You are on page 1of 20

TC

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ

İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ

ALMAN DIŞ POLİTİKASININ SİVİL YÜZÜ VE

KÜLTÜR POLİTİKALARI

Seminer Çalışması

Danışman

Doç. Dr. Oğuzhan TÜRKER

Hazırlayan

Yağmur GÜNEL

1020510508

KAYSERİ, Ocak, 2021

1
GİRİŞ ......................................................................................................................................... 1
BİRİNCİ BÖLÜM: II. DÜNYA SAVAŞI SONRASI ALMAN DIŞ POLİTİKASI VE SİVİL
GÜÇ ........................................................................................................................................... 3
1. 1. Uluslararası Politikada Güç Kavramı ............................................................................. 3
1. 2. Tarihsel Süreç İçinde Alman Kültür Politikaları ............................................................ 3
1. 3. II. Dünya Savaşı Sonrası Çağdaş Almanya’nın Doğuşu ve Dış Politikası ..................... 4
1. 4. Stratejik Kültür ve Alman Stratejik Kültürünün Öğeleri ................................................ 5
İKİNCİ BÖLÜM: KİMLİK, DIŞ POLİTİKA VE AB GENİŞLEME POLİTİKASI ................ 6
2. 1. Almanya da Siyasal Kültür ............................................................................................. 6
2. 2. 21. Yüzyıl Dış Politikasında Düşünce Kuruluşları ......................................................... 6
2. 2. 1. Dış Politika Alanındaki Alman Düşünce Kuruluşlarının Özellikleri ..................... 6
2. 2. 2. Bilim ve Siyaset Vakfı (SWP) ................................................................................ 7
2. 2. 3. SWP’nin Alman Dış Politikasındaki Etkisi ............................................................ 8
2. 2. 4. SWP’nin AB Dış Politikası Üzerindeki Olası Etkilerinin Analizi.......................... 8
2. 3. Kapasite Yelpazesine Göre AB’nin Dış Politika Araçları .............................................. 8
2. 3. 1. Sivil Güce Dayalı Dış Politika Araçları .................................................................. 9
2. 3. 2. Askeri Güce Dayalı Dış Politika Araçları ............................................................. 10
2. 3. 3. Normatif Güce Dayalı Dış Politika Araçları ......................................................... 10
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: AB’NİN NORMATİF GÜCÜ ............................................................... 11
3. 1. Bir Metot Olarak Eleştirel Söylem Analizi .................................................................. 11
3. 2. Siyasal Bir Proje Olarak Avrupa .................................................................................. 11
3. 2. 1. Özcü Temelli Siyasal Avrupa Vizyonu ................................................................ 11
3. 2. 2. Kurumsal ve Küreselleşme Temelli Siyasal Avrupa Vizyonu.............................. 11
3. 3. Kültürel Bir Proje Olarak Avrupa ................................................................................ 12
3. 3. 1. Özcü Temelli Homojen Kültürel Avrupa.............................................................. 12
3. 3. 2. Çok Kültürlü Avrupa ............................................................................................ 12
3. 4. AB’nin Normatif Duruşu Bağlamında İnsan Hakları ve Demokrasi Sınavları ............ 12
3. 4. 1. Birlik Ülkesi Ülkelerde Yükselen Aşırı Sağı ve Birliğin Güç Sınavı ................... 12
3. 4. 2. Birliğin Demokrasi Sınavındaki Tutumu: Arap İsyanları ..................................... 13
SONUÇ .................................................................................................................................... 15
KAYNAKÇA ........................................................................................................................... 16

I
TABLOLAR VE ŞEKİLLER LİSTESİ

Tablo 1: Siyasal Kültür ile Siyasal Yapı arasındaki Uyum ve Uyumsuzluk ............................ 6
Tablo 2: Dış Politikada Alman Siyasi Düşünce Kuruluşlar ....................................................... 7
Tablo 3: SWP’nin Verdiği Bazı Tavsiye Kararlarının Almanya’ya Etkisi ................................ 8
Tablo 4: AB’nin Dış Politika Araçları ve Güç Kapasiteleri ...................................................... 9
Şekil 1: 2014-2015 Seçimlerinde Avrupa da Yükselen Aşırı Sağ ........................................... 13
Şekil 2: Avrupa Ülkelerine Göç Akışı, 2015 ........................................................................... 13

II
GİRİŞ

Dış Politika, bir siyaset biçimidir. Bir devletin diğer devletlerle olan uluslar arası ilişkisini
ifade eder. Sivil Güç, ekonomik gücü ifade eder. Askeri güç dışında kalan uluslar arası
alandaki gücü kapsar. Kültür Politikası, kültürü sanatı kapsayan devlet planıdır. Askeri ve
ekonomik güç haricinde bir güçtür. Genel problem alanı dış politika ve kültür politikaları,
özel alanı ise Alman Dış Politikası ve Kültür Politikaları 2. Dünya Savaşı ve savaşın Almanya
üzerindeki yarattığı savaş taraftarı ve barışçıl olmayan devlet algısı Almanya’nın dış
politikada iyi bir kültür politikası yürütmesi ile son bulmuş. Bu politikalar uluslar arası alanda
büyük yankı uyandırmıştır. Bu çalışmanın hipotezi, üzerindeki bütün kötü algılar ve yapmış
olduğu siyaset üzerinden eleştirilen Alman Devletinin sürdürmüş olduğu dış politikadaki
kültür politikaları ile yeniden tanımlanması ve güçlü bir devlet mekanizmasını
temellendirmiştir. Alman Devletinin gücünü kültür politikaları ile meşrulaştırmaya çalışması
onu birçok devletin izlemesine yol açmıştır. Almanya’nın güç kaynağı tüm bu nedenlere
bağlanmış olsa da bu bir ispat değildir. Almanya’nın yeniden yapılaşmış bir siyaset
oluşturması uluslar arası çapta kendini göstermesinin nedeni izlediği politika ile nitelendirilse
de henüz bunun bir teori olduğuna saptanılamaz. Bu çalışmanın amacı dış politikada kültür
politikasının önemi ve uluslar arası çapta devletin bu politikalar dâhilin de üzerinde
oluşturmuş olduğu algıdır. Devletin diğer devletlerle arasındaki ilişkiyi kültür politikaları
dâhilin de pekiştirmesi sağlam temeller oluşturmasıdır. Bu çalışmanın etki alanları devletlere,
uluslar arası kuruluşlara, devletin izlediği dış politika alanındaki tüm unsurlara etki eder.
Devletin kültür politikaları onun uluslar arası alanlarda daha barışçıl ve sağlam bir yol
ilerlemesine katkıda bulunur. Askeri ve ekonomik güce nazaran kültürel güç daha çok
süreklilik arz eder. Araştırma konusu dış politika ve kültür politikaları temelinde Almanya’yı
esas aldığı için konu bakımından sınırlıdır. Alman Dış Politikası ve Kültür Politikalarını esas
aldığı için mekân bakımından da Almanya’yı esas almaktadır o yüzden sınırlandırılmıştır.
Zaman bakımından ise 2. Dünya savaşı ve sonrasını esas alır şöyle ki günümüzde dahi etkisini
sürdüren bu durum sınırsızdır. Dış politika ve kültür politikaları esas alınarak Alman Dış
Politikası ve Kültür Politikaları incelendiği için genelden özele bir yaklaşım söz konusudur o
yüzden tümdengelimdir. Araştırma Alman dış politikası ve kültür politikaları dâhilinde uluslar
arası çapta değerlendirilmiş ve bu politikanın etkileri analiz edilmiştir. Araştırmanın planında
ise ilk olarak Uluslararası Politikada Güç Kavramı, ikinci olarak Tarihsel Süreç İçinde Alman
Kültür Politikaları üçüncü olarak II. Dünya Savaşı Sonrası Çağdaş Almanya’nın Doğuşu ve
Dış Politikası ve son olarak Stratejik Kültür ve Alman Stratejik Kültürünün Öğeleri başlıkları

1
incelenecektir. Kısaca bu çalışmada Almanya’nın siyasal kültüründen 2. Dünya savaşı sonrası
ile anlam kazanan dış politikasından ve izlemiş olduğu kültür politikalarından bahsedeceğiz.
Almanya’nın güçlü-güçsüz bütün uluslara yaklaşımını eleştirel tutumunu yapıcı özelliklerini
olumsuz veya olumlu dış politika izlenimlerini ortaya koyacağız. Almanya’nı AB üyeliğinin
dış politikaya etkisini AB’nin dış politika alanında temel aldığı Alman dış politikasını ve AB
üzerindeki baskın söz sahibi olma özelliğini ele alacağız. Değişen dünya ve 19.yüzyılın
gelişiyle dünya egemenliğini ilan eden Avrupa ve bu Avrupa’nın dış politika meselesi ile
Alman dış politikasının 21. Yüzyıla taşınan kalkınırlığını ele alacağız.

2
BİRİNCİ BÖLÜM: II. DÜNYA SAVAŞI SONRASI ALMAN DIŞ POLİTİKASI VE
SİVİL GÜÇ

1. 1. Uluslararası Politikada Güç Kavramı

Güç bir unsurun diğer unsurlara karşı uyguladığı fiziksel, algısal bir mekanizmadır. Dünya
çapında geçmişten günümüze büyük olaylara tanıklık etmiş bu terim milletlerin, ulusların da
dünya çapında varlığını etkilemiştir. Öyle ki önemli sonuçlar yaşanılmış olaylar ve geleceğe
yön veren bu unsur uluslar arası alanda büyük ses getirmiştir. Ulusların güç kavramından yola
çıkarak oluşturdukları temel yapı sadece bir alanda değil devletin bütün alanlarda varlığını
ortaya koymasının temeli olarak ortaya çıkar. Ülkeler güç kavramını askeri alanda, tarihi
alanda, kültürel alanda ispatlamaya çalışır izlemiş oldukları güçlü siyasi yapı ile uluslar arası
alanda kendilerini gösterirler. Hans Morgenthau’ya göre güç sahibi olmak uluslar arası önem
taşır. O yüzden ekonomide kazanç ne ise politikada güç odur ( Hekimler, 2020, 10 ).

Uluslar arası sistemdeki anarşinin varlığı devletlerin güç kavramını kullanması ile yok olur (
Hekimler, 2020, 11 ).

Almanya’nın ise bu güç kavramını kültür politikaları çerçevesinde kullanması ve bu alanda


örnek bir düzenleme politikası ile kendi güç kavramını meşrulaştırması uluslar arası alanda
Almanya’nın özerkliği ve güç kavramına kazandırdığı kültürel politikaları oluşturur. 2. Dünya
savaşı ile birlikte hareket ettiği uluslar arası kurumlarda yüz yüze geldiği çok taraflı politika
anlayışından uzaklaşmış ve tek başına bağımsız tek taraflı politikaya yönelmiştir ( Sakar ve
Kaçmaz, 2020, 90 ).

Bu tek taraflı anlayış Almanya’ya güç kavramını politikada kazanmasını sağlamıştır. Öyle ki;
2. Dünya savaşı sonunda taşıdığı savaşçı devlet algısını güç kavramı ve politikadaki kullanımı
ile yeniden temellendirmiştir. Almanya’nın bu eğilimi uluslar arası alanda eleştirilere neden
olmuş Almanya’nın “büyük güç” olma potansiyeline sahip olunmadığı ileri sürülmüştür.
Almanya’nın bu kararı yalnızca geleneksel müttefiklerinden onu ayıracaktır düşüncesi hakim
olmuştur ( Hekimler, 2020, 30 ). Oysaki Almanya bu düşüncelerin aksine daha sağlam
adımlarla ilerlemiştir. Günümüz sürecine kadar attığı adımlar onu müttefiklerinden ayırmak
yerine diğer dünya devletlerine örnek teşkil edecek bir yol izlemesine neden olmuştur.

1. 2. Tarihsel Süreç İçinde Alman Kültür Politikaları

1920 öncesi sadece eğitim ile faaliyet gösteren dış politika anlayışı 1920 sonrası gelişime ve
değişime başlamıştır. Almanya’nın izlediği bu süreç yaygınlık kazanmış yabancı devletlerle
beraber dış politika alanın da faaliyetler yürütmüştür ( Sakar ve Kaymaz, 2020, 88 ).

3
2. Wilhelm döneminde Amerika ve Almanya arasında öğretim üyesi değişim faaliyetlerinde
bulunulmuştur. Çin de ise tıbbi yüksek okul açılıp Alman doktorlar tarafından ders verilmiştir.
Bu okullarda istikrar sağlanmıştır ( Sakar ve Kaymaz, 2020, 88 ).

İran dada yeni faaliyetlerde bulunulmuş Alman mezuniyet sınavları yapılmıştır. İran’ın yanı
sıra Osmanlı devleti ile ilgili de çalışmalarda bulunulmuştur ( Sakar ve Kaymaz, 2020, 88 ).

Almanya bu politikaları devlet politikası olarak değil uzak politika olarak ilgili yöneticilerin
isteği ile oluşturdukları bütçe ile yönetilir.

Almanya barış yanlısı olduğunu askeri faaliyetlerine gölge düşüremeyecek şekilde


belirlemiştir. 2000’li yıllara gelindiğinde güçlü bir askeri sistemi olan ve askeri faaliyetlerde
bulunan Almanya barış yanlısı bir devlet olmaya devam etmiştir ( Hekimler, 2020, 21 ).

Almanya izlediği bu politikalar çerçevesinde süreklilik sağlamaya ve 2. Dünya savaşı sonrası


daha ağırlıklı bir şekilde kültür politikalarını izlemede istikrar sağlamıştır. Almanya’yı etkisi
altına alan tüm bu politikalar onu uluslar arası alanda yeniden tanımlamıştır.

Almanya’nın uluslar arası çerçevede çekingen tavır sergilemesi ve bunun nedenleri 1945
sonrası biçtiği sivil kimliğe göre yorumlamak gerekir ( Kıratlı, 2016, 207 ).

1. 3. II. Dünya Savaşı Sonrası Çağdaş Almanya’nın Doğuşu ve Dış Politikası

1945 sonrası ikiye bölünen Almanya batı ve doğu Almanya olarak varlığını sürdürmüştür.
Batı Almanya 2. Dünya savaşı sırasında azınlıklara yaptığı soykırım başta olmak üzere
olumsuz faaliyetlerini düzeltmek ve yeniden uluslar arası alanda yer alabilmek için iki temel
ilke belirlemiştir. İlki “sivil güç” ikincisi ise “yalnız başına asla” olmuştur böylece Almanya
bu süreç içerisinde yeniden varlığını ispatlayacaktır ( Birdişli, 2019, 339 ).

Almanya batı ittifakında var olmak ve batı kuruluş biçim ve düzenlemelerine destek vermek
için yeniden uluslar arası politikada yer edinmiştir ( Hekimler, 2020, 21 ).

Almanya Avrupa Birliğinde de faaliyetlerine devam etmiştir. Çok kapsamlı bir kuruluş olan
AB’nin desteğini almış öyle ki; Almanya’nın dış politikasını yürütmek için oluşturduğu
SWP’nin bütçesini % 2’lik kısmını AB karşılamaktadır ( Kıratlı, 2016, 224 ).

Almanya batı politikasının yanı sıra doğuda da politikalar yürütmeye başlamıştır ( Birdişli,
2019, 339 ).

1. 4. Stratejik Kültür ve Alman Stratejik Kültürünün Öğeleri


4
Siyasal sistem toplumla ilgili iken siyasal kültür ise inanç, tutum ve davranışlara bağlanabilir (
Birdişli, 2019, 363 ).

Yani, “güvenlik hedeflerini elde etmek için uygun amaç ve araçları belirleyen, kolektif
kimliği ve diğer gruplarla ilişkileri biçimlendiren, ortak tecrübeler ve (hem sözlü hem yazılı)
kabul edilen öykülerden türemiş ortak davranış biçimleri, varsayımlar ve inançlar sistemidir”
( Birdişli, 2019, 363 ).

Stratejik kültür bir başka ifade olan “savaş tarzı” olarak ortaya atılmıştır. Her ne kadar aynı
olarak kabul edilse de askeri tarihçiler “savaş tarzını” benimserken siyasal bilimciler ise
stratejik kültürü karar verici olarak benimsemişlerdir. Stratejik kültür taraftarları realizmi
eleştirmişlerdir. 1990’lı yıllardan itibaren stratejik kültür alanı ilgi görmeye başlamıştır (
Körpe, 2012, 151 ).

Soğuk savaşın sonunda kültür; birey, örgüt, devlet anlayışını biçimlendiren olgu olarak ortaya
atılmıştır. Kültür olgusunun yayılımı ile birlikte stratejik kültür ve devletin davranışları ile
oluşan kavramlar ortaya çıkmaya başlamıştır ( Erdağ, 2013, 54 ).

5
İKİNCİ BÖLÜM: KİMLİK, DIŞ POLİTİKA VE AB GENİŞLEME POLİTİKASI

2. 1. Almanya da Siyasal Kültür

2. Dünya Savaşı sonrası gelişmeler demokrasinin geleceğine ilişkin soruları ortaya


çıkarmıştır. Bunun sonucu Almond ve Verba (1963) çalışmaları ile siyasal kültürle açıklama
yapabileceklerini söylemişlerdir ( Akdağ ve Ekici, 2017, 64 ).

“Almond ve Veba’ya göre; siyasal kültür ve siyasal yapı arasındaki uyum, siyasal sistemin
istikrarlı olmasına, uyumsuzluk ise istikrarsızlığa düşmesine yol açmaktadır” (Akdağ ve
Ekici, 2017, 64 ).

Tablo 1: Siyasal Kültür ile Siyasal Yapı arasındaki Uyum ve Uyumsuzluk

Tabiiyet İlgisizlik Yabancılaşma

(Allegiance) (Apathy) (Alienation)

Bilişsel Oryantasyon + + +

Duygusal Oryantasyon + 0 -

Değerlendirici Oryantasyon + 0 -

Kaynak: Almond ve Verba ( 1963:22). (+): Siyasal objelere karşı pozitif duyguların
frekansı, (-): Siyasal objelere karşı negatif duyguların frekansı, (0): Siyasal objelere karşı
kayıtsızlığın frekansı.

Almanya AB’nin en büyük üç ulusundan eşitler arası en iyidir. 2. Dünya savaşı göstermiş
olduğu politikaları yeni bir çehreye büründürmüştür (Kıratlı, 2016, 224).

2. 2. 21. Yüzyıl Dış Politikasında Düşünce Kuruluşları

Dış Politikanın yapımında ulusal hükümetlere büyük bir rol düşmektedir. Küreselleşme
baskısı ve değişen doğası dış politikaya etki eden farklı çeşitlerin sayısı artmıştır ( Günar ve
Mırcıoğlu, 2020, 318).

Düşünce Kuruluşu sözcük anlamına göre Cambridge ifadesinden yola çıkarak: belli önemli
kavramlarda fikir geliştirmek, öneri sunmak için çoğunlukla devlet tarafından bir araya
toplanan uzman gruplardır ( Günar ve Mırcıoğlu, 2020, 318).

2. 2. 1. Dış Politika Alanındaki Alman Düşünce Kuruluşlarının Özellikleri

Almanya da yer alan üç tip düşünce kuruluşu vardır. İlki Akademik Düşünce Grupları iken
bunlar % 65 orana sahiptirler. İkincisi ise Belli Bir İdeolojiyi Benimseyen Düşünce Grupları
bunlar ise % 30’luk bir orana sahiptir. Sonuncusu ise Parti Düşünce Grupları %5’lik bir orana
sahiptirler (Günar ve Mırcıoğlu, 2020, 320).

6
Tablo 2: Dış Politikada Alman Siyasi Düşünce Kuruluşları

Belli Bir İdeolojiyi Savunan Düşünce Kuruluş Yılı İş Birliği Yaptıkları Özel Çıkar
Kuruluşları Grupları

Friedrich-Ebert Vakfı 1925 Sosyal Demokrat Parti (Social


Democratic Party/SPD,
Sozialdemokratische Partei
Deutschlands/SPD)

Friedrich-Naumann Vakfı 1958 Özgür Demokrat Parti (Free


Democtaric Party/FDP, Freire
Demokratische Partei/FDP)

Heinrich-Böll Vakfı 1961 Bündnis90/The Greens


(Bündnis90/Die Grünen

Konrad-Adenauer Vakfı 1965 Hristiyan Demokrat Parti


(Christian Democratic Party/CDU,
Christlich Demokratische Union
Deutschlands/CDU)

Hanns-Seidel Vakfı 1967 Hristiyan Sosyal Birliği (Christian


Social Union/CSU,
ChristlichSoziale Union/CSU

Rosa-Luxsemburg Vakfı 1998 Demokratik Sosyalizm Partisi


(Party of Democratic
Socialism/PDS, Partei des
Demokratischen Sozialismus / Die
Linkspartei/PDS)

Kaynak: Thunert , M.W., 2011

Soğuk savaş sonrası dönem doğu ve batı Almanya’nın birleşmesi ile Almanya’nın yeni bir dış
politika eğilime girişmesini sağlamıştır (Kıratlı, 2016, 224).

2. 2. 2. Bilim ve Siyaset Vakfı (SWP)

SWP, Kaliforniya da yer alan Rand Şirketlerinden bakılıp gözetlenerek oluşturulmuştur.


SWP’ nin mali gelirini ulusal hükümet büyük ölçüde sağlasa da %2’lik dilimini AB
karşılamaktadır. SWP’ nin hedefleri arasında bilgiyi politikaya dönüştürmek ve gerçek
bilimsel araştırmalar çıkarmak istemektedir ( Günar ve Mırcıoğlu, 2020, 320 ).

Almanya dış politikada her hangi bir nüfus artırma girişiminde bulunmamıştır. Alman dış
politikasında birleşme olduktan sonra süreklilik amacı ile geçmişteki gelenek ve tutuma
devam etmişlerdir ( Hekimler, 2020, 11 ).

7
2. 2. 3. SWP’nin Alman Dış Politikasındaki Etkisi

Avrupa’nın diğer düşünce kuruluşlarını SWP ile karşılaştırdıkları zaman SWP daha
bilimseldir. 180 personel ile çalışan SWP Almanya’daki büyük düşünce kuruluşlarından
biridir ( Günar ve Mırcıoğlu, 2020, 321 ).

Tablo 3: SWP’nin Verdiği Bazı Tavsiye Kararlarının Almanya’ya Etkisi

Kararlar SWP Almanya

Kalifiye işçi göçü yasasında SWP, Almanya hükümetinin 2019 Almanya ise bu sorunu
verilen tavsiye ve alınan Haziran ayında kabul ettiği vasıflı halletmek için yeni bir
kararlar işçi göçü yasasını faydalı bir Ulusal Eylem Planı
girişim olarak nitelendirmiş olsa da hazırlamış, buna göre
piyasaya erişim noktasında göçmenlere yönelik
tanıtımların hala çok yetersiz Almanya hakkında
olduğunu dile getirmiştir. bilgilendirilme yapılması
için kursların açılmasını
kararlaştırmıştır.

2006 yılında Türkiye’nin SWP, Türkiye’nin üyelik sürecinin Almanya ise, içteki
AB’ye üyelik sürecinde AB üyelerinin ikiye bölünmesine koalisyon ortaklarıyla
verilen tavsiye ve alınan yol açması iddiasıyla bunun Türkiye’nin üyeliği
kararlar giderilebilmesi için AB’nin bütün konusunda ikilik yaşamış,
üyelerinin siyasi çizgide Merkel bu dönemde
uyumlaşmasını ve halkın rızası Türkiye’nin AB’ye tam
olmadan Türkiye’nin üye üyeliği yerine imtiyazlı
yapılmamasını tavsiye etmiştir. ortaklık verilmesini
desteklemiştir.

Kaynak: Günar ve Mırcıoğlu tarafından oluşturulmuştur.

2. 2. 4. SWP’nin AB Dış Politikası Üzerindeki Olası Etkilerinin Analizi

AB ile dış politikasını uyumlu hale getirmeye çalışan uluslara karşı Almanya daha
uyumludur. SWP’yi AB bağlamında öne çıkaran bir diğer faktör ise kuruluşun 2009 dan bu
yana Brüksel de faaliyet gösteren ofisidir ( Günar ve Mırcıoğlu, 2020, 323 ).

Öyle ki AB’nin SWP’ye sağladığı mali destek ve Almanya’nın diğer ulus güçlere karşı dış
politikada ki etkin rolü SWP’nin olası katkısını ortaya koymaktadır.

2. 3. Kapasite Yelpazesine Göre AB’nin Dış Politika Araçları

AB farklı güç yelpazeleri ile kapasiteyi kullanmaktadır. Bu yelpaze sivil, askeri ve normatif
dış politika araçlarıdır.

AB’nin uluslar arası alanda etkili güç olmasını sağlayan ve aktörlüğünü zayıflatan dış politika
araçları sivil, askeri ve normatif güç bağlamında incelenmiştir.

8
Tablo 4: AB’nin Dış Politika Araçları ve Güç Kapasiteleri

AB’nin Dış Politikada Kullandığı Araçlar

Sivil Güç Askeri Güç Normatif Güç

Etkili -Ticaret, ortaklık -polis ve askeri birliklerin -demokrasi


ve işbirliği eğitimi
antlaşmaları -insan hakları
-hukuk devleti ve sivil
AB’nin -azınlık hakları
-Adaylık yönetimin güçlendirme
Kapasite perspektifi misyonları -diplomasi

Yelpazesi -İnsani yardımlar -izleme heyeti misyonları

Orta -kalkınma -barış koruma misyonları -Sürdürülebilir


politikası ve kalkınma
(Modarete) ekonomik
yardımlar -çevre

-ekonomik -enerji
yaptırımlar

Etkisiz Askeri -tek taraflı askeri müdahale


yaptırımlar
-askeri harcamalar

Çatışmaların önlenmesi

Kaynak: Aksoy ve Uğur tarafından oluşturulmuştur.

2. 3. 1. Sivil Güce Dayalı Dış Politika Araçları

Avrupalı devletlerin gösterdiği Bu başarı yine diğer devletler üzerinde de etkili olmuştur.
Soğuk savaş döneminde Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyet Rusya'nın arasında kalan
Avrupa devletleri bir denge sağlamaya çalışmıştır ( Aksoy ve Uğur, 2016, 227).

Avrupa Birliği sivil araç olarak etkili bir biçimde Ticaret ortaklık ve işbirliği anlaşmaları gibi
kavramlarla kullanılmıştır. Avrupa Birliği'nin ekonomik gücü insani yardımlar yapmasına
olanak tanımıştır ( Akdağ ve Ekici, 2017, 68 ).

Yumuşak güç amaçların meşru olduğuna inandıran tehdit etmeden kandırmadan ikna
edebilme kapasitesine sahiptir. II Dünya Savaşı sonrası gelişmeler demokrasinin geleceğini
ilişkin soruları ortaya çıkarmıştır bunun sonucu Almond ve Verba (1963) çalışmaları ile
siyasal Kültür ile açıklama yapabileceklerini söylemişlerdir.

“Almond ve Verba göre; siyasal kültür ve siyasal Yapı arasındaki uyum siyasal sistemi
istikrarlı olmasına uyumsuzluk ise istikrarsızlığa düşmesine yol açmaktadır” ( Akdağ ve
Ekici, 2017, 68 ).

9
2. 3. 2. Askeri Güce Dayalı Dış Politika Araçları

Avrupa Birliği'nin askeri güce ihtiyacı olup olmadığı sorusu Avrupa Birliği tarihinin en çok
tartışılan konusudur. Avrupa Birliği 2000'li yıllardan sonra asgari kapasite geliştirmeyi
amaçlamış ve 2003 yılında faaliyetini askeri amaçlı operasyon ile gerçekleştirmiştir. Avrupa
Birliği bu gelişmeden sonra 3 kıtada 23 ülkede 30'dan fazla görev üstlenmiştir ( Aksoy ve
Uğur, 2016, 229 ).

2. 3. 3. Normatif Güce Dayalı Dış Politika Araçları

Norm uyulması gereken kural, buyurucu ve yasaklayıcı bir terim iken normatif kelime anlamı
ise davranışın kalıplarını, adlarını ve tanımını yapan, olması gerekeni ortaya koyan anlamında
kullanılır ( Vatandaş, 2018, 176 ).

Avrupa Birliği Soğuk Savaş dönemi sonrası diğer devletlerle ilişkilerini barış, özgürlük,
demokrasi ve insan hakları çerçevesinde ilan etmiştir. Tüm bu faaliyetler barış, demokrasi,
özgürlük gibi kavramların ele alınması Avrupa Birliği'nin uluslararası sistemde “sert güç”
değil “yumuşak güç” kullandığının göstergesidir ( Aksoy ve Uğur, 2016, 231 ).

Avrupa Birliği'nin normatif aktör kavramını ne kadar özümseyeceği tartışma konusu


olmuştur. Soğuk Savaş döneminin son olduğu dönemlerde sadece askeri gücün değil diğer
güç kavramlarının da etkin olduğunu görmüşlerdir. Silahın ise artık tali bir etken olduğunu
anlamışlardır ( Vatandaş, 2018, 177 ).

10
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: AB’NİN NORMATİF GÜCÜ

3. 1. Bir Metot Olarak Eleştirel Söylem Analizi

“Siyasal aktörlerin söylemleri eleştirel söylem analizi kullanılarak incelenmektedir bu


yaklaşım Biz ve onların söylemsel inşasına kimlik ve fark söylemlerinin temel unsuru olarak
ele almakta ve Bu bağlamda içeride ve dışarıda bıraktıkları ile kimlik inşasına özel bir önem
vermektedir” ( Aydın Düzgit, 2011, 52 ).

Bir araştırma üzerine söylem konusunda Türkiye'nin Avrupa birliği üyeliği konusundaki
tartışmalardan dolayı oluşan Avrupa vizyonu ortaya koymaktadır.

3. 2. Siyasal Bir Proje Olarak Avrupa

Almanya'nın Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyeliğine ilişkin söylem ve analizleri Avrupa'yı


Türkiye'nin üyeliği ile zorlanan kurumsal bir proje olarak tanımlamaktadır.

Merkel'in söylemleri üzerine Türkiye'nin Avrupa Birliği'nin siyasal bütünlüğünü tehdit


oluşturacağı söylemi Avrupa Birliği'ni bu anlamda duraklatan bir tutumdur ( Aydın Düzgit,
2011, 53 ).

Buradan yola çıkılırsa Türkiye siyasal bir proje olarak birbiriyle bağlı Avrupa için bir tehdit
unsurudur.

3. 2. 1. Özcü Temelli Siyasal Avrupa Vizyonu

Avrupa Birliği burada hazmetme kapasitesi teoremini ortaya koyar. Türkiye'nin Avrupa
birliği üyeliği ile limitlerinin aşılacağı söylemi ortaya çıkar. Merkel'in yanı sıra bu söylemlere
Almanya'nın ittifak yapan iki siyasi partisi CDU/CSU da katılmıştır ( Aydın Düzgit, 2011,
53).

Türkiye'nin nüfusu üzerinden Avrupa Birliği'nde daha fazla söz sahibi olma olasılığı ise bir
diğer meseledir. Ancak Türkiye'nin yıkıcı mı yapıcı mı olduğu konusu siyasal birliğin
sağlanması için net değildir. O yüzden Türkiye diğer ülkelerden farklı bir biçimde
konumlandırılmıştır. Tüm bunların dışında Türkiye'nin bilinci, dini, coğrafi sınırları da göz
önünde bulundurularak özcü engel olarak görülmüştür ( Aydın Düzgit, 2011, 53 ).

3. 2. 2. Kurumsal ve Küreselleşme Temelli Siyasal Avrupa Vizyonu

SPD ve Yeşiller Partisi de Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne katılımı ile birlikte Avrupa
Birliği'nin siyasal düzeninin bir bozulma eylemine gireceğini ifade etmişlerdir. Türkiye'yi
Avrupa Birliği'nin kapasitesini alabilmesi için kurumsal ve mali olarak reformların
gerçekleştirilmesi gerekir denmiştir. Hazmetme Kapasitesi Teoremini CDU/CSU ittifakı ile
oluşan koalisyon grubu ortaya atmıştır ( Aydın Düzgit, 2011, 54 ).

Sol ve sağcı bu partilerin aynı karara sahip oldukları görülmektedir. Aynı zamanda
“küreselleşme” kavramı da bu bağlamda ele alınmıştır. CDU/CSU Türkiye’nin Avrupa
Birliği'ne üyelik tartışmasını farklı bir konuda tekrar ele almıştır. Avrupa Birliği'nin dış
politika, dış ticaret gibi konularda öncü olabilmesi için küresel rekabet alındaki
11
performanslarının yüksek olması gerekir. Bu yüzden Türkiye'nin üyeliği konusuna tekrar
sıcak bakmadıklarını yinelemişlerdir. Bu görüş ve ifadeler küreselleşme kavramının
gerekçeleri açısından ele alınmıştır. Küreselleşme küresel rekabet söz konusudur.

3. 3. Kültürel Bir Proje Olarak Avrupa

CDU/CSU Türkiye tartışmaları Avrupa'yı dışlayıcı sınırlandırılmış bir yapı olarak inşa
etmiştir. Avrupa homojen kültüre sahip tarihi bir yapı olarak ifade edilmiştir. Avrupa'nın
sınırları İran ve Irak'a kadar uzanamaz ifadesi Avrupa'yı sınırlandırılmıştır (Aydın Düzgit,
2011, 55 ).

3. 3. 1. Özcü Temelli Homojen Kültürel Avrupa

CDU/CSU kültürel açıdan Avrupa'yı demokratik olarak görürken Türkiye'yi demokrasisi


yetersiz olarak görmüştür. Tüm bunların yanı sıra bir açıklamada ise Hıristiyan ülkelerden
oluşan Avrupa Birliği daha önce İslam bir ülke ile çalışmamıştır. Çünkü birçok farklılık vardır
ifadesi kullanılmıştır. Batı geleneği ve ortak kültür de göz önüne alınmıştır milliyetçi bir yapı
ile oluşan Türkiye tehdit unsurudur. Söylemlerine rastlanır ( Aydın Düzgit, 2011, 55 ).

3. 3. 2. Çok Kültürlü Avrupa

SPD ve Yeşiller Partisi Avrupa birliği üyeliği meselesinde Avrupa Birliği'nin kültürel,
tarihsel, dinsel bağlar ile bağlı olduğunu vurgular. Yeşiller Partisi Türkiye'nin aydınlanma
süreci yaşamadığı gerekçesi ile Türkiye'nin üyeliği tartışmalarında bir noktaya daha
değinmiştir. “Kültürel çeşitliliği taçlandırılmış demokrasi ve modernleşme ile görmeliyiz”
düşüncesi ile Türkiye'yi dışlamıştır. Ayrıca oluşan tepki ve eleştirilere “Avrupa Birliği
Hıristiyan bir topluluk değil ya da kültürel bloğun bir parçası değildir.” açıklaması da
oluşmuştur. Yeşiller Partisi sol bir yapıya sahip olduğu için dini Avrupa Birliği'nden uzak
tuttuğu açıklamasında bulunmuştur. Yeniden Geleneksel Avrupa söylemine başvuran SPD ve
Yeşiller Partisi bu konuda açıklamalarda bulunarak Türkiye'nin onlara çok da uzak olmayan
bir düzen modernleşme içine girdiğini fakat geç olduğunu ileri sürmüşlerdir. Kısaca
Türkiye'nin tarihsel olarak Avrupa özüne ait olmadığından bahsetmiştir ( Aydın Düzgit, 2011,
56 ).

3. 4. AB’nin Normatif Duruşu Bağlamında İnsan Hakları ve Demokrasi Sınavları

Avrupa Birliği her ne kadar insan hakları konusunda yasalaşma yollarına girse de birlik
içindeki düzen ve sınır dışında yaşanan olayların olumsuz yanları görülmektedir. Avrupa
Birliği insan hakları konusunda dış politika alanında tek sesliliği sağlayamamıştır. Birliğin
değerleri üye ülkelerin halkları tarafından henüz benimsenmemiştir. Bunun en açık nedeni ise
sınır dışı olaylara karşı insan hakları meselesinin uluslar arası alanında tek sesliliğin mümkün
olmamasıdır ( Vatandaş, 2018, 172 ).

3. 4. 1. Birlik Ülkesi Ülkelerde Yükselen Aşırı Sağı ve Birliğin Güç Sınavı

20. ve 21. yüzyıllarda yüksek oranda göç alan Avrupa ülkeleri “öteki” kavramı ile karşılaşmış
göçmen nüfusun yaşam hakkını tehdit eden eylemlerde bulunmuştur. Göç olgusu Avrupa

12
Birliği içindeki yabancı düşmanlığını tetiklemiştir. Bunun üzerine “Aşırı Sağcı Nüfusu”
Avrupa toplumunda yükselişe geçmiştir. Tüm bu olanlar Fransa'da aşırı sağcı bir parti
grubunun %35'lik bir oranla oy alması ile göçmenlere, Müslümanlara, Yahudilere öteki olarak
kabul edilen bu gruplara çok sert söylemlerde bulunulmuştur. Bu tutum Avrupa barışı
özelliğini tehdit eder bir tutumdur ( Vatandaş, 2018, 172 ).

Şekil 1: 2014-2015 Seçimlerinde Avrupa da Yükselen Aşırı Sağ

Ayrıca aşırı sağcı partilerin önde gelen ülkeler tarafından güç kazanması Avrupa Birliği'nin
homojen yapısını bozmuştur. Avrupalıların göçmenlere karşı kundaklama ve şiddet işlemleri
göçmenlere karşı nefretin göstergesi olmuştur. Göçmenlerin terörizm artışına neden
olduklarını işleri ve sosyal yardımlarını ellerinden aldıklarını öne sürmüşlerdir ( Vatandaş,
2018,173 ).

Siyasi istikrarsızlık yükselen şiddet ve terör olayları Suriye, Irak'tan yaklaşık 6 milyon insanın
sığınmacı olarak diğer ülkelere göç etmesine neden olmuştur. 2015 yılı itibari ile göçmenler
Avrupa'ya da ulaşmıştır.

Şekil 2: Avrupa Ülkelerine Göç Akışı, 2015

3. 4. 2. Birliğin Demokrasi Sınavındaki Tutumu: Arap İsyanları

2011 yılında Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkelerine başlayan Arap isyanları birçok olaya
tanıklık etmiştir. Avrupa Birliği'nin Arap isyanları ve coğrafyasına yaklaşımında kilit Avrupa

13
komşuluk politikasıdır. Avrupa Bu politika ile üye olmayan devletlere karşı barışçıl bir
politika gerçekleştireceğini savunur. Birlik 2003 yılında yayımladığı Avrupa Güvenlik
stratejisi belgesi ile dünyada demokratik düzeni sağlamaya yönelik çalışmalar yapmak
istemiştir. Bu bağlamda bu demokratik hedefler amacı ile Avrupa komşuluk politikasını araç
olarak kullanarak Arap ülkelerinde etkin rol oynamıştır. Tunus ve Mısır'da demokrasi süreci
geliştirmeye çalışmıştır ( Vatandaş, 2018, 174 ).

14
SONUÇ

2. Dünya Savaşının yarattığı yıkım kullanmış olduğu insan haklarını hiçe sayan verimsiz
siyaset sanayinin gelişimi ile ortaya çıkan silah ve kimyasal bombaların dünya nüfusunu
büyük oranda etkileyen yıkımı ardında büyük bir ekonomik krizle karşı karşıya kalan
dünyanın daha sonraki dönemlerde temkinli hareket ettiği görülmektedir. Şöyle ki 2.dünya
savaşından sonra dünyayı etkileyen bir büyük etmen ise soğuk savaş dönemidir. Savaşın
sonuçları ve yıkımını göze alamayan uluslar farklı çözüm arayışlarına yönelmişlerdir.
Şüphesiz bu konuda en öncü olan ve bu yolda en iyi temeli atan devlet Almanya’dır. 2. Dünya
savaşından büyük bir yıkım ile çıkan Almanya ekonomik, askeri, siyasi alanlarda pek çok
kayıp vermiştir. Savaşın sonuçlarında ise sadece bu yıkımlardan değil ulusların Almanya
üzerinde yarattığı savaşçı, barışçıl olmayan bir tutum izlediği meselesi Almanya’yı bundan
sonraki süreçlerde de etkileyecek mi? sorusunu akıllara getirmiştir. Bu yüzden Almanya da
ilerleyen dönemlerde dış politika alanında birçok çalışma yapılmış kültür politikaları
geliştirilmiş ve bu alanda birçok proje gerçekleştirmiştir. Almanya’nın dış politika alanındaki
gelişmeleri birçok ulusu etkilemiş üye olduğu AB olmak üzere destek almıştır. Bu alanda
oluşturduğu kurumların gelirlerine AB destek sağlamış AB’nin bu alanda yaptığı çalışmalarda
Almanya etkin rol oynamıştır. Türkiye’nin AB üyeliği konusunda da Almanya etkin rol
oynamıştır. Bunun birçok örneği vardır. Almanya’nın çalışmalarını incelediğimiz zaman
bütün olasılık, hipotez ve teorilerden önce kendi çıkarını güttüğü meselesi anlaşılabilir
niteliktedir. Almanya için dış politika adı altındaki çalışmaları da yine kendi çıkarı içindir. Bu
durumlar ve konular tartışılabilirdir. Fakat Almanların göçmenler konusunda ve dünyanın
birçok yerinde açlık ile savaşan fakir devletler konusunda etkin bir rol oynadığı söylenemez.
Kendi dış politika etmenlerini kendi çıkarları doğrultusunda gerçekleştiren Almanya olumlu-
olumsuz birçok olaya neden olmuş ve bunları dış politika gerekçelerine bağlamıştır. Almanya
her ne kadar bu meselede öncü rol oynasa da diğer uluslarda yine bu tür eylemlere
girişmişlerdir. Savaşın getirdiği sonuçlar ve açtığı yaraları kapatmanın bir ulus için zorluğu
ulusları dış politika alanında kültür politikaları ile ilerlemesinin daha iyi sonuçları getireceği
söz konusudur. Almanya bu ilerleyişi ile sadece diğer devletlerle arsındaki bağları
güçleştirmemiş üyesi olduğu AB başta olmak üzere birçok kurum, kişi, devlet üzerinde de söz
sahibi olmuştur. Kısaca Almanya sağlam temeller atarak ilerleye bilmek için dış politika
unsuruna başvurmuş ve temellendirdiği bu yolda söz sahibi konumuna yükselişini
kaydetmiştir. Dış politika ve kültür politikaları Almanya’nın elinde bulundurduğu ve sahip
olduğu birçok şeyi ifade ettiği gibi diğer devlet ve kurumlarla da arasındaki bağı güçleştiren
ve ittifak kavramını sağlayan bir durumdur. Almanya dış politika alanında birçok gelişme
kaydetmiş önce iç işlerinde doğu ve batı Almanya’nın birleşimi ile bu imkânı sağlamış
ardından AB çerçevesinde Avrupa devletleri üzerinde sonra da diğer dünya devletleri ile bir
çok faaliyette bulunmuştur. Almanya’nın bu tutumu onu diğer devletlerle yakınlaştırırken
kendi çıkarlarını da uygulayabileceği bir organizmaya dönüşmüştür. Tüm bu olay ve
olgulardan yola çıkılırsa Almanya 2. Dünya savaşı ardından büyük bir yıkıma uğramış coğrafi
keşifler ve sanayi inkılâbının getirdiği unsurlarla egemenliğini kazanmış Almanya dan eser
kalmamış ve bu egemenliği tekrar kanıtlamak için dış politikaya başvurmuş bir Almanya ve
onun izlemiş olduğu kültür politikaları yeniden egemenliği eline almasında büyük bir etmen
olmuştur.

15
KAYNAKÇA

1. HAGUE, Rod ve HARROP, Martin, (2016), Siyaset Bilimi Karşılaştırmalı Bir Giriş,
(Çev. ) İbrahim Yıldız; Soner Torlak ve İdil Çetin, 1. Baskı, Dipnot Yayıncılık, Ankara, 446
s.

2. GÜNAR, Altuğ ve MIRCIOĞLU, Doğa, (2020), “ Alman Düşünce Kuruluşu Bilim ve


Siyaset Vakfı’ nın Dış Politikadaki Etkinliği”, Uluslararası Ekonomi, İşletme ve Politika
Dergisi, Cilt. 4, Sayı. 2, ss. 297-318.

3. SAKAR, Merve Sevinç ve KAYMAZ, Murat, (2020), “ Alman Dış Politikasının Sivil
Yüzü ve Kültür Politikaları”, Türkiye Siyaset Bilimi Dergisi, Cilt. 3, Sayı. 1, ss. 73-88.

4. BİRDİŞLİ, Fikret, (2019), “ Alman Stratejik Kültürünün Dönüşümü ve Almanya’ nın


Uluslararası Politikaya Proaktif Katılımı”, Güvenlik Bilimleri Dergisi, Cilt. 8, Sayı. 2, ss. 359-
379.

5. KIRATLI, Osman Sabri, (2016), “ Avrupa Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası ve Üç


Büyükler: Almanya, Fransa ve İngiltere”, Akademik İncelemeler Dergisi, Cilt. 11, Sayı. 1, ss.
207-224.

6. AKSOY, Metin, (2018), Alman Vakıfları ve Dış Politika Tarihi, Etkisi ve Gücü, 1.
Baskı, Nobel Yayıncılık, No.74, Ankara, 119 s.

7. AYDIN DÜZGİT, Senem, (2011), “ Avrupa Birliği Türkiye İlişkilerine Postyapısalcı


Yaklaşım: Almanya Örneğinde Dış Politika ve Söylem Analizi”, Uluslararası İlişkiler, Cilt.
8, Sayı. 29, ss. 49-70.

8. HEKİMLER, Oktay, (2020), “Alman Dış Politikasında Güç Kavramı ve Sivil Güç
Konseptinin Geleceği”, Namık Kemal Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksek Okulu
Dergisi, Cilt. 2, Sayı. 1, ss. 1-11.

9. AKSOY, Metin ve UĞUR Ömer, (2016), “ Avrupa Birliğinin Dış Politikadaki


Aktörlüğüne Etki Eden Güç Unsurları: Sivil Güç, Askeri Güç ve Normatif Güç”, Ekonomik ve
Sosyal Araştırmalar Dergisi, Cilt. 12, Sayı. 1, ss. 213-227.

10. VATANDAŞ, Selim, (2018), “ Avrupa Birliğinin Normatif Gücü: İnsan Hakları ve
Demokrasi İdeali Bağlamında Bir Analiz”, VI. Uluslararası Mavi Karadeniz Kongresi, 27-28
Eylül, İstanbul, ss. 149-176.

16
11. ÇALIŞKAN, Köksal, (2018), “Demokrasi, Kriz ve Sosyal Kültür”, Hacettepe Üniversitesi
İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt. 36, Sayı. 3, ss. 51-70.

12. AKDEMİR, Erhan, (2018), “AB’nin Dış İlişkileri ve Politikası: AB’nin Bütünleşememesi
Üzerine Bir İnceleme”, Ankara Avrupa Çalışmaları Dergisi, Cilt. 17, Sayı. 2, ss. 181-218.

13. AKDAĞ, Zekeriya ve EKİCİ Süleyman, (2017), “Avrupa Birliğinin Uluslar arası
Politikada Etkili Olma Aracı; Yumuşak Güç”, Birey ve Toplum Dergisi, Cilt. 17, Sayı. 14, ss.
33-64.

14. KAÇAR, Fatma Nur ve ÖZTÜRK Kübra, (2017), “AB’nin Normatif Gücü; Kavramsal
Bir İnceleme”, Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Endüstrisi Dergisi, Cilt. 3,
Sayı. 28, ss. 359-370.

15. CEYLAN, Yılmaz, (2016), “Çok Kültürlü Avrupa Modelleri (Almanya Örneği)”,
Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, Cilt. 9, Sayı. 43, ss. 207-215.

17

You might also like