You are on page 1of 108

Mustafa slamolu _ mamlar Ve Sultanlar

Kitaplar, uygarla yol gsteren klardr.


UYARI:
www.kitapsevenler.com
Kitap sevenlerin yeni buluma noktasndan herkese merhabalar...
Cehaletin yenildii, sevginin, iyiliin ve bilginin paylald yer olarak
grduumuz sitemizdeki
tum e-kitaplar, 5846 Sayl Kanun'un ilgili maddesine
istinaden, engellilerin faydalanabilmeleri amacyla
ekran okuyucu, ses sentezleyici program, konuan "Braille Not Speak", kabartma
ekran
vebenzeri yardmc aralara, uyumluolacak ekilde, "TXT","DOC" ve "HTML" gibi
formatlarda, tarayc ve OCR (optik
karakter tanma) yazlm kullanlarak, sadece grmeengelliler iin,
hazrlanmaktadr. Tumuyle ucretsiz olan sitemizdeki
e-kitaplar, "Engelli-engelsiz elele"duuncesiyle, hibir ticari ama
gzetilmeksizin, tamamen gnulluluk
esasna dayal olarak, engelli-engelsiz Yardmsever arkadalarmzn youn emei
sayesinde, grme engelli kitap sevenlerin
istifadesine sunulmaktadr. Bu e-kitaplar hibirekilde ticari amala veya
kanuna aykr olarak kullanlamaz, kullandrlamaz.
Aksi kullanmdan doabilecek tumyasalsorumluluklar kullanana aittir. Sitemizin
amac asla eser sahiplerine zarar vermek deildir.
www.kitapsevenler.com
web sitesinin amac grme engellilerin kitap okuma hak ve zgurluunu yuceltmek
ve kitap okuma alkanln pekitirmektir.
Ben de bir grme engelli olarak kitap okumay seviyorum. Sevginin olduu gibi,
bilginin de paylaldka
pekieceine inanyorum.Tum kitap dostlarna, grme engellilerin kitap
okuyabilmeleri iin gsterdikleri abalardan ve
yaptklar katklardan turu teekkur ediyorum.
Bilgi paylamakla oalr.
Yaar MUTLU
LGL KANUN:
5846 Sayl Kanun'un "altnc Blum-eitli Hukumler" blumunde yeralan "EK
MADDE 11" : "ders
kitaplar dahil, alenilemi veya yaymlanm yazl ilim ve edebiyat
eserlerinin engelliler iin uretilmi bir nushas yoksa
hibir ticar amagudulmeksizin bir engellinin kullanm iin kendisi veya
uuncu bir kii tek nusha olarak
ya da engellilere ynelik hizmet veren eitim kurumu, vakf veya dernek gibi
kurulular tarafndan ihtiya kadar kaset, CD, braill alfabesi ve benzeri
formatlarda oaltlmas veya dun verilmesi
bu Kanunda ngrulen izinler alnmadan gerekletirilebilir."Bu nushalar hibir
ekilde satlamaz, ticarete konu edilemez ve amac dnda kullanlamaz ve
kullandrlamaz.
Ayrca bu nushalar uzerinde hak sahipleri ile ilgili bilgilerin
bulundurulmas ve oaltm amacnn belirtilmesi zorunludur."
bu e-kitap Grme engelliler iin duzenlenmitir. Kitab Tarayan ve Duzenleyen
Arkadaa
ok ok teekkur ederiz. Kitap taramak gerekten incelik ve beceri isteyen,
zahmet verici bir itir. Ne mutlu ki, bir grme
engellinin, duzgun taranm ve hazrlanm bir e-kitab okuyabilmesinden duyduu
sevinci paylaabilmek
tum zahmete deer. Sizler de bu mutluluu paylaabilmek iin bir kitabnz
tarayp,
kitapsevenler@gmail.com
Adresine gndermeyi ve bu isimsiz kahramanlara katlmay duunebilirsiniz.
Bu Kitaplar size gelene kadar verilen emee ve kanunlara sayg gstererek lutfen
bu aklamalar silmeyiniz.
Siz de bir grme engelliye, okuyabilecei formatlarda, bir kitap armaan
ediniz...
Teekkurler.
Ne Mutlu Bilgi iin, Bilgece yaayanlara.
Mustafa slamolu _ mamlar Ve Sultanlar
Szler "Rahman, Rahim olan Allah'n adyla" balar. Biz de yle balyor, O'nun
yuce Nebi'sine salat, o Nebi'nin ehl-i beytine, ashabna ve onun izinde yaayp
onun izinde lenlere sonsuz sayda selam olsun, diyoruz.
Neden "mamlar ve Sultanlar"?
Sunun iin: slam ummetinin bugun.,gejdii vahim du-rurnun tarihteki en buyuk
nedeni nedir?jdjye_j)nijajki_se~ bepten dolaydr derim:
1. Nebevi hilafetin saltanata tebdili.
2. tihadn ortadan kaldrlmas.
Bu ikisinin de bir sebebe irca edilmesi istense ikinciyi birinciye irca ederek
derim ki; ummetin on be asrlk tarihinin en buyuk yaras, "saltanat"
belasdr. unku "saltanat" "ictihacTm dumandr. Gece ile gunduz gibi, birinin
olduu yerde dieri eleemez.
Ictihad ve saltanat deyince doal olarak iki zumre akla gelecektir: tihad
temsil eden imamlar ve saltanat temsil eden "sultanlar". Ve tabii bu ikisi
arasndaki tarihi mucadele". Bu kitap szkonusu tarihi mucadelenin sadece yuz
elli yln konu edinmektedir.
mamlar ve sultanlar arasndaki tarihin bu en eski mu-
caddesini anlatmaya gemeden, sosyal ve siyasal bir ur olan saltanatn mahiyeti
uzerinde durmak istiyorum.
Ftrat ve hilkatte "bir taran dileri gibi" eit yaratlan insanlarn farkl
taraflar olan "liyakat" ve "kabiliyetlerini hemcinslerine kar tahakkum
aracna dnuturmemeleri iin Allah Tela "adalet retisi"ni vaz' etmitir.
"slam" bu retinin en genel ad, peygamberler ise onu tebli eden ncu
kadrodur.
Geometrinin diliyle konuursak islam'n vaz' ettii "adalet retisi"ne gre
Yaradan karsnda insan topluluklar "ftrat" asndan duz bir izgi
uzerindedirler. Kur'an'da insan ve melek topluluklar iin hep musbet manada
kullanlan "saff" nitelemesi "duz izgi"den neyi kasdettiimizi aklayabilir.
Adalet retisinin hkim olduu bir toplumun fertleri "zulum duzenleri"nde
olduu gibi birbirlerinin omu-zuna ya da kafasna basarak "yukselme" yerine,
kendi ayaklar uzerinde durarak "hayrda ne geme" (festebiku'1-hay-rat)
mucadelesi verirler.
Bir toplumda, adalet nizam yerini zulum duzenine b-rakmsa bu "duz izgi"
kamburlamaya balam demektir. "Saff' halindeki toplum kendisine tahakkum
edilen bir yerinden krlvererek "piramitleme"ye balar. Bu durumda toplumdaki
hayrda ne geme yar, yerini, balara basarak piramidin tepesine ulama
yarna brakmtr. Artk her ban uzerinde bir ayak vardr. Adalet
toplumunda tum balar Allah'a bal iken, saltanat toplumunda "ba baa ba da
padiaha bal" hale gelmitir. Padiah olmak ise ayaklar tum balarn uzerinde
olmak anlamn tayacaktr.
Saltanat "saff halindeki toplumun pramitlemesinin addr. Adaletin zulme
dnutuu byle bir toplumda "ustte-kiler"in konumlarn muhafazalar
"alttakiler"in balarn kaldrmamalarna baldr. Bunu temin etmek iin
yukardakiler aadakileri bilinli bir "istiz'af (suruletirme) sure-
ci"ne tabi tutarlar. Bu durumda aadakiler (mustaz'aflar) ya izzet ve
ereflerini feda edip balarnn uzerinde ayak tamaya mahkum olarak yaayarak
hem dunyalarn hem ahi-retlerini heder edecekler (Sebe: 31-33, Nisa: 97) ya da
zulme ve zillete rza gstermeyip yeryuzunun varisi olacaklardr: Siz ie
yeryuzunun ezilenlerine lutfedelim, onlar nderler, _ onlar varisler klalm
istiyoruz. (Kasas: 5)
lahi adalete dayanmayan her retinin, toplumlar uzerindeki tahakkumunun
ileyi biimi u aa be yukar birbirinin ayndr. Adna "demokrasi" vs.
denilen 'oulcu rejimler' iin de geerlidir, "piramit" rnei. Ne ki,
monarik-sultan piramitlerin tepesi sivri ve tek kiilik, oligarik-de-mokratik
piramitlerialepei platoye ok kiiliktir Demok-ratik-saltanat piramidinin
plato yaplan tepesinde kar guruplar(mutref)j sekinler (mele), gizli gu
odaklar (cibt) ve iktidan.payl^an^aha_bjk^]guleLOtury,r. Bu tip rejimlere
"oulcu" denilmesinin hikmeti de sultanlarn "bir" deil "ok" olmasndan gelse
gerek.
Toplumlarn adalete dayal "saff'n bozup saltanata dayal bir piramit ortaya
karan yukardakilerle bu piramidin olumasnda gnullu ya da gnulsuz
saltanata kaldra olmu aadakiler arasndaki mucadele iki farkl biimde
tezahur etmitir. prizmann tepesine kmak isteyenlerle orasn daha nce ele
geirmi olanlarn kendi aralarnda verdii "soysuz" mucadele, dieri ise
toplumun adalet retisi (slam)'ne aykr konumunun farkna varp piramidik
zulum duzenini yeniden "duz izgi" (saff) haline getirmek isteyenlerin verdii
"soylu" mucadele.
Birinciler iin iki yol vard; ezmek ya da ezilmek. Onlar bu ikisi dnda bir
k yolu aramadlar. Duraklar cehennem olan (Nisa: 97) mustaz'aflar olarak
kalmak ya da mus-tekbir olmak gibi iki yanltan birine oynadlar. Bu kar
mucadelesi, kazansalar da kaybetseler de aleyhlerine oldu.
Tarihte grulen hanedanlar veya sultanlar arasndaki saltanat kavgalar bunun en
bariz rneidir.
ikinciler ise inanlar ezilmemeyi emrettii iin (Nisa: 97) balarnn uzerinde
ayak grmek istememi yine inanlar gerei ezen bir konumda da bulunmak
istememiler, toplumsal adaletin gerekletirilmesini boyunlarna bir bor
olarak yukleyen inanlar (Saff: 14, Nahl: 90, Nisa: 58) ne gerektiriyorsa onu
yaparak saltanatn her turune kar olmulardr. Bu kar oluu yerine gre
fiil, kavl ve kalb olarak surdurmulerdir.
Peki, zulum karsnda susmay "dilsiz eytanlk" olarak deerlendiren zalim
yneticiye kar hakk sylemeyi "szlerin en guzeli" olarak niteleyip o
tavrndan dolay lduruleni "ehid" ilan eden bir retinin (slam) saliklerinin
bugunku durumu neydi?
kbal'in dedii gibi, bugunku "din" anlayyla, Al-lah'n Cebrail (a)
araclyla indirip Rasulullah'n tebli et-tii "ed-Din" birbirinden o kadar
farklyd ki, bu farkn bu-yukluu Allah', Cebrail'i ve Rasulullah' hayrette
brakyor-du. nsanlar "kuru et yiyen bir kadnn olu" olan bir Pey-gamber
yerine, elmas tal, altn tahtl, srma kaftanh bir "peygamber" tasavvur
ediyorlard. Yalnz tasavvur etmekle kalmyor, mru boyunca bunlardan uzak duran
Nebi'denge-riye kalan hatray bu tasavvura uygun aksesuarlarla suslu-yorlard.
nsanlar "bir kul gibi yeyip bir kul gibi yaayan" bir peygambere inanmak
yerine, tasavvurlarnda kayser ve kis-ra'ya benzettikleri bir peygambere
inanmay yeliyorlard. zetle insanlar "bir kul gibi yaamak"tan daha ok
"kayser ve kisra gibi yaamaya" taliptiler. Kendi hayatlarn Pey-gamber'e
uydurmak istemeyenler, Peygamber'i ve onun tebli ettii Din'i kendi
tasavvurlarndaki hayata uyduruyorlard. Bu "uydurma" ilemi "Hilafet, slam
Devleti" gibi kavramlar da kapsamna alyordu. Bu nedenle siyaset sahnesi-
10
ne frlayan muslumanlar kendilerine Peygamber'in^kul" siyasetini deil,
insanlara "kullarm" demeye alm sulta sahiplerinin "piramiti" siyasetim
rnek alyorlar, kafalarndaki "devlet" duuncesini ona gre
ekillendiriyorlard.
Bu hi de iac olmayan durum, szkonusu alanda kesif bir entellektuel boluk
yaand sonucuna gturdu beni. Bu boluk "slam siyaset teorileri" alannda
deil daha ok butun teorilere temel tekil eden "tarihi ilk rnekler" alannda
yaanyordu.
Bu eser szkonusu boluu yalnz bana doldurma iddiasnn deil, nebev ve
sultan siyaset arasndaki temel farkllklar hicri ilk yuzelli yllk
rneklerinden yola karak ortaya koyma abasnn bir urunudur.
Bugun "saltanat" siyasi yaantmzdan ok duunce ve duygularmza hakim. Allah
Rasulu'nun cahiliye ile birlikte mahkum ettii ve "bizden deildir" buyurduu
"asabiyet" saltanat duygu ve duuncelerimizi besleyen en buyuk kaynak.
Allah'n dininden yuz evirenlerin elinden o dinin emanetinin alnp lyk ve
sadk olanlara verilecei (Maide: 54, Hadid: 38, Ra'd: 11, Saff: 5) Kur'n bir
gerek olarak numuzde duruyor. Bu gerein aksini isbat etmek istercesine
"ocuk dutuu yerden kalkar" nakaratlaryla ayetlerin aka beyan ettii
hakikati yalanlamaya kalkanlar Medine'de, Mekke'de, Endulus'te ve benzeri
yerlerde duen ocuun yuzyllardr hl kalkamadn unutmu grunuyorlar.
Bilmiyorlar ki, din "sabk" olann deil "sdk" olanndr.
Irklktan daha kapsaml bir sapma olan "asabiyet" eitli biimlerde tezahur
etmekte. "Muhta olduu kuvvetin damarlarndaki asit kanda mevcut olduu"
masalna farkna vardrlmadan inandrlan koca koca insanlar, "asabiyet"
morfiniyle uyuturulup elinden slam' alnd halde hl "tarifesi bendedir"
pikinlii ierisinde "lider" olmaktan, "nder" olmaktan, "slam'n
bayraktarlndan ve "u kta-
11
da at koturmak"tan szediyorsa, onu ayltacak koku, ya bir gun ta "harim-i
ismetine" kadar uzanarak boazna geirili-veren ve kendisine "kokladn;
boazna taktm" denilecek olan kufrun necaset torbas ya da "bebelerin
salarn aartan" o gun'un geri dnulmez deheti olacaktr.
"Gulu" ile "hakl"nn mucadelesinde "bizden" gerekesiyle "gulu"den yana olan
"saltanat mantk" kalbyla deilse bile kalbiyle ve kafasyla istikbara
meyyaldir. Bu mantk tarihe ve olaylara "yukardan" bakar. Piramidin tepesinden
bakana aas bir ho grunur nedense. "Bizden" gerekesiyle olaylara "hakkn"
deil "gucun" gzuyle bakan bu yamuk bakas doal olarak baktn da yamuk
grecektir. te bir rnek:
"Sonra Halife Mervan Sam'a dnup iki ordu daha hazrlad. Bunlardan birini
halifelik iddiasyla ayaklanan Abdullah b. Zubeyr'in uzerine, Hicaz'a; dierini
de Irak'a gnderdi. /..../ Hicaz blgesinde Abdullah b. Zubeyr tehlikesinin
buyumesi..."
Bu satrlar, zalim ve fas "dah" ve "siyaseti", entrika ve duzenbazl
"deh" ve "siyaset" olarak niteleyen bir Arap tarihi (H. brahim Hasanj'ye ait.
mam Azam'a "mur-cie" yaftasn asmacur'etinde bulunan bu zatn, Hz. Talha ve
Hz. Zubeyr'in katili (birincisini bizzat ldurmu, ikincisini Amr b. Cermuz adl
adamna ldurtmutu), Hz. Osman adna syledii aslsz szler ve yapt
olumsuz iler sebebiyle Osman (r)'m ban yiyen, iktidar srasnda olmadk
zulumler irtikab eden Mervan b. Hakemi "halife"; Abdullah b. Zubeyr gibi muttaki
ve mucahid bir insan "ayaklanmac" ve "tehlike" olarak gstermesi, "bak
as"ndan kaynaklanyor. Bu da bir gru, ama nasl bir gru olduu malum.
Bu yamuk bak asndan sonra bir de unlu muhaddis bn-i Hacer'in kaleminden
okuyalm ayn olay:
v " Yezid'in lumuyle oluan boluktan istifade ile Abdul-
12
lah b. Zubeyr halife oldu. Sam ehlinden bazlar dnda tum/ beldeler ona itaat
etti. Mervan ona kar hilafet iddiasyla ayakland." (Fethu'1-Bari, c. XII, s.
297).
Evet, bu da bir bakas. kisi arasndaki farkm? Tam yuz seksen derece.
Saltanat eksenli bak as olay "Halife Mervan'a kar ayaklanmac bn-i
Zubeyr" biiminde verirken adil bir yaklam benimseyen bn-i Hacer "Mervan,
bn-i Zubeyr'e kar hilafet iddiasyla ayakland" diyecektir. nlu alim bn-i
Haceri'l-Askalan'nin yaklam bilinli bir tercihten kaynaklanyor. Ona bu
tercihi yaptran zulme olan nefreti ve adalete olan tutkusu. Dierinin yamuk
yaklam, eer bilinli bir saltanat meddahlndan kaynaklanmyorsa
kendisinden evvelki saltanatlarn dolmuuna biniyor demektir. Ayn dolmuun n
sralarnda Kerbela olayndaki Yeziti-saltanat tavryla Kad Ebubekir bn-i
Arabi ve daha bakalar oturmaktadr. Bu tipler tarihi olaylar "insan" eksenli
deil "sultan" eksenli duunduklerinden deerlendirmeleri de ona gre
olmaktadr.
slami siyasetin sultani siyasete tebdili fiili bir durum olarak balam, bu
siyasi tahrft ve tahribat yalnz siyasi alanda kalmayp akideye ve duunceye
de bulamtr. Daha sonralar, tahrifat ve tahribata urayan inan ve
duunceler saltanat guler ve onlar destekleyen "ulema" tarafndan
kurumlatrld. Artk "din" deyince akla Allah Rasulu'nun ve ashabnn yaad
slam deil slam'la badamas mumkun olmayan saltanat gelecek, adalet yerine,
zulme dayal bir siyaseti merulatrmak iin baz "ilim" mahfillerin-ce uysal
ve eyyamc siyaset teorileri uretilecektir. Bu teorilerin uluslararas smuru
arkna ya olmasnn nlenemeyi-inin sebebi de muslumanlarn kendi tarihlerine
bgne kalmalardr.
Sahi, nasl bakyorlard muslumanlar kendi tarihlerine? inde bulunduklar
bugunku duruma dumelerinde bu bak-
13
m pay var myd, varsa ne kadard?
Bu sorulara, bu kitab okuduktan sonra daha net cevaplar verilebileceini
umuyoruz. Ancak bir giri yazsnn snrlarn zorlamadan muslumanlarn kendi
tarihlerine nasl baktna da ksaca deinmek istiyoruz.
Bugun piyasadaki ynelileri u ksmda deerlendirmek mumkun: 1- Gizleyenler,
2- Horlayanlar, 3- Kutsayanlar.
1 - Gizleyenler: zellikle bu kitabn konu edindii tarih dilimi iin szkonusu
olan bu tavrn oklukla iyi niyetten kaynaklanyor olmas muhtemel. Ne ki ad
ustunde "tarih" yaanm olaylar silsilesidir. Onu deitirmek mumkun deildir.
Tarihindeki kimi netameli dnemleri gizlemek iin "tarih yazma" yolunu deil de
"tarih yapma" yolunu seen kimi 'iyi niyetli1 tarihiler bu gayretkeliklerini
tarih'i "tahrif etmeye kadar vardrabiliyorlar. Bu tavr u adan sakncal:
a) Tarihi gizlemek mumkun mudur, tartlr. Ancak mumkun olmas halinde bunun
durust bir yntem olmad ortada. Tarih, hatasyla sevabyla bir ibretler
hazinesidir. Yalnz sevaplarn alp hatalarnn uzerini rtmeye almak
gereki ve anlalabilir bir tavr deildir. Sonra bu, Kur'an uslba uygun bir
tavr da deildir. Eer tarihi ahsiyetlerin "ibret" olmas iin hatalarn
aktarmak yanl bir ey olsayd her eyiyle muciz-i beyn olan Kur'an bunu
yapmazd. Adem ve Yunus peygamberlerin Kur'an'da geen kssalar bunun ak
rnekleridir.
b) Siz tarihinizin kimi netameli sayfalarn habire kapatmak iin urarken
slam'n isterik dumanlar szkonusu sayfalan hem de ilerine geldii gibi
birin yanna be daha katarak yazp yaynlamaktadrlar. Sizin iyi niyetten
kaynaklanan bu davrannzla elde edeceinizi sandnz menfaat bu takdirde
bir cinayete dnuecektir. zellikle son iki yuz
14
ylda bunun ok eitli rnekleri grulmutur. Musluman toplumlara mensup
gudumlu aydnlar bir ok konuda olduu gibi tarih konusunda da -kendi
tarihlerini renmek iin-garezkar musteriklerin besteledikleri arky kendi
halklarnn huzurunda syleme gafletine dumulerdir. Msr'dan Taha Huseyin,
AhmedEmin; Turkiye'den Abdullah Cevdet, Huseyin Cahid gibi isimler bunun arpc
rnekleridir.
c) Tarihi gizlemenin avantaj onu aa karp anlamaya ve hikmetini kavramaya
almann avantaj yannda bir hitir. Sahih kaynaklara dayal salkl
bilgilerden yola karak tarihini renmeyen "biz"lere, sahte kaynaklara dayal
uruk bilgilerle kendi tarihimizi bize retmeye kalkan "el"ler kacaktr.
Tarih uuruna sahip olmayan nesillerin gelecee salam admlarla yurumesi
beklenemez. Tarih uuru ise tarihi tahrif, te'vil ve gizleyerek deil terih ve
tefsir (doru yorum) ederek verilir.
2- Horlayanlar: Kendi tarihini horlayan bu tipler batllamann etkisiyle
duunsel ve duygusal bir irtidat surecine girenler arasndan kmaktadr. Bunlar
ierisinden bat karsnda kapldklar aalk kompleksi sebebiyle girdikleri
sar'a nbeti srasnda azlarndan salyalar savurarak toplumlarnn dn ve
tarih deerlerine aklalmaz bir bnlukle saldran 'klinik vaka' tipler
kmaktadr.
Salman Rutu ad bu tipin son 'cins' rneklerinden biridir.
3- Kutsayanlar: slam'n reddettii ve cahiliyyeye mahkum ettii asabiyetlerden
biri olan "tarih asabiyeti"... Bu anlayta baz tarihi kesitler nce kutsanarak
dokunulmazl ilan edilir. Tabi bunun iin baz deliller temin edilir. Ayet-i
kerimelerin en olmadk te'villeri ve zorlama yorumlaryla mevzu hadislerden
derlenen bu deliller kimi tarihi dnemlerden bir ibret vesikas olarak
yararlanmak isteyen insanlarn nune takoz olarak konulur. slam'n siyasi
tarihine dil
15
bir bak asyla yaklap hicri birinci asnn baz siyasi olaylarn objektif
bir gzle deerlendirmek isteyen samimi rnusluman duunur ve alimler karalama
kampanyalarna hedef klnr. Seyyid Kutub ve Mevdudi gibi saygn isimler bile
bu. iren kampanyalardan kendilerini kurtaramazlar. Bylece tarihi anlamak
isteyenlerle tarihi kutsayanlarn yldz bir turlu baramaz. Allah'n
kullarn "nizam- alem" gerekesiyle "siyaseten kati" eden saltanat
ynetimlerinin "necip millet" "anl tarih" asabiyetiyle kutsallatrlmak
istenmesinin temelinde yatan sebep de ayn olsa gerek.
Aslnda bu kitabn konusu olan tarih kesitini ele almak maynl bir arazide
dolamaktan farkszdr. Bu zaman dilimi uzerinde konumak hayli titizlik ve
dikkat gerektiren bir i. Bunun byle olmas szkonusu zaman diliminde
gerekleen nemli olaylarn kahramanlarnn sahabe olma ihtimali. te bu
ihtimal baz kimseleri bu konuda ar duyarla sevketmitir.
Allah Rasulu'nun keremli ashabna dil uzatmak, onlarn saygn isimlerini
ypratmak ve thmet altnda brakmak haddi amaktr elbet. Deil sahabe kim
olursa olsun, sradan insanlara kar bile hak etmedikleri bir uslbu kullanmak
mu'minlik edebiyle badamaz. Kime kar yaplyor olursa olsun hakszln her
turu merduttur. Bu ilke yaayanlar iin geerli olduu gibi el'an hayatta
olmayanlar iin de geerlidir. Bu noktada inanan bir insana duen Kur'an'n
koyduu u luye uymaktr:
Onlardan sonra gelenler derler ki: "Rabb 'imiz, bizi ve bizden nce iman eden
kardelerimizi affet. O kardelerimize kar kalplerimizde bir kin brakma1.
Rabb'imiz, sen ok efkatlisin, ok merhametlisin. (Har: 10)
Bu mesaj, tum inananlarn kendilerinden nceki mu'minlere hem de kusurlu
mu'minlere kar gsterecekleri tavr tesbit etmektedir. "Fey " hakknda nazil
olan ayet-i keri-
16
menin siyak ve sibakndan da anlalaca gibi "ncekiler" den kasl -zelde-
muhacir ve ensardr. Onlara "fey" konusunda fedakar olup sonrakileri duunmeleri
tavsiye edilirken, sonraki nesillere de, onlar hakknda AUah'dan af
dilemelerini, fedakarlk yapmamalar halinde, onlara kin beslememelerini tavsiye
etmektedir.
Ayetten de. anlalaca gibi, yanllara "doru" demek deil, mu'minlere kar
"kin beslememek" tavsiye edilmekledir. Elbette mu'mine kar kin beslememek,
hakikati gizlemek ya da hakikat karsnda duyarsz kalmak anlamna
gelmemektedir. Adalet ve hakikat ak imann bir gereidir. Yaplan yanla,
kimden sdr olursa olsun "yanltr" demek knanacak br davran deildir.
Aksine yanla doru, doruya yanltr demek, knanacak ve yerilecek bir
davrantr. Ancak, yanln yanl olduunu sahih delillerle isbat etmek ve
isbat edilen bu yanl da edepli bir uslpla ders almak iin aklamak gerekir.
Yanl olduu nass'larla sabit olan bir davrana doru demek ve bunu isbat iin
hakikati eip bukmek bata hakikatin kayna olan o nass'lara sonra hakikatin
bizzat kendisine hakarettir, zulumdur. Hele yanln adn "iclihad" koyarak
ietihad gibi ok nemli bir kavram aibe altnda brakmann mazereti olamaz.
Akidede peygamber dndaki kimseye masumiyet atfedilemeyecei sk tekrarlanan
bir "ilke" iken fiiliyatta onbinlerce "masum" karan bir anlayla saadet
asrn deerlendirmek izah mumkun olmayan bir eliki olsa gerek.
Allah Rasulu'nun kimi hadislerinde bariz bir biimde ortaya kan sahabe
tarifiyle "mutcahhirn"un sahabe tarifi arasndaki ak farkn ortaya konulmas
gerekmekte. Geleneksel sahabe tanmnn Rasulullah'n, Hz. mer ve Hz. Ali'nin,
tabiinden Said b. Muscyycb gibi kimi fakihlcrin sahabe tanmyla buyuk farklar
arzetmesinin akdev ve siys sebep ve sonularn ele alp incelemek ayr bir
alma konusu.
17
r
Buhari ve Muslim'in ortaklaa rivayet ettikleri "Sizden biriniz Uhud da kadar
altn infak etse ashabm 'dan birinin bir mud hatta yarm mud sadakasna
yetiemez" hadisinde geen "sizden biriniz" diye hitap ettii karsndaki
topluluk kimdi, "sahabem" dedii insanlar kimdi? Klasik sahabe tanmna gre
"sizden biri" diye hitab ettiklerine de "ashabm" demesi gerekmiyor muydu? Yoksa
Allah Rasulu'niin indinde "sahabe"nin daha zel bir anlam m vard? "Allahe
Alla-he f-ashab..." diye balayan Tirmizi'nin rivayet ettii hadiste ashabna
ta'n edenlere kar syledii "Ashabm hakknda Allah'tan korkun Allah'tan"
szleriyle azarladklar kimlerdi? Oysa ki klasik anlaya gre "sahabe hakknda
Allah'tan korkmas" ihtar edilenler de "sahabe" tanmna girmiyorlar myd?
Beyhaki'nin bir rivayetinde Hz. Ali, ierisinde Rau-lullah' gren bir ok
kimsenin bulunduu bir toplulua son gunlerinde yapt bir konumasnda
"Rasulullah'n ashab..." diye balayarak vasflarn anlattktan sonra u hukmu
verir: "Aranzda onlara benzer kimse gremiyorum."
rnekleri oaltmak mumkun. Maksadmz tabulatr-dklar sahabe tanmn bahane
ederek usulculeri karmza almak deil, bu kavrama Allah Rasulu'nun yukledii
doru anlam bulmaya almak.
Butun bunlarla birlikte Allah Rasulu'nun "ashabm" buyurduu o altn nesle hangi
akl banda mu'min kin ve nefret besleyebilir? Yine o islam'n zor gun
dostlarna svmek ve ta'n etmek gibi bir sua hangi musluman itirak eder ya da
byle bir taknlk karsnda tepkisiz kalabilir? Sahabeye svme ve dil uzatma
edepsizliini ilk icad eden, hatta bunu resmi bir emirle hutbelere yerletiren
Emev halifelerinin bu ktu davranlarn mahkum etmemek, dahas bu "sunnet-i
seyyie"yi devam ettirmek "adalet ve ihsan ile muameleyi" emreden Allah'a kar
gelmektir. Ayn zamanda bu, sahabeye svmemek iin canlarn feda etmi aziz
slam e-
18
hidlerinin mesajna ihanettir. Nitekim bu kitapta katledi i-ni aktardmz
Hicr b. Adiyy ve onun gibi Allah Rasulu'nun pk ashabna svmemek iin canlarn
veren aziz ehidler bu konudaki rnekler deil midir? Svgu, deil sahabe,
sradan insanlar iin bile irkin bir davrantr. Kald ki islam nimeti
kendileri sayesinde bize kadar ulam, canlar dahil her eylerini Allah'a
adam, Kur'an'n vgusune mazhar olmu (Al-mran: 110, Bakara: 143,Feth:
18,Tevbe: 100)olanen-sar ve muhacirin yani z ifadesiyle Ashab- Kiram her turlu
vguye ve sevgiye layktr.
Bu vgu ve sevgi sahabeyi kutsayp dokunulmazlklarn ilan etmeyi deil onlar
anlamaya alp devrettikleri sanca yere duurmemeyi gerektirir. Onlar yalnz
"rnek" deil ayn zamanda "ibret"tirler. Ar snavlarda denenmi bu neslin
engin tecrubesinden istifade etmeye engel olabilecek tavrlar sergilemek ve buna
da tumturakl "fetvalar" bulmak ne slam'n ne de muslumanlarn hayrnadr.
yi bilinmesi gereken bir ey var: islam siyaset tarihinin ilk ana hiziplerinin
tumu de hicri 41'e kadar km bulunuyordu. Bu demektir ki isimleri ok duyulan
ve k artlarn bu eserde incelediimiz Sia, Murcie, Hariciyye ve
Mutezile'yi temsil eden fertler ya birinci kuaa (sahabe nesli) ya da ikinci
kuaa (tabiin nesli) mensup insanlard. Bu hiziplere nisbet edilen insanlar
baka bir yerden ithal edilmi deil o gunku islam toplumunun iinden km
insanlard. Bu gerek gz nune alndnda tarihteki baz kesitleri
"muhafazakarlklar gerei tabulatrmak isteyenlerin ciddiyeti de suya
dumektedir. Hatalarn adn "ietihad" koyanlarn, bu kitapta ilgin ykusu
anlatlan Rasulullah'n ardnda cihada katlm Abdullah b. Zi'1-Huveysra et-
Temim ve emsalleri iin kendi koyduklar "standartlar"a pek riayet etmedikleri
grulmekte. Allah'n Kur'an'da aka "fask" diye hitab ettii kii ve
benzerleri iin yaplan te'viller inandrc olama-
19
maktadr. Bu tavrn sonu Murcie gibi saadet asrnn tescilli munafklarn dahi
-haa- sahabe saymaya kadar gider.
Bu dengesizliklerin balad tarihi ta hicri birinci asrn ilk eyreine kadar
gturmek mumkun. Daha raid halifeler dneminde ortaya kan alkantlar ve
onlardan sonra "hila-fet"in zorla ele geirilerek "saltanat"a dnuturulmesi,
birbiri ardnca ortaya kan hizipler, hiziplerle gelen siyaset kaynakl akidevi
ve fkhi ihtilaflar, ihtilaflarn kavgaya kavgann savaa dnuu ve "imamlar"la
"sultanlar" arasndaki "din dvlar"yla butun bunlara sadan soldan eklenen
"kin" ve "kan dvalar"...
Toz dumandan kimsenin kimseyi seemedii bir ortamda bugun ad en ok anlp da
ahsiyeti en az tannanlardan biri olan Buyuk mam Eb Hanife'yi tarih
sahnesinde gruyoruz.
Eb Hanife, Raid Halifelerden sonra birbirinden ayrlan "hak" ve "gu"un
arasndaki amansz savata guten ve guluden yana deil, haktan ve hakldan
yana olmu ve bunu da kanyla belgelemi biri. mam saltanata kar itihad
temsil ediyordu. Tarih boyunca tum saltanatlarn bariz zelliklerinden biri ise
"ictihad"a duman olularyd. ok deil daha be asr nce Sayda kadsnn
"ictihad yapyor" jurna-liyle idamna ferman kartlan unlu fakih Zeynuddin b.
Ali (1505-1558)'nin suu ve akbeti de mam Azam'nkinin ayns deil miydi?
ctihadla saltanat yanyana elemesi mumkun olmayan eylerdi. Birinin yaps
dinamik dierinin yaps statikti. Tum antik ve ada saltanatlar duunceye ve
duunen insana dumandlar. ctihadjse duuncenin, imann yedeinde ulat
zirve, yani akhn_en soylu meyvesiydi.
Elbette itihadn_yanndaxlaa alimler olduu gibi saltanatn yannda olan
"saray ulemas" davard. Hicri 40 ylnda birbirinden ayrlan hak ile gucu
yeniden bir araya getirmek
20
isteyen mutehidler birer birer temizlenip ortalk saray ulemasna kalnca
yaptklar ilk i gayr meru olan zalim gucu merulatrmak oldu. Sultanlara
halklar uzerinde kurduklar saltanatlarn nasl ayakta tutup daha fazla
saltanat surebileceklerini reten siyaset teorileri gelitirmeye, bu dorultu-
j da kitaplar yazmaya baladlar. Kendisini mam Azam'a nis- i bet edenler
arasndan, yneticilerin hi bir ahlaki deerle ba- \ ml olmadn syleyen
unlu saray ulemas N. Machia-velli'yi aratmayan tipler kt. Ehl-i Sunnet ad
altnda Mur-cie'nin inan ve grulerini yayan bu tiplere gre yneticiler ne
yaparsa yapsn "hikmet-i hukumet" gerei idi ve karlmamas, hatta boyun
eilmesi lazmd.
Nebevi izginin temsilcisi olan imamlar sultanlara kar verdikleri mucadelede
her eye ramen bir "gu" olduklarn isbat edince sultanlar ilmin ve alimin
nemini kavrayarak eitli makam ve mevki vaadleriyle onlar satn almak
istediler. Buna yanamayanlar taciz ve tehdit ederek korkutmaya altlar.
Onlarn bu tehditlerine de pabu brakmayan mucahid ve muttaki ulemay bir
frsatn bulup ortadan kaldrdlar. Onlardan boalan yere kendi besledikleri
ulema taslaklarn geirmek istediler. Halk hicr uuncu yuzyln ortalarna
kadar saray ulemasna kar gsterdii hassasiyeti muhafaza etti ve onlara
iltifat etmedi. Daha sonralar halkn tabiat da deiti. Ancak mam Azam'm
temsil ettii "mamlar" izgisini surduren alimler az da olsa her asrda
bulundu.
Elbette bu izgiyi tahrif ettikleri, buyuk imamn manevi mirasn
sahiplenmedikleri, onun sultanlar eliyle dkulen kan uzerinde "iportaclk"
yaptklar halde kendisini onun mezhebine nisbet eden de az deildi. Bunlar
yeryuzunde adalet nizamnn garantisi olan Mubin Kitab' kayser ve kis-ralarn
iine gelir bir biimde yorumladlar. Bugun de "mu-harref izgi"mn kimi
mensuplar "yneticilerden ikayet et-
21
mek Allah'n takdirine kar gelmektir" gibi vecizeler koy-veriyorlarsa Murcie
demokratik saltanatlarn glgesi altnda varlm hl surduruyor demektir.
Buyuk mam Eb Hanife'nin, onun yolunu izlediini syleyenlerce yeterince
tannmyor oluu yukarda dikkati ektiimiz "kutsallatrma"ya onun da kurban
verilmi olmasnn bir sonucudur. marn'n ka kez hacca gittiini, ka hatim
yaptn anlata anlata bitiremeyenler onun saltanatlara kar gsterdii rnek
tavr ve sonu ehadetle talanan murluk mucadelesini grmezden geliyorlar.
Elinizde tuttuunuz kitabn ikinci blumu Buyuk mam'n ite bu unutulmaya yuz
tutmu mucahid kiiliini ele alyor, onun yalnz fkhta deil "siyaset"te de
"imam" olduunu gstermeye alyor.
Bu konuda sylenecek her eyi sylediimiz iddiasnda deiliz. Mumkun olduunca
ounluun "muteber" kabul ettii ilk kaynaklardan yola karak te'lif ettiimiz
bu eser, nubuvvet ve saltanat arasndaki farkn anlalmasna katkda bulunmusa
amacna ulam demektir.
Buyuk bir blumunu Kahire'de kaleme aldm bu eserin musveddelerinin daktilo
edilmesinde buyuk emei geen Fatih kardeime burada teekkur ediyorum.
...ve min'Allahi't-Tevfik.
19. 7. 1990
22
BRNC BLM MAMLAR VE SULTANLAR
I
I. SALTANATIN KISA HKAYES
Nebevi izgi
Gerek saadet devrinde gerek rid halifeler dneminde "slm nderlik" dn ve
siyas olarak ikiye blunmemiti. Srf nderlik kurumunda deil, hayatn tum
alanlannda da din-siyset butunluu korunuyordu. Rasulullah (s.) irkle
birlikte, monoteist dinlerden gelen laik anlaylar da kkunden kazmt.
islm akidesinde irk nasl butune eklemekse laisizm de butunu paralamakt.
Yani irk, iinde hak bulunan batl, laisizm iinden hakk alnm batld. Biri
dine eklemek, dieri karmakt. Biri akideyi ekleyerek bozuyor, dieri
eksilterek bozuyordu, ite bu anlay Rasulullah'n butuncul metoduyla
reddedildi, insanlarn hem i dunyasn hem d dunyasn hernde te dunyasn
tanzim eden, mamur eden bir dini tebli ediyordu. Mescitte namaz kldryor,
cephede sava ynetiyordu Rasulullah.
Raid ve murid halifeler de onun yolundan gittiler. nderliin blunmezlii
hususunda titizlik gsterdiler.
Hz. Ebubekir saltanata alan tum kaplar kapatan Rasulullah'n yolundan gitti.
O kapy atrmad. Mulhit Kis-ra'ya ve laik Kayser'e benzememekte titizlik
gsterdi. mer
25
(r.) de yle yapt. Saltanat kokusunu ald her delii tkad. nderliin
blunmezlii ilkesine azami titizlik gsterdi. Ra-id ve murit halifeler
dneminden sonra siyasal yapda bir takm atlaklar meydana geldi. Din-dunya
ayrm giderek yerleti. Adeta, saltanatlarn bekas din ve dunyann ayrlna,
yani 'ilkel laisizm'e balyd.
Dini nderliin Dunyevi nderlikten Ayrlmas:
lkel Laisizm
lk bakta birbirine taban tabana zt gibi grunen saltanatla laisizm
arasndaki iliki neydi? Bunu aklamaya alalm.
slam saltanatn her turunu reddetmiti. Rasulullah da dier tum nebiler gibi
saltanatn tum eitlerini reddetmi, dunyevi nderlii sefahat ve smuruye
dayanan saltanat uzerine deil, hukukun ustunluune dayanan "nubuvvet" uzerine
bina etmiti.
Saltanat zulme dosttu, slam dumand. Saltanat despotlua, slam raya
dayanyordu. Nebevi ynetim ehade-te, saltanat ise sefahata dayanrd. Nebevi
ynetimde hukuk yneticiden, saltanatta ise ynetici hukuktan ustundu. Biri
hukuk devleti, dieri imtiyaz devletiydi.
Butun bunlardan ayr olarak nebevi ynetimde devlet dinin ve ebedi kurtuluun
binei, saltanatta ise din devletin bineiydi. Sultanlar onu saltanatlarna alet
olarak kullanyorlard. Daha z bir ifadeyle bu iki ynetimde 'din'in ilevi
farkllayor,tamlayan ve tamlanan deiiyordu. slam'n yeri nebevi hilafette
'dinin devleti'yken saltanatta 'devletin dini' konumuna geiyordu.
Dini saltanatlarna arac klmak iin nce siyaseti dinden ayrdlar. Ardndan
dinsiz kalan siyasetin eline dini teslim ettiler. Buna da halkn gzunu boyamak
iin ihtiya duy- j dular. 26
te laik anlay saltanatn en buyuk dayana olarak byle ortaya kt. unku
nebevi ynetimle saltanat eliiyordu. Nebevi ynetim hukuk devletiydi. Hukukun
ustunluune dayanyordu. Bu hukuk elbette kayna ilahi olan slam hukukuydu;
yani slam'd. Bu hukukun ustun olduu bir yerde saltanat mumkun deil
yaayamazd. slam hukuku yaamasna izin vermezdi. Hukukun ruhuna aykryd.
Yaps gerei slam hukuku kendi uzerinde bir otorite tanmaya musait deildi.
Bu isterse fert, isterse aile, isterse bir gurup veya zumre olsun. Hukuku
uygulayanlarn bizzat kendileri de hukuka kar sorumluydu ve o hukuk,
karsnda herkesi eit grmek istiyordu. Ferdin, grubun, zumrenin, snfn
haklan tanzim ve tespit edilmiti bu hukukta. Ferdin topluma zulmunu
onaylamad gibi toplumun ferde tahakkumune de imkan vermezdi.
Bir ynetimin "saltanat" olmas iin adnn illa da padiahlk, krallk,
meliklik olmas gerekmemekteydi. Bu pekala kendisini oulcu diye niteleyen
gunumuz demokrasileri iin de geerliydi. Hatta ad krallk olduu halde tarihte
adalete ve hukukun ustunluune dayanan ynetimler [Da-vud ve Suleyman (a)'n
ynetimleri] olduu gibi, ad demokrasi olduu halde zumre ya da meclis
saltanatna dayanan rejimler de vard.
.
Ad ister monari, ister oligari, ister demokrasi, ne olursa olsun saltanat bir
imtiyaz rejimiydi. Muhakkak bir imtiyazl zumre ortaya karyordu. Devlet
pastasnn kayman ya bir fert, ya bir aile, ya bir meclis, ya bir snf ve
zumre yemek istiyordu.
te bu noktada slam hukukunu karlarnda buluyorlard. Nebevi ynetim buna
izin vermiyordu. unku bata, slam hukuku 'devletinpastalamas'm ho
grmuyordu.
slam'n reddettii iki anlay bu noktada ibirlii yapt: Saltanat ve laisizm.
Nebevi ynetimi ortak duman ilan etti-
27
ler. kisi ibirlii yaparak ona yuklendiler. nce nderliin blunmezlii
prensibini zedelediler. Dini ve siyasi nderlik hakka deil guce dayanyordu.
Saltanat, elinde bulundurduu bu gucu dini nderlii yoketmekte, ypratmakta
kulland. Gusuz kalan dini nderlik hem kan kaybetti, hem de tahrifata urad.
Siyasi nderliin Dini nderlie Tahakkumu Dinden soyutlanan siyasi nderlik
tabiatyla saltanata dnuecekti; dnutu de. nceleri dini nderlii tanmak
zorunda kald. Ancak kendi yerini salama alnca dini nderlie kar eitli
kollardan sava at. Onu altetmek iin eitli yntemler gelitirdi. Bunlar:
1. ktidarn iyi ilemeyen ya da hayat olmayan kimi kurumlarnn bir ksmn bu
nderlie brakma teklifinde bulunmakt ki, dini kontrol altna almann yolu
ancak buradan geiyordu. Bylece ayaklarn salamlatrm olacaklar, bir tala
bir ka ku vurmu olacaklard.
Dini nderlii temsil eden ulemay anlamaya ardlar.
2. Bu yntemleri, satn alma biimindeydi. Onlar makam ve mevki va'diyle satn
almak istediler. Ulemay dunyevi vaadlerle ayartmaya altlar. eitli er'i
deliller de buldular. Kimi kabul etti, kimi etmedi. "Dinini az bir deere
satmayanlar" ikencelere urad, lduruldu. Kimisi ise kabul etmek zorunda
brakld. Bunlar ierisinde hayrl hizmet verenler olduu gibi ilmini satarak
geimini temin edenler de kt.
3. Zor kullanarak direnen nderlere ikence ettiler. Onlar eitli basklarla
susturmaya ya da yok etmeye altlar. Bunda baar da saladlar. Dini
nderliin ba ezilmiti. Saltanata dayanan siyasi nderlik kalmt ortalkta.
28
Ayrlan Siyasi nderlik ve Sembolikleen "Hilafet"
Bu siyasi nderlik de byle gitmedi. Abbasilerin gulerini kaybetmeleriyle onun
dini nderlie yaptklarn sultanlar ve emirler de ona yaptlar. Siyasi
nderliin gucunu de elinden aldlar. "Hilafet" adn verdikleri kurumun
kanatlarndaki son tuyleri de yolarak garip bir kua evirdiler. Artk bu kurum
hutbelerde ad okumak, cubbe giymek ve paralarn uzerine isim yazmaktan te bir
deer ifade etmiyordu. Saltanatla laisizmin yuzyllara dayanan ortakl, nebevi
ynetimi, sonunda Bizans sistemine evirmiti. Artk din dunyaya deil, dunya
dine hukmediyordu. Saltanat hakim, din mahkumdu. Bu dnemde nebevi ynetimin
devam olan 'hilafet' ad, eitli kepazeliklere kartrld. Her turlu zulum,
sefahat, ahlkszlk bu ad altnda icra edilir oldu. Hukumranlk haklar
sultanlarca ellerinden alnan halifeler ii sefahata dkmulerdi. Halifenin
saraynda binbirgeceler yaanyordu.
Lakalaan bu kurum artk dokuzuncu yuzyldan sonra yaptrm gucunu yitirerek
tamamen sembolik bir hl ald. Ayakta durabilmek iin bir sultayamuhta hale
gelmiti. Bugunun ingiliz kraliesinden daha beter ilevsizletirilen halifeler
kapann elinde kalyordu. Kim daha zorbaysa, kim daha zalimse, kim daha baskn
karsa onun tarafna geiyor, onun saltanatna kaldra oluyordu. Bylesi bir
hilafetin varl yokluundan daha zararl bir hale gelmi; muslu-manlarn,
slam'n "nebevi hilafet" kurumuna olan guvenleri zedelenmiti. Artk yeni
duruma uygun siyasal teoriler gelitiriliyor, bir takm ilim mahfilleri de
nderlii nebevi aslna dndurme yerine mevcut anlaya klf bulma abasna
giriyorlard.
Ulemann bir ksm mevcudu onaylamasa bile bu duruma bir vaka olarak bakyor,
pragmatik yaklamlarla mevcut otoriteden slam namna bir eyler koparmaya
alyor-
29
dut Otoritenin gayri slami, gayri ahlk ve hatta gayri insan davranlarna
slam adna koparlacak tavizler hatrna gz yumuluyordu. Ve tabi her zaman
olduu gibi Rasulun varisleri de butun bunlara kar canlar pahasna
direniyorlar; bedelini ikence, zindan ve lumle ekiyorlard.
Bab- Humayun'dan Geip.Mecliste Kaybolan Hilafet
Hilafet, Osmanl'yla, kaybettii dunyevi gucune kavumutu. Ama hi bir zaman
dini gucune, yani meruiyetine kavumamt. Osmanl, Emeviler ve Abbasilerin
ilk yarm asnndaki konumuna getirmiti hilafeti.
Hilafet asndan bir gelime saylabilirdi yeni durum. Hilafet muessesesi gucu
olmayan "Vatikan" rnei bir yapdan kurtulup dunyevi otoritesine kavumutu.
Hicri binin ortalarnda kaybettii gucune sonlarnda kavumu grunuyordu.
Asabiyetimizi bir tarafa brakp duunursek gerekte yle miydi? Osmanlyla
hilafet mi gulenmiti, yoksa 'gu' mu kendisine yeni bir dayanak daha
edinmiti?
Osmanlnn hilafeti ele geirmesiyle mahiyet asndan kimin daha krl kt
sorulacak olursa, bundan hilafet muessesesi krl kmtr demek mumkun. Ama
Osmanl teb'as olan muslumanlarn bundan ne gibi bir yarar salad
tartlmal. Hilafet muessesesi hangi hukuk, iktisad, itima yaraya merhem
olmutur? Osmanlnn musluman te-bas bu muesseseyle hangi haklar elde
etmilerdir?
Asl konumuza dnup sorumuza cevap bulmaya alrsak halifelik Osman Bey ve
Orhan Bey'in saltanattan uzakta cihad ve adaletle kurarak ynettikleri Osmanl
Dev-leti'ne hi de hayrl eyler katmad.
Herhalde kimse, Osmanl'nn ele geirdii hilafetin Ra-sul'un ve Raid
Halifeler'in miras brakt nebevi hilafet olduunu iddia edemez. mmetin kendi
hukukunu temsil hak-
30
kn kendi iradesiyle (ra) teslim etmesi gibi bir durum da szkonusu deil.
Neydi o halde? Elbette nebevi deil 'sultani hilafetti. Yani naks bir
hilafetti. Osmanl'nn ele geirdii hilafetin dikkate deer unsuru yok muydu?
Vard elbette; Mukaddes emanetler. Bir de ummete bir iyilik yapt Osmanl;
yuzyllardr ummetin imkanlaryla sefahat suren bir aileyi ummetin srtndan
kaldrd. Ama hilafetin yuzlerce yllk atafat ve saltanatn da tevarus etti.
Ne ki, yine de Emevi ve Abbasi saraylaryla Osmanl saray ok farkllklar
arzet-mekte. Osmanl'nn hilafet tarihi dierlerinden daha insani ve Islami'dir.
Hi deilse zulum ve sefahat asndan byledir.
Hilafetin Osmanl slam Devleti'ne kazandrdklarn ve kaybettirdiklerini
soukkanllkla tartmak gerekiyor. Konuya nebevi ynetim asndan deil de
"necip millet", "anl tarih" nostaljisiyle yaklalnca elbette kimsenin
diyecek bir eyi kalmaz. O zaman Rasulullah'tan esirgedikleri vguyu arap rkn
yucelttii iin Emevilere bol keseden datan 'arap-musluman' sentezcilerinin
yapt saltanat savunuculuunu biz de tersinden yapabiliriz.
'Halife' unvan gerektike kullanla kullanla yuzylmza kadar gelindi. Ancak
son 'hilafet devleti' de yklnca yeryuzunde sureta da olsa slami ynetimi
temsil eden gu kalmad. Osmanl sonras yaplanmada, 'sultani hilafet'in
saltanat boyutu, 'hilafet'ten ayrlarak hakim guler arasnda pay edildi. Zaten
saltanata ok daha nceleri, merutiyetle (1908) birlikte bir ortak bulunmutu:
Meclis. Saltanat haklarnn bir ksmn meclise devreden 'halife', yeni
ynetimle birlikte elinde kalan ksmndan da oluyordu. unkusaltana-tm yeni
sahipleri kendilerine '^er^Jtemiy_orlard. Saltanat butunuyle 'meclis'e geince
'halife sultan'm sultanl gidiyor, yalnzTafielii kalyordu. Yani halifelik
Osmanl'dan nceki haline avdet ediyordu. Bu surecin doal sonucu ola-
31
rak, sonra, o da tarihe karacakt. Hindistan'da kbal, Msr'da Taha Huseyin
gibi bazlar saltanat gibi hilafetin de meclise getiini savunacakt. kbal bu
gruunde yanldn ac ac itiraf edecektir daha sonralar. lk meclis
mebuslarndan Seyyit Bey'in dedikleri doruysa, artk sultan-halife bir kii
deil bir ka yuz kiiydi.
Bu anlay doru kabul etmemiz halinde 'hilafetimiz'in hala devam ettiine
inanabiliriz. Bazlarnn T. C.'yi 'lider' gsterme alkanlnn yalnzca bir
temenni deil bir 'gerei' de yansttn bylece renmi oluyoruz.
Saltanata gelince: O zaten asr- saadet ve hulefa-i rai-din dnemi dnda
arada bir aksamalara ramen hi kalkmam bir kurumdur. Ancak ok el
deitirilmitir. Simdi ise saltanat artk klasik yntemlerle deil modern
yntemlerle iliyor. Esasen slam'n dnda hi bir ynetim sistemi saltanat
kaldracak bir mekanizmaya da sahip deildir. Saltanat "hukuk karsnda bir
imtiyaz" olarak alrsak, bu tanma gre bugun hi bir ynetim yoktur ki saltanat
olmasn. Simdilerde 'evrim' geiren marksizmde snf saltanat, militarizmde
asker saltanat, demokraside meclis ve "gizli odaklar" saltanat, kapitalizmde
para saltanat surup gidecektir. unku saylan tum bu sistemlerde hukukun mutlak
ustunluu diye bir ey yoktur. Bu yasalar birileri yapar ve bu sistemlerde
muhakkak birileri hukukun ustundedir. Acktklar (ihtiya duyduklar) zaman
helvadan tanrlarn yiyen cahiliye murikleri gibi onlar da acktklar zaman
ustunluu yalnz mazlum halka olan yasalarn yerler ve bir yenisini yaparlar.
oOo
Evet, alarustu bir hukuku olan Ebu Hanife'rn hayatn anlatrken elbette
onun tavrlarn anlamamza yardmc olacak nubuvvetten saltanata gei surecini
iyi bilmemiz
32
gerekiyor. mamn tum mucadelesinin temelinin, 'hukukun ustunluunu yeniden
salamak' olduu gun gibi ak. Saltanat tarihi, iyi bilinmeden gemi ve bugun
hakknda doru ve salkl deerlendirmeler yaplamayacaktr.
Hangi slam Devleti ?
mam'm hayatnda, slami nderlie ilikin kimi sorularmza ve sorunlarmza
cevap bulabileceimizi sanyorum. Bugun slami hareketin temel sorunlarndan
biridir n-derliksorunu. Bu sorunun zumu iin ncelikle entellektu-el birikim
gerekmektedir. slami nderliin kendine zgu felsefesi ortaya konulmadan;
konuulup tartlmadan, elbette salkl sonulara ulalamayacaktr. unku
nderlik sorunu devlet sorunundan nce gelmektedir. Muslumanlarn bir buhran
yaad mahrumiyet artlarnda nde yurume cesaretini gsterenlerden
bazlarnn, kendilerine slam tarihinin en netameli dnemlerinden rnek
semeleri de gsteriyor ki, bu alanda entellektuel bir boluk yaanmaktadr.
mam- Azam, Asr- Saadeti ve Hulefa-i Raidin'i 'fazla ideal' bulup,
kendilerine 'anl tarih'in saltanat zaarndan nder ve rnekler beenenlere
iyi bir yol gsterici ve uyarc olabilir. mamn can pahasna muhalefet ettii
modelin en silik kopyelerine 'slam' diye, 'tarih' diye, 'devlet' diye
sarlmann ve onun ruyalaryla yatp kalkmay 'devlet uuruna ermi olmak'
sayrp,bunu bir ayrcalk gibi sergilemenin ne buyuk bir yanlg olduu artk
renilmeli.
Gerekten de bugun slam devleti' kavramnn bir ok muslumann zihninde
oluturduu imaj aslnda slam'la taban tabana zt olan 'saltanat devleti'dir.
Asr-usaadet ve raid halifelerin, hukukun ustunluunu esas alan, adalet ve
raya dayanan nebev ynetiminden deiLde,..sefahat ve istibdata dayanan
saltanatlardan, slami ynetime ulamada klavuz-
33
luk yapmasn istemek, hl "krk katr m, krk satr m?" ikileminde bocalamak
demektir. Bu durumda, 'nebevi hilafet' ve 'sultani hilaf efm. tarihini bilmek
daha bir nem arzedi-yor.
II. SALTANATIN TARH ARKA-PLANI
1. NBVVET VE SALTANAT
"-Ey Fazl'n babas yeeninin saltanat ne kadar da buyumu!"
"-Yazk sana! O saltanat deil, nubuvvettir.."1
Bu konuma binlerce kiilik slam ordusunun Mekke srtlarndan ehre giriini
seyreden iki kii arasnda geiyordu. Bu basit bir muhavere deildi. Ayn
zamanda iki farkl dunya gruunun ayn olay nasl deerlendirdiinin de bir
timsaliydi. Baka bir deyimle kazanan gule yirmi kusur senelik mucadele sonunda
Mekke gibi ilk ve son kalesini kaybeden gu arasndaki siyaset felsefesinin
farklllmm deliliydi, kisi de ayn olay gzledikleri halde birbirine taban
tabana zt iki farkl bakasyla ifade ediyorlard grduklerini: Nubuvvet ve
saltanat.
Mekke'yi temsil eden bak, olay dunyevi gu asndan deerlendiriyordu. Bir
ou birbirine can duman olan ve hepsinin farkl deerlere inand bunca
farkl kabileyi tek inan (tevhid), tek lider (rasul), tek slogan (Allahu Ekber)
1. ibn-Sa'd, Tabakat, III135; bn-i Hiam, es-Siretu'n-Nebeviyye, IVI12.
etrafnda birletiren eyin olsa olsa yalnzca zorbalk ve dunyevi guce dayanan
'saltanat' olabileceini duunuyordu.
Medine'yi temsil eden mantk, bylesine ezici bir kuv-. vetle, yllardr
kendisine vehncna kar kr bir inatla ayak \ diremi insanlarn ellerindeki
en buyuk karargah fetheden bir ordunun komutannn, sultanlara ve padiahlara
yarar bir tantana ve gururla deil de, hamd ve ukurle yukumlu olduu rabbi
karsnda ba devesinin hrgucune deecek kadar engin bir tevazu ve toprak
gibi bir mahviyet ierisinde geiini gsteriyor ve hukmunu veriyordu: "Saltanat
deil, nubuvvettir bu!"
Sahi, asr- saadetteki mucadele (biri batl da olsa) iki ayr inancn mucadelesi
miydi? Bir inan mucadelesi olarak grebilir miydik mu'minlerle murikler
arasndaki tarihi kavgay?
Bu sorulara doru cevap bulabilmemiz iin bir ka olay yeniden hatrlamamz
gerekecek. Ebu Leheb Rasulullah'a: "-Ben iman edersem bana ne var?" "-Butun
mu'minlere ne varsa sana da o var." "-Beni bakalaryla eit tutan din olmaz
olsun!"2 Murik Mekke toplumunun nculerinden Ebu Leheb'in derdi burada da
grulduu gibi 'irk' dininin korunmas deil. Adil slam hukuku karsnda
imtiyazl olmak iin dupeduz pazarlrk yapyor. Uluhiyet ve rububiyete bu kadar
kar kmalarnn temel sebebi de bu. Biliyorlar 'rabb' bir, 'ilah' bir olursa
imtiyazlar ellerinden alnr. rpnlar hep bu yuzden. Allah bilir ama bu
imtiyazn tannmas durumunda ayak direyenlerden bir ounun kabul etmesi
mumkundu. Muriklerin elebas EjbMJdeMl.de- buna benzer bir mantk iinde. Bir
gunHz. Ali ile karlamalarnda "amcann olu doru syluyor" dedikten sonra
iki kabile arasndaki rekabe-
Kurtubi, Tefsir, XXI235.
36
ti uzun uzadya sralyor, "imdi de Haimoullan tutmular bir peygamber
karmlar; biz nereden bulalm peygamberi?" diyordu. Ebu Leheb'in derdi
imtiyaz, Ebu Cehil'in derdi de asabiyet idi. Yani din gayreti yine yoktu
ortalarda.
Muriklerin bir inanc savunmak gibi bir kaygyla hareket etmedikleri ortadayd.
Mevcut konumlarnn deieceinden, smurulerini kaybetmekten, saltanatlarnn
sneceinden, asabiyetlerine halel geleceinden korkuyorlard. Maddeler halinde
sralarsak onlar u eyi korumaya alyorlard:
1. Saltanatlar: Ki buna tum menfaatleri ve hukuki imtiyazlar girer.
2. Asabiyetleri: Fertten balayp rkn tumune kadar uzanan bir silsile iinde
gereksiz kavga ve dkulen kanlar . pahasna surduruluyordu asabiyet.
3. Atalar Yolu: Bu da asabiyetlerinin bir paras olarak dinlemi bir tarihti.
Onlar irki semediler. Atalarn uzerinde bulduklar yola tabi oldular.
Onlara: "Allah'n indirdiine uyun!" dense, "Hayr, biz atalarmz uzerinde
bulduumuz (yol)a uyarz!" derler. Peki ama, atalar bir ey duunmeyen, doru
yolu bulamayan kimseler olsa da m (atalarnn yoluna uyacaklar)? (Bakara, 170)
Babalarmz uzerinde bulduumuz ey bize yeter derler. (Maide, 104)
Onlar bir ktuluk yaptklar zaman: "Babalarmz bu yolda bulduk, (o halde)
Allah da bize byle emretti." derler. "Allah ktuluu emretmez" de. Allah'a
kar bilmediiniz eyleri mi syluyorsunuz? (A'raf, 28)
Eer atalar baka bir yolda olsalard ona tabi olacaklard. Yani grulduu gibi
inan bu sralamada yer almamakta.
37
Hak ya da batl; inancnda ciddi ve samimi olanlarn yapaca teklif midir u:
"Gel bir yl biz senin tanrna (senin inandn gibi) tapalm; bir yl da sen
bizimkine (bizim inandmz gibi) tap."
O zamanlar imdiki gibi yaamakla inanmak arasnda uurumlar olumadndan
tapnma hem inanmay, hem yaamay birlikte ifade ediyordu. Bu teklif inancndan
emin olanlarn yapaca bir teklif deil. Buna cevab da Rasulul-lah deil,
Kafrun Suresi'yle Allah verecektir: ...Sizin dininiz size, benim dinim bana.
Cahiliye aristokratlar inan karsnda o kadar lakayd kalyorlard ki bu sapk
teklifte pazarlk yaparak istekleri olan kendi tanrlarna tapnma suresini tek
tarafl olarak az bir sureye kadar indiriyorlard. Bu teklif inandn syleyen
biri iin yuzkarasyd.
Bu durumda muriklerin muslumanlara kar verdikleri sava, batl da olsa bir
inanc korumann savadr diyemiyoruz. Tarih boyunca muriklerin en ok
inandklar ey menfaatleri ve saltanatlar olmutur. Saltanatlarna halel
getireceine inandklar tum klar (ilahi ya da beeri kaynakl) yerle bir
etmeye almlar, bylesi durumlarda en acmasz zulumleri irtikap etmekten
ekinmemilerdir.
Rasululjah (s^a gelince, o bir kul gibi yeyip bir kul gibi yaamakla vunmutu.
Karsnda titreyen bir bedeviye: "Ne titriyorsun?" diyerek, Kayser ve Kisra
gibi saltanat sahibi olmadn, kendisi gibi biri olduunu vurguluyordu.
Titizlikle uygulad 'hukukun ustunluu' ilkesine halel getirmiyordu."en kimin
srtna haksz yere vurmusam, iste srtm, gelsin vursun!" uyans karsnda
hak talep eden Uk-kae (r)'ye dnup: "Haydi al hakkn!" diyecek kadar hukuka
riayet ediyordu.
Buhari'nin naklettii bir rivayette, "Hrszlk yapan Mu-hammed'in kzFatma da
olsa vallahi Muhammed onun eli-
38
nLdeJksserdik diyebiliyordu. Raid ve murid halifeler de hukukun ustunluunu
titizlikle koruyorlar, bu konuda taviz vermiyorlard.
Bu rnekler tarihin eine benzerine slam dndaki bir baka sistemde ahid
olmad ve bundan byle de olamayaca rneklerdi. Ad ve nitelii ne olursa
olsun tum beeri sistemlerde (oulcu olup olmamas farketmez) hukukun imtiyaz
tand bir snf muhakkak olagelmitir. Bugunku sureta ounluku rejimlerdeki
meclislerin ve meclislerin yasland 'gu odaklar'nn durumu bunun en arpc
rneidir. Demokrasilerdeki "hukukun ustunluu" al Jatmacas-n ngiltere'de
yaygn olan u alayl sz ok guzel ifade eder: "Herkes eittir, Kralie biraz
daha eittir."
Hangi sistemin tarihinde, hukukun ustunluu konusunda, tarihimizin aln ak
sayfalarna benzeyen bir sayfa vardr?
3. bn-iHacer, Fethu'l-Bari, K. Hudud, 12. Bab, H. No: 6788, XII!89.
39
2. HLAFET VE SALTANAT
Allah'a yemin ederim ki ben halife miyim, sultan mym bilemiyorum. Eer
sultansam vay halime!...
mer bn-i Hattab
Rasulullah (s.),uyguland surece saltanatn hi bir turune geit vermeyecek
bir model brakmt ardnda. Bu modelin belli bal zelliklerini Rasulullah
(s.) 'm uygulamalarnda grmek mumkun.
Nebevi hilafet sahih temeller uzerinde yukseliyordu. Raid ve murid halifeler
dneminde kimse Rasulullah'm koyduu bu sisteme mudahale etmeye, bu sistemin
ilkelerini sarsmaya ve saltanat ikame etmeye cesaret edemedi. Murid halifeler
bylesine bir durum hissettikleri her davrana iddetle kar ktlar ve
cezalandrdlar.
Ebubekir (r) Beni Saide Sakifesi'nde ashabn bey'atyla halife seilince kimse
onun elinden hilafeti zorla almaya kalkmad. HattaSa'd b. Ubade (r) gibi biat
etmeye yanamayanlar dahi byle bir harekete teebbus etmedi. Hz. Ali tum
kkrtmalara ramen ummetin seimine ve kabulune sayg duymakta kusur etmedi.
Hz. Ebubekir'in seimi kritik bir dnemde gereklemi, ani ve olaanustu bir
seimdi. Bu seimin bir usul olarak sonrakileri balamadn BuharCnin
naklettii Hz. mer'in u szlerinden reniyoruz:
"Eer o zaman byle yapmayp da bir oldu bittiyle hilafet meselesini halletmemi
olsaydm, meclisimizin szu uzatmak, istiarelerle vakit kaybetmek ihtimali
vard. Bu durumda sonuca raz olmak bizim iin ok zor olacakt ve tamiri mumkun
olmayan olaylarla karlaabilecektik. Ebube-
40.
kir'in hilafetinin bir rpda halledilmi olmas bunun ileride umumi bir kaide
haline gelmesini icap ettirmez. Simdi, siz onun gibi zat nereden bulup
karacaksnz? O halde, mus-lumanlarn muaveresi olmakszn, birisi kar da,
baka bir ahsa biat etmeye kalkarsa bu takdirde hem biat eden hem de kendisine
biat edilen lumlerini hazrlam olurlar."4
Anlalyor ki Hz. mer slami siyaset ilkelerinin zedelenmesinden korkmakta,
bunun garantisi olarak da raya dayanan bir ynetim sistemini ngrmektedir.
Hatta ra sistemini zedeleyen davranlarn en iddetli ekilde
cezalandrlmalarm tavsiye ederek verasete dayanan saltanat mahkum etmektedir.
z oullarn hilafete aday olmaktan men etmesi verasete dayanan saltanat
sistemine kar gsterdii tepkiden kaynaklanyordu.
Hz. Or^an'rnjejadetinden sonra kendisini 'halife' yapmak isteyenlere Hz. Ali
0") _yle der:
"Bu i byle olmaz, sizin yetkinizde deildir. Halifenin seimi jura ehline ye
Bedr ehline aittir. Onlar kimi halife yapmak isterse o olur."
Bu bn Kuteybe'nin rivayeti. Taberi ayn olay yle nakleder:
"Huseyin b. Ali'den:
"-Osman ldurulduunde babamla birlikte eve geldik. Rasulullah'n arkadalar
ona gelip dediler ki: Bu adam (Hz. Osman) lduruldu. Suphesiz insanlara bir imam
gerekli. Ynetim iinde ne geme ve Rasulullah (s)'a yaknlk bakmndan senden
daha layk birini bulamayz."
"-Byle sylemeyiniz. Benim vezirliim emirliimden daha hayrldr."
"-Hayr, yle deil. Allah'a andolsun biz sana bey'at edeceiz."
4. bn-i Kuteybe, El-mame ve's-Siyase, 1141; bn-i Hacer, F. Bari, H. No:
6830, XIII148,149.
41
'I !
' I
I ' <
"-Bey'at mescidde, halkn huzurunda, muslumanlann nzasyla olur; asla gizli
olmaz."5
Anlalyor ki, Ali (r) muslumanlann kendisini istediklerini bildii halde,
ray zorbala dnuturme ihtimali olan en ufak bir szntya dahi meydan
vermiyor. Bu tavrm kendisinden sonra olu Hz. Hasan'a biat almas talebiyle
kendisine gelenlere kar da gstererek bunun ummetin istiaresine bal
olduunu vurguluyordu.
Oullarna son kez vasiyet ederken, bir zatn:
"-Ya Emire'l-Mu'minin, niin veliahd tayin etmiyorsunuz?" sorusunu yle
cevaplyordu:
"-Ben de muslumanlan Rasulullah'n brakt gibi brakyorum."6
El-Bidaye sahibinin naklettii bu rivayetten ve dier Hulefa-i Raidin'in
uygulamalarndan anlalyor ki halife seme ii "ura" iledir; muslumanlann
rzas iledir. Babadan oula veraset yoluyla deil. Hele halifelii zorla
gasbetmek, gu kullanarak bu makama oturmak muslumanlann aklndan dahi
gememektedir.
Saltanat ile hilafet arasndaki fark sahabe de ok iyi biliyordu. Ebu Musa el-
E'ari (r), Mesruk b. Ecda (r)'ya:
"jngmetjnu^averejle greleenjbir istir^meliklik ise kl zorujlejde
getiLenjnakamdr,,"1 tarifini yapyordu.
Yine ashabn hilafet ve saltanat anlayn belgeleyen u szleri bn Sa'd'n
Tabakat'mdan nakledelim:
Hz. mgr ile Selman- Farisi arasnda u konuma geer:
"-Ben halife miyim, yoksa sultan m?
"-Eer sen musjumanlannjnalndan bir dirhemjjahi
5. Taberi, Tarih IVI427.
6. bn-i Kesir, El-Bidaye ve'n-Nihaye VIII/14.
7. bn-i Sa'd, Tabakat, IVI113.
42
alsa, kanunsuz ojarakjlakkn^lrnadJajdeiajrsan ve bunu da keyfin
ijnjarcarsan onaman sultansn^deilse halife-sin.
Bu szler mer (r)'i alatt."
Bir gun mer (r) dedi ki:
"-Allah'a yemin ederim ki ben halife miyim, sultan mym bilemiyorum. Eer
sultansam vay halime."
Bu szler uzerine oradakilerden biriyle mer arasnda u muhavere geti:
"-Ey mu'minlc'n emiri! Halifelikle sultanlk arasnda ok buyuk farklar vardr."
mer sordu:
"-Ne gibi farklar var?"
"-Halife, hakk olmadan kanunsuz bir ekilde hi bir ey alamaz, harcayamaz.
Ancak hakka muvafk bir ekilde harcamalar yapar. Allah'a hamdolsun, sen de
byle yapyorsun. Padiah halka zulmeder, devlet maln istedii gibi kullanr,
bakalarna verir, kimse de kendisine bir ey diyemez."8
Raid ve murid halifeler beytu'1-mali ummetin hakk olarak kabul ederler ve bu
hususta ylesine titizlik gsterirlerdi ki Hz. Osman bile, halife olduktan sonra
yapt kimi icraatlarn ncekilerin uygulamalarn rnek gstererek soranlara,
bu titizlii an bulduunu syleyecekti.
Hz. Ebubekir'e srarlar sonucu yllk 4.000 dirheme ulaan bir maa balanmt.
Ancak vefatnda kesesinden 8.000 dirhemin beytu'1-male denmesini vasiyet ederek
bu konudaki hassasiyetini sergilemiti. Yani aldn daha fazlasyla iade
etmiti.
jiz. Ali'ye,, Muayiye gibi halka bahi ve Ijediyejiata-
43
8. A. g. e., 111/306,307.
"-SZj bjA^kild^arumaitjMu)u^unolmgyan ve yakksz usullerle
ijjmJhaUeMemUstiyorsunuz yle mi?"
Yine Hz. Ali, kardei Aku'in beytu'l-malden para isteini "Ne demek! Senin
kardein, muslumanlann mallarm sana versin de kendisi cehennemin yolunu tutsun,
yle mi?" deyince kardei halifeye kar isyan eden Sam ordusunun saflarna
iltihak edecetir.9
Hulefa-i Raidin'in devlet hazinesi konusundaki hassasiyetlerine bir ok rnek
verilebilir.
Rasulullah'n hukukun ustunluu konusunda gsterdii hassasiyete deinmitik.
O'nun yolundan giden raid halifeler de hukukun ustunluune halel getirmediler.
Bu konuda mam Ebu Yusuf un Kitabu'l-Harac'nda anlaml bir rnek yer alr:
Hz. mer hac mevsiminde orada bulunan valileri halkn huzuruna toplayarak dedi
ki:
"nsanlar! Valilerimi size hak ile muamele etsinler diye gnderdim. Deilse
onlar sizin kannza, teninize, malnza dokunsunlar diye gndermedim. Kimin
hakk yenmise kalksn!
O gun birisi kalkt ve dedi ki:
"-Senin memurun (vali) bana yuz kam vurdu. mer:
"-Onu bul, buraya getir. Ben de ona yuz kam vuracam.
Amr b. As ayaa kalkarak kendini yle savundu:
"-Ey Mu'minlerin emiri! Senin valilerine kar byle davranman bir gelenee
dnuur ve onlarn zoruna gider.
"-Andolsun Rasulullah (s)'in kendi nefsine had uyguladn grdum. O'na olacak
da Amr'a m olmayacak? Hak sahibine dnerek: Kalk ve ksas yap!
9. Taberi, Tarih, III/209. 44
"-0 zaman brak da onu raz edelim.
"-Bu ikinizin arasnda bir ey.
Hak sahibini her kjm^a ikLdinajLolnjakjperjkjyuz Oa raz elliler, "i^jt
Raid halifeler bu titizliklerini cahiliye asabiyetinin hortlamamas iin de
gsteriyorlard. unku Rasulullah'n rcddctii 'cahiliye asabiyeti' henuz yeni
musluman olanlann duuncelerinden tamamyla temizlcnememi, bu merdut asabiyet
yer yer frsat bulduka duunce planndan eylem planna da kar olmutu.
Asabiyet onlar garip davranlara surukluyordu. Rasulullah ve Raid halifeler
dneminde muslumanlarla savaan arap kabileleri "ulusuluk" uruna
savayorlard. O an "milliyeti" araplarnn efsanevi nderleri Ebu
Cehil'di. unku Ebu Cchil'in Rasulullah (s)'a kar verdii mucadelenin dinamii
din kaygs deil "ulusuluk"tu. Bu konuda Beyhaki'nin naklettii rivayet hayli
ilgin:
Allah Rasulu Ebu Cehil'e hitaben:
"-Ya Ebe'l-Hakem! Haydi Allah'a ve Rasulune gel. Seni Allah'a imana davet
ediyorum." buyurdu. Ebu-jCehil ise:
"-Ya Muhammedi lahlarmz ktulemeye son verecek misin? Sen sadece kendinin
tebli ettiine ehadet etmemizi mi istiyorsun? te biz de senin tebli
ettiine ehadet ediyoruz. Alla]}'ayemin
sem, sana uy_grdia^LjicG\.
Rasulullah (s) gitti. Bu srada Hz. Ali kageldi. Ebu Cehil:
"-Vallahi O 'nun sylediinin hak olduunu biliyorum. Fakat bana engel olan bir
ey var. Kusayoullar hicabe (Kabe rtusu) bizde, sikaye (haclara su
verme)'bizde, nedve (ynetim) bizde, liva (sancak) bizde diyorlar. Bunlar kabul
10. El-Kadi Ebu Yu.uf, Ktabul-llarac, s. 116.
45
ediyoruz. Onlar yedirip iirdilerse biz de yedirip iirdik. Onlar ne yapmsa
biz dahafazlasn yapmaya altk. Bu sefer tof^^^djibizdetuf
ehillP soy asabiyetine dayal du-
manl kendisine ebedi husrandan baka bir ey kazandrmad. Allah Rasulu
insanlarla halkn arasna gerilen bu duyguyu iddetle lanetledi, knad ve yok
etmeye alt. Raid halifeler de aynsn yapt.
Araplar arasndaki 'asabiyet' duygusunun kendilerini ne duruma duurduunu
Taberi yle nakleder. Talha en-Nemri adnda birinin Museylene'yle muhaveresi:
"-Sen Museyleme misin?
"-Evet.
"-Seni kim gnderdi?
"-Rahman.
"-Aydnlkta m geldin karanlkta m?
"-Karanlkta.
Adam Museyleme'nin yuzune beraber yle der:
"-Ben ehadet ederim ki sen yalancsn ve Muhammed haktr. Fakat bize Rebia
(kabilesi)'nn yalancs Mudar (ka-bilesi)'m sadndan daha sevimlidir."11
lgin olan, adamn Rasulullah'm hak peygamber olduuna ehadet ettii halde
'milliyetilik' akna Museyle-me'yle birlikte slam ordularna kar savap
Museyle-me'yle birlikte lmesi.
Hz. Ebubekir'in hilafeti uzerine bu kullenmi duygular bazlarnca uyandrlmaya
allarak Hz. Ali'ye hilafeti zorla almay teklif ettiklerinde, O:
"-Sizin bu hareketiniz, slam'a ve muslumanlara du-
11. Taberi, Tarih, M/286.
46
man olduunuzu gsteriyor."12 diyerek teklifi reddeder.
lk iki halife bu konuda ylesine titiz davrandlar ki kendi kabile ve
ailelerinden hi kimseyi greve getirmediler. Hz. mer kendisinden sonra
hah^olmaxjnuhternel
duklar kabile fertlerine
T mer, lum deindeyken kendisinden sonra Rasulullah'm yasaklad asabiyetin
hortlamasndan korkarak Hz. Osman, Hz. Ali, Hz. Sa'd b. Ebi Vakkas' ararak
her birine yle vasiyette bulundu:
"Allah akna ey Ali, eer inalarn ynetimini ustlenirsen Beni Haim'i (kendi
soyunu) insanlarn bana getirmekten sakn!
Allah akna ey Osman, eer ynetimi ustlenirsen Ebu Muayt Oullan'n insanlarn
bana geirmekten sakn!
Allah akna ey Sa'd, ynetimi ustlenirsen akrabalarn insanlarn bana
geirmekten sakn!
Haydi, kalkn ve istiare edin. Sonra da iinizi yerine getirin. nsanlara
namaz Suheyb kldrsn.."13
Bu konudaki hakl titizlii ve uzak grululuu yanstan u rivayet daha sonraki
olaylarn anlalmas asndan yararl olabilir:
Hz. mer, Abdullah b. Abbas ve Hz. Osman'n yannda bulunduu bir gun unlar
sylemiti:
"-Eer benden sonra herhangi biriniz yerime geerseniz, aman dikkat ediniz. Beni
Muayt'i (meyyeoullarn) ve efradn halkn ensesine musallat etmeyiniz.
Buzumre bir kere halka musallat oldu mu Allah'a kar itaatsizlik yoluna
gidebilirler. Yemin ederim ki ben bunu sylemezsem Osman byle yapar. Osman
byle yapnca da bu zumre ister is-
12. A. g. e., VI330.
13. A. g. e., IV/192. '> t
47
' |,l i'
-, ,:'
1 |i|.l'l
temez masiyet yolunu tutar. Halk da ayaklanr ve Osman'n lumune sebep olur."14
""""
Rasulullah'm "O syletilenlerdendir" buyurduu mer (r)'in basiretinin
keskinliine amamak elde deil.
Hz. Osman'n hilafetiyle olaylar farkl bir gelime izgisi gsterdi. Hz,
Osmarryakn akrabalarn nemli grevle-rejg^iMr^njlkjkj^^^
mmrLgerekesinLjyle aklyordu:
"-Ehubekir ve mer, beytu'1-mal konusunda, hem kendilerini hem de akrabalarn
skntya soktular. Fakat ben s-la-i rahmi tercih ediyorum."'5
Sla-i rahim hususunda olduka titiz davranan Hz. Os-manhalife olunca
yaknlarn ilk ikihalifenin siyasetinin ak-ne grup gzetti. rnein Mervan
bin Hakem'e Afrika'da-ki ganimet mallarnn humusu (bete bir) olan be yuz hin
dinar balamt. Hz. Osman'n ondan nce de Afrika'dan gelen ilk humusu bn-i
Ebi Sarh'a verdiini unlu tarihi Ibn-i Cerir naklediyor. Hz. Osman srf
bunlardan dolay sahabenin tepkisini ekmemiti. Yaknlarn devletin yuksek
kademelerine atamas da sahabe arasnda itirazlara neden olmutu. Sa'd b. Ebi
Vakkas' Kufe valiliinden azlederek yerine anne bir kardei olan Ukbe b. Ebi
Muayt' daha sonra da baka bir akrabas olan Sa'd b. As' getirmiti.
Bundan baka Ebu Musa el-E'ari'yi Basra valiliinden azlederek yerine anne bir
kardei olan Abdullah b. Amir'i ta-
14. Ibn-u Abdi'l-Berr'in el-lstiab'nda naklettii hu rivayetin benzeri dier
rivayetlerden de, Hz. mer'in 'Hilafet' makam konusunda meyyeoullarna kar
dikkatli davrand anlalyor. Burada akla bir nokta taklyor: Yine ayn
ahsn (mer (r.)] szkonusu kabileye mensup Mtayiye b. Ebi Sfyan' Sam
valiliine getirmesi. Ne ki, burada Hz. mer'in valileri uzerindeki sk
denetimini hatrlamak gerekiyor. Ali (r)'nin bir vesileyle Osman (r)'a syledii
gibi: "Muaviye'nin mer'den korktuu kadar mer'in klesi kendisinden
korkmazd."
15. bnu'l-Esir, ei-Kmil, IIII48,49; bn-i Sa'd, Tabakat, 111164.
48
yin etti. Msr valiliine ise Hz. Amr b. As'n yerine kendisinin sut kardei
bn Ebi Sarh' gnderdi. Hz. mer dneminde Muaviye sadece Sam vilayetine
bakyordu. Hz. Osman onun yetkilerini genileterek Humus, Filistin, rdun ve
Lubnan' da ona verdi.
Bu atamalarn halk uzerindeki etkisi hayli olumsuz olmutu. Sadece halk deil,
sahabenin ileri gelenleri bile honutsuzluklarn her frsatta ifade
ediyorlard. Kufe valiliine atanan Velid b. Ukbe ile eski vali ve guzide sahabi
Sa'd b. Ebi Vakkas arasnda geen u konuma 'tuleka' ile 'sabikun' arasndaki
siyaset felsefesinin ne kadar farkl olduunu gstermesi bakmndan hayli
manidar:
"-Bizden sonra, sen bu memleketi daha m iyi idare edeceksin? Acaba sen, bizden
daha akll ve daha bilgili misin, yoksa biz mi senden daha cahil ve ahmak
insanlarz?
"-Ey Ebu shak (Sa'd b. Ebi Vakkas) tasalanma. Bu bir saltanattr. Sabahleyin bu
saltanatn tadn bir bakas karr, akam ise baka birisi.
"-Size bu saltanatn tadn tattrann kim olduunu biliyoruz."16
Ayn kaynak bu tur eletirileri getirenlerin pek ok olduunu bn Mes'ud'un da
bunlardan biri olduunu syler.
Bu honutsuzluklarn temelinde yatan sebep Hz. Osman'n akrabalarm ynetime
getirmesi olamaz. Bu, tek bana bunca insann ayaa kalkmasn
aklamyor..Sanrz asl sebep, ynetime getirilen bu insanlarn sahabe ve halk
nezdindeki durumlar ve yaantlaryd.
Konunun iyi anlalabilmesi iin bu isimlerden bir kann hal tercemelerini
ksaca aktarmamz gerekecek.
Hz. Osman dneminde ynetime gelen Benirneyye fertlerinin ou "tuleka"dandr.
Tuleka; sonuna kadar dire-
16. bn-uAbdi'l-Berr,el-stiab,IW596.
49
nerek Rasulullah ve ashabyla savap fetihten sonra af talepleri Rasulullah
tarafndan kabul edilip slam'a teslim olanlara verilen isimdi. Bu balamda ilk
akla gelen isimler Muaviye, Sa'd b. Ebi Sarh, Velid b. kbe, Mervan b. Hakem
vesaire gibi Beni meyye ileri gelenleri idi. Tuleka'dan olmak elbette yalnz
bana sulanmak iin yeterli sebep tekil etmiyordu. Zaten asl mesele de ne
onlarn halifenin yakn akrabas olmas ve ne de utuleka"dan olmalaryd.
Rasulullah'n terbiyesinden geen keremli ashab, elbette insanlar ktu
gemilerinden dolay sulamayacak kadar olgun idiler. Hele hele Sa'd b. Ebi
Vakkas, Hz. Aie, Hz. Talha, Hz. Zubeyir b. Avvam, Hz.'Ali, Hz. Abdullah b.
Mes'ud vd. gibi sekin ashabn bylesine basit bir sebepten Hz. Osman'
eletirmeleri ve honutsuzluk duymalar beklenemez. As-hab'a byle bir isnad
reva grmek doru olmaz. Asri sebeb sbkndan, Bedr ehlinden, Rasulullah'n
dizi dibinde yetiip onun terbiyesinden gemi insanlar dururken, tulekann
ibana getirilmeleriydi.. Ki bunlar da her hareketleriyle kendilerini o makama
getireni zor durumda brakyorlard. Biz bunlardan u tanesine gz atalm:
1. Abdullah bin Sa'd bin Ebi's-Sarh: (Amrb. As'n yerine Msr valiliine
getirildi. Hz. Osman'n sut kardei.) Bu zat hakknda slam tarihinin ilk
kaynaklarnda u bilgiler var:
nce musluman oldu. Sonra irtidat etti. rtidadndan nce bir muddet
Rasulullah'n vahiy katipliini yaparak vahyin geliine bizzat ahit olmutu.
rtidat edince tum bildiklerini Mekke muriklerine Rasulullah'la alay malzemesi
etmeleri iin aktarm ve kendisi de her frsatta alay etmiti. Rasulullah'n en
ok incindiklerinden birisidir.17 Rasulullah bu
l_V
17.
50
"Allah'a kar yalan uydurandan, ya da kendisine kar bir ey vahyedilmemiken
"bana da vahyolundu." diyenden ve "ben de Allah'n indirdii gibi indireceim."
diyenden daha zalim kim olabilir?" el-En'am/93. bn-i Kesir, i>u ayetin bn-u
Ebi Sarh hakknda nazil olduunu,
zat hakknda "Kabe'nin rtusune burunmu halde bulsanz bile ldurunuz!"
emrini verdi. Fetihten sonra Hz. Osman onun iin Allah Rasulu'ne tavassutta
bulundu. Onu himaye ederek saklad. Uygun bir zamanda Nebi'nin huzuruna
getirdi. Affedilmesini istedi. Biat1 inin kabulu iin yalvard. Fakat Rasulullah
(s) cevap vermediler. Bu rica u kez tekrar landktan sonra ancak Rasulullah bn
Ebi's-Sarh'vn biatini kabul etti. Ashabna dnerek:
"-Biat etmeden evvel iinizden bu adam katledecek doru biri kmad m? diye
sordu. Onlar da:
"-Biz iaretinizi bekliyorduk" cevabn verdiler. Bunun uzerine Rasulullah (s):
"-Bir peygamber ima ile adam ldurtmez, ak konu-ur."18 buyurdu. bn-i Ebi
Sarh'in slam'a teslim oluu byledir.
2. Mervan b. Hakem: (Hz. Osman'n amcaolu. Daha sonra halifenin bakatibi.)
Babas Hakem b. Ebi'l-As tulekadand. Fetihten sonra musluman olup Medine'ye
gtu. Rasulullah (s) bu zat Taife, surdu. Orada mecburi ikamete tabi tuttu.
Rasulullah'n onu suru nedeni olarak deiik kaynaklarda farkl rivayetler var.
Mervan, babas Medine'den karldnda yedi ya-larndayd.
Hz. Ebubekir, hilafeti dneminde Hakem'in Medine'ye dnme isteini reddetti.
Ayn bavuru Hz. mer'e de yapl-
Taberi'nin de bu grute olduunu syleyerek Sddi'den unu nakleder: "ibn-u Ebi
Sarhdiyor ki:"Eer Muhammed'evahyolunuyorsa bana da vahyolunuyor. Eer Allah
indiriyorsa ben de onun indirdiinin mislini-indirdim. Muhammed "semin alm"
dedi, ben "almun hakm" dedim diyordu." bn-i Kesir, Tefsir, Sabuni Muhtasar,
11600.
18. bn-i Sa'd, Tabakat, 11/141; ayrca: Ebu Davut, Sunen, "Babu'l-Hukm fi men
rtedde"; Nesei, Sunen,. Babu'l-Hukm f'l-Murted; Hakim, Mustedrek, Kitabu'l-
Meazi; bn-i Hiam, es-Sire; bn-i Hacer, el-sabe.
51
A
di. O da reddetti. Osman (r) halife olunca baba-oulun dnmesine musaade etti.
Babas Hakem'in terbiyesinde yetien Mervan bir muddet sonra hilafetin en hassas
noktasnda greve getirilmiti. Halk henuz hayatta olan ve Nebi'nin tekdirine
urayan Hakem'in oluna nufuz edeceinden endie ediyor, Rasul'un z
terbiyesinden gemi bir yn guzide sahabi dururken onun bylesine kritik bir
greve getirilmesini yadrgyordu. Mervan b. Hakem'in icraat karsnda, Hz.
Naile bile bana bir i gelmesinden korktuu kocasna u k yapyor:
"-Sen, Mervan'a itaat ettike o seni diledii yere ekiyor.
"-Ne yapaym?
"-Bir olan ve orta olmayan Allah'tan korkarsn, senden nceki iki arkadann
sunnetine uyarsn. Eer Mervan'a uymaya devam edersen seni lume surukleyecek.
Sonra Mervan'n insanlar nazarnda kymeti, heybeti, sevgisi yok. Halk onun
yaptklar yuzunden seni terkedecek. Ali'ye haber yolla, ondan durumu duzeltmesi
iin yardm iste. unku o sana yakndr. Hem halk ona isyan etmez."19
meyyeoullar hilafeti ele geirince hilafet makamna da atanacak olan
Mervan'n cennetle mujdelenmilerden Hz. Talha b. Ubeydullah' att bir okla
ehid ettiini nakleder tarihi kaynaklar. Sffin'de kendi saflarnda bulunan Hz.
Zubeyr'i de orduyu bozaca endiesiyle katlettirmiti.
3. Velidb. Ukbe b. EbiAuayt: (Hz. Osman'n anne bir kardei, Sa'd b. Ebi Vakkas
azledilerek yerine Kufe valisi oldu.)
/ Bu zat da tulekadandr. Rasulullah kendisini zekat* V amirlii greviyle
Mustalikoullar toprana gnderdi. Grev yerine varmadan geri dnup
dvulduunu ve kendilerine
19. Taberi, Tarih, V/326,327.
gnderildii Mustalikoullarnn zekat vermekten kandklarn syledi.
Rasulullah ok kzdlar ve bu kabile uzerine bir ordu gnderilmesini emrettiler.
Meselenin gerei, mufreze, Mustalikoullar yurduna yaklanca anlald.
Kabile lideri Rasulullah'in huzuruna karak szkonusu kiinin kendilerine
gelmediini, kimseyle temas kurmadn, haddizatnda kendilerinin, zekat
toplamak iin bir grevlinin gelmesini beklediklerini syledi.
Bunun uzerine u mealdeki ayet-i kerime nazil oldu: Ey man edenler! Birfask
size bir haber getirdii zaman onun (doru olup olmadm aratrp) aa
karn; deilse bilmeden bir kavme satarsnz da yaptnza piman
olursunuz. (Hucurat, 6)
Bu zata ilk iki halife dneminde, baz kuuk apl memuriyetler dnda bir
grev verilmedi. Hz. Osman halife olunca Sa'd b. Ebi Vakkas'n yerine Kufe'ye
vali olarak atad, kiye dukun olduu ortaya kmt. Olay her yanda duyuldu.
Ashabtan bazlar Hz. Osman' uyarnca halife bir ura kurulmasn emretti. Bu
rada alnan karar gereince zel bir mahkemede suu sabit gruldu. Hz. Osman
hukum iini Hz. Ali'ye brakt. O da Velid'i krk krbala cezalandrd.20
Buhar ve Muslim'in naklettii bu olaydan da anlalaca uzere Hz. Osman'n
ald tepkilerin temelinde rneklerde grduumuz zatlarn tavr ve
davranlarnn etrafa pek guven vermemesi yatyordu. Kimi tarihiler nebevi
hilafetin ileride ciddi sorunlar douracak biimde yara almasna sebep olarak
Sam valisi Hz. Muaviye'nin 12 yl ayn beldede ve ok geni yetkilerle kalm
olmasn gsterir.
Butun bu sebepler biraraya gelince honutsuzluk duunceden eyleme geiyordu.
Karklk kararak kendileri-
20. Buhar, Sahih, Kitabu Fedaili's-Sahabe, H. No: 3696,3872,3927; Muslim,
Sahih, Serh-iNevevi, Kitabu'l-Hudud "Haddu'l-Hamr."
53
i
52
-VJ
ne iyi bir zemin hazrlamak isteyenlerin de gayretiyle slam'da ilk fitne
kopuyor ve Hulefa-i Raidin'in uuncusu ve sekin sahabi Hz. Osman grevi
banda hem de Kur'an okurken fesatlarca katlediliyordu. zellikle Hz. Ali ve
Zeyd b. Sabit gibi ashaptan bazlarnn tum abalarna ramen slam siyaset
tarihinde bir dnum noktas olan olay n-lenemiyordu.
Bunda Hz. Osman'n her eye ramen isyanclarla arpma teklifini ummet arasna
kan ve kin girmesin soylu duuncesiyle; "Emme'l-ktal?Fela!.." (Sava m?
Hayr...) demesinin buyuk pay vard. Ayaklanmann ilk gunlerinde Hz. Osman'n
minbere kn ravi yle naklediyor:
"Osman insanlarn huzuruna kt. Minbere oturup alad ve insanlar da
aladlar. Hatta Osman'n sakalna baktm ki gzyalaryla slanmt. Alarken-
yle diyordu: Al-lahm sana tevbe ediyorum. (nsanlara dnup) eer bana bir
frsat daha tannrsa kendisinden raz olunan iyi bir kul olurum. Sizinle
aramzdaki engelleri kaldrrm. Siz de evime (hilafet kona) serbeste girip
kabilirsiniz. Vallahi sizden kamam ve sizi raz ederim. Mervan ve avanesini
de uzaklatrrm."
Evine girdi ve hemen ardndan Mervan girdi. Surekli Osman' fitledi. stunden
girip altndan kt. Sonunda onu va'dlerinden vazgeirdi. nsanlar u gun
beklediler. gun geince Osman utand iin bir daha insanlarn huzuruna
kamad.21 Ardndan uzucu olay meydana gelerek isyanclar Hz. Osman'
katlettiler.
21. Taberi, Tarih, IVI363. '
Ayn kaynak olayn devamm yle nakleder: "Osman dedi ki; ben utandm iin
onlarn huzuruna kamyorum. k onlarla konu. Mervan kapya kt. ylesine
bir kalabalk vard ki insanlar izdihamdan ustuste ylmlard. Mervan yle
konutu: "Ne bu haliniz! Sanki yama ve zorbala gelmi gibisiniz, yuzleriniz
ask. Sanki herkes birbirini kulandan tutup buraya getirmi. Sizin ne
istediinizi biliyorum; siz saltanatmz elimizden almak iin geldiniz. De-
54
slam siyaset tarihinde bu olaylarla daha nce hi sorulmayan sorular gundeme
geldi. Bunlar: mmetin biatyla seilmi bir halife azledilebilir mi? Kl
zoruylahilafetin meru sahibinden alnmasnn hukmu nedir? vs. Bunlar siyaset
felsefesine dair sorulard. Daha sonra kacak olan siyasi mezheplerin
ilk,tphurnubu^^olayn zihinlerde brakt sorularla atld.
Hz. Osman eer bir halife dil de saltanat bir zorba gibi, bir padiah gibi
davranm olsayd, kukusuz isyanclar yok etmek iin meru, gayr-i meru her
areye bavurur kaa mal olursa olsun ynetimi elinden karmak istemezdi.
O bir sultan gibi davransayd peygamber ehri yaklp yklacakm; ashabn
can, mal, rz heder edilecekmi; bunlar duunmez, gzu iktidardan baka bir
eyi grmezdi. Ama o byle yapmad. Can pahasna Nebevi hilafetin ak alnna
saltanat lekesini surmedi. Mulkun temeli olan adaletten amad ve gerekesi ne
olursa olsun zulme meyletmedi.
Nebevi hilafete kan duurulmutu bir kez. Bazlar ca-hiliyeden kalan kan
davalarn surdurebilmek iin Hz. Osman'n katledilmesini bulunmaz bir bahane
saydlar. Hz. Ali (r) byle netameli bir dnemde halife seildi. Kendinden
nceki u halife gibi meru bir usulle (ura) ibana gelen Hz. Ali'ye toplam
says.yirmiyi bulmacan bir grup biat etmedi. Bylesi istisnalar dier halifeler
iin de geerliydi. Hatta Hz. Ebubekir gibi bir halife bile bunun dnda
deildi. Ne ki, bu kez durum farklyd. Biat etmeyenler bizzat ummetin raid
halifesine kar fiili bir mucadeleye giriiyorlard. Bu grubun niyetleri ne
kadar sahih olursaolsun slam'n siyasi tarihi incelendiinde acyla
grulecektir ki, masumane gereke-folun buradan. Vallahi eer uzerimize gelecek
olursanz bizden bir Emir size dunyay zindan edecek ve gun yuzu gstermeyecek.
Kt aklnzla marmaym; dnun geldiiniz yere. Biz elimizdekini korumaktan aciz
deiliz vallahi." A. g. e., IVI362. .
55
lerle balayan bu atlak slam'n istikbalinde gittike derinleen ve buyuyen
bir yara olarak kalacak bu tarihi atla kapatmaya ve yaray sarmaya alanlar
tarihte ve gunumuzde iten ve dtan gelen eitli yaygaralarla devre d
braklacakt.
Hz. Osman'n kann, onu korumak iin canlarn ortaya koyan Hz. Hasan ve Hz.
Huseyin'in babalarndan soruyorlard. Meru bir ekilde greve gelen halife'den,
ayn halifeye artsz bal olmas gereken Sam valisi Muaviye'nin er' hi bir
dayana olmad halde hesap sormas, elinin altndaki tum guleri meru olan
ve kendisinin de bal bulunduu merkezi ynetime kar rgutlemesi, ileri daha
da iinden klmaz hale getirmiti.
Hz. Ali kendisine kar isyana kalkanlara yle diyordu:
"-nce biat edin, sonra da hakknz isteyin. Pein ve artl biat are
deildir."
Hatta bir ara Hz. Talha ve Hz.^Zubeyr eliinde ashab-tan bir gurupla Hz. Ali
arasnda yle bir muhavere geer:
"-Biz hadleri icra etmek artyla sana biat edeceiz. Sen sulular
cezalandracak^Hz. Osman'n katiline ksas yapacaksn.
"-Kardelerim! Bunlar ben de biliyorum. Ancak bu adamlan~|mdTnasl yakalarm?
Henuz durumu duzeltip devlet gucunu elimize geirememiiz. Bunlar yakalayp
cezalandracak imkanmz yok. Bu i iin bir sure beklememiz gerekecek. Siz eer
muktedirseniz bizzat sulular yakalayp getiriniz.
-Biz yapamayz.
-Allah'a yemin ederim ki, ben de sizin duunduklerinizi duunuyorum. Olaylar
yatnca meselenin nasl halledileceini greceksiniz. Karklklar ortadan
kalknca hak ve hukuku iade etmek kolaylar."22
22. A.g.e.,IV/363. 56
Hz. Talha ve Zubeyir Halife'den izin alarak Mekke'ye giderler. Orada mu'minlerin
annesi Hz. Aie ile buluup anlarlar. Hz. Osman'n kann talep etmek uzere
Basra ve Ku-fe'ye asker toplamaya giderler. Yolda kafileye meyyeoul-larndan
taraftarlaryla birlikte iki kii katlr: Said b. As ve Mervan b. Hakem.
Said adamlarna:
"-Osman'n katillerini bulmak ve onun kann almak istiyorsanz, sizinle
birlikte bu orduda bulunan baz kimseleri de ldurmeniz gerekir."
Bununla Hz. Talha ve Zubeyr'i kasdetmektedir. unku Hz. Talha ve Zubeyr de Hz.
Osman'n yukarda deinilen icraatlarn aka eletirmiler,
honutsuzluklarn her frsatta ifade etmilerdi. Bu teklife kafilede bulunan
Meyan u karl verdi:
"-Hayr. Biz onlar (Talha, Zubeyir ve Ali) birbirleriyle savatracaz. Birisi
mutlaka dierini yenecektir. Yenen ise kukusuz zayflam olacaktr, ite o
zaman kolayca geriye kalann hakkndan da geliriz."23
Bylesi duygularla gelien olaylar sonunda hilafetin guleriyle kar taraf
arpma noktasna getirdi. nlu Ce-mel Sava vuku buldu. Savatan nce halife,
Hz. Talha ve Zubeyr'i ararak onlara Rasulullah'n szunu hatrlatt. Onlar
bulumamak iin ordunun en arka saflarna getikleri srada byle bir olayn
busbutun zulmeye yol aacan hisseden Amr b. Cermuz adndaki bir adam Hz.
Zubeyr'i katletti. Hilafet eski bakatibi Mervan b. Hakem de, ayn orduda
olmalarna ramen Hz. Talha'y katletti.24
Hafz ibn Kesir el-Bidaye's'mde Hz. Zubeyr'in savatan ekilmesine sebep olarak,
Hz. Ali'nin ordusunda Hz. Am-
23. bn-i Sa'd, Tabakat, VI34, 35.
24. A. g. e., IHI233; V/38.
57
marb. Yasir'i grerek, Rasulullah'm "Seni bai (asi) bir guruh katledecek"
hadisini hatrlam olmasn nakleder.
Mervan b. Hakem'in plan aynen tutmu, sekin ashab kar karya getirilmi, on
bin insan da bu muharebede can vermiti.
Butun bunlara ramen Raid Halife Hz. Ali Nebevi hilafetin temeli olan adalete
glge duurmemi, Cemel olaynda ordularna u mealde emirler vermitir:
"-Muharabeyi terketmek isteyenlerin peine taklmaynz. Brakn kasnlar.
Yarallarn uzerine saldrmaynz. Zaferi kazanrsanz muhalif zumrenin
ezilmesine gayret etmeyin. Zaferden sonra, her iki tarafn lulerine cenaze
namaz klnz ve ehitlerine hurmet gsteriniz!"
Kar gulerin mallarn ganimet saymayan Hz. Ali Basra camiine getirttii
mallar sahiplerine iade etti. Kendisi hakknda, Basra genlerini kltan
geirtip kadnlarn cariye yapacakm ayias kartlmasna olduka uzulerek
unlar syleyecekti:
"-Benim gibi bir insan, byle bir muameleyi kafirlere bile reva grmezken, nasl
olur da muslumanlara byle davranabilir?"
Hz. Ali hilafet makamna getirilince Emir Muaviye'yi Sam valiliinden azletti.
Yerine ashaptan Sehl b. Ahnef i atad. Muaviye halifenin atad yeni vali
uzerine bir bluk asker yollayarak geriye evirdi. Bunun uzerine Hz. Ali hem
Ahnef e hem de Muaviye'ye birer mektup yollad. Hz. Muaviye bu mektuba uzun bir
sure cevap vermedi. Hicri 36'da Hz. Ali'ye bir zarf yollad. Halife zarf anca
iinden bo bir kat kt. Hz. Ali zarf getirene bunun anlamn sordu. Cevap:
"-Bu demektir ki, benim ardmda Osman'n kann istemek iin Sam'da toplanm
altmjbin asker var.
58
(, "-Osman'n kann kimden istiyorlar? diye soran Hz.
; L Ali bu kez u cevab alyordu: ^ "-Zatalilerinin boyun
damarlarndan."25
bn Esir ve yaklak bir ifadeyle Tabeh'nin naklettii bu szler Sam valisinin
yalnzca itaat etmemesi deil bununla birlikte hilafet ordusunu halifeye kar
ayaklandrmas anla-, ' mma geliyordu. Onun Hz. Osman'n katilleriyle bir
alp ve-
1 . remediinin olmad anlalmt.
^\? Hz. Ali Cemel olayndan sonra kendisine kar bakal-
N dran Sam valisinin uzerine yurumeyi duunuyordu. Ancak bundan sonra Cerir b.
Abdullah ile Sam valisine bir mektup yollad. Nasihatta bulundu. Sam valisi
Cerir'i bir sure oyalad. Bu sure zarfnda Hz. Cerir Sam ileri gelenleriyle
gruup
^ onlara Hz. Osman'n kanndan halifenin mesul olmadn
2 anlatt. Bir ounu ikna etti. Sam valisi telalanarak Amr b. >
As'la istiare etti. O da nebevi hilafetin yatan deitirecek
olaylar balatan u tavsiyeyi yapt:
"-Osman'n kanndan li'nin sorumlu olduunu syleyerek savaa gireceiz."
Bu arada Hz. Cerir'in gayretleriyle aleyhlerine dnen Sam kamuoyunu yanltmak
iin ahitler bularak Hz. Osman'n kanndan Hz. Ali'nin sorumlu olduu yollu
ehadette bulunuldu. Halifenin ordusuyla Vali'nin ordusu Frat'n bat
yakasndaki Sffin denilen yerde karlat. Kendilerinden nce gelip su
balarn tutup hilafet ordusuna su vermeyen Sam ordusunun aksine buralar ele
geiren Hz. Ali askerlerine u uyary yapyordu:
"Gerei kadar su aldktan sonra muhalif ordunun sudan yararlanmasna engel
olmayn!"26
Halife kendisine kar bakaldran Sam valisine son bir
25. Taberi, Tarih, IV/444; Ibnu'l-Esir, el-Kmil, IIII94.
26. Taberi, Tarih, IV/572.
59
uyanda bulunmak istedi. Uyary dinlemek istemeyen Va-li'nin cevab yleydi:
"Buradan kp gidiniz. kimizin arasnda ancak kl konuacak."
Kllar konutu. Muharebe balad. Hz. Ali (r) ordusuna u utte bulundu:
"-Dikkat ediniz! Savaa nce siz girmeyiniz. Onlar saldrmadka hucum
etmeyiniz. Eer onlar yenerseniz kaanlarn peine taklmaynz. Kaanlar ve
muharebeden ekienlenleri ldurmeyiniz. Yarallara saldrmaynz. Kimsenin
elbisesini soymaynz. lulerin burun ve kulaklarn kesmeyiniz. Kimsenin
hanesine tecavuz etmeyiniz, maln yamalamaynz. Size kufretseler dahi
kadnlara dokunmaynz."27
Ammar b. Yair (r) her zaman olduu gibi bu savata da Hz. Ali(r) tarafndaidi.
Emir Muaviye'nin askerleri Hz, Am-mar' ehit ettiler. Bu ehadet hakl ve
haksz ayrdetmede upheye duen bir ok sahabi tarafndan kesin bir burhan
olarak deerlendirildi. unku Rasulullah (s) Kutub-i Sitte ve dier sahih
kaynaklarn tumunun naklettii mehur bir hadisinde bizzat Ammar'n kendisine
yle buyurmutu: "Seni ba (isyankar) bir guruh katledecek." Hz^Ammar'm
ehadetiyle kimin hakl kimin haksz olduu konusunda upheye duen ashabtan
bazlar da artk tereddutlerini brakmlard. Abdullah b.As (r) bu hadisi Mua-
viye'ye okuyunca hadisi tekzib ve inkar etmedi, te'vil etmek istedi:
. "-Ammar'n lumune sebep olanlar asl kar taraftr. Eer onlar savaa
girmeselerdi Ammar lmezdi."
Bu szleri nakleden Cessas'tan baka Hafz bn Kesir de u hukmu verir:
27. A. g. e./VHO, 11; bnu'l-Esir, el-Kmil, 1111164-167. 60
"-Bu olayda Rasulullah'n verdii haberin srr zuldu. Yani 'Ammar' isyankar
ve bai bir guruh katleder' haberinin srr. te buradan da Hz. Ali'nin hakl
olduu kar."
Hz. Ali'nin Muaviye^nin yukardaki te'vilini duyunca yle syledii rivayet
edilir:
"-Eer bu te'vil doruysa pekala diyebiliriz kiHz. Ham-za'nn katili de Hz.
Peygamber'in kendisiydi."
Butun bu sebepler Sam ordusunun yenilgisini hazrlaynca Hz. Amr b. As Kur'an'
mzraklarn ucuna takp ite bizimle sizin aranzda bu hakem olsun, teklifini
yapar ve bundan maksadn yle aklar:
"-Bu Kur'an'm hakem olmasn syleyerek mzraklarn ucuna takma ii Ali'nin
ordusu uzerine tesir eder. Onlar 'Biz buna inandmz iin baka bir ey
dinlemeyiz' derler ve ordular iinde bozgun kar. Byle olunca frsat elimize
gemi olur."28
Hz. Ali "Bu bir hiledir, buna aldanmayn!" demise de etrafndakiler bu tuzaa
dumekten kurtulamazlar.
Nebevi hilafet yara almaktadr. Sultani hilafete doru adm adm ilerleme
surecinde bir dnum noktasdr 'tahkim olay'. Ayn zamanda slam'n siyasi
tarihinde ilk ciddi kopuun varlk sebebidir.
Kendisinin tayin ettii Abdullah b. Abbas akrabas olmas gerekesiyle kabul
edilmeyince, Hz. Ali guvenemedii halde Hz. Ebu Musa el-E'ari'nin hakemliini
kabullenmek zorunda kald:
Emir Muaviye'nin hakemi Amr b. As "Sizce nasl bir yol takip etmeliyiz?" diye
sorunca, Ebu Musa:
"-Bence Ali'yi ve Muaviye'yi iten uzaklatralm. Muslumanlar toplansn
kendilerine bir halife sesin." Hz. Amr b. As da:
28. Taberi, Tarih, VI48.
61
J
\
"-Dorusu budur. Ben de byle duunuyordum." ceva bira verdi. Bunun uzerine iki
taraftan da sekin yuzer kiinin huzuruna kld. Amr, Ebu Musa'ya:
"zerinde ittifaka vardmz eyi halka ilan et!" deyince Amr'n niyetini
farkeden Abdullah b. Abbas, ikisinin de bir konuda mutabakata varmlarsa Amr b.
Asla birlikte bu hukmu ilan etmeleri gerektiini Ebu Musa'ya hatrlatarak "nce
o konusun" teklifinde bulundu ve ona yle sitem etti:
"-Yazk sana, sanrm sen tuzaa duuruluyorsun!"
Ebu Musa korkusunun yersiz olduunu syledikten sonra halkn huzuruna karak
yle dedi:
"-Ben ve arkadam (Amr b. As) u konuda anlatk: kimiz de hem Ali ve hem dt
Muaviye'yi iten uzaklatrmaya karar verdik. Halk toplansn istediini
kendisine emir sesin. te ben hakem sfatyla her ikisini de vazifeden
azlettim. Simdi sizin iiniz kendi elinizdedir. stediinizi kendinize emir ve
halife tayin edebilirsiniz."
Sz sras Amr b. As'tayd. O da unlar konutu:
"-Muhterem arkadamzn ne sylediini hepiniz duydunuz. O kendi adamn
azletti. Ben de ayn ekilde Ali'yi hilafetten azlettim. Fakat ben Osman'n
varisi ve kann isteyen, bu makama en layk bulduum kendi adamm Muavi-j ye'yi
onun yerine halife tayin ettim."
Ebu Musa bu szleri duyunca Amr'a bard:
"-Allah sana yardm etmesin. Hile yaptn ve fesat yoluna gittin. Sen uzerine
varsan da, kendi haline terketsen de dilini karp soluyan gibisin (A'raf,
175)" dedikten sonra etrafndakilere yle yaknd:
"-Simdi ne yapacaz? Bu adamla bir hususta anlatki Fakat szunu tutmad."
j
Bu ileri hep kenardan takip etmekle bilinen Abdullah b. mer bile dayanamayarak
unlar syler:
62
"-Gruyorsunuz ite! mmet ne hallere dutu. mmetin kaderi yle adamlarn eline
terkedilmitir ki, bunlardan biri dierini hie sayarak, istedii ekilde bir
oyuncakla oynar gibi oynuyor."
Hz. Ali bu hakem olayn yle yorumluyordu: "-Dinleyiniz. Hakem yaptnz
bu iki arkada Kur'an'm hukumlerine gre hakemlik yapacaklar yerde,
Allah'n gsterdii doru yolu brakarak kendi kafalarna gre hareket
etmilerdir."
Hz. Ali hilafetin zulum temelleri uzerinde yukselen saltanata dnumesinden
korkuyor, bu konudaki endiesini son zamanlarda sk sk dile getiriyordu:
"-Allah'a yemin olsun ki, kendinize ynetici setiiniz u insanlar, size
Kisrala\ Hirakller gibi davranacaklardr."29 Bir baka szunde ise yle
buyurmutu: "-Gidiniz, o zumre ile savanz ki kendilerini mustebid ve
zorbahukumdar, Allah'n hurkullann da kleyapmak isterler."
Emir Muaviye gittike nufuzunu artryordu. Ynetim iki bal bir hal almt.
Butun bunlar yetmiyormu gibi bir de harici sorunu kmt. Hicri 40 ylnn
Ramazan aynda Hz. Ali'nin katliyle Nebevjjnlafetin gulu halkalarndan biri
dahakppiu. Hz. Hasan'm Emir Muaviye ile aibeli bar anlamas imzalamasndan
sonra meydan yalnzca Beni meyye'ye kald.
Hz. Hasan'in grevden ekilii Rasulullah'tan sonra hilafetin 30. ylnn
bitiine (hicri 41. yln rebiulevvel ay) denk geliyordu. Allah Rasulu bu
hadiseyi daha nce haber vermilerdi:
"Benden sonra hilafet 30 sene devam eder. Sonrapadi-
ahlk balar."
29. A.g.e.,VI77.
63
A
Hilafetin bitip saltanatn balad tarihi ok nceden tespit eden bu szler
olanca plaklyla tecelli edince, muhalefet eden ya da muzmin tarafszlyla
bilinen bir ok sa-habi pimanlk duyacaklardr.
Hz. Ali ile kendisine kar bakaldranlar arasndaki mucadeleyi fitne sayp
kendi kesine ekilenlerden Abdullah b. mer lum deinde; "dunya ilerinden
hi bir eye yanmam da bailere kar Ali'nin safnda savamadma yanarm."
diyecekti.30
Yine sahabeden Mesruk b. Ecda (r) da Hz. Ali'ye yardm etmedii iin tvbe
istifar ettiini syleyecekti.31
Butun bu dnuum surecinde Hz. Muaviye'ye hep akl-danelik eden ve hadiseleri
planlayan Amr b. As (r)'n da Hz. Ali ve Emir Muaviye mucadelesinde Muaviye'nin
yannda yer aldna ok piman olduunu yine ayn kaynaktan reniyoruz.
Sekin sahabi Zeyd b. Erkam da bu olaylara tepki gs-termeyip girdii sukut
orucunu Hz. Huseyin'in ehadetinde bozacak ve Kufe sokaklarn u szlerle
nlatacakt:
"Siz ey arap cemaat! Bu gunden sonra hep kul, hep klesiniz. Siz bir zillete
raz oldunuz. Zillete raz olana yazklar olsun!"32
30. bn-iSard,Tabakat,IVI187.
31. bn-u Abdi'l-Berr, el-stib, 1/30-37.
32. Taberi, Tarih, VI456.
64
3. MAMET VE SALTANAT
Hicri 40 ile 60 yllar arasn tarihimizin en netameli dnemi olarak
adlandrmak mumkundur. slam tarihinde bir milat'tr bu dnem. Asr saadet
muslumanlyla gunumuz muslumanl arasndaki derin uurumlara bakp da here-
yin nasl olup da bu kadar deiebildiine akl erdirmek isteyenler bu zaman
kesitini iyi incelemek zorundadrlar. te o zaman, nurun nasl olup da zulmete
dnutuu, Allah Rasu-lunun ve onun kutlu ellerinde yetien pak ashabnn ter ve
kanla yourduklar harla yukselttikleri slam binasnn temellerinin nasl
sarsld anlalabilir.
Allah Rasulunun 23 senede yerletirdii asr saadet in-7 klab ok salam
temeller uzerine bina edilmiti. Bu binann yerinde daha nce cahiliyyenin hakla
batl karm harcndan yaplmirk'm khne yaps vard. Allah Rasulu o
yapy yerle bir etti. Onun kalntlarn yeni binann altna gmdu. Yeni slam
binasna yeni ve sahih temellerle balad. Projesi Allah'a ait olan bu binann
mimar Rasulullah't. Sutunlar onun yetitirdii ahsiyetli ekirdek kadro,
talan ise slam cemaatini oluturan fertlerdi.
Dunya tarihinin grebildii bu en apl inklabn dinamiklerini maddeler halinde
sralayacak olursak: / l.Kitab. r.....". .
. J
2. Sunnet. '
! 3. Sahsiyetli ekirdek kadro. / 4. Cemaat.
| Son ikisinin ilk ikisine dayanarak oluturduu kurumun ad ise 'slam
Toplumundur.
te bu toplumu oluturan bu ana unsurlar, asr saadet inklabnn- da garantisi
olan kurumsal yapnn (devlet) si-gortasyd. Bu drdu imento, su, demir ve kum
vazifesi g-
65
A I
A,,
c?5 e -u "e r- <" -S-p5 to "-2
, ' I i
[V 2 & "^ C c E E
0)
>
nj
s e
2" 3 -S ~Z
5 3 .h! O
S c
^ "35 Si S -c
--------- u
P
C .Ad
-fi .S
= 5
>&0 c3 C 3
s "g- 2
S 8 , ,
N 3 5 g >
TU
1>
m ns
ggg.5 ^'
*3 -m O
-J re
c 3 - 8
CO
l
co -a'"
> u
O 3 -B -r> ,
S ^ S ^ $ g c
53
5 -i Ss | .2 I 3
S .-S - 'S ^j
"S.&?
~ * i n
3JI
s'> 3 ^ .j J
^;g
C "l
g-ga
.fitilli
i 1>
1
o
T3:
3
a!
:3
S O tt
<U 3
-s s
(O
3J Sahsiyetli ekirdek Kadro'nun Tasfiyesi: Rasulul-\ lah'n z elleriyle
terbiye ettii altn nesil nebevi yapnn en \ buyuk garantisiydi.
Bahvanln Allah Rasulunun yapt-\ bu asr saadet bahesinin gulleri, ok
etin artlardan ge-I erek dayankllklarn ispatlamlard. i Onlar
nebevi yapy ayakta tutan ana sutunlard. Allah onlar sevmi onlar da Allah'
sevmilerdi. Allah'a ve nebisine verdikleri szde durmular, aldklar nebevi
terbiyenin gereini yerine getirmekten ekinmemilerdi. Nasl ki Ra-sulullah
Allah'n aheseriyse, sahabe de Rasulullah'm aheseriydi. En etin artlar
birlikte gusledikleri Nebi'ye analarn, babalarn ve hatta nefislerini feda
eden bu zor zaman dostlar, saltanatn nunde dikilen en buyuk engeldi.
Bu engelin nasl tasfiye edilmeye balandn "Hilafet ve Saltanat" blumunde
bir para hikaye ettik.
Birinci tasfiyeden yakay kurtarabilenler ve 'sbkn'un ellerinde yetien bir
sonraki kuan nculerinin tasfiyesi de Hicri 40'dan sonra gerekletirildi.
Elbette kolay olmad bu. Rasulullah'm mirasn tahriften korumak isteyen
'imamlarla, nebevi siyasetin yatan deitirmek isteyen 'sultanlar' arasndaki
mucadelede bazen tarihin en kanl, en dramatik gruntuleri ortaya kt. Bu
mucadelenin saflar o kadar net, verilen mucadele o kadar akt ki, hi yorum
yapmadan yalnzca hadiseleri anlatmak kimin ne yapmak istediini anlamak iin
yeterliydi.
'4. slam Cemaatinin Paralan: Muslumanlarn cemaati ancak dier u unsurla
birlikte ayakta kalabilen bir yapdr. O unsurlar yklnca cemaatin de
kendiliinden paralanmas, hizip kavgalarnn balamas kanlmaz hale gelir.
islam cemaatinin paralanmasnda rol oynayan en buyuk sebeplerden biri de 'feth'
anlaynn arptlmasdr.
68
RasuluHah'm fetihf^anlayjsj Hayber'in fethinde, komutan Hz. Ali'ye syledii u
szde ifadesinlbulur: "Yava ol ey Ali; senin elinden bir kiinin hidayet
bulmas gunein uzerine doduu her yer(ifethetmen)den hayrldr."
Burada amalanan topraktan nce insann fethidir. Bu anlay ganimet hatrna
insan topraa feda eden fetih anlayyla yer deitirdi. Fethedilen yerlerin
acemi ahalisinden duzenli-maal ordular kuruluyor, onlarla yeni 'fetihler'e
giriiliyordu. Saltanatn devam iin hazinenin surekli dolu . kalmas icab
ediyordu. Bu da ancak fetihlerle mumkundu. Bununla birlikte Rasulullah'm koyduu
ganimet taksim kurallar saltanat sahipleri tarafndan sulta sahibinin ahsi
tasarrufuna ak hale getirilmek iin tahrif ediliyordu. slami fetih anlay o
dgnli arptlyordu ki; Beni meyye dneminde musluman olan zimmilerden, yalnz
gayri muslimler-den alnmas gereken 'cizye' alnmaya devam ediliyordu. Bir
keresinde Basra ve Kfe'nin musluman olan zimmileri bu slam d uygulamay
protesto etmek iin "Va Muham-meda! Va Muhammeda!" feryatlaryla sokaklara
dkulmuler, saltanat onlarn bu feryatlarn kanla bastrd gibi onlar
destekleyen alimleri de rahat brakmamt.
Evet, uursuzca yaplan fetihlerin slam cemaatinin saf yapsn nasl bozduunu
syluyorduk. nsan tahkir eden bir fetih anlayyla teblisiz ve hazrlksz
alnan beldelerin halklar ya musluman oluyorlar ya da zmmi olarak
kalyorlard. Her iki halde de slam cemaatinin safi yaps uzerinde olumsuz
etkiler brakyorlard.
Rasulullah'm yeni fethedilen ya da slam'a yeni giren halklarn slami eitim ve
renimine verdii nemin binde biri verilmiyordu. Sehadetleri drfmda baka
yanlaryla musluman olma frsat tannmayan hu insanlar eski yaantlarn,
geleneklerini, duuncelerini ve hatta inanlarn da birlikte getiriyorlard. Bu
durumda tabiatyla slami terbiyeden
69
uzak bir toplum oluuyor, bunun karsnda eitimden gemi sorumluluunun
bilincindeki slam cemaati ynetimm basklan, harpler ve salgn hastalklarla
surekli eriyordu.
Sonuta, bandaki yneticileri kontrol eden ve gerektiinde kllaryla
duzelten duyarl kesim yerini slam'dan habersiz, terbiyeden gememi, daha
ilmihal duzeyinde bile bir eitime tabi tutulmam, sorumluluundan b-haber,
siyasi olgunluu olmayan acemi bir kitleye terketmiti.
Butun bu olumsuzluklar uzerine 'cihad' meslekletirilip ibadet olmaktan
karlnca 'devlet' de 'devleti. Artk her nune kan ezen bir heyula
(Leviathan) idi.
slam binasn ayakta tutan bu drt unsur eitli yollarla devre d
braklnca bu binann altnda kalan antik cahili deerleri ortaya karmak gu
olmad. Bu cahili deerlerden ilk karlanlar ise 'saltanat' ve 'asabiyet' idi.
Nubuvvetten saltanata geite bir kpru ilevi gren bu dnemi birlikte
izleyelim.
Ara Dnem
Drduncu raid halife Hz. Ali'nin ehadetiyle boalan hilafet makamna bakent
Kufe halk Hz. Hasan' aday gstermiler ve ardndan biat etmeye balamlard.
Daha nceki olaylar munasebetiyle Kufe halknn ihanetine yakndan ahit olan
Hz. Hasan, onlara yapt ilk konumasnda u artlar kouyordu:
"... Benim savatmla savaacak, bar yaptmla da bar yapacaksnz!"
Bu, biat olaynn gerektirdii en doal istek bile Kufeli-ler'in homurdanmasna
yetmiti. "Sava da neymi!" diyorlard. Hz. Hasan' daha orackta taciz etmeye,
szlu hakarete ve hatta uzerine yurumeye kadar vardrdlar ii. Daha ilk etapta
oyun bozan byle bir halkla yola klmayacan anlamt o. 7u
Yeni halifeye ilk biat edenler arasnda nemli biri de bulunuyordu: Hasan b.
Kays.
Hasan b. Kays, Hz. Ali'nin oluturduu lume biatl 40.000 kiilik seme fedai
ordusunun komutanyd. Bu ordu son olarak Azerbaycan'a yollanan zekat amillerini
korumakla ve zekat toplamaya nezaret etmekle grevlendirilmiti. Hasan b. Kays
ve ordusu yeni halifeye biat ederken Kur'an, Sunnet ve Sava uzerine biat
ediyordu. Askerlerdeki ganimet hrsndan doan bu sava isteini Hz. Hasan ho
karlamamt. uncu artn gereksiz olduunu, biatta as-lolann Kur'an ve
sunnet olduunu sylemesi onlarn houna gitmedi. Sava meslek sahibi birinin
ie kmas gibi gruyorlard unku. Hasan b. Kays gibi nemli bir destekten Hz.
Hasan' yoksun brakmak isteyen Emir Muaviye bu durumu bir frsat bilerek onunla
irtibata geti. Hasan b. Kay s'a, alt muhurlu bo bir kat yollayan Muaviye
"Bu kada ne yazarsan senindir." diyordu.
Bylesine nufuzlu bir komutan dunyalk hatrna Sam tarafna geince Hz. Hasan'm
tum dayanaklar yok oldu. Guvendii bir ka kaynak da Sam' m tehdit ve
vaadleriyle saf d edilince Hz. Hasan'a yaplan anlama teklifine boyun
emekten baka are kalmad.33
Emir Muaviye ile aralarnda bir anlama akdettiler. Bu anlamann bir maddesi de
Hz. Ali'ye ve onunla beraber olan Rasulullah'n ashabna svulmemesiydi. Tabi
anlamann ilk bozulan maddesi bu oldu. Ardndan, esrarengiz bir biimde len
Hz. Hasan'm zehirlendii daha sonra anlalacak-
t.
33. A.g.e.,V/158.
71
Yatak Deitiren Hilafet
~ Ey Ibn-i Mes'ade! Allah Ebubekir'e rahmet
i / etsin. Ne o dunyay istedi ne de dunya onu.
mer'e gelince: Dunya onu istedi fakat o dunyay istemedi. Osman ise; dunya ona
isabet etti, o da dunyaya nail oldu. Amma biz... Biz onun iinde kirlendik,
dunyann tozuna toprana bulandk." Daha sonra piman bir edayla dedi ki:
"Vallahi bu, Allah 'm bize verdii bir saltanattr.
Muaviye b. Ebi Sufyan
Hz. Muaviye Kurey'in kklu ailelerinden birinin ocuuydu. Babas Ebu Sufyan,
Fetih'ten nce Kurey'in nderlerinden ve murik Mekke'nin son reisiydi.
/' Fetihten sonra babasyla birlikte musluman olan Mua- / viye sulta sahibi
aristokrat bir ailede yetimi olmasnn do-/ al sonucu olarak genel kultur
sahibi, ynetim ilerinden an-j layan, okumu-yazm biriydi. Rasulullah,
etrafndaki herj insan kabiliyeti istikametinde istihdam ederdi. Bu cumle- i
den olarak Muaviye'ye de eitli kademelerde grevler ver-! misti. Onun verilen
grevleri buyuk bir beceriyle yerine getirmesi yeni yeni grevlerin verilmesine
vesile oluyordu.
lk iki halife de ayn ekilde ona ynetimde grevler verdiler. Hz. mer Kum'da
kan isyan bastrmakla onu grevlendirmiti. Ayn ekilde kuzeye yollanan
orduya komutan olarak atanm, onun komutasnda bir ok sekin sahabi emniyet ve
guven iinde yer almt.
Hz. mer atad yneticilerin hal ve gidiiyle ok yakndan ilgilenirdi.
Birinin kusurunu grduu zaman hatr gnul dinlemez hukuk (eriat) neyi
gerektiriyorsa onu ya-
72
pard. Bu dnemde Emir Muaviye'nin ciddi bir a olmad. Valileri sk sk
deitirdii halde bu nedenle onu yerinde brakt.
Ayn isim Hz. Osman'n hilafeti dneminde de ayn yerde tutulmu, ustelik
yetkileri ve sorumluluk alan geniletilmiti. Ta Kzldeniz'e kadar olan
topraklarn tumu ona balanm, banda bulunduu eyaletin ekonomik ve askeri
gucu merkezi hukumetin ekonomik ve askeri gucune denk hale gelmiti.
Siyaset tarihinde jsk rastlanan bir olay vard: Bir vali ayn yerde ok geni
yetkilerle uzun sure tutulursa bu onu saltanat davasna kalkmaya gturuyordu.
Muaviye tam 16 yldr Sam eyalet valiliindeydi. Hz. Ali uuncu raid halifeye
Muaviye'nin yerini deitirmesini ihtar ettiinde Hz. Osman "Onu oraya mer
getirdi" demiti. Hz. Ali'nin cevab ise bir vakay dile getiriyordu:
"-Muaviye'nin mer'den korktuu kadar kendi klesi mer'den korkmazd. Ya
senden?.."
Hz. Osman'n kann bahane ederek meru ynetime kar ayaklanan Sam valisi
sonunda kendisini halife ilan edecek ve gz koyduu bu makam ele geirmek iin
tum yollan deneyecekti.
Hilafeti kl zoruyla ele geiren Muaviye'nin verdii ilk hutbeyi Ibn-i
Kesir'den aktaralm:
"Allah 'a yemin ederim ki ynetimi ele geirdiim zaman bundan hi
holanmadnz. Bunu biliyorum. Hatta bu konulardaki kuruntularnz da
biliyorum. Fakat ben bu makam klcmn gucuyle elde ettim."34
Nebevi siyaset tarihinde ilk defa muslumanlarn ynetimi 'kl zoruyla' elde
ediliyordu. Ardndan Rasulullah'n kanunlatrp Raid Halifelerin uygulaya
geldii siyas,
34. bn-i Kesir, el-Bidaye, V1II/135.
73
A
ibad, ekonomik ve sosyal kurallar eriatn hilafna deitiriliyor veya
terkediliyordu. Sra'nn_yerini 'veraset' alrken emr bi'1-ma'ruf gibi kimi
farizalar su ve fitne saylyordu. Devlet-millet arasnda almaz duvarlar
konurken bunu nleyen sunnetlerden, halkn nunde namaz kldrma, hutbede halkn
dertlerini halletme gibi teamuller terkediliyordu. Biat kurumu tamamen atl hale
getiriliyor, kan, mal, rz haram klnanlarn kanunsuz ve keyfi bir biimde
-siyaseten- kan, mal, rz helal klmyordu. Bunun i paralayc rnekleri
ileride gelecektir.
te butun bunlar bir eyin habercisidir: Nebevi hilafetin bitip sultani
hilafetin baladnn. Eer bu ayrm yaplmayacak olursa butun bu yaplanlar
nezih slam'n hanesine yazlacaktr ki asl tehlike o zaman bagsterecektir.
Fertlerin hatalarnn fertlerin hanesine yazlmasn hogrmeyenlerin, bu
hatalarn slam'n zulumden arnm ak sayfasna yazlmas karsndaki
duyarszlklar ihanet deilse hamakattir, cehalettir, taassuptur. Biz, bir
ferdi aklamak iin koca bir dini ve o dinin tum mensuplarn thmet altnda
brakan bylesine tavrlar mazareti ne kadar tumturakl olursa olsun kabul
etmemeliyiz. Tarih boyunca baz insanlar kendi hislerini, taraftarlklarn ve
mereplerini kalc hale getirmek iin onu akide imi gibi gstermekten korkma-
mlardr. stune akide klf geirilmi indi grulerin rtusunu syrmak
isteyen herkesi de ciddiyetsiz bir biimde sulamlar, kara almlar, isnat ve
iftiralarla mahkum etmeye almlardr. Hatay sevap gibi gstermek ne kadar
tehlikeliyse savab hata gibi gstermek de bir o kadar tehli- - kelidir.
Kimseye su ileme imtiyaz tanmayan bir dini bylesine bir thmet altna
sokacak her davran, o dine kar ilenmi en buyuk cinayet ve zulumdur.
Tarijhinjimdi aacamz sayfalarn adaletli ye itidalli
74
bir bak asyla okursak, kendi kuamzn ve gelecek kuaklarn daarcnda
gdaya dnuecek olan "hik mef'i bu sayfalarda fazlasyla bulabiliriz.
Sa'd b, Ebi Vakkas (r) Muayjye'nin yanma girerken yle selam veriyordu:
"Selam sana ey krql!"i5
Muaviye'nin kendisi de biliyordu makamnn hilafet makam olmadn ve yle
syluyordu: "Ben muslumanlann ilk sultanym."36 Yasalarn Rasulullah'n
belirledii nebevi hilafetin mahiyeti ilk defa deimiti. Nebevi hilafetin
zellii 'verilmi' olmas, sultani hilafetin zellii ise 'alnm' olmasdr.
Bu, slami siyasette temel bir farktr. unku bu farkla slami siyasetin iki
temel art olan b/ar ve ura iptal edilmi olmaktadr.
"-'^ --"-""'"
slami siyasetteki bu kklu deiiklikler baka alanlarda da yaand. Artk
devlet dinin deil, din devletindi. Raid halifeler kanuna kendileri uyarken
ondan sonrakiler kanunu (eriat) kendilerine uydurdular.
Musluman Kafir'e miras olamazken Musluman Ka-fir'e miras yapld. Hukuk d
bu uygulamay mam Zuhr rivayet eder. ok sonralar Raid Halife mer b.
Abdulaziz bu gayrmeru uygulamay kaldracaktr.
Bir baka deiiklik de diyet konusunda yaand. bn-i Kesir'dtn okuyalm:
"Diyet'te Muaviye sunneti deitirdi. Zira sunnet'e gre muahid'in (slam
devletiyle anlamal gayr- muslim) diyeti muslumamnkinin ayndr. Fakat Muaviye
tunu yarya indirdi. Dier yarsn da kendisi ald."37
55. bnu'l-Esir, el-Kmil, IIIJ275.
36. bn-i Abdi'l-Berr, el-htib, III/380; bn-i Kesir, el-Bidaye,
VIIIIJ37.
37. A. g. e., VIUI141,142.
75
Seriatta, ganimet mallarnn bete biri hazineye ait olup bete drdu ise
muharipler arasnda taksim edilir. Muaviye byle yapmam, bu mallarn iinde
bulunan altn ve gumuu ayrarak kendisine alkoymutur.38
Yeni dnemde eriatn hukumleri de farkl uygulama alan buluyordu. rnein,
Basra valisi Abdullah b. Amir hutbe okurken adamn biri valinin sahabeye
kufretmesine dayanamayarak ta att. Annda eli kesilen adam durumu Muaviye'ye
ikayet edince u cevab ald:
"Elinin diyetini beytulmalden derim. Fakat valilerimi cezalandr amam"
Devlet, artk Rasulullah'n kurup Raid Halifeler'in koruduu 'hukuk devleti'
deildi. nlu zalim Haccac gibi meyyeoullarnn ummetin bana bela ettikleri
azgnlardan biri de Busr b. Ertad idi. Muaviye bu adam Yemen'e vali olarak
gnderince kendisinden nceki vali Abdullah b. Ab-bas'n iki kuuk ocuunu
katlettirecek, bu cinayet gzlerinin nunde ilenen anne ldracaktr.39
Aynnsim, henuz Hz. Ali'ye plan biatini bozmam olan Hemedan' 'fethetmekle
grevlendirilince, orada yapt zulumler tarihin yuzunu karartacaktr.
Bunlardan sadece bir tanesi Hemadan'n musluman kadnlarn cariye niyetine esir
alp kullanmasdr.
Kimse hncn ve kinini isimler uzerine teksif ederek yanl yapmasn. Butun bu
zulumleri ileyen isanlar konumlarndan ve anlaylarndan soyutlandnda ok
iyi birer fert olabilirler. Ne ki onlara, dile alnmayacak zulumleri yaptran
'saltanat mantk'tr. Ve bu mantn tarihi, zaman, yeri yoktur. Her ada,
her yerde, her kesimden birilerine te-,. belle olabilir. Eer duman olunacaksa
bu manta; 'salta-natmanta'duman olunmaldr. Tarih yazmann ve tarih
okumann maksad o zaman tecelli edecektir.
38. bn-i Sa'd, Tabakat, VII/28,29.
39. bnu'l-Esir, el-Kamil, H/250,251; bn-i Kesir, el-Bidaye, VIll/94.
76
Bu dnemde moda olan taknlklardan biri de, cahiliye adetlerinden olan
cesetlere zulmetmekti. stelik zulmedilen bu cesetler Allah Rasulunun guzide
ashabnn cesetleriydi.
Cesedin kellesini gvdesinden koparma zulmu ilk defa Ammar b. Yasir (r)'e
yaplmt. Bahi almak iin kesilen kelleler Muaviye'ye getiriliyordu.
Sahabeden Amr b. Ha-mk'm cesedi de ayn akbete urad. Bir farkla ki; bu kez
halifenin emriyle kesik ba ehir ehir dolatrlp tehir ediliyordu.40 Ayn
ilem kendi kuaklarnn nculeri olan Mu-hammed b. Ebi Bekir, Numan b. Beir ve
Mus'ab b. Zubeyr'e de yaplacak, birincisinin cesedi sonunda bir eek leiyle
birlikte yaklacaktr.
Bu dnemde ortaya kan bidatlerden biri de Allah Rasulunun "Onlar hakknda
Allah'tan korkun" buyurduu guzide ashabna svulme bid'atidir. Muaviye illere
tayin ettii . valilere "Ali'ye svmekten Osman' sevmekten geri kalmayn" diye
tavsiye ediyordu. Bu bid'at ylesine yaygnlamt ki, Allah Rasulunun en
sevdii insanlara bizzat onun manevi huzurunda; mescidinde kufrediliyordu.
Bu iin en irkin boyutu da cuma hutbelerini sahabeye kufur ile bitirmenin
gelenek haline getirilmesiydi. Bu ok irkin gelenek Hz. mer b. bdulaziz
iktidara gelince kaldrlacak yerine bugun de hutbelerin sonunda okunan Nahl
Suresi 90. ayet ikame edilecektir.
Saltanat bir eyin gucunu iyi kefetmi ve bu gucu sonuna kadar da
kullanmt^Mescidler... ada devletlerde basnn grduu ilevi slam
devletinde en ideal anlamyla mescidler ustlenmiti. slam'n bu zgun kurumlar
ibadethane olmalarnn yansrakamuoyu oluturma merkezleriydi. Allah Rasulu
mescidleri ok boyutlu olarak kullanmt. Bu kurumlarn toplumdaki yapc gucu
bal bana bir konudur.
~\
1.....
11
Ynetim el deitirince mescidlerin ilevi de deiti. Mescidleri elinde
bulunduran gu islam'n bu kurumunu kendi saltanat urunda kullanyordu. Ve
tabi muhaliflerine kar verilen savan propaganda merkezlerine dnumutu
mescidler.
Hutbelerde sahabeye svme olay musluman halktan beklenmedik bir tepki grdu. Bu
bid'atm bir baka ktu so- \ nucu da alim-cahil bir ok insan cuma
namazlarndan so- \ utmasyd. Her eye ramen cumaya devam edenler ya da- 1
yanamay ip mescidde sesini yukseltiyor ya da dar kp as- / haba sven
valiyi talyorlard. Bir keresinde Kufe valisi bn Ziyad ta atan seksen
kiinin elini kestirmiti. Bu bid'ata kar duyulan iddetli tepkiyi ok
acmasz bir biimde cezalandryordu ynetim.
Hicr b. Adiyy
"Valahi eer lumden korktu da uzatt de-meseniz namazm daha da uzatmay
isterdim. Hayatta kldm en ksa namazdr bu." Sonra syle dua etti:
"Allah'm! Kufe aleyhimize ahidlik etti, Sam bizi lduruyor. Bizi ldurseniz de
bu yolda ldurulen bir cenga-ver olurum; kpeklerin paralad adam olurum."
Hz. Hicr b. Adiyy (r)
Muire b. Sube'yi Kufe'ye vali tayin eden Emir Muaviye ona u tavsiyeyi
yapyordu:
"Ali'ye svmekten Osman' sevmekten geri kalma." Mugire hutbeye kp szunu
sahabeye lanet ve kufurle bitirince orada bulunan Hicr b. Adiyy (r) yle
bard:
"Bilakis Allah'n lanetine siz daha layksnz."
ok deil daha on yl ncesine kadar halifeler halk Allah'n gazabyla
korkuturken imdi Allah'tan bakalaryla korkutuyorlard. Vali'nin Hz. Hicr'e
cevab:
"Yazklar olsun sana ey Hicr! Ben senin valinim. Sultandan kork, sultann
gazabnn ve saltanatnn seni ve senin gibileri helak etmesinden kork."
Bu sahneler artk her cuma yaanyordu. "Hicr'i ldur." teklifine Mugire b. Sube
yle karlk verecektir:
"Muaviye dunyada saltanat sursun diye Mugire ahir ette azap ekemez."
Hz. Hicr'in sahabe arasnda sevilen biri olmas ve muttaki kiilii, ynetimi
ona ilimekten sakndryordu. Kufe valiliine bn-i Ziyad getirilince yapt
ilk i Hz. Hicr ve arkadalarn tutuklayp Sam'a yollamak oldu. Muaviye,
sular Hz. Ali'ye svme teklifini reddetmek olan bu 11 kiiyi mahkeme ettirir.
Mahkeme sonucunda Kad Sureyh "Hicr'n kan ve mal haramdr." kararn verir. Bu
hukme ramen Muaviye ldurulmesini emreder. ldurulmeden nce son bir hak daha
tannr: Eer sahabeye hakaret ederse can balanacaktr. "Ben Rahbimin raz
olmad bir szu azma alamam." diyen Hz. Hicr svgu teklifini kabul etmeyen
arkadalaryla birlikte Merc-i Azra denilen yerde katledilir.41
Bu kafileden Ab^unahman_b^Hasanlm^katledilii ok daha korkuntu. Emir Muaviye
gnix"cezasniJir.bir biim-de'senrve7\"lfiyeTbn Ziyad'a yollad. O da Hz._
Abdurrah-man' diri diri topraa gmdurdu.42
Hicr'in enadeti tum sahabeyi derin bir teessure bomutu. Bu zulmu duyan
Muaviye'nin Horasan valisi Rebi b. Ziyad mescidde toplanan halkn huzuruna kp
yle de-dj: ________________
41. Taberi, Tarih, VI275.
42. A.g.e.,Vl253-277.
78
"Benbir dua edeceim, siz 'amin' diyeceksiniz. unku artk yaamann
tadkalmadjYarabbi! Senin katinabenim bir deerim, kabul edilmi azck bir
amelim varsa beni bu dunyadan ekip alver."
Srtna kefen yerini tutan bir ey giymiti. Namaz kldrp mescidden kt ve
orackta vefat etti.43
Mu'minlerin annesi Hz. AierMuaviyeile karlanca onun yuzune yle
haykrmt:
"Ey Muemye!'Hicr-b. AdiygLaldurduun zamanhimi Allah'tan korkmadm?"
Hasan Basri yle der: v
"Muaviye'nin drt ii var ki bunlardan birini alelade biri yapsayd kendi
hesabna ok tehlikeli olurdu. Birincisi; o, / ummet uzerindeki hakimiyetini
ura ile deil kl zoruyla / elde etti. kincisi; olunu veliahd tayin etti.
Oysa ki kendisi Yezid'in ayya, hafifmerep, ipek giyip alemler duzenleyen biri
olduunu biliyordu. uncusu; Sumeyye'nin olu Zi-yad' nesebine ilhak ederek
Rasulullah'm haram kld bir ii irtikab etti ve devlet memurluklarn
akrabalaryla doldurdu. Drduncusu; Hicr ve arkadalarn katletti."44
Hz. mer'in "Yannzda Muaviye olunca Kisra ve Kay-ser'i hatrlarsnz."45
dedii Emir Muaviye bir gun yannda-kine u itiraf yapar:
"Ey Ibn-i Mes'ade! Allah Ebubekir'e rahmet etsin. Ne o dunyay istedi ne de
dunya onu. mer'e gelince: Dunya onu istedi fakat o dunyay istemedi. Osman ise;
dunya ona isabet etti o da dunyaya nail oldu. Amma bize gelince... Biz onun
iinde kirlendik, dunyann tozuna toprana bulandk." Daha sora piman bir
edayla dedi kir "Vallahi bu Allah'n bize verdii bir saltanattr,,"46
43. A. g. e., V/291.
44. bn-i Kesir, el-Bidaye, VIII/133.
45. Taberi, Tarih, V/330.
46. A. g. e., VI334.
80
Babadan Oula
Ya Allah Rasulunun yapt gibi yapar kendine kimseyi tayin etmezsin. Bylece
ummet kendi iini kendisi halleder. Ya da Ebube-kir'in yapt gibi veliahd
yerine bir halife aday tesbit edersin. Tabi akrabalarndan olmamak artyla.
Yahutta mer gibi bir tek ahs yerine bir kurul belirlersin.
Abdullah b. Zubeyr
Hicretin 56. yl. Kufe valisi Muire b. Sube olduka ih-tiyarlamt. Kufe gibi
hareketli bir ehirde merkezin istedii verimi elde edemiyordu. Muaviye'nin
kendisini emekli edeceini renince Yezid'e biat etti. Onun bu biati babasna
ileteceini ve kendisi hakknda efaati olacam duunuyordu. Duunduu gibi
oldu. Sam, kendisine Yezid'in biati altnda almasn emretti. Muire muradna
ermiti.47
Yezid'e yaplan ilk biat buydu. Muire'nin bu tavrnn srrm anlamak isteyen
Muaviye neler olup bittiini sorunca u cevab ald:
"Ey Muminlerin Emiri! Osman'n ehadetinden sonra neler olduunu grdunuz. Henuz
siz hayattayken halk Yezid'e biat ettirip onu kendinize veliahd yapsanz. Byle
yaparsanz ileride kabilecek ihtilaflar nlemi olursunuz."
Artk i halkn ve ileri gelenlerin gnlunu etmeye kalyordu. Muire,
Kfeliler'in biat iini kendisinin halledeceini syleyerek makamna yeniden
kavumutu.
Kfe'ye dnunce yapt ilk i on kii bularak onlara 30.000 dirhem para vermek
oldu. Bunlar guya Kufe halknn temsilciler heyetiydi. Bu sfatla Sam'a
gnderildiler. Bu 47. A. g. e., V/302.
81
t
duzmece heyetin bakanln Muire'nin olu Musa yapyordu. Heyet Yezid'in
veliahd olmasn Kufe halk adna talep edip ktktan sonra Muaviye Musa'y
yalnz olarak arp sordu:
"-Baban bunlarn imann ka paraya satn ald?
"-Otuzbin dirheme.
"-Yazk, dinlerim pek de ucuza satmlar.'m>
Muaviye, hi de kolay olmayan Yezid'e biat iini bir an nce halletmek
istiyordu. Ancak bu i epey zor olacakt. unku Yezid'in nasl biri olduunu
dost duman herkes biliyordu. Bu sebeple dostlarn bile ikna etmesi zor
oluyordu. Muaviye bu zor ii akla gelen her turlu yolu kullanarak baarmaya
alt. Bu cumleden olarak Hz. mer'in olu Abdullah'a 100.000 dirhem
gndermiti. Hz. Abdullah bu "paray almay reddederken unlar syluyordu:
"Bu paralar bana paha biilmez kymette olan dinimh ok ucuz birfiatla satmak
iin gnderilmitir."49
Muaviye Medine valisi Mervan'a bir mektup yazd:
"Ben kocadm. lmeden, benden sonra devlet ilerini yurutecek bir veliahd
belirlemek istiyorum. Halkn nabzn yokla. Bu konuda ne duunduklerini ren."
Halkn cevabnn musbet olduu haberini gnderen Mervan bu kez veliahd olarak
Yezid'in seildii talimatn alyordu. Mescid-i Nebevi'de toplanan halka durumu
u szlerle bildirdi:
"Emirulmuminin sizin geleceinizi duunmek konu-/ sunda elinden gelen hi bir
gayreti esirgemedi. Nihayet kem diinden sonra yerine olu Yezid'i getirmeye
karar verdi. Bu ona Allah tarafndan ilham olunan ok iyi bir fikirdir. Muminler
emirinin kendi yerine veliahd atama fikri yeni bir ey deildir. Ebubekir ve
mer de byle yapmlardr."
48. 49.
82
bnii'l-Esir, el-Kmil, 111/350. A. g. e., III/351.
Orada bulunan Hz. Ebubekir'in olu Abdurrahman aya-*a kalkarak:
"Ey Mervan; sen de yalan syluyorsun, Muaviye de yalan syluyor. Siz hi bir
zaman Muhammed ummetinin iyiliini duunmediniz. Siz byle yapmakla Kaysercilik
(saltanat) yapmak istiyorsunuz. Biliyorsunuz ki bir Kayser lunce yerine olu
geer. Hem bu yaptnz i Ebubekir'in ve mer'in sunneti deildir. Bilakis
onlarn yoluna aykrdr. Zira onlarn hi biri ocuklarn kendilerine veliahd
tayin etmediler."
Gerekten de durum Abdurrahman b. Ebibekr'in dedii gibiydi. Braknz babadan
oula saltanat sistemini, Hz. mer, ilk halifenin seimi srasndaki oldu-
bitti'yi bile bakalar iin gayrmeru addediyordu. Birgun hutbede slami
siyasetin temeli olan rann nemini vurgulayan u sert konumay yapmt:
"Bana ulat ki sizden bazlar 'mer lurse falancaya biat ederim' diyormu.
Sizden hi kimse Ebubekir'in hilafetinin oldu-bitti'ye getiriliini bahane
etmesin. Evet o bir ol-du-bittiydi. Ama Allah o acele sayesinde ummeti buyuk bir
serden korudu. Sizin iinizde Ebubekir gibi kendisine gzu kapal boyun eilecek
kimse yoktur.
Kim muslumanlarm ras olmakszn bir adama biat ederse, bu biat meru
saylmaz. Biat eden de edilen de lumlerini hazrlam olurlar."30
Gerek byleyken hadise arptlmaya allyordu. Muaviye eitli illerin
ileri gelenlerini sarayna artarak onlar ikna etmenin yollarn aryordu.
Ahnef b. Kays'n da ilerinde bulunduu bir hayette bu zatn niin hi gru
beyan etmediini soran Muaviye Hz. Ahnef ten u cevab alyordu:
50. bn-i Hacer, Fethu'l-Bari, Kitabu'l-Hudd, H. No: 6870 X1II148-149.
83
A
V
"Biz doruyu sylemek iin senden, yalan sylemek iin de Allah'tan korkarz."51
Butun bunlar bir yana ummetin nde gelen be ismi Ye-
..' zid'e biat etmeyi reddetmiti. Bunlar Hz. Ebubekir'in olu
Abdurrahman, Hz. mer'in olu Abdullah, Hz. Ali'nin olu
Huseyin, Hz. Zubeyr'in olu Abdullah ve Hz. Abbas'n olu
Abdullah.
Bu isimlerin toplum ierisindeki manevi arlklar g; znune alndnda
ynetimin tela daha iyi anlalacaktr. Bunlar dize getirmek iin Medine
valisi ylesine iddetli bask uyguluyordu ki bu bask dayanlmaz boyutlara
ulanca yurtlarn terkettiler. Birer gun arayla Medine'yi terkeden Hz. Huseyin
ve bn-i Zubeyr Allah Rasulunun hicretine benzer bir biimde gizlene gizlene
Mekke'ye girdiler. / zellikle bu iki isim uzerinde srarla
duruluyordu. Me-j dine valisi bunlarn evlerini ablukaya aldryor, kufurler ve
lum tehditleriyle taciz ettiriyordu. Bu basklar, Hz. Huseyin'i o denli
ypratmt ki, onun bu halini Ebu Said el-Mak-buri yle tasvir ediyor:
"Huseyin'i Medine'den ayrlmadan iki gun nce grdum. Sknt ve baskdan
ylesine bitkin bir hale gelmiti ki, Mescid-iNebevi'de yururken bir sandakine
bir solundaki ne yaslanyordu."52
Bu kadar bask yaplmasnn sabebi Muaviye'nin valiye yazd fermand. Bu
fermanda biat etmezlerse boyunlarnn vurulmas emrediliyordu. Bu guzide
insanlarn bir gece vakti Medine'den kap Mekke'ye sndklarn haber alan
Muaviye ii bizzat halletmek istedi. Mekke'ye girmeden nce onlar ararak
iknaya alt. Ibn-i Zubeyr ona yle cevap verdi:
"Ya Allah Rasulunun yapt gibi yapar kendine kimse-
^' / bnu'l-Esir, el-Kmil, M/352 ">-. Taberi, Tarih, VI342.
84
yi vekil tayin etmezsin. Bylece ummet kendi iini kendisi halleder. Ya da
Ebubekir'in yapt gibi veliahd yerine bir halife aday tesbit edersin. Tabi
akrabalarndan olmamak artyla. Yahutta mer gibi bir tek ahs yerine bir
kurul be lirlersin. mmetin istiare meclisi de kurul mensuplarndan hangisinin
bakan olacana karar verir. Ancak bu seici kurulun uyeleri de yaknlarndan
olmamal."
Muaviy- dierlerinin de ayn grute olduunu renince tehdide balad:
"Simdiye dek hareketlerinize gz yumdum. Fakat, vallahi, bundan sonra sizlerden
biri benim emrime kar kar szlerime cevap vermeye kalkarsa, ikinci bir sz
sylemesine frsat vermeden onun kellesi uurulacaktr."
Bu szlerin ardndan yaverine emretti:
"Bu adamlardan her birinin yanma bir memur ver. Hangisi szlerime kar cevap
vermeye yeltenirse kellelerini uursun."
Hep birlikte Harem'e geldiler; halka u ilan yapld: "Bu isimler muslumanlarn
nde gelenleridir. Bunlarla istiare etmeden hi bir i grulmez. Hepsi de Ye
zid'e biat etmeye raz oldular. Ey Mekke halk siz de biat edin."
Maksat hasl olmutu. Mekke halknn biati byle bir mizansenle alnd.53
Mua^/iye^lumjdeindeyken, oluna u vasiyeti yapyordu:
----- -.
"Oujunm; bu ii (devlet) senin ayana kadar getir-; dim. Her eyi sana
kolaylatrdm. Dumanlarn sana kar ' alaktm. Araplar sana boyun
edirdim. Hi kimsenin bir / ) araya getirmedii mulku senin iin bir araya
getirdim. /
"Ben sana drt kii dnda kimsenin zorluk karmasndan korkmuyorum. Ali'nin
olu Huseyin, mer'in olu
53. bnu'l-Esir, el-Kamil, 1111354,355.
4
o
85
I
J
Abdullah, Zubeyr'in olu Abdullah, Ebubekir'in olu Ab-durrahman.
"mer'in olu Abdullah tek kalrsa sana biat eder. Kyama kaldnncaya kadar
Huseyin'in yakasn Irakllar brakmaz. Eer yle yaparsa sen kazanl karsn.
Eer kalkmazsa sen de guzel davranrsn. Ebubekir'in oluna gelince; o
arkadalarna bakar, onlar ne yaparsa o da onu yapar. O hayata dukundur,
yaamay sever.
"Amma Zubeyr'in olu var ya; ite o arslanm gucuyle, tilkinin hilesiyle karna
kar. Ban ezmek iin her an frsat kollar, ite o byledir. Eer sana bunu
yapmaya kalkarsa ona dunyay zindan et ve onu lime lime dora."54
Huseyin b. Ali
ek, ek kamn o ban oyuklarndan ey Yezid. Senin kyamette efaatin bn-i
7i-yad'dr, onun efaatsysa Muhammed (s)'dir.
Ebu Berze el-Eslem
Zulumle kufru, adaletle iman eletiren Kur'an'n batan sona zulmu ve zalimi
mahkum eden mesaj, hangi gerekeyle olursa olsun zulmu merulatrmak isteyen
herkesin suratnda kyamete kadar saklayacak olan ilahi bir tokattr. Bu arpk
anlay zulmun teki yuzu olan anari (fitne) bahanesiyle siyaset felsefesi
haline getirip zulmu ve saltanat merulatranlar, ummetin bugun dutuu bu
vahim zilletin boyutlarn grselerdi, yaptklar iin vebalinin ne denli buyuk
olduunu anlarlard.
mamet ve Saltanat bahsinde ayr bir yeri olan Hz. Hu-
54. Taberi, Tarih, VI342. 86
seyin'in ehadeti hadisesini alelade bir olay olarak deil kkeni ta eskilere
dayanan nubuvvet ve saltanat arasndaki mucadelenin bir devam olarak ele almak
gerek. Unutmamamz lazm gelen bir ey var: Bu tarihi olaylarn dun olduu gibi
deiik zaman ve mekanlarda farkl isimler arasnda bugun de aynen yaand ve
kyamete kadar da yaanacak olmas... nemli olan ey, bu tarihi karlamada
kimin kimlerin safnda yer alddr.
Kerbel olay ayn zamanda bir semboldur; hem 'nubuvvet' hem 'saltanat' iin.
Ayn inancn salikleri arasnda ortaya kan iki farkl izginin de ilk arpc
rnei. Bu izgiler nubuvveti temsil eden'Huseyniizgi' ile saltanat temsil
eden 'Yezidi izgi''dir.
Birincisinin zellii mazlumiyeti, muhacereti, fedakarl, adaleti, ehadeti,
cesareti, izzeti ve kyam temsil etmesi; ikincisinin zellii ise saltanat,
zulmu, hilesi, zulme rzasyla mustekbirlii temsil etmesidir. Herkes bu ezeli
mucadelenin bir yerinde yerlerini almaktadr. Ama nerde?
oOo
Kfeliler, "Rabbim beni u zalim kavmin elinden kurtar" ayetini okuyarak
Mekke'ye sman Hz. Huseyin'e gelerek, Yezid'in valisinin ardnda cuma
klmadklarn, kendisini beklediklerini, gelirse kendisine biat etmeye hazr
olduklarn bildirdiler. Hz. Huseyin onlara amcasnn olu Muslim'i gnderdi.
Muslim b. Akil Kfe'ye gelince kendisine 12.000 kii biat etti. Yezid Kufe
valisi Ubeydullah b. Ziyad'a Muslim'i ldurmesini emredince, vali onu teslim
etmesi iin Muslim'i evinde saklayan Hani b. Urve'y i saraya arp hapsetti.
Bunun uzerine Hz. Muslim b. Akil kendisine biat edenleri kya-
87
1.
fv
X
ma ard, ilk anda bu arya 4000 kii icabet ederken sabaha doru Muslim b.
Akil'in yannda kimse kalmamt. Tek basma savaan Muslim yakaland ve boynu
vuruldu.55 Hz. Huseyin olan bitenden habersiz ihanetler kenti Kfe'ye doru yol
alyordu. Kafilenin says, otuz ikisi atl olmak uzere yetmi iki kiiydi.
Kadnlar ve ocuklar da bu sayya dahildi.
Yezid'in komutan mer b. Sa'd yansna yaknn ocuk ve kadnlarn oluturduu
bu kafilenin karsna 4000 kiilik mucehhez bir orduyla kt.
Hz. Huseyin ne asker toplam, ne de sava yapmak gibi bir talebi vard. Diyordu
ki:
"Braknz geri dneyim. Veya herhangi bir snrdan ulke dna kaym. Bu
tekliflerimi reddediyorsanz eer, beni doruca Yezid'e gturun."
Fakat kimse sz dinlemiyordu. Bu durumda arpp yiite lmekten baka seenek
kalmamt. Kendisiyle beraber olan erkeklerin tumu ehid oldu.
Kendisi de ehid edildikten sonra elbiseleri soyuldu. plak cesedi delik deik
edildi. Ba gvdesinden ayrlarak Yezid'e gturuldu. Bu esnada kzkardei
Zeynep bint-i Fat-ma yle haykryordu:
"Ya Muhammed! Ya Muhammed! Ey gun meleklerinin kendisine salevat getirdii
insan; ite u numde duran, delik deik lmu, azalar kesilmi, kanlar iinde
uzanm yatan ceset senin Huseyin'indir!... Muhammeda! Kzlarn esir edildi,
neslin katledildi!..."56
Bu olayn ardndan Yezid'in Kufe valisi hutbeye kp u konumay yapyordu:
55. 56.
88
A. g. e., VI350. A.g.e., V/456.
"Yezid'i muzaffer klarak hakk ve hakk ehlini aziz eden ve yalanc olu yalanc
Huseyin'i ve iasn lduren Allah'a hamdolsun."
Daha konumas tamamlanmadan orada bulunan ve iki gzunu savata kaybeden
Abdullah b. Afif yerinden frlayarak:
"Ey Mercane'nin olu; yalanc sensin, senin babandr. Seni vali tayin eden ve
onun babasdr. Ey Mercane'nin olu; Allah Rasulunun ocuklarn ldurduun
halde sddklarn azyla m konuuyorsun?"57
Yezid elindeki kamyla Hz. Huseyin'in kesik bayla oynarken sahabeden orada
bulunan Ebu Berze el-Eslem yle baryordu:
"ek, ek kamn o ban oyuklarndan ey Yezid. Senin kyamette efaatin bn-i
Ziyad'dr, onun efaatsysa Muhammed (s)'dir."58
Sylendiine gre Huseyin'in ban grunce "Bedr'in cunu aldm" diyen Yezid,
kendisine esir olarak getirilen ehl-i beyt'e iyi davranm, onlardan ganimet
niyetine zorla alman mallar ve zinetleri fazlasyla hazmeden demiti. Onun bu
davran karsnda Hz. Huseyin'in kz Sukeyne unlar syluyordu:
"Vallahi Allah'a kufredenler arasnda Yezid'den daha hayrlsn grmedim."59
57. A.g.e.,V/459.
58. A. g. e., VI466.
59. A. g. e., V/464.
Muaviye b. Yezid
... .sonra dedeme geti. Simdi o kabrinde gunahlarnn rehini ve sularnn
esiridir. Ba^ bama,,gelince... Bize ilerin en ar geleni, onun yatt yeri
bilmemizdir. Onun vard yer ne ktu bir yerdir. unku o Allah Rasu-lu'nun
ocuklarn katletti. Haram mubah kld ve Kabe'yi tahrip etti. Ben onlarn
zulmunu yuklenip tayacak deilim. Sizi iinizle hahaa brakyorum. Eer
dunya hayrl ise biz ondan paymz almzdr. Yok eer serse Ehu Sufyan'n
soyunun hissesine duen onlara yeter.
- '" t-'j-t s^-Muaviye b. Yezid
Hz. Huseyin'in ehadeti uzerinden u yl gemiti. Hicretin 63. ylnda Medine
halk 'fask' ve 'facir' ilan ettikleri ynetime kar ayaklanyorlard. Bunun
bir ifadesi olarak da Yezid'in valisini atp Abdullah b. Huzafe'yi balarna
vali olarak seiyorlard.
Bunun uzerine Yezid, Muslim b. Ukbe gibi zulmuyle ^-unlenmi birini 12.000
kiilik bir orduyla Medine'ye yollad
ve u emri verdi:
s "Sehir halkna u gun sure tan. Eer bu sure iinde biat
i etmezlerse onlarla sava. Sava kazandn takdirde u gun I her ey
serbesttir. Sehri yama edebilirsiniz." <
^> Har re olay olarak tarihe geen bu u gun iinde her ta-C raf yakld,
ykld, talan edildi. Peygamber ehrinin ihtiyar-/ lan ve ocuklar dahi
lduruldu. Hatta bununla da kalnma-/ yarak bir ou sahabe kz olan musluman
kadnlarn namu-i suna tecavuz ettiler. Bu esnada 1000 kadar kadn bu
tecavuz^ \lersonucu hamile kald.60
6fc- bn-i Kesir, el-Bidaye, VIHI224; Taberi, Tarih, VI483-495. 90
kinci kuan unlu alimlerinden Hasan Basri kendisine sorulan bir soru uzerine
u cevab verecekti:
"Ne demek Sam'dan (Erneviler) raz olmak? Allah on-\ larn mustehakn versin.
Rasulullah'n haramn hell, hellini haram yapanlar, u gun ve u gece
peygamber ehrini yamalayp halk katliamdan geirenler, temiz kadnlarn
namusuna saldranlar, beytullah' taa ftup yakanlar onlar deil miydi?
Allah'n laneti onlarn tumunun uzerine olsun ve ktu akbete duar olsunlar."61
Medine'nin kudsiyyeti Peygamber diliyle tescillidir. Buhari ve Muslim'in
kaydettikleri bir Hadis'te "Medine halkn zulum ile korkutanlar Allah'
korkutmugibidirler. Allah 'in, meleklerin ve butun insanlarn laneti onlarn
uzerinedir."
Allah Rasulu'nun bu ifadeleinin muhatab olan ordu, hzn alamam olacak ki,
Medine'yi talan-ettikten sonra Mekke'ye yneldi. 115 yl nce Ebrehe'nin
filleriyle gelip de yapamadan geri dnduu eyi, ondan bunca zaman sonra
saltanatn baka bir kapkulu yapyordu: Kabe'yi tahrip etmek... Mancnklarla
Kabe'yi taa tutan Yezid'in ordusu ile Yemen valisi Ebrehe arasnda bir fark
vard; birinciler mus-lumanlarn saltanat-zalimleri, ikinciler kafirlerin
saltanat--zalimleri. Ama onlar saltanatlar ve zulumleri ayn gzede
buluturuyordu. Hasan Basri, yukardaki szlerinde bu olaya gnderme yapyordu.
Yezid'in Hicri 64 ylnda lumuyle onun yerine gelen ve tarihilerin adndan ok
az sz ettii biri var: 'II. Muaviye' diye de bilinen Muaviye b. Yezid.
Ynetimde ancak u ay kalabilmi olan bu zat tavr ve davranlaryla kendinden
ncekilere benzemiyordu. Babas Yezid'in lumuyle sistem gerei hilafete
getiinde mescide toplad halka bir konuma yapar ve unlar syler:
61. A.g.e.,VI/587,588.
i**ij
91
"Ey insanlar! Dedem Muaviye, bu iin ehli ve Peygamber (s)'e yaknlndan
dolay bu ie kendisinden daha layk olan Ali b. Ebi Talib'e kar savat ve
bildiiniz eyi (biat) size yukledi. Nihayet lum onu da buldu. Simdi o kabrinde
gunahlarnn rehini ve hatalarnn esiridir. Sonra bu ii babam ald. Halbuki o
da hilafetin ehli deildi. Heva ve hevesine uydu, ihtiras onun nune geti ve
ecel onu da yakalad. Simdi o da kabrinde gunahlarnn rehini ve sularnn
esiri oldu.
Muaviye alad. Gzya yanaklarndan akmayabala-d ve yle surdurdu
konumasn:
"Bize ilerin en ar geleni onun ye, 't yerin ktuluunu bilmemizdir. Onun
vard yer ne ktu bir yerdir. unku o Rasulullah'n torununu katletti. Haram
mubah kld ve Kabe'yi tahrip etti. Ben sizin zulmunuzu tayacakdeilim... Sizi
iinizle babaa brakyorum. Eer dunya hayrlysa biz ondan paymz aldk.
Yok eer serse, Ebu Sufyan'n soyunun payna duen onlara yeter. Dikkat ediniz!
Hassan b. Malik namaz kldrsn ve hilafetiniz hakknda istiare edin. Allah
iyiliinizi versin."62
Bu asil tavrn sahibi olan Muaviye b. Yezid, nebevi siyasetin ilkesi olan uray
ne karmakla belki de eline geen bu ender frsat hayrda kullanmak
istemiti. ok az bir sure iktidarda kalan bu durust insan esrarengiz bir
biimde luverecekti.
Nedense hep byle oluyordu. Raid halife mer b. Ab-dulaziz'in encam da buna
benziyordu. Galiba bu durum saltanatlarn yapsndan kaynaklanyordu. Her ne
kadar saltanatn banda bir kii grunuyorsa da bu iin nimetinden istifade
edenlerin says yekun tutuyordu. Tarih boyunca tum saltanatlarn en srarl
destekileri bu 'otlak takm' olmutur. Hatta saltanatn banda bulunan fert
bu iten vazgemek istese, iktidar olmann nimetine uuen bu zumre vaz-
62. H. brahim Hasan, Tarihu'l-slam, 1/293.
92
gemeyecek; daha srar edilirse ok zel yntemlerle ya deitirilecek ya da
ortadan kaldrlacaktr. Tabi bu son aredir. '
Saltanatlarn bu temel zellii ad krallk, emirlik, sultanlk, halifelik olan
eskilerde deimedii gibi; ad cumhuriyet, sosyalist, demokratik olan ada
saltanatlarda da deimiyordu.
Bu sonuncular, iktidarlarnn nune hukumetleri kukla olarak dikiyorlar, halktan
bir 'darbe' gelirse zarar kendileri deil o kukla (hukumet) gruyor, sonunda
kukla koleksiyonu iinden baka birilerini yine halkn kendisine setirerek
halkn gzu boyanyor, gnlu de almyordu. Eer kukla (hukumet) halkn
basksyla iktidarn 'yuksek karlar'na aykr bir ie giriirse bu kez darbe
arkadan geliyor, iktidar hukumeti deviriyordu.
Yani, bin kusur yldan beri saltanatta adetler deil aletler deimiti.
Abdullah b. Zubeyr , V- , 7 i- V *'
Yavrum; seni hak uzere biliyorum. Eer sende hakk uzere olduuna inanyorsan,
dur-r ma, yoluna devam et. Senin sadk dostlarn o yolda lduler. Boynundan
emin olup onu salama alma ki meyyeoullar onunla oy-namasnlar. Eer dunyann
geici saltanatn istersen ok ktu bir kulsun sen. Byle yapmakla kendini ve
sana tabi olanlar harcam olursun.
Esma bint-i Ebibekr
Yezid'in lumunden sonra zayflayan otoritenin bu andan faydalanan Abdullah
b. Zubeyr, Mekke ve Medine
93
*
halk tarafndan meyyeoullanndan daha ehil olduu hilafet makamna seildi.
Yezid'in ordular Kabe'yi yktnda, Beyt'i, silbatan yeniden ina ettirdi. Bu
esnada kendisi de bizzat alt. Katliamn at yaralan sarmak iin buyuk bir
yardmlama kampanyas balatt. Bu olumlu davranlar halkn tasvibine mazhar
oluyordu. Sehirler tek tek duuyor, Emevi valileri yerlerini Abdullah b.
Zubeyr'in valilerine terkediyordu. -: Sam'n bir ksm dnda Msr da dahil
tum topraklarda ya-\ ayan muslumanlar Abdullah b. Zubeyr'e biat etmilerdi. \
Mervan b. Hakem ona kar hilafet iddiasyla ayakland. Sam'dan Msr'a kadar
olan topraklan igal etti. Mervan lunce yerine Hicri 67'de bdulmelik b. Mervan
geti. Kendisine saltanatn yeni sah ibi olduu haberi gelince okumakta olduu
Kur'an'a "Bu seninle son grumemiz" diyen Abdul-melik, Abdullah b. Zubeyr'in
Kufe valisi ve kardei Musab b. Zubeyr'i katlederek Kufe'ye girdi. Bu yenilgi,
bn-i Zubeyr'in hilafeti iin sonun balangcyd.
Saltanatn son sahibi bdulmelik an sayl fakihle-rindendi. Saltanata
geince an sayl zalimlerinden oldu. Genliinde Yezid'in Kabe'yi taa
tutmas aleyhinde szler syleyen bu adam, iktidara gelince ayn eyi yapt.
Tescilli zalim Haccac' Mekke'nin uzerine musallat etmekten ekinmedi.
Haccac Mekke'ye hac mevsiminde saldrd. Abdullah b. Zubeyr'in savunmas alt ay
on yedi gun surdu. Harici duunceyi benimseyen Mekkeliler de bir ara ona yardm
etmise de onun Hz. Osman hakknda musbet duunduunu renince onu terkettiler.
Burada, meyyeoullannn Hz. Osman'n ehadetini pazarlayarak saltanatlarn
meru gstermeye almalan-nn da bir aldatmaca olduu ortaya kyordu.
BenLmey-ye'ye Jcar savaan lnr_Hjz.,.Osman'm gerek dostlaryd.
94
Abdullah b. Zubeyr, Haa'n hi bir snr ve kutsal tanmayan saldrlar
karsnda sonuna kadar direndi. Etrafndaki adamlar onun yenileceini anlaynca
yeminlerini bozdular. Onbine yakn insan Haccac'a teslim olmu ve eman
dilemiti. bn-i Zubeyr'i en ok uzen bir ey daha olmutu: iki olunun ve
hanmnn da lum korkusuyla gidip Haccac'tan eman dilemeleri...
mamlar ve sultanlar mucadelesinde zulum karsnda yer alan bu asil insan hem
baba hem ana tarafndan soylu bir ailenin ocuuydu. Babas cennetle
mujdelenenlerden Zubeyr b. Avvam, annesi ise slami hareket tarihinin en yiit
hanmlarndan Hz. Esma idi. Hz. Ebubekir'in kz olan Hz. Es-ma'ya Allah Rasulu
Zatunnitakeyn (iftkuakl) demi, o da kendisinin bu adla arlmasn
istemiti.
Abdullah b. Zubeyr'in saltanata kar verdii murluk mucadelenin en buyuk
dinamii ite bu kahraman slam kadnyd. htiyar yana ramen olunun zulme
kar verdii mucadeleyi sonuna kadar desteklemi, desteklemekten te tevik
etmiti.
Hayattaki en buyuk varl olan olunu Allah'a adayan bu yiit anayla smail
(a)'n makamnda onun rolunu gnul rzasyla kabul edip Allah'a adanan ve o
yolda len oul arasndaki son gece en guvenilir rivayetlerle tarihlere gemi.
Buhari'nin de yaklak bir ifadeyle naklettii, z evlatlarnn bile terkettii
bir babayla, olunu lume yollayan bir anann birlikte geirdikleri son gece
yle:
"bn-i Zubeyr insanlarn Jcendisini terkedip yalnz braktklarn grunce
annesi Esma'nn yanma gitti ve arala-nnda u konuma geti:.
"-Anacm; olum ve ehlim de dahil insanlar beni yalnz brakt. Hala beni
terketmeyenler ise bir saat sonra kendilerini savunamayacak duruma duecekler.
Bana kar savaan bu kavim (hilafetten vazgemem halinde) istediim
95 i
k
dunyal bana vermeyi teklif ediyorlar. Bu durumda senin gruun nedir?
"- Yavrum; seni hak uzere biliyorum. Eer sende kendinin hakk uzere olduuna
inanyorsan, durma, yoluna devam et. Senin sadk dostlann o yolda lduler.
Boynundan emin olup onu salama alma ki meyyeoullan onunla oynama-snlar. Eer
dunyann geici saltanatn istersen ok ktu bir ' kulsun sen. Byle yapmakla
kendini ve sana tabi olanlar harcam olursun. Yok eer "Ben hak uzerindeyim
ama arkadalarm geveyip beni terkedince zayf dutum" dersen bil ki bu hur
insanlarn ve Allah yolunun yolcularnn savunaca bir mazeret deildir. Su
dunyada yaasan ne kadar yaarsn? Zilletle yaamaktansa izzetle lmek daha
guzeldir."
bn-i Zubeyr anasna yaklap onu kucaklad ve alnndan ptu. Syle dedi:
"-Vallahi bu gru benim de gruumdur. Bugune kadar ki davetimde andolsun ki
dunyaya meyletmedim, ondaki hayat sevmedim. Beni bu adamlara kar kyama
sevkeden de haramlarn helal klnmasndan dolay Allah iin onlara olan
buzumdu. Ama ben senin de gruunu almak istedim. Basiretime basiret kattn.
"-Ey anacm, bana bak! Ben artk bugunden sonra luyum. ok huzunlenme. leri
Allah'a havale et. Kukusuz senin evladn bilerek bir ktuluk ilemedi. Fahi
bir amel de yapmad ve Allah'n hukmune asla kar gelmedi. Ahdini bozmad,
muslumana ya da muahide (anlamal gayr- mus-lime) bilerek zulmetmedi. Su ana
kadar onun emrinde olan valiler ve memurlar da zulmetmedi. Eer zulmeden olmusa
karln grdu.
"Allah'n rzasndan baka hi bir ey istemedim. Ey Allah'm; ben bunu nefsimi
tezkiye etmek iin sylemiyorum. Sen beni benden daha iyi biliyorsun. Bunlar
ancak an-
96
" nemin teselli olmas ve kazaya tahammul etmesi iin syluyorum."
Annesi u karl verdi:
"Eer sen benden nce Allah'a kavuursan, senin hakkndaki sabrmn guzel
olmasn Allah'tan dilerim. Yok eer ben senden nce lursem acm benimle gider.
Simdi k, iinin ne olacan greyim.
"-Allah seni hayrla mukafatlandrsn. Bana duay elden brakma!...
"-Sen batl deil hakk uzere lduruluyorsun... Allah'm! Bu uzun kyam gecesi
boyunca rahmet yadr. Bu kyam Mekke ve Medine muhacirlerinin bir susuzluu ve
feryaddr. Ey Allah'm! Ona babasyla ve benimle ihsanda bulun. Allah'm! Onu,
senin onun hakkndaki emrine teslim eyledim ve senin hukmune raz oldum.
Abdullah hakknda beni sabredenlerin, ukredenlerin sevabyla sevaplan-
.dr."63
Annesinin yanndan ktktan sonra, Mescid-i Ha-ram'da br avu^adFmsnla
BrHrHe^^aTirrnaznTaTd. Biraz sonrahepsi ehid"olacak olanbtrranl:i|
eirhilerrrryuzle-rini atrarak teker teker bakt. Kb"?yeyKlapk*1yeS*yuz
metre mesafedeki Hacun mevkiinde mancmkT~atIn tasalardan isabet ald ve
orackta ehid oduifir73yrHaccac1n komutan Tark, onun bu destans
diirKrsnTda^AMa-lar byle bir yiit daha dourmad." mayacaktr.
Komutanlarndan Abdullah b. Safvan ye Amaret bn-i Hazmla birlikte Hz.
Abdullah'n da kafas kesilecek Abdul-melik'e gnderildi. Haccac, gmulmesine
izin vermedii rlplak cesetleri hakaret olsun diye^klelgre^surutturerek
Sel' dandaki yahudi mezarlna attrd.
Taberi, Tarih, VII188.
Hz. Esma olunun basz cesedini uzaktan seyrettikten sonra Mekke'ye muzaffer
bir komutan edasyla giren Hac-cac'n yakasna yaparak yle haykracaktr:
"Sen onun dunyasn mahvettin; fakat o da senin ahire-tini mahvetti."
Said b. Cubeyr
Eer halka 'caminin u kapsndan kacaksnz' desem, halk da bu emri
dinlemeyip bu kapsndan ksa, kanlarn helal bilir onlar ldururum.
Haccac b. Yusuf
Bir Emevi komutanyken Haccac'm verdii bir zulum emrini yerine getirmeyip hicri
81'de ayaklanan Abdurrah- [ man ibn-i E'as'm bu k alimler arasnda hayli
taraftar ' toplamt. an nde gelen fakihleri baya umitlendikleri bu
ayaklanmay iddetle desteklemiler, bununla da kalmayp bizzat halk
ayaklanmaya katlmaya tevik etmilerdi. Sa'bi, Ibn-i Ebi Leyla, Ebu'l-Bahteri
bu alimler arasndayd.
Said b. Cubeyr bu ayaklanmada da sesini yiite yukseltmiti:
"Onlarla savan! Zira ynetimleri zalimdir. Dinin emirlerini dinlememekte,
zayflar ezmekte, namaz da bo geirmekteer."
Said b. Cubeyr Abdullah b. Zubeyr'in hilafeti dnemin- ^ de onun yannda
bulunmutu. Haccac Mekke'ye saldrp bn-i Zubeyr'i ldurduunde onun yanndaki
alimlerden de zorla "biat" almt. Said b. Cubeyr de bunlar arasndayd.
Abdurrahman b. E'as buyuk bir kitleyle birlikte zulme
98
kar bakaldrnca Said b. Cubeyr de ona katld. O yenilince Azerbaycan'a
gemi oradan da umre maksadyla Mek-j' ke'ye dnerek orada yerlemiti. Ne ki,
ynetimden kap Mescid'e snan bir ok alim gibi o da kendini gizliyordu.
Ynetimin zulmunden kaan bu alimler ierisinde Ata, Mu-cahid, Talk b. Habib,
Amr b. Dinar da vard.
Said b. Cubeyr, Velid b. Abdulmelik'in emriyle yakalanarak Haccac'a yollanr.
Yakalanmadan nce yaklaan tehlikeye dikkat ekip kamasn teklif eden dostuna
Said b. Cubeyr u cevab verir:
"-Ey Husayn'n babas! Vallahi kaardm ama Allah'tan utanyorum. Hem sonra,
Allah'n bizim iin yazd bizi gelip bulmayacak m?"
Mekke valisi Halid b. Abdullah emin belde Mescid-i Haram'da yakalad Said b.
Cubeyr, ikinci kuan unlu alimlerinden Mucahid ve Talk b. Habib'i zincirlere
vurup Haccac'a yollar. Talk yolda vefat eder. Muhafzlar grdukleri ruya uzerine
Said b. Cubeyr'i brakmak isterler. O kama teklifini reddeder.
Haccac'n yanna geldiklerinde aralarnda u ksa konuma geer:
"-Vallahi seni ldureceim!"
"-0 halde, ben de anamn isimlendirdii gibi 'said1 olurum.
"-Vurun boynunu!"
Haccac bu olaydan sonra krk gun yaad. Bu krk gun zarfnda ruyasnda Said b.
Cubeyr'in "Ey Allah'n duman; beni niin ldurdun!?" diyerek yakasna
yaptn gruyordu. Bu ruyay grduu her seferinde "Bana ne oluyor, Sa-id b.
Cubeyr'e ne oluyor!?" diye bararak uyanyordu.64
64. A. g. e., VI/491.
99
\
mer b. Abdulaziz
Ey insanlar! Allah 'a itaat edene itaat etmek arttr. Allah 'a itaat etmeyene
siz de itaat etmeyin. Bu ilkeye uyduum surece siz de bana uyunuz, deilse bana
itaat etmeyiniz. unku ben Allah 'a itaat etmediim zaman sizin uzerinizde itaat
gibi bir yukumluluk kalmaz.
mer b. Abdulaziz
Hicretin 99. ylnda Suleyman b. Abdulmelik'in gizli vasiyetiyle onun yerine
geti. ktidara geldiinde saltanatn tum kurallarn reddetti. Kendinden
evvelkiler gibi kendi hilafetinin de meru olmadna inanyordu. unku hilafete
getirili usulu ra ve zgur biatla deil verasetle idi.
Raid bir halife olabilmek iin kendi makamnn me-ruiyyetini tartarak
balad ie. Veraset'in dupeduz saltanat demeye geldiini o da biliyordu. Biat
ve ra gibi iki temel dayanaktan yoksundu. Halkn huzuruna kp yle konu-
tu:
"-Daha nce byle bir makama getirileceimi bilmiyor- \ dum. Bu i bana
verilirken kimse benim fikrimi almad. Ger-1 ek bir halife olabilmem iin benim
bu ie talip olmam mus- lumanlarn da ura ile buna karar vermesi gerekiyor.
Bu sebeple daha nceden bana yaptnz biattan vazgeiyorum. Siz,
banzajstediiniz kimseyi semekte serbestsiniz."
mer b. Abdulaziz'in bu konumasn anlayabilmeniz iin bir ka noktay bilmemiz
gerekiyor.
Saltanatn kendisinden evvelki sahibi Suleyman b. Ab-dulmelik selefleri gibi
kendisinden sonra yerine geecek olann adna duzenlenmi bir vasiyet brakmak
istiyordu. Kendi kardeini semek isterken polis muduru Reca'nn tav-
siyesiyle mer b. Abdulaziz'i onun ardndan da kardei Ye-zid'i vasiyetnameye
yazarak kapal zarf uzerinde herkesi bi-ata arr. Zarfn ierisindeki
isimlerin kim olduunu kimse bilmemektedir; hatta isim sahipleri bile.
Suleyman'n lumunden sonra zarf alr. Yezid duruma itiraz etmek istemise de
Reca "boynunu vururum!" tehdidiyle onu susturur. mer b. Abdulaziz'in halifelii
byle balar.
te saltanatn 'biat'tan anlad budur. mer b. Abdulaziz bunun biat deil bir
aldatma^^olduunu bMmden halkn huzuruna kp onlardan gerek biat talep
eder. Bu kez halk, hur iradeleriyle kendisinjusetikJeriri,baka.birine raz
olmayacaklarn bildirirler. unku o daha valilii srasnda adil ynetimiyle
halkn dilinde bir efsane olmutur.
Halkn hur biati uzerine hilafeti kabul eden mer b. Abdulaziz onlar yle
uyarr:
"-Bu ummetin bireyleri arasnda Rableri, Nebileri ve Kitab'lan konusunda
herhangi bir ihtilaflar yoktur. htilaflarn tumu dinar ve dirhem yuzundendir.
Vallahi kanunsuz ve haksz olarak ne bir kimseye bir kuru veririm, ne de
alrm. Hakk olann hakkn reddetmem."
"Ey insanlar! Allah'a itaat edene itaat etmek arttr. Allah'a itaat etmeyene
siz de itaat etmeyin. Bu ilkeye uyduum surece siz de bana uyunuz, deilse bana
itaat etmeyiniz. unku ben Allah'a itaat etmediim zaman sizin uzerinizde itaat
gibi bir yukumluluk kalmaz."65
Munzirb. Ubeyd diyor ki: "mer b. Abdulaziz cuma namazndan sonra hilafete
geldi. Ksa zamanda o kadar deimiti ki ayn gunun ikindi vakti onu
tanyamadm."^
ocukluu sarayda, genlii valiliklerde gemi bir Emevi prensi olan mer b.
Abdulaziz, ummetin semasna zifiri bir gece gibi reklenen 90 yllk Emevi
zulmetinin orta-
100
65. bn-i Kesir, el-Bidaye, 1X1221.
66. bn-i Sa'd, Tabaka, VI341.
101
A
snda parlayan bir ka yldzdan biridir. Belki de, yaptklarnn sonular
asndan birincisidir. Byle bir hayatn sahibi nasl olmutu da slami hareket
tarihinin en apl devrimlerinden birini yapabilmiti?
Onun vicdannda derin izler brakan bir olaydan sz eder el-Bidaye sahibi:
Vejid K A^dujmelik'ln saltanat yllandr. mer b. Ab-dulaziz Medine valisidir.
Halife valiyi de atlayarak verdii bir emirle Abdullah b. Zubeyr'in pju
Hubeyb'e elli krba vurdurur. Bununla bitmez. Ortalk k mevsimidir. Bir
yandan Peygamber Mescidinin kapsnda tehir edilirken bir yandan da uzerine
surekli souk su dkulur. Hubeyb bu ikenceye dayanamayp lur.
Kaderin cilvesine baknz ki; bu Hubeyb kardei Ham-za ile birlikte en zor
gununde babalar Abdullah b. Zubeyr'i terkederek onun ve Allah'n duman
Haccac'a snmlard. Onlarn bu tavrlar ehadetin eiinde bekleyen
babalarnn ok arna gitmiti. Fakat, sonunda, Emevi zulmunden yakalarn
yine kurtaramamlar, korktuklar ey hem de en dehetli biimiyle balarna
gelmiti.
Kendi sorumluluu altndaki bir blgede bylesine insanlk d bir cinayetin
ilenmesini iine sindiremeyerek istifa eden mer b. Abdulaziz, bu olaydan hayli
etkilenmiti. Daha sonralar getirildii grevlerde adil ynetimiyle halkn
dikkatlerini uzerine ekiyor, etrafnda sevilip saylan biri ' haline geliyordu.
Ona tarihilerin verdii isimlerden biri de "mer-i Sa-ni" (kinci mer). Yani,
bununla adalet timsali Raid Halife mer b. Hattab'a benzetiliyordu. Hi de
abartma saylmamas gereken bu benzetme ayn zamanda irsi bir gereklie de
dayanyordu. unku Hz. mer, mer b. Abdulaziz'in bu-yukbabasyd. Emevi
hanedannn kanunsuz olarak elde ettii tum mal varlnn hazineye iade
edileceini ilan ettiin-102
de Emevi prensi mer b. Velid yle diyordu:
"mer b. Hattab'm soyundan bir adam baa getirdiniz, o da size byle yapt."
Zulmen alnm mallarn tasfiyesine nce kendisinden balad. "Bu benim meru
olarak elde ettiimdir." dedii az bir miktar hari tum mal varln hazineye
iade etti. ade edilen bu mallara hanmnn mucevherleri de dahildi. Tasfiye
ettii mallarn orann anlamada yardmc olmas asndan bir lu verecek
olursak, ylda krk bin dinar gelir getiren araziye sahipken, bu miktar
tasfiyeden sonra yllk drt yuz dinara duuyordu.67
Mallarn tasfiyesi ilemi hanedann eteklerini tututurmutu. Hukukun
ustunluune dayanmayan tum ynetimlerde olduu gibi halkn srtndan geinen
sekin zumre, elle-rindekinden de olma tehlikesiyle kar karya idi. Hanedan
halifeyi bu kararndan vazgeirmek iin araya halas Fatma bint-i Mervan'
koydu. O yle diyordu:
"Aile fertlerin, bu gibi davranlarnn iyi Sonular dourmayacan ve sana
pahalya mal olacan hatrlatmak istiyorlar."
Dupbduz tehdit olan bu szler 'otlak takm'nn gerektiinde ii nerelere
kadar vardracann da deliliydi. Muaviye b. Yezid bahsinde de deindiimiz
gibi, sultan saltanattan vazgemi ama hanedan vazgememiti.
Halasnn ilettii bu tehdit karsnda mer b. Abdulaziz'in tavr daha bir
tavizsizdi:
"Hesab vereceim kyamet gununden baka kimseden korkum yok!"
Yeenini ikna edemeyeceini anlayan hala, farknda olmadan saltanatn ve
nubuvvetin manevi rsiyetini ifade eden u szleri syluyordu hanedana:
67. bn-i Kesir, el-Bidaye, 1X1221-227; bnu'l-Esir, IV/327-331.
103
"-Sizbu adamdan ne bekliyorsunuz? mer b.Hattab'n - ailesinden bir kz aldnz.
Elbet bu da ana tarafna ekmitir."
bn-i Esir'in el-Kamil'inde, bu konuma esnasnda mer b. Abdulaziz'in halasna
unlar da syledii kaydedilir:
r "-Allah Muhammed Aleyhisselam gazab olarak deil ( rahmet olarak
gnderdi. Sonra onu kendi katma ald. Allah \ Rasulu insanlara bir nehir
brakt. nsanlar ondan eit bir e- / xkilde topluca itiler. Sonra Ebubekir
geldi ve o nehri bulduu - gibi brakt. Daha sonra mer halife seildi ve
arkadann - ..*" apt gibi yapt. Osman halife olunca bu nehirden bir kol /
V^yrld. Muav'iye gelince is6 bu nehirden bir deil bir ok \ ^ ^kollar
ayrld. O nehir Yezid, Mervan, Abdulmelik, Velid ve \ J1 Suleyman tarafndan da
paralanmaya ve kurutulmaya de- / . |vam edildi. Emr (ynetim) bana
ulancaya kadar o Allah Rasulunun brakt koca nehir kurumutu. Bu nehir
eskiha-line dnup de ayrlan kollar birleinceye kadar o nehirden herkes eskisi
gibi faydalanamayacaktr."
Kars Fatma, mer b. Abdulaziz'i yle anlatyor; "Odasna girdiimde ou
zaman onu seccadesinin uzerine kapanp alarken gruyordum. Bir keresinde niin
aladn sordum; yle dedi:
"-Ben Muhammed ummetinin devlet bakanl gibi sorumluluk isteyen bir grevde
bulunuyorum. Bu ummet arasnda a olan var, parasz-pulsuz olan var, hastas,
zulme urayan, yoksulu var. Hakl ya da haksz zindanda olanlar var. Zayf
var, ihtiyar var. Biliyorum ki Allah hesap gununde benden butun bunlarn
hesabn soracak. Allah Rasulu, ummetinin ilerini nasl idare ettiimi soracak.
te korkum o ki, bu dava aleyhime sonulanr. Buna uzuluyor, buna alyorum."68
68. A, g. e., NI330; bn-i Kesir, el-Bidaye, 1X1209.
mer b. Abdulaziz dneminde atlan nemli admlar- N dan biri de ummetin vahdeti
iin yaplanlard. O, kendisinden nceki ynetimler tarafndan, saltanatn
bekas iin eki- , len ayrlk tohumlarn kurutmaya alt. Bu almas
srasnda ummet ierisinde hizipleraras kan davasna dnuen murluk kavgalar
-ynetim suresince de olsa- tatlya balad. Yukarya alntladmz
konumasnda kendisinin de belirttii gibi, Allah Rasulu'nun paralanan rman
eski haline dndurmek iin abalad. Ne ki, bu abann kklu urunlerini elde
etmeye mru vefa gstermedi.
mer b. Abdulaziz'in selef ierisindeki guruplamaya bak net ve itidalliydi.
Hilafetteki rutunu ispatlayan bu guzide insan ummetin vahdeti iin Allah,
Peygamber ve Kitab birliini yeterli buluyordu. Bundan gerisini ise "dinar ve
dirhem ayrl" olarak niteliyor, kkeninde dunyevi menfaat, makam ve mevki
hrsnn yattn syluyordu.
- Vahdet iin att ilk adm, Muaviye'nin koyduu sahabeye hakaret etme
geleneini ortadan kaldrp yerine guzel bir gelenei ikame etmesiydi. Onun
koyduu bu guzel gelenek, vahdet konusundaki samimiyetinin bir nianesi olarak
bugun de davam etmektedir.
Ehl-i beyt ve onlarn taraftarlarna yaplan hakszlklara son verdi. Siadan
ehil grduklerine yneticilik verdi. Emevi hanedan arasnda yamalanan
Rasulullah'n ahsi arazisi Fedek'i ehl-i beyte iade etti.
Ehl-i beyt ve ia mer b. Abdulaziz'in bu uygulamalarndan ylesine honud
olmulard ki ona beklenen Mehdi gzuyle bakyorlard. Bu konudaki bir ok
rivayetten bir tanesi yle:
"Muhammed b. Ali'den iittim. Diyordu ki: Peygamber bizden, Mehdi Abduems
oullarndan geldi. Biz (ehl-i beyt ve ia) mer b. Abdulaziz'i yle gruyoruz."
Hz. Ali'nin kz Fatma da onu yle anlatyor.
6
iru
"mer'in Medine valisi olduu gunlerdeydi. zin isteyip yanma girdim.
Muhafzlara varana dek odadaki herkesi kard. Bir o bir ben kalmtk. Sonra
dedi ki:
"-Ey Ali'nin kz! Vallahi yeryuzunde senin ehl-i beytini sevdiim kadar kendi
ehl-i beytimi sevmem."69
Onun hilafeti dneminde zulumden kurtulan ve honut edilen kesim yalnz ehl-i
beyt ve onlarn ia deildi. Mute-^y1 zile ve Hariciler de onun adil
ynetiminden haklarna duen pay almlard.
Mutezile imamlarndan Gaylan Dmeki mer b. Ab-dulaziz'le kimi konular
grumek istemi o da bunu kabul etmiti. Grume sonunda mutabakata vardlar ve
Gaylan ondan bir istekte bulundu. Diyordu ki: "Beni,meyyeoulla-rnn
gasbettii ve senin geri aldn kamu mallarnn satna memur et." Halife bu
talebi kabul etti. Gaylan bakentin en ilek arsnda bu mallar hazine adna
satarken yle ba- / nyordu:
"Gelin! Hainlerin, zalimlerin gasbettii mallara gelin! Gelin! Allah Rasulu'nun
ummetine varis olan, lakin onun si-ret ve sunnetine varis olmayanlarn malna
gelin. Kim iddia edebilir bunlarn hidayet nderleri olduunu? Onlar bunlar
yerken, insanlar alktan luyordu."
mer b. Abdulaziz'in vefatndan sonra onu destekleyen tum Tevhid ye Adalet Ehli
(Mutezile) lduruldu ya da zindanlara dolduruldu. Gaylan Dmeki'nin akbeti ise
dahaf korkun olmutu. nce dilini kestiler, ardndan birer birer dier
organlarn kestiler ve ylece lume terkettiler.
Haricilere gelince... mer b,Abdulazizkendisine kar ayaklanan haricilerin
uzerine gnderdii ordu yenilince.on-lar anlamaya davet etti. Dedi ki:
"-Niin anari karyorsunuz? Konuacak bir fikriniz
69. bn-i Sa'd, Tabakat, V/333,334.
106
varsa gelinrkarukhhmuup, tartalm. Hakikatsizden yanaysa fikirlerinizi
kabul edeceim. Yok eer hakikat benden yanaysa bylesine davranlardan
vazgemeniz gerekir."
Selef dneminin bu en kat duunceli insanlar onun bu tavr karsnda
yumuadlar. Onun, kendinden ncekilere benzemediini grduler. Hatta kendinden
nceki yneticilerin yaptklarn 'zulum' olarak deerlendirdiine ahid
oldular. Syleyecek baka bir eyleri kalmaynca Emevi sultanlarna niin lanet
etmediini sordular. Onun cevab uydu:
"Onlar knamak iin yaptklarna zulum dememiz yetmiyor mu? Bunun uzerine bir
de lanet etmenin ne anlam var? Siz Fqvn^g_kgJezJanetjettiniz?"
Hariciler son olarak bir konuyu gundeme getirdiler; hilafette veraset
konusunu... Kendisinden sonra hilafete gelecek olan Yezid b. Abdulmelik'in zalim
ve fask biri olduu bilindii halde buna nasl raz olduunu soruyorlard. Onu
kendisinin deil Suleyman b. Abdulmelik'in vasiyet ettiini hatrlatnca da
yle karlk verdiler:
"Yezid'i senden sonraki halife ilan edip ona biat alan Suleyman b, Abdulmelik'in
doru bir i yaptna inanyor musun?"
Bu soruya cevap bulamayan mer b. Abdulaziz oturumu terkederken huzunlu bir
ekilde unlar syluyordu:
"Yezid konusu beni hayli duunduruyor. Bu adamlarn makul szlerine cevap
bulamadm. Allah bu konuda beni affetsin."
mer b. Abdulaziz Haricilerle yapt bu grumeden sonra, muhtemelen, ciddi
olarak sorgulamaya balad sistemin temellerini nebevi hilafete dnuturmek
istiyordu. Hanedan, zellikle kendisinden sonra vasiyetle hilafete gelmesi
kararlatrlm olan Yezid telaa kaplmt.
Bu konuma uzerindenok gemeden mer b.Abdula-ziz zehirlenerek ldurulecektir.
107
lumunde baucunda bulunan Mursid anlatyor: "Benim dar kmam syledi. Ben
karken u ayeti okuyordu: "te ahir et yurdu! Onu yeryuzunde bburlenmek ve
bozgunculuk etmek istemeyenlere veririz!' Geriye dnduumde kbleye dnmu bir
halde ruhunu teslim etmiti."70
Zeyd b. Ali
mam; srtna cubbe geirmeyi beceren deil, klcn kuanandr.
Zeyd b. Ali
mam Azam'n hocalarndan olan Zeyd b. Ali, Hz. Huseyin'in torunu ve mam
Muhammed Bakr'n kardeidir.
ann nde gelen fakihlerinden saylan Zeyd b. Ali bugunde yaayan slam
mezheplerinden Zeydiyye'nin imamdr.
Hicretin 120. ylnda Hiam b. Abdulmelik'in Irak valisi hakknda atrd
soruturmaya ahidlik yapma bahanesiyle Medine'den Kfe'ye getirtildi. Muzmin
ihanetin rnek kenti Kufe onun gelii haberiyle alkalanyordu. Uzun bir
fetretten sonra ehl-i beytin hatr saylr isimlerinden biri ehl-i beytin hem
kronik hainlerinin hem de kronik dostlarnn bulunduu Kfe'ye gelmiti. Onun
bulunduu ev ziyaretilerle dolup tayor, bir takm insanlar her zaman olduu
gibi hazrlklara giriiyordu. Saltanat aleyhindeki bu hazrlklar haber alan
Hiam, Kufe valisine mam Zeyd'i Medine'ye yollamasn emretti. O Kadisiye'ye
gelince Kfeliler ardndan yetierek onu kendileriyle birlikte Kfe'ye dnmeye
ikna ettiler. "Biz u kadar adamz. And itik, kimse sana
70. Taberi, Tarih, V1I573. 108
hainlik etmeyecek." diyorlard. mam Zeyd'in kukusu yine de dalmam olacak
ki onlara u cevab veriyordu:
" -Ceddime yaptnz bana da yapmanzdan ekmiyorum."
Kfeliler'in srarna bakan Davud b. Ali, mam Zeyd'i
u szlerle uyaryordu:
"-Amcaolu! Bunlar seni aldatyorlar. Bunlar senden daha aziz olanlara ihanet
etmediler mi? Deden Ali b. Ebi Ta-lib bunlarn ihaneti yuzunden lduruldu. Ondan
sonra Hasan' ardlar ve biat ettiler, diller dktuler, yeminler sa-:
vurdular. Sonunda onu da yalnz braktlar. Aynsn Hu-seyn'e de yaptlar."
Bu ak gereklere ramen sanki bu insanlar ayan-be-yan grunen akbetlerine
doru yurumek zorundaydlar; sanki ehadete mahkumdular. Deilse onlarn
szkonusu ihaneti gzard ettiklerini sanmak yanl olurdu.
Butun riskine ramen Kfeliler'e 'evet' diyen Zeyd b. Ali artk dnuu olmayan
bir yoldayd.
Hazrlklar balam, bu cumleden olmak uzere her yana eliler yollanmt. mam
Azam da kyama davet edilenler arasndayd. Ebu Hanife mam Zeyd'in elisini
tazimle karlam ona gerekli ikram yaptktan sonra unlar sylemiti:
\ "Eer insanlarn ceddi Huseyn'i terkettikleri gibi onu da j yar yolda
brakmayacaklarndan emin -olsaydm ona kat- \ \ lir, onun ardnda cihad
ederdim. unku hak imam odur. La- kin ben ona malmla yardm ediyorum ki onunla
kendine ka-| tlanlar koruyup kollasn."
< Ebu Hanife bu szleri syledikten sonra eliyi skca
tembihledi:
"Mazeretimi imama ilet!"
te bu eliyle mam Zeyd'e_on bin dirhem yollamt.
fi
109
, imam Zeyd kyam balatnca mam Azam yle diyecektir:
"Onun bu k Allah Rasulu'nun Bedir'deki k gibidir. Yanmda insanlarn
emanetleri olmasa ona katlrdm, Bu emanetleri bn-i Ebi Leyla'ya vermek
istedim, kabul et- \ medi. Sorumluluk altnda lmek istemiyorum."71
/
imam Zeyd insanlarn altn biat'la imzalamas iin hazrlad kyam
bildirisinde yle diyordu:
"-Ben sizleri Allah'n kitabna, Nebi'nin sunnetine, zalimlerle cihada,
mustaz'aflarn haklarn savunmaya, yoksullar himayeye, feyy'i adil bir biimde
paylamaya, hakk gasbedilen peygamber soyuna haklarn elde etmede yardmc
olmaya aryorum."
Bu szlemeye 'evet' diyenlerin eli uzerine elini koyuyor ve diyordu ki:
"Allah 'in ahdi, Rasulullah 'in ahdi ve zimmeti senin uzerinedir."12
imam Zeyd, kyamna kar ar duyarszlk gsteren " ve buna mazeret olarak
Kfeliler'in ihanetini ileri suren Cafer Sadk'a u szlerle cevap veriyordu:
* "-Kimse bizimle gelmese dahi, ben ve olumyalnz bamza yine de kyam
ederdik. mam srtna cubbe geirmeyi beceren deil, klcn kuanandr."
Bir serzeniin ifadesi olan bu szler mam Cafer'in onun kyamn desteklemesine
yetmiyordu. O diyordu kV'Dalar onlarn (Emeviler) nune gese dahi dalara da
gu yetirir-ler." Gzleri Emevi zulmunden bylesine ylm olan mam Cafer'in bu
tavrna itiraz eden bir grup ondan ayrlarak "s-mailiyye" frkasn
oluturacaklard. Gunumuzde, Imamiy-ye Siasmn da 'gulat' sayd bu guruhun
siyonizmin ve em-
71. Kerderi, Menakb^l-mami'l-Azam, s. 267; Mekki, Menakbu Eb Hanife, s.
239.
72. Taberi, Tarih, VII/170.
110
peryalizmB-hizmetindeki siyasi sapmas, ummet iin akide-vi sapmasndan daha
zararl olmutur. -
imam Zeyd'le Cafer Sadk arasndaki soukluk bu noktada da kalmam, bu durumu
kendi lehine kullanmak isteyen Hiam^m entrikalaryla imam Zeyd'e biat eden bir
gurup "mamlk Muhammed Bakr'dans&nr-aZeyd'in deilGaf er Sadk'ndr."
gerekesiyle Matlarn bozup ihanet edenler safna katlmlardr. Bu duruma ok
ierleyen mam Zeyd yle diyecektir:
"Rafziler'in bize yaptn, Hariciler de, kanmza giren Emeviler de yapmad."
mam Zeyd'in hazrlklar surerken ynetim de bo durmuyordu. Onu evinde
barndran ahs yakalatarak huzuruna karan Kufe valisi Yusuf, Zeyd'i teslim
etmezse lduruleceini syledi. Aslnda ynetimin taktii artlarn daha fazla
olgunlamasna frsat vermeden imam Zeyd'i erken bir kyama zorlamakt.
stedikleri gibi de oldu. mam Zeyd yakalanma endiesiyle Hatllarna hazr
olmalarn emredince, bylesine nazik bir zamanda Kfeliler'den bak^bir gurubun
szculeri gelerek ihanetlerine mazeret aramaya baladlar. Aralarnda u
tartma geti:
"-Allah seni balasn, mer ve Ebubekir hakknda ne dersin?",
"-Allah onlara rahmet etsin ve onlar balasn. Ehl-i beytimden onlar hakknda
hayr sylemeyen ve kendini onlardan beri tutan hi kimse grmedim.
"-O halde, ehl-i beytin kann kimden ve ne iin istiyorsun? Hakknz elinizden
onlar ekip almad m?
"-Benim bu konudaki inancm udur: Allah Rasulun-den sonra, ynetime, onun ehl-i
beyti daha laykt. Fakat kavim bu hakk bize tanmad. Bizi ondan uzak
tuttular. Ama bu onlarn kufrunu gerektirmez. Ebubekir ve mer yneti-
11
\-
me gelince insanlar arasnda adaleti gzettiler. Kur'an ve sunnetle amel
ettiler.
"-Onlar size zulmetmedi mi? Eer onlar byle yapmadysa sen niin sana
zulmetmeyen bir kavme kar savayorsun?
"-Bunlar onlar gibi deil. unku bunlar bana, size ve kendilerine zulmediyorlar.
Biz ancak sizi Allah'n kitabna, Rasulunun sunnetinin yaatlmasna, bidatlerin
kaldrlmasna aryoruz. Eer bizi kabul ederseniz mutlu olursunuz. Yok eer
yuz evirirseniz vekiliniz ben deilim."
Kufeliler onun kendileri gibi duunmediini renip ashaba hakaret ettiremeyince
biatlarn bozdular ve onu ter-kettiler.73
Birbiri ardnca gelen bu ihanetler ve olumsuzluklarn ardndan kyam parolasn
veren mam Zeyd hi beklemedii bir durumla karlar: Yuz bin kiiye varan
biatldan sabaha sadece 218 kii kalmtr. Bu kadarn kendisi de tahmin
edememi olacak ki; "Subhanallah! insanlar neredeler?" diye sorar. Kendisine,
Kufe valisinin bir aryla tum halk mescide toplattktan sonra kaplar
uzerine kapattrd haber verilince "Hayr! Vallahi, bu, bize biat eden iin
bir zur deildir." z.
Beraberindekilerle mescide ynelir. Daha oraya varmadan Sam'dan yollanan orduyla
karlalr. Bu bir avu insan koca bir orduya kar akama dek direnir. Ne
Mmam Zeyd bir okla yaralanmtr. Bu yarayla vefat eder. Onuncssedini,
prHinVnin rtiyr' rHirc bir yrrr
den sugcirirlcr. Aylar sonra cesedin yerini haber alan ynetim Onu Oradan
lkanp nlplnlr nnnr gonilen h^jj^ophir
ehjrjinlfitnlarnkteghir edilir. Hiam lup yerine Velid ge-
nce rnarn'p iriitnii resp.rHnj yaktrr 74
73. 74.
112
A. g. e., VII/180,181. A. g. e., VIII186-189j>
*#?
Kinini teskin edemeyip saltanata geer gemez yapt ilk i mam Zeyd'in
cesedini yaktrmak olan VeMd'kvEmevi hanedan ierisinde ayr bir yeri vardr.
Halk kendisine 'Ceb-bar- Anid' lakabn takmt. Bu lakabn dillerde dolaan
bir de ykusu var: Velid-bk; gun Kaf'an okurkerrbrahim Sure-si'ndeki "YeJmbe-
idtlifcabB^rranid^ (...ve"gonunda-^her inat zorba perian olduAayetme-
gerinte: "Vav: demek sen
gD_bir-yandan da u mea "Vadettigin o pun Allah'a de ki Velid beni
oklaryla parampara etti." tte bu adamn dneminde Horasan'da ayaklanan mam
Zeyd'in oluYahya saltanat ordusuyla girdii savata yeni-
lerek_jehid_gdilir_veceseH (Jurcan'dkazaakilrjupe-setJEneyile yklana
dek orada kalacak, Horasanl Ebu Muslim onu oradan indirip cenazesini kldrarak
gmdure-cektir.
Kyam gelenei mam Yahya'dan so..ra da kesintiye uramadan devam edecektir. Bu
gelenein lumsuz isimlerine ksa ksa deinelim:
Cafer b. Ebi Talib'in torunu Abdullah hicretin J27. ylnda Kufe'de saltanata
kar bakaldrn Mervan'm Kufe valisi en acmasz yntemlerle bu kyam
bastrr. P Haris b. Serih (l. 127 h.) Hiam b. Abdulmelik'e kar kyam
eder. Bu kyam tum ekollerce desteklenir. Hatta salta-I natm selametini ummetin
selametinden nde tutan eyyamc i Murcie'den deil, saltanatn, cizye gelirinin
azalmamasdin muslumanlklarn kabul etmedii_kyamc_Murcieaaen kimileri de
katlrbu kyamaz Haris de sonunda Mervan tarafndan daraacna ekilerek
ehidler kervanna katlr.
Mansur b. Cumhur (l. 134 h.) mazlumlar etrafnda
113
toplayarak Mervan b. Muhammed'e kar kyam eder. Onun kyam yntem olarak
dierlerinden farkldr. Ynetime kar gerilla sava surdurur. Bu nedenle onun
kyam uzun surer. Halk arasnda bir destan olmutur Mansur. Nerede zulme
urayan birileri var; onun imdadna yetiir ve zulmedeni kendine zgu
yntemlerle cezalandrr. Emevi saltanat yklp Abbasi saltanat balaynca bu
kez Abbasi zulmune
kar dilenir, fiiinfi tj]<eninrp 77Ptle nlmpy ^l^t1p yagarna-
ya tercih ederek ekildii Hjndjjlerinde mahrumiyet ierisinde vefet-e4er.
Bu arada, kayan bir yldz gibi yanp snen bir gelime de Emevi saltanatnda
olur. KurW_oJdayan, Kabe'nin damnda arap ime ruyalar gren, valilik
makamn ak artrmaya karan Velid b. Yezid'in zulmune zndkl da
eklenince Sam halk ayaklanarak onu indirirler ve yerine durust, adil bir insan
olan Yezidb. Velidi getirirler. O da II. Mu-aviye ve mer b. Abdulaziz'in
akbetine urar. Yezid b. Velid alt aylk bir hilafetten sonra (h. 126) lunce
her ey yine eski durumuna dnecektir.
Muhammed ve brahim b. Abdullah
Allah'n sunneti deimedi; Allah Emevi zalimlerini Abbasoullar eliyle, hem de
tarihi bir ibret vesikas olacak bir biimde cezalandrd. Emeviler dktukleri
kanda boulurken onlarn yerine mazlumlarn hakkn iade etmek ve adaleti tesis
etmek iddiasyla ortaya kan Abbasoullar geti.
Saltanata gemeden evvel zulme urayan ve zulme kar di bileyen bu insanlar
saltanata getikten bir muddet sonra uradklar zulmu unutuverdiler. Baladlar
kendileri zulmetmeye. Belki de sistemin (saltanat) yaps onu gerektiriyordu.
Bylesi bir sistemde 'adalet'i icra etmek mumkun de-
114
ildi. Ya siz sistemi deitirecektiniz ya* da sistem sizi. Genellikle ikincisi
gerekleiyordu.
Abbasoullar, yktklarn sandklar Emevi saltanatnn tum habasetini tevarus
etmilerdi. Kendileri bu makama Ehl-i Beyt'in adn kullanarak geldikleri halde
ok gemeden Ehl-i Beyt'in azl duman oluverdier.
Muhammed b. Hasan (Nefsu'z-Zekiyye) evresinde ok sevilen takva sahibi bir
ahsiyetti. Kendisi Hz. Hasan'in torunu ve mam Azam'm da hocalarndan olan
Hasanu'l-Musenna'nn oluydu.
Kardei brahim'le birlikte Abbasiler'den Ebu Cafer Mansur'a kar Medine'de
kyam balatnca halk akn akm onabiat etti. Bu rabette, genelde 'kyam'
duuncesine olumlu yaklamamasyla bilinen mam_Mlk-in "Mansur'a verilen biat
zor altnda alnd iin hatldr." fetvasnn da ok etkisi vard. Bu
fetvasndan dolay mam Malik'e iylrp.nre edilip kollar krlacaktr.
Nefsu'jcZekiyye Muhammed'e biatl olanlar arasnda Hz. mer'in, Hz. Ebubekir'in,
Hz. Zubeyr'in ve daha bir ok tannm sahabnin torunlar vard. Hatta, daha
Emeviler zamannda Abbasiler'in kurucusu Ebu'l-Abbas Seffah ve mam Azam'm
katili Ebu Cafer Mansur da ona biat edenler arasndayd. Abbasiler, daha sonra
devleti ele geirince Nef-su'z-Zekiyye'nin bu denli yaygn bir tasvibe mazhar
olduunu yakndan bildikleri iin onu kendilerinin en buyuk rakibi olarak
greceklerdir.
. Hicretin 145. ylnda balayan kyam dierleri gibi olduka hazrlkszd.
Kyanm erken balamasnda ynetimin de eli vard. Mansur, Nefsu'z-Zekiyye
Muhammed'in daha fazla hazrlanmasna frsat tanmamak iin zindanda tuttuu
yal babasn ikence altnda lduruyordu. Ayn eyi tum ehl-i beyt
mensuplarna da yapaca haberini gnderip bunu ispatlamak iin de mam
Muhammed'in amcasn katlediyordu.
115
Nefsu'z-Zekiyye Muhammed Medine halknn 'Mehdi' lklar arasnda kyam
balatnca ilk etapta katlm hayli yuksekti. Saltanat ordusu Medine'yi
kuatnca imam Muhammed Katllarna kendisiyle beraber kalp kalmamakta serbest
olduklarn syluyor, bunun uzerine etraf boalve-riyordu. Zalimlere kar
hakk haykrmann bedelini canyla deyen bu muttaki insan, bir Ramazan gunu
arzulad eha-dete kavuuyordu.
Ba kesilerek mzraklarn ucunda dolatrld. Cesetlerinin gmulmesine bile
izin verilmeyen mam^uhammed ve arkadalarna Emevi valisi Haccac 'm bn-i
Zubeyr'e yaptnn ayns yapld.
Onunla birlikte Irak'ta ayaklanan kardei brahim de ayn! urunda ehid
olacakt. brahim'e biatl olduu
anla>,Ltn mam Azam onun kyamnda yle diyecekti:
"Boyunlarmza ip taksalar da szunden dnenlerden olmayacaz."
mam brahim'in ehadetini haber alan mam Azam'n gunlerce evinden kmayp
gzya dktuunu kaydeder Mekki veKerderi.
oOo
mamlaiM/ejuJtanlarrmcadel^
kartnnanajc geekiyssiMfffiuJ^^d^^JMk^iykfj1^-Saltanata
k^um^\yxA\]2k^m\uj^^\il^^s: den devralan mmlana
bakaldrdkW^yJetJejr_neJadar zalim ve fasklarn ynettii devlet olsa da,
kanun ve nizamlaryla, ilke ye Kurallaryla, -uygulamadaki arptklarna ramen-
bir "slam,Devleti''dir. Bu, fkhen ve hukmen de byledir Ynetenlerin,
kendilerinden kaynaklanan hatalar ve hatta ihanetleri bu gerei deitirmese
gerektir.
116
mamlar bahsinde ilediimiz, ummetin bu sekin isimleri, kyam ederken devletin
yasland tek yasa olan 'eriat'a kar bakaldrmyorlard elbette. Bilakis,
yneticileri, Kur'an'a; yani sistemin meruiyyetini kendisine dayandrd
'slam Hukuku'na uymaya aryorlard. Onlar 'hukuksuz' (eriatsz) iler
yaptklarndan dolay suluyorlard. Ve saltanatlar da halkn nune her
gelilerinde Kur'an ve Sun-net'e uyacaklarn vaad ediyorlard.
Doal olarak, onlarn sava verdii devlet yapsyla, gunumuzdeki laik ve
demokratik devlet yaplar arasnda en ufak bir benzerlik bulunmamakta. Bu iki
devlet modeli teri kaynaklar, yasalar ve mahreleri ynunden -ki ilkinin
kayna ilahi, dierlerininki ise beeridir- birbirleriyle uzlamas mumkun
olmayan modellerdir.
YaruVkantnlmamas gereken iki ey 'zulum devleti' ile 'kuful devleti'dir.
'ZulmlSs.i Tf/w~rmahiyetleriasmd,an farkl eyler ifade ederler. Bu iki
kavramn, Kur'an'da, birbirinin eanlamls olarak kullanld yerler varsa da,
bu kullanmlar ameli deil akdevidir. Bu kavramlar 'amel' baznda
deerlendirdiimiz zaman, rnu'min zulum yapabilecei gibi kafirde adaletli
olabilir. Birinin -ameldeki- zulmu onun kufrune delalet edemeyecei gibi
dierinin 'adaleti' onun imanna delalet etmez. Hem, kufur, "en buyuk zulum"
deil midir?
117
J
III. PARALANAN MMET
SORULAR VE HZPLESEN CEVAPLAR
Buraya kadarki anlattklarmz etkisini sadece kendi anda gsterip, tatl ve
acsyla ummetin hatra defterine yazlm birer 'an' deildir. Samimi yurekler
kimi kesitlerin yle olmasn istese de ierden ve dardan yaplan ift ynlu
tahrikler zellikle slam'n siyasi tarihindeki yaralarn sk sk kanatlmasma
sebep oluyor. Geimini tarih boyunca devam edegelen temeli itikadi deil siyasi
olan ihtilaflar tefrikaya dnuturerek temin eden er guler yanlarna
ihanetin, cehaletin, hamakatin ve taassubun kurbanlarn da alarak te2oahlarn
yurutmulerdir.
Bu noktada, srarla bu konulan grmezlikten gelen, ummetin siyasi tarihindeki
Cemel, Sffin gibi zor dnemleri iyi niyetleri sebebiyle hep suskunlukla
geitiren, ustelik taraf olmamak ve Rasulullah'n pak ashabnn keremli
isimlerini ypratmamak gibi olduka hakl bir gerekeye de dayanan tavr; ya er
cephesinin hi durmayan tahrikleri yannda off-side'a dumu ya da ummetin
vahdetinin aleyhinde bir tavra dnuerek koroya kysndan kesinden bu kesim
de dahil edilmitir.
119
Birilerinin srarla akidevi gibi gstermeye alt slam ilim tarihinde
adlar yekun tutan uzun bir listenin de brakt yanltc gelenee ramen,
ummetin barnda.yuzyllardr kanayan bu yaralarn nasl olutuunu bilmeden
tedavisi de mumkun grunmemektedir. Aksine bu sureci bilmeyen insanlar bilerek
ya da bilmeyerek habire yaraya tuz basacaklardr. mmetin ortak miras olan kimi
netameli dnemlerini tarihin objektif gzluuyle deil de taassubun 'cici' ve
'kele' tahrifleriyle aktarmann mazereti yoktur. Hele bu ii akidenin ve 'ehl~i
sunnet'in arkasna snarak yapmak isteyenlerin mazereti hi yoktur. unku
sunnet ehlinin siyasi tavrn ahsnda sembolletiren mam Azam'm bakas ve
tavr bylesine mazeretleri kkunden iptal etmektedir. mam Azam'm ahsnda
sembolleen tavr gerek sunnet ehlinin tavrdr; ehl-i sunnet zrhnn arkasna
snp saltanat meddahl ve tarih tuccarl yapanlarn deil.
mam'n ahsnda gerekleen bu tavr iyi anlayabilmek iin saltanat ve hilafet
tarihi yannda bir eyi daha bilmek gerekiyor; siyasi ve itikad mezhepleri
ortaya karan sebepleri...
Elbette mezhepler tarihi yazyor deiliz. Bizim asl bilmemiz gereken de bu
deil; mezhepleri ortaya karan sebeplerdir. O sebepleri iyi tahlil etmeden ne
siyasi, ne itikadi ve hatta ne de fkhi ekolleri salkl deerlendirmemiz
mumkun olamaz. Aslnda itikadi gibi grunen cebriye, kaderiye, murcie, ia,
mutezile vs. ekollerin varlk sebeplerinin bize aktarld gibi gerekten
itikadi olup olmadn ve dahas bugun slam ummetinin bana yeniden bela
edilmeye allan 'murcie' oportunizminin tarihi rolunu ncelikle tanmamz
gerekmekte.
Mumkun olduunca ilk kaynaklardan yola karak aktarmaya altmz, Hz.
Osman'n ehadetiyle sonulanan gelimelere dek herhangi bir hizbin varl
olaylarda grul-120
muyor. Ancak bu, -potansiyel olarak- insann var olduu her yerde olduu gibi
Asr- saadet'te de vardr. Nitekim daha sonra aktaracamz sahih rivayetler de
bunu dorulamakta.
Elbette hiziplemelerin kkenini temsil eden fertler; gkten dumedii gibi
bunlarn tad duunceler de yle sebepsiz yere oluuvermi deildir. rnein
iann kayna Hz. Ali'nin etrafnda oluan bir sevgi, dostluk ve hayranlk
halesidir. Bu ta asr- saadette ortaya kp sonralar bilinen mecralara
kaydrlan bir ekole dnumutur. Bu anlamda hulefa-i raidin'in hepsinin de az
veya ok ias (taraftar) olmutur. Ancak belirleyici zellii sevgi ve dostluk
olan bu taraftarlk ilk iki halifede Hz. Osman'daki kadar belirgin deildir. Hz.
mer ve Hz. Ebubekir greve getirdikleri insanlarda ia (taraftar) olma
zelliini aramamlardr. Onlarn arad 'ehliyet'tir. Hatta tam tersine, Hz.
mer'in sevdii ve grulerine itibar ettii dostlarn valilik, komutanlk vs.
gibi grevlere gndermeyip, gerektiinde muracaat etmek iin Medine'de 'bota'
tuttuu mehurdur. Hilafeti dneminde Hz. Osman'n sla-i rahme fazla itibar
ederek akraba ve kabile mensuplarm greve getirmesi, bu getirilenlerin siret ve
icraat olarak pek tutulmayan isimler olmas, dahas bunlarn atanmas iin
grevden alnanlarn gerekten Hz. mer'in seerek tayin ettii liyakatli ve
ncu isimler olmas, 'ia' kav-. ramn srf manevi bir kavram olmaktan karp
'siyasi' bir kavrama dnuturdu. nceleri falann ias deyince 'zel bir sevgi
ve dostluk grubu' akla gelirken sonralar 'ia' deyince bugunku anlamyla
'siyasi taraftarlklar' (parti) akla gelmeye balad. Belirleyici zellii
'siyasi taraftarlk' olan ialar Hz. Osman'n lumuyle 'hizipleme'ye yuz
tutmutu. yle ki Hz. Osman'n cenazesini tayanlardan biri kendilerini
"Osmaniyyun" (Osmanclar)75diye isimlendirmekten kam-
75. bn-i Sa'd, Tabakat, M/79, N/341, VIII126-261.
121
mayacaktr. lk tarihi kaynaklar baz ravileri "Osmani" (Osmanc) diye
tantacaklardr. Bu taraftarlk giderek kemikle-ecek akidede farkl ynelileri
olan bir mezhebe dnuecektir. Hatta szkonusu taraftarlarn ynetimi ele
geirmele-riyle slam siyasi tarihinde ilk defa "resmi mezhep" olgusu gundeme
gelecektir.
Elbette her ekolun k gerekesi bu kadar masum deildir. rnein sonradan
"hariciler" ad verilen frkann kkeni ta asr- saadete dayanmasna ramen ok
olumsuz bir rnektir, Buhari'nin Sahiti'mde naklettii bir haberden
rendiimize gre sonradan "Hariciler" olarak adlandrlan "Kurra"nm reisi
Rasulullah'la beraber olmu, onun arkasnda savam biridir. nlu sahabi Ebu
Said el-Hudri anlatyor:
"Rasulullah ganimet taksim ederken Abdullah b. Zi'l-Huveysra et-Temimi geldi ve
dedi ki:
"-Adil ol ya Rasulullah!
"-Yazk sana. Ben adil deilsem kim adil olabilir?
mer atld:
"-Brak unun boynunu vuraym.
"-Onu brak. Onun yoldalar vardr ki sizden biriniz kendi namazn ve orucunu
onlarn namaz ve orucu yannda hakir grur. Neki okun yaydan kt gibi
dinden karlar." Daha sonra Ebu Said u ehadeti yapar: "Bunu Allah Nebisinden
duyduuma ehadet ederim ve yine ehadet ederim ki Ali (Nehravan'da) onlarla
savat, ben de onun saf mdaydm. Su ayet onun hakknda nazil oldu:
Onlardan kimi de sadakalarn bluturulmesi) hususunda sana dil uzatr...
(Tevbe, 58)76
Hz. Osman'n kapsnn nunde toplanan kalabalk her-
76. bn-i Hacer, Fethu'l-Bari, Kitabu'l-stitabe (7), H. No: 6933, XIII303.
hangi bir ahsn 'ia's deildi. Mevcut durumdan rahatszlklarm belirten
insanlard. lerinde Hz. Ebubekir gibi sekin sahabilerin .oullar da vard.
Ortalkta ciddi bir b lunme, parlanma emaresi de yoktu. Elimizin ulat ilk
kaynaklar ayaklanmac kalabaln bir hizip olduuna dair en ufak bir ipucu
vermemektedirler. Sistemli bir bakaldr olmad herhangi bir kesime
dayanmamasndan da kart-
labilir.
Her ey Hz. Osman'n ehadetiyle balad. O gune ka-
Idar ortalklarda grunmeyen taraftarlklar (ialar) olumaya balad. slam'n
geliiyle kullenen kabilecilik bu taraftarlar eliyle yeniden alevlendirilmeye
alld. Her eyin meruiyeti tartma konusu yaplyordu. Rasulullah'm emek-
zah-met oluturduu, raid ve murid halifelerin koruduklar nebevi yap birden
topa tutulmutu. Manevi deerlerin ayakta tuttuu o saadet toplumu korkun bir
snavdan geiyordu. Kuuk bir kyametti sanki.
Nebevi hilafeti en ar zamanda yuklenen drduncu halife, Cemel, Sffin, tahkim,
Nehravan'la birbiri ardnca gelen badireleri atlatmak iin oradan oraya koup
durmutu. "Na-slsamz yle idare olunursunuz" gereini daha fazla gecik
-tiremeyeceini anlaynca u huzun verici niyaz yapyordu: "Allah'm, ben
onlar onlar da beni bktrdlar. Beni onlardan kurtar, onlar da benden."11
Butun bu olanlar ve daha sonra olacaklar sorularla balamt. Sorular
kiherbirinin cevab bir ekol, bir mezhep oluyordu:
"Kim hak, kim batld. Neden bu yolu tercih etmilerdi? Falancalar neden falanca
ileydi? Falancalar piin onlarla deildi? Hakta olann delili neydi? Batlda
saylann delili neydi? Hangi taraf tutmalyd? Ya da taraflardan birini ilzam
edebilir miydi? Ederse mes'ul olur muydu? Hi bir taraf tutmazsa ne olurdu?
123
122
lenler ve ldurulenlerin hak indindeki durumu neydi? Ahirette nasl muamele
greceklerdi? len ve ldurulenler arasnda cennetle mujdelenenler, bedir ehli
gibi Kur'an'n tebir ettikleri vard. Yoksa insan kaderenin mahkumu mu idi?
Butun bu olup bitenlerde insann dahli ne kadard? Yoksa butun bu olanlar
insann bann altndan m kyordu? lduren dinden km m saylmalyd?
Deilse bu fiili ile iman arasnda nasl bir ba kurulacakt? Yneticilerin
zulmune nasl bir tepki gsterilmeliydi?
Tabii bu sorularn ou olaya inan (akide) duzleminden bakan sorulard. Oysa ki
hadisenin kkeni siyasi idi. Fakat olaylar bir kez inan duzleminde ele alnmaya
balaynca artk olaya bu duzlemden bakmak moda haline geldi. Sonrakiler de
ncekilerin bu modasna uyarak szkonusu zaman dilimini "zel koruma"ya aldlar.
Kendi zanlarn akide gibi gstermeye altlar. luler koydular. Onlara
uymayan ellerindeki sihirli deneklerle "u", "bu" ilan ederek mahkum etmeye
altlar. Bu tavr birbirine duman zt kutuplarn ortaya kmasna sebep
oldu.
ncekilere yeniden dnersek sorulan bu sorulara kitap ve sunnetten deliller
aranmaya, cevaplar getirilmeye baland. Artk Kur'an mzraklarn uundayd.
Galip gelmek isteyen mzrann ucuna Kur'an' geiriveriyordu. Taraftarlklar
siyasi olarak balad, akidevi olarak gelitirildi, Abbasiler dneminde kan
davasna dnutu. Bu ezeli kan davasn devam ettirmek isteyenlerin katklaryla
bugune kadar da surduruldu.
htilaflar o kadar ilerlemiti ki; insanlar kendi hiziplerinin galip gelmesi
iin her eylerini, gerekirse dinlerini bile feda ediyorlad. Taassup kine, kin
intikama, intikam kana dnumu, Emeviler bu intikam uruna tam 80 kusur sene
binlerce kelle kesmilerdi. ktidar el deitirdiinde Allah eski zalimlere yeni
zalimleri musallat etmiti. Bu bylece
124
devam edip gitti. Ama hepsi de yaptklarnn hesabn vermekten kaamadlar.
Frkalarn douuna gelince... Bunlar ele alrken unlu tarihi bn Sa'd'n "Ali
ashab" ve "Osman ias" biimindeki tarifini tercih ettik.
mam Azam'in siyasi tavrn iyi anlamak iin drt mezhebi bilmek gerekiyordu.
Bunlardan Sia ve Murcie etkisel, Mu'tezie ve Havari tepkisel hareketlerdi.
ncelik srasna gre ksaca deineceiz.
Bunlarn dnda da bir ok ekol olumusa da, olaylar deerlendirmede siyasal
boyutu n planda tuttuumuz iin, siyasi alanda bir varlk gsteremeyenler
uzerinde durmayacaz. Varlk gsterenler ise, hep bu drt ana hizip ierisinden
kmtr. Biz ncelikle frkalarn siyasi kimliini tespit etmeye alacaz.
Getirdiimiz yorumlar da bu ynde olacaktr. in kelm yan bizi birinci
derecede ilgilendirmemektedir. Maksadmz frkalar, allm uslup olan hak-
batl duzleminde deerlendirerek kadlk yapmak deil, kul-lanlagelen ablon ve
klielerin tuzana dumeden o an insanlarn ve olaylarn anlamaya
almaktr. lle de bir lu vermek gerekiyorsa belki "zulum-adalet" kantarma
vuracaz. Siyasi profillerini karmaya alacaz.
A-TARAFTARLIKLAR (SALAR)
Ali (r) Ashab ve Sia'ya Dnumesi
Hz. Ali slam'n yayl tarihinde ncu isimlerden biridir. Kimi kaynaklar onu
ilk musluman olan be hatta u isim arasnda sayarlar. Onun temayuzu slam'n
yaylna etir. Harplerde gsterdii kahramanlk ve cesaret, Rasulullah'la
olan akrabal, ilmi, takvas, Rasulullah'n hicrette onu yatanda brakmas
ve dnduunde herkesi birbiriyle Hz.
125
Ali'yi kendisiyle karde klmas dahas hayattaki tek evlad Fatma'y ona
vererek onu kendisine damat edinmesi sahabe arasnda Hz. Ali'nin abucak temayuz
etmesini salar.
Ali (r)'nin butun bu meziyetleri yannda Kurey'in unlu kabilesi Beni Haim gibi
kalabalk ve ayn zamanda Ku-rey'e ynetici karan bir boy'a mensup olmas da
daha sonraki olaylar ve taraftarlklar aklamas asndan hesaba katlmas
gereken bir boyuttur.
Butun bu meziyetleriyle Hz. Ali sahabe arasnda sevilen, saylan, kendisine
hurmet edilen biridir. Bu sevgi ve sayg ok zel dostluklar ve birlikteliklere
vesile olur. Mekke dneminin en zor zamanlarnn acsn birlikte yaayan,
muriklerin dayanlmaz kahrna birlikte katlanan, srt srta . el ele bir ym
engeli aan, ayn siperde omuz omuza savaan,' ekmeksiz susuz gunlerde ekmei
suyu paylaan, Hicret'i, Bedr'i, Uhud'u, Tebuk'u, Hayber'i, Huneyn'i, Feth'i
birlikte yaayan insanlarn bunca ortak hatraya kar hissiz kalmalar elbette
duunulemezdi. Bu cumleden olarak Ebu Zerr-i Gfari, Selman- Farisi, Ammar b.
Yasir, Mikdat b. Esved, Zubeyr b. Avvam vd. gibi bir ou Kur'an'n mujdeledii
Bedir ehlinden olan sekin isimler Hz. Ali'nin zel dost halkas arasndadr ve
bu halka gun gun genilemektedir.
slam'n mihnet gunlerinin bitip nimet gunlerinin balamas, zaferlerin birbiri
ardnca kazanlp, direnen beldelerin teslim oluu, her boyutta birden genileme
ve buyume, bu zor gun dostlarnn dostluklarn daha bir kymetlendiriyordu.
zellikle Mekke"nin fethi; irkin ilk ve en buyuk kalesinin de dumesiyle yeni
bir durum ortaya kmt. Son ana kadar slam'a kar direnen insanlara teslim
olmaktan baka yol kalmaynca, direnilerini brakp slam'a teslim olmulard.
Bunlara bilindii gibi "Tulek" deniyordu.78
78. Asr- saadette "tulek" adnn douu yle oldu:"Mekke'nin fethin-126
Sonraki ihtilaflar kavrayabilmemiz iin bir eyi gz nunde bulundurmakta fayda
var: Fetihle slam'a teslim olan "Tuleka"nm bir ounun yaknlarndan bir ya da
bir ka Bedir ashabndan birilerinin eliyle telef edilmitir. zellikle Hz.
Ali'nin savalarda, hususen Bedir'de gsterdii ustun cesaret ve ecaat siyer ve
megazi kitaplarnda mustakil balklar altnda ele alnr. Hz. Ali yalnz
Bedir'de en ok murik ldurenler arasnda yer alyordu.
Musluman olsalar da bu insanlarn (tuleka) melek olmadn hepimiz biliyoruz.
Murikken ldurulmu olsalar bile babalarn, amcalarn, kardelerini
unutmamalar anlalabilir bir ey. Olaki ilerinden bazlar bunun soukluunu
hissediyordu. Daha sonraki Emevi halifelerinden birine atfedilen, Hz. Huseyin'in
kesik ba nune konunca, air Fe-razdak'm iirini okuyarak "Abdulmuttalib
oullarndan Bedr'in cunu aldm" szu, doru bir rivayetse, temelinde yatan
sebep de ite yukarda aklamaya altmz eylerdir.
Bu durum, Hz. Ali ve ashabn daha bir kenetliyordu. Bu arada slam tarihinin en
buyuk iftiras yaanmt: fk olay. Muminlerin temiz annesi Hz. Aie
-lihikmetin- ar bir iftiraya maruz kalmt. Bu iftiray, ashabdan bazlar
duyar duymaz reddederken buyuk bir ounluk suskunluu ve beklemeyi tercih
ediypr; bazlar tereddut izhar ederken, bir ka kii de iftiray yayyor ve
bundan dolay cezalandrlyordu.
Hz. Ali de tereddut edenler arasndayd. Hz. Aie'nin
. de Allah Rasulu Kabe'nin ak kapsnda durup, Beyt'in etrafnda toplanarak
korku ierisinde mehul akbetlerini duunen Mekke muriklerine sordu: "Ey
Mekkeliler! Benim size ne yapacam sanyorsunuz?" Cevaplar, "iyi bir karde
ve iyi bir kardein olusun. Senden iyilik umarz." oldu. Allah Rasulu buyurdu:
"zheb,fe-entum tulek!" (Gidiniz, siz serbest braklanlarsnz.) Bundan
dolay bu insanlar 'tulek' (salverilmiler) diye isimlendirildi." Ze-maheri,
Keaf, IVI239.
127
kendisinden gelen bir rivayette: Rasulullah'm hutbeden sonra yapt istiarede
sra Hz. Ali'ye gelince yle dediini syluyor: "Ya Rasulullah, kadndan ok ne
var! Sen onu deitirmeye kadirsin."19 Bu tavr tabiidir ki, Hz. Aie'nin ok
zoruna gitmi ve bu szleri bir mur unutammtr. Cemel olaynn ve dier
ihtilaflarn arka-plann oluturan bu olaylar bilmeden doru sonulara
varmamz da mumkun olamamaktadr.80
Butun bu olanlar saflar biraz daha netletiriyordu. Hz Ali'nin etrafnda bir
dost halkas tekil eden bu insanlar, ille de "ia" terimini kullanacaksak onun
ilk iasdr diyebiliriz. Terim olarak Kur'an'da hem de olumsuz biimde geen
iye-an (taraftarlar) terimi kutsal deil en azndan ntr bir terimdir. Kimi
zayf rivayetlerde Rasulullah'm da Hz. Ali ve ashabn verken "O ve onun ias"
biiminde syledii zikredi-lirse de elimizde bu konuda kesin bilgiler yok.
Gerek u ki; yle ya da byle, Hz. Ali'nin etrafnda onu Rasulullah'tan sonra
siyasi varisleri olarak gren Hai-moullar dnda sahabeden sekin bir grub
vard. Bu grubu "Ali'nin Sias" olarak adlandrmak mumkunse de bunun siyasi bir
hizbe dnumesi tahkim olayndan sonra gerekleecektir.
Rasulullah'm irtihalinde bilinen yntemlerle Hz. Ebu Bekir ummetin hilafetini
ustlenirken ilk ciddi siyasi kriz de bagstermiti. Bu krizin taraflarndan
biri tahmin edilebilecei gibi Hz. Ali ve ashab idi. Henuz Hz. Ebubekir'e biat
etmemiti. Alt ay sonra Hz. Fatma'nn vefatyla Hz. Ali biat etme kararn
aklayacak, o gune kadar hi birinin biat et-
79. 80.
128
Taberi, Tarih, 11/615.
Ali b. Ebi Talib (r)'in ehadeti Hz. Aie'ye haber verildiinde u iiri
syler:
"Yel asasn savurdu, asa da yerini buldu
Yurduna varan yolcunun gzleri aydn oldu"
bn-i Sa'd, Tabakat, 111140.
medii Haimoullar da onunla birlikte biat edeceklerdi. Hz. Ali bu tavrnn
gerekesini, nunde diz kmu vaziyette anlattklarn gzyalar iinde
dinleyen raid ve murid halife Hz. Ebubekir'e yle aklayacakt:
"Bizi sana biat etmekten alkoyan ne senin faziletini inkar etmemiz ne de
Allah'n sana ihsan ettii hayr kskanma-mzdr. Fakat biz bu ite (halife
seimi) bizim de gru beyan etme hakkmzn olduunu duunuyorduk. Bu ii bize
danmadan zoraki yaptnz."81
ok sonralar siyasi bir frka olarak ortaya kan ianm akidesinin temelini
oluturan "vasiyet" ve "imamet" olay iddia edilenin aksine; ne Hz. Ali'nin
kendisi, ne de ensar ve muhacirinden ona taraftar olanlar tarafndan gundeme
getirilmitir. Hilafetin ona Allah ve Rasulu tarafndan verilmi bir hak olduu
kimse tarafndan ileri surulmemitir. Su var ki, onu sevenler hilafete onun daha
layk olduunu ileri surmuler, buna ramen bu iddiay siyasi bir kavgaya
tamamlar, Hz. Ali'nin biatyla hepsi de Hz. Ebubekir'e biat etmilerdir. Bu
da gsteriyor ki o dnemde muslumanlar ierisinde hilafete alternatif olacak
ikinci bir evre yoktu. Sa'd b. Ubade hatrlatlacak olursa o ensarn bir
ksmndan iltifat grmeyince Hz. Ali'ye gelip "hadi adamlarn topla" dediinde
Hz. Ali'den ald sert cevap82 karsnda areyi Sam'a gitmekte bulacaktr.
Elbette kan tek farkl ses Hz. Sa'd b. Ubade'nin sesi deildir. Sirk dneminde
Kurey'in ulularndan ve en hatrl kabile reislerinden olan Ebu Sufyan'n
gsterdii tepkinin de kaynan ayn duygular besliyordu. Ne ki, Hz. Ali
kendisini cahiliyede kalm bir takm duygulan krukleyerek ne surmek
isteyenleri ok sert biimde azarlyor onlara en ufak taviz vermiyordu: te
Sakife gununden bir kesit:
81. Taberi, Tarih, IIII208.
82. Olayn ayrntlar iin bak. Taberi, Tarih, IIII218-223.
129
1
s i "-a a S
33 "35 jS - G ^
"I'S i 2
a .s
a g
Oh US
san gibi ncu isimlerin itirazna ramen alt kesimde tartlmaya baland. Hz.
li'nin salnda tartlan tek mesele vard, o da "efdaliyet".
Emevilerin ynetimi ele geiri tarzlar, icraatlar ve dahas Haccac, Muslim b.
Ukbe, Busr b. Ertad, bn Ziyad gibi yneticiler eliyle giritikleri katliamlar
zulme urayan ynlar mazlumlarn szculuunu ustlenen ia imamlarnn safna
itti.
Hz. Huseyin'in ehadeti barda taran son damlayd. Kerbela'daki soykrm
insanlarn uzerinde derin ve kalc izler brakmt. Sehid edilmekle kalmayp
cesedi rlplak soyulan ve ba kesilen Hz. Huseyin'in mal yamalanyor,
ehline sarkntlk ediliyordu. slam sava hukukunda kesinlikle yasaklanan iler
yaplyor, ailenin beikteki bebekleri dahi kltan geiriliyordu. '
Bu manzaray yaayan, gren ve bilen insanlarn nasl bir ruh haline sahip
olacan tahmin etmek zor deil.
Hz. Huseyin'den sonra Hz. Ali'nin Fatma (r)'dan olmayan olu Muhammed b. Hanef
iyye'ye (h. 81) biat eden taraftarlar sayesinde "ia" geleneksel ilkelerine
kavutu. Sia'nn bilinen anlamda bir mezhebe dnumesi yava yava ve
hadiselerin tesiriyle olmutur.
lkin sayg ve sevgiye dayal 'zel bir dostluk grubu' olan Ali ias, tahkim
olayyla siyasi bir frkaya, Hz. Huseyin'in ehadetinden sonra da kelami ve f
khi bir mezhebe dnuecektir. Bu surecin tamamlanarak bugunku halini almas ok
daha uzun surecektir.
lk tartlan "efdaliyet" meselesiyken Hz. Ali'nin vefatyla "ric'at", Hz.
Huseyin'in vefatndan sonra da "vasiyet" ve "imamet" ilkeleri yava yava
yerlemitir. "Beda" ve "gaib imam" inanlar bunu takip etmitir.
Muhammed b. Hanefiyye Hz. Huseyin'in kyamn devam ettirecek liyakati
tamaynca imamlkla komutanlk
132
ayrlyordu. Halktaki potansiyele Emevi tepkisini kinetize etmek isteyen
insanlarn Emevi ynetimine kar balattklar tum kyamlar, ilgisi olsun
olmasn dorudan "ia" hanesine yazlyordu. Kyamclann da iine geldiinden
bunu reddetmiyorlar, bilakis onlar da kendilerini ehl-i beyt'e nis-bet
ediyorlard. Kufe'de ayaklanan el-Muhtar b. Eb Ubeyd es-Sakafi (. 67) de
bunlardan biriydi. Bu zat ia'nn ilkelerini sistematik bir biimde vaz ederek
daha sonraki klasik ia ekollerine rneklik etti.
Muhammed b. Hanefiyye'den sonra yerine Hz. Huseyin'in hayatta kalabilmi tek
olu Ali (. 95) geti. ok ibadet ettii iin Zeynu'l-Abi'din (ibadet edenlerin
susu) olarak anlrd. Emevilerden izin alarak ekildii Medine'de siyasi
olaylara hi karmam, yururlukteki ynetimi de eletir-memitir.
Hz. Huseyin'in ehadetinden sonra Emevilere kar ehl-i beyt adna ilk kyam
eden Hz. Huseyin'in torunu mam Azam'm hocas Zeyd b. Ali'dir, (. 122).
Sehadeti uzerine olu Yahya Horasan'da kyam etmi ve kyamlar surup gitmitir.
Bu kyamlar gznune alndnda ia akidesinin neden muhalefet akidesi olduu
daha iyi anlalabilir. Bu arada dikkati eken bir durum da Hz. Huseyin'den
sonra birdenbire ia ekollerinin oalmas ve her birinin kendine zgu ilkeler
edinmesi vakas. Bunlardan bazlarna kar amansz bir mucadele veren ana ia
gruplar bu mucadelelerinde pek baarl olamamlar, arlk (gulat) yanllar
ana ekolun ok sert tavrlarna ramen yle ya da byle varlklarn devam
ettirmilerdir.
lerinden bir ounu gulat (arllar)n oluturduu bu irili ufakl
frkalarn knn gerekesi u olabilir: Ana kitlenin yaptrm gucu yoktur.
eitli sapmalar ve kopmalar karsnda kullanabilecei bir devlet basks
olmadndan
133
1
aresiz kalmaktadr. Bu da sapknla yatkn insanlarn bu duygularn
kamlamaktadr. Sia'nn muhalefeti temsil ediyor olmasndan dolay bu sapmalar
ynetimin de iine geldiinden, gulat'a ses karmad gibi tevik ediyor
olmas da kuvvetle muhtemeldir. Bu ve daha baka sebepler yuzunden tarih boyunca
iann ana kitlesinden kopma ve sapmalarn sunni ana kitlesindeki sapma ve
kopmalardan ok daha fazla olduu grulmektedir.
Osman (r) Sias ve Murcie'ye Dnumesi
ilk tarihi kaynaklar siyasi anlamda ilk hizbin Hz. Osman ias olduunda
muttefiktirler. Gerek tbn Hiam, gerek Taberi, gerekse bn Sa'd gibi otoriteler
eitli vesilelerle buna deinir ve hatta bazlar bu deyimi (Osman Sias)
zelikle kullanrlar. "Osman Sias"nm siyasi bir parti olarak teekkul ettiini
belirtmi, onun ehadetinde tabutunu tayanlardan birinin kendilerini
"Osmanclar" olarak nitelendirdiinden yukarda sz etmitik.
meyyeoullar (Beni Muayt) Mekke'nin en varlkl ve kalabalk kabilelerinden
biridir. uncu halife Hz. Osman bu kabileye mensuptur ve kendisi de kabilesinin
dier fertleri gibi olduka varlkldr.
Rasulullah'm bi'setinden sonra ona en ok tepki gsteren ailelerden biridir
meyyeoullar. Mekke'de kurduklar saltanatn yklaca endiesi onlar
Peygamber'e kar kmaya yneltmi, bu uurda ellerinden gelen hi bir eziyeti
arkalarna koymamlardr.
te bylesine bir aileye mensup olan Osman (r) kabilesinin bu tavrna ramen
musluman olmaya karar vermi, Ra-sulullah Erkam'n evine girmeden nce Talha (r)
ile birlikte musluman olmulardr. Yap olarak olduka yumuak ve halim-selim
olan Hz. Osman'a Rasulullah iki kzn vermek suretiyle iltifat etmitir.
Kabilesinin onun musluman olma-
134
sna gsterdii tepki dayanlmaz boyutlara gelince, ilk defa izin alp
Habeistan'a hicret eden Hz. Osman ve hanm olmutur. Bedir'e Hz. Rukiyye'nin
hastalndan dolay katlamayan Osman'a Rasulullah (s) katlm gibi muamele
et- \ mi ve ecrini de alacan sylemitir. Servetinin okluu ve *
cmertliiyle bilinen Hz. Osman ilk slam devletinin mali yukunu bir ok kez tek
bana omuzlam, bu uurda elinden gelen hi bir fedakarl esirgemeyerek
Rasulullah'm teveccuhune mazhar olmutur.
Hz. Osman'n da mensubu olduu kabile sonuna kadar ayak diremi, Bedir'den sonra
muslumanlara kar murikleri rgutleyen insanlar da hep bu kabileden kmtr.
Fetih srasnda murik Mekke toplumunun ynetimi bu kabile elindedir. Mekke'nin
fethine kadar slam' a kar sava- i. an bu insanlardan bir ou Fetih'le
slam halkasna dahil ol- * mutur. Bunlar arasnda Ebu Sufyan, Muaviye,
Velid b. Uk- , be, Mervan b. Hakem, bn Ebi Sarh gibi isimler vardr.
Bu isimlerden peygamberin daha salnda sorun karanlar olduu gibi daha nce
irtidat edenler de vardr, r-Mervanb. Hakem yapt ho olmayan bir hareket
yuzunden Rasulullah tarafndan Taif te mecburi ikamete tabi tutulmu, ilk iki
halife'den Medine'ye dnmek iin izin istedii halde izin alamayan Mervan Hz.
Osman'n izniyle (bir rivayette emriyle) Medine'ye gelmitir. Velid b. Ukbe
hakknda yapt olumsuz bir iten dolay Hucurat 6. ayeti nazil olmutu. Bunun
babas Ukbe b. Ebi Muayt da ok nceleri musluman olup, arkada bey b. Halef
in knamas uzerine onu raz etmek iin irtidat etmiti. Vahidi Esbab-
Nuzul'unde A'raf, 27. ayetin bunun hakknda nazil olduunu syler. Velid b.
Ukbe Hz. Osman dneminde Hz. Sa'd b. Ebi Vakkas'm yerine Kufe valiliine
getirilecek, ikiye muptela olduundan dolay mahkeme edilerek ceza tatbik
edilecektir. Bir keresinde, ayn ismin sabah namazn drt rekat kldrmas
uzerine cema-
135
atten itirazlar yukselince daha istiyorsanz attraym diyecektir.
bn Ebi Sarh ise daha nce musluman olup sonra irtidat etmi, Rasulullah
tarafndan Ka'be'nin rtusu altnda da ol-* salar bulunduunda ldurulmeleri
emredilmitir. Hz. Osman'n tavassutuyla lumden kurtulan Ibn-i Ebi Sarh,
sonunda RasHullah'a teslim olmutur.
Hz. mer'in setii ura'ya hakem olan Hz. Abdurrah-man b. Avf, hicrette
Medine'de karde klnd Hz. Osman'a biat edince Hz. Osman Rasulullah'in
uuncu halifesi olarak greve balamtr.
ilk icraatlarndan biri olarak eski valilerin yerine yenilerini atayan Osman (rj
Taif surgununden getirttii Hakem'in olu gen Mervan' da hilafet katipliine
(badan-manlk) getirmitir.
Bu durumlardan ilk yaknan Hz. Aie olmutur. Ardndan azledilen valiler de
honutsuzluklarn belli ederler. Yeni atanan valilerin olumsuz uygulamalar
halife aleyhinde bir kamuoyu oluturunca nu alnamaz hadiseler balam ve Hz.
Osman'n ehadetiyle neticelenmitir;
Olan olmutur artk. Yeni halife'den; akraba olsun olmasn, er'i vasisi ya da
varisi bulunsun bulunmasn herkes kan talebine kmtr. Yeni halifenin "bunu
en az ben de sizin kadar istiyorum. Biraz sabredin, devlet gucu elimize gesin,
ondan sonra bu ii aklayalm" demesine kimse aldrmamtr.
Bundan byle, "Sava m? Hayr!.." diyerek ummetin birbirine dumemesi iin
cann ortaya koyan Hz. Osman adna yaplacaktr tum hakszlklar,
kanunsuzluklar, katliamlar.
Hz. Osman'n vefatnda slam topraklarnn buyuk bir blumunu ellerinde
bulunduran meyyeoul.larna mensup
valiler meru halifeye kar bakaldrmlar, bahane olarak da Hz. Osman'n
kann ileri surmulerdir.
Bilinen yntemlerle hilafet meyyeoullannm eline geince siyasi, askeri ve dini
alanda u kklu deiiklik gerekletirilmitir:
u *<<-v '' : *;%; -HJ -, --> ., , 1)
ptal edilen ra ve ikame edilen veraset
mmetin siyasal katlm demeye gelen ura Rasulullah ve halifeleri tarafndan
slami siyasetin dinamii klnmaya allrken Beni meyye ile bu iptal
edilmi, yerine Kayser ve Kisralar'm yntemi olan babadan oula veraset
(saltanat) sistemi getirilmitir. Bu sistemde devlet bir zel \ itflie
dnumektedir. slami hilafette 'otorite' yalnz Allah (cc.) iken ve mulk
O'nunken, saltanatta, kullar bu konuma gemektedir. Raid halifeler kendilerini
"Rasulullah'in halifesi" olarak takdim ederken beni meyye hanedan kendilerini
"Allah'n halifesi" olarak takdim etmilerdir. Bu ikisi arasndaki mahiyet ve
mantk farkn kavradmzda bunun slami siyasette ne demeye geldiini daha
iyi biliriz.
2) Cihadn kurumlamas: . . v ->
Bu da duzenli ordu kurularak gerekletirilmi. ncekiler cihad bir ibadet
olarak yaparken, duzenli orduyla 'ci-had' bir meslee dnumu ve toplumu
oluturan fertlerdeki dinamizmin bu gulu kayna kurumlatrlarak
kurutulmutur. Hanedan bununla bir ka yarar birden salamtr: Nebevi Hilafet
dneminde ordunun tabii birer uyesi olan musluman halk yurutme gucunun (iktidar)
de tek fiili dayanadr. Bu, ynetilenlerin ve ynetenlerin birbirlerini
karlkl olarak denetledikleri mukemmel bir otokontrol muessesesidir ki, bunu
slam d hi bir sistem bu denli ideal bir biimde gerekletirmeye muvaffak
olamamtr. Ordunun kurumlamasyla tek fiili kontrol mekanizmas olan yneti-
y 137
r
lenlerin elinden bu gu alnp ynetenlerin eline verilmitir. Byle yaplnca,
tum guler bir merkezde topland ve altn denge bozuldu. Artk yneticilerin
zulmune kar halkn elinde kar koyacak bir gu yoktu. Yneticiler istedikleri
her eyi ellerinde bulundurduklar askeri gu sayesinde hakka ve halka ramen
yapabileceklerdi.
Ordunun kurumlatrlmasyla gelen bir felaket de u olmutu: zellikle Beni
meyye hanedan dneminde ele geirilen Afrika topraklarndan toplanan cahil ve
vahi berberi nebati ve kipti genleri hilafet merkezine gnderilerek orduya
almyordu. Brakalm bir musluman, akl banda bir insann bile ileyemeyecei
korkun cinayetler ve katliamlar, yneticiler, bu askerler eliyle iliyorlard.
Kabe'yi mancnklayan, Harre gunu Medine'de sahabe kz ve kadnlarnn namusuna
tecavuz eden, toplu katliamlar yapan, bebeleri ve kadnlar lduren,
Rasulullah'm kabrini kirleten saltanat ordusu zellikle bu askerlerden
oluturuluyordu. Yoksa, tufein icad edilmedii, giyotinin bilinmedii bir
zamanda devletin bir tek valisinin 120.000 kiiyi klla katletmesi nasl
mumkun olacakt?
3) Resmi mezhep:
Hulefa-i Raidin'den sonra, Nebevi siyasetin dinamik- \ lerinin bylesine
tahrip edilmesine ramen fkh (ki buna } akide de girer, ilk dnemlerde bu
ayrm yoktu. Akide fkh- ^ ekber idi) ehliletirilmemiti daha. Fkhn
(akidenin) ehli- J letirilmesinin iki yolu vard: Ya ulemay satn almak, ya
da\ sulta ulemas yetitirmek. Bu dnemde ikisi de denendi. Sa- ) x tn
alnamayanlardan susmalar istendi. Buna ramen sus- j mayanlar Hicr b. Adiyy,
Said b. Cubeyr, mam Azam, mam \ Malik gibi ya ehid ya da ikence edildi.
Ancak ynetim a-! sndan bu ok riskli bir iti. Halkn sevdii ve guvendii
f \ alimlerin bylesi muamelelere maruz kalmas tepki ekiyor-
138-
du. Ynetim meseleyi inanc resmiletirerek kkunden halletmek istiyordu.
Tek sebebi bu deildi elbet. Sultani hilafet'in balama- ''-- syla yaplan
onca zulmun ve fkn ardndan ortaya atlan bir yn soruya cevap bulunmaya
allyordu. rnein Busr b. Ertad Yemen'e vali olunca ilk olarak Hz. Ali'nin
valisi AMullah b. Abbas'n iki kuuk ocuunu analarnn gzu nunde katlediyor,
bunu gren anne ldryordu. Medine'ye giren hilafet ordusu ou sahabe yakn
olan Medine kadnlarna tecavuz ediyordu. Ka'be mancnkla talanyor, atee
veriliyor, ldurulen insanlarn cesetlerine akla hayale gelmedik ikenceler
yaplyordu. Bunlar sosyal olan curumlerdi. Bir de halifelerin ahsi
yolsuzluklar, taknlklar ve irtikab ettikleri kimi haramlar vard.
Sorular sorulmaya balanmt: Bu gibi buyuk gunahlar (kebire) yapan musluman
olabilir miydi? Musluman olursa nasl olur, deilse ahirette nasl muamele
grurdu? Sorular uzayp gidiyordu...
Bu sorulara cevap bulma tela iki eyi gundeme getirdi: man-amel munasebetleri
ve kader konusu.
Bu konularda youn bir tartma balam, hizipler ortaya kmt. Kimisi 'amel
imandandr' derken kimisi 'amelle imann hi bir ilikisi yok" diyordu.
Hariciler ameli imann kendisi sayarak "kebire" (buyuk gunah) sahibini tev-be
etmedii surece kafir-murted ilan ettiler. Mutezjlejbu konuda Hariciler gibi
ar gitmiyor, amel imandandr, murte-kib-i kebire tevbe etmedii surece ne
cennette ne cehennemdedir diyorlard. Sia da bu konuda onlar gibi duunuyordu.
Bir kesim daha vard ki amelin imanla ne zatnda, ne sfatnda hi bir ilgisi
olmadn savunuyordu. Kii hangi gunah ilerse ilesin onur imanna bunun
hi bir zarar olmazd. Bunlar sonradan Murcie_ olarak isimlendirilecekti.
139
Murcie kulun abasnn faydasz olduunu, dolaysyla gunahnn da zararsz
olduunu syluyordu. Hi kimse iin dunyada hukum verilmez, ididasyla bata
asr- saadetteki-ler olmak uzere munafk zumresini mumin addediyorlard.
Zulmedene "zalim" demeyi, fsk ve fucur iinde yuzene fask facir demeyi
Allah'n hukmune mudahale olarak gruyor, "dunyada hukum olmaz hukum
ahirettedir" tezini savunuyordu. Bu inanta olan bazlar iman yalnzca Allah'
bilmek olarak tanmlyordu. Tabi bu durumda kufur de Allah' bilmemek oluyordu.
Bu tarife gre A]lahlbl-dikler,LgihLsna inandklarn Kur'an'daki ayetlerden
(Lokman, 25; Zuhruf, 8; Mu'minn, 84-89) rendiimiz muriklerin bile mu'min
safnda olmas gerekecekti.
Yine bu sapk inan farziyeti tartlmaz olan Emr bi'l-ma'ruf Nehy ani'l-
munker'i fitne olarak gruyor, yneticilere hakikati sylemeyi 'fitne karmak'
olarak niteliyordu. Zulme bakaldran sahabi, tabiin ve imamlar "fitneci"
olarak vasflandryordu.
/" badetlerin toplumsal boyutlarn iptal ediyorlar; cuma,
V hac, bayram namaz gibi ibadetlerde tahrifat ve deiiklik
Y yapmak iin gerekirse hadis uyduruyorlard. Zalim ve fask I
yneticilere kar yaplan cihad haram sayyorlar, fitne, sa-1 bir, gybet
gibi slami stlahlar yneticilerin iine gelir bir
mde tahrif ediyorlard.
Murcie'nin snflarm ve inanlarn detaylaryla anlatan el-Milel ve'n-Nihal ve
el-Fark Beyne'l-Frak gibi kaynaklarda uzun uzadya verilen teknik bilgileri
buraya almaya gerek grmedik. Bize asl lazm olan Murcie'nin bu inanlarnn
sulta tarafndan nasl kullanlddr. Yukarda andm kaynaklar ve onlarn
dndakilerde Murcie hakknda verilen bilgilerde bariz bir karklk ve
belirsizlik var. Bu bilgilerden yola karak Murcie'yi bir yere yerletirmek
mumkun deil. Bu hizipten sz eden kaynaklar bazen birbiy >
s i
rine taban tabana zt bilgiler de iermektedir. Lakin bu belirsizlik tumuyle
tarihilerden kaynaklanmyor. Biraz da Murcie inancnn temelde oportunist
oluundan kaynaklanyor. Oldukakaypak ve eyyamc olan bu inan tarih
boyuncaher zaman muntesip bulabilmi, bugun de ynetimlerin tevik ve desteiyle
varln surdurmektedir.
Murcie inancnn hem kaderiye hem cebriye, hem hariciye, hem mutezile'den
ballar bulunduu gerei bu konuda, kaynaklarn tumunun neredeyse uzerinde
ittifak ettikleri tek nokta. .
' /^ Doru. Bu kadar eyyamc, yaltak bir inann, tum j
( ekollerdeki anaklar cezbetmesinden daha doal ne ola- / \ bilir?
Bugun yaayan tum slam mezheplerinde Murcie'yi / \ aratmayan tipler bol bol
kmaktadr. Suya sabuna dokun- { j mayan bu tipler kendilerini hangi
mezhepten gsterirlerse \ / gstersinler temelde onlarn mezhebi birdir:
Oportunizm. \ Oportunizm ise Murcie'nin iardr. Ve bu tipler gerek ge-\
miste gerek gunumuzde zalim ve fask ynetimlerin en ok \ houna giden
tipler olmutur. ./
Nasl m? meyye dneminde olduu gibi. slam akidesinin nasl arptldna
bir rnek vererek bugun muslu-manlar bekleyen en buyuk tehlike olan 'murcie'
tavrnn temellerini gstermeye alalm.
-\ H/. Huseyin'in hainin da iindeJaulundjfoi 1-E^ehl-i J
Zh'ihsaraaranba- \
^le^LYjaid^ujauaeJb^ (
e^iinh^uzurunagetirttii Hz,. Zev.neh'in-hsaraaranba- \ aiDi yle
cevaplandracaktr Yezid: (
"Allah'n, senin ehl-i beyt'ulne hah getirdiini gru- \ yor musun?" "Onlara
nasl kydn?" sorusuna "Onlar Allah y ldurdu" biiminde karlk
verecektir.85

Emevi yneticilerinin bu inancn u olayda da aka gruyoruz: "Yezidin
kars Hind bint-i Abdillah Yezid'in elinde tuttuu Hz. Hu- seyin'in ban
grunce sordu: "Bu Allah Rasulu'nun kz Fat- i^ ferii Oh
Sc<yLcrlZr, t
O,h.
4 ( Cff
CA Cl
Allah'a iftira etmenin daniskas olan bu inan devletin resmi dini (mezhep)
haline getirilmitir. Bunun yaygnlamas iin zndklarn uydurduklar hadisler
delil olarak kullanlyordu. nlu muhaddis Suyuti, El-Leali'sinde bu dnemde
sultanlara yaranmak ve yaltaklk yapmak iin hadis uyduranlarn haddi hesab
olmadn kaydederek, sultanlarn fkn merulatracak delil bulamayan
'sulta alimle-ri'nin bunu icad etmekten kanmadklarn syleyecektir. Emevi
halifesine "onlar Allah ldurdu" dedirten inan buydu. La lahe llallah'} "la
faile illallah" (Allah'tan baka fail yoktur) biiminde yorumlayarak;
Haimoullar'ndan Bedr'in cunu aldn syleyenleri, Kur'an' oklayanlar,
muslumanlann maln rzn heder edenleri bu ekilde temize karyorlard.
Allah'tan baka fail olmadna gre butun bu olan bitenlerde kimsenin bir suu
yoktur. Butun bunlar, -haa- Allah yapmt. Tarizde bulunan Allah'a bulunmu
olur, isyan eden de yine onun takdirine kar isyan etmi olurdu. Yneticiler
sadece Allah'n seip gnderdii masum birer kl, birer aletti. Allah gemi
ummetlere nasl melekler eliyle azap etmise, imdikilerden azab hak edenlere
de yneticiler eliyle azap ediyordu. Bu yuzden yneticilere "dur!" demek
Allah'n takdirine kar gelmekti. Bu zalimler bir "azap melei" kadar
masumdurlar. Kulun ruzgar nundeki yaprak gibi sorumsuz olduunu ileri suren
"cebir" inanc byle ortaya kt. Yneticiler eliyle de desteklenerek yayld.
Bu inanlar bir "musekkin", bir "narkoz" gibi kullanla-. rak insanlar
uyuturulup suruletiriliyor, ardndan da koca bir ummetin maddi ve manevi, dini
ve dunyevi tum deer ve imkanlar talan ediliyordu. Sulta bu talan
gerekletirirken birileri de postunun uzerinde, onu merulatrmann felsefe-
ma'nm nh Hc*-1:- .-r~-
j___r.>..mllIHUClC-
ma'nn olu Huseyin'in kafas m?" Yezidyle cevaplad: "Evet. Onun uzerine yas
tut. bn-i Ziyad acele edip ona saldrd. Allah da Huseyin'i ldurdu." Taberi,
Tarih, VI465.
142
sini yapyordu: "Fail de hak, meful de hak, beden itibaridir.."
Amel-iman munasebetlerinin gundeme gelii de bu yuzdendi. Bunca zulmu,
ahlkszl ve sapkl icra eden yneticileri baka turlu aklamak mumkun
deildi. Onlar ancak byle aklanabilirdi. "Dunyada hukum verilmez" inanc da bu
amaca hizmet ediyordu. Emr bi'1-ma'rufu fitne sayp zulme kar kanlar
"fitneci" olarak nitelendirenler zalim yneticilerden bunun karln atyye-i
ahane olarak fazlasyla alyordu.
Ynetimin icraatlarndan ikayet etmeyi bile "Allah'n takdirine kar gelmek"
olarak gren bu sapk inan, yneticilerin iltifatn^ ve desteine mazhar
oluyordu.
Bunlarn dnda bir baka kesim de ses geirmez kaln duvarlar arkasnda "bir
post bir dost" slogann bayraklat-rrken, butun bu olup biteni "cuve-
iRabbani" ve "teceiliyat- ilahi" sayyorlard. Bu kesimin "makam- hayret"e
ulamas iin bunca kann dkulmesi, bunca fskm ilenmesi lazmm gibi, onlar
da yneticiler gibi bu yaplanlar "meratp" atlamak iin bir vesile
sayyorlard.
Murcie inancnda olanlar mazlumlar fitne karmakla sularken zalimleri de
aklamaya alyorlard. Bu meyanda unlu Emevi valisi Haccac'n nasl muttaki,
abid ve zahid biri olduunu ispatlamak iin rivayetler uretiliyor, duzme koma
hikayeler el altndan yaylmaya allyordu. Bu adam hakknda unlu kraat
alimi Asm yle der:
"Allah'n haram klp da bu adamn yapmad hi bir ey kalmad."
Abdullah b. Mes'ud'un "munafklarn elebasdr" dediini duyan Haccac "O 'nun
kraatyla Kur'an okuyann kellesi uurulacaktr, bu kraati domuz derisine
yazana hil'at vereceim" diyordu. Hz. mer b. Abdulaziz de Haccac iin yle
demiti: "Dunyadaki tumfasitler bir araya gelerek pis-
143
tiklerini icra etseler onun habaseti hepsini geer."
te byle birini tezkiye etmek iin binbir dereden su getiriliyordu. Kur'an'a
i'rap koydurmas, baz beldeleri ele geirmesi onun yapt bu zulumleri
merulatrmak iin yeterli olamazlar. Arap rks ada yazarlardan
bazlarnn bu gibileri Arap dehas olarak lanse etmelerini anlayabilsek de baz
muslumanlarn Haccac' aklama ve savunmalarn hala anlayabilmi deiliz.
te Murcie bu gibi inanlaryla yneticilerin zulmune destek verirken buna
tepki olarak Mutezile ortaya kyordu.
Bazlar, mam Azam'a, amel-iman munasebetleri konusundaki itihadndan dolay
"murcie" yaftasn assalar da, hayatn mazlumlara destek vermek ve zalimlere
kar koymak urunda harcam birinin bylesine eyyamc ve menfa-at bir
zumreye mensup olmas elbette duunulemez. Herkesin hayat ortada. Ona "murcie"
diyenlerin nasl yaadklarn biliyoruz. Zulmu ve sultay reddetmede mam'in
topuuna ulaamayanlarn onu "murcie" ilan etmesinin temelinde insanlarn
hayatna dorudan deil de "dedi-demi"in mazgalndan bakma alkanl
yatmakta. Hanefi mezhebinin unlu alimlerinden Cessas, iman ile birlikte ilenen
hi bir gunah sahibine zarar vermez inancyla yneticilerin zulmunu ve fkn
merulatrmaya alan Murcie'nin bu tavryla ummete yapt ktuluu dile
getirir. Onlarn bu teslimiyeti tutumlarnn muslumanlar sonunda nasl bir
zillete surukledii tesbitini yapan Cessas, kendi andaki bozuk gruntunun
temelinde bu sapk inancn yattn vurgular.86
Buraya kadar ki anlattmz Murcie, bugun de varln deiik isimler altnda
devam ettiren ve tarih boyunca yneticilerden yardm gren 'eyyamc' Murcie'dir.
Bu akmn 86. Cessas, Ahkmu'l-Kur'an, 11/320.
144
yneticileri ve ynetimleri ho gsterme usulleri farkl farkldr. Daha nce de
sylediimiz gibi slami kavramlar te'vil ve tahrif ederek balarlar ie.
'Cihad' kavramn Kur'ani anlamndan kaydrmak yaptklar ilk ilerdendir.
ada Murcie laisizmin muslumalarm iindeki keif kolu gibi almaktadr.
Tarihte ve gunumuzde ortaya kan kimi akmlar dinamiklerine ve inanlarnn
tezahurlerine bakarak Murcie'nin ok an kollar (gulat- Murcie) saymak
mumkun, slami cihad kavramn tahrif edip bununla ilgili ayetleri inkar eden,
yneticilere kar gelmeyi gunah sayan, dinde siyasetin olmadn savunan,
kafirlii tartlmaz olan ynetimleri bile 'musluman' gstermeye alan ada
Murcie'nin bu konudaki en ar iki rnei ngiliz smurgeciliinin rahminde
dllenen Bahailik ve Kadyanilik'tir.
Ancak tarihte ayn adla hret bulmu bir murcie ekolu daha var ki, bunlar zulmu
ve zalimi merulatran 'eyyamc Murcie'den tamamen farkldrlar.
Beni meyye'nin zulmunu temize karan, iman-amel arasn ayrma iini ynetimin
hizmetinde kullanan Mur-cie'yle 'kyama Murcie'nin 'irca' inanc birbirinden
farkldr. Kyamc murcie eyyamc Murcie'den ok sonra Irak'n dousundaki yeni
fethedilen blgede ortaya kmtr. Bunlar zalim yneticileri deil zulme
urayan fertleri savunmulardr.
Bilindii gibi Emeviler mer b. Abdulaziz gelinceye kadar yeni fethedilen
blgelerin musluman olan ahalisinden zorla cizye almay surduruyorlard. mer b.
Abdulaziz, "Allah Muhammedi tahsildar olarak gndermedi!" diyerek bu zulme son
vermiti. Onun lumunden sonra, zellikle Horasan ve evresindeki Turkler ve
dier kavimlerin musluman olmalarndan dolay cizye gelirlerinin dutuunden
yakman tahsildarlar bu duruma bir are bulunmasn istiyorlard. nsanlarn ve
yeni fethedilen blge halklarnn topluca Al-
lah'n dinine girmelerini cizyeden ka olarak deerlendiriyorlard. Bunda
inandrc olmak iin yeni musluman olan bu halklar sapk gstermeye
alyorlar, iplerini ellerinde tuttuklar baz saray mollalar azyla
bunlarn musluman-lklar konusunda aslsz ayialar yayyorlard.
Bu nedenle, bu dnemde yaayan ve zellikle Arap olmayan unlu isimlerden
'zmdk'lk damgas yemi olanlara, bir hakszla alet olmamak iin ihtiyatla
yaklamak gerekmekte.
Emevi ynetimi hicri 110 ylnda cizye gelirlerinden mahrum kalan hazinenin
kasalarn doldurabilmek iin dine toplu girileri zorlatrc kimi tedbirler
ald. Bu tedbirlerden bir tanesi de bir a'cem (Arap olmayan)'nin musluman
saylmas iin ihdas edilen yeni artlard: Bunlardan bazlar:
1. Sunnet olmak: Bu art o gunun koullarnda ele alnmal. Yeni musluman
olanlar ne bebe ne de ocuk idiler. Hemen hepsi yetikin insanlard. O gunun
ilkel artlar gznu-ne alndnda bunlarn sunnet olmalar kolay olmuyordu.
2. Farzlarn ikamesi: i 'fetih' ad altnda ganimetilie dken ynetim,
musluman olur korkusuyla slami tebli, dini eitim ve retimden zellikle
mahrum brakt halktan, daha asgari bilgiye sahip olmadklar dini en yuksek
duzeyde yaamalarn istiyordu.
3. Husn-uslam: Bu art, okkas tarts olmayan bir husustur. Vali ya da vergi
tahsildar istedikleri kii ya da kiiler hakknda canlar ektii zaman bunun
aksini isbat edebiliyorlard.
4. Kur'an'dan bir sure okumak: Bir anda binlercesi slam'a giren bu insanlarn
arap olmadn, dolaysyla ksa zamanda arapaya vakf olup Kur'an'
renemeyeceklerini ynetim de biliyordu.
146
Horasan'n cizye tahsildar vali Eres'e "nsanlar slam' kabul edip mescidler
yaptrdlar. Ne yapaym?" diye sorunca Vali'den u cevab alyordu:
"-Harac ve cizyeyi eskiden kimden alyorsanz imdi de aynen eskisi gibi almaya
devam ediniz."
te kyamc Murcie'yi ortaya karan ilk kvlcmn sebebi ynetimin bu haksz
tutumu olmutu. Semerkant yaknlarndaki bir blgede yeni musluman olan yedi bin
kii bu haksz uygulamaya kar bakaldrd. Yedi fersah apndaki bir alana
kamp kuran slam'n bu yeni salikleri'nin tek slogan "La ilahe illallah
Muhammedu'r-Rasulullah" idi.
te bu noktada yeni bir akm dodu. Bu hakszla urayan mazlum insanlarn
haklarn savunmak iin bir grup kari (alim) ve fakih onlara katld. Bu
fakihler ynetimin szkonusu uygulamasn boa karmak ve gayr- meru ilan
etmek iin bir takm fkhi deliller getirdiler. Doal olarak tartlan mesele
iman-amel munasebetleriydi. Sebebi de yeni musluman olan binlerce insann
amellerindeki noksanl bahane eden ynetimin, musluman olduklar halde onlar
kafir sayarak 'cizye' almasyd. Szkonusu alim ve fakihler ynetimin zulmune
maruz kalan bu insanlarn musluman olduunu isbatlamak iin "irca" (havale etme,
karar mercii) fikrine ba vurdular.
Szkonusu alimlerin tezleri uydu: Kitle halinde slam' kabul eden bu
insanlarn musluman olduklarm ilan edip kelime-i ehadet getirmeleri onlarn
musluman olduklarn kabul iin yeterliydi. Bu durumdaki birinin inancnn
shhatine hukmedilirdi. Bylesi bir insana "yok sen musluman olmadn halde
yle grunuyorsun" denilemezdi. Hele hele bunlar kafir sayp cizye almak caiz
deildi. Bazen cizye vermemekte direnenler Emevi valilerince kan ve mal helal
saylp lduruluyordu. Bu zulum toplu katliamlara kadar vardrlyordu. Alimler
bunun nune de set ekmek iin
147
^^^hl *tj
ynetimi ikrarlar kabul etmeye ve kalpleri asl sahibi olan Allah'a havale
etmeye (irca) ardlar. Bu fikri kabul edenlere de 'irca' fikrini kabul eden
kimse anlamnda 'murcie' dendi. Daha sonra "sap" "samandan" ayrdedemeyen
bazlar bu kyamc murcie ile oportunist murcie'yi birbirine kartrd.
Bu 'kyamc Murcie' ile 'eyyamc Murcie'yi birbirine kartrmamak gerek.
Bunlar'n Allah'a havale ettii eyleri eyyamc Murcie sultanlara ve
yneticilere havale ediyordu ki bu Allah'la sultan arasndaki fark kadar
birbirinden farkl ve bir o kadar da uzak eylerdi. 'Eyyamc'lar insanlar kula
kul etmeye arrken (sultana irca) 'kyamc'lar insanlarn Allah'a kul
olduunu hatrlatarak (Allah'a irca) sultanlara kar onlarn hakkn
savunuyordu. Birincilerin saltanat korumak iin kullandklar 'irca' fikrini
ikinciler mazlumlar korumak iin kullandlar.
Bu kyama katlan alimler arasnda u isimler vard: Ebu Seyda Salih b. Tarif,
Rebi' b. mran et-Temim, Kasm e-Seyban, Ebu Fatma el-Ezd, Bisr b. Curmuz
ed-Dab, Halid b. Abdullah en-Nahv, Bir b. Zenbur el-Ezd, Amir b. Beir el-
Hacned, Beyan el-Anber, smail b. Akabe ve Sabit b. Katane.
Kyamc Murcie musluman olan yabanclarn snd bir snak haline gelmiti.
Bu ekolun mensuplar ynetimin kendilerine kar yapt bu haksz muameleyi
protesto iin bir kez de Buhara'da ay aklanmlar, kentin buyuk camiine
doluarak yuksek sesle ehadet getirmeye balamlard. Ancak kentin valisi
bunlarn muslumanlm kabul etmedi ve ilerinden drt yuz tanesini ast.
Emeviler rkl bir devlet politikas haline getirmilerdi. Bu dnemde buna
benzer bir k da Basra'da oldu. Vali kentte meskun bulunan mevali (arap
olmayan) muslu-manlann surgun edilmesini emredince bu mazlum halk ge-
ni bir duzlukte toplanp " Va Muhammeda! Va Muhamme-da!" diye alatlar .
Basra'nn vicdann sultaya satmam alimleri de onlara katlp onlarla birlikte
alatu ar ve onlarn zaferi iin dua ettiler.
Kyamc Murcie'nin bu baarsz kyamlar daha sonra da surdu. Bunlarn en
buyuu ynetimin zulumlerine ve rk politikasna kar bir patlamaya dnuen
Haris b. Su-reyc'in Hiam b. Abdulmelik'e kar balatt kyamd. Bu kyamn
ikinci adam slam fikir tarihine 'cebr ve irca mutefekkiri' olarak geen Cehm
b. Safvan'dr.87
Kyamc Murcie'nin bu ksa zetinden de anlalaca gibi mam- Azam' bir
acemi olarak iman-amel munasebetleri konusundaki unlu itihadna ynelten
sebeplerden biri belki de en nde geleni bu olaylardr. Zulmun en kuuune bile
ucundan kysndan da olsa bulamayan mam Azam'dan o gunku artlar altnda
bundan bakasn beklemek abes olurdu. Ancak mam' in baz itihadlarna zamann
ve hadiselerin yapt etkiyi gremeyen daha sonraki kat nakilci mantk, ya
yeri ve zaman demeden bunlara bir 'nass' gibi sarlm ya da bazlarnn
yapt gibi kestirmeden 'murcie1 deyip damgalamtr. Doal olarak sonunda her
ikisi de ayn kapya kmtr.
Zalim ve f ask yneticilerin at kampanyalar vastasyla neo-murcie'nin
yaygnlatrlmaya alld gunumuzde ada Murcie'nin tarihi rolunu bilmek
daha bir
nem arzediyor.
Murcie inancm ve bunun fiili sonularm maddeler halinde yle zetleyebiliriz:
1. Ameli hi bir ekilde hesaba dahil etmeyerek dini vicdanlara hapsetmek. Bu
manada ilkel bir laisizmi de bunyesinde barndran Murcie'nin amac iman sadece
ikrar sayarak bir hayat nizam olan slam' en hassas yerinden vurmak.
149
2. Siyasi mezhepleme: Bizans'ta yururlukte olan devletin dine mudahale
geleneinin slam'da da balamasna sebep olarak bir "devlet dini"nin ortaya
kmasna nculuk etmek.
3. Emr-i bi'1-ma'ruf ve nehy-i ani'l-munker gibi bir farizay fitne olarak
niteleyip dinin temellerini sarsmak ve toplum eliyle yneticileri kontrol etmesi
anlamna gelen bu kurumu iptal etmek.
4. zellikle hacc, cihad, zekat, namaz (cuma ve bayram namazlar) gibi
ibadetleri asr- saadetteki fonksiyonlarndan uzaklatrarak slam' siyaseti
ibadet, ibadeti siyaset olan bir din olmaktan karp yalnz "ibadi" hale
sokmak.
5. Fitne, gybet, sabr, zulum, nifak, ukur gibi kavram-' lan Kur'ani
manalarndan saptrarak te'vil ve tahrif etmek.
Bu kavramlar maksadnn dnda bazen de tam hilafna kullanarak dini anlay
kkten deitirmek ve ortaya tamamen sulandrlm ve kontrol altna alnm bir
din anlay karmak.
B-TEPKLER

Hariciler (Haruriye)
Kendilerine "kurra" denilen bir kesimden sz eder kaynaklar. Daha sonra bu
kesime lider olacak Abdullah b. Zi'l-Huveysra et-Temim Rasulullah'a kar
yapt saygszlktan dolay onun tekdirine muhatap olmu ve bundan dolay da
hakknda Tevbe Suresinin 58. ayeti nazil olmutur. Bu zat hakknda bize
aktarlan bilgiler sadece bu kadar deil. Ebu Said el-Hudri'den gelen bir haber
yle:
"Ebubekir Rasulullah'a gelerek yle dedi:
"-Ya Rasulallah, ben u vadiden gelirken guzel yuzlu
150
bir adamn huu iinde tek bana namaz kldn grdum."
"-Git onu ldur!"
"-Ebubekir gitti. Onu namaz klarken grdu; ldurmeyi ho grmeyerek dndu. Nebi
(s) mer'e: "-Git onu ldur!
Gitti, onu ayn hal uzere grdu ve dndu. Rasulullah Ali'ye:
"-Git onu ldur!
Ali gitti; fakat onu bulamad. Bunun uzerine Nebi (s) buyurdular ki:
"-Bu ve bunun adamlar Kur'an okurlar boazlarndan aa inmez, okun yaydan
kt gibi dinden karlar ve bir daha da dnmezler. Onlar ldurun. Onlar
yaratklarn en erlileridir."88
Bu Rasulullah'm bir mucizesidir. Bu zat daha sonra muslumanlarn bana bela
kesilecek, bu belay temizlemek yine Hz. Ali'ye duecektir.
Onlar aslen Iraklydlar. Hz. Osman'n akrabalarndan kimi valilerin
icraatlarndan dolay ona sitemde bulunuyorlar, onu suluyorlard. Sonunda Osman
(r)'a duman oldular. Ona tabii olanlar tekfir ettiler. Osman'a olan
dumanlklar onlar Ali safnda savamaya yneltti.
Cemel savama katlanlar tekfir ediyorlar, Cemel'de savarken kafirlerle
savayoruz diye savayorlard.
Sam valisi, halifeye kar ayaklannca Hariciler'e haber yollad. Osman'n
haksz yere ldurulduunu, ksasn vacip olduunu, kendisine bu konuda yardmc
olmalar gerektiini syledi.
Sffin'de Sam ordusu bozguna uramt. Aylarca surdu Sffin. Ordunun eridiini
gren Muaviye'yi bir tela al-88. bn-i Hacer, Fethu'l-Bari, Kitabu
stitabeti'l-Murteddn, XIII312.
151
mt. Amr b. As imdadna yetiti. Al-i mran, 23. ayetini delil gsterreek bir
harp hilesine bavurdu. Gerek sebebini daha nce akladmz hakem olayn
Ali (r) kabul etti ve bir mektup yollad. Mektup "bu mu'minlerin emiri Ali'den
Mua-viye'ye" diye balyordu. Sam valisi bu mektuptaki "muminlerin emiri"
ibaresini reddedip babasnn ve kendi adnn yazlmasn istediler. Hz. Ali bunu
kabul etti; lakin "kariler"89 buna iddetle kar ktlar. Hilafet ordusuyla
ayaklanan Sam ordusu arasnda bir anlama yapld. Irak ile Sam arasnda
hakemlerin tayin edecei bir yerde ve zamanda bir araya gelinecekti. Hariciler
ite bu Sffin dnuunde Ali (r)'den ayrldlar. Bahaneleri: "Hukum ancak
Allah'ndr" ayetiydi. Halbuki Hz. Ali'yi "biz Kur'an'a kar
savaanlayz, Kur'an'a kar savaanlarla savarz" diyerek hakem'i kabul
etmeye zorlayan kendileriydi. Hz. Ali "onlar Kur'an'n hukumlerine isyan etmek
iin sayfalarn kullanyorlar. Kur'an bendedir. Onu ben tatbik ediyorum."
dediyse de sz dinletemedi. Yine bunlar, bn Abbas'n hakemliine itiraz
etmilerdi. Kendileri sebebiyle zafer iken bir bozguna dnuen Sffin dnuu
yapacaklarn yaptlar. Saylar yaklak sekiz bin kadard. Harura denilen
yerde toplandklar iin kendilerine "Haruriye" ad verildi.
Hz. Ali onlara bn Abbas' yollad. Bir ou gruunden vazgeti ve Kufe'de
hilafet ordusuna iltihak etti. Vazgeme-yip gruunde direnenlerle Nehrevan'da
savat. "Ali hakem gruunden vazgeti" ayias kt. Bunun uzerine bir ou
geri dndu. Hz. Ali hutbede bunun aslsz bir ayia olduunu syleyince
mescidden "Hukum ancak Allah'ndr" sesleri gelmeye balad.
Halife bunun uzerine u unlu tesbitini yapt: "Kendisiy-
89. Kurra: Kelime olarak " okuyanlar" anlamna gelir. Hicri 1. asrdaki
kullanm ise bu anlam tamamakta. Kelimenin semantiini aratrdmzda ilk
dnemlerde 'kurra' terimi daha ok 'muttaki alim 'yerine kullanlmaktadr. bn-i
Hacer de bu anlam tercih etmektedir.
152
le batl kastedilen hak sz. (Kelimetuhakkun, yuradu biha batlm) Sizin bizim
uzerimizde u hakknz var: 1- Szi mescitlerden alkoymamak, 2- Fey'den
paynza dueni vermek, 3- Siz fesat (ktal) karmadka sizinle
savamamaktr." Bunlar gruplar halinde ayrldlar. Hz. Ali onlar geri ard.
Onlar nce tahkim'i kabul etmekle dinden ktn kabul edip ardndan tevbe
etmesini art kotular, ondan sonra da halifenin elisini ldurmeye kalktlar.
Bu dnemde siyasi bir hareket olarak ortaya kan bu topluluk kendilerine zgu
kimi inan ilkeleri tesbit ederek bir mezhebe dnutu. Kim kendileri gibi
inanmyorsa onun kan, mal, rz helldi. Bunda gru birliine vardlar.
nlerine geleni sorguya ekip kendileri gibi inanmayan lduruyorlard. Sekin
sahabi Habbab b. Eret'in olu Abdullah ha-nmyla birlikte ordan geerken
sorgulayp ehid ettiler. Hamile olan hanmnn karnm yardlar. Bu haber Hz.
Ali'ye ulanca Sam iin hazrlad orduyla onlar Nehrevan'da bast, iki elin
parmaklan saysnca adam ancak kurtulabilmiti. Bunlar daha sonra yanda bularak
oaldlar. Hz. Ali'yi katledene kadar gizlendiler; unku ondan ok
korkuyorlard.
Hz. Hasan'm bar yapmasndan sonra Sam'a kar ayaklandlar. Ayaklanma iddetli
bir ekilde bastrld. Mu-aviye ve Yezid dneminde bir daha sesleri kmad.
Abdullah b. Zubeyr Sam dndaki tum beldelerin biatini alp halife olunca
Mervan ona kar isyan ederek hilafet iddia etti. Sam'dan Msr'"a kadar olan
blgeleri istila etti. Hariciler Irak ve Yemame'de ayr ayr ayaklandlar.
Yemame ekolu Harici akidesine Bir madde daha ekjedi: Kendileri gibi inansa dahi
kendilerinden olmayanlarla savamayan kimse de kafirdir.
Haricilik, akidesini oluturduktan sonra fkhn da tedvin etmiti. Bu fkhta
1- evlinin zinasndan recmin kaldn-
153
laca, 2- hrszn elinin omuz kkunden kesilecei, 3- ha-yzl kadna hayz
muddetince namazn farz olduu, 4- emr-i bi'1-ma'ruf ve nehy-i ani'l-munker
farizasn terkedenin (zurlu de olsa) kufre girecei, 5- buyuk gunah ileyenin
tekfir olunaca, 6- ehl-i zimmet ve onlarn mallarna el surmenin haram
olacan hukme baladlar.
Daha sonra Emevi komutan Mihleb onlarn bir ounu ldurdu. Abbasiler dneminde
onlardan bir ksm Fas'a gitti. bn Hazm, Haricilerden baz kollarn
itikadlannda ar git- s tiini, Kur'an'a farkl yaklamlarndan dolay
gunde iki | vaktin farz olduuna inananlarn olduunu nakleder. Yine V ayn
kaynak bu "ar" Haricilerin (gula't) yeenlerle ve to- | runlarla evlenmeyi
caiz grduunu, Hajriciler'den kuuk bir grubun da Sure-i Yusuf u inkar ettiini
aktarr.90
Evet, ksaca hikayeleri byle olan Hariciler slam tarihinde ortaya kan en
tipik topluluktur. Saplantnn ve taassubun bylesi tarihte ok az grulmutur.
Bu manta 'hakikati hakikat adna katletmek' diyebiliriz. Bu kesim Prudhon ve
Bakunin'in tanmlad anlamda ilk slam anaristleridir. Haricilik ad ise
anarizmin sistemlemesidir. Her tepkisel harekette grulduu gibi bu hareketin
kndaki arlkta da tepkiselliin pay buyuktur. man btna hapseden ve
ameli hie sayan Murcie'ye ve Cebriye'ye tepki olan bu hareket ameli ve d
grunuu yuceltmi, belki putlatrmtr. Uygulaycsz nassa sarlmann
tehlikesine tarihi bir rnek tekil eden Hariciler'in en buyuk sknts
'kitapszlk' deil 'peygambersizlik'tir. Kur'an'm srf zahirine bakp sunneti
teri kayna saymayan Hariciler Kur'an'da bulamadklar yasaklar mubah
saymlar, Rasulullah'n uygulamalarn grmezden gelerek ayetleri yorumlamaya
kalkmlardr.
90. bn-i Hacer, Fethu'l-Bari, Kitabu stitabeti'l-Murteddin, XIII315-325.
154
Bu frkann k slami siyasetin en etin snav olmutur ve slami siyaset
bu snav yuzunun akyla vererek ynetimi elinde bulunduranlara muhaliflerine
kar -canlarna kasdetseler dahi-nasl davranlacan retmitir. Hz. Ali'nin
kendisini dahi tekfir eden bu hizbi musluman sayarak onlarn haklarn tanmas
ve yerine getirmesi, katili bn Mulcem'e iyi muamele yaplmasn sylemesi,
tarihin az kaydettii rneklerdir. Bu snava Hristiyanlk da girmi; lakin
snavdan ok ktu puan alarak kmtr. Avrupa Orta a'nda "yoksul sa"
sloganyla "Dadaki Vaaz"m nassla-rn kiliseye kar delil olarak kullanp
dalara ekilen Fra Dolsino ve adamlarna kilisenin gsterdii tepki korkun
olmu, binlerce insan geceli gunduzlu yaklan atelere diri diri atlmtr.
Hristiyanlk tarihinde, rgutlu ve resmi dine kar Haricilerden ok daha soylu
duygularla ayaa kalkan bu insanlar, deil haklarnn tannmas insan bile
saylmamlardr.
Toparlayacak olursak;
1- Hariciler, slami siyasette adaleti, itikatta ameli art saymayan Murcie'nin
zddna adaleti ve ameli tek belirleyici unsur sayarak tefrite sapmlar; emr
bi'1-ma'ruf nehy ani'l-munker farizasn yanl anlayarak holarna gitmeyen her
durumda silahl isyana gitmek biiminde yorumlamlardr.
2- Tekfir virusunu slam'a tamlar, bugun kendilerini beenmeyen mezheplerin
bile ardndan gittii ktu bir r amlardr.
3- Saplantnn ve banazln cinayetin bur ad olduunun en tipik timsali
olmular, tum banazlklarn ve mer-dut taassubun frsat bulunca sahibine neler
yaptrabileceine ibretli bir rnek tekil etmilerdir.
4- Kur'an'm mesajn paralamann, hakikati paralamak olduunun, paralanan
hakikatin de hakikat olmaktan kp nasl bir batla kap atnn simgesi olan
Haricilik,
155
paray butune tercih eden anlayn vard vahim noktadr.
Mutezile
Emevi ynetimi, 'saltanatlar iin1 tehlike oluturmayan akmlara ses
karmamasyla tannr. Ynetim en ufak i^yan kokusu ald yeri, -isterse bu
yer mescid-i haram olsun- ta ustunde ta brakmamacasna yerle bir ederken bir
yandan da kendine ve icraatlarna meruiyet salayacak dayanaklar aryordu.
Saadet asrnda uygulanan islam fkhnn (+ akide) tahrifat byle balad.
islam teriinin fiili kayna sunnetin berrak rman yneticilere yaltaklanmak
isteyen yalan makinalan full-ti-me alarak bulandrmak istiyorlard. Tabi,
ynetim kartlar da bo durmuyor, onlar da ynetim aleyhine hadisler uydurarak
yapyorlard ayn ii. Olan o pak kaynaa oluyor, atlan amurla "sunnet"
bulandmlyordu.
Bu dnemde u ekolden biri olan Murcie iktidardadr. kincisi olan Sia Hz.
Huseyin'in ehadetiyle ar bir darbe almtr. Hariciler ise daha cne
yedikleri ar darbenin etkisiyle muhalefetlerini silahl mucadele biiminde
deil kela-mi tartmalar yaparak yurutmektedirler.
Szkonusu tartmalarn k da yine siyasi olduu halde i gittike
sulandrlm, tartmalar baka alanlara da kaydrlmtr. Bunda, tarihilerin
kaydettii gibi slam'a yeni giren ya da girmi gibi gzukup dini tahrif etmeyi
amalayan kesimlerin pay kuumsenemez elbette. Tartmalarn eksenini "imamet"
ve "buyuk gunah ileyenin durumu" konular olutururken daha sonra bunlara
muteabih ayetler, Allah'n sfatlan vs. gibi konularda dahil edildi. Grulduu
gibi nce siyasi kaynakl sorularla balayan tartmalar daha sonralar
muteabihat gibi siyasi olmayan konulan da kapsamtr.
156
Bu tartmalann en ok yapld yer, tabiatyla o zamann kamuoyu oluturma
merkezleri olan camilerdir, ite Basra Mescidi de bu merkezlerden biri. nlu
isim Hasan el-Basri o dnemin universitesi saylan bir ders halkasnn
muderrisidir. Kendisi Emevi ynetimini kyasya eletirdii, Hz. Muaviye'yi
yapt icraatlardan dolay itham ettii, teklif edilen grevi ve ucreti kabul
etmedii halde kyam etmeye yanamam, edenlere de kar kmtr.
Hasan el-Basri baarl olaca upheli olan hareketlere kalklmamasn
tavsiye etmi; lakin kardei dahil Emevi-lere ka kyam edenlerden bir ou da
onun ders halkasnda yetimilerdir.
Basri'nin halkasnda gunun moda konusu "buyuk gunah" tartlmaktadr.
rencilerinden Vasl b. Ata hocasna bu konuda muhalefet eder. Aslnda M. Ebu
Zehra'nn da dedii gibi, Vasl'n gruuyle Basri'ninki arasnda mahiyet fark
deil, ifade fark vardr. Hasan el-Basri buyuk gunah ileyenin "munafk"
olacan sylerken baz kaynaklarda Mutezile'nin kurucusu olarak gsterilen
Vasl b. Ata da "o kii fasktr; yeri imanla kufur arasndadr; (el-menziletu
beyne'l-menzileteyn) tevbe etmeden lurse cehennemlik olur." diyordu. Bu fark
ciddi bir fark deildi. Dolaysyla hoca ile talebe arasndaki bu anlay fark
yle birbirine zt eyler deildi.
Mutezile'nin kna sebep olarak gsterilen bu hadise hele bylesine asla
taalluk etmeyen bir gru farkyla bir ekolun kn tam aklayamamakta.
Zaten Mutezile Hasan el-Basri'yi kendilerinden saymakla bu gruu
nakzetmektedir. Dorusu frkalar muhaliflerini dourmutur. Mutezile imam,
cumhuri temsil eden Hasan el-Basri'nin halkasndan karken, ehl-i sunnet imam
el-E'ari'nin, Mutezile halkasndan kmas bunun en tipik rneidir.
Mutezile'nin kma ok daha ciddi sebepler gsterile-
157
bilir. Bunlardan biri, dinde ar hogruye kaan Murcie ile ok kat bir
tutumu benimseyen Hariciler'in arasnda orta bir gru ortaya koyma abasdr.
Ancak byle bir kargaada orta yolu bulmak ne kadar mumkun olabilirdi? Tabii
Mutezile'nin akibeti bu sorumuza cevap olarak yeterlidir. /
Onlar ne Hariciler gibi "buyuk gunah ileyen kafirdir" dediler ne de Murcie gibi
"gunah insana hi zarar vermez" dediler. Bu iki inanc ortalayarak "el-menziletu
beyne'l-menzileteyn" (ikisinin arasnda bir yer) bitiler.
Mutezile'nin kn ta Hz. Hasan'n hilafetten feragatine kadar gturenler de
var.
Ne yandan baklrsa baklsn bir tepkinin ocuu olan bu gurup yava yava
rgutlenmeye balayan 'hadisiler'i karsnda bulmutur. Doal olarak nakle
kar akl n plana karan Mutezile tartma meydanlarnn aranlan mubarizi
olmutur.
Bu frkay aklllarm, frkas olmaktan karp aklc-lar'n frkas yapan
farkl sebepler vardr. Bunlarn banda slam kulturunun dier kulturlerle
(Fars, Yunan, Hind) atmas sonucu ortaya kan sorular ve itirazlar
cevaplamak, Emeviler'in devlet politikas haline gelen arap rklna tepki
gstermek ve ounluunu arap olmayanlarn oluturmas, Harici dogmatizmini
reddetmek iin akln n plana karlmas gibi sebepler gelmektedir.
zellikle slam' ierden ykmak iin musluman olmu gibi grunup de gerekte
slam'a olan dumanln onu sorularla tahrif ederek aa vuran zndklar
karlarnda bulan Mutezile bu fiili grevi fahri olarak ustlendiler. Bu arada
akidelerinin esaslarn oluturdular. Bunlar be esastr: Nasl bir Allah'a iman
sorusunun cevab olan Tevhid; yaplan ktulukleri ho gstermek iin, kulu
yaptndan sorumsuz sayan Cebriye'yi red iin konulan Adi; ceza ve mukafat
konusunda Murcie'yi red iin konulan Va'd ve Vaid; buyuk gu-
158
nah ileyenin ahiretteki yeri konusundaki el-Menziletu Beyne'l-Menzileteyn ve
slam'n tahrifini nlemek ve Hari ilerle Murcie'yi red iin Emr-i Bi'l-Ma'ruf
Nehy-i Ani'l-
Mwker.
Mutezile'ye gre mam ummet tarafndan seilmeli, hatta -ounlukla bile deil-
ittifakla seilmelidir. htilaf zamanlarnda imam semek caiz deildir. mamet
er'an farzdr. mam'm herhangi bir soydan olma art yoktur. Kurey yahut
a'cemi (arap olmayan) farketmez; yeter ki adil ye ehil
olsun.
Mutezile f ask imamn arkasnda namaz klmaya cevaz vermez. 'Emr bi'1-ma'ruf
nehy ani'l-munker' asldr. Adaletten ayrlan bir ynetime kar bakaldr
farzdr. Ancak bu, imkan ve guvenin tesisine baldr. Hariciler, Murcie ve
Mutezile'nin kapt en buyuk konu gunahkar muslumanm
durumudur.
Mutezile'nin sahabe arasndaki ihtilafa yaklam da mulak ve ciddiyetsizdir.
Bu hizbe bal kimi guruplar Ra-sulullah'm gerek ashabna dil uzatmaktan
ekinmemilerdir. slam tarihine yaklamdaki bu tepkisellik ve arpklk onlar
hadis ve icmay redde gturmutur.
Bir yanda hadis ad verilip savunulan mevzuat (uydurmalar) dier yanda uydurma
var diye mutevatiriyle ahitliyle terkedilip kurutulmaya allan teri
kayna: frat ve tefrit. Yani bir kesim ocua leendeki pis suyla birlikte
sahip karken, dier kesim pis suyla beraber ocuu dafeda ediyordu. Yine bir
kesim (Murcie) asr- saadetin tescilli munafkla-nn dahi" sahabe" tanmna
sokup onlarn batl sz ve davranlarm kutsamaya alrken, beri yanda
Rasulullah'n gerek ashabn dahi onlarla birlikte sulayp onlarn ortak
grulerini (icma) delil saymayan duunce...
Bir yandaRasulullah' a iftira olduunu bile bile nce uydurulup ardndan "din
budur" diye sarlman nakli hurafeler,
159
tede selim bir kalbin (akln) urunu olmayan ve birbirini nakzeden akli
hurafeler.
Bir yanda taklidin batana saplanm, duunmeyi dahi gunah sayan kat nakilci
anlay; tede hur duunce adna katledilen ve karalanan koca bir birikim ve
kat aklc anlay.
C- SONU
ideal ve tamamlanm bir butun'un ad olan "slam", hilafetin saltanata dnuumu
sebebiyle paralannca, ortaya ite bylesine hazin, bylesine krk bir tablo
kt.
Birbirleriyle ekien, birbirlerini tekfir eden, kanl bakl kavgalara
girien, ard arkas gelmeyen blunmelerle korkun bir snav veren ummetin ezici
ounluunun ya bu kavgalardan haberi olmam ya da konum ve artlar gerei
raid halifelerin izdii izgide inanmaya devam etmitir. Ancak, tabiatyla
bunlar ana kitleyi oluturmakla birlikte, toplumun sradan insanlardr. Tum
toplumlarda kopan fiili, fikri ve akidevi frtnalarda bu kesim hep ortada yer
almtr. Tum deiimlerin bir ekirdek kadrosu vardr ve bu ekirdek kadro ana
kitleyi etkileyebildii oranda hedefine ulamtr. Szkonusu ihtilaflarda da bu
toplumsal kanun bozulmamtr. Ancak tartmalarn odan Medine, Kufe, Sam,
Basra gibi ilim merkezleri oluturmu, gruler ve kart gruler, devrimler ve
kar devrimler, tezler ve antitezler hep bu gibi merkezlerde ortaya kmtr.
Bylesi bir karmaada sanki her ey atomize olmaya hazrdr. Akam birlikte
duunup, birlikte sava veren insanlar bir de bakmsnz kuuk bir ihtilaftan
dolay sabah paralanmlar, ok gemeden bu kuuk ihtilaf buyutulmu ve
160
bayraklatnlm; dun falancalara kar birlikte savaan insanlar bugun
birbirleriyle savaacak konuma girmiler.
Sffin'de mzraklarn ucuna taklan Kur'an ayetlerinin nasl ie yaradm
renen kart gruplar birbirlerine kar ayn yntemi kullanarak galip gelmeye
almlar, diline ayeti geiren 'selli seyf etmitir. Bazlar ayetle de
yetinmemi, onun altna mevzuat'tan destek bulmaya da almtr.
Aslnda bir ou samimi niyetlerle yola kan frkalar, kr taassubun tesiriyle
ksa surede duman kamplara dnumutur. Belki, frkalarn kurucusu olduu
sylenen insanlar bile kurduklar varsaylan hizipleri tanyamam, iyi niyetle
ktklar yolun nasl arptldm grup kendileri bile armlardr. Ayn
ekolun insanlar birbirlerini, hatta ekolun kurucusunu bile tekfir etmekten
ekinmemitir.
Tarihin bu kesitine bakarken, her zaman duulen yanla dumek istemeyiz.
Hizipleri tarihi birer olgu olarak ibret almak ve Islami hareketin tecrube
daarcna katmak iin deil de, ou gemi gitmi, artk mensubu bile
kalmam hizipleri ve insanlar ta yuzlerce yl geriden kyasya talamak, bunu
yaparken de ummetin ortak menfaatlerini deil merep gayretini esas almak doru
bir yntem olmasa gerek. Eer eletirilecekse bugun ummet iin tehlike tekil
eden duunceler ve akmlar eletirilmeli, bu yaplrken onlarn yaptn
tersinden yapmak gibi bir hataya dumek yerine, sla-mi hareketin ortak
menfaatleri gznunde tutulmaldr. Bu eletiri yaplrken de adaletli ve
itidalli olmaya dikkat edilmelidir.
Bu dnemde ortaya kan bu ekollerin hi mi iyi ynu olmamtr? Buna "hayr"
demek, bata olaylarn yaand zaman ve yaayan neslin slam'n dou tarihi
iindeki farkl yerini grmezden gelmektir.
Gerek Sia, Murcie, Mutezile ve Hariciye; gerekse bun-
161
larn ilk asrdaki kollan zaman itibaryla hicri ilk yuzylda ortaya km
hareketlerdir. Bu hareketleri ortaya karan olaylar baka bir corafyada kp
slam toplumuna tan-mamtr. Butun bu hareketlerin iinde az ya da ok asr-
saadetin birinci, ikinci, uuncu kuandan (sahabe, tabiin, te-beu't-tabiin)
insanlar doal olarak bulunmulardr. Bunun aksini duunmek de tabiatyla mumkun
deildir. Elbette bu 'insan'lar da her toplum gibi 'msanMlarnn gereini
yapmlardr.
slam'n ideal butunu paralannca her hizip hakikatin bir parasn ellerinde
bulunduruyorlard. rnein Sia sarslan adaleti yuceltirken, Murcie kaybolan
sevgi ortamn yeniden ortaya karmak iin "iman sevgidir" arlna
kamt. Hariciler Murcie batmliine tepki olarak kaybolmakta olan "amel"i
yucelteyim derken onu putlatrm, Mutezile ise "nass" ticaretiyle geimini
temin eden ve Emr-i bi'1-ma'ruf Nehy-i Ani'l-Munker'i fitne sayan sakat anlaya
tepki olarak akl n plana karp zndklara kar tevhid'i, zalim yneticilere
kar da Emr-i bi'1-Ma'ruf Nehy-i Ani'l-Munker'i bayraklatrmlardr.
"Cehenneme varan yollar iyi niyet talaryla delidir" diyen gerekten doru
sylemitir. Bu hakikat paralar kimi hiziplerin taknlna engel olamam,
paralanan hakikat hakikat olmaktan kp sahibinin elinde hakikati katleden bir
araca dnumutur. rnein sevgi ve muhabbet hakikatini diline dolayan Murcie,
Bizans'n devletin dine mudahale etme geleneini slam'a ilk sokan hizip
olmutur. Yuzyllardr tartlagelen ve fedakar insanlarn murluk
gayretleriyle durultulmaya allan hadis rman bulandrmakla Murcie bugun
kku kesilmi Hariciler'den daha ktu ve kalc tahribat yapmtr. Her zaman
her toplumda bu ekoller gibi duunen insanlar kabilecektir. Bu asr- saadette
de olmutur. Harici reisi Abdullah b. Zi'1-Huveysra buna
162
rnektir. Bu ksmi ve munferit rneklerden yola karak bir genelleme yapmak
sanrm doru olmaz. Ancak, bu inan biimlerinin organizeli ve rgutlu olmas
durumunda i deimekte; hele elinde devlet gucunu de bulunduruyorsa, bu
toplumsal bir sapma anlamna gelmektedir. ada Mur-cie'nin bugunku durumu
budur.
Evet, hicr birinci yuzyln siys, tikd ve fkh haritasn gzler nune
serdiimizde iinden kamayacamz bu karmaada birilerinin kp paralanan
hakikati butunletirmesi ve dengeli, ilk rneine uygun bir ekol oluturmas
gerekiyordu.
Bu yle bir tavr olmalyd ki; ezilen mazlumlar savunurken kendisi fiili,
kavli ya da fikri bir zulme sapmamak, anariyi reddederken statukocu ve duzenci
konumuna duup, ne akln Murcie gibi kalbine kurban etmeli, ne kalbini Mutezile
gibi aklna kurban etmeli ve ne de Hariciler gibi her ikisini kavline ve
bileine kurban etmeliydi.
Bu tavr sistemletirmekle kalmayp onu yaantsyla somutlatranlardan biri de
mam- Azam Ebu Hanife'div.
O, ihtilaflarn balangcndan kendisine kadar olan zamanda usuluyle tedvin
edilip yaantyla rneklenmemi olan "cumhur-u ulema"nm duuncesini tedvin etti
ve hayatyla da rnek oldu. Ondan nce elbette bu konular duunen, yazan,
yaayan fertler gelip gemiti. Lakin bunlar munferit kalm; bu dengeli tavr
bir usul erevesinde tedvin edilmemiti. Hem siyasette, hem fkhta imam olan
Ebu Hanife'nin hayat ve gruleri kendisini O'nanisbet eden ada alimlerin
teslimiyeti tavrlar karsnda daha bir nem kazanyor.
Burada unu belirtmekte yarar gruyorum: slam tarihinde her turlu anlaya bol
bol rnek bulmak mumkun. Tarihten rnek bulmu olmak bir davran
merulatrmaya yetmiyor. Aslolan meru rnekleri almaktr. Tarihimiz yal-
163
nz hainlerden, ahmaklardan, cahillerden, zalimlerden ve zelillerden muteekkil
deildir. Bu tarihin nebevi izgisini temsil eden sadklar, ehidler, mucahid ve
muttaki alimler, izzetle lmeyi zilletle yaamaya tercih eden asil insanlar da
vardr.
KNC BLM MAMI AZAM EBU HANFE
I. TARH VE BZ
Tarihleen nan-nanluan Tarih
Tarihilerin bir yargs vardr: Tarih ilimlerin anasdr. Muslumanlar olarak
bilim, kultur ve siyasetin de dinamii olan tarih karsnda yeterli hassasiyeti
gsterdiimiz sylenemez. Gunu yaayalm, hali deerlendirelim diyoruz. Bunlar
gemie lakayt kalmamzn mazereti olamaz. Gemie nem vermek, daha hzl
sramak iin geriye gerilmektir. Ciddi klar gemii ve gelecei ciddiye
alan insanlarn iidir. Gemi de gelecek de hayat adn verdiimiz bu 's-rat'm
bir parasdr. Ciddi insanlar ise kksuz ve temelsiz bilgilerle deil, salam
kaynaklara dayal salkl bilgilerle yetiir.
Tarih bazlar iin nostaljik duygularn tatmin edildii bir mefahir
silsilesidir. Bu bakasna gre o hep 'anl ve anl' tarihtir. Uyankken
tatl ruya grmek isteyen, iinde bulunduu zamann uygun bir yerinden giriverir
bu at kinemeleri ve nal sesleriyle enlenen zaman tuneline. Sahlanan zlemini,
ackan duygularn byle bir yntemle tatmin eder. Ucu tarihperestlie kadar
varan bu tavr 'inanlaan tarih' deyimi guzel ifade eder.
Sanl tarihi bilmek yeterli deildir; ona inanmak gerekir bu anlaya gre. Onu
ayklamak, eletirmek, elemek, tahlil
167
etmek caiz deildir. Hoa gitmeyen sahneleri cilve-irabbani olarak grmek, o da
olmazsa te'vil etmek gerektir. Bu anla-ytakilerin maksad 'tarihi
hayatlatrmak' deil, hayat ta-rihletirmek, ona antik ve moral bir boyut
eklemektir.
Bunun tersi bir anlay da en az bu kadar sakat: Tarihle-en inan... nancn
hayata hakim klacak gayreti sergilemeyen onu muzelik bir eya gibi
tarihletirme yolunu semekte. Hayat tarihletiren birine tarih denen kadim
canl ne verebilir? Byle birinin, olaylara ve ahslara bakarkenki durumu
rahmetli babasndan kalan antika bir hatraya bakp geiren adamn durumu
gibidir.
Bir musluman iin tarih butun bunlardan farkl deerlendirilir. O bazen ilim ve
ibretler meheri olmaktan kp bir akide oluverir. Tarih; barndan Kur'an'
karp, Rasulullah (s)' karp uzatnca size, inancnza konu olduunu
anlay-verirsiniz. Bylesi bir durumda o "esatiru'l-evvelin" (evvelkilerin
hikayeleri) deil, bir inan manzumesidir.
Cahiliye ann ataperestleriyle amzn ataperest-lerinin ortak bir saldr
uslubu var: slami deerleri zamann mudahalesine ak tarihi bir olay olarak
sergilemek. ala-rustu mesaj belli bir aa, belli bir zaman dilimine
hapsetmek; yani her an mesaj olan islam' ad brakmak. Onlarn bu
cinayetlerine tarih uurundan yoksun musluman-lar da iki ekilde ortak
olmaktalar. Birincisi gemie ilgisiz kalarak, ikincisi islam'n saadet an
insanustu, doaustu bir konuma yukseltip onu kutsayarak.
Tarih ve Amel
Tarihin akidemize konu olduunu sylemitim. Bu, akidenin tarihlemesi ya da
tarihin akidelemesinden ok farkl bir ey. Belki' akidenin tarihileme si'Gir.
Zaman akidemize konu oluyor da amelimize olmayacak mdr? Bu sorunun cevab
'evet'tir ve 'niin'i de mezhep vakasnda yatmaktadr.
168
Mezheplerin fkhi ekoller olduu gznune alnrsa bu olguyu fkhtan bamsz
deerlendiremeyeceimiz aa kar. Mezhepler slam fkhnn yapsndan
kaynaklanan dinamizmin doal bir sonucudur. Ne yazk ki slam fkhnn
dinamizmini temsil eden mezhepler, mensuplarnn cehaleti ve taassubu sayesinde
kaynakland slam fkhnn canlln temsil etmekten fersah fersah uzak bir
konuma duurulmulerdir gunumuzde. Konumuz mezhepler olmadndan buray
geiyoruz.
Fkhn tariflerinden biri de, kiinin lehinde ve aleyhinde olanlar delilleriyle
birlikte bilmesi biimindedir. Bu klasik tariften yola karsak fkhn sadece
ilmi disiplinlerden bir disiplin deil bir hayat, daha yaygn adyla bir hal
ilmi (ilm-i hal) olduu anlalr.
Bir mu'min iin 'ilm-i hal' hayatla et ve trnak gibi iice bir mefhum; belki
hayatn ta kendisi. Hal'in ilmine vakf olmak her mu'min iin farz- ayn. Tarih
ise, halimizi tanzim eden ilkelerin akt tek kaynak. Mezhep imamlar bu
ilkeleri bizim iin tanzim ve tasnif eden emektar kadro. Mukallid olduumuz
surece iice yaadmz bu kadroyu tanmak ve tantmak bizler iin vazgeilmez
bir grev.
Mezhep vakasyla iice yaadmz bir gerek. Bu vaka islam corafyasnda
evrensel slami hareketin yapt son ataklar sayesinde tum canllyla yeniden
gundemimize geldi. Dinlerini bile unutmaya yuz tutmu insanlar bu gelien
hadiselerle 'mezhep'lerinin farkna yeniden vardlar. Bir mezhebe mensup
olduklarn bunca zaman sonra da olsa yeniden hatrlatan gelimeler yaadlar.
Aslnda gunumuzdeki mezhep tartmalarnn tek faydal yan belki de bu olsa
gerek. Geri, dinleriyle ilikileri kopma noktasna gelmi bir toplumdan
mezhepleriyle scak ilikilere girmesini kimse bekleyemez. Dine lakayd
kalanlarn mezhep olay karsnda sergiledikleri gstermelik has-
169
sasiyetin temelinde uzum yemek deil bacy dvmek gibi artniyetli bir maksat
yatmakta.
Bir ok konuda olduu gibi dengesizlie kurban verdiimiz vakalardan biri de
mezhep. Tarihteki arpk anlaylarn, bir benzeriyle gunumuzde de surduunun
belirtisidir bu. Amacmz 1300 yldr kabuk balamaya yuz tutmu yaray
kayarak kanatmak deildir, olmamaldr. Ancak salksz yaklamlara dikkat
ekmek de grevimiz. mam Azam'la ilgili bir almada bu konuya da bir ka
cumleyle temas etmeyi pratik adan faydal buluyoruz.
frat ve Tefrit Arasnda
Mezhep konusundaki ifrat tavrn ayrc zellii mez-hepdal dindalktan
nde tutmas, mezhep taassubunun din taassubuna galebe almasdr. Kiinin
mezhep taassubunun, meru snrlar zorlayarak "ben haktaym" yerine "hak benim"
deme curetkrln gstermesidir. Bu ifrat tavrn u noktas -holanmadmz
isimle- 'mezhepilik' yapmaktr ki, bu durumda mezhep, takip edilen bir fkh
ekolu olmaktan kp tezgahta pazarlanan, tuketime elverili bir metaya
dnumutur. Kiinin mensup olduu mezhebe bundan daha buyuk bir hakaret
yapabileceini duunemiyorum. Bir simitinin simit tablasna bakyla byle
birinin mezhebe bak arasnda fark yoktur.
Bunda -Allah taksiratlarn affetsin- kuamza ustad-lk yapanlarn olumsuz
tavrlarnn payn unutmamak gerek.
Bir ou amzda yaam kimi slam alimlerine olumsuz isimler takp onlar
olmadk ithamlara maruz klarak genlie at hedefi gstermek, toplumlarna
emei gemi, islam ilim ve kultur mirasna inkar edilemez katklarda bulunmu
bu insanlar bir tahripi, mezhepsiz, hatta mezhep duman gibi tasvir ve tavsif
etmek bu muhterem buyukleri-170
mizden bizim kuamza kalan tatsz miras olmutur. Bunun at en buyuk yara
ilme ve ihtisasa hurmetin kalkmasdr.
Bir eyleri 'muhafaza' etme gayretiyle yola kan bu insanlar bilmeden
bindikleri dal kesmilerdir. "lme ve ihtisasa hurmet" ite bu dal idi. Bir
nesle vaziyet etme makamnda olanlar bu ktu r anca kendilerinin ykmaa
altklar tavra geit am oldular. Supurmek isteyen herkes o geitten
girdi. Hadleri amak ii, elbette sadece ustalara mahsus deildi. Bu konuda
raklar daha cur'etkr davrandlar ve bir Franketayn gibi ustalarm da
yediler. Ardndan bu r aanlar da ne olduunu bilemedi. Atklar ktu
r tashih etmek gibi bir fazilete yanamadan gtu bazlar. Artk ortalk
bombotu. Herkes her istediini 'eletirmek' ad altnda silip-supurebilirdi.
Her tefrit bir ifratn gayri meru ocuudur. Mezhep konusunda da byle oldu bu.
Kendisini mezhebi savunma makamnda gren insanlar slam kultur mirasna ciddi
katklarda bu|u nmu kimi eski-yeni ulemay seviyesiz ve gayri ciddi bir biimde
'mezhepsiz'lik sulamasna hedef klnca buna gsterilen tepkiler de ayn
cinsten oldu.
Artk hadler alm, snrlar geilmiti. htisasn dndaki konularda
konumak adeta moda olmutur. 'Yeterlilik' gibi bir lu oktan unutulmutu.
Kamuoyu aleyhte sylenen szlere inanmaya olduka yatkn hale getirilmi, bu
konudaki hassasiyet kr taassuba kurban edilmiti. Bu durumu bir kelime ok iyi
karlyordu: 'Supuruculuk.'
Ustalarn bu tavr raklara geince durum daha bir va-himleti. Dourduklar
tefrit tavrn eline supuruculukgibi bir silah veren 'ifrat tavr', sonucun
bylesine vahim boyutlara ulaacan tahmin etmemiti. Kendlierini 'genliin
mimar' yerinde grenler, dardan gelen en ufak etkiye annda tepki gsteren
temelsiz binaya deil de, bu uruk binay sal-
171
,
layan ruzgara buldular kabahati. Bu nedenle eviri eserlere kar anlamsz bir
sava balattklar gibi yerli mal olmayan alim ve duunurlere de pek iyi gzle
bakmadlar.
Gunein zararl nlarn suzerek ondan istifade etmek yerine gunei karartmaya
almak demeye gelen bu tutum sonsuza dek suremezdi. Musluman kamuoyu ile
slam'n evrensel kultur miras arasna ekilen suni setler tum abalara ramen
fazla dayanamayarak bir yerlerinden yklverdi. Bu bir gelimeydi. Ama pek
salkl olduu sylenemezdi. Bu kez hazrlksz yakalanmann hazmszl ba
gsterdi. Dengesizlik, kar uta bir duman karde daha kazanmt kendisine.
Butun bu 'muhafazakar' tavrlar adeta yeni bir dalgaya yataklk etmiti. Bu
dalgann gen mensubu, 'din' adl bu zorlu ve meakkatli yolun elde kor tutan
yolcusu olma liyakati iinde nculere ulamann ne denli gayret ve aba isteyen
zor bir i olduunu anlaynca, ok daha kolay ve ucuz bir yntem gelitiriyordu:
Liyakatiyle ispatlayamad yoldaki varln cinayetiyle ispatlamak... Ve
balyordu dilinin keskin yanyla kendinden cne yola kanlar silip-supur-
meye. Kahramanmzn ilk kurban son dnem alimleri oluyor; ardndan inhitat ve
durgunluk dnemlerinin tum miras temizleniyor; sra mutehit imamlara
geliyordu. Onlar da gz krpmadan temizlenince sadr- slam'daki u kuak
kyor nune. Yerli ve yabanc musteriklerin yardmyla onlarn da supurulmesi
uzerine yolda Rasulullh (s) (sunnet) ve bir de kahramanmz kalmtr. Eer
cur'eti onu da temizleyecek kadar gzunu burumuse muradna ermiliin verdii
doygunlukla artk yapaca ey bellidir: Ya yolu terkedip kendine temizleyecek
yeni yollar arayacak, ya da cinayet aletini ahsna evirerek manevi bir
intiharla bu seruveni tamamlayacaktr.
172
Mezhepli mi? Mezhepi mi?
Bu supuruculuk seruveninde mezhep imamlarnn ve mezheplerin temizlenme
gerekesi de vardr: Mezhepler ayryor, bluyor, paralyor; ummetin vahdetini
engelliyor...
Sahiden doru mu bu? Ayran, blen mezhepler mi? Mezhep imamlarnn hayatlar,
duunceleri, itihatlar ve verdikleri mucadele gznune alndnda byle bir
eyi iddia etmek doru olur mu?
Syle bir itiraz yaplabilir. O halde tarihte ve gunumuzde mezhep adna yaanan
bir yn tatszl ne yapalm; nereye yerletirelim? slam tarihinin bunca
netameli sayfasn yok mu sayacaz?
Elbette deil. Mezhep kkrtclarnn ve mezhebi saltanatlar iin bir
kaldra olarak kullanan zalim yneticilerin halkn cehaletinden ve alimlerin
taassubundan yararlanarak krukledikleri mezhep tartmalar, atmalar
elbette grmezden gelinemez. Hatta ibret almak iin bu gibi olaylar mustakil
olarak ele alp ilemek ve muslumanlarn istifadesine sunmak da yaplacak
hayrl almalar cumlesinden.
Ne ki iki eyi birbirine kartrmamak gerekiyor: Mezhepli olmakla mezhepi
olmak. Ayran mezhepler ve mezhepliler deil, mezhep taassubunu din taassubuna
e ya da daha ustun tutan mezhepilerdir. Bu kesim yuzunden mezhebin
hayatmzdaki yerini kuumsemek ya da kestirmeden onu yok sayp inkar etmek ne
buyuk hamakat. Mezhepi ya da mezhepsiz deil mezhepli olmaktr itidal. Mezhepli
olmak; fkhl olmak, fkha dayanmak, hukuksuz i yapmamaktr. Korkulacak ey
hukuka dayanmak deil, heva ve heveslere uymaktr.
Mezhep anlaynda ortaya kan bu dengesizlikteki en buyuk pay kiilerin
mensubu olduklar mezhebi tanmay-larna veriyorum. Bir mezhebin tannmas
iin elbette o
173
mezhebin nisbet edildii ahsn tum boyutlaryla tannmas gerekmekte.
Mukallidlik hi bir dnemde, gunumuzdeki gibi arpk ve ucuzcu bir anlayn ad
olmamt. Mutehid olmann yuksek bedelini deyemeyenlere mukallid olmaktan
baka yol kalmyordu. Ancak mukallid olmak, bir mezhebe mensup olduunu
sylemek, imdi sanld gibi yle basit ve kulfetsiz bir i miydi? Mukallid
olmann da bir bedeli yok muydu? nsanlar ben hanefyim, ben afiyim vs.
deyince gerekten Ebu Hanife'yi ya da Muhammed b. dris e-Safi'yi taklid etmi
mi oluyorlard? Bir mezhebe mensup olmak iin sadece dil ile "ben falanca
mezheptenim" demek yetiyor-duysa, bu, kiinin kendi mezhebini, genelde mezhep
olayn hafife aldnn bir gstergesi deil miydi?
Mezhebin levi
Mezhep insanlardaki 'akletme' ve 'duunme' melekesini atl brakan bir kurum
deil, aksine toplum ierisindeki eilimleri meru snrlar dahilinde yaatarak,
kulluk grevini fada kendisine tannan manevra alan ierisinde kiiliklere en
uygun anlay zgurce seme hakknn tannmasdr, irsi bir olay gibi kaltm
yoluyla kuaktan kuaa geen; bir miras gibi babadan evlada kalan bir kurum
sanmak, mezhebi atl brakmaktr. Takm tutmakla mezhep tutmak arasnda fark
olmal. Futbolun futbolseverlere ve amigolara ihtiyac olabilir. Ama mezhebin
'mezhepsever'lere ihtiyac yoktur. Mezhep, kulluk yarnda bir yuruyu
uslubudur. Onun toplum ierisindeki ilevi 'moral deer'den daha ileri bir
ilevdir.
Mezhep kkrtcl yaparak geimini temin eden evreler eer niyetlerinde
samimilerse tamamen bir unvan haline sokulup ilevsizletirilen mezhebe,
yeniden, dou yllarndaki dinamizmi kazandrmaya alsnlar. Sureta
174
mezhepli, cahil kitleleri bu konuda aydnlatmaya alsnlar. Mensup olduu
mezhebi tuketerek vunmek yerine onu ureterek yuzunu aartsnlar.
Butun bunlar yapabilmek iin bilmek gerekmekte. Kii bilmedii birinin nesini
taklid edecektir?
Bugun, buyuk imam Ebu Hanife (r)'nin, kendisini taklid edenlerce laykyla
tannmyor oluunun izaha gelir bir yan yok. slam hukuk okullar ierisinde en
nemli yerlerden birini igal eden mam'n tantlmas; onun fkh yannda,
hayatn adad siyasi inan ve duuncelerinin derinlemesine incelenmesi,
tartlmas herkesten nce "ben hane-fiyim" diyenlerin vefa borcudur.
mam'n tantlmas gerekliliinin bir hatr-gnul meselesinden ibaret olduu
sanlmasn. slam hukukundaki tartlmaz yeri, ounluk mezhebinin imam oluu,
emsalleri ieresinde hak ettii 'buyuk imam' sfat, dunya hukukuna yapt
katklar, mucahede ve mucadelesi, zalim yneticiler karsnda hak szde
sebat... Butun bunlar Ebu Hanife (r)'nin meziyetlerinden sadece bazlar. Onu
deiik alardan deerli bulanlar; kendilerince nemli bulduklar meziyetleri
ne kararak tantmlardr.
Mesela o bir fakih olarak, bir mutehid olarak, bir zahit olarak, bir abid
olarak ne karlm ve defalarca ilenmitir. mam'n butun bu boyutlar
uzerine almalar yaplm ve kitlelere de hep bu ynleriyle tantlmtr.
Ancak Ebu Hanife'yi "imam- azam" klan, emsallerinde ondaki kadar aa
kmayan siyasi mucadelesi ve 'mucahid alim' kimliidir. Deilse fkhtaki
ustunluu olsun, zuhd ve takvadaki ustunluu olsun emsallerince alamayan,
ulalamayan ustunlukler deildir. Zaten fkhi ekolleri byle bir duzlemde ele
almak da doru deildir. Usulculerin de kabul ettii gibi her fkhi ekolun zayf
ve gulu taraflar mevcuttur. Bu adan mutlak bir luyle u mezhep yledir,
bu mezhep by-
175
ledir gibi kesin ve toptanc hukumlere varmak ilmi bir yaklam olamaz.
Bir Siyaset mam
Tekrar vurgulamak gerekirse Ebu Hanife (r)'yi emsallerinden ayran en bariz
zellik onun siyasi boyutudur. O yalnz akid ve fkhda deil; ayn zamanda
'siyasette de imam'dr. Ve onu slam tarihi ierisinde farkl bir yere utur-tan
da, sonunda hayatna malolan bir mucadeleyi bir mur ylmadan surdurmu olmas
ve bu alanda 'cihad ve 'itihad birletirmesidir. mmetin siyasi bir irtidatla
yuzyuze geldii amzda, onun siyasi boyutu daha bir nem arzetmek-
te.
O halde, 'mam Azam fkh'nm ve zuhdunun grduu ilgi, 'mam Azam siyaseti'nden
niin esirgenmitir? Niin, mam Azam, erbabnca zaten bilinen ynleriyle ele
almyor da verdii tarihi mucadele geitiriliyor, gereken nem verilmiyor?
Bunun nedenlerinden bir kan sralayalm: 1. Hanefiliin, mam Azam'n bir
mur mucadele verdii src melikler, sultanlar, halifelerin vesayeti altnda
yaylmak gibi garip ve elikili bir kaderi yaam olmas. Bu durumda hanefi
olduunu syleyen zalim yneticiler kendi aleyhlerine olacak bir tavrn
tantlmasndan tabiatyla holanmayacaklard. mam Azam'n siyaseti muhalif
siyaset olduu iin onun fkhndaki muhalif eleri de ustalkla gizlemiler ya
da gizlenmesine, aktarlmamasna almlardr.
2. mam Azam'n muktesabatnn varisi olan rencileri, iinde yaadklar
siyasi ortam gerei, mam'n siyasi mirasn ustlenememiler, hatta bu miras
aktarmaktan ekinmiler, onun adna izafe ettikleri eserler e imamlarnn
siyasetini, fkhnn siyasi boyutunu ve siyasi mucadelesini al-
176
mamlardr. Bu yaplamaynca mam Azam siyaseti mam Azam fkhnn
imkanlarndan mahrum kalm, hatta mam'n 'muhaliffkh' mevcut
ynetimlerin de manevi basks ve sonrakilerin katksyla 'muvafk fkh' ve
'mutabk fkh' haline getirilmeye allmtr.
3. mam Azam'n fkhta emsallerini hayli geride brakacak varisleri olmu ancak
mam'n siyasi mucadelede varisi olmamtr. Yani, mam Azam'n fkhna ve
ilmine talip olan talebeleri km, onun siyasetine ve muhalif hayatna talip
olan rencisi olmamtr. Ebu Hanife'nin halefleri sadece fkhta haleftir,
siyasette deil. Onun siyas geleneini yaatma konusunda pek istekli
davranmadklar iin mam Azam fkhnn elde ettii imkanlardan mam Azam
siyaseti mahrum kalmtr.
Bu szlerimizden mam Azam'n guzide rencilerine tarizde bulunduumuz sonucu
karlmamal. Onlar emsalleri arasnda cidden ilimde temayuz etmilerdi. Gerek
mam'n fkh mirasnn bugune gelmesindeki inkar edilemez katklar ve gerekse
kendilerinin bizatihi slam fkhna getirdikleri yeni soluk sayesinde vulmeyi
fazlasyla hak etmiler, slam ilim tarihindeki hakl mevkilerini gsterdikleri
liyakatle ispatlamlardr.
Ebu Hanife'nin otuz senelik hocalnn haslat olan sekiz yuz renci
ierisinden ellisi kaynaklardan fkhi hukum karabilecek seviyedeydi. Bunlarn
ierisinde 'mute-hid' payesi tayanlarn en unluleri ise Ebu Yusuf, Muham-med
ve Zufer. Bu talebeleri ierisinde onun salnda destek verdii 'kyam'lar
karsnda, imamlarnn hassasiyetine sayg duyup onu benimseyenler
ounluktayd. Hatta bunlar 'amann halifesine kar kyam eden Nefsu'z-Zekiyye
Muhammed'in kyamna katlana 70 hac sevab verileceini syleyerek, Kufe
halkn saltanata kar kyama tevik ediyorlard.
177
Su da bir gerek ki, mam'n isim yapm rencileri, mam'm net ve tavizsiz
siyasi tavrn maslahata uygun bulmam olacaklar ki, ehadetinden sonra bu
tavr surdurmeye yanamadlar. Hatta rencilerinden Zufer b. Huzeyl (l. 158
h.) teklif edilen grevi reddettii halde unlu rencisi Ebu Yusuf, mam'n
reddettii grevi almakta bir beis grmedi. Elbette kimse Ebu Yusufu 'saray
mollas' olmakla sulayamazd. En azndan onun Kitabu'l-Harac'ma bir gz atmak
bunu anlamak iin kfidir. Ebu Yusuf un ynetime kar gsterdii tavrn
temelini 'maslahat' oluturuyordu. Ancak saltanat sahibinin hatr ho olsun
diye saltanata med-hiye dizmedi. Aksine kitabnda verdii tum rnekleri Nebi ve
raid halifeler dneminden verdi. Kitabnda ne Emevi-ler'den ne Abbasiler'den
hi bahsetmemesi, onlarn adn bile anmamas elbette bouna deildi. Hatta
bayargl dneminde halife ve halifenin kars aleyhine hukme balad
dvalar bile olmutu. Gerek grevi suresince bakt dvalarda, gerek bir
hukuk kitab olan Kitabu'l-Harac'nda yaltakla ve dalkavuklua rastlanmad
da ayrca belirtilmeli.
Butun bunlara ramen hukum cumlemiz bu guzide insan iin de geerlidir. Ebu
Yusuf da dahil talebelerinden hi biri onun siyasi mirasn ustlenmemi ve
yaatmamtr.
Yukardan beri musbet zelliklerini sraladmz Ebu Yusuf un, ayyalyla unlu
Abbasi sultan Ebu Cafer Man^ sur'un yarglnda bulunmas bir yana, bir hukuk
ve siyaset kitab olan Kitabu'l-Harac'nda slam siyasetinin en temel
meselelerine hi deinmemi oluu elbette gzden kamyor.
slami ynetimin ra esasna dayand gerei, zalim ve zorba bir yneticinin
hukuki durumu; zor kullanarak ummetin bana musallat olmu bir 'zorba'nn
imametinin caiz olup olmad gibi konularda bir tek cumleye rastlamak mumkun
178
deil. Zalim yneticiye kar kyamn hukmu; zorba sultan yerine adil bir imam
nasbetmenin gereklilii gibi konulara -Kitabu'l-Harac'da cevap aramak nafile.
zetle, eer sorumluysa, dier renciler gibi mam'm bu unlu rencisi de
yazdklarndan deil, yazmadklarndan sorumludur.
te butun bu nedenlerden dolay mam'm siyasi boyutu ya unutturulmaya
allm ya da fkhnn ve zuhdunun ardna saklanmtr. Onun siyasi hayatna
vakf olanlardan bazlar ise kendi balarnn selameti asndan byle bir
konuya girmemeyi yelemilerdir. Bunca asr sonra biri kalkp da mam Azam
siyasetini tum boyutlaryla ortaya koymak istese, bir sar duvara tosladn
hayretle grecektir.
Yukarda saydmz nedenlerden dolay halefsiz kalan mam'n siyasetini birinci
azlardan almamz mumkun olmamakta. rencilerinin ona nisbetle yazdklar
eserler, bize bu konuda bir ey sylememek hususunda direnmektedir. Bu buyuk
ansszlk karsnda, huznunuzu menakp kitaplar ve mam' konu alan tarihler
teskin etmektedir. Burada unlu Mezhepler Tarihisi merhum M. Ebu Zehra'nn, Ab-
dulhalim el-Cnd'nin ve Mevdudi'nin almalarn takdir ve ukranla anmak
gerekmekte.
Belirtmekte yarar umduum bir ey var: Bir mu'minin hayatnn siyasi, ameli,
ibadi, ekonomik, sosyal, itikadi vs. gibi blunemeyecei gerei. z ifadesiyle
"siyaseti ibadet, ibadeti siyaset" olan slam, hayatn her alann kuatan
mukemmel nizamyla mensuplarnn hayatnda bir boluk brakmamtr. slam'n
yapsndan kaynaklanan bu hakikat kimsenin inkar etmeye yeltenemeyecei kadar
ak ve nettir.
mam Azam' anlatrken kullanmak zorunda kaldmz terminoloji (siyasi hayat-
fkhi hayat)'den yola klarak bylesine laik bir anlaya prim verdiimiz
sanlmasn.
179
1
Ho, fkhtan barrfsz bir siyaset, hayattan bamsz bir ilim, ibadetten
bamsz bir siyasi mucadele mumkun de deildir ya. zellikle mam Azam gibi
inand gibi yaayp, yaad gibi inanan birinin hayatnda nasl byle laik
unsurlar olabilir.
imam Azam fkhnn mam Azam siyasetinden bamsz olmas elbette duunulemez.
Kald ki uzun almalar gerektiren "mam Azam Fkh'nn Siyasi Boyutu" ya da
"mam'n Siyasi tihatlar" aratrlmay bekleyen bakir konulardr, 'imam Azam
siyaseti' tam manasyla ancak bu konularda yetkin aratrmalar yapldktan sonra
ortaya konur.
Bizim yapmaya altmz, ehadetle talanan ve zalimler karsnda sonuna dek
eilmeyen bir ban uruna feda edildii mam Azam siyasetine bir giri
denemesidir.
II. HAYATI
l.KUFE
Zaman ve mekan ferdin kendisinden kaytsz kalamayaca iki unsur. mam'm
yaad "a" zetledik. Topu topu yarm yuzyl iinde nurun nasl zulmete
dnutuunun en tipik misaliydi bu a. Simdi de kiinin uzerinde en ok iz
brakan evresel faktrlerden biri olan mekan'; yani "Kfe"yi tanyalm.
Blgede slam ordusunun konaklayabilecei tek yerleim merkezi olan Enbar'm
bataklktan dolay bo sivrisinekti olmas askeri rahatsz ediyordu. Durumu Hz.
mer'e bildiren Sa'd b. Ebi Vakkas, halifeden Medine ile arasnda deniz
olmayacak bir yerde yeni bir yerleir merkezi kurma emrini ald. Bylece h.
17'de Kufe kurulmu oldu.
Askeri maksatla kurulan bu kente ilk yerletirilenlerin Yemenliler olduunu
syler Belazuri. Kufe ad verilen bu mekanm hem kurucusu hem de ilk valisi Sa'd
b. Ebi Vakkas. Ne ki yerfi kentin halk sk sk onu Halife'ye ikayet
etmektedir. Halife^bu ikayetlerden dolay Hz. Sa'd'n yaptrd kamtan evi
gnderdii mufettie yaktrr; lakin ikayetler yine kesilmez. Hz. Sa'd onlar
iin u bedduay yapar:
180
181
"Allah'm hi bir yneticiyi onlardan, onlar da hi bir yneticiden memnun
etme!"
Vali deitirilerek yerine Ammar b. Yasir atanr. Bu kez "ynetimde zayf
kalyor" gerekesiyle ikayet edilen odur. Bunun uzerine Hz. mer yle der:
"Kufe halkn benim gzumde kim mazw gsterecek? Onlara gulu birini tayin etsem
onu azgn vefacir gsteriyorlar, zayf birini tayin etsem kuumsuyorlar."
Bu olaylardan da anlalaca gibi Kfe'nin ilk yerlileri olan araklar ok
geimsiz ve vefaszdrlar. Gerek u ki; Kufe daha sonralar srasyla Hz.
Ali'ye, Muslim b. Akil'e, Hz. Huseyin'e ve mam Zeyd'e de yr olmayacaktr. Hz.
Sa'd'm dedii gibi; kimse onlardan, onlar da kimseden memnun olamayacaklardr.
2. DEDEDEN TORUNA
Kfe'de doan mam Azam'm aslen arap olmadnda butun kaynaklar muttefiktir.
"Nerelidir?" sorusuna cevab ilk kaynaklardan arayacaz:
O'nun hakknda yazlm derli toplu ilk ciddi kaynaklardan olan Mekk (l.
568/1172)'nin Menakb-u Ebi Hani-/e'sinde dedesinin "Zota" adnda biri olduunu
yazar. mam'a ait apl bir menakp yazan Kerder (l. 827/1423) de ayn bilgiyi
dorulamakta.
Her iki kaynakta da, mam'n nesebi (soyu) bahsinde gerek nesebin "takva"
olduunu hatrlatarak bu konudaki ayet ve hadisleri sralama gerei
duymulardr. Bu biraz da o an toplumsal psikolojisinden kaynaklanmaktadr.
mam'n dedesi Zota aslen Kabilli bir Farstr. Kendisi mecus iken bir
muharebede esir alnp Kfe'ye getirilmi, musluman olup orada yerlemitir.
Zota'nn Kfe'ye getirili-
182
i hususunda bir ipucu verebilir duuncesiyle Futuhu'l-Bul-dan'd bulduumuz u
bilgileri aktaralm: "Kadisiye'de unlu ranl komutan Rustem'in drt bin seme
askeri vard. Bunlara "Cund-i ehinah" deniliyordu. Kisra'nn ordusu bozguna
uraynca bu seme askerler istedikleriyle andlama yapmak, istedikleri yerde
konaklamak ve kendilerine tahsis (ata') verilmesi artyla teslim oldular.
stedikleri kendilerine verildi. Onlar daTemimoullar'ndan Zuhre b. Sa'd ile
anlatlar. Zuhre onlara biner dirhem tahsisat verdi. Bunlara "Furs" derlerdi.
Sonradan bnZiyad (vali) onlarn bir ksmn Sam ve Basra'ya yerletirdi. Onlar
da oradaki esirlere katldlar. Kazvin'de yaayan esirler de Basra'daki
esirlerin bir takm artlarla musluman olduklarn haber alnca ayn artlar
uzerine onlar da musluman oldular. Kfe'ye gelip orada
yerletiler."1
Kuvvetle muhtemeldir ki Kfe'ye yerleen bu muhtedi esirler arasnda Zota da
vardr. Zota Hz. Ali'ye ok balyd. Hatta o dnemde Halife'ye ancak
varlkllarn yiyebildii bir eit tatl ikram etmiti.
Zota'nn olu Sabit de Hz. Ali'nin duasn alm, halife onun nesline Allah'tan
hayr ve bereket niyaznda bulunmutu.
Sava vs. yoluyla musluman olan a'cemi (arap olma-yan)ler arap rklnn
devlet politikas haline getirildii Emevi uygulamalarn grunce Emevi
muhalefetini temsil eden Ehl-i Beyt'e kendilerini daha bir yakn hissettiler. Bu
sempati daha sonra Ehl-i Beyt mensuplarnn ar zulumlere maruz kalmasyla
dostlua ve fiili yardma dnuecektir.
mam'n doumundan nceki yarm yuzyl bir kyamlar dnemidir. Babasnn ve
dedesinin bu kyamlar grerek, duyarak yaad duunulurse Ebu Hanife'nin
yetitii ailenin sosyal ve siyasal tercihleri tahmin edilebilir. 1.
Belazuri, Futhu'l-Buldan, s. 387. ,_
I
i
i
31 ,
D S
s 21
JS X5 --
"i ;>>
.s .s u M1 ^
a c^
S .s ~ Au.g
:O
S
1 S
^-2
o *b
E '5 c u
:^
:3 C
O c
.fa 'S -" ^
, ,
c .S S .S-.l.a.^
13 <3 p, -^
4=
T3 C N
-13 - *
S 3
C/3o
X)
w
i5 3 '
s. >
<D "S W) C
'5b S 'C
"E .-S o ,_
o u
o "
-, O
14 CQ
n> Q< ca ^
}S *O tJ *
'" S 2
"cj
d
:3 cd 00 3 73
^o
O 60
PQ -^
es "O
lifi
W "S E -i
h 3 e a ._ c
"c >^ S 22"
3 j;^ t!
2 -3 S
11 S
j s m S
ifs
-2 S &* ^ -e -o oq
f!1
"S E 'S
n! Tl .b
5L 'n
"S 3
t G3
--1
<S es
.2" ^ S g
3
-^
l
-o 5b ^ <u o>
C N C
a j2
:3 0> C
- c
O
Ol
X)
c
si
x> -
tu 2 a
.j*
.52" S ^" S ">5b x>
s s M
-s 1
"C .C :O u O 3
1*1 ili
o _
_c
(D
:3 N O =3
!p
"3 C es
-1
T3
S H
T3
> r c
i s

-S -3 -g ' S \,.--
g^
C *3 c>
O
a 13 -s
>. e
"S 1
^ c S S
I *
>5b3
eS
^E
l
'S1 "S
s
"c 3 P 3
'5b c E
!3 c n
x> j> o 6
SJ2
c S
4> t
2 "S
ISI -
:3,. ^
C3
E
--2
II
s
*w ti
(D N
a
X) 'o <g
"S
o
-s
o S >S)
I
c
D "O
S
JZ 3
^3
8*1
it
2 -S
m
00
3
X)
W
S1
c >5b
"o
i
o 5
~ -o
mi tevafuki hadiselerin de yardmyla fkh (slam hukuku) ilminde younlamaya
karar verir. Kufe rey ashabnn merkezidir. Bu ekolun kadim retmenleri olarak
Hz. Ali ve Abdullah b. Mes'ud gsterilmektedir. Bu silsile Mesruk, bn Mes'ud'un
rencisi Sureyh, Alkame, brahim en-Nehai ve en son olarak da mam'n hocas
Hammad'a kadar uzanr. ann unlu fakihi Sa'bi'nin tavsiyesiyle Hammad'n ders
halkasnda fkh okumaya balayan Ebu Hanife, hocasnn lumune kadar -yaklak
yirmi yl- surdurur renciliini. Hatta bu esnada artk yetkinletii
kanaatiyle ayr bir ders halkas oluturmay aklna koymuken hocasnn geici
bir sure grevi kendisine brakmasyla bu iin zorluunu anlam, henuz bu
konuda tam yetkinlemediini farkederek hocasnn lumune kadar ayrlmamaya
karar vermitir. Hocas lduunde mam krk yalarndadr. Hammad'm bo
brakt kursuye geerek otuz yl o makamda bugune kadar gelen itihatlarn
oluturur. Rasulullah'tan kendisine kadar gelen ilim geleneini mam Azam
kendisinden sonra en yetkin rencisi -ayn zamanda arkada- mam Zufer'e
terke-decektir. Bugun 'Hanefilik' adn verdiimiz fkh ekolunun temelleri ite
bu otuz ylda atlmtr.
Bu sure zarfnda altm bin (seksen u bin diyenler de var) hukuki soruna zum
getirmi, yaklak sekiz yuz renci yetitirmi, bunlarn iinden mutehit
olabilecek apta insanlar kt gibi, bunlardan bir ou slam corafyasnn
eitli blgelerinde yarg makamnda bulunarak Hanefi ekolunu
yaygnlatrmlardr.
mam'n hayatnn buyuk bir blumunu kapsayan rencilii dneminde onun siyasi
kiilii de yava yava oluur. Bir kiiliin olumasnda eitimin ve
eiticilerin kimliinin katks kuumsenemez. mam'n ahsiyetine damgasn
vuran iki farkl ilim silsilesi vardr. Birini yukarda saydk. Saydmz bu
silsilenin Rasulullah'a dayanan baka
ilim silsileleri iinde ok zgun bir yeri vardr. Bu zgunluk szkonusu
isimlerin takip ettikleri fkh usulunden ok yaantlarnda ortaya kan siyasi
tavrlarnda aranmaldr.
Rasulullah'ta balayp maim Azam'a ulaan silsiledeki isimler yalnz usuli bir
cerh ve ta'dilden, sika (guvenilir) olarak kmazlar. Ayn zamanda siyasi bir
cerh ve ta'dile (Hadis usulu terimleridir. Rivayet zincirindeki kiilerin
guvenilir- ' liklerini aratran bir ilim daldr.) tabi tutulduklarnda, bu
isimlerin siyaset fkh'nda da sika olduklar ortaya kar. zelde mam Azam'n,
genelde Hanefi fkhnn bu ilk tayclarnn siyasi defterlerini atmzda
numuze kendi ierisinde ortak bir tavr gelitiren ve benzer zellikler tayan
bir silsile kmaktadr.
Ebu Hanife'nin ahsiyetini oluturan ikinci silsile ise Zeyd b. Ali, Abdullah b.
Hasan, Muhammed Bakr gibi Ehl-i Beyt imamlardr. Ebu Hanife bunlaTdan ders
alm, hadis nakletmi, onlarn sohbetinde bulunmutur. Bu imamlardan zellikle
mam Zeyd, Ebu Hanife'de derin izler brakmtr. mam Azam bu hocasnn
kyamn Rasulullah'n Bedir'de-ki kna benzetmi ve onu zamann "hak imam"
ilan etmitir.
mam'n bylesi bir ilim geleneine sahip olmas onun siyasi tavrlarn
belirleyen en nemli faktrlerdir.
mam'n siyaseti "muhalif bir siyasettir. Ebu Hanife bir para umitlenip
ardndan umitlerini yitirdii Abbasiler'in ilk dnemi hari butun bir hayatn
ynetime muhalefetle geirmitir. unku, ocukluunda yaad Hz. mer b. Ab-
dulaziz dnemi hari her iki ynetim de istibdat ve zulumle saltanat
surmulerdir.
mam'in olduka varlkl bir aileden gelmesi ve kendisinin ticaretle itigal
edip maddi sknt ekmemesi,hayatta-ki en buyuk desteklerinden biri olmutur.
Dede meslei'olan "Hazz" (bir eit dokuma kuma)
187
imalatn kendisi de surdurmutur. Ticaretteki yeteneini ksa surede ispatlayan
Ebu Hanife mamullerini uzak iklimlere kadar ihra ettii bir atlye de
kurmutur.
Kendisine ok itimat edilen bir tuccar olan imam, ayn zamanda Kfe'nin ayakl
emanet sanddr. Onun dillere destan takvas ve guvenilir kiilii dost duman
herkesin gzunde onu "emin" klmtr. Bu cumleden olarak ehadetin-de
sandndan o zamann devlet hazinesine e kymete haiz olan, elli milyon dirhem
deerinde mal ve nakit kmtr. Imam'n mali bamszl u alardan
nemlidir: 1. Tarih boyunca alimler, hayatlarn ilme vakfettiklerinden
geimlerini bakasna ihtiya duymadan temin etme kenusunda baarl
olamamlardr. Bu durum onlar iin en buyuk zaaf sebebi olmu, ynetimler de
alimlere hep bu yanlarndan yaklamak istemilerdir. Alimler ou zaman, zalim
yneticiler karsnda mustani kalamamlar, kimi zaman ilmin vakarndan taviz
vermek zorunda braklmlardr. Bu bazen yle ktu sonular dourmu ki; alimin
ilmini - parayla satn almakisteyen yneticiler bununla alimleri etkisiz hale
getirmek istemiler, baarabilirlerse onun ilmini saltanatlarna bir kaldra
olarak kullanmlardr.
.Ebu Hanife'yi bu vartaya dumekten alkoyan sadece maddi bamszl deildi
elbette. Varlk sahibi olmasa da, herkese bilinen takva ve vakaryla bundan
baka bir tavr' sergileyemezdi. Ancak ilminin vakarna toz kondurtmama-snda
maddi bamszlnn rolu inkar edilemez. Daha son-. ralar bir "ekmek teknesi
"ne dnuecek olan ilim, sahibinin karnn doyuran; lakin izzet kazandrmayan
bir "meslek" halini almtr. Bu yuzden de alimlerin yneticiler uzerindeki
caydrc etkisi kaybolmu, onlara alnrp-satlan bir "meta" gibi baklmaya
balanmtr.
2. Ebu Hanife servetini, yalnz kendi ilminin vakarn muhafaza etmekte
kullanmam, ada olan alimlerin ve
i r\n
rencilerinin de ihtiyalarn karlayarak onlar yneti me muhta konuma
dumekten korumutur.
Bir keresinde unlu Muhaddis ibrahim b. Uyeyne drt bin dirhem borcunu
deyemedii iin hapse mahkum olmutu. Arkadalar onu kurtarmak iin para
toplamaya ktlar. Ebu Hanife'ye de geldiler. Halbuki ibrahim b. Uyeyne Ebu
Hanife'ye muhalifti. Onu ve meclisini ktuiuyordu. imam kendisini olur olmaz
sulayan bu zatn borcunun tamamm kendi cebinden deyerek daha nce
bakalarndan toplananlar iade ettirdi.2
Bu olay uzerine ibrahim'in kardei Sufyan b. Uyeyne "gzlerim Ebu Hanife
gibisini grmedi" demekten kendini alamayacakt.
ada olan Ibn Ebi Leyla'ya, Ibn Subrume'ye ve hatta hocalar Hammad ve
Sa'bi'ye surekli maddi destekte bulunur, onlardan muhta olan grduunde
onlarn vakarn zedelemeyecek bir biimde ihtiyalarn gideririrdi. Yine bu
cumleden olarak olu Hammad'a Fatiha'y retmesi karlnda bir alime bin
dinar verdiini Mekki nakletmekte.
Talebelerinin hem kalb, hem ruh ve hem de beden ihtiyalarn gideren imam
yoksul olan unlu talebesi Ebu Yusuf un ihtiyalarn karlad gibi ailesinin
de ihtiyalarn karlard.
3. imam Azam fkhn dier fkh ekollerinden farkl klan zelliklerden biri de
ekonomi hukukuyla ilgili hukum-lerdeki isabet ve hayata uygunluktur. Herkes
bilir ki, bu gibi meseleleri en iyi bir biimde meslekten anlayanlar zebilir.
Imam'n mesleinin ticaret olmas islam Ekonomi Hukuku iin mukemmel bir
frsattr ve islam Ticaret Hukuku bununla ok ey kazanmtr.
imam Azam, Beni meyye ynetiminin olumsuzluklarna kuukten beri ahit olmu,
eline geen her frsatta onlar ~2. Mekki, Menakbu Eb Hanife, s. 240.
189
eletirmekten geri kalmamtr. Kendisinden hadis naklettii hocas imam Zeyd'in
kyam Ebu Hanife iin de zor yllarn balad dnem olmutur.
Kerbela katliamndan kurtulabilen tek Huseyin evlad olan Ali Zeynelabidin'in
olu mam Zeyd kendi adna izafe edilen bir ekolun (Zeydiye) de kurucusudur.
limle megul olan imam Zeyd an halifesi Hiam b. Abdulmeik'in kufur ve
tahriklerine daha fazla dayanamayp dedesinin yarm brakt ii ustlenir.
Kfe'de kendisine onbinler biat ettii halde ceddine yaplan ihanet ona da
yaplr. Kararlatrlan gun geldiinde kulaktan kulaa fsldanan "Ya Mansur"
parolasna bir avu insan icabet eder.
ihanetin ardndan gelen korkun cinayetler, mam Zeyd'in nce daraacna ekilip
ardndan yaklan cesedi ve olu Yahya ile Horasan'da, torunu Abdullah'la
Yemen'de, sonu hep kan ve ktalle biten kyamlar...
imam Azam meyyeoullar'n hilafete mustehak olarak grmuyordu. Onlara
hilafetin gasb olarak bakt iin mam Zeyd'in Kfe'de Emeviler'e kar
balatt kyam yle niteliyordu:
"Onun bu k Rasulullah'n Bedir'deki k gibidir."
Bu kadar tasvip ettii bir kyama niin katlmad sorulduunda yle diyordu:
"Yanmda insanlarn emanetleri var. Onlar Ibn Ebi Leyla'ya devretmek istedim
kabul etmedi. Sorumluluumu yerine getirmemi olarak lmekten korkuyorum..."3
Mekki'nin rivayetinde imam Zeyd'in elisi kendisine Zeyd'in kyam arsyla
gelince eliyi yle cevaplar:
"Eer insanlarn, ceddi Huseyin'i terkettikleri gibi onu 3. Kerderi,
Menakbu'l-mami'l-A 'zam, s. 267. 190
da yar yolda brakmayacaklarndan emin olsaydm ona katlr, onun ardnda cihad
ederdim. unku hak imam odur. Lakin ben ona malmla yardm ediyorum ki, onunla
kendine uyanlar koruyup kollasn." Sonra eliye dnerek dedi ki: "Mazeretimi
mam'a ilet!" O eliyle mam Zeyd'e on bin dirhem yollad. Baka bir rivayette
ise hastalndan dolay zur dilemiti.4
mam Azam'in mam Zeyd kyammdaki tavrn ve grulerini zetleyecek olursak:
a. Zalim otoritenin zulmune kar k Rasulullah'n "Bedir Sava" kadar
gerekli ve soylu bir k olarak niteliyor. Zulmu ve zalimleri, bu benzetmeyle
en ufak bir tevile yer brakmayacak ekilde mahkum ediyordu.
b. Zalim sulta karsndaki kyamn meruluunu onaylayarak u hukmu
veriyordu: "unku hak imam odur." mam Azam'n buradaki tercihinin illeti
"olan"la olmas gereken arasndaki "meruiyet" farkyd. O "olan" (status-quo)
deil olmas gerekeni tercih ediyordu. Bu tavryla Ma-verdi ve bn Haldun gibi
isimlerin daha sonra sistemletir-dikleri, bazlarnn da kastl olarak Ehl-i
Sunnet'in tavr diye lanse etmeye altklar "devleti" siyaset tezini
kkunden reddediyordu.
c. Mazeretin cinsi u ya da bu, mam meru bir mazeret gstermek gereklilii
duyuyor, mazeretin meruluunu anlatabilmek iin "bn Ebi Leyla'ya vermek
istedim, kabul etmedi." gibi bir ayrnt verme luzumu hissediyordu. mam'm
yuksek karakterini ve cesaretini bilenler onun mazeret belirtirken de ciddi
olduuna inanmak zorundadrlar. Mazeret uydurduuna inanmak ona hakarettir,
"...emin olsaydm ona katlr, onun arkasnda cihad ederdim." deyii mazeretinin
ne denli meru ve geerli olduunun belirtisi olduu gibi kyam gnulden
tasvibinin de ifadesidir. O byle bir kyama
4. Mekki, Menakb- Ebi Hanife, s. 239.
191
mazeretsiz katlmamay meru saymam, kendisi de mevcut halifeye ramen "hak
imam" kabul ettii mam Zeyd'den zrunun kabulunu istemitir.
d. Meru sayd bir kyam mazeretinden dolay canyla destekleyemeyen ve kyam
liderinden bu hususta zurlu saylmasn isteyen imam Azam kyam malyla
desteklemi, o gunku alm gucu ok yuksek bir mebla imam Zeyd'in elisine
vererek adeta zrunun keffaretini ml yardmla demek istemitir.
"Eer ben ve olum yalnz bamza olsak dahi yine de sulta'ya kar
ayaklanrdk. imam srtna cubbe geirmeyi beceren deil, klcn kuanandr."
Tarihiler imam Zeyd'in bu soylu cumlelerini nakletse de sonucu bir felakete
dnuen bu kyamn ibret alnacak kimi noktalar var:
Hicri 120 (m. 738)'de gerekleen mam Zeyd kyam gerekte aceleye getirilmi
bir kyamd. Bir ahidlik dolaysyla Medine'den Kfe'ye getirilen mam Zeyd,
Kfeli Sii-lerce ikna edilir. ten ie kaynayan toplumsal huzursuzluk kendisini
onun nderliinde da vurmutur, imam Zeyd Kfe'ye gelince, halk, onu
beklenmedik bir ilgiyle ve tezahuratla karlam, bir nceki ihanetin (Kerbela)
szsn ilerinde bir ur gibi buyutenler ihanetlerinin faturasn deyip
rahatlamak iin mam' ayaklanmaya tevik etmiler, mam da verilen szlere ve
gsterilen ilgiye bakp raz olmutur. Ne ki, alt ay gibi ksa bir surede
halledilmeye allan hazrlklar, organizenin olmamas ve en etini Kufe
halknn o tandk ihaneti hareketin baarszlnn ana sebepleridir. mam
Azam butun bunlar Kfeli biri olarak elbette biliyordu. Bir de u: mam o
gunlerde hocas Hammad'm postuna henuz oturmamt. Kendisine "Dounun Fakihi"
denilmiyordu daha. Kyama katlsa bile bu munferit bir hareket
192
olarak kalacakt. Daha sonralar mam Azam ununun zirvesine doru trmanrken
iktidar iin ciddi bir tehlike oluturmaya balamtr.
Aslnda mam saltanata muhalefet eden alimlerin ne ilkiydi, ne de sonuncusu
olacakt. Ondan nce de ilminin izzetini koruyan bir imamlar silsilesi vard.
Hz. Huseyin rnei bilindiinden onu geiyorum.
O dnemde ynetimle iyi geinen alim halk nazarnda kendi kuyusunu kazm
oluyordu. O an "suskun ounluk" dediimiz halk kesiminde yle bir toplumsal
ahlk vard ki bir fakihi sultan kapsnda grduklerinde onun ii biti-veriyor,
o fakih halkn gzunden duuveriyordu. Kimse gelip ona mesele danmad gibi
hreti ve saygnl da kalmyor, "sulta alimi" olarak vasflandrlyordu.
Kimi alimleri ynetimle ilikiye girmekten sakndran da bu durumdu. Ancak bir
ou hakszla ve zulme ortak olmamak gibi samimi ve soylu bir duyguyla
uzaklayorlard yneticilerden. rnein Said b. Cubeyr, e-Sa'bi, bn Ebi
Leyla, Ebu'1-Bah-teri gibi ncu fakihler Emeviler'e kar ayaklanan Abdurrah-man
bn el-E'as' desteklemilerdi.
Said b. Cubeyr bn E'as kyamnda yle der:
"Onlarla ta yurekten savan. unku onlar zulumle hukmediyorlar. slam'n
emirlerini dinlemiyorlar. Zayflar eziyorlar, namaz boveriyorlar."
mam Azam'n hocalarndan Sa'bi'nin Emeviler hakkndaki fetvas udur:
"Ey muslumanlar! Onlarla savan. Onlarla savamanzda bir sorumluluk yoktur.
Allah'a yemin olsun ki bugun yeryuzunde, hukumde onlardan daha zalim ve daha
gunahkr bir kavim bilmiyorum."
nlu fakih bn Ebi Leyla ise ayn olayla ilgili olarak unlar syler:
193
"Ey muminler! Hakk bilmeyen, bid'atlan helal klan bu cahiller guruhuyla
savasn."5
Hicri 13O'lara gelindiinde Emevi saltanat her tarafndan dkulmeye balamt.
Yaklamakta olan sonu hisseden yneticiler bu sonu geciktirmek iin ellerinden
gelen her areye bavuruyorlard.
Emevilerin Irak'taki son valisi mer bn-i Hubeyre de bu balamda kimi
giriimlerde bulunuyordu. Bunlardan biri de fakihlerin ununden yararlanmakt.
Bylece hem fakihle-rin muhalefetinden emin olacak, hem de halkn nazarnda
sarslan Emevi nufuzunu yeniden gulendirecekti. bn Ebi Leyla, Davud b. Hind,
bn Subrume ve dier unlu fakihleri ard. Her birine birer grev verdi. Sra
Ebu Hanife'ye gelmiti. Yaplan teklif uydu:
"zerine imza koymadn hi bir kanun yururlue konmayacak, sen izin vermeden
devlet hazinesinden kuru kmayacak."
Bu, en yuksek yarg ve yurutme gucunun onun eline verilmesi demekti, imam
iddetle reddetti. Vali Imam' zindana atarak ikence etmeye balad. Onu hergun
krbalatyordu. Dier fakihler "Kendineyazk etme. Biz nasl istemeyerek
kabullenmiseksen de yle yap" dedilerse de mam ahsiyetine yediremedei bu
teklifi u kesin szlerle reddediyordu: "Eer vali benden Vast mescidinin
kaplarn saymak gibi sradan bir i istesin, yine kabul etmem. O bir insann
zulmen katline hukmedecek, ben muhur basacam ha? Allah'a yemin ederim ki bu
mumkun deil!"
Bu arada bn Hubeyre mam'n gnlunu elmek iin olduka yumuak davrand ve ona
sureta hurmet ve ikramda bulundu. Deien bir ey olmad.
Hi bir teklifi kabul etmeyen Imam'a son olarak Kufe
194
bakadh teklif edildi. Onu da kabul etmeyince vali ona bu ii kabul
ettireceine dair yemin ederek tekrar ikenceye ald, mam ise bu durumu u
szlerle karlyordu:
"Bu dunyada krba yemek ahir ette ceza grmekten evladr. Valinin beni
ldurmeye gucu yeter; fakat tekliflerini kabul ettirmeye asla!"
Gunlerce suren krbalama ii yle bir raddeye gelmiti ki ikenceci polis
mam'n lmesinden korkup valiye durumu iletti. Emeviler'e daha fazla duman
kazanmak istemeyen vali bn-i Hubeyre onu ldurmekten ekiniyordu. S\ dedi:
"Onu ikna edecek biri yok mu? Hi deilse benden sure tanmam istesin. Ve bu
arada beni ikna edici bir are duunerek yeminimden kurtarsn."
Bunun uzerine mam ona haber yollad: "Beni brak, bu konuyu bir de dostlarmla
istiare edeyim."
mam brakldnda gurbeti zillete tercih ederek bineine atlad gibi ok
sevdii Beytullah'a doru yola koyuldu. mam'n Kfe'den Mekke'ye hicreti hicri
130'da gerekleti.
bn-i Hubeyre'nin mam Azam'a yapt bu teklifler geriden baklnca insann
aznn suyunu aktacak cinsten. Bugunlerle kyaslandnda naks da olsa bir
slam devleti olan bir ynetimde kim olsa bu teklifleri reddetmezdi. Buna pek
parlak gerekeler bile bulunabilirdi. Hele bylesine bir teklifi krbalanma ve
lumun eiine gelme pahasna reddetmenin hi mi hi anlalr bir taraf yoktu.
mam Azam gibi takvann, cmertliin zirvesinde bulunan biri ayana gelen bu
"hizmeti neden reddetsindi? Hem, onun gibi bir 'dava adam' byle bir makam
'dava'snm yararna kullanamaz myd?
Evet, butun bu gerekelere ramen hi kimsenin inkar edemedii bir gerek vard
orta yerde: mam Azam kendisi-
195
ne teklif edilen bu parlak grevleri krba altnda can verme pahasna kabul
etmemi, hatta bununla da kalmayarak Eme-vi valisinin "Vast Mescidi'nin
kaplarn saymak" gibi basit bir emrini bile yapmayacan srarla
vurgulamt.
mam Azam'n niin byle yaptn anlayabilmek iin ynetimin bu teklifi hangi
amalarla yapm olabileceini bilmek gerekiyor:
1. mam ' susturmak: Binlerce insann teveccuhunu kazanm bir alimi emirle
susturmann zorluu ortada. Ancak Imam'n kalb olmaktan kp fiil ve kavl
bir hal alan ynetim kartln etkisiz hale getirmek iin onun muhalefetinin
engellenmesi gerekmekte. Engellenmezse de fiil ve kavl olmaktan kartlp
kalb hale getirilmek istenmekte. Zaten kalb bir muhalefete kimsenin bir ey
dedii yok.
2. Sistemi merulatrmak: Imam'n devlet kapsnda ald grevi delil
gstererek rejimi merulatrmak. yle ya; Ebu Hanife gibi buyuk bir fakihin
grev yapt ynetim meru deilse hangisi meru olabilir ki? Tabi ynetim
muhalifleri krmak iin kaldrd klcn ucuna Ebu Hanife'nin adn geirmeyi
duurtmekte.
3. Muhalefeti paralamak: Ehl-i Beyt'in slam topraklarndaki en hretli ve
gulu desteini etkisiz hale getirerek muhalefetin can damarlarndan birini
kurutmak. Dier muhalif ulemaya da bu ekilde bir mesaj yollayarak onlar
ylgnla suruklemek.
4. Dilileri yalamak: Sistemin yurumeyen organlarn yetikin, iinin ehli,
durust ve kalifiye bir 'elemanla takviye edip onlar iyi alr hale getirmek.
Suiistimale musait tum makamlarn, zellikle de para kasalarnn bana geirmek
iin, en fask ve facir ynetimler bile dini butun, durust, etliye sutluye
karmayan "duz" tipler aramlardr. bn Hubeyre'nin yapmak istedii de, mam'
uzman olduu bylesine bir greve getirerek onun
196
srtndan saltanat gulendirmek ya da muhaliflerini saltanat asndan
taraftardan daha kullanl hale getirmeyi istemektir.
5. Tuzaa duurmek: Shreti dunyay tutmu Ebu Hanife'nin bu hakl hret ve
nufuzunu krmak. Onu suiisti'malle-rin doal hale geldii aibeli bir makama
oturtarak egale etmek. Aslsz aibelerle evresi boaltlnca mustamel bir alet
gibi kaldrp atmak.
mam hicaza gittikten sonra Emevi ynetimi fazla yaamayacak, hicri 132'de buyuk
gurultulerle devrilecektir.
4. ABBAS DNEM
mam Azam Emeviler'in yklna kadar Mekke'de kald. Burada bir yandan ibadet
ve taatla megul olurken buyandan da mam Malik gibi unlu alimlerle tanp
fikir alveriinde bulunuyordu. bn-i Abbas'n, Hz. mer'in ve Hz. Ali'nin
fkhn onlarn haleflerinden tahsil etti. Bir tarafta mam Muhammed Bakr ve
Hasanu'l-Musenna'dan ders alyor, te yanda peini brakmayan yetenekli
rencilere ders veriyordu.
Ynetimin zulmunden bkan halkn da yardmyla Emevi hanedan devrilince
Haimoullar'na mensup olmann bedelini saltanata tahvil etmeyi iyi beceren
Abbasoul-lar ynetimi ele geiriverdi. Herkes zulmun bittiini, here-yin
deitiini, hilafetin layk olanlarn eline getiini sanp seviniyordu.
Sevinenlerden biri de mam Azam'd. Hi bir zaman tasvip etmedii, surekli
aleyhine alt Emevi ynetiminin kuune mam'n sevinmesi elbette doal
karlanmalyd.
Ebu'l-Abbas, Mekke valisi eliyle ulemadan biat talep
197
edince Ebu Hanife u konumay yapt:
"Bu i (hilafet) peygamberimizin yaknlarna geerek hak yerini buldu. Bu
Allah'n lutru ve keremidir. Ey alimler; bunlara yardm etmeye en layk olan
sizsiniz! Size istediiniz kadar ikram ve ihsan var. Halifenize biat ediniz.
Biat ahi-rette sizin iin emniyete kavumaya bir vesiledir. Allah'n huzuruna
biatsz ve imamsz karak huccetsiz ve delilsiz kalmaynz."
Ortalk yattktan sonra Kfe'ye dnen mam dier alimlerle birlikte halifeyi
ziyaret ederek u konumay yapt:
"Allah'a hamdolsun ki hakk nebinin yaknlarna verdi ve uzerimizdeki alaltc
zulmu kaldrd. Ve yine hamdolsun ki dilimize hakk syletti. Allah'n emri
uzere sana biat ettik. ine vefa gsterirsen kyamete kadar ahdimizde
vefakrz. Allah bu ii nebisine yaknlnzdan dolay boa kartmaz."6 Bu
konumalar imam Azam siyaseti'nin de teme! ilkelerini ortaya koymas asndan
olduka manidardr.
Alimlere yapt konumasndan anlyoruz ki, onun, hilafeti Kurey'in hakk
grmesinin altnda yatan hissi gerek bu makamn varislerinin Rasulullah'n
yaknlar olduuna inanmasyd. kardmz baka bir sonu ise mam'n "biat"
olayna verdii nemdi. O biati ahirette emniyet vesilesi, biatszl
huccetsizlik ve delilsizlik olarak niteleyerek Murcie gibi adil-zalim, fask-
facir demeden her yneticiye biat etme fikrini hayatyla reddederken; Hariciler
gibi biatszl ve babozukluu da ho grmuyor, bu konudaki adil ve mutedil
gruu ortaya koyuyordu.
Halifenin yuzune kar yapt kinci konumasnda da biat etmekle birlikte bu
biatin artl biat olduunu (adalet) ima ediyor, imdiye kadarki muhalefetinin
salatanatla ili
6. M.EbuZehra,Tarihu'l-Mezahibi'l-slamiyye,s.35O: 198
dl kimi haseti alimlerin dedii gibi muzmin bir mattan ya da "fitne" ve
"anari"yi sevmekten kaynaklanmadm ispat etmi oluyordu. Onun tek kaygs
vard; zalimin zulmune susarak dahi olsa ortak olmamak. Zalime kar kaytsz
kal-maktansa mazlum olmay tercih etmek, tenine ve canna kastedildiinde bile
zulmu merulatracak davranlardan
uzak durmak...
mam yukardaki rnekte de grulduu gibi onayladnn (inandnn) altn
ekinmeden imzalar; onaylamadn ise hi bir eyden korkmayarak aka
reddeder ve eletirirdi. Eyyamcln hi bir turune meyletmedi. Deil u
paralk eyler, can ve ten kaygs bile ona imann izzet ve vakarn inetmedi.
lkelerine balyd. Onun ilkeleri Nebi (a)'m ilkeleriydi. O mutehid olduu
halde ilkeleri zamana uydurma ad altnda iine gelir bir biimde kullanmaktan
imtina etti ve siyasette de imam olduunu "siyasi azimef' tercih ederek
ispatlad.
ok kan dktuu iin tarihe "seffah" (ok kan dkucu) olarak geen ilk Abbasi
halifesi Ebu'l-Abbas hilafete geerken verdii szleri unutup Emevilerden Ehl-i
Beyt'in intikamn alma bahanesiyle zulmetmeye balaymcamam sukta geti. Ancak
Seffah lunceye kadar da biatim bozduuna dair bir tavr gstermedi. Bu
dnemdeki tavrndan da anlalyor ki umduunu bulamamann pimanl ve
eziklii
iindeydi.
Halk bunca fedakrlktan sonra saltanatn elinden yakasn yine syramamt:
Hamam ve tas ayn kalm, sadece hamamc deimiti. Abbasi hanedannn,
ynetimi nebevi temelleri uzerine yeniden oturtmak gibi bir niyetlerinin
olmad ok gemeden anlalmt.
Tarih boyunca rnekleri grulduu gibi saltanata sahip olann gzunu kan
buruyordu. Onu kaybetmemek iin i-
199
nemeyecei deer, ykmayaca yap, tecavuz etmeyecei snr yoktu.
Emevi zulmunun gidiine halkn az bir ksm olsun uzuntu duymamt. Hilafete
aday olarak ortaya atlan yeni gucun iddias "Biz, Kur'an ve sunnet nculuunde
ulkeyi yneteceiz. Uygulamalarmz Allah'n koyduu snrlan amayacaktr"
biimindeydi. Hicri 132'de biat alan Ebu'l-Ab-bas Seffah halka u vaadi
yapyordu: "mid ediyorum ki, u anda iktidara gelmi bulunan aileden zulum,
zorbalk ve haksz muamele grmeyecek, hounuza gitmeyen davranlarla
karlamayacaksnz."
ok gemeden bu vaadlerinin ne anlama geldii anlalacakt. Abbasi ordusu Sam'a
girince elli bin insan ldurecek, meyye camii yetmi gun ahr olarak
kullanlacaktr. Hz. Muaviye'ninki de iinde tum Emevi hanedannn kabirleri
alarak lulerin kemikleri karlacak, Hiam b. Abdul-melik'in henuz
ururnemi cesedine krba vurulacaktr. Cesetler halka tehir edildikten sonra
hzn alamayan yneticilerce yaklarak kulu havaya savrulacaktr. Emeviler'in
muhaliflerine yaptn Abbasiler de onlara yapacak, bu sulaleye mensup bebeler
bile "siyaseten kati" edileceklerdir. Kimi aile fertlerinin ldurulen cesetleri
caddelerde surutturulerek sonunda kpeklere paralattrlacaktr.
Tarihi kaynaklarn aktard malumat bu kadar deil elbet. Bu cinayetlerin ok
daha dehetlileri baka blgelerde ilenmitir. rnein Musul'daki isyan
bastrmak iin gnderilen halifenin kardei Yahya, "eman" verdii on bin kiiyi
dolutuklar mescitle birlikte atee vermi, Yahya'nn seme Berberi askerleri
Musul'un musluman hanmlarna gunlerce tecavuz etmilerdir.
Bu arada mam Azam'm canna kasteden Emevi valisi bn Hubeyre (valilii: 127-132
h.) halifenin bizzat yazd emannameye ramen verilen sz tutulmayarak
ldurulmu,
o da Emeviler gibi ettii zulmun cezasn bir baka zalim eliyle bulmutur.
ktidar salama alan Abbasoullar nceki iktidarn yntemine el atm,
zulumlere dur diyen ulemay ldurmeye balamlardr. lk kurbanlardan biri unlu
fkh alimi brahim bn-i Meymun es-Saig. mam Azam'm da dostu olan bu zat
vaadlerine inand Abbasoularma her turlu destei salamken iktidara
geldiklerinde Ebu Muslim eliyle Horasan'da katledilmitir.
Ebu Ca'fer Mansur iktidara geldii zaman Abbasilerin gerek yuzu ortaya kt.
Ynetimi ele geirene kadar Ehl-i Beyt'in heder edilen haklarn koruyacan
iddia edenler Emevilerden beter yuklenmeye balamlard Ehl-i Beyt'e. Halkn
olaanustu itibar gsterdii Muhammed Nef su'z-Ze-kiyye ye kardei brahim,
Mansur arattrd iin saklanyorlard. Halife onlarn yerini renme
bahanesiyle ailelerine olmadk ikenceler yaptryordu. Onlar yal-ocuk
demeden zincirlere vurarak ikence iinde Medine'den Irak'a getirtmiti. Kyamc
mam brahim'in olu Muhammed'i, canl canl bir duvarn iine atarak katletti.
Yine mam ibrahim'in kaynpederine plak olarak 150 krba vurduktan-sonra
kafasn kesip Horasan'da tehir etti.7 Daha sonra Nef-su'z-Zekiyye de ehit
edilip cesedi Medine'de Sel Da civarndaki Yahudi mezarlna atlacaktr.
te bu ve kardei brahim mam Azam'n hocalarndan Hz. Hasan'm torunu Abdullah
b. Hasan'n iki oluydu.
Bu esnada ihtiyar yana ramen Abdullah b. Hasan hapse atlm, ektii aclara
dayanamayarak orada vefat etmiti.
Szkonusu kyam Hicri 145 (Miladi 762-763) ylnda gerekleti. mam Muhammed
Nefsu'z-Zekiyye ve kardei brahim'in hazrlklar ta Emevi dneminde
balamt. Hat-
200
7. Taberi, Tarih, VII/537-546.
201
ta Taberi halife Mansur'un bizzat Nef su'z-Zekiyye'ye biat ettiini yazar ki
dorusu da budur. Horasan, Rey, Taberistan, el-Cezire, Yemen gibi ulkelere
davetiler yollayarak ora halklarn biata aryordu. Mansur daha nceden
butun bu almalar bildii iin ondan korkuyordu. Abbasilerin balatt
hareketle atba gidiyordu Nefsu'z-Zekiyye ve kardeinin hareketi. Abbasoullar
ynetimi ele geirince Emevi-ler'in yklmasnda kendilerinden fazla rolu olan
dier hareketi ezmenin arelerini aratrdlar. Bask yapmaya ve zor kullanmaya
kalktlar.
Bu baskya daha fazla dayanamayan mam Muhammed Medine'de, kardei brahim
Irak'da hicri 145'de ayaklandlar. O srada Badat' ina ettirmekte olan Mansur
apar topar Kfe'ye geldi. ok arm, eli ayana dolamt. unku ard
ardna ehirlerin dutuu haberi geliyordu. Byle giderse saltanatnn gununu
gremeyecek demekti. Skntsndan gece yataa girmiyor, herhangi bir durumda
kap cann kurtarmak iin atlan eerli bekletiyordu. eitli nedenlerden
dolay baarya ulaamayan kyam imam Muham-med'le birlikte yuzlerce insann
ehadetiyle sonulanyor, kardei brahim Irak'da kyam surduruyorsa da o da
sonunda katlediliyordu.8
Bu kyamlar olduunda mam Azam ununun zirvesin-deydi. Tereddutsuz her iki
kyam da desteklediini Cessas, Mekki, Kerderi ve Zehebi gibi kaynaklardan
reniyoruz.
Kyamlardan dolay ynetimin kadrine en fazla urayan kentlerden biri de bakent
Kufe. lan edilen skynetimle hukuksuzlua zemin salanm kentte devlet
terru estirilmeye balanmt. Ebu Hanife bu artlar altnda mam Muhammed'in
kyamn vargucuyle destekliyordu. yle ki, bir ara bu taraftarlk onun ve
rencilerinin hayatn iyiden iyiye tehlikeye sokmutu. Halk kyama katlarak
mam 1b-
8. A. g. e., VII/552-608. 202
rahim'e biat etmeye aryorlard. rencileri de ayn gayreti gsteriyorlard.
mam'm ders halkas kyamn danma burosu gibi alyordu.
mam'm rencilerinden bazlar halk tevik etmek iin u fetvay veriyorlard:
"ibrahim'le birlikte kyama katlanlara yetmi nafile hac sevab vardr."
Cessas'n naklettii bir haberden mam'n ve rencilerinin zalimlere kar
yaplan bu kyamlar kafirlerle cihad-dan efdal grduklerini anlyoruz.
Ebu shak el-Fezari'ye yle sesleniyordu: "-brahim'in kyamna katlan
kardeinin elde ettii ecir, senin kafirlere kar yaptn cihadnn ecrinden
daha hayrldr."
Bu itihattan da anlalyordu ki mam Azam ve rencileri ummetin i siyasetini
zulumden arndrmay dardaki kafirlerle savamaktan daha nde tutuyorlard. Bu
uurda alann da dierinden daha fazla ecir alacan syluyorlard.
Kerderi, brahim b. Suveyd adnda birinden u haberi
nakleder:
"brahim b. Abdullah ayaklandnda Ebu Hanife'ye
sordum:
-Farz olan hacc yaptktan sonra sence brahim'e katlarak onunla birlikte kyam
etmek mi yoksa hacca gitmek mi efdaldir?
-Onun kyamna katlmak elli hac'dan efdaldir, dedi."9
Menakb- mam Azam yazan Kerderi'nin rivayet zincirleriyle birlikte aktard
rneklerden biri de u:
"brahim kyamnda bir kadn Ebu Hanife'ye gelerek:
9. Kerderi, a. g. e., s. 344.
203
-Olum brahim b. Abdullah'la birlikte ynetime kars savamak istiyor bense
buna engel oluyorum; ne dersin?
-Ona engel olma."10
Hasan b. Abdullah der ki Nefsu'z-Zekiyye Abbasiler tarafndan Medine'de ehid
edildiinde Imam' grdum, alamaktan gzleri kan anana dnmutu.11
mam Ebu Hanife'nin kyamclara verdii maddi ve manevi destek bu kadarla
kalmyordu. Onun yapt bir baka hizmet daha vard ki bizzat kyama katlsa o
denli yararl olamazd. Szkoriusu hizmet hilafet ordular bakamutan Hasan b.
Kahtaba'y imam brahim'in uzerine gitmekten caydrmasyd. Hasan'm babas
Kahtaba Ebu Muslim'le birlikte Abbasi iktidarn hazrlayan ikinci kiidir.
ktidar el deitirdiinde onun bu hizmeti karlksz kalmayarak bakomutan
yaplm, lunce yerine olu Hasan getirilmitin Cesaretiyle unlenen Hasan b.
Kahtaba i isyanlardaki baarsndan dolay halifenin en ok sevdii komutandr.
Kfe'ye gelince mam Azam'm itihatlarna uyar ve onun meclisine katlrd. Bir
gun mam Azam'a sordu:
"-Benim nasl bir grevde bulunduumu ve neler yaptm biliyorsun. Butun
bunlara ramen benim iin tevbe mumkun mu?
-Evet.
-Bu nasl olacak?
-Allah senin niyetinde sadk ve tevbende samimi olduunu biliyor. Ondan geri
unu yapman tavsiye ederim: Eer bundan byle ldurulmen pahasna bir muslumamn
canna kymaktan vazgeersen; gemite yaptklarn bir daha yapmamak uzere sz
verir, bu szunde sebat gsterirsen; ite o zaman tevbe etmi olursun.
-Suphen olmasn ki bu sylediklerinin hepsini yapmay
10. A. g. e., s. 345.
11. A. g. e., s. 345.
204
kabul ettim. Bir musluman ldurmek de dahil tum amellerimde Allah'a verdiim bu
szden dnmeyeceim."
mam brahim ayaklandnda halife kyam bastrma grevini ona verdi. O da
doruca hocas Ebu Hanife'ye gelerek:
"-'Bu adam bana erri emrediyor' dedi. mam u cevab
verdi:
-Haydi bakalm. Allah'a verdiin szu tutmann zaman geldi. Hatrladn gibi
Allah'a sz vermitin. Eer o szde durursan Allah tevbeni kabul eder. Eer
tevbenden dnersen tevbenin hukmu kalmaz ve gemite yaptklarn zulme dnerek
onlarn da cezasn ekersin."
Hasan "Allah ahidim olsun ki savaa katlmayacam" diyerek Mansur'un yanma
geldi. Ona yle zur beyan etti:
"-Ey muminlerin emiri! Simdiye kadar hizmetinizde bulundum ve emirlerinizi
yerine getirdim. Eer bu yaptklarm Allah'a ibadet ise bu kadar bana yeter.
Yok eer bunlar Allah'a isyan ise bundan byle daha fazla gunah ilemek
istemiyorum. Beni bu iten mazur grunuz."
Komutann bu szlerine kzan Mansur onun tutuklanmasn emretti. Hasan'm kardei
Hamid, Mansur'a yle dedi:
"Hasan ylbandan beri garip tavrlar sergiliyor. Korkum o ki Hasan'a bir
eyler olmu. Sanrm kafasndan rahatsz. Siz onu brakn, bu ii ben
ustleneyim."
Mansur olay farketmitir. Kaynan renmek ister: "-Hasan hangi fakihin yanma
gidip gelmektedir? -Ebu Hanife'nin meclisine devam ediyordu."12 mam Azam'
siyasette de 'imam' klan bu tavizsiz ve in-klab tavr ayn zamanda onun
itihatlar hukmundedir. Ta-
a. g. e., s. 30L
I
205
rihte eine az rastlanan bu rnek tavr gznune alnmadan mam Azam'n fkh ve
muessisi olduu "Ehl-i Sunnet itikad" tam anlamyla kavranamaz.
mam bu tavizsiz tavrnda o kadar sebat gstermitir ki rencilerinden Zufer b.
Huzeyl'in ondan aktard u sz asil mam'n zulum sistemleri karsndaki
tavrnn zetidir:
"Vallahi boyunlarmza ipleri takp surundurseler verdiimiz szu
bozmayacaz."13
Buradan Ebu Hanife'nin imam Zeyd'e olduu gibi imam ibrahim'e de biat ettiini
anlyoruz.
Kendisini onun mezhebine nisbet edenlerden bazlar, islam'n izzetine
yakmayan tavrlarm mazur gstermek iin rtmeye ve tevil etmeye alsalar da
mam'm bu siyasi tavr, Hanefi fkhna da yansyacaktr. Ekolun iki unlu imam
Serahsi ve Ebubekir el-Cassas'n uzerine basarak vurguladklar bu tavrn fkhi
hukumlerine daha sonra deinece-iz.
Halife mam'n bu tavrna ok ierlemekle birlikte nufuzundan dolay bir bahane
bulup ondan intikamn alamamt. nce mam' kendi safna ekmek istedi ve
bunu da parayla denedi. Bugun de piyasas hayli hararetli olan "sat-nalma"
mekanizmasn altryordu.
Bu cumleden olmak uzere sk sk mam'a hediyeler gnderen Mansur'un, bunlarn
tumunu munasip bir uslupla reddedip geri yollayan mam'a olan kini artyordu.
Halkn mal uzerinde keyiflerine gre tasarruf yapan saltanat sahiplerine
yollanan hediyeleri bile caiz grmeyen imam, hi bir dnemde saltanat
sahiplerinden hediye kabul etmemiti. O, gnderilen hediyenin genel hazineden
deil de ahsi servetten olmas durumunda meruaacan sylu-13. Mekki, a.
g. e., s. 428.
206
yordu. Yollad hediyenin geri evrilmesine ierleyen Mansur'la imam arasnda
geen u konuma onun bu konudaki hassasiyetini ele veriyor:
"-Hediyemi niin kabul etmedin?
-Sahsi malnzdan bana bir hediye gelmedi ki onu kabul edeyim. Siz bana ummetin
hazinesinden aldnz yollad-nz. Oysa ummetin malnda benim hakkm yok. Ben
silah altnda asker deilim, byle bir askerin ocuu da deilim. Fakir de
deilim ki hazinenin tahsisatndan yararlanaym. Yolladnz eyleri bundan
dolay alamazdm."14
Daha sonra Mansur imam'a bayarglk teklif ettiinde mam kabul etmedii iin
otuz krbala cezalandrlacak, kanlar ierisindeki mam' gren halifenin
amcas Abdussa-med yeenini yle uyaracaktr:
"Sen ne yapyorsun? Bu yalnz Irak'n deil, butun dounun fatihidir. Byle
yapmakla aleyhine yuzbin kl hazrladn."
Piman olarak zur dileyen Mansur her krbaca bin dirhem olmak uzere otuz bin
dirhem verilmesini emretti. Bu paralar reddeden imam:
"Bunlar alnz, hayr ilerinde harcaynz." eklinde karlk verdi. Ardndan
da ekledi: "Mansur'da helal para var m ki hayr hasenata sarfedilsin?"15
Bir keresinde Mansur'la arasndaki bir anlamazl hukme balayan mam'a para,
elbise, cariye ve bir katr yuku hediye yollayan halifenin kars "ben bu ii
para iin yapmadm" diyen imam'a hediyelerini kabul ettirememiti.
Butun bu olanlara ramen yapaca iler iin zaman zaman mam'dan fetva isteyen
Mansur Musul halk isyan edince alimlerin gruunu alma gerei duydu. Musullular
138 (m. 765) ylnda Mansur'a kar bakaldrmlar, Halife
14. A. g. e., s. 191.
15. A. g. e., s. 191.
207
ayaklanmay bastrdktan sonra bir daha byle yaparlarsa ehri yerle bir
edeceini, kan ve mallarn helal sayacan ihtar etmiti. Halk bir kez daha
ayakland. Halife onlar top-keyun imha etmeyi aklna koymu, gelecek tepkilere
peinen bir mazeret olsun iin de alimlerden fetva istemeyi uygun bulmutu.
Gerekesini de yle aklyordu:
"Rasulullah, muminler verdikleri sz uzeri/idedirler demiyor mu? Musul halk
bana kar gelmeyecekleri konusunda sz verdikleri halde imdi ayaklandlar.
stelik vergi memuruma kar koydular. Onlarn kan bana helaldir."
Orada bulunan alimler halifenin maksadnn fetva istemek deil, verdii bir
karara klf bulmak olduunu bildiklerinden onu tasdik eder tarzda konutular:
"Sen ne istersen yaparsn. Onlar affedebilirsin. Bu senin buyukluunun
gstergesidir. Ama onlar cezalandrabilirsin de. Bu durumda onlar cezay hak
etmilerdir. Bu iki yoldan birini semek halifeye kalmtr."
Mansur o ana kadar hi konumayp sadece dinleyen Ebu Hanife'ye dnerek:
"-stad, bu ie sen ne buyuruyorsun? Yoksa biz nebevi bir hilafet uzere deil
miyiz?" Kendi konumunu pek de iyi bilen Mansur'un, cevab iinde olan bu
kinayeli sorusuna mam Azam u tarihi karl verir:
"-Onlar sana kendilerine bile helal olmayan bir eyi -kanlarn- art komular.
Halbuki slam eriatnda bu hak ne size, ne onlara tannmtr. rnein bir
kadn kendi kendisini herhangi bir erkee rzasyla teslim etse, o kadnn
namusu o erkee helal olur mu? Yine bunun gibi, biri baka birine "gl beni
ldur" dese ve dieri onu katletse acaba bu helal ve caiz olur mu? Diyet lazm
gelir. Muslumann kan u ekilde helal olur. (Cana kar can, imandan sonra
kufur, evlendikten sonra zina). Bunlarn hibiri bu ite olmadna gre Musul
halkn brak. Onlarn kann dkersen zulmet-208
mi olursun. Allah'n art uyulmaya, kullarnkinden daha layktr."
Mansur dier fakihleri yollayarak Buyuk mam'a unlar syledi:
"Szlerin gibi itihatlarn da doru. Fakat bu yaptn ayp. Evine dn,
insanlar bana kar cesaretlendirecek hukumler verme. Ellerim haricilerin
yakasnda olacaktr."16
mam Azam zorba ynetimlere kar verdii eyrek asrlk destans mucadelesinde
ylgnlk gstermiyordu. Bir yandan ynetimin hakszlklarna kar direnirken
dier yandan da ar frkalarn tehdidine maruz kalyordu. Ynetim ondan
kurtulmaya karar vermi; lakin bu ii daha ncekiler gibi eline yuzune
bulatrmaktan da ekiniyordu, mam'n yuksek seviyesini bilen Mansur kabul
etmeyeceini ok iyi bildii halde ona bakadlk teklifinde bulunacakt. Sorun
o deildi. Asl mesele ynetim iin ciddi bir tehlike oluturan ve hi bir
ekilde slami ilkelerden taviz vermeyen mam'n susturulmasyd. Son nefesine
kadar ynetimi zorlamaya devam eden mam ehadetiyle bir destan daha yazyordu
slam siyasi tarihine.
5. SEHADET
Beni gasbedilmemi bir toprak parasna
mam Azam
gmun!
Ynetimin hmn mam'n uzerine eken olaylardan szettik. Onun ikence altna
alnarak ortadan kaldrlmaya allmasnda baz kuuk sebepler de rol
oynamtr. Zikrettiklerimizle birlikte bunlarn tumunu u maddede
zetleyebiliriz:
16. Kerderi, a. g. e., s. 296.
209
1. Yukardan beri saydmz olaylar; ki bunlarn balangc Abbasiler'in
zulumlerini Ehl-i Beyt'e kadar vardrmalardr. Ebu Hanife'nin hocas olan mam
Zeyd'in hicri 120 ylndaki kma verdii destei, belki daha fazlasyla yine
hocas ve Hz. Hasan'n torunu olan Abdullah b. Ha-san'm iki olunun kyamlarnda
da vermitir. Hatta halk onlara biata arp kendisi de sonuna kadar onlar
maddi manevi desteklemitir. Ynetim onu hediyelerle susturmaya kalktnda mam
bunlarn tumunu reddetmitir. Butun bunlar halifenin ona kar olan hncn
bilemi, mam'in e-hadetiyle sonulanmtr.
2. mam'la resmi kad bn Ebi Leyla arasnda buyuk bir muhalefet olumutu.
Kad, mam'n itihatlarna raz olmuyor, verdii isabetsiz fetvalarn onun
tarafndan duzeltilmesi gucune gidiyordu. Bu durumdan yaknan bn Ebi Leyla
mam' Mansura ikayet ediyor, Mansur da bunu bir frsat biliyordu. Imam'
Mansur'a gammazlayan daha bakalar da vard. Ebu Hanife'nin yapt
itihatlarla menfaati zedelenenler soluu halifenin yannda alyorlard.
3. Hereye ramen mam'n ilmini takdir eden Man-sur'un hacibi Rebi' ve
halifenin yaknlarndan Ebu Abbas et-Tusi mam'a kar halifeyi dolduruyorlard.
Butun bu sebepler birleince Mansur dahice bir are buldu: mam'a kabul
etmeyecei bir grev teklif etmek. Bu da bakadlktan bakas deildi.
Bu teklif mam'a yapldnda munasip bir uslupla red- detti. Israr edilince
Mansur'a yle syledi:
"Eer beni grev iin buraya ardysan bilmelisin ki ben bu ii yapamam. Bu
ii yapacak kimse dirayetli olmal. Size, ordu komutanlarna, makam sahiplerine
sz dinletebilecek guce sahip olmal. Sizin, ocuunuzun ve rutbe sahi/ terinin
aleyline hukum verebilmelidir. Buna ise benim gucum yetmez."'"
17
17. Mekki,a.g.e..s.l91. 210
Mansur mam'n yakasn brakmamakta kararldr. Zira, o iyi bilmektedir ki mam
grevi kabul ederse mesele kendiliinden kapanm, o muhalifken sistemin
ileyiine katkda bulunan bir eleman durumuna duurulmu olacaktr. Yok eer
kabul etmezse yine mesele halledilecek, mam'n ortadan kaldrlmasna bir
bahane bulunmu olacaktr. Ne var ki biraz kanl ve ikenceli olacaktr.
Grunurde her iki halde de kazanl kan ynetimdir.
Israr surduke mam'n gerekeli reddi de surer. Bu arada ilgin konumalar
geer Mansur'lamam arasnda. Bu konumalarda kaybeden hep Mansur olmaktadr.
mam bu kez daha kesin konuur ve yemin eder:
"-Allah'tan kork. Bu grevi kabul etsem bile size yaranmam mumkun deil. Sizin
aleyhinize olacak bir karar verebilirim. Bu durumda gazabnzdan emin olamam.
Beni Frat rmanda bomakla tehdit edersiniz. Boulurum,fakat kararm geri
almam. Senin etrafndaki insanlar kendi arzu ve keyiflerine gre hukum verecek
birini istiyorlar. Vallahi buna da ben asla yanamam. Onun iin de bu grevi
kabul edemem"
Mansur hiddetlenerek:
"-Yalan syluyorsun, sen duzeltebilirsin." mam onun bu gafletini karmad:
"-Bu szunle sen bu konudaki hukmu vermi oldun. Bir yalancnn senin mulkune
bakad olmas nasl caiz olur?"x%
Bununuzerine Mansurda.ajeyizorla kabul ettireceine dair yemin etti. Ve mam'n
zindana kapatlarak krba vurulmasn emretti. Hergun on kam vuruluyor, bu
gun gun katlanarak devam ediliyordu. Gundelik krba says yuz ona gelince ar
aclar iinde ruhunu teslim etti.
mam'n ehadetinin ayrnts konusunda kinii farkl haberler olmakla birlikte
onun ehid edildii kesin. 18. A. g. e., s. 428.
211
rencisi ve halefi mam Zufer'den gelen rivayette: "Mansur'un Ebu Hanife'yi
tutuklayp gndermesi emrini ieren mektubu Kufe valisi sa b. Musa'ya ulanca
mam' alarak Badat'a gturduler. Zindan'da ona zehir verdiler. Bunun sonucunda
vefat etti."19
Mansur'un kendisini zehirlemek niyetinde olduunu mam'in zindandayken
farkettiini u rivayetten reniyoruz:
"mam' zindandan sarayna getirten Mansur ona kavut (sevik) getirterek imesini
emretti. mam imekten kand. Mansur "kesinlikle ieceksin" dedi. mam yine
imemek iin diretti. Halife o eyi iirinceye kadar mam' zorlad. mam daha
fazla kar koyamayarak iti. Ardndan sinirli bir ekilde kalkt. Mansur
"nereye?" diye sordu. mam da "senin beni gnderdiin yere" diyerek zindana
gitti ve hemen ardndan vefat etti."20
"Mansur hergun on krba vurulmasn ve gunde bir o kadar artrlarak devam
edilmesini emretti. kence surerken devaml ibadet ediyor, zikrediyor ve
alyordu. Sehadetine kadar taviz vermedi. Cenazesi zindandan karlnca tum
insanlar onun iin gzya dktuler. Namazn klp Hayzeran mezarlna
defnettiler. Cenazesine katlanlar elli binden fazlayd. Hicri 150 ylnn Receb
aynda yetmi yanda e-hid oldu."21
Yetmi yandaki bir insan iin ok ar olan bu ikence altnda "Allah'm beni
kudretinle onlarn zulmunden ve fs- . kndan uzak kl" diye diye can veren
Buyuk mam vefatndan. nce yle vasiyet etmiti:
"Beni gasbedilmemi bir toprak parasna gmun!" mam'n bu vasiyetini duyan
saltanat sahibi: "Saln-
19. A. g. e., s. 428.
20. A.g.e.,s. 429.
21. A. g. e., s. 429,430.
212
da zorlad gibi lumunde de beni zorlad. Artk beni onun gzunde kim mazur
gsterecek?" diyordu.
Allah'a adanm erefli bir hayatn ylesine erefli bir lumuydu bu. O,
zalimlerin ve mazlumlarn ezeli mucadelesinde ezilenlerin safnda yer almt.
Zulmu sevip alklamad gibi bir keye ekilip ilmin ve kitaplarn glgesine
de snmad. Bir peygamber varisi olarak Allah'a verdii ahdi hi unutmad:
"Mu'minlerden yle yiitler var ki Allah'a verdikleri szde durdular. (Sehid
oldular.) Kimileri de (e-hadeti) beklemektedirler. Ahidlerini bozmamlar dr"
(Ah-zab, 23). Yolunu takip edeceklere kanla imzalanm erefli bir sayfa
brakt.
lmi ticarete dnuturmeyi aklndan geirmedi. Eer zalimlerin zulmune seyirci
kalsayd el uzerinde tanr, her dnemde hurmet ve iltifat grurdu.
"Boyunlarmza ipler taklsa yine de szunden dnenlerden olmayacaz" diyordu.
Allah'a her hal ve artta hakk haykracana dair verdii ezeli szu
unutmamt.
Hayatnn hi bir dneminde eyyamc ve tavizkar dav- ranmad. Hakk en zor
zamanlarda knaycnn knamasn- ' dan korkmadan savundu. Emevi valisi bn
Hubeyre'nin ikencesi karsnda "Bu dunyada krba yemek benim iin ahirette
ceza grmekten daha ehvendir" diyordu.
Teklif edilen grevler ustesinden gelemeyecei grevler deildi. Onun tek
ekincesi zulme payanda olmakt. Zalimlerin zulumlerini varlyla
merulatrmak istemiyordu. Memuriyete kar bir allerjisi de yoktu. Daha nce
Badat ina edilirken, bir muddet fahri olarak hesap ilerine bakmt. Ne ki o,
bu sradan grevi yarg bakanlyla ayn duzlemde deerlendirmiyordu.22 Bu
gruunde hakl oldu-
22. mam, Abbasiler dneminde, Badat ina edilirken inaat malzemeleriyle
ilgili hesap-kitap ilerini (Cessas 'saman'ii diyor)fahri olarak ustlenmiti.
Bu bir memuriyet deildi ve imamn bu konudaki tavryla da elimiyordu. Kald
ki Cessas, bu grevi de kabullenmediini syluyor.
213

unu anlamak iin tarihe bir gz atmak yeter. Zalim saltanat rejimleri ilmiyle
takvasyla evresinde intiar etmi isimlere eitli kademelerde grev vererek
onlarn ilminden ve tecrubesinden istifade ediyor, hem onlarn muhtemel
muhalefetinin getirecei zarardan korunuyor, hem de kendi gayri meru varln
o ismi kullanarak merulatryordu. Bunu iyi kav rayan mam, bn Hubeyre iin
"Vallahi bana Yat mescidinin kaplarn say dese yine yapmam" diyerek gayr-
meru olana alet olma konusundaki hassasiyetini dile getiriyordu.
Siyasetin ve fkhn Buyuk mam' iktidarlarn "hediye" ad altndaki satn alma
mekanizmalarn boa karyordu. O, misyonunu slam'n yararna en iyi bir
biimde kullanmak iin kendisini ynetime kar gebe brakacak bir konuma
yanamad. Kendisi yanamad gibi dier alimleri de bu tehlikeden korumak iin
maddi destek verdi. Zalimin ekmeine kak sallamann sonunun nasl bir zillet
getireceini iyi biliyordu.
Zulme kar yaplan yiite klar, kazanma anslarnn olmadn bilse de
candan destekliyor, malyla, itihadyla, rencileriyle yardmc oluyordu.
Kyamlara kar duyarsz kalabilirdi. Dahas hem davuluna hem kasnana vurmak
gibi ok yaygn bir tavr benimser ve buna mazeret bulmakta da zorlanmazd.
Kyamlar desteklememek iin yeterli mazeretinin var olduunu herkes biliyordu.
Ancak o nerede zulme kar bir k var nce kendisi ona ittiba etmi, ardndan
halk da buna armt. mam Zeyd'in elisine on bin dirhem vererek
mazeretinin kabulunu rica etmi, onun kyamn Rasulul-lah'n Bedir'deki
kna benzetmiti. Ayn ekilde mam Muhammed ve brahim'in kyamlarnda da
ynetimin tepkisini ekecek kadar taraftarln aa vurmu, imamlarn
ehadetini haber alnca gunlerce evine kapanp gzya dk-
mutur. Katiyen onlar sulayc bir tavra girmemi, kendini temize karmak
iin hakl eletiriler getirmeye bile tevessul etmemitir.
Ibn Mes'ud'un, Said b. Cubeyr'in, brahim en-Nehai'nin zulme kar balattklar
muhalefet fkhn "tedvin" etmi, dostlukta da dumanlkta da adaleti elden
brakmayarak sunnet ehlinin dengeli orta yolunu sistemletirmitir. Bunu
yaparken ne Harici anarizmine prim vermi, ne de Murcie oportunizmine iltifat
etmitir. Rasulullah'm ve ashabnn yarm yuzyl iinde sultanlar eliyle tahrif
edilen kutlu mirasn kendine has fkh usuluyle aslna uygun bir biimde tedvin
etmitir.
mam "siyaseti ibadet, ibadeti siyaset" olan bir dinin mensubu olduunun
bilinciyle hareket etmi, nefislerini temize karmak iin zalimler karsndaki
zilletlerine mazeret bulanlara bu konudaki en kesin szu hayatyla sylemitir.
Ne kokar ne bular cinsten profan bir din anlaynn slam'la uzak-yakn bir
ilgisinin olmadn bir kez de o dile getirmitir.
Son nefesinde "beni gasbedilmemi bir toprak parasna gmun" diyen asil mam
dirisini bulatrmad zulme lusunu de bulatrmak istememi, yalnz fkhta
deil kendisine tabi olanlarn siyasette de mam olduunu bir kez de byle
ispatlamtr.
Ona zulmeden zalimler tarihin dier tum saltanat zorbalar gibi unutulup
gitmiler; lakin onun topra sulayan kan her an canl, her an taze urunler
vermeye devam etmi ve etmektedir.
214
215
III. BAGIMSIZ HUKUK SURASI
Saadet asrnda muslumanlar sorunlarn Rasulullah'a gturuyorlar, Rasulullah da
bildiklerine cevap veriyor, bilmedikleri ise kendisine vahiyle retiliyordu.
Herey canlyd. Hi bir eyi biriktirmeye ya da saklamaya ihtiya
duymuyorlard. Yani bilgi bir "miras" deildi. unku aralarnda bir peygamber
yayordu. Bir konuda kukuya dutukleri zaman vahyin yolgsterici n
nlerinde buluyorlard. Vahyin iniyor olmas, saadet nesline bilgiyi biriktirme,
(hfz), ayrtrma (tasnif) ve derleme (tedvin) ihtiyac brakmyordu.
Raid halifeler dneminde de yle oldu. Henuz sca soumam vahiy, vahiyle
eitilmi dinamik nesil ve meselelerin ustesinden gelen tecrubeli ekirdek kadro
sayesinde muslumanlarn meseleleri zuldu.
Ardndan gelen dnemde bir takm yeni meseleler kt. Bunlarn birounun
k siyasi idi. Ynetim "nebevi" temellerinden kartlp "sultani" bir ekil
alnca bir ikilemle yuzyuze gelindi. Dini nderlik, dunyevi nderlik. Nubuvvet
ve hilafet dnemlerinde birbiriyle zde olan bu iki nderlik, yani ynetimin
layk olann deil gulu olann eline gemesi "hakk" ile "gu"u birbirinden
ayrd.
Dini nderlii temsil eden bilginler (ulema-fukaha)
217
hakk ellerinde bulunduruyorlar, dunyevi nderlii temsil eden saltanatsa gu'u
elinde bulunduruyordu. Ezeli mucadele yeniden balamt. "Gu"u elinde
bulunduranlar "hakk"h olanlara hakk' teslim etmemek iin bu gu'u kullandlar.
Hakk'l olanlar tabiatyla bu gucun nunde ba erriedi. Sonuta atma kt:
Hakk'llarlagu'lulerin sava... Hakk' guce kavuturmak iin yaplan her k
gu'u elinde tutan otorite tarafndan en acmasz bir biimde bastrld. Artk
araya kan girmiti. Dava kan davasna dnumutu.
Bu mucadelede gululer hakk' zorla elde edemeyince deiik yollara bavurdular.
Satmalmak, makam vermek bu yollardan bir kayd. Onlarn,hakk' gule
birletirmek gibi bir kayglar olmad. Ne ki ellerindeki gucu merulatrmak
iin hakk'n en buyuk dinamii olan ilmi eldeetmekistediler. Bunun iin de zel
muesseseler kurdular, tahsisat ayrdlar, "gu"un kanatlan altna snan, ancak
hi bir zaman gule eit hale gelmesine musaade edilmeyen "hakk"n temsilcisi
olarak grdukleri alimleri gerektiinde kullanmak iin ellerinin altnda
bulundurdular.
Hakk'a gelince... O kendisinden zorbalkla ayrlan gucun birlemesi iin ok
mucadele verdi. unku gu'u olmayan hakk'n hak olmaktan kaca biliniyordu.
Bu uurda ok kan dkuldu. Bu mucadeleler nce siyasi alanda verildi. O alan
gululerin elindeydi tamamyla. O alanda verilen mucadeleler hem ok kanl
oluyor, hem de baarszlkla sonulanyordu. Bunu gren kimi hakk'llar
bedbinlie duup suskun bir muhalefeti benimsediler. Kimisi bu ilerden
tamamyla el-etek ekip ii "takdir"e brakt. Kimileri hereye ramen sonu ok
kanl biten mucadeleyi surdururken kimileri de hakk'n en buyuk destei olan
"ilmi", "gu" karsnda kullanmay denedi.
Bu sonuncu baya tuttu. Gu sahipleri onlara muhta oluyorlar, onlarda bunu
amalarnn gereklemesi yolunda
218
deerlendiriyorlard. Alimlerden bazlar, "gu" karsnda halka yasland.
Halkn kalesinin burlarnda tutunarak kendine gre bir "gu" elde etmi oldu.
Halk 'gu'e yaslanan 'ule-ma'dan kanyordu. Halkn bu tabiat onlar
cesaretlendirse de bu cesaretten yararlanp organizeli bir kurumlamaya giden
kmyordu.
Bu arada, genileyen topraklar, yeni dine giren farkl dilleri konuan kavimler
ve yeni yeni meseleler bir yn soruyu gundeme getirdi. Fertlerin ustesinden
gelemeyecei kadar buyuktu mesele. Piyasada o kadar ok mesele ve bir o kadar da
gru vard ki, i doruyu ispatla bitmiyor, yanln da iptali gerekiyordu. Bu
ise, tek kiinin gerekletirmesi imknsz bir durumdu. Bu ii organize edecek
gu'e sahip olan tek merci, resmi otoriteydi. Ancak ona da halk itibar
etmiyordu. Halkn muhalefetini grmezden gelsek bile, bu kez, bu ii
ustlenebilecek kapasitede olanlarn raz edilmesi meselesi vard ki, o daha da
zordu. Sultan kapsna yanamak istemeyen fakihlerden kap kurtulabilen
kayor, ka-amayanlar ya halk nezdindeki nufuzlarn kaybetme pahasna kerhen
grevi kabul ediyor ya da mam Azam gibi lumu gusluyorlard.
Ancak her halukrda ummetin artan sorular ve sorunlar halledilmeyi bekliyordu.
te, devletin muhalefet nedeniyle ustesinden gelemedii, alimlerin de
kadrosuzluk ve imkanszlk nedeniyle baaramadklar bu ie, ilk kez mam Azam
el atyordu.
nce ou cins kafalardan seilmi bir kadro oluturmutu mam. Bunlarn
blanosunu M ekici onun azndan nakleder:
"Bu otuz alt kiiden yirmi sekizi yarg makamna layktr. Alts ustun
yetenekleriyle sorunlara kaynaklardan zum getirecek kapasitede, ikisinin ilmi
kariyeri ise ok ustundur."23
23. Mekki, a.g. e., s. 508.
219
O rencilerini bir yana brakp itihat iini tek bana yurutmedi. Onlarn
kymetini anlad ve takdir etti. Onlar arasnda adeta ilm bir taksim yapt.
rnein mam Zufer Sra'nm hadis otoritesiydi. Bir konu geldiinde nce o
konunun radaki mutehasssndan gru alnrd. zerinde hep birlikte
duunurlerdi. Komisyonun tum fertleri teker teker gru aklama yetkisine
sahipti. Bu grulerin tumu komisyonun zabt katipliini yapan Ebu Yusuf
tarafndan yazya geirilirdi. Ebu Yusuf diyor ki: "Zabtlar okunaca zaman
sadece mam'n gruunu okurdum. Bir Icezinde unutup dier gruleri de okuyunca
'Bu kimin kavlidir?'diye sordu."
Komisyonun kimi konular uzerine aylarca durduu olurdu. Her konuda aratrmaya
giriilir, getirilen sorunlarn tumu zulmeye allrd.
Halk bunu bildiinden her kesimden ve ulkenin drt bir yanndan meselelerine
zum bulmak isteyenler sorularyla gelirler, sorunlarn hallederek yurtlarna
dnerlerdi. Halkn tek temyiz mahkemesi, bavuraca biricik "damtay" haline
gelmiti tmam'm ders halkas.
yle meseleler olurdu ki gunlerce suren mubahase srasnda mam hi bir ey
sylemez, herkes engin bir fikir hurriyeti iinde gruunu aklar, en sonunda
mam kendi fikrini ortaya koyard. Kerderi diyor ki: "O zaman orada bulunanlarn
tumu susar, kimseden t kmazd. Sanki mecliste kimse yokmu gibi olurdu."
Abdullah b. Mubarek anlatyor:
"Bir keresinde, oturumlardan birinde bir mesele uzerinde u gun surekli
tartld. Ancak uuncu gunun akam, namaz vakti mesele halledildi."24
mam'n bnsi olduu bu "Bamsz Hukuk Srasnda yaklak 83.000 meseleye
zum getirilmiti. Bu meseleler eitli olup, ekonomik, siyasi, ibadi, medeni,
ferdi, i-
24. Kerderi, a. g. e., s. 488. 220
timai konulan iermekte, hatta uluslararas ilikiler ve milletler hukukunun da
nuveleri burada atlmaktayd. Daha sonra derlenen Ebu Yusuf un Ktabu'l-Harac'
ve mam Mu-hammed Hasan e-Seybani'nin uluslararas hukuk'u da iine alan
Kitabu's-Siyer'i bu birikimin urunleridir.
mam'n fkh, devlet baznda "adalet"i, fert baznda "hurriyet"i esas alarak
oluturulmu bir fkhtr. Bu fkhn u meyvesi vardr:
1. mam Azam'n ahsnda gerekleip onu siyasette de mam yapan rnek hayat.
2. slami siyasetin temeli olan ra'nn ilme tanarak gerekletirilen zgun
yntemle yetitirilen hukuk elemanlar.
3. Adalet ve hurriyeti esas alan bir usulle zulup tedvin edilmi binlerce
mesele ve bunlarn ortaya kard ekol.
Hanefi ekolunun bunca yaygn olmasnn ana sebeplerinden biri de mezhebin
yapsal zelliinden (reyci) kaynaklanan "imkan genilii"dir. Ynetimler Hanefi
Hukuku'nu "benimsemek"ten daha ok "kabul etmek zorunda kalmlardr" demek daha
uygundur. Her fkh ekolu her artta uygulanmaya musait deildir. zellikle baz
fkh ekolleri yapsal bir zellik olarak ferde ve topluma ok dar bir manevra
alan braktklarndan pek tutulmam, tutulsa bile "kullanl" olmad
anlalarak terkedilmitir. mkanlarnn genilii nedeniyle Hanefi Hukuk Ekolu
ynetimlerin ihtiyacna cevap verebilmitir. Ancak ynetimler, onun bu
zelliini ktuye kullanarak "rf ve baka adlar altnda hevalarn ve
saltanatlarn merulatrmaya alm olabilirler. Tarihte grulen bylesi
arpk ve yanl uygulamalarn faturas elbette mezhebin kendisine
karlmamaldr.
Konumuz gerei mam'n siyasi itihatlarndan szet-meden geemezdik. "Siyasi"
"ibadi" gibi yanl bir manta dayanan ayrmlara, temelde kar olmakla
birlikte, meram-
221
mz ifade etmede bir kolaylk salar duuncesiyle bavurduk.
mn'in vicdanlara, slam'n mescidlere, fkhn (hukuk) kitaplara hapsedildii
bir dnemde baz eyleri konumann bedeli olduka ardr. Bu bedeli demeyi
gze almadan bir takm gerekleri dile getirmek mumkun olmayacaktr. Bunlardan
biri de 'din ve siyaset' konusu.
mam'dan sz edip de onun butun bir hayatn kapsayan ve uruna cann koyduu
siyasi ilkelerinden szetmemek yumurtasz omlet yapmaya benzer. Ondan bahsedip
de bu boyutuna deinmeyenlerin bu ii nasl becerdikleri meraka deer dorusu.
Ad ustunde hukuk, batanbaa siyaset demektir. mam ise yalnz slam tarihinin
deil dunya tarihinin yetitirdii ender hukukulardan biridir. Biz onun artk
anlatla anlatla ezberlenmi yanlarna deil, onu tanmayan nesle klavuzluk
yapacak olan siyasi itihatlarna yle bir gz atalm. Bu itihatlarn bugun de
hararetle tartlan kimi konulara cevap bulmada yardm dokunabileceini umid
ediyoruz.
IV. SYASET VE MAM-I AZAM
22?
1. NDERLK Din ve Siyaset
Grmuyor musun ki gklerin ve yerin hukumranl, ynetimi yalnz Allah'a
aittir...
Kur'an- Kerim
Siyaseti ksaca ynetmeye ilikin her ey olarak tarif edersek bu tarifin
dnda bir insan duunmek mumkun deildir. Bir insan ya ynetendir, ya
ynetilendir. Ama ounlukla her ikisidir. Yani hem ynetmekte hem
ynetilmektedir. Bu anlamylaher insann bir ynetme, sevk ve idare etme uslubu
vardr, tte bu usluba o insann siyaseti denir. Gerek bakasn ynetiyor,
gerekse bakas tarafndan ynetiliyor olsun bu byledir. Her siyaset bir takm
kurallara (yasa) dayanr. Bu kurallar butunune o kurallar koyann -ya da
koyanlarn- eriat denir. rnein Nemrud'un eriat, Fira-vun'un eriat gibi.
Bu eriatlar gerek yasa koyucu, gerekse yasaya uyucu asndan ok eitlilik
arzedebilir. Ferdin fert iin, ferdin
223
toplum iin, toplumun bir kesiminin baka bir kesimi iin, aznln ounluk
iin koyduu eriatlar ki bunlarn uygulanmas ilemine 'tahakkum' diyoruz.
Bu, yerlere ve zamanlara gre deien farkl tahakkum eitlerine farkl isimler
verilmitir. rnein oligari, monari, teokrasi, demokrasi vs. gibi. Bu
isimlerin eitliliklerine, tezahurlerinin ve yntemlerinin farkllklarna
ramen tumunun ortak bir yan vardr: nsann insan ynetmek iin kurallar
koymas, bu kurallarla hemcinsleri uzerinde otorite kurarak onlara tahakkum
etmesi...
Otorite ve teri (kanun koyma) asndan siyaset ikiye ayrlr: Allah'n
siyaseti, kullarn siyasetleri.
Neden Allah'n siyaseti?
Siyaset deyince akla ilk gelen ey ynetme, yasa koy- ' ma, hukmetmedir. Bir
yerde ynetmekten, yasa koymaktan, hukmetmekten szediliyorsa orada akla ilk
gelecek olan Allah'tr. unku butun bu vasflar yaratklardan nce yaradana
yakmakta. unku gu ve kudret asndan yarattklarndan hi biri O'nun dengi
ve benzeri olamamakta. Butun bunlardan dolay bir yerde "siyaset" dendii zaman
orada ilk akla gelen Allah olacaktr. Kendisine uyulmas istenilen kurallar
(eriatlar)'dan szedildii zaman da Allah'n eriat akla gelecektir.
yle ya! Yarattklarn ynetme hakkna yaradandan daha layk kim olabilir?
Bunca eyi O'nun yarattna inanp da butun bu yarattklar iin bir takm
kurallar koymadn zannetmek aklszlktr. Elbette O, insanlar ve dier
yaratklar oynamak iin yaratmamtr. (Enbiya, 16).
Kitab'mda kendisini bir tek kanun koyucu ilan eden Allah (Rum, 4; En'am, 57;
Kasas, 70; Furkan, 2) ynetmeye ilikin kimi kavramlar da zat hakknda
kullanmaktadr.
rnein O'nun partisi vardr; hizbullah... "Kim Allah' ve Rasulunu ve iman
edenleri veli edinirse (Allah 'in eriatna 224
boyun eerse) bilsinler ki galip gelecek olan Allah 'in partisidir." (Maide,
56). "Allah onlardan raz olmu; onlar da Al-lah'dan raz olmulardr. te
onlar Allah'n partisidir." (MU-cadile, 22). Allah'n siyasetinin karsnda ise
Seytan'n siyasetini temsil eden "Seytan partisi" vardr. Kur'an'da bu kesimden
de yle szedilir: "Dikkat! Seytann partisi... te onlar husrana
urayanlardr." (Mucdile, 19).
Allah'n ordusu vardr; cundullah... "Gklerin ve yerin ordular Allah'ndr."
(Fetih,4ve7). "... Ve bizim ordumuz onlara galip gelecektir." (Saffat, 173).
Allah'n gzetleyici memurlar (kiramen katibin), dulu, saltanat' (mulk. Al-i
mran, 26), yasalar (Yusuf, 40), guc'u (Mulk, 1), yarglamas (Tin, 8) ve daha
ynetme ii iin gerekli olan her bir eyi hem de en lsyla O'nda mevcuttur.
stelik O kendisini biz yaratklarna tantrken Kral (Melik), Yarg (Hakim),
Yarglar yargc, ba yarg (Ahke-mu'1-hakimin), Yneten (Mudebbir), Gucu olan
(Kadir), Yucelten (Muizz), Alaltan (Muzill), Balayan (Rahim), nsanlarn
yneticisi (Meliku'n-Ns) olarak tantmaktadr.
O'nun bildirdii butun bu aklayc bilgilere ramen hl Allah'n siyasetinin
(ynetime ilikin kurallar) olmadn sylemek gerekte O'nu yalanlamaktan
baka bir anlam tamamaktadr. O'nu dorudan yalanlaymayanlar bylesine
dolayl bir yol seerek O'nun siyasetini inkr etmek curetini gstermektedirler.
Allah'n siyasetini inkr etmenin onu inkr etmek olduunu anlamamz iin O'nun
Kitab'nda yle ksa bir yolculua kmamz gerekecek.
"Gkten yere ii (emr) duzenler.." (Secde, 5)
"Grmuyor musun ki, gklerin ve yerin hukumranl, ynetimi yalnz Allah'a
aittir?" (Bakara, 107)
"Saltanat (mulk)ta O'nun bir orta da yoktur." (Furkan, 2)
225
"Gklerde ve yerde ne varsa hep O 'na aittir, hepsi O 'na boyun eerler." (Rum,
26)
"Gklerde, yerde, ikisinin arasnda ve topran altnda ne var ne yoksa hep O'na
aittir." (Ta Ha, 8) "Attnz meniyi grdunuz mu? Onu siz mi yaratyorsunuz,
yoksa biz miyiz yaradan?
Aranzda lumu biz takdir ettik. Bizim numuze geilmez...
(...) Ektiinizi grdunuz mu?
Onu siz mi bitiriyorsunuz; yoksa biz miyiz bitiren?
Dikseydik onu kuru bir pe evirirdik...
(...) tiiniz suyu grdunuz mu?
Onu buluttan siz mi indiriyorsunuz; yoksa biz miyiz indiren?
Dileseydik onu tuzlu yapardk. Ama ukretmeniz gerekmez mi?
Yaktnz atei grdunuz mu?
Onun aacn siz mi ina ettiniz (yarattnz); yoksa biz miyiz ina eden
(yaratan)?" (Vaka, 58-72).
"Bata da sonda da hamd O 'na mahsustur. Hukum (yarg, ynetim, karar)1 de O'na
aittir. Siz de O'na dneceksiniz." (Kasas, 70)
"Kukusuz hukum yalnzca Allah'ndr." (En'am, 57).
"Derler: Acaba bize de emr'den (ynetim iinden) bir hisse duer mi? Syle;
elbetteki emr (ynetim ii) Allah 'a aittir." (Al-i\mmn, 154).
"Gklerin ve yerin hukumranl (mulk) O'nundur. Butun iler (emr) O'na
dndurulecektir." (Hadid, 5)
"...nce de sonra da i (emr) Allah'a aittir. O gun muminler sevinirler." (Rum,
4)
-I- '
"O, yle Allah 'trkiO'ndan baka tanr yoktur. Padiah-
226
tr, mukaddestir, selam (esenlik veren, bar), mumin (guven veren), muheymin
(efkatle koruyan), aziz (gulu, galib) cebbar (istediini zorla yaptran),
mutekebbir (ok ulu)dur! Allah onlarn ortak kotuklarndan munezzehtir." (Har,
23).
"Mulku (her eyi ve her eyinynetimini) elinde bulunduran, her eye gucu yeten
Allah'n an ne yucedir!"(Mulk, 1)
"Her eyin ynetimi O 'nun elindedir, siz de O 'na dneceksiniz." (Yasin, 83).
"De ki: 'Siz Allah'tan bakayalvardnzu tanrlarnz gruyorsunuzya, bana
gsterin bakalm onlar yerden hangi eyi yaratmlar?.." (Fatr, 40).
"Allah zeval bulmasnlar diye gkleri ve yeri tutmaktadr. Andolsun zeval
bulsalar, kendisinden baka artk onlar kimse tutamaz. Kukusuz O, halimdir,
ok balayandr." (Fatr, 41).
"Onlarn O'ndan baka bir yardmcs yoktur. Ve O kendi hukmune kimseyi ortak
etmez." (Kehf, 26).
"Gklerde ve yerde her ne varsa isteyerek (itaat ederek), yahut istemeyerek
(zorla) O'na teslim olurlar."(Al-itmran, 83)
"Kurtarc (ancak) O'dur ve O'nun iin baka bir kurtarc szkonusu deildir."
(Muminun, 88).
"te Allah diledii gibi hukmeder." (Maide, 1).
"Allah hukmedenlerin en guzel hukmedeni (yarglar yargc) deil midir?" (Tin,
8).
"De ki: Allah 'im, mulk sahibi sensin, istediine mulk verirsin, istediinden de
mulku alrsn; istediini yuceltirsin ve istediini alaltrsn. Hayr senin
elindedir; elbette sen her eye gu yetirensin." (Al-i mran, 26).
"Elbette yeryuzu Allah'n (mah)dr. stedii kulunu ona varis klar." (A'raf,
128).
"De ki: Snrm ben, insanlarn Rabbine; insanlarn padiahna..." (Nas, 1-2)
227
i
"Aranzda bir ey hakknda ihtilafa duerseniz onun hakknda hukum vermek Allah
'a aittir." (Sra, 10).
"Dikkat! Yaratma (halk) ve ynetim (emr) O'na aittir." (A'raf, 54).
".. .Hukum yalnz Allah 'indir. O yalnz kendisine tapmanz emretmitir. te
doru din budur. Ama insanlarn ou bilmezler." (Yusuf, 40).
"...Kim Allah'n indirdiiyle hukmetmezse ite kafirler onlardr!" (Maide, 44).
"... Ve kim Allah'n indirdiiyle hukmetmezse ite zalimler onlardr." (Maide,
45).
"...Kim Allah'n indirdiiyle hukmetmezse ite onlarfa-sklardr." (Maide, 47).
"Yoksa cahiliyye hukmunu mu aryorlar? yice bilen bir toplum iin Allah 'tan
daha guzel hukum veren kim olabilir?" (Maide, 50).
"Aralarnda hukmetmesi iin Allah 'a ve Rasulune arldklar zaman
inananlarn szu ancak 'iittik ve itaat ettik' demeleridir, ite
korktuklarndan kurtulup umduklarna nail olanlar onlardr." (Nur, 51).
te bu manadaki Allah'n siyasetine tabi olan mam Azam bir mur bu siyaseti
hakim klmak iin mucadele vermi ve bu uurda da cann feda etmekten
ekinmemitir.
mam'n siyasi itihatlarna yaklarken slam'n bu konudaki belirleyici
erevesini bilmek gerekiyordu. erevesi genel hatlaryla Allah tarafndan
vaz'olunan bu siyasetin uygulaycs Rasulullah olmutur. Hulefa-i Raidin'den
sonra slami siyasette grulen sapma bir yn sorulan da peinden suruklemi,
kanl arpmalara dnuen ifrat ve tefrit gruler ortal kaplamtr. mam,
tavizsiz hayatnn da desteiyle yllardr tartmalarn temelini tekil eden
siyasi meselelere adil ve mutedil zumler getirerek ideal tavr ortaya
koymutur.
228
Otorite ve Hakimiyet
Benden sonra, ktu bir snf ynetime gelir. Sylediklerini yapmaz,
yapmadklarn sylerler. Emrolunmadklar eyleri yaparlar, kim eliyle onlara
kars koyup savarsa o mumindir. Diliyle onlara kar savarsa o yine mumin
kimsedir. Kalbi ile onlara kar buzeden kimse de mumindir. Bundan sonrasnda
hardal tanesi kadar iman yoktur.
Hadis-i Serif
Yukardaki ayetlerden de anlalaca gibi slam siyasetinde mutlak otorite,
mutlak gu, mutlak kanun koyucu, Allah'tr. Seriatn (fert ve toplumu kuatan
hukuk kurallar butunu) Kitab'ta (Kur'an) vaz'eden Allah, onu kendisi adna
yurutme (hilafet) iini elisi eliyle gerekletirmitir.
Bunun ilk art ilahi hukukun uygulanaca toplumun onun hakimiyetini,
otoritesini kabul etmesidir. slam siyasetinde bir fert, aile, snf veya zumre
Allah'n otoritesine ortak olamaz. slam bu ynuyle teokrasi deildir. Teokrasi
din adna ortaya km bir zumrenin tahakkumudur. slam'da ise byle bir zumre
yoktur. unku 'din olan-din olmayan' ayrm, Allah' dunyann ve ahiretin tek
otoritesi telakki eden; hakimiyeti kaytsz artsz O'na has klan bir siyasette
geersizdir.
Allah koyduu hukuk kurallar nunde yaratlm vasfna sahip olan herkesi -onu
uygulama makamnda olanlar da dahil- eit grmekte, slam siyasetinin temeli,
hukukun ustunluu ilkesine dayanmaktadr.
slami siyasette "devlet" bugun dunyada geerli olan devlet anlayndan
farkldr. ada ya da antik, slam d-
229
ndaki tum devlet anlaylar ve rnekleri ekonomik, askeri ve dier alanlarda
"rgutlenmeye" dayalyken islam devlet anlay effaf yapsyla fazilete
dayaldr. slam d siyasetlerde "devlet" halka ramen yaayabilecek kadar
rgutlenerek elinde bulundurduu yasama, yarg ve yurutme imkanlarn bir "ahs-
manevi" halini alan "devlet" adl "r-gut"un tahakkumunu pekitirmek iin
kullanr; slami siyasette halktan ayr ve bamsz "devlet" adl bir ahs-
manevi yoktur. unku bu siyasette halk "iyalullah"tr, devlet ise Allah'n
adaletinin datcs ve halkn hizmetkardr.
"Kutsal rgut" temellerine deil, fazilet ve adalet temellerine dayanan slami
ynetim mekanizmas, evrensel adaleti toplumda geerli klmann addr. (Sra,
15).
slam hukuku, dokunulmazln ve imtiyazn olmad bir hukuktur. Kanunu
uygulayanlardan yurutmenin ba (ha-life)'na kadar herkes onun nunde eittir.
slami siyasette ynetenle ynetilen arasndaki iliki otokontrole dayanan
ilikidir. Birbirlerini denetlerler. "Allah'a itaat etmeyene itaat yoktur"
ilkesi slami siyasetin temel ilkelerindendir. Zalim bir yneticiyi uyarmak en
buyuk cihad olarak nitelenir.
Sra'ya dayanan slami siyaset saltanata dayal her turlu uygulamay iddetle
reddeder. Yneten ynetilen ilikileri uzerine sylenmi u hadisler slam
siyasetinin mantn ieriyor:
"Benden sonra, ktubir snf ynetime gelir. Sylediklerini yapmaz,
yapmadklarn sylerler. Emrolunmadklar eyleri yaparlar, kim eliyle onlara
kar koyup savarsa o mumindir. Diliyle onlara kar savarsa o yine mumin
kimsedir. Kalbi ile onlara kar buzeden kimse de mumindir. Bundan sonrasnda
hardal tanesi kadar iman yoktur."25
25. Ebu Davut, Kitabu'l-Melahim, bab: 17, irmizi, Kitabu'l-Fiten bab: 12,
Nesei, Kitabu'l-Ba, bab: 36. /
230
"Cihadn en faziletlisi, zalim hukumdarn karsnda hakk sylemektir."16
"Halk balarna geen bir zalimin zulmune engel olmazsa Allah'n onlara
kapsayc bir bela gndermesi umulur.Benden sonrabazynetimler ibana
gelecekler. Onlarn yalanlar dorudur diyenler onlarn iledikleri zulme
yardmc olanlardr. te onlar benden deildir, ben de onlardan deilim."21
"Uzak olmayan bir vakitte sizin banza yle ynetimlergelir-ki, mhlarnz
ellerine geirirler (smurur). Ne syleseniz yalan, ne yapsanz ktu i olur.
Siz onlarn bayalklarna iyi demedike sizden memnun olmazlar. te o zaman
siz, onlar doru yola getirmek iin karlarnda hakk syleyeceksiniz. Eer
onlar azgnlk yapar haddi aarlarsa ve bir kimse de bunlara kar geldii iin
ldurulurse elbette o e-hiddir."28
"Her kim ynetimi honut etmek iin Allah rzasna aykr olacak bir biimde
konuursa, Allah 'in dininden km-
29
tr.
Meruiyyet (Yasalhk)
Raid halifeler dneminde meruiyet sorunu olmamtr. Ynetim Rasulullah'n
koyduu temeller uzerinde devam etmitir. Dahas ilahi seimle gerekleen
peygamberliin kendine has zelliklerinden dolay, rnek slam siyaseti,
oluumunu daha ok rid ve murid halifeler dneminde tamamlamtr.
26. Nesei, bab: 37, VIII161.
27. A. g. e., bab: 35, VIII160.
28. Kenzu'l-Unmal, H. No: 14876, VI/67.,
29. A. g. e., H. No: 14888, V1I70.
231
Meruiyyet sorunu olmamtr dedim. Bu demek deildir ki siyasal katlmda
puruzler kmamtr. Hz. Ebube-kir'in halife seiminde Sa'd b. Ubade'nin bir
mur; Hz. Ali ve onun szunden kmayan Haimoullaryla Yemenliler'in alt ay
geciken biatlar bir siyasi kriz olmakla birlikte bunyesinde nebevi hilafetin
meruiyyetine ynelik bir eletiri tamayan mevzi ve geici olaylardr.
Daha sonra ortaya kan Hz. Osman'n katli, Cemel ve hatta Sffin olaylarnda
"meruiyyet"i kimse szkonusu etmemitir. Biat ve Sra'ya dayal nebevi hilafet
kendi zgun yaps iinde dunyada ei grulmemi bir uygulamann modeli
olmutur.
Hulefa-i raidinden sonra bu yap ni bir deiiklie urad. "Halkn devleti"
demeye gelen nebevi hilafet "devletin halk" deyiminde ifadesini bulan teb'a
siyasetine dnumutu. Cihadn kurumlatrlarak duzenli ordunun kurulmasyla
ummetin denetimine kar rgutlenen "devlet" ksa zamanda bir bask aracna
dnutu.
lk nemli deiiklik, o zamana kadar Bizans imparatorlarnn ve ran
kisralarnn yntemi olan babadan oula veraset sistemi alnarak
gerekletirildi. Bu deiiklik u anlamlara gelmekteydi:
1. Nebevi hilafetin temel dinamii olan ra ilevini yitiriyor, halkn siyasal
katlm bylece nlenmi oluyordu. Ynetime dorudan katkda bulunamayan halkn
elindeki tek silah olan ra da alnnca ynetim monariye dnuuyordu.
2. Sra ile i ie olan ve slami siyasette meruiyyetin lusu olarak kabul
edilen biat kurumu da bylece devreden karlyor, halkn siyasal katlm
anlamna gelen bu kurum soysuzlatrlyordu. Hulefa-i raidin'den sonra
benimsenen veraset-saltanat usuluyle zaten bir hukmu kalmamt biatin.
232
3. Adalet mulkun, zulum saltanatn temeliydi. Adaletin iki aya olan ra ve
biat fel ettirilince adalet adalet olmaktan km, yerini zulum almt.
Hukukun ustunluu imtiyaza, ummetin mal olan beytulmal ise devlet adl rgutun
itfliine dnutu. Hazinenin ummetin mal olmasyla devletin mal olmas
arasnda olduka buyuk farklar vard.
Hulefa-i raidinin dilinde beytulmal'in ad "ummetin mal "dr. mmetin mal
-ad uzerinde- ummete aittir. Onu ummet bir hak olarak ister ve o mal ummetin
refah ve saadeti iin kullanlr. "Devletin mal" ilk bakta ummetin gibi
anlalsa da uygulamada hi de yle olmad ortaya kacaktr. Bazen bu mal
ummete ramen devletin bekas iin kullanlr. Bu mal devlet asli sahibi olan
ummete vermek zorunda kald zaman bir hak olarak deil, bir ihsan olarak verir
ve faturasn da yine ummete karr.
Burada "devlet" denilen bu mevhum varln mahiyeti de tartlabilir. Ama her
dunya gruunde o dunya gruunun yapsna gre deien bir devlet tarifi
vardr. rnein aa yukar tum monarik saltanatlarda bu tarif Fransz kral
XIV. Louis'nin u szunde ifadesini bulur:
"Devlet benim!"
Evet, devlet 'kutsal rgut'un badr. Devlet o olunca devletin mal da onun
mals olacak, saltanatn bekas iin halkn z maln keyfine gre kullanacaktr.
Bugun, artk eskiyen 'tek bal saltanat' usulleri terkedi-lerek batnn Eski
Yunan'dan alp rektefe ederek pazarlad demokrasi vs. gibi ad daha tumturakl
olan 'ok bal saltanat' usullerine dnulmekte; neticede mantk ve uygulama
asndan deien bir ey olmamaktadr.
Tek bal saltanatlarla ok bal saltanatlar arasnda mahiyet fark yok.
Meselenin daha kolay anlalmas iin misallendirelim. Saltanat halkn
omuzlarnda yukselen bir piramittir. Bu piramidin talarn devlet adl rgutun
ayrca-
233
lkl elemanlar oluturur. Piramidin zirvesinde ise 'kutsal rgut'un ba
bulunur. Monarilerde piramidin ucu sivridir. Orada tek kii oturur.
Demokrasilerde ise kuuk bir fark var. Bu fark, piramidin tepesinin duzlenerek
tek kii yerine meclis, senato vs. saltanatlarnn oturtulmasdr.
Nebevi hilafet bylesine kkten deiimlere uraynca meruiyyet tartmalar da
doal olarak balad.
Tum hizipler bunu tartyordu. Belki hiziplerin knn temelinde yatan
sebeplerin banda da meruiyyet sorunu gelmekteydi. Sorular birbirini takip
etti. Ynetim meru muydu, deil miydi? Bu soruya, hanedan, devlet pastasn
paylaan 'mele' ve bir ksm Murcie dnda selef ierisinden "merudur"
cevabn veren kmamtr. zellikle ilk dnemlerin tandk simalar gnul
rzasyla bu soruyu musbet cevaplamamlardr. Zaten buraya kadar yukarda
saylan aznlk zumre dnda hemen herkes muhalefette muttefiktir. Asl ayrlk
bundan sonra balamaktadr.
Ynetimin gayr- meru olduunda ittifak eden insanlar bu ynetime kar
alnacak tavr konusunda ihtilafa duuyorlard. Herkes kendi tavrna delil
buluyor, bunun en geerli tavr olduunu iddia ediyordu. Bunun sonucunda deiik
ekoller, hizipler doacakt. Her hizip kendi haklln savunacak kendi gibi
duunmeyeni reddedecekti.
Ortada bir zulmun olduuna herkes kn, yneticilerin buyuk gunah ilediklerine
halk bizzat ahit idi. Bu kez buyuk gunah ileyenin durumu (murtekib-i kebire)
tartld. Hizipler farkl eyler sylediler. Ya da farkl sonulara varanlar,
bu sonular etrafnda farkl hizipler oluturdular. fratlar tefritleri
kovalad. Ameldeki arlklar merulatrmak iin akideden dayanaklar bulundu;
bulamayanlar, tefsir ve te'vil ile halletmeye o da olmazsa uydurmaya kadar
gturduler ii.
234
Ynetimin slami siyasete aykr ileri karsnda taknlacak tavr da tartma
konusu ediliyordu. Bunlar arasnda, meruiyyet artlarndan saylan biat'n
nemli bir yeri vard. Biat ne zaman sahih biat olurdu? Zorla alnan biatin
hukmu ne idi? Zalim ve fask yneticiye biatin cevaz? Bu balamda 'muhalefet
fkh" sorgulanyor, emr-i bi'1-ma'ruf nehy-i ani'l-munker farizasnn artlan
tartlyordu. Ynetime kar bakaldrnn hukmu ve snrlar tesbit edilmeye
allyordu.
Sahabenin gruunu sistemletiren mam Azam'n bu konulardaki tavrlar ve
itihatlar imdiye kadar pek merak edilip ortaya konulmu deildir. Bugun
bulank su avclarnn ve onlara gnullu av olanlarn pek holanmayacaklar;
hayata gemi bu itihatlar maddeler halinde sunalm:
2. THAT VE SALTANAT
Biat ve Sartlar
"-Bizi buraya toplamanzn sebebi bizleri korkutarak saltanatnz urunda
kullanmaktr. Bylece sizin adnza halka tesir edelim, sizin eylemlerinizi
merulatralm istersiniz. Siz hilafete, fetvaya yetkili iki kiinin bile gru
birliine varmad gayr-i meru bir usulle geldiniz. Oysa ki hilafet ra ile
olur."
mam Azam
mam Azam'n hilafet'in meruiyyeti konusundaki itihad yledir: Sra ile
deil de gu kullanarak ynetimi ele geirip, ardndan hi bir yaptrm gucu
olmayp adet yerini
235
bulsun kabilinden alman biatlar geerli deildir. Byle, verasetle ynetime
gelip de ardndan zorla alnan biatla halife olmak meru usule aykrdr ve caiz
deildir.
Meru olan hilafet gru sahiplerinin (ehl-i rey) istia-resiyle halkn da
katlmyla gerekleir.
mam bu inancm bizzat zamann halifesinin yuzune kar sylemitir. Ki o bu
hukmu aklamakla lumu gze aldn ispatlamtr. mam'n bu konudaki
itihadn Hali-fe'nin saray nazr Rebi b. Yunus'un naklettii u olaydan
reniyoruz.
Ebu Cafer Mansur an en unlu fakihlerinden mam Malik, Ibn Ebi Zi'b ve mam
Azam' sarayna ararak u soruyu sorar:
"-Allah'n bu ummetin hilafetini bana vermesini nasl gruyorsunuz? Ben bu
makamn layk mym?"
mam Malik u cevab verir:
"-Eer bu ie layk olmasaydn Allah seni halife tayin etmezdi."
bn-i Ebi Zi'b ise u karl verir:
"-Dunya mulkunu Allah dilediine verir. Fakat ahiret mulku byle deildir. Allah
onu isteyene ve layk olana verir. Eer Allah'a itaat edersen Allah'n yardm
senin uzerine olsun. Umarm bunu yaparsn da O'nun tevfki seninle olur. Fakat
isyan ettiin muddete Allah'n bu yardm senden uzaktr. Sunu iyi bil ki,
hilafet takva ehlinin icmasyladr. Biri kalkp da hilafeti zorla ele geirirse,
burada ne takva ehli, ne icma, hi bir ey yoktur. Byle yapan kimse ve ona
yardmc olanlar Allah'n tevfikinden kmlar, yolundan ayrlmlardr. Eer
siz temizlenmek istiyorsanz, Allah'tan selamet dileyip salih ameller ve iyi
icraatlarla O'na yaklanz."
mam bu olay tasvir ederken yle syler:
"bn-i Ebi Zi'b bunlar syledii zaman, kellesinin ora-
236
ckta vurulmas ihtimaline kar ben ve mam Malik elbisemizin eteklerini onun
kan sramasn diye toplamaya balamtk."
Mansur mam'a dnerek "Sen ne dersin" dedi.
mam'n cevab:
"-Dini uruna hakikati ve doruyu arayan kii Allah'n gazabndan uzaktr.
Baklarn uzerimizden ekip de vicdanna evirirsen bizi buraya Allah rzas
iin armadn grursun. Bizi buraya toplamanzn sebebi bizleri korkutarak
saltanatnz urunda kullanmaktr. Bylece sizin adnza halka tesir edelim,
sizin eylemlerinizi merulatralm istersiniz.
"Siz hilafete fetvaya yetkili iki kiinin bile gru birliine (icma) varmad
gayr-i meru bir usulle geldiniz. Oysa ki hilafet mu'minlerin icmasyla ve
rasyla olur. Ebubekir (r) Yemenlilerin biati kendisine gelinceye kadar alt
ay hukumden (meru olmaz kaygsyla) elini eteini ekmiti."
mamlar dalnca Mansur mabeyncisini u kese altnla onlarn ardndan yollad
ve ona u talimat verdi:
"-Bu altnlafi gturup onlara ver. Eer Malik alrsa verirsin. Yok eer bn-i
Ebi Zi'b ya da Ebu Hanife alrsa orackta kellelerini kes ve bana getir."
Mabeynci Rebi altnlar teklif edince mam Malik kabul etti. bn Ebi Zi'b bu
teklif karsnda unu syledi:
"-Ben bu paray Mansur'un kendisine bile helal saymazken nasl olur da kendim
iin helal sayarm?"
mam Azam'n cevab ise daha keskindir:
"-Allah'a yemin ederim ki kafam kessen bu parann dirhemine el suremem."
Rebi saraya dnup durumu Mansur'a bildirince Mansur yle syleyecektir:
237
"-Onlar byle davranmakla canlarm kurtarm oldular."30
Biat konusunda yalnz mam Azam'n itihad deil mam Malik'in itihad da
byledir. Bir ok kaynan ortaklaa naklettii u olay buna delildir:
Nefsu'z-Zekiyye kyamnda mam Malik'e sorarlar:
"-Simdi bize ne yapmamz tavsiye edersiniz? Biz Mansur'a biat etmitik. Bu
durumda halifelik iddiasyla kyam eden imam Muhammed'e biatta bulunabilir
miyiz?"
"-Mansur'un biati zorla (cebr) alnm biattir. Bu ekildeki biat, yemin, talak
(boama) ya da buna benzer, zorla istenmeden yaplm eylerin tumu
geersizdir."31
mam Malik'in bu fetvas uzerine bir ok Medineli mam Muhammed Nefsu'z-
Zekiyye'ye biat ederek onun safna geti. Bundan dolay Medine'deki Abbasi
valisi mam Malik'i yakalatp ellerinden aprazlama asarak kollar krlana dek
kamlatt.
Saltanat usuluyle gelen bir halifeye yaplan biatin gayr- meruluunu
Buhari'nin Uz. mer'den naklettii u rivayet aka ortaya koyar:
"Kim muslumanlann ras olmakszn bir adama biat ederse, bu biat meru
saylmaz. Byle bir durumda biat eden de edilen de lumlerini hazrlam
olurlar.<m
Hz. mer'in bylesine kesin bir tavrla kar kp, ra olmadan kendisini
gayr- meru bir yolla halife ilan edenin ldurulmesine hukmetmesi ayn zamanda
sahabenin saltanata bakn da iermektedir.
Hz. Huseyin de, Kerbela'da, kendisini 'Halife'ye biata davet eden Emevi
komutanna byle bir biatin caiz olmaya-
30. 31.
32.
238
Kerderi, a. g. e., s. 296.
Taberi, Tarih, VIII560.
Buhar, Sahih (bn-i Hacer erhi), Kitabu'l-Hudud, H. No: 6830,
XIII148,149.
.l
can syleyerek, ynetimi gayr- meru ilan ediyordu.
Zalim yneticinin ktuluklerini sylemenin gybet saylmayaca hukmunu veren
Hasan Basri, ynetimi gayr- meru addetmekle birlikte ona kar bakaldrmay
baarsz kalnp ok kan dkulecei endiesiyle doru bulmuyordu.
Zalim ve Fasn Yneticilii
mmetin maln meru olmayan yollarda harcayan ya da zulumle hukmeden ve
Allah'n emirlerini terkedip yasaklarm irtikab
edenkimseninyneticiliibatldr. Onun verecei emirler ve hukumler geersizdir.
mam Azam
slam siyaset tarihinde hi bir fakih kafirin yneticiliini tartmamtr.
unku Kur'an'la sabittir ki kafirlerin muminler uzerinde velayet hakk yoktur:
"Allah kafirlere muminler uzerine asla velayet hakk tanmamtr." (Nisa, 141)
Asl tartlan konu fask ve zalimin yneticiliidir.
Bu konuda Hariciler'i bir kenara brakrsak birbirine zt iki gru vardr orta
yerde. 1) Murcie'nin gruu: Ki bunlar "olan" olmas gerekendir deyip statukoyu
savunanlardr. Bunlara gre eer birileri herhangi bir yolla ynetimi ele ge-
irmise bunun ele geiri tarzna baklmaz. O ynetici zalim ve fask olsa da
meru addedilir. 2) Mutezile; ki bu kesim de fk ve zulmu grulen bir
yneticinin ynetimi gayr merudur. O meru olmad gibi o ynetimde grev
yapan hakimlerin -isterse Allah'n indirdiiyle hukmetsinler- hukumleri de meru
deildir.
239
Bu noktada mam Azam daha dengeli bir tavr benimsedi. Zalim ve fasn
yneticiliini kabul etmemekle birlikte sosyal faaliyetlerin yurutulmesi
gerektiini kabul ederek, eer kendisi adilse zalim halifenin kadsnn hukmunu
kabul etmi, sorumluluu ferdin kendisinden balatmtr.
mam Azam zalim ve fask bir ynetimde grev alma konusuna bireysel adan
yaklayordu. Eer fask bir rejimde fert bulunduu makamda slam'n ahkamn
icradabir engelle karlamyorsa onun o makamda bulunmasna cevaz veriyordu.
Ancak ferdin fask ve zalim olmas durumunda bunu meru saymyordu. Tekrar baa
dnerek sorumuzu soralm: mam Azam'in zalim ve fasn yneticilii (imaml)
konusundaki net gruu ne idi? Bu sorumuza Mekki ve Kerderi'nin ortaklaa
aldklar mam'n bir itihadnda cevap buluyoruz:
"Fey'i meru olmayan yollarda harcayan, ya da zulumle hukmeden ve Allah'n
emirlerini terkedip yasaklarn irtikap eden kimsenin yneticilii (hilfet)
batldr. Onun verecei emirler ve hukumler geersizdir."
Bazlar, mam Azam'm "fask imamn ardnda namaz klnabilir ve eer adil ve
salih ise ynetici zalim de olsa o ynetimin Kur'an ile hukmeden kadsnn hukmu
geerlidir." gruleriyle; "zalim vefask'n yneticilii gayr merudur, onun
hukumleri geersiz, ona yaplan biat batldr." itihad arasnda bir eliki
olduu zehabna kaplmtr.
mam Azam'n namaz iin fasn imametine, zalim bir ynetimde kadlk yapan
adil birinin meru hukmunu tenfi-ze cevaz veriinden yola kanlar "yanltan
yanl gelir" mantyla onun fask ve zalim'in yneticiliini de kabul ettiini
sanmlardr. Yani, zalim yneticinin hukmu ne ise onun tayin ettiinin hukmu de
ayndr demilerdir. Mutezi-le'den bazlar bu zankandan dolay Ebu Hanife'yi
taviz vermekle sularken bazlar da yine bu yanl anlay kendi
240
batl gruleri olan zulumle uzlama arpklna dayanak gstermilerdir. kisi
de yanl.
Hanefi mezhebinin unlu marri'larmdan Ebubekir Ces-ss'tan dinleyelim:
"nsanlardan bazlar Ebu Hanife'nin fasn imametine ve hilafetine 'olur'
verdiini ve halifeyle hakimin arasn ayrarak onun hukmunu caiz grmediini
zannederler. Bunu kelamclardan "Zurkan" adnda biri sylemitir. Kukusuz bu
lakrd aslszdr.
Ebu Hanife'ye gre halife ile onun atad hakim arasnda (ynetme hakk ve
meruiyyet asndan) bir fark yoktur. Ynetime gelileri ve getirilileri
(hakim'in kendisi adil ve salih de olsa) gayr- merudur. unku her ikisinin
meru-iyyetinin art da adil olmaktr. Fasn hilafeti ve hakimlii meru
olmad gibi ahitlii de kabul edilmez. Eer peygamberden rivayet ettii hadis
varsa o da alnmaz."33
Cessas, "Zalimler ahdime nail olamazlar." (Bakara, 124) ayetinden hukum
karrken unlar syler:
"Bu ayetin delaletiyle fasn yneticiliinin batl olduu anlald. Fask ve
zalim biri halife olamaz. Hatta bu karakterde olanlar herhangi bir biimde
ynetim makamna gelseler fsklar yuzunden halkn kendilerine uymalar
gerekmez. Bu konuda Rasulullah yle buyuruyor:
"Allah'a isyanda kula itaat yoktur." Bu hadis de delalet eder ki; fask biri
hakim olamaz, hukmettii zaman verdii hukum yerine getirilmez, ahitlii kabul
edilmez, peygamberden rivayet ettii hadis alnmaz, muftu olup fetva verdiinde
fetvasna uyulmaz."34
"Zalimler ahdime nail olamazlar" ayetindeki "ahd"'den kast Mucahid'e gre
peygamberlik'tir. bn Abbas bu konuda yle der: Zalime verilen sze (biat) vefa
gerekmez. Eer
33. Cessas, Ahkmt'l-Kur'an, 1/86.
34. A. g. e., 1186.
241
ona verdiin szu yapmaynca zulme urayacaksan, o zaman szunu yerine getir.
Hasan Basri ise u aklamay yapar: Zalimlere verilmi ahid yerine getirilme.
Allah ahirette onu yerine getirmeyen kiiyi sorumlu tutmayaca gibi ecrini de
artrr."35
mam Azam'm zalim ve fasn (kafirin deil) yneticilii konusunda hem
bylesine pratik hem de ideal bir yaklam benimsemesi, uzerinde durulmas
gereken bir konu. mam bu yaklamyla olay ferdin kendisinden balatm,
kiiyi kendi yapt eylemlerle kar karya brakmtr. Byle yapmakla "olan"
ile "olmas gereken" arasndaki tercihte bocalayan bir ok insana k yolu
gstermitir. Bu yol anariye meydan vermeden zulme kar kmann yoludur. Bu
yol toplum iin ferdin nceliklerini, fert iin toplumun nceliklerini ihlal
etmeden yaayabilmenin addr. Bu yol zalim ve fask yneticileri aklamak iin
kendilerince meru bir takm mazeretler uyduranlarn mazeretlerini iptal eden
yoldur. mmetin tepesine musallat olan zorbalarn elinden ummeti kurtarmak iin
bulunmu dengeli bir mucadele metodudur.
mam Azam, insanlara, zalim ya da mazlum olmaktan baka seenek braklmayan
ortamlarda, dengeli bir zum, meru ve pratik bir k yolu gstermitir.
Emr-i bi'l - Ma'ruf Nehy-i Ani'l - Munker
Bizi uyarmazsanz sizde, sizi dinlemezsek bizde hayr yoktur.
Hz. mer
nsan uyarlmaya her an ihtiya duyan bir yapda yaratlmtr. Elbet bu gerek,
toplumlar iin de geerlidir. Bu
35. A. g. e., 1/85. 242
nedenle Allah sk sk peygamberleri araclyla izgiden kan insan yeniden
hizaya sokmu ve kitaplar indirmitir. Peygamberliin Muhammed Aleyhisselam'la
son bulmas duzeltme ileminin de bittii anlamna gelmemektedir. Yaps gerei
slam, uyar grevini tum mensuplarnn boynuna bir vecibe olarak yuklemi ve
adna da "emr bi'1-ma'ruf nehy ani'l-munker" demitir.
Kur'an'da defalarca geen bu farizaya ilikin bir ka ayet alalm:
"nanan erkekler ve kadnlar birbirlerinin velisidirler. yilii emrederler,
ktulukten menederler..." (Tevbe, 71).
"... yilii emredip, ktulukten mereden ve Allah'n (yasak) snrlarn
koruyan insanlardr. O muminleri mujdele..." (Tevbe, 112).
"Munafk erkekler ve munafk kadnlar birbirlerinden-dir. Ktuluu emreder,
iyilikten meneder ve ellerini sk tutarlar..." (Tevbe, 67).
"inizden hayra aran, iyilii buyurup ktulukten meneden bir topluluk
bulunsun; ite onlar kurtulua erenlerdir." (Al-i mran, K)4).
"Onlar Allah'a ve ahiret gunune inanrlar; iyilii emreder, ktulukten
menederler..." (Al-i mran, 114).
"Siz, insanlar iin karlm en hayrl bir ummetsiniz. yilii emreder,
ktulukten menedersiniz ve Allah'a inanrsnz..." (Al-i mran, 110).
"Yaptklar ktulukten (birbirlerini) alkoymuyorlard. (Bu yaptklar) ne
ktuydu!" (Maide, 79).
"Aff tut; iyi olan emret; cahillere aldr etme!" (A'raf, 199).
"Onlar ki, yanlarndaki Tevrat ve ncil'de yazl bulduklar o Eli'ye, o ummi
Peygamber'e uyarlar. O ki, kendilerine iyilii emreder, ktulukten meneder..."
(A'raf, 157).
243
"Onlar ki kendilerine yeryuzunde iktidar verdiimiz takdirde namaz klarlar,
zekat verirler, iyilii emreder, ktulukten vazgeirmeye alrlar..." (Hac,
41).
"Yavrum, namaz kl, iyilii emret, ktulukten vazgeir ve bana gelene sabret.
unku bunlar kesin ilerdendir." (Lokman, 17).
Devletli bir toplumda devletin grevi toplumun can, mal, akl, nesil ve din
emniyetini salamaktr. Bu emniyetleri salamann tek sigortas iyilii
emretmek, ktulukten sakndrmak anlamna gelen "emr bi'1-ma'ruf, nehy ani'1-
mun-ker"dir. Elbette yneticiler bundan mustani deildir.
Raid halifeler dnemine bakldnda halkn yneticileri uyarmasnn en guzel
rnekleri gze arpar. Sradan bir vatanda devletin en yusek kademesinde
bulunan yneticiye "sen niin bunu byle yaptn?" diye sorabiliyordu. Tabii
byle vatandalarn yle syleyebilen yneticileri vard:
"Bizi uyarmazsanz sizde hayr yoktur, uyarnz dinlemezsek bizde hayr
yoktur."
Bu, dunya siyaset tarihinin ender grduu bir duunce zgurluu rneidir.
Kaynan slam'n insana verdii deerden alan bu zgurluk saltanatn geliiyle
kstland. Bu kstlama yle bir noktaya geldi ki Emevi kral Abdulmelik
minbere kyor "Bana Allah'tan kork diyenin kafasn keserim" diyor ve
kesiyordu da.
Saltanat ynetiminin de desteiyle emr bi'1-ma'ruf nehy ani'l-munker farizas
terkettirilmeye allyor, smarlama fetvalar verdiriliyordu. Murcie duuncesi
bu farizay ortadan kaldrma iini uzerine almt. Emr bi'1-ma'ruf nehy ani'l-
munker'in ynetime kar bir fitne olduunu syluyorlard. Bylece zalim ve
fask yneticilerin zulmune ve fkna ortak oluyorlard.
mam Azam'a gre emr bi'1-ma'ruf nehy ani'l-munker
244
farzdr. Ebubekir Cessas, mam ile Horasan'n unlu fakihi ibrahim es-Saig
arasnda geen u olay nakleder:
"brahim es-Saig ile u konuda fikir birliine vardk: Emr bi'1-ma'ruf nehy
ani'l-munker farzdr. Benim bu szum uzerine ibrahim elini kaldrarak bu konuda
kendisine biat etmemi istedi."
Olay aktaran Abdullah b. Mubarek diyor ki:
"Zulmune kar szuyle cihad ettii iin Ebu Muslim Horasani'nin brahim es-
Saig'i ldurduu haberi Ebu Hani-fe'ye gelince o kadar ok alad ki hepimiz
uzuntuden leceini sanmtk. mam yle diyordu:
"-Vallahi onun bana byle bir ey gelmesinden hep endie ediyordum. O ok
akll bir zatt. O beni Allah'n haklarndan bir hakk almak iin bir ie
(kyam) davet etti. Ona unlar syledim: "Eer bir kii tek bana bylesine
buyuk bir yukun altna girerse hi bir sonu elde edemeden ldurulur. Bu da bir
fayda salamaz. Fakat kendini Allah'a adayan salih kiilerle birlikte baar
iin gerekli artlar hazrlayarak ayaklanrsa o zaman bu konuda bir engel
yoktur."
brahim yine geldi. Israr ediyordu. Her geliinde yle diyordum: "Bu ynetime
kar bakaldr ii dier bir takm farzlar gibi tek bana eda edilecek bir
farz deildir. Peygamberler bile kendilerine gklerin kaps alncaya kadar
buna gu yetiremediler. Bu farz (kyam) dier farzlara benzemez. Dierleri tek
bana yerine getirilir. Bunda ise tek basma kldnda insan hayatyla oynar.
Kendi nefsinin lumune yardm etmi olur. Eer byle olursa ondan sonra kyama
kalkacak olanlara olumsuz bir rnek olur, onlarn sevinci krlr, bir daha
kimse bu ie yanamaz."36
mam Azam'm bu konudaki grulerini yanstmas asndan olduka nemli olan bu
olayn ardndan mam Ces-sas'n "Babu Farzi'1-Emri Bi'1-Ma'ruf ve'n-Nehyi Ani'l-
Munker" bal altnda yazdklarna gz atalm:
36. A. g. e., UI319,320. ~
245
"Kur'an ve sunnetten karlan hukum o ki, emr bi'l-ma'ruf nehy ani'l-munker bir
farzdr. Bu farz gerek salih gerek gunahkr herkes iindir. Emr bi'1-Ma'ruf nehy
ani'l-munker farz mustakil bir farzdr. nsan baz farzlar terketmekle dier
farzlar ondan dumez. te bunun gibi insan bir takm kusurlar sebebiyle emr
bi'1-ma'ruf nehy ani'l-munker farzn terkedemez. te yandan bir kimse Allah'n
tum emirlerini yerine getirip yasaklarndan kand halde bakalarn
munkerden nehyetmese bu farz terketmi olur. Ebu Hurey-re yle rivayet eder:
"Ashabtan bir grup Rasulullah'a yle sordular: Biz iyilii emredip
emrettiimizden daha az yapsak ve ktulukten de bakalarn sakndrp onun
birazndan ka-namasak yine de emr bi'1-ma'ruf nehy ani'l-munker yapalm m?
Buyurdular ki: "Siz iyiliin hepsiyle amel edemezseniz ve ktuluun tumunden
kanamazsanz bile emr bi'1-ma'ruf nehy ani'l-munker yapn."
Rasulullah baz vecibelerin yerine getirilmemesi durumunda bile emr bi'1-ma'ruf
nehy ani'l-munker'i dier farzlarla denk tuttu, onu da farzlarn arasnda
zikretti."37
Kyam Hakk
Ne garip! Muslumanlarn kanlarnn kpek kan gibi aktlmasna aldrmayanlar
pire kannn hukmunu soruyorlar.
Hasan- Basri
mam Azam zalim ve fask ynetime kar musluman-larn silahl bakaldrsn
emr bi'1-ma'ruf nehy ani'l-munker farizasnn bir paras olarak grmutur.
37. A. g. e., 111320.
246
Bu konuda mam ilk deildir. Emeviler hilafeti ellerine geirdiinden beri
silahl kyam savunan sahabe ve ulema eksik olmamtr.
Sahabe'den Hicr bin Adiyy ve arkadalar bu gruteydiler ve ynetim tarafndan
katledildiler. Hz. Aie ve Abdullah b. Mes'ud gibi unlu isimler de bu klar
desteklediler. Hz. Huseyin zalim ve fask ynetime kar kyamn (huru ale's-
sultan) farziyyetine inanyor ve bu uurda ehadeti g-usluyordu. Hz.
Ebubekir'in torunu Abdullah b. Zubeyr de ayn inan urunda mucadele vermi ve
ehid edilmiti.
bn E'as ayaklandnda tabinin en unlu alimleri onun bu knn er'i
olduunu ilan ederek halk ynetime kar onu desteklemeye aryorlard. Bu
cumleden olarak bn-i Ebi Leyla, e-Sa'bi, Ebu'l-Bahteri ve Said b. Cubeyr'i
sayabiliriz. Zamanlarnn en unlu fakihleri olan bu zatlar bn E'as kyamnn
iinde yer almlar, bizatihi yardmc olmulardr.
Hasan Basri de kyamlar meru grmekle birlikte baarl olmasn art komu,
baarlamamas durumunda ok kan dkulur gerekesiyle kyamlarn iinde bizzat
yer almamtr. Ancak ynetimin verdii maa reddetmi, iledikleri zulumleri
bir bir saym, bunun gybet olacan syleyen bazlarna "zalimin zulmunu dile
getirmek gybet deildir" demitir. Bu dnemde, her tarafta zalimler tarafndan
oluk oluk musluman kan aktlrken alimlerden bazlarnn 'ilim' ad altnda
fer'i meselelerle halk oyalamasna ierleyen Hasan Basri hayretini yle dile
getirecektir:
"Ne garip! Muslumanlarn kanlarnn kpek kant gibi aktlmasna aldrmayanlar
pire kannn hukmunu soruyorlar."38
mam Zeyd ile mam Muhammed ve brahim'in kyamlarnda mam Azam'n sergiledii
tavr olduka nettir. Ky a-
38. Muhammed Ammara, Muslimune Sevvar, s. 154,155.
247
mini Bedir Zaferi'ne benzettii mam Zeyd'e elinden gelen her turlu yardm
yapmas onu ann dier fakihlerinden ayran en nemli boyutudur. Bu olaylarda
verdii fetva ve sergiledii tavrlardan anlalan o ki mam Azam, mam Zeyd ile
mam Muhammed ve brahim'e biat etmiti.
mam, brahim b. Hasan'n kyamnda "boynumuza ipler taklsa yine de szunden
dnenlerden olmayacaz" diyordu. Basral tabisi Ebu shak'a: "brahim'in
safnda cihad eden kardeinin ald sevap senin kafirlerle giritiin savata
aldn sevaptan ustundur" diyordu.
imamAzam'n zalim ve fask ynetimler karsnda gsterdii bu tavr konusunda
adalarndan fakih Evzai yle der:
"Ebu Hanife'nin tum itihatlarna tahammul ettik. Ne ki bu kez zalim ve fask
yneticiye kar silahl kyam kabullenerek, uzerimize klla geldi. Emr bi'1-
ma'ruf nehy ani'l-munker'in vucubuna inanyordu. Kendisine bu konuda hukum
soranlara Rasulullah'n u hadisini naklediyordu:
"Sehitlerin en erdemlisi Hamza b. Abdulmuttalib ve zalim yneticiye iyiyi
emredip ktuden sakndrd iin ldurulen kimsedir."39
mam Azam bu itihadnn altn kanyla imzalam, Allah da onun adn yuceltmi
ve ebediletirmitir.
mam Azam'n bu konudaki itihatlarn ve tavrn ok net bir biimde zetleyen
Hanefi Mezhebi'nin unlu imam Ebubekir el-Cessas yneticilerin zulmune ve fskma
kar hassasiyetini yitiren kimi tavizkr alimleri eletirerek unlar syler:
"...Gemite ve gunumuzde cahil ve luzumsuz baz ha-disciler hari slam
ummetinin alimlerinden hi biri byle bir durumda silahl kyama kar gelmedi.
Bu cahil ve luzumsuzlar bai olan topluluun ldurulmesini, emr bi'1-ma'ruf 39.
Cessas, Ahkmu'l-Kur'an, 1187. 248
nehy ani'l-munker'in silahla yaplmasn hogrmeyip ona kar ktlar.
Allah'n u ayetini iittikleri halde silahla emr bi'1-ma'ruf nehy ani'l-
munker'i fitne sayp azgn zorbalarn ldurulmesini kerih grduler:
"Saldrganlk yapanlarla Allah'n hukmune boyun ein-ceye kadar savanz."
(Hucurat, 9). Ayetin lafz sava iinin kl ya da baka silahlarla olmasn
gerekli klyor.
Bazlar, sultann zulmune, fskma, Allah'n ldurulmesini haram kld canlara
kymasna kar konulamayacan ancak sultann dndaki yneticilere de
silahsz olarak szle ya da baka bir biimde kar konulabileceini sylemekle
ummete dumanlardan daha beter ktuluk ettiler. unku onlarn bu gibi fetvalar
insanlar zorbalar ldurmekten, zalim ve gunahkr yneticiye kar koymaktan
alkoydu, insanlar ne zaman zalim yneticilere marufu emredip -velevki silahla
olsun- munkerden nehyetmediler, ite o zaman tum islam topraklarn kesif bir
zulum bulutu kuatt. Din de gitti, dunya da gitti elden ve bir ok zmdka akm
turedi."40
40. A. g. e., III320,321.
249
\l
SZSONU
"Onlar bir ummetti, geldi geti. Onlarn kazandklar kendilerine sizin
kazandklarnz size aittir. Siz onlarn yaptklarndan sorulmazsnz."
(Bakara: 141)
Bakalarnn yaptklaryla vunmek kiiye bir ey kazandrmaz, bu kesin. Bu
tavr sadece bo bir avuntudur. Bunun tersi de geerli: Bakalarnn
yanllarn kendi fazileti bilmek. Bu da bir avuntu, belki birincisinden daha
ktu, sonular itibaryla daha vahim.
Peki, o halde bize duen ne?
Bilmek ve tanmak!
Neyi?
Her .eyi; kendini, Allah', mahlukat, Rasul'u, dostu, duman, iyiyi, ktuyu,
tarihi ve bugunu...
Bilmenin ve tanmann yolu almaktan geer. Her baar ciddi ve zorlu bir
gayretin urunudur. Bu, hayatn yasas; sunnetuUahtr. Tek kar yol bu lumsuz
yasaya uymak; aln teri, zihin teri, yurek teri dkmek...
Kimse mucize beklemesin. Mucize gibi ilhi bir nimete sahip olan nebiler bile bu
yasaya uymaktan baka kar yol
bulamadlar.
"Da'vamzn sonu lemlerin Rabb'i olan Allah'a ham-
detmektir."
251
KAYNAKA
l
I I '
Ammara, Dr. Muhammed; Muslimn Sevvar, Daru'-Surk, III. Bas., Kahire-1988.
Ammara, Dr. Muhammed; el-tslam ve's-Sevra, Daru'-Surk, III. Bas., Kahire,
1988.
Bedri, Abdulaziz; el-tslam beyne'l-Ulemai ve'1-Hukkm, el-Mek-tebetu'l-lmiyye,
Medine-i Munevvere (tarihsiz).
el-Belazuri; Futhu'l-Buldan (tahkikli), Muessesetu'l-Maarif,
Beyrut-1986. el-Buhari; Sahih, tbn-i Hacer erhi, Mektebetu's-Selefiyye, III.
Bas., Kahire-1987.
el-Cundi, Abdulhalim; Ebu Hanife - Batalu'l-Hurriyeti ve't-Tesa-muh f'1-slam,
el-Mektebetu'n-Nemuzeciyye, Kahire (tarihsiz). f
Ebubekir el-Cessas; Ahkamu'l-Kur'an (tahkikli), Daru hyai't-Tu-rasi'l-Arabi,
Beyrut-1985.
Ebu Davud; Sunen (tahkikli), Daru'l-Hadis, Humus-1973. Ebu Yusuf, Kitabu'l-
Hara, Daru'l-Marife, Beyrut (tarihsiz).
Ebu Zehra, Dr. Muhammed; Tarihu'l-Mezahibi'l-tslarniyye, Da-ru'1-fkri'l-Arabi,
Kahire (tarihsiz).
Hasan, Dr. Hasan ibrahim; Tarihu'l-slam, Mektebetu'n-Nahdati'l-Msriyye, VII.
Bas., Kahire-1964.
Ibn-i Haceri'l-Askalani; Fethu'1-Bri (tahkikli), Mektebetu's-
Selefiyye, IH. Bas., Kahire-1987.
bn-u Abdilberr, el-lstib, Daru'l-Kutubi'l-Arabi, Beyrut (tarihsiz) (el-Isabe
ile birlikte).
tbn-i Hiam; es-Sretu'n-Nebeviyye, Daru'l-Beyani'l-Arabi, Kahire (tarihsiz).
bn-i Kesir, el-Bidaye ve'n-Nihaye, Daru'1-Kutub-i llmiyye (tahkikli), Beyrut-
1988.
tbn-i Kesir; Tefsir, Sbni Muhtasar, Daru Sbni, Kahire (tarihsiz).
tbn-i Kuteybe; el-mame ve's-Siyase (tahkikli), Muessesetu'1-Ha-lebi, Kahire
(tarihsiz).
tbn-i Manzur; Lisanu'1-Arab, Daru'l-Maarif, Kahire (tarihsiz), tbn-i Sa'd; et-
Tabakatu'1-Kubra, Daru'1-Fikr, Beyrut-1985.
tbnu'1-Esir; el-Kmil f't-Tarih, Daru'l-Kutubi'l-llmiyye (tahkikli), Beyrut-
1987.
Kenzu'l-Ummal; Tasnif: Nedim ve same Maral, Muessesetu'r-Risale, H^Bas.,
Beyrut-1986.
el-Kerderi, Hafzuddin b. Muhammed el-Ma'ruf el-Bezzaz; Mena-kbu'l-lmami'l-
A'zam, Daru'l-Kutubi'l-Arabi. Beyrut-1981.
Kurtubi, Tefsir, Msr-1967.
el-Mekki, mam Muvaffak b. Ahmed; Menakb-u Eb Hanife, Daru'l-Kutubi'l-Arabi,
Beyrut-1981.
Muslim; Sahih, Nevevi Serhi, Daru'r-Rayyan, Kahire (tarihsiz).
Nesei; Sunen, Suyuti Serhi, Daru'l-Beairi'l-lslamiyye, Beyrut-1989.
Suyuti; Tarihu'l-Hulefa, el-Mektebetu't-Ticariyyeti'1-Kubra, Ka-hire-1969.
Taberi; Tarihu'r-Rusul ve'1-Mulk (tahkikli), V. Bas., Daru'l-Maarif, Kahire-
1987.
Zemaheri; el-Keaf, Daru'l-Ma'rife, Beyrut (tarihsiz)
252
253
NDEKS
A
Abbas 130
Abdulhalim el-Cund 179
Abdullah b. Abbas 6^, 84,139,152,197
Abdullah b. Afif 89
Abdullah b. Amir 48,76
Abdullah Cevdet 15
Abdullah b. Hasan 187,201
Abdullah b. Huzafe 90
Abdullah b. Mes'ud 49, 50,80,142,185,
215,247
Abdullah b. Mubarek 220 Abdullah b. mer 62,84 Abdulmelik 94,244 Abdullah b.
Safvan 97 Abdullah b. Zi'1-Huveysra et-Temimi 19,
122, 150, 162 Abdullah b. Zubeyr 12,13, 81,93-98,115,
116,132,153,247 Abdurrahman b. Avf 136 Abdurrahman b. Ebi Bekir 83,84
Abdurrahman Ibn el-Es'as 98,193,247 Adem 14 Ahmet Emin 15 Ahnefb. Kays83 Aie,
(Hz.) 50,51, 127, 128, 247 Akil 44 Ali (Hz.) 17,18, 55, 59, 61-78, 82, 105,
109,121, 132, 182 Ali Zeynelabidn 20,133,190 Ameret Ibn Hazm 97 Amir b. Beir
el-Hacnedi 148 Amr b. As 44,49,60,61, 64,142 Amr b. Cermuz 60,64 Amr b. Dinar 99
Ammar b. Hamik 77 Ammarb. Yasir 60,77,126,182 Asm 142 At8 99
B
Bahailik 145
Basra 57,69,183,185
Beni Saide Sakifesi 40
Beyan el-Anberi 148
Beyhk 18
Bisrb. Curmuz el-DeW 148
Birb. Zenburl48
Buharil8,53,91,95,238
254
c,
Cafer Sadk 110,111
Cehm b. Safvan 149
Cemel 57,59,119,123,128, 131,151
Cerirb. Abdullah 59
Cezire, (el-) 202
D
Davud b. Ali 109 Davudb. Hindi 94
Ebu Abbas et-Tus 210
Ebu'l Bahteri 98,193, 247
Ebu Bekir 25,72, 81-83, 104,111,115,
123.128-130
Ebu Bekir el-Cessas 60,144,206, 241- 248 Ebu Berze el-Eslemi 89 Ebu Cafer
hlamur 201 Ebu Cehl 36,45 Ebu Fatma el-Ezd 148 Ebu Hureyre 246 Ebu lshak 248
Ebu'l-lshak el-Fezari 203 Ebu Leheb 37 Ebu Musa el-E'ari 42,61 Ebu Said el-
Hudri 122,150 Ebu Seyda Salih b. Tarif 148 Ebu Sufyan 72,90, 92, 129 Ebu Zer 126
Ehli Beyt 105,108,111, 114,115 Endulus 11 Erkam 134 Esma 93-95,98 Eres 147
Evzai 248
F
Fas 154
Fatma 38,105,106,126,128,132
Feyl7,110,153
Filistin 49
G,G .
Gaib mam 131 Gaylan Dimek 106
H
Habbabb. Eret 153
Haccac 132, 184
Hakim b. Ebi'l-As 91
Halid b. Abdullah en-Nahvi 99,148
Hami b. Urve 87
Hammad 186,189,192
Hamza b. Abdulmuttalib 61,248
Harus b. Serih 113
Haris b. Sureye 149
Harura 152
Hasan 70,71,115
Hasan b. Abdullah 204
Hasan b. Kahtabay 204
Hasan b. Kays 71
Hasan b. Malik 90,92
Hasan-Basr 91,157,242
H. brahim Hasan 12
Hasan'ul-Musenn 115,197
Hayzeran 212
Hicrb. Adiyy 19,78,79,138,184
Hindistan 32
Hiam b. Abdulmelik 108-113,149,200
Horasan 133,145,147,201
Hubeyb 102
Huneyn 126
Huseyin 84,89,90,108,109,127,132,
133,182,190,193 Huseyin Cahit 15
u
Ibn Arabi 13
Ibn Cerir 48
Ibn Ebi Leyla 98,110,189-194,210,247
Ibn Ebi Sarh 48, 51,135,136
Ibn Ebi Zib236
Ibn Esir 59,104
ibn Hacer 12,13
Ibn Hazm 154
Ibn Hubeyre 194-196,212
Ibn Kesir 60
lbnKuteybe41
lbnMulceml55
Ibn Sd 42
lbnSubrtimel89,194
Ibn Ziyad 78,79,86,89,183
brahim b. Abdullah 203,248
brahim b. Meymun es-Saik 201
brahim b. Suveyd 203
brahim b. Uyeyne 189
brahim en-Nehai 186,215
kbal 10,32
mam Malik 115,138,197,236
mam Muhammed 177,221
mam Yahya 113
mam Yusuf 44,177,178,189,220
mam Zeyd 191,247
mam Zufer 177, 178,186, 206, 220
sa b. Musa 212
smail b. Akabe 148
K
Kabe 90-93 Kadyanilik 145 Kalvin 183
Kasm b. e-Seybani 148 Kayser 10, 25, 83 Kerbela 13,21 Kerderi 202 Kum 72 Kurra
122 Kusayroullan 45
L
Laisizm 25 Leali 142 Lokman 140 Louis(XIV.)233 Lubnan 49
M.N
Machiavelli 21
Mansurb. Cumhur 113-115
Marksizm 32
Maverd 191
Mekkl89,190,219
Mervanb. Abdulmelik 184
Mervan b. Hakem 12,13,48,50,57,82,
83,93,104,113,114,135,136 Merukb. Ecda 15,18,42,64 Meruiyyet231 Merutiyet 32
Mevali 148 Mevdud 16, 179 Msr 15, 32,94,153 Mihleb 154 Militarizm 32 Monari
27,224 Muaviye(H.)91,92 Muire b. Musa 82 Muire b. SuT 78,79,81 Muhacir 19,97
255
tarayan adem algul
email adem.algul@gmail.com
Mustafa slamolu _ mamlar Ve Sultanlar
Kitaplar, uygarla yol gsteren klardr.
UYARI:
www.kitapsevenler.com
Kitap sevenlerin yeni buluma noktasndan herkese merhabalar...
Cehaletin yenildii, sevginin, iyiliin ve bilginin paylald yer olarak
grduumuz sitemizdeki
tum e-kitaplar, 5846 Sayl Kanun'un ilgili maddesine
istinaden, engellilerin faydalanabilmeleri amacyla
ekran okuyucu, ses sentezleyici program, konuan "Braille Not Speak", kabartma
ekran
vebenzeri yardmc aralara, uyumluolacak ekilde, "TXT","DOC" ve "HTML" gibi
formatlarda, tarayc ve OCR (optik
karakter tanma) yazlm kullanlarak, sadece grmeengelliler iin,
hazrlanmaktadr. Tumuyle ucretsiz olan sitemizdeki
e-kitaplar, "Engelli-engelsiz elele"duuncesiyle, hibir ticari ama
gzetilmeksizin, tamamen gnulluluk
esasna dayal olarak, engelli-engelsiz Yardmsever arkadalarmzn youn emei
sayesinde, grme engelli kitap sevenlerin
istifadesine sunulmaktadr. Bu e-kitaplar hibirekilde ticari amala veya
kanuna aykr olarak kullanlamaz, kullandrlamaz.
Aksi kullanmdan doabilecek tumyasalsorumluluklar kullanana aittir. Sitemizin
amac asla eser sahiplerine zarar vermek deildir.
www.kitapsevenler.com
web sitesinin amac grme engellilerin kitap okuma hak ve zgurluunu yuceltmek
ve kitap okuma alkanln pekitirmektir.
Ben de bir grme engelli olarak kitap okumay seviyorum. Sevginin olduu gibi,
bilginin de paylaldka
pekieceine inanyorum.Tum kitap dostlarna, grme engellilerin kitap
okuyabilmeleri iin gsterdikleri abalardan ve
yaptklar katklardan turu teekkur ediyorum.
Bilgi paylamakla oalr.
Yaar MUTLU
LGL KANUN:
5846 Sayl Kanun'un "altnc Blum-eitli Hukumler" blumunde yeralan "EK
MADDE 11" : "ders
kitaplar dahil, alenilemi veya yaymlanm yazl ilim ve edebiyat
eserlerinin engelliler iin uretilmi bir nushas yoksa
hibir ticar amagudulmeksizin bir engellinin kullanm iin kendisi veya
uuncu bir kii tek nusha olarak
ya da engellilere ynelik hizmet veren eitim kurumu, vakf veya dernek gibi
kurulular tarafndan ihtiya kadar kaset, CD, braill alfabesi ve benzeri
formatlarda oaltlmas veya dun verilmesi
bu Kanunda ngrulen izinler alnmadan gerekletirilebilir."Bu nushalar hibir
ekilde satlamaz, ticarete konu edilemez ve amac dnda kullanlamaz ve
kullandrlamaz.
Ayrca bu nushalar uzerinde hak sahipleri ile ilgili bilgilerin
bulundurulmas ve oaltm amacnn belirtilmesi zorunludur."
bu e-kitap Grme engelliler iin duzenlenmitir. Kitab Tarayan ve Duzenleyen
Arkadaa
ok ok teekkur ederiz. Kitap taramak gerekten incelik ve beceri isteyen,
zahmet verici bir itir. Ne mutlu ki, bir grme
engellinin, duzgun taranm ve hazrlanm bir e-kitab okuyabilmesinden duyduu
sevinci paylaabilmek
tum zahmete deer. Sizler de bu mutluluu paylaabilmek iin bir kitabnz
tarayp,
kitapsevenler@gmail.com
Adresine gndermeyi ve bu isimsiz kahramanlara katlmay duunebilirsiniz.
Bu Kitaplar size gelene kadar verilen emee ve kanunlara sayg gstererek lutfen
bu aklamalar silmeyiniz.
Siz de bir grme engelliye, okuyabilecei formatlarda, bir kitap armaan
ediniz...
Teekkurler.
Ne Mutlu Bilgi iin, Bilgece yaayanlara.
Mustafa slamolu _ mamlar Ve Sultanlar

You might also like