Professional Documents
Culture Documents
GÖRÜP İŞİTTİKLERİM
5. Baskı
İndeks var.
ISBN 978 - 975 - 16 - 2284- 6
956. 101543092
DiRiNci KısıM
İKİNCİ KISIM
1,tidr.ıt . . . . . . . • . . . . . . . . . . . . . . . . . . • . , . , . . . . . . . . . • • . . . . . • .. . . . . . . 55
DalL.nu muharebesi .. .. . . . . . . . . .. . . ... . . . . . . , . . . . . . . . . . . . . . . . . • . .. 57
Bab·ı Ali baskım . • . . . . • . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . • . . . • . . • . • . . •. • .. . . . . 77
1. ZEVL: B11lkaıı muhareheııi netic�iode taleb-i sulh olunması lö.ru-
mıına dair Meclis-i Vükela mazbatası aurrtL • . . . . , . .. . .... . 83
2. 7.EYL : Meclis-i umumirle irtitah-ı kelıim olarak Kilmil Pa,a tanfın-
dan kıraat l'ttirilen hitabe . • . . • • . . • • . . . • . . • . • • . • • . • • . • • • . 91
3. ZF.YL : M'edi,-i umumide ahvlil-i siya�iyenin safahat-ı mühimmeooine
ılair Hıuiciye niızın Cabriyel l:fendi tarafından kıraat etti-
rilen izahniime !lureti • • • • . . . . . . . . • • . . • . . . . . • .• . . • • . • • • . .. 92
4. l.f.,'L: Edime'nin terki hakkında devlr.-tler torafınd.ı.n verilen nota
ilzerinc itası tusavvur olunan cevabın esaHlanoı mutav.ammın
K:lınil Pa�A tarafınıfan kaleıue alınan varaka sureti . . . . • • • . 97
Mahm.ıd Şevket Paşa'nın ı;aıfareti . . . . . . . . . . . . . • . . . . • . . . . . . • . . . • ... 98
Said Halim Pata'run sadareti . . . . . . . . . . • . . . . . . • . . . . . . . . . . • . . . . • . . • 103
Edirne'nio istirdadı . . . . . . . . . • • • . . . . . . . . . • . . • . • . . • . . . . • . . • • . . . • . .. 105
Harb-i umumi . . . • . . . • . . . . . • • • • . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . • . . • . . . . • . . • 11 3
Said Haliııı Pa�a'nın istifll!lı . . • . . . . . . . . . . • . • . . . . . . . . . . . . . . . . • . . • • . 125
Tal'at Paşa'nııı Fadareti . . . . . . • • • . . • . . . . . . . . . . . . . . . . . • . . . . • . . . • . . • 127
Sultan !\lehmed Re,ad'ıu irtihali . • . . . . . . . . • . . . . . . . . . . . . . . . • . • . • . . • 1 33
iV GöRtlP İŞITIIKLERİM
tlçüNCÜ KISIM
SULTAN VAHİDEDDİN DEVRİNDE BAŞKİTABETTE
BULUNDUCUM ZAMANA AİT VEKAYİ (138)
DÖRDÜNCÜ KISIM
ISTIDRAT . . . • . . . . • . • • . . • . . . . . . . . . . . • . . . . . . . . . . . . . . . . . . . • • • . . • . . 265
İrıiDEKS
1867-1935
§ Harhiye ve Bahriy e
nazırları meselesi SAİD PAşA'nın
mevkii n i sarsmışlı. HACI AKİF PAŞA çarşamba günü odaı<ına vüru
dunda ben i ça�ırıp "Biz dün i.çtifaya karar verdik. Bıı gün yeni sadr-ı
azam gelecek. Zannıma göre Kamil Paşa sadr-ı azam olacak. Bu
adamlar bizi istemiyorlar ; lsm<ıil Kemal'leri Ebüuiya' ları ıslı
yor/ar. (Bu zannında pek muhti imiş.) Mesele, sen kalk ben oturayım,,
arı ediyorlar; hiç Hakin Bey Maar�f na.sıra olur nıu? Ama Haşim Paşa nıuıl
oldu dersen, o zaman başka idi; o vakiı olurdu,, dcmittir.
1 Beyoğlu nıutosıımflığı ba�!tiitipliğindrn yetitmiş FF.Ritı PAŞA.
BAŞLANGIÇ
dedi. Ba'dehu SAİD PAŞA'dan bahb açıp "O bizim eski bildi_�imiz Said
Paşa de.fi.il, meliimi_ryundan gibi bir ada m olmuş. Kmdile.riyle göriişmek
üzere Selônikten bir kaç adam i.çf;.miştik; diin geldiler. tzöriiştiik.
Said Paşa bunlarn öyle sözler söyledi ki ben utıuıdım. Sizin remi_rf't
ıarafında11 göndPrildiğinize dair l'linizde n>.�ik11 11ar mı diJe soru
yor .,
. AKiF PAŞA sözü ııoııra Aı.i ve Ft•AT PAşA'lara i nt ikal etti
rerek "0 adamlar bii_vük adamlardı: rnll"Iİ_)·le kadirlerini bilemedik .
En büy
_ ük meziyetleri _yukariki dPlileri zapMmekti,. di�·erek vcıla
edip gitti. Üç gün evvel Harem-i hümayun Masarifat nazırı ve
ZRKİYE SULTAN kethudası olan bir za tı n a�zındaıı işit ti f!:im hu
sözler bana biraz garib geldi.
KAMİL PAŞA makaın-ı ı<arlım�ıc, T rahhı sgar b vali .,ıe ku
O gün
mandanı RECEP PAŞA Harbiye, Att'� M elımed Paşa zade AaiF HİK
MET PAŞA Bahriye Sivas v al iı-i lhşio AKit' PAŞA Dahi liy e Şfıray-ı
, ,
devlet reisi HASAN FF.11Mi PAŞA Aılli�:c, Nazır-ı cı<lıak ZiYA PAŞA
Maliye nezaretlerine nnı;holuııarak Şıiray-ı devlet riya�etine <le esbak
Sadaret müsteşarı TEYFİK PAŞA tayin kılındı. Hecai z a de EKREM
BEY dehi Evkaf nezaretiyle kabineye alındı. REŞİD AKİF PAşA'mn
vüruduna kadar Dahiliye nezareti vekaletini Maarif n azırı HAKKI
BEY deruhde etti. RE�İD AK İ F PAŞA lstanbul'a vürfuluncla ınevki-i
nezarete gelm ediğin den HAKKI BEv'in vekaleti bir a�· kadar imtidad
eyledi .
Harnazan evdilinde bir gün bir ııefir gelerek Sadr-ı azamı Mec
li�ten ça�ırdıklarmdan müşarünileyhin gaybubetinde Şeyh ul-islam
Cernalcddin Efendi huzziira hitaben "Ortada bir takım nıt>s,iil-i mü
himme ııar ; halbuki ona dair bizim maUlmatımız yok. Sadr-ı ôzam
lıa:rctl,.ri bizi de lıaberdar etseler diyordu. O sırada Sadr-ı azam iı;eri
..
Sadr-ı azam, Harbiye nazırı ALİ RıZA PAŞA'ya hitab ederek harp
etmeye istitaat-i askeriyemiz müsaid olup olmadığını sordu. ALİ RıZA
PAŞA Askerimizin ayağına giydirecek çarığımız bile yok,, d i ye muka
..
lunarak Sadr-ı azam ile aralan açılan Dahiliye nizın HAKKI BEY
Maarif nP.ziretinc 1 , Adliye nazın HASAN FEHMİ PAŞA Şdray-ı devlet
riyasetine tahvil olunup HüsEYİN HİLMİ PAŞA Dahiliye ve Manyası
zade REFİK BEY Adliye nezaretlerine tayin kılındılar. Fakat HAKKI
BEY Maarifte kalmak istemiyerek bir sefarete tayinini arzu ediyordu.
Hatta Maarif nezaretine tayin kılındığı gün Mecliste yeni mevkiine
oturunca Şeyh ul-islam CuıALEDDİN E FE NDİ kendisini tesliye mak·
sadiyle "Devlet menıuriyeıleri satranç ıahtaşının hanelerine benzer :
memur olanlar bir haneden diğer haneye konarlar. Fakat bu hanelerin
lupsi de birdir,, demesi üzerine HAKKI BEY "Onun Roma sibi ban u:ak
haneleri de vardır ; bira: da öyle bir haneye konsak,,
diye mukabelede
bulundu. Filhakika arası çok geçmeden Roma sefaretine tayin edi
lerek Maarif nezaretine de vekaleten Dcfter-i hakani nazın ayandan
ABDURRAHMAN ŞEREF EFENDİ, Defter-i hakani nezaret.ine de iade
ten Roma sefiri ZİYA PAŞA getirildi.
§ Sadr-ı izam, ABDURRAHMAN ŞEREF E FE N Di 'ye Maarif neza
reti vekaletini benim vasıtamla teklif etmişti. O da Maarifce yapıla
cak çok iş olup haftada üç gün Mecliste bulunmaya vakti olamaya
cağından bahisle Meclise gelmf'!mek �artiyle kabul ederim dedi. Sadr-ı
azam da buna muvafakat etti. Aradan biraz zaman geçtikten sonra
ABDURRAHMAN EFENDİ odama gelerek "Sadr-ı ô:am hazretlerinin
emirleri ııeçhile Maarif ne:ôreti vekôletini derulıde ettim, muamelôtı
bir dereceye kadar yoluna koydum. Eter tar:-ı mesaimden memnun
iseler asaletimi icra buyursunlar. Değil iseler yerime asaleten dij.er
birini seıirsinler, ben de ayana çekileyim, ,
dedi. Suret-i müracaatını
Sadr-ı izama ifade ettiğimde "Biz onu iş sörsün diye Maarife seıirdik ;
bir müddet tecrübe ederi: , muvaffak olursa asaletini icra ederi: ;
yoksa yerine diğerini tayin ederi:,, dedi. ABDURRAHMAN EFE ND İ
bu cevaptan memnun kalmadı. Nihayet 31 Kanun·ı sini günü o
da kabineden istifa edenlere iltihak etti.
§ Evvelce Rüsumat emanetinde bir memuriyete alınıp bu defa
hizmetine nihayet verilmek istenilen bir Almanın mukavelesi muci
bince tazminat·ı nakdiye ve tekaüdiye talebinde bulunduğu Rüsu
mat emanetinden bildirilmesi üzerine olbabdaki tezkire ve mukave·
lenôme Mecliste okundu. Mukavelede., devletçe hizmetine nihayet
etti,, diye beni taltif etti. Bizden sonra diğerleri de gelip birer b irer
tebrik ettiler.
O günkü alkışları işiten kulaklarım, üç sene sonra Bab-ı ali
vak'ası gecesi Binek taşının üzerinde ve müctemi olan halk muva
cehesinde MAHMUD ŞEVKET PAŞA'nın sadaret hattını okurken KA
MİL PAŞA da Sadaret odasında lıal-i mevkufiyette bulunurken
"Kahrolsun Kamil Paşa,, seslerini de işitti.
§ Bu sıralarda Bahriye nazın ARİF HİKMET PAŞA istifa etti.
KAMİL PAŞA beni çağırıp ve istifanameyi verip Göztepe civarında
ikamet etmekte olan AniF HİKMET PAŞA'nın köşküne bir memur
izamiyle görü�mek üzere Bab-ı aliye davet edilmesini emretti. Ertesi
gün AniF HİKMET PAŞA gelip kendisiyle görüşerek yerine münasih
SADARET MEKTUPÇULUCU NA AİT VEKAYİ 19
lede o gün akşama kadar aralarında hiç bir eser-i ihtilaf zuhur etmedi
ği halde HÜSEYİN HİLMİ PAŞA 'nın gece "rical ül-gayb,. ile hilmüzakcre
istifasını göndermiş olduğu bildirilmiştir. Bab-ı aliye viinidumcla
HASAN FEHMİ PAŞA ile Manyasi zade HEFİK BEY'in iııtifa ettiklerini
haber aldım.
Maliye nazırı ZİYA PAŞA ilk defa olmak üzere muntazam hir bütçe
tanzimi için aylardan beri u�raşmakta olduğundan her defa Meclise
geldikçe artık tab u tuvarıı kalmadığını beyan ile hiil<,'.eyi takdim
ettiği gün istifanamesini birlikte takdim edeceğini söylüyordu. Filha
kika o gün ıııiişarünileylı bir tezkire ile bütçeyi ve diğer bir tezkire
ile de istifanamesini gönderdi. Fakat o vakit zaıınolunduğu gihi hu
istifanın di�er mesele ile alakası yoktu. KA.YIİL PAŞA, Dahiliye nezareti
vekaletini Maarif nazır·ı cedidi ZiYA PAŞA'ya tevdi edip a1,'. ık kalan
sair makamata da muvakkaten birer vekil tayin eyledi.
§ Harbiye ve Bahriye nazırları meselesinden dolayı KAMİL PAŞA
aleyhinde şiddetli galeyan hasıl olarak istizah için kendisini Meclise
davet ettiler. Müşarünileyh <le bazı esbab serdiyle dört gün sonraki
çarşanha gününe ta'likini bizzat yazmış olduğu tezkire ile taleh eyle·
miş ise <le muvafakat gösterilmiyerck o gün mutlaka Mecliste isbat-ı
vücud eylemesi için israr ettiler. Müşarünileyh Sadaret müsteşarına
yazdırdığı ikinci bir tezkire ile taleb-i sil.bıkım tekrar eylediği halde
buna da kanaat etmiyerek o gün gelmediği takdirde iskatma karar
verileceğini ihsas eylediler. Ü çüncü defa olarak bana bir tezkire yaz
dınp müsveddesini takdim ettiğimde kendi kalemiyle atideki fıkray
ilave etti : "Kanıın-ı esasinirı 38 inci maddesine ria)'et olunnıadıftı
halde galeyan-ı efkardan dahilen ve hiiricerı husule �elecek vehametin
mes'uliyeti bô.dilerine ait olmak üz"re hemen bi'l-istifa miilır-i hümayunu
zat-ı şahaneye arz ve takdim ile Meclis-i meb'ıısana hazırlamakta ol
duğum beyanatı matbuat vasıtasiyle neşr ve ilana mecbur olacağımdan
bu babda cevab-ı alilerine muntazır olduğumu.n beyanına ibtidar kılındı ..,
ise de buna mahal kalmadan Meclisce azim gürültü ile KAMİL PAŞA'run
iskatı kararlaştırılmıştır. Ertesi gün de CEMALEDDİN EFENDİ Saraya
azimetle istifasını takdim eylemiştir. TAL'AT PAşA'nın bilahare bana
vaki olan beyanına göre kendileri KAMİL PAŞA'yı iskat etmek İstedik
leri halde sanklı meb'uslar muvafakat göstermemekte olup, fakat
bunlar da Şeyh ul-islamı istemediklerinden onun dahi birlikte infisali
şartiyle aralarında muvafakat hasıl olmuştur.
vakte kadar hiç misli görülmeyen bu hal halk nazarında pek çirkin
görülmüştü.
diye mukabele etti. ZİYA BEY bu gibi müşkil ahvalde daima kendisini
kurtarmak ve başkasına tahmil-i har etmek isterdi. Her ne hal ise
iki üç gün ayak sürüdükten sonra çar-u naçar git.meğc karar verdim.
Tam gideceğim giin 31 Mart hadisesi zuhur etmesin mi ? Artık ne
HÜSEYİN HİLMİ PAŞA kaldı, ne Mecliste sual takririni düşünecek
kaldı ; ne de FUAD BEY maaş aldı. Zaman-ı sabık ricalinden taht-ı
mazminiyette huluııanlann birer mahalle teh 'idlerine karar verilmesi
üzerine FUAD BEY firar ile yakasını kurtardığı gibi ben de bu vesile
ile kurtulmuş oldum.
§ Meb'uslar devairce tensikat yapılması için hükumeti tazyik
etmekte, Maliye nazırı R i FAT BEY de bu fikre peyrev olmakta bulun
duğundan Sadr-ı izam, Ayan ve Meb'usandan intibah olunacak birer
zat ile devair erkan-ı memurininden mürekkep olarak tensik komis
yonları teşkiliyle devairde tensikat-ı umumiye icra kılınmak üzere
bir kanun layihası kaleme almasını Adliye nazırı NAZIM PAŞA'ya
havale etti. NAZIM PAŞA yaptığı layiha-i kanuniyeyi bana tevdi ederek
Martın otuzuncu günkü içtimada akşamdan sonra Mecliste kıraat
ettim. Layihanın kıraat ve müzakeresi hitam bulunca bu gün bu
kadarla iktifa edelim denilip Meclis dağıldı. Bu layiha NAZIM PAŞA'nın
son eseri oldu.
� Ertesi sabah evde evrak-ı resmiye ile meşgul iken nıektupçuluk
oda<'ısı gelip " Bu sabah Avcı tabıırları Ayasofya'da .'l.feb'usan dai
resi önünde toplanarak ihtilal çıkardılar; Hey'et-i vükela da Bab-ı alide
içtima ettiler ı;e Şeyh ul-islıim Efendiyi nasihat etmek üzere gönderdiler,,
diye haber verdi. Ben de derhal giyinip ve bir arabaya binip arka
sokaklardan geçerek Bab-ı aliye gittim; Kapıya vürıidunıda Sadr-ı
izamın istifa için Harbiye nazırı ile beraber saraya gittiğini ve diğer
vükelanın içtima halinde bulunduklannı söylediler. Sadr-ı azamlara
mahsus dairenin sofasına gelince karşıma NAZIM PAŞA çıktı ; yemek
yemek üzere diğer odaya gidiyormuş. Gayet dalgın bir halde ve adeta
beni tanımamış gibi bir vaziyette selam verip geçti. V ükela iııe kara
tarafındaki küçük odada bulunduklarından yanlarına gittim. Müza
kere etmeyip ayak üzerinde birbirleriyle telaşlı konuşuyorlardı. O
sırada Bah-ı aliye gelmiş olan A H M ED RIZA BEY de telefonla Meclis-i
meh'usanla görüşüyordu. Biraz yanlarında bulunduktan sonra hence
bir iş olmadığını anlıyarak odama gittim. Mektupçuluk odası deniz
tarafında olup evlerin arasından tranvay caddesi görülmekte bulun
duğundan caddeden bir cemm-i gafir arasında gürültü ile bir araba
26 GÖRÜP 1Ş1TIIKLERİM
ile yerlerimize avdet ve ezani saat bir buçuğa kadar intizar eyledik.
Fakat gelen olmadığından biz de evlerimize avdete mecbur olduk.
Köşe haşlarım müsellah asker tutup gelip geçenlere nazar·ı hışm ile
bakmaktaydılar.
Koska'da bulunan hanemize vürıldumuzda hir kızılca kıyamettir
koptu ; her taraftan atılan kurşunlar odamın pencerelerine kadar
geliyordu. Bu hııli şehirde azim bir mukatele vukuuna hamlederek
müteheyyiç ve müteessir oldum. Bir müddet sonra gürültünün arkası
kesildi. Harbiye nazır·ı cedid i Meclis·i meb'usan önüne gelerek iki
askeri birbiriyle barıştırmış ve tüfenklerin de nümayiş maksadiyle
atılmakta bulunmuş olduğu anlaşıldı.
etmiyerek kapıdan girer girmez bana bir temenna ile " iyisiniz inşal
lah Mektupçu Efendi,, dedi.
Sadr-ı azam, SULTAN AeDÜLHAMİD'in Sclanik'e götürülmüş ol
duğunu Hünkara ihbar için saraya gitti. Avdetinde Harbiye dairesin
de biat resmi icra kılınırken zat-ı şahanenin sarayda kalan adamlarını
bir vapura irkib ile götürmüş olduklarım ve bundan kendisinin pek
ziyade müteessir olduğunu haber verdi. Padişahın ısrarı üzerine bu
adamlar geri getirilip hizmetlerine iade olunmuşlardır.
O gün Sadr-ı azamm konağında Hey'et-i vükelaya muntazam
bir dejöne verildi.AHMED RIZA BEY de sofrada hazır bulundu. Ye
mekte " S u l t a n A b d ü lh a m i d'in acaba ne kadar parası vardır ?.,
diye bahs a\�ıhp kimi beş milyon, kimi on milyon paraF>ı olaca�nı
tahmin ettikleri halde Şiiray-ı devlet reisi R..\iF PAŞA "Renim tah·
minime göre ancak bir buçuk ile iki milyon arasındadır,, dedi. Filhakika
Yıldız sarayında bulunmuş olan ve Alman barıkalannda mevcut olup
bilahara cihet-i askeriyeye tevdi kılınan paranın me<'miiu o mikdara
karib bulundu�u anlaşılmıştır ki R.UF PAşA'mn bu tahmininin
isabetine müteaccib olmamak mümkün olamaz.
Taamdan sonra vükela bir salonda toplanarak Adana vukuatını
müzakere ediyorlardı. Maliye nazın NuRİ BEY de beşaşetle " Elham
dülillah, biz de kesb-i meşruiyet ettik,, diyordu. Bunlar bir salonda
müzakere ile meşgul oldukları sırada diğer salonda Sadr-ı azamla
AHMED RIZA BEY haşhaşa vererek gene Hey'et-i vükela tertibiyle
iştigal ediyorlardı.
§ TAL'AT PAş A' nm bilihara vaki ifadesine nazaran hal' günü
sabahleyin Şeyh ul-islam ile Fetva emini N URİ EFENDi'yi Meclis-i
meb ' usana götürmek üzere bizzat evlerine gitmiş, o gün akşama kadar
birşey yemeye vakti olamıyacağı cihetle Fetva emininin evinde ken
disine bir iki yumurta pişirilmesini istemiş ve o gün Meclis-i meb 'usana
gelmesini ihtar etmiş. NURİ EFENDİ fetva itası kendiııine taalluk
etmeyip Şeyh ul-islama ait olduğundan bahisle itiraz eylemiş ise de
serd ettiği mazerete bakmıyarak vuku bulan ısran üzerine azimete
mecbur olmuş. Oradan Bab-ı meşihata giderek Şeyh ul-islama da
birlikte azimet eylemesini teklif etmiş. Müşarünileyh "Ben hastayım
gidemem, . diye serd-i mazeret etmesiyle "Neniz var ?,, diye sorup
" idrarımı tutamıyorum,, deyince "Efendi, iş bu hale geldikten sonra
donuna da işesen ben seni zorla alıp götürürüm ; ördeğini de beraber
al,, diye tehdid ederek birlikte götill'müştür.
SADARET MEKTUPÇULUCUNA AİT VEKAY İ 37
demiştir.
Ayan reisi SAİD PAŞA ise her şeyde olduğu gibi bunda da kendisi
için bir kaçamak yolu arayarak "Evliyay-ı umur,, tabirinden bilisti
fade "Evliyay-ı umiır vükelıidır, biz değiliz ; burada bizim işimiz
yoktur, biz gidelim" demişse de " Siz de erbab-ı hail u akde dahilsiniı:,,
denilip bu suretle yakasmı kurtaramamıştır.
§ Sadr-ı azam beni nez<line çağınp AHMED RıZA BEY'le birlikte
tertip ettikleri vükela listesinin tebyizini emretti. Ben de arka taraf
taki salona çekilerek kimseye ser-rişte vermeksizin tebyiz ve takdim
ettim. Vükela içeriki odada Adana meselesini müzakere ile iştigal
ederlerken ben diğer odada yeni vükela listesini yazmakla meşguldüm.
TEVFİK PAŞA bu listeyi alarak zıit-ı şahaneye arz eylemek üzere saraya
gitti. Vükela ile Sadaret müsteşarı da arz-ı tebrik için onu takiben
giderek Dahiliye müsteşan ve Amedçi ile ben konakta kaldık. Akı:ama
doğru Sadr-ı azam irade-i seniyyeye iktiran eden listeyi getirdi.
yeni liste mucibince Dahiliye nezaretine Sadr-ı sabık HÜSEYİN
HİLMİ, Harbiye nezlretine İkinci ordu kumandanı Ferik SALİH PA
ŞA'lar, Adliye nezaretine meb'usandan HAYRİ BEY, Bahriye nezare
tine Topçu RızA PAŞA, Maliye nezaretine meb'usandan CAVİD BEY
tayin olunarak diğer vükela yerlerinde ipka edilmişti. Sadr-ı azam
yeni intibah olunan zevatı AHMED RızA BEY'le bilmüzakere karar
laştırmış ve İttihad ve Terakki hey'et-i merkeziyesi ise kendilerinin
malumatı olmaksızın yapılan bu intihaba muvafakat etmiyerek HAYRİ
ve CAVİD BEY'leri kabulden men eylemiş olduğundan bunlar istifala
nnı yazıp göndermişlerdir. Bu suretle memuriyetleri mevki-i icraya
konulmamıştır. HÜSEYİN HİLMİ PAŞA dahi Dahiliye nezaretini ka
bulden beyan-ı mazeret eylediğinden Sadr-ı azam telgrafla Aydın
vali vekili Sadr-ı esbak FERİD PAŞA'ya tek.lif ile muvafakatini istihsal
etmiştir. Adliye ve Maliye nezaretini teklif için de cuma günü Mahke
me-i temyiz rüesasından HACI EMİN BEY'le Maliye nazır-ı esbakı
RİFAT BEY'i konağına davet edip RiFAT B EY Maliye nezaretini kabul
etmiş ise de EMİN BEY Adliye nezaretini kabulden istinkaf eylemesi
ile Nezaret-i mezkôre HÜSEYİN HİLMİ PAŞA sadaretinde Bağdat
valisi NECMEDDİN MOLLA BEY'in tayinine kadar açık kalmıştır.
SADARET MEKTUPÇULUCUNA AİT VEKA Yl 39
benim üzerime atın, Şeyh ul-islam razı olmuyor deyin,, diyordu. Serd
eylediği itirazlara cevab verildikçe yeni yeni esbab-ı müdafaa der
meyan edip nihayet "Bunu da hal'edecek olursak neredP. oturtacağız,,
42 GORtJP IŞIITIKLERIM
dedi. Fakat gene ışın önüne geçemedi. Çırağan sarayı gôya suret·i
muvakkatede olmak üzere Meclis-i meb'usana tahsis kılındı.
Meb'usan dairesi haline ifrağ olunmak için külliyetli masarif-i
tamiriye ita olunarak ikinci devre-i içtimaiye pek mükellef surette
orada küşad edildi. Az zaman sonra elektrik tesisatı }' apılırken tavan
arasından harik zuhur ederek koca ııaray çatır çatır yandı gitti.
§ Mecliste Şeyh ul·i!!lıim, Sadr-ı azamın sa(tında, Dahiliye nıizırı
FERİD PAŞA da solunda otururlar, mühim bir müzakere olmadıkça
söze kanşmayıp La:teu de uyurlardı. HÜSEY İN H İ LMİ PAŞA ise müza·
kerıltın intizam ılairesinde cereyanını ve dikkatle istimaını arzu
edip bu hale canı sıkılırsa da şahısları ve mevkileri itibaı·iyle kendi·
lerine bir şey diyemezdi. Bir giin Meclisten çıkıp odasında bulunmak
ta iken ben de bir iş için yanına gitmiştim. Bana hitaben "Of.lum, hu
adamlarla ne yapar.afi.ız ; biri bir tarafımda, dip.eri öıf'l,·i tarafımda
uyuyor" diye şikayette bulundu. Fakat SA.aie BEY hazan uyursa da
hazan da ziyade uyanıklık gösterir ve her tehlikeyi göze alırdı.
§ Bir �ün de Meclis pek mühim bir mesele karşısında bulundu.
Sadaret müsteşan ZİYA BEY Mecliste okunmak üzere Hareket ordusu
kumandanlığının bir tezkire11iyle İkinci Divan-ı Harb-i örfinin maz
batasını bana tevdi etti. Mazbata bir takım esbab-ı zaifeye İstinaden
Hakan-ı sabıkın 31 Mart vak'asında iştirak ve medhali bulunduğu
tebeyyün ettiğinden bahisle Divan·ı Harb-i örfide taht·ı muhakemeye
alınmasını mutazammındı. Fakat mazbata okununca herkesi buht ü
hayret istila ederek kimse ağzını açamıyordu. Nihayet Sadr-ı ıizam,
Harbiye nazırı SALİH PAşA'ya hitab ile " Ne buyurursunuz ?,. demesi
ile müşarünileyh de yüksek ve kalın bir sesle " A sla caiz olmaz., ceva
bını verdi. Mecliste cihet-i askeriyeyi temsil eden ve hükmü veren
Divan·ı Harb reisinin kayın biraderi olan SALİH PAŞA'nın bu cevabı
hüzzara cür'et-bahş olup S..i.ııİB BEY kemal-i tehevvürle yumruğunu
masaya vurarak " A ltı yüz senelik derleı-i aliyyede asla görülmemi�
bir hal ! Böyle bir mazbatanın yapılmasına da , burada okunmasına
da teessiif ederim, teessüf eti.e rim,, diye bağırmaya ba�ladı. FERİD PAŞA
" Sahih Beyefendi, Meclis-i millide istifa mı hat• mi diye re)'e konulduğu
wman hat• hal' diye bapıran siz değil miydiniz ? ,, deyince "Dedim,
inkıir etmem ; fakat böyle bir kararı da asla kabul eylemem., diyerek
ref'-i ivaz etti. FERİD PAŞA da bir hayli müdafaadan sonra " Taht-ı
muhakemeye aldırmak demek öldürmek demektir, ihtiyar adam, günah
tır,, diye müdafaaya kalkıştı İ!!e de bunun kanunen bir kıymeti yoktu.
SADARET MEKTUl'ÇULUCUNA AİT \ EKAYI 43
Nihayet Sadr-ı azanı meseleyi, karar-ı vakiiıı red veya kabulu sure
tinde reye koyarak reddi hmıusunda ittifıı.k-ı ira hasıl oldu. Maarif
nazırı NA.iL BEY red kararma iştirak ile beraber Ben hata Abdtil
..
gelince yüzünü dönüp "Nasıl dün iyi yapmadım nıı ? Topunun aff.ız-
larına . . . . . . . ,. diyerek gitti. FERİD PAŞA aynı sözü arkadaşlarından
birine de söyleyip o da rüesay-ı İ ttihad'a haber vermiş olduğundan
kendisine istifa teklif ettiler. Yerine Meclis-i meb'usan birinci reis
vekili TAL'AT BEY'i getirdiler. GAH R İYE L EFENDİ de Cemiyet-i İ tti
hadiye'ye ilkay-ı emniyet edememesi cihetiyle Tanin gazetesiyle
aleyhine bir kampanya aı;ıldı. GABRİYEL EFENDİ mahkemeye müra
caatla Tanin aleyhinde zarar-ı manevi talep eyledi. Me7.kıir gazete
dahi hükmolunacak cezay-ı nakdiyeyi tesviyeye yardım etmek üzere
bir iane listesi dere edip İ ttihada mensup vükela haremlerinin kaffesi
bu ianeye iştirak eylediklerinden ve Mecliste bulunan rüfekası tara
fından da kendisine ihtarat vaki olmuş olduğundan GABRİYEL EFE N Dİ
artık mevkiinde duramayıp istifaya mecbur oldu ve İ stanbul meb'usu
HALLACYAN EFENDİ Nafıa nezaretine tayin olundu.
§ Maliye nazırı RiFAT BEY bütçe müzakeresi esnasında Meclis-i
meb'usanda bulunup Meh'us VARTAKES E FE N Dİ 'nin memurlara veri
lecek maaşitı istiskar ile "B . . . . . yesinler, büıün memurları Saray
burnu'ndan denize aımrılı., demiş olduğunu Sadr-ı azam hazır olmadığı
bir sırada Mecliste naklediyordu. S.AnİB BEY bunu işitince dayana
mayıp " Teessüf ederim, ıeessüf ederim, sen de bu sözleri işiııin de sükiıı
eıtin ?., diye R İFA T
BEY'e acı serzenişlerde bulundu.
§ O sırada Girit meselesi yeniden uyanmış ve halk " Girit bizim
canımız, feda olsun kanımız,. teranesiyle nümayişler yapmakta bulun
muştu. Bundan dolayı Yunan hükumeti ile Bab-ı ili beyninde hararet·
li notalar teati olunuyordu. Bir f!;Ün Meclis-i vükelada FERİD PAŞA
"Bu sabah Yunan sefiri bizim eve gelerek şikayette bulundu,. diye söze
başlayınca Hariciye nazırı RİFAT PAŞA " Geldi ise kabul eımiyeydini::
efendim ; Hariciye nazırı siz misiniz ben miyim ?,. diyerek ve FERİD
PAŞA ile HÜSEYİN HİLMİ PAŞA'nın yüzlerine bakarak " Vaktiyle
Çinde bir hariciye nazırı vrırmış, burası da oraya döndü " dedi.
H ÜSE Y İ N HİLMİ PAŞA ile FERİD PAŞA tab'an mütehevvir oldukları
halde bu ı>öze karı;ı ağız açmadılar.
Bir gün esnay-ı müzakerede memlekette devam eden iğtişaşdan
bahis açıldıkta Şıiray-ı devlet reisi RAİF PAŞA " Bu haller hep cemiyetler
arasındaki muhasamıiltan ileri geliyor ; memlekette sükun ve asayişin
temini için on sene olsu:ı siyasi cemiyetler teşekkülüne müsaade edil
memelin dedi. Maliye nazırı R i FA T BEY 11 lııihad ve Terakki cemiyetinin
bu son zamandrı memlekete ettiği hizmeti un11tUJOr mıısunuz ? Ben böyle
SADARET MEKTUPÇULUCUNA AİT VEKA Yİ 45
müzakereye iştirak edemem,, diyerek çıkıp gitti. RAİF PAŞA da " Maliye
nazırı ne kadar lttihadcı imiş., dedi.
Bir gün dahi Hakan-ı sabıkın metrukatından Yıldız sarayı'nda
zuhılr eden beş yüz elli küsur bin liranın levazım-ı askeriye mübayaası
için cihet-i askeriyeye terki hakkında Harbiye nezaretinin bir tezki
resi okundu. RiFAT B EY bunun usule mugayeretinden bahisle itiraz
ederek " Para Maliye veznesine teslim olunur ; cihet-i askeriyece ne
gibi levazıma ihtiyaç varsa defteri yapılarak usulen tahsisat istenilir
ve bedeli Harbiye veznesine teslim edilir., dedi. Harbiye nazın iş'arında
israr eylemesi üzerine Rİ FAT B E Y evrakını toplayıp Meclisten çıktı.
Arkadan memhur bir zarf derununda Sadr-ı azama istifanamesini
gönderdi. İ stifa kabul olunup Maliye nezaretine Selanik meb'usu
CAVİD BEY intihap edildi. Gariptir ki RiFAT B EY iki defa nazır olarak
bulunduğu bir dairede müs teşarlığı kabul etti.
§ Meclis-i meb'usan Bütçe encümenince Sadaret bütçesinin mü
zakeresinde Daire-i sadaret memurlan maaşatının teamül-i kadime
veçhile devair-i sairede ayni derecede bulunanlardan farklı olması
esası kabul edilmeyip bu babda HÜSEYİN HİLMİ PAŞA'nın vaki olan
müdafaatı nazar-ı itibara alınmamış olduğundan müşarünileyh de
bundan münfeil olarak bütçenin hey'et-i umumiyede m üzakeresi
esnasında hazır bulunmamıştı. Hariciye nazırı RİFAT PAŞA ile Nafıa
nazırı GABRİYEL EFENDİ mükerreren telefon edip Meclisce pek şid
..
on bin ve aynı derecede olan Adliye müsteşarına ise altı bin kuruş
maaş tahsis edildi. İçlerinden bazısına bir miktar tahsisat verildiği
halde bazısına o da ita kılınmadı. Velhasıl her suretle adem·i ittirad
nümayan olup barem kanununun neşrine kadar düzelemedi. Buna
Sadr-ı azamın inadı, Dahiliye nazırının imsaki ve meb'uslann
adem-i vukufu sebep oldu.
Bmünasebetimiz
ah-ı aliden doğru Yıldız sarayına azimetle kadimen hukuk ve
olan İkinci mabeynci TEVFİK BEY'in odasına
gittim. Başmabeynciliğe tayin olunan HALİD HURŞİD BEY <laha selef
lerimiz müfarekat etmeksizin erkenden gelip intizarda imiş. Zat·ı �aha
ne "Başkatip gelsin de ikisini birden kabııl ederim" demiş olduklarıudan
benim vürudumu bekliyorlarmış. Vürudumu arz edince ikimizi birden
huzurlarına kabul eylediler ve "Ben Lütfü Be_y'le Halid Ziya Bey'den
,/,, hoşnuddum ; fakat haklarında galeyan olduğunu söylediklerinden
kendilerine bir zarar gelir miilaha:asiyle tebdilleri11e muvafakat ettim.
Onlar da ağlayarak veda edip /{ittiler,, dedi. "1 nşallah siz de hüsn-i
hizmetle beni hoşnud edersiniz., sözlerini ilave etti.
Müddet-i hizmetimde kendilerini hoşııud eylediğime eminim ;
çünkü daima "Başkatip, ben sağ kaldıkça sen başkaıipsin, ama ben
öldükten sonra bilmem,, derdi. Hakikaten de öyle oldu.
L ÜTFÜ BEY'le HALİD ZİYA BEY giderken SULTAN R EŞAD mu tadı
hilafııı a olarak kendilerine beşer yüz altın atiyye vermiştir.
Dahiliye müsteşarlığında bulunduğum sırada iki defa ziya
fete davet olunmuş ve bir defasında bazı zevat ile beraber suret-i
hususiyede huzura kabul buyrulmuş isem de zat-ı şahane beni tanı
yamadı. HALİD H URŞİD BEY Düyfm·ı umumiyyeden yetişip öyle hu
zur-ı hükümdaride bulunmaya alışmış bir kimse olmadığından ifadat-ı
hümayuna karşı ağzım açamadı. Ben de ihtiyar·• ı;ükut edecek olsam
pek ayıp olacağı cihetle " Yüz yirmi seneden beri memlekete arz·ı
hizmet ııe sadakat etmiş bir ailenin evladı olduğum cihetle efendimize
bizzat dahi hizmeti nefsimce en büyük şeref ve nimet addederim., yolunda
bir kaç söz söyledim. Ziit-ı şahanenin hu sözlerden memnun olduğu
çehresinden nümayan idi.
Huzurdan çıktıktan sonra odalarımıza gidip saray halkının teb
rikatını kabul ettik. Huzurda iken yanımızda bulunan Esvahcıbaşı
SA.eiT BEv de tebrik için odama geldikte · Ceddinizin kim olduğunu
SULTAN REŞAD'IN BAŞKATIPLICINE AİT VEKAYİ 53
şahaneye takdim ile imza ettirdi ve bu hat Bab-ı ilice alenen kuaat
olunacağından resmen göderilmiş olmak üzere benim de kendisine
tefrikarı izamıını rica et.ti.
Zit-ı şahane müsaade etmesi ile beni arabasına alıp birlikte Bab-ı
aliye götürdü ve huzuru mutad olan zevatı toplayıp Arz odasında
hattı kıraat ettirdi. Akşam saraya avdetimde HALİL BEY'in sabah
leyin arz etmek istediği mukarreratı telgrafla tebliğ eylemiş olduğu
görüldü.
Hey'et-i vükela bidayet-i memuriyetlerinde idare-i örfiyeyi kal·
dırmış olduk.lan halde bu vukuat üzerine tekrar iadeye mecbur
oldular.
1ST1TRAD
[SAİD PAŞA sadaretten istifasından bir kaç gün sonra Zat-ı şiihA
neyi ziyarete gelip Padişah kendisine " Paşa, size emniyetleri vardır ;
niçin istifa ettiniz ?" diye sorması üzerine başını önüne eğerek bir
müddet düşündükten sonra "Onların bana emniyetleri var ama benim
onlara emniyetim şoktu" demiş olduğunu avdetinden sonra SULTAN
REŞAD bana hikaye eyledi. ]
§ Ramazanın ilk akşamı Hey'et-i vükelayı iftara davetle ken
dilerine birer hediye ita etmek Zat-ı şahanenin mutadı olduğundan
vükela sarayda toplandılar. Dahiliye nazın ZİYA PAŞA, A HME D MUH
TA R PAŞA ile uyuşamıyarak istifa etmiş olmasiyle o akşam iftarda
hazır bulunmadı. Avdette DAMAD ŞERİF PAşA'yı arabamla Beşiktaş
56 GOROP lŞl'ITlKLERlM
BALKAN MUHAREBES İ
alarak iliive neşriyle ilan eylemişlerdir. Bab-ı alinin bunda bir kusuru
olmuş i11e notanın itasından telefonla derhal saraya malô.mat verme·
yip tercümenin ikmalini beklemiş olmaktan ibarettir.
§ o gün akşam üzeri sabık Üsküp meb'usu SAİ D EFENDİ odama
gelerek Arnavut rüesası tarafından Zatı· şahaneye takdim olunmak
üzere bir mahzar getirdi. Mündericatı AH M ED MUHTAR PAŞA kabi
nesinin bitaraf bulunmadığından bahisle KAMİL PA!'jA gibi bitaraf
Lir zatın taht-ı riyasetinde bir kabine teşkili talebini mutazammındı
Ben KAMİL PAŞA'nın sadarete getirilmesi hakkındaki teşehbfüıata
vakıf olduğum cihetle eğer müşarünileyhin tayininden evvel hu mah
zar kabul olunacak olursa Arnavutlar tebeddül-i sadaretin kendi
teşebbüsleri üzerine vukua gelmiş olduğu zehabı ile büshütiin şıma:.
rarak niifıiz-ı saltanat muhtel olacağı gibi mahzarları kabul edilmezse
o zamanda bunlar igzab edilmi-; olacağından kendisinden mahzan
red veya kabul cihetine gitmiyerek "Bu giin Karadağ hükumeti ildn-ı
harb etmesiyle Zat-ı şahane müteessir bir haldedir ; bunun takdimini
iki iiç gün sonraya tehir etmek miinasib olur,, diye mahzan almadım.
SAİD EFENDİ'nin avdetinden sonra huzı1r-ı şahaneye giderek keyfiyeti
anlattım ve "E,ğer Kômil Paşa'yı Sadr-ı azam yapacak iseniz bu
mahzarı kabulden evııel icra buyurunuz ; eğer yapmayacaksanız o vakit
mahzann kabulünde beis olmaz,, dedim. Zat·ı şahane meseleyi kendi·
liğinden kesip atamadığından "O halde Ayan reisi Ferid Paşa'yı
huzlirımuza celb ile bir kere de onunla istişare buyurun,, dedim. FERİD
PAŞA Büyük Ada'da ikamet eylediğinden bendegaııdan birini izam
ederek kendisini davet ettim. Ertesi gün gelmesi ile Zat-ı şahane
beni huzuruna r,ağınp ••Keyfiyeti paşaya anlatınız,, dedi. Ben de
bertafsil anlattım. FERİD PAŞA "Başktitip Bey bendeniz pek güzel idare
etmiş. Bu A rnavutlar ne yüz ı•ermeye, ne de hakaret etmeye gelir ; idare
ile kullanılmalıdır. Muhtar Paşa efmdimi:e sadıktır. Kamil Paşa da
popükr adamdır. Birbirleriyle hüsn-i imtiztU" eylemelerini temin etme·
lidir. O halde nıahzarın kabuliinde beis olma::.,, dedi. Ertesi gün SAİD
EFENDİ tekrar gelerek mahzarı getirdiğinden ben de alıp Zat-ı ı:ahane·
ye takdim ettim. Hünkar kendisi için yPmek hazırlanmasını emret·
mesi ile aşağı odada suret-i hususiyede taam etti. Saray memurların·
dan hiç birine serrişte vermediğimden bu gelip gidişten ve böyle
ikram edilişten bir şey anlamıyorlardı.
§ O sırada Beşiktaş sarayına nakl-i hümayun vukubuldu. SAİD
PAŞA tebrik için saraya gelip Başmibeyncinin odasında oturuyordu.
62 GÖRÜP lŞlTilKLERİM
esnada Sarayda ) alnız bir otomo bil olup ona da Seryaver vekili bi
nerek mecriıhiıı-i askeriy y eye mahııu11 hastahaneleri dola�m11y11 gi tmiş
olduf!;undan arabamı ı,.:marlayıp onunla ıı;itmeye mecbu r tılJunı . K AMİL
PAŞA l\le <' lis- i " ükP.laJ11 lıuluııJujtundan hab er gö mleri p kt'udisini
Sada ret odasına davet t�t ti ııı. Gel i u re k ol tuf(una girip v akt iyle Sadaret
mektupı,· uluğuna t a y i n olunıl uğum �ün teşekkür iı;iıı gi rd i �i md e otur
makta oldu�u kanepeye oturtarak l\fakam-ı ımdaretin uhtlesiıu� tevı·ih
olunduğunu tebı:ir ve keııJiı-ini y i ne o kanrııecle tehrik e t t i m .
Ağa>1ı n 1 �·ağırıp konağına h a ber gön derere k " A mbamı t'P iinifor
mamı /{elirsinler,, dı•diy ..c de huna vakit nıfü•aid olnıadı j!;ırul an benim
arabamla te�rifl�ri ıı i rira v e üni formayı cloj!ruılan c l oj!ruy a saraya
getirmelerin i i h tar ettim. O ela kabul f'tlerek birlikte ı>araya gittik.
K AMİL PAşA'nın ifadatınııı ıı;üç anlaşılmakta olcl uğuııu beyan
eyl em i ş t im . Zımıaııla anlamaya ha�ladım. Satle arabanııı gü rül tü sü
ile gün söyled iklc rimlcn lıiı,: hiri n i anlamıy ordum. Bu nlard an zapt
o
Reşid Paşa'yı tayin etsinler,, diye heni Bab-.ı aliye Sadr-ı azam
nezdine gönderdi. K aMİL PAŞA, H EŞİD PA!iA'yı intihab ederek ve
murahhaslara verilecek ruhsatnameleri de yazdırarak taraf-ı �ahaııe·
den imza olunmak üzere ''esatel·İ ucizanenıle takdim etti. R EŞİD
PAŞA da benimle beraber Sara ya geldi. Kendisi huzura kabul olunarak
ben de ruhsatnameleri imza ettirert:k müşarünileyhe te,·di ettim.
Arz-ı veda edip oda kapısından çıkarken Hünkar arkasından "Paşa,
Edirne sarıa emanettir,, diye bağırdı.
Murahhaslar şerait-i matllıhe tlairesiııde bir mü tareke akdine
Bulgar murahhaslarını ikna etmişlerse de HEŞİD PAŞA Bab-ı aliye
malumat vermek üzere parafe edilmeksizin İstanLul'a gelmişti. Fakat
imza için avdetinde Bulgar kumandanı ve Lar:muralıhası CENERAL
SA \"OF mütareke müddetince Edirne'ye zahire idlıali şartından n ükul
ederek "'Bu bize ait değildir. llı·i hükumet beyninde bilmuhnbere karar·
laştırmak lazım gelir,, demesine ve Bulgaristan hüki'ı meti ise bu �artla
muvafakat göstermemesine mebni Edirne açlıfta ma'ruz ve sukuta
mahkum oldu. REŞİD PAŞA lstanbul'a aYdetinde "'Etıtıe/ki mukavele
nameyi parafe eımeden avdet eylememeli idim,, diye izhar-ı nedamet
eyliyordu. Fakat iş işten geçmişti. R EŞİD PAŞA 'nın bu takdirsizliğioin
cezasını memleket çekti.
§ Mütareke akdinden sonra Bulgar, Sırp, Yunan ve Karadağ m u·
rahlıaslanndan mürekkep olarak müzakere·İ sullıiyyr iı;in Londra'da
bir konferans akdi karargir oldu. Taraf·ı devlet·i aliyyedt."n birinci
murahhas olarak REŞİD, ikinci murahhas olarak Ilerlin sefiri ÜSMAN
NİZAMİ PAşA'lar memur edildikleri gibi üçüncü murahhaslıj!;a da
Ayandan DAMAD FERİD PAŞA intihab olunnıu�tu. Ertesi gün FERİD
SULTAN REŞAD'IN BAŞKAT1PL1C.tNE AİT VF.KAYİ 75
azama "Bu giin mit ing mi var? EllerindP-ki bayraklarla bir çok udtım·
lar Rııb·ı ciliye do'ru gP-liyorlar,, dedim. " Yok öyle bir şey,, diyerek
telgrafnfımeyi okumaya devam etti. Fakat gittikçe gürültü artıyordu.
Ba�ınıı çevirip te Laktığımda "fçerı'.ye girmek üzere parmaklıklara
,
tırmanıyorlar ef,.n dim parmaklıkfordan aşıyorlar,, deyince " Hıı ber
verini: de kapıları kapasınlar,, de,li. Düşündüm ki hunların erhah·ı
kıyam olduklarına �üphe yok ; i htida Sadr·ı azamın odasına hücum
edecekleri de muhakkak şu halde durmak nefııimce l ı ü y iik tl'lı l i keyi
mucilı. Heml'rı haber Vl'rmek bahanesiyle oıladan �;ıkt ım; aradaki
odada kapı a�aları ve hademeler toplanıp "Bu başımıza �elnıle r
nı·dir !,, diye a�laşıyorlardı . Hariçteki büyük ııofada da şangır �arıgır
camlar kırılıyor, silahlar atılıyordu. Deniz tarafındaki elçi odasına
�itt i m ; orada Maliye nazırı A ll D U R RAllMAN EFE!'IDİ ve Telgraf ve
Poıı t a nazırı MosOROS KiKİS B EY ile Doyçe Bank direktörleri ve
Almanya sefareti Başterciinıaııı avans müzakerelliyle me�gul olu
yorlardı. Odaya g i rince bir köşeye sığınarak netil'e·i hale i n tizar
eyled i m. Sofadan daha şiddetli silah ve "Ay,, diye birinin feryadı
i�i tildi. Oda(·ılar ı:telip Harbiye nazırı N A.zı M PAŞA 'yı vurduklarını
luıber verdiler. Gerçi Bab-ı alide bulunan a!!ker yeti�tiyse de Nallı
ınescid önünde silah çatarak h i �� bir harekette hulunmmlı .
.MosoRos KiKİS B E Y de " A h, rmıclam şimdi Parist" bu nık'ayı
Jıı.l·arsa bmim için kim bilir ne kadar ıelôş eder,, diye oda içinde dola
şıyordu. Bir müddet sonra Şeyh ul-islam Efendi ile REŞİD BEY de
bizim bulunduğumuz odaya geldiler. Şeyh ul-islamııı lıal ve la\ rında
bir eser-i tela� görünmüyordu.
Odacılar TAL'AT ile ENVER B EY'lerin Sadr-ı azamın yanına
gelerek kendisine istifa teklif eylediklerini ve E N V ER BEY iı;tifarıameyi
al ı p Saraya göt ürdüğünü lıaLer verdiler. Ondan sonra lıari�teki gürültü
azıılılı. Hu aralık KAMİL PAŞA beni nez<line ı;a�ırıp "Enı·er ile Tal'at
geldiler, istiflı teklif ettiler. Yaıdıftım istifan ıi mede 'ciluıt-i ashwiyyeden
t1uku bulan teh·lff üzerine, diye ya:rnış oldu�um hu/de 'alıali, tabirini
de ilıfoe ettirdiler,, dedi ve evvelce keııdiısine le\ di ettiğim telgrafname
yi iade eyledi. Bu K AMİL PAŞA ile soıı mülakatım ol<lu. Okunmaz
bir yazı ile yazılmış olan istifanamenin sureti berv eçl ı -i atidir :
SULTAN REŞAD'IN BAŞKAT1PL1ClNE AİT VEKA Yİ 79
•••
miiDderiçtir.
SULTAN REŞAD'IN RAŞKAT1PL1C1NE AİT VEKAYİ 83
l. ZEYİL
hazre t-i padiş ahid e bir muhtariyct-i idare tesiıı o lu n ab ile ceğin i i hsas
e t ti ği ve düvel-i muazzama ha r ic i ye nazırların ı n ifadatına ve b ura daki
sefirlerin nıütaleatına nazaran ılüvel-i m u azzam an ııı iliın·ı harhten
mukaddem vuk.ubulan he y anatı hil afına olarak Balkan l ı ü kU m e t·
lerinin bir çok yerle ri işga l e t ınd eri n<len fl olayı Balkanlarda istatü
konun muhafazası artık miim küıı olamıyacağı fikrinde hulundukları
ve Avrupay-ı Osmaninin kiiı m ilen ıleğilsc bile kıs m ·ı azamının hü
kıimat-ı mezkıire be ynimle taksimi i htimalini müstelı'ad görmedikleri
istidlal olunmakta ve hu i�ten miimkün mertt>ohe az zarar ile kurtu·
labi lmek ancak Çataka h at t -ı miidafaasında ve Edirne mevki-i
müs tabkeminrle mıı k av<'nıet cdert>k dii�manınıızı hiç olmazsa ge reği
gibi yorup m1isalchava i m a le etmeyt: mütevakkıf hulunmakte oldu ·
ğım da n hu cihetlerin Başkumandan Vf!kili NAZIM PAŞA 'ya
r.uret-i mahsusada tebliği lüzıi ınu beyan olu n du j:cun dan miite•
SULTAN REŞAD'IN BAŞK.ATfPL1CtNE AİT VEKAYİ BT
cunda yevm·i mezkıirda yüz otuz bir musab ve on vefat zuhur etti ği
ve diğer kıtaatın ahval-i maneviyyesi de bu merkezde bulunduğu
NA.zıM PAŞA'dan ahiren alınan telgrafn amelerde beyan olunduğundan
şu ahvıil-i elime ve muhatarat·ı azime ile harbe tlevam edilmeııi kat'iy
yen gayr·i diiz ve mütareke akdiyle nıesaib-i harbiyyeye nihayet
verilmek üzere müzakerat-ı ııulhiyeyl" girişilmesi zaruri görülerek dün
ha mazbata arz olunduj?u vt'çlıile tarafeyn k umandanları lıeyninde
bilmüzakere hir mütareke akdi ve miiteak.ibcıı miizakerat-ı sullıiyyeye
girişilmeı<i için Bulgar ordusu kumandanlı�ma emir verilmesi zım·
mnda taraf-ı sadaretten Bulgaristan kıratına b i r telgrafnıime ke�ide
ve mezkar kumandana bilmüracaat tarafeynec muhaııamatın tatili
ve ba'delıu müzakerat·ı sulhiyyeye ihtidar edilmesi için müşarünileyh
NA.zıM PAŞA'ya da tel�afla mezuniyet itası tezekkür kılındığı mu·
hat-ı ilm-i al i buyruldukta katıbe-i ahvalde.
3 Zilhicce 1330
ve 31 Teşrin-i evvel 1329
2. ZE YİL
MECLİ ... ·İ UMUMİDE İFTİTAH·I KELAM OLARAK KAMİL PAŞA
TARAFINDAN KIRAAT ETrİRİLEN H İTABEDİR:
Muııalehaya dair düvel-i muazzama süferası tarafından Bab-ı iliye
verilen müttehid öl-meal notaya verilecek cevabın şekli hakkında
Hey'et-i vükelaca karar verilmezden ev,·el, çünkü Mecliıı-i meh'usan
lıal-i içtimada bulunmadığından devletçe uıııil-i kadimeden olduğu
üzre meselenin akdolunacak bir Meclis-i umumide mevki-i İstişareye
vaz'ı hittensib, olunan davet üzerine bu medistf! huzôr-ı ıililerinizle
teşerrüf olundu. Husema ile sureta mütareke halinde isek te kısmen
berren ve bahren berdevam olan muharebenin menşei ve keyfiyet·İ
vukuuna dair bazı malumat itası lazım olsa da hat'iyyat·ı mütevali·
yeden mütevellid olan hu muharehatın ledüniyat ve hakayikine
dair izahat itası mevzu-ı habis olan meseleyi sadedin haricine sevk
ile bir takım münaka!'!ayı dai olabileceğinden ve halbuki vakit buna
müsait olmayıp devletler musaleha veya muharebe hakkında la ve
neam kat'i hir cevaba muntazır olduklarından gerek bunca istihlasına
uğraştı�ırnız Edime ve gerek hinnefs İ stanbul taht·ı muhasarada
olduğu nazar·ı teemmül ve mutaleaya alınarak istitaat·ı harbiyye ve
maliyyeye dair Başkumandan vekili paşa ile Maliye nazın beyefendi
92 GÖRÜP IŞ1TIIKLERIM
3. ZE YİL
4.. ZE YİL
st-ti n de muh tel it bir komisy ona mu hav' el olup ADiı. B EY metalib-i
a sl i y yemizde israr ile uyu şmak cihetine gitmediğinden Balkan muha
rebesindeki mağlfıhiyet neticesinde taht-ı işgalimizde olan yerler hile
tahliye ettirilmişti. :MAlll\I UD ŞEVKET PAŞA bir gün sarayd a itilif-ı
ahi r de n bahFederek "Ah , ben bu meseleyi vaktiyle devletin menfa·
atine olnrak halledetektim ; ama Adil Bey midir nedir, orada bir
müsteşar ı·ur, o mani oldu,, diye şikayet etti. Bu "özden ADİL B EY'i
müsteşarlıkt a h ı ra km a ya ca ğı an laşıldı .
Filvaki tebdiline teşehhüs eylemiş olduğu holde ömrü vefa t'tme ·
halli ile uğraşıldığı bir sırada sadaret-i uzmanın bir dakika münhal
kalması haterden salim olamıyacağının arzını vecibe-i zimmet bil·
diğimiz malum·ı şahaneleri buyruldukta ve katıbe·i ahvalde emr ü
ferman padişahımız efendimiz hazretlerinindir.
6 Receb ül·ferd 1331 - 29 Mayıs 1329
§ Z:it-ı şahanenin ikinci mahdumu olup bir kaç aydan beri kalb
illetinden esirfiraş olan NECMEDDİN EFENDİ de bu haber-i elimi
alınca bir iki gün içinde müteessiren vefat etmiştir. SULTAN REŞAD
müşarünileyhin cenazesine beni memur eylemişti. Mabeyn katip
lerinden İzZET BEY'i yanıma alarak sabahleyin şehzadenin Kuru
çeşme'deki yalısına gitttim. Daha kapıdan içeri girerken harem
ağalarını hindi sadasına benzer bir sesle hep bir ağızdan acaip
bir surette bağrışmalan asasbıma dokunarak bir odaya oturup
lazım gelenlere yazılacak telgraf ve tezkireleri hazırlamakla meş
gulken dışarda acı bir feryad koptu ; meğer biraderi ZiY AEDDİN
EFENDİ gelip o bağırıyormuş. Bundan bütün bütün asabım müte
essir oldu. Yine yazı ile meşgul olduğumuz sırada TAL'AT BEY,
BAHAEDDİN ŞAKİR BEY'le beraber bizim bulunduğumuz odaya
gelerek " Ne yapıyorsunuz ?,, diye sordu. Ben de " Şehzade ve devaire
ıelgraf ııe tezkire yazıyoruz., dediğimden "Damadlara da yazınız,, dedi.
Halbuki cenaze resminde üniforma ile bulunulacağından ve damad
lardan müşiriyet rütbesini haiz iken rütbeleri tenzil edilenler üni·
formaları olmadığı beyaniyle merasime iştirak etmemekte oldukla
rından ve SALİHA SuLTAN'ın zevci AHMED ZüLKİFL PAŞA ile em
sali o kabilden bulunduğundan kendisine bunu anlatmak ve ne
kıyafetle davet edeceğiz demek istediğim halde zihnim o kadar
karışmış ki hila ihtiyar " Damad Salih Paşa'ya da yazacak mıyız,,
demeyeyim mi ? Üç gün evvelki maceraya nazaran şu sözü ken
disine ta'riz makamında telakki ederek hakkımda su-i fikir isnad
etmesi pek muhtemelken öyle bir zehabta bulunmayıp ve belki de
halimden anlayıp işi latifeye yordu : "Artık ona alem-i balada yazar
lar ; siz di�erlerine yazınız,, dedi ve bundan dolayı hakkımdaki
muamelesini asla değiştirmedi.
O gün cenaze işleriyle çok meşgul olarak yorulmuştum. Saraya
avdetimde SULTAN REŞAD bu yorgunluklarıma mükafaten bana bir
limonata ısmarladı.
EDİRNENİN İSTİRDADI
§ Balkan devletleri Rumeli'yi elimizden almak için ittifak ettik
leri halde ganayimi paylaşmak hususunda bir türlü uyuşamıyor
lardı. Sırplılar ve Yunanlılar Makedonya'nın taksiminden dolayı
Bulgarlarla muharebeye tutuşmuş, Romanya hükumeti de Bulga
ristan arazisine tecavüz etmişti. Bulgarlar böyle her taraftan teca-
106 GÖRltP 1Ş1TI1KLERİM
acaba seni bir daha görebilecek miyim?,, diyordu. Bütün endişesi dev·
letçe vuku bulan teşebbüsiit-ı siyasiyyenin müntec-i muvaffakiyet
olamaması idi.
Filhakika Bab-ı alice yazılan notanın Petersburg sefirimiz tara·
fından hin-i itasında Rusya Hariciye nazırı "Bu notanız:ın cevabını
ancak Harbiye ve Bahriye nıizırlarıyle görüştükten sonra verebilirim,,
diye ma'nidar bir cevap vermiştir.
§ TA UBE nam müellifin " Kabl el-harb Rus siyaseti,, unvanlie serin·
de beyanına göre Başvekil Mösyö KoTOZOF ile Hariciye, Harbiye ve
Bahriye nazırları beyninde hususi bir meclis akd olunarak SAZANOF,
Türk askeri Edirne önünde tevakkuf etmediği halde Türkiye seva
hilinin muslihane abluka altına alınmasını teklif ,Başvekil de ablu
kanın mehazirinden bahisle Edirne'yi muhafaza için daha kuvvetli
bir mania tesisi kabil olup olmadığını Harbiye ve Bahriye nazırla
rından sual edip Harbiye nazın ind el-icab bir hey'et-i seferiyye ihzar
edilebileceğini mütereddidane bir surette beyan eylemişse de Bahriye
nazırı Bahr-i siyah filosunun vesait-i nakliyesi karaya asker ihracı
için ne kafi derecede ve ne de husn-i.halde bulunduğunu söylemiştir.
Başvekil " Öyle ise bu şerait dahilinde fi'len kabil-i icra olmayan bir
hususu miizakere için beyhude zaman sarf etmemelidir. Muslihane
ablukanın hiç bir tesiri olamayacağından ve asker ihracının ise gayr-i
kabil bulunduğu anlaşıldığından, Türkleri durdurmak yed-i iktida·
rımızda olmadığını itiraf etmelidir. Bunlar Edirne'yi elbette işgal
ederler,, demiştir.
Bunun üzerine Ruslar bizi tazyikten vazgeçip ve Ruslar ortadan
çekilince düvel-i saire de tazyikatı gevşetip Edirne ve havalisi taht-ı
işgalimizde kalmış ve Bulgaristan hükumeti akd-i sulh için İ stanbul'a
murahhaslar irsaliyle müzakerata ibtidar eylemiştir.
§ İ stanbul'da akdolunan meclis-i mükalemeye taraf-ı Devlet-i
aliyyeden TAL'AT BEY'le Bahriye nazın Çürüksulu MAHMUD PAŞA
ve Şı1ray-ı devlet reisi HALİL BEY, Bulgaristan tarafından dahi
Ceneral SAVOF ile nüzziir-ı sabıkadan Mösyö NAÇOVİÇ ve M ösyö
TUŞEF memur edilmişlerdi. Netice-i müzakeratta Meriç nehri hatt·ı
1 10 GÖRÜP İŞİTTİKLERİM
kıymet bir boyun bağı iğnesi ihsan etti. Fakat SAİD ÜALİM PAŞA'nın
müddet·i sadaretince bu vazife benim uhdemde takarrur ettiği
halde bir daha bu ihsanı gözüne kestiremedi.
§ SULTAN REŞAD merhum evail-i saltanatında Bursa, Edirne ve
Rumeli seyahatlerinden milada İ stanbul'da da sıkca sıkca gezerdi.
Balkan muharebesinden sonra me'yus ve meftur olması ve mesane
hastalı�ının da kendisini rahatsız etnıeğe başlaması üzerine artık
nadiren çıkar oldu. Halk arasında ise "Bu da kardeşi gibi sarayda
kapanıp oıurrıyor, Dolmabahfe ve Hamidiye camilerinden başka bir
yere çıkmıyor,, diye sözler tekevvün eylediği mesnıuum olduğundan
bu kil u kallerin önüne geçmek üzere bir münasebet getirerek "Bir
hafta da Ayasofya ciimiinde selamlık icra buyurulsa, hem orada ecdad-ı
izômınızdan Selim-i Sôni, Murad-ı Salis ve Mehnaed-i Salis haura·
tının gayeı kıymeııar ıürbeleri vardır ; selômlıkıan sonra onlar da zi.
_yareı bu_yurulmuş olur,, dedim. Cevap olarak hana "Ben öyle on yedi
kurdP-şini bir günde öldürten adamırı ıürbesini ziyarete gitmem,, dedi.
Biiyük pederi SULTAN MABMUD'a dahi, çok kan döktüğünden dolayı,
muhabbeti yoktu. Halbuki her muktezay-ı t akdir kendi zamanında
da hu kadar kan döküldü.
HARB-İ UMUMİ
§ Balkan devletleriyle akd-i müsalehadan sonra Almanya ve
Fransa devletlerinin Rahr-i Sefid donanmaları İ stanbul'u ziyarete
geldikleri gibi İngiliz donanması da Visamiral . . . . . kumandası tah
tında vürfıd ederek merasim dairesinde kendilerine bir ziyafet-i res
miye ihzar olunmuştu. Başmabeynci ile beraber elbise-i resmiyele·
rinıizi giyerek ziyafet mahalline gideceğimiz sırada TAL'AT BEY gelip
•·Ben de .�iyineyim de birlikte gideriz,, dedi. Giyinmek üzere diğer
odaya gittiği sırada kendisini telefona istedileı·. Telefon başına ge•
lince, �eyahat için Bosna ve Hersek cihetlerine azimet etmiş olan
AYusturya v e Macaristan veliahdinin Saraybosna'da bir Sırplı tara
fmdan vurulmuş olduğunu haber verdiler. Merasim dairesine azime
timizde hu haber henüz intişar etmemiş olduğundan İ ngiliz sefiriyle
amiraline vak'aclaıı TAL'AT BEY malumat verdi. Ziyafet bittahii
neşesiz geçti. İ ngiltere sefaretinden de bizi bilmukabele ziyafete da
vet ettikleri halde hu vak'adan dolayı ertesi gün tezkire tahririyle
davetin tehir eylediğini bildirdiler. Bir müddet sonra ramazan hulUI
etti. Ramazanın ilk akşamı vükela bermu'tad saraya iftara med'uv
114 GÖRÜP 1Ş1ITİKLERİM
rekeden sonra gelip geçen Sadr-ı azamlar kasayı açıp evrakı okumak
zahmetini hile ihtiyar e t memişlerdir.
§ Almanya, Rusya ve Framıa devletleri arasmda muharebe 1-3
A�u,.. t oıı 1 9 1 4 tarihinde ilftn edildi. İngiltere devleti dahi 4 Ağustos
1911 tarihinde harbe işt i rak eyledi. 9 Eylül 1914 tarihinde Devlet-i
aliyye de kapitülasyonların ve lıa'ılehu Paris ve Berlin muabedele
rinin il�asım ilan etti. K a p it ül a s y o nlann ilgasına en ziyade itiraz
eden nıiittefikimiz olan Almanya devletin i n sefiri oldu.
Almanlar düşmanların takibatından kurtarmak maksadiyle G o
ben zırhlısı ile Breslav kruvazörünü Boğazdan idlıal ediverdiklerin
den ve İn giltere ve Frana devletleri huna �iddetle itiraz ederek
mezkur ımfinelerin iadesi için devleti tazyik eylediklerinden, Devlet-i
aliyye de hu sefiııeleri guya Almanlardan satın alıp kendisine mal
etmiş olduğunu ilan etti. İş bir mesele-i düveliyye �eklini aldı. İngil
tere sefiri bir µ;ün Saraya gelerek ve elinde devletinden almış olduğu
bir telgrafname hulundujl;u halde huzura çıkarak bu sefineler iade
edilmedi[!:i t akd ird e hiç olnı az1o1a Alman ınüre ttelıatından tecrid olun
masıııı musırrane taleb e tmiş, Zat-ı ı;ahane iı:ıe hükumete müracaat
eylemesi lüzumunu ihtar eylemişti. İ ngiltere ve Fransa devletleriyle
aramızdaki ihtilafın menşei bu sefineler meselesi olup olbahdaki
münakaşat bilfiil harbe girdijtimiz zamana kadar devam etmiştir.
§ O sarada bir gün gazeteler Bahr-i Seficl boğazının sefain-i
ecnebiyyeye seddedilmiş olduğuna dair bir ilan neşrettiler. SULTAN
REŞAD hunu merak ederek eshabını Sadr-ı azamdan tahkik için heni
Bab-ı aliye izam ve böyle bir halin İ ngilizlerle heynimizae harp
zuhuruna sebep olması endişesini izhar eyledi. SAİD HALİM PAŞA
İ ngiliz sefain-i harbiyesi Boğaz önünde rlurarak sefainimizin duhtil
ve lıurfıcuna mani olmakta bulunduklanndan devletçe de bilmuka-
1 16 GÖRÜP IŞtTilKLERlM
kaşa cereyan etti. ENl'ER PAŞA makam·ı meşihatin kazai işlerle işti
galden sarf-ı nazar ederek i8lamiyeı i i'lıi edecek husus8.ta hasr·ı eşgal
eylemesi daha faideli olacağını söylemesi ile HAYRİ EFENDİ'nin canı
sıkıldı. !\lüşarünileyh "Rıı fikir hep Türkçülerin eser-i ilkaatıdır,,
diye E NV ER PAŞA 'ya münfeilıine mukabelede bulundu. O aralık İ kinci
mabeynci NÜZHET B E Y gelerek ameliyatın muvaffakiyetle hitam
bulduğunu tebşir etti de münakaşaya hitam verildi. Ameliyat neti
cesinde iki büyük taş çıkarılmıştı. Zat-ı şahane on beş yirmi gün
sonra kesb-i afiyet ederek vefatına kadar mesaneden iztırah çekmedi.
§ Veliahd YusuF İzzEDDİN EFF.NDİ'nin illet-i diıııağiyyesi bir
müıldetden beri kesb-i şiddet etmişti. Müşarünileyhin illeti kendisin
de kanser olduğu vahimesiyle başlayıp kanser olmac.hğına itminan
lıaıııl etmek üzere önüne gelene yemin ettirirdi. Bilahara bu merak
veliahdlıktan iı;; kat olunaca�ı vehmine nıünkalib olarak iskat edil
mediğine dair herkesten ve hatta SULTAN REŞAD'tan bile yemin taleb
eylemişti.
Hakan-ı miişarünile�·lı �efkat-i meftôresi icabınca hatt-ı c.lesti
ile kendisine tezkire yazarak yemin ile teminat ita eyledi. Fakat bu
yoldaki teminatın tesiri muvakkat olup aradan bir kaç saat geçince
yine eı;ki vehnıi a"·ılet ederdi. (Topladığı tahlifııamelcr evrak-ı met
rukesi meyanında Hazi ne-i hümayun'da mahfuzdur. İ çlerinde AB
DÜLHAK HAMİD BEv'irı de manzum tahlifnamesi mevcuttur). Efendi-i
müşarünileyhin teşrifat-:ısı Sahip Bey zade ÜSMAN BEY bir gün ya
nında keskin bir ustura gör ;rek hemen alıp saklamış ve bundan aki
beti istidlal ederek vazifesinden istifa ile çekilmişti. ÜS M AN BEY
çekildikten sonra Efendi, tedarik eylediği bir ustura ile kolunun kan
damarlarım kat' edip intihar eylemiştir. Evde bir sabah istihmam
ederken Başmabeynci TEVFİK REY acele ile beni telefona isteyerek
keyfiyct-i intiharı haber verdi. Ren de derhal giyinip Saraya
gittim. Cenaze tertibatı yapıldıktan sonra ertesi gün na'şı Beşiktaş
sarayındaki dairesinden istimbotla Topkapıya nakil ve cenaze
namazı Ayasofya camiinde ha'del-eda SULTAN MAHMUD türbesinde
pederi ile validesi yanına defnolundu. Müşarünileyhin zikir ve fikri
hep veliahdhk hukuku olup o hukukun kabil-i ıskat olup olma·
dığı kaziyyesi idi. Bir gün hanedan meclisinde Şeyh-ul-islam ESAD
EFENDi 'ye "Şer'an veliahdin hukuku nedir?,, diye sordu. ESAD
EFENDİ komisyonda hiç bir hususta ağzını açmaz iken o gün a�zın
dan öyle bir söz kaçırdı ki Efendinin büsbütün vehmini arttırdı.
120 GÖRÜP İŞİTTİKLERİM
Efendiden haft8isi münasib ise onu intihab etsinler ; Kit Sadr-ı azama
söyle,. dedi. Ben de Bab-ı aliye gidip SAİD HALİM PA�A 'ya t ebliğ- i
keyfiyet eylediğimde " Bu akşam merkez-i umumideki rüfeka ile
81irüşürüz ; yarın Mabeyn-i hümayuna 8elip neticeyi efrndimize arz
ederim., dedi. Ertesi gün vürôdunda MusA K A.zıM EFE N Ui'nin tayi
ni için ısrar eylediklerini bildirmiş ve Zat-ı şahane de bu defa muva
fakat göstermiş olduğundan Mabeyn katiblerindeıı ŞEVKİ BEv•i oto
mobil ile müşarünileyhin Topkapı haricindeki köşküne göndererek
kendisini celh ettik. O gün hatt-ı h ümayun tahrir ve ıılay tertih
olunarak birlikte Bab-ı aliye azimet eyledik. ŞEVKİ BEY, MusA KlııM
SULTAN REŞA D'IN BAŞKATfPLICINF. AiT \'EKA Yİ 1 23
BEY'i celh etmiş iken Zat·ı ş a h a n e" Te.vfik Bey miiddeı-i rneditle
biraderimin saçağını ıuırnuş oldıığu cihetle müteessir olur,, d iyerek
vazifo-i mezkureyi ikinci maheynci N ÜZHET BEY'e ifa ettirdi. Bun·
dan TEVFİK BEY'in m e m u riye tt e k al am a y ac a ğı hissedildi. SULTAN
VAHiDEDDİN b ila ha ra bana " Bm o gün saçaf.ı Tevfik Bey'e tuttura·
caktım ; fakat Veliahd çok israr etti�irıdt>n ilk giirıünden aramı:da
bir ihıilaif zulıur etmesin diye
. tutturmadım., demis.,· tir.
Hırka-i 1'aadet ününde Hakaıı·ı rnağfıirun cenazesi ka r!j ı sı n d a
m u zi k a ç a l ın rn a y ı p Padişah·ı ccd i d Bah füı-ııiiadedt"n ç ık ark en ha·
deme·İ hassa tarafından alkıs. icrası suretivle
.
resm·İ ııelamm ifas1
mutad olduğu halde hu gibi adetleri b il en k al madı ğın d an o gün
rnuzika ile resm-i 11elam ifa kılınmış ve biatın hitamına kadar muzika
çal ı n m ı ştı r .
R esm - i hia t m u s a fa h a s u re tiyl e olup ş aç a k öpmek adet değil
iken ınuayedc resimlerinde olduj:ı;u gibi saçak öptürülmüştiir.
Padişa h l ar, selefinin ceuaze namazını müteakip dairelerine avdet
eylemek m utad oldu�u h al de P a d i şa h -ı cedid Eyub'a kadar azimet
edip duasında hazır bulunmuştur.
SULT A N YAHİDEDDİN Eyııb'tan avdetinde yine Topkapı ı; ar ayına
gelip ora d a n Söğütlü yatı ile Dolrn a ha h çe sarayma vürtid etti. Biz
de Eyub'taıı istimbotla doğruca Dolm ah ahç e'ye gelerek rıhtım
üzeriııılcki Saltanat kapıı<mm ününde ke n d isi ni is t i kbal ey l e di k .
Bir kere de oto m olı i l ile Vefa lıarikinc µidip aYcletinde Bab-ı
aliye uğra)· a rak SuJr-ı fızamla giirfü�mü�tür. Fakat bu tlt-fa ben
rııaivetdc değildim.
S Gt•rek Ahıuuı vt• Avu,; t urya cephelerinde ve gerek hiule
ah nil-i h a rbi ye iyi gitmemc::y e ba::layıııca Meclis-i a y ancla h ıış la
nııda DAM AD FF.RİU ve Ç fR ÜKSU LU MAH M UD P AşA 'larl a AHMED
Rız ..\ BEY oldu�u h alde h ükômet-i hazıra ale yh in e hir cereyan hu
sôfo gelmeye haşlamıştı. Jlü kıimet ise ayana hariçten hirkaç zatın
idlıali ile ekseriy e t in t emi ni ç ares i n i dü!jün erek Şeyh ul-islam•ı
esbak E!lAD EFEND İ ile Il a h riyc nazırı CEMAL P A!1 A'n ın \'C Adliye
n a zın HALİL ve Hariciye nazırı AHMED NESİMİ ve M aliye nazın
CAVİD ve Nafıa n a zırı ALİ MÜNİF ve Telgraf ve Poı-ıta nizn HAŞİM
BEY 'lerle zaten &.ya nlı ğı mukarrer olan Serkarin-i 8ahık TEVFİK
B E Y' in ayana na:>bmı ve Hünkara bir cemile olmak üzere ve memu
riyet -i hôzıralorımız uhdemizde kalmalı.la heraher S erkari n l.ÜTFÜ
BEv'le heniın de o mey a na idhalimizi Meclis-i vükelaca kararla�·
tırıuışlardı. Fa kat , Zat-ı şahane muhalifinden birkaç kişini n de
alınmasına is rar cde('ek olursa, işin hüım·i netice vermiyeceğini
düşünerek münasih bir fırsat zuhuruna intizaren keyfiyetin arzmda
teenni gösteriyorlardı. Diğer tarafta n ahval-i harhiyye gittikçe fe
nalaşmakta old u �u ndan ve m u vakkat en Almanya'dıı bu lun up
telgra fla mütaleası istifı>ar kılınan M aliye nazırı CAVİD BEY de bu
sırada ne keııdiı>inin ve ne d iğer ze'\'atın tayinleri mÜDasih ola
ma ya c ağı nıütalcasını dermeyan eyledi�iııden ve kab ine ahval-i
148 GÖRÜP İŞİTI'İKLERIM
ENVER PAŞA ile havass-ı vükela ve Ayan reisi haftada bir giin işleri
olsun olmasın Saraya gelip huzıira çıkarlardı. SULTAN VAHİDEDDİN 'in
cülllsunda da bu itiyada de'\ram etmek istedikleri halde müşarünileyh
bir işleri olup ta evvelden istizan etmedikçe Sadr-ı azam ve ENVER
PAŞA'dan maadasını huzôra kabul etmezdi. Hatti bir gün Ayan
reisi RİFAT BEY gelip arz eylediklerinde meşguliyetinden bahisle
kabul etmemesine mebni RİFAT BEY Bab-ı aliye TA L'AT PAŞA nez
dine giderek riyasetten istifa eylemişse de TA L'AT PAŞA, bir kaç güne
kadar Meclisin küşadında zaten tecdid-i riyaset etmek lbım
geleceğinden o vakte değin sabretmesini söyleyerek kendisini isti
fadan vaz geçirmiştir.
i bra z L u y u ru la c a k
em n iyyet ve itimada mütevakkıf olup bu em·
niyete mazhar olamaz !Re bir işaretle çekilmeye hazır old uğu n u
ve her halde FERİD PAŞA'nın izamından sarf-ı nazar buyunılması
i"t i rhamı nda bulunduğunun hllkipay·ı hümayuna arzını, daha bazı
ifa d at terdifi ile rif'a eyledi . Saraya avdetimde FERİD PAŞA da Bab-ı
llide İnlirtardan bizar olarak o sırada Mabeyne gelip huz1'lra çıkmış
olc.lu�undan vürlıdumu ihbar t>dince Hü nka r koridora gelerek Bab-ı
aliye sebeb-i davetimi sual etti. Ben de cereyan·ı k cy fiyy eti tafsilen
hikaye eyledi m . Bunun nlzikine bir iRtifa dernek olduğunu söy·
levince "Evet E'
� J •a demPk, , dedim. Onun üzerine "Siz
�'endim isıi'
hurad11 biraz bekk)·iniz,, deyip o d a ya avdet etti. Bir miiddet ı1onra
odada yalnız bulunduğu halde beni çağırıp .. Ferid Paşa'nı n iza
mını isreyifim maslahaıca bir faid1- olıır miilaha:ımsiyk idi ; yoksa
i�i bozmak nıaks11diyle tkğil. Madem ki bu derece i:am olunıı.ror, ben
de onun �öndcrilmesinden sa rf· ı 11a::;ar ederek kendisini tatlılıkla
savdım. A11cnk gönderilecek nıurahh11slara verilecek talimata şu mii
ıaleaıınıın dercini km'(yyen tırzu t.derinı,, dedi ve fıkarat·ı ıltiy �·eyi
hizzat dikte elti .
1 Tarih-i vuku'ları dere edilen meviıd günü gününe dere edileıı meviddır.
SULTAN VAHIDEDDİN'İN BAŞKATİPLtCINE AİT V EKAYI 157
•
• •
İZZET PAŞ A KABİNESİNİN İSTİFA NAMESİ SURETİDİR
Evkaf-ı hümayun nazırı ABDURRAHMAN ŞEREF BEY vası
taeiyle tehelluğ eylediğim irade-i seniyye-i hazret-i mülılkineleri
kabatını teemmül etmekte iken Meclis-i ayan reiııi AHMED RızA
BEY kulları evvelki irade-i hümayunlarının hem tcsri-i infazı,
hem teşmil-i ahkamı tarzında beyanat-ı kat'iyyede hulundu.
TA L ' AT PAŞA kabiııt=ı<inin iı;tifasını müteakip kahine teşkiline memur
olan TEVFİK PAŞA kullarının bir hafta zarfında kabinesini teşkil
edememesi iizerine emniyet-i hümayunları çakerlerine teveccüh
etmiş ve hasım ordular payitaht yakııılarında, düşman tarafından
işgal erlilmemiş olan bakiyye-i memalik te istila tehlikesinde iken
itimad-ı mülılkanelerine igtiraren idare-i umftr-ı devleti deruhde
eyleyen hey'etimiz bir taraftan binnisbe muvafık şeriiitle müta
reke akdederek a'dayı ılurdurmuş, diğer taraftan dahilde şimdiye
kadar temio-i emn u iisayi�e muvaffak olmuştu. Nifak ve tefrika
tohumlarını izale ederek ve fırka ihtilafatının tahaddüsüne mey·
dan vermiyerek umum efracl-ı milleti yalnız menfaat-i vntaniyye
dairee;i etrafında toplamaya ve Meşrutiyetin kaffe-i esasatına
sadık kalmaya azmetmiş olan kabinemiz hakkında emniyet-i
lıümayunlannın şaibedar oldu�u AHMED RızA B E Y'i n beyanat-ı
vakıasından istidlal edilmiştir.
Zit-ı hümayunları ile Hey'et-i hükumet arasında hadis olmuş
hiçbir ihtilaf-ı esasi mevcud değilken kabine reisine teveccüh eden
mes'uliy.etin bir takım kuyud ve şürılt ile tahdid ve takyidini ri
ayet-i ahkamına kasem etmiş olduğumuz K anun-ı esasi ile kabil-i
telif görmemekteyiz. Kabinemizin e�nay-ı teşekkülünde gerek
taraf-ı hümayunlanndan telakki ettiğimiz iridat, gerek efkir-ı
umumiyye-i memlekette hiss-i intikam uyandırmamak ve her kim
olursa olsun kanun ahkimıııın tatbikinden inhiraf etmemek mer•
kezinde idi. Yine bu şerait dairesinde ve sa 'y ettiği derecede dev·
let ve vatana hizmette devam eylemek azminde sabit iken ber
veçh-i ma'ruz insilab-ı emniyyet-i hümayunları zehabı üzerine rü
fekay-ı çakeranemin ittifak-ı arası ile istifamızı hakipay-ı hüma•
yunlanna takdime karar verdik.
İetirham-ı acizanemizin lütfen kabul buyurulması temen
niyatını vatanımızın refah ve selameti ve devlet ve milletimizin te•
16:! GORCP IŞITTlKLERIM
EFt-� NDİ v e E vkaf neziretine Van v ali i eshakı İZZET BEY, Maarif
·
tiııde ve meskenleri karşı tarafta olanlar her güıı yaya gidip ırd m ek
mecburiyetinde bulunuyorlardı. M eml eket t e ı_ı: i t t ikçe iştid aıl edt•ıı
fırka ihtilıifıitı iııe h a l k ı birbirine dü ş ü rme kte ve bazı muhalif �a·
zeteleı· .. Memleketıe lııihadcılardan taş üzerinde taş, omu.: iizerinde
baş bırakmaınnlı,, gib i neşri ya t ·ı tahrikkaranede lıulunmakta idiler.
TEVFİK PAŞA şahsan t' rlı a b· ı ııamuı> ve iııtikametteıı muhte·
rem bir zat id i. Reııim de şahsına karşı hürmetim vardı. Hlll&
da bu h ü r me t i muhafaza ederim. KaLineılİ içinde de ; ııevdiğim
zevat mevcud idi. Fakat lıey'ct·i nıecmuaııı ahvalin ehem miy e t · i
fevkaladesi kar�ıı;;ı nda zebun v� tehacüm·i vukuata galebe ede·
hilecek k ud rett en mahrum idi. Öyle bir zamanda hissiyat·ı zati·
yeden tecerriid ederek ve muhtelif c<ıreyan la ra kapılmayarak
yalnız memleketin menfaat·i lıakikiyyesini müdrik ve mevcudiyyet
ve vahdet-i nıilliyyeyi muhafazaya sAi, azimkıir ve faal h ir kabi
neye ihtiyaı; var<lı. T EV F İ K PAŞA, kabinesinin Lu nokııanını tehed·
d ü lıit · ı nılitevaliyye ile cehre ( ?) çalıı:tı kça ve int i haba t t a isabet gii>ı·
t l'!remedi kçe ılaha ziyade ı:ıkmuz bir yola sapıyorıl u . Şu hale karşı
hen ıfo mut.lali olduğum hu�mntda nı ii ce rreı l ı.evk-i vicdan ile
akl ımıı ı ndi,;ti derecede ser!Jt'stcı� arz·ı mutaleiittan çekinmi yor
d u m . İ!2tc ii t i �· eı ı fı!iiriilccei(i üzert� h i laf·ı meşrebim olarak bazı
ahvalde gi>�terdiğim cür'etkılraııt' hareket lıun<lan nıünbais<lir.
§ TEVFİ K PAŞA l. abiıwsiııiıı leıtekkülü İl(• heraher lıu:.ı:ı gaze
teler !\leclis-i web 'usanın foı;Jıiııe da i r makalat ıı eşr i ıı ı� La�ladılar.
Heniiz Dolmalıalıçe Sa ra y ın da lıulunulduğu sırada bir �üıı Zat·ı
şahane ııe�ri y ıit-ı vakıadan lıalıs açı p hen de " Meclisi11 Je.�hi ne�
tayic- i muıırra terlid e de r ; çünkii tıhı•al-i hlizımda itıtihabıiı-ı cedide
i cras ı mütea::ir olacağuıdan memleket tul·i müddet meclissiz ve m ı ı ·
rakabesi: �'alır. fn ıihabti t itmsıııa şi.iru edifocek olurstt t•ilti.ret·
lerimizirı bir kısın·ı mii/ıimmi elyeı•nı taht·ı işgaldr bulıııımnsı i le
oralarca inıilıııb icrası kabil <1 la m n:. Bu viltiJetlerden meb'us celb·
edilınedigi ttıkdi rde ise hiııaı l'mr·İ f'iiki ilıdas ı•r. vilayat-ı meıbıi·
re nin iftimkım :ımnen trısdik eylP m i ş oluruz. Bir de e�yevm Meclis·i
meb'usanda rilô.ytit·ı meşgule ahalisinden meb'uslar bulundu;4un·
dan hunlar ı•asıtasiyle " havali ilr. teması muhafn.:a e_ylemek ve �u suretle
ahali·i mahalliye ilt> merkeı-i saltrıntıt·ı seni_yye arn.� ındn te'sis·i mü·
na.�ebeı etnıPk m ü mkü n olur. Şnyct Mecli.� ,ıapıtılır ve meb' u s lnr nıem·
1Pk4't/erinP avdet ederse a rt ık O t ilayetfor ilP hiç bir rabıtamız kalma.:,,
•
ceza-i nak<lic len iharet oll!'a bile mahkeme-i aidesiııden uı;u)en sadır
olmuş en şedid hükümden daha ağır a<ldedilece�indeıı mücrimiııin
kanun dairesinde ceza görmeleri liizım geleceğini ve yegane arzu ve
emelim ahd-i hümayunlllrında memleketimizde ahkam·ı kanuniyyenin
temami-i cereyanı olup hatt·ı lıümayunlarıııa "Kanunun hôkimiyetini
temin,, rıöziiııü bizzat ilavf'> buy urmuş olmaları bana bu cür'eti Lıahş
eylediğini ifade ve sözü dolaştırllrak ecııchiler bizi adeta h al-i mahsı'.i
riyette lıulundurmaktalar iken hük umetç� kendileri ile söyleşecek
birer mümessilleri yok , bahriye ümerası ise sıfatları icalıınca hükumet·
lerinin mümesrıili ad<lolunamazlar. vakıa kabl es-ı;; u llı müıı asebat-ı res•
miyye-i siyarıiyye iade edilemezse de hükumetçe bari kendileri ile mu·
ha taba edecek sivil mf'>rnurlar celbi cı;habına tevessül olunsa yolunda
11 .. rd-i mütaleıl eyledi m . Bu tıuretle e<"nnihiıı burada eıfat-ı resmiyyeyi
haiz memurları yok ki onlar tarafından böyle hir fikir ihsas edilmiş
olııun, demek ve bu ııözler onlllra izafetf'n baş k aları tarafından neşrolu
nuyor fikriııi ima etmek İstedim. İki �iin sonra " A t i,, gazeteııinde bir
fıkra gördüm ki hiikumetçe fevkalade Lir d ivan-ı harb teşkilinin mü·
zak ere edilmekte oldu�unu hilıliriyor ve hiç lıir n{ütalea ilave edil
meksizin altıııa Kanun·ı esasiııiıı malıakiw-i fevkalade teşkilinin
adem-i cevazına dair olan maddesi aynen dere olunuyordu.
olarak Sadr-ı azam tarafı ndan takdim edilmiş bir ariza idi.
"Sadr-ı azam Paşa hazretleri dün akşam gelerek istifa ettiler.
Ben de istifayı kabul ederek hizmet-i sadareti tekrar ke ndileri ne
tevcih ett i m ; işte istifanameyi okuyunuz ve hat müsveddesini
yazı nız,, dedi. Sadr-ı azam Paşa da Evkaf nazın İzZET BRY'in batt-ı
deııtiyle muharrer yeni kabine listesini tebyiz edilmek üzere bana tev•
di eyledi. Ba'dehu hattın ne suretle götürüleceği müzakere olunarak
böyle işgal zamanında alay icrası münaııib olamayacağından taraf·ı
acizanenıden vuku bulan arz ve ihtar üzerine suret-i lıusı1siyyede oto·
mobil ile götürülmesi kararlaştırıldı. İntizar odasında kısaca bir hat
müsveddesi yazarak takdim ettim. Tıı.svib-i ılliye iktiran eylemesi
üzerine İkinci katib SAİD BEY'i celb ederek tebyiz ettirdim. Saat üç
raddelerinde hatt-ı hümayunu hamilen ve otomobile rakiben Bab·ı
aliye azimet ve Arz odasında usul-ı mu'tade veçhile hat kıraat olun·
duktan sonra Sadr-ı azamın ariza-i teşekküriyyesini alarak Saraya
avdet eyledim.
TEVFİK PA�A'nın ikinci kabinesinde Harbiye nezaretine nıüte
kaid Ferik YAVER PAŞA, Adliye nezaretine Damad ARİF HiKMET
PAŞA, Maarif nezaretine YUSUF ZİYA, PAŞA Posta ve Telgraf nezare
tine Y USUF FRANKO PAŞA, Dahiliye nezareti vekaletine İzZET BEY,
İaşe nezareti vekaletine Maliye nazırı ABDURllAJJMAN EFENDİ
tayin kılınarak. diğerleri yerlerinde ibka edilmişlerdir. Bu tebed
dülün esbab-ı bakikiyyesi hakkında gerek taraf-ı şahaneden ve
gerek Sadr-ı azanı Paşa canibinden bana bir şey söylenmedi. Dahiliye
nezaretine teşne olan İzZET BEY'in vekalet suretiyle olsun nezaret·İ
müşarünileyhayı elde etmek için lıir rol O)'namış olması melhuzdur.
§ Ertesi günkü gazetelerde münteşir makalattan tebeddül-i va·
k.iin hiisn-i tesir hasıl etmediği görüldü. Çarşanba günü intişar eden
"Vakit,, gazetesinin başmakalesinde iaşe meselesinden dolayı bir kaç
günden beri umum evrak-ı havadis tarafından şiddetle dı1çar-ı tenkit
olan üç nazınn tekrar kabineye alınmasını gı1yi Sadr-ı azam da iste·
memiş ise de başta REFİK BEY olduğu halde mensi.ihıı.n zümresinin
ısrariyle ibka edilmiş oldukları tahkik kılındığı münderiçti. O gün
ma'ruzat için nezd-i hümayuna gittiğimde Zat·ı şahaneyi müteheyyiç
bir halde buldum. Bir muııahip marifetiyle "Vakit,, gazetesini
Harem dairesinden getirtip bana irae ederek "Bu memleketi
idare için meser iki adam lazımmış ; biri Sultan Hamid, diğeri
Tal'at Paşa. Ama ben onlar gibi idare edemem. Tal'at Paşa
SULTAN VAHIDEDDİN'İN BAŞKAT1PL1C1NE AİT VEKAYİ 181
şımızda müracaat edecek lcuvvet olarak yalnız sizi tanırız ve sizi pôk
addederiz' diyorlar. Yani sözlerimizi isga etmezseniz sizi de tanıma·
yız demek istiyorlar. istiklalimizi kurtarmak için bizzarure bu hallere
tahammül ediliyor. Diğer taraftan birşey için kendilerine müracaat
edilince 'Henüz münasebôt·ı siyasiyyemiz iade olunmadı ; buradaki
memurlarımız askeri memurlardır' diye cevab veriyorlar. Ben milletin
ateşli külü üzerine oturdum , tahı-ı saltanatın lı·uş tüyünden min·
derleri üzerine oturup gömülmedim. Bunlardan kimseye bahsedilemi·
yor ; millete de malumat verilemiyor. Elbette bir gün tarih bu hakayiki
yazar. Siz eminim olduğunuz için bu şeyleri mahremane olarak yalnız
size söylüyorum. Vakıa merhum birader de dahili bir kuvve·i gali
benin tahı-ı tazyikinde idi. Lakin ben nnurı kat kat fevkinde olarak
diritnavtlarıyla mücehhez bir kuvvet karşısında bulunuyorum,, dedi.
"Eğer akilane, bi-garazane ve bi-tarafane idare-i ıımur edecek bir ha
lefim ulsaydı ömrümün deıır-i ahırında bu b.a r-ı azimi vallahi, billahi
ve tallahi kabul etmezdim. Tahı-ı saltanat ile teneşir arasında ne
kadar mesafe olduğunu bilirim ; siz de gözünüzle gördüniiz, bir tarafta
taht, bir tarafta da tabut duru_vordu,, dedi ( Topkapı sarayında
cülus merasimini imaeıı ).
Bir padişahın makam·ı saltanatından bu müteessirane sözlerini
işitmek bittabii hana da tesir etti ; devlet ve milletin te'min-i se
lametine muvaffak.iyede taht·ı saltanatlarmda asfıdc-nişin olmaları
temenniyat·ı halisanesinde bulunarak huzurdan çıktım. Maahaza
bu tazyik neden dolayı, kimler tarafından ve ne vasıta ile icra olu
nuyordu ? Ona dair bir imada bulunmadıklarından şu hasb·i hal
benim iı;in esrar-alıld olarak kalmıştır.
•
• •
FERİD PAŞANIN SADA RETİ
§ 2 Mart 1335 Pazartesi günü Ayan reisi AHMED RızA BEY
Saraya gelmişti. Eımay·ı mülakatta tebeddül şayialanndaıı bahisle
şayet MUSTAFA SAl:mi EFENDİ makam·ı meşihata tayin edilecek
olursa kendisinin artık Saray·ı hümayuna gelemiyeceğini beyan
eyledi. Ertesi Salı günü öğleden sonra odamda oturmakta iken
Divan·ı muhasebat reisi TEVFİK BEY geldi. DAMA D FERİD PAŞA
saat dörtte Mabeyn·i hümayunda birleşmek üzere kenc\iı:ıine haber
göndermiş olduğunu söyledi. Muahharan FERİD PA ŞA nın otomobil
'
G ariptir ki
SULTAN VAHiDEDDİN gayet ketum olduğu ve kendisine
söylenen bir sözü haşkalanna iş'iir etmek asla mu'tadı ol m a dığı halde
yuko rı ki Közüm o derece tesir hasıl etmişti ki hirgün Şeyh ul-islam
:\fusTAFA SABRİ EFENDİ ile huzurda bulunduğumuz sırada h ü k üm
lerde ifrat-ı §İddet gösteril mes i nin adem-i cevazın dan bahisle " Baş·
kaıib Beyin dediği gibi sonra bir gün gelir ki bu adamlara mum yakarlar,,
deyip bir giin de bunu bilmünaııebe FERİD PAŞA'ya söyledi. Bu
sözün ne SABRİ EFENDİ'nin ve ne de FERİD PAŞA'nın fi k ir ler i ni ta'dil
hu Hmm nda tesiri görülmemiş ise de hakkımdaki şü p hel erini tevlid
hususunda hayli t esiri olmuştur.
§ O sırada Şeyh ul-iı;)iim SABRİ EFF.Nni'niıı vürudunu haber
verdiler. Ben nezd-i şaha neden çıkara k intizar odaııında te\'akkufta
bu l u ndu m. Bir mü ddet sonra beni de huzura da vet ederek. ve Şeyh
ul-islam Efendi'ye hitaben ..Başkaıib Rey emindir,, d iyere k irad-ı
kelama ibtidarla " Be11im iki sıfatım vardır : Biri saltanat, diğeri
hilafet. Saltanat sıfatı icabınca bu hiikmü imzada tereddüd etmezdim ;
çiinkii Kanıın-ı esasi ahkamınca ben mes'ul değilim. Lakin hiliifeı
sıfatı icabınca ev11eta Cebab-ı hakka, saniyen nıiiekkilim olan ziit-ı ak
dese karşı mes'ulum. Siz hiliifeı sıfiıtiyle vekilim.�iniz ; sizi de bu mes'u
liyete teşrik etmek istP.rim. Binamaleyh gerek idam ve gerek haps·i
medid hakkında verilecek her hükmü, ıarafırıızdan ayrı uyrı fetvaya
rapı edilmedikçe imza edemem,, dedi. Şeyh ul-isliim Efendi hu suret.le
fetva verilehilece�ini ve hükm-i lahik hakkındaki fe tvayı da yarın
tanzim ve ita edeceğini ifade eylemesi ile zevali saat dokuz raddele
rinde birlikte huzurd a n ı:ıkıldı.
Ertesi gün Zat-ı şahane akşam Şeyh ul-islam Efendi ile bey in
lerinde henim gıyabımda cereyan eden mulıaveratı nakletti: "Şeyh
ul-islam ile çok miicadele ettik. Kemul Bey hakkındıı istenilen fetva
•
ifta değil kaza olıır ; benim ise kazaya selahiyetim yoktur, decli. Ren
de 'ı•erilecek fetı:ada Kf'mal Bey'in mahkumiyetinden bahse haceı yok.
Zeyd şu fiillerin faili olursa şer'an idamı lcizım gelir ıni ? diye fetva
ita tıe onun zirine de Kemal Bey hakkındaki diı•an-ı harbce verilecek
hiiküm işbıı fetııay-ı şerif<ı_ye mııııafıktır di)'e tasdik ve imza edersiniz,
mahad hasıl olur, dedim. Bımun üzerine kaani oldu. Fetvayı buKiin
gönderecek,, dedi. O gün Sadr-ı azamın yaveri ile Şeyh ul-islam Efendi
tarafından başkitabete hut1usi bir tezkire gön deri li p derunundaki
mazrufun Hakipay-i l?ahaneye takdimi i!i'ar olunuyordu. Mazrufu
takdim e t t i m . Zat-ı şahane zarfı küı:ad V<" derôrundu bulunan
SULTAN VAHIDEDDIN'İN BAŞKATIPLfClNE AİT VEKAYİ 205
Şeyh ul- islanı tla hu s u re tle rr. uvafo k a t ederek huzurdan ç ıkıl
dıkta Mahcyn dairesi n dek i Vükela odası nda atide muharrer i b a reyi
evvelki fctv�"tnın zahrm a t ahrir ve imza ile bana tevdian turaf-ı
şa haneye takdim eyled i . Hiinkar mezkur fe t v a yı bizzat hıfzettiyse
de es n ay- ı harikte muhterik olmuş olması za n m n da yı m :
"Divan-ı ha rl ı -i
1irfi tarafından idarua mahkum edilen K EMAL'in
ınulı akcmeı-i hak ve acile m u v afık h i r ı:ı uret t e i c r a edil mi ş olduğu
ta k d ird e hakkında sadır olan hükm-i id a mm derı1n-ı varakada mu
harrer fetva ve n ii kul- i �er'iyyeye rnu\·afık olduğu v.9.reste-i arzdır.
Şe yh u1-islam
MUSTAFA SABRİ
§ 14 M ayıs 1 335 Çarşanha giinii akşam üzeri FERİD PAŞA hernıu 'tad
Saraya gelip huzurda bulunduğu sırada İ ngiliz mümessil-i siyasisi
konağıııa giderek kendisini beklemekte olduğunu haher verdiklerin
den aealeLeıı avdet etmiş, Zat -ı şahane de mümessilin seheh-i ziyaretini
merak ederek istiknah-ı keyfiyyet için Rı-: FİK B EY 'i göndermişti.
Akşamleyin Scrkarin Y ,\ \'EH PAŞA ile birlikte h a nele rim i z e gitmekte
olduğumuz sırada H EFİK BEY elinde bir mazrUf bulunduğu halde
avdet ederken, kendiı>iııe Maheyıı dairesinin büyük salonunda tesadüf
eyledik. Ertcı<İ �ün ma'ruzat için huzura kabul oluııduğum esnada
Zat-ı şahi111eyi pek mütefekkir ve mükedder hir halde gördüm. Hatta
ekseriya ma'ruzattaıı sonra beni nezdinde alıkoyarak hir müddet
ı<olıhet etmek mu 'tadı olduğu halde o gün mu'ruzatın hitamında
k a lmaklı ğı m ı emretmedi. Eııhabı bence malum olmayan bu
vaz'-ı miilt�essiraneleriııc bir mana verememiştim. Bilahara mut tali
olılu�um ve fasl- ı atide izah ettiğim l zmir vukuatının hu lıahda amil
ol ılu ğ u n n anladım. N e gariptir ki' az zaman sonra haberdar olacağım
t abii bulunan lıu Y a k 'a yı o arıda benden ketmetti.
DÖRDÜNCÜ KISIM
HATT-1 HÜMAYUN
Hey'et-i vükelanın istifası kabul olunarak mesned·i sadaret
tecdiden uhdenize tevcih ve meşihat·ı islamiyye dahi MUSTAFA SABRİ
EFENDİ uhdesinde ibka edilmiş ve Kanun-ı esasi'nin 27 nci maddesi
mucibince teşkil eylediğimiz Hey'et-i vükela tasdik.imize iktiran
etmi�tir. Şu an-ı mühimde başlarında milletin sinesinden tahassül
etmiş altı buçuk asırhk bir hanedanın reisi bulunan ve nefsince her
türlü fedakarlığa amade olan halifeleri ve padişahları bulunduğu halde
bilumum efrad-ı milletin emel-i yeganesi hukuk-ı devlet ve milJetin
temami·i mahfıiziyyetinden ibaret olduğundan bu emel-i kudsi·i mil·
linin tatmini iı;in son derecede fedakaraııe ve azimperverane sarf·ı
mesai etmenizi suret-i kat'iyyede ihtar ile herhal u karda tevflkat-ı
ilahiyyeye istinad ve ruhaniyyet·i risalet-penahiden istimdad eylerim.
18 Şaban 1337
19 Mayıs 1335
olduğu gibi Sadr-ı azam FERİD PAŞA d a beni konağına davet ederek
7.iit-ı şahanenin REŞİD AKiF PAŞA 'yı celb edip kendisine Şuray·ı
devlet riyaseti n i teklif l.ıuyurmalannı ve adem-i kabulde israr ettiği
halde hiç olma1.sa l\leclis·i vükela memuriyetinin kabul e t tirilnıeııini
söyledi. Keyfiyet taraf·ı ş ahiin c.-den taıwib buyurulmaı-iyle müşarii·
n ileylıin Yıldız civarında kira ile ikamet eylediği haneye giderek
Ş uray · ı devlet riyaset i n i ııiim·ı :;ii haneye olmak üzere teklif et tim.
Zavallı a<lum ! Eha an ced hii y iik Lir hiiııedaııdaıı olduğu halde Balkan
harbinde Arnavutluk'taki çiftlikleri tlü�maıı ı n y ed·i zap t ına geçme·
sinden ve Şehzadt�haşı ci varıııdaki konağı da Vefa harikiııde eşyası
ile heraber mulıterik olmasıntlan dolayı öyle bir halde icli ki oturduğu
odanın pencereleriııde l.ıile perde yoktu. Mü�arü nileyh hiznıct·i riya·
seti kabulde arz-ı m azeretle ya l nı z l\leclis-i v iikela memuriyetini
kabul edel.ıileceğini ve !Ju suretle da h a ziyade hizmet etmiş olacağını
ve <;iiıı kii riyaseti kal.ıul h alin de riifckal'liyle itilaf-ı efkar haı;ıl ede·
mt•y ip te \'ekilmeye mccl.ıur olur ise yeniden buhran·ı vükela zuhur
etlebilir, meclise memur olurı;a, <;ekilse de lı uhran h usulüne mahal
olmayacağını dermeyan etti. Müteakiben kendisi <le Saraya gelıliğinıle
keyfiyeti Zat·ı şalıiineyt• arz e t t i m . " ilen kim.mı in lıiirriyeti11 i tahdid
etmek istemem. Mııdenı ki bıı suretle dıılıa ::i)ade hizmet edebileceklerini
memul ediyorlar , 01111 knb11I etsirıler. Ben im kendilerini µörmeme de
hacet _yoktıır, siz tf•bliğ editı,, ıledi. ( İZZET PAŞA kabiııe;;İnin ı-uret·İ
isti fa�ına nazaran bu �öz ma nidar idi) . Keyfiyeti müşarfüıileyhe tebliğ
e ttiğimde arz-ı te�ekkür. ile Bah-ı aliye aziınrt etti.
Ertesi gün Sadr-ı esbak İzZET PA�A ile Ayandan A B DURRAH M A N
EFENDİ v e bilalıara diğer bazı zeva t ı n da Meclis-i v ükelaya oıcmuri
kılm<lı. A B D U RRA H M A N E F E N Dİ o gün Başmabcyucinin
yetleri icra
odasında bulunduğu 1'ırada ve kendisinin haberi olmadığı halde ı ne·
muriyetini tebliğ eylediğimde "Bu lıalde ben im içirı yapılar.ak birşey
kalmamış,, dedi.
FERİD PAŞA mütelevviıı ül-mizac bukaleınun-meşı·cL hir adam
oluh, bngün a k dediğine y arı n kara der ve esas fikrinin ııe olcluğu
bilinmezdi. İkinci kabiııe,-inin teşekkiilünü m ü teakip Lıir gec� sabık
kabinesi erkanmı fasl u mezemmet cdiyortlu ki fasl ettiği adam·
lardan ekserisi yeni kabinenin de erkiin·ı asliyye:;i idi. " Bu
adamlar bi·gayr·i /ıakkı11 bir takım kim .�eleri tevkif ettirmişler ; bu
gü11 Dahiliye mi.::ı rı Ali Kemal Bey'i gö11derdim ; hapislıtincleri
gezip ha/ası:; olarak teı•kif edilerıleri derhal talı/iye etmesi için emir
1ZM1R1N İŞGALİ VE NETAY1Ct 215
k.iben Hünkar beni celb ile TALHA BEY'in yarın izamından sarf-ı nazar
edilmesini ve hakkındaki muamelenin başkaca tebliğ olunacağını
telefonla Dahiliye nazırına söylememi irade etmesiyle hemen ALi
KEMAL BEY'i telefonda bularak irade·i seniyyeyi tebliğ eyledim. Onun
üzerine TALHA BEY'in sebilini tahliye etmiş olduklarından mumaileyh
cuma günü Saraya gelip arz·ı teşekkür etti.
§ Mevkufinin Malta'ya izamlarından sonra burada alıkonulup Di
van-ı harbce muhakemelerine devam olunanlardan Şeyh ul-islim-ı
esbak MusA KA.zıM EFENDİ'nin on beş sene kürek cezasına mahkO.·
miyeti hakkında bir kararname geldi. Zat-ı şahane bu cezayı ağır
görerek benim fikrimi sordu. Ben de alelade bir Rum ve Ermeni
papasının hapsi hükumetçe bir mesele-i mühimme addedildiği halde
iki defa meşihat·ı islamiyyeyi ihraz etmiş efadıl·ı ulemadan bir zatın
divan·ı harbce on beş sene kürek cezasına mahkum edilmesi memle
ketçe hüsn-i tesir hasıl etmiyeceğinden kanunen haiz olduklan sela
hiyetin istimali ile cezasının afv veya tahfifi veyahut Ayan reisi
ve reis vekili MUSTAFA AsıM ve ABDURRAHMAN ŞEREF EFENDi'lerin
celbiyle bir kere de onlarla istişare buyurulması muvafık olacağını
arz ettim.
Çünkü AsıM EFENDİ, MusA KA.zıM E:ı-'ENDİ'nin talebesinden, AB
D URRAHMAN EFENDİ de senelerden beri Ayandan arkadaşları olduğun
dan kendilerinden şefaat me'mul ediyordum. Zat·ı şahane bunlan
ayn ayn celb ile evrakı okuttu. AsıM EFENDİ cezasının tahfifi yolun
da idare·i kelam ettiyse de " Fakat bundan sonra artık o adamı
Ayanda aramızda görmeye tahammül edemeyiz,, diyerek hakk-ı
ta'lime riayet göstermedi. ABDURRAHMAN EFENDİ ise işi mula
tafaya dökerek "Musa Kazım Efendi zaten tekıiliften sakit CU:do
lunacak bir adamdır ; sar�ını boynuna dolayıp "Hocam ! sen artık
memleketinde otur (Erzurum'da Tortum kazasında) demeli,, dedi.
Velhasıl ikisi de ümid ettiğim derecede müzaherette bulunmadı.
Ehibba şime-i yağmada mebhut eyler a'diiyı
Hüda göstermesin iisar-ı izmihliil bir yerde.
Onlann avdetlerinden sonra Zat·ı şahine bu babda tekrar b ahis
açtığından ve Kanun·ı cezada muvakkat nefy cezasının müddeti
bir seneden üç seneye kadar olmak üzere muharrer olup hadd-i
gayesini tayin için bir sebeb de olmadığından, bir sene kadar nefy
ile kurtulur ümidiyle, mutlak surette nefy-i muvak.kate tahvil-i cezası
İZMİRİN İŞGALİ VF. NETAYİCİ 229
Ertesi gün Sadr·ı izam bazı hususitın taraf-ı şihineye arzı için
beni konağına davet ettiğinden Başvekilin nutkuna ircli-ı kelim
ederek nutkun metni henüz gelmedi ise de aslındaki ibare öyle olma·
yıp Devlet-i aliyyenin bekasında lngiltere'nin allikadar olduğu sara•
ha.ten münderiç bulunduğunu haber verdiklerini söyledi. Fakat nut•
kun bilihara vürid eden metni de evvelki ibarenin ayni olup o
yolda bir taahhüdü tazammun etmediği g6rüldü. Odama gelmiş
olan Dahiliye nazın AniL BEY dahi bundan o yolda bir mina istih·
racına çalışmak ve beni kandırmak istediyse de ona karşı da nutk-ı
mezktirdan öyle bir mina istinbat edilemiyeeeğinde ısrar ettim.
vercinlt>r yet iı;ı irtirdi . K u �c u b a§ı ymıi cins bir güvercin yeti§tirip
kendi;;i de heğenmiı; old u �u ml an lıir gün yanında bulunan SA.BİT
B E Y 'f' " K11şr.11btışıytı iiı; lira atiyye ver,, <lcdi. SABİT BEY de " A rs
larıım, bu merak kardeşinde de ı•ardı ammıı böyle iiı; lira vermez,
üç yii: liro ı•erirdi,, dey ince ben i m yan ım d a mahcuh olarak bana
hitaben "Başlditib, bu kadarı <la israf değil mi ?,, dedikten ııonra
"Ne yapalım, bizim lütjiımıı: yoksa da kahrımız da yoktu r,, dedi.
Abdülmerid Efendi, Şehziıde, 77, 80, Ali Nuri Bey, Tevfik Paşn'nın o;Ju-
81, 1 38, HO, 1 7 5 , 182, 202, 209, yaver, 2 1 9, 227.
215, 216, 221, 224, 239. Ali Paşa, 5, 8, 39, 136, 268.
Alıdıırrahim Efeı\di. Şehziıde, 194. Ali Rıza Bey, Ayandan. 1 78.
Abuk Ahmed Paşa, 197, 233, 234, 250. Ali Rıza Paşa, Harbiye, Bahriye Nü
Adil Bey, Ametçi, Dahiliye ve Sadaret zırı. Sadr-ı azam, 1 2, 19, 22, S9,
müsteşıın, 7, 16, 28, 43, 49, 99, 88, ı s ı , 163, 1 84, 187, 199, 200,
1 02, 233, 234, 236, 240, 241, 242, 229, 233, 245, 246, 247, 248, 249,
2'3, 2-H. 250, 2 5 1 , 2S2, 253, 254, 255, 256,
Ahmed Bey, Miralay, 1 36. 263.
Ahmed Cevdet, İkdam ıı:azetesi sahibi, 2 Ali Rii�tii Ffendi, Boşnak, 26 1 .
Ahmı-d Fmin Bey, Vakit gazetesi Alkh,yaılis, Doktor, 130.
başmuharriri, 182. Allenby, İngiliz Generali, 18S.
Ahmed Fe\'llİ Paşa, Hariciye nıızırı , 89. Anzavur, 263.
Ahmed Hikmet Bey, 221. Arif Bey, G ümülcüne meb'u�u. 48.
278 GÖRÜP lŞIT'l'IKLF.RlM
Arif Hikmet Pa�a, At� Mehmed Pa�a· 120, 1 27, 1 28, M3, L ·ı7, 1 �9. 1 511,
ziide, 5, 1 8 , 19, 32, 41, 63, 64, 77, 255.
261. Crırıaleddin Efendi, �e y lı-ül·isliıııı, 1 1 ,
Arif ismet Be�·, Çana kk ale meb'u<u, ıs, 20, 2 1 , 23, 2 1• .ı9, 60, 67, 00,
18. 249.
Artistidi Puşa, 40, ·U , Cemil Mollu, (iryuııi-zôde, 1 2, 1 84, 1 118,
Asa f Be y, Ametçi, 6, 7, 9 , 19, 22, 39, 1 1:19, 2 1 0, 259.
47, 256. Cemil Paşa, Şrhrtmini, Operatör, 58,
Ati Bey, 18-l. 70, 26 1 .
Aı•ni Paşa, Mirlhu, 195, 197. Cevad Bey, \Hibe) n ba � kiı tibi , 1 6 , 21,
28, l l 2.
Ca vi d Bey, Maliye n a zın , 38, ·15, 'ıs, Deperc, Hk. Fruıwlıeı ct'E�p,.rr� , 1 (ı 5 .
1 1 7, 1 28, U7, 1 5 1 , 1 52, 1 53. 1 5 t., Oercre Frılll�"· Frurı� ız Gı·nernli, 1 115,
1 58, 1 59, 162, 169. I Q I , 22:l.
Celiıl Bey, Niızırlıırd ım, 91:1, 102.
E
Cel ıi l Muhtar Bey, Do k to r, 153.
Celiıleddiıı Arif Bey, 2 5 4 , 256 , Ebiizzi yıı. .ı.
Cemal Bey, Konya Valisi, 101, 1%, Edhem Dey, Be) rnt vııli-i cshııkı. 1 11·1,
197, 2 1 5. 1 97 , 2 1 3, 230, 2 3 1 .
f.l'mııl Bey, Nufiu ııiızırı, 1 1 l . Ecllıem Paşa, Tc�nlyıı ordusu l,unııııı·
f.eınııl Paşa, Ferik, Ser y aver, l , 1 1 6. danı. 26, 28.
İNDEKS 279
Edwarıl, Gray Bk. Edvar Grey, 86, Fevzi Pıııo, Ferik, 255.
95. Feyzi Bey , 1 90.
Edvar Grey, Bk. Edward Groy, 86, Franau"·o Jozef. Avuıtturya impara
95. toru, 1 32.
Ekrem Bey, Reciiizıide, 5. Franıe Deperl", Bk. Frnnchet d'Es
E krem Bey, Maarif Niir.ırı, l-1. pcrey, 1 65.
Emin Bey, 2. Mibeynci, 29. Francbet d'Esperey, Bk. Franıe De
Emin Bey, Sadaret müs t eşarı, B3. p ere, 165.
Emin Paşa, Bahriye mirlivalanndan, Fuad Bey, 24, 25, 79.
28, 29. Fuad Pa,a. Müşir, 5, 71, 72, 88, 186.
En ver Bey, 78, 79, 80, 8 1 , 108, 1 1 1 .
Enver Paıa, 1 1 6, l 18, 1 19, 1 22, 1 26, G
127, 1 28, 1 29, 1 3 1 , 136, 137, 1 38,
1 4 1 , 148, 1 19, 1 50, 158, 175, l 76, G a briyel Norandu ngiy a n Efendi, 1 3,
268. 1 4, 22, :?8, 44, 4-5, 46, 49, 5 1 , 54,
Esad Efendi , Meclis-i tetkikat-• ıer'iy 62, 68. 75, 77, 89.
ye reisi, 2 1 , 82, 100, 102, 1 06, 1 19, G a lip Paıa. Nazır-ı sabı k, 51.
147, 148, 163. G azi Paşa, 59, 1 18.
Esad Pata. Dr., Milli kongre rei�i. Gazi Ah med Mubtur Paşa, 49.
Ferik, 227, 2.';9. G nRpodin Liyoı•ı:ef, Bulgar murahhııaı.
1 3.
F GülRitn Hanım, 1 17.
<: iimiilcinl"li ! �m ail, 65.
1'"ahir Bey, 186.
Fahri Bey, Mıibe ynci, 66n ı . H
Fahreddin Bey, H arici�·,. nıİİAl.e�arı, Hacı Adil H ey, Meclis-i meb'uHn
261. reis� 7 1 , 98, 125, 1 26, 1 4 1 , 179.
Fatih Mehnıed, Sultan, 129, 268. Hacı Akif Bey, 1 1 7.
Fozlı Ner.ib Bey, 5 1 . Hacı Akif Paşa, 3, 4, 5.
Felek Be y , İ zzet Deyle, 1't>vfik 1'111a 'ya Hacı Emin Bey, 38.
verilen ad, 164. Hacı Evliya Efendi, 1 22.
Ferdinond, Kıral, 93. Hoeı Fevzi Efendi, 6 ı, 1 37.
Ferid Bey, 2 1 3, Hadi Paşa, 1 . Ferik, 250.
Ferid Pa�o, 4, 38, 39, 40, .ı2, 44, .ı:;, Hakkı Bey, Bk. Biib-ı ôli hukuk mii
,19, 50, 56, 57, 58. 59, 61, 63, 64, şa\·iri, 3n1, 5, 6, 7, 9. 1 2, 1 3, 14, 1 5,
65, 74, 75, 1 53, 1 55, 157, 1 58, 1 8 1 , 83, 107.
1 0.ı. 1 8 5 , 187, 1 8 8 . 196, 197, 1 98, Hakkı Paşa, H, 57, 76, 98, 99, 1 12.
199, 201 , 202, 204, 207, 2 1 0, 2 1 2, Halide Edib Hanım, 2 1 5.
2 1 3 , 2 1 4, 2 19, 2:?2. 223, 224, 225, Halid Hurşid lley, 50, 5 1 , 52, 55, 59,
229, 231, 232, 233, 234, 235, 236, 62, 79, 1 0 1 , 1 1 0, 1 1 1 , 269.
240, M I , :?43, 244, 24-7, 248, 219, Holid Ziya n...y, 34, 35, 40. 52, 1 12.
252, 253, 256, 257, 260, 26 1, 262. Halici7.iya Efendi, 50.
263, 26-ı, 273, 274, 276. Holil Bey, Meclis-i nıeb'usan reisi, 55,
Fethi Bey, 1 3, 1 50, 1 52, 153, 1 58, 209. 103, 106, 109, 125, 1 27, 142, 147,
Fethi l<'rango B ey, 1 2. 1 50.
280 GOR VP 1Ş1TI'1 K.LER İ M
Kanuni Süleyman, Sultan, 51, 129. Mahmud Esad Efendi, 39, 46, 122.
K a ra Mustafa Paşa, Merzifonlu, 160. Mahm ud Paıa, Çürüksulu, 98, 102,
Karasıı Efendi, 1 79. 1 06, 1 09, 1 1 1 , 1 17, 1 47, 1 79, 2 1 5.
Kazım Bey , 261, 262. Mahmud Pap, Danıad, 272.
Kazım Efend i , .Mckteb-i hukuk mü Mahmud Hayret Paıa, 1 74.
dürü, 255. Mahmud Muhtar Paıa, l. ordu ku·
Kemal Bey, Boğazlıyan kaymakamı, mandam, 32, 49, 5 1 , 62, 64.
205, 206. Mahmud Şevket Paşa, 18, 49, 58, 59,
Kemal Rey, Y ozga t ınutasamfı, 202, 60, 64, 7 1, 72, 76, 79, 80, 8 1 , 82,
201. 98, 99, 100, 1 0 1 , 1 02, 103, 275.
Kemaleddin Rey, 2611. Mackensen, Bk. M akcnzen , Mareşal ,
Kt>maleddin Efendi. 272. 130.
Klemcnti, 266. Makenzen, Bk. Mack en � cn , M a reş al ,
Kocasanklı, Bk. Said Efendi. 1 20. 1 30, 1 3 1 .
Ko�taki Vayani E fend i , lti3. Masoroskikis Bey, 78.
Kont Eıterhazy, Bk. Esterhazi, 1 33. Mavrokordata Efendi, 28, 40.
K ont Esterhazi, Bk. F. sterhazy, 133. Ma zl u m Bey, 190.
Mehmed ili., 1 1 3.
Koto70f, Ru� haşvekili, 109.
Mehmed V., 33.
Kör Ali, 1 1.
Mehmed Ali Bey, 1 43, 196, 197, 212,
Kürt Mustafa Paşa, 165, 2 1 9, 242. 233, 250.
Küri, Bk. Curie· İ ngiliz sefiri, 75. Mchmed Celôl Bey, 249, 259.
Küçük Hamdi Efendi, 37, 38. Mehmed Emin Bey, 256.
Mehmed Fevzi Paşa, Aziın-zade, 5 1 .
L Mehmrd Hadi Paşa, Ferik, 88.
Mehmed·i Sadis, Sultan Valıdettin'in
Longe Bey, Ertu�rul muzikası tefi. unvanı, 1 38.
269. Mehmed Said, 102.
Lavter, Bk. Lowther, İ ngiliz aefiri, 75. Mehrned Soid Paşa, 1 1 5, 26 1 .
Ledou x , Bk. l\lösyö Lödü, 34. Memduh Paşa, Dahili ye nazırı, 2 , 3.
J,owther, Bk. Lavter, lnıı:iliz sefiri, 75. Memduh Paşa, Ferik, 79, 272.
Li man Paşa, Müıir, 1 50. Mi d y nt Paşa , 1, 160.
Lloy d Ceorır;r. 235. Miılhat Şükrü Bey, 1 i9.
Lôdu, Bk. Mösyö Ledoııx, 34. Mirza Said Pa�a, 2.
J,ütfi Bey, 13, 34, 35, 52, 1 1 2, l.f.0, Murad Bey, 1 2, 29.
146, H7, 148, 164, 168, 1 7 1 , 1 76, Murad Efendi, 2"6.
1 79, 185, 1 86, 201 . Murod-ı Silis , l 13,
Murtaza Rey, 65, 218, 2·t.6.
�· Musa Kazım E fen d i , 7 1 , 1 22, 1 22- 1 23,
124, 1 27, 1 28. 1 29, 136, 144, 145,
Mahir Said Bey, 43. 148, 1 52, 228, 229.
Mahmud, 54. Mustafa Efendi, Şiıray-ı devl e t azn�ı.
Mnhmud, Sultan, 258. 233.
Mahmud IJ., Sultan, 258. .Mustafa Efen di, Adliye ııazı rı, 237,
Mahmud Celaleddin Paşa, 5·ı. 254.
282 GORVP 1Ş1TI'1KLER1M
Mustafa Efendi, Ayandan, 250. i't ;;r.het Bey, 107, 1 16, 1 17, 1 1 9, 139.
Muıtafa Pllfll , 54. Nü zhet F"ik Bey, Maliye müAtetan,
Muıtafa Arif Bey, 1 63, 1 74. 259.
ö
N
Ömer Bey, Said Halim Pap·zide, 267.
Nabi Bey, Hariciye naZJrı, 153, 155, Ömer Hilmi Efendi, 1 35, 136.
156, 159, 160. Ömer llulfüıi Efendi, Dağıstanlı, 152,
Naci Bey, Seryaver, 146, 177, 1 78, 259,
237' 238, 264. Ömer Naci, 79.
Naçoviç. 109, 1 10.
Niiil Bey, 41, 76, 197. p
Naim Bey, Baban-zade, 232.
Pallaviçini, Marki, Avusturya sefiri,
Namık Pata. 1 1 7.
1 10.
Nuır Bey, Beylikçi, 17.
Pertev Pata, Başkumandanlık erkiin-ı
Nazını Bey, 172.
harbiye reiı-i ıiiniıi, 88.
Nazım Pa,a, Adliye nazırı, 16, 19, 23,
Pichon, Bk. Piton. 2�2.
25, 26, 31, 49, S i , 60, 63, 68, 70,
Piton, Bk. Pichon, 222.
71, 72, 73, 74, 76, 77, 78, 79, 82,
Pitt, İngiliz nazın, 235.
84, 85, 86, 87, 88, 90, 91.
Poincare, Dk. Puankare, 86.
Nazım Pata, Ferik, 233, 234, 235.
Puankare, Bk. Poincare, 86.
Nazif Sunıri Bey, 1 2.
Nazır Paşa, 240. R
Necmeddin Efendi, 80, 105.
Ne<"meddin Molla Bey, Bağdad valisi, Ragıb Ağa, 82.
38, 39, 76, 122. Raıı:ıb Bey, 3.
Neslml Bey, 127. Raif Paşa, Rusiımat emiri, 28.
Numnn Usta, 252. Riiif Paşa, Şfirııy·ı devlet reisi, 30, 34,
Nureddin Efendi, Şehzade, 266, 272, 35, 36, 44, 45.
273. Riiıinı Bey, Muhafız, 130, 272.
Nuri Bey, Maliye nôzın, 28, 30, 36. Ratit Bey, 164.
Nuri Bey, Anıetçi, 2 1 7, 238, 239, 247. Rauf Bey, 153, 154, 155, 156, 159, 259.
Nuri Efendi, Fetva emiri, 36, 37, 7 1 , Rauf Pata, Aydın viili·i sabıkı, 28.
72. Rayan, İngiltere bat tercümem, 2 1 7,
Nuri Pata, Ba,mibcynci, 3, 190. 231 .
İNDEKS 283
Aliitini kö,kii, 35, 63. 18, 20, 22, 24., 25, 26, 27, 29, 31,
Aı-i Osman, 176. 33, 34, 40, 41, 43, 44, 47, 48, 49,
5 1 , 52, 55, 57, 60, 61, 62, 65, 67,
Alnınnyu ve Almanlar, 15, 36, 63, 64,
70, 72, 73, 7,ı, 76, 77, 78, 80, 8 1 ,
69, 78, 1 10, 1 1 3, 1 14, 1 1 5, 1 16,
82, 83, 91, 98, 99, 1 0 1 , 109, 1 10,
130, 131, 1 47, 148, 149, 150.
1 1 1 , 1 14, 1 1 5, 1 27, 139, 141, 142,
Amasya, 251.
143, 1 47, 149, 15·-J, 1 55, 1 56, 159,
Ambarlı, 271.
165, 169, 172, IH, 186, 1 87, 188,
Amerika ve Ameriknhlıır, 150, 222.
196, 199, 200, 201, 208, 212, 2 1 7,
Anndoln, 172, 176, 2 15, 2 1 <), 232. 2�2.
2 19, 229, 232, 234, 235, 237, 239,
251, 252, 260, 261, 262.
247, 248, 249, 250, 251, 254, 258,
Anafartular, 1 18. 259, 261, 263, 264, 275.
Ankara, 43, 254. Bab-ı Mc,ihat, 20, 36, 41.
Arablar ve .Arabistan, 60, 1 10, 172. Bab-üs-saiıde, 1 29, 136, 1 38, 1 39.
Arnavutlar ve Arnavutluk, 49, 54, Bnb-ı SerBlkeri, 33.
60, 61, 86, 92, 9,ı, 95, 2 14, 238, Dağdad, 16, 1 20, 160.
275. Buğdnd köşkii, 55.
Arıburnn, 1 1 8. Rağdu<l knKrı, 138.
Arz o<la�ı, 1 , il, 9, 22, 27, 40, :ı9, 55, Ilnhr·İ St.fid, 46, 94, 96, 1 1 3, il 5, 153,
67, RI, 127, 1 1-3, 1 52, 165, 180, 200.
196, 250, 258, 261. Balkaıılar, 58, 62, 75. R3, 86, 92, 95,
Asya, 97. 96, 105, l l 3.
Avrupa ve Avnıpnlılnr, 50, 62, 83, 86, Balkon Harbi, 2 U.
92, 93, 95, 96, 107, 1 u, 1 16, 1 1 8, Balkan muharebesi, 1 1 3.
1 2 1 , 1 22, 1 25, 132, 140, 141, 149, Balmnmcu köşkü, 265, 268.
164, 172, 173, 181-, 229, 267, 269. B:ındırma, 90.
Av nKturya ve Avusturyalılar, 10, 1 1 , Bebek, 176.
1 2, 96. 1 10, 1 1 3, 1 14. 130, 132, Bed, 94.
133, 147, U9, 1 50. Berlin, 1 15, 1 18.
Aynsofya, 25, 37, 129. Retiktaş, 26, 32, 61, 68, 1 19.
Ayasofya rıımii, 70, 1 13, 1 1 9. Beyazıt, 99, 100.
Ayasofya ıueyılnnı, 18. Beyazıt Ca mii ,
147.
A yaspa�a, 35. Beyazıt meydanı, 101.
Ayastafanos, 3 1 , 88. Beykoz, 1 75.
İNDEKS 287
o Söjj;ütlü, 139.
Sultan Ahmed meydanı, 2 1 5.
Orta kapı. 1 36. Sultan Mahmud t.ürbesi, 1 19, 129.
Ortaköy, 1 75, 176. Sultan Mahmud tiirbesi hatir�i, 6.
o�manlı ve OsmanWar, 108, 1 33, 2 1 8. Sultan Selim �amii, 106, 1 08.
Sultan Selim semti, İRtanbul'da, 147.
p Suriye, 1 50.
Sarayho�na, 1 1 3.
u
Saraybıırnıı, 1 38.
Saray içi, 1 08.
Urla, 1 76.
Scliimlık dair"'8i, 2 1 7.
\Toi muahedesi, 62.
�lanik, 5, 22, 29, 30, 35, 45, 63, 64.
69, 70, 76, 85, 89, 93, 98, 1 8 1 , 2 7 1 . v
Serfiçe, 1 8 .
Seyidlf'r, 84. Üçüncü kapı, Dk. Yıldızlı kapı, 138.
Sırplar Vf' Sırbistan, 1 1 , 62, 7 4, 83, Ü�küdar, 68.
89, 93, 94, 105, 1 10, 1 1 3, 1 14. Üsküp, 89.
s�('h·ar, 54.
Sinop, 103, 227. v
Sirkeci, 2 1 , 22, 26, 33, 34, 67, 107,
133, 136, 143, 149, 165. Valide-i hidivl ıahilhanesi, 176.
Sofya, 13, H9. Van, 176.
29() GÖR Ü P JŞfTT I K L'E R I M
Yuhniler, 511.
Yakn<'ık, 57. z
Yanya, 16, 85, 93, 99.
Yemen, 1 52. Ziııcirlilrnyu, 1 20.
Y eniköy , 1 H, 1 1 6. Ziviıı, 58.
Y l' nirıımi, 2 6
. Zoııır;ulduk , 171, 1 72 .
RESİMLER