Professional Documents
Culture Documents
Edebiyatfinalkarışık
Edebiyatfinalkarışık
https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Bahar/turk_dili_2/8/index.html 1/15
24.04.2021 Türk Dili II
https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Bahar/turk_dili_2/8/index.html 2/15
24.04.2021 Türk Dili II
https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Bahar/turk_dili_2/8/index.html 3/15
24.04.2021 Türk Dili II
https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Bahar/turk_dili_2/8/index.html 4/15
24.04.2021 Türk Dili II
https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Bahar/turk_dili_2/8/index.html 5/15
24.04.2021 Türk Dili II
https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Bahar/turk_dili_2/8/index.html 6/15
24.04.2021 Türk Dili II
https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Bahar/turk_dili_2/8/index.html 7/15
24.04.2021 Türk Dili II
https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Bahar/turk_dili_2/8/index.html 8/15
24.04.2021 Türk Dili II
https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Bahar/turk_dili_2/8/index.html 9/15
24.04.2021 Türk Dili II
https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Bahar/turk_dili_2/8/index.html 10/15
19.04.2021 Türk D l II
https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Bahar/turk_dili_2/6/index.html 1/27
11.04.2021 Türk Dili II
https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Bahar/turk_dili_2/6/index.html 2/27
11.04.2021 Türk Dili II
https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Bahar/turk_dili_2/6/index.html 3/27
11.04.2021 Türk Dili II
https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Bahar/turk_dili_2/6/index.html 4/27
11.04.2021 Türk Dili II
https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Bahar/turk_dili_2/6/index.html 5/27
11.04.2021 Türk Dili II
https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Bahar/turk_dili_2/6/index.html 6/27
11.04.2021 Türk Dili II
https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Bahar/turk_dili_2/6/index.html 7/27
11.04.2021 Türk Dili II
https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Bahar/turk_dili_2/6/index.html 8/27
11.04.2021 Türk Dili II
https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Bahar/turk_dili_2/6/index.html 9/27
11.04.2021 Türk Dili II
https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Bahar/turk_dili_2/6/index.html 10/27
11.04.2021 Türk Dili II
https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Bahar/turk_dili_2/6/index.html 11/27
11.04.2021 Türk Dili II
https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Bahar/turk_dili_2/6/index.html 12/27
11.04.2021 Türk Dili II
https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Bahar/turk_dili_2/6/index.html 13/27
11.04.2021 Türk Dili II
https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Bahar/turk_dili_2/6/index.html 14/27
11.04.2021 Türk Dili II
https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Bahar/turk_dili_2/6/index.html 15/27
29.03.2021 Türk D l II
Gezi yazılarında;
Gezip görülen yerlerin ilgi çekici yönleri ele alınır.
Anlatımı canlı ve akıcıdır.
Yazar gezilen yer ile ilgili kendi düşüncelerini de
ortaya koyar.
3. HAFTA TÜR 102 TÜRK DİLİ-2 31
Gezi Yazısı
(Seyahatname)
Öğretici bir niteliğe sahiptir.
Tarihi belge niteliği taşır.
Coğrafya, sosyoloji, tarih, folklor gibi birçok alana
kaynaklık eder.
Açık ve sade bir üslup kullanılır.
İlk örneğini Heredotos vermiştir.
Evliya Çelebi-Seyahatname
Ahmet Haşim-Frankfurt Seyahatnamesi
Falih Rıfkı Atay-Tuna Kıyıları, Bizim Akdeniz, Denizaşırı
Reşat Nuri Güntekin-Anadolu Notları
Mehmet Akif Ersoy-Berlin Hatıraları
Mustafa Balel-Bükreş Günleri
Murat Belge-Başka Kentler, Başka Denizler
Yavuz Bülent Bakiler-
3. HAFTA TÜR 102 TÜRK DİLİ-2 33
Gezi Yazısı
(Seyahatname)
Gezi yazıları genelde anı ve günlük türleriyle
karıştırılsa da;
Fıkradan farkı:
Denemede belli bir düşünceyi benimsetme
kaygısı güdülmez.
Eleştiriden farkı:
Denemede olumlu ya da olumsuz bir takım
yargılara varılmaz.
2. HAFTA TÜR 102 TÜRK DİLİ-2
Deneme
Deneme türünün kurucusu Fransız yazar
Montaigne’dir. İngiliz edebiyatında en önemli
temsilcisi ise Bacon’dur.
Türk Edebiyatında:
Ahmet Rasim, Ahmet Hamdi Tanpınar,
Nurullah Ataç, Sabahattin Eyuboğlu, Yakup
Kadri Karaosmanoğlu, Suut Kemal Yetkin,
Mehmet Fuat, Melih Cevdet Anday, Salah
Birsel, İsmet Özel, Hilmi Yavuz deneme
türünde yazılar kaleme alan isimlerden
bazılarıdır.
Ünite Soruları
A) I- III- IV- V- II
B) III- V- I- IV- II
C) III- II- I- V- IV
D) V- I- II- V- III- IV
A) I
B) II
C) III
D) IV
E) V
A) Örnekleme
B) Benzetme
D) Soru sorma
E) K ş leşt rme
4. İzm r’de bulunan Dede Dağı’nın z rves cennet g b b r yer. Alanın b r yüzü baraj gölüne
bakıyor. Dağın z rves ndek bu su kütles ormanla b rl kte nsanın ç n rahatlatan b r ruh güzell ğ
sunuyor. Havanın açık olduğu vak tlerde Dede Dağı’ndan bütün İzm r’ seyretmek nsana tadına
doyulmaz b r key f ver yor.
C) Örneklerden yararlanılmıştır.
D) Alıntı yapılmıştır.
5. Ayasofya, Doğu Roma İmparatorluğu’nun İstanbul’da yapmış olduğu en büyük k l se olup aynı
yerde üç kez nşa ed lm şt r. Fat h Sultan Mehmet’ n 1453 yılında İstanbul’u fethetmes yle bu
tar hî mekân cam ye çevr lm şt r. 1 Şubat 1935 tar h nden t baren se cam , müze olarak yerl ve
yabancı tur stler n z yaret ne açılmıştır.
A) Alıntılama
B) K ş selleşt rme
C) Örnekleme
D) Karşılaştırma
6. İç mde boş kalan b r taraf bulunduğunu ve bu boşluğun bana adeta madd b r ez kl k verd ğ n
h ssed yordum. B r şey noksandı fakat bu neyd ? Evden çıktıktan sonra b r şey unuttuğunu fark
ederek duraklayan fakat unuttuğunun ne olduğunu b r türlü bulamayarak hafızasını ve cepler n
araştıran, n hayet, üm d n kes nce aklı ger de, ler g tmek stemeyen adımlarla yoluna devam
eden b r nsan g b üzüntülüydüm.
B) Karşılaştırma yapılmıştır.
C) Benzetme yapılmıştır.
7. Sosyal medya, adında medya olmasına rağmen geleneksel medyadan farklılık göstermekted r.
Özgünlüğünü yaratan en öneml farklılığı, herhang b r b rey n sosyal medyanın çer ğ n
yaratab lmes , yorumda bulunab lmes ve katkı sağlayab lmes d r. Sosyal medya met n, ses,
v deo, res m paylaşımına olanak sağlamakta, bu özell ğ le de kullanıcılara gen ş b r kullanım
olanağı sunmaktadır. Artık b reyler sadece zley c veya okuyucu değ l, doğrudan b lg yayan
aktörlere dönüşmüşlerd r. Sosyal medya araçlarını kullanarak nsanlar, düşünceler n , f k rler n ,
deney mler n dünya çapında paylaşma mkânı bulmaktadırlar.
C) B r olay anlatılmaktadır.
8. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından obez te, sağlığı bozacak ölçüde vücutta aşırı yağ
b r kmes olarak tanımlanmıştır. Günlük hayatta b reyler n (gebe, emz kl , bebek, okul çocuğu,
genç, yaşlı, şç , sporcu, kalp-damar, şeker, yüksek tans yon hastalığı, solunum yolu bozuklukları
vb.) yaşa, c ns yete, yaptığı şe, genet k ve f zyoloj k özell kler ne ve hastalık durumuna göre
değ şen günlük enerj ye ht yacı vardır. Günlük alınan enerj n n harcanan enerj den fazla olması
durumunda, harcanamayan enerj vücutta yağ olarak depolanmakta ve obez te oluşumuna
neden olmaktadır. DSÖ tarafından Asya, Afr ka ve Avrupa’nın altı ayrı yöres nde yapılan ve 12 yıl
süren MONICA çalışmasında 10 yılda obez te oranlarında %10-30 arasında b r artış saptandığı
b ld r lm şt r. Bakanlığımızca yapılan “Türk ye Beslenme ve Sağlık Araştırması” ön çalışma
raporuna göre Türk ye’de obez te sıklığı erkeklerde %20,5, kadınlarda se % 41,0 olarak
bulunmuştur.
C) Tanımlama yapılmıştır.
E) Öngörüde bulunulmuştur.
A) Müz k, geçm şten günümüze kadar çeş tl nedenlerden dolayı sağlık bakım ortamlarında
kullanılmıştır.
B) Bütün evren b r t treş m hal nded r ve her varlık kend eşs z frekansını oluşturur.
10. (I) Köpekbalıkları et yemeler yle b l n r. (II) Ancak b l m nsanları yakın b r zamanda b tk lerle
besleneb len b r köpekbalığı türü keşfett . (III) B l m nsanları 2007’de bu türün yavrusunun
bağırsağında den z yosununa rastlayınca bu konuya merak arttı. (IV) Bu köpekbalığı türü
üzer nde yapılan b r araştırmanın sonucunda üç ha alık %90’ı den z yosunu ağırlıklı beslenme
d yet le balıkların k lo kaybetmek yer ne k lo aldıkları görüldü. (V) B tk lerle de besleneb len b r
köpekbalığı türünün bağırsakları b tk lerle beslenen hayvanlarınk nden farklı olarak uzun değ l
kısadır. (VI) Araştırmacılar bu köpekbalıklarının bağırsaklarında bulunan m kroorgan zmalar
sayes nde b tk ler n s nd r m n gerçekleşt rd kler n düşünüyorlar.
Bu parçadak numaralanmış cümleler n hang s nden sonra düşüncen n akışına göre “Çekiç başlı
köpekbalığı ailesinden olan bu köpekbalığı türü sığ sularda avlanıyor ve genellikle küçük
yengeçler, karides ve küçük balıklarla besleniyor.” cümles get r lmel d r?
A) II
B) III
C) IV
D) V
E) VI
CEVAP ANAHTARI
1. b 2. e 3. a 4. a 5. d 6. c 7. b 8. c 9. e 10. a
2. ANLATIM BOZUKLUKLARI
Giriş
Yazılı ve sözlü anlatım, let ş m n en temel araçlarındandır. A le hayatında, sosyal l şk lerde, t car
faal yetlerde let ş m, anahtar rol oynamaktadır. Kend n y ve doğru fade edeb len b reyler, çevreler yle daha
uyumlu l şk ler gel şt receklerd r. D l , kurallarına uygun kullanmak hem let ş m n kal tes n artıracak hem de
oluşab lecek pek çok let ş m problem n n önüne geçecekt r.
D l n özens z kullanımı, gündel k hayatta ve resmî yazışmalarda b rçok let ş m sorununa yol açmaktadır.
Yanlış anlaşılma, anlaşılamama, kom k duruma düşme, muhataba kend n fade edememe g b problemler,
sözcük seçmede ve cümle kurmada yapılan anlatım bozukluklarının neden olduğu sorunların yalnızca b rkaç
tanes d r.
Yazılı veya sözlü anlatımda, anlatım bozukluklarını tesp t ed p düzelteb lmek, sözcükler n anlamlarını ve
türler n y b lmeye, cümlen n yapısını ve kel me gruplarını y tanımaya, cümlen n öğeler n n şlevler n y
anlamaya, noktalama şaretler n yer nde kullanmaya ve tüm gramer kurallarına hâk m olmaya bağlıdır.
Her kel men n farklı b r anlama sah p olduğunu göz önünde bulundurmak, gereks z kel me kullanımından
sakınmak, cümlen n öğeler n n eks ks z ve yer nde kullanılmasına ve b rb rler le uyumlu olmalarına d kkat
etmek ve noktalama şaretler n doğru kullanmak pek çok anlatım bozukluğu problem n n önüne geçecekt r.
Anlamsal anlatım bozuklukları; kel meler n yanlış anlamda kullanılmasını, gereks z kel me kullanılmasını,
b rb r yle çel şen kel meler n b r arada kullanılmasını, atasözler ve dey mler n yanlış kullanılmasını, zarf veya
sıfatların yanlış yerde kullanılmasını ve mantık hatalarını kapsar.
https://cdn-ac kogret m. stanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Bahar/turk_d l _2/1/ ndex.html 26/294
01.03.2021 Türk D l II
Anlama dayalı anlatım bozukluğuna sebep olan bazı durumlar aşağıdak g b sıralanab l r:
“O çok çek mserd r, kolay kolay nsan ç ne çıkamaz.” cümledek “çekimser” kel mes yer ne “çekingen”
sözcüğü kullanılmalıdır. Cümlen n doğrusu “O çok çek ngend r, kolay kolay nsan ç ne çıkamaz.” şekl nde
olmalıdır.
“Ben ablamla karşılaştıran babam, ben hep azımsamıştır.” cümledek “azımsamak” sözcüğü yer ne
“küçümsemek” sözcüğü kullanılmalıydı. Cümlen n doğrusu “Ben ablamla karşılaştıran babam, ben hep
küçümsem şt r.” şekl nde olmalıdır.
“Maalesef müşter ler, k ürün arasındak ayrıntıyı fark edem yor.” cümledek “ayrıntı” sözcüğü yer ne “ayrım”
sözcüğü kullanılmalıydı. Cümlen n doğrusu “Maalesef müşter ler, k ürün arasındak ayrımı fark edem yor.”
şekl nde olmalıdır.
“O çok uzun zamandır a les yle b rl kte yaşıyor.” cümledek “birlikte” sözcüğü çıkarıldığında cümlede b r
anlam daralması olmamaktadır. “Ailesiyle” sözcüğünün sonundak “ile” ek zaten b rl ktel k anlamını
karşılamaktadır. Cümlen n doğrusu “O çok uzun zamandır a les yle yaşıyor.” şekl nde olmalıdır.
“Müdür, çok sert görünmes ne rağmen hem y kalpl hem de merhametl d r.” cümledek “iyi kalpli” ve
“merhametli” sözcükler anlam bakımından aynıdır. İk s nden b r n n kullanılması yeterl d r. Cümle “Müdür,
çok sert görünmes ne rağmen merhametl d r.” şekl nde düzelt leb l r.
“Uzun zamandır görüşem yoruz belk de yarın çıkar gel r m muhtemelen.” cümledek “muhtemelen” ve
“belki” kel meler ht mal b ld rmekted r. İk s nden b r n kullanmak yeterl d r. Cümle “Uzun zamandır
görüşem yoruz belk de yarın çıkar gel r m.” şekl nde düzelt leb l r.
Bu tür anlatım bozukluğu, daha çok anlamca b rb r ne zıt sözcükler n b r arada kullanılmasıyla meydana
gel r. Bu durumda cümlen n anlamında b r çel şk oluşur. Bu tür anlatım bozuklukları, k sözcükten b r s n n
cümleden çıkarılması le g der leb l r:
“Bu ş büyük b r ht malle, mutlaka o yapmıştır.” cümledek “mutlaka” fades em n olma durumlarında
kullanılır; “ihtimal” sözcüğü le aynı fadede kullanımı hatalıdır.
“Zannetm yorum ama kes nl kle gelm şt r.” cümledek “zannetmeme” sözcüğü bel rs zl k fade etmekted r;
“kesinlikle” sözcüğü le b rl kte aynı fadede kullanımı hatalıdır.
“Yarına bu ş tamamen b tt sayılır.” cümledek “tamamen” sözcüğü kes nl k fade ederken “sayılır” sözcüğü
ht mal anlamı çermekted r. B rb rler le çel şen bu k sözcükten b r s cümleden çıkarılırsa cümledek
anlatım bozukluğu g der lm ş olur.
“Zor durumdak kardeş ne yardım edeb lmek ç n el nden gelen ardına koymadı.” cümledek “elinden geleni
ardına koymamak” dey m olumsuz b r durumu fade etmek ç n kullanılır. Olumlu durumlarda se “elinden
geleni yapmak” dey m kullanılmaktadır. Cümle “Zor durumdak kardeş ne yardım edeb lmek ç n el nden
gelen yaptı.” şekl nde düzelt lmel d r.
“Ben m tal h m ancak balık ağaca çıkınca döner.” cümlede, dey m n b r sözcüğünün değ şt r lmes ne dayalı
anlatım bozukluğu vardır. Olması mkânsız b r durumu fade etmek ç n kullanılan dey m n doğrusu “balık
kavağa çıkınca” şekl nded r. Cümle “Ben m tal h m ancak balık kavağa çıkınca döner.” şekl nde
düzelt lmel d r.
“Annes , kızının evl l ğ konusunda o kadar hassastı k kılı seksen yarıyordu.” cümlede b r annen n aşırı t t z
davranması abartılı b r şek lde vurgulanmak stenmekted r. Fakat “kılı kırk yarmak” şekl ndek dey m n asl
yapısı bozulmakta bu da b r anlatım bozukluğuna sebep olmaktadır. Cümle “Annes , kızının evl l ğ
konusunda o kadar hassastı k kılı kırk yarıyordu.” şekl nde düzelt lmel d r.
“Yen açılan müessesen n tanıtılması amacıyla b r yıldır ücrets z araba yıkıyorlar.” cümles ndek “ücretsiz”
sözcüğü “araba” kel mes n n b r sıfatı değ l, “yıkamak” f l n n zarfıdır. Cümle “Yen açılan müessesen n
tanıtılması amacıyla b r yıldır arabaları ücrets z yıkıyorlar.” şekl nde düzelt leb l r.
“Keloğlan, b r güzel dev dövdü ve tüm köyü kurtardı.” cümlede anlatılmak stenen Keloğlan’ın güzel olan b r
dev değ l, dev b r güzel dövdüğüdür. Cümledek anlatım bozukluğu “Keloğlan, dev b r güzel dövdü ve tüm
köyü kurtardı.” şekl nde düzelt leb l r.
“Çok kafası karıştığı ç n sınavlarına hazırlanamıyordu.” cümles ndek “çok” kel mes “kafa” kel mes n n sıfatı
değ l “karışmak” f l n n zarfıdır. “Çok” kel mes “karıştığı” kel mes n n önüne alınırsa cümledek anlam
bel rs zl ğ g der lm ş olur: “Kafası çok karıştığı ç n sınavlarına hazırlanamıyordu.”
“Bu laç, yanlış kullanıldığında öldüreb l r hatta kansere yol açab l r”. cümlede b r sıralama hatası vardır.
İlacın daha az tehl kel olan yan etk s nden daha çok tehl kel olan yan etk s ne doğru b r sıralama
yapılmalıydı. Cümle “Bu laç yanlış kullanıldığında kansere yol açab l r hatta öldüreb l r.” şekl nde
düzelt leb l r.
“Kırmızı Başlıklı Kızı bekleyen kurt yatağa yattı, yorganı boğazına kadar çekt , yüzü görünmes n d ye perdeler
sıkıca kapattı.” cümlede, olaylar gerçekleşme sırasına göre d z lmed ğ ç n b r anlatım bozukluğu meydana
gelmekted r. Kurt’un, perdeler kapattıktan sonra yatağa yatması gerek rd . Cümledek bu mantık hatası
“Kırmızı Başlıklı Kızı bekleyen kurt, yüzü görünmes n d ye perdeler sıkıca kapattı, yatağa yattı, yorganı
boğazına kadar çekt .” şekl nde düzelt leb l r.
“Bu kaza başınıza geld ğ nde olay yer nde m yd n z?” Bu sorunun b r kazazedeye yönelt lm ş olması mantığa
aykırıdır. Kazanın kurbanı olan şahıs orada olmasaydı zaten başına bu kaza gelmem ş olurdu.
“O kadar zor durumdaydı k bırak y yecek b r lokma ekmeğ çecek b r tas çorbası b le yoktu.” B r lokma
ekmeğ bulamayan b r n n b r tas çorbasının olması zaten beklenemez. Cümlede mantıksal b r sıralama
hatası bulunmaktadır. Cümle “O kadar zor durumdaydı k bırak çecek b r tas çorbayı y yecek b r lokma
ekmeğ b le yoktu.” şekl nde düzelt leb l r.
Yapıya dayalı anlatım bozuklukları cümlen n özne, yüklem, nesne ve tümleç g b öğeler nden b r n n
eks kl ğ ne dayalı bozuklukları, özne-yüklem uyumsuzluğunu, ek-f l eks kl ğ n , çatı uyumsuzluğunu,
tamlama hatalarını, noktalama şaretler n n eks k veya yanlış kullanımını, yel k ek n n eks k veya gereks z
kullanımını kapsar.
Yapısal anlatım bozukluklarına neden olan bazı durumlar aşağıdak g b tasn f ed leb l r:
“B z onlara h ç g tmed k ama b ze geld ler.” Burada “ama” bağlacı le bağlanmış b r cümle vardır. İlk cümlen n
öznes “biz” sözcüğüdür. İk nc cümlen n öznes olan “onlar” sözcüğü söylenmed ğ ç n cümlede b r anlam
bel rs zl ğ meydana gelmekted r. Cümle “B z onlara h ç g tmed k ama onlar b ze geld ler.” şekl nde
düzelt leb l r.
“Bu yazıda b rçok hata var, düzelt lecek g b değ l!” Sıralı b r cümle olan örnektek k nc yüklem n öznes olan
“hiçbiri” sözcüğü eks kt r. Cümle “Bu yazıda b rçok hata var, h çb r düzelt lecek g b değ l!” şekl nde
düzelt leb l r.
“Herkes başkasını suçluyor, kend s nde kabahat aramıyordu.” Y ne sıralı b r cümle olan örnektek k nc
yüklem n öznes “hiç kimse” eks kt r. Cümle “Herkes başkasını suçluyor, h ç k mse kend s nde kabahat
aramıyordu.” şekl nde düzelt leb l r.
“Onun son eser ndek anlaşılamayan sözcükler düzelt lerek yen den basıldı.” B leş k b r cümle olan örnektek
temel cümlen n öznes “eser” sözcüğüdür. Söylenmem ş olması cümlede b r anlam bel rs zl ğ ne sebep
olmaktadır. Cümle “Onun son eser ndek anlaşılamayan sözcükler düzelt lerek eser yen den basıldı.” şekl nde
düzelt leb l r.
“Uzun zamandır a les yle lg lenm yor, hmal ed yordu.” cümlede “Kimi ihmal ediyordu?” sorusunun cevabı
olan “ailesini” kel mes eks kt r. Cümledek anlatım bozukluğu cümleye nesnen n eklenmes yle “Uzun
zamandır a les yle lg lenm yor, a les n hmal ed yordu.” şekl nde düzelt leb l r.
“Konuşmalarında dak kl kten dem vurmasına rağmen hayatına uyguladığı söylenemezd .” cümlede “Neyi
hayatına uyguladığı söylenemezdi?” sorusunun cevabı olan “dakikliği” sözcüğü eks kt r. Cümle
“Konuşmalarında dak kl kten dem vurmasına rağmen dak kl ğ hayatına uyguladığı söylenemezd .” şekl nde
düzelt leb l r.
“Ondan nefret ed yorum ama görmeden de duramıyorum.” Örnekte “ama” bağlacıyla bağlanmış cümle
bulunmaktadır. İk nc cümlen n yüklem ne sorulacak “Kimi görmeden duramıyorum?” sorusunun cevabı olan
“onu” sözcüğü eks kt r. Örnektek anlatım bozukluğu cümleye nesnen n eklenmes yle “Ondan nefret
ed yorum ama onu görmeden de duramıyorum.” şekl nde düzelt leb l r.
“Göreve yen gelmes ne rağmen dernek başkanını sev yoruz ve güven yoruz.” cümles nde “Kime
güveniyoruz?” sorusunun cevabı olan “dernek başkanına” eks kt r. Cümledek tümleç eks kl ğ nden
kaynaklanan anlatım bozukluğu “Göreve yen gelmes ne rağmen dernek başkanını sev yoruz ve dernek
başkanına güven yoruz.” şekl nde dolaylı tümleç yer ne konularak düzelt leb l r.
“O, b rl kte yaşadığı kaynanasını çok sever ara sıra hed ye b le alırdı.” cümles nde “Kime hediye alırdı?”
sorusunun cevabı olan “kaynanasına” sözcüğü eks kt r. Cümledek anlatım bozukluğu dolaylı tümlec n
eklenmes yle g der leb l r: “O, b rl kte yaşadığı kaynanasını çok sever kaynanasına ara sıra hed ye b le alırdı.”
“Ödev n büyük b r t t zl kle hazırlıyor çok önem ver yordu.” cümlede “Neye önem veriyordu?” sorunsun
cevabı olan “ödevine” sözcüğü eks kt r. Cümledek anlatım bozukluğu dolaylı tümlec n eklenmes yle
g der leb l r: “Ödev n büyük b r t t zl kle hazırlıyor, ödev ne çok önem ver yordu.”
“Devlet da reler ne g rerken ve çıkarken d kkat ed lmes gereken bazı kurallar vardır.” Cümlede, “çıkarken”
zarf- f l n tümlec olan “devlet dairelerinden” sözcükler eks kt r. Cümledek anlatım bozukluğu dolaylı
tümlec n eklenmes yle g der leb l r: “Devlet da reler ne g rerken ve devlet da reler nden çıkarken d kkat
ed lmes gereken bazı kurallar vardır.”
“Anneme sen, babama ben haber verey m.” sıralı b r cümle olan örnektek k özne, tek yükleme bağlanmıştır.
İlk cümlen n öznes olan “sen” sözcüğü b r nc şahsa göre çek mlenm ş “haber vereyim” yüklem ne değ l k nc
şahsa göre çek mlenm ş “haber ver” yüklem ne bağlanmalıydı. Cümledek yüklem eks kl ğ ne bağlı olan
anlatım bozukluğu “Anneme sen haber ver, babama ben haber verey m.” şekl nde düzelt leb l r.
“Ortaokuldan ber tar h ders n h ç, matemat ğ se çok sever m.” cümles nde her k öznen n de olumlu
“severim” yüklem ne bağlanması, cümlen n anlamında b r bel rs zl k oluşmasına sebep olmaktadır.
Cümledek anlatım bozukluğu, cümleye olumsuz b r “sevmem” yüklem n n eklenmes yle düzelt leb l r:
“Ortaokuldan ber tar h ders n h ç sevmem, matemat ğ se çok sever m.”
“Ev şler n annem, alışver ş se ben yaparım.” cümles nde lk öznen n yüklem olan “yapar” sözcüğü eks kt r.
Cümledek anlatım bozukluğu “Ev şler n annem yapar, alışver ş se ben yaparım.” şekl nde düzelt leb l r.
“Onun bana yaptıklarını b r Allah b r de ben b l r m!” İk özne bulunduran örnek cümlede b r nc öznen n
yüklem eks kt r. Cümledek anlatım bozukluğu, cümleye üçüncü şahsa göre çek mlenm ş b r yüklem
eklenmes le g der leb l r: “Onun bana yaptıklarını b r Allah b l r b r de ben b l r m!”
1. şahıs le b rl kte b r özne daha varsa yüklem 1. çoğul şahıs (b z) ek yle çek mlen r: “Ben ve Al b rl kte
gel yoruz.”
2. şahıs le b rl kte b r özne daha varsa yüklem 2. çoğul şahıs (s z) ek yle çek mlen r: “Sen ve kardeş n b rl kte
geleb l rs n z.”
3. şahıs le b rl kte b r özne daha varsa yüklem 3. çoğul şahıs (onlar) ek yle çek mlen r: “O ve arkadaşları
yemeğe katılmayacaklar.”
Cümlen n öznes topluluk b ld ren b r kel meyse yüklem tek l olur: “Part , yen başkan konusunda karar
verem yor”.
Öznes , çokluk ek almış topluluk fade eden b r kel me olan cümlen n yüklem çokluk ek le çek mleneb l r:
“Takımlar bu havada oynamayı göze alamıyorlar.”
Çoğul durumundak özne nsan dışı b r varlıksa yüklem tek l olur: “Yanlış park eden arabalar pol s tarafından
çek ld .”
Özne, belg s z zam r veya sıfatsa yüklem tek l olmalıdır: “ B rçokları ben m g b düşünüyor.”
Saygı fade etmek maksadıyla tek l b r öznen n yüklem çoğul olab l r: “Ahmet Bey, bu mevzuda ne
düşünüyorlar?”
https://cdn-ac kogret m. stanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Bahar/turk_d l _2/1/ ndex.html 32/294
01.03.2021 Türk D l II
“Bekled ğ n ben değ l de başkası mıydı?” cümledek ek-f l eks kl ğ nden kaynaklanan anlatım bozukluğu
“Bekled ğ n ben değ ld m de başkası mıydı?” şekl nde düzelt leb l r.
“Onlar çok zeng n ama mutlu değ llerd .” cümledek ek f l eks kl ğ “zengin idi” veya “zengindi” şekl nde
düzelt lerek cümledek anlatım bozukluğu get r leb l r: “Onlar çok zeng nd ama mutlu değ llerd .”
“Huyları b rb r n tutmazdı, k zlerden b r çalışkan d ğer değ ld .” cümledek ek-f l eks kl ğ “çalışkan idi”
veya “çalışkandı” şekl nde düzelt lerek cümle anlam bakımından daha düzgün hale get r leb l r: “Huyları
b rb r n tutmazdı, k zlerden b r çalışkandı d ğer değ ld .”
“Buluştuktan sonra İstanbul’a doğru hareket ed ld .” cümles ndek yüklem ed lgen, eylems se etken
yapıdadır. Cümledek eylems “buluşulduktan” şekl nde ed lgen hale get r lerek anlatım bozukluğu
düzelt leb l r: “Buluşulduktan sonra İstanbul’a doğru hareket ed ld .”
“Yanına kadar g d lm şse de göremed .” cümlede eylems ed lgen, yüklem se etken durumdadır. Cümledek
eylems “gitmişse” şekl nde etken hale get r lerek bu uyumsuzluk g der leb l r: “Yanına kadar g tm şse de
göremed .”
“Oraya ulaşınca evdek lere haber ver lecek.” cümledek uyumsuzluk, eylems n n “ulaşılınca” şekl nde ed lgen
hale get r lmes le g der leb l r: “Oraya ulaşılınca evdek lere haber ver lecek.”
“Gel ş ne sev nd k g tt ğ ne üzüldük.” cümles nde f l ms ler b rb r nden farklı ekler alarak anlatımın akışını
bozmaktadır. Cümlen n anlatımındak bu bozukluk f l ms ler n “geldiğine-gittiğine” yahut “gelişine-gidişine”
şekl nde düzelt leb l r.
“Öğretmen m n b ze bakışı ve gülmes çok sam m d .” cümledek anlatım bozukluğu f l ms ler n “bakışı-
gülüşü” yahut “bakması-gülmesi” şekl nde b rb r ne uyumlu hale get r lerek g der leb l r.
“Dünkü toplantıda bu konuyla lg l çok fazla görüşler b zlere de let ld .” cümles nde çoğul ek gereks z
kullanılarak b r anlatım bozukluğuna sebep olmaktadır, “-ler” ek cümleden çıkarılarak yanlışlık düzelt leb l r.
“2015’lerde b z buralarda top koşturuyorduk.” cümles ne “-ler” ek n n get r lmes uygun olmamıştır, sank
cümleden çok fazla 2015 varmış g b b r anlam çıkmaktadır. Cümleden çoğul ek n n atılması le cümle
sorunsuz hale gel r. “2015’te b z buralarda top koşturuyorduk.”
“Özel ve devlet okullarındak eğ t m anlayışı b rb r nden tamamen ayrılmaktadır.” cümledek “ve” bağlacı le
atfed lm ş tamlamadak hata “özel okullar ve devlet okulları” şekl nde düzelt leb l r.
“Kahramanımız, karlı dağlar ve çöller aşarak n hayet sevd ğ ne kavuştu.” cümlede “ve” bağlacı le bağlanmış
b r sıfat tamlaması vardır. “Cümlede “karlı” sıfatının hem “dağ” hem de “çöl” sözcükler ç n “tamlayan”
olarak kullanılması anlatım bozukluğuna neden olmaktadır.
“Onlara kötü davranıp sana saygı duymalarını bekleyemezs n.” cümlede, tamlayanı unutulmuş b r s m
tamlamasının yol açtığı b r anlatım bozukluğu vardır. Cümle “Onlara kötü davranıp onların sana saygı
duymalarını bekleyemezs n.” şekl nde düzelt l rse anlatım bozukluğu g der lm ş olur.
“Kız, babasına hüzünle baktı.” Cümlede, b r kızın, babasına hüzünlü b r şek lde bakması fade ed lmek
stenmekted r ve v rgül kullanılmaması durumunda cümlede b r anlam bel rs zl ğ oluşmaktadır.
“Uzun, açıklamalarıyla gündem rahatlattı.” Cümlede soyadı Uzun olan b r yetk l n n yaptığı açıklamalar
kasted lmekted r. İlk hal yle cümle oldukça farklı b r manaya gelmekted r.
“Karda yürümes n çok sever m.” Cümlede iyelik eki gereks z kullanılmaktadır. Cümledek anlatım bozukluğu
“Karda yürümey çok sever m.” sekl nde düzelt leb l r.
https://cdn-ac kogret m. stanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Bahar/turk_d l _2/1/ ndex.html 34/294
01.03.2021 Türk D l II
“Usta, ‘Bana oradan b r s n çağırın!’ d ye seslend .” Cümledek “birisini” sözcüğündek yel k ek gereks z
kullanılmaktadır. İyel k ek kaldırılarak “birini” şekl nde kullanmak cümledek anlatım bozukluğunu
g derecekt r: “Usta, ‘Bana oradan b r n çağırın!’ d ye seslend .”
Mastar ek -ma/-me’n n yel k ek almış hal -ması/-mesi bazen dey mleşerek kalıplaşır. Bu durumda anlatım
bozukluğu olarak kabul ed lmemes gerek r:
“Bekç , oturmasını kalkmasını b lmeyen b r olduğundan mahallede çok da sev lmezd .” Cümledek
“oturmasını” ve “kalkmasını” kel meler ndek iyelik ekin n gereks z kullanıldığı söylenemez. Çünkü bu
kel meler “oturmasını kalkmasını bilmek” şekl nde kalıplaşmış b r dey md r.
“B z bu oyunu bozmasını da b l r z!” Örnektek kullanım da “oyunu bozmasını bilmek” şekl nde kalıplaşmış
olduğundan anlatım bozukluğu olarak adlandırılmamalıdır.
Uygulamalar
Gazete yazılarından b rkaç tane anlatım bozukluğu tesp t ederek nasıl düzelt leb leceğ hakkında
yorum yapınız.
Bu konuyu çalıştıktan sonra sık yaptığınız b r anlatım bozukluğunun farkına vardınız mı?
Bu konuyu çalıştıktan sonra tanıdığınız b r n n sık yaptığı b r anlatım bozukluğunun farkına vardınız
mı?
S zce günlük hayatta çok sık karşılaşılan bu anlatım bozukluklarını g dermek ç n ne yapılmalıdır?
Uygulama Soruları
Aşağıdak cümlelerde hang tür anlatım bozukluğu olduğunu tesp t ed n z ve cümleler düzelt n z:
Bölüm Özeti
Bu bölümde;
Ünite Soruları
Aşağıdak seçenekler n hang s nde dey m, anlatım bozukluğuna neden olmayacak şek lde doğru
kullanılmıştır?
4. Aşağıdak seçenekler n hang s nde dolaylı tümleç eks kl ğ nden kaynaklanan b r anlatım
bozukluğu vardır?
6. “Bundan böyle artık tek başınasın!” cümles ndek anlatım bozukluğu aşağıdak şlemlerden
hang s gerçekleşt r l rse düzel r?
9. “Anlatım sırasında yapılan mantık hataları anlatım bozukluğuna neden olur.” Aşağıdak
seçenekler n hang s nde bunun b r örneğ bulunmaktadır?
10. “Dey mler ve atasözler kalıplaşmış fadelerd r. Sözcükler n yerler değ şt r lemez, yerler ne
başka sözcükler kullanılamaz.” Aşağıdak seçenekler n hang s nde bu kurala uyulmamasından
kaynaklanan b r anlatım bozukluğu vardır?
CEVAP ANAHTARI
1. d 2. d 3. e 4. a 5. e 6. c 7. d 8. a 9. e 10. a
Örnek: Gözlerinden ışık şaçan, neşeli bir genç kız vardı kapıda.
8. HAFTA TÜR 101 TÜRK DİLİ 1 10
PARAGRAFTA YAPI
🙢
🙢 Karşılaştırmalardan yararlanılabilir.
Örnek: Bir paragrafın giriş cümlesini yazmak, denize bir taş
atmak gibidir.
🙢HAFTA
8. Amaç okuru güldürerek eğlendirmek veDİLİ
TÜR 101 TÜRK düşündürmektir.
1 30
Anahtar Kavramlar
🙢
🙢 Tanımlama
🙢 Karşılaştırma
🙢 Örneklendirme
🙢 Tanık Gösterme
🙢 Benzetme
🙢 İstatistikleri Kullanma
🙢 Açıklayıcı, betimleyici, öyküleyici, tartışmacı anlatım
9.HAFTA TÜR 101 TÜRK DİLİ 1 31
DÜŞÜNCEYİ
GELİŞTİRM E
🙢
YOLLARI
🙢 Bir paragrafta belli bir konuyu ele alıp anlatarak
onun somut ve anlaşılır olmasını sağlamak amacıyla
bazı tekniklerden yararlanır. Bu tekniklere
düşünceyi geliştirme yolları denir.
🙢 Örneklendirme
🙢 Tanık Gösterme
🙢 Benzetme
🙢 İstatistikleri Kullanma
9.HAFTA TÜR 101 TÜRK DİLİ 1 33
DÜŞÜNCEYİ
GELİŞTİRM E
TANIMLAMA 🙢
🙢YOLLARI
Tanımlama, bir varlık, nesne ya da kavramın ayırıcı
özelliklerini belirterek ne olduğunu, ne anlama geldiğini
belirtmektir.
🙢 Bir yazıda bilimsel (nesnel) bir tanıma yer verilmesi de
hem konunun daha iyi anlaşılmasına hem de inandırıcılık
kazanmasına yardımcı olur.
🙢 Paragrafta ele alınan konunun özelliğine göre tanımlar,
öznel ya da nesnel biçimde olabilir.
🙢 Tanımlama; açıklama, düşünce ve tartışma paragrafları
başta olmak üzere tüm paragraf çeşitlerinde kullanılabilir.
9.HAFTA TÜR 101 TÜRK DİLİ 1 34
DÜŞÜNCEYİ
GELİŞTİRM E
🙢 Üzerinde yazı yazılan konunun 🙢bazı anahtar kavramları
YOLLARI
tanımlarla belirginleştirilir.
Örnek:
Örnek:
Konuşma ile yazma farklıdır. Konuşma geçicidir, yazma
kalıcı. Konuşma anlıktır, yazma sonsuz. Yazıya geçirilen her
şey olduğu gibi korunur. Konuşma ise saman alevi
gibi söylendiği anda yitip gider.
Örnek:
Yalnızca onda birini görebildiğimiz buzdağına oldukça yaklaştık.
Ancak görsel ihtişam işin sadece bir yanı. Buzdağları büyük
gürlemelerden yumuşak iç çekişlere ve mutlak sessizliğe kadar
olağanüstü ses olayları yaratan bir orkestrayı andırıyor. Buz
parçaları bir buzdağını iteklemeye başladığında ya da buzdağı
hareket edip de kendi yüzeyini parçaladığında binlerce avizenin
paramparça oluşunu çağrıştırıyor.
9.HAFTA TÜR 101 TÜRK DİLİ 1 46
DÜŞÜNCEYİ
GELİŞTİRM E
🙢 (SAYISAL
İSTATİSTİKLERİ KULLANMA
YOLLARI
VERİLERDEN YARARLANMA )
🙢 Bir konu hakkında bilgi verirken o konu ile ilgili
yapılan araştırmalardan çıkarılan sayısal verilerin
aktarılmasıdır.
🙢 Daha çok bilimsel yazılarda kullanılır.
🙢 Konuyla ilgili sayısal verilerin kullanılması
inandırıcılığının artmasını sağlar.
10.1. Anlam
En gen ş tanımıyla anlam, d lde b rer gösterge n tel ğ yle yer alan, nsanın dünya b lg s ne dayalı b r takım
bel rley c ler bulunan sözcükler n bell b r bağlam ve bell b r konu ç nde lett kler kavram olarak
tanımlanmaktadır (Aksan, 2009: 48.). Sözcüğün anlamı onun d l ç ndek kullanımıdır. B r başka dey şle
anlam, sözcükler n ç nde bulunduğu bağlama ve onun üret ld ğ art alana bağlı olarak oluşmaktadır.
Türkçede y ve fena, kötü, b rb r ne karşıt kavramları yansıtan zıtanlamlı üç sözcüktür. Ama b z d ldek
öğeler esnek kullanab ld ğ m z ç n öyle değ ş k şlevlerle görevlend r yoruz k , k m zaman bu zıtanlamlı
sözcükler aynı anlamı yansıtab l yor:
1. Adamı y dövmüşler,
Bu üç örnekte altı ç z l olarak ver len sözcükler n cümleye kattıkların anlamın benzer olduğunu
görmektey z.
Anlam, ek, sözcük, cümle g b d l öğeler n n z h nde uyandırdığı zlen m ve tasarım (Heng rmen, 1999: 26.),
b r sözden, b r davranış veya olgudan anlaşılan şey, bunların hatırlattığı düşünce veya nesne, manadır.
Sözcüğün söz ç ndek d ğer öğelerle bağlantılı olarak z h nde yarattığı kavramlardan her b r d r (Korkmaz,
1992: 8.). Berke Vardar (1998: 2), Açıklamalı D lb l m Ter mler Sözlüğünde, “anlamı d l ç bağıntıların yanı
sıra bağlam bel rler” demekted r. Anlam, b r sözcüğün ç nde bulunduğu met ndek d ğer öğelerle g rd ğ
etk leş me göre şek llend ğ nden, sözcükler n ç nde bulundukları bağlam kadar anlamları vardır.
Aşağıdak örnekler n sözcüğün bağlam ç nde kullanımına örnekt r.
Altı ç z l sözcükler b rb r nden farklı anlamlarda kullanılsa da heps n sözlükte “göz” maddes ç nde
bulab l r z.
B r sözcüğün anlamı, kullanıldığı kültüre, o sözcüğü kullanan b reyler n b l şsel özgeçm şler ne, en
öneml s de ç nde bulunduğu bağlama göre değ ş kl k göstereb l r. D l oluşturan sözcükler farklı
kuruluşlar ç nde bulunab ld kler g b , değ ş k etkenlerle değ ş k anlamlar kazanab lmekted r (Aksan,
1994: 119). B r sözcüğü ya da cümley bağlamdan ayrı değerlend rmek mümkün değ ld r. Örneğ n, “On
dak ka sonra orada olacağım.” cümles n okuyan b rey bu cümledek tüm sözcükler n anlamını b lmes ne
rağmen, bu mesajı anlamlandıramaz. Çünkü “on dak ka sonra” let y yazanın yazdığı andan sonrak on
dak ka mıdır yoksa alıcının okuduğu andan t baren on dak ka mıdır? Orası se bel rs zd r. Y ne aynı şek lde
“Ona bunu soracağım.” cümles bağlamdan kopuk düşünüldüğünde alıcı ç n b r şey fade etmez. Bu
cümle konu hakkında b lg s olan b r ne danışmak anlamında kullanılab leceğ g b , tehd t anlamı da
taşımaktadır. Konuşma esnasında bu anlamı çıkarmak bağlamı b lmekle mümkün olurken, yazılı
anlatımda se cümlem n sonuna konulacak ünlem şaret bu cümlen n tehd t anlamı çerd ğ n
gösterecekt r.
Benzer şek lde sözcükler n duygu değer vardır. Aksan’dan alınan aşağıdak örnekler bu duygu değer n
güzel b r b ç mde ortaya koymaktadır:
1.cümle yer ne k nc cümle söylenecek olsa uyandırdıkları duygular b rb r nden farklı olacak, hatta 2.
cümle gülünç b r olay g b algılanab lecekt r.
B r Sözcük söylend ğ nde z hn m zde canlanan lk anlama temel anlam den lmekted r. Temel anlam
sözcüğün doğrudan gösterd ğ değere eş olan anlamdır. D ğer b r dey şle sözcük algılandığında b reyler n
büyük çoğunluğu tarafından akla lk gelen ve dış dünya le doğrudan bağlantı kurulab len anlamdır.
Örneğ n “kırmızı” sözcüğü dış dünyada kan reng n , “sandalye” sözcüğü kolları - arkalığı olan ve
nsanların rahatlıkla oturab leceğ b r mob lya türünü bet mler. Bu bet mled ğ anlamlar sözcüğün temel
anlamını oluşturur. L teratürde asıl anlam, düz anlam, gerçek anlam g b adlandırmalar da bu kavram ç n
kullanılmaktadır.
1. Çocuk el n nc tt .
1 numaralı örnektek el sözcüğü nsan organlarından b r n n adı; 2 numaralı örnektek cam nce b r
nesnen n adı ve 3 numaralı örnektek kedi se evc l b r hayvanın adıdır. Her üç örnektek tal k olarak
yazılan sözcükler n gerçek anlamında yan nsan z hn nde canlanan lk anlamında kullanılmıştır.
10.1.2.Yan Anlam
https://cdn-ac kogret m. stanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/turk_d l _1/10/ ndex.html#konu-5 180/281
15.02.2021 Türk D l I
B r sözcüğün temel anlamından kopmadan kazandığı k nc anlamıdır. Sözcüğün temel anlamı le yan
anlamı arasında b ç msel veya şlevsel b r benzerl k lg s bulunmaktadır. Dünya üzer ndek bütün d llerde
sözcükler n b rden fazla anlama sah p olab l rler. Bu duruma l teratürde çokanlamlılık da denmekted r
(Aksan, 1997: 58.). D ldek sözcükler temel anlamlarının yanında, temel anlamlarıyla lg l olan, lâk n temel
anlamlarının dışında yen anlamlar kazanmışlarsa buna yan anlam den lmekted r.
Yan anlamın oluşması, “ nsanoğlunun kavramları k m zaman daha etk l , daha somut, daha kolay
b ç mde d le get reb lmek ç n, aralarında b ç m, şlev, amaç l şk s ve yakınlığı bulunan başka kavramlara
dayanarak açıklamak stemes nden kaynaklanır; zaman zaman benzetmel , nüktel anlatım eğ l m n de
çer r.” (Aksan, 1997: 58.)
Örneğ n kol sözlükte “İnsanın omuzundan parmak uçlarına kadar olan organı” anlamında kullanılırken bu
sözcüğün “B r şey n ayrıldığı kısımlardan her b r , şube, dal: ‘Fen kolu.’ ‘Edeb yat kolu’” anlamı se yan
anlama şaret eder. Burada somut olan b r anlama yen somut anlamlar eklenerek yan anlam oluşmuştur.
B r sözcüğün lg veya benzetme yoluyla gerçek ve yan anlamı dışında kullanılmasına ver len addır. Mecaz
anlam kazanan sözcük genell kle soyut b r anlama taşır. Mecaz anlam sözcükler n asıl ve yan anlamları
dışında, l şk ve benzerl k yoluyla başka b r kavramı bel rtmek üzere kazandıkları anlamdır. Örneğ n
bülbül sözcüğünün ''ses çok güzel olan k mse'', çatlamak f l n n ''çeş tl ruhsal durumları aşırı b ç mde
duymak'', aç'ın ''gözü doymaz'', ölmek f l n n ''gücünü y t rmek', kırmak f l n n ''gücend rmek'' anlamları
mecaz anlamlardır. L teratürde değ şmece ve uzak anlam olarak da adlandırılmaktadır.
10.2. Anlambilimi
B r d l üzer ne yapılan b l msel çalışmalar farklı düzeylerde gerçekleş r. Örneğ n sesbilimi (phonology)
d ldek sesler ve o sesler n b r sözcük oluşumundak sürec n , biçimbilim (morphology) sözcük yapımında
türetme ve ekleşme sürec n , söz dizimi (syntax) sözcükler n cümle çer s ndek d z l m n , anlambilimi
(semant cs) se farklı düzeylerde anlam oluşumlarını nceler. B r d lde anlamla lg l her şey,
anlamb l m n n alanına g rer. P erre Gu raud’e göre anlamb l m, gösteren le göster len arasındak l şk ler ,
göster lendek değ ş m ve oynamaları, d lsel yapıların anlamsal yönden ortaya koyduğu çeş tl olguları
nceler (Gu raud, 1999:7).
Anlamb l m “B r d l anlam yönünden ele alan, sözcük ve dey mler n anlamlarını, anlam değ şmeler n
nceleyen d lb l m dalıdır. Gel şme ve değ şmeler n değ l sözcük, kavram, anlam ve kapsam konularıyla
eşanlamlılık, eşadlılık, çokanlamlılık g b konuların ele alındığı anlamb l m dalı eşzamanlı anlamb l m ;
anlam olayları d ye n telend r len anlam değ şmeler n n ve söz sanatı sayılab len dey m aktarması, ad
aktarması g b konuların ele alındığı dalı se artzamanlı anlamb l m d r.
Yukarıda da bel rtt ğ m z g b eşzamanlı anlamb l m b r d lde sözcükler n temel anlam, yan anlam, mecaz
anlam, eşanlamlılık, eşadlılık, çokanlamlılık g b konuların ele alındığı anlamb l m dalıdır. Ş md bu
kavramları üzer nde duralım.
10.3.1. Eşseslilik
Yazılışları ve söylen şler aynı olan bazı sözcükler n anlam bakımından farklı olması durumuna eşsesl l k
adı ver l r. Ör. dolu (boş olmayan), dolu (yağan buz tanes ); dikmek ( d k olarak durdurmak), dikmek
( ğneyle tutturmak). Eşsesl l ğ n d ldek bazı ses değ şmeler sonucu ortaya çıkan örnekler de vardır: el
(organ) <elig, el (ülke) <il, el (yabancı). Türkçe’de alıntı kel melerle de eş sesl l k meydana geleb l r. Ör. çay
(<Ç nce), çay (ırmak); bar (oyun), bar ( <İng.), bar (<Yun. “hava basıncı b r m ”).
Yüz: Surat
Yaz: Mevs m
10.3.2. Çokanlamlılık
D llerde b r sözcüğün tek b r kavramı bel rtmes yle lg l örnekler oldukça azdır. Genell kle bazı somut
s mlerle ter mler tek anlamlılığa örnek göster leb l r. Örneğ n böbrek, çıban, de er, fındık; özne,
noktalama, kafiye, mısra, buzul, dikit,
Çok anlamlılık b r sözcüğün, asıl anlamı yanında bu anlamıyla lg l başka kavramları da anlatır duruma
gelmes d r. Örneğ n. oyun sözcüğü “ skamb l, tombala, saklambaç” g b farklı n tel kler olan şeyler
karşıladığı g b “halk dansları, ten s, futbol” vb. spor karşılaşmaları ç n de kullanılır. Ayrıca d l m zde “h le,
düzen” anlamına da gel r.
Çok anlamlılıkta gösterge temel anlamını y t rmeden yanına yen anlamlar da eklemekted r. (TDK Türkçe
Sözlük’te dil sözcüğü çokanlamlıdır:
1.Ağız boşluğunda, tatmaya, yutkunmaya, sesler boğumlamaya yarayan etl , uzun, hareketl organ, tat
alma organı;
3.Ayakkabı bağlarının ayağı rahatsız etmemes n sağlayan ve bağ altına rastlayan saya parçası;
4.Makaraların ve bast kaların ç ne yerleşt r lm ş olan, üzer nden geç r len halatı sten len yöne çev rmeye
yarayan, çevres oluklu, küçük döner tekerlek;
6.Anahtar.
10.3.3. Eşanlamlılık
İk veya daha çok sözcüğün aynı anlama gelmes , ayrı sözcükler n aynı anlamı bel rtmes ne eşanlamlılık
den r. Örneğ n darılmak, küsmek, incinmek, gücenmek, kırılmak eşanlamlılık gösteren sözcükler olarak
kabul ed l r. Ancak günümüzde d lc ler n çoğu b rden fazla sözcüğün aynı anlama gelemeyeceğ n ,
eşanlamlı g b görünen sözcükler arasında yakın anlamlılığın söz konusu olab leceğ n ler sürer.
Eşanlamlılık b r d l n kend sözcükler arasında olab leceğ g b o d l n sözcükler yle alıntı sözcükler
arasında da olab l r. Çeş tl alıntı sözcükler n bulunduğu Türkçede eşanlamlılığın bu türüne çok rastlanır.
İk sözcüğün anlam bakımından b rb r ne karşıt olması, b rb r ne aykırı k anlam bel rtmes ne karşıt
anlamlılık d yoruz Türkçede karşıt anlamlılık, anlam l şk ler farklı olan çeş tl sözcükler arasında görülür.
Ör. ölü / diri, sağlıklı / hasta, sıcak / soğuk, zengin / fakir, gitmek / gelmek, inmek / çıkmak, dar / geniş,
büyük / küçük. L teratürde zıtanlamlılık ve tersanlamlılık olarak da adlandırılmaktadır.
Artzamanlı anlamb l m anlam olayları d ye n telend r len anlam değ şmeler n n ve söz sanatı sayılab len
dey m aktarması, ad aktarması g b konuların ele alındığı anlamb l m dalıdır. Bu bölümde dey m ve ad
aktarmaları le anlam y leşmes , anlam kötüleşmes , genelleşme, anlam daralması, anlam gen şlemes
g b anlam olaylarını nceleyeceğ z.
Dünya üzer ndek her d lde, aktarmaların en yaygın olan türüdür (Aksan, 1997: 62.). Dey m Aktarması da
beş başlık altında ncelenmekted r:
İnsandak organların veya vücut bölümler n n adlarının doğadak nesnelere aktarılarak yen anlamlar
kazanması olayına ver len addır (Aksan, 1997: 64.). İnsandan doğaya dey m aktarmaları k m
araştırmacılar tarafından ölü dey m aktarması olarak adlandırılmaktadır. Bunun neden ; organ adları,
vücudun bölümler g b göstergeler n adları çeş tl l şk ler ve çağrışımsal benzerl klerden yararlanılarak
doğadak nesneler daha y anlama, anlatma ve tecrübe etmede kullanılmaktadır.
Örneğ n Türkçedek baş sözcüğü dağ başı, köprü başı, çıban başı g b yan anlamlarda da kullanılır. Burada
nsan vücudundak baş doğadak nesneler ç nde kullanılarak anlamını gen şletm şt r.
Doğada bulunan nesne adlarının ve sıfatların nsan ç n kullanılmasına ver len addır (Aksan, 1997: 65.).
Her d l ç n geçerl olan b r dey m aktarması türü de doğadak nesneler n adlarının nsanlar ç n kullanılan
sıfatlar olarak karşımıza çıkmasıdır. Eşek (her f), öküz (g b ) adam, keç (g b ) natçı, aslan (g b ) cesur,
odun (g b ) kaba adam örnekler ver leb l r.
“K raz dudaklı” örneğ nde doğada bulunan b r meyve olan kiraz nsanın b r organını tasv r etmek ç n
kullanılmıştır.
Tıpkı doğadak nesne adlarının nsanlara aktarılması g b doğadak varlıklar arasında da yapılan
aktarmalara ver len addır. Doğadak varlıklar arasında da k m benzerl klerle l şk lend r lerek yapılan
dey m aktarmaları d lde varlığını göster r. Bazı b tk lere benzerl kler nden dolayı ver len keçiboynuzu,
kuşburnu, turnagagası g b adlar ve k m hayvanlara karatavuk, kırlangıçbalığı denmes bu türün
örnekler d r (Aksan, 1997: 66.). B tk lere veya hayvanlara bu adların ver lmes adı ver len nesneye olan
benzerl kler nden kaynaklanmaktadır.
Somutlaştırma
Soyut kavramların çeş tl durum, davranış ve duyguların somut göstergelerle d le get r lmes ne ver len
addır (Aksan, 1997: 66-67.). Mesela ezmek eylem n n Türkçe sözlükte temel anlamı “Üstüne basarak veya
b r şey arasında sıkıştırarak yassılaştırmak, b ç m n değ şt rmek” şekl nde geçmekted r. “Çocuğu okulda
çok ez yorlar” cümles nde se ezmek anlamı “yenmek, s nd rmek, sıkıntı vermek” anlamlarında
kullanılmaktadır. Burada kavram somutlaştırılarak anlatılmaktadır.
“Farklı duyu alanlarına a t kavramların b r araya get r lerek canlı b r anlatım sağlamasına” ver len addır
(Aksan, 1997: 68.). Dokunma duyusuyla lg l olan sıcak sıfatının duyma duyusuyla lg l olan ses, görme
duyusuyla lg l olan bakış kel meler yle b rl kte kullanılması bu konuya örnek olarak göster leb l r.
10.4.2. Ad Aktarması
D van edeb yatında kullanılan mecaz-ı mürsel sanatına denk gelen anlatımı kolaylaştıran ve ona güç
katan aktarmalara ver len addır (Aksan, 1997: 69.). Bu söz sanatında anlatılmak stenen kavram
kullanılmadan o kavramın fade ed lmes amaçlanmaktadır. Mesela ham leler ç n yüklü, ağır ayak ya da
iki canlı kavramlarının kullanılması ad aktarmasına örnek olarak ver leb l r.
Ad aktarması 1. Bütün Yerine Parçanın Anılması ve 1. Parça Yerine Bütünün Anılması şekl nde k ana
başlıkta toplanmaktadır.
B r nc s nde bütün anlatmak üzere nesnen n parçası kullanılır. Telev zyon ç n ekranın kullanılması g b .
İk nc s nde se nesnen n bütününün onun parçası olarak kullanılır. Dün Galatarasay’ın maçını izledik
yer ne dün Galatasaray’ı izledik şekl n n kullanılması g b .
Genel b r anlamdan dar b r anlama geçme olayına ver len addır. Yan “b r göstergen n önceden anlattığı
nesne ya da dev n m n ancak b r bölümünü, b r türünü anlatır duruma” gelmes ne ver len addır (Aksan,
1997: 90). B r başka dey şle “b r kel men n daha önce anlattığı şey n ancak b r bölümünü, b r türünü
anlatır duruma gelmes , genel anlamdan özel anlama geçmes d r. Örneğ n Esk Türkçede “çocuk, evlat”
anlamına gelen oğlan sözcüğünün Türk ye Türkçes ’nde yalnızca “erkek çocuk” ç n kullanılır olması;
önceler şe al , kayısı, zerdal ve armut g b meyveler n ortak adı olan erik sözcüğünün bugün ortak d lde
yalnızca b r meyven n adı hâl ne gelmes ; gen ş anlamda bütün meyveler fade eden yemiş sözcüğünün
halk ağzında “ nc r” anlamına gelmes g b .
B r varlığın b r türünü veya b r bölümünü anlatan, kullanım alanları dar olan nesneler gösteren
sözcükler n zamanla o varlığın bütününü, bütün türler n anlatır duruma gelmes d r. Örneğ n Türkçe dal
sözcüğünün zamanla d lde alıntı kel me olarak kullanılan branş’ın (Fr. branche) anlamını fade etmes ;
yıldız sözcüğünün yabancı d ller n etk s yle (İng. star) “herkesçe sev len, beğen len, mesleğ nde çok parlak
s nema sanatçısı” anlamında da kullanılması.
Daha önce bahsett ğ m z Dey m Aktarmaları anlam gen şlemes ne yol açan en öneml etkenlerdend r.
“Al yazılım alanında b r ş rkette çalışmış.” örneğ ndek “alan” sözcüğü “düz, açık ve gen ş yer” anlamına
gel rken günümüzde “b r çalışma çevres ” anlamında da kullanılmaktadır:
10.4.5. Genelleşme
B rçok d lde görülen bu olay b r özel adın genelleşmes sonucunda b r tür adına ya da b r sıfata dönüşmes
had ses d r (Aksan, 1997: 91.). Muc t- cat, kaynak-ürün, veya b r marka adının o türün genel ne yayılması
olarak da adlandırılab l r.
Örneğ n d zel sözcüğü muc t Alman D esel’den gelmekted r. Bugün kağıt mend l ç n kullandığımız selpak
sözcüğü de b r markanın adından genelleşerek o türün adı olmuştur. Aşağıdak tabloda genelleşme türler
örnekler yle açıklanmıştır:[10]
D zel Fayans
Özel s mler Bölgeler n adı Kurgusal Kahramanların adları, b r sıfata Marka adı
nesneler n adı nesneler n adı dönüşerek nsanların davranış ve tutumlarını nesneler n adı
olmuştur olmuştur yansıtır olmuştur
B r kel men n esk anlamına göre daha y b r anlam fade eder duruma gelmes d r. Örneğ n. Bugün b rçok
d lde ordudak en yüksek kademey gösteren mareşal sözcüğünün Esk Yüksek Almancada “at bakıcısı,
nalbant” anlamına gelmes ; Esk Türkçede “fena, kötü” anlamında geçen yabız sözcüğünün yavuz b ç m n
aldıktan sonra “yaman, y ğ t” anlamında kullanılması.
Anlam y leşmes olayının tam ters b r durumdur. B r kel men n anlamının zaman ç nde bayağı b r
anlama kayması. Ör. Esk Türkçede “ufak, küçük; çocuk” anlamına gelen uşak sözcüğünün bugün “em r
kulu”; Farsçada “canlı varlık” demek olan canavar’ın (cân-âver) “yırtıcı hayvan”; Arapçada “meslektaş”
anlamındak harîf sözcüğünün herif şekl n aldıktan sonra kaba d lde “erkek” anlamında kullanılmasını
örnek olarak vereb l r z.
Anlam kayması “b r kel men n daha önce anlattığı kavramdan ayrı yen b r kavramı fade eder duruma
gelmes d r”. Örneğ n Esk Türkçede “kırmak, kesmek” anlamındak üzmek f l n n bugün “üzüntü vermek”;
Esk Türkçede “kolay; değers z, hak r” anlamlarına gelen ucuz sözcüğünün bugün Türk ye Türkçes nde
“benzerler ne göre daha az para le alınan” anlamını kazanmış olması örnek olarak ver leb l r.
Bölüm Özeti
https://cdn-ac kogret m. stanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/turk_d l _1/10/ ndex.html#konu-5 186/281
15.02.2021 Türk D l I
1.Anlam, d lde b rer gösterge n tel ğ yle yer alan, nsanın dünya b lg s ne dayalı b r takım bel rley c ler
bulunan sözcükler n bell b r bağlam ve bell b r konu ç nde lett kler kavram olarak tanımlanmaktadır.