Professional Documents
Culture Documents
Tıbbi Bitkileri
Doğru Kullanma Rehberi
Hayykitap
Tıbbi Bitkileri Doğru Kullanma Rehberi
Nazım Tanrıkulu
Editör: Nihal Doğan
Kapak Tasarımı: Mükremin Seçim
Sayfa Tasarımı: Turgut Kasay
Hayykitap
Zeytinoğlu Cad. Şehit Erdoğan İban Sk.
No:36 Akatlar Beşiktaş 34335 İstanbul
Tel: 0212.352 00 50 Faks: 0212.352 00 51
info@hayykitap.com
www.hayykitap.com
TIBBİ BİTKİLERİ DOĞRU KULLANMA REHBERİ
İÇİN NE DEDİLER?
Ayla Seyhun
Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Teknikeri, Doğa Aktivisti, Yazar
Nazım Tanrıkulu
1981 yılında Balıkesir'de doğdu. İlk, orta ve liseyi Balıkesir'de tamamladı.
2000 yılında Kırıkkale Üniversitesi Petrokimya Bölümü'nde bir yıl öğrenim
gördükten sonra tıbbi bitkilere olan yoğun ilgisi sebebiyle bu bölümü
bıraktı. 2001 yılında Selçuk Üniversitesi Çumra Meslek Yüksekokulu Tıbbi
ve Aromatik Bitkiler programında eğitime başladı ve 2003 yılında mezun
oldu.
Mezun olduğu yıl, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nce yapımına başlanan,
şu an Zeytinburnu Belediyesi'nin himayesinde bulunan, Zeytinburnu Tıbbi
Bitkiler Bahçesi'nde, proje aşamasından itibaren 7 yıl süreyle görev yaptı.
Muğla, Kars, İzmir, Çanakkale, Bursa, Balıkesir, İstanbul, Artvin, Isparta ve
Antalya'nın bazı yörelerinde flora ve etnobotanik araştırmaları yaparak
Anadolu bitki bilgeliğini kısmen de olsa kaydetti.
Türkiye Florası'nda yetişip, yeterince tanınmayan tıbbi bitkilerin
tanıtılması amacıyla "Ayın Tıbbi Bitkisi"; bitkilerin doğru kullanımları
konusunda halkı bilgilendirmek amacıyla da "Tentür Hazırlama" ve "Bitki
Özleri" atölyesi düzenledi. Bu çalışmalarını ekolojik pazarlar, Zeytinburnu
Tıbbi Bitkiler Bahçesi ve diğer platformlarda katılımcılarla paylaşmaya
devam ediyor.
Çeşitli projelerde danışmanlık ve eğitim çalışması yaptı. Kars/Boğatepe
köyünde tıbbi bitkilerin yetiştirilmesi, kurutulması ve değerlendirilmesi
konusunda eğitmen olarak, Antalya'da açılan Antalya Eczacı Odası Tıbbi
Bitkiler Bahçesi'ne, Tokat, İzmir/Ödemiş ve Çanakkale/Gelibolu'da tıbbi
bitkilerin kültürü ile ilgili danışmanlık yaparak katkıda bulundu. Çeşitli
basın yayın organlarında tıbbi bitkilerle ilgili makaleleri yayınlandı,
televizyon programlarında söyleşiler yaptı. Fitoterapi, aromaterapi,
refleksoloji, homeopati kurslarına katıldı.
Homeopati Derneği ve Aromaterapi Derneği'nin yönetim kurulu üyesi,
ayrıca Merkezefendi Geleneksel Tıp Derneği, Buğday Ekolojik Yaşamı
Destekleme Derneği, Doğa Derneği'nin de üyesidir.
Geleneksel tedaviler, flora araştırmaları, etnobotanik, doğal boyama,
antropoloji, doğa fotoğrafçılığı, arıcılık gibi konularla da ilgilenen Nazım
Tanrıkulu, eski metinlerdeki şifanın izini sürmek amacıyla Anadolu
Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde
öğrenimine devam etmektedir. Şimdilerde özel bir firmada Proje Geliştirme
Müdürü olarak görev yapmaktadır. Evlidir.
Tam bir tabiat aşığı olduğunu bildiğim rahmetli babama,
kıymetli anneme ve sevgili eşime ithaf olunur...
Teşekkür
Küçük yaştan itibaren bize doğayı sevdiren, doğallığın erdemini
yaşantısıyla öğreten ve iyi insan olarak yetişmemiz için yaşayıp, kendini
bize adayan biricik anneciğime; okul hayatımın idamesinde canla başla
çalışıp maddi manevi desteklerini esirgemeyen ablama ve kardeşime;
kitabın hazırlanmasında bilgi ve manevi desteğiyle heyecanımı her daim
diri tutmama vesile olan sevgili eşim ve meslektaşım Nihan Tanrıkulu'na ve
ailesine; ikinci okulum olarak gördüğüm ilk işyerim Zeytinburnu Tıbbi
Bitkiler Bahçesi'ne; katkıda bulunan arkadaşlarım Seda Sakacı, Seda
Akpınar ve bu kitapta aktarılan kadim bilgileri, 'elden ele', kulaktan kulağa
bugüne taşıyan, güzel yürekli insanlarımıza teşekkürü bir borç bilirim.
Bu kitabın yazılması konusunda beni yüreklendiren Sayın Prof. Dr. Ayten
Altıntaş'a, kitabıma verdikleri desteklerden dolayı Sayın Prof. Dr. Ulvi
Zeybek'e, Sayın Hocam Doç. Dr. Yüksel Kan'a, Sayın Yrd. Doç. Dr. Selim
Altan'a ve değerli arkadaşım Yrd. Doç. Dr. Ernaz Altundağ'a, Hayykitap'tan
Nihal Doğan Hanımefendi'ye ve kitabın basımını gerçekleştiren
Hayykitap'a çok teşekkür ederim.
Okul yıllarımdan beri kendisini mesleki idolüm olarak gördüğüm, 2002
yılında ebedi yolculuğuna uğurladığımız Prof. Dr. Turhan Baytop Hocamızı
da, burada gıyaben yâd etmek istiyorum. Ülkemizi 50 yıl boyunca dağ tepe
dolaşarak, bizlere birçok değerli eser bırakan Turhan Hocamızın kitapları
ile mesleğime ve doğaya daha farklı bir gözle bakmayı öğrendim. Ufuk
açan, çalışan ve üreten bir tabiat savaşçısı, bilimsel bilginin halka nasıl
anlaşılır bir şekilde aktarılacağının çok iyi bilen saygıdeğer bir bilimadamı
idi. Binlerce kez ruhu şad olsun...
Bu kitaptaki bilgiler bilgilendirme amaçlıdır, hiçbir şekilde
tedaviye yönelik bir temel olarak algılanmamalıdır.
Tedavi amaçlı bitkileri kullanmadan önce,
mutlaka bir sağlık profesyoneline danışılmalıdır.
Takdim
Elinizde bulunan bu kitap 'tıbbi bitkilere' inanan ve onlardan yararlanmak
isteyen herkes için doğru bir başvuru kitabıdır. Nazım Tanrıkulu, Tıbbi ve
Aromatik Bitkiler öğrenimi yapmış ve o günden bu güne hiç ara vermeden
sadece bu iş ile uğraşmıştır. Yaptığı işe inanan ve bu konuda özveriyle
çalışan genç arkadaşımız, tam anlamıyla işin 'mutfağında'dır. Çalıştığı her
dönemde ve yerde bu bitkilerin peşinde idi... Doğada çalıştı, bahçelerde bu
bitkileri yetiştirdi ve Zeytinburnu Tıbbi Bitkiler Bahçesi'nde kendini
geliştirdi. Pratik sahada olduğu kadar, teorik olarak da bir akademisyen
titizliğiyle öğrendi ve öğretti.
Tıbbi bitkilerle tedavi bugünkü tıbbın içindedir. Asla ondan ayrı değildir.
Bütün dünyada tıbbın sunduğu ilaçların çoğunun ham maddesi hâlâ doğal
bitkilerdir. Bilim doğanın bu uçsuz bucaksız birikimini tanımaya tabi ki
ondan faydalanmaya çalışıyor. Bugünün bilinçli insanı da sağlıklı yaşam ve
basit hastalıklarda şifalı bitkilere yöneliyor. Bu kitaptaki bilgiler de
bugünkü bilimin onayladığı ve zamanın süzgecinden geçmiş, defalarca
denenmiş bilgilerdir. Herkesin kolaylıkla uygulayabileceği formüllere
sahiptir. Bu kitap dost bitkileri tanımak ve kullanmak isteyen herkesin
gönül rahatlığıyla faydalanacağı önemli bir rehber olacaktır.
Hz. Mevlana
Nazım Tanrıkulu
İstanbul, Ekim 2010
Birinci Bölüm:
Adım Adım
Tıbbi Bitki Yetiştirme
"Geleceğin tüm çiçekleri, bugünün tohumları içindedir."
Çin Atasözü
Bu tablodaki tentürler yarım veya bir fincan sıcak suya tablodaki damla
sayısı miktarınca damlatılarak alınır.
→ Gliseratlar
Bitki veya bitkilerin, seyreltilen gliserin içerisinde belirli oranlarda
hazırlanarak çözündürülmesiyle elde edilen, hafif kıvamlı sıvı bitki
özütleridir. Alkol duyarlılığı olanlar ve çocuklar için tentür kullanılmasının
gerekli olduğu durumlarda gliseratlardan faydalanılır.
Gliserinin tatlımsı tadı, acı maddeli bitkilerin içimini de kolaylaştırır.
Örneğin, karahindiba, civanperçemi gibi acı tadı olan bitkilerden tentür
hazırlamada bu yöntem kullanılabilir.
Alkollü tentürlere göre dezavantajı, raf ömrünün kısa oluşudur. Alkol
kullanılarak hazırlanan tentürlerde bulunan yüksek orandaki etanol,
mikrobiyolojik faaliyetlere izin vermediğinden raf ömürleri de uzun oluyor.
Bir diğer dezavantajı da çam, sedir, zencefil gibi bitkilerdeki reçineleri
çözememesidir.
Gliserat yapımı için gerekli malzemeler
• Ölçü kabı (beher, mezür vb.)
• Hassas terazi (terazi satan yerlerde uygun fiyatlı tartılar bulunabiliyor.)
• Öğütücü (ince yapraklı ve çiçekli bitkiler için blendır da olabilir.)
• Saf su (medikal malzeme satılan yerlerden temin edilebilir.)
• Bitki bazlı gliserin
• Karıştırıcı (cam veya porselen)
• Cam kavanoz
• Amber veya mavi renkli şişe ve cam damlalık
• Filtre kâğıdı
• Etiket (tarih ve tentüre ait diğer bilgileri yazmak için gerekiyor.)
Gliserat hazırlama
Bitkiler küçük küçük parçalara bölünür. Steril edişmiş cam kavanoza
doldurulur.
Gliserin, saf su kullanılarak yüzde 60-80'lik olarak seyreltilir. Çünkü ilk
başta yoğun kıvamlı yapışkanımsı bir maddedir. Seyreltilirken gliserin 100
derece üzerinden hesap edilir.
Bitki ve gliserinin oranı, etanollü tentürlerde olduğu gibi 1:5 olarak
hesaplanır. (20 gr bitki kullanılacaksa 100 gr da gliserin kullanılır.)
Seyreltilen gliserin, içine bitki koyduğumuz kavanozun içine doldurulur,
kapağı sıkıca kapatılır. Etiketlenir. (Etikete bitkinin Latince Türkçe adı,
kullanılan kısmı, gliserinin derecesi, oranı ve tarihi yazılır. )
Gliseratların kullanım şekli
Gliseratlar, etanolle hazırlanan tentürler kadar güçlü olmadıklarından,
dozajı tentürlere göre bir miktar daha fazla olmalıdır. Doğrudan dilaltına
damlatılarak alınabileceği gibi bir fincan sıcak suya damalatılarak da
alınabilir.
Gliseratların fazla miktarda alındığında ishal yaptığı rapor edilmiştir.
CİVANPERÇEMİ GLISERATI
MALZEME:
100 gramlık, % 60 gliserin içeren, 1:5 (1 kısım civanperçemi:5 kısım
gliserin saf su karışımı) oranındaki civanperçemi gliseratı için
kullanacağımız malzemeler şöyle:
60 gr bitkisel gliserin
40 gr saf su
20 gr civanperçemi (Achillea flos)
HAZIRLAMA:
Gliserat hazırlama bölümündeki aşamalara göre seyreltilen gliserin, içine
civanperçemi koyduğumuz kavanozun içine doldurulur, kapağı sıkıca
kapatılır. Etiketlenir. 2-4 hafta boyunca ışık almayan bir ortamda bekletilir.
Günde birkaç kez çalkalamayı ihmal etmemek gerekir. Ancak son gün
çalkalama esnasında tortu oluştuğundan şişeye tortu geçmemesi için
çalkalanmamalıdır.
Süre sonunda iyice süzülüp şişelenir. Çözünen kısmın tam alınabilmesi
için presleyebilirsiniz. Bunun için steril bir bardağın altını kullanabilirsiniz.
Bir yıl süre ile buzdolabında muhafaza edilebilir.
KULLANIM ŞEKLİ:
Kadın hastalıkları, yara tedavisi, idrar yolları enfeksiyonları, boğaz
ağrıları ve mide ağrıları için kullanılır.
Sabah ve akşam olmak üzere günde iki defa, 1 su bardağı suya 20-30
damla damlatılarak kullanılır.
→ Sirkeli Tentürler
Sirke asidi kullanılarak bitkilerden öz elde edilmesi ile yapılır. Burada
kullanacağımız tentür, daha ziyade elma sirkesidir. Mutlaka organik (doğal
fermantasyon) elma sirkesi alın veya şu tarife göre kendiniz yapın.
Elma sirkesinin yapılışı
Kullanacağımız (organik) elmalar yıkanır. Sirke hazırlayacağımız (ahşap
fıçı, toprak veya cam) kaplar iyice yıkanarak temizlenir. Elmalar küçük
küçük doğranır veya mümkünse mutfak robotundan geçirilir. Kullandığımız
elma miktarının yarısı kadar su eklenir.
Elde edilen sulu elma posası hazırlayacağımız kaba aktarılır.
Mayalanmayı sağlamak için az bir miktar bal ilave edilip, karıştırılır. Kabın
üstünde fermentasyon için pay bırakılır. Fermantasyonun sağlanması için
ağzı kapatılmaz, ancak hava geçişini sağlayacak delikli bir (tülbent vb)
bezle üzeri bağlanır. 6-12 hafta süreyle (2-3 günde bir karıştırılarak)
bekletilir. Üzerinde 'sirke anası' dediğimiz beyaz bir tabaka oluştuktan ve
sirke tadını aldıktan sonra, iyice süzülerek hava ve ışık almayacak şişelere
konulur. Elma sirkemiz hazırdır. Tentür yapımında kullanacağımız sirkenin
asit değeri % 5-7 olmalıdır.
ELMA SİRKESİNDEN TENTÜR HAZIRLAMA
Kullanacağımız bitki toz edilir. Sirke yüzde 60 oranında distile su ile
seyreltilir. (yüzde 60 elma sirkesi, yüzde 40 distile su olacak şekilde.)
1:5 (bir kısım bitki, 5 kısım elma sirkesi) oranında bitki ve sirke hesap
edilir.
Bitki kavanoza doldurulur. Hazırlanan elma sirkesi kavanoza aktarılır.
2-4 hafta karanlık bir yerde bekletilir. Süre içerisinde çalkalama ihmal
edilmemeli. Bekleme süresi tamamlandıktan sonra süzülerek koyu renkli
şişelere aktarılır.
KULLANIM ŞEKLİ:
Tablo-7'de verdiğimiz oranlara göre bala ve suya damlatılarak kullanılır.
Balla kullanıldığında etkisi daha güçlüdür.
→ Şuruplar
Özellikle çocukların kullanabileceği hoş içimli sıvı preparatlardır.
Şurupları özel formülasyonlarına göre hazırlayabileceğiniz gibi daha
önceden hazırladığınız infüzyon, dekoksiyon veya tentürü şuruplara
katabilirsiniz. Genellikle öksürük, solunum yolları hastalıkları ve
uykusuzluk için şurup hazırlanır.
Şurup hazırlamada kullanılacağımız malzemeler:
• Steril tencere
• Tahta, cam veya porselen kaşık
• Şeker ( esmer olması tercih edilir)
• Bal
• Su
• Bitki (taze, kuru bitki veya bitki çayı, tentürü )
• Amber renkli şişeler
ÖKSÜRÜK KESİCİ GELİNCİK ŞURUBU
Öksürük giderici ve uyku getirici bir şuruptur.
MALZEME:
100 gr gelincik çiçeği (Papaver rhoeas)
500 ml kaynar su
2 kg esmer toz şeker
HAZIRLAMA:
Gelincik çiçekleri üzerine kaynar su konulup 6 saat bekletilir. Daha sonra
bir taşım kaynatılıp tülbent bezden süzülür.
KULLLANIM ŞEKLİ:
Yetişkinler günde 3-4 defa 30-60 gr;
Çocuklar yaşlarına göre:
1,5 yaş: 5 gr
3 yaş: 10 gr
5 yaş: 20 gr
10 yaş: 30 gr
ZUFAOTU ŞURUBU
Isıtıcı, enerji verici etkili bir şuruptur.
MALZEME:
50 gr taze / 25 gr kuru zufaotu (Hysspous officinalis)
1 çay kaşığı dövülmüş anason (Pimpinella anisum)
1 çay kaşığı öğütülmüş meyankökü (Glycyrrhiza glabra)
25 gr rendelenmiş taze zencefil (Zingiber officinale)
450 gr çiçek balı
1 litre su
HAZIRLAMA:
Su tencereye konur ve kaynatılır. Diğer tüm malzemeler iyice karıştırılır
ve kaynar suya ilave edilir. 30 dakika kısık ateşte kaynatılır. Şurup kıvamına
geldiğinde süzüp, soğutulur.
KULLLANIM ŞEKLİ:
Öksürük ve bronşit için günde 3-4 çorba kaşığı şurup bir su bardağı sıcak
suya katılarak içilir. 12 yaş altındaki çocuklarda, bir su bardağı sıcak suya 1
çay kaşığı zufaotu şurubu katılarak verilir.
Soğuk havalarda ısıtıcı olarak, 1 çay kaşığı şurup bir su bardağı sıcak
suya katılarak kullanılır.
MÜRVER ŞURUBU
Solunum yolları yumuşatıcı, terletici, kabızlık giderici, öksürük kesici
olarak etkilidir. Bu formülde kullanılan tür, ağaç mürver (Sambucus nigra)
olarak bilinen türdür. Bir de cüce mürver adlı başka bir mürver türü daha
yetişir. Cüce mürver (Sambucus ebulus) otsu ve yaprakları oldukça
bulandırıcı kokuludur. Burada ağaç mürverin (Sambucus nigra) çiçeklerini
kullanacağız.
MALZEME:
3,5 lt su
2 kg esmer şeker
10-15 adet (sapından ayrılmış) taze mürver çiçeği (Sambucus nigra)
2-3 adet kabukları soyulmuş limon
2 tatlı kaşığı krem tartar
Tencere
Sterilize edilmiş şişe veya kavanoz
HAZIRLAMA:
Nisan ve Temmuz aylarında açan mürver çiçekleri toplanıp (çiçekler tam
açmış olmalı), saplarından ayrılarak küçük parçalar halinde olacak şekilde
kıyılır. Bir kavanoza doldurulur. Kabuğu soyulan limonlar dilimlenir.
Dilimlenen limonlar çiçeklerin bulunduğu kavanoza konulur. Kavanoza 2
tatlı kaşığı krem tartar eklenip 2 saat beklenir.
Su ve şeker şurup kıvamına gelinceye kadar kısık ateşte kaynatılır. Diğer
kaptaki karışım şurup kıvamındaki sıvıya katılır. 2-4 gün kadar beklettikten
sonra süzüp temiz kavanozlara koyabilirsiniz.
KULLANIM ŞEKLİ:
Ateş düşürücü, balgam söktürücü ve göğüs yumuşatıcı olarak
kullanılabilir.
Soğuk olarak da içebileceğiz, ferahlatıcı bir içecek olarak da yaz
aylarında tavsiye edilir.
KARADUT ŞURUBU
Halk arasında en çok bilinen ve kış aylarında en çok kullanılan şurup,
karadut şurubudur. Bu şurubu evlerimizde de kolaylıkla hazırlayabiliriz,
bunun için mevsiminde topladığımız karadutları derin dondurucuda
saklayıp gerektiğinde kullanabiliriz.
MALZEME:
1 kg taze karadut meyvesi
500 gr toz esmer şeker / bal
1 tatlı kaşığı limon suyu
HAZIRLAMA:
Karadutlar tam olgunlaştığında toplanır. (Tam olgun karadut
meyvelerinde, kırmızımsı ve beyaz kısımlar olmaz.) Çürümüş meyve
olmamasına dikkat edilmelidir. Meyveler iyice yıkanır. Şurubu
hazırlayacağımız tencereye konulur ve püre haline gelinceye, bir cam
bardağın altı ile ezilir. Püreli kısım elekten geçirilir, karadut suyu ayrıştırılır.
500 gr toz esmer şeker veya bal katılıp 5-10 dakika kaynatılır. (Bal
katıldığında kıvamı çok yoğun olur.) Kaynayan şuruba 1-2 tatlı kaşığı taze
sıkılmış limon suyu katılıp kısık ateşte şurup kıvamına gelinceye kadar
kaynatmaya devam edilir. Ateşte alınır, soğuduktan sonra amber renkli
şişelerde, serin bir yerde 1 yıl muhafaza edilir.
KULLANIM ŞEKLİ:
Aft oluşumu, boğaz ağrısı ve diş eti iltihaplanmalarında günde 3-4 defa
gargara yapılır. Vitamin ve mineralce zengin olan şurup, dâhilen de kan
temizleyici ve antioksidan olarak kullanılabilir.
→ Macunlar
Osmanlı döneminde en çok kullanılan ilaç hazırlama yöntemlerindendir.
O dönemden günümüze birçok macun formülü gelmiştir. Dâhilen kullanılan
ve genellikle toz edilen ürünlerin bala karıştırılmasıyla elde edilen (yoğun
oranda bal içeren) bitki özlü ballı karışımlardır. Macunların hazırlanması
kolaydır ve balla hazırlandıkları için uzun süre saklanabilirler. Daha tesirli
olmasını sağlamak için, formülünde varsa tentür veya tıbbi çaylar da belirli
oranda macuna katılabilir.
Macun hazırlarken şu aşamalar takip edilir:
• Macunda kullanacağımız bitkiler ayrı ayrı toz edilerek karıştırılır.
• Balın akışkan hale gelmesi ve kolayca karıştırılabilmesi için 45 santigrat
dereceye kadar benmari usulü ısıtılır.
• Topaklanmanın önlenmesi ve kaşıkla rahatça alınabilmesi için bal
miktarının yüzde 5'i kadar bitkisel gliserin[3] ilave edilir ve iyice karıştırılır.
• Toz edilen bitkiler yavaş yavaş bala katılarak karıştırmaya devam edilir.
• Formülde varsa tentür veya tıbbi çaylar da ilave edilerek iyice
karıştırılır.
• Macun hazır hale gelir. Kavanoza aktarılıp kapağı kapatılarak etiketlenir.
• Belirtilen dozaja göre dâhilen kullanılır.
AFRODİZYAK MACUN-I
MALZEME:
3 tatlı kaşığı toz aswaganda kökü[4](Withania somnifera)
3 tatlı kaşığı toz spirulina[5] (Spirulina platensis)
3 tatlı kaşığı toz ebegümeci yaprağı (Malva sylvestris)
2 tatlı kaşığı toz Sibirya ginsengi kökü[6](Eleutherococcus senticosus)
1 çay kaşığı toz kakule tohumu[7] (Elettaria cardamomum)
1 / 2 çay kaşığı toz zerdeçal rizomu (Curcuma longa)
500 gr bal
HAZIRLAMA:
Macun hazırlama bölümünde anlattığımız aşamalara göre hazırlanır.
KULLANIM ŞEKLİ:
Eğer afrodizyak olarak kullanılacaksa cinsel ilişkiden bir iki saat evvel 1
çorba kaşığı alınması gerekir. Genel güçsüzlük, halsizlik durumlarında da
kullanılabilir.
AFRODİZYAK MACUN-II
MALZEME:
10 gr toz zencefil (Zingiber officinale)
10 gr toz havlıcan (Alpinia galanga)
10 gr toz tarçın (Cinnamomum zeylanicum)
250 gr bal
HAZIRLAMA:
Macun hazırlarken takip edilen aşamalara göre hazırlanır.
KULLANIM ŞEKLİ:
Günde 3 defa birer çorba kaşığı alınır. 21 günlük kür şeklinde
kullanılması tavsiye edilir.
BAĞIRSAK ÇALIŞTIRICI DEMİRHİNDİ MACUNU
MALZEME:
3 gr toz tıbbi papatya (Matricaria recutita)
30 gr toz sinameki meyvesi (Cassia senna)
50 gr demirhindi (Tamarindus indica)
250 gr bal
HAZIRLAMA:
250 gr bal içerisine macun hazırlarken takip edilen aşamalara göre
hazırlanır.
KULLANIM ŞEKLİ:
Kabızlık durumlarında 20-30 gr alınır. Yatmadan önce alınması tavsiye
edilir. Etkileri güçlü ve zararsız bir müshildir.
GÜL MACUNU
MALZEME:
20 gr toz gül petali (Rosa damescena)
60 gr bal
40 ml gülsuyu (koyu renkli cam şişede)
HAZIRLAMA:
Gülsuyu 65 santigrat derecede ısıtılır. Gül tozu eklenir ve 15 dakika kadar
kısık ateşte iyice karıştırılır. Hazırlanan karışım yavaş yavaş bala katılarak
macun hazırlanmış olur.
KULLANIM ŞEKLİ:
Balgam söktürücü, hazmı kolaylaştırıcı, mide rahatlatıcı olarak kullanılır.
Günde 1-2 tatlı kaşığı kadar öğün aralarında alınabilir.
ZUFAOTU MACUNU
Burada macunun tarifini vermeden önce bu kıymetli bitkinin dilden dile
gelen hikâyesini sizlerle paylaşmak istiyorum. Ülkemizde "kutsal ot,
çördükotu, zülfaotu" isimleriyle bilinen bu bitkinin Latince adı Hyssopus
officinalis'tir. Yunanca Aisapos, İbranice Ezop, Arapça Azzof
kelimelerinden geldiği düşünülür. Kutsal kitaplarda adı çok geçen, kutsallık
atfedilen bir bitkidir. Hz. İsa, Hz. Davut, Hz. Musa ve Hz. Süleyman
tarafından kullanılmıştır. Tibetli rahipler de ayin esnasında zufaotunu
kullanmışlar. Bir dönem opera sanatçıları bu bitkiyi kullanarak
rahatlamışlar. Bazı ülkelerde kötülüklerden koruduğuna inanıldığı için
pencere ve kapı önlerine asılır. Astrolojide Jupiterle temsil edilir. Yengeç
burcunun etkilediği bütün organları etkiler. Yengeç burcu da genel olarak
sindirim sistemini etkileyen bir burçtur.
Çok eski zamanlardan beri temizleyen, enerjiyi düzenleyen bir bitki
olarak ünlenmiştir. Hz. Davut'un "Beni zufa otu ile yıkayın ki temiz olayım"
sözü kayıtlıdır. Tevrat'ta ve İncil'in birçok yerinde adı geçer. Hz. Musa'nın
kendine inananların evlerini bu bitkiyle kutsadığı belirtilir. Türkçe'ye
çevrilmiş bazı Tevrat ve İncil metinlerinde, yanlış tercümeyle mercanköşk
türü olarak geçtiği görülür. Mercanköşk, Latince olarak Origanum türleri
için kullanılır.
Zufaotunun çiçekli topraküstü aksamı (Hyssopi herba) tedavide kullanılır.
Dioscorides, nefes darlığı ve bronşit için tavsiye etmiştir. Kutsal mekânları
temizleyici olarak da kullanımını daönermiştir. Hipokrat ve Nicholas
Culpepar solunum yolları yatıştırıcısı olarak tavsiye etmiştir. Amerika'da
kas romatizması, çürük ve berelenmelere karşı kullanılmıştır. Zufaotu
banyoları tedavinin bir parçası olarak önerilmektedir. Midevi şikâyetler ve
histeri için kullanılmıştır. Öksürük, bronşit, kronik nezle, yüksek ateş,
ezikler, hazımsızlık, felç, fibromiyalji, MS, romatizmal ağrılar, HIV
rahatsızlıklarında etkileri tespit edilmiştir. California ve North Shore
Üniversitesi'nde yapılan çalışmalarla HIV'e karşı etkileri ortaya konmuştur.
Zufaotu ülkemizde yetişen, yeterince tanınmayan bir bitkidir. Akdeniz
bölgesinde yetişir. Bu bitkiyi yetiştirmek isterseniz Zeytinburnu Tıbbi
Bitkiler Bahçesi'nden fide temin edebilirsiniz.
MALZEME:
450 gr bal
1 demet çekilmiş zufaotu (Hyssopus officinalis)
1 çay kaşığı meyankökü tozu (Glycyrrhiza glabra)
1 çay kaşığı anason tozu (Pimpinella anisum)
½ çay kaşığı anduzotu tozu (Inula helenium)
½ çay kaşığı melekotu tozu (Angelica archangelica)
Bir çay kaşığının ucuyla çok az miktar karabiber (Piper nigrum)
Bir çay kaşığının ucuyla çok az miktar zencefil (Zingiber officinale)
HAZIRLAMA:
Bal kaynatılır. Köpüğü alınır. Zufaotu eklenir. Baldan zufaotu tadını
alıncaya kadar kaynatılır. Süzülür. Diğer malzemeler eklenir. 10 dakika
kaynatılır.
KULLANIM ŞEKLİ:
Bronşit, öksürük gibi solunum yolları hastalıklarının olduğu durumlarda
günde (aralıklarla) 3-4 çorba kaşığı yenilir. Hastalık etkileri yavaşlayıncaya
kadar devam edilir. Kış aylarında ısıtıcı özellikli güzel bir macundur.
→ Bitki Yağları Nasıl Hazırlanır?
Bitkilerden çeşitli yöntemlerle yağ elde edebiliriz. Bazıları evde, bazıları
da endüstriyel yolla elde edilir. Burada en çok kullanılan ve kolaylıkla
uygulayabileceğimiz yöntemleri anlatacağız. Elde ediliş yöntemlerine göre
de çeşitli isimler alırlar. Tıbbi yağlar, sabit yağlar ve uçucu yağların nasıl
elde edildiğini ve özelliklerini örnekleriyle (özetle) açıklayacağız.
→ Tıbbi Yağlar
Tıbbi yağların hazırlanması, bitkilerin etkili kısımlarının baz yağ[8]
içerisinde belirli bir süre bekletilip süzülmesi esasına dayanır. Genellikle
haricen (dışarıdan), bazıları da dâhilen kullanılır.
Soğukta maserasyonla hazırlanan tıbbi yağlar
Bitkiler çözücü sabit yağ içinde 1/10 (bir kısım bitki, 10 kısım baz yağ)
oranında çözündürülmeye bırakılır. 3 hafta güneşte bekletilip süzülür. Koyu
renkli şişlerde saklanır. Sarı kantaron, tıbbi nergis, dulavratotu yağları bu
yolla elde edilir.
Sıcakta benmari usulü hazırlanan tıbbi yağlar
Bitkiler bir çözücü yağ içinde 1:3 oranında (250 gr drog, 750 ml sabit
yağ) benmari usulü ile 2-3 saat ısıtılıp süzülür. Zencefil, tıbbi papatya,
kırmızı biber ve karakafesotu yağları, sıcakta hazırlanan yağlardandır.
KUDRETNARI YAĞI
Kudretnarı, Latince'de Momordica charantia adıyla anılır. Ülkemizde en
bilinen şifalı bitkilerden biridir. Kudretnarı yağı da çok sorulan ve yapımı
pek de bilinmeyen yağlardandır. Anavatanı Hindistan'dır. Tropik bölgelerde
yetişen, ülkemizde doğal olarak yetişmeyip, Ege ve Akdeniz bölgesinde
(İzmir, Manisa, Yalova, Antalya ve Bursa civarında) az da olsa tarımı
yapılan; sarılıcı; tırmanıcı formlu; tek yıllık bir bitkidir. Tropik bitki
üreticilerinin vazgeçilmezlerinden biridir. Bu bitki ülkemizde mucize
elması, papara ve acayip elması isimleriyle de biliniyor. Kabakgiller
familyasındandır. Yaprakları saplı olup, el gibi parçalı şekillidir. Meyveleri
önce yeşil, olgunlaştığında da turuncu renkli olur. Meyve içinde kırmızı
zarla kaplı 15-20 adet üzeri pütürlü tohum bulunur. Bazı yörelerde yalancı
portakalın da kudretnarı yerine satıldığı görülür.
Kudretnarı kelimesindeki "kudret" sıfatı bir kaynağa göre cinsel gücü
artırdığına inanıldığı için verilmiştir. Bazı ülkelerde henüz olgunlaşmadan[9]
toplanan meyvelerinin, kabak gibi yumurtalı yemeği yapılır.
YETİŞTİRİLMESİ:
Mart ortasında ekilir. Tohumlar ekilmeden önce 2-3 gün suda bekletilerek
yumuşatılır. Daha sonra güneşi çok sevdiği için tam güneş alan bir yere
ekilir. Önce bir saksıda çimlendirmenizi, fide olduktan sonra da, asıl yerine
dikmenizi tavsiye ederim. Sarılıcı bir bitki olduğu için dikildiği
yerde sarılabileceği sırık vb. bir malzeme bulunması faydalı olur. Fasulye
yetiştirenlerimiz, bitkilerin sırıklara nasıl sardırılması gerektiğini iyi bilir...
Suyu çok sevmez. Haftada bir sulama yeterlidir.
İstanbul şartlarında Temmuz ayı ortalarında meyveler olgunlaşmaya
başlar.
Halk arasında tohumlarının sadece 6 mayısta (Hıdrellez günü) dualarla
ekilmesi şeklinde bir ritüeli var.
Denemelerimizde farklı zamanlarda da oldukça başarılı çimlenme
gerçekleştiğini gördük.
Kudretnarının iki tür kullanım şekli var. Dâhilen ve haricen kullanabiliriz.
Bunun için zeytinyağı veya balda bekletme işlemine tabi tutmamız
gerekiyor.
MALZEME:
100 gr kudretnarı
1.000 ml zeytinyağı veya 1.000 gr bal
HAZIRLAMA:
İyice olgunlaşmış taze kudretnarlarının içindeki kırmızı zarla kaplı
tohumlar alınır ve küçük küçük doğranır, temiz bir cam kavanoza
doldurulur.
2-3 gün bekletilir. Bu süre sonunda acı suyunu saldıktan sonra, acı suyunu
süzüyoruz. (Bu işlem yapılmazsa bulandırıcı kokusundan dolayı
kullanamayabilirsiniz.)
Üzerine zeytinyağı veya bal eklenir.
3-6 hafta güneşte bekletilir. Süre içinde günde birkaç kez çalkalanmasında
fayda var.
Süre sonunda serin bir yerde, mümkünse buzdolabında saklanır.
KULLANIM ŞEKLİ:
Dâhilen safra artırıcı, ülser ve reflü gibi mide rahatsızlıklarını giderici, tip
2 diyabette seker düşürücü etkileri sebebiyle kullanılır. Bu amaçla günde iki
defa (sabah-aksam) yemeklerden yarım saat önce bir tatlı kaşığı alınır.
Haricen kullanımda ise yara ve yanık tedavisinde kullanılır. Yatak yaraları
ve hemoroit için de dışarıdan sürülerek kullanılır. Yara ve yanıkların iz
bırakmadan iyileşmesini sağlıyor. Halk arasında eklemlerdeki romatizmal
ağrıların giderilmesi amacıyla da kullanılmaktadır. Bunun için zeytinyağlı
kudretnarı eklemlere sürülür.
UYARILAR:
• Şeker hastaları için ballı formun kullanılması tavsiye edilmez.
• Diğer diyabet ilaçları ile kullanıldığında şekeri aşırı düşürebilir.
• Kolesterol düşürücü ilaçlarla kullanıldığında ilacın etkisini artırdığından
tavsiye edilmez.
• Döllenmeyi azaltıcı etkisi sebebiyle hamile kalmak isteyenler ve kısırlık
tedavisi görenler; rahim hareketlerini uyarıp düşüğe sebep olduğu için de
hamileler kullanmamalı.
KARAKAFESOTU[10] YAĞI
MALZEME:
100 gr karakafesotu
1.000 ml zeytinyağı
HAZIRLAMA:
Çiçek açma zamanında toplanan herba (topraküstü kısım) ince kıyılır. Bir
kavanoza konulur. Üzerine zeytinyağı[11] eklenir.
Hava boşluklarını alması için tahta, porselen, cam vb. çubukla karıştırılır
ve kapağı kâğıt havluyla kapatılır. (Karıştırma işlemi 3-4 gün yapılmalıdır.)
Bu şekilde karıştırma işleminden sonra kâğıt havlu ile kapattığımız
kavanoz, kendi kapağı ile kapatılır. 6 hafta bekletilir. Her gün
çalkalanmalıdır. Süre sonunda koyu renkli şişelerde muhafaza edilir.
KULLANIM ŞEKLİ:
Kemik kırılmalarında, iltihaplı eklem romatizmasında, burkulmalarda
haricen masaj şeklinde sürülerek kullanılır. Kırılan kemiklerin kaynamasını
hızlandırır.
ARDIÇ MEYVESİ YAĞI
Ardıç uçucu yağı ile karıştırılmamalı. Burada ardıç meyvelerinin
maserasyonu ile tıbbi yağını nasıl hazırlayacağımızı anlatacağız. Katran
ardıcı tıbbi yağı (Juniperus oxcycedrus), meyvelerinin ezilerek
zeytinyağında çözündürülmesiyle elde edilir. Ayaklardaki ve bacaklardaki
ödemlerde tavsiye edilir.
MALZEME:
100 gr (ezilmiş) katran ardıcı meyvesi
750 ml zeytinyağı
HAZIRLAMA:
Üç hafta süreyle, günde birkaç defan çalkalamak kaydıyla süre sonunda
süzülerek hazırlanır.
KULLANIM ŞEKLİ:
Ayaklardaki ve bacaklardaki ödemlerde tavsiye edilir. Ödem oluşan
bölgeye masajla uygulanır. Masaj uygulanan bölge, ardıç yağlı bir bezle
yarım saat kadar sarılır.
TIBBİ PAPATYA YAĞI
Tıbbi papatyanın (Matricaria recutita) uçucu yağı da var. Ancak uçucu
yağı su buharı distilasyonu ile elde edilir. Uçucu yağı, mavi renklidir ve bu
renk distilasyon sırasında açığa çıkan kamazulen maddesinden kaynaklanır.
Bileşimindeki azulen maddesi güneşten koruyucudur. Ateş ve güneş
yanıkları ayrıca güneşten korunmak için kullanılabilir.
MALZEME:
250 ml zeytinyağı
25 gr tıbbi papatya çiçeği (Matricariae flos)
HAZIRLAMA:
Su banyosunda iki saat bekletilip süzülür; koyu renkli şişelerde muhafaza
edilir.
KULLANIM ŞEKLİ:
Güneşe çıkmadan cilde sürülürse yanık oluşumunu önlemeye yardımcı
olur. Sorunlu (yanık) bölgeye sürülerek uygulanır.
SARI KANTARON YAĞI
Avrupa ülkelerinde "kırmızı iksir" olarak ünlenen bu yağ, ülkemizde de
oldukça yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Anadolu'da kantaron yağı
hazırlanışı ilgili halk arasında çok farklı uygulamalar var. Burada, literatüre
göre tıbbi yağ hazırlama usulüne göre hazırlanışını anlatacağız.
MALZEME:
100 gr taze[12] sarı kantaron (Hypericum perforatum)
1.000 ml zeytinyağı
HAZIRLAMA:
Sarı kantaronlar ince kıyılır. (Tomurcuk açma zamanında toplanan taze
çiçekli kısımdan hazırlanır.) Üzerine zeytinyağı ilave edilir. 3 hafta güneşte
bekletilip süzülür. Kırmızı renkte bir yağ olup ekşimsi kokuludur. Eğer
kapalı havalarda ve toplanma zamanı geçmişse yağın rengi kırmızı
olmayacaktır. Bu tür toplama ile elde edilen sarı kantaron yağının rengi kirli
kahverengidir.
KULLANIM ŞEKLİ:
Yara, yanık, eklem iltihabı, hemoroit ve mide ülseri için faydalıdır. Yara
ve yanıkların tedavisinde, eklemlerdeki romatizmal ağrıların, uçuk ve
aftların giderilmesinde, çıbanların olgunlaştırılmasında, hemoroit
yaralarında haricen sürülerek kullanılır. Mide ülseri için dâhilen her sabah
bir tatlı kaşığı kullanılır.
UYARILAR:
Hypericin maddesi özellikle açık tenli kişilerde fotosenbiliteye (ışığa
hassasiyet) sebep olur. Bu sebeple kullandıktan 12 saat sonra dışarı
çıkılmalıdır.
Diğer anti-depresan ilaçlarla etkileşim yapabileceğinden birlikte kullanımı
tavsiye edilmez. Hamilelikte kullanılmamalıdır.
DULAVRATOTU YAĞI
Devasa yaprakları olan heybetli bir bitkidir. Ülkemizde Edirne'den Kars'a
birçok bölgede yayılışı görülür. Edirne'deki askerliğim sırasında Arda
ormanlarından tohumunu toplamıştım. Kars'taki çalışmamız sırasında da
Kars merkezi ve köylerinde yetiştiğini gözlemledik. İstanbul'da da yaygın
bir bitkidir.
Arctium lappa ve Arctium minus türlerinin köklerinden elde edilir. Saç
dökülmesi ve cilt rahatsızlıkları için kullanılabilir.
MALZEME:
100 gr dulavratotu (iki yaşındaki) kökü (Arctium sp.)
1.000 ml zeytinyağı
HAZIRLAMA:
Kökler ince doğranır. 3 hafta güneşte bekletilip süzülür. Benmari usulü ile
2 saat ısıtıldıktan sonra koyu renkli şişelere aktarılır.
KULLANIM ŞEKLİ:
Sorunlu bölgelere masajla uygulanır.
→ Sabit Yağlar
Genellikle tohum ve kabukların, soğuk sıkım yöntemi ile
preslenmesinden elde edilir. Doymamış yağ asitleri ve vitamince
zengindirler. Sabit yağların tedavi değeri olabilmesi için mutlaka soğuk
sıkma ile elde edilmiş olmalıdır.
Birçok uçucu yağ doğrudan kullanılamaz. Sabit yağlarla seyreltilmesi,
inceltilmesi gerekir. Bu şekilde kullanılacak sabit yağlara baz yağlar veya
taşıyıcı yağlar deniyor. Hepimizin bildiği zeytinyağı bir taşıyıcı yağdır.
Taşıyıcı yağ olarak buğday yağı, jojoba yağı, aspir yağı, üzüm çekirdeği
yağı, nar çekirdeği yağı, defne tohumu yağı, ısırgan tohumu yağı, kayısı
çekirdeği yağı, çörekotu yağı, ceviz yağı, susam yağı gibi yağlar kullanılır.
Zeytinyağı gibi, ceviz yağı, buğday yağı, aspir yağı, susam yağı da
yemeklerde kullanılabiliyor.
Masaj yağlarında kullanılacaksa jojoba, üzüm çekirdeği ve nar çekirdeği
yağları tercih edilmeli. Küçük moleküllü olduklarından ciltten kolayca
emilebiliyor. Güneşten koruyucu yağ hazırlanacaksa susam yağı tercih
edilebilir.
Saç bakım yağı karışımı hazırlanacaksa jojoba, ısırgan ve defne tohumu
sabit yağları kullanılabilir.
En sık kullanılan sabit yağlar şunlardır:
BUĞDAY ÖZÜ YAĞI
Buğday çimlerinin soğuk preslenmesiyle elde edilir. E vitamini, lesitin,
linoleik asitçe zengindir. Lesitin, çeşitli enzimler, linolenik asit özellikle de
E vitaminince zengin bir içeriğe sahiptir.
Hamilelikten kaynaklanan çatlakların ve gözaltı kırışıklarının giderilmesi
ve cilt bakımı için hazırlanan yağ karışımlarında kullanıldığı gibi tek başına
da kullanılabilir. Soluk altın sarısı renklidir.
JOJOBA[13] YAĞI
Jojoba tohumlarının soğuk preslenmesiyle elde edilir. Açık sarı renklidir.
E vitamini ve doymamış yağ asitlerince zengindir. Tohumlarında yüzde 50
civarında yağ bulunur. Türkiye'nin doğal bitkisi değildir ancak ülkemizde
de yetiştirilmeye başlanmıştır. Kozmetikte ve aromaterapide en çok
kullanılan sabit yağlardandır. Doğum sonrası çatlakların önlenmesi, saç
dökülmesinin önlenmesi, sivilce oluşumunun durdurulması, kırışıklıkların
giderilmesi amacıyla hazırlanan karışımlarda ve tek başına kullanılır. Küçük
moleküllü olduğundan cilde emilimi hızlıdır.
NAR ÇEKİRDEĞİ YAĞI
Nar çekirdeklerinin soğukta preslenmesiyle elde edilir. Soluk sarı
renklidir. E vitamini açısından zengindir. Polifenollerce zengin olduğundan
antioksidan özelliği fazladır. Dâhilen kullanımda cilt ve meme kanserinde
iyileşmeye yardımcı olduğu rapor edilmiştir. Günde 7-8 damla kullanılması
tavsiye edilir.
Kozmetik ürünlerinde ve masaj yağlarında tercih edilen yağlardandır.
Küçük moleküllü olduğundan cilde emilimi hızlıdır. Yağlı bir tabaka
bırakmaz.
Saygılarımla,
Nazım Tanrıkulu
www.nazimtanrikulu.com
Kaynakça
Afife Mat. 14. Bitkisel İlaç Hammaddeleri Bildirileri Kitabı, Ed. K.H.C.
Başer ve Neşe Kırımer, Eskişehir 2002
Asuman Baytop. Bitkilerin Bilimsel Adlarındaki Niteleyiciler ve
Anlamları, İstanbul
Asuman Baytop. Farmasötik Botanik Ders Kitabı. İstanbul: İstanbul
Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, 1996
Atilla Akgül. Baharat Bilimi ve Teknolojisi. Ankara: Gıda Teknolojisi
Derneği, 1993
Ayten Altıntaş. Gül "İlaçların En Güzeli". İstanbul: Hayykitap, 2009
Bayhan Çubukçu ve ark, Fitoterapi 'Yardımcı Ders Kitabı', İstanbul
Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Yayınları, No: 79, İstanbul 2002
Benian Eser. Hikmet Saygılı. Adem Gökçel. Emre İlker. (Editörler).
Tohum Bilimi ve Teknolojisi. Cilt II. İzmir: Ege Üniversitesi Tohum
Teknolojisi Uygulama ve Araştırma Merkezi, 2005
British Herbal Pharmacopeia. British Herbal Medicine Association,
England, 1983
C. Kasım Güven. Tıbbi ve Kozmetik Formüller. Nobel Tıp Kitabevleri.
İstanbul, 1999
Caroline Green. Hastalık Tedavisinde Alternatif Çözümler. Arkadaş
Yayınları. Ankara, 2007
Deniz Gezgin. Bitki Mitosları. Sel Yayınları. İstanbul, 2007
Derviş Mehmet. Çevirenler: Nil Sarı-Ramazan Tuğ Neşati Yağı (Tıbbi
Yağlar Üzerine Bir Risale). Merkezefendi Geleneksel Tıp Derneği
Yayınları. İstanbul, 2009
Elçin Gürkan ve ark. Bitkisel Tedavi. Marmara Üniversitesi Eczacılık
Fakültesi Yayınları. İstanbul. 2007
Enver İzgü. Genel ve Endüstriyel Farmakoloji II. Ankara Üniversitesi
Eczacılık Fakültesi. Ankara, 1983
Erdem Yeşilada, Işıl Şimşek, Fulya Aytekin, Şinasi Yıldırımlı. Anadolu'da
halk arasında bitkilerin kullanılış amaçları üzerinde etnobotanik bir çalışma
14. Bitkisel İlaç Hammaddeleri Toplantısı Bildirileri. Eskişehir: Anadolu
Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, 2002
Ertan Tuzlacı. Şifa Niyetine 'Türkiye'nin Bitkisel Halk İlaçları'. Alfa
Yayıncılık, 2006
Ertan Tuzlacı. Türkiye Bitkileri Sözlüğü. İstanbul: Alfa Yayıncılık, 2006
ESCOP Monographs, The European Scientific Cooperative on
Phytotherapy, 2003
Füsun Ertuğ. Buldan (Denizli) Etnobotanik Alan Araştırması. İstanbul:
Türkiye Bilimler Akademisi Dergisi, 2 / 2004, sa. 187-218
Füsun Ertuğ. Etnobotanik fiş örneği ve çerçeve soruları. Türkiye Kültür
Envanteri Kılavuzu. İstanbul: Türkiye Bilimler Akademisi, 2003, s. 101-10.
Füsun Ertuğ. Örenlerin Bitkisi Üzerlik. İstanbul: Bilim ve Teknik Dergisi.
Türkiye Bilimsel Araştırma Kurumu (TÜBİTAK), 1999, sa. 88-90 s.374
Grete Flach. Sıhhatli Yaşamanın Genç ve Güzel Kalmanın Sırları. Kitap
Dünyası Yayınları, İstanbul, 1986
Gülihan Gülhar, Nurten Ezer. Halk arasında hemoroit tedavisinde
kullanılan bitkiler. Ankara: Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi
Dergisi, Ocak 2004 / ss. 37-55
Homeros. İlyada. Fulya Koçak. Arkadaş Yayınları. İstanbul, 2006
Hüseyin Koç. İlaç ve Baharat Bitkileri-I. Gaziosmanpaşa Üniversitesi
Ziraat Fakültesi Yayınları, Tokat, 1999
Hüseyin Polat. Sivas Ulaş'ta Halk Hekimliği. Ankara: Ürün Yayınları.
1995
İbn-i Sînâ. El-Kânûn fi't-Tıbb. Çeviren: Esin Kâhya. Ankara: Atatürk
Kültür Merkezi Başkanlığı, 2003, c. 2, s. 606.
İstanbul Üniversitesi Farmakognozi Anabilim Dalı. Turhan Baytop Anma
Kitabı. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, 2004
James Duke. Handbook of Medicinal Herbs. CRC Pres.
James Green. The Herbal Medicine-Makers Handbook (a home manuel).
U.S.A.: Crossing Press, 2000
John Lust. The Herb Book. U.S.A. : Bebetifical Boks (BLP), 2005
Josef Donner. Türkiye Bitkileri Yayılış Haritaları. Editör: Alper Hüseyin
Çolak. Ankara: Lazer Ofset, 2007
K. Hüsnü Can Başer. Kutsal Dumandan Sihirli Damlaya: Parfüm. Yapı
Kredi Yayınları: İstanbul, 2005
Oktay Mete. Kabalcı Şifalı Bitkiler Ansiklopedisi. Kabalcı Yayınevi.
İstanbul: 2009
Hazırlayan: Ali Haydar Bayat. Kemâliyye: Erken Anadolu Türkçesi İle
Yazılmış Bir Tıp Risalesi. İstanbul: Merkezefendi Geleneksel Tıp Derneği,
2007, s. 83.
Laurel Vukovic. 1001 Doğal Reçete. Kaknüs Yayınları. İstanbul, 2007
Lesley Bremnes. Şifalı Otlar Cep Ansiklopedisi. İnkılâp yayınevi.
İstanbul, 1999
Mehmed bin Ali. Terceme-i Cedîde fî'l Havâssi'l-Müfrede. Hazırlayanlar:
Bülent Özaltay, Abdullah Köşe. İstanbul: Merkezefendi Geleneksel Tıp
Derneği, 2006, s. 171.
Musa Genç. Odunsu ve Otsu Bitkiler Yetiştiriciliği. Süleyman Demirel
Üniversitesi Yayını, No. 76, s. 476, Isparta, 2007
Mustafa Kaptanbaşı. Afrodizyak Terkipler. Orkide Yayınları. İstanbul
N. Tanker-M. Koyuncu-M. Coşkun. Farmasötik Botanik. Ankara: Ankara
Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, 2004
Nazım Tanrıkulu. Ekolojik Yaşam Rehberi (1,2,3,4. sayılar) Buğday
Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği, İstanbul, 2010
Nazım Tanrıkulu. Sağlık Çevre Kültürü Dergisi (2,3,4. Sayılar).
Zeytinburnu Tıbbi Bitkiler Bahçesi, İstanbul, 2009-2010
Necmettin Zeybek ve Ulvi Zeybek. Farmasötik Botanik, Ege Üniversitesi,
Eczacılık Fakültesi Yayınları, No: 2, İzmir 1994
Neşet Arslan ve ark., Tıbbi Bitkiler İsim Kılavuzu, Ankara Üniversitesi
Ziraat Fakültesi Yayınları, No: 1530, Ankara 2002
Nimet Özata. Fitoterapi ve Aromaterapi. Doğan Kitap. İstanbul 2009
Nurettin Mazhar Öktel. Farmakoloji. Ankara Üniversitesi Eczacılık
Fakültesi Yayınları. Ankara 1965
Nuriye Akev. Eczacılık Terminolojisi Sözlüğü. İstanbul: İstanbul
Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, 1997
Orhan Küçüker. Tıbbi Biyologlar İçin Botanik Ders Kitabı. İstanbul:
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, 2000
Ö. Aslan Kalafatçılar. Bitkilerle Tedavi. (Basılmamış kitap). İzmir
Ö. Aslan Kalafatçılar. Parfüm Bitkileri ve Kozmetoloji. Manisa
Belediyesi Kültür Sanat Müdürlüğü: Manisa, 2006
Ö. Aslan Kalafatçılar. Tıbbi Bitkiler Sistematiği Ders Notları
(basılmamış). Manisa: Celal Bayar Üniversitesi Alaşehir Meslek
Yüksekokulu
Ömür Demirezer. Tayfun Ersöz. Tedavide Kullanılan Bitkiler. Fitoterapi
ve Farmakognozi Derneği Monografları. Nobel Tıp Kitabevi. İstanbul, 2007
Penelope Ody. Evde Şifalı Bitkilerle Tedavi. Arkadaş Yayınları. Ankara,
2009
Recep Karadağ.Doğal Boyama Reçeteleri. Kültür ve Turizm Bakanlığı.
Ankara, 2008
Richo Cech. The Medicinal Herb Grower Volume 1. Horizonherbs
Published. Williams USA. 2009
Selim Altan. Aktarlar: Şifalı Bitkilerin Kullanımı ve Etik Sorunlar.
Türkiye Klinikleri Dergisi. Manisa, 2008
Selim Altan. Manisa Tıp Folkloru. İzmir: Akademi Kitabevi Yayınları,
2000
Tekirdağ, Giresun, Aydın İli Halk İlaçları ve Gıda Olarak Kullanılan Bazı
İlaçlar. Geleneksel ve Folklorik Droglar Dergisi. İstanbul: İstanbul
Üniversitesi Geleneksel İlaçlar Araştırma ve Uygulama Merkezi, 1991,
1994, 1996, 1998, 1999
Turhan Baytop. Farmakognozi (Cilt I). İstanbul: İstanbul Üniversitesi
Eczacılık Fakültesi, 1975
Turhan Baytop. Türkçe Bitki Adları Sözlüğü. Ankara: Türk Dil Kurumu
Yayınları, 2002
Turhan Baytop. Türkiye'de Bitkiler İle Tedavi. İstanbul: Nobel Tıp
Kitabevi Yayınları. 1999
Turhan Baytop. Türkiye'de Zehirli Bitkiler Bitki Zehirlenmeleri ve Tedavi
Yöntemleri. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, 1989
Ulvi Zeybek. Aromaterapi ve Aromakozmetikte Kullanılan Uçucu Yağlar.
Nu-Ka. Isparta, 1999
WHO Monographs on Selected Medicinal Plants-Volume I-II-III, WHO
William B. Turrill. Gelibolu yarımadasının florası. Çeviren: Faik Yaltırık.
İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Dergisi. İstanbul 1959, seri B, VIII
(2), IX.
Zencirkıran, M. Dış Mekan Süs Bitkilerinde Çelik ile Üretimin
Optimizasyonu. II. Ulusal Fidancılık Sempozyumu. 25-29 Eylül 2000.
Ödemiş, İzmir. Bildiri Özetleri. s.13., 2000
Gıda Işınlama Yönetmeliği:
http://www.kkgm.gov.tr/yonetmelik/gida_isinlama.html
http://pomaktarihi.blogspot.com/2007/04/kaypedilen-kimlik-
pomaklar.html
Diş Çürüğü Teorileri:
http://www.dentistry.ankara.edu.tr/curukteorileri.doc
Gelibolu Hakkında Bilgi:
http://www.gelibolu.gov.tr/pages/g_cografya.htm
Impact of Cultivation and Gathering of Medicinal Plants on Biodiversity:
Global Trends and Issues. By Uwe Schippmann, Danna J. Leaman and A.
B. Cunningham:
ftp://ftp.fao.org/docrep/fao/005/aa010e/aa010e00.pdf
James Duke.
ttp://www.ars-grin.gov/duke
Nihal Erk, Ferruh Dinçer. XV. ya da XVI. yüzyla ait olduğu sanılan bir
baytarname incelemesi.
http://dergiler.ankara.edu.tr/tammetin.php?id=8373
Pozitif ve Negatif Bitkiler Listesi:
http://www.kkgm.gov.tr/genel/birimfaal.html
S.M. Nasar. Kadir Halkman: Baharat Mikroflorası Üzerine Işınlamanın
Etkisi: Orlab Online Mikrobiyolji Dergisi:
www.mikrobiyoloji.org/pdf/702030304.pdf
Şebnem Karasu Cattanach. Kuru Gıda Ürünlerinde Buhar Sterilizasyonu
Uygulamaları. I. Gıda Güvenliği Kongresi. 2009:
http://www.gidaguvenligikongresi.org
TUBİVES:
http://turkherb.ibu.edu.tr
Trade in Medicinal Plants:
http://www.fao.org/docrep/w7261e/w7261e08htm
http://www.henriettesherbal.com
http://www.plant-medicine.com/index.asp
http://www.ipni.org
http://www.herbsociety.co.uk
http://www.ztbb.org
[1] Kısım olarak ifade ettiğimiz miktarları, gram, kaşık, tutam olarak
düşünebilirsiniz.
[2] Kuşotu ülkemizde oldukça yaygındır. Kış aylarında soğuklardan
etkilenmez. Bahçelerde yabancı ot olarak çıkar. Bazı yörelerimizde yemeği
yapılır. Avrupa'da cilt hastalıkları için tıbbi kullanımı yaygındır. Ancak
ülkemizde tıbbi amaçlı kullanımı pek bilinmez.
[3] Yağların sabunlaşması sırasında açığa çıkar. Doğal gliserin kaynakları
yerine propilenden de gliserin elde edilir. Özellikle bitkisel kaynaklı
gliserini isteyin. Medikal ürün satılan yerlerde bulunuyor.
[4] Aswaganda: Son zamanlarda ünlenen 'altınçilek' adlı bitkinin asıl adı
güveyfeneridir. Güveyfeneri ve bu bitkinin kapsül durumu çok
benzediğinden Türkçe'ye yalancı güveyfeneri olarak geçmiştir. Latince adı
Withania somnifera olan bitkinin kökleri kullanılır. Hindistan'da yetişir.
Ülkemizde de Akdeniz ve Marmara bölgemizde rahatlıkla yetişebilen bir
bitkidir. Zeytinburnu Tıbbi Bitkiler Bahçesi'nde de yetiştirildi. Afrodizyak
olarak en çok kullanılan bitkilerden biridir.
[5] Spirulina: Ülkemizde de Ege Üniversitesi Bilim Teknoloji Araştırma
ve Uygulama Merkezi'nin danışmanlığında özel bir firma tarafından
yetiştirilen bir yosun türüdür.
Sibirya ginsengi bulunamazsa, kırmızı Kore ginsengi de (Panax ginseng)
kullanılabilir.
[6] Sibirya ginsengi bulunamazsa, kırmızı Kore ginsengi de (Panax
ginseng) kullanılabilir.
[7] Kakule: Yeşil kabukları açılır. İçindeki tohumlar toz haline getirilir.
[8]Baz yağ olarak genellikle zeytinyağı, aspir yağı, susam yağı gibi sabit
yağlar kullanılır.
[9] Bu aşamada meyveleri yeşil renkli olur.
[10] Latince adı Symphytum olan karakafesotunun ülkemizde 25 türü
yetişiyor. Bunlardan 12 tanesi dünya üzerinde sadece ülkemizde yetişiyor.
[11] Soğuk baskı zeytinyağını tavsiye ederim.
[12] Yaptığımız denemelerde kuru sarı kantarondan tıbbi yağ elde
edilemediğini gözlemledik. Bu tarifte verilen sarı kantaron çiçeklenme
başlangıcından itibaren toplanan taze sarı kantaron herbasıdır.
[13] Latince adı Simmondsia chinensis jojoba üretimi ile ilgili ülkemizde
de çalışmalar yapılıyor. Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü ve
Çukurova Üniversitesi'nde kültür denemeleri yapılıyor. Tohumlarının
çimlendirilmesi de oldukça kolay. Tarım Bakanlığı'nın üretim desteği
verdiği bitkilerden bir tanesidir.
[14] Genellikle kokusuz olması ve birçok uçucu yağ ile kolayca
karışabilmesi sebebiyle pamuk yağı kullanılır.
[15] Petallar çiçeğin kenarındaki dilsi turuncu yaprakçıklardır.
[16]Arıklı, Bayırlı, Burhanlı, Fındıklı, Ilgardere, Karainebeyli, Nusratlı,
Ocaklı, Pazarlı, Yeniköy
[17]Burhanlı sahili, Fındıklı sahili, Kömürlük limanı, Ocaklı sahili, Pazarlı
çevresi, Yeniköy sahili
[18] Gelibolu pazarı, Lapseki pazarı
[19] Ayvacık Etnografya Müzesi
[20] "Günlük hayatta kullandığınız bitkiler nelerdir?", "Kullandığınız
bitkilere neden bu isimlerin verildiğini biliyor musunuz?", "Bu bitkilerin
hangi kısımlarını, ne amaçla, nasıl kullanıyorsunuz?", "Aktardığınız
bilgileri kimden öğrendiniz?" vs.
[21] Diş çürüklerine, çene köklerinde var olan ve dişin kanını emerek
beslenen kurtların sebep olduğu inancına, tahmini 7000 yıllık Sümer
tabletlerinde, Mısır, Çin, Hind, Fin, Britanya kültürlerinde rastlanmaktadır.
Tedavi için değişik devalar önerilmiştir. Meşhur cerrah Guy de Chauliac
(1300-1368) pırasa tohumu ve soğan karışımıyla hazırlanan tütsünün, 500
yıl kadar önce Anadolu Türkçesiyle yazılmış Kemâliyye, banotu tohumuyla
hazırlanan tütsünün buğusunu tavsiye etmektedir. Görüştüğümüz kişiler,
buğu sonrasında kurtları suyun üzerinde görebildiklerini belirtmişlerdir.
[22] Yaprakları üflendiğinde ses çıkarttığı için bu isimle anılmaktadır.
[23] Arnavutluk, Bulgaristan, Makedonya, Türkiye, ve Yunanistan'a
yayılmış Slav kökenli Müslüman azınlık Pomakların verdiği isim.
[24]Sebzeler kurutulurken güvelenmesin diye kullanıldığı için bu isimle
anılmaktadır.
[25]Kökleri dişe temas ettiğinde dökülmeye sebep olduğu için bu isimle
anılmaktadır.
[26] Romalı Plinus (M.Ö. I. yy), at ve koyunların kulak derisinin altına
sokulduğunda iltihap toplayıcı olduğunu; Columella (M.S. I. yy), kulağa
sokulduğunda vücuttaki bütün zehirleri buraya toplayıp hastalıkları ortadan
kaldıracağını belirtmiştir.
[27] Büyükbaş hayvanların öğle saatlerinde dinlendiği alan
[28] Birgi, Hacı Hasan. Yılanlı ve Kemer köyü
[29] Bazı yörelerde diş kurtlarını düşürmede kullanılmaktadır.
[30] Bu yöresel bir tariftir.
[31] Hayvanların çiftleşmek istememesini ifade eden yöresel bir tabir.
[32] Kars merkeze bağlı bir köydür.