You are on page 1of 498

Nazım Tanrıkulu

Tıbbi Bitkileri
Doğru Kullanma Rehberi

Hayykitap
Tıbbi Bitkileri Doğru Kullanma Rehberi
Nazım Tanrıkulu
Editör: Nihal Doğan
Kapak Tasarımı: Mükremin Seçim
Sayfa Tasarımı: Turgut Kasay

Hayykitap
Zeytinoğlu Cad. Şehit Erdoğan İban Sk.
No:36 Akatlar Beşiktaş 34335 İstanbul
Tel: 0212.352 00 50 Faks: 0212.352 00 51
info@hayykitap.com
www.hayykitap.com
TIBBİ BİTKİLERİ DOĞRU KULLANMA REHBERİ
İÇİN NE DEDİLER?

Tıbbi bitkilerin yetiştirilmesi ve bakımı alanında doğru bilgiler vermesi


yanında, bu bitkilerin pratik kullanımları ile ilgili derli toplu bilgiler de
veren bu kitabın; doğa dostu olan ve bitkileri seven, onları günlük
yaşantılarında değişik şekillerde kullanan herkese yararlı bir kaynak olacağı
görüşündeyim. Bu eserin devamının gelmesini diliyorum...

Prof. Dr. Ulvi Zeybek


Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi
Farmasötik Botanik Anabilim Dalı Başkanı

İster 'kocakarı ilacı' denilsin ister 'ot-çöp'... Herhalde bitkilerin hastalıkta


ve sağlıkta hayatımızın ayrılmaz birer parçası olduğu rahatlıkla söylenebilir.
Günümüzde gelinen noktada; bitkiler, kulaktan dolma veya güvenilir
olmayan kaynaklardan elde edilen bilgiye göre değil, eskilerin ifadesi ile
"efradı cami, ağyarı mani" yani anlaşılır Türkçe eserlerin rehberliğinde
kullanılmak isteniyor. Bu eserlerin sorunlarımıza teorik/pratik çözümler
sunması, öncelikle zarar vermemesi ve bütün bunların da konunun
erbabınca anlatılması isteniyor. Aslında çok şey istenmiyor! Sadece olması
gereken talep ediliyor... 'Tıbbi Bitkileri Doğru Kullanma Rehberi'nin bu
talepleri olabildiğince karşılama niyetiyle yazıldığına inanıyorum.

Yrd. Doç. Dr. Selim Altan


Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Etik Anabilim Dalı Başkanı

Bu kitapta, bitkilerden şifa bulmamızı sağlayan etkinin ortaya çıkması


için gerekli kullanım incelikleri, bilimin ışığında, yalın ve akıcı bir dille
okuyucuya aktarılmış. Şifalı bitkilerden fayda görmek istiyorsanız mutlaka
okumanız gereken bir kitap. Bu alandaki boşluğu doldurduğu için Nazım
Tanrıkulu'nu tebrik ediyorum...

Yrd. Doç. Dr. Ernaz Altundağ


Düzce Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim
Üyesi

Bitkiler dünya kurulduğundan bu yana var... Bilgiler hem kadim, hem


güncel...
Bitkilerin insanı tamamlayıcı özelliği hem merak, hem sömürü konusu...
İşte çığırtkanların ortaya döküldüğü bu zamanlarda ruhu bilge, beyni genç
bir yazardan doğruyu öğrenme fırsatı... Bu kitap her eve girmeli...

Ayla Seyhun
Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Teknikeri, Doğa Aktivisti, Yazar
Nazım Tanrıkulu
1981 yılında Balıkesir'de doğdu. İlk, orta ve liseyi Balıkesir'de tamamladı.
2000 yılında Kırıkkale Üniversitesi Petrokimya Bölümü'nde bir yıl öğrenim
gördükten sonra tıbbi bitkilere olan yoğun ilgisi sebebiyle bu bölümü
bıraktı. 2001 yılında Selçuk Üniversitesi Çumra Meslek Yüksekokulu Tıbbi
ve Aromatik Bitkiler programında eğitime başladı ve 2003 yılında mezun
oldu.
Mezun olduğu yıl, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nce yapımına başlanan,
şu an Zeytinburnu Belediyesi'nin himayesinde bulunan, Zeytinburnu Tıbbi
Bitkiler Bahçesi'nde, proje aşamasından itibaren 7 yıl süreyle görev yaptı.
Muğla, Kars, İzmir, Çanakkale, Bursa, Balıkesir, İstanbul, Artvin, Isparta ve
Antalya'nın bazı yörelerinde flora ve etnobotanik araştırmaları yaparak
Anadolu bitki bilgeliğini kısmen de olsa kaydetti.
Türkiye Florası'nda yetişip, yeterince tanınmayan tıbbi bitkilerin
tanıtılması amacıyla "Ayın Tıbbi Bitkisi"; bitkilerin doğru kullanımları
konusunda halkı bilgilendirmek amacıyla da "Tentür Hazırlama" ve "Bitki
Özleri" atölyesi düzenledi. Bu çalışmalarını ekolojik pazarlar, Zeytinburnu
Tıbbi Bitkiler Bahçesi ve diğer platformlarda katılımcılarla paylaşmaya
devam ediyor.
Çeşitli projelerde danışmanlık ve eğitim çalışması yaptı. Kars/Boğatepe
köyünde tıbbi bitkilerin yetiştirilmesi, kurutulması ve değerlendirilmesi
konusunda eğitmen olarak, Antalya'da açılan Antalya Eczacı Odası Tıbbi
Bitkiler Bahçesi'ne, Tokat, İzmir/Ödemiş ve Çanakkale/Gelibolu'da tıbbi
bitkilerin kültürü ile ilgili danışmanlık yaparak katkıda bulundu. Çeşitli
basın yayın organlarında tıbbi bitkilerle ilgili makaleleri yayınlandı,
televizyon programlarında söyleşiler yaptı. Fitoterapi, aromaterapi,
refleksoloji, homeopati kurslarına katıldı.
Homeopati Derneği ve Aromaterapi Derneği'nin yönetim kurulu üyesi,
ayrıca Merkezefendi Geleneksel Tıp Derneği, Buğday Ekolojik Yaşamı
Destekleme Derneği, Doğa Derneği'nin de üyesidir.
Geleneksel tedaviler, flora araştırmaları, etnobotanik, doğal boyama,
antropoloji, doğa fotoğrafçılığı, arıcılık gibi konularla da ilgilenen Nazım
Tanrıkulu, eski metinlerdeki şifanın izini sürmek amacıyla Anadolu
Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde
öğrenimine devam etmektedir. Şimdilerde özel bir firmada Proje Geliştirme
Müdürü olarak görev yapmaktadır. Evlidir.
Tam bir tabiat aşığı olduğunu bildiğim rahmetli babama,
kıymetli anneme ve sevgili eşime ithaf olunur...
Teşekkür
Küçük yaştan itibaren bize doğayı sevdiren, doğallığın erdemini
yaşantısıyla öğreten ve iyi insan olarak yetişmemiz için yaşayıp, kendini
bize adayan biricik anneciğime; okul hayatımın idamesinde canla başla
çalışıp maddi manevi desteklerini esirgemeyen ablama ve kardeşime;
kitabın hazırlanmasında bilgi ve manevi desteğiyle heyecanımı her daim
diri tutmama vesile olan sevgili eşim ve meslektaşım Nihan Tanrıkulu'na ve
ailesine; ikinci okulum olarak gördüğüm ilk işyerim Zeytinburnu Tıbbi
Bitkiler Bahçesi'ne; katkıda bulunan arkadaşlarım Seda Sakacı, Seda
Akpınar ve bu kitapta aktarılan kadim bilgileri, 'elden ele', kulaktan kulağa
bugüne taşıyan, güzel yürekli insanlarımıza teşekkürü bir borç bilirim.
Bu kitabın yazılması konusunda beni yüreklendiren Sayın Prof. Dr. Ayten
Altıntaş'a, kitabıma verdikleri desteklerden dolayı Sayın Prof. Dr. Ulvi
Zeybek'e, Sayın Hocam Doç. Dr. Yüksel Kan'a, Sayın Yrd. Doç. Dr. Selim
Altan'a ve değerli arkadaşım Yrd. Doç. Dr. Ernaz Altundağ'a, Hayykitap'tan
Nihal Doğan Hanımefendi'ye ve kitabın basımını gerçekleştiren
Hayykitap'a çok teşekkür ederim.
Okul yıllarımdan beri kendisini mesleki idolüm olarak gördüğüm, 2002
yılında ebedi yolculuğuna uğurladığımız Prof. Dr. Turhan Baytop Hocamızı
da, burada gıyaben yâd etmek istiyorum. Ülkemizi 50 yıl boyunca dağ tepe
dolaşarak, bizlere birçok değerli eser bırakan Turhan Hocamızın kitapları
ile mesleğime ve doğaya daha farklı bir gözle bakmayı öğrendim. Ufuk
açan, çalışan ve üreten bir tabiat savaşçısı, bilimsel bilginin halka nasıl
anlaşılır bir şekilde aktarılacağının çok iyi bilen saygıdeğer bir bilimadamı
idi. Binlerce kez ruhu şad olsun...
Bu kitaptaki bilgiler bilgilendirme amaçlıdır, hiçbir şekilde
tedaviye yönelik bir temel olarak algılanmamalıdır.
Tedavi amaçlı bitkileri kullanmadan önce,
mutlaka bir sağlık profesyoneline danışılmalıdır.
Takdim
Elinizde bulunan bu kitap 'tıbbi bitkilere' inanan ve onlardan yararlanmak
isteyen herkes için doğru bir başvuru kitabıdır. Nazım Tanrıkulu, Tıbbi ve
Aromatik Bitkiler öğrenimi yapmış ve o günden bu güne hiç ara vermeden
sadece bu iş ile uğraşmıştır. Yaptığı işe inanan ve bu konuda özveriyle
çalışan genç arkadaşımız, tam anlamıyla işin 'mutfağında'dır. Çalıştığı her
dönemde ve yerde bu bitkilerin peşinde idi... Doğada çalıştı, bahçelerde bu
bitkileri yetiştirdi ve Zeytinburnu Tıbbi Bitkiler Bahçesi'nde kendini
geliştirdi. Pratik sahada olduğu kadar, teorik olarak da bir akademisyen
titizliğiyle öğrendi ve öğretti.
Tıbbi bitkilerle tedavi bugünkü tıbbın içindedir. Asla ondan ayrı değildir.
Bütün dünyada tıbbın sunduğu ilaçların çoğunun ham maddesi hâlâ doğal
bitkilerdir. Bilim doğanın bu uçsuz bucaksız birikimini tanımaya tabi ki
ondan faydalanmaya çalışıyor. Bugünün bilinçli insanı da sağlıklı yaşam ve
basit hastalıklarda şifalı bitkilere yöneliyor. Bu kitaptaki bilgiler de
bugünkü bilimin onayladığı ve zamanın süzgecinden geçmiş, defalarca
denenmiş bilgilerdir. Herkesin kolaylıkla uygulayabileceği formüllere
sahiptir. Bu kitap dost bitkileri tanımak ve kullanmak isteyen herkesin
gönül rahatlığıyla faydalanacağı önemli bir rehber olacaktır.

Prof. Dr. Ayten Altıntaş


İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi
Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
Başlarken
"Gelin bağa yeşiller kuşanan doğayı görün
Her köşede bir çiçek dükkânı açan doğayı görün
Güller gülerek sesleniyor bülbüllere:
Susun, susarak doğayı görün."

Hz. Mevlana

Ülkemiz, bitki türü zenginliği bakımından hem dünyanın en zengin


ülkeleri arasında hem de pek çok bitkinin gen merkezi konumunda...
Türkiye florası (bitki varlığı), on binin üzerinde bitki çeşidine sahiptir. Bu
bitkilerden üç bin kadarı ise endemiktir. Türkiye'nin toplam bitki çeşidi,
Avrupa kıtasının toplamında yetişen bitki türüne yakındır. Pek çok konuda
olduğu gibi bu konuda da sadece tür zenginliğimiz ile övünüyoruz.
Elimizdeki birçok değerin kıymetini bilemediğimiz gibi maalesef
bitkilerimizin de kıymetini bilemiyoruz. Ama ne yazık ki 'el' bizim
bilmediğimizi biliyor. Bu sebeple Anadolu'nun zengin topraklarında
(dağlarda, yaylalarda) doğal olarak yetişen tonlarca bitki, her yıl
'kontrolsüzce' toplanarak, ham halde yurtdışına ihraç ediliyor. Hem bitki
türü zenginiyiz hem de verim açısından oldukça elverişli tarım arazilerine
sahibiz ama maalesef değerlendirme fakiriyiz.
Bitkilerin tedavide kullanımı konusu ülkemizde acımasızca istismar
ediliyor! İstismar edenlerse genellikle tedavisi güç hastalıklara çare (?)
bulduklarını söyleyerek, umutları sömürüyor; aynı zamanda umudun
ticaretini yaparak bitkilere güveni zedeliyor... İnternet ortamında,
kendilerine ülkemizde olmayan bir takım unvanlar atfederek fahiş ücretlerle
yüzde 100 tedavi garantisi (?) veriyorlar. Yazıktır ki bu konuda herhangi bir
denetlemeye de tabi tutulmuyorlar. Konunun popülerliği görsel ve yazılı
medya tarafından da fütursuzca kullanılıyor. İnsanlarımızı araştırmadan
kullandırmaya yönlendiren bu türden yayınlara hemen her gün şahit
oluyoruz. Kulaktan dolma veya güvenilir olmayan kaynaklardan yapılan
bilgi aktarımı tehlikeli sonuçlar doğurabiliyor! Bitkisel ürünlerin
pazarlanmasında, maalesef dinimiz de (TV'deki dini içerikli programlara
izleyiciyi çekmek için) kullanılıyor. Sonra da dini söylemlerle 'mucizevî!'
ürünler pazarlanıyor. Bunların yanında sadece bitkisel ürünleri pazarlamak
amaçlı radyo ve televizyonlar da açılıyor, bu tür yayın organları (kendileri
için özel bir formülasyon hazırlatıp) sürekli dönen reklamları ile ürünlerini
satmaya çalışıyor.
Şifalı bitkilerle ilgili 'etraflı' bir yasal düzenlememizin olmaması; denetim
mekanizmasının yetersizliği ve işlememesi istismarı kolaylaştırıyor. Bu
konuda yasal bir düzenleme hazırlanması gerekiyor. Tasarı hazırlığı ile ilgili
bugüne değin birçok girişim olmuşsa da, bu girişimler, mevcut hakları bir
grubun elinden alıp ötekine verme niyetinden öteye geçememiştir. Amaç,
ülkemizde yetişen tabii bitkileri doğru değerlendirip korumak ve ilgili her
meslek grubunun (hiçbirini dışlamadan) bu konuda görüşleri alınarak,
dünya standartlarında bir düzenleme yapmak olmalıdır. 6 Ekim 2010 tarihli
resmi gazete ile yürürlüğe giren 'Geleneksel Bitkisel Tıbbi Ürünler' adlı
yönetmelikle denetim ve ruhsatlandırma yetkisi Tarım Bakanlığı'ndan
Sağlık Bakanlığı'na devredildi. Bu yönetmelik uzun vadede bir boşluğu
dolduracaktır. Özellikle içerisinde ne olduğu belirsiz olan 'bitkisel' etiketli
ürünlerin üretimi ve ithalatına bir çekidüzen verecektir. Ürünlerin
kalitesinin de belirli oranda iyileşebileceği söylenebilir. Diğer taraftan
yönetmeliğin birçok konuda da yetersiz olduğu da ifade edilebilir.
Yönetmelik hazırlanırken konuyla ilgili her kesimin görüşü alınması
gerekirdi. Yukarıda da söylediğimiz gibi maksat ülkemizin bu alanda marka
olabilmesini sağlamak olmalı, ülke gerçekleri de dikkate alınmalı.
Yönetmelikle ruhsatlandırma yetkisi kimyager, hekim ve eczacıya verildi.
Oysa ülkemizde tıp fakülteleri ve kimya bölümlerinde bitkilerle ilgili eğitim
verilmiyor. Bu açık da 3-5 günlük kurslarla kapatılmaya çalışılıyor.
Öğrendikçe derinleşilmesi gereken bir konu olan tıbbi bitkiler konusunun 3-
5 günlük kurslarla ne kadar öğrenilebileceği tartışılabilir. Bence yönetmelik
etraflı bir şekilde tekrar gözden geçirilmeli. Konuyla ilgili tıbbi ve aromatik
bitkiler teknikerliği yüksekokulları, biyologlar, ziraat mühendisliği
fakülteleri, orman fakülteleri gibi disiplinlerin, ehil aktarların ve ilgili sivil
toplum kuruluşlarının da görüşleri alınmalı.
Bitkisel ürünlerin satışının yapıldığı aktarlar da mutlaka bu düzenleme
içinde yer almalı. Bugünkü kanunlara göre aktar açılabilmesi için her hangi
bir yeterlilik istenmiyor. 1985 yılında hazırlanan bir genelge ile aktariye işi
kolaylıkla kurulabiliyor.
Genelgeye göre aktariye dükkânı açabilmek için şu şartlar istenmektedir:
1. En son mezun olduğu okuldan diploma sureti
2. Dilekçe
3. İkametgâh senedi
4. Vergi levhası
5. 2 adet resim
6. Savcılık belgesi
7. Hiçbir bitkisel karışım, sıvı veya katı preparat hazırlanmayacağı ve
satılmayacağına dair dilekçe (Bu dilekçede, aktar ve baharatçılarda
satılması mahsurlu ve tehlikeli madde taşıyan drogların satılmayacağı da
belirtilmelidir.)
Burada da görüldüğü gibi yedinci madde hariç diğer şartlar, bakkal
dükkânı açılırken de istenebilecek türden şartlar! Genelge böyle olduğu için
de işini doğru yapan aktar dükkânı sayısı, yeni açılanlara oranla giderek
azalıyor. Özellikle son zamanlarda bu alana ilgi duyanların sayısında epey
bir artış var. Ancak bu hevesli girişimcilerimizin arasında birkaç ay kitap
karıştırıp aktar açanı da var, hiç araştırmadan açanı da... Hâlbuki bu genelge
güncellenip, sadece bu konuda eğitimin verildiği, Tıbbi ve Aromatik
Bitkiler Bölümü mezunlarına, belirli bir formasyondan geçirildikten sonra
bu hak verilebilir.
Denetim eksikliği, merdiven altı tabir edilen üretimleri de artırmış
durumda. İçinde ne olduğu belli olmayan ürünler günbegün artarak
önümüze koyuluyor. Bazı firmalar şaşaalı reklamlarla, son derece modern
tesislerinde üretim yapıldığını beyan ediyor. Ancak durum hiç de öyle
gösterildiği gibi değil! Bu tür firmalar genellikle sadece kapsüllere dolum
veya dolu gelen ambalajlara etiketleme yapıyor. Yüzde yüz bitki özlü
tabletler diye iddia ettikleri de, genellikle bitkilerin kullanılan kısımlarının
'toz' edilip kapsüllenmesinden ibaret. Bu şekilde kullanılan kapsüllerin de
ne yazık ki hiç yararı görülemiyor. Etki göstermesi için olması gerekense
bitki ekstrelerinin kapsül ve tablet şeklinde standardize edilmesi... Bu
konudaki yasal boşluğun yeni çıkan "Geleneksel Bitkisel Tıbbi Ürünler"
yönetmeliği ile doldurulabileceğini ümit ediyorum. Bu alanda üretim yapan
yerli sanayicilerimizin, artık tıbbi bitkilerimizi doğru değerlendirmek için
çalışmaları gerekiyor... Son yıllarda böyle örneklerin var olduğunu görmek
bize umut veriyor. Örneğin Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi'nde tıbbi
bitkilerin yetiştirilmesi ve ıslahı üzerine çalışmalar yapan, Tarla Bitkileri
Bölümü Öğretim Üyesi Sayın Hocam Doç. Dr. Yüksel Kan'ın yürüttüğü bir
proje kapsamında; üretici, sanayici ve üniversite işbirliği ile dünya
standartlarında bitkisel ilaç hammaddesi üretimi hayata geçiriliyor.
Konya'da başlayan bu proje ülke sathına yayıldığında artık biz de nitelikli
bitkisel droglarımızla dünya piyasasında söz sahibi olabileceğiz.
Öte yandan Antalya'da; Antalya Ticaret Borsası, Akdeniz Üniversitesi ve
Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü (BATEM) ortaklığında tıbbi
bitkilerin sürdürülebilir toplanması ve ticaretiyle ilgili kapsamlı çalışmalar
yapılıyor. Ayrıca BATEM bünyesinde açılan Türkiye Tıbbi Bitkiler
Araştırma Merkezi de bu konuya önem verilmeye başlandığının göstergesi.
Bitkiler nasıl etki ediyor?
Bazılarımızca 'ot, çöp' ya da 'koca karı ilaçları' gibi yaftalamalarla
aşağılanan bitkiler; bünyelerinde bulunan bazı maddeler yardımıyla bizleri
hastalıklardan korur veya hastalıklarımızı iyileştirirler. Bu maddelere etken
veya etkili madde diyoruz. Etken maddeler bitkilerde ilk etapta
bulunmayan, ikincil maddelerdir. Bitkiler, aşırı soğuktan, sıcaktan,
rüzgârdan, zararlılardan korunmak; neslini sürdürmek amacıyla böcekleri
çekmek; kısacası hayatlarını sağlıklı bir şekilde devam ettirebilmek için bu
maddeleri üretirler. O halde bitkilerin kendi sağlıkları için ürettikleri
maddelerin, insanların sağlığına da yararı olması anlaşılmayacak bir durum
olamaz! Doğanın dili ve özü bu... Öz yakalandığında perde kalkıverir,
görünmeyenler, algılanamayanlar bir anda kavranıverir...
Etkili maddeler, karmaşık bir kimyasal yapıya sahip olduğundan nasıl etki
yaptıklarını açıklamak çoğu zaman güçleşir. Bu etkileri açıklamak için
sinerjik yani ortak etkiden yola çıkılır veya bitkinin içindeki bir madde
temel alınarak, etki şekli açıklanmaya çalışılır.
Ancak tek bir madde ile bu etkilerin ortaya konulmaya çalışılması
durumunda istenmeyen sonuçlar da ortaya çıkabilir. Şifayı sağlayan, tek bir
madde olsa da, bitkide bulunan diğer maddeler iyileşmeye katkıda
bulunabilir. Özetle bazen bitkideki tek bir madde, bazen de bitki
bileşiminde bulunan birçok madde, etkiyi güçlendirebilir; dengeleyebilir;
zararlı maddelerin gücünü baskılayabilir; diğer sistemlere zarar vermeden
vücutta tam bir iyileşme sağlayabilir. Bundan dolayı bitkilerin etki
mekanizmasını açıklamak epey güçtür. Örneğin Çobançantası (Capsella
bursa-pastoris) içinde bilinen 60 kadar etkili madde bulunuyor. Bu
maddeler sayesinde bir bitkiden birçok etkiyi görme imkânı bulabiliyoruz.
Kabız olduğumuzda bağırsaklarımızı çalıştırıyor; ishal olduğumuzda
ishalimizi gideriyor; tansiyon dengesizliğimiz varsa tansiyonunu
düzenliyor; kanama varsa kanamamızı durduruyor; hemoroit
rahatsızlığımıza fayda sağlıyor.
Antibiyotik ilaçlar ve antibiyotik etkili bitkiler arasındaki etki
mekanizmasını açıklarken de bu durum söz konusudur. Uzun süreli
antibiyotik ilaç kullanımında vücudumuz bir süre sonra antibiyotiklere karşı
direnç geliştirmeye başlar ve antibiyotikler etki edemez hale gelir. Ancak
antibiyotik etkili olan birçok bitki için durum tam tersidir.
Çünkü bu bitkilerde onlarca madde bulunur. Bu durumda vücudumuzun
önce bitkilerdeki bu maddeleri tanıması sonra onlara karşı direnç
geliştirmesi gerekli ama bu maddeleri tanıyabilmesi neredeyse imkânsız!
Onlarca maddenin ne şekilde etki ettiğini tanımak güç olduğundan hastalık
yapan etmenler pes ediyor ve iyileşme süreci başlıyor...
Hangi bitkiler şifalı?
Dünyadaki bitki türlerinin 25.000-75.000 kadarının şifalı yani 'tıbbi bitki'
olduğu tahmin ediliyor. Günümüzde bunların yüzde 50'si gıda, yüzde 25'i
kozmetik, yüzde 25'i ilaç sanayinde olmak üzere 20.000 kadarı kullanılıyor.
Ülkemizde, gıda, kozmetik ve ilaç olarak 500 tıbbi bitki türü
kullanılmakta. Bunların 350'si doğadan toplanmakta; 30'unun tarımı
yapılmakta; 120'si ithal edilmekte; üçte biri -işlenmeden- ihraç edilmekte;
300 kadarı da aktarlarda satılmaktadır.
Burada dünyada yayılışı olan 300.000 küsur bitkinin 25.000-75.000'i tıbbi
bitki derken, aslında bir konuyu da atlıyoruz sanırım! Bizden önceki nesiller
deneme yanılma yoluyla bazı bitkileri keşfetmiş ve bilgileri bize
bırakmışlar. Onların araştırmaları ile elde ettikleri verilere, araştırmalarla
yenilerini eklemek de bizlerin görevi olmalı... Tıbbi bitkilerle ilgili
kullanım bilgileri, geleneksel kullanıma dayalı bilgilerden hareketle test
edilegelmiş... Günümüzde bu konuda birçok bitkiyle ilgili biyolojik aktivite
çalışmaları yapılmaktadır. Bu sebeple üzerinde araştırma olmadığı için
henüz etkinliğini bilemediğimiz türler için 'tıbbi değil!' demek yerine 'henüz
bilinmiyor!' demenin daha doğru olacağını düşünebiliriz.
Bu kitap neler anlatıyor?
Bitkilerin en iyi şekilde değerlendirilmesi ile ilgili, her kesimden
insanımızın kolayca anlayabileceği, bilimin süzgecinden geçmiş bilgiler
içeren, Türkçe yazılmış pratik bir el rehberi bulunmaması; bitkilerin
değerlendirme yöntemleri ile ilgili bilgilerin birbirini tekrardan öte
geçmemesi sebebiyle, doğru ve pratik bilgilerin paylaşıldığı bir kitap
hazırlama gereği duyduk.
Bu kitapta, mümkün olduğunca teknik terim kullanmamaya çalıştık.
Kullandığımız bazı teknik terimlere de anlaşılabilir karşılıklar verdik.
Kullanmak zorunda kaldığımız teknik terimler için son bölümdeki sözlüğe
bakabilirsiniz.
Pratik bir 'rehber' olarak düşünülen kitabımız, beş ana bölümden oluşuyor.
Birinci bölümde tıbbi bitkilerin yetiştirilmesi; ikinci bölümde toplanması,
kurutulması ve saklanması; üçüncü bölümde tıbbi bitkilerden çay, tentür,
yağ ve merhem hazırlama yöntemleri; dördüncü bölümde Anadolu'nun
çeşitli yörelerinden derlediğimiz halk ilaçları tarifleri ve bitkilerle doğal
boyama yöntemleri; beşinci bölümde ise rehber olarak faydalanabileceğiniz
bilgiler yer alıyor.
Bitkilerin Latince adlarını özellikle yazdık. Araştırma yapabilmemiz için
Latince adını bilmek çok fayda sağlıyor. Çünkü her bitkinin tüm dünyada
ortak kullanılan tek bir Latince adı oluyor. İlki cins adı, ikincisi de tür adını
belirten; iki kelimeden oluşan bu Latince isimde başka bir bitki olmuyor.
Diğer dillerde ise aynı bitki, yörelere, hatta yakın köylere göre bile farklı
isimlerle anılabiliyor.
Bitki adlarının etimolojisine de dikkat etmemiz faydalı oluyor. Yerel adı,
yaygın ulusal adı ve Latince adı; bitkinin şekli, kullanım alanı gibi
konularda bize ipucu veriyor. Araştırma çalışmalarımızda yol gösterici
oluyor.
Kitapta tıbbi bitkilerin değerlendirilmesiyle ilgili, yaygın olarak merak
edilen kullanım yöntemlerini de örnekleriyle açıkladık.
Kitabımızın konuyla ilgili herkese faydalı olması en büyük
temennimizdir...

Nazım Tanrıkulu
İstanbul, Ekim 2010
Birinci Bölüm:
Adım Adım
Tıbbi Bitki Yetiştirme
"Geleceğin tüm çiçekleri, bugünün tohumları içindedir."
Çin Atasözü

Genellikle ülkemizde bitki toplama kültürü yaygın olduğundan;


dağlarımızda, bayırlarımızda çokça yetişen bitki türlerinin tarlalarda
yetiştirilmesine bir türlü anlam veremeyiz. Ancak tıbbi bitkiler konusunda
söz sahibi olan ülkelere baktığımızda, bu bitkilerin yetiştiriciliğinin oldukça
yaygın olduğunu görüyoruz. Dünya'da tıbbi bitki tarımının en yaygın
olduğu ülkeler şunlardır: Çin, Polonya, Hindistan, İspanya, Macaristan,
Arjantin. Ülkemizde de (genel tarımsal yüzölçümüne oranla az olsa da)
artık tıbbi bitkilerin tarımına geçilmeye başlanmıştır.
Bu bölümde tıbbi bitkileri tarlalarımızda, bahçe ve balkonlarımızda nasıl
yetiştirebileceğimizi anlatacağız ve yetiştirme ile ilgili temel bilgileri
vereceğiz.
→ Neden Yetiştirmeliyiz?
Tıbbi bitkileri yetiştirmemizin belli başlı sebeplerini şöyle
sıralayabiliriz:
• Bitki toplayıcıları genellikle topladıkları bitkinin biyolojisi hakkında
bilgi sahibi olmadıkları için, türler 'vahşi toplama' baskısı altında nesillerini
devam ettirmekte zorlanıyor. Bir türün nesli tehlike altında ise o türün
yetiştiriciliğini yapabiliriz. Örnek olarak; iştahsızlık tedavisinde kullanılan
centiyane (Gentiana lutea) bitkisini ele alalım. Ülkemizde sınırlı bir alanda
yetişiyor. Kökleri kullanıldığı için, ihracat amaçlı olarak bitkinin kökleri
'kökten' sökülüyor. Bu bilinçsiz toplama sonucu nesli tehlike altında
bulunuyor. Doğal yaşam alanlarının yakınlarında koruma projeleri ile
kültürü yapılabilir...
• Birim alandan yüksek verim elde edebiliriz. Toplama usulüyle bir
toplayıcının belirli miktarda bitkiyi toplayabilmesi için kilometrelerce
mesafe kat etmesi gerekiyor. Oysa belirli bir alanda yetiştiricilik
yaptığımızda, daha çok bitki hasat ederek zaman ve emek israfının önüne
geçmiş oluruz.
• Son ürünün standart hale gelmesini sağlayabiliriz. Toplama yapıldığında
farklı yükseltilerden, farklı bölgelerden toplama yapılır. Sonra da toplanan
bitkiler birleştirilir. Örneğin Adaçayı (Salvia sp.) bitkisi Ege, Marmara ve
Akdeniz bölgelerinin farklı yükseltilerinden toplanır. Belirli bir alanda
yetiştiriciliğini yaptığımızda ise aynı yükselti, aynı toprak şartları ve aynı
ekolojik şartlarda olduğundan ürün standardizasyonunu kolaylaştırmış
oluruz. Standardizasyon etken madde oranlarının da standart olmasını
sağlar. Bilinçsizce toplanarak kullanıma sunulan tıbbi bitkilerden dolayı
insanlığın ne kadar olumsuz sonuçlarla karşı karşıya kaldığı acı bir
gerçektir. Tıbbi bitkilerin kullanımından olumlu sonuçlar alınabilmesi için
kullanılan bitkilerin doğru tanımlanmış bitki olması, sertifikalı üretiminin
olması, kurutma ve paketlenmesi son derece önem arz etmektedir. Sonuç
olarak kullanılan tıbbi bitkilerin analizlerinin farmakopelere uygun olması
bakımından tıbbi bitkilerin yetiştirilmesi önem arz eden bir durumdur.
• Saf ürün elde edebiliriz. Toplama usulünde, toplarken ister istemez diğer
bitkiler de karışabilmektedir. Fakat yetiştiriciliğinde yabancı ot kontrolü de
yapıldığından hasat edilen ürün saf ürün olarak elde edilir.
• Hasat, kurutma, paketleme, depolama gibi işlemleri kolaylaştırmış
oluruz. Toplama usulünde, toplanan yer ile ön işlemenin yapılacağı yer
arasında epeyce bir mesafe olduğundan etken madde kayıpları olmaktadır.
Yetiştirme usulü ile bunun da önüne geçmiş oluruz.
• Üretimin bütün aşamalarını rahatlıkla kontrol edebiliriz.
• Toplama usulünden dolayı, ülkemizde tıbbi bitkilerle ilgili kayıt sistemi
kurulamıyor. Ancak bitkilerin yetiştiriciliği ile kayıt sistemi kurabiliriz.
Böyle bir kayıt sistemi gerek ticari ve gerekse ilmi çalışmalara yön
verecektir.
• Ülkemizde yetişen / yetişebilen ve ticari değeri olan birçok bitki,
istenilen standartta olmadığından ithalat yoluyla tedarik ediliyor. Oysa tarım
ülkesi olan ülkemizde bu bitkileri kolaylıkla yetiştirebiliriz. Sarı kantaron
(Hypericum perforatum), tıbbi papatya (Matricaria recutita), kediotu
(Valeriana officinalis), devedikeni (Silybum marianum) bunlara örnek
sayılabilir. Üretici ve sanayiciyi buluşturan bir üretim sistemi, ülkemiz için
oldukça yararlı bir model olacaktır.
• Ülkemizde yetişmeyen ama tıbbi önemi yüksek ve ticari değeri olan
bitkilerin yetiştiriciliğini yapabiliriz. Buna örnek Kuzey Amerika bitkisi
olan ekinazyayı verebiliriz. Ekinazya ile ilgili ilk kültür çalışmalarını 2003
yılında Zeytinburnu Tıbbi Bitkiler Bahçesi'nde başlatmıştık. Şimdilerde
Gelibolu, Tokat, Mersin, Konya, İzmir'de yetiştiriciliği yapılıyor. Bu
konuda Mısır ve Hindistan örneğini de vermeden geçmemek gerekiyor.
Kendi ülkelerinde yetişmese de ekonomik değeri olan bitkileri sürekli takip
edip, hemen kültür çalışmaları yaparak global pazara yön veriyorlar. Bu
ülkelerle rekabet edip edemeyeceğimizi ithalat durumundan öğrenebiliriz.
→ Nelere Dikkat Etmeliyiz?
Ülkemizde 400 civarında tıbbi bitkinin ticareti yapılmakta ve ticareti
yapılan bitkilerin sadece 30 kadarının kültür yetiştiriciliği yapılmaktadır.
Tıbbi bitkilerin yetiştiriciliğini diğer bitkilerden ayıran belli başlı sebepler
bulunmaktadır. Yetiştiriciliğe başlamadan önce bu hususları öğrenmek
gerekir.
Tıbbi bitkilerin büyük bölümünde yetiştirme çalışmaları yapılmadığı için
bu grup bitkilerin nasıl yetiştirileceğine (kültürüne) dair etraflı bilgi
kaynaklarımız bulunmuyor. Bu sebeple bitkilerin doğal ortamındaki
ekolojik isteklerini iyi bilmemiz (bitkiyi doğal ortamında iyi
gözlemlememiz) gerekiyor. Gölgede, yarı gölgede, sulak alanda, kıraç
toprakta, şu yükseltide vb. gibi durumları iyi değerlendirmeliyiz.
Tıbbi bitkilerde etken madde dediğimiz maddelerin miktarının istenen
standartta olması gerekir. Başlarken etken maddelerin bitkilerdeki ikincil
(sekonder) maddeler olduğunu belirtmiştik... Bu maddeler daha ziyade
bitkinin yaşamını idame ettirmesi için üretmiş olduğu maddelerdir. Etken
maddelerle bitkiler, başka bitkilerle yarışırlar, stresle mücadele ederler,
soğuktan korunurlar, rüzgârlara karşı koyarlar, sıcaklarla mücadele ederler,
çoğalabilmeleri için tozlaşmayı sağlayacak böcekleri çekerler, diğer
bitkilerle besin mücadelesi yaparlar vb. Kısacası hayatta kalma
mücadelesinde temel yapı taşı olan bu maddeler, bir şekilde bitkilerin can
damarıdırlar. Bu maddeleri, genellikle doğal olarak yaşadıkları ekolojik
şartlarda üretirler Bazen kendimize göre bitkinin yetişebilmesi için bütün
şartları sağladığımızı düşünürüz... İyi toprak, iyi sulama, iyi besleme, bitki
zararlıları ile mücadele yaptığımızı düşünür, bitki için elimizden gelen her
iyiliği yaptığımıza kanaat getiririz. İşte tam da burada başlıyor yanılmamız!
Bitkinin etken maddeleri belirli şartlar altında oluşturduğunu
düşünemediğimizden, bilmeden etken madde oluşması için gereken şartları
ortadan kaldırırız.
Bize göre yüksek oranda etken madde verimi olması gerekirken, doğal
ortamındaki bitkide daha yüksek etken madde bulunur. Her istediği önüne
getirilen bitki bu maddeleri üretme gereği duymayacaktır. Bu sonucu, bazen
etken maddelerin yetersizliğiyle, bazense bitkinin yavaş gelişmesiyle
görüyoruz. Bu çok basit bir şekilde doğanın özü, doğanın dilidir... Doğadaki
tüm canlılar bir zorlama sonucu çıkış yolları arayıp bir şeyler üretirler.
Çin'de kültürü yapılan ginsenglerle doğadan toplanan ginsenglerin etken
madde farklılıkları incelenmiş, doğada toplananlar daha fazla etken madde
içeriğine sahip bulunmuştur. Doğadan alınanların yayaş yavaş gelişebilmesi
veya gelişememesi konusunu da bir örnekle açıklamaya çalışalım.
Ülkemizde çok az alanda yetişen centiyane (Gentiana lutea) bitkisini
İzmir'in Ödemiş ilçesi sınırlarında bulunan Bozdağlar'dan birkaç örnek
toplayıp İstanbul'da yetiştirmeye çalıştık. İstanbul'a getirdiğimiz tarihten
itibaren 3 yıl geçmesine rağmen bitkinin büyümesinde ilerleme olmadı.
Canlı kaldı, ancak büyüyemedi. Çünkü bitki doğal ortamındaki sağlıklı
yaşam kaynaklarını bulamamıştı! Bu tür durumlarda tohumları,
yetiştireceğimiz alana benzer ekolojik özelliklere sahip bir yerden
almamızda fayda var. Tıbbi bitkilerde verim, etken madde miktarının azlığı
ve çokluğu ile ölçülür. Etken maddelerin bitkide bulunması için de doğal
ortamındaki koşulların olması gerekir.
Bir bölgede tıbbi bitki yetiştirmeyi planlıyorsak, öncelikle o bölgede
doğasında var olan tıbbi bitkilerin tespiti ile işe başlamalıyız. Hatta
yapabiliyorsak buradan aldığımız numunelerin etken madde miktarlarını
üniversitelerimizde analiz ettirebiliriz. Böylelikle deneme aşamasını
geçerek zaman kazanmış oluruz. Yukarıda bahsettiğimiz verim meselesini
de böylece dikkate almış oluruz. Bölgedeki tıbbi bitkilerin tespitini de o
yöre ile ilgili yapılan flora çalışmalarından ve ilgili üniversitelerden
öğrenebiliriz. Yetiştireceğimiz cinsin türü yok, fakat yakın türü varsa bu
durumda da yine yetiştirmede başarılı olabiliriz... Örneğin bulunduğumuz
bölgede kediotu (Valeriana officinalis) tarımı yapmak istiyorsak, kediotu
türlerinin varlığına bakmamız gerekir. Ben Balıkesir ilinin Sındırgı
ilçesinde kediotu tarımı yapmak istersem, kediotunun diğer türleri bölgede
olduğu için, bitkinin bu bölgeye adaptasyon şansı yüksektir diye
düşünürüm.
Yetiştirmeyi düşündüğümüz tür yetiştirme yapacağımız alanda tabiatta da
varsa bu işimizin daha da kolay olacağını gösterir. Örneğin devedikeni
(Silybum marianum) yetiştireceğimizi varsayalım. Bazılarımızca
görüntüsüyle diğer dikenlerden farksız olan bu tür, yetiştiricilik
yapacağımız alanda doğal olarak birkaç kök de olsa yetişiyorsa, tarımını
yapmamız kolaylaşır. Buradaki amaç deneme aşamasında zaman
kazanmaktır. Her zaman böyle bir genelleme yapamayacağımızı da
bilmeliyiz. İlk yıl çok geniş miktarda bir alana ekim yapmayıp ikinci yılda
geniş alanlarda üretime geçmek en sağlıklısı olacaktır. Varsa ilgili bitkinin
yetiştirme teknikleri araştırmalarını üniversitelerden isteyebiliriz.
Tıbbi bitkilerle ilgili üretim teknikleri yeterince bilinmediği için bitkinin
hangi kısmından üretileceğini bilmek de işimizi kolaylaştırır. Bazı bitkiler
tohumlarından kolaylıkla yetiştirilebilirken, bazı bitkiler de diğer
kısımlarıyla (çelik, kök ayırma vb.) yetiştirilir. Bunun için ilgili kurum ve
kuruluşlardan bilgi alınabilir.
Buraya kadar tarlalarda yetiştiricilik yapmayı düşünebilecek okurlarımız
için ön bilgileri aktardık. Şehirde yaşayanların tarla imkânı olmadığına
göre, ihtiyacımız kadar tıbbi bitkiyi evlerimizde nasıl yetiştirebiliriz? sorusu
ortaya çıkıyor. Şimdi kısaca bu sorunun cevabını verelim.
Ev, balkon ve bahçelerimizde yetiştirirken nelere dikkat etmemiz
gerekir?
Evlerimizde yetiştiricilik yaparken etken maddeden çok bitkinin
yaşatılabilmesine çalışmamız gerekiyor. Bunun için de gerekli temel besin
maddelerini içeren toprak, yaşayabileceği ortam (güneş, gölge, nem isteği
dikkate alınmalı) gibi bitkimizin temel ihtiyaçlarını karşılamamız yeterli
oluyor.
Evde yetiştireceğimiz bitkileri kullanım amacımıza ve bulunduğumuz
bölgede yaşatılması kolay olanlara göre seçmeliyiz. Hem baharat, hem şifa
amaçlı kullanacağımız bitkileri bir arada yetiştirebiliriz. Böylelikle bir nevi
canlı ecza ve baharat dolabı niteliğinde bir balkona veya bir bahçeye
kavuşabiliriz. Biz evimizin balkonunda şu an için 15 tıbbi bitki
yetiştiriyoruz. Anti-bakteriyel olarak kullanmak üzere yetiştirdiğimiz;
karabaş kekik (Thymbra spicata), biberiye (Rosmarinus officinalis), reyhan
(Ocimum basillicum), İstanbul kekiği (Origanum vulgare ssp. hirtum)
bitkilerini aynı zamanda baharat olarak da kullanıyoruz. Kekikleri
salatalara, biberiyeyi zeytinyağına, reyhanı çorbalara katıyoruz. Ekinazya
(Echinacea sp.), dar yapraklı sinirliot (Plantago lanceolata) ve yaraotunu
(Prunella vulgaris) ise grip olduğumuzda birer yaprak alıp kuşburnu
meyvesi ile çayını yapıyoruz. Sarı kantaron (Hypericum perforatum),
oğulotu (Melissa officinalis), ıtır (Pelargonium graveolens) ve limonotunu
(Aloysia triphylla) da stresimizi gidermek amacıyla hazırladığımız çaylara
katıyoruz. Venüssaçı (Adiantum capillus-veneris) ile saçlarımızı yıkıyor,
öksürüğümüzü kesiyoruz. Sarısabır (Aloe vera) yetiştirmekle olası yara ve
yanıklara hazırlıklı oluyoruz. Böylelikle hem gözümüz, hem ruhumuz hem
de bedenimiz şifa buluyor...
Evimiz ve bahçemizde yetiştiricilik yaparken saksı kullanıyorsak bitkinin
boylanmasına göre saksısını değiştirmemiz gerekir. Aksi halde bitkimiz
gelişemez ve bir müddet sonra da kurumaya doğru gider. Saksı toprakları
çok çabuk kuruduğundan özellikle sıcakların arttığı dönemlerde sık sık
sulamalarını kontrol etmek gerekir. Toprakları kuruduğu zaman saksıda
boşluklar oluşur. Bu boşluklar bitkinin kısa sürede kurumasına sebep olur.
→ Tıbbi Bitki Yetiştirmede İlk Adımlar
Hepimiz şu veya bu şekilde balkonlarımızda da olsa bitki yetiştirme
deneyimi edinmişizdir. Burada temel yetiştirme bilgilerini anlatmaya
çalışacağız. Tohum, fide, çelikleme, köklerini ayırma ile bitkilerimizi nasıl
çoğaltacağımızı göreceğiz. Tohumla üretimde doğrudan ekim ve tohumdan
fide ile üretim olarak iki şekilde üretim yapmamız mümkün.
Serpme usulü tohum ekme
Bu usul, tarla şartlarında serperek veya belirli aralıklarla mibzer adı
verilen tohum ekim makineleri ile uygulanarak tohumları ekme yöntemidir.
Bunu tıbbi bitkilerin üretiminde genellikle tavsiye etmeyiz. Çünkü tohumlar
çimlendikten sonra nasıl bir fide olacağını bilemediğimizden, diğer yabancı
otlarla karıştırma ihtimali söz konusu olabilir. Bu yöntemi ancak çok küçük
tohumlu ve sonrasında da sorun yaşamayacağımız bitkiler; örneğin tıbbi
papatya (Matricaria recutita) için önerebiliriz...
Serpme usulünde, ekim için arazinin önceden tesviyesi yapılmış,
ekilmeye hazır hale getirilmiş olması gerektiğini de akıldan çıkarmayalım.
Fide ile üretim
Viyol vb. tohum çimlendirme kaplarına tohumların ekilerek, belirli bir
boya kadar bu kaplarda büyümeleri sağlandıktan sonra tarla şartlarına
dikilmesi şeklinde özetlenebilecek bir üretim şeklidir. Fide ile üretimde bir
kökün kapladığı alan hesap edilerek rahat gelişebilmesi için belirli
aralıklarla dikilmesi tavsiye edilir. Tohum ekim aşamalarını tohumların
nitelikleri belirler.
Tohumları çimlendirme aşamaları
Çimlendirme amacıyla kullanılan tohumlarla ilgili şu hususların
bilinmesinde fayda var:
• Tohumlar tam olgunlukta toplanmalı, sağlıklı bitkilerden seçilmeli. Tam
olgunlukta olmayan tohumlar çimlenmez.
• Hastalıklı ve dayanıksız bitkilerden seçilen tohumlarla üretilen bitkilerde
de aynı durumların görülebileceği unutulmamalı.
• Çimlenme işlemi için toprak sıcaklığının 15-20 °C gerekir.
• Tohumların sert kabuklu olması, dormansi denilen uykuda olmaları gibi
sebeplerle ya çimlenmeleri uzun zaman alır veya çimlenme gerçekleşmez.
Sert kabuklu tohumlara çimlenmelerini sağlamak için şu yöntemleri
uygulayabiliriz:
• Tohumlar ekilmeden önce sıcak ve soğuk katlama dediğimiz uyandırma
işlemlerine tabi tutulur. Sıcak ve soğuk katlama, tohumların sabit bir ısıda
belirli bir süre bekletilmesi esasına dayanır. Burada ıhlamur ağacının
tohumlarını örnek verebiliriz; ıhlamur tohumları tamamen olgunlaşıp sert
bir kabuk oluşturmadan (tohum kabuğu tamamen kahverengiye dönmeden)
ağustos sonu-eylül başı toplanır ve soğuk limonluklarda yahut açık alanda
hazırlanan yastıklara 6-13 cm derinlikte, 40-50 g/m2 olacak şekilde ekilir
ve üzeri kumla kaplanır. Depolanmış tohumlar için 5 ay sıcak (gece 10 °C,
gündüz 30 °C) ve hemen ardından 5 ay soğuk katlama önerilir. Çimlenme
gerçekleştikten sonra fideler 5-8 cm boya ulaştığında dikilmesi gereken
yere dikilir.
• Tohumlar belirli bir süre bazik suda veya ılık suda bekletilebilir.
Böylelikle tohumları şişirip dış kabuklarını yumuşatarak çimlenmelerini
hızlandırmış oluruz. Islatma işlemini nemli bir bez içinde bekleterek de
yapabiliriz.
• Tohumlar ekilmeden önce, ıslatma-kurutma uygulaması da yapılabilir.
Bunun için tohumlar önce 12 saat süreyle ıslatılır, sonra 12 saat kurutulur.
Bu işlemi 36 veya 48 saat sürelerle de yapabilirsiniz. Bazı tohumlarda
birkaç kez işlemi tekrar etmek gerekebilir. Tavsiyemiz çimlendirme
başlayıncaya kadar sabırla bu işlemleri tekrar etmeniz. Çimlenme başladığı
zaman ekilen cansız görünen tohumların yavaş yavaş yeşerdiğini görmenin
keyfini başka bir şeyde bulmanız mümkün değil, tadını çıkarın.
• Bazı tohumların çimlendirilmesinde ışıkta veya karanlıkta bekletme
etkili olabilmektedir. Kereviz tohumları, karanlıkta 14 °C gibi sıcaklıkta
çimlenebilmektedir.
• Bazı büyüme düzenleyicileri de çimlenmeyen tohumların çimlenmesine
yardımcı olur. Gibberallinler çimlendirmeyi hızlandırıcı olarak kullanılır.
Örneğin ekinezya türlerinden 'Echinacea angustifolia' türünün ve mahlep
tohumlarının çimlendirilmesi zahmetlidir. Çimlenme engelini aşmak için
tohumlar 1.000 ppm'lik çözeltide 24 saat bekletildikten sonra ekilir.
• Sert kabuklu tohumların suyu emip kabuklarını yumuşatmasını
sağlamak amacıyla çıtlatma, zımparalama, çizme gibi işlemler uygulanır.
Şakayık ve defne tohumunu bu tür tohumlara örnek verebiliriz.
Çimlendirme için torf karışımı hazırlanır. Çimlendirme kabı olarak
genellikle viyol denilen çok gözlü kaplara doldurulur. (Karışım olarak torf,
dere kumu ve perlit karışımı kullanılabilir.)
Tohumlar çimlendirme (viyol) kaplarına her göze iki üç tohum olacak
şekilde ekilir. Üzerine toprak doldurulur. Sulanır. (Sulama amacıyla
kullanılacak ilk sulama suyuna, zirai ürün satıcılarından kolaylıkla temin
edilebilecek humik asit katılabilir. Sulama, tohumların çimlenip kendi
ayakları üzerinde durabilecek fide olana kadar geçen sürede sisleme
şeklinde yapılmalı. Sislemesiz doğrudan yapılan sulamada tohum kayıpları
sık görülür.)
Çok küçük tohumlar için (tıbbi papatya, İstanbul kekiği vb.) kasalarda
çimlendirmeyi tavsiye ederiz.
Kasalara ekim şöyle yapılabilir:
• Kasanın dip kısmına drenaj için küçük çakıl taşları bir sıra olacak
şekilde doldurulur. Üzerine üç kısım torf, bir kısım kum olacak şekilde
hazırlanan toprak karışımı doldurulur. Bir karton veya tabanı düz olan bir
baskı malzemesi ile koyduğumuz toprağın en üst katmanı düzleştirilir. Bu
tohumların her tarafa aynı derinlikte dağılmasını sağlar. Tohumlar, iki kısım
tohum, bir kısım kum olacak şekilde boş tuzluğa konularak; tuzluk
vasıtasıyla kasaya serpiştirilir. (Kullanılan kum dere kumu olmalı, tuzlu
deniz kumu olmamalı.) Üzerine de ince bir tabaka halinde elenmiş kum ve
torf karışımı toprak serpiştirilir. Yine baskılanır. Sulamada tohumlara zayiat
vermemek için kasa gazete kâğıdı ile kaplanabilir. Sulama için gazete
kâğıdının ıslanması yeterli olacaktır. Çimlendikten sonra gazete kâğıdı
kaldırılır. Hafifçe ıslatılarak sulanır. Sulama buhar şeklinde püskürtülerek
yapılır. İnce delikli süzgeçli sulama kapları kullanılabilir.
• Birden çok tohum ekilecekse ve çimlenecek tohumların fide hali
bilinmiyorsa, karıştırmamak açısından etiketlenmelidir. (Etikette tohumun
adı ve ekilme tarihi olmalı.)
• Çimlenme anına kadar (toprağın su durumuna bakarak) sulamaya devam
edilir.
• Tohumlar çimlendirildikten sonra belirli bir boya ulaştıklarında
kademeli olarak arazi şartlarına nakledilir. Bitki, çimlendirme ortamından,
doğrudan dikileceği alana dikilmemeli; kademeli olarak aşırtılmalı.
Kademeli taşıma işlemine "şaşırtma" deniyor. Aslında şaşırtma tabiri yerine
'alıştırma' tabirini kullanmak daha doğru olabilir. İlk çimlendiği ve kolay
şartlarda büyüdüğü yerden, daha çetin şartlara adaptasyonu zor olacağından
alıştıra alıştıra taşınır. Elle tutulacak kadar boya geldiğinde çimlendirme
kabından alınıp saksıya konulur. Çimlendirme serasından çıkarılıp dışarıda
bekletilir. En sonunda da güçlendiği hissedildiğinde araziye nakledilir.
→ Üretimde Kullanılabilecek Diğer Yöntemler
Çelikle üretim
Genellikle çalımsı ve ağaçsı bitkilerin anaçlarından alınan dalların,
toprakta (kum, torf, perlit karışımı) köklendirildikten sonra dikileceği alana
şaşırtılması şeklinde uygulanan yöntemdir.
Çelik kullanılarak yapılan üretimin aşamaları şöyledir:
• Bitkilere göre değişmekle beraber genellikle çelikleri anaç bitkilerin
gövdesinden, kökünden, yaprağından ve tomurcuklarından alabiliriz.
• Bitki gelişim düzenleyicisi olarak kullanılan, büyüme hormonu IBA
(İndol Bütirik Asit) ile muamele edilir. Bu madde sıvı ve toz olarak bulunur.
Hazırlanan çelikler birkaç saniye sıvı maddeyi temin ettiyseniz, belirli
konsantrasyonda hazırlanan sıvının içine daldırılıp çıkarılır.
• Toz ise, çeliklerin ucu ıslatılıp toza batırılıp çıkarıldıktan sonra
silkelenir. Zirai malzeme satılan yerlerde köklendirme hormonu olarak
satılır. 4.000-8.000 ppm'lik almalısınız. (Buradaki hormon bitkinin hızlı
köklenmesini sağlamak için kullanılmaktadır. 'Hormonlu gıdalar'da
kullanılan hormonların kullanım amacı ile karıştırmayalım.)
• Daha önceden hazırladığımız köklendirme ortamına dikilir.
Her gün sulama işlemini tekrar etmek gerekir. Köklenmeyi hızlandırmak
ve toprak yapısını düzenlemek için ilk sulama suyuna humik asit katılabilir.
• Köklenmelerini tamamlamış olan fideleri artık yerine dikebilirsiniz.
Köklenmenin tamamlandığını 4-6 hafta gibi süre sonunda, bitkiyi üstten
tutup kökünden çıkarmaya çalışarak anlayabiliriz. Eğer kolayca çıkmıyorsa,
köklenip toprağa tutunduğunu anlayabiliriz.
• Çelikle üretimde başarı, uygun zamanda, uygun tipte, don ve kuraklık
zararından etkilenmemiş sağlıklı çelik alımına; kullanılacak köklendirme,
hormon ve konsantrasyonunun doğru seçimine, köklendirme ortam
koşullarının ortalama şartlarda tutulmasına bağlıdır.
• Alınan çeliklerin köklenmesini hızlandırmak ve zor köklenenlerde
köklendirme başarısı için bitki gelişim düzenleyicileri olan hormonları
kullanın.
Çelikleme yöntemi ile çoğaltılabilecek bazı tıbbi bitkiler şunlardır:
Anadolu sığla ağacı (Liquidambar orientalis): Haziran ayında alınan yarı
odunsu dalların IBA ile muamele edilmesiyle köklendirilir.
Biberiye, kuşdili (Rosmarinus officinalis.): Mart-Nisan, Temmuz-
Ağustos, Ekim-Kasım dönemleri olmak üzere 3 farklı dönemde alınan
sürgün çeliklerinin IBA ile muamelesi ile köklendirilir. Ama hormona gerek
duymadan da kolayca köklenir.
Defne (Laurus nobilis): Ekim ayında 10-12 cm uzunluğunda alına
yumuşak odunsu çeliklerin IBA ile muamelesi ile köklendirilir.
Funda (Calluna vulgaris): Ağustos ayında alınan yarı odunsu dalların
IBA ile muamele edilmesiyle köklendirilir.
Huş ağacı (Betula sp.): Mayıs-Haziran aylarında alınan yarı odunsu
dalların IBA ile muamele edilmesiyle köklendirilir.
Kaya sarmaşığı (Hedera helix): Temmuz ayında alınan yumuşak odunsu
dalların IBA ile muamele edilmesiyle köklendirilir.
Lavanta (Lavandula angustifolia): Haziran ayında alınan, 5-7,5 cm
uzunluğundaki taze sürgünlerden çelik alınır. IBA ile muamele edilirse daha
iyi ve hızlı köklenir. Ama hormona gerek duymadan da kolayca köklenir.
Limonotu (Aloysia triphylla): Mart, Haziran, Temmuz, Ağustos aylarında
alınan yumuşak odunsu çeliklerle köklendirilir. Hormon kullanımına gerek
yoktur.
Nar (Punica granatum): Haziran-Temmuz-Ağustos ayında alınan yarı
odunsu dalların IBA ile muamele edilmesiyle köklendirilir.
Şimşir (Buxus sempervirens): Temmuz ayında alınan yarı odunsu dalların
IBA ile muamele edilmesiyle köklendirilir.
Tıbbi adaçayı (Salvia officinalis): Çiçeklenmeden hemen önce alınan
tepe çelikleri. IBA ile muamele edilmesi gerekir.
Züfaotu (Hyssopus officinalis): Sonbahar ve ilkbaharda alınan sürgün
çeliklerin köklendirilmesi ile çoğalır.
Ayırma ve bölme ile üretim
Soğanlar, soğanımsı gövdeler, yumrular, yumru kökler, rizomlar ve
yalancı soğanlar gibi özelleşen gövde ve köklere sahip olan bitkilerin
üretimi, ayırma veya bölme yöntemiyle yapılır. Özelleşen bitki
kısımlarından soğanlar ve soğanımsı gövdeler gibi doğal olarak ayrılabilen
kısımlardan yararlanan çoğaltmayı 'ayırma'; bitkinin rizomlarının, gövde ve
kök yumrularında olduğu gibi, kesilerek parçalara ayrılması ile yapılan
çoğaltmayı ise 'bölme' olarak tanımlayabiliriz.
Ayırma ve bölme yöntemi ile çoğaltılabilecek bazı tıbbi bitkiler
şunlardır:
Anduzotu (Inula helenium): Kasım-Aralık aylarında köklerin çıkarılıp
bölünmesiyle çoğaltılır.
Aslanpençesi (Alchemilla sp.): Sonbaharda veya ilkbaharda kökleri
ayrılarak çoğaltılır. İki yıllık bir kökten yaklaşık 20 adet yeni fide elde
edilebilir.
Civanperçemi (Achillea sp.): Civanperçemi türlerini de ilk ve
sonbaharda köklerini ayırarak üretebiliriz. İki yaşındaki bir fideden 30-40
adet yeni civanperçemi fideleri elde edebilirsiniz.
Ekinazya (Echinacea sp.): Son yılların popüler bitkisi ekinazyayı Kasım-
Aralık aylarında veya ilkbahara başlangıcında köklerini ayırarak
çoğaltabiliriz. Tohumlarından da kolaylıkla yetiştirilir.
İstanbul kekiği (Origanum vulgare ssp. hirtum): Kasım-Aralık aylarında
veya ilkbahar başlangıcında köklerini ayırarak çoğaltabiliriz.
Tohumlarından da kolaylıkla yetiştirilir.
Karakafesotu (Symphytum officinale): Sonbaharda köklerini ayırarak
yeni fideler oluşturabiliriz. Tohumlarından da kolaylıkla yetiştirilir.
Kediotu (Valeriana officinalis): Kediotu köklerini ilkbahar başlangıcında
ayrılarak çoğaltabiliriz. Ülkemiz şartlarında yetiştirebilmek için tropik
ortamın sağlandığı bir sera olması zaruridir. Nem için seraya küçük su
göletleri veya havuzları yapılması yeterli olur. Yaz aylarında serada
gölgelendirme yapılması yararlı olur.
Kurtayağı (Lycopus europaeus): Bitkinin toprak üstünde kalan kısımları
döngüsünü tamamladığı için kurur. Kökler canlılığını devam ettirir. İlkbahar
başlangıcında sürgünler toprak yüzeyine çıkmaya başlar. Bu dönemde
toprakaltında yatay olarak ilerleyen kökleri alıp çoğaltabiliriz. Saçak kök
oluşturan kısımlar 4'er boğum aralıklarla kesilebilir. Tohumlarından da
kolaylıkla yetiştirilir.
Zencefil (Zingiber officinale): Toprak altındaki yatay gövdesi olan
rizomlar ilkbaharda veya şubat ortalarında dikilir. Bazı büyük marketlerde
taze olarak satılan rizomlardan, kök oluşabilecek tümsek yapı oluşmuş
kısımlar 5 cm kesilir, 20 cm derine dikilir. Saksıda dikilecekse rizomların
rahat gelişebilmesi için saksı çapının en az 40 cm olması gerekir.
Fide ile üretilen bazı şifalı bitkilerin kısa yetiştirme özeti ve en yaygın
kullanım alanlarını gösteren şu tablodan (Tablo-1) faydalanabiliriz.
→ En Çok Kullanılan Tıbbi Bitkileri Yetiştirme Tablosu
Tablo-1
Latince Adı Türkçe Adı Yetiştirilmesi
Aloe vera Sarısabır Sıcak ve kuru hava isteyen bir bitkidir. 60x60 cm
aralıklarla ekilir. Su tutan topraklar yetiştirme için uygun
değildir. Dona dayanıklı değildir. Evde yetiştireceksek
donlardan korunan ve güneş alan bir yerde
yetiştirmeliyiz.
Yaprakta bulunan jeli kullanılır. Yara ve yanık
durumlarında en dipteki yapraklardan birini alıp ortadan
ikiye bölün. İçinden çıkan doğal jeli sorunlu bölgeye
sürün. Önce gülsuyu ile dezenfekte ettikten sonra jeli
tatbik etmenizde fayda var.
Achillea Beyaz Sıcağı sever. 40x40 cm ara ile ekilir. Bol güneşli bir
millefolium civanperçemi, alana dikilmelidir. Soğuklara dayanıklıdır. Besin
elementince zengin topraklarda iyi gelişir.
Binbiryaprakotu, Çiçekleri ve yaprakları kullanılır. Kanama durdurucu,
Akbaşlı damar daraltıcı, yara iyileştirici özelliği sebebiyle
hemoroitte kullanılır. Kadın hastalıklarında ve mide
ağrılarında da sıkça kullanılır.
Aloysia Limonotu, Kış soğuklarından ve donlardan korunan sıcak bir
triphylla ortam ister. 50x50 cm ara ile ekilir. Derin, geçirgen ve
kireççe zengin toprak sever. Çok su istemez.
Yalancı melisa Çiçek açma zamanında toplanan yaprakları kullanılır.
Sakinleştirici ve midevi olarak kullanılır. Ticarette
oğulotu ile karıştırılmaktadır.
Artemisia Peygamber Sıcağı sever. 40x40 cm ara ile ekilir. Bol güneşli bir
annua süpürgesi alana dikilmelidir. Soğuklara dayanıklıdır. Besin
elementince zengin topraklarda iyi gelişir.
Toprak üstü kısmı kullanılır. Dizanteri için kullanılır.
Haricen ağrı giderici olarak yakı şeklinde uygulanır.
Borago Hodan Güneş alan bir yer, killi toprak, haftada 2-3 sulama ister.
officinalis 50x50 cm ara ile ekilir. Tohumlarından elde edilen sabit
yağ ve çiçekleri kullanılır.
Sabit yağ hücre yenileyici olarak kozmetikte krem
imalinde kullanılır. Dâhilen alındığında da hücre
yenileme özelliği gösterir. Standardize kapsülleri
kullanılmalıdır. Çiçekleri ateş düşürücü olarak kullanılır.
Carthamus Aspir Sıcağı seven bir bitkidir. 60x60 cm ara ile ekilir. Güneş
tinctorius alan bir yere dikilmelidir. Haftada 1-2 sulama yeterli
olup tohum bağlama döneminde su kesilmelidir.
Çiçekleri safran yerine satılılığı için yalancı safran da
denir. Çiçekleri ateş düşürücüdür. Tohumlarından
soğuk presle yağ elde edilir. Esansiyel yağ asitlerince
oldukça zengindir.
Centaurea Peygamberçiçeği Viyollere veya doğrudan tarlaya ekilebilir. Yabancı
cyanus otlarla karıştırma ihtimalinden dolayı doğrudan tarlaya
ekim tavsiye edilmez. 30x30 cm ara ile ekilir. Bol güneş
alan yerleri sever. Toprak isteği açısından seçici
değildir. Kıraç arazilerde yetiştiği görülür.
Çiçekleri kullanılır. Saç kepeklenmesini önleyici, göz
iltihaplarını giderici olarak kullanılır.
Digitalis Yünlü yüksükotu Yarı gölge alanlarda iyi gelişir. 50x50 cm ara ile ekilir
lanata Haftada 2-3 sulama yeterlidir.
ZEHİRLİDİR! Kalp ritim bozukluklarının tedavisinde
kullanılan digitalin, digitoxin maddeleri yapraklarından
elde edilir.
Echinacea Ekinazya Güneş alan açıklık bir alanda iyi gelişir. 50x50 cm ara
purpurea, ile ekilir. Rutubet istemez. Haftada bir sulama yeterlidir.
Echinacea Çiçekli toprak üstü kısmı ve kökleri kullanılır.
pallida
Bağışıklık sistemini kuvvetlendirici olarak kullanılır.
Eczanelerden temin edilecek standardize edilmiş sıvı
ve tablet formları bulunur.
Hypericum Sarı kantaron, Sıcağı sever. 40x40 cm ara ile ekilir. Bol güneşli bir
perforatum Binbirdelikotu alana dikilmelidir. Soğuklara dayanıklıdır. Besin
elementince zengin, killi, humuslu topraklarda iyi gelişir.
Çiçek açma zamanında toplanan çiçekli topraküstü
kısmı kullanılır. Hafif ve orta düzeyli depresyonda, yara
ve yanıkların iyileştirilmesinde kullanılır. Eczanelerde
standardize tabletleri "St. Johns Wort" adıyla bulunur.
Matricaria Mayıs papatyası, Tam güneş alan yerleri sever. 40x40 cm ara ile ekilir.
recutita Gelişim döneminde haftada 2, 3 defa sulamak yeterlidir.
Çiçekleri kullanılır ve açmaya başladığı zaman toplanır.
Tıbbi papatya Mide rahatsızlıklarında ilk tercih edilmesi gereken bir
bitkidir. İdrar yolları iltihaplanması, sinüzit gibi iltihaplı
rahatsızlıklarda da kullanımı tavsiye edilir.
Melisa Oğulotu, Sıcağı sever. 40x40 cm ara ile ekilir. Bol güneşli bir
officinalis alana dikilmelidir. Soğuklara dayanıklıdır. Besin
elementince zengin topraklarda iyi gelişir.
Arıotu, Çiçek açma zamanında toplanan çiçekli topraküstü
kısmı kullanılır. Sinirsel baş ağrıları, kalp çarpıntıları,
uykusuzluk, aşırı sinirlilik gibi durumlarda kullanılır. İbn-i
Sina kalp için kullanımına atıfta bulunarak "Kalple
ruhun evlenmesine vesiledir!" demiştir.

Origanum Ak kekik Güneş alan, kış soğuklarından korunan, humus ve


majorana kireççe zengin toprakları sever. 45x45 cm ara ile ekilir.
Çiçek açma zamanında toplanan topraküstü kısmı
Melisa kullanılır.
Balgam söktürücü, anti-bakteriyel, antifungal özellikleri
sebebiyle kullanılır.
Origanum İstanbul kekiği Güneş alan, kış soğuklarından korunan, humus ve
vulgare ssp. kireççe zengin toprakları sever. 45x45 cm ara ile ekilir.
hirtum Çiçek açma zamanında toplanan çiçekli topraküstü
kısmı kullanılır.
Balgam söktürücü, anti-bakteriyel, antifungal özellikleri
sebebiyle kullanılır. Karvakrol oranı oldukça yüksek bir
kekik türüdür.
Pelargonium Itır Sıcak ortamı sever. Kış soğuklarından korunabilen bir
graveolens yerde kışın da yaşar. 30x40 cm ara ile ekilir. Çok su
istemez, killi toprakları tercih eder.
Çiçek açma zamanında toplanan çiçekli topraküstü
kullanılır. Yatıştırıcı çay terkiplerine girer. Bazı tatlılara
tat ve koku verici olarak katılır.
Prunella Yaraotu, Ilıman iklim bitkisi, yarı gölge olan yerlerde daha iyi
vulgaris gelişir. 20x20 cm ara ile ekilir. Suyu sever. Haftada 2-3
kez sulamak gerekir. Çiçek açma zamanında toplanan
çiçekli topraküstü kullanılır.
Erikotu İngilizce'de "self heal" adıyla bilinir. Çok iyi bir yara
iyileştirici ve bağışıklık sistemini kuvvetlendirici bir
bitkidir. Ağız yaraları da dâhil iç ve dış yaralarda
kullanılır. Kuvvetli bir antioksidandır. Çin'de saç
dökülmesini önlemek amacıyla kullanılır. Ülkemizde bu
türle birlikte 2 türü bulunur. Geniş bir yayılış alanı
vardır.
Salvia Tıbbi adaçayı Sıcağı sever. 40x40 cm ara ile ekilir. Bol güneşli bir
officinalis alana dikilmelidir. Soğuklara dayanıklıdır. Kurak,
kireççe zengin topraklarda iyi gelişir. Çok suyu sevmez.
Çiçek açma zamanında toplanan yaprakları kullanılır.
Antiseptik, antifungal, östrojen benzeri etkileri sebebiyle
kullanılır. Dişeti rahatsızlıklarında gargarası yapılır.
Yaprakları dişleri beyazlatır. Hastalık sonrasındaki
nekahet döneminde çabuk toparlanmak için kullanılır.
Salvia Misk adaçayı İklim isteği yönünden seçici değildir. 60x60 cm ara ile
sclarea ekilir. Güneş alan bir bölgede iyi gelişir. Çok su istemez.
Çiçekli toprak üstü kullanılır.
Terlemeyi önleyici olarak kullanılır. Aromaterapide
kullanımı yaygındır.
Saponoria Sabunotu Tam güneş alan veya yarı gölge alanlar uygundur.
officinalis 40x40 cm ara ile ekilmelidir. Çok su ister. Kök hasadı
yapılacağından toprağı gevşek yapılı olmalı.
Balgam söktürücü, terletici, kanı temizleyici, safra ve
idrar söktürücü, göğsü yumuşatıcı ve yağ yakıcı olarak
kökleri kullanılır.
Silybum Meryemana Sıcağı sever. 70x70 cm ara ile ekilir. Tam güneş alan
marianum dikeni, bir yere dikilmelidir. Sap oluşturma döneminde
Devedikeni yeterince su verilmeli. Tohum bağlama döneminde
sulanmamalı.
Karaciğer yağlanması, siroz gibi rahatsızlıklarda
tohumları kullanılır. Eczanelerde standardize tabletleri
"milk thistle" adıyla bulunur.
Tanacetum Gümüşdüğme Güneş alan yerleri sever. Humusça zengin toprakları
parthenium ister. 30x40 cm aralıklarla ekilir. Haftada 1-2 sulama
yeterlidir.
Migren için kullanılır. Eczanelerde standardize tabletleri
"feverfew" adıyla satılmaktadır. Günde taze iki yaprak
ekmek arasına konularak yenir.
Taraxacum Karahindiba Özel yetişme şartları istemez. 20x20 cm ara ile ekilir.
officinale Humuslu topraklarda iyi verim alınır. Haftada 1-2
sulama yeterlidir. İyi kök gelişimi için toprak yapısının
gevşek olmasında fayda var. Kök ve yaprakları
kullanılır. Her yerde yetişmesine rağmen piyasada
doğru karahindiba türünü bulmak oldukça güçtür.
Karaciğeri güçlendirici, toksinleri atıcı, elektrolit
dengesini koruyucu, ödem sökücü etkileri için kullanılır.
Hemen her boş alanda, kaldırım aralarında
rastladığımız bitki hava kirliliğinin önlenmesi açısından
da oldukça önemli görev üstlenir. Havadaki ağır
metalleri bünyesine alarak havanın temizlenmesine
katkı sağlar.
Thymus Limoni kekik Güneş alan, kış soğuklarından korunan, humus ve
citriodorus kireççe zengin toprakları sever. 20x20 cm ara ile ekilir.
Melez bir kekik türüdür. Çiçek açım zamanında
toplanan topraküstü kısmı kullanılır.
Balgam söktürücü, anti-bakteriyel, şeker düşürücü,
antifungal özellikleri sebebiyle kullanılır.
Valeriana Kediotu İklim isteği bakımından seçici değildir. Yarı gölge veya
officinalis tam güneş alan yerlerde yetiştirilebilir. 60x60 cm ara ile
ekilmelidir. Humusça zengin, nemli toprakları tercih
eder. İyi bir kök gelişimi için toprağın drenajı da iyi
olmalıdır.
Kökleri kullanılır. Bedensel ve zihinsel yorgunluk, uyku
bozuklukları ve anksiyete rahatsızlıklarında kullanılır.
Eczanelerde standardize tabletleri "Valerian root" adıyla
bulunur.
Vitex agnus- Hayıt, Sıcağı seven bir bitkidir. 1 m ara ile ekilir. Güneş alan
castus bir yere dikilmelidir. Haftada 2-3 sulama yeterli olup
tohum bağlama döneminde su kesilmelidir.
İffet ağacı Tohumları kullanılır. Kadın hastalıklarında hormon
dengeleyici ve sivilce giderici olarak kullanılır.

→ Doğal Gübre Hazırlama


Mineral ve vitaminlerce de çok zengin olan, tıbbi bitkileri kullanarak
toprağımızın mineral ihtiyacını karşılayabiliriz.
MALZEME:
1 lt su
2-3 yemek kaşığı bitki (Toprağın ihtiyacına göre, aşağıda Tablo-2'deki
bitkilerden seçebilirsiniz.)
HAZIRLAMA:
Su kaynatılır. Bitkilerin üzerine eklenir. 10 dakika demlenip süzülür. Elde
edilen suyu sulama suyuna karıştırabilir ya da fısfıslı bir şişe ile
yapraklarına püskürtülebilir, köklerine dökülebilir.
Bitkinin kullanılan kısmına göre sıcak demleme / haşlama (infüzyon)
veya kaynatma (dekoksiyon) usulü ile hazırlanır. Yaprak, sap, çiçek gibi
kısımlarını sıcak demleme / haşlama yöntemiyle; kabukları ve kökleri
kaynatma usulü ile hazırlayabiliriz. Örneğin ayrıkotu köklerini
kullanacaksak kök olduğu için kaynatmamız gerekiyor.
→ Hangi Bitkide Hangi Mineral Var?
Tablo-2
Bitki Kullanılacak kısmı Toprağa katkısı
Atkuyruğu Topraküstü kısmı Silisyum
Equisetum arvense
Ayrıkotu Kökleri Potasyum ve silisyum
Agrophyron repens
Büyük ısırgan Topraküstü kısmı Demir ve azot
Urtica dioica
Civanperçemi Topraküstü kısmı Bakır
Achillea sp.
Dereotu Topraküstü kısmı Sodyum, kükürt ve potasyum
Anethum graveolens
Karahindiba Kökleri ve yaprakları Bakır
Taraxacum officinale
Öksürükotu Yaprakları Kükürt ve potasyum
Tussilago farfara

→ Mevsimlere Göre Tıbbi Bitkilerin Bakımı


İlkbahar
Cemrelerin havaya, suya ve toprağa düşme vakti. Havaların ısınmaya
başlamasıyla topraktaki can bitkilere yürümeye durdu. Doğa uykudan
uyanıp bahara merhaba deme telaşında... Bitkilerimizin de canlanma vakti.
Bu dönemde haziran ayına kadar şunları yapabilirsiniz:
• Kış aylarında yağışlardan sonra sıkılaşan toprağı belleyerek tavlandırın.
Bitkilerin ve ağaçların etrafını çapalayarak toprağı havalandırın. (Böylelikle
istenmeyen yabancı otların üremesini engelleyecek ve yenilenme sürecini
hızlandıracaksınız.)
• Zarar gören saksılarınızı ve toprağını değiştirin. Değiştirirken bitkilere
zarar vermemeye dikkat edin. (Suyun kolayca akışını sağlamak ve toprağı
havalandırmak için, saksı dibini 3 cm kadar çakıl taşları veya kiremit
kırıkları ile doldurabilirsiniz.)
• Yazlık sebzelerinizi ve tıbbi bitkilerinizi mart ortasından itibaren (en az
20 santigrat derece ısıdaki toprağa) ekin. Tohumları önce çimlendirme
kaplarında, sera gibi kapalı bir yerde çimlendirdikten sonra, kendini
koruyacak boya ulaştığında, alıştıra alıştıra bahçedeki yerine dikin. İyi kök
gelişimi ve toprak düzenlenmesi için, tohumlar ekildikten sonra, humik
asitle karışık sulama suyu ile ilk sulamayı yapın. Dikimde bitkinin sağlıklı
gelişimi için dikim aralıklarına dikkat edin. Ektikten sonra etiketlemeyi de
unutmayın. (Biber fideleri 30 cm aralıklarla dikilir. Sebzelerin arasına
mantari hastalıkların geçişini önlemek için kadife çiçeği (Tagates sp.)
dikebilirsiniz.)
• Yazın çiçeklenen ve kışın yapraklarını döken bitkileri çalı formlu
budayarak gençleştirin. (Lavanta 'Lavandula sp.', biberiye 'Rosmarinus
officinalis', zufaotu 'Hyssopus officinalis', lavantin 'Santolina sp.' gibi
bitkileri bu dönemde budayabilir; çimlerinizi biçmeye başlayabilirisiniz.)
• Sıcaklara bağlı olarak bütün bitkilerde hızlı bir büyüme gerçekleşir.
Çimlerin ve diktiğiniz diğer bitkilerin arasında bol miktarda yabancı ot
gelişir. Bu dönemde yabancı ot mücadelesini doğal yollarla yapın. (Yabancı
otları elle veya tırmık ve çapa gibi malzemelerle sökebilirsiniz.)
• Nisandan itibaren topraktaki suyun buharlaşmasıyla su ihtiyacı gün be
gün artacaktır. Bu dönemde bitkinin su ihtiyacını toprağın kuruluğundan
anlayabilirsiniz. Bunun için toprağın sadece üst katmanına bakmayın.
(Toprağın üst katmanı kuru görünebilir ancak alt katmanları yaş olabilir.)
• Bu dönemde hastalık ve zararlılarda da bir artış görünür. Bunlarla
mücadelede ekosisteme zarar vermeyecek yöntemleri tercih edin. (Örneğin
bitkilerinizde yaprak biti varsa, yaprak bitlerini yiyen uğur böceklerine
zarar vermeyin.)
• Kalem aşısı ve çelikle üretim için uygun bir dönem. Limonotu, lavanta,
ıtır, biberiye gibi bitkilerin çeliklerini alıp köklendirebilirsiniz. Köklendirme
ortamının sıcak tutulması için üzerine naylon örtebilirsiniz. Sıcaklık
köklenmeyi hızlandıracaktır.
• Bazı bitkileri köklerinden ayırarak çoğaltabilirsiniz. Çilek (Fragaria
vesca), aslanpençesi (Alchemilla vulgaris), yaraotu (Prunella vulgaris),
kurtayağı (Lycopus europaeus), oğulotu (Melissa officinalis), büyük ısırgan
(Urtica dioica), civanperçemi (Achillea sp.), kediotu (Valeriana officinalis),
mercanköşk (Origanum sp) gibi bitkilerden kök ayırma ile yeni bitkiler elde
edebilirsiniz.
Böbrek hastalıkları için kullanılan huş ağacı özsuyunu, ağacın gövdesini
kambiyum dokuya kadar delerek mart ayında elde edebilir; iltihaplı
hastalıklar için kullanılan tıbbi papatya çiçeklerini mayıs ayında
toplayabilirsiniz...
• Yaz
Ayvalar, kirazlar, erikler, bademler, vişneler çiçek açıp meyveye durdu;
uykudan uyanan karıncalar uzun ince yollarına düştü; arılar açan
çiçeklerdeki balı kovanlarına taşımak için kanatlanıp yuvalarından uçtu;
kaplumbağalar komşu bahçedeki fasulyelere "dadanmak" için yuvalarından
çıkıp yaramazlık peşine düştü... Tabiat çalışıyor... Bu dönemde
bitkilerimizin hiç olmadığı kadar bize ihtiyacı var.
Onlara sıcak yaz günlerinde şu yardımları yapabilirsiniz:
• Havaların aşırı ısınmasıyla topraktaki su kaybı artacaktır. Su kaybını
önlemek için topraktaki nemi sürekli takip edip, sulamayı ihmal etmemeniz
gerekir. Sulama için sabah erken saatleri ve akşamüzeri hava serinliğini
tercih edin. Eğer imkânınız varsa damlama sulama sistemiyle sulama yapın.
• Artık, bitkiler bol güneşle beslendikleri için, hızlı büyüme gösteriyorlar.
Tıbbi bitkilerimizin diplerinde bolca 'yabancı ot' tabir edilen arkadaşları
çıkacaktır. Diktiğiniz bitkiler, besinlerini yabancı otlarla paylaştıkları için,
daha zayıf gelişeceklerdir. Yabancı otları almayı ihmal etmeyin. Sökülen
yabancı otları bir yerde biriktirerek kompost oluşturabilirsiniz. (Yabancı
otları temizlemek için asla kimyasal ilaç kullanmayın.)
• Bitkilerimizle beslenen, bitkilerimize zarar veren böceklerin çokça
görüldüğü bir dönemdeyiz. Yaprak bitleri, kırmızı örümcekler en sık
görülen zararlılardandır. Bu zararlıları bitkiden uzaklaştırmak için, insan
sağlığına zararlı olan kimyasallar kullanmayın. Bunun yerine organik
sertifikalı ilaçlar kullanabilirsiniz. (Yaprak bitleri için arap sabunu,
sarımsak yağı, tropik bölgelerde yetişen neem ağacı 'Azadirachta indica'
ekstresini veya ülkemizdeki türü olan tesbih 'Melia azedarach' ağacının
meylerinden elde edilen özütü kullanabilirsiniz.)
• Sararan, kurumaya başlayan yaprak ve dalları ayıklayarak bitkinin
gelişimine rahatça devam etmesini sağlayabilirsiniz.
• Bitkilerin gelişimleri için aralıklarla organik gübrelemeyi ihmal
etmeyin.
• Tek yıllık olan bitkilerinizden, bir sonraki yıl da ekim yapacaksanız
aralarından sağlıklı ve iyi gelişmiş olanlardan tohumluk bırakın. Bu bitkileri
ip vb. bir nesne ile işaretleyebilirsiniz.
Bağışıklık sistemimizi güçlendiren ekinazyanın (Echinacea sp.) topraküstü
kısmını, yatıştırıcı ve ferahlatıcı özelliği olan lavanta (Lavandula
angustifolia) çiçeklerini, boğaz ağrılarımızı iyileştiren adaçayı
yapraklarını, ağrılarımızı ve sinirlerimizi yatıştıran oğulotu topraküstü
kısmını bu dönemde toplayabilirsiniz...
Sonbahar
Doğanın çetin kış şartlarına son hazırlıklarını yaptığı bu dönemde de
bitkilerimize küçük yardımlarımız olabilir...
Bu mevsimde bitkilerinize şu şekilde yardımcı olabilirsiniz:
• Bahçe ve saksılarınızdaki toprağı organik gübrelerle iyileştirin. Organik
gübreleri fidan vb. satan yerlerden temin edebilirsiniz.
• Toprağın üst kısmında oluşan 'kaymak tabakasını' belleyerek
havalandırın. Böylelikle toprağın havalanmasını engelleyen üst katman
ortadan kalkacaktır.
• Ağaç köklerinin soğuktan zarar görmesini engellemek için diplerini
saman, talaş vb. materyalle örtün.
• Saksıları toprağıyla birlikte değiştirin. Bunu yaparken köklere zarar
vermemeye dikkat edin. Saksıların ve toprağının en fazla iki yılda bir
değiştirilmesi gerektiğini aklınızdan çıkarmayın. Değiştirmekte gecikilen
saksıların dibinde örümcek ağına benzer, kök sarmalı oluşur. Öncelikle bu
sarmalını üstten dikkatlice aldıktan sonra bitkiyi saksısına yerleştirin.
• Latinçiçeği (Tropaeolum majus), ıtır (Pelargonium graveolens), sarısabır
(Aloe vera) gibi şifalı bitkiler soğuktan zarar görebileceğinden bu dönemde
soğuktan korunan, güneş alan bir yere taşıyın. Taşımadan önce ısı, ışık ve
nem isteklerini iyice araştırın.
• Bu dönemde su ihtiyacı yok denecek kadar azdır. Bu sebeple sulamaya
dikkat edin. Fazla sulamanın bitkilerin çürümesine sebep olacağını
unutmayın.
Kadın hastalıklarında kullanılan aslanpençesinin (Alchemilla sp.)
topraküstü kısmını, sindirimi düzenleyen biberiye (Rosmarinus officinalis)
yaprağını, balgam söktüren defne (Laurus nobilis) yaprağını, kadın
hormonlarını düzenleyen hayıt (Vitex agnus-castus) tohumunu, uykusuzluğu
gideren kediotu (Valeriana officinalis) kökünü, afrodizyak olarak kullanılan
çakşır (Ferula communis) kökünü bu dönemde toplayabiliriz...
Kış
Kış geldiğinde tabiat bütün bir yılın yorgunluğunun ardından, kış
uykusuna çekilir. Birçok bitki de tabiatın diğer sakinleri gibi, tohumlarını
verdikten sonra, uykuya geçer. Bu uyku döneminde bitkiler çok fazla bakım
istememekle beraber baharı güçlü bir şekilde karşılayabilmeleri için küçük
yardımlara ihtiyaç duyarlar.
Bu soğuk aylarda bitkilerinize şu konularda yardım edebilirsiniz:
• Bahçelerinizin boş alanları için kış gübrelemesine başlayabilirsiniz.
Gübre olarak yanmış organik hayvan gübresi kullanın. Gübreyi eledikten
sonra tırmık vb. bir araçla bitkileri ekebileceğiniz bir alana dağıtın.
• Bu dönemde kış başlangıcının habercisi olarak dökülen yaprakları
süpürmek veya yakmaktansa toprağa karıştırabilirsiniz. Böylece hem
yaprakların çürüyerek toprağa karışmasını hızlandırmış, hem de bu
yapraklarla beslenen canlıların hayatlarını devam ettirmiş olursunuz. Ancak
yapraklarda mantari rahatsızlıklar varsa bahçenizden uzaklaştırmanızda
fayda olduğunu da belirtelim.
• Eğer don yoksa meyve, çam vb. ağaç fidanlarını dikebilirsiniz.
• Fidanları diktikten sonra can suyu amaçlı sulamayı ve kök boğazını
donlardan korumak için saman vb. örtü ile kaplamayı ihmal etmeyin.
• Budama için de bu dönemi değerlendirebilirsiniz. Budama bitkinin
kendini yenileyip gençleşmesi için önemli bir unsur olduğundan özellikle
kurumak üzere olan yaşlı dallar budanmalıdır.
• Kış soğuklarından zarar görebilecek hassas bitkilerinizi ısı ve ışık
durumu iyi olan bir ortama taşıyabilirsiniz.
Bağışıklık sistemini kuvvetlendiren ekinazya (Echinacea purpurea),
balgam söktüren anduzotu (Inula helenium), kırıkları iyileştiren
karakafesotu (Symphytum officinale) gibi tıbbi bitkilerin kök hasatlarını bu
dönemde yapabilirsiniz. Hasat ettikten sonra çamurlu kökleri yıkayıp
parçalayarak kurumaya bırakabilirsiniz...
→ Bitki Hastalıklarına Karşı Doğal Çözümler
Isırıcı ve emici böceklere karşı: Dalmaçya pireotu (Chrysanthemum
cinerarifolium) çiçeklerinden sıcak demleme yoluyla elde edilen solusyon
püskürtülür.
Her türlü haşerata karşı: Derris (Derris elliptica) köklerinden
hazırlanan özüt püskürtülür.
Unlu bitler ve arılara karşı: Acı yonga (Quassia amara) odunundan
kaynatma yoluyla hazırlanan solüsyon püskürtülür.
Yaprak bitleri ve mantari hastalıklara karşı: Yaprak bitleri için arap
sabunu, sarımsak yağı, tropik bölgelerde yetişen neem ağacı (Azadirachta
indica) ekstresini veya ülkemizdeki türü olan tesbih ağacının (Melia
azedarach) meylerinden elde edilen özütü kullanabilirsiniz.
Yaprak bitleri, kırkayaklar, beyazsineklere karşı: Sarımsak yağı bu
haşerelere karşı etkilidir. Ayrıca yaprak bitleri ile karnını doyuran
uğurböceklerine de zarar vermeyin derim. (Bitkileri beraber ekerek de bazı
zararlılardan koruyabiliriz. Örneğin güllerdeki yaprak bitlerini önlemek
için gül diplerine sarımsak ve soğan dikilebilir...)
Küllemeye karşı: Kükürt kullanabilirsiniz. Kükürt bitkilerin yapraklarına
tavsiye edilen kullanım miktarına göre serpiştirilir.
Küf, pas ve mantari hastalıklara karşı: Atkuyruğu (Equisetum arvense)
solüsyonunu kullanabilirsiniz. Bir tutam atkuyruğu 1 lt suya konulur ve 20
dakika kaynatılıp süzülür. 24 saat beklettikten sonra bitkini üzerine
püskürtülür. (Bitki solüsyonlarının yapraklara yapışmasını sağlamak için
kitre zamkı gibi yapışma özelliği olan bitki kısımlarını ekleyebilirsiniz.)
Bitkilere musallat olan afitleri önlemek için: Latinçiçeği (Tropaeolum
majus) ile beraber ekilebilir. Hastalıklarının bitkiden bitkiye geçişini
önlemek bitkilerin arasına da kadifeçiçeği dikilebilir.
Sümüklü böcek, beyazsinekler, yaprak bitleri ve salyangozlara karşı:
Acı biber (Capsicum frutescens), kara hardal tohumu (Brassica nigra) ve
acı pelin herbası (Artemisia absinthium) eşit oranda karıştırılır, 1 litre suda
bir taşım kaynatılır. Bir gece demlenir, süzülür. Bitkilere püskürtülür.
Kök afitleri, kırmızı örümcek, tripsler ve yaprak delicilerine karşı: 10
gr öğütülmüş tütün (Nicotiana tabacum) yaprağı, bir çay kaşığı arap
sabunu, 4,5 lt su içinde yarım saat bekletilip süzülür. Tütün dışındaki
tütüngiller ailesi üyelerinde kullanılmamalı. (Patlıcan, domates gibi...)
İkinci Bölüm:
Tıbbi Bitkileri Toplama
ve Kurutma Yöntemleri
→ Toplamada Dikkat Edilecek Noktalar
Öncelikle 'tabiatı koruma' bilinciyle toplama yapmamız gerekir. 'Vahşi
toplama' olarak tabir edilen bitkilerin kökünün kurutulduğu toplama
şeklinden kaçınmalıyız. Bu tarz bir toplamayla, toplayıcılar da kendi
bindikleri dalı kesmiş olurlar. Bugünü kurtarayım derken sonraki yıllardaki
ekmeğinden olurlar. Sürdürülebilir toplama için bitkinin biyolojisinin
bilinmesi gerekir.
Kökleri kullanılan bitkilerde, her bölge için kota ve sınırlı bir alanda
toplama izni verilmeli.
Toplayıcılar, temel botanik bilgileri ve türlerin devamlılığının önemi
konularında eğitilmeli. Az bulunan türler toplanmamalı. Topraküstü
kullanılacak bitkiler için de aynı şartlar sağlanmalı.
Toplama materyaline konulan bitkilerin üstü açık olmalı ve yanlardan
hava alması sağlanmalı. Kararmayı önlemek için bastırılmamalı. Doğal
örgü sepet ve köfünler kullanılabilir.
Üzerinde hastalık belirtisi olan, leke bulunan ve böcekli olan kısımlar
toplanmamalı. Bazen yaprakların böcekler tarafından parçalandığı görülür.
Hatmi çiçekleri (Althaea officinalis), toplama zamanı geçirilip tohuma
yakın dönemde toplandığında böceklenir. Bazı bitkilerin yapraklarında
sümüklü böcek zararı olur. Bu tür kısımlar toplanmamalı.
Bitkilerin devamlılığını yine o yörenin insanı sağlar. Yöre insanı
bitkilerden ekonomik gelir elde etmeye başladığında ve bu eğitimlerle
desteklendiğinde bilinci artmaktadır. Bizim eğitim anlamında katkı
sağladığımız Kars'ın Boğatepe köyünde örnek bir proje hayata geçti. Yöre
insanı artık bitkileri hem kendi sağlıkları için kullanıyor hem de ekonomik
gelir elde ediyor. Sonucunda da sahiplenip koruyorlar.
Tıbbi bitkiler, belirli dönemlerde etken maddece zengindirler. Öncelikle
etkili maddece zengin oldukları dönemin bilinmesi ve bu dönemlerde hasat
edilmesi gerekir.
Özel toplama kaydı belirtilmeyen bitkiler için şu hususlara göre toplama
yapabiliriz:
Çiçeklerin toplanması
Çiçekler tomurcuk aşamasındayken zaman toplanır. Genellikle öğle
saatlerinde, kuru havada toplanması tavsiye edilir. Sığırkuyruğu çiçeklerini
örnek verebiliriz. Sığırkuyruğu (Verbascum sp.) çiçeklerini, çiçekler
açtıktan hemen sonra toplamakta fayda var. Yoksa kısa zamanda yere
dökülüyorlar.
Yaprakların ve topraküstü kısmın (herba) toplanması
Çiçek açma zamanında toplanırlar. Yaprakların yapısı bozulmamalı.
Anadolu adaçayı (Salvia fruticosa) ve limonotu (Aloysia trpihylla)
yapraklarını örnek verebiliriz. Ticaret için görünümleri de önemlidir. (Sarı
kantaronlar çiçekler tam açılmadan tomurcuk aşamasındayken
toplanmalıdır. Sarı kantaronun tomurcuk döneminde bir tomurcuk alınır, iki
başparmağı tırnağı arasında ezilir. Tırnaklar kırmızıya boyandığında tam
toplama vaktidir diyebiliriz.)
Köklerin toplanması
Bitkinin topraküstü kısımları tamamen kuruduğunda hasat edilir. Kediotu
(Valeriana officinalis) kökünü örnek verebiliriz. Kurutmadan önce topraklı
olduğundan yıkamakta fayda var. Köklerin yağmurlu günlerden sonra
çıkarılması daha kolaydır meyankökü (Glycyrrhiza glabra) için durum
tersidir. (Meyankökünün etken maddesi olan gliserizin çiçek açma
zamanında çok olduğundan çiçekler açtığında toplanır.)
Tohumların toplanması
Tohumları tam olgunlaşmasını sağladıktan sonra toplayabiliriz.
(Devedikeni tohumunu (Silybum marianum) örnek verebiliriz.)
Kabukların toplanması
Bitki yapraklarını döktüğünde yağmurlardan sonra veya bitkiye su
yürümeye başladığında toplayabiliriz. (Söğüt 'Salix alba' kabuğunu örnek
verebiliriz.)
Doğru bitki türünü topladığımızdan emin olmamız gerekir. Zira etken
maddeler, tür farklarına göre de değişebilmektedir. Örneğin tıbbi papatya
olarak, Latince adı Matricaria recutita olan papatya türü satılması
gerekirken, bu türle hiç yakınlığı olmayan diğer papatya türleri
satılabilmektedir. Diğer papatya türleri ya beklenen etkiyi göstermemekte
ya da istenmeyen etkilere sebep olabilmektedir. Son zamanlarda adını sıkça
duyduğumuz yabanmersini de yaygın hatalardan biridir. Yabanmersini,
Latince adıyla Vaccinium mytillus olarak bilinen türdür. Blueberry olarak da
bilinir. Ülkemizde özellikle Doğu Karadeniz bölgesinde doğal olarak
yetişir. Meyveleri kuruduğunda da maviye çalar renklidir. Doğru tür budur.
Tadı ekşimsidir. Ancak hâlihazırda satılan türün Latince adı Vaccinium
macrocarpa'dır. Cranberry olarak da bilinir. Meyveleri parlak kırmızıya
çalar renklidir. Kuruyemişçilerde de yabanmersini adıyla satılan tür bu
türdür. İkisi farklı türdür. Bazı dükkânlar da bu ayrımı sadece rengi ile
bildiği için gerçek yabanmersini diye Latince adı Myrtus communis olan ve
Akdeniz iklimin hâkim olduğu bölgelerimizde doğal olarak yetişen 'mersin'
bitkisinin meyvelerini satmaktadır.
Doğru tür için, tıbbi bitki ticaretini yapan kuruluşlara iki yol
önerebiliriz:
1. Ülkemizde fen ve eczacılık fakülteleri bünyesinde, bitkilerin teşhisinin
yapıldığı herbaryumlar bulunuyor. Bitkiler ticari olarak toplatılmadan önce,
alınan numuneler bu herbaryumlarda teşhis ettirilir.
2. Doğru türlerin tohumları temin edilip uygun bir arazide bitkilerin
yetiştiriciliği yapılır.
Bitkileri temiz bölgelerden toplamalıyız. Otoyollara yakın yerlerden
toplama yapılmamalı, yapılacaksa da en az 200 m uzaklıktaki yerlerden
toplanmalıdır. Bazı bitkiler zararlı maddeleri hemen emip bünyelerine
alırlar. Özellikle kekik (Thymus sp.), adaçayı (Salvia sp.), sater (Satureja
hortensis) gibi ballıbabagiller ailesindeki bitkileri toplarken bu durumu
aklımıza getirmemiz gerekir.
Fabrika çevreleri, yakınında kimyasal ilaçlama yapılan araziler, tren ve
karayolu kenarları, kirli su çevresi, kimyasal gübreleme yapılan alanlar ve
yoğun egzoz dumanına maruz kalan bölgelerden, şehir içindeki alanlardan
bitki toplamamamız gerekir.
Tıbbi bitkiler için kayıt sistemi oluşturulmalıdır. Toplayıcıdan temin
edildiyse toplayıcıların adı, adresi, komisyoncunun adı ve adresi, toplanan
yerin özelliği ve adresi, toplanan miktar, toplanma tarihi gibi konuları
kaydetmemiz gerekir. Bu şekilde bir kayıt sistemi, ileride yapılacak
çalışmalar için de oldukça faydalı olacaktır.
Toplanma zamanlarının da bilinmesi gerekir. Çünkü gün içinde bile farklı
toplama zamanlarına göre etken madde oranları değişebiliyor. Genellikle
öğleden önce ve akşamüzeri saatlerde toplanması tavsiye edilir. Alkaloit
içeren bitkiler kapalı havalarda, uçucu yağ içerenler de açık havalarda hasat
edilir.( Alkaloit içerenler zehirli olduklarından toplamaya yaparken azami
dikkat edilmesi gerekir.)
Toplama esnasında özel bıçaklardan, makaslardan, oraklardan
faydalanılabilir. Geniş tarlalarda üretim yapıldıysa özel hasat makineleri
düşünülmeli. Tıbbi papatya gibi türler için özel taraklı toplama aletleri gibi
özel araçlar kullanılmalı.
Sabah erken saatler ve yağmurlu günlerde toplanan bitkilerde kurutma
esnasında kararmalar ve çürümeler olacağından bu zamanlarda toplama
yapmamakta fayda var.
Bitki toplandıktan sonra hemen kurutma alanına götürülemiyorsa üst üste
bastırarak yığılmamasına dikkat etmemiz gerekir. Aksi takdirde kızışma
sonucu çürümelere sebep oluruz.
Kurutma yapıldıktan sonra, en fazla 3-5 saat içinde kurutma işlemine
başlanmasını tavsiye ederiz.
→ Kurutmada Dikkat Edilecek Noktalar
Kurutma yapılmadan önce bazı bitkileri ön işlemden geçirerek
kurutmaya şöyle hazırlayabiliriz:
• Hacimli bitkiler kıyıldığı zaman daha kısa sürede kururlar. Kökleri
kullanılan bitkilerin kökleri yıkandıktan sonra kıyılmalıdır. Böylelikle
kararmaların önüne geçmiş olacağımız gibi kuruma süresini kısaltarak
zamandan kazanmış oluruz. Örneğin oğulotunu topladıktan sonra
parçalara bölmeden doğrudan kurumaya bıraktığımızda kararmalar oluşur.
Bu da kaliteyi düşürür. Hâlbuki üçe dörde böldüğümüzde kalite olumsuz
anlamda etkilenmez ve kısa zamanda kurur. Ekinazya için de buna yakın bir
durum söz konusudur. Ekinazyanın topraküstü kısmı kullanıldığında, çiçek
ve gövdeyi birlikte topladığımızda kuruması zaman alıyor. Çiçekleri ayrı
toplayıp gövdesini de parçaladığımızda, kısa sürede hem çiçekler hem de
saplı kısım kolayca kuruyor.
• Kök ve rizom gibi toprakaltı kısımları kurutmaya başlamadan önce
yıkamalıyız Yurt dışında tıbbi bitki çiftlikleri yıkama için özel sistemler
kullanıyorlar. Bu sistemde tazyikli sisleme yapılan bir tankın içine bitkiler
topraktan çıkarıldığı şekilde konuluyor. Çimento harcı karma
makinesindeki gibi döne döne tazyikle kökler topraktan arındırılıyor.
Anduzotu kökü (Inula helenium) ve kediotu kökü (Valeriana officinalis)
gibi bitkileri, kök ve rizomu kullanılan bitkilere örnek gösterebiliriz.
• Bazı bitkilerde kabuk ayırma işlemi yapmalıyız. Zencefil ve zerdeçal
için kurutmadan önce elle özel bıçaklarla ve özel makinelerde kabuk ayırma
işlemi yapılır. Tarçında da dış kabuk ayrılır.
• Bitkileri toplarken istenmeyen madde veya bitkiler de karışmış olabilir.
İstemediğimiz kalitede bitki kısımlarını da toplamış olabiliriz. Bunların
paketleme esnasında karışmasını önlemek için kurutmadan önce veya
kuruduktan sonra ayırmamız gerekir. Örneğin defne yaprakları
kurutulduktan sonra belirli kalitelere göre seçme işlemi yapılır.
• Bitkileri taze olarak da kullanabiliriz. Yüksek oranda su içerdikleri için
kısa sürede bozulurlar. Su miktarını minimuma (yüzde 8 -12) düşürmek için
kurutmamız gerekir. Düşük su içeriği mikroorganizmaların zararını ve
böceklenmeyi önler. Ayrıca her dönem taze bitki bulamayacağımızı da
düşünmeliyiz.
• Gölgede ve güneşte kurutma yaygın usullerdir. Sert kabuklu bitkiler ve
uçucu yağ içermeyen kökler güneşte kurutulur. Diğerleri gölgede kurutulur.
Doğal kurutmada en ideali gölgede kurutma yöntemidir. Gölgede kurutma
için raflar yapılabilir. Bu raflarda sineklik teli gergi kurarak kullanılabilir.
Bu durumda hem alttan hem üstten kurutma sağlanacaktır. Anadolu adaçayı
(Salvia fruticosa), civanperçemi (Achillea sp.), nane (Mentha sp.),sarı
kantaron (Hypericum perforatum), peryavşan (Teuricum polium) gibi
bitkileri, demet yaptıktan sonra uygun bir yere asarak da gölgede kurutma
yapabiliriz.
• Kurutma işlemi yapılırken kurutmaya bırakılan bitkilerin, zaman zaman
alt üst edilip karıştırılmasında fayda var. Böylelikle hem daha hızlı
kurumasını sağlamış oluruz hem de daha kaliteli bir ürün elde edilir.
• Özel makinelerde kurutma yapılacaksa uçucu yağ ve C vitamini içeren
bitkiler için 30-35 santigrat derece sıcaklıklar idealdir. Etli meyveler 60
santigrat derece ve üzeri dereceli fırınlarda kurutulur.
• Kurutma odalarında gölgede kurutma yapılacaksa, odada havayı iyice
dağıtabilmek ve hava döngüsünü içeride devamlı sağlayabilmek için,
odanın giriş ve çıkışına, hava akımını sağlayacak vantilatörler kurulmalı.
• Bitkiler raflara ince bir tabaka halinde yayılmalıdır. Aksi halde
bitkilerde kızışma ve en nihayetinde çürüme gerçekleşir.
• Bitkilerin tam olarak kuruduklarını anlayabilmek için elde kolayca
dağılabilmesinden anlayabiliriz. Köklü bitkilerin de tam kırılamayacak
derecede yumuşaklığının gitmiş olmasından kuruduğunu anlamak mümkün.
Kurutmada hem görsel olarak hem de içerik olarak kaliteli bir drog elde
etmek için kurutma isteklerine azami özen göstermekte fayda var.
Bitkilerin kaliteli kurutulmuş örneklerini, kitabımızın sonunda yer alan
rehberdeki web sitelerinden Latince adlarını girerek görebilirsiniz.
Böylelikle ticarette hangi şekilde bulunması gerektiğini öğrenebiliriz.
→ Sterilizasyon
Sağlıksız toplama ve saklama koşulları, yetişme ortamı ve toplama
alanından depolama alanına kadarki süreçte, bitkilere birçok
mikroorganizma bulaşıyor. Özellikle sağlık alanında kullanılacak olan
bitkilerdeki bu durum, son derece risk taşıyor. Depolamadan önce,
mikroorganizma kalıntılarını yok etmek ve dolayısıyla raf ömrünü uzatmak
için sterilizasyona tabi tutulması gerekiyor.
Sağlık amaçlı kullanılacak olan bitkilerde 'mikrobiyal' bulaşmanın söz
konusu olmaması gerekir. Ülkemizde tıbbi malzemeler, gıda ürünleri,
baharatlar için sterilizasyon kullanılmakta ancak tıbbi bitkiler için aynı
sistem uygulanmamaktadır. Tıbbi bitkilerle ilgili sterilizasyonun kanunen
zaruri olması gerekir. Bu şekildeki bir zorunluluk, oldukça denetimsiz olan
tıbbi bitkiler ticaretine çekidüzen verecek ve insan sağlığında kullanılacak
olan bu ürünlerin kalitesini arttıracaktır.
Işınlama (iyonize radyasyonla sterilizasyon), ısıl işlemler (yüksek ısılı
fırınlarda bekleterek sterilizasyon), buhar sterilizasyonu gibi sterilizasyon
yapan firmalar mevcuttur. Ancak sterilizasyonu risk almak istemeyen büyük
gıda firmaları talep ediyor. Birçok firma ihraç edecek oldukları ürünler için
zorunlu olduklarında sterilizasyon yapıyor. Yurdumuzda kullanılacak
ürünlerde de bu zorunlu hale getirilmelidir.
Mikrobiyal bulaşma riski olan ürün gruplarını şöyle sıralayabiliriz:
• Baharatlar
• Bitki çayları, açık droglar
• Siyah çay
• Kurutulmuş sebze
• Kurutulmuş meyve
• Toz ürünler
• Pirinç unu
• Ekstratlar
• Organik ürünler
Neden sterilizasyon yapıyoruz?
• Gıda zehirlenmelerine sebep olan mikroorganizmaların yok edilmesi
• Gıdaların kısa sürede bozulmasına sebep olan mikroorganizmaların yok
edilmesini sağlayarak ürün raf ömrünün uzatılması
• Böceklenmenin önlenmesi
• Soğan, sarımsak, zencefil gibi yumrulu ürünlerde filizlenmenin
önlenmesi için.
Buhar ile sterilizasyon
Bu uygulamada iki sistem vardır.
1. Sürekli (kontinü) sistem: Ürünlere kapalı devre bir sistemden
(genelde silindirik) geçerken buhar uygulanır. Daha sonra kurutma ve
soğutma işlemlerinden geçirilerek ürün son ambalajına alınır.
2. Kesikli (batch) sistem: Vakum altında buhar uygulamasıyla ürünler
özel sterilizasyon torbalarında ürüne özel reçetelerde steril edilir. Daha
sonra yine vakumla soğutularak işlem tamamlanır ve ürün son ambalajına
alınır.
Vakumlamanın faydalarını şöyle sıralayabiliriz:
• Vakum uygulamasıyla ürünler daha düşük sıcaklıklarda, özellikleri
korunarak steril edilebilir.
• Vakum ile ürün torbalarının üzerindeki hava katmanı yok edilerek
ürünlere buharın daha hızlı ve homojen uygulanması sağlanabilir.
• Termal şokun azaltılarak uygulanması ile yağ ve renk gibi özelliklerin
korunmasına yardımcı olabilir.
• Tozlar dâhil hemen hemen tüm kuru gıda ürünlerine uygulanabilir.
Işınlama ile sterilizasyon
Elektromanyetik ışınlar (gama ve x ışınları) ve hızlandırılmış elektron
parçacıkları kullanılarak yapılır. Bu ışınlar sterilizasyonu yapılacak
ürünlerden geçerken, ürünlerde bulunan canlı organizmaların (bakteriler,
böcekler, parazitler vb.) DNA moleküllerini tahrip ederek zararsız hale
getirir.
Işınlama ile yapılan bu işlemde, aroma ve etken madde kaybı olmadan
sterilizasyon gerçekleşiyor. Ürünler ambalajlı bir şekilde sterilizasyona tabi
tutuluyor. Işınlar ambalajdan geçerek ürüne nüfuz ediyor.
Ancak bu işlemde radyasyon kullanıldığı için şüphe ile bakılıyor! Bu
konuda her ürün grubu için Avrupa Birliği'nin belirlediği dozlar bulunuyor.
Ülkemizdeki bir firmayı ziyaretimizde, Avrupa Birliği'nin öngördüğü
dozlara riayet ettiklerini gördük. Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı'nca
hazırlanan Gıda Işınlama Yönetmeliği'ne de bakılabilir.
Işınlanmış ürünlerin üzerinde şu sembol bulunmaktadır:
Evde kullanacağımız kendi topladığımız bitkilerimizin sterilizasyonu
nasıl yaparız?
Kendi topladığımız az miktardaki bitkilerin sterilizasyonu için
buzdolaplarımızın derin dondurucu bölümünü kullanabiliriz. Kuruyan
bitkilerimizi hava almayacak biçimde iyice paketleyip (kilitli poşetler
kullanılabilir) en az bir iki gün kadar derin dondurucuda bekleterek
böceklerden ve diğer mikroorganizmalardan arındırabiliriz.
→ Depolama ve Saklamada Nelere Dikkat Edilmeli?
Kurutulan bitkilerin özelliklerinin kaybolmadan saklanmasını sağlamak
ana amacımız olmalıdır.
Bu amacımıza ulaşmak için şu uygulamaları yapmalıyız:
• Evlerimizde kullanacağımız bitkileri koyu renkli cam kavanozlarda, ışık
almayan kapalı bir yerde saklamalıyız.
• Bir depoda muhafaza edeceksek; deponun mümkün olduğunca havadar,
kuru, serin, ışık almayan bir ortam, sıcaklığının da en fazla 20 °C olması
gereklidir. Deponun giriş ve çıkışa karşılıklı hava akımını sağlayacak,
pencere veya vantilatör yerleştirilmelidir.
• Bitkiler etiketlenmeli. Etikette Latince ve Türkçe adı, toplanma zamanı,
bölgesi ve miktarı yazılmalı. Bunlar kayda geçirilmelidir.
• Kurutulmuş bitkileri kâğıtla kaplanmış kontrplak kasalarda veya
çuvallarda ambalajlamalıyız. ( Çuvallar kâğıt veya keten-kenevir lifinden
hazırlanmış olmalıdır.)
• Öğütülmüş durumdaki (uçucu yağ oranı yüksek olan) bitkiler için
ambalaj malzemesinin (içini ve dışını) geçirimsiz bir malzeme ile kaplamak
gereklidir.
• Depolamada, birbirlerine kokuları bulaşabilecek bitkiler yan yana
bulunmamalı. Kolay bulunabilirlik için toplanılan kısmına göre
sınıflandırma yaparken de buna dikkat etmemiz gerekiyor.
• Bir yıl içinde satılmayan bitkiler imha edilmelidir. Bu sebeple bir yılda
tüketilecek bitki miktarı iyi bir planlama ile hesap edilirse zayiatın önüne
geçilmiş olur.
→ Bitkileri Satın Alırken Nelere Dikkat Etmeliyiz?
Bitkilerin doğru teşhis edilmiş tür olduğundan emin olmamız gerekir.
Çünkü etken maddeler, tür farklarına göre de değişebiliyor. Örneğin tıbbi
papatya olarak, Latince adı Matricaria recutita olan papatya türünün
satılması gerekirken, bu türle hiç yakınlığı olmayan diğer papatya türleri
satıldığını görüyoruz. Diğer papatya türleri ya beklenen etkiyi
göstermemekte ya da istenmeyen etkilere sebep olabilmektedir. Ayrıca
papatyagillerden bazı krizantem türleri de zehirlidir. Melisa adıyla satılan
tür ise Aloysia triphylla, Türkçe limonotu olarak bilinir. Asıl melisa ise
Latince adı da melissa olan Melissa officinalis (oğulotu) türüdür. Bu
örnekleri çoğaltabiliriz.
Buradan hareketle doğru bitki türünü sattığından emin olduğumuz
satıcılardan, şu hususları dikkate alarak tıbbi bitki temin edebiliriz:
• Soluk renkli, mat görünümlü bitkileri almamalıyız.
• Açıkta satılan drogları satın almamalıyız. Açıkta saklama etken
maddelerin kaybolmasına sebep olmaktadır. Hijyen konusunda da sağlığı
tehdit etmektedir.
• Bitkilerin Latince adlarını ve diğer Türkçe isimlerini bilmemizde fayda
var. Latince adları dünya üzerinde ortak adlardır. Ve bir tek Latince adla
anılırlar. Latince dışındaki dillerde ise yörelere göre bile bitki isimleri
değişebilmektedir. Türkçe isim olarak literatürde geçen ismin yanında o
bitkiye verilen diğer yöresel isimleri de bilmemizde fayda var. Örneğin
adaçayı (Salvia sp.) Akdeniz ve İç Anadolu Bölgelerinde dağ çayı
dediğimiz (Sideritis sp.) türe verilen isimdir. Bazı kaynaklarda
civanperçemine (Achillea sp.) ayvadana adı verilir. Ancak ayvadana bir
pelin (Artemisia vulgaris) türünün de adıdır.
• Bitkisel droglar, etkilerini belirli bir süre içerisinde koruyabiliyor. Bu
sebeple satın alınacak drogların hasat tarihlerinin yazılıp yazılmadığı
kontrol etmeliyiz. Bir yıldan fazla süredir bekletilen bitkileri
kullanılmamalıyız.
• Bitkinin diğer türlerini bilmemizde ayırt edebilmek açısından fayda var.
• Şeffaf ve polietilen ambalajlar bitkisel droglar için uygun değildir.
Bunun yerine droglar çekmeceli ahşap dolaplarda muhafaza edilmeli, kâğıt
vb. doğal ambalajlarda satışa sunulmalı.
• Alınan ürün evde vakumlu cam kavanozlarda ve ışık almayan serin bir
yerde saklanmalı.
Hazır satılan droglarda etiket bulunmalı ve etikette şu bilgiler yer
almalı:
• Hazırlanan drog karışımsa, karışımdaki bitkilerin Latince ve Türkçe
isimleri, Latince drog ismi (bitkinin kullanılan kısmı) ve oranları
belirtilmelidir.
• Toplandığı yer ve toplanma zamanı bilgisi olmalıdır.
• Yan etkileri-etkileşimleri belirtilmiş olmalıdır.
• Nasıl kullanılacağı açık olarak belirtilmelidir. (İnfüzyon, dekoksiyon,
maserasyon, tentür vb.)
• Dozajı ve kullanım süresi bilgisi de yer almalıdır.
→ Tıbbi Bitkilerin Kullanılan Kısımlarına Verilen Bilimsel Adlar
Uluslararası ticarette ve bilimde tıbbi bitkiler drog adlarıyla tanınıyor.
Hem araştırma yaparken hem de ticaretinde işimize yarayacak bu isimleri
de öğrenmemizde fayda var.
Bitkilerin ilaç olarak kullanılan ham kısımlarına drog deniliyor. Drog
kelimesinin Farsça "drogue" kelimesinden yola çıkarak dilimize geçmiş bir
kelime olduğu kaydediliyor. Drogların isimlendirilmesinde, bitkinin cins adı
ve bitkinin kullanılan kısmından oluşan ikili adlandırma sistemi
kullanılıyor. Önceleri cins adı sonda iken şimdilerde başta bulunuyor. Bu
şekilde kullanım Türkçe tercümesi ile birebir örtüşüyor. Artık uluslararası
tıbbi bitki ticaretinde ikinci adlandırma şeklinin kullanıldığını internet
üzerinde yapacağımız küçük bir araştırmayla görebiliriz.
Örneğin daha önce benimsenen Latince yazım şekli ile Folium
Melissae'nin birebir Türkçe tercümesi 'Yaprağı Oğulotu' oluyordu.
Son yazım şekli; Melissae folium Türkçe tercümesi ile Oğulotu Yaprağı
şeklindedir. Latince bitki isimlerindeki -e takısı tamlama oluşturuyor. Aitlik
ifade ediyor. Oğulotunun yaprağı şeklinde tamlama oluşturmamızı sağlıyor.
Latince adlar her zaman italik yazılıyor.
Bitkilerin kullanılan kısımlarına göre Latince adları değişiyor. Tamlama
yapılırken bazı 'e'lerin değiştiğine de dikkat ediniz.
Türkçe'si 'aslankuyruğu' Latince'si de 'Leonurus cardiaca' olan bitkinin
ikinci ismi tür adıdır ve kalple ilgili anlamındadır. Bu bağlamda bitki kalp
hastalıklarında kullanılmaktadır. Latince adı 'symphytum' olan
'karakafesotu'nun ismi de bize kullanımına dair bilgi veriyor. Symphytum,
birleştiren bitki anlamına gelmektedir. (Sym: Kaynaştırmak, birleştirmek /
Phytos: Bitki) Kemik kırıklarında kırıkları kaynatma amacıyla
kullanılmaktadır.
Tıbbi bitkilerin kullanılan kısımları ve bilimsel adlarını Tablo-3'te
inceleyebilirsiniz.
→ Tıbbi Bitkilerin Kullanılan Kısımları ve Bilimsel Adları
Tablo-3
Kullanılan kısım Kullanılan Bitkinin Latince genel adı-drog adı
(Drog)
(Drog) kısmın Latince Türkçe karşılıkları
adı
Yaprak / Yapraklar Folium / Folia Laurus nobilis-Defne
Lauiri folium-Defne yaprağı
Lauiri folia-Defne yaprakları
Çiçek / Çiçekler Flos / Flores Crataegus momogyna-Alıç
Crataegi flos-Alıç çiçeği
Crataegi flores-Alıç çiçekleri
Ot, Herba Hysspus officinalis-Zufaotu
topraküstü çiçekli gövde Hyssopi herba-Zufaotu herbası
Achillea sp.- Civanperçemi
Achillea millefolium-Beyaz
civanperçemi
Millefolii herba-Beyaz civanperçemi
herbası
Kök Radix Valeriana officinalis-Kediotu
Valerianae radix-Kediotu kökü
Toprakaltı yatay gövde, kök, Rhizoma Alpinia galanga-Havlıcan
sap
Galangae rhizoma-Havlıcan rizomu
Yumru / Yumrular Tuber / Tubera Orchis sp.-Orkide türleri
Salep tuber-Salep yumrusu
Salep tubera-Salep yumruları
Soğan Bulbus Galanthus sp.-Kardelen
Galanthi bulbus-Kardelen soğanı
Tohum Semen Peganum harmala-Üzerlik
Pegani semen-Üzerlik tohumu
Odun Lignum Santalum album-Sandal
Santali lignum-Santal odunu
Kabuk / Kabuklar Cortex / Cinnamomum zeylanicum-Seylan
Corticis tarçını
Cinnamomi cortex-Tarçın kabuğu
Cinnamomi corticis-Tarçın kabukları
Toz Pulvis Zingiber officinale-Zencefil
Zingiberis pulvis-Zencefil tozu
Erkek organları Stigmata Crocus sativus-Safran
Croci stigmata-Safran stigması
Salgı tüyleri Glandulae Humulus lupulus-Şerbetçiotu
Glandulae Lupili-Şerbetçiotu salgı
tüyleri
Meyvenin etli orta tabakası Pulpa Tamarindus indica
Tamarindorum pulpa-Demirhindi
Ovaryum (yumurtalık) Stylus Zea mays-Mısır
boyuncuğu
Maydis stylus-Mısır püskülü
Sakız / Zamk Gummi Astragalus gummifer-Geven
Tragacanthae gummi-Kitre zamkı
Başak Spica Prunella vulgaris-Yaraotu, erikotu
Prunellae spica-Yaraotu başağı
Tomurcuk Gemma Populus sp.-Kavak türleri
Populi gemma-Kavak tomurcuğu
Katran Pix Betula sp.
Betulae pix-Huş katranı
Reçine Resina Pinus sp. Çam
Pini resina-Çam reçinesi
Üçüncü Bölüm:
Tıbbi Bitkilerden
Faydalanma Yolları
Bu bölümde, çayları, bitki kompreslerini, tentürleri, merhemleri, yağ
karışımlarını, macunları, tıbbi yağları, bitki lapalarını nasıl
hazırlayacağımızı anlatacağız... Burada verilen tariflerin daha ziyade ev
kullanımına yönelik tarifler olduğunu da hatırlatmakta fayda var.
→ Tıbbi Çaylar Hangi Özellikte Olmalı?
Bitkilerden nasıl yararlanabileceğimiz konusunda aklımıza ilk olarak çay
şekli gelir. Tıbbi etkilerinden faydalanmak için çay hazırladığımızda, bu
çaylara 'tıbbi çaylar' demenin daha doğru olduğunu söyleyebiliriz. Bu
açıdan bakıldığında 'bitkisel çay' ifadesi kavram karmaşasına yol açıyor.
Bitkilerden çay hazırlamak denildiğinde sadece kaynatarak hazırlanacağını
düşünürüz. Kimimiz ıhlamuru uzun süre kaynatıp rengini çıkarmış, kimimiz
adaçayını demledikten sonra birkaç gün içmiştir. Ancak bitkilerin
faydalarını görebilmemiz için özelliklerine göre çay hazırlama usullerini
bilmemiz gerekiyor.
Bir veya birden çok bitki (drog) ile hazırlanan sıvı preparatlara tıbbi çay
diyoruz. Tıbbi çayları ana, yardımcı ve tamamlayıcı droglarla
hazırlayabiliriz. Sadece tek bitkiden çay hazırlayabileceğimiz gibi, birden
çok bitkiden karışım da hazırlayabiliriz. Karışımda asıl etkiyi sağlayanlara
'ana drog', etkisini artırmak, bazı olası zararlarını önlemek için
kullanılanlara 'yardımcı drog', görüntülerini ve tatlarını değiştirenlere de
'tamamlayıcı droglar' diyoruz.
Karışım olarak hazırlanan çayları bazı kaynaklar ve otoriteler tavsiye
etmezler. Sebebiyse her bir bitkide yüzlerce etkili madde var olması ve
bunların nasıl etki edeceklerini bilememek olabilir. Ancak şu var ki,
nesilden nesile aktarıla gelen; bu zamana kadar kritikleri belirlenmiş olan;
kadim çay karışımı formüllerini yabana atmamak gerekiyor. Ayrıca Avrupa
farmakopelerinde ve Alman E Komisyonunda birçok çay karışım formülü
bulunduğunu da akıldan çıkarmamak lazım. Kanaatimizce birbirleri ile
uyumlu bitkilerin karıştırılması ve güvenilir kaynaklardan alınan
formüllerin kullanılması yararlı olacaktır.
Büyük çay üreticisi firmalar, yoğun ve etkili olması için; çaylarda ekstrakt
kullanmaya başlamıştır. Büyük markalar da poşet çaylarının bazılarını
böyle hazırlamaktadır.
Tıbbi çayların özellikleri
• Hazırlanmaları kolay olup bitkilerin en yaygın kullanım şeklidir.
• Genellikle kullanılan drogların koku ve renginde olurlar.
• Diğer bitkisel preparatlara göre de en ucuz doğal sağaltım aracıdır.
• Etkili madde açısından yoğun değildirler.
• Yüzde 2 veya yüzde 5 oranında hazırlanırlar. (2 gr bitki için, 100 gr su)
Hazır satılan tıbbi çayların etkilerine göre ambalajlarının renkleri
şöyledir:
Tablo-4
Bağırsak çalıştırıcı çaylar Açık yeşil
İdrar arttırıcı çaylar Sarı
Kalp-damar sağlığını destekleyici çaylar Kırmızı
Metabolizma düzenleyici çaylar Bordo
Sakinleştirici çaylar Lacivert
Sindirim sistemi tedavisinde kullanılan çaylar Mavi
Soğuk algınlığını giderici çaylar Koyu yeşil

Çay hazırlarken dikkat edilecek noktalar


• Zehirli etkileri olduğu bilinen bitkilerden çay hazırlanmamalı.
• Ana drog olarak bir ve iki drog kullanılmalı.
• Yardımcı droglar uçucu yağ içerenler ve renk verenlerden seçilmeli.
Hibiskus çiçeği kırmızı renk verir, gül çiçeği koku verir gibi. Yardımcı
drogları ana drogla etki bakımında benzer bitkilerden seçmeliyiz.
Örneğin gribal enfeksiyon için bağışıklık sistemini güçlendiren bir
çay hazırlayacaksak şöyle bir karışımla bu konuyu örnekleyebiliriz:
Ana droglar: Yaraotu başakları (Prunellae spica), Çin geveni kökü
(Astragali radix)
Yardımcı droglar: Kuşburnu meyvesi (Cynobasti fructus), Hibikus çiçeği
(Hibisci flos)
• Demlik olarak porselen, cam veya bakır demlikler tercih edilmelidir.
Piyasada bulunan özel bitki demleme amaçlı süzgeçli porselen bardakları,
kaşıkları, süzgeçleri de kullanılabilir. Alüminyum gibi metal malzemelerle
bitkiler reaksiyona girebilmektedir.
• Tıbbi çayları hazırlamak için içme suyu kullanılmalı, asla musluk suyu
kullanılmamalıdır.
• Çaylar karıştırılırken metal kaşık yerine porselen, cam veya tahta kaşık
tercih edilmelidir.
• Her defasında aynı dozun alınabilmesi için bitkiler toz haline
getirilmelidir. Mümkünse porselen havanda dövülmelidir. Toz edildiği
zaman bardakta oluşan tortuyu önlemek için süzmekte fayda var.
• Tozu tercih etmeyecekseniz, bitkinin kısımlarını mümkün olduğunca
porselen havanda döverek veya elle ufalayarak çay hazırlayabiliriz. Bu
şekilde çay hazırlama, özellikle uçucu yağ içerenlerde etken madde kaybını
önlediği gibi, göze de oldukça hoş görünür.
• Bir karışımın içerisinde kök, kabuk, çiçek ve yaprak gibi kısımları
birlikte verildiyse önce sert olan kısımlar aşağıda tarif edildiği üzere
kaynatılır, sonra çiçek ve yapraklı kısımlar katılarak demlemeye bırakılır.
• Çayları içmek için şeker kullanmamak gerekir. Şeker iyileşme gücünü
azaltır. Bağışıklık sistemine zarar verir. İçmekte zorlanıyorsak rafine
edilmemiş esmer şeker, stevya yaprağı (Stevia rbeudiana) ve bal gibi doğal
tatlandırıcılar kullanabiliriz. Ancak şekersiz içmenizi tavsiye ederim.
• Bitki çaylarına limon sıkılması ülkemizde yaygın bir gelenek... Ancak
özellikle uçucu yağ içeren bitkilerden hazırlanan tıbbi çaylara katılan limon,
çayın şifa özelliğini kaybetmesine sebep oluyor. Çünkü limondaki sitrik asit
uçucu yağın yapısını bozuyor! Bu sebeple şifa amaçlı kullanacağımız
çaylara limon sıkmayalım. Ihlamur ve adaçayını artık limon sıkmadan
içelim.
→ Bitkilerden Çay Hazırlama Yöntemleri
Tıbbi çayları, kullanacağımız bitkinin organına göre kaynatma, sıcak
demleme ve oda ısısındaki suda bekletme şeklinde üç farklı yöntemle
hazırlayabiliriz. Bu yöntemlerin ilmi adlarını da bilmek gerektiği için ilmi
isimleriyle birlikte anlatmaya çalıştım. Konunun sonunda sık kullanılan
bitkilerle ilgili hazırladığım tablodan hangi bitkiden hangi yöntemle tıbbi
çay hazırlanması gerektiğine bakabilirsiniz.
Sıcak demleme / haşlayarak demleme (infüzyon)
Yaprak, sap, çiçek gibi kolay çözünebilecek; sert yapılı olmayan; bitki
kısımlarından tıbbi çay hazırlamak için bu yöntemi kullanmalıyız.
Bu yöntemde çay hazırlarken sırası ile şunlar yapılmalıdır:
• Drog veya drog karışımı demlik materyaline konulur
• Üzerine kaynar su dökülür
• Ağzı kapatılıp, çiçekler 3-5 dakika; sap ve yapraklar 5-7 dakika
demlenip süzülür.
• Her defasında aynı dozun alınabilmesi için bitkilerin toz edilmesi yararlı
olacaktır.
• İnfüzyonlar her defasında taze hazırlanmalıdır. Süre sonunda hemen
süzülmelidir.
• Metal kaşık yerine porselen, cam veya tahta kaşık tercih edilmelidir.
• İnfüzyonlar, kullanacağımız bitkiye ait özel bir kayıt yoksa genellikle
yüzde 2 (100 ml su+2 gr drog) oranında hazırlanır.
Bu konuyu bir de adaçayı çayı ile örneklendirerek anlatalım...
Adaçayı çayı (infüzyon)
2 kısım adaçayı yaprağı tartılıp demliğe konulur
Üzerine 1 su bardağı kaynar su ilave edilir
5 dakika demlenip, süzülerek içilir.
Kaynatarak demleme (dekoksiyon)
Kök, kabuk ve tohum gibi sert bitki kısımlarının hücre duvarları da sert
olduğundan, etken maddelerin suya geçmesini sağlamak amacıyla
kaynatarak tıbbi çay hazırlayabiliriz.
Bu yöntemde çay hazırlarken sırası ile şunlar yapılmalıdır:
• Demlenecek kaba drog / drog karışımı konulur
• Üzerine soğuk su dökülür. Bahsettiğimiz soğuk su, buzdolabından çıkan
soğuk su değil, oda ısısındaki sudur.
• Kaynama başladıktan sonra kısık ateşte 10-15 dakika kaynatılıp ılımaya
başladığında süzülür.
• Dekoksiyonlar süzüldükten sonra serin bir yerde saklanmak koşulu ile
en fazla iki gün boyunca kullanılabilir.
Dekoksiyonlar, kullanacağımız bitkiye ait özel bir kayıt yoksa genellikle
yüzde 2-5 (100 ml su+2-5 gr drog) oranında hazırlanır.
Bu konuyu bir de zencefil çayı ile örneklendirerek anlatalım...
Zencefil çayı (dekoksiyon)
5 gr zencefil kökü tartılıp, demliğe konulur
Üzerine 1 su bardağı soğuk su ilave edilir ve kısık ateşte kaynamaya
konur
Kaynama başlangıcından itibaren 10-15 dakika kaynatılır ve ateşten alınır
Ilık olarak, süzülüp içilir.
Oda ısısındaki suda bekletme (maserasyon)
İçinde müsilaj bulunan veya sıcak hazırlandığında çaya geçmesini
istemediğimiz maddeler bulunan bitkilerden tıbbi çay hazırlamak için bu
yöntemi kullanırız.
Bu yöntemde çay hazırlarken sırası ile şunlar yapılmalıdır:
• Drog / drog karışımı soğuk suda 4-12 saat bekletilip süzülür. Örneğin
ıhlamur gibi müsilaj oranı az olanlar kaynar olmayan sıcak suda demlenir.
Acil durumlarda sıcak suyla da demlenebilir. Ancak demleme süresi 3-5
dakikayı geçmemeli.
• İçileceği zaman hafifçe ısıtılır.
Bu konuyu da keten tohumunun kullanımıyla örneklendirelim...
Keten tohumu çayı (maserasyon)
Keten tohumları öğütülmemiş olmalıdır
1 tatlı kaşığı keten tohumu 1 su bardağı soğuk suda geceden sabaha kadar
bekletilerek şişmesi sağlanır. Ertesi sabah süzülür ve hafif ılıtarak içilir.
Eğer keten tohumları ile birlikte kullanılacaksa, süzülmeden içilir. Keten
tohumlu çayı içtikten sonra üzerine de bağırsaklarda tıkanmaya sebep
olmaması için 2-3 bardak su içmeyi unutmayın.
Hazırlanan çaylar nasıl kullanılmalı?
• Her zaman taze hazırlanmalıdırlar.
• Özel bir öneri yoksa sabah, akşam iki defa alınmalıdırlar. (Genellikle
sabah kahvaltıdan önce ve akşam yatmadan bir saat önce)
• Hazımsızlık sorunu için kullanılacak tıbbi çaylar yemekten sonra
içilmelidir.
→ Hangi Bitkiden Hangi Yöntemle Çay Hazırlanır?
Tablo-5
Latince adı Latince Drog Toplanma Zamanı Tıbbi Çay
Adı
Türkçe karşılığı Hazırlama
Yöntemi
Kullanılan
Kısmı
Artemisiae Artemisiae Çiçek açma zamanında, topraktan İnfüzyon
absinthium herba
Acı pelin 5 cm yukarıdan biçilerek toplanır. (sıcak
demleme)
topraküstü kısmı
Crataegus Crataegi folium Çiçek açma zamanında, İnfüzyon
monogyna cum flos
Alıç çiçek ve yapraklar birlikte toplanır. (sıcak
demleme)
çiçek ve yaprağı
Alchemilla sp. Alchemillae Çiçek açma zamanı, yapraklarıyla İnfüzyon
herba
Aslanpençesi beraber çiçekli kısım toplanır. (sıcak
demleme)
herbası
Carthamus Carthami flos Turuncu çiçekleri tam açıldığında; İnfüzyon
tinctorius tohumlar tam olgunlaştığında
toplanır.
Aspir Çiçeklerinin safran yerine satıldığı (sıcak
görülür. demleme)
Equisetum Equiseti herba Sap ve yapraklar tam açıldığında İnfüzyon
çiçeği
arvense (yeşilken) çok gecikmeden,
Atkuyruğu topraktan 5 cm yukarıdan biçilerek (sıcak
toplanır. demleme)
herbası Yılda birkaç defa ürün alınabiliyor.
Rosmarinus Rosmararini Çiçek açma zamanında, yapraklar İnfüzyon
officinalis folium sapla birlikte toplanır.
Biberiye Kuruduktan sonra saptan sıyrılır. (sıcak
demleme)
yaprağı
Rubus Rubi fruticosi Çiçek açma zamanında, yapraklar İnfüzyon
fruticosus folium toplanır.
Böğürtlen Toplama sırasında dikenler (sıcak
battığından eldivenle toplanmalı. demleme)
Malva sylvestris Malvae Çiçek açma zamanında, Maserasyon
yaprağı sylvestris flos
cum folium
Büyük çiçek ve yapraklar birlikte toplanır. (oda ısısındaki
ebegümeci
çiçek ve yaprağı suda bekletme)
Urtica dioica Urticae herba Çiçek açma zamanında, topraktan İnfüzyon
Büyük ısırgan 5 cm yukarıdan biçilerek toplanır. (sıcak
demleme)
herbası
Achillea Achillea flos Çiçek açma zamanı, yapraklarıyla İnfüzyon
millefolium cum herba
Civanperçemi beraber çiçekli sapları toplanır. (sıcak
demleme)
topraküstü kısmı
Primula Primulae flores Bitki üst aksamı kuruduğunda kökleri; Maserasyon
vulgaris cum radicis
Çuhaçiçeği çiçek açma zamanında çiçekleri (oda ısısındaki
toplanır.
çiçek
Laurusvenobilis
kökleri Lauri folium Çiçek açma zamanında, yaprakları suda bekletme)
İnfüzyon
toplanır.
Defne (sıcak
demleme)
yaprağı
Tribulus Tribuli fructus Tam olgunlaştığında, meyveleri Dekoksiyon
terrestris toplanır.
Demirdikeni (kaynatarak
demleme)
meyvesi
Arctium lappa Arctii radix Bitki üst aksamı kuruduğunda kökleri; Kökler
cum folia dekoksiyon
Dulavraotu çiçek açma zamanında yaprakları (kaynatarak
toplanır. demleme),
kökü ve yaprağı yapraklar
infüzyon
(sıcak
demleme)
Echinacea Echinaceae Üçüncü yıldan sonra bitki üst aksamı İnfüzyon
purpurea purpureae kuruduğundan kökleri;
herba cum
radix
Ekinazya çiçek açma zamanında, topraküstü (sıcak
kısmı toplanır. demleme)
Ocimum Basillici herba Çiçek açma zamanında, topraktan 5 İnfüzyon
herbası ve kökü
basillicum cm yukarıdan biçilerek toplanır.
Fesleğen (sıcak
demleme)
herbası
Ginkgo biloba Ginkgo folium Kış aylarında, dökülen yapraklar tam İnfüzyon
açtıktan sonra toplanır.
Ginkgo (sıcak
demleme)
yaprağı
Grindelia Grindeliae Çiçek açma zamanında, topraktan 5 İnfüzyon
robusta herba cm yukarıdan biçilerek toplanır.
Grindelya (sıcak
demleme)
herbası
Potentilla Potentillae Çiçek açma zamanında, topraküstü İnfüzyon
anserina herba kısmı toplanır.
Gümüşi (sıcak
beşparmakotu demleme)
herbası
Vitex agnus- Agni-casti Meyveler, (tohumları) tam olgunlukta Dekoksiyon
castus fructus toplanır.
Hayıt (kaynatarak
demleme)
meyvesi
Viola tricolar Violae Çiçekler, tomurcuklanma zamanında İnfüzyon
tricoloris flos toplanır.
Hercai menekşe (sıcak
demleme)
çiçeği
Borago Boraginis flos Çiçekleri, tam açtıktan sonra toplanır. İnfüzyon
officinalis
Hodan Çok kolay yere döküldüğünden (sıcak
zamanı kaçırmamak gerekir. demleme)
Betula pendula
çiçeği Betulae folia İlkbaharda kabuklar; ağaca su Kabuklar
cum cortex yürümeye başladığında yapraklar; dekoksiyon,
cum gemma
cum flos
Huş ağacı çiçek açma zamanında tomurcuklar; diğer kısımlar
infüzyon
yaprağı ve ilkbaharda (mayısta) çiçekler hasat
kabuğu, edilir.
tomurcukları
Dianthus ve Dianthi flos Çiçekler, tam açtıktan sonra toplanır. İnfüzyon
çiçekleri
barbatus
Hüsnüyusuf
çiçeği (sıcak
demleme)
Tilia sp. Tiliae flos Çiçekler, açılma zamanında toplanır. İnfüzyon
Ihlamur Yaz ıhlamuru (Tilia platyphyllos) ve (sıcak
kış ıhlamuru (Tilia cordata) demleme)
türlerinden toplanan ıhlamur
çiçeklerinin kullanılması tavsiye edilir.
Yaz ıhlamuru ülkemizde doğal olarak
yetişir, kış ıhlamuru doğal olarak
yetişmez; park ve bahçelerde süs
bitkisi olarak yetiştirilir.

Origanum Origani hirti Çiçek açma zamanında, topraktan İnfüzyon


vulgare ssp. herba
hirtum
İstanbul kekiği
çiçeği 5 cm yukarıdan biçilerek toplanır. (sıcak
demleme)
herbası
Origanum Origani onites Çiçek açma zamanında, topraktan İnfüzyon
onites herba
İzmir kekiği 5 cm yukarıdan biçilerek toplanır. (sıcak
demleme)
herbası
Taraxacum Taraxaci radix Kökler, üst tohumları döktükten Kökleri
officinale cum herba sonra; dekoksiyon,
Karahindiba topraküstü kısım, çiçeklenme zamanı topraküstü
toplanır. kısmı infüzyon
kökü ve
topraküstü kısmı
Galega Galegae herba Çiçek açma zamanında, topraktan İnfüzyon
officinalisi
Keçisedefotu 5 cm yukarıdan biçilerek toplanır. (sıcak
demleme)
herbası
Ortosiphon Orthosiphonis Yaprakları, çiçeklenme zamanı İnfüzyon
capitatus folium toplanır.
Kedibıyığı (sıcak
demleme)
yaprağı
Valeriana Valerianae Bitki topraküstü kuruduktan sonra İnfuzyon ve
officinalis radix kökleri toplanır. maserasyon
Kediotu İki yaşındaki bitkinin kökleri kullanılır. Kök olduğu
halde infuzyon
kökü hazırlamamızın
sebebi uçucu
yağ
içermesidir.
Linum Lini semen Kapsüller tam kuruduğunda, biçilerek Maserasyo
usitatissimum toplanır.
Keten Daha sonra dövülerek tohumlar (oda ısısındaki
ayrıştırılır.
Chelidonium
tohumu Chelidonii Çiçek açma zamanında, topraküstü İnfüzyon
suda bekletme)
majus folium kısım toplanır.
Kırlangıçotu Ellere sütünün bulaşmaması için (sıcak
eldivenle toplamak gerekir. demleme)
Teucrium Teucrii Çiçek açma zamanında, topraküstü İnfüzyon
yaprağı
chamaedrys chamaedrys kısım toplanır.
herba
Kısamahmutotu (sıcak
demleme)
herbası
Melilotus Meliloti herba Çiçek açma zamanında, topraküstü İnfüzyon
officinalis kısım toplanır.
Kokulu yonca (sıcak
demleme)
herbası
Lycopus Lycopi herba Çiçek açma zamanında, topraküstü İnfüzyon
europaeus kısım toplanır.
Kurtayağı (sıcak
demleme)
herbası
Rosa canina Rosae caninae Meyveleri, tam kırmızılaştığında Dekoksiyon
toplanır.
Kuşburnu Toplarken eldiven kullanılması (kaynatarak
gerekir. demleme)
Tropaeolum
meyvesi Tropaeoli Yaprakları, çiçeklenme zamanı İnfüzyon
majus folium toplanır.
Latinçiçeği (sıcak
demleme)
yaprağı
Lavandula Lavandulae Çiçekleri, çiçek açma zamanında İnfüzyon
officinalis flos toplanır.
Lavanta (sıcak
demleme)
çiçeği
Cympopogon Cymbopogonis Yaprakları, yaz aylarında toplanır. İnfüzyon
citratus folium
Limonotu (sıcak
demleme)
yaprağı
Myrtus Myrti folium Yaprakları, çiçek açma zamanında İnfüzyon
communis toplanır.
Mersin (sıcak
demleme)
yaprağı
Zea mays Stylus maydis Püsküller, oluştuktan sonra İnfüzyon
gecikmeden toplanmalıdır.
Mısır (sıcak
demleme)
püskülü
Verbena Verbenae Topraküstü kısmı, çiçeklenme İnfüzyon
officinalis herba zamanı toplanır.
Mineçiçeği (sıcak
demleme)
herbası
Melissa Melissae Topraküstü kısmı, çiçeklenme İnfüzyon
officinalis herba zamanı toplanır.
Oğulotu (sıcak
demleme)
herba
Eucalyptus Eucalypti Yaprakları, çiçek açma zamanında İnfüzyon
globulus folium toplanır.
Okaliptüs (sıcak
demleme)
yaprağı
Viscum album Visci albi İlkbaharda meyve oluşturmadan, Maserasyon
herba yapraklı sapları toplanır.
Ökseotu Meyveler zehirli olduğundan meyveli (oda ısısındaki
olmamalıdır. suda 8-12 saat
bekletme.)
Tussilago Farfarae folium Yaprakları, tam oluştuğunda yaz Maserasyon
herbası
farfara cum flos aylarında; çiçekleri, kış aylarında
toplanır.
Öksürükotu Bitkinin çiçekleri kış aylarında açar, (oda ısısındaki
yaprakları yaz aylarında çıkar.
Centaurea Cyani flos Çiçekleri, çiçek açma zamanında İnfüzyon
çiçek ve yaprağı
cyanus toplanır. suda bekletme)
Peygamberçiçeği (sıcak
demleme)
çiçeği
Hypericum Hyperici herba Tomurcuk aşamasında, çiçek İnfüzyon
perforatum açmanın başladığı kısımdan itibaren
toplanır.
Sarı kantaron (sıcak
demleme)
herbası
Verbascum sp. Verbasci Çiçekleri, çiçek açma zamanında Maserasyon
thapsi flos toplanır.
Sığırkuyruğu (oda ısısındaki
çiçeği suda bekletme)
Plantago Plantaginis Sap oluşturmaya başladığı zaman, Maserasyon
lanceolata folium yaprakları toplanır.
Sinirliot (oda ısısındaki
yaprağı suda bekletme)
Salix alba Salicis cortex Gövdeye su yürümeye durduğu Dekoksiyon
zaman toplanır.
Söğüt Bu dönemde kabukların gövdeden (kaynatarak
soyulmaları kolaydır. demleme)
Humulus Lupuli flos Çiçekleri, tam kozalak şeklini İnfüzyon
kabuğu
lupulus aldığında toplanır.
Şerbetçiotu (sıcak
demleme)
çiçeği
Glycyrrhiza Liquiritiae radix Kökleri, bitki üst kısmı kuruduğu Doğranmamış
glabra zaman toplanır. kökleri
dekoksiyon,
Tatlı meyan Çok derinlere gittiği için yağmurdan lif haline
sonra çıkarmak daha kolaydır. getirilmiş hali
kökü infüzyon olarak
kullanılır.
Meyanbalından
çay
maserasyonla
hazırlanır.
Lythrum Lythri herba Çiçek açma zamanında, çiçekli İnfüzyon
salicaria dalları toplanır.
Tıbbi hevhulma (sıcak
demleme)
herbası
Symphytum Symphyti folia Kökleri, bitki üst kısmı kuruduğunda; Kökleri
officinale Tıbbi cum radix dekoksiyon,
karakafesotu
yaprak ve kökü
yaprakları, çiçeklenme zamanında yaprakları
toplanır. infüzyon
Malva sylvestris Malvae flos Yapraklar, çiçek açmadan önce; Maserasyon
cum folia
Ebegümeci çiçekler, tomurcuklanma döneminde (oda ısısındaki
toplanır.
çiçek ve suda bekletme)
yaprakları
Matricaria Matricariae Bitkideki uçucu yağ oranı çiçek İnfüzyon
recutita flos açıldıktan 3-5 gün sonraki dönem en
fazla olduğu için, toplama bu
dönemde yapılmalıdır. Çiçekler tam
açılmış olmalıdır.
Tıbbi papatya (sıcak
demleme)
Epilobium Epilobii herba Çiçek açma zamanında, çiçekli İnfüzyon
çiçeği
angustifolia topraküstü kısmı toplanır.
Tüylü yakıotu (sıcak
demleme)
herbası
Cichorium Cichorii herba Çiçekli topraküstü kısmı, çiçek açma İnfüzyon
intybus cum radix zamanında;
Yabani hindiba kökleri üst tarafı kuruduğu zaman (sıcak
toplanır. demleme)
herbası ve
kökleri
Prunella Prunellae Başaklar tam açıldığı zaman, İnfüzyon
vulgaris spica
Yaraotu, saplarıyla beraber toplanır. (sıcak
demleme)
erikotu başakları
Galium verum Galii herba Çiçek açma zamanında, İnfüzyon
Yoğurtotu topraküstü kısım toplanır. (sıcak
demleme)
herbası
Avena sativa Avenae fructus Meyveler, başaklar tam İnfüzyon
olgunlaştığında
Yulaf hasat edilip, başaktan ayrıştırılır. (sıcak
demleme)
meyvesi
Zingiber Zingiberis Kökleri, üst aksamı kuruduğunda Dekoksiyon
officinale radix toplanır.
Zencefil (kaynatarak
demleme)
kökü
Cucuma longa Curcumae Kökleri, üst aksamı kuruduğunda Dekoksiyon
radix toplanır.
Zerdeçal (kaynatarak
demleme)
kökü
Olea europaea Oleae folium Yaprakları, çiçek açma zamanında İnfüzyon
toplanır.
Zeytin (sıcak
demleme)
yaprağı
Hyssopus Hyssopi herba Çiçek açma zamanında çiçekli İnfüzyon
officinalis topraküstü kısmı toplanır.
Zufaotu (sıcak
demleme)
herbası

→ Tıbbi Çay Formülleri


sakinleştirici TIBBİ ÇAY
Sakinleştirici ve midevi olarak ihtiyaç halinde kullanılır.
MALZEME:
1 gr kıyılmış centiyane kökü (Gentianae radix)
5 gr tıbbi papatya çiçeği (Matricariae flos)
5 gr ince kıyılmış kediotu kökü (Valerianae radix)
HAZIRLAMA:
Önce centiyane kökü kaynatılarak dekoksiyonu hazırlanır. Sonra kediotu
kökü ve tıbbi papatya çiçeği eklenir. 5 dakika demlenip süzülür. Akşamları
yatmadan iki bardak içilebilir.
UYKUYU SÜRDÜREMEME VE UYKUSUZLUK İÇİN TIBBİ
ÇAYLAR
Uykuya dalmada güçlük çekildiği durumlarda akşamları, demlenerek
yatmadan bir iki saat önce bir fincan içilir.
TARİF-I
Gül çiçekleri hem yatıştırıcı özelliği ile hem de kediotu kökünün
bulandırıcı kokusunu gidermek amacıyla formüle eklenmiştir.
MALZEME:
1 gr Isparta gülü çiçeği (Rosae flos)
10 gr kediotu kökü (Valerianae radix)
HAZIRLAMA:
Kediotu kökü ve gül çiçeği karıştırılarak 2 su bardağı sıcak su ile
infüzyonu hazırlanır. 1 fincana süzülüp içilir.
TARİF-II
MALZEME:
20 gr oğulotu yaprağı (Melissae folium)
15 gr kediotu kökü (Valerianae radix)
10 gr turunç çiçeği (Aurantii flos)
10 gr çarkıfelek (Passiflorae herba)
HAZIRLAMA:
Oğulotu yaprağı, kediotu kökü, turunç çiçeği, çarkıfelek hep birlikte
karıştırılır, daha sonra tüm bitkiler ince kıyılır. Bu karışımdan 1 tatlı kaşığı
alınır, 1 su bardağı suda infüzyon hazırlanır, 5-7 dakika demlenir süzülerek
içilir.
Rahat uykuya dalmak ve derin bir uyku için akşam yemeğinden 1 saat
sonra, 1 fincan içilir.
Bebekler için gaz giderici tıbbi çay
Bebeklerde en sık görülen rahatsızlıklardan biri kuşkusuz gaz
çıkaramamalarıdır. Bu tür durumlarda gaz söktürücü ve rahatlatıcı özelliği
olan bitkilerle hazırlayacağımız bu çay faydalı olacaktır. Hem gaz
söktürmeye yardımcı olacak hem rahat uyumalarını sağlayacak hem de
sakinleştirecektir.
MALZEME:
5 gr rezene tohumu (Foeniculi semen)
5 gr tıbbi papatya (Matricariae flos)
5 gr nane yaprağı (Menthae folium)
HAZIRLAMA:
Rezene tohumu, tıbbi papatya ve nane yaprağı hep birlikte karıştırılır. Bu
karışımdan ihtiyaç durumlarında yüzde 2'lik (100 ml su+ 2gr drog)
infüzyon hazırlanır. Günde 2-3 defa birer çay kaşığı doğrudan veya sütle
içirilir.
Boğaz ağrısı ve öksürük için tıbbi çay
Kuru öksürüğü kesmek, anjin gibi boğaz ağrıları hafifletmek, balgamı
sökmek için bu çay faydalı olacaktır.
MALZEME:
5 gr hatmi çiçeği (Althaeae flos)
5 gr meyan kökü (Liquiritae radix)
5 gr ebegümeci çiçeği (Malvae flos)
HAZIRLAMA:
Meyankökü kaynatılarak yüzde 5'lik (100 ml su+5gr meyankökü)
dekoksiyonu hazırlanır. Ebegümeci ve hatmi çiçeğini karıştırılıp 2 bardak
soğuk su ile maserasyonu hazırlanır. Hazırladığımız karışımlar karıştırılır.
Süzülerek sabah, öğle, akşam olmak üzere günde 3 defa birer fincan içilir.
Nezle için tıbbi çay
Nezle durumunda terletici ve rahatlatıcı olarak bu çay faydalı olacaktır.
MALZEME:
20 gr çekirdeksiz kuşburnu (Cynobasti fructus)
14 gr mürver çiçeği (Sambuci flos)
14 gr papatya çiçeği (Matricariae flos)
14 gr ıhlamur çiçeği (Tiliae flos)
HAZIRLAMA:
Çekirdeksiz kuşburnu, mürver çiçeği, papatya çiçeği ve ıhlamur çiçeği
hep birlikte karıştırılır, daha sonra tüm bitkiler öğütülür veya ince kıyılır.
Bu karışımdan 1 tatlı kaşığı alınır, 1 su bardağı suda infüzyon hazırlanır, 3-5
dakika demlenir süzülerek günde 2-3 defa birer fincan içilebilir. Karışımda
maserasyonla hazırlanması gereken mürver bulunduğunda demleme
süresini kısa tutmakta fayda var.
Safra kesesi taşları için tıbbi çay
Safra kesesi taşlarının oluşumunu önlemek ve var olan safra söktürücü
olarak şu çay faydalı olacaktır.
MALZEME:
30 gr devedikeni tohumu (Silybi semen)
20 gr karahindiba kökü ve yaprağı (Taraxaci radix cum folium)
20 gr ısırgan yaprağı (Urticae folium)
10 gr huş yaprağı (Betulae folium)
HAZIRLAMA:
Devedikeni tohumu, karahindiba kökü, ısırgan yaprağı ve huş yaprağı hep
birlikte karıştırılır, daha sonra ince kıyılır. Bu karışımdan 1 tatlı kaşığı
alınarak, 1 su bardağı suda infüzyon hazırlanır, 5-7 dakika demlenir
süzülerek içilir.
Sabah kahvaltıdan sonra ve gece yatarken olmak üzere, günde iki fincan
alınır. 2 aylık kür şeklinde kullanılır.
Menopoz sıkıntıları için tıbbi çay
Menopoz dönemindeki ter basmaları, gerginlik, katlanılmaz derecedeki
ağrılar için şu çay faydalı olacaktır.
MALZEME:
25 gr civanperçemi (Achilleae flos)
25 gr aslanpençesi (Alchemillae herba)
10 gr kediotu kökü (Valerianae radix)
5 gr rezene tohumu (Foeniculi semen)
HAZIRLAMA:
Civanperçemi, aslanpençesi, kediotu kökü ve rezene tohumu belirtilen
miktarlarda tarttırılıp ince kıyılır veya iri toz edilir. Hazırlanan karışımdan
bir tatlı kaşığı alınarak bir su bardağı suda infüzyonu hazırlanır. 5-7 dakika
demlenip süzülür. Sabah ve akşam birer fincan içilir. 3-6 hafta boyunca
kullanmak gerekir.
Bağırsak rahatlatıcı tıbbi çay
Kabızlık ve gaz giderici, bağırsak rahatlatıcı olarak şu çaylar faydalı
olacaktır.
MALZEME:
50 gr sinameki yaprağı (Cassiae folia)
20 gr mürver çiçeği (Sambuci flos)
15 gr rezene tohumu (Foeniculi semen)
5 gr tıbbi papatya (Matricariae flos)
HAZIRLAMA:
Sinameki, mürver, rezene ve tıbbi papatya belirtilen oranda karıştırılır ve
toz edilir. 1 tatlı kaşığı karışım, 1 su bardağı kaynar suda 3-5 dakika
infüzyonu hazırlanarak demlenip süzülür. Karışımda maserasyonla
hazırlanması gereken mürver bulunduğundan demleme süresini kısa
tutmakta fayda var. Yemeklerden sonra bir fincan içilir
Yediklerimizin kolay sindirilmesine yardımcı tıbbi çay
Yediğimiz yemeklerin sindiremediğimiz durumlarda yediklerimizin
sindirilmesine yardımcı olacak, midemizi rahatlatacak, gaz söktürecek,
mide bulantısı varsa gidermede şu çay faydalı olacaktır.
MALZEME:
30 gr tıbbi papatya (Matricariae flos)
20 gr kimyon tohumu (Carum carvi semen)
20 gr oğulotu yaprağı (Melissae folium)
10 gr kişniş tohumu (Coriandri semen)
10 gr nane (Menthae folia)
HAZIRLAMA:
Tıbbi papatya, rezene, kimyon, oğulotu, kişniş ve nane yukarıdaki oranda
karıştırılıp toz edilir. 1 tatlı kaşığı bitki karışımı bir su bardağı kaynar suda
infüzyonu hazırlanarak 7 dakika kadar demlenip süzülür.
Yemeklerden sonra birer fincan içilir.
→ Çayların Diğer Kullanım Şekilleri
Bitkilerden hazırladığımız çayların, gargara, diş etlerine masaj, kompres,
buhar banyosu, tam ve kısmi banyo gibi kullanım şekilleri de vardır.
Gargara
Bitkinin kullanılan kısmına göre hazırlanan çaylar, genellikle ağız
yaraları; aftlar; diş ağrıları; boğaz iltihapları ve diş eti iltihapları için
kullanılır.
• Gargara için; hazırlanan çay ile ağzı birkaç defa çalkalamak gerekir.
• Aftlar için; günde birkaç defa tıbbi papatya (Matricariae recutita) çayı
ile gargara yapılabilir.
• Ağız yaraları için; ülkemizde yetişen fakat yeterince tanınmayan önemli
tıbbi bitkimiz yaraotu (Prunella vulgaris) başaklarından hazırlanan çay ile
gargara yapılır.
• Diş eti iltihapları için; adaçayı (Salvia sp.) yapraklarından hazırlanan
çay ile gargara yapılabilir.
• Diş ağrıları için; kekik türlerinden (Thymus sp., Satureja sp., Origanum
sp., Thymbra sp., Coridothymus sp.) hazırlanan çay ile gargara yapılır.
Banyo
Rahatlamak ve bazı hastalıklarımızı iyileştirmek için, tıbbi çayları
banyoda da kullanabiliriz. Bu uygulamada amaç, çaylardaki etkili madde
gruplarının ciltten emilerek alınması esasına dayanır.
Tıbbi çaylar ile tam vücut banyosu:
Tam banyolar metabolizmayı hızlandırıcı, rahatlatıcı, gevşetici, uyku ve
tansiyonu düzenleyici olarak kullanılır.
Gözenekli bir keten veya tül kesenin içine bitki / bitki karışımı doldurulur.
Bir iple bağlanır. 10-15 dakika (35-38 santigrat derece sıcaklıkta) banyo
suyunda çözünmesi beklenir. Eğer tıbbi çayı daha önce hazırladıysanız
sıcak su dolu küvete 1 litre kadar ilave edebilirsiniz.
Daha sonra 10-15 dakika süreyle bu suda durulur, çıkılır ve 1 saat süreyle
istirahat edilir.
Kas ağrıları için tam banyo
MALZEME:
25 gr biberiye (Rosmararini folium)
25 gr lavanta (Lavandulae flos)
25 gr mercanköşk (Organi herba)
25 gr çobançantası (Capsellae herba)
HAZIRLAMA:
Bitkiler tül veya keten kesenin içine doldurulup küvete konulur, 15 dakika
bekletilip çıkarılır. 10-15 dakika süreyle bu suda durulur, çıkılır ve 60
dakika kadar istirahat edilir.
Kaşıntılı egzama için banyo
MALZEME:
100 gr tıbbi papatya çiçeği (Matricariae flos)
1 litre su
HAZIRLAMA:
Papatya infüzyonu hazırlanır ve banyo suyuna ilave edilir. Bu su ile tüm
vücuda banyo yapılır.
Cildi yatıştıran ve yumuşatan banyo
MALZEME:
10 adet hatmi çiçeği (Althaeae flos)
İki çorba kaşığı tıbbi papatya (Matricariae flos)
İki çorba kaşığı Isparta gülü (Rosae flos)
HAZIRLAMA:
Bitkiler tül veya keten kesenin içine doldurulup küvete konulur, 15 dakika
bekletilip çıkarılır. 10-15 dakika süreyle bu suda beklenip çıkılır ve 1 saat
süreyle istirahat edilir.
Gevşetici, rahatlatıcı banyo
MALZEME:
3 çorba kaşığı tıbbi papatya (Matricariae flos)
3 çorba kaşığı kıyılmış ıtır yaprağı (Pelargonium herba)
3 çorba kaşığı ıhlamur çiçeği (Tiliae flos)
3 çorba kaşığı lavanta çiçeği (Lavandulae flos)
HAZIRLAMA:
Bitkiler tül veya keten kesenin içine doldurulup sıcak su dolu küvete
konulur, 15 dakika bekletilip çıkarılır. 10-15 dakika süreyle bu suda durulur,
çıkılır ve 1 saat süreyle istirahat edilir. Banyo sonrasında lavanta çayı
içilebilir.
Tıbbi çaylar ile oturma banyosu:
Bu şekilde kullanım kadın hastalıkları (genital iltihaplanma, miyom, regl
sancıları) kasık ağrıları ve hemoroit gibi rahatsızlıklar için uygulanır. Tıbbi
papatya oturma banyosu, idrar yolları iltihaplarında, civanperçemi oturma
banyosu ise hemoroit ve kadın hastalıklarında kullanılabilir.
Uygulamada, bir leğene 3 litre su doldurulur, yarım litre bitki infüzyonu
eklenir, 10 dakika süreyle oturulur.
Hemoroit için oturma banyosu
MALZEME:
2 çorba kaşığı civanperçemi (Achillea flos)
5 adet servi kozalağı (servi kozalakları açılmamış olmalı, yeşilken
toplanmalı)
½ litre içme suyu
HAZIRLAMA:
Servi kozalakları 500 ml suda kaynatılır. Ocağın altı kapatılıp 15 dakika
kısık ateşte kaynatmaya devam edilir ve altı kapatılır. Kaynatılan kaynar
suya, civanperçemi eklenir. 7 dakika demlenir ılıyınca süzülür.
Leğen yakmayacak ısıda sıcak ile doldurulur. Civanperçemli solüsyon
leğendeki suya eklenir. Klozetin kapağı kapatılıp leğen üzerine konulur.
(Leğenin otururken zarar görmemesi için, bakır malzemeden yapılanlar
tercih edilebilir.) 5-10 dakika kadar bu suya oturulur. Günde bir defa
akşamları uygulanır. Bu süre zarfında kuşburnu ve ekinazya karışımı
çaydan da içilebilir.
Buğu (İnhalasyon)
Tıbbi çaylarının buharının teneffüs edilmesi yoluyla uygulanan, genelde
üst solunum yollarında rahatlatıcı; nefes açıcı; sinüzitte iltihap dağıtıcı
olarak kullanılan bir yöntemdir.
Sinüzit için buğu
MALZEME:
50 gr tıbbi papatya (Matricariae flos)
1 lt su
HAZIRLAMA:
1 lt su kaynatılır. Tıbbi papatya, bu suya ilave edilir. Baş ve göğüs bir
havlu ile sarılarak, gözler kapalı bir vaziyette 10 dakika süreyle buharı
teneffüs edilir.
Kompres
Yaralar, iltihaplanmalar, sivilceler için uygulanan bir yöntemdir.
Uygulamada, kullanılacak tıbbi çay hazırlanır, temiz bir tülbent bu çaya
batırılır, daha sonra rahatsız olan bölgeye sarılarak tülbent ılıyıncaya kadar
uygulamaya devam edilir. Cilt üzerinde kozmetik amaçlı kullanılacağı
zaman pamuk vasıtasıyla cilde sürülür.
Cilt lekelerini giderici kompres
MALZEME:
8-10 adet gümüşi beşparmakotu (Potentilla anserina) çiçekleri
Bir su bardağı su
HAZIRLAMA:
Çiçekler demliğe konulur, üzerine bir su bardağı kaynar su dökülür.
Hazırlanan infüzyonu ile cilt lekeleri üzerine sürülür.
Kuru öksürük için kompres
MALZEME:
2 çorba kaşığı ebegümeci
Yarım çorba kaşığı keten tohumu
5 adet hatmi çiçeği (Althaeae flos)
300 ml su (2 su bardağı)
HAZIRLAMA:
Bitkiler karıştırılıp oda ısısındaki suda maserasyonu hazırlanır. Suyu içilir.
Kalan jelimsi bitki kısımları bir tülbent üzerine yayılır. Gece yatmadan önce
akciğer ve göğüs üzerine sarılır.
Durdurulamayan dış kanamalar için kompres
MALZEME:
Çobançantası (Capsella herba)
HAZIRLAMA:
Topraküstü kısmından hazırlanan infüzyonu ile kanayan bölge kompres
yapılır. Hemen hemen her yerde yayılış gösteren bir bitkidir. İnfusyon
imkânı olmazsa yapraklar su ile ıslatılarak dövülür ve bir tülbent üzerine
yayılıp kanayan bölgeye sarılır.
Meme şişliklerini giderici kompres
MALZEME:
Taze çobançantası (Capsella herba)
HAZIRLAMA:
Bitki dövülüp lapa haline getirilir. Lapayla ve çayı ile şişlik olan kısma
kompres yapılır.
BEBEKLERİN DİŞ ETLERİ İÇİN KOMPRES
Bebeklerin diş çıkarmasından sonra incinen diş etleri için uygulanabilir.
MALZEME:
Tıbbi papatya (Matricariae flos)
HAZIRLAMA:
Tıbbi papatya infüzyonu hazırlanır, organik bir pamukla bebeklerin diş
etlerine sürülür.
Gözaltı morlukları için kompres
MALZEME:
25 gr zufaotu herbası (Hyssopi herba)
500 ml su
HAZIRLAMA:
10 dakika demlenir. Süzüldükten sonra bir parça organik pamuğa
emdirilerek, gözlere 15-20 dakika kompres yapılır.
→ Bitkilerin Lapa Şeklinde Kullanımı
Lapalar, haricen kullanılan, bileşiminde bitki infüzyonu; dekoksiyonu;
tentürü; maserasyonu ve taze kısmı bulunan yumuşatıcı; iltihap dağıtıcı;
yangı azaltıcı ve ağrı giderici olarak kullanılırlar.
boğaz yumuşatıcı lapa
MALZEME:
10 gr keten tohumu (Lini semen)
10 gr ebegümeci çiçeği (Malvae flos)
10 gr hatmi çiçeği (Althaeae flos)
HAZIRLAMA:
Malzemeler 300 ml oda ısısındaki suda bir gece bekletilir. Elde edilen
jelimsi kısım (keten) kumaşa yayılır. Sıcak olarak göğüs bölgesine sarılır.
20-30 dakika bekletilip sargı alınır. Bebeklerdeki öksürük durumları için de,
elde edilen çok sıcak olmayan jelimsi kısım, bir tülbent arasına yayılır.
Bebeklerin göğüs bölgesinde aralıklarla 5'er dakika bekletilir. Sıcaklığa
dikkat etmenizi bir kez daha hatırlatmakta fayda var.
Kırıklar ve burkulmalar için karakafesotu lapası
MALZEME:
Eğer kış aylarında iseniz yaprakları ve köklerini birlikte kullanabilirsiniz.
Kökler kuruduktan sonra yapraklar toplanmalı. Yaz aylarında çiçekli toprak
üstü kısmını kullanabiliriz.
3 yaşındaki bir adet bitkiden alınan karakafesotunun (Symphytum sp.)
kökleri kullanılır. Kökler un haline getirileceği için dilimlenerek
kurutulmalı.
5-6 adet iri karakafesotu yaprağı (İri yapraklar en dipteki ilk çıkan
yapraklardır.)
HAZIRLAMA:
Taze yapraklar doğranıp blendıra doldurulur, üzerini örtecek kadar su
ilave edilir. Lapa haline gelinceye kadar blendırda çekilir. Çekilen lapa,
karakafesotu köklerinin öğütülmesi elde edilmiş unla dağılmayı önlemek
için yoğrulur. Keten bir beze katman halinde yayılır. İstenen bölgelere sıcak
olarak uygulanır.
Bel ağrıları için hardal lapası (hardal yakısı)
MALZEME:
50-100 gr çekilmiş kara hardal tohumu (Brassica nigra)
HAZIRLAMA:
Öğütülmüş hardal tohumu, 50 santigrat dereceyi geçmeyen sıcaklıkta
biraz suyla karıştırılarak lapa haline getirilir. Elde edilen lapa bir bezin
üzerine yayılır. Ve ağrı olan bölgeye sarılır. Sarılan bölge önce hafif
kaşınmaya başlar ve daha sonra da deri kızarır. Uygulama süresi,
çocuklarda 3-5 dakika, yetişkinlerde 5-10 dakikayı aşmamalıdır.
Süre sonunda, uygulama bölgesinin sıcak suyla iyice temizlenmesi gerekir.
→ Tentür Nasıl Hazırlanır?
Bitkilerdeki etkili maddelerin, belirli bir süre karanlık bir yerde
bekletilerek, çözücüler vasıtasıyla çözündürülmesi ile elde edilen sıvı
preparatlara tentür (tinctura, teinture) diyoruz. Bu bir çeşit özümleme
(ekstraksiyon) yöntemidir. Tentür, homeopati, fitoterapi, Bach çiçek terapisi
gibi bitkilerle tedavi uygulamalarında en çok kullanılan ilaç formudur.
Homeopatide başlangıç (baz) tentürü olarak kullanılır ve başlangıç
tentüründen yola çıkılarak yüzlerce defa seyreltilir. Bitkilerden ilaç
hazırlama yöntemleri arasında en etkili form bu olup, kadim bir yöntemdir.
Hepimizin bildiği İsveç iksiri de bir tentürdür. Avrupa ve Uzakdoğu
ülkelerinde 'bir ilaç formu' olarak kabul edilen tentürler, Türkiye'de
maalesef yasal olarak kabul edilmemektedir. Tentürler, ülkemizde; 'elma
sirkeli kantaron solüsyonu', 'centiyane solüsyonu' gibi isimlerle
satılmaktadır.
Günümüzde birçok yayında tentürlerin hazırlanışıyla kısa kısa bilgiler
mevcuttur. Bu bilgilerin birçoğu da birbirinin tekrarından öte gidememiştir.
Genellikle ölçü verilmeden genelleme ile tentürlerin nasıl hazırlanacağı
anlatılıyor; çözücü olarak votka, rakı, konyak gibi içkileri öneriyorlar.
Çözücü olarak en çok su ve etanol karışımı kullanılır. Etanol su karışımı,
hem etanolde çözünen hem de suda çözünen maddeler için ideal bir
çözücüdür. Bu bölümde etanol ile tentürlerin nasıl hazırlanacağını
anlatacağız. Etanol, bazı bitkilerden fermantasyon ile üretilen bir saf
alkoldür. Bitkisel alkol de denir. Medikal ürün satan yerlerde bulunur.
Genellikle satılan etanol 96 derecedir. Her bitki için ayrı bir hesaplama ve
özel etanol derecesi gerekir. Etanolü istenilen dereceye getirmek için belirli
oranda saf su ilave edilir. Dolayısı ile bu işlemle etanol seyreltilmiş olur.
Çözücü ve bitki oranının iyi hesaplanması, istenen etkinin elde edilebilmesi
için önemli bir husustur. Etanolü nasıl seyrelteceğimizi formül kullanarak
örnekleriyle açıklayacağız.
Su v etanol karışımıyla hazırlanan tentürlerin yanı sıra sirke ve gliserin
kullanılarak da tentür hazırlanabilir. (Gliserin kullanılarak hazırlananlara
'gliserat' denir.) Bu bölümde etanol, sirke ve gliserin kullanılarak nasıl
tentür hazırlanabileceğini de örneklerle anlatacağız.
Öncelikle tentür yapımında kullanacağımız malzemeleri hazırlayalım. Bu
malzemeler medikal ürün satan yerlerden temin edilebilir.
Tentür yapımı için gerekli olan malzemeler:
• Ölçü kabı (beher, mezür vb)
• Hassas tartı
• Öğütücü (ince yapraklı ve çiçekli bitkiler için blendır da olabilir)
• Saf su (distile su da denir)
• Çözücü (etanol, sirke, gliserin / medikal malzeme satılan yerlerden
temin edilebilir)
• Karıştırıcı (cam veya porselen)
• Alkolmetre (etanolün derecesini öğrenmemizi sağlar, medikal malzeme
satılan yerlerden temin edilebilir)
• Cam kavanoz
• Amber veya mavi renkli şişe ve cam damlalık
• Filtre kâğıdı
• Etiket (hazırlanış tarihi, tentür derecesi, seyreltme oranı ve süzüleceği
tarihi yazmak gerekiyor)
Kuru drogdan tentür hazırlanacaksa, drog mutlaka tam kurutulmuş olmalı
ve tüm kısımlarının çözünmesi için toz edilmeli. Taze drogdan tentür
hazırlanacaksa drog doğranarak küçük parçalara ayrılmalı.
Tek bir drogla hazırlanan tentürlere 'basit tentür'; birden fazla bitkinin
karışımıyla hazırlanan tentürlere de 'kompoze' veya 'mürekkep tentür' denir.
Mürekkep tentürler Latince'de 'Tinctura Composita' şeklinde isimlendirilir.
Zencefil tentürünü, basite tentüre; mürekkep melisa alkolası ve İsveç
iksirini da kompoze / mürekkep tentüre örnek olarak gösterebiliriz.
Kullanım amacına göre de midevi tentür 'Tinctura Carminativa' ve
özelliğine göre de kokulu tentür 'Tinctura Aromatica' gibi isimler verilir.
Taze drogla hazırlanan tentürlere 'alkolatür' diyoruz. Alkolatürlerin
saklama süresi kısa olduğundan, kuru droglarla tentür hazırlanmasını
tavsiye ederiz.
Tentürlerde kullanılacak etanolü nasıl seyreltebiliriz?
Etanol, gram cinsinden hesaplama yöntemiyle seyreltilir. Seyreltme
işlemini yapıldıktan sonra alkolmetre ile derecesi kontrol edilir. Bunun için
alkolmetre, seyretme işlemini yapılacak olan etanolün içine bırakılır,
yoğunluktan dolayı alkolmetre yukarıya çıkar, üzerindeki derece kontrol
edilerek derecesi tespit edilir.
Y= (B:A) x P formülünden faydalanılır.
Elimizdeki mevcut derecesi belli olan etanolden ilave edilecek miktar (Y)
= Hazırlanması istenen etanolün % gram cinsinden mutlak etanol miktarı
(B) : Elimizdeki mevcut etanolün % gram cinsinden mutlak etanol miktarı
(A) x hazırlanılacak etanol ve su karışımının toplam miktarı (P)
Ağırlık hesabıyla karıştırılıp, hacmen % belirli derecede etanol elde
edebilmek için şu tablo (Tablo-6) işimizi kolaylaştıracaktır. (Tablodaki
karşılıkları bulunup formüldeki yerine konulur.)
Tablo-6
Etanol % Derecesi Mutlak Etanol Miktarı (gr)
10 8,04
15 12,14
20 16,27
25 20,45
30 24,68
35 28,98
40 33,37
45 37,88
50 42,50
55 47,27
60 52,17
65 57,27
70 62,45
75 67,88
80 73,53
85 79,45
90 85,70
95 92,43
96 93,85
99 98,38
100 100,00

Örneğin 90 derecelik etanolden, 1.000 gr 30 derecelik etanol hazırlamak


istediğimizde şöyle bir hesaplama yaparız:
Y= (B:A) x P formülünden faydalanılır.
Elimizdeki mevcut derecesi belli olan etanolden ilave edilecek miktar (Y)
= Hazırlanması istenen etanolün % gram cinsinden mutlak etanol miktarı
(B) : Elimizdeki mevcut etanolün % gram cinsinden mutlak etanol miktarı
(A) x hazırlanılacak etanol ve su karışımının toplam miktarı (P)
Y = (24,68:85,70) x 1000 = 287,9 gr
287,9 gr tamlanarak kaba hesap 288 gr olarak alınır.
Saf su miktarı 1.000 - 288 = 712 gr
Hazırlayacağımız toplam miktardan bulunan etanol miktarı düşülerek saf
suyu hesaplıyoruz.
Tabloya baktığımızda hazırlamak istediğimiz 30 derecelik etanolün
karşısındaki gram cinsinden değerin, 24,68 olduğunu görebiliriz.
Elimizdeki mevcut etanolün derecesi de 90 derece idi, tablodaki
karşılığında da 87,75 görebiliriz.
Formülde, yerlerine koyduğumuzda ilave edeceğimiz etanolün miktarını
buluruz. Kalan kısmında da saf su ilave edilir.
Tentürleri şu aşamaları takip ederek hazırlayabiliriz:
• Tentürü hazırlanacak bitki, mutlaka tam kurutulur ve tüm kısımlarının
çözünmesi için toz edilir. Taze bitkilerden hazırlanacaksa bitkiler küçük
küçük doğranır. Tentürü hazırlayacağımız kavanoza bu bitkiler ilave edilir.
• Drog ve çözücü tartılır. Eğer özel bir kayıt yoksa drog ve çözücü oranı
1:5 (bir kısım[1] drog / 5 kısım çözücü) olmalı. (1:10 oranında hazırlanacak
tentür için, 10 gr bitki konulduysa 100 gram da seyreltilmiş etanol kullanılır
gibi)
• Tentürü hazırlanacak bitki için kullanılacak çözücünün, seyreltme oranı
bilinmeli. Bu oranlar, WHO, ESCOP, Komisyon E gibi otoritelerce
hazırlanan farmakopelerde belirtilmiştir. Örneğin alıç drogu için %45'lik
etanol kullanılır. (Bunun için elimizdeki 96 derecelik etanolü saf su
kullanarak 45 derecelik etanol yapmamız gerekir.)
• Hazırlanan seyreltilmiş etanol, bitkiyi koyduğumuz kavanoza aktarılır.
• Hava almaması için kapağı sıkıca kapatılıp, etiket yapıştırılır. Etikette,
bitki adı, tarih, seyreltme oranı ve etanol derecesi olmalı. Örneğin
(Withaniae tinctura, 20 Eylül 2010, 1:5, 45 C Etanol) gibi. Uluslararası
tentür etiketlerinde de dozaj yazılışı bu şekildedir.
• Hazırlanma süresi sonuna kadar, tentürler ısı ve ışık almayan ve serin bir
ortamda, genel olarak 2-4 hafta bekletilir ve günde birkaç kez çalkalanır.
• Süre sonunda süzülüp, koyu renkli bir şişede, ısı ve ışıktan uzak bir
ortamda, tercihen buzdolabında muhafaza edilmeli. (Özellikle UV ışınları
geçirmeyen mavi renkli şişeler tavsiye edilir.)
Tentürlerin genel özellikleri
• Kullanımları kolaydır.
• Etkisi, birim dozdan daha fazladır. (Az dozda en çok etki sağlanır. Bunu
da etanolün etken maddeleri hızlı ve yoğun bir biçimde çözmesiyle
açıklayabiliriz. Bu nedenle tıbbi çaylara oranla daha hızlı etki gösterirler.)
• Yüksek oranda etanol içerdiğinden bozulmazlar; etki ömürleri uzundur.
• Kullanılan drog veya çözücünün kokusundadırlar.
• Genellikle çok acıdırlar.
• Genellikle yeşil veya kahverengidirler. Örneğin alıç tentürü (Craegus
monagyna) kahverengidir. Ancak bazı tentürler bitkinin içeriğindeki yoğun
renk maddesini alırlar. Örneğin sarı kantaron (Hypericum perforatum) ve
gelincik (Papaver rhoeas) tentürü kan kırmızı rengindedir.
Tentürleri kullanmadan önce dikkat edilecek durumlar
• Etken maddece zengin oldukları için dozlara dikkat edilmeli, belirtilen
dozların dışına çıkılmamalı
• Alkol duyarlılığı olanlar kullanmamalı
• Serin ve ışık almayan bir ortamda saklanmalı
• Çocukların erişemeyeceği yerde muhafaza edilmeli
• Kullanmadan önce çalkalanmalı
• Tentürler, profesyonel olarak hazırlayan bir yere hazırlatılmalı.
Nasıl kullanabiliriz?
Tentürler mutlaka seyreltilerek kullanılmalıdır. Suya damlatılarak
kullanılabildiği gibi, dil altına damlatılarak da kullanılabilir. Her tentür için
günlük damla sayısı ve günlük kullanım sıklığı bilinmelidir. (Bkz. Tablo-7)
Etanolü uçurmak için tentür sıcak suya damlatılır; alkol kolayca kısa sürede
uçar; ılık olarak içilir. Her zaman bu şekilde kullanılması alkol sebepli
risklere karşı önlemeye yardımcı olacaktır. Alkol içerdiği için tentür
kullanmak istemeyenler olabilir. Ancak burada amacımız bitkilerdeki etken
maddeleri çözüp hastalığımız için bitkiden istifade etmekse, niyet esastır
diye düşünülebilir. Osmanlı döneminde de bitkilerin şifalı özellikleri
çıkarmak için alkolün kullanıldığını biliyoruz. Örneğin aşağıda
paylaşacağımız mürekkep tentür buna iyi bir örnektir. Yine de iç rahatlığı
ile kullanamam diyenlerimiz olabilir. O halde elma sirkesi ve gliserin
kullanılarak hazırlanan tentürleri tercih edebilirsiniz. Ancak bu maddeler
etil alkol kadar iyi çözücü değildir.
→ Tentür Formülleri
Mürekkep melisa alkolası (Alcolatum melissae compositum)
Atölye çalışmalarımızda da hazırladığımız bu tentürün aroması oldukça
güzeldir. Osmanlı zamanından beri hastalıkları tedavide kullanılan bir
formüldür. Sakinleştirici olarak ve mide şikâyetleri için kullanılır.
MALZEME:
120 gr taze oğulotu yaprağı (Melissae folium)
30 gr taze limon kabuğu (Citri cortex)
30 gr küçük Hindistan cevizi (Myristicae semen)
30 gr kişniş (Coriandri fructus)
15 gr karanfil (Caryophylli flos)
15 gr tarçın (Cinnamomi cortex)
% 70'lik 2.000 gr etanol
HAZIRLAMA:
Önce etanolü tentür formülüne göre hesaplayalım:
Y= (B:A) x P formülünden faydalanılır.
Elimizdeki mevcut derecesi belli olan etanolden ilave edilecek miktar (Y)
= Hazırlanması istenen etanolün % gram cinsinden mutlak etanol miktarı
(B) : Elimizdeki mevcut etanolün % gram cinsinden mutlak etanol miktarı
(A) x hazırlanılacak etanol ve su karışımının toplam miktarı (P)
A ve B değerleri (Tablo-6)'dan bulunarak formüldeki yerine konulur.
Y = (62,45: 93,85) x 2.000 = 1.330,8 ~ 1.331 gr etanol
2.000- 1.331= 669 gr saf su
Bitkiler kavanoza doldurulur. Üzerine yukarıdaki formülle hazırladığımız
etanol su karışımında 8 gün karanlık bir yerde bekletilir. Süre sonunda
süzülür.
Günde birkaç defa çalkalamak gerektiğini unutmayalım.
KULLANIM ŞEKLİ:
İhtiyaç duyulduğunda kullanılır. Günlük doz 5-10 gramdır. Bir bardak
suya damlatılarak içilir.
UYARILAR:
Hamileler, emzirenler ve 12 yaş atındaki çocuklar kullanmamalı.
Başka ilaçlar kullanılıyorsa kullanılmamalı.
Sarı kantaron tentürü
Sarı kantaron (Hypericum perforatum) bitkisinin çiçek açma zamanında
toplanmış çiçekli topraküstü kısımlarıyla hazırlanır. Hafif ve orta dereceli
depresyonda, sinir zedelenmelerinde, mide rahatsızlıklarında kullanılır.
Doz: 1:10 / (1 kısım bitki: 10 kısım çözücü) % 45'lik etanol
MALZEME:
10 gr sarı kantaron (Hypericium perforatum)
40,36 gr etanol
59,64 gr saf su
HAZIRLAMA:
Sarı kantaron herbası öğütülüp tartılır. Elimizde bulunan etanol % 45
oranında distile su ile 1:10 oranında (1 kısım bitki 10 kısım etanol su
karışımı seyreltilir. (Ev kullanımı için 100 gramlık etanol su karşımı
üzerinden hesap edilebilir.)
Malzemelerde belirttiğimiz miktarları 100 gr üzerinden daha önce
verdiğimiz şu formülle hesaplayarak bulabiliriz:
Y= (B:A) x P formülünden faydalanılır.
Elimizdeki mevcut derecesi belli olan etanolden ilave edilecek miktar (Y)
= Hazırlanması istenen etanolün % gram cinsinden mutlak etanol miktarı
(B) : Elimizdeki mevcut etanolün % gram cinsinden mutlak etanol miktarı
(A) x hazırlanılacak etanol ve su karışımının toplam miktarı (P)
A ve B değerleri (Tablo-6)'dan bulunarak formüldeki yerine konulur.
Y = (37,88: 93,85) x 100 = 40,36 gr etanol
100-40,36 = 59,64 gr saf su
Bitki cam kavanoza konulduktan sonra üzerine seyreltilen etanol su
karışımı eklenir. Kavanozun kapağı kapatılıp iyice çalkalanır. Üzerine
tentür bilgileri (tarih, adı, seyreltme oranı, derecesi) yazılı etiket yapıştırılır.
Işık almayan bir yerde 3 hafta bekletilip süzülür. Süzme aşamasında
bitkinin posasında da tentür kalır. Bu açıdan iyice preslenmesi faydalı
olmaktadır.
KULLANIM ŞEKLİ:
Günlük kullanım dozu 20 damladır. Bir su bardağı suya damlatılarak
alınır.
UYARILAR:
Hypericin maddesi özellikle açık tenli kişilerde fotosenbiliteye (ışığa
hassasiyet) sebep olur. Bu sebeple kullandıktan 12 saat sonra dışarı
çıkılmalıdır.
Diğer anti-depresan ilaçlarla etkileşim yapabileceğinden birlikte kullanımı
tavsiye edilmez. Hamilelikte kullanılmamalıdır.
Ekinazya tentürü
Mor ekinazya (Echinacea purpurea) bitkisinin çiçekli topraküstü kısmı ve
köklerinden hazırlanır. Bağışıklık sistemini güçlendirici olarak nezle ve grip
başlangıcında kullanılmaktadır.
Doz: 1:5 (1 kısım bitki: 5 kısım çözücü) / % 45'lik etanol
MALZEME:
40,36 gr etanol
59,64 gr saf su
20 gr ekinazya
HAZIRLAMA:
Ekinazya herbası öğütülüp tartılır. Elimizde bulunan etanol % 45 oranında
distile su ile 1:5 oranında (bir kısım bitki, 5 kısım etanol su karışımı)
seyreltilir. (Ev kullanımı için 100 gramlık etanol su karşımı üzerinden hesap
edilebilir.)
Malzemelerde belirttiğimiz miktarları, 100 gr üzerinden daha önce
verdiğimiz şu formülle hesaplayarak bulabiliriz:
Y= (B:A) x P formülünden faydalanılır.
Elimizdeki mevcut derecesi belli olan etanolden ilave edilecek miktar (Y)
= Hazırlanması istenen etanolün % gram cinsinden mutlak etanol miktarı
(B) : Elimizdeki mevcut etanolün % gram cinsinden mutlak etanol miktarı
(A) x hazırlanılacak etanol ve su karışımının toplam miktarı (P)
A ve B değerleri (Tablo-6)'dan bulunarak formüldeki yerine konulur.
Y = (37,88: 93,85) x 100 = 40,36 gr etanol
100-40,36 = 59,64 gr saf su
Bitki cam kavanoza konulduktan sonra üzerine seyreltilen etanol su
karışımı eklenir. Kavanozun kapağı kapatılıp iyice çalkalanır. Üzerine
tentür bilgileri (tarih, adı, seyreltme oranı, derecesi) yazılı etiket yapıştırılır.
Işık almayan bir yerde 3 hafta bekletilip süzülür. Süzme aşamasında
bitkinin posasında da tentür kalır. Bu açıdan iyice preslenmesi faydalı
olmaktadır.
KULLANIM ŞEKLİ:
Günlük kullanım dozu 15-30 damladır. Bir su bardağı suya damlatılarak
kullanılır. Günlük dozu üçe bölerek, günde üç defa 10'ar damla
kullanılabilir.
UYARILAR:
2 aydan uzun süre kullanılmamalıdır. Papatya alerjisi olanlar
kullanmamalıdır. Bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlarla birlikte
alınmamalıdır. Deri döküntüleri ve tansiyon düşüklüğüne sebep olabilir.
Hamilelikte kullanılmamalı.
Mayıs papatyası tentürü
Tıbbi papatya (Matricaria recutita) bitkisinin çiçeklerinden hazırlanır.
İltihaplı rahatsızlıklarda, mide şikâyetlerinde, hemoroit, egzama gibi
rahatsızlıklarda, uykusuzlukta kullanılır.
Doz: 1:1 (1 kısım bitki: 1 kısım çözücü) / % 45'lik etanol
MALZEME:
40,36 gr etanol
59,64 gr saf su
100 gr tıbbi papatya (Matricariae flos)
HAZIRLAMA:
Tıbbi papatya çiçekleri öğütülüp tartılır. Elimizde bulunan etanol % 45
oranında distile su ile 1:1 oranında (bir kısım bitki, 1 kısım etanol su
karışımı) seyreltilir. (Ev kullanımı için 100 gramlık etanol su karşımı
üzerinden hesap edilebilir.)
Malzemelerde belirttiğimiz miktarları 100 gr üzerinden daha önce
verdiğimiz şu formülle hesaplayarak bulabiliriz:
Y= (B:A) x P formülünden faydalanılır.
Elimizdeki mevcut derecesi belli olan etanolden ilave edilecek miktar (Y)
= Hazırlanması istenen etanolün % gram cinsinden mutlak etanol miktarı
(B) : Elimizdeki mevcut etanolün % gram cinsinden mutlak etanol miktarı
(A) x hazırlanılacak etanol ve su karışımının toplam miktarı (P)
A ve B değerleri (Tablo-6)'dan bulunarak formüldeki yerine konulur.
Y = (37,88: 93,85) x 100 = 40,36 gr etanol
100-40,36 = 59,64 gr saf su
Bitki cam kavanoza konulduktan sonra üzerine seyreltilen etanol su
karışımı eklenir. Kavanozun kapağı kapatılıp iyice çalkalanır. Üzerine
tentür bilgileri (tarih, adı, seyreltme oranı, derecesi) yazılı etiket yapıştırılır.
Işık almayan bir yerde 3 hafta bekletilip süzülür. Süzme aşamasında
bitkinin posasında da tentür kalır. Bu açıdan iyice preslenmesi faydalı
olmaktadır.
KULLANIM ŞEKLİ:
Günlük kullanım dozu 30-60 damladır. Günde üç defa bir su bardağı suya
20'şer damla damlatılarak kullanılabilir.
UYARILAR:
Yeterli çalışma olmadığı için hamileliğin ilk üç ayında tavsiye edilmez.
Karahindiba tentürü
Karahindiba (Taraxacum officinale)bitkisinin köklerinden hazırlanır.
Karaciğer güçlendirici, idrar söktürücü, safra düzenleyici ve iştah açıcı
olarak kullanılır.
Doz: 1:5 (1 kısım bitki: 5 kısım çözücü) / % 45'lik etanol
MALZEME:
20 gr karahindiba
40,36 gr etanol
59,64 gr saf su
HAZIRLAMA:
Karahindiba kökleri öğütülüp tartılır. Elimizde bulunan etanol % 45
oranında distile su ile 1:5 oranında (bir kısım bitki, 1 kısım etanol su
karışımı) seyreltilir. (Ev kullanımı için 100 gramlık etanol su karşımı
üzerinden hesap edilebilir.)
Malzemelerde belirttiğimiz miktarları 100 gr üzerinden daha önce
verdiğimiz şu formülle hesaplayarak bulabiliriz:
Y= (B:A) x P formülünden faydalanılır.
Elimizdeki mevcut derecesi belli olan etanolden ilave edilecek miktar (Y)
= Hazırlanması istenen etanolün % gram cinsinden mutlak etanol miktarı
(B) : Elimizdeki mevcut etanolün % gram cinsinden mutlak etanol miktarı
(A) x hazırlanılacak etanol ve su karışımının toplam miktarı (P)
A ve B değerleri (Tablo-6)'dan bulunarak formüldeki yerine konulur.
Y = (37,88: 93,85 x 100 = 40,36 gr etanol
100-40,36 = 59,64 gr saf su
Bitki cam kavanoza konulduktan sonra üzerine seyreltilen etanol su
karışımı eklenir.
Kavanozun kapağı kapatılıp iyice çalkalanır. Üzerine tentür bilgileri
(tarih, adı, seyreltme oranı, derecesi) yazılı etiket yapıştırılır. Işık almayan
bir yerde 3 hafta bekletilip süzülür. Süzme aşamasında bitkinin posasında
da tentür kalır. Bu açıdan iyice preslenmesi faydalı olmaktadır.
KULLANIM ŞEKLİ:
Günlük kullanım dozu 30 damladır. Günde üç defa 10'ar damla alınabilir.
UYARILAR:
Mide ağrısı yapabilir. Sesquiterpenlerden dolayı temas dermatite sebep
olabilir. Ağır metalleri kolay absorbe ettiğinden fabrika ve yol kenarları,
şehir içindeki boş arazilerden toplanan karahindiba kullanılmamalıdır.
Usnea tentürü
Bir liken türü olan usnea benzerlikten yola çıkılarak "yaşlı adamın sakalı"
olarak isimlendirilmiştir. Usnea barbata, Usnea florida, Usnea hirta, Usnea
plicata türleri tedavide kullanılır. Yaşlı meşe ağaçlarının üzerinde çok güzel
bir görüntü verirler.
Kuvvetli bir antibiyotik ve bağışıklık sitemi uyarıcısıdır. İltihaplı deri ve
üst solunum yolları enfeksiyonları, mantar enfeksiyonları ve gribal
enfeksiyon belirtilerinin hafifletilmesinde kullanılır.
Doz: 1:5 (1 kısım bitki: 5 kısım çözücü) / % 50'lik etanol
MALZEME:
45,30 gr etanol
54,7 gr saf su
20 gr usnea
HAZIRLAMA:
Usnea öğütülüp tartılır. Elimizde bulunan etanol % 50 oranında distile su
ile 1:5 oranında (bir kısım bitki, 1 kısım etanol su karışımı) seyreltilir. (Ev
kullanımı için 100 gramlık etanol su karşımı üzerinden hesap edilebilir.)
Yukarıdaki miktarları 100 gr üzerinden daha önce verdiğimiz şu formülle
hesaplayarak bulabiliriz:
Y= (B:A) x P formülünden faydalanılır.
Elimizdeki mevcut derecesi belli olan etanolden ilave edilecek miktar (Y)
= Hazırlanması istenen etanolün % gram cinsinden mutlak etanol miktarı
(B) : Elimizdeki mevcut etanolün % gram cinsinden mutlak etanol miktarı
(A) x hazırlanılacak etanol ve su karışımının toplam miktarı (P)
A ve B değerleri (Tablo-6)'dan bulunarak formüldeki yerine konulur.
Y = (42,50: 93,85) x 100 = 45,28 ~ 45,30 gr etanol
100-45,30 = 54,7 gr saf su
Bitki cam kavanoza konulduktan sonra üzerine seyreltilen etanol su
karışımı eklenir.
Kavanozun kapağı kapatılıp iyice çalkalanır. Üzerine tentür bilgileri
(tarih, adı, seyreltme oranı, derecesi) yazılı etiket yapıştırılır. Işık almayan
bir yerde 3 hafta bekletilip süzülür. Süzme aşamasında bitkinin posasında
da tentür kalır. Bu açıdan iyice preslenmesi faydalı olmaktadır.
KULLANIM ŞEKLİ:
Günlük kullanım dozu 15-30 damladır. Bir su bardağı suya damlatılarak
kullanılır.
UYARILAR:
Karahindibada olduğu gibi usnea da ağır metalleri kolayca emme
özelliğindedir. Kirlilik oranı yüksek olan bölgelerden toplanan usnea
kullanılmamalı.
Hayvanları zehirleyebildiği rapor edilmiştir. İnsanlarda bu durum söz
konusu değildir.
Burada yeri gelmişken şunu da ifade edelim: Bazı bitkiler de insanlar için
zehirliyken havyalar için zehirli değildir. Örneğin ökseotu üremesini kuşlara
borçludur. Kuşlar meyvelerini yer ve bu meyveleri başka bir ağaç üzerinde
dışkılar. Dallara düşen dışkılardaki meyveler ağaca tutunur ve üremeye
başlar. Oysa aynı meyveler insanlar için zehirleyici özellik taşımaktadır.
Çeşitli hastalıklarda kullanılan tentürler
Hasta odası dezenfeksiyonu için tentür
Adaçayı tentürü, püskürtmeli bir şişeye konup ortama püskürtülebilir...
Kaşıntılı egzama için tentürlü losyon
İhtiyaç halinde kaşıntı olan bölgeye losyon şeklinde kullanılan bu tentür,
hazır tentürlerin karışımından hazırlanır.
MALZEME:
25 ml kuşotu (Stelleria media)[2] tentürü
25 ml hodan (Borago officinalis) tentürü
5 damla biberiye (Rosmarinus officinalis) uçucu yağı
100 ml gülsuyu (koyu renkli cam şişede)
HAZIRLAMA:
Tentürler, belirtilen ölçülerde, sırasıyla gülsuyuna katılıp iyice çalkalanır.
Son olarak biberiye uçucu yağı gülsuyuna damlatılır ve 10 dakika kadar
cam bir çubuk yardımı ile iyice karıştırılır.
Safra kekesi taşları için tentür
Safra kesesindeki taş oluşumunu önlemek için kullanılır.
MALZEME:
10 ml kırlangıçotu (Chelidonium majus) tentürü
10 ml nane (Mentha piperita) tentürü
10 ml turunç (Citrus aurantium var. amara) tentürü
10 ml devedikeni (Silybum marianum) tentürü
HAZIRLAMA:
Burada verilen tentür de, tentürlerin karışımından oluştuğu için kompoze
tentür grubuna girer. Aşağıdaki tabloda (Tablo-7) verilen ölçüler
çerçevesinde hazırlanmış olan tentürler, belirtilen oranlarda bir şişede iyice
karıştırılır.
KULLANIM ŞEKLİ:
Bir su bardağı suya 20-30 damla damlatılarak kullanılabilir.
UYARILAR:
Hamile ve emizerenlerde, ayrıca başka ilaç kullananlarda tavsiye edilmez.
→ Bitkilerin Kullanılan Kısımlarına Göre
Tentür Hazırlama Tablosu
Tablo-7
Tentür Adı Kullanılan Kısmı Oranı / Derecesi Kullanım Dozu
(Türkçe / Latince) (Günlük Toplam)
Adaçayı tentürü Yaprakları 1:5 / Günde 30-60 damla
Tinctura Salviae % 60 etanol
Alıç tentürü Meyve, yaprak ve 1:5 / Günde 10-30 damla
çiçekleri
Tinctura Crataegi % 60 etanol
Anduzotu tentürü Kökleri 1:5 / Günde 10-30 damla
Tinctura Inulae % 60 etanol
Aslankuyruğu Çiçekli topraküstü 1:5 / Günde 30-60 damla
tentürü
Tinctura Leonuri % 60 etanol
Atkuyruğu tentürü Herbası 1:5 / Günde 30-90 damla
Tinctura Equiseti % 50 etanol
Aynısafa tentürü Çiçekleri 1:5 / Günde 5-30 damla
Tinctura Calendulae % 70 etanol
Bozot tentürü Herbası 1:5 / Günde 30-90 damla
Tinctura Marrubii % 50 etanol
Centiyane tentürü Kökleri 1:5 / Günde 5-20 damla
Tinctura Gentianae % 50 etanol
Ceviz tentürü Taze yaprakları ve 1:2 / Günde 30-90 damla
Tinctura Juglandis yeşil meyve kabuğu % 50 etanol
Civanperçemi Çiçekleri 1:5 / Günde 10-40 damla
tentürü
Tinctura Achillae % 50 etanol
Çobançantası Herbası 1:5 / Günde 20-60 damla
tentürü
Tinctura Capsellae % 50 etanol
Demirdikeni Herbası ve dikenli 1:5 / Günde 30-40 damla
tentürü meyveleri
Tinctura Tribuli % 50 etanol
Devedikeni tentürü Tohumları 1:3 / Günde 20-30 damla
Tinctura Silybi % 70 etanol
Dişotu tentürü Tohumları 1:5 / Günde 40-60 damla
Tinctura Visnagae % 60 etanol
Dulavratotu Kökleri 1:5 / Günde 30-90 damla
tentürü
Tinctura Arctii % 60 etanol
Gilaburu tentürü Meyveleri 1:5 / Günde 30-90 damla
Tinctura Gilaburi % 50 etanol
Gotu kola tentürü Yaprakları 1:5 / Günde 20-40 damla
Tinctura Centellae % 50 etanol
Gözlükotu tentürü Herbası 1:5 / Günde 30-90 damla
Tinctura Euphrasiae % 50 etanol
Grindelya tentürü Çiçekleri 1:5 / Günde 15-40 damla
Tinctura Grindeliae % 70 etanol
Gripotu tentürü Herbası 1:5 / Günde 20-40 damla
Tinctura Eupatorii % 60 etanol
Hayıt tentürü Tohumları 1:5 / Günde 45-60 damla
Tinctura Agni- Casti % 65 etanol
Hazanbel tentürü Rizomları 1:5 / Günde 15-45 damla
Tinctura Calami % 60 etanol
Kediotu tentürü Kökleri 1:5 / Günde 30-90 damla
Tinctura Valerianae % 50 etanol
Kırlangıçotu Taze herbası 1:2 / Günde 10-25 damla
tentürü
Tinctura Chelidonii % 50 etanol
Kore ginsengi Kökleri 1:5 / Günde 20-40 damla
tentürü
Tinctura Ginseng % 70 etanol
Kurtayağı tentürü Çiçekli topraküstü 1:5 / Günde 15-40 damla
Tinctura Lycopi % 45 etanol
Ladenotu tentürü Çiçekleri 1:5 / Günde 30-90 damla
Tinctura Cisti % 60 etanol
Melekotu tentürü Kökleri 1:5 / Günde 5-20 damla
Tinctura Angelicae % 70 etanol
Meyankökü Kökleri 1:5 / Günde 30-60 damla
tentürü
Tinctura Liquiritae % 50 etanol
Ökseotu tentürü Yapraklı sapları 1:5 / Günde 15- 30 damla
Tinctura Visci albi % 50 etanol
Öksürükotu Herbası 1:5 / Günde 30-60 damla
tentürü
Tinctura Farfarae % 50 etanol
Çarkıfelek tentürü Herbası 1:5 / Günde 30-60 damla
Tinctura Passiflorae % 50 etanol
Propolis tentürü Propolis 1:5 / Günde 15-25 damla
% 95 etanol (Bal içine
damlatılarak alınır.)
Ravent tentürü Kökleri 1:5 / Günde 15-30 damla
Tinctura Rhei % 50 etanol-% 10
bitkisel gliserin
Rezene tentürü Tohumları 1:5 / Günde 30-60 damla
Tinctura Foeniculi % 60 etanol
Sığırkuyruğu Çiçekleri 1:5 / Günde 30-90 damla
tentürü
Tinctura Verbasci % 60 etanol
Süsen tentürü Rizomları 1:5 / Günde 5-20 damla
Iris versicolor % 80 etanol
Şerbetçiotu Çiçekleri 1:5 / Günde 30-90 damla
tentürü
Tinctura Humuli % 65 etanol
Şevket-i bostan Herbası 1:5 / Günde 20-40 damla
tentürü
Tinctura Cnici % 60 etanol
Tarçın tentürü Kabukları 1:5 / Günde 20-50 damla
Tinctura Cinnamomi % 60 etanol-% 5
bitkisel gliserin
Tıbbi çayırdüğmesi Herbası 1:5 / Günde 10-15 damla
tentürü
Tinctura % 60 etanol
Sanquinariae
Üzerlik tentürü Tohumları 1:5 / Günde 10-30 damla
Tinctura Pegani % 60 etanol
Yabanmersini Yaprakları 1:5 / Günde 40 damla
tentürü
Tinctura Myrtilli % 50 etanol
Yarpuz tentürü Çiçekli topraküstü 1:5 / Günde 20-60 damla
Tinctura Menthae % 50 etanol
Zencefil tentürü Rizomları 1:5 / Günde 20-30 damla
Tinctura Zingiberis % 70 etanol
Zerdeçal tentürü Rizomları 1:5 / Günde 5-10 damla
Tinctura Curcumae % 50 etanol
Zufaotu tentürü Herbası 1:5 / Günde 25-50 damla
Tinctura Hyssopi % 50 etanol

Bu tablodaki tentürler yarım veya bir fincan sıcak suya tablodaki damla
sayısı miktarınca damlatılarak alınır.
→ Gliseratlar
Bitki veya bitkilerin, seyreltilen gliserin içerisinde belirli oranlarda
hazırlanarak çözündürülmesiyle elde edilen, hafif kıvamlı sıvı bitki
özütleridir. Alkol duyarlılığı olanlar ve çocuklar için tentür kullanılmasının
gerekli olduğu durumlarda gliseratlardan faydalanılır.
Gliserinin tatlımsı tadı, acı maddeli bitkilerin içimini de kolaylaştırır.
Örneğin, karahindiba, civanperçemi gibi acı tadı olan bitkilerden tentür
hazırlamada bu yöntem kullanılabilir.
Alkollü tentürlere göre dezavantajı, raf ömrünün kısa oluşudur. Alkol
kullanılarak hazırlanan tentürlerde bulunan yüksek orandaki etanol,
mikrobiyolojik faaliyetlere izin vermediğinden raf ömürleri de uzun oluyor.
Bir diğer dezavantajı da çam, sedir, zencefil gibi bitkilerdeki reçineleri
çözememesidir.
Gliserat yapımı için gerekli malzemeler
• Ölçü kabı (beher, mezür vb.)
• Hassas terazi (terazi satan yerlerde uygun fiyatlı tartılar bulunabiliyor.)
• Öğütücü (ince yapraklı ve çiçekli bitkiler için blendır da olabilir.)
• Saf su (medikal malzeme satılan yerlerden temin edilebilir.)
• Bitki bazlı gliserin
• Karıştırıcı (cam veya porselen)
• Cam kavanoz
• Amber veya mavi renkli şişe ve cam damlalık
• Filtre kâğıdı
• Etiket (tarih ve tentüre ait diğer bilgileri yazmak için gerekiyor.)
Gliserat hazırlama
Bitkiler küçük küçük parçalara bölünür. Steril edişmiş cam kavanoza
doldurulur.
Gliserin, saf su kullanılarak yüzde 60-80'lik olarak seyreltilir. Çünkü ilk
başta yoğun kıvamlı yapışkanımsı bir maddedir. Seyreltilirken gliserin 100
derece üzerinden hesap edilir.
Bitki ve gliserinin oranı, etanollü tentürlerde olduğu gibi 1:5 olarak
hesaplanır. (20 gr bitki kullanılacaksa 100 gr da gliserin kullanılır.)
Seyreltilen gliserin, içine bitki koyduğumuz kavanozun içine doldurulur,
kapağı sıkıca kapatılır. Etiketlenir. (Etikete bitkinin Latince Türkçe adı,
kullanılan kısmı, gliserinin derecesi, oranı ve tarihi yazılır. )
Gliseratların kullanım şekli
Gliseratlar, etanolle hazırlanan tentürler kadar güçlü olmadıklarından,
dozajı tentürlere göre bir miktar daha fazla olmalıdır. Doğrudan dilaltına
damlatılarak alınabileceği gibi bir fincan sıcak suya damalatılarak da
alınabilir.
Gliseratların fazla miktarda alındığında ishal yaptığı rapor edilmiştir.
CİVANPERÇEMİ GLISERATI
MALZEME:
100 gramlık, % 60 gliserin içeren, 1:5 (1 kısım civanperçemi:5 kısım
gliserin saf su karışımı) oranındaki civanperçemi gliseratı için
kullanacağımız malzemeler şöyle:
60 gr bitkisel gliserin
40 gr saf su
20 gr civanperçemi (Achillea flos)
HAZIRLAMA:
Gliserat hazırlama bölümündeki aşamalara göre seyreltilen gliserin, içine
civanperçemi koyduğumuz kavanozun içine doldurulur, kapağı sıkıca
kapatılır. Etiketlenir. 2-4 hafta boyunca ışık almayan bir ortamda bekletilir.
Günde birkaç kez çalkalamayı ihmal etmemek gerekir. Ancak son gün
çalkalama esnasında tortu oluştuğundan şişeye tortu geçmemesi için
çalkalanmamalıdır.
Süre sonunda iyice süzülüp şişelenir. Çözünen kısmın tam alınabilmesi
için presleyebilirsiniz. Bunun için steril bir bardağın altını kullanabilirsiniz.
Bir yıl süre ile buzdolabında muhafaza edilebilir.
KULLANIM ŞEKLİ:
Kadın hastalıkları, yara tedavisi, idrar yolları enfeksiyonları, boğaz
ağrıları ve mide ağrıları için kullanılır.
Sabah ve akşam olmak üzere günde iki defa, 1 su bardağı suya 20-30
damla damlatılarak kullanılır.
→ Sirkeli Tentürler
Sirke asidi kullanılarak bitkilerden öz elde edilmesi ile yapılır. Burada
kullanacağımız tentür, daha ziyade elma sirkesidir. Mutlaka organik (doğal
fermantasyon) elma sirkesi alın veya şu tarife göre kendiniz yapın.
Elma sirkesinin yapılışı
Kullanacağımız (organik) elmalar yıkanır. Sirke hazırlayacağımız (ahşap
fıçı, toprak veya cam) kaplar iyice yıkanarak temizlenir. Elmalar küçük
küçük doğranır veya mümkünse mutfak robotundan geçirilir. Kullandığımız
elma miktarının yarısı kadar su eklenir.
Elde edilen sulu elma posası hazırlayacağımız kaba aktarılır.
Mayalanmayı sağlamak için az bir miktar bal ilave edilip, karıştırılır. Kabın
üstünde fermentasyon için pay bırakılır. Fermantasyonun sağlanması için
ağzı kapatılmaz, ancak hava geçişini sağlayacak delikli bir (tülbent vb)
bezle üzeri bağlanır. 6-12 hafta süreyle (2-3 günde bir karıştırılarak)
bekletilir. Üzerinde 'sirke anası' dediğimiz beyaz bir tabaka oluştuktan ve
sirke tadını aldıktan sonra, iyice süzülerek hava ve ışık almayacak şişelere
konulur. Elma sirkemiz hazırdır. Tentür yapımında kullanacağımız sirkenin
asit değeri % 5-7 olmalıdır.
ELMA SİRKESİNDEN TENTÜR HAZIRLAMA
Kullanacağımız bitki toz edilir. Sirke yüzde 60 oranında distile su ile
seyreltilir. (yüzde 60 elma sirkesi, yüzde 40 distile su olacak şekilde.)
1:5 (bir kısım bitki, 5 kısım elma sirkesi) oranında bitki ve sirke hesap
edilir.
Bitki kavanoza doldurulur. Hazırlanan elma sirkesi kavanoza aktarılır.
2-4 hafta karanlık bir yerde bekletilir. Süre içerisinde çalkalama ihmal
edilmemeli. Bekleme süresi tamamlandıktan sonra süzülerek koyu renkli
şişelere aktarılır.
KULLANIM ŞEKLİ:
Tablo-7'de verdiğimiz oranlara göre bala ve suya damlatılarak kullanılır.
Balla kullanıldığında etkisi daha güçlüdür.
→ Şuruplar
Özellikle çocukların kullanabileceği hoş içimli sıvı preparatlardır.
Şurupları özel formülasyonlarına göre hazırlayabileceğiniz gibi daha
önceden hazırladığınız infüzyon, dekoksiyon veya tentürü şuruplara
katabilirsiniz. Genellikle öksürük, solunum yolları hastalıkları ve
uykusuzluk için şurup hazırlanır.
Şurup hazırlamada kullanılacağımız malzemeler:
• Steril tencere
• Tahta, cam veya porselen kaşık
• Şeker ( esmer olması tercih edilir)
• Bal
• Su
• Bitki (taze, kuru bitki veya bitki çayı, tentürü )
• Amber renkli şişeler
ÖKSÜRÜK KESİCİ GELİNCİK ŞURUBU
Öksürük giderici ve uyku getirici bir şuruptur.
MALZEME:
100 gr gelincik çiçeği (Papaver rhoeas)
500 ml kaynar su
2 kg esmer toz şeker
HAZIRLAMA:
Gelincik çiçekleri üzerine kaynar su konulup 6 saat bekletilir. Daha sonra
bir taşım kaynatılıp tülbent bezden süzülür.
KULLLANIM ŞEKLİ:
Yetişkinler günde 3-4 defa 30-60 gr;
Çocuklar yaşlarına göre:
1,5 yaş: 5 gr
3 yaş: 10 gr
5 yaş: 20 gr
10 yaş: 30 gr
ZUFAOTU ŞURUBU
Isıtıcı, enerji verici etkili bir şuruptur.
MALZEME:
50 gr taze / 25 gr kuru zufaotu (Hysspous officinalis)
1 çay kaşığı dövülmüş anason (Pimpinella anisum)
1 çay kaşığı öğütülmüş meyankökü (Glycyrrhiza glabra)
25 gr rendelenmiş taze zencefil (Zingiber officinale)
450 gr çiçek balı
1 litre su
HAZIRLAMA:
Su tencereye konur ve kaynatılır. Diğer tüm malzemeler iyice karıştırılır
ve kaynar suya ilave edilir. 30 dakika kısık ateşte kaynatılır. Şurup kıvamına
geldiğinde süzüp, soğutulur.
KULLLANIM ŞEKLİ:
Öksürük ve bronşit için günde 3-4 çorba kaşığı şurup bir su bardağı sıcak
suya katılarak içilir. 12 yaş altındaki çocuklarda, bir su bardağı sıcak suya 1
çay kaşığı zufaotu şurubu katılarak verilir.
Soğuk havalarda ısıtıcı olarak, 1 çay kaşığı şurup bir su bardağı sıcak
suya katılarak kullanılır.
MÜRVER ŞURUBU
Solunum yolları yumuşatıcı, terletici, kabızlık giderici, öksürük kesici
olarak etkilidir. Bu formülde kullanılan tür, ağaç mürver (Sambucus nigra)
olarak bilinen türdür. Bir de cüce mürver adlı başka bir mürver türü daha
yetişir. Cüce mürver (Sambucus ebulus) otsu ve yaprakları oldukça
bulandırıcı kokuludur. Burada ağaç mürverin (Sambucus nigra) çiçeklerini
kullanacağız.
MALZEME:
3,5 lt su
2 kg esmer şeker
10-15 adet (sapından ayrılmış) taze mürver çiçeği (Sambucus nigra)
2-3 adet kabukları soyulmuş limon
2 tatlı kaşığı krem tartar
Tencere
Sterilize edilmiş şişe veya kavanoz
HAZIRLAMA:
Nisan ve Temmuz aylarında açan mürver çiçekleri toplanıp (çiçekler tam
açmış olmalı), saplarından ayrılarak küçük parçalar halinde olacak şekilde
kıyılır. Bir kavanoza doldurulur. Kabuğu soyulan limonlar dilimlenir.
Dilimlenen limonlar çiçeklerin bulunduğu kavanoza konulur. Kavanoza 2
tatlı kaşığı krem tartar eklenip 2 saat beklenir.
Su ve şeker şurup kıvamına gelinceye kadar kısık ateşte kaynatılır. Diğer
kaptaki karışım şurup kıvamındaki sıvıya katılır. 2-4 gün kadar beklettikten
sonra süzüp temiz kavanozlara koyabilirsiniz.
KULLANIM ŞEKLİ:
Ateş düşürücü, balgam söktürücü ve göğüs yumuşatıcı olarak
kullanılabilir.
Soğuk olarak da içebileceğiz, ferahlatıcı bir içecek olarak da yaz
aylarında tavsiye edilir.
KARADUT ŞURUBU
Halk arasında en çok bilinen ve kış aylarında en çok kullanılan şurup,
karadut şurubudur. Bu şurubu evlerimizde de kolaylıkla hazırlayabiliriz,
bunun için mevsiminde topladığımız karadutları derin dondurucuda
saklayıp gerektiğinde kullanabiliriz.
MALZEME:
1 kg taze karadut meyvesi
500 gr toz esmer şeker / bal
1 tatlı kaşığı limon suyu
HAZIRLAMA:
Karadutlar tam olgunlaştığında toplanır. (Tam olgun karadut
meyvelerinde, kırmızımsı ve beyaz kısımlar olmaz.) Çürümüş meyve
olmamasına dikkat edilmelidir. Meyveler iyice yıkanır. Şurubu
hazırlayacağımız tencereye konulur ve püre haline gelinceye, bir cam
bardağın altı ile ezilir. Püreli kısım elekten geçirilir, karadut suyu ayrıştırılır.
500 gr toz esmer şeker veya bal katılıp 5-10 dakika kaynatılır. (Bal
katıldığında kıvamı çok yoğun olur.) Kaynayan şuruba 1-2 tatlı kaşığı taze
sıkılmış limon suyu katılıp kısık ateşte şurup kıvamına gelinceye kadar
kaynatmaya devam edilir. Ateşte alınır, soğuduktan sonra amber renkli
şişelerde, serin bir yerde 1 yıl muhafaza edilir.
KULLANIM ŞEKLİ:
Aft oluşumu, boğaz ağrısı ve diş eti iltihaplanmalarında günde 3-4 defa
gargara yapılır. Vitamin ve mineralce zengin olan şurup, dâhilen de kan
temizleyici ve antioksidan olarak kullanılabilir.
→ Macunlar
Osmanlı döneminde en çok kullanılan ilaç hazırlama yöntemlerindendir.
O dönemden günümüze birçok macun formülü gelmiştir. Dâhilen kullanılan
ve genellikle toz edilen ürünlerin bala karıştırılmasıyla elde edilen (yoğun
oranda bal içeren) bitki özlü ballı karışımlardır. Macunların hazırlanması
kolaydır ve balla hazırlandıkları için uzun süre saklanabilirler. Daha tesirli
olmasını sağlamak için, formülünde varsa tentür veya tıbbi çaylar da belirli
oranda macuna katılabilir.
Macun hazırlarken şu aşamalar takip edilir:
• Macunda kullanacağımız bitkiler ayrı ayrı toz edilerek karıştırılır.
• Balın akışkan hale gelmesi ve kolayca karıştırılabilmesi için 45 santigrat
dereceye kadar benmari usulü ısıtılır.
• Topaklanmanın önlenmesi ve kaşıkla rahatça alınabilmesi için bal
miktarının yüzde 5'i kadar bitkisel gliserin[3] ilave edilir ve iyice karıştırılır.
• Toz edilen bitkiler yavaş yavaş bala katılarak karıştırmaya devam edilir.
• Formülde varsa tentür veya tıbbi çaylar da ilave edilerek iyice
karıştırılır.
• Macun hazır hale gelir. Kavanoza aktarılıp kapağı kapatılarak etiketlenir.
• Belirtilen dozaja göre dâhilen kullanılır.
AFRODİZYAK MACUN-I
MALZEME:
3 tatlı kaşığı toz aswaganda kökü[4](Withania somnifera)
3 tatlı kaşığı toz spirulina[5] (Spirulina platensis)
3 tatlı kaşığı toz ebegümeci yaprağı (Malva sylvestris)
2 tatlı kaşığı toz Sibirya ginsengi kökü[6](Eleutherococcus senticosus)
1 çay kaşığı toz kakule tohumu[7] (Elettaria cardamomum)
1 / 2 çay kaşığı toz zerdeçal rizomu (Curcuma longa)
500 gr bal
HAZIRLAMA:
Macun hazırlama bölümünde anlattığımız aşamalara göre hazırlanır.
KULLANIM ŞEKLİ:
Eğer afrodizyak olarak kullanılacaksa cinsel ilişkiden bir iki saat evvel 1
çorba kaşığı alınması gerekir. Genel güçsüzlük, halsizlik durumlarında da
kullanılabilir.
AFRODİZYAK MACUN-II
MALZEME:
10 gr toz zencefil (Zingiber officinale)
10 gr toz havlıcan (Alpinia galanga)
10 gr toz tarçın (Cinnamomum zeylanicum)
250 gr bal
HAZIRLAMA:
Macun hazırlarken takip edilen aşamalara göre hazırlanır.
KULLANIM ŞEKLİ:
Günde 3 defa birer çorba kaşığı alınır. 21 günlük kür şeklinde
kullanılması tavsiye edilir.
BAĞIRSAK ÇALIŞTIRICI DEMİRHİNDİ MACUNU
MALZEME:
3 gr toz tıbbi papatya (Matricaria recutita)
30 gr toz sinameki meyvesi (Cassia senna)
50 gr demirhindi (Tamarindus indica)
250 gr bal
HAZIRLAMA:
250 gr bal içerisine macun hazırlarken takip edilen aşamalara göre
hazırlanır.
KULLANIM ŞEKLİ:
Kabızlık durumlarında 20-30 gr alınır. Yatmadan önce alınması tavsiye
edilir. Etkileri güçlü ve zararsız bir müshildir.
GÜL MACUNU
MALZEME:
20 gr toz gül petali (Rosa damescena)
60 gr bal
40 ml gülsuyu (koyu renkli cam şişede)
HAZIRLAMA:
Gülsuyu 65 santigrat derecede ısıtılır. Gül tozu eklenir ve 15 dakika kadar
kısık ateşte iyice karıştırılır. Hazırlanan karışım yavaş yavaş bala katılarak
macun hazırlanmış olur.
KULLANIM ŞEKLİ:
Balgam söktürücü, hazmı kolaylaştırıcı, mide rahatlatıcı olarak kullanılır.
Günde 1-2 tatlı kaşığı kadar öğün aralarında alınabilir.
ZUFAOTU MACUNU
Burada macunun tarifini vermeden önce bu kıymetli bitkinin dilden dile
gelen hikâyesini sizlerle paylaşmak istiyorum. Ülkemizde "kutsal ot,
çördükotu, zülfaotu" isimleriyle bilinen bu bitkinin Latince adı Hyssopus
officinalis'tir. Yunanca Aisapos, İbranice Ezop, Arapça Azzof
kelimelerinden geldiği düşünülür. Kutsal kitaplarda adı çok geçen, kutsallık
atfedilen bir bitkidir. Hz. İsa, Hz. Davut, Hz. Musa ve Hz. Süleyman
tarafından kullanılmıştır. Tibetli rahipler de ayin esnasında zufaotunu
kullanmışlar. Bir dönem opera sanatçıları bu bitkiyi kullanarak
rahatlamışlar. Bazı ülkelerde kötülüklerden koruduğuna inanıldığı için
pencere ve kapı önlerine asılır. Astrolojide Jupiterle temsil edilir. Yengeç
burcunun etkilediği bütün organları etkiler. Yengeç burcu da genel olarak
sindirim sistemini etkileyen bir burçtur.
Çok eski zamanlardan beri temizleyen, enerjiyi düzenleyen bir bitki
olarak ünlenmiştir. Hz. Davut'un "Beni zufa otu ile yıkayın ki temiz olayım"
sözü kayıtlıdır. Tevrat'ta ve İncil'in birçok yerinde adı geçer. Hz. Musa'nın
kendine inananların evlerini bu bitkiyle kutsadığı belirtilir. Türkçe'ye
çevrilmiş bazı Tevrat ve İncil metinlerinde, yanlış tercümeyle mercanköşk
türü olarak geçtiği görülür. Mercanköşk, Latince olarak Origanum türleri
için kullanılır.
Zufaotunun çiçekli topraküstü aksamı (Hyssopi herba) tedavide kullanılır.
Dioscorides, nefes darlığı ve bronşit için tavsiye etmiştir. Kutsal mekânları
temizleyici olarak da kullanımını daönermiştir. Hipokrat ve Nicholas
Culpepar solunum yolları yatıştırıcısı olarak tavsiye etmiştir. Amerika'da
kas romatizması, çürük ve berelenmelere karşı kullanılmıştır. Zufaotu
banyoları tedavinin bir parçası olarak önerilmektedir. Midevi şikâyetler ve
histeri için kullanılmıştır. Öksürük, bronşit, kronik nezle, yüksek ateş,
ezikler, hazımsızlık, felç, fibromiyalji, MS, romatizmal ağrılar, HIV
rahatsızlıklarında etkileri tespit edilmiştir. California ve North Shore
Üniversitesi'nde yapılan çalışmalarla HIV'e karşı etkileri ortaya konmuştur.
Zufaotu ülkemizde yetişen, yeterince tanınmayan bir bitkidir. Akdeniz
bölgesinde yetişir. Bu bitkiyi yetiştirmek isterseniz Zeytinburnu Tıbbi
Bitkiler Bahçesi'nden fide temin edebilirsiniz.
MALZEME:
450 gr bal
1 demet çekilmiş zufaotu (Hyssopus officinalis)
1 çay kaşığı meyankökü tozu (Glycyrrhiza glabra)
1 çay kaşığı anason tozu (Pimpinella anisum)
½ çay kaşığı anduzotu tozu (Inula helenium)
½ çay kaşığı melekotu tozu (Angelica archangelica)
Bir çay kaşığının ucuyla çok az miktar karabiber (Piper nigrum)
Bir çay kaşığının ucuyla çok az miktar zencefil (Zingiber officinale)
HAZIRLAMA:
Bal kaynatılır. Köpüğü alınır. Zufaotu eklenir. Baldan zufaotu tadını
alıncaya kadar kaynatılır. Süzülür. Diğer malzemeler eklenir. 10 dakika
kaynatılır.
KULLANIM ŞEKLİ:
Bronşit, öksürük gibi solunum yolları hastalıklarının olduğu durumlarda
günde (aralıklarla) 3-4 çorba kaşığı yenilir. Hastalık etkileri yavaşlayıncaya
kadar devam edilir. Kış aylarında ısıtıcı özellikli güzel bir macundur.
→ Bitki Yağları Nasıl Hazırlanır?
Bitkilerden çeşitli yöntemlerle yağ elde edebiliriz. Bazıları evde, bazıları
da endüstriyel yolla elde edilir. Burada en çok kullanılan ve kolaylıkla
uygulayabileceğimiz yöntemleri anlatacağız. Elde ediliş yöntemlerine göre
de çeşitli isimler alırlar. Tıbbi yağlar, sabit yağlar ve uçucu yağların nasıl
elde edildiğini ve özelliklerini örnekleriyle (özetle) açıklayacağız.
→ Tıbbi Yağlar
Tıbbi yağların hazırlanması, bitkilerin etkili kısımlarının baz yağ[8]
içerisinde belirli bir süre bekletilip süzülmesi esasına dayanır. Genellikle
haricen (dışarıdan), bazıları da dâhilen kullanılır.
Soğukta maserasyonla hazırlanan tıbbi yağlar
Bitkiler çözücü sabit yağ içinde 1/10 (bir kısım bitki, 10 kısım baz yağ)
oranında çözündürülmeye bırakılır. 3 hafta güneşte bekletilip süzülür. Koyu
renkli şişlerde saklanır. Sarı kantaron, tıbbi nergis, dulavratotu yağları bu
yolla elde edilir.
Sıcakta benmari usulü hazırlanan tıbbi yağlar
Bitkiler bir çözücü yağ içinde 1:3 oranında (250 gr drog, 750 ml sabit
yağ) benmari usulü ile 2-3 saat ısıtılıp süzülür. Zencefil, tıbbi papatya,
kırmızı biber ve karakafesotu yağları, sıcakta hazırlanan yağlardandır.
KUDRETNARI YAĞI
Kudretnarı, Latince'de Momordica charantia adıyla anılır. Ülkemizde en
bilinen şifalı bitkilerden biridir. Kudretnarı yağı da çok sorulan ve yapımı
pek de bilinmeyen yağlardandır. Anavatanı Hindistan'dır. Tropik bölgelerde
yetişen, ülkemizde doğal olarak yetişmeyip, Ege ve Akdeniz bölgesinde
(İzmir, Manisa, Yalova, Antalya ve Bursa civarında) az da olsa tarımı
yapılan; sarılıcı; tırmanıcı formlu; tek yıllık bir bitkidir. Tropik bitki
üreticilerinin vazgeçilmezlerinden biridir. Bu bitki ülkemizde mucize
elması, papara ve acayip elması isimleriyle de biliniyor. Kabakgiller
familyasındandır. Yaprakları saplı olup, el gibi parçalı şekillidir. Meyveleri
önce yeşil, olgunlaştığında da turuncu renkli olur. Meyve içinde kırmızı
zarla kaplı 15-20 adet üzeri pütürlü tohum bulunur. Bazı yörelerde yalancı
portakalın da kudretnarı yerine satıldığı görülür.
Kudretnarı kelimesindeki "kudret" sıfatı bir kaynağa göre cinsel gücü
artırdığına inanıldığı için verilmiştir. Bazı ülkelerde henüz olgunlaşmadan[9]
toplanan meyvelerinin, kabak gibi yumurtalı yemeği yapılır.
YETİŞTİRİLMESİ:
Mart ortasında ekilir. Tohumlar ekilmeden önce 2-3 gün suda bekletilerek
yumuşatılır. Daha sonra güneşi çok sevdiği için tam güneş alan bir yere
ekilir. Önce bir saksıda çimlendirmenizi, fide olduktan sonra da, asıl yerine
dikmenizi tavsiye ederim. Sarılıcı bir bitki olduğu için dikildiği
yerde sarılabileceği sırık vb. bir malzeme bulunması faydalı olur. Fasulye
yetiştirenlerimiz, bitkilerin sırıklara nasıl sardırılması gerektiğini iyi bilir...
Suyu çok sevmez. Haftada bir sulama yeterlidir.
İstanbul şartlarında Temmuz ayı ortalarında meyveler olgunlaşmaya
başlar.
Halk arasında tohumlarının sadece 6 mayısta (Hıdrellez günü) dualarla
ekilmesi şeklinde bir ritüeli var.
Denemelerimizde farklı zamanlarda da oldukça başarılı çimlenme
gerçekleştiğini gördük.
Kudretnarının iki tür kullanım şekli var. Dâhilen ve haricen kullanabiliriz.
Bunun için zeytinyağı veya balda bekletme işlemine tabi tutmamız
gerekiyor.
MALZEME:
100 gr kudretnarı
1.000 ml zeytinyağı veya 1.000 gr bal
HAZIRLAMA:
İyice olgunlaşmış taze kudretnarlarının içindeki kırmızı zarla kaplı
tohumlar alınır ve küçük küçük doğranır, temiz bir cam kavanoza
doldurulur.
2-3 gün bekletilir. Bu süre sonunda acı suyunu saldıktan sonra, acı suyunu
süzüyoruz. (Bu işlem yapılmazsa bulandırıcı kokusundan dolayı
kullanamayabilirsiniz.)
Üzerine zeytinyağı veya bal eklenir.
3-6 hafta güneşte bekletilir. Süre içinde günde birkaç kez çalkalanmasında
fayda var.
Süre sonunda serin bir yerde, mümkünse buzdolabında saklanır.
KULLANIM ŞEKLİ:
Dâhilen safra artırıcı, ülser ve reflü gibi mide rahatsızlıklarını giderici, tip
2 diyabette seker düşürücü etkileri sebebiyle kullanılır. Bu amaçla günde iki
defa (sabah-aksam) yemeklerden yarım saat önce bir tatlı kaşığı alınır.
Haricen kullanımda ise yara ve yanık tedavisinde kullanılır. Yatak yaraları
ve hemoroit için de dışarıdan sürülerek kullanılır. Yara ve yanıkların iz
bırakmadan iyileşmesini sağlıyor. Halk arasında eklemlerdeki romatizmal
ağrıların giderilmesi amacıyla da kullanılmaktadır. Bunun için zeytinyağlı
kudretnarı eklemlere sürülür.
UYARILAR:
• Şeker hastaları için ballı formun kullanılması tavsiye edilmez.
• Diğer diyabet ilaçları ile kullanıldığında şekeri aşırı düşürebilir.
• Kolesterol düşürücü ilaçlarla kullanıldığında ilacın etkisini artırdığından
tavsiye edilmez.
• Döllenmeyi azaltıcı etkisi sebebiyle hamile kalmak isteyenler ve kısırlık
tedavisi görenler; rahim hareketlerini uyarıp düşüğe sebep olduğu için de
hamileler kullanmamalı.
KARAKAFESOTU[10] YAĞI
MALZEME:
100 gr karakafesotu
1.000 ml zeytinyağı
HAZIRLAMA:
Çiçek açma zamanında toplanan herba (topraküstü kısım) ince kıyılır. Bir
kavanoza konulur. Üzerine zeytinyağı[11] eklenir.
Hava boşluklarını alması için tahta, porselen, cam vb. çubukla karıştırılır
ve kapağı kâğıt havluyla kapatılır. (Karıştırma işlemi 3-4 gün yapılmalıdır.)
Bu şekilde karıştırma işleminden sonra kâğıt havlu ile kapattığımız
kavanoz, kendi kapağı ile kapatılır. 6 hafta bekletilir. Her gün
çalkalanmalıdır. Süre sonunda koyu renkli şişelerde muhafaza edilir.
KULLANIM ŞEKLİ:
Kemik kırılmalarında, iltihaplı eklem romatizmasında, burkulmalarda
haricen masaj şeklinde sürülerek kullanılır. Kırılan kemiklerin kaynamasını
hızlandırır.
ARDIÇ MEYVESİ YAĞI
Ardıç uçucu yağı ile karıştırılmamalı. Burada ardıç meyvelerinin
maserasyonu ile tıbbi yağını nasıl hazırlayacağımızı anlatacağız. Katran
ardıcı tıbbi yağı (Juniperus oxcycedrus), meyvelerinin ezilerek
zeytinyağında çözündürülmesiyle elde edilir. Ayaklardaki ve bacaklardaki
ödemlerde tavsiye edilir.
MALZEME:
100 gr (ezilmiş) katran ardıcı meyvesi
750 ml zeytinyağı
HAZIRLAMA:
Üç hafta süreyle, günde birkaç defan çalkalamak kaydıyla süre sonunda
süzülerek hazırlanır.
KULLANIM ŞEKLİ:
Ayaklardaki ve bacaklardaki ödemlerde tavsiye edilir. Ödem oluşan
bölgeye masajla uygulanır. Masaj uygulanan bölge, ardıç yağlı bir bezle
yarım saat kadar sarılır.
TIBBİ PAPATYA YAĞI
Tıbbi papatyanın (Matricaria recutita) uçucu yağı da var. Ancak uçucu
yağı su buharı distilasyonu ile elde edilir. Uçucu yağı, mavi renklidir ve bu
renk distilasyon sırasında açığa çıkan kamazulen maddesinden kaynaklanır.
Bileşimindeki azulen maddesi güneşten koruyucudur. Ateş ve güneş
yanıkları ayrıca güneşten korunmak için kullanılabilir.
MALZEME:
250 ml zeytinyağı
25 gr tıbbi papatya çiçeği (Matricariae flos)
HAZIRLAMA:
Su banyosunda iki saat bekletilip süzülür; koyu renkli şişelerde muhafaza
edilir.
KULLANIM ŞEKLİ:
Güneşe çıkmadan cilde sürülürse yanık oluşumunu önlemeye yardımcı
olur. Sorunlu (yanık) bölgeye sürülerek uygulanır.
SARI KANTARON YAĞI
Avrupa ülkelerinde "kırmızı iksir" olarak ünlenen bu yağ, ülkemizde de
oldukça yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Anadolu'da kantaron yağı
hazırlanışı ilgili halk arasında çok farklı uygulamalar var. Burada, literatüre
göre tıbbi yağ hazırlama usulüne göre hazırlanışını anlatacağız.
MALZEME:
100 gr taze[12] sarı kantaron (Hypericum perforatum)
1.000 ml zeytinyağı
HAZIRLAMA:
Sarı kantaronlar ince kıyılır. (Tomurcuk açma zamanında toplanan taze
çiçekli kısımdan hazırlanır.) Üzerine zeytinyağı ilave edilir. 3 hafta güneşte
bekletilip süzülür. Kırmızı renkte bir yağ olup ekşimsi kokuludur. Eğer
kapalı havalarda ve toplanma zamanı geçmişse yağın rengi kırmızı
olmayacaktır. Bu tür toplama ile elde edilen sarı kantaron yağının rengi kirli
kahverengidir.
KULLANIM ŞEKLİ:
Yara, yanık, eklem iltihabı, hemoroit ve mide ülseri için faydalıdır. Yara
ve yanıkların tedavisinde, eklemlerdeki romatizmal ağrıların, uçuk ve
aftların giderilmesinde, çıbanların olgunlaştırılmasında, hemoroit
yaralarında haricen sürülerek kullanılır. Mide ülseri için dâhilen her sabah
bir tatlı kaşığı kullanılır.
UYARILAR:
Hypericin maddesi özellikle açık tenli kişilerde fotosenbiliteye (ışığa
hassasiyet) sebep olur. Bu sebeple kullandıktan 12 saat sonra dışarı
çıkılmalıdır.
Diğer anti-depresan ilaçlarla etkileşim yapabileceğinden birlikte kullanımı
tavsiye edilmez. Hamilelikte kullanılmamalıdır.
DULAVRATOTU YAĞI
Devasa yaprakları olan heybetli bir bitkidir. Ülkemizde Edirne'den Kars'a
birçok bölgede yayılışı görülür. Edirne'deki askerliğim sırasında Arda
ormanlarından tohumunu toplamıştım. Kars'taki çalışmamız sırasında da
Kars merkezi ve köylerinde yetiştiğini gözlemledik. İstanbul'da da yaygın
bir bitkidir.
Arctium lappa ve Arctium minus türlerinin köklerinden elde edilir. Saç
dökülmesi ve cilt rahatsızlıkları için kullanılabilir.
MALZEME:
100 gr dulavratotu (iki yaşındaki) kökü (Arctium sp.)
1.000 ml zeytinyağı
HAZIRLAMA:
Kökler ince doğranır. 3 hafta güneşte bekletilip süzülür. Benmari usulü ile
2 saat ısıtıldıktan sonra koyu renkli şişelere aktarılır.
KULLANIM ŞEKLİ:
Sorunlu bölgelere masajla uygulanır.
→ Sabit Yağlar
Genellikle tohum ve kabukların, soğuk sıkım yöntemi ile
preslenmesinden elde edilir. Doymamış yağ asitleri ve vitamince
zengindirler. Sabit yağların tedavi değeri olabilmesi için mutlaka soğuk
sıkma ile elde edilmiş olmalıdır.
Birçok uçucu yağ doğrudan kullanılamaz. Sabit yağlarla seyreltilmesi,
inceltilmesi gerekir. Bu şekilde kullanılacak sabit yağlara baz yağlar veya
taşıyıcı yağlar deniyor. Hepimizin bildiği zeytinyağı bir taşıyıcı yağdır.
Taşıyıcı yağ olarak buğday yağı, jojoba yağı, aspir yağı, üzüm çekirdeği
yağı, nar çekirdeği yağı, defne tohumu yağı, ısırgan tohumu yağı, kayısı
çekirdeği yağı, çörekotu yağı, ceviz yağı, susam yağı gibi yağlar kullanılır.
Zeytinyağı gibi, ceviz yağı, buğday yağı, aspir yağı, susam yağı da
yemeklerde kullanılabiliyor.
Masaj yağlarında kullanılacaksa jojoba, üzüm çekirdeği ve nar çekirdeği
yağları tercih edilmeli. Küçük moleküllü olduklarından ciltten kolayca
emilebiliyor. Güneşten koruyucu yağ hazırlanacaksa susam yağı tercih
edilebilir.
Saç bakım yağı karışımı hazırlanacaksa jojoba, ısırgan ve defne tohumu
sabit yağları kullanılabilir.
En sık kullanılan sabit yağlar şunlardır:
BUĞDAY ÖZÜ YAĞI
Buğday çimlerinin soğuk preslenmesiyle elde edilir. E vitamini, lesitin,
linoleik asitçe zengindir. Lesitin, çeşitli enzimler, linolenik asit özellikle de
E vitaminince zengin bir içeriğe sahiptir.
Hamilelikten kaynaklanan çatlakların ve gözaltı kırışıklarının giderilmesi
ve cilt bakımı için hazırlanan yağ karışımlarında kullanıldığı gibi tek başına
da kullanılabilir. Soluk altın sarısı renklidir.
JOJOBA[13] YAĞI
Jojoba tohumlarının soğuk preslenmesiyle elde edilir. Açık sarı renklidir.
E vitamini ve doymamış yağ asitlerince zengindir. Tohumlarında yüzde 50
civarında yağ bulunur. Türkiye'nin doğal bitkisi değildir ancak ülkemizde
de yetiştirilmeye başlanmıştır. Kozmetikte ve aromaterapide en çok
kullanılan sabit yağlardandır. Doğum sonrası çatlakların önlenmesi, saç
dökülmesinin önlenmesi, sivilce oluşumunun durdurulması, kırışıklıkların
giderilmesi amacıyla hazırlanan karışımlarda ve tek başına kullanılır. Küçük
moleküllü olduğundan cilde emilimi hızlıdır.
NAR ÇEKİRDEĞİ YAĞI
Nar çekirdeklerinin soğukta preslenmesiyle elde edilir. Soluk sarı
renklidir. E vitamini açısından zengindir. Polifenollerce zengin olduğundan
antioksidan özelliği fazladır. Dâhilen kullanımda cilt ve meme kanserinde
iyileşmeye yardımcı olduğu rapor edilmiştir. Günde 7-8 damla kullanılması
tavsiye edilir.
Kozmetik ürünlerinde ve masaj yağlarında tercih edilen yağlardandır.
Küçük moleküllü olduğundan cilde emilimi hızlıdır. Yağlı bir tabaka
bırakmaz.

Kırışıklık önleyici kremlere katabilirsiniz.


KAYISI ÇEKİRDEĞİ YAĞI
Kayısı çekirdeklerinin soğukta preslenmesiyle elde edilir. Turuncuya çalar
sarı renklidir. Omega-3 ve omega-6 yağ asitlerince oldukça zengindir.
Özellikle göz çevresindeki kırışıklıkların giderilmesinde kullanılır. Cilt
bakım kremleri ve yağlarında da en çok tercih edilen yağlardan biridir.
Cilde kolayca emilen bir yağdır.
KETEN TOHUMU YAĞI
Keten tohumlarının soğukta preslenmesiyle elde edilir. Koyu altın sarısı
renklidir. Yüzde 38-44 sabit yağ içerir. Doğal bir omega yağ asitleri
kaynağıdır. Balıktan daha fazla omega yağ asitleri içerir. Beyin ve karaciğer
sağlığını destekleyen lesitince de zengin bir yağdır. F, A ve E vitaminince
de oldukça zengindir. Kabuklarında yüksek oranda lignanlar bulunur.
Vücutta kalsiyumun tutulmasını sağladığından, menopoz sonrasındaki
kemik erimesini önleyebildiği; erken yaşlardan itibaren kullanıldığında da
prostat sağlığının korunmasına yardımcı olabildiği; rapor edilmiştir.
Dışarıdan, atopik dermatit, zona ve sedef rahatsızlıklarının tedavisinde
kullanılmaktadır.
ÇÖREKOTU YAĞI
Tohumların soğuk sıkılmasıyla elde edilir. Kirli siyah renklidir. Yüzde 57
civarında sabit yağ içerir. Omega-6, çinko, demir ve kalsiyumca da
zengindir.
Dâhilen kullanımda bağışıklık sistemini kuvvetlendirici olarak kullanılır.
Haricen kullanımda cildi besleyici özelliği vardır. Düzenli kullanıldığında
saç dökülmesini durdurabildiği rapor edilmiştir. Aşırı hassas ciltlerde alerjik
etki yapabilir. Bu kişiler kullanmamalıdır.
SUSAM YAĞI
Susam tohumlarının soğukta preslenmesiyle elde edilir. Altın sarısı
renklidir. Susam tohumları yüzde 35-40 oranında sabit yağ içerir.
Doymamış yağ asitlerince zengin bir yağdır. Hücre yenileme özelliği olan
lignanları içerir. Bu sebeple birçok cilt ürünün içerisinde susam yağının
kullanıldığı görülür. Güneşten koruma açısından spf 45 faktöre eşit
olduğundan, güneşten koruma ve bronzlaşma amaçlı hazırlanan yağ
karışımlarında da yer alır.
Eklem ağrılarının giderilmesi, eklemlerin güçlendirilmesi için hazırlanan
yağ karışımlarında da kullanılır.
TATLI BADEM YAĞI
Badem tohumlarının soğukta preslenmesiyle elde edilmektedir. Soluk sarı
renklidir. Yüksek oranda protein ve doymamış yağ asitleri içerir.
Hassas, tahriş olmuş ciltler için hazırlanan cilt bakım yağlarında, saç
bakım yağlarında, hamilelikten kaynaklanan karın çatlaklarının oluşumunun
önlenmesi için hazırlanan yağlarda kullanılır.
ÜZÜM ÇEKİRDEĞİ YAĞI
Üzüm çekirdeklerinin soğukta preslenmesiyle elde edilir. Yeşilimsi sarı
renklidir. Yüzde 5-20 arasında sabit yağ içerir. Doymamış yağ asitlerince
zengindir. Omega-3 ve omega-6 yağları sayesinde kalp ritmini destekler.
Kötü kolesterol seviyesini düşürdüğü rapor edilmiştir. İçilerek
kullanıldığında bileşimindeki vitamin E sayesinde güçlü bir antioksidan
özellik taşır. Salatalarda da kullanılabilir. Dışarıdan kullanıldığında küçük
moleküllü bir yağ olduğu için cilt tarafından kolayca emilir. Antioksidan
özelliği ile kırışıklık önleyici yağ karışımlarında yer alır. Hemen emilip
yağlı bir katman bırakmaması sebebiyle masaj yağı karışımlarında da
kullanılır.
→ Uçucu Yağlar
Evrende her şeyin bir dili var. Beş duyumuzla algılayamadığımız her şeyi
bizim dışımızda sanıyor; çeşitli isimlerle yaftalayarak, kendimize göre
'alçaltıyoruz'. Hâlbuki tabiatta her şey, duyup istifade etsin diye âdemoğluna
bir şeyler söylüyor; bazen koku, bazen türlü türlü renkleri ve börtü böceği
ile sesini duyurmaya çalışıyor.
Tabiatın en güçlü ifade yollarından biri de hiç kuşkusuz kokular... Her
şeyin, herkesin kendine has, özel bir kokusu var. Doğduğumuz andan
itibaren annemizi koklayarak tanır; etrafımızı koklayarak öğrenir;
yemeklerimizi kokularına göre seçeriz.
Koku, yaşamın gizemli bir duyusu... Bir koku, bazen bizi çocukluğumuza
götürmeye yarayan sihirli bir anahtar oluverir; sevdiklerimizin kokusunu
duyduğumuzda uzakta olsa da yanımızdaymış hissine kapılıveririz. Kokular
anılarımızı gözümüzde canlandırıverir. Kokuların tedavide kullanılması ise
aromaterapi olarak adlandırılıyor. Aromaterapide kullanılan kokular
aromatik bitkilerden elde edilen uçucu yağlardır.
Oda ısısında buharlaşabilen, su buharı ile sürüklenebilen maddelerdir.
Türkçe'de uçucu yağ, esans, esans yağı, eterik yağ, eterli yağ gibi isimlerle
bilinirler. Bitkiler genellikle ısı kaybını önlemek, böcekleri çekmek ve
dolayısı ile hayatlarını idame ettirebilmek için uçucu yağları üretirler.
Su ile karışmayıp, su yüzeyinde tabaka halinde toplanırlar. Sudan
hafiftirler. Sulu etanolde hemen çözünürler. Latince olarak 'Aetheroleum'
olarak isimlendirilirler. Mekanik yöntemlerle, distilasyon yöntemiyle veya
süperkritik CO2 ekstraktsiyonu ile üretilirler. Ülkemizde kullanılan uçucu
yağlar daha ziyade su buharı distilasyonu ile elde ediliyor. Turunçgillerin
uçucu yağları kabuklarının sıkılmasıyla elde ediliyor. Su buharı distilasyonu
fabrikaları da gül üretimin yoğunluğu sebebiyle Isparta'dadır. Gülyağı en
bilinen uçucu yağlardandır.
Su buharı distilasyonunda bitkiler öğütülür / kıyılır veya bütün halde
distilasyon tanklarına doldurulur. Bu buhar kazanlarından, distilasyon
tanklarına buhar verilir. Buhar bitkilerdeki uçucu yağları da alarak yukarıya
doğru harekete geçer. Yukarıda ayrı bir yerden gelen soğuk su borusu ile
dolaylı olarak yoğunluktan dolayı uçucu yağ suyun üstünde kalır. En
sonunda bu kazandan bir yandan aromatik su (hidrolat) diğer yandan da
uçucu yağ çıkar. Gülyağı (uçucu yağ) ve gülsuyunu (hidrolat) örnek olarak
verebiliriz.
Uçucu yağların saf olup olmadığını nasıl anlayabiliriz?
Yağın belirli bir tedavi etkisini görebilmek için saf olması gerekir.
Ülkemizde genelde maliyeti fazla olduğundan, pahalı olan uçucu yağlardan
birçoğu ya seyreltme yolu ile bir baz[14] yağ içinde çoğaltılıyor ya da
sentetik olarak esans üretiliyor. Bu yeni bir durum değildir. Osmanlı
döneminde de bu anlamda hilelerin yapıldığı Derviş Mehmet'in Neşati Yağı
adlı eserinde anlatılmaktadır. Bu kitapta o dönemde kullanılan bazı uçucu
yağların saf hallerinin nasıl olması gerektiği anlatılır. Buradan hareketle saf
olmayan ürünlerin de piyasada bulunduğunu varsayabiliriz. Örneğin
piyasada, gerçek Isparta gülyağının (Rosa damascena) çok pahalı olması
sebebiyle, gülyağı adıyla sentetik gül esansları veya seyreltik gülyağları
satıldığı görülüyor. Elbette ki gerçek gülyağı da piyasada bulunabilir.
Günümüzde uçucu yağların saf olup olmadığını anlamak çok kolaydır.
Uçucu yağlar etanol su karışımında çok kolay çözünürler. Etanol su
karışımına damlatıldığında çözünüp kayboluyorsa uçucu yağımız saftır.
Filtre kâğıdı veya bir peçeteye damlatılıp 10-15 dakika beklenir. Kâğıt
üzerinde iz kalıyorsa seyreltilmiştir. Kalmıyorsa saf uçucu yağdır. Tabii
burada şunu belirtmeden de geçmeyelim. Ülkemizde içinde ne yağı olduğu
belli olmayan ürünler de mevcuttur. Bırakın seyreltmeyi kullanacağımız
yağdan eser bile olmayan ürünler de piyasada bulunuyor.
Saf uçucu yağlar oldukça pahalıdır. Sebebi bitkilerden az oranda elde
edilebilmesidir. Fiyatları da dikkate alabilirsiniz. Ancak bu kez de
seyreltilmiş ürünlerin yüksek fiyata satılma ihtimali var.
Uçucu yağlarla ilgili dikkat edilmesi gerekenler
Dâhili alımları tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Dâhilen kullanılmamalı.
Hamilelerde ve çocuklarda dikkatle kullanılmalı.
Özellikle turunçgil uçucu yağları (turunç, limon, bergamot, portakal)
kullanımından hemen sonra güneşe çıkıldığında hassasiyet yaptığından bu
grup yağlar kullanıldıktan en az 4 saat sonra dışarıya çıkılmalı.
Uçucu yağların bazıları son derece kuvvetli tesirdedir. Bu yağları
kullanırken dikkat edilmesi gerekir.
Bazı yağlar oldukça tahriş edici olabildiğinden cilde yönelik
uygulamalarda dikkatli olunmalıdır.
Bazı kimyasal ilaçlarla etkileşim yapabileceği, bazı rahatsızlıklarda
istenmeyen sonuçlar doğurabileceği dikkate alınmalı, bu tür durumlarda
uçucu yağlar kullanılmamalı.
Astımlı, alerjik bünyeli kişiler buğu yapmamalı.
Buğu sırasında gözler korunmalı. Gözlere temasından kaçınılmalı.
Nane uçucu yağı ve nane ürünleri homeopatik tedavinin etkisini
kaybettiğinden homeopati tedavisi sırasında nane uçucu yağı
kullanılmamalı.
Çocukların erişemeyeceği bir yerde saklanmalı.
İki yaşın altındaki çocuklara mentol içeren yağ kullandırılmamalı.
Çocuk ve yaşlılarda dozlar düşürülmeli.
Çam ve okaliptüs yağları yüksek oranda böbreklere zarar vereceğinden
dozuna dikkat edilmeli. Kekik yağının fazlası karaciğere zarar vereceğinden
karaciğer hastaları dikkat etmelidir.
→ Uçucu Yağlar Ne Şekilde Kullanılır?
Masaj Yağı
Etkili maddece zengin olduklarından, çok güçlü etkileri oluyor. Bu
sebeple, kullanmadan önce mutlaka belirli oranlarda sabit yağlarla
seyreltmemiz gerekiyor. Zeytinyağı, tatlı badem yağı, çörekotu yağı, defne
tohumu yağı, kayısı çekirdeği yağı, ceviz yağı kullanılabilir.
Masaj yağı karışımları nasıl hazırlanır?
%1'lik masaj yağı karışımı için; 100 ml zeytinyağı, bademyağı, üzüm
çekirdeği veya jojoba gibi sabit yağ içerisine 20 damla damlatılıp iyice
homojen hale gelene kadar metal olmayan bir karıştırıcı ile karıştırılır.
%0,5 'lik bir masaj yağı karışımı için ise, 10 damla uçucu yağ 100 ml
sabit yağ içerisine damlatıp iyice karıştırılır. Hazırlanmış karışımlar en az
bir iki saat dinlendirilmeli, sonra kullanılmalıdır.
Doğal oda kokusu
Bunun için en çok, özel olarak yapılan aroma lambaları kullanılır.
Aroma lambaları:
Aroma lambalarında maksat uçucu yağın su buharıyla sürüklenerek
ortama yayılmasını sağlamaktadır. Bunun için özel olarak yapılan aroma
lambaları mevcuttur. Aroma lambasının üstte bir haznesi bulunur. Hazneye
kaynar olmayan sıcak su eklenir. Ve genellikle her 5 m2 için iki damla
olacak şekilde uçucu yağ damlatılır. Damla sayısı yağın koku yayma gücü
ve odanın büyüklüğüne göre değişir. Altta da üstteki hazneyi ısıtmak üzere
mum boşluğu bulunur. Buraya mum yerleştirilir. Isının etkisiyle uçucu
yağlar suyla birlikte odaya yayılır. Aroma lambaları doğal ürün satan
yerlerden bulunabilir. Bazı dükkânlarda buhurdanlık, yağ lambası gibi
isimlerle satılabiliyor. Mum olarak balmumundan yapılan mumları tercih
etmenizi öneririm.
Aroma lambası bulamadıysak ne kullanalım?
Kışın kalorifer petekleri üzerine koyacağımız bir kâse sıcak su içine
yeterli miktarda uçucu yağ damlatabiliriz.
Diğer zamanlarda oda nemini sağlayan buhar makinelerine damlatabiliriz.
Odanızın havasını değiştirmek istiyorsanız, sprey kafası bulunan küçük
bir şişeye su doldurun. Su dolu bir sprey şişesine birkaç damla damlatıp
iyice çalkalayarak odaya uygulayabilirsiniz. Örneğin iyi bir temizleyici,
kötü enerjileri uzaklaştırıcı olarak zufaotu (Hyssopus officinalis) uçucu
yağını kullanabilirsiniz.
Kompres
Oda ısısında veya sıcak 1litre suya 5-6 damla uçucu yağ damlatılır. İyice
karıştırılır. Bir bezin bu aromatik suya batırılarak ıslanması sağlanır.
Bezin ısıtılarak kullanılmasına sıcak kompres, ısıtılmadan kullanılmasına
da soğuk kompres deniyor. Grip, kas ağrıları, iltihaplı romatizma ağrıları,
diş eti ağrıları ve ağız apselerinde uygulanır. Baş ağrıları, burkulma ve
şişliklerde ise soğuk kompres uygulanması tavsiye edilir. Kompres süresi 5
dakikayı geçmemeli. Duruma göre günde 3-4 defa tekrarlanabilir.
Banyoda
Sıcak su ile doldurulan küvete uçucu yağların damlatılması ve belirli bir
süre bu suda kalma esasına dayanır. Uçucu yağların bazılarını kısaca
anlatarak bu konuyu örnekleyelim:
LAVANTA UÇUCU YAĞI
Melez lavantanın (Lavandula angustifilia) çiçeklerinden su buharı
disstilasyonu ile elde edilir. Antiseptik özelliği ile yara, yanık ve akne
tedavisinde; antifungal özelliği ile cilt mantarlarında; sakinleştirici, hücre
yenileyici, iltihap dağıtıcı olarak kullanılır.
Uykuyu düzenlemek için: Aroma lambasına 6-8 damla
Güneş yanığı içinı: 150 ml gülsuyuna 15 damla
Çamaşırları kokulandırmak için: Çamaşır makinesinin son durulama
suyuna birkaç damla
Egzama için: Ardıç ve çağ ağacı (tea tree) yağları ile bir karışım
hazırlanır.
LİMON UÇUCU YAĞI
Limon (Citrus limon) kabuklarının soğuk preste sıkılmasıyla elde edilir.
Boğaz ağrısı, ağız ülseri, dişeti rahatsızlıkları ve iltihapların tedavisinde
antiseptik, antibakteriyel ve antimikrobiyal etkileriyle kullanılır. Bağışıklık
sistemini uyardığı için nezle ve gribal enfeksiyonların tedavisinde kullanılır.
Yağlı ciltlerde tavsiye edilir. Duygu durumunu olumlu etkiler. Depresyon
ve kararsızlık durumlarını iyileştirici olarak kullanılır.
Boğaz ağrısına karşı: 1-2 damla limon uçucu yağı bir çay bardağı suya
damlatılıp iyice karıştırılır. Bu su ile gargara yapılır.
Güzel kokulu saçlar için: Durulama suyuna birkaç damla limon uçucu
yağı damlatılır.
Odalarda ferahlık için: Aroma lambasına 5-7 damla kadar damlatılır.
ÇAY AĞACI-TEA TREE UÇUCU YAĞI
Çay ağacının (Melaleuca alternifolia) ince dal ve yapraklarının su buharı
distilasyonu ile elde edilir. Balgam söktürücü, uçuk, akne, yanık gibi cilt
sorunlarına karşı etkilidir. Yağlı ciltlerde tavsiye edilir. Hassas ciltlerde
dikkat edilmelidir. Yağ yutulmamalıdır.
Kesik, yara, uçuk ve böcek ısırması için: Uçucu yağ damlatılmış pamuk
ped ile bölgeye uygulanır.
Ayak yorgunluğuna karşı: Taşıyıcı yağ içinde seyreltilerek ayağa masaj
yapılır.
→ Mekânlara Göre Uçucu Yağ
Oturma odalarınız ve salonlarınızda kullanabileceğiniz bazı uçucu
yağlar:
Biberiye (Rosmarinus officinalis) uçucu yağı
Çam (Pinus sp.) uçucu yağı
Çin defnesi (Litsea cubeba) uçucu yağı
Kafur (Cinnamomum camphora) uçucu yağı
Limon (Citrus limon) uçucu yağı
Portakal (Citrus sinensis) uçucu yağı
Sedir (Cedrus sp.) uçucu yağı
Yatak odalarınızda kullanabileceğiniz bazı uçucu yağlar:
Fesleğen (Ocimum basillicum) uçucu yağı
Isparta gülü (Rosa damascena) uçucu yağı
Itır (Pelargonium graveolens) uçucu yağı
Lavanta (Lavandula angustifolia) uçucu yağı
Ylang ylang (Cananga odorata) uçucu yağı
Çalışma odalarınızda kullanabileceğiniz bazı uçucu yağlar:
Biberiye (Rosmarinus officinalis) uçucu yağı
Sedir (Cedrus sp.) uçucu yağı
Tarçın kabuğu (Cinnamomum zeylanicum) uçucu yağı
Çocuk odalarında kullanabileceğiniz bazı uçucu yağlar:
Portakal (Citrus sinensis) uçucu yağı
Rezene (Foeniculum vulgare) uçucu yağı
Tarçın kabuğu (Cinnamomum zeylanicum) uçucu yağı
İşyerleri ve toplantı ortamında kullanabileceğiniz bazı uçucu yağlar:
Biberiye (Rosmarinus officinalis) uçucu yağı
Bergamot (Citrus aurantium ssp. bergamia) uçucu yağı
Isparta gülü (Rosa damascena) uçucu yağı
Portakal (Citrus sinensis) uçucu yağı
Sigara kokusunu giderip havayı temizleyen uçucu yağlar:
Adaçayı (Salvia triloba) uçucu yağı
Çam (Pinus sp.) uçucu yağı
Limon (Citrus limon) uçucu yağı
Zufaotu (Hyssopus officinalis) uçucu yağı
Hasta odalarında kullanabileceğiniz bazı uçucu yağlar:
Adaçayı (Salvia triloba) uçucu yağı
Biberiye (Rosmarinus officinalis) uçucu yağı
Lavanta (Lavandula angustifolia) uçucu yağı
Limon (Citrus limon) uçucu yağı
→ Pratik Aromaterapi Formülleri
Enerji verici
Yorgun ve bitkin hissettiğimiz durumlarda şu yağlarla hazırlayacağımız
bir masaj yağı ile yapılan masaj kendimizi enerjik hissetmemizi
sağlayabilir:
MALZEME:
90 ml badem (Amygdalus communis) yağı
10 ml jojoba (Simmondsia chinensis) yağı
13 damla lavanta (Lavandula angustifolia) uçucu yağı
5 damla biberiye (Rosmarinus officinalis) uçucu yağı
2 damla nane (Mentha piperita) uçucu yağı
HAZIRLAMA:
Jojoba ve badem yağı iyice karıştırılır. Sırayla lavanta, biberiye ve nane
uçucu yağları iyice karıştırılarak ilave edilir. Karışım en az 2 saat
dinlendirilir.
KULLANIM ŞEKLİ:
İhtiyaç hissedildiğinde ehil bir masaj uzmanı tarafından uygulanır.
Canlandırıcı
Günün yorgunluğunu atıp zinde bir ruh hali için şu yağlarla hazırlanan
banyo yararlı olacaktır.
MALZEME:
4 damla greyfurt (Citrus paradisi) uçucu yağı
6 damla lavanta (Lavandula angustifolia) uçucu yağı
50 ml tam yağlı süt
HAZIRLAMA:
Yağlar süte karıştırılarak küvete dökülür. Bu banyoda 20 dakika
kalınabilir.
Depresyon ve üzüntü hali
Banyo suyuna 2 damla gülyağı damlatılır. 15-20 dakika banyoda kalınır.
Daha sonra şu malzemelerle hazırlanan bir masaj yağı ile masaj yapılır:
MALZEME:
15 ml tatlı badem (Amygdalus communis) yağı
4 damla Isparta gülü (Rosa damascena) uçucu yağı
4 damla tıbbi papatya (Matricaria recutita) uçucu yağı
2 damla günlük (Liquidambar orientalis) uçucu yağı
HAZIRLAMA:
Badem yağının içine sırasıyla yukarıdaki yağlar damlatılır. Her yağ
damlatıldıktan sonra en az 10 dakika kadar saat yönünde karıştırılır. Üstü
kapatılıp 8 saat bekletilir. Süre sonunda tekrar karıştırılır ve bu karışımla
masaj yapılır.
Gevşetici banyo
Üçer çorba kaşığı tıbbi papatya çiçeği (Matricaria recutita), lavanta çiçeği
(Lavandulae flos) ve ıhlamur çiçeği (Tiliae flos) iyice karıştırılır. Süzgeçli
bir keseye doldurulur. Kese banyo suyuna sarkıtılır. 15 dakika banyoda
kalınır. Bu esnada papatya veya ıhlamur çayı içmek etkiyi artıracaktır.
Banyo suyuna şu yağlar da katılabilir:
4 damla lavanta (Lavandula angustifolia) uçucu yağı
2 damla sandal (Santalum album) uçucu yağı
2 damla adaçayı (Salvia triloba) uçucu yağı
stres ve gerginlik
Günlük yaşamımızda karşılaştığımız yoğun stres, hem sosyal hayatta
birçok tahrifat yapar hem de sağlığımızı olumsuz etkiler. Stres ve
gerginliğimizi azaltacak basit bir masaj yağı tarifini şu şekilde verebiliriz:
MALZEME:
60 ml jojoba (Simmondsia chinensis) yağı
8 damla lavanta (Lavandula angustifolia) uçucu yağı
4 damla ıtır (Pelargonium graveolens) uçucu yağı
HAZIRLAMA:
Jojoba yağının içine sırasıyla yukarıdaki yağlar damlatılır. Her yağ
damlatıldıktan sonra en az 10 dakika kadar saat yönünde karıştırılır. Üstü
kapatılıp 8 saat bekletilir. Süre sonunda tekrar karıştırılır ve bu karışımla
masaj yapılır.
Cilt bakım yağı
Problemli ciltler için kullanılabilir.
MALZEME:
50 mlbadem yağı
3 damla tıbbi papatya (Matricaria recutita) uçucu yağı
2 damla ıtır (Pelargonium graveolens) uçucu yağı
2 damla lavanta (Lavandula angustifolia) uçucu yağı
HAZIRLAMA:
Badem yağına sırasıyla uçucu yağlar damlatılır, her defasında 15 dakika
metal olmayan bir karıştırıcı ile karıştırılır. Üstü kapatılır, 8 saat
buzdolabında dinlendirilir. Kullanmadan önce tekrar karıştırılır. Doğrudan
veya pamukla cilde sürülür. Bu yağla masaj da yapılabilir.
Güllü nemlendirici
MALZEME:
30 ml jojoba veya nar çekirdeği yağı (Bu yağlar küçük moleküllü
olduğundan cilde emilimi oldukça hızlıdır.)
7 damla günlük (Liquidambar orientalis) uçucu yağı
3 damla Isparta gülü (Rosa damascena) uçucu yağı
HAZIRLAMA:
Jojoba yağının içine sırasıyla yukarıdaki yağlar damlatılır. Her yağ
damlatıldıktan sonra en az 10 dakika kadar saat yönünde karıştırılır. Üstü
kapatılıp 8 saat bekletilir. Süre sonunda tekrar karıştırılır ve bu karışımla
masaj yapılır.
Saç dökülmesi
Dökülen saçlar kadın erkek herkesin ortak derdi. Dökülmeyi önlemek için
şu yağlarla hazırlanan bir saç bakım yağı karışımı, saçlarımızın
güçlenmesine yardımcı olacaktır:
MALZEME:
30 ml jojoba (Simmondsia chinensis) yağı
20 ml ısırgan (Urtica sp.) tohumu yağı
10 ml çörekotu (Nigella sativa) tohumu yağı
7 damla biberiye (Rosmarinus officinalis) uçucu yağı
5 damla sedir (Cedrus sp.) uçucu yağı
HAZIRLAMA:
Jojoba, ısırgan ve çörekotu yağı iyice karıştırılır. Sırayla biberiye ve sedir
uçucu yağı da karıştırılarak ilave edilir. Karışım en az 2 saat dinlendirilir.
KULLANIM ŞEKLİ:
Haftada 2 kez akşamları temiz saç diplerine 5-10 dakika friksiyon yapılır,
tahta tarakla saç uçlarına kadar saç taranır. Saç diplerine iyice yedirilmeli. 2
saat beklendikten sonra doğal bir şampuanla yıkanır.
Hazımsızlık, stres ve uykusuzluk
2 damla gülyağı, 10 ml badem yağının içinde iyice karıştırılarak
hazırlanan yağ ile masaj yapılır.
Göz yorgunluğu
2 çorba kaşığı gülsuyu veya rezene suyu oda ısısındaki soğuk su ile
seyreltilir. Göz kapaklarına sürülür. Göz ağırlığı ve kızarıklığı için de fayda
sağlar.
Baş ağrıları
1 damla nane uçucu yağı, 1 çay kaşığı zeytinyağında inceltilir. Şakaklara
dairesel hareketlerle masaj yapılır.
Hamilelikte göğüs ve karın çatlakları
Hamilelik döneminde en sık rastlanan durumlar çatlak oluşumudur.
Çatlakları önlemek veya oluşan çatlakları gidermek için çeşitli çarelere
başvurulur. B u tür durumlarda şu yağ karışımı faydalı olacaktır:
MALZEME:
70 ml jojoba (Simmondsia chinensis) yağı
30 ml aspir (Carthamus tinctoria) tohumu yağı
4 damla kuşburnu (Rosa canina) çekirdeği yağı
4 damla buğday (Triticum vulgare) özü yağı
4 damla lavanta (Lavandula angustifolia) uçucu yağı
4 damla portakal (Citrus sinensis) kabuğu uçucu yağı
4 damla biberiye (Rosmarinus officinalis) uçucu yağı
HAZIRLAMA:
Jojoba yağı içerisine, uçucu yağlar sırasıyla damlatılarak (yağ karışımı
hazırlama bölümünde) anlatıldığı şekilde iyice karıştırılır.
KULLANIM ŞEKLİ:
Çatlak oluşan bölgeye dairesel hareketlerle masajla uygulanır.
Selülit
En çok bayanlarda rastlanan, cilt yüzeyindeki portakal kabuğu
görünümündeki oluşumlardır. Bu tür durumlarda şu yağlarla hazırlanan
masaj yağı karışımı faydalı olabilmektedir:
MALZEME:
250 ml susam (Sesamum indicum) yağı
10 damla biberiye (Rosmarinus officinalis) uçucu yağı
10 damla sedir (Cedrus sp.) uçucu yağı
10 damla greyfurt (Citrus paradisi) uçucu yağı
20 damla limon (Citrus limon) uçucu yağı
HAZIRLAMA:
Susam yağı içerisine uçucu yağlar sırasıyla damlatılarak (yağ karışımı
hazırlama bölümünde anlatıldığı şekilde) iyice karıştırılır. Hazırlanan bu
karşımla selülitli bölgelere dairesel hareketlerle masaj yapılır.
KULLANIM ŞEKLİ:
Çatlak oluşan bölgeye dairesel hareketlerle masajla uygulanır.
Doğum anında doğumu kolaylaştırıcı
Doğum odasının ölçülerine göre, aroma lambasına, her 5 metrekare için 2
damla Isparta gülü (Rosa damascena) uçucu yağı damlatılır.
Öğrenmeyi kolaylaştırıcı
Çalışılan odanın ölçülerine göre, aroma lambasına, her 5 metrekare için 2
damla Isparta gülü (Rosa damascena) uçucu yağı ve biberiye (Rosmarinus
officinalis) uçucu yağı damlatılır.
Romatizma ağrıları
Eklem ağrılarını giderecek basit bir masaj yağı tarifini şu şekilde
verebiliriz:
MALZEME:
30 ml sarı kantaron (Hypericum perforatum) yağı
20 ml jojoba (Simmondsia chinensis) yağı
7 damla biberiye (Rosmarinus officinalis) uçucu yağı
3 damla kekik (Thymus sp.) uçucu yağı
HAZIRLAMA:
Sarı kantaron ve jojoba yağı iyice karıştırılır. İçine sırasıyla yukarıdaki
yağlar damlatılır. Her yağ damlatıldıktan sonra en az 10 dakika kadar saat
yönünde karıştırılır. Üstü kapatılıp 8 saat bekletilir. Süre sonunda tekrar
karıştırılır ve bu karışımla masaj yapılır.
Kas tutulması
Özellikle hareketsiz çalışmak zorunda olan insanlarda sık rastlanılan bir
durumdur. Stresten, cereyanda kalmaktan da kas tutulmalarına sık rastlanır.
Bu tür durumlarda kullanılabilecek basit bir masaj yağı tarifini şu şekilde
verebiliriz:
MALZEME:
30 ml üzüm (Vitis vinifera) çekirdeği yağı
4 damla biberiye (Rosmarinus officinalis) uçucu yağı
2 damla okaliptüs (Eucalyptus globulus) uçucu yağı
HAZIRLAMA:
Üzüm çekirdeği yağı içine sırasıyla yukarıdaki yağlar damlatılır. Her yağ
damlatıldıktan sonra en az 10 dakika kadar saat yönünde karıştırılır. Üstü
kapatılıp 8 saat bekletilir. Süre sonunda tekrar karıştırılır ve bu karışımla
masaj yapılır.
Ayak mantarı ve ayak kokusu
Ayak kokuları çevremize karşı en çok rahatsızlık veren bir durum!
Genellikle ayaktaki mantarlar ve terlemeler buna sebep olmaktadır. Şu
yağlarla hazırlayacağımız karışım bu konuda fayda sağlayacaktır.
MALZEME:
70 ml tıbbi nergis (Calendula officinalis) yağı
30 ml (doğal fermantasyon) organik elma sirkesi
2 damla nane (Mentha piperita) uçucu yağı
3 damla servi (Cupressus sempervirens) uçucu yağı
3 damla çay ağacı / tea tree (Melaleuca alternifolia) uçucu yağı
4 damla gülağacı (Aniba roseodora) uçucu yağı
5 damla yalancı mirha (Commiphora myrrha) uçucu yağı
10 damla palmarosa (Cymbopogon martinii) uçucu yağı
HAZIRLAMA:
Aynısefa yağı içerisine, elma sirkesi eklenerek karıştırıldıktan sonra,
uçucu yağlar sırasıyla damlatılarak (yağ karışımı hazırlama bölümünde
anlatıldığı şekilde) hazırlanır. Fısfıslı bir cam şişeye konulur. Elma sirkesi
ile yağ tam olarak karışmadığı için kullanmadan önce iyice karıştırmakta
fayda var.
KULLANIM ŞEKLİ:
Temiz ve kuru ayaklara günde gece yatmadan ve sabah çıkarken olmak
üzere iki kere fısfısla uygulanır.
Dermatit
Dermatit sık görülen rahatsızlıklardandır. Bu tür durumlarda antifungal,
antiviral özellikli şu yağlarla hazırlayacağımız karışım faydalı olmaktadır:
MALZEME:
40 ml Aloe vera yağı
20 ml (doğal fermantasyon) organik elma sirkesi
4 damla kekik (Thymus sp.) uçucu yağı
4 damla çay ağacı / tea tree (Melaleuca alternifolia) uçucu yağı
4 damla lavanta (Lavandula angustifolia) uçucu yağı
HAZIRLAMA:
Aloe vera yağı içerisine, elma sirkesi eklenerek karıştırıldıktan sonra
uçucu yağlar sırasıyla damlatılarak yağ karışımı hazırlama bölümünde
anlatıldığı şekilde hazırlanır.
KULLANIM ŞEKLİ:
Dermatit olan bölgeye fısfıslı bir şile ile günde 2-3 defa uygulanabilir.
Eklem ağrıları
Eklem ağrılarından muzdarip olan çok fazla insan var. İşte eklemlerdeki
ağrıların hafifletilmesine yardımcı olan basit bir tarif...
MALZEME:
100 ml organik susam (Sesamum indicum) yağı
20 damla biberiye (Rosmarinus officinalis) uçucu yağı
HAZIRLAMA:
Susamyağının içine 20 damla biberiye yağı damlatıldıktan sonra 10-15
dakika saat yönünde, metal olmayan karıştırıcı ile iyice karıştırılır. Süre
sonunda koyu renkli bir şişeye konulup 8 saat dinlendirilir. Kullanılacağı
zaman iyice çalkalanır.
KULLANIM ŞEKLİ:
Ağrıyan eklemlere masajla uygulanır. Bu yağı baş ağrısı gidermek için,
şakaklara masaj şeklinde uyguladığınızda da faydasını görebilirsiniz.
→ Haşerata Karşı Kullanılan Uçucu Yağlar
Yaz aylarında haşerattan korunmak için aşağıdaki amaçlarla yağları susam
yağında karıştırabilirsiniz. Susam yağı 45 spf faktör güneş koruyucusuna
eşdeğer koruma sağlar. 150 ml susam yağının içine sırasıyla yağları
damlatıp her defasında 10 dakika metal olmayan bir karıştırıcıyla
karıştırarak hazırlayabilirsiniz. Özellikle yaz aylarında, kır yürüyüşlerine
çıkmadan önce vücudumuzun açıkta kalan bölgelerini korumak amaçlı
kullanabiliriz.
Yılanları kaçırtan yağlar: Sedir (Cedrus sp.) uçucu yağı, tarçın kabuğu
(Cinnamomum zeylanicum) uçucu yağı, adaçayı (Salvia triloba) uçucu yağı,
ardıç (Juniperus communis) meyvesi uçucu yağı ve biberiye (Rosmarinus
officinalis) yağı karışımı.
Sivrisinekleri kovucu: Ardıç (Juniperus communis) meyvesi uçucu yağı,
fesleğen (Ocimum basillicum) uçucu yağı, kafur (Cinnamomum camphora)
uçucu yağı, okaliptüs (Eucalyptus globulus) uçucu yağı, zufaotu (Hyssopus
officinalis) uçucu yağı, kekik (Thymus sp.) uçucu yağı, sivrisineklere karşı
etkili olduğu gösterilmiştir. Zencefil (Zingiber officinale) ve biberiye
(Rosmarinus officinalis) uçucu yağlarının sivrisinek kovucu özellikleri
ispatlanmıştır.
Pire ve kenelere karşı uçucu yağlar: Limon (Citrus limon), sedir
(Cedrus sp.) ve çam (Pinus sp.) uçucu yağları.
Fareleri uzaklaştırıcı: Karabiber (Piper nigrum) uçucu yağı bu konuda
çok etkilidir. Farelerin girebileceği alanlara uçucu yağın emdirildiği bir
pamuk konulabilir... Yağ uçucu olduğu için, yine diğer formüllerde olduğu
gibi sabit bir yağda karıştırılarak hazırlanması daha faydalı olacaktır.
→ Doğal, Katkısız Ev Yapımı Merhemler Ve Kremler
Etken maddelerin balmumu, lanolin gibi sıvağlar ile karıştırılmasıyla
hazırlanan, dışarıdan sürülmek suretiyle kullanılan preparasyonlardır. Krem
ve merhemlerde hangi amaçla kullanılacaksa, o amaç için etkili olan
maddenin yanı sıra sıvağ denilen katılaştırıcı, bağdaştırıcı maddeler de
kullanılır. Etken maddelerin sıvağlara geçmesini sağlamak amaçtır.
Doğal kozmetiklerde kullanacağımız sıvağlar şunlardır:
• Balmumu (bizzat bal üreticisinden tedarik edilebilirse dağa sağlıklı olur)
• Lanolin (koyun yününden elde edilir, katılaştırıcı ve besleyici
özelliktedir)
• Shea butter veya diğer adıyla karite yağı
• Kakao yağı
• Hindistan cevizi yağı
• Balık nefsi
• Boraks
• Çinko oksit
Merhem ve krem hazırlarken kullanılacak malzemeler:
• Benmari (sıcak su banyosu)
• Beher
• Porselen havan
• Termometre
• Cam baget veya porselen karıştırıcı
• Spatül
• Merhemleri dolduracağımız kaplar
Sıvağın ve etken maddenin cinsine göre değişmekle birlikte genel
olarak krem ve merhem yapımında şu sıra takip edilebilir:
Kullanılacak maddeler formülasyona göre tartılır.
Kullanılacak kaplar dezenfekte edilir.
Merhemde kullanılacak bitkinin, benmari usulü tıbbi yağı hazırlanır.
(Önceden hazırlanan tıbbi yağ da kullanılabilir.)
Katı madde eritilir.
Yağ ve su gibi sıvı maddeler eritilen katı maddenin içine eklenir.
10-15 dakika kadar cam baget veya porselen kaşıkla iyice karıştırılır.
Ocaktan alınıp soğuyuncaya kadar karıştırılır.
İki farklı ısıda madde varsa iki maddeyi de aynı derecede ısıtmamız
gerekir. Çünkü sıcaktan alıp soğuk bir malzeme eklenildiğinde hemen
donmaya başlar, karıştırma işlemini yapamayıp kıvamı tutturamayız.
Örneğin içinde gülsuyu da kullanacağımız bir tıbbi nergis (aynısefa) kremi
hazırlamamız gerekiyor. O zaman, tıbbi nergis çiçeklerini zeytinyağında
benmari usulü ısıtırken, gülsuyunu da aynı sıcaklıkta ısıtmamız gerekir.
Oda sıcaklığında karıştırma yöntemi, yarı katı; sürülebilen kıvamda olan
sıvağlar ile çalışırken kullanılır. Bu işlemde havan ve havanelinden
yararlanılır.
Sıvağı oluşturan maddelerin havanda karıştırmaya uygun yumuşaklıkta
olması gerekir (karite yağı, tereyağı, lanolin gibi)
Etken madde su, etanol ya da deriye zarar vermeyen başka bir çözücüde
çözünmüyorsa ince toz edilmiş etkin maddenin tamamı, sıvağın küçük bir
miktarı ile homojen olarak karıştırılır.
Etkin madde su, etanol gibi bir çözücüde çözünüyorsa önce bu çözelti
formüldeki sıvağa yedirilir, daha sonra diğer maddeler karıştırılır.
Balmumu gibi yüksek derecede eriyen maddeler porselen bir kapsül
içinde su banyosunda eritilir, sonra diğerleri ilave edilir.
Emülsiyon tarzında olan formüllerde yağ fazını ve su fazını oluşturan
maddeler, ayrı ayrı kaplarda su banyosu üzerinde 70-72°C'ye kadar ısıtılır.
Su fazı, yağ fazının üzerine eklenip soğuyuncaya kadar karıştırılır.
Emülsiyon tipi sıvağlarda sıvağ hazırlandıktan sonra ılık iken etkin madde
emülsiyona eklenebilir.
CİLT TEMİZLEME LOSYONU
MALZEME:
25ml jojoba (Simmondsia chinensis) yağı
25ml badem (Amygdalus communis) yağı
20 gr Hindistan (Myristica fragrans) cevizi
25 ml gülsuyu (koyu renkli cam şişede)
5 damla ıtır (Pelargaonium graveolens) uçucu yağı
HAZIRLAMA:
Hindistan cevizi yağı su banyosunda eritilir. Yağlar eklenerek ısıtmaya
devam edilir.
Aynı sıcaklığa getirilmiş gül suyu yavaş yavaş ilave edilir.
Soğumaya yakın ıtır uçucu yağı ilave edilir.
KULLANIM ŞEKLİ:
Makyaj temizlendikten sonra veya genel olarak cildi temizlemek için
kullanılabilir. Bunun için bir makyaj pedinin üzerine veya pamuğa bir
miktar losyon alınıp cilde sürülür. 5 dakika bekletilip durulanır. Dilerseniz
makyajsız ciltte durulamadan da kullanabilirsiniz.
BESLEYİCİ DUDAK MERHEMİ
MALZEME:
1 tatlı kaşığı balmumu
1 tatlı kaşığı kayısı (Armeniaca vulgaris) çekirdeği yağı
1 tatlı kaşığı aynısefa (Calendula officinalis) yağı
2 damla portakal (Citrus sinensis) kabuğu uçucu yağı
HAZIRLAMA:
Balmumu benmari usulü eritilir. Kayısı çekirdeği ve aynısefa yağı ilave
edilip iyice karıştırılır. Su banyosundan alıp karıştırmaya devam edin.
Donmaya yakın portakal kabuğu uçucu yağını ekleyin. Merhem kabına
aktarıp donmasını bekleyin.
KULLANIM ŞEKLİ:
Bir miktar merhem alınıp ruj gibi dudaklara sürülür.
SELÜLİT KREMİ
MALZEME:
2 tatlı kaşığı balmumu
1 tatlı kaşığı Hindistan cevizi (Myristica fragrans) yağı
3 tatlı kaşığı badem (Amygdalus communis) yağı
1 tatlı kaşığı avokado (Persea gratissima) yağı
3 tatlı kaşığı kaya sarmaşığı yaprağı (Hedera helix) tentürü
8 damla biberiye (Rosmarinus officinalis) uçucu yağı
8 damla rezene (Foeniculum vulgare) uçucu yağı
8 damla sedir (Cedrus sp.) uçucu yağı
HAZIRLAMA:
Balmumu ve Hindistan cevizi yağı bir kapta eritilir. Yağlar (krem ve
merhem yapımında anlattığımız şekilde) karışımla aynı ısıya gelene kadar
ısıtılır ve karışıma yavaş yavaş, hızlıca karıştırılarak eklenir. Tentür de
karışıma eklenir. Donmaya başlarken uçucu yağlar eklenip paketlenir.
KULLANIM ŞEKLİ:
Selülit bölgesine bu kremle masaj yapabilirsiniz.
CİLT BESLEYİCİ ANTİOKSİDAN KREM
MALZEME:
1 çorba kaşığı balmumu
2 çorba kaşığı lanolin
10 ml üzüm (Vitis vinifera) çekirdeği yağı
HAZIRLAMA:
Üzüm çekirdeği yağı sayesinde antioksidan özellik gösterir. Bütün
malzemeler bir kaba alınıp su banyosunda eritilir. Sıvı hale gelince cam
kaplara dökülerek soğuması beklenir.
KULLANIM ŞEKLİ:
Günlük nemlendirici olarak kullanılabilecek bir kremdir. Üzüm
çekirdeğinin antioksidan özelliği sayesinde kırışıklık oluşan bölgeler için
kullanımı uygundur.
KARAKAFESOTU MERHEMİ -I-
MALZEME:
100 ml karakafesotu (Symphytum officinale) tıbbi yağı
30 gr rendelenmiş kakao (Theobroma cacao) yağı
1 çay kaşığı kafur (Cinnamomum camphora) uçucu yağı
1 çay kaşığı sarı kantaron (Hypericum perforatum) yağı
1 kapsül vitamin E
HAZIRLAMA:
Kakao yağı eritilir. Kakao yağı, karakafesotu yağına eklenerek hızlıca
karıştırılır. İkisinin ısısının aynı olması gerektiğini unutmayalım. (Tıbbi
yağları hazırlama bölümünde anlattığımız karakaesotu yağını
kullanabilirsiniz.)
Kantaron yağı eklenir ve karıştırmaya devam edilir. E vitamini kapsülü
eklenir. Soğumaya başlarken kafur uçucu yağı eklenir.
KULLANIM ŞEKLİ:
Kırık olan bölgeye sürülerek merhem tatbik edilir. Hücre yenileyici
'allontoin' maddesi içeriği ile cilt için en önemli bitkilerden biridir. Özellikle
hasar görmüş ciltler için kullanılır. Kırılan kemiklerin kaynatılması, tenisçi
dirseği, romatoid artrit, burkulmalar, vajinal kuruluk, deri ülseri, böcek
ısırıkları, egzama, kas yırtığı ve ezilmesi için bu merhemi kullanabilirsiniz.
KARAKAFESOTU MERHEMİ -II-
MALZEME:
1 yemek kaşığı balmumu
1 yemek kaşığı lanolin
1 yemek kaşığı kakao (Theobroma cacao) yağı
1,5 yemek kaşığı tıbbi nergis (Calendula officinalis) çiçeği yağı
1 yemek kaşığı bitkisel gliserin
¼ yemek kaşığı boraks
1 yemek kaşığı karakafesotu (Symphytum officinale) tentürü
6 damla turunç (Citrus aurantium) kabuğu uçucu yağı
HAZIRLAMA:
Balmumu eritilir. Lanolin ve kakao yağı birlikte başka bir kapta eritilir ve
eritilen balmumuna hızlıca karıştırılarak katılır. Tıbbi nergis ve gliserin
(merhem ve krem yapımında anlattığımız şekilde) aynı ısıya getirilip,
önceden eritilen sıvağ (balmumu, lanolin, kakao yağı) maddelerinin içine
yavaş yavaş dökerek karıştırılır. Karakafesotu tentürü ısıtılır ve boraks
tentürde çözündürülür. Yukarıdaki karışıma yavaş yavaş karıştırılarak
eklenir. Soğumaya kadar karıştırmaya devam edilir ve soğuma aşamasında
turunç uçucu yağı damlatılır.
Krem kabına boşaltılır.
KULLANIM ŞEKLİ:
Hücre yenileyici allontoin maddesi içeriği ile cilt için en önemli
bitkilerden biridir. Özellikle hasar görmüş ciltler için kullanılır. Kırılan
kemiklerin kaynatılması, tenisçi dirseği, romotoid artrit, burkulmalar,
vajinal kuruluk, deri ülseri, böcek ısırıkları, egzama, kas yırtığı ve ezilmesi
için bu merhemi kullanabilirsiniz.
UYARILAR:
Karakafesotu üst tabakada hızlı bir iyileşme sağladığı için derin yaralarda
kullanılmamalıdır.
SOĞUK YARALAR İÇİN SARI KANTARON MERHEMİ
MALZEME:
25 ml zeytinyağı
60 ml kakao (Theobroma cacao) yağı
25 damla sarı kantaron (Hypericum perforatum) tentürü
25 damla oğulotu (Melissa officinalis) tentürü
10 damla lavanta (Lavandula angustifolia) uçucu yağı
HAZIRLAMA:
Kakao yağı benmari usulü eritilir. Aynı ısıdaki zeytinyağına katılarak
karıştırmaya devam edilir. Aynı ısıdaki kantaron ve oğulotu tentürü eklenir.
Soğuma esnasında lavanta uçucu yağı eklenir.
KULLANIM ŞEKLİ:
Sinir zedelenmeleri, yaralar, egzama ve burkulmalar için kullanılır. Yara
olan bölgeye sürülerek tatbik edilir. Yaraların kısa sürede iyileşmesine
yardımcı olur.
GÜL KREMİ
MALZEME:
10 gr balmumu
¼ bardak gülsuyu (koyu renkli cam şişede)
0,5 ml Isparta gül (Rosa damascena) uçucu yağı
1 çay kaşığı bitkisel gliserin
¾ bardak badem (Amygdalus communis) yağı
1 tatlı kaşığı karite yağı
HAZIRLAMA:
Balmumu benmari usulü eritilir. Eritilen balmumuna badem yağı ve karite
yağı (benmari usulü eritilmiş) eklenir ve karıştırmaya devam edilir. Gülsuyu
ve gliserin blendırda iyice karıştırılır. Yukarıdaki karışımla aynı ısıya
getirilip karışıma eklenir. Soğuma aşamasında gül uçucu yağı da eklenerek
karıştırmaya devam edilir. Kaba aktarılıp donması beklenir.
Kapağı kapatılır ve serin bir yerde saklanır.
KULLANIM ŞEKLİ:
Gül kokulu özel bir gül kremidir. Kuru ciltlerde iyi bir nemlendiricidir.
Cilt besleyici ve antiseptik özelliği vardır.
AYNISEFA (TIBBI NERGİS) MERHEMİ -I-
MALZEME:
50 ml mayıs (Matricaria recutita) papatyası ve tıbbi nergis (Calendula
officinalis) infüzyonu
25 ml Aloe vera jeli
½ tatlı kaşığı bitkisel gliserin
10 gr balmumu
20 gr kakao (Theobroma cacao) yağı
25 ml tıbbi nergis (Calendula officinalis) yağı
25 ml tıbbi papatya (Matricaria recutita) tıbbi yağı
2 ml vitamin E
10 damla lavanta (Lavandula angustifolia) uçucu yağı
HAZIRLAMA:
Balmumu ve kakao yağı aynı kapta benmari usulü eritilir.
Tıbbi nergis ve tıbbi papatya yağları eklenerek karıştırmaya devam edilir.
Aloe vera jeli eklenir ve karıştırmaya devam edilir.
Gliserin ve e vitamini eklenip karıştırma devam edilir.
Su banyosundan (ocaktan) alınır ve soğumaya başlarken lavanta uçucu
yağı damlatılarak işlem tamamlanmış olur.
En sonunda steril edilen merhem kabına aktarılır.
KULLANIM ŞEKLİ:
Güneş yanıklarında, zor iyileşen yaralarda, egzamada, sedefte,
hemoroitte, sıyrıklarda ve uçukların giderilmesinde kullanılır. Bu tür
durumlarda dışarıdan sürülmek suretiyle kullanılır. İçeriğindeki vitamin E,
bitkisel gliserin ve Aloe vera jeli sayesinde nemlendirici ve besleyici
özelliği de bulunur.
AYNISEFA (TIBBI NERGİS) MERHEMİ-II-
MALZEME:
5 gr tıbbi nergis (Calendula officinalis) çiçeği
20 gr lanolin
10 gr balmumu
6 damla lavanta (Lavandula angustifolia) uçucu yağı
70 ml zeytinyağı
HAZIRLAMA:
Tıbbi nergis (aynısefa) petalleri[15] zeytinyağında, 90 santigrat derecede 2
saat ısıtılıp süzülür petaller ayrılır. (Daha önceden hazırladığınız tıbbi nergis
yağını da kullanabilirsiniz. O halde 70 gr tıbbi nergis (aynısefa) yağı
olacaktır. 5 gr çiçek çıkarılmış olur.
Süzülen yağa sırasıyla lanolin ve balmumu ilave edilip karıştırılarak
ısıtmaya devam edilir.
Isıtıcı kapatılır, krem sıcaklığı 50 santigrat dereceye gelene kadar
karıştırma işlemine devam edilir. Soğumaya başlarken lavanta yağı eklenir.
Krem kabına aktarılarak ağzı açık olarak dolapta donmaya bırakılır.
KULLANIM ŞEKLİ:
Güneş yanıklarında, zor iyileşen yaralarda, egzamada, sedefte,
hemoroitte, sıyrıklarda ve uçukların giderilmesinde kullanılır. Bu tür
durumlarda dışarıdan sürülmek suretiyle kullanılır.
SOĞUK ALGINLIĞI MERHEMİ
MALZEME:
2 ml nane (Mentha piperita) uçucu yağı
2 ml okaliptüs (Eucalyptus globulus) uçucu yağı
2 ml adaçayı (Salvia triloba) uçucu yağı
50 gr karite yağı
HAZIRLAMA:
Karite yağı benmari usulü eritilir. Sırasıyla yağlar ilave edilip iyice
karıştırılır. Donmaya bırakılır.
Donduktan sonra merheminiz hazırdır.
KULLANIM ŞEKLİ:
Göğüs bölgesine ve sırta, akşamları yatmadan önce masaj şeklinde
uygulanır.
BEBEKLER İÇİN GAZ GİDERİCİ MERHEM
MALZEME:
1 çorba kaşığı kuru, toz edilmiş mercanköşk (Orginanum majorona)
1 çorba kaşığı etanol
1 çorba kaşığı karite yağı
HAZIRLAMA:
Kurutulmuş ve iyice toz edilmiş 1 çay kaşığı mercanköşk 1 çay kaşığı
etanol ile ıslatılarak, ağzı kapalı bir kap içinde 3 saat bekletilir.
Sonra 1 çay kaşığı taze, karite yağı ilâvesiyle su banyosunda 10 dakika
ısıtılır ve bir tülbentten süzülür. Küçük geniş ağızlı bir cam şişeye veya
minik bir kavanoza konularak, soğuyup donması beklenir.
KULLANIM ŞEKLİ:
Bebeğin karın bölgesine masaj yapılır.
YARAOTU MERHEMİ
"Yaraotu bulunan evin cerraha ve hekime ihtiyacı olmaz."
Fransız Atasözü
Öncelikle yaraotu hakkında kısaca bilgi verelim. Halk arasında erikotu,
adi erikotu olarak da bilinir. Lamiaceae (ballıbabagiller) ailesinden, 10-20
cm boylanabilen çok yıllık otsu bir bitkidir. Dünyada 9, ülkemizde 3 türü
bulunmaktadır. Saç dökülmelerini önleyici etkileri sebebiyle saç
preparatlarının terkibine girmektedir. Yara iyileştirici olarak
kullanılmaktadır. İç ve dış yaralarda çay veya tıbbi yağı ve merhemi
kullanılır. Antiviral, antibakteriyel özellikleri yapılan klinik çalışmalarla
onaylanmıştır. Bağışıklık sistemi kuvvetlendirici olarak da kullanımı
ispatlanmıştır. Avrupa'da selfheal (kendi kendine iyileştiren) adıyla bilinir.
İstanbul'da da açık arazilerde görülebiliyor. Zeytinburnu Tıbbi Bitkiler
Bahçesi ve Antalya Tıbbi Bitkiler Bahçesi'nde özel olarak yetiştiriliyor.
MALZEME:
30 gr kuru toz ufalanmış yaraotu başakları (Prunella vulgaris)
250 ml organik sızma zeytinyağı
8 çorba kaşığı rendelenmiş balmumu
4 damla lavanta (Lavandula angustifolia) uçucu yağı
1 kapsül e vitamini
HAZIRLAMA:
Benmari usulü yaraotu tıbbi yağı hazırlanır. Bunun için 250 gr yağın içine
ufalanmış başaklar katılır. 2-3 saat su banyosunda bekletilir. Balmumu ayrı
bir kapta eritilir. Eritilen balmumuna yavaş yavaş yaraotu yağı ilave
edilerek hızlıca saat yönünde karıştırmaya devam edilir. Soğumaya yakın e
vitamini kapsülü ve lavanta uçucu yağı katılarak merhem kıvamını alıncaya
kadar karıştırmaya devam edilir. Merhem kabına doldurulur.
KULLANIM ŞEKLİ:
Her türlü yara için kullanılabilir.
ATKESTANESİ KREMİ
Beyaz ve kırmızı renkli çiçekleriyle park ve bahçelerimizi süsler. Boyu 25
m kadar uzayabilir. Anavatanı Hindistan'dır. Ülkemizde süs bitkisi olarak
yetiştirilir. Kolay adapte olabildiği için birçok bölgede yetiştiği görülür.
Çiçek tomurcukları, tohumları, ince dal kabukları ve yaprakları kullanılır.
Ana etken maddesi 'aescin'dir. Damar daraltıcı, kılcal damar çatlamasını
önleyici, kırışıklık giderici özelliği sebebiyle birçok kozmetik ürününde
kullanılır. Tedavide kan dindirici, romatizmal ağrıları giderici, ödem
çözücü, iltihap dağıtıcı, hemoroit memelerini küçültücü olarak da kullanılır.
Burada atkestanesinin cilt bakımında kullanılmak üzere kreminin nasıl
yapılacağını anlatacağız. Hazırlayacağınız bu kremi, cilt üzerindeki
genişlemiş gözeneklerin kapatılması; göz çevresi kırışıklıkları; kırmızı
kılcal damarların yok edilmesi; varis ve hemoroitlerin iyileştirilmesi için
kullanabilirsiniz. Öncelikle krem yapımında kullanacağımız atkestanesi
kısımlarını toplamamız gerekiyor. Her dönemde atkestanesinin kullanılacak
bir kısmından faydalanabiliriz. Çiçek dönemi değilse yapraklarını ve
tomurcuklarını; çiçek açma döneminde çiçeklerini; tohum bağlama
döneminde de tohumlarını toplayabiliriz. Tomurcukları toplarken elleri
yapış yapış yaptığından bir eldivenle toplamakta fayda var. Tohumlarını
Ağustos aylarında toplamanızı tavsiye ederim. Bu dönemde toplanan
tohumların kıyılması daha kolay oluyor.
Gövdesine zarar verdiğinden gövde kabuğu almamamız gerekiyor.
(Mecbur kalmadıkça özellikle büyükşehirlerimizde, şehir içindeki park ve
bahçelere dikilen, yoğun egzoz dumanına maruz kalan yerlerdeki
ağaçlardan atkestanesinin bu kısımlarını toplamayın.)
MALZEME:
15 gr balmumu (kıvam verici)
80 ml atkestanesi (Aesculus hippocastanum) yağı
5 ml atkestanesi tentürü
5 damla kafur (Cinnamomum capmhora) uçucu yağı
5 damla biberiye (Rosmarinus officinalis) uçucu yağı
5 damla lavanta (Lavandula angustifolia) uçucu yağı
5 damla nane (Mentha piperita) uçucu yağı
0,5 mg vitamin E
Önce kullanacağımız maddeleri hazırlayalım. Bu maddeler elimizde
mevcutsa doğrudan kremin yapımına başlayabiliriz.
Krem yapımına başlamadan önce (önceden) hazırlanacak
malzemeler:
Atkestanesi tentürü
6-8 adet tomurcukları (dal uçlarındaki kahverengi parlak kısımlardır.)
100 ml distile su
50 ml (% 65'lik) etanol
Tomurcuklar distile suyun içinde kısık ateşte 20 dakika kaynatılır.
Soğuması beklenir. Soğuduktan sonra steril edilmiş bir şişeye doldurulur.
Üzerine 50 ml etanol eklenir. 3 hafta karanlık bir yerde bekletilip süzülür.
Süre içinde çalkalama ihmal edilmemeli. Kabuk, yaprak ve tohumları
kullanarak da tentür hazırlayabilirsiniz. 1:5 oranında (bir kısım bitki, 5
kısım çözücü) hazırlamanız gerektiğini hatırlatalım. Bu hazırlanan formülü
etanolsüz olarak hazırladığımızda bacak ağrıları ve ayak ödemleri için
atkestanesi losyonu olarak da kullanabiliriz. 3 hafta beklemeden,
soğuduktan sonra süzüp fısfıslı bir şişeye koyup serin bir yerde
saklayabilirsiniz. Ödem oluşan ayaklarınıza ve bacak ağrılarınız için bu
losyonu dışarıdan uygulayabilirsiniz.
Atkestanesi yağı
100 gr atkestanesi tohumu
1.000 ml organik sızma zeytinyağı
Tohumlar kabuklarından çıkarılıp rendelenir. 100 gr tartılıp cam kavanoza
doldurulur. Üzerine 1.000 ml zeytinyağı ilave edilir. 3 hafta güneşte
bekletilir. (Günde birkaç defa çalkalamayı unutmayalım.) Süre sonunda
süzülüp amber renkli şişelerde serin bir yerde saklanır.
HAZIRLAMA:
Balmumu eritilir. Atkestanesi yağı ilave edilip metal olmayan bir kaşıkla
iyice karıştırılır. Lavanta yağı damlatılıp tekrar (iyice) karıştırılır. Vitamin E
kapsülü kırılıp karışıma katılır ve yine (iyice) karıştırılır. Soğumaya
başladığı sırada atkestanesi tentürü ilave edilip hepsi birlikte (iyice)
karıştırılır. Krem kaplarına dökülüp ağzı açık bir şekilde buzdolabına
konulup donması beklenir. Donduktan sonra merheminiz hazırdır.
Balmumu kıvam verici, besleyici; uçucu yağlar kokulandırıcı ve iyileşme
sürecini hızlandırıcı; vitamin E kremin raf ömrünü uzatıcı olarak kullanılır.
KULLANIM ŞEKLİ:
Kremi ihtiyaç duyulan bölgeye günde 3 defa dairesel hareketlerle
yedirerek kullanabiliriz.
Şu rahatsızlıklar için kullanılır:
• Varis ve hemoroitte
• Kas kramplarında
• Ayak ve bacak yorgunluğunda, ayaklarda oluşan ödemlerde
• Eklem romatizmasında
• Kuru ciltlerin nemlendirilmesinde
Atkestanesinin çamaşır temizliğinde kullanımı
İçinden bulunan saponinlerden dolayı köpürme ve temizleme özelliğine
sahiptir. Temizlik maddesi olarak kullanmak için de şu şekilde
kullanabiliriz:
6 lt distile su
20 adet atkestanesi tohumu
Distile su içine rendelenmiş atkestaneleri ve bir miktar arpa katılır ve
sonra soğuk suya konulup köpürmesi beklenir. Sütbeyaz hale geldiğinde
iyice karıştırılıp süzülür. Yün çarşaflarınızı bu su ile yıkadığınızda hem
lekeler çıkacak hem de yumuşatıcıya gerek kalmadan yumuşacık olduğunu
göreceksiniz. Beyazlarda da iyi sonuç verir.
Dördüncü Bölüm:
Anadolu Halk
İlaçları Derlemesi
Ülkemiz, bitki türü zenginliği açısından oldukça cömert bir floraya sahip.
Yaklaşık 3.000 kadar kadar bitki, yeryüzünde sadece ülkemizde yetişiyor.
Birçok bitkinin de gen merkezi konumundayız. Bitkilerimizin bu kadar
çeşitli olması, bitki bilgeliğinin de çeşitli olmasına olanak sağlamış. Aynı
bitki farklı yörelerde farklı şekillerde kullanılıyor. Bitkilerle ilgili bilgelik
daha çok yerel kaynaklardan derleniyor. Kentlerde, kent yaşamının tabii
sonucu olarak; bitkilerle hemhal olunamadığından, bilgeliği de olmuyor.
Bitkilerden faydalanma konusunda sahip olduğumuz ve sözlü aktarıma
dayalı binlerce yıllık bilgi birikimimiz de sanayileşme, köyden kente göç ve
popüler kültürün baskısı gibi sebeplerle kaybolmaya yüz tutuyor. Buralarda
yetişen yeni nesil, eskilerin bildiklerini kullanmaması / unutması gibi
sebeplerle bitkilerle ilgili fikir sahibi olamıyor; bitkilere ilgisiz kalıyor.
Bitkilerin yerel bilgilerini derleyen bilim dalına 'etnobotanik' deniyor.
Etnobotanik, bitkiler ve insan arasındaki kültürel unsurları inceliyor. Son
yıllarda etnobotanik konusunda ülkemizde umut verici çalışmalar yapılıyor.
Artık birçok yüksek lisans öğrencisi, konu olarak Anadolu'nun bir
köyündeki, kasabasındaki, ilçesindeki veya bölgesindeki bitkilerin yöre
insanları tarafından nasıl kullanıldığını seçiyor.
Tedavide kullanılan birçok ilacın gelişimi de bu yerel bilgilerden yola
çıkılarak hazırlanıyor. Gelişmiş ülkeler, az gelişmiş ülkelerdeki yerel
kullanım mirasını derleyerek yeni ilaç geliştirme araştırmalarında
kullanıyor; ilaç geliştiriyor. 1985'te yapılan çalışmalar sonucunda 3.500
yeni etken madde arasından 2.618'inin bitkisel kökenli olduğu rapor
edilmiştir.
Bu bölümde ülkemizin farklı coğrafyalarında yaptığımız derleme
çalışmasını paylaşacağız. Yaptığımız çalışmalarda bu bilgilerin kayıt altına
alınmasının ne derece önemli olduğunu bir kez daha gördük. Bazı bitkilerin
kullanım bilgisinin Kars'tan, Çanakkale'ye birebir aynı olduğunu;
sonrasında Merkezefendi Geleneksel Tıp Derneği tarafından yayınlanan
'Osmanlı' devri tıp kitaplarında da bugünkü yerel kullanımla birebir
örtüştüğünü tespit ettik.
Yerel bilgilerin gittiğimiz yerlerde, köyde belirli ve yaşlı kişilerce
bilindiğini; diğerlerinin de öğrenmek için bir çaba sarf etmediğini
gözlemledik. Genelde "kocakarı ilacı" olarak tanımlanan bilgilerin neden
sadece kadınlara atfedildiğinin sebebini; çalışmalarımız sırasında bilgi
derlediklerimizin genelde kadınlardan oluştuğunu fark ettiğimizde anladık.
Anladık ki şifayı dağıtma geleneği yüzyıllardır hiç değişmemiş, hep en
bilge ve en yaşlı kadınlar tarafından uygulana gelmiş. Burada bu bilgileri
paylaşarak, yerel kaynaklardan edindiğimiz bilgilerin kayıt altına alınmasını
amaçlıyoruz. Siz okurlarımızın da kendi yörelerinizdeki bu tip bilgilere
sahip çıkmasını diliyoruz...
Birkaç çalışmadan edindiğimiz tecrübelerle kayıt yaparken eğer kendi
köyünüz, yöreniz değilse, şu önerilerimizi dikkate almanızı tavsiye ederiz:
• Önce köy kahvesinden işe başlayın. Köyün muhtarı, imamı ve köyün
öğretmeninden de yardım isteyin.
• Sizi tanımadıkları için önce güvensiz davranacaklardır. Amacınızı
samimi bir sohbetle açıklamalı ve tepeden bakmadan yaklaşımla ikna
etmelisiniz. Samimiyetinize güvendiklerinde Anadolu misafirperverliğinin
en güzel örneğini sergilerler. Ellerinden gelen her türlü yardımı karşılık
beklemeden yaparlar.
• Bitki bilgisini sorarken önemli olan bizim bildiklerimiz değil, onların
bildikleri. Bilgiç bir edayla sohbeti yönlendirmeyin. Sadece gerekli
durumlarda bildiklerini hatırlamalarına yardımcı olun. Örneğin "Şu an için
bir şey kullanmıyoruz dediklerinde"; "Eskiden büyükleriniz başı ağrıdığında
ne kullanırdı; hayvanlarınız hastalandığında ne yapardınız?" gibi sorular
sorun. Verecekleri yanıtlarda cümleleri bölmeyin, tam olarak cümle
bittikten sonra diğer soruya geçin. Hem konu dağılıyor hem de kaynak kişi
aktaracağı bilgiyi unutabiliyor.
• Bilgilerin mutlaka kaynağını sorun. TV, gazete vb. yayınlardan
duydukları bilgiler sizin için önemli olmadığını unutmayın. İstatistik tutmak
istiyorsanız bu tür bilgileri de elbette kaydedebilirsiniz. Anne, dede,
şuradaki şu kişi veya çok eskiden beri böyle kullanılıyor gibi cevapları
önemseyin. Mümkünse bunları netleştirmeye çalışın.
• Bilgileri kaydedeceğiniz bir kayıt cihazınız (cep telefonunuzu
kullanabilirsiniz) ve bir defteriniz olsun. Kaynak kişinin adı, yaşı, mesleği,
tahsili gibi bilgileri ve bitkiyle ilgili verdiği bilgileri kaydedin. Uzun süreli
bir çalışma yapacaksanız gün sonunda bilgisayarınız varsa bilgisayarınıza
yoksa başka bir deftere kaydederek temize çekin.
• Bilgisini aldığınız bitkiyi, bitkinin yetişme alanını da kapsayacak şekilde
birkaç açıdan fotoğraflayın. Kaynak kişiyi de mümkünse bitkiyi anlatırken
fotoğraflayın.
• Sadece insan sağlığında kullanımı ile sınırlı kalmayın. Hayvan
sağılığında, güzellik, gıda vb. amaçlarla kullanılan bitkilerin bilgilerini de
kaydedin.
• Etnobotanik araştırmalar da daha kapsamlı kayıtlar olmalı. Böyle bir
araştırma farklı disiplinlerin bir araya gelmesiyle oluşturulabilir.
• Bitkinin gözlemlediğiniz özelliklerini de kaydedin. Çiçek açmış, sarı
renkli, 20 cm boyda, kazık köklü vb. özelliklerini yazın. Bir de mutlaka
kaydedilen bölgenin yöresel adını yazmayı ihmal etmeyin. Varsa GPS gibi
bir aletle koordinatı da yazabilirsiniz.
• Eğer kaydettiğiniz bilgileri yayınlarsanız yayınladığınız birkaç örneği de
kaynak kişilere teşekkür yazısı ile gönderin.
Şu formdaki sorular işinize yarayacaktır:
Etnobotanik Bilgi Kayıt Formu
İl / İlçe / Köy (nahiyesi varsa belirtilmeli)
Bilgi alınan kişinin
Adı Soyadı / Mesleği / Tahsili / Yaşı / Cinsiyeti / Telefonu / Adresi
Bitkinin
Latince adı / Türkçe adı / Yöredeki adı
Bölgede bulunduğu yer (bölgenin yöresel adı da dâhil)
Alınma tarihi (alındığı tarihteki fenolojik gözlem, 'çiçekli, çiçeksiz,
yapraklı, yapraksız vb.')
Yörede kullanım amacı ve şekli, yerel pazarlardaki bilgiler de satış
miktarları ve fiyatları birlikte belirtilmeli (Bitkinin kullanılan kısmı, gıda
veya ilaç yapımında nasıl kullanıldığı, ne zaman, nasıl toplandığı ve nasıl
kurutulup saklandığına dair bilgilerle, boya bitkisi, lif bitkisi, süs eşyası vb
harici durumlar da belirtilmeli)
Bitkinin bölgede bulunma miktarı (tehlike kategorisi -acil, hemen önlem
alınmalı vb.-, ticari olarak kullanılabilecek miktar)
Bölgede üretiminin yapılıp yapılmadığı (doğal ortam dışında tarımsal
üretimi var mı?)
Alınan bilginin kaynağı (anne-baba, adres gösterme, el verme vb.)
Derleyenin
Adı Soyadı / Mesleği / Tahsili / Yaşı / Cinsiyeti / Telefonu / Adresi
→ Gelibolu ve Çevresindeki Köylerden Derlenen Halk İlaçları
Ecz. Kübra Üzel ve Mimar Mihrimah Üzel Hanımefendilerin desteği ve
eşliğinde, 2008 nisan ayında bir hafta süren çalışmamızda, Gelibolu ve
çevresindeki 10 köy[16], 6 bitki toplama alanı[17], 2 yerel pazar[18] ve 1
müze[19] tarandı. GPS cihazıyla bitki toplanan yerlerin koordinatları
kaydedildi.
Köy çalışmalarına kahvehanelerden başladık, sonrasında görüştüğümüz
kişilerin yönlendirmelerine göre hareket ettik. Bitkilerin yerel kullanım
bilgileri derlenirken, Füsun Ertuğ tarafından hazırlanan çerçeve sorulardan
faydalandığımız gibi, o sırada gelişen soru ve yöntemleri de kullandık.[20]
Bilgileri, not defteri, ses kayıt cihazı ve video kamera kullanılarak
kaydettik. 12'si köylerden, 5'i yerel pazarlardan olmak üzere 17 kişiyle
görüştük.
Bu bölgede kaydedilen yerel halk ilaçları:
Ahlat (Pyrus elaeagnifolia)
Yerel kullanımı: Yaprakları ve meyveleri ezilerek böcek ve yılan
sokmalarında kullanılır. Meyveleri tuz ve suyla küplerde 1-2 ay bekletilerek
şeker hastalığında kullanılır.
Banotu (Hyoscyamus niger )
Yerel ismi: Bambulotu
Yerel kullanımı: Taze yaprakları ekşi hamurla birlikte bezin arasına
yayılır, baş ağrısında başa sarılır. Tohumları meşe korunda yakılıp kül edilir,
sıcak su dolu bir kaba atılır, başa havlu örtülür, buharı solumak suretiyle diş
kurtları düşürülür[21]; bu yöntem diş ağrısında da uygulanır.
Bayırturpu (Armoracia rusticana)
Yerel ismi: Düdükotu[22]
Yerel kullanımı: Yaprakları ezilerek saçkıran hastalığında saç çıkartıcı
olarak kullanılır. Kökleri doğranır, çamsakızı ve zeytinyağıyla kavrulur,
süzülüp dondurulur, yara ve yanıklarda kullanılır.
Beşparmakotu (Potentilla reptans )
Yerel ismi: Karaot
Yerel kullanımı: Çiçek açtıktan sonra yaprakları toplanır, akciğer hastalığı
olan keçinin kulağına bağlanır. Yaprakları sütü bozulan keçinin memelerine
sürülür.
Gelincik (Papaver sp.)
Yerel ismi: Lale
Yerel kullanımı: Çiçek açmadan önce toplanan dip yaprakları haşlanıp
kavrularak yemeği yapılır.
Isırgan (Urtica sp.)
Yerel ismi: Kupriva[23]
Yerel kullanımı: Yaprakları haşlanıp yumurtayla kavrularak yemeği
yapılır. Yaprakları saplarıyla toplanıp kurutulur, yüksek tansiyon ve şeker
hastalığında kaynatılıp içilir. Yapraklarının kaynatılmasıyla elde edilen su
bitkilerdeki haşerata karşı kullanılır.
İstanbul kekiği (Origanum vulgare subsp. hirtum)
Yerel ismi: Güveyotu[24]
Yerel kullanımı: Çiçekli topraküstü kısmı çay olarak içilir. Topraküstü
kısmı ufalanıp kurutulacak domateslerin üzerine serpilir. Topraküstü kısmı
kaynatılır, incirler bu suya batırıldıktan sonra kurutulur. Yaprakları diş
ağrısında çiğnenir.
Meşe (Quercus sp.)
Yerel kullanımı: Odunu kor haline getirilir, külü bir çukura dökülür,
üzerine sirke konur, çıbanları yoketmek için eller bu külde bekletilir.
Şebboy (Cheiranthus cheiri )
Yerel ismi: Sarı menekşe
Yerel kullanımı: Taze yaprakları dövülerek ekzemada kullanılır.
Süs bitkisi olarak yetiştirilir.
Şeftali (Prunus persica)
Yerel kullanımı:Yapraklarının dövülmesiyle elde edilen su yara iyileştirici
olarak kullanılır.
→ Tacir Köyünde Kaydedilen Halk İlaçları
Tacir köyünde yaşayan Akif Tekin'in rehberliğinde yürütülen bir çalışma
idi. Akif Bey, uzun zamandır rüyalarında bitkileri gördüğünü ve gördüğü
bitkilerin peşi sıra gidip bulduğunu ve bahçesine getirip yetiştirdiğini
söyleyerek bizi köyüne davet etti. Biz hem kendisiyle tanıştık hem de bu
tarih kokan köyün bitki bilgisini kaydettik.
Tacir köyü, Bursa'ya 102 km, İznik'e 15 km mesafededir. Rakımı 370
m'dir. 600 yıllık geçmişi olduğu tahmin edilmektedir. Köylülerin ticaretteki
maharetinden dolayı bu ismi almıştır.
Bu bölgede kaydedilen yerel halk ilaçları:
Acı hodan (Trachystemon orientalis)
Yerel ismi: Kaldırak
Yerel kullanımı:Yaprakları haşlanıp yumurtayla kavrularak yemeği
yapılır.
Bohçaotu (Helleborus orientalis)
Yerel ismi: Dişkıran[25]
Yerel kullanımı: Kökleri kurutulur, akciğer rahatsızlığı dolayısıyla
müzmin öksürüğü olan hayvanların kulak memesi delinip küçük bir kök
parçası takılır, 1-1.5 saat sonra çıkartılır, bir süre sonra iltihap toplanması
nedeniyle kulakta şişme olur ve hastalık iyileşir.[26]
Kökleri havanda dövülüp toz haline getirilir, kibrit çöpünün ucu kadar bir
miktar iltihabi hastalığı olan hayvanlara ekmek veya tuzla yedirilir,
geçmezse bir hafta sonra tekrar edilir.
Böğürtlen (Rubus sanctus)
Yerel kullanımı: Köklerinin kaynatılmasıyla elde edilen su idrar yolu ve
prostat sancılarında içilir.
Ceviz (Juglans regia)
Yerel kullanımı: Yaprakları güneşten korunmak için şapka altına konur.
Güneş yanığında, yapraklarından hazırlanan yatağa bir saat süreyle yatılır.
Cüce mürver (Sambucus ebulus)
Yerel ismi: Şahmelik
Yerel kullanımı: Çiçekli topraküstü kısmının kaynatılmasıyla elde edilen
su romatizmalı bölgeye sürülür.
Katran ardıcı (Juniperus oxycedrus)
Yerel ismi: Adıç
Yerel kullanımı: Gövdesinden elde edilen katran, kanlı idrarda aç karnına
bir çay kaşığı içilir.
Katran arpa unuyla karıştırılıp hap haline getirilerek öksürükte aç karnına
yutulur. Meyveleri kaynatılıp öksürükte günde bir bardak içilir.
Kuşburnu (Rosa canina)
Yerel kullanımı: Meyveleri kaynatılarak çay olarak içilir.
Sarı kantaron (Hypericum perforatum)
Yerel kullanımı: Çiçekli topraküstü kısmından hazırlanan çay mide
rahatsızlıklarında kullanılır.
Su nanesi (Mentha aquatica)
Yerel ismi: Eşek nanesi
Yerel kullanımı: Topraküstü kısmı ufalanıp kurutularak incirlerin üzerine
serpilir.
Üvez (Sorbus domestica)
Yerel kullanımı: Meyveleri ishalde yenir.
→ Ödemiş ve Bozdağ Çevresinde Kaydedilen Halk İlaçları
Aktar Mustafa Demir ve Ertuğrul Tel rehberliğinde yaptığımız bir
çalışmaydı.
İzmir, Manisa ve Aydın illeri boyunca uzanan Bozdağlar'ın en yüksek
noktası 2.157 m yüksekliğindeki Bozdağ zirvesidir. Bu sebeple ilk kar
buraya düşer ve yaz başına kadar kalır. Bozdağ Kış Sporları Merkezi'nin
kurulmasıyla bölge kış turizmi açısından önem kazanmıştır. Yürüyüş ve
tırmanış parkurlarıyla da doğaseverlerin ilgisini çekmektedir. Bozdağlar'ın
diğer önemli özelliği, centiyane (Gentiana lutea) bitkisinin ülkemizdeki
sınırlı doğal yaşam alanlarından biri olmasıdır.
Sarı centiyane bitkisini doğal ortamında gözlemek ve Zeytinburnu Tıbbi
Bitkiler Bahçesi'nde yetiştirmek için numune almak üzere eylül 2008'de
Bozdağlar'a yaptığımız flora gezisinde, bitkinin Yılanlı köyü yakınlarındaki
Yılanlı yaylasında bulunduğunu, yörede 'zambak' ismiyle tanındığını, bol
bulunduğu alana 'zambaklık' dendiğini tespit ettik. 1.800 rakımlı Yılanlı
yaylasına tırmandık. Yaylaya 100 m mesafede, 'sığır argacı[27]' sarı
centiyane populasyonuyla karşılaştık. İhracat amacıyla yapılan 'vahşi
toplama' yüzünden sınırlı sayıda sarı centiyane kaldığına üzülerek şahit
olduk. Bitkinin kültüre alınmasına yönelik bir proje başlatılması hem yok
olmasını önleyecek hem de yöre halkına yeni bir geçim kaynağı
doğuracaktır.
Ödemiş merkezde ve gezi güzergâhındaki köylerde[28] kaydettiğimiz
halk ilaçları:
Civanperçemi (Achillea sp.)
Yerel ismi: Ayvadana
Yerel kullanımı: Çiçekli topraküstü yakılır, dumanı ağızdan teneffüs
edilerek diş kurtları düşürülür. Çiçekli topraküstü kısmından sigara yapılır.
Sarımsak (Allium sativum)
Yerel kullanımı: 250 gr sarımsak soyulur, buharda bekletilir, iyice
yumuşayınca ezilip zeytinyağıyla karıştırılır, temiz bir tülbente yayılır, bel
fıtığından muzdarip hastanın beline sarımsağın yakıcı etkisini önlemek için
bir kat naylon sarıldıktan sonra tatbik edilir ve 1 hafta bekletilir.
Yılanyastığı (Arum maculatum)
Yerel ismi: Yılanbıçağı
Yerel kullanımı: İyice olgunlaşan meyveleri toplanır, ekzema, basur ve
kaşıntıda 1 hafta boyunca her gün 20-25 tane yutulur.
Sarı centiyane (Gentiana lutea)
Yerel ismi: Zambak, sivrikök, centiyane
Yerel kullanımı: Hazımsızlık, gastrit, öksürük ve kansızlıkta; yarım nohut
tanesi büyüklüğünde kök yutulur veya kökü toz haline getirilip balla
karıştırılır; sabah-akşam 1 çorba kaşığı yenir ya da iki parça kök yarım
bardak soğuk suda 3-4 saat bekletilip içilir.
Banotu (Hyoscyamus niger)
Yerel ismi: Gözotu
Yerel kullanımı: Su dolu bir tepsinin ortasına metal kap yerleştirilir, içine
meşe koru doldurulur, korun üzerine bir tutam banotu tohumu serpilir,
gözler dumana 1-2 dakika temas ettirilerek göz kurtları düşürülür.[29]
Sarı kantaron (Hypericum perforatum)
Yerel ismi: Sarıot, kantaron
Yerel kullanımı: Saplı çiçekleri kavanoza konur, üzerine zeytinyağı ilave
edilir, 3 gün güneşte, 1 sene karanlıkta ve kullanmadan önce 3 gün güneşte
bekletilir, elde edilen kırmızı renkli kantaron yağından[30] vücut içindeki ve
dışındaki yaralarda sabahları aç karna 1 çorba kaşığı içilir, iyileşme
belirtileri görülene kadar devam edilir. Kurutulmuş incirin üzerine 2 damla
kantaron yağı damlatılır, bağırsak tembelliğinde yemeklerden önce 3 tane
yenir.
Karabaşotu (Lavandula stoechas)
Yerel ismi: Karabaş, börtlek
Yerel kullanımı: Çiçeklerinden hazırlanan soğuk çay kolesterol, tansiyon
ve göğüs ağrısında içilir.
Anason (Pimpinella anisum)
Yerel kullanımı: Öğüre gelmeyen[31] büyükbaş hayvanların yemine 5 gün
boyunca her gün 1 avuç anason tohumu karıştırılarak çoğalmaları sağlanır.
Küçükbaş hayvanlarda doz daha düşük tutulur.
Dövülmüşavratotu (Tamus communis)
Yerel ismi: Adamotu
Yerel kullanımı: Kökü ekzema, basur ve romatizmada fasulye tanesi
büyüklüğünde yutulur.
Hayıt (Vitex agnus-castus)
Yerel ismi: Ayıt
Yerel kullanımı: Yaprakları olgunlaşmamış üzümle (koruk) birlikte
dövülür, tülbente yayılır, ateşli hastalıklarda soğuk olarak sırta sarılır,
iyileşme belirtileri görüldüğünde çıkarılır. Yaprakları ebegümeci
yapraklarıyla birlikte lapa haline getirilir, mide ağrılarında ağrı olan bölgeye
tatbik edilir.
→ Boğatepe Köyünden Derlenen Halk İlaçları
Bu çalışmada derlenen bilgiler, Boğatepe[32] köyünden İlhan Koçulu ve
Kurbat Olt rehberliğinde derlenmiştir. Boğatepe köyünde "Bitkilerle Yaşam
ve Sürdürülebilirlik" projesi yürütülüyor. Bu çerçevede köy kadınları tıbbi
bitkileri topluyor, kurdukları kurutma atölyesinde kurutup pazarlıyor. Biz de
köye çeşitli aralıklarla gidip ilkokulda köy kadınlarına bitkilerle ilgili
bildiklerimizi anlattığımız eğitim çalışması düzenledik.
Bu bölgeden derlediğimiz halk ilaçları:
Marsuvan otu (Tanacetum balsamita)
Yerel adı: Kılıç otu
Yerel kullanımı: Ayağında yara olan hayvanların ayaklarına, bitkinin
yapraklarının koyun kuyruk yağıyla dövülerek elde edilmiş lapası sürülür.
Yaranın durumuna göre bu işlem birkaç kez tekrar edilir. İyileşme
görüldüğünde uygulamaya son verilir.
Aslankuyruğu (Leonurus cardiaca)
Yerel adı: Gezel
Yerel kullanımı: Boya bitkisi olarak, yeşil, kırmızı ve siyah renk elde
edilmesinde kullanılmıştır.
Karahindiba (Taraxacum officinale)
Yerel adı: Zezeze
Yerel kullanımı: Çiçek sapları çocuklar tarafından 'düdük' olarak
kullanılmaktadır.
Geniş yapraklı sinirliot (Plantago major)
Yerel adı: Bağa yaprağı
Yerel kullanımı: İltihaplı yaralarda iltihap kurutucu; çıbanlarda çıbanı
olgunlaştırıcı olarak kullanılır. Yaprakları dövülerek yaraların ve çıbanların
üzerine sarılır. Cerahat toplanana kadar bekletildikten sonra, sargı kaldırılır.
Yaprakları solunum yolları rahatsızlıklarında demlenerek içilir.
Kuşburnu (Rosa canina)
Yerel adı: Şilan
Yerel kullanımı: Kuşburnu kökü parçalanır, kökten 2-3 parça alınıp, 1 lt
suda, 1 saat süreyle kaynatılır. Romatizma tedavisinde bu hazırlanan
hülasadan içilir.
Civanperçemi (Achillea sp.)
Yerel adı: Yara otu
Yerel kullanımı: Hayvanların ayak yaralarına karşı yaprakları ayaklara
sarılarak kullanılır.
Banotu (Hyoscyamus niger)
Yerel adı: Deli batbat, batbatotu
Yerel kullanımı: Kurumuş tohumları kor ateş üzerine konulur, dumanı
teneffüs edilerek, kurtların düşmesi sağlanır.
Nar (Punica granatum)
Yerel kullanımı: Sobanın üzerinde kabuklar siyahlaşıncaya kadar
bekletilir. Siyahlaşan kabuklar toz edilerek, yara üzerine sarılıp, yara
iyileştirici olarak kullanılır.
Soğan (Allium cepa)
Yerel kullanım: Soğanlar doğranıp, dilimler sobanın üzerinde kızarıncaya
kadar bekletilir. Açık yaralara sarılır.
Isırgan (Urtica dioica)
Yerel kullanımı: Toz haline getirilir. Kanama olan bölgeye tatbik edilerek,
kanama durdurucu olarak kullanılır.
Çobançantası (Capsella bursa pastoris)
Yerel adı: Acıgıcı
Yerel kullanımı: Kabızlık için topraküstü kısmından birkaç dal yenilir.
Kolesterol düşürmek için yerel bir formül
Labada tohumu + ısırgan yaprağı + sinirliot yaprağı + kekik
Eşit oranda karıştırılır, karışıma 1 lt su ilave edilir. Bir saat süreyle
kaynatılır. Elde edilen hülasa buzdolabında bekletilerek, bir hafta boyunca
her sabah aç karnına bir kahvaltı bardağı alınır.
Kolon kanseri olanlar ve çocuğu olmayanlar için yerel bir formül
Bezir yağı + kara sakız + koyun kuyruğu + civanperçemi yaprağı
Kolon kanseri için: Eşit oranda karıştırılır, dövülür; top top yapılır.
Makata yumurta büyüklüğünde konulur. Bir haftada üç kez uygulanır.
Çocuğu olmayanlar için: Formüldeki maddeler işit oranda karıştırılır;
dövülerek top haline getirilir. Rahime yerleştirilir, 3 kez uygulanır. Bezir
yağı ile kirli koyun yünü yağlanıp, top haline getirilir. 3 gün rahimde
bekletilir.
Kırıklar için yerel bir tampon formülü
Yumurta akı, rendelenmiş sabun ve buğday unu karıştırılır, bir beze
yayılır. Kırık olan bölgeye sarılır, en az üç gün bekletilir.
Kene düşürücü yerel bir formül
Vücuda yapışan keneyi koparmak için, kenenin yapıştığı bölgeye 2-3
damla limon damlatılır.
→ Doğal Boyama
Ülkemizde 'kök boya' olarak anılan bitkisel boyar maddeler halıcılık
sektöründe uzun yıllardır yün iplerin boyanmasında kullanılıyor. Kendi
memleketim olan Balıkesir Sındırgı ilçesinin ünlü 'yağcıbedir' halılarının
uzun yıllar rengini korumasında bitkisel boyalar önemli bir yer tutar.
Ülkemizde, boya bitkileri sadece halı iplerinin boyanmasında kullanılıyor.
Ancak bu şekilde kullanım da, sentetik halıcılıkla rekabet gücü
azaldığından giderek azalıyor. Son yıllarda boya bitkileri üzerine hazırlanan
çeşitli projeler ülkemizde destekleniyor. Hem bir kültür ve hem de
ekonomik değer arz eden bu konu oldukça önemlidir. Avrupa ülkelerinde
boya bitkilerinden pigmentler elde edilmekte ve yüksek rakamlarla
pazarlanmaktadır. Umarız ülkemizde de bu değerlerimize sahip çıkılır.
Doğal boyalar sağlığa zararlı olmaması ve daha uzun süre kalıcı olması
sebebiyle sentetik boyalara göre tercih edilir.
Bitkilerdeki boyar maddeleri açığa çıkaran, renkleri sabitleyen, bağlayan
ve renk seçenekleri sunan maddelere 'mordan' adı verilir. Mordanları
kullanmazsak renkler sabitlenmez, bazı bitkilerde renler ortaya çıkmaz. Bu
sebeple mordanları kullanmamız daha faydalıdır. Mordan olarak doğal
mordanlar ve kimyasal mordanlar kullanabiliriz.
Bitkilerden mordanlı veya mordansız boya elde edilir.
Boya yapımında kullanılan malzemeler:
• Doğal mordanlar: Sirke, koruksuyu, pelit, yosun, kil, kül.
• Kimyasal mordanlar: Bakır sülfat (göztaşı), saçı kıbrıs, şap, demirşapı,
kurşun asetat, krem tartar en çok kullanılan kimyasal mordanlardır.
• Termometre
• Boyama kazanı
• Boya bitkileri
• Terazi
Doğal boyamada rengin haslığına şunlar etki eder:
• Mordanlama yöntemi, suyun sertliği
• Mordan ve bitkinin miktarı
• Mordalamadan sonra bekleme süresi
• Oranlar
• Boyama süresi ve ısısı
• İpliğin cinsi
Boyama işlemi
Mordanlı boyama, mordansız boyama, direkt boyama ve küp boyama
şeklinde boyama yöntemleri vardır.
Biz burada kullandığımız bir yöntemi anlatacağız. Bu konuda daha
ayrıntılı bilgi almak için Kültür Bakanlığı'nca yayınlanan, Recep Karadağ'ın
Doğal Boyamacılık kitabından faydalanabilirsiniz.
Kullanılacak yünün mordanlanması
Boyanacak yün miktarının yüzde 20'si kadar şap (1 kg yün, 200 gr şap),
hazırlanan mordan banyosuna (1 kg yün için 25 kg su) ilave edilir. Şap
çözündükten sonra yün konulur. 100 santigrat derecede 60 dakika kaynatılır.
Yünler çıkarılıp üç dört gün açık havada bekletilir.
Yün iplerimizi mordanladık. Şimdi de mordanlanmış iplerimizi bitkilerle
boyayalım. Örneğin kökboya (Rubia tinctorium) ile yün ipimizin rengini
kırmızı yapalım. (Bu bitki ile elde edilen kırmızının dünyada 'Türk
kırmızısı' olarak ünlenmiş olduğunu da belirtelim.) Bunun için;1 kg
mordanlamış yün ip ve toz edilmiş kökboya kökleri gerekiyor.
Yün ipimizin yüzde 80'i olan 800 gr kökboya tozu, 30 litre su dolu kazana
aktarılır. Kökboya çözünüp suyun rengi kırmızı olduktan sonra
mordanlanmış yün ipimiz ilave edilir. 85 santigrat derecede 30 dakika
boyunca bekletilerek boyama tamamlanmış olur. Boyanan yün ipleri su
banyosundan çıkarılır, durulanır ve gölgede çamaşır iplerine asılarak
kuruması beklenir.
Bu yöntemle kendi kullandığınız pamuklu, yünlü, ipekli vb kumaşlarınızı
kolaylıkla boyayabilirsiniz.
Hangi bitkiden hangi renklerin elde edilebileceğini şu tablodan (Tablo-8)
bakabilirsiniz.
→ Hangi Bitkiden Hangi Renk Elde Edilir?
Tablo-8
Türkçe Adı Kullanılan Renk Kullanılan Mordan
Kısım Malzeme
Latince Adı
Adi ardıç Meyveleri Kahve Yün Şap
Juniperus
communis
Akhuş Yaşlı Yeşil Yün Şap
yaprakları
Betula alba
Anduzotu Kökleri Mavi Yün Şap
Inula helenium
Aslankuyruğu Topraküstü Yeşil Yün Şap
kısımları
Leonurus cardiaca
Aspir Çiçekleri Sarı Yün Şap
Carthamus
tinctorius
At kuyruğu Saplı üst kısım Gri, yeşil Yün Şap, demir
sülfat
Equisetum
arvense
Ayıüzümü Tüm aksamı Sarı, yeşil gri, yeşil mavi Yün Şap, demir
sülfat,
Arctostaphyllos
uva-ursi
Badem Yaprakları Yeşil Yün Şap
Prunus
amygdalus
Boyacı Çiçekleri Sarı, yeşil Yün, keten Şap, krom
katırtıranğı
Genista tinctoria
Boyacı papatyası Çiçekleri Sarı, altın, haki Yün Şap, krom
Anthemis tinctoria
Böğürtlen Kabukları Parlak gri Yün Şap
Rubus sp.
Büyük ısırgan Topraküstü Yeşil, sarımsı Yün Şap
kısımları
Urtica dioica
Cehri Bir yaşında Bronz, kahverengi Yün Şap
bitkiden elde
edilen
kabukları
Rhamnus
Ceviz frangula Yaprak, meyve Kahve tonları Yün Krom, demir
kabuğu sülfat
Juglans regia
Ceviz Yaprak, gövde, Koyu kahve Yün Şap
meyve kabuğu
Juglans regia
Çakal eriği Kabukları Siyah, kahve Yün Şap
Prunus spinosa
Dişbudak Kabuk ve odun Yeşil ve kahve Yün Şap
Fraxinus excelsior
Elma Gövde kabuğu Yeşil tonları Yün Şap
Prunus malus
Erik Kabukları Siyah Yün Demir sülfat
Prunus domestica
Gülhatmi Çiçekleri Mavi Yün Şap
Althaea rosea
Gümüşdüğme Yaprakları Yeşil, sarı Yün Şap
Tanacetum
parthenium
Güveyotu Topraküstü Kırmızımsı Yün Şap
kısmı
Origanum vulgare
Havaciva

Kırmızı, mor, menengiç


Kökleri ile haki yeşil, göztaşı ile Yün Şap, göztaşı
açık kahve; sarı
Huş ağacı Kökleri Kırmızı, kahve Yün Şap
Alkanna tinctoria
Betula lenta
Kara kavak Yaprakları Sarı, kahve Yün Şap, krom
Populus nigra
Kadife çiçeği Çiçekleri Sarı Yün Şap
Tagetes patula
Kadıntuzluğu Yaprak, kök Siyah, yeşil, yeşil- Yün Demir sülfat
kırmızı
Berberis vulgaris (karaboya)
Kara mürver Meyve, yaprak Menekşe, lila, limon sarı Yün Şap
Sambucus nigra
Karahindiba Tüm kısımları Morumsu Yün Şap
Taraxacum
officinale
Kırmızı meyveli Yapraklı sap Yeşil, kırmızı Yün Şap
ayıüzümü
Vaccinum vitis-
idea
Kızılağaç Kabuk ve Gri, kahve, siyah, Yün Şap, demir
yaprak kahvemsi sülfat
Alnus glutinosa
Kökboya Kökleri Kırmızı Yün Şap
Rubia tinctorium
Kurtbağrı Meyveleri Sarı, mavi Yün Şap, krom
Ligustrum vulgare
Labada Kökleri Siyah Yün Şap
Rumex crispus
Mabet ağacı Kabukları Beyazımsı, kahverengi Kumaş Potasyum
karbonat
Ginkgo biloba
Mazı Yaprakları Sarı Yün Şap
Thuja orientalis
Meşe Kabukları, Sarı, altın, zeytin yeşili, Yün Şap, krom,
mazısı turuncu kalay
Quercus robur
Nar Meyve Sarı, kahverengi Yün Şap
kabukları
Punica granatum
Öksürükotu Topraküstü Sarı, yeşil Yün Şap, demir
kısmı sülfat
Tussilago farfara
Peygamberçiçeği Çiçekleri Mavi Yün Şap
Centaurea cyanus
Safran Stigmaları Sarı Yün Şap
Crocus sativus
Sarı kantaron Topraküstü Sarı Yün Şap
kısmı
Hypericum
perforatum
Sarı muhabbet Topraküstü Sarı tonları Yün Şap, krom
çiçeği kısmı
Reseda lutea
Şahtere Topraküstü Sarı, yeşil Yün Şap
kısımları
Fumaria officinalis
Şekerciboyası Meyveleri Kırmızı Yün Şap
Phytolacca
americana
Yer fesleğeni Topraküstü Sarı mavi, yeşilimsi Yün Şap
kısmı
Mercurialis annua
Zerdeçal Rizomları Sarı, kahve Yün Potasyum
karbonat, sitrik
asit, kalsiyum
hidroksit
Curcuma longa
Beşinci Bölüm:
Rehber
→ Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı'na Bağlı Tıbbi Bitkilerle
İlgili Birimler
ATATÜRK BAHÇE KÜLTÜRLERİ ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ
PK: 15 77102 Yalova Tel: 0 226 814 25 20-0 226 814 10 05
http://www.arastirma-yalova.gov.tr
Tıbbi ve Aromatik Bitkiler biriminde kültür denemeleri yapılıyor.Tıbbi
bitki fideleri üretiliyor.
BATI AKDENİZ TARIMSAL ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ (BATEM)
Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü
Paşa Kavakları Caddesi Demircikara Mahallesi No: 25 PK:35 Antalya
Tel: 0242 321 67 97 www.batem.gov.tr
Türkiye Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Araştırma Merkezi ve Koleksiyon
Bahçesi'ni bünyesinde barındırıyor.
GÜNEYDOĞU ANADOLU TARIMSAL ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ
Silvan yolu 9. Km PK: 72 2110 Diyarbakır Tel: 0412 326 13 23-0412 326
13 40
www.gatae.gov.tr
Tıbbi ve Aromatik Bitkiler biriminde kültür denemeleri yapılıyor
MENEMEN TARIMSAL ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ
Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü 35661 Menemen / İzmir
Tel: 0232 846 13 31 www.etae.gov.tr
Tıbbi ve Aromatik Bitkiler biriminde kültür denemeleri yapılıyor. Bazı
tıbbi bitkilerin tohumları tedarik edilebiliyor.
TARLA BİTKİLERİ MERKEZ ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ
Şehit Cem Ersever Caddesi No: 9-11 Yenimahalle / Ankara
Tel: 0312 343 10 50 www.tarlabitkileri.gov.tr
Tıbbi ve Aromatik Bitkiler biriminde kültür denemeleri yapılıyor.
KORUMA VE KONROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
Akay caddesi No:3 Bakanlıklar / Ankara
Tel: 0312 417 41 76 www.kkgm.gov.tr
Pozitif ve negatif bitkiler olarak isimlendirilen listeyi hazırlıyor. İlgili
listeye kurum web adresinden ulaşılabiliyor.
→ Sağlık Bakanlığı'na Bağlı Tıbbi Bitkilerle İlgili Birimler
İLAÇ ECZACILIK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
http://www.iegm.gov.tr
Geleneksel Bitkisel Tıbbi Ürünler Yönetmeliği'ne buradan ulaşılabiliyor.
→ Çevre ve Orman Bakanlığı'na Bağlı Tıbbi Bitkilerle İlgili Birimler
Tıbbi ve aromatik bitkiler, Çevre ve Orman Bakanlığı'nda odun dışı
orman ürünleri olarak geçiyor.
DOĞU AKDENİZ ORMAN ARAŞTIRMA MÜDÜRLÜĞÜ
Tel: 0 324 648 74 53 www.doa.gov.tr
→ Üniversiteler
TIBBİ VE AROMATİK BİTKİLER BÖLÜMÜ
Ülkemizde şu yüksekokulların bünyesinde eğitime devam ediyor:
• Celal Bayar Üniversitesi, Alaşehir MeslekYüksekokulu
• Selçuk Üniversitesi, Çumra Meslek Yüksekokulu
• Kocaeli Üniversitesi, İhsaniye Meslek Yüksekokulu
• Süleyman Demirel Üniversitesi, Atabey Meslek Yüksekokulu
• Dumlupınar Üniversitesi, Gediz MeslekYüksekokulu
• Bilecik Üniversitesi, Pazaryeri MeslekYüksekokulu
• Afyon Kocatepe Üniversitesi, Sultandağı MeslekYüksekokulu
• Balıkesir Üniversitesi, Altınoluk MeslekYüksekokulu
• Adıyaman Üniversitesi, Kahta Meslek Yüksekokulu
• Anadolu Üniversitesi, Açıköğretim Fakültesi, Uzaktan Öğretim Önlisans
Programı
• Rize Üniversitesi, Pazar Meslek Yüksekokulu
• Gaziantep Üniversitesi, Nurdağı Meslek Yüksekokulu
• Çukurova Üniversitesi, Karaisalı Meslek Yüksekokulu
• Mustafa Kemal Üniversitesi, Altınözü Meslek Yüksekokulu
• Mustafa Kemal Üniversitesi, Kırıkhan Meslek Yüksekokulu
• Ahi Evran Üniversitesi, Ahi Evran Meslekyüksekokulu
• Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Bafra Meslek Yüksekokulu
ECZACILIK FAKÜLTELERİ
Şu fakültelerin Farmakognozi ve Farmasötik Botanik Anabilim Dalı
bölümlerinde konuyla ilgili eğitim veriliyor:
• Anadolu Üniversitesi Eczacılık Fakültesi
• Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi
• Atatürk Üniversitesi Eczacılık Fakültesi
• Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi
• Erciyes Üniversitesi Eczacılık Fakültesi
• Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi
• Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi
• İnönü Üniversitesi Eczacılık Fakültesi
• İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi
• Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi
• Mersin Üniversitesi Eczacılık Fakültesi
• Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi
ZİRAAT FAKÜLTELERİ
Şu fakültelerin Tarla Bitkileri bölümünde eğitim verilmekte, çeşitli
araştırma ve uygulama çalışmaları yapılmaktadır:
• Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi
• Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi
• Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi
• Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi
• Gaziosmanpaşa Üniversitesi Ziraat Fakültesi
• Mustafa Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi
• Ondokuz Mayıs Üniversitesi Ziraat Fakültesi
• Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi
• Süleyman Demirel Üniversitesi Ziraat Fakültesi
• Trakya Üniversitesi Tekirdağ Ziraat Fakültesi
• Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi
→ Üniversitelere Bağlı Araştırma ve Uygulama Merkezleri
ANADOLU ÜNİVERSİTESİ BİTKİ, İLAÇ VE BİLİMSEL
ARAŞTIRMALAR MERKEZİ (AÜBİBAM)
Anadolu Üniversitesi Yunusemre Kampusü
Bitki İlaç ve Bilimsel Araştırmalar Merkezi 26470 Eskişehir
Tel: 0222 335 29 52 (Dâhili:3681) www.aubibam.anadolu.edu.tr
ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ TIBBİ VE AROMATİK BİTKİLER
ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ
Atatürk Ünivertsitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Biyoloji Bölümü
Tel: 0442 231 40 15 http://194.27.49.224/tibbi_aromatik/index.htm
EGE ÜNİVERSİTESİ İLAÇ GELİŞTİRME & FARMAKOKİNETİK
ARAŞTIRMA-UYGULAMA MERKEZİ (ARGEFAR)
Tıp Fakültesi Dekanlığı Arkası 35100 Bornova / İzmir
Tel: 0 232 339 27 54-0 232 339 67 69-0 232 390 42 20
http://argefar.ege.edu.tr/argesite//Home/Hakkimizda/tabid/1193/Default.as
px
→ Tıbbi Bitkiler Bahçeleri
ZEYTİNBURNU TIBBİ BİTKİLER BAHÇESİ (ZTBB)
Merkezefendi Mahallesi Yeniçiftlik yolu Zeytinburnu / İstanbul
Tel: 0212 664 41 55 www.ztbb.org
Türkiye'nin ilk tıbbi bitkiler bahçesi. Bahçe'de, bir araştırma merkezi,
kütüphane, eğitim salonu, herbaryum, kurutma odası, üretim ve gösteri
serası ve fidanlık bulunuyor. Sağlık Çevre Kültürü adlı süreli dergi
yayınlıyor.
NEZAHAT GÖKYİĞİT BOTANİK BAHÇESİ (NGBB)
Ataşehir Atatürk Mahallesi, Fatih Sultan Mehmet Caddesi, TEM Otoyolu
Anadolu Otoyol Kavşağı PK: 81120 İstanbul
Tel: 0 216 456 44 37 www.ngbb.gen.tr
Botanik Bahçesi bünyesinde, Tıbbi Bitkiler Koleksiyon Bahçesi olarak
özel bir bölüm olarak bulunuyor.
İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ BOTANİK BAHÇESİ
İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Süleymaniye - Fatih / İstanbul
Tel: 0212 455 57 00 http://www.istanbul.edu.tr/fen/botanik-bahcesi.php
Bahçe'de, tıbbi bitkiler için özel bir alan ayrılmamış. Fakat önemli tıbbi
bitkiler diğer bitkilerle beraber sergileniyor.
ANTALYA ECZACI ODASI TIBBİ BİTKİLER BAHÇESİ
Yavuz Özcan Parkı-Antalya
07 Temmuz 2010 tarihinde resmi açılışı yapıldı. 115 çeşit tıbbi bitki
yetiştiriliyor.
HEKİM SİNAN TIBBİ BİTKİLER BAHÇESİ
Kütahya Belediyesi tarafından Hekim Sinan Türbesi yakınında kurulacak
bahçede, araştırma merkezi, koleksiyon bahçesi, üretim alanları, üretim ve
gösteri serası, kütüphane, sergi ve satış yeri yer alacak. 2011 yılında
açılması planlanıyor.
→ Herbaryumlar
Bitkilerin teşhisinin yapıldığı birimlerdir. Tıbbi bitkileri toplamadan önce,
doğru tür konusunda herbaryumlara danışabilirsiniz. Herbaryumlarda
bitkinin tanımlanabilmesi için bitkinin bütün kısımlarının olması gerekir.
Bazı herbaryumlardan online olarak faydalanılabiliyor. (Özellikle çiçekli
dönemde toplananlar daha kolay tanımlanabilir.)
ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ HERBARYUMU
Abant İzzet Baysal üniversitesi Fen Fakültesi Bolu
http://turkherb.ibu.edu.tr/herbaryum/index.php
ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ
HERBARYUMU
Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik Botanik Anabilim
Dalı
http://fbotanik.pharmacy.ankara.edu.tr/herbaryum.htm
EGE ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ HERBARYUMU
Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik Botanik Anabilim Dalı
35100 Bornova / İzmir
Tel: 0232 388 40 00 (Dâhili: 3962)
http://izef.ege.edu.tr/genel/tarihce.aspx
GAZİ ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ HERBARYUMU
İnönü Üniversitesi Herbaryumu-İnönü Üniversitesi Merkez Kampüsü
Malatya
http://iys.inonu.edu.tr/?web=biyoloji&mw=606
HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ HERBARYUMU
Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Botanik Anabilim
Dalı
06800 Beytepe-Ankara
http://huherb.com
İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ FEN FAKÜLTESİ HERBARYUMU
İstanbul Üniversitesi Botanik Anabilim Dalı 34134 Süleymaniye /
İstanbul
http://www.istanbul.edu.tr/ISTF/index.php
İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ
HERBARYUMU
İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmasötik Botanik Ananilim
Dalı
İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ ORMAN FAKÜLTESİ HERBARYUMU
İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Bahçeköy / İstanbul
http://www.orman.istanbul.edu.tr/node/102
KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ
ORMAN FAKÜLTESİ HERBARYUMU
Karadeniz Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi
http://www.ktu.edu.tr/fakulte/omf/om/abd/botanik/herbaryum/index.htm
YÜZÜNCÜ YIL ÜNİVERSİTESİ FEN FAKÜLTESİ SANAL
HERBARYUMU
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Van
http://www.vanherbaryum.yyu.edu.tr
Bu herbaryumlarım dışında Selçuk, Fırat, Anadolu, Atatürk ve Kırıkkale
Üniversiteleri ile Zeytinburnu Tıbbi Bitkiler Bahçesi, Nezahat Gökyiğit
Botanik Bahçesi, Ormancılık Araştırma Enstitüsü, Şeker Enstitüsü
bünyelerinde herbaryum bulunmaktadır.
→ Sivil Toplum Kuruluşları
AROMATERAPİ DERNEĞİ (AROMADER)
Alemdar Mahallesi Ticarethane Sokak Ticarethane çıkmazı No: 23
Sultanahmet / İstanbul Tel: 0 212 513 72 15-16 www.aromader.org.tr
BOĞATEPE KÖYÜ ÇEVRE VE YAŞAM DERNEĞİ (ÇEVDER)
Boğatepe Köyü Merkez Kars
Kars'a bağlı merkez köy olan Boğatepe'de Bitkilerle Yaşam ve
Sürdürülebilirlik Projesi kapsamında köyün kadınlarına yönelik tıbbi
bitkiler projesi hayata geçirildi. Proje sayesinde köyde tıbbi bitkileri
kurutma atölyesi kuruldu. Köyün kadınları topladığı bitkileri burada
kurutup pazarlıyor.
İlhan Koçulu / Tel: 0532 501 62 13
FİTOTERAPİ VE FARMAKOGNOZİ DERNEĞİ (FFD)
Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakognozi Anabilim Dalı
Sıhhiye / Ankara Tel: 0312 305 10 89 http://www.ffd.org.tr
FLORA ARAŞTIRMALARI DERNEĞİ
Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi TEM ve Anadolu Otoyolları Kavşağı
Ataşehir 81120 İstanbul Tel: 0216 456 44 37 www.flora.org.tr
MASAJ VE DOĞAL TERAPİLER DERNEĞİ
Arapsuyu Mahallesi 7. cadde 643 sokak Gülbitti apartmanı No: 2
Konyalatı / Antalya Tel: 0532 507 30 09 www.madoted.org
MERKEZEFENDİ GELENEKSEL TIP DERNEĞİ
Zeytinburnu Tıbbi Bitkiler Bahçesi Merkezefendi Mahallesi Yeni Çiftlik
yolu No: 1 Zeytinburnu / İstanbul Tel: 0212 664 41 55 www.ztbb.org
→ Tıbbi Bitkilerin Kurutulmuş Örneklerine
Bakabileceğiniz Web Siteleri
Şu sitelerde Latince adlarından arama yaparak bitkilerin canlı ve kurumuş
hallerini görebilirsiniz. Böylelikle yetiştireceğiniz / alacağınız bitkinin son
halinin nasıl olması gerektiğini öğrenebilirsiniz:
• http://www.pharmawiki.ch/wiki/index.php?wiki=PharmaWiki
• http://www.pharm.u-szeged.hu/phcog/intoto2felev.htm
• http://www.faf.cuni.cz/apps/daidalea/DrugListGallery.asp
• (Bu web sitesinde sol taraftaki başlıklar bitkilerin kullanılan kısımlarıdır.
Çiçeği, yaprağı vb. Aradığınız bitkinin, hangi organının kullanıldığını
bilmek burada işimizi kolaylaştırır.)
• http://farmakognozja.farmacja.pl/baz_suro/baza.php?klasa=flos&id=23
• http://de.academic.ru/dic.nsf/dewiki/354072
• http://www.creapharma.ch/pl-plantes.htm
• http://laternamagika.rajce.idnes.cz/farmakognozie
• http://www.mountainroseherbs.com/bulkherb/b.html
→ Sterilizasyon Kuruluşları
GAMMA-PAK
Organize Sanayi Bölgesi Gazi Osman Paşa Mahallesi Sabancı Caddesi
No: 6
59500 Çerkezköy / Tekirdağ Tel: 0282 726 57 90
www.gammapak.com
Işın sterilizasyonu yapıyor.
STEAM LAB
Ege Serbest Bölgesi, Akçay caddesi 144/1 Ayhan Sokak, No:19 35410
Gaziemir / İzmir Tel: 0 232 252 34 52 www.steamlab.com.tr
Buhar sterilizasyonu yapıyor.
SANİTA
Kemalpaşa Yolu Kızılüzüm Mevkii 35170 Kemalpaşa / İzmir
Tel: 0232 877 03 30-31 www.sanitafood.com
Buhar sterilizasyonu yapıyor.
→ Doğal Ürün Tedarik Edilebilecek Yerler
ZEYTİNBURNU TIBBİ BİTKİLER BAHÇESİ
Merkezefendi Mahallesi Yeniçiftlik yolu No: 1 Zeytinburnu / İstanbul
Tel: 0212 664 41 55 www.ztbb.org
AYASOFYA ECZANESİ
Alemdar Mahallesi Ticarethane Sokak Ticarethane çıkmazı No: 23
Sultanahmet / İstanbul Tel: 0 212 513 72 15-16
AMBAR
İstiklal Caddesi Kallavi Sokak No: 6 Beyoğlu / İstanbul
Tel: 0212 292 92 72 www.nuhunanbari.com
DOĞANIN BAHÇESİ
Yavuztürk Mahallesi Karadeniz Caddesi Gündem Sokak No: 49 / A
Üsküdar / İstanbul Tel: 0212 329 96 91 www.doganinbahcesi.com
DUHAN AKTAR
Güneşli Sokak 39-A Cihangir (Cihangir Parkı karşısı) Beyoğlu / İstanbul
Tel: 0212 293 88 59 www.duhan-aktar.com
KIRKAMBAR
Köyiçi Caddesi Kazan Sokak Gürün Pasajı No: 9 Beşiktaş / İstanbul
Tel: 0212 258 85 48 www.kirkambar.com.tr
LOKMANZADE
Tembel Hacı Mehmet Mahallesi Büyük Hamam Sokak 19/4
Üsküdar / İstanbul Tel: 0216 334 98 66
NATUREY
www.naturey.com
NATURİST
Dere boyu caddesi No: 125 / A Ortaköy Beşiktaş / İstanbul Tel: 0533 477
94 20
SADE PAZAR
Balipaşa Caddesi No: 17 Fatih / İstanbul
Tel: 0212 533 28 58 www.sadepazar.com
SAFRAN
Valikonağı Caddesi 60/A Nişantaşı / İstanbul Tel: 0212 231 53 29
TİRYAKİ ORGANİK
Acarlar Mahallesi. 3. Cadde 12. sokak. Nazar 1 Pasajı Beykoz / İstanbul
Tel: 0216 485 29 62
YEŞİLAMBAR
Fatih caddesi Fevzi Çakmak Mahallesi No: 8 Yenibosna-Bahçelievler /
İstanbul
Tel: 0212 551 32 30
ORGANİK PAZARLAR
Buğday Derneği ve Ekolojik Üreticiler Derneği organizasyonunda açılan
organik ürünlerin satıldığı pazarlardan da ürün tedarik edilebilir.
Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği: www.bugday.org
Ekolojik Üreticiler Derneği: www.ekolojikureticiler.org
→ Üreticiler
OTACI
Keresteciler Sitesi Kasım Sokağı 63 34010 Merter / İstanbul
Tel: 0212 504 55 55-0212 507 04 00 www.otaci.com.tr
Bandırma'daki fabrikalarında, pastil, şampuan ve sabun üretiyor.
RAREBLOSSOM ORGANİK KOZMETİK
Karayolları Mah. 650 Sok. No:12 34250 Küçükköy-Gaziosmanpaşa /
İstanbul
Tel: 0212 535 77 69-0212 535 77 76 www.rareblossom.com
Türkiye'de üretilen ilk ve tek sertifikalı organik kozmetik ürünleri
üreticisi.
NATURİN
342 Sokak No: 6 K: 1 Aker Plaza 9 Eylül Mahallesi Gaziemir / İzmir
Tel: 0 232 252 57 74 www.naturin.com
Ege Üniversitesi ARGEFAR ile beraber çalışıyorlar. Tablet ve karışım çay
ve tekli ambalajlı bitki üretiyor.
YEŞİL DEVA
2. Anafartalar Mahallesi 1508 Sokak No:36/A Manisa
Tel: 0236 231 21 21 www.yesildeva.com
Manisa'da Kurulu fabrika, bitki ekstreleri; tabletleri; şurupları ve
kozmetik ürünleri üretiyor.
DOĞA BİTKİSEL ÜRÜNLER
Kimya Sanayicileri Organize Sanayi Bölgesi 4. Cadde B25 Tuzla /
İstanbul
Tel: 0216 593 15 06 (5 hat) www.doga.com
Glutensiz ürünler, poşetli tıbbi çaylar ve doğal reçeller üretiyor.
RASAYANA
Bahçelievler Mahallesi Pamir Caddesi 54/1 Antalya
Tel: 0242 247 25 27 www.rasayana.com.tr
Antalya'da kurulu çiftliklerinde tıbbi bitki yetiştiriyor, organik kozmetik
üretiyor, organik sertifikalı gıdalar üretiyor.
NU-KA (DEFNE ESSENCIA)
Şeker Mahallesi Hacet Caddesi Huzur Apartmanı A/4 07400 Alanya /
Antalya Tel: 0242 513 86 84 www.nuka.com.tr
Isparta'da gülyağı üretiyor. Almanya'dan ithal ettiği % 100 saf uçucu
yağları NU-KA markasıyla pazarlıyor.
FLORAME UÇUCU YAĞLAR
www.florame.com.tr
BÜKAŞ
Sanat Caddesi 28 35090 Çamdibi / İzmir
Tel: 0232 433 64 86-0232 457 20 93-0232 449 95 98 www.bukas.com.tr
İzmir'de kurulu firma soğuk pres sabit yağ üretiyor. Organik sertifikalı
tıbbi çaylar ve gıdalar üretiyor.
KÜBRA ECZANESİ
Millet Caddesi 123 Çapa / İstanbul Tel: 0212 585 61 22
Gelibolu'daki çiftliklerinde organik sertifikalı tıbbi bitki ve organik meyve
sebze üretiyor.
KÜTAŞ
Zeytinlik Caddesi 57 Yenişehir / İzmir Tel: 0232 433 23 11
www.kutas.com.tr
İzmir'de kurulu firma baharat bitkileri üretiyor. Sözleşmeli kekik
ürettiriyor.
ARİFOĞLU BAHARAT
Firuzköy Esenyurt Yolu No:32 Avcılar / İstanbul
Tel: 0212 676 75 75-0212 593 66 66 www.arifoglu.com.tr
Sözlük
Alkaloit: Bitkilerden elde edilen, kuvvetli farmokodinamik aktivite
gösteren, içinde bir veya daha fazla azot taşıyan, bazik reaksiyonlu organik
maddelere (alkaloitler) denir.
Balık nefsi: Balinagillerden olan ve okyanuslarda yaşayan 'kaşalot'
balığından elde edilen bir madde. Kremlerde kıvam verici olarak kullanılır.
Benmari yöntemi: Isıyla direkt temas etmeden eritme, sıcak tutma
işlemidir. Temelde büyük bir tencere içine su eklenir, kaynama noktasına
getirilip altı kısılır. İçine daha küçük bir tencere konulur ve onun içine su
temas ettirmeden ısıtılacak, eritilecek, çözündürülecek malzeme / bitki
konur.
Çinko oksit: İnce bir tabaka halinde uygulandığında cildin su
kaybetmesini önler. Yazın güneş, kışın da soğuk yanıklarına karşı
koruyucudur. Bebeklerin bez bağlanan bölgelerinde çok az miktarda
kullanılarak ciltte meydana gelebilecek kızarıklıklar önlenebilir. Yaşa bağlı
göz hastalıklarının tedavisinde de kullanılır.
Drog: Genel olarak tıbbi bitkilerin ilaç olarak kullanılan ham kısımlarını
ifade eder. Bazı kaynaklar işlenmiş halini de (tentür, ekstre vb.) bitkisel
drog olarak isimlendirmektedir. Drog isimlendirmede ilk isim, elde edildiği
bitki organını; ikincisi bitkinin cins adını ifade eder. Burada Latince isim
tamlaması yapılır. Birinci ve ikinci isim büyük harfle yazılır.
Ekstre: Bitkilerin bir çözücü içinde çözündürülmesiyle elde edilen, sıvı
ve toz formları olan özüt; bitki özü.
Endemik bitki: Sadece belirli bir alanda yetişen, dünya üzerinde başka
bir yerde yetişmeyen bitki demektir. Ülkemizde yetişen 11.000 civarında
bitkinin 3.500 kadarı endemiktir. Bilim insanlarımız tarafından her geçen
gün yeni bir endemik tür keşfedilmektedir.
Etanol: Etil alkol ya da bitkisel alkol olarak da bilinir, renksiz ve yanıcı
bir kimyasal bileşiktir.
Etken madde: Bitkide bulunan temel besin maddelerinin dışındaki; daha
çok doğada yaşamlarını idame etmek istemeleri sırasında açığa çıkan ikinci
grup (sekonder) maddelerdir. Bazen tek bir madde olabildiği gibi bazen de
bitki bileşiminde bulunan diğer maddelerle beraber etkiyi güçlendirir,
dengeler, zararlı maddelerin gücünü baskılar ve diğer sistemlere zarar
vermeden tam bir iyileşme sağlayabilir. Bilim insanları tek bir madde ile
açıklama yoluna gitmişlerse de çoğu zaman işin içinden çıkamamışlardır.
Bitkideki şifa çoğu zaman maddelerin ortak etkisiyle ortaya çıkıyor. Etken
maddeler bitkilerin faklı kısımlarında birikir. Genellikle bitkinin her
kısmında aynı etken maddeler bulunmaz.
Farmakope: İlâçların üretiminde kullanılan her çeşit maddenin; fiziksel,
kimyasal, farmakolojik özelliklerinin, kalitatif ve kantitatif saflık kontrol
yöntemlerinin kayıtlı olduğu ve devletler tarafından, belli periyotlarla
çıkarılan resmî kitaplardır.
Friksiyon: Kan dolaşımını artırmak amacıyla saça veya vücudun diğer
bölümlerine uygulanan, ovma şeklindeki masaj hareketi.
Flora: Bitkilerin yaşam alanı. (Avrupa Florası, Türkiye Florası, Ege
Bölgesi Florası, İzmir Florası, Ödemiş Florası)
Kremtartar (potasyum bitartarat): Sadece üzümde bulunan tartarik
asidin tuz halindeki organik çökeltisidir. Şekerin topaklanmasını önleyip
akışkan olmasını sağlayıcı olarak şuruplarda kullanılır.
Lanolin: Koyun yününden elde edilen bir katı yağdır. Besleyici
özelliktedir.
Müsilaj: Su ile şişme özelliği gösteren karbonhidrat içeren maddelerdir.
Müsilajlar suda şişerler ve bir süre sonra peltemsi lapa haline gelirler.
Peltemsi yapısı sebebiyle tahriş olmuş veya iltihaplanmış mukozanın
üzerinde koruyucu bir tabaka oluştururlar. Örneğin, yutak ve gırtlak
iltihaplarında, ebegümeci ve hatmi çiçeği, iltihaplanmış mukozayı
korumaya alır, yatıştırıp iyileşmesine yardımcı olur. Şişme özelliği
sebebiyle müsilaj içeren keten tohumu, mekanik müshil etki gösterir. Bir
tatlı kaşığı keten tohumu geceden sabaha kadar bekletilir. Sabah bol suyla
içildiğinde, şişip bağırsak duvarlarına baskı yaparak, bağırsak kaslarının
harekete geçmesini sağlar. Böylelikle dışkılama kolaylaşır. Mürver çiçeği
(Sambuci flos), sığırkuyruğu çiçeği (Verbasci flos), ebegümeci yaprakları ve
çiçeği (Malvae folia cum flos), hatmi çiçeği (Althaeae flos), çuhaçiçeği
(Prumula flos) müsilaj içeren bitkilere örnek olarak verilebilir.
Shea butter (Karite yağı): Afrika ülkelerinde yetişen Butyrospermum
parkii bitkisinin meyvelerinin preslenmesiyle elde edilen katı yağ. Cilt
kremlerinin hazırlanmasında kullanılan belli başlı doğal sıvağlardandır.
Sinerjik etki: Bitkilerde bulunan etken maddelerin birlikteliğinden ortaya
çıkan etki.
Tanen: Bitkilerde bulunan azotsuz polifenolik yapıda olan; su, ethonol ve
asetonda eriyen; eter ve kloroformda az eriyen buruk lezzette deri ile
birleşerek onu sertleştiren maddelerdir.
Bitirirken
Bitkilerin yetiştirilmesinden, değerlendirilmesine kadar geniş yelpazeli bir
konuyu bu kitapla özetlemeye çalıştık. Tıbbi bitkileri evde değerlendirmeye
yönelik bilgileri aktarmaya gayret ettik.
Ülkemiz florasında doğal olarak yetişip gerektiği gibi
değerlendirilemeyen bitkilerin doğru kullanılmasına katkıda bulunabilmek
muradımızdı. Bu anlamda bir faydamız olabilirse ne mutlu...
Elbette eksiklerimiz olacaktır. Kitabımızla ilgili yapıcı eleştiri, görüş ve
önerilerinizi bu meyanda beklediğimi belirtmek isterim.

Saygılarımla,
Nazım Tanrıkulu
www.nazimtanrikulu.com
Kaynakça
Afife Mat. 14. Bitkisel İlaç Hammaddeleri Bildirileri Kitabı, Ed. K.H.C.
Başer ve Neşe Kırımer, Eskişehir 2002
Asuman Baytop. Bitkilerin Bilimsel Adlarındaki Niteleyiciler ve
Anlamları, İstanbul
Asuman Baytop. Farmasötik Botanik Ders Kitabı. İstanbul: İstanbul
Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, 1996
Atilla Akgül. Baharat Bilimi ve Teknolojisi. Ankara: Gıda Teknolojisi
Derneği, 1993
Ayten Altıntaş. Gül "İlaçların En Güzeli". İstanbul: Hayykitap, 2009
Bayhan Çubukçu ve ark, Fitoterapi 'Yardımcı Ders Kitabı', İstanbul
Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Yayınları, No: 79, İstanbul 2002
Benian Eser. Hikmet Saygılı. Adem Gökçel. Emre İlker. (Editörler).
Tohum Bilimi ve Teknolojisi. Cilt II. İzmir: Ege Üniversitesi Tohum
Teknolojisi Uygulama ve Araştırma Merkezi, 2005
British Herbal Pharmacopeia. British Herbal Medicine Association,
England, 1983
C. Kasım Güven. Tıbbi ve Kozmetik Formüller. Nobel Tıp Kitabevleri.
İstanbul, 1999
Caroline Green. Hastalık Tedavisinde Alternatif Çözümler. Arkadaş
Yayınları. Ankara, 2007
Deniz Gezgin. Bitki Mitosları. Sel Yayınları. İstanbul, 2007
Derviş Mehmet. Çevirenler: Nil Sarı-Ramazan Tuğ Neşati Yağı (Tıbbi
Yağlar Üzerine Bir Risale). Merkezefendi Geleneksel Tıp Derneği
Yayınları. İstanbul, 2009
Elçin Gürkan ve ark. Bitkisel Tedavi. Marmara Üniversitesi Eczacılık
Fakültesi Yayınları. İstanbul. 2007
Enver İzgü. Genel ve Endüstriyel Farmakoloji II. Ankara Üniversitesi
Eczacılık Fakültesi. Ankara, 1983
Erdem Yeşilada, Işıl Şimşek, Fulya Aytekin, Şinasi Yıldırımlı. Anadolu'da
halk arasında bitkilerin kullanılış amaçları üzerinde etnobotanik bir çalışma
14. Bitkisel İlaç Hammaddeleri Toplantısı Bildirileri. Eskişehir: Anadolu
Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, 2002
Ertan Tuzlacı. Şifa Niyetine 'Türkiye'nin Bitkisel Halk İlaçları'. Alfa
Yayıncılık, 2006
Ertan Tuzlacı. Türkiye Bitkileri Sözlüğü. İstanbul: Alfa Yayıncılık, 2006
ESCOP Monographs, The European Scientific Cooperative on
Phytotherapy, 2003
Füsun Ertuğ. Buldan (Denizli) Etnobotanik Alan Araştırması. İstanbul:
Türkiye Bilimler Akademisi Dergisi, 2 / 2004, sa. 187-218
Füsun Ertuğ. Etnobotanik fiş örneği ve çerçeve soruları. Türkiye Kültür
Envanteri Kılavuzu. İstanbul: Türkiye Bilimler Akademisi, 2003, s. 101-10.
Füsun Ertuğ. Örenlerin Bitkisi Üzerlik. İstanbul: Bilim ve Teknik Dergisi.
Türkiye Bilimsel Araştırma Kurumu (TÜBİTAK), 1999, sa. 88-90 s.374
Grete Flach. Sıhhatli Yaşamanın Genç ve Güzel Kalmanın Sırları. Kitap
Dünyası Yayınları, İstanbul, 1986
Gülihan Gülhar, Nurten Ezer. Halk arasında hemoroit tedavisinde
kullanılan bitkiler. Ankara: Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi
Dergisi, Ocak 2004 / ss. 37-55
Homeros. İlyada. Fulya Koçak. Arkadaş Yayınları. İstanbul, 2006
Hüseyin Koç. İlaç ve Baharat Bitkileri-I. Gaziosmanpaşa Üniversitesi
Ziraat Fakültesi Yayınları, Tokat, 1999
Hüseyin Polat. Sivas Ulaş'ta Halk Hekimliği. Ankara: Ürün Yayınları.
1995
İbn-i Sînâ. El-Kânûn fi't-Tıbb. Çeviren: Esin Kâhya. Ankara: Atatürk
Kültür Merkezi Başkanlığı, 2003, c. 2, s. 606.
İstanbul Üniversitesi Farmakognozi Anabilim Dalı. Turhan Baytop Anma
Kitabı. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, 2004
James Duke. Handbook of Medicinal Herbs. CRC Pres.
James Green. The Herbal Medicine-Makers Handbook (a home manuel).
U.S.A.: Crossing Press, 2000
John Lust. The Herb Book. U.S.A. : Bebetifical Boks (BLP), 2005
Josef Donner. Türkiye Bitkileri Yayılış Haritaları. Editör: Alper Hüseyin
Çolak. Ankara: Lazer Ofset, 2007
K. Hüsnü Can Başer. Kutsal Dumandan Sihirli Damlaya: Parfüm. Yapı
Kredi Yayınları: İstanbul, 2005
Oktay Mete. Kabalcı Şifalı Bitkiler Ansiklopedisi. Kabalcı Yayınevi.
İstanbul: 2009
Hazırlayan: Ali Haydar Bayat. Kemâliyye: Erken Anadolu Türkçesi İle
Yazılmış Bir Tıp Risalesi. İstanbul: Merkezefendi Geleneksel Tıp Derneği,
2007, s. 83.
Laurel Vukovic. 1001 Doğal Reçete. Kaknüs Yayınları. İstanbul, 2007
Lesley Bremnes. Şifalı Otlar Cep Ansiklopedisi. İnkılâp yayınevi.
İstanbul, 1999
Mehmed bin Ali. Terceme-i Cedîde fî'l Havâssi'l-Müfrede. Hazırlayanlar:
Bülent Özaltay, Abdullah Köşe. İstanbul: Merkezefendi Geleneksel Tıp
Derneği, 2006, s. 171.
Musa Genç. Odunsu ve Otsu Bitkiler Yetiştiriciliği. Süleyman Demirel
Üniversitesi Yayını, No. 76, s. 476, Isparta, 2007
Mustafa Kaptanbaşı. Afrodizyak Terkipler. Orkide Yayınları. İstanbul
N. Tanker-M. Koyuncu-M. Coşkun. Farmasötik Botanik. Ankara: Ankara
Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, 2004
Nazım Tanrıkulu. Ekolojik Yaşam Rehberi (1,2,3,4. sayılar) Buğday
Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği, İstanbul, 2010
Nazım Tanrıkulu. Sağlık Çevre Kültürü Dergisi (2,3,4. Sayılar).
Zeytinburnu Tıbbi Bitkiler Bahçesi, İstanbul, 2009-2010
Necmettin Zeybek ve Ulvi Zeybek. Farmasötik Botanik, Ege Üniversitesi,
Eczacılık Fakültesi Yayınları, No: 2, İzmir 1994
Neşet Arslan ve ark., Tıbbi Bitkiler İsim Kılavuzu, Ankara Üniversitesi
Ziraat Fakültesi Yayınları, No: 1530, Ankara 2002
Nimet Özata. Fitoterapi ve Aromaterapi. Doğan Kitap. İstanbul 2009
Nurettin Mazhar Öktel. Farmakoloji. Ankara Üniversitesi Eczacılık
Fakültesi Yayınları. Ankara 1965
Nuriye Akev. Eczacılık Terminolojisi Sözlüğü. İstanbul: İstanbul
Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, 1997
Orhan Küçüker. Tıbbi Biyologlar İçin Botanik Ders Kitabı. İstanbul:
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, 2000
Ö. Aslan Kalafatçılar. Bitkilerle Tedavi. (Basılmamış kitap). İzmir
Ö. Aslan Kalafatçılar. Parfüm Bitkileri ve Kozmetoloji. Manisa
Belediyesi Kültür Sanat Müdürlüğü: Manisa, 2006
Ö. Aslan Kalafatçılar. Tıbbi Bitkiler Sistematiği Ders Notları
(basılmamış). Manisa: Celal Bayar Üniversitesi Alaşehir Meslek
Yüksekokulu
Ömür Demirezer. Tayfun Ersöz. Tedavide Kullanılan Bitkiler. Fitoterapi
ve Farmakognozi Derneği Monografları. Nobel Tıp Kitabevi. İstanbul, 2007
Penelope Ody. Evde Şifalı Bitkilerle Tedavi. Arkadaş Yayınları. Ankara,
2009
Recep Karadağ.Doğal Boyama Reçeteleri. Kültür ve Turizm Bakanlığı.
Ankara, 2008
Richo Cech. The Medicinal Herb Grower Volume 1. Horizonherbs
Published. Williams USA. 2009
Selim Altan. Aktarlar: Şifalı Bitkilerin Kullanımı ve Etik Sorunlar.
Türkiye Klinikleri Dergisi. Manisa, 2008
Selim Altan. Manisa Tıp Folkloru. İzmir: Akademi Kitabevi Yayınları,
2000
Tekirdağ, Giresun, Aydın İli Halk İlaçları ve Gıda Olarak Kullanılan Bazı
İlaçlar. Geleneksel ve Folklorik Droglar Dergisi. İstanbul: İstanbul
Üniversitesi Geleneksel İlaçlar Araştırma ve Uygulama Merkezi, 1991,
1994, 1996, 1998, 1999
Turhan Baytop. Farmakognozi (Cilt I). İstanbul: İstanbul Üniversitesi
Eczacılık Fakültesi, 1975
Turhan Baytop. Türkçe Bitki Adları Sözlüğü. Ankara: Türk Dil Kurumu
Yayınları, 2002
Turhan Baytop. Türkiye'de Bitkiler İle Tedavi. İstanbul: Nobel Tıp
Kitabevi Yayınları. 1999
Turhan Baytop. Türkiye'de Zehirli Bitkiler Bitki Zehirlenmeleri ve Tedavi
Yöntemleri. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, 1989
Ulvi Zeybek. Aromaterapi ve Aromakozmetikte Kullanılan Uçucu Yağlar.
Nu-Ka. Isparta, 1999
WHO Monographs on Selected Medicinal Plants-Volume I-II-III, WHO
William B. Turrill. Gelibolu yarımadasının florası. Çeviren: Faik Yaltırık.
İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Dergisi. İstanbul 1959, seri B, VIII
(2), IX.
Zencirkıran, M. Dış Mekan Süs Bitkilerinde Çelik ile Üretimin
Optimizasyonu. II. Ulusal Fidancılık Sempozyumu. 25-29 Eylül 2000.
Ödemiş, İzmir. Bildiri Özetleri. s.13., 2000
Gıda Işınlama Yönetmeliği:
http://www.kkgm.gov.tr/yonetmelik/gida_isinlama.html
http://pomaktarihi.blogspot.com/2007/04/kaypedilen-kimlik-
pomaklar.html
Diş Çürüğü Teorileri:
http://www.dentistry.ankara.edu.tr/curukteorileri.doc
Gelibolu Hakkında Bilgi:
http://www.gelibolu.gov.tr/pages/g_cografya.htm
Impact of Cultivation and Gathering of Medicinal Plants on Biodiversity:
Global Trends and Issues. By Uwe Schippmann, Danna J. Leaman and A.
B. Cunningham:
ftp://ftp.fao.org/docrep/fao/005/aa010e/aa010e00.pdf
James Duke.
ttp://www.ars-grin.gov/duke
Nihal Erk, Ferruh Dinçer. XV. ya da XVI. yüzyla ait olduğu sanılan bir
baytarname incelemesi.
http://dergiler.ankara.edu.tr/tammetin.php?id=8373
Pozitif ve Negatif Bitkiler Listesi:
http://www.kkgm.gov.tr/genel/birimfaal.html
S.M. Nasar. Kadir Halkman: Baharat Mikroflorası Üzerine Işınlamanın
Etkisi: Orlab Online Mikrobiyolji Dergisi:
www.mikrobiyoloji.org/pdf/702030304.pdf
Şebnem Karasu Cattanach. Kuru Gıda Ürünlerinde Buhar Sterilizasyonu
Uygulamaları. I. Gıda Güvenliği Kongresi. 2009:
http://www.gidaguvenligikongresi.org
TUBİVES:
http://turkherb.ibu.edu.tr
Trade in Medicinal Plants:
http://www.fao.org/docrep/w7261e/w7261e08htm
http://www.henriettesherbal.com
http://www.plant-medicine.com/index.asp
http://www.ipni.org
http://www.herbsociety.co.uk
http://www.ztbb.org
[1] Kısım olarak ifade ettiğimiz miktarları, gram, kaşık, tutam olarak
düşünebilirsiniz.
[2] Kuşotu ülkemizde oldukça yaygındır. Kış aylarında soğuklardan
etkilenmez. Bahçelerde yabancı ot olarak çıkar. Bazı yörelerimizde yemeği
yapılır. Avrupa'da cilt hastalıkları için tıbbi kullanımı yaygındır. Ancak
ülkemizde tıbbi amaçlı kullanımı pek bilinmez.
[3] Yağların sabunlaşması sırasında açığa çıkar. Doğal gliserin kaynakları
yerine propilenden de gliserin elde edilir. Özellikle bitkisel kaynaklı
gliserini isteyin. Medikal ürün satılan yerlerde bulunuyor.
[4] Aswaganda: Son zamanlarda ünlenen 'altınçilek' adlı bitkinin asıl adı
güveyfeneridir. Güveyfeneri ve bu bitkinin kapsül durumu çok
benzediğinden Türkçe'ye yalancı güveyfeneri olarak geçmiştir. Latince adı
Withania somnifera olan bitkinin kökleri kullanılır. Hindistan'da yetişir.
Ülkemizde de Akdeniz ve Marmara bölgemizde rahatlıkla yetişebilen bir
bitkidir. Zeytinburnu Tıbbi Bitkiler Bahçesi'nde de yetiştirildi. Afrodizyak
olarak en çok kullanılan bitkilerden biridir.
[5] Spirulina: Ülkemizde de Ege Üniversitesi Bilim Teknoloji Araştırma
ve Uygulama Merkezi'nin danışmanlığında özel bir firma tarafından
yetiştirilen bir yosun türüdür.
Sibirya ginsengi bulunamazsa, kırmızı Kore ginsengi de (Panax ginseng)
kullanılabilir.
[6] Sibirya ginsengi bulunamazsa, kırmızı Kore ginsengi de (Panax
ginseng) kullanılabilir.
[7] Kakule: Yeşil kabukları açılır. İçindeki tohumlar toz haline getirilir.
[8]Baz yağ olarak genellikle zeytinyağı, aspir yağı, susam yağı gibi sabit
yağlar kullanılır.
[9] Bu aşamada meyveleri yeşil renkli olur.
[10] Latince adı Symphytum olan karakafesotunun ülkemizde 25 türü
yetişiyor. Bunlardan 12 tanesi dünya üzerinde sadece ülkemizde yetişiyor.
[11] Soğuk baskı zeytinyağını tavsiye ederim.
[12] Yaptığımız denemelerde kuru sarı kantarondan tıbbi yağ elde
edilemediğini gözlemledik. Bu tarifte verilen sarı kantaron çiçeklenme
başlangıcından itibaren toplanan taze sarı kantaron herbasıdır.
[13] Latince adı Simmondsia chinensis jojoba üretimi ile ilgili ülkemizde
de çalışmalar yapılıyor. Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü ve
Çukurova Üniversitesi'nde kültür denemeleri yapılıyor. Tohumlarının
çimlendirilmesi de oldukça kolay. Tarım Bakanlığı'nın üretim desteği
verdiği bitkilerden bir tanesidir.
[14] Genellikle kokusuz olması ve birçok uçucu yağ ile kolayca
karışabilmesi sebebiyle pamuk yağı kullanılır.
[15] Petallar çiçeğin kenarındaki dilsi turuncu yaprakçıklardır.
[16]Arıklı, Bayırlı, Burhanlı, Fındıklı, Ilgardere, Karainebeyli, Nusratlı,
Ocaklı, Pazarlı, Yeniköy
[17]Burhanlı sahili, Fındıklı sahili, Kömürlük limanı, Ocaklı sahili, Pazarlı
çevresi, Yeniköy sahili
[18] Gelibolu pazarı, Lapseki pazarı
[19] Ayvacık Etnografya Müzesi
[20] "Günlük hayatta kullandığınız bitkiler nelerdir?", "Kullandığınız
bitkilere neden bu isimlerin verildiğini biliyor musunuz?", "Bu bitkilerin
hangi kısımlarını, ne amaçla, nasıl kullanıyorsunuz?", "Aktardığınız
bilgileri kimden öğrendiniz?" vs.
[21] Diş çürüklerine, çene köklerinde var olan ve dişin kanını emerek
beslenen kurtların sebep olduğu inancına, tahmini 7000 yıllık Sümer
tabletlerinde, Mısır, Çin, Hind, Fin, Britanya kültürlerinde rastlanmaktadır.
Tedavi için değişik devalar önerilmiştir. Meşhur cerrah Guy de Chauliac
(1300-1368) pırasa tohumu ve soğan karışımıyla hazırlanan tütsünün, 500
yıl kadar önce Anadolu Türkçesiyle yazılmış Kemâliyye, banotu tohumuyla
hazırlanan tütsünün buğusunu tavsiye etmektedir. Görüştüğümüz kişiler,
buğu sonrasında kurtları suyun üzerinde görebildiklerini belirtmişlerdir.
[22] Yaprakları üflendiğinde ses çıkarttığı için bu isimle anılmaktadır.
[23] Arnavutluk, Bulgaristan, Makedonya, Türkiye, ve Yunanistan'a
yayılmış Slav kökenli Müslüman azınlık Pomakların verdiği isim.
[24]Sebzeler kurutulurken güvelenmesin diye kullanıldığı için bu isimle
anılmaktadır.
[25]Kökleri dişe temas ettiğinde dökülmeye sebep olduğu için bu isimle
anılmaktadır.
[26] Romalı Plinus (M.Ö. I. yy), at ve koyunların kulak derisinin altına
sokulduğunda iltihap toplayıcı olduğunu; Columella (M.S. I. yy), kulağa
sokulduğunda vücuttaki bütün zehirleri buraya toplayıp hastalıkları ortadan
kaldıracağını belirtmiştir.
[27] Büyükbaş hayvanların öğle saatlerinde dinlendiği alan
[28] Birgi, Hacı Hasan. Yılanlı ve Kemer köyü
[29] Bazı yörelerde diş kurtlarını düşürmede kullanılmaktadır.
[30] Bu yöresel bir tariftir.
[31] Hayvanların çiftleşmek istememesini ifade eden yöresel bir tabir.
[32] Kars merkeze bağlı bir köydür.

You might also like