You are on page 1of 24

SELİKA S'AD

Seriyye Serhatta Akıncı Adımlar Dergisi

Surda bir gedik açtık mukaddes mi mukaddes...


Şehidlerimizi
rahmetle anıyoruz!
E uzu billahi mineş şeytanirracim Bimillahirramanirrahim Elhamdulilahi Rabbi-l
âlemin vesselatu vesselâmu âlâ Rasuline Muhammed’in ve alihi ve sahbihi ecmain.

Kalemde Fikir
Meydanda Akıncı
BAŞYAZI

A
LLAHU TEALA’ya Sığınıyoruz Rahmetten kovul- Selim Seyhan Tarık Sezai Karatepe ve yüreğiyle ve Du-
muş şeytanın şerrinden Rahman ve Rahim AL- alarıyla desteklerini eksik etmeyen tüm gönüldaşları-
LAHU TEALA'nın Adıyla Başlıyoruz mıza Teşekkür ediyoruz ayrıca
Tek İlah ve Tek Güç kuvvet kudret sahibi Rahmetiy- Akıncılık Ruhu yazısını aldığımız Sadık Özaslana da
le bizleri yaratıp nimetlendiren rızıklandıran saymakla ALLAHU TEALA'dan Rahmet diliyoruz
bitiremeyeceğimiz nimetler veren ALLAHU TEALA'ya Ümmeti ve Ümmetin işgal olmuş coğrafyalarını bir
Hamd olsun bize bu dergiyi çıkarmayı nasip etti, Resu- kez daha gündeme getirmek
lune Habibine Sevgili Canımız Yaratılış sebebimiz Tek
Her meseleye çeşitli yazılarla yer vermek istedik ki
Önderimiz Peygamber Efendimiz 'e (AleyhisSelam) sa-
lat ve selam ve Aline ve ashabının tümüne olsun Değerli yazarlarımız bu konuda istifade edeceğimiz
çok güzel yazılar hazırladı
İlk sayısıyla büyük bir heyecan'a
adım attığımız kalemde Müslüman'ın Umulur ki hepimiz istifa edelim
tebliğindeki güzel sözü simgeleyen Düşünce ve fikrimiz her şeyde ve
ismiyle müsemma olan Selika ( güzel Her yerde İSLAM
söz söyleme ve akıcı, güzel yazma Hakkı söylemekten çekinmeyecek
yeteneği) başlığıyla adını verdiğimiz bir yayın olmasını ALLAHU TEALA’dan
dergimizde niyaz ederken
Bir adım atmış olduk Dua’larınızı bekler
BİSMİLLAH diyerek yola çıktık Ve ilk sayımızda
Kurdelasında Sevgili Peygamber DUA ederek yeni sayfaları açarak
Efendimiz'in (AleyhisSelam) Seriye- bir yola başlayalım
lerini örnek alarak Seriyye ismiyle Dua’mızla başlıyoruz
Serhat'tan yola çıkarak Akıncıları ALLAHU TEALA BİZE ACISIN VE RAH-
simgeleyen boyutuyla bu kurdelayı aldı MET VE ŞEFAAT ETSİN
SA’D ismi hem Şanlı Sahabe Efendilerimizin ismi PEYGAMBER EFENDİMİZ’İN (Allahümme salli ala
hem dergimizde ki (Serhat Akıncıları Dergisi) baş harf- seyyidina Muhamed ) ŞEFAATİNE NAİL ETSİN
lerden bir teşekküldür
ALLAHU TEALA'DAN BAŞKA GALİP YOKTUR
Yeri Gelecek kalem yeri gelecek kılıç olacak
ZAFER ALLAHU TEALA'NINDIR
Çıkarken fikri bilmek yaşamak kadar bir şeyler ver-
RABBİMİZ BİZE İYİLİK GÜZELLİK VESİN
meyi amaçlayan dergimizde
İSLAM'A VE MÜSLÜMANLARA YARDIM ETSİN
Bir okul ve düşmana taaruz olan bir hareket olması-
nı CENAB-I ALLAH’tan Niyaz ederiz ALLAHU TEALAYA HAMD RESULULLAH EFENDİMİZ'E
SALAT (Allahümme salli ala seyyidina Muhamed) TÜM
Kalemleriyle ve gönülleriyle destek olan AbdurRah-
PEYGAMBERLER (ALEYHİSSELAM) ALİ ASHABINA VE
man Dilipak, Ali Hışıroğlu, Fatih Tekin, Mahmut Toptaş,
EVLİYA ŞEHİD KULLARA SELAM OLSUN
SELİKA S'AD

TOZ DUMANA RAĞMEN SEBAT


Ali HIŞIROĞLU

M
arks’ın, “ilk sosyalist devrim, İngiltere’de İslâm nasıl tekliflerde bulunuyordu peki? Bir bütün/
olacak”, kehânetine rağmen, ilk sosyalist sistem olarak bunu dünyanın gözü önüne dikecek ne
devrim hiç kimsenin ummadığı ve bekle- birikim vardı ve ne de cesaret, aydınlarımızda. Hat-
mediği Rusya’da patlak vermişti.(1917) ta gerektiği kadar ihtiyaç bile duyulmuyordu buna.
Ortaya konanlar ise, “parça doğrular”dı. Meselâ,
Devrimi, işçi sınıfı yapacaktı ve bu sınıf da sanayi-
iktisâdî sistem ile mevcut küresel iktisat arasındaki
leşen ya da sanayileşmenin başını çeken İngiltere’de
çelişkiler nasıl giderilecekti? Yine meselâ, önerilen
oluşmaktaydı. Bu açıdan bakılınca Marks haklıydı.
siyasal sistemle eşitlik ve adalet ilkeleri çelişiyordu...
Ama zaman onu haksız çıkarttı.
Daha birçokları...
Buna rağmen, sosyalizm sirayeti güçlü bulaşıcı bir
“Doğru düşünce olmadan doğru düşünce faali-
hastalık gibi birçok ülkeye sıçradı, bazılarında dev-
yeti olmaz”, “bütüne hâkim olunmaksızın parçaya
rim gerçekleştirdi. Tabii bir diyalektik olarak ilk çağ-
hâkim olunmaz” düsturlarının sahibi çağın da, mev-
lardan bu yana gelişen terakki, yığınları sömürme
cut tekliflerin de hastalığına teşhisi koyuyordu. Öyle
aracı olan liberalizmden/kapitalizmden sonra fertle-
ya, unsurlar kendi içinde tutarlı ve doğru bile olsalar
re eşitlik sağlayacak olan sosyalizme sıra gelmişti. Bu
“bütün” karşısında aynı tutarlılığı ve doğruluğu gös-
kaçınılmazdı onlara göre.
terebiliyorlar mıydı? Çağın ve insanlık düşünce dün-
Sosyalizmle kemalizmi bağdaştıran şaşkın Nazım yasının eriştiği merhaleye böyle tutarlı ve hem kendi
Hikmet, Sosyalist Sovyetlere kaçtıktan sonra oradan içinde ve hem de “bütün” içinde doğru bir sistem
bazı düşman kapitalist batı ülkelerine geziye çıkar ve sunulması gerekiyordu. Tutarlı ve doğru... İnsanın
morali çok bozulur. Çünkü, batılı ülkeler, kendilerinin temel meselelerinden, kültür, sanat ve medeniyet
büyük umutlar bağladığı ve vaatlerde bulunduğu işçi meselelerine kadar, ferdin meselelerinden, toplum
sınıfına yüksek hayat standardı sağlamışlardı. Gördü ve devlet meselelerine kadar tutarlı, çelişkisiz ve
ki, genel olarak rahat bir yaşam şartına ve tarzına doğru bir fikir örgüsü... Büyük Doğu - İbda...
kavuşmuş olan batılı işçi sınıfının sosyalizme ihtiyacı
Bu tamamdı da, mahşerî karmaşa ve kargaşa için-
yoktu artık. Sonucu biliyorsunuz: liberal kapitalizm,
deki kalabalığa “aradığınızı buldum” çığlığı kâr etmi-
sosyalist başkaldırıyı yerle yeksân etti.
yordu. Her kafadan ses çıktığı, herkesin farklı farklı
“Elinde çekiçten başka âleti olmayan adam, her talep ve hayallerini haykırdığı, kiminin borazan, ki-
gördüğünü çivi zanneder” veciz deyimindeki gibi, minin davul çaldığı bu ortamda aranılanı göstermek
geri kalmış ülkelerin, geri kalmış aydın tabakası sö- ve anlatmak ne mümkündü!..
mürgeci kapitalizme karşı duyduğu kin ve nefret ge-
Adamlar, siyaset dala verilerinden, ayak oyun-
reği sosyalizme sarılmışlardı.
larından, kim ne demiş ve ne etmiş dedikoduların-
Şimdilerde, içindeki zehirli cerahati ifşa olmuş dan, içinde yaşadığı ülkesinin maruz kaldığı büyük
kapitalizmden de, güya karşıtı ve panzehiri sosya- tehlikeyi bile görmeye, bilmeye ve anlamaya fırsat,
lizmden de fertlere ve toplumlara hayır gelmeyeceği imkân ve zamanı yok!
anlaşıldı. Anlaşılmasına anlaşıldı da, peki insanlığı
Bütün bu olumsuzluklara rağmen, bütün fikrin ge-
kurtaracak ve mutluluğa eriştirecek sistem neydi ve
rekliliği hakikatinden, yani “okçular tepesi”nden vaz
o neredeydi?
geçmeyecek ve orayı terk etmeyecek sahici kahra-
“Denemediğimiz bir tek İslâm kaldı” diyen ba- manlar!.. Ayaklarınızı sabit tutunuz! Şafak attığında
tılı adama o gizli cenneti kimler, nasıl sunacaktı? ve gün doğduğunda kıyamet ve mahşer kadar haklı
Can yakan soru buydu. Hemen hemen bütün İslâm olduğumuz çıkacak meydana!
âlemi, (bu mânâda) bal kavanozunu dışından yala-
Biz yenilsek de gâlibiz!
makla meşguldü. Zamanın ihtiyaç ve zaruriyetlerine

4
SELİKA S'AD

Akıncılık Ruhu
Sadık ÖZARSLAN

N
e tatlı, ne candan bir kelime!.. Beni, benim Akıncı ruhu ile yaşayan ve ruhu ile yaşatan dede-
ruhumu dillendiren bir kelime, Bizi biz yapan lerimiz, gittikleri her yere Akıncılığı da götürmüşler…
ulvi Dava’nın aksiyon cebhesini ifade eden bir Yollara bunu, yerlere bunu, duvarlara hep bunu kazı-
kelime…Akıncı deyince akla, şanlı ecdadımızın sı- mışlardır . Öyle olduğu içindir ki ; günümüz Avrupa-
nırdan sınıra koşuşu; HAK YOL TEK YOL İSLAM için lısı , Bizi maddeten topraklardan attıkları halde ma-
çoşuşu geliyor. nen yıkamadıklarını söylemekte ve aciz kaldıklarını
itiraf etmektedir. Akıncı, aciz kalmaz, aciz bırakır.
İ’LA-I KELİMETULLAH gayesiyle kala’lar alışı sınır-
ları aşışı geliyor… Osman gazi’nin nasihatlerinde, Yıldırım’ın ha-
reketlerinde, Kanuni’nin ihtişamlı seferlerinde ,
Bunu hatırlıyor insan.İnsan olan insan bunu ha-
Yavuz’un rikkat ve celadetlerinde , Fatih’in karadan
tırlıyor.
yürüttüğü gemilerinde Akıncılık hakimdir , Akıncı
Akıncı ; ALLAH (c.c) rızası için çoşan ve koşan in- ruhu hakimdir.
san… Çoşan ve çoşturann insan canlı,heyecanlı in-
Zembilli Ali Efendi Akıncı’dır , Hoca Saaded-
san. Sabrı; yayından çıkacak ok manasında anlayan,
din Akıncı’dır, Ebu’s- Suud Efendi Akıncı’dır , Mol-
yerinde ve zamanında fırlamasını ve surlara tırman-
la Hüsrev, Molla Gürani Akıncı’dır , Akşamseddin
masını bilen insan…
Akıncı’dır… O yolda yürüyen herkes Akıncıdır, Akıncı
Boş gurur ve kuruntulardan , caka ve çalım satış- kalacaktır. Çünkü Akıncılık İSLAM’ın kılıncıdır
lardan…riyadan şöhreti kazibeden kaçan insan.
Akını , serhadden evvel akını gönlüne yapacaktır…
Halk’tan evvel Hakk’ı düşünen , yalnızca Hakk’ın Önce gönlünü fethedecektir. Akıncı . İçini temizleye-
rızasını kazanmak maksadıyla kükreyip taşan insan. cek , kalbini kirletmeyecektir. Nefis putu var ya…
O bir Ulubatlı Hasan… Akıncı işte evvela o putu yıkacaktır. Kalbini yıkaya-
Akıncı, sabrın ne olduğunu bilen ALLAH (c.c) ile rak , gönlünü arıtarak yıkacaktır nefis putunu …
olabilen insan…zamansız, zeminsiz yerinden kımıl- Tabii nefse bağlı olarak şeytanını da yıkacak ; nef-
damayan, ettiği lafı ve attığı her adımı iyice bilen ve sini ve şeytanını emri altına alacaktır.
fakat zamanı ve zemini gelince de gözünü budaktan
Akıncı şeytana değil ; şeytan Akıncı’ya mağlub
sözünü dudaktan esirgemeyen insan, Sabır; ‘’çok gü-
olacaktır. Ve Akıncı’nın kalıbı , kalbine tabi olacaktır.
zel’’ haslet, acelecilik ise o derece berbattı... Akıncı
, uzuvlarına da sabrettirecek… Hususiyle diline. O , Yeis yoktur, ümitsizlik yoktur Akıncı’da … Karın-
sözünün değil; sözü onun esiri olacak. Sır saklaması- cadan ibret alacak ; Kabe yolunda yürürken ölmeyi
nı, sırrını kimlere açmasını bilecek Akıncı şeref sayacaktır. NOT : 12 eylül öncesi bir yazıdır

5
SELİKA S'AD

Anadolu’nun ilk cumhuriyeti:

Kars
İslam Cumhuriyeti
Abdurrahman DİLİPAK

K
ars İslam Cumhuriyeti nam-ı di-
ğer, “Güneybatı Kafkas Geçici Millî
Hükûmeti”, “Cenub-ı Garbi Kafkas
Hükümet-i Muvakkate-i Milliyesi” .. İlk Cum-
hurbaşkanı Cihangirzade İbrahim bey 1 Aralık
1918’de seçildi ve 19 Nisan 1919’da İngilizler ta-
rafından devrildi ve İbrahim bey ve arkadaşla-
rı sürgüne gönderildi.
Anadolu topraklarında kurulan ilk Cumhu-
riyetti, hem de bir İslam Cumhuriyeti. Bu
hükümette  Stefani Vafiades, Pavlo Camu-
sev ve Matyev Radjinsky gibi Hristiyan kökenli
milletvekilleri ve bakanlar da vardı. Bu anlamda, son buldu. Yani, tam da Mustafa Kemal’in Samsu-
katılımcı, çoğulcu ve şeffaf, yurttaşların seçme ve na çıkmasından bir ay önce. Bu hükûmet Elviye-i
seçilme hakkına sahip olduğu bir yönetime sahip- Selâse’nin tamamı ile birlikte Kars Batum,
ti. Ahıska, Ahılkelek, Artvin, Ardahan, Acara,
Bu Cumhuriyet konfederatif bir yönetim olup, Posof, Çıldır, Göle, Oltu, Karakurt, Sarıkamış,
başkanlıkla yönetiliyordu. Anayasası, ordusu, pa- Karapınar, Kağızman, Kulp, Iğdır, Serdara-
rası, bayrağı her şeyi vardı. İbrahim bey 60 yöre- bat, Aralık, Nuraşen, Nahçıvan, Culfa ve Or-
sel temsilcinin katıldığı kongrede seçilmişti. Ve bu dubad gibi yerleri kapsamaktaydı. Esasen daha
devlet, Osmanlı’nın yıkılışından sonra kurulan ilk önce buralarda çok daha önceden işgalcilerden
Türk Devleti idi. kurtarılan topraklarda kongre / şura hükümetleri
kuruluyordu. Kars İslam Cumhuriyeti, bu şura
Kars İslam Cumhuriyeti  17-18 Ocak 1919 / kongre hükümetlerinin konfederasyonudur.
tarihleri arasında gerçekleştirilen Büyük Kars Bu hükümet İngiliz Yüksek Komiseri Amiral
Kongresi’nin sonucunda kuruldu. 12 Nisan’da Somerset Arthur Gough-Calthorpe tarafından
İngilizlerin Kars’ı işgal etmeye başlaması ile 19 yıkılmıştır. Hükümetin 12 üyesini tutuklayarak
Nisan’da İbrahim beyin sürgüne gönderilmesi ile önce Batum’a, sonra da Malta’ya sürdüler.

6
SELİKA S'AD

Yakıntarihimiz.org’da ayrıca şu bilgiler verilir: üzerinde bulunan ay-yıldızlı bayrağı kabul edip;
“Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru Kafkasya’dan 12 üyeli bir bakanlar kurulu ve halkın oyu ile se-
geri çekilme kararı alan Rusya ile 3 Mart 1918’de çilen 131 milletvekilli bir parlamento kurmuştur.
Brest-Litvosk anlaşması imzalandı. Anlaşmaya 25 Mart 1919 tarihinde bu meclis “Cenûb-i Garbî
göre Rusya, Güneybatı Kafkasya’dan, Anadolu’da Kafkas Hükümet-i Cumhuriyesi” adını almıştır.
işgal etiği Kars, Ardahan, Artvin ve Batum’dan Cem Uzan’ın iki karşılıklı hilal ve ortasında bir
çekildi. Bu bölge de hukuki ve idari olarak boş- yıldız olan Genç Parti’sinin amblemi, bir dönem
luk doğmuş oldu. 9. Ordu Komutanı Yakup Şevki bu federasyonun üyelerinden birinin bayrağıdır.
Paşa ve Kars Mutasarrıfı Hilmi Uran halkı örgüt- Sivas Kongresi’ne sonradan katılanlarla birlikte
lemeye başladılar. Bölgesel de olsa yeni bir devlet delege sayısının 41’i bulduğu söylense de farklı
kurulmalıydı. Ermeni ve Gürcü istilasına karşı va- kaynaklarda bu rakam 31, 33, 38 olarak da veril-
tanı korumak amacındaydılar. Bayrakları kırmızı mektedir. Erzurum Kongresi’ne katılanların sayısı
ve yeşil zemin üzerine dik şekilde konumlanmış ise 62’dir. Her iki kongredeki delege sayısı 100
ay yıldızdı. Para birimi kuruş ve lira, resmi dili civarında iken 2. Kars Şurası’na 131 delege ka-
Türkçe’ydi..” tılmıştır.
9 Ekim 1918’de  Ahıska Hükümet-i Mu- Örgütlenme sürecine kronolojik olarak tekrar
vakkatası, 3 Kasım’da  Aras Türk Hüküme- bakacak olursak I. Dünya Savaşı sonunda 30 Ekim
ti, 5 Kasım’da, Mondros Ateşkes anlaşmasında 1918 tarihinde imzalanan Mondros Mütarekesi ile
‘Elviye-i Selase’ dışarıda kalınca   Kars İslâm Osmanlı’nın Güney Kafkasya’dan çekilmesi şart
Şurası kurulmuştur. 15 Kasım’da 1. Kars Kong- koşulmuştu.. Kars’tan ise askerlerini 2 ay sonra
resi, 30 Kasım’da 2. Kars Kongresi (Kars İslâm çekme kararı almıştı. Bu kararın sebebi halkın
Şurası Büyük Kongresi) düzenlenmiş ve “Millî bölgede bir hükümet kurmasına zaman vermekti.
Şura Hükumeti” kurulmuştur. 17 Ocak 1919 Yani İstanbul bu bölgedeki Şura ve Cumhuriyet
ve 18 Ocak 1919 tarihlerinde  Dr. Esat Oktay oluşumuna destek vermektedir. İstanbul’un endi-
Bey başkanlığında Kars’ta toplanan kongreye 131 şesi Ermenistan’ın işgaline açık bir hale gelmesi-
temsilci  katıldı ve kongrede  Kars Millî İslâm dir. Bunun üzerine 29 Ekim 1918 tarihinde Ahıs-
Şûrası’nın adı Cenûb-i Garbî Kafkas Hükûmet-i ka ve Ahılkelek çevresinde “Ahıska Hükümet-i
Muvakkata-i Milliyesi  olarak değiştirilmiştir. Muvakkatası” 3 Kasım 1918 tarihinde Emir
Başkanlığına Cihangirzade İbrahim Bey tekrar Bey Ekberzâde başkanlığında, merkezi Iğdır ol-
seçilmiştir. Seçim 18 yaşına basmış, kadın-erkek mak üzere “Araş  Türk Hükümeti“ ve 5 Kasım
herkesin katılımı ile gerçekleştirilmiştir. Bu geçici 1918’de Kepenkçi Emin Ağa ve Piroğlu Fah-
hükumet, halk meclislerinde oluşturulan 18 mad- reddin Bey başkanlıklarında merkezi Kars olmak
deden oluşan anayasası ve yeşil ve kırmızı zemin

7
SELİKA S'AD
tafa Kemal’in Samsun’a çıkışına neden sessiz
kaldıklarını anlamak çok kolay değildir..
OSMANLI TOPRAKLARINDA İLK TÜRK
CUMHURİYETİ
Osmanlı topraklarında ilk kurulan “Türk
Cumhuriyeti” de, “Türkiye Cumhuriyeti”nin
kuruluşunda olduğu gibi Laik değildi. BirBa-
tı Trakya Bağımsız Hükûmeti / Garbî Trakya
Hükûmet-i Muvakkatesi  / Batı Trakya Geçici
Hükûmeti, daha sonra Garbî Trakya Hükûmet-i
Müstakilesi  veya  Batı Trakya Türk Cumhu-
riyeti 31 Ağustos 1913 tarihinde Batı Trakya’da
kuruldu. 3 ay yaşadı. Batı Trakya Bağımsız
Hükûmeti’nin milli marşını  Süleyman Aske-
üzere “Kars İslâm Şûrası” kurulmuştur. 30 Ka-
ri Bey yazdı. Posta pulu ve pasaport bastı. 30.000
sım 1918 tarihinde Kars’ta toplanan kongrede bu
kişilik bir askeri güce sahipti. Osmanlı yasa ve
üç hükümet “Kars Millî İslâm Şûrası Merkez-i
tüzükleri aynen kabul edilerek davalara da Gar-
Umumisi” adı altında birleşmiştir.
bi Trakya Adliyesi bakmaya başlamıştı. Mil-
Bu Cumhuriyet “Muvakkete” yani geçici bir li marşından şehidlikten ve mücahidlerden söz
Cumhuriyet olacaktır. Ülke kurtulduğunda ona edilirken Selanik doğumlu bir Yahudi olan Ema-
katılacaklardır. O zamana kadar millet devletsiz nuel Karasu  tarafından resmi bir haber ajansı
kalmamış olacaktır. kurulmuş; Fransızca ve Türkçe olarak Müstakil-
Yine yakıntarihimiz.org sitesindeki haberlere Indépendant  adında bir gazete çıkarılmıştır. Bu
göre, “14 Ocak 1919’da demiryolu ile Kars’a ge- ilk Türk Cumhuriyeti, Batı Trakya’da İttihatçılar
len ve o bölgeyi Ermenilere vermek isteyen 14. tarafından kurulmuştu. Başkenti Gümülcine ola-
İngiliz Tümeni Komutanı General Thomson’u nı bu yeni Türk devleti rejim olarak Cumhuri-
Kars istasyonunda diplomatik bir heyet karşıla- yeti benimsemişti. 
dı. Milli Şura Merkezi Azası Mamiloğlu (Ma- Gümülcine’nin de geri alınmasıyla burada Gar-
milof) Tevhidüddin Bey, İngilizlerin Wilson bi Trakya Hükümet-i Muvakkatesi adıyla Batı
Prensipleri’ni kabul ettiklerini anımsatarak, bu Trakya geçici hükümeti  kuruldu. Başkanlığına
nedenle kendilerine saygı gösterilmesini istedi. da Salih Hoca getirildi. 12 Eylül 1913’te  Batı
1914 yılında Ermenilerin Kars ilindeki nüfu- Trakya Türk Cumhuriyeti  adıyla bağımsız bir
sunun yüzde 15’ten az olduğunu, resmi belge- devlet kurdukların dünyaya ilan ettiler. 
lerle kanıtlamıştı. Asla çoğunlukta olan Türkleri
Bu arada; “Türkiye” adını ilk kim kullandı der-
yönetemeyeceklerini söyledi. Bu çıkış ve silah-
seniz, onun da ilginç bir hikâyesi var.. “Türkiye”
lı çatışmalarda gösterilen kimi başarılar üzerine
adını Osmanlı’da ilk kullanan da yine İttihatçılar
İngilizlerin Kafkasya Başkomutanı sıfatı da taşı-
ve İngilizler. Hem de yıllar öncesinden.
yan General Thomson, bu devleti fiilen tanımak
zorunda kaldı.” Daha sonra İngilizler  13 Nisan
1919’da Kars’ı işgal ettiler. İngilizlerin daha
sonra Ermenilere devrettiği Kars, 1920 sonba-
harında  Kâzım Karabekir  komutasındaki Türk
birliklerinin bölgeyi ele geçirmesine kadar bir
buçuk yıl Ermenilerin işgali altında kaldı. Şimdi
sormak gerek, resmi tarih yazarları, Sivas ve Erzu-
rum kongreleri bu kadar öne çıkartılırken, Kars
İslam Cumhuriyeti’ni neden görmezden gelmiş-
lerdir.. Mustafa Kemalin Samsun’a çıkmasından
bir an önce İngilizlerin buradaki oluşuma karşı
askeri bir harekat düzenlerken, bir ay sonra Mus-
8
SELİKA S'AD
Türkiye Milli Bankası,  İttihat Terakki tara- oldu ve kardeş olduk. Gelenler arasında Rumlar
fından İngilizlerle birlikte 1908 darbesinden 1 da vardı. Bizim insanımız, bunlar kendi dinle-
yıl sonra 1909’da kuruldu. Milli ticaret, sanayi, rinden olmamasına rağmen, İşgal kuvvetlerinde
madencilik, kamu hizmetleri ve yatırımları teş- yer almalarına rağmen, onları esir etmek şöyle
vik edeceklerdi. O dönemde bilinen tüm banka- dursun, kötü de davranmadılar. Önce yurttaşlık
cılık enstrümanlarını kullanmaları hedefleniyordu. verdiler, sonra onlara seçim yapın temsilcileri-
Bankanın sermayesi 1.100.000 lira idi. Sermayesi nizi meclise gönderin dediler, sonra da ehliyet
3.300.00 TL’ye kadar artırılabilecekti. 12 veya 16 ve liyakata uygun şekilde, hem savunma ve hem
kişilik yönetim kurulu üyelerinin en az 3’ü Osman- sağlık konusuna, bakanlar kuruluna onlardan 3
lı teb’asından olacaktı. Bankanın ilk yönetim ku- üye aldılar. 11 üyeli bakanlar kurulunun 3 üyesi
rulu üyeleri şu isimlerden oluşuyordu: Sir Henry Hristiyandı: Matvey Radjinski, Pavlo Camu-
Babington Simith, F.E. Whittall, Hugo Baring, sev, Stefani Vafiades..

Henry Birghenough, K.S. Gülbenkyan, Sir Ansiklopedilerde Malakan’larla ilgili şu bilgiler


Adam Black, N.Meyer, Gazeteci Cahid, Bahriye verilir: Rus Çarı 1. Petro’ya karşı bir sivil iteatsiz-
Nazırı Cemal Paşa, Reşit Sadi bey, Nail bey. Bu lik hareketi olarak başladı. Ortodoks gelenek için-
yönetim kurulunun 6 üyesi Londra’da ikamet edi- de 28.3.1805’de başlayan hareket kırsaldaki kendi
yordu ve bu grup çoğunluğu oluşturuyordu. Yani kiliselerinin desteğinde 22.3.1809’e kadar sürdü.
“Türkiye” isimli bu banka aslında İngiltere’den
yönetiliyordu. “Türkiye” ismi, Türkiye devletin- Şiddete karşı bir dini hareket zaman için-
den 11 yıl önceden İngilizler tarafından kullanı- de farklı barışçı, toprağa dayalı bir hayat tarzı
lıyordu. 1912’de Irak petrol yataklarını işletmek olan  Molokanizm’e dönüştü. Bu sebeble onla-
üzere, Royal Dutch Shell’in  % 25, Almanların ra “süt ve toprak kokan insanlar” da denir. Rus-
% 25, Türkiye Milli Bankası’nın % 35 ve Kalust ça “Moloko” (İng.:Milk) kelimesi “süt”, Molo-
Sarkis Gülbenkyan’ın da % 15’ine sahip olaca- kan ise “süt içen” demektir.
ğı Turkish Petroleum Company (T.P.C.) kurul- “Molokanizm”, Ortodoks Kilisesi’nden ay-
muştur.  rılmış bir tarikattır. 28 Mart 1805 yılında başla-
Kars’ımızın bir de böyle pek bilinmeyen bir ta- yan bu ayrılış, 22 Mart 1809 yılına kadar sürdü.
rihi var. Saratof ve Dambuğ bölgelerinde yaşayan Ma-
lakanlar o dönemde  Ruslarla  bir anlaşmazlığa
KİM BU MALAKANLAR düşerler. Ruslar geleneğine göre, haftanın sadece
Peki, kim bu Malakanlar. O gün, Karstan çe- iki günü süt içilirdi.. Malakan’lar ise; her gün süt
kilirken, Komunist devrime karşı çıkan ve Rus içilebileceğini savunuyorlardı. 1682’de bu tar-
ordusundan kaçıp, işgal ettikleri bir ülkenin tışma sonucu Ortodoks Kilisesi’nden ayrıldıktan
Müslüman halkına sığınan germen kökenli bir sonra  Kafkasya’nın kuzeyine, ardından da Tif-
halk. Bize Kaşar’ı da onlar getirdiler. Zaman lis, Erivan ve Bakü bölgesine sürgün edildiler ve
içinde bunların tamamına yakını Müslüman “Mecburi iskan”a tabi tutuldular.. Ruslar Karsı

9
SELİKA S'AD
Malta’ya sürgüne gönderilen Kars İslam Cumhu-
riyetinin Bakanlar Kurulu Üyeleri
Malta Sürgünleri/İsim/Sürgün Tarihi/SürgünNo/
Görevi
1-Cihangirzade Aziz Bey 2 Haziran 1919 27 19 Adalet
Bakanı
2-Alibeyzade Mehmed Bey 2 Haziran 1919 27 16
Kars Valisi
3-Cihangirzade Hasan Han 2 Haziran 1919 27 18 Savun-
ma Bakanı
4-Cihangirzade İbrahim Bey 2 Haziran 1919 2717 Cum-
hurbaşkanı
5-Mehmetoğlu Muhlis Bey 2 Haziran 1919 2727 PTT
Genel Müdürü
6-Matvey Radjinski 2 Haziran 1919 27 25
Rus Şura üyesi
7-Musa Salah Bey 2 Haziran 1919 27 20 Polis Müdürü
8-Pavlo Camusev 2 Haziran 1919 27 14 Rum Şura Üyesi
9-Tevhidüddin Mamiloğlu 2 Haziran 1919 27 22 Emni-
yet Md. (Orenburglu Kazak)
10-Stefani Vafiades 2 Haziran 1919 27 26 Rum Şura
Üyesi, Sosyal Yar. Bak.
11-Yusufoğlu Yusuf Bey 2 Haziran 1919 27 21 Şura
işgal ettiklerinde Rus ordusu, bunları bölgeden Üyesi, Gıda Bakanı
toplayıp, ordunun gıda ihtiyacını karşılamak üze- Not: Yard. Doç. Ahmet Ender Gökdemir tara-
re, hayvancılık ve tarım yapmaları için silah altına fından “ Türkiye Cumhuriyetinin 75. Yıldönümü-
almıştı. ne armağan” olarak, Atatürk Araştırma Merkezi
1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı’nın (93 Harbi) ar- tarafından “Cenub-i Garbi Kafkas Hükümeti”
dından, Ruslar tarafından  Kars’a yerleştirilen bu isimli bir kitap yayınlanmıştır. Burada önemli bazı
insanlar uzun yıllar burada kaldıktan sonra başta, bilgilere ulaşmak mümkündür.
Hristiyan kalmak isteyenlerin pek az kısmı  za- İlgili konular: Brest Litovsk Barış Antlaşması,
manla Almanya, ABD  ve  Avustralya’ya gitti.. Kurtuluş Savaşı Doğu Cephesi, Gümrü Antlaşma-
Kalanların neredeyse tamamı Müslüman oldu. Bir sı, Kars Antlaşması, Malta sürgünleri, Ermenistan,
kısmı Karsta yaşarken, bazıları İstanbula göç et- Azerbaycan, Malakanlar
tiler.  Günümüzde Azerbaycan, İran, Gürcistan ve
Ermenistan da Malakan kökenli ailelerin varlığın- Fotograflar: Wikipedia, (Ufuk Utaş /
dan söz edilektedir. 2013 / https://listelist.com/kars-demokratik-
cumhuriyeti) ve açık kaynak veri tabanı.
Ne yazık ki, bu devletin hikayesini çocukları-
mıza anlatamadık. Çizgi romanını, belgeselini ya-
pamadık. Bize demokrasi dersi verenlere, “İslam
devleti”ndeki bu ehliyet ve liyakat anlamındaki
çoğulcu Hılful Fudul’, “Eman müessesesi”ni
onlara da, kendi çocuklarımıza da anlatamadık.
Selam ve dua ile

10
SELİKA S'AD

BATI CEPHESİNDE DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK


Mahmut TOPTAŞ

T
rump gidince ne olacak, Biden gelince ne Ülkelere tecavüzleri kanunlarla yaptıklarından
olacak diye gazete okumaya, dünyadan kimse onları suçlayamaz oldu.
yapılan tercemeleri takip etmeye gerek Kadınlara olan tecavüzleri ise şikayet olursa
yok. ceza tarafına gittiler.
Zaman kaybı olur. A.B.D. başkanı Clinton, tecavüz davalarını yeni
Müslüman öldürmek, Kudüs’ü Müslümanlar- nesil bilmese de milyonlarca dolarla davaları ka-
dan korumak, Haçlı seferlerinin öncü birliği ol- pattı ve Beyaz saraya çağırdığı kırk papazla da
mak için kurulan, sonunda Papa’nın gölgesinde güya günahlarını sildirdi!
Avrupa’nın en büyük bankacılığına sahip olan, Kennedy’nin maceraları, baba Bush hakkındaki
“Tapınak Şövalyeleri” (1119-1305) nin lideri öl- suçlamalar, paranın babası, İMF nin başkanı Do-
düğünde yerine kim gelirse gelsin, Müslüman öl- minique Strauss Kahn’ın yargılanıp cezalandırıl-
dürmeye, Kudüs’ü korumaya, Avrupalı devletleri ması ve işi parayla kapatması…gibi.
soymaya devam ettiği gibi, aynı kültürden yetişen 27 Mayıs 1960 dan bu yana bir çok Başbakan
baba ve oğul Bush’lar, Clinton, Obama, Tump ne gelip geçti ama biz burada ünlülerini yazalım,
yaptıysa, Biden de onu yapacaktır. İnönü, Demirel, Ecevit, Özal, Mesut Yılmaz, Nec-
Değişimi onlarda aramak yerine kendimizde mettin Erbakan, Abdullah Gül, Tayyip Erdoğan,
aramamız gerekir. Ahmet Davutoğlu. Sağcısıyla, solcusuyla bunlar-
Kur’an-i Kerimde, Yahudilerin, Hristiyanların dan hiç birinin böyle taciz, tecavüz gibi bir davası
ve putperestlerin kendilerine özgü karakterlerin- olmadı.
den bahseder. Neye bağlarsınız siz bunu?
O yakıcı, yıkıcı, öldürücü, süründürücü karak- Bunların sağcı ve solcularından bazıları,
ter, çok büyük bir değişimle ancak düzelebilir. İslam’a karşı olduklarını davranışlarıyla gösteren-
Onların hükmettiği dünyada, hemen hemen bü- leri de, Osmanlıdan kalma dede, ebe, anne anne,
tün devletlerde zina suç olmaktan çıkarıldı. görmeleri, camiye girmeseler de sanat eseri olarak
Uyuşturcu ticaretinden sonra en büyük paranın gelen yapancı siyasilerin kendinden geçerek cami-
fuhuştan kazanıldığını ve bunun ticaretini yapma- leri seyretmelerinden etkilenmeleri, yol boyunca
nın suç olduğunu kabul ettiler. göğsüne gül kondurulmuş mermerlerden halka su
Ama dünya devletlerinin en üst noktasına ge- içiren çeşmeleri görmeleri ve bu çağda kapitalist-
lenlerin bu taciz ve tecavüzleri devam etti. lerin pet şişelerden para kazanması için çeşmele-
rin ağzına demir kazık çakılması gibi rezilliklerini
11
SELİKA S'AD
gördüklerinden, havada oluşan “Biz Müslümanız” mayan kazalarda ölenMüslümanların şehit sevabı
rüzgarının esintisiyle biraz temiz kalabilmişlerdir. alacağını ifade eder sevgili peygamberimiz:
Televizyonda Adalet Bakanı olarak, Mahmut ‫ ِهَّللا ُلوُسَر َلاَق َلاَق َةَرْيَرُه ىِبأَ ْنَع‬-‫ملسو هيلع هللا ىلص‬-
Oltan Sungurlu beyefendi, konuşuyordu, “Bo- « ‫» ْمُكيِف َديِهَّشلا َنوُّدُعَت اَم‬. ‫ىِف َلِتُق ْنَم ِهَّللا َلوُسَر اَي اوُلاَق‬
şanmalarda Avrupa ülkelerinin en gerisindeyiz” ‫» ٌليِلَقَل اًذِإ ىِتَّمأُ َءاَدَهُشَّنإِ « َلاَق ٌديِهَش َوُهَف ِهَّللا ِليِبَس‬. ‫اوُلاَق‬
dediğinde, programı idare eden zat, “Bunu neye ‫ٌديِهَش َوُهَف ِهَّللا ِليِبَس ىِف َلِتُق ْنَم « َلاَق ِهَّللا َلوُسَر اَي ْمُه ْنَمَف‬
bağlıyorsunuz?” diye sorduğunda, “Halkımızın ‫َوُهَف ِنوُعاَّطلا ىِف َتاَم ْنَمَو ٌديِهَش َوُهَف ِهَّللا ِليِبَس ىِف َتاَم ْنَمَو‬
Müslüman oluşuna” diye cevap vermişti. ‫ٌديِهَش َوُهَف ِنْطَبْلا ىِف َتاَم ْنَمَو ٌديِهَش‬
Bir çok şeyde geri olduğumuz gibi boşanmalar- (Müslim, Sahih, K. İmara, bab 51 babü beyan’iş-
da da geri olmamızdan rahatsız olanlar, boşanma- Şüheda)
ları gerektirecek her şeyi kanunlaştırmaya başla- Amerika’da mutasyona uğrayan Hıristiyanlık
yıverdiler. Amerika gavurları eliyle Irak’a sıçradı ve bir yılda
Ama halkımızın mayası sağlam. bir milyonun üzerinde Müslüman öldürdü.
Filistin’e, dünyanın her tarafından göç eden Ocak ayında adından bahsedilen Koronavirüsü
Yahudiler arasında en kötüleri, Amerika’dan göç üç aylık zaman içinde bütün dünyada ölümüne se-
eden Yahudilermiş. bep olduğu insan sayısı bu günlerde daha milyona
En beyefendileri de Türkiye’den Filistin’e göç yaklaşamadı.
eden Yahudilermiş. Birleşmiş Milletler başta olmak üzere bütün ül-
Siz bunu neye bağlarsınız? keler Korona virüsüne karşı birlik olabildiler.
Not: Bu çağın, bence en kahraman yiğitlerinden Birlikte hareket ederek bu salgının önünü alma-
olan, Hacı Ali Kap (1941-09.12.2020) Konya’da ya çalışıyorlar.
vefat etmiştir. Allah rahmet eylesin. Coronavirüsü, ölenlerin can taşıdığını ve düştü-
CORONAVİRÜSÜ MÜ ğü evlerdeki yaşayanların yüreğini yaktığını gös-
GAVURLUK MİKROBUMU terdi.
29/04/2020/Çrşmb/Milligazete Irakta bir buçuk milyona yakın Müslüman öldü-
rülürken, Suriye’de Rus, Amerikan, Beşşar Esed
Gavurluk mikrobu, bu günlerde önce Ruslar ta- ve işgalci Siyonist güçlerinin öldürdüğü milyona
rafından geldi Afganistan’ın üzerine ve yüz bin- yakın Müslümanın haberini dünya basını, televiz-
lerce Müslümanı öldürdü. yonları verirlerken bir fok balığı verirken yüz ve
Ardından Hıristiyanlığın Amerika versiyonu sözlerindeki acıma duygusu olmadı ölen Müslü-
geldi Afganistan’a ve yine o da aynı öldürme işini manların haberini verirken.
devam ettirdi ve halen ettiriyor. Şimdi dünyanın her şehrinde, her köyünde bir-
Coronavirüsünün öldürdüğü insan sayısından kaç eve bu Korona acısı inince bütün yüreklere
fazladır Gavurluk virüsünün öldürdüğü Müslü- indi aslında bu acı.
man sayısı. Halbuki Kur’an-i Kerimde Rabbimiz, Hazre-
Ayrıca veba, yangında yanmak, depremde yı- ti Musa’yı terk edip ve Tevrat’ı tahrif edip istila,
kıntı altında kalmak, suda boğulmak gibi elde ol- işgal, talan ve katliamlar yapan İsrail oğullarını

12
SELİKA S'AD
uyarmak için haksız yere her hangi bir kişiyi öldü- daha ehvendir” buyurmuş. (Tirmizi, Sünen, K.
renin bütün insanlığı öldürmesi gibidir anlamında Diyat 5, İbni Mace, Sünen, K. Diyat,1)
şöyle insanlığı uyarmıştı: Bu imanla büyüyen İmamı Gazalinin hocası,
‫اًسْفَن َلَتَق ْنَم ُهَّنأَ َليِئاَرْسإِ يِنَب ىَلَع اَنْبَتَك َكِلَذ ِلْجأَ ْنِم‬ İmam-ül Harameyn-el Cüveyni (Hicri 419-478):
‫ْنَمَو اًعيِمَج َساَّنلا َلَتَق اَمَّنأََكَف ِضْرأَْلا يِف ٍداَسَف ْوأَ ٍسْفَن ِرْيَغِب‬ ‫اهلدعت مل مد ةرطقب تلبوق ول ايندلا لاومأو‬
َ‫ِتاَنِّيَبْلاِب اَنُلُسُر ْمُهْتَءاَج ْدَقَلَو اًعيِمَج َساَّنلا اَيْحأَ اَمَّنأََكَف اَهاَيْحأ‬
“Bir damla kanla bir dünya malının tamamı kar-
‫َنوُفِرْسُمَل ِضْرأَْلا يِف َكِلَذ َدْعَب ْمُهْنِم اًريِثَك َّنِإ َّمُث‬ şılaştırılsa bir damla kana denk gelmez” der. (el-
“Bundan dolayı İsrail oğullarına şöyle yazdık: Ğıyasi s:256)
“Kim, adam öldürmeyen, yeryüzünde bozguncu- Aynı ma’nayı İmam Gazali de el-Müstasfa
luk çıkarmayan bir adamı öldürürse, bütün insan- 1/314 de tekrarlamış. Aynı kültürden sulanan
ları öldürmüş gibidir. Kim de bir canı kurtarırsa, Mehmet Akif Merhumda:
bütün insanları kurtarmış gibidir. Elçilerimiz on-
lara apaçık delillerle geldiler. Bundan sonra da on- “Bütün dünya için bir damla kan çoktur” diyor-
lardan bir çoğu yeryüzünde aşırı gittiler.” (Maide lar, sen,
süresi ayet 5/32) Şu ma’sum ümmetin seller akıttın hûn-i
Bu gün için araştıralım, Çin’in Doğu pâkinden” deyivermiş.
Türkistan’da öldürdüğü Müslüman sayısı, Koro- Sevgili peygamberimiz, İslam kültürünün ev-
nanın öldürdüğünden fazla çıkabilir. renselleşmesi için gayret göstermiş, doğuyu ve
Amerika’nın Afganistan’da, Irak’ta, Suriye’de batıyı birleştirmiş, İstanbul’u ve Roma’yı işaret-
öldürdüğü Müslüman sayısı da Korona’nın öldür- lemiş. Sağlığında Türkiye topraklarının İki buçuk
düğünden fazla çıkabildiği halde ondan bahseden katı toprak fethetmiş ama iki taraftan harp mey-
olmadığı gibi Birleşmiş Milletlerin kılı kıprdamı- danında ölenlerin sayısı 240 ı geçmemiş. (Bak
yor. : Prof. Dr. Muhammed Hamidullah, Hz. Muham-
med in savaşları, s:11)
Müslümanların ana kitabı Kur’an’da geçen
“Nefsen” kelimesindeki “en” tenkir tenvini, hak- Atom bombası yaparak, ülkelere üsler kurarak,
sız yere öldürülen herhangi bir ülkede, her hangi mazlumları öldürerek, can güvenliğinizi sağlaya-
bir ırktan, herhangi bir renkten ve sosyal farklı- mazsınız.
lıktan bir insanı öldüren bütün insanlığı öldürmüş Firavun, sizden daha katı tedbirler almıştı ve
gibidir” derken dünyanın herhangi bir yerinde doğan erkek çocuklarını öldürmüştü ama ölümü o
haksız yere bir tek adam öldürüldüğünde sekiz çocuklardan birinin elinden olmuştu.
milyarın tepki göstermesini ister. Hem de kendi beslediği Hz. Musa sallallahü
Sevgili peygamberimiz de aleyhi ve sellemin elinden olmuştu.
‫وٍرْمَع ِنْب ِهَّللا ِدْبَع ْنَع‬ Atalarımız, tarihin derinliklerinden bize nasihat
َ‫ىَلَع ُنَوْهأَ اَيْنُّدلا ُلاَوَزَل َلاَق َمَّلَسَو ِهْيَلَع ُهَّللا ىَّلَص َّيِبَّنلا َّنأ‬ eder: “Ne ekersen onu biçersin. Eden bulur.”
‫ٍمِلْسُم ٍلُجَر ِلْتَق ْنِم ِهَّللا‬
“Müslüman bir insanın öldürülmesinden, (in-
sansız) bir dünyanın yok olması Allah katında

13
SELİKA S'AD

TEBBET SÛRESİ:
MUKADDESÂTA UZANAN ELLER KURUSUN!
Selim SEYHAN

A
llah Rasûlü’nün‫ ﷺ‬en yakın akrabaların- yıf insanların kendisine eşit tutulmasını kabullene-
dan olmasına rağmen düşmanca davranış- miyordu. Allah Rasûlü‫ ﷺ‬insanları hidâyeteda’vet
lar sergilemekten bir an bile geri durmayan etmek için gecesini gündüz yaparken o da arka-
amcası EbûLeheb ve karısının yerildiği, onlar gibi sından gider ve çevresindekilere onun yalancı ol-
servet ve gücüne mağrûr olanların karşılaşacakla- duğunu söylerdi.6Peygamber-i Ekber’e ‫ ﷺ‬karşı
rı hazînâkibeti haber verenbusûrenin Allah Azze dâima onun düşmanlarıyla birlikte hareket eden
ve Celle’nin‫ َنيبَرْقَاْلاَكَتَريشَعْرِذْنَاَو‬/ (Önce) en yakın bu Allah ve Rasûl düşmanı çiçek hastalığına ya-
akrabanı uyar!1tâlimâtınaiktidâen Peygamber-i kalandığı için Bedir Savaşı’na katılamamış, fakat
Ekber’in ‫ﷺ‬Kureyş’i uyarıp İslâm’a dâvet etmek yerine adam göndermiş, ayrıca müşriklere mâlî
için Safâ Tepesi’ne çıktığında, amcası EbûLeheb’in destekte bulunmuştur. Kureyş’in Bedir’deki yenil-
kızarak, “Kuruyup yok olasıca! Bizi bunun için gisini ve ağır kayıplarını haber aldıktan yedi gün
mi çağırdın?” diyerek tepki göstermesi üzeri- sonra kahrından öldüğü söylenmektedir. Çiçek
ne‫َّبَتَوٍبَهَليبَاآَدَيْتَّبَت‬/ EbûLeheb’in elleri kuru- hastalığı kendilerine de bulaşır endişesiyle ailesin-
sun! Kurudu da zaten. ‫ َبَسَكاَمَوُهُلاَمُهْنَعىٰنْغَاآَم‬/ Ona den bile hiç kimsenin ona yaklaşmadığı, öldüğün-
ne malı fayda verdi ne de kazandığı başka şeyler. de ücret karşılığında Sudanlılar’a defnettirdikleri
‫ ٍبَهَلَتاَذًاراَنىٰلْصَيَس‬/ O, alev alev yanan ateşe atılacak! rivâyet edilir. EbûLeheb’in kızı ise Müslüman ola-
‫ِبَطَحْلاَةَلاَّمَحُهُتَاَرْماَو‬/ Dedikodu yapıp söz taşıyan ka- rak Medine’ye hicret etmiş, oğulları Utbe ile Mut-
rısı da. ‫ٍدَسَمْنِمٌلْبَحاَهِديجيف‬/ Boynunda da ipten bü- talib de Mekke’nin fethinden sonra İslâm’la şeref-
külmüş bir halat bulunacak.” âyetleriniihtivâ eden lenmişlerdir.
“Tebbet” sûresininnâzil olduğu rivâyet edilmiştir.2 Kendi de Fikri de Helâka Mahkûm
EbûLeheb: EbûLeheb ve onun fikir soyundan gelenlerin
İslâm’ın Azılı Düşmanı helâk olması yönünde bir bedduâ ile başlayan bu
Asıl adı Abdülüzzâ olup Abdülmuttalib’in oğlu sûrede “tebbe” fiiliyle bedduânın tahakkuku da
ve Hz. Peygamber’in ‫ ﷺ‬baba bir amcasıdır. Par- inananlara müjdelenir. Filhakîka öyle de olmuş;
lak yüzlü olduğundan ya da öfkelendiğinde ya- EbûLeheb helâk olmuştur. O hâlde onun fikir so-
nakları kızardığı için babası tarafından EbûLeheb yundan gelenler de eninde sonunda helâk olacak-
olarak tekniye edilmiştir.3Bi’setten önce yeğeni tır. Malı mülkü, makamı mevkisi, çoluğu çocuğu
Hz. Muhammed’i çok sevdiği, hatta iki oğlunu uğradığı korkunç âkibetten onu kurtaramadığı
O’nun kızlarıyla evlendirdiği hâlde peygamber ol- gibi onun yolunun ta’kibçilerini de kurtaramaya-
duktan sonra en azılı düşmanlarından biri oldu.4 caktır.
Peygamber-i Ekber ‫ﷺ‬, sayıların ve boyların bir Ayrıca bu sûrede amcası olması hasebiyle Allah
öneminin olmadığını,” “üstünlüğün ancak takvâ Rasûlü’nü‫ﷺ‬düşmanlarına karşı müdafaa etme-
ile olduğunu”5îlân ederken gurur ve kibir âbidesi si gerekirken bilâkis karısıyla birlikte O’na eziyet
olan EbûLeheb zengin biri olduğu için fakir ve za- ettiği için7 ateşi son derece şiddetli olan cehenne-
1-Şuarâ, 26/214. me gireceğinin haber verilmesi bu sûreyi okuyan
2-Buhârî, Tefsîr, 111. Müslümana Allah ‫ ﷻ‬ve Rasûl‫ﷺ‬dâvâsı uğrunda
3-İbnSa’d, Tabakâtü’l-Kübra, c.1, s.74.
4-İbn Esîr, Usdu’l-Gâbe, c. 7, s. 384; Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, c. 6, s.
mücâdele ederken hiç ummadığı kişilerin belki en
18; İbn Hacer, el-İsâbe, c. 4, s. 490. 6-Kurtûbî, Câmiu li-Ahkâmi’l-Kur’ân, XX, 236.
5-Hucûrât, 49/13. 7-İbn- Esîr, el-Kâmil, c. 2, s. 70; İbn Hişam, es-Sîre, c.1, s. 376.

14
SELİKA S'AD

yakın akrabalarının kendisine karşı koyabileceğini ğınla istihzâ ediyorlar. Daha da ileri gidip otobüs-
ihbâr ederek Peygamber-i Ekber’e ‫ ﷺ‬bakarak te- te, metroda, deden Fatih’in fethedip sana emânet
selli olmasını, ayakta kalıp yıkılmaması gerektiğini ettiği İstanbul’un sokaklarında bile tâciz edip sana
tenbîh eder. saldırıyorlar. Allah ‫ ﷻ‬ve Rasûl‫ﷺ‬dâvâsının önüne
Cehennemini Harlayan Kadın: geçebilmek için yırtınıp seferber oluyorlar, servet-
Ümmü Cemil lerini harcıyorlar. Müsterih ol kardeşim! Cehenne-
mi alevlendirecek odunlar mesâbesinde olan yük-
Yanacağı cehennem için odun taşıyan lendikleri bu günahlar, taşıdıkları sözler, yaptıkları
EbûLeheb’in karısı ÜmmüCemîl’in hâli ateşe gir- hakaretler, bu uğurda harcadıkları mallar bir gün
mesi yetmiyormuşçasına yanında benzin bido- onları kuşatacak EbûLeheb ve karısı gibi helâk
nu getiren kişinin hâline benzer. Çünkü o inkâr edecektir. Sabret kardeşim! Dün Lât ve Uzzâ isimli
etmesi yetmiyormuşçasına bir de eziyet etmek putlara yemin ederek mücevherden yapılmış kıy-
maksadıyla diken, çalı çırpı toplayıp geceleyin metli gerdanlığını Hz. Peygamber’e ‫ ﷺ‬düşman-
Peygamber-i Ekber’in ‫ ﷺ‬yoluna serer, sözleriyle, lık uğrunda harcamaya ahdeden ÜmmüCemîl’in8
hâl ve hareketleriyle de O’nu ‫ ﷺ‬incitirdi. boynuna ateşten bir ip takmaya kâdir olan Rabb’in
Beş vakit namazda bu sûreyi okuyan kardeşim! bugün de mallarını tâğutun yolunda harcayanla-
Bu sûre sana, bana bundan sonra mücâdelenin rın ellerine cehennemde ateşten kelepçeler, ayak-
ırklar adına, boylar adına, soylar adına olmayaca- larına prangalar, boyunlarına bukağılar vurmaya
ğını, bilâkis kıyâmet sabahına kadar devâm edecek kâdirdir.
olan hakla bâtıl mücadelesinin bir imân ve küfür Şunu da unutma ki Allah Azze ve Celle bu
mücâdelesi olduğunu beyân ediyor. Nitekim bu mübâreksûreden başka bir sûre indirmemiş ol-
sûre kendisine vahyedilen Peygamber-i Ekber ‫ﷺ‬, saydı yine de akıl sahipleri Kur’ân-ı Kerîm’in Al-
“EbûLeheb ben doğduğumda sevincinden beni lah Kelâmı olduğunu anlarlardı. Şöyle ki cehen-
emziren câriyesi olan ilk sütannem Süveybe’yiâzâd nemlik olduğu îlân edilen EbûLeheb ve karısı bu
eden amcam; şimdi ben bu sureyi nasıl okur, nasıl sûre indikten sonra îman ettiklerini söyleselerdi
teblîğ ederim yâ Rabbi?” demedi. Bilâkis “Irkım- gece gündüz Peygamber-i Ekber’in ‫ ﷺ‬tebliğine
dan da, boyumdan da, soyumdan da olsa Allah muhatâb olanların peşinden koşturup O’nun bir
ve Rasûl düşmanlarına sonsuza değin veyl olsun, yalancı olduğunu iddiâ etmelerine gerek kalmazdı.
‫ ةدحاوةلمرفكلا‬/Küfür tek millettir!” dedi. Ama onlar bu sure indikten sonra Allah Rasûlü’ne
Mukaddesâta Uzanan Eller Hep Kurudu ‫ ﷺ‬gelip: “Hani sen Müslüman olamayacağımızı,
Yine Kuruyacak cehenneme gideceğimizi söylüyordun, işte Müs-
lüman olduk!” diyemediler. Çünkü Allah Azze
Ey bugün bu sûreyi okuyan kardeşim! Dün ve Celle her şeyi bildiği gibi kalplerde olanı da bi-
Peygamber-i Ekber’e ‫ﷺ‬hakâret edip eziyet ettik- lir; onların imân etmeyeceğini bildi, bildiğini de
leri gibi bugün de sana hakaret ediyorlar; gerici, Kâinâtın Efendisi’ne bildirdi. Biz O’na îmân ettik.
mürteci, yobaz diyorlar, çarşafınla, cübbenle, sarı-
8-Kurtûbî, a.g.e, XX, 242.

15
SELİKA S'AD

Arakan ve Doğu Türkistan


Tarık Sezai KARATEPE

Arakan ölüyor, nerdesin? diri yakılmayla karşı karşıyaydı.


Batan bir tekne hayatınızı ne kadar değiştirebi- Ormanlar, mescidler, medreseler kül oldu.
lir? Efendilerin Savaşı 1. Dünya, Japon hunharlığı-
14 asır önceydi… nı getirdi, bölgeye.
Cidde’den yola çıkan Tevhid yolcuları, sahile İngiliz danışıklı dövüşü sahnedeydi: “Biraz da
ramak kalmışken alabora oldular. sen öldür!” Arakan’ın yüzbinleri hayatta yoktu.
Kıyıda çığlık çığlığa bir koşturmaca yaşandı. Dün var, bugün yoktu.
Denizciler kurtarılmıştı. Lemro Nehrinin suları aylarca kan kırmızı aktı.
Okyanusun dibini boylamamış ne varsa tekne- Budist Rakhineler her duruma müsaitti. Tetikçi
den kıyıya çıkarıldı. oldular, kendi halklarına karşı. Oysa akraba idiler,
Zamanla Arakanca Arapça’ya karıştı. Ümmetti- Arakan’la!
ler. Arakanlı eşleri oldu, çoğaldılar. Müslüman için namert düşmanın kim’liği far-
‘Abdu’r rahme’ idi, Arakan. Rahmet Ülkesi! ketmiyordu.
“Buda mı gelecekti başımıza?” deyip Budist Hem İngiliz’e, hem Japon’a, hem Rakhinelere
olan milyonlar, insanizmi bırakıp Kitap’a koştular. karşı cihad ettiler.
Heykeller darmadağındı; yer ile yeksan olmuş, Budist Thakin Partisi, kan döküyor, nefret sa-
şirk belası tarihe karışmıştı. çıyor; İngiliz sermayeli radyo, provokasyon koku-
Kral Naremeikla, Süleyman’dı, artık! Değişen yordu:
sade adı değil, kimliğiydi. “Müslümanın canını al, malını gaspet!”
Arakan İslam Devleti, çekim merkeziydi. Yer- Algı yönetimi devredeydi: “Arakanlılar, Hintli
yüzü gıpta ile bakıyordu. Parası, bayrağı, başkenti Müslümanlardır!”
vardı. 100 asırlık ülkelerinde kimliksizdiler artık; has-
Budistler ise yeni efendilerini seçmişlerdi: İn- tane yok, okul yok, tapu yok!
gilizler! Burma diktasının sinsi çağrısı: “Silahlarınızı
Budist-Hristiyan cani kılıklılar, bir gece teslim edin, söz, barış olacak!”
Arakan’ı baştan başa kuşattılar. İşte o an kurşunlar boca edildi; can verdiler,
Yeryüzü cenneti Arakan, ilk defa, sürgünle diri oracıkta. Müminin feraseti neredeydi?

16
SELİKA S'AD
2012… Mayıs… Fakat ne yazık ki, analar evlatlar birbirinden
10 milyon Arakanlı bir kez daha kuşatıldı. Ağaç- kısa sürede ayrılıyor. Ecel alıp götürüyor, çoğunu.
ları bağlayıp yaptıkları sallar, Bengal Körfezi’nde Çin/Tayvan organ mafyası gün geçmiyor ki
tabutları oldu. yüzlerce çocuğu kaçırmasın.
Arakan yanıyordu. Buda hilesi, siyonizmden Zehra’nın Gözleri’nin Arakan versiyonu bu.
çok şey öğrenmişti. Myanmar, İslam adına ne varsa yokediyor. Ezan
Burma Terör Devleti, evleri dükkanları hem kısık, sünnet gizli, Kur’an yasak.
yakıyor, hem de kaza vergisi alıyordu. Nikahın bile vergisi var. Özel mülkiyet mi, o da
Bangladeş yeni mülteciye sınırları kapattı. ne? “Herşey devletin!”
Hasina: “Myanmar, her müslümanı Bengal’e Müslüman ölüler yakılıyor: “Yer işgal etmesin!”
yollayarak ‘Müslümansız Arakan’ istiyor.” Nagamin timi, Budist rahiplerden haz alarak
Myanmar: “Müslüman Bengal sizi istemiyor!” hayatı cehenneme çevirirken, ümmetin çocukları
İki dikta arasında kalan Arakanlı, Bengal’in her sınır boylarında ölümü bekliyor.
yerine dağıldı. Dağ başları, göl kenarları, santim Aşkın ve cihadın ülkesi: Doğu Türkistan
santim toprak parçası Arakanlılarla doldu taştı. Uçsuz bucaksız Çin ordusu, Budist/Taoist ra-
1 milyon Arakanlı, derme çatma 20 metrekare- hipler, çalgıcılar, Talas’ta, Tevhid erlerini yenme-
lerde 10 kişi yaşıyor(!) nin hayalini kuruyor; şarap yüklü atlar, lanet olası
Gündüz erkekler, gece kadınlar yıkanıyor. yüklerinin altında ezim ezim eziliyordu.
Uyku sırayla. Pirinç lapası, en güzel dünya nimeti, Abbasi Halifesinin duasıyla uğurlanan Müca-
Arakanlı için. Soğuk sıcak fark etmiyor. Yeter ki, hidler ise, Karluk kardeşleriyle buluşmuş, Kıta’nın,
açlıktan ölmesin. izmler batağından kurtulacağı anı gözlüyorlardı.
Ölüm ile yaşam o kadar içiçe ki, hemen yanı- Akşam güneşi batıyor, gönüller aydınlanıyordu,
başlarında iki metre mezar açıp devam ediyorlar, bir anda. Arapça/Türkçe zafer çığlıkları duyuldu.
hayata. Hak, bir kez daha galip gelmişti.
Donuk gözler, neşesiz yüzler, ümitsiz yürek- Buhari/Tirmizi hadis aşkıyla yollara düşmüş,
ler… kampların vazgeçilmezi. İbn-i Sina tıbbın kitabını yazmış, Farabi tevhid
“Gün gelir, Burma katillerinden intikam alırız!” düşüncesini pratize etmiş, Uluğ Bey/Biruni göğün
diye her ailenin 9-10 çocuğu var. sırlarını keşfetmiş, Harezmi sayılarla dans etmiş,

17
SELİKA S'AD
Serahsi hukuku çağına nakşetmişti. Çin’in kuvveti 300bindir. 1’e 10!
Kaşgarlı, Türkçenin derinlerine inmiş, Yusuf Hain bir ırkdaşı, ihbar eder Batur’u.
Has, mutluluğun bilgisine ulaşmış, Edip Ahmet 200 kişilik birliğe direnir.
gerçeğin eşiğine yüz sürmüştü. 29 Nisan 51/Esirdir, kulakları ve kolları kesil-
Yazının başkenti, akupunkturun vatanı, 12 ma- miştir; Hazret-i Hamza gibi.
kamlı müziğin kapısı olmuştu Doğu Türkistan. Katiller nişan almışlardır. Hamza yüreklidir
14 harfle dünyaya hakim olmanın adıydı, Uy- Batur: “Gördüğüm hiçbir şeyden korkmam!”
gur Alfabesi. Şehadete uzanan bir ses duyulur: “Allahuek-
1763/Çin işi bir işgaldi. Birlik bozulunca dirlik ber!”
kalmazdı. Bitmeyen kin, 1000 yıl sonra yeniden Haberi, annesine ulaşır: “Ben oğlumu bugünler
zehir kustu, Doğu Türkistan’a! için doğurdum!”
Atalık Gazi Devleti Lideri Yakup Han, İsa Yusuf yaşayan tarihtir, kayda geçer, olup bi-
Abdülaziz’e elçiler yolladı, biat etti. Türkistan nefes ten ne varsa… “Vatan için vatan!” sloganıyla Tür-
almıştı yeniden. kiye’dedir, İsa Yusuf. Timsah gözyaşı döken Anka-
93 Harbi, Çin’e yaradı. Türkistan, artık Sincan ra bürokrasisini aşamaz bir türlü.
‘işgal edilmiş topraklar’dı. 49/Mao, Doğu Türkistan’a Çinli aileler yerleşti-
Fakat neden Türkiye’de bir ilçenin adı hala rir. % 4’ten % 50’ye çıkarır, kısa zamanda. Koloni
Sincan’dı? şehirler kurulur.
İç/dış dünya ile irtibatı kesilen Urumçi’de, tek Ezanlar susturulur, camiler kapanır.
telgraf makinası, Sömürge Valisinin elindeydi. Milyon milyon Uygurlu, Himalaya/Pamir dağ-
1931/Hotan/Mehmet Emin Buğra, Kaşgar/Os- larında vatana hasret giderken,
man Batur, Karaşehir/Hafız Bey, Kumul/Hoca Ni- 95/Hoten Cihadı, ardında binlerce şehit bırakır.
yaz, Altay/Şerif Han… Kutsal Cihad’ı başlatırlar. ‘Dünya ile beraber hareket eden(!)’ başkentler, ka-
1933/Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti ku- dehleri katliam için kaldırırlar.
rulur. Lider Hoca Niyaz/yardımcısı Sabit Molla’dır. 2017/Doğu Türkistan’da 7-8 aylık hamileler, ‘2.
Lakin Ankara, Stalin/Çin aşkına, yeni devleti çocuk yasağı’ yüzünden kürtaj oluyor, 8 yıllık maaş
tanımaz. karşılığı ceza ödüyor, anneler kısırlaştırılıyor..
Böke Batur namıyla bir Mücahid çıkar, Çin’in Melek yüzlü Uygur kızları, ailelerinden koparı-
karşısına. Çarpışır çarpışır, şehit olur. lıyor, Çin’in iç bölgelerindeki köle pazarlarına gö-
Böke’nin gerilla eğitiminden geçmiş bir arslan türülüyor; bir daha da haber alınamıyor.
vardır sahada: Osman Batur! Yer altı/yerüstü kaynakları iç ediliyor; petrol,
Altay Dağları’nın özgürlük savaşçısının kula- altın, bakır… ev sahibinden kaçırılıyor.
ğından hiç gitmez, Böke’nin sözleri: Katliamcı Abd, soykırımcı Fransa, sömürgeci
“Bugün silahımızı alanlar, yarın canımızı alır- İngiltere ve kinci Rusya ile 5’li çete kuran Çin, gü-
lar. Bir gün biz, kafirleri yine çölün öbür tarafına cünü, dünyayı kuşatan sahte liderlerden alıyor…
atacağız. Sayıları, Taklamakan çölündeki kum ta- Hayat acılarla devam ediyor; Talas Ovası, kar-
neleri kadar olsa bile…” deşlerinin yolunu gözlüyor.
40’ındaki Batur, 30bin eriyle 10 yıl cihad eder.

18
SELİKA S'AD

ALDANMIŞ GENÇLİKTEN
ADANMIŞ GENÇLİĞE Mahmut Sami GÜLCÜ

M addiyatta ma fevka maneviyatta ma duna


bakılır ise kişi helak olur derler.
Benim arabam yok ama arkadaşımın
son model cipi var şeklindeki bir maddiyat has-
Elmalılı Hoca Bizim Köyden
Bizim fakültenin camından dağlar açık bir şe-
kilde görünürdü. Bir gün “Eğer biz bu Kur’an’ı
dağlara indirseydik Allah’ın korkusundan onların
talığı ya da tam tersine “Namaz kılmayan yığın- paramparça olduğunu görürdün” (Haşr/21) aye-
la insan var. Ben ise namazlarımı kılıyorum.” tini fısıldadığımda yan masada oturan, geceleri
Şeklindeki maneviyat hastalığının birbirinden barda gitar çalarak para kazanan bir arkadaş ya-
pek farkı yoktur. Hâlbuki olması gereken şudur: nıma gelerek “Abi sen ne güzel okuyorsun. Anla-
Benim arabam yok ama en azından sağlıklı ayak- mını da söyler misin?” derken yaşadığı heyecan
larım ve bedenim var.” diyerek şükretmek ya da hala gözlerimin önündedir. Anlamını söylediğim-
“Beş vakit namaz kılıyorum ama teheccüt kılan de kendi kendine “Her gün böyle anlatır mısın?”
kardeşlerimi örnek almalıyım.” şuuruyla gayret dedi. Antalya’lı olan bu arkadaş daha sonra gelip
etmektir. “Elmalılı adında bir hoca varya işte o bizim köy-
Üniversite yıllarımdan hatırlarım. Sınıftan bir denmiş” diyerek övündü. “Evet, büyük müfessir-
arkadaş sabahın erken saatinde aceleyle ve sinir- dir.” diyerek namazla alakalı birkaç ayet okuyup
li bir şekilde derse geldi. Yanıma oturdu ve dedi namaza davet ettiğimde diğer arkadaşı alaycı bir
ki “Lanet olsun böyle hayata. Allah’ın adaleti var ifadeyle: “ Daha çok genciz. Bırak da gençliğimi-
diyorlar. Ben inanmıyorum o adalete. Benim ce- zi yaşayalım. Yaşlanınca kılarız.” diyerek konuya
bimde param yokken millet son model arabalar ile dâhil olunca bizim Antalyalı, arkadaşının ensesine
okula geliyor. Bu nasıl bir adalet.” deyince ikimizin bir tokat patlattı ve “Ya yaşlanmadan ölürsen. O
de bildiği birini işaret ederek dedim ki “Bak şu ar- zaman ne olacak? diyerek sert bir karşılık verdi.
kadaşı iyi tanıyorum. Kışın ortasında neden kalın Daha sonra bana dönerek: “En kısa zamanda baş-
bir mont giymiyorsun dediğimde başını öne eğdi layacağız inşallah.” dedi ve ayrıldılar.
ve “İnşallah bir ay sonra almayı düşünüyorum.” Görülüyor ki gençliğimiz bir anafora girmiş kur-
dedi. Anladım; parası yoktu. Dikkat edersen senin tulamıyor. Bir kuyuya düşmüş çıkamıyor. Anlatıldı-
üzerinde gayet güzel ve kalın bir kaban var. Şim- ğı zaman dinleyen, mantıklı bulduğu zaman kabul
di o da “Allah ona mont verdi bana vermedi dese eden ama maalesef aldanmış bir gençliğimiz var.
acaba bunun sonu gelir mi? Sana araba vermeyen Bu gençliğe yol gösterilip de geçmişi ile irtibatı
Allah Azze ve Celle sağlam bir beden, istediğin tesis edilse, bu ruh ve heyecanla Allah ve Rasul
zaman istediğin yere gidebileceğin bir ayak nasib davasına adanmış bir gençlik olur. Çünkü dünya-
etti. Bazen sokaklarda görürüz. Kimisinin ayağı nın batıl gidişatına dur diyen, sisteme müdahale
dahi yok.” deyince utandı, sıkıldı ve haklısın dedi. eden, hayalleri olan ve heyecanları ile o hayalle-
rini gerçeğe dönüştüren daima gençler olmuştur.

19
SELİKA S'AD
Öncü Kuşak cında bir kısmını Sibirya sürgünlerinde kaybeden
Gençlerin omuz vermediği bir davanın inkıraza bir gençlik var karşımızda. Bunlar bir taraftan ken-
uğraması mutlak ve muhakkaktır. Bundan dolayı dilerini selefsiz selefiler ve Kuraniyyun gibi akım-
zalimlerin kurmak istedikleri düzenlerini gençler larından; diğer taraftan da ülkede oldukça yaygın
üzerinden pazarlamaya çalıştıklarına şahit olmak- olan kumar, fuhuş ve içki bataklığına düşmekten
tayız. Yine aynı şekilde tağuti sistemlerinde genç- muhafaza etmeye çalışıyorlar. Eğer acil müdaha-
liğin heyecan ve gayretleri karşısında eridiğini ve le planları geliştirilip bu gençlerin Allah Rasulü ve
yok olduğunu da biliyoruz. Müşriklerin ilah diye ashabı ile kiram ile irtibatları sağlanıp önleri açıl-
taptıkları taştan putlarını kırarak sisteme asıldan mazsa mezkur tehlikelere maruz kalmaları kaçınıl-
müdahale ederek İbrahimleşmek, fuhşa davet maz olacaktır.
edildiğinde zindanı tercih edip orayı saraya tah- Gençleri Lenin’e Bırakmayın!
vil ederek Yusuflaşmak, rahat yaşamlar varken Madem ki Asr-ı Saadet’te İslam İnkılabı nebevi
Allah Azze ve Celle’nin emirlerini yerine getirebil- bir nefha ile gerçekleşmiştir o halde gençlerin ye-
me adına daracık mağarayı geniş evlere yeğleyip niden İslam İnkılâbı’nı gerçekleştirmesi için onlara
Ashab-ı Kehfleşmek ve Mekke’nin en yakışıklı de- nebevi ruh yeniden üflenmelidir. Eğer bu ruh on-
likanlısı iken dünyanın bütün sevgilerini bir kenara lara verilmezse ve bir ufuk tayin edilmezse onlar
itip, Allah ve Rasulü’nün aşkıyla yanıp tutuşarak sahip oldukları enerjilerini mutlaka sarf edecek-
Mus’ablaşmak ancak gençliğin verdiği aşkı imanla leri bir ortam bulacaklardır. Nitekim Lenin sosya-
yoğurmakla mümkündür. list devletinin adımlarını atarken en çok gençlerin
Açıktan tebliğ başlayınca, anam babam enerjisinden faydalanmıştır.
sana feda olsun Ya Rasulallah diyerek Allah Marksistlerin Lenin’i Stalin’i okudukları gibi
Rasulü(s.a.v)’in muhafızlığını yapan Sa’d b. Ebî bizim gençlerimiz öncü kuşaklarımızdan kimleri
Vakkas; İslamiyeti kabul ettiğini müşriklere kar- okuyor. Onların gençler üzerinde bu kadar mües-
şı Rahman Suresi’ni okuyarak haykıran, küçücük sir olmasının sebebi nedir. 1900’den 2000’li yılla-
bedenini Allah ve Rasul davası uğruna feda eden rın başına kadar yaklaşık yüz yıllık bir dönemde
Abdullah b. Mesûd; Uhud’da Rasulullah’a atılan bütün bir milleti zulüm nizamı olan kominizmaya
oklara karşı siper olup, Allah Rasulü’nden cennet- meftun hale getiren bu adamlar ne yaptılar da bu
lik olduğunun müjdesini alan Talha b. Ubeydul- kadar etkili oldular. Demek ki gençlerin heyecanını
lah; hicrete izin verildiğini duyar duymaz bütün Allah ve Rasul davası uğruna sarf etmelerini temin
sevdiklerinden vazgeçerek Cennet’e koşar gibi edemezsek mutlaka bu aşk ve heyecan kendisine
Medine’ye koşan Saîd b. Zeyd ve daha niceleri he- bir mecra bulacaktır. Nitekim Kazakistan’da karşı-
nüz ömrünün baharındaydılar. Allah Rasulü Büyük laştığımız kardeşlerimizde de aynı aşk ve heyecanı
İslam İnkılabı’nı işte bu güzide gençlerle başlattı. müşahede ettik.
Bunlar bizim öncü kuşağımız.
Ma Dun ve Ma Fevk
Kazakistan Seyehati
İdeolojilerini din edinen ve bunu da en büyük
Bu ay Kazakistan’a bir seyahatimiz oldu. Bir ta- dava addeden kominizmanın ideologlarının iman-
rafta komünist Lenin’in darbesini yemiş fikren ko- larını çaldıkları Orta Asya Müslümanları, nebevi
minizmaya kaymış babalar varken, diğer tarafta o hamleler yapacak dava erlerini beklemektedir. Bü-
babaların namazda saf saf durup Rabbine boyun tün olumsuz şartlara rağmen dudaklarından şükrü
büken, sokakta ise yekvücut olup zalimin yüzüne eksik etmeyen bu kardeşlerimiz daima kendisin-
karşı tevhid hakikatini haykıran evlatları ile karşı- den madden daha zor durumda olan kardeşleri-
laştık. nin hallerine bakıp kendi hallerine şükrederken,
1917 de gerçekleşen Bolşevik İhtilali ile Orta manen kendinden daha ileri gördükleri kimselere
Asya’yı dinsizleştirip onları Komünizma ile idare ise gıpta ile bakıyorlar. Maddiyatta ma duna ma-
eden Lenin, Stalin ve halefleri; emellerine nispe- neviyatta ise ma fevka bakıyorlar.
ten ulaşmış olsalar da dinini muhafaza edeceğini Çünkü biliyorlar ki maddi hususlarda kendile-
vadeden Allah Azze ve Celle, fikirleri kominizma- rinden daha düşüklere bakarlarsa şükürleri arta-
nın vurgununu yemiş, düşünceleri iğva edilmiş bir cak. Manevi hususlarda ise kendilerinden daha
nesilden camileri tıklım tıklım dolduran, Ehl-i Sün- yükseklere iştiyak duyarlarsa bu da aynı şekilde
neti canla başla müdafa etmek için adeta birbirleri heyecan ve gayretlerini artıracaktır.
ile yarışan bir nesil çıkarmış fakat kendilerine ufuk
tayin edecek olan ulemasından bir kısmını darağa-
20
SELİKA S'AD

GÖRÜNMENIN TEHLIKESI ÜZERINE


Fâtih TEKIN

H ayat zâhir ve bâtın dengesinde duran bir


sarkaç gibidir adeta. Zâhir ve bâtının bir-
likteliği kemâlin intacı iken iki uçtan birine
düşmek esfel-i sâfiline de gidiş yolu olabilir aynı
zamanda.
daha çok görünmek üzerine kurulu olduğu için
her ne kadar ruh hâli bozulsa da bunu bastırma
niyetiyle ilacını yine daha çok görünme ve tüket-
me üzerine inşa etmiştir.
Bu inşa ediş eşyayı kendine teshir edilmiş bir
İnsanoğlu görünmek ve dikkatleri üzerine tek- emânet mevzisinden çıkarıp metâlaştırdıkca put-
sif etmek hissini bastırmadığı müddetçe hayatın- laştırmaya ve eşyaların insan için olduğu hakika-
da sürekli yanı başında bulur bu hissi. Görünmek tinden insanın eşya için olduğu noktaya doğru
kendi varlığını dış dünyaya ilan etmektir çünkü gelir. Bugün insanoğlunun serencamı bu hakikatte
ademoğlunun havsalasında. gizlidir. Kadim anlayışa göre adalet eşyayı mevzii-
Modern zamanlarda görünürlüğün aynı za- sine koymaktır.
manda insanoğlunu metalaştırmaya kadar vardığı Mevzisinden sapan ne olursa yâni olması ge-
aşikar. Göründükçe ve bu görünürlüğünü süsle- rektiği yerden ne taşarsa o zulmü çağırır. Bu zulüm
dikçe daha mutlu ve huzurlu olacağı inancıyla bu düşüncede de yaşayışta da fideliklerini verdiği za-
hat üzerinde yol alıyor insanoğlu. Geldiği nokta ise man artık toplum topyekûn bir kaosun eşiğine sü-
daha mutlu ve huzurlu bir anlayış yerine dâima rüklenmiş demektir.
daha çok isteyen ve bir türlü mutlu olamayan Ne Kadar Tüketirsem O Kadar Varım Anlayışı
noktaya doğru evriliyor. Bu meselenin merkezin-
de yukarıda da dikkat çekildiği üzre insanoğlunun Modern zamanlara kadar insanların eşyaları
görünme iştiyakının tatmin hırsı yatıyor. ihtiyaçlarından neşet ederdi. Kadim zamanlarda
insanoğlu fıtratını daha çok muhafazaya dikkat
Zâhir Bâtın Dengesi eder hâlde eşyaları da Allah'tan bir emanet olarak
İslâm düşüncesinde zâhirin inşası bâtınla yan telakki ederdi. Ancak modern anlayış insanoğlun-
yana olmazsa insanoğlunun durduğu yer münafık- da neyin ihtiyaç neyin lüks olduğuna dair tefriki
lığa kadar evrilir. Fudayl B. İyad "Önceki büyükler yok etti.
bir kimsenin dışındaki huşunun içindeki huşudan Hususen imaj üzerinden insanlar bir şeyleri
daha fazla olmasını hoş bulmazlardı." buyurarak edinmeye teşvik edildi. Bu teşvikin beslendiği kay-
bu hakikate işaret etmiştir. Ancak modern insan nak halbuki kapitalizmden başka bir şey değildi.
için hayatın mânası daima daha çok tüketmek ve
21
SELİKA S'AD
İstedikçe daha çok isteyen, dizginlenemez bir anla- '
yışa râm olarak hayatı "satın alıyorum, öyleyse va-
rım" derekesine indiren bu anlayış bu asrın en prob-
lemli zihin yapısını doğurdu. Artık insanlar birbirine
güvenmeyecek, kurulan irtibatlarda fıtrat göz ardı
edilerek şehvet üzerine bir anlayış ikâme edilecek-
ti. Nitekim öyle de oldu. Kitleler kendilerine sürekli Rabbimizin vahyini
propogandası yapılan eşyaları esas ittihaz etti. Araç-
lar ve amaçlar baş aşağı oldu, insanlık hızla kendi-
Ashabıyla diyar di-
liğinden uzaklaşarak canavarlaştı. Gelinen noktada yar tebliğ eden FAHRİ
ise varılan sonuç şu oldu: Saywork-yarı insan yarı KÂİNAT EFENDİMİZİN
robot!
YOLUNA sımsıkı bağlı
Tanrının Eksiğini Kapatmak
olduğumuzu bildire-
Transhümanizm meselesinde insanoğlunun mü-
kemmel ve mükerrem bir varlık olmadığı ve insan rek:
eliyle ancak bunun mükemmelliğe evrileceği an- Yürünecek yolun
layışında merkezde olan düşünce Tanrı'nın insanı
-hâşa- yeterince donanımlı yaratmadığı, ancak in- uzun ve çetin olduğu-
sanoğlunun bu eksiliği gidermeye kuvveti olduğu nun şuuruyla; bu KUT-
inancıdır. Bu inanç insanoğlunu metâ olarak gör-
düğü gibi aşağılık bir konuma hapsedip bu aşağılık-
LU DAVA'yı canı paha-
tan sıyrılmanın ancak çeşitli iktidarlar eliyle kendini sına asırlarca taşıyan
mükemmeleştirmesiyle sona ereceğine ikna etme kadim alim ve arifle-
üzerine kuruldu.
re ittibaen, ONLARIN
Şayet insanlık durmaz, duraksayarak içerisinde
düştüğü bu zorlu süreci sorgulamazsa sonu pek de İZİNDE DİRİLİŞİMİZİ
iyi gözükmüyor. İnsanlık İslâm'a gözünü kapadığı gerçekleştİrmek ve
müddetçe izmlerin hapsinde olmaya da kendi de- ilmi amel ile mezce-
ğerinden ifrat-tefrik kıyılarına savrulmaya da mah-
kumdur. dip aşk ile ruhumuza
Müslümana Düşen Ne? katık yapmak için tüm
Müslüman her şeyden önce dünyayı çekip çevi- MÜSLÜMAN GENÇLİĞİ
ren, her an yaratmak halinde bulunan bir Rabbinin YOLA ÇIKMAYA DAVET
olduğu şuurundadır. Kötü niyetli insanlar istedik-
EDİYORUZ.
leri kadar kötü emellerini icra etmeye koyulsunlar.
Hayrı da şerri de yaratanın Allah olduğundan emîn Mütefekkirin “Söz
olan Müslüman bu kötü emelleri boşa çıkarmak için
elinden geleni yapar ve yola koyulur. Müslüman za- kurtlandı, artık amel
ferle değil seferle mükelleftir. Bu mükellefiyetin şu- lazım!” dediği yerde-
urunda olmak ve her dem yolda kalmak, şeytanın
yiz.Tepetaklak olmuş
iğvasına kapılmamak her Mümine bahşedilmiş bir
seçenektir. ehramı mevzisine tev-
Görünmek tehlikelidir. Modern zamanlar her di etmek için:
ne kadar insana göründükçe var olacağını tembih-
lese de esas mesele işleri tam yaptıktan sonra te- HAYDİ YOLA REVAN
vekkülle Allah'a ısmarlamak ve riyadan kaçmaktır. OLMAYA!
Zira ibadetlerin ruhu ihlastır, ruhsuz ceset ne ise
ihlassız ibadet de odur. Yolda olmak ve yolda kala-
rak bir yolculuk sürmek, bu yolculukta moderniteye
ve şeytana meydan okuyarak kâim kalmak duasıyla,
Allah'a emânet olunuz.

22
TEŞKİLAT HABERLERİ
İslâm’ı hedef alan Haçlılar, Karslı bir grup genç tara-
fından yapılan basın açıklamasıyla lanetlendi.
Allah Resulü Canımız Sevgili Peygamber Efendimiz’e
(AleyhisSelam) edebsizlikle havlayan fransada ki karika-
türlerin devlet emri ile kamu binalarından yansıtılması
ve Almanya’da Camilere yapılan baskınlar bu çerçevede
lanetle anıldı.
Peygamber Aşığı Kars’lı Gençler Platformu adına
açıklama yapan Başkan Muhammed İrenci, yaptıkları
basın açıklamasında kısa ve öz olarak şunları dile getirdi:
“Adaleti sağlamak için Müslümanların güçlü olması gerekiyor. Ecdadımız gibi dünyaya barışı gerire-
cek ancak İslam’dır! Kur’ân’dır! Sünnettir! Bizler Peygamber Aşığı Kars’lı Gençler olarak Allah’dan yana
tavrımızı koyduk.

Yeni bir kuruluş


(Doğrusal amaçlarla Toplumsal
Entegrasyon Derneği ) Datem

HİCAZ PAZARI
Kars'ın en kurumsal Hac
Malzemeleri Mağazası
Dini ve Hediyelik aradığı-
nız bir çok şey

Kars'ta Kalite Erkek Spor Giyim


Tamam mı?
Unutma, tez geçer zulmün ezası
Sabretmeyi bileceksin; tamam mı?
Yiğide ar değil bahtın kazası Çevirmez âhını ALLAHU TEALA öksüzün
Hakk’a teslim olacaksın; tamam mı? Pek basittir devrilmesi köksüzün
Her kim olsa haksızlığı haksızın
Geri dönmek yoktur güneş doğmadan Suratına çalacaksın; tamam mı?
Rahmet nuru karanlığı boğmadan
Hakikat yolunda boyun eğmeden Uyuşukluk şifa bulmaz illettir
Gerekirse öleceksin; tamam mı? Korkaklık en adi en pis zillettir
Adalet ne güzel ne hoş nimettir
Yenilir mi inanmışın imanı? Hep doğruyu bulacaksın; tamam mı?
Böyle bir gerçeğin olmaz gümanı.
İnşaELLAH başlarsa hesap zamanı Yalana hayır de gerçeğe evet…
Haklarından geleceksin; tamam mı? Mücadele şarttır, kalsan da tek fert
Bir de ötesi var buranın elbet
Yolumuz her zaman ALLAHU TEALA yoludur Nasıl olsa güleceksin; tamam mı?
Bu yoldaki ölüm oğul balıdır
Hak, haklının en mukaddes malıdır
Vermezlerse alacaksın; tamam mı? Abdurrahim KARAKOÇ

You might also like