You are on page 1of 5

Karolenj El Yazmaları ve Otto El Yazmaları Arasındaki Benzerlikler ve Farklılıklar

Karolenj El Yazmaları ile Otto El Yazmalarına baktığımızda Otto sanatının, Karolenj


ve Romesk sanatları arasında bir geçiş olduğu için benzemeyen yanları olduğu gibi ortak
noktalarının da olduğunu görmekteyiz. Dinselliğin ön planda olması, Bizans sanatının
etkisinin iki sanat anlayışında da görülmesi, perspektif etkisinin olmayışı, mimarinin
kullanılması (farklı amaçlarla) gibi konularda benzerlikler göstermektedir. Farklılıklarına
baktığımızda ise; konuların çeşitliliği, kullanılan malzemelerin çeşitliliği, figürlerdeki hareket
algısı, mimarinin farklı amaçlar için kullanılması gibi konularda ayrıştıklarını görmekteyiz.
Bu sözlerimizi verdiğimiz örnekler üzerinden değerlendirmek istediğimizde, aşağıda yer alan
resimler üzerinden gidebiliriz.
Benzerlikler
Karolenj Sanatı Otto Sanatı

Lorsch İncilleri (778 – 820) Dünyanın Hâkimi İsa Gero Codexi (950-970) Dünyanın Hâkimi İsa

 İki örnekte de dinsellik ön plandadır ve durağan bir üslup görülmektedir.


 Örneklerde İsa’nın etrafını saran çemberde dört incil yazarının sembolleri
görülmektedir.
 İsa’nın başının arkasında yer alan Hale Bizans sanatının etkisinin göstermekle birlikte
kutsallığı da vurgulamaktadır.
 İki örnekte de tahtta yer alan kırmızı renk ve İsa’nın mavi elbisesi aynı olmakla
birlikte, kırmızı renk hakimiyeti, mavi renk ise gökselliği temsil etmektedir.
 İsa’nın oturuş biçimi, incili tutuşu, sağ eli ile kutsama işareti yaparken ki resmedilişi
ve bakışları neredeyse birebir aynıdır.
 Perspektif iki sanat anlayışında da görülmemektedir.
Faklılıklar

Karolenj Sanatı Otto Sanatı

Godascale İncili (781-83) Yüceltilen İsa, Minyatürü Registrum Gregorii (983 sonrası) Registrum (Papa) Gregorii

 Karolenj sanatında İşlenen konularda genellikle bir durağınlık görülürken Otto


sanatında konuların çeşitlendiği görmekteyiz.
 Otto sanatında figürlerin hareketli verilmeye çalışıldığı ve anlatılmak istenenin
yansıtılmaya çalışıldığı görülmektedir.
 Otto sanatında bu örnekte olduğu gibi hiyerarşinin vurgulanmak istendiği
anlaşılmaktadır. Figürler önem sıralamasına göre boyutlandırılırken Karolenj sanatının
genelinde ve örneğimizde bu durum gözlenememektedir.
 Karolenj sanatında bu örnekte olduğu gibi mimari genellikle alan doldurmak için
önem verilmeden işlenirken, bu durum Otto sanatında değişmektedir. Kullanılan
mimari alanlar çoğunlukla konuyla bağdaşmakta ve anlatılmak istenen konunun bir
parçası olabilmektedir.
 Otto sanatında elbiselerdeki kıvrımlar yansıtılmaya çalışılmış ve figürlerin birbirlerine
olan uzaklıkları düşünülerek derinlik verilmeye çalışılmıştır.
Yahuda’nın İhaneti
İncil’de yer alan bilgilere göre Başrahipler ve dinsel yorumcular İsa’yı ortadan
kaldırmak için bir yol arıyorlardı. Kâhinler İsa’yı ele vermesi için Yahuda’ya 30 gümüş para
vermek üzere anlaşmışlardı. Yahuda, yüksek kâhinler ve Ferisilerden oluşan bir kalabalıkla
birlikte İsa’yı bulmak için yola çıktı.Yahuda, İsa’yı nerede bulacağından emindi, fakat gece
vaktiydi, bu durumda daha önce İsa’yı hiç görmemiş askerlerin onu tanıyabilmeleri için
Yahuda onlara yardım etmek için bir işaret verecekti. Askerlere öpeceği kişinin İsa olduğu
söyleyerek onu tutuklamalarını ve gözetim altında almalarını söyler. Yahuda, İsa’yı
gördüğünde ve doğrudan ona gider ve İsa’ya selam vererek öper. İsa da ona, neden burada
olduğunu sorar ve kendisi yanıt vermiştir: “Yahuda, İnsanoğlunu bir öpücükle mi ihanet
ediyorsun?” (Luka 22:48).1 Kendisine ihanet edene söylediği tek söz bu oldu. İsa yemek
sırasında masada olan birinin kendisini ele vereceğini bilmesine rağmen sadece bunun
gerçekleşeceğini söylemiştir. İsa sonra kandil ve meşalelerin ışığına doğru ilerledi ve onlara
“Kimi arıyorsunuz?” dedi. Kalabalıktan “Nasıralı İsa’yı” diye cevap geldi. İsa cesurca
“Benim” dedi (Yuhanna 18:4, 5).2 Adamlar şaşkınlıkla geri geri gidip yere düştüler. Askerler
ayağa kalktı ve İsa’ya doğru ilerlediler. O zaman elçiler neler olduğunu anladı. İsa’ya
“Efendimiz, kılıçla vuralım mı?” diye sordular İsa daha cevap veremeden Petrus yanlarındaki
iki kılıçtan birini alıp savurarak başkâhinin hizmetkârı Malhus’un sağ kulağını kesti. İsa
Malhus’un kulağına dokundu ve yarasını iyileştirdi. Sonra da Petrus’a “Kılıcını yerine koy,
çünkü kılıç tutanların hepsi kılıçla yok olacak” dedi ardından kalabalığa dönerek “Bir
haydudun karşısına çıkar gibi kılıçlarla ve sopalarla mı beni tutuklamaya geldiniz? Her gün
mabette oturup Tanrı’nın sözünü öğretiyordum, beni tutuklamadınız. Fakat bütün bunlar,
peygamberlerin yazdıkları yerine gelsin diye olmuştur” demiştir. Askerler, İsa’yı yakalayıp
bağladığını göre elçiler kaçarlar. Daha sonra İsa çarmığa gerilerek öldürülür.

Codex Eghbert (980 civarı) Codex Eghbert (980 civarı)

Resim sanatına yansıyan örneğine baktığımızda, Yahuda’nın İsa’yı öpmek üzere


olduğu an bize yansıtılmaya çalışılmıştır. İsa’nın arkasında diğer havarilerini karşısında ise
onu yakalamaya gelenler yer almaktadır. İkinci resime baktığımızda ise İsa’nın çarmıktan
alınarak gömülme sahnesi yansıtılmaktadır. Bu iki sahneye genel olarak baktığımızda işlenen
motiflerde ve kıyafetlerdeki ortak üslup gözle görülmektedir.
Romanesk Toplumsal Yapısı
1
Luka İncili, 22. Bölüm, 48 kısım.
2
Yuhanna İncili, 18. Bölüm, 4 kısım, 5.
Bu dönemde Feodal sistemin ve tarikatların baskın gücüne tanık olmaktayız.
Tarikatların büyümesi, kilisenin güçlenmesi manastırların da gelişmesini beraberinde
getirmektedir. 1075’ten sonra Krallıklar parçalanmaya başlamıştır ve bu parçalanma
Avrupa’nın şekillenmesinde rol oynamaktadır. Krallıkların güçleri mülklere bağlı olduğundan
birleştirici güç görevini kiliseler almaktaydı. Feodel toplum üç tabakaya ayrılmıştır. Bunların
ilki din adamları, ikincisi savaşçılar ve üçüncü olarak köylülerden oluşmaktaydı. Bu dönemde
derebeyliklerle birlikte şövalyelik önem kazanır ve destan ve şarkılar şövalyeleri konu edinir.
Derebeyliklerde kiliselerin hakimiyeti olmasından dolayı şövalyeler ile aralarında bir güç
çatışması vardır. Baskıcı sistem sonucu halk kilisenin yanında yer almaya başlamıştır.
Ortaçağ’da genel olarak baktığımızda toplum bilincinden söz etmek pek mümkün
görünmemektedir. Kilisenin güçlenmesi ve halkın kiliseye bağlılığından dolayı kentlerin
oluşmasını sağlamıştır. Bu kentlerde Roma kenti özellikleri devam ederken zamanla ticaret ve
üretimin gelişmesiyle sanat merkezleri oluşmaya başlamıştır. Toplumdaki yeni gereksinimle
doğrultusunda kentin merkezine kilise, idari binalar, piskoposluk ve Pazar meydanları yer
almaya başlamıştır.

Romanesk Mimarisi Genel Özellikleri


Batı Roma ve Bizans binaların özelliklerini birleştiren Romanesk mimari, kalitesi,
kalın duvarları, yuvarlak kemerleri, beşik tonozları, büyük kuleleri ve dekoratif kemer sırası
ile bilinmektedir. Romanesk tarzında planlanan her türlü yapının – dini yapılar, şatolar
veya kuleler ilk bakışta insanda uyandırdığı his, güç ve aşırı sağlamlıktır. Yapılan her yapı
adeta birer kaleyi andırması için tasarlanarak, kendilerini daha fazla güvende hissetmek için
yapılmışlardır. Korunaklılığın amacı dış etkiler olsa da aynı zamanda kilisenin gücünü
göstermek ve çok gösterişli yapılar yapmaktır. Romanesk dönemde daha çok beşik tonoz
tercih edilmiştir. Her ne kadar taşıyıcı unsur olarak kullansalar da  payandalarda
yapıyı daha güzel göstermek için kullanılan unsurlardan bir tanesiydi. Çatıyı
desteklemek için kalın ve yüksek duvarlar kullanılması, Her yapının net tanımlanabilen bir
mimari forma sahip olması, Batı Roma tarzı yuvarlak kemer kullanımı, Küçük, dar ve sayıca
az pencereler, Kalın, ağır ve dekoratif sütunlar ile hem binaya destek hem de görsel etki
oluşturulmasının amaçlanması gibi genel özellikler vardır.

KAYNAKÇA
Kutsal Kitap: Eski ve Yeni Antlaşma (Tevrat, Zebur, İncil). Eski Antlaşma, 2001-2009.
Kitab-ı Mukaddes Şirketi; Yeni Antlaşma,1987, 1994, 2001, 2009.
Leland M. Roth, Mimarlığın Öyküsü: Öğeleri, Tarihi ve Anlamı, 2000.
Thomas Cosmades: İncil: Sevinç Getirici Haber - İncil'in Yunanca'dan çağdaş Türkçe'ye
çevirisi, Kutsal Söz Yayınları, 2010.

You might also like