Professional Documents
Culture Documents
Hariciler (Haruriye)
Kendilerine "kurra" denilen bir kesimden sz eder kaynaklar. Daha sonra bu
kesime lider olacak Abdullah b. Zi'l-Huveysra et-Temim Rasulullah'a kar
yapt saygszlktan dolay onun tekdirine muhatap olmu ve bundan dolay da
hakknda Tevbe Suresinin 58. ayeti nazil olmutur. Bu zat hakknda bize
aktarlan bilgiler sadece bu kadar deil. Ebu Said el-Hudri'den gelen bir haber
yle:
"Ebubekir Rasulullah'a gelerek yle dedi:
"-Ya Rasulallah, ben u vadiden gelirken guzel yuzlu
150
bir adamn huu iinde tek bana namaz kldn grdum."
"-Git onu ldur!"
"-Ebubekir gitti. Onu namaz klarken grdu; ldurmeyi ho grmeyerek dndu. Nebi
(s) mer'e: "-Git onu ldur!
Gitti, onu ayn hal uzere grdu ve dndu. Rasulullah Ali'ye:
"-Git onu ldur!
Ali gitti; fakat onu bulamad. Bunun uzerine Nebi (s) buyurdular ki:
"-Bu ve bunun adamlar Kur'an okurlar boazlarndan aa inmez, okun yaydan
kt gibi dinden karlar ve bir daha da dnmezler. Onlar ldurun. Onlar
yaratklarn en erlileridir."88
Bu Rasulullah'm bir mucizesidir. Bu zat daha sonra muslumanlarn bana bela
kesilecek, bu belay temizlemek yine Hz. Ali'ye duecektir.
Onlar aslen Iraklydlar. Hz. Osman'n akrabalarndan kimi valilerin
icraatlarndan dolay ona sitemde bulunuyorlar, onu suluyorlard. Sonunda Osman
(r)'a duman oldular. Ona tabii olanlar tekfir ettiler. Osman'a olan
dumanlklar onlar Ali safnda savamaya yneltti.
Cemel savama katlanlar tekfir ediyorlar, Cemel'de savarken kafirlerle
savayoruz diye savayorlard.
Sam valisi, halifeye kar ayaklannca Hariciler'e haber yollad. Osman'n
haksz yere ldurulduunu, ksasn vacip olduunu, kendisine bu konuda yardmc
olmalar gerektiini syledi.
Sffin'de Sam ordusu bozguna uramt. Aylarca surdu Sffin. Ordunun eridiini
gren Muaviye'yi bir tela al-88. bn-i Hacer, Fethu'l-Bari, Kitabu
stitabeti'l-Murteddn, XIII312.
151
mt. Amr b. As imdadna yetiti. Al-i mran, 23. ayetini delil gsterreek bir
harp hilesine bavurdu. Gerek sebebini daha nce akladmz hakem olayn
Ali (r) kabul etti ve bir mektup yollad. Mektup "bu mu'minlerin emiri Ali'den
Mua-viye'ye" diye balyordu. Sam valisi bu mektuptaki "muminlerin emiri"
ibaresini reddedip babasnn ve kendi adnn yazlmasn istediler. Hz. Ali bunu
kabul etti; lakin "kariler"89 buna iddetle kar ktlar. Hilafet ordusuyla
ayaklanan Sam ordusu arasnda bir anlama yapld. Irak ile Sam arasnda
hakemlerin tayin edecei bir yerde ve zamanda bir araya gelinecekti. Hariciler
ite bu Sffin dnuunde Ali (r)'den ayrldlar. Bahaneleri: "Hukum ancak
Allah'ndr" ayetiydi. Halbuki Hz. Ali'yi "biz Kur'an'a kar
savaanlayz, Kur'an'a kar savaanlarla savarz" diyerek hakem'i kabul
etmeye zorlayan kendileriydi. Hz. Ali "onlar Kur'an'n hukumlerine isyan etmek
iin sayfalarn kullanyorlar. Kur'an bendedir. Onu ben tatbik ediyorum."
dediyse de sz dinletemedi. Yine bunlar, bn Abbas'n hakemliine itiraz
etmilerdi. Kendileri sebebiyle zafer iken bir bozguna dnuen Sffin dnuu
yapacaklarn yaptlar. Saylar yaklak sekiz bin kadard. Harura denilen
yerde toplandklar iin kendilerine "Haruriye" ad verildi.
Hz. Ali onlara bn Abbas' yollad. Bir ou gruunden vazgeti ve Kufe'de
hilafet ordusuna iltihak etti. Vazgeme-yip gruunde direnenlerle Nehrevan'da
savat. "Ali hakem gruunden vazgeti" ayias kt. Bunun uzerine bir ou
geri dndu. Hz. Ali hutbede bunun aslsz bir ayia olduunu syleyince
mescidden "Hukum ancak Allah'ndr" sesleri gelmeye balad.
Halife bunun uzerine u unlu tesbitini yapt: "Kendisiy-
89. Kurra: Kelime olarak " okuyanlar" anlamna gelir. Hicri 1. asrdaki
kullanm ise bu anlam tamamakta. Kelimenin semantiini aratrdmzda ilk
dnemlerde 'kurra' terimi daha ok 'muttaki alim 'yerine kullanlmaktadr. bn-i
Hacer de bu anlam tercih etmektedir.
152
le batl kastedilen hak sz. (Kelimetuhakkun, yuradu biha batlm) Sizin bizim
uzerimizde u hakknz var: 1- Szi mescitlerden alkoymamak, 2- Fey'den
paynza dueni vermek, 3- Siz fesat (ktal) karmadka sizinle
savamamaktr." Bunlar gruplar halinde ayrldlar. Hz. Ali onlar geri ard.
Onlar nce tahkim'i kabul etmekle dinden ktn kabul edip ardndan tevbe
etmesini art kotular, ondan sonra da halifenin elisini ldurmeye kalktlar.
Bu dnemde siyasi bir hareket olarak ortaya kan bu topluluk kendilerine zgu
kimi inan ilkeleri tesbit ederek bir mezhebe dnutu. Kim kendileri gibi
inanmyorsa onun kan, mal, rz helldi. Bunda gru birliine vardlar.
nlerine geleni sorguya ekip kendileri gibi inanmayan lduruyorlard. Sekin
sahabi Habbab b. Eret'in olu Abdullah ha-nmyla birlikte ordan geerken
sorgulayp ehid ettiler. Hamile olan hanmnn karnm yardlar. Bu haber Hz.
Ali'ye ulanca Sam iin hazrlad orduyla onlar Nehrevan'da bast, iki elin
parmaklan saysnca adam ancak kurtulabilmiti. Bunlar daha sonra yanda bularak
oaldlar. Hz. Ali'yi katledene kadar gizlendiler; unku ondan ok
korkuyorlard.
Hz. Hasan'm bar yapmasndan sonra Sam'a kar ayaklandlar. Ayaklanma iddetli
bir ekilde bastrld. Mu-aviye ve Yezid dneminde bir daha sesleri kmad.
Abdullah b. Zubeyr Sam dndaki tum beldelerin biatini alp halife olunca
Mervan ona kar isyan ederek hilafet iddia etti. Sam'dan Msr'"a kadar olan
blgeleri istila etti. Hariciler Irak ve Yemame'de ayr ayr ayaklandlar.
Yemame ekolu Harici akidesine Bir madde daha ekjedi: Kendileri gibi inansa dahi
kendilerinden olmayanlarla savamayan kimse de kafirdir.
Haricilik, akidesini oluturduktan sonra fkhn da tedvin etmiti. Bu fkhta
1- evlinin zinasndan recmin kaldn-
153
laca, 2- hrszn elinin omuz kkunden kesilecei, 3- ha-yzl kadna hayz
muddetince namazn farz olduu, 4- emr-i bi'1-ma'ruf ve nehy-i ani'l-munker
farizasn terkedenin (zurlu de olsa) kufre girecei, 5- buyuk gunah ileyenin
tekfir olunaca, 6- ehl-i zimmet ve onlarn mallarna el surmenin haram
olacan hukme baladlar.
Daha sonra Emevi komutan Mihleb onlarn bir ounu ldurdu. Abbasiler dneminde
onlardan bir ksm Fas'a gitti. bn Hazm, Haricilerden baz kollarn
itikadlannda ar git- s tiini, Kur'an'a farkl yaklamlarndan dolay
gunde iki | vaktin farz olduuna inananlarn olduunu nakleder. Yine V ayn
kaynak bu "ar" Haricilerin (gula't) yeenlerle ve to- | runlarla evlenmeyi
caiz grduunu, Hajriciler'den kuuk bir grubun da Sure-i Yusuf u inkar ettiini
aktarr.90
Evet, ksaca hikayeleri byle olan Hariciler slam tarihinde ortaya kan en
tipik topluluktur. Saplantnn ve taassubun bylesi tarihte ok az grulmutur.
Bu manta 'hakikati hakikat adna katletmek' diyebiliriz. Bu kesim Prudhon ve
Bakunin'in tanmlad anlamda ilk slam anaristleridir. Haricilik ad ise
anarizmin sistemlemesidir. Her tepkisel harekette grulduu gibi bu hareketin
kndaki arlkta da tepkiselliin pay buyuktur. man btna hapseden ve
ameli hie sayan Murcie'ye ve Cebriye'ye tepki olan bu hareket ameli ve d
grunuu yuceltmi, belki putlatrmtr. Uygulaycsz nassa sarlmann
tehlikesine tarihi bir rnek tekil eden Hariciler'in en buyuk sknts
'kitapszlk' deil 'peygambersizlik'tir. Kur'an'm srf zahirine bakp sunneti
teri kayna saymayan Hariciler Kur'an'da bulamadklar yasaklar mubah
saymlar, Rasulullah'n uygulamalarn grmezden gelerek ayetleri yorumlamaya
kalkmlardr.
90. bn-i Hacer, Fethu'l-Bari, Kitabu stitabeti'l-Murteddin, XIII315-325.
154
Bu frkann k slami siyasetin en etin snav olmutur ve slami siyaset
bu snav yuzunun akyla vererek ynetimi elinde bulunduranlara muhaliflerine
kar -canlarna kasdetseler dahi-nasl davranlacan retmitir. Hz. Ali'nin
kendisini dahi tekfir eden bu hizbi musluman sayarak onlarn haklarn tanmas
ve yerine getirmesi, katili bn Mulcem'e iyi muamele yaplmasn sylemesi,
tarihin az kaydettii rneklerdir. Bu snava Hristiyanlk da girmi; lakin
snavdan ok ktu puan alarak kmtr. Avrupa Orta a'nda "yoksul sa"
sloganyla "Dadaki Vaaz"m nassla-rn kiliseye kar delil olarak kullanp
dalara ekilen Fra Dolsino ve adamlarna kilisenin gsterdii tepki korkun
olmu, binlerce insan geceli gunduzlu yaklan atelere diri diri atlmtr.
Hristiyanlk tarihinde, rgutlu ve resmi dine kar Haricilerden ok daha soylu
duygularla ayaa kalkan bu insanlar, deil haklarnn tannmas insan bile
saylmamlardr.
Toparlayacak olursak;
1- Hariciler, slami siyasette adaleti, itikatta ameli art saymayan Murcie'nin
zddna adaleti ve ameli tek belirleyici unsur sayarak tefrite sapmlar; emr
bi'1-ma'ruf nehy ani'l-munker farizasn yanl anlayarak holarna gitmeyen her
durumda silahl isyana gitmek biiminde yorumlamlardr.
2- Tekfir virusunu slam'a tamlar, bugun kendilerini beenmeyen mezheplerin
bile ardndan gittii ktu bir r amlardr.
3- Saplantnn ve banazln cinayetin bur ad olduunun en tipik timsali
olmular, tum banazlklarn ve mer-dut taassubun frsat bulunca sahibine neler
yaptrabileceine ibretli bir rnek tekil etmilerdir.
4- Kur'an'm mesajn paralamann, hakikati paralamak olduunun, paralanan
hakikatin de hakikat olmaktan kp nasl bir batla kap atnn simgesi olan
Haricilik,
155
paray butune tercih eden anlayn vard vahim noktadr.
Mutezile
Emevi ynetimi, 'saltanatlar iin1 tehlike oluturmayan akmlara ses
karmamasyla tannr. Ynetim en ufak i^yan kokusu ald yeri, -isterse bu
yer mescid-i haram olsun- ta ustunde ta brakmamacasna yerle bir ederken bir
yandan da kendine ve icraatlarna meruiyet salayacak dayanaklar aryordu.
Saadet asrnda uygulanan islam fkhnn (+ akide) tahrifat byle balad.
islam teriinin fiili kayna sunnetin berrak rman yneticilere yaltaklanmak
isteyen yalan makinalan full-ti-me alarak bulandrmak istiyorlard. Tabi,
ynetim kartlar da bo durmuyor, onlar da ynetim aleyhine hadisler uydurarak
yapyorlard ayn ii. Olan o pak kaynaa oluyor, atlan amurla "sunnet"
bulandmlyordu.
Bu dnemde u ekolden biri olan Murcie iktidardadr. kincisi olan Sia Hz.
Huseyin'in ehadetiyle ar bir darbe almtr. Hariciler ise daha cne
yedikleri ar darbenin etkisiyle muhalefetlerini silahl mucadele biiminde
deil kela-mi tartmalar yaparak yurutmektedirler.
Szkonusu tartmalarn k da yine siyasi olduu halde i gittike
sulandrlm, tartmalar baka alanlara da kaydrlmtr. Bunda, tarihilerin
kaydettii gibi slam'a yeni giren ya da girmi gibi gzukup dini tahrif etmeyi
amalayan kesimlerin pay kuumsenemez elbette. Tartmalarn eksenini "imamet"
ve "buyuk gunah ileyenin durumu" konular olutururken daha sonra bunlara
muteabih ayetler, Allah'n sfatlan vs. gibi konularda dahil edildi. Grulduu
gibi nce siyasi kaynakl sorularla balayan tartmalar daha sonralar
muteabihat gibi siyasi olmayan konulan da kapsamtr.
156
Bu tartmalann en ok yapld yer, tabiatyla o zamann kamuoyu oluturma
merkezleri olan camilerdir, ite Basra Mescidi de bu merkezlerden biri. nlu
isim Hasan el-Basri o dnemin universitesi saylan bir ders halkasnn
muderrisidir. Kendisi Emevi ynetimini kyasya eletirdii, Hz. Muaviye'yi
yapt icraatlardan dolay itham ettii, teklif edilen grevi ve ucreti kabul
etmedii halde kyam etmeye yanamam, edenlere de kar kmtr.
Hasan el-Basri baarl olaca upheli olan hareketlere kalklmamasn
tavsiye etmi; lakin kardei dahil Emevi-lere ka kyam edenlerden bir ou da
onun ders halkasnda yetimilerdir.
Basri'nin halkasnda gunun moda konusu "buyuk gunah" tartlmaktadr.
rencilerinden Vasl b. Ata hocasna bu konuda muhalefet eder. Aslnda M. Ebu
Zehra'nn da dedii gibi, Vasl'n gruuyle Basri'ninki arasnda mahiyet fark
deil, ifade fark vardr. Hasan el-Basri buyuk gunah ileyenin "munafk"
olacan sylerken baz kaynaklarda Mutezile'nin kurucusu olarak gsterilen
Vasl b. Ata da "o kii fasktr; yeri imanla kufur arasndadr; (el-menziletu
beyne'l-menzileteyn) tevbe etmeden lurse cehennemlik olur." diyordu. Bu fark
ciddi bir fark deildi. Dolaysyla hoca ile talebe arasndaki bu anlay fark
yle birbirine zt eyler deildi.
Mutezile'nin kna sebep olarak gsterilen bu hadise hele bylesine asla
taalluk etmeyen bir gru farkyla bir ekolun kn tam aklayamamakta.
Zaten Mutezile Hasan el-Basri'yi kendilerinden saymakla bu gruu
nakzetmektedir. Dorusu frkalar muhaliflerini dourmutur. Mutezile imam,
cumhuri temsil eden Hasan el-Basri'nin halkasndan karken, ehl-i sunnet imam
el-E'ari'nin, Mutezile halkasndan kmas bunun en tipik rneidir.
Mutezile'nin kma ok daha ciddi sebepler gsterile-
157
bilir. Bunlardan biri, dinde ar hogruye kaan Murcie ile ok kat bir
tutumu benimseyen Hariciler'in arasnda orta bir gru ortaya koyma abasdr.
Ancak byle bir kargaada orta yolu bulmak ne kadar mumkun olabilirdi? Tabii
Mutezile'nin akibeti bu sorumuza cevap olarak yeterlidir. /
Onlar ne Hariciler gibi "buyuk gunah ileyen kafirdir" dediler ne de Murcie gibi
"gunah insana hi zarar vermez" dediler. Bu iki inanc ortalayarak "el-menziletu
beyne'l-menzileteyn" (ikisinin arasnda bir yer) bitiler.
Mutezile'nin kn ta Hz. Hasan'n hilafetten feragatine kadar gturenler de
var.
Ne yandan baklrsa baklsn bir tepkinin ocuu olan bu gurup yava yava
rgutlenmeye balayan 'hadisiler'i karsnda bulmutur. Doal olarak nakle
kar akl n plana karan Mutezile tartma meydanlarnn aranlan mubarizi
olmutur.
Bu frkay aklllarm, frkas olmaktan karp aklc-lar'n frkas yapan
farkl sebepler vardr. Bunlarn banda slam kulturunun dier kulturlerle
(Fars, Yunan, Hind) atmas sonucu ortaya kan sorular ve itirazlar
cevaplamak, Emeviler'in devlet politikas haline gelen arap rklna tepki
gstermek ve ounluunu arap olmayanlarn oluturmas, Harici dogmatizmini
reddetmek iin akln n plana karlmas gibi sebepler gelmektedir.
zellikle slam' ierden ykmak iin musluman olmu gibi grunup de gerekte
slam'a olan dumanln onu sorularla tahrif ederek aa vuran zndklar
karlarnda bulan Mutezile bu fiili grevi fahri olarak ustlendiler. Bu arada
akidelerinin esaslarn oluturdular. Bunlar be esastr: Nasl bir Allah'a iman
sorusunun cevab olan Tevhid; yaplan ktulukleri ho gstermek iin, kulu
yaptndan sorumsuz sayan Cebriye'yi red iin konulan Adi; ceza ve mukafat
konusunda Murcie'yi red iin konulan Va'd ve Vaid; buyuk gu-
158
nah ileyenin ahiretteki yeri konusundaki el-Menziletu Beyne'l-Menzileteyn ve
slam'n tahrifini nlemek ve Hari ilerle Murcie'yi red iin Emr-i Bi'l-Ma'ruf
Nehy-i Ani'l-
Mwker.
Mutezile'ye gre mam ummet tarafndan seilmeli, hatta -ounlukla bile deil-
ittifakla seilmelidir. htilaf zamanlarnda imam semek caiz deildir. mamet
er'an farzdr. mam'm herhangi bir soydan olma art yoktur. Kurey yahut
a'cemi (arap olmayan) farketmez; yeter ki adil ye ehil
olsun.
Mutezile f ask imamn arkasnda namaz klmaya cevaz vermez. 'Emr bi'1-ma'ruf
nehy ani'l-munker' asldr. Adaletten ayrlan bir ynetime kar bakaldr
farzdr. Ancak bu, imkan ve guvenin tesisine baldr. Hariciler, Murcie ve
Mutezile'nin kapt en buyuk konu gunahkar muslumanm
durumudur.
Mutezile'nin sahabe arasndaki ihtilafa yaklam da mulak ve ciddiyetsizdir.
Bu hizbe bal kimi guruplar Ra-sulullah'm gerek ashabna dil uzatmaktan
ekinmemilerdir. slam tarihine yaklamdaki bu tepkisellik ve arpklk onlar
hadis ve icmay redde gturmutur.
Bir yanda hadis ad verilip savunulan mevzuat (uydurmalar) dier yanda uydurma
var diye mutevatiriyle ahitliyle terkedilip kurutulmaya allan teri
kayna: frat ve tefrit. Yani bir kesim ocua leendeki pis suyla birlikte
sahip karken, dier kesim pis suyla beraber ocuu dafeda ediyordu. Yine bir
kesim (Murcie) asr- saadetin tescilli munafkla-nn dahi" sahabe" tanmna
sokup onlarn batl sz ve davranlarm kutsamaya alrken, beri yanda
Rasulullah'n gerek ashabn dahi onlarla birlikte sulayp onlarn ortak
grulerini (icma) delil saymayan duunce...
Bir yandaRasulullah' a iftira olduunu bile bile nce uydurulup ardndan "din
budur" diye sarlman nakli hurafeler,
159
tede selim bir kalbin (akln) urunu olmayan ve birbirini nakzeden akli
hurafeler.
Bir yanda taklidin batana saplanm, duunmeyi dahi gunah sayan kat nakilci
anlay; tede hur duunce adna katledilen ve karalanan koca bir birikim ve
kat aklc anlay.
C- SONU
ideal ve tamamlanm bir butun'un ad olan "slam", hilafetin saltanata dnuumu
sebebiyle paralannca, ortaya ite bylesine hazin, bylesine krk bir tablo
kt.
Birbirleriyle ekien, birbirlerini tekfir eden, kanl bakl kavgalara
girien, ard arkas gelmeyen blunmelerle korkun bir snav veren ummetin ezici
ounluunun ya bu kavgalardan haberi olmam ya da konum ve artlar gerei
raid halifelerin izdii izgide inanmaya devam etmitir. Ancak, tabiatyla
bunlar ana kitleyi oluturmakla birlikte, toplumun sradan insanlardr. Tum
toplumlarda kopan fiili, fikri ve akidevi frtnalarda bu kesim hep ortada yer
almtr. Tum deiimlerin bir ekirdek kadrosu vardr ve bu ekirdek kadro ana
kitleyi etkileyebildii oranda hedefine ulamtr. Szkonusu ihtilaflarda da bu
toplumsal kanun bozulmamtr. Ancak tartmalarn odan Medine, Kufe, Sam,
Basra gibi ilim merkezleri oluturmu, gruler ve kart gruler, devrimler ve
kar devrimler, tezler ve antitezler hep bu gibi merkezlerde ortaya kmtr.
Bylesi bir karmaada sanki her ey atomize olmaya hazrdr. Akam birlikte
duunup, birlikte sava veren insanlar bir de bakmsnz kuuk bir ihtilaftan
dolay sabah paralanmlar, ok gemeden bu kuuk ihtilaf buyutulmu ve
160
bayraklatnlm; dun falancalara kar birlikte savaan insanlar bugun
birbirleriyle savaacak konuma girmiler.
Sffin'de mzraklarn ucuna taklan Kur'an ayetlerinin nasl ie yaradm
renen kart gruplar birbirlerine kar ayn yntemi kullanarak galip gelmeye
almlar, diline ayeti geiren 'selli seyf etmitir. Bazlar ayetle de
yetinmemi, onun altna mevzuat'tan destek bulmaya da almtr.
Aslnda bir ou samimi niyetlerle yola kan frkalar, kr taassubun tesiriyle
ksa surede duman kamplara dnumutur. Belki, frkalarn kurucusu olduu
sylenen insanlar bile kurduklar varsaylan hizipleri tanyamam, iyi niyetle
ktklar yolun nasl arptldm grup kendileri bile armlardr. Ayn
ekolun insanlar birbirlerini, hatta ekolun kurucusunu bile tekfir etmekten
ekinmemitir.
Tarihin bu kesitine bakarken, her zaman duulen yanla dumek istemeyiz.
Hizipleri tarihi birer olgu olarak ibret almak ve Islami hareketin tecrube
daarcna katmak iin deil de, ou gemi gitmi, artk mensubu bile
kalmam hizipleri ve insanlar ta yuzlerce yl geriden kyasya talamak, bunu
yaparken de ummetin ortak menfaatlerini deil merep gayretini esas almak doru
bir yntem olmasa gerek. Eer eletirilecekse bugun ummet iin tehlike tekil
eden duunceler ve akmlar eletirilmeli, bu yaplrken onlarn yaptn
tersinden yapmak gibi bir hataya dumek yerine, sla-mi hareketin ortak
menfaatleri gznunde tutulmaldr. Bu eletiri yaplrken de adaletli ve
itidalli olmaya dikkat edilmelidir.
Bu dnemde ortaya kan bu ekollerin hi mi iyi ynu olmamtr? Buna "hayr"
demek, bata olaylarn yaand zaman ve yaayan neslin slam'n dou tarihi
iindeki farkl yerini grmezden gelmektir.
Gerek Sia, Murcie, Mutezile ve Hariciye; gerekse bun-
161
larn ilk asrdaki kollan zaman itibaryla hicri ilk yuzylda ortaya km
hareketlerdir. Bu hareketleri ortaya karan olaylar baka bir corafyada kp
slam toplumuna tan-mamtr. Butun bu hareketlerin iinde az ya da ok asr-
saadetin birinci, ikinci, uuncu kuandan (sahabe, tabiin, te-beu't-tabiin)
insanlar doal olarak bulunmulardr. Bunun aksini duunmek de tabiatyla mumkun
deildir. Elbette bu 'insan'lar da her toplum gibi 'msanMlarnn gereini
yapmlardr.
slam'n ideal butunu paralannca her hizip hakikatin bir parasn ellerinde
bulunduruyorlard. rnein Sia sarslan adaleti yuceltirken, Murcie kaybolan
sevgi ortamn yeniden ortaya karmak iin "iman sevgidir" arlna
kamt. Hariciler Murcie batmliine tepki olarak kaybolmakta olan "amel"i
yucelteyim derken onu putlatrm, Mutezile ise "nass" ticaretiyle geimini
temin eden ve Emr-i bi'1-ma'ruf Nehy-i Ani'l-Munker'i fitne sayan sakat anlaya
tepki olarak akl n plana karp zndklara kar tevhid'i, zalim yneticilere
kar da Emr-i bi'1-Ma'ruf Nehy-i Ani'l-Munker'i bayraklatrmlardr.
"Cehenneme varan yollar iyi niyet talaryla delidir" diyen gerekten doru
sylemitir. Bu hakikat paralar kimi hiziplerin taknlna engel olamam,
paralanan hakikat hakikat olmaktan kp sahibinin elinde hakikati katleden bir
araca dnumutur. rnein sevgi ve muhabbet hakikatini diline dolayan Murcie,
Bizans'n devletin dine mudahale etme geleneini slam'a ilk sokan hizip
olmutur. Yuzyllardr tartlagelen ve fedakar insanlarn murluk
gayretleriyle durultulmaya allan hadis rman bulandrmakla Murcie bugun
kku kesilmi Hariciler'den daha ktu ve kalc tahribat yapmtr. Her zaman
her toplumda bu ekoller gibi duunen insanlar kabilecektir. Bu asr- saadette
de olmutur. Harici reisi Abdullah b. Zi'1-Huveysra buna
162
rnektir. Bu ksmi ve munferit rneklerden yola karak bir genelleme yapmak
sanrm doru olmaz. Ancak, bu inan biimlerinin organizeli ve rgutlu olmas
durumunda i deimekte; hele elinde devlet gucunu de bulunduruyorsa, bu
toplumsal bir sapma anlamna gelmektedir. ada Mur-cie'nin bugunku durumu
budur.
Evet, hicr birinci yuzyln siys, tikd ve fkh haritasn gzler nune
serdiimizde iinden kamayacamz bu karmaada birilerinin kp paralanan
hakikati butunletirmesi ve dengeli, ilk rneine uygun bir ekol oluturmas
gerekiyordu.
Bu yle bir tavr olmalyd ki; ezilen mazlumlar savunurken kendisi fiili,
kavli ya da fikri bir zulme sapmamak, anariyi reddederken statukocu ve duzenci
konumuna duup, ne akln Murcie gibi kalbine kurban etmeli, ne kalbini Mutezile
gibi aklna kurban etmeli ve ne de Hariciler gibi her ikisini kavline ve
bileine kurban etmeliydi.
Bu tavr sistemletirmekle kalmayp onu yaantsyla somutlatranlardan biri de
mam- Azam Ebu Hanife'div.
O, ihtilaflarn balangcndan kendisine kadar olan zamanda usuluyle tedvin
edilip yaantyla rneklenmemi olan "cumhur-u ulema"nm duuncesini tedvin etti
ve hayatyla da rnek oldu. Ondan nce elbette bu konular duunen, yazan,
yaayan fertler gelip gemiti. Lakin bunlar munferit kalm; bu dengeli tavr
bir usul erevesinde tedvin edilmemiti. Hem siyasette, hem fkhta imam olan
Ebu Hanife'nin hayat ve gruleri kendisini O'nanisbet eden ada alimlerin
teslimiyeti tavrlar karsnda daha bir nem kazanyor.
Burada unu belirtmekte yarar gruyorum: slam tarihinde her turlu anlaya bol
bol rnek bulmak mumkun. Tarihten rnek bulmu olmak bir davran
merulatrmaya yetmiyor. Aslolan meru rnekleri almaktr. Tarihimiz yal-
163
nz hainlerden, ahmaklardan, cahillerden, zalimlerden ve zelillerden muteekkil
deildir. Bu tarihin nebevi izgisini temsil eden sadklar, ehidler, mucahid ve
muttaki alimler, izzetle lmeyi zilletle yaamaya tercih eden asil insanlar da
vardr.
KNC BLM MAMI AZAM EBU HANFE
I. TARH VE BZ
Tarihleen nan-nanluan Tarih
Tarihilerin bir yargs vardr: Tarih ilimlerin anasdr. Muslumanlar olarak
bilim, kultur ve siyasetin de dinamii olan tarih karsnda yeterli hassasiyeti
gsterdiimiz sylenemez. Gunu yaayalm, hali deerlendirelim diyoruz. Bunlar
gemie lakayt kalmamzn mazereti olamaz. Gemie nem vermek, daha hzl
sramak iin geriye gerilmektir. Ciddi klar gemii ve gelecei ciddiye
alan insanlarn iidir. Gemi de gelecek de hayat adn verdiimiz bu 's-rat'm
bir parasdr. Ciddi insanlar ise kksuz ve temelsiz bilgilerle deil, salam
kaynaklara dayal salkl bilgilerle yetiir.
Tarih bazlar iin nostaljik duygularn tatmin edildii bir mefahir
silsilesidir. Bu bakasna gre o hep 'anl ve anl' tarihtir. Uyankken
tatl ruya grmek isteyen, iinde bulunduu zamann uygun bir yerinden giriverir
bu at kinemeleri ve nal sesleriyle enlenen zaman tuneline. Sahlanan zlemini,
ackan duygularn byle bir yntemle tatmin eder. Ucu tarihperestlie kadar
varan bu tavr 'inanlaan tarih' deyimi guzel ifade eder.
Sanl tarihi bilmek yeterli deildir; ona inanmak gerekir bu anlaya gre. Onu
ayklamak, eletirmek, elemek, tahlil
167
etmek caiz deildir. Hoa gitmeyen sahneleri cilve-irabbani olarak grmek, o da
olmazsa te'vil etmek gerektir. Bu anla-ytakilerin maksad 'tarihi
hayatlatrmak' deil, hayat ta-rihletirmek, ona antik ve moral bir boyut
eklemektir.
Bunun tersi bir anlay da en az bu kadar sakat: Tarihle-en inan... nancn
hayata hakim klacak gayreti sergilemeyen onu muzelik bir eya gibi
tarihletirme yolunu semekte. Hayat tarihletiren birine tarih denen kadim
canl ne verebilir? Byle birinin, olaylara ve ahslara bakarkenki durumu
rahmetli babasndan kalan antika bir hatraya bakp geiren adamn durumu
gibidir.
Bir musluman iin tarih butun bunlardan farkl deerlendirilir. O bazen ilim ve
ibretler meheri olmaktan kp bir akide oluverir. Tarih; barndan Kur'an'
karp, Rasulullah (s)' karp uzatnca size, inancnza konu olduunu
anlay-verirsiniz. Bylesi bir durumda o "esatiru'l-evvelin" (evvelkilerin
hikayeleri) deil, bir inan manzumesidir.
Cahiliye ann ataperestleriyle amzn ataperest-lerinin ortak bir saldr
uslubu var: slami deerleri zamann mudahalesine ak tarihi bir olay olarak
sergilemek. ala-rustu mesaj belli bir aa, belli bir zaman dilimine
hapsetmek; yani her an mesaj olan islam' ad brakmak. Onlarn bu
cinayetlerine tarih uurundan yoksun musluman-lar da iki ekilde ortak
olmaktalar. Birincisi gemie ilgisiz kalarak, ikincisi islam'n saadet an
insanustu, doaustu bir konuma yukseltip onu kutsayarak.
Tarih ve Amel
Tarihin akidemize konu olduunu sylemitim. Bu, akidenin tarihlemesi ya da
tarihin akidelemesinden ok farkl bir ey. Belki' akidenin tarihileme si'Gir.
Zaman akidemize konu oluyor da amelimize olmayacak mdr? Bu sorunun cevab
'evet'tir ve 'niin'i de mezhep vakasnda yatmaktadr.
168
Mezheplerin fkhi ekoller olduu gznune alnrsa bu olguyu fkhtan bamsz
deerlendiremeyeceimiz aa kar. Mezhepler slam fkhnn yapsndan
kaynaklanan dinamizmin doal bir sonucudur. Ne yazk ki slam fkhnn
dinamizmini temsil eden mezhepler, mensuplarnn cehaleti ve taassubu sayesinde
kaynakland slam fkhnn canlln temsil etmekten fersah fersah uzak bir
konuma duurulmulerdir gunumuzde. Konumuz mezhepler olmadndan buray
geiyoruz.
Fkhn tariflerinden biri de, kiinin lehinde ve aleyhinde olanlar delilleriyle
birlikte bilmesi biimindedir. Bu klasik tariften yola karsak fkhn sadece
ilmi disiplinlerden bir disiplin deil bir hayat, daha yaygn adyla bir hal
ilmi (ilm-i hal) olduu anlalr.
Bir mu'min iin 'ilm-i hal' hayatla et ve trnak gibi iice bir mefhum; belki
hayatn ta kendisi. Hal'in ilmine vakf olmak her mu'min iin farz- ayn. Tarih
ise, halimizi tanzim eden ilkelerin akt tek kaynak. Mezhep imamlar bu
ilkeleri bizim iin tanzim ve tasnif eden emektar kadro. Mukallid olduumuz
surece iice yaadmz bu kadroyu tanmak ve tantmak bizler iin vazgeilmez
bir grev.
Mezhep vakasyla iice yaadmz bir gerek. Bu vaka islam corafyasnda
evrensel slami hareketin yapt son ataklar sayesinde tum canllyla yeniden
gundemimize geldi. Dinlerini bile unutmaya yuz tutmu insanlar bu gelien
hadiselerle 'mezhep'lerinin farkna yeniden vardlar. Bir mezhebe mensup
olduklarn bunca zaman sonra da olsa yeniden hatrlatan gelimeler yaadlar.
Aslnda gunumuzdeki mezhep tartmalarnn tek faydal yan belki de bu olsa
gerek. Geri, dinleriyle ilikileri kopma noktasna gelmi bir toplumdan
mezhepleriyle scak ilikilere girmesini kimse bekleyemez. Dine lakayd
kalanlarn mezhep olay karsnda sergiledikleri gstermelik has-
169
sasiyetin temelinde uzum yemek deil bacy dvmek gibi artniyetli bir maksat
yatmakta.
Bir ok konuda olduu gibi dengesizlie kurban verdiimiz vakalardan biri de
mezhep. Tarihteki arpk anlaylarn, bir benzeriyle gunumuzde de surduunun
belirtisidir bu. Amacmz 1300 yldr kabuk balamaya yuz tutmu yaray
kayarak kanatmak deildir, olmamaldr. Ancak salksz yaklamlara dikkat
ekmek de grevimiz. mam Azam'la ilgili bir almada bu konuya da bir ka
cumleyle temas etmeyi pratik adan faydal buluyoruz.
frat ve Tefrit Arasnda
Mezhep konusundaki ifrat tavrn ayrc zellii mez-hepdal dindalktan
nde tutmas, mezhep taassubunun din taassubuna galebe almasdr. Kiinin
mezhep taassubunun, meru snrlar zorlayarak "ben haktaym" yerine "hak benim"
deme curetkrln gstermesidir. Bu ifrat tavrn u noktas -holanmadmz
isimle- 'mezhepilik' yapmaktr ki, bu durumda mezhep, takip edilen bir fkh
ekolu olmaktan kp tezgahta pazarlanan, tuketime elverili bir metaya
dnumutur. Kiinin mensup olduu mezhebe bundan daha buyuk bir hakaret
yapabileceini duunemiyorum. Bir simitinin simit tablasna bakyla byle
birinin mezhebe bak arasnda fark yoktur.
Bunda -Allah taksiratlarn affetsin- kuamza ustad-lk yapanlarn olumsuz
tavrlarnn payn unutmamak gerek.
Bir ou amzda yaam kimi slam alimlerine olumsuz isimler takp onlar
olmadk ithamlara maruz klarak genlie at hedefi gstermek, toplumlarna
emei gemi, islam ilim ve kultur mirasna inkar edilemez katklarda bulunmu
bu insanlar bir tahripi, mezhepsiz, hatta mezhep duman gibi tasvir ve tavsif
etmek bu muhterem buyukleri-170
mizden bizim kuamza kalan tatsz miras olmutur. Bunun at en buyuk yara
ilme ve ihtisasa hurmetin kalkmasdr.
Bir eyleri 'muhafaza' etme gayretiyle yola kan bu insanlar bilmeden
bindikleri dal kesmilerdir. "lme ve ihtisasa hurmet" ite bu dal idi. Bir
nesle vaziyet etme makamnda olanlar bu ktu r anca kendilerinin ykmaa
altklar tavra geit am oldular. Supurmek isteyen herkes o geitten
girdi. Hadleri amak ii, elbette sadece ustalara mahsus deildi. Bu konuda
raklar daha cur'etkr davrandlar ve bir Franketayn gibi ustalarm da
yediler. Ardndan bu r aanlar da ne olduunu bilemedi. Atklar ktu
r tashih etmek gibi bir fazilete yanamadan gtu bazlar. Artk ortalk
bombotu. Herkes her istediini 'eletirmek' ad altnda silip-supurebilirdi.
Her tefrit bir ifratn gayri meru ocuudur. Mezhep konusunda da byle oldu bu.
Kendisini mezhebi savunma makamnda gren insanlar slam kultur mirasna ciddi
katklarda bu|u nmu kimi eski-yeni ulemay seviyesiz ve gayri ciddi bir biimde
'mezhepsiz'lik sulamasna hedef klnca buna gsterilen tepkiler de ayn
cinsten oldu.
Artk hadler alm, snrlar geilmiti. htisasn dndaki konularda
konumak adeta moda olmutur. 'Yeterlilik' gibi bir lu oktan unutulmutu.
Kamuoyu aleyhte sylenen szlere inanmaya olduka yatkn hale getirilmi, bu
konudaki hassasiyet kr taassuba kurban edilmiti. Bu durumu bir kelime ok iyi
karlyordu: 'Supuruculuk.'
Ustalarn bu tavr raklara geince durum daha bir va-himleti. Dourduklar
tefrit tavrn eline supuruculukgibi bir silah veren 'ifrat tavr', sonucun
bylesine vahim boyutlara ulaacan tahmin etmemiti. Kendlierini 'genliin
mimar' yerinde grenler, dardan gelen en ufak etkiye annda tepki gsteren
temelsiz binaya deil de, bu uruk binay sal-
171
,
layan ruzgara buldular kabahati. Bu nedenle eviri eserlere kar anlamsz bir
sava balattklar gibi yerli mal olmayan alim ve duunurlere de pek iyi gzle
bakmadlar.
Gunein zararl nlarn suzerek ondan istifade etmek yerine gunei karartmaya
almak demeye gelen bu tutum sonsuza dek suremezdi. Musluman kamuoyu ile
slam'n evrensel kultur miras arasna ekilen suni setler tum abalara ramen
fazla dayanamayarak bir yerlerinden yklverdi. Bu bir gelimeydi. Ama pek
salkl olduu sylenemezdi. Bu kez hazrlksz yakalanmann hazmszl ba
gsterdi. Dengesizlik, kar uta bir duman karde daha kazanmt kendisine.
Butun bu 'muhafazakar' tavrlar adeta yeni bir dalgaya yataklk etmiti. Bu
dalgann gen mensubu, 'din' adl bu zorlu ve meakkatli yolun elde kor tutan
yolcusu olma liyakati iinde nculere ulamann ne denli gayret ve aba isteyen
zor bir i olduunu anlaynca, ok daha kolay ve ucuz bir yntem gelitiriyordu:
Liyakatiyle ispatlayamad yoldaki varln cinayetiyle ispatlamak... Ve
balyordu dilinin keskin yanyla kendinden cne yola kanlar silip-supur-
meye. Kahramanmzn ilk kurban son dnem alimleri oluyor; ardndan inhitat ve
durgunluk dnemlerinin tum miras temizleniyor; sra mutehit imamlara
geliyordu. Onlar da gz krpmadan temizlenince sadr- slam'daki u kuak
kyor nune. Yerli ve yabanc musteriklerin yardmyla onlarn da supurulmesi
uzerine yolda Rasulullh (s) (sunnet) ve bir de kahramanmz kalmtr. Eer
cur'eti onu da temizleyecek kadar gzunu burumuse muradna ermiliin verdii
doygunlukla artk yapaca ey bellidir: Ya yolu terkedip kendine temizleyecek
yeni yollar arayacak, ya da cinayet aletini ahsna evirerek manevi bir
intiharla bu seruveni tamamlayacaktr.
172
Mezhepli mi? Mezhepi mi?
Bu supuruculuk seruveninde mezhep imamlarnn ve mezheplerin temizlenme
gerekesi de vardr: Mezhepler ayryor, bluyor, paralyor; ummetin vahdetini
engelliyor...
Sahiden doru mu bu? Ayran, blen mezhepler mi? Mezhep imamlarnn hayatlar,
duunceleri, itihatlar ve verdikleri mucadele gznune alndnda byle bir
eyi iddia etmek doru olur mu?
Syle bir itiraz yaplabilir. O halde tarihte ve gunumuzde mezhep adna yaanan
bir yn tatszl ne yapalm; nereye yerletirelim? slam tarihinin bunca
netameli sayfasn yok mu sayacaz?
Elbette deil. Mezhep kkrtclarnn ve mezhebi saltanatlar iin bir
kaldra olarak kullanan zalim yneticilerin halkn cehaletinden ve alimlerin
taassubundan yararlanarak krukledikleri mezhep tartmalar, atmalar
elbette grmezden gelinemez. Hatta ibret almak iin bu gibi olaylar mustakil
olarak ele alp ilemek ve muslumanlarn istifadesine sunmak da yaplacak
hayrl almalar cumlesinden.
Ne ki iki eyi birbirine kartrmamak gerekiyor: Mezhepli olmakla mezhepi
olmak. Ayran mezhepler ve mezhepliler deil, mezhep taassubunu din taassubuna
e ya da daha ustun tutan mezhepilerdir. Bu kesim yuzunden mezhebin
hayatmzdaki yerini kuumsemek ya da kestirmeden onu yok sayp inkar etmek ne
buyuk hamakat. Mezhepi ya da mezhepsiz deil mezhepli olmaktr itidal. Mezhepli
olmak; fkhl olmak, fkha dayanmak, hukuksuz i yapmamaktr. Korkulacak ey
hukuka dayanmak deil, heva ve heveslere uymaktr.
Mezhep anlaynda ortaya kan bu dengesizlikteki en buyuk pay kiilerin
mensubu olduklar mezhebi tanmay-larna veriyorum. Bir mezhebin tannmas
iin elbette o
173
mezhebin nisbet edildii ahsn tum boyutlaryla tannmas gerekmekte.
Mukallidlik hi bir dnemde, gunumuzdeki gibi arpk ve ucuzcu bir anlayn ad
olmamt. Mutehid olmann yuksek bedelini deyemeyenlere mukallid olmaktan
baka yol kalmyordu. Ancak mukallid olmak, bir mezhebe mensup olduunu
sylemek, imdi sanld gibi yle basit ve kulfetsiz bir i miydi? Mukallid
olmann da bir bedeli yok muydu? nsanlar ben hanefyim, ben afiyim vs.
deyince gerekten Ebu Hanife'yi ya da Muhammed b. dris e-Safi'yi taklid etmi
mi oluyorlard? Bir mezhebe mensup olmak iin sadece dil ile "ben falanca
mezheptenim" demek yetiyor-duysa, bu, kiinin kendi mezhebini, genelde mezhep
olayn hafife aldnn bir gstergesi deil miydi?
Mezhebin levi
Mezhep insanlardaki 'akletme' ve 'duunme' melekesini atl brakan bir kurum
deil, aksine toplum ierisindeki eilimleri meru snrlar dahilinde yaatarak,
kulluk grevini fada kendisine tannan manevra alan ierisinde kiiliklere en
uygun anlay zgurce seme hakknn tannmasdr, irsi bir olay gibi kaltm
yoluyla kuaktan kuaa geen; bir miras gibi babadan evlada kalan bir kurum
sanmak, mezhebi atl brakmaktr. Takm tutmakla mezhep tutmak arasnda fark
olmal. Futbolun futbolseverlere ve amigolara ihtiyac olabilir. Ama mezhebin
'mezhepsever'lere ihtiyac yoktur. Mezhep, kulluk yarnda bir yuruyu
uslubudur. Onun toplum ierisindeki ilevi 'moral deer'den daha ileri bir
ilevdir.
Mezhep kkrtcl yaparak geimini temin eden evreler eer niyetlerinde
samimilerse tamamen bir unvan haline sokulup ilevsizletirilen mezhebe,
yeniden, dou yllarndaki dinamizmi kazandrmaya alsnlar. Sureta
174
mezhepli, cahil kitleleri bu konuda aydnlatmaya alsnlar. Mensup olduu
mezhebi tuketerek vunmek yerine onu ureterek yuzunu aartsnlar.
Butun bunlar yapabilmek iin bilmek gerekmekte. Kii bilmedii birinin nesini
taklid edecektir?
Bugun, buyuk imam Ebu Hanife (r)'nin, kendisini taklid edenlerce laykyla
tannmyor oluunun izaha gelir bir yan yok. slam hukuk okullar ierisinde en
nemli yerlerden birini igal eden mam'n tantlmas; onun fkh yannda,
hayatn adad siyasi inan ve duuncelerinin derinlemesine incelenmesi,
tartlmas herkesten nce "ben hane-fiyim" diyenlerin vefa borcudur.
mam'n tantlmas gerekliliinin bir hatr-gnul meselesinden ibaret olduu
sanlmasn. slam hukukundaki tartlmaz yeri, ounluk mezhebinin imam oluu,
emsalleri ieresinde hak ettii 'buyuk imam' sfat, dunya hukukuna yapt
katklar, mucahede ve mucadelesi, zalim yneticiler karsnda hak szde
sebat... Butun bunlar Ebu Hanife (r)'nin meziyetlerinden sadece bazlar. Onu
deiik alardan deerli bulanlar; kendilerince nemli bulduklar meziyetleri
ne kararak tantmlardr.
Mesela o bir fakih olarak, bir mutehid olarak, bir zahit olarak, bir abid
olarak ne karlm ve defalarca ilenmitir. mam'n butun bu boyutlar
uzerine almalar yaplm ve kitlelere de hep bu ynleriyle tantlmtr.
Ancak Ebu Hanife'yi "imam- azam" klan, emsallerinde ondaki kadar aa
kmayan siyasi mucadelesi ve 'mucahid alim' kimliidir. Deilse fkhtaki
ustunluu olsun, zuhd ve takvadaki ustunluu olsun emsallerince alamayan,
ulalamayan ustunlukler deildir. Zaten fkhi ekolleri byle bir duzlemde ele
almak da doru deildir. Usulculerin de kabul ettii gibi her fkhi ekolun zayf
ve gulu taraflar mevcuttur. Bu adan mutlak bir luyle u mezhep yledir,
bu mezhep by-
175
ledir gibi kesin ve toptanc hukumlere varmak ilmi bir yaklam olamaz.
Bir Siyaset mam
Tekrar vurgulamak gerekirse Ebu Hanife (r)'yi emsallerinden ayran en bariz
zellik onun siyasi boyutudur. O yalnz akid ve fkhda deil; ayn zamanda
'siyasette de imam'dr. Ve onu slam tarihi ierisinde farkl bir yere utur-tan
da, sonunda hayatna malolan bir mucadeleyi bir mur ylmadan surdurmu olmas
ve bu alanda 'cihad ve 'itihad birletirmesidir. mmetin siyasi bir irtidatla
yuzyuze geldii amzda, onun siyasi boyutu daha bir nem arzetmek-
te.
O halde, 'mam Azam fkh'nm ve zuhdunun grduu ilgi, 'mam Azam siyaseti'nden
niin esirgenmitir? Niin, mam Azam, erbabnca zaten bilinen ynleriyle ele
almyor da verdii tarihi mucadele geitiriliyor, gereken nem verilmiyor?
Bunun nedenlerinden bir kan sralayalm: 1. Hanefiliin, mam Azam'n bir
mur mucadele verdii src melikler, sultanlar, halifelerin vesayeti altnda
yaylmak gibi garip ve elikili bir kaderi yaam olmas. Bu durumda hanefi
olduunu syleyen zalim yneticiler kendi aleyhlerine olacak bir tavrn
tantlmasndan tabiatyla holanmayacaklard. mam Azam'n siyaseti muhalif
siyaset olduu iin onun fkhndaki muhalif eleri de ustalkla gizlemiler ya
da gizlenmesine, aktarlmamasna almlardr.
2. mam Azam'n muktesabatnn varisi olan rencileri, iinde yaadklar
siyasi ortam gerei, mam'n siyasi mirasn ustlenememiler, hatta bu miras
aktarmaktan ekinmiler, onun adna izafe ettikleri eserler e imamlarnn
siyasetini, fkhnn siyasi boyutunu ve siyasi mucadelesini al-
176
mamlardr. Bu yaplamaynca mam Azam siyaseti mam Azam fkhnn
imkanlarndan mahrum kalm, hatta mam'n 'muhaliffkh' mevcut
ynetimlerin de manevi basks ve sonrakilerin katksyla 'muvafk fkh' ve
'mutabk fkh' haline getirilmeye allmtr.
3. mam Azam'n fkhta emsallerini hayli geride brakacak varisleri olmu ancak
mam'n siyasi mucadelede varisi olmamtr. Yani, mam Azam'n fkhna ve
ilmine talip olan talebeleri km, onun siyasetine ve muhalif hayatna talip
olan rencisi olmamtr. Ebu Hanife'nin halefleri sadece fkhta haleftir,
siyasette deil. Onun siyas geleneini yaatma konusunda pek istekli
davranmadklar iin mam Azam fkhnn elde ettii imkanlardan mam Azam
siyaseti mahrum kalmtr.
Bu szlerimizden mam Azam'n guzide rencilerine tarizde bulunduumuz sonucu
karlmamal. Onlar emsalleri arasnda cidden ilimde temayuz etmilerdi. Gerek
mam'n fkh mirasnn bugune gelmesindeki inkar edilemez katklar ve gerekse
kendilerinin bizatihi slam fkhna getirdikleri yeni soluk sayesinde vulmeyi
fazlasyla hak etmiler, slam ilim tarihindeki hakl mevkilerini gsterdikleri
liyakatle ispatlamlardr.
Ebu Hanife'nin otuz senelik hocalnn haslat olan sekiz yuz renci
ierisinden ellisi kaynaklardan fkhi hukum karabilecek seviyedeydi. Bunlarn
ierisinde 'mute-hid' payesi tayanlarn en unluleri ise Ebu Yusuf, Muham-med
ve Zufer. Bu talebeleri ierisinde onun salnda destek verdii 'kyam'lar
karsnda, imamlarnn hassasiyetine sayg duyup onu benimseyenler
ounluktayd. Hatta bunlar 'amann halifesine kar kyam eden Nefsu'z-Zekiyye
Muhammed'in kyamna katlana 70 hac sevab verileceini syleyerek, Kufe
halkn saltanata kar kyama tevik ediyorlard.
177
Su da bir gerek ki, mam'n isim yapm rencileri, mam'm net ve tavizsiz
siyasi tavrn maslahata uygun bulmam olacaklar ki, ehadetinden sonra bu
tavr surdurmeye yanamadlar. Hatta rencilerinden Zufer b. Huzeyl (l. 158
h.) teklif edilen grevi reddettii halde unlu rencisi Ebu Yusuf, mam'n
reddettii grevi almakta bir beis grmedi. Elbette kimse Ebu Yusufu 'saray
mollas' olmakla sulayamazd. En azndan onun Kitabu'l-Harac'ma bir gz atmak
bunu anlamak iin kfidir. Ebu Yusuf un ynetime kar gsterdii tavrn
temelini 'maslahat' oluturuyordu. Ancak saltanat sahibinin hatr ho olsun
diye saltanata med-hiye dizmedi. Aksine kitabnda verdii tum rnekleri Nebi ve
raid halifeler dneminden verdi. Kitabnda ne Emevi-ler'den ne Abbasiler'den
hi bahsetmemesi, onlarn adn bile anmamas elbette bouna deildi. Hatta
bayargl dneminde halife ve halifenin kars aleyhine hukme balad
dvalar bile olmutu. Gerek grevi suresince bakt dvalarda, gerek bir
hukuk kitab olan Kitabu'l-Harac'nda yaltakla ve dalkavuklua rastlanmad
da ayrca belirtilmeli.
Butun bunlara ramen hukum cumlemiz bu guzide insan iin de geerlidir. Ebu
Yusuf da dahil talebelerinden hi biri onun siyasi mirasn ustlenmemi ve
yaatmamtr.
Yukardan beri musbet zelliklerini sraladmz Ebu Yusuf un, ayyalyla unlu
Abbasi sultan Ebu Cafer Man^ sur'un yarglnda bulunmas bir yana, bir hukuk
ve siyaset kitab olan Kitabu'l-Harac'nda slam siyasetinin en temel
meselelerine hi deinmemi oluu elbette gzden kamyor.
slami ynetimin ra esasna dayand gerei, zalim ve zorba bir yneticinin
hukuki durumu; zor kullanarak ummetin bana musallat olmu bir 'zorba'nn
imametinin caiz olup olmad gibi konularda bir tek cumleye rastlamak mumkun
178
deil. Zalim yneticiye kar kyamn hukmu; zorba sultan yerine adil bir imam
nasbetmenin gereklilii gibi konulara -Kitabu'l-Harac'da cevap aramak nafile.
zetle, eer sorumluysa, dier renciler gibi mam'm bu unlu rencisi de
yazdklarndan deil, yazmadklarndan sorumludur.
te butun bu nedenlerden dolay mam'm siyasi boyutu ya unutturulmaya
allm ya da fkhnn ve zuhdunun ardna saklanmtr. Onun siyasi hayatna
vakf olanlardan bazlar ise kendi balarnn selameti asndan byle bir
konuya girmemeyi yelemilerdir. Bunca asr sonra biri kalkp da mam Azam
siyasetini tum boyutlaryla ortaya koymak istese, bir sar duvara tosladn
hayretle grecektir.
Yukarda saydmz nedenlerden dolay halefsiz kalan mam'n siyasetini birinci
azlardan almamz mumkun olmamakta. rencilerinin ona nisbetle yazdklar
eserler, bize bu konuda bir ey sylememek hususunda direnmektedir. Bu buyuk
ansszlk karsnda, huznunuzu menakp kitaplar ve mam' konu alan tarihler
teskin etmektedir. Burada unlu Mezhepler Tarihisi merhum M. Ebu Zehra'nn, Ab-
dulhalim el-Cnd'nin ve Mevdudi'nin almalarn takdir ve ukranla anmak
gerekmekte.
Belirtmekte yarar umduum bir ey var: Bir mu'minin hayatnn siyasi, ameli,
ibadi, ekonomik, sosyal, itikadi vs. gibi blunemeyecei gerei. z ifadesiyle
"siyaseti ibadet, ibadeti siyaset" olan slam, hayatn her alann kuatan
mukemmel nizamyla mensuplarnn hayatnda bir boluk brakmamtr. slam'n
yapsndan kaynaklanan bu hakikat kimsenin inkar etmeye yeltenemeyecei kadar
ak ve nettir.
mam Azam' anlatrken kullanmak zorunda kaldmz terminoloji (siyasi hayat-
fkhi hayat)'den yola klarak bylesine laik bir anlaya prim verdiimiz
sanlmasn.
179
1
Ho, fkhtan barrfsz bir siyaset, hayattan bamsz bir ilim, ibadetten
bamsz bir siyasi mucadele mumkun de deildir ya. zellikle mam Azam gibi
inand gibi yaayp, yaad gibi inanan birinin hayatnda nasl byle laik
unsurlar olabilir.
imam Azam fkhnn mam Azam siyasetinden bamsz olmas elbette duunulemez.
Kald ki uzun almalar gerektiren "mam Azam Fkh'nn Siyasi Boyutu" ya da
"mam'n Siyasi tihatlar" aratrlmay bekleyen bakir konulardr, 'imam Azam
siyaseti' tam manasyla ancak bu konularda yetkin aratrmalar yapldktan sonra
ortaya konur.
Bizim yapmaya altmz, ehadetle talanan ve zalimler karsnda sonuna dek
eilmeyen bir ban uruna feda edildii mam Azam siyasetine bir giri
denemesidir.
II. HAYATI
l.KUFE
Zaman ve mekan ferdin kendisinden kaytsz kalamayaca iki unsur. mam'm
yaad "a" zetledik. Topu topu yarm yuzyl iinde nurun nasl zulmete
dnutuunun en tipik misaliydi bu a. Simdi de kiinin uzerinde en ok iz
brakan evresel faktrlerden biri olan mekan'; yani "Kfe"yi tanyalm.
Blgede slam ordusunun konaklayabilecei tek yerleim merkezi olan Enbar'm
bataklktan dolay bo sivrisinekti olmas askeri rahatsz ediyordu. Durumu Hz.
mer'e bildiren Sa'd b. Ebi Vakkas, halifeden Medine ile arasnda deniz
olmayacak bir yerde yeni bir yerleir merkezi kurma emrini ald. Bylece h.
17'de Kufe kurulmu oldu.
Askeri maksatla kurulan bu kente ilk yerletirilenlerin Yemenliler olduunu
syler Belazuri. Kufe ad verilen bu mekanm hem kurucusu hem de ilk valisi Sa'd
b. Ebi Vakkas. Ne ki yerfi kentin halk sk sk onu Halife'ye ikayet
etmektedir. Halife^bu ikayetlerden dolay Hz. Sa'd'n yaptrd kamtan evi
gnderdii mufettie yaktrr; lakin ikayetler yine kesilmez. Hz. Sa'd onlar
iin u bedduay yapar:
180
181
"Allah'm hi bir yneticiyi onlardan, onlar da hi bir yneticiden memnun
etme!"
Vali deitirilerek yerine Ammar b. Yasir atanr. Bu kez "ynetimde zayf
kalyor" gerekesiyle ikayet edilen odur. Bunun uzerine Hz. mer yle der:
"Kufe halkn benim gzumde kim mazw gsterecek? Onlara gulu birini tayin etsem
onu azgn vefacir gsteriyorlar, zayf birini tayin etsem kuumsuyorlar."
Bu olaylardan da anlalaca gibi Kfe'nin ilk yerlileri olan araklar ok
geimsiz ve vefaszdrlar. Gerek u ki; Kufe daha sonralar srasyla Hz.
Ali'ye, Muslim b. Akil'e, Hz. Huseyin'e ve mam Zeyd'e de yr olmayacaktr. Hz.
Sa'd'm dedii gibi; kimse onlardan, onlar da kimseden memnun olamayacaklardr.
2. DEDEDEN TORUNA
Kfe'de doan mam Azam'm aslen arap olmadnda butun kaynaklar muttefiktir.
"Nerelidir?" sorusuna cevab ilk kaynaklardan arayacaz:
O'nun hakknda yazlm derli toplu ilk ciddi kaynaklardan olan Mekk (l.
568/1172)'nin Menakb-u Ebi Hani-/e'sinde dedesinin "Zota" adnda biri olduunu
yazar. mam'a ait apl bir menakp yazan Kerder (l. 827/1423) de ayn bilgiyi
dorulamakta.
Her iki kaynakta da, mam'n nesebi (soyu) bahsinde gerek nesebin "takva"
olduunu hatrlatarak bu konudaki ayet ve hadisleri sralama gerei
duymulardr. Bu biraz da o an toplumsal psikolojisinden kaynaklanmaktadr.
mam'n dedesi Zota aslen Kabilli bir Farstr. Kendisi mecus iken bir
muharebede esir alnp Kfe'ye getirilmi, musluman olup orada yerlemitir.
Zota'nn Kfe'ye getirili-
182
i hususunda bir ipucu verebilir duuncesiyle Futuhu'l-Bul-dan'd bulduumuz u
bilgileri aktaralm: "Kadisiye'de unlu ranl komutan Rustem'in drt bin seme
askeri vard. Bunlara "Cund-i ehinah" deniliyordu. Kisra'nn ordusu bozguna
uraynca bu seme askerler istedikleriyle andlama yapmak, istedikleri yerde
konaklamak ve kendilerine tahsis (ata') verilmesi artyla teslim oldular.
stedikleri kendilerine verildi. Onlar daTemimoullar'ndan Zuhre b. Sa'd ile
anlatlar. Zuhre onlara biner dirhem tahsisat verdi. Bunlara "Furs" derlerdi.
Sonradan bnZiyad (vali) onlarn bir ksmn Sam ve Basra'ya yerletirdi. Onlar
da oradaki esirlere katldlar. Kazvin'de yaayan esirler de Basra'daki
esirlerin bir takm artlarla musluman olduklarn haber alnca ayn artlar
uzerine onlar da musluman oldular. Kfe'ye gelip orada
yerletiler."1
Kuvvetle muhtemeldir ki Kfe'ye yerleen bu muhtedi esirler arasnda Zota da
vardr. Zota Hz. Ali'ye ok balyd. Hatta o dnemde Halife'ye ancak
varlkllarn yiyebildii bir eit tatl ikram etmiti.
Zota'nn olu Sabit de Hz. Ali'nin duasn alm, halife onun nesline Allah'tan
hayr ve bereket niyaznda bulunmutu.
Sava vs. yoluyla musluman olan a'cemi (arap olma-yan)ler arap rklnn
devlet politikas haline getirildii Emevi uygulamalarn grunce Emevi
muhalefetini temsil eden Ehl-i Beyt'e kendilerini daha bir yakn hissettiler. Bu
sempati daha sonra Ehl-i Beyt mensuplarnn ar zulumlere maruz kalmasyla
dostlua ve fiili yardma dnuecektir.
mam'n doumundan nceki yarm yuzyl bir kyamlar dnemidir. Babasnn ve
dedesinin bu kyamlar grerek, duyarak yaad duunulurse Ebu Hanife'nin
yetitii ailenin sosyal ve siyasal tercihleri tahmin edilebilir. 1.
Belazuri, Futhu'l-Buldan, s. 387. ,_
I
i
i
31 ,
D S
s 21
JS X5 --
"i ;>>
.s .s u M1 ^
a c^
S .s ~ Au.g
:O
S
1 S
^-2
o *b
E '5 c u
:^
:3 C
O c
.fa 'S -" ^
, ,
c .S S .S-.l.a.^
13 <3 p, -^
4=
T3 C N
-13 - *
S 3
C/3o
X)
w
i5 3 '
s. >
<D "S W) C
'5b S 'C
"E .-S o ,_
o u
o "
-, O
14 CQ
n> Q< ca ^
}S *O tJ *
'" S 2
"cj
d
:3 cd 00 3 73
^o
O 60
PQ -^
es "O
lifi
W "S E -i
h 3 e a ._ c
"c >^ S 22"
3 j;^ t!
2 -3 S
11 S
j s m S
ifs
-2 S &* ^ -e -o oq
f!1
"S E 'S
n! Tl .b
5L 'n
"S 3
t G3
--1
<S es
.2" ^ S g
3
-^
l
-o 5b ^ <u o>
C N C
a j2
:3 0> C
- c
O
Ol
X)
c
si
x> -
tu 2 a
.j*
.52" S ^" S ">5b x>
s s M
-s 1
"C .C :O u O 3
1*1 ili
o _
_c
(D
:3 N O =3
!p
"3 C es
-1
T3
S H
T3
> r c
i s
-S -3 -g ' S \,.--
g^
C *3 c>
O
a 13 -s
>. e
"S 1
^ c S S
I *
>5b3
eS
^E
l
'S1 "S
s
"c 3 P 3
'5b c E
!3 c n
x> j> o 6
SJ2
c S
4> t
2 "S
ISI -
:3,. ^
C3
E
--2
II
s
*w ti
(D N
a
X) 'o <g
"S
o
-s
o S >S)
I
c
D "O
S
JZ 3
^3
8*1
it
2 -S
m
00
3
X)
W
S1
c >5b
"o
i
o 5
~ -o
mi tevafuki hadiselerin de yardmyla fkh (slam hukuku) ilminde younlamaya
karar verir. Kufe rey ashabnn merkezidir. Bu ekolun kadim retmenleri olarak
Hz. Ali ve Abdullah b. Mes'ud gsterilmektedir. Bu silsile Mesruk, bn Mes'ud'un
rencisi Sureyh, Alkame, brahim en-Nehai ve en son olarak da mam'n hocas
Hammad'a kadar uzanr. ann unlu fakihi Sa'bi'nin tavsiyesiyle Hammad'n ders
halkasnda fkh okumaya balayan Ebu Hanife, hocasnn lumune kadar -yaklak
yirmi yl- surdurur renciliini. Hatta bu esnada artk yetkinletii
kanaatiyle ayr bir ders halkas oluturmay aklna koymuken hocasnn geici
bir sure grevi kendisine brakmasyla bu iin zorluunu anlam, henuz bu
konuda tam yetkinlemediini farkederek hocasnn lumune kadar ayrlmamaya
karar vermitir. Hocas lduunde mam krk yalarndadr. Hammad'm bo
brakt kursuye geerek otuz yl o makamda bugune kadar gelen itihatlarn
oluturur. Rasulullah'tan kendisine kadar gelen ilim geleneini mam Azam
kendisinden sonra en yetkin rencisi -ayn zamanda arkada- mam Zufer'e
terke-decektir. Bugun 'Hanefilik' adn verdiimiz fkh ekolunun temelleri ite
bu otuz ylda atlmtr.
Bu sure zarfnda altm bin (seksen u bin diyenler de var) hukuki soruna zum
getirmi, yaklak sekiz yuz renci yetitirmi, bunlarn iinden mutehit
olabilecek apta insanlar kt gibi, bunlardan bir ou slam corafyasnn
eitli blgelerinde yarg makamnda bulunarak Hanefi ekolunu
yaygnlatrmlardr.
mam'n hayatnn buyuk bir blumunu kapsayan rencilii dneminde onun siyasi
kiilii de yava yava oluur. Bir kiiliin olumasnda eitimin ve
eiticilerin kimliinin katks kuumsenemez. mam'n ahsiyetine damgasn
vuran iki farkl ilim silsilesi vardr. Birini yukarda saydk. Saydmz bu
silsilenin Rasulullah'a dayanan baka
ilim silsileleri iinde ok zgun bir yeri vardr. Bu zgunluk szkonusu
isimlerin takip ettikleri fkh usulunden ok yaantlarnda ortaya kan siyasi
tavrlarnda aranmaldr.
Rasulullah'ta balayp maim Azam'a ulaan silsiledeki isimler yalnz usuli bir
cerh ve ta'dilden, sika (guvenilir) olarak kmazlar. Ayn zamanda siyasi bir
cerh ve ta'dile (Hadis usulu terimleridir. Rivayet zincirindeki kiilerin
guvenilir- ' liklerini aratran bir ilim daldr.) tabi tutulduklarnda, bu
isimlerin siyaset fkh'nda da sika olduklar ortaya kar. zelde mam Azam'n,
genelde Hanefi fkhnn bu ilk tayclarnn siyasi defterlerini atmzda
numuze kendi ierisinde ortak bir tavr gelitiren ve benzer zellikler tayan
bir silsile kmaktadr.
Ebu Hanife'nin ahsiyetini oluturan ikinci silsile ise Zeyd b. Ali, Abdullah b.
Hasan, Muhammed Bakr gibi Ehl-i Beyt imamlardr. Ebu Hanife bunlaTdan ders
alm, hadis nakletmi, onlarn sohbetinde bulunmutur. Bu imamlardan zellikle
mam Zeyd, Ebu Hanife'de derin izler brakmtr. mam Azam bu hocasnn
kyamn Rasulullah'n Bedir'de-ki kna benzetmi ve onu zamann "hak imam"
ilan etmitir.
mam'n bylesi bir ilim geleneine sahip olmas onun siyasi tavrlarn
belirleyen en nemli faktrlerdir.
mam'n siyaseti "muhalif bir siyasettir. Ebu Hanife bir para umitlenip
ardndan umitlerini yitirdii Abbasiler'in ilk dnemi hari butun bir hayatn
ynetime muhalefetle geirmitir. unku, ocukluunda yaad Hz. mer b. Ab-
dulaziz dnemi hari her iki ynetim de istibdat ve zulumle saltanat
surmulerdir.
mam'in olduka varlkl bir aileden gelmesi ve kendisinin ticaretle itigal
edip maddi sknt ekmemesi,hayatta-ki en buyuk desteklerinden biri olmutur.
Dede meslei'olan "Hazz" (bir eit dokuma kuma)
187
imalatn kendisi de surdurmutur. Ticaretteki yeteneini ksa surede ispatlayan
Ebu Hanife mamullerini uzak iklimlere kadar ihra ettii bir atlye de
kurmutur.
Kendisine ok itimat edilen bir tuccar olan imam, ayn zamanda Kfe'nin ayakl
emanet sanddr. Onun dillere destan takvas ve guvenilir kiilii dost duman
herkesin gzunde onu "emin" klmtr. Bu cumleden olarak ehadetin-de
sandndan o zamann devlet hazinesine e kymete haiz olan, elli milyon dirhem
deerinde mal ve nakit kmtr. Imam'n mali bamszl u alardan
nemlidir: 1. Tarih boyunca alimler, hayatlarn ilme vakfettiklerinden
geimlerini bakasna ihtiya duymadan temin etme kenusunda baarl
olamamlardr. Bu durum onlar iin en buyuk zaaf sebebi olmu, ynetimler de
alimlere hep bu yanlarndan yaklamak istemilerdir. Alimler ou zaman, zalim
yneticiler karsnda mustani kalamamlar, kimi zaman ilmin vakarndan taviz
vermek zorunda braklmlardr. Bu bazen yle ktu sonular dourmu ki; alimin
ilmini - parayla satn almakisteyen yneticiler bununla alimleri etkisiz hale
getirmek istemiler, baarabilirlerse onun ilmini saltanatlarna bir kaldra
olarak kullanmlardr.
.Ebu Hanife'yi bu vartaya dumekten alkoyan sadece maddi bamszl deildi
elbette. Varlk sahibi olmasa da, herkese bilinen takva ve vakaryla bundan
baka bir tavr' sergileyemezdi. Ancak ilminin vakarna toz kondurtmama-snda
maddi bamszlnn rolu inkar edilemez. Daha son-. ralar bir "ekmek teknesi
"ne dnuecek olan ilim, sahibinin karnn doyuran; lakin izzet kazandrmayan
bir "meslek" halini almtr. Bu yuzden de alimlerin yneticiler uzerindeki
caydrc etkisi kaybolmu, onlara alnrp-satlan bir "meta" gibi baklmaya
balanmtr.
2. Ebu Hanife servetini, yalnz kendi ilminin vakarn muhafaza etmekte
kullanmam, ada olan alimlerin ve
i r\n
rencilerinin de ihtiyalarn karlayarak onlar yneti me muhta konuma
dumekten korumutur.
Bir keresinde unlu Muhaddis ibrahim b. Uyeyne drt bin dirhem borcunu
deyemedii iin hapse mahkum olmutu. Arkadalar onu kurtarmak iin para
toplamaya ktlar. Ebu Hanife'ye de geldiler. Halbuki ibrahim b. Uyeyne Ebu
Hanife'ye muhalifti. Onu ve meclisini ktuiuyordu. imam kendisini olur olmaz
sulayan bu zatn borcunun tamamm kendi cebinden deyerek daha nce
bakalarndan toplananlar iade ettirdi.2
Bu olay uzerine ibrahim'in kardei Sufyan b. Uyeyne "gzlerim Ebu Hanife
gibisini grmedi" demekten kendini alamayacakt.
ada olan Ibn Ebi Leyla'ya, Ibn Subrume'ye ve hatta hocalar Hammad ve
Sa'bi'ye surekli maddi destekte bulunur, onlardan muhta olan grduunde
onlarn vakarn zedelemeyecek bir biimde ihtiyalarn gideririrdi. Yine bu
cumleden olarak olu Hammad'a Fatiha'y retmesi karlnda bir alime bin
dinar verdiini Mekki nakletmekte.
Talebelerinin hem kalb, hem ruh ve hem de beden ihtiyalarn gideren imam
yoksul olan unlu talebesi Ebu Yusuf un ihtiyalarn karlad gibi ailesinin
de ihtiyalarn karlard.
3. imam Azam fkhn dier fkh ekollerinden farkl klan zelliklerden biri de
ekonomi hukukuyla ilgili hukum-lerdeki isabet ve hayata uygunluktur. Herkes
bilir ki, bu gibi meseleleri en iyi bir biimde meslekten anlayanlar zebilir.
Imam'n mesleinin ticaret olmas islam Ekonomi Hukuku iin mukemmel bir
frsattr ve islam Ticaret Hukuku bununla ok ey kazanmtr.
imam Azam, Beni meyye ynetiminin olumsuzluklarna kuukten beri ahit olmu,
eline geen her frsatta onlar ~2. Mekki, Menakbu Eb Hanife, s. 240.
189
eletirmekten geri kalmamtr. Kendisinden hadis naklettii hocas imam Zeyd'in
kyam Ebu Hanife iin de zor yllarn balad dnem olmutur.
Kerbela katliamndan kurtulabilen tek Huseyin evlad olan Ali Zeynelabidin'in
olu mam Zeyd kendi adna izafe edilen bir ekolun (Zeydiye) de kurucusudur.
limle megul olan imam Zeyd an halifesi Hiam b. Abdulmeik'in kufur ve
tahriklerine daha fazla dayanamayp dedesinin yarm brakt ii ustlenir.
Kfe'de kendisine onbinler biat ettii halde ceddine yaplan ihanet ona da
yaplr. Kararlatrlan gun geldiinde kulaktan kulaa fsldanan "Ya Mansur"
parolasna bir avu insan icabet eder.
ihanetin ardndan gelen korkun cinayetler, mam Zeyd'in nce daraacna ekilip
ardndan yaklan cesedi ve olu Yahya ile Horasan'da, torunu Abdullah'la
Yemen'de, sonu hep kan ve ktalle biten kyamlar...
imam Azam meyyeoullar'n hilafete mustehak olarak grmuyordu. Onlara
hilafetin gasb olarak bakt iin mam Zeyd'in Kfe'de Emeviler'e kar
balatt kyam yle niteliyordu:
"Onun bu k Rasulullah'n Bedir'deki k gibidir."
Bu kadar tasvip ettii bir kyama niin katlmad sorulduunda yle diyordu:
"Yanmda insanlarn emanetleri var. Onlar Ibn Ebi Leyla'ya devretmek istedim
kabul etmedi. Sorumluluumu yerine getirmemi olarak lmekten korkuyorum..."3
Mekki'nin rivayetinde imam Zeyd'in elisi kendisine Zeyd'in kyam arsyla
gelince eliyi yle cevaplar:
"Eer insanlarn, ceddi Huseyin'i terkettikleri gibi onu 3. Kerderi,
Menakbu'l-mami'l-A 'zam, s. 267. 190
da yar yolda brakmayacaklarndan emin olsaydm ona katlr, onun ardnda cihad
ederdim. unku hak imam odur. Lakin ben ona malmla yardm ediyorum ki, onunla
kendine uyanlar koruyup kollasn." Sonra eliye dnerek dedi ki: "Mazeretimi
mam'a ilet!" O eliyle mam Zeyd'e on bin dirhem yollad. Baka bir rivayette
ise hastalndan dolay zur dilemiti.4
mam Azam'in mam Zeyd kyammdaki tavrn ve grulerini zetleyecek olursak:
a. Zalim otoritenin zulmune kar k Rasulullah'n "Bedir Sava" kadar
gerekli ve soylu bir k olarak niteliyor. Zulmu ve zalimleri, bu benzetmeyle
en ufak bir tevile yer brakmayacak ekilde mahkum ediyordu.
b. Zalim sulta karsndaki kyamn meruluunu onaylayarak u hukmu
veriyordu: "unku hak imam odur." mam Azam'n buradaki tercihinin illeti
"olan"la olmas gereken arasndaki "meruiyet" farkyd. O "olan" (status-quo)
deil olmas gerekeni tercih ediyordu. Bu tavryla Ma-verdi ve bn Haldun gibi
isimlerin daha sonra sistemletir-dikleri, bazlarnn da kastl olarak Ehl-i
Sunnet'in tavr diye lanse etmeye altklar "devleti" siyaset tezini
kkunden reddediyordu.
c. Mazeretin cinsi u ya da bu, mam meru bir mazeret gstermek gereklilii
duyuyor, mazeretin meruluunu anlatabilmek iin "bn Ebi Leyla'ya vermek
istedim, kabul etmedi." gibi bir ayrnt verme luzumu hissediyordu. mam'm
yuksek karakterini ve cesaretini bilenler onun mazeret belirtirken de ciddi
olduuna inanmak zorundadrlar. Mazeret uydurduuna inanmak ona hakarettir,
"...emin olsaydm ona katlr, onun arkasnda cihad ederdim." deyii mazeretinin
ne denli meru ve geerli olduunun belirtisi olduu gibi kyam gnulden
tasvibinin de ifadesidir. O byle bir kyama
4. Mekki, Menakb- Ebi Hanife, s. 239.
191
mazeretsiz katlmamay meru saymam, kendisi de mevcut halifeye ramen "hak
imam" kabul ettii mam Zeyd'den zrunun kabulunu istemitir.
d. Meru sayd bir kyam mazeretinden dolay canyla destekleyemeyen ve kyam
liderinden bu hususta zurlu saylmasn isteyen imam Azam kyam malyla
desteklemi, o gunku alm gucu ok yuksek bir mebla imam Zeyd'in elisine
vererek adeta zrunun keffaretini ml yardmla demek istemitir.
"Eer ben ve olum yalnz bamza olsak dahi yine de sulta'ya kar
ayaklanrdk. imam srtna cubbe geirmeyi beceren deil, klcn kuanandr."
Tarihiler imam Zeyd'in bu soylu cumlelerini nakletse de sonucu bir felakete
dnuen bu kyamn ibret alnacak kimi noktalar var:
Hicri 120 (m. 738)'de gerekleen mam Zeyd kyam gerekte aceleye getirilmi
bir kyamd. Bir ahidlik dolaysyla Medine'den Kfe'ye getirilen mam Zeyd,
Kfeli Sii-lerce ikna edilir. ten ie kaynayan toplumsal huzursuzluk kendisini
onun nderliinde da vurmutur, imam Zeyd Kfe'ye gelince, halk, onu
beklenmedik bir ilgiyle ve tezahuratla karlam, bir nceki ihanetin (Kerbela)
szsn ilerinde bir ur gibi buyutenler ihanetlerinin faturasn deyip
rahatlamak iin mam' ayaklanmaya tevik etmiler, mam da verilen szlere ve
gsterilen ilgiye bakp raz olmutur. Ne ki, alt ay gibi ksa bir surede
halledilmeye allan hazrlklar, organizenin olmamas ve en etini Kufe
halknn o tandk ihaneti hareketin baarszlnn ana sebepleridir. mam
Azam butun bunlar Kfeli biri olarak elbette biliyordu. Bir de u: mam o
gunlerde hocas Hammad'm postuna henuz oturmamt. Kendisine "Dounun Fakihi"
denilmiyordu daha. Kyama katlsa bile bu munferit bir hareket
192
olarak kalacakt. Daha sonralar mam Azam ununun zirvesine doru trmanrken
iktidar iin ciddi bir tehlike oluturmaya balamtr.
Aslnda mam saltanata muhalefet eden alimlerin ne ilkiydi, ne de sonuncusu
olacakt. Ondan nce de ilminin izzetini koruyan bir imamlar silsilesi vard.
Hz. Huseyin rnei bilindiinden onu geiyorum.
O dnemde ynetimle iyi geinen alim halk nazarnda kendi kuyusunu kazm
oluyordu. O an "suskun ounluk" dediimiz halk kesiminde yle bir toplumsal
ahlk vard ki bir fakihi sultan kapsnda grduklerinde onun ii biti-veriyor,
o fakih halkn gzunden duuveriyordu. Kimse gelip ona mesele danmad gibi
hreti ve saygnl da kalmyor, "sulta alimi" olarak vasflandrlyordu.
Kimi alimleri ynetimle ilikiye girmekten sakndran da bu durumdu. Ancak bir
ou hakszla ve zulme ortak olmamak gibi samimi ve soylu bir duyguyla
uzaklayorlard yneticilerden. rnein Said b. Cubeyr, e-Sa'bi, bn Ebi
Leyla, Ebu'1-Bah-teri gibi ncu fakihler Emeviler'e kar ayaklanan Abdurrah-man
bn el-E'as' desteklemilerdi.
Said b. Cubeyr bn E'as kyamnda yle der:
"Onlarla ta yurekten savan. unku onlar zulumle hukmediyorlar. slam'n
emirlerini dinlemiyorlar. Zayflar eziyorlar, namaz boveriyorlar."
mam Azam'n hocalarndan Sa'bi'nin Emeviler hakkndaki fetvas udur:
"Ey muslumanlar! Onlarla savan. Onlarla savamanzda bir sorumluluk yoktur.
Allah'a yemin olsun ki bugun yeryuzunde, hukumde onlardan daha zalim ve daha
gunahkr bir kavim bilmiyorum."
nlu fakih bn Ebi Leyla ise ayn olayla ilgili olarak unlar syler:
193
"Ey muminler! Hakk bilmeyen, bid'atlan helal klan bu cahiller guruhuyla
savasn."5
Hicri 13O'lara gelindiinde Emevi saltanat her tarafndan dkulmeye balamt.
Yaklamakta olan sonu hisseden yneticiler bu sonu geciktirmek iin ellerinden
gelen her areye bavuruyorlard.
Emevilerin Irak'taki son valisi mer bn-i Hubeyre de bu balamda kimi
giriimlerde bulunuyordu. Bunlardan biri de fakihlerin ununden yararlanmakt.
Bylece hem fakihle-rin muhalefetinden emin olacak, hem de halkn nazarnda
sarslan Emevi nufuzunu yeniden gulendirecekti. bn Ebi Leyla, Davud b. Hind,
bn Subrume ve dier unlu fakihleri ard. Her birine birer grev verdi. Sra
Ebu Hanife'ye gelmiti. Yaplan teklif uydu:
"zerine imza koymadn hi bir kanun yururlue konmayacak, sen izin vermeden
devlet hazinesinden kuru kmayacak."
Bu, en yuksek yarg ve yurutme gucunun onun eline verilmesi demekti, imam
iddetle reddetti. Vali Imam' zindana atarak ikence etmeye balad. Onu hergun
krbalatyordu. Dier fakihler "Kendineyazk etme. Biz nasl istemeyerek
kabullenmiseksen de yle yap" dedilerse de mam ahsiyetine yediremedei bu
teklifi u kesin szlerle reddediyordu: "Eer vali benden Vast mescidinin
kaplarn saymak gibi sradan bir i istesin, yine kabul etmem. O bir insann
zulmen katline hukmedecek, ben muhur basacam ha? Allah'a yemin ederim ki bu
mumkun deil!"
Bu arada bn Hubeyre mam'n gnlunu elmek iin olduka yumuak davrand ve ona
sureta hurmet ve ikramda bulundu. Deien bir ey olmad.
Hi bir teklifi kabul etmeyen Imam'a son olarak Kufe
194
bakadh teklif edildi. Onu da kabul etmeyince vali ona bu ii kabul
ettireceine dair yemin ederek tekrar ikenceye ald, mam ise bu durumu u
szlerle karlyordu:
"Bu dunyada krba yemek ahir ette ceza grmekten evladr. Valinin beni
ldurmeye gucu yeter; fakat tekliflerini kabul ettirmeye asla!"
Gunlerce suren krbalama ii yle bir raddeye gelmiti ki ikenceci polis
mam'n lmesinden korkup valiye durumu iletti. Emeviler'e daha fazla duman
kazanmak istemeyen vali bn-i Hubeyre onu ldurmekten ekiniyordu. S\ dedi:
"Onu ikna edecek biri yok mu? Hi deilse benden sure tanmam istesin. Ve bu
arada beni ikna edici bir are duunerek yeminimden kurtarsn."
Bunun uzerine mam ona haber yollad: "Beni brak, bu konuyu bir de dostlarmla
istiare edeyim."
mam brakldnda gurbeti zillete tercih ederek bineine atlad gibi ok
sevdii Beytullah'a doru yola koyuldu. mam'n Kfe'den Mekke'ye hicreti hicri
130'da gerekleti.
bn-i Hubeyre'nin mam Azam'a yapt bu teklifler geriden baklnca insann
aznn suyunu aktacak cinsten. Bugunlerle kyaslandnda naks da olsa bir
slam devleti olan bir ynetimde kim olsa bu teklifleri reddetmezdi. Buna pek
parlak gerekeler bile bulunabilirdi. Hele bylesine bir teklifi krbalanma ve
lumun eiine gelme pahasna reddetmenin hi mi hi anlalr bir taraf yoktu.
mam Azam gibi takvann, cmertliin zirvesinde bulunan biri ayana gelen bu
"hizmeti neden reddetsindi? Hem, onun gibi bir 'dava adam' byle bir makam
'dava'snm yararna kullanamaz myd?
Evet, butun bu gerekelere ramen hi kimsenin inkar edemedii bir gerek vard
orta yerde: mam Azam kendisi-
195
ne teklif edilen bu parlak grevleri krba altnda can verme pahasna kabul
etmemi, hatta bununla da kalmayarak Eme-vi valisinin "Vast Mescidi'nin
kaplarn saymak" gibi basit bir emrini bile yapmayacan srarla
vurgulamt.
mam Azam'n niin byle yaptn anlayabilmek iin ynetimin bu teklifi hangi
amalarla yapm olabileceini bilmek gerekiyor:
1. mam ' susturmak: Binlerce insann teveccuhunu kazanm bir alimi emirle
susturmann zorluu ortada. Ancak Imam'n kalb olmaktan kp fiil ve kavl
bir hal alan ynetim kartln etkisiz hale getirmek iin onun muhalefetinin
engellenmesi gerekmekte. Engellenmezse de fiil ve kavl olmaktan kartlp
kalb hale getirilmek istenmekte. Zaten kalb bir muhalefete kimsenin bir ey
dedii yok.
2. Sistemi merulatrmak: Imam'n devlet kapsnda ald grevi delil
gstererek rejimi merulatrmak. yle ya; Ebu Hanife gibi buyuk bir fakihin
grev yapt ynetim meru deilse hangisi meru olabilir ki? Tabi ynetim
muhalifleri krmak iin kaldrd klcn ucuna Ebu Hanife'nin adn geirmeyi
duurtmekte.
3. Muhalefeti paralamak: Ehl-i Beyt'in slam topraklarndaki en hretli ve
gulu desteini etkisiz hale getirerek muhalefetin can damarlarndan birini
kurutmak. Dier muhalif ulemaya da bu ekilde bir mesaj yollayarak onlar
ylgnla suruklemek.
4. Dilileri yalamak: Sistemin yurumeyen organlarn yetikin, iinin ehli,
durust ve kalifiye bir 'elemanla takviye edip onlar iyi alr hale getirmek.
Suiistimale musait tum makamlarn, zellikle de para kasalarnn bana geirmek
iin, en fask ve facir ynetimler bile dini butun, durust, etliye sutluye
karmayan "duz" tipler aramlardr. bn Hubeyre'nin yapmak istedii de, mam'
uzman olduu bylesine bir greve getirerek onun
196
srtndan saltanat gulendirmek ya da muhaliflerini saltanat asndan
taraftardan daha kullanl hale getirmeyi istemektir.
5. Tuzaa duurmek: Shreti dunyay tutmu Ebu Hanife'nin bu hakl hret ve
nufuzunu krmak. Onu suiisti'malle-rin doal hale geldii aibeli bir makama
oturtarak egale etmek. Aslsz aibelerle evresi boaltlnca mustamel bir alet
gibi kaldrp atmak.
mam hicaza gittikten sonra Emevi ynetimi fazla yaamayacak, hicri 132'de buyuk
gurultulerle devrilecektir.
4. ABBAS DNEM
mam Azam Emeviler'in yklna kadar Mekke'de kald. Burada bir yandan ibadet
ve taatla megul olurken buyandan da mam Malik gibi unlu alimlerle tanp
fikir alveriinde bulunuyordu. bn-i Abbas'n, Hz. mer'in ve Hz. Ali'nin
fkhn onlarn haleflerinden tahsil etti. Bir tarafta mam Muhammed Bakr ve
Hasanu'l-Musenna'dan ders alyor, te yanda peini brakmayan yetenekli
rencilere ders veriyordu.
Ynetimin zulmunden bkan halkn da yardmyla Emevi hanedan devrilince
Haimoullar'na mensup olmann bedelini saltanata tahvil etmeyi iyi beceren
Abbasoul-lar ynetimi ele geiriverdi. Herkes zulmun bittiini, here-yin
deitiini, hilafetin layk olanlarn eline getiini sanp seviniyordu.
Sevinenlerden biri de mam Azam'd. Hi bir zaman tasvip etmedii, surekli
aleyhine alt Emevi ynetiminin kuune mam'n sevinmesi elbette doal
karlanmalyd.
Ebu'l-Abbas, Mekke valisi eliyle ulemadan biat talep
197
edince Ebu Hanife u konumay yapt:
"Bu i (hilafet) peygamberimizin yaknlarna geerek hak yerini buldu. Bu
Allah'n lutru ve keremidir. Ey alimler; bunlara yardm etmeye en layk olan
sizsiniz! Size istediiniz kadar ikram ve ihsan var. Halifenize biat ediniz.
Biat ahi-rette sizin iin emniyete kavumaya bir vesiledir. Allah'n huzuruna
biatsz ve imamsz karak huccetsiz ve delilsiz kalmaynz."
Ortalk yattktan sonra Kfe'ye dnen mam dier alimlerle birlikte halifeyi
ziyaret ederek u konumay yapt:
"Allah'a hamdolsun ki hakk nebinin yaknlarna verdi ve uzerimizdeki alaltc
zulmu kaldrd. Ve yine hamdolsun ki dilimize hakk syletti. Allah'n emri
uzere sana biat ettik. ine vefa gsterirsen kyamete kadar ahdimizde
vefakrz. Allah bu ii nebisine yaknlnzdan dolay boa kartmaz."6 Bu
konumalar imam Azam siyaseti'nin de teme! ilkelerini ortaya koymas asndan
olduka manidardr.
Alimlere yapt konumasndan anlyoruz ki, onun, hilafeti Kurey'in hakk
grmesinin altnda yatan hissi gerek bu makamn varislerinin Rasulullah'n
yaknlar olduuna inanmasyd. kardmz baka bir sonu ise mam'n "biat"
olayna verdii nemdi. O biati ahirette emniyet vesilesi, biatszl
huccetsizlik ve delilsizlik olarak niteleyerek Murcie gibi adil-zalim, fask-
facir demeden her yneticiye biat etme fikrini hayatyla reddederken; Hariciler
gibi biatszl ve babozukluu da ho grmuyor, bu konudaki adil ve mutedil
gruu ortaya koyuyordu.
Halifenin yuzune kar yapt kinci konumasnda da biat etmekle birlikte bu
biatin artl biat olduunu (adalet) ima ediyor, imdiye kadarki muhalefetinin
salatanatla ili
6. M.EbuZehra,Tarihu'l-Mezahibi'l-slamiyye,s.35O: 198
dl kimi haseti alimlerin dedii gibi muzmin bir mattan ya da "fitne" ve
"anari"yi sevmekten kaynaklanmadm ispat etmi oluyordu. Onun tek kaygs
vard; zalimin zulmune susarak dahi olsa ortak olmamak. Zalime kar kaytsz
kal-maktansa mazlum olmay tercih etmek, tenine ve canna kastedildiinde bile
zulmu merulatracak davranlardan
uzak durmak...
mam yukardaki rnekte de grulduu gibi onayladnn (inandnn) altn
ekinmeden imzalar; onaylamadn ise hi bir eyden korkmayarak aka
reddeder ve eletirirdi. Eyyamcln hi bir turune meyletmedi. Deil u
paralk eyler, can ve ten kaygs bile ona imann izzet ve vakarn inetmedi.
lkelerine balyd. Onun ilkeleri Nebi (a)'m ilkeleriydi. O mutehid olduu
halde ilkeleri zamana uydurma ad altnda iine gelir bir biimde kullanmaktan
imtina etti ve siyasette de imam olduunu "siyasi azimef' tercih ederek
ispatlad.
ok kan dktuu iin tarihe "seffah" (ok kan dkucu) olarak geen ilk Abbasi
halifesi Ebu'l-Abbas hilafete geerken verdii szleri unutup Emevilerden Ehl-i
Beyt'in intikamn alma bahanesiyle zulmetmeye balaymcamam sukta geti. Ancak
Seffah lunceye kadar da biatim bozduuna dair bir tavr gstermedi. Bu
dnemdeki tavrndan da anlalyor ki umduunu bulamamann pimanl ve
eziklii
iindeydi.
Halk bunca fedakrlktan sonra saltanatn elinden yakasn yine syramamt:
Hamam ve tas ayn kalm, sadece hamamc deimiti. Abbasi hanedannn,
ynetimi nebevi temelleri uzerine yeniden oturtmak gibi bir niyetlerinin
olmad ok gemeden anlalmt.
Tarih boyunca rnekleri grulduu gibi saltanata sahip olann gzunu kan
buruyordu. Onu kaybetmemek iin i-
199
nemeyecei deer, ykmayaca yap, tecavuz etmeyecei snr yoktu.
Emevi zulmunun gidiine halkn az bir ksm olsun uzuntu duymamt. Hilafete
aday olarak ortaya atlan yeni gucun iddias "Biz, Kur'an ve sunnet nculuunde
ulkeyi yneteceiz. Uygulamalarmz Allah'n koyduu snrlan amayacaktr"
biimindeydi. Hicri 132'de biat alan Ebu'l-Ab-bas Seffah halka u vaadi
yapyordu: "mid ediyorum ki, u anda iktidara gelmi bulunan aileden zulum,
zorbalk ve haksz muamele grmeyecek, hounuza gitmeyen davranlarla
karlamayacaksnz."
ok gemeden bu vaadlerinin ne anlama geldii anlalacakt. Abbasi ordusu Sam'a
girince elli bin insan ldurecek, meyye camii yetmi gun ahr olarak
kullanlacaktr. Hz. Muaviye'ninki de iinde tum Emevi hanedannn kabirleri
alarak lulerin kemikleri karlacak, Hiam b. Abdul-melik'in henuz
ururnemi cesedine krba vurulacaktr. Cesetler halka tehir edildikten sonra
hzn alamayan yneticilerce yaklarak kulu havaya savrulacaktr. Emeviler'in
muhaliflerine yaptn Abbasiler de onlara yapacak, bu sulaleye mensup bebeler
bile "siyaseten kati" edileceklerdir. Kimi aile fertlerinin ldurulen cesetleri
caddelerde surutturulerek sonunda kpeklere paralattrlacaktr.
Tarihi kaynaklarn aktard malumat bu kadar deil elbet. Bu cinayetlerin ok
daha dehetlileri baka blgelerde ilenmitir. rnein Musul'daki isyan
bastrmak iin gnderilen halifenin kardei Yahya, "eman" verdii on bin kiiyi
dolutuklar mescitle birlikte atee vermi, Yahya'nn seme Berberi askerleri
Musul'un musluman hanmlarna gunlerce tecavuz etmilerdir.
Bu arada mam Azam'm canna kasteden Emevi valisi bn Hubeyre (valilii: 127-132
h.) halifenin bizzat yazd emannameye ramen verilen sz tutulmayarak
ldurulmu,
o da Emeviler gibi ettii zulmun cezasn bir baka zalim eliyle bulmutur.
ktidar salama alan Abbasoullar nceki iktidarn yntemine el atm,
zulumlere dur diyen ulemay ldurmeye balamlardr. lk kurbanlardan biri unlu
fkh alimi brahim bn-i Meymun es-Saig. mam Azam'm da dostu olan bu zat
vaadlerine inand Abbasoularma her turlu destei salamken iktidara
geldiklerinde Ebu Muslim eliyle Horasan'da katledilmitir.
Ebu Ca'fer Mansur iktidara geldii zaman Abbasilerin gerek yuzu ortaya kt.
Ynetimi ele geirene kadar Ehl-i Beyt'in heder edilen haklarn koruyacan
iddia edenler Emevilerden beter yuklenmeye balamlard Ehl-i Beyt'e. Halkn
olaanustu itibar gsterdii Muhammed Nef su'z-Ze-kiyye ye kardei brahim,
Mansur arattrd iin saklanyorlard. Halife onlarn yerini renme
bahanesiyle ailelerine olmadk ikenceler yaptryordu. Onlar yal-ocuk
demeden zincirlere vurarak ikence iinde Medine'den Irak'a getirtmiti. Kyamc
mam brahim'in olu Muhammed'i, canl canl bir duvarn iine atarak katletti.
Yine mam ibrahim'in kaynpederine plak olarak 150 krba vurduktan-sonra
kafasn kesip Horasan'da tehir etti.7 Daha sonra Nef-su'z-Zekiyye de ehit
edilip cesedi Medine'de Sel Da civarndaki Yahudi mezarlna atlacaktr.
te bu ve kardei brahim mam Azam'n hocalarndan Hz. Hasan'm torunu Abdullah
b. Hasan'n iki oluydu.
Bu esnada ihtiyar yana ramen Abdullah b. Hasan hapse atlm, ektii aclara
dayanamayarak orada vefat etmiti.
Szkonusu kyam Hicri 145 (Miladi 762-763) ylnda gerekleti. mam Muhammed
Nefsu'z-Zekiyye ve kardei brahim'in hazrlklar ta Emevi dneminde
balamt. Hat-
200
7. Taberi, Tarih, VII/537-546.
201
ta Taberi halife Mansur'un bizzat Nef su'z-Zekiyye'ye biat ettiini yazar ki
dorusu da budur. Horasan, Rey, Taberistan, el-Cezire, Yemen gibi ulkelere
davetiler yollayarak ora halklarn biata aryordu. Mansur daha nceden
butun bu almalar bildii iin ondan korkuyordu. Abbasilerin balatt
hareketle atba gidiyordu Nefsu'z-Zekiyye ve kardeinin hareketi. Abbasoullar
ynetimi ele geirince Emevi-ler'in yklmasnda kendilerinden fazla rolu olan
dier hareketi ezmenin arelerini aratrdlar. Bask yapmaya ve zor kullanmaya
kalktlar.
Bu baskya daha fazla dayanamayan mam Muhammed Medine'de, kardei brahim
Irak'da hicri 145'de ayaklandlar. O srada Badat' ina ettirmekte olan Mansur
apar topar Kfe'ye geldi. ok arm, eli ayana dolamt. unku ard
ardna ehirlerin dutuu haberi geliyordu. Byle giderse saltanatnn gununu
gremeyecek demekti. Skntsndan gece yataa girmiyor, herhangi bir durumda
kap cann kurtarmak iin atlan eerli bekletiyordu. eitli nedenlerden
dolay baarya ulaamayan kyam imam Muham-med'le birlikte yuzlerce insann
ehadetiyle sonulanyor, kardei brahim Irak'da kyam surduruyorsa da o da
sonunda katlediliyordu.8
Bu kyamlar olduunda mam Azam ununun zirvesin-deydi. Tereddutsuz her iki
kyam da desteklediini Cessas, Mekki, Kerderi ve Zehebi gibi kaynaklardan
reniyoruz.
Kyamlardan dolay ynetimin kadrine en fazla urayan kentlerden biri de bakent
Kufe. lan edilen skynetimle hukuksuzlua zemin salanm kentte devlet
terru estirilmeye balanmt. Ebu Hanife bu artlar altnda mam Muhammed'in
kyamn vargucuyle destekliyordu. yle ki, bir ara bu taraftarlk onun ve
rencilerinin hayatn iyiden iyiye tehlikeye sokmutu. Halk kyama katlarak
mam 1b-
8. A. g. e., VII/552-608. 202
rahim'e biat etmeye aryorlard. rencileri de ayn gayreti gsteriyorlard.
mam'm ders halkas kyamn danma burosu gibi alyordu.
mam'm rencilerinden bazlar halk tevik etmek iin u fetvay veriyorlard:
"ibrahim'le birlikte kyama katlanlara yetmi nafile hac sevab vardr."
Cessas'n naklettii bir haberden mam'n ve rencilerinin zalimlere kar
yaplan bu kyamlar kafirlerle cihad-dan efdal grduklerini anlyoruz.
Ebu shak el-Fezari'ye yle sesleniyordu: "-brahim'in kyamna katlan
kardeinin elde ettii ecir, senin kafirlere kar yaptn cihadnn ecrinden
daha hayrldr."
Bu itihattan da anlalyordu ki mam Azam ve rencileri ummetin i siyasetini
zulumden arndrmay dardaki kafirlerle savamaktan daha nde tutuyorlard. Bu
uurda alann da dierinden daha fazla ecir alacan syluyorlard.
Kerderi, brahim b. Suveyd adnda birinden u haberi
nakleder:
"brahim b. Abdullah ayaklandnda Ebu Hanife'ye
sordum:
-Farz olan hacc yaptktan sonra sence brahim'e katlarak onunla birlikte kyam
etmek mi yoksa hacca gitmek mi efdaldir?
-Onun kyamna katlmak elli hac'dan efdaldir, dedi."9
Menakb- mam Azam yazan Kerderi'nin rivayet zincirleriyle birlikte aktard
rneklerden biri de u:
"brahim kyamnda bir kadn Ebu Hanife'ye gelerek:
9. Kerderi, a. g. e., s. 344.
203
-Olum brahim b. Abdullah'la birlikte ynetime kars savamak istiyor bense
buna engel oluyorum; ne dersin?
-Ona engel olma."10
Hasan b. Abdullah der ki Nefsu'z-Zekiyye Abbasiler tarafndan Medine'de ehid
edildiinde Imam' grdum, alamaktan gzleri kan anana dnmutu.11
mam Ebu Hanife'nin kyamclara verdii maddi ve manevi destek bu kadarla
kalmyordu. Onun yapt bir baka hizmet daha vard ki bizzat kyama katlsa o
denli yararl olamazd. Szkoriusu hizmet hilafet ordular bakamutan Hasan b.
Kahtaba'y imam brahim'in uzerine gitmekten caydrmasyd. Hasan'm babas
Kahtaba Ebu Muslim'le birlikte Abbasi iktidarn hazrlayan ikinci kiidir.
ktidar el deitirdiinde onun bu hizmeti karlksz kalmayarak bakomutan
yaplm, lunce yerine olu Hasan getirilmitin Cesaretiyle unlenen Hasan b.
Kahtaba i isyanlardaki baarsndan dolay halifenin en ok sevdii komutandr.
Kfe'ye gelince mam Azam'm itihatlarna uyar ve onun meclisine katlrd. Bir
gun mam Azam'a sordu:
"-Benim nasl bir grevde bulunduumu ve neler yaptm biliyorsun. Butun
bunlara ramen benim iin tevbe mumkun mu?
-Evet.
-Bu nasl olacak?
-Allah senin niyetinde sadk ve tevbende samimi olduunu biliyor. Ondan geri
unu yapman tavsiye ederim: Eer bundan byle ldurulmen pahasna bir muslumamn
canna kymaktan vazgeersen; gemite yaptklarn bir daha yapmamak uzere sz
verir, bu szunde sebat gsterirsen; ite o zaman tevbe etmi olursun.
-Suphen olmasn ki bu sylediklerinin hepsini yapmay
10. A. g. e., s. 345.
11. A. g. e., s. 345.
204
kabul ettim. Bir musluman ldurmek de dahil tum amellerimde Allah'a verdiim bu
szden dnmeyeceim."
mam brahim ayaklandnda halife kyam bastrma grevini ona verdi. O da
doruca hocas Ebu Hanife'ye gelerek:
"-'Bu adam bana erri emrediyor' dedi. mam u cevab
verdi:
-Haydi bakalm. Allah'a verdiin szu tutmann zaman geldi. Hatrladn gibi
Allah'a sz vermitin. Eer o szde durursan Allah tevbeni kabul eder. Eer
tevbenden dnersen tevbenin hukmu kalmaz ve gemite yaptklarn zulme dnerek
onlarn da cezasn ekersin."
Hasan "Allah ahidim olsun ki savaa katlmayacam" diyerek Mansur'un yanma
geldi. Ona yle zur beyan etti:
"-Ey muminlerin emiri! Simdiye kadar hizmetinizde bulundum ve emirlerinizi
yerine getirdim. Eer bu yaptklarm Allah'a ibadet ise bu kadar bana yeter.
Yok eer bunlar Allah'a isyan ise bundan byle daha fazla gunah ilemek
istemiyorum. Beni bu iten mazur grunuz."
Komutann bu szlerine kzan Mansur onun tutuklanmasn emretti. Hasan'm kardei
Hamid, Mansur'a yle dedi:
"Hasan ylbandan beri garip tavrlar sergiliyor. Korkum o ki Hasan'a bir
eyler olmu. Sanrm kafasndan rahatsz. Siz onu brakn, bu ii ben
ustleneyim."
Mansur olay farketmitir. Kaynan renmek ister: "-Hasan hangi fakihin yanma
gidip gelmektedir? -Ebu Hanife'nin meclisine devam ediyordu."12 mam Azam'
siyasette de 'imam' klan bu tavizsiz ve in-klab tavr ayn zamanda onun
itihatlar hukmundedir. Ta-
a. g. e., s. 30L
I
205
rihte eine az rastlanan bu rnek tavr gznune alnmadan mam Azam'n fkh ve
muessisi olduu "Ehl-i Sunnet itikad" tam anlamyla kavranamaz.
mam bu tavizsiz tavrnda o kadar sebat gstermitir ki rencilerinden Zufer b.
Huzeyl'in ondan aktard u sz asil mam'n zulum sistemleri karsndaki
tavrnn zetidir:
"Vallahi boyunlarmza ipleri takp surundurseler verdiimiz szu
bozmayacaz."13
Buradan Ebu Hanife'nin imam Zeyd'e olduu gibi imam ibrahim'e de biat ettiini
anlyoruz.
Kendisini onun mezhebine nisbet edenlerden bazlar, islam'n izzetine
yakmayan tavrlarm mazur gstermek iin rtmeye ve tevil etmeye alsalar da
mam'm bu siyasi tavr, Hanefi fkhna da yansyacaktr. Ekolun iki unlu imam
Serahsi ve Ebubekir el-Cassas'n uzerine basarak vurguladklar bu tavrn fkhi
hukumlerine daha sonra deinece-iz.
Halife mam'n bu tavrna ok ierlemekle birlikte nufuzundan dolay bir bahane
bulup ondan intikamn alamamt. nce mam' kendi safna ekmek istedi ve
bunu da parayla denedi. Bugun de piyasas hayli hararetli olan "sat-nalma"
mekanizmasn altryordu.
Bu cumleden olmak uzere sk sk mam'a hediyeler gnderen Mansur'un, bunlarn
tumunu munasip bir uslupla reddedip geri yollayan mam'a olan kini artyordu.
Halkn mal uzerinde keyiflerine gre tasarruf yapan saltanat sahiplerine
yollanan hediyeleri bile caiz grmeyen imam, hi bir dnemde saltanat
sahiplerinden hediye kabul etmemiti. O, gnderilen hediyenin genel hazineden
deil de ahsi servetten olmas durumunda meruaacan sylu-13. Mekki, a.
g. e., s. 428.
206
yordu. Yollad hediyenin geri evrilmesine ierleyen Mansur'la imam arasnda
geen u konuma onun bu konudaki hassasiyetini ele veriyor:
"-Hediyemi niin kabul etmedin?
-Sahsi malnzdan bana bir hediye gelmedi ki onu kabul edeyim. Siz bana ummetin
hazinesinden aldnz yollad-nz. Oysa ummetin malnda benim hakkm yok. Ben
silah altnda asker deilim, byle bir askerin ocuu da deilim. Fakir de
deilim ki hazinenin tahsisatndan yararlanaym. Yolladnz eyleri bundan
dolay alamazdm."14
Daha sonra Mansur imam'a bayarglk teklif ettiinde mam kabul etmedii iin
otuz krbala cezalandrlacak, kanlar ierisindeki mam' gren halifenin
amcas Abdussa-med yeenini yle uyaracaktr:
"Sen ne yapyorsun? Bu yalnz Irak'n deil, butun dounun fatihidir. Byle
yapmakla aleyhine yuzbin kl hazrladn."
Piman olarak zur dileyen Mansur her krbaca bin dirhem olmak uzere otuz bin
dirhem verilmesini emretti. Bu paralar reddeden imam:
"Bunlar alnz, hayr ilerinde harcaynz." eklinde karlk verdi. Ardndan
da ekledi: "Mansur'da helal para var m ki hayr hasenata sarfedilsin?"15
Bir keresinde Mansur'la arasndaki bir anlamazl hukme balayan mam'a para,
elbise, cariye ve bir katr yuku hediye yollayan halifenin kars "ben bu ii
para iin yapmadm" diyen imam'a hediyelerini kabul ettirememiti.
Butun bu olanlara ramen yapaca iler iin zaman zaman mam'dan fetva isteyen
Mansur Musul halk isyan edince alimlerin gruunu alma gerei duydu. Musullular
138 (m. 765) ylnda Mansur'a kar bakaldrmlar, Halife
14. A. g. e., s. 191.
15. A. g. e., s. 191.
207
ayaklanmay bastrdktan sonra bir daha byle yaparlarsa ehri yerle bir
edeceini, kan ve mallarn helal sayacan ihtar etmiti. Halk bir kez daha
ayakland. Halife onlar top-keyun imha etmeyi aklna koymu, gelecek tepkilere
peinen bir mazeret olsun iin de alimlerden fetva istemeyi uygun bulmutu.
Gerekesini de yle aklyordu:
"Rasulullah, muminler verdikleri sz uzeri/idedirler demiyor mu? Musul halk
bana kar gelmeyecekleri konusunda sz verdikleri halde imdi ayaklandlar.
stelik vergi memuruma kar koydular. Onlarn kan bana helaldir."
Orada bulunan alimler halifenin maksadnn fetva istemek deil, verdii bir
karara klf bulmak olduunu bildiklerinden onu tasdik eder tarzda konutular:
"Sen ne istersen yaparsn. Onlar affedebilirsin. Bu senin buyukluunun
gstergesidir. Ama onlar cezalandrabilirsin de. Bu durumda onlar cezay hak
etmilerdir. Bu iki yoldan birini semek halifeye kalmtr."
Mansur o ana kadar hi konumayp sadece dinleyen Ebu Hanife'ye dnerek:
"-stad, bu ie sen ne buyuruyorsun? Yoksa biz nebevi bir hilafet uzere deil
miyiz?" Kendi konumunu pek de iyi bilen Mansur'un, cevab iinde olan bu
kinayeli sorusuna mam Azam u tarihi karl verir:
"-Onlar sana kendilerine bile helal olmayan bir eyi -kanlarn- art komular.
Halbuki slam eriatnda bu hak ne size, ne onlara tannmtr. rnein bir
kadn kendi kendisini herhangi bir erkee rzasyla teslim etse, o kadnn
namusu o erkee helal olur mu? Yine bunun gibi, biri baka birine "gl beni
ldur" dese ve dieri onu katletse acaba bu helal ve caiz olur mu? Diyet lazm
gelir. Muslumann kan u ekilde helal olur. (Cana kar can, imandan sonra
kufur, evlendikten sonra zina). Bunlarn hibiri bu ite olmadna gre Musul
halkn brak. Onlarn kann dkersen zulmet-208
mi olursun. Allah'n art uyulmaya, kullarnkinden daha layktr."
Mansur dier fakihleri yollayarak Buyuk mam'a unlar syledi:
"Szlerin gibi itihatlarn da doru. Fakat bu yaptn ayp. Evine dn,
insanlar bana kar cesaretlendirecek hukumler verme. Ellerim haricilerin
yakasnda olacaktr."16
mam Azam zorba ynetimlere kar verdii eyrek asrlk destans mucadelesinde
ylgnlk gstermiyordu. Bir yandan ynetimin hakszlklarna kar direnirken
dier yandan da ar frkalarn tehdidine maruz kalyordu. Ynetim ondan
kurtulmaya karar vermi; lakin bu ii daha ncekiler gibi eline yuzune
bulatrmaktan da ekiniyordu, mam'n yuksek seviyesini bilen Mansur kabul
etmeyeceini ok iyi bildii halde ona bakadlk teklifinde bulunacakt. Sorun
o deildi. Asl mesele ynetim iin ciddi bir tehlike oluturan ve hi bir
ekilde slami ilkelerden taviz vermeyen mam'n susturulmasyd. Son nefesine
kadar ynetimi zorlamaya devam eden mam ehadetiyle bir destan daha yazyordu
slam siyasi tarihine.
5. SEHADET
Beni gasbedilmemi bir toprak parasna
mam Azam
gmun!
Ynetimin hmn mam'n uzerine eken olaylardan szettik. Onun ikence altna
alnarak ortadan kaldrlmaya allmasnda baz kuuk sebepler de rol
oynamtr. Zikrettiklerimizle birlikte bunlarn tumunu u maddede
zetleyebiliriz:
16. Kerderi, a. g. e., s. 296.
209
1. Yukardan beri saydmz olaylar; ki bunlarn balangc Abbasiler'in
zulumlerini Ehl-i Beyt'e kadar vardrmalardr. Ebu Hanife'nin hocas olan mam
Zeyd'in hicri 120 ylndaki kma verdii destei, belki daha fazlasyla yine
hocas ve Hz. Hasan'n torunu olan Abdullah b. Ha-san'm iki olunun kyamlarnda
da vermitir. Hatta halk onlara biata arp kendisi de sonuna kadar onlar
maddi manevi desteklemitir. Ynetim onu hediyelerle susturmaya kalktnda mam
bunlarn tumunu reddetmitir. Butun bunlar halifenin ona kar olan hncn
bilemi, mam'in e-hadetiyle sonulanmtr.
2. mam'la resmi kad bn Ebi Leyla arasnda buyuk bir muhalefet olumutu.
Kad, mam'n itihatlarna raz olmuyor, verdii isabetsiz fetvalarn onun
tarafndan duzeltilmesi gucune gidiyordu. Bu durumdan yaknan bn Ebi Leyla
mam' Mansura ikayet ediyor, Mansur da bunu bir frsat biliyordu. Imam'
Mansur'a gammazlayan daha bakalar da vard. Ebu Hanife'nin yapt
itihatlarla menfaati zedelenenler soluu halifenin yannda alyorlard.
3. Hereye ramen mam'n ilmini takdir eden Man-sur'un hacibi Rebi' ve
halifenin yaknlarndan Ebu Abbas et-Tusi mam'a kar halifeyi dolduruyorlard.
Butun bu sebepler birleince Mansur dahice bir are buldu: mam'a kabul
etmeyecei bir grev teklif etmek. Bu da bakadlktan bakas deildi.
Bu teklif mam'a yapldnda munasip bir uslupla red- detti. Israr edilince
Mansur'a yle syledi:
"Eer beni grev iin buraya ardysan bilmelisin ki ben bu ii yapamam. Bu
ii yapacak kimse dirayetli olmal. Size, ordu komutanlarna, makam sahiplerine
sz dinletebilecek guce sahip olmal. Sizin, ocuunuzun ve rutbe sahi/ terinin
aleyline hukum verebilmelidir. Buna ise benim gucum yetmez."'"
17
17. Mekki,a.g.e..s.l91. 210
Mansur mam'n yakasn brakmamakta kararldr. Zira, o iyi bilmektedir ki mam
grevi kabul ederse mesele kendiliinden kapanm, o muhalifken sistemin
ileyiine katkda bulunan bir eleman durumuna duurulmu olacaktr. Yok eer
kabul etmezse yine mesele halledilecek, mam'n ortadan kaldrlmasna bir
bahane bulunmu olacaktr. Ne var ki biraz kanl ve ikenceli olacaktr.
Grunurde her iki halde de kazanl kan ynetimdir.
Israr surduke mam'n gerekeli reddi de surer. Bu arada ilgin konumalar
geer Mansur'lamam arasnda. Bu konumalarda kaybeden hep Mansur olmaktadr.
mam bu kez daha kesin konuur ve yemin eder:
"-Allah'tan kork. Bu grevi kabul etsem bile size yaranmam mumkun deil. Sizin
aleyhinize olacak bir karar verebilirim. Bu durumda gazabnzdan emin olamam.
Beni Frat rmanda bomakla tehdit edersiniz. Boulurum,fakat kararm geri
almam. Senin etrafndaki insanlar kendi arzu ve keyiflerine gre hukum verecek
birini istiyorlar. Vallahi buna da ben asla yanamam. Onun iin de bu grevi
kabul edemem"
Mansur hiddetlenerek:
"-Yalan syluyorsun, sen duzeltebilirsin." mam onun bu gafletini karmad:
"-Bu szunle sen bu konudaki hukmu vermi oldun. Bir yalancnn senin mulkune
bakad olmas nasl caiz olur?"x%
Bununuzerine Mansurda.ajeyizorla kabul ettireceine dair yemin etti. Ve mam'n
zindana kapatlarak krba vurulmasn emretti. Hergun on kam vuruluyor, bu
gun gun katlanarak devam ediliyordu. Gundelik krba says yuz ona gelince ar
aclar iinde ruhunu teslim etti.
mam'n ehadetinin ayrnts konusunda kinii farkl haberler olmakla birlikte
onun ehid edildii kesin. 18. A. g. e., s. 428.
211
rencisi ve halefi mam Zufer'den gelen rivayette: "Mansur'un Ebu Hanife'yi
tutuklayp gndermesi emrini ieren mektubu Kufe valisi sa b. Musa'ya ulanca
mam' alarak Badat'a gturduler. Zindan'da ona zehir verdiler. Bunun sonucunda
vefat etti."19
Mansur'un kendisini zehirlemek niyetinde olduunu mam'in zindandayken
farkettiini u rivayetten reniyoruz:
"mam' zindandan sarayna getirten Mansur ona kavut (sevik) getirterek imesini
emretti. mam imekten kand. Mansur "kesinlikle ieceksin" dedi. mam yine
imemek iin diretti. Halife o eyi iirinceye kadar mam' zorlad. mam daha
fazla kar koyamayarak iti. Ardndan sinirli bir ekilde kalkt. Mansur
"nereye?" diye sordu. mam da "senin beni gnderdiin yere" diyerek zindana
gitti ve hemen ardndan vefat etti."20
"Mansur hergun on krba vurulmasn ve gunde bir o kadar artrlarak devam
edilmesini emretti. kence surerken devaml ibadet ediyor, zikrediyor ve
alyordu. Sehadetine kadar taviz vermedi. Cenazesi zindandan karlnca tum
insanlar onun iin gzya dktuler. Namazn klp Hayzeran mezarlna
defnettiler. Cenazesine katlanlar elli binden fazlayd. Hicri 150 ylnn Receb
aynda yetmi yanda e-hid oldu."21
Yetmi yandaki bir insan iin ok ar olan bu ikence altnda "Allah'm beni
kudretinle onlarn zulmunden ve fs- . kndan uzak kl" diye diye can veren
Buyuk mam vefatndan. nce yle vasiyet etmiti:
"Beni gasbedilmemi bir toprak parasna gmun!" mam'n bu vasiyetini duyan
saltanat sahibi: "Saln-
19. A. g. e., s. 428.
20. A.g.e.,s. 429.
21. A. g. e., s. 429,430.
212
da zorlad gibi lumunde de beni zorlad. Artk beni onun gzunde kim mazur
gsterecek?" diyordu.
Allah'a adanm erefli bir hayatn ylesine erefli bir lumuydu bu. O,
zalimlerin ve mazlumlarn ezeli mucadelesinde ezilenlerin safnda yer almt.
Zulmu sevip alklamad gibi bir keye ekilip ilmin ve kitaplarn glgesine
de snmad. Bir peygamber varisi olarak Allah'a verdii ahdi hi unutmad:
"Mu'minlerden yle yiitler var ki Allah'a verdikleri szde durdular. (Sehid
oldular.) Kimileri de (e-hadeti) beklemektedirler. Ahidlerini bozmamlar dr"
(Ah-zab, 23). Yolunu takip edeceklere kanla imzalanm erefli bir sayfa
brakt.
lmi ticarete dnuturmeyi aklndan geirmedi. Eer zalimlerin zulmune seyirci
kalsayd el uzerinde tanr, her dnemde hurmet ve iltifat grurdu.
"Boyunlarmza ipler taklsa yine de szunden dnenlerden olmayacaz" diyordu.
Allah'a her hal ve artta hakk haykracana dair verdii ezeli szu
unutmamt.
Hayatnn hi bir dneminde eyyamc ve tavizkar dav- ranmad. Hakk en zor
zamanlarda knaycnn knamasn- ' dan korkmadan savundu. Emevi valisi bn
Hubeyre'nin ikencesi karsnda "Bu dunyada krba yemek benim iin ahirette
ceza grmekten daha ehvendir" diyordu.
Teklif edilen grevler ustesinden gelemeyecei grevler deildi. Onun tek
ekincesi zulme payanda olmakt. Zalimlerin zulumlerini varlyla
merulatrmak istemiyordu. Memuriyete kar bir allerjisi de yoktu. Daha nce
Badat ina edilirken, bir muddet fahri olarak hesap ilerine bakmt. Ne ki o,
bu sradan grevi yarg bakanlyla ayn duzlemde deerlendirmiyordu.22 Bu
gruunde hakl oldu-
22. mam, Abbasiler dneminde, Badat ina edilirken inaat malzemeleriyle
ilgili hesap-kitap ilerini (Cessas 'saman'ii diyor)fahri olarak ustlenmiti.
Bu bir memuriyet deildi ve imamn bu konudaki tavryla da elimiyordu. Kald
ki Cessas, bu grevi de kabullenmediini syluyor.
213
unu anlamak iin tarihe bir gz atmak yeter. Zalim saltanat rejimleri ilmiyle
takvasyla evresinde intiar etmi isimlere eitli kademelerde grev vererek
onlarn ilminden ve tecrubesinden istifade ediyor, hem onlarn muhtemel
muhalefetinin getirecei zarardan korunuyor, hem de kendi gayri meru varln
o ismi kullanarak merulatryordu. Bunu iyi kav rayan mam, bn Hubeyre iin
"Vallahi bana Yat mescidinin kaplarn say dese yine yapmam" diyerek gayr-
meru olana alet olma konusundaki hassasiyetini dile getiriyordu.
Siyasetin ve fkhn Buyuk mam' iktidarlarn "hediye" ad altndaki satn alma
mekanizmalarn boa karyordu. O, misyonunu slam'n yararna en iyi bir
biimde kullanmak iin kendisini ynetime kar gebe brakacak bir konuma
yanamad. Kendisi yanamad gibi dier alimleri de bu tehlikeden korumak iin
maddi destek verdi. Zalimin ekmeine kak sallamann sonunun nasl bir zillet
getireceini iyi biliyordu.
Zulme kar yaplan yiite klar, kazanma anslarnn olmadn bilse de
candan destekliyor, malyla, itihadyla, rencileriyle yardmc oluyordu.
Kyamlara kar duyarsz kalabilirdi. Dahas hem davuluna hem kasnana vurmak
gibi ok yaygn bir tavr benimser ve buna mazeret bulmakta da zorlanmazd.
Kyamlar desteklememek iin yeterli mazeretinin var olduunu herkes biliyordu.
Ancak o nerede zulme kar bir k var nce kendisi ona ittiba etmi, ardndan
halk da buna armt. mam Zeyd'in elisine on bin dirhem vererek
mazeretinin kabulunu rica etmi, onun kyamn Rasulul-lah'n Bedir'deki
kna benzetmiti. Ayn ekilde mam Muhammed ve brahim'in kyamlarnda da
ynetimin tepkisini ekecek kadar taraftarln aa vurmu, imamlarn
ehadetini haber alnca gunlerce evine kapanp gzya dk-
mutur. Katiyen onlar sulayc bir tavra girmemi, kendini temize karmak
iin hakl eletiriler getirmeye bile tevessul etmemitir.
Ibn Mes'ud'un, Said b. Cubeyr'in, brahim en-Nehai'nin zulme kar balattklar
muhalefet fkhn "tedvin" etmi, dostlukta da dumanlkta da adaleti elden
brakmayarak sunnet ehlinin dengeli orta yolunu sistemletirmitir. Bunu
yaparken ne Harici anarizmine prim vermi, ne de Murcie oportunizmine iltifat
etmitir. Rasulullah'm ve ashabnn yarm yuzyl iinde sultanlar eliyle tahrif
edilen kutlu mirasn kendine has fkh usuluyle aslna uygun bir biimde tedvin
etmitir.
mam "siyaseti ibadet, ibadeti siyaset" olan bir dinin mensubu olduunun
bilinciyle hareket etmi, nefislerini temize karmak iin zalimler karsndaki
zilletlerine mazeret bulanlara bu konudaki en kesin szu hayatyla sylemitir.
Ne kokar ne bular cinsten profan bir din anlaynn slam'la uzak-yakn bir
ilgisinin olmadn bir kez de o dile getirmitir.
Son nefesinde "beni gasbedilmemi bir toprak parasna gmun" diyen asil mam
dirisini bulatrmad zulme lusunu de bulatrmak istememi, yalnz fkhta
deil kendisine tabi olanlarn siyasette de mam olduunu bir kez de byle
ispatlamtr.
Ona zulmeden zalimler tarihin dier tum saltanat zorbalar gibi unutulup
gitmiler; lakin onun topra sulayan kan her an canl, her an taze urunler
vermeye devam etmi ve etmektedir.
214
215
III. BAGIMSIZ HUKUK SURASI
Saadet asrnda muslumanlar sorunlarn Rasulullah'a gturuyorlar, Rasulullah da
bildiklerine cevap veriyor, bilmedikleri ise kendisine vahiyle retiliyordu.
Herey canlyd. Hi bir eyi biriktirmeye ya da saklamaya ihtiya
duymuyorlard. Yani bilgi bir "miras" deildi. unku aralarnda bir peygamber
yayordu. Bir konuda kukuya dutukleri zaman vahyin yolgsterici n
nlerinde buluyorlard. Vahyin iniyor olmas, saadet nesline bilgiyi biriktirme,
(hfz), ayrtrma (tasnif) ve derleme (tedvin) ihtiyac brakmyordu.
Raid halifeler dneminde de yle oldu. Henuz sca soumam vahiy, vahiyle
eitilmi dinamik nesil ve meselelerin ustesinden gelen tecrubeli ekirdek kadro
sayesinde muslumanlarn meseleleri zuldu.
Ardndan gelen dnemde bir takm yeni meseleler kt. Bunlarn birounun
k siyasi idi. Ynetim "nebevi" temellerinden kartlp "sultani" bir ekil
alnca bir ikilemle yuzyuze gelindi. Dini nderlik, dunyevi nderlik. Nubuvvet
ve hilafet dnemlerinde birbiriyle zde olan bu iki nderlik, yani ynetimin
layk olann deil gulu olann eline gemesi "hakk" ile "gu"u birbirinden
ayrd.
Dini nderlii temsil eden bilginler (ulema-fukaha)
217
hakk ellerinde bulunduruyorlar, dunyevi nderlii temsil eden saltanatsa gu'u
elinde bulunduruyordu. Ezeli mucadele yeniden balamt. "Gu"u elinde
bulunduranlar "hakk"h olanlara hakk' teslim etmemek iin bu gu'u kullandlar.
Hakk'l olanlar tabiatyla bu gucun nunde ba erriedi. Sonuta atma kt:
Hakk'llarlagu'lulerin sava... Hakk' guce kavuturmak iin yaplan her k
gu'u elinde tutan otorite tarafndan en acmasz bir biimde bastrld. Artk
araya kan girmiti. Dava kan davasna dnumutu.
Bu mucadelede gululer hakk' zorla elde edemeyince deiik yollara bavurdular.
Satmalmak, makam vermek bu yollardan bir kayd. Onlarn,hakk' gule
birletirmek gibi bir kayglar olmad. Ne ki ellerindeki gucu merulatrmak
iin hakk'n en buyuk dinamii olan ilmi eldeetmekistediler. Bunun iin de zel
muesseseler kurdular, tahsisat ayrdlar, "gu"un kanatlan altna snan, ancak
hi bir zaman gule eit hale gelmesine musaade edilmeyen "hakk"n temsilcisi
olarak grdukleri alimleri gerektiinde kullanmak iin ellerinin altnda
bulundurdular.
Hakk'a gelince... O kendisinden zorbalkla ayrlan gucun birlemesi iin ok
mucadele verdi. unku gu'u olmayan hakk'n hak olmaktan kaca biliniyordu.
Bu uurda ok kan dkuldu. Bu mucadeleler nce siyasi alanda verildi. O alan
gululerin elindeydi tamamyla. O alanda verilen mucadeleler hem ok kanl
oluyor, hem de baarszlkla sonulanyordu. Bunu gren kimi hakk'llar
bedbinlie duup suskun bir muhalefeti benimsediler. Kimisi bu ilerden
tamamyla el-etek ekip ii "takdir"e brakt. Kimileri hereye ramen sonu ok
kanl biten mucadeleyi surdururken kimileri de hakk'n en buyuk destei olan
"ilmi", "gu" karsnda kullanmay denedi.
Bu sonuncu baya tuttu. Gu sahipleri onlara muhta oluyorlar, onlarda bunu
amalarnn gereklemesi yolunda
218
deerlendiriyorlard. Alimlerden bazlar, "gu" karsnda halka yasland.
Halkn kalesinin burlarnda tutunarak kendine gre bir "gu" elde etmi oldu.
Halk 'gu'e yaslanan 'ule-ma'dan kanyordu. Halkn bu tabiat onlar
cesaretlendirse de bu cesaretten yararlanp organizeli bir kurumlamaya giden
kmyordu.
Bu arada, genileyen topraklar, yeni dine giren farkl dilleri konuan kavimler
ve yeni yeni meseleler bir yn soruyu gundeme getirdi. Fertlerin ustesinden
gelemeyecei kadar buyuktu mesele. Piyasada o kadar ok mesele ve bir o kadar da
gru vard ki, i doruyu ispatla bitmiyor, yanln da iptali gerekiyordu. Bu
ise, tek kiinin gerekletirmesi imknsz bir durumdu. Bu ii organize edecek
gu'e sahip olan tek merci, resmi otoriteydi. Ancak ona da halk itibar
etmiyordu. Halkn muhalefetini grmezden gelsek bile, bu kez, bu ii
ustlenebilecek kapasitede olanlarn raz edilmesi meselesi vard ki, o daha da
zordu. Sultan kapsna yanamak istemeyen fakihlerden kap kurtulabilen
kayor, ka-amayanlar ya halk nezdindeki nufuzlarn kaybetme pahasna kerhen
grevi kabul ediyor ya da mam Azam gibi lumu gusluyorlard.
Ancak her halukrda ummetin artan sorular ve sorunlar halledilmeyi bekliyordu.
te, devletin muhalefet nedeniyle ustesinden gelemedii, alimlerin de
kadrosuzluk ve imkanszlk nedeniyle baaramadklar bu ie, ilk kez mam Azam
el atyordu.
nce ou cins kafalardan seilmi bir kadro oluturmutu mam. Bunlarn
blanosunu M ekici onun azndan nakleder:
"Bu otuz alt kiiden yirmi sekizi yarg makamna layktr. Alts ustun
yetenekleriyle sorunlara kaynaklardan zum getirecek kapasitede, ikisinin ilmi
kariyeri ise ok ustundur."23
23. Mekki, a.g. e., s. 508.
219
O rencilerini bir yana brakp itihat iini tek bana yurutmedi. Onlarn
kymetini anlad ve takdir etti. Onlar arasnda adeta ilm bir taksim yapt.
rnein mam Zufer Sra'nm hadis otoritesiydi. Bir konu geldiinde nce o
konunun radaki mutehasssndan gru alnrd. zerinde hep birlikte
duunurlerdi. Komisyonun tum fertleri teker teker gru aklama yetkisine
sahipti. Bu grulerin tumu komisyonun zabt katipliini yapan Ebu Yusuf
tarafndan yazya geirilirdi. Ebu Yusuf diyor ki: "Zabtlar okunaca zaman
sadece mam'n gruunu okurdum. Bir Icezinde unutup dier gruleri de okuyunca
'Bu kimin kavlidir?'diye sordu."
Komisyonun kimi konular uzerine aylarca durduu olurdu. Her konuda aratrmaya
giriilir, getirilen sorunlarn tumu zulmeye allrd.
Halk bunu bildiinden her kesimden ve ulkenin drt bir yanndan meselelerine
zum bulmak isteyenler sorularyla gelirler, sorunlarn hallederek yurtlarna
dnerlerdi. Halkn tek temyiz mahkemesi, bavuraca biricik "damtay" haline
gelmiti tmam'm ders halkas.
yle meseleler olurdu ki gunlerce suren mubahase srasnda mam hi bir ey
sylemez, herkes engin bir fikir hurriyeti iinde gruunu aklar, en sonunda
mam kendi fikrini ortaya koyard. Kerderi diyor ki: "O zaman orada bulunanlarn
tumu susar, kimseden t kmazd. Sanki mecliste kimse yokmu gibi olurdu."
Abdullah b. Mubarek anlatyor:
"Bir keresinde, oturumlardan birinde bir mesele uzerinde u gun surekli
tartld. Ancak uuncu gunun akam, namaz vakti mesele halledildi."24
mam'n bnsi olduu bu "Bamsz Hukuk Srasnda yaklak 83.000 meseleye
zum getirilmiti. Bu meseleler eitli olup, ekonomik, siyasi, ibadi, medeni,
ferdi, i-
24. Kerderi, a. g. e., s. 488. 220
timai konulan iermekte, hatta uluslararas ilikiler ve milletler hukukunun da
nuveleri burada atlmaktayd. Daha sonra derlenen Ebu Yusuf un Ktabu'l-Harac'
ve mam Mu-hammed Hasan e-Seybani'nin uluslararas hukuk'u da iine alan
Kitabu's-Siyer'i bu birikimin urunleridir.
mam'n fkh, devlet baznda "adalet"i, fert baznda "hurriyet"i esas alarak
oluturulmu bir fkhtr. Bu fkhn u meyvesi vardr:
1. mam Azam'n ahsnda gerekleip onu siyasette de mam yapan rnek hayat.
2. slami siyasetin temeli olan ra'nn ilme tanarak gerekletirilen zgun
yntemle yetitirilen hukuk elemanlar.
3. Adalet ve hurriyeti esas alan bir usulle zulup tedvin edilmi binlerce
mesele ve bunlarn ortaya kard ekol.
Hanefi ekolunun bunca yaygn olmasnn ana sebeplerinden biri de mezhebin
yapsal zelliinden (reyci) kaynaklanan "imkan genilii"dir. Ynetimler Hanefi
Hukuku'nu "benimsemek"ten daha ok "kabul etmek zorunda kalmlardr" demek daha
uygundur. Her fkh ekolu her artta uygulanmaya musait deildir. zellikle baz
fkh ekolleri yapsal bir zellik olarak ferde ve topluma ok dar bir manevra
alan braktklarndan pek tutulmam, tutulsa bile "kullanl" olmad
anlalarak terkedilmitir. mkanlarnn genilii nedeniyle Hanefi Hukuk Ekolu
ynetimlerin ihtiyacna cevap verebilmitir. Ancak ynetimler, onun bu
zelliini ktuye kullanarak "rf ve baka adlar altnda hevalarn ve
saltanatlarn merulatrmaya alm olabilirler. Tarihte grulen bylesi
arpk ve yanl uygulamalarn faturas elbette mezhebin kendisine
karlmamaldr.
Konumuz gerei mam'n siyasi itihatlarndan szet-meden geemezdik. "Siyasi"
"ibadi" gibi yanl bir manta dayanan ayrmlara, temelde kar olmakla
birlikte, meram-
221
mz ifade etmede bir kolaylk salar duuncesiyle bavurduk.
mn'in vicdanlara, slam'n mescidlere, fkhn (hukuk) kitaplara hapsedildii
bir dnemde baz eyleri konumann bedeli olduka ardr. Bu bedeli demeyi
gze almadan bir takm gerekleri dile getirmek mumkun olmayacaktr. Bunlardan
biri de 'din ve siyaset' konusu.
mam'dan sz edip de onun butun bir hayatn kapsayan ve uruna cann koyduu
siyasi ilkelerinden szetmemek yumurtasz omlet yapmaya benzer. Ondan bahsedip
de bu boyutuna deinmeyenlerin bu ii nasl becerdikleri meraka deer dorusu.
Ad ustunde hukuk, batanbaa siyaset demektir. mam ise yalnz slam tarihinin
deil dunya tarihinin yetitirdii ender hukukulardan biridir. Biz onun artk
anlatla anlatla ezberlenmi yanlarna deil, onu tanmayan nesle klavuzluk
yapacak olan siyasi itihatlarna yle bir gz atalm. Bu itihatlarn bugun de
hararetle tartlan kimi konulara cevap bulmada yardm dokunabileceini umid
ediyoruz.
IV. SYASET VE MAM-I AZAM
22?
1. NDERLK Din ve Siyaset
Grmuyor musun ki gklerin ve yerin hukumranl, ynetimi yalnz Allah'a
aittir...
Kur'an- Kerim
Siyaseti ksaca ynetmeye ilikin her ey olarak tarif edersek bu tarifin
dnda bir insan duunmek mumkun deildir. Bir insan ya ynetendir, ya
ynetilendir. Ama ounlukla her ikisidir. Yani hem ynetmekte hem
ynetilmektedir. Bu anlamylaher insann bir ynetme, sevk ve idare etme uslubu
vardr, tte bu usluba o insann siyaseti denir. Gerek bakasn ynetiyor,
gerekse bakas tarafndan ynetiliyor olsun bu byledir. Her siyaset bir takm
kurallara (yasa) dayanr. Bu kurallar butunune o kurallar koyann -ya da
koyanlarn- eriat denir. rnein Nemrud'un eriat, Fira-vun'un eriat gibi.
Bu eriatlar gerek yasa koyucu, gerekse yasaya uyucu asndan ok eitlilik
arzedebilir. Ferdin fert iin, ferdin
223
toplum iin, toplumun bir kesiminin baka bir kesimi iin, aznln ounluk
iin koyduu eriatlar ki bunlarn uygulanmas ilemine 'tahakkum' diyoruz.
Bu, yerlere ve zamanlara gre deien farkl tahakkum eitlerine farkl isimler
verilmitir. rnein oligari, monari, teokrasi, demokrasi vs. gibi. Bu
isimlerin eitliliklerine, tezahurlerinin ve yntemlerinin farkllklarna
ramen tumunun ortak bir yan vardr: nsann insan ynetmek iin kurallar
koymas, bu kurallarla hemcinsleri uzerinde otorite kurarak onlara tahakkum
etmesi...
Otorite ve teri (kanun koyma) asndan siyaset ikiye ayrlr: Allah'n
siyaseti, kullarn siyasetleri.
Neden Allah'n siyaseti?
Siyaset deyince akla ilk gelen ey ynetme, yasa koy- ' ma, hukmetmedir. Bir
yerde ynetmekten, yasa koymaktan, hukmetmekten szediliyorsa orada akla ilk
gelecek olan Allah'tr. unku butun bu vasflar yaratklardan nce yaradana
yakmakta. unku gu ve kudret asndan yarattklarndan hi biri O'nun dengi
ve benzeri olamamakta. Butun bunlardan dolay bir yerde "siyaset" dendii zaman
orada ilk akla gelen Allah olacaktr. Kendisine uyulmas istenilen kurallar
(eriatlar)'dan szedildii zaman da Allah'n eriat akla gelecektir.
yle ya! Yarattklarn ynetme hakkna yaradandan daha layk kim olabilir?
Bunca eyi O'nun yarattna inanp da butun bu yarattklar iin bir takm
kurallar koymadn zannetmek aklszlktr. Elbette O, insanlar ve dier
yaratklar oynamak iin yaratmamtr. (Enbiya, 16).
Kitab'mda kendisini bir tek kanun koyucu ilan eden Allah (Rum, 4; En'am, 57;
Kasas, 70; Furkan, 2) ynetmeye ilikin kimi kavramlar da zat hakknda
kullanmaktadr.
rnein O'nun partisi vardr; hizbullah... "Kim Allah' ve Rasulunu ve iman
edenleri veli edinirse (Allah 'in eriatna 224
boyun eerse) bilsinler ki galip gelecek olan Allah 'in partisidir." (Maide,
56). "Allah onlardan raz olmu; onlar da Al-lah'dan raz olmulardr. te
onlar Allah'n partisidir." (MU-cadile, 22). Allah'n siyasetinin karsnda ise
Seytan'n siyasetini temsil eden "Seytan partisi" vardr. Kur'an'da bu kesimden
de yle szedilir: "Dikkat! Seytann partisi... te onlar husrana
urayanlardr." (Mucdile, 19).
Allah'n ordusu vardr; cundullah... "Gklerin ve yerin ordular Allah'ndr."
(Fetih,4ve7). "... Ve bizim ordumuz onlara galip gelecektir." (Saffat, 173).
Allah'n gzetleyici memurlar (kiramen katibin), dulu, saltanat' (mulk. Al-i
mran, 26), yasalar (Yusuf, 40), guc'u (Mulk, 1), yarglamas (Tin, 8) ve daha
ynetme ii iin gerekli olan her bir eyi hem de en lsyla O'nda mevcuttur.
stelik O kendisini biz yaratklarna tantrken Kral (Melik), Yarg (Hakim),
Yarglar yargc, ba yarg (Ahke-mu'1-hakimin), Yneten (Mudebbir), Gucu olan
(Kadir), Yucelten (Muizz), Alaltan (Muzill), Balayan (Rahim), nsanlarn
yneticisi (Meliku'n-Ns) olarak tantmaktadr.
O'nun bildirdii butun bu aklayc bilgilere ramen hl Allah'n siyasetinin
(ynetime ilikin kurallar) olmadn sylemek gerekte O'nu yalanlamaktan
baka bir anlam tamamaktadr. O'nu dorudan yalanlaymayanlar bylesine
dolayl bir yol seerek O'nun siyasetini inkr etmek curetini gstermektedirler.
Allah'n siyasetini inkr etmenin onu inkr etmek olduunu anlamamz iin O'nun
Kitab'nda yle ksa bir yolculua kmamz gerekecek.
"Gkten yere ii (emr) duzenler.." (Secde, 5)
"Grmuyor musun ki, gklerin ve yerin hukumranl, ynetimi yalnz Allah'a
aittir?" (Bakara, 107)
"Saltanat (mulk)ta O'nun bir orta da yoktur." (Furkan, 2)
225
"Gklerde ve yerde ne varsa hep O 'na aittir, hepsi O 'na boyun eerler." (Rum,
26)
"Gklerde, yerde, ikisinin arasnda ve topran altnda ne var ne yoksa hep O'na
aittir." (Ta Ha, 8) "Attnz meniyi grdunuz mu? Onu siz mi yaratyorsunuz,
yoksa biz miyiz yaradan?
Aranzda lumu biz takdir ettik. Bizim numuze geilmez...
(...) Ektiinizi grdunuz mu?
Onu siz mi bitiriyorsunuz; yoksa biz miyiz bitiren?
Dikseydik onu kuru bir pe evirirdik...
(...) tiiniz suyu grdunuz mu?
Onu buluttan siz mi indiriyorsunuz; yoksa biz miyiz indiren?
Dileseydik onu tuzlu yapardk. Ama ukretmeniz gerekmez mi?
Yaktnz atei grdunuz mu?
Onun aacn siz mi ina ettiniz (yarattnz); yoksa biz miyiz ina eden
(yaratan)?" (Vaka, 58-72).
"Bata da sonda da hamd O 'na mahsustur. Hukum (yarg, ynetim, karar)1 de O'na
aittir. Siz de O'na dneceksiniz." (Kasas, 70)
"Kukusuz hukum yalnzca Allah'ndr." (En'am, 57).
"Derler: Acaba bize de emr'den (ynetim iinden) bir hisse duer mi? Syle;
elbetteki emr (ynetim ii) Allah 'a aittir." (Al-i\mmn, 154).
"Gklerin ve yerin hukumranl (mulk) O'nundur. Butun iler (emr) O'na
dndurulecektir." (Hadid, 5)
"...nce de sonra da i (emr) Allah'a aittir. O gun muminler sevinirler." (Rum,
4)
-I- '
"O, yle Allah 'trkiO'ndan baka tanr yoktur. Padiah-
226
tr, mukaddestir, selam (esenlik veren, bar), mumin (guven veren), muheymin
(efkatle koruyan), aziz (gulu, galib) cebbar (istediini zorla yaptran),
mutekebbir (ok ulu)dur! Allah onlarn ortak kotuklarndan munezzehtir." (Har,
23).
"Mulku (her eyi ve her eyinynetimini) elinde bulunduran, her eye gucu yeten
Allah'n an ne yucedir!"(Mulk, 1)
"Her eyin ynetimi O 'nun elindedir, siz de O 'na dneceksiniz." (Yasin, 83).
"De ki: 'Siz Allah'tan bakayalvardnzu tanrlarnz gruyorsunuzya, bana
gsterin bakalm onlar yerden hangi eyi yaratmlar?.." (Fatr, 40).
"Allah zeval bulmasnlar diye gkleri ve yeri tutmaktadr. Andolsun zeval
bulsalar, kendisinden baka artk onlar kimse tutamaz. Kukusuz O, halimdir,
ok balayandr." (Fatr, 41).
"Onlarn O'ndan baka bir yardmcs yoktur. Ve O kendi hukmune kimseyi ortak
etmez." (Kehf, 26).
"Gklerde ve yerde her ne varsa isteyerek (itaat ederek), yahut istemeyerek
(zorla) O'na teslim olurlar."(Al-itmran, 83)
"Kurtarc (ancak) O'dur ve O'nun iin baka bir kurtarc szkonusu deildir."
(Muminun, 88).
"te Allah diledii gibi hukmeder." (Maide, 1).
"Allah hukmedenlerin en guzel hukmedeni (yarglar yargc) deil midir?" (Tin,
8).
"De ki: Allah 'im, mulk sahibi sensin, istediine mulk verirsin, istediinden de
mulku alrsn; istediini yuceltirsin ve istediini alaltrsn. Hayr senin
elindedir; elbette sen her eye gu yetirensin." (Al-i mran, 26).
"Elbette yeryuzu Allah'n (mah)dr. stedii kulunu ona varis klar." (A'raf,
128).
"De ki: Snrm ben, insanlarn Rabbine; insanlarn padiahna..." (Nas, 1-2)
227
i
"Aranzda bir ey hakknda ihtilafa duerseniz onun hakknda hukum vermek Allah
'a aittir." (Sra, 10).
"Dikkat! Yaratma (halk) ve ynetim (emr) O'na aittir." (A'raf, 54).
".. .Hukum yalnz Allah 'indir. O yalnz kendisine tapmanz emretmitir. te
doru din budur. Ama insanlarn ou bilmezler." (Yusuf, 40).
"...Kim Allah'n indirdiiyle hukmetmezse ite kafirler onlardr!" (Maide, 44).
"... Ve kim Allah'n indirdiiyle hukmetmezse ite zalimler onlardr." (Maide,
45).
"...Kim Allah'n indirdiiyle hukmetmezse ite onlarfa-sklardr." (Maide, 47).
"Yoksa cahiliyye hukmunu mu aryorlar? yice bilen bir toplum iin Allah 'tan
daha guzel hukum veren kim olabilir?" (Maide, 50).
"Aralarnda hukmetmesi iin Allah 'a ve Rasulune arldklar zaman
inananlarn szu ancak 'iittik ve itaat ettik' demeleridir, ite
korktuklarndan kurtulup umduklarna nail olanlar onlardr." (Nur, 51).
te bu manadaki Allah'n siyasetine tabi olan mam Azam bir mur bu siyaseti
hakim klmak iin mucadele vermi ve bu uurda da cann feda etmekten
ekinmemitir.
mam'n siyasi itihatlarna yaklarken slam'n bu konudaki belirleyici
erevesini bilmek gerekiyordu. erevesi genel hatlaryla Allah tarafndan
vaz'olunan bu siyasetin uygulaycs Rasulullah olmutur. Hulefa-i Raidin'den
sonra slami siyasette grulen sapma bir yn sorulan da peinden suruklemi,
kanl arpmalara dnuen ifrat ve tefrit gruler ortal kaplamtr. mam,
tavizsiz hayatnn da desteiyle yllardr tartmalarn temelini tekil eden
siyasi meselelere adil ve mutedil zumler getirerek ideal tavr ortaya
koymutur.
228
Otorite ve Hakimiyet
Benden sonra, ktu bir snf ynetime gelir. Sylediklerini yapmaz,
yapmadklarn sylerler. Emrolunmadklar eyleri yaparlar, kim eliyle onlara
kars koyup savarsa o mumindir. Diliyle onlara kar savarsa o yine mumin
kimsedir. Kalbi ile onlara kar buzeden kimse de mumindir. Bundan sonrasnda
hardal tanesi kadar iman yoktur.
Hadis-i Serif
Yukardaki ayetlerden de anlalaca gibi slam siyasetinde mutlak otorite,
mutlak gu, mutlak kanun koyucu, Allah'tr. Seriatn (fert ve toplumu kuatan
hukuk kurallar butunu) Kitab'ta (Kur'an) vaz'eden Allah, onu kendisi adna
yurutme (hilafet) iini elisi eliyle gerekletirmitir.
Bunun ilk art ilahi hukukun uygulanaca toplumun onun hakimiyetini,
otoritesini kabul etmesidir. slam siyasetinde bir fert, aile, snf veya zumre
Allah'n otoritesine ortak olamaz. slam bu ynuyle teokrasi deildir. Teokrasi
din adna ortaya km bir zumrenin tahakkumudur. slam'da ise byle bir zumre
yoktur. unku 'din olan-din olmayan' ayrm, Allah' dunyann ve ahiretin tek
otoritesi telakki eden; hakimiyeti kaytsz artsz O'na has klan bir siyasette
geersizdir.
Allah koyduu hukuk kurallar nunde yaratlm vasfna sahip olan herkesi -onu
uygulama makamnda olanlar da dahil- eit grmekte, slam siyasetinin temeli,
hukukun ustunluu ilkesine dayanmaktadr.
slami siyasette "devlet" bugun dunyada geerli olan devlet anlayndan
farkldr. ada ya da antik, slam d-
229
ndaki tum devlet anlaylar ve rnekleri ekonomik, askeri ve dier alanlarda
"rgutlenmeye" dayalyken islam devlet anlay effaf yapsyla fazilete
dayaldr. slam d siyasetlerde "devlet" halka ramen yaayabilecek kadar
rgutlenerek elinde bulundurduu yasama, yarg ve yurutme imkanlarn bir "ahs-
manevi" halini alan "devlet" adl "r-gut"un tahakkumunu pekitirmek iin
kullanr; slami siyasette halktan ayr ve bamsz "devlet" adl bir ahs-
manevi yoktur. unku bu siyasette halk "iyalullah"tr, devlet ise Allah'n
adaletinin datcs ve halkn hizmetkardr.
"Kutsal rgut" temellerine deil, fazilet ve adalet temellerine dayanan slami
ynetim mekanizmas, evrensel adaleti toplumda geerli klmann addr. (Sra,
15).
slam hukuku, dokunulmazln ve imtiyazn olmad bir hukuktur. Kanunu
uygulayanlardan yurutmenin ba (ha-life)'na kadar herkes onun nunde eittir.
slami siyasette ynetenle ynetilen arasndaki iliki otokontrole dayanan
ilikidir. Birbirlerini denetlerler. "Allah'a itaat etmeyene itaat yoktur"
ilkesi slami siyasetin temel ilkelerindendir. Zalim bir yneticiyi uyarmak en
buyuk cihad olarak nitelenir.
Sra'ya dayanan slami siyaset saltanata dayal her turlu uygulamay iddetle
reddeder. Yneten ynetilen ilikileri uzerine sylenmi u hadisler slam
siyasetinin mantn ieriyor:
"Benden sonra, ktubir snf ynetime gelir. Sylediklerini yapmaz,
yapmadklarn sylerler. Emrolunmadklar eyleri yaparlar, kim eliyle onlara
kar koyup savarsa o mumindir. Diliyle onlara kar savarsa o yine mumin
kimsedir. Kalbi ile onlara kar buzeden kimse de mumindir. Bundan sonrasnda
hardal tanesi kadar iman yoktur."25
25. Ebu Davut, Kitabu'l-Melahim, bab: 17, irmizi, Kitabu'l-Fiten bab: 12,
Nesei, Kitabu'l-Ba, bab: 36. /
230
"Cihadn en faziletlisi, zalim hukumdarn karsnda hakk sylemektir."16
"Halk balarna geen bir zalimin zulmune engel olmazsa Allah'n onlara
kapsayc bir bela gndermesi umulur.Benden sonrabazynetimler ibana
gelecekler. Onlarn yalanlar dorudur diyenler onlarn iledikleri zulme
yardmc olanlardr. te onlar benden deildir, ben de onlardan deilim."21
"Uzak olmayan bir vakitte sizin banza yle ynetimlergelir-ki, mhlarnz
ellerine geirirler (smurur). Ne syleseniz yalan, ne yapsanz ktu i olur.
Siz onlarn bayalklarna iyi demedike sizden memnun olmazlar. te o zaman
siz, onlar doru yola getirmek iin karlarnda hakk syleyeceksiniz. Eer
onlar azgnlk yapar haddi aarlarsa ve bir kimse de bunlara kar geldii iin
ldurulurse elbette o e-hiddir."28
"Her kim ynetimi honut etmek iin Allah rzasna aykr olacak bir biimde
konuursa, Allah 'in dininden km-
29
tr.
Meruiyyet (Yasalhk)
Raid halifeler dneminde meruiyet sorunu olmamtr. Ynetim Rasulullah'n
koyduu temeller uzerinde devam etmitir. Dahas ilahi seimle gerekleen
peygamberliin kendine has zelliklerinden dolay, rnek slam siyaseti,
oluumunu daha ok rid ve murid halifeler dneminde tamamlamtr.
26. Nesei, bab: 37, VIII161.
27. A. g. e., bab: 35, VIII160.
28. Kenzu'l-Unmal, H. No: 14876, VI/67.,
29. A. g. e., H. No: 14888, V1I70.
231
Meruiyyet sorunu olmamtr dedim. Bu demek deildir ki siyasal katlmda
puruzler kmamtr. Hz. Ebube-kir'in halife seiminde Sa'd b. Ubade'nin bir
mur; Hz. Ali ve onun szunden kmayan Haimoullaryla Yemenliler'in alt ay
geciken biatlar bir siyasi kriz olmakla birlikte bunyesinde nebevi hilafetin
meruiyyetine ynelik bir eletiri tamayan mevzi ve geici olaylardr.
Daha sonra ortaya kan Hz. Osman'n katli, Cemel ve hatta Sffin olaylarnda
"meruiyyet"i kimse szkonusu etmemitir. Biat ve Sra'ya dayal nebevi hilafet
kendi zgun yaps iinde dunyada ei grulmemi bir uygulamann modeli
olmutur.
Hulefa-i raidinden sonra bu yap ni bir deiiklie urad. "Halkn devleti"
demeye gelen nebevi hilafet "devletin halk" deyiminde ifadesini bulan teb'a
siyasetine dnumutu. Cihadn kurumlatrlarak duzenli ordunun kurulmasyla
ummetin denetimine kar rgutlenen "devlet" ksa zamanda bir bask aracna
dnutu.
lk nemli deiiklik, o zamana kadar Bizans imparatorlarnn ve ran
kisralarnn yntemi olan babadan oula veraset sistemi alnarak
gerekletirildi. Bu deiiklik u anlamlara gelmekteydi:
1. Nebevi hilafetin temel dinamii olan ra ilevini yitiriyor, halkn siyasal
katlm bylece nlenmi oluyordu. Ynetime dorudan katkda bulunamayan halkn
elindeki tek silah olan ra da alnnca ynetim monariye dnuuyordu.
2. Sra ile i ie olan ve slami siyasette meruiyyetin lusu olarak kabul
edilen biat kurumu da bylece devreden karlyor, halkn siyasal katlm
anlamna gelen bu kurum soysuzlatrlyordu. Hulefa-i raidin'den sonra
benimsenen veraset-saltanat usuluyle zaten bir hukmu kalmamt biatin.
232
3. Adalet mulkun, zulum saltanatn temeliydi. Adaletin iki aya olan ra ve
biat fel ettirilince adalet adalet olmaktan km, yerini zulum almt.
Hukukun ustunluu imtiyaza, ummetin mal olan beytulmal ise devlet adl rgutun
itfliine dnutu. Hazinenin ummetin mal olmasyla devletin mal olmas
arasnda olduka buyuk farklar vard.
Hulefa-i raidinin dilinde beytulmal'in ad "ummetin mal "dr. mmetin mal
-ad uzerinde- ummete aittir. Onu ummet bir hak olarak ister ve o mal ummetin
refah ve saadeti iin kullanlr. "Devletin mal" ilk bakta ummetin gibi
anlalsa da uygulamada hi de yle olmad ortaya kacaktr. Bazen bu mal
ummete ramen devletin bekas iin kullanlr. Bu mal devlet asli sahibi olan
ummete vermek zorunda kald zaman bir hak olarak deil, bir ihsan olarak verir
ve faturasn da yine ummete karr.
Burada "devlet" denilen bu mevhum varln mahiyeti de tartlabilir. Ama her
dunya gruunde o dunya gruunun yapsna gre deien bir devlet tarifi
vardr. rnein aa yukar tum monarik saltanatlarda bu tarif Fransz kral
XIV. Louis'nin u szunde ifadesini bulur:
"Devlet benim!"
Evet, devlet 'kutsal rgut'un badr. Devlet o olunca devletin mal da onun
mals olacak, saltanatn bekas iin halkn z maln keyfine gre kullanacaktr.
Bugun, artk eskiyen 'tek bal saltanat' usulleri terkedi-lerek batnn Eski
Yunan'dan alp rektefe ederek pazarlad demokrasi vs. gibi ad daha tumturakl
olan 'ok bal saltanat' usullerine dnulmekte; neticede mantk ve uygulama
asndan deien bir ey olmamaktadr.
Tek bal saltanatlarla ok bal saltanatlar arasnda mahiyet fark yok.
Meselenin daha kolay anlalmas iin misallendirelim. Saltanat halkn
omuzlarnda yukselen bir piramittir. Bu piramidin talarn devlet adl rgutun
ayrca-
233
lkl elemanlar oluturur. Piramidin zirvesinde ise 'kutsal rgut'un ba
bulunur. Monarilerde piramidin ucu sivridir. Orada tek kii oturur.
Demokrasilerde ise kuuk bir fark var. Bu fark, piramidin tepesinin duzlenerek
tek kii yerine meclis, senato vs. saltanatlarnn oturtulmasdr.
Nebevi hilafet bylesine kkten deiimlere uraynca meruiyyet tartmalar da
doal olarak balad.
Tum hizipler bunu tartyordu. Belki hiziplerin knn temelinde yatan
sebeplerin banda da meruiyyet sorunu gelmekteydi. Sorular birbirini takip
etti. Ynetim meru muydu, deil miydi? Bu soruya, hanedan, devlet pastasn
paylaan 'mele' ve bir ksm Murcie dnda selef ierisinden "merudur"
cevabn veren kmamtr. zellikle ilk dnemlerin tandk simalar gnul
rzasyla bu soruyu musbet cevaplamamlardr. Zaten buraya kadar yukarda
saylan aznlk zumre dnda hemen herkes muhalefette muttefiktir. Asl ayrlk
bundan sonra balamaktadr.
Ynetimin gayr- meru olduunda ittifak eden insanlar bu ynetime kar
alnacak tavr konusunda ihtilafa duuyorlard. Herkes kendi tavrna delil
buluyor, bunun en geerli tavr olduunu iddia ediyordu. Bunun sonucunda deiik
ekoller, hizipler doacakt. Her hizip kendi haklln savunacak kendi gibi
duunmeyeni reddedecekti.
Ortada bir zulmun olduuna herkes kn, yneticilerin buyuk gunah ilediklerine
halk bizzat ahit idi. Bu kez buyuk gunah ileyenin durumu (murtekib-i kebire)
tartld. Hizipler farkl eyler sylediler. Ya da farkl sonulara varanlar,
bu sonular etrafnda farkl hizipler oluturdular. fratlar tefritleri
kovalad. Ameldeki arlklar merulatrmak iin akideden dayanaklar bulundu;
bulamayanlar, tefsir ve te'vil ile halletmeye o da olmazsa uydurmaya kadar
gturduler ii.
234
Ynetimin slami siyasete aykr ileri karsnda taknlacak tavr da tartma
konusu ediliyordu. Bunlar arasnda, meruiyyet artlarndan saylan biat'n
nemli bir yeri vard. Biat ne zaman sahih biat olurdu? Zorla alnan biatin
hukmu ne idi? Zalim ve fask yneticiye biatin cevaz? Bu balamda 'muhalefet
fkh" sorgulanyor, emr-i bi'1-ma'ruf nehy-i ani'l-munker farizasnn artlan
tartlyordu. Ynetime kar bakaldrnn hukmu ve snrlar tesbit edilmeye
allyordu.
Sahabenin gruunu sistemletiren mam Azam'n bu konulardaki tavrlar ve
itihatlar imdiye kadar pek merak edilip ortaya konulmu deildir. Bugun
bulank su avclarnn ve onlara gnullu av olanlarn pek holanmayacaklar;
hayata gemi bu itihatlar maddeler halinde sunalm:
2. THAT VE SALTANAT
Biat ve Sartlar
"-Bizi buraya toplamanzn sebebi bizleri korkutarak saltanatnz urunda
kullanmaktr. Bylece sizin adnza halka tesir edelim, sizin eylemlerinizi
merulatralm istersiniz. Siz hilafete, fetvaya yetkili iki kiinin bile gru
birliine varmad gayr-i meru bir usulle geldiniz. Oysa ki hilafet ra ile
olur."
mam Azam
mam Azam'n hilafet'in meruiyyeti konusundaki itihad yledir: Sra ile
deil de gu kullanarak ynetimi ele geirip, ardndan hi bir yaptrm gucu
olmayp adet yerini
235
bulsun kabilinden alman biatlar geerli deildir. Byle, verasetle ynetime
gelip de ardndan zorla alnan biatla halife olmak meru usule aykrdr ve caiz
deildir.
Meru olan hilafet gru sahiplerinin (ehl-i rey) istia-resiyle halkn da
katlmyla gerekleir.
mam bu inancm bizzat zamann halifesinin yuzune kar sylemitir. Ki o bu
hukmu aklamakla lumu gze aldn ispatlamtr. mam'n bu konudaki
itihadn Hali-fe'nin saray nazr Rebi b. Yunus'un naklettii u olaydan
reniyoruz.
Ebu Cafer Mansur an en unlu fakihlerinden mam Malik, Ibn Ebi Zi'b ve mam
Azam' sarayna ararak u soruyu sorar:
"-Allah'n bu ummetin hilafetini bana vermesini nasl gruyorsunuz? Ben bu
makamn layk mym?"
mam Malik u cevab verir:
"-Eer bu ie layk olmasaydn Allah seni halife tayin etmezdi."
bn-i Ebi Zi'b ise u karl verir:
"-Dunya mulkunu Allah dilediine verir. Fakat ahiret mulku byle deildir. Allah
onu isteyene ve layk olana verir. Eer Allah'a itaat edersen Allah'n yardm
senin uzerine olsun. Umarm bunu yaparsn da O'nun tevfki seninle olur. Fakat
isyan ettiin muddete Allah'n bu yardm senden uzaktr. Sunu iyi bil ki,
hilafet takva ehlinin icmasyladr. Biri kalkp da hilafeti zorla ele geirirse,
burada ne takva ehli, ne icma, hi bir ey yoktur. Byle yapan kimse ve ona
yardmc olanlar Allah'n tevfikinden kmlar, yolundan ayrlmlardr. Eer
siz temizlenmek istiyorsanz, Allah'tan selamet dileyip salih ameller ve iyi
icraatlarla O'na yaklanz."
mam bu olay tasvir ederken yle syler:
"bn-i Ebi Zi'b bunlar syledii zaman, kellesinin ora-
236
ckta vurulmas ihtimaline kar ben ve mam Malik elbisemizin eteklerini onun
kan sramasn diye toplamaya balamtk."
Mansur mam'a dnerek "Sen ne dersin" dedi.
mam'n cevab:
"-Dini uruna hakikati ve doruyu arayan kii Allah'n gazabndan uzaktr.
Baklarn uzerimizden ekip de vicdanna evirirsen bizi buraya Allah rzas
iin armadn grursun. Bizi buraya toplamanzn sebebi bizleri korkutarak
saltanatnz urunda kullanmaktr. Bylece sizin adnza halka tesir edelim,
sizin eylemlerinizi merulatralm istersiniz.
"Siz hilafete fetvaya yetkili iki kiinin bile gru birliine (icma) varmad
gayr-i meru bir usulle geldiniz. Oysa ki hilafet mu'minlerin icmasyla ve
rasyla olur. Ebubekir (r) Yemenlilerin biati kendisine gelinceye kadar alt
ay hukumden (meru olmaz kaygsyla) elini eteini ekmiti."
mamlar dalnca Mansur mabeyncisini u kese altnla onlarn ardndan yollad
ve ona u talimat verdi:
"-Bu altnlafi gturup onlara ver. Eer Malik alrsa verirsin. Yok eer bn-i
Ebi Zi'b ya da Ebu Hanife alrsa orackta kellelerini kes ve bana getir."
Mabeynci Rebi altnlar teklif edince mam Malik kabul etti. bn Ebi Zi'b bu
teklif karsnda unu syledi:
"-Ben bu paray Mansur'un kendisine bile helal saymazken nasl olur da kendim
iin helal sayarm?"
mam Azam'n cevab ise daha keskindir:
"-Allah'a yemin ederim ki kafam kessen bu parann dirhemine el suremem."
Rebi saraya dnup durumu Mansur'a bildirince Mansur yle syleyecektir:
237
"-Onlar byle davranmakla canlarm kurtarm oldular."30
Biat konusunda yalnz mam Azam'n itihad deil mam Malik'in itihad da
byledir. Bir ok kaynan ortaklaa naklettii u olay buna delildir:
Nefsu'z-Zekiyye kyamnda mam Malik'e sorarlar:
"-Simdi bize ne yapmamz tavsiye edersiniz? Biz Mansur'a biat etmitik. Bu
durumda halifelik iddiasyla kyam eden imam Muhammed'e biatta bulunabilir
miyiz?"
"-Mansur'un biati zorla (cebr) alnm biattir. Bu ekildeki biat, yemin, talak
(boama) ya da buna benzer, zorla istenmeden yaplm eylerin tumu
geersizdir."31
mam Malik'in bu fetvas uzerine bir ok Medineli mam Muhammed Nefsu'z-
Zekiyye'ye biat ederek onun safna geti. Bundan dolay Medine'deki Abbasi
valisi mam Malik'i yakalatp ellerinden aprazlama asarak kollar krlana dek
kamlatt.
Saltanat usuluyle gelen bir halifeye yaplan biatin gayr- meruluunu
Buhari'nin Uz. mer'den naklettii u rivayet aka ortaya koyar:
"Kim muslumanlann ras olmakszn bir adama biat ederse, bu biat meru
saylmaz. Byle bir durumda biat eden de edilen de lumlerini hazrlam
olurlar.<m
Hz. mer'in bylesine kesin bir tavrla kar kp, ra olmadan kendisini
gayr- meru bir yolla halife ilan edenin ldurulmesine hukmetmesi ayn zamanda
sahabenin saltanata bakn da iermektedir.
Hz. Huseyin de, Kerbela'da, kendisini 'Halife'ye biata davet eden Emevi
komutanna byle bir biatin caiz olmaya-
30. 31.
32.
238
Kerderi, a. g. e., s. 296.
Taberi, Tarih, VIII560.
Buhar, Sahih (bn-i Hacer erhi), Kitabu'l-Hudud, H. No: 6830,
XIII148,149.
.l
can syleyerek, ynetimi gayr- meru ilan ediyordu.
Zalim yneticinin ktuluklerini sylemenin gybet saylmayaca hukmunu veren
Hasan Basri, ynetimi gayr- meru addetmekle birlikte ona kar bakaldrmay
baarsz kalnp ok kan dkulecei endiesiyle doru bulmuyordu.
Zalim ve Fasn Yneticilii
mmetin maln meru olmayan yollarda harcayan ya da zulumle hukmeden ve
Allah'n emirlerini terkedip yasaklarm irtikab
edenkimseninyneticiliibatldr. Onun verecei emirler ve hukumler geersizdir.
mam Azam
slam siyaset tarihinde hi bir fakih kafirin yneticiliini tartmamtr.
unku Kur'an'la sabittir ki kafirlerin muminler uzerinde velayet hakk yoktur:
"Allah kafirlere muminler uzerine asla velayet hakk tanmamtr." (Nisa, 141)
Asl tartlan konu fask ve zalimin yneticiliidir.
Bu konuda Hariciler'i bir kenara brakrsak birbirine zt iki gru vardr orta
yerde. 1) Murcie'nin gruu: Ki bunlar "olan" olmas gerekendir deyip statukoyu
savunanlardr. Bunlara gre eer birileri herhangi bir yolla ynetimi ele ge-
irmise bunun ele geiri tarzna baklmaz. O ynetici zalim ve fask olsa da
meru addedilir. 2) Mutezile; ki bu kesim de fk ve zulmu grulen bir
yneticinin ynetimi gayr merudur. O meru olmad gibi o ynetimde grev
yapan hakimlerin -isterse Allah'n indirdiiyle hukmetsinler- hukumleri de meru
deildir.
239
Bu noktada mam Azam daha dengeli bir tavr benimsedi. Zalim ve fasn
yneticiliini kabul etmemekle birlikte sosyal faaliyetlerin yurutulmesi
gerektiini kabul ederek, eer kendisi adilse zalim halifenin kadsnn hukmunu
kabul etmi, sorumluluu ferdin kendisinden balatmtr.
mam Azam zalim ve fask bir ynetimde grev alma konusuna bireysel adan
yaklayordu. Eer fask bir rejimde fert bulunduu makamda slam'n ahkamn
icradabir engelle karlamyorsa onun o makamda bulunmasna cevaz veriyordu.
Ancak ferdin fask ve zalim olmas durumunda bunu meru saymyordu. Tekrar baa
dnerek sorumuzu soralm: mam Azam'in zalim ve fasn yneticilii (imaml)
konusundaki net gruu ne idi? Bu sorumuza Mekki ve Kerderi'nin ortaklaa
aldklar mam'n bir itihadnda cevap buluyoruz:
"Fey'i meru olmayan yollarda harcayan, ya da zulumle hukmeden ve Allah'n
emirlerini terkedip yasaklarn irtikap eden kimsenin yneticilii (hilfet)
batldr. Onun verecei emirler ve hukumler geersizdir."
Bazlar, mam Azam'm "fask imamn ardnda namaz klnabilir ve eer adil ve
salih ise ynetici zalim de olsa o ynetimin Kur'an ile hukmeden kadsnn hukmu
geerlidir." gruleriyle; "zalim vefask'n yneticilii gayr merudur, onun
hukumleri geersiz, ona yaplan biat batldr." itihad arasnda bir eliki
olduu zehabna kaplmtr.
mam Azam'n namaz iin fasn imametine, zalim bir ynetimde kadlk yapan
adil birinin meru hukmunu tenfi-ze cevaz veriinden yola kanlar "yanltan
yanl gelir" mantyla onun fask ve zalim'in yneticiliini de kabul ettiini
sanmlardr. Yani, zalim yneticinin hukmu ne ise onun tayin ettiinin hukmu de
ayndr demilerdir. Mutezi-le'den bazlar bu zankandan dolay Ebu Hanife'yi
taviz vermekle sularken bazlar da yine bu yanl anlay kendi
240
batl gruleri olan zulumle uzlama arpklna dayanak gstermilerdir. kisi
de yanl.
Hanefi mezhebinin unlu marri'larmdan Ebubekir Ces-ss'tan dinleyelim:
"nsanlardan bazlar Ebu Hanife'nin fasn imametine ve hilafetine 'olur'
verdiini ve halifeyle hakimin arasn ayrarak onun hukmunu caiz grmediini
zannederler. Bunu kelamclardan "Zurkan" adnda biri sylemitir. Kukusuz bu
lakrd aslszdr.
Ebu Hanife'ye gre halife ile onun atad hakim arasnda (ynetme hakk ve
meruiyyet asndan) bir fark yoktur. Ynetime gelileri ve getirilileri
(hakim'in kendisi adil ve salih de olsa) gayr- merudur. unku her ikisinin
meru-iyyetinin art da adil olmaktr. Fasn hilafeti ve hakimlii meru
olmad gibi ahitlii de kabul edilmez. Eer peygamberden rivayet ettii hadis
varsa o da alnmaz."33
Cessas, "Zalimler ahdime nail olamazlar." (Bakara, 124) ayetinden hukum
karrken unlar syler:
"Bu ayetin delaletiyle fasn yneticiliinin batl olduu anlald. Fask ve
zalim biri halife olamaz. Hatta bu karakterde olanlar herhangi bir biimde
ynetim makamna gelseler fsklar yuzunden halkn kendilerine uymalar
gerekmez. Bu konuda Rasulullah yle buyuruyor:
"Allah'a isyanda kula itaat yoktur." Bu hadis de delalet eder ki; fask biri
hakim olamaz, hukmettii zaman verdii hukum yerine getirilmez, ahitlii kabul
edilmez, peygamberden rivayet ettii hadis alnmaz, muftu olup fetva verdiinde
fetvasna uyulmaz."34
"Zalimler ahdime nail olamazlar" ayetindeki "ahd"'den kast Mucahid'e gre
peygamberlik'tir. bn Abbas bu konuda yle der: Zalime verilen sze (biat) vefa
gerekmez. Eer
33. Cessas, Ahkmt'l-Kur'an, 1/86.
34. A. g. e., 1186.
241
ona verdiin szu yapmaynca zulme urayacaksan, o zaman szunu yerine getir.
Hasan Basri ise u aklamay yapar: Zalimlere verilmi ahid yerine getirilme.
Allah ahirette onu yerine getirmeyen kiiyi sorumlu tutmayaca gibi ecrini de
artrr."35
mam Azam'm zalim ve fasn (kafirin deil) yneticilii konusunda hem
bylesine pratik hem de ideal bir yaklam benimsemesi, uzerinde durulmas
gereken bir konu. mam bu yaklamyla olay ferdin kendisinden balatm,
kiiyi kendi yapt eylemlerle kar karya brakmtr. Byle yapmakla "olan"
ile "olmas gereken" arasndaki tercihte bocalayan bir ok insana k yolu
gstermitir. Bu yol anariye meydan vermeden zulme kar kmann yoludur. Bu
yol toplum iin ferdin nceliklerini, fert iin toplumun nceliklerini ihlal
etmeden yaayabilmenin addr. Bu yol zalim ve fask yneticileri aklamak iin
kendilerince meru bir takm mazeretler uyduranlarn mazeretlerini iptal eden
yoldur. mmetin tepesine musallat olan zorbalarn elinden ummeti kurtarmak iin
bulunmu dengeli bir mucadele metodudur.
mam Azam, insanlara, zalim ya da mazlum olmaktan baka seenek braklmayan
ortamlarda, dengeli bir zum, meru ve pratik bir k yolu gstermitir.
Emr-i bi'l - Ma'ruf Nehy-i Ani'l - Munker
Bizi uyarmazsanz sizde, sizi dinlemezsek bizde hayr yoktur.
Hz. mer
nsan uyarlmaya her an ihtiya duyan bir yapda yaratlmtr. Elbet bu gerek,
toplumlar iin de geerlidir. Bu
35. A. g. e., 1/85. 242
nedenle Allah sk sk peygamberleri araclyla izgiden kan insan yeniden
hizaya sokmu ve kitaplar indirmitir. Peygamberliin Muhammed Aleyhisselam'la
son bulmas duzeltme ileminin de bittii anlamna gelmemektedir. Yaps gerei
slam, uyar grevini tum mensuplarnn boynuna bir vecibe olarak yuklemi ve
adna da "emr bi'1-ma'ruf nehy ani'l-munker" demitir.
Kur'an'da defalarca geen bu farizaya ilikin bir ka ayet alalm:
"nanan erkekler ve kadnlar birbirlerinin velisidirler. yilii emrederler,
ktulukten menederler..." (Tevbe, 71).
"... yilii emredip, ktulukten mereden ve Allah'n (yasak) snrlarn
koruyan insanlardr. O muminleri mujdele..." (Tevbe, 112).
"Munafk erkekler ve munafk kadnlar birbirlerinden-dir. Ktuluu emreder,
iyilikten meneder ve ellerini sk tutarlar..." (Tevbe, 67).
"inizden hayra aran, iyilii buyurup ktulukten meneden bir topluluk
bulunsun; ite onlar kurtulua erenlerdir." (Al-i mran, K)4).
"Onlar Allah'a ve ahiret gunune inanrlar; iyilii emreder, ktulukten
menederler..." (Al-i mran, 114).
"Siz, insanlar iin karlm en hayrl bir ummetsiniz. yilii emreder,
ktulukten menedersiniz ve Allah'a inanrsnz..." (Al-i mran, 110).
"Yaptklar ktulukten (birbirlerini) alkoymuyorlard. (Bu yaptklar) ne
ktuydu!" (Maide, 79).
"Aff tut; iyi olan emret; cahillere aldr etme!" (A'raf, 199).
"Onlar ki, yanlarndaki Tevrat ve ncil'de yazl bulduklar o Eli'ye, o ummi
Peygamber'e uyarlar. O ki, kendilerine iyilii emreder, ktulukten meneder..."
(A'raf, 157).
243
"Onlar ki kendilerine yeryuzunde iktidar verdiimiz takdirde namaz klarlar,
zekat verirler, iyilii emreder, ktulukten vazgeirmeye alrlar..." (Hac,
41).
"Yavrum, namaz kl, iyilii emret, ktulukten vazgeir ve bana gelene sabret.
unku bunlar kesin ilerdendir." (Lokman, 17).
Devletli bir toplumda devletin grevi toplumun can, mal, akl, nesil ve din
emniyetini salamaktr. Bu emniyetleri salamann tek sigortas iyilii
emretmek, ktulukten sakndrmak anlamna gelen "emr bi'1-ma'ruf, nehy ani'1-
mun-ker"dir. Elbette yneticiler bundan mustani deildir.
Raid halifeler dnemine bakldnda halkn yneticileri uyarmasnn en guzel
rnekleri gze arpar. Sradan bir vatanda devletin en yusek kademesinde
bulunan yneticiye "sen niin bunu byle yaptn?" diye sorabiliyordu. Tabii
byle vatandalarn yle syleyebilen yneticileri vard:
"Bizi uyarmazsanz sizde hayr yoktur, uyarnz dinlemezsek bizde hayr
yoktur."
Bu, dunya siyaset tarihinin ender grduu bir duunce zgurluu rneidir.
Kaynan slam'n insana verdii deerden alan bu zgurluk saltanatn geliiyle
kstland. Bu kstlama yle bir noktaya geldi ki Emevi kral Abdulmelik
minbere kyor "Bana Allah'tan kork diyenin kafasn keserim" diyor ve
kesiyordu da.
Saltanat ynetiminin de desteiyle emr bi'1-ma'ruf nehy ani'l-munker farizas
terkettirilmeye allyor, smarlama fetvalar verdiriliyordu. Murcie duuncesi
bu farizay ortadan kaldrma iini uzerine almt. Emr bi'1-ma'ruf nehy ani'l-
munker'in ynetime kar bir fitne olduunu syluyorlard. Bylece zalim ve
fask yneticilerin zulmune ve fkna ortak oluyorlard.
mam Azam'a gre emr bi'1-ma'ruf nehy ani'l-munker
244
farzdr. Ebubekir Cessas, mam ile Horasan'n unlu fakihi ibrahim es-Saig
arasnda geen u olay nakleder:
"brahim es-Saig ile u konuda fikir birliine vardk: Emr bi'1-ma'ruf nehy
ani'l-munker farzdr. Benim bu szum uzerine ibrahim elini kaldrarak bu konuda
kendisine biat etmemi istedi."
Olay aktaran Abdullah b. Mubarek diyor ki:
"Zulmune kar szuyle cihad ettii iin Ebu Muslim Horasani'nin brahim es-
Saig'i ldurduu haberi Ebu Hani-fe'ye gelince o kadar ok alad ki hepimiz
uzuntuden leceini sanmtk. mam yle diyordu:
"-Vallahi onun bana byle bir ey gelmesinden hep endie ediyordum. O ok
akll bir zatt. O beni Allah'n haklarndan bir hakk almak iin bir ie
(kyam) davet etti. Ona unlar syledim: "Eer bir kii tek bana bylesine
buyuk bir yukun altna girerse hi bir sonu elde edemeden ldurulur. Bu da bir
fayda salamaz. Fakat kendini Allah'a adayan salih kiilerle birlikte baar
iin gerekli artlar hazrlayarak ayaklanrsa o zaman bu konuda bir engel
yoktur."
brahim yine geldi. Israr ediyordu. Her geliinde yle diyordum: "Bu ynetime
kar bakaldr ii dier bir takm farzlar gibi tek bana eda edilecek bir
farz deildir. Peygamberler bile kendilerine gklerin kaps alncaya kadar
buna gu yetiremediler. Bu farz (kyam) dier farzlara benzemez. Dierleri tek
bana yerine getirilir. Bunda ise tek basma kldnda insan hayatyla oynar.
Kendi nefsinin lumune yardm etmi olur. Eer byle olursa ondan sonra kyama
kalkacak olanlara olumsuz bir rnek olur, onlarn sevinci krlr, bir daha
kimse bu ie yanamaz."36
mam Azam'm bu konudaki grulerini yanstmas asndan olduka nemli olan bu
olayn ardndan mam Ces-sas'n "Babu Farzi'1-Emri Bi'1-Ma'ruf ve'n-Nehyi Ani'l-
Munker" bal altnda yazdklarna gz atalm:
36. A. g. e., UI319,320. ~
245
"Kur'an ve sunnetten karlan hukum o ki, emr bi'l-ma'ruf nehy ani'l-munker bir
farzdr. Bu farz gerek salih gerek gunahkr herkes iindir. Emr bi'1-Ma'ruf nehy
ani'l-munker farz mustakil bir farzdr. nsan baz farzlar terketmekle dier
farzlar ondan dumez. te bunun gibi insan bir takm kusurlar sebebiyle emr
bi'1-ma'ruf nehy ani'l-munker farzn terkedemez. te yandan bir kimse Allah'n
tum emirlerini yerine getirip yasaklarndan kand halde bakalarn
munkerden nehyetmese bu farz terketmi olur. Ebu Hurey-re yle rivayet eder:
"Ashabtan bir grup Rasulullah'a yle sordular: Biz iyilii emredip
emrettiimizden daha az yapsak ve ktulukten de bakalarn sakndrp onun
birazndan ka-namasak yine de emr bi'1-ma'ruf nehy ani'l-munker yapalm m?
Buyurdular ki: "Siz iyiliin hepsiyle amel edemezseniz ve ktuluun tumunden
kanamazsanz bile emr bi'1-ma'ruf nehy ani'l-munker yapn."
Rasulullah baz vecibelerin yerine getirilmemesi durumunda bile emr bi'1-ma'ruf
nehy ani'l-munker'i dier farzlarla denk tuttu, onu da farzlarn arasnda
zikretti."37
Kyam Hakk
Ne garip! Muslumanlarn kanlarnn kpek kan gibi aktlmasna aldrmayanlar
pire kannn hukmunu soruyorlar.
Hasan- Basri
mam Azam zalim ve fask ynetime kar musluman-larn silahl bakaldrsn
emr bi'1-ma'ruf nehy ani'l-munker farizasnn bir paras olarak grmutur.
37. A. g. e., 111320.
246
Bu konuda mam ilk deildir. Emeviler hilafeti ellerine geirdiinden beri
silahl kyam savunan sahabe ve ulema eksik olmamtr.
Sahabe'den Hicr bin Adiyy ve arkadalar bu gruteydiler ve ynetim tarafndan
katledildiler. Hz. Aie ve Abdullah b. Mes'ud gibi unlu isimler de bu klar
desteklediler. Hz. Huseyin zalim ve fask ynetime kar kyamn (huru ale's-
sultan) farziyyetine inanyor ve bu uurda ehadeti g-usluyordu. Hz.
Ebubekir'in torunu Abdullah b. Zubeyr de ayn inan urunda mucadele vermi ve
ehid edilmiti.
bn E'as ayaklandnda tabinin en unlu alimleri onun bu knn er'i
olduunu ilan ederek halk ynetime kar onu desteklemeye aryorlard. Bu
cumleden olarak bn-i Ebi Leyla, e-Sa'bi, Ebu'l-Bahteri ve Said b. Cubeyr'i
sayabiliriz. Zamanlarnn en unlu fakihleri olan bu zatlar bn E'as kyamnn
iinde yer almlar, bizatihi yardmc olmulardr.
Hasan Basri de kyamlar meru grmekle birlikte baarl olmasn art komu,
baarlamamas durumunda ok kan dkulur gerekesiyle kyamlarn iinde bizzat
yer almamtr. Ancak ynetimin verdii maa reddetmi, iledikleri zulumleri
bir bir saym, bunun gybet olacan syleyen bazlarna "zalimin zulmunu dile
getirmek gybet deildir" demitir. Bu dnemde, her tarafta zalimler tarafndan
oluk oluk musluman kan aktlrken alimlerden bazlarnn 'ilim' ad altnda
fer'i meselelerle halk oyalamasna ierleyen Hasan Basri hayretini yle dile
getirecektir:
"Ne garip! Muslumanlarn kanlarnn kpek kant gibi aktlmasna aldrmayanlar
pire kannn hukmunu soruyorlar."38
mam Zeyd ile mam Muhammed ve brahim'in kyamlarnda mam Azam'n sergiledii
tavr olduka nettir. Ky a-
38. Muhammed Ammara, Muslimune Sevvar, s. 154,155.
247
mini Bedir Zaferi'ne benzettii mam Zeyd'e elinden gelen her turlu yardm
yapmas onu ann dier fakihlerinden ayran en nemli boyutudur. Bu olaylarda
verdii fetva ve sergiledii tavrlardan anlalan o ki mam Azam, mam Zeyd ile
mam Muhammed ve brahim'e biat etmiti.
mam, brahim b. Hasan'n kyamnda "boynumuza ipler taklsa yine de szunden
dnenlerden olmayacaz" diyordu. Basral tabisi Ebu shak'a: "brahim'in
safnda cihad eden kardeinin ald sevap senin kafirlerle giritiin savata
aldn sevaptan ustundur" diyordu.
imamAzam'n zalim ve fask ynetimler karsnda gsterdii bu tavr konusunda
adalarndan fakih Evzai yle der:
"Ebu Hanife'nin tum itihatlarna tahammul ettik. Ne ki bu kez zalim ve fask
yneticiye kar silahl kyam kabullenerek, uzerimize klla geldi. Emr bi'1-
ma'ruf nehy ani'l-munker'in vucubuna inanyordu. Kendisine bu konuda hukum
soranlara Rasulullah'n u hadisini naklediyordu:
"Sehitlerin en erdemlisi Hamza b. Abdulmuttalib ve zalim yneticiye iyiyi
emredip ktuden sakndrd iin ldurulen kimsedir."39
mam Azam bu itihadnn altn kanyla imzalam, Allah da onun adn yuceltmi
ve ebediletirmitir.
mam Azam'n bu konudaki itihatlarn ve tavrn ok net bir biimde zetleyen
Hanefi Mezhebi'nin unlu imam Ebubekir el-Cessas yneticilerin zulmune ve fskma
kar hassasiyetini yitiren kimi tavizkr alimleri eletirerek unlar syler:
"...Gemite ve gunumuzde cahil ve luzumsuz baz ha-disciler hari slam
ummetinin alimlerinden hi biri byle bir durumda silahl kyama kar gelmedi.
Bu cahil ve luzumsuzlar bai olan topluluun ldurulmesini, emr bi'1-ma'ruf 39.
Cessas, Ahkmu'l-Kur'an, 1187. 248
nehy ani'l-munker'in silahla yaplmasn hogrmeyip ona kar ktlar.
Allah'n u ayetini iittikleri halde silahla emr bi'1-ma'ruf nehy ani'l-
munker'i fitne sayp azgn zorbalarn ldurulmesini kerih grduler:
"Saldrganlk yapanlarla Allah'n hukmune boyun ein-ceye kadar savanz."
(Hucurat, 9). Ayetin lafz sava iinin kl ya da baka silahlarla olmasn
gerekli klyor.
Bazlar, sultann zulmune, fskma, Allah'n ldurulmesini haram kld canlara
kymasna kar konulamayacan ancak sultann dndaki yneticilere de
silahsz olarak szle ya da baka bir biimde kar konulabileceini sylemekle
ummete dumanlardan daha beter ktuluk ettiler. unku onlarn bu gibi fetvalar
insanlar zorbalar ldurmekten, zalim ve gunahkr yneticiye kar koymaktan
alkoydu, insanlar ne zaman zalim yneticilere marufu emredip -velevki silahla
olsun- munkerden nehyetmediler, ite o zaman tum islam topraklarn kesif bir
zulum bulutu kuatt. Din de gitti, dunya da gitti elden ve bir ok zmdka akm
turedi."40
40. A. g. e., III320,321.
249
\l
SZSONU
"Onlar bir ummetti, geldi geti. Onlarn kazandklar kendilerine sizin
kazandklarnz size aittir. Siz onlarn yaptklarndan sorulmazsnz."
(Bakara: 141)
Bakalarnn yaptklaryla vunmek kiiye bir ey kazandrmaz, bu kesin. Bu
tavr sadece bo bir avuntudur. Bunun tersi de geerli: Bakalarnn
yanllarn kendi fazileti bilmek. Bu da bir avuntu, belki birincisinden daha
ktu, sonular itibaryla daha vahim.
Peki, o halde bize duen ne?
Bilmek ve tanmak!
Neyi?
Her .eyi; kendini, Allah', mahlukat, Rasul'u, dostu, duman, iyiyi, ktuyu,
tarihi ve bugunu...
Bilmenin ve tanmann yolu almaktan geer. Her baar ciddi ve zorlu bir
gayretin urunudur. Bu, hayatn yasas; sunnetuUahtr. Tek kar yol bu lumsuz
yasaya uymak; aln teri, zihin teri, yurek teri dkmek...
Kimse mucize beklemesin. Mucize gibi ilhi bir nimete sahip olan nebiler bile bu
yasaya uymaktan baka kar yol
bulamadlar.
"Da'vamzn sonu lemlerin Rabb'i olan Allah'a ham-
detmektir."
251
KAYNAKA
l
I I '
Ammara, Dr. Muhammed; Muslimn Sevvar, Daru'-Surk, III. Bas., Kahire-1988.
Ammara, Dr. Muhammed; el-tslam ve's-Sevra, Daru'-Surk, III. Bas., Kahire,
1988.
Bedri, Abdulaziz; el-tslam beyne'l-Ulemai ve'1-Hukkm, el-Mek-tebetu'l-lmiyye,
Medine-i Munevvere (tarihsiz).
el-Belazuri; Futhu'l-Buldan (tahkikli), Muessesetu'l-Maarif,
Beyrut-1986. el-Buhari; Sahih, tbn-i Hacer erhi, Mektebetu's-Selefiyye, III.
Bas., Kahire-1987.
el-Cundi, Abdulhalim; Ebu Hanife - Batalu'l-Hurriyeti ve't-Tesa-muh f'1-slam,
el-Mektebetu'n-Nemuzeciyye, Kahire (tarihsiz). f
Ebubekir el-Cessas; Ahkamu'l-Kur'an (tahkikli), Daru hyai't-Tu-rasi'l-Arabi,
Beyrut-1985.
Ebu Davud; Sunen (tahkikli), Daru'l-Hadis, Humus-1973. Ebu Yusuf, Kitabu'l-
Hara, Daru'l-Marife, Beyrut (tarihsiz).
Ebu Zehra, Dr. Muhammed; Tarihu'l-Mezahibi'l-tslarniyye, Da-ru'1-fkri'l-Arabi,
Kahire (tarihsiz).
Hasan, Dr. Hasan ibrahim; Tarihu'l-slam, Mektebetu'n-Nahdati'l-Msriyye, VII.
Bas., Kahire-1964.
Ibn-i Haceri'l-Askalani; Fethu'1-Bri (tahkikli), Mektebetu's-
Selefiyye, IH. Bas., Kahire-1987.
bn-u Abdilberr, el-lstib, Daru'l-Kutubi'l-Arabi, Beyrut (tarihsiz) (el-Isabe
ile birlikte).
tbn-i Hiam; es-Sretu'n-Nebeviyye, Daru'l-Beyani'l-Arabi, Kahire (tarihsiz).
bn-i Kesir, el-Bidaye ve'n-Nihaye, Daru'1-Kutub-i llmiyye (tahkikli), Beyrut-
1988.
tbn-i Kesir; Tefsir, Sbni Muhtasar, Daru Sbni, Kahire (tarihsiz).
tbn-i Kuteybe; el-mame ve's-Siyase (tahkikli), Muessesetu'1-Ha-lebi, Kahire
(tarihsiz).
tbn-i Manzur; Lisanu'1-Arab, Daru'l-Maarif, Kahire (tarihsiz), tbn-i Sa'd; et-
Tabakatu'1-Kubra, Daru'1-Fikr, Beyrut-1985.
tbnu'1-Esir; el-Kmil f't-Tarih, Daru'l-Kutubi'l-llmiyye (tahkikli), Beyrut-
1987.
Kenzu'l-Ummal; Tasnif: Nedim ve same Maral, Muessesetu'r-Risale, H^Bas.,
Beyrut-1986.
el-Kerderi, Hafzuddin b. Muhammed el-Ma'ruf el-Bezzaz; Mena-kbu'l-lmami'l-
A'zam, Daru'l-Kutubi'l-Arabi. Beyrut-1981.
Kurtubi, Tefsir, Msr-1967.
el-Mekki, mam Muvaffak b. Ahmed; Menakb-u Eb Hanife, Daru'l-Kutubi'l-Arabi,
Beyrut-1981.
Muslim; Sahih, Nevevi Serhi, Daru'r-Rayyan, Kahire (tarihsiz).
Nesei; Sunen, Suyuti Serhi, Daru'l-Beairi'l-lslamiyye, Beyrut-1989.
Suyuti; Tarihu'l-Hulefa, el-Mektebetu't-Ticariyyeti'1-Kubra, Ka-hire-1969.
Taberi; Tarihu'r-Rusul ve'1-Mulk (tahkikli), V. Bas., Daru'l-Maarif, Kahire-
1987.
Zemaheri; el-Keaf, Daru'l-Ma'rife, Beyrut (tarihsiz)
252
253
NDEKS
A
Abbas 130
Abdulhalim el-Cund 179
Abdullah b. Abbas 6^, 84,139,152,197
Abdullah b. Afif 89
Abdullah b. Amir 48,76
Abdullah Cevdet 15
Abdullah b. Hasan 187,201
Abdullah b. Huzafe 90
Abdullah b. Mes'ud 49, 50,80,142,185,
215,247
Abdullah b. Mubarek 220 Abdullah b. mer 62,84 Abdulmelik 94,244 Abdullah b.
Safvan 97 Abdullah b. Zi'1-Huveysra et-Temimi 19,
122, 150, 162 Abdullah b. Zubeyr 12,13, 81,93-98,115,
116,132,153,247 Abdurrahman b. Avf 136 Abdurrahman b. Ebi Bekir 83,84
Abdurrahman Ibn el-Es'as 98,193,247 Adem 14 Ahmet Emin 15 Ahnefb. Kays83 Aie,
(Hz.) 50,51, 127, 128, 247 Akil 44 Ali (Hz.) 17,18, 55, 59, 61-78, 82, 105,
109,121, 132, 182 Ali Zeynelabidn 20,133,190 Ameret Ibn Hazm 97 Amir b. Beir
el-Hacnedi 148 Amr b. As 44,49,60,61, 64,142 Amr b. Cermuz 60,64 Amr b. Dinar 99
Ammar b. Hamik 77 Ammarb. Yasir 60,77,126,182 Asm 142 At8 99
B
Bahailik 145
Basra 57,69,183,185
Beni Saide Sakifesi 40
Beyan el-Anberi 148
Beyhk 18
Bisrb. Curmuz el-DeW 148
Birb. Zenburl48
Buharil8,53,91,95,238
254
c,
Cafer Sadk 110,111
Cehm b. Safvan 149
Cemel 57,59,119,123,128, 131,151
Cerirb. Abdullah 59
Cezire, (el-) 202
D
Davud b. Ali 109 Davudb. Hindi 94
Ebu Abbas et-Tus 210
Ebu'l Bahteri 98,193, 247
Ebu Bekir 25,72, 81-83, 104,111,115,
123.128-130
Ebu Bekir el-Cessas 60,144,206, 241- 248 Ebu Berze el-Eslemi 89 Ebu Cafer
hlamur 201 Ebu Cehl 36,45 Ebu Fatma el-Ezd 148 Ebu Hureyre 246 Ebu lshak 248
Ebu'l-lshak el-Fezari 203 Ebu Leheb 37 Ebu Musa el-E'ari 42,61 Ebu Said el-
Hudri 122,150 Ebu Seyda Salih b. Tarif 148 Ebu Sufyan 72,90, 92, 129 Ebu Zer 126
Ehli Beyt 105,108,111, 114,115 Endulus 11 Erkam 134 Esma 93-95,98 Eres 147
Evzai 248
F
Fas 154
Fatma 38,105,106,126,128,132
Feyl7,110,153
Filistin 49
G,G .
Gaib mam 131 Gaylan Dimek 106
H
Habbabb. Eret 153
Haccac 132, 184
Hakim b. Ebi'l-As 91
Halid b. Abdullah en-Nahvi 99,148
Hami b. Urve 87
Hammad 186,189,192
Hamza b. Abdulmuttalib 61,248
Harus b. Serih 113
Haris b. Sureye 149
Harura 152
Hasan 70,71,115
Hasan b. Abdullah 204
Hasan b. Kahtabay 204
Hasan b. Kays 71
Hasan b. Malik 90,92
Hasan-Basr 91,157,242
H. brahim Hasan 12
Hasan'ul-Musenn 115,197
Hayzeran 212
Hicrb. Adiyy 19,78,79,138,184
Hindistan 32
Hiam b. Abdulmelik 108-113,149,200
Horasan 133,145,147,201
Hubeyb 102
Huneyn 126
Huseyin 84,89,90,108,109,127,132,
133,182,190,193 Huseyin Cahit 15
u
Ibn Arabi 13
Ibn Cerir 48
Ibn Ebi Leyla 98,110,189-194,210,247
Ibn Ebi Sarh 48, 51,135,136
Ibn Ebi Zib236
Ibn Esir 59,104
ibn Hacer 12,13
Ibn Hazm 154
Ibn Hubeyre 194-196,212
Ibn Kesir 60
lbnKuteybe41
lbnMulceml55
Ibn Sd 42
lbnSubrtimel89,194
Ibn Ziyad 78,79,86,89,183
brahim b. Abdullah 203,248
brahim b. Meymun es-Saik 201
brahim b. Suveyd 203
brahim b. Uyeyne 189
brahim en-Nehai 186,215
kbal 10,32
mam Malik 115,138,197,236
mam Muhammed 177,221
mam Yahya 113
mam Yusuf 44,177,178,189,220
mam Zeyd 191,247
mam Zufer 177, 178,186, 206, 220
sa b. Musa 212
smail b. Akabe 148
K
Kabe 90-93 Kadyanilik 145 Kalvin 183
Kasm b. e-Seybani 148 Kayser 10, 25, 83 Kerbela 13,21 Kerderi 202 Kum 72 Kurra
122 Kusayroullan 45
L
Laisizm 25 Leali 142 Lokman 140 Louis(XIV.)233 Lubnan 49
M.N
Machiavelli 21
Mansurb. Cumhur 113-115
Marksizm 32
Maverd 191
Mekkl89,190,219
Mervanb. Abdulmelik 184
Mervan b. Hakem 12,13,48,50,57,82,
83,93,104,113,114,135,136 Merukb. Ecda 15,18,42,64 Meruiyyet231 Merutiyet 32
Mevali 148 Mevdud 16, 179 Msr 15, 32,94,153 Mihleb 154 Militarizm 32 Monari
27,224 Muaviye(H.)91,92 Muire b. Musa 82 Muire b. SuT 78,79,81 Muhacir 19,97
255
tarayan adem algul
email adem.algul@gmail.com
Mustafa slamolu _ mamlar Ve Sultanlar
Kitaplar, uygarla yol gsteren klardr.
UYARI:
www.kitapsevenler.com
Kitap sevenlerin yeni buluma noktasndan herkese merhabalar...
Cehaletin yenildii, sevginin, iyiliin ve bilginin paylald yer olarak
grduumuz sitemizdeki
tum e-kitaplar, 5846 Sayl Kanun'un ilgili maddesine
istinaden, engellilerin faydalanabilmeleri amacyla
ekran okuyucu, ses sentezleyici program, konuan "Braille Not Speak", kabartma
ekran
vebenzeri yardmc aralara, uyumluolacak ekilde, "TXT","DOC" ve "HTML" gibi
formatlarda, tarayc ve OCR (optik
karakter tanma) yazlm kullanlarak, sadece grmeengelliler iin,
hazrlanmaktadr. Tumuyle ucretsiz olan sitemizdeki
e-kitaplar, "Engelli-engelsiz elele"duuncesiyle, hibir ticari ama
gzetilmeksizin, tamamen gnulluluk
esasna dayal olarak, engelli-engelsiz Yardmsever arkadalarmzn youn emei
sayesinde, grme engelli kitap sevenlerin
istifadesine sunulmaktadr. Bu e-kitaplar hibirekilde ticari amala veya
kanuna aykr olarak kullanlamaz, kullandrlamaz.
Aksi kullanmdan doabilecek tumyasalsorumluluklar kullanana aittir. Sitemizin
amac asla eser sahiplerine zarar vermek deildir.
www.kitapsevenler.com
web sitesinin amac grme engellilerin kitap okuma hak ve zgurluunu yuceltmek
ve kitap okuma alkanln pekitirmektir.
Ben de bir grme engelli olarak kitap okumay seviyorum. Sevginin olduu gibi,
bilginin de paylaldka
pekieceine inanyorum.Tum kitap dostlarna, grme engellilerin kitap
okuyabilmeleri iin gsterdikleri abalardan ve
yaptklar katklardan turu teekkur ediyorum.
Bilgi paylamakla oalr.
Yaar MUTLU
LGL KANUN:
5846 Sayl Kanun'un "altnc Blum-eitli Hukumler" blumunde yeralan "EK
MADDE 11" : "ders
kitaplar dahil, alenilemi veya yaymlanm yazl ilim ve edebiyat
eserlerinin engelliler iin uretilmi bir nushas yoksa
hibir ticar amagudulmeksizin bir engellinin kullanm iin kendisi veya
uuncu bir kii tek nusha olarak
ya da engellilere ynelik hizmet veren eitim kurumu, vakf veya dernek gibi
kurulular tarafndan ihtiya kadar kaset, CD, braill alfabesi ve benzeri
formatlarda oaltlmas veya dun verilmesi
bu Kanunda ngrulen izinler alnmadan gerekletirilebilir."Bu nushalar hibir
ekilde satlamaz, ticarete konu edilemez ve amac dnda kullanlamaz ve
kullandrlamaz.
Ayrca bu nushalar uzerinde hak sahipleri ile ilgili bilgilerin
bulundurulmas ve oaltm amacnn belirtilmesi zorunludur."
bu e-kitap Grme engelliler iin duzenlenmitir. Kitab Tarayan ve Duzenleyen
Arkadaa
ok ok teekkur ederiz. Kitap taramak gerekten incelik ve beceri isteyen,
zahmet verici bir itir. Ne mutlu ki, bir grme
engellinin, duzgun taranm ve hazrlanm bir e-kitab okuyabilmesinden duyduu
sevinci paylaabilmek
tum zahmete deer. Sizler de bu mutluluu paylaabilmek iin bir kitabnz
tarayp,
kitapsevenler@gmail.com
Adresine gndermeyi ve bu isimsiz kahramanlara katlmay duunebilirsiniz.
Bu Kitaplar size gelene kadar verilen emee ve kanunlara sayg gstererek lutfen
bu aklamalar silmeyiniz.
Siz de bir grme engelliye, okuyabilecei formatlarda, bir kitap armaan
ediniz...
Teekkurler.
Ne Mutlu Bilgi iin, Bilgece yaayanlara.
Mustafa slamolu _ mamlar Ve Sultanlar