Professional Documents
Culture Documents
James Ensor Portret Thesis
James Ensor Portret Thesis
Canan EFE
Kütahya – 2019
2
T.C.
KÜTAHYA DUMLUPINAR ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
Resim Ana Sanat Dalı
Danışman:
Hazırlayan:
Canan EFE
Kütahya – 2019
3
Kabul ve Onay
Başkan……………………………………..………………….
(İmza)
Üye……………………………………………………………
(İmza)
Üye……………………………………………………………
(İmza)
Onay
İmza
Enstitü Müdürü
4
……./……/2019
Canan EFE
5
Özgeçmiş
Canan EFE, 1993’te Denizli 'de doğdu. 2011’de Denizli Vali Vefki Ertür Kız
Meslek Lisesi, 2016’da Dumlupınar Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim
bölümünden mezun oldu. Aynı yıl, Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Resim Ana Sanat Dalı Yüksek Lisans programında öğrenim görmeye başladı.
ÖZET
Almanya’daki Sanayi Devrimi, köyden kente göç ve Birinci Dünya Savaşı gibi
etmenler nedeniyle toplumsal dalgalanmalar birey üzerinde olumsuz etkiler bırakmıştır.
Bu etmenler Ekspresyonizm akımının oluşumunda etkili olmuştur. Ekspresyonizm,
bireyin duygularını, düşüncelerini ve içsel durumunu özgürce ifade edebilmesini
sağlamıştır. Gerçekçi bir resimsel tutumun, nesnenin ruhunu yeterince
yakalayamadığını düşünen bu dönemin sanatçıları, nesnenin ruhuna inip, şekil bozarak
renkçi bir tutumla resimler ortaya çıkarmışlardır. Bu resimler zengin bir içerik ve
ürkütücü görüntüler içermektedir. Ekspresyonist sanatçıların üzerinde önemli etkiye
sahip olan James Ensor, belirli bir akım ya da üslup içinde değerlendirilemeyecek
eserler yapmıştır. Mantığın, sanatın düşmanı olduğunu düşünen Ensor, grotesk figürler,
iskeletler, cadılar, maskeler ve soytarılarla kapalı bir hayal dünyası yaratarak hayatı
korkunç bir karnaval olarak betimlediği tablolarıyla tanınmıştır (Tanyeli, 2006: 15).
Tablolarını, Kuzey Avrupa’nın ikiyüzlülüğü ve melankolisi ile beslemiş bir
Ekspresyonizmle ortaya çıkarmıştır. Resimleri, içinde bulunduğu toplumun hayat
şeklini yansıtırken maskeleri kullanarak, hem plastik açıdan yenilik yaratmış hem de
toplumsal ikiyüzlülüğe karşı bir alay ve eleştiri niteliği taşımıştır. Düş ürünü olan
sembol öğeler ve maskelenmiş figürler, çağdaş insanın içine düştüğü bunalımı ifade
etmiştir (Nezir, 2010: 62). Bu araştırmada, Ekspresyonizm akımının ilk ortaya çıkışı,
oluşmasına neden olan unsurlar, üslup özellikleri, öncü sanatçıları, James Ensor’un
hayatı, sanat anlayışı ve eserleriyle sınırlandırılmıştır. Bu konu başlıkları ile ilgili
yazılmış olan kitaplar, makaleler, dergiler ve tezler literatür tarama yöntemi ile
incelenmiştir.
ABSTRACT
EFE, Canan
Master Thesis, The Institute of Fine Arts
Thesis advisor: Assoc. Prof. Pınar YAZKAÇ
July, 2019, 99 pages
Social fluctuations have had negative effects on the individual due to factors
such as the Industrial Revolution in Germany, village-to-city migration and the First
World War. These factors were effective in the formation of expressionism.
Expressionism has enabled the individual to express his / her feelings, thoughts and
inner state freely. The artists of this period who thought that a realistic pictorial attitude
could not capture the spirit of the object enough, descended into the spirit of the object
and deformed and created pictures with a colorist attitude. These pictures contain rich
content and spooky images. James Ensor, who had an important influence on
expressionist artists, produced works that cannot be evaluated in a certain trend or style.
Ensor, who thinks that logic is the enemy of art, is known for his paintings that describe
life as a terrible carnival by creating a closed dream world with grotesque figures,
skeletons, witches, masks and clowns (Tanyeli, 2006: 15). He created his paintings with
Expressionism nurtured by the hypocrisy and melancholy of Northern Europe. His
paintings, using masks while reflecting the life style of the society in which he lives,
both created a novelty from the plastic point of view and acted as a mockery and
criticism against social hypocrisy. Symbolic items and masked figures, which are the
products of dream, have expressed the crisis that modern man has fallen into (Nezir,
2010: 62). In this study, the first emergence of the expressionism movement, the factors
that caused it to be formed, stylistic features, leading artists, James Ensor's life, is
limited to the understanding of art and works. The books, articles, journals and theses
written about these topics were examined with literature search method.
İÇİNDEKİLER
Sayfa
ÖZET ................................................................................................................................ v
ABSTRACT .................................................................................................................... vi
İÇİNDEKİLER ............................................................................................................. vii
GÖRSELLER LİSTESİ ................................................................................................ ix
KISALTMALAR........................................................................................................... xii
GİRİŞ ............................................................................................................................... 1
BİRİNCİ BÖLÜM
EKSPRESYONİZM AKIMINA GENEL BAKIŞ
İKİNCİ BÖLÜM
JAMES ENSOR
2.6.1. James Ensor’un ‘‘İsa’nın Brüksel’e Girişi’’ Adlı Eserinin Analizi .............. 69
2.6.2. James Ensor’un ‘‘Entrika’’ Adlı Eserinin Analizi ........................................ 71
2.6.3. James Ensor’un ‘‘Asılmış Bir Adamın Bedeni İçin Kavga Eden İskeletler’’
Adlı Eserinin Analizi .................................................................................... 74
2.6.4. James Ensor’un ‘‘Ölümle Yüzleşen Maskeler’’ Adlı Eserinin Analizi ........ 76
2.6.5. James Ensor’un ‘‘Maske Dükkanındaki Şaşkınlık’’ Adlı Eserinin Analizi.. 78
2.6.6. James Ensor’un ‘‘Otoportre’’ Adlı Eserinin Analizi .................................... 80
2.6.7. James Ensor’un ‘‘Pierrot ve Sarılı İskelet’’ Adlı Eserinin Analizi ............... 82
2.6.8. James Ensor’un ‘‘Açların Ziyafeti’’ Adlı Eserinin Analizi .......................... 84
2.6.9. James Ensor’un ‘‘Maskeler içindeki Portre’’ Adlı Eserin Analizi ............... 86
2.6.10. James Ensor’un ‘‘Kumsalda Karnaval’’ Adlı Eserin Analizi ..................... 88
SONUÇ ........................................................................................................................... 91
KAYNAKÇA ................................................................................................................. 93
DİZİN ............................................................................................................................. 99
ix
GÖRSELLER LİSTESİ
Sayfa
Görsel 1.1: Henri Matisse, ‘‘Peçeli Kadın’’, T.Ü.Y.B, 62. 6x 50. 2cm, Museum of
Modern Art New York, 1927. .................................................................... 10
Görsel 1.2: Ernst Ludwig Kirchner, ‘‘Street, Dresden’’, T.Ü.Y.B, 1,5x 2cm, 1908. .... 11
Görsel 1.3: Edvard Munch, ‘‘Çığlık’’, K.Ü.T.B, 35. 5x 25. 4cm, 1895. ....................... 11
Görsel 1.4: Ernt Ludwig Kirchner, Die Brücke Manifesto, 1906. ................................. 19
Görsel 1.5: Ernst Ludwig Kirchner, ‘‘Model ile Birlikte Kendi Portresi’’, Tuval
Üzerine Yağlıboya, 150x100 cm. Homburg, Runtshalle, 1910. ................ 21
Görsel 1.6: Ernst Ludwig Kichner, ‘’Sokaktaki iki kadın’’, T.Ü.Y.B, 120.6x 91.1cm,
1913. .......................................................................................................... 25
Görsel 1.7: Erich Heckel, ‘‘Bir Masada İki Adam’’ T.Ü.Y.B, 97 x 120 cm, Hamburger
Kunsthalle, Hamburg, 1912. ...................................................................... 26
Görsel 1.8: Franz Marc, ‘‘Mavi Atlar Kulesi’’, T.Ü.Y.B, 200x 130cm, Nationalgalerie,
Berlin, 1913. .............................................................................................. 28
Görsel 1.9: Wassily Kandinsky, ‘‘Murnau’daki Kilise’’, T.Ü.Y.B, 110x 120cm, 1910.
................................................................................................................... 29
Görsel 1.10: Gabriele Münter, ‘‘Kırmızı Ev’’, T.Ü.Y.B, 1908. .................................... 30
Görsel 1.11: Wassily Kandinsky, ‘‘Der Blaue Reiter yıllığının kapak resmi’’, 27.9x
21.1cm, 1912.............................................................................................. 31
Görsel 1.12: Edvard Munch. “Çığlık”, Karton Üzerine Pastel, Petrol, Yağlı Boya,
Ulusal Galeri, Norveç, 1893. ..................................................................... 32
Görsel 1.13: Oskar Kokoschko, ‘‘Yüzüne Dokunan Bir El’’, T.Ü.Y.B, 83.6x 62.7cm,
1918. .......................................................................................................... 33
Görsel 1.14: Van Gogh, ‘‘Yıldızlı Gece’’, T.Ü.Y.B, 74x 92cm, Museum Of Modern
Art, 1889. ................................................................................................... 34
Görsel 1.15: Ernst Ludwig Kirchner, ‘‘Sokak Sahnesi’’, 1913, Tuval Üzerine
Yağlıboya, 121x95 cm. Brücke Müzesi, Berlin......................................... 35
Görsel 1.16: Vincent Van Gogh, ‘‘Ayçiçekleri’’, T.Ü.Y.B, 95x 73cm, 1888. .............. 35
Görsel 1.17: Paul Gauguin, ‘‘Arearea’’, T.Ü.Y.B, 75x 94cm, Musee d’Orsay Paris,
1890. .......................................................................................................... 37
x
Görsel 2.17: Van Gogh, ‘‘Yıldızlı Gece’’, T.Ü.Y.B, 74x 92cm, Museum Of Modern
Art, 1889. ................................................................................................... 61
Görsel 2.18: Van Gogh, ‘‘Buğday Tarlası ve Kargalar’’, T.Ü.Y.B, 50.2x 103cm, Van
Gogh Müzesi, 1890. ................................................................................... 62
Görsel 2.19. William Turner, ‘‘Denizde Balıkçılar’’, T.Ü.Y.B, 91x 122cm, Tate
Gallery, London, 1976. .............................................................................. 63
Görsel 2.20. William Turner, ‘‘Efendiler ve Avam Kamaralarının Yakılması’’,
T.Ü.Y.B, 925x 1,230cm, 1834. .................................................................. 63
Görsel 2.21: Edgar Degas, ‘‘Bale Sınıfı’’, T.Ü.Y.B, 85x 75cm, Musée d'Orsay, Paris,
France, 1871-74. ........................................................................................ 64
Görsel 2.22: Edgar Degas, ‘‘The Blaue Dancers’’, K.Ü.P.B, 65x 65cm, 1897. ............ 65
Görsel 2.23: Manet, ‘‘Tuileries’te Müzik’’, T.Ü.Y.B, 76x 1. 18cm, National Gallery,
Ulusal Portre Galerisi, 1862....................................................................... 66
Görsel 2.24: Manet, ‘‘Operada Maskeli Balo’’, T.Ü.Y.B, 80x 94cm, 1873. ................. 66
xii
KISALTMALAR
TEZ METNİ
1
GİRİŞ
İlgili Araştırmalar
Araştırmanın Amacı
Araştırmanın Önemi
Bu araştırma, 19. yüzyıl sonları ve 20. yüzyıl başlarına kadar devam etmiş olan
Birinci Dünya Savaşı nedeniyle toplum içerisinde oluşan sıkıntılar, buhranlar, fakirlik
ve sınıf ayrımları sebebiyle dönemin sanatçılarının bu duruma başkaldırmış olmaları o
dönem içinde Ekspresyonizm gibi önemli bir akımı ortaya çıkarmıştır. Ayrıca
Ekspresyonizm akımının oluşumunda önemli rol oynayan James Ensor’un eserleri
dikkate alınıp o dönem sanatına etkileri bakımından çalışmalara yer verilerek
incelenmiştir. James Ensor hakkında yazılan tez ve makale azlığı nedeniyle bu
çalışmayla literatüre katkıda bulunması ve bundan sonraki araştırmacılara destek olması
bakımından önemlidir.
Sınırlılıklar
Yöntem
Tanımlar
Der Blaue Reiter: Münih’te 1911 yılında Kandinsky liderliğinde kurulmuş bir
sanatçı topluluğudur. Eserlerinde çiğ, hiç karıştırılmamış renkler kullanmışlardır. Renk
yoluyla çalışmalarında sade, soyut resim mantığına giden yolu kavramış olmalarıdır
(Turani, 2003: 33).
Hiciv: Bir kişi, bir olay ya da durumun, alaylı ifadelerle eleştirildiği bir türdür.
BİRİNCİ BÖLÜM
resmi önünde, bu resmin hala bir Empresyonizm örneği midir sorusuna, tablonun bir
Ekspresyonizm örneği olduğunu ifade ederek soruyu cevaplamıştır. Bu olaylı şaka
neticesinde meydana çıkan Ekspresyonizm kavramı, dergilerin haber sütunlarına
geçmeden evvel sanat etrafında moda olduğu söylenmiştir (Richard, 1999: 7). Berlinli
Paul Cassirer’in (1871- 1926) ‘‘dışavurumcu’’ kelimesini ayrıca ilk defa ressam Edvard
Munch’un (1863- 1944) duygu yoğunluğu fazla olan resim ve baskılarını empresyonist
eserlerden ayırmak için kullanmıştır (Wolf, 2005: 6).
Armin Arnold, 1850 yılında Tait’s Edinburgh Magazine isimli bir İngiliz
dergisinin, yazarının kim olduğu belli olmayan bir yazısında da çağdaş sanatın
ekspresyonist okulunun anlatıldığından ve 1880’de Monchester’de Charles Howley’in
çağdaş ressamları konu eden konuşmasında, buların merkezini Ekspresyonistlerin
oluşturduğundan bahsetmiştir. O bu terimi, duygu ve tutkularını dışa vurmayı
hedefleyen kişileri ifade etmek için kullanıldığını ispatlamıştır. Yine Armin, ‘‘The
Bohemian (Bohemler)’’ isimli romanından kendilerine Ekspresyonistler adını vermiş
bir grup yazarın ismine yer vermiştir. (Irak, 2015: 5- 6).
8
Ekspresyonizm tartışmalara neden olsa da var olan bir gerçek vardır, oda yeni
bir estetiğin büyümekte ve ilerlemekte olduğudur. Bu tartışmalar gelenekçiler ve
yenilikçiler arasında olmuştur. Dışavurumculuğun tanımlaması ve ilerlemeler meydana
çıkarması açısından değerlendirilebilir. Bu ad sanat tarihi ve eleştiri dilinde
Rönesans’tan sonra doğa öykülenmeciliğine tepki gösteren figüratiften nonfigüratife
genişleme ve büyüme sergileyen modernizmin içinde devamlılık gösteren anlatım
şeklidir (Akkuş, 2011: 4- 5). 20. yüzyıl sanat akımlarından en etkilisi Ekspresyonizm
olmuştur ve aslında dışavurumculuk bir akım olarak kabul edilmeyip, farklı sanat
anlayışlarına uygun anlatım ortamını sağlamış bir sanat hareketidir. Ekspresyonizm ismi
9
de bu farklı sanat anlayışlarının içinde yer aldığı genel eğilime yakıştırılan bir tanımdan
kaynaklanmaktadır. Bu ad ilk kez 1911 yılında düzenlenmiş olan bir sergide meydana
çıkmasıyla 1928’de geçerlilik kazanmıştır. Ekspresyonizm, duygulara bağlı ifadeleri
yansıtmayı sağlamayı hedefleyen bir harekettir. 19. yüzyılın realizmine ve idealizmine
karşı Anti- Natüralist öznelliğe sahiptir. Ekspresyonizmde önemli olan sanatçının kendi
kişiliğinin içerisinde meydana gelen duyumların, yapıta aktarması aracılığıyla dışarıya
çıkarmasıdır. Bu nedenle sanatçının içsel görüntüsü, sanatçının duygu ve duyumlarının
dışavurumuyla yansıyan bir görünüm olduğundan, doğal olarak algılanabilenden farklı
ve bütünüyle öznel bir teknik ve anlayışla değişmiş yansımadır (Beksaç, 1994: 122).
Görsel 1.1: Henri Matisse, “Peçeli Kadın”, T.Ü.Y.B, 62. 6x 50. 2cm, Museum of
Modern Art New York, 1927.
Kaynak:https://www.istanbulsanatevi.com/sanatcilar/soyadi-m/matisse-henri/henri-
matisse-peceli-kadin/, 2018.
Görsel 1.2: Ernst Ludwig Kirchner, “Street, Dresden”, T.Ü.Y.B, 1,5x 2cm, 1908.
Kaynak: https://www.moma.org/learn/moma_learning/ernst-ludwig-kirchner-street-
dresden-1908-reworked-1919-dated-on-painting-1907/, 2018.
Görsel 1.3: Edvard Munch, “Çığlık”, K.Ü.T.B, 35. 5x 25. 4cm, 1895.
Kaynak:https://resimbiterken.wordpress.com/2014/04/26/edvard-munchun-the-scream-
eseri/, 2018.
12
Derneği’’ni kurmuştur. Bununla beraber ilk kez işçi sınıfı siyasi olarak hareket etmeye
ve organize olmaya başlamıştır (Kahraman, 2010: 6- 7).
Bismarck’dan sonra iktidara gelen II. Wilhelm döneminde dışa karşı uygulanan
politika ciddiyetini koruyamamıştır. Bu devrin ekonomik gelişmesine paralel olarak
meydana gelen emekçi sınıfın büyümesi ve bu işçi sınıfının problemleri sanatta daha
çok yansıtılmıştır. Yine aynı ekonomik gelişmeye bağlı olarak bütün Avrupa’yı saran,
daha çok sömürge edinen sonu gelmez istek Almanya’nın da dış ülkelerle olan
ilişkilerini sarsmıştır (Topal, 2007: 95). II. Wihelm sonraki yirmi senede meclisin
yetkilerini aşamalı olarak azaltmıştır ve İngilizlerin iktisadi ve siyasi gücüne karşı
gelebilmek için, orduya ve büyük sanayicilere yaslanmıştır. Sonuç olarak imparator,
birkaç sene içinde askeri harcamaları üç katına çıkarmış ve savaşa alışık olan Alman
ordusunu daha da kuvvetlendiren, geniş ölçüde savaş malzemesi üretimine yön
vermiştir. Bu silahlanma yarışını hemen diğer Avrupalı halklar takip etmiştir. Bu
vaziyet I. Dünya Savaşı’nın çıkma sebeplerinden biri olmuştur (Crepaldi,2002: 46).
19. yüzyılın sonunda, Sanayi Devrimi, sınıf çatışmalarının son düzeye ulaştığı
bir dönemi başlatmıştır. Özellikle Avrupa ve Amerika’da gelişen bilim ve teknolojiyle
beraber meydana gelen sanayi devrimi, yeni bir hayat şeklini geliştirmiştir. Bu yeni kent
yaşamı, çağdaş bir ufak burjuvaziyi de bununla birlikte geliştirmiştir. Fakat fabrikalarda
ve tarım alanında çalışan işçi sınıfı da hızla artmıştır. Kurulan sendikalar, işçi-işveren
problemleri ile mücadele etmişlerdir. Demokratikleşme ve sosyal cemiyet oluşturma
gayretleri, Sosyalizm teriminin ön plana çıkmasına neden olmuştur. Sosyalizm ve
Komünizm, sınıf çatışmaları ve kapitalist burjuva rejimlerine tepki olarak güçlenmiştir.
Burjuva estetiği ile değer yargılarının devrildiği ve burjuva kültürünün can çekiştiği bu
dönem ekonomik ve siyasi meseleleri beraberinde getirmiştir (Nezir, 2010: 10).
Endüstriyel düzen, gelişince insanı kendine köle eden ve onun başına tasa olan
yeni ve sorunlu bir dünya yaratmıştır. Böyle olunca, kendi dünyasından ayrılmış,
huzursuz, sorunun ne olduğundan kaygılı bir insan ortaya çıkmıştır. Demek ki
makineler, yaratıcı olmuş, kendi işine hizmet edecek insanlar meydana getirmiş ve
bireye kendini dinlemeye dahi fırsat vermemiştir. Öyle ki, insan artık kendi varlığını
dahi duyamaz hale gelmiştir. Bu sebeple insanda, etrafına karşı sevgisizlik, husumet
gibi hisleri meydana getirmiştir. Böyle olunca, hayatını yaşama isteği, kendi içine
dönme hevesi, onda psikolojik bir birikim olarak bilinçaltında bir araya gelmeye, onu
huzursuz etmeye başlamıştır (Nezir, 2010: 10).
aldığı önsöz Anlatımcı Kuram içinde çok etkili olmuştur ve güncel psikanaliz
çalışmalarıyla tekrardan önem kazanmıştır (Barrett, 2015: 112).
Dışavurumculuğu akım olarak değil, ifadeyi aktarma olarak ele almak doğru
olacaktır. Bu anlamda mağara döneminden günümüze her dönemde etkileri sürmektedir.
İlkel çağlarda tabiata karşı verilen savaşın ve kendini anlatma biçimini tekrarlamasının
yanı sıra insanlığın kaybettiği ruhu geri kazanma savaşının şeklidir. Dışavurumcu
tutumda bütün sanatsal yaratıcılık, sanatçının kendi içindeki derinliği dışarıya çıkarması
olmalıydı. Tıpkı ilkel çağlarda mağara resimlerinde gözlemlediğimiz ifade şekillerinde
olduğu gibi asırları geçip bir akım niteliğine yeniden bir önceki akımın ihtiyacından
veya boşluğundan ortaya çıkan Ekspresyonist tavrın oluşumuna bakınca, öncesinden hiç
de değişik değildir. Ekspresyonizm, Empresyonizme ve daha genelde Natüralizme karşı
olduğunu söyleyebiliriz. Yeni estetiğin kilit noktası olmasının yanı sıra,
Ekspresyonizmin yaratılışındaki etki noktalarına geri dönüp bakıldığında, karşımıza
Alman Yüksek Rönesans Sanatçılarından Grünewald’in eserlerindeki ifadeci tutum ve
bu tavrın nedenlerini kendisinden bir önceki dönemin tavrına bakarak da açıklayabiliriz.
Bu anlamda özellikle bir üslubun veya tutumun oluşumu, gelişimi bir önceki döneme
göre anlam kazanmakta buna göre varlığını oluşturmaktadır (Irak, 2015: 5).
18
Modern Alman resimlerinin yer aldığı sergiye giden Kirchner, büyük bir hayal
kırıklığı yaşamıştır ve yaşadığı bu tecrübe, sanatçının harekete geçmesine sebep
olmuştur. 1905’te Dresden’e dönüp, resim sergisini paylaşmış olduğu üç arkadaşıyla bir
grup kurmuştur (Farthing, 2012: 379). Kirchner kısa zamanlı sanat eğitimini Münih’te
yapmış, modern sanatla alakalı bir sergiyi de orada görmüştür. Brücke’nin esas
prensiplerini oluşturan düşünceler de orada belirmiştir: “Resimlerin uygulanışı ve
planlanışı, duygusuz, konuların bütünüyle tuhaflık ve ilginçlikten uzak oluşu, tabloları
görenlerin sıkılmış olduğu belli oluyordu. Salonda duvarda asılmış, cansız, ustaca
yapılmamış stüdyo tabloları vardı; dışarıda gürültüsü, karmaşası, hengamesi ve
neşesiyle, gün ışığında yürek atışıyla yaşam. Ne bu laflar, ne de 1906’daki manifesto
neyin nasıl yapılacağı hakkında belirli bir ipucu vermiştir. Yalnızca sanatın canlı ve
yaşamla ilgili olması konusunda genel bir öneriyle karşı karşıya bırakmışlardır’’
(Lynton, 2015: 34).
Erich Heckel, Ernst Ludwig Kirchner, Karl Schmidt- Rottluff ve Fritz Bleyl
resmi sanatçının fırtınalar kopan iç dünyasıyla izleyicinin dış dünyası arasında “köprü”
olarak düşünmüşlerdir. Makineleşmiş çağdaş dünyada duygusal birey olarak yaşamanın
getirdiği gerilimi, kaygıları yansıtmak ve kitleleri psikolojik olarak etkilemek için
sansasyonel kontrast renklerle çarpık formlardan faydalanmışlardır. Kirchner’in ilk
çalışmalarından biri olan “Model ile Otoportre” isimli tablosu, gerilimlerle yoğrulan
resim tecrübesini tasvir etmiştir (Fortenberry, Melick, 2015: 178).
Görsel 1.5: Ernst Ludwig Kirchner, “Model ile Birlikte Kendi Portresi”, Tuval Üzerine
Yağlıboya, 150x100 cm. Homburg, Runtshalle, 1910.
İlkel gibi olmak ve bohem yaşamak Die Brücke sanatçıların var oluş şekilleridir.
İlkel dünyaya kentten bakmıştır. Bu sebeple, tabiat içinde gösterilen insanlar, modelleri,
kendileri ve sevgilileri olmuştur. Die Brücke’nin tabiat manzaralarında köylü figürler
yoktur. Bu manzaraların birçoğunda suya giren üryan insanlar bulunmaktadır. Die
Brücke’nin üyeleri bu mevzuuyla alakadar oldular ve suya giren üryan insanları
resmetmişlerdir. Her birinin üryan modelden çalışmak hoşlarına gitmiştir. Kuchling,
1903 senesinde Kirchner’in “Çıplak” adlı eseri, güzel sanatların temeli olarak
algıladığını kaleme almıştır. Suya giren figürlerin meydana çıkışı, 1890 yılında
meydana çıkan üryan kültü ile alakalıdır. 1890’larda meydana çıkan hareketler,
vejetaryen natürel hayat toplulukları; içki, tütün, sinema ve hengameden uzak, tabiatın
şehirden uzak kısımlarında hayat sürmeyi gündeme getirmiştir. Bu hareketlerin tümü,
kentin kötü etkilerine karşı bir reform isteğini anlatmıştır (Giderer, 1999: 57).
grafik sanatına vermiş ve kendi tarzlarında çok sayıda gravür, taşbaskı, ağaç baskı
yapmışlardır (Kahraman, 2010: 26).
Die Brücke sanatçılarının erken dönem yapıtları çoğunlukla Gauguin, Van Gogh
ve ‘post- empresyonist’ tarza kaymaya başlamıştır. Daha canlı palet kullanmaya
başlayan ressamlar, Kirchner’in “Caddedeki İki Adın” isimli tablosuyla
örneklendirilebilecek ve ışığın sanki hareket ettiği hissi oluşturmak için tuvalde boyayı
oymuş gibi görünen, kısa fırça vuruşlarıyla yoğun bir impasto tarzı kullanmaya
başlamışlardır. Sık sık beraber çalışan ressamlar, dikkat çekebileceklerini düşündükleri
ortak tarz geliştirerek birbirlerini eleştirmişler ve çalışmalarının aynılarını yapmışlardır.
Çoğunlukla açık havada çalışsalar da kısıtlı bir perspektif kullanmışlar, tabiatı daha az
kopya etmeye başlamışlardır. 1908’den itibaren, boyaya benzin karıştırarak daha geniş,
ince, tek renkli kuşaklar halinde uygulayarak ve boya içine benzin karıştırarak kuruma
zamanını kısaltmışlardır (Farthing, 2012: 380).
25
Görsel 1.6: Ernst Ludwig Kichner, “Sokaktaki iki kadın”, T.Ü.Y.B, 120.6x 91.1cm,
1913.
Die Brücke sanatçılarından çoğu, kasıtlı bir biçimde kolay ve kaba halde
bırakılmış tablolar yapmışlardır. Böylece, çağdaş kent imgeleri üretebilmek için belirli
unsurları ön plana çıkarıp abartarak nesneleri ve renkleri anlamlı olarak bozmuşlardır.
Die Brücke sanatçıları, primitivizm olarak da bilinen dolaysız, sahte olmayan ve natürel
olarak kabul edilen Afrika ve Okyanusya sanatından da etkilenmişlerdir (Hodge, 2013:
101- 102).
26
Görsel 1.7: Erich Heckel, “Bir Masada İki Adam”, T.Ü.Y.B, 97 x 120 cm, Hamburger
Kunsthalle, Hamburg, 1912.
Kaynak:https://www.vontobel-art.com/en/Heckel_Erich/Two_Men_at_the_Table-
aid53774, 2019.
Birkaç sene sonra 1911 yılında Münih’te aralarında Wassıly Kandinsky, Franz
Marc ve Alexei Von Jawlensky’nin de olduğu bir grup sanatçı Ekspresyonizmin farklı
bir tarzını şekillendirmiştir. Grup ismini, yayımlamış oldukları Der Blaue Reiter (Mavi
Binici) isimli yıllıktan almıştır. Akademik sanatta yaratıcılığa inanmayan bu sanatçılar
antik Mısır yapıtlarını, çocuk resimlerini ve en yeni akımlara ait resimleri bir arada
basmışlardır. Daha sonra soyut sanatın lideri olan Kandinsky ve Marc, sanatçının
manevi bir misyonunun olduğu görüşüne varmışlardır. Yapıtlar Die Brücke (Köprü)
grubunun resimleri kadar vurucu olmamıştır. Amaçları, toplumu çağdaşlaşma sürecinde
yok olduğuna inandıkları uyumlu düzeni tekrardan ulaştırmak istemeleri olmuştur
(Dixon, 2010: 408). Grubun ismi, sanatçıların ilgi alanlarından birkaçının toplanmasıyla
oluşturulmuştur. Örneğin, Atlar Marc’ın kullandığı en gözde desenlerden
oluşturulmuştur. Ayrıca natürel dünyanın uyumuyla ilişkilendirilmiştir; süvari Rus peri
masallarının sırrını çağrıştırmıştır. Mavi rengin ise ruhani nitelikler taşıdığı
düşünülmüştür (Fortenberry, Melick, 2015: 176).
Görsel 1.8: Franz Marc, “Mavi Atlar Kulesi”, T.Ü.Y.B, 200x 130cm, Nationalgalerie,
Berlin, 1913.
Kaynak: https://www.istanbulsanatevi.com/sanatcilar/soyadi-m/marc-franz/franz-marc-
mavi-atlar-kulesi-02-719/, 2019.
29
Görsel 1.9: Wassily Kandinsky, “Murnau’daki Kilise”, T.Ü.Y.B, 110x 120cm, 1910.
Kaynak:https://www.russianartandculture.com/article-kandinsky-and-the-munter-
house-in-murnau-by-theodora-clarke/, 2019.
Brücke ressamlarının kaba tarzına karşın, Der Blaue Reiter grubu sanatçılarının
stili daha ince, entelektüel ve ruhani biçimde olmuştur. Bu iki sanat grubunun sanatsal
nitelikleri ne kadar birbirinden farklı olsa da, gerçekliğin artık elle tutulamayacak kadar
karmaşık olduğundan ve bu sebepten sanat yapıtının gerçeği yansıtma peşinde
olmaması gerektiği konusunda birleşmişlerdir. Amaçları, dış kabuğun arkasında olanı
görebilmek olmuştur. Paul Klee, “Sanat artık görüneni aktarmaktan çok görünmeyeni
görünür kılmaya çalışmalıdır.” şeklinde bu durumu ifade etmiştir. Sanatçılar
resimlerinde somut gerçeklerden uzaklaşarak, o güne kadar rastlanılmamış bir
özgürlüğe kavuşmuşlardır ve bu durum sanatçıları giderek daha soyut eserler
30
Kaynak:https://theartstack.com/artist/gabriele-munter/landscape-red-house-19-1, 2019.
31
Görsel 1.11: Wassily Kandinsky, “Der Blaue Reiter yıllığının kapak resmi”, 27.9x
21.1cm, 1912.
Kaynak: http://www.leblebitozu.com/bilmeniz-gereken-14-ekspresyonist-ressam-ve-
tablolari/, 2019.
Norveçli ressam Edvard Munch, 1863 yılında Laten’in ufak bir kasabasında
dünyaya gelmiştir. 1881 yılında şehirdeki Kraliyet Tasarım Okulu’na girmiştir fakat
sadece bir yıl sonra ressam Christian Krohg’un etkileyici akıl hocalığı altında bir grup
genç sanatçıya atölye oluşturmak üzere okuldan ayrılmıştır (Thompson, 2014: 20).
Realistik çalışmaları çok yüzeysel bulmuş olan Munch, çalışmalarında kendi psikolojik
durumundan faydalanmıştır. Genç yaşlarda annesini ve kız kardeşini veremden
kaybetmesinden dolayı çocukluk ve delikanlılık dönemleri bu ölümün gölgesinde
kalmıştır. Daha sonra Munch eserlerinde ölüm, nefret, yalnızlık, korku ve melankoli
gibi konular üzerinde yoğunlaşmıştır. 1889 yılından 1892 yılına kadar Fransa’da
yaşamış olan Munch en verimli dönemlerini burada geçirmiştir ve 1900’lerin başlarında
fazla alkol tüketiminden kaynaklı olarak akıl sağlığı kötüleşerek 1944 yılında hayatını
kaybetmiştir (Fethi, 2017: 275).
Norveçli ressam Munch’un 1893 senesinde yapmış olduğu “Çığlık” adlı yapıtı
Ekspresyonizm’in ilk örneklerinden biri olmuştur. Bu eser, renk ve deformasyonun bir
anlatım aracı olarak bu kadar yoğun bir biçimde kullanıldığı ilk çağdaş başyapıtı olma
niteliğine sahip öncü bir resim olmuştur. “Çığlık” hastalık ve ölümle kuşatılmış büyüme
dönemi geçirmiş olan sanatçının, duyarlı bir içyapının sanki patlama şeklindeki bir
dışavurumu olmuştur (Dinçer, 2014: 63).
Görsel 1.12: Edvard Munch, “Çığlık”, Karton Üzerine Pastel, Petrol, Yağlı Boya,
Ulusal Galeri, Norveç, 1893.
Görsel 1.13: Oskar Kokoschko, “Yüzüne Dokunan Bir El”, T.Ü.Y.B, 83.6x 62.7cm,
1918.
Kaynak:https://museumnetwork.sothebys.com/en/museums/leopoldmuseum/exhibition
s/oskar-kokoschka-expressionist-migrant-european-a-retrospective 2018.
1880 yılında henüz daha ressam değilken bir sanat simsarının yanında
çalışmıştır. Din adamı olmak için eğitim görmüştür. 1886’da Paris’e taşınan Van Gogh
burada izlenimci sanatçılarla tanışmıştır ve onlardan etkilenmiştir. Daha sonra 1888’de
Fransa’nın güneyine Arles’a taşınmıştır. Arles’ada on beş ay kalarak iki yüzden fazla
resim yapmıştır. Yakın arkadaşıyla tartışması sonucu sol kulak memesini kesen Van
Gogh kendi rızasıyla akıl hastanesinde yatmıştır ve burada bir yıl kalmıştır. Hastaneden
34
Van Gogh, rengi çizgi ve ifade öğesi olarak kullanmıştır. Yapıtlarında hacim
değil, çizgi unsurları hakim olmuştur. Ayriyeten renkleri de, tabiat şekillerini gerçekçi
olarak belirlemek için kullanmayarak, resimlerde renk, tabiat karşısında haykırışını
anlatmak için kullanılmıştır. Bu nedenle renk akorları da, uyumdan çok haykırıcı
olmuştur. “Ben” diyordu Van Gogh, “İnsan ihtiraslarının korkunçluğunu kırmızı ve
yeşillerle ifade etmek isterdim.” Bu teknik kullanımı Van Gogh’a kadar süre gelen
sanatçıların hiç birinde rastlanmamaktadır (Turani, 2010: 480).
Görsel 1.14: Van Gogh, “Yıldızlı Gece”, T.Ü.Y.B, 74x 92cm, Museum Of Modern Art,
1889.
Görsel 1.15: Ernst Ludwig Kirchner, “Sokak Sahnesi”, 1913, Tuval Üzerine Yağlıboya,
121x95 cm. Brücke Müzesi, Berlin.
Kaynak:artmiser.files.wordpress.com/2007/02/kirchner-street_scene_berlin-c1913.jpg
2018.
“Gölgemin ne önemi var? Bırak arkamdan gelsin! Nasılsa ben onun önünde
olacağım…” kendine güveni ifade eden bu sözleri 1890’larda Friedrich Nietzsche
(1844- 1900), “Böyle Buyurdu Zerdüş” için yazmıştır. Yirmi sene sonra ekspresyonist
sanatçılar, yücelttikleri bu felsefecinin sözlerini dikkate alarak akademik kaidelerin
kentsoylu zevkin ve “geçmişi diriltme” sanatının gölgesini geride bırakacak bir adım
atmışlardır. Sanat tarihçileri, ekspresyonizmi bir akım olarak özümsemekte hep güçlük
çekmişlerdir. Onların bu durumunu anlamak için Kirchner, Kandinsky, Kokoschka ve
Dix gibi hiçbir ortak biçimsel esası olmayan sanatçıların eserlerini karşılaştırmak
yeterlidir. Bugün birden fazla sanat tarihçisinin, ekspresyonizmi bir akım şeklinde değil
36
daha çok “yönelim” veya “eğilim” yeni kuşağın hayatı idrak etme şeklinin ortaya
konması gibi belirlemeyi tercih etmeleri de işte bundandır. Şehrin verdiği kasvetin
yansıması olan bu sanat, geçmişteki Altın Çağ’ın saflığına karşı özlemi de içinde taşır
(Wolf, 2005: 6- 8).
Görsel 1.16: Vincent Van Gogh, “Ayçiçekleri”, T.Ü.Y.B, 95x 73cm, 1888.
Kaynak:https://www.istanbulsanatevi.com/sanatcilar/soyadi-g/gogh-vincent-willem-
van/vincent-willem-van-gogh-vazoda-aycicekleri-363/, 2019.
37
Görsel 1.17: Paul Gauguin, “Arearea”, T.Ü.Y.B, 75x 94cm, Musee d’Orsay Paris,
1890.
Kaynak:https://www.istanbulsanatevi.com/sanatcilar/soyadi-g/gauguin-paul/paul-
gauguin-arearea-318/, 2018.
Van Gogh ve Gauguin’in ortak noktası olan ‘ham görüntü’ alışılmış tüm sanat
geleneklerine ters düşmüştür. Ham görüntü, tanımlanan tuval üzerine hızlı, geniş fırça
darbeleriyle kabaca baya sürülmesi ve tuvalin bazı kısımlarının açık bırakılmasıyla
birlikte çarpıtılmış perspektif derinliği bozulmuş şeklidir. Duygusal algı kökünden
farklılaşarak gündelik yaşamda bir hayli yenilikler, yepyeni bir dinamizm
kazandırmıştır. Hız ve zaman, yeni boyutlar olarak insan hayatına girmiş duygular,
algılar olarak hayattaki yerini almıştır. Çağdaşlaşmanın arka yüzündeki yabancılaşma,
yalnızlık duygusu bireysellikten kitleselleşmeye büyük metropollerde göz ardı
edilemeyecek ebatlara gelir. Yalnızlık günlük yaşamdaki gelişmeleri, genç sanatçıları da
etkilemiş, genç kuşağın bölünmüşlüğü, kötümser senaryoların yanında daha güzel bir
dünya arayışı birçok ütopyalar da meydana çıkmıştır. Böylelikle sanatçılar yeni insan
yeni bir sanat arayışı içinde olarak, duygu yüklü tablolarıyla insanların ayılmasını
istemişlerdir (Bükücü, 2012: 4- 6).
edebiyatı da gösterişli ama özden yoksun dış yüzeyler sundukları, kendilerini besleyen
cemiyetin şeytaniliğini sakladıkları için kabul etmemişlerdir. İzlenimci sanatçının
tersine, alışılmış hakikatin celladı olacak, insan psikesinin bağladığı kabuğu kıracak,
kısıtlanmış enerjilerin kayıtsızca dışa yansıtılmasını sağlayacak peygambervari bir
hayalci gibi görmüştür kendini. “Çökmüş” geleneksel dünyayı temsil, tasvir ya da taklit
etmiyor, sıradan nesneler klasik bağlamlardan soyutlayıp, yolunu kaybetmiş olan tin
ışık yollayan fenerler şeklinde yeniden inşa etmeyi hedeflemiştir (Budak, 2006: 7).
Kaynak:https://www.istanbulsanatevi.com/sanatcilar/soyadi-g/greco-el/el-greco-
sarraflarin-tapinaktan-kovulusu-11096/, 2018.
önem verilmiştir. Çarpıtma ve abartılı, maddesel dünyayı ruhsal dünyaya uygun bir
şekilde saydamlaştırmayla eşdeğer kılmıştır (Wolf, 2005: 9). Dışavurumcu sanatçıların
bütünüyle ‘kendine has’ yaklaşımlarına rağmen ‘şekil bozmacı’ bir tutum taşımaları;
rengin özellikle simgesel, duygusal ve süslemeci etkilerinden faydalanmaları; boyanın
yoğun dokusallığıyla rengi natüralist bağlamından serbestleştirmeleri; abartılı bir
perspektif ve desen anlayışını özümsemeleri gibi ortak yönlerinden bahsetmek olasıdır.
Sanat nesnesinin gerçekleştirilme süreciyle ve sanatçının duygu durumunu yansıtan bu
özellikler, konudan evvel ifadenin algılanmasına neden olmuştur (Antmen, 2013: 34).
Görsel 1.19: Erich Heckel, “Bir Masada İki Adam”, T.Ü.Y.B, 97 x 120 cm, Hamburger
Kunsthalle, Hamburg, 1912.
Kaynak:https://www.vontobel-art.com/en/Heckel_Erich/Two_Men_at_the_Table-
aid53774, 2019.
Nietzsche’nin güzellik, kuşku, korku ve kutsallıkla dolu olarak gördüğü daha derin
şeylerin arayışında olan bu sanatçılar, geleneksel toplum anlayışından sıyrıldılar ve
tabiatı olduğu gibi taklidini yapmayı reddetmişlerdir (Farthing, 2012: 379).
Görsel 1.20: Karl Schmidt- Rottluff, “Otoportre”, K.Ü.G.B, 360 x 298mm-Levha: 578
x 451mm, Riverside Sanat Müzesi, 1914.
Kaynak:https://art.famsf.org/karl-schmidt-rottluff/selbstbildnis-self-portrait-19607262,
2019.
Görsel 1.21: Georg Baselitz, ‘‘Supper in Dresden’’, T.Ü.Y.B, 450x 280cm, 1983.
Kaynak:https://artsandculture.google.com/asset/supper-in-dresden/mwEiozAZ8
GqcAg?hl=tr, 2019.
44
Kaynak:https://www.istanbulsanatevi.com/sanatcilar/soyadi-r/raphael-sanzio-de-
urbino/sanzio-de-urbino-raphael-donna-velata-4673/, 2019.
45
Kaynak:https://www.istanbulsanatevi.com/sanatcilar/soyadi-c/correggio/correggio-
madonna-4717/, 2019.
İKİNCİ BÖLÜM
JAMES ENSOR
48
Tam adı, James Sidney Edovard Baron Ensor’dur. Ekspresyonist, Sürrealist bir
ressamdır. 1860 yılında Belçika Kuzey Denizi kıyısında olan Oostende’de dünyaya
gelmiştir. İngiliz mühendis bir baba ile Flaman bir annenin çocuğudur. Çocukluğu deniz
kabuklarıyla, çini, cam eşyalarıyla ve çeşitli maskelerle dolu olan aile dükkânı
içerisinde geçmiştir. Bu dükkân da hediyelik eşya ve fazlaca maske bulunmasının
nedeni ise, Oostende’nin 19. yüzyılda kumarhanesi ve deniz kıyısındaki gezilecek
yerleriyle İngiliz turistler arasında tanınmaya başlamış olması aynı zamanda her yıl
Baldu Rat Mort maskeli balosu burada düzenlenmesidir. James Ensor, hayatının
neredeyse tamamını Oostende’ de geçirmiştir. Evlenmemiştir ve kız kardeşiyle yaşamını
sürdürmeye devam etmiştir.
Kaynak:http://jamesensorartwork.blogspot.com/2012/12/oil-painting-lamp-boy-
lamplighter-from.html, 2019.
hislerini ön plana çıkaran Ensor, dünyayı büyük ölçüde kaplayan avangard akımı içinde
olan Van Gogh ve Munch gibi Ekspresyonizm’in en önemli avangard sanatçıları
arasında yer almıştır. Ekspresyonistler ve sürrealistler üzerinde görüş alanını geliştirici
bir etkiye sahip olan James Ensor, başlangıçta en iyi resimlerini empresyonist etkilere
sahip olan kasvetli iç mekânlar yapmıştır. Fakat 1880’li yılların ortasına gelindiğinde
paletindeki renkler aydınlanmış ve resimlerine güçlü bir fantezi öğesi hakim olmaya
başlamıştır. Bunların çoğunun ilhan kaynağı ailesinin dükkânındaki karnavalla ilgili
olan tuhaf nesneler ve maskelerdir (Dixon, 2010: 385).
Kaynak: https://www.christies.com/features/Ghastly-devils-a-guide-to-James-Ensor-
9177-1.aspx, 2019.
Görsel 2.4: James Ensor, “İstiridye Yiyen Kadın”, T.Ü.Y.B, 207x 150.5cm, 1882.
Ailesinin yaşamış olduğu evin çatı katını atölyeye dönüştüren Ensor, 1917 yılına
kadar burada çalışmalar yapmaya devam etmiştir. 1883 senesinde Sembolizmin ve
Dekadantizmin topluluklarına yaklaşarak, 1884’de Post- Empresyonist içeriğini
derinleştiren Les XX (Yirmiler) grubunun kurucuları arasında yer almıştır (Crepaldi,
2004: 20). Sanatçı 19. yüzyılın son on senesinde dışavurumcu etkilerin habercisi olan
şahsi bir dil ve eleştirel yaklaşımla betimlenmiş maske; şahıslarla dolu bir resim dünyası
oluşturmuştur (Gençler, 2015: 20).
Görsel 2.5: Van Gogh, “Patates Yiyenler”, T.Ü.Y.B, 82x 1,14cm, Van Gogh Müzesi,
1885.
Kaynak:https://artsandculture.google.com/asset/the-potatoeaters/7gFcKarE9Qea
Xw?hl=tr, 2019.
52
Görsel 2.6: Edouard Vuillard, “The Striped Blouse”, T.Ü.Y.B, 65x 58cm, 1895.
Kaynak:https://www.telegraph.co.uk/luxury/art/intrigue-james-ensor-luc-tuymans-
royal-academy-review/, 2019.
53
ve politikacılarla acımasız bir mizahla dalga geçmiştir (Cassou, 1987: 74). Sanatçının,
resim olarak ürettiği sansasyonel gerçeği komik maskeler ve garip bir biçimde
oluşturmuş olduğu perspektiftir. Fırça izlerini oldukça fazla tuvale yansıtan sanatçı,
mavi, kırmızı, turuncu, beyaz, yeşil, pembe ve sarı renk tonlarının yoğun olduğu
ürpertici ve yıkıcı maskeleriyle canlı eserler üretmiştir (Beyaztaş, 2018: 22).
Resimlerinde ayriyeten renkleri yoğun kullanan Ensor, konturları da eserlerinde
kullanmıştır.
Görsel 2.8: James Ensor, “İsa’nın Brüksel”e Girişi, T.Ü.Y.B, Getty Center, 1888.
Görsel 2.9: Georges Rouault, “Palyaço”, K.Ü.Y.B, 29,2x 32,7cm, Modern Sanat
Müzesi, 1907.
Kaynak:http://impressionistsgallery.co.uk/artists/Artists/pqrs/Rouault/artists.html,
2019.
Kaynak:http://www.eskop.com/images/UserFiles/Documents/Editor/sirk%20v
%20melankoli.pdf, 2019.
56
Görsel 2.11: James Ensor, “The Music in the Flandre, Ostend”, K.Ü.G.B, 1890.
Kaynak:https://www.moma.org/collection/works/70225?artist_id=1739&locale=en&pa
ge=1&sov_referrer=artist,2019.
Görsel 2.12: Cloude Monet, “Gün Doğumu”, T.Ü.Y.B, 48x 63 cm, Musee Marmottan
Monet, 1872.
Görsel 2.13: Salvador Dali, “Anthony’nin Baştan Çıkması”, T.Ü.Y.B, 119.5x 89.7cm,
1941- 1989.
Görsel 2.14. Gursav Klimt, “Ölüm ve Yaşam”, T.Ü.Y.B, 1.78x 1.98cm, 1908- 1915.
1889 yılında “Nabis Sanat” grubunun üyesi olmuştur. Dostluk kurduğu bu grup
sayesinde Gauguin’in eserlerinden ve Japon baskı resimlerinden etkilenmiştir. Giderek
keskin, sınırlı, düz renk alanlarını resimlerinde kullanmaya başlamıştır. Japon resim
60
Görsel 2.15: Edouard Vuillard, “The Flowered Dress”, T.Ü.Y.B, 38x 46cm, 1891.
Görsel 2.16: Eouard Vuillard, “Garden at Vaucresson”, T.Ü.Y.B, 151x 110.8cm, 1936.
Hollanda’da 1853 yılında dünyaya gelmiştir. Bir papazın oğludur ve babası çok
dindardır. Millet’nin sanatı ve bu sanatın toplumsal içeriğinden etkilenerek ressam
olmuştur (Gombrich, 2015: 563). Sanatçı, 1880 yılında bir sanat simsarının yanında
çalışarak, dinle ilgili eğitimler almıştır. 1886 yılında Paris’e kardeşi Theo’nun yanına
gitmiştir. Theo’nun çalışmakta olduğu sanat galerisinde İzlenimciler ve Yeni-
İzlenimcilerden etkilenmiştir. 1888’de Fransa’nın Güneyindeki Arles’a taşınarak burada
sanatçı topluluğu oluşturmayı planlamıştır. Ales’a da iki yüzden fazla eser çıkarmıştır
(Pankhurst- Hawksley, 2018: 201). 1888 yılında ruhsal çöküntü yaşamış olan Van
Gogh, kendi isteğiyle akıl hastanesine yatmıştır. Bu hastanede on dört ay geçirmiştir.
1890 yılında da kendisini göğsünden vurarak hayatına son vermiştir (Gombrich, 2015:
563).
Görsel 2.17: Van Gogh, “Yıldızlı Gece”, T.Ü.Y.B, 74x 92cm, Museum Of Modern Art,
1889.
Kaynak:https://artsandculture.google.com/asset/the-starry-night/bgEuwDxel93-
Pg?hl=tr, 2019.
62
Görsel 2.18: Van Gogh, “Buğday Tarlası ve Kargalar”, T.Ü.Y.B, 50.2x 103cm, Van
Gogh Müzesi, 1890.
Kaynak:https://artsandculture.google.com/asset/wheatfield-with-crows/dwFdD5A
MQfpSew?hl=tr, 2019.
1775 yılında Londra yakınında doğmuştur. Çoğu zaman bir sis perdesinin
kuşattığı Thames nehrinin su ve ışıkla tamamlanan görünümleri, ressamın erken
dönemlerinden beri şekillenen görsel hafızasının başlıca kaynaklarından birisi olmuştur.
Turner, 11 Aralık 1787’de akademiye öğrenci olarak alınmış ve burada Thomos
Malton’dan eğitim görmüştür. Sanatçı, tabiattan ve alçı heykellerden figür çalışmıştır.
Resimlerinde yıkıntı halindeki gotik stildeki Tintern Manastırı, şelaleler ve çeşitli tabiat
görünümleri vazgeçilmez konularındandır. Eserlerinde giderek ışık etkileriyle daha çok
ilgilenmiştir. Yapmış olduğu bazı iç mekân resimlerinde bu ışık ilgisi belirgin olarak
yansıtılmıştır. Aynı biçimde, sanatçının 1796 senesinde sergilenen “Denizde Balıkçılar”
isimli tablosu ışık ve atmosfer şartlarına yönelik arayışların bir göstergesidir. Bu tablo
sergilemiş olduğu ilk resim olmuştur. Turner, zamanla daha önceki ustaların yapıtlarını
üzerine yoğunlaşmıştır. Van de Velde’nin deniz manzaraları, Lorroin stilinde Tayland
manzaraları, Poussin stilinde tarihi konulu manzaralardan oluşan büyük tablolar
yapmaya başlamış ve zamanla kendi stilini yerleştirmiştir. Büyük, geniş manzaralar
içerisine mitolojik, tarihi ve dini sahneleri eklemiştir. Bu resimleri, karakalem, suluboya
ve hatta yağlıboya olarak tabiattan yaptığı resimler izlemektedir (Büyükgenç, 2007:
285).
63
Görsel 2.19: William Turner, “Denizde Balıkçılar”, T.Ü.Y.B, 91x 122cm, Tate Gallery,
London.
Kaynak: https://www.tarihnotlari.com/william-turner/william-turnerfishermen-at-sea/,
2019.
Kaynak:https://www.tate.org.uk/art/artworks/turner-the-burning-of-the-houses-of-
lords-and-commons-october-16-1834-tw1063, 2019.
Hayatı boyunca açık havada resim yapmayı kabul etmemiş olan sanatçı,
empresyonist sanatçıların aksine onların renk ve ton uğruna önem verdikleri ya da fazla
önemsedikleri kompozisyon ve çizim üzerinde durmuştur. Sanat yaşamının ilk
senelerinde, geleneği takip ederek sadece tarihsel konulu resimler ve portreler
yapmıştır; ancak bu sıralarda dahi sansasyonel kompozisyon düzenlemeleri ritme ve
dengeye gösterdiği duyarlılıklar büyük bir yaratıcık örneği vermiştir. Çalışmalarının
çoğu kurşun kalemle çizilmiş olan, nü kadın ve desenlerin grup ve figürlerinden oluşan
resimler, dünya da benzeri zor bulunabilecek güzellikteki çizimler arasındadır. Degas,
tarihi kompozisyonları resmetmekten vazgeçmiştir; ancak klasik anlayışı da bırakmadan
“çağdaş hayatın klasik ressamı” olmayı arzulamıştır. Yağlı boya, pastel boya ve kurşun
kalem kullanarak sürekli değişen bir anda yakaladığı ve sonra en kusursuz özünü
çıkardığı, yaşayan hakikatin bir parçasını ifade etmeyi amaçlamıştır. Sanatçının ünü
“Balerinler” dizisi resimlerine dayanmaktadır. Balerinleri eserlerinde kullanarak ritme
ve uyuma verdiği önemi gözler önüne sermiştir. Eserlerinde giderek renkte çizgi kadar
önem kazanmaya başlamıştır. Yaşamının sonlarına doğru gözlerinde oluşan görme
kayıpları nedeniyle çizimlerine pastel boyayla devam etmiştir ve zamanla tamamen kör
olmuştur. Degas, 1917 yılında hayatını kaybetmiştir (Serrullaz,1998: 12- 84).
Görsel 2.21: Edgar Degas, “Bale Sınıfı”, T.Ü.Y.B, 85x 75cm, Musée d'Orsay, Paris,
France, 1871-74.
Görsel 2.22: Edgar Degas, “The Blaue Dancers”, K.Ü.P.B, 65x 65cm, 1897.
Manet, genç yaşlarında resme karşı ilgi göstermeye başlamıştır. Babasının hukuk
eğitimi alması isteği de, denizcilik tutkuları da neticesiz kalmıştır. Bu denizcilik
arayışları esnasında da resme olan alakası defterler dolusu resimlerde kendini
göstermiştir. Daha sonraki döneminde saygıdeğer bir sanatçı olan Thomas Couture’ü
atölyesine dahil olsa da önemli gelişimini Louvre’deki ünlü ressamların yapıtları
üzerine yaptığı gözlemleriyle yapmıştır. Frans Halls, Tiziono, Giorgione, Tintoretto,
Velozquez ve Goya gibi sanatçıların Manet’in sanatçı kimliğini gelişmesini sağlamıştır.
Ressam sanki daha önceki ustaların 19. yüzyıldaki bir takipçisi olmaya çaba göstermiş
gibidir. Tüm geleneksel ustalar ve onların yapıtlarına duyduğu hayranlığa karşı
Manet’nin klasik anlayışı devam ettirmek gibi bir çabası olmamıştır. Her ne kadar siyah
ve koyu renkler kullanma isteği onun daha öncekiyle bağlarını tam olarak kopmadığı
anlamına gelse de gördüğünü resme yansıtma ve anlık olanı yakalayıp aktarma eğilimi
Manet’nin değişik stilini ortaya koymuştur. Manet, gereksiz ayrıntılara ve ışık gölge
oyunlarına resimlerinde yer vermemiştir. Manet her zaman yeni arayışlara, deneylere ve
uygulamalara açık olmuştur. Bu durumun en iyi kanıtı resimlediği portreler,
natürmortlar ve farklı stillerdeki görünümlere konu teşkil eden kafe, bar ve lokantalar
yanında farklı hayat kesitleri sunan yansımalardır (Büyükgenç, 2007: 206).
66
Görsel 2.23: Manet, “Tuileries’te Müzik”, T.Ü.Y.B, 76x 1. 18cm, National Gallery,
Ulusal Portre Galerisi, 1862.
Kaynak:http://www.leblebitozu.com/edouard-manetin-mutlaka-bilmeniz-gereken-20-
eseri/, 2019.
Görsel 2.24: Manet, “Operada Maskeli Balo”, T.Ü.Y.B, 80x 94cm, 1873.
Sanat eleştirisi, sanatsal kültürün önemli bir parçasıdır. Sanat eleştirisinin işlevi,
sanatsal iletişimin toplumla bağlantısını kurmak ve tüm sistemi kendi kendini
düzenleyen yapıda bir araya getirmektedir. Eleştiri daima bir eser üzerine kurulmuştur
ve bir sanat eseri karşısında iki öznenin karşı karşıya gelmesidir. Bu karşılaşmayla
eleştirmen kendi dönemine göre kurguladığı kendi ifadesini kullanır. Bir çağın ve bir
kişiliğin gözlemlediklerini yansıtır (Ersoy, 2002: 30).
Feldman’ın eleştiri bölümleri içerisinde sanat eğitimi için ele alınması gereken
en önemli eleştiri yöntemi Pedagojik Eleştiridir. Çünkü bu eleştiri yöntemi kişilerin
sanat eğitiminin amaçladığı bazı davranışların gerçekleştirilmesinde daha sistemli bir
yol sağlamıştır. Feldman, “sanat eleştirisi davranışının belli bir sistem çerçevesinde ele
67
Birinci tanımlama kısmında gerçekçi nitelikler tespit edilir. Yapıtta görülen bilgi
objelerinin listesi çıkarılır. İkinci çözümleme aşamasında görsel özellikler araştırılır.
Sanat elemanlarından tekrar, ahenk, zıtlık (değişiklik), birlik gibi evrensel ilkeler
bulunmaya çalışılır. Üçüncü yorumlama bölümü eleştirinin en zor ancak en keyifli
kısmıdır. Önceki bölümlerden elde edilen bulgulara göre yorumlar yapılır. Bunun için
eserdeki sembollerden faydalanılarak estetik yargıda bulunulur. Bunun için estetik
kuramlardan faydalanılır. Kuram nesnelerin ya da olguların neden sanat olarak kabul
edildiğini ifade etme çabasıdır. Yargıda ise bu eseri sevdiysek ve ya beğendiysek neleri
anlatılır (Boydaş, 2007: 289).
Betimleme
1- Resimde ne görüyorsunuz?
Çözümleme
Yorum
Yargı
Betimleme
Resme ilk baktığımızda bir meydanda bulunan karma karışık maskeli ve tuhaf
giysili figürleri görmekteyiz. İnsanlar sıkıştırılmış yan yana ve arka arkaya sıralanmış
şekilde yerleştirilmiştir. Resmin sağında yeşil renkte ev ya da duvar ve bunun üzerine
yerleştirilmiş figürler bulunmaktadır. Figürlerin bazısında sloganların yazılı olduğu
pankartlar tutmaktadır. Öndeki kalabalığın hemen arkasında üniformalı askerler
bulunmaktadır. Hepsi aynı hizada ve yan yanadır. Figürlerin hepsinin yüzünde maske
bulunmaktadır ve tuhaf giysiler içerisindedirler. Figürler reel bir biçimde ele alınmayıp
deforme edilmiştir.
Çözümleme
Resmin sol tarafındaki yeşil duvarda yatay çizgilere yer verilirken hemen o
duvara yaslı bayrakta da dikey çizgiler kullanılmıştır. Figürlerin mekânla olan arka ön
ilişkisiyle resme derinlik verilmeye çalışılmıştır ve kenarlardan ortaya doğru küçülen
figürler bu derinliği desteklemiştir. Ayrıca resmin sol tarafında bulunan yeşil renkteki
duvarda bulunan yatay çizgilerle derinlik yönünü gösterir şeklindedir. Eserde boşluk
kullanılmamıştır.
Yorum
İsa’nın Brüksel’e Girişi isimli tablo Ensor’un İsa’yı çağına getirerek, onun
onuruna düzenlenen karnavalı andıran bir töreni yansıtmaktadır. Sıkış tepiş kalabalığın
içerisinde olan İsa o dönemin ordusu tarafından korunuyor şeklindedir. Resimde hem
ordu kullanımı hem de figürlerin ellerindeki sloganlarla dolu olan pankartlar dönemin
siyasetinden mesajlar verir gibidir. İsa resimde kullanılan kalabalık figürler içerisinde
neredeyse kaybolmuştur. İsa’nın resmin tam ortasında ve bu kadar küçük kullanımı
halktan ve insanlara yardım eden biri oluşunu anlatır gibidir. Hıristiyan inancına göre
İsa’nın üzerinde kullanılan kıyafet rengi, kafasındaki hane ve üzerinde bulunduğu eşek
bir anlam taşımaktadır. Kafasındaki sarı haneyle kutsallığını, kırmızı kıyafetiyle kendini
feda edişi ve eşekte İsa’nın tanrının oğlu olarak kabul etmiş bir hayvandır.
Yargı
İsa’nın çarmıha gerilişi, götürülüşü daha önce birçok sanatçı tarafından ele
alınmıştır ancak Ensor, İsa’yı çağına getirmek gibi bir fikir yeniliği ortaya koymuştur.
Tarihin hakikatini böylece alt üst ederek, her şeyin sanatçı kişiliğine bağlı birer sebep
olduğu mevzusunu vurgulamıştır (Eroğlu, 2015: 158).
Kaynak:https://www.independent.co.uk/arts-entertainment/art/reviews/intrigue-
james-ensor-by-luc-tuymans-royal-academy-a7390646.html, 2019.
Betimleme
Bu resme baktığımızda bir grup figürü görmekteyiz. Resmin ortasında bir çift
bulunmaktadır. Bu çiftler Ensor’un kız kardeşi Mariette ve Çinli sanat simsarı eşi
olduğu varsayılmaktadır.
72
Resmin soluna bakıldığında ise dört figür daha yer almaktadır. Öndeki figür sol
kolunu kaldırmış diğerlerini iter gibidir. Bu figürün hemen arkasındaki kişinin
maskesinin ağız kısmının genişliği dikkat çeken unsurlar arasındadır.
Çözümleme
Eserde kırmızı, yeşil, sarı, siyah, mavi, beyaz ve turuncu renkleri kullanılmıştır.
Sanatçı sıcak ve soğuk renkleri denge içerisinde kullanırken, eserde soğuk tonlar daha
hakim kullanılmıştır. Resimde mavi ve beyaz tonlar ağırlıklıdır. Mekân kurgusu yoktur
ve perspektife yer verilmemiştir.
Bazı figürlerin önde bazılarının arkada oluşu ön- arka ilişkisini kurmuştur.
Figürlerin yarım kullanımıyla açık kompozisyon kullanılmıştır. Kompozisyondaki birlik
figürlerin her birinin birbiriyle ilişki içerisinde olmasıyla sağlanmıştır ve böylece
betimlenen figürlerin duruşuna anlam ve estetik değerler yüklenmiştir. Fırça darbeleri
sert ve belirgindir ve ayrıca yer yer açık koyu lekeler kullanılmıştır.
Yorum
Maske, birey ve dünya arasında durduğu için ikili bir doğası vardır. Hem içeriye hem de
dışarıya bakmaktadır. Bir maske gizleyebilir, örtebilir, yalan söyleyebilir, yakalayıp
serbest bırakabilir, açığa çıkarabilir, koruyabilir, aldatabilir ve dönüştürebilir işlemlerini
gerçekleştirir. Aynı zamanda maske, kişisel arası kırılganlık duygularını ve acı çeken
insanların yüzlerini gizlemek için kullanılmıştır (Laporta, 2010: 722).
Yargı
2.6.3. James Ensor’un “Asılmış Bir Adamın Bedeni İçin Kavga Eden İskeletler”
Adlı Eserinin Analizi
Eserin Adı: Asılmış Bir Adamın Bedeni İçin Kavga Eden İskeletler.
Kaynak:https://nalanyilmaz.blogspot.com/2016/09/james-ensorun-ironik-
resimleri.html, 2019.
Betimleme
Resmin solundaki iskelet ise ucu sivri, uzun tüy detaylı bir şapka takarken kat
kat giyinmiş koyu renkli kıyafetleri vardır. İki eliyle paspas tutmuştur ve karşındakini
itmeye çalışmaktadır. Yerde yatan figürün kafası asılı adamın ayağına iple bağlanmıştır.
Gri gömleği ve altında şeritli pantolonu vardır. Olay bir odada gerçekleşmektedir ve
odanın iki kapısı bulunmaktadır. İki kapıda da kalabalık figürlere yer verilmiştir.
Resmin sağ ve sol ön kısmından da iki figür gösterilmiştir.
Çözümleme
Eserde kırmızı, mavi, beyaz, siyah, yeşil ve sarı renkleri kullanılmıştır. Sıcak ve
soğuk renkler dengelidir. Eserde en çok beyaz renge yer verilmiştir. Dikey ve yatay
çizgilere yer verilerek mekân kurgusu oluşturulmuştur. Yerde yatan figürün pozisyonu
ve pantolon çizgileriyle mekâna derinlik verilmiştir. Eserde kompozisyon üçken yapı
içerisindedir. Perspektif kullanılmamıştır. Resimde olay bir oda içersinde yansıtılmıştır
ve düz beyaz duvarla boşluk yaratılmıştır.
Yorum
James Ensor, “Asılmış Bir Adamın Bedeni İçin Kavga Eden İskeletler” isimli
tablosunda iki iskelet üzerinde asılı olan, idam edilmiş bir adamın vücudu için kavga
ederken görülmektedir. Bu eser Ensor’un en önemli iki tablosundan birisidir. Sıkıntılı
ve olağandışı sahne izleyiciyi şaşkına çevirir. Yaptıkları kavga ise son derece anlamsız
ve boş görünmektedir. Eser acı bir mizah ve yergi ile doludur.
Yargı
Betimleme
Eserde beş maskeli figür arasına bir iskelet yerleştirilmiştir. İskelet seyirciye
doğru dönük ve üzerinde kırmızı elbise ve beyaz bir önlük bulunmaktadır. Kafasında da
kırmızı ve beyazlı detaylarla süslendirilmiş bir şapka vardır.
Resmin sol tarafında iki figür yerini almıştır ve bu figürlerden biri iskelete
dönükken, diğeri de izleyiciyle temas kurmaktadır. Üzerlerinde kırmızı fırfırları ve
farklı desenleri olan elbiseler bulunmaktadır. İskelete dönük olan figürün kafasındaki
yeşil desenlere sahip eşarp dikkat çekicidir. Resmin sol tarafına bakıldığında üç figürde
77
iskelete dönük şekildedir. Öndeki figürde beyaz tül kıyafetler kullanan ressam ayriyeten
ilk defa burada maskeli bir yüze mavi renginde bir gözlük kullanmıştır.
Çözümleme
Yorum
Bazı sanatçılar kabul gören normlar yerine dışlanan bedensel gerçekliğe dikkat
çekmek için güzelin yerine iğrenci, idealize edilenin yerine fani yaşamı, ölümü ele
almıştır. Ensor, izleyicilerin yok saydıkları ve bastırdıkları duygularla yüzleştirmek
istemiştir. Yaşam, ölüm, çürüme gibi konulara içsel dürtüleriyle yaklaşan Ensor, özel
hayatındaki kayıpların etkisiyle ölümü düşsel olarak tasarladığı iskeletlerle göstermiştir.
İskeletleri tekrardan canlandırarak korku hissini uyandırmıştır. Kullandığı iskeletlerle
gündelik yaşam içerisinde ölüm sonrası olduğu inancını akla getirmek istemiştir.
Eserlerinde mekân kurgusu kullanmamış olan sanatçı tiyatro sahnesi gibi tipler
kullanarak komik, korkunç, estetik değerler taşımadan üzerinde durduğu konular
anlatmıştır.
Yargı
Genel olarak bu eser ilginç ve özgün bir resimdir. Dünyayı kötü karakterlerle
anlatan sanatçı, figürler de kullanılan deformasyon, anlatılmak istenen konuyu dikkat
çekici bir hale getirmiştir. Öte yandan sanatçının bize ölümün hemen hatırlanması
gerektiğini burada vurgulamıştır. Bir ressam olarak kullandığı teknik beceri ve
78
Kaynak:http://jamesensor.vlaamsekunstcollectie.be/en/collection/astonishment-
of-the-mask-wouse, 2019.
Betimleme
Resimde, odada dolgun yüzlü, yaşlı bir bayan gösterilmiştir. Kadın tam boy ve
yan profildedir. Kafasında bir şapka ve omuzlarında duran kahverengi renkte üzeri
desenli gibi olan bir şal bulunmaktadır. Omzunun arkasındaki sol eliyle tutmuş olduğu
şemsiye ve sağ eli havadadır.
79
Resimde sol alt köşede kadına bakan bir figür ve kadının hemen arkasında
şaşkınlık ve panik havasında olan bir adam gösterilmiştir. Eserde ahşap zemin üzerinde
keman, kıyafetler, klarnet, maskeler, boş şişeler, silindir şapka, mum, kafatası gibi
eşyalar bulunmaktadır.
Oda duvarları gri ve duvarda asılı yeşil üzerine kırmızı desenli örtü
bulunmaktadır. Zemin için sarı ve siyah renler kullanılmıştır ve yatay çizgiler
bulunmaktadır. Figürün tam karşısında ve resmin sağında iki maskeye yer verilirken,
resmin sol alt köşesinde kadına doğru dönük bir figüre daha yer verilmiştir.
Çözümleme
Yorum
Bu tablosun da, kadının eşyaların dağılmış olduğu bir sahnede davetsiz içeriye
girmiş gibi görünmüştür. Bayanın duruş şekli ve tavrı odaya henüz yeni girdiğini
göstermektedir; sol eliyle tutmuş olduğu şemsiye bu durumu desteklemektedir. Kadının
sağ eli havadadır ve sanki resmin sağ tarafında yer almış olan sadece maskeleri görünen
kişilerden odada neler olup bittiğini sorgular gibidir. Resmin solundaki adamın panik
şeklindeki duruşu bu odada kadından gizli bir şeyler olduğunu bize gösterir gibidir.
Odada ahşap zemin üzerinde bulunan dağınık kıyafetler, keman, klarnet, maske, boş
şişeler, kafatası ve silindir şapka gibi eşyalar sanki o odada parti yapılıyorken yaşlı
kadının içeriye girmesiyle partinin son bulduğunu göstermektedir.
Yargı
günlük hayatta yaşanmakta olan konuları alış şekliyle, bu sanat eserinin başarılı bir
kompozisyona taşıdığını düşünmekteyim.
Betimleme
Çözümleme
Eserde, kırmızı tonları hakim olurken, beyaza, yeşile ve sarı renge de yer
verilmiştir. Sıcak tonlar hakimdir. Ensor burada yüzde derin çizgiler kullanmıştır.
Figürün kırmızı renkli arka fonuyla boşluklar doldurulmaya çalışılarak ön arka ilişkisi
kurulmuştur. Figürün bedensel olarak duruşu bize dönüktür. Perspektif ve derinliğe yer
verilmemiştir.
Yorum
James Ensor eserlerinde dini konulara da yer vermiştir. Hristiyan inancına göre
İsa’nın tanrının oğlu ve beklenen Mesih olduğu düşünülmektedir. Ensor’un kafasında
kullandığı taç İsa’nın başındaki dikenli tacın aynısıdır ve bunla acı çeken İsa gibi kendi
ızdıraplarını, acılarını göstermek için kullanmıştır.
Ensor’un oto portresi kafasın arkasında yer alan dairesel çizgilerden dolayı bir
kutsallık ifadesi sayılan Hristiyan ikonalarını andırmaktadır. Kendinin ürkütücü
yönlerinin üzerinde durmuş ve ölüme giderken çektiği ızdırabı yansıtmaya çalışmıştır.
Bu nedenle kendini Mesih olarak yansıtmaya çalıştığı yapıtında, kafasındaki dikenli
tacın neden olduğu kanamaların suratından aşağı doğru süzüldüğü gösterilen tasviri
dikkat çekicidir. Yaşanılan bu kadar dalgalanmadan, paradokstan sonra dışavurumcular,
“Sanat artık bizim için güzelleşmek ve çirkinliği saklamak ya da dönüştürmek değildir;
sanat yaşam getirmelidir, hayatın içinden yaşamı üretmelidir, insana en yakışan iş ve
eylem olarak yaşamın fonksiyonlarını yerine getirmelidir.” fikrini savunmuştur
(Dilmaç, 2018: 184- 185).
Yargı
Betimleme
Eserde ön orta kısımda iki figüre yer verilmiştir. Figürlerden biri iskeletken
diğeri de yüzünde maske bulunan üniformalı bir pierrottur. Resmin ön sağında pierrotun
hemen arasında sadece kafasının göründüğü bir kişi daha vardır. İskeletin resmin sağ
tarafındaki elinde tutmakta olduğu bir gaz lambası vardır. Bu figürlerin hemen
arkasında masa ve bu masada vazo, tabak gibi çini eşyalar bulunmaktadır. Masada
ayrıca şişeler, sandık ve mumluklar bulunmaktadır. Masanın sağ başında oturmuş el işi
yapan bir figür bulunurken, tam üzerinde da iki maske bulunmaktadır. Eserin soluna
baktığımızda duvar ve duvarın arkasına gizlenmiş yüzleri maskeli figürler
görünmektedir.
83
Çözümleme
Yorum
Yargı
Betimleme
Resimde masanın tam önünde solda bir kadın ve bebeğe yer verilmiştir. Bebek
kadının kucağındadır. Tablonun sağ kısmına bakıldığında ise sadece kafalarının
gözüktüğü figürler bulunmaktadır.
ise Ensor’un 1891 yılında yapmış olduğu “Ringa Balığı İçin Kavga Eden İskeletler”
eseridir.
Çözümleme
Eserde mavi renk hakim olarak kullanılmış ve sarı, beyaz, pembe, kırmızı, siyah
tonlarına da yer verilmiştir. Resimde genellikle soğuk renkler hakimdir. Resimdeki
kişiler sağ ve sol kısımlara beşer kişi olarak dağılmasıyla tabloda denge kurulmuştur.
Perspektif kullanılmamıştır. Resimdeki ön ve arka bulunan figürlerle ön arka ilişkisi
kurulmuştur. Eserde kullanılmış olan doku yumuşaktır. Figürlerin sıralanışı dikkate
alındığında resim dikdörtgen bir kompozisyona sahiptir. Masa ve duvardaki tablolarla
resim de dikey ve yatay çizgiler kullanılmıştır.
Yorum
Yargı
Kaynak:https://www.wikiart.org/en/james-ensor/self-portrait-with-masks-1899,
2019.
Betimleme
Çözümleme
Yorum
Sanki sanatçı için dünya bir tiyatro sahnesi gibidir ve bu sahnede tiradı
oynanmaktadır. Sanatçının bu hiciv, eleştiri, taşlama söz konusu olan tabloları tamda
ekspresyonist tavır içerisindedir. Böylelikle ekspresyonist akımı için yeni bir biçim,
yeni bir ifade ve yeni bir dışavurum yeniliği getirmiştir.
Yargı
Kaynak:http://maksivizyon.blogspot.com/2016/11/james-ensor-eser-
biyografi.html, 2019.
Betimleme
Resmin tam önünde duran soluk renklerle ifade edilmiş olan iki kedi ve kuş
bulunmaktadır. Bu iki kedi sanki kuşa saldırıyor gibidirler ve bu insan dizisi bunları
izleyerek eğleniyorlar şeklindedirler.
Sol üst köşede de figürler eğlenerek öndeki insan dizisine doğru yaklaşır
gibidirler. Resimde karnaval havası hakimdir ve bu eğlence için bayraklar ve süslerde
bulunmaktadır.
89
Çözümleme
İlk bakışta resimde siyah, yeşil renk üzerine turuncu yıldız motifi bayrak dikkat
çekmektedir. Bu bayrağın hemen altında bulunan ve insan dizisi yerini almıştır. Soluk
zemin üzerine yerleştirilen nesneler ve figürler de kullanılan renkler resme canlılık
katmıştır. Bazı figürlerde gördüğümüz kırmızı, yeşil, sarı ve siyah renkleri
kullanılmıştır. Resmin sağındaki figürde yeşil ve siyah renkler hakimken hemen
arkasındaki figürlerde sarı ve kırmızıya yer verilmiştir. Resmin solunda ise iskelete
giydirilmiş yeşil ve kırmızı renkler dikkat çekmektedir. Bazı figürleri mekândan
ayırmak için kontur çizgileri kullanılmıştır.
Resmin sol üst köşesinde bu karnavala eşlik eden başka figürler görülmektedir.
Öndeki figürlerden küçük olması nedeniyle eserde yakınlık- uzaklık ilişkisi
kurulmuştur. Resmin tam ön kısmında mekânla iç içe kullanılan hayvanlar yer almıştır
ve bunların öne çıkmasını sağlayan konturlar kullanılmıştır.
Yorum
Yargı
1887 yılında yapmış olduğu “Kumsalda Karnaval” adlı eserinde ilk kez değişik
hayallere karşı yönelimi açıkça belli olmuştur. Bu eserde, sonradan tüm eserlerine
hakim olacak olan kalın bir boya tabakasıyla çalışmak, ışık ve gölgeye az yer vermek,
90
SONUÇ
Ekspresyonizm akımı Almanya’da 20. yüzyılda ortaya çıkmış olan bir sanat
hareketidir. Empresyonizme karşı çıkmıştır. 19. yüzyılın bitiminde başlamış olan
sanayileşmenin ve savaşın sonuçlarını insanlar üzerindeki olumsuz etkilerini ifade
etmenin yollarını arayan sanatçılar, bunu dışavurumculuk akımıyla başarmışlardır.
Ekspresyonizm, insanın iç dünyasında olup bitenleri dışarıya çıkarmayı sağlamıştır.
Sanatçılar, toplumun içinde bulunduğu sıkıntıları ve etrafından etkilenerek yaşadığı
bunalımları, olumsuzlukları eserlerinde yansıtmışlardır. Ressamlar eserlerinde
kendilerini yansıtırken, yaşadığı toplumsal dalgalanmaları, sınıf ayrımlarını, gelecek
kaygılarını, ekonomik sorunları, duygusal çöküntülerini, depresif renk ve biçimlerle
tuvallerine yansıtmışlardır. Ekspresyonist sanatçılar giderek kendi iç dünyasına
yönelmişlerdir. Bu sebeple de biçimler bozulmuş, renklerse istenilen duyguyu
verebilmek için kullanılmıştır. Eserler artık dışarının gerçeğini konu almayıp, sanatçının
iç dünyasını yansıtmıştır.
KAYNAKÇA
Altun, H. (2007). Sirk ve melankoli (Yüksek Lisans Sanat Eseri Çalışma Raporu).
Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Resim Ana Sanat Dalı,
Ankara.
Antmen, A. (2013). 20. Yüzyıl Batı Sanatında Akımlar. 5. Baskı, İstanbul: Sel
Yayıncılık.
Batur, E. (1997). Modernizmin Serüveni. Birinci Baskı, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.
Beksaç, E. (1993). Avrupa Sanatına Giriş. Birinci Baskı, İstanbul: Engin Yayıncılık.
Budak, A. (2006). Türk resminde yeni dışavurumculuk (Yüksek Lisans Tezi). Atatürk
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Resim Ana Sanat Dalı, Erzurum.
Bükücü, B. (2012). Die Brücke grubunun dışavurumcu sanatındaki yeri (Yüksek Lisans
Tezi). Işık Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
94
Büyükgenç, B. (2007). Peter Weıss’ın ‘Direnmenin Estetiği’ romanı üzerine bir görsel
okuma kılavuzu (Yüksek Lisans Tezi). Çukurova Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü Resim- İş Eğitimi Ana Bilim Dalı, Adana.
Boydaş, N. (2007). Sanat Eleştirisine Giriş. İkinci Baskı, Ankara: Gündüz Eğitim ve
Yayıncılık.
Crepaldi, G. (2004). Art Book Ekspresyonistler. Birinci Baskı, Ankara: Dost Kitapevi
Yayınları.
Dilmaç, S. (2018). Dışavurumcu Bir İfade Aracı Olarak Otoportre, Kafkas Üniversitesi,
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 21, 179- 197.
Dinçer, B. (2014). Soyut resimde suje ve obje arasındaki ilişki (Yüksek Lisans Tezi).
Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Resim Ana Sanat Dalı,
Erzurum.
Ersoy, A. (2002). Sanat Kavramına Giriş. Üçüncü Basım, İstanbul: Yorum Sanat
Yayıncılık.
Farthing, S. (2012). Sanatın Tüm Öyküsü. İkinci Baskı, İstanbul: Hayalperest Yayınevi.
95
Gençler, B. (2015). 20. yüzyıl batı sanatında dışavurumcu oto- portre (Yüksek Lisans
Tezi). Uludağ Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Resim Ana Sanat Dalı,
Bursa.
Gombrıch, E.H. (1997). Sanatın Öyküsü. Birinci Baskı, İstanbul: Remzi Kitapevi.
Hodge, S. (2013). Gerçekten Bilmeniz Gereken 50 Sanat Fikri, Domingo. İstanbul: Bkz
Yayıncılık.
Honour, H. ve Fleming, J. (2015). Dünya Sanat Tarihi, Birinci Baskı, İstanbul: Alfa
Basım Yayın.
Irak M. (2015). 1980 sonrası Türk resminde yeni ekspresyonizmin etkileri (Sanatta
Yeterlilik Eser Metni). Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Güzel
Sanatlar Enstitüsü Resim Ana Sanat Dalı, İstanbul.
Kahraman, R. (2010). Die Brücke ve Der Blaue Reiter sanat anlayışında renk ve biçim
ilişkisi (Yüksek Lisans Tezi). İnönü Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü
Güzel Sanatlar Eğitimi Ana Bilim Dalı, Malatya.
Kundakçı, D. (2004). Art Book Empresyonistler, Birinci Baskı, İstanbul: Dost Kitapevi.
Lynton, N. (2015). Modern Sanatın Öyküsü. Beşinci Baskı, İstanbul: Remzi Kitapevi.
Nezir, M. (2010). Ekspresyonizmde bir anlatım aracı olarak portre ve figür (Yüksek
Lisans Tezi). Sakarya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sakarya.
Rideal, L. (2015). Resimler Nasıl Okunur. Birinci Baskı, İstanbul: Yem Yayın.
Salur, N. (1995). Ağaç baskının dünü bugünü Die Brücke be Der Blaue Reiter
sanatçıları (Yüksek Lisans Tezi). Anadolu Üniversitesi, Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Eskişehir.
Susuz, S. (1995). Die Brücke (Köprü) grubu ve Türk baskı resim sanatına etkileri
(Yüksek Lisans Tezi). Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü
Resim- İş Eğitimi Ana Sanat Dalı, İzmir.
97
Turan, E. (2007). Türk resminde ekspresyonizm bağlamında Ali Çelebi, Cevat Dereli,
Orhan Peker, Burhan Uygur ve Yüksel Arslan’ın üslup yorumlarına yeni bir
sunum (Yüksek Lisans Eser Metni). Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi,
Sosyal Bilimler Enstitüsü Resim Ana Sanat Dalı, İstanbul.
Turani, A. (1971). Dünya Sanat Tarihi. Birinci Baskı, Ankara: Türkiye İş Bankası
Kültür Yayınları.
Turani, A. (2010). Dünya Sanat Tarihi. On Dokuzuncu Baskı, İstanbul: Remzi Kitapevi.
Thompson, J. (2014). Modern Resim Nasıl Okunur. Birinci Baskı, İstanbul: Hayalperest
Yayınevi.
Elektronik Kaynaklar
http://lebriz.com/pages/lsd.aspx?lang=TR§ionID=12&articleID=180&bhcp=1
(01.05.2019).
https://serkanhizli.wordpress.com/tag/james-ensor/ (01.05.2019).
https://www.tarihlisanat.com/james-ensor-entrika/ (02.05.2019).
98
http://www.filozof.net/Turkce/edebi-sahsiyetler-kisilikler-biyografileri/17471-edouard-
vuillard-kimdir-hayati-eserleri-hakkinda-bilgi.html (10.05. 2019).
https://www.tarihnotlari.com/edouard-vuillard/ (10.05.2019).
https://www.christies.com/features/Ghastly-devils-a-guide-to-James-Ensor-9177-1.aspx
(10.05.2019).
https://www.themagger.com/james-ensor-ostend/(10.05.2019).
http://sosyolojisi.com/james-ensor-kimdir-hayati-eserleri-hakkinda-
bilgi/36031.html(10.05.2019).
https://www.istanbulsanatevi.com/unlu-sanatcilarin-hayati/soyadi-e-unlu-sanatcilarin-
hayati/james-ensor-hayati-ve-eserleri/(10.05.2019).
https://dergipark.org.tr/download/article-file/28452 (14.06.2019).
https://dergipark.org.tr/download/article-file/256339 (14.06.2019).
99
DİZİN
-D- -K-
-E- -S-
Empresyonizm, 57 Sembolizm, 5
Ekspresyonizm, 6- 19 Sürrealizm, 58
Edovard Manet, 66
Edgar Degas, 64
-J- -W-