Professional Documents
Culture Documents
8. HAFTA
FİNANSAL ANALİZ-II
Gelir tablosu ve finansal durum tablosu (bilanço) gibi finansal tablolardaki iki
hesap kalemi arasındaki basit matematiksel ilişkiye finansal oran denilmektedir.
Farklı büyüklüklerdeki işletmeleri sağlıklı bir biçimde karşılaştırabilmenin bir diğer
yolu finansal oranları kullanmaya bağlıdır. Hesaplanan finansal oran tek başına bir
anlam ifade etmez. Diğer bir deyişle, oran analizi yönteminde amaç iki kalem
arasındaki matematiksel ilişkinin ortaya konularak bunun ne anlama geldiğinin
yorumlanmasıdır. Oran analizi yöntemi işletmenin mevcut oranlarının geçmiş yıllar ile
işletmenin faaliyet gösterdiği endüstri kolundaki rakip işletmelerin oranları ile ve eğer
varsa standart oran değerleri ile karşılaştırılması ve bunun sonucundaki olumlu veya
olumsuz sapmaların nedenleri üzerinde detaylı olarak durulmasını içerir.
1. Likidite Oranları,
2. Borç Oranları (Mali Yapı / Kaldıraç Oranları),
3. Faaliyet Oranları (Devir Hızı Oranları / Etkinlik veya Verimlilik Oranları),
4. Karlılık Oranları,
5. Piyasa veya Borsa Performans Oranları
Oran analizi statik veya dinamik olarak yapılabilir. Statik analizde sadece tek
bir yıldaki oranlar hesaplanır ve bu oranlar arasındaki ilişkiler incelenir. Dinamik
analizde ise birden fazla yıl için oranlar hesaplanır ve karşılaştırma yapılır. Bir
firmanın finansal analizinin daha gerçekçi olması için hem statik hem de dinamik
analiz yapılması daha uygundur. Oran analizi yöntemine göre analiz yaparken dikkat
edilmesi gereken altı unsur aşağıdaki gibidir:
Likidite, bir varlığın düşük maliyet (az değer kaybı) ile ve hızlı şekilde nakde
dönüşebilme özelliğidir. Diğer bir deyişle, bir likit varlık “doğru piyasa değeri”
üzerinden kolaylıkla nakde dönüştürülebilme özelliğine sahiptir. Likidite oranları bir
işletmenin kısa vadeli borçlarını dönen varlıklarının tamamı veya bir kısmı ile
karşılayabilmesi yeteneğinin ölçülmesinde kullanılan oranlara verilen genel isimdir.
Likidite oranları olarak cari oran, likit oran (asit test oranı) ve nakit oran (hazır
değerler oranı) olmak üzere üç oran ele alınacaktır .
8.1.1. Cari Oran
Cari oran, dönen varlıkların kısa vadeli yükümlülüklere (kısa vadeli yabancı
kaynaklar veya borçlar) bölünmesi ile elde edilir. Cari oranın yüksek olması, bir
işletmenin vadesi en fazla bir yıl olan kısa vadeli borçlarını dönen varlıkları ile
ödeyebilme gücünün yüksek olması anlamına gelir. Ancak cari oranın çok yüksek
olması işletmede kullanılmayan atıl fonların bulunduğunu da gösterebilir. Böyle bir
durum işletme karlılığını olumsuz etkileyip işletme yönetiminin başarısızlığının
göstergesi olabilir.
Genel olarak cari oranın 2 olması yeterli kabul edilir. Gelişmekte olan ülkelerde
ise bu oranın 1,5 olması yeterli görülebilmektedir. Net çalışma sermayesi dönen
varlıklar ile kısa süreli borçlar arasındaki farkı gösterdiğine göre cari oranın 1 olması
net çalışma sermayesinin sıfır olduğunu, oranın 1’den küçük olması ise net çalışma
sermayesinin eksi değer (açığını veya gereksinimini) olduğunu ifade eder. Sadece
cari orana bakarak bir işletmenin kısa vadeli borçlarını ödeyebileceği sonucuna
varmak yanıltıcı olabilir. Bu oranın yanında likidite oranına ve nakit orana da
bakılması gerekmektedir. Tüm bunlara ek olarak, alacak devir hızı ve stok devir hızı
gibi faaliyet oranlarının da dikkate alınması gerekir. Cari oran şöyle bulunur:
Dönen Varlıklar
Cari Oran=
Kısa Vadeli Yükümlülükler
Borç oranları bir firmanın ne ölçüde yabancı kaynak ile finanse edildiğini,
yabancı kaynaklardan elde edilen bu finansmanın ne kadar yararlı olduğunu ve bu
yabancı kaynaklarla ilgili sabit finansal yükümlülükleri ödeme gücünün olup
olmadığını ölçmeye çalışan oranlara genel olarak verilen isimdir. Bu oranları özellikle
finans yöneticileri ve kredi verenler kullanırlar. Borç oranları ile bir firmanın kullandığı
finansal kaldıraç ve finansal risk ölçülmeye çalışılmaktadır. Finansal risk bir
işletmenin sabit finansal yükümlülüklerini yerine getirememe olasılığıdır. Finansal
kaldıraç, yabancı kaynak kullanmanın firmanın elde edeceği kar veya zarara etkisi
olarak tanımlanabilir. Diğer bir deyişle, finansal kaldıraç başkasının parası ile kar elde
edilmesidir. Bir firma borç kullanmaya başlamışsa finansal kaldıraç kullanıyor
demektir. Eğer bir firmanın toplam varlıklarından elde ettiği karlılık oranı (ROIC)
toplam sermaye maliyetinden (WACC) büyükse finansal kaldıracın firmaya olumlu
etkisi vardır. Bu durumda söz konusu firmaya borç para vermek fazla riskli değildir.
Ancak bunun tersi durumda (toplam varlıklardan elde edilen kar yabancı kaynakların
maliyetinden küçükse), firmaya borç para verme ile ilgili riskler (finansal risk ve iflas
etme riski) artabilir. Bu durumda söz konusu firma fon maliyetlerini karşılayabilecek
karlılık oranına sahip olmadığı için firmanın sermayesi erir ve firmanın değeri azalır.
Söz konusu durum genellikle ekonomik durgunluk veya kriz dönemlerinde ortaya
çıkar. Ancak bazen makro ekonomide herhangi bir olumsuzluk yokken bile rekabet ve
teknolojik yeniliklerin hızlanması gibi nedenlerden ötürü bir firmanın rekabetsel
avantajlarını hızla kaybetmesi sonucu işletme riski artabilir ve bu da diğer riskleri
(finansal risk ve iflas etme risklerini) tetikleyebilir. Bu gibi durumlarda firmaya borç
para verenler riskin artmasından ötürü ya firmaya hiç borç vermek istemezler ya da
istedikleri faiz oranını arttırırlar. Her iki durum da firma için olumsuzdur. Eğer firma hiç
borçlanamazsa ve kısa vadede ödemesi zorunlu olan borçlarını ödemesi için gerekli
faaliyet karlılığı da düşükse (yani finansal riski yüksekse) bu durumda firma
faaliyetleri ile ilgili dönen ve duran varlıklarından bir kısmını yok pahasına satmak
zorunda kalabilir ki bu da firmanın toplam satış miktarını azaltması anlamına gelir.
Satışları azalan firmanın karlılığı daha da azalır. Bu kısır döngü firmanın
sermayesinin tamamen erimesi ve iflası ile sonuçlanır. Eğer borç para verenler faiz
oranını (firmanın borçlanma maliyetini) arttırırlarsa bu durumda firma aldığı borç
paranın bir kısmı ile kısa vadeli borçlarını ödeyebilir ancak firma değeri bu durumdan
yine olumsuz etkilenecektir. Daha yüksek faiz ile borçlanmak zorunda kalan firma
daha önceden kabul edebileceği projeleri red etmek zorunda kalacaktır. Firmanın
daha önce kabul edebildiği bazı projeleri red etmesi satışlarını azaltacaktır ki bu
durumda firmanın karlılığı daha da azalır. Yine bir kısır döngünün içine girilmiş olur ki
bu durum firmanın sermayesinin tamamen erimesi ve iflası ile sonuçlanır. Ayrıca
daha yüksek borçlanma faizi mevcut WACC’yi de yükselteceği için daha önceden
girilmiş olan projelerin gelecekte üretecekleri nakit akımları daha yüksek faiz ile
iskonto edileceği için bu durum da firmanın değerini azaltacaktır. Bu anlamda bir
firmanın özellikle uzun vadeli borçlarını ödeyebilme gücünü gösteren borç
rasyolarının doğru yorumlanması son derece önemlidir.
Borç oranlarını kendi içinde iki ana başlık altında gruplandırabiliriz. Bunlar
finansal kaldıraç oranları ve finansal risk oranlarıdır. Finansal kaldıraç oranları
(toplam borç oranı, özsermaye oranı, borç özsermaye oranı ve kısa vadeli yabancı
kaynakların toplam varlıklara oranı) daha statik olan ilgili finansal durum tablosu
kalemlerinin (toplam borçlar, kısa vadeli borçlar, özsermaye, toplam varlıklar)
birbirine oranlanması ile bulunur. Finansal risk oranları (faiz karşılama oranı ve
FAVÖK kapsama oranı) ise daha dinamik olan ilgili gelir tablosu kalemlerinin (FVÖK
veya faaliyet karı, faiz giderleri, kira giderleri, ana para ödemeleri, amortisman)
kullanılması ile bulunur. Aşağıda söz konusu iki ana grup içinde yer alan beş rasyo
detaylı olarak açıklanmaktadır.
Yabancı kaynakların toplam varlıklara oranı toplam borç oranını verir. Bu oran,
varlıkların yüzde kaçının yabancı kaynaklar (uzun vadeli borçlar ve kısa vadeli
borçlar) ile finanse edildiğini ortaya koyar. Söz konusu oranın yüksek olması bir
işletmenin riskli biçimde finanse edildiğini gösterir. Diğer bir deyişle, bir işletmenin faiz
ve borçlarını ödeyememesi sonucunda finansal yönden zor duruma düşme ihtimalinin
yüksek olduğunu gösterir. Ancak borç oranının yüksek veya düşük olması
paydaşların bakış açısına göre de değişebilirler. Örneğin, kredi verenler bir iflas
durumunda kayıplarının daha az olmasını sağladığı için düşük bir borç oranını tercih
ederken, hissedarlar beklenen karlılığı arttırdığı için daha yüksek bir oranı tercih
ederler.
Özkaynaklar
Öz Sermaye Oranı=
Toplam Varlıklar
Finansal Borçlar
Özkaynaklar
veya
Bu oran işletmenin varlıklarının yüzde kaçının kısa süreli borçlar ile finanse
edildiğini gösterir. Sanayi işletmelerinde söz konusu oranın %33’ü aşmaması gerekir.
Bir işletmenin duran varlıkları kısa vadeli yabancı kaynaklarla finanse ediliyorsa, bu
durum net işletme sermayesinin negatif bir sayı olması anlamına gelir. Diğer bir
deyişle, söz konusu oranın %33’ü aşması işletme faaliyetlerinin sürdürülmesinde
üçüncü kişilerin (yabancı kaynak sahiplerinin) baskısı altına girilmiş olduğu anlamına
gelir. Ancak ülkemizde işletmeler daha çok yabancı kaynak kullanmak zorunda
kaldıklarından (öz kaynak yetersizliğinden) ve varlıklarının çok önemli bir kısmını
dönen varlıklar oluşturduğundan bu oran %50 dolaylarında bulunmaktadır. Bir
işletmenin kısa vadeli borçlarının toplam varlıkları içindeki payı aşağıdaki oran ile
bulunur:
Faiz karşılama oranı, bir işletmenin elde ettiği faaliyet karı (faiz ve vergi öncesi
kar, FVÖK) ile net finansal giderlerini ne oranda karşıladığını gösterir. Diğer bir
deyişle, bu oran bir işletmenin faiz giderlerini ödeme gücüne sahip olup olmadığını
veya ödeyeceği faizin kaç katını faaliyet karı ile karşılayabileceğini göstermesi
açısından faydalıdır. Bu oranın 7 veya 8 olması yeterli kabul edilmektedir. Söz
konusu oranın yüksek olması işletmenin faiz giderlerini kolaylıkla ödeyebileceğini ve
karlı olduğunu gösterirken, düşük olması söz konusu işletmenin riskli bir durumda
olduğunu gösterir. Faiz karşılama oranını üç şekilde formüle etmek mümkündür:
Faaliyet Karı
Faiz Karşılama Oranı=
Finansal Giderler
veya
FVÖK
Faiz Karşılama Oranı=
Finansal Giderler
veya
Faiz karşılama oranı bir işletmenin borçlarıyla ilgili faiz giderlerini ödeme
gücünü göstermektedir ancak üç önemli eksiği vardır. Birincisi, faiz giderleri bir
işletmenin tek sabit ödemesi değildir. İşletmeler ana para ödemesi de yaparlar.
İkincisi bazı işleteler varlık satın almaktansa kiralamayı tercih edebilirler ve bu
işletmeler sabit kira ödemesi yaparlar. Üçüncüsü, bir işletmenin yüksek miktarda
amortismanı varsa faaliyet karı veya faiz ve vergi öncesi karı (FVÖK) borçları
ödemek için mevcut olan bütün nakit akımını göstermez. Amortismanlar gider olarak
raporlanmakla birlikte söz konusu giderler nakit çıkışı gerektirmez çünkü gerçek nakit
çıkışı geçmişte ortaya çıkmıştır. Bu üç eksiği gidermek için bankacılar ve diğerleri
FAVÖK kapsama rasyosunu geliştirmişlerdir.
FAVÖK + Kira Ödemeleri
FAVÖK Kapsama Rasyosu=
Finansal Giderler + Ana Para Ödemeleri + Kira Ödemeleri
veya
Faaliyet oranları bir firmanın sahip olduğu varlıklarını ne derece etkin veya
verimli kullandığını veya varlıklara yatırılan her bir TL’nin yarattığı satış tutarını
gösterir. Bu nedenle bu oranlara etkinlik veya verimlilik oranları da denilmektedir. Söz
konusu oranlar finansal durum tablosu kalemlerinin hangi hızda nakde veya satışlara
dönüştüklerini gösterirler. Faaliyet oranları sırası ile alacak devir hızı, stok devir hızı
ve süresi, etkinlik oranı ve süresi, varlık devir hızı ve öz sermaye devir hızı olmak
üzere beş başlık altında ele alınmaktadır.
Satış Geliri
Alacak Devir Hızı=
Ticari Alacaklar
Bir işletmenin ticari alacakları kredili satışlar sonucunda doğduğundan yani
peşin satışlar sonucu ticari alacak söz konusu olamayacağından, alacak devir hızı
oranının pay kısmında kredili satışlar tutarının yer alması daha anlamlıdır. İşletmenin
alacakları sürekli ve istikrarlı olarak artış göstermişse (mevsimsel hareketler yoksa)
dönem başı ve dönem sonu alacakların ortalamasını almak daha uygundur. Buna
göre alacak devir hızı aşağıdaki şekillerde hesaplanabilir:
veya
Satış Geliri
Ortalama Ticari Alacaklar
Bir işletmenin alacak devir hızı değerlendirilirken işletmenin geçmiş yılları ve
endüstri ortalaması ile karşılaştırmalar yapılarak yorum yapmak daha sağlıklı
olacaktır. Alacak devir hızındaki artış işletmenin aynı düzeydeki iş hacmi için daha az
finansmana ihtiyaç duyduğunu gösterir. Diğer bir deyişle, göreceli olarak daha az
işletme sermayesini alacaklara bağladığını gösterir. Dolayısıyla, alacak devir
hızındaki artış işletme lehine olumlu bir gelişme olarak yorumlanır.
Bir işletmenin cari oranı ve/veya likidite oranı düşük olabilir. Ancak söz konusu
işletmenin alacak devir hızının yüksek olması durumunda borç ödeme gücü
açısından sorun olmayabilir. Bunun tam tersi olarak alacak devir hızı düşük olan bir
işletmenin cari oranı ve/veya likidite oranı yüksek olsa bile borç ödeme gücü
açısından sorun teşkil edebilir.
Alacak devir hızı oranı kullanılarak bir işletmenin alacaklarını ortalama olarak
kaç günde tahsil ettiği de hesaplanabilir. Alacak tahsil süresi ticari alacakların kredili
satışlara oranlanması ve elde edilen sonucun 360 veya 365 ile çarpılması sonucu
aşağıdaki şekilde hesaplanabilir:
veya
Stok devir hızı, stokların ne kadar hızlı satışa çevrildiğini gösteren bir orandır.
Stok devir hızının yüksek olması, genellikle, bir işletmenin daha fazla kar elde
etmesini sağladığı gibi, daha az kaynağın stoklara yatırılmış olduğunu ve stokların
likit olduğunu gösterir. Stok devir hızı yüksek olan bir işletme, diğer şartlar sabit
kalmak üzere, diğer işletmelere karşı daha fazla rekabet gücüne sahip olabilir. Bunun
yanında söz konusu oranın yüksekliği birim başına stoklama maliyetinin düşük olması
anlamına geldiğinden üretim ve satışlarını arttırabilen bir işletmenin gelir ve karı da
artacaktır. Başka bir deyişle, böyle bir işletme daha düşük fiyatla mal satarak satış
hacmini genişletme imkanına sahip olabilir ve kar marjı düşük olsa bile daha yüksek
düzeyde kar elde edebilir. Stok devir hızı en genel haliyle aşağıdaki şekilde
hesaplanabilir.
Satış Geliri
Stok Devir Hızı=
Stoklar
Yukarıdaki formülde stok devir hızı oranının pay kısmında satışlar yerine
satılan malın maliyetinin kullanılması daha rasyonel bir sonuç verecektir. Stok devir
hızı oranının payda kısmında stoklar yer aldığından gerek satılan malın maliyeti
kalemi, gerekse stoklar kalemi maliyet cinsinden olacaktır. Buna ek olarak, eğer
mevsimsellik etkisi yoksa dönem başı ve dönem sonu stokların ortalamasını almak
daha uygundur. Buna göre stok devir hızını aşağıdaki şekilde hesaplamak daha
doğru olacaktır:
Satışların Maliyeti
Stok Devir Hızı=
(Dönem Başı Stoklar + Dönem Sonu Stoklar) / 2
Stok devir hızı oranı kullanılarak bir işletmenin mallarının ortalama olarak kaç
gün stokta kaldığı, stok devir süresi olarak da hesaplanabilir. Malların stokta kalma
süresi ne kadar az olursa maliyetler o kadar az olur. Stok devir süresi, ortalama stok
tutarının satılan malın maliyetine oranlanması ve elde edilen sonucun 360 veya 365
ile çarpılması sonucunda hesaplanabilir. 360 veya 365 rakamının stok devir hızına
bölünmesi de bize stok devir süresini verecektir.:
Ortalama Stoklar
Stok Devir Süresi= * 360 (veya 365)
Satılan Malın Maliyeti
veya
Etkinlik oranı, hem alacak devir hızını, hem de stok devir hızını birlikte ele alan
orandır. Etkinlik süresi, üretim işletmelerinde ham maddenin alımından paraya
dönüşmesine kadar geçen süreyi göstermektedir. Etkinlik süresi 360 veya 365
rakamının etkinlik oranına bölünmesi ile bulunur. Etkinlik oranı ve etkinlik süresi
aşağıdaki şekilde bulunmaktadır:
1
Etkinlik Oranı=
1/(Alacak Devir Hızı) + 1/(Stok Devir Hızı)
360 (veya 365)
Etkinlik Süresi=
Etkinlik Oranı
Etkinlik süresi alacak tahsil süresi ve stok devir süresinin toplamı şeklinde de
ifade edilebilir. Bu durumda etkinlik süresi aşağıdaki gibi bulunur:
Bir işletmede alacak devir hızı ile stok devir hızının birlikte artması kaynak
kullanımı açısından çok olumlu bir gelişmedir. Ancak ticari yaşamda, çoğu zaman bu
iki devir hızı ters yönde gelişme gösterebilmekte, bunlardan biri artar iken diğeri
yavaşlayabilmektedir. Örneğin; işletmelerin satışlarını arttırabilmek için kredili
satışlarında vadeyi uzatmaları, peşinat oranını düşürmeleri, genelde stok devir hızını
arttırmakta ve alacak devir hızını düşürmektedir. Bazen de işletmeler bunun tümüyle
tersi bir politika izleyebilmektedir. Örneğin; işletmeler paranın maliyetinin çok yüksek
ve belirsizliğin fazla olduğu dönemlerde alacaklarını kısa sürede tahsile veya peşinat
oranını arttırmaya öncelik verebilirler. Bu durumda da alacak devir hızı artmakta ve
stok devir hızı düşmektedir. Bu gibi durumlarda birbirine ters yönde hareket eden bu
iki oranın işletmeye olan olumlu veya olumsuz etkisini etkinlik oranı ve süresi ile
ölçmek daha doğru bir yaklaşımdır. Her iki oranın da aynı yönde hareket ettiği (arttığı
veya azaldığı) durumlarda etkinlik oranı ve süresini hesaplamanın bir anlamı yoktur.
Varlık devir hızı oranı varlık kullanımında etkinliğin veya verimliliğin bir ölçüsü
olarak yorumlanabilir. Diğer bir deyişle, bu oran varlıkların her bir TL’si ile ne kadar
satış gerçekleştirilebildiğini gösterir. Bir işletmede varlık devir hızının düşük olması,
etkin kullanılmayan varlıkların bulunduğunu gösterir. Varlık devir hızı oranı bir
işletmenin karlılığını belirleyen önemli unsurlardan birisidir. Diğer şartlar aynı kalmak
üzere, varlık devir hızları daha yüksek olan işletmelerin, karlılık oranları da yüksek
olabilir.
Satış Geliri
Toplam Varlıklar
Satış Geliri
Özkaynaklar
Brüt Kar
Satış Geliri
Net kar marjı her 1 TL’lik satıştan elde edilen net karı göstermektedir. Söz
konusu oran bir firmanın faiz ve vergiler de dahil olmak üzere bütün giderleri
karşılandıktan sonra net satışlarının karlılık düzeyini göstermektedir. Yüksek bir net
kar marjı firmanın hem yatırım, üretim, fiyatlama hem de finansman politikalarının
uygunluğunu gösterir. Net kar marjı aşağıdaki oran ile hesaplanır:
Net Kar
Satış Geliri
Net kar marjı ve brüt kar marjı birlikte yorumlanırsa daha anlamlı sonuçlar
verebilir. Örneğin; uzun süredir brüt kar marjı değişmeyen bir firmanın bu dönemde
net kar marjı düşmüş ise, bunun nedeni yüksek finansman gideri veya yüksek
yönetim gideri veya yüksek vergi oranıdır. Bunun tam tersi olarak, uzun süredir net
kar marjı değişmeyen bir firmanın bu dönemde brüt kar marjı düşmüş ise, bunun
nedeni düşük fiyatlandırma veya varlıkların etkin kullanılmamasıdır.
8.4.3. Esas Kazanma Gücü
Esas kazanma gücü (EKG) rasyosu vergi ve finansal kaldıraç öncesi bir
işletmenin ham kazanma gücünü gösterir. Değişik vergi durumları ve finansal
kaldıraca sahip firmaların karşılaştırılmasında faydalı bir orandır. EKG faaliyet karının
ortalama varlıklara oranlanması ile aşağıdaki şekilde hesaplanır.
Faaliyet Karı
EKG =
Ortalama Varlıklar
veya
Faaliyet Karı
EKG =
(Dönem Başı T. Varlıklar + Dönem Sonu T. Varlıklar)/2
Net Kar
ROA=
Toplam Varlıklar
8.4.5. Öz Sermaye Karlılık Oranı
Net Kar
ROE=
Özkaynaklar
Yatırımcıların hisse başına düşen karına karşılık hisse başına ödedikleri fiyat
anlamına gelmektedir. Fiyat kazanç oranın (F/K) yüksek bir değer olması kar payı
büyüme oranının yüksek olmasına dayanıyorsa bu durumda F/K oranı kabul edilebilir
bir orandır. Tersi durumda (yüksek F/K’nin yüksek olması düşük büyüme oranına
dayanıyorsa) F/K oranı kabul edilemez ve söz konusu şirkete yatırım yapmak
rasyonel olmayacaktır. F/K’yı iki şekilde hesaplamak mümkündür.
V0
NK
veya
F0
K
veya
V0 F * N F0
= 0 =
NK E 0 * N E 0
Fiyat kazanç oranının yüksek bir değer olması kar payı büyüme oranının
yüksek olmasına dayanıyorsa bu durumda F/K oranın kabul edilebilir olduğunu
yukarıda söylemiştik. Diğer bir deyişle, sadece F/K oranına bakarak bir hisse
senedinin fiyatının pahalı veya ucuz olduğunu söylemek zordur. F/K oranından elde
edilen sonucu kar payı büyüme oranına bölersek bir işletmenin kar payının
büyümesine göre hisse senedine ödenen fiyatı buluruz ki bu daha gerçekçi bir
değerlendirme yapmamızı sağlar. Fiyat-Kazanç /Büyüme (F-K/B) oranını aşağıdaki
formül yardımıyla hesaplayabiliriz.
F0 / K
g
veya
F0 / E 0
g
veya
V0
Özkaynaklar
Hisse başına kazanç oranı (K veya Eo) veya (HBK) işletmenin hisse senedi
başına ne kadar kar elde ettiğini gösterir. Bu oranın yüksek olması istenir. Söz
konusu oran aşağıdaki şekilde hesaplanır.
Net Kar
E0 =
N
NK
ROE =
V0
V0 = N * F0
NK N * E0
ROE * F0 = * F0 = * F0 = E0
V0 N * F0
Kar payı dağıtım oranı (D), bir işletmenin elde ettiği karın yüzde kaçını
ortaklarına dağıttığını gösteren rasyodur. Söz konusu rasyo aşağıdaki şekilde
hesaplanır.
D0
E0
Kar payı verim oranı, hisse başına dağıtılan karın (D) birim hisse senedine
ödenen piyasa fiyatına (F) bölünmesi ile elde edilen orandır. Diğer bir deyişle, bu
oran hisse senedine ödenen bedel karşılığında elde edilen verimliliği ölçmektedir.
Söz konusu rasyo aşağıdaki şekilde hesaplanır.
D0
F0
8.7. Oran Analizi ile İlgili Uygulama
Yukarıda XYZ Şirketi'nin finansal durum tablosu, gelir tablosu ve borsa ile ilgili
ek veriler mevcuttur. Bu veriler kullanılarak aşağıda 2011, 2012 ve 2013 yıllarından
sadece birisi için likidite, faaliyet ve karlılık oranları hesaplanmıştır. Tüm yıllar için
yapılan hesaplamaların sonuçları bu üç rasyo grubu ile ilgili çözülen örneklerin
sonunda genel bir tablo olarak verilmektedir. Siz de diğer yıllar için rasyoları
hesaplayarak yaptığınız çözümün doğru olup olmadığını bu tablodan kontrol
edebilirsiniz.
Dönen Varlıklar
Cari Oran=
Kısa Vadeli Yükümlülükler
1030
Cari Oran2011= = 2,29
450
2. XYZ’nin 2012 yılındaki likidite oranı nedir?
120.000 + 380.000
Likidite Oranı2012= = 1,52
328.000
50.000
Nakit Oran2013= = %22,62
221.000
450.000 +500.000
Toplam Borç Oranı2013= = %35,85
2.650.000
5. XYZ’nin 2012 yılındaki özsermaye oranı yaklaşık olarak nedir?
Özkaynaklar
Öz Sermaye Oranı =
Toplam Varlık
1.828.000
Öz Sermaye Oranı2013= = %70,96
2.576.000
221.000 +150.000
Borç /Öz Sermaye Oranı= = %19,76
1.878.000
7. XYZ’nin 2011 yılındaki finansal borç özkaynak oranı yaklaşık olarak nedir?
150.000 + 500.000
= %38,24
1.700.000
8. XYZ’nin 2012 yılındaki kısa vadeli yükümlülükler toplam varlıklar oranı yaklaşık
olarak nedir?
Faaliyet Karı
Faiz Karşılama Oranı=
Finansal Giderler
138.000
Faiz Karşılama Oranı2013= = 3,63
38.000
3.100.000 * 0,60
Alacak Devir Hızı2012= = 4,89
(380 + 380) / 2
12. XYZ’nin 2012 yılındaki alacak tahsil süresi nedir? Bir yılı 365 gün olarak kabul
edin.
365
Alacakların Tahsil Süresi2012= = 75 gün
4,89
Satışların Maliyeti
Stok Devir Hızı=
(Dönem Başı Stoklar + Dönem Sonu Stoklar) / 2
2.460.000
Stok Devir Hızı= = 6,27
(495.000 + 290.000) / 2
14. XYZ’nin 2013 yılındaki stok devir süresi nedir? Bir yılı 365 gün olarak kabul edin.
365
Stok Devir Süresi2013= = 58
6,27
15. XYZ’nin 2013 yılındaki etkinlik süresi nedir?
2.840 * 0,50
Alacak Devir Hızı= = 3,8639
(380 + 355) / 2
365
Alacakların Tahsil Süresi=
Alacak Devir Hızı
365
Alacakların Tahsil Süresi= = 94 gün
3,8639
2.460
Stok Devir Hızı= = 6,2675
(495 + 290) / 2
365
Stok Devir Süresi=
Stok Devir Hızı
365
Stok Devir Süresi= = 58 gün
6,2675
Satış Geliri
Varlık Devir Hızı =
Toplam Varlıklar
3.500.000
Varlık Devir Hızı2011 = = 1,3208
2.650.000
Satış Geliri
Öz Sermaye Devir Hızı =
Özkaynaklar
3.100.000
Öz Sermaye Devir Hızı2012 = = 1,6958
1.828.000
Brüt Kar
Brüt Kar Marjı=
Satış Geliri
380.000
Brüt Kar Marjı= = %13,38
2.840.000
19. XYZ’nin 2011 yılındaki net kar marjı nedir?
Net Kar
Net Kar Marjı =
Satış Geliri
400.000
Net Kar Marjı2011 = = %11,43
3.500.000
Faaliyet Karı
Esas Kazanma Gücü =
(Dönem Başı T. Varlıklar + Dönem Sonu T. Varlıklar)/2
294.000
Esas Kazanma Gücü2012 = = %11,25
(2.650.000 + 2.576.000)/2
80.000
ROA2013= = %3,56
2.249.000
400.000
ROE2011= = %23,53
1.700.000
DuPont Analizi
XYZ’nin 2011 yılında %23,53 olan özsermaye karlılığı (ROE) 2013 yılında
%4,26’ya düşmüştür. Bunun sebeplerini DuPont analizi ile irdelediğimiz de net kar
marjının 2011 yılında %11,43'ten 2013 yılında %2,82'ye düştüğünü görüyoruz. Bu
durum XYZ yönetiminin firmanın varlıkları ile yeterli satış yaratamadığını
göstermektedir. Ayrıca varlık devir hızı da 1,3208’den 1,2628’e çok az düşmüştür.
Özellikle varlık devir hızının sektör ortalamasının bir hayli altında olduğunu rasyo
analizinde görmüştük. Bu durum da yönetimin firmanın varlıklarını verimli bir şekilde
kullanamadığını göstermektedir. Söz konusu yıllarda işletmenin özsermaye çarpanı
da azalmıştır. Bu durum firma yönetiminin 2012 ve 2013 yıllarında borçlarının önemli
bir kısmını tasfiye etmesinden kaynaklanmıştır. Yönetim borçlarını tasfiye ederek
doğru hareket etmiştir. Bunun iki sebebi vardır. Birincisi, 2014 yılında faizlerin artması
beklenmektedir. İkincisi, işletme riskinin artması ile birlikte finansal riskte artmaya
başlamıştır. Örneğin, XYZ eski finansal kaldıraç seviyesini korusaydı 2013 yılında
ROE %4,26 yerine sadece %5,55 olacaktı. Halbuki özellikle 2014 yılında faizlerin de
yükselmesi ile birlikte XYZ'nin hem işletme riski hem de finansal riski yüksek olacaktı.
23. XYZ A.Ş.'nin 2011 yılındaki hisse başına kazanç oranı nedir?
Net Kar
Hisse Başına Kazanç Oranı =
N
400
Hisse Başına Kazanç Oranı2011 = =4
100
24. XYZ A.Ş.'nin 2012 yılındaki hisse başına kazanç oranı nedir?
Net Kar
Hisse Başına Kazanç Oranı =
N
168
Hisse Başına Kazanç Oranı2012 = = 1,68
100
25. XYZ A.Ş.'nin 2013 yılındaki hisse başına kazanç oranı nedir?
Net Kar
Hisse Başına Kazanç Oranı =
N
80
Hisse Başına Kazanç Oranı2013 = = 0,8
100
Fo
Fiyat Kazanç Oranı =
Eo
20
Fiyat Kazanç Oranı2011 = =5
4
Fo
Fiyat Kazanç Oranı =
Eo
18
Fiyat Kazanç Oranı2012 = = 10,71
1, 68
F0
Fiyat Kazanç Oranı =
E0
14
Fiyat Kazanç Oranı2013 = = 17,5
0,8
29. XYZ A.Ş.'nin 2011 yılındaki fiyat kazanç büyüme (PEG) oranı nedir?
F0 / E 0
Fiyat Kazanç Büyüme Oranı =
g
5
Fiyat Kazanç Büyüme Oranı2011 = = 1,67
3
30. XYZ A.Ş.'nin 2012 yılındaki fiyat kazanç büyüme (PEG) oranı nedir?
F0 / E 0
Fiyat Kazanç Büyüme Oranı =
g
10, 71
Fiyat Kazanç Büyüme Oranı2012 = = 3,57
3
31. XYZ A.Ş.'nin 2013 yılındaki fiyat kazanç büyüme (PEG) oranı nedir?
F0 / E 0
Fiyat Kazanç Büyüme Oranı =
g
17,5
Fiyat Kazanç Büyüme Oranı2013 = = 5,83
3
32. XYZ A.Ş.'nin 2011 yılındaki hisse başına defter değeri nedir?
Özkaynaklar
Defter Değeri =
N
1.700
Defter Değeri2011 = = 17
100
33. XYZ A.Ş.'nin 2012 yılındaki hisse başına defter değeri nedir?
Özkaynaklar
Defter Değeri =
N
1.828
Defter Değeri2012 = = 18,28
100
34. XYZ A.Ş.'nin 2013 yılındaki hisse başına defter değeri nedir?
Özkaynaklar
Defter Değeri =
N
1.878
Defter Değeri2013 = = 18,78
100
35. XYZ A.Ş.'nin 2011 yılındaki piyasa değeri defter değeri nedir?
Fo
Piyasa Değeri / Defter Değeri =
DD
20
Piyasa Değeri / Defter Değeri2011 = = 1,18
17
36. XYZ A.Ş.'nin 2012 yılındaki piyasa değeri defter değeri nedir?
Fo
Piyasa Değeri / Defter Değeri =
DD
18
Piyasa Değeri / Defter Değeri2012 = = 0,98
18, 28
37. XYZ A.Ş.'nin 2013 yılındaki piyasa değeri defter değeri nedir?
Fo
Piyasa Değeri / Defter Değeri =
DD
14
Piyasa Değeri / Defter Değeri2013 = = 0,75
18, 78
38. XYZ A.Ş.'nin 2011 yılındaki kar payı dağıtım oranı nedir?
Do
Kar Payı Dağıtım Oranı =
Eo
0, 4
Kar Payı Dağıtım Oranı2011 = = 0,10
4
39. XYZ A.Ş.'nin 2012 yılındaki kar payı dağıtım oranı nedir?
Do
Kar Payı Dağıtım Oranı =
Eo
0, 4
Kar Payı Dağıtım Oranı2012 = = 0,24
1, 68
40. XYZ A.Ş.'nin 2013 yılındaki kar payı dağıtım oranı nedir?
Do
Kar Payı Dağıtım Oranı =
Eo
0,3
Kar Payı Dağıtım Oranı2013 = = 0,38
0,8
41. XYZ A.Ş.'nin 2011 yılındaki kar payı verim oranı nedir?
Do
Kar Payı Verim Oranı =
Fo
0, 4
Kar Payı Verim Oranı2011 = = 0,02
20
42. XYZ A.Ş.'nin 2012 yılındaki kar payı verim oranı nedir?
Do
Kar Payı Verim Oranı =
Fo
0, 4
Kar Payı Verim Oranı2012 = = 0,022
18
43. XYZ A.Ş.'nin 2013 yılındaki kar payı verim oranı nedir?
Do
Kar Payı Verim Oranı =
Fo
0, 3
Kar Payı Verim Oranı2013 = = 0,021
14
Yukarıdaki tablo incelendiğinde XYZ Şirketinin F/K oranı özellikle 2013 yılında
sektör ortalamasının bir hayli üzerindedir. Bu durum XYZ'nin yüksek kar payı büyüme
oranı ile destekleniyorsa bir sorun teşkil etmez. Ancak bu anlamda PEG rasyosunun
sektör ortalamasının yarısı olduğunu görmekteyiz. Bu anlamda hisse senedinin
fiyatının sektöre göre pahalı olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca 2013 yılında XYZ'nin P/D
oranı incelendiğinde XYZ'nin hisse senedinin piyasa fiyatının defter değerinin bir hayli
altında olduğu görülmektedir. Buna ek olarak P/D oranı ortalama sektör
ortalamasının da bir hayli altındadır. Bu sonuç çok doğaldır. Çünkü XYZ Şirketi'nin öz
sermaye karlılığı sektörün bir hayli altındadır. Ancak daha öncede belirtildiği üzere
eğer firma yönetimi işletme riskini azaltacak önlemleri alırsa söz konusu hisse
senedinin prim yapma potansiyeli bir hayli yüksek gözükmektedir.
Burada sadece 2013 yılındaki düşük P/D oranına bakarsak XYZ'nin hisse
senedinin çok ucuz olduğunu düşünebiliriz. Ancak firmanın 2012 yılındaki çok düşük
olan öz sermaye karlılığını (%4,26) sektör ortalaması (%26,27) ile karşılaştırırsak bu
durumda söz konusu oranların sektör ortalamasına göre neden çok düşük olduğunu
daha iyi anlarız. Bir firmanın kar payı büyüme oranını öz sermaye karlılığı etkilediği
için F/K oranının yüksek çıkmaması gerekir. F-K/B oranı da bu durumu
doğrulamaktadır. XYZ Şirketi'nin 2012 yılında başlayan öz sermaye karlılığındaki
düşüşe 2013 yılında da devam etmesi sonucu hisse başına dağıtılan kar 40 kuruştan
30 kuruşa düşürülmüştür. Bu düşüş XYZ'nin gelecekteki nakit akımlarında kalıcı bir
azalışı işaret etmektedir. Sektörün ortalama kar payı büyüme oranı %2'dir ve her üç
yıl için de aynı kalmıştır. Bunun sonucunda 2012 yılı için kar payındaki büyümeye
göre ödenen fiyatın (F-K/B oranının) sektör ortalaması ile karşılaştırıldığında çok
yüksek olduğu yukarıdaki tabloda da görülmektedir. XYZ'nin ROE'si 2012 ve 2013
yıllarında çok fazla düştüğü için hisse senedi fiyatı da düşmüştür. Tüm bu sonuçlar
firmanın P/D oranının neden çok düşük olduğunu çok iyi açıklamaktadır. Diğer bir
deyişle, XYZ'nin hisse senedinin piyasadaki fiyatı defter değerinin altına düşmesine
rağmen işletme riski ve finansal risklerin yüksek olması nedeni ile elde edilen bu
sonuç normaldir.