You are on page 1of 13

Tar

tari
A t l a s

ca
та rs а
та т n
а
т t
tаs
r а n
T A T A R L A R V E
A V R A S Y A
H A L K L A R I N I N
T A R İ H İ

T A T A R İ S T A N
C U M H U R İ Y E T İ :
D Ü N Ü V E B U G Ü N Ü
Tataristan Cumhuriyeti Ş. Mercanî Tarih Enstitüsü
Tataristan Cumhuriyeti Eğitim ve Bilim Bakanlığı

Tar
tari
A t l a s

ca
Projenin Bilimsel Yöneticisi:
Rafail Hakimov

Türkçe’ye çeviri:
İlyas Kemaloğlu

Y a y ı n e v i

F e o r i y a

Dizayn. Enformasyon. Haritacılık


Kazan — Moskova — St. Petersburg — İstanbul
2017
Yazı İşleri Kurulu Başkanı: R. N. Minnihanov
Yazı İşleri Kurulu: R. S. Hakimov, R. F. Şayhelislâmov, R. İ. Valeev, Z. R. Valeeva, K. Ş. İshakov, N. U. Maganov,
G. S. Muhanov, M. B. Piotrovskiy, Ş. F. Tahautdinov, M. A. Usmanov

Yazı İşleri Üyeleri: R. S. Hakimov (kurul başkanı, proje yöneticisi), R. R. Salihov, R. U. Amirhanov, N. M. Valeev,
A. G. Gallyamova, İ. A. Gilyazov, V. N. Gorlov, L. V. Gorohova, İ. K. Zagidullin, İ. V. Zaytsev, R. Z. Zakirov, İ. L. İzmaylov,
D. M. İshakov, O. A. Klüs, S. G. Klyaştornıy , R. Z. Mahmutov, R. N. Musina, D. M. Mustafin,
R. M. Muhametşin, H. G. Nadırova, L. N. Nugumanova, Yu. P. Perevedentsev, V. Yü. Selin, A. G. Sitdikov,
F. M. Sultanov, R. K. Urazmanova, Yu. S. Hudyakov, F. Ş. Huzin, D. R. Şarafutdinov

İlmî redaktörler: S. G. Klyaştornıy , İ. Yu. Strikalov, M. A. Usmanov

İlmî baş danışman: M. V. Gorelik

İlmî danışmanlar: E. P. Kazakov, M. Ş. Galimova, A. A. Çijevskiy

Proje sahibi ve yöneticisi: A. P. Pritvorov

Projenin sorumlu redaktörü: R. R. Salihov


Proje Yöneticisi: Fahri Solak (Marmara Üniversitesi)
Bu eserin Türkçe baskısı K. P. Nedelçuk başkanlığında IPC "Intergroup" tarafından hazırlanmıştır
R Ü S T E M M İ N N İ H A N O V
T a t a r i s t a n C u m h u r i y e t i D e v l e t B a k a n ı

İnsanların başarıları arasında ticarî temaslarla kültürlerin karşılıklı etkileşerek zenginleşmesini gör­
mek, günümüz açısından büyük önem arz etmektedir.
Tatarların tarihi çok eskiye dayanmaktadır. Günümüz Tatar etnosunun oluşumunda kökleri
Hunlara dayanan Bulgarlar, Kıpçaklar, Nogaylar ve o asırlarda Çin sınırdan Tuna’ya kadarki geniş
bozkırlarda yaşayan diğer Türk boyları önemli rol oynadılar.
Bir halkın tarihî hafızası ile oynanamaz. Tatarların kendi şarkı ve efsanelerinde Büyük Bulgarlar,
Altın Orda kahramanları, Süyümbike hakkındaki hatıralar korunurken IV. İvan’ın korkunç siyaseti ile
II. Katerina’nın dinî hoşgörülüğü de unutulmamaktadır. Bütün bunlar reddedilemez. İnsanlara yalan
bir tarih atfedilemeyeceği gibi bir halk da aşağılanamaz. Tatarlar özellikle geçmişlerinin yanlış bir
şekilde anlatılmasından rahatsız olmakta ve bu konuya duygusal yaklaşmaktadırlar. Sivil bir toplum
oluşturulmalı ve insanlara geçmişteki olaylar objektif bir şekilde aktarılmalıdır. Rusya, önyargılardan
arındırılmış bir tarihe ihtiyaç duymaktadır. Böyle bir çalışma da ancak bu geniş coğrafyanın gelişimi­
ne katkıda bulunan halkların bilim adamları tarafından ortaklaşa kaleme alınabilir.
İçindekiler

Giriş 9
Tarih
E s k i D e v i r l e r d e Ta t a r i s t a n To p r a k l a r ı İdil Bulgar Devleti
Taş Devri (İ. Yü. Strikalov) 14 Bulgar Öncesi Dönem (İ. Yu. Strikalov) 158
Mamut Avcılarının İç Dünyası (İ. Yü. Strikalov) 18 Proto­Slavlar İdil Bölgesinde (S. G. Klyaştornıy) 161
Erken Maden Taş Çağı (İ. Yü. Strikalov) 26 Eski Macarlar (V. S. Petruhin) 162
Hayvancılığın Doğuşu (İ. Yü. Strikalov) 30 Eski Macar Kadın Kıyafeti (M. V. Gorelik) 163
Arilerin Ülkesi (S. G. Klyaştornıy) 40 Macar Ağır Süvari Birliği (M. V. Gorelik) 163
Erken Demir Çağı (İ. Yü. Strikalov) 42 Bulgar Devleti 164
Orta İdil’deki Fin­Ugorların Askerî Faaliyetlerinde Orman İdil Bulgar Devleti’nde İslâmiyet
ve Bozkırın Yeri (M. V. Gorelik) 50 (Ş. F. Muhammedyarov) 170
Bulgar Şehirleri 174
XI­XIII. Yüzyıllarda Kazan (İ. L. İzmaylov) 176
Av r a s y a B o z k ı r l a r ı n ı n E r k e n G ö ç e b e l e r i Bulgar Hükümdarlarının Kıyafeti (M. V. Gorelik) 180
Bulgarların Silahları (M. V. Gorelik) 181
İskit Çağı (S. G. Klyaştornıy) 52 Büyük İdil Yolu (İ. Yü. Strikalov) 182
Kimmerlerin Süvarî Birliği (M. V. Gorelik) 57
İskit­Sibir Hayvan Üslubu 58
İskitler (D. S. Raevskiy) 60 M o ğ o l - Ta t a r D ö n e m i
İskitlerin Silahları (M. V. Gorelik) 63
Sakalar (S. G. Klyaştornıy) 64 Moğol İmparatorluğu 186
Dağlık Altay’daki Kurganlar 67 X­XIII. Yüzyıllarda Merkezî Asya Tatarları
Sarmat Devri (S. G. Klyaştornıy) 68 (S. G. Klyaştornıy, M. V. Gorelik) 188
Sarmat Ordusu (M. V. Gorelik) 70 Moğol Soyluları (M. V. Gorelik) 200
Hun Devleti (S. G. Klyaştornıy) 72 Moğol­Tatar Ordusu (M. V. Gorelik) 204
Hunların Silahları (M. V. Gorelik) 74 Altın Orda 206
Hun Hükümdarının Kıyafeti (M. V. Gorelik) 75 Büyük Batı Seferi, 1236–1242 (A. A. Astaykin) 208
Avrupa’daki Hunların Kıyafeti (M. V. Gorelik) 75 Altın Orda Hanları (M. V. Gorelik) 218
Altın Orda Ordusu (M. V. Gorelik) 224
Bozkır İmparatorluklarının Çağı Altın Orda’da İslâmiyet (Ş. F. Muhammedyarov) 226
Altın Orda Seramiği 227
Göktürk İmparatorluğu (S. G. Klyaştornıy) 92 Altın Orda Döneminde Kazan (İ. L. İzmaylov,
Türk Ordusu (M. V. Gorelik) 106 S. G. Klyaştornıy, F. Ş. Huzin, A. G. Sitdikov) 228
Soylu Türk Hükümdarının Kıyafeti (M. V. Gorelik) 107 Altın Orda Altını 229
Soylu Türk Kadınının Kıyafeti (M. V. Gorelik) 107 Altın Orda Edebiyatı (R. R. Buharaev) 230
İpek Yolu (İ. Yü. Strikalov) 108 Cucioğullarının Şeceresi (A. A. Astaykin) 234
Budizm ve Türklerin Manevî Kültürü
(Ts. B. Badmajapov) 110 Altın Orda’nın Mirasçıları
Göçebe Türklerin Dünyası 112
Uygur Kağanlığı (Yu. S. Hudyakov) 114 Tatar Devletleri (D. M. İshakov) 242
Kırgız Kağanlığı (Yu. S. Hudyakov) 120 Kırım Hanlığı (İ. V. Zaytsev) 246
Büyük Bulgar Devleti 124 Astarhan Hanlığı (İ. V. Zaytsev) 258
Bulgar Ordusu (M. V. Gorelik) 128 Sibir Hanlığı
Kubrat Han (M. V. Gorelik) 128 (İ. Yu. Strikalov, Ş. F. Muhammedyarov) 262
Hazar Kağanlığı (V. S. Petruhin) 130 Nogay Ordası
Hazar Kağanlığı’nda Alanlar (M. V. Gorelik) 137 (İ. Yu. Strikalov, Ş. F. Muhammedyarov) 270
Hazar Ordusu (M. V. Gorelik) 138 Kazan Hanlığı (Ş. F. Muhammedyarov) 276
Kağanın Resmî Kıyafeti (M. V. Gorelik) 139 Moskova Rusyası’nın Süvarî Birliği (M. V. Gorelik) 283
Büyük Bozkırın Göçebeleri Kazan Ordusu (M. V. Gorelik) 288
Kimekler ve Kıpçaklar (S. G. Klyaştornıy) 140 Kazan Hanının Kıyafeti (M. V. Gorelik) 289
Kimeklerin Askerî Kültürü (M. V. Gorelik) 143 Soylu Tatar Kadınının Kıyafeti (M. V. Gorelik) 289
Avrasya’nın Batısındaki Oğuzlar (M. V. Gorelik) 148 Muhammedyar’ın Edebî Eserleri (A. D. Vasilyev) 295
Oğuz Askerinin Teçhizatı (M. V. Gorelik) 148 Edigey Destanı (A. D. Vasilyev) 296
Selçuklu Ordusu (M. V. Gorelik) 149 Hanlığın Başkenti Kazan (1438–1552) (İ. L. İzmaylov,
Kıpçaklar Doğu Avrupa’da (M. V. Gorelik) 152 F. Ş. Huzin, A. G. Sitdikov) 298
Kıpçak Kadınının Kıyafeti (M. V. Gorelik) 153 XVI. Yüzyılın İkinci Yarısında Kazan (İ. L. İzmaylov) 302
Kıpçaklar ve Ruslar: 200 Yıllık Savaş ve Barış
(A. A. Astaykin) 154
Rus Hâkimiyeti Dönemi Ta t a r i s t a n H a l k l a r ı n ı n E t n o g r a f y a s ı
Hizmetli Tatarlar (A. V. Belyakov) 304 Halklar ve Kültürler (G. R. Stolyarova) 562
Kasım Hanlığı Ruslar (G. R. Stolyarova) 564
(Ş. F. Muhammedyarov, S. Yu. Şokarev) 308 Çuvaşlar 572
Polonya­Litvanya Tatarları (İ. V. Zaytsev) 318 Mari Halkı (T. B. Nikitina, G. A. Arhipov, G. A. Sepeev)
XVII. Yüzyılda Kazan İli (A. İ. Gilyazov) 326 576
XVII. Yüzyılda Kazan (H. G. Nadırova) 331 Mordvalar (N. F. Mokşin) 580
XVIII. Yüzyılda Kazan İli (A. İ. Gilyazov) 336 Udmurtlar (V. E. Vladıkin, L. S. Hristolübova) 586
XVIII. Yüzyılda Kazan (H. G. Nadırova) 362
XIX. Yüzyılda Kazan Vilayeti
XIX. Yüzyılın İlk Yarısı (G. M. Mustafina, Ta t a r D i a s p o r a s ı
L. M. Sverdlova) 366
1812 Borası... (G. M. Mustafina, L. M. Sverdlova) 376 Eski Sovyet Coğrafyası (R. B. Gaynetdinov) 590
Toplumsal Hareketler. Yurt Dışındaki Tatarlar (R. B. Gaynetdinov) 602
XIX. Yüzyılın İlk Yarısı
(G. M. Mustafina, L. M. Sverdlova) 378
Kazan Bölgesinin Kültürü (G. M. Mustafina, Dinî Hayat
L. M. Sverdlova) 384
Büyük Reformlar (İ. K. Zagidullin, G. M. Mustafina, Tataristan’da İslâmiyet (Ş. F. Muhammedyarov) 610
L. M. Sverdlova) 394 İslâm Tarihi ve Akideleri (Ş. F. Muhammedyarov) 611
Vilayet Ekonomisi XIX. Müslümanların Günlük İbadetleri (R. R. Buharaev) 614
Yüzyılın İkinci Yarısı 404 İslâm ve Günümüz (R. S. Hakimov) 616
Toplumsal Hareketler Şemail (R. İ. Şamsutov) 618
XIX. Yüzyılın İkinci Yarısı 416 Tataristan’da Hristiyanlık 620
XIX. Yüzyılda Kazan (H. G. Nadırova) 418 Raifa Manastırı 624
Kültür Sviyajesk 626
XIX. Yüzyılın İkinci Yarısı 422

Günümüz Tataristan Cumhuriyeti


X X . Y ü z y ı l d a Ta t a r i s t a n
X X I . Y ü z y ı l ı n B a ş ı n d a Ta t a r i s t a n
Çağların Değişim Dönemi
(A. Yu. Habutdinov) 436 Siyasî­Toplumsal Gelişim 630
"Şark Kulübü" 441 Cumhuriyetin Başkenti: Kazan 636
Abdullah Tukay 442 İktisadî Gelişim 638
Tatar Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin Sanayi Bölgeleri 642
Kuruluşu (A. G. Gallyamova) 458 Ekoloji (V. R. Bitükova) 644
1920­1930’lu Yıllar (A. G. Gallyamova) 460
Enerji Sisteminin Gelişimi 464
İkinci Dünya Savaşı (A. G. Gallyamova) 472 İlmî ve Kültürel Potansiyel
1950­1980’li Yıllar (A. G. Gallyamova) 474
Yeniden Yapılandırılma Dönemi Bilim 648
(A. G. Gallyamova) 482 Ş. Mercanî Tarih Enstitüsü 656
XX. Yüzyılda Kazan (H. G. Nadırova) 488 Eğitim 658
Kültür 664

Tataristan Halkları
Politika
Nüfus
Tataristan Cumhuriyeti’nin Dış Münasebetleri 668
Nüfusun İçeriği KASTAMONU ŞİRKETİ 674
Etnoslar ve Dinler KARARLAŞTIRILAN İŞARETLER 676
(S. G. Safronov) 494
Nüfus Dağılımı. Demografi
(A. G. Mahrova, A. A. Sidorenko) 504

Ta t a r H a l k ı n ı n E t n o g r a f y a s ı
Genel Bilgiler (D. M. İshakov, İ. L. İzmaylov) 508
Türk Dilleri (A. D. Vasilyev) 518
Sosyal Yapı (R. M. Muhametşin, R. R. Salihov,
R. R. Hayrutdinov) 524
Sabantuy 534
Geleneksel Ekonomi (N. A. Halikov, N. H. Halitov) 538
Deri Mozaiği (L. İ. Sattarova) 548
Manevî Kültür (R. N. Musina, R. K. Murazmanova) 550
Avrasya’nın Türk Halklarının
Algısında Mekân ve Zaman (R. R. Buharaev) 560
T ü r k i y e C u m h u r i y e t i K a z a n
B a ş k o n s o l o s l u ğ u v e b i z z a t T ü r k i y e
C u m h u r i y e t i K a z a n B a ş k o n s o l o s u
T u r h a n D i l m a ç ' a v e r d i k l e r i d e s t e k
d o l a y ı s ı y l a t e ş e k k ü r b o r ç l u y u z .

K i t a b ı n T ü r k ç e ’ y e ç e v i r i v e b a s ı m ı ,
K A S T A M O N U Ş i r k e t i v e b i z z a t H a y a t
H o l d i n g Y ö n e t i m K u r u l u B a ş k a n ı Y a h y a
K i ğ ı l ı ' n ı n m a d d î d e s t e ğ i s a y e s i n d e
g e r ç e k l e ş t i .
Giriş

Atlas Tartarica, Tataristan Cumhuriyeti ve Tatar halkı­ farklı özellikleri dahi onu lehçe olarak nitelendirmeye
nın historiyografisinde bölgenin tarihini, coğrafyasını yeterli oldu. Dil ve etnografya farklılıklarının temelin­
ve tarihî kaderini gerek zaman gerekse de coğrafya de günümüzde her biri bağımsız bir millet olmaya
açısından bu kadar geniş ve bütün olarak ele alan ilk aday ayrı gruplar oluşturulmaya çalışıldı. Şüphesiz
yayındır. Mişer, Astarhan ve Sibirya Tatarlarının dili, Kazan
Umumî Tatar tarihini yazan bilim adamları, Tatar tari­ Tatarlarının dilinden ayırt edilmektedir. Ancak ne
hinin araştırılmasının metodolojik sorunları olursa olsun burada, bölgesel özelliklere sahip olan
üzerinde de durmuşlardır. Şehabeddin tek Tatar edebî dilinin kullanımı ve ortak Tatar kültü­
Mercanî Mustafadü’l­Ahbar fi Ahvali Kazan rünün nüansları söz konusudur. Bu şartlarda da dilin
ve Bulgar adlı eserinde şöyle yazmıştır: lehçelerini ayırmak ve özellikle de bağımsız halklar­
“İslâm dünyasının tarihçileri çeşitli dan (Sibirya Tatarları vs) bahsetmek ihtiyatsızca bir
dönemlerle ilgili bilgi vermek ve adımdır. Bazı tarihçilerin anlayışını kabul edecek olur­
insan toplumunu anlamak için sak Lehçe konuşan Litvanya Tatarlarını da Tatar halkı­
başkentler, halifeler, hükümdarlar, na dâhil etmek mümkün değildir.
bilim adamları, Sufiler, farklı sos­ Bir halkın tarihini etnonim değişikliğine indirgemek
yal tabakalar, eski âlimlerin doğru değildir. Çin, Arap ve diğer kaynaklarda geçen
düşünceleri, eski doğa ve günlük “Tatar” etnonimi ile günümüz Tatarları arasındaki
hayat, bilim ve zanaatlar, savaş bağlantıyı takip etmek çok zordur. Günümüz Tatarları
ve isyanlar hakkında geniş ile Eski ve Ortaçağ kabileleri arasında doğrudan
malumatlar topladılar… antropolojik ve kültürel bağlar kurmak ise hiç doğru
Tarih bilimi; bütün millet değildir. Bazı uzmanlar, gerçek Tatarların Moğol
ve kabilelerin kaderini kap­ kökenli olduğunu ileri sürmektedirler. Bununla birlik­
samakta, ilmî yönlendirme­ te başka görüşler de mevcuttur. Gerçekten de bir
lerle tartışmaları kontrol zamanlar “Tatar” etnonimi, Moğol kabilelerinden biri
etmektedir.” Bunları söy­ için kullanılıyordu. Reşidüddin konuyla ilgili şunları
lerken Mercanî, Tatar yazmıştır: “Onların gücü ve şöhretleri dolayısıyla diğer
tarihini araştırma Türk kavimleri, farklı isimlere ve diğer farklılıklara rağ­
metotlarını ön plana men onların adlarıyla meşhur oldular ve herkes “Tatar”
çıkarmasa da eserinde olarak adlandırıldı. Bu farklı kavimler de “Tatar” olduk­
Tatarların etnik kökenleri­ larını ileri sürerek kendilerini güçlü ve onurlu hissettiler.
ni, onların devletçiliğini, hüküm­ Bu durum günümüzde de aynen yaşanmaktadır. Çengiz
darlarını, ekonomi, kültür ve dinlerini, Tatar halkı­ Han ve onun soyunun refahı dolayısıyla Celairiler,
nın Rusya İmparatorluğu içerisindeki durumunu ele Tatarlar, Ongutlar, Kereitler, Naymanlar, Tangutlar gibi
aldı. çeşitli Türk kabileleri kendilerini Moğol olarak adlandır­
Tarih araştırmalarında etnik faktör, önemli konular­ maktadırlar. Hâlbuki her birinin ayrı adı ve lakabı vardı
dan biridir. Kendi devletlerine sahip olmadan önce ve eskiden bu ismi kabul etmiyorlardı. Onların şimdiki
Tatarların tarihi daha çok etnogeneze dayanıyordu. torunları bundan dolayı eskiden beri Moğol adıyla bilin­
Aynı şekilde devletin kaybedilmesi de etnik süreçlerin diklerini düşünmektedirler. Ama bu böyle değildir.
araştırılmasını ilk plana çıkartmaktadır. Devletin var Eskiden Moğollar, bozkırdaki Türk kavimlerinden yal­
oluşu, etnik faktörü ikinci plana itse de bu faktör, tari­ nızca biriydiler.”
hî araştırmaların bir meselesi olarak onun bağımsızlı­ Tarihin çeşitli dönemlerinde “Tatar” adı, çok farklı
ğını korumaktadır. Hatta bazen etnos, devleti oluştu­ halklar için kullanıldı. Bu husus sıkça kaynakların
ran faktör olarak ortaya çıkmaktadır. Bu da doğrudan müelliflerinin etnik aidiyetine bağlıydı. Örneğin
tarihin akışına yansımaktadır. Tatar halkının tek bir Macar Kralı IV. Bela’nın XIII. yüzyılda Kıpçakların yanı­
etnik kökeni yoktur. Tatarların ataları arasında Hunlar, na elçi olarak gönderdiği Keşiş Yulian, “Tatar” adını,
Bulgarlar, Kıpçaklar, Nogaylar ve bu eserden de anla­ Yunanca’daki “cehennem” anlamındaki “tartaros”
şılacağı üzere farklı halk ve kabilelerin temelinde eski terimine bağlamıştır. Bazı Avrupalı tarihçiler ise
dönemlerde oluşan başka halklar yer almaktadır. “Tatar” etnonimini Yunanlıların “barbar” terimini kul­
Günümüz Tatarlarının oluşumuna Fin­Ugorlarla landıkları anlamda kullanıyorlardı. Örneğin
Slavlar da etki ettiler. Tatarların ataları olarak yalnız­ Avrupalıların bazı haritalarında Moskova Rusyası,
ca İdil Bulgarlarını göstermek ya da Tatar adlı eski bir “Moskova Tartarya’sı” veya “Avrupa Tartarya’sı” ola­
halkın arayışına girmek, bilimsellikten uzaktır. rak gösterilmiştir.
Günümüz Tatarlarının ataları hiçbir zaman izole ola­ XVI­XIX. yüzyıllarda da “Tatar” etnoniminin tarihi çok
rak yaşamadılar, tam tersine daima hareket hâlinde karışıktı. Damir İshakov bu süreci şöyle özetlemekte­
olup Türk ve Türk olmayan halklarla etkileşim içeri­ dir: “Altın Orda’nın parçalanma sürecinde ortaya çıkan
sinde oldular. Aynı zamanda bütün devlet yapıları, Tatar hanlıklarında “Tatar” terimi daha çok askerî hiz­
resmî dil ve kültürü düzenleyerek halk ve kabilelerin metli sınıfın temsilcileri için kullanıldı… Bunlar, eski
karışımını sağlıyorlardı. Devletin her zaman etniği Altın Orda coğrafyasında “Tatar” adının yayılmasında
oluşturan en önemli faktör olduğu göz önünde bulun­ büyük rol oynadılar. Hanlıkların yıkılmasından sonra bu
durulduğunda bu görüş daha da gerçekçi olmaktadır. terim, sıradan halk için de kullanılmaya başlandı.
Kaldı ki İdil Bulgar Devleti, Altın Orda, Kazan, Bununla birlikte halk arasında çok sayıda bölgesel isim
Astarhan ve diğer hanlıklar uzun süre tarih sahnesin­ ile İslâmiyet’e mensubiyete işaret eden “Müslüman”
de kaldılar. Bu süre, yeni etnik unsurların oluşumu için terimi de etnik isim olarak kullanılıyordu. Bu isimlerin
yeterliydi. Etnosların karışımında din de güçlü bir fak­ terk edilip “Tatar” etnoniminin ulus adı olarak yaygın­
tördü. Ortodoksluk Rusya’da vaftiz edilen halkların laşması, mill î birliğin kurulması ile bağlantılıydı.”
çoğunu Ruslaştırırken, Ortaçağ’da İslâmiyet de aynı Bütün bu görüşlerde şüphesiz çok doğru tespitler var­
şekilde birçok kimseyi Tatar Türkü’ne dönüştürdü. dır. Ancak yine de “Tatar” teriminin sınırını mutlak bir
Son yıllarda bilim adamları arasında Tatar halkının şekilde çizmek mümkün değildir. Dolayısıyla “Tatar”
içerisinde farklı dil, etnografya ve diğer özellikleri etnonimi, ilmî tartışma konusu olarak kalmaya
arama eğiliminin olduğu görülmektedir. Dilin küçük devam etti ve etmektedir. Kesin olarak bilinen husus
ise 1917 Devrimi’ne kadar İdil, Kırım ve Litvanya XVI. yüzyıldan itibaren başlayan Tatarlara baskı yılla­
Tatarlarının yanı sıra Azerbaycan Türkleri ile Kuzey rında ise kendi aralarında sıkı bağlara sahip olmayan
Kafkasya ve Güney Sibirya’daki bazı Türk halklarının ayrı gruplar, kültürel geleneklerin muhafızı oldular.
da “Tatar” olarak adlandırılmasıydı. Ancak nihayetin­ Dinî topluluk her zaman tarihî gelişimde önemli rol
de yalnızca İdil ve Kırım Tatarları, “Tatar” adını muha­ oynamakta, toplumun hangi medeniyetlere dâhil
faza ettiler. olması gerektiği konusunda kriter olmaktadır.
“Moğol­Tatar” terimindeki iki etnik ismin yanyana Camilerle medreseler, X. yüzyıldan başlayıp 1920’li
neden kullanıldığı sorusunun cevabını bulmak için bu yıllara kadar Tatar dünyasını birleştiren önemli mües­
terimin ayrıntılı bir şekilde analiz edilmesi gerekmek­ seselerdi. Bunların hepsi — devlet, etnos ve dinî top­
tedir. Moğollar askerî seferlerinde Türk boylarına luluk — Tatar kültürünün muhafazasını ve tarihin
dayanıyorlardı. Türk kültürü, Çengiz Han kesintisiz olarak gelişimini sağladılar.
İmparatorluğu’nun ve özellikle de Cuci Ulusu’nun “Kültür” terimi çok geniş bir anlama sahip olup toplu­
kuruluşunda büyük rol oynadı. Historiyografi öyle bir mun bütün normları ile başarılarını, ekonomiyi (örne­
şekilde gelişti ki, Moğollar da Türkler de sıkça “Tatar” ğin tarım), devlet yönetim sanatını, askerî sistemi,
olarak adlandırıldı. Bu hem doğruydu hem de yanlıştı. yazıyı, edebiyatı, sosyal normları vs. kapsamaktadır.
Doğruydu; çünkü Moğolların sayısı fazla değildi ve Kültürü bir bütün olarak araştırmak tarihî gelişim
Türk kültürü (dil, yazı, askerî yapı vs.) zamanla birçok mantığını anlamamıza ve en geniş anlamda bu toplu­
halk için ortak kültür hâline geldi. Yanlıştı; çünkü mun yerini tespit etmemize imkân tanımaktadır.
Tatarlar ile Moğollar iki ayrı halktı. Kaldı ki günümüz Kültürü koruma ve gelişimindeki süreklilik, Tatar tari­
Tatarları yalnızca Moğollarla değil Ortaçağ’daki hinin sürekliliği ve özellikleri hakkında fikir sahibi
Merkezî Asya Tatarları ile bile özdeşleştirilemezler. olmamızı sağlamaktadır.
Bununla birlikte günümüz Tatarları, VII­XII. yüzyıllar­ Çalışmamızda halkın tarihindeki önemli evreler ön
da İdil­Ural’da yaşayan halklarla Altın Orda, Kazan plana çıkarılırken temel kriter olarak kültürel gelişim
Hanlığı ve bu devletlerdeki halkın kültürlerinin varisi­ mantığı kabul edildi. Kültür, en önemli sosyal düzen­
dirler. Dolayısıyla onların Doğu Türkistan ile leyicidir. Bir devletin kuruluşu ve yıkılışını da bir
Moğolistan’da yaşayan Tatarlarla hiçbir bağlantıları­ medeniyetin ortaya çıkış ve yıkılışını da “kültür” teri­
nın olmadığını söylemek de mümkün değildir. Tatar mi üzerinden izah etmek mümkündür. Kültür, top­
kültüründe asgarî seviyede mevcut olan Moğol unsu­ lumsal değerleri belirlemekte, farklı halklar için avan­
ru bile Tatar tarihinin oluşumuna etki etti. Nitekim tajlar sağlamakta, çalışmak için dürtücü etkenlerle
Kazan Kremlini’nde mezarları olan hanlar, Çengizo­ kişiliğin şahsî özelliklerini oluşturmakta, toplumun
ğulları’dır. Bu husus da gözden kaçırılamaz. Tarih açıklığını ve halkların iletişimi için imkânları belirle­
sade ve düz çizgili olamıyor. mektedir. Kültür aracılığıyla toplumun dünya tarihin­
Tatar tarihi aktarılırken bu tarihi ortak (genel) Türk deki yerini de anlamak mümkündür.
tarihinden ayırmak çok zordur. Ortak Türk tarihi araş­ Tatar tarihini kaderinin keskin dönüşleri ile birlikte
tırılırken birtakım terminoloji sorunlarıyla karşılaşıl­ bütün bir resim olarak görmek mümkün değildir.
maktadır. Büyük Türk Kağanlığı, ortak Türk mirası Çünkü zirve dönemlerinin yerini, var olma mücadelesi
olarak kabul edilirken, Büyük Moğol İmparatorluğu ile dil ve kültürün temel unsurlarının korunması için
ve özellikle de Altın Orda Devleti, etnik açıdan daha çaba sarfedildiği dönemler alıyordu.
karmaşık yapılardır. Aslında Cuci Ulusu, Tatar devleti Tatar veya daha doğrusu Türk­Tatar medeniyetinin
olarak kabul edilmektedir. Buradaki “Tatar” adı da oluşumunun çıkış noktası, Eskiçağ’dan Erken
devlette yaşayan bütün halkları, yani Tatar Türklerini Ortaçağ’a kadar Avrasya’nın karakterini belirleyen
ifade etmektedir. Ancak oluşum süreçleri Altın bozkır kültürüdür. Hayvancılık ile at, ekonominin ana
Orda’da tamamlanan Kazaklar, Kırgızlar, Özbekler ve özelliğini, hayat tarzını, meskeni, kıyafeti belirledi,
diğer halklar, Tatarları ataları olarak kabul edecekler askerî zaferler sağladı. Eyer, eğri kılıç, güçlü yay,
midir? Tabii ki de hayır. Çünkü kimse bu etnonimin savaş taktikleri ve Tengricilik gibi ideolojinin keşfi ile
Ortaçağ ve günümüz kullanımındaki farklılıkları üze­ diğer başarılar, dünya kültürüne büyük etkide bulun­
rinde durmamaktadır. Günümüz toplumunun algısın­ dular. Bozkır medeniyeti olmaksızın Avrasya’nın
da “Tatar” etnonimi, Kazan ve Kırım Tatarları ile bağ­ muazzam coğrafyasının meskûn kılınması mümkün
daştırılmaktadır. Dolayısıyla Zeki Velid î Togan gibi olmazdı. Bu, aynı zamanda bozkır medeniyetinin en
“Türk Tatar Tarihi” terimini kullanmak metodolojik önemli tarihî hizmetidir.
açıdan daha doğru olacaktır. Bu da günümüz 922’de İslâmiyet’in kabulü ve Büyük İpek Yolu, Tatar
Tatarlarının tarihini gerektiğinde diğer Türk halkları­ tarihinin dönüm noktaları oldu. İslâmiyet sayesinde
nın tarihinden ayrı izleyebilmemize imkân vermekte­ Tatarlar, o dönemin en ileri medeniyeti olan İslâm
dir. Ancak bu durumda başka bir sorun ortaya çık­ Dünyası’na dâhil oldular. Bu gelişme, halkın geleceği­
maktadır. Bu sorun da ortak Türk tarihi ile Tatar mill î ni ve onun medeniyet özelliklerini belirledi. İslâm
tarihini ilişkilendirme meselesidir. Bazı dönemlerde dünyası ise İdil Bulgarları sayesinde en kuzey sınırına
(örneğin Göktürkler zamanında) ortak tarihten ayrı ulaşmış oldu.
kısımları ayırmak mümkün değildir. Altın Orda döne­ Göçebe hayattan yerleşik hayata ve şehir medeniye­
minde genel tarihin yanı sıra daha sonra bağımsız tine geçiş yapan Tatarların ataları, diğer halklarla ile­
hanlıklara dönüşen bölgelerin tarihi ayrı da ele alına­ tişim kurmak için yeni yollar aramaya başladılar.
bilmektedir. Şüphesiz Tatarlar; Uygurlar, Anadolu, Bozkır, biraz daha güneyde kalmıştı ve yerleşik hayat
Mısır Memlükleri ile de yakın temas içindeydiler. şartlarında at, artık evrensel fonksiyonları yerine geti­
Ancak bu bağlantılar Merkezî Asya ile olduğu kadar remiyordu. At, yeni ekonomide yardımcı unsur hâline
organik değildi. Dolayısıyla ortak Türk tarihi ile Tatar geldi. Bu tarihte Bulgar Devleti ile diğer devletler ve
tarihinin nispetine ortak yaklaşım bulmak güçtür. halklar arasında birleştirici unsur rolünü İdil ile Kama
Farklı dönemlerde farklı ülkelerle bu nispet farklıydı. nehirleri oynamaya başladı. Daha geç bir tarihte
Tarihçinin en genel anlamda incelediği konulardan Kırım üzerinden Karadeniz’e çıkış da sağlandı. Bu da
biri de kendisinden önceki kültürü miras alan ve son­ Altın Orda’nın inkişafının en önemli faktörlerinden
raki nesillere miras bırakan toplumdur. Bu arada top­ biri oldu. İdil Yolu, Kazan Hanlığı’nda da önemli rol
lum, devlet veya etnos olarak da hareket edebilir. oynadı. Moskova’nın Doğu’ya doğru yayılmasının
Nijegorod Panayırı’nın kurulmasıyla başlaması da sonuçlandı. Bu yapı, “İdil Ural Devleti” formülünden
tesadüfî değildir. Nitekim bu panayır, Kazan’ın eko­ çok uzak olmakla birlikte yine de şüphesiz olumlu bir
nomisini zayıflattı. Ulaşım aracı olarak İdil­Kama adımdı. Bu adım olmadan, 1990’da Tataristan
Havzası’nın rolü göz önünde bulundurulmadan Cumhuriyeti’nin devlet egemenliğinin deklarasyonu
Ortaçağ’da Avrasya coğrafyasının gelişimini anlamak mümkün olmayacaktı.
mümkün değildir. İdil Nehri günümüzde de Rusya Tataristan’ın yeni statüsü, cumhuriyetin gelişim ilke­
Federasyonu’nun Avrupa kısmının ekonomik ve kültü­ leri ile Tataristan’ın Rusya Federasyonu, Türk ve İslâm
rel temel fonksiyonunu üstlenmektedir. dünyasındaki yerini belirleme konularını gündeme
Cuci Ulusu’nun başta Büyük Moğol getirdi.
İmparatorluğu’nun bir parçası, ardından da bağımsız Rusya ve Tataristan tarihçileri ciddi bir sınavla karşı
bir devlet olarak ortaya çıkması, Tatar tarihinin karşıyalardır. XX. yüzyıl, başta Çarlık Rusyası’nın
önemli evre ve başarılarından biridir. Çengizoğulları ardından da Sovyetler Birliği’nin yıkıldığı ve dünyanın
döneminde Tatar tarihi dünya çapında gelişip Doğu siyasî haritasının sıkça değiştiği bir asır oldu. Rusya
ve Avrupa’nın çıkarlarını etkiledi. Tatarların askerî Federasyonu da bambaşka bir ülke oldu ve bundan
sanata yaptıkları katkı tartışmasız olup bunun en dolayı geride bırakılan yola da başka türlü bakmalıdır.
büyük göstergesi de üretilen mükemmel silahlarla Rusya, yeni yüzyılda fikrî dayanak noktaları bulma
geliştirilen askerî taktiklerdir. Altın Orda’nın devlet zorunluluğu ile karşı karşıyadır. Ülkede gerçekleşen
yapısı, Rusya’nın da miras olarak benimsediği posta süreçler ve Rus olmayan halkların “Rusya” algısının
(yam) teşkilatı, finans sistemi, şehircilik ve edebiyat (olumlu ya da olumsuz) oluşumu büyük ölçüde tarih­
en yüksek seviyeye ulaştı. Ortaçağ’da başkent Saray çilere bağlıdır.
ile yüzölçümü ve ticaret hacmi açısından kıyaslana­ Rusya’daki ilmî çevreler, güncel meselelerle ilgili
cak pek az şehir vardı. Avrupa ile yaptığı ticaret saye­ kendi görüşlerini bildirecek çok sayıda bağımsız araş­
sinde Altın Orda, Avrupa kültürü ile tanıştı. Tatar kül­ tırma merkezinin ortaya çıkacağı olgusunu hesaba
türünün üretim potansiyelinin temeli Altın Orda katmak zorundadırlar. Bundan dolayı Rusya tarihini
döneminde atıldı. Kazan Hanlığı’nda da bu süreç yalnızca Moskova’dan yazmak zor olacaktır. Rusya
kesilmeden devam etti. tarihi, bu ülkenin bütün yerli halklarının tarihi gözeti­
Kazan’ın 1552’de Ruslar tarafından ele geçirilmesin­ lerek bilim adamlarından oluşan heyetler tarafından
den sonra Tatar tarihinin kültürel mirası İslâmiyet kaleme alınmalıdır.
sayesinde korundu. Kültürün hayatta kalmasını sağla­ Atlas Tartarica, Tataristan Bilimler Akademisi Tarih
yan İslâm, aynı zamanda Tatarların Hristiyanlaştırma Enstitüsü’nün grifiyle basılsa da bu eser Tataristan,
ve asimilasyona karşı verdikleri mücadelenin de bay­ Rusya ve yabancı ülkelerin araştırmacılarının katkısıy­
rağı konumundaydı. la ortaya çıkan bir eserdir. Bu kolektif çalışma, Kazan,
Tatar tarihinde İslâmiyet ile bağlantılı üç dönüm nok­ Moskova, St. Petersburg’da yapılan ilmî konferans
tası vardı. Bu dönüm noktaları aşağıdaki olayları etki­ serilerine dayanmaktadır. Atlas Tartarica, Tatar halkı­
lemiştir: 1) 922’de İdil Bulgar Devleti’nin İslâmiyet’i nın etnogenezinin, ortak Tatar milleti ve kültürünün
resmî din olarak kabul etmesi. Böylece Bağdad gerçekleştiği coğrafyanın çok sayıda harita ile yansı­
Halifesi, Hazar Kağanlığı’ndan bağımsız olan genç tıldığı ilk eserdir. Bu çalışmadaki pek çok konu tartış­
devleti tanımış oldu. 2) Özbek Han’ın İslâm “devri­ malı olup bunların araştırılmasına devam edilmelidir.
mi”ni gerçekleştirmesi. Özbek Han, bütün dinlerin Bu eser, bilinen bilgilerin aktarıldığı bir ansiklopedi
eşitliğini savunan Çengiz Han’ın Yasası’na rağmen değildir. Bizim için önemli olan bu alandaki bilgilerin
dinlerden birini resmî din olarak kabul etti. Bu da mevcut seviyesini kaydetmek, dünyadaki süreçler
toplumun birleşmesini ve Türk­Tatar (Altın Orda) hal­ çerçevesinde Tatarların tarihini gösterecek yeni
kının oluşmasını sağladı. 3) XIX. yüzyılın ikinci yarısın­ metodolojik yaklaşımlar ileri sürmek, yalnızca
da ceditçilik adını alan dinî reformların gerçekleştiril­ Tatarların değil onlarla aynı coğrafyada yaşayan bir­
mesi. çok halkın kaderini ele almak, sorunlu meseleler üze­
Yeni dönemde Tatar halkının yeniden canlanma süre­ rine dikkatleri çekerek ilmî düşüncelerin gelişmesini
ci, işte söz konusu bu reformlarla başlamaktadır. sağlamaktır.
Ceditçilik birkaç önemli hususu ön plana çıkardı: 1) Bu eser için yapılan özel haritaların yanı sıra Atlas
Tatar kültürünün zorla Hristiyanlaştırma sürecine Tartarica çok sayıda eski harita, resim ve kronolojik
karşı koyacak güçte olması; 2) Tatarların İslâm bilgi de içermektedir.
Dünyası’na aidiyetleri ve burada öncü role talip olma­
ları; 3) İslâmiyet’in Hristiyan bir devletin içerisinde
Ortodoksluk ile rekabete girmesi. Ceditçilik,
Tatarların çağdaş dünya kültürüne yaptıkları önemli
bir katkı ve İslâmiyet’in modernleşmeye ayak uydura­
bilmesinin bir göstergesiydi.
XX. yüzyılın başında Tatarlar, birçok sosyal yapıyı ­
eğitim sistemi, süreli basın, siyasî partiler, Devlet
Duması’nda temsil edilen Müslüman grubu, ticarî ser­
maye başta olmak üzere ekonomik yapılar vs. — oluş­
turmayı başardılar.
1917 Devrimi öncesinde Tatarlar arasında devletlerini
canlandırmaya yönelik fikirler yeterince yayılmıştı.
Bu bağlamda Tatarlar ilk denemeyi İdil Ural Devleti’ni
ilan ederek 1918’de yaptılar. Ancak Bolşevikler, bu
muazzam projenin gerçekleşmesini engellediler.
Buna rağmen söz konusu siyasî adımın sonucunda
Tatar­Başkurt Cumhuriyeti’nin kuruluşuna dair karar
alındı. Siyasî ve ideolojik mücadele, 1920’de Tatar
Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin ilânıyla

You might also like