Professional Documents
Culture Documents
Tiyatro Araştırmaları Dergisi (Sayı 5)
Tiyatro Araştırmaları Dergisi (Sayı 5)
MOLIERE
Dünya Görüşü:
" ... insan su! sağduyu ile, seçkin insanlar arasmda düşe kalka
bir görüş sahibi olur; bu görüş de hiç şüphesiz ulema efendilerin
küflü bilgilerinden daha isabetlidir" L
işte XIV. Louis evresinin sayıf yanlarını içten gözlemliyerek, onun
sarayındaki salon kültüründe, bu salon insanlarının yaşam biçimlerin-
de, hatta yalanlarında, yeni türemiş olan "toplum"u yakından ince-
Komedyamn Konusu:
Raison (akıl) çağının poetique'i, temel kuralolarak Aristoteles'in
kurallarına dayanılmasını ister; "üç birlik" kuralı, dram yapısının
temelidir, der. Bu kurallar üzerine oturmayan oyunlar da başarılı
sayılmazdı. Moliere, bu üç birlikten sadece "olay birliği" ne tutundu ve
bu uğurda, ikinci derecedeki olayları bıraktı, tumturaklı süsleri attı,
belirtmek istediği değerleri yoğunlaştırdı, ayrıntıları hep asılolaya
yöneltti: kulak kabartmalar, kılık değiştirmeler, yanlışlıklar, oyunların-
dan kalkıverdi böylece. Onun güldürüsü, başkişinin karakter özel-
liğinden geliyordu. Olay, onda karakter özelliğini belirtmek için bir
araç, başka bir deyişle: karakteri belirginleyen bir yöntem oldu. Moli-
ere, bu yöntemin Dorante'ye şöyle savundurur:
Oyunları:
Bd. I, S. 136.
8 H. Heiss: "Molieres Entwicklung (in: Festschrift für Ph. Aug. Becker, 1922).
• Van Tieghem: "Die Geburt des Dramas aus dem Geİst des Theaters. Zur Um-
wertung des MoIİere-Bildes" (in: Maske und Kothum, 19. ll, 1956 S. 269 ff.
ıo Türkçeye uygulayan: Ahmet Vefik Paşa "Savyuk" adı altında, İstanbul, Kana-
at Kütüphanesi 1933 (Moliere-Ahmet Vefik Paça Külliyatı: II. Türkçeye çeviren: Behiç
Enver Koryak, M.E.B. Dünya adebiyatından Tercümeler, Fransız Klasikleri: 15, Ankara
1944.
1I1OLIE:RE 9
28 Türkçeye uygulayan: Ahmet Vefik Paşa "Don Civani" adı altında. Haşiye ve
Notlar ilave eden Mustafa Nihat Özön. İstanbul, Kanaat Kütüphanesi, 1933, Moliere-
Ahmet Vefik Paşa Külliyatı: VIII. Türkçeye çeviren: Erol Güney-Melih Cevdet Anday,
sadece "Don Juan" adı altında, M.E.B. Dünya Edebiyatından Tercümeler, Fransız Klasik-
leri: 26, Ankara 1943..
29 Türkçeye uygulayan: Ahmet Vefik Paşa. Haşiye ve Notlar ilavesi: Mustafa
Nihat Özön. İstanbul Kanaat Kütüphanesi 1933, Moliere-Ahmet Vefik Paşa Külliyatı:
X. Türkçeye çeviren: Ali Süha Delilbaşı, M.E.B. Dünya Edebiyatından Tercümeler,
Fransız Klasikleri: 1, İstanbul 1941. (2. bası1ış 1958).
'o Türkçeye uygulayan: Ahmet Vefik Paşa, "Tabibi Aşk" adı altında. Haşiye ve
Notlar ilave eden: Mustafa Nihat Özön. İstanbul Kanaat Kütüphanesi, 1933, Moliere-
Ahmet Vefik Paşa Külliyatı: IX.Türkçeye çeviren: Oktay Rifat, "Sevda Hekimi" adı
altında, M.E.B. Dünya Edebiyatından Tercümeler, Fransız Klasikleri: 27, Ankara 1943.
MELAHAT ÖZGÜ
31 Türkçeye uygulayan: Ahmet Vefik Paşa, "Zoraki Tabip" adı altında. Haşiye ve
Notlar ilave eden: Mustafa Nihat Özön, İstanbul, Kanaat Kütüphanesi, 1933, Moliere-
Ahmet Vefik Paşa Külliyatı: XI. (2. baskı Remzi Kitabevi, 1940, Edebiyat Kütüphanesi:4).
Türkçeye çeviren: Sabiha Omay, "Zoraki Hekim" adı altında. M.E.B. Dünya Edebi-
yatından Tercümeler, Fransız Klasikleri: 28 Ankara 1943 (2. basılış, İstanbul 1958).
32 Türkçeye çeviren: Ali Teoman, M.E.B. Dünya Edebiyatından Tercümeler, Fran-
sız Klasikleri: 30, Ankara 1943.
3' Türkçeye uygulayan: Ahmet Vefik Paşa. "Azarya" adı altında. Hasiye ve notlar
ilave eden: Mustafa Nihat Özön. İstanbul Kanaat Kütüphanesi 1933, Moliere-Ahmet
Vefik Paşa Kül1iyatl: XIII. Türkçeye çeviren: 1. İsmail Hami Denişmend. istanbul,
Suhulet Kitabevi 1938, Dünya Klasiklerinden Tercüme Serisi: 4. (2. basılış M.E.B.
Dünya Edebiyatından Tercümeler, Fransız Klasikleri: 32, Ankara 1943. 2. Çeviren ve
Önsöz yazan: Yaşar Nabi Nayır. M.E.B. "Okul Kasikleri Serisi: 1, İstanbul 1945 (2.
basılış 1946) /3. basılış, Varlık yayınları, sayı: 1595, Tiyatro Serisi: ,6, İstanbul 1971.
34 Türkçeye' çeviren: Ali Süha Delilbaşı, Ankara, Hapishane Matbaası 1937. (2.
basılış; M.E.B. Dünya Edebiyatından Tercümeler, Fransız Klasikleri: 35, Ankara 1943.
35 Türkçeye uygulayan: 1. Ali Bey, "Ayyar Hamza" adı altında, 1871.. Tertip eden:
Mustafa Nihat Özön.İstanbul, Remzi Kitabevi 1940, Edebiyat Kütüphanesi: 2.- 2. uygu-
layan: Ahmet Vefik Paşa, "Dekbazltk" adı altında 1880, Haşiye ve notlar ilave ederek
çıkaran: Mustafa Nihat Özön, İstanbul Kanaat Kütüphanesi, 1933, Moliere-Ahmet Ve-
fik Paşa Kül1iyatı: XIV.
Türkçeye çeviren: Orhan Veli Kanık, "Scapin'in Dolapları" adı altında, M.E.B.
Dünya Edebiyatından Tercümeler, Fransız Klasikleri: 37, Ankara 1944.
3. Türkçeye çeviren: Halit Fahri Ozansoy, M.E.B. Dünya Edebiyatından Tercü-
meler, Fransız Klasikleri: 38, Ankara 1943.
37 Türkçeye uygulayan: Ahmet Vefik Paşa "Okumuş Kadınlar" adı altında 1880.
Haşiye ve Notlar ilave ederek çıkaran: Mustafa Nihat Özön, İstanbul, Kanaat Kütüphane-
si 1933, Moliere-Ahmet Vefik Paşa Külliyatı: XV. - Türkçeye çeviren: Ali Süha Delil-
başı, M.E.B. Dünya Edebiyatından Tercümeler, Fransız Klasikleri: 39, Ankara 1944.
,. Türkçeye çeviren: İsmail Hami Danişmend, İstanbul, Semih Lütfi Kitabevi,
1940, Dünya Klasiklerinden Tercüme Serisi: NO.5. (2. basılış: M.E.B. Dünya Edebiyatın-
tan Tercümeler, Fransız Klasikleri: 40, Ankara 1943.- 3. çeviri: Lütfi Ay tarafından yapıl-
dı ve Devlet Tiyatrosu, Moliere'in 300. ölüm yıldönümünde bu çeviriyi oynadı, 1973.
15
Kişiler:
Moliere'in kişileri, gerçi kendilerini, zamanlarının yaratıkları
olduklarını tanıtıl'lar ama, gene de, zamanları içinde, zamanlarını
aşan, ve her yerde görülenevrensel kişilerdir onlar. Doğuşla-
rında, yetişiş tarzlarında, sınıflarında, ekonomik durumlarında
ve zeka derecelerinde belli sınır içindedirler ama, kararlarında kendi
özgürlüklerine dayandıklarından sınırları aşarlar; Kendilerini yetiş-
tirmiş olan gelenekler, ancak iç-varlıklarının ölçüsünü verir, yoksa
kendilerini korumaz. Her biri toplumun bir halkasına asılmışlardır;
bu sırada da ürküten, sızlandıran bir uçurum üzerinde bulurlar ken-
dilerini. Hayal güçlerinden başka da tutunacak hiç bir yerleri yoktur.
Bunu da, bütün araçlarla, direnerek, çoğu kez de iyi görüşlerle sa-
vunurlar. Savunurken, en acıklı anlarında, çılgınlık içinde gülünç
davranışlarda bulunurlar; ama, gülünçlükleri, kendi kişiliklerini 01-
gunlaştırmakta yapıcıdır: Yalnız kurbanlık koyun gibi çılgın olarak
kalsalar, acınacak duruma düşerler, ya da abtal görünürlerdi;
o zaman da seyirci, acılarını paylaşamazdı. Hepsi yaşamdan gözlem-
lenmiş öze 1 çizgili kişilerdir. Plasik, hakiki ve insancıldırlar; sonra
da öyle bir çevreye oturtulmuşlardır ki, ayrı ayrı renkli ve şiirsel bir
görünüşleri vardır. Ayrı ayrı belirtileri ve sahneleriyle episodumsu
katkılariyle, etraflarını çeviren insanların çoğu, bütün ayrıntılarını
veren bir ışık altında gösterilmişlerdir. Metinlerin düzyazı ile yazılmış
olması, gerçekçi çizgileri açıkça belirttiğinden, oyunda da hiç bir us-
luplaştırmaya yanaşılmamaktadır.
Moliere'in sahneye çıkardığı bu kişiler, gerçi bitkin bir durumda
gösteriliyorlar ama, sevimsiz değillerdir. Yalnız ne var ki, sevimli-
likleri içinde kusurludurlar. Kusurları da, kendi içlerinde, kendilerin'-
den gelmektedir.
i . Onlar, gösteriş yapmak zorunda bulunan yalın yaratıkların
tutumlarını seviyorlar.
2. Kendilerine öylesine tapıyorlar ki, her raslantı, her yanlış
anlama, her haksızlık, her acı, dev gibi büyüyor gözlerinde.
16 1I'lELA.HAT ÖZGÜ
Resim 4: "L'Avare" ("Cimri") Ed. Paris 1682 P. Brissart'ın Gravürü: Moliere Har-
pagon rolünde, Valere'in yanında Öğretmen Jaques'a yönerge verirken (III,I).
MOLİERE ve TÜRK KO MEDYASı
Jean Baptiste Poquelin Moliere Türk tiyatrosu için özel bir önem
taşır. Batı tiyatro anlayışının ülkemizde iyice yerleşip benimsenmesi n-
de ve Türk komedya yazarlığının yeni bir doğrultuda gelişmesinde
Moliere'in etkisi vardır.
Moliere komedyası, geleneksel Türk güldürülerinden farklı
özellikler taşımasına rağmen, kendini bizim seyirciinize kolaylıkla
kabul ettirmiştir. Aydın beğenisine ters düşmeden ortalama seyircinin
gönlünü kazanan ender yazarlardandır Moliere. Tiyatro tarihi-
mizde batı oyun. yazarları a~asında en çok onun adı geçer. Oyun-
ları Türkçeye çevrilen yabancı yazarların başında gelir. Dilimize
en iyi uyarlanan oyunlar Moliere'inkiler olmuştur ~ Darülbedayi
sanatçılarından çoğu ustalıklarını Moliere komedyalarındaki rolleri
ile göstermişler, bu roller ile ün kazanmışlardır. Devlet Konserva-
tuvarı Tatbikat Sahnesi'nin ilk temsilinde bir Moliere çevirisi sahne-
lenmiştirI. Devlet Tiyatrosu son yılların en başarl! uygulamalarından
birini gene bir Moliere oyunu ile yaptı2•
Ülkemizde Moliere oyunları ödenekli tiyatroların repertuvarında
baş köşeyi almakla kalmamıştır. Amatör tiyatro toplulukları, okul
temsil kolları da sık sık bu oyunlara yer vermişlerdir. Yabancı bir
ülkede klasik batı sanatını temsil etmek üzere şeçilip oynandığı halde,
yabancılığın ve klasikliğin sınırlarını aşarak ortalama seyirciye mal
olabilmiş oyun yazarlarındandır Moliere.
Klasik bir batı yazarının ülkemizde kendini kabul ettirmesi,
hatta popüler olması, üzerinde durulması gereken bir sonuçtur.
Başka batı ülkeleri için olağan, hatta doğalolan bu durumun
bizim için özel bir anlamı vardır. Çünkü ülkemizde batı tiyatrosunun
4 J .D. Hubert: Molif:re, and the Comedy of intellect, University of California Press,
Berkeley and Los Angeles, 1962
30 SEVDA ŞENER
•
ANLATİM NITELİKLERI 39
Eyvah Helas!
Aman,
vaveyla
. Paracıklarım mon pauvre argent
sıcak paracıklarım mon pauvre argent
Ah dostum mon cher ami
Ciğerim.
sevgili.habibim,
canımın yongası,
ömrümün hasılı,
beni senden ayırdılar, on m'a prive de toi;
Ah gözümün nuru,
elimden sen gittin, et puisque tu m'es enleve
Artık canımın tesellisi ma consolatioıı
hayatımın lezzeti mon support
gönlümün sefası ma joi
rahatım
huzurum
hepsi gitti. (j'ai perdu)
Benim her işim artık bitti. tout est fini pour moi
Dünyada bir alakam kalmadı. je n'ai plus que faire au monde
Sensiz yaşamak bana haram! sans toi il m'est impossible de vivre.
Ah! bana olanlar oldu. C'en est fait
Takatım
Sabır ve tahammülüm kalmadı je n'en puis plus
Canım burnuma geldi,.
ölüyorum; je me meurs
İşte öldüm je suis mort
yerlere geçtim,
siyah toprakaltına
gömüldüm. je .suis enterre
Ah acaba benim hayaEmi
O' canım paralarımı getirip de en me rendant mon cher argent
ya kimin aldığını haber verip de ou en m'apprenant qui l'a pris,
beni yeniden canlandıracak qui veuille me ressuciter
bir hayır sahibi yok mu? (n'y-a-t-il personne)
Ha, He!
efendim, bana mı?
ANLATıM NİTELİKLERİ 41
Benim mala herkes ortak olacak qu'ils ont part au vol que l'on fait.
Tez Allons vite
ases des archers
böcek kavas des prevots
zabit des commissaires
des juges
iğneli fıçı des genes
des potences
cellat! des bourreaux! '
J
ANLATıM NİTELİKLERİ 43
tavuk de la volaille
taze yumurta du veau
hafif koyun söğüşü des bouillons
pişmiş elma des oeufs frais
pişmiş erik des petits pruneaux
sığır eti du vin fort trempe
yahni de vin pur
tandır püryanı de gros boeuf
kuvvetli paça de gros proc
donmuş et suları de bon fromage de Hollande
du gruau
du riz
\
des marrons
des oublies
Bu örneklerin sayısı on altı çeviride binin üzerinde kabarık
bir toplama erişecek kadar çoktur. İki ayrı toplumun dilleri arasın-
daki doğrudan doğruya dilbilimsel nedenlerle ortaya çıkan değişiklik-
lere bir de Ahmet Vefik Paşa'nın çeviri işlemi süresince uyguladığı
kişisel bir tavır takınmayı. da ekleyebiliriz. Bu tutum kendi tiyatro
anlayişı, Türk oyun geleneğinin etkisi, seyircinin davranışı düşüncesi
gibi etkenlerle çeviride dilbilim sorunlarının da ilerisinde bir davranış-
la sahneye çıkabilir bir oyunun yaradılışı çabasını kapsar. Burada
kişisel tutum derken Tabib-i Aşk'da Moliere'in kuyumcu ve halı
taciri olan Monsieur Josse ile Monsieur Guillaume'un İvaz Ağaya
komşu yapıldığını; Meraki'de Tamiz Liynetl'nin ezberinde tutamayıp
unuttuğu yerleri tekrar baştan almak suretiyle başka bir oyun düzeni
getirdiğini belirtmek istiyoruz. Türk temaşa geleneğinin etkilediği
tiyatro anlayışı derken de Zor NikCihı'nda olduğu gibi kapıyı çalarken
"yahu" diye seslenmeyi, kapı tokmağı sesini "Tak, tak tak"; diye
ağızdan taklit etmeyi orta oyunu nitelikleri olarak düşünüyoruz.
Kendi tiyatro anlayışı derken de Tabib-i Aşk'da Sganarel1e'in komşusu
Madame Aminte'i İvaz ağanın komşusu bay Hüsrev yaparak erkek
kılığına sokmasını; Lucrece'i, Fillerin'i, Champagne'ı oyundan çıkar-
masını ve oyundan çıkardığı kişilerin repliklerini ilgili sahnelerde
başkasına vermesini; hekim Rüknetl efendiyi kekeme yapmasını;
Le Depit Amoureux'yü beş perdeden üç perdeye indirerek İnfial-i
Aşk oyunu haline getirişini söylemek istiyoruz.
Artık Moliere için söylenecek yeni birşey kalmamıştır hissini
veren ve birçok yazarın, eleştiricinin kitaplıklar dolusu çok yanlı ince-
ANLATıM NİTELİKLERİ 45
Metin AND
3 Jacob M. Landau, Studies in The Arap Tlıeatre and Cinema, Philade1phia 1958,
s. 57.
• Landau, a.g.e., s. 58.
5 a.e., s. 59.
6 a.e., s. 62.
52 ]ılETİN AND
LG bkz. Ruzname-i Ceride-i Havadis, 29 ramazan 1282, sayı 344; bu temsil üzerİne
yarısı Türkçe yarısı Ermenice bir el ilanı da vardır; ayrıca bkz. La Turquie, 1 mart 1866.
J7 Bu topluluk üzerine geniş bilgi için bkz. Metin And, "Günü Agop Tiyatro-
sundan Önce Türkçe Temsiller veren Bir Topluluk: Vaspuragan Topluluğu (1862-1864)"
Forum, 1 şubat 1966.
18 Bunlar için bkz. Metin' And, Tanzimat ve İstibdat Döneminde Türk Tiyatrosu,
Ankara 1972, "Oynanmış Oyunlar Dizini".
19 Gerek bu gerek, Pinti Hami! üzerine bu siyasal nedenler için bkz. And, a.g.e.,
s. 245.
,53
l
56 METIN AND
İii:re ile ilgili önemli bir olay Türk Tiyatrosu topluluğunun Moliere'in
300. doğum yıldönümünü kutlaması için bir anma gününde Meraki'nin
oynanması oldu34•
Cumhuriyet döneminde Moliere önemle ele alındı, aşağı yukarı
bütün eserleri Türkçeye çevrilerek yayınlandı35• Bu çeviriler içinde çok
başarılı olanlar vardır. Örneğin Yaşar Nabi Nayır'ın Cimri, gene Cim-
ri' nin Sabahattin Eyüboğlu eliyle çevirisi, Bedrettin Tuncel'in Kadın-
lar Mektebi, Lütfi Ay'ın Hastalık Hastası çevirileri gibi. Cumhuriyet
dönemindeki belli başlı Moliere temsillerine alfabetik sırayla bakalım36•
- Amphitryon: (Ali Teornan çevirisi). İzmir Şehir Tiyatrosu'nda
1950'de oynandı.
- Ayyar Hamza: Naşit 1929'da, İstanbul Şehir Tiyatrosu 1942'-
de, Nejat Uygur 1967 ve 1972'de oynadı.
- Azarya: Muhsin Ertuğrul'un Ferah Tiyatrosu'nda 1925'te,
[stanbul Şehir Tiyatrosu'nda 1928'de oynandı. .
- Cimri: (İ.R. Danişmend, sonra Yaşar Nabi Nayır, sonra Sa-
bahattin Eyüboğlu çevirileriyle) İstanbul Şehir Tiyatrosu 1943'te,
i944'te, 1965 ve 1966'da, Devlet Tiyatrosu 1948'de.
- Don Juan: (İ.Galip Arcan, sonra A.Vefik Paşa, sonra Melih
Cevdet Anday çevirileri). Raşit Rıza topluluğu i92Tde, İstanbul
. Şehir Tiyatrosu 1950'de, Devlet Tiyatrosu 1950'de Jean Mercure
düzeniyle.
- George Dandin: Cemal Vuruşkan Tiyatrosu Ankara'sa 1969'da
oynadı.
- Gülünç Kibarlar: (İ. Galip Arcan çevirisi) İstanbul Şehir Ti-
yatrosu 1935-36 sürerninde, Devlet Konservatuvarı Tatbikat Sahnesi
i940' da oynadı.
- Hastalık Hastası: (İ.R. Danişment, sonra Lütfi Ay çevirisi)
İ.zmir Şehir Tiyatrosu 1948'de, Devlet Tiyatrosu 1973'te (Roland Pietri
düzeniyle oynadı.
" Bu konuda bkz. İbrahim Necmi [DilmenI, "Mo1İt:reHaftası", Yarm, 19 ocak 1922,
sayı 14; EN., "300. Sene-i Devriye-i VeHideti Münasebetiyle Moliere ve Ahmet Vefik
Paşa", Yarm, 26 ocak 1330, sayı 15.
35 Moliere çevirilerinin 1928'e dek baskıları için bkz. Türkan Poyraz- Nurnisa
Tuğrul, Tiyatro Bibliyografyası (1859-1928), Ankara 1967; 1928-1959), arası için bkz.
Sebahat Turan-Behire Abacıoğlu, Tiyatro Bibliyografyası (1928-1959(, Ankara 1971.
36 Bunlar için bkz. Metin And, 50 Yı/m Türk Tiyatrosu, İstanbul 1973. "Oynan-
mış Oyunlar Dizini".
58 METİN AND
li Eckermann: "Gespriiche mit Goethe in den letzten Jahren seines Lebens" Ge-
denkausgabe, Artemis Verlag, Zürich, Bd. 24, s. 173.
12 Goethe:. "Über Kunst und Altertum" 6. Bd. 2. Heft, 1828.
13 28 Mart 1827. Eckermann: "Gespriiche mit Goethe in den letzden Jahren seines
Lebens" Gedenkausgabe, Artemiz Verlag, Zürich, Bd. 24, s. 609.
16 MEL1HAT ÖZGÜ
14 1 Nisan 1927. Eekermann: "Gespriiehe mit Goethe in den Letzten Jahren seines
Lebens" Gedenkausgabe, Artemiz Verlag, Zürieh, Bd, 24 S. 617.
" 12 Mayıs 1925. Eekermann "Gespriiehe mit Goethe in den letzten Jahren seines
Lebens" Gedenkausgabe, Artemiz Verlag, Zürieh, Bd. 24 S. 158.
16 ~'Die Mitsehuldigen" ("Suç Ortakları") ve "Seherz, List und Raehe" ("Şarka,
Düzen ve Öç").
17 Gdethe: Propyliien, 3. Band. 2. Stüek, 1800.
ALMANYA VE AVUSTURYA'DA MOLIERE'İ YAŞATANLAR 77
lO Goethe: "Über Kunst und Altertum" 6. Bd. 2. Heft, 1828: "Histoire de la vie
et des ouvrages de Moliere".
19 26 Temmuz 1826. £Ckermann: "Gespriiche mit Goethe in den letzten Jahren sei-
nes Lebens" Gedenkausgabe, Artemiz Verlag, Zürich, Bd. 24, S. 179.
20 Goethe: "Über Kunst und Altertum" 6. Bd. Heft, 1828.
21 Goethe: "Über Kunst und Altertum" 6. Bd. 2. Heft, 1828.
22 1 Mayıs 1825. Eckermann: "Gespriiche mit Goethe in den letzten Jahren seines
Lebens" Gedenkausgabe, Artemis Verlag, Zürich, .Bd. 24, S. 581.
A o...
78 MELAHAT OZGU
sonra, Viyana'da çok canlı bir tiyatro yaşamı başladı. Görkemli bir
barok tiyatrosunun sahnesini, İmperatoriçe, Theresianische Collegium' a
(Theresia-Semineri'ne) çevirtir, yandaşlarını da burada, zaman zaman
Fransız komedyacılarla sevindirir. Hofburg'da (Saray Tiyatrosu),
Ritterstube (Şövalyeler Salonu) önünde kurulmuş olan küçük "thea-
tro"da ya da "Spanischer SalI" (İspanyol Salonu'nda) seçkin bir aile
çevresi, oda temsilleri için toplanır. Kutlama günlerinde, çocuklara
öğretilen oyunlar, buralarda gösterilir. Bu gösterilere saray şairi Ab-
bate Metastatio yardımcı olurdu. Bu aile tiyatroları yanında, gene
dar bir çevre önünde Bedientenkomödie (hizmetliler komedyaları)
diye adlandırılan İmperator ya da İmperatoriçe'nin buyruğu üzerine
saray subayları, subayeşleriyle temsiller verirler. Sonraları bu çevre
daha da genişler ve bu genç soyluların verdikleri temsilleri seyir için
dışarıdan seyirciler de çağrılmağa başlanır. Bu genç, amatör oyuncu-
lar görevlendirilerekgittikleri Fransa'dan Fransız kültürü getirmişler,
Paris'de ya da Fransa'nın öteki kentlerinde gördükleri oyunları yurt-
larında öykünmeğe başlamışlardı. Böylelikle de AvusturyaSarayı'n-
da bir çeşit Fransız Cavalier Komödien (Şövalye Komedyaları) diye
adlandırdıkları oyunlar gösterildi (1742). Bundan sonra da artık sı.,
rasiyle hep Fransız komedyaları oynandı. 1746-1752 yılları arasında,
sıra, Moliere'in "Le Bourgois gentilhomme" una ("Kibarlık Budalası")
geldi. Bu da "İspanyol Salonu"nda oynandı26).
Ama, geniş kitleye Moliere, Avusturya'da asıl halka verilen, halk
oyuncularının temsilleriyle yayıldı. Viyana'da, bir Halk Tiyatrosu olan
Kartnertortheater'de, doğmaca oyunların yanında Moliere'in taslak-
ları da ele alınır ve bütün kişileri commedia dell'arte'nin kişilerine uygu-
lanır. "Le Tartuffe" oyununun adı: "Pantalon Tartüf-oder der Schein-
heilige" ("Pantalon Tartüf Ya Da Sözde Aziz") olur. 1764 yılının
Ekim ayında da Moliere'in "Le Malade imaginaire" ("Hastalık Has-
tası") adlı son oyununda Argan, Hanswurst olur, oyun da: Hanswurst,
der Kranke in der Einbildung" ("Hanswurst, Hastalık Hastası") adını
alır. Geniş kitlenin seve seve seyrettiği Moliere taslaklarının bu doğ-
maca oyunları, Avusturya'nın kurallı tiyatrosunu da etkiledi.
Bu Halk Tiyatrosu'nda, Moliere, böyle doğmaca katkılarla
oynanırken, Saray'da ağır başlı bir tiyatro kurmak için çaba gösteri-
liyordu. Özellikle de bu yolda, 1753 yılında, Devlet Bakanı olan Wen-
,. Kunz: "Höfisches Theater in Wien zur Zeİt der Maria Theresia" Diss. Wien,
gedruckt in: Jahrbuch der Gesellschaft für Wiener Theaterforschung, Jhrg. 1953/54 Wien
1958, s. 3 ff.
80 MELAHAT ÖZGÜ
yıl çalışmıştı. Bundan sonra da artık burada fazla bir şey öğrenemiyece-
ğini anladı ve çağrıyı kabul etti. -Kainz, Possart'tan çok şey öğrendi;
en çok da ses eğitimi üzerinde: ton dalgalarının özel melodiler için
inip çıkışlarını ve söze, nasıl içtenlikle duygu katılabileceğini öğrendi;
böylelikle he'r sözcüğün müzikalitesi ve uyum güzelliği korunmuş olu-
yordu29). Konuşma tekniğinden olumlu olarak sonralara ne kaldiyse,
hepsini Possart'a borçlu idi Kainz. Ama, daha sonra o, daha da başka
yolda yürüdü ve üstün bir oyu~s::u oldu.
Münih Saray Tiyatrosu'nda Kainz, 1880 yılının güz aylarından bu
yana hep oynadı. Oyun dağarcığında klasikler arasında Moliere'in
"Les femmes savantes" ("Bilgiç Kadınlar") vardı. Bu komedyada o,
Clitander rolünü büyük başarı ile oynamış.
Kainz'e Berlin yolunu gene Possart açmıştı (1883). Burada o,
L' Arrouge'un olan Schummannstrasse' deki Friedrich Wilhelm-Stad-
tisches Theater'in societaire (asli) üyesi idi. Arkadaşları ile birlikte o,
bu tiyatroyu Deutsches Theater'e (Alman Tiyatrosu'na) çevirmek
istiyordu. Amaç, üslüp bakımından yeni bir tiyatro kurmaktan çok,
ortak bir "Alman Tiyatrosu" yaratmaktı. Bu da bütün diğer Alman
tiyatrolarına olduğu gibi, Viyana'daki Burgtheater'e de örnek olacaktı.
Ama, Kıral Ludwig, Possart'ın Münih'den ayrılmasına izin vermedi;
Kainz de Berlin'de koruyucusuz kaldı. Öteki asli üyelerle pek anlaşa-
madı Kainz. Bernay, Charlottenstrasse'de olan" Walhallatheater"i,
Berliner Theater (Berlin Tiyatrosu) adı altında Bir Volkstheater'e
(Halk Tiyatrosu'na) çevirmek ister, bunun için de Kainz'ı buraya ça-
ğırır. Ama, buradaki oyunlar Kainz'i doyurmaz. Berlin'e, Kuzey De-
nizi kıyısında bir liman kenti olan Ostend'den Belçikalı bir topluluk
gelince de, Kainz, kencFsine yapılan öneri üzerine hemen bu topluluğa
katılır. Belçikalılar arasında Kainz, oyuncu ve yönetici olarak çalışır.
Buradan, Oskar Blumenthal'in çağrısı üzerine Lessing- Theater'e
geçer. Buradanda konuk temsiller vermek üzere çeşitli ülkelere gider.
Amerika'da, New York'da çok başarılı olur. Dönüşte, yeniden Berlin'e
gelir ve Deutsches Theater'e girer. Burada Moliere'in "Le Misant-
hrope" (Adamcıl) adlı oyununda Alceste rolünü oynar. O, bu rol ile
de bir Hamlet-Komedyası yaratır. Alceste, yüksek ruhlu, çılgın bir
çocuk olur onun oyununda. Berlin Börsen-Courier gazetesi, ondan
şöyle söz eder: "Bu artık bir rol değildi; oyun değildi onun oynadığı.
Bu Alceste'de doğa yaşıyor, kaynıyordu. Kainz, yalnız rolün ethik ya-
nını, moral'in iki yüzlülüğüne karşı protesto etmiyor, heyecan veren
29 E. Kober: "Joseph Kainz" Wien 1948, S. 112 f.
ALMANYA VE AVUSTURYA'DA lIWLIERE'İ YAŞATANLAR 83
" A. Holzbock: "Frank Wedekind: Regisseur und Schauspieler" (in: Frank We-
dekind und das Theater' Berlin 1915, S. 70).
" S. Jacobsen: "Jahre der Bühne" ed. Karsch S. 72 f.
36 S. Jacobsen: "Jahre der Bühne" Bd. LV,Berlin 1915, S. 39, 40.
86 MELAHAT ÖZGÜ
J
ALMANYA VE AVUSTURYA'DA MOLIERE'İ YAŞATANLAR 87