ASTROTIP

Hashimoto Tiroiditi:
Tiroidin bozukluk alarmı vermesi
Zihinsel-ruhsal arka planın astrolojik açıdan yorumu(1)

Alexandra Gravina

Çeviren: Ferhan Çeçen

Tiroid bezinin hastalanması, Japon doktor
Hakaro Hashimoto’nun adıyla bilinen
“Hashimoto (Haşimoto) tiroiditi”, giderek
daha fazla insanda görülüyor, özellikle de 30 ila
50 yaş arasındaki kadınlarda.
Hashimoto tiroiditi, tiroidin kronik olarak
iltihaplanmasını gösterir. Vücudun kendi
bağışıklık sisteminin, yanlışlıkla bu bezin
hücrelerine saldırmasıyla oluşur. Dolayısıyla
burada bir otoimmün hastalık söz konusudur.
Kişinin bedeni doğal olarak sağlıklı ve iyi olmak
üzerine kurulmuştur, kendine özgü bir dokuya
saldırması ancak yanlış reaksiyonların meydana
geldiği durumda olur. Bunun tıbbi sebepleri ise
izah edilmemiştir.
Tiroid, kelebek şeklinde ve hormon üreten bir
bez olup, boyunda nefes borusunun önünde ve
gırtlağın altında yer alır. Tiroid, vücudun
metabolizmasında merkezi bir görev üstlenir;
sağlıklı durumda vücut sıcaklığının sabit
kalmasına katkıda bulunur.
Bu hastalığın başlangıcında kadın hastalar çoğu
kez tiroidin aşırı çalışmasından ileri gelen şu
gibi tipik belirtilerden şikayet ederler: Terleme
(ateş elementi), huzursuzluk (Mars/Uranüs) ve
sinirlilik (Uranüs/Merkür). Zaman geçtikçe bu
aşırı fonksiyon hali genellikle kronik (Satürn)
bir fonksiyon yetersizliğine (Neptün) dönüşür.
Bu durumda da öncelikle yorgunluk, kilo alma,
üşüme, depresif ruh hali ve cilt kuruluğu
görülür. Tiroid birçok fonksiyondan sorumlu
olduğu için, hastalanması durumunda bundan
bedenin tümü ve kişinin genel hali etkilenir.
_________________________________
BEN KİMİM?
Çeşitli haritaları karşılaştırdığımda şu dikkatimi
çekti ki, kadınlar halen kendilerindeki Güneş
potansiyelini küçümsemeye, buna göre de
bilincinde olmayarak bunu çevrelerindeki
erkeklere (eş, arkadaşlar, baba, şef vs.)
yansıtmaya eğilimliler. Bizi içten ısıtan,
aydınlatan ateşli bir güç olan Güneş,
dünyamızın merkezini oluşturur. Dıştaki
gökyüzünün tüm gezegenleri Güneş’in
etrafında döner. Dolayısıyla bizim haritamızda
ve bedenimizde de durum niçin farklı olsun ki?
Otoimmün hastalığı olan kişilerde, Güneş’in
verdiği zihin ve ateş enerjisinin, fiziksel bedene
yeteri kadar güçle nüfuz etmediğini, YERİNDE DURAMAYAN BİR T-KARE VE
dolayısıyla bu durumda hücrelerde bireye MERKÜR ENERJİSİ
özgü, tam anlamıyla kişisel ve ateşli bir yönün
eksik kaldığını saptadım. Sıklıkla bu bağlamda Örnek olarak Sabrina adlı bayanın doğum
dış gezegenler olan Neptün, Uranüs ve Plüton, haritasına bakıldığında (Şekil 1), ateş
ayrıca Satürn ve Kiron da büyük bir rol enerjisinin az olduğu, Başak burcundaki Mars,
oynuyorlar. Plüton ve Uranüs gezegenlerinin Balık’ta
birleşim halinde bulunan Ay ve Kiron’a karşıt
_________________________________ açı oluşturduğu görülüyor. İki konstelasyon da
Otoimmün hastalıklar bir kimlik İkizler’deki Yükselen burca (AC) kare yapıyor,
problemi olduğuna işaret ederler. yani AC bu t-kare kalıbının can alıcı noktasında
_________________________________ (apeksinde) bulunuyor. Ateş elementindeki tek
gezegen olan Jüpiter, Koç burcunda kıstırılmış
Otoimmün hastalıklar bir kimlik problemi
halde.
olduğuna işaret ederler. Bu şu anlama gelir:
Söz konusu kişinin hayatında genel olarak
gerçekten “ne bana ait (beden-zihin-ruh üçlüsü
anlamında) ve ne bana ait değil” sorusunun
açığa kavuşturulması gerekir. Ben kimim? Bana
ne sevinç verir? Kendimin en derinde sahip
olduğum yönlerim nelerdir ve hangilerini
başkalarına bırakmayı tercih ediyorum?
Yaratıcı ve aktif bir biçimde hayatıma nasıl şekil
verebilirim? Tüm bu sorular bizi doğrudan
içimizdeki ateşin gücüne yöneltir.

İnsanın immün sistemi ateş gezegenleri olan

Güneş, Jüpiter ve Mars ile temsil edilir. Mars
içte, dürtü oluşturan savaşçıdır; normalde
zararsız hale getirmek üzere düşman olan,
vücuda dışardan giren virüs, mantar ve bakteri
Şekil 1. Sabrina’nın doğum haritası
gibi canlılara saldırır. Öte yandan immün
(geri giden gezegenler gri ile işaretlidir)
sistem artık kendi hücrelerine atak ediyorsa,
Mars ve Güneş’in burç ve evlerdeki yerleşimine
bundan kendine ait hücrelerle yabancı
ve bunlara karşılık gelen 1. ve 5.evlerin
hücrelerin algılanmasının bozulduğu sonucu
durumuna baktığımızda, birçok açıdan
çıkar. Çoğu kez bu türlü işlev bozukluklarında
Merkür’e ulaşıyoruz. Merkür hem Yükselen
Mars’tan daha yüksek ve yıkıcı oktavda
İkizler’in hem de içinde Mars-Başak’ın
bulunan Plüton’un da önemli payı vardır.
bulunduğu 5.evin yöneticisi. Bu bize özellikle
Merkür enerjisinin güçlü bir şekilde
vurgulandığını gösteriyor. Küçük Merkür
hızlıdır, çok hareketlidir ve hep faaliyet
halindedir! Merkür, Uranüs/Kova ile birlikte
şeklen tiroid bezini yönetir. Çünkü bu organa
yakından baktığımızda kanatları olduğunu
farkederiz! Kanat ise havayla ilgili Merkür ve
Uranüs gezegenlerinin tipik bir sembolüdür.
Tiroid bezinin de kelebek şeklinde olduğu
söylenebilir.
Durum böyle olduğunda tiroid problemlerinde
özgürlük/özgür olmama prensipi ile hayatta
kendi temposunu, kendi ritmini belirlemeye
duyulan ihtiyacın tatmin edilmemiş olması söz
konusudur. Tiroid son derece hassas bir
organdır; sağlıklı ve mutlu kalabilmek için
hayatta kendi temposuna ihtiyacı vardır. Bugün
birçok kişi, özellikle de kadınlar, hayatlarını
başkalarının belirlediği ve gündelik hayatın
çarkı içinde sıkışıp kaldıkları hissi içinde. Bu
çark da başka kimseler ve dış faktörler
tarafından döndürülüyor gibi gözükmekte.
AY & NEPTÜN – RUH, DUYGU VE
HORMON SİSTEMİ
Güneş, Mars ve Merkür’ün dışında Yengeç
burcu ve 4.evi gözönüne alarak, Ay’ın
pozisyonuna da değinmek istiyorum. Ruhu
temsil eden kişisel gezegen olan Ay, bedensel
sıvılarımızı yönetme görevi üstlenir, böylece
doğrudan kana salınan hormonları da yönetir
(sinyalizasyon maddeleri ise Merkür’le temsil
edilir). Hormonal sistem büyük ölçüde Ay,
Merkür ve Neptün tarafından idare edilir. Ay,
ruhun temsilcisi işlevini görür, daha üst
düzeyde ise bu fonksiyonu Neptün devralır.
Ruhsal-duygusal düzey doğrudan hormon
sistemiyle bağlantılıdır. Çünkü sinyalizasyon
maddeleri vücudun belirli dış şartlara en iyi
şekilde uyum sağlayabilmesi için salgılanırlar.
İnsan dengesini bulamadığında, başka bir
deyişle stres altında olduğunda, hormon
sistemi tepki verir, her türlü şeyi deneyerek
dengeyi tekrar sağlamaya çalışır. Burada ise bu
stresi örneğin korku ve endişeli düşünceler
yüzünden kendimizin mi oluşturduğu, ya da
hakikaten o anda ısıran bir köpek tarafından mı
takip edildiğimiz önemli değildir. Faaliyete
geçmek için gerekli enerjiyi sağlamak üzere
hemen adrenalin gibi stres hormonları salınır.
_________________________________
Ruhu temsil eden kişisel gezegen olan
Ay, bedensel sıvılarımızı yönetme
görevi üstlenir.
_________________________________
Bu haritada Balık’taki hassas Ay’ın Kiron’la
birleşimi, ayrıca Neptün’ün 6.evde geri
harekette olması, İkizler ve
Merkür/Mars/Uranüs ile ilgili faktörlere kıyasla
çok daha yavaş bir yaşam ritmine işaret ediyor.
Dolayısıyla bu hızlı, aktif ve muhtemelen telaşlı
içsel yönlerin, hassas ve daha yavaş olanlarla
uyumlu hale getirilmesi kişi için şifalandırıcı
olur.
KRONOS İŞİ KRONİK HALE GETİRİR
Satürn (Kronos) tüm kronik, uzun süren
rahatsızlıklarda baş rolü oynar. Bu haritada geri
hareketteki Satürn, MC-Kova üzerinde hakim.
Dolayısıyla Sabrina için hayatta önemli bir
görev, bilinçli olarak özgür (Kova) ve kendisinin
tayin edeceği bir yaşam üzerinde çalışmak
(Satürn) ve eski sorumluluklarını bırakmak
(8.evde Oğlak’taki Güney Ay düğümü). Güven
eksikliği konusu da geri hareketteki Satürn’den
görülüyor. Satürn, Sabrina’nın çocukluğunda
düzenli ailevi şartlar ve maddi güvence
anlamında dıştan gelen bir güvene sahip
olmadığını simgeliyor. Geri hareketteki Satürn
şu yönde zorlu bir çağrıya işaret ediyor:
Yetişkin olarak kendisiyle ve duygularıyla
giderek daha fazla uğraşmak ve böylece
kendisinin belirleyeceği özgür bir yaşamı elde
etmek.
Ay düğümleri ekseni Güneş’e (bilinç) ve Ay’a
(bilincinde olunmayan kimlik) ait konuları
birbirine bağlar. Bu eksen aynı zamanda kişinin
kendi yarattığı özgürlük içinde (Satürn Kova-
MC’de) kendi sorumluluğunu aldığı (Oğlak),
anlayışlı (Yengeç ve İkizler) bir hayatın
işaretlerini veriyor. 8.evde Oğlak’taki Güney Ay
düğümü ise başkalarına karşı sorumluluklarının
bulunduğu daha ziyade ciddi bir geçmişin
işaretlerini taşıyor. Beyindeki limbik sistem
Plüton ve buna parallel olarak 8.ev ile temsil
edilir. Bu sistem emosyonların işlenmesinden
sorumludur ve hormon sistemiyle beraber
çalışır. 8.evdeki Güney Ay düğümü burada artık
geçerliliği kalmamış, geçmişten kalıtımsal
olarak gelen dürtülerle bağlantıyı gösteriyor.
Yengeç’teki Kuzey Ay düğümüne bakıldığında
Sabrina'nın gelişimi sırasındaki görevinin,
hayatının daha oyun gibi, daha çocuksu ve
daha yavaş seyretmesine müsaade etmek
olduğu görülüyor. Ruhsal düzey (Ay ve
Neptün), duygular, aile, keyif alma olduğu gibi,
müzik ve dans da artık hayatında giderek daha
fazla yer alabilir ve almalı. Burada onu
bekleyen mücadele, cesaretle ve inançla
(Koç’taki Jüpiter) çocuksu ihtiyaçlarının ve eski
yaralarının (Ay ve Kiron birleşimi) üzerine
gitmek, içinde kendine özgü ruhsal ritmi
yakalamak üzere bir his geliştirmek.
KİŞİNİN KENDİNE YARDIM ETMESİNİ
SAĞLAMAK
Resmi tıp açısından bakıldığında, Haşimoto
hastalığının günlük alınan ilaçlarla gayet iyi bir
şekilde tedavi edilebildiği, fakat tamamen
ortadan kalkmasının mümkün olmadığı
görülmekte. Tıp, kişinin sadece fiziksel
bedenine ve böylece teşhis edilen belirtilerin
tedavisine odaklanır. Fakat esas sebep çok
daha derinde yatar; bu yüzden esas sebebe
yönelik bir şifalanma ancak bütüncül bir
yaklaşımla gerçekleşebilir.
Astrolojik danışmanlık Sabrina’da iyileştirici
süreçlerin başlamasına yol açtı. Onun kendi iç
ritmi ile görünüşe göre dış şartların belirlediği
temposunu gitgide daha uyumlu hale
getirmesine yardımcı oldu. Sabrina artık
dikkatli bir biçimde yaşıyor ve kendini çok
titizlikle gözlemliyor. İçindeki ateşi aktif hale
getirmek için örneğin zencefil ve çili gibi
kendisine uygun, ısıtıcı gıdalarla besleniyor;
pişmiş gıdalar tüketerek doyasıya bir sabah
kahvaltısı yapıyor. Düzenli olarak akupunktura
gidiyor ve klasik-homeopatik tedavi görüyor.
Ayrıca Latin dansları (ateş elementi) yapıyor.
Tümüyle bakıldığında Sabrina iyi durumda ve
hedefi de doktorlarına danışarak aldığı ilaçları
gitgide daha azaltmak.
Yazar:
Alexandra Gravina, psikolojik astrolog, astro
şifacı, astro koçu, Reiki ustası/eğitmeni, bilinç
koçu ve enerji şifacısıdır. Velbert/Wuppertal’da
kendi ofisinde çalışmaktadır – Ağırlık verdiği
konu: İçteki ışığı aktif hale geçirerek kişinin
kendisini iyileştirmesi.
İletişim:gravinaalexandra@aol.com
Makale: sternwerkstatt.de/autoren/gravina
Yazarın notu:
(1) Lütfen şuna dikkat ediniz: Burada
belirttiklerim tıbbi bir teşhiş değildir ve
kesinlikle bir doktora veya
psikoterapiste görünmenin yerini
tutmaz. Bunlar, insanın kendisine
faydalı olmasına ve bilincini kullanarak
kendisindeki iyileştirici güçleri aktif
hale getirmesine yardımcı olur.
________________________________
Makale aşağıdaki astroloji dergisinin
Kasım/Aralık 2019 sayısında yayınlanmış olup,
dergiden izin alınarak Almancadan çevrilmiştir:
Meridian-Fachzeitschrift für Astrologie
https:// https://meridian-magazin.de/196/
Herhangi bir şekilde Internet ortamında
dağıtılmasına ve ticari amaçla kullanılmasına
izin verilmemektedir.