You are on page 1of 321

TÜR, K K L Â S İ K L E R İ SERİSİ: 8

YAVUZ
SULTAN SELİM
DİVANI

Türkçeye çeviren :
Prrof. B r . A Lİ N İH A D TARLAN

İSTANBUL
Afhm'elt H alit Kitabevi
194 6
KENAN MATBAA3 J,
İSTANBUL — 1946
Ö N SÖ Z

Osmanlı Hanedanı âzası iğinde bir hayli §air yetişm iş­


tir. .Bunlar arasında Yavuz Sultan Selim ile oğlu Kanunî
Sultan Süleyman birinci safta gelirler. Yavuz Sultan Se­
lim, H. 875, M. 1469 yılında dünyaya gelmiştir. H. 918 M.
1512 yılında babası ikinci Bayezidi hal’ederek ve kardeş­
lerinin siyasî rekabetlerini ortadan kaldırarak tahtâ geç­
miş, Şarkta büyük fütuhata muvaffak olttnuşttır.
Sekiz yıl süren saltanatı baştan başa bir zafer destanı­
dır. İran, Kürdistan, Suriye ve Mısır onun zamanında Os-
m-anlı Devletinin hâkimiyeti altına girmiştir, Nihayet H.
926 M. 1520 yılında îstanbuldan Edirneye giderken Çorlu
ile Uğraşköyü arasında şirpençeden vefat etmiştir.
Bu büyük padişah ve büyük şair, siyasî hayatında son
derece azimkar olup beşerî zaafının devlet umuruna m ü­
dahalesine bir an müsaade etmemiştir. Babasına, kardeş­
lerine, yeğenlerine, bicrçok vezirlere hulâsa siyasî düş­
manlarına karşı çok şiddetli hareket eden .bu hükümdar,
şair sıfatiyle ne derece ince ruhludur. Bu kadar rakik duy­
gulu, âşık, rind, kalender bir şahsiyetin hükümdar olmak
haysiyetiyle siyasî mecburiyetler karşısında pek merha­
metsizce hareketi herhalde hükümdar ile şair arasında kor­
kunç bir mücadele cereyan ettiğini gösterir.
Yavuz, zevk-u safaya düşkün bir padişah değildi. Si-
j^asî vazifeleri haricinde iyi bir imparator olabilmek için
spor yapar, tarih ile meşgul olur; gönlünü avutmak için de
türkçe, farsça şiirler okur ve yazardı. Ecnebi ve yerli mü­
verrihler bu hükümdarı muhtelif cephelerden mütalâa
ederler. Ecnebi müverrihler onun şiddetli icraatına baka­
rak kendisine zülim, merhametsiz, müstebit vasıflarını
verirlerse de kahramanlığım, zekâsını, fikrî yüksekliğini
inkâr edemezler Yerli müverrihler ise dahilî ve sij^asî
icapları yakından bildikleri için onun bu şiddetli hareket­
lerini bir dereceye kadar siyasî bir zaruret olarak kabul
etmekle beraber tenkitten de kendilerini alamazlar. Müftü
ve şair Kemal Paşa Zadenin Yavuz m-ersiyesi bu muazzam
ruhu gözümüzün önünde canlandırır.
Kılıcına olduğu kadar kalemine de sahip ve hâkim
olan Sultan Selim, uzun boylu, müdevver kırmızı
yüzlü idi. Zamanına göre gayet zarif giyinirdi. Bilâhara
«Selimin adiyle anılan serpuşu «Keyhuşrev» tacına ben­
zerdi. Sakalını tıraş ettirirdi. Çatık, gür kaşları, büyük,
parlak ve şahane gözleri, uzun pala bıyıkları ile hakikaten
heybetli bir siması vardı.
Onun m-anevî simasını, şiirlerinde buluruz. Türkçe şiir­
lerini ve mümkün olduğu kadar sade bir dille türkçeye çe­
virdiğimiz farsça divanını okuyacak olanlar bu simayı ruh­
larında esasen tersim edecekleri için onların bu derunî hü­
kümlerine müdahale etmiyecek; yalraz bu eseri o günkü
sanat telâkkisi içinde mütalâa etmenin daha doğru olaca-
ğmı kayd ile iktifa edeceğiz.
Şair Sultan Seılim üzerinde büyük İran şairlerinden
Hafız, Sadi, Selman ve Cami’nin çok tesirleri görülür.
Fakat bütün bunların fevkinde onun çok ihtiraslı, bazan
şahane ve her duygusunda en ileri giden şahsiyetini gör­
memek kabil değildir. Birçoğunun günlük hâdiseler üze­
rine yazıldığı hissedilen bu şiirler incelenirse aşka karşı ne
derece âciz ve zebun okluğu görülür. Bu düşkünlük, büyük
bir ihtirası ifade ettiği için biz onun siyasî hayatı ile şiirleri
arasında bir tezad göremiyoruz.
Bu tercümede; 1904 senesinde Strasburg üniversitesi
Şark dilleri profesörü ; (Pavi Horn) tarafından yedi nüs­
ha (*) karşüaştınlarak vücuda getirilen ve Almanya im­
paratoru «İkinci Vilhelm)) in emriyle Berlin Devlet mat-
baasmda gayet nefis .bir şekilde tabettirilip İkinci Abdül-
hamide hediye edilen nüsha esas ittihaz edilmiştir. Tered­
düt ettiğimiz bazı noktaları Millet kütüphanesindeki nüs­
ha ile karşılaştırdık.
Dr. A li Nihad Tarlan

1 — P rusya hüküm eti Kıral K ütüphanesi


2 — Müze Brkanik
3 — U psala K ıral K ütüphanesi
4 — İstanbul H am idiye K ütüphanesi
5 — « E sad E fendi K ütüphanesi
6 — » Fatih Kütüphanesi
7 — P aris (B ibliyotek N asyonal)
B isjm ilîâhirraiım ânirrahîm

- 1 -

DER TEVHİD-Î BARÎ ÇELLE ŞANUHU

1 — Ey ululuk perdesi, birliğinin 'bayrağı olan Tann; eş­


sizlik müDtünde kimse senin eşin olamaz.
2 — Dârâ gibi bin padiga]ı (Husrev) kapında köledir. Sen,
malikiyet âleminde Dârâdan çok daha ulu, daha muh­
teşem bir malik-ül-mülksün.
â — Her güzelin yanağından senin güzelliğin tecelli ediyor.
Bu ne güzellik ve zuhurdur ki bu kadar güzel tecelli
ediyor.
4 — Sen nurdan bir duvak ardmda saklanmışsın. Bununla
beraber her yerde t(;celli ediyorsun. Yüzün başkala­
rından gizlidir. Böyle olmalda beraber yine her yüz­
de sen aşikârsın,
■5— Ay ve güneş şafak kızıllıkları içinde doğar. Feleklerin'
gözü, şafaklar gibi kanlı gözyaşları içinde senin nur-
larmın tecellisini bekliyor.
6 — Senin emrin olmadan hiçbir kul hiçbir işi (emir) ya­
pamaz, Sen bana ne emrettin ise ben onu senin em­
rinle yapıyorum'.
7 — Bütün varlığımız, baştan başa kerem elinia şuura dök­
tüğü bir avuç topraktan başka bir şey değildir.
8 — Gece ve gündüz senin emrinle ezeliyetin yokluk, âle­
minden cihanı dolaşmaya gönderilmiş iki kasıd (pos­
tacı) d ır ,:
9 — Kudretinin rafa koymayı münasip gördüğü cam süra­
hiye benzeyen bu dokuz felek orada rafa konmuş bir
şişeden başka bir şey değildir.
10 — Tur dağındaki Musa gibi dili tutulmuş ve kendindeK
geçmiş jmzlerce âşıkın vardır.
11 — Kahrın kimi gönül (hal) sera perdesinden kovarsa o-
nun ne takvadan ne de ibadetten bir nasibi olur.
12 — Kahrın kaza şahinini bir uçurursa sinek, Nemrudutı
kafasında anka gibi hüküm S;ürer.
13 — Süleym-an Peygamber elinde asâ ve zenbil bir •dilen­
ciden başka bir şey değlidi. Senin lûtfun sayesinde
o kadar muhteşem bir hükümdar oldu.
14 — Mustafa, kapında yetim, bir arap idi. Ona senin lûtf-ö,
ihsanın ululuğun şeref tacını verdi.
15— Nuh, Peygamberin oğlunu senin gazabın rezil ve rüs-
va etti. Fakat yine emredersen bir ermeni îsâ P ey ­
gamber olur.
16 — Zâloğlu Rüstem bir kocakarıdan daha âciz idi. Senin
müzaharetinle bu derece kuvvetli bir delikanlı oldu.
17 — Ey padişah; kapında bir kul olan Selimî’ye iliradeıı
daha yüksek bir irfan ihsan et.
13 — Ona dünya saltanatı ile alâkası olmayan bir şahlık
ihsan et. Asıl şah od^ır ki lütfedip ona, sana vasıl olan
yolu gösteresin.
- 2 -
DER N A ’T-İ RESUL

î — Ey zatı ile yükseklik bayrağını yükselten Muhammedi


bu dokuz felek senin 'bayrağının bir gölgesidir.
2 — ,B u derece büyük olduğun halde güneşe başını çiğnet­
mene .bulut razı olmadı, onun' için başının üzerinde
dolaşıp sana sayebanlık ediyordu.
3 — İlk defa günah işleyen Âdem Peygamber, sonunda
• senin şefaat tahtına oturacağını 'biliyordu.
4 — Mi’rac gecesinde ona kadr-ü şeref veresin diye arş bürc
büro (küngüre) üstüne nur derecesi kazandı.
5 — Senin sevginden başka olan her sevgi 'putperestliktir.
Senin hayalinden gayrı olan her tahayyül bir karasev­
dadır.
6 — Senin ruhun cisimden tecerrüt etmiş bir ruhaniyettir.
Senin za1:in âlem-i süfliden çıkıp onun fevkinde olan
âlem-i ulviye mensuptur.
7 — Senin aşk ve. feyzinden gelmiyen her vecd bir heva
ve hevesten başka bir şey değildir. Senin ilim menba-
ından gelmeyen her .bilgi boş ve manasızdır.
8 — Senin şeriatinden başka bir yolda yürümek ne dala-
lettİT! Sana m ensup olup da günah işlemek ne reza­
lettir!...
'9 — Selim-î senin ululuğuna, şehingahlığma 'güvenerek,
senin visaline nail olmak suretiyle didar şerefini ka-
zanm-aja umuyor.
- 3 -
DER TEVHİD

1 — Ey Taımm, her padişahın zahîr ve yardımcısı sert­


sin. İşte bu padişahlık ancak sana yaraşır.
2 — Beğenmediğini alçaltır, istediğini yükseltirsin.
3 — Her kulun sırlarını lâyıkiyle bildiğin için asıl padi­
şahlık sana lâyıktır.
4 — Her sıfatında teeeUi eden zatının ispatı için ay­
dan balığa kadar her mahlûk birer şahittir.
5 — Ben asi isem benden rahmetini esirgeme. Zira kimse
suçsuzluk iddia edemez.
6 — Adalet ikliminde bana sen yol göster, senin aşkının
yolunda ’yürüyen bir yplcuyum.
7 — Günahımdan o derece mahcubum ki bazan döktüğüm
karih gözyaşlariyle yüzümü yıldızlı bir şafak gibi
kızıla boyuyorum.
8 — Ah ettiğim zaman yanan gönlümden yükselen duman
gözümün önünde bir perde oluyor. Defter-i amalime
benziyen bu yüzülcaralık bana kâfidir.
9 — Senden başka kimseden bir şey bekleınem. Selim-î
yi affet, çünkü sen onun Allahısın.

10
.4.
TERKİB-İ BEND DER N A ’T-İ NEBEVÎ

1 — Güneş, Mustafanın yüzünün aynasının bir aksidir. Her


iki âlem, Mustafanın ,bir kılına bağlanmıştır,
2 — Gündüz ve gece dünyayı aydınlatan güneş ve ay nu­
runun şuleleri, Mustafanın saç tarağının dişleridir.
3 — Sabah nefesi ile aydınlanan dünya, Mustafanın ■diya­
rındaki bir köpeğin yürürken yerden kaldırdığı bir
toprak zerresidir.
4 — Cihanda zamanenin devrinden vücuda gelen gece ve
gündüz Mustafanın kolundaki Hamayilin gılafı (kılı­
fı) dır.
,5 — Her dertli, mihnete tahammül için biraz gönlünde
kuvvet buluyorsa bu kuvvet Mustafadan gelir. Onun
için her dertli ona minnettardır.
6 — Gönlünü ve canını onUn aşkına veren kimse ne kah­
ramandır. Düşüncesi daima Mustafa olan kim-se ne hu­
zur Ve rahat içindedir.
7 — Cihanı, dolaşan sabah rüzgârının cam tazelendi ve de­
di ki; Bu ean kokusu Mustafanın gül kokulu sünbü-
lündendir.
8 — O peygamberlerin padişahıdır. Diğer peygamberler
onun ordusudur. Yaradılıştan maksat odur. Bu kevn-ü
mekân onun yüzü, suyu hürmetine yaratılmış .bir tu-
feyldir.

11
1 — Âlemin güzelliği Mustafanm yanağının gülündendir.
İki âlemin nurları Mustafanm cemalindendir.
2 — Mustafa aşkının hararetli pazarında yüz baş bir hab­
beye, yüz can yarım arpaya satılır.
3 — Onun yolunun toprağı olan bir dilenci, padişahlar pa-
dişahıdır.: Onun esiri olan her kul azat olmuştur (kur­
tulmuştur) .
4 Aşkın kemalinin tecellisi olan bu aydınlık, Mustafa
nurlarının bir parıltısından başka bir şey değildir.
'5 — Tuba ağacı, Mustafaya kurban etmek için başını eline
almış onun yolunda mahvolmuş bir halde durup, yü­
rüyüşünün yüksek nahlini hayran hayran seyrediyor.
6 — Cebrail şimdi göklerden niçin inmiyor biliyor musun?
Mustafanm sözünden utandığı için.
7 — Onun aşkı ile gönlü mahzun olan her sine ne bahtiyar­
dır. Mustafanm yoluna kurban edilen can, ne aziz bir
candır.
8 — Onun dergâhından uzak yaşadığım için yaşamaktan
bıktım usandım, kan ağlamaktan âdeta gam denizinin
üzerinde yüzen bir çöpe döndüiTi.

1 — Cennet kasn, Mustafayı sevenler içindir. Var oHan her


' ne varsa Mustafanm ihsanıdır.
2 — Ümit eliyle Mustafanm eteğine yapışan herkes güneş
gibi ayağını feleğin üstüne basar,
3 — îsyan karanlığını defeden nur, nihayet Mustafanm ya­
kasından doğacaktır (Ahretteki şefaat).
4 — Mîraç gecesinin bu kadar parlak hikâyeleri ve şerefi,
Mustafanm perişan saçından bir tek kılın tavsifi ve
onun şerhidir.
5 — Parm-ağiyle ikiye böldüğü parlak ay onun sofrasının
kuru bir somunundan başka bir şey değildir,

12
6 — Ümmetlerin cevahir inadenlerinden. çıkardJklar.ı bü-
tün lâ’l ve inciler Mustafanm (gazada kırılan) tek inci
dişinin diyetidir.
7 —-O gönül aydınlıktır ki onun aşkının ıstırabiyle kan
olmuştur. O dide ruşendir ki (dideler ruşen) Mustafa-
ya hayran olmuştur.
8 — Ey aşkın ve âşıkın sevgilisi, ey cari veren ve gönül ok­
şayan Peygamberim, ey ümmetinin şefii olan şah Ah­
met; ey hem- Mahmut ve hem Eyaz (hem seven hem
sevilen) olan Muhammed.

1 — Ümit sabahı, Mustafanm güzel yüzüdür. Gayıp sırları


onun ârif olan gönlünden doğar,
2-— Hiç kimse kemal kaftanını ümit etmesin. Zira o elbise
ancak Mustafanm kad-ü kametine mahsustur.
3 — Aşkın hal ve kemaline vasıl olanlar yüz tane başı Mus-
tafanın ayağının toprağına feda ederler.
4 — İnsanların gözlerinin nuru onun nurundandır.Evet;
Mustafanm yeri nazar sahiplerinin gözleridir.
5 — Veşşemsi Vedduha’nın mânasından haberdar isen bi­
lirsin ki bu âyetler Mustafanm gönüller süsleyen ay
yüzünün tarifidir.
6 — Mustafayı tanıyan fakir bir âşık şüphesiz yakinen A l­
lahı tanımış olur,
T— Çarha bak, yıldız askerlerinin azametine bak! Bunlar
’ ''V'^-fifonın ipekli (vâlâ) elbisesi üzerindeki incilerin
parıltısıdır,
8 — Benim kırık kalbim, daima onun aşkiyle çarpar,
f) — Hiç kendi derdini düşünmez,. Yalnız onun asıkıdır.

13
1 — Ey gönül, ruh, ancak Mustafanm nimeti ile yaşar. Kâ­
inatın başlangıcı (yaradılışı) Mustafamn bir neticesi­
dir.
2 — İki âle'm.den ürken, kaçan canıı ,'in simrugu Allaha
şükrolsun ki can-ü gönülden Mustafaya ramolmuştur.
3 — Kevser onun ihsan ve merhametinin çeşmesinden bir
nemdir. Âb-ı hayat, Mustafanm kadehinden bir kat-
redir.
4 -T-Dünya çenge benzeyen endamını nasıl doğrultabilir ki
o haşre kadar Mustafaya tâzim için böyle yerlere kadar
eğilecektir.
5 — Mademki bizim -bu sözlerimiz Mustafanm ilhamı ile­
dir, niçin Ebu Cehil ehli hakkın sözünü inkâr eder ki...
6 — Her ne kadar gönlümün zikri daim-a Mustafanm adı­
dır, fakat bu dil ile onun adını anmaktan haya ediyo­
rum.
7 — Bu dördüncü kafeste (dördüncü felek) hızlı adımlar­
la yürüyen güneş, Mustafamn tuzağının içinde uçan
bir güvercindir.
8 — Ey padişahım evvelâ ümmetlerine büyük mükâfatlar
ver; sonra da Selimin canına aşk şarabını ihsan et.

14
GAZELLER

- 5
1 — Gam kılıcı tenimi yaraladı. Daha da yaralansın. Belâ
ve mihnetim arttı. Daha da artsın.
2 — Ey dostum, bana hayır dua etmek istersen;
Aşk kılıcı vücudunu daha ziyade yaralasın diye dua
et.
3 — Yarabbi öyle âşıkım ki o keman kaşlının şuh gözü
daha hunhar olsun diye kendi kanıma susamışım,
4 — Onun aşkının ıstırabını çekmek bugün zordur. Y a­
rabbi, dilerim şimdikinden daha güç olsun da kimse
onu kolay kolay çekemesin.
5 — Yarabbi, derdlllerin deva aradıkları vefa vadisinde
onun, aşkiyle kim hasta düşmüş ise daha beter hasta
olsun, deva bulmasın.
6 — Niçin nasihat dinlemedi de gönlün arkasına takıldı,.
rezil rüsva oldu. Bu suçunun cezası olmak üzere bu
hain (gönlü kara) gözlerim daha fazla kanlı yaşlar
döksün.
7 — Selim, rakip bizi sevgilinin diyarından âvâre etti. Di­
lerim Allahtan ağyarın gözleri, etekleri gibi ıslak olsun.
(Eteği ıslak namussuz demektir).

15
GAZEL

- 6 -
1 — Gönlüm dertli ise senin aşkının ıstırabı ona derman
olsun, sevgilinin aşkının belâsı onun canının mümyası
(ilâcı) olsun.
2 — O güzel, başımı yolunda toprak etmek isterse bu müj­
de bana kâfidir; başım, o ne emrederse öyle olsun.
3 — /Beni öldürm-ek için kılıç kaldırmaya ne ihtiyaç var,
benim gibi yüz tanesi onun bir kirpiğinin okuna feda
olsun.
4 — Vücudumu hançerle parça parça ederse canıma min­
net! Zira yüz tane can-ü gönül onun kapıcısının sada­
kası olsun.
sofrasını böyle süsledi; artık bu sofranın üzerinde tatlı
gülüşünden daima tuz- bulundurmalıdır.
6 — Selim, sevgilinin ayağını öpmek benim için devlet ve
dibine batsın (başına toprak olsun),
servettir. O olmadıktan sonra devlet ve servet yerin
5 — Mademki o gül yanaklı, hattının sebze.sile güzelliğinin

16
GAZEL

- 7 -

1 — Ben kimim, cananın dergâhından a yn düşmüş bir â-


şık... Gam ve hasret çölünde canından ayrı düşmüş bir
ten.
2 — O kadar mihnete alışmışım ki, ayrılık gecelerinde eğer
bir an hicrandan ayrılsam canım yanar.
3 — Dostlarım, benim yüzümden çok üzüldünüz. Ne za­
mana kadar aşk ıstırabından ettiğim^ feryatları ayrı,
ahimi, efgânımı ayrı dinleiyip mustarip olacaksınız.
4 — Ey gönül, aşk ydlunda canını ver. Zira bu meydanda
ayrılık kılıciyle her an yüzden fazla baş bedenden ay-
nhyor.
5 — Kimse benim' elemli halimi bilmez. Belki feleğin dost­
larından ayırdığı bir kimse bir parça anlar.
6 — Yar, benden o kadar kaçıyor ki, bana cefa olsun diye
hayali bile geceleri benden gizleniyor.
7 — Ey Selimî, yar daima elinde kılıçla geziyor. Bu kılıcı
bilhassa senin elini eteğinden kesmek için taşıyor.

Yavur Selim Divanı: 2 17


GAZEL

- 8 »
1 — Eğer gam, beni'm. kendisinden ayrı nasıl yaşadığımı
bilseydi acır ve bir nefes gönlümden ayrılmazdı.
2 — Gamdan canımı mahvediyorum da bu ağlayan, inle­
yen canımın halini bir kere sormuyor. Kimse âlemde
yârından cüda olmasm.
3 — Sevgilimin zülfünün hayaliyle yaralı gönlümü sardun.
Geceleyin merhem bulamıyan yaranın vay haline..,
4 — Eyvah ki her an birbiriyle yarı§ edercesine hattı ayrı,
kâkülü ayrı, kıvrım k ıvnm zülfü ayrı^ beni gam bağma
sarıyorlar.
5 — Selimi eğer mecnundan daha beter oldu ise bu,
hayret edilecek bir şey değildir. Zira o aşk yolunda
benî Âdem cinsinden ayrıldı.

18
GAZEL

. 9 -

1 — Ey can âleminin güneşi, bize cemalini göster. Cihan


değer o meleğin yüzünden duvağını kaldır.
2 — Bize az cefa et, seven, dostlara yabancı göziyle bak­
mak iyi insanlara yaraşmaz.
3 — Kalbin bizi bir kere düşünmeye tahammül edemiyor.
Vücudun bu gömleğe ve elbiseye nasıl tahammül edi­
yor.
4 — Senin kapının toprağım ağyarın gözüne sürme yapma­
sın diye sabah rüzgârmuı diyarına varmasını istemi­
yorum.
5 — Ey Selimi, yoklukta sevgilinin çevri, âşikın ıstırabı
yoktur. Bu gam ve cefaya varlığımız sebep oldu.

19
GAZEL

.1 0 ^

1 — Her âciz, her biçare gam yolunda kendi kendine gezip


yürüyemez. .Bizi melâmet diyarmda aşk kılavuzu gez­
diriyor.
2 — Ey zahit, sarhoşlara dünyadan ne bahsedip duruyor­
sun. Vecd-ü hal olan yerde dünyanın hiçbir kıymeti
yoktur.
3 — İşi yarma bırakma, kadehi döndür saki, şarap içenlerin
indinde bugün ile yarınm farkı yoktur.
4 — Sakinin, gözü mahmurlaştı arkadaşlar, artık sevişme­
ğe m'üsaade ediliyor. Mecliste rind ariflere bir işaret
kâfidir.
5 — Selimî, dershanede çeşmeden (veya meşrebinden) şa­
rap içiyordu. Peymanesi de hocanın kellesi ve sarığı
idi. Su gibi bunu doldurup dol'durup içiyordu.

20
GAZEL

- 11 -
1 — Ne zamana kadar ah-ü feryat edip herkesin nazarında
kötü kişi olacağım. Sâki, gel kadehi dolu dolu sun ki
kendimden geçeyim.
2 — Yârimin hattının vasfını bir kâğıtta okuduğum zaman
candan istiyorum- ki o kâğıdın bir harfine kendimi kur­
ban edeyim.
3 — Hayatta rüsvaylık ve bednamlıkla meşhur olayım. Bu
ayrılışla belki kendimi iki âlem halkından kurtarırım.
4 — Sevgilinin köpeği benim feryadımdan bir nefes rahat­
sız olsa başımı secdeye koyup kendime yüz beddua
ediyorum.
5 — Selimi, öyle istiyorum ki iki âlemden de çekilip kur­
tulayım. Âşıklar içinde bari bu suretle teferrüt ede­
yim.

21
GAZEL

- 12 -
1 — Yarabbi, ya o sevgilimin gönlüne bii'az merhamet ver;
benim bu perişan halime acısın. Yahut bu yaralı gön­
lüme .biraz huzur ve sabır ihsan et.
. 2 — Halkın yanında dişini sıkıp feryad-ü figan etmemek
; kabildir. Fakat kanlı yaşlar döken gözü nasıl ağlamak­
tan menedelim?
3 — Bu sırlan kimseye açmak kabil değilse de artık sev­
giliye halim i anlatacağım.
4 — Ağlayıp inlemeğe çok alıştım dostlar, artık benden sa­
bır ıbeklemeyiniz.
5 — Yüzhinlerce vâdinden birine sadık kalmadı. Ey rüz­
gâr, o unutkan sevgiliye bizi hatırlat.
6 — Bu ne haldir ki kimden vefa ümit ettimse sonunda o
ben hastayı cefa ile öldürdü.
7 — Ay yüzlü sevgilim, yanağının ateşim ne zamana kadar
alevlendirip duracaksın. Selim i hasretten yandı; ona
acı!

•>9
GAZEL

» 13 -

1 — Ey güzel, ney nasıl üfleyenin nefesini dinlerse sen de


benim nefesindi dinle, benim sözümü dinle, kimsenin
dediğine bakma.
2 — Gönlünün sırrmı halka ifşa etme. Can bu yüzden bağrı
:(lertli olmuştur.
3 — Dudağının etrafında tıat bitmesine mâni ol. Şekerinin
üzerine sinek ayağı kondu'rma.
4 — Eğer geceleri ay senin diiyarında asesbaşılık ed'erse
cemalini ona bil' göster; onu utandır.
5 —• Göz halkasından ip çeken gözyaşım, senin köpeğin için
ip tasma yapmaktadır.
6 — Ürkmüş gönül kuşu vücuduma niçin alıştı biliyor m u­
sun? Ona senin oklarından kafes yaptım ondan.
7 — Selimi, dünyaya heves etmek abestir. Himmet et de
bu manâsız heves ve düşünceden vaz geç.

23
GA.ZBL

- 14 -

1 — Bazan kendimi kay.bedip visalini hatu’lamak için <ia-


hp gittiğim zatoan gözlerim, hayalinden 'özür di'le-
yor.
2 — Nasıl visaline nail olabilirim ki uzaktan cemalinin gü­
neşini görür görmez kendimi kaybediyorum.
3 — O yüzde bir ben noktası bulunmazsa bu şaşılacak tair
şey değildir. Çünkü, Sani-i hakikî ona hal ve manâ ver­
diği îçin hâlini (benini) hakketti.
4 — Onun hilâl gibi kaşlarımın cilvelerinden bahsettiğ^O-
her gün, gözü beni insaniyet namına (kerem-ü ihsan
olsun diye) ağlatıp kurban eder.
5 — Yüzünün hasretinden, derdinden Selimî’nin canı bo­
ğazına. geldi. A y yüzlü sevgilim, halinden sual et­
mezsen bile hiç olmazsa ona bir bak da halini gÖr.

24
GAZEL

- 15 -

1 — üzüntümü halktan gizlemek istiyorum. Fakat ne ya­


payım, halimi ve vaziyetimi değiştiremiyorum ki...
2 — Gönülden bu aşk ıstırabı içinde nasıl yaşayabildiğini
çok sordum. Fakat ıbir sualime cevap almak kısmret
olmadı.
3 — Kâh oruç günlerini, kâh ayrılık gecelerini sayimak...
ayımı, yılımı ne zamana kadar bu üzüntüler içinde
ımahv-ü heba edeceğim.?
4 — Eyvah yine bayram- geldi; yine her peri, benim, canımı
yakmak için bir kat daha süslenip güzelleşecek.
5 — Ne yazık o ümitsize ki arasira hilâl kaşlısını görse
bile aşikâr dua dahi edemiyecek.
6 — Senin hayalinle kan olan gönlümü sormasan dahi, ey
canım, bari acı da kendi hayalini bir sorup sual et.
7 — Selim î’nin mahzun gönlünden bir an çıkmıyorsun. Ey
benim ömrüm, visalinin kadrini bilmişsin.

25
GAZEL

- 16 -

1 — Yazık ki gönül alan ay yüzlü güzelimin gönlünde bir


parça rahm-ü şefkat duygusu uyandırmadan kendi ca­
nım ı aşk derdine m üptelâ ettim.
2 — Gamdan o kadar zayıf oldum ki kemiğimin içindeki
iliği su içinde bir kurdu seyreder gibi görebiliyorum.
3 — Ey güzeller padişahı, lütfedip kanımı döktün de eşiği­
nin tozunu temizledin.
4 — Senin ismini anıp canımı yakıyor, kıskançlığımdan şu
dilimi ateşlere yakmak istiyorum'.
5 — Beni öldürmekten nasıl pişman oldun hayret ediyorum.
Acıdın mı yoksa ok ve yayına zahmet vermek isteme­
din mi?
6— Ey gönül, yolsuzluk ettiğin için böyle ayağın taşa
çarptı. Bundan sonra artık dizginini sıkı tut.
7 — Ey Selmî, gönlüne gam ateşi düştü ise mahaldir, bir
daha başkasının adını ağzına alma.

26
GAZEL

- 17 -

1 — lîâ h ay gibi yüzünü benden çeviriyorsun (tâbî). Kâ.h.


siyah saçlarının ucunu kıvırıyorsun (pîçî).
2 ~ Bunlar kâfi değil m i idi ki bu kadar askerine caiı ve
gönlüm üzerine ok yağdırm-alarinı emrettin.
3 — Senin yoluna yalnız gözyaşları değil gönlümün kanı­
nı döktüm. Eğer bu bir günah ise affet; zira kendi J^o-
lumu temizledim.
4 — Benim ay yüzlü güzelim, beni öldürmek için zahmet
çekip serpuşunu yana eğme, kaşının bir serzenişli ba­
kışı kâfidir.
5 — Her an rakiplere bakıyorsun, yazık değil mi, niçin ba­
kışlarını böyle zayi’ ediyorsun.
6 — Ne zamana kadar her vefasız güzelin önünde yanıp
yakılarak sarı yaprağa benzeyen yüzümü topraklara
sereceğim'.
7 — Tam yerinde, gönlümün imdadına yetiştin. Eğer o pa­
dişahının bu lûtfunun kadrini bilmezse senin aşkının
ıstırabı ona haram olsun.
S — Eğer ahimin şimşeğine kanlı gözyaşımdan su serpme­
sem o çarhı ve yıldızları yakar.
9 — Selim î’y i , günahsız olduğu halde öldürdün. O kadar
taş yüreklisin ki bu bigünah öldürdüğün biçareyi bir
kere sormuyorsun bile.

27
GAZEL

1 — Bil' ay oldu; ay yüzlü sevgilim i göremedim. Bu müp­


telâ canıma ne tedbir yapayım.
.2 — Halim ,çok perişan... Dert dert üstüne geliyor. Bu de­
vasız iderdimi kime anlatayım.
3 — Ey sevgilimin kapısindaki köpekler, beni kovuyorsu­
nuz. İnsan dostuna böyle mi muamele eder?
. 4 — Şairliğimin tutisi cennet bağında sıkılıyordu, niha­
yet kendini gam- cehennemine atıp rahata kavuştu.
5 — Gönlüm, bir kere lûtf ile kendisine bakasın diye can
veriyor. Ey güzeller şahı, fakirine bir iltifat et.
6 — Visal günü duyduğum sevinç bir günah ise, işte şimdi
ayrılık gecesinin mihneti içinde onun cezasmı çekiyo­
rum.
7 — Ey Selimi, nafile ağlayıp sızlama. Hüküm o peri yüzlü
güzelindir. Kendine sığman biçareleri ister çağırır, is­
ter kovar.

28
GAZEL

- 19-
î — Yaralı gönlüme tebessümünle tuz ektin. Ey ay yüzlü­
ler sultanı, bert fakiri öldürdün.
2 — Her zaman bana .bir rakip musallat ediyorsun. Bu m u­
radına ermemiş biçareni ne zamana kadar böyle aj^ak-
1ar altında çiğneteceksin.
3 — Güzellerin açtığı yaralara kolay kolay ilâç bulunmaz.
Ben nasıl bu gittikçe artan dertlerime deva ariyayım.
4 — Akıl bana aşk ve cünundan vazgeç diyor. Arif olan in­
san bu uğursuz şeyler düşünen aklı kendine dost edi­
nir mi?
5■— Ey Selimî, aşkına dair yüz tane efsane söylesen o za­
lim dilber sana kıl kadar acımaz.

29
GAZEL

- 20 -

1 — Ey humma, benim parlak güneşime ne kadar hararet


veriyorsun. Ne zamana kadar benim hasta canımı ya-
kacaksm?
2 — Hastalık âfeti sevgilim-in vücudunu tahrip etti. Ey h ic­
ran, ben .bundan sonra artık yaşıyamam. Çabuk yer­
yüzünde bizden bir eser bırakma.
3 — O kıvır kıvır saçlar, belâ ,çeken âşıkların gönüllerini
artık alıp götürmesin. Bu benim sevgilimin (dildar)
gönlünü ıstırap içinde kıvrandırıyor.
■4— Ey. felek, sevginin (güneşin) renle ve kokusundan sen­
de bir zerre olsaydı benim bahçe ve gülistanımı
(sevgilimi) böyle safran gibi sarartmazdın.
5 — Ne olur, ona canımı feda edecek kadar işiani rast ge­
tir. Ne zamana kadar, ey kaza, işimi bozacaksın?
6 — Canımı sunmak için yazık ki kendim oraya yol bula­
mıyorum. Herkes de utancından bu nezrimi ona gö­
türmüyor.
7 — Selhuî, onun hal ve hatırını dahi soramadığım için
beni ayıplama. Zira o şeref bizim haddimiz değildir.

•30
GAZEL

' 21 -
1 — Cihanda güzel bir sevgili ile saf bir şarabı her'husus­
ta cennete, huriye ve kevsere tercih ederim.
2 — Puta da secde etsem, mescide de girsem bundan sonra
onun kaşının takından başka bir m-ihrabım yoktur.
3 — Ateş canımı sardı. İçim bu kadar yandığı halde göz-
yaşımdan başka kimse bir damla su ile bu ateşimi
söndürmüyor.
4 — Gece gündüz bir gülün sevdası ile bülbül gibi feryat
edip duruyorum. Ben yiyecek, içecek, uyku nedir bil-
miyen bir kuşum.
5 — Sabah rüzgârı zülfünün gecesini o yüzden uzaklaş­
tırdı. Halbuki ben bu gam karanlıklarından bir meh­
tap umuyordum.
6 — Yanan gönlümden yükselen dum-an onun saçlarım kı­
vırdıkça her kıvrım bana can riştesi verdi.
7 — Canım dudağıma geldi. O zaman başucuna gelirim de­
din. E y "can haberleri getiren güzel, çabuk ol yoksa
beni bulaimazsın.
B — Gönülden sürahi, ciğer kanından şarap ve yanan ci­
ğerden kebap... Meclisimde zevk-u safa esbabı ancak
bunlardır.
9 — Şairliğimin papağanı, ey Selimi, kalem kamışı ile her
an o dudağı tavsif etmekte ve bu suretle bana saf şe­
ker sunmaktadır.

31
GAZEL

» 22 -

1 — Senin gümüşler kadar beyaz yüzündeki ter tanelerini


kurutsun diye can riştesi, senin sünbül saçınla i’üz-
gâra tarak olur.
2 — Melâmete uğramış biı cehennen:ı-liğim; nasıl cennete
girerim: Meğer ki cehennem, benim yanışılmı görüp de
utansın ve beni kabul etmesin.
3 — Kötü talihim karardı; nasıl visal umabilirim. (Siyeh
kilim) bedbaht olan adama visal sabahı müyesser
olur m-u?
4 — Gerçi şehit ve âşıkraı. (Visale ermişim) Fakat ayrılı­
ğa dahi razı olabilirim. Firakın ıstırabı beni ürkütmez..
Zira cennetin lezzetleri benim nazarımda on para et­
mez.
5 — E.y beni tedavi için ilâç düşünen adam. Allahtan be­
nim ölümümü iste, hekimi beyhude rahatsız etme.
6 — Ümit ve korkuyu bir tarafa bırakan adam- ne visalden
memnun ne de firaktan mahzun olur.
7 — ıBen, senden utanıyorum da sen bana ettiğin cefadan
hiç hayâ etmiyorsun. Filvaki haberin yok ama Se-
lim'i sen yaktın.

32
GAZEL

- 23 -

1 — Ey gözüm, onun siyah zülfüne kâfir (örtücü) derae.


Onun mezhebine girdiğimden dolayı ay gibi yüzünü
görmedim.
2 — Nasıl onun yüzüne bakayım veya nasıl bana bakması­
nı istiyeyim. Canım onun nazarına lâyık, değildir ki!..
3 — Ona vasıl olmak kudreti bende var mı? Uzaktan onun
ordusunu görmek dahi bir fikr-i mulıal. Olmayacak
işi düşünmek benim için kâfi.
4 — Ey göz, eğer o zülfün ıseni istemesini diliyorsan sakın
onun külâhımn köşesini gözden kaybetme.
5 — Selim, o ay yüzlü dilber, bir akşam kaşım gösterdi.
Onun bu akşamını sabahından daha iyi buluyorum.

Y a v u z S e l i m D i v a n ı : .'J 33
GAZEL

- 24 -

1 — Mademki o ay parçasını istediğin gibi göremij'oi'suııjv.


o halde gözünü hiç açma. Bakışların zayi olmasın.
2 — Cihan mülkünde aşk derdine çare olmadığı için Fer­
hat ile Mecnun onu yokluk âleminde aramaya gitti­
ler.
3 — Gönül o kâküle düştü, ben de ayrılık vadisine. Ey gam,
bu âvârenin halinden o avareyi haberdar et.
4 — Ey peri yüzlülerin şahı bir yol bana bak. O aldatıcı
nergisi (gözü) ne zam^ana kadar uyumuş gibi göstere­
ceksin?.
5 — Canımın yaraları üzerine belâ okunu at. Bu parça
parça, gönlüm için bir lâlezar vücuda getir.
6 —-Yarabbi, bundan evvel de aşkın hiç dermanı yok mu
idi, yoksa felek benim devrimde mi bu derman usulü­
nü kaldırdı.
7 — Ey Selim, o ay yüzlü dilberin gönlünde muhabbet'
yoktur. Felekten hiç şikâyet etme. Bahtın, talihin, yıl­
dızın bu derece büyük günahı olamaz.

34
GAZEL

- 25 -

1 — Siyah saçları, kaşlarını yolundan şaşırtsın, onun ba­


şına fitne olsun diye sevgili serpuşunu çapkınca geriye
attı. (Saçlarını alnına döktü).
2 — O kıvrım kıvrım saçlar güzelliğini bir kat ıdaha par­
latıyor. Zira onlar ay ışığına bir kadir gecesi oluyor.
3 — O güzeller padişahı,:seher vakti seyrana çıkacak. Ey
gözüm bu gece sabaha kadar uyuma, yollan (gözyaş-
larınla) sula.
4 —■Sevgilim.- ata bindiği zaman her feryadım bir nefir olu­
yor. Belki bu suretle orduyu haberdar ederim,
5 — O ay yüzlüye bakmak aşk âdabına uymaz. Aman Se­
limi, gözlerine hâkim ol (gözünü gözle).

35
GAZEL

- 26 -
1: — Ey aşkının güneşinin dağı ^sineme ajaıa olan .dilber,
göğsüme çektiğim ateşli nallar o aynayı cilalıyor.
'I — Benden başka hiç kimsenin canında senin derdinin da­
ğı bulunmasın. Bu hâzinedeki serveti (nakdi) başka­
sına verm-eye razı olabilir miyim?
3 — Sinemdeki kini (yay oku atar gibi) sinemden çıkar­
madıkça yaralı canıma gamının oku merhem olmadı.
4 ~ Ey güneş yüzlülerin güneşi, arasıra vefakârlık edip
bu eski âşıkımn hatırını sorarsan hiç ayıp olmaz.
5 -r- Ey Selimi, eğer aşk çobanı benim varlığımdan haber­
dar olsaydij yün hırkasını (manevî fakr, dervişlik alâ­
meti) bana vasij^et ederdi.

36
GAZEL

- 27 -

1 — Sine levhasını aşit hâzinesi yapmak istiyorsan ayna­


nın üzerinden toz siler gibi gönlün üzerinden de düş-
m-anlık tozunu sil: süpür.
2 — Bütün kâinat, sana yönelse, sana iltica etse onun en
hakirini dahi ayna gibi kucakla.
3 — Ey peri, gönül kuğu, tuzağa dane kaoymaya hacet kal­
madan sana avlandı. Artık hat tuzağına ben’den yem
koma,
4 — Senin kaşının milhrabından,- gözüm aydınlanmıştır.
Evet süs için yapılan cam eşya, üzerine konduğu raf ne
kadar süslü olursa o kadar güzel görünür.
5 — Sevgili nerede ise canların kâbesj de onun makamı­
dır. Hazreti İbrahim-in yaptığı Kâbeyi, Medineyi ta­
vaftan vazgeç.
6 — İncini gayıp kutusunda gizlemiştin. NiTıayet söz söy­
leyip o defineyi açığa vurdun.
7 — Selim, o inciyi ele geçirmek için ay gibi geceleri se­
fineni tefekkür denizine sal.

37
GAZEL

- 28 -

1 — Ay : gibi tecelli edersen bizim ne kadar sahib nazar


olduğumuzu görürsün.
2 •— Okunun kalbimde yerleşmesi daha iyidir. Çünkü şe­
hirde gelip geçiciye o kadar hürmet etmezler.
3 — Seni: tahayyül ettiğim zaman hayaline canımı 'hediye
etsem, ey cihanm cam bunu reddetme. Filvaki hakir
bir şeydir ama ne yapayım hazırda bu var.
4 — Eğer seher rüzgârı senin diyarının toziun.u taşsmasa
kimse ona on paralık kıymet verm-ez.
5 — Altın gibi sarı yüzümüze senin aşkmm'sikkesini (dam­
gasını) vurduktan sonra bu, sikkeyi gönlümüzün alnı
taşıyor.
6 — Âlemde peri senin kadar güzel olsaydı güneş gibi her­
kese yüzünü gösterirdi (böyle gizlenm ezdi).
7 — Eğer senin endamının güzelliğini bulmak için bağrı ya-
ralanmamışsa niçin «Kebk-i derî» nin ayağı kan
revan içindedir.
8 — Snin elinden belki dolu bir kadeh içeriz diye meype-
rest olduğumuzu söyleyip duruyoruz. Yoksa bu bir
bahaneden başka bir şey değildir,
10 — Yar gitti. Gönlü elinden giden ben biçare hor ve ha­
kir kaldım. Ey rüzgâr, o yolcuya benden bir haber
götür.
11—Gamdan ciğerimin kanı ile karışan gözyaşım, bu ci­
ğer rengini (bir hususî renk) iyi bir bakam boyası ha­
line getirmiştir.
12—Ey Selimî, dünyayı sana veriyorlar ama bu kadar kü­
çük ve ehemmiyetsiz bir şeye hattâ dönüp bakma.

38
GAZEL

- 29 -

1 — Başıtaız, senin kapındaki köpeklerin hakipayi olduk­


tan sonradn' ki onun uğuriyle felekler kalesini ele ge­
çirdik.
2 — Can-ü gönül ateşi bizde ondan ne kadar ziyadedir. Bu­
na rağmen çarh, bizimle boy ölçüşmek istiyor. Hayret.
3 •— Hâdiselerin dalgaları bizi yerimrizden kımıldatamaz.
Dağ bizim a§k gemimizin demiridir.
4 — Âlemde altın ve gümüş ile neye m ukayyet olalım. Çek­
tiğimiz ah bayrağı bizîm altın sancağımızdır ve bu
bize kâfidir.
5 — Dost kapısının eşiği bize müyesser oldu. Artık, Kay
ser ve Kâvus’un tahtını istemejnz.
6 — Ümidimiz budur ki gökte güneş ve ay devrettikçe bi­
zim de sagrimiz aşk bezminde dönüp duracaktır.
7 — Ey Selimî, habis; düşman, askerimizin fütuhatının
İlâhi bir tecelli olduğunu nasıl anlıyabilir.

39
GAZEL

- 30 -

1 — Felekler bizim tahtımız olmaya lâyık değildir. Gök


ayağımızın altında ancak b ir ' hasırdır,
2 — Bizim parlak güneş yıldızımız doğunca şahap tuğu­
nun, seyyareler ordusunun ne kıymeti kalır.
3 — Biz, İskender gibi ab-ı hayat peşinde koşmayız. Bu
yolda pirimiz aşk ve tevekküldür.
4 — Allaha hamdolsun gönlümüzden geçen her arzu, peri
yüzlü güzellerin attıkları ok gibi derhal ve çabuk hâ­
sıl oluyor.
5 — Şarap kadehi (aşk) ezelde henüz mevcut değilken
bizim sütümüz aşkın şekeri ile kaynaşmıştı.
6 — Güzellikte yarin benzeri yoksa aşk mülkünde de bizim
bir eşimiz foktur.
7 — Kâtibimizin kalemi ile yazılan yazı, ezeldenberf «!:ab’ı
Selim)), in temiz levhasındadır (1).

(1) Burada «Selim » k elim esin d e tevriy e vardır.

40
GAZEL

- 31 -

1 — Gam askeri hücum ettiği zaman bizim nefirimiz (af;-


keri toplamak ve haberdar etmek için çahnan boru)
âh-ü nâledir. Ey güzel gözlü bizim okumuzdan sakm.
2 — Bizim vesatetimizle Allahm kazası tecelli ettiği gün
harbettiğimiz meydanda çengel yen i ay, darağacı ijie
asuman olur.
3 — Sabahleyin bizim feryadımızı işiten dünya, kulağına
ufuk pamuğunu tıkar.
4 — Bize bütün cihan mülkünü arzettilerse de biz içinden
ancak yarin sevgisinin ıstırabını beğenip aldık.
5 — Aşka kul olduğumuzdan dolayı nail olduğumuz ikbal
bizi yedinci göğe yükseltti. Orada ay ve güneş bizim-
esirimizdir.
6 — Yisal nurunu görüp canımızı feda ettik. Âşıklar mec­
lisinden pervane bizim pirimiz oldu.
7 — Selimi, hicran yüzünden gam ayağı altına düştü. Ey
peri, elimizden tutup bizi, kaldıracak zamandır.

41
GAZEL

- 32 .

1 — Varlık seraperdesi (harımı) eğer bize hail olmasaydı


gönlümüz canan sohbetinden hiç ayrı düşer miydi?
2 — Yazık ki şimdi ayrılık denizinde girdap gibi (başı
dönmüş) avare dolaşıyoruz ve sahilimiz henüz gözük­
müyor.
3 — Ne güzel gündür o gün ki visal ümidiyle maksut kâ-
besi yolunda bizi götüren mahfe tabut olur.
4 — Aşkının yolunda başı feda etmek çok kolaydır. Elve­
rir ki yine konak yerimiz senin diyarın olsun.
5 — Senin aşkın su ve çamurdan yaratılan bu benliğimize
çadırını kurduğu zaman baş kâ.seleri yokluk denizin­
de birer habap gibi idiler.
6 — Aşk saltanatını bize verdiklerindenberi felek türkü
(güneş) bizden nur düeniyor.
7 — Ey Selimi şiir söyle ve yaz. Zira varlık tahtında eli­
mize geçen şey ancak bu sözlerdir (şiirlerdir):

42
GAZEL

- 33 -

1 — Ey saçının sevgisi bizleri hayran eden güzel, saltana­


tımızın ihtişamı, senin aşkından dolayı çektiğimiz ıs­
tırabın diyarındadır.
2 — Mis kokulu sünbiile benzeyen saçını başkalarmm
paz'makları tai’iyor. Allah bilir perişanlığımıza sebep
budur.
3 — Her iki zülfün güzellik dibace (mukaddime) sine mu^>
tali olduğu için bizim divanî hattımız aşk yazısına baş­
yazı (meşk) oldu.
4 — Senin kapının toprağından başka yerde devlet ve sal­
tanat aradığımız için ve yalnız onun için şimdi çok
pişmanız.
5 — Yarab; o yanağa âşık olduğumuzu ve o yüzden gizli
gizli ne kanlar yuttuğumuzu, ebedî bir sır gibi ba^i-
kalarmdan gizli tut.
6 — Ay ve güneş bizim- nasıl bir huddam sahibi olduğu­
muzu anlasın diye söz büyüsiyle güzelleri avladık.
7 — Selimi, tatlı esen rüzgâr gibiyiz, kimseyi incitmeyiz.
■Bütün ufuklar bizim müslümanlığımıza şahittir.

43
GAZEL

- 34 -

1 — yaptığım ız bu seferler, çektiğimiz bu mahınjmiyetler,


bu perişanlığımız; gönüller huzur ve rahat içinde bu­
lunsun; diyedir.
2 — Altın çevgânı ay olan güneş türkü bizim- kapımızda
köle olmaya lâyıkttr.
3 — Ahu avına çıktığımız zaman çalınan saltanat davulu­
muzu duyunca dağlar feryada başlar.
4 — Sani-i hakikî olan Allah, bizi yetiştiren dehkandır ki
felek ağacını bizim gölgemiz altında yeşertti.
5 — Bizim, kolaylığımız sana güç görünür ama biz him­
metimiz sayesinde dünya kişverini kolayca zaptettik.
6 — Allahın bizi koruması bekçimiz olsun diye vücudum
belâ okundan zırha döndü.
7 — Selimi, felek ve bütün cihan aşk sofrasıdır. Keşke bü­
tün halk bizim soframıza misafir olsa.

44
GAZEL

- 35 -

1 — Ey Hyrılığının derdi, hicranının ateşi gönmıer rahatı


olan sevgili, senin aşkının İstırabı, m.uhabbet iklimin­
de bütün müşkülleri halleder.
2 — Belâya uğramış merdler gözyaşı içine timsah gibi da­
lıp sahillerden senin aşkının ıımm-anına koşuyorlar.
3 — Fakîh hacca gidip sevap kazanıyor; fakat bilm iyor ki
senin âşıkların fakr-ı küllî içinde ne servetler elde edi­
yorlar.
4 — Canan diyarını merdane tavaf eden bir âşık, ayağa
• muhtaç olmadan saadet vadisinde ne mesafeler katet-
miştir.
5 — Selimi, yar söz söylemek için ağzım ve kâkülünden
düğümleri açtı. Şüpheler yakin , haline geldi. Bütün
batıl olan şeyler anlaşıldı.

45-
GAZEL

- 36 -

1 — Ne kadar güzelsin ki çan ipleri senin saçının ucuna


bağlanmıştır. Saçının her teli dinleri, imanları mah­
vetmiştir (rüzgâra vermiştir).
2 — Her an senin okun sineme isabet ettiği için gönül pey-
kânların arasında kana battı.
3 — Senin diyarının köpeği vücudumu ısırdı. Bu zevk için­
de bedenim neşveden yüzlerce ağız açmış gülüyor,
4 — Ben, senin aşkınla çöllere düşmüş, cansız bir vücudüm.
Belâ bulutunun gölgesine benziyorum .
5 — Ey gamının bezminde yakalar parçalanan güzel, orada
onun yerine Selimin canı; ve o canı elbise gibi örten
teni parçalanmalıdır,

46
GAZEL

- 37 -

1 — Ey nar -çiçeğine benziyen yanağı ayı ve güneşi kıskan­


dıran dilber, böyle güzel bir yüzün gece gündüz örtü
altında kalması günahtır.
2 — Yanağının güzelliği bir gülistan, zülfün ise o gülis­
tanın gölgeliği, şarapta dudağının aksi ise can murah­
hası...
3 — Kadeh dudağından kâm aldığı için'sevincinden raks
ediyor. Dudağının şarabı yanında şarabın zerre kadar
itibarı yoktur.
4 — Bu hayatta gönül ıstırabından başka bir şey elde ede­
medim. Senin aşkın yüzünden can ve gönlümı-de rahat
huzur kalmadı.
5 — Senin diyarından uzakta oradan esen rüzgârları kıa-
kana kıskana ömür sürüyorum; Ey Selim, böyle ge­
çen bir öm.-ür hayat sayılır mı?

47
GAZEL

- 38 -

1 — o ay yüzlü güzel boynunu güneşten muhafaza için.


keçe serpuşunu bulut gibi arkasına atıyor.
2 — Yıldıza benzeyen gözyaşlarım, bulutlar arasından ıs­
tırap ile yürüyen ay gibi onun izinden düşe kalka ko­
şup duruyor.
3 — Yıldızların aya yaklaşmaları bir afettir. Gül yanakla­
rında gülyaiğı katreleri gibi beliren ter taneleri onu gü­
zellikte hakikaten bir afet haline getiriyor.
4 — Feryad-ü figan ettikçe can riştesi onun okuna öyle sa­
rılıyor ki feryad-ü figan eden sinem bir zahide, onun,
oku da rübaba benziyor.
5 — Av esnasında onun temreni kanlı oku, gamlı gönül­
leri kebap ediyorum- diye cayır caj'^ır yakıyor.
S — Saçının her telinde iki yüz naz ve itap olduğunu bil­
diği halde -«Selimi » o ay yüzlü güzele sevgi ve vefa
bağlariyle bağlandı (1).

(1) N üsha farkına göre:


O aj>^ yüzlü güzel, saçınm her teli ile yüzlerce naz v e itap
etm esin i bildiği- halde kendisinde zerre kadar sevgi, vefa denen
şe y yoktur.

48
GAZEL

- 39 -

1 — Gece o Ry gibi güze;li rüyada görebilsem diye düşü­


nüyordum. Ben bu düşünce içinde iken ansızın güneş
doğuvermez mi?
2 — O kâfir, güzelliğine o derece mağrurdur ki yüz şey
sorsam bir tanesine cevap vermiyor.
3 — Padişahlara «alicenap» unvanı veriliyor. Bundan son­
ra bu unvan peri yüzlülere verilmelidir.
4 — Gönlüm ay jmzlü güzellerin kâh cefasına, kâh
gazabına, kâh nazına, kâh azai'ina hedef olmaktansa
eriyip hûn olması daha hayırlı.
5 — Ey Selim, her zerrede bir aşk visalinin tezahürünü id­
rak et. Doğrusunu Allah bilir ya bence bundan başka
söze kulak asm-a.

Yavıı* Selim D iv a n ı: 4 49
GAZEL

- 40 -

1 — Ağzın bir hokkabaz gibi hayret edilecek şeyler yapı­


yor, meselâ otuz iki yıldızı bir hokkaya sokuyor.
2 — Dudağından, ağzından hir buse almak için yüz bin ta­
ne can dudağa geldi.
3 — Gözümde dudağının hayali Halep şişeleri içinde şe­
kere benziyor.
4 — Yarabbi, Yarabbi diye feryat ediyorum. Feryadım ,çar-
ha erişti. Hiç bu feryadımdan haberin var mı? (Ya-
rab bu feryattan haberin var mı?)
5 — Aşkımın harareti ıstırabımı alevlendirdi. Sıtmanın
alâmeti hararettir.
6 — Senin gözün elinde ayna gezdiren (dilenen) bir Hint­
lidir (siyah olduğu için). Halbuki ona rum türkü lâ­
kabı verilmiş.
7 — Selim, gönlün aşk sultanına taht olduktan sonra sal­
tanat tahtını artık isteme.

50
GAZEL

- 41 -

1 — Ey canım, dudağını öpmek istedim. Sen «sakın nam-ü


nişanı olmayan bir şeyden bir nişan isteme» diye du­
dağını ısırdın.
2 — Senin gamının şerbetini tattıktan sonra zevk-u safa-
dan canım sıkılmaya ibaşladı.
3 — Üzüm suyu (şarap) içinde lâ’l dudağının aksi hem
m'urabba hem de müferrih-i can (bir nevi ilâç) dır.
4 — Zülfüne ve yüzüne o kadar hayranım ki sabahı gece­
den ayırdedemiyorum.
5 — Gözünün türkü hem İrak hem Arap mülküne ne fitne­
ler saldı.
6 — Senin aşfcnın düşünce ve ıstırabı içinde kendi ıstıra­
bımı hiç d,üşünmüyorum bile. Ben, bir varlık, bir bü­
yüklük, bir nesep meselesini düşünürsem o zaman m-ü-
teessir oluyorum.
7 — Selim, rütbe ve mevkii terketmek suretiyle tacidar ol-
mava bak. Lâkin aşk ve edebi terketme.

51
GAZEL

" 42 -

1 — Ey ayrılığı ve aşkının azabı beni ezip mahveden gü­


zel, sen canımın içindesin, hem gönüldesin, hem de­
ğilsin.
2 — Güldüğün 5:aman o dudak, o ağız güzel nükteler, ga­
rip lâtifelerle beni helak edij^or.
3 — Melekler bütün yakut gibi hattat olsalar yine lâ’l gibi
dudağının etrafında beliren hattına benzer bir yazı,
yazamazlar.
4 — Bizim- ümidimizin ipi doğruca saçının kıvrımlarına
varır. Bizim silsilemizi şeyhten, naipten filân sorma.
5 — Aya benziyen güzelim, Selimi visalinin 'hariminden
kovdun. Eğer o ayrılık tuzağında bu ıstıraptan ölmez­
se şayan-ı hayret bir şeydir.

52
GAZEL

- 43 -

1 — Maksadım sevgili uğrunda canımı vermektir. Ben bu­


na azmettim; bakalım Mevlâ ne gösterir.
2 — Derdime devasaz olmak için koşa koşa gelen zavallı
hekim, kapımdan kan ağlayarak döndü gitti.
3 — Gönlüm onun zülfünün tuzağına tutulmuş, herkesten
hakaret görüyor, ona levmediyorlar. Hem gurbete dü­
şen hem zulüm gören: insanın vay haline !
4 — O ay yüzlü sevgilinin güzelliğine gönül gözü ile o ka­
dar hayranım ki gönlüm; karşısındaki bu maddî göze
rakip nazariyle bakıyor.
5 — Ey zahit, beni kiliseden neye mescide çağırıyorsun,
bu bir âlemdir. Şeyh (esselât) rind ise (essalip) der
durur.
6 — Sevgilinin yüzünü görür görmez gönlüm yüz defa ken­
dinden geçiyor. Ey Selimi, böyle bir gönülle sen nasıl
ondan visal istiyebilirsin?

53
GAZEL

- 44 -

1 — Ortada bir vesile olmadan kimse sevgilinin diyarına


gidemiyor. Ben de canım ı ve ıpıefesimi hediye etm ek
bahanesiyle oraya gideyim.
2 — Gözün beni gördüğü için hasta oldu. Ne yazık ki tabip,
hastaja görüp h asta oldu.
3 — Ej?- giizel, m adem ki gönlü aldm götürdün. ıBiraz sab­
ret canım ı da vereyim . Tâ ki dostluğum uz yolu ile er­
kânı ile olsun.
4 — Visal günü sözünü nasıl dinliyeyim . Ağzından söz çık­
ması beni o kadar hayrete düşürüyor ki...
5 — SeHmî, nasıl aşk adabına riayet edeyim. Nasıl ya­
payım-. Bu yolda edip olarak kim seyi hatırlam ıyorum İçi...

54
GAZEL

- 45 »

1■— o güzeller şahı tac-ü ta h t üzerinde ben de m ihnet ve


talihsizlik m akam ında ne güzel görünüyoruz.
2 — Gam tah tı üzerine o tu rm u ş ve göz perdelerinden bu
ta h ta lâyık eşya tanzim etmişiz.
3 — E y serv, elim den tu t. Ağaç gölgesi gibi tefrika ve ıs­
tırabın ayağı altında eziliyorum.
4 — D udağından ayrı kaldıkça ciğerim gözlerim den p a r­
ça parça dökülüyor. K an ve toprak içinde gözyaşları
dökerek yaşıyorum .
5 — H icran ile gönlüm hoştur, derd şarabiyle de sarhoşum .
Selim, ben tac-ü tah ta bağlı adam değilim.

55
GAZEL

- 46 -

1 — Birkaç gündüj’ kapının toprağına yüzüm ü sürmemiş,


orayı rahatsız etm emiştim. O şuh, kâfir gözün bir
m üddet beni görm ekten kurttılm uştu.
2 — Sensiz ne ölebiliyorum , ne dirilebiliyorum . Ne yapa­
yım. Yine feryatlarım la başını ağrıtm aya geldim.
3 — Senden ayrı, m uztarip nerede gecelesem yatağım , y as­
tığını yâdederek karili gözyaşımla yastığım a güller iş-
liyorüTn.'
4 — Senden uzak kalırsam h ay at da sanki benden uzaklaşı­
yor, ciğerim hûn oluyor. Beni çok ayıplam a canım,
' onun için senin kapına böyle sıkı sıkı sarılınışım .
5 — H icranın bana şarap yerine ne kanlar içirdi. B ari bii'
kere sor: «Ey' Selim, benim dudağım dan ayrı kadehin
nasıl devrediyordu» de...

56
GAZEL

- 47 -

1 — Bu h a sre t -çeken gönlüm, belâ gözünün hastalığıdır.


Daim a gam dikeninİTn neşterile, cefa kaniyle dolar.
2 — Gam ve m ihnet beni o kadar yaktı ki artık ne ce­
hennem den korkuyorum , ne öleceğim diye üzülüyo­
rum .
3 — G önlüm de çok sır var; fa k a t âlem de kendisine sır
söylenebilecek bir d ert ehli nerede?
4 — Aşk yolunda toprak olduysam ne zarar. Benim bu
toprağa m ensup fanî; cesedim sabah rüzgâirmdan
korkar.
5 — Benim servi boylu güzelim, Selim-î, cefa ediyorsun
diye senin sevginden vazgeçmez. O gönlü yanık âşık
garn diyarında vefa sahiplerindendir.

57
GAZEL

- 48 -

1 —To ay yüzlü güzelin saçının kurrım ı arasından görü­


nen kulağı, ejderha ağzındaki inci ve cevher sadefiîie
benziyor.
2 — Güllere benzeyen yüzün taze gelen h a ttı ile ne kadar
güzelleşti. Bahçeye gül ve çimen ne kadar yaraşır.
3 — Ey huri, benden yüz çevirme. Güzel yüzüne temiz,
riyasız bir aşk ile ba.kıyorum.
4 — Ssnin aşkının elem i içinde aciz, (biserüpa) çırpın­
dım durdum . Öteye koştum, beriye koştum , başımda
gördüğün saç değil, belâ çölünün dikenidir.
5 — Ey güzel, köpeğin Selim tarafına geldi diye üzül­
me. Biz, vefakârız, köpeğinin ayağının gözümüzün
üzerinde y eri vardır.

58
GAZEL

- 49 -

1 — Yaralı M ecnun her ue kadar belâ çölünün gahnesi (*)


olduysa da ay yüzlülerin, sevdasına benim gibi tu tu l­
m am ıştır.
2 — D ünyada hiç bir şeye haset etm edim . A ncak benden
evvel bu âlemde yine aşk âdeti vardı; ona haset ettim .
3 — G ûya gam da gönlüm ü m uhafaza ediyordum . H albuki
bilm iyordum ki ben daha m evcut olm adan o benim
can ve gönlüm le aşina imiş.
4 — Ey gönlüm, cefaya alış. Z ira sevgilinin aşkm'da vefa
ayrılığın m ukaddim esidir, onun zevki cefadadır.
5 — Yarabbi, Leylâ M ecnunun gönlüne cevr okunu attığı
zaman benim deli gönlüm nerelerde idi.
6 — Keşke başım gitseydi de aşk sırrı faş olmasaydı; güzel­
lere sevgi izhar etm ek ne belâ imiş!
7 — Selim, gam vadisinden saltanat tah tın a düştüğün için
neye üzülüyorsun? Ne yapalım , bu da A llahın takdirî
İmiş.

(* ) Zabıta m em uru, subaşı.


59
GAZEL

. 50 -

.1 — G-am ile o k ad ar sıkı dost oldum ki dünyada gam dan


bagka bir şeyin varlığına inanmıyorum'.
2 — Istırap ile gönlüm ka:^ dolmuş. B u halim le selâm et
diyarını isteyebilir m iyim? (Ruz~i elest) den kısm eti­
miz belâ imiş.
'3 — K ılıcınm ağzı göğsümden ayrıldığı anda bildim ki
hicran sevinç k a p ısın ı' artık yüzüm e kapam ıştır!
4 — Ben biçarenin kaburgasına saplanan her okun, üm it
ağacı olup sevgi ve vefa m ey vasi verdi.
5 — Ey Selim, ister zühd-ü takva harim inde oturan sofu
olsun ister şarap içen rind olsun hepsi can ve gönül­
den o sevgiliyi isterler.

60
GAZEL

- 51 -

1 — Sevgilimin boyu ile ■ arkadaşlık eden, onun gölgesi


değildir. Ben onun aşkına sadık k alarak toprak oldum.
O gölge zannettiğin şey benim tozum dur.
2 — Sevgilisinden ayr: düşen ben, adem yolundan başka
nereye gidsbilirim .' Benim bir tek bekleyenim vav.
M ezar.
3 — Baştan ayağa gam- ve derdini; cananın meclisinde be­
nim ne itibarım olur ki...
4 — S’yah bulutun belâ ateşi yağdırdığı gece benim kötü
bahtım ın alâm eti ve hay atım ın günüdür.
5 — Böyle onun yolunun toprağı olmam, bir günı h atırın a
gelip «o benim yolum un toprağıdır» demesi içindir.
6 — Ey gönül onun okundan neye daim a şikâyet ediyor­
sun. Sen vefasîzsrn, o bilm ediği halde benim -dos­
tum dur.
7 — Ey Selim, onun aşkının ıstırabı içinde nasıl hâlâ y a ­
şıyorum diye h ay ret etm e; ölmek, yaşam ak benim elim­
de değil ki...

61
GAZEL

- 52 -

1 — Perişanı zülfün benim ahvalim e vâkıftır. H a ttâ o ka­


dar v efakârdır ki âdeta benim halim in şeceresidir
(Silsile)
2 — Senin okunla yaralanm adıkça canım, pervaz edemez.
Sanki hicranının oku benim icanadımdır.
3 — Sarhoş sarhoş senin köpeklerine yaklaştım . Zülflln:
«Bu gece onu rahatsız etm eyin o benim abdahm dır»
dedi.
4 — Bundan sonra artık M ecnunun türbesine gideceğim.
Zira orası ask ehlinin kıblesi ve benim gibilerin m e­
zarıdır.
5 — Ey servi boylu güzel, uSelim-, bizim kopeğimizdirn
dedin. Bu bana ne devlettir. A llah vere de bu sözün­
den- pişm an olmayasın.

62
GAZEL

- 53 -

1 — G am ayağının altına düşen benim eteğim dir. Eteğe


düşen de benim yakam dır.
2 — Dei’t ehli n ered e hicrandan bahsedip ağlasalar h alk
benim perişan halim den bahsediliyor eanneder.
3 — Sinem deki yaraları üzerlerine dağ v u rarak başka-
larm dan saklıyorum . Z ira onlar cananım ın kılıcının
yadigârlarıdır.
4 — Gece gündüz bu sevgi ıstırabı içinde yanıyor kendi
kendim le dertleşiyorum ; fakat hiç kimseye söyliyem i-
yorum . Benim bu gizli derdim den yüzlerce kıyam et
aşikâr oluyor.
5 — Sevgilim için bir kim se yanarsa benim canım daha
ziyade yanıyor. Ne yapayım dostlar, sizin canm ız b e ­
nim canım dır.
6 — «Benim aşkım dan m uztarip olup fery at etm ek ay ıp ­
tır» diye sevgilim, dudağını ısırm a. (Beni m en etme)
gönül, kendi başı için ağlıyor; bu be.nim efganım de­
ğildir.
7 — Ey Selim, istersen bana cennette şarap âlem i teklif
et. Gül yanaklı saki olm adıktan sonra orası bana zin­
dan gibi gelir.

63
GAZEL

- 54 -

1 — Aşka karşı bu yanıp kavrulan gönlüm de öyle b ir kıs­


kançlık v ard ır ki güzelleri seven herkesin can düş­
m anıyım .
2 — A çıktan açığa adam öldüren, güzellerin gözüdür. Hiç
bir ayıp ve kabahati olm ıyan da benim gizli aşkınıdır.
3 — F e rh at ve M ecnun efsanelerini bana ne k ad ar oku­
dular. Onların, m acera ve ıstıra p la rı benim, perişan
halim in bir şemmesi ancak olabilir.
4 — Yaşlı gözüm ün ırm ağına uykuyu nasıl sokarım . Hu-
susile orası benim salınan servim in konağıdır.
5 — Ey çadırı (halesi) içinde oturan ay gibi güzel, senin
hayalinin sultam için gözüm çadır, kirpiklerim de o
çadırın ipleridir.
6 — Ben feryadım dan sıkılıyor diye efgan ediyorum . H al­
buki o peri yüzlü benim fery a t ve efgam m la hiç a lâ­
k a d a r bile değil.
7 — Cis,mini b ir anda yüz parça eden aşk ı.stıi'abıdır. M elâ-
m et dikeninden bir an hali olm ıyan da benim ete-
ğimdir.
8 — Gözyaşının seli gönül ateşini söndürm eınelidir. Zira
bu ateş benim ayrılık gecem in m um udur.
9 — Ey Selimî, nasıl can ve cihan: baştan başa yoluna
feda etmem. M isafirim, aşk padişahıdu’.

64
GAZEL

- 55 -

1 — M ihnet yolunun toprağıyım . A y rılık . benim o tu m d u f.


B aşım ın üzerinde belâ; b u lu tu benim siyah çadırım dır.
2 — Rıdvanm bahçesi, (cennet) baştan başa bönim aşkı­
m ın gülünün bir iıı’ikâsidır. Cehennem ateşinin hara­
re ti benim ahim in ateşindendir.
3 — Dağlarca gamım var; fak at kim seye söylemem. Belki
bu belâ ve zulüm benim yardımcımıdır, sığınacağım
yerdir.
4 — Istırap tan can versem aşkın sırrın ı faşetm em . Zira
âşıklık rütbesi benim A llahım ın sırrıdır.
5 — Ay yüzünün gam ından vücudum b ir sam ana döndü.
Bu kehkeşan (sam an yolu) kıvılcım ları benim sam a­
nım ın ateşindendir.
6 — Sevgili giderken yolunun üzerinde; Selim ’e rastladı;
döndüğü zaman naz ile «o hâlâ benim yolum un üzerin­
dedir» dedi.

YavuT, S e l i m D i v a n ı t 5 65
GAZEL

- 56 -

1 — D ert m em leketlerinin padişahıyım . B elâya sığınıyo­


rum . Sonsuz gam ım benim askerim dir.
2 — G eceleri pencerem den ay ışığı girdiği zam an benim
ay y ü zlü sevgilim dir diye heyecandan yerim den fır­
lıyorum .
3 — E y canım , senin aşkının yolunda çok belâ gördüm.
B ilm iyorum ki ayrılığın yüzünden daha ne felâketler
beni bekliyor.
4 — Z ülfünden bahsedip h a ta ettim . F a k a t senin affın b e ­
nim h atam dan daha çoktur.
5 — S ana gönlüm den yükselen dum an ile bir m ektup y a z­
dım. K abul et; o benim kara bahtım dır (sernamei s i­
yah)
6 — Selim, senin diyarında hâk ile yeksan oldu. Lâyıkm ı-
du' k i artık ona «benim yolum un toprağıdır» demeye-
sin.
GAZEL

- 57 -

1■— Bu âşık canım a senin- aşkın öyle bir belâdır ki bu aşk


içinde visal dahi bana başka b ir belâ oluyor.
2 — Ben senden ancak cefa istiyorum ; zira biliyorum ki
sen benim vefam a güvenerek bana cefa ediyorsun.
3 — Varsın zevk ve safa ehli senin visalinle sevinsin. Aş­
kının ıstırab ı yalnız bana m ah su stu r ya; bu bana kâfi.
4 — D ert m eclisinde senin gam ınla o k ad ar ölüyorum İd
. h e r fery a t bana bir m ersiyedir zannediyorum .
5 — Eğer lû tf edip «o benim dilencim dir» dersen Selimi,
dünya tâcm a dahi baş eğmez.

m-
GAZEL

- 58 -

1 — o yeşiller giymiş güzel yok m u? İşte o beni perişan


ediyor. M uhakkak ki Hızır, onunla ayni i'enkte elbise-
giydiği için bu şerefi kazanm ıştır.
2 — İdris gibi yüz peygam ber b ü tü n cennet hurilerile be­
rab e r onun elbisesindeki b ir ipliğe can ve gönül b ağ ­
lam ışlardır.
3 — Elbisesini İsa boyayor; güneş ona hizm et için her gün
böyle h a ra re tle başının üzerinde dolaşıyor.
4 — Servi, gölgeden seccadesini niçin toprak üzerine ser­
m iştir biliyor m usun? G ündüzleri onun endam ı gibi
bir endam a m alik olsun' diye secdeler edip A llaha
yalvarıyor.
5 — Canırn, gönlüm onun, köpeğine lâyık olduğu h ü rm e t-
ve riay eti ifa için gittiler. F ak at can vazifesinde kusur
etti; gönül de onu lâyıkı veçhile taziz edemediği için
hâlâ m ahcup!
6 — Onun güzelliğinin aynasına dalıp kaldığım zaman
A llaha kasem ederim ki A llahta, A llahın sun’unu tem a­
şa ediyorum .
7 — Ey Selimi, onun güzelliğinden (suretinden) gözünü
ayırm a. Zira m âna ziyneti b ü tü n onun suretindedir.

68
GAZEL

59 -

1 — Sevgilim, benden kendini gizledin, canım ı yaktın.


Dostum, do stlara b ö y le ;m uam ele edilmez.
2 — Ü m it riştesi (ipi), senin zülfünden kesilm edi (kısa
olmadı) sevgilim, insan kendi canından üm it kese­
b ilir mi?
3 — B u âlem de visale nail olmadın. Belki o âlem de aya­
ğını öpebilirim diye toprak oldum.
4 — B undan sonra dilenci sıfatile bin kere dünyaya gelip
eşiğinin toprağını öpeceğim.
•5 — Sevgilim, h e r zam an bü d ert dolu gönlüm den b ah se­
diyorum.. Beni ayıplam a; zira Selim gibi kendim den
bihaberim . (Ne yaptığım ı bilm iyorum ).

69
GAZEL

- 60 -

1 — Nasıl ki bir hasta, kendini görm ek istemez, kendine


can düşm anı kesilirse gözün d e bana baktığı için öyle
pişm an olm uştur.
2 — Zülfün, sanki benim ahim in dum anından perişan ol­
m uş gibi h e r teline (bana karşı) yüzlerce harp, fitne
ve belâ düğüm lem iş.
3 — Bana evvelâ kendisi vefa gösterdi; som a dönüp cevr
ile beni Öldürüyor. Bense onun işi kolaylaştı diye
m em nun oluyorum (vefa güç, cefa kolay olduğu için)
4 — Endam ı ile yüzlerce servi hıram anı kıskandıran o gü­
zel niçin başım ızın üzerine m erham et gölgesi salmaz,
onu bizden esirger.
5■— Gönül, visal zevkinde derm an istemez. Zira bize gam,,
sürür; dert ise derm andır.
— Ben öldükten sonra m ezarım a bakan; «Ah, bunu hic­
ra n ıstırabı öldürm üştür» diye ağlar.
7 — Selim o k a d a r gam lıdır ki, dostlar başından İrak, hiç
bir m ahrem ine bu ıstırabı açm adığı halde onlar onun
haline ağlam ışlardır.

70
GAZEL

• 61 -

1 — A şkın sırn m , nüktesini açığa vuruyorsam , bu b ir de­


lilik. D ert ortağına sırrını doğruca söylem ek bilâ-
Ids akıllıca b ir h a rek ettir.
2 — Aşk hali ile hallenen birisine m ahallinde kendi ah­
valini artıksız eksiksiz açm ak e n büyük m ertliktir.
3 — !Daima senin diyarınm^ köpeğine yabancıyım diye,
ey güzeller şahı, benden utanıyorsun.
4 — Y anayım diye gam ının etrafında dönüp dolaşıyorum.
Ne yapayım ; canmı J;eda eden bir m um alevi ,küçük
t e pervanedir.
5 — Ben nerede, senin visaline nail olmak nerede? Âlem­
de «Selimi» gibi senin aşkınla, derdinle bir arada b u ­
lunm ak benim için kâfi bir saadettir.

71
GAZEL

- 62 -

1 — Ağzını açıp b ir lâkırdı söylem iyorsun. Vaz^iyet m üş­


k üldür. ıBir söz söyle ki bu m üşkül anda o sörAe tefe'-
■ ü l edelim.
21-^ E ğ e r sinem e n a ’l kesiyor, arkası arkasm a yüzleres
dağ vuruyorsam , h a y re t etm e. Zira bu da gönlüm ün
ay ağ ın a'sen in aşkının ıstırab ın d an 'y ap ılm ış bir hal­
h aldir
3 — A teş gibi kırm ızı yanağının üzerinde beliren hattiija
dudağının kırm ızılığı da aksedince yüzüne al basm ış
zannolunur.
4 — Gözlerin âşıklarını öldürm eyi çok sever. H ayret edi­
yorum,; beni öldürm ek hususunda niçin ihm al edi­
yorsun.
5 — Aşk yolunda Selim i kim dir hiç biliyor m usun? B ir
dertli, belâ diyarında b ir abdal.

72
GAZEL

- 63 -

1 — Ondan ayrı bir nefesim yoktur ki dert ve gam la geç­


m esin. F a k a t son dem im de eğer ona vasıl olmak ü m i­
di olsa yine keder etm em.
2 — Bir m üddet M ecnun aşk m ülkünde padişahlık etti ise
de bu zam anlar aşk m ülkünün padişahlığı ancak be­
nim dir.
3 — F erh ad ile M ecnunun aşk ile ne derece perişan o ld u k '
ların ı herkes bilir. Fak,at şimdi benden daha perişan
m eşhur bir âşık yoktur.
4 — Öyle görüş sahibi (sahib-nazar) oldum ki her nereye
baksam orada benim sevgilim-in resm inden başka kim ­
senin resm ini görm üyorum .
5 — Selim-î, ,aşk padişahm dari yüz çevirme, padişahlık
et. Z ira âşık olm ıyan kim se esasen adam değildir.

73
GAZEL

- 64 -

1 — B ayram geldi. H erkes sevgilisi ile m es’ut, bahtiyar.


H albuki ben sevgiliTîii teb rik etm iye m uvaffak ola­
cağım ı dahi ü m it etm iyorum .
2— ay yüzlü güzelden ayrı bayram m ı geldi kıyam et
m i koptu, ne bileyim . Â şıklara böyle bayram ancak
m atem dir.
3 — B ayram da h erkes kendi sevgilisile ayrı b ir âlem y a ­
şar. H albuki ben sevgilim in hayaline dalm ışım, âlem ­
le hiç alâkam yok.
4 — Yeni ay görm edim am a b an a çıldırıyorum gibi geli­
yor. Öyleya cananım ın kaşm ı düşünüyorum . Onun
yeni aydan ne fark ı var?
5 — Bayram da onun elini öpm edin diye ey Selimi, m üte­
essir olma. Zira onun değil elini, ayağını öpmeğe bile
kim se m uktedir değildir.

74
GAZEL

- 65 -

1 — Visal bezmine yol ve yüz bulamayan . âsik ne bahti­


yardır. Bazan elde edilen hazan da edilmiyen bir vi­
sal n e k ad ar ıstırap verici bir şeydir.
2 — Sana âşık olduğum için beni m ücrim sayıyor ne kadar
k ah r ediyorsun. Ey gönül alan (dilber) güzel, gönlüm ü
sen kendin aldın, benim o kadar günahım yoktur.
3 — G önlüm ü zülfün payim al ettiği halde sesini çıkara -
mij'’or. B ir H intli hizm etk âra gücü yetm iyen b u gön- .
lüm, ne k ad ar biçare ve m azlum dur.
4 — Ey canım, âlem e öyle b ir fitne salm ışsın ki, şuh göz­
lerinin belâsından em in alan bir yol yoktur.
5 — Hanüm-anı m ahvolan ben biçareden okunu esirgeme.
Zira canım ın tek sığınacağı y er senin gam ının okla­
rından vücuda gelen dağdır.
6 — O kâkülden uzak kaldığım zam anlar ağhyarak dolaş­
tığım sahralarda bir ot y o k tu r ki senin sevginden do­
layı çektiğim ıstırabın kokusunu taşım asın.
7 — Selimî, daim a benden istediğin nedir? diye soru­
yorsun. Eğer gönül dayanabilirse senden onun arzusu
bir bakışına nail olm aktır.

75^
GAZEL

- 66 -

1 — 0 ay yü®lü güzelin ben değersiz asıkına ettiği cevrü


eziyet haddini aştı. Ey gönül y ar bize öyle haddinden
fazla lü tfe tti ki bunun karşılığı olarak ona camını fe ­
d a etm elisin.
2 — 0 gül yanaklının yanakları o k ad ar nazik ve b e rra k ­
tır ki h a ttı -daha gelm eden görünüyor.
3 — Ey güzellerin serfirazı, bir söz ile beni bahtiyar et.
Z ira bu hak irin ıstırabı hadden astı.
4 — «Senin hakkını ancak kıj^anıeitte veririm , senin had-
din budur» demişsin. Ey servi boylu, bir salın kam e­
tini göreyim , zira intizar haddini aştı!
5 — «Benden bir vefa görebilm ek için yüz cefam a k a tla n ­
m alısın» derhişsin., Benim vefasız sevgilini, cefanın
sayısı hadden aştı.
S — Feryad-ü fig a n d a n ' başka bir k ârim yok. Ey işleri
yoluna koyan sevgili, benim derdim e derm an ol .ki
bu feryad-ü figan işi hadden aştı.
7 — Ey Selim her ne kadar hayatın belâları. ıstırapları
hadden aştı İse. de, bizim için sevgilim in nerkise ben-
ziyen gözünden başka bir fitne yoktur.

76
GAZEL

- 67 ~

1 --K a n lı gözlerim den yağan gözyaşı değildiı. Onlar parça


parça lâ ’llerdir ki m adenden çıkıp yuvarlanıyorlar.
2 — Âşık Mecnun, L eylânm köpeğinin ayağına yüz sürm e­
ğe başladı başlıyalı ;gözünü kanlı gözyaşından tem iz­
ledi.
3 — Sevgilinin didarina hayran âşık, nâsih cenneti arzet-
ti. F akat âşık eğilip sevgilinin diyarının toprağını öp­
meğe başladı.
4 — Bir gül yanaklının visalinin kokusundan vecde gelen
bülbül, gönlüne gam dağım v urduktan sonra gül top-
lam ıya başladı.
5 — Ey Selimi, dostu istiyorsan candan geç. Sevgilinin.
yolunda yelen âşık için can, (kendisini sevgilinden
ayıran) bir perdedir.

77
GAZEL

- 68 -

1 — P u ta berıziyen saça âşık olan herkes zühd-ü takvayı


terkedip puta tapm ıya başladı.
2 — Aşk-u m uhabbet gülşeninde gezen kim senin nazarın­
da dünya ve yıldızlar beyhude yere dönüp d u ru y o r­
lar.
3 —'Â şıkların gönlüne aşk nesim i esmeseydi vefa gülis­
tanında goncalar açılır m ıydı?
4 — Âdemin çam uruna rah m et yağm uru yağm ıya başla-
dığı zam an bizim gönlüm üz sevgilinin yisal gülü üze-
rine bülbül gibi konm uştu.
5 — Selimî gibi şarap içmeğe baglıyan hferkesin ebedi­
yen dünya m uradı üzerine dözıer, çarh kadehi de onun
istediği gibi devreder.
GAZEL

■ 69 ■

•1 — Y arin bize lütuf ve inayeti azalıi'sa biz de nihayet


visal arzusile ölür gideriz.
2 — Y arab, h icran gecesi ne belâdır ki ona sabahın nefe­
sinden başka hiçbir şey m üessir olmuyor.
3 — Ey sefere çıkan ay, gönlüm ü kendinle beraber g ö tü r­
dün gittin. A rtık avdet et; cemaline iOn derece m üş­
takız.
4 — Eğer hidayet n uru bana yol gösterirse kapının to p ra ­
ğından ağlıyan gözümü aydınlatacağım (sürm e ç ek e­
ceğim ).
5 — Papağanı hikâyeler anlattığı için beslerler; halbuki biz
senin taze (yeşil) h a ttın d a n asla b ir söz işitm edik.
6 — Allaha yüz şükür olsun ki ben de onun köpekleri ara­
sında sayılıyorum . Y ardan şikâyet edersem âşıklık bana
haram olsun.
7 — Padişahlık tah t: üzerinde güzelliğinin şarabile sarhoş­
sun, Selim î’nin sana canını feda ettiğini nereden
bileceksin?

'79
GAZEL

- 70 -

1 — Sevgilinin aşkı sebep oldu da canım , hâdiselerin b e ­


lâların d an biraz ra h a t etti.
2 — Şarap seli, herkesten kötü geyleri silip süpürür. Niçin.
fakih ona üm m ülhabais demiş?
3 — ÂdemderL bu ana k ad ar aşktan bahsedildiği halde
kim se işin aslını bilm iyor.
4 — Aşk yolunda çok konak y erleri vardır; öyle b ir iki
üç değil.
5 — Âlem de Selim î’den başka kim«e F erhad ile Mec­
nunun gamına vâris değildir.

80
GAZEL

- 71 -

1 — Y ârın dergahında daim a ağyardan bahsediliyor. Y ârın


d iyarında daim a bu şekilde konuşm ak caiz değildir.
2 — H arp gününde biz kılıç dili ile'konuşuruz. Olur olmaz
her şeyden bahsetm ek çocukların işidir.
3 — Bana haset eden gıyabım da yü z tane yalan söylesin
zararı yok; ben onun gibi kötü sözlü ile bahse tenez­
zül etmiyeceğim.
4 — M ecnun gibi viraneye düşm üş bir âşıkım. K âh kendi
kendim le, kâh kapı ve d u v arla konuşuyorum .
5 — Ey Selim, dünya padişahhğından m aksat b ir şan ve
şöhrettir. B u m urdar dünyaya hiç rağbet edilir mi?
Biz onu kale bile almayız.

Y a v u z Selim D ivanı ; 6 81
GAZEL

- 72 ~

1 — .Senin diyarında oturan gülistana m uhtaç değildir. S a­


na m üştak olanın R ıdvanm bahçesine (cennete) ihtiya­
cı yoktur.
2 — Senin zülfünün k âk ü lü n e .gönül bağlayan aşk k â iiri
ne can ile bağlıdır, ne im ana m-uhtaçtır.
3 —•Senin sevdan ile avare olan perişan Can, perişan zülf
ucuna m uhtaç değilidir.
4 — H er gece saçının ucunu ve gözünün köşesini (kaşını)
düşüııerek hayran olan ben, ay ve güneşe m uhtaç de­
ğilim.
5 — Ben sevdazede o heves peşinde değilim ki âşıklar sı­
rasına girdikten som-a ser-ü sam ana m uhtaç olayım.
6 — Ne güzeldir o fakir âşık ki cünun m ülkinde d ert ve
gam ile uzlaşıp derm ana m uhtaç olmaz.
7 — Selimi bugün aşk padişahının askeridir. jS'e bir Hana
tâbi ne de H akana m uhtaçtır

82
GAZEL

- 73 -

1 — Aşk m ülkinde şarktan ^garptan haraç aldım. Gam as­


kerinin padişgjhıyım. Leclâç’dan (m-eşhur kum rabaz)
korkum yoktur.
2 — A şkm K erem i ile d ev letim öyle bir dereceye erm iş­
tir ki him m etim yedi iklim den ,bac alır.
3 — Fâni dünya tah tı için niye uzun uzun düşüneyim . Be­
nim tahtım , b a h tım d ır,: F etih ve nu sret de tâcım dır.
4 — Benim askerim kılıç denizinin cevheridir. Y üksek
him m etim sayesinde h içbir şej'-e m uhtaç değilim.
■5 — H er ne kad ar hilekârane ve m izacım a göre iyi söz
söylerlerse de ne e m îr,; ne de vezirin sözleri hoşum a
gitmez.
'6 — Gönlüm, dert ve gama alışm ıştır. Tabibe söyleyin
bana ilâç verm esin.
'7 — Selim ; bir belâ dağıdır, h a su t ise onun karş:sm da bir
h ırs şişesidir. Dağ ile ^çarpışan bir cam parçasının
âkıbeti bellidir.

83
GAZEL

- 74 -

1 — Yine o servi boylu güzel sarhoş salına salına gidiyor;


eteğini beline bağlam ış, Icülâhını da yana eğmiş...
2 — Ş arap ateşinden jmzü gül gibi parlam ış, siyah saçını
külahının yan tara fın d a n çıkarm ış.
3 — K ara gözünün ucu ile şöyle b ir y a n baksa yüz tan s
âşık korkusundan can verir.
4 — O zülfün benim ahım ile perişan olması h a y re t edile­
cek şey değildir. Zira rüzgâr esince sünbül dağılır,
bükülür,.
5 — Ey servi boylu güzel, Selim î’ye bir bak. L âkin A l­
lah aş'kına o sert yan bakışınla değil.

84
GAZEL

- 75 -

1 — Ey sâkî, kadehin seller vakti bir başka keyfi vardır.


H aydi kalk, m eclisi fcur, bize şarap ver.
2 — Aşk ve vefa yolunda öldürülenin b ir başka hayatı
vardır. Sarhoşlar da bir güzel elinden kadeh aldıklai'i
her an ayni hayata, ayni zevke nail olurlar.
S — .Rindler sürahinin süsünde değillerdir. Şarap olsun
da ister to p rak kadehte iste r altm kadehte olsun.
4 — Sevgilim, bana şarap verdiği zainan beni tah z ir için
dudağnn ısırıyor, ben ise onun dudağının aşkı ile k a­
dehi yüzlerce defa öpüyorum .
'5 — Selimi, bizim m eclisimizde asıl k âfirlerin kanı şarap,
kafatasları da kadeh olm alıdır.

85
GAZEL

- 76 -

1 — Ey güzal, sevgi ancak senin h a ttın ı m etheder. G üzel­


lik nüshası ancak senin, yanağında şerhedüm iştir.
2 — İste r akşam ister sabah olsun daim a senin saçını vs
yanağım tahay yül ediyorum .
3 — .Senin aşkının derdi gönlü h asta o lanların devasıdır..
Senin aşkının ıstırabı ru h a ra h a t verir.
4 — H er an can yakan okun bana yüz tane feyiz kapısı
açar.
ö — Seni tah ay y ü l ettikçe Selim î’n in biçare gönlüne
yüz binlerce fü tu h a t vaki olur,

86
GAZEL

- 77 -

1 — Sâkî, sabah şarabı zamanı gece şarabım getir ki b a ­


şım dan bu hum arı aüp ruhum a ferahlar versin,
2 — R indin yanm da m eyhane peykesi ta h tta n d a h a iyidir.
Zevk ve neşe içinde geçen bir an N uhun öm ründen
daha iyidir.
3 — Zahit, aşktan ve şarap tan tövbe et deme. Ben bu nevi
tövbeler etm iyeceğim e d air nasuh tövbesi etm işim .
4 — Ş arap olmadan, sevgi olm adan ve sevgilinin d u d a ­
ğından m eze ahnm adan âşıkların gönlüne b ir' an fü ­
tu h a t erişmez.
5 — Şişede ne varüa kadehe döksünler. Selim in devrinde
b u lu tta n güneş çıksın.

87
GAZEL

- 78 ■

1 — Ey güzelliği baştan ayağa kadar ahenkli ve çeşnili


olan güzel, yanağındaki ben parlak, aya m üreccahtır..
2 — Senin dudağından a y rı oM uğum zam anlar gözyaşim m
ipine o kadar lâ ’l diziyorum ki gece gündüz gözüm
seni zikrederek teşbih ediyor.
3 — Ben m ahzuna o zülften asla b ir sahih haber getir­
mediği için rüzgârdan şikâyetim var.
4 — Gönlüm ve canım tam am en zulüm yarasiyle doldu.
Lâkin senin kılıcınla olduğu için hiç de çirkin gö­
rünm üyor.
5 — Ayağını öpm ek istiyorum , bırakm ıyorsun. Ey güzel
Selimiye bu kadar açıktan açığa zulm etm e (zulm -i
sarih)
GAZEL

- 79 -

1 — Sevgilim in sarhoş gözü u y k udan kızarm ış. Şarabın


h araretin d en yüzü kızarm ış, terlem iş.
2 — Hançeri, parçalanm ış gönlüm ü deldi geçti. Lâkin sine­
m in hararetin d en kebap şişi gibi kıpkırm ızı oldu.
3 — H iddetten kızarm ış yüzü ile âşıkını azarladığı zam an
gökte aym rengi sam an gibi sap san olur.
4 — Onun huzurunda nekadar m ahcubum (ru-zerd) bak
ki bana bir şey sorarsa cevap verirken, kıpkırm ızı k e ­
siliyorum .
5 — İçtiği zaman yüzü şarabın tesiriyle güller gibi kıza­
rıyor, Evet şafak zamanı güneş kırm ızıdır.
6 — Sevgilimin yakut gözünün kanla dolu olması 'daha
iyidir. K ırm ızı şarap k adehte ne güzel gözükür.
7 — K itabın içindeki kırrm zı şiir y ap rak ları ekseriya be­
lâlar altında ezilen Selim in kanlı gözyaşlanndandır.

89
GAZEL

- 80 -

1 — Senin zülfünden ayrı canım ın ipi tel tel oldu da kir-


piklerinaden göizyaşlanm iplik gibi akıyor.
2 — D ün senin kanlı kılıcını dilim le tem izledim . D uda­
ğım parça parça, dilim tel te l oldu.
3-—K öpeğinin çuluna b ir ip bükm ek isteseler gözüm ün
d am arından m ütem adiyen ona iplik verirdinı.
4 — V ücudum da sinir ve damardtın başka bir şey . kalm a­
dı. O dah i ey servi boylu sevgilim, senin hasretinden
tel tel oldu.
5 — Visal gecesi eğer m u k ted ir olursam Selimi gibi
can riştesinı tel tel senin zülfüne bağlıyacağım'.

90
G AZEI-f

- 81 -
1 — [Senin aşkından m ecnun olan gönül, daha m ecnun
olsun, gam d iyarnıda daha perişan ve riisva olsun.
2 — Güzellik gülünün üzerinde yetiştiği servi boyun d a ­
ima daha taze, daha güzel ol^un.
3 — Güzel gözün hile ile beni öldürdü; fakat zarar yok, o
güzel göz, isterim ki, aşk uyandırm ak fenninde daha
m ahir ve daha âlim olsun.
4 — Ben h er ne kadar gam yolunda gün günden daha a l­
çalıp toprak oldum; fakat yine dilerim, senin güzelliğin
m ertebesi gün günden daha yüksek olsun.
5 — Ey Selim , garçi senin için gam daim a bol bol h a z ır­
dır. E’akat bundan daha ziyade ve bundan daha iyi
şekilde hazır olsun.

91
GAZEL

- 82 -

1 — Bak gözlerim nasıl senin aşkının sırrını faş etti. H alk


karşısında kendi gözüm-e de itim adım kalmadı.
2 — Gam; benden başka bir dostu, b ir munisi olmadığını
söylüyor; ben de ondan ba'jka b ir yar, b ir arkadaş
tanım ıyorum . Ben gam ile b a h tiy ar olurum ; o da b e­
nim le m esrurdur.
3 — Onun visaline erm ek hayal, ., ondan uzak olm ak m u­
hal. Y arabbi ben, bu m uradına erm eyen perişan, ne ya-
pay;m bilm em ?
4 — D ert yolunda bir toz, aşk eşiğinde toprak olmak key-
kavuşun tac-ü tahtından, K eykubadiıı padişahlığından
daha iyidir.
5 — M ademki her okundan camm a bir hayat erişiyor, ey
Selim î o artık yaydan elini çekmesin. (Daima bana
ok atsın).

92
GAZEL

. 83 -

1 — Beni zulm ü ile öldüren o güzeller padişahı ta tlı bir


gülüşile yeniden, h a y a ta kavuşturdu.
2 — O güzellik diyarının padişahı beni öldürürse kime
gidip feryad edeyim , hakkııru kim den istiyeyim,?
3 — Keşke nefesim tutulsa, bıktım artık, ne zam ana kadar
şehrin asesi (polisi) ^gelip benim feryadım dan dad bir
feryad iki diye şikâyet edip duracak?
4 — Şim diye kadar sen bana cefa ediyor, ben de sana karşı
vefakârlık gösteriyordum ; b u şimdiye k a d a r böyle
oldu, bundan sonra da böyle olsun.
5 — M ecnun eğer Selim î’nin şiirlerini işitseydi v e fa k â r­
lık dersi öğrenir, doğru yola girerdi.

93
GAZEL

- 84 -

1 — istem iyorum k i b an a uzun uzun bakasm . Z ira seninle


karşılaştığım zaman derdim, hicranım ziyadeleşiyor.
2 — Senin ayrılığının gönlüm e açlığı y ara ile m.üsterih ve
m üteselliyim . F a k a t seni görünce kendim i o kadav:
kıskanıyor, sana o kadar m ütehassir oluyorum ki der­
dim yüz k a t ziyadeleşiyor.
3 — G önlü yaralı b ir fakir, yüzüne nasıl bakabilir. Seni
görür görmez derhal kendinden geçer.
4 — Ey L eylâ kadar güzel sevgilim, aşkından gece gündüz
M ecnun gibi dağlarda, kırlarda dolaşan bir esirin ha­
lini nereden bileceksin?
5 — Aşkının ıstırabı ile çöllere baş vurm ıyacağım , lâkin
ne yapayım hicrandan başka bizim le yol arkadaşlığı
eden b ir kim se yok ki...
6 — Ben kim im ki beni yadetm eni istiyeyim . Eğer ansızın
beni bir kere tahayyül ediversen ne devlet!
7 — Bir başkası adını yadediyoı- diye düşündükçe kıs­
kançlığım dan gönlüm ün kanı gözyaşı halinde gözle­
rim den akıyor.
8 — Ey Selim î, bir gün gelir başım ızın üzerinde sevgilinin
küıcı p arlar üm idi ile hasretteiı canım dudağım a geldi.

94
GAZEL

- 85 -

1 — Başım sevgilinin eşiğinde ay ak lar altında ezilirse bel-


ki talihsiz gönlüm, bir parça b a h tiy a r olur.
2 — O huriler kadar güzel sevgilim, beni diyarında peri­
şan bir halde görünce; «Bu âşik gittikçe pek divane,
pek m eczup oluyor» dedi.
3 — Bu çarh değirm eni altında o İcadar m uztaribim ki ay­
ların, yılların dönmesiyle başraı-ın üstünde neler dönü­
yor farkında değilim.
4 — Sana söylenecek yüzlerce sözüm varken, ey sevgilim,
bilm-em ne hal oluyor; hu zu ru n a geldiğim zaman dilim
tutuluyor, birşey söyliyem iyorum .
5 — G am zenin oku üe gönül kuşunu boğazladın. K anadı
kırılm ış kan içinde debelenip d u ruyor; bak ta h a li­
ne acı.
6 —^Aya benzeyen sevgilim, güneş yüzünü S elirrî’den
ne saklıyorsun? O bir kere yüzünü görm ekle ne k a­
dar b a h tiy a r oluyor,

95
GAZEL

- 86 -

1 — Benim ay yüzlü güzelim bir kere göründü m ü her


taraftan ona bakışlar yağar; alnı terlediği zaman da
ay üzerine, yıldızlar yağıyor gibi olur,
2 — Onun d id an n d a n uzak olduğum zam an çarhtan b aşı­
m a çok gam ve d ert yağıyor. F ak at bir ah ettim mi
hepsi dağılıp gidiyor.
3 — L âle renkli gözyaşını yalçın kayalar.a dökülse o ka-
yaralardan erguvanlar yetişir, ah kıvılcım ları saçılır.
4 — F erh ad ağlıyarak dağları parçalardı. Gözyaşı k atre-
leri ile bütün taş parçaları yağardı. (Sel olurdu).
5 — Selim, bu ne suyu, ne kanı kalm ış olan gözü ne y a p ­
sın. M eğer ki bundan sonra gönlünün hararetinden o
gözler kıvılcım lar döksün.

96
GAZEL

- 87
1 — So'nbaharda ç'm enler üzerine dökülen sa n y a p ra k ­
lar dertli F erh adın kabrine serpilen hediyelerdir.
2 — Vefa uğrunda şehit olanların kabrinden yükselen her
toz dünj^aya ne m ihnetler, ne belâlar yağdırır.
3 — Şefaat dilemek için ; M ecnunun kabrine gidiyorum .
Zira V e f a yağm uru ancak o kahram anın m ezarına ya-
ğar.
4 — O kem an kaşlının oku hangi m azlum un göğsüne y a ­
ğarsa ona hasetten ciğerim hun oluyor.
5 — Y anan gönlüm den yükselen dum an göklerde gam
b u lutu olur. Ve yıldız gözyaşları içli ahlarla o b u lu t­
ta n dökülür.
6 — Sevgilinin endam ını j^-adederek tek başına ağlayıp'
gezen âşıkların iki gözlerinden döktükleri y aşlard ır ki
toprak üzerinde çim enler yetiştirir.
7 — Bir kem an kaşim m aşkı ile can veren Selim î’nin
ş'irieri, her okunduğu m ecliste, dinleyenlere hüzün
ve elem verir.

Y a v u z Selim D i v a n ] : 7 97
G A 'Z H jI j

- 88 -

•1— B ir güzelüa aşkı ile b îkarar olau (na’l der âteş) her­
kese, aşk postacısı güzel bir liaber getirir.
2 — Benim le berabei aşk ıstırabını çeken arkadaşlarım a
m üjde. Sevgili, belâlar çeken âşıklarının canına ve
gönlüne kas detti.
3 — Filvaki âşık sevgilinin aşkı ile m uztarip ve 23erişandır,
am m a onun zülfü de bu yüzden pek rah at bir halde
değildir (perişandır).
4 —-Âşık yaralı göğsünü tirkeş gibi tu ttu k ça sevgilinin
gözünden m ütem adiyen a^şk okları yağar.
5 — Ey Selimi, cihanda güneş gibi temiz bakışlı ol. Âşık
odur ki kalbi gülü gış nedir bilmiye!

98
GAZEL

- 89 -

1 — Onun yüzündeki ben gönlüm ü hasret yaralariyle dağ­


ladı, Kâfir bile bu hale düşmesin, yazıktır.
2 — Onun perişan zülfüne bağlanan bu âciz (m iskin) ca­
nım ın ne halde olduğunu göalüm.deıı başka kim se
bilm^ez.
3 — Gözlerim ağlayarak gönlümün, aşkını faş ediyor. O
(gözlerim) böyle yolsuz işlerde devam ederse gönlüm,
yaşiyam ıyacaktır.
4 — Zülfü vefadan bahsediyor; halbuki kâfirlikten başka
bir şey yapmıyor. Ç ünkü sözü, yaptığı işe tıym ıyan
bir insana ancak k â f ir ' denir.
5 ^— O güzel sevgilinin güzelliğini, zülfünü, yüzünü vasf
için ne söyliyeyim? Selimi, onun gibi giızel, ona ben­
zer birisini hiç görm em iştir ki...

99
GAZEL

- 90 -

1 — Gönül, senin jm zünü görünen utancından canını v er­


di Vf! vefa diyarında öldü; ama, ne m erdcesine öldü.
2 — Canım ın gözü dün gece kanlı eteğini sıkınca senin ya­
nağını yetiştirip açsın diye aşk gülzarına renk ve su
verdi.
3 — K öpeğinin önüne (yesin diye) zayıf canımı koyuver-
sem beni ayıplam a. K arınca da Süleym an’ın h u zu ru ­
na b ir çekirge budu götürm üştür.
4 — Bu lâ ’ller (kanlı göz yaşları), ezelden bize senin aşkın
için verilm iştir diye h er gece hicran, gözyaşlarının he­
sabını benden soruyor.
5 — M adem ki sâkî sevgilidir; aşk sahrasında başını tıraş
ettiren sam im î ve hakikî (yekrenk) âşık değildir.
6 — Saf şarabı tortusundan ayırdeden.. (1)
7 — Selimi, senin kapınm toprağından kıyam et günü gözü­
ne sürm e Olmak üzere b ir parça alm adığına ne kadar
yandı.

(1 ) B u b eytin birinci mısraı bilinm iyor.

100
OAZEL

" 91 -

1 — Yine cananın visalini hatırladım . G önlüm ün ateşi b ir


kat daha arttı. Aşk, can m ülküne tü rlü tü rlü belâlar
getirdi.
2 — Aybaşı olunca divaneliğim arttı. Ç arh beni Öldürmek
için yeni aydan keskin bir hançer hazırladı.
3 — Sevgilinin yanağı üzerinde gördüğün hat 'değildir.
Güzelliğine haset eden güneş, o ay gibi yüz üzerine
zülf eleğinden anber elemiştir.
4 — Dün gece senin diyarındaki köpeklerle gönül biraz ko­
nuşmak, sohbet etm ek istedi. O nlara hediye olarak da
canını götürdü.
5 — Gözüm ün girdabından akan gam seli içinde boğuldu­
ğum gece dalga benden kaçtı; deniz do benden ürktü.
'6 — Selim ’in gönlüne, canına m erham et et; ey h u riler ka­
dar güzel sevgilim, işte gözlet; kanlı gözyaşlariyle ona
şefaat ediyor.

101
GAZEL

» 92 -

1 — Mecnun, L eylâ’nın çadırına bir örtü işlem ek için üzül-


niüş canının ipeklerini kırm ızıya ve sarıy?. boyadı.
2 — Â şıklık m akam ında kendisine bir yardım cı bulm asay­
dı, agk yine geldiği yokluk diyarına dönüp giderdi.
3 — Çürüm üş, m orarm ış bağrım a yârın hicran taşım basın­
ca lâcivert bir levha üzerine köm ürden bir gerdanlık
takni'ig oldum.
4 — Sahrada bir lâle, bahçede bir gül açsa onun koncası
benim gönlüm ün kanı, bülbülü de benim canım olur.
5 — Bağrım kan dolu, canım ı elime alıp onun kopeklerinin
yanına gittim de (onlara su ve yiyecek verm ek için)
ne yazık ki o vefasız, gönlüm ün bu haline zerre kadar
acımadı.
6 — Öyle yandım ki vücudum bastan başa k ü l kesildi. İç­
ten, bir ah etsem başıman toprağı toz gibi dağılır.
7 — D ert diyarından saltanat m ülküne düştüm diye, ey Se­
limi, daha ne kadar feryad edeceksin? A llahın kaderi
bu im.iş, ne yapalım ?

102
GAZEL

- 93 -

1 — Bakınız yar, ağyarın h atırı için ne ylptı; ağyar ile dost


olunca yar yine neler yaptı?
2 — O kâfir dinli güzelin (sanem ) okunu başkasına atı,p
yaralı gönlüm ü nasıl m uztarip ettiğini kim lere anla­
tayım ?
3 — K ıvrım kivrm'ı zülfü gönlüm ü aldı, k âk ü lü de alnı­
na döküldü. Yazık k ara günüm', aksi (başaşağı) bahtım
bana neler yaptı!..
4 — K ederden canı boğazına gelen gönlüm, yar ile ahd-ü
peym anım bozdu. Ah derdinin derm anını bilm iyen bu
zavallı, naçar kahp neler yaptı?
5 — O ay gibi güzel incindi diye yeni baştan çıldırdı. Bu
âciz âşığa bak yine n eler yaptı?
6 — Aşk uğrunda M ecnun gönlünü, canını verdi. F ak at
söyleyiniz sevgiliye lâyık ne hediye verdi?.
7 — Sun’ı İlâh î yârın ağzm in dairesini biı nokta halinde
resm ettiği zaman kim ne bilir ki pergâr o daire üzerin­
de, ne yaptı? (Ne halde idi. Ç ünkü noktayı daire yap­
m ak kabil değildir.)
8 — Zühd-ü takvasına m ağrur olan (Şeyh San’an), nereden
bileceksin ki niye teşbihi a ttı ve zünnarı ne yaptı?
9 — Aşk yolunda Selim fden öyle pek haber falan sorm a­
yın. Bağrım kan olduktan sonra «dildar, sana ne yap­
tı?» diye sormayınız.

103
GAZEL

- 94 -

1 — Ey gönül eğer bu fâni varlığından geçebilirsen sevgi


diyarına ulaşabilirsin.
2 — Eğer göz ucu ile ona haber salabilirsen sevgilinin gizli
işvelerini idrak edebilirsin.
3 — İsterse sevgili bin defa güzelliğini ar^etsin. Eğer sen
bir kere ona bakm aya taham m ül edebilirsen âşık de­
ğilsin.
4 — Ey cari, vefakârhğm la sevgilinin sevgisini artırab ilir
misin? îşte o zam an sana dost göziyle bakarım .
5 — Selim, can ve gönlünü dost yoluna feda et. Eğer bu
kadarını yapabilirsen senin için kâfidir,

104
GAZEL

- 95 -

1 — H a ttın ; serpuşunun altından gizlice gözüken zülfüne


birçok insanları öldürm ek için kanlı bir ferm an g etir­
di. (idam' ferm anı kırm ızı m ürekkeple yazılırdı.)
2 — H er ne kadar güzellik defteri Y usuf nam ına yazılm ış­
sa da senin taze h attın ondan daha fazla gönül hesabı
getirdi.
3 — Gel çiçek bahçesine gidip şarap içelim. Zira lâle lâ ’l
renkli kadehini tek rar ele aldı.
4-—D udağın k ah r ile beni öldürdü; fakat yine dudağın
beni diriltti. Bak benim- canım ı nasıl götürdü, nasıl
getirdi.
5 — Senin okun benim bu toprak cismime- m isafir olduğu
zaman ağlayan gönlüm onu e kadar seviyordu ki bu
m isafiri canm içine aldı.
6 — Senin yüzünü h atırlayarak göz yaşım kirpik ırm ağın­
dan gül yerine kanlar akıttı,
7 — Selimi, senin aşkının vadisine öyle düştü ki kimse bir
tü rlü onu oradan çıkaram adı.

105
GAZEL

- 96 »

1 — Gam la dolu gönlüne senin a y rılığ m u ı. oku saplanan


insan a rtık ne hicran şerbeti (ilâcı) içer, ne merhem-
arar.
2 — D ün gece saçlarının hayali ile başbaşa oturuyorduk.
A ns’zın ay ışığı geldi, m eclisimizi bozdu.
3 — D am ağına gam ve hasret zehri bulaşan adam ; hayatın
zevk ve safa lokm alarını istiyerek yemedi.
4 — Can, senin sevginin harim ine yol buluncaya kadar di­
vane gönül nâm ahrem den ne cefalar çekti!
5 — Ey Selimi, bu fâni âlem , beni ıstıraptan ıstıraba atıyor.
Yoksa ben dünya gamı çekecek adam- değilim.

106
GAZEL

- 97 -

1 — Mecnuja gibi âşıklara yaraşır şekilde vefa j'-oluna çı­


kan herkes yar nerede ise oranın eşiğini öptü.
2 — Aşk yolunda toprak olan âgık nihayet ayağını zam a­
nın başına basacak derecede yükselm iştir,
3 — Sevgilinin nur-i aşkı gönlüme öyle bir nur saldı ki
sinem den güneş ve ay gibi alevler fışkırdı.
4 — O, başkasm in .sinesine ok vurdu. Niçin önce bana v u r­
m adı diye beri tara fta ben zavallı hasetten öldüm.
5 — Gönül, çenesinden zülfüne gitm ek istedi. F akat arada
gözü sihir ile orı.un yolunu vurdu,, (kesti).
6 — Sevgili, m iskler kokan saçına tara k vurunca benim
canım ın ipleri keder dikenleri içinde kaldı.
7 — Yay gibi endam ından fırlayan ah oku feleğe saplandı.
Selîm, nihayet belâ okunu hedefe vurdu.

107
GAZEL

- 98 -
1 — o sert ve huysuz sevgilim, gönlüme zülften kam çı
vurdu. Can, bana niçin vurm adı diye firaktan yandı
tutuştu.
2 — Sabah rüzgârı gibi güneş te b ir ay yüzlü düberin pe­
şinde koşuyor. Böyle olmasaydı o eşiği sevgi ile (ru-yi
m ihr) öper miydi?
3 — M usa Tû.r dağı üzerinde A llahtan kendisine görünm e­
sini istem işti. K em al-i aşk T ûru üzerine, Musa gibi
senden didar istem iyen âşıkin canı hakikaten n u r ile
doludur,
4 — Sofî, onun dudağm ın sihrine, güzelliğine kulak asma;
zira o bu:efsane ile binlerce zLihd-ü takva sahibini yol­
dan çıkardı,
5 — Selim î’ye ev b arktan bahsetm e. Zira o evvelâ kendini
yaktı, sonra evini barkını.

108
GAZEL

- 99 -
1 — Herkesi güm üş sineli dilberlerin ayrılığı yakar; hal­
b uki ben divaneyi civanların visali daha ziyade yakar.
2 — Aşk ile yanan insanda can ve cism in ne lüzum u var?
Aşk havasında C ibril-i Em-inin bile kanadı yanar.
3 — Sevgilinin aşkı beni, öyle yaktı ki canım bir ateş p a r­
çası kesildi. Böyle haiberi olm adan yanan âşık ne kadar
bahtiyardır.
4 — Ey Soiî; aşkın ateşi ile yanıyorum diye ne feryad edi­
yorsun? Beni yakan bu ateş öyle bir ateştir ki onun
bir kıvılcım ı seni cayır cajar yakar.
5 — H icran ateşi beni günde yüz defa ya'ksa ne iyi olur.
Z ira her öldürüşünde beni bir kere visali ile diriltm e­
ye m ecbur olur.
6 — Visalin kadrini bilm ediğim için şimdi mum gibi yanı­
yorum . Ey gam, bırak hicran beni bundan daha beter
yaksın.
7 — K âh ağlayan göz ile, kâh ıslak göz (çeşm-i ter) ile ya­
nıyorum-, Selim î’ye deniz ve kara padişahlığından bu
kadarı kâfidir.

109
GAZEL

- 100 -
1 — Eğer sevgilinin okunun m um u tek er teker beni yaksa
ben her beni yaktığı zam an ok tem reninden ‘b ir dağ
kesilirim .
2 — Keşke visal günü pervane gibi yansam . Ya cem alinden
ayrı beni ansızın yakıverirse!..
3 — O cefakâr güzel başkasını aşkı ile yakıp Icül ettikten
sonra beni yakıyor! İşte bu haset benim canımı yakı­
yor.
4 — K ülüm ü onun yolu üzerinde benim yerim e bırakınız.
Onun kahrının beni yolsuz yakm ası reva değildir.
5 — Bırakın o ay yüzlü sevgilim beni yaksın; zira bu,
yaşam aktan daha iyidir. O zaman ben m uhabbet ateşi
içinde alev gibi raksederim .

110
GAZEL

- iioı.
1 — Çöl m ecnunu, viraneler asesi geliyor. Ey şehir çocuk­
ları, m üjde, divane geliyor.
2 — B ütün genç sakiler şarap kâselerini ellerine alsm lar;
zira kiliseyi alt üst eden, m eyhaneyi birbirine katan
geliyor.
3 — îste r vefa m ektubu, ister cefe haberi gelsin. Canane-
den gelen her şey bizim için güzeldir.
4 — O iki sarhoş nerkisten- (gözlerden) gelen oku gönlüm,
canım dan bin kere daha aziz tutar.
5 — Onun dudağm dan ayrı kaldığı zam anlar biçare Selim î’-
nin kadehini daima belâ taşı kırıyor.

111
GAZEL

- 102 -
1 — Beni cefa ile öldürm ek istedin, rakîb visalinle bah-
tij'ar oldu. Ben başkasının da iştirak ettiği b ir devleti
istemem.
2 — K eskin kılıcının m anevî tesiri, can boynuna ham ail
olduktan sonra gönül aşkın tü rlü tü rlü 'belâlarından
sağ, salim kurtuldu.
3 — Ey servi boylu güzel, yanağına sarkan zülfünde ne s i­
hir var bilmem ki onu akıllı görünce akılsızlığından
deliriyor, deli görünce akıllanıyor.
4 — Yeni ay, senin kaşının tâk i ile bahse girişti; fakat ne­
ticede m ahcubiyetten başka eline birşey geçmedi,
5 — K âfir, niçin bir gamze oku ile beni bu kedar tehdit
ediyorsun,? Mademı-ki Selim i, senin itabın yüzünden
öldürülm esine razı olmuştur.

112
GAZEL

- 103 -
1 — Gece gönlüm o an'ber saçan kâkülün gamı içinde m ah­
voldu. Yalnız bahtım , talihim m ahvolm adı. Y ıldızların
m eşalesi dahi söndü.
2 — G ünüm , gecem ne acaip geçiyor: yar.-ilı gönlüm ün gök­
leri kaplayan dum anı içinde güneş gurub ediyor, ay
n>eş’alesi gökyüzünden çekiliyor.
3 — Gam açıktan açığa hicran elini belim e sarm ca (beni
kucaklayınca) zevk-u safa utancından bir kenara çe­
kilip ortadan kayboldu.
4 — Ona halimi anlatm ak için bir söz söylem ek istedim .
İçim den bir ah yükseldi. G önülden derdim, ağzım dan
sözüm silindi, gitti.
5 — Aşkm ın cefası, beni öldürdüğü halde yar, bir kere
m ezarım ı ziyaret etmedi. Acaba âlem den sevgi ve ve­
fanın nam -ü nişanı silindi mi?
6 — Ey gönül onun okundan dostluk beklem e, zira dostlar
arasında vefa, sevgi denen şeyden eser kalm adı diye
Vendi kendine dü.şman ol.

Y avuz Selim D ivanı : S 113


GAZEL

- 104 -
1 — Eğer b en sana h ay ran değilsem bu gözüm niye ağlayıp
durıu;’? Zülfüne bağlı değilsem halim neden perişan
oldu?
2 — Eğer okuna canımz verm ek istem eseydim kalbim deki
kan niye göğsüm de elm as b ir tem ren kesildi?
3 — K âkülünü ördünse yine âşıklar can verdiler. Eğer on­
ları ç'özüp dağıtm adınsa gönül n arhı neden ucuzladı? '
4 — Eğer ayda senin n u ru n varsa niçin gündüzleri pek az
gözüküyor? Eğer p eri sana benziyorsa niye insanlardan
gizleniyor?
5 — Sevgili, Selim î’ye ayş elbisesi götüreceğim dem iş­
ti. Yarabbi! B u kadar zenginliğine rağm en neden yine
pişm an oldu?

114
GAZEL

» 105 -
1 — Yine bayram şöyle böyle geç1;i; fakat benim gönlüın
sevinmedi. M innete uğram ış canım gani bağından k u r­
tulm adı.
'2 — Ben rind belâ hududuna ayak bastıktazi sonradır ki
bu çölde d ert âdeti teessüs etti.
3 — Aşk dersinde M ecnun nâkıs kaldı; benim gibi gönlü
elinden gitm iş bir sahib-i irşad olamad;.
4 — Ey gönül husrevlikten (padişahlıktan) geç; zira Şi­
lin in aşkında gam balı; ancak F erh ad ’ın gönlü istediği
gibi oldu,
5 — Kaşın, gözünden naz öğrendikten som a üstadını öyle
geçti ki hiç bir şakird bunu yapam am ıştır,
6 — Senin ae 3;vi boyunu ve gül yanağını gördükten sonra
gönlüm bir nefes gül koklam adı, bir dem- şimşada
m-eyletmedi.
7 — Selim i, nasıl dünya gamı ile m üteessi. olsun ki aşk
■içinde onun gönlünün m ülkü ancak :--enin hicranm la
m am ur oldu.

115
GAZEL

- 106 -

]. — Ay yüzlü sevgilim, gönül m ülkünü öyle gizli ve h a b e r ­


sizce ele geçirdin ki bu kadar olur. İyj bil ki gönül bu
kadar m aharetle kapJİır.
2 — Beni uzaktan uzağa ne zamana kadar zülfün gibi pe­
rişan edeceksin? A rtık bana acı, perişanlık bu kadar
olur.
3 — Sen güzellikte bugün Süleym an’sm. H attının H ızr’ı
mucize ile yüzüğe söz söyletm iş (ağız); işte Süleym an-
lık b u kadar olur.
4 — Canım, hicranına düşünce visali beklem ekten k u rtu l­
dum. H ayrette kaldım . İnsan gam dan bu kadar kolay­
lıkla nasıl kurtulabilir?
5 — Selimi, dünyaya değil h a ttâ Süleym an’ın tah tın a bile
gönül verme. Biz sevgilinin diyarında b ir dilenciyiz:
ve sultanlık ta bu kadar olur.

116
GAZEL

- 107 -
1 — Bir an beni hatırlam adın; hakikaten dostluk bu kad ar
olur. Senin aşkının elem inden yüreğim- h u n oldu;dil-
darlık bu kadar olur.
2 — Gönlümü ona dert ortağı olsun diye zülfüne verdim .
Onu yüzlerce gama m^üptelâ ettin. H akikat dert ortağı
bu kadar olur.
;3 — Göül m-ülkünü Süleym an gibi fethetl in de kim senin
haberi yok; hilekârlıksa bu kadar olur.
4— Peri gibi yüzünü gösterir göstermez gözden kaybo­
luyorsun. Beni gamzenle helak ettin; cefakarlık bu
kadar olur.
5 — Selimi, bizim, varlığım ız sevgilimizlt' aram ıza perde
çekiyordu. Tam yerinde bir iş yaptın; ortadan perdeyi
kaldırm ak bu kadar olur.

117
GAZEL

- 108 -

1 — Bu ne güzel renktir, bu ne yanaktır, güzellik bu ka­


dar olur. Bu ne güzel boy bostur; güzellik bu kadar
olur.
2 — P eri gibi geliyorsun; fakat öm ür gibi sebepsiz beni bı­
rakıp gidiy-oi’sun. Benira iıilekâr sevgilim., vefasızlık,
bu kadar olur, insan bir gönül alm aya gelmez mi?
3 — Dünyaya rezil-ü rüsva olm am ı istiyorsan işte aşkım la
şehirlerde köylerde öyle rüsva oldum k i bu. kadar olur.
4 — Gönül nasıl raksetm eni istiyorsa öyle raksediyorsun..
A rtık (bizi m ahveden) eda ve cilveleri bırak; kimseyi
dinlememek, daim a kendi reyi ile hareket etm ek bu
kadar olur.
5 — Selim-î, senin aşkının hikâyesini sokakta pazarda bilm i-
yen kalmadı-, delilikse bu kadar olur.

ns
GAZEL

- 109 -
1 — Â şıklığın alâm eti âşıkm kendine > abaucı. olm asıdır.
F eryat etmesi, kendinden geçmesi ve divane olm asıdır.
2 — Ey güneş, eğer bir parça akim varsa onun eşiğinin to p ­
rağından yüzünü ayırm azsın.
3 — Senin güzel yüzünü gökteki aya beazetm ek, ey peri,
divaneliğin son derecesidir.
4 — Senin aşkının yoluna ihlâsla ayak basan kimse, kılıç
karşısında dahi yüz döndürürse m ertlik etmiş olmaz.
5 —^Eğer o p u t kadar güzel sevgili ile bir saat bir evde b u ­
lunsam onu bu kadar gördüğüm için sevinçten can ve­
ririm .

119
GAZEL

- 110 -
1 — Âşık odur ki gam zehrinin kadehini benim gibi içer.
Eteği kau olur ve gönül kanını eteğinden içer.
2 — Âşık odur k i h er an gönlü ok tem renleriyle dolu, ya­
ralı yaralı yâıun diyarına ah ederelî gider, yahut ora­
ya o kadar odun taşır.
3^— O cefakâr sevgilim, o kadar güzelliğin hilelerini bilir
ki ayağm ı öpm ek istediğim zaman gömleğinin eteğini,
in d irir (ayaklarını saklar);
4 — E y ecel, artık gel canım ı âl; gönül ne zamana kadar
kâh cefa, kâh helâ, kâh düşm-an h ak areti altında ezil­
sin?
5 — Ey (...) e (1) benzeyen ruhum , onun zülfüne gölge
sa’l ma, h en kim im k i o gül kokulu sünhül benim b â rı­
m ı çeksin.
6 — Selimî, vücudu dert tem renleriyle delik deşik olduğu
halde gam şehidi oldu. Tabutım u böyle zırha bürüyen
yiğite aşk olsun.

(1) M etin d e: «B enim denize benziyen ruhum» diyorsa da


burada bir yan lışlık olacaktır.

120
GAZEL

- 111 -
1 — Tam onun hicranına dayanm ak vakti gelince gam beni
mecalsiz bırakıp öldürüyor. O ay gibi yüzü görünce de
derhal heyecan beni öldürüyor.
2 — Onun yüzünü gördüğüm zam-an öyle aşk ile sarhoş olu­
yorum ki itidalim i kaybediyorum . L âkin c zaman da
onun itidali beni öldürüyor.
3 — Güvercin o vefasız sevgilim den b ir m ektup getirdi. Ey
gönül, ne vebalim varm ış ki bir kuş kanadı ile beni öl­
dürüyor?
4 — Ondan visal istem iyorum . Hicranına razıyım . T ahay­
yülü dahi beni öldüren o ay gibi yüzü nasıl görm eye
tahamm-ül ederim ?
5 — Son derece «Selim» olan tabiatım ın şevki ile onun aya­
ğına başıma koyduğum, zaman utanıyor, kızarıyor; ve
işte bu hicabı beni öldürüyor.

121
GAZEL

- 112 -
1 — Beni yalnız o gönlüm ün rah al ve huzuru olan sevgili­
m in aşkı, tstırabı öldürm üyor. Benim ıstırabım dan o
m üteessir oluyor; işte o beni öldürüyor,
2 — H er ne kad ar bütün dünya onun bana cevr-ü cefa et­
tiğini biliyorsa da bundan korkm uyorum . Beni tanı-
m am azlıktan geliyor, tısıl o beni öldürüyor.
3 — Cünun m ülkünde rüsva olduğum a yanm ıyorum ’. Ağya­
rın ta ’nı- ve dostların nasihati beni öldürüyor.
4 — F eryad-ü figandan canım o kadar yaralandı ki. B un­
dan sonra bir feryad etm ek istersem d e rt ve figanım
beni öldürür,
5 — Selim, m eyhanelerde o kadar divane divane dolaşıyo­
rum ki nihayet bir köşede pîr-i m ugan beni öldürecek.

122
GAZEI.

.. 113 -
1 — Beni ne ondan uzak cim-am ne de m ahrum iyet öldü­
rüyor; kendisini nasıl sevdiğimi bilm iyor, o beni öldü­
rüyor.
2 — Nasıl o tü rkün elinde ölmem ki beni her an yüz defa.
kâh gözü ile kâh kaşı ile kâh kirpiği ile öldürüyor.
3 — K aşının âşığı öldürm esi güzel oluyur ama billah beni
o perişan zülfün ıstırabı öldürüyor !
4 — Hiç bir zaman onun kaşının çatılm asından şikâyet et­
mem. Yalnız arasıra o gülen dudap,ının (lâ’linin) tat­
lılığı beni öldürüyor.
5 — Ey Selimî, o servi boylunun cefasından korkm uyorum .
F akir âşıkı asıl rakiplerin ta ’nı öldi;rür.

123
GAZEL

- 114 -
1 —'K anım gözlerim-den onun ayağının toprağına damla-
yorsa sevgiden dam layor, bırakın damlasın.
2 — H er zam an beni cefa ile öldürüyor. K ıyam ete kadar
kanım o güzelin hançerinden dam layacaktır.
3 — Sabah rüzgârı evvelâ bana uğrayor, sonra onun diya­
rına gidiyor. Ve sabah rüzgâr: gül yaprağı üzerine be­
nim göz yaşlarım ı serpiyor.
4 — Gönlüm deki ateşin göklere yükselen dum anı bir bulut
olur ve bütün dert ve belâ o b uluttan yağar.
5 —-Gamdan, ayrılık gözyaşlarindan kebap oldum. Gönül­
den kanım; ayrı gidiyor, gözüm-den yaşım ayrı akıyor.
6 — Sarı yüzüm üzerinde gözyaşım onun endam ını istiyor.
H avadan dam layan her katre temizdir,
7 — Ey Selim, sevgilinin parlak (sulu) iki dudağından da­
ha ne kadar her lâhza belâ belâ üzerine yağacak?

124
GAZEL

- 115 -
' — Biz gittik; g ö n ü l o eşikte kaldı. Bu ürkek canım, gö­
nülsüz (âşık) yersiz yurtsuz kaldı.
2 — B ütün rakiplerim onun visali ile sevindiler. Allaha
b.;n şükür olsun, sevgilinin aşkının ıstırabı yalnız ben
âcize kaldı.
3 — Canandan uzak kalan cana yazık oldu Sevgiliden h a ­
bersiz kalan gönül, ne âciz gönüldür.
4 — Ne yazık ki yuvasına dönemiyen bu vurulm uş (ok ye­
miş) kuştan o üm it gül fidanı haberdar değil.
5 — Farzedelim- ki iç yarasının devası vardır, fakat kem ik­
lerim e kadar işleyen bu ayrılık yarasına nasıl dayanı­
rım ?
6 — Belki a.şk belâsından k u rtu lu ru m diye sefere çıktım.
Bilâkis aşkım ziyadeleşti. İlâç yine olduğu gibi kaldı.
1 — D ostlar arasında düşm anlarıriin istediği hale düşen
Selim.i bir kere sorup soruşturm ayaı. o dosttan feryad!..

125
GAZEL

- 116 -

1 — Gönlüm de hal kalm adıktan sonra gönlüm ün halini


kim lere söyliyeyim ? Cihanda güzellerin visaline ernt>ek
değil visalin kokusunu duym ak bana nasip olmadı.
2 — B ir ay gibi güzelin ayrılığı içinde aylar, seneler geçti.
Dostlar, ne zamana kadar sabredeyim , öm ürden bir se­
ne bile kalm adı.
3 — Onun diyarının köpeğinden utanıyorum . Baştan aşağı
ç yandım. S a n yüzüm üzerine kırm ızı gözyaşı dökmek
ümidi dahi kalmadı,
4 — Ey kâfir, bana kılıcınla her an bir hayat bahşet. 'Bu
dudağı susam ış âşi'ka saf su da mı kalm adı?
5 — Ey Selimâ, yandın, külünü de rü zg âr savurdu. A llaha
şükür olsun ki orada senden bir m elal tozu dahi kala­
madı.

126
GAZEL

- 117 -
1 — B ırakm ıyorlar ki senin visaline nail olayım. Seni gör­
sem bile bırakm ıyorlar k i iki lâkırdj konuşalım.
2 — G önlüm den çıkan dum ana karışıp se nin havanda bu­
lu t olsam yağm ur oltıp tek ra r d am lılar halinde yere
düşm eye bırakm ıyorlar.
o — B u fâni (toprak) varlığım dan bir rüzgârlık nefes kal­
dı. K orkarım ki senin diyarına esmeğe b.ırakmıj^acak--
1ar.
4 — Âşıkın eli zaaftan tarak olsa, bırakm azlar ki sevgili­
nin sünbülünü bir kere tarasm .
5 — Senin zülfünde bir sihir var ki görebilen insanları tu-
zaksız avlayıp bağlıyor, ürkm eğe dala m eydan verm i-
yor.
6 — Senin ayrılığının denizinde tim sah ancak eceldir. O ra­
ya h e r düşen m uhakkak helâk olur, kurtulam az.
'7 — Ey zahit, mademki. Selim î’nin sırlarından haberin yok,
bu şaraptan sana tattırm asalar daha iyi olur.

127
GAZEL

~ 118 -
1 - Söz, fik ir kağıdı üzei’ine yüz tane can j^azsa, o dudak,
bir söz ile hepsini kusurlu, kabahatli çıkarır.
2 — Saçını tahayyül etm ediğim bir an eğer vat ise A llah o
ânı benim öm-rümden eksiltsin.
3 — G ünüm gam dan o kadar geceye benzedi ki hani göl­
gem ben divaneden artık ü rküp kaçacak raddeye geldi.
4 — Benim dilim in kılıcının alevi var zannediyorsun. H al­
buki (gökte) levh-u kalem in ayağını kesen benim
âhım dır.
5 — Selim,: o göıiül alan dilberin cefası da güzeldir. Sesini
çıkarma. Bırak daim a cefa ve zulmetsin.

.128
GAZEL

"119 -
î — Okun bazan parçalanm ış gönlüm de \ erleşii' kalır, ba­
zen da göğsüm ü delip sırtım dan uçar gider, beni dertli
eder.
2 — Senin aşkının beni birçok defalar yakm ası için isti­
yorum ki öldükten sonra evvelâ senin yolunun toprağı,
sonra da çalı çırpı olayım.
3 — Senin dergâhına ettiğim secdelerden dolayı alnım da
toplanan tozları yıkayan insafsız, maht^ere kadar benim
can düşm anım dır.
4 — Ben öldükten sonra aşktan b ir parça nasibi olan h e r­
kes kendine benim m ezar taşım ı secd jgâh yapm alıdır.
5 — B ir perinin yüzünden her zam-an divane olurum, ve te k ­
rar o, b ir efsun okuyup aklım ı başım a getirir.
6 — Keşke tak d ir 'beni varlık âlem inden hariç bıraksaydı.
Ne zam ana kadar beni felekler gibi hayran hayran dön­
d ürüp duracak?
7 — Selimî, eğer onun vurduğu av olup atının terkisine
asılm aya lâyık değilse, ne olur, yüzüm ü terkisine as­
tığı av gibi kana boyasa!..

Yavvr/. S e lim D i v a n ı '. 9 12P


GAZEL

- 120 -

1 — Eğer âşık, cananın diyarından gitm ek isterse oradalı


ayrıldıktan som * onun m eskeni ancak m ezar köşesi ol­
m alıdır.
2 — Sevgilinin -diyarından eteğini k an ve toprak ile doldu­
ran insan onu halka lâ ’l ve güher göstermelidir.
3 — Yar, ya canını ver ya diyarım dan git derse âşık odur
k i evvelâ canını verm eğe davranır.
4 — Biçare âşık gönlündeki parçalanm ış yeri dikm ek için
ipliği iğneye geçirirken gönlünün ateşinden ip yankr
ve dum an olur.
5 — Gonceyi sabah rüzgârı gebe bırakırsa da buna m uka­
bil güm üş ve altın, elde etm ek istediği takdirde hiç bir
k âr elde edemez.
g _ E y Selimi, güzellerin ay yüzleri olmazsa güneş m um u
nasıl karan lık geceyi aydınlatır? E ğer aydınlatırsa çok
şayanı hay ret b ir şey olur.

130
GAZEL

» 121 -
1 — K aşların daha ne kadar naz ve siteiB edecek? A llah
aşkına onlara söyle ortalığa bu kadai fitne, bu kadar
perişanlık salm asınlar,
2 — Ne k a d a r güzel olur, ben öldürülürüm , ve firak içinde
yaşıyanlar kanlı elbisemi türbem e, alem i kanlı perde
yo^parlar.
3 — Â şıklar benim- ziyaretim e geldikleri zaman m ezarım ın
taşına «vefa» kelimesini yazarlar.
4 — Canım, sevgilim, naz kâfidir artık. Z tm an padişahları
azarlarlar, cezalandırırlarsa da bazan iûtuf da ederler.
5 — Selim gibi yüzlerce defa ayağım ı kesseler âşıklık di­
yarından hiç çekilip gider m iyim?

1.31
GAZEL

- 122 -
1 — S arayında senin gibi bir lâle yanaklı sevgili olan, gül
ve sünbül tem aşasına hiç m eyleder mi?
2 — Eğer servi, başına serpuş geçirse senin boyuna, beyaz
gül de elbise giyse senin yanağına benziyebilir.
3 — Evvelâ dudağından benim m uradım ı ver, sonra e ğ e r
beni cevr-ü, cefa ederek kovarsan reva olur, yoksa olmaz.
4 — Ya zülfünü çözüp dağıtma, zira beni öldürm eğe kasde-
diyor; yahut kanım ın b ahası (diyet) olm ak üzere bana
bir buse ver.
5 — B ir an gönlüm senin aşkından hâli değildir. Ben, böyle
m üptelâ gönül görmedim.
6 — Eğer sen benim kanım ı içiyorsan kim se buna hayret
etmez. Sizin gamınızı yiyen (size âşık olan) İdmseye'
böyle yapılm alıdrr.
7 — Bu aş>k derdine sabırla çare b u l diyorsun. A şk günün­
de sabır kime nasip olmuş ki bana da olsun?
8 — ElimJzdeki bu m uhabbet yayı ile senin önünde eğer
oku hedefe vurursak bu, kazara m ı olm uştur?
9 — Selim î’ye ilâç adını anma; zira gözünü ilâca diken a.sk
hastasına sabır çok iyi gelir.

132
GAZEL

- İİ23 -
1 — Aşk ehli indindt; cennet, ancak ay yiizlü b ir hurinin
bulunduğu yerdir.
2 — Evinde b ir güzelle b erab er o turan insan neden bağ b a h ­
çeye, gülistana gitm ek istesin?
3 — Y ar uğuruna hediye edilecek bir kıym eti olm adığı için
her an canımla m ücadeledeyim .
4 — Canım, gönlünü sevgili yoluna hasretroiyen insanm
canı ve gönlü sevgilininin devrinde dert ile hûn blm a-
hdır.
5 — M uhabbet ehli her n e 'k a d a r çoksa da Selimî gibi bir'
âşık, bir rind nerede vardır?

133
GAZEL

- 124 -
1 — K arşım da o güzelden, başka kim senin bulunduğunu
istem iyorum . Zira sevgili ile başbaşa kalm akta başka
bir zevk, b ir h alet vardır.
2 — H alvet köşesinde yar benim le beraber oldu m u derhal
bize kadehin hizfnetkâr olmasını isterim .
3 — Sevgili şefkatli, şarap şişesi de yanım da arkadaş oldu.
mu, bulunduğum uz yer kilise de olsa benim, için cen­
netten daha iyidir.
4 — O tatlı p u t (sevgili) halvetten başka biı yerde söz söy­
lem iyor. Ey ırm slüm anlar, yâr k â fir olduktan sonra b e n .
ne y ap a 5rrm?
5 — A rkadaşlar, eğer m eclisten kaçıyorsam beni ayıplam a­
yın. P eriy i teshir için, halvet lâzım dır.
6 — O nunla beraber, bulunduğum zam an istiyorum ki gön­
lüm ün kuşu kebap ve sinem de b uhurdanlık olsun.
7 — Ej'’ Selim î, yar ile huzur köşesinde bir zaman geçirm ek
dünyanın kasrına oturup K ayser’in servetine m alik ol­
m aktan daha iyidir.

134
GAZEL

^ 125 -
1 — Ne güzeldi o gece ki o p eri yüzlü, can gibi sinem de
idi. Ben onun ayağını öpm ek istiyordum am a o, b a­
şını benim dizime koym uştu,
2 — Ne m übarek saatti o saat ki o ay yüzlü sevgili kolum a
yaslanm ış ve bu şerefle başım, güneşlerden, aylardan
daha yüksek m akam lara erişm işti,
3 — H icrandan ölmüştüm. B ir söz söyledi, dirildim. Galiba
o h u rinin lâ ’l dudağı bana can ilâcı olmuştu.
4 — Saçlarm ı ellerimle dağıttığım zam an felek benim bek­
çim, parlak ay benim; kölem (hindu) olm uştu.
5 — Onun zülfüne eriştikten sonra ey gönül, niye Selim ’den
başını çeviriyorsun. B enim bağrım da olduğun için bu
kadar saadete eriştin.

135
GAZEL

- 126 -

1 — «Eskisi gibi bizim aşkım ızla perişan değiisini) demiş­


sin. D ün gece sabaha kadar senin aşkınla ah-ü figaiı
eden kim di?
2 — Beni kapındaki köpeklerden daim a a y n b u lu n d u ru ­
yorsun, D üşün bundan evvel onların dostu, arkadaşı
kimdi?
3 — Herkes senin visalinle bahtiyar, güller gibi açılıi'ken
benim gözüm, senin firakınla daim a eskisi gibi ağlayıp
duruyor.
4 — İnsanlar hepsi akıl ve idrak yolunu tutm uşlar, senin
m ecnun âşıkin yine eskisi .gibi serseri b ir mecnun!
5 —•Benim yaram a'i sevgilim, sen hiç Selim-i hatırlam azsın;
am m a onun gönlünde senin aşkın eskisinden jmz m isli
ziyadeleşm iştir.

136
GAZEL

127 »
1 — Yar; sarhoş, saîm arak yanım a gelir. Dudağım ı dudağı­
na dokundurm adan canım ı alır, gider.
2 — O nasıl biı belâdır ki eteğine satıldığım zaman naz ede­
rek dişleriyle elimi ısırır kaçar.
3 — A klı başındadır, diye beni o kadar ayıplar, bana o ka­
dar levm eder. Sonra da sarhoşları alaya alır ve gider.
4. — Ben ihtizar halinde ayağını öpm ek isterim . Bu yaralı,
yanm ış gönlüme acımaz, çekilir, gider.
5 — E,y Selimi, m adem ki ben onım zülfünün aşkı ile ıstı­
rap içindeyim. Ne o hır bari zülfünü dağıtsa da Öyle
gitse.

137
GAZEL

- 128 -
1 — Onu görm ek istiyorum ; am a ne faide! Görmeğe takatim,
yok. B ahtım ın günü karanlıktır. Gözüm aydın olmuş
ne faide!..
2 — Gözünden bir tatlı bakışı istiyorum ki ânında can ve­
reyim . F ak at bana bir göz ucu ile bakm ıyor, ne faide!..
3 — G üzellerin sevgisinde göğsünü yaralam ak sabırsızlığa
delâlet eder. Gönlün yanm alıdır, yoksa gömleğini p a r­
çalamışsın ne çıkar?
4 — Ne zam ana kadar benden vefa görüyorsun diye cefanı
artıracalîsın? Ey güzeUer şahı, iyilik et, fenalıktan ne
çıkar?
5 — Önüm de yüz binlerce gül açılıp serpilse ne çıkar; m a­
demki gözüm ün önünde o güm üşler gibi beyaz tenli,
servi boylu sevgilim yoktur...
6 — A yağındaki dikenleri kirpiklerim le çıkarm.ak istiyo­
rum , yoksa onun köpeğinin ayağına; yüz sürm ekten ne
faide elde edilir?
7 — Ey Selim, bizi aşk böyle perişan, sergerdan dolaştırıp
duruyor. Yoksa rüzgâr gibi böyle dünyayı gezip dolaş­
m aktan ne çıkar?..

138
GAZEL

- 129 -
1 — E y 'g ü z e l,'se n cefam her an biraz daha artırdıkça ben
ciğeri yanmış âşıkiıi da sevgi ve vefası o kadar artıyor.
2 — Ay yüzlü sevgilim, ben biçarenin canına h e r gün bir
belâ daha fazla gelsin diye gül yanağının üzerinde ta ­
ze h attın belirdi.
3 — Gönlüm e reva gördüğü zulüm, ziyadeleşsin diye Y arab­
bi gönlüm deki gam ve derdi ziyade eyle.
4 — Z ühd-ü takva ziyadeleştikçe küstahlık ve riy a a rtar
diye ben, yolunu kaybetm iş yüzsüz zahidler yoluna git­
m iyorum .
5 — Ey Selimi, aşk yolunda gam. ve dert iste. Zevk ve safa-
ya m ukarin olan aşk hiç b ir zaman artmaz.

139
GAZEL

- 130 -
1 — Benim ay yüzlü güzelim gece evine döneceği zaman
beni beraber götürm ediği için canım onunla gidiyor.
2 — O gidip te ben ona refak at edemediğim zaman gönlü­
m ün kanı göz yaşı olup onun arkasından akiyor, gidi­
yor.
3 — Başım, onun eşiğinin toprağı olduğu zarnan ne kadar
bahtiyar olacağım. Belki bu suretle onun köpeğinin
ayağını öpebilm ek m üm kün olur.
4 — Dosta gönül sırlarını açmak h e r ne kadar edebe m u ­
haliftir. L âkin efsane olup insanların diline düşm-ekten
daha iyidir.
5 — Beni öldürm ek için kılıcını çekse, ne olur. Bir an 3Hİ-
zünü igörmek için bu ne güzel b ir bahanedir.
6 — Ey periye benziyen sevgilim , b u çeşnili güzellik sende
varken niçin kim se senin aşknıdan M ecnun gibi avare
olm uyor?
7 — Gerçi Selim ’in cisminden bir kem ikten başka b ir şey
kalm adı. Ne devlet o da senin okuna hedel; olsa.

HO
GAZEL

- 131 .
1 — Dudağından ayrı kaldığım zam anlar nerede konakla-
yam kanlı göz yaşları döküyoruıt!-. T opraktan lâ ’l cev­
heri bu yüzden çıkıyor.
2 — Ey ömrüm, senin aşkınla can veriyorum . Baş ucum a
gel, gelmezsen işim çok güçleşecektir.
3 — Pervane benim gibi senin didarm m m um una' âşık
(Mecnun) değildir. Onun için o m um un dum anı onun
canının boynuna zincir olup sarılıyor.
4 — Bu âşıkların m uradı üzerine devretm iyen felekten inen
her belâ, m uhakkak hicran gecesi benim gönlüm de ko­
naklar.
5 — Seli'mî’ye daha ne kadar benden vazgeç deyip duracak­
sın? Senden kim. vazgeçebilir ki!..

141
GAZEL

- 132 -
1 — Ah bu yüzlerce gam la insanı kahreden bakış ne ba­
kıştır! Bu ne nazdır, ne zalim bir lûtuftm-.
2 — Bazan benim le cenk edersin, bazan ağ y ar ile sulh eder­
sin. B u kerem lerle dolu cevr-ü cefa daha ne kadar sü­
recek?
3 — Ne yazık ki bir m eş’aleye benzeyen yüzün, üzerinde
beliren siyah 'hattınla elemli b ir esirin ahınm bayrağına
benziyor.
4 — Ey güzel, senin hicranınla ne ölüyüm , ne diriyim ; böy­
le yokluğa bürünm üş varlıktan dad bir feryad iki!..
5 — Selim i gibi yüz yol (kere) ona m ektup yazdım. Yazı­
lı beyaz kâğıda beiıziyen kalbine bir toz bile yazmadı.
(Hiç benim feryatlarım dan, m üteessir o lm ad ı).

142
GAZEL

- 133 -
1 — A llah, uyanık gönüle senin sevginin sırrını ihsan et­
tikten sonra o gönüle nasıl b ir başka sevgi yol bulabilir?
2 — Ben iki dünya oyun tahtasında (şatranç) ancak senin
■güzel yüzünü (ruh) (1) istiyorutn. Z ira sana âşık olan,
(senin aşkınla oynayan) onu (ruhi) şaha bile değişmez.
3 — Y olunu kaybeden insanı yol gösterenin verdiği haber
ne kadar sevindirirse senin okun da gönlürTtü öyle- bir.
.haberle sevindii’di.
4 —-Eğer ay sana m uhabbet ve şefkatinden dolayı (güneşi
ile) y ârın m enzilini hab er verse dahi ona itim at e t­
m e; zira o bil haberi herkese yayar.
5 — E y gönül, başkasından yandım, dostluk umma; düş­
m andan da korkm a. D evlet ve saltanat ancak A llahın
verdiğidir.
6 — Tac-ü ta h tta n sakın b a h t ve saadet arama. Zira m anâ
padişahı, Y usuf'a M ısır saltanatını kuyunun dibinden
verdi.
7 — Ey canım, eğer sana Selimî gibi yüz tane devlet ve sa l­
tan at dahi verilse cihana bağlam p dosttan uzak olm.’a.

(1) = Ruh.

143
GAZEL

- 134 -
1 — o insafsız sevgili, âşıklarına dad etmez. O nlar canla­
rını verm edikçe gönüllerinin m uradını \'ennez.
2 — Sevgilinin yanağı güzellik gülistanıdır. F ak at Cenabı
H ak o renk ve kokuyu her bahçeye vermez,
3 — Acı, âzâr o tatlı dudağa ne kadar yaraşır. F ak at m üş-
kili bu ki kolay kolay azarlam az.
4 — Âşık, aşk derdini dertnana değişmez. Onun için ey ta ­
bip bundan sonra beni tedaviye uğraşma.
5 — Sarhoş olan bir rind billâh m eyhanenin toprak kadehi
ile taşını Süleym an’ın tac ve tahtına değişmez.
6 — Sevgilinin visal eteğine erişm ek devleti için Allahın
yardım ı lâzım dır; b u devlete insan kendi kendine nail
olamaz.
7 — Selimî, Öyle irfan sahibidir ki rindlik ve âşıklık âle­
mini H akanın m ülküne değişmez.

144
GAZEL

- 135 -
1 — Can boynuna sevgilinin saçları ne güzel zünnar olur.
Gönül o kirpiklerin aşkı ile yaralansa ne güzel olur!..
2 — Vücut, hicran askerinin' hücum u ile h er viran oldukça
sevgilm in aşkı te’k rar onu im ar etse ne güzel olur!..
3 — Y ar b ir buse vei’eceğiıii vadetse de âşık iki üç buse
aldıktan sonra bunları inkâr etse ne kadar güzel olur!..
4 — G ariplerin cefa çekmesi eskidenberi b ir usul, b ir â d e t­
tir. Sevgili de vefadarlığı kendine âdet edinse ne güzel
olur.
5 — Sevgili, âşıkın îery ad -ü zarındaıı usanıp gazaba geldiği
zam an biçare âşıkın dile,gelm esi ne güzel olur!..
6 — Biliyorum ki onun dudağından b ir buse alm ak bana
m üyesser değildir. F ak at ne iyi olur, arasıra sana buse
vereceğim dese!..
7 — Y ârım , zahm et e 6 ip bana doğru gelse de onun bu ge­
lişine (kudum una) hediye olarak canım ı versem ne
kad ar güzel olur!..
Y a v u z S e l i m D i v a n ı : 10
GAZEL

- 136 -
1 .—. o gül endamlı servi^ çadm m m önünde görününce ca­
nım kapıya çıkıp onu karşılasm diye can perdesini p a r­
ça parça ederim.
2 — H er aıı öm ür gibi gidip b ir an ba§ ucum a gelmiyor.
Böyle öm ür bitip tükenae daha iyidir.
3 — H icran gecesinden artık öldüm Yarabbi! B ir sebep halk
et te üm idim in yıldızı gerei bürcünden doğsun.
4 — Kendim i bilm iyorum ; ah ettiğim için beni ayıplama.
Bağrım dan yükselen b u ah kendine m alik olm ıyan gö­
nülden geliyor.
5 — Selimi; aşksız eğer cihan m ülküne zerre kadar kıy;met
verirse, .senin aşkının ıstırabından m ahrum olsun.

146 ■
GAZEL

- 137 -
1 — Kim sem yok ki ayrılık gecesinde baş ucum a gelip be­
ni arayıp sorsun, teselli etsin. H er an başım a ayrı bir
d(3r t ve belâ geliyor.
2 — O gönül aydınlatan ayın yüzünü görmediğim sabah,
kanlı gözyaşımın kızıllığı içinde gönlüm ün alevi güneş
gibi doğar.
3 — Gam beni öldürdü; lâkin ansızın sevgilinin sevinç h a­
b eri gelse ebedî hayata nail olurum.
4 — İstiyorum ki o güzel benim halim i sorm aya gelsin. F a ­
k a t ben yanm ış biçarenin kapısından ancak dert içeri
giriyor.
5 — Ne zam ana kadar bu yaralı vücudum la, ten azabını
çekeceğim? Keşke bu y aralı tenim den can çıkıp gitse.
6 — Gamı giderm eğe çalıştıkça m ahzun ve yaralı gönlüme
daha fazla gam hücum edij^or.
7 — Ey Selim, sevgilin kederlidir. Keşke m elâm et taşı üze­
rinde yatan başım yüzlerce derde uğrayıp bundan da­
ha beter m uztarip olsa!..

147
GAZEL

- 138 -
.1 — Ne güzel andır o an M sevgilim hiddetle dönüp geîir.
Evvelâ peri gibi kendini gizler sonra geüp kendini
gösterir,
2 — V urulm uş ta canı dudağına gelmiş b ir av gibi yoluna
düşm üşüm . A vdan ne zaman dönecek diye bekliyorum .
3 — A yrılıktan öldüğüm zaman sevgilim m ezarım ın başına
gelirse te k ra r dirilirim .
4 — Ey bülbül, sonbahar geldi. A rtık feryad etme. Bu gi­
den gül, ancak baharda avdet eder.
5 — A yrılıktan Selim ’in yüreği kan oldu. Ona visal m üjde­
sini ver. B elki gönlü tekrar sükıjn ve huzura kavuşur.

148
GAZEL

- 139 -
1 — o peri, karşım a geldiği zamajı kendim i kaybediyor,
.biraz tegafül edince de kendim e geliyorum,
2 — Onun zülfü ay (yanağı) üzerinde nasıl bir akrepdir ki
her telinin ucundan canım-a yüz b in iğne batıyor.
3 — Aşkın huzurunda küfr ile im an m üsavi olduğuna göre
bir kim se hangi dinden olm alıdır ki senin aşkının mez­
hebine gîi’sin?
4 — D ertli gönlüm den çok m em nunum . Zira aşk yolunda
dertli gönüle daha ziyade belâ ve gam gelir.
5 — Selim’e acı da rakibin tarafın a bakm a. Zira Selim se­
nin kapm a yaralı gönlünden kanlar akarak geliyor.

149
GAZEL

- 140 -
1 — Gam beni.m ahvetti. Bir halim i sorunuz. Dostlar, dsot-
luk zam anıdır; ne haldeyim bir sorunuz 1
2 — Ey rakipler, sevgilim den ayrı kim sesizlikten ölüyo­
rum . Sorunuz, acaba dünyada bana benze': bir tane da­
ha var m ıdır?
3 — M adem ki günahkârlar onun aşkm m ateşinde yanıyor­
lar. Ben de günahkârım.; benim de âm âlim i bir soru­
nuz.
4 —^K aybolan cam ım onun dudağm dan sordum. H attı baş
kaldırıp: «Onun halini benim üzerim deki benden (hâl)
. sorunuz», dedi. '
5 — Dsotlarm ı, onun didarm dan uzak kalan Selim ’in halini
gördünüz. Şim di y ârm halini de benim halim den so­
ru n u r. (Y ârto nasıVgüzel olduğunu benim halim e bakın
da anlayın).

150
GAZEL

- 141 -
1 — Ey nar çiçeğine benzeyen yüzü ile halkm canına ateş
salan diltıer, senin ayrılığından âşıMa-rın, ciğerlerini pa­
ralıyorlar.
2 — Ey aya benziyen vefasız (bedir) güzel, her ne kadar
gözlerin vefa sahiplerine y a r olm ayorsa da sen b ari
âşıkına arasira sevgi göster,
3 — Gözün hilekâr gamze sihiri ile büyüledikçe hiç .âşıkla­
rın o yak u t renkli lâ’lden (dudaktan) gönül m uradm a
nail olabilirler mi?
4 — D udağındaki ben o gece ren k li kâkülünden renk çalı­
yor, Sarlıoş gözüne söyle, uyum asın; senin güzelliğine
bekçilik etsin,
5 — Ey m erham etsiz kâfir, Selirnî’ye hiç acım ıyorsun. A ş­
kının ıstırabı içinde bu âciz biçare ne zamana k a d a r
yana yana ağlasm?

151
GAZEL

- 142 .
1 — Güzel yüzü ile gülle]’i, gülistanları hasetten ağlatan o
sevgili, ne zamana kadar anber kokulu saçlarının aşkı
ile canım ı yakacak?,
2 — Şuh gözlerinin beni pençelediği (cenk) yetişm iyorm uş
gibi şim di de alnı üzerine kâkülünü tel tül (târ) dağıttı.
3 — O servi boylu güzelixı yanağı şaraptan gül gibi renk
renk olmuş. Benimse can ve gölnüm hasret ve ıstırap­
ta n diken diken!..
4 — Dudağı, can bağışlayor. İçinde denk denk güzellik gül­
beşekeri var. H attı güzelliğin ne kadar incelikleri v a r­
sa hepsini kendinde toplam ış.
5 — Ey m utrip, bu gece bezm im izde çenki elinden bırakm a.
Ey Selimî, sen de şarap iç ve gözünü sevgiliden ay ır­
ma!

152
GAZEL

- 143 -
1 — Gâh halkm ta’n-ü teşnii, gâh belâ, gâh yârın cefası..'.
Ben bu yaşayıştan, bu hâdiselerden bıktım , usandım
artık!
2 — Ne canım, ne gönlüm, ne sevgilim, ne sabrım, ne kara-
ram var. Kim se benim gibi adem diyarında helâk olup
kalm asın.
3 — Ne acaip hayat geçiriyorum ; A şk belâsı yüzünden has­
ret bezminde şarap içiyorum, visali intizar içinde ele
geçiriyorum.
4 — K anlar saçan gözümle hicranm yolunda toprak oldu­
ğum zaman m.ezaruTun üzerüade d e rt ve gam otu biter.
5 — Ne visale sabredebiliyorum- ne firak a tahamm-ül. Ben
yaralı biçare, hay retler içinde kaldım.
6 — Ey şuh, senin a.skınin ıstırabından gayrı bir dostum
kalm adı. O bile bu ânım da bana b ir uğram ıyor.
7 — Onun kaşları çatıldı diye ne şikâyet ediyorsun. Selim,
m adem ki bizi öldüren o m ahm ur gözün güzelliğidir.

153
GAZEL

- 144 -
1 — Benim gibi âlem de kimse yârm dan ayrı/ kalmasın.
Ç ünkü ben kendim den ayrı, sevgilim den aja’i belâ çe­
kiyorum .
2 — Ben onun okundan (aşkm dan) nasıl vefa beklerim ?
Gönlüm, y â rm vefasından öyle üm idini kesmiş ki...
3 — Y ardan ne zaman b ir «merhaba)) ya nail olurum diye
daim a kendikendim e aşk m erhabası ediyorum (aşkın,
sana huzur ve rah a t getirsin tem ennisini ediyorum ).
4 — A rasıra sevgilime feryad-ü figan edeyim, A llah aşkma
diye yalvarayım ; bu, bana kâfi bir devlettir.
5 — Selim bari öleyim de sevgilinin kapısındaki köpek be­
nim yüzüm den töhm et altında kalmasın. D aha ne ka­
dar sevgiliden bu m aceranın sözünü dinleyip duraca­
ğım?
154
GAZEL

145 -
1 — Senin m ahallenin köpeği , her gece h er gün bana bir
parça daha yabancı oluyor. Bu sebepten ben divane,
her an daha ziyade çıldırıyorum .
2 — B ugün ben ve gönlüm gibi belâya karşı nı-erdane da­
yanan kimse yoktur. O gama karşı kahram an ben ise
ondan daha kahram anım .
3 — Y ar eşiğinden uzak öyle hicran yaşları döküyorum ki
göz yaşlarım dan duvar, dam ve ev sırsıklam oluyor.
4 — Kaşın, nasıl her an başım a daha fazla fitne yağdırı-
yorsa gözün de öylece benim kanım ı dökmek için h e r
an daha fazla sarhoş olsun.
5 — Pervane her ne kadar senin didarının şûlesinde Selima
gibi kendini yaktı ise de hâlâ kanadı hasret göz j'aşı
ile ıslaktır.
155
GAZEL

- 146 -
1 '— Yazık, öm rüm sona erdi, hâlâ bu hicran gecesi sona
erm edi. B u sonsuz gam-ü m ihnet canım dan bir an ay­
rılm adı;
2 — H er ne; kadar bu parçalanm ış gönlüm, cehennem ate­
şinin kıvılcım laıı ha'line geldi ise de, ey ölüm, bir m üd­
det daha dur, gitm e; zira henüz canım'in kârı tam am ol­
m adı.
3 — O kem an kaşlının tem reni candan eksildi. Ruhum , ona
derm an edilinceye kadar benim ıstırabım ı teSkin e t­
medi.
4 — O peri gizlendi ve âşıkların feryadı ziyadeleşti. G ül
perde arkasına çekildi; hâlâ bülbüller îeryad edip du­
ruyor.
5 — Onun gözünden öyle utanıyorum ki nihayet kendim i
öldürm ek istedim. O zaman bana dedi ki: «Sineni ge-
■tir, bizim okum uz daha tükenmedi...))
6 — Selim, onun yoluna gözlerimden o kadar lâ’l serptim .
hâlâ da eteğim deki inci A^e yak u t bitm edi.

156
GAZEL

147 -
1 — Bu gece onun diyarında vefakâr âşıkların feryadı sona
erdi. ıBen hâlâ «Yarabbi nihayet onun yüzünü görebi­
lecek miyim?» diye idert içinde yanıyorum .
2 — Eğer gözümün nihayet ona bakacağını bilsem haset­
ten evvelâ ağlar, ağlar, onu kör ederim.
3 — Eğer kem iğim cefa taşından daha yum uşak ise ne saa­
det! Hiç olm-azsa onun diyannın bir topıağı olacağım ı
üm it edebilirim.
4 — H er ne kadar zülfünün kokusu âşıkların canını sardı.
(K aptı götürdü) F ak at sonunda onun kokusu ile gön­
lü diri olan âşık ne bahtiyardır!
5 — Ey gijneş, ne zamana kadar onun ay gibi cemali ile
bahse girişeceksin? Söz dinle, zira nihayet onun güzel­
liği karşısında utanıp kızarırsın.
6 — E}' gönül, ne zamana kadar Selim î’nin canından şikâ-
vet edip duracaksın? Böyle yapm a, hiç olm-azsa bir gün
onun bağrında oturdun. (Aranjzda hak, h u k u k vardır)

157
GAZEL

- 148 -
1 — Gönül nasıl onun örülm üş saçlarına bakabilir? Zira
nazar, onun yüzünden utanır.
2 — Aşkının ıstırabı gönlüm e em anet edilmiş ya, bu, bana
kâfi. E şe r onun tarafına bakarsam bu em anete hıyanet
etm-iş olurum .
3 — Bir başkası onun kapısındaki köpeğe baksa dertli gön­
lüm hasetten yanrp kebap olur.
4 — Onun kininin yayında yüzlerce gamze oku vardır. Onun
gözüne, kasına kim bakm aya cesaret eder?
5 — Selim’in gönlü asla belâdan kurtulm asın. Zira belâ için­
de gözleri kör oldu.

158
GAZEL

- 149 -
1 — Parçakuıtnış gönlüme ciğerim yanıyor. Daha ne kadai'
yansın. Senin diclarının hasretinden ciğerim bir anda
hun oldu.
2 — H icranın zulm ü ile ciğerim öyle yaralandı ki, hasta ve
biçare gönlüm den care, derm an istiyor.
3 — Bu kuru vücudunla senin köpeğini nasıl m isafir ede­
yim? Göz yaşlarım ın seli içinde ciğerim bu gam evin­
den aktı gitti.
4 — Ciğer, senin katı yüreğin gibi m erm erden dahi olsa
gönül derdine nasıl taham m ül eder, hayretteyim !
D — Gönül bir ateş, bu zayıf tenim de çörçöp! Ciğer zalim
güzellerin aşkma yanıp kebap oldu.
6 — Ey Selimi, o ay yüzlü güzele nasıl bakabilirim ; zira
baktığım zam-an ciğerim yüreğinden yanar.

159
GAZEL

- 150 -
1 — Yine kâfir gözün imanı yağm a etti; yine înüslüm anla-
rm dinine fitne saldı.
2 — Beni visali ile diriltince onda m ahvoldum . Ve «benim
bu hayran âşıkım artık öldüv diye yine kendini gizle­
di gitti.
3 — Onun k ah ır kılıcı yara ve d ert dolu gönlüm ü j^ardı.
Bir kere daha gam gülzarm m goncası sevindi ve gül­
dü.
4 — Gam- şerbetini içen aşk ehli böyle dirildikten sonra a r­
tık onun gamına m-üptelâ olmayan bir tek can diri ka­
lırsa kâfirim .
5 — O tatlı dudak benim yüzüm den hem acı oldu, hem de
incindi. F akat ey güzeller şahı, âşıkm ı acı sözlerle azar­
lam an da ayrı b ir lûtuftur.
6 — Beni kahrettin; fakat yüzünü göster de kolay can ve­
reyim . İstiyorum ki bu m üşkil işi yine sen kolaylaş­
tırasın.
7 — D ert sakisinin elinden h e r şarap içen can veriyor. Y a­
rabbi! Bu şerbetin kıym^etini artık bu kadar ucuzlatm a.
8 — Ey felek, m eydandan çekil, yıldızlardan uzak bir yere
,CTit. Bu gece yine âhım la bu m eydanı yakacağım.
9 — M ecnun gibi âşıklar çoktur am m a devran bir tane da­
ha Selim gibi b ir âşık yetiştirirse hayrete şaj'an bir
şey yapm ış olur

160
GAZEL

- 151 »
1 — Senin yüzünün her nefeste a y n bir güzelliği vardır.
H er lâhza a y n bir parıltısı, başka b ir hali vardır.
2 — Yaralı gönlüme senden gelen her gamze oku, m ahzun
gönlüme başka bir lezzet veriyor.
3 — Ey ebedî T anrının sanat eseri, senin cemalinin aynası
bana her nefeste bir başka şekil gösteriyor.
4 — Bize âlemin zevk v e safası gam ve derttir. Sana d ü ş­
kün olanların başka bir zevk ve safaları vardır.
5 — Ben jî-ârm kölesiyim. Beni köpeğim dîye çağın^ror,
Selim, bu da bana a y n b ir devlettir.
Y a v u z S e l i m D iv a n ı- 11 161
GAZEL

- 152 .
1 — Ey gönül ehline aşkı h er au a y n bix oağ olan sevgili,
canın h e r dam arı senin okunun tem renine ayrı bir bağ
üe sarılm ıştır,
2 — H er teli üzerinde a y n bir âkil düşünse yine uzun ge­
celer senin saçlarını tavsife kâfi gelmez.
3 — D udağının altında hor zam an candan daha güzel yüz­
lerce ta tlı nükte ve h er nükte ile beraber bir tatlı gü­
lüş vardır.
4 — Ey canım, seni öldröreceğina diye bir yeinuı ettin. A l­
lah aşkına b ir yem in daha et te gönlüm inansın.
5 — D udağını andıkça, gözüm ün önünde sensiz bir başka
gülbeşeker görm esin diye, gözlerim kanla doluyor.
6 — Sen âlem in güneşisin. E ğer felekte bir parça gayret.
haysiyet olsaydı yüzünün karşısında güneşe benziyen
başka b ir şey vücuda getii’irdi (parlatırdı).
7 — Ey Selim i gözünün yan bakışı seni rezil-ü rüsva etti.
K alk bir m üddet fitneden uzaklaşalım , kaçaliîn.

162
GAZEL

- 153 -
1 — Ey gözüm, ağlama, o ay gibi yüze bak. Ey gönül, öldü­
rülm ekten kaçm a da l?;ai’a gözlere bir bak.
2 — Onun çenesi ve zülfü seni m üteessir etmesin, bak boy­
nuna ip bağlatnış, ayagı b ir kuyunun başmda. (zülüf,
ip; kuyu da çene).
3 — Ay yüzlü sevgilim, visal bezminde âşiknıdan gafil ol-
m-a. Eğer nazar değmesin diye korkarsan arasıra ona
bak.
4 — Gönül, senin hattm dan yüz çevirdi, sonra da yoluna ba-
şmı feda etti. O kara yüzlülüğe bak, bu özür dilemeye
bak!
5 — Bak, o, sarhoş, külahım yana eğmiş gidiyor, biçare Se­
lim i ise kapism daki köpeğin ayağm a düşmüş, ağlayıp
.feryad ediyor.

163
GAZET^

- 154 -
1 — o ay yüzlü güzeli görm ek için h er an başka bir hile­
ye baş vuruyorum . Ansızın görünce de, ikinci de­
fa görm ej’-e hasret, çekiyorum .
2 — Yüz tane gözüm olsa geceleyin gözyaşlanm onu kör
ediyor. Ben her gün nereden bir görür göz tedarik
edejdm ?
3 — Nerede bir dakika konaklasam benim ıstırabım halkı
ağlatıyor. Onun için her gece bir başka kü lh an köşe­
sinde yatıyorum .
4 — Benden yeryüzü, âhım dan da felek bıktı, usandı (da­
raldı) , Şimdi artık dar bir m ezar köşesinden başka ba­
na m esken kalm adı.
5 — Eğer vüoudum'da h er tüyüm bir başka iğne olsa ted ­
bir ipliği gönlüm ün yarasım dikemez.
6 — H er an bir başka güm üş tenli dilberi vasfettiğim için
gönlüm- m uztarip oluyor. Ben de onu bir ay yüzlü gü­
zeli anarak teselli ediyorum .
7 — Selim i onun lâ ’l dudağından gönül m uradını alıncaya
kadar öldüm, bittim . Keşke her ânım böylece b ir baş­
ka ölümle geçse!

164
GAZEL

- 155 -
1 — Gönül o ay yüzlü dilberin gidişinde öm rün geçtiğini
gördükten sonra a rtık yaşam ak ihtiyarının kendi elin­
de olm adığını anladı,
2 — Ey yanağa, gönül bağı ve öm ür nevba'barı olan 'dilber,
ne zamana kadar ayrılığın benim, canım ı parça parça
edecek? (H arhar).
3 — Aya benzeyen yüzünün üzerinde zülfün dağılmasın,
D evr-i kam er gelm iştir (Devr-i kam er, yuvarlak aya
benziyen yüz de;mektir. Bir de h e r yıldızın bin sene
süren bir hâkim iyet devri vardır. Âdem P eygam ber­
den itibaren de Devr-i kam er başlam ıştır. Yedi seyya­
renin sonuncusunun devridir). Ö m rü tarm ar etme.
4 — A şkının ıstırabm ı gençlikte çekm ek isterim. Sonra öm ­
rü m ü ihtiyarlık âlem inde hesap ederim.
5 — Ey Selim, bu gece sevgilinin visalini ganim et say. Zira
öm ür eyyam ı pek çabük geçiyor.

165
GAZEL

- 156 -
1 — Hei’kes, bir başka zevk bir başka seyir düşünür. Be­
nim gönlüm de yainız o güm üş sineli sevgilinin yüzünü
nasıl görebilirim arzu ve düşüncesi var,
2 — N erede bir seyran varsa belki oraya gelir ve yanılır
da bana bir kere bakar üm idiyle kendim i oraya ata-
nm .
3 — Eğer arzusu gözyaşımm güm üşü ve sararm ış güzüm ün
altını ise ona canım feda olsun; altın ve güm üş nedir
ki!..,
4 — Onu görm eye taham m ül edemediğim halde bakıyorum
ki âlem e rüsva olayım ve b ir m üddet onun bulundu­
ğu şehirden çıkıp izimi kaybedeyim.
5 — Selimî, aşk yolunda vasi yoiktur; fakat sevgili senin
gönlünün nasıl b ir aşk ıstırabı içinde inlediğini bilse
fena m ı olur?

166
GAZEL

" 157 -
.1 — Ey güzelliği ile a y la n kıskandıran güzel, senin güneşe
benzeyen güzel yüzün için her gece sabaha kadar yıl-
dızlarm gözü seğiriyor.
2 — Ey huri, sana nasıl doya doya bakabilirim k i o karan­
lık geceye benzeyen siyah saçların gözlerimi görm ekten
m enediyor.
3 — Yanağındaki ben görünm ezse bu h a y re t edilecek bir
şey değildir. Ay ve güneş aydınlığında yıldız görünür
m ü?
4 — Ey peri, ben mecnvıııdan senin ne halde bulunduğunu
sorma. Z ira safor-u k a ra rı elinden gitm iş ben bîçarenin
kendinden dahi haberi yoktur.
5 — Selim î günde yüz defa canım veriyor; fakat senin vi­
salinin kokusu onu ertesi gün diriltiyor.

107
CtAZEL

- 158 -
1 — Senin diyarına başım ın üzerinde jm rüyerek geldiğim
zam an anlayacaksın ki ben başını ortaya koyan biv
âşıkım.
2 — Senin yüzünün aynasına temiz yürekle bakm asını bi­
len her rinde A llah ganî gani rah m et eylesin.
3 — Bir kere baş ucum a geldin. Bir kere daha lütfedip ge­
lirsen işim tam am dır.
4 — Senin aşkının ıstırabı canımızın yoldaşı olduktan son­
ra yine ıstırabının aşkı ile beraber te k ra r bu şehirden
çıkar gideriz.
5 — Aşk yolunda Selim i .gibi itip batan, narr.-u nişanı
m ahvolan kim seden hiçbir âkil bir haber getirmedi.

168
GAZEL

- 159 -
1 — o sevgili bir zahmel: edip bana gelse cammı onun yo­
luna harcar, bu ay rılıktan k urtulurum .
2 — M adem ki adem m ülkünde gam, keder yoktur. Gel ey
gönül, biz yine adem m ülküne dönelim. En iyisi budur.
3 — Güneş ve ay m eşalesini yakan bu ahım, yine sineden
bayrağını açarsa bu sefer iki cihanı yakar.
4 — Ey güzel, ayrılığın beni cevr-ü zulm.- ile yaktı. Gel bu
sefer de beni cevr-ü: sitem den kurtar.
5 — Gönül ve cana v urduğun oka bir başka m üşteri yoksa
gönül ve göz onu te k ra r satın almağa hazırdır.
6 — Ey kerem sahibi padişah, Selim i gibi senin aşkının kö­
lesi olm aktan başka ne günah işledim?

169
GAZEL

- 160 -

1 — Ey ham uru güzellik ile yuğruim uş, baştan başa naz ve


işve olan sevgili, yanağın dünyaya (de\T:an) bir âfet
ve yüksek boyun d a nazdır.
2 — Senin gözün daim a âd'em öld ü rü r ye insanı dinden.
im andan çıkarn'. Siyah saçlannin işi de istiğna arzusu
ile naz etm ektir.
3 — Ay yüzlü sevgilim-, ne zam an kaşına baksam onda ya
işvekârlık, ya; çapkınlık, yah u t naz görürüm .
4 — Senin m ah m u r nerkisin (gözün) h e r ne kadar beni
sevdiği için bana naz ediyorsa da ııiha 5’’et b ir gün beni
öldürecektir.
5 — H er gün senden gönlüm üzü öldürm eni istij^oruz. Fa­
k a t senin işin, bugün tegafül, y arın da naz olacaktır.
6 — H attının reyhanında biraz vefa kokusu vard ır am m a
benlerinde nazdan başka b ir şey görülm üyor.
7 — Ey Selimi, onun aşkının ıstırabına alış, nazını çek: zi­
ra naz o güzel sevgiliyi biraz daha süsleyor.

170
GAZEL

- 161 -
1 — o kadar nazlısın ki âşıklarına b ir dönüp bakm i 5'orsun
bile! F akat sen naz et, çünkü bizde niyazdan başka
bir şey yok ki!..
2 — Senin aşkında o kadar sabr-u kararım ı kaybettim ki
seni hatırladıkça ağlıyorum .
3 — H ayalinin padişahına o kadar m innettarım ki., ben di­
vane, ile m ahrem , sırdaş bir o vardır.
4 — Senin okun gönül jm vasm a erişince can dedi ki; «Gü­
vercin geldi. Yaralbbi, acaba şahin ne haldedir?»
5 — B ir gece, senin diyarında feryad-ü figan etmeszem,
köpeğin benim m atem im i tu ta ra k feryad-ü figana baş­
lar.
6 — Aşkının ıstırabı ile öldüğüm gece ne güzel' bir gece­
dir. M um gibi yana yana ağlam aktan ku rtu lu ru m .
7 — Selim başını, vücudunu aşk yolunda toprak et ki ca­
nın cananenin huzuruna uçup gitsin.

171
GAZEL

- 162 -

1 —^H er ne kadar iki m ihraba karşı nam az kılınınazsa da


gönlüm, kaşlarına secde ve niyaz edei*.
2 — O kadar güzelsin ki M ahm ut gibi dünyayı kendi aşkı­
na râm-etmek istesen A yaz gibi herk:es sana m aşuk
olm aya koşar.
3 — Daha aşk yolunun sonu başı belli olmadığı zaman be­
nim gönlüm senin aşkından dem vuruyordu,
4 — Senin derdin ile vecde gelm iyen bir canı ne gönül yan­
ması, ne saz dinlemesi vecde getirebilir,
5 — Âşıklar yalnız senin aşkının zikrini y ird edinm^işler-
dir. Ne tarafı dinlesem kulağım a bu âvâz geliyor.
6 — Bir noktaj^'a benziyen ağzının sırrı faş olmasın diye can
artık kalem e dahi sırrını açm ıyacaktır.
7 — Selim, m adem ki hakikî padişah sana aşk tahtım verdi.
Beka m ülkünün tahtını ara, m ecazdan gee,

172
GAZEL

- 163 -
1 — D ert ve belâdan bir lâhza am an bulam ıyorum . Aşk
belâsına kimse benim gibi m-üptelâ olmasın.
2 — Bir sevgilim var ki saçım n h er telinde yüz binlerce
naz olduğu halde kıl kadar m uhabbet ve vefası yoktur.
3 — B aşkalarım n hatırı için bana yüz sene eevr-ü cefa eder
de A llah hatırı için bir lâhza bana şefkat ve m uhab­
bet göstermez.
4 — Yarabbi, onun aşkına benim vefam ı daima artır. Zira
biliyorum ki o asla cefayı terketm iyecektir,
5 — O ay yüzlü güzelin sevgi ve vefa gösterm esi nasıl
m üm kün değilse benim de onun derdinden, m ihnetin­
den kurtulm am öyle m üm kün olmasın.
6 — Onun firakiyle canım ile tenim arasındaki bağ kopsa
dahi bir an onun aşkının ıstırabı benim canım dan a,y-
nlm asın.
7 — B ir «merhaba» desin diye Selim î’nin canı çıktı; fakat
o taş yürekli o kadar nazlı ki, dertli âşıklarına b ir m er­
haba dahi etmedi.

173
G AZELi

- 164 -
1 — B ugün yine senin saçının sevdası ile tâb-ü. tüvaıum
kesildi. Beni düşün bugün hicrandan çok harabım .
2 — K eder cehennem inde yanıp kebap oluyorum . Ne ağ­
lam a, ne gam lı göz bana bugün im dat edebilir.
3 —-Bugün hayatım dan çok m uazzebim ; ey ecel habercisi
bir lütfet, beni geceye kadar yaşatma!
4 — Her taraftan benim su ve ekm eğim i kesiniz, ey eyyam
sakisi, bugün bana şarap verm e.
5 — iBir kem an :kaşlınin sevgilisinden takatim tak oldu. Ey
gam, bugün beni öldür de bari bir sevap işle!
6 — Selim î vefakâı-lığmıdan canımı yar yoluna sarfediyo-
rum . Belki bugün beni ondan ayu'an perde kalkar.

174
GAZEL

- 165 -
1 — B ugün agk içinde ne kadar İcararsızmı (huzursuzum ).
B ugün cansızım, yaralı gönlüm e m alik değilim.
2 — Sevgilim in ay gibi yüzünü görmedim^. Bugün kim senin
yüzünü görm ek istem iyorum .
3 — A yrılıktan mecalsiz düştüm . B ugün ben rnuhakkak
kendim i öldürürüm ,
4 — A rtık vaktidir; hasret ile çektiğim ah bugün benim to­
zum u rüzgâra verm elidir.
5 — Bvıgün yana yana ettiğim feryatlar M ecnunu m ezarın­
da tiril tiril titretti.
6 — B ugün göz yaşı döken gözlerim beni bütün âlem e rüs-
vay etti.
7 — Ey gam, Selim ’den bir nefes ayrılm a; canımı bugün sa­
na ısm arlıyorum .

175
GAZEL

- 166 -
1 — Cihanda arzum uz m ey ile m ahbub bir arkadaştır. B ü­
tü n kevn-ü m ekândan istediğimiz bu şekilde yaşam ak-
tır.
2 — K endim i m elâm et dağı ile dağlayıp aşka kul olm uşum
ya! Bu kadar bir nam ve nişan, her yerde bize kâfidir.
3 — Dokuz felek hâzinesinin altım, b ü tü n aşk dağıdır. Al­
tın saray başkalarının olsun bize m eyhane (deyr-i m u-
gan) kâfidir.
4 — Kolları; açıp sevgilinin servi boyunu kucaklamak., aşk
yolunda bize 3'-ay ve ok b u kâfidir.
5 — Ey güneş, zerreye benzeyen biz nerede, visal çeşmesi
nerede? Onu ayna gibi aksettiren senin ay yüzün bize
kâfidir.
6 — Padişahlar sarayında günde beş defa çalınan nöbet
(m usiki) bir baş ağrısından başka bir şey değildir.
 şıkların se'her vakti ettikleri feryad, âh-ü figan bize
kâfidir.
7 — 0 yanağın güzelliğini tavsif etmek, dudağını düşün­
m ek, gizli âşikâr bu kadar bir hazine ve para bize kâ­
fidir.
8 — Ey Selimi, aşktan başka kim senin him ayesini dileme;
cihanı feth için dilimizin kılıcı (şiirlerimiz) bize k â­
fidir.

Î76
GAZEL

- 167 -
1 — Senin aşkm m beni yakan diyarı benim için bağ ve çe­
m endir. Âlemde bu v atan Sevgisi bana kâfidir.
2 — Aşk içinde yana yana öldüğüm zam an yaralarım ın.
üzerindeki pam uklar benim kefenim dir.
3 — Gönlüm e hicran ile ne yaralar açtım (elifler); ben di­
vane bunlardan başka serv ve gül istemem.
4 — D ertli âşıkların m eclisinde m atem için benim ferya-
dmı. kafidir.
5 — Sarhoş zülfün gibi beni neye darağacına çekiyorsun.
Canım ın boynunda o zülfünün ipi kâfidir.
6 — Ey arkadaş, bu gece m um u yakm a. Benim âhım 'bu k e­
der evini kâfi derecede aydınlatır.
7 — Âlemde Ferhad ile M ecnunun m atem m erasim i için,
ey Selim i benim ferjrad'~ü figanım kâfidir.

Yavuz Selim Dîvanı: 12 177


GAZEL

. 168 .
1 — Cihanın ne altıııını, ne m alını ne m ülkünü istiyorum .
Yalnız b ir güzel civanın aşkını istiyorum .
2 — Te>k, başım yârın eşiğinde olsun, kâfirim eğer cemıei-
bahçelerini istersem.
3 — SevgiLtnin yüksek endam ının hasreti ile bir ah çek­
mek... İşte yerden göğe kadar bu saadeti istiyorum.'
4 — Yaralı, dertli gönlüm e deva olarak bir kem an kaşlının
üzerim e ok yağdırm asını istiyorum .
5 — Ey zahid, artık beni zühd-ü tak v a sokağına çağırma,
ben dostlarla m uğlarm kilisesinin b ir kösesinde yaşa­
m ak arzusundayım .
6 — Canım, Selim ’i öldüreyim demişsin. A llah razı olsun
eğer bu işi yaparsan; zaten ben de bunu istiyorum .

178
GAZEL

- 169 '
1 — Ey camm, cefâ, çeken âşıklarına kin besleme. Sen o
kadar iyisin ki bu hareket sana ya'kışmıyor, kindar ol­
ma.
2 — Benim gibi birine karşı gönlünde kin tu tarsan yazıktır.
İşte beni hicrana düşürdün. Bu g an im et' sana kâfidir.
A rtık pusudan çık.
3 — Beni öldürm ek için her lâhza allık sürünm e. Ey güzel­
lik güneşi bu kadar ategîn olma.
4 — H er zerreye sevgi ile (güneşten) iltifat etme. K endi
kadrini bil, olur olmaz herkesle arkadaş olma.
5 — Ey gönül, y ârın cevr-iı cefasindaıa böyle feryad edip
durm a. Hiç kederlenm e; yüzünde belirecek olan hat,
on-dan senin intikam ını alacaktır.
6 — Gönül, senin tatlı ve çapkın konuşm alai’mı istij^or.
G ül gibi perdeden çık, utanm a!.
7 — Ey Selim, başının üzerinde aşkm gölgesi olduktan son­
ra düşm an bir felek olup senin üstüne çullansa altta
kalm a (zeminde kalm a).

179
GAZEL

- 170 -
1 — Y üzünün âyinesi hat sebzesinden paslanmış. Demek
nihayet bizim gönlüm üzün ateşinden yükselen dum an
ona tesir etti.
2 — Zâbid, o zülfün yanında bile k ü fürden hazer etm eyi b ı­
rakm ayınca canının boynuna zünnar ipi dolandı.
3 — G am dan şikâyet eden canı onun aşkının ıstırabından
k u rtu lm ak öldürür. Vefalı y â n n tuz ekm ek hakkı ni­
hayet tesirini gösterdi.
4-— Hızır, onun ağzından kendisine hakaret edeceğine dair
vaidi işitince sonra inkâr eder diye korkup ■vaidini
derhal yerine getirm esini istedi.
5 — Onun diyarının köpeği benim feryadım a uydu; o da in­
lem eye başladı. M eslekdaşinı görünce onu kendine
dost edindi.
6 — Ben âvâreden kaçıp aşka iltica eden gönül, onu gam
şahnesi (polisi) ile pazarlık ederken ele geçirdi.
7 — N ar çiçeği rengi ile onu saran kırm ızı elbiseyi görünce
Selim î’nin canının göm-leği kana bulandı.

180
GAZEL

- 171 -
1 — Okun bir kuştuı; Ici kafesi yaralı göğsümdür. E ğer 'bir
başka sineye heves edip giderse ben m ahvolurum .
2 — Ö n ve arka aynaları, senin aşkının yaraları oldukça
gönlüm belâ okundan kaçmaz.
3 — vSenin kapının köpeği benim arkadaşım dır. İsterim ki
boynundaki tasm a benim canım ın riştesinden (ipinden)
olsun.
4 — Ağzmm mim i anlaşılm ası m üşkil b ir rem zdir ki söz­
den başka kim se onu açıkça görem em iştir.
5 — L â ’le benzeyen dudağın bizzat nezaketten yapılm ış bir
■sekerdir ki sinek kanadının gölgesi bile ona bir yük
olur.
6 — L eylânm devesi nereden geçti ise orada M ecnunun
gönlünün kanından yetişen lâleyi ve M ecnunun nalesi-
ni aram ıştır.
7 — Selim, bütün kâinatın tahtını elde etse bundan iftihar
duymaz, utanır. Başının altında aşk m eyhanesinin ka­
pısındaki taş bulunsun bu, ona kâfidir.

181
GAZEL

- 172 -
1 — G önlüm üzün üzerinde onun aşkının yükü daima bu­
lunm alıdır. A ksi takdirde o k âfi derecede kerem sahibi
değildir diye ezelden ebede kadar şikâyet ederiz.
2 — Bizim gönliim-üz ıstırabının askeri ile m am ur ol­
m uştur. Camımzı verip onun firakını, elemini satın al­
mışızdır.
3 — GönlümüZide onun ıstırabı olduktan sonra âlem in se­
vinci bizim olsa istemeyiz. Onun m uhterem harem ine
başkaları nasıl girebilir.
4 — Daha ıdevh-ü kalem» in nam v e nişanı yok iken gön­
lüm üzün leVhine gam yazısı kısm et olmu§ı.
5 — E y gönül, onun ayrılığının zeJırini tatm ak tan fariğ ol-
m-a! A y şişesine. Cem. kadehine niye m innet ediyor­
sun?
6 — Bizim ahım ız bir yıldırım olup felekleri tutuşturunca
güneşin ve ayın alevleri onuıı ancak b ir nişanesi, b ir
alâm eti olur.
7 — Selim'î, kılıç gibi belâya aleni olduğu zaman, ey gönüL
aşk ona her an (dem bedem ) zafer m üjdesi verir.

1S2
GAZEL

»173 -
1 — H er an sevgilinin ayrılığı bir ok olup beni öldürüyor.
K orkuyorum eteği benim kanım a bulanm asm .
2 — Bana onun ay gibi p a rla k yüzüne b a k diyorlar. N asıl
bakayım , fettan kaşından belâ yağm uru yağıyor.
3 — O perinin söz söylem esini istem iyorum ; zira B e d a h ş ^
lâ ’line benzeyen dudağı o kadar naziktir ki incinir, y a ­
rılır diye korkuyorum .
4 — Dam-ağım, ağzım, sinem susuzluktan ne kadar m uzta-
riptir. F ak at çenesinin kuyusundan su um uyorum .
5 — H e r 'kirpiğinin ucunda yüzlerce kana bulanm ış can var­
ken o, nasıl gözlerini açıp uyanabilir?
6 — Başım onun dokuz çarhın da fevkinde olan eşiğinin
üzerinde idi. Şimdi ayrılık derdi o başı h â k ile yeksan
etti,
7 — A y yüzlü sevgilim, Selim î'de aşk derdi var. B u ne
haldir, gönlün hiç âşüdarının hayalini h atırından geçir­
m ez m i?

183
GAZEL

- 174 -
1 — H attın ın (nun j ) u, burnunun (elif 1 ) i ve ağzının
(m im ) i bir araya gelince nam, olur. (M eşhurdur ki)
■bunlardan bahsetm ekte (bunların sözünde) lezzet yok­
tur.
2'— Bu elif ile hattının nunu üzerinde kaşının (m ed )
olması güzelliğin (ân) ıdır ki onu kimse benim gibi
beyan edemez.
3 —^Gözü (a ^ ) , zülfü (1 J ), ağzı (m ^ ) galiba ledünnî
b ir ilim dir ki onun mânaları, incelikleri beyana sığm ı-
yor.
4 — H er iki zülfü (ta U» ) harflerine benziyor, kıvrım ları da
(vav i ) harfi, O halde bu iki zülfe şeker çiğneyen
(tatlı söz ;söylc-yen) tutisinin (dudağının) kanatları di­
yebiliriz.
5 — Onun zülfü ile çenesini (kuyu) sihir gibi ifadesi ile
tavsif eden Selim î kalem i ile Ba'bil kuyusunu tepe aşa­
ğı etti. (Babil kuyusu, ile H ârut M âru t’a işaret).

184
GAZEL

- 175 -
1 — Ay gibi parlak sevgilim , ham am a gelince onun güzel
endam m ın önünde d u ru r ve ayaklarına g-öz yaşlarım ­
dan yüzlerce tas su dökerim .
2 — Bu ağır yükten nazik uzuvlar incinir, bilirim am m a
yine daim a başına su dökm ekten kendim i alam am .
3 — O, ham am m sıcaklığından sıkılıyor; bilm iyor ki onun
bu sıkıntıları benim canımı, ciğerimi cayır cayır yakı­
yor.
4 — H araretten 'bunalıyorum ; o, bana acıyıp ta bir bardak
su em retm iyor. Y anım da da kim se yok ki söyle de b a ­
na bir bardak su getirsinler diyeyim.
5 — Selimi, cananın başında (başına) artık sıcak göz yaş­
ları dökme. Zira hamlamın sıcaklığı onu kâfi derecede
bunalttı. =

185
GAZEL

- 176 -
1 — Ay yüzlü, sevgilim, her ne kadar bu iıasta âgıkîîii öl­
dürm ek kasdindesm biliyorum . B ari bir kere lütfet te
ona didarım göster.
2 — Ey h u rilere benzeyen sevgilim , senin çengin (çalgı) a #
evinde bir darağacı oldu. H er an her teli; darına bîr gö­
n ü l asıyor.
3-— M ecnunluk nüshası ve cennet m e şk i için onun tâ r 's?e
çenginden (ikisi de m usiki âleti) cetvel ve p erg âr ha­
zırlam ışım .
4 — Beni naz ile öldürünceye kad ar çok zahm etler çektin.
B ari baş ucum a gelip te kendini m üteessir etme.
5 — «Adam öldürm ek k ü fü r dahi olsa ben Selim’i öldüre-
ceğiın i) dem işsin eğer b u sözünden dönersen kâfir olur­
sun.

186
GAZEL

~ 177 -
1 — Aşk ile öyle divane olm uşum ki sevgilimle beraber
kim i görsem düşm-anımdır sanıyorum .
2 — Ey zahid: İ)eııi divanelücten, aşktan m enetme. B en nâ-
m uradlılt âlem inde kendi işini iyi bilen b ir adam m ı.
3 — Eğer âşiM ardan didarm ı diriğ etm eseydin kimse acı­
lar içinde ta tlı canını: verm ezdi,
4 — Onun endam ını doğrusu m evzun b ir serve benzettim .
F ak at bu eğri ve sakat zevkim den ben de hayli u tan ­
dım.
5 — Senin aşkını açığa v urdu diya Selim î’yi daha ne kad ar
azarlıyaeaksın? E}!- güzel, tövbe bir daha y apm am . Ben
de yaptığım işten pişm an oldum.

187
GAZEL

- 178-
1 — F ırsat bulup ta bir iki defa onun tarafına baksam, yü-
zü.nden utam r, başımı yere eğerim.
2 — Benim kapım a, duvarım-a dayandığı zaman am an yan­
ları acım asın diye ne endişeler ederim.
3 — Onun huyunu bilm iyorum . Aşk yolunda onun huyunu
ne vasıtalarla öğreneyim bilnıiyorum .
4 — Gâh h a ttı ve beni, gâh gözü, gâh kaşı benim hicran
gecesi tadaı- kara bahtlı olm am ı istiyor.
5:— Ey Selim, saçı ateş üzerinde kıvrılıp bükülm edi, şen­
deki bu ıstırap (piç-ü tâb) ve perişanlığa sebep ne ki?..

188
GAZEL

»179 -
1 — Yazık ki gönül bir lâhza hicrandan kurtulm uyor. Can,
tenden, ten can belâsından kurtulm uyor.
2 — Cihanda güzel yüz seven aleyhinde daima kötü söz
söylerler.
3 — M ecnun gibi m elâm et diyarına ayak basan, ölmedikçe
o m eydandan kurtulm az.
4 — Güzellerin h a tt-ü hâline âşık olanın o gizli gam dan
kurtulm ayacağı aşikârdır.
5 — Aşk ıstırabm in m uhterem harem ine m ahrem olan in ­
san, m ahşere kad ar m ihnet ve m ahrum iyetten k u r tu l- '
maz,

189
GAZEL

- 180 -
1 — N ihayet bağrım kan oldu. Ve ben d ertten kurtuldum .
A yrılığiııın ilâcı ancak öldürm ek hassasına m aliktir.
2 — Bir öm ürdür aşk denizinde dalgıçlık ediyorum . Elim e
gözüm den akan yaş incisinden başka bir şey geçmedi.
3 — Ey yoldaşım, onun aşkının gamı u ğurunda ölmezsem
bana hulûs-i kalb ile ihlas okuma.
4 — M elâm et çölünde bir kasırga görürsen bil ki o Mec­
nunun aşk m acerasını duyup rakseden bir fakir {jen-
d e -p û ş ) dir.
5 — Ey Selim, aşk şiirinde veod ve yanıklık olm alıdır. Yok­
sa yüz tane nev-.zeimm m anâ ve incelikler bir hiibbeye
değmez.

190
GAZEL

- 181 -
1 — Aj" yüzlü sevgilim, güneşten nasıl ziya istenirse beiı
de senden veîa istiyorum .
2 — Bazan veîa da ediyorsun, lâkin bundan m aksadın ce­
fadır.
3 — Senin didarm in aşkı ile rüsva oldum. Yoksa kim ken-
dikendıni rezil' etm ek ister?
4 — Ey zâhid, haydi sen selâm et diyarına git. Bizim gönlü­
m üz belâ istiyor.
5 — Bazan küzıyorsun, bazan naz edip^ 'bizi azarlıyorsun;
hulâsa iT/aksadın bizi öldürm ektir.
6 — Ben. başını senin eşiğine koym uş bir köpeğim. Başka
neresini istiyebilirim ?
7 — Selim î’ye yabancılık gösterm e; sevgilim st-r. de bir aşi­
na istivorsun.

191
GAZEL

- 182 -
1 — Senin derd-ü gamını devaya değişen, niye değiştiği
için sonunda pişman, oİTnuştur.
2 — Senin aşkına tu tu lan cefakeş fakirin gönlü, b ü tü n sev­
gisini vefa ile m übadele etti.
3 — Senin sevgin ile canım yok oldu ve aşka bağlandı. F â ­
niliği verip bakiliği aldı.
4 — Senin aşkın uğurunda canını vermeyen.; saltanatı be­
davaya değişmiştir.
5 — Selim î gibi benim gönlüm aşk şehinşahlığm ı ekle et­
mek için cihan padişahlığını belâ ile değişti.

1,92
GAZEL

- 183 -
1 — Sevgilim, _yüzündeki beaîer, güneş yanağın üzerinde
noktalara benziyor. H attının tazeliği yannıda ay da gül
gibi haset ıstırabı içindedir.
2 — H er ne kadar (H uda — ) kelim esinin üzerinde de
bir tek nokta râ rd ır am m a senin dudağının devrinin
noktası şayan-ı hay ret bir şeydir.
3 — Güzelliğinin sahifesinden m isk renkli hattını kazma;
A llahın su n ’u içinde sehiv ve yanlış b ir h a t hiç olur
m u?
4'— Yanağının gülü üzerinde h a t sebzesi yetiştiği zaman
gözüm-ün çeşmesinden h er tarafa yüz tane Şat nehri a k ­
m aya başladı.
5— A şk 3‘üzünden m elâm et denizine gark olan Selim, bir
su kabarcığı gibi âvâre ortada dönüp dolaşm aktadır.
Y avH z Selinıt D i v a n ı : Î 3 19fl
GAZEL

- 184 -
1 — Ey canım, senden uzak kaldığım zam anlar m ihnet ve
gam a kanaat ettim . Senin gibi bir padişahtan zulme,
siteme razıymı.
2 — Senin a§kınla M ecnun gibi şükretm iyorum ; fakat ka­
naat ediyorum . Ben ım h z u n .gibi bu vaziyete düşmüş
bağrı y aralı b ir âşık daha yoktur.
3 —■F akir gönlüm ün ahvalini nasıl sana şerhedeyim ; o
daha önceden yaralı caniyle adem m ülkünde kanaat
, edip kalm ıştır.
4 — «Gönlün yağm a ediliyorsa m üteessir olma; bil ki biz
onu perişan ediyoruz» dedin; doğrusunu söylüyorum ,
Billahi kani değilim.
5 — Sâlîi, m adem ki cihan fânidir. Kadehi getir, ne d u ru ­
yorsun? B ugün Selimi, Cem m ülküne dahi kani değil­
dir.

194
GAZEL

- 185 ..
1 — Ay yüzlü sevgilim, seııin aşkından gelecek dert ve be­
lâya razıyım . Senin didarinın aşkı içinde daim a her
cefaya razıyım .
2 — D ünya kolay kolay benim gibi bir divane daha göre­
mez. Hem gönlündeki gam ile m em nun hem aczinden
' hoşnut.
3 •— Senin zülfünün yüzünden geceleri yüzlerce şikâyet et­
sem seher vakti sabah rü zg âıin m haberi beni yine her
şeye razı eder.
4 — Ey .güzeller padişahı, arasıra halim i sor, fakir dilenci­
yi bir tatlı dil, güler yüz de m.-emnun eder.
5 — Gözün ne kadar cefakârdır. K ötü huyluluğundan, sar­
hoşluğundan dolayı, ne hicranı ile beni öldürüyor, ne
de vefakârlık gösterm eye razı oluyor,
6 — Senin cemalinin ayı ve güneşi olm adıktan sonra felek­
ler beni dünya saltanatına razi edemezler.
7 — Nasıl senin yüzüne Selimî gibi gözlerimi dikip b ak a­
bilirim. Bizim gözümüzü ayağının tozu doyurm uştur.

195
GAZEL

- 186 -
1 — Ey güzel, yanağın bahçedeki beyaz gülü; saçların sün-
bülü kıskandırıyor. F akat bundan âşıklarına ancak gö­
n ü l âhı (gönül dtım anı) ve aşkın karasevdası düşüyor.
2 — K aşların işve ve naz ile çatılınca, bu manzara, bir ba­
dem için iki karganın m ücadelesini andırıyor.
3 — D erd-ü gam ile dolu gönlüm ancak senin okunla açı­
labilir, Sanki senin her okun bu bahçenin anahtarıdır.
4 — Canım feryattan başka arkadaş ve dert ortağı bulm a­
dı. O; çemen sahnında bana gönül kanından şarap ver-
di.
5 — Ben öldükten sonra âşıkların gönlü bana o kadar ya­
nar ki, benden o kadar bahsederler ki, onların dilleri
benim m ezar taşım olur.
6 — K apındaki köpek dün oyun olsun diye eteğimi kaptı.-
Ben de M ecnun gibi ona sarı benzim in altınından he­
diye verdim .
7 — Selim’in şimdi bütün m eşguliyeti onun didarının aşkiy-
le dünyaya rezil-ü rüsvâ olm aktır, Yarabbi! bana h u ­
zur ve rah at köşe,si nasip etme!

196
GAZEL

- 187 -
1 — B ir ay yüzlü sevgilim v ar ki gönlüm bir an onun der­
dinden kurtulm uyor. A şktan (m ihr) canm> dudağım a
geldi. O insafsız nâ-m îJırbân (ay yüzlü sevgilim ) b e­
nim le alâkadar bile değil. R ahat ve sakin.
2 — Âlemi zülfü gibi perişan ettiği halde kendi h u z u r için­
de. Aşkının elemi bir cihanı yaktığı halde o cihanla alâ­
kasını kesmiş, kendi âleminde.
3 — Gözü ve kaşı ile —ki güzellikte birbirinin üstadı ve şa­
kirdidir— ok ve yay kullanm adan benim gibi birçok­
larının kanını dökm üştür.
4 —-Ey ölüm, eğer b ir pairça m erham etin varsa beni toprak
altında gizleme. O gönüller alan sevgilinin 'aşkının yü­
künden kurtulm ak istem iyorum .
5 — Gâh canın, gâh gönlün im innetini niye çekeyim? İşte
ham dolsun can benim m ihnetim den, gönül de candan
kurtuldu.
6 — D ağlar, kırlar benim- şöhretim le doldu. M ecnun gibi
divane olan ben b ü tü n bunlardan bihaberim .
7 — Selim, gam yolunda bir toz olup hayat vazifeni sona
erdir ki bu âhir zaman kavgasından kurtulasın.
197
GAZEL

- 188 -
1 — Yazık dünyada m ihnetten başka bir şey bize nasip de­
ğil, daim a hor ve hakir oluyoruz. Yazık! Dostlarım ız­
dan hiç bir dostluk görem iyoruz.
2 — A y yüzlü dilberler çok am a şefkat (m ihrbani) o k a­
dar az ki... D ilberler çok ama, yazık, bir tek dildar yok.
3 —■Ölm ek istedim ; fakat yazık ki bu birkaç günlük hayat­
tan elime geçen şey ancak gönül incinm esidir.
4 —fB ir ay j^üzlü güzele gönül verdim ; fakat onun geceler
kadar siyah kâkülünde ne yazık ki hileden, iğfalden
başka birşey görm üyorum .
5 — Ey Selim, camatı bu ten zindanından bıktı usandı. F a ­
kat yazık ki beni bu m ahpesten kurtaracak bir halâs-
k â r görm üyorum .

198
GAZEL

1 — D üşm an askeri K af’tan K af’a kadar olsa A llah hakkı


içiıı o savaştan y v z döndürm em .
2 — K ılıcım ın sabahını kınından çıkardığım zaman güneş
gibi doğar ve cihandan k ü fü r karanlığını gideririm .
3 — H arpte erkek arslan, ciğerinden n âra atarsa can yaran
okum un iğnesiyle yüreğini dikerim .
4 — D üşm an harpte karşım a geldiği zam an anlar ki erkek­
lerin dâvası, öyle lâf ^değildir.
5 — Doğruca harp m eydanına çılcmalıdır. Yoksa halk tü r ­
lü tü rlü saçma sapan sözler söylerler.
6 — Kılıç, ok karşısında düşm an dayanamaz. H asır doku­
m aya alışan, zırh yapm asını becerebilir mi?
7 — H aset edenler Selim fye kin beslerler. Yoksa bizim si­
nemiz kılıç aynası gibi saf ve parlaktır.

199
GAZEL

- 190 -
1 — Yine a y n h k acısı yüreğim e işledi. Zaten ölmüştüm ,
ajnrılık beni bundan beter bir hale getirdi.
2 — N e olur ölüm biraz daha çabuk gelse! Z ira ayrılık ile
perişan olan bu yarım canım beni yaktı, bitirdi.
3 — Y arabbi a rtık beni k u rta r; bir gün belâ ve m ihnet, er­
tesi g ü n ayrılık ıstırabı... B ıktım usandım.
4 — A dem m ülküne giderken bana yoldaş olacak hiçbir
dostum yok; bu dostluğu bana ancak ayrılık azabı ya­
pabilir.
5 — Ey gam, dert diyarında beni ve gönlüm ü yalnız bırak­
ma. Z ira firak denen b u varlığa itim adım ız yok.
6 — E ğer bu ay rılık acısı benden başkalarına da sirayet:
etseydi dünyada gönül hastalığından ölm eyen kimse
kalmazdı.
7 — Selim, canım ı veriyorum.; fakat, ne yazık, firak o k ad ar
cefakâr ki beni bu bedelle bile başa baş kabul etm iyor.

200.
GAZEL

- 191 -
1 — ÂlelîKÎe çok kim seler ay rılık tan d ert yandılar. Fakat,
bu ayrılık destanı en İDÜyük belagat ve ifadesini ben­
de bıoldu.
2 — D ert diyarında Mecnun, Vâm ık, F erhad nam bırakm ış­
lar; ben ise ayrılığın tim sali olm uşum dur.
3 — İsrafil, sû r’u ö ttürdüğü zam an benim ayrılık yüzünden
feryadım ı işitirse korkusundan A llaha sığınır, (kula­
ğını çeker).
4 — A yrılığın beklenm eden hücum eden belâlarını o kadar
görm üştür ki visal zam anında dahi gönlüm huzur ve
sükûna kavuşmaz.
5 — Ey vefasız felek, kendini koru; zira ciğerim den gizli
ayrılık ateşi şimşek gibi yükseldi.
13 — Ey Selimi, benim gönlüm deki ajrrılık m uhabbetini ci­
handa h a ttâ tasav v u r edecek b ir gönül v ar m ıdır?

201
GAZEL

- 192 -
1 — Gerçi A llahın iradesi taallûk etti ve Peygam ber mucize
gösterip ayı parm ağının bir işaretiyle ikiye böldü.
Fakat ayın başı üzerinde senin güzelliğinin tacı geceyi
parçaladı.
2 — Senin hattının suretinde çok m anâlar vardır; fakat zâ-
hid bunu ne bilsin, sahifejd bir yüzünden okuyor. (Bir
cephesini görüyor, m anâlarını derinleştirm iyor).
— Ben aya benzeyen yüzünün aynasında H akkı gördüm-.
Benim gibi seni m anâ göziyle gören herkes (cHak» de­
di.
4 — Sofî her zam an (maani) den bahseder an'ıma onun aş­
kının ■(m antık) m m (beyan) ında söz söyliyemez.
5 — Ey Selim, bana Ferhad, M ecnun efsanelerini sorma.
Ben âşıklık hususunda onları çok geride bırakm ış bir
adamım,

202
GAZEL

- 193 -
1 — Ne olur gönJüm aşka daha fazla m üptelâ olsa... Zira
aşk belâsı hiç bir belâya benzemiyor.
2 — Senin uzun saçların rü zg âr ile dağılınca aşk havasiyle
öm rüm üzü rüzgâra verdik.
3 — Ey canım, sen vefa etsen ae etm esen de m em nunum .
Yalnız gönlüm üzden aşkın cefası eksik olmasın, bunu
istiyoruz.
4 — Ne güzel olur, F erhad ve M ecnun efsaneleri gibi biz­
den de âlem e aşk n ü kteleri yadigâr kalsa!..
5 — Senin aşkının sayesinde Selim i gibi yüzlerce kem al
g ö stere rek cihana p ad işah ve aşka k u l (dilenci) olm’U-
şuz.

203
GAZEL

- 194 -
1 — Gam diyarından hiçbir vech ile kurtulm am a imkâîi
yok. Eğer A llah m uvaffak ederse buradan ancak didar
KâbesLne gidebilirim .
2 — Nasıl zevk ve safa darüşşifasına yol bulabilirim . Benim
dertten başka; bir arkadaşım yok ki!..
3 — Gönlüm den yükselen ah aleviyle bir erguvan fidanına
döndüm. K irpiklerim den lâ ’I ve akik dallan yetişiyor.
4 — Aşkından yandım ey peri, bana acıdığın günü görebi­
lecek miyirr>?
5 — Saçlarını ne kadar sevdiğim i, hicran ile can verdiğim
gün anlıyacaksm .
6 —^K anlar saçan gözüme öyle hakaretle bakm a. Bu derin
derya lâ’l ve inci m adenidir.
7 — Bazan Selim î’n in halini sor. O ağlaya ağlaya b ir girdap
gibi göz yaşı denizine batm-ıştır.

204
GAZEL

- 195 -
1 — o ay yüzlü güzel çeıık (m usiki âleti) dili ile halini be­
yan ediyor. Bu sebepledir 'ki (bu yüzdendir ki) çengin
ağzı hayretinden açık; kalm ıştır.
2 — Vecd ile dinle ki çenk, firak nağm eleriyle aşkın şerh
ve beyan destanını terennüm ediyor.
3 — Başının üzerinde kâk ü lü nasıl canlar riştesi ise p a rm a ­
ğı da çengin can telini inletiyor.
4 — Sözle sazla biraz gönlüm ü eğlendireyim , İstırabım ı
unutayım diyortom; çenk coşup feryada başlayınca
benim derdim ziyadeleşiyor.
5■— Çengin kem iğindeki gam delikleri ekserij>'a akrebe
benizyen sij'^ah saçlarının iğnesindendir.
S — Gönül, çenk ifadesini aşk dili ile beyan etse dahi, bu
hasta canım, onun ahvalini lâyıkıyle anlatam az.
7 — Selim gibi hiç kim se hal (vecd) m akam ında çengin
gizli sırrından haberdar olamam-iştır.

205
GAZEL

- 196 -
1 — Sâkî şarap ver; şu sararm ış benzim e kan gelsin. Ey
m utrip, çengini çal, gönlüm vecd içinde kalsm .
2 — Çenk, senin ayrılığ.mı tah ay y ü l ederek dilsiz dilsiz
feryad ediyor. Daha o belâya uğram adan yalnız tahay­
yül ederek feryada başlayan bu çenk, ne kadar âcizdir.
3 — Saçların cam m m boynuna zincir saİTnıştır. Benim ca­
nım ı ezeceksin diye (benim canım için) her an bir be­
lâyı ayak altında ezme.
4 — Senin çengine lâyık bir m-ızrap' olabilm ek için hilâlin
parm ağı, zayıflıktan m ızrap gibi oldu.
5 — Çenk çaldığın zaman canımı sana versem , yine sana
lâyık' bir hediye verm iş olmam. Bu âciz Selimi, nc za­
m ana kadar sana karşı böyle m ahcup kalacaktır?

206
GAZEL

» 197 -
1 — Benim gibi kim se gönül m üptelâsı olmasın. Gönlüne
u yup m ahzun canını rüzgâra verm esin (m ahvetm esin).
2 — M ihnet ve m ah rum iyet belâsmdan. yapılan bu gönül
binası, galiba a§k şahı için yapılm ış k i içinde yüzlerce
gam dağı vardır.
3 — Daiana ıstırap ateşi içindeyim ; bazan gözüm bana zu l­
m ediyor, bazan gönlüm, cefa ediyor; ne yapayım, bun­
lara ne çare bulayım ?
4 — Camın, sevgilim, sen ister bak ister bakma, biz gönlü­
m üzün tem izliği ile senin cemaline vefakâr bir ayna­
yız.
5 — Selimi, ben a rtık adam olmam, şifa bulm am ; zira gö­
n ü l m-acerası beni âleme rüsv,a etti.

207
GAZEL

- 198 -
1 — A şktan yüreğim kan oldu. Bu yürekle sevgilime karşı
o dei'ecc m ahcubum ki hayalini dahi gönlüm den geçi-,
rem iyorum .
2 — H asret dolu gönlüm dostun kerem inden mahcup, çöl
yolunda m enzil m enzil kaçıyorum .
3 — Gönül, aşkm nazarm ın kıym etini önce bilm edi; bun­
dan sonra m ahrum iyet diyarından güç kurtulur.
4 — Gönül onun, cevr-ü zulmünü, o kadar sevij^or ki ben
sevdazedeyi cihana rüsva eyledi.
5 — Ey Selim i dostun huzuruna bu ağlayan gözlerinle gi­
dersen başını yukarı kaldırm a, belki o kadar ağla ki.
gözyaşlarının içine bat, kal.

208
GAZEL

- 199 -
1 — Senin güzelliğin, sim anın şem ailini si.hr ile k a n şü rm ış.
Saçmın her telinde yüzlerce haile ve büyü asilmiş.
2 — SeiTin kaşm sahifenin başına m eşk olarak yazılm adık­
ça güzellik sahifesi üzerine risalelerce inşa yazılmadı.
3 — Sana herkesten evvel âşık olduğunu iddia eden adam ,
ayrılığın ıstırap ve kederlerini delil olarak getirm elidir.
4 — E ğer H ızır, senin taze (yeşil) hattından ve dudağından.
uzak düşerse A llaha yem in ederim ki ölümfü senin hic­
ranınla yaşam ağa tercih ederim,
5 — Gönlüm, senin kılıcını canım ın boynu üzerinde ham a-
yil gibi gördüğü anda varlığın felâketlerinden fitnele­
rinden kurtuldu.
6 — G örüşüm üzün kem alinden ve hakikati gördüğüm üz-
dendir ki senin ay gibi yüzüne bakm aktan âciziz.
7 — Seli.mî, hicran m aksuresinin (hünkâr m ahfili) şahiıı.-
şahıdır. Gönül dert ile yaşar, ask ıstırabını sever.

Y a vu z S e îim Divanı : 14 209


GAZEL

1 — Bir an S üheyl’in (bir yıl<îiz) yüzüne bakabilecek biı-


nazara' m alik değilim diye h er an gözlerim den sel gibi
kanlı yaşlar akıyor.
2 — O Z ühre alınlının Süheyl’e benzeyen yanağı olm adık­
tan sonra kâfirim âlem de aya, güneşe meyledersem!..
3 — D ünya saltanatını onun ayakları altına attığım ' zaman
ben aşk sultanı bir şehinşah olurum ,
4 — Bu in&'anlar arasında (ordudan) çok M ecnun yetişm iş
ise de âşıklar sınıfından b ir benim gibi M ecrun seçi­
lip çıkm am ıştır.
5 — Selim gibi elimle saçlarını okşayıp (Velleyl) suresini
okuduğum gece talihim sa’d oldu.

210
GAZEL

- 201 -
1 — Yine bir bülbül gibi gülistandan a y n düştüm . Âşık
oldum, sevgilim in diyarm dan ayrı düştüm .
2 — Ey gam, sabaha kadar bana m'üsaade et; beni hicran
gecesinde öldürme. Zira bir güneş yüzlü sevgiliden ay ­
rı düşm üşüm .
3 — Gönlüm, onun saçlarını, yanağını anarak, ay gibi sev­
gilimden bir karanlık gecede ayrı düştüm diye feryad
ediyor,
4 — Ey dostun hicraniyle ne hale girdiğim i soranlar, o ka­
dar biliyorum ki ben bir yardan ayrı düşmüşüm! (Faz­
la bir şey sorm ayınız).
5 — Ey Selim, beni ayıplayanlar öyle bir yardan nasıl bir
ıstırap içinde ayrı düştüğüm ü bilm iyorlar.

2U
GAZEL

- 202 -
1 — Ben senin; aşkınm yolundan kan içinde geldim. B ir h a­
lime bak, ipek bitap, pek bitkin geldim.
2 — M ecnun gibi senin aşkınla öyle kendim de değilim ki
nasıl gittim , nasıl geldim bilm iyorum ,
3 — A yrılığından o kadar zayıf, o kadar hastayım ki gali­
ba ben b ir güzelin ufacıcık ağzından çıkıp gelmişim.
4 — Hicran, senden ayrı beni öldürm ek istiyordu. L âkin
bak sana üm it bağladığım için nihayet ona galip gel­
dim.
5 — Y üzüm ü ayaklarına sürersem beni ayıplan'>a! Çok ası­
kım , çok m uztaribim , hiç h u zu r ve rahatım j'^ok.
6 — Senin didarm m karşısında b u kendinden geçen haki­
kat ben m iyim, yoksa yine hayalen m i vuslat harîm ine
girmişim?
7 — Senin saçlarının örgüsünden uzak Selim' gibi M ecnun
olmuşum. Zira şimdi eskisinden beter mecnumuim.
210
GAZEL

- 203 -
1 — K anlı yaş döken gözümü hayalinle aydınlatınca insan­
lar (m erdüm ler) arasında onun yeri m uayyen oldu.
2 — Beni kin kılıcı ile öldüresin diye yüzlerce günah işle-'
dim. Bu fen (hile) ile kendim i aşkının yolunda (fena)
m ertebesine eriştirdim .
3 — Senin okunla o kad ar pencere açtım ki gömleğim zırh
gibi göz göz oldu.
4 — Y anağının gülünden ayrı hangi gülgende m e sk e n 'tu t-
tum sa gönlüm ve canım dert ateşinden o anda külhan
kesildi.
5 — Ey Selim i, âlem b ile aşk sultanm a lâyık değildir. Ben
b u viranede zarurî olai'ak kendim e bir külhan yaptım .

213
GAZEL

- 204 »
1 — Askerim le İstanbul tahtından hareket edip İra n ta ra ­
fına sefere çıktım. Kızılbaşı ıttelâm et kanına garket-
tim .
2 — M ısır valisi can-ü gönülden benirH’ azm -ü him m etim in
kölesi oldu. P adişahlık sancağım dokuz feleğin fevki­
ne yükselttim .
3 — N usret çengini (musiki âleti) zafer bezm inde çalm aya
başlar başlam az bu m üjde Ira k m ülkünden Hicaza ka­
dar yayıldı. (Irak, Hicaz m usiki m akam larıdır).
4 — K ılıcım d an . M averaünnehr kana garkoldu. Düşm anın
gözünü Isfahan sürm esinden m ahrum ettim^
5 — D üşm ana bir nazar edince gam sıtm asından ter içinde
kaldı ve her kılm dan A m u n ehri aktı.
6 — M ülk tah ta sı (bisat; oyun tahtası) üzerinde devlet şat-
rancım oynam aya başladığım zaman H ind şahı, âkil
(Ferzane) askerim in kaı-şısında m ağlûp b ir fil haline
geldi(pil-i m at).
7 — E y Selimî, m ih r-ü vefa potasuida altın gibi eridikten
sonra cihaıa m ülkünün parası üzerine benim ismim y a ­
zıldı.

214
GAZEL

- 205 -
1 — Bir gece senin diyarında gecelem em işim ki göz yaşım ­
dan yeryüzü çam ur deryası haline gelmemiş olsun.
2 — Bir gün gam elini neşat define vurm adım ki güneş ve
sy ı o defin zilleri yapm am ış olayım .
3 — Seni o kadar seviyorum ki asla güneş aynasını senin
aylar kad ar parlak yüzüne karşı tutm adım .
4 — Yüzbinlerce derdini çekip sabrettim,; fakat b ir gün
senden gönlüm ün m uradını elde edemedim.
5 — Zâhid’in sohbetinden gözyaşı gibi kaçtım ’. Divaneyim
âkillerle sohbet edemiyorum.
6 — Selim i sevgiliden a y rı (lâm — gibi iki büklüm ol­
dum-, fakat bunu sevgilinin boynuna ham ail yapm adım .

215
GAZEL

- 206 -

— O nun visaline aşina oldum diye evvelâ sevindim. F a ­


k at sonunda hicrana düşünce pişm an oldum.
2 — Senin diyarının toprağından böyle hor h akir a y rı d ü ş­
tü k ten sonra ölüp toprağa göm ülm ek daha hayırlıdır.
3 — Sevgiliden ay rı felek niye beni daha yaşatıp duruyor.
Yoksa b u dönen çarh beni belâ tuzağına m ı bağladı?
4 — Ay yüzlüler aşkım n denizindeki inciyi benden ara. Ben
girdap gibi o denizi baştan aşağı defalarla dönüp do­
laşmışım.
5 — Senelerce rüzgâr gibi dünyayı dolaştığım artık yetişir.
En iyisi bundan sonra başım ı atının tırnağı dibinden
ayırm ıyacağm ı.
6 — Gönül derdine deva aradım', derdim yüz misli arth-
iBala tam ah edip içine düşen sineğe benzedim.
7 — Selimî, onun beninin danesi için başının üzerinde göz-
yaşlarım la değirm en gibi döndüğüm hakle elime bir
şey geçmedi (m ahsul alam adım ).

216
GAZEL

^ 207 -
], — Ben onun sevgisi vadisinde beyhude (bedava) dolaş­
m adım . O nu aram ak için sabah rüzgârı gibi her k a p ı­
ya baş vurdum .
2 — Onun benine âşıkım ; Â dem P eygam ber gibi bir da-
ne uğrunda yüzüm kara oluyor. G üzellerin saçlariyle
benleri beni belâ tuzağına düşürdü.
3 — M ecnun aşk yüzünden benim çektiğim cefayı çeksej^-
di âşik olduğuna bin kere pişm an olurdu.
4 — Benim de bülbül gibi nağm elerim vardı. F ak at bir
gülden ayrı düştüm . Canım m ahvoldu, gam dikeni b e­
ni öyle harap etti ki nihayet herşeyim m ahvoldu (bî-
neva) oldum.
5 — Gönlüm de cananın hasreti, fikir diyarına daldım. Dö-
nüncej''e kadar o yâr-ı canım bana arkadaşlık etti.
6 — A ğlayan sineme dağ ve elifle ah yazdım vp bu suretle
âşıklık diyarında tabl-u âlem (davul, dağ, bayrak; elif)
sahibi (emir, şah) oldum.
7 — Selimi, ben de M ecnun gibi aşk m ülküne sahip olun­
caya kadar saltanat aşkı (mihr, güneş) ile ne kadar
fakirin kapısının etrafm da dönüp dolaştım,

217
GAZEL

- 208 -
1 — o kıvrım' kıvrım saça o kadar âşık oldum ki nihayet
ondan k at’ı r ^ a r ettim , kendim de m ahvoldum .
2 — Aşk belâsını çok kimse çekti; fakat benim gibi kimse
onun, uğurunda bu kadar belâ çekmedi.
3 — Senin visalini an arak çim enlerde o kadar dolaştım, ya-
nağm gibi güzel kokulu bîr gül bulm adım .
4 •— Senin aşkını herkesten gizliyordum . D ayanam adım
ansızın bir ah ettim ; herkes bu sırrım ı tınladı.
5 — Ö ldükten sonra vücudum u yolunun toprağı ile ört.
Ben bu kefenin aşkı ile senin uğurunda şehit oldum.
6 — Rakip .bana düşman, dostlarım derdim i dinlem ekten
bıkm ış. B ak senin askın yüzünden insanlara karşı ne
kadar rü sv a oldum.
7 — Selim, o sert şehsuvar peşinde kendim den geçtim-, v a ­
tandan bıktım .

218
GAZEL

- 209 -
1 — o peri evlâdı olan güzelin cemaline öyle delicesine âşı-
kım ki âh-ü feryadım dan kom şularım sabahlara kadar
uyuyam ıyorlar.
2 — Evvelce hal ehli bana aşk ve âşıklık nedir öğrettiler
de haindolsun bu dertsizlikten kurtuldum ,
3 — Rüzgârın, onun visalinden bana getirdiği koku saye­
sinde güle ihtiyacım yok. Fidan boyunu gördükten son­
ra serv derdinden (âzad) oldum,
i E ğ e r o Leylâ değilse niye ben Mecnun gibiyim. Eğer
o Şirin değilse niye ben F erhad (suretinde) yim.
5 — Selim i d e rt içindedir; sevinçten nasibi yoktur. Onun
için dünya m eserretlerinden kederleniyorum , gönlü­
m ün derdi beni sevindiriyor.

219
GAZEL

- 210 -
1 — Hicrana tak atim kalm adı. D ertli oldum. Ey vefasrz,
biraz olsun; acı, helak oldum.
2 — Mesiha, ibenim ayağm ıı öperdi. H atb u k i Iben. setvia
kapm daki köpeklerin ayakları altında toprak oldum,
3 — D ert v e hicrandan yakam ı, göğsüm ü parçalaya parça-
laya kiliseye g ittikten sonra gönlüm- artık tekkeyi iste­
miyor.
4 — Gönül dam arı saf şarap hasretinden kurudu, artık bir
dam la kanım kalm adı; k u ru asma dalları gibi cayır ca­
yır yandım . ,
5 — Selim gam cehennem inde yandım am m a âşıklıktan
başka ne günah ettim se hepsinden pîr-ü pâk oldum?.

220
GAZEL

- 211 »
1 — Senin visalini düşünm ek beni hicrandan beter öldürü­
yor. Ç ünkü beni diriltiyor, bir kere daha öldürüyor.
2 — A y yüzlü sevgilim, senden başka bir şey istem iyorurn;
bir kere bana bak! Ne; yapayım senin gözün daim a bir
bakışla beni öldürüyor.
3 — O kların ne gönlüme,, ne ciğerime isabet ediyor. Bu
dertli gönlüm, bu hûm olm uş bağrım (ciğerim) nihayet
beni b ir gün m uhakkak öldürecek.
4 — Beni öldürm ek kasdinde olan hicran günü, ne olur ke­
rem etse de bugünden öldürst-,
5 — Sarhoş gözün seni takip edemiyeyim, gönlüm hasretle
dolu yollarda kalayım diye beni yol üzerinde ö ldürü­
yor,
6 — K ıvrım kıvrım saçlarm dan uztık, hicran içinde ah edi­
yorum . F akat bu ah, senin gönlüne tesir ederse beni
öldürür,
7 — Ey can âfeti, senin diyarında Selim i gibi beni de visal
tatarı (postacısı) her an b ir haber getirerek öldürü­
yor.

221
ciAZEL

- 212 -
1 — Saçının her telinde yüzlerce naz-ü istiğna belirdikten
sonradır-ki kaşların gazaplı halini terkeder.
2 — H er an bana bir kere bakar diye üm itlendiğim bu a l­
datıcı gözde (nerkis) ne yazık ki uykudan başka birşey
göremedim.
3 — Beni cevr-ü cefa ile öldürürsen de gam yen>em. Z ira
evvelce de senden bir vefa görm üş değilim ki!..
4 — D idannm m um u etrafında pervane gibi gam ateşine
yandım, uçamadım .
5 — Toprağım ı rü zg âr senin diyarına ' savurduktan sonra
a.jk yolunda ne kadar şerefli olduğum u anladım.
6 — Ey canım ın sevgilisi, gönlüme çok sır sakladım. Fakat
bu sırrı senden daha iyi bileni görmedim.
7 — Senin ayrılığından h er gece rüyam da dertli dertli o
kadar ferj^ad ettim de kim senin bu sfganm ia iştirak
ettiğini görmedim.

‘222
GAZEL

- 213 '
1 — o ay yüzlü sevgilünden a y rı çektiğim ıstıraptan şikâ­
y et etm iyorum , ölem-iyorum, bana asıl belâ hayatım ­
dan geliyor.
2 — A yrılığın karanlığı gecelerim i çok m übarek bir hale
getiriyor. Bu kudsiyet bana v^ahdetin ne tecellilerini il­
ham ediyor.
3 — Bana, «oxı.un gözünün hastalığını niye sorm adm?» de­
meyiniz. O andaki utancım dan şimdi utanıyorum .
4 — Ağlayan gözüm birçok lâ’l ve inciye m aliktir. Fakat
bu zenginliğim beni rüsva etti.
5 — Selim i padişahlık istem-iyorum. Y ârım ın kölesiyim.
Ben bu köleliğim den dolayı şehinşahmı.

223
GAZEL

- 214 -
1 — Karjm lık gecem, senin ay yüzünle aydınlandî. Kim se
benim kadar uyanık - bahtlı değildir.
2 — Y aralarla gönlüm bijr gülzara, vücudum bir lâleye
döndü. D ünyada kimin böyle bir bağ bahçesi vardır?
3 — B aşkalarının yanında bana düşm an kesildiğini görün­
ce anladım ki âlem de benim sevgilim gibi bir sevgili
yoktur.
4 — Bana «onun diyarını terkedip cennete gel» dem’eyiniz.
Ben gölge gibiyim; b u duvarın dibinden hiç ayrılır mı-
yım?
5 — Gönlüm de gam hastalığı her an ziyadeleşiyor. Bu ne­
vi hastalık adam öldürürse hay ret ederim.
6 — Ey zâbid ister zikr ile m eşgul olayım, ister o saçı dü­
şüneyim. Benim tesbihirh ve zünnanm dan sana ne?
7 — Ey güzel. Selimi, senin saçının kıvrım-mda kalan gön­
lünü istiyor. H er ne kadar bundan utanıyorsan da söy­
le barj ben utanayım .

224
GAZEL

- 215 -
1 — B ir güneş yüzlü dilber istiyorum . Ben M ecnun bu gece
yine ne belâya düştüm .
2 — Ey uyku, gözümden çekiL bu gece hayalim le bir ayağı
öpmek istij'’orum.
3 — Ben kimim ki senin gibi bir güzelden vefa üm it ede­
yim. Bekliyorum ki bana acıyıp cevr-ü cefa edesin.
4 — H er gecesi matem- içinde geçen ben bedbaht nasıl ar­
kadaşlarım ı zevk ve safaya davet edebilirim ?
5 — O cennet hurisinin didarı gülünden uzak> Selim gibi
ağlayan bir bülbülüm , feryad terennüm ediyorum .

Yavuz Selim Divanı : 15 225


GAZEL

- 216 -

1 — o güzelin aşkı ile o k ad ar bittim ki bu bitkinliğim


onun visalinde daha fazlalaşıyor.
2 — Onun aşkında ben biçarenin eline geçen şey ancak gam,
keder, b ir de b itkinliktir.
3 — Bu aşktan vazgeç diye bana öğüt veren benim bu sev­
da bitkinliği içinde ne zevkler duyduğum u bilmez ki!..
4 — Bir peri yüzlü beni aşkı ile divane etti. Dostlarım bu
harap halim i ayıplamayınız!
5 — Başkasına baktığı zam an dayanam ayıp ölüyorum. Ba­
na baktığı zaman da bitiyor, harap oluyorum .
6 — Ey bana nasihat veren, çekil git. Gönül, bu harap, bit­
kin vaziyetten kendini kurtaram az. Ben artık m ahşere
kadar b u haldeyim .
7 — Selimi, aşk beni birdenbire esir etti, beni benden al­
dı. Evde de olsam, seferde de olsam böyle harap, böyle
perişanım .

226
GAZEL

~ 217 -
1 — Daima gönlümde bir katilin kılıcının derdi var. B u ne
acaip gönül derdidir ki kim se halim i sormuyor!
2 — Yüzüm gözüm toprak'içinde, ağlıyorum ey zâh'it. Ben
nasıl K âbeye giderim! G örm üyor m usun ki başka yer­
de alâkam var (elim su ve çam urdadır).
3 — Zevk ve safa menziline varam ayıp geri kaldımsa, sev­
gilim, m em nunum . Z ira hiç olmazsa senin diyarının
toprağı üzerinde konakladım .
4 — Onun saçının sevdası bir k üfürdür ve ben ondan canı­
m ı ku rtarm ak -istiyorum. M üslüm anlar, ben zavallı
âşık ne batıl fikre saplanm ışım bakınız!
5 — Zülfü kıvrım kıvrım , kâkül desen o da öyle! Kaşları
çatılmış! H er taraftan ne m üşkül belâya uğradım Ya­
rabbi!
6 — O ay yüzlü uzaktan Selim î’nin feryadını işitince:
«Âlemde ne kabiliyetli bir âşıkım (dertlim) varm ış
hayret!» dedi.

227
GAZEL

- 218 -
1 — Hicrgn gününde sarhoş oluyoı-j derdimi unutuyorum .
Bu nasıl adalet ki mülkü, (vücut m ülkünü) harap ede­
rek m am ur ediyoruîn.
2-— Visal gecesi beni anarak söylediği her sözü, onu ana­
rak o kadar tek ra r ediyorum ki m ahşere kadar hatı­
rım dan çıkmaz.
3 — D ertli gönlüm keder dağı ile o kadar yanıyor ki top­
rak olmuş sinemi lâle gibi rüzgâra veriyorum . (Lâle­
nin ortasındaki siyahlık).
4 — O ne güzel aşktır ki bîri halim i sorsa, dağlara ka.çayım
feryad ede 3'’im, ve F erh ad ’ın matem-ini tutuyorum , di­
yeyim.
5 — Selimi, bazan sarhoş, bazan hicran ile kendim den geç­
m iş , (bîhuş) bir haldeyim . Dünj?a gam ından kendi
mi böyle kurtarabiliyorum .

228
GAZEL

- 219 -
1 — o güm üşler gibi beyaz tenli sevgilinin hicranı ile öl­
m ek istemiyorum.. Zira ben ansızın ölürsem hicran beni
öldürdüğü için bednam olur.
2 — Ey ölüm, gönlüm de onun b u kadar hicran acısı var;
buna sekerat acısım da ilâve etme! lütfet; git b ırak ben
kendikendim e öleyim, i
3 — Ne bende söz söyliyecek k u d ret var, ne o bana bir söz
söylüyor. Ey canım, vücudum u terk et te onun huzu­
runda bir söz için ölmüş olayım.
4 — Şirinin diyarından böyle çekildimse h a y re t etm eyin.
Belâ dağında Fei'had gibi kendi elimle ken'dimi öldür­
m ek istiyorum .
5 — Yarabbi! Beni bir kere daha o ay yüzlü sevgilim in
ipeklere (1) benzeyen diyarına götür. D ağda bajnrda
böyle kefensiz ölüp kalm am reva değildir.
6 — Onun aşkından bahsedersem (nefes vurursam ) garez-
kârlardan korkuyorum . Selim i en iyisi budur ki bir
kere bahsedip (bir nefes vuru.şta) ölüp gideyim'.

(1) M etin d e «hâl-i kûy» yazıyorsa da «hâk-i kûy» olm ası


daha m uhtem eldir. (H âl) in bir m ânası da ip ek li kum aştır. İkinci
m ısra’da k efen i k elim esi (hât) e daha uyuyorsa da şair diğer bir­
kaç yerde sevgilin in diyarının toprağından k efen isted iğin e göre
(hâk-i kûy) daha doğru olacaktır.

229
GAZEL

- 220 -
1 — Visal günü o nazenin sevgilim in didarm m h araretli
sevdası ile ölüyorum . Yarabbi^ bana yüzlerce defa böy­
le ölüm nasip eyle,
2 — Evvelce gönlümde onun aşkı yüzünden ne güzel ke­
der ve kin. (endûh ve kin) vardı. Yarabbi! sonunda'da
bana böyle gam lı (endûhgin) ölüm nasib et.
3 — M ahşerde, Cenabı H ak tevfikini refik ederse, ancak o
kaşların karşısında secdeye kapanarak ettiğim ibadet,,
bana şefaat edecektir.
4 — O kem an kaşlı güzel beni öldürm ek için ok atarsa
onun okunu tebcil ederek, onu takdir ederek can veri­
rim .
5 — Onun ıstırabı, beni öldürürken fazla' üzülm esin diye
canımı yavaş yavaş vücudum dan çıkarır ve sonra m ah­
zun m-ahzun ölürüm .
6 — Se!im.î’niu âlemde bir tek m uradı budur; gönlünün,
o nazenin sevgilisi yolunda âciz ve bitab ölmesi.

230
GAZEL

- 221 -
1 — Fenâ iklim inde ınum gibi ağlaya ağlaya eriyor ve ölü­
yorsam da hiç m üteessir değilim. Zira bir sevgili uğu­
runda ölm ek insan için baki b ir devlettir.
2 — Evde otursam o şuhun ayrılığı, sokağa çıksam ağ­
yarın ta'nı beni öldürüyor.
3 — Bu ne ıstıraptır Yarabbi! A şk derdiyle ölüyorum da
lalan hilekâr, zalim güzelin y&lunda ölüyorum diyem i­
yorum.
4 — A şktan gönlüm, canım hûn oldu da gönlüm ün rahati
olan o dilberin bir şeyden haberi yok. Tabib d ertten
haberdar değil, ben-zavallı hasta ölüyorum,,
•5— Selimi, m adem ki y ar uğrunda ölüyorsun, niye feryad
ediyorsun? Ben böjde ölüm için her an yüz kere ölü-
rüm-,

231
GAZEL

- 222 -

1 — o güm üşler kadar beyaz tenli serviden aşkım ı ne za­


m ana kadar gizliyeceğim? İyisi mi, ona halim i bildire­
yim.
2 — O periye benzeyen güzelin okundan hiç m üşteki deği­
lim. Çarhtan, yıldızlardan ne gelirse (kaderim e) razı­
yım.
3 — Ne kadar istiyorum ; b ir gece onun diyarında eşiğine
başım ı koyup hasret ile uyuyayım .
4 — Bana: «Aşkımla yan ki senin derdine deva olayım»
diyorsun. Güzelim, ne em redersen onu yapayım!
5 — M adem ki gönlüm onun visalinin m uhterem harim ine
m ahrem olm.-adı, Selim, onun aşkının ıstırabm a katlan­
m aktan, o ıstırap ile bağdaşm aktan başka çare yoktur.

232
;GAZEL

- 223 -
1 — Bir gece o perinin diyarında canım ı verm ek istiyorum .
Eğer feryad edersem; onun kapism daki köpekleri tak ­
lit ederim, o haberdar olmaz.
2 — H em e kadar lâyık değilse de hediye olarak canım ı
dudağım a getirmişimi M aksadım onun aşkının ıstıra­
bını gönlüme m isafir; etm ektir.
3 — Benim gönlüm ün yarasından zerre k ad ar m üteessir ol­
duğunu istem ediğim için oiıa halim i bildirm iyorum ,
4 — Lâle gibi yüzlerce defa gönlüm ün dağını gizlesem sa­
rı yüzüm e akan kanlı gözyaglarından yine askım âleme
faş oluyor.
5 — Yarabbi! Ölm eden evvel gönlüm ün m uradım ver; bir
gece onun eşiğine başım ı koyup uyuyayım ,
■'6— Evvelce sabrım vardı, kendim i teskin ediyordum . A r­
tık gönlüm bu ıstıraba dayanam ıyor, nasıl edeyim.?
7 — Bana: «Selim-î, b izim ;geçeceğimiz yolları göz yaşların­
la s u la !)) diyorsun. Em rin baş üstüne (göz üstüne) na­
sıl em redersen öyle yapayım!

233
GAZEL

- 224 -
1 — Bu ne haldir, daima kendim den geçmek, bir güzelin
didarı aşkı ile helâk olm ak istiyorum ,
2 — B ir ay yüzlünün yanağının aynasında A llahı gördüm.
Y arabbi!, E ğer ona eğri bakarsam gözlerim kör olsun.
3 — Güzelliğinden şikâyet ettim . D udağın dedi ki; «Ay
gibi daim a karşında tecelli ediyorum. Bu sana kâfi
değil m idir?»
4 — A yağını öpm ek bana m üyesser oirrıuyor. O ne dev­
lettir, eşiğinde toprak olup b u dertten kartulsam !
5 — E y L eylâya benzeyen güzel b ir kadefle- benim işimi
tam am la k i M ecnun gibi divane divane dağlarda sah­
ralarda dolaşayım.
6 — Seninle dost olmak bana m uhal. Onun için gönlüm
hasretle dolu, uzaktan uzağa yabancılaı gibi sana b a ­
kıp duruyorum ,
7 — Bu huysuz gönlümle ne yapacağım'i bilm iyorum .
O nun y ü m a d e ıi ne evde rah atım vev , ne seferde!
8 — H er an sana baksam h alk görecek diye korkuyorum .
Onun için bir gün gönlüm, canım sende olduğu halde
ben sözde başka yerde olayım.
3 — Gece bana; «Kirpiğinle köpeğim in ayağına batan di­
keni çıkar» dedin. Baş üstüne (göz üstüne), eğer er­
tesi sabaha kadar yaşarsam öyle yapayım!
10 — Senin kanlar döken gözün gibi cihan benim başıma
belâ yağdırsın, eğer kıl kad ar korkarsan; Selim i de­
ğilim.

234
GAZEL

- 225 -
uMevlâna Ahdurrahvıan Câmîn yân gazelini tahmis

1 — Ne zamana kadar zerre gibi senin cemalinin güneşin­


den ayrı kalacağım? ’
2 — Senin cemalinden ayrı, ne zamana kadar lâle gibi içim ­
de gizli dağ olacak?
3 — En iyisi bundan sonra senin diyarında bekçi olacağım.
4 — M adem ki visalinin, sofrasına m isafir olam ıyorum ,
5 — Hiç olmazsa köpekler "gibi eşiğine başım ı koyup hiz­
m et etm eğe hazır olayım.

1 — Gâh diyorsun ki: «Sen âşık değilsin, âr ve nam us k ay ­


dında bir insansın».
2 — Gâh diyorsun ki: «Çok istekli isen de sabret».
3 — Benim ne rüsvay olduğum u, ne de âkılâne hareket e t­
tiğim i beğeniyorsun.
4 — Ben bedbaht ne tarzda hareket etsem b ir tü rlü beğen­
m iyorsun.
5 — Nasıl olmamı istediğini bilmiyorum, ki öyle olayım!

235
1 — Y arabbi .bana saadet tah ü n ı ihsan et demiyorum,
2 — M em leketler fethetm ek için bana zafer ve nu sret ver
demiyorum.
2 — D ert kazanm ak için aşk yoluna girm ek fu’satm ı ver,
demiyorum,
4 — Ben perişan biçaieye o devleti v e r ki,
5 — Bir gün }o zemane Süleym am ile beraber oturayım ,

4
1 — A ğlayan gönlüm o çene kuyusunun güzelliğine hapse­
dildiği andanberi,
2 — H er gece Yarabbi, Yarabbi! diye feryadlarım aya, gü­
neşe erigij^or,
3 — Ey ay yüzlü güzel, senin didarm dan uzak yıldızlar gibi
göz yaşı döküyorum .
4 — Senin nazik tabiatm dan korkuyorum , yoksa her gece
seher vaktine kadar,
5 — M ahallenin etrafm da ağlayarak, feryad ederek dolaşı­
rım.

1 — Mecnun gibi aşk diyarm da rüsva olan âşık ne bahtiyar-


âşıktır.
2 — Benim gibi m em leket dışm da bir m ihnet köşesinde ol­
m ayıp ta (1)
3 — Ey boyu m evzun servilere benzeyen sevgilim. Selimi
senin kanlı katilin değildir ya!
4 — Evvelce başkaları benim sayem de senin yüzünü gö­
rürlerdi; şimdi
5 — Camî gibi başkalarının sayesinde senin yüzünü gör­
meye razı oldum..

(1) ik in ci mısra, birinciden ev v el akunm ahdır.

236
GAZEL

- 226 -
1 — Yine birisini h atırlay arak ağlam aya başladım. Gözüm;
hicranın arzu ettiği şekle girdi.
2 — Cananın zafran renginde m ektubu geldi. Onu gözüm ün
üzerinden o kadar ayırm adım ki gözlerim, sarılık has­
talığına tutuldu.
3 — Visal günü onun yüzüne dikkatle bakayım diye gözüm
kendinden utandı ve perde arkasına gizlendi. (Gözle­
rim e perde indi).
4 — Onun köpeği gönlüm le kan olmuş bir ciğer için çeki­
şip duruyordu. N ihayet gözüm kefil oldu da sulh et­
tiler.
5 — Âlemde sanem kadar' güzel sevgililerin visalleri gülü
dikensiz olmaz. O sebepten gözüm böyle kan içindedir.
6 — Gönlüm ü, güzellerin sevdası, yakıp kebap etti. Gözüm
ay gibi güzellerin aşkı peşinde koşuyor.
7 — Ey Selimi, o huri .yüzlü güzele bakm-ak için gözüm ;
gönlüm ün ve canım ın gözüne gözlük oldu.

237
GAZEL

- 227 -
1 — Onım yüzüne rakipler görecek diye her an bakam ıyo­
rum . Onun için bir köşeye çekilip o ay gibi cemalini
uzaktan tem aşa ediyorum .
2 — Ne güzel olur o güzel yüzünü gösterdiği zaman ben
biçare onu gâh dışarıdan, gâh çadırının içinden tem a­
şa ederim.
3 — Başımı eşiğinden menetn>e. Ben öldükten sonra dahi
başım ı senin aşkının yolunda toprak olmuş görm ek is­
terim .
4 — Kanlı kılıcının aksiyle yüzüm ü gülgûn et. Onu senin
hicranınla ne zamana kadar bir sam an gibi zafran ren ­
ginde görüp duracağım ?
5 — Çene kuyusundan hırsız gibi kim seye görünm eden hat­
tı tarafına giden canmıı, Y arabbi yine hırsızlar gibi- o
kuyuda m-ahpus göreyim.
6 — Fettan kaşı, zülfünden sonra yine çatılu'sa; onu (la)
dan geçip (illallah) vecdi içinde göreyim inşallah!
7 — Selimi, o peri yüzlünün visaline ben nasıl nail olabi­
lirim ? Onu ansızın görürsem öyle harap oluyorum ki
visaline takat nerede kalır?

238
GAZEL

- 228 ~
1 — o güm üş tenli güzele baktıkça ölmek istiyorum-. Zira
benim nazarım , o güzel yüze lâyık değildir.
2 — B ir başkasını benim şeklimde aşk ile m ahvolm uş gö­
rürsem hasetten ölürüm . O nun için aksimi görürüm
diye aynaya bakmam.
3 — H icran gecesinde ben divane ancak bunu düşünürüm ;
Visal günü nasıl b ir hile ile o peri yüzlüye bakabileyim .
4 — Üzerindeki elbiseyi öjde kıskanıyorum ki canım boğa­
zıma geliyor. Ya göm leğinin arasından gül gibi vücu-
aunu görürsem ne hale gelirim ?
5 — Gözümü onun endamından, zülfünden, yüzünden ayı­
rıp ta nasıl sünbül, reyhan, servi ve yasemine b ak a­
yım?
6 — Selimî, hicran köşesinde onun hayaline kanaat ederek
kendim i teselli ediyorum . O ay gibi yüzü bir meclis
içinde görmeye ne ihtiyacım var?

239
GAZEL

- 229 -
1 — Canım- sevgilim ; eğer senin diyarm dan ansızın çıkıp
gidersem beni ayıplama! Z ira aşk beni öyle divane et- ■
m iştir ki bazan yolum u şaşırıyorum .
3 — Eğer yolda kendim den geçmiş bir halde yürüyorsam
beni ayıplam a arkadaş!. Onun ayağnıı öpmeği düşünü­
yor; öyle yürüyorum .
4 — O güzel, salına salına yürüyen dilberin, kimin aşkı
içinde böyle yürüdüğünü gördükçe keklik gibi gam da­
ğından kahkahalarla gidiyorum .
5 — Sözde onun gözünün sihrinden o kadar çekiniyorum
ki el’am an diyerek, A llah A llah diye zikrederek yürü-
yon.\m.
6 — Ben (elsiz, ayaksız) kanlı gözyaşımin seylabı içinde
âciz kalm ışım . S u.üzerinde sürüklenen bir sam an çö­
pü gibi iradesiz, kendim e gelm eye çabalıyorum .
7 — Ey Selim i; belki onu naz uj'-kusunda görürüm , haberi
olm adan dudağından öperim' diye .... (1) vakitsiz gidi­
yorum .

(I ) Bu m îsıa yan lış tesb it edilm iştir.

240
GAZEL

- 230 -
1 — Kimse benim gibi hem fakir hem de garip ohnasm.
Benim gibi öm ründen nasib alm-amak felâketine uğ­
ram asın.
2 — Keşke ayrihk beni ağlata ağlata öldürse! Ne zamana
kadar bin tane düşm anın çevrini, üstelik de r a ­
kibin ta'nını çekeyim.
3 — Ben hastaAT ölüm döşeğinde görüp te halimi soran ta ­
bip bile gönülden yaralandı.
4 — Ey kâfir, A llah aşkına zülfünü, yüzünü göster. Ta ki
ben puta, saneme hattâ salibe tapayım .
5 — Ey vefa cennetlerinin tutisi (papağan) ve b ülbülü olan
Selimi, âlemde âşıklık, senin şiirlerin yüzünden revaç
kazanm ıştır.

Y a v u z Selim D i v a n ı : 241
GAZEL

- 231 -
:î--^}By sevgilim, bu ay gibi yüzünün güzelliği sana Allah
,Wgisidiı* (sana b ir H uda güzelliği de verm iştir). A r’~
; a r ^ e şim şad ağaçlan senin servi boyunun kölesidir 1er.
:'2^:îC a§larm in kıvrm tısı altm da sihirbaz gözün benim
gönlüm de sabır bırakm adı; yine bana zulm etm ek sev­
dasında!
• 3 — Senin hicranınla dün gece yürekten bir ah ettim, bu
âh ’M ecnun’un m erkadini de yaktı, F erhad’ın türbesi­
nin de.
‘"4 — Ne yazık ki senin m erham etsiz kalbine gözyaşları, ah
ve figan, h a ttâ feryad tesir etmiyor.
: 5 — Ölümüm'den sonra bu yanan kalbim in ateşinden vücu­
dumda' bir zerre kalırsa kabrim deki taşı da, hattâ de­
m iri ve-çüliği de yakar.
î'6 .^ D ü n senin-peşinden koşarken köpeğin bana olan dost­
luğundan-dolayı (seni sevdiğim için) arkasına dönüp
’ bana b a k tı,'h a ttâ bir saniye durdu.
■•7__ Bîsütun, •■Selimfnin ıstırap içinde feryaduiı lişitinee
"f-eryad-ü'figan-,etti, hattâ yere yıkıldı,

242
GAZEL

» 232 -
1■ — Ey yalnız canlar değil, yaralı gönüller de aşkının ıstı­
rabına esir olan dilber, ayrılığından yalnız gönül değil,
gözyaşı incileri yağdıran göz dahi kana garkolm uştur.
2 — D aha ns kadar beni vaslına m ahrem olm aktan böyle
m ahrum edeceksüı. Ne zamana kadar bu cefa? B ir ke­
re de vefakâr olsan ne olur?
3 — Bundan sonra her gece senin diyarına M ecnun gibi
feryad-ü figan ederek geleceğim.
•4 —■Senin aşkının ateşini nasıl gizliyebilirim. Şehirde, so­
kakta, pazarda h er yerde zaten rezil ve rüsva oldum.
5 — Şehir, benim ah-ü feryadım la o kadar doldu ki insan­
lar duvar kenarlarına çekildiler.
■6 — Dün senin diyarına geldim. Naz ile yüzünü örttün.
 şıklarına yüzünü d'ahi gösterm ekten çekiniyorsun.
Ne yazık!
■7 — Ey Selim-î o gül yanaklının fidan boyundan ayrıyım .
Gözüme gül ve gülistan diken gözüküyor.

243
GAZEL

- 233 -
1 — H attın ve benin birleşip ne zam ana kadar gönülleri
yağm a edecekler? Bir arada görünüp ne zamaha ka­
dar herkesin canmı alacaklar?
2 — Tebessümle iki dudağm hokkanm ağzım açtılar mı
inci ve yakutu birarada gösterirler.
3 — Kevser ve zemzem senin tatlı dudağım görseler utanç­
larından kuyunun dibinde birleşip otururlar.
4 — Gönlüm, ne visal ile seviniyor ne hicran ile yeriniyor.
Bu her ikisinin biraraya gelm iyeceğini biliyorum da
onun için.
5 — Ey Selimî, gam ile dertten şikâyet ediyorsun. B unla-
rm eskidenberi senin en şefekatli dostların olduğunu
bilm iyor m usun?

244
GAZEL

- 234 -
1 — Ne zamana kadar canıma, ciğerime yaralar açacağım?
O kadar sabr-u kararım j^'ok ki j^aralı göğsüme 'bir el
koyayım (onu teskin için).
2 — Bu ne haldir kj beni htızuruna çağırdığı zam an ona
doğru bir adım atam ıyorum ?
3 — Onun ayağı çok nazik; benim yüzüm , içimdeki diken­
lerle örtülü. Ben fakir nasıl onun ayağına yüzüm ü gö­
züm ü sürebilirim ?
4 — N erede o talih bende., bırakm azlar ki bir gece o kâfi­
rin köpeğinin ayağına başım ı koyup sabaha kadar ya­
tayım.
5 — Ey Selimi; şarap kadehi, sevgilinin cemali' olduktan
sonra niye cenneti, on-daki K evser ve Tûbâyı isteyeyim-?

245
GAZEL

- 235 -
1 — Sana olan aşkım ı anlarlar diye dij^anna gelem iyorum ,
G'am bulutu oldum', ağlayan gözümle senin tarafına
gelem iyorum.
2 — Bana diyorsun ki: ıcBenim diyarım a öyle ulu orta, se­
bepsiz gelip gitm e». İstem iyorsan o didarı tema§a zev­
kinden gönlüm ü m enet. Ne yapayım dayanam ıyorum .
3 —• Bağımı alıp köpeğinin ayakları altm a at ki M ecnun
gibi aşktan sarhoş, aşk ordusunun başına geçip serdar
olmıyayım .
4 — G önlüm ün arkasından canım senin diyarına geldi ya
ey güzel; a rtık beni sorm a; zira ben m ihnet köşesinde
ağlaya ağlaya can verdim , onun için gelm iyorum .
5 — Selimi, senin diyarm a köpekler gibi geliyorsa onu ayıp­
lama! Zira ben senin kapm a gelmedikçe adam olamı­
yorum .

246
GAZEL

- 236 -
1 — Gîece ile gündüzü (yüz ile saç) iyi taksim ettiği için^
sevgilinin yüzü güneşe' m üreccahtır.
2 —: Beni m isk kokulu saçı altında o kadar güzeldir ki, can­
ları avlayan tuzağın içindeki daneye yahut cim in ( JL)
noktasına benziyor. (Cim, saç).
3 — Şahin gibi h er tarafta avlanm ak için, kaşın âhuya ben­
zeyen gözlerine ders verm iştir.
4 — G üvercin senin okunun hüm asm dan ürkmez. . Eğer
uçuyorsa sevincinden; yere düşüyorsa o hüm aya k ar­
şı hü rm et ve tazim indendir.
5 — O güzelin gözü yüz tane başı kesilm iş kuş getirdi. Ya­
ni bununla: «Ey Selimi aşk uğrunda işte böyle teslim
ol» demek istedi,

247
GAZEL

- 237 -
1 —-Ey güller gibi taze s e n a boyium, ne diyeyim-! Hicran
gecesi senin diyarından a y n o kadar gözyaşları dök­
tüm ki!..
2 — Beni kendim den kurtar. Saçının bir teline kurban et.
A llaha kasem ederim ki bu sözümde kıl kadar riya
yoktur.
3 — «Hicran için.de ne ıstıraplar çekiyorsan söyle» dedin,
ben bir deli oldum, ne söyliyeceğimi bilm iyorum .
4 — Sevgilim, gönlüm senden deva istediği için beni göz
yaşları İçinde öldür. Ö ldür ki bundan sonra artık sen­
den gam ve kederden başka b irş e y ' aram ıyayım ,
5 — Gönlüm de otuz senenin ıstırabı birikti. Şimdi kadehin
dudağına hasretim , şarap testisinden başka birşey dü­
şünm üyorum .
6 — Selimi, sakın sevgiliden şikâyet etme. İster bana ihsan.
eder, ister beni öldürür; ben onun kölesiyim.

248
GAZEL

- 238 -
1 — Zannediyorum ki günlerce onu ben kendiliğim den a ra ­
yıp duruyorum ; halbuki zavallı bilmiyorum- ki beni
zerre gibi dÖrt tarafa galan onun sevgisidir, (m ihridir).
2 — K a§larm ın takına h e r baktığım, zam an yeni ay göi'-
m üş insan gibi gönlüm «Allahu Ekber» diyordu.
3 — A ylar kadar dilber sevgilim, m isk kokulu siyah saçla­
rını yanağının üzerine aç, dök; zira ben o koku halkası
yüzünden belâ zincirine bağlanm ışım.
4 — Ay gibi parlak yüzlü sevgilim, surete bakm a m anâ ta-
leb et; niye aynaya bakıyorsun? Sevgilimin aynaya
benzeyen yüzüne ikilik yakışm-ıyor.
5 — Göğsüm deki yarıktan gönlüme niçin gözyaşı döküyo­
rum biliyor musun? İstiyorum ki gönlüm ün sahifesin-
de senden başka ne varsa silip çıkarayım.
6 — V ücut gam dan o derece yandı ki aleve döndü. V ücu­
dum daki her kıl ateşten çıkan dum ana benziyor.
7 — Selimi, ne zamana kadar basım a m-elâmet taşları ya­
ğacak. Bu bitkin vücudum , bilm em dağ m ıdır, yoksa
ben demir ve tunçtan m ı yaradılm ışım ?

249
GAZEL

- 239 -
1 — Onun aya benzeyen yüzüne güneş demeden evvel o
kindar zülfüne nikab (örtü) demeliyim. (Yâni hica­
bım dan yüzüm ü evvelâ örtm eliyim ).
2 — O gü:iel, zülfüne dair bana birşey sorduğu zaman söz
söylüyorum ; lâkin çok ö rtü lü (hicabda) söylüyorum .
3 — O şekerler saçan lâ ’l dudak M ısırın tem iz ve saf şeke­
rini utandm j^or. O dudak bal ortasında parlak bir ya­
kuta benziyor.
4 — Dedin ki: uYa beni terket, yah u t rakip ile oturm aya
razı ol.» A canım, ben b u söze nasıl cevap verebilirim ?
5 — Aşk içinde (aşkın yüksekliği yanında) adını anarken
hicab duyan ben senin en hakir köpeğine (âlicenab) (1)
diye hitab ediyorum.
6 — Bana ne cefa etm eyi düşünüyorsun, ne sevgi göster­
meyi! (Benimle ne cefa babm dasın ne vefa yohm da)
Sen söyle, didannm huzurunda hangi hususta (hangi
baptan) söz sÖyliyeyim?
7 — Selim'î, aklım başım da iken, (ayık iken) bir söz söy-
liyem iyorum . M eğer ki son derece sarhoş olayım o za­
m an o peri ile konuşabiliyorum .

( I ) Eskiden, (dfev’etli. şevketli) gibi padişahlara, emirlere


verilen ünvaıı.

250
GAZEL

- 240 -
1 — Dün o ay yüzlülerin güneşi, ata binmig gidiyordu. Ya­
nağı parıl parıl parlıyor, saçları dağılmış, dudağında
tebessüm...
2 — Yoldaşı vefa, gönlü uyanık, yanağı ay, hattı reyhan...
H ulâsa baştan ayağa güzellik, naz, letafet ve sevgi!
3 — Hele başındaki sŞahane altın taç! Ayın yerinde Süheyl
ve Zühre (yıldızları) p arıl p arıl parlıyor sanırsın.
4 — K aşları yay, saçları anber, yanağı güzel kokulu b ir gül,
dudağında insanı büyüleyici b ir güzellik! H at ve beni
âşıkların başına belâ, kâfir gözü fettan!
5 — Bu güzellik karşısında ne sabrım , ne aklım kaldı. Ona
doğru atıldım ; yolunda toprak olmak istedim.
6 — O kadar zarif, öyle çevik bir süvari... Nasıl anlatayım'?
H ayatım a karşı gösterdiği alâka ve lûtfa hayran ol­
dum.
7 — F akat o İsa gibi canlar veren Y usuf (peygam ber) b ir
lütuf ve iltifat mucizesi gösterip gizli bir işaretle bir
eda ile bana hayat verdi.
8'— Öyle bir gülümseme ile- bana acıdı ve h ürm et göster­
di ki rakiplerin gözünden bu lü tu f vefa içine saklanıp
gizlendi.
— Senin didarinm aşkı ile, ey ârâm -ı canım, Selimî, nedir
biliyor musun? H icran içinde avare, hakir, dertli bir
âşık (onu başka bir şey zannetm e).

251
GAZEL

- 241 -
1 — o servi boylu güzelin dudağından bir terennüm işitir
işitmez, ben gönlü yanmış asıkın canından bir zemze­
m edir yükseldi.
2 —: Onun sesindeki suziş, herkesin canını, gönlünü yaktı.
Ağzınm içindeki dil vecd ateşinin alevi m idir, nedir?
3 — (Nevaî) m akam ından okuduğu her parça (Acem) ve
(Hicaz) 1 haset içinde yaktı. N ihayet (meyan) da doğ­
ruca (rast) âşıklarına (uşşak) geldi.
4 — Parm ağındaki m ızrap bir tem renli harp oku olup o
yay ve oktan ciğerim yüz parça oldu. (Parm ak, yay;
m ızrap, ok).
•5 — Ey Selim, her ne kadar gönlün aşlî yüzünden için
için hûn oldu. Fakat lütfet bu gizli sırrı kimseye açma!

252
GAZEL

- 242 -
1 — M ecnun gibi göz yaşından bir su kenannda servi boy­
lu bir dilberi yâdederek oturuyorum ,
2 — Su habbesi gibi Ceyhun nehrinin kenarında çadır k u r­
muş, başımı m ihnet ve m ahrum iyet yakası içine çek­
mişim.
3 — Belâ bulutu gölgesi gibi olan, cansız vücudüm u dert,
keder, elem- çölüne salmışım.
4-— Varlığı öldüren kılıç 'darbesiyle âlem den kesilip, gir-
dibad gibi âvâre ayrılık çölüne düşmüşüm,,
o — İnsanlar benden dünya zevkleriyle alâkadar olmamı,
aşk ıstırabına karşı sabretm-emi bekliyorlar, hangi sa­
bır, nerede o takat, o dünya zevkleri!..
6 — H icran içinde yaşam am m üşkül ama çok şükür senin
aşkının ıstırabı s-ayesinde ölüm üm kolay olacaktır.
7 — Herkes iki cihanda m-uradına erm ek ister. Selimi ise
iki cihandan bizar olm uştur.

253
GAZEL

- 243 -
1 — Bu yanak mıdıi’j yoksa ay ve güneş m idir; bu zülüf
m üdür, kâkül m ü d ü r yoksa perişan sünbül m üdür?
2 — Bu fettan k aşlar m ıdır, yoksa putperest 'm ih ra b ı mi,
yahut sevgi m eşki mi, yah u t yeni ay m ıdır?
3 — Bu sevgilinin gözleri m idir, yoksa cenk eden güzeller
m idir, yahut dinsiz k âfirler m idir, yoksa imanı yağma
eden eşkiya m ıdu'?
4 — Bu sevgi ve vefa m ıdır; yoksa halka can bağışlanialc
m ıdır? Bu naz, itab ve gazap m ıdır; yoksa esirleri Öl­
dürm ek m idir?
5 — Aşk dünyayı kasıp kavuruyor; yoksa M ecnun dirildi
mi? Ferhad- m ı feryad ediyor, yoksa hayran Selim mi
ah-u figan içindedir?

254
GAZEL

- 244 *

1 — Ay yüzlü sevgilim, ne zamana kadar güneşe benzeyen


cemalinin aydınlığı ile gözler kam aştıracaksın, ne za­
m ana kadar biçare âşıkın gönlünü ateşlere yakacaksın?
2 — A nber kokulu saçlarm ı gül yanağının üzerinde topla­
m ak, benim canım m üzerine dünyanın belâsını, yükle­
m ektir.
:3 — Ne zamana kadar naz ve itab ile alm m buruşturacaksın.
Gam zene sarhoşluk, kaşlarına cefa' öğreteceksin!
4 — Hicran içinde âşıklarından hiç esirgem ediğin o kılıcın­
la gönlüm parça parça oldu. Okun lütfedip onu bir ke­
re dikm ekten kaçm ıyor.
5 — Ey Selim-î, onun köpeklerinden hiç ayrılm ıyorsun. Da­
ha ne k ad ar insanlar arasında insanlık taslıyacaksnı?

255
GAZEL

- 245 »
1 — Aşkının elem leri içinde terk -i can etm ek kolaydı;:.
amma, senden gelen o güzel (dilâviz, gönüle asılan)
elem leri terketm ek elden gelmiyor.
2 — Geceleyin hayalinden o kadar atanıyorum ki dilim
dolaşıyor, perişan zülfünün ıstırabını ona söyliyem i-
yorum .
3 — Şûh gözün yüzlerce işve ve sarhoşluk içinde... Ben di­
vane ise kendi kendim e konuşuyor, ayrılık ıstırabını
anlatm aya çalışıyorum',
4 — Y üzünü gördüğüm anda gönlüm, kendini kaybediyor.
Nasıl ahvalim i canana anlatabilirim ?
5 — Sevgili putların zülfüne bağlanıp rahata erenler, gö­
nül, mezhep, iman, hepsini terketm elidir.
6 — A h nerde o devletli an ki ben bir güzel ile bir yerde
Oturup ona uzun uzun gönül sırrını anlatayım.
7 — Ey sabah rüzgârı, git ona Selim î’den haber götür, de
ki «o hâsta, aşk elem leri içinde öyle bir haldedir ki dil
ile anlatılam az».

256
GAZEL

- 246 -
1 — A ylar kadar parlak yüzlü sevgilim, dertli âşıkm a ne
zamana kadar cefa edeceksin? Ne vakte kadar, her ya­
bancıya dost her diösta düşm an olacaksın?
2 — Sonunda bir fakirin derdine deva olm ayacak idisen
onu önceden niye derde saldm ?
3 — K erem et, daima böyle zulüm ve cefayı âdet edinm e;
j’oksa âgıka vefa etm e senin nazarında ayıp m ıdır?
4 — Rakibin yüzüne bakıp beni köpek gibi kapından koğ-
ma. İyilere daima garazsız, riyasız işler yakışır (iyi­
dir).
5 — A şkınm ıstırabını h er an hançerinle gönlüm den çıkar­
ma, âşık ile m aşuku birbirinden ayırm am alıdır.
6 — E ğer zülfün kıl kadar nâfe miskine benziyor dediysem
hatâ ettim, bu hatâm a binlerce defa estağfi'ruUah!
7'— Selimî, «Yarabbi! ne zaman o periler kadar güzel sev­
gilim e bir m erhaba diyebileceğim)i diye diye bu has­
ret içinde can m a, gönlüme veda ettim.
Y avuz Selim D iv a n ı: 17 257
GAZEL

- 247 -
1 — Eğer güzelliğin hararetinden vücudun m üteessir ol­
duysa ey güzeller padişahı, ne diyeyim o da güzelliği­
nin kefareti olsun.
2 — Y üzünü göster, zira aylar, seneler var ki benim günaiı-
kâr gözüm hüsnü ziyaret etm em iştir.
3 — Perdeden çık ki zühre ve güneş, bayram ayı gibi sa­
na güzelliği m üjdelesinler,
4 — Benim huzur ve rahatım ı sen aldın; onun için sabır ve
kararım yok. Âlem de kim senin sabrını güzellik yağma
etmesin.
5 — Selimî’nin diline güzellik ibaresi geldi m i senin kara
gözlerini anıp canını verir.

258
GAZEL

- 248 -

1 — Ey gümüş tenli ay, senin aşkından o dereceye eriştim


ki visalini temenni etmenin benim haddimin fevkinde
olduğunu anladmı.
.2 — Bundan sonra bir tek ümit ile bu hicrana tahammül
edeceğim ; Belki kıyam-et koptuğu zaman o kargaşalık
içinde bir toz olup eteğine: sarılırım.
3 — Aşkım , çok temizdir. Bu temizliğe güvenerek mahşer­
de yolunun toprağını canımın gözüne sürme gibi çe­
kip o göze fer vereceğim i umuyorum.
4 _ Mezarımdan, kefenim parça parça kalkacağım. Nasıl
M ecnun gömleğini paralayıp yaralarına sarmışsa beni
de kefenim i parçalayıp yaralarıma sarmış bir halde
göi’ecekler.
5 Ne güzeldir o gün ki hicran gecesinden adem diyarına
çıkarım. Çünkü benim her gecemin sabahı mihnet sa­
bahıdır; onun yerine adem diyarı olsa daha iyidir.
f î __Bana nasıl muamele edersen et, ben de Selimi gibi
senden memnunum-. Ölüme dahi razı oldum; daha ne
yapmamı istersin?

259
GAZEL

- 249 -
1 — Ey peri, lü tfet de kemalini göster. K erem et, başımı
ayağm ın altında ez.
2 — A şktan saçının teli gibi zayıf ve bitkin bir hale geldim.
Bu perişan halim e bir kere dön, bak.
3 — H icranının köşesinde bir divane gibiyim. H ilâl kaşın­
la bir işaret et de bu cinnetten kurtulayım .
4 — Siyah saçlarına benzemek dâvasını güden bu hicran
gecesi A llah rızası için (A llaha has) artık lütfet te vi­
salinin gündüzüne sadaka olsun.
5 — Ey Selimî, geceleyin o ay yüzlü güzele kai'şı bir deli­
lik yapmışsın. B ugün canını ver de o m ahcubiyetten
kurtul.

260
GAZEL

- 250 -
1 — Benim le dost ve arkadaş olan herkes bana nazenin
güzellere âşık olduğunu, onlar yüzünden ıstırap çekti­
ğini söylem iştir.
2 Felek beni dört ayağının altında ezerse hiç korkm am .
Zira ben toprakla beraber oldum ; zemin benim m üt-
tefikim dir.
3 —•Ey peri, bakışlarınla, naz ;ve edan ile beni her an öl­
dürüp durm a. Bana böyle yapm a; iyilerden kötülük
sadır olm ası çok kötü b ir i şeydir.
4 — Havasa, avama vefa ve lûtfun bol. Çevr-ü cefan yal-
11]z bana m-ahsus.
5 — Yenim bana senin kolundan bahsettiği zam andanberi
başım zulüm yakasında, ayağım da hicran eteğindedir.
(M azlum bir insan gibi yakam ı başım a çekmiş, ayağı­
mı da eteğime sarm ış bir haldeyim .)
6 — Gam askerinin padişahıyıır.-. Sancağım yoksa da ateşli
âhım in şa’şaası bana sancak olur.
7 — Selim, yeryüzünde ne varsa hepsinden elini eteğini
çekmiştir. Ey alnı ay gibi parlak, boyu servi gibi m ev­
zun sevgilim, senin aşkının ıstırabı bana kâfidir.

261
GAZEL

- 251 -
1 — Ya arasıra bana karşı vefakâr ol, yah u t hiç dönüp te
bana bakma.
2 — İster bana, ister başkasına kime olursa olsun bakma;.
çünkü kıskanıyoruıı>.
3 — Sana niyaz ettim , yolunda toprak oldum; .çünkü ta ri­
kat m ürşidi (yol pîri) bana böyle em retti.
4 — A yrılık gecesi, âhım-ın m um undan başka kim se bana
arkadaşhk etm iyor.
5 — Aşk yüzünden kâfir olan günahkâr ise onun günahı
benim boynum a olsun.

262
GAZEL

« 252 »

Yârımdan uzak, bu yaralı canım hasret ateşine yandı.


H iç kimsenin y â ıı benim merhametsiz sevgilime ben­
zemesin.
Eşiğini her an kirpiklerimle süpürm ek isterim. Falîat
ne yapayım benim yolm n hicran dikenleriyle dolu!,.
3 — E ğ e r . düşman, ben mecnunun ne halde bulunduğumu
bilse bu ıstırabıma zari zari ağlar.
4 — E y sam rüzgârı gibi yaka yaka esen hicran, toprağım ı
adem rüzgârına savur, korkuyorum ki bir gün tozum,
onun eteğine sarılır.
5 — Ben öldükten sonra âşıklar benîm mezar taşımın üze­
rinde zikir ve tekbir değil vefakârlık dersi okurlar.
6 — A şk derdi ile canımı kendim mahvetm-ekle meşgulüm.
E y A llahım lütfet bu işi;bir anda başar^ ben de kurtu­
layım.
T — Selimi, bu gizli aşk bana ne harikalar, ne şayanı hay­
ret şeyler gösterdi. Bir kere de o hayretlere şayan sev­
gilimi ağıışuma atsaydı ne olurdu?.

263
GAZEL

- 253 -
1 — Benim perhizkâr güzelim o kadar v efahdir ki temiz
kalbine asla ;benim tozum (bana dair düşünce ,elem)
dahi yol bulup giremez.
2 — Visalinin sevinci beni öyle kendim den geçirir ki, yaş­
lı gözüm ün onun didarı üzerinde kalm asm ı dahi iste­
mem.
3 — Padişahlar fakirlerin sohbetinden hoşlaşm adıkları için
onun indinde benim itibarım olduğunu istemem.
4 — Eğer yüzlerce ay yüzlü dilber karşım a gelse vefakâr
olduğum için; hiç birisine bakmam . Ben nasıl kim senin
sevgilisine bakm ıyorsam isterim ki kimse de benim
sevgilime bakm asın,
5 — Ne tarafa baksam , bir belânın bana pusu kurduğunu
görürüm . H angi terafa gitsem m uhakkak bir ıstırap
beni bekler.
6 — Ben öldükten sonra karalara bürünüp m-atemimi tutan
ve ıstırabından bîhuş yere uzanan biris'i vardır; O da
m ezarım daki m ilin gölgesidir.
7 — Selim, senin hicranını çeke çeke, hâk ile j'eksan oldu,
A y yüzlü sevgilim, «Yarabbi, bu hakir asıkım ne hal­
dedir?» diye bir sorm az mısm? ‘

264
GAZEL

- 254 -
1 — Ay yüzlü dilber, ansızın bir kere bana bakıversen
sanırsın ki yer, gök benim olur.
2 — Ey güzeller padişahı, senin tatlı dudağından ayrılık,
beni o hale düşürdü ki bana dağlar taşlar acıyor, has­
retle akan ciğerlerinin kanı gözyaşı olup gözlerinden
fışkırıyor.
3 — Geceleri yanan gönlüme eşiğinin toprağını m erhem
olarak sürdüğüm zamdan hicranın yüzünden çektiğim
bu ıstıraplara o toprak bile m erharriet ediyor.
4 — Seni bîr kere görm ek için canım ı veriyorum . K anaat
etm iyorsun. Ey m erham etsin kâfir, bana bundan baş­
ka ne teklif edebilirsin?
5 — B ilm iyorum ki ne zaman sinemi onun yağız atının
n a ’li ile aydınlatacağım , o genç sevgilim- sarhoş olup
atm ı üzerime sürm üyor ki!,.

265
6 — Ya ay gibi parlak yüzünü göster, yah u t saçından in-
■tikamımı al (saçın onu ö rtüyor); zira güneş yüzünü
görmezsem cihan gözüme zindan kesiliyor.
7 — Arkadaş, bana daha ne kadar M ecnunun çektiği m ih­
neti anlatıp duracaksın. Kendim neler çekınektej^inij
bu bana kâfi! Bana o m asalları okuma!
8 — Benim, yanım dan böyle başını çevirip (eteğini saçıp)
geçme, korkarım gözüm ün yaşı, gönlüm ün âhı eteğine
sarılır (senden davacı olur).
9 — D ertten, m ihnetten nasıl kurtulayım ? B u âhır zam an
başım a su gibi dert, belâ, yağdırıyor.
10 — Bazan beni bir zülfe bağlar, bazan bir kâküle sarar.
Bilm iyorum bu yersiz yurdsuz gönül, benden ne is­
te r ki?..
1 1— Bana aşikâr olarak felekler tahtını vereceğine göz
uciyle gizlice bir baksa ne kadar daha iyi olur.
12 — Selimî, ah bir ecel gelse de bu dert içinde geçen za­
m anlar için canın üzerim e yüklediği m innetlerden
kurtulsam ! Sen bunları düşünm üyorsun!

266
GAZEL

- 255 -
1 — Başım yar yoluna toprak olduğu gün korkarım ki rüz­
gâr onun diyarında benden eser bırakmaz.
2 — Dedim; «Dudağının yanındaki ben can noktası m ı­
dı r ? «, «Benim şekerüne sinek konm adı» deyip sözü
kesti.
3 — Sevgilinin endamı beni gölge gibi gam^ ayağı altında
ezdi. B ununla «benim kapım ın toprağından ayrılıp
bir yere gitme» demek istedi,
4 — Sarraf (cevahirci) inci ve cevherini ona m ethedince
güldü (dişlerini gösterdi) «Benim incimden daha gü­
zel olamaz» dedi.
5 — «Selimi gibi içli bir âşık olamaz» dedin. Aşkolsun! Ne
iyi görüşlü bir güzelsin!

267
GAZEL

- 256 -
1 — Kime gönlüm ün halinden bahsettim se gönlü bana acı­
dı, yaralandı. Beni tedavi için gelen tabip, nabzım ı tu ­
tar tutm az kederinden âdeta hasta oldu,
2 — A radan bir ay geçti, sevgilim in yüzünü göremedim.
G örür görmez bu bir aylık ıstırabım ı öyle anlattım ki
kâfir zülfü benim halim den m üteessir oldu.
3 — Can penceresinden ney gibi benim feryad-ü figanım ı
dinleyen herkes gamlı gam lı ah etmeye, ağlam aya
başladı.
4 — Bilmem ben dertlinin, ben bedbahtın ne kötü talihim
var ki zevk ve safa gülistanına gitsem orası dikenlerle
doluyor.
5 — Selimî onun lâ ’le benzeyen dudağını anarak öldü isem
gam yem«m; zira Hiç olmazsa âlem e benden şiir yadi­
gâr kaldı.

268
GAZEL

- 257 -
1 — Nerede âşıkane bir şiir gördüm se onu bahane ederek
a?ı-ü feryad ettim.
2 — Bon gönül peşinde M ecnundan ziyade k o ştu m .' F akat
senin aşkını onun gibi cihana j^aymadım.
3 — A rasıra sen.in köpeklerinin ayaklarını öpmeğe geldim -
se, bu saygısızlığı ettim se beni m azur gör. İradem
elim de değil ki'..
4 — A şkın uğurunda ölüp te kim seye sırrını söylem iyen
şehit gider. Ben onun n u rlar inen m ezarının başında
b ir m um olsaydım!
5■— Eğer, indinde zerre kadar itibarım olsaydı bazan dü­
şüncenin şark tarafından esiverirdim,
6 — «Bayram a (be-id) sana b ir buse veririm n dedin. B en
o bayram-a uzak (baid) olan vâdene üm it bağlıyorum .
7 — Selim ’in ne kendisinden, ne yârından üm idi var. Ben
ne nâm urad, ne üm itsiz bir fakirim .

269
GAZEL

- 258 -
1 — Ey güzel endamı benim servim, güzel yüzü benim gü­
lüm olan sevgili! Hoş, sevimli (dil-cû) hattı 'benim
bağım, çimenim olan sevgili!
2 — Aşkınm uğurunda öldüğüm zaman istiyorum ki kefe-
lümin üzerine senin yolunun toprağından vefa ıtri
serpsinler!
3 — Aşkının yüzünden canım, tenim o kadar zayıf, belirsiz
bir hale geldi ki hicran gecesinde ecel beni bulamıya-
caktır.
4 — Bir kere senin diyarına gelmeme izin versen bu saa­
deti Rıdvanın bahçesinde (cennette) ebediyen kalma­
ya (orasını vatan ittihaz etmeye) tercih ederim.
5 — Sükût incisi çok güzel bir şeydir; fakat ekseriya aşkı­
nın harareti benj. söyletiyor. (Halbuki ben aşkının ha­
raretinden böyle çok söylüyorum, benim sözüm senin
aşkından daha sıcaktır manâlarına da gelir).
6 — Selimî’nin beyitleri' senin dudağının vasıflarını bildi­
rir. Bir kere benim bu aden incilerimi kulağına tak (ku­
lak ver, dinle).

270
GAZEL

- 259 -
1 — Gam oku, daha ne kadar bu âciz sinemi yaralayıp du­
racak, bu gamlı gönlüm ne zamana kadar herkesin lev-
îttine, hakaretine uğrayacak?
2 — Can vermekten korkmam. Zira belâ diyarında can ver­
mek (Kalû bele) danberi benim gdetimdir.
3 — Hamdolsun sevgilinin zülfünij.n meymeneti, uğuriyle
aşka iman etmişim. Dinimde kıl kadar noksan ve sa­
katlık yoktur,
4 — Yaşarken onun eşiği benim yastığım o]madı; bari m-e-
zanmm tuğlasını onun kapısının toprağından yapınız!
5 — Ey güneş, dün gece bir ay gibi güzelle nasıl sohbet et­
tiğimi duysan kendinden utanırsın!
6 — Ay kadar parlak sevgilim, bu gece bana yüzünü gös­
terdin; gözümütx önünden gitme; senin gül gül kızarıp
terleyen yanağın benim mahım ve pervinimdir.
7 — Selimi, ne güzel andır o an ki ben yar ile konuşurken
onuu aşkı ile can veririm. Sevgilim de beni beğenir,
takdir edor,

271
GAZEL

- 260 -

1 — Ay yüzlü sevgilim, ne taraftan çıkagelir diye yollara


bakan gözlerim, gelincik yaprağı gibi kanla doldu.
2 — Ayrılığı beni hasret içinde öldürdü de «benim devle­
time dua eden o zavallı âşıkım ne haldedir?» diye bir
kere sormadı.
3 — «Benim kapımı süpür ve bu devlete kanaat et» de­
mişsin. Benim aylar kadar parlak sevgilim, ne emre­
dersen gözüm üstüne (başüstüne).
4 — Sevgilim, senin aşkının gizli sirrmi, korkuyorum, ih­
tiyarım haricinde koparacağım bh' feryad ansızın^ âle­
me yayacak. Zira ayrılığa dayanamiyacağım sanıyo-
rtım.
5 — Siyah saçının geceleri içinde gönlümün neler çektiği­
ni hiç düşünmüyorsun. Lâkin sabahları âhımın şimşe­
ğinden gafil olma!
6 — Göz yaşımdan sokaklar bütün çamur oldu. Lâkin be­
nim sam-an çöpüne benzeyen sarı yüzüm onun sarayı­
nın duvarına lâyık olmadı (çamur ve saman ile ya­
pılan kerpiç).
7 — Selimî, bu gizli aşk yüzünden feryad ettiğim zaman
bana dedi ki: «Benim bilen ve anlayan gözüm senin
aşkının sırrına vâkıftım.

272
GAZEL

- 261 -

1 — Âdem oğullarından kimse bana dost olmuyor. Zira


ne kadar rüsva olduğumu, başmıa ne belâlar geldiğini
görüyorlar, korkuyorlar.
2 — Her ne kadar Mecnun aşk derdi ile kana batm-ış bir
halde bu cihanı terketti. Fakat onun yarasının ıstırabı
ile beni tedavi etmek kabildir. (Onun derdi bana der­
mandır) .
3 — Mahşerde sevgilinin askı ile mezardan kalkar kalk­
maz yine onun ayaklarına kapanacağım ki ne kadar
vefakâr olduğumu anlasın.
4 — Ey çarh, ben arasıra sana âhrnıin oklarını attım, se­
ni yaraladım; sen de hicran geceleri beni kâfi derece­
de cezalandırıyorsun.
5 — Selim, aşk yüzünden kan içerken, o peri naz ile: «Eğer
benim cevr-ü cefamdan şikâyet edersen aşk sana ha­
ram olsun» dedi.

Y a v n z S elim D iv a n ı; 18 273
GAZKL

- 262 -
1 — Bu ne haidir, bana yan gözle olsun dönüp bir bakmı­
yorsun. Eğer sevginden vazgeçeyim diyorsan bu im­
kânsızdır.
2 — Niçin beni görüzıce kederli kederli duruyorsun. Bu
nazın kâfi. Ey güller kadar güzel sevgilim, bu ne ke­
derdir, biraz açıl, gül!
3 — Yanağının, etrafında taze çimenler kadar güzel hattın
(hatt-ı jengârî), Mânî (meşhur nakkaş) nin kalemi iîe
mi çizilmiştir, yoksa Çinden gelen bir ferman mıdır?
4 — Aman Yarabbi! Bu ne kadar güzel bir hüsündür, bu
hat ve ben midir yoksa âşıklarının canına musallat ol­
muş bir belâ mıdır!
5 — Nerde atm.ın na’lini buldumsa onunla sinemi dağladım.
Zira o na’l beni deli etmek için bir hilâl şeklidir (ay­
başlarında cinnet buhranları ziyadeleşir sanılırdı.)
6 — Ey gözyaşı lütfet benim yüzüme allık olma! Zira yü­
zümü sevgilinin köpekleri pençeleriyle kırmızı renge
boyamışlardır,
7 — Artık benim sevdamdan vazgeç diye daima Selimî’yi
öldürüyorsun. Allah aşkına böyle şeyler düşünme!
Bunlar hayalden başka birşey değildir.

274
GAZEL

- 263 -
1 — Bir türlü canım çıkanuyor; bilmiyorum ki kimi bekli­
yor, Gönül de ıstırap ile hûn oldu; ey gözüm bu işi
kim yaptı?
2 — O siyah saçlarm hicraniyle âhım göklere yükseldi.
Gam, keder içinde günlerim mahv-ü heder oldü. Bu
kimin zamanında (rüzgâr) oldu.
3 — Gazap ve kin ile mücehhez, oku yayında mahzun can­
ları almak için pusuya giren bu çevik cengâver (göz)
kime mensuptur?
4 — Ben bu gizli dertten öldüğüm zaman o vefasız gelip te
uBu kimin mezarıdır?» derse kabir içinde yeniden can
bulurum.
:5 — Ey canım,' senin diyarında o kadar zulüm gördüm ki
nihayet ölüp gam yolunda toprak oldum Bir kere lüt­
fedip: «Bu kimin gubaridir (tozudur)» diye sormu­
yorsun.
'6 — Sabah rüzgârı toz toprak içinde görünüp canıma gü­
zel bir koku sunar sunmaz Selim bu kokunun kimin
baharmdan geldiğini derhal anladı.

275
GAZEL

- 264 -
y — Ey şûh, gel de gör; gam ile bir evde oturuyoruz. Sen­
den ayrı Mecnuna döndüm; gel de bu âkilâne hai'eke-
timi bir gör.
2 — Ey peri yanaklı huri, senin gibi/bir vefakâr sevgilinin
cefasma kanaat ettim. Bak; ne kadar deliyim!
3 — Seninle beraber, yahut senden ayrı bu kanlara gark
olmuş can ve gönlümle memnun, oturup duruyorum.
İMe kadar kahramanım değil mi?
4 — Kapmdaki köpek ben fakirin akrabası ise de bak mah­
sus ona ne kadar yabancı duruyorum-!..
5 — «Selimi, aşkı pervaneden öğrenn dedin. Bir gece be­
nimle otur da nasıl pervane olduğumu gör!

276
GAZEL

- 265 -
1 — Ey göğsü gülmüşler gibi beyaz sevgilim, böyle gözüm­
den kaybolup gitme. Beni böyle gözyaşı gibi gözden
düşürme!
2 — Gözyaşlarıma merhamet etmiyor, geçip gidiyorsun.
Kim sana bizim- yanımızdan böyle geç, dedi.
'3 — Ey rüzgâr, «onun sünbülü (saçları) perişandır» de­
mişsin. Bir daha dertli âşıklara böyle haber getirme!
4 — Yanağını ayın on dördüne nasıl benzetirim. Ay, aylar­
ca, senelerce böyle devam ©dip gitmez ki!
5 — Dün beni naz ile öldürdün. Şimdi de hiddetleniyorsun.
Sen de, bir gün böyle, bir gün böylesin.
6 — Her gün kırmızılar giyiniyorsun, benim ciğerim hûn
olu.yor. Senin yüzünden daha ne kadar böyle kanlar
içinde çırpınacağım?
7 — Ey Selim, sevgili senden cefasını esirgemiyor. Kimse
benirn- gibi itibarlı bir âşık görmemiştir.

277
GAZEL

- 266 -
1 — o ay yüzlü dilber ki dudağı canlara devadır, onun lü­
tuf, edep ve hayasından ne kadar mahcubum.
2 — O dudaktan ;bir buse alıp aklımı kaybetmediğim hal­
de onun harikulade sözlerine hayran oluyorum.
3 — Güzel yanağı ile Süheyl yıldızına benzeyen o Zühre
alınlı dilbere güneş mi diyeyim,, ay mı dij''eyim şaşır­
dım!
4 — Yazıktır onun elbisesi ipekten, dibadan olmasın. Ona
canımın perdesinden gömlek yapımz.
5 — Selim, onun yanağını ve saçını görerek şeref kazandı­
ğı geceyi yüzlerce defa ezel sabahına tercih eder.

278
GAZEL

- 267 -
1 — Gönlüme onun yayından bir ok gelmiyor. Gûya kaş­
ları bana kin bağlamışlar!
2 —. Dün gece gönül sevgilinin saçı yolunda yürüyordu.
Beli hatırına gelince yolunu kaybetti.
3 — Ne yazık ki daha ağzından bir söz işitmeden sadece
onun konuşmasını düşünmek beni öldürdü.
4 — Benim çevik binici sevgilim, ava gidiyor. Ey kanlı
gözyaşım, onun dizginini tutma!
5 — Ey gönül, benim feryadım- onun köpeğinin canını sık­
tı. Aman artık onun eşiğinde feryad edip baş ağrıtma!
6 — Her ne kadar macerası dillere destan oldu ise de Mec­
nun asla benim kadar ıstıraip çekmem'iş. benim kadar
inlememiştir,
7 — Selim’in âh-ü feryadını işiten herkes, onun kanlı göz
yaşlarını görüp kan ağlamıştır.

279
GAZEL

- 268 .
1 — Saçının her teline yüzlerce bağ ile canımı bağladığım
o sevgilinin diyarından zalim felek beni ayırdı, avare
etti.
2 — Onun ay kadar parlak didanndan böyle mahrum ola­
cağıma keşke gönlüm, bu gamlı canımdan artık kur-
tulsaydı!
3 — Ey sabah rüzgârı, onun zülfünü perişan et de beni ha­
tırlasın. Zira bilirim o çok unutkandır
4 — O ay yüzlü sevgilime ben dertli âşık gidemiyorum. Ba­
ri ey sabah rüzgârı, lütfet te bana onun güller gibi ko­
kan sünbülünden (saçından) kokular getir.
5 — Başımı onun dizine koyup yalvararak aşkımı ona an­
lattığım zamanlan yâdettikço kederden döğünüyorum
(elimi başıma vuruyorum).
6 — Benim gönlümde dert var, bilmiyorum o hurinin gön­
lünde kimler var. Onun yanında (pehlu) kimler oldu­
ğunu düşündükçe ıstıraptan benim bağrım (kaburga
kemliklerim; pehlu) parçalanıyor.
7 — Ey Selimi, seni ayrılık öldürdü ise mahaldir. Saçının
halkasından (kemendinden) niçin baş çevirdin?

280
GAZEL

- 269 -
1 — Onun güzel yüzünden ayn kaldığı için şarap şişesinin
bağrı hûn oldu. Onun lâ’le benzeyesn dudağının kade­
hinden ayrı kaldıkça daima hıçkıra hıçkıra ağlar.
2 — Şafak kızıllıkları içinde iftihar ile kendini göklere çı­
karan yeni ay; onun kaşlarına o kadar secde etti ki so­
nunda yüzüne kan oturdu.
3 — Perişan saçları onun yüzünden ne kadar huzur ve ra­
hat içmdedir. Keşke ben de onun saçının bir teli ol­
saydım da böyle muazzez yaşasaydım.
4 — Ey gönül filvaki, hat güzel yüzü örter; fakat sen ken­
dini perişan etme, onun huyu böyledir.
5 — Sevgili mecliste bulunsun kâfi; bu visalin ta kendisi­
dir. Sırasız, yersiz her zaman onun tarafına bakmak
lâzım mı?
6 — Mademki her gittiğim yol onun diyarına doğrudur, be­
nim nazarımda dağ ve bayırın gülistandan hiç bir far­
kı yoktur.
7 — Selimi, ne zevk-u safa, ne işret meclisi; ne de saltanat
ister. Çünkü sevgilisi onun şarap testisini melâmet taşı
ile kırmıştır.

281
GAZEL

- 270 »
1 — Sevgilim, saçının gecesi günleri utandıracak kadar
parlaktır. Saçının makamı ayın dahi fevkindedir.
2■—■Senin saçın vefalı âşıklarının gönlünü avlayan bir tu­
zaktır. Fakat ah dumanı da senin zülfüne tuzak ol­
muştur.
3 — Sevimlilik divanı senin hattınla tamam olmuştur. Gü­
zellik defteri senin zülfünün namına yazılmıştır.
4 — Saçların gönül sahiplerinin muradlarını astıkları bir
çengeldir. Âşıkların cam da zülfünün arzusu ne ise
öyledir.
5 — Hem gece, hem seher vakti görünen; 'zülfündeki ihamın
manâsıdır.
6 —^Aşk diyarında bî-âram (kararsız, âvâre) olan herkes
nihayet senin zülfüne râmr olmuştur,
7 — Seni akşamın alaca karanlığında gördümse ne çıkar?
Zülfünün gecesi benim için gündüzden daha güzeldir.
8 — Zülfün Selimî'yi her gece sabaha kadar hicran, ıstı­
rabı içinde bırakarak ondan intikam alıyor.

282
GAZEL

- 271 -
1 — Ne zamana kadar gönlüm ıstırap içinde kalacak ve
senin gibi bir dert ortağım ülmıyacak? Senin gibi bir
gül yanaklının bu derece taş yürekli olması ayıptır.
2 — Her taraftan aşk ve ıstırap feryadlan yükseliyor. Bu­
na rağmen feljîk benim kadar cefakeş bir âşık, senin
kadar zalim bir sevgili az görmüştür.
3 — Beni öldürmek için her an rakibe dudak ısırıyorsun.
Kindar bir insan cana kasd'ederse böyle etmeli. Çün­
kü bundan daha zalimane öldürmek olamaz.
4 — Güzeller sultanı sensin. Âşıklar seni kime şikâyet e-
dip adalet istesinler. Senin gibi tatlı şehsuvar bir tane
daha yok ki onun avı olayım.
5 — Yusuf, güzelliğine mağrur ve müstağni olduğu için
Mısıra aziz oldu, dedin. Evet o da o zamanlai'da senin
gibi vekarli bir güzelmiş.
6 — Ej’' gönül, kan oldun; hâlâ o ay gibi güzelden ümit kes­
miyorsun. Yarabbi gönlüm gibi bütün varlı ğiyle bir
ümide bağlananı meyus bırakma!
7 — Dedim ki: »Canım lütfet, Selim ile bir saat beraber
otur». ııHiç senin gibi bîkarar (m-uztarip) ile insan
oturup rahat eder mi?» dedi.

283
GAZEL

- 272 -
1 — Benim ay yüzlü güzelim, senin bu neşeli halin, beni
yakıp mahvetti. Senin bu neşeli çevik, çalâk cilvelerin
etrafma can yakan şimşekler yağdırıyor.
.2 — Zühd-ü takva tekkesinde bir ayık yoktur ki senin sar­
hoş, pervasız hallerin onu baştan çıkarmasın.
3 — Gönlüme bir ok at, neşemden uçayım. Senin yolunun
toprağı ne zamana kadar dert ayağı altında ezilsin?
4 — O kadar temiz o kadar her fenalıktan münezzehsin ki
bu temizliğini gönlümden geçirmfek bile sana karşı
haincesine gıybet etmek gibi geliyor.
5 — Ey Selimi, nasıl bir sevgiliden ayrı düştün. Kâinatta
kim senin kadar meyustur?

■284
GAZEL

- 273 -
1 — o sihirbaz nerkisin (gözün), kaşının köşesinden her
işaret ettikçe gonüHerini kanını döküyor.
2 — Bir gözün beni naz ile bir taraftan öldürürken diğer
gözün, bir tavır ve edası ile bana yeniden hayat veri­
yor.
3 — Saçın zaten kıvran kıvrım. Bir de kâkülüne naz dü­
ğümünü vuruyorsun. Âşıkların «artık bu hayata elve­
da m diye feryada başladılar.
4 — Kaşının bir işvesi beni öldürmeğe kâfi. Kolunu benim
kanımla bulaştırmağa hacet yok ki...
5 — Gönlümün yarası senin kapının toprağından deva ko­
kusunu aldıktan sonra ben ne merheme hasret çeke­
rim, ne de ilâç düşünürüm.
6 — Saçını ve yanağını gördükçe hayret ediyorum. Nasıl
iki hindu ay ve güneşi teshir etti?
7 — Benim ay yüzlü güzelim, niçin Selimî’den yüz çevi-
rijT-orsun? Onun gönlünün aynasında zerre kadar toz
yoktur ki...

285
GAZEL

- 274 -
1 — o kadar güzelsin ki gül ve nesrin sana haset edİ3''or,
Sevgilim, her an önümden geçip gitme. Gözüm seni
bir parça görsün bu kadar gitme.
2 —■Her ne kadar toprak ayağmı incitiyor. Bu âciz âşikm
canı ayağmin altında toprak oldu. Merhamet et gitme.
3 —- Gönlüm ve gözüm senin didarm ile hakkı gören bil’
âyine oldu. «Hakkı gören gözün önünden gitmei); der­
sem haksız mıyım?
4 — Gözümden dağlar gibi kanlı damarlar fışkırıyor. Vü­
cudum kabar kabar; bir kehkeşaiıa benzedim. Ey Ülker
yıldızına benziyen gözyaşım gitme. .
5 — îstedim ki onun huzurundan, rahat ve nmsterih artık
yokluk diyarına gideyim. Lütfedip de ki: «Aşk ıstıra­
bı çeke çeke karşımda otur, gitmen.
6 — Onmı huzurundan adem diyarına gidiyordum-, o peri
dedi ki; «Ey Selimi, gitme bir parça otur, yüreğindeki
aşk ateşini teskin et.»

286
GAZEL

» 275 -
1 — Siyah bir dumana benziyen kâküllerini dağıtma. Ge­
celeri ay mumunun üstüne siyah bir fanus örtüsü ör­
tülmez.
2 — O yanak hat ve hâli ile her saat bir gönül ele geçiri­
yor, Evet asker çok oldu mu ,f adişah, nifemleketler zap-
teder.
3 — Böyle sık sık saçlarını naz ile dağıtmak iyi bir şey de­
ğildir. Gönlü dertli nice âşıkların cam oraya sığınmış­
tır. Onların yuvasını dağıtırsın.
4 — Gönlüme her an benlerinin hasreti ile dağ vurma. Y ok ­
sa âlemi âhımın dumanı ile simsiyah ederim.
5 — Bir kere bana baksın diye can verdiğim, gözünün ucu
ile yol gösterip beni kendine hayran ettin.
6 — Herkes, Selimî’den «aşk içinde melâmet kılıcı ile öldü­
rülen dertli, günahsız kimdir?)) diye soruyor,

287
GrASSL

. 276 -
1 — o parlak yüz, şarabın harareti ile böyle gül gül ol­
muş; yoksa yüzünün parlak şem’i üstünde pervane
kanatları mı j^anmış?
2 — Yanağının üzerinde gönül naz gözyaşlarını görünce,
«Yarabbi bu ne güneştir ki yıldızları kendine toplamış,»
dedi.
3 — Güzelliğin tezhibini yapmak için ateş üzerinde altın
eritiyor. Galiba bu müzehhipliği (üstad-: sun’) olan
Allahtan öğrenmiş.
4 — O, yüzünü güzellik dağı ile damgalamış; galiba Yusuf
gibi aşk pazarında kendini birisine satmış (veya bi­
risi için kendini yakmış, parlatmış).
5 — O ay gibi güzelin yanağı güzellik ateşi içinde yanıyor.
Ondan hazer et ey Selim, zira onun aşkı ile (onun ha­
vasında) nice gönül kuşlarının kanatlan yanmışta’,

288
G'AZEL

- 277 -
1 — Senin aşkının ateşi, ey ay 5?ıüzlü güzel, beni öyle yak­
tı ki vücudumda candan başka bir şey kalmadı, hepsi
yandı.
2 — Senin diyarında öyle canlar külü savruldu ki her taraf­
la yanmış bir âşıkm eserini bulursun.
' 3 — Aşkının yolunda hangi konağa insen bir rGatemle kar­
şılaşırsın. Zira dert ve hasretin sam rüzgârı muhak­
kak bir kârvanı yfikmıstır.
4 — Lâ’l gibi dudağının bahsi dillere düşeliberi her an bir
dilde senin visalinin hasedi j'amyor.
5 ,— Senin diyarının köpeği benim kanıma üusamış amma
ne faide bende birkaç yanmış kemikten başka birpey
jrok ki...
6 — E 3'- Selimâ, bir keman kaşlının sevdası benim canımı
öyle ayaktı ki beni hatıriaj^an herkesin 3'üreği yanar.

Y a v n ?. S e lim D i v a n ı : 19 2R 9
GAZEL

- 278 -
1 —■Sevgilim, silâhlanmış, pusatlanmış çadırından çıktı.
Muhakkak benim gibi yüzlerce âciz âşıkı öldürmeye
hazırlanrfuştu'.
2 — Gül gibi yanağı, ne güzel, ne nazlı ışıklar içinde. Ben
ise onun Meranı ile gonca gibi bağrı kanlıyım.
3 — Kaşlarının kavsine bakmak istesen gamzesinin oku ker
taraftan nazarın yolunu bağlar.
4 — Ey gözüm, onun çatılmış kaşının takına bir bak, ve
düşün; hangi Hindli usta doğmecihk fenninde böyle bir
eser vücuda getirmiştir?
5 — Onun aşkında Selimi için gözyaşı ve sararm-ış bir yüz
kâfidir. Ne iki dünyanın padişahlığını, ne malı, ne al­
tını ister.

290
GAZEL

- 279 -

1 —■Saçları altında sevgiliiiia yarıağmın güneşi doğduğu


zaman parlak ay husuftan kurtuluyor sanırsın.
2 — O güzel yanak üzerüıe’ dökülen misk kokulu siyah, saç­
lar belâlı âşıkların yanan gönüllerinden yükselen du­
manlardır.
3 — Başının üzerindeki keçeden tac, ay gibi yanağından
utanıp gerileyen yüksek bir buluta benziyor.
4 — Güneş günlerce böyle perişan (başsız, ayaksız) dön­
dü dolaştı, yine o güneş gibi sevgilim in ayağının tozu­
na erişmedi.
5 — A yrılık, gam, sabır ve keder içinde sevda çekmeği ka­
der hep ben' ağlayan âşıka hazırlamış.
6 — Sevgilinin hattı güzellik kemali divanından seçilmiş
bir şiir matiaıdır,
7 — Sabah i’üzgârları senelerce dünyayı dolaştı durdu; hiç
bir yerde Selim gibi bir sadık ve ^^efakâr âşık görme­
di.

291
GAZEL

- 280 -
1 Sevgili bana yakarış (niyaz) dolu gözlerle baktı; fakat
her yakarışı yüz naz perdesine bürünmüştü.
2 — Dedim ki; «Eteğini mi öpeyim, yoksa ayağını mı?»
«Git, dedi, benim eteğim naz ile âludedir.»
3 — Ayazın toprağına karışan Mahmudun kanı mahşer gü­
nüne kadar gül renkli (kırmızı) gelincikler yetiştirir.
4 — Yazık, benim sarhoş sevgilim, def, çeiJc gibi çalgılara
gönül verdi. Ö nazik kalbin kendisini saza vermesi hiç
iyi bir şey değil.
5 — Nazlı nazlı seni paylayan o tatlı dudak yüz tane bed­
baht asıkın kanı pahasıdır.

292
GAZEL

„ 281 -
1 — Ey gönül, gamsızlıktan perişan bir haldeyim; bana beni
irşad edecek bir gam -srer. Bu mahzun sineme onun
hicranının feryadını ver.
2 — Vücudum, gamdan virane oldu. Ey can, kerem et bu
yağan zulüm taşlariyle gönlümü yeniden imar et.
3 — Başım belâya hasret çekmekten dertli oldu. Allah aş­
kına güzel yüzünü göster ve bana cefa et. O güzel yüz,
eskiden bana ne cefalar ederdi; o eski vefakârlık dem ­
lerini ona hatırlat.
4 — Onun didarından mahrum-um; daima ondan bahsedi­
yorum. Ey gam, canımı mahvederek sen de bana imdat
et; belki bu kederden kurtulurum.
5 — Sevda dağlarında insanı cefadan kurtaran madde de­
ğil manâdır. Ey Şirin’ in canı Ferhad teşnesine koku­
lar gönder.

293
GAZEL

- 282 »

1 — o ay gibi güzele ne kadar dertli olduğumu bildirsem


ne iyi olur, Ziıa ne ben ne o birbirimizin halinden ha­
berdar değiliz.
2 — O sahnarak yürüyen servinin ayağım öyle öpmek is­
tiyorum ki ne eteği ne gömleği bunu hissetsin.
3 — Onun oku gönlüme saplandığı zaman onu ağırlamak
için koşuşan canım ve tenim bu sevinç içinde birbirle­
rini kaybediyorlar.
4 — Ey kâfir bana dudağım gösterdin, fakat gözün beni öl­
dürdü. Allah esirgesin ansızın, çene çukurmı (çene ku­
yusu) bundan haberdar olursa...
5 — Gam gecesi göz; kirpiklerin arasından ne kadar dik­
katle (kılı kırk yararcasına) bakarsa baksın nasıl o
kıvrım kıvrım iki zülfün fikrinden haberdar olabilir.
6 — Ferhad kefeninin içinde benim derdimden haberdar
olsa kanlı gözyaşları döke döke avucunu lâle gibi ka­
na boyar.
6 —^Eğer Selimi gülistanda kendine malik olsa o servi boy
ile o gül yanağın derdinden muhakkak ölür.

294
GAZEL

- 283 -

1 — Ben, senin cemalinden ayrı yüz hasretle dert maka-


mmda bir kâşane tutmuş mihnet ve gam ile bir evde
oturuyorum,
2 — Sen güzeller şahı, güzellik devletinin tahtında otur da
ben. dertli dertli senin ayrılığının yükünü sevinçle çe­
kip durayım.
3 — Divane gönlüm, senin ayı'ilığının yarasından memnun­
dur, Kimsenin bu kadar sabırlı bîı: divane sevgilisi yok­
tur.
4 — İstiy orum ki kılıcın benim, başımı ayaklarına düşürsün.
Kerem et doğru söyle, bu muradımı verir misin, yoksa
verm.ez misin?
5 — Ben âciz, fakir bir dilenci, gönlü yaralı bir dervişim;
sen güzellik diyarının şehriyarı ve canların canısın.
6 — Selimî, onun yanağmın şem’inden uzak canın yandı.
Güneş meş’alesi, pervanenin yanışına hiç aldırır mı?

295
GAZEL

1 — Ey ciğerim, yânn oku ile delindin. Şimdi canın o ıs­


tırabı çeksin. Mademki o sana vefakârlık edip gönlü­
ne aşkının ıstırabını verdi; sen de gönlünü cefaya ver.
2 — Ey Şirin gibi anılmış güzellerin .sultanı, sen gönül mül­
künün padişahısın. Bazan merhamet eli ile fakirlerin
gönlünü okşa.
3 — Hançerinden gönlümde sayısız yaralar var. Aşkının
dağı ile her yarama bir merhem vur.
4 — Ey göz yaşı seli, çabuk yetiş, gam avini harap et. Ey
âh şimşeği, alevlen ve düşmanımı yak, mahvet.
5 — Ey serv, onun endamı ile güzellik bahsine girdin, ma­
demki bir söz söyledin, güzel, bir de adım at bakalım.
6 — Ey onun aşkının küfrü içinde mezhebi elinden giden
âşık, İslâm mezhebini de o (elinden giden) mrezhebe
kat!
7 — Ey Selim, ıstırabını, aşkmı anlat, o kadar; iradeni kay­
bedecek dereceye gelme; lütfet te sabırlı olî

296
GAZEL

285 -

1 — Yine gözüm garip bir yüzle karşılaştı, harikulade bir


güzel, anlatılmaz bir comal gördüm.
2 — Eyvah o tatlı dudak tatlı bir konuşuşla, bana harikula­
de güzel bir söz söyledi, beni sordu.
3 — Eyvah o imansız güzel uzaktan nazlı nazlı yürüyüp
giderek o güzel yürüyüşiyle beni ayağmın altında ezip
geçti.
4 — Beni gördün, lüddetle yüzünü buruşturdun; yine beni
nasıl incittin?
5 — Her gün bir yolunu büup Selimî’nin gönlünü yağma
ediyorsim. Yarabbi ne cefakâr, ne acayip bir güzelsin!

297
GAZEL

- 286 -
1 — Anber kokuları saçan, saçlarım ördüğün zaman can
pazarına ne fitneler salıyorsun.
2 — Ne ulu insanların başlarını meydana attığın halde kim­
se cesaret edip te senden bahsedemdjj-or.
3 — «Can nakdini ver, sana dudağımdan iki buse vereyim»
dedin. Biz kârdayız, sen ziyandasın.
4 — Avını vurup yıkan gamızenin oku gönlümde yerleşti.
Aferin, öyle nişanlamışsın ki!..
5 — Ölünceye kadar vefa boyunduruğu boynumda bulun­
sun diye ellerini canımjn boynuna doladın.
6 — Ağzının varlığmdan kimse haberdar değildi. Bir söz
söyledin benim gibi yüz bihaberi şüpheye düşürdün.
7 — Seliroî’ye_ «seni çağıracağım diye» vaid'ler ediyordun.
Nihayet biçareyi kapı dışarı ettin.

298
GAZEL

- 287 -

1 — Bizim tarafa bakıp kaşlarını çattın. Avım öldürdün, ve


okunu attın,.
2 — Can ve gönülü öldürmek için kirpik kılıcını biledin.
Gönül sahiplerini halkın ağzına düşürdün.
3 — Visal günü btline (miyamna) dolanan ellerim yandı.
Sevgilim araya sevgiden bir ateş.bıraktın.
4 — Gözümün sahilinde yerleştiğin zaman gönlüm, bîhuş
oldu. Akar suya saldığın o gölgeye yazık!
3 — Dudağından bir buse istiyordum. Yeni yetişen hattını
gösterdin. Başımıza ateşler saçan bir gölge saldm.
6 — Senin ateşini söndüren bir tek dostun gözyaşı idi. Ey
Selimi, onu nasıl gözünden çıkarıp »ttm?

299
GAZEL,

- 288 -

1 — A y yüzlü :güzel, gül (yanağımm) üstüne sünbülünıi


(saçım) anber kokulan saçarak döktüıı. Yüzünde ayva
tüyleri bitti; nice rahat gönülleri perişan ettin.
2 — Bu küfür (siyah) tozunu (hattını) devr-i kamer fit­
nesi (aya benzeyen yuvarlak yüz), zülfü, yüz müslü-
nıanı belâya (küfre) düşüren bir tuzak yaptın.
3 — Taze (ıslak) bir ateşe benzeyen yanağının üzerinde
İbrahim Halil-ullah kıssasında olduğu gibi 'çimenler
(hat) yetişti. Bu suretle iman ve İslâmî (yüz parlak­
lığı) küfr ile (hat) rahnedar ettin.
4 — Kâkülünü taramak suretiyle belâ mülkünü süsleyip
imar ettin. Ne kadar fakirin gönlünü viran ettin.
5 — Ayrılık gününde yüzünü gösterdin. Yisal şevki ile ölüp
gittim. Can vermek ne kadar güçtür. Fakat sen bu güç
işi öyle kolaylaştırdın ki.
6 — Ayrılığının ateşi ile. o kadar yandım ki kül oldum. Vü­
cudum mahvoldu ise zararı yok; memnunum; çünkü
sen canımda yerleştin.
7 — Hattını, zülfünü, kâkülünü- ittifak ettirdin. Ve Hakkı
inkâr etme (örtm e); dîn şehrini kâfiristan ettin,
8 — Sen sevgilinin ıstırabı (fitnesi) her cana, her gönüle
tesir etti. Herkesi hayatından bizar ettin.
9 — Ey Selimî, onun aşkı içinde mihnet, ıstırap ve ayrılı­
ğa o kadar alıştın ki nihavet bu dert, sana derman ol­
du.

300
GAZEL

" 289 -

1 — Güzelim, ben seni seviyorum. Sen kimi seviyorsun?


Her zaman ben senin aşkmm derdi île elem çekmekte­
yim. Sen kimlere dert ortağı oluyorsun?
2 — Visal bezmini süslemiş, ay gibi güzelliği nurlandırmiş-
t-m. Ey gönül, seni kimin bahan, bu kadar güzellik, bu
kadar kemal ile yetiştirdi?
3 — Kendimi bilm'iyorum. İstiyorum ki visaline can ve­
reyim. Ey canım gibi sevdiğim, kimi bekliyorsun? Bir
pörün de bu can derdinden kurtulayım.
4 — Ey cenk, safa bezminde niye dertli inliyorsun? Bir ke­
re dönüp arkana bak, kimin kucağmdasın?
5 — Ey şefekatsiz sevgili, senin aşkınla bu âciz Selim gibi
canımız yandı. Sen acaba kimlerin yârısın?

301
GAZEL

. ’ 290 -

1 — Yazık ki o haşin huylu güzel ile uzlaşmak, imkânı yok.


Gönlünde zerre kadar uzlaşmak fikri yok ki!..
2 — Ey Huten güzeli, eğer ben cefa ettimse bu cefamdan
dolayı mahcubum. Ya beni öldürmeğe, ya benimle uz­
laşmağa razı ol.
3 — Gamdan bahsettim; şimdi beni öldürmeni istiyorum.
Zira âşıkların harbi, sulh etmek içindir.
4 —-Ey arkadaşlar, toplanınız dostun visali şerefine, ibu
musalaha şerefine size tatlı canımdan' helva ziyafeti
vereceğim.
5 — Ey Selim-î, bir tanesinin hicranından hattâ bahsedilse
kâfi derecede kederleniyorum. Uzlaşmak için bu kadar
türlü türlü dert nedir ki!..

302
GAZEL

- 291 -

1 — Felek beni bu cihanın gece ve gündüzüne râm etmek


istediği zaman evvelâ o peri yüzlü güzelin zülfündeiı
bana bir tuzak kurardı. ^
2 — Eğer dünya anası önceden benim ne olacağımı bilsey­
di bana, ağlayan, belâ geken Mecnun adını kordu.
3 — Divane gönlüm, müslümanlığa rağbet etseydi. güzel­
lerin kaşı mihrabına secde etmezdi.
4 — Eğer o güzel beni bazan cefa taşı atmak yahut azarla­
makla bahtiyar etseydi dünyada daha ne isterdim.
5 — Ey azizler, (Mısırlı) Hazreti Yisuf eğer bu devirde ya­
şamış olsaydı vefa ve'güzelliği benim ay yüzlü güze­
limden ödünç alırdı.
6 — Ey Selim, benim ay yüzlü sevgüim, visalden evvel be­
ni ne kadar sabırsızlandırır; beni ne kadar ihtirasla
kıvdandırır. Keşke daima böyle sabırsızlansam, böyle
kıvransam...

303
GAZEL

- 292 -

1 — Canım, ne olur bana bir haber göndereyidin. O olmaz­


sa iki satır bir şey yazaydın.
2 — Eğer Ferhad, şimdiye kadar yaşamiŞ olsaydı çıldırır,
aşkı da Şirin gibi âlenode bedruim ederdi.
3 — Ağlamaktan gözlerim kurudu. Parça parça gönlüm
ateşlere yandı. Onun köpeğine bir akşam yemeği bile
ikram edemiyeceğim.
4 — Eğer benim zamanımda avare Mecnun yaşamış o ls a y ­
dı belâ, mihnet ve derdi benim gönlümden ödünç alır­
dı.
5 — Eğer Cem’in dünya şehinşahlığından haberi olsaydı
Selimi, benim gibi şarap kadehine meylederdi.

304
GAZEL

™ 293 -

î — Gül gibi yanağının üzerinde taze a3fva tüyleri (hat)


yetişti. Bu güzellikle bir âfet-i devran oldun. Âşıkınm
kanını dökmek için ferman getirip bir belâ-yi can ol­
dun.
2 — Tatlı dudağından ve turunç gibi gerdanmm çukurun­
dan Hazreti İsa’ya ve Hazreti Yusuf’a ruh verdin.
3 — Hem hattından ümitsizlik hem kâkülünden serkeşlik
görüyorum. Bütün bunlara tahammül ediyorum; çün­
kü sen önceden gönlümün .İçinde can gibi gizlenmiştin.
4 — Ey yeşil çimen, sen bir gün kendini onun hattına ben­
zetmişsin; işte bu yüzden böyle hâk ile yeksan oldun.
5 — Şûh bir yan bakışla gönlümü aldın. Ey gönül,'Selim
g i h i sen de ne yapacağmı şaşırdın.

Y avuz Setim D iva-ır ?0 3 05


GAZEL

- 294 -

1 — Bir çadırda değil, bir ay yüzlünün a§kmdan yanan ca­


nımla şafak gibi kan içinde oturuyorum.
2 — Felek sarayının altında toprak levhini kanlı gözyaşıın-
la üzerine nakışlar işlenmiş bir taht haline getirdin?.
3 — Aşk bezminde bana âhımm kıvılcımlarından yahut pe­
ri gibi bir güzelin serve benzeyen endamının fidanın­
dan bir nahl kâfidir.
4 — Çadırın içindeki (tahtadan) kebap şişi .bir güzelin aş­
kının ateşine düşüp yanan benim kaburga kemiğim
gibi kan içinde kahyor.
5 — Vücudum bir çadır gibi yar ile dolu; fakat içinde ben
yokum. Aziz olsun hakir olsun benden bir kıl dahî
kalmamıştır.
İ3— Sevgilimi bekliyordum; fakat ansızın şehrin fakihi ko­
ca sanğiyle çıkageldi.
7 — «Aşk ikliminde Selim kimdir?)) dedin. uKim olacak,
bir biçare, bir hakir, bir belâkes!

306
GAZEL

295 -

1 — Ey ömrüm, iiakir âşıklara bu vefasızlık ne zamana ka­


dar devam edecek? Gönlüm aşlîîndan kan oldu. Bu gü­
zellik ne kadar devam edecek?
:2— Âlemin güneşisin; fakat ,bir iâhza bizi nurlandırroıyor-
s\m. Zerre gibi hakir olan aşıklan düşün, koru. Zul­
müne uğrayanlardan niye böyle uzak kalıyorsun?
3 —■«Gece, gündüz bu ne dilenciliktir)) dediğin için bundan
sonra zülfünden ve yüzünden visal istemeğe utanıyo­
rum.
4 — Hal muğların kilisesinde, kaal ise zübd-ü takva diya-
rınd'adır. Ey zâhid şarap iç; bu riyakârane sofîlik ne
zamana kadar sÜJÜp gidecek?
-5 — Her gece sabaha kadar onun diyarının köpekleri ile
hembezm oluyorsun. Ey Selimi, halk önünde böyle
caka satmaktan vazgeçmiyecek misin?

307
GAZEL

- 296 -

1 — Ey zülfünün, sevdasiyle beni âvâre eden dilber, senin


okun benim hasta cammın yâr-ı canıdır.
2 — Yüzüne baktıkça öyle kendimden geçiyor, mahvoluyo­
rum ki beni gören herkes ha5rretten hayrete düşüyor.
3 — Ben kimim ki senin köpeğinin ayağına yüzümü süre­
yim. Yalnız uzaktan onun yolunun toprağına secde
ediyorum.
4 — Gece bu sevginin ıstırabına tahammül o kadar güç­
leşmişti ki... Fakat ecel habercisi gelince işi ne kadar
kolaylaştırdı.
5 — «Selimî’ye dert şarabı vereceğim» demişsin. Ne olur
asıkına böyle bir ziyafet versen!

308
GAZEL

- 297 -

1 — Ey güzel, daha ne kadcir camına cefa edeceksin? Gam­


lı gönlümü sevindirmek vakti artık geldi.
2 — Bazan mevzun bir servin üzerinde gül ve sünbül arze-
diyorsun. Bazan servi boyun şimşad manzarası gösteri­
yor.
3 —^O siyah zülfünün bana verdiği ıstırap içinde can ver­
mek istiyorum. Ey gam gecesi ne olur bana yardım et.
4 — O yeni açmış gül bizim feryadımıza çok lâkayittir. Ey
kanadı yanmış bülbül, ne zamana kadar feryad ede­
ceksin?
5 — Ey ayrılık senin kölen dahi olsam ne olur, lütfet, ba­
şının gözünün sadakası beni artık âzad et.
6 — Ey güzeller padişahı, tatlı dudağmı ne vakte kadar
beni öldürmeye teşvik edip duracaksın?
7-—Arasıra. kerem edip Sellmî’yi yâd edersen dünya sal­
tanatı onun olur.

309
GAZEL

- 298 -

1 — Bazan canımda, bazart göz bebeğimde yerleşiyorsun.


Canırm imar etmek için gönlümü, yağma ediyorsun.
2 — Kendin de biliyorsun ki senin güzelliğine kimse bak­
maya tahammül edemez. O halde niçin yüzünü örtü-
yoi'sun ?
3 — Ey güneş, B.ylar, yıllar böyle .beyhude gezmekten
eline ne geçiyor? Bari gel o güzel endamiz sevgilinin
yolunda toprak ol.
4 — Kaş yayı bu, gainze oku da bu olduktan sonra her
önüne geleni ölüme razı edersin.
' 5 — Onun zülfünün, kâkülünün sevdasından kurtulayım di­
yorsun. Ey Selimi, arasıra Öyle manâsız fikirlerin var­
dır ki...

310
GAZEL

1 — Bana gâh cefa, gâh zulmediyorsun. Ey ay yüzlü gü­


zelim, ne diyeyim, Icerem ediyorsun.
2 — «Bir söz söyle, cau vereyim» dedirr>. Buna da naz edi-
jrorsun,
3 — Bazan cefanı vefan takip ediyor; fakat ne yazık ki bu
lütuf pek eııderj..
4 — insaniyet gösterip bana köpeğim diye hitab ediyorsun.
Yine beni pek muhterem şahsiyetler arasında sayıyor­
sun.
5 — Senin aşkın yüzünden rüsva olduğumu söylüyorsun.
Bu yolda beni kabahatli çıkarıyorsun.
6 — Hançerin sinemi parça parça etti. Galiba gönlümü gam
tuzağı yapmak niyetini
7 —-Ey Selim, belâ diyarında koşmaktan maksadın âşıklık
j'olunu ölcm-ektir.
GAZEL

- 300 -

1 — Artık bize dönüp bir bakmıyorsun bile. Yolunun top­


rağı olduk, çiğneyip geçmeğe tenezzül etmiyorsun.
2 — Nazınla bu deli gönlü hırsız gibi çalıp götürüyorsun.
Cana bir haber bile vermiyorsun.
3 — Biz can veriyoruz. Sen bir nazarını bizden esirgeyor-
sun. Dertli âşıklarla bir hasbilıal dahi etmiyorsun.
4 — Ey gözüm, kırmızı (kanlı) gözyaşını sarı yanağımın
üzerine dök. Yar uğruna altın ve gümüş te sarfetme^
misin?
5 — Ey Selim, yalnız onun aşkı ile m-eşgul olup bütün
insanlardan alâkayı kestin. Öyle kestin ki hiç bir gü­
müş göğüslü dilberi dahi tavsif etmiyorsun,

312
GAZEL

» 301 -

1 — Ey canım ben kimim ki dert ortağıın sensin, j^ahut


ben senin kölen olmağa can atıyorum benim sevgilim
sensin, diyebileyim.
2 — Eğer şimdi beni sevdiğim yakînen bilsem bu vefakâr­
lığa hasedimden kıyamete kadar kendime düşman olu­
rum.
3 — Kabrime gelirsen ve ben de bag ucumda bulunduğunu
yakînen bilirsem emin ol ki tekrar dirilirim.
4 — Nasıl zamandan, felekten şikâyet edebilirim. Bilİ3^o-
rum ki bu çektiğim ıstıraplar hep şendendir.
5 — Aşkın kutsiyetinden utandığım için sabırsızlanamam
da. Zira gece gündüz bu muztarip canımın yegâne
ümit bağladığı varlık sensin.
6 — Aarasıra bana; «Benim yolumun toprağı sensin» der­
sen gururumdan dokuz feleğe baş eğmem.
7 — Dün lütfedip: «Benim divane ve hakir bir âşıkımsın!»
dedin ya. Artık ben Selimi gibi bir sultan oldum.

313
GAZEL

- 302 -

1 — Heı* ne kadar benim sevgilimsen de sana gönlümün


sırrını söylemem. Zira sırdaşım sen olduktan sonra
sır, bana düşman oldu.
2 — Bu mecruh gözümde senin hayalinin m-evcudiyetini
öğrendikten sonra canırmn rakibi olup onu parçalamak
istiyorum.
3 — Senin visalinle .bütün ıstıraplarımm sona ereceğini
bildiğim halde sana benim dert ortağım şensin diyecek
bir kadrim, biî- meziyetim yok.
4 — Demişsin ki «ya benim hicranıma razı ol, ya ölüme».
Ben ihtiyarıma sahip değilim ki bu ildsinden birini
seçeyim. Benim irade ve ihtiyarım sensin.
5 — Ey Selimi, sevgilinin hayali karşımda teressüm ettik­
çe gönlüme her gelen şey aşk ile gelir. Her sözüm ve
fikrim âşıkane olur.

314
GAZEL

- 303 -

1 — Gözyaşımdan başkfc âb-ı runı 3'^oktur. O da.her an bir


tarafa gidij^or.
2 — A y kadar güzel sevgilim, sana gönlümün derdini
acıyorsam İncinme. Bu söylenip durmaktan başka bir
şey yapamam ki...
3 — Küfür askerinin isyamnı açığa vurma. Bize o zülüf­
ten bir koku kâfidir.
4 — Canımı uğruna feda etmek istiyorum. Bundan başka
bir şey ne düşünüyor, ne istiyorum-.
5 — Servi boyunun ayağını öpmek için su gibi dört j^ana
baş vuruyor, aranıyorum,
S — Hasta, mahmur gözünün küfrü ile Selimî o kadar za­
yıfladı ki ipliğe döndü.

315
KA.SÎDE

- 304 -

1 — işte kâfir kirpikleri, yan bakışı önünde saf bağlamış.


Askerinin siyahlığını {sevad, kalabalık) gözlerindi
aksettirmiş.
2 — 0 güzel yüzün bir benzeri varsa o da kendi aksidir.
O da eğer karşısında ayna olursa.
3 — O tatlı dudakta vefa arama. Zira onun otuz iki incisi
cefa ile yetişip büyümüştür.
4 — O hat mıdır (yüzdeki ayva tüyleri) yoksa duda­
ğı rüzgârdan mı incindi? Hızır mıdır yoksa onun şe­
keri (dudağı) âb-ı hayattan mıdır?
5 — Ey gönül, o agızı artık cana teşbih etme. Gölgeni
kondurarak onun şekerini (dudağını) incitme.
6 — Ah ettiğim zaman yanan gönlümden yükselen duman
ah kıvılcımlariyle mücevherlenmiş bir hançerdir.
7 — O yarı sarhoş göz aklımın, dinimin yolunu vurdu.
Sanki onun kılavuzu güzeller (putlar) askerinin pa­
dişahıdır.
8■ — O cevr-ü cefa âleminin padişahı ki Şark Padişahı
onun âdi bir dilencisi olmaya can atar.
9 — Ey Ayaz tabiatlı, Mahmut yüzlü güzel; can ve gönül
mülkünü sen, ele geçirdin.
10 — Kahramanlık mülkünün öyle bahtlı hükümdarısın ki
gamze kılıcı ile her zaman bir başka mülkü fethedi­
yorsun.
11 — Okunun temreninin goncasından nerede güller açı­
lırsa orada hazan, arslan gözünün perdesinden olur,
1 2 — Zülfü onun yanağına âşıktır, o yüzden perişandır.
Fakat Allah cihanı yakmak için o zülfe bir ejder tav­
rı vermiştir.
1 3 — Her ne kadar bu derece zayıf bir av onu utandıra­
caksa da yine onun avcı gamzesinin oku ile ölmek
istiyorum.
1 4 — Böyle hattâ söz söylemeğe bile tenezzül etmiyen bir
dudağa nasıl sinesini (memesini) dokundurmuştur?
1 5 — Kimsenin kendi kadehinden şarap vermesi doğru de­
ğilse de gizli içtiği gönlümün kanı ona helâl olsun.
16 — Belâ mülkündeki gönül sahiplerinin harap gönülleri­
ni onun kahraman kirpikleri parça parça etti.
316
17 — A^enekşenin dimağı her ne kadar gül kokusu ile mu­
attar idi. Fakat yine, onun iki zülfünün kokusu ile di­
vane Idu. (Eskiden cinnet buhranlarmı gülsuyu ile
teskin ederlerdi).
18 — Ey alnı saadet burcunun mahı olan ve iki hilâle ben­
zeyen kaşları o ainin gölgesinde yetişen güzel,
19 — Senin köpeklerinin halkası içine karışabilen herkes,
Allaha yemin ederim ki, dokuz çarh çenberinden fa­
riğ olmuştur.
20 — Temiz ve doğru bir yürekle senin aşkına köle olana
binlerce Kayser ayak türabı olur.
21— .Gönül senin ayağının altında candan bastan geçtiği
anda ebedî saadet mülküne nail olur.
22 — Güzel kaşın her lâhza yeni bir işve gösteriyor, onun
bu sayısız ihsanları, beni mahcup ediyor.
23 — Kulağındaki halkayı hangi kuyumcunun yaptığım
bilsem onun kanını gönlümün ateşine dökerdim.
24 — Daha kollarıma yaslanmadan yüzün kızarıyor ve be­
ni azarlıyorsun.
25 — Diyorlar ki sabah rüzgârında senin visalinin bir ni­
şanesi varmış. Onun ruh veren nefesi ne zaman bize
erişir ki?..
26 — Serv, sana köle olarak karşında dikilip durdukça çi­
men güzelleri onu baş tacı ederler,
27 — Senin kölen olmayan herkes, daha beter olsun. Senin
yolunda toprak olmayan başın, toprak başına.
28 — Sana secde etmekten beni meneden zahidi minberin
üstünden tepe aşağı yere atmalıdır.
29 — Yüzünde daha ayva tüyleri bitmeden cihanı harap
ettin; ya can damarına onun neşterini yiyenlerin
hali ne olacak?
30 — Âciz, gönlü kan olanların ciğerine niçin naz ile her
gün yeni bir yara açıyorsun?
31 — Gönlün merhametlidir. Selim’in parlak inciye benze­
yen güzel şi’rinin yanıklığından onun ne kadar ıstı­
rap çektiğini anla. :
32 — Seni methederken kendi şairliğimden niye bahsede­
yim. Çünkü Husrev gibi nazım mülkü esasen bana
verilmiştir.
33 — Benim nazarımda gözyaşı lâ’li çok kıymetlidir. Gö­
züm toktur, altuna ihtiyacım yoktur.
34 — Böyle bir güzel yaratan Tanrıya kurban olayım ki bu
317
kılı kırk yaran akıl o güzelliğin tecelli etliği varlığa
hayran, oluyor.
35 — Ey canım, her ne kadar birçok güzelleri tavsif etmiş­
se de akıl, senin kemalini tavsif etmekte âcizdir.
36 — Eğer gönlümün derdini açığa vuruyorsam beni ayıp-
lama. Zira bu meyııs can ve gönül ne haldedir, biİmi-
yorsun.
36 — Senin saçına esir olan bu mahzun gönlün zayıf canı­
na perişanlığı reva görme.
.38 — Bir fidana benzeyen boyum, senin derdinin dikenle­
riyle örtülmüştür. Onun taze dağlarından taze güller
yetişiyor.
39 — Bu fani (toprak) vücud'üm senin gamından bir saman
çöpüne döndü. Ne zamana kadar fırtınalar onu savu­
rup duracak.
40 — Benim sarı yüzümü, gözyaşlarımı görenler bu âşıkın
sevgilisi hayli zalim imiş dediler.
41 — Senin lâ’le benzeyen dudağın öyle bir sihibraz ki A l­
lahına yemin verilse yine bir söz söylemiyor..
42 — Senin ayağının toprağı olmak suretiyle visalinden
hissedar olmak istiyorum. Cennet ile içindeki Kev-
seri istemiyorum.
43 — Sen benim için candan daha kıymetlisin. Hattâ ey
şahım Hezreti A li’ye ve Haşan ve Hüseyin’e yemin
ederim ki benim canım sensin.
44 — Allaha yemin ederim ki eğer razı olursam saltanat-
dan da çekilirim. Bu cihana,' onun süsüne püsüne
lânet olsun.
45 — Senin cefaların beni o kadar perişan etti ki... Bu ya­
ralı, gamlı gönlüme bir merhamet et.
46 — Âşıkına bir lütfet. Onun şiirlerinden utansan bile
emin ol ki o,, bu lûtfa lâyıktır.
47 — Anlıyorum ki benim bu sözlerime inanmıyorsun.
Öyle ise sözlerimi dua ile bitireyim.
48 — Gökteki bulut onu gölgelendirmediği zaman benim
gözlerimin perdesinden onun başına sayeban yapınız.
49 — Her bahar,, gül nikabını açıp göründülîçe,' bülbül de
onu methettikçe,
50 — Gönül sahipleri güzellerin aşkı ile hayat buldukça,.
aşkın nuru bu lâcivert göğü aydınlattıkça,
51 — Yarabbi, bütün ömrünce felekler başının üstünde cle-

318
girmen taşı gibi dönen Mecnun’un yüreğindeki yanış
aşkına,
52 — Yarabbi, Şirin'e olan vefası yüzünden serv ve sanev-
beri gözü görmeyen Ferhad’ın aşkı hürmetine,
53 — Onun ay yüzü güzellik nuru ile öyle parlasın ki her
seher parlak güneş ona âyinelik etsin.
54 — Her ne kadar tacı feleklerden daha üstün ise de yine
Selim’in başı gibi yüz baş senin ayak türabın olsun.
5 5 — Dokuz felek bir tek yıldızını dahi göstermediği zaman
orada senin kemalin terennüm etsin.
5 6 — Yarabbi artık sabrım kalmadı. Ya bana tahammül ver
yahut onun anber kokulu saçından bu kıvrımları aç.
k a s id e

■•305 -
1 — Ne güzel demrir o dem ki dertli bir arkadaş ile çi­
menlerde gezer, bü' gül yanaklı sevgiliyi hatırlaya­
rak ağlaya ağlaya menekşeler toplarız.
2 — Bahar geldi. Bülbül sevgiden perişan oldu, çıldırdı.
Bu da gönlü yaralı olanlara bir başka belâdır.
3 -— Her kuş nasıl bir gülistan isterse biz de sevgilinin di­
yarını öyle özlüyoruz! Herkes bir iş güç peşinde; bi­
zim işimiz de feryad-ü figan.
4 — Hasret gözyaşiD,ın seli uykumun yolunu kesti. Gözü­
mün önünde daima bir menekşe bahçesi var.
5 — Herkes gülistanda güller koparıp demet yaparken
ben kalender de köşeden bucaktan ayrılık dikenleri
topluyorum,
6 — Ümitsizlik, nâmuradlık köşesine çekilip oturmak is­
tiyorum, Fakat eyvah o sabır ve o iradeye malik de­
ğilim.,.
7 — İyi olayım, kötü ala.ymı. İşte ben buyum: Sinesi ya­
ralı bir. fakir, hakir bir mazlum.
9 — Talih ve ululuk sultanı, mülk ve devlet hakanı.., Her
müzün halini arzedeceğiz.
9 — Talih ve uluk sultanı, mülk ve revlet hakanı... Her
şah ve şehriyar onun yolu üzerinde birer dilencidir.
10 — Güzellik göğünün mahı, vefakâr sevgili., güneş onun
yolunun üzerinde bir zerre toz kadar hakirdir.
1 1 — b gönüllerde kıyametler koparan güzel; nazlı, işveli
gözleri ile can ve gönül üzerine her -in oklar yağdır­
maktadır.
12 — Ayaklarının toprağını çarhtan daha üstün tutanlar,
her; zaman onun kulu olmakla iftihar ederler.
]3 — Onun gibi bir ay, âleme ender doğar. Hattâ artık bir
benzeri dünyaya güç gelir.
14 — Ey Igönül, yüreğimden çık, onun kaşına ve gözüne
bale; ey gözüm, misk kokulu siyah saçlarla bezenmiş
bir! ay ve güneş gör.
15 — Ay; yüzlülerin şahı, bütün güzellerin emiri, ey her
namlı şanlı padişah. ayağının türabı olan güjzel,
16 — Gamzene; «Cefâdan başka bir işin yok, yoksa bize
daıigın mısın?» dedim. Derhal; «Evet» diye cevap
verdi. ’ ;
17 — Her ne karar misk ve anber, yanağının iki tarafın­
daki zülüflerinden koku almışsa da o zülüfleri insan
nasıl kıyar da göbek miskine benzetir?
18 — Senin güzeliğini Çin ressamlarının tasvirlerine nasıl
benzetebilirim. Bu güzelliğin nakş ve nigâr ile mü­
nasebeti yok ki...
19 — Eğer huzurunda bir âşık efgan ederse taaccüp etme.
Nerede gül varsa orada muhakkak ağlayan bir bül­
bül bulunur.
20 — Bütün büyüklerin yanında beni o kadar zelil ettin ki
benden senin diyarındaki köpekler bile arlanıyorlar.
21 — İn'saf et, kerem et; aşk uğrunda benim gibi hor hakir
olan bir âşık gördün mü? Söyle.
22 — Gönlüme bu kadar cefayı reva görme. Kâfir, seni
açıkça sevmekten başka ne günahım var?
23 — Senin gibi gönüller okşayan güzelden benim gibi
ümitli bir âşık ne lûtuflar bekler...
24 — Fazla baş ağrıttım. Artık duaya başlıyayım. Benim
gibi bir mahcup âşık elinden duadan ba.şka bir şey
gelmez.
25 — Her nevruzda toprak güller yetiştirdikçe, güzel yüzün
gözlerimin önünde her lâhza bir bahar yaşattıkça,
26 — Yarabbi, saçlarının nuriyle her geceyi gündüz yapan
Hazreti Peygamberin ve âl ve ashabının hürmetine,
27 — Saadetten; gençlikten, ömürden kâm alasın, her bü­
yük erhîr senin kölen olsun.
28 — Her ne kadar saçının teline bir âşıkm bağlanması
ayıp değilse de senin benden başka âşıkm olmasın.
29 — Her ne kadar Selimî’riin sana âşık olmasından arla­
nırsan da onun kıyamete kadar senden başka bir sev­
gilisi olmasın.
— SON —

You might also like