayn. z-
ninizle nden gideyim. Korkarm odam ok dank..."
"Beni davet ettiini unutmu galiba," dedin sen, ngilizce konu-
arak, gcrtl basamaklar kmaya baladmzda.
Senin srtn izliyordum, bluzunun ekose ipeini. Aada bir
yerlerden, herhalde avludan, nlayan bir kyl kadm sesi ykseldi:
"Gerosim, hey Gerosim!" Ve anszm dnyann yzyllardr srf u an-
da aada nlayan sesi, senin ipeklere brnm kprck kemik-
lerinin devinimini ve am kerestelerinin kokusunu birletirip tek bir
dikey akor halinde kaynatrmak amacyla aarak, solarak, dnerek
deitiini kavrayverdim apak.
Pal Pali'in odas gneli ama olduka skkt. Ortasna san bir
aslan ilenmi kpkrmz bir hal yatan stndeki duvara ivilen-
miti. Bir baka duvarda Anna Karenina'nn erevelenmi bir bl-
m aslyd ve yle dzenlenmiti ki koyu ve ak renkli harflerin di-
zilileriyle satrlarn ustalkl yerleimi Tolstoy'un yznn resmini
oluturuyordu.
Ev sahibimiz ellerini ovuturarak sana yer gsterdi. Bunu yapar-
ken ceketinin eteiyle bir sehpann stnde duran bir albme arpp
onu yere drd. Albm yerden kaldrd. ay, yourt ve birtakm
yavan biskviler kt ortaya. Pal Pali bir bfenin ekmecesinden i-
ekli bir Landrin ekerlemesi kutusu kartt. ne eilince yakasnn
arkasndan sivilceli bir deri kvrm prtlad. Pencere pervazmdaki bir
rmcek ann ince telleri arasnda sar, l bir yabanars vard. Sen
bir koltuun stnden kaytszca alm olduun bir gazetenin yapra-
n hrdatarak anszn, "Saraybosna nerede?" diye sordun. Pal Pa-
42
li bardaklara ay koyarken seni yantlad: "Srbistan'da."
Ve duman tten gm zarfl barda eli titreyerek, dikkatle sana
uzatt.
"Buyrun. Size bir para biskvi ikram edebilir miyim? Hem ne
diye bomba atyorlar ki?" diye sordu bana bakp omuzlarn serte
silkerek.
Ben kocaman cam bir kt arln belki de yznc kez ince-
lemekteydim. Camn iinde pembeye alan bir gk ve altn rengi kum
tanecikleriyle nokta nokta bezenmi Aziz shak Katedrali bulu-
nuyordu. Sen gldn ve yksek sesle okudun: "Dn kinci Esnaf Bir-
lii yelerinden Yeroin adl bir tccar Quisisana Lokantas'nda tu-
tuklanmtr. Yeroin'in yalan vaatlerde bulunarak..." Yeniden gldn.
"Yo, gerisi pek yakksz."
Pal Pali telaland, yz kahveye alan bir kzlla brnd ve
kam drd. Pencerenin hemen dibinde akaaa yapraklan p-
rldad. Bir yk arabas takrdayarak geti. Bir yerlerden kederli, do-
kunakl bir feryat ykseldi: "Dondur-maa!.."
Pal Pali okuldan, sarholuktan, rmakta beliren alabalklardan sz
etmeye balad. Ben de onu incelemeye koyuldum ve eski tan ol-
mamza karn onu gerekte ilk kez gryormuum duygusuna kapl-
dm. lk karlamamzda bende oluan imgesi, benimsenip alkanla
dnm bir ey gibi beynime kaznp hi deimeden kalmt sanki.
Pal Pali'i ne zaman zihnimde canlandrsam her nedense yalnz koyu
sar byklar deil onlara uyan kk bir sakal da varm gibime
gelirdi. D rn bir sakal pek ok Rus ehresinin karakteristiidir.
imdi ona, deyim yerindeyse, isel gzmle zel bir bak atnca
gerekte enesinin yuvarlak, tysz ve hafife ukur olduunu
grdm. Burnu etliydi ve sol gz kapann stnde seve seve kesip
alabileceim sivilcemsi bir et beni arpt gzme - ama bu beni
kesmek onu ldrmek olurdu. Tam anlamyla, benzersiz bir biimde
onu ieriyordu ben. Bunlarn tmnn ayrdma vanp onu bir btn
olarak inceledikten sonra yoku aa kaymasn salamak iin ruhu-
mu drter gibi belli belirsiz bir hareket yaptm ve Pal Pali'in iine
szlverdim, onun iinde rahata yayldm ve adeta iinden kurk
43
ERKEKLERN HKAYELER
gzkapann stndeki o knty, yakasnn kolal ularn, kafasnn
kelinde yrmekte olan sinei duyumsadm. Onun her yann de-
vingen, kuru gzlerle inceledim. Yatam stndeki san aslan imdi
ocukluumdan beri benim duvarmda duruyormu kadar tandkt.
Dbkey camn arkasndaki renkli kartpostal olaanst, zarif, keyifli
bir eye dnt. nmde, srtmn artk benimsedii o alak hasr
koltukta oturan artk sen deil, okulun bir hamisi, hemen hi ta-
nmadm suskun bir hanmefendiydi. Annda ayn kolaylkla senin
de iine szldm, dizinin stnde jartiyerinin kurdelesini ve onun
hemen stnde ince patiskann gdklayn algladm ve senin yerine,
havann ok scak, ok skc olduunu, insann cannn sigara
ektiini dndm. Tam o anda antandan altm bir tabaka karttn
ve azlna bir sigara taktm. te ben her eyin iindeydim - senin,
sigarann, azln, beceriksizce kibriti yakmaya alan Pal Pali'in,
cam kt arlnn, pervazdaki l yaban arsnn.
Aradan yllar geti, rkek, tombul Pal Pali'in imdi nerede ol-
duunu bilmiyorum. Yine de bazen, aklmn ucundan bile gemezken,
onu o andaki yaantmn mekn ve zamanna aktarlm olarak
dmde gryorum. Elinde rengi solmu Panama apkas, telal ve
gle, bir odaya giriyor, yrrken eilerek selam veriyor, kocaman bir
mendille kafasnn kelini ve pembe ensesini siliyor. Ve ne zaman onu
dlesem sen srtnda dk belli bir ipek bluzla, tembelce dmn
iinden geiyorsun.
O olaanst mutlu gnde konukanlm stmde deildi. Stn
kaygan kesmiklerini yudumlayp her sese kulak kabartyordum. Pal
Pali sustuunda karnnn mrldann duyabiliyordum - hafif bir
gcrt ve ardndan minnack bir gurultu. Bunun zerine alayili bir
biimde boazn temizliyor ve alelacele herhangi bir konuda konu-
maya balyordu. Taklyor, doru szc bulmaya alarak kala-
rn atp parmaklaryla masann stnde tempo tutuyordu. Sen alak
koltua gmlm, aldrmaz ve suskun oturuyordun. Ban yana e-
virip sivri dirseini kaldrarak ensendeki firketeleri dzeltirken kir-
piklerinin arasndan bana bir bak atyordun. kimiz birlikte geldii-
miz iin Pal Pali'in ilikimizi anlam olabileceini dndm
44
SESLER

ye bu yzden onun yannda tedirginlie kapldm sanyordun. Se-,
nin byle sanman beni elendiriyordu. Kastl olarak kocandan ve
kocann ilerinden sz ettiinde Pal Pali'in hafife ve kederle kzarmas
da beni elendiriyordu.
Okulun nnde gnein scak sars akaaalann altma salmt.
Eikte Pal Pali uradmz iin teekkr ederek nmzde eildi,
sonra kap aralnda durup bir kez daha eildi ve d duvarda bir ter-
mometre, cam beyaz ldad.
Ky geride brakp, kprden geip evine giden yokuu kmaya
baladmzda seni dirseinden tuttum ve sen mutlu olduunu
gsteren o zel arpk glcn patlattn. Birden Pal Pali'in kk
krklarndan, pullarla bezenmi Aziz shak Katedrali'nden sz
etmek istedim sana, ama daha konumaya balar balamaz azmdan
yanl szcklerin dkld, garip eyler sylediim duygusuna
kapldm ve sen sevecenlikle, "Gariban," deyince konuyu deitirdim.
Nelere ihtiya duyduunu biliyordum: basit duygulara, basit
szcklere. Suskunluun kendiliinden ve durgundu, bulutlarn ve
bitkilerin suskunluu gibi. Her suskunluk bir gizemin kabuldr.
Sende gizemli grnen pek ok ey vard.
Kabark gmlekli bir ii oran nlata nlata, serte biliyordu. Bi-
ilmemi uyuzotu ieklerinin stnde kelebekler uuuyordu.
Omuzlarna ak yeil bir barts atm, koyu salarnn arasna
papatyalar takm bir gen kz yoldan bize doru geliyordu. Onu daha
nce -be kere grmtm ve gne yan ince boynu belleimde
yer etmiti. Kz geerken hafife ekik gzleriyle sana dikkatle bakt.
Sonra hendein stnden dikkatle srayarak kzlaalarn ardnda
gzden kayboldu. Mat dokulu allarn arasndan gms bir titreim
geti. Sen, "Bahse girerim, benim parkmda ho bir gezintiye km.
Bu tatilcilere yle sinir oluyorum ki..." dedin. Bir av kpei, yal,
iman bir dii, sahibinin ard sra yolda koturuyordu. Sen kpeklere
baylrdn. Kk yaratk karnnn stnde srnerek, kulaklar geriye
yapk, kuyruk sallayarak yanmza geldi. Uzattn
i
ERKEKLERN HKYELER
elinin altnda srtst yuvarlanp sana haritams gri beneklerle kapl
pembe gbeini at. "Ay, ne eker eysin," dedin o zel okayan -
tyleri kartran sesinle.
Av kpei bir sre yuvarlandktan sonra nazike cyaklad ve
hendei bir kou ap yoluna devam etti.
Alak park kapma yaklatmzda sen cannn sigara ektiine
karar verdin, ama antann iini kartrnca hafife dilini aklattn.
"Ne aptalm. Azlm Pal Pali'te brakmm." Omzuma dokun-
dun. "Hayatm, bir kou gidip getiriver. Yoksa sigara iemem." Ben
senin krpan kirpiklerini ve tutuk glcn pp kahkahayla gl-
dm.
Arkamdan seslendin: "Acele et!" Komaya baladm - acele et-
memi gerektiren bir ey olduundan deil, yalnzca evremde her ey
-allarn yanardner ltlar, nemli imenlerde bulut glgeleri,
imen bime makinesinin akan imei nnde can havliyle kendi-
lerini bir hendee atan morumsu iekler- koturduu iin.
On dakika kadar sonra kan ter iinde okulun basamaklarn kyor-
dum. Kahverengi kapy yumrukladm. erde bir ilte yay gcrdad.
Kapnn kolunu evirdim ama kilitliydi. Pal Pali'in, "Kim var orada?"
diyen telal sesi duyuldu.
"Haydi, a kapy!" diye bardm. ilte yine ngrdad ve plak
ayaklarn aprts iitildi. "Kapy neden kilitledin ki Pal Pali?"
Bunu syler sylemez gzlerinin kzarm olduunu fark ettim.
"Gel, gir ieri... Seni grdme sevindim. Grdn gibi, uyu-
muum. Haydi, gir ieri."
"Burada bir azlk unutmuuz," dedim baklarm "kararak.
Sonunda yeil mineli tp koltuun altmda bulduk. Onu cebime
tktm. Pal Pali mendiline smkryordu.
Durup dururken, "O harika bir kadn," dedi, kendini yatan s-
tne atarak. Gs geirdi ve gz ucuyla beni szd. "Rus kadnla-
rnda yle bir ey var ki, belirli bir..." Yz izgi izgi krklarla
doldu ve alnn ovuturdu. "Belirli bir..." Azndan hafif bir homurtu
dkld, "...zveri ruhu. Dnyada bundan daha yce bir ey yoktur.
Olaanst incelikli, olaanst yce bir zveri ruhu." Ellerini ba-
46
SESLER
run arkasnda kavuturdu ve yzne cokulu bir glck yayld.
"Olaanst..." Sustu, derken bambaka bir ses tonuyla, sk sk
beni gldrmek iin kulland tonla sordu: "Pekl, bana baka neler
syleyeceksin dostum?" imden ona sarlmak, ihtiya duyduu
smscak szckleri sylemek geldi. "Yrye kmalsn Pal Pali.
Ne diye havasz bir odada oturup somurtuyorsun?"
Elini, bo ver dercesine sallad. "Grlecek ne varsa grdm. D-
arda scaktan bunalmaktan baka ne yaplr ki..." i gzlerini ve
byn svazlad. "Belki bu akam bala kanm." Gzkapandaki
sivilcemsi et beni seyirdi.
Ona unlar sormak gerekiyordu aslnda: "Sevgili Pal Pali, de-
min neden yzn yastklara gmp yatmtn? Saman nezlesi mi ol-
dun, yoksa byk bir derdin mi var? Sen hi bir kadma k oldun
mu? Hem darda prl prl bir gne ve su birikintileri varken by-
lesine gzel bir gnde neden alyorsun?.."
"Neyse, kamalym, Pal Pali," dedim, kendi hallerine braklm
bardaklara, tipografik olarak yeniden yaratlm Tolstoy'a, masann
altndaki, ilik halkalar kulaklar andran postallara gz gezdirerek.
Krmz zemine bir ift sinek kondu. Biri tekinin stne bindi.
Vzldap ayrldlar.
Pal Pali soluunu ar ar koyverdi ve "Krlmak yok!" dedi.
"Glmseyip sineye ekeceim - git, seni tutmayaym."
Gene patikada kzlaalarn yan sra kouyordum. Sanki bir baka-
snn zntsyle ykanmtm, onun gzyalaryla prl prl olmu-
tum. O gn bugndr pek ender yaadm bylesi bir mutluluu: yal-
nzca yerlere eilmi bir aacn, delik bir eldivenin, bir atn gzlerinin
karsnda... Herhangi bir devinim ya da ma nasl mutlu olursa, yle
bir mutluluktu bu. Bir zamanlar milyonlarca varla ve nesneye
blnmtm. Bugn birim. Yarm yine blneceim. Evrendeki her
ey bu biimde damtlp dzenlenir. Ben o gn bir dalgann te-
pesindeydim. evremdeki her eyin tek bir armoninin notalar oldu-
unun bilincindeydim; iten ie, bir anlna bir araya gelen seslerin
kaynan ve kanlmaz zlmn ve drt bir yana dalan nota-
47
ERKEKLERN HKYELER
SESLER

larn her birinden doacak yeni akorlar da biliyordum. Ruhumun
mzik kula her eyi bilip anlyordu.
Beni bahenin talk blmnde, verandaya kan basamaklarn
nnde karladn. Ve sylediin ilk sz u oldu: "Ben yokken kocam
ehirden aram; On treniyle geliyor. Herhalde bir ey oldu. Belki de
tayini kmtr."
Bir kuyruksallayan gri-mavi bir rzgr gibi kumlarn stnde
hzla sekmekteydi. Duraklyor, iki- adm sekiyor, yine duraklyor,
birka adm daha sekiyor... Kuyruksallayan, elimdeki azlk, senin
gzlerin, elbisenin stnde gne benekleri... Baka trls ola-
mazd.
"Aklndan geenleri biliyorum," dedin kalarn atarak. "Birile-
rinin ona her eyi anlatacan filan dnyorsun. Ama fark etmez...
Biliyor musun, ben..."
Dimdik yzne baktm. Btn varlmla, dosdoru baktm. Se-
ninle arptm. Gzlerin, deerli kitaplardaki resimleri korumakta
kullanlan incecik ipek kt tabakalar zerlerinden kaldrlmas-
na duruydular. Sesin de ilk kez duruydu. "Ben neye karar verdim, bi-
liyor musun? Dinle. Sensiz yaayamam. Kocama aynen bunu syle-
yeceim. Beni hemen boayacaktr. te o zaman, diyelim sonbahara,
biz..."
Suskunluumla szn kestim. Sen hafife geri ekilince bir k
benei eteinden kumlarn stne kayd.
Sana ne diyebilirdim? zgrlkten, tutsaklktan dem vurup seni
yeterince sevmediimi mi syleseydim? Yoo, bu ok yanl olurdu.
Bir an geti. Bu an sresince dnyada pek ok ey oldu: Bir yer-
lerde dev bir gemi denizin dibini boylad, bir sava ilan edildi, bir d-
hi dodu. An geip gitti.
"te azln," dedim. "Koltuun altndan kt. Ne oldu biliyor
musun? Ben ieri girdiimde Pal Pali..."
"Tamam, artk gidebilirsin," dedin sen. Dndn ve basamaklar
hzla koarak ktn. Caml kapnn kolunu tuttun ama bir an aama-
dn. Senin iin tam bir ikence olmalyd.
Tatlms slakln ortasnda bahede bir sre durdum. Sonra ellerimi
ceplerime daldrp evin evresini dolanan alacal kumluk boyunca
yrdm. n balkonda bisikletimi buldum. Gidonun alak kollarnn
stlerine eilerek park yolunda srdm. Sada solda kara kurbaalar
vard. Elimde olmadan birini ezdim. Lastiin altnda "poff' etti. Yolun
sonunda bir sra vard. Bisikleti bir aa gvdesine yasladm ve
davetkr beyazlkta tahtann stne oturdum. Birka gne kadar sen-
den bir mektup alacam, beni aracam, ama sana geri dnme-
yeceimi kurdum. Kuyruklu piyanosuyla, Sanat Dergisi'nin tozlu
dilleriyle, yuvarlak ereveler iindeki siluefleriyle birlikte evin ha-
rikulade, hznl bir uzakla doru szld. Seni yitirmek harikayd.
Caml kapy serte ekitirerek gittin. Ama bir baka sen, cokulu
pcklerimin altmda soluk gzlerini aarak baka trl ayrldn.
Akama kadar orada ylece oturdum. Tatarcklar grnmez ipler ta-
rafndan ekitiriliyormu gibi aa yukar zplyorlard. Anszn ya-
knlarda bir yerde parlayan bir leke iliti gzme - senin elbisendi ve
sen...
Son titreimler durulmam myd? Bunun iin bir kez daha bu-
raya gelmen, yan tarafta bir yerde, gr alanmn dnda durman,
yryor, yaklayor olman beni tedirgin etti. Kendimi zorlayarak ba-
m evirdim. Gelen sen deildin, u yeilimsi bartl kzd -
anmsadn m, hani yolda karlatmz kz? Bir de onun u komik
gbekli av kpei...
Yapraklarn arasndaki boluklardan geip gitti ve renkli camlan
olan kk bir kameriyeye uzanan kpry geti. Kzn can sklyor,
senin parknda geziniyor, herhalde bir ara onunla tanrm.
Yavaa yerimden kalktm, bisikletimi ar ar srerek kprtsz
park geip anayola, doruca grkemli bir gnbatmna ktm ve bir
dnemecin sonuna doru bir at arabasn getim. Bu tngr mngr is-
tasyona gitmekte olan arabacn Semyon'du. Beni grnce yavaa
kasketini kard, banm arkasndaki parlak sa tutamlarn svazlad
ve yeniden bana geildi. Oturma yerinin stnde ekose bir diz

48
49
ERKEKLERN HKAYELER
rts katlanm duruyordu. Siyah beygirin gznde artc bir
yansma akt. Hareketsiz pedallarla rmaa doru yoku aa uar-
casna indiimde kprnn stnden aada avcunda bir balk olta-
syla plaj kabininin bir uzants zerinde oturan Pal Pali'in Panama
apkasm ve yuvarlak omuzlarn grdm.
Frene basp elimle kpr korkuluuna tutunarak durdum.
"Hey, hey, Pal Pali! Oltaya geliyorlar m?" Yukarya bakt ve
sevimli, iten el sallad.
Gl rengi aynams yzeyin stnde bir yarasa ok gibi havaland.
Yapraklarn yanslar siyah danteli andryordu. Pal Pali uzaktan ba-
na sesleniyor, el ediyordu. kinci bir Pal Pali kara dalgacklarn ara-
snda titreiyordu. Bir kahkaha savurarak korkuluun yanndan e-
kildim.
Zemini iyice sktrlm patika zerinde bir tek sessiz savrulula
ktklk aalarn nnden getim. Donuk havada asl inek b-
rtleri uzaklat. Bir-iki yaban kuu gaklayarak havaya ykseldi.
Derken, daha ilerde, anayolda, gnbatmnn usuz bucakszlnda,
hafife puslu tarlalarn arasnda, sessizlik.
E V R E N : S E N H A AKAR
BERNARD MALAMUD l Meslek Seimi
CRONIN, kars Marge'n kendisini bir arkadayla aldattn fark et-
tikten sonra aylar sren bir bunalma girdi. Marge' sevmiti ve onu
deliler gibi kskannt. Bir sre kendisini aalanm hissetti ve ac
iinde kvrand. Boanmasndan birka ay sonra, Chicago'daki ka-
zanl iini brakt ve retmenlie balad. Her zaman retmenlik
yapmak istemiti. Kuzey California'da kk bir niversite kasaba-
snda kompozisyon ve edebiyat dersleri vermeye balad. Balangta
bu i ona heyecan veriyordu, ancak bir sre sonra sklmaya balad.
Bu durum onu kayglandryordu, nk iinde huzur bulmay
ummutu. Bu gerek bir can sknts myd, yoksa hayatmn geri ka-
lan ksmnda retmenlik yapmay isteyip istemediini bilmemek
miydi, bundan emin deildi. Onu daha ok dersler dmdaki angarya
iler skyordu; okunacak ve notlar hesaplanacak bir sr snav kd
vard, kendisinin de srekli ders almas gerekiyordu. retmenlik
mesleinden ok ey umduunu fark etti. retmenlii her zaman
kutsal bir i olarak dnmt, hl da yle dnyordu.
retmenlik, bir bakma kendini bakalar iin feda etmekti; bu, ev-
liliinde hibir zaman baaramad bir ey olmutu. Cronin, uzun
boylu ve geni omuzluydu; duyarl gzleri ve kahverengi sk byklan
vard. ok fazla sigara iiyordu; srekli fralad pantolonlar sigara
kllerine bulanm oluyordu. Son zamanlarda bir sre kendi
kendisiyle sava vermi, ama ne yazk ki daha sonra iki imeye de
balamt. rencilerin dnda evresinde evli olmayan birka bayan
vard, ama genellikle yalnzd. Balangta onu okul partilerine davet
ediyorlard, ancak Cronin, meslektalarnn eleriyle vakit geirmek
istemiyordu.

50 51
ERKEKLERN HKYELER MESLEK SEM

Sonbahar geip gitti. Cronin, k tatili iin bir plan yapmamt ve
kasabada kald. Bahar dneminde edebiyat derslerine ya byke
olan bir kz renci girmeye balad, br kzlarn aksine, bu kz
ekici parlak elbiseler ve yksek topuklu ayakkablar giyiyordu. Cro-
nin, onun parlak salarn dank topuz yaptn, ancak bununla be-
raber, zarif ve olgun bir bayan olduunu fark etti. Aslnda pek sevimli
deildi, ama temiz yzlyd ve ekiciydi. Cronin, onun anlaml
gzlerine ve dolgun gsl vcuduna hayran kalmt. Yuvarlak
omuzlan, kaim ama biimli bacaklar vard. Balangta onun, hoca-
lardan birinin ei olabileceini dnmt, ancak o kadnlardaki c-
retkr ve ekingen havay tamyordu ve byk bir ihtimalle evli de-
ildi. Bu kzn derslerde kendisini dinlemesi de houna gidiyordu.
Cronin ders anlatrken rencilerin yz ifadeleri uykulu, sersemlemi
ya da heyecanl olurdu ama, o, Cronin'i sanki ondan bir mesaj
beklermiesine ya da mesaj almasna bir ciddiyetle dinliyordu.
Cronin, snftaki br rencilerin iiri dinlemediini, ama onun
kendisini dinlediini fark etti. Kzm ismi olduka sradan bir isimdi:
Mary Lou Miller. Mary Lou kendisine baktnda, kendisini tam bir
erkek olarak hissediyordu. Tedirgin geen uzun bir sre sonunda o da
Mary Lou'ya bir kadn olarak bakmaya balad. rencilerle ilikiye
girmeyi dnmedii halde, zaman zaman "neden olmasn" diye d-
nd de oluyordu; ancak prensipte buna karyd. Akta baz ku-
rallar olsun istiyordu, ama bir renciyi sevmek kural saylmazd.
Cronin, Mary Lou'ya ilgi duyuyordu. Kz da zaman zaman ders-
lerden sonra onu bekliyor ve ofisine kadar ona elik ediyordu. Cronin,
her defasnda onun kendisine syleyecei zel bir eyler olduunu
hissediyordu, ama kz konutuu zaman u ya da bu iirin kendisini
nasl etkilediini anlatyordu. Cronin'e gre olduka geni kapsaml
bir zevke sahipti. Mary Lou snfta nadiren konuuyordu ve birlikte
be dakikadan fazla konutuklarnda biraz skc oluyordu ama bu
durum iten ie Cronin'in houna da gidiyordu, nk onu olduka
ekici buluyordu ve bu durumu bir garanti olarak gryordu. Bir
sabah bo bir saatinde bir eyleri bahane edip kayt brosuna gitti ve
onunla ilgili notlara bakt. Mary Lou yirmi drt yandayd ve hl
birinci snf rencisiydi. Onun hakknda rendikleri Cronin'i
olduka artmt. Zaman zaman kendisini krklarnda hissetmesine
52
ramen henz yirmi dokuz yandayd. Malum sebeplerin yan sra,
yalarnn birbirine denk olmasndan dolay ona kma teklif etmeye
karar verdi. Ayn gnn akam, Mary Lou onun kapsn ald ve he-
nz rendii bir snav sonucu hakknda grmeye geldi. C almt
ve bu da kendisini olduka zmt. Cronin kzm sigarasn yakt ve
snavda neler yazmas gerektiini aklarken onun kendisini, gzle-
rini, byn, ellerini dikkatle izlediini fark etti. Birbirlerine yakn
oturuyorlard ve Mary Lou topuzunu dzeltmek iin kollarn kaldr-
dnda, elbisesinin altmda belirginleen gs ular dikkatini ekti.
Cronin, hafta sonu bir akam arabayla gezintiye kmay teklif etti.
Mary Lou bir yerlerde oturup bir eyler iebileceklerini de syleyerek
kabul etti. Karar verilmiti. Tm bu konumalar srasnda kz ona
derinlerden bir yerlerden bakyordu, ancak Cronin iten ie onun
yzeysel bir insan olduunu dnyordu.
O gece ktklarnda, Mary Lou, Cronin'e olduka yakn oturdu.
lk nce kap kenarnda oturmutu, ama sonradan Cronin, onun hare-
ket ettiini fark etmedii halde yannda scakln hissetmeye balad.
Gne batarken yola kmlard ve bir saattir yolda olmalarna
ramen gkyz hl aydnlkt. Kuzey California'nn klar Chica-
go'dakilere gre daha lman geiyordu. Geri Cronin burada km
daha souk geeceini ummutu, ama hayatndan memnundu, nk
burada bahar hissedebiliyordu ve uzun gnleri severdi. O gece tekrar
bir kadnla beraber olmak onu rahatlatmt. Daha nce hi grmedii
kasabalardan getiler; hepsi de neon klaryla aydnlatlmt.
nlerinden getikleri otellerin aralklarla yanan kl tabelalar vard.
Cronin bir yandan hayatnda yeni bir dnemin baladn hissediyor,
bir yandan da bu durum kafasn kurcalyordu, ama sonunda
tasalanacak bir ey olmadna karar verdi, nk Mary Lou kendi-
sinden faydalanlacak on sekiz yanda bir ocuk deildi, aksine ye-
tikin bir kadnd; kendisi de ne evliydi ne de zina yapmak zereydi.
Ona daha da yaknlatn hissediyordu.
Arabayla yaptklar bu ho gezinti mart balarnda bir akama
rastlyordu. Dnte, Red Bluff da bir barda mola verdiler; buras
okula krk mil uzaklktayd ve burada onlar kimsecikler gremezdi.
Garson ikilerini getirdi. Mary Lou kendininkini bitirince izin istedi,
tuvalete gitti ve dnnde sek bir viski smarlad. zerinde olduka
53
ERKEKLERN HKYELER MESLEK SEM

ksa parlak mavi bir elbise vard ve orap giymemiti. Daha nce hi
ruj ya da oje gibi kozmetik rnleri kullanmad halde, o gece her
ikisini de srmt. Ancak Cronin, onun sade haliyle daha ho oldu-
unu dnyordu. Mary Lou glmsyordu; ikinci ikiden sonra
yz kzarmt. Glmsemesinde alayclkla katk derin bir ac ifa-
desi vard ve Cronin bunun sebebini merak etmiti. Arabada kendile-
rinden bahsetmilerdi; Cronin ak vermemeye gayret etmi, Mary
Lou ise az konumutu. Mary Lou, Idaho'da bir iftlikte bymt.
Cronin ise hayatnn byk bir ksmn bykbabasnm protestan bir
papaz olarak yaad ve vaaz verdii Illinois, Evanston'da geirmiti.
Babas, o on drt yandayken lmt. Mary Lou ona, bir zamanlar
evli olduunu, ama sonradan boandn anlatt. Cronin onun farkl
bir hikyesi olduunu hissediyordu ve kendisinin de boanm
olduunu syledi. Masann altnda Mary Lou'nun bacann kendisi-
ninkine dediini hissediyordu ve bunu onun bilerek yaptn fark
etti. Cronin birinci ikiyle, Mary Lou ise ikincisiyle gevemiti; Mary
Lou ncy smarladnda, Cronin daha birincisini bitirmemiti.
Mary Lou bir an suskunlat, ama gz gze geldiklerinde tekrar
glmsedi.
"Sana Mary Louise diyebilir miyim?" diye sordu Cronin.
"Eer istiyorsan tabii ki," dedi, "ama benim gerek ismim Mary
Lou. Nfus czdanmda yle yazar." Cronin ona, ne kadar evli kald-
n sordu.
" sene kadar. Bir senesinde ayr yaadk. Peki ya sen?"
"ki," dedi Cronin.
Mary Lou ikisinden bir yudum ald. Gemiini ok fazla kurca-
lamamas Cronin'in iine gelmiti. Birbirlerinin srlarn bilmek iin
daha ok erken olduunu dnyordu. Cronin bir sigara yakt; gel-
diklerinden beri bu ikinci oluyordu. Mary Lou ise birini sndrp di-
erini yakyordu. Cronin, onun niye bu kadar gergin olduunu merak
ediyordu.
Cronin, "Mutlu musun?" diye sordu.
"yiyim, sa ol." Yeni yakt sigaray sndrd, biraz dnd
ve bir tane daha yakt. Bir eyler sylemek ister gibiydi, bir an du-
raklad ve, "Ne kadar zamandr retmenlik yaptn sorabilir mi-
yim?" dedi.
Cronin, onun aklndan neler getiini merak ediyordu. "ok uzun
zamandr deil," diye yantlad. "lk senem."
"Kesinlikle iyi bir hocasn."
Cronin, Mary Lou'nun bacaklarnn kendisine scack srtnd-
n hissediyordu. Mary Lou evredekileri gzetmeden, dikkatsizce
davranyordu.
Cronin, "Senden ne haber?" diye sordu.
"Ne bakmdan?"
"Nasl oldu da bu faklteye bu kadar ge baladn?" Mary Lou
ikisini bitirdi.
"Liseyi bitirdiimde devam etmeyi hi istemedim. Onun yerine
birka sene altm, sonra da orduya katldm." Suskunlat. Cronin,
bir iki daha isteyip istemediini sordu.
"Henz deil." Mary Lou dikkatle Cronin'in yzne bakyordu.
"nce sana kendim hakknda baz eyler anlatmak istiyorum. Duy-
mak ister misin?"
"Tabii, eer anlatmak istiyorsan."
"Gemiim hakknda," dedi Mary Lou. "Ordudayken Rhode Is-
land blgesinde T-5 olarak grev yapan bir adamla tantm; ad Roy
A. Miller idi. Bir sre sonra gizlice Las Vegas'ta evlendik. Birinci s-
nf bir ba belasyd."
Cronin ona bakt, daha baka eylerin de olup olmadn merak
ediyordu; o anda kalkmalarn nermeyi dnd, ama Mary Lou pa-
ketteki son sigaray ierken orada ylece oturuyordu ve anlatmaya
devam ediyordu.
"Ona ba belas dedim, nk gerekten yleydi. Benimle sadece
benden faydalanmak iin evlendi. Bana ne istiyorsa yaptryordu; ben
de hayr diyemeyecek kadar aptaldm nk o zamanlar onu se-
viyordum. Ordudan ayrldktan sonra beni San Francisco'da pire dolu
gzl bir daireye tkt, orada telekzlk yaptm. O sefasn sulu-
yordu, ben de cefasn ekiyordum."
"Telekz m?" diye inledi Cronin.
"Fahie de denebilir."
Cronin'in bandan aa kaynar sular dklmt. O anda kalbi-
nin sktn hissetti; bir yandan korkuyor, bir yandan da tuhaf bir
ekilde kskanyordu. Ardmdan iini hayal kmkl ve umulmadk

54 55
ERKEKLERN HKYELER
bir boluk duygusu kaplad. "zldm," dedi. Mary Lou'nun baca
Cronin'inkine yapmt. Cronin kendi bacaklarnn titrediini hisse-
diyor, ancak onlar kprdatamyordu. Sigarasnn kl dklmt ve
kl silkelerken bacaklarn ekmeyi baard. Mary Lou'nun yz
donuklamt.
Mary Lou usulca topuzunu dzeltti; tokalarn kartt, sonra
hepsini skca geri takt. "Herhalde u anda hakkmda kt eyler d-
nyrsndr..." diye sordu san dzelttikten sonra.
Cronin yle bir ey dnmediini syledi, ama aslnda dn-
yordu. "Sadece byle eyler yaadna zldm."
Mary Lou dikkatle ona bakt. "Bilmeni isterim ki, artk yle bir
hayatm yok. O tr bir hayat ilgimi ekmiyor. O i olacaksa olur, ama
artk para iin yapmam. Bir daha bana byle eylerin olmasna izin
vermeyeceim."
Cronin byle bir eyin nasl olabileceine ardn syledi.
"Bu bir iti ve yapmam gerekiyordu," dedi Mary Lou. "Hep bir i
olarak dndm. Yaptm nk Roy'un beni terk etmesinden kor-
kuyordum. O hep ne istediini bilirdi, ama ben bilmiyordum. O g-
lyd, ben ise deildim."
"Seni terk mi etti?"
Mary Lou ban sallayarak onaylad. "Paray ne yapacamz
konusunda kavga ederdik. Hep bir i kuracan sylerdi, ama hi
yapmad."
"Sen de ii braktn?"
Mary Lou baklarn yere evirdi. "Tam olarak deil. Bir sre
devam ettim. Faklteye balamam iin para gerekliydi, ama yeterince
param yoktu. Ben de bir kafeteryada almaya baladm."
"Tam olarak ne zaman baladn?"
" ay sonra tutuklandmda."
Cronin bu konu hakknda her eyi bilmek istiyordu.
"Daireme iki San Francisco polisi baskn yapt. Ama ilk suum
olduu iin artl tahliye edildim. Gzetimim bunun dnda bir sene
daha srecek."
"Anladm kadaryla byk skntlar geirmisin," dedi Cronin
gzlyle oynayarak...
"Tabii ki geirdim," diye yantlad Mary Lou, "ama artk eski
MESLEK SEM
ary Lou deilim. ok ey rendim."
"Kalkmadan nce son bir iki alr msn?" diye sordu Cronin. |5e
oluyor; daha bir saatlik yolumuz var."
"Hayr, gene de sa ol."
"Ben son bir iki daha ieceim." Garson Cronin'e bir viski getrdi.
"Bana bunlar niye anlattn syler misin?" diye sordu ikisini
yudumladktan sonra.
"Emin deilim," dedi. "Belki biraz seni beendiim iin. Snfta
ders anlatn houma gidiyor. Bir bakma sana almamn sebebi bu."
"Ama tam olarak neden?"
"nk imdi her ey daha farkl."
"Gemite yaadklarn seni rahatsz etmiyor mu?"
"Pek deil. Sana bunlar daha nce de anlatmak istedim, ama Ofi-
sinde olmazd. Hem iki ierek daha rahat konuabileceimizi d-
ndm."
"Senin iin yapabileceim bir ey var m?" diye sordu Cronin.
"Ne gibi?" dedi Mary Lou.
"Birileriyle konumak istersen sana bir psikiyatrist ayarlayabili-
rim."
"Sa ol," dedi. "Buna ihtiyacm yok. Birisiyle konuacam za-
man bunu gerekten istediim iin yaparm, laf olsun diye deil."
Mary Lou bir sigara istedi ve Cronin ikisini yudumlarken o da
sigarasn iti. Kalkmak iin hazrlanrlarken Mary Lou, "Bunlar tam
olarak benim hatam deildi. Her ey yaand ve bitti. Artk geleceimi
dnmeyi hakediyorum," dedi.
"Tabii ki ediyorsun," dedi Cronin.
Yolda Cronin Mary Lou'ya daha tarafsz bir gzle bakabildi ve
hatta onun neler hissedebileceini dahi anlamaya alt. Ama hl
hayal krkl iindeydi ve zaman zaman kendi kendine kzyordu.
"Olan olmu," dedi Cronin, "bundan sonra yeni bir hayat kurma-
ya alrsn."
"Eitim grmek istememin sebebi de bu," dedi Mary Lou.

56 57
ERKEKLERN HKAYELER MESLEK SEM

Cronin, Mary Lou'nun anlattklar yznden byk bir hayal krkl-
na uramt ve bunu atlatmas olduka uzun zaman ald. Onu hep,
birlikte ho vakit geirebilecei bir kadm olarak hayal etmiti, ancak
Mary Lou'nun itiraflarnn yaratt aknlk ve hayal krkl o kadar
uzun srd ki, Cronin'in tm planlan altst oldu. "Bu da ne byle,
baka bir Marge daha m?" Daha nce yaadklarn bu kzla yeni
batan yaamak istemiyordu. Onu eskiden olduu gibi haftada kere
derslerinde gryordu. Mary Lou, kendisini ayn ilgiyle dinler g-
rnyordu, belki biraz hevesi krlmt, ama artk ona yaklamyordu
ve ofisine kadar elik etmek iin onu kapda beklemiyordu. Cronin
tm bunlarn ne demek olduunu anlamt ve ilk adm kendisinin
atmas gerektiini de biliyordu, ama yapmad. O ne diyebilirdi ki, tm
bunlar bilmemesinin daha iyi olacan m syleseydi? Ama artk her
eyi biliyordu ve zaman zaman derste Mary Lou'ya baktnda, onu
yatt son adamdan parasn alrken gryordu. Zamannn byk bir
ksmn onu dnerek geiriyordu. Eer Mary Lou ona bu itirafta
bulunmasayd, beraber neler yaayabileceklerini hayal ediyordu.
Acaba yataktaki halinden onun bir profesyonel olduunu anlayabilir
miydi? Onunla birlikte olduunu hayal ediyordu ve kimi zaman bu
hayaller yznden o kadar yorgun dyordu ki, derslerde onun
yzne bakamyordu. Arzular o kadar iddetlenmiti ki, artk
dayanamaz hale gelmiti, ancak bir ay sonra hepsi tkendi. Artk
Mary Lou'ya ilgi duymuyordu, hatta kzn ifadesindeki iticiliin bile
farkna vard. Cronin, Mary Lou iin zlyordu, zaman zaman ona
selam bile veriyordu ve hatta bir keresinde o da ona alayc bir ifadeyle
karlk verdi.
Cronin, George Getz adnda bir ressamla arkada olmutu. Sanat
blmnde asistan olan George olduka hareketli bir yapya sahipti
ve salar erken yata dklmt. George genellikle cumartesi veya
pazar akamlar resim yapabilecei bir yerler arar, Cronin de ona elik
ederdi. Ressam bir eyler izip boyayla su renklerini elde etmeye
alrken, Cronin de bir aaca yaslanp sigarasn ierdi. Bazen nehir
kenarnda ya da ormanda dolarlard. Gen yata evlenmi olan
ressam, imdi kz ocuu babasyd. George hafta sonlar megul
olduunda, Cronin ya tek bana arabayla gezinir ya da yrye -
kard; ama aslnda kasabada dolamaktan pek holanmazd ve ne ya-
pacan bilemezdi. Nisan aynda gzel bir pazar gn George ailesi
ile birlikteydi; Cronin ise yrye kt, ancak bir sre sonra sklp
evine geri dnd ve yatana uzand. Bir arkadaa ihtiyac vard, ama
bu kim olabilirdi? Biraz tereddt ederek Mary Lou'nun telefon nu-
marasn buldu ve evirdi. Aslmda ok ekiniyordu ve bunu neden
yaptndan pek emin deildi.
"Buyrun?"
Mary Lou, Cronin'in sesini duyduunda bir an duraksad, ama
sonra olduka samimi bir ifdeyle konutu. Cronin ona arabayla
dolamay teklif etti; o da kabul etti. Mary Lou arabaya geldiinde
biraz mesafeli davranyordu, ancak olduka ekiciydi. Cronin, Mary
Lou'dan ok etkilenmiti ve onun scak havalarda daha tatl grn-
dn dnd.
"ler nasl gidiyor?" diye sordu Cronin ona kapy aarken.
"Sanrm iyi, ya seninkiler?"
"yi," dedi Cronin.
"retmenlik nasl gidiyor?"
"Olduka iyi. imden eskisine gre daha ok zevk alyorum."
Aslmda ok da zevk alyor deildi, ama imdi bunun sebebini ak-
lamak olduka zor olurdu.
Mary Lou rahat grnyordu. Cronin'in daha nce George ile
kefettii yollardan geerek dalara doru gittiler ve sonunda uan bir
ku eklindeki uzun mavi bir gle geldiler. Cronin arabay park etti ve
beraber am aalarnn arasndan geip gl kenarna geldiler.
Cronin'in istei zerine gl kenarnda biraz yry yapp geri dn-
dler. Bu yry bir saatten fazla srmt ve Mary Lou yllardr bu
kadar ok yrmediini syledi.
"Hayattan zevk almak kolaydr," dedi Cronin.
"Hayr, deildir," diye karlk verdi Mary Lou.
Cronin bu konu zerinde pek fazla durmad. Her ikisi de daha
nceki grmeleri hakknda konumak istemiyordu; aslnda syle-
necek pek bir ey de yoktu. Her eyin yolunda gitmesi Cronin'i keyif -
lendirmiti; daha bir gece nce Mary Lou'yu hayal etmi ve huzursuz
bir gece geirmiti. Ama u bir gerekti ki, Mary Lou ile arkadalk
etmekten ve onunla beraber gl kenarnda yry yapmaktan byk
keyif duymutu. Mary Lou vcut hatlarn belli eden pamuklu sar bir

58
59
ERKEKLERN HKYELER
elbise giymiti ve salarn ensesinde byk ve ilk kez dzgn bir to-
puzla toplamt. Olduka sessizdi; sanki hata yapmaktan korkar gi-
biydi ama zamanla rahatlad ve tatl bir sohbete koyuldular. Cronin,
Mary Lou'nun yannda gle bakarak ylece otururken, onun imdiye
kadar tand kadmlardan ok farkl olmadn dnyordu. Asln-
da Mary Lou hatalarnn kurban olmutu. Cronin de kendi hatalarnn
kurban deil miydi? Mary Lou'nun gemii hakknda bildiklerini
unutmaya alyordu, ancak onun bir zamanlar fahielik yapt
gerei Cronin'i rahatsz etmeye devam ediyordu. Birok erkekle ya-
tp kalkmt; Cronin onun ka kiiyle beraber olduunu dnmek
bile istemiyordu. Daha nce byle biriyle hi beraber olmamt ve
imdi Mary Lou ile arkadal kendisine tuhaf geliyordu. Ama gene
de Cronin o anda yaadklarnn ok olaand olduunu dnyor-
du. nk bir insan gemite yaadklarna gre deerlendirilmeme-
lidir. nemli olan, gemite deil, u anda nasl bir insan olduunuz-
dur. Mary Lou, zerinde sar elbisesi, dolgun ancak biimli bacakla-
ryla Cronin'in yannda oturuyordu ve gen adam onun ait olduu
yerde olduunu hissediyordu. Cronin, bu durumun kendisi iin ilgin
bir ders olduunu dnyordu. Kendi gemii kiiye zarar verebilir;
insanlar gemilerinden ekinirler nk gemi gelecein belirleyi-
cisidir. Ancak yaamn ne kadar deiken olduunun farkna varr,
onu ne ekilde deitirebileceinizi dnr ve bunu yaparsnz, ge-
miiniz geleceinizin belirleyicisi olmaktan kar. Cronin, Mary Lou
ile tekrar arkada olabileceklerine inanmaya balad.
Mary Lou elbisesindeki am aac ineciklerini silkeleyerek
ayaa kalkt. "Hava ok scak," dedi. "Soyunup suya girmemin sence
bir sakncas var m?"
"Hayr, yok," diye yantlad Cronin.
"Neden sen de geliniyorsun?" diye sordu Mary Lou. "stemiyor-
san amarlarn karmazsn, nasl olsa gnete kururlar."
Cronin, "Yok, istemem," dedi. "Pek iyi bir yzc saylmam." "Ben
de deilim," dedi Mary Lou, "ama suyu seviyorum." Mary Lou
fermuvarn indirdi ve elbisesini kafasndan kard. Sonra
ayakkablarn kard, kombinezonundan syrld ve son olarak beyaz
klotunu kard. Vcudunun gzellii ve gslerinin dolgunluu
Cronin'i etkilemiti. Mary Lou suya girdi, nce tyleri
60
MESLEK SEM
rperdi, ama sonra zevkle yzmeye balad. Cronin bir sigara yakt ve
onu seyretmeye koyuldu. Mary Lou bir sre yzdkten sonra sudan
kt. plak vcudu gnete parlyordu. amarlarn giydi. Bir
yandan slak salarn topluyor, bir yandan da gnete kurumaya
alyordu. Kzn slak vcudu Cronin'i heyecanlandrmt.
Mary Lou giyindiinde, Cronin ona akam yemeini birlikte ye-
meyi teklif etti; o da kabul etti. "Ama nce bir eyler imek iin da-
ireme gel, sana oray nasl dzenlediimi gstermek istiyorum." Cro-
nin bu teklifi memnuniyetle kabul etti.
Dn yolunda Mary Lou olduka konukand. Cronin'e ocuk-
luunu anlatt. Babas Idaho'da bir buday iftisiydi. Evli bir kz
kardei ve evli iki erkek kardei vard. Byk aabeyinin tam bir pi
kurusu olduunu syledi.
"imdi ok zengin," dedi, "srekli Tanr'nm rahmetinden bahse-
der ama gerekte tam bir pi kuruudur. On yandayken beni
ahrda yakalad ve zorla benimle ilikiye girdi."
"Aman Tanrm," dedi Cronin, "yani siz ensest ilikide mi bulun-
dunuz?"
"Evet, ama o zamanlar daha ocuktum."
"Neden bunlar kendine saklamyorsun?" diye sordu Cronin.
"Btn bunlar duymak istediimi de nereden karyorsun?"
"Sanrm sana gvenebileceimi hissettim."
"Bana sakm gvenme," diye bard Cronin.
Cronin arabasyla Mary Lou'yu evine kadar gtrd ve onu kal-
drmn kesinde indirdi. Daha sonra da ekip gitti.
Ertesi sabah Mary Lou, Cronin'in dersine girmedi; birka gn
sonra da onun dersi brakt haberi geldi.
Aradan bir hafta gemiti ki, bir gn Cronin, Mary Lou'yu George
Getz ile beraber yrrken grd ve birden iini byk bir kskanlk
duygusu kaplad. Ona kar hissettii arzulardan arndn hissedi-
yordu; ama ite Mary Lou ressamn yan banda yrrken neeyle
konuuyordu ve George da onu ilgiyle dinliyordu. Mary Lou zerin-
deki yazlk beyaz elbiseyle ok ho grnyordu ve Cronin'siz de her
ey yolunda gidiyordu. Grdkleri Cronin'de byk bir boluk ve
61
ERKEKLERN HKYELER
kskanlk duygusu uyandrd ve hatta Mary Lou'ya k olabileceini
dahi dnd. Cronin, onlarn sanat binasmn merdivenlerinden
kn seyretti ve birdenbire onlar George'un stdyosundaki kane-
pede rlplak birbirlerinin kollarnda grr gibi oldu. Hayalinin
kendisi zerinde brakt etki dehet vericiydi.
"Aman Tanrm," dedi Cronin, "ite Marge iin hissettiim sefil
duygulan Mary Lou iin tekrar hissediyorum. Ayn eyleri tekrar ya-
amak istemiyorum."
Mary Lou'yu aklndan karmaya alyordu. Acaba o ve ressam
arasnda bir iliki olabilir miydi? Mary Lou'nun gldeki slak vcu-
dunun hayalini hatrlamak, yabanc erkeklerle yaad tecrbeleri
hayal etmek; mesela George'la neler yaptn ve eer sevgili olsalar-
d, kendisiyle neler yapabileceklerini dnmek Cronin'i ileden -
karyordu. Bu kzla yaadklar Cronin iin srekli kanayan bir yaraya
benziyordu ve bu yarann sancs ancak baka bir yara kanamaya
balarsa unutulabilirdi. Cronin sadece sarho olduunda teselli bulu-
yordu, ama kendine geldiinde daha da kederleniyordu.
Bir sabah, youn bir kskanlk duygusu Cronin'in iini kemir-
meye balad. Aslnda bu ok yersiz bir duyguydu; Mary Lou'nun
kendisi iin hemen hemen hibir ey ifade etmediine inand bir s-
rada niye byle hissediyordu ki? Hem kzn gemii kendisinin tm
inan ve iyi niyetine ramen kabul edilir gibi deildi. Ama gene de
onlar saatlerce sanat binasmn kar tarafndaki mimarlk blmnn
nnde bekledi. Cronin ilk bata niye ve neyi beklediini bilmiyordu,
ama beklemek zorunda olduunu hissediyordu, nk onlarn
gerekten bir iliki yaayp yaamadn renmesi gerekiyordu. Fa-
kat o gn ikisi de grnmedi. Ertesi akam Cronin, ressam uzaktan
Mary Lou'nun apartmanna kadar takip etti ve saat bee birka dakika
kala onun ieri girdiini grd. George, on buukta Mary Lou'nun
apartmanndan ktnda Cronin hl umutsuzca caddenin karsnda
bir aacn altnda bekliyordu. O gece hi uyuyamad.
Cronin, bu duruma daha fazla katlanamayacan hissederek k
yollar aramaya koyuldu. Acaba Mary Lou'yu aramal ve ona dersini
tekrar almasn m teklif etmeliydi; bylece ilikileri bir kez daha
dzelebilirdi. Ama kayt brosu bu durumu kabul etmeyebilirdi. Belki
de onu arayp davran iin zr dilemeliydi, daha sonra da
i
1

'' MESLEK SEM
tekrar arkadalk teklif ederdi. Yoksa Mary Lou'nun gemiinden
bahsedip George'un gzn korkutmak daha m iyi olurdu?
Ressam saygn bir aile babasyd ve ayet Mary Lou ile ilikisi
fark edilirse, bu ii hemen bitirirdi. Cronin bundan emindi. Ne de olsa
baklacak kz vard. Ancak ona Mary Lou'nun gemiini anlatmak
aalk bir davran olurdu ve Cronin byle bir ey yapamazd.
Bununla beraber her ey yle sarpa saryordu ki, Cronin en sonunda
George ile konumaya karar verdi. Ressamn Mary Lou ile ilikisi ol-
madn renecek olursa, kskanlnn geeceini ve kzn kendi
hayallerinden silineceini dnyordu.
Cronin, George'un kendisini bir akam gezintiye davet etmesini
bekledi. Onunla ofiste ya da stdyoda konumaktansa, konuyu byle
bir ortamda amak daha iyi olurdu. Cronin Mary Lou'dan bahsedip,
George'a onun San Francisco'da birka sene fahielik yaptm bilip
bilmediini sorduunda ormandaydlar ve George resim yapmaya
alyordu. George bir bez parasyla frasn kurulad ve Cronin'e
bu bilgiyi nereden edindiini sordu.
Cronin, Mary Lou'nun kendisinden rendiini syledi. "Onu bu
ite kullanan herifin tekiyle evlenmi, adam btn paray alm, sonra
da ekip gitmi. Adamn kendisini terk etmesinden bir sre sonra
Mary Lou da ii brakm."
"Vay orospu ocuu vay," dedi George. Bir sre almaya de-
vam etti, sonra Cronin'e dnp sordu: "Bana bunlar niye anlatyor-
sun?"
"Bilmen gerektiini dndm."
"Neden bilmem gerekiyormu?"
"Senin rencin deil mi?"
"Hayr, deil. Ofisime geldi ve bana modellik yapabileceini
syledi. Buralarda plak poz verecek birilerini bulmak olduka zor
oluyor, o yzden ben de kabul ettim. Aramzdaki tek iliki bu." Ge-
orge duyduklarna arm grnyordu.
Cronin kafasn evirdi. "Zaten aranzda bir ey olduunu dn-
memitim. Sadece rencin olduuna gre bilmek isteyeceini d-
ndm, tabii rencin olmadn bilmiyordum."
"Evet," dedi George, "artk biliyorum, ama gene de onu model
olarak kullanmaya devam edeceim."

62 63
ERKEKLERN HKYELER
MESLEK SEM

"Neden olmasn ki?"
"Gene de sylediin iin sa ol," dedi George. "Zaman zaman o
kzda hafif bir srtklk havas seziyordum. Aman canm bo ver,
uramaya demez."
Cronin, kendinden biraz da tiksinerek: "Dorusunu sylemek
gerekirse George, bu konuda ben de ok masum saylmam. Kz ya-
taa atmak istemitim."
"Attn m?"
"Hayr."
"Ben attm saylr," dedi George.
Cronin, ressamn bu ii yapp yapmadndan emin deildi, ama
kesinlikle emin olduu bir ey vard; artk Mary Lou'ya yaklamaya
asla cesaret edemezdi. Eve dndnde utanla kark bir rahatlama
hissediyordu ve bir sre kendi kendine sylendi, ama o gece ok daha
iyi uyudu.
Birka gece sonra, Mary Lou Cronin'in kapsn ald, merdivenleri
kt ve dairesine girdiinde onunla konumak istediini syledi.
Cronin pijamasn giymiti ve bir eyler okumaya alyordu. Mary
Lou'ya bir iki ikram etti ama o kabul etmedi. Mary Lou'nun yz
solgundu ve ifadesi aclyd. zerinde kot pantolon ve sarkm bir ka-
zak vard; topuzu darmadan olmutu.
Mary Lou, Cronin'e, "Bana bak," dedi. "Buraya seninle sohbet
etmeye gelmedim. Profesr Getz'e bama gelenleri anlattn m? Yani
San Francisco'da olanlar..."
"Anlattm m syledi?" diye sordu Cronin.
"Hayr, ama onunla tam dost olmaya balamtk ki, birdenbire
bana kar deiiverdi. Ben de birilerinin ona bir eyler anlatm ola-
bileceini tahmin ettim. Bu da ancak sen olabilirsin, nk senin d-
nda kimse bir ey bilmiyor."
Cronin, George'a her eyi anlattn itiraf etti. "Bu artlar altoda
bilmesi gerektiini dndm."
"Hangi artlar?" diye sordu Mary Lou yzn asarak.
Cronin bir an duraksad. "O, evli ve ocuklu bir adam. Ciddi
sorunlar kabilirdi."
64
"Bu onun problemi."
Cronin ona hak vermiti: "zgnm, Mary Lou. Syleyebilece-
im tek bir ey var; o da hayatmn son zamanlarda ok karmakla-
t ve zorlat..."
"Peki ya benimki?" Mary Lou sandalyede oturuyordu, kafasm
evirdi ve alamaya balad.
Cronin ona bir iki hazrlad, ama Mary Lou imedi.
"Sana bunlar anlattm, nk sana gvendim, hatta arkada ola-
bileceimizi dahi dndm. Ama yanlmm. Anlattklarm seni
sktysa zr dilerim, ama dahas da var ve bilmeni isterim ki, artk
bunlar beni zmyor, nk hayatla bark olmay rendim."
"Ama ben renemedim," dedi Cronin inleyerek.
"Bunlar duymak istemiyorum," diye yantlad Mary Lou ve
Cronin ondan kalmasn rica ettii halde ekip gitti.
Mary Lou gittikten sonra, Cronin kendi kendine dnd. Mary
Lou yaadklarndan birok ey renmiti, ama Cronin kendi yaa-
dklarndan hibir ey renememiti ve Mary Lou'ya yaptklarmdan
dolay pimanlk duyuyordu. Ahlakl olmak kolay deil, diye dnd
Cronin. Yatana girmeden nce bir karar verdi; gz dneminde okula
geri dnmeyecekti ve retmenlii brakacakt.
Diploma gn Cronin yolda Mary Lou ile karlat; Mary Lou'
nun zerinde sar elbisesi vard. Her ikisi de konumak iin durdu.
Mary Lou kilo almt ve pek iyi grnmyordu. Konuurlarken mi-
desi guruldad, o da utanarak karnn tuttu.
"ok almaktan," dedi. "Finallerim iin ok endieleniyorum.
Revirdeki doktor kendime dikkat etmemi yoksa lser olabileceimi
syledi."
Cronin de ona, kendisine dikkat etmesini tledi: "Salk her
eyden nce gelir."
Vedalatlar. Cronin Mary Lou'yu bir daha hi grmedi, ama bir
sene sonra Chicago'da ondan bir kart ald. Mary Lou kartta hl okula
devam ettiini, eitim konusunda uzmanlatn ve bir gn retmen
olmak istediini yazmt.
E V R E N : Y A S E M N G N Z S E R T E L
65
MERHEM
JOHN CHEEVER l Merhem
MD anlatacaklarm, yazn oldu. Hava ok scakt, anmsyorum.
New York'ta da boucuydu, bizim oturduumuz banliyde de. Ka-
rmla kavga ettik, o da ocuklar alp steyna atlad, gazlad gitti. Di-
kizci, onlarn gidiinden iki hafta sonraya kadar grnmedi - ya da
ortalktayd da ben grmedim - yine de Rachel'n gidiiyle onun gelii
arasnda bir balant vard. Rachel geri dnmeyecekti. Daha nce de
iki kere beni terk etmiti -ikincisinde boandk, sonra yine evlendik-
ve ben her keresinde, pek mutluluk saylmasa da ac bir gerekle
yzlemenin dl olan eski saygnlma ve salam sinirlerime
kavuma duygusunu yaamtm. Dediim gibi mevsim yazd,
karmn ngar karmak iin bu mevsimi semesine bir bakma se-
vinmitim.
Ayrlmz bir an nce yasallatrma telandan kurtuluyorduk.
Birka kopukluk saylmazsa, on yl birlikte yaamtk, ocu-
umuz, birtakm ortak banka hesaplarmz vard. Onun da benim gibi,
eylle ya da ekime kadar resmi ileri savsaklamaktan yana olduunu
dnyordum.
Ayrln yaza denk gelmesine sevinmemin nedeni, yln o mev-
siminde ilerimin younluuydu, o kadar ki akamlar kolumu kald-
ramayacak kadar yorgun olurdum; bir baka neden de yaz, tek bama
en kolay geirdiim mevsimdir, nceki deneylerimden biliyorum.
Ayrca, dava sonulandnda evin Rachel'a kalacan seziyordum,
evimizi ok sevdiimden nmdeki gnlere orada geireceim son
gnler gzyle bakyordum. Evde birka nemsiz huzursuzluk
kmad deil. nce kpek kat, sonra da kedi. Derken bir gece eve
geldiimde hizmetimiz Mrs. Maureen'i zil zurna sarho buldum.
Bana kocasnn gal Ordusu'yla Almanya'da grev yaparken baka
bir kadna k olduunu anlatt. Hngr hngr alyordu. nmde
diz kt. kimizin, iinde kadm ve ocuk yokken pssz grnen bir
evde bir yaz akam ba baa kalmamz, hi olaan deildi, bu tr
grotesk olaylarn kiinin kararlln sfra indirdiini grmmdr.
Ona kahve yaptm, iki haftalk cretini pein verip arabamla evine
gtrdm, birbirimize iyi geceler dilerken, kendini toparlam, ol-
duka aylm grnyordu, demek grotesk durumlar unutulabiliyor-
du pekl. Bu olaydan sonra, sonbahara kadar uygulayacam basit
bir program izdim kendime.
Kii, duygusal adan romantik, cinsel adan azgn bir evliliin
belalarndan pekl kurtulabilir, dedim kendime, ama tpk bakm s-
recinin sanclarn eken bir baml gibi attn her adm ok ince
hesaplamalsn. Gelen telefonlar amamaya karar verdim, nk
Rachel'n pimanla kaplma olasl vard, bizi yeniden bir araya
getirebilecek eylerin boyutlar ve zellikleri artk apakt gzmde.
Diyelim yamur be gn boyunca yasa, ocuklardan birinin atei
ksa, ald mektupta zc bir haber okusa, bu tr olaylarda Rachel
hemen telefona sarlrd, ben de bu berbat ilikiyi srdrmeye
kkrtlmak istemiyordum. lk aylar merhem gibi gelecek dnce-
siyle zamanm dzene oturttum. Sabahlar sekizi on gee treniyle
kente inip akamlar alt otuz treniyle dndm. Yaz alacakaranlnda
bombo bir eve girmenin iyi gelmeyeceini bildiimden, istasyona
park ettiim arabama atlayp Orpheo'nun Yeri denilen k bir lo-
kantaya gidiyordum. Orada konuacam biri naslsa kyordu, birka
martini itikten sonra bifteimi yiyordum. Sonra, Stony-brook
Akhava Sinemas'nda iki film izliyordum pe pee. Btn bunlardan
-yani martiniler, biftekler, sinemalar falan- bir eit uyuturucu ilevi
bekliyordum, oluyordu da. yerimdekilerin dnda kimseyi grmek
bile istemiyordum artk.
Ne yazk ki bombo bir yatakta kolay kolay uyuyamam, imdi
bama bir de uykusuzluk sorunu kmt o yetmezmi gibi. Sinema-
dan dndmde hemen uyuyordum ama birka saatliine. Ben de
uykusuzluun tadn karmaya karar verdim. Yamur yayorsa,
yamura, gkgrltsne kulak kabartyordum. Yamyorsa, turni-
keden geen kamyonlarn uzaktan gelen seslerine kulak kabartyor-

66 67
ERKEKLERN HKYELER
MERHEM

dum, bana Bunalm Dnemi'ni anmsatan bir sesti, o aralar bota ge-
ziyordum. Kamyonlar -tavuklar, konserveler, sabun tozlar ya da
mobilyalarla tepeleme dolu olarak- dalyorlard turnikeye. O ses, ka-
ranlk demekti benim gzmde, karanlk ve serven duygusu - bir de
genlik herhalde, kulaa iyi geliyordu nk. Ara sra ya yamurun
sesi, ya trafiin grlts ya da ona benzer bir ey aklm elince ye-
niden uyuyabiliyordum, ama bir gece hibirinin yarar dokunmad,
sabahn nde aaya inip okumaya karar verdim.
Oturma odasndaki yaktm, Rachel'm kitaplarna bir gz at-
tm. Lin Yutang adl bir yazarn yaptn setim, sedire n altna
kurulup okumaya baladm. Oturma odamz ok rahattr. Kitap da il-
gin gibiydi. n kaplarn ounun kilitlenmedii bir mahallede, yaz
geceleri pssz kalan bir sokaktaydm. Btn hayvanlar evcilletiril-
mitir burada, seslerini geceleri duyduum tek kularsa, istasyon ya-
knlarndaki baykulardr. Yani ok sessizdi ev. Barstow'larrn kpei-
nin, bir karabasandan uyanmasma kesik kesik havladn duydum,
sonra sustu. Her ey yine sessizlie gmld. Sonra ok yaknmda
bir ayak sesi, bir ksrk duydum.
Tylerim diken diken oldu -o duyguyu bilirsiniz- yine de bam
kitabmdan kaldrmadm, izlendiimi hissetsem de. Sezgi denilen
trden eyler belki gerekten vardr da ben yok saynca daha mutlu
oluyorum, yine de gzlerimi kitabmdan kaldrmadan yalnzca izlen-
diimi deil, oturma odasnn br ucundaki geni pencereden beni
zellikle dikizleyen, dpedz kiisel yaamma el atan biri tarafndan
izlendiimi anlamtm. Parlak bir n altnda karanlk bir odada
oturmak, silahlarm elimden alyordu. Bir sayfa evirip okur gibi
yaptm. Derken mthi bir korku, pencerenin dndaki kan duy-
duundan ok daha beter bir korkuya kapldm. O ksrk, o ayak
sesi, o izleniyormuluk duygusu benim kuruntum muydu yoksa. Ba-
m kaldrdm.
Onu grdm grmesine, o da zaten grmemi istiyordu ki srt-
yordu. I sndrdm ama dars ok karanlkt, gzlerim parlak
okuma na o kadar almt ki camn dndaki herhangi bir ka-
ralty seemezdim. Sofaya koarak n kapdaki fenerleri yaktm
(klar parlak deildi ama imenlii geen birini grmeme yetiyor-
du), gelgelelim pencerenin bana dndmde imenlik bombotu,
68
onun durduu yerde kimse yoktu kesinlikle. Gizlenebilecei sryle
yer vard tabii.
Yolun ucunda bir adam rahata gzden gizleyecek bir ful be-
iyle leylak dallar var, bir de yapraklar atall bir akaaa. Yok ca-
nm, samurai klcm ekip onun peine decek deildim. Bana gre
i deil. Yine fenerleri sndrdm, karanlkta durup kim olabilir
acaba diye dndm.
Gece kularyla hibir ilikim olmamtr, ama yle birilerinin
varlndan haberim var; bu da demiryolunun oradaki dknt kul-
belerden birinden gelme atlak bir ihtiyar olsa gerek, diye dndm,
belki de her eyi gler yzle -en azndan anlayla- karlama kararm
ya da gereksinimimden tr onu o yata evinden atlm, gece-yans
yabanc bir semtte kpeklerle polislerin insafna braklm, btn
bunlarn karlnda da Lin Yutang okuyan bir adam, hasta ocuuna
ila veren bir kadn ya da buzdolabndaki kymal fasulyeyi attran
birinden baka hibir ey dikizleyememi bir zavall ihtiyar olarak
grp acmay bile baardm ona. Karanlk basamaklardan karken
gkgrltsn duydum, bir saniye sonra da bir yaz yamuru boald,
ortal seller gtrd, ben de zavall dikizcinin o frtnada uzaktaki
evine nasl yryeceini dndm.
Saat drd gemiti, karanlkta yatamda yamurun, erkenci
trenlerin seslerini dinliyordum. Buffalo'dan, Chicago'dan, Bat'dan
gelir, Albany'den geerek sabahn erken saatinde rmak boyunca yol
alrlar, ounda yolculuk etmitim, karanlkta yatarken, Pullman'lar-
daki ac esinti, pijamalarn kokusu, yemekli vagondaki suyun tad,
Cleveland'de ya da Chicago'da bir gn bitirip New York'ta yeni bir
gne balama duygusu -hele birka yl uzakta kaldktan sonra, hele
mevsim yazsa- nasld, bir bir anmsadm. Karanlkta, trenin ksz
vagonlarn, kahvalt masalarn, kokularn getirdim gzlerimin
nne.
Ertesi gn uykumu alamamtm ama ilerimi bitirdim, eve d-
nerken trende uyukladm. O anda yatsam uyurdum belki ama riski
gze alamazdm, Orpheo'nun Yeri'ne, oradan da sinemaya gitme
dngsn srdrdm. Feci iki film seyrettim art arda. Serseme dn-
dmden olacak, yataa yatar yatmaz uyudum, bir ara telefonun zi-
liyle uyandm. Saat ikiydi. Telefonun zili durana kadar yataktan k-
69
ERKEKLERN HKYELER
madm. Gece sesleri -rzgr ya da trafik uultusu- beni uyutamazd
artk, uykum kamt bir kere, aa indim. Dikizci'nin dneceini
sanmyordum, yine de okuma lambamn karanlk mahallede g-
z alyordu, ben de kapdaki fenerleri sndrp Lin Yutang'n kitabn
okumaya koyuldum yine. Barstow'lann kpeinin havladn du-
yunca kitab elimden braktm, Dikizci'nin gelmediine iyice inanmak
iin geni cama diktim gzlerimi -bylelikle gelse bile- o beni
grmeden ben onu grebilecektim.
Geri hibir ey grmedim ama birka dakika sonra yine kaskat
kesildim, biri mutlaka gzlyordu beni. Kitabm yine elime aldm,
okuyacamdan deil, ona geri gelmesini umursamadm gstermek
amacyla. Tabii odada bir sr pencere vard, bir an onun hangisinin
arkasnda pusuya yatm olabilecei dt aklma. Birden anladm,
tam arkamda durduunu kavramak, beni o kadar ileden karmt ki
sndrmeden ayaa frladm, piyanonun stndeki darack
pencerede grdm yzn. "Defol git burdan!" diye bardm avaz
avaz. "Rachel gitti! Seyirlik hibir ey yok! Git bamdan!" Pencereye
kotum ama gitmiti. Sonra, bombo bir evde byle avaz avaz
bardm iin acaba aklm m karyorum diye dndm. Belki de
penceredeki yz benim kuruntumdu, hemen feneri kapp dar ktm.
Dar pencerenin altmda bir iek tarh vardr? Fenerin altnda tarh
inceledim, evet, kesinlikle gelmiti. Toprakta ayakizleri vard, i-
eklerin bazlarn ezmiti. Tarhtan imenliin kysna kadar uzanan
ayakizlerini srdm, rugan bir erkek terlii duruyordu karmda.
Azck eskiydi, derisi atlamt, belki de ihtiyar bir adamn terliiydi,
ama temizlik ileri gren birinin terlii olmad kesindi. Galiba
Dikizci, komularmdan biriydi. Terlii benim itin tesine, Bars-
tow'lann gbre ynna doru savurdum, eve girip klar sndr-
dkten sonra yukar ktm.
Ertesi gn birka kere polise haber vermeyi dndm ama kesin
bir karara varamadm. Akam, Orpheo'nun Yeri'nde barda durup
bifteimin pimesini beklerken de dndm bir ara. Geri durum ilk
bakta glnt, o kadarn biliyordum, ama onun yzn yine pen-
ceremde grme korkusu hem gerekti hem de giderek byyp kat-
lanyordu, peki neden, zellikle de btn yaamm yeniden rayna
70
MERHEM
oturtmaya altm bir srada buna gs gerecektim ki? Hava ka-
raryordu. Bir telefon kabinine gidip polisi aradm. Ara sra istasyonda
trafik memuru olarak alan Stanley Madison at. Mahallede
kukulu birinin dolatn ihbar ettiimde, "Ya," dedi. Rachel evde
mi diye sordu. Sonra da kasabamz 1916'da anonim irket kapsamna
gireli beri polis kaytlarnda byle bir ikyete rastlanmadn belirtti.
Hepimizin yaadmz mahalleden duyduumuz o anlalr gurur
vard sesinde konuurken. Geri kendimi g bir duruma sokacam
kestirmitim, ama Stanley yredeki emlak fiyatlarn zellikle krma
abasna girimiim gibi konuuyordu. Be kiilik bir polis timinin
yetersiz olduunu, zaten az para karlnda ok ar koullarda
altklarn, kapmda bir beki istiyorsam, nmzdeki kurul
toplantsnda polis rgtnn geniletilmesini nermem gerektiini
belirtti. Sesinin dmanca kmamasna zen gsteriyordu, konumay
Rachel'la ocuklarn hatrlarn sorarak bitirdi, yine de ben kulbeden
ktmda, bir yanl yaptm biliyordum.
O gece filmin ortasnda mthi bir frtna koptu, yamur sabaha
kadar yad. Galiba Dikizci frtna yznden dar kamad, ne y-
zn grdm, ne sesini duydum. Ama ertesi gece skn etti yine. Saat
sularnda geldiini, bir saat sonra gittiini duydum, gzlerimi
kitabmdan ayrmadm. Zararsz bir ba belasyd herhalde, yalnzca
kim olduunu bilsem -adn bilsem- sinirlerimi bozamayacakt bence,
iyileme programn baaryla srdrecektim. Kim olduu stne kafa
yormaktan vazgemeden yukar ktm. Bizim ordan olduu kesin
gibiydi. Acaba arkadalarmdan ya da komularmdan birinin yaz
geirmek iin evlerine gelen atlak bir akrabalar m vard? Tandm
herkesi tek tek gzden geirdim, onlara atlak bir amca ya da dede
yaktrmaya abaladm. Yabancy geceden, u karanlktan ekip
karrsam, her ey yoluna girecekti.
Sabah istasyonda, perondaki kalabaln arasna karp sank
aday yabanc bir yz aradm. Geri yzn yle bir grmtm ama
tanyacamdan emindim. Derken buldum aradm adam. Hem de
p diye. Hepimizle birlikte sekizi on gee trenini bekliyordu, ama
yabanc falan deildi.
Blenhollow Yolu'ndaki kocaman sar evde oturan Herbert Mars-
ton'du. Bata ufak bir kukum olsa bile, onu tandm fark ettii an-
71
ERKEKLERN HKYELER
da yznn nasl bozulduunu grdmde sinirli, korkmu, sulu bir
hali vard. Ona doru yrdm, aklmdan geenleri syleyecektim.
Tam tersine duyabilecei bir sesle, "Geceleri pencerelerimden evimi
dikizlemenize itirazm yok da karmn ektii iekleri ezmese-niz Mr.
Marston," demeye hazrlanrken durdum. Durdum nk yalnz
deildi. Kars ve kzyla birlikteydi. Arkalarndan yrdm, bekleme
salonunun kesinde durup aileyi gzden geirdim.
Mr. Marston'm yz izgilerinde de bir gariplik yoktu -belki ya-
kasn brakacam anladndan- davrannda da. Ak sal, uzunca
boylu bir adam, genliinde yakkl olduu, kemikli yznden belli.
Dzenbazln, inmeler, seyirmeler ve benzeri salkszlk belirti-
leriyle kendini ele verdii inanc kolay kolay pes etmiyor. O sabah
onun yznde bu tr bir belirti ararken ben pes ettim ama. Kararl,
dingin, drst grnyordu - hele bir trl i bulamayan Chucky
Ewing'den, olu ocuk felcine yakalanan Larry Spencer'dan, peronda
tren bekleyen dzinelerce erkekten kesinlikle stnd. Sonra kz
Lydia'ya baktm. Lydia bizim orann en gzel kzlarndan biridir. Bir-
iki kere trende karlatmzda Kzl Ha iin gnll olarak al-
tn, yazmalar yrttn renmitim. O sabah mavi bir giysi
vard stnde, kollar plakt, o kadar krpe, o kadar tatl ve gzeldi
ki onu incitecek, zecek hibir ey yapmak gelmezdi elimden. Sonra
Mrs. Marston'a baktm, aradm iaret onun yzndeydi nedense, her
ne kadar kocasnn serkeliinin ona bulamasna akl er-diremedimse
de. Hava ok scakt, Mrs. Marston'sa kahverengi bir tayyr giymi,
omuzuna krk bir etol almt. Yz, karasar, kaba bir yzd, yine de
sabah trenini beklerken bile yaltlanm bir glmsemeyle iiyordu.
Uzun yllar nce izgileri iddetli, hatta kara bir tutkuya gre
biimlenmi bir yzd. Ama yllarca sren sofuluk ve perhiz sonucu,
iddet belirtileri silinmiti bence, geriye kala kala azn ve gzlerin
evresindeki birka irkin izgi kalmt, Mrs. Marston'a kat bir
hogrszlk, eki bir sevimlilik havas katan. Herhalde kocas
evlerin arka bahelerinde bornozuyla dolanrken bu kadn onun iin
dua ediyordur, diye dndm. Dikizcinin kimlii kafam ok
kurcalamt, ama artk renmeme karn dzeldiim sylenemezdi.
Salar aklaan ihtiyarn gzel kzyla ve o kadnla yan yana durular,
iimi bsbtn karartt.
72
MERHEM
O gece kentte kalp bir kokteyl partiye gitmeye karar verdim. Dev
otellerin birinin st katndaki bir dairedeydi parti - ta tepede. Daha
gider gitmez, benimle akam yemeine gelmeye raz olacak birini
ayarlamak zere taraaya ktm. Gnlmde yatan, yeni pabularn
giymi gzel bir kzd, ama btn gzel kzlarn ktlna kran
girmiti sanki. Az tede ak sal bir kadn duruyordu, eski psk bir
apka giymi bir kadn daha, bir de daha nce birka kere karlat-
m Grace Harris - nl oyuncu. Grace Harris, solgun dilberlerdendir,
daha nce birbirimize syleyecek fazla bir eyimiz olmamt ama o
akam bana itenlikle glmsedi. ten, yine de hznl bir
glmsemeydi, herhalde Rachel'm beni terk ettiini renmi diye
geirdim iimden. Ben de ona glmsedim aynen, bara yrdmde
Harry Purcell kt karma. Onunla -be kadeh iip lafladm. Odaya
her gz atmda Grace Harris beni o koyu, hznl baklaryla
szyordu. Nedenini merak ettim, galiba beni biriyle kartryordu.
Yalarn belli etmeyen bu meneke gzl dilberlerin ou yar
krdrler, bilirim: Ola ki odann br ucunu gremiyordur. Ge ol-
mutu ama naslsa zamanm kstl deildi, imeyi srdrdm. Bir ara
Harry tuvalete gitti, ben de birka dakika barn banda yalnz kaldm,
nedense ok uzun geldi bu sre. O srada odann br ucunda
birileriyle konuan Grace Harris yanma yaklat. Burnumun dibine
kadar sokulup kar beyaz elini koluma dayad. "Zavall ocuk," diye
mrldand, "zavallck."
Ne ocuum ne de zavall, bir an nce defolup gitse dedim iim-
den. Grace'in yznden zek fkrr ama ben o gece o yzde byk
bir hzn ve mthi bir ktcllk okudum. "pe gidiyor gibisin,"
dedi hznl bir sesle. Sonra elini, ceketimin yeninden ekip odadan
kt, galiba evine gitti, nk bir daha grmedim onu. Harry tuvalet-
ten dndnde olup bitenden sz etmedim, ben de fazla kafa yor-
mamaya karar verdim. Umduumdan uzun kaldm partide, eve ge
trenlerden biriyle dndm.
Banyo yaptm, pijamam giyip yattm anmsyorum. Gzle-
rimi yumar yummaz sz edilen ipi grdm. Ucunda cellatn ilmii
vard, zaten Grace Harris'in ne demek istediini batan anlamtm:
Kendimi asacam iine domutu. p ar ar bilincime iniyordu
sanki. Gzlerimi atm, sabah yapacam zorunlu ileri dndm,
73
ERKEKLERN HKYELER
gzlerimi yine kapadmda, bir anlk bir boluktan sonra ip, bir ki-
riten savrulmuasna nme sarkt, bolukta asl kald. O gece,
uyumak zere gzlerimi her yumuumda, uyku krln aresizliini
devralmm gibi geldi bana. Gzle grlr dnya yittiine gre,
dsel ipin o karanl kaplamas engellenemezdi. Yataktan kalkp
aa kata indim, Lin Yutang' atm. Daha birka sayfa okumutum
ki Mr. Marston'n ieklerin arasnda yrdn duydum. Galiba
neyi seyretmek istediini anlamtm artk. rktm. I sndrp
yerimden kalktm. Pencerenin dars karanlkt, onu gremiyor-dum.
Acaba evde ip var myd? Aklma olumun kk kaynn halat
geldi - kayk aadaki yklkteydi. Ykle indim. Testere tez-
ghnn stndeydi kayk, halat uzundu, birinin kendini asmasna
yetecek uzunlukta. Doru yukar, mutfaa kotum, bir bak alp ha-
lat kestim. Sonra bulduum gazeteleri frna tkp havalandrmay
altrdm, halat yaktm. Daha sonra da en st kata koup yatama
girdim. Kurtulmutum.
Byle deliksiz bir uyku ekmeydi ne kadar olmutu bilmem. Yine
de sabahleyin bir tuhaflk vard stmde, pencereden baktmda hava
ok gzeldi ama ben isteksizdim. Gk, gne , her ey bulank ve
uzak grnyordu, hepsine ok uzaktan bakyormuum gibi. Marston
ailesine bir daha rastlamak iime hi gelmiyordu, o yzden sekiz on
treninden vazgeip daha ge saatteki bir trene atladm. p imgesi,
kafamn bir yerindeydi hl, yolculuk srasmda bir-iki kere grdm.
Sabah zar zor atlattm da len iten karken sekreterime ikindide
dnmeyeceimi bildirdim. Nathan Shea ile niversite Kulb'nde
buluacaktk, ben erken gidip barda bir martini itim. Arkadana
alkanlklarnn hi sekmediini anlatan yal bir beyin yannda
duruyordum, iimden onun bana bir anak dolusu patlam msr
geirmek geliyordu ama ikimi usulca yudumladm, barmenin saatine
baktm, beyaz menta kremi iesinin boynunda aslyd. Shea
geldiinde onunla da iki kadeh yuvarladm. Cinin uyuturmas saye-
sinde le yemeini baaryla atlattm.
Park Caddesi'nde vedalatk. Martinilerim o anda ihanet ettiler
bana, ipi yine grdm. Gneli bir ikindinin saat ikisiydi olsa olsa,
ama hava bana karanlk geliyordu. Corn Kambiyo'ya gittim, be yz
dolarlk bir ek bozdurdum. Sonra Brooks Brothers'dan eitli bo-
74
MERHEM
yunbalan, bir kutu puro alp yukar kata, takm elbiselere bakmaya
ktm. Maazada topu topu birka mteri vard, onlarn arasnda
yalnzm izlenimini uyandran bir gen kz ya da kadn dikkatimi
ekti. Galiba kocasna bir eyler almak iin bakmyordu. Salar ak
kumrald, teni incecik ktlar andrr duruluktayd. Hava ok scakt
ama o scaktan etkilenmemi grnyordu, Rye'dan ya da Green-
wich'ten trenle gelirken evde yapt banyonun tazeliini naslsa ko-
ruyabilmi gibiydi. Kollaryla bacaklar ok gzeldi, yzndeyse akll
bal, akac, hatta ev kadnms bir hava vard ve bu hava, kollaryla
bacaklarnn ekiciliini pekitiriyordu sanki. Yrd, asansr
ard. Ben de koup yannda dikildim. Aa birlikte indik, onun
ardndan Madison Caddesi'ne kadar yrdm. Kaldrm kalabalkt,
yannda yryordum. Bana bir kerecik bakt, onu izlediimi anlad,
yine de ben onun kolay kolay evreden yardm istemeyecek bir kadm
olduundan emindim. Kede durdu, trafik lambasnn deimesini
bekledi. Ben de yamnda usulca bekledim. Ona ok ama ok usul bir
sesle, "Madam, ltfen elimi ayak bileinize dolamama izin verir
miydiniz? Tek isteim bu madam, hayatm kurtaracaksnz,"
dememek iin kendimi nasl tutabilirdim? Bir daha ban evirmedi,
ama korktuunu sezmitim. Kar kaldrma geti, ben de getim, bu
arada kafamn iindeki bir ses yalvarp duruyordu. "Ltfen elimi ayak
bileinize dolamama izin verin. Hayatm kurtaracaksnz. Yalnzca
elimi ayak bileinize dolamak istiyorum. Bedelini demeye hazrm."
Czdanma davranp kt paralar kardm.
Derken kulamn dibinden birinin bana seslendiini duydum.
Bizim iyerine girip kan bir satcyd, bir reklam ajansnda al-
yordu, onun bildik gevrek sesiydi bu. Czdan cebime sokup sokan
kar kaldrmna getim, kalabala karmaya altm.
Park Caddesi'ne, Lexington'a yrdkten sonra sinemaya girdim.
Havalandrma aygtndan gelen pis, souk esinti, Chicago'dan ya da
Uzak Bat'dan gelen erkenci trenlerin nicedir kulak verdiim
uultusuna benziyordu. Giriteki salon botu, bir saraya ya da bir ki-
liseye adm atm gibiydim. Yukar kan dar merdiven birdenbire
grkemle ilikisini kesti, yana kvrld. Sahanlk kirli, duvarlar p-
lakt. Merdivenden knca balkona saptm, orada karanlkta artk
hibir eyin beni kurtaramayacan, hibir gzel kzn yeni pabula-
75
ERKEKLERN HKYELER
ryla yoluma kmayacan dndm.
Eve trenle dndm ama Orpheo'nun Yeri'ne, sonra da sinemaya
katlanamayacak kadar yorgundum. stasyondan arabamla dndm
eve, arabay garaja park ettim. Ta ordan evdeki telefonun aldgm
duyuyordum, bahede durup zil sesinin kesilmesini bekledim. Oturma
odasna girdiimde ocuklarn gitmeden nce duvarlarda braktklar
kirli el izlerini grdm, izler yere yakn olduklarndan pmek iin
meldim.
Sonra uzun sre oturma odasnda oturdum. Uykuya dalmm,
uyandmda saat epey geti, br evler karanlkt. I yaktm. Di-
kizci bu saatte terliklerini, bornozunu giyiyor olsa gerekti, arka avlu-
larda, bahelerde sinsice dolamaya balamadan nce. Mrs. Marston
dizst km dua ediyordu herhalde. Ben de Lin Yutang'm aldm,
okumaya baladm. Barstow'lann kpeinin havladn duydum.
Telefon bir daha ald.
Rachel'n sesini duyar duymaz "Sevgilim!" diye haykrdm.
"Sevgilim! Birtanem!" Alyordu. Seal Liman'ndaym. Bir haftadr
yamur yayormu, Tobey'nin atei krka km. "u anda yola -
kyorum," dedim. "Yarn orada olurum. Yarn sabah varm olurum.
Sevgilim!"
Hepsi bu. Bitmiti ite. Hepsi gemiti. Bir valiz hazrladm,
buzdolabn zp btn gece araba srdm. O gnden beri mutlu-
yuz. Bildiim kadaryla Mr. Marston hava karardnda evimizin
nnde bir daha grnmedi, ama ben onu istasyonda ve ehir kul-
bnde sk sk grdm. Kz Lydia gelecek ay evleniyor, karasar su-
ratl kars da hayr ilerinde gsterdii baardan tr yaknlarda
dllendirildi. Yani herkes iyi.
E V R E N : T O M R S UYAR
76
RAYMOND CARVER Kameriye
O SABAH Teacher's' gbeime dkyor ve yalayp iiyor. O gn -
leden sonra kendini pencereden aa atmaya kalkyor.
Diyorum ki, "Holly, bu byle devam edemez. Artk sona ermeli."
Yukardaki sit odalarndan birinde oturuyoruz. Seebileceimiz
baka bo odalar da vard. Ama bizim bir site ihtiyacmz vard,
iinde rahata hareket edebileceimiz ve konuabileceimiz bir yere.
Bu yzden sabah otelin ofisini kilitleyip yukarda bir site tandk.
O diyor ki, "Duane, bu beni mahvediyor."
Buz ve su ile Teacher's iiyoruz. Sabah ile len aras bir sre
uyumuuz. Sonra o kalkyor ve i amarlaryla pencereden aa at-
lamakla tehdit ediyor beni. Kalkp onu tutmam gerekiyor. Sadece iki
kat yukardayz. Ama hi belli olmaz.
"Yetti artk," diyor. "Daha fazla dayanamayacam."
Elini yanana koyup gzlerini yumuyor. Ban ileri geri sallyor
ve inliyor.
Onu byle grmek beni ldrecek.
"Neye dayanamyorsun?" diyorum, kukusuz bildiim halde.
"Bunu sana bir kere daha anlatmam gerekmiyor," diyor. "Kont-
rol kaybettim. Gururumu kaybettim. Bir zamanlar gururlu bir ka-
dndm."
Otuzunu henz doldurmu, ekici bir kadn. Uzun boylu, siyah
salar ve yeil gzleri var, tandm tek yeil gzl kadn. Eskiden ona
yeil gzleri hakknda bir eyler sylerdim ve o da bana gzleri
yznden kendisinin zel bir eyler yapmak iin yaratlm olduuna
inandn sylerdi.
77
ERKEKLERN HKYELER
Bilmez miyim!
Her ey yznden kendimi kt hissediyorum.
Aada ofiste alan telefonun sesini duyuyorum. Btn gn bo-
yunca ald durdu. Kestirdiim zamanlar bile aldn duyuyordum.
Gzlerimi ap tavana bakyor ve aln dinliyor ve bize neler ol-
makta olduunu dnyordum.
Belki de yere bakmam gerekiyordu.
"Kalbim krld," diyor. "Ta kesildi. Hi iyi deilim. Bundan k-
ts de olamaz, yani hi mi hi iyi deilim."
"Holly," diyorum.
Buraya ilk tandmz ve ynetici olarak ie alndmz zaman,
yrttk diye dnmtk. Kira vermeyecek, eyalar bedava kullana-
cak ve stelik ayda yz dolar kazanacaktk. Byle bir teklif geri
evrilmez.
Holly muhasebe ilerine bakyordu. Rakamlarla aras iyiydi ve
kulbeleri kiralama iini de o stlenmiti. nsanlar seviyordu, insan-
lar da onu seviyordu. Ben saha ilerine bakyor, imleri biip yabani
otlar ayklyor, yzme havuzunu temizliyor, ufak tefek tamir ileriyle
ilgileniyordum.
lk yl her ey yolunda gitti. Baz geceler baka ilerde alyor-
dum ve yol almaya balamtk. Planlarmz vard. Sonra bir sabah.
Bilmiyorum. u ufak tefek Meksikal hizmeti temizlik yapmak iin
ieri girdiinde, kulbelerden birinin banyosuna henz birka karo
demitim. Onu ie alan Holly'ydi. Karlatmz zamanlar konu-
urduk ama bu ufakln daha nce hi farkna varmamtm. Hatr-
lyorum, bana Baym derdi.
Her neyse, yle ya da byle.
te o sabahtan sonra ona dikkat etmeye balamtm. Dzgn
beyaz dileri olan, derli toplu, ufak tefek bir eydi. Azn seyreder-
dim.
Bana admla hitap etmeye balamt.
Bir sabah banyo musluklarndan birinin lastiini deitiriyorum,
o ieri girip her hizmetinin yapt gibi TV'yi ayor. Yani temizlik
yaparlarken. Yaptm ii brakp banyodan ktm. Beni grnce a-
rd. Bana glmsyor ve adm sylyor.
78
KAMERYE
"Holly, sen hl gururlu bir kadnsn," diyorum. "Sen hl bir nu-
marasn. Haydi Holly."
Holly bam sallyor.
"imde bir eyler ld," diyor. "lmesi uzun srd ama sonunda
ld ite. Sen her eyi ldrdn, tpk bir balta alp kesmisin gibi.
Her ey kirlendi artk."
kisini bitiriyor. Sonra alamaya balyor. Ona sarlmaya kalk-
yorum. Ama fayda etmiyor.
kilerimizi tazeliyorum ve pencereden dar bakyorum.
Ofisin nnde yabanc eyalet plakas tayan iki araba park etmi,
srcleri kapda durmu konuuyorlar. Biri tekine syledii eyi
bitiriyor ve kulbelere bakp enesini ekitiriyor. Aada bir de
kadn var, yzn cama yaslam, ellerini gzlerine siper ederek ieri
bakyor. Kapy zorluyor.
Aadaki telefon almaya balyor.
"Biraz nce benimle seviirken bile onu dnyordun," diyor
Holly. "Bu ok ac, Duane."
"Holly," diyorum.
"Gerek sylediim Duane," diyor. "Benimle tartma," diyor.
Odann iinde bir aa bir yukar yryor, stnde klotu, sut-
yeni ve elinde ikisi var.
Holly diyor ki, "Sen evliliin dna ktn. ldrdn eyse
gven."
Dizlerimin stne kp yalvarmaya balyorum. Fakat Juanita'
yi dnyorum. Korkun bir ey bu. Bana ya da elleme ne olacak
bilmiyorum.
Diyorum ki, "Holly, tatlm, seni seviyorum."
Park yerinde birisi korna alyor, duruyor ve ardndan tekrar a-
lyor.
Holly gzlerini siliyor. yle diyor: "Bana bir iki hazrla. Bu ok
sulu olmu. Brak o lanet olas kornalarm alsnlar. Umurumda deil.
Ben Nevada'ya tanyorum."
"Nevada'ya tanma," diyorum. "Sama sapan konuuyorsun,"
diyorum.
"Sama sapan konumuyorum," diyor. "Nevada'nn nesi sama
79
ERKEKLERN HKYELER
sapan? Sen burada temizliki kadnnla kal. Ben Nevada'ya gidiyo-
rum. Ya oraya giderim ya da kendimi ldrrm."
"Holly!" diyorum.
"Holly'ymil" diyor.
Kanepeye oturup dizlerini enesinin akma ekiyor.
"Bana baka bir iki hazrla, orospu ocuu!" diyor. Diyor ki,
"Siktir et u korna alanlar. Gitsinler pisliklerini Travelodge'da yap-
snlar. Senin temizliki kadnn imdi orada m temizlik yapyor? Ba-
na baka bir iki hazrla, orospu ocuu!"
Dudaklarn gerip o bakyla bakyor bana.
mek tuhaf i. Geriye baktmda btn nemli kararlarmzn
ierken alnm olduunu gryorum. kiyi brakmak konusunda
konutuumuz zaman bile mutfak masas ya da piknik masasma al-
tlk bira paketi ya da viskiyle otururduk. Buraya tanp ynetici ola-
rak ie balamaya karar vereceimiz zaman birka gece boyunca otu-
rup iki imi, iin artlarn ve eksilerini tartmtk.
Teacher's'm sonunu bardaklarmza boaltp buz ve su ekliyorum.
Holly kanepeden kalkyor ve boylu boyunca yataa uzanyor.
Diyor ki, "Bu ii onunla bu yatakta m yaptn?" I
Syleyecek szm yok. imdeki btn szcklerin bittiini his-
sediyorum. Ona bardan uzatp sandalyeye oturuyorum. kimi ii-
yor ve hibir eyin artk asla eskisi gibi olamayacan dnyorum.
"Duane?" diyor.
"Holly?" diyorum.
Yreim daralyor. Bekliyorum.
Holly benim gerek akmd.
Juanita ile yaptm ey haftann be gn saat on ile on bir ara-
snda oluyordu. Temizleme ii srasnda hangi kulbedeyse orada
oluyordu. alt yere giriyor ve arkamdan kapy kapatyordum.
Fakat ounlukla on bir numarada oluyordu. ansl odamz on
birdi.
Birbirimize kar sevecendik fakat hzlydk. yiydi.
Holly'nin bunu hogrp geitirebileceini dnyordum. Tek
80
KAMERYE
yapmas gereken bir kere denemek, diye dnyordum.
Ben kendimi gece iine vermitim. Bu ii bir ebek bile becere-
bilirdi. Fakat iler hzla yoku aa inmeye balamt. Artk iimizde
hi istek kalmamt.
Havuzu temizlemekten vazgemitim. i yeil yosun ile dolmu
ve bu yzden mteriler artk havuzu kullanmaz olmutu. Artk mus-
luklar tamir etmez, karolar deitirmez, gereken yerlere boya ile ya-
ma yapmaz olmutum. in gerei u ki, ikimiz de kendimizi iyice
ikiye vermitik. Kafan bir kere takmaya gr, alkol ok zaman ve
emek alr.
Holly de mterileri doru drst kaydetmez olmutu. Ya gerek-
tiinden fazla para alyor ya da almas gerekeni almyordu. Bazen
iinde yalnz tek yatak bulunan bir odaya kii yerletiriyor ya da
ift kiilik byk yatakl bir oday tek kiiye veriyordu. ikyetler
kesilmiyor, bazen kfrlemeler oluyordu inann. nsanlar, bavullarn
toplayp baka yere gidiyorlard.
Demeye kalmad, yneticilerden bir mektup geldi. Sonra bir tane
daha, bu seferki taahhtlyd.
Telefonla aryorlar. ehirden birileri buraya gelecek.
Biz artk umursamyorduk; gerek bu. Gnlerimizin sayl oldu-
unu biliyorduk. Hayatmzn bokunu karmtk ve iyice bir silke-
lenmeye hazrlanyorduk.
Holly akll kadndr. Bunu ilk o fark etti.
Derken o cumartesi sabah, durumumuza yenilik getirmeyen tar-
tmalarla geen bir geceden sonra uyandk. Gzlerimizi atk ve bir-
birimize yle iyice bir bakabilmek iin yatakta yz yze dndk. O
zaman ikimiz de anladk durumu. Bir eyin sonuna gelmitik ve yap-
mamz gereken, her eye yeniden balayabileceimiz bir nokta bul-
makt.
Kalktk, giyindik, kahve itik ve bu konumay yapmaya karar
verdik. Hibir ey bizi engellememeliydi. Ne telefon zili ne de m-
teriler.
Teacher's' o zaman kardm ortaya. Kapy kilitledik; buz, bar-
daklar ve ieyle yukar kata ktk. nce renkli TV izledik, biraz g-
lp elendik ve aada alan telefonlara kulak asmadk. Yemek
81
ERKEKLERN HKYELER
iin dar kp otomattan peynirli cips aldk.
Matrak bir "her ey olabilir" noktasna gelmitik, her eyin olup
bittiini fark ettiimiz u anda.
"Hatrlyor musun?" diyor Holly. "Evlenmeden ncesini, daha
ocuk olduumuz zamanlan? Byk planlarmz ve umutlarmz ol-
duu zamanlan?" Dizlerini ve ikisini tutarak yatakta oturuyor.
"Hatrlyorum, Holly," diyorum.
"Sen benim iin ilk deildin, biliyorsun. lk Wyatt vard. D-
nebiliyor musun, Wyatt. Senin admsa Duane. Wyatt ve Duane. O yl-
larda kim bilir nelerin zlemini duyuyordum? Sen benim her eyim-
din, tpk o arkdaki gibi."
Diyorum ki, "Sen muhteem bir kadnsn, Holly. Karna baka
frsatlar ktn biliyorum."
"Ama onlar kullanmadm!" diyor. "Evliliin dna kamaz-
dm."
"Holly, ltfen," diyorum. "Artk kapatalm tatlm. Birbirimize
eziyet etmeyelim. imdi ne yapmamz gerekiyor?"
"Dinle," diyor. "Yakima dnda Tenace Tepeleri'ni getikten
sonra geldiimiz o eski iftlik yerini hatrlyor musun? Araba ile yle
dolayorduk. O dar toprak yolda ilerliyorduk, hava scak ve tozluydu.
Gittik, gittik, o eski eve geldik ve sen bir bardak suyunuz var m diye
sordun. Ayn eyi imdi yapabileceimizi dnebiliyor musun? Bir
eve gitmek ve bir bardak su istemek?"
"O yal insanlar artk lm olmal," diyor, "bir mezarda yan ya-
na yatyor olmallar. Bizi pasta yemek iin ieri davet etmilerdi, ha-
trlyor musun? Ve sonra bize evreyi gstermilerdi. Arkada bir yer-
de karmza kan kameriyeyi. Arkalarda, aalarn altndayd. Ha-
fife bombeli bir dam vard, boyas solmutu ve basamaklarn yo-
sunlar kaplamt. Kadn demiti ki, yllar nce, yani uzun bir zaman
nce, pazar gnleri oraya mzik almak iin adamlar gelirmi ve in-
sanlar oturup onlar dinlermi. yice yalannca bizim de onlar gibi
olacamz dnmtm. Onurlu. Ve bir arada. nsanlar bizim ka-
pmza geleceklerdi."
Hemen bir ey sylemiyorum. Sonra diyorum ki, "Holly, bunlara,
biz de dnp bunlara bakacaz. Diyeceiz ki, 'Havuzu bir sr
82
KAMERYE
pislikle dolmu o moteli hatrlyor musun?'" Diyorum ki, "Ne dedi-
imi anlyor musun, Holly?"
Fakat Holly elinde barda ile yatakta yle oturuyor.
Anlamadn grebiliyorum.
Pencereye gidiyorum ve perdenin arkasndan bakyorum. Aada
birisi bir eyler sylyor ve ofis kapsn sarsyor. Olduum yerde
kalyorum. HoUy'den bir iaret gelsin diye dua ediyorum. Holly bu
iareti versin diye dua ediyorum.
Bir arabann altn duyuyorum. Ardndan bir bakasnn.
Farlarn binaya doru yakyorlar ve geri geri gidip trafiin iine ka-
nyorlar.
"Duane," diyor Holly.
O, bu konuda da hakl kt.
E V R E N : Z A F E R A R A C A G K
83
FAZLA KARITIRMA
ALBERTO MORAVIA l Fazla Kartrma
AGNESE, "Cehennemin dibine kadar yolun var!" bile demeksizin
byle ekip gitmektense bana haber verebilirdi. Kusursuz olduumu
iddia etmiyorum, ama bana neyin zlemini duyduunu syleseydi,
zerinde konuabilirdik. Oysa tam tersine, iki yllk evlilikten sonra
bir tek kelime bile etmeksizin, stelik bir sabah benim evde olmad-
m bir an kollayarak gizlice ekti gitti, tpk daha iyi bir ev bulan
hizmetilerin yapt gibi. ekti gitti ve ben hl beni brakp gittikten
alt ay sonra bile nedenini anlam deilim.
O sabah, semt pazarnda alveri yaptktan sonra (alveri yap-
mak benim ok houma gider, fiyatlar renirim, ne istediimi bili-
rim, pazarlk etmek ve konumak, yiyeceklerin tadna bakmak, onlara
dokunmak bana keyif verir, biftein hangi hayvandan, elmann hangi
baheden geldiini bilmek isterim), yemek odasndaki perdeye dikmek
iin bir buuk metre pskl almak zere yeniden dar ktm.
Gerektiinden fazla harcamak istemediimden, Umilt sokandaki
kk bir dkknda aradm pskl bulmadan nce epey
dolamtm. On biri yirmi gee eve dndm, yemek odasna girdim,
amacm pskln renginin perdeye uyup uymadna bakmakt, girer
girmez masann zerindeki mrekkep hokkas, kalem ve mektubu
grdm. Doruyu sylemek gerekirse, ilk fark ettiim ey masa r-
tsndeki leke oldu. "uraya bak, ne pasakl... rty lekelemi," diye
dndm. Hokkay, mektubu ve kalemi kaldrp rty aldm,
mutfaa gittim ve limonla bastra bastra ovalayarak sonunda lekeyi
kardm. Sonra yemek odasna dndm, rty yerine koydum, ancak
o anda mektubu hatrladm. Bana yazlmt: Alfredo. Mektubu atm
ve okudum: "Temizlik yaptm. len yemeim kendin piir,
84
naslsa alksn. Elveda. Ben annemin evine dnyorum." Bir an
hibir ey anlamadm. Sonra mektubu tekrar okudum ve en sonunda
anladm: Agnese iki yllk evlilikten sonra beni terk etmi, ekip git-
miti. Her zamanki alkanlmla, mektubu dier mektuplar ve fa-
turalar koyduum komodinin ekmecesine koydum, pencerenin ya-
nnda bir sandalyeye oturdum. Ne dneceimi bilemiyordum, buna
hazr deildim ve olan bitene inanamyordum. Bunlar dnrken,
gzm yer demesine takld ve kk beyaz bir ty grdm,
herhalde Agnese toz alrken fradan kopmu ve yere dmt. Ty
aldm, pencereyi atm ve dar attm. Sonra apkam aldm ve evden
ktm.
Yrrken kt bir huyum vardr, kaldrmn bir karesine basar,
dierine basmadan geerim, yine byle yaparak bir yandan yryor,
bir yandan da kendi kendime, Agnese'nin beni yaralamak ister gibi,
haince ekip gitmi olmas iin ona ne yapm olabileceimi soruyor-
dum. lk aklma gelen, Agnese'nin ufack bile olsa beni ihanetle su-
layp sulayamayaca oldu. Hemen cevapladm: Asla. Zaten kadn-
larla ok fazla ilikim yok, onlar anlamam, onlar da beni anlamazlar,
stelik evlendiim gnden beri, benim iin artk var olmadklar
sylenebilir. Bu konuda Agnese beni sk sk kkrtmaya alrd:
"Eer baka bir kadma k olursan ne yaparsn?" diye sorard. Ben
de, "mknsz; seni seviyorum ve bu duygu mr boyu srecek," diye
yantlardm.
imdi, tekrar dndmde, o "mr boyu" szcnn onu
mutlu etmediini, aksine, suratn astn ve suskunlatm hatrlar
gibi oldum. Konuya tamamen farkl bir adan bakmay deneyerek
Agnese'nin beni para yznden, yani para konusundaki davran bi-
imim yznden brakm olup olmadn irdelemek istedim. Ama bu
kez de vicdanmn rahat olduunu fark ettim. Para sz konusu ol-
duunda, doru, ona ok fazla para vermiyordum ama paraya ne ih-
tiyac vard ki? Ben her zaman yanmdaydm, demeye hazrdm.
Davran biimime gelince, pek de kt saylmazd: Siz deerlendirin
biraz. Haftada iki kez sinema, iki kez kafe, stelik ister dondurma
yesin, ister sadece kahve isin, bunun hi nemi yoktu, ayda iki tane
magazin dergisi, her gn gazete; kn opera bile; yazn Marino' ya,
babamn evine sayfiyeye. Bunlar elence iin harcananlar; elbi-
85
ERKEKLERN HKYELER
selere gelince, Agnese'nin bu konuda ikyet etme ihtimali daha azd.
Herhangi bir eye ihtiyac olduunda, bir sutyen, bir ift orap ya da
bir earp ben hep hazrdm. Onunla birlikte maazalara gider, onunla
birlikte gerekeni seer, hi itiraz etmeksizin demeyi yapardm. Ayn
ey terziler ve apkaclar iin de geerliydi. Bana, "Bir apkaya
ihtiyacm var, bir elbiseye ihtiyacm var," dediinde, "Hadi gidelim,
sana elik edeyim," diye yantlamadm an olmamtr. Ayrca,
Agnese'nin g beenir bir tip olmadn da kabul etmek gerekir:
Evliliimizin ilk ylndan sonra, kendine elbise yaptrmaktan ne-
redeyse tamamen vazgeti. Hatta bazen, o ya da bu giysiye ihtiyac
olduunu hatrlatan ben olurum. Ama o geen yl aldklarnn yeterli
olduunu, eksik eyleri umursamadn sylerdi, yle ki ben sonun-
da, bu yn ile dier kadnlara benzemediini, iyi giyinmek gibi bir
kayg tamadn dnmeye baladm.
Yani gnl ve para ii deildi bu i. Bir tek avukatlarn karakter
uyumazl dedikleri seenek kalyordu. Kendi kendime, iki yl
iinde tek bir tartma bile yaamadmza gre, bir tek ksknlk
bile olmadna gre, ne tr bir karakter uyumazlndan sz edile-
bileceini sordum. Her zaman birlikteydik, eer byle bir uyumazlk
sz konusu olsayd, ortaya kard. stelik Agnese bana hi itiraz
etmezdi, hatta hi konumad bile sylenebilir. Bazen kahvede ya da
evde olduumuz gecelerde, g bela azn aard, hep ben konu-
urdum. nkr etmiyorum, konumak, dinlenmek benim houma gi-
der, zellikle ili dl olduum biriyle birlikteysem. Sakin, dzgn,
inisiz ksz, aklc, akc bir biimde konuurum ve ele aldm
konuyu batan sona tm ynleriyle deerlendiririm. Tercih ettiim
konular ise ev ileriyle ilgili olanlardr. Fiyatlar, mobilyalarn dzeni,
mutfak, termosifon, zetle sama sapan eylerden sz etmekten
holanrm. Bunlardan sz ederken hi yorulmam; ylesine byk bir
keyifle konuurum ki, sk sk ayn ynleriyle konuyu en bandan
tekrar ele aldm fark ederim. Bir kadnla konuulmas gereken ko-
nular bunlar deil midir? Baka neden sz etmek gerekir ki? Ayrca
Agnese beni dikkatle dinlerdi, en azndan bana yle gelirdi. Sadece
bir kez, ona elektrikli ofbenin nasl altn anlatrken uyuyakal-
dn fark ettim. Onu uyandrarak, "Ne oldu? Sklyor musun yok-
sa?" diye sorduumda, "Yok, yok, yorgunum, dn gece hi uyuma-
", FAZLA KARITIRMA
dim," diye cevaplamt.
Genellikle kocalar ya ofislerine, ya dkknlarna giderler, yapacak
hibir ey bulamazlarsa arkadalaryla gezintiye karlar. Ama Agnese
benim iin her eydi, ofisim, dkknm, arkadalarm. Onu bir dakika dahi
yalnz brakmyordum, belki aracaksnz, ama yemek yaparken bile
yanndan ayrlmyordum. Mutfak ilerini ok severim ve her gn, her
nden nce, bir nlk takar ve Agnese'ye yardm ederdim. Hemen
hemen her iten birazck yapardm: Patatesleri soyar, fasulyeleri ayklar,
sebzeleri ve etleri dorar, yemeklere bakardm. Ona ylesine kusursuz bir
biimde yardm ediyordum ki, bana, "Bak, sen yap... bam aryor... biraz
uzanacam," derdi. O zaman yemei kendi bama piirirdim, hatta yemek
kitab sayesinde yeni eyler denemeye de balamtm. Ne yazk ki Agnese
itahl biri deildi; hatta son gnlerde itah iyice kesilmiti ve neredeyse
yemeklere hi dokunmuyordu. Bir kez bana aka olarak, "Erkek domakla
yanl yapmsn... sen bir kadnsn... stelik tam bir ev kadn," demiti. Bu
sylediklerinde doru bir yan olduunu kabul etmem gerek: Gerekten de
yemek piirmenin dmda, ykamak, tlemek, diki dikmek ve hatta bo
zamanlarmda tlbentlerin kenarlarm oyalamak ok houma gider. Daha
nce de sylediim gibi onu hi yalnz brakmyordum: Bir arkada ya da
annesi geldiinde bile; hatta nereden aklna geldiyse bilmiyorum, ngilizce
dersleri almaya karar verdiinde bile, ben de bu zor dili renmeye
abalamtm. Ona o kadar yapmtm ki, bazen kendimi gln
hissettiim bile oluyordu; bana bir kafede, alak sesle syledii eyi iyi
anlamadan, onun peine takldm ve girmeye altm yerin kadnlar
tuvaleti olduunu bana grevlinin hatrlatt o gn olduu gibi... Sk sk
bana, "uraya gitmem gerekiyor... Seni ilgilendirmeyen falanca kiiyi
grmem gerekiyor," derdi. Ama ben ona, "Ben de geliyorum... Zaten
yapacak bir eyim yok," derdim. Bu yant zerine, "Benim iin, gelsen de
gelmesen de fark etmez, ama seni uyaryorum, sklrsn," derdi. Oysa
hayr, hi sklmazdm, sonra ona bunu sylerdim: "Grdn *' m,
sklmadm." Uzun lafn ksas, yapk ikizler gibiydik.
Bunlar dnerek ve Agnese'nin beni niin terk ettiini kendi
kendime sorarak, babamn dkknna vardm. Minevra Meydan ya-
knlarnda kutsal eyalarn satld bir dkkndr. Babam hl gen
86
ERKEKLERN HKYELER
bir adam: siyah kvrck sal, kara bykl bir adam ve byklarnn
altmda asla ne anlama geldiini zemediim bir glmseme. Kim
bilir belki de rahipler ve dindar kiilerle birlikte olmaya altndan,
tatl m tatl, sakin ve iyi huyludur. Onu iyi tanyan annem aslnda ok
sinirli olduunu, ama gstermediini syler. Her neyse, kutsal
cppeler ve ayin talaryla dolu vitrinlerin arasndan geerek doru-
dan yaz masasnn bulunduu depoya girdim. Her zaman olduu gibi,
byklarn srarak ve dnerek hesap yapyordu. Ona nefes nefese,
"Baba, Agnese beni terk etti," dedim. Gzlerini kaldrd, bana byk
altndan glmsyormu gibi geldi; ama bu bir kuruntudan ibaret
olabilir. "zldm, ok zldm... nasl oldu?" dedi.
Ona neler olduunu anlattm. "Tabii ki ok zgnm... Ama tek
bilmek istediim beni niin terk ettii," diyerek szlerimi bitirdim.
arm bir halde, "Anlamyor musun?" diye sordu.
"Hayr."
Bir an sessiz kald ve bir solukta, "Alfredo, zgnm, ne syle-
yeceimi bilemiyorum... Sen benim olumsun, senin gereksinimlerini
karlyorum, seni seviyorum... Ama karnla ilgili sorunlar kendin
zmelisin," dedi.
"Evet ama niin beni terk etti?"
Kafasn sallad: "Senin yerinde olsam bu ii fazla kartrmam...
Bo ver... Nedenlerini bileceksin ne olacak?"
"Benim iin ok nemli... Her eyden ok."
O anda ieriye iki rahip girdi; babam ayaa kalkt ve onlar kar-
lamaya gitti, bu arada bana, "Daha sonra gel... Konuuruz... imdi
iim var," dedi. Ondan baka bir ey bekleyemeyeceimi anladm ve
ktm.
Agnese'nin annesinin evi uzak deildi, Vittorio Caddesi'ndeydi.
Ayrlnn srrn bana aklayabilecek tek kiinin Agnese'nin bizzat
kendisi olduunu dndm ve ona gittim. Merdivenleri koarak k-
tm, beni salona aldlar. Agnese'nin yerine annesi geldi, tahamml
edemediim bir kadndr, o da esnaf, siyaha boyanm salar ve al
yanaklanyla sahte, sinsi glmsemesiyle tahamml edilmez bir tip.
Sabahlklayd. Gsnde bir gl vard. Beni grdnde sahte bir ki-
barlkla, "Ooo, Alfredo, hangi rzgr att seni buralara?" dedi.
"Neden geldiimi biliyorsunuz anne. Agnese beni terk etti."
88
FAZLA KARITIRMA
O sakin bir biimde: "Evet, burada... Evladm: Elden ne gelir,
byle eyler oluyor."
"Nasl byle syleyebilirsiniz?"
Bir an bana bakt ve, "Sizinkilere syledin mi?" diye sordu.
"Evet, babama."
"O ne dedi?"
Babamn ne syledii onu ne ilgilendirirdi ki? Keyifsizce yant-
ladm: "Babam bilirsiniz... Fazla kartrma, diyor."
"Doru sylemi evladm... Fazla kartrma."
"Ama," dedim, yaram yeniden depremiti. "Niin beni brakt?
Ona ne yaptm? Niin sylemiyorsunuz?"
Sinirden titreyerek konuurken, gzm masanm zerine takld.
Masann zerinde, tam ortas beyaz nakl bir rt ve naksn zerin-
de krmz karanfillerle dolu bir vazo vard. Ancak rt iyi ortalan-
mamt. Ne yaptm dnmeksizin, mekanik bir biimde, vazoyu
kaldrdm ve rty ortaladm. Bu srada Agnese'nin annesi bana g
lmseyerek bakyor, soruma yant vermiyordu. Bu hareketi yaptktan
sonra: "Bravo... imdi rt ortaland... Ben farkna varmamtm bi-
| le, ama sen hemen grdn... Bravo... imdi gitsen iyi olur evladm."
,j Ayaa kalkt, o arada ben de kalktm. Agnese'yi grp greme-
yeceimi sormak istiyordum, ama faydasz olduunu anladm; onu
grrsem, serinkanllm yitirip aptalca bir ey yapmaktan ya da
sylemekten korkuyordum. Sonunda oradan ayrldm ve o gnden
beri karm grmedim. Kim bilir belki bir gn, benim gibi bir kocann
kolay bulunmayacan anlayarak geri dner. Ama neden beni terk
ettiini sylemeden, eikten admn atamaz.
E V R E N : B E T L P A R L A K


GN BOYU GECE YARISI
HAKIF KUREISHI l Gn Boyu Gece Yars
IAN Paris'teki odada, odadaki tek koltukta arkasna yaslanm oturu-
yor, Marina'nn banyoda iini bitirmesini bekliyordu. Biraz zaman
alacakt bu, nk Marina kremleniyordu -tam yedi deiik krem
kullandn sylemiti Ian'a- her yanma ovutura ovutura sryordu.
Bedeni onun iin deerliydi.
Birka dakika yalnz kalabildiine memnundu lan. Son zaman-
larda epeyce nemli gnler geirmiti; en nemlisinin bugn olaca-
n ve geleceinin bugne bal olduunu dnyordu.
Son birka sabahtr, kahvalt iin dar kmadan nce Schu-
bert'in Si bemol majr sonatn dinlemiti, bu paray eskiden bil-
mezdi. Birka pop mzik kaseti dnda Anthony'nin evindeki tek
mzik buydu. Bu evdeki ilk gnlerinde lan onu iltenin altndan bulup
karmt.
CD'yi almak zere ayaa kalktnda gz gardrobun aynasn-
daki yanssna iliti ve kendini Lucian Greud'un tablolarndaki insan-
lardan birine benzetti: ince, kahverengi bir yamurluk giymi orta
yal bir adam, benzi kl rengi, saksdaki solmu iein yannda di-
kiliyor, an kilolu; gzlerindeki o tuhaf umut ifadesi ya da karsn-
dakinin houna gitme arzusu insan artyor. Mizah duygusunu yi-
tirmemi olsa glebilirdi lan.
Mziin sesini at. Yakndaki bir okuldan gelen sesleri bastr-
yordu mzik. ocuk sesleri ona kzn hatrlatt, kz u srada Lon-
dra'daki bykannesinin yannda kalyordu. Ian'n kars Jane hasta-
neye yatrlmt. Bunu Marina'yla konumas gerekiyordu; Mari-
na'nn bu olaydan henz haberi yoktu. Ian'n karsnn lafn duymak
istemiyor, o da bu konuyu amak istemiyordu. Ama konumadka
90
katsnn glgesi zerinden -her ikisinin zerinden- eksik olmayacak
ve her eyin zerine kecekti.
lan bir pop ocuuydu, klasik mzii dnmek onu rktrd,
ama yine de Schubert'in sonatn istekle dinliyor, ara sra odada bir
aa bir yukar yryordu. Bu sonat sk sk dinliyor olsa da mziin
almn hatrlayamyordu; mziin kendisine ne sylediini de
bilemiyordu, nk sonatn yaratt belirgin bir izlek yoktu. Bunun
kendisinin asla anlayamayaca bir mzik olduunu dnmek houna
gidiyordu; sanki byle olmas mziin nemli bir parasyd: Hem
zihninin uyarlmas ve megul edilmesi hem de sakinleebilme
yeteneini hl koruyor olmak Ian'n iini rahatlatyordu. Baz sa-
bahlar uyandnda o mzii dinlemek isteiyle dolup tayordu.
Ian'n en yakn arkada ve i orta Anthony'ye ait olan bu daire-
de Marina ile birlikte on gn geirmilerdi; Anthony'nin de bir Fransz
sevgilisi ya da metresi vard. Rue du Louvre'da bulunan daire, y-
rylere kmak, mzelere ve barlara gitmek iin ok uygun bir ko-
numdayd, ama altnc kattayd. Darack, eri br ahap basamak-
lar trmanmak Marina'ya gitgide g geliyordu. Aslnda gnde bir
kereden ok kmyorlard dar. Hava temiz ve prl prld, ama
dondurucu bir souk vard. Bir tek yeri dnda ev souktu, o yer de
evdeki tek koltuun durduu, duvara bitiik elektrikli minenin ya-
nyd.
Marina ile arasnda ne vard? Birbirlerini yalnzca istemiler
miydi? Bilmiyordu bunu, imdi bile bilmiyordu. Elinden gelen tek
ey, bu budala, harika, bencil aklarnn her i ekiini, her haykrn
alabildiine yaayp bu soruya yant bulmakt. Her ikisi de ancak o
zaman devam edip edemeyeceklerini reneceklerdi.
Marina rlplak, eliyle midesini tutarak ieri girdiinde lan so
nat iki kez dinlemiti bile. Marina giyinmek zere ilteye oturdu. lan
gnlerce, aylarca, yllarca Marina'nn zlemini ekmiti, imdiyse o
srada konumakta olup olmadklarn bile hatrlayamyordu.
|^ "yeceksin," dedi Marina'ya.
'' "Giyecek bir eyim yok!"
Marina gebe olduundan eteklikleriyle pantolonlarnn iine s-
amaz olmutu. lan da Londra'dan ayrlrken yanna iki pantolonla
gmlek almt, bunlardan biri genellikle Marina'nn srtnda olu-
Jl
L 9i
ERKEKLERN HKAYELER GUN BOYU GECE YARISI

yordu. Karsyla paylat evden eyalarm alp gitmeyi dnmek -
zellikle de kars evde yokken- kendisini hrsz gibi hissetmesine
neden olmutu. Yirmi yl nceki rencilik gnlerinde sahip oldu-
undan daha az eye sahipti imdi.
"st ba almamz gerek," dedi lan.
"Ne kadar paramz kald?"
"Kredi kartlarndan biri hl geerli. En azndan dn gece yley-
di."
"Sonra nasl deyeceiz onu?"
"Ben ie girerim."
;

Marina homurdand. "yle mi?"
Londra'dan ayrlmadan nce bavurduu bir iten gebelii y-
znden geri evrilmiti Marina.
"Belki ruhsatsz iki satan bir dkknda. Neden glyorsun?"
"Sen -ki o kadar kibar, o kadar gururlusun- birayla fndk fstk
m satacaksn?"
"Seni g durumda brakmamak nemli benim iin."
"Ben her zaman bamm aresine baktm," dedi Marina.
"imdi bakamazsn."
"Bakamam m?"
"Anthony'den bor alabilirim. Bugn leden sonra geleceini
unutmadn, deil mi?" dedi lan.
"Durmadan ondan para isteyemeyiz."
"Seni seviyorum," dedi lan.
Marina ona bakt. "Ne iyi."
Dn akam Luxembourg Baheleri yaknndaki bir lokantaya y-
ryerek gitmiler ve Parislilerin yemekleri ne kadar ciddiye aldn-
dan sz etmilerdi. Garsonlar renci deil, profesyonel garsonlard,
yemekler de bol kepe ve eski modayd, seyretmek iin deil de ger-
ekten yenilsin diye hazrlanmlard. Yallar gslerine kocaman
peeteler takyorlar, ocuklar da sandalyelerin zerine konulan min-
derlere oturuyorlard.
"Gen kzken hayalim buydu," demiti Marina, "yaamak ve a-
lmak zere Paris'e gelmek."
lan da, "Paris'te yayoruz imdi," diye yantlamt onu. "Yani
yle saylr."
"Byle olacan hi dnmemitim. Bu koullar altnda," dedi
Marina.
Marina'nn sesindeki burukluk Ian'a onu tuzaa drm oldu-
unu hissettirdi; belki Marina da ayn eyi hissetmiti. Hi konuma-
dan geri dnerlerken lan onun kim olduunu, her katmann merak
etti. Her ikisi de altndaki insan bulup ortaya karmak iin birbirle-
rini tabaka tabaka soyuyor, kazyorlard, sanki byle yaparlarsa ie
yarar tek gerek ortaya kacakt. Oysa sonunda bir bakasmn her
eyiyle birlikte yaamak zorunda kalyordunuz.
lan ile Marina, bir yl kadar nce bir i gezisi bahanesiyle Paris'e
gelmilerdi, bunun dnda yalnzca ara sra bulumulard. Bu on
gn, birlikte geirdikleri en uzun sreydi. Marina baka genlerle
birlikte kald evdeki odasn hl tutuyordu. Onun gebelii o evdeki
kadnlar kskandryor, kafalarn kartryordu, erkekler de ocuun
babasnn adn gizledii iin meraktan lyorlard.
lan karsn terk edince Marina ile birlikte Anthony'nin Londra'
daki evinde birka gn birlikte kalmlard. Anthony yalnz yayordu;
evi ferah ve beyaz boyalyd, zemini son moda uzun parke deliydi.
Ak renkli, pahal birka kanepe dnda ev bo saylrd, oyuncularn
az sonra boy gsterecei bir sahneye benziyordu. Ama lan kendini
davetsiz konuk gibi hissetti ve Anthony'ye oradan gitmek istediini
syledi. Be yl nce ikisi bir film yapm irketi kurmulard. Ancak
lan neredeyse ay ie gelememiti. Anthony'ye maan
dondurmasn sylemi, kentte sarho dolam, kendisini tanmayan
kaklarla serseriler dnda kimseyle konumamt. Kendinizi onul-
maz derecede hasta ederseniz ancak imdide yaayabilirsiniz; gidecek
baka yeriniz yoktur. Ama insann kendini tketmesi gtr, zaman
alr; Anthony de onu bundan vazgeilmiti. lan yeniden ie dnp
dnemeyeceini bilmiyordu. Ne yaptnn farknda deildi.
Anthony'nin Paris'e gelmesinin bir nedeni de buydu, lan'n karann
renmek istiyordu.
lan, Anthony'nin kendisine ne kadar cmert davranm olduunu
unutmamt. lan ile Marina onun sraryla ve masraflar demesi sa-
yesinde Paris'e gelebilmi ve evinde kalabilmilerdi.
"Gidin grn bakalm, birlikte olmak istiyor musunuz?" demiti
onlara. "stediiniz kadar kaln orada. Sonra da bana haber verin."

92 93
ERKEKLERN HKYELER
"Herkes bana Marina'y terk edip Jane'e dnmemi tledi. Ja-
ne'in ne kadar iyi biri olduunu syleyip duruyorlar. Bunu yapamam,
ama herkes benim budala olduumu dnyor..."
"Budalaysan budalasn, herkesin can cehenneme," demiti Ant-
hony.
imdi Marina giyinirken, lan birbirlerinden kopmalarnn yakn
olduunu biliyordu. Paris'te yaayacaklarn yaamlard, aralarnda
hatr saylr bir soukluk vard. Son birka gndr Marina Londra'ya
dnmekten, kendine kk bir daire bulmaktan, ie girmekten ve o-
cuunu tek bana yetitirmekten sz eder olmutu. Bunu pek ok ka-
dn yapyordu artk; bir gurur meselesi gibi olmutu bu. lan isiz ola-
cakt. Ian'sz da idare edebileceini bilmek nemliydi Marina iin; lan
anlyordu bunu. Ama eer aklar, belli bir adan bakldnda,
tehlikeli bir bamllk gibi grnyorsa, kendisi her zaman buna
inanmasa bile birlikte bir anslar olduuna Marina'y ikna etmesi ge-
rekiyordu, lan tartmak istemiyordu; her ey berbat gidiyordu ve al-
nnda yazl olan buydu. Ama bir yanyla pes etmeye hazr deildi.
Kadere inanmak, kendi iradesinin olmadna inanmaya almakt;
lan bunu da istemiyordu.
"Karnm a," dedi Marina.
"Yiyelim o zaman."
Onun ayaa kalkmasna yardm etti.
"Bam dnyor," dedi Marina.
"Oturmak istediin zaman hemen bana haber ver, sana iskemle
getiririm."
"Olur. Teekkr ederim." lan onu tuttu, karnnn zerinden ne
eildi.
"Yanmda olduun iin ok memnunum," dedi Marina.
"Beni istediin srece yannda olacam."
Marina aynada kendine bakt. "Penguene benziyorum."
"O zaman tundrann karsna yollanalm."
"Benimle alay etmesene."
"ncittiysem zr dilerim."
"Yine balamayalm," dedi Marina.
Gsleri dolmu, yanaklar kzarm, kollan, bacaklar ve kal-
alar kalnlamt, Ian'n yalnzca inceliini ve genliini sevmi
GN BOYU GECE YARISI
olmasndan korkuyordu. Kendini bitkin de hissediyordu, yirmili ya-
larnn sonunda, istei dnda yaamnn bir baka blmne gemi
gibiydi. Genellikle uzanp yatmak istiyordu. Bacaklarnn solgun cil-
dinin altndan damarlar grnyordu; her akam lan'dan aryan ayak
bileklerini ovmasm istiyordu. Ama cildi przsz, uzun salar prl
pnld. Etleri sarkmyordu. Gergindi, sonuna kadar gerilmiti; ve
salklyd.
Merdiveni indiklerinde Marina soluk solua kalmt, ama dar
ktklar iin ikisi de memnundu.
lan Paris'te dolamaktan holanyordu; galerilerin sraland so-
kaklar, kk objelerle dolu dkknlar, duyularna nem veren in-
sanlarn kenti. Sakin grnyordu, Londra'nn, yeniden moda olan
kalitesiz tela, taknl ve fiyatlaryla karlatrnca ince bir zevke
boulmu gibiydi buras. Londra'daki ajanslann duvarlarnda, yeni
sanatlarn, oyun yazarlarnn, ark sz yazarlannn, oyunculann,
danslarn, mimarlarn tamtmlaryla dolu dergiler ve afiler dizilmi
olurdu; insann gzne sokarcasma, kinik, rahatsz edici ve kavgac
zellikleriyle ngilizlerin yeni tarzyd bu. Orada lokantalar her gn
ak olurdu, abalan da nl. Gece yans Soho'da ve Covent
Garden'da kalabalklar yararak ilerleyebilirdiniz ancak, tpk karna-
valdaym gibi. Bir sevgilisi olup da yerleik dzene geene kadar lan
bunlarla hi ilgilenmemiti.
lan yrrken kardan iyi giyimli, orta yal bir adamn geldiini
grd, kz yanda bir gen kz elinden tutmutu. Konuup gl-
yorlard; lan kzn okula ge kalm olduunu, babasnn da onu okula
gtrmekte olduunu tahmin etti; bu adam iin dnyada daha nemli bir
ey yoktu. lgili, yreklendirici, cmert, her zaman mevcut; lan byle bir
baba olmak isterdi. ocuklar kendilerine kulak verilmesine gereksinim
duyarlard, bunu biliyordu. Ama Ian'n bu dncelerini deitirmesi
gerekecekti; imdi, bir baka kuakta, kendi kendisinin babas olamazd.
Bir mesafe olurdu. Kznn, "Babam ekip gitti. Zaten hibir zaman
burada olmamt," dediini duyar gibi | oldu. Elinden geleni yapacakt,
ama bu ayn ey deildi; istemeden baansz olmutu.
lan dnd ve Marina'nn kendisine yetimesini bekledi. Marina,
sk sk yapt gibi ban nne emiti, banda ponponlu bir gri

94 95
ERKEKLERN HKAYELER GN BOYU GECE YARISI

yn apka vard. Uzun siyah giysisinin zerine bileklerine kadar uza-
nan krk yakal bir manto alm, ayaklarna lastik ayakkablar geir-
miti. Marina yanna gelince lan onun koluna girdi.
Marina'nn cssesine almt. Bir ocuklar olacan gnlerce
unutur gibi olmutu, ama sonra, durup dururken, bunun insan nasl da
etkileyebileceini dnnce dehete kaplmaya balamt, bir-
birlerinden kaamayacaklar gerei de vard bunun yannda. Ba-
langta krtajdan sz etmilerdi; ama ikisi de umudun byle kaba bir
biimde yok edilmesinin ykn tayamazd. Birbirlerini sevi-
yorlard, ama birlikte yaayabilirler miydi? te bu dnce, Ian'n
hayatn cehenneme eviriyordu. Eer bu ite baarl olamazsa yal-
nzca yuvasm bir hi uruna ykm olmakla kalmayacak, elindeki
her eyi yitirecekti, kendisi dndaki her ey.
Marina'nn neleri stlenmek zorunda kaldn dnd: Her e-
yin ne kadar korkun olduunu syleyip homurdanan, hortlaklarn
saldrsna uram gibi uykusunda inleyip baran Ian' stlenmiti;
Ian'n korkularn ve kukularn; apansz sevinlerini; budalalklarn,
bilgeliklerini, bilirbilmezliini; kendisini ne kadar gldrdn ve
ne kadar fkelenebildiim. Bakalarnn ne ok eyini stleniyorduk!
Karmzdaki insann gzmze ilimesi k olmak saylabili-yorsa,
tutkumuzun hedefi kimdi peki? Marina ile lan uzun ve yakn bir
bak yayorlard.
Her gn gittikleri kafede Marina masaya otururken lan gidip
kahvalt smarlad. Franszca konumaya almamasna Marina kz-
masn diye alak sesle ngilizce konuuyordu. Franszcay yirmi be
yl nce renmiti, imdi konumak iin abalamas ve beceriksizlii
gurur krcyd.
Kafeye giren Parislileri, kahvelerini kafalarna dikip rekleri mi-
delerine indirmelerini, ilerine komalarn seyretti Ian. Marina elleri-
ni karnnn altna dayam oturuyordu. Bebek uyank olmalyd, n-
k olan -bebein erkek olacan renmilerdi- karnn tekmeli-
yordu. Kimi zaman -kanmn derisi ylesine incelmi ve gerilmiti ki-
atlayacak gibi oluyordu Marina, sanki olan tekmeleye tekmele-ye
dar kacakt. Baka korkular yannda -bebek kr ya da otistik
olabilirdi- karnnda yeni yeni sanclar, titremeler ve zonklamalar da
oluyordu. Bunlar sradan korkulard; lan btn bunlar bir baka ka-
dnla birlikte bir kez daha yaamt, ama bunu Marina'ya anmsatmak
istemiyordu. Yerine otururken, "Bugn her gnknden daha gzel
grnyorsun," dedi. "Gzlerin epeydir bu kadar parlak olmamt."
"Hayret," dedi Marina.
"Neden?"
"ok g geiyor."
"Biraz yle," dedi lan. "Ama kolaylaacak."
"yle mi?"
Elbette ki yeni bir ocuk sahibi olmak kark duygular douru-
yordu Ian'n iinde. Hastaneden kzlaryla birlikte dndkten sonra
Jane'le evlerinde oturmalarn hatrlad. inden bir hafta izin alm ve
Jane'le kendisinin son be yldr birbirleriyle ne kadar az zaman
geirmi olduklarnn farkna varmt. Bir zamanlar ayn korkular
tamlard; bu akt, bir sre iin. Birbirlerinden holanmamaya
balamamak iin uzak durmaya altklarn imdi anlyordu. lan,
Jane'in szcklerini kullanmak istemiyor, Jane de onun grlerini
benimsemek istemiyordu. Kzlar, zellikle de hiddetlendiinde, on-
larn geimsizliklerini, aralarndaki kapatlmaz uurumu syleyen,
anmsatan biri olmutu ve yle de kald. Kzn, yannda Jane olmadan
grmek iin sabrszlanyordu lan.
"Bugn neden byle huzursuzsun?" dedi Marina, kahvelerini
ierlerken. "Gzlerini uzaklara dikip bakyorsun. Sonra da karatavuk
gibi kafam saa sola savuruyorsun. Acaba ne tr bir solucan grdn?
Oysa bir ey yok, yle deil mi?"
"Yok. Yalnzca... Bugn leden sonra Anthony ile konumal-
ym... ve ne syleyeceime karar veremedim."
"Ya da ne yapacana."
"Haklsn."
"Geri dnmek istemiyor musun?"
"Bilmiyorum." Hi konumadan reklerine ya srdler. "Bu-
rada her ey biraz anlamsz grnmeye balad. Anthony deimi,"
dedi lan.
"Ne anlamda?"
"Bu konuya devam etmemi istemiyorsun, yle deil mi?"
"Ama sohbetlerimizden zevk alyorum ben," dedi Marina. "Sesini
duymak houma gidiyor... Her szcne kulak vermesem de."

96 97
ERKEKLERN HKYELER
lan ona irketi kendilerinin, keyif olsun diye altrm oldukla-
rn anlatt. Mesai saatleri dnda almak ya da salt para iin proje
kabul etmek istememilerdi. Son be ylda tane konulu film yap-
mlard, bunlardan biri baarl olmu, yatrdklar paray geri alm-
lard. Televizyon iin birka belgesel ekmilerdi. Ama son zaman-
larda, Ian'la bu konuyu tam olarak grmeden, Anthony pahal bir
Amerikan komedi projesini stlenmiti, Londra'da ekilecek olan fil-
mi huysuz ve yeteneksiz biri ynetecekti.
Anthony filmcilikte ve televizyonda yeni arkadalar edinmiti.
Manchester United'n kendi sahasndaki malarn seyretmeye uakla
gidiyor ve yneticinin locasmda oturuyordu. New Labor'm akam
yemeklerine katlyordu; lan onun Parti'ye para yardmnda bulundu-
unu tahmin ediyordu. Bahesinin bir ucundaki rmakta alabalk re-
ten yeni arkadayla bbrleniyordu Anthony, ancak lan onun, taba-
nda nne piirilmi olarak gelmedike alabal tanyacandan
kukuluydu.
Son yirmi yldr lan mesleindeki insanlarn ouyla tanmt.
Tipik bir evlatt, dinlemekten, beenmekten zevk alyordu; akl ho-
calar vard. Bu arkadalarndan ou, ki ounluu basit ailelerden
geliyorlard, imdi on dokuzuncu yzyln byk sanayicileri gibi gz
alc bir lks iinde yayorlard. Gazete editrleri, film ynetmenleri,
yaynevlerinin ynetim kurulu bakanlar, televizyon irketlerinin
patronlar, kdemli gazeteciler ve profesrlerdi bunlar. Bo
vakitlerinde, ki bolca bo vakitleri vard, eitli tiyatro, film ve sanat
etkinliklerinin ynetim kurullarna bakanlk ediyorlard. Erkeklerin
ellili yalarnn balar, akllarna geleni yaptklar, meraklarn geli-
tirmekle, zamanlarn kendi isteklerine adamakla geirdikleri bir d-
nemdi.
Ian' artan, kendisinden on ya byk olan bu kuan huysuz,
muhalif, bana buyruk kiiler oluuydu. Nasl olduysa Thatcher on-
lara iktidar kazandrmt. Thatcher'n peinden gidenler saa ynel-
miler ve kendilerini merkezde bulmulard. Solcu politikalarnn so-
nucunda, toplumsal hogr ve uyum eksiklii olumutu. Bunun d-
nda puro iiyorlar, hafta sonlarnda kent dmdaki evlerine ofrleri
tarafndan arabayla gtrlyorlard; manzaraya kar dostlaryla
otururken o yrenin kadnlar mutfakta alyorlar, kendileriyse -
GUN BOYU GECE YARISI
valyelikleri konusunda syleniyorlard. Kendilerini gazetelerde gr-
dklerinde yeniyetmeler gibi zevk alyorlard bundan. Vali olmak is-
tiyorlard.
"Entelektel cesaretlerini yitirmiler," dedi lan.
"Sen bazen btn bunlar geleceimiz olarak gryorsun," dedi
Marina.
"Yeni eyler bulunmas gerektiinin farkndaym," dedi lan.
"Ama bunlarn ne olduunu bilmiyorum."
lan Marina'ya bakt. Karsnn szn amaya hazr hissediyordu
kendini.
"Eninde sonunda Londra'ya dnmemiz gerekecek," dedi. "Her-
halde pek yaknda ve... her eyle yz yze geleceiz. Bunu hem yap-
mak istiyorum hem de yapmak istemiyorum."
"Nereye gideceiz?" dedi Marina. "Benim hibir eyim yok, se-
nin paran karnn evinde, stelik isizsin."
"Eh..."
Marina'nn kendisine gvendiine ve her eye karn ne yaptn
bildiini dndne emindi lan. imdi onun sevimli yzne,
reini didikleyen uzun parmaklarna bakarken Marina'nn i guru-
runu dnd. Marina'nn muhteem olduunu dnyorsa bunun
nedeni onun dediim dedik olmas deil, sakin olmasyd. Asla hu-
zursuzluk karmazd; yapt hibir eyde gereksiz bir yan yoktu.
Gelecekten ve kendilerine ortak bir yaam kurmak iin yapabile-
cekleri eylerden sz etmeyi brakmlard; sanki birer ocuk olmu-
lard ve kendilerine bunun anlatlmasn bekliyorlard. Paris'te, ile-
rinden geldii gibi bo bo dolayorlar, ellerindeki kent rehberlerine
bakyorlar, galerileri, mzeleri ve parklar geziyorlar, akamlar da
restoranlara gidiyorlard.
Eer Marina'y sevecekse, Jane'le byle bir ey yapamayacak bir
adam olmaktan kurtulup Marina'yla yapabilecek bir adama dn-
meliydi. Ve ok hzl olmalyd bu dnm. Marina'y kaybetmeden
olmalyd. Eer bu kadnla geinemezse hibir kadnla geinemeye-
cek demekti, o zaman ii bitmiti.
"Gidelim mi?" dedi Marina.
Ian onun ceketini giymesine yardm etti. Seine'in zerindeki tahta
kprden karya geerken banklardan birine oturup Pont Neuf

98 99
ERKEKLERN HKYELER
GUN BOYU GECE YARISI

seyrederek manzarann tadm kardlar. Karsndan sz amak iin en
uygun zamann gelmi olduunu dnd lan; ama vazgeip Ma-
rina'nm koluna girdi, yollarna devam ettiler.
Musee d'Orsay'n nndeki merakllarn oluturduu kuyruun
ksa srede ilerleyeceini biliyorlard. nsanlarn gzel eyler grmek
iin duyduklar bu alk Ian' artmt.
eride Marina dolarken lan kendini, Rodin'in Cehennemin Ka--
plar heykelinin yan bamdaki Balzac'n beyaz mermer heykelinin
nnde buldu. Delikanllndan beri pek ok kez grmt bu heykeli,
ama imdi birden glmesi geldi. Balzac kendine bakmayan, sa ba
darmadank biri olmalyd, paraya tutkundu mutlaka, yoksa Rodin'in
yapt gibi gzlerini lmszle dikmemiti. Ian'n hatrlayabildii
kadaryla Balzac hzl yaam, pek mutlu olmamt; tutkusu biraz
glnt; ya da belki dar grl ve dncesizdi. Ama yine de bo
durmam, deneyimini gl ve duygulu bir eye evirmi bir adamd o.
Rodin'in Balzac' gl bir adam olarak canlandrd su gtr-
mezdi, lan grltsnn ve enerjisinin kendi rkek annesini ne kadar
korkutmu olduunu dnd; Ian'a durmadan "sakinle" derdi. lan'
m hayatta olmas bile dehete dryor gibiydi kadn. Marina'nn
yanndayken de lan kendi fkesinden rkerdi, kendi gcnden, bir er-
kek olmann dourabileceine inand zarardan ve bu yzden Mari-
na'nn akn geri ekebileceinden. Saldrgan erkekler yirminci yz-
ylda ne kadar ok ktle neden olmulard! Kendisi de karsna
zarar vermemi miydi? Yine de, imdi Rodin'in gznden Balzac'a
bakarken yle dnd: Hadm edilmi bir melek olmaktansa cana-
var olmak daha iyi. Yirminci yzyln trajedisi faizm ve komnizm
idiyse, her ikisinin de malup edilmi olmas bir zaferdi. nsanlm-
z sululuk hissetmeden kaybederiz, ama dozu fazlaysa telafisi ola-
nakszdr!
Mzeden karken ne kadar hzl yrdn fark etti ve ne ka-
dar evik ve evkli olduunu. Rodin ile Balzac kendisine iyi gelmi-
lerdi.
Restorana girerlerken Marina burasnn pahal bir yer olduunu
iaret etti, ama lan onu ieri itip, "Bo ver, gel yiyip ielim imdi!"
dedi.
Marina ona soran gzlerle baktysa da lan, Rodin'in heykelini bir
muska gibi ya da ocukluunda bastrlm kalan bir cokunun ans
gibi aklnda tutarak konumak istiyordu. Dnyay zorlayabilir ve
dnya hayatta kalabilirdi. Herhalde genken fazla Beckett okumutu.
Joyce okumu olsayd daha iyi olurdu kendisi iin.
"Bunu duymak istemediini biliyorum ama," dedi, "karm..."
"Evet? Konu ne?"
Marina'y huzursuz etmiti bile.
"Hastanede. Hapla birlikte alkol alm... ve baylm. Sanrm
bunu ben ona bebekten sz ettikten sonra yapm. Bizim bebeimiz-
den. Anlarsn."
"ld m?"
"lmesi kurtulu gibi grnebilirdi belki. Ama hayr. Hayr. ok
korkun bir ey bu yapt, herkese kar, zellikle de kzmza kar.
Ben de ok ardm, nk benden holandn sanmyordum. O
anda kafas karm olmal. Sonsuza kadar bana yapp kalamaya-
can anlamak zorunda. Bu konuyu uzatmak istemiyorum. Sadece
senin bilmeni istedim."
Marina bir sre konumad.
"Ona acyorum," dedi sonra. Alamaya balad. "Hi bitmeyece-
ini sandn bir ak kaybetmek ve bu darbenin altndan kalkmak
zorunda olmak. Ne korkun, korkun, korkun!"
"Evet, ama..."
"Ayn eyi bana yapmayacana nasl emin olabilirim?"
"Anlamadm?"
"Onu terk ettiin gibi beni de terk etmeyeceini nereden bilece-
im?"
"Ben byle bir eyi... alkanlk haline mi getireceim?"
"Bir kez yaptn. Belki birka kez. Nereden bileyim?"
lan hakaret etmemek iin kendini g tuttu. Azn asayd kor-
kun eyler syleyebilirdi ve birbirlerini anlamazlard. Ama Marina
ile konumaya devam etmek zorundayd.
"Srekli olarak," diye szn srdrd Marina, "benden bkp
karna dnmenden korkuyorum."
"Asla byle bir ey yapmam, asla. Neden yapaym?"
"Birbirinizi tanyorsunuz siz."

100
101
ERKEKLERN HKYELER GN BOYU GECE YARISI

"Belli bir yatan sonra," dedi lan, "her ey sonsuzluk burcuna gi-
rer, herhalde en iyi davran yolu da budur. Artk tereddtlerle yitire-
cek zamanm yok benim."
"Ama sen zayfsn," dedi Marina. "Kendin mcadele etmiyorsun.
nsanlarn seni ynetmesine izin veriyorsun."
"Kimin?"
"Benim. Anthony'nin. Karnn. Sen karndan hep korkardn."
"Haklsn," dedi lan. "imden hep bakalarnn gsterecekleri
iyilie srtm dayamak geliyor."
"Salt byle yaparak hayatta kalamazsn." Ian'a bakmyordu Ma-
rina. "Senin zayfln insanlarn akln kartryor."
"Ben bir hayal rn deilim, herkes gibi zayf yanlan -ayrca da
gl yanlan- olan sefil bir insanm. Ama seninle olmak istiyorum
ben. Bundan eminim." Hesab dedi. "kp biraz yrmek isti-
yorum," dedi. "Anthony'ye ne syleyeceim zerinde biraz dnmek
ihtiyacndaym. Sonra evde grrz."
Marina onun elini tuttu. "Aklnn ve zeknn ve... dncelerinin
ziyan olmas ok yazk olur. Haydi p beni."
lan dan kt, Marina'y not defteriyle ba baa brakt. Souk
havada amaszca dolat. ok gemeden Anthony ile buluaca ka-
feye vard, bulumalarna daha bir saat vard; bira ve kahve iip otur-
du.
Bir kadnla birlikte olmann zorluklarn Anthony'nin anlayaca-
n dnyordu. Ama bir i orta olarak Anthony'nin sabrl olaca-
ndan pek emin deildi. lan pervaszca davranmt; hatta lgnca.
imdi Anthony'nin ona pek ihtiyac yoktu. lan kendi karsn hayatn-
dan nasl karp attysa, imdi Anthony de ona ayn eyi yapabilirdi.
Kafede otururken Anthony'nin, ofrnn kulland Mercedes' le
geldiini grd. Anthony arabasn gnderdikten sonra salarn
dzeltti, zerindeki tozlar silkeledi. Yannda gen bir kadn vard,
ona birtakm talimatlar veriyordu. Herhalde yeni asistanyd. Kz kal-
drmda bir aa bir yukar yryerek telefonla konuurken Anthony
kafeden ieri girdi.
zerinde iyi kesimli koyu renk bir takm elbise vard; salar bo-
yalyd. Uzun boylu ve zayft; pek bir ey imedi. Kafasnn kark
olmas ve kadnlarla nasl geineceini bilememesi dnda pek bir
kusuru yoktu. lan onu birka kadnla tantrmay denemiti. Anthony
bir kez ecstasy hap (hap lan vermiti, ona da postacs) kullandktan
sonra uyuturucuya balamlard - ounlukla da ecstasy almlard,
yannda da kokain, havalarn bulmak iin; sonra da Ca-nabis,
sakinlemeleri iin; bu i bir yl srmt, ta ki ilk gece duyduklar
zevki bir daha asla tadamayacaklann anlayana kadar; lan imdi
sakinletiriciden baka bir ey kullanmyordu.
"Nerede o?" diye sordu Anthony, evresine baknarak. "Nasl g-
rnyor?"
"Evde. Harika grnyor. u var ki... ona Jane'den sz ettim."
Anthony oturup bir omlet smarlad. "Lanet olas antajc bir ba
belas," diye homurdand.
"Ona nasl syleyeceim diye korkmaktan deli oluyordum," dedi
lan. "Jane'in nasl olduunu bana syleyebilir misin?"
Anthony'den bu olayla ilgilenmesini istemiti. Anthony nasl -
reneceini bilirdi.
"Bedensel olarak bir rahatszl yok," dedi Anthony. "Elbette ok
zgn ve morali bozuk, ama atlatacaktr. Bugn hastaneden kyor."
"Ne dersin? Gidip greyim mi onu?"
"Bilmiyorum."
"u sra fazlasyla aklm banda. Sakinletiricilerim nerede?"
"arlatana haplarn kendim iin olduunu syledim. Vermek is-
temedi. Yeterince sakin olduumu syledi."
"Demek getirmedin?"
"Hayr,"
"Ah, Anthony."
Anthony antasn ap iinden kard kk bilgisayara ma-
sann zerinde yer at. "Dinle," dedi. i vard. Ian'n son gnlerdeki
uyuukluu Anthony'ye uygun deildi. "ime... iimize yarayacak bir
ynetmen konusunda senin tavsiyene ihtiyacm var. Galiba onu
tanyorsun."
lan dncesini sylerken Anthony bilgisayara geirdi, lan onun
pek de dzgn yazmadn fark etti; Anthony'nin parmaklar tulara
gre fazlasyla tombuldu. lan bu aleti hibir zaman anlayamayacan
biliyordu, tpk annesinin, videolarla ve bilgisayarlarla uraama-

102 103
ERKEKLERN HKYELER r
GUN BOYU GECE YARISI

yacak kadar yalandna karar vermi olmas gibi. lan yine de, san-
mak istediim kadar budala mym acaba, diye dnd. Fikirleri pek
de kt deildi.
lan ile Anthony abucak konu deitirip Ian'n holand futbola
getiler. lan ngiliz gazetelerini takip edememiti; sonular renmek
istiyordu. Anthony, Manchester United ile Chelsea'nn man
izlemek iin Stamford Bridge'e gittiini anlatt.
"Galiba beni kskandrmak istiyorsun," dedi lan.
"Gelecek sefer sen de gelsene."
"Dorusu Londra'y zlyorum."
Uykusu katmda lan bir taksiye binip Londra'da dolatn ha-
yal etmekten holanrd. Yolu West End'den ve Trafalgar Meydan'n-
dan geerdi, Mall'den aa iner, Buckingham Saray'nn nnden
geerdi, sa tarafnda bir yeralt maaras gibi aydnlatlm olan
Green Park olurdu; Hyde Park Corner'n tehlikelerini atlatp Minema'
dan (gizemli bir spanyol filmi oynard orada) ve Harvey Nichols'un
vitrininin nnden geerdi. in asln bilmese, Londra'nn liberal ve
zel bir yer olduunu dnebilir insan! lan bu ksa srgn dneminin
getirdii yoksunluklardan usanmaya balamt.
Marina uyuyor mu yoksa Paris'te geziniyor mu diye merak etti.
Birden aklna onun Paris'ten ayrlp Londra'ya dnm olabilecei
geldi. Acaba bu dncem, duyduum tedirginlie bir son vermek
iin kapldm bir dilek mi, diye dnd, inden eve koup Mari-
na'y avutmak geldi.
"Amerikan projesi nasl?" diye sordu lan.
"Yazn ekilecek."
"Sahi mi?"
"Elbette. Sana sylemitim, paray bulmak g olmad."
Anthony'nin kendisini hor grdn hissediyordu ama ayn za-
manda ona kar teklifsizdi de.
"Benim holandm filmleri neden ekmediini hi bilmiyo-
rum," dedi.
"Boanyordun. Sonra da ortadan kayboldun. imdi neden yap-
myorsun onlar? Gelitirecek para var."
"Marina ile benim oturacak yerimiz yok."
Anthony, hl kaldrmda bir aa bir yukar dolamakta olan
104
asistanm camdan iaret etti.
"O sana bir ev bulur. Londra'ya dnersen seni yarn bir otele yer-
letiririm, evin de pazartesi gn hazr olur... Tamam m?" lan yant
vermedi. "Ayrlmakla doruyu yaptn," dedi Anthony, "hem Jane'den
hem de Londra'dan ayrlmakla."
"Jane hep benim yeteri kadar gayret gstermediimi sylerdi.
Bazen, aklmn baka yerde olduu... doruydu aslnda. Ama Jane'le
alt yl yaadm ben."
"Birisiyle birlikte olup olmayacana karar vermek iin yeterince
uzun bir sre olduu kesin. Sen yaptn bunu. Bitti. zgrsn," dedi
Anthony.
Anthony'nin bu olay byle drst bir ereveye oturtma bii-
minden holanyordu lan.
"Bunca zaman o kadar mutsuz geirdiim iin iim pimanlk
dolu," dedi.
Anthony iini ekti. "Sonsuza kadar o mutsuzlua tutunamazsn."
"Hayr," dedi lan. "Romantik aka da inanyorum artk. Byle
dndm iin de kendimi budala gibi hissediyorum. Karndaki-ni
yceltmenin nesi yanl? Mastrbasyon yerine Rembrandt, ne der-
sin?"
"Neden hem yceltip hem de dzmeyesin?" dedi Anthony. "Pi-
casso'ya baksana." Masann zerinden Ian'a doru eildi. "Marina ile
nasl gidiyor?"
"Hayatmn ikencesi. Souk hindi, psikoz ve lm - hepsi bir-
den. Ben de kendimi anlamaya alyorum ve elimden ne gelebile-
ceini. imdi kafam o kadar kark deil. Pes etmek istemiyorum."
"Neden pes edesin? Sana nasl hayran olduunu grmek iin ona
bir bakman yeterli. Byle apak belli olan eyleri insann greme-
mesi ne tuhaf. lan, irkette pek ok ey oluyor. Geri dnmene ok se-
vinirim. Hemen. Pazartesi diyelim istersen." Anthony ona bakyordu.
"Ne dnyorsun?"
"Gerekten bilmek istiyor musun?"
"Evet."
lan bu konudan Marina'ya hi sz etmediinin farkna vard.
Onun grn pek sormazd zaten. Her eyi tek bana yapmaya
105
ERKEKLERN HKYELER
almt. Belki onun yardmn isteyebilse, belki ona bavurmay -
renebilse Marina da kendini daha ok her eyin iinde hissederdi.
Belki de ak, sorunlarn dei tokuuydu.
"Marina'nn grn alrm."
"yi," dedi Anthony.
Ian konumay srdrmek istiyordu ama Anthony bir randevusu-
na ge kalmt. Daha sonra da sevgilisiyle buluacakt. lan gitmek
zere ayaa kalkt.
"u sralar biraz para sknts ekiyorum."
"Tamam."
Anthony ek defterini kartp bir ek yazd. Sonra da Ian'a biraz
nakit para verdi. Dar knca Anthony Ian' asistan olan kzla ta-
ntrd, lan kzn Anthony hakknda ne bildiini merak etti. Anthony
kza, Ian'n pazartesi gn iine dneceini syledi. Anthony ile gen
kadn arabaya bindiklerinde lan onlara kaldrmdan el sallad.
Geri yrrken lan evde olmak istediini dnd, beendii bir
evde, sevdii kadn ve ocuklarla birlikte. Gnlk, sradan eylere
vermek istiyordu kendini. Belki de artk elinin altmdayd bu eyler.
Bunlar elde edince baka eyler dnebilirdi ve yararl olabilirdi.
Anahtar kilide soktu, binaya girdi, merdivenleri koarak kt.
Zile st ste bast. Hava souktu ama o terliyordu. Bir daha ald zili.
Cebinde anahtarlarn arad. Sonunda kapy ap koridorda ilerledi.
Oda karanlkt. I yakt. Marina yatan zerine uzanmt.
Dorulup oturdu.
E V R E N : L K N U R Z D E M R
106

TRUMAN CAPOTE l Benim Anlatm
BLYORUM, ok kt eyler sylyorlar benim iin; ister benden ya-
na km, ister onlardan, oras kendi bileceiniz i. Ben sadece Eunice
ile Olivia-Ann'a kar syleyeceklerimi yazyorum; iki salam gz
olan herkes kimin akll, kimin deli olduunu kolayca grr sanrm.
Benim istediim ABD halknn olan biteni bilmesi, o kadar.
Olan biten: Pazar gn, 12 Austos, bu yl, Eunice babasnn
Sava'tan kalma klcyla beni ldrmeye kalkt, Olivia-Ann da otuz
santimlik bir domuz bayla nne gelen her eyi kesti, dorad.
Buna gelene kadar daha neler neler var.
Talihsizliim alt ay nce Marge'la evlendiim zaman balad.
Yaptm ilk yanl hareket de budur zaten. Mobile'de, drt gnlk bir
arkadalktan sonra evlenmitik. kimiz de on alt yandaydk; Marge,
amcamn kz Georgia'ya konuk gelmiti. imdi dnyorum da,
yle bir kz nasl beenmiim, sevmiim, aklm almyor. Gzel deil,
vcut yok, stelik de kafasz m kafasz. Ama Marge sarndr,
doutan sarn, herhalde buna, sarnlna kaplm olacam. Evet,
evlenmemizin stnden ay geti gemedi, bir de baktm, Marge
frlverdi; gebe; yaptm ikinci yanl hareket. Sonra barp
armaya, eve, annemin yanna gideceim diye diretmeye balad -
ama annesi yoktu, yalnz bu iki halas vard, Eunice ile Olivia-Ann.
Sonunda beni Cash and Carry'deki gzelim iimden karp buraya,
Admiral's Mill'e, bu kt, pis yere getirdi.
L-N istasyonunda trenden indiimiz gn bardaktan boanrcas-na
yamur yayordu; bizi karlamaya kan oldu mu sanyorsunuz?
stelik krk bir sent verip bir de telgraf ekmitim. Dnn: Karm
gebe, yamur altnda tam on kilometre yol yrmek zorundayz.
107
ERKEKLERN HKYELER
Marge'n can kt, nk srtm ard iin ben pek az ey taya-
biliyordum. Bu evi ilk grdm zaman ok beenmitim dorusu;
saklayacak deilim. Kocaman, san bir ev, nnde sra sra stunlar,
baheyi evreleyen, krmz beyazl japonglleri, btn bunlar gz
alc eylerdi.
Eunice ile Olivia-Ann geldiimizi grm, bizi karlamak iin
hole kmlard. Ah, bir kerecik olsun grebilseydiniz onlar. nann
akkadak dp lrdnz! Eunice yle koskocaman, yal, iman
bir ey, yalnz poposu yz kilo gelir. Hava yamurlu da olsa, ak da
olsa, evin iinde hep eski moda bir gecelikle dolar, adm kimono
takm onun, ama pis bir fanile gecelikten baka bir ey deil. Sonra
ttn iner, te yandan kibarla da pek dkn olduu iin azn-
daki ttnleri kimseye gstermeden tkrmeye alr. kide bir oku-
muluundan, bilgeliinden sz aar, beni kk drmek, zmek
isteiyle yapar bunu, ama ben hi aldrmam, nk onun her szc
teker teker hecelemeden ocuk dergilerini bile okuyamadn pek iyi
bilirim. Yalnz unu da sylemeli: karma toplama yapmakta, para
saymakta kimse yanamaz Eunice'le; Washington'un D.C. bl-
gesindeki iyerlerinde alm bir insann baka trl olmas da bek-
lenemez zaten. ok paras yoktur demek istemiyorum bu szle! Ken-
disi yok der, ama var, biliyorum, iyice biliyorum, nk bir gn yan
verandadaki iek sakslarnn birinde bin dolara yakn para buldum,
oraya saklam. Bir sentine bile dokunmadm, ama Eunice yz dolar
alm olduumu sylyor; yalan, hem de kuyruklu yalan. Admiral's
Mill'de herkes Eunice'in azndan kan szleri tepeden gelen birer
emir gibi karlar, nk herkes ona borludur; Eunice tutup Charlie
Carson'un (gzleri kr, doksanlk, yatalak bir adam, 1896'dan beri
yerinden kprdayamyor) kendisini srtst yere ykp bilmem ne halt
ettiini sylese, btn kasaballar ncil'e el basp Eunice'in doru
sylediine yemin ederler.
Olivia-Ann daha da kt; bu bir gerek! Yalnz, Eunice kadar si-
nirli deil; anadan doma aptal nk, tavan arama kapatlp stne
kilit vurulacak yarm aklllardan. Soluk renkli, sska m sska, stelik
bykl bir kadn. ou zaman bir kenara oturup elindeki otuz san-
timlik domuz bayla sopa yontar, ya da birine bir hnzrlk eder,
Mrs. Harry Steller Smith'e yapt gibi. Bunu kimseye sylemeyece-
108
BENM ANLATIIM
ime sz vermitim, ama insann hayat tehlikeye girince szn filan
bir deeri kalmyor.
Mrs. Harry Steller Smith, Eunice'in kanaryasyd; ad, kocakar
ilalan yapp satan Pensacola'l bir kadndan geliyordu; Eunice her
hastal geiren bir ila alrd ondan. Bir gn oturma odasnda bir
grlt duydum, kapy ap baktm, ne greyim istersiniz. Olivia-
Ann eline koca bir tavan sprgesi alm, Mrs. Harry Steller Smith'i
pencereden dar kklyor, kafesin kaps ise ardna kadar ak. O
anda ieri girmemi olsaydm, bu ii onun yaptn kimse bilmeye-
cekti. Eunice'e syleyeceimden korkarak iyice ald bana, zavall bir
hayvan byle kafese tkmak ho bir ey deilmi, stelik Mrs. Harry
Steller Smith'in t de sinirine dokunuyormu. Sonunda ben onun
haline acdm, o da bana iki dolar verdi; ikimiz bir olup Eunice'e
syleyecek bir yalan uydurduk. Paray kabul etmezdim ama, baktm,
almazsam ii rahat etmeyecek, zlecek, eh, ne yapaym, ister istemez
aldm.
Bu eve geldiim gn Eunice'in syledii ilk szckler unlar ol-
mutu: "Demek bununla evlenmek iin katn bizden, ha, Marge?"
Marge yle dedi: "ok yakkl, hem de gzel, deil mi, Eunice
Hala?"
Eunice beni tepeden trnaa bir szd: "Syle, arkasn dnsn."
Ben arkam dnk dururken, Eunice, "Yazk," dedi, "sprntnn
en ktsn semisin. Buna erkek bile denmez."
Hayatmda kimse beni bu kadar aalamamt! Dorusu pek
salam yapl, etli canl bir insan saylmazdm, ama daha iyice by-
m, gelimi deildim ki.
"Neden denmesin! Elbette erkek," dedi Marge.
Olivia-Ann'n az bir kar akt, neredeyse sinek kaacakt ii-
ne; birden canlanp atld: "Ablamn sylediini duydun. Erkek bile
denmez buna. u sprntye bak, erkeim diye dolayor! Ne erkei!
Dii bu, dii!"
Marge yle dedi: "Unutuyorsunuz, Olivia-Ann Hala, bu benim
kocam, doacak ocuumun babas."
Eunice irkin bir ses kard, sonra, "yi," dedi, "iyi ya, ben senin
yerinde olsam, byle bir kocayla hi de vnmezdim."
Ne ho bir karlama, deil mi? Hem de Cash and Carry'deki g-
109
ERKEKLERN HKYELER BENM ANLATIIM

zelim iimi brakm gelmiim!
Ama o akam olanlarn yannda bunun sz bile edilmez. Blue-
bell sofray topladktan sonra, Marge sesini elinden geldiince tatl-
latrarak, otomobili alp Phoenix City'ye sinemaya gidip gidemeye-
ceimizi sordu.
"Sen akln karm olmalsn," dedi Eunice; sanki srtndaki ki-
monoyu istemitik.
"Sen aklm karm olmalsn," dedi Olivia-Ann.
"Saat alt," dedi Eunice, "hem sen benim bu erkek bozmasna, bu
sprntye, yepyeni gibi elden drdm 34 model Chevrolet'mi
kullandracam sanyorsan, iyice akln karm olmalsn."
Bu gibi szler Marge' hemen alatr.
"zlme, ekerim," dedim, "aldrma, ben zamannda ne Cadil-
lac'lar kullandm."
"Hh," dedi Eunice.
"Elbette," dedim.
"Deil otomobil kullanmak," dedi Eunice, "bir sabann ucundan
tuttuysa bu sprnt, ben oturup tam bir dzine, neft yamda kzar-
tlm fare yerim."
"Kocam iin byle szler sylemenize gz yumamam," dedi
Marge. "ok ayp ediyorsunuz! Biliyorum, btn bunlar yabanc bir
yerde, yabanc bir adamla evlendim diye."
"Sana uygun zaten, tam sana gre," dedi Eunice.
"Byle eyler syleyerek aklmz eleceini sanma, ikier tane
gzmz var bizim," dedi Olivia-Ann; sesi tpk iftlemeye hazrla-
nan eeklerin anrtsna benziyordu.
"Biz yle kolay kolay kandrlacaklardan deiliz," dedi Eunice.
"Ben sadece unu anlamanz istiyorum," dedi Marge, "bu adam-
la, lnceye kadar ayrlmamak zere evlendim, tam buuk ay n-
ce. Kime isterseniz sorun. Sonra, Eunice Hala, karnzdaki zgr bir
insan, bir beyaz, stelik daha on alt yanda. Sonra George Far
Sylvester babas iin bu gibi szler sylenmesinden hi de holanmaz
sanrm."
George Far Sylvester doacak ocuumuzun adyd. Yaman bir
ad, deil mi? Ama u anda hibirine ilgi duymuyorum, hibiri yok
gzmde.
"Bir kzn baka bir kzdan ocuu olur mu?" dedi Olivia-Ann;
aka hakaret ediyordu bana, erkeklik gururumla oynuyordu. "Her
gn yeni yeni eyler gryor insan hayatta."
"Ah, sus artk," dedi Eunice. "Sinemadan da Phoenix City'ye git-
mekten de umudunuzu kesin, bouna ene yormayalm." Marge
hkrd: "Oh-h-h, ama Judy Garland oynuyor." "zlme ekerim,"
dedim, "aldrma, ben o filmi on yl nce grdm, Mobile'de."
"Yalann daniskas denir buna," diye bard Olivia-Ann. "Ah, sen
ne ahlakszsn, sen. Judy film evirmeye balayal on yl olmad
daha." Olivia-Ann elli iki yllk hayat boyunca (kendisi ka yanda
olduunu kimseye sylemez, ben Montgomery'deki nfus memurlu-
undan mektupla edindim bu bilgiyi), bir tek film grm deildir,
ama tam sekiz sinema dergisine abone. Postanede alan Mrs. De-
lancey'nin dediine gre, Sears and Roebuck firmasndan postayla
yapt alveri bir yana braklrsa, Olivia-Ann'a sinema dergilerin-
den baka hibir ey gelmezmi. Gary Cooper'n hayrandr; hayranlk
ama ne hayranlk, hastalk gibi; yalnz bu artistin fotoraflaryla dolu
bir sand, iki de bavulu var odasnda.
Masadan kalktk; Eunice yuvarlana yuvarlana pencereye gidip
bahedeki tespihaacma bakt: "Kular tnemeye balam - yatma
zamanmz geldi demektir. Sen odana k, Marge, bu centilmenin ya-
ta arka verandada."
Eunice'in ne demek istediini anlayabilmem iin tam bir dakika
dnmem gerekti.
Sonra yle sordum: "Yani beni karmla bir odada yatlmayacak
msnz imdi?"
Bunun zerine ikisi birden haykrmaya baladlar.
Derken Marge'n sinirleri bozuldu, bast l: "Susun, susun,
susun! Daha fazlasna dayanamam artk. Haydi, benim kk sevgi-
lim - haydi, git, nerede derlerse orada yat. Yarn bir eyler dn-
rz..."
"Anlalan," dedi Eunice, "hi akl kalmam bu kzcazda, iyice
oynatm."
"Zavall yavrucak," dedi Olivia-Ann; kolunu Marge'n beline do-
lad, sonra kz kapya doru gtrd; "zavall yavrucak, bylesine

110 111
ERKEKLERN HKYELER
gen, bylesine gnahsz. Haydi, gidelim de, ban gsme dayayp
doya doya bir ala."
Mays, haziran, temmuz aylarn, austosun da aa yukar ilk
yarsn, arka verandada, akta geirdim, ne bir cibinlik, ne bir ey.
Marge derseniz - bir kerecik bile azm ap da beni odasna istediini
sylemedi! Alabama'nn bu yanlar bataklk; bir sokuta manday
ldrecek sivrisinekler var; ya bcekler, kanatl hamam bcekleri; ya
koca koca tarla fareleri, hani ilerinden birini tutup bir marandizin
nne balasanz, ektii gibi gtrr; buradan ta Timbuctoo'ya
kadar. Ah, o kk, domam George olmasayd arada, ben oktan
kam gitmitim bu evden. lk geceden bugne dek yle be saniye
yalnz kalamadm Marge'la. Birinden biri hemen koar yanmza;
geen hafta az kald salarn balarn yolacaklard; Marge odasna
kapanp kapy kilitlemi, beni de ortalarda grememiler, lgn gibi
saldrdlar saa sola. Oysa ben aada pamuk balyalarn hazrlayan
zencileri seyrediyordum, ama inadma sesimi karmadm, Eunice
kilitli odada Marge'la ikimizin bir iler becerdiimizi sanp sinirinden
atlasn patlasn diye. O gnden sonra gzcler kadrosuna Blue-bell'i
de kattlar.
stelik bu buuk ay be parasz geildim; u anda sigara ala-
cak param bile yok cebimde.
Eunice ie girmemi istedii iin her gn bamn etini yedi, sy-
lendi durdu, bir gn olsun brakmad arkam. "Bu sprnt neden gi-
dip kendisine yle doru drst bir i bulmuyor?" Siz de dikkat et-
misinizdir herhalde, bana hi dorudan doruya sz sylemez, yk-
sek huzurlarnda yalnz bile olsam, o gene yanmzda nc bir insan
varm da onunla konuuyormu gibi davranr. "Erkekliin kysndan
gemise, gidip karsnn ekmeini kazanmaya baksn, srtn bana
dayayp yan gelmeye utanmyor, bir de onu besliyorum." Sras
gelmiken unu da syleyeyim bari: Tam ay on gndr halama
patatesle, yemek artklaryla yayorum; iki kere Dr. A. N. Car-ter'a
gittim. skorpit hastalna yakalanm olup olmadm, o da
kestiremedi bir trl.
almama gelince, sorarm size, benim gibi yetenekli bir adam,
Cash and Carry'de alm, baar gstermi bir adam, Admiral's
112

!
BENM ANLATIIM
Mili gibi bir yerde ne i tutabilir? Tek, bir tek dkkn var burada,
onun da sahibi Mr. Tubberville admda, tembel mi tembel, maln sat-
maya bile enen bir herif. Morning Star Baptist Kilisesi'nin papazl
da bo deil aksi gibi, iren, moruk bir papazlar var, ad Shell;
geenlerde Eunice ona urayp benim ne zaman leceimi sordu.
Kulaklarmla duydum verdii cevab, mrmn ounu yaamm,
yle dedi.
Ama beni en fazla zen ey, Eunice'in Marge' kandrm olmas.
Kz baya dman etti bana, hem de szcklerle anlatlamayacak bir
dmanlk. yle ki yanna gittiim zaman beni itelemeye filan
balad, ama yle bir-iki tokat yiyince, akl bana geldi. Karm bana
saygszlk, terbiyesizlik edecek de, ben hi sesimi karmayp ylece
duracam, olacak ey mi!
Dmanlar drt bir yan evirmi: Bluebell, Olivia-Ann, Eunice,
Marge, sonra btn Admiral's Mill halk (342 kii). Dost: hi yok. te
dn, 19 Austos, Pazar gn, beni ldrmeye kalktklarnda durum
byleydi.
Her yan boucu bir sessizlik sarmt, hava son derece scakt.
Kavga tam saat ikide balad. Bunu iyice biliyorum, nk Eunice'in
bir guguklu saati var, her tnde aklm bamdan alyor. Oturma
odasndaki piyanoda bir ark bestelemekteydim, kimseye bir zararm
dokunmuyordu; bu piyanoyu Olivia-Ann iin satn alm Eunice, bir
de retmen tutmular, her hafta ta Georgia'dan, Columbus'dan gelir-
mi adam. Benimle arkadalk etmenin kendisi iin tehlikeli olacan
hissettii gne kadar, postanedeki Mrs. Delancey ile pek iyiydi aramz;
onun anlattna gre, bu Georgia'l piyano retmeni, derse geldii
gnlerden birinde, sanki arkasndan Adolf Hitler kovalyormu gibi,
bir frlam bu evden dar, atlam Ford'una, kam gitmi, gidi o
gidi, bir daha hi grnmemi Admiral's Mill'de. Dediim gibi,
oturma odasnda, kimseye bir zarar vermeden, kendi kendime serin-
lemeye alyordum; birden Olivia-Ann dald ieri; salarna bigudi-
ler sarmt; barmaya balad: "Kes u grlty! Bir dakika rahat
brakmaz msn sen insan? Hem kalk benim piyanomun bandan.
Senin piyanon deil ya, benim piyanom, u anda kalkmazsan, eyll
aynn ilk pazartesi gn kendini yargcn karsnda bulursun."
113
ERKEKLERN HKAYELER
BENM ANLATIIM

Ne olacak, kskanyor ite, anadan doma mzisyenim diye, bire-
birinden gzel arklar uyduruyorum diye, kskanyor beni, ekemi-
yor.
"Bak, ne hale sokmusun fildii tularm, Mr. Sylvester," diyerek
piyanoya doru atld, "hepsi gevemi, yerlerinden oynam, gm
gm vuruyorsun sersem gibi, beendin mi yaptn imdi!"
Ben bu eve geldiim zaman piyano oktan kln bulmutu, o da
bunu pek iyi bilirdi ya, neyse.
yle dedim: "Bakyorum da sizden hibir ey gizlenmiyor, Miss
Olivia-Ann, ama hani benim de, kendime gre, bildiim baz eyler
var da, tuhaf deil mi, bana onlar hatrlatyorsunuz. Belki de o benim
bildiim eyleri bakalar pek merak ediyorlardr, renmek isterler.
Ne oldu acaba Mrs. Harry Steller Smith, nereye gitti dersiniz?"
Mrs. Harry Steller Smith'i hatrladnz m?
Bir an durdu, bo kafese bakt. "Bana sz vermitiniz," dedi; son-
ra birden mosmor oldu yz.
"Belki vermiimdir, belki de vermemiimdir," dedim, "Eunice'i
yle aldatmakla ok kt bir i yapmtnz, aramzda sk bir dostluk
var diye sustum ben imdiye kadar, dostluumuz sona ererse, belki de
bundan sonra susmam."
Evet, efendim, grltsz patrtsz, gzel gzel kp gitti. Ben
de piyano almay brakp odann ortasndaki kanepeye uzandm;
korkun bir eydir o kanepe; Eunice onun takmn 1912'de, Atlan-
ta'da, tam iki bin dolara alm, hem de pein para - kendisi yle der.
Yar kara, yar zeytin yeili pelle kapldr bu takm; slak tavuk ty
kokar. Odann kelerinden birinde kocaman bir masa durur; stnde
de Miss E ile O-A'nn sevgili anneleri ile sevgili babalarn gsteren
iki fotoraf vardr. Baba yakkl bir adam dorusu, ama, aramzda
kalsn, bana ailesine zenci kan karm gibi geliyor. Sa-va'ta
yzbaym, bunu hibir zaman unutmayacam, nk kaputunun
yannda sallanan kl hayatmda nemli bir rol oynad. Anne tpk
Olivia-Ann gibi yarm akll bir kadn, fotorafndan yle anlalyor,
ama kzndan ok daha ho.
Tam uykuya dalacam srada Eunice'in sesini duydum; "Nerede?
Nerede?" diye haykryordu. Sonra birden onu kapnn nnde
grdm, ellerini koca kalalarna dayam, gzlerini bana dikmiti;
yardaklar arkasna toplanmlard: Bluebell, Olivia-Ann, bir de
Marge.
Birka saniye Eunice kocaman, plak ayan hzl hzl, kzgn
kzgn yere vurdu; stnde Niagara alayam'nm fotoraf olan bir
kartpostalla iman yzn yelpazeledi.
"Nereye saklam paray?" dedi. "Kendisine gvenmemden, evi-
min iinde serbeste dolamasna gz yummamdan yararlanp ard
yz dolarm nereye saklam?"
"Bu kadar da ok fazla artk," dedim; ama scaktan bunalmtm,
bitkindim, yerimden kprdayacak halim yoktu.
"Fazla m, eksik mi sonra grrz onu," dedi, konuurken gzleri
yuvalarmdan frlayacakt nerdeyse. "Benim cenaze paramd o, param
isterim. Sen bunun llerin cebinden para alacak kadar dk bir
insan olduunu anlayamam miydin?"
"Belki de o almamtr," dedi Marge.
"Sen hi karma bu ie, km," dedi Olivia-Ann.
"O ald param, yzde yz eminim," dedi Eunice. "Grmyor
musun gzlerini - nasl kara kara, sulu sulu bakyor!"
Esneyerek yle dedim: "Yasalarn sylediine gre, bir insan
baka bir inam haksz yere sularsa, kendi sulu der, hem de ko-
dese tklr bu yzden."
"Tanr bilir hrszlara verecei cezay," dedi Eunice.
"Ah, abla," dedi Olivia-Ann, "Tanrya brakmayalm onu ceza-
landrmay."
Bunun zerine Eunice benim stme doru yrd; kirli, fanile
geceliinin etei yerde srnyordu. Olivia-Ann hemen onun arkas-
na taklmt; Bluebell sanki bir yerine bir ey olmu gibi keskin bir
lk att, hani belki ta Eufala'dan bile duymulardr o l; Marge
ellerini kenetlemi, inliyor, tuhaf sesler karyordu.
"Oh-h-h," diye hkrd, "ne olur, geri ver u paray, kk sev-
gilim."
"Et tu Brute?" dedim; William Shakespeare'dendir bu sz.
"Haline bakn unun," dedi Eunice. "Btn gn byle aylak aylak
yatyor, hi yormak istemiyor kendini."
"Acnacak ey," diye gtgtlad Olivia-Ann.

114
115
ERKEKLERN HKAYELER
BENM ANLATIIM

"Sanki u zavall kzcaz deil de bu douracak." Eunice'di ko-
nuan.
Bluebell yz paralk aklyla atld: "Yalan m?"
"Kendi hallerine bakmadan bana sz sylyorlar," dedim.
"Evimde ay yan gelip oturduktan sonra, bu sprnt bir de ba-
na hakaret mi ediyor?" dedi Eunice.
Kolumdaki sigara klne bir fiske vurdum, sonra ar ar unlar
syledim: "Dr. A. N. Carter'n dediine gre bende iskorpit varm,
ok tehlikeli bir hastalk, en kk bir heyecanlanma bile yasak -
yoksa azmdan kpkler saarak drt bir yana saldrr, nme geleni
srrmm."
Bunun zerine Bluebell yle dedi: "Neden gitmiyor geldii
ple, Mobile'e, Miss Eunice? Canm kyor ona hizmet etmekten,
bktm artk."
Kmr karas zenci iyice tepemi artrmt, bir an gzlerim karar-
d. Sonra hi heyecanlanmadan yerimden kalktm, gidip asklktaki
emsiyeyi aldm, alr almaz da dnp Bluebell'in kafasna indiriver-
dim, bir daha, bir daha, emsiye iki para oldu.
"Benim ipek emsiyem, japon emsiyem," diye haykrd Olivia-
Ann.


Marge l bast: "Bluebell'i ldrdn, zavall Bluebell'i l-
drdn!"
Eunice, Olivia-Ann' kapya doru itti: "Akln kard, ekerim!
Ko! Ko, Mr. Tubberville'i ar!"
"Ben hi sevmem Mr. Tubberville'i," diye kestirip att Olivia-
Ann. "Gidip kendi domuz bam getireceim." Tam kapdan ka-
ca srada bir kaleci gibi atlp sarldm beline, yere yuvarlandk, o-
cuk oyunca deil bu, lm var iin ucunda. Ama srtm hl aryor.
"ldrecek onu!" diye bir haykrd Eunice, btn ev zangr zan-
gr sarsld. "Hepimizi ldrecek! Ben syledim sana bunu, Marge.
abuk, kzm, abuk babamn klcn getir!"
te byle, Marge koup klc getirdi, Eunice'e verdi. Bir de ka-
dnlarn kocalarna ballndan sz aarlar! Bu yetmezmi gibi,
Olivia-Ann karnma bir diz atmaz m, gzlerimde imekler akt,
kollarm gevedi. Az sonra Olivia-Ann'n bahede bara bara ila-
hiler sylediini duyduk.
Gzlerim grkemli geliini
grd Tanr'nn; Gazap
zmlerinin yld
babozumunu ineyerek...
Bu srada Eunice babasnn klcn savura savura odann iinde
drt dnyordu; ben nasl olmusa olmu piyanonun tepesine trman-
mtm. Derken Eunice bana doru gelip piyanonun iskemlesine kt,
o titrek, her yan ayr oynayan iskemle onun gibi bir canavar nasl
ekti, bir trl akl erdiremedim.
"n oradan aa, pis korkak, ikiye blvereceim imdi," diyerek
klc savurdu; bu sylediklerimi her zaman kantlayabilirim, tam bir
santim derinliinde yaram var, kl yaras.
O arada Bluebell kendine gelmi, usulca kapdan karak n bah-
eye, Olivia-Ann'n yanna komutu; ilahileri birlikte okumaya ba-
ladlar. Anlalan, beni ldrmek iin ayin yapyorlard, hani Marge
dp baylmasayd, ldreceklerdi de.
Marge'm bana yapt tek iyilik de bu oldu zaten.
Sonrasn pek iyi hatrlayamyorum; bir ara kapda Olivia-Ann'
grdm, elinde otuz santimlik domuz ba vard, arkasnda bir yn
insan, komular duruyordu. Birden yerde yatan Marge' grdler;
herkes onun bana topland; derken kz kaldrp dar kardlar,
odasna, yatana gtrdler galiba. Her neyse, onlar dar kar k-
maz kapy kapatp arkasna eyalar ydm.
Btn pel koltuklar, kocaman maun masay -yalnz o bir-iki
ton gelir- askl, daha bir sr eyi ydm st ste. Pencereleri sr-
meledim, perdeleri kapattm. Bu ileri yaparken koca bir Sweet Love
kutusu geti elime, be dolarlk kutulardan; azna kadar da dolu,
eit eit eker; u anda, ikolatadan yaplma, ii kremal bir kiraz
inemekteyim. Arada bir gelip kapy yumrukluyor, haykryor, sy-
leniyorlar. Ah, evet, bambaka bir ark sylemeye baladlar imdi.
Bana gelince - zaman zaman piyanonun bana geip neeli arklar
alyorum, kendilerinden korktuumu sanmasnlar diye.
E V R E N : M E M E T FUAT

116
117
CHARLES BUKOWSKI I Buluma
RAMPART duranda otobsten inip Coronado'ya yrdm, sonra yo-
kuu trmanp evimin n kapsmm nnde durdum. Kollanm stan
gnein altmda ylece durdum bir sre. Sonra anahtar bulup kapy
atm ve st kata kmaya baladm.
"Kim o?" diye sordu Madge.
Cevap vermedim. Ar ar kmay srdrdm. ok solgun ve
gszdm.
"Kim o? Kim var orada?"
"Telalanma benim Madge."
Merdivenin st basamanda durdum. Yeil, ipekten yaplm es-
ki bir elbise giymi, kanepeye oturmutu. Elinde bir bardak arap,
buzlu, yle severdi.
"Canm!" diye stme atld. Sevinmi grnyordu, pt beni.
"Oh Harry gerekten sen misin?"
"Belki. Dayanabilirsem. Yatak odasnda kimse var m?"
"Samalama! ki ister misin?"
"emezsin dediler. Halanm tavuk, rafadan yumurta yemem
gerek. Liste verdiler."
"Orospu ocuklar. Otur. Banyo yapmak ister misin? Bir eyler
ye."
"Hayr, dur biraz oturaym."
Koltua ktm.
"Ne kadar para kald?" diye sordum.
"On be dolar."
"abuk harcamsn."
"ey-"
BULUMA
"Kira durumu nedir?"
"ki hafta. bulamadm Harry."
"Biliyorum. Arabay gremedim. Araba nerde?"
"Kt haber. Birine dn verdim, nn arpmlar. Sen dn-
meden yaptrtmay dnmtm. Kedeki tamircide."
"Araba alyor mu?"
"Evet, nn dzeltsinler istedim."
"n arpk olsun. Radyatre ve farlara bir ey olmamsa yle
kullanrsn."
"Allahakna Harry! Doru olan yapmaya alyordum!"
"imdi dnerim."
"Harry, nereye gidiyorsun?"
"Arabaya bakacam."
"Yarn bakarsn. yi grnmyorsun Harry. Otur konualm."
"imdi dnerim. Beni bilirsin. Yarm kalan ilerden holanmam."
"Of Harry!"
Merdivenlerden inmeye baladm. Sonra tekrar yukar ktm.
"On be dolar ver."
"Of Harry. Off!"
"kimizden biri bu gemiyi batmaktan kurtarmal. Bu sen olmaya-
cana gre!"
"Yemin ederim Harry. Her sabah yataktan kalkp i aramaya git-
tim. Hibir ey yok."
"On be dolar ver."
Madge antasn alp kartrmaya balad.
"Bu akam iin bir ie arap alacak kadar para brak bana, bu i-
e bitmek zere. Senin dnn kutlamak istiyorum."
"Biliyorum Madge."
antasndan bir onluk drt birlik karp uzatt. antay elinden
kapp ters yz ettim. inde ne varsa yataa sald. Bozuk paralar,
kk bir ie porto, bir birlik bir de belik. Belie uzand ama on-
dan hzl davrandm. Dorulup yzn tokatladm.
"Orospu ocuu! Hi deimemisin. Pis herifin birisin hl."
"O yzden lmedim ya."
"Bir daha bana vurursan giderim."

118 119
ERKEKLERN HKYELER
"Sana vurmaktan holanmadm bilirsin gzelim." "Bana vurmak
kolay, gidip bir erkee vursana, vuramazsn deil mi?"
"Ne ilgisi var imdi?"
Belii alp aa indim.
Tamirci kedeydi. Ben ieri girerken Japon bir herif arabaya ye-
ni taklm n kafese yaldz boya sryordu. Basma dikildim.
"Tanrm, gerek bir Rembrandt olmu bu," dedim.
"Araba sizin mi baym?"
"Evet. Borcum ne?"
"Yetmi be dolar."
"Ne?"
"Yetmi be dolar. Bir bayan getirdi arabay buraya."
"Orospunun biri getirdi onu buraya. Bana bak, arabann kendi
yetmi be dolar etmezdi, hl etmez. Bu kafesi hurdacdan be do-
lara kaptn."
"Bakn baym, bayan dedi ki-"
"Kim?"
"ey, kadn dedi ki-"
"Ben ondan sorumlu deilim. Hastaneden yeni ktm. Sana ara
da srada deyebilirim, ancak henz bir iim yok ve arabaya ihtiya
cm var. imdi hemen ihtiyacm var. bulursam sana deme yapa-
bilirim. Bulamazsam yapamam. Bana gvenmiyorsan araba sende
kalsn. Gidip ruhsatn getiririm. Nerde oturduumu biliyorsun. ster
sen ruhsat getireyim."
"imdi ne verebilirsin?"
"Be dolar."
"ok az."
"Syledim ya! Hastaneden yeni ktm. bulunca derim, ya
kabul edersin ya da arabay sana brakrm."
"Peki," dedi. "Sana gveniyorum. Belii ver."
"Bu belii ne kadar zor kazandm bir busen."
"Nasl?"
"Bover."
O belii ald ben de arabay. alt. Yarm depo benzin bile
BULUMA
vard. Yan, suyunu dert etmedim. Tekrar araba kullanmak nasl
olacak diyerek biraz turladm. yi bir duyguydu. Sonra iki satan
dkknn nne ektim.
"Harry!" dedi pis nlkl yal adam.
"Oh, Harry!" dedi kars.
"Nerelerdeydin?" diye sordu pis nlkl yal adam.
"Arizona. Toprak ileri ile ilgili."
"Grdn m Sol," dedi kadn, "zeki biri olduunu sylemitim
sana. Kafas alan adam belli olur."
"Tamam," dedim, "iki altlk Miller ie bira istiyorum, hesaba
yazn."
"Bir dakika," dedi yal adam.
"Problem ne? Hesabm her zaman demedim mi? Canm sk-
mayn."
"Senden ikyeti deiliz Harry. Senin kadn. 13,75'lik alveri
yapt."
"13,75 mi? Laf bile edilmez. Ben daha nce hesab yirmi sekiz
dolara karp sonra kapatmadm m?"
"Evet Harry, ama-"
"Ama ne? Alveriimi baka yerden mi yapaym? Bu hesab ta-
kaym m? Allann cezas iki altlk iin deer mi?"
"Peki Harry, tamam," dedi yal adam.
"yi, poete koy. Bir paket Pall Mall iki de Dutch Masters."
"Tamam Harry, tamam..."
Sonra tekrar basamaklar kyordum. st kata vardm.
"Oh Harry, bira almsn! me Harry. lmeni istemiyorum yav-
rum!"
"Biliyorum Madge, istemezsin. Ama bu doktorlar bir boktan an-
lamazlar. imdi bana bir bira a. Yorgunum. ok koturdum. Allann
cezas hastaneden kal daha iki saat oldu."
Madge bir ie bira ve bir bardak arap ile dnd. Topuklular
ayandayd ve bacak bacak stne atnca donu grnd. Sk hatun-
du. Yzn hesaba katmazsan.
"Arabay aldn m?"
"Evet."

120 121

ERKEKLERN HKYELER BULUMA

"O ufak tefek Japon iyi bir ocuk deil mi?"
"yi olmak zorundayd."
"Ne demek istiyorsun? Arabay tamir etmemi mi?"
"Tamam, tamam, iyi ocuk. Buraya getirdin mi onu?"
"Harry, mesele karma. Ben o Japonlarla dzmem!"
Ayaa kalkt. Karn hl dzd. Kalalar, bacaklar, k tam
sevdiim gibiydi. Ne kanck! Yarm ie biray bama diktim, ona
doru yrdm.
"Senin iin ldrdm biliyorsun Madge, bebeim. Senin iin
katil olurum, biliyorsun deil mi?"
yice yaklamtm ona. Hafife tebessm etti. Bira iesini frla-
tp ayaa kalktm, elindeki arap bardan aldm gibi bir dikite i-
tim. Haftalardr ilk kez kendimi iyi hissediyordum. Birbirimize yak-
latk. Krmz, vahi dudaklarn yalad. Sonra iki elimle serte ittim
onu. Kanepeye yld.
"Seni orospu! Goldbarth'da 13,75'lik bir hesap atn, deil mi?"
"Bilmiyorum."
Elbisesi kalalarna kmt.
"Seni orospu!"
"Bana orospu deme!"
"13,75!"
"Benim bir eyden haberim yok!"
stne ktm, yzn yakalayp dudaklarndan pmeye bala-
dm. Gslerini, kalalarn, bacaklarn okadm. Alyordu.
"Bana... orospu... deme... deme, deme... Seni sevdiimi biliyor-
sun Harry!"
Sonra ayaa frlayp halnn ortasnda durdum.
"Seni paralayacam yavrum!"
Madge gld.
Onu kaldrp doru yatak odasna tadm, yataa frlattm.
"Harry, hastaneden daha yeni ktn!"
"yi ya! ki haftalk sperm birikimimi sana nakledeceim demek-
tir."
"Azn bozma!"
"Siktir!"
Yataa sradm, elbiselerimi syrmtm.
122
Elbisesini yukar kaldrdm, bir yandan onu pp okayarak. Etli
kadnd.
Kilotunu kardm sonra. Eskiden olduu gibi, ierdeydim.
Sekiz, on kere, ar, yumuak vurdum. Sonra "O pis Japonla d-
ztm dnmyorsun deil mi?" diye sordu.
"Sen pis olan her eyi dzersin diye dnyorum."
Kendini geriye ekip beni dar att.
"Azna saym!" diye bardm.
"Seni seviyorum, Harry, seni sevdiimi biliyorsun; byle konu-
tuun zaman beni zyorsun!"
"Tamam, yavrum, pis bir Japonu dzmeyeceini biliyorum. aka
ediyordum."
Madge bacaklarn at, tekrar ieri girdim.
"Oh! Erkeim, ok uzun zaman oldu!"
"Emin misin?"
"Ne demek bu? Yine mesele mi karmaya alyorsun!"
"Hayr, hayr! Seni seviyorum gzelim."
Dudaklarndan ptm, alttan almay srdryordum.
"Harry," dedi.
"Madge," dedim.
Haklyd.
ok uzun zaman olmutu.
htiyara 13,75 art iki altlk art sigara art puro borcum vard.
Los Angeles hastanesine 225 dolar ve o pis Japona da 70 dolar ayrca
ufak tefek gaz, elektrik, su faturalar ve birbirimize kenetlendik ve
duvarlar stmze kapand.
Oradaydk.
E V R E N : AV P A R D O
123
LAEN'LE HIDIR'IN YKS
PAUL BOWLES I Laen'le Hdr'n yks
K ARKADA, Laen'le Hdr, Merkala'daki plajda yryorlard. Ka-
yalarn yannda bir kz duruyordu; rzgr djellaba'sm* savuruyordu.
Laen'le Hdr onu grnce durdular. ylece kalp kz seyrettiler.
Laen, "Tanyor musun bunu?" dedi. "Hayr. Onu hi grmedim."
Laen, "Hadi yanna gidelim," dedi. Belki kzn yannda bir adam
vardr diye gzleriyle plaj taradlar ama kimseyi gremediler. Laen,
"Bir yosma," dedi. Kzn yanna iyice yaklatklarnda, ok gen
olduunu grdler. Laen gld. "Kolay i," dedi. Hdr, "Yannda ne
kadar para var?" diye sordu. Laen, "Ona para deyeceimi mi san-
yorsun?" diye bard.
Hdr, Laen'in kz dvmek niyetinde olduunu anlad. ("Bir
yosmaya parasn demezsen onu dvmen gerekir.") Hdr bu fikirden
hi holanmad, nk bunu daha nce de birlikte yapmlard;
sonrasnda balar hep derde girmiti. Kzn ablas ya da ailesinden
baka biri polise gidip ikyette bulunuyor, sonunda herkes hapsi
boyluyordu. Hapiste kapal kalmak Hdr' ok sinirli yapyordu.
Bundan kanmaya alyordu; ou zaman da baaryordu bunu.
Laen'le Hdr arasndaki fark, Laen'in iki imekten, Hdr'nsa ke-
yif imekten holanmasyd. Keyif tiryakileri kafalarnn sakin kal-
masn isterlerdi; oysa ikiciler byle deildi. Her eyi krp dkmek
isterdi onlar.
Laen kasklarn ovuturdu, yere tkrd. Hdr onun, biraz son-
ra kzla oynayaca oyunun provasn yaptn, kz ne zaman, nerede
yere yatracan planlamakta olduunu anlad. Endielenmeye
* Balkl stlk; balkl pelerin, (.n.)
124
balad. Kz ban br yana evirdi. Djellaba'smm eteini eliyle tu-
tup bastrarak rzgrda savrulmasn engellemeye alyordu. Laen,
"Sen bekle burda," dedi. Kzn yanna gitti; Hdr, konuurken kzn
dudaklarnn oynadn grd nk kzn peesi yoktu. Kzn btn
dileri altndand. Hdr altn dili kadnlardan nefret ederdi, nk on
drt yandayken Zehra adnda, kendisine hi nem vermeyen altn
dili bir yosmaya tutulmutu. Kendi kendine, "Kz Laen'in olsun,"
dedi. stelik, mesele kt zaman onlarn yannda bulunmak
istemiyordu. Laen slkla kendisini armcaya kadar hareketsiz
bekledi. Sonra onlarn bulunduu yere gitti. Laen, "Hazr msn?"
diye sordu. Kz kolundan kavrayp kayalarn yanndan yrmeye
balad. Hdr, Laen'e, "Ge oldu. Benim gitmem gerek," dedi. Laen
armt ama bir ey sylemedi. Hdr, Laen'e bakp onu uyarmaya
alarak, "Baka zaman," dedi. Kz, sanki Hdr' utandrarak onun da
gelmesini salayabilirmi gibi hnla gld.
Hdr, gitmemeye karar verdii iin memnundu. Mendoub'un in-
cir bahesinin oradan geerken kendisine bir kpek havlad. Kpee
ta att; ta kpee isabet etti.
Ertesi sabah Laen, Hdr'n odasna geldi. Gzleri itii araptan
kan anana dnmt. Yere oturdu, kesi dmlenmi bir mendil
kard. Dm at, kucana bir altn yzk dt. Yz alarak
Hdr'a uzatt. "Senin iin. Ucuza aldm." Hdr, Laen'in bu yz
gerekten almasm istediini anlad; yz parmana takt, "Allah
sana uzun mrler versin," dedi. Laen eliyle enesini kayarak es-
nedi. Sonra, "Bana baktn grdm; yryerek ta ocana geldii-
mizde orann en uygun yer olacan dndm. Ama sonra polisin
bizi alp Bou Ha Ha'a gtrd geceyi anmsadm; bana bakn
anmsadm. Dnp geldim, kz orada braktm. Sprnt!"
"Demek hapse girmedin, bu yzden de sarho oldun?" dedi Hdr;
sonra gld.
Laen, "Bak bu doru," dedi. "te sana yz bunun iin ver-
dim."
Hdr bu yzn en azndan elli dirhem edeceini biliyordu; ok
parasz kalrsa yz satabilirdi. Bunu yaparsa Laen'le olan ar-
kadal da sona ererdi ama baka ne are var ki!
Bazen Laen eline bir ie arap alp akamlar onu ziyarete ge-
125
ERKEKLERN HKYELER
lirdi. dris keyif ubuunu tttrrken o da arabn ierdi; saat on
ikide program bitinceye kadar radyo dinlerlerdi. Sonra, ok ge bir
saatte Dradeb sokaklarndan geerek Laen'in bir arkadann gece
bekilii yapt garaja giderlerdi. Dolunay olduu zamanlarda, orta-
lk sokak lambalarnn verdii aydnlktan daha parlak bir a br-
nrd. Ay olmaynca sokaklarda da kimsecikler olmazd; birka ak-
amc kahvesinde insanlar birbirlerine hrszlarn eskiden yaptklarn,
imdi hrszlarn saysnn nasl da artm olduunu anlatrlard.
Bunun nedeni, hibir yerde hemen hemen hi kimsenin i bulamama-
s, kyllerin vergilerini verebilmek iin ineklerini, koyunlarn sat-
mak, sonra da kente g etmek zorunda kalmasyd. Laen'le Hdr,
yaplacak bir i kt zaman, arada srada alyorlard. Biraz para-
lar vard; her zaman karnlarn doyuruyorlard; sonra Laen, kendi-
sine bazen bir ie spanyol arab alacak paray bile karabiliyordu.
Hdr'n keyfi daha byk bir sorun yaratyordu; nk polis keyife
kar kard yasay ne zaman uygulamaya kalkacak olsa, keyif
bulmak zorlayor, fiyat ykseliyordu. Sonra polis keyif yerine si-
lahlarn ve asilerin peine dt iin piyasada keyif bollanca,
ykselmi olan fiyat inmiyordu. Hdr itii keyfi azaltmyordu; ama
artk odasnda kendi basma iiyordu. Kahvede imeye kalkarsan, her
zaman keyfini evde unutmu, seninkinden imek isteyen biri kyor-
du. Hdr, Cafe Nacah'taki arkadalarna keyif imeyi bnaktn sy-
lemiti; kendisine bir ubuk uzatld zaman da hep reddediyordu.
Akam, erken saatte odasma dndnde pencereyi at; kentin
uykulu sesleri ieriye doluyordu; yaz olduu iin insanlarn sesleri
sokaklar doldurmutu; Hdr satn alm olduu iskemleye oturdu,
ayaklarn kaldrp pencerenin pervazna dayad. Byle oturunca key-
fini ierken gkyzn seyredebiliyordu. Laen gelirdi, konuurlard.
Arada srada birlikte Emsallah'a, orada mezbahann yannda, iki kz
kardein yarm akll anneleriyle birlikte oturduu barraca'ya* gi-
derlerdi. Anneyi sarho edip ierideki odaya yatrrlard. Sonra da
kzlar sarho eder, hi para vermeden geceyi onlarla geirirlerdi.
Konyak pahalyd ama gene de yosmalara deyecekleri para kadar
pahalya oturmuyordu onlara.
* Baraka; oluklu sacdan yaplm gecekondu, (.n.)
LAEN'LE HIDIR'IN YKS
Yaz ortasnda, Sidi Kacem gelince, hava birden ok snd. nsanlar
evlerinin atlarna araflardan adrlar kurarak yemeklerini orada
piirip orada yatmaya baladlar. Geceleyin Hdr btn atlar
grebiliyordu; her atda rzgrda ierek sallanan araflardan olu-
mu bir kubbe vard; arafn arasndan tenekenin iinde yanan atein
krmz grnyordu. Gndzleri, beyaz araflarn oluturduu
bu denizin zerinde parlayan k Hdr'n gzlerini kamatryordu;
odasnda dolarken, pencerenin nnden getiinde artk darya
bakmamay renmiti. Daha pahal bir odada, kesecek gnelik
perdeleri olan bir odada oturmay isterdi. Darda, gkyzn dolduran
parlak ktan korunmann hibir yolu yoktu; Hdr alacakaranl
zlemle bekliyordu. Gn batmadan keyif imek deti deildi. Keyif
imeyi gndzleri hi sevmiyordu; her eyden ok da havann scak,
n parlak olduu yaz gnlerinde imeyi hi sevmiyordu. Yeni gelen
her gn bir ncekinden daha scak olmaya balaynca, kendisine birka
gn yetecek keyif ve yiyecek almaya, hava serinleyinceye kadar
odasna kapanmaya karar verdi. O hafta iki gn limanda almt,
biraz paras vard. Yiyecekleri masann stne koyup kapy kilitledi.
Sonra anahtar kilitten kard, masann ekmecesine att. Pazar
sepetinin iindeki paketlerin, konserve kutularnn arasnda gazeteye
sarlm kocaman bir keyif destesi duruyordu. Gazeteyi at, bir dal
ekip koklad. Ondan sonraki iki saat boyunca yere oturdu; yapraklar
dallardan kopard, ekmek tahtasnn stnde kyd, kartrd, har-
manlad, sonra gene kyd; bunu tekrar tekrar yapt. Bir keresinde,
gne tam stne vurunca, scaktan kurtulmak iin yerini deitirmek
zorunda kald. Gne indiinde kendisine -drt gn yetecek kadar
keyif hazrlamt. Yerden kalkt, kucanda kesesi ve ubuuyla is-
kemlesine oturdu, imeye koyuldu; bu arada radyoda, o saatte hep ol-
duu gibi Soussi bakkallar iin lh mzii alnyordu. Kahvelerde
insanlar ou zaman yerlerinden kalkp radyoyu kapatrlard bu m-zc
ald zaman. Oysa hep ayn aksak tempoyu srdren naqous*
nedeniyle keyif tiryakileri severlerdi bu mzii.
Mzik uzun sre ald; Hdr, Tiznit'teki pazar ve kerpi duva-
* Vurmal mzik yapmakta kullanlan yuvarlak madeni nesne (ou zaman bir
fren kasna), (.n.)

126 127
ERKEKLERN HKYELER
rndan darya aa gvdeleri taan camiyi dnd. Gzlerini yere
indirdi. Odann iinde hl gn vard. Gzleri fal ta gibi ald.
Demenin zerinde kck bir ku sessizce yryordu. Hdr
yerinden frlad. Keyif ubuu yere dt ama llesi krlmad. Ku
daha kprdamaya vakit bulamadan Hdr avucunu stne kapad. ki
avucuyla birlikte kavrad zaman bile ku hi hareket etmedi. Hdr
kua bakt, onun imdiye dek grd en kk ku olduunu dn-
d. Ba griydi, kanatlan siyahbeyazd. Ku kendisine bakyordu, hi
de korkmu gibi grnmyordu. Hdr kuu kucana koyarak is-
kemleye oturdu. Ellerini stnden kaldrdktan sonra bile ku ylece,
hareketsiz durdu. "Bir yavru ku bu, umay bilmiyor," diye dnd
Hdr. Art arda birka ubuk dolusu keyif iti. Ku yerinden hi
kprdamad. Gne batmt, akam nda evler yava yava ma-
vileiyordu. Baparmayla kuun ban okad. Sonra kk par-
mana takl olan yz karp kuun bandaki yumuack tylerin
zerinden geirdi. Ku buna hi tepki gstermedi. "Kularn sultanna
altndan bir yaka," dedi Hdr. Biraz daha keyif iip gkyzn
seyretti. Sonra karn ackmaya balad; kuun da biraz ekmek krnts
yemek isteyebilecei geti aklndan. ubuunu masann stne
brakt, yz kuun bandan karmaya alt. Yz darya
doru ekti; ku kanatlarn rpt, direndi. Hdr bir an iin yz
brakt, o anda ku kucandan dosdoru gkyzne uuverdi. Hdr
srayp ayaa kalkt, kuu seyre koyuldu. Uup btnyle gzden
kaybolunca glmsedi. "Pi kurusu!" dedi fsldayarak.
Yemeini hazrlayp yedi. Bundan sonra iskemlesine oturup u-
buunu iti, kuu dnd. Laen geldiinde olanlar ona anlatt. "O
sre boyunca hep bir ey alma frsatn yakalamak iin bekliyor-
mu!" dedi. Laen biraz ikiliydi, bunlara kzd. "Demek yzm
ald!" diye bard. "Ah," dedi Hdr. "Senin yzn m? Onu bana
verdiini sanyordum."
Laen ona, "Ben daha delirmedim," dedi. Hl kzgn bir durum-
da kp gitti; bir haftadan uzun bir sre hi uramad. Laen'in odaya
girdii sabah Hdr onun gene yzkten sz aacandan emindi; bir
gn nce bir arkadandan satn alm olduu bir ift ayakkaby
hemen ona doru uzatt. "Bunlar ayana oluyor mu bak bakalm?"
diye sordu. Laen iskemleye oturdu, ayakkablar ayana geirdi,
128
LAEN'LE HIDIR'IN YKS
bakt ki tam oluyor. Hdr ona, "Altlarn deitirmek gerek ama st-
leri yeni gibi," dedi. Laen de "stleri iyi," dedi. Deriyi yoklad; ba-
parmayla br parmaklan arasnda sktrp ezerek bakt. Hdr, "Al
senin olsun," dedi. Laen buna sevinmiti; o gn yzkle ilgili hibir
ey sylemedi. Ayakkablan odasna getirdiinde dikkatle inceledi;
pene yaptrmak iin gerekecek paray gzden karmaya karar verdi.
Ertesi gn bir spanyol ayakkabcya gitti; adam ayakkablan on
be dirheme onarmay kabul etti. "On," dedi Laen. Uzun bir pazar-
lktan sonra ayakkabc fiyat on e indirdi; Laen de ayakkablar
orada brakarak bir hafta sonra gelip alacan syledi. Ayn gn -
leden sonra Sidi Bouknadel'den geerken bir kz grd. ki saat ya da
daha uzun bir sre konutular; duvarn yannda birbirlerine ok yakn
durmamaya dikkat ediyor, konutuklarn kimse anlamasn diye
baklarn yere indirmi, yle duruyorlard. Kz Meknes'liydi; Laen
bu yzden onu daha nce grmemiti. Kz o mahallede oturan teyze-
sini ziyarete gelmiti; ksa bir sre sonra kz kardei de Meknes'ten
oraya gelecekti. Bu kz Laen'e, o yl grd en iyi ey gibi grnd;
gene de kzn burnundan ve azndan emin olamazd nk peesi her
eyi rtyordu. Kz ertesi gn ayn yerde kendisiyle bulumaya ikna
etti. Bu kez Hafa boyunca uzun uzun yrdler; Laen k-zm bu ie
gnl olduunu anlad. Ama kz teyzesinin evinin nerede olduunu
Laen'e bir trl sylemiyordu.
Laen kz odasna ancak iki gn sonra getirebildi. Bekledii gibi
ok gzel kt. O gece ok mutlu oldu Laen, ama sabahleyin kz
gidince, onun yanndan hi ayrlmak istemediini anlad. Teyzesinin
evinin nasl bir yer olduunu, btn bir gnn nasl geireceini
bilmek istiyordu. Bylece Laen iin kt bir sre balam oldu.
Yalnzca onunla birlikteyken, onu yataa soktuu zaman, bir yannda
kz, bir yannda, yastnn yan banda, kolayca ulaabilecei bir
yerde de konyak iesi varken mutlu oluyordu. Her gn, kz gittikten
sonra, yeniden ona dnmeden nce kzn buluabilecei btn erkek-
leri aklndan geirerek ylece yatyordu. Bundan sz ettii zaman kz
gld, btn vaktini teyzesi ve artk Meknes'ten gelmi olan kz kar-
deiyle geirdiini syledi. Gene de Laen bu konuda endielenmek-
ten kurtaramyordu kendini.
129
ERKEKLERN HKYELER
' Ancak iki hafta getikten sonra anmsayabildi gidip ayakkablarn
almay. Ayakkabcya giderken yolda bu sorununu nasl zebi-
leceini dnyordu. Hdr'n kendisine yardm edebilecei geti
aklndan. Kzla Hdr' bir araya getirip ba baa brakabilirse, Hdr
olanlar daha sonra ona anlatrd. Kz, Hdr'n kendisini yataa atma-
sna izin verirse, o zaman kesinlikle bir yosmayd; o zaman ona bir
yosma gibi davranmak gerekirdi. Laen de onu nce iyice bir dver,
sonra da banrd; nk kz btnyle bir yana atlamayacak kadar
iyiydi. Ama gerekten kendisine mi ait, yoksa bakalaryla da yatp
kalkyor mu, Laen'in bunu bilmesi gerekti.
Ayakkabc ayakkablarn eline verdii zaman yepyeni oldukla-
rn grp sevindi. On dirhemi deyip ayakkablar evine gtrd.
O gece, kahveye gitmek zere darya karken giymeye altnda,
ayana olmadklarn grd. ok dar geliyordu ayakkablar, yeni
tabanlar dikerken ayakkabc kalb daraltmt. Eski ayakkablarn
giydi, darya kp kapy ardndan arparak kapatt. O gece kzla
kavga etti. Kzm alamasm durdurabilmek iin afak sknce-ye dek
urat. Gne doduunda kz hl uyuyordu; Laen kollarn bann
altnda kavuturmu tavan seyrediyor, ayakkablarn kendisine on
dirheme patladn, imdi btn gnn onlar satmaya alarak
geireceini dnyordu. Kz erkenden bandan savd; elinde
ayakkablarla Bou Araqia'ya girdi. Ayakkablara kimse sekiz
dirhemden fazla vermiyordu. leden sonra Joteya'ya gidip bir as-
mann glgesine oturdu, satclarla alclarn gelmesini bekledi. Dal
bir adam sonunda on dirhem teklif etti, Laen de ayakkablar ona
satt. Paray cebine yerletirirken, "Bou bouna dirhem kaybet-
tim," dedi. Kzmt, ama ayakkabcy sulamak yerine, kabahatin
Hdr'da olduunu dnyordu.
O gn leden sonra Hdr'la grt; ona, akam yemeinden
sonra yannda bir arkadayla odasna geleceini syledi. Sonra eve
dnp konyak iti. Kz geldiinde ieyi bitirmiti; sarho olmutu,
kendini hi olmad kadar mutlu hissediyordu. Kz peesini kar-
maya balaynca, "karma," dedi. "Dar kyoruz." Kz hibir ey
sylemedi. Arka sokaklardan dolaarak Hdr'n odasna vardlar.
Hdr iskemlesine oturmu radyo dinliyordu. Bir kzm geleceini
hi ummamt; kzn peesini kardn grnce kalbi bam a-
130
LAEN'LE HIDIR'IN YKS
ntacak kadar hzl arpmaya balad. Kza iskemlesini verdi ama d-
np bir daha hi bakmad; yatan stne oturup yalnzca Laen'le
konumaya balad; Laen de kza hi ilgi gstermiyordu. Biraz sonra
yerinden kalkt. "Sigara almak iin darya gidiyorum," dedi. "Hemen
dnerim." Kapy arkasndan kapad; Hdr hemen koup kapy
kilitledi. Kza glmsedi, sonra kzn yanma, masaya oturdu, yzne
bakt. Arada, bir ubuk keyif iiyordu. Laen'in neden bu kadar
geciktiini merak ediyordu. Sonunda kza, "Geri dnmeyecek, biliyor
musun?" dedi. Kz gld, omuzlarm silkti. Hdr yerinden frlad, kz
elinden tutup yataa gtrd.
Sabahleyin giyinirlerken kz ona Otel Sevilla'da kaldn syledi.
Medina'nn tam ortasnda bir Mslman oteliydi bu. Hdr kz oraya
gtrp brakt. Kz ona, "Bu gece gelecek misin?" diye sordu. Hdr
kalarn att. Laen'i dnyordu. "Gece yarsndan sonra beni
bekleme," dedi. Eve dnerken Cafe Nacah'a urad. Laen oradayd.
Gzleri kan ana gibiydi; btn gece uyumama benziyordu. Hdr,
onun kendisini beklemekte olduu duygusuna kapld nk o
kahveye girer girmez Laen hemen yerinden kalkp qahouaji' nin*
parasn demiti. Dradeb anacaddesi boyunca bir tek sz etmeden
yrdler; Merkala plajna kvrlan yola gediklerinde, gene hi
konumadan o tarafa yneldiler.
Sular ekilmiti. Islak kumlarn stnde yrdler; ayaklarn
kk dalgalar yalyordu. Laen bir sigara iti, suya talar att. So-
nunda konutu: "Nasld?"
Hdr omuz silkti, sesini olabildiince titreimsiz tutmaya al-
yordu. "Bir gece iin fena deildi," dedi. Laen, dikkatsiz davranarak,
"ki gece iin de," demek zereydi. Ama sonra Hdr'n o geceden sz
etmek istemediini anlad; demek ki Hdr iin ok nemliydi bu.
Yzne bakt zaman Hdr'n kz kendine almak istediini
kesinlikle anlad. Kz oktan kaybettiinden emindi artk, ama bunu
ta bandan niin dnemediini bilemiyordu. Kz Hdr'a gtrmek
isteyiinin gerek nedenini anmsayamyordu imdi.
"Srf sana iyilik etmek iin mi getirdiimi sanyorsun onu?" diye
bard. "Yok sidil** Senin gerekten dost olup olmadn anla-
* Kahveci, (.n.) ** Efendim, (.n.)
131
ERKEKLERN HKYELER
mak iin braktm onu seninle. imdi gryorum ite ne biim arkada
olduunu! Akrepsin sen!" Hdr' giysilerinden yakalayp suratnn
ortasna yumruunu indirdi. Hdr arkaya doru sarslarak birka adm
att, dvmeye hazrland. Laen'in gerei anladn, artk
sylenecek hibir eyin kalmadn, dvmekten baka are olma-
dn anlyordu. kisi de kanlar iinde, soluk solua kaldklarnda,
Hdr yldrm akmas kadar ksa bir anda Laen'in yzn grd;
bann dnmekte olduunu, gzlerinin iyi grmediini anlad. Geri
ekildi, ban edi, btn gcyle Laen'e doru kotu; Laen den-
gesini kaybetti, kumlara yld. Sonra Hdr ayakkabsnn topuuy-la
onun bana abucak bir tekme indirdi. Onu orada yatar durumda
ylece brakarak evine dnd.
Ksa sre sonra Laen yan banda, kumlarn zerinde krlan
dalgalarn sesini duydu. "Onu ldrmeliyim," diye dnd. "Yz-
m satt. imdi gidip ldrmeliyim onu." Ama bunu yapmak ye-
rine, giysilerini kard, denize girdi; ykanmay bitirince btn gn
kumlara yatp gnelendi, uyudu. Akam olunca gitti, iyice sarho
oldu.
Saat on birde Hdr, Otel Sevilla'ya gitti. Kz, n kapya yakn bir
yerde, hasr koltua oturmu onu bekliyordu. Hdr'n yzndeki ya-
ralara dikkatli dikkatli bakt. Hdr, peesinin altndan onun glmse-
diini grd.
"Dvtnz m?" Hdr bayla evet iareti yapt. "O nasl?"
Hdr omuzlarn silkti. Bu kzn glmesine neden oldu. "Hep sarhotu
zaten," dedi. Hdr onun koluna girdi, birlikte caddeye ktlar.
E V R E N : Y U R D A N U R S A L M A N
132
JORGE LUIS BORGES I Araya Giren
...kadnlarn akna deip geerken...
2 Samuel 1:26
BU HKYEY ilk olarak Nilsenler'in k Eduardo'nun 1890'larda
Moron havalisinde bir yerlerde uykusunda len aabeyi Cristin'n
ls banda beklerken anlattn sylerler (Bence uzak bir olaslk).
Gerekte, hikyeyi o bir trl sabaha ermek bilmeyen, hayal meyal
gecenin bir saatinde, iki yudum mate arasnda biri bir bakasndan
duymu, sonra da Santiago Dabove'ye anlatm olmal; ben de ondan
dinledim. Ayn hikyeyi yllar sonra, olayn getii Turdera'da bir
kere daha duydum. Hikyenin ikinci ve daha ayrntl biimi, kk
eitlemeler ve elimeler dnda, Santiago'nun anlattna ok
uyuyordu. Hikyeyi aktarmamn nedeni u: Bence hikye, geen
yzyln sonlarnda Buenos Aires'in kenar mahallelerinde yaayan o
yumruuna tkrm kabadaylarn kiilik zelliklerini yanstan ksa,
ama trajik bir belge nitelii tayor. Olduu gibi anlatacam umut
ediyorum, ama daha balamadan gryorum ki, gene yazarlm
tutacak, kimi yerlerini vurgulamaktan ya da belli ayrntlar eklemekten
kendimi alamayacam.
Oturduklar yer olan Turdera'da Nilsenler denirdi onlara. Orann
rahibi bana, kendisinden nceki rahibin bu insanlarn evinde koyu
renk ciltli, kara matbaa harfleriyle dizilmi, okunmaktan lime lime
olmu bir ncil grdn -ok am buna- sylemiti. ncil'in arka
i kapak sayfasnda elyazsyla yazlm ad ve tarihler olduu da
ilimi gzne. Evdeki tek kitapm bu ncil; Nilsenler'in bir gn her
eyin yitip gittii gibi yitip gidecek olan geliigzel aile tarihesi...
oktan yklan o eski, drt bir yne doru ban alm genileyen ev,
133
ERKEKLERN HKAYELER
ARAYA GREN

svasz tuladand. Kemerli giriten bakldnda krmz talarla d-
enmi bir avlu, onun ilerisindeyse ikinci, toprak bir avlu grnrd.
urasn belirtmek gerek, pek az kii evden ieri admn atabilmiti.
Nilsenler pek kimseyle grmezlerdi. Hemen hemen hi eyas ol-
mayan odalarnda ranzalarda yatarlard. Paralarn atlara, kenarlar
gm ilemeli koum takmlarna, ksa kabzal kamalara, bir de ke-
senin azn iyice atktan sonra sarho kavgalar kardklar cumartesi
gecesi elentileri iin giyinip kuanmaya harcarlard. Her ikisinin de
uzun boylu olduklarn biliyorum, kzl salydlar. Byk olaslkla
adm bile duymadklar Danimarka ve rlanda'nn kan dolard bu iki
Arjantinli kardein damarlarnda. Mahallelerinde bu "Kzl-kafalar"dan
korkulurdu; kardelerden hi deilse birinin kavgada adam
ldrdne kesin gzyle baklyordu. Kk kardein Juan Iberra'yla
baya sk bir dv yapt sylenir ki, bu da bu ilerden anlayanlara
baklrsa az ey deildir. Hayvan tccar, arabac, at hrsz, ara sra da
profesyonel kumarbazd bu iki karde. ki iip kumar oynadklarnda
har vurup harman savurmalar dnda cimrilik-leriyle nlydler.
Kimlerden olduklarn, nereden geldiklerini bilen yok. Bir yk
arabalar, bir de kz iin boyunduruklar vard.
D grnleri Costa Brava'nn adn ktye karan teki ka-
badaylarnkinden farklyd. Bu ve bilmediimiz daha bir sr baka
ey, aralarndaki sk ba anlamamza yardmc oluyor. Kardelerden
biriyle aray bozmak iki dman birden gze almak demekti.
Nilsenler kadnlarla dp kalkmay severlerdi, ama o zamana
kadar, kadn kaamaklarm karanlk kelerde ya da kerhanelerde
srdrmlerdi. Bu yzden Cristian, Juliana Burgos'u eve getirdiinde
bu olay uzun sre dillerden dmedi. Doruya doru, bylece bir
hizmeti kazanm oluyordu, ama parasn ona dnyann en irkin
taklit mcevherlerini almaya ve elentilerde onunla gsteri yapmaya
harcad da bir gerekti. O zamanlar ucuz kiralk evlerde dzenlenen,
hi kimsenin manidar ayak figrleri yapmasna kesinlikle gz
yumulmayan ve gene o zamanlar, iftlerin birbirlerinden en az on-on
iki santim uzak durarak dans ettii kytrk elentilerdi bunlar. Juliana,
esmer, gzleri hafife ekik bir kzd; bir bakmanz yeterdi, hemen
glmseyiverirdi. Hoyratln ve ilgisizliin kadnlar ypratt bu
yoksul mahalle iin hi de fena saylmazd Juliana gibi bir kz.
nceleri, Eduardo da onlarla birlikte uraya buraya gitti. Daha
sonra bir aralk Kuzey'e, Arrecifes'e bir i yolculuu mu ne yapt,
oradan gelirken de yanmda bir kz getirdi. Ama kz bir-iki gn sonra
sepetledi. Surat asld; kedeki meyhanede yalnz bana iki imeye
balad, kimselerle konumaz oldu. Cristin'm kadnna yakmt
abay. Olup bitenleri belki de ondan nce fark eden mahalleli, ellerini
ovuturup iin iin sevinerek iki kardein birbirlerine dmesini
beklemeye koyuldular.
Bir gece ge saatte kedeki meyhaneden eve dnen Eduardo,
Cristin'm iri doru atnn evin nndeki diree bal olduunu grd.
eride avluda, aabeyi pazarlk elbiselerini giymi, onu bekliyordu.
Kadn girip kyor, mate getirip gtryordu. Cristin, Eduardo'ya,
"Fariaslar'a gidiyorum, bu gece orada byk elence var. Juliana bu-
rada seninle kalacak; istersen onu kullanabilirsin," dedi.
Sesinin tonu yar buyurgan, yar dostayd. Eduardo aabeyine
gzlerini dikip bir sre hi kprdamadan durdu, ne yapacan ar-
mt. Cristin ayaa kalkt, "Allahasmarladk," dedi -yalnzca erkek
kardeine; eyadan baka bir ey olmayan Juliana'ya deil- atna bindi
ve hi istifini bozmadan yola koyuldu.
O geceden sonra Juliana'y paylatlar. Costa Bravallara bile "bu
kadar olmaz" dedirten bu garip ortakln ayrntlar neydi, bunu
kimse bilemeyecek. Bu dzen haftalarca srd, ama daha fazla sre-
mezdi. ki karde kendi aralarnda, seslenmek iin bile olsa kadnn
adn azlarna almyorlard. Buna karn srekli tartma nedenleri
aryor ve buluyorlard. Birka para derinin sat yznden tarttlar,
ama aslnda baka bir ey iin tartyorlard. Cristin sesini gitgide
ykseltirken Eduardo sustu. Farknda olmadan birbirlerini kol-
luyorlard. Kabaday ksm arasnda, erkek, hi kimseye -kendine bile-
kadnn, ehyet ve sahiplenmenin tesinde bir nemi olduunu itiraf
edemez, oysa iki karde k olmulard. Bu onlar utandryordu ne
de olsa.
Bir gn leden sonra Eduardo, Lomas'taki alanda Juan Iberra'ya
rastlad. Iberra onu eline geirdii dilberden dolay kutlad. te, Edu-
ardo galiba o zaman dersini vermi onun. Hi kimsenin -kendi yzne
kar- Cristin'la alay etmesine gz yumamazd.
Kadm her iki erkein isteklerini de bir hayvann yumuakbal-

134
135
ERKEKLERN HKYELER
lyla yerine getiriyordu; ama kardelerden birini, byk olaslkla
kn yelediini de pek gizleyemiyordu. Ne de olsa, kendisini
paylamay reddetmemekle birlikte paylama nerisini ilk getiren o
deildi.
Gnn birinde, Juliana'ya birinci avluya iki iskemle karmasn,
sonra da bir sre ortalarda grnmemesini sylediler, konuacak
nemli eyleri vard. Juliana, erkeklerin konumasnn uzun sreceini
dnerek yle bir kestirmek zere uzand, ama ok gemeden gelip
onu uyandrdlar. Bir uvala, cam boncuklu tespih ve anasndan
yadigr kalan ha da dahil olmak zere btn eyalann doldurmasn
sylediler. Hibir aklamada bulunmadan onu kz arabasna
bindirdiler ve uzun, yorucu, sessiz bir yolculua ktlar. Yamur
yamt; yollar amurluydu. Moron'a yaklatklar srada afak s-
kyordu. Onu orann kerhanesini ileten kadna sattlar. nceden an-
lamlard zaten; Cristin paray alp cebine koydu, sonra da karde-
iyle paylat.
Turdera'ya geri dndklerinde, o zamana kadar bu korkun akn
amda (ayn zamanda yerleik bir dzendi de bu) tutsak olan Nilsen-
ler, erkekler arasnda kendi erkeke yaamlarn yeniden srdrmeye
baladlar, cumartesi gecelerinin iki lemlerine dndler. Belki de
zaman zaman kurtulduklarn sandklar oluyordu, ama sk sk -her biri
kendi bana- anlalmaz ya da ok anlalr bir biimde ortadan
kayboluyorlard. Yl sonuna doru, kk karde kentte ii ktn
syleyerek gitti. Bunun zerine Cristin hemen Moron'a yolland;
Eduardo'nun alacal ksrann kerhanenin nndeki diree bal ol-
duunu grd, eriye girdi Cristin; evet, ite kardei buradayd, s-
rasn bekliyordu. Cristin'n, kardeine, "Byle giderse atlar ok
yoracaz. Onu elimizin altnda tutalm daha iyi," dedii sylenir.
Kerhanenin sahibiyle konutu, kemerinin cebinden bir avu para
karp verdi ve iki karde kz alp gtrdler. Juliana, Cristin'n
atna binmiti. Eduardo onlar birlikte grmeye dayanamad iin
atn mahmuzlad.
Yukarda anlattm yaama dndler yeniden. Bulduklar zm
baarszlkla sonulanmt, birbirlerini aldatyorlard nk.
Neredeyse Kabil'in glgesi karacakt ie ya, Nilsenler'in arasndaki
sevgi ba ok bykt -birlikte ne skntlar, ne tehlikeleri gs-
ARAYA GREN
lemislerdi kimbilir!- kzgnlklarn bakalarndan karyorlard. Ya-
banclardan, kpeklerden, aralarna ikilik sokan Juliana'dan.
O yl mart ay sona ererken scaklar henz hafiflemi deildi. Bir
pazar gn (pazarlar erken yatlr) Eduardo kedeki meyhaneden
dnerken, Cristin'n kzleri boyundurua aldn grd. Cristin,
"Hadi gel. Pardo'nun oraya birka para deri gtrmemiz gerek. Ara-
baya ykledim derileri, gece serinliinden yararlanm oluruz," dedi.
Pardo'nun dkkn Gney'de, ierilerde bir yerdeydi yanlmyor-
sam; nce eski kan yolundan gittiler, sonra baka bir yola saptlar.
Gece km, manzara yaylm, genilemiti sanki.
Boylar olduka yksek bir saz beinin evresinden dolatlar;
Cristin daha yeni yakt sigaray yere frlatt ve sakin bir sesle,
"Haydi ie koyulalm kardeim," dedi. "Birazdan akbabalar doluur
buraya. Bugn leden sonra ldrdm onu. Btn incik boncuuy-la
uraca brakverelim. Artk bize zarar dokunamaz."
Alamamak iin kendilerini zor tutarak kucaklatlar. Aralarnda
bir ba daha vard artk - acmaszca kurban ettikleri kadn ve onu
unutmak iin duyduklar ortak istek.
E V R E N : F A T H Z G V E N

136
137
OTOSTOP OYUNU
MILAN KUNDERA I Otostop Oyunu
1.
Benzin gstergesinin ibresi birdenbire sfra doru gitti ve spor
arabann gen srcs arabann amma da benzin yediini syledi.
"nallah geen seferki gibi benzinimiz tkenmez," diye belirtti gen
kz (aa yukar yirmi iki yandayd) ve srcye bunun daha nce
nerelerde balarna geldiini anmsatt. Gen adam bundan kayg
duymad karln verdi, nk onunla birlikte bana gelen her
ey onun iin bir servenin ekiciliine sahipti. Gen kz bu grte
deildi: Bir anayolda ne zaman benzinleri tkense, hep kendisi iin ve
yalnzca da kendisi iin bir serven oluyordu, nk gen adam
gizleniyor ve gen kadn da diiliin verdii ekicilii kt yolda
kullanmak zorunda kalyordu; el sallayarak bir arabay durduruyor,
kendini en yakn benzin istasyonuna gtrtyor, soma bir baka ara-
bay durduruyor ve bir kutu benzinle dnyordu. Gen adam onu
arabalarna alan srclerin ok antipatik olmu olmalar gerektiini,
nk grevinden bir angaryaym gibi sz ettiini belirtti. Gen kz
(beceriksiz bir cilveyle) srclerin bazen ok sempatik olduklarn,
ama yannda benzin kutusu olduundan ve hibir ey yapmaya
giriemeden onlardan ayrlmak zorunda bulunduundan bundan hi
yararlanamad karln verdi. "Domuz," dedi gen adam. Kz,
eer bir domuz varsa, bunun kendisi deil, o olduu yantn verdi.
Arabasnda tek bana olduunda yollarda Allah bilir ka kadn dur-
durmutu onu! Gen adam arabay,srerken, kolunu kzn omzuna att
ve onu alnndan nazike pt. Kzn kendisini sevdiini ve ks-
kandm biliyordu. Kskanlk pek ho bir karakter zellii deildir,
ama arya kalmazsa (ve yannda alakgnlllk de olursa), b-
138
tn sakncalarna karn, dokunakl bir yan vardr kskanln. En
azndan byle dnyordu gen adam. Yalnzca yirmi sekiz yanda
olduu iin, kendini yal biri olarak gryor ve bir erkein kadnlar
zerine bilebilecei her eyi bildiini dnyordu. Yannda oturan
gen kzda deer verdii ey, gerekte, imdiye dein kadnlarda en
ender olarak bulduu ey, yani saflkt.
Gen adam yolun sanda be yz metre tede bir benzin istasyo-
nu olduunu gsteren levhay fark ettiinde, ibre sfra gelmiti bile.
Kz gnlnn ne kadar rahatladn henz sylememiti ki, gen
adam sola sinyal verdi ve arabay benzin pompalarnn bulunduu
toprak sekiye doru srd. Ancak pompalarn nnde byk bir petrol
tankeri duruyor ve geni apl bir hortumla pompalan dolduruyor-du.
"Beklememiz gerekecek," dedi gen adam ve arabadan indi. "ok
vakit alr m?" diye bard benzinci rana. "Bir-iki dakika," diye
karlk verdi benzinci. "Biliriz biz bu bir-iki dakikalar," dedi gen
adam. Dnp yeniden arabada oturmak istiyordu, ama gen kzn te-
ki kapdan inmi olduunu fark etti. "yle bir tur atacam," dedi kz.
"Nereye gidiyorsun?" diye sordu gen adam, onu kasten g duruma
drmek iin. Onu tanyal bir yl olmutu, ama gen kz nnde hl
kzarrd ve onun bu utanga halinden pek holanyordu; ncelikle, bu
utanga halleri onu daha nce tand kadnlardan ayrd iin, ikinci
olarak da, kzn utangaln bile kendisi iin deerli klan evrensel
gelip geicilik yasasndan haberli olduu iin.
2.
Gen kz ona bir aa kmesi nnde durmasn rica etmek zo-
runda kalmaktan (birka saat boyunca durmadan araba sryordu)
nefret ediyordu. Adam, yapmackl bir aknlkla, niin durmas ge-
rektiini sorduunda, hep kzyordu. Utangalnn gln ve modas
gemi olduunu biliyordu gen kz. inde birok kez utangal
yznden onunla alay ettiklerini ve onu kasten krdklarn gz-
lemlemiti. Yznn kzaraca dncesine kaplr kaplmaz yz
hemen kzarveriyordu. Arkadalk ettii kadnlarn ounun baard
gibi, kendini gvdesinde kayg tasa duymadan rahat hissetmeyi ar-
139
I
ERKEKLERN HKAYELER OTOSTOP OYUNU

zu ediyordu. Hatta kendince, zgr bir kendini inandrma yntemi
bulgulamt: Her insann douta tpk byk bir binadaki yzlerce
odadan kendine ayrlm olan bir tanesini almas gibi milyonlarca
mevcut gvdeden birisini aldn yineliyordu kendi kendine. Demek
oluyor ki gvde rastlantsal ve kiisel olmayan bir eydi; dn alnan
hazr giysi gibi bir eydi. Bunu kendine bin bir biimde durmadan
yineleyip duruyor, ama byle hissetmeyi bir trl baaramyor-du. u
ruh ve gvde ikilii ona yabancyd. Gvdesiyle o denli ok bir
aradayd ki onu kayg duymadan hissedemiyordu.
Ayn kaygy, bir yldr tand ve birlikte mutlu olduu gen
adamn yannda bile duyuyordu; hi kukusuz bu mutluluk, adamn
onun ruhunu gvdesinden hi ayrmamasndan ve kendisinin de
onunla gvde ve ruh bir btn olarak yaamasndan ileri geliyordu.
Mutluluk ikiliin olmamasndayd, ancak mutlulukla kuku arasnda
yle pek ok uzaklk yoktur, ve gen kz kukularla doluydu. Szge-
limi, aklna ou kez daha ekici kadnlarn olduu (bunlar kayg
duymuyorlard) ve bu tr kadnlardan birini tanyan ve tandm da
gizleyemeyen gen adamn gnn birinde bunlardan biri iin kendi-
sini terk edecei geliyordu. (Elbette, gen adam, bu tr kadnlardan
yaad yllar boyunca yeterince tandn belirtiyor ama gen kz
onun sandndan daha da gen olduunu biliyordu.) Onun tmyle
kendisinin olmasn istiyor ve kendisini btn varlyla ona vermek
istiyordu, ama ona her eyi vermeye ne kadar ok abalarsa, pek derin
olmayan, yzeysel bir akn ya da flrt etmenin gerektirdii eyleri
gen adamdan esirgedii duygusuna da o kadar ok kaplyordu.
Kendisini ciddilii hafiflikle birletirememekle knyordu.
Ama imdi kayglanmyor ve byle dnceleri aklna hi getir-
miyordu. Kendini iyi hissediyordu. Tatillerinin ilk gnyd (btn bir
yl boyunca dleyip durduu on be gnlk tatil), gk maviydi
(btn yl kaygyla gn gerekten mavi olup olmayacan merak
etmiti) ve gen adam onunla birlikteydi. Adamn, "Nereye gidiyor-
sun?" demesi zerine, yz kzard ve tek bir szck sylemeden
arabay terk etti. Anayolun kenarnda tam bir yaltlmlk iinde bu-
lunan benzin istasyonunun evresini dolat; yz metre kadar tede
(daha sonralar gidecekleri dorultuda) bir koru vard. Bu yne doru
atld ve kendini bir huzur duygusuna brakm olarak, bir alnn
ardnda gzden kayboldu. (Sevilen kiinin varlnn verdii sevinci
bile, btnl iinde, duymak iin yalnz olmak gerekir.)
Derken korudan kt ve yeniden yolda yrmeye balad; bulun-
duu yerden benzin istasyonu grnyordu; koca petrol tankeri git-
miti bile. Spor araba benzin pompasnn krmz eridine doru iler-
ledi. Gen kz yol boyunca yryor ve zaman zaman da arabann gelip
gelmediini grmek iin arkasna bakyordu. Sonunda arabay fark
etti; durdu ve mehul bir arabaya el sallayan bir otostopu gibi elini
sallad. Spor araba fren yapt ve tam kzn yannda durdu. Gen adam
cama doru eildi, cam aa indirdi, glmsedi ve "Nereye
gidiyorsunuz, kkhanm?" diye sordu. "Siz Bystrica'ya m gidiyor-
sunuz?" diye sordu kz da cilveli bir glmsemeyle. "Ltfen binin,"
dedi adam, kapy aarak. Gen kz bindi ve araba yola koyuldu.
3.
Gen adam kzn keyifli olduunu grmekten her zaman honut-
luk duyuyordu; bu pek sk olmuyordu; kzm olduka ar ii (ho ol-
mayan bir ortam ve cret almadan yapt, saatler sren fazla mesa-
iler) ve stelik evde hasta bir annesi vard. ou kez yorulduu iin,
sinirleri salam deildi, gven duygusu eksikti ve kendini kolaylkla
korkuya ve i skntsna kaptryordu. Bu nedenle gen adam onun
her nee belirtisini bir aabeyin sevecen ilgisiyle karlyordu. Ona
glmsedi ve "Bugn talihliyim. Be yldr araba kullanyorum, ama
bylesine gzel bir otostopuyu hi arabaya almadm," dedi.
Gen kz arkadandan gelen en kk iltifat minnet duygusuyla
karlyordu; bu duygunun scakln biraz olsun muhafaza etmek
iin, "Yalan sylemeyi iyi biliyorsunuz," dedi.
"Yalancya benziyor muyum ben?"
"Kadnlara yalan sylemekten holanr grnyorsunuz," dedi ve
farknda olmadan szlerine eski kaygsndan bir eyler kart, nk
arkadann kadnlara yalan sylemekten holandna gerekten
inanyordu.
Kzn kskanlk nbetleri ou kez cann skyordu, ama bu kez
szlerini kolayca duymazdan geldi, nk bu sz ona deil mehul

140
141
ERKEKLERN HKYELER OTOSTOP OYUNU

bir srcye ynelmiti. Beylik bir soru sormakla yetindi:
"Cannz m skyor bu?"
"Kz arkadanz olsaydm canm skard," dedi. Szleri gen
adam iin incelikli ve retici bir mesaj ieriyordu; ancak sznn
sonu yalnzca mehul srcye ynelmiti: "Canm skmyor, nk
sizi tanmyorum."
"Bir kadn yabanc biri hakknda bir eyi, kendi erkek arkada
hakkndaki bir eyden her zaman daha kolayca balar." Bu da gen
adamn kza verdii incelikli ve retici mesajd. "Birbirimize ya-
banc olduumuza gre iyi anlaabileceiz demektir."
Gen kz bu szdeki rtl didaktik nans anlamam gibi yapt
ve szn yalnzca mehul srcye yneltmeye karar verdi.
"Birbirimizden birka dakika sonra ayrlacamza gre, neye
yarar bu?"
"Neye yaramayacakm?" diye sordu gen adam.
"Bystrica'da ineceimi pekl biliyorsunuz."
"Peki ya sizinle birlikte inersem?"
Bu sz zerine gen kz gzlerini gen adama doru kaldrd ve
onun en yrek paralayc kskanlk saatlerinde kafasmda canlandr-
d gibi olduunu fark etti. Adamn kendisine (mehul otostopuya)
kar taknd ve kendisini o denli ekici klan gnl okayc tavr-
dan rkntye kaplmt. Bu nedenle meydan okuyan bir kkrtc-
lkla karlk verdi:
"Beni ne yapacanz ok merak ediyorum?"
"Bu kadar gzel bir kadnla ne yapacam ok dnmem ge-
rekmez," dedi adam apknca ve bu kez de szn otostopudan ok
gen kza yneltir gibiydi.
Bu gnl okayc szler onun iin gen adam sust yakalam
olmak gibi, azndan hileyle bir itiraf koparmak gibiydi, kendini ani
ve youn bir nefret duygusuna kaptrd ve:
"Kendinizden biraz fazla emin deil misiniz siz?" dedi.
Adam gen kz inceliyordu: Gen kzn inat yz bzlmt;
onun iin garip bir acma duydu ve onun her zamanki bildik yz ifa-
desini (ocuksu ve saf dedii yz ifadesini) yeniden bulmasn diledi.
Ona doru eildi, kolunu omzuna att ve oyuna bir son vermek is-
tediinden yavaa adn syledi.
Ama gen kz kendini adamm kolundan kurtard ve:
"Biraz fazla ileriye gidiyorsunuz!" dedi.
"Afedersiniz kkhanm," dedi adam, terslenmi bir halde.
Sonra, tek szck sylemeden gzlerini nndeki yola dikti.
4.
Gen kz kendini bu kskanlktan ona kaptrd kadar abuk
kurtard. Btn olup bitenlerin bir oyundan baka bir ey olmadn
bilecek kadar saduyu sahibiydi; hatta arkadan bir kskanlk nbeti
yznden tersledii iin kendini biraz gln bile buluyordu. Ar-
kadann bunun farkna varmasn istemiyordu. Bereket versin ki,
eylemlerinin anlamn eylem olup bittikten sonra deitirebilmek gi-
bisinden mucizevi bir yetenee sahipti ve bu yetenei kullanarak gen
adam kzgnlktan deil de, gelge, yani tatillerinin ilk gnne
bylesine uyan bir oyunu srdrebilmek iin terslemi olduu hk-
mne vard.
Bylelikle, yeniden, az nce fazla atak srcy terslemi olan,
ama bunu srf ele geirilmeyi geciktirmek ve onu daha heyecanl kl-
mak iin yapan otostopu kimliine brnd. Gen adama doru ha-
fife dnd ve gnl alc bir sesle, "Sizi krmak istememitim, be-
yefendi," dedi. "Balayn, bundan sonra size dokunmayacam,"
diye srdrd szn.
Kendisini anlamad ve onu arzulad anda kendisi olmaya kar
kt iin gen kza kzyordu adam. Kz roln srdrmekte srar
ettii iin de, adam fkesini gen kzn temsil ettii otostopudan
kard; birdenbire kendi rolnn gerektirdii kiilie brnd: Gen
kzn houna gitmek iin dolambal bir biimde syledii apknca
szlerden vazgeti ve kadnlarla ilikilerinde, irade gc, si-nizm,
kendine gven gibi erkekliin en kaba yanlarn vurgulayan sert
erkei oynamaya balad.
Bu rol, gen kz iin duyduu sevecen ilgiyle tmyle eliiyor-
du. u bir gerek ki, onu tanmadan nce, kadnlara kar incelikten
ok kabaca davranmt, ama o zaman bile kat ve eytani fikirli bir
adam olmamt, nk ne bir irade gc ne de acmaszlk gster-

142 143
ERKEKLERN HKAYELER OTOSTOP OYUNU

misti. Bununla birlikte, bu tip bir adama benzemiyorsa da, eskiden, bu
tip bir insana benzemeyi ok arzu etmiti. Bu kukusuz olduka naif
bir arzuydu, ama elden ne gelirdi: ocuka arzular yetikin zihninin
btn tuzaklarndan kaarlar ve kimi zaman yalln ge d-
nemlerine dein srerler. Bu ocuka arzu da kendisine sunulan rolde
cisimleme frsatn yakalamt.
Gen adamn alayc mesafelii kza ok iyi uyuyordu; bu mesa-
felilik onu kendisinden kurtaryordu. nk kz, her eyden nce,
kskanln ta kendisiydi. Gen adam yalnzca kapal ehresini gs-
termek zere batan karclk yeteneklerini sergilemeyi brakt an,
kzn kskanl yatt. Kendini unutabilir ve rolne verebilirdi.
Rol? Rol neydi onun? Kt edebiyattan karlm bir rol. Ara-
bay durdurmutu, ama uraya ya da buraya gitmek iin deil, direk-
siyonda oturan adam batan karmak iin durdurmutu; ekicilikle-
rinden yararlanmay ustalkla bilen adi bir otostopudan bakas de-
ildi. Gen kz, bu gln roman kahramannn kimliine kendisini
de artan ve byleyen bir kolaylkla brnverdi.
Bylelikle birbirlerinin yarandaydlar: bir src ve bir otostop-
u; yani birbirlerini tanmayan iki kii.
5.
Gen adamn hayatta bulamadna en ok yerindii ey, tasasz-
lkt. Hayat yolu acmasz bir kesinlikle izilmiti: i gnde sekiz sa-
atini almakla kalmyor, toplantlarn ve ev almasnn neden olduu
zorunlu sknt da gnn geri kalan saatlerine szyordu; hatta bu
sknt, ok sayda meslektann baklar altnda, hibir zaman gizli
kalmayan ve birok vesileyle de dedikodularn ve tartmalarn hedefi
olan zel hayatna ayrd snrl zamana da szyordu. ki haftalk
tatil bile hibir kurtulu ya da serven duygusu salamyordu; sk
skya planlar yapmann gri glgesi buraya da dmt; tatil
yerlerinin azlndan tr, Tatras'taki bir oday alt ay nceden tut-
mak zorunda kalm ve bunun iin de, her yerde var olan ruhu btn
yapp ettiklerini izlemekten bir an bile geri kalmayan alt firma-
nn sendika komitesinden bir tavsiye mektubu almas gerekmiti.
144
Sonunda btn bunlar kabullenmiti, ama kimi zamanlar gzle-
rinin nne, btn baklar altmda takip edildii ve hibir zaman
uzaklaamad bir yolun korkun grnts geliyordu. u anda bu
grnt yeniden belirdi ve garip bir fikir armayla, dsel yol onun
iin arabasn srd gerek yolla kart; bu garip ve ksa arm
onu aniden lgnca bir davrana srkledi:
"Nereye gittiinizi sylemitiniz?"
"Bystrica'ya."
"Peki, orada ne yapacaksnz?"
"Randevum var."
"Kiminle?"
"Bir beyle."
Spor araba byk bir kavaa yaklayordu. Gen adam iaret
levhasn okuyabilmek iin yavalad; sonra saa sapt.
"Peki randevunuza gitmezseniz ne olur?"
"Bu sizin hatanz olur ve benimle ilgilenmeniz gerekir."
"Nove Zamky yoluna saptm grmediniz mi?"
"Doru mu bu? Aklnz m kardnz siz!"
"Korkacak bir ey yok! Sizinle ilgileneceim," dedi gen adam.
Oyun birdenbire yeni bir nitelik kazand. Araba yalnzca dsel
hedeften -Bystrica'dan- deil, sabahleyin gitmek zere yola kt
gerek hedeften de uzaklayordu; yani Tatras'tan ve ayrtlm olan
odadan. Bylece kurmaca yaant gerek yaantnn snrlarn a-
yordu. Gen adam hem kendinden hem de hl hi sapmam olduu
o acmasz dz yoldan uzaklayordu.
"Ama bana Tatras'a gittiinizi sylemitiniz," dedi kz ararak.
"Gitmek istediim yere giderim ben, kkhamm. zgr bir in-
sanm ve istediimi ve houma gideni yaparm."
6.
Nove Zamky'ye vardklarnda gece olmaya balyordu.
Gen adam daha nce burada hi bulunmamt ve kentin yolla-
rn renmesi biraz vaktini ald. Yoldan gelip geenlere otelin nerede
olduunu sormak iin birka kez durdu. Sokaklar kazlmt ve
145
ERKEKLERN HKYELER
birok kez yanl sokaklara saptktan ve yollarn yitirdikten sonra -
kendilerine soru yneltilen yoldan geenlere inanlacak olursa- as-
lnda olduka yakn olan otele sonunda varmalar bir eyrek saatlerini
ald. Otelin ekici hibir yan yoktu, ama kentteki tek oteldi ve gen
adam da araba srmekten bkp usanmt. Kza, "Beni burada
bekleyiniz," dedi ve arabadan dar kt.
Arabadan bir kez lanca, yemden kendisi oldu. Birdenbire, hi
mi hi aklna getirmedii bir yerde kendini bulmak cann skyordu;
bunu yapmaya onu hi kimse zorlamad ve dorusunu sylemek
gerekirse bunu kendisi de istemedii iin can sknts daha da art-
yordu. Yapt lgnca davran iin kendisini knyordu, ama bir sre
sonra artk kayglanmamaya karar verdi: Tatras'taki oda ertesi gne
kadar bekleyebilirdi ve tatillerinin ilk gnn biraz allmadk bu-
seyle kutlamada da hibir ktlk yoktu.
Dumanl, kalabalk ve grltl yemek salonunu geti ve dan-
ma masasn sordu. Ona, merdivenin yanndaki, holn sonunu gs-
terdiler; burada anahtarlarla kapl bir levhann altnda solgun sar sal
bir kadn oturuyordu. G bela son bo odann anahtarn elde
edebildi.
Gen kz da, bir kez yalnz kalnca, rolnden syrld. Ama o bu
yol deiikliine kzm deildi. Arkadama ylesine balyd ki,
onun yapt hibir eyden kukulanmyor ve yaamnn her ann ona
gvenle veriyordu. Derken, gen adamn yolculuklar srasnda
karlat baka gen kadnlarn onu, imdi kendisinin yapt gibi,
bu arabada beklemi olduklarn aklndan geirdi. Gariptir ki, bu d-
nce onu zmyordu; glmsyordu; bu kez, bu yabancmn kendisi
olmas, gzel bir ey gibi grnyordu ona. O kadar kskand, u
sorumsuz ve uygunsuz yabanc kadnlardan birisiydi kendisi imdi.
Bylelikle onlar yenilgiye urattna, silahlarn eline geirme frsat
bulduuna ve onun da erkek arkadama, ona vermeyi henz baard
eyleri, yani hafiflii, tasaszl, tretanmazl verdiine
inanyordu. Btn kadnlarn yerine yalnzca kendisinin geebilece-
ini ve bylelikle de sevdiinin btn dikkatini (yalnzca kendisinin)
stne ekip onu tmyle kendine saklayabileceini dnnce ilgin
bir tatmin duyuyordu.
Gen adam arabann kapm at ve gen kz otelin yemek sa-
OTOSTOP OYUNU
lonuna gtrd. Grlt patrtnn, kirin pasn ve sigara dumanlarnn
ortasnda, bir kede, bo olan tek masay fark etti.
7.
"Bakalm imdi benimle nasl ilgileneceksiniz?" diye sordu gen
kz, kkrtc bir ses tonuyla.
"Bir aperitif alr mydnz?"
Gen kz alkole pek dkn deildi; ara sra biraz arap iiyor ve
porto arabn ok seviyordu. Ama bu kez mahsus, "Votka," dedi.
"Mkemmel," dedi gen adam, "umarm sarho falan olmazs-
nz."
"Peki ya olursam?" dedi gen kz.
Gen adam karlk vermedi ve garsonu ard, iki votka ve iki
biftek sipari etti. Birka dakika sonra, garson iki bardak getirdi ve
bardaklar nlerine koydu.
Gen adam bardan kaldrd ve, "erefinize!" dedi.
"Daha esprili bir kutlama bulamaz mydnz?"
Gen kzn oyununda, onu kzdrmaya balayan bir eyler vard;
imdi yz yze otururlarken, onu bir yabancya dntren eyin yal-
nzca szleri olmadn, onun btn kiiliinin davranlarna ve mi-
miklerine vanncaya deitiini anlad. ok iyi tand ve bir eit
tiksinti duyduu u tr kadnlara, yerinilesi bir tpatplkla benziyordu
gen kadn.
Bu nedenle (barda ileriye uzatt elinde hl tutarak) kutlama
szn deitirdi.
"Pekl, size imiyorum," dedi, "ama hayvanlarn en iyi nitelik-
lerini insanlarn en kt nitelikleriyle birletiren sizin trnze iiyo-
rum."
"Benim trmden sz ettiinizde, btn kadnlardan m sz et-
mek istiyorsunuz?" diye sordu gen kz.
"Hayr, yalnzca size benzeyenlerden."
"Ancak, bir kadn bir hayvana benzetmek bana pek de esprili bir
ey gelmiyor."
"Pekl," diye karlk verdi gen adam, bardam hl ilerde tu-

146
147
ERKEKLERN HKYELER
tarak, "o zaman sizin benzerlerinize deil, sizin ruhunuza ieceim;
kabul m? Kafanzdan karnnza indiinde yanp tutuan ve karnnz-
dan kafanza tekrar ktnda snen ruhunuza."
Gen kz bardan kaldrd.
"Kabul, karnma inen ruhuma."
"Kk bir dzeltme daha yapmak istiyorum," dedi gen adam,
"daha ok ruhunuzun indii karnnza ielim."
"Karnma," dedi gen kz ve karn (onu adyla andklarnda) bu
arya adeta karlk verdi; gen kz karnnn her bir santimini his-
sediyordu.
Derken garson biftek getirdi. kinci bir votka ve soda sipari et-
tiler (bu kez gen kzn gslerine itiler) ve konumalar bu garip ve
ciddilikten uzak minvalde srp gitti. Gen adam arkadann ha-
fifmerep bir kadn gibi davranmay bu kadar iyi baarmasna gitgide
daha ok kzyordu; bunu bylesine iyi yapabildiine gre, diyordu
kendi kendine, gerekte kendisi de onlardan biri. Aslnda, iine szm
olan, bir yerlerden kp gelmi bir bakasmn ruhu deildi; gen kzn
bylelikle cisimletirdii kii, kendisiydi; ya da en azndan varlnn
kilit altnda tutageldii ama bu oyun bahanesinin kafesinden kard
parasyd. Kukusuz bu oyunu oynarken kendini yadsdna
inanyordu; ama aslnda olan bunun tam tersi deil miydi? Onu
kendisi klan, onu kurtaran bu oyun deil miydi? Hayr, onun
karsnda oturan, arkadann gvdesini tayan bir baka kadn
deildi; arkadann ta kendisiydi, oydu tam tamna. Ona gitgide
artan bir tiksintiyle bakyordu.
Ama bu yalnzca tiksinti deildi. Gen kz erkek arkadana zih-
nen ne kadar yabanc olursa, gen adam fiziksel olarak onu o kadar
ok arzuluyordu. Kzn ruhunun yabancl dikkatleri onun kadn
gvdesine ekiyordu. Dahas, bu yabanclk gvdesini, sanki bu gvde
imdiye kadar onun iin yalnzca acma, sevecenlik, ilgi, sevgi ve
heyecan sisi iinde var olmu gibi; sanki bu sis iinde yitip gitmi gibi
(evet, sanki gvdesi yitip gitmi gibi!) yeniden bir gvde klyordu.
Gen adam hayatnda ilk kez kz arkadann gvdesini grdne
inanyordu.
Sodal nc votkadan sonra, gen kz kalkt ve cilveli bir g-
lmsemeyle, "Afedersirz," dedi.
148
OTOSTOP OYUNU
"Nereye gittiinizi sorabilir miyim, kkhanm?" "zin verirseniz,
ieyeceim," dedi ve masalarn arasndan geerek restoranm dibindeki
kadife perdeye doru yneldi.
8.
Gen kz adam azndan kan bu szckle -elbette olduka za-
rarsz ama gen adamn imdiye dein ondan hi iitmedii bu sz-
ckle- afallatm olmaktan memnundu. Oynad kadnn kiiliini
hibir ey bu szcn zerine cilveyle konulan vurgu kadar dile ge-
tirmiyordu; evet, memnundu, keyfi yerindeydi; oyun onu bytyor-
du; ona imdiye dein hi duymad yepyeni heyecanlar veriyordu;
szgelimi, sorumsuz bir tasaszlk duygusu.
Ataca her admda tedirginlik hisseden o, birdenbire tmyle
rahatlam duyuyordu kendini. Kendini aniden dalm bulduu bu
bakasnn hayat, edep duygusundan uzak, yaamyksel zellikleri
olmayan, gemisiz ve geleceksiz, balanmasz bir hayatt; grl-
medik biimde zgr bir hayatt. Otostopu olunca, her eyi yapabi-
lirdi; her eye izin vard onun iin; her eyi syleyebilir, her eyi ya-
pabilir, her eyi duyabilirdi.
Salonu geerken btn masalardan kendisini gzledikleri dikka-
tini ekti; bu da tanmad yeni bir heyecand: Gvdesinin ona ver-
dii edep d zevkti bu. u ana dein, gslerinden utanan ve on-
larn gvdesinde bir knt yaptklarn ve grlebilir olduklarn d-
nnce ho olmayan bir terbiyesizlik duygusuna kaplan on drt ya-
nda bir yeniyetme olma kimliinden kendini hibir zaman tmyle
kurtaramamt. Gzel olmaktan ve biimli bir vcuda sahip olmaktan
gururland halde, bu gurur edep duygusuyla hemen bastrlyordu:
Kadn gzelliinin her eyden nce cinsel kkrtma gcyle harekete
getiini ok iyi hissediyordu ve bu da onun iin ho olmayan bir
eydi. Gvdesinin yalnzca sevdii adama hitap etmesini diliyordu:
Erkekler sokakta gslerine baktnda, ona bu baklar yalnzca
kendisine ve sevdiine ait olan en gizli yaknlk duygusunu biraz
lekeliyormu gibi geliyordu. Ama imdi, otostopuydu, yazgs ol-
mayan kadnd; kendini aknn sevecen zincirlerinden kurtarm ve
149
ERKEKLERN HKAYELER
OTOSTOP OYUNU

gvdesinin bilincine youn biimde varmaya balyordu. Onu gzle-
yen baklar kendisine ne kadar yabanc olurlarsa, bu gvde de o ka-
dar kkrtya kaplyordu.
Son masann yanndan geiyordu ki, hi kukusuz insan sarrafl-
yla gsteri yapmak isteyen sarho bir adam, ona Franszca olarak:
"Kkhanm, kaa?" diye seslendi.
Gen kadm bu szn ne anlama geldiini anlad. Gslerini ile-
riye doru kard ve kalalarn bir o yana, bir bu yana sallayarak bu
am youn biimde yaad ve sonra da perdenin ardnda kayboldu.
9.
Garip bir oyundu bu. Gariplik de, szgelimi, gen adamn mehul
src roln ok iyi oynamasna karn, bir an olsun kz arkadanda
otostopuyu grmekten kendini alamamasndan ileri geliyordu.
Gerekte dayanlmaz olan da buydu. Kz arkadan bir adam batan
karmakla megulken gryor ve bu sahneye katlmann; kendisini
aldatrken (ve ilerde aldataca zaman) neye benzeyeceini, neler
syleyeceini yakmdan grmenin hznl ayrcaln yayordu. Kz
arkadann sadakatsizliine kendisi de bir bahane olmann elikili
onurunu duyuyordu.
in kts, gen adam onu sevmekten ok ona tapyordu. Ken-
dine hep gen kzn sadakat ve saflk snrlar iinde bir gereklii ol-
duunu ve bu snrlarn tesinde hi var olmadn syleyip durmu-
tu, bu snrlarn tesinde o, suyun kaynama noktasnda su olmaktan
kmas gibi, kendisi olmaktan kard. Onun bu korkun snr bu
kadar doal bir zarafetle am grrken, fkesinin kabardn his-
sediyordu.
Gen kz tuvaletten dnd ve "Adamn biri bana, 'Kkhanm,
kaa?' dedi," diyerek yaknd.
"Bunda alacak bir yan yok! Bir fahieye benziyorsunuz."
"Bana vz geldiini biliyor musunuz bunun?"
"O zaman gidin o adamla!"
"Ama burada sizinle olduuma gre."
"Onun yanma daha sonra gidebilirsiniz. Gidin de anlan onunla."
"Houma gitmiyor o."
"Ama bir gecede birka adama sahip olmak sizi hi rahatsz et-
mez ki."
"Niin etsin? Eer yakkl adamlarsa onlar."
"Onlara art arda m, yoksa hepsine bir arada m sahip olmay
yelersiniz?"
"Her ikisini de yelerim."
Konuma gitgide kabalayordu; kz buna biraz armt, ama
kar kmyordu. nsan oyunda bile zgr deildir, oyuncu iin oyun
bir tuzaktr. Eer yalnzca bir oyun sz konusu olsayd ve onlar da
birbirleri iin iki yabanc kii olsaydlar, otostopu oktan kendini ha-
karete uram hisseder ve ekip giderdi; ama bir oyundan kamann
aresi yoktur. Bir takm, man sonundan nce sahadan kaamaz, sat-
ran tahtasndaki talar tahtann karelerinden dar kamazlar; oyun
sahasnn snrlar saptanmtr. Gen kz, srf bir oyun sz konusu ol-
duu iin, her eyi kabul etmek durumunda olduunu biliyordu. Oyun
ne kadar teye gtrlrse, oyunun o kadar oyun olacan ve
kendisinin de bu oyunu uslu uslu oynamak zorunda kalacan bili-
yordu. Akl yardma arp akma dnm ruhunu oyuna mesafe
koymak ve onu ciddiye almamakla uyarmak da hibir ie yaramyor-
du. Bu bir oyun olduu iin, ruhu korkuya kaplmyor, kendini savun-
muyor ve kendini bir uyuturucuya brakr gibi oyuna brakyordu.
Gen adam garsonu ard ve paray dedi. Sonra, kalkt ve "Gi-
delim," dedi.
"Nereye gideceiz?" diye sordu kz, anlamam gibi yaparak.
"Soru sormay brak da gel!"
"Benimle nasl konuuyorsun byle!"
"Bir fahieyle byle konuurum."

150
151
ERKEKLERN HKYELER
10.
yi aydnlatlmam merdiveni ktlar; sahanlkta, biraz akrke-
yif bir grup adam tuvaletin nnde bekliyordu. Gen adam kolunu
uzatp kz arkadan kavrad, yle ki eliyle kzn bir gsn avcunun
iine ald. Tuvaletin yanndaki adamlar bunu fark ettiler ve ak sak
szler fsldamaya baladlar. Gen kz kendini arkadann kolundan
kurtarmak istedi, ama gen adam ona, "Sakin ol!" diye bard.
Adamlar bu durum karsnda hep birlikte bir amata kopardlar ve
gen kza aza alnmayacak birka laf attlar. Gen adamla kz birinci
kata vardlar. Adam odann kapsn at ve yakt.
inde bir masa, bir sandalye ve bir de lavabo bulunan iki yatakl
kk bir odayd. Gen adam kapnn srgsn itti ve gen kza
doru dnd. Gen kz adamn karsnda, gzlerinde kstaha bir
ehvanilik parltsyla, meydan okuyan bir tavrla duruyordu. Gen
adam ona bakyor ve bu ehvet dkn yz ifadesinin ardnda, se-
vecenlikle sevdii o bildik yz izgilerini kefetmeye abalyordu. Bu
ayn objektiften iki grntye bakmak gibiydi, birinin arasndan
brnn grld st ste konulmu iki grnt. st ste konul-
mu bu iki grnt ona arkadanda her eyin bulunabileceini, ru-
hunun korkun derecede amorf olduunu, bu ruhta sadakatsizlik ka-
dar sadakatin, masumluk kadar ihanetin, iffetlilik kadar hoppaln
yer alabileceini sylyordu. Bu vahi karm ona bir p ynnda
bulunabilecek alacal renkler kadar iren geliyordu. ki grnt hl
birbirinin iinde grnmeyi srdryor ve gen adam arkada ile
teki kadnlar arasndaki farkn tmyle yzeysel bir fark olduunu,
ve arkadann, gnlnn ta derinliklerinde, btn dnceleri, btn
duygular, olas btn kt yanlaryla teki kadnlara benzediini an-
lyordu. Bu ise gizli kukularn ve kskanlk nbetlerini dorulu-
yordu. Kimi d izgilerin onun kiiliini da vurur gibi bir izlenim
yaratmas, ona bakan baka bir kimsenin, yani kendisinin kapld bir
yanlsamadan baka bir ey deildi. Sevdii kadn arzularnn, soyut
dncelerinin, besledii gvenin yalnzca bir rnym gibi
geliyordu ona; oysa, imdi nnde duran gerek kadn, insan umut-
suzlua srkleyecek kadar baka, insan umutsuzlua srkleyecek
OTOSTOP OYUNU
kadar yabanc ve okbiimliydi. Ondan nefret ediyordu.
"Ne bekliyorsun? Soyunsana!" dedi.
Gen kz cilveyle ban edi ve "Gerekli mi bu?" diye karlk
verdi.
Bu sz syleyiindeki ton kulana ok bildik geldi, sanki baka
bir kadn bu sz ona yllar nce sylemiti, ama artk kim olduunu
anmsamyordu. Onu aalamak istiyordu. Otostopuyu deil, onu,
arkadam. Oyun sonunda hayatla karyordu. Otostopuyu
aalamay oynamak, artk arkadan bir aalama bahanesinden
baka bir ey deildi. Bunun bir oyun olduunu unutmutu. nnde
duran kadndan nefret ediyordu. Gzlerini ona dikmiti, derken, cz-
danndan elli kronluk bir banknot kard ve onu kza uzatt.
"Yeter mi?"
Gen kz elli kronu ald ve "Pek cmert deilsiniz," dedi.
"Daha fazlasna demezsin," diye karlk verdi gen adam.
Kz kendini gen adama yaslad:
"Bana kar iyi davranmyorsun. Daha kibar olman gerek. Biraz
aba harcasana!"
Gen kz kollarn adamn omuzlarna att ve dudaklarn onun
dudaklarna gtrd. Ama gen adam parmaklarn azna koydu ve
onu yavaa itti.
"Ben yalnzca sevdiim kadnlar perim."
"Peki beni sevmiyor musun?"
"Hayr."
"Kimi seviyorsun?"
"Seni ilgilendirir mi bu? Soyun!"
11.
Daha nce hi byle soyunmamt. Utangalk, panik duygusu,
ba dnmesi, gen adamn nnde soyunduunda duyduu (ve ka-
ranlkta gizleyemedii) her ey kayboluvermiti. Onun nnde ken-
dinden emin, kstah, klara brnm bir halde duruyordu ve o za-
mana dein bilmedii yava, kkrtc bir soyunmann jestlerini byle
birdenbire kefetmi olmasna armt. Gzlerini adamn gzle-

152 153
ERKEKLERN HKYELER OTOSTOP OYUNU

rinden ayrmadan, giysilerini tutkulu bir tavrla bir bir karyor ve bu
soyunma eyleminin her bir aamasnn tadn karyordu.
Ama sonra, gen adamn nnde birdenbire rlplak kaldn-
da, kafasndan bu oyunun daha fazla srdrlmeyecei; stndeki
giysileri karmakla maskesini de karm olduu ve plak kald
dncesi geti; bu da artk kendisi olduu ve gen adamn imdi ona
doru bir adm atp, bir el hareketi, her eyi silecek ve kendisinden
sonra yalnzca en mahrem sevime anlar gelecek bir el hareketi yap-
mas gerektii anlamna geliyordu. Bylelikle onun nnde plakt
ve oyun oynamay brakmt; kendini utanm hissediyordu ve y-
znde imdi gerekten kendisine ait olan glmseme, utanga ve a-
kn glmseme belirdi.
Ancak gen adam kmldamadan duruyordu, oyunu ortadan kal-
drmak iin hibir jest yapmyordu. Gen kzn bu denli bildik olan
glmsemesini grmyor; nnde yalnzca nefret ettii arkadann
gzel yabanc gvdesini gryordu. Nefret ehvet duygularn her
trl duygusallk klfndan artyordu. Gen kz ona yaklamak istedi,
ama adam ona, "Olduun yerde kal, seni iyice grmek istiyorum,"
dedi.
Gen adam imdi yalnzca tek bir eyi, ona bir fahieymiesine
davranmay arzuluyordu. Ama imdiye dein hibir fahieyle ilikisi
olmamt ve fahieler zerine edindii bilgileri de okuduu kitaplar-
dan ve surdan burdan elde etmiti. Bu nedenle gznn nne gelen
ilk grnt, bir piyanonun parlak kapa zerinde dans ederi, siyah i
amarl plak bir kadn oldu. Otel odasnda hi piyano yoktu, yal-
nzca duvara dayal ve st rtl kk bir masa vard. Gen adam
arkadana oraya kmasn emretti. Gen kz yalvarr gibi bir hareket
yapt, ama adam ona, "Sana para dedik," dedi.
Gen kz arkadann baklarnda okuduu sarslmaz karar
nnde, oyunu srdrmeye abalad, ama artk bunu yapamyor ve
nasl yapacan da bilmiyordu. Yal gzlerle masann stne kt.
Masa ancak bir metreye bir metre boyutlanndayd ve topald; bu ma-
sann stnde ayakta dururken dengesini yitirmekten korkuyordu.
Ama gen adam bu plak gvdeyi nnde dikilir grmekten
memnundu ve kzn utanga gvensizlii adam daha da buyurgan
klyordu. Baka adamlarn da bu gvdeyi grm olduklarn ve g-
receklerini aklndan geirdii iin, kzn gvdesini tm pozisyonlarda
ve tm alardan grmek istiyordu. Kaba ve ehvet dknyd. Gen
kza daha nce azndan ktn hi iitmedii szler sylyordu.
Gen kz direnmek, oyundan kamak istiyordu. Onu ilk adyla ard,
ama gen adam kendisiyle byle senli benli konumaya hakk
olmadn syleyerek kz susturdu. Gen kz sonunda lgna
dnm bir halde ve gzlerinde yalar boyun edi. ne doru eildi
ve adamn arzusuna gre meldi, asker selam verdi, sonra bir twist
numaras yapmak zere kalalarn bir o yana, bir bu yana sallad;
ama yapt ani bir hareketle masa rtsn yere kaydrd ve az daha
dyordu. Adam gen kz yakalad ve yataa srkledi.
Onunla cinsel ilikide bulundu. Gen kz bu talihsiz oyunun so-
nunda bitmi olduunu, yeniden nceki gibi olacaklarn ve birbirle-
rini gerekten seveceklerini dnnce sevindi. Dudaklarn adamn-
kine bastrmak istedi, ama gen adam onu itti ve yalnzca sevdii ka-
dnlar ptn yineledi. Gen kz hkra hkra alamaya balad.
Ama adam alamasna bile izin vermedi, nk adamn gitgide artan
fkeli tutkusu, kzn sonunda ruhunun iniltilerini boan gvdesini
yava yava ele geiriyordu. Ksa bir sre sonra yatam zerinde,
birbiriyle mkemmelen birlemi, ehvetten kvranan ve birbirine
yabanc iki gvde vard. imdi olup bitenler, dnyada her eyden ok
korktuu, her zaman kayg duyarak kanmaya alt eydi; duygu
ve sevgi olmadan sevimek. Gen kz yasak snr atn ve bu
snrn tesinde bundan byle en kk kar koyma duygusuna
kaplmadan ve tam bir ruh birlikteliiyle ilerlediini biliyordu. Yal-
nzca zihninin uzak bir kesinde, imdiye dein bylesine bir zevki,
bu seferki kadar youn bir zevki duymadn dnnce bir eit
dehet duygusuna kaplyordu.
12.
Derken her ey bitti. Gen adam kendini kzdan uzaklatrd ve
yatan zerinde asl duran uzun kordonu ekerek sndrd.
Kzn yzn grmek istemiyordu. Oyunun sona ermi olduunu bi-
liyordu ama her zamanki ilikilerinin dnyasma geri dnmeyi hi mi

154 155
ERKEKLERN HKYELER
hi arzu etmiyordu. Bu dnten korkuyordu. Kzn gvdesiyle her
trl temastan kanarak, onun yannda karanlkta yatyordu.
Bir sre sonra bouk hkrk sesleri iitti; gen kzn eli, ekin-
gen ekingen, ocuka bir tavrla kendi eline dokundu. Kz elini geri
ekti, tekrar dokundu ve sonra yalvarp yakaran, hkrklara boulan
ve onu ilk adyla ararak, "Ben benim, ben benim..." diyen buses
iitildi.
Gen adam susuyor, kmldamyor ve arkadann iddiasndaki
bilinmeyenin yine bir bilinmeyenle tanmland hznl dayank-
szl gayet iyi anlyordu.
Hkrklar yerini uzun bir alamaya brakt; gen kz gene uzun
zaman bu, "Ben benim, ben benim, ben benim..." diyen heyecan ve-
rici totolojiyi yineleyip durdu.
Derken adam gen kz avutabilmek iin yardma acma duygu-
sunu ard (bu duyguyu uzaktan armas gerekmiti, nk elinin
altnda, yaknlarda hibir yerde yoktu). nlerinde hl on gnlk
bir tatil vard.
E V R E N : S E R D A R R F A T K I R K O G L U
BERNHARD SCHLINK Benzin stasyonundaki Kadn
l
Bu ryay bir zamanlar gerekten grm myd, yoksa batan beri
sadece hayalinde mi canlandrmt, artk bilmiyordu. Onu hangi res-
min, hangi hikyenin ya da hangi filmin yarattn da bilmiyordu. On
be, on alt yalarndayken olmu olmalyd; o zamandan beri rya
ona elik ediyordu. Eskiden okuldaki bir ders ya da anne babasyla
geirdii bir tatil gn skc geldiinde, sonralar i grmelerinde
ya da tren yolculuklarnda kendisini yorgun hissettii anlarda,
dosyalarn bir kenara koyup ban arkaya yaslar ve gzlerini kapa-
tarak onu hayalinde canlandrrd.
Ryasn birka kez bir-iki arkadana ve birbirlerini sevip ayrl-
dktan yllar sonra yabanc bir kentte karlat, gn birlikte dola-
arak ve gevezelik ederek geirdii bir kadna anlatmt. Ryasnn
gizli kalmasn istediinden deildi bu. Onu daha sk anlatmas iin
bir sebep yoktu. Ayrca ryann ona niin elik ettiini de bilmiyordu;
kendisiyle ilgili bir eyi aa vurduunu biliyor, ama bunun ne
olduunu bilmiyor ve ryay baka birinin grebilecei dncesi
cann skyordu.
2
Ryada, bir otomobille usuz bucaksz, ssz bir dzlkte yol alyor.
Yol dz; kimi zaman bir ukurlukta ya da bir tepenin ardnda kaybo-
luyor, ama o, yolu ufuktaki dalara dek gzyle izleyebiliyor. Gne
tam tepede duruyor ve kzgn hava asfaltn zerinde dalgalanyor.

156
157
ERKEKLERN HKYELER BENZN STASYONUNDAK KADIN

Uzun sredir kar ynden hibir ara gelmiyor ve onun da nne
sollayaca bir ara kmyor. Karayolu tabelalarna ve haritaya gre
bir sonraki yerleme 60 mil ileride, dalarda herhangi bir yerde ya da
dalarn tesinde, sanda solunda, grebildii mesafe dahilinde hi
ev yok. Ama sonra, yolun sol tarafnda bir benzin istasyonu beliriyor.
Byk, kumlu bir alan, ortada iki benzin pompas, onlarn arkasnda
st kapal verandasyla iki katl ahap bir ev. Fren yapyor,
benzinciye doru kvrlyor ve benzin pompasnn nnde duruyor.
Arabasnn arkasndan ykselen toz bulutu yeniden dalyor.
Bekliyor. Tam inip evin kapsn almak istedii anda kap al-
yor ve dar bir kadm kyor. Ryay hayalinde canlandrmaya ba-
ladnda kadn henz bir kz ve yllar iinde, otuzu ile krk arasnda
yalanmas duruncaya dek, gen bir kadm oluyor. Kendisi krkn ve
ellisini getii halde, o ayn gen kadm olarak kalyor. ou zaman
kot pantolon ve kareli bir gmlek, kimi zaman da ayak bileklerine dek
inen, aarm kot mavisi ya da rengi atm mavi iek desenli,
dalgalanan bir elbise giyiyor. Orta boylu, gl kuvvetli, ama iman
olmayan, yz ve kollan illerle kapl, kumral sal, akr gzl ve
geni azl bir kadn. Kararl admlarla geliyor ve kararl hareketlerle
sol eliyle benzin tabancasm kavryor, sa eliyle pompann kolunu
eviriyor ve depoyu dolduruyor.
Sonra rya bir srama yapyor. Onun kadn, kadnn onu nasl
selamladn, nasl baktklarn, birbirleriyle ne konutuklarn, ka-
dnn onu kahve ya da bira imek iin davet edip etmediini ya da ona
kalp kalamayacan sorup sormadn, nasl olup da kadnn onunla
yatak odasna ktn, btn bunlar hibir zaman hayalinde
canlandrmad. Onu ve kendisini, sevitikten sonra dank yatakta
yatarken gryor, hepsi de ak yeile alan maviye boyal duvarlar,
yeri, dolab ve komodini gryor, demir yata ve bir jaluzinin yine
yeile alan mavi renkteki ahap eritleri arasndan gnein duvarlara,
yere, mobilyalara, arafa ve ikisinin bedenine yanstt aydnlk
eritleri gryor. Bu sadece bir resim, hareketli ve szl bir sahne
deil, sadece renk, k, glge, arafn beyaz ve bedenlerinin biimi.
Rya kald yerden ancak akam devam ediyor.
Arabasn evin kenarna, kadnn ak kasal kamyonetinin yanna
park etmi. Evin arkasnda da st kapal bir veranda, domates ve
kavun yetien birka sebze tarh ve kadnn kumdan korunmak iin
ina ettii ve iinde ilek, brtlen tr meyveler yetitirdii bir sera
var. Serann arkasnda, bek bek allklar ve onlarca ya da yzlerce
yldr km tad suyla tal zemini -drt metre andrm kuru
bir dere yatayla l uzanyor. Kadm bunu ona, suyu derin bir
kuyudan kan tulumbaya gtrdnde gstermi. imdi verandada
oturuyor ve havann kararmasn seyrediyor. Kadnn mutfakta i
yaptn duyuyor. Eer bir araba gelirse yerinden kalkacak, evin
iinden geecek ve benzin pompasn kullanacak. Kadn mutfakta
lambay yaksa da, ak kapdan verandann zeminine k dse de
ayaa kalkacak; evin holndeki, iki benzin pompas arasnda duran ve
alan aydnlatan lambann dmesini aacak. Lambann btn gece
yanp yanmayacan ve yatak odasm aydnlatp aydnlatmayacan
soruyor kendisine, bu gece ve ertesi gece ve gelecek tm geceler
boyunca.
3
Bize elik eden ryalar ou zaman srdmz hayatn zdddr.
Maceraperest biri evine dnmenin, kklemi biri ise yola koyulma-
nn, uzak lkelerin ve byk eylemlerin ryasn grr.
Bu ryann sahibi sakin bir hayat sryordu. Sradan, skc bir
hayat deildi; ngilizce ve Franszca biliyor, yurt iinde ve dnda
baarlara kouyor, kar klmasna ramen inanlarna sadk kalyor,
zor durumlarn ve atmalarn stesinden geliyordu ve ellilerinin
sonundayken hayat dolu, baarl ve dnyaya ayak uydurmu biriydi.
ster ite, ister evde, ister tatilde olsun, hep biraz gergindi. Yaplmas
gerekeni telala ya da batan savma yaptndan deildi bu. Grevine
konsantre olmasnn ve dncede zm ile gerekte zmn asla
ayn anda gereklememesinden kaynaklanan sabrszlnn bir
sonucu olarak, birini dinlerken, cevap verirken ve alrken
sknetinin altnda bir gerilim titreiyordu. Gerilimi bazen azap verici
bir ey, ama bazen de bir enerji, canlandrc bir kuvvet olarak
hissediyordu.
Cazip biriydi. nsanlarla ve nesnelerle uratnda, sevimli bir

158 159
ERKEKLERN HKYELER
BENZN STASYONUNDAK KADIN

biimde dalgn ve sakar olabiliyordu. nsanlara ve nesnelere dalgm ve
sakar davranmasnn doru olmadn bildiinden, bir glmsemeyle
af diliyordu. Bu, yzne yakyordu; aznn evresinde krlgan,
gzlerinin evresinde mahzun bir eyi ortaya karyor ve af di-
lediinde bir dzelme vaadi olmayp bir beceriksizlik itiraf olduun-
dan, glmsemesi sklgan ve kendisine ynelik bir alayla dolu olu-
yordu. Kars, cazibesinin ne lde doal olduunu, dalgn ve sakar
tarzyla cilveleip cilvelemediini, glmsemesinin sahte olup ol-
madn, krlganlk ve mahzunluunun dierinde onu avutma arzusu
uyandrdn bilip bilmediini kendisine sorup duruyordu. Ama
cevabn bulup karamyordu. Gerek uydu ki o bunun farknda de-
ilmi gibi grnrken, cazibesi ona doktorlarn, polislerin, sekreter-
lerin ve tezghtarlarn, ocuklarn ve kpeklerin sempatisini kazan-
dryordu.
Cazibesi artk karsn etkilemiyordu. Kars, uzun sre insann
elinin altnda olan bir ey nasl ypranrsa, onun cazibesinin de yle
yprandn dnyordu. Ama gnn birinde onun cazibesinden
bktn fark etti. Bkmak. Kocasyla Roma'da tatildeydi, onunla Na-
vona Meydan'nda oturuyor ve kocas, bazen onun da ban okad-
, ayn sevecen ve dalgn hareketlerle, srtnen, sevilmek isteyen bir
kpein ban okuyor ve bu arada karsn okarken taknd, el ha-
reketlerine elik eden o sevecen-utanga glmsemenin aynn tak-
nyordu. Onun cazibesi, sadece bir kendisini saknma ve yoksun b-
rakma yntemiydi. Kocasnn, taciz edildiini bildirme yoluydu bu.
Kocasma bundan dolay sitem etmi olsayd, bu sitemi anlama-
yacakt. Evlilikleri alkanlklarla ve kurallarla doluydu ve baarl
olmasnn nedeni tam da buydu. Btn iyi evlilikler alkanlk ve ku-
rallardan beslenmez mi?
Kars doktordu. ocuklar kkken de hep alm, by-
dklerinde, kendisini aratrmalara vererek profesr olmutu. Onun
ya da kocasnn ii asla aralarna girmemiti; btn zaman darlna
ramen, kutsal zamanlar, ocuklara ayrdklar zamanlar ve birbirle-
rine ayrdklar zamanlar olarak paylatrmlard gnlerini. Her yl
yaptklar iki haftalk tatile de, ocuklar her zaman emanet ettikleri
dadya brakp birlikte kyorlard. Btn bunlar, zaman kavramyla
disiplin altna alnm, kurallara balanm bir iliki gerektiriyor ve
kendiliindenlie fazla yer brakmyordu; bunu gryorlard, ama ar-
kadalar arasnda, kendiliindenliin birbirlerine daha ok deil, da-
ha az zaman ayrmalar sonucunda ortaya ktn da gryorlard.
Hayr, onlar hayatlarn, alkanlk ve kurallar iinde bsbtn makul
ve tatmin edici biimde dzenlemilerdi.
Sadece sevime alkanlklar ortadan kalkmt. Ne zaman ve
niin, bilmiyordu. Uyand, yatakta yannda karsnn imi yzn
grd, terinin keskin kokusunu koklad, slkl nefesini iittii ve
bunlar itici bulduu sabah hatrlad. Kapld deheti de
anmsyordu. Eskiden onun imi yzn irin, terinin keskin koku-
sunu heyecan verici ve nefesinin sln elendirici bulurken, bir-
denbire btn bunlar nasl itici gelebilirdi? Kimi kez sla, karsn
uyandrrken ald bir melodinin cantus firmus'u* olarak katlanrd.
Sevimeleri o sabah deil, ama onu izleyen herhangi bir zamanda
bitmiti. kisi de dierinin ataca bir ilk adma yanamaktan haz du-
yaca halde, byle bir adm ikisinden de gelmedi. Azck haz, ancak
ikinci adma yetecek kadar, ama birincisine yetmeyen azck haz.
Bununla birlikte ayn odada yatmaya devam ettiler. Kadn kendi
alma odasnda, erkek de bo duran ocuk odalarndan birinde ya-
tabilirdi. Ama birlikte soyunma, uykuya dalma, uyanma ve kalkma
alkanlklarndan dolay, byle bir kopua ikisi de hazr deildi. Er-
kekten daha sert, temkinli, atik, ama ayn zamanda biraz ekingen bir
yan olan kadn da deildi. Artakalan alkanlklar da yitirmek iste-
miyordu. Ortak yaamlarn yitirmek istemiyordu.
Yine de gnn birinde bitmiti. Gnn birinde evliliklerinin g-
m yldnmn, konuk listesini, konuklarn kalaca yerleri, lo-
kantada yiyecekleri yemei, vapurla yapacaklar geziyi planlyorlard.
Birbirlerine baktlar ve yaptklarnn doru olmadn anladlar.
Kutlanacak bir eyleri yoktu. On be yllk evlilii, belki yirmi yll-
n da kutlayabilirlerdi. Ama bilmedikleri herhangi bir tarihte aklar
yok olmu, buharlamt ve yaam birlikte srdrmek bir yalan
olmasa da, kutlamak bir yalan olurdu.
(Lat.) Sabit, deimez ark, (.n.)

160
161
ERKEKLERN HKYELER
4
nsan birine ikinci kez k olabilir mi? ikincisinde onu, fazlasyla
yakndan tanmyor mudur? k olmak, tekini henz tanmamay,
tekinde, insann kendi arzularnn izini drecei beyaz alanlarn
olmasn gerektirmez mi? Yoksa izdmn gc, gerektiinde, ide-
alindeki imgelerin izini tekinin sadece beyaz alanlarna deil, tersine
onun bitmi renkli haritasna da yanstacak kadar kuvvetli midir?
Yoksa izdmsz ak var mdr?
Adam bu sorular soruyordu kendisine, ama bunlar onu art-
maktan ok elendiriyordu. Sonraki haftalarda basma gelenler, ister
izdm olsun ister deneyim, gzeldi ve o da bundan zevk almt.
Karsyla sohbetten, bir film ya da konser iin randevulamaktan ve
yeniden baladklar akam yrylerinden zevk alyordu. lkbahard.
Bazen karsn enstitden alyor, onun kendisine doru geliini
seyretmekten holandndan, onu dorudan girite deil, elli metre
ileride, sokan kesinde bekliyordu. Kars geni admlarla yryor,
kocasnn gzlerini dikerek geliini izlemesinden skld iin acele
ediyor, sol eliyle tuttuu salarn utanga bir tavrla kulann
arkasna atyor ve rkek, tuhaf bir tebessmle glyordu. Adam, bir
zamanlar k olduu gen kzn utangaln yeniden fark ediyordu.
Duruu ve yry de deimemiti ve eskiden olduu gibi, her
admda kazann altnda memeleri hopluyordu. Bunu yllar boyunca
niye grmediini sordu kendisine. Neler karmt! Gzlerindeki
perdenin tekrar kalkm olmas ne kadar iyiydi! Soma onun bu kadar
gzel kalm olmas. Onun kendi kars olmas.
Hl sevimiyorlard. En bata vcutlar birbirine yabancla-
mt. Ama birbirlerine yeniden alrken de, uyandklar, yrye
ktklar, yemekte kar karya ya da sinemada yan yana oturduklar
anlarda da ilikileri sevecen dokunularn tesine geemiyordu.
Erkek, nceleri sevimenin de sras geleceini ve bunun mutlaka g-
zel olacan dnyordu. Sonra buna gerekten sra gelip gelmeye-
ceini, gerekten gzel olup olmayacan ve aslnda ikisinin de hl
bunu isteyip istemediini sordu kendisine. Yoksa artk yapamaz
myd? Evliliin kt gittii yllarda baka kadnlarla, bir keresinde
BENZN STASYONUNDAK KADIN
bir evirmenle, bir keresinde de bir meslektayla, her ikisi de bol al-
kolden sonra ve ertesi sabah tamamen yabanclk ve utan duyduu iki
gece ve arada bir, genellikle yolculuklar srasnda, otellerde keyifsiz
mastrbasyon anlar yaamt. Sevme, arzulama ve sevime
arasndaki doal ilikiyi unutmu muydu? ktidarn m kaybetmiti?
Cinsel gcn kendisine kantlamak iin mastrbasyon yapmaya
kalktnda baaramad.
Yoksa karsnn ve onun yapmas gereken, kendilerine biraz za-
man m tanmakt? Acele etmeleri iin bir nedenleri olmadn ve bir
ay sonra, bir hafta sonra ya da bir gn sonra seviebilecekleri gibi,
bunun bir yl sonra da olabileceini sylyordu kendisine. Ama his-
settikleri bakayd. Sevime sorununu zmek istiyordu ve bunun
dncede zm ile gerekte zm ayn anda gereklemediin-
den bu konuda da sabrszd. Aslnda yalandka sabrszl artyor-
du. nnde zlmemi olarak duran ey, kolayca zebileceini
bilse bile rahatsz ediyordu onu. nnde duran her ey, gelecek hafta
ve gelecek yaz, yeni bir araba alm ve ocuklarn Paskalya ziyareti,
biraz zlmemitik ve huzursuzluk barndryordu iinde. Amerika
yolculuu bile.
Karsnn fikriydi bu. kinci bir balay; yaadklar ey ikinci bir
evlilik deil miydi? Genlik yllarnda Kanada'y, Quebec'ten Vanco-
uver'a ve daha da ileriye Seattle'a kadar trenle gemeyi, sonra arabayla
Los Angeles ve San Diego'ya kadar kydan aa inmeyi d-
lemilerdi. nceleri yolculuk onlara pahal gelmi, sonralar haftalar
srecek byle bir tatili ok uzun bulmular ve uzun tren ve araba yol-
culuunun ocuklar iin skc olacan dnmlerdi. Ama imdi
ba baa yola kabilirler, drt ya da be ya da alt hafta tatil yapabi-
lirlerdi ve keseleri her trl yatakl vagona ve her trl lks otomobile
uygundu; eski d gerekletirmenin zaman gelmemi miydi?

162
163
ERKEKLERN HKYELER BENZN STASYONUNDAK KADIN

5
Mays aynda yola ktlar. Quebec'te nisan havas vard; yamur ksa
aralklarla yayor, arada bulutlar hzla dalyor ve slak damlar
gnete ldyordu. Tren Ontario Ovas'nda yeryz ile gkyznn
bulutuu yere kadar uzanan yeil tarlalardan, yeil ve mavi bir dn-
yadan geiyordu. Kayalk Dalar'daki bir kar frtnasnda, tren bir kar
ynna sapland ve kar temizleme arac gelene kadar bir gece geti.
O gece sevitiler. Trenin hareketi ve salimini, tpk scak bir g-
nn ya da lk bir banyonun etkisi gibi, bedenlerini hazr hale getir-
miti. Yol ortasnda durduklarnda kaloriferin ss dyor, vagonun
evresinde frtna uulduyor ve zemin ile pencereden kompartmana
souk szyordu. Birlikte yataa sokuldular, bir scaklk kozasna b-
rnnceye kadar gldler, titrediler, sarldlar ve ylece kaldlar. Arzu
erkein stne apansz ulland ve arzusunun geecei korkusuyla
aceleci davrand ve sevimeleri bittiinde mutluydu. Kars gecenin
ortasnda onu uyandrd; sevimeleri sakin bir soluma gibiydi.
Sabahleyin, yaklaan kar temizleme aracn selamlayan lokomotifin
ddyle uyand. Pencereden karlara ve gkyzne, mavi ve beyaz
bir dnyaya bakt. Mutluydu.
Birka gn Seattle'da kaldlar. Konaklama cretine kahvaltnn da
dahil olduu ev, Kralie Anne Tepesi'nin kente ve krfeze bakan
yamacnda yer alyordu. ok katl binalarn arasndan, gndzleri
rengrenk, akamlar yanan farlaryla dip dibe dizilen aralarn olu-
turduu youn trafiin seyrek de olsa hzland, ok eritli bir otoyol
gryorlard. Bir yanyla yukarya, br yanyla aaya akan bir
rmak gibi diye dnd. Kimi zaman bir polis arabasnn ya da am-
bulansn, teki arabalar kenara iten sirenlerinin sesi odalarna kadar
geliyordu ve uyuyamad ilk gece, tepesinde yanp snen krmz ve
mavi klaryla kendisine yol aan arac grmek iin, her seferinde
kalkm ve pencereden bakmt. Kimi zaman bir geminin limana gi-
rerken ya da limandan karken ald ddn sesi de duyuluyordu
odalarndan. Bunlar, rzgrdan imi rengrenk yelkenleriyle irili
ufakl yelkenlilerin sard, eitli renklerde konteynerlerle dolu
yk gemileriydi. Srekli gl bir rzgr esiyordu.
Uyku tutmaynca, uyumakta olan karsn seyre dald. Onun ya-
n, krklarn, gdsnn, kulaklarnn ve gzlerinin altndan sarkan
derileri grd. imi yz, keskin koku ve slkl nefes ona artk itici
gelmiyordu. Trendeki son sabah, karsn eskiden olduu gibi slk
alarak uyandrm, mutlulukla yzn ellerinin arasna alm,
avularnda hissetmi ve sevitikten sonra da, yorgann altndaki ak
ve ter kokusunu mutlulukla koklamt. Karsn tekrar byle uyand-
rabilmesi, ak yaamlarnn alkanlklarn unutmam olmas ve
bunlardan keyif almas, karsnn da hibir eyi unutmam olmas ne
gzeldi! Dnyalarnn yeniden aydnlanmas!
Sevgilerinin, birbirleri iin hissettiklerinden daha fazlasn ieren
bir dnya yaratm olduunu kavrad. Birbirleri iin hissettiklerini
yitirdiklerinde de, o dnya orada duruyordu. Renkleri siyahbeyaza
kamt, ama rengi kaan dnya, onlarn dnyas olarak kalmt. O
dnyann dzeni iinde ve onun sayesinde yaamlard. Ve imdi o
dnya yeniden renklenmiti.
Planlar yapyorlard. Bu da karsnn fikriydi. Evde deiiklik
yapsalar myd? ocuklarn gittike seyrekleen ziyaretleri ve gnn
birinde balayacak olan torun ziyaretleri iin, ocuk odas yerine
bir oda yetmez miydi? Kocas, kitaplarn okuyabilecei ve yllar nce
planlad, malzeme de toplad kitabn yazabilecei byk bir odas
olmasn istememi miydi hep? Artk iddial birer oyuncu olacak
halleri olmasa da, birlikte tenis renseler miydi? Kocasnn szn
etmi olduu, alt ay Brksel'de alma teklifi ne durumdayd, hl
geerli miydi? inden izin alsa da birlikte alt aylna Brksel'e
tansalar myd? Adam karsnn aklna gelen fikirlere ve cokusuna
seviniyordu. O da fikirlerini sylyordu. Ama aslnda hayatlarnda
hibir eyin deimesini arzu etmiyor, ancak bunu sylemek istemi-
yordu.
zlmemi olan karsnda duyduu ve anlamnn ne olduunu,
nereden geldiini, yalandka neden bydn bilmedii o kor-
kusundan sz etmek istemiyordu. Deiimleri reddetmesinde yat-
yordu bu; zlmemi olan eyin yknn, her deiimle birlikte
arlatn hissediyordu. Ama neden? Deiimlerin zaman almasn-
dan, zamann da srekli artan bir hzla akp gitmesinden ve elinden

164 165
ERKEKLERN HKAYELER BENZN STASYONUNDAK KADIN

kamasndan m? Zaman niin srekli artan bir hzla akp gidiyor? u
anda yaanmakta olan zaman, bitmeye yaklamas nedeniyle birinci
yarsndan daha hzl gemesi gibi, insann mr azaldndan, ya
arttka zaman daha m hzla akp gider? Yoksa bu hedeflere mi
baldr? nsan sabrszlkla en sonunda baarl olmay, sayg gr-
meyi, zengin olmay bekledii iin midir ki genlik yllarnda zaman
ona fazla uzun gelirve sonraki yllarda, beklenecek hibir ey kalma-
d iin delice bir hzla akar gider? Yoksa, bir yoldan ne kadar sk
geilirse o kadar hzl geilmesi gibi, insan btn gnlerin seyrini za-
ten bildii iin midir ki ilerleyen yala birlikte gnler daha hzl ge-
er? Ama yleyse, aslnda deiimleri istemi olmalyd. Ya da kalan
mr deiimlerle yitirilmeyecek kadar azalm myd? Ama o kadar
da yal deildi ki!
Kars, itirazlarnn gerisinde genel bir ret olduunu fark etmedi.
Ama zellikle anlamsz bir itiraz zellikle inatla srdrnce, kars
sinirli bir glle, aslnda ne istediini sordu. Son yllardaki gibi ya-
amaya devam etmeyi mi?
6
Byk bir araba, klimal, CD alarl ve her trl elektronik zrval
olan bir spor araba kiraladlar. Bir ksmn severek dinledikleri, di-
erlerini geliigzel setikleri bir yn CD satn aldlar. Pasifik'i ilk
kez grdkleri buruna ulatklarnda, kars Schubert'in bir senfonisini
koydu. Ona kalsa, niversitede rencilik yllarnn mziini alan
Amerikan radyosunu dinlemeye devam ederdi. Karsyla birlikte
yamurda inip ayakta dikilmek yerine, arabada oturmay tercih eder-
di. Fakat senfoni yamura, gri gkyzne ve yuvarlanan kuruni dal-
galara uyuyordu ve karsnn iine dald bu sahneyi bozmaya hakk
olmad duygusuna kapld. Arabay kars kullanm ve kumsala
giden kk yolu bulmutu. Bagajda mavi bir muamba rt olduu
aklna gelmi, kocasn ve kendisini bununla sarmalamt. Kumsalda
duruyor, denizi kokluyor, Schubert'i, martlar ve rtnn stne
den yamuru dinliyor ve batda, yamur bulutlarnn gerisinde,
batmaya yz tutmu gnein yla aydnlanan bir para gkyz
gryorlard. Hava serin olmasma ramen nemli ve ard.
Bir sre sonra muambann altnda kalmaya daha fazla dayana-
mad, bir an yamurda kararszca durdu, kumda yryerek denize gitti
ve suya girdi. Su souk, slanan ayakkablar ard, slak pantolon
bacaklarna ve karnna yapyordu; vcudun sudaki hafifliinden eser
yoktu, yine de o kendisini hafif hissediyor, elleriyle suya vuruyor ve
kendisini dalgalara brakyordu. inden geldii gibi davranmasnn
karsnda yaratt hayranlk, akam yataa girdiklerinde hl
sryordu. O ise, daha ok rkm ve utanmt.
Her gn aa yukar 100 mil gneye indikleri bir yolculuk ritmi
yakaladlar. Sabahlar tembellik ederek geiriyor, sk sk duruyor,
ulusal parklar ve balk alanlar geziyor ve saatlerce kumsalda yr-
yorlard. Akamlan karlarna ne karsa raz oluyorlard, kh oto-
yolda byk odal, kokusundan dezenfekte edildii anlalan, tele-
vizyonun insan boyunda bir yere vidalanm olduu sala bir motele,
kh gecelemeye kahvaltnn da dahil olduu mahalle iinde bir eve.
Akamlan ikisi de erkenden halsiz dyordu. Her defasnda bir ki-
tapla ya da bir ie arapla erkenden yataa girmeleri, adamn gzle-
rinin kendiliinden kapanmaya yz tutmas ve baucu lambasn sn-
drmesi bitkinliklerini doruluyordu. Ancak bir akam gece yarma
doru uyandnda, karsnn hl kitap okumakta olduunu grd.
Adam bazen bir yerde beklerken, karsnn ona doru geliini
seyredebilecei sahneler yaratyordu. Gittikleri bir lokantann nnde
arabadan iniyor, arabay park eden karsn lokantann giriinde
bekliyordu. Ya da kumsalda nden kouyor, dnyor ve onun yolunu
gzlyordu. Karsnn endamn ve yryn grmek her zaman
gzeldi, ama bu onu hznlendiriyordu.
7
Oregon'da ky ve yol sis iindeydi. Sabahlan havanm le vakti daha
iyi olacam umut ediyor, akamlar ise umutlann ertesi gne b-
rakyorlard. Ama sis gene yolu kaplam, ormanlar ve iftlikleri b-
rm oluyordu. Eer harita, iinden getikleri, ou kez birka ev-

166 167
ERKEKLERN HKYELER BENZN STASYONUNDAK KADIN

den oluan yerlemeleri gstermemi olsayd, onlar rahatlkla gzden
karabilirlerdi. Bazen bir-iki saat boyunca, tek bir eve rastlama-
dklar, kar ynden kimsenin gelmedii ya da nlerine sollanacak bir
aracn kmad ormanlardan geiyorlard. Bir keresinde indiler ve
alan motorun grlts, yolun iki yanndaki sk aalarn arama
dald, yitip gelmedi, orada kald ve sisin iinde bouldu. Motoru
susturdular ve hibir ey duyulmaz oldu, ne fundalktan bir trt, ne
bir ku, ne bir araba, ne de deniz.
Son yerlemeyi epeyce geride braktklarnda ve bir sonraki yer-
lemeye 30 mil kaldnda, tabelann biri bir benzin istasyonunu haber
verdi. te, istasyon oradayd, akl kapl byk bir alan, iki benzin
pompas, bir lamba ve alann arkasnda belli belirsiz bir ev. Adam
frene bast, benzinciye doru kvrld ve benzin pompasnn nnde
durdu. Beklediler. Adam evin kapsn almak iin arabadan indiinde
kap ald ve dar bir kadn kt. Alan geerek geldi, selam verdi,
benzin tabancasna el att, pompa kolunu evirdi ve depoyu
doldurmaya balad. Arabann yannda duruyor, sa elinde benzin ta-
bancasn tutuyordu ve sol elini kalasna dayamt. Kadn, adamn
gzlerini kendisinden ayrmadn grd.
"Benzin tabancas bozuk, onun iin brakamyorum. Ama camlar
hemen temizlerim."
"Buras ssz deil mi?"
Kadn ona aarak ve dikkatle bakt. Artk gen deildi ve dikka-
ti, fazla sk ilikiye girmi ve fazla sk hayal krklna uratlm bir
kadnm dikkatiydi.
"Son yerleme 20 mil geride kald ve bir sonraki 30 mil ileride;
bu durumda... Demek istiyorum ki kendinizi burada yalnz hissetmi-
yor musunuz? Burada tek banza m yayorsunuz?"
Kadn onun bakndaki ciddiyeti, dikkati ve efkati grerek g-
lmsedi. Bakndan bylenmemek iin alayla glmsedi. O da bu
gle neeyle ve bir sonra syleyecei szn mahcubiyetiyle glerek
karlk verdi.
"Gzel bir kadnsnz."
Yzndeki illerden pek anlalmasa da kadn biraz kzard ve
glmsemesi dondu. Birden ciddileti. Gzel mi? Her ne kadar er-
keklerin hl houna gitse de, onlarda hl arzu ve gurur uyandrsa
da ve onlar hl rktebilse de, gzellii gemiti ve o bunu biliyor-
du. Kadn onun yzne dikkatle bakt.
"Evet, buras ssz, ama ben buna altm. Ayrca..." Duraklad,
gzleri aaya, benzin tabancasna gitti, yeniden ban kaldrd ve
onun yzne bakt, artk yz iyice kzarmt, dimdik duruyordu ve
inat bir ifadeyle zlemini aa vurdu. "Ayrca hep yalnz kalacak
deilim."
Bir an ylece, dimdik, yz kzarm halde onunla gz gze kal-
d. Sonra depo doldu, kadn depoyu kilitledi, arabadan geri gekildi ve
benzin tabancasn yerine ast. Eildi, kovadan bir snger ald, sile-
cekleri yukar kaldrd ve cam temizlemeye balad. Adam onun, ku-
candaki haritay inceleyen, ona selam vermek ve glmsemek iin
ksaca ban kaldran ve tekrar haritasna dalan karsn nasl merakla
szdn grd.
Kadn camlan temizlerken yannda aylak aylak durmak ho de-
ildi. Ama ayn zamanda ona bakmak, onu seyretmek houna gitmiti.
Kadn ne kareli gmlek ve kot pantolon, ne de aarm mavi renkli bir
elbise giymiti, zerinde petrol irketinin ambleminin renginde koyu
mavi bir tulum, tulumun iinde de beyaz bir tirt vard. Gl
kuvvetliydi, ama hareketleri yumuakt. Hareketlerinde, vcudunun
gcnden ve yumuaklndan ald zevki yanstan bir zarafet vard.
Tulumun asks omzundan kayyor, parmayla tekrar yukar itiyor ve
bu onu mahrem bir hareket gibi etkiliyordu.
Camlarn temizlii bitip de kadna paray verdiinde ve kadn
parann stn getirmek iin eve yrdnde, o da kadnla birlikte
yrd. Gcrdayan akllarn stnde birlikte atlan birka admdan
sonra kadn elini onun koluna gtrd.
"Benimle gelmenize gerek yok, parann stn getiririm."
8
Bylece alann ortasnda, arabas ile kadnn evinin arasnda kalakal-
d. Kadn ieri girdi, kap kapand.
Karar vermek iin ne kadar zamanm var, diye dnd. Bir da-
kika? ki dakika? Parann stn ne kadar zamanda hazr edecek? Ne

168 169
ERKEKLERN HKYELER BENZN STASYONUNDAK KADIN

kadar dzenli biri? Kt ve bozuk paralan zenle yerletirdii ve bir
gznden birka bozukluk, dier gznden birka kt para alaca
bir kasas m var? Acele mi ediyor, yoksa bir dakika, sonra bir dakika
daha uzarsa sevineceimi biliyor mu?
Yere bakt ve akllarn sisten slanm olduunu grd. Ayakka-
bsnn burnuyla bir ta ters evirdi; tan altnn da slak olup olma-
dm bilmek istiyordu. Islakt. Yannda alanlara, dnme ile ka-
rar vermenin ayr eyler olduunu, dnmenin ne doru bir karar, ne
de herhangi bir karar dourmasnn art olmadm, karar vermenin,
insann elini kolunu balayacak kadar karmak olabileceini ve zor
durumlara sokabileceini retmiti. Her zaman, dnmek zaman
ister, karar vermek ise cesaret derdi ve u anda eksikliini duyduu
eyin dnecek zaman deil, aksine karar verme cesareti olduunu
biliyordu. nsann verdii kararlar gibi, vermedii kararlarn, hayatn
bir yerlere kaydettiini de biliyordu. Burada kalmaya karar vermezse,
yola devam etmeye karar vermemi bile olsa, yola devam edecekti.
Burada kalmak; ona ne demeliyim? Ona, burada kalp ka-
lamayacam m sormalym? O ne cevap vermeli? Can evet demek
istese bile, sorumun ona ykleyecei sorumluluu reddetmesi gerek-
tii iin, hayr demek zorunda kalmayacak m? O, kapdan tekrar d-
ar karken, ben antam ve bavulumla burada durmalydm ve araba
ekip gitmi olmalyd. Ama ya beni istemezse? Ya da beni imdi
ister de sonra istemezse? Ya da ben daha sonra artk kalmak istemez-
sem? Hayr, byle bir ey olmaz. Eer birbirimizi imdi istersek, da-
ima isteriz.
Arabaya gitti. Karsna, yanldklarn, gnlden isteseler bile ar-
tk evliliklerini yoluna sokamayacaklarn sylemek istiyordu. Son
haftalarda sevincinin iinde hep bir hzn olduunu ve yaamn bu
hznle srdrmek istemediini. Kadn tanmad, kadn da onu ta-
nmad halde, bu kadn iin her eyi gze almasnn delilik olduu-
nu. Mantkl ve mahzun olmaktansa, deli olmay tercih ettiini.
Arabaya varmasna birka adm kalmken, kars ban kaldrd.
Onun geliini izledi, src koltuuna uzanarak cam aa indirdi ve
bir eyler syledi. Ama o ne dediini anlamad. Kars haritada byk
kumullar bulduunu tekrarlad. Kahvalt ederken, byk kumullarn
bir zamanlar grm olduklar fotoraflarn hatrlamlar,
170
onlar haritada aramlar ve bulamamlard. Kars imdi bulmutu
onlar. Fazla uzakta deillerdi ve akama oraya varm olurlard. Ka-
rsnn yz l sld.
Karsnn kk eylerden duyduu sevin; bununla ne kadar sk
hayrete drm ve mutlu etmiti onu. Ve sevincini yanstan sokul-
ganl! Karsndakilerin iyi olduu, iyi olan eye sevinecekleri ve
iyilikle tepki verecekleri beklentisiyle dolu, ocuka bir sokulganlkt
bu. Karsn yllardr byle grmemiti, sokulganl ancak son
haftalarda geri gelmiti.
Karsnn sevincini grd. Kars ona hayranlkla bakyor, bak-
laryla onu kuatyordu. Acaba tamam myd? Acaba gidebilirler
miydi?
Kafasn sallad, komak istiyormuasna hzla yrd, arabaya
bindi ve motoru altrd. Arkasna bakmadan benzin istasyonundan
uzaklat.
9
Kars, kumullar haritada nasl bulduunu, sabah neden bulamadk-
larn anlatyordu. Akam ne zaman varacaklarn ve nerede kalabile-
ceklerini. Ertesi gn ne kadar yol almalar gerektiini. Kumullarn ne
kadar yksek olduunu.
Bir sre sonra bir eylerin yolunda gitmediini fark etti. Kocas
arabay yava sryor, dikkatle sise bakyor, sylediklerine arada bir
onaylayc ya' da yreklendirici bir homurtuyla elik ediyordu; ko-
numamas sorun deildi, ama kilitlenmi az ve kaslm yanaklar
bir sorun olduunu gsteriyordu. Kars, "Bir ey mi var?" diye sordu.
Motorda ya da tekerleklerde? Sisli havada ve yolda? Bunlardan baka
bir ey mi? nce sakin sakin, cevap alamaynca endieyle sordu.
Kendisini iyi hissetmiyor muydu? Ars m vard? Arabay saa,
imenlerin stne ekerek durduunda, kars, kalbinde ya da kan
dolamnda bir sorun olduundan emindi. Kaskat kesilmi halde,
elleri direksiyonda, baklar dosdoru karya dikili, ylece oturu-
yordu.
171
ERKEKLERN HKAYELER
"Brak beni," dedi ve "Sadece bir dakikaya ihtiyacm var," diye
devam etmek istedi, ama konumas, azm kapatmasna, yanaklarn
kasmasna ve gzyalarn tutmasma neden olan gerginlii zmt.
Onlarca yldr hi alamamt. Hkr bomak istiyordu, ama
boma iniltiye, inilti feryada dnt. Kollaryla, zr dilediini,
gsteren; gafil avlandn ve alamak istemediini, ama baka trl
yapamadn aklayan hareketler yapt. Ama ardndan, gzyalar
zr dileme ve aklama ihtiyacm alp gtrd ve orada ylece, elleri
kucanda, ba nnde ve gvdesi sarslarak oturdu, hngr hngr
alad. Kars onu kollarna ald, ama o kendisini onun kollarna
brakmad, nasl oturuyorsa ylece oturdu. Alamas bitmek
bilmeyince, kars bir sonraki kasabada bir otel ve belki de bir doktor
aramaya karar verdi. Onu kaldrmak ve yan koltua itmek istiyordu,
ama o yan koltua kendiliinden geti.
Kars direksiyonda yola koyuldular. O alamaya devam ediyor-
du. Ryas iin, hayatn ona yapt teklifler iin, bu teklifleri reddet-
tii ve onlardan kat iin, hayatndaki geri getirilemez ve telafi
edilemez eyler iin alyordu. Hibir ey geri gelmez, hibir eyi te-
lafi edemezdi. stediini daha srarla istemedii ve ou zaman neyi
istediini bilmedii iin alyordu. Evliliinde zor ve kt olan kadar,
gzel olan eyler iin de alyordu. Birbirlerinde yarattklar hayal
krklklar ve son haftalarda paylam olduklar umutlar ve bek-
lentiler iin alyordu. Gzel olan ve mutlu eden her eyde nasl ge-
icilikten baka bir ey grmyorsa, aklna gelen hibir eyin zn-
tsz, acsz bir yan yoktu. Ak, iyi gittii dnemde evlilik, ocuk-
larla geen gzel yllar, meslekten alman keyif, kitaplardan ve m-
zikten duyulan coku, btn bunlar geip gitmiti. Anlar, gznn
nne pe pee resimler getiriyor, ama o bir resme doru drst ba-
kamadan, resmin stne bir damga vuruluyor ve damgada kaln harf-
lerle ve kaim bir ereve iinde u yaz yer alyordu: "Geti."
Geti? yle basit bir ekilde, onun haberi olmadan ve o iin iin-
de olmadan gememiti. Sevgileriyle yarattklar dnyay bizzat o
parampara ediyordu. Bundan sonra dnya olmayacakt, renklisi ye-
rine siyahbeyaz bir resim de deil, hi resim olmayacakt.
Gznde ya kalmamt. Tkenmiti ve ii bombotu. Sanki ge-
ip gitmi olan evlilii, sanki kaybettii kars uruna alam oldu-
172
BENZN STASYONUNDAK KADIN
unun bilincine vard.
Kars kardan ona bakt ve glmsedi. "Ee?"
Yerin adn, nfusunu ve deniz seviyesinden yksekliini gste-
ren bir tabelay getiler. Birka yz kiinin yaad kk bir yer, di-
ye dnd. Denizden ykseklii sadece birka metre; sisten grl-
mese de deniz yalanda olmal.
"Durur musun ltfen?"
Kars kenara yanat ve durdu. imdi, diye dnd, imdi. "Ben
burada ineceim. Seninle devam etmiyorum. Davranmn ok tuhaf
olduunu biliyorum. Daha da iyi bilmem gerekirdi. Ama daha da iyi
nasl bilebilirdim, bunu da bilmiyorum. Ykntlar iinde dorulmaya
alyoruz. Ben seninle ykntlar iinde dorulmak istemiyorum.
Sadece bir kere daha denemek istiyorum."
"Neyi? Neyi denemek istiyorsun?"
"Hayat, ak, yeni bir balangc, her eyi ite." Karsnn yadr-
gayan, incinmi baklar karsnda, syledikleri kendisine bile o-
cuka geliyordu. Kars ona ne yapacan, burada ne yapacan,
neyle geineceini, evdeki hayatnn ne olacam sorsayd hibir ce-
vap veremeyecekti.
"Hadi kumullara gidelim. Cann istedii zaman ekip gidebilirsin.
Seni tutamam. Eer ok derin bir kuyuya dmediysen, brak ko-
nualm. Belki haklsn ve aramzda olanla ya da artk olmayanla he-
nz gerekten yzlemedik. yleyse yzleelim." Kars elini onun
dizine koydu. "Tamam m?"
Haklyd. Hi olmazsa kumullarn yaknndaki kasabaya gidip her
eyi konuamazlar myd? En azndan karsna, onu burada brakarak
yola devam etmesini, sadece tek bana kalaca birka gne ihtiyac
olduunu ve en ge uak kalkana kadar geleceini syleyemez miydi?
Ayrca karsna ryasn ve benzin istasyonundaki kadn anlatmas
gerekmez miydi? Bu drste olmaz myd?
"Ancak imdi ekip gidebilirim. Ltfen bagaj aar msn?"
Kars kafasn iki yana sallad.
Arabadan indi, teki tarafa geti, karsnn oturduu src kol-
tuunun kapsn at ve kap ile koltuk arasndaki kk kolu ekti.
Bagaj kapa ald. Bavulunu ve antasn karp yere koydu. Sonra
bagaj kapan kapatt ve kapya yaklat. Kap hl akt. Kars
173
ERKEKLERN HKAYELER
ona bakt. Kapy hafife ve sakin bir ekilde kapatt, ama karsnn
yzne arpyormu gibi geldi. Kars ona bakmaya devam etti. Ba-
vulunu ve antasn ald; yrmeye hazrd. Bir adm att ve ikinci
adm atp atamayacan bilemedi ve ikinci adm attnda bir adm
daha, sonra bir adm daha atp atamayacan bilemedi. Durursa ar-
kasna dnmek, arabaya yrmek ve binmek zorunda kalrd. Kars
gazlayp gitmezse yrmeye devam edemezdi. Git, diye rica etti, git.
Sonra kars motoru altrd ve hareket etti. Ancak arabann sesi
duyulmaz olduunda arkasna dnd. O anda zaten sis de arabay
yutmutu.
10
Bir motel buldu ve bir aylna ucuz bir kira iin pazarlk etti. Byk
bir tezgh, resopal masalar, plastik oturma yerleri ve mzik dolab
olan bir lokanta buldu. ok iki iti, zaman zaman ar neelendi,
zaman zaman da, kendisine bir gn iin yeterince alam olduunu
sylemese yeniden alamaya balayacak gibi oldu. Buras kasabann
tek lokantasyd ve btn akam bir kula kirite bir arabann gel-
mesini, birinin inmesini ve akllarn zerindeki yrynden gele-
nin kars olduunu anlamay bekledi. i zlem ve korkuyla dolu
olarak bekledi bunu.
Ertesi sabah denize yrd. Kumsalda yine sis vard, gkyz ve
deniz kuruni, hava scak, nemli ve bunaltcyd. Sanki nnde daha
ok zaman varm duygusuna kapld.
E V R E N : AL Z D A M A R
KAZUO ISHIGURO I Bir Aile Yemei
FUGU, Japonya'nm Pasifik kylarnda avlanan bir balktr. Annem bu
balktan yiyerek ldnden beri Fugu'nun benim iin zel bir nemi
var. Zehir, baln cinsel salg bezlerinde, kolayca zedelenebilen iki
ince kesenin iinde bulunur. Balk temizlenirken bu iki kesenin
dikkatle karlmas gerekir, nk en ufak bir dikkatsizlik sonucu
zehir baln damarlarna szar... Ne yazk ki bu ilemin baaryla ya-
plp yaplmadn syleyebilmek kolay deildir. Bu iin kant ye-
mein sonunda ortaya kar. Annemin bana geldii gibi.
Fugu zehirlenmesi ok ac verir; ounlukla lmcldr. Balk
akam yemeinde yenmise, ac uykusunda yakalar insan. Kurban
birka saat acyla kvranp durur ve sabah olurken lr. Bu balk Ja-
ponya'da savatan sonra ok sevilir oldu. Sk kurallar uygulamaya
konulana dek, bu tehlikeli kese karma ilemini insanlarn kendi
mutfaklarnda yapp komularn ziyafete armalar moda olmutu.
Annem ldnde Kaliforniya'da yayordum. O sralar anne ve
babamla ilikilerim biraz gergindi; bu nedenle iki yl sonra Tokyo'ya
dnnceye kadar annemin lmne ilikin ayrntlar renemedim.
Annem hi fugu yemezdi, fakat hatrn kramad eski bir okul ar-
kadann ars zerine bir seferliine bozmutu kuraln. Havaala-
nndan eve giderken babam yolda anlatt bu ayrntlar. Eve vard-
mzda gneli bir sonbahar gn sona eriyordu.
"Uakta yemek yedin mi?" diye sordu babam. ay odasnda yer-
de oturuyorduk.
"Hafif bir yemek verdiler," dedim.
"A olmalsn. Kikuko gelir gelmez yemee otururuz."
Babam geni, keskin hatl enesi ve atk siyah kaslaryla gr-

174 175
ERKEKLERN HKYELER BR ALE YEME

ns heybetli bir adamd. imdi gemie dnp dndmde onu
u-En-Lay'a ok benzettiimi anmsyorum. Babam byle bir ben-
zetmeden holanmazd herhalde, nk ailedeki saf samuray kanndan
gurur duyard. Karlkl konuma ortamndaki genel grn,
insann rahat bir biimde konumasna cesaret veren trden deildi.
Yorumlad her eyi konumaya nokta koyar havada syleme huyu
ii daha da zorlatrrd. Karsnda otururken o anda bir ocukluk
ans canland belleimde: "Yal bir kadm gibi drdr ettiim" iin
birka kez kafama vurmutu. Konumamz havaalanndan bu yana
kanlmaz biimde uzun suskunluklarla blnyordu. Bir sredir
ikimiz de konumuyorduk.
"irketin bana gelenlere zldm," dedim. Dnceli biimde
ban sallad.
"Aslnda irketin yks orada bitmedi," dedi, "irket battktan
sonra Watanabe intihar etti. Onursuz yaamak istemedi."
"Anlyorum."
"On yedi yldr ortaktk. lke ve onur sahibi bir insand. ok say-
g duyardm ona."
" dnyasna geri dnecek misin?"
"Emekliliimi yayorum. Yeni giriimlere atlamayacak kadar
yalym. Bugnlerde i yaam ok farkl. Yabanclarla i yapmak,
onlarn yolunu izlemek... Bu noktaya nasl geldik, anlamyorum. Wa-
tanabe de anlamamt." ekti. "yi adamd, ilke sahibi bir insand."
ay odas baheye bakyordu. ocukken hayaletli olduuna
inandm eski kuyuyu oturduum yerden, yeillik katmanlar arasn-
dan grebiliyordum. Gne iyice alalm ve bahenin byk bir b-
lmn glgede brakmt.
"Her neyse, eve dnmeye karar vermene sevindim," dedi babam,
"umarm ksa bir ziyaret olmaz bu."
"Ne yapacam tam olarak bilemiyorum."
"ncelikle gemii unutmaya hazr olduumu bilmeni isterim.
Annen de hep geri gelmeni istemiti. Davrann huzursuz etmiti
onu."
"yi dileklerin iin teekkrler; dediim gibi, ne yapacamdan
henz emin deilim."
"Dndke aslnda kt niyetle hareket etmediin kansna
vardm," diye srdrd babam konumasn. "Baz etkileimler seni
yolundan saptrd; birok gencin bana geldii gibi."
"nerdiin zere bunlar unutsak daha iyi."
"Nasl istersen. Biraz daha ay?"
Tam o srada bir kz sesi yankland evin iinde.
"Sonunda Kikuko geldi," dedi babam ayaa kalkarak.
Aramzda ya fark olmasna karn, kz kardeim ve ben her za-
man birbirimize yakn olmutuk. Beni yeniden grmek onu ok he-
yecanlandrma benziyordu, nk sinirsel bir kkrdama atana ka-
pld bir sre. Fakat babam onu Osaka ve niversite yaamna ilikin
soru yamuruna tuttuunda biraz yatt. Ksa ve biimci yantlar
verdi sorulara. Sonra bana dnp birka soru sordu, fakat sorularnn
istenmeyen konulara yol aacandan korkarak saknr gibi bir hali
vard. Az sonra karlkl konumalar Kikuko'nun geliinden nceki
dakikalara oranla daha da azald. Babam ayaa kalkarak, "Yemekle
megul olmam gerekiyor," dedi, "bu iler bana kald, balayn. Ki-
kuko ilgilenir seninle."
Babam odadan knca kz kardeim grnr biimde gevedi.
Birka dakika sonra Osaka'daki arkadalarndan ve niversitedeki
derslerinden sz ederek diledii gibi konuuyordu. Sonra birden bah-
ede yrmemizi nererek verandaya doru yrd. Orada, bir ke-
narda braklm saman rgl sandallar ayaklarmza geirip bahe-
ye ktk. Gne batmak zereydi.
"Yarm saattir sigara iin kvranp duruyorum," dedi bir sigara
yakarak.
"Neden imedin yleyse?"
Eve doru bir el hareketi yaparken yaramazca srtt.
"Evet, anlyorum," dedim.
"Biliyor musun, bir erkek arkadam var artk."
"yle mi?"
"Fakat ne yapacam konusunda duraksyorum. Henz kararm
vermedim."
"Anlalr bir durum bu."
"Amerika'ya gitmek iin planlar yapyor. Ben niversiteyi biti-
rince beni de gtrmek istiyor."
"Anlyorum. Peki sen gitmek istiyor musun?"

176 177
ERKEKLERN HKYELER
BR ALE YEME

"Gidersek birilerine taklacaz, yani otostop yapacaz." Ba-
parman sallad Kikuko. "Bunun tehlikeli olduunu sylyorlar,
ama ben Osaka'da yaptm, bir ey olmad."
"Senin duraksamann nedeni ne?"
"Osaka'da ok arkadam var. Orada yaamaktan holanyorum.
Bunlarn tmn arkamda brakp gidebilir miyim, henz bilmiyo-
rum. Erkek arkadam Suichi'ye gelince, evet, holanyorum ondan,
ama zamanmn ounu onunla geirmeyi istediimden emin deilim.
Anlyor musun?"
"Hem de ok iyi."
Tekrar srtt, sonra nmden yryp kuyuya varncaya kadar
ilerledi. Ben arkasndan yetitiimde dnp, "Bu kuyunun hayaletli
olduunu sylerdin, anmsyor musun?" dedi.
"Evet, anmsyorum."
kimiz de kenarndan kuyunun iine baktk.
"Annem o gece grdn eyin sebze pazarndaki yal kadn ol-
duunu sylerdi bana," dedi Kikuko, "fakat ben ona hi inanmadm
ve hibir zaman tek bama gelmedim buraya."
"Annem bana da ayn eyi sylerdi. Hatta o yal kadnn o gece-
ki hayaletin kendisi olduunu kabullendiini de sylemiti bana. S-
zm ona kestirmeden gitmek iin bizim baheyi semi. Bu duvarlar
aarken epey zorlanmtr herhalde."
Kkrdayarak gld Kikuko, sonra kuyuya srtn dnp bakla-
rn bahede dolatrd.
"Annem seni hi sulamad; biliyor musun?" dedi deiik bir ses
tonuyla. Yant vermedim. "Seni iyi yetitiremedikleri iin kendilerini,
yani kendisini ve babam kusurlu bulduunu sylerdi bana hep. Beni
bytrken daha dikkatli olduklarn, bu nedenle de benim ok iyi bir
evlat olduumu da anlatrd." O yaramaz srtmas gene geri gelmiti
yzne. "Zavall annem," dedi.
"Evet, zavall annemiz."
"Kaliforniya'ya dnecek misin?"
"Bilmiyorum; dnmem gerek."
"Kz arkadana ne oldu? Vicky'ye?"
"likimiz hepten noktaland," dedim. "Kaliforniya'da pek bir ey
kalmad benim iin."
"Sence benim oraya gitmem gerekir mi?"
"Bilmem; neden olmasn? Oray seversin herhalde." Eve doru
baktm. "Az sonra ieri girsek iyi olur," dedim, "babamn yardma ih-
tiyac olabilir."
Fakat kardeim bir kez daha kuyunun iine bakyordu. "Hayalet
falan gremiyorum," dedi yanklanan sesiyle.
"irketin batmas babam sarst m?"
"Bilmiyorum. Kapal kutudur babam, belli etmez." Sonra birden
doruldu ve bana dnp, "Yal Watanabe'nin ne yaptndan sz etti
mi sana?" dedi.
"Onun intihar ettiini syledi."
"Hepsi bu deil, ailesini de gtrd yannda; karsn ve iki kk
kzn."
"Sahi mi?"
"Hepsi uykudayken havagazm am, sonra da bir et ba sap-
lam karnna."
"Evet, babam az nce Watanabe'nin ilke sahibi bir adam olduu-
nu sylyordu."
"Hastalkl bir dnce," dedi kardeim kuyuya arkasn dnerek.
"Dikkat et! Kuyuya deceksin."
"Hayalet falan yok bunun iinde; hep yalan syledin bana."
"Hayaletin kuyuda olduunu sylemedim ki!"
"Nerede yleyse?"
kimiz de aalara ve allara baktk. Baheye karanlk kmek
zereydi. Birka metre ilerdeki kk bir akl gsterdim.
"te, tam orada grmtm."
"Neye benziyordu?"
"yi seemedim, karanlkt."
"Fakat bir ey grm olmalsn."
"Yal bir kadnd; orada durmu bana bakyordu."
pnotize olmu gibi o yere bakyorduk.
"Beyaz bir kimono giymiti," dedim, "sann bir ksm dalm,
uuuyordu."
Kikuko dirseiyle koluma vurdu. "Sus artk! Gene beni korkut-
maya alyorsun." Yere att sigarasna bast; izmaritin zerine
amlarn ine yapraklarn ittirdi ayayla. O yaramaz srtmasn

178
179
ERKEKLERN HKAYELER BR ALE YEME

tekrar taknarak, "Yemek hazr m, bakalm," dedi.
Babam mutfaktayd; bize yle bir bakp yapt ii srdrd.
"Babamz tek basma yaamaya baladndan bu yana iyi bir a
oldu," dedi Kikuko glerek. Babam dnd ve souk baklarla szd
onu.
"Hi de gururlandm bir beceri deil bu," dedi, "gel de yardm
et."
Kardeim bir an hareketsiz kald, sonra ilerleyip bir ekmecede
asl duran bir nl ald.
"Sadece u sebzeler piecek, brleri tamam," dedi babam. Sonra
birka saniye bana bakt. Elindeki ubuklar tezgha brakarak, "Uma-
rm evi gezmek istersin," dedi arkasndan. "Grmeyeli epey oldu."
Mutfaktan karken dnp Kikuko'ya baktm, fakat arkas d-
nkt.
"yi bir kz o," dedi babam yavaa.
Odadan odaya babam izledim. Evin ne kadar byk olduunu
unutmutum. Kayar kaplar alyor, odalar ortaya kyordu, bo
odalar.
"Bu ev tek bana yaayan biri iin ok byk," dedi babam,
"odalarn ounu kullanmyorum artk."
Derken babam bir odaya daha girdi. Gazete ve kitaplarla doluydu
buras. Duvarlarda tablolar, vazolarda iekler vard. Odann bir
kesinde, alak bir masanm zerindeki bir ey dikkatimi ekti; yak-
latmda bunun ocuklarn yapt trden plastik bir sava gemisi
modeli olduunu grdm. Bir gazetenin zerinde duruyordu. evre-
sinde saa sola alm irili ufakl gri plastik paralar vard.
Babam gld; masanm yanma gelip gemiyi eline ald. "irketin
batmasndan bu yana ok bo zamanm oluyor," dedi, tekrar gld; bu
kez biraz tuhaft gl. Bir an ho bir durgunluk kaplad yzn.
"Daha ok bo zaman."
"Bu garip geliyor bana," dedim, "sen her zaman ok megul bi-
riydin."
"Belki de gereinden fazla megul biriydim," dedi glmseyerek
bana bakarken, "belki de daha dikkatli bir baba olmam gerekirdi."
Gldm. Babam dnceli bir tavrla bir sre daha gemi mode-
line bakmay srdrd, sonra ban kaldrarak, "Sana sylemeyi d-
nmemitim, ama sanrm sylesem daha iyi olacak," dedi. "Annenin
lmnn kaza olmadna inanyorum. Onun zld ok ey
vard; baz hayal krklklar da."
kimiz de plastik gemi modeline bakyorduk.
Sonunda, "Herhalde," dedim, "annem sonsuza dek burada yaa-
yacam beklemiyordu."
"Anlamadn belli. Baz ana babalarn nasl dndn anla-
myorsun. Olay sadece ocuklarndan ayr kalmaya katlanmak zo-
runda kalmalar deildir; bu zorunlu ise, kendilerinin anlamad
eyler yznden ayr kalmay tercih ederler."
Sava gemisini elinde evirdi, evirdi. "Buradaki u kk gam-
botlar daha iyi yaptrlabilirdi, deil mi, ne dersin?"
"Belki, bence iyi grnyor."
"Sava srasnda bir sre buna benzer bir gemideydim. Oysa be-
nim gzm hep hava kuvvetlerindeydi. yle dnrdm: Dman
gemimizi vurduunda yapabilecein tek ey suda rpnp kurtarl-
may beklemekti, fakat uakta her zaman i bitiren bir silah vard."
Gemiyi masaya koydu. "Sava yanls olduunu sanmyorum."
"Hayr, sava bir ey ifade etmiyor bana."
Odaya gz atarken, "Yemek hazr olmal," dedi, "asndr herhal-
de."
Yemek, mutfan yanndaki lo bir odada bekliyordu bizi. Tek
k kayna masann zerinde asl byk bir lambayd; odann dier
keleri glgede kalmt. Yemee balamadan nce ba eerek bir-
birimizi selamladk.
ok az konuuluyordu. Yemee ilikin nazik bir yorum yapt-
mda kardeim kkrdad. Daha nceki sinirsel hali geri gelmi gi-
biydi. Babam birka dakika konumad; sonunda, "lkeye dnnce
kendini bir garip hissetmi olmalsn," dedi.
"Evet, biraz."
"Belki de Amerika'dan ayrldn iin imdiden pimansn."
"Biraz, fazla deil. Arkamda pek bir ey brakmadm; sadece bir-
ka bo oda."
"Anlyorum."
Babamn yzne baktm. Lo kta ta gibi ve rktc grn-
yordu. Sessizlik iinde yemeyi srdrdk.

180 181
ERKEKLERN HKAYELER
BR ALE YEME

Bu arada gzm duvarda asl bir fotorafa takld. Babamn om-
zunun zerinden karanla bakyordum.
"u fotoraftaki kim? Beyaz kimonolu olan?"
Babam elindeki ubuklar masaya brakt. nce fotorafa, sonra
bana bakt. "Annen," dedi, "anneni tanyamadrn m?"
"Annem mi? Karanlkta iyi gremedim."
Birka saniye sessizlik oldu. Sonra Kikuko ayaa kalkt, fotoraf
duvardan alarak elime verdi.
"ok yal grnyor," dedim.
"lmnden ksa bir sre nce ekilmiti," dedi babam.
"Karanlkt, iyi seemedim."
Babam elini uzatt. Fotoraf ona verdim; dikkatle bakt, sonra
Kikuko'ya verdi. O da boyun eercesine bir kez daha ayaa kalkarak
fotoraf duvardaki yerine geri koydu.
Masann ortasnda kapa henz almam bycek bir kap du-
ruyordu. Babam eilip kapan kaldrd. Bir buhar bulutu kt ve
kvrlarak lambaya doru ykseldi. Babam kab bana doru iterek,
"A olmalsn," dedi; yznn bir yan glgede kalyordu.
"Teekkr ederim," diyerek ubuklarmla uzandm. Buhar elimi
yakt. "Nedir bu?"
"Balk."
"ok gzel kokuyor."
orbann iinde erit biiminde kesilmi balk dilimleri vard;
neredeyse top olacak gibi kvrm kvrmdlar. Birini alp kseme koy-
dum.
"Daha alsana, ok var."
Biraz daha alp kab babama doru ittim. Birka para alp kse-
sine koyarken izledim onu. Sonra ikimiz de Kikuko'nun kendi kse-
sine balk koymasn izledik.
Babam hafife ban edi. "A olmalsn," dedi gene. Balktan
bir para alp yemeye balad. Ben de bir para seip azma gtr-
dm. Yumuak ve ho bir et dokusu duyumsadm dilimde.
"ok gzel," dedim, "ne bal bu?"
"Sadece balk."
"ok lezzetli."
mz de sessizlik iinde yemeyi srdrdk. Birka dakika
geti.
"Biraz daha?"
"Yeterince var m?"
"Hepimize yeter." Babam kabn kapam kaldrd. Buhar bir kez
daha ykseldi. Eilip kselerimize biraz daha aldk balktan.
"Bu son para," dedi babam, "sen al."
"Teekkr ederim."
Yemei bitirdiimizde babam doygun bir tavrla kollarn aarak
gerindi. "Kikuko," dedi, "ay yapsana."
Kardeim ona bakt; hibir ey demeden odadan kt.
Babam ayaa kalkt. "Buras scak oldu; yan odaya geelim."
Ben de ayaa kalkp ay odasna geerken onu izledim.
Byk, kayar kaplar ak brakldndan baheden hafif bir
esinti geliyordu. Bir sre sessizce oturduk.
"Baba," dedim sonunda.
"Evet?"
"Kikuko bana Bay Watanabe'nin kendisiyle birlikte ailesinin de
canna kydn syledi."
Babam ban eerek gzlerini indirdi. Birka dakika dnceye
dalm gibi durdu. Sonra, "Watanabe iine ok balyd," dedi, "ir-
ketin batmas ok sarst onu. Sanrm bu olay onun dnme yetisini
zayflatt."
"Yapt hata myd sence?"
"Kukusuz hatayd. Sen aksini mi dnyorsun?"
"Hayr, elbette hayr."
"nsann ii dnda baka eyler de vardr."
"Evet, yle."
Tekrar sessizlik kt. Baheden ekirgelerin sesi geliyordu. Ka-
ranla doru baktm. Kuyu artk grnmyordu.
"imdi ne yapmay dnyorsun?" diye sordu babam. "Bir sre
lkede kalacak msn?"
"Doruyu sylemek gerekirse o kadar uzun vadeli dnmedim."
"Kalmak istersen, yani bu evde demek istiyorum, kaplar sana
ak. Tabii yal bir adamla birlikte oturmaya aldrmazsan."

182
183
ERKEKLERN HKAYELER
"Teekkr ederim. Dnmem gerek."
Bir kez daha dardaki karanla baktm.
"Fakat hi kukusuz bu ev artk ok kasvetli," dedi babam, "ok
gemeden Amerika'ya dnersin herhalde."
"Belki; henz bilmiyorum."
"Kukusuz dnersin."
Babam bir sre ellerinin zerini inceledi, sonra bam kaldrp i
ekti. "Kikuko baharda okulunu bitiriyor," dedi, "belki o da eve d-
ner. yi bir kz o."
"Belki de."
"ler yoluna girer o zaman."
"Evet, eminim girer."
Bir kez daha sessizlik kt. Kikuko'nun aylarmz getirmesini
bekliyorduk.
E V R E N : H A L U K E R D E M O L
ERNEST HEMINGWAY l Aydnlk ve Temiz Bir Yer
SAAT epey geti; kahvede, elektrik nn altndaki aacn yaprak-
larnn glgesinde oturan yal adamdan baka kimse kalmamt. So-
kak gndzleri tozlu olur, ama akamn iyi tozlar yattrrd. Yal
adam sar olmasna ramen gecelerin sessizliini gndzn grl-
tsnden ayrt edebildii iin, ge saatlere kadar orada oturmaktan
holanrd. Kahvenin iki garsonu adamn hafif akrkeyif olduunu ve
aslmda iyi bir mteri olduu halde ok sarho olduunda para
vermeden kp gittiini bildikleri iin onu gzetlemekteydiler.
Biri dierine, "Geen hafta intihara kalkt," dedi.
"Neden?"
"Umutsuzlua dm."
"Neden ama?"
"Nedeni yok."
"Nedeni olmadn nereden biliyorsun?"
"Paras ok da ondan."
Kapnn yanndaki bir masann bana oturmular, rzgrn hafif-
e sallad aacn yapraklarnn glgesinde oturan yal adamnki
dnda bo masalarn doldurduu teras seyrediyorlard. Sokaktan bir
kzla bir asker geti. Sokak lambasnn bir an askerin yakasndaki
pirin numarann stnde parlad. Kz acele admlarla askerin yannda
yryordu. Ba akt.
"Devriyelere yakalanacak."
"stediini elde ettikten sonra varsm yakalansn, ne fark eder ki?"
"Akl varsa hemen bir yere girer. Devriyeler geceli be dakika ol-
du. Mutlaka enselenir yoksa."
Glgede oturan yal adam kadehiyle tabaa vurdu. Garsonlar-

184 185
ERKEKLERN HKYELER AYDINLIK VE TEMZ BR YER

dan genci adamn yanna seirtti.
"Buyrun?"
Yal adam garsona bakt. "Bir brendi daha."
"Sarho olacaksnz," dedi garson. Yal adam garsona bakt.
Garson ekildi.
Arkadana, "Btn gece oturacak galiba," dedi. "Benim de uy-
kum geldi dorusu. Saat ten nce yataa girmek ksmet olmuyor.
Keke geen hafta ldrseydi kendini."
Garson ierden brendi iesiyle yeni bir kadeh alp yal adamn
yanma gitti, kadehi doldurdu.
"Geen hafta ldrecektin kendini," dedi sar adama. Yal
adam parma ile iaret ederek, "Biraz daha," dedi. Garson barda
taana kadar doldurdu. "Teekkr ederim," dedi yal adam. Garson
ieyi ieri gtrd. Sonra arkadann yanma dnp oturdu.
"Kafay bulmu," dedi.
"Her gece sarho zaten."
"Kendini neden ldrmek istediini biliyor musun?"
"Nereden bileyim?"
"Nasl yapm?"
"Kendini asm."
"pi kim kesmi?"
"Yeeni."
"Neden kesmi?"
"Ruhunun selameti iin."
"Ka paras var adamn?"
"ok."
"Sekseninde falan olmal."
"yle sanrm."
"Artk evine gitse. Saat ten nce yataa girdiim olmuyor. Bu
saatte de yatlr m yani?"
"Holand iin byle ge saatlere kadar oturuyor."
"Yalnz da ondan. Ben yalnz deilim ama. Yatakta beni bekle-
yen bir karm var."
"Onun da zamannda bir kars vard."
"Kadn artk onun iine yaramaz."
"Belli olmaz. Kars olsayd daha iyi olurdu."
"Yeeni bakyor adama."
"Biliyorum. pi onun kestiim syledin ya."
"Bu kadar yalanmak istemezdim. Berbat bir ey yallk."
"Her zaman deil. Bu temiz bir adam. Bak, ierken ikisini dk-
myor. Hem de sarho olduu halde. Bak."
"Bakmak istemiyorum. Evine gitse artk. alan insanlar u ka-
darck dnd yok."
Yal adam ban kaldrp meydana bakt, sonra garsonlara dn-
d.
Bardan gstererek, "Bir brendi daha," dedi. Acelesi olan gar-
son, adamm yanna gitti.
Aklsz insanlarn sarholara ya da yabanclara kar sergiledikleri
bir tavrla, "Bitti," dedi. "Bu akam tamam. imdi kapatacaz."
"Bir tane daha," dedi yal adam.
"Olmaz. Bitti." Garson elindeki bezle masann kenarn silerek
bam sallad.
Yal adam kalkt, nndeki tabaklar sayd, cebinden mein bir
czdan kard, itiklerinin parasn dedi. Yanm peseta da bahi
brakt.
Garson, adamn sokakta yrmesine bakt. Sendeleyerek ama
dimdik yryen ok yal bir adam.
Acelesi olmayan garson, "Neden biraz daha oturmasna engel ol-
dun?" diye sordu. Kepenkleri indiriyorlard. "Saat daha iki buuk bile
deil."
"Gidip yatmak istiyorum."
"Bir saat ne fark eder ki?"
"Benim iin ok nemli."
"Bir saat sadece bir saattir."
"Sen de yalymsn gibi konuuyorsun. Bir ie alp evinde i-
sin."
"Ama bu ayn ey deil ki."
Kars olan garson, "Doru, ayn ey deil," dedi. Adamn hak-
kn yemek istemiyordu. Yalnzca acelesi vard kendisinin.
"Ya sen? Her zamanki saatinden nce evine gitmeye korkmuyor
musun?"
"Bana hakaret mi ediyorsun?"

186 187
ERKEKLERN HKAYELER AYDINLIK VE TEMZ BR YER

"Ne mnasebet, sadece aka ettim."
Acelesi olan garson, "Hayr," dedi. "Gvenim var."
Yalca garson, "Gensin, gveniyorsun ve bir de iin var," dedi.
"Her eyin var senin."
"Ya senin neyin eksik ki?"
"ten baka her eyim."
"Bende olan her ey var sende de."
"Hayr. Benim hi gvenim olmamt. Gen de deilim artk."
Yal garson, "Ben de o ge saatlere kadar kahvede oturmak is-
teyenlerden biriyim," dedi. "O, yatmak istemeyenlerden biri. Gece-
leyin a ihtiyac olanlardan biri."
"Ben eve gidip yatmak istiyorum."
"kimiz farkl insanlarz," dedi yal garson. Giyinmiti. "Gzel
eyler olsa da bu yalnzca bir genlik ve gven sorunu deil. Her ak-
am kepenkleri istemeye istemeye indiriyorum. Belki bir ihtiyac olan
kar gelir diye dnyorum."
"Sabaha kadar ak olan barlar var ya!"
"Anlamyorsun. Buras temiz ve ho bir yer. yi aydnlatlm bir
yer. I ok gzel, sonra yapraklarn glgesi de var."
"yi geceler," dedi gen garson.
"yi geceler." Yal garson sndrp kendi kendine konu-
maya devam etti. Ik ok nemli, ama meknn da temiz ve ho ol-
mas gerek. Mzie gerek yok. Mzik kesinlikle olmamal. nsan bir
bar tezgh nnde btn kiiliiyle ayakta duramaz. Oysa bu saat-
lerde yalnzca oralar ak. Neden korkuyordu? Aslnda bu korku
deildi. ok iyi bildii bir hilikti bu. nsan da bir hiti. Gereken yal-
nzca buydu: k, biraz da temizlik ve dzen. Bazlan bunun iinde
yaarlar ve bunu hissetmezlerdi. Ama kendisi her eyin nada y pues
nada y pues nada y pues olduunu biliyordu. Hilikle olan hiimiz,
senin adn hi olsun, hiin hi yaplacak hi krallnda. Bugn gn-
lk hiimizi ver ve bize hilerimizi bala, bizim bize kar hi i-
leyenlerin hilerini baladmz gibi. Bizi hilie terk etme, fakat
bizi hiten kurtar. Hibir ey olmayan hibir ey, adn kutlu olsun.
Yal garson parl parl bir buharl kahve makinesi grd bir barn
nnde glmseyerek durdu.
Barmen, "Ne istemitiniz?" diye sordu.
"Nada. Hi."
Barmen, "Otro loco mas," diyerek srtn dnd. "Bir kak daha."
Garson, "Bir fincan kahve," dedi.
Barmen kahveyi verdi.
Garson, "Ik ok parlak ve gzel, ama barn st parlatl
mam," dedi.
Barmen adamn yzne bakt ama yant vermedi. Konumak iin
ok geti.
"Bir fincan daha ister misiniz?" diye sordu.
"Teekkr ederim, istemem," diyen garson dar kt. Barlardan
nefret ederdi. Temiz ve iyi aydnlatlm bir kahve bambaka bir ey
di. Artk daha fazla dnmeden evine, odasna gidecekti. Yatana
yatacak ve ancak gn rken dalabilecekti. Kendi kendine, belki de
uykusuzluk hastaldr, dedi. Herhalde bunu eken ok insan vardr.
E V R E N : M E H M E T H A R M A N C I

188 189

You might also like