Professional Documents
Culture Documents
Zihinsel Konsantrasyon
Zihinsel Konsantrasyon
www.aktiffelsefe.org
www.facebook/yeniyuksektepeyayinlari
www.instagram/yeniyuksektepeyayinlari
ERNEST E. WOOD
3. Baskı
İÇİNDEKİLER
I. Bölüm
YAYINCININ ÖNSÖZÜ.............................................................8
ÖNSÖZ....................................................................................... 10
II. Bölüm
YAZARIN ÖNSÖZÜ.......................... 11
III. Bölüm
YAŞAMDA BAŞARI.................................................................. 13
3.1 Sınırsız Fırsat........................................................................ 13
3.2 Başarı ve Konsantrasyon........................ .15
3.3 Daha Büyük Başarılar......................................................... 17
IV. Bölüm
SİHİRLİ KUTU..........................................................................21
4.1 Zihnin İlk Gücü..................................................................21
4.2 İradenin Keşfi..................................................................... 23
4.3 Düşünce Yolları...................................................................26
4.4 Düşüncenin Dört Yolu.......................................................30
4.5 Geri Çağırma Alıştırması..................................................32
V. Bölüm
KONSANTRASYONUN YARDIMCILARI ..........................38
5.1 Gerilmeden Dikkat........................................................... 38
5.2 Doğal İmgeler.......................................................................44
VI. Bölüm
DÜŞÜNCE ZİNCİRLERİ......................................................... 50
6.1 Yürüyen Zihin.....................................................................50
6.2 Zihin Dünyası.....................................................................54
6.3 Balığın Rotası....................................................................... 57
6.4 Ruh Hâlinin Gücü.............................................................. 58
6.5 Düşüncenin Kutuplaşması.................................................60
VII. Bölüm
GÜNLÜK YAŞAMDA KONSANTRASYON........................ .63
7.1 Dışsal ve İçsel Başarı............................................................ 63
7.2 Arzu Etmenin Aptallığı....................................................... 67
7.3 Güç Tasarrufu....................................................................... 72
7.4 Gerçek İş Eğlencedir............................................................ 76
7.5 Dört Büyük Düşman........................................................... 78
VIII. Bölüm
BEDENİN VE DUYULARIN KONTROLÜ.......................... 82
8.1 Nasıl Oturulmak?................................................................. 82
8.2 Beş Bedensel Alıştırma....................................................... 84
8.3 Neden Fiziksel Egzersizler?................................................ 91
8.4 Duyuların Kontrolü............................................................. 92
IX. Bölüm
DAVETSİZ GELEN FİKİRLERİN ENGELLENMESİ......... 95
9.1 Sizden Kaynaklanan Sorunlar.......... ...................... 95
9.2 Tek Bir Noktaya Odaklanmış Yaşam.... ............................ 97
9.3 Telepatik Davetsiz Konuklar............................................. 100
9.4 Çevrenin Etkisi................................................................... 102
X. Bölüm
KONSANTRASYON JİMNASTİKLERİ.............................. 105
10.1 Doğrudan ve Dolaylı Düşünme..................................... 105
10.2 Seri Alıştırmalar........................... 107
10.3 Kavrama Alıştırması........................................................ 108
10.4 Kendini Genişletme Alıştırmaları................................. 110
10.5 Zihinsel Emir Alıştırmaları............................................ 112
10.6 Konsantrasyon ve Çalışma............................................. 113
XI. Bölüm
MEDİTASYON NEDİR?.......................................................115
11.1 Konsantrasyon ve Meditasyon....................................115
i5
11.2 Meditasyon ve Deneyim................................................. 120
11.3 Meditasyon ve İnsan Evrimi........................................... 121
XII. Bölüm
MEDİTASYON YÖNTEMLERİ............................................ 126
12.1 Başlangıç Pratikleri......................................................... 126
12.2 Nesneler Üzerine Meditasyon....................................... 128
12.3 Pratik Alıştırmalar............ .............................................. 130
12.4 Erdemler Üzerine Meditasyon....................................... 131
12.5 Yasalar Üzerine Meditasyon........................................... 133
12.6 Dinsel Meditasyon........................................................... 134
12.7 Cümleler Üzerine Meditasyon....................................... 139
12.8 Yazma ve Konuşma İçin Meditasyon............................ 141
12.9 Entelektüel Meditasyon................................................... 142
XIII. Bölüm
MANTRALARLA MEDİTASYON....... ............................... 146
13.1 Mantraların Doğası......................................................... 146
13.2 Sri Krişna’ya Mantra....................................................... 147
13.3 Sri Krişna Üzerine Meditasyon...................................... 149
13.4 Omun Anlamı.................................................... 150
XIV. Bölüm
MEDİTASYONUN ENGELLERİ.......................................... 153
14.1 Üç Adım......... ......... 153
14.2 Arzulamaktan Vazgeçin.................................................. 154
14.3 Hocanın Gerekliliği......................................................... 156
14.4 Kendi İçine Meditasyon.................................................. 157
XV. Bölüm
KONTEMPLASYON...............................................................159
15.1 Düşüncenizin Zirvesi...................................................... 159
15.2 İlham...... .......................................................................... 160
15.3 Zihinsel Kontemplasyon......................................... 163
15.4 Açıklama....... .................................................................... 166
15.5 İbadetle İlgili Kontemplasyon...................................... ..170
15.6 Kontemplasyon ve İbadet............................................... 172
15.7 Benin Kontemplasyonu.................................................. 166
XVI. Bölüm
SONUÇ..................................................................................... 175
I. Bölüm
YAYINCININ ÖNSÖZÜ
Psikolojik-felsefi eserlerimize -öncekiler arasında,
Filozof Delia Steinberg Guzman’ın Mayanın Oyunları
ve Özgürlüğe Uçuş adlı kitaplarını sayabiliriz- bir yeni
sini daha ekliyoruz. Teozofi ve Doğu gelenekleri konu
sunda uzman yazar Ernest Wood’un bu eseri yaşamı
mızda büyük önem taşıyan konsantrasyon konusunu
pratik örnekler, egzersizler ve önerilerle destekleyerek
ele alıyor.
Çoğumuz zaman zaman zihnimizin dağınıklığından,
belirli bir konuya odaklanamamaktan şikâyet ederiz.
Motivasyonlarımızın zayıf olduğu veya başka engellerin
söz konusu olduğu durumlarda potansiyelimizin çok
azını kullanabiliriz. Yaşamımızın geneline baktığımızda
bu nedenlerle toplamda büyük bir zaman ve enerji kaybı
söz konusudur. Bu engellenemeyecek bir durum mudur?
Bu bizim mizacımız mıdır yoksa “psikolojik bir eğitim”
eksikliği mi söz konusudur? Gerçekten de birçok aracı,
cihazı mükemmel bir şekilde kullanabilmemize rağmen
psikolojimizi yeterince iyi tanımıyor, ona yeterince
hâkim olamıyor, dolayısıyla da onda oluşan sorunlar
karşısında çoğu kez belirleyici olamıyoruz. Elinizdeki
kitap, çeşitli egzersizlerin de yardımıyla zihnin çalışma
biçimini daha iyi tanıtan ve konsantrasyonu iyileştirmek
için yöntemler öneren değerli bir kaynaktır.
Bunun yanı sıra, düzenli, açık ve güçlü bir zihin sade
ce konsantrasyon için etkin bir araç olmakla kalmayıp
aynı zamanda kendi benliğimizi derinlemesine tanımak
için bir imkân sağlamaktadır. Ernest Wood’un kitabı bir
sonraki bu adımla ilgili olarak da bilgiler ve uygulamalar
önermektedir.
Bu eserin, kendini geliştirme yolunda aydınlatıcı olması
umuduyla iyi okumalar dileriz.
Editör
ÖNSÖZ
Ernest Wood, din ve eğitim alanlarında hem yazar hem
de eğitmen olarak çok iyi bilinir. Onun çalışmaları her
zaman dikkatli ve özenli olmuştur. Konsantrasyon üzeri
ne pratik bir yöntem onun oldukça donanımlı olduğu bir
konudur. Bu küçük çalışma işini ciddiye alan öğrenciye
büyük katkı sağlayacaktır. İyi bir şekilde planlandığı,
etkin bir şekilde yürütüldüğü ve uygulandığında, böyle
bir bilimsel eserden ortaya çıkan en önemli gerçekse, bu
konsantrasyon çalışmanın uygulayanda fiziksel, zihin
sel ya da ahlaki en ufak bir zararı olmamasıdır. İşte bu
yüzden, zihninin kontrolünü eline almak isteyen herke
se tüm kalbimle bu eseri tavsiye ediyorum.
Annie Besant
II. Bölüm
YAZARIN ÖNSÖZÜ
Bu kitap birçok dilde öyle çok baskı yaptı ki uzun süre
önce artık takip etmeyi bıraktım. Birçok ülkede toplam
da çeyrek milyonun üzerinde bir satış gerçekleşti. Talep
ten dolayı, diğer ülkelerde de yayımlanmasını umduğum
bu Hintçe basılmış 9. versiyonu tekrar gözden geçirdim.
Kitaptaki alıştırmaları veya felsefeyi değiştirmek için bir
sebep görmüyorum ama onları öncekilerine göre çok
daha iyi açıkladığımı düşünüyorum.
Kitap pratik bir uygulama kitabı olarak düşünüldü. Öyle
ki bunu bir okuma kitabı yerine altı aylık bir kurs olarak
düşünen öğrenci bundan çok daha fazla yarar sağlaya
caktır. Hevesli olan öğrenci kursun sonunda bir sonra
ki adımda ne yapacağını kesin olarak bilecektir. Bunu
meditasyon için genel bir yardım olarak görenler de
okurken ondan faydalanacak, özellikle de kendileri için
uygun olan kısımlardan yararlanacaktır.
Rasyonel düşünen pek çok insan, içsel anlamda kendi
mi geliştirerek yakın veya uzak gelecekte yapabilecek
lerime dair görüşlerimin son derece abartılı olduğunu
düşünebilir. Onları temin ederim ki bunlar Doğunun
ve Batının pratik mistisizmiyle mükemmel bir uyum
içindedir ve tanıma şerefine eriştiğim pek çok uzmanın
tecrübesiyle de tutarlıdır.
Ernest Wood, 1949
12
III. Bölüm
YAŞAMDA BAŞARI
I
memeli ve başkasına da şiddet gösterilmesini istememe-
lidir.
4 Durağanlık hâli
5 Denge hâli
V. Bölüm
KONSANTRASYONUN
YARDIMCILARI
! 39
Ani bir şekilde değil de yavaşça oturun. Böylece kalp
atışınız bozulmaz. Sakince vücudunuzu dengeye alın,
düzenli ve sakin nefesinizin farkına varın. Dikkatinizi
koklama, tat alma, görme, dokunma ve işitme duyula
rınıza hitap eden nesnelerden çekip seçtiğiniz konuya
verin.
I
ya da hayvan bunlara pek dikkat etmez. Onla
rın zihinleri dış bir tahrikle ya da bedenlerinden
yükselen fiziksel açlığın verdiği acıyı gidermek
için harekete zorlanır.
5.2.1 Öz güven
Öz güven, kendi zihinsel yeteneğinizin sürekliliğine ve
artışına inanmaktır. Bu, kuruntu değildir. Bu, bilgidir,
şeylerin yapısında bir istikrar olduğunun bilgisidir.
ay, vb
beyazlık
çamaşırhane
İnek
sivri uçlar
boynuzlar
r kırmızı palto
şeytan
v zalimlik, vb
I 61
Ayrıca, iç içe geçmiş üçgenlerden oluşan iyi bili
nen bir sembolü de aklıma getirir. Birçok sembol
bilimci bu sembolü sükûnet hâlindeki gücün
değil de üçlü zihnin (irade, aşk ve düşünce) üçlü
dünya (madde, güç ve yasa) ile uyumlu ya da
dengeli bir birlikteliği olarak yorumlar.
|64
lik, başarı için bir anahtardır, o bizim alet çantamızdır.
Erdemler olmadan gerçek başarı ve yücelik olmadan da
erdemler olmaz. Bunlar dinî duygular olmayıp madde
sel ve psikolojik gerçeklerdir çünkü erdemliliğin alter
natifi, bir çeşit yaşamdan çekilme şekli olan bencillik ve
karakterin zayıflığını ve sığlığını gösteren dışsal şeylere
bağlılığın sonucudur. îçsel başarı olmadan dışsal başa
rılar zayıf ve kısa ömürlü olur. Tıpkı para kazanıp sonra
da bunun keyfini sürerken hasta olan insanlar gibi. Bu
sadece keyfe düşkünlük meselesi değildir. Eğer başarı
nız konumunuza, gücünüze, makamınıza ve kendinizi
güvende hissetmeye bağlıysa sakin ve güçlü olamazsınız.
Dışsal şeylere olan düşkünlüğünüz sizi onlara bağımlı
kılar ve durumlar değiştikçe de bu bağımlılık sizi onlar
için endişe duymaya, sıkıntıya ve strese sevk eder. Bu
yüzden, erdemli olmadan büyüklük, başkalarına karşı
iyi niyet dolu güçlü bir iradenin içsel başarısı olmadan
da dışsal başarı olmaz. İç güç olmadan elde edilen dışsal
başarı bir yanılsamadan ibarettir.
Başarı, neyi nasıl aradığınıza bağlıdır. Eğer herhangi bir
şeyde başarılı olacağınızı söylerseniz, amacınız ne kadar
yüksek olursa olsun, iradeniz erdemlilik ya da yaşamın
kaçınılmaz yasası olan birlik esaslarıyla uyum içindeyse,
şüphesiz o şeyde başarılı olursunuz. Eğer değilse, kesin
likle başaramazsınız. Sadece dıştan gelen şeylerin çeki
ciliğine kapılır ve o an için egemen arzunuz neyse onu
yerine getirirsiniz.
Eğer aradığınız şey bedenin, duyuların ve hatta zihnin
gereksiz tatminiyse “Başaracağım!” diyemezsiniz çünkü
düşük bir hayata ait zevklerin kölesi olursunuz ve duyu
nesnelerinin çektiği yere sürüklenirsiniz. Ama derse
niz ki “Güçlü olacağım, seveceğim; bilgili olacağım.” o
zaman onu aramak için doğru yolu seçmelisiniz ve siz
daha güçlü ve daha özgür olduğunuz için başkaları
nın da böyle olmasını sağlamalısınız. Sizde başkalarına
verecek çok sevgi olduğundan onlar da daha sevgi dolu
olacak, bilgi size geldiği için onlar da daha bilgili olacak.
Fakir insanlar arasında yaşayan zengin bir insan gerçek
te zengin değildir, bu bir yanılsamadır. Başkalarından
üstün olmak adına kibirli bir şekilde gücü elinizde tutar
ve onlardan esirgerseniz yaşamın temel yasasına uymaz,
kibir duygusunun da kölesi olursunuz. Eğer bilgi arayı
şınızdaki amacınız öne çıkmak ve kendinizi üstün
hissetmekse ya da başkalarının sevgisini sırf onlar sizin
hakkınızda iyi şeyler düşünsün, sizden güzel bir şekil
de bahsetsin, arkadaşınız olmak istesin diye kazanmak
isterseniz, yine yaşamın temel yasasına uymaz ve kibir
duygusunun kölesi olursunuz. Dahası bu kibir yaşamın
beklenmedik müdahaleleriyle engellendiğinde, kıskanç
lık, haset, kızgınlık ve öfkeye dönüşür. Koşulların çelişki
rüzgârlarında yıpranırsınız, arzular okyanusunda boğu
lursunuz ve “Başaracağım.”6 diyemezsiniz.
Dahası, eğer duyuların tatminini ve bedenin konforu
nu ararsanız bir köle olursunuz. Arzular ve pişman
lıklarla yozlaşmış olarak içinizde ne huzur ne de güç
kalır. Doğrusunu söylemek gerekirse, tüm araçlarınızı
(bedeninizi, duygularınızı ve zihninizi) düzenli etkinlik
6 Üstünlük kompleksinden daha can sıkıcı bir şey yoktur. Ne ka
dar üzücüdür bizden daha aşağılarda olan milyonlarca insanı dü
şünmek ve itibarlarını kazanmak için yürümeleri gereken acılı ve
uzun yolu hatırlamak.
I 66
için eğitmelisiniz. Bu araçlardan tembellik, uyuşukluk,
endişe ve her çeşit heyecanın izini silmelisiniz. Böylece,
kendi çalıştıkları alanlarda iradenizi uygulayabileceğiniz
mükemmel araçlara dönüşürler.
Yapılması gereken ilk şey ruh hâlinizi seçmektir. Ardın
dan, herhangi bir şekilde aklınızı karıştırabilecek her şeyi
ortadan kaldırın. Öfke, kızgınlık, gerginlik, belirsizlik ve
korkudan hiçbir iz kalmamasına çalışmalısınız. Zihin bu
niteliklere sahip olduğunda bu duyguların zihne dolma
sına izin verilirse, gerçek bir iradi uygulama ve tutarlı
bir ruh hâli olmaz. Zihni kontrol etme alıştırmasındaki
başarı ruh hâlinin istikrarlı olmasına bağlıdır. Eğer hâlâ
daha yaşam kazaları denilen öfke, gerginlik ve korkuyla
savrulacak kadar kişiliğiniz olgun değilse başaramaz
sınız. Başarmanız için değişken ruh hâlleri ve başıboş
bir zihinden daha iyi bir şeyle kendinize hükmetmeniz
gerekir. Sadece saf, iyi, güzel ve sakin şeyler kalıcıdır.
Kibir, öfke, korku ve bunun gibi şeylerin hepsi sarsıl
maların ve geçiciliğin temelidir. Bu yüzden seçeceğiniz
ruh hâlinin, elinizden gelenin en iyisi neyse onunla ve
en fedakâr idealinizle uyumlu olması gerekir. Ancak
sadece kendiniz için değil diğerlerine karşı da fedakâr
olmalısınız. Artık yaşamı, başkalarıyla savaşmak ya da
başkalarını kontrol etme arzusu olarak görmemelisiniz.
Eğer amacınız yavaş yavaş kendinizin efendisi olmak ve
güçlerinizi tam olarak geliştirmekse, başkalarına karşı
olası tek tutumunuz, kendiniz için elde ettiğiniz özgür
lük ve gücü iyi niyetli bir şekilde onlarla paylaşmaktır.
7.2 Arzu Etmenin Aptallığı
Arzu etmekten vazgeçmek zorundasınız çünkü hem
arzu edip hem de iradenizi kullanamazsınız. Bu ikisi
birbirinden tamamen ayrı şeylerdir. Daha önce bir kale
mi elinize almanın ya da almamanın irade ile ilgisinden
bahsetmiştim. Şunun anlaşılması gerekir ki arzu etmek
te ısrar etmek sadece zaman kaybı değil, aynı zaman
da zararlı duygulara da bir davettir. Bu, yolda dimdik
yürümek yerine kamburunuzu çıkarıp yürümek gibidir.
Pozitif bir ruhun şeylere, olaylara ve insanlara karşı tek
makul tavrı onları olduğu gibi kabul etmektir (onların
farklı olmalarını istemez) ve ardından da ne yapacağını
za karar verin. İstemek ile arzu etmeyi birbiriyle karış
tırmıyorum. Basit bir arzunun değil sakin bir yargının
sonucu bir şeye sahip olmayı ya da eyleme geçmeyi
isteyebilirsiniz. “Bunu istiyorum.” dediğinizde bile “İsti
yor muyum?” diye tekrar sorun. Bu düşünceli sezgisel
hâl sonucu ortaya çıkan istek net ve güçlü bir duyguya
dönüşür, bu da ruh hâlinizi kutuplaştırmanız için kulla
nılabilir.7
1.1.1 Sakin Karar Verme
Sakince karar vermek önemli bir konu olduğu için bunu
bir durumla anlatacak, grafikle gösterecek ve bir soruyla
açıklayacağım.
Durum
İşitme, görme, dokunma, tat alma, koklama veya tele-
7 Yanlış anlamaya neden olmamak için şunu açıklığa kavuştur
malıyım ki istemek küçük şeyleri de içerir. Biri “Bugün tenime uy
gun bir ipek giymek istiyorum.” dediğinde, ben de “Onu mu istiyor
sun?” diye sorarım. Yanıt “İstiyor muyum? Evet, istiyorum.” olur.
“İyi, o zaman bu sizin genel amacınızla uyumlu.” Bu küçük bir şey
değildir, zaten küçük bir şey yoktur. Bu ipek, ruhunuza, onun de
rinlerine, hatta farkında bile olmadığınız daha öte derinlerine do
kunur. Nicelik ya da büyüklük değil, nitelik ruha ve benliğe aittir
pati yoluyla dışarıdan edinilen izlenimler bize etki eder
ve belli bir derinliğe kadar içimize işledikten sonra onla
ra tepki veririz. Bu süreçler, bazı psikologlar tarafından
“aferent” (içeri ileten) ve ‘ eferent” (dışarı götüren) olarak
adlandırılır. Ancak “aferent’m durduğu ve “eferent”in
başladığı bir nokta vardır ve bu, ben ya da sizsiniz.
Şema
Aı
Oluşan Tepid
>
II* t r »
fi*
II* » r r-
>
Şekil 7.1: Zihnin Derinlikleri
i 89
5) Çenenizi ileriye ve geriye doğru çıkartın ama seviye
sini değiştirmeyin,
6) Başınızı dikeyliğini bozmadan biraz sola ve sağa
kaydırın. Son olarak tekrar boynunuzu esnetin ve tekrar
eski konumuna yumuşak bir şekilde geri getirin.
Boyun için başka güzel bir alıştırma da elleriniz dizi
nizde oturmuş vaziyette yavaşça üst kısmınızla daireler
çizmektir. Bu esnada boynunuzu tamamıyla rahat bıra
kın, o zaman ağırlığın etkisiyle başınız da daireler çize
cektir. Bu alıştırmaya öne eğilip başlayın. Boyun ağırlı
ğından dolayı geri çekerken bırakın başınız öne düşsün,
bu esneme hissi verecektir. Sonra baş kısmınızı yavaşça
döndürün. Sağ omuz aşağı düşerken gevşemiş olan baş
da o tarafa doğru yatar. Bunu her iki yönde de birkaç
kez yapın. Baş öndeyken rahatlamış olan tüm yüzü
-zorlamadan- çeneyi, dudakları, şakakları hepsini rahat
durumda titreterek sallamak iyi bir kapanış olur.
Gözler içinse, başınızı hareket ettirmeden otururken
bakışlarınız yavaşça ve düzenli olarak karşıdaki duvarın
veya geniş bir nesnenin dış hattını ilk önce bir yöne sonra
diğer yöne doğru süzsün. Baktığınız yönü değiştirmeye
her karar verdiğinizde gözünüzü bir süreliğine sıkıca
kapatın. Yukarıya ve aşağıya, karşıya ve köşelere, her iki
yöne daireler çizerek dolaşın gözünüzle. Bu alıştırmanın
bir başka çeşidi de şudur: Yakın bir nesneye bakın ve
daha sonra onun biraz daha ötesinde bir şeye, diğer bir
deyişle, daha yakından başlayarak giderek daha uzağa
bakın ve bunun tam tersini yapın ama düzensiz ve
atlayarak değil yavaş hareketlerle. Genelde göz sağlığı
için 5-6 metreden ilerisini göremediğiniz bir odada
oturmayın çünkü bir şeyi düşünürken durduğunuzda
bu uzaklığa bakarsınız. Eğer küçük bir odadaysanız
“duvarın içinden bakmayı” öğrenin. Bazen çocuklar
öğretmen soru sorduğunda tavana bakar ve öğretmenler
de bilmeden azarlar: “Bana bak, tavana değil, yanıt orda
yazmıyor.” Bu, çocuğu düşünmek için daha zor durumda
bırakır ve belki de gözlerine bile zarar verebilir.
Yukarıdaki alıştırmaları boş zamanlarınızda yapabilirsi
niz. Her zaman sizin iyi hissetmenizi sağlayacaklardır. O
kadar muhteşemlerdir ki kendini kötü ve mutsuz hisse
den birine “Sadece bazılarını yap, özellikle boyun alıştır
malarını ve nasıl hissettiğini gör.” diyorum.
8.3 Neden Fiziksel Egzersizler?
“Neden bir kişi zihinsel konsantrasyon çalışmasında
fiziksel egzersiz yapmalı?” sorusu akla geliyor. Fiziksel
egzersiz gerekli değildir ama öğrencinin zamanı varsa
ve kararlıysa fiziksel egzersiz nefes alma, oturuş ve sinir
sistemindeki kötü alışkanlıkları düzeltmek için öneri
lir. Bedenin gelişimi doğanın sunduğu koşullar altında
meydana gelmiştir. Sağlıklı ya da uyumlu olanlar yaşam
da kalıp korunurken sağlıksız, ahenksiz vasıflardan
vazgeçildi ve onlar yok oldular. Ama şu anda modern
insan bedenini ölçüsüz, dengesiz ve uyumsuz gelişimler
ve davranışlar için kullanıyor. Ancak birkaç özel alış
tırmayla bunları düzeltebilir. Bedene uygulayacağımız
hiçbir şey zihnin güçlerini ya da olgunlaşmasını geliş
tirmez fakat bazen bedensel uyumsuzluk zihinsel alış
tırmaların yapılmasını zorlaştırır. Yine de dikkatimizi
bedene vermektense zihinsel güçlerin gelişimi için çalış
mak daha iyidir.
8.4 Duyuların Kontrolü
Bu bölümde verilen fiziksel egzersizleri bir ay boyunca
yaptıktan sonra sakin oturabilmenize, bedeninizin daha
hafif ve canlı olmasına ve sabahları kedi gibi uyanabil-
menize rağmen, konsantrasyon ya da meditasyon esna
sında dış etkenler hâlâ daha sizi rahatsız edebilir. Örne
ğin, gürültü dikkatinizi dağıtabilir. Bu durumda aşağıda
yazılanları bir ay boyunca her gün yapmak için on beş
dakikanızı ayırın.
i96
düşüncenin baskısı davetsiz konuk konumundadır.
Bu yüzden, zihinsel ve duygusal çalkantıları besleyen bu
ilişkilendirmeleri zayıflatıp yok etmeniz istenir. Bunun
için, sizi kızdıran ya da pohpohlayan kişi ya da şeyleri
kişisel yaşamınızın bir uzantısı olarak görmek yerine,
onları kendi kaderlerini çizerken yardımcı ya da engel
olabileceğiniz kişi ya da şeyler olarak görmelisiniz.
Pratikte bu şu anlama gelir: Başkalarının hareketlerini,
niyetlerini, sözlerini ya da davranışlarını, sizin kendi
yaşamınızı ya da ilgi alanınızı etkilediği şekilde değil,
onların kendi yaşamlarını ve kendi ilgi alanlarını etki
lediği şekilde değerlendirme alışkanlığı geliştirmelisiniz.
Bu alışkanlıkla kazanılan bencillikten uzak yaşam biçimi
kişisel düşüncelerin birikimini engeller. Nitekim, böyle
bir yaşam biçimi ciddiyetle ele alınmadığı takdirde tam
bir konsantrasyon sağlamak da mümkün olmaz. Düşün
ce seviyeleri konsantrasyon esnasında ve günlük yaşa
mın geri kalanında birbirini etkiler. Dolayısıyla endişe
yi, açgözlülüğü, kıskançlığı, hırsı, öfkeyi, korkuyu, kibri
ve asabiyeti büyük oranda günlük yaşamınızdan çıkara
bilirseniz, bu durum konsantrasyonunuz için o denli iyi
olacaktır.
9.2 Tek Bir Noktaya Odaklanmış Yaşam
Eğer zaten “Başaracağım.” dediyseniz, başarırsınız ve
etrafınızdaki boş alanları dolduran davetsiz fikirlerin
büyük bir kısmını oluşturan, yukarıda bahsettiğimiz
tarzdaki düşünce ve hisler tarafından konsantrasyonu
nuz bölünmez. “Başaracağım!” dediyseniz belli düşün
celerin davetsiz olarak gelmemesini dileyemezsiniz bile.
Eğer kendinizi herhangi bir zamanda bunu dilerken
bulursanız bilin ki gerçek anlamda ‘İradeyle yapaca
ğım.” dememişsinizdir.
O hâlde yaşamınızın gerçeklerini düzenlemeye girişin.
“(1) Hayattaki öncelikli amacınız nedir, (2) görev, haklı
neşe, eğlence ve zayıflıklar ya da o an üstesinden gele
bilecek kadar kendinizi güçlü hissetmediğiniz eğilimler
nedeniyle hangi ikincil amaçlara ihtiyaç duyuyorsunuz,
(3) gücünüz dâhilindeki şeyler nelerdir, bunlar ne ölçü
de gücünüz dâhilinde ve gücünüzü aşan şeyler nelerdir,
(4) gücünüzün yettiği şeyleri ne şekilde amacınıza uyar
layabilirsiniz ve yolunuza çıkan şeyleri amacınıza uygun
nasıl kullanabilirsiniz?” bunlara karar verin. Bunlar
dan birincisi, zihninizi konsantrasyona adadığınız süre
boyunca sizin tek amacınız olacaktır. İkincisi günlük
yaşamınızın büyük bir bölümünü oluşturacak, üçüncü-
sü sizin ilk iki maddeyi sakince ve akıllıca yürütebilme-
nizi sağlayacak; böylece gücünüzü aşan bir yük altında
ezilmeyeceğiniz gibi, gerçekten aşabileceğiniz ya da atla
tabileceğiniz engeller tarafından da moraliniz bozulma
yacaktır.
Sabah uyanınca oturun ve sizi o gün nelerin bekledi
ğini düşünün. Aklınıza gelen her durumda kendinize
şunları sorun: “Bu benim ilk amacıma hizmet ediyor
mu? Bu benim ikincil amaçlarıma mı ait? Bu durumu
kullanmaya ya da değiştirmeye gücüm ne ölçüde yeter?
Bu durumdan nasıl faydalanabilirim?” Gün bittiğinde
aynı listenin üzerinden tekrar geçin ve kendinize şunları
sorun: “Bu durumu kendi ilk amacım için mi yoksa ikin
cil amacım için mi kullandım? Olaya ne ölçüde gücüm
yetti? Ondan nasıl faydalandım?”
I 98
Günlük pratiğinize başlamak için oturduğunuzda, bu
davetsiz düşünceler sizde çok sıkıntı yaratıyorsa, kendi
nize şu soruyu sorun ve adım adım yanıtlayın: “Ne
yapmak üzereyim?” “Şunu ve şunu yapacağım. Sonra
şunu ve şunu yapacağım.” Sonra şunu sorun: “Neden
şunu ve şunu yapmak üzereyim?” Yanıtlayın: “Şu ve şu
nedenle.” İkinci olarak şunu düşünün: “Günlük yaşa
mımdaki işim ne?” Kısaca bir gözden geçirip, kesin ve
açık olarak şu fikri oturtun: “Konsantrasyon için ayır
dığım bu zamanda, bu beni ilgilendirmiyor.” Son olarak
şunu düşünün ve yanıtlayın: “Hangi düşünceler beni şu
anda rahatsız ediyor?” Örneğin: “Mr. Ponsonby benim
le kötü konuştu; oğlum sözümü dinlemedi; babam beni
yanlış anladı; biraz para kaybettim; para çaldırdım; işi
alamamaktan korkuyorum; sigara içmek, bir şey içmek
ya da sakız çiğnemek istiyorum; çok sıcak ya da çok
soğuk olmasa keşke; merak ediyorum, şunu şunu kaza
nabilecek miyim; üst rütbeli subayımın benim yete
neklerimin daha fazla farkına varmasını nasıl sağlarım;
oğlumun ya da karımın hasta olmamasını isterdim; ah,
ne zaman başarılı olacağım; ilerleme kaydediyor muyum
acaba; bu sinekler de rahatsız etmese.”
Tüm bunların gözden geçirilmek üzere ortaya çıkmala
rına izin verin. Onları aceleci ve kızgın bir azarlamayla
kötüleştirmeyin, bunun yerine sessizce her birine şunla
rı söyleyin: “Günaydınlar efendim, umarım iyisinizdir.
İşinizin zorlayıcı olduğuna hiç kuşku yok. Günümün
tamamında ciddi şekilde işle meşgul olacağım ve sizi de
tam anlamıyla tatmin etmek istiyorum fakat önümüzde
ki şu bir saat başka bir işle meşgulüm. Günaydınlar.” Bu
şekilde kibar davranılan misafirler kendilerini, sessizce
başlarını eğerek çıkmak zorunda hissederler. Yaşamı
nızı düzenlerken onlara da yer ayırdığınızı hissederler.
Gün boyu, onlarla anlaştığınız küçük emeklilik maaşıyla
ölene kadar huzur içinde geçinip giderler.
Konsantrasyon çabanız esnasında sizi rahatsız etmek
için davetsiz gelen bu tip düşüncelerin nedeni, duygula
ra ve düşüncelere açık kapı bırakmaktır. Eğer hâlâ davet
siz konuk gelmekte ısrar ediyorsa onu bir dakikalığına
dikkate almak için duraksayın.
Ona şöyle söyleyin: “Hadi ama, şu an ilgimi dağıt
ma. Bu öğleden sonra saat beşte sana dikkatimi vere
ceğim.” Sözünüzü tutun ve verdiğiniz saatte düşüne
rek bir çözüm bulun. Düşünün, gücünüzün yettiği bir
durum mu, yoksa gücünüzü aşıyor mu? Eğer gücünü
zün yettiği bir şeyse onu hafifletmek için bir şey yapma
ya karar verin, eğer onu hafifletmek gücünüzü aşıyorsa
sonuç olarak onun sizi ilgilendirmediği ve bu konu
yu bir daha düşünmeyeceğiniz yönünde karar verin.
I 102
za gerek yok ama dış faktörlerden etkilenmeden dura
mıyorsanız bu sayacaklarımla bu durumu aza indirge
yebilirsiniz: Normalde başka hiçbir amaç için kullanıl
mayan bir odayı bu pratik için ayırın. O odayı kendiniz
temiz tutun, bu işi üstlenecek hizmetçiler tutmayın.
Odanın ortasına oturun, önünüze üzerinde düşünmek
istediğiniz herhangi bir fikir ya da nesnenin resmini,
şeklini ya da sembolünü yerleştirin (eğer bu tarz şekille
re karşı değilseniz). Pencereye arkanız dönük oturun ve
günlük giysilerinizi dışarıda bırakın. Odaya girmeden
önce, tercihe göre mümkünse yün olmayan özel bir giysi
giyin. Odaya para, çakı ya da anahtar sokmayın. Odada
özel bir kol saati ya da küçük bir saat, kalem ve kâğıt
bulundurun. Eğer hava çok soğuk değilse, ayaklarını
zı girmeden önce iyice yıkayın ve çıplak ayakla odaya
girin. Vücudu ve bacakları da bol soğuk suyla yıkamak
en iyisidir. Tüm bunlar, iş yaşamında kullanılan ya da
diğer insanlar tarafından çok kez ellenmiş olan nesne
lerin yaydıklarıyla direkt iletişime geçmenizi engelle
yecektir, aynı zamanda gezgin düşüncelerle aranıza bir
duvar örecektir.
Fakat neredeyse bunların hepsi, eğer siz kendinize tam
anlamıyla “İradeyle yapacağım.” demişseniz, gereksiz
dir. “İradeyle yapacağım.” dediyseniz, yaptığınız şeyle
ilgili olarak, her zaman ve her durumda (1) konsant
rasyon pratiğinizle ilişkili olarak diğer insanların ilişki-
lendirmelerini kendi zihninizde oluşturmamak için, (2)
kendi konsantrasyonunuzla ve onun yer ve zamanıyla
ilgili olarak telepatik ilişkiler kurmamak için, makul bir
temizliği ve önemli ölçüde bir sessizliği koruyabilirsiniz.
Mr. Smith saatine bakıp Mr. Jones’a şöyle demeye başla
masın: “Ah, Mr. Robinson tam şu anda, bahçesindeki
küçük çadırında konsantrasyon pratiğini yapıyor olsa
gerek.”
X. Bölüm
KONSANTRASYON
JİMNASTİKLERİ
Daha eğitimli bir kişi ise neredeyse düze yakın bir çizgi
de sonuca ulaşacaktır. O hâlde biz de hareket hâlindeki
konsantrasyonu güçlendirmek için planlanmış bir dizi
deney yapalım.
10.2 Seri Alıştırmalar
Dizgicinin notu: Başlamadan önce konsantrasyon duru
muna geçiniz.
5. Alıştırma: Odaya bakının, çeşitli nesneleri sırasıyla
fark edin. Gözlerinizi kapatın ve zihninizde bu nesneleri
tekrar görmeye çalışın. Aynı şeyi alfabenin harfleri için
de yapın. Yunan, Rus, İbrani ve Sanskrit alfabeleri gibi
elde edebileceğiniz herhangi bir farklı alfabeyle de bunu
deneyin.
6. Alıştırma: Tanıdık bir caddede zihinsel olarak yürü
yüşe çıkın, tüm ayrıntıları hatırlamaya çalışın ve aynı
yoldan geri dönün.
7. Alıştırma: Bir güne dair deneyimlerinizin bir kısmını
imgesel olarak tekrar yaşayın.
8. Alıştırma: Aşina olduğunuz bir nesneyle bağlantı
lı bir dizi nedenden geriye doğru izleme. Örneğin, bir
saat. Akrep ve yelkovanın hareketini görür ve “tik tak”
sesini işitirsiniz ve bunun nedenini sorarsınız. Böylece
saatin nereden nereye geldiğini görürsünüz, parçaları
nın yapıldığı, malzemelerinin üretildiği fabrikaya kadar
gidersiniz. Hindistanda benim sorumluluğumda olan
bazı okullarda 3. sınıf öğrencilerine “Gömleğin Öyküsü”
adlı bir ders verdim. Bazen bu ders 20 ders saati tuttu.
Böylece çocuklar şunu görmüş oldu: Üzerlerine basitçe
geçirmiş oldukları bir gömlekle, sosyal açıdan, bazıları
dünyanın uzak bölgelerinden olan yüzlerce insanla bir
bağ kurmuş oldular. Bu dersi verirken niyetim karşılıklı
sosyal duygular uyandırmaktı ama tabii ardışık düşün
me konusunda da iyi bir eğitim olmuş oldu.
Yukarıdaki alıştırmalarda kesin bir doğruya ulaşmak
şart değil. Amaç, sürekli aktif bir konsantrasyon geliş
tirmektir. Şüphesiz ki başlamadan önce konsantrasyon
durumuna geçmeyi unutmayacaksınız.
10.3 Kavrama Alıştırması
9. Alıştırma: Buna “konsantrasyon genişletmesi” dene
bilir. Bir gün bir öğrencimden beş köşeli bir yıldız hayal
etmesini istedim ve ne gördüğünü sordum. Bir kerede
göremediğini söyledi ama bir çeşit zihinsel astigmatlık
söz konusuydu; bir ya da iki köşeyi çok net görebilirken
diğer köşeler, tarif ettiğine göre “odak dışı” ya da “görüş
alanı dışındaydı. Bunun üzerine, net olana kadar tekbir
köşe üzerine odaklanmasını istedim, sonra sadece ikinci
köşe üzerine odaklanmasını istedim, ardından da ilk iki
köşeye birlikte, yan yana odaklandı. Daha sonra bu iki
köşeyi bırakıp başka bir köşeye odaklanmasını istedim,
sonra bu köşeye de ilk iki köşeyle beraber odaklanma
sını ve buna her köşeyi ekleye ekleye böyle devam ettik.
Bu yolla bütün şekli net olarak görmeyi ve bütün şekle
net olarak odaklanmayı başarabildi. Bunu çeşitli farklı
geometrik şekillerle pratik edin.
10. Alıştırma: 9. Alıştırmadaki şekiller belirginleşti
ğinde, yavaş yavaş boyut büyütme ve küçültmeyi pratik
edin. Nesnelerin sizin için uygun olan bir büyüklüğü,
boyutu olduğunu fark edeceksiniz. Aynı şey geometrik
şekiller için de geçerlidir ve bu, doğal bir nesne için çok
daha açıktır. Eğer bir mürekkep hokkası üzerine düşü
nüyorsam, zihnimde yarattığım hokka hokkanın doğal
büyüklüğüyle olabildiğince uygun olacaktır. Fakat eğer
nesnem bir fareyse, onu düşünürken zihnimde biraz
büyütmem gerekir ya da eğer nesne olarak fili seçmiş
sem, o zaman da gerçek büyüklüğünün yaklaşık yarısı
kadar küçültmeye ihtiyaç duyarım. Bu herhangi bir süre
için bir filin yanında durmuş ya da oturmuş kimse için
çok daha açıktır. Ben bir keresinde filin yanında yaklaşık
iki saat kadar durmuştum. Böyle bir durumda, filden ya
uzaklaşmak ya da onu küçültmek isteği duyarsınız.
11. Alıştırma: Karşınıza bir insan yüzü resmi ya da
sevdiğiniz birinin portresini koyun. Ona dikkatle bakın
ve bir kerede ne kadarını net olarak imgeleyebildiği
niz! görün. İmgeleminize kulakları dâhil etmediniz
mi yoksa? Önemsemeyin, pratik şöyle devam ediyor:
Tek bir göz gibi küçük bir parçayı seçin. Zihninizde
ki imgeyle resimdeki aslını karşılaştırın. Doğrulayın.
Tekrar edin. Göz netleştiğinde ve güçlendiğinde diğer
göze geçin. Diğer göze geçtiğinizde ilk gözü bir kena
ra bırakmalısınız, böylece zihninizin tüm gücünü ikinci
göze verebilirsiniz. Önceki alıştırmalarda, tam anlamıy
la konsantre olduğunuz bir şeyi, siz çağırdığınızda çok
iyi hatırladığınızı tecrübe ettiniz. Bu sayede artık bu alış
tırma için gerekli inancınız ve kendinize güveniniz var.
İkinci gözü de netleştirdikten sonra ilkini hatırlayın ve
iki gözü birlikte tek bir resim olarak hatırlayın. Bu resme
iyi konsantre olun ve sonra tüm bu iki gözden oluşan
resmi bırakın ve burna konsantre olun. Ve böyle devam
edin.
I 135
Meditasyon için seçilen şekilde bulunan nitelik üzerin
de düşünüp taşının, bu niteliği tüm yönleri ve meditas-
yonla ilişkileri içinde düşünün. Başlangıçta düşünceyi
uyarmak için bir dizi soru kullanılabilir, ancak bu açık
hâle getirildiğinde, üzerinde düşünüp taşınmak ve buna
farklı açılardan bakmak gerekir. Bu sorulardan bazıla
rı şunlardır: Neden ilahi olan bu niteliğe sahip ve bunu
gösteriyor? Nasıl? Kime? Ne zaman? Ne ölçüde? Ne
şekilde? Hangi etkiyle? Herhangi bir dinin herhangi bir
kutsal övgü kitabından bir dizi nitelik kolayca çıkarıla
bilir.
Eski bir Sanskrit kitabında bu sürecin öyle güzel hazır
lanmış bir şeklini buldum ki bu pasajın çevirisini
koymaktan çekinmiyorum. Böylesine bir hayal etme
işlemiyle, dindar bir kişi kendisini kirli bir odanın sıkın
tılı havasından kurtarabilir, önce kendini bir güzellik ve
huzur mekânında hissedip daha sonra burada sevilen
bir biçim üzerine derin bir şekilde yoğunlaşabilir.
“Bırak yüreğinde geniş bir abıhayat okyanusu bulsun,
Okyanusun içinde değerli taşlardan bir ada,
Parlak sarı kumlar ve serpilmiş mücevherlerle bezenmiş.
Güzel ağaçlar kıyısını sayısız çiçekle donatmış,
Ve içinde sık çalılar, ağaçlar, sarmaşıklar ve sazlıklar,
Her tarafta en tatlı, en güzel kokuları yayıyorlar.
İlahî bütünlüğün güzelliğini tadacak olanlar
Burada en mükemmel ağacı resmetmeli,
Bu ağacın uzaklara yayılan dallarında hayal edilen her meyve
yetişir.
Dünyayı ayakta tutan dört güçlü öğreti.
Burada meyveler ve çiçekler, ölüm ve keder nedir bilmez,
Üzerlerinde arılar vızıldarken ve guguk kuşları şarkı söyler
ken.
Şimdi, bu huzurlu limanın gölgesi altında
En güçlü ışıklarla yakuttan bir tapınak görünür.
Ve arayan kişi orada nadide bir koltuk bulur,
Sevgilisi orada taht kurmuştur.
Bırak onun zihninde yaşasın, öğretmeninin anlattığı gibi,
Bu Kutsal Hâliyle, kendi tarzıyla ve işaretleriyle.”
Bir Hristiyan genellikle İncil öykülerinde geçen olaylar
arasında İsa’yı kendisine kişisel konu olarak seçer. Hindu -
lar Şiva ve Vişnunun, Parvati, Lakşmi ve Sarasvati’nin
çok çeşitli biçim ve cisimleşmelerine sahiptir. Bunlar
arasından pek çok sembol geleneksel olarak bu meditas-
yonlarda kullanılır. Örneğin, boğaz merkeziyle bağlan
tılı belirli bir meditasyonda yogiler büyük Sadaşiva’yı
hayal ederler. O, kar beyazı renginde, üzerinde bir
kaplan derisiyle, her birinde üç göz olan beş surata sahip
bir şekilde ve ayrıca her biri bir güç sembolünü taşıyan
ya da belirli bir işareti sergileyen on kola sahip olarak
canlandırılır; üç dişli mızrak, bir savaş baltası, bir kılıç,
bir yıldırım, bir yılan, bir çan, bir üvendire, bir kement
ve korkuyu yok eden bir jest. Bu, düzinelerce sembolik
biçimden sadece birisidir. Bu tip meditasyon biçimle
rinden birinin açıklamasını şimdi Alıştırma-18 olarak
vereceğim. İdealinizi, ibadet konunuzu seçin ve burtun
sizi bir şekilde nefret veya korkuya iten bir şey olma
ması için yaparken dikkatli olun. Bırakın bu tam olarak
inanabileceğiniz ve asla en ufak şekilde sorgulamayaca
ğınız bir şey olsun çünkü zihni, parlatma ve cilalamaya
gereksinim duyan bir tanrıyla lekelemek, insana verilen
en yüce kudretin ve ibadetin gücünün dünyevi umut ve
korkular için kötüye kullanılmasıdır.
Uygun bir konuda karar kıldığınızda önce bunu zihni
nizde canlandırın, dikkatinizi ona yoğunlaştırın ve
düşüncelerinizin kesintisiz bir akışla onun üzerinde
oynamasına izin verin ki farklı yönlerden kafa yordu
ğunuzda, o sürekli olarak bencil olmayan duygularınızı
uyandırabilsin.
Dinsel meditasyonda gerekli olan koruyucu unsurlardan
biri, kişinin kendisi ve kendini adadığı nesne arasındaki
düşünce anaforları nedeniyle ortaya çıkan kendini küçük
düşürme hâlinden kaçınmaktır. Hem Hristiyanlık hem
de Hindu inanışlarında inananlarını kendi düzeylerine
yükseltmek ve bir tür mistik bir birlikte buluşturmak
amacıyla ilahi cisimleşmeler yapılır. Bu açıdan bakıldı
ğında “boşluk hissi” haklı bir yüceltme değildir; birli
ğin ilahi hediyesinin sevinçli bir kabulü, benzeşmenin
başlangıcı, kulluk (spiritüel “iletişim”) ve tek bir ruhsal
birliğe doğru kesintisizce hareket etmektir. “Bu bizim
gibi insanlardan beklenemez...” iyi bir düşünce değildir,
bunlar içindeki “biz” gibi tapınmalar dönüştürülecektir.
Burada belirtilen hata sadece karakter oluşturma etki
sini azaltmakla kalmaz ayrıca diğer insanların acıma
sız bir şekilde yargılanmasına da sebebiyet verir. Daha
sonra da insanlar sadece sıradan insanlar olarak düşü
nülür ki aslında biz inandığımız idealimizin bahşettiği
erdemleri kolaylıkla göremeyiz veya kabul edemeyiz.
İkinci koruma, inanılan şeyin biçiminin gerçekte inanı
lan şeyin kendisi olmadığını hatırlamaktır. Meditasyon
içe yönelmelidir -önce biçime, sonra duygulara, sonra
dış görünüşe, sonra sevgiye, sonra derin amaca- ki
ibadet eden sadece dışsal bir biçimde değil, inanılanla
kalpten ve zihinden bütünleşebilsin.
Sıklıkla yapılan üçüncü bir hata ise kendi düşkünlüğünü
ya da aşağılık hissini telafi etmek için başka bir boyut
ta yaşamak ve böylece bir avuntuyla, kendi başarısız
lıklarıyla barışmaktır. Bu, ibadetin sendelemesine veya
kendi amacı olan asimde etme ya da ilahdeştirmenin
aksi yönde sonuçlanmasına neden olabilecek yollardan
bir diğeridir.
İbadeti tarif etmek kolay değildir, onu hissederiz ancak
hiçbir zaman hayatın yerine konmasına veya düşünce
nin ve kavrayışın düşmanı olmasına izin verilmemelidir.
12.7 Cümleler Üzerine Meditasyon
Sık görülen bir diğer pratikse, dinî veya felsefi kitapla
rı çalışmak ve cümleler üzerine meditasyon yapmak
tır. Okuma ve çalışma onu tamamlar. Bunu söylerken
yazarın üzerinde derin düşünmeye değer düşünceler
açıkladığını kabul ediyorum. Örneğin, okuduğum eski
bir kitap şöyle diyor: “Gerçekte, akılsızlık özün14 bilge
liği tarafından yok edilir, onların içinde bilgelik güneş
gibi parlar, en yüksek olanı ortaya çıkartır.” Tam anla
mı ve ima edileni yakalayabilmek için her kelimeyi
iyice düşünmek gerekir. Cümleleri küçük parçalara
-en küçük parçalara- bölmek ve tekrar bir araya getir
mek zorundasınız. Bilin ki bütün, her zaman parçala
rın toplamından daha fazlasıdır. Uzun zaman gereke
L |151
bir bilinç tarzı aracılığı ile çalışırlar. Bunun başka bir
anlamı da şu olabilir: Her şeyin içerisine aynı şekilde
nüfuz eden aynı özü fark etmek ya da Budist ve Hintli
hocaların “bölünmez” ve “içimdeki evren” ya da İsa’nın
“Babada bir olmak” ile kastettiği şeydir.
Ve îşvaraya gelince, o kendi yaşamında yöneticidir,
bizim yaşamımızda değil. Onun erkek olma durumu
nu ve hatta onun idolünü bile bir çocuk oyuncağı gibi
zihnimizden atmalıyız. İdol sadece konsantrasyonun
başlangıç aşaması için bir araçtır. Bu konsantrasyon
durumundan sonra ise Onun sizi kutsallaştırdığını ve
yücelttiğini fark ettiğiniz “Sen O sun.” dedirten bir medi
tasyon ve kontemplasyon sürecine girmeliyiz.
Om işaretinin düşüncesinden henüz ayrılmadım. Om şu
anlama gelir: “Ben O’yum.” ve “Sen O’sun.” Ve bu durum
içerisinde, yukarıda açıklandığı şekilde Sri Krişna mant-
rası ile meditasyonuma başlıyorum.
Om, kendi cümle yapısının sağladığı bir işaret olmalıdır.
Om, tek bir sözdür “a”, “u” ve “m” seslerinin birleşme
sinden oluşmuştur. “A” ile başlar. Ağzın arka kısmından
çıkardığımız ilk telaffuzdur. Orta ses olan “u”yla devam
eder ve çıkarabileceğimiz son ses olan dudakların
kapandığı “m” sesiyle sona erer. “A” ile “u” hızla art arda
söylendiğinde “o” sesini oluşturur ve böylece “om” sesine
sahip oluruz. İngilizcedeki “h” sesi atılmış “home” gibi
okunur ve sondaki “m” sesi biraz daha uzatılır. Böylece
“om” telaffuz edilen tüm seslerin başlangıcından sonu
na doğru hareket eder ve tüm anlamları ve birliği içinde
taşır.
XIV. Bölüm
MEDİTASYONUN ENGELLERİ
14.1 Üç Adım
Eğer yaşamın gerçek başarısını yakalamak istiyorsanız,
düşünce ve sevgiyle hareketin spiritüel yasasına uygun
bir yaşam sürmelisiniz. Meditasyonunuzda açtığınız iç
ışığın asla kapanmayan kapısı arayıcılığıyla gerçekten
karar vermediğinizi bilirsiniz ama içinizdeki bir şey
karar vermiştir. Eğer kendinize “İradeyle yapacağım.”
derseniz, yaparsınız. Geriye bakarsanız üç şeyi başardı
ğınızı görürsünüz. İlki yüzünüzü doğru yöne dönmek.
İkincisi yönünüzü orada sabit tutmak. Üçüncüsü ilerle
mek için çabalamak; acele etmeden ileriye doğru gitmek
ve hiçbir şey için durmamak.
Zaman zaman bu üç adımı gözden geçirme ihtiyacı
hissedersiniz; doğru yönde gittiğinizi görmek, yoldan
sapmaktan kaçınmak ve ilerlemeye devam etmek. Doğru
yöne gittiğinizden emin olduğunuzda -daha önce değil-
zorlayabildiğiniz kadar zorlayın. Yoldan çıktığınızda
ilerlemeye devam ederseniz, kendinize ve diğerlerine
zarar verirsiniz ve gelecekte kendinize engel olursunuz
ama eğer doğru yolda devam ederseniz korkacak hiçbir
şey olmayacaktır.
Doğru yolda kalabilmek için spiritüel yasanın üç husu
sunu unutmayın. Unutmayın ki sizin aradığınız şeyle
ri diğerleri de istiyor. İstediklerini elde etmelerine izin
verin. Sizin için değerli olan şeylerden diğerlerini asla
mahrum etmeyin; özgürlükten ya da güçten, bilgiden
ya da öğrenmeden, aşktan ya da arkadaşlıktan. Eğer
kendinizi diğerleri üzerinde hâkimiyet kurmak için
çabalarken bulursanız; diğerlerini bilgide geçmenin,
ilgiyi üzerine çekmenin, diğerlerinden onay beklemenin
yollarını ararsanız, bilin ki tehlikedesiniz ve diğerlerini
düşünceyle, kelimelerle ya da eylemlerle asla incitme
meniz gerektiğinin özel sorumluluğunu üstlenmelisiniz.
Yasaya en ufak bir uygunsuzluk bir şekilde cezalandırı
lacaktır, iyilik olmadan gerçek bir büyüklük olmaz.
14.2 Arzulamaktan Vazgeçin
Bundan daha önce bahsetmiştik ama burada yeniden
bahsedeceğiz. Meditasyondan kontemplasyona geçme
den önce, en azından uygulama dönemi boyunca, arzu
lamaktan ve ummaktan bütünüyle vazgeçebilmelisiniz.
İstekler tarafından zapt edilmişken zihin asla tek başına
kalamaz. Her istek aynı zamanda öfkenin, yalancılığın,
soygunculuğun, kirliliğin, açgözlülüğün, ilgisizliğin,
hoşnutsuzluğun, tembelliğin, cehaletin, küskünlüğün
tohumunu taşır. İçinizde en ufak bir istek ya da ümit
kaldığında, bütün bu spiritüel yasaların ihlali mümkün
dür. Arzulamaktan ve ummaktan vazgeçin “İradeyle
yapacağım.” deyin ve inanın; kendi ışığınızı yansıtın,
spiritüel yasaların kendi yolu ve iradesiyle çalışmasına
izin verin.
Eğer sadece bu tutumu sürdürebilirseniz meditasyonu-
nuzun önünde hiçbir engel kalmayacaktır ama eğer bu
tutuma sahip olamazsanız engeller sürekli gelecek ve
çalışmanızı bozacaktır. Düşüncenin akışı küçük bir yarı
ğın kenarından akmaya çalışacak ve kanallar tatminsiz
arzular ve belirsiz düşüncelerle dolacaktır. Tatmin edil
memiş bütün ufak arzular, düşünülmemiş problemler
dikkatinizi yutan kocaman bir ağza dönüşecek; medi
tasyon sırasında düşünce alıştırmanız zorluklarla karşı
laştığında kaçınılmaz olarak, dikkatiniz bu arzular ve
problemlere sıçrayacaktır.
Bu engelleri bastırarak ve zapt etmeye çalışarak aşmak
yetersiz bir çabadır. Onlara hak ettiklerini vermek,
zaman ayırmak ve onlar üzerine düşünmek daha iyi bir
yöntemdir. Daima belirsiz problemlerini bırakamayan
ve bu bocalamanın üstesinden gelemeyen zihin, medi-
tasyonu başaramaz. Engelleri aşmaya çalışan kişi prob
lemlerini tarafsızca çözmeye karar vermeli, kendi karar
larına bağlı kalmalı, aynı meseleyi tekrar tekrar düşün
memelidir. Bunu yapabilme yeteneği, pratikle ve eylem
içerisinde karar verme alışkanlığıyla gelişir. Düşünce
çatlaklarını doldurun ve ufak derelerin kenarlarını
çevreleyin, bu şekilde onlar kendilerini ana akarsuya
boşaltır. Her bölünmeyi ve dağılmayı, sizin asıl amacı
nız üzerindeki etkisini düşünün. Anlayış ve amaç birliği
getiren genel felsefi ruh hâlinin gelişimi meditasyonun
başarısı için gereklidir. Ne tür bir insan olduğunuzu
bilmek için o büyük bir yardımcıdır, böylece kişisel
hayatınızda çok geniş bir kısmı örtmeye çabalamayacak
sınız. Bizler sınırlıyız. Ve siz tek seferde doktor, mühen
dis, şair, sanatçı, tezgâhtar, avukat ve vaiz olamazsınız.
Faaliyet alanınızı ve tarzınızı seçin, değiştirmek için iyi
bir sebebiniz olana kadar onu koruyun.
14.3 Hocanın Gerekliliği
Bu hoşnutsuzlukların arasında daha yüksek bilinç için
beklenenlerden en göze çarpanı, bir hoca bulma iste
ğidir. Maddi ortamımız ve ayağımızın altındaki yer
kadar günlük yaşamımıza yakın, görülmeyen spiritü
el yaşamın parçası olup önümüzde ilerleyen birisinin
olduğunu bilmek en büyük teşvik unsurdur. Yukardan
ilham almış bütün hocaların insanlara spiritüel doğala
rını, kökenlerini, kaderlerini hatırlatmak için geldikleri
hususunda bütün dinler hemfikirdir. Eğer biz bu kutsal
bilgiyi, çoğu sefer olduğu gibi, yanlış kullanırsak veya
sürekli onlardan yardım bekleme tembelliğine düşersek,
meditasyonun ve spiritüel gerçekleştirmenin en büyük
engellerinden biriyle karşılaşırız.
Kendinize güvenirken bile her zaman hocanın gerek
liliğini hissetmelisiniz. Her zaman yanınızda bir hoca
vardır ama bu içinde bulunduğunuz zaman ve mekânda
bir insan olmak zorunda değildir. Belki kısa süreliğine
size ilham veren bir kitap buldunuz, kısa süreliğine bile
olsa bırakın hocanız o olsun. Elinizdeki hocayı ihmal
ederken, başka bir hoca için arayışa girmeyin. Bir kişi
beklenen ilerlemenin üst bir seviyesinde kitaplardan
bulduğu ya da sanatın başlangıcını bilenlerden elde etti
ği bütün genel bilgileri kullandığında, dünyanın yaşam-
sallığından sezgisel talimatları alacağı kesin bir şekilde
bildirilir. Hocalar her zaman yakındadır, karmaşıklıkta
ne gerekiyorsa onu tercih ettiğimiz zamanlarda bizimle
konuşurlar; karmaşık şeyleri anlamak, bilmek ve sevmek
yerine hocaları tercih ettiğimiz her anda. Daha önce
gelmezler çünkü bunun bize yararı değil zararı olacaktır.
Eski Hindistan’da hocaların evleri vardı, öğrenciler hem
dünyevi hem de spiritüel dersler için oralara gider
di. O günlerde kitaplar çoğunlukla ulaşılabilir değildi
ama bugünlerde hepimiz dünyanın en büyük hocala
rının sözlerine kitaplardan ulaşabiliriz. Ünlü hoca Sri
Şankaraçaryanm antik zamanlara ait bir kitabı olan
Sanatsujatiyanın® yorumlarında, öğrencilerin başarı
sı dört sebebe yüklenmiştir: Dörtte biri zamanla gelen
kavrayışın olgunluğu, dörtte biri hoca ile bütünleşme,
dörtte biri kendi yeteneği ve çabası, dörtte biri de arka
daşlarıyla dayanışma içerisindeki çalışma.
Kullandığınız kendi yeteneğinizin üç parçasını uygula
dığınızda ve kavrayışın olgunlaşmasına imkân vermek
için diğerleriyle yeterince çalıştığınızda, son çabanızı
yönlendirmek için ya da en azından yolunuzu kaybet
tiğinizde tavsiye almak için, talebeler hazır olduğunda
hocalar her zaman orada olurlar.
14.4 Kendi İçine Meditasyon
Meditasyonun bazı özel metotlarını arzulamak ve kalbe,
kafaya, küçük parmağa ya da herhangi başka bir yere
meditasyonun olup olmadığını bilmeyi aşırı istemek
başka bir ciddi engeldir. Eğer işinin ehli bir hoca tara
fından size söylenmiyorsa, bunların hiçbirini dert etme
yin ama mutlaka kendi içinize meditasyon uygulayın.
Şimdilik bedeninizi unutmak için yeterince derine inin;
meditasyonun bütün amacının kendinizi değiştirmek
olduğunu hatırlayın, zihninizin kendi şeklini değiştirin
ve yeni şekillenmiş ekseni büyütün.
Kendinize karşı dürüst olun. Amaçlarınızı açıkça tanım
layın ve sizi ona götürecek en iyi niyetlerinizin üzerine
yerleştirin. Hayat şakaya gelmez. İlkelerinizi aldatma
nın ve kaderinizle oynamanın karşılığını ödeyemezsi
niz. Hâlâ her şeyin üzerinde dünyevi tatminler, kişisel
hevesler ve zenginlikler arıyorsanız, kendi gerçeğinizi
ve başarı için maddi şeylerin peşinden koştuğunuzu
kabul edin. Zihin kendini mahvedecek bir şekilde içsel
ve dışsal başarılar karşısında bölünmüştür. Meditasyon-
daki başarı, içinde sürekli iç savaşı barındıran tutku
lardan kaynaklanan çelişkileri dağıtana kadar gelmez.
Bu sağlandığında kendinizle barışık olursunuz. Böyle
ce kendi içinizdeki barış, sizin bütün dünya ile barış
hâlinde olmanızı sağlar. Dünya sizinle barışık olmasa
bile siz dünya ile barışık olabilirsiniz.
XV. Bölüm
KONTEMPLASYON
15.1 Düşüncenizin Zirvesi
Eski meditasyon hocaları düşünce çizgimizin en sonun
da iki tür kontemplasyon olduğunu ifade eder. İlki nesne
hakkında sezgi sağlar, böylece zihin nesne ile. yakın
temas kurup en yüksek dersi alır. İkincisi ise zihnin
ötesine yönlendirir. Tıpkı belli bir gelişim noktasına
ulaştıktan sonra zihne (bedenin ötesindedir) hizmet
eden bedenimiz gibi daha fazla büyümeye ya da fazla
dan kol ve bacak çıkarmaya ihtiyaç duymaz çünkü zihin
artık yaşamın kendisi olur. Aynı şekilde, zihin de belli
bir noktaya ulaştığında kendi gelişimini durdurur ve
sadece zihnin ötesindekine hizmet etmek için yaşar.
Büyük bir atlet olmak için bedenimizi geliştirebildiğimiz
gibi, dâhi olmaya doğru zihnimizin var olan gücünü de
geliştirebiliriz ama bu, hocaların dediğine göre, kişiliğe
çok bağlıdır ve gerçekten de aranan ve istenilen durum
o değildir. Hizmet etmek için yeterli olduktan ve zihnin
ötesinde, içerdeki Tanrıyla bütünleşme seviyesine ulaş
tıktan sonra eğer bu hizmete katılmıyorsak, sadakatimi
zi ve ibadetimizi ona vermiyorsak bizler aptalız. Dehaya
bağlılık ve harici üstün varlıklara tapınmak aynı hatayı
paylaşmaktır. Zihnin ya da bedenin kişisel büyüklüğünü
arzulamak yüceltmenin bozulduğu yerlerde görülür.
15.2 İlham
Kontemplasyonun meyveleri ilk başta zihinde görü
lür, onlar sıkıca kavranmak için çok hassastır ve onları
tutmak çok zordur. Rand’ın aşağıdaki şiiri bunu anlama
mız için bize yardım edecektir.
“Bir yaz günü, gökyüzüne,
Yolladım küçük bir düşünce;
Engin maviliğe doğru,
Güneşin sessizce ışıldadığı yere.
Ve düşüncem bana geri geldi.
Küçük düşünce, ne gördün,
Gittiğin yörelerde? Sorduğumda, düşüncem suskundu.
O yörelerin havasını kokladı,
Yukarıdaki temiz, aydınlık havada,
Ve düşüncem o kadar parlaktı ki,
Biliyordum onun tepede ışıldadığını”
Düşünce geri geldi, yeni parlaklığını getirdi çünkü
o tepede parlamıştı. Bu, bize mesajlar getirmesi için
termometreleri, nemölçerleri, basınçölçerleri atmosfere
yollamamıza benziyor.
Herhangi bir konu üzerine meditasyon yaparak çok
fazla düşünce yollayan insanlar, sıklıkla düşüncelerinin
sonuna giderler ve zihinsel açlıkları onları görünenin
ötesindeki boşluğa bakmak için harekete geçirir. Bu
kontemplasyon pratiğinin doğasıdır, onun için nesne
ya da özne üzerindeki meditasyonunuzu tamamladı
ğınızda ve daha ileriye gidemediğinizde onu ah ederek
kesmeyin ama durumu dengeleyin, ona ümitle bakın.
En yüksek düşüncenize sessizce gözünüzü dikerseniz
bilinçli faaliyetleriniz korunacaktır. Sonra bir an sınırlı
görüş açınızı düşüren kendi unutkanlığınız gelecek ve
sezgi, anlayış ve aydınlanmaya kavuşacaksınız. Güzellik,
sevgi, güç, barış, anlayış; bunların içinden bazıları size
gelecek.
Bir keresinde bir arkadaşımla evlerin olduğu bir cadde
de yürüyordum, bazı bahçelerde ağaçlar vardı. Yakın
daki bahçeden bir kuş sesi duyduk, çok güzel ötüyor
du. Arkadaşım: “Kafeste bir kuş olmalı. Böyle bir yerde
özgür bir kuş olmasını bekleyemeyiz.” dedi. Ve ben
dedim ki: “Kuşlar burada kafesin içinde. Tıpkı bir ilham
gibi... O geldiğinde yakalamalıyız ve kelimelerin kafesi
ne koymalıyız.” Ve ardından “O kafese sıklıkla gitmeli
yim ve tutsak kuşu dinlemeliyim. Bazı günler onu daha
çok dinlemeliyim ve bu kadar yabancı olmamalıyım. O
zaman benim kuşum özgür olabilir ve ben çağırdığımda
gelebilir ve belki çok geçmeden ben onu kendi bahçe
sinde ziyaret edebilirim.” dedim. İlhamlarımızı, onlara
tam olarak uyum sağlayana kadar el üstünde tutulmalı
ve yaşamalıyız.
Bu sezgilere dair hiçbir kanıt sıkıntısı yoktur. Ünlü
besteci Wagner’den bir örnek vermek tatmin edici olur.
Frau Wesendoncke bir yazısında şöyle demiştir: “Tris
tan draması benim için hâlâ bir mucizedir. Ben böyle
bir şeyi nasıl ortaya koyabildim bir türlü anlayamı
yorum.” Bütün büyük deneyimler derin düşüncelere
öncülük eder. Wagner ayrıca şöyle yazmıştır: “Genelde
Nirvananın topraklarına hasretle dönerim. O, yaşam
dan vazgeçme mutluluğudur... Var gücümüzle girmek
için çabaladığımızda daha da uzaklara savrulduğumuz
muhteşem krallıktaki son kefarettir. Ölüm mü demeli
yiz ona? Yoksa ölüm, gecenin harikalar diyarı değil mi?”
En büyük sanat sadeliktir ve o, sanatçıya sürpriz yaparak
gelir. Bu, spiritüel açlığımızın bütün çeşitliliğine uygun
düşen bir ilkedir.
İlhamın, zihnimizin derin çalışmalarından, bazı gerçek
leri doğrudan algılamaktan ya da bir şekilde bütün
yüksek zihinlere ait fikirlerin bulunduğu “eterden gelip
gelmediğini sorgulamamız gerekmez. İlham, tamamen
kişilikten, kişisel ilgilerden ve mülkiyetten ötedir ve
hiçbir marka ya da etiketle açıklanamaz. Sadece gerçeğin
adımlarının bizi gerçeğe götüreceğini, sadece sevginin
adımlarının bizi sevgiye yükselteceğini, sadece kişisel
cesaretin bizi özgürlüğe ulaştıracağını bilmek en ilham
verici şeylerden biridir. Dünyadaki herhangi bir şeyin
bize dürüst olabilmesi için önce bizim kendimize dürüst
olmamız gerekir.
Özel bir ilham aramamalıyız. İlhamın koşullarının getir
diği şeyi kabul etmeliyiz. Bu mesajları ya da talimatları
istemek ve beklemek ya da ne geleceğinden çok emin
olmak gerçeğin kapısını kapatabilir.
15.3 Zihinsel Kontemplasyon
Kontemplasyon pratiği yapabileceğimiz belli başlı yollar
vardır. Her durumda düşüncesinin zirvesine ulaşmak
için kişi üç aşamadan geçmeli:
1) Dikkat nesnenin üzerine odaklanmak.
2) Düşünce sadece o nesneyi referans alarak aktif olma
lı. 3) Zihin kendi hatırlama, düzenleme, karşılaştırma,
akıl yürütme ve meditasyon sürecini sonlandırmak ama
yine de dikkatini nesneye vermelidir.
Üç aşama boyunca konsantrasyon hâli devam eder,
bu yüzden zihnin faaliyeti belirlenmiş dikkat bölge
sinin içinde kalır. Düşüncenin ya da nesne üzerindeki
dikkatin genişlemesi kesildiğinde kontemplasyon süreci
gerçekten başlayacaktır ve zihin dengede kalmaya devam
edecektir. Ondan sonra bilinç aktivitesi, kendi doğası
nın ya da düzleminin diğer unsurlarına göre düşünmek
ve anlamak için çabalayan olağan düşünce faaliyetine
doğru açıda hızlanmaya başlar. Dikkat zihinsel faaliyet
ler tarafından uzun süre parçalara ayrılmadığında zihin
bütün olarak hareket eder ve büsbütün görünür, çok
hızlı hareket ettiğinde tıpkı dönen bir topaç gibi hare
ketsiz algılanır.
Örneğin, adalet fikrini ele alalım. İlk önce adaletin
farklı şekillerini, eylemlerdeki adaletin belli şekillerini
düşünebilirsiniz, bütün zihniniz bunlarla çok meşgul
olacaktır. Ondan sonra düşüncelerinizi adaletin taraflar
üzerindeki psikolojik etkilerine yönlendirebilirsiniz ve
bunların bütünüyle zihninizi işgal etmesine izin verirsi
niz ve ondan sonra soyut adaleti anlamak için uğraşırsı
nız. B öylece düşüncelerinizi daha ileriye götüremeyene
kadar zihinsel çabanız devam eder; sözde onu açık alan
da buldunuz ve hiçbir şeyi net olarak anlayamadınız.
İradenizle çabalayarak o noktaya geldiğinizde, düşün
celerinizi normal faaliyetlerinin üstündeki bir seviyede
tutunuz. Bu aşamada nesne hakkındaki düşüncelerinizi
uzun süre devam ettiremeyeceğiniz açıktır ama onun
üzerinde kontemplasyon yapabilirsiniz.
Eğer yapabiliyorsanız, nesnenin ve sizin birbiriyle iliş
kisi olan iki farklı şey olduğunuzu düşünme sürecini
başlatmaktan kaçınmak daha iyidir. Bunun için sizin
le ilişki içerisinde olduğu fikrinden kolayca kaçama
yacaksınız, böylece duyguları hafifçe etkileme fikrini
elde edemeyeceksiniz. Kontemplasyona başlamak için
kendinizi nesnelerden ayırma noktasına gelirseniz ve
düşünce çizgisi boyunca hâlâ zihinsel heyecan ve enerji
nizi sürdürebiliyorsanız; nesnelerin şekillerinin isimle
rinden dolayı, psikolojik yönünden dolayı (eğer duyarlı
bir nesne ise duyguları ya da düşünceleri ya da eğer sade
ya da nitelikli bir nesne ise duyguları ve duyarlı bir zihne
uyanmış düşünceleri) soyut doğasından dolayı (kendisi
nin bütün makul görünüşleriyle eşzamanlı ilişki içeri
sinde olan doğası) bütün kelimeler ve şekiller gözden
kaybolduğunda ve zihninizi orada tutabildiğinizde, bu
durumu çevreleyen belirsizliği delmeye çalışmak (nasıl
olsa bu amaç için kelimeler ya da şekiller kullanılmaya
cak) tıpkı fiziksel görüşle sisin içine nüfuz etmeye çalış
mak gibi, o zaman kendinizi orada tutarak, dört gözle
beklemeyi ve asla geriye dönmeyi düşünmeyerek, âdeta
dengede, uçmakta olan bir kuş gibi, kontemplasyonu
başaracaksınız.
I 164
Daha anlaşılabilir bir yöntem kullanmak için bazı
açık örnekler verelim: Eğer dikkatimi bu sayfa üzerine
toplarsam, onun türünü, büyüklüğünü, şeklini, rengini,
dokusunu, kalınlığını, çeşidini, kitaptaki diğer sayfalarla
nasıl bir ilişki içerisinde olduğunu, nerede, nasıl yapıldı
ğını ve onunla ilişkili daha birçok şeyi düşünürüm. Buna
rağmen farz edelim ki ben onun üzerinde kontemplas-
yon yapmak istiyorum, sonra dikkatimi kâğıt üzerinde
toparlamaya başlayacağım ve gözledikten sonra, görün
meyen doğasını ve kompozisyonunu dikkatlice düşün
meye devam edeceğim, sükûnet içerisindeki görünme
yen unsurlarını ve görünmeyen gerçeklermiş gibi yapan
sözde hayallerini... Bunun ötesinde, dizgisinin görün
mez parçacıklarını anlamaya çalışıyorum ve onlara sade
kelimeler ve tanımlar gibi değil zihinsel bir kavrayış gibi
başvurmaya çabalıyorum. Kontemplasyon sürecinde
bitecek bir kurs gibi...
Ancak bilince sahip bir nesne seçilmişse, daha ileri
aşamalara ulaşılabilir. Mesela bir köpeği ele alalım.
Dikkatimi köpeğin üzerine yoğunlaştırırım; bu köpeğin
hareketlere, duygulara, konuma ya da herhangi bir şekle
göre benimle ilişki içerisinde olduğunu düşünmem.
Nesnenin içsel doğasım anlamak için çabalarım, onu
saran duyguları ve düşünceleri ve bilinç hâlini anlamaya
çalışırım. Bir hayvanla daha ileriye gitmek zordur.
Eğer bir kişi dikkatini üstün var oluşu üzerinde toplama
ya çabalarsa, düşünce, duygu ve his durumları üzerine
meditasyon yapmak için fiziksel görünüşten geçecek ve
hoşuna giden bilinç hâlini yakalamak için içeriye doğru
yükselmeye çalışacaktır. Bu vakaların herhangi birinde,
j 165
daha ileriye gidemeyene ve daha önce ne olduğunu açık
ça kavrayamayana kadar düşüncelerimi içe doğru çekti
ğimde, orada bulunan bazı bildiğim düşünceler üzerin
de geriye dönmeksizin ya da başka yöne sapmaksızın
konumumu sabit tuttuğumda, nesnenin içsel doğasına
göre kontemplasyon hâlinde olurum. Başarı gelmeden
önce fırsatlar sunmasına rağmen bu süreç genellikle
birçok kereler pratik edilmelidir.
Müzede bir heykele baktığımda, sanatçının ve müze
müdürünün çoktan benim üzerime yoğunlaştığını fark
ederim. Onlar nesneleri benzer şeylerin çılgın kalaba
lığından ve dışarıdaki yaşamın çeşitli işlerinden uzağa
koyarlar. Müzedeki ruh hâlim nesnelere bakmaya yöne
liktir. Zihnim heykel üzerinde sabitlenir ve onun bazı
parçaları ya da kavisli çizgileri gözüme çarpar. Ona
dinleyen ve algılayan bakışlarla daha yakından ve dikkat
lice bakarım. Bazı güzellikler yakalarım ama Tanrı bunu
kendime itiraf etmekten beni alıkoyar çünkü iç kapım
kapalıdır. Daha iyisi, güzelliğin beni yakalamasına ve
götürmesine izin veririm, eski bilinçsiz hâlimden şimdi
ki iyi... Ne olduğunu söyleyemiyorum, ne olduğu soru
sunun şu anda herhangi bir karşılığı yok.
Bu tür kontemplasyon olağan yaşamda bazen kendili
ğinden meydana gelir, zihnin güzel şeyler ya da kavra
yış seli karşısında mest olduğu veya kendinden geçti
ği zamanlarda. Onun karakteri her zaman aynıdır, en
yaşam dolu olduğumuz zamanda kendimizi unuturuz.
“Ben buyum!” dediğimiz ruh hâline döndüğümüzde
“bu” genellikle öz olarak gördüğümüz kişilik fikri olur
ve kontemplasyon deneyimine başvurarak “görüyorum”
ya da “biliyorum” demeye başlar; gerçek güneş görün
meden önce bulutlar tekrar toplanacaktır. Doğada ya
da sanatta güzel olan bir şeyler üzerine kontemplasyon
yaparken birilerinin “Bak, bu ne kadar güzel, muhte
şem, olağanüstü, değil mi?” demesi bizi rahatsız etmi
yor mu? Güzelliğin kendisiyle ilgilenmektense düşünce
leri mi eşelemek zorundayız? Düşünce deneyimlerinin
malzemesiyle yeni bir “Ben” inşa etmek zihnin ötesinde
yaşama imkânı getirir.
Bu tür kontemplasyonda uykunun ya da zihinsel
durgunluğun doğasının olmadığı görülecektir. Ancak
derinlemesine bir araştırmada açık olan bazı şeylerin
belirsizliğini görmeye gayret edersiniz ve şu anki görü
şünüzün açık ve kesin olduğundan bilinçli faaliyetlerin
sıradan alçak bölgesine inmeyi reddedersiniz.
15.4 Açıklama
Saygıdeğer bir arkadaşım bana şöyle bir soru yöneltti:
“Bir kişinin kendi düşüncelerini susturarak meditasyon
yapması ve sonra sezgiyi beklemesi doğru değil mi?”
Bu çok yerinde bir soru. Patanjali, meditasyonun bazı
konuları anlamak için sürekli zihinsel çaba harcamak
olduğunu öğretmiştir, anlayışı isteyerek durdurmak
olduğunu değil.
Yanıt verecek olursak: “Evet ama ne herkes için ne de her
konu için bu doğrudur, sadece daha önceden düşünme
yi tamamlamış kişiler için doğrudur.” Bu bütün evrimin
sırrı olan zaferin takip ettiği hasret dolu var oluş, yuka
rıdan gelmiş gibi yeni bir şeyin oluşması olayıdır. Aktif
beklenti hâli kontemplasyona aittir. Sezgi daha önceki
doğru içeriğe sahip olmayan zihne hiçbir anlam ifade
etmeyen ruh hâlini alır. Sezgi, geldiğinde var olan bilgi
alanım aydınlatır. Bilinç meditasyonun yapıcısı olarak
kendisiyle ilgilenmeyi kestiğinde aydınlanma ya da mest
olma anı gelir, böylece anlama ya da bilme çabası kişisel
eğilimlerin sınırlamaları olmaksızın tamamlanmış olur.
Bu bilmek ya da anlamak için niyetin saf olma durumu
dur. Rajasik ya da tutkulu bir düşünceden satvik ya da
huzurlu bir düşünceye geçiş vardır. Bilmenin samimiye
ti oluşur.
Bir parça müziği müzik olarak anlamak buna bir örnek
tir. Eğer müzik parçasının art arda gelen notalarını iyi
duyamıyorsak müziği idrak edemeyiz çünkü anlama
nın özü olan bütünlüğü kavrayamayız. Bütünlük her
zaman anlamanın anahtarıdır, o tamamen görmek ya
da bilmektir. Bu yüzden beklemek, ilham alan kişiyi
dürüstçe anlamaya çabalayan düşünür ya da öğrenci
olmanın dışında tavsiye edilmez.
Telepati deneylerinde alıcıya, pasif olmadan, hiçbir şey
düşünmemesi, aktif bir beklenti içerisinde olması söyle
nir tıpkı neyin geçeceğini görmek için pencereden dışa
rıya bakan kişi gibi. Bu kişi ne gördüğünü, sahip oldu
ğu ön bilgiye göre anlayacaktır. Ancak tam anlamıyla
düşünceye sahip olan biri yeni bir şey öğrenebilir çünkü
her yetenek bir sonrakinin tohum yatağıdır. Düşün
ce duygusal problemlerimizi çözmek için ortaya çıkar;
sevgi zihinsel zorluklarımız için, kaderin sezgisi sevgi
nin sorunlarını çözmek için. Bu ilk başlarda çok küçük
tür ama her zaman yeni gibidir, sonraları tamamen
bir kaynağa dönüşür. Bundan sonra bilinç yeni işlevi-
ne yükselir, uzun süre sezgi olarak kalamaz, o artık bir
güçtür. Artık bu işlevi yerine getirme dönemidir, tohum
yatakları olacak yeni yeteneklerin kıvılcımlarının alıcısı
olmuştur. Bir güç kullanıldığında, sonraki adım sahne
nin arkasını hazırlamak olur. Takip eden büyüme döne
mi doğal başarıdır. îlk önce hareket gelir, sonra duygu,
daha sonra düşünce, sonra sevgi, sonra inancın bilgi
si. İnsanın beş unsuru ile ilişkilidir; fiziksel, duygusal,
zihinsel, ahlaki (etiği de içerir) ve spiritüel.
15.5 İbadetle İlgili Kontemplasyon
Bir ibadet nesnesi için derin duygular taşıyan bir kişi
aynı yöntemi takip edebilir ama onun durumunda faali
yet büyük ölçüde bir duygu olacaktır. Dindar kişinin
kafasında ilk önce ideal olarak gördüğü belirli şekille
rin imgelemi canlanır. O duygularının sevgi, saygı ve
hayranlığa akmasına izin verir ve bunların üzerinde
yaşar. O kendisini zihninde, yaşamındaki olaylarla iliş
kili olarak idealin ortağı ya da mükemmel bir varlık
olarak canlandıracaktır. Bundan sonra duyguları en üst
noktaya ulaştığında, dışsal şekilleri yaratan duyguları
ve düşünceleri aşmaya çalışacaktır. Sıradan doğasından
daha büyük ve daha iyi olan kutsal doğasını coşkulu
ibadet ile gerçekleştirmeye başlayacaktır.
İbadet eden basit bir kişi ilk önce belirli şekiller
le ifade edilen, her şeyin sahibi olan Tanrıyı selamlar
ve memnun etmek için yaşamının bütün faaliyetlerini
ona sunmayı arzular. Sonra daha iyi özellikleri görme
ye başlar, ilk keşfettiği kutsal formlar diğer formlar için
ölçü olur ve bundan sonra her şeyin ilahi bir doğasının
olduğunu keşfeder; Tanrının sahip olduğu her şeyin
i 169
içine işlediğini... İbadetinin genişlemesiyle ibadet eden
kişi Tanrıyı tüm formlarda algılamaya başlar ve coşkun
şefkati hisseder. Bu, formlar ona aşikâr olana kadar
devam eder.
Yavaşça dindar kişi başka bir aydınlanma yaşar ve artık
her şeyde Tanrıdan bir şey olduğunu hissetmek yerine,
her şeyin Tanrının içinde var olduğunu fark eder, her
şey onu temsil eder ve yeniden meydana getirir, tama
mıyla olmasa da var olduğu kadar Tanrıdır. Eğer bir
şey kötü ya da çirkin görünüyorsa, kutsal olarak bildi
ği şeylerde küçük bir eksiklik hissettiği içindir. Bu, ufak
şeylerde Tanrısının sadece ayaklarına bakıp onu bütün
olarak seven dindar kişinin düşünceleridir. O kutsalın
mutlak varlığını öğrenir.
Bir kişi aynı düşünceleri maya ve Nirvana’ya göre uyar
layabilir. Nirvana’yı elde etmek mayayı imha etmek
anlamına gelir, bunlar kalıntılardaki gerçekliğin ve var
olanın bir kısmını örten iki unsurdur. Maya gerçekliğin
yüzüne ağ gibi örülmüş bir örtüdür. Ne kadar çok örtü
olursa olsun karanlık, eksik, kusurlu olarak görünen
hep aynı yüzdür, aynı gerçekliktir. Zihindeki maya terk
edildiğinde bilinç, algılama, hafıza, imgelem ve düşün
menin ötesinde yüz yüze gelinecek gerçeğin ışığına
dayanmak için yeterince güçlüdür. Maya boşluk, ihmal
ve ilgisizlik yüzünden uyumsuzdur. Uyum her zaman
birliği somutlaştırır. Birlik aşikâr olanda işleyen aşikâr
olmayanın gücüdür. Bu, meditasyonun kontemplasyon-
dan önce gelmesinin sebebidir. Zihne ulaşmış uyum
zihnin huzurudur ve bu uyumda birlik örtüsüzdür, açığa
vurulmuştur. Uygulama sürecinde dindar kişi kendisine
net görünen şeylerin kavrayışını kaybeder. Sonra kendi
sini duygusal düzlük içerisinde bulur. Ama hafıza ona
bunun geçici olduğunu söyleyecektir ve onu moralini
bozmaması ve anlama çabasını sürdürmesi konusunda
teşvik edecektir; gökyüzü bazen gri ve boş görünse de...
15.6 Kontemplasyon ve İbadet
Kontemplasyon her zafnan bir yere kadar gerçek ibadet
kapsamında görülür. İbadet düşünceden ve sevgi
den farklı bir alandır, o biraz da büyük “Ben’in içinde
kendi benini bulmaktır; tıpkı güneşin havuzun suları
na yansıması gibi, cennette güneşe bakmaya ve aniden
büyük yaşamın içindeki özgürlüğü hissetmeye benzer.
Bu kendini kaybetmek değil, kendini bulmaktır. Bu,
düşündüğünden çok daha büyük bir gerçeklikle aniden
karşılaşan kişinin tecrübesidir. Bu yüzden genellikle
kendinin kim olduğunu unutur ve bu çok sık tekrarla
nır, yeni yaşamda olduğu gibi sadece bir bilinçaltı unsu
runa dönüşür.
Bu yeni yeteneklerin açılmasıdır. Dünyadaki maddi
unsurlarla fiziksel bedenimiz aracılığıyla temas kurarız,
alt duygularımızla onların enerjisini memnun ederiz,
zihnimizle tüm bu şeyleri yöneten “maddi yasaları” ele
alırız, daha üst duygularımızla komşularımızın hayat
larına duyarlı hâle geliriz ve ortak refah ve mutluluğa
bağlanırız ama ibadetin bu alanlarıyla Ben ve Tanrının
birliğindeki adanmanın ikiliğini kırarız. Artık “Sizin
iradeniz gerçekleşecek.” fikri yoktur ama alt zihin
de “Sizin iradeniz ve benimki birdir.” paradoksunun
gerçekliği vardır. Belli bir aşamadan sonra “Tanrım Sen”
fikri büyük sapkınlıktır.
Emerson bu yeteneği insanlık kültürünün parlak bir
bitiş dönemi olarak anlatır. Yaşam ağacında her zaman
en büyük dal en yukarda olan değildir. Evrimin hayvan
düzeyinde, fiziksel ve duygusal gücün ve biraz da zihin
sel gücün geliştiğini görürüz. Normal bir insan seviye
sinde zihinsel gelişim baskındır ve insanlar isteklerini
seçerken yargılama güçlerini kullanırlar, hangi duygula
rını saklayacaklarına ve hangilerini bir kenara koyacak
larına karar verme esnasında da. Ama onda hâlâ insa
nın yüksek duyguları biraz görünür, etik dürtüler onu
diğerlerini de kendisi gibi düşünmeye iter. Kutlu insan
larda zihin sadece büyük insan yüreğine hizmet etmek
için plan yapmaya yarar ve etik dürtüler zihni gölgede
bırakana kadar büyür. Ama onlar hâlâ diğer yetenekle
rinin bütün özelliklerini geliştirirler; kutsal “Ben”in bu
gerçekleşmesi ibadetin alanıdır.
15.7 Benin Kontemplasyonu
Kontemplasyonun Sri Şankaraçarya’nın okulunda çok
beğenilen bir başka türü de kişinin kendi gerçek doğa
sının kontemplasyonudur. Vücuda bakın ve onun çeşit
li parçalarını düşünün. Gözlerinizi elinize dikin “Bu
acayip şey ben olamam.” diyene kadar sadece onun
diğerlerinden ayrı şekline dikkatlice bakın. Vücudunu
zun herhangi bir parçasına aynı düşünceyi uygulayın.
Aynada kendi gözlerinize bakın ve onun siz olamaya
cağının farkına varın. Özne ve nesne aynı şey olamaz
ve ben özneyim, alıcıyım, form değilim, algılanan deği
lim. O hâlde sen nesin? Görünmez zihin bu bir araya
toplanmış şeye vücut mu diyor? Bedeninizi gözden
geçirir gibi zihninizi de gözden geçirin. Siz, parmaklar
ya da eller olmadığınızı keşfettiniz. Siz sinirli, korkak,
inançlı, şüpheci, kibar, saygılı, kibirli ya da zihinsel
hareketin daha farklı çeşitli hâlleri misiniz? Bilgi elde
etmenin yöntemini buldunuz mu? Siz ayırt etme yete
neği, kavrayış ya da akıl yürütme misiniz? Tabii ki hayır.
Bunlar zihni oluşturmak için toparlanmış unsurlardır
ve bu zihin de ben olamam. Zihin sadece bir toplama
dır; amaçlanan şeylerin koleksiyonu, dışsal şeylerin; bu,
ben değildir. Ben ona bakıyorum ve onun ben olmadığı
nı biliyorum. Ben odada yürürken kendime “Ben yürü
yor muyum?” diye soruyorum ve “Hayır yürümüyo
rum, yürüyen bedeni izliyorum.” diye yanıt veriyorum.
Benzer şekilde zihnin düşünmesini izliyorum.
Bu yüzden bireysellik kavramını bir kenara mı koyma
lıyız? Ben bu John Smith ya da Lord Whiptop kişiliği
miyim? Kesinlikle hayır, bu sadece geçici olarak kullan
dığım ilişkilerin bir derlemesidir; onları kendi etrafım
da toplarım ve onların içinde eksik hayal gücünün uzun
serisinde kendimi kapatırım. Diğer kişiler benimle
konuşamaz, beni övemez ya da suçlayamaz, onlar sade
ce bu dışsal şeyleri bilir. Eğer ben bu bedene ve zihne
âşık olursam, havuzdaki yansımasına âşık olan Narsis
gibi, hâlâ hata yapıyorumdur. O hâlde bu geçici, dışsal
kabuklara bakan ben neyim? Bu soruyu sadece kişi
kendi içsel doğasının farkına vardığında yanıtlayabilir;
üst üste binmiş dışsal kabukları fırlatıp attığında, için
deki cevheri bulmak için kabukları kırdığında. Sonra
“Bu sonsuz bir silsile mi?” sorusu ortaya çıkar. Cevabı
“Hayır, silsile zihinsel bir kavramdır.” Zihnin ötesin
de silsile kavramını taşımak zorunda değilsiniz. Bu,
yumurtanın içindeki civciv gibidir. Bir gaga daha vurur,
bu son darbe olur ve civciv dışarıya çıkar.
İçsel arayış sürecinde kendi doğanızı daha belirsiz bir
şekilde keşfedeceğinizi sanmak bir hatadır. Bu, sadece
dışsal bedenin sevimli ve yaşamın neşesiyle dolu olduğu,
içsel bedenin ise acı ve boş olduğu hatalı tahmininden
ortaya çıkan bir fikir gibidir. Kendilerinin bazı bedensel
duygulardan ayrı olduklarını söylemeye birkaç filozof
cüret etmiştir ama bu sadece bedenin bazı duyarlılıkları
olmaksızın bedende uyanık kalamayacaklarını söyleme
nin başka bir yoludur. Bir kişinin duygular olmaksızın
bedeni düşünemeyeceğinin doğruluğu üzerinde şüphe
yoktur. Ama bedenin varlığını görmeyi zamanla kaybet
mek mümkündür ve kişi kendisini onun ötesindeki bir
şey olarak bulabilir.
Bu kontemplasyonda dışsal beden ve zihinle kimliğimizi
yadsımanın sonuçları nelerdir? Zihnin bütün içeriğiyle
beraber kullandığımız bir şey olduğunu, onun biz olma
dığını fark etmenin etkileri nelerdir? İçsel insanın sevgi
sizliği, güçsüzlüğü, bilgisizliği, değişmezliği bıraktığı
anlamına gelir mi? Hayır. Süreçte vasıflardan kendinizi
mahrum etmezsiniz ama sınırlarsınız. Zihin bedenden
daha hızlı ve özgürdür ve zihnin ötesindeki spirit daha
da hızlı ve özgürdür. Sevgide dışsal bir anlatım yerine
kalbin suskunluğu daha olasıdır ama zihnin ötesinde
ki spiritin kutsallığı kesindir. Fikir yürütme ve yargıla
ma aklın topallayan kanıtlarını düzeltir ve tinin görüşü
zihin ya da organlar olmaksızın gerçeği ayırt eder.
XVI. Bölüm
SONUÇ
SON