You are on page 1of 401

Meclis-i Meb^usan

1293=1877

Zabıt Ceridesi

TOPLAYAN
hakki tank us

Ta*aaa./,.ıri -^■ ■ .?;t--pasaeffîİ3se


armağûa e^ilisktiî^

«tanijiul 1999
Bir kaç söz

Türk Devletini Meclisle idare veya Türk Devletinde Meclis istişaresine yer verme reji­
mi, üzerinde çalışmaya değer bir mevzudur. Ben bu cildlerle, bunu, gelecek zamanlarda, güç
de olsa yapacak ilim adamlarnuıza bir yol açacağım sanıyorum.
B u zabıtları bir araya toplamanın göründüğü kadar kolay olmadığmı bilmekte fayda
yardır.
1293 Meclis müzakerelerinin Fıransadan getirilmiş bir mütehassıs idaresinde sitenog"
rafi ile zabtettirilmiş olduğunu biliyoruz; fakat bu zabıtlar ne kapanan Möclisden, ne de
bir ihtimal ile sevkolunduğu Yıldızdan gelmiş olarak hazine-i evrakda görülmüyor. İstan­
bul Meclis-i M eb’usanmdan Büyük Millet Meclisine intikal eden dosyalar arasında da yok­
tur. Yalnız bu yokluğun sırrmı azıcık aydınlatan bir nakil var:
Büyük Millet Meclisinin büdce encümeni başkâtibi iken bir kazaya uğrayıb ölen rah­
metli arkadaşımız INuri, Millet Meclisi hizmetine ta 1908 de, İstanbul Meclisinden başla"
mıştı. B ir gün onun malûmatını araştırdnn. Bana Meclis-i M eb’usan Çırağan sarayında iken
içinde eski Meclis evrakı bulunduğu söylenen iki sandık gördüğünü anlattı.
Çırağan saraymm 1909 da yandığını ve hiç bir şey kurtarılamadığını hatırlarsak o
zabıt ceridelerinin asri ve hulâsalarının şimdi külü bile kalmamış olduğuna hükmedebiliriz.
Bugün zabıtlar için kaynak, elde kalan o zaman gazeteleriyle bu müzakerelere do­
kunur yerleri olan muamele evrakıdır. Gazetelerden çıkan zabıtlar ise sitenografiden alın­
mış metinler değildir. Ahmed Mithat merhumun Takvim-i Vakayi müdürü sıfatiyle ken­
di tuttuğunu “Üss-i inkılâb” da söylediği zabrtlardır. ki resmî gazetede çıkmışı öteki gazete­
ler de -bir çoklarındaki metin mütabakatmdan anlaşıldığına göre- bunlardan istifade etmiştir
ancak bu zabıtları ihtiva eden Takvim-i Vakayiin de, bu satırları yazdığma güne kadar
Türkiyenin resmî veya hususî kütüphanelerinin hiç birisinde eksiksiz bir kolleksiyon halin­
de bulunmadığını söylersem, bu kadarmı toplamak için ne kadar yorgunluk çektiğimi tamin
etmek güç olmaz. Bunu ayrijlamamalı: Müzakere zabıtlarının bulunduğu gazeteleri tutmak
93 Meclisini hem açan, hem kapayan ikinci Abdülhamid devrinin en büyük siyasî suçla-
rmdan biri idi.
Ben, zabıtları bu cildlere naklederken hiç bir harfine ilişmedim; yalnız Büyük M il­
let Meclisi zabıtlarmm bugünkü güzel tertibine uymak için söz söyleyen meb’uslarm adla­
rını satır başlarına alıb intihab dairelerini yanlarına koydum. Pek lüzumlu yerlerini notlar­
la tashih veyg izah ettim. <
1293 Meclisi iki defa toplanmıştır. Birincisinin zabıtları birinci, ikincisininki
ikinci cildde bulunacak. Üçüncü cildde de -Tanzimattan sonra Devlet teşebbüsüne geçi­
şinden başlıyarâk- bizdeki Meclis hareketi üzerine bir tedkik, bu Meclise, bu müzakere­
lere aid başka vesikalar ve mütalealar bulımaçaktır.
Zabıtları toplama emeği benimdir; onların kıymetini bilib basılmasmr tahakkuk ettir­
me şerefi Büyük Millet Meclisi reisUk divanmındır; onun için eseri sayın reis Mustafa
Abdülhalik Rendanın ydma sunuaorum.

22 ağustos 1939 Hakki tErık us

y
DEVRE: 1 C İLD : 1 İÇ TİM A ; 1

Meclis-i Meb’usan
1293=1877
Zabıt Ceridesi

Açılma Töreni
4 rebiulevvel 1294— 6 /1 9 m art 1293/1877

i Çl N D E K 1 L E R:
Sa3nfa
1 — Açılma Töreni 4
2— II. Abdülhamidin açış söylevi 7
3 — Âyan’ın karşılığı 13
4 — Meb’usan’m karşılığı 16
T~

4 rebiulevvel 1 2 9 4 = 6 /1 9 m art 1293/1877

PAZARTESİ

Osm anh M ecU s4 M e b ’uskmınm ilk yda ^y^Jıgus olarak 1-14 mart 1293-1877 salı günü
açılması ne§ir ve ilân olunan “ Muvakkat talimdi” hüküm lerindendi; lâkin, merkezden uzak
vilâyetler m ^Vuslarının getemend§ olmalanna bakılarak, “ Talimatsın aradığı üçte iki ek-
seriyyet olmıyacağı anta§ıldı v e üçılma töreninin geçiktirildiği resmen ilân olundu. 1 re-
bu lvvel tarihli bir resmî ilân ile de M ec lis -l M e b ’usanın 6 mart pamrtesi günü açılaaagı, er­
tesi gün vazifesine ba§lıyacağı bildirildiği gibi hangi gün açık müzakereye bavlıyacağının da
sonradan gazetelerle bildirileceği ilân edildi.
Meclis, yazıldığı üzere pazartesi günü ye^i buçuk ( — ezani saatle iki b u çu k ) sula­
rında, Istanbulda Be§ikta§ta, Dolmabahçe sarayının -sonraları mıtaıyede salonu adını alan-
(Divan Mahallî) nde açılıyordu.
Gazeteler, bavta D evletin resmî gazetesi alan Takvim-i Vekayi, ^‘m ü lk 'ü milletin bah­
tiyarlığı sebeblerinin en ileri geleni olacağından tek kimsenin şüphe etmediği bu büyük iş­
ten uzun uzadıya malûmat verm ekte zerre kadar gecikmeğe cevaz olmadığı” mukaddimesiyle
bir çıkarıyor v e şu haberleri veriyordu:
K a pı v e pencereleri, -hava pek yumuşak olduğu için- büsbütün açık. İrandan gelme al­
tın taht o gün için Topkapı sarayından çıkardıp getirilmiş ve (Divan M ahalli)nm garb tara­
fına, yüzü şarka doğru konulmuş. Tahtın cennub,yani sağ yanında Sadrıâzam (Ethem paşa)
Serasker (Redif paşa), v ü k e lâ (l), M ü şü rler: Halim (Ş u ra-i D evlette a z a ), Ahmed Muhtar
( dördüncü ordu m ü ş ü rü ), vezirler: Abdullâtif Suphi paşa (o zaman istinaf mahkemesinde
birinci reis ). Kâmil paşa zade Samih paşa (G ir id valisi), l•"f^■n paşa (T e m y iz mahkemesi b i­
rinci reisi). D efteri Hakanî nazın (Netaicülvukuat sahibi Mustafa Efendi), Ticaret naZinı
(Ohannes Efendi), Seraskerlik müsteşarı (Ahmed Bey), Hariciye müsteşarı (Aleksandır Kara-
todori Efendi), D iva n -ı hümayun âmedcisi (Mahmud Bey), Şefkatî Efendi (A d liy e m ektub-
c u s u ), Beylikçi (Niyazi Efendi), İcra cemiyeti reisi ,^^y)ı D ahiliye müsteşarı (Kos­
tak! Adosidi Bey), Bahriye müsteşarı (Nazmi Bey), M aliye müsteşarı (Zühtü Bey), Ticaret

(1) O zamanki meclis-i vüfcelâye şunlar da- hassa), Saîd (Bahriye), Kani (Rüsumat Emini),
bildi: Hurşid (Sadaret Müsteşarı), Galib (Şehremini),
Damad Mehm ud Celâleddin (Tophane müşü- Alırned Hamdi (Zabtiye nazırı) paşalarla Münif E-
rü),,Sa//et (Hariciye nazırı), Cevdet (Dahiliye), fendi (sonra paşa) (M&&viî), Ohannes Çamiç Efendi
Asım (Adliye), Kadri (Şura.yi Devlet reisi), K e - (T ica ret)
mal (Evkef), Yusuf (Maliye), Hamdi ( Hazine-i
meclisi reisi (Ali Bey), JSafin müsteşarı (Odyan Efendi), Posta ve telgıraf nazın (fzizet E-
fendi) Maarif müsteşarı (Ohannes Efendi, Eski istinaf mahkemesi reisi) birinci sırayı
vîicude getiriyorlardı.
B u birinci sıranın arkasında da ruhanî reisler vardı:
R u m patriki Yoakim, Erm eni patriki Nerses Varjabetyan, Katolik patriki Küpelyan
Ohannes, Bulgar eksarhı (Entim)^ Protestan vekili (Matosyan), Hahambaşı kaymakamı
(Musa Levi), iE i R u m metropolidi, Katolik episkoposu, Eksarha episkoposu Ha'
hanı (Avram Eşkenazi) bu nlan n ardınca D evlet Şûrası ü y e le r i{2 ) kendi rütbelerine gö­
re yer almış bulunuyordu.
Tahtın sol tarafından Şeyhülislâm (Haşan Hayruliah
Efendi) Hüseyin paşa {Ş e r i f )
ile İlmî rütbenin en yükseğinde olan Anadolu ve Ruıneli (sadır) la r ı (3 ) v e filen İstanbul
kadısı (Bodrumî Ömer Lûtfi Efendi) De bunlardan sonra Tem yiz mahkemesi h e y e ti(4 ) , T i-
caret'i fevkalâde divanı reisi, sonraları paşa ve R u m eli'i Şarkî valisi olan (Gavril Efendi),
birinci sırayı teşkil ediyor, bunların ikinci sırasında da Askerî dar-ı Şûra reisi Haşan paşa
ile îstanbuldaki kara v e deniz ferik leri{ 5 ) sıralanıyordu.
Açılm a Törenini görmeğe gelmiş olan dost büyük devletler elçilikleri h e y 'e t i{6 ) {e liç v

(2) 0 tarihlerde Şûra-yi Devlet reis ve âzaları med Hilmi, Miineccimbaşı H a d Ahm ed Tahir, B-
şunlardı: f endiler.
Şûra-i devlet reisi Kadri paşa, başkâtib azadan (4) O tarihteki temyiz mahkemesi hey’eti şöy-
Ali Fuad Bey. . le terekküp ediyordu:
Muhâkemat dairesi — reis-i sani Seyfeddin B- Ceza dairesi — Reis: irfan paşa, aza: izzet, lik-
fendi; aza: Ali Şefik, Riza, Bilâl, Ahmed Hikmet yadis. Vasıf, Mustafa, Karabet Efendiler,
Beyler; Bohor, Nodyan Efendiler. Hukuk dairesi — Reis-i sani: Ahm ed Hilmi, a-
Mülkiye dairesi — Reis-i sani: Said Efendi; a- za: Mazhar, Riza Beyler, Yorgiyadis, Şefik, Şahbaz-
za: Halim, Avnürrefik, Celâl, Mansur paşalar, Izzed. yan Efendiler.
din Bey, Istoyanço efendi. (5 )0 tarihteki ferikler şunlardı:Aia/ız(Serkarin),
Tanzimat dairesi — Reis-i sani: Besim B ey ; a- Hüsnü (Harbiye dairesi reisi), Hurşid (Harbiye
za: Kemal, Besim, Ali, Necib, Mithat Beyler, Lûtfi, dairesi azası), HasaiL (Levazım dairesi reis vekili),
Yanka Efendiler. Mahmud (Nizamat dairesi reis vekili), İbrahim
Nafia dairesi — Reis-i sani: Rauf B ey; aza: N e - (Muhakem'at dairesi reis vekili), N u ri (Sıhhiyj’e
cib, Bedros, Konsİantin Efendiler, Ekrem, Hâmid, dairesi reis vekili) Said (Tophane imalât reisi), E -
Kalyadi Beyler, Kâmil paşa. yub (Tophane meclis reisi), İsmail (Tophane har-
Maliye dairesi — Reis-i sani: E d ib Efendi; a- biye dairesi reisi), Cemaleddin (Tophane fıarbi-
za-.Mahmud paşa, Sahib, Fazil beyler, izzet, Serkiz ye dairesi azası), Ahm ed (Tophane levazım dairesi
Efendiler. ■ reis-i sanişi), N ecib (Hâdeme-i hassa feriki), Said
(3) O tarihteki Rumeli sudûru: (Mabeyin, feriki), SeZim (istihkâm alayları* kuman-
Reisülülema Zeynelâbidin Efendi Zade Mch. dam ), Salih (Şûra-i balîriyye reisi), MeTuned (Şû-
med Cemaleddin Efendi, Arif Efendi zade M ehm ed ra-i bahriye azası), Hüseyin (Bahriye imalât dai-
Sıddık Efendi, Arab zade hafidi Mehm ed Erib E - resi azası). H a d Rasim (Liman r e is i),Hüseyin (Ak-
fendi, Ali paşa zade Ahm ed Aziz Bey, Mehm ed N e - deniz kumandanı). Zihni (Tuna feriki), Haşan
cib Efendt,Arab zade Mehm ed A ta b e y , Dağistanî za- (Zırhlı donanma kumandanı). Haşan (Liman kuman
de Mehm ed Muhiddin, Üryanı zade Ahm ed Esat, pa- dan muavini), Ahm ed (Süne kumandanı) Haberi
dişahın eski birinci imamı M ehm ed A li Riza, Haşan (Seyyar filo kumandanı), Zekeriyya, Yusuf paşalar.
Fehm i Efendi zade Ali Haydar, Bahaeddîn Efendi (6) O târihte elçiler hey’eti şunlardan topla-
zade Hûsameddin Efendi oğlu Hüseyin Agâh Efen , nıyordu:
diler. Rusya fevkalâde murahhas büyük elçisi general
Anadolu sudûru: Mehmed Şem’î Efendi, Ali Sa- Ignatiyef, Ingiltere fevkalâde murahhas büsdık elçi-
ti Efendi zade Mehmed Kadri Bey, Dürrî zade Meh- si Str Hdnri BZyoZ, Avusturya elçisi kont Fransua
med 'Dürrî, Dersvekili Filibeli Halil, Kütahyalı H a - Riçi, Almanya elçisi Baron dö Verler
lil Efendi zade Yakub Asım, Harputlu Abdurrahman Fransa büyük elçisi kont Dö Burguan, Belçika fev-
Efendi zade Mustafa Tevfik, İsmail Seyfeddin, M e - kalâde murahhas orta elçisi kont R oje Hetmdn 'dö
s’u d Efendi zade Ahm ed Hıfzı, Şirvanî zade Ahm ed Gırhnbreg, İran fevkalâde murahhas orta elçisi
Hulusi, Şehrî Haci Mustafa Nazif, Ahishah M eh - Muinülmülk H a d Muhsin han, İtalya fevkalâde mu-
med Şerif, Bodrumlu Ömer Lûtfi, Kastamonulu A h - rahhas orta elçisi kont L e v i HurZı, Portekiz orta el­
ler ve maslakatgüzarlar) da bu sol ymıın ba§ tarafında tahtın arkasında yer tutmuşlardı. İran
devleti elçisi Muhsin Han en önlerinde idi. Yalnız Rusya ile Almanya maslâhatgüzarlcnı yoktu
Resmî tezkerel&rle davet edilmiş olan buzatların hepsi büyük üniformalarını giymişler­
di. Yukarda yazılan iki cenahın ortasında kalan açıklıkta, tahta bakan vasiyette ayan v e
m eVusan meclisleri azalan duruyor v e ayan meclisi a za la rı(7 ) sağ, m eVuslar da sol cenah
yakınında bulunuyordu.
İk i meclis gurupunun en arkasında da padişahın kaıinleri, (Hademe-i Hassa) gı bir yer
nm daire teşkil ediyordu.
A l v e sırma işlemeli üniformaları giymiş teberdaran dahi salonun etrafında bir daire
teşkil ediyordu. Herkes yerine gelip durduktan sonra, tahtın üzerindeki örtü k a ld ın ld ı(8 ).
Padişah (İkinci Abdulhamid) in bulunduğu oda kapısını, teşrifatî-i um um iyye nazırı Kâmil
açarak, kendisini tahtın önüne getirmiş ve ‘^Hademe~i hassa” tavafından alkışlanmıştır.
B u sırada padişahın solunda kardeşi veliaht Mehmed Reşad Efendi jJe şehzade Kemaleddin
Efendi, müşür üniformalariyle hazır bulunuyorlardı.
Padişah da üniforması üzerine siyah bir pelerin almış. Sağ elinde okunacak nutku tır
tuyor, sol eliyle kılıca dayanıyordu.
Abdulhamid, nutkunu sadrıâzama, sadrıâzam da mabeyin başkâtibi (sonradan sadnâ-
za m ) Said paşaya verdi. Said paşa nutku açtı v e okudu. Okum a yarım saat kadar sürdü. N u ­
tuk okunduğu müddetçe padişah da ayakta dudu, -v e bir düzüye eliyle alnını v e sakaltnı ok­
şadı. Bitince hiç bir şey söylemeden v e hiç bir hareket yapmadan kısa bir selâm vererek
yerine oturdu. M eclis dağılırken -şehrin muhtelif yerlerinden ve karakol gemilerinden-
toplar atılıyordu.

çişi M. Savral, Yunan orta elçisi M. Kundoryolts, Riza (Temyiz mahkemesi azasından). Arif Efendi,
İspanya fevkalâde murahhas orta elçisi M. ügastino ler, Mihran Bey (Şûra-i devlet azası). Em in Efendi
Konfe, İsveç Norveç mukim elçisi M. Selim Ruhren (Şûra-i devlet azası). Ferik Tahir paşa, Marko paşa
hol, Felemenk mukim elçisi M. de Heldon, Amerika (Tıbhıye mektebi nazırı). Em in B ey (Mabeyin es-
elçisi M. Maînar. bak başkâtibi), Logofet Bey (Şûra-i devlet azasın­
dan), Yorgaki, Daviçon Efendiler (Şûra-i devlet a-
(7) Ayan reisiSerner paşa, azalar: Mustafa Nuri, zası), Serviçen Efendi, Halim paşa. Şerif Hüseyin
Rıza, Namık, Ahmed, Sami, Arifi, Kabalı, Halet paşa, İbrahim paşa (Şûra-i devlet azası). Kastaki
Derviş (Ankara eshak valisi), İbrahim (Cezair-i Mosoros paşa (Londra sefiri),AAmed Hilm i Efendi
Bahr-i Sefid valisi), Ahm ed Celâl paşalar, Vrganî zo. (Temyiz hukuk dairesi sabık reisi)). Kastaki Efendi
de Esat, Fetvaemini EahZ, Meclis-i maarif reisi Ha­ (Temyiz azasından),
cı Tahır Efendiler, T ev fik (Daavi nazır-ı esbakı), (8) Abdülhamid-i Sani ve devr-i saltanatı.
“ 6
Açış Nutku*'*

Âyan, (2)
Meb’usan(3),
' 1 »
ı!>evlet-i aliyyemizde birinci defa olarak içti­ ya inkıyad olunmaması sebebiyle husule gelen
ma eden Meclis-i umumîsd küşad etmekle be- tarakkiyat tedenniye yüz tutup evvelki kuvvet
yan-i memnuniyyet ederim. , za’fa mübeddel olmuş idi. Nihayet büyük pede­
Cümlenizin malûmudur ki devlet ve millet­ rim Sultan Mahmud han merhum devletimizin
lerin terakki-i şevket-ü mikneti ancak adalet va- bir kaç asırdânberi uğradığı inhitat ve tedenni­
sıtasiyle olur; hattâ Devlet-i Aliyyemizin evail-i nin başlıca illet-i gaiyyesi olan nizamsızlık ve on
zuhurunda kudret ve kuvvetinin âleme münte­ dan neşet eden yeniçeri gailesini ortadan kaldı­
şir olması emr-i hükümette adaletine ve tebaa­ rıp cism-i devlet-ü milleti rahnedar eylemiş o-
nın her sınıfının hak ve menfaatine riayet olun- lan fesad ve ihtilâl dikenlerini ayıklamış ve A v ­
masiyle meydana geldi. Ecdad-ı izamımız Fatih rupa medeniyet-i hazırasının en evvel mülkü­
sultanMehmed han merhumunu te’min-i hürriy- müze idhali için bir kapı açmış idi. Valid-i ma-
yet-ü serbesti-i din-ü mezhep hakkında göster­ cidim Abdülmecid han merhum dahi o isre gide­
diği müsaadat cümlenin malûmudur. rek, ahalimizin muhafaza-i can-ü mal-ü ırz-u
Sair eslâf-i izamımız dahi o isre sülük ile hiç namusunu mütekeffil olan taıizimat-i hasndyye
bir vakitte serbesti-i âyin-ü mezhebe halel ge­ esasım ilân etmişti. îşte o günden sonra me-
tirmemiştir. Altı yüz senedenberi sunuf-i tebaa­ malikimizin ticaret ve ziraatı tevessü etti, dev­
mızın milliyetlerini ve lisan ve mezheblerîni letimizin az vakitte varidatı bir kaç kat arttı.
muhafaza eylemeleri dahi bu kaziyye-i âdilenin Muhtaç olduğumuz ıslâhata medar olacak ka­
hetice-i tabiiyyesi olduğu kabil-i inkâr değildir. nun ve nizamlar yapılıp tahsil-i fünün-û maa­
Hasılı, o asır ve zamanlarda, adaletin hima­ rif dahi oldukça tevessü eyledi. Bu mukadde-
yesi ve kanunların vikayesi sayesinde devlet ve mat-i haseneden ve alelhusus, emniyyet-i dahi,
milletin servet ve saadeti tarakki bulmuş iken, liyyeden devletimizce ümid-i terakki hasıl ol­
giderek, ne şer’-i şerife ve ne kavanin-i mevzua- muş iken Kınm muharebesinin zuhuru tanzim-i
ahval-i mülk-ü tebaa hakkında olan mesainin
devamına mani oldu. Ol vakte kadar hazine-i
(1) Bu açılış nutku o gün Takvim-i Vakayi ilâ­
vesi olarak resmen neşrolunduğu gibi bu ilâvede devletimizin harice bir akçe de3mi yoğiken, ma­
çıkan metni de başka gazeteler nakletmişlerdi. Bu­ sarif-! mübreme-i harbiyyeye varidatımızla kar­
raya aldığımız metin Takvim.i Vakayi’in 8 mart şı durmak mümkün olmadığından hariçten is­
1293 tarihli ve 1867 inci sayısındadır ki, ilk neşrin­ tikraz ile def-i ihtiyac-ü zarurete mecburiyet
den sonra bazı tashihler gördüğü anlaşılmaktadır.
göründü. Bu sebeble borç kapısı açıldı. Vakıa
(2) Nutkun ilk neşrinde hitab: (h e y ’eti âyûn’>
o meselede hukukumuzun meşruiyyetini tasdik
suretindedir.
(3) Nutkun ilk neşrinde hitab; (m e b ’nsan efen,
eden düvel-i mufahhama-i müttefikanın saha-
diler)^ suretindedir. yif-i tevarihi ilelebed tezyin edecek olan mua-
H. T. Us. yenat-i kâmile-i filiyyeleri inzımgmiyİe harbin
1923=1877 M E B ’U S A N
DSHN A Ç IU Ş T Ö R E N İ
müntiç olduğu musalaha(4) dahilen işimizi yo­ tahrikât ve ifsadat eseri olmak üzere zuhur e-
luna koymak ve hakikî bir tarik-ı tarakki (5) dip(7) ve birdenbire Sırbistan ve Karadağ mu­
hazırladığı zann-i kavisi hasıl olmuş idi; lâkin harebeleri açılıp politika âleminde büyük bü­
ahvaİ-i müteakibe bütün bütün o ümid ve inti­ yük karışıklıklar dahi nümayan olmasiyle dev­
zarın aksini meydana getirdi; yani bir takım letimiz buhran.ı azîme uğramış olduğu bir ze-
tahrikat ve tesvilât ile dahilî hâdiselerin yek­ manda Cenab-i Hakkın irade-i lemyezeliyye-
diğerini velyederek zuhura gelmesi mülkümü­ siyle ecdad-ı izamımız tahtına cülûsumuz vu-
zün İslâhat ve tanzimatına bakmağa meydan kubuldu. Ahval-i umumîyyemizin şu derece te­
vermedikten maada, her sene fevkalâde ordu­ sadüf eylediği müşkilât ve muhatarat devle­
lar cemüyle, ahalimizin en ziyade işe yarayan timizin şimdiye kadar uğradığı gavailin hiç bi­
sıfını silâh altında tutmağa mecburiyetimizden rine kıyas ve tatbik kabul edemiyeceğinden ev­
dolayı, ziraat ve ticaretimiz azîm sektelere uğ­ vel beevvel hukukumuzun vikayesi için ordu­
radı. Bu kadar müşkilât ve mevania tesadüf o" larımızın taraf taraf teksiriyle altı (8) yüz bin
lunmuşken gene tarik-ı terakkide manen ve kadar asker silâh altına aldırmaya mecbur ol­
maddeten hayli mesafe kat’olunduğu malûm dum. Ve bu karışıklığın biavnülâh-i taalâ kül-
ve müsellemdir. Yirmi senedenberi varidatımı­ liyyen defi ve izalesine devletimizce başh İs­
zın alettevali artması dahi memleketin terak- lâhat ile çare aramağı ve o tarik ile istikbali­
kiyatma ve ahalinin refah-i hallerinin tezayü- mizi emniyet-i mütemadiye altına almağı fa-
düne delildir. riza-i zimmet addeyledim. Çünkü Hak Taalâ-
mn mülkümüze ihsan eylediği kabiliyet ve a-
Eğerçi müzayaka-i hazıra şu tadad olunan
halimizin müttasif oldukları istidat ıktızasın-
ahvalden tevellüd etmiş ise de idare-i maliyyece
ca bir idare-i basene tariki tutulduğu halde az
bir meslek-i dürüstîye sülük ile gaile-i zarureti
vakitte pek çok ilerliyeceğimiz derkâr iken â-
tahfif ve itibar-i malîyi hıtzeylemek kabil o-
lem-i medenİ3^etin terakkijryat-i hazırasına ye-
lur idi. Feemma İslâhat suretinde ittihaz olu­
tişememekliğimiz mücerred mülkümüzün muh­
nan tedbir-i malîler islâh-ı hal etmek şöyle
taç olduğu İslâhat ve onlara müteallik kavanin
dursun işi bütün bütün ağırlaştırmış ve istik­
ve nizamatın devam edememesinden ve bu da­
balin ne olacağı düşünülmeksizin halden isti­
hi yapılan şeyler hükûmet-i istibdadiyye elin­
fade edilmek istenilmiştir ve işte bir yandan
den çıkıp kaide-i meşverete müstenid olmamasın
şu gailelerin devam ve teakükü ve bir yandan
dan neşet eylediği sabit ve mütehakkaktır.
dahi devletimizin âzam-i esbab-i şevket-ü kud­
Halbuki düvel i mütemeddinenin terakkıyatı
reti olmak üzere edevat-ü esliha-i cedide-i
ve memleketlerinin emniyet ve mamuriyeti
harbiyye (6) nin tedarük ve inşası ve bununla be­
mesalih-u kavanin-i umumiyyeleri cümlenin
raber varidat ve masarifatımızm bir muva-
rey ve ittifakı üe vaz’ ve tesis olunmak semere,
zene-i mütasarrifane altında tutulmaması i-
si olduğu mevadd-ı müsellemedendir.
dare-i maliyyemizin derece derece bozulmasını
Binaenaleyh bizce dahi esbab-ı tarakkinin
ve borcumuzun çoğalmasını istüzam ve içinde
o yolda aranılmasını ve kavanin-i memleketin
bulunduğumuz muzayaka-i fevkalâdeyi intaç
aray-i umumİ3^eye istinadını elzem gördüm ve
eyledi. Müteakiben Hersek vukuatı bir takım
kanun-i esasiyi üân eyledim.
(4) Nutkun ilk neşrinde burada şu ibareler Kanun-i esasisi tesisten maksadımız aha­
görülüyor: (Devletim izin tamcaniyyet.i miilkiyyesini liyi rüyet.i mesalih-ı umumiyyede hazır olmağa
ve istiklâlim düvel-i Avrupam n zaman-i ahdîsi altı- davet etmekten ibaret olmayıp belki pıemaliki-
' na almış ve bn'm usalâha)
mizin ıslâh-ı idaresine ve sû-i istimalât ile kai­
(5) Nutkun ilk neşrinde burada şu ibare gö
de-i istibdadın imhasına bu usulün vesile-i
rülüyor: (tutmak için istikbalimizce bir zeman.i
miisaid) müstakille olacağı cezm-i yakinindeyim. K a­
nun-i esasî kavaid-i asliyyesinden başkaca b e y
(6) Nutkun ilk neşrinde burada şu kelimeler
nel-akvam (9) husul-i ittihad-ü uhuvvet esası-
de vardır: (tik zırhlı donanmamızın).
(7) Nutkun ilk neşrinde burada şu ibareler (8) Nutkun ilk neşrinde değil (y e d i ) dir.
görülüyor: (v e müahharan kesb.i cesamet-û ehem- (9) nutkun ilk neşrinde bu kelime (b e y n e l-e -
m iyyet e d ib ) nam ) şeklindedir.
— 10
m temhid ve halkça bir ömr-i saadet-ü e- ve mutenadır. V e bunların peyderpey mevki-î
vei beevvel hukukutDuzun vikayesi için ordu- icraya konulması ise mücerred sizin ittifak-ı
deb(lO) tesis eylemek maksadım dahi camidir. efkâr-ü âranıza merhun olduğu için Şura-3d
Devletçe lâzımgelen kavanin layihaları bir yan­
Çünkü ecdad“i izamımız muvaffak oldukları
dan tanzim olunmaktadır. B ü seneki içtimaı-
fütuhat ile bu devlet-i vesiatülmemalikte bir
nızda Meclisinizin nizamat-ı dahiliyyesi ve in-
çok akvamı tahtı hükümetlerinde cem’etti-
tihab kanunnamesi ve vilâyat ve idare-i neva-
1er; fakat edyan ve ecnasca bu derece muhte­
hi kanun-i umûmîsi ve devair-i Belediyye kanu­
lif olan işbu akvamı bir kanun-i münferid ve
nu ve U S Û 1 .İ muhakemat-ı medeniyye ile maha-
bir hiss-i müştereke rabtetmek emrinin icrası
kimin teşkilâtı ve hükkâmm suret-i terakkı-vü
kalmış idi; mademki eltaf-ü mukadderat-ı ilâ
tekaüdleri ve umum memurinin vezaifi ve hak-
hiyyesine nihayet olmayan Cenabh Hakkın av-
k-ı tekaüdü kanunnameleri ve matbuat ve Di-
niyle bu emr dahi müyesser olmuştur. Bundan
van-i Muhasebat kanunlarile sene-i sabıka ( * ) '
böyle kâffe-i tebaamız bir vatanın evlâdı olarak
nm büdce kanunu lâsnhaları lieclilmüzakere
ve cümlesi bir kanunun cenah-ı himayeti tah­
Meclisinize havale olunacağından işbu kanunla ?-
tında yaşayarak altı yüz bu kadar senedenberi
rın sirasile müzakere ve mütaleası ve kararlan"
hanedan-i saltanatımızın unvanı olan ve saha-
nm itası nezdimizde matlûb-i kafidir. Ezcüm­
if-i'-tevarihte bunca âsar-ı şevket-ü şanı maz­
le umumun temin-i hukukuna vasıta-i müsta­
but bulunan nam ile yad olacaklardır. Şimdiye
kille olan mahakimin ve asakir-i zabtİ3tyenin aci­
kadar kudret ve miknetinin alem-i müşteheri
len ıslâhat ve tanzimatma bakılmak elzem, ol­
olan OsmanlI namının badezin kâffe-i tebaamız
duğu gibi bunların vücude gelmesi tahsisat-i
beyninde mevcud olacak menafi-i mütekâfile-
mukarrerelerinih tevsi ve tezyidine mütavak-
nin dahi devam ye muhafazasına şamil ola­
kıfdır..
cağını ümid ederim.
Halbuki Meclisinize verilen büdçeden da­
îşte şu esbab ve makasıda' binaen ittihaz
hi malûmunuz olacağı veçhile idare-i maliyyemiz
ettiğim tarikte hareket etmeye ve bunu ân-
pek ziyade müşküât ve teessürata düçar oldu-
bean teşyid ve Ihkâm eylemeye kaviyyen az-
duğundan evvel beevvel bu müşkilâttan kurtul­
metmişimdir. Kaide-i adalet-ü selâmete mübte.
maklığımıza ve itibar-i malîmizin iadesi esba­
ni olan kanun-i esasinin âsar-ı meşruasmdan
bına delâlet edecek tedabirin, ve o sırada, ıslâ­
istifade için sizin muavenet-i filiyye-vü akliye-
hat-! müstaceleyi meydana getirecek tahsisa­
nizİ beklerim (11).
tın ta3dn ve ittihazına müttefikan sây ve ihth
Şimdi, sizlere lâzım olan uhde-i hamiyye-
mam etmenizi tavsiye ederim.
tinize muhavvel vezaif-i kanuniyye3Û hiç kimse­
Mülk ve tebaamızca âzam-i ıslâhat-ü ihti-
den çekinmiyerek ve devlet ve memleketimi­
yacât olan ziraat ve smaatın tarakkisiyle me­
zin selâmet ve saadetinden başka bir şey dü­
deniyet ve servetin mertebe-i kemale vusulü
şünmeyerek sadıkane ve müstakimane ifa eyle­
ancak ulûm ve maarif kuvvetiyle olacağından
mektir. Zira bugünkü günde muhtaç olduğu­
mekâtibin ıslahiyle derecat-i tahsilin tanzimine
muz İslâhat ve mülkümüzce ittihazına her ta­
dair kavanin lâyihaları bimennihi Taalâ gele­
raftan intizar olunan tanzimat gayet mühim
cek sene içtimamda Meclisinize verilecektir;
Gerek yukarda zikri geçen kavanin ve gerek
(10) Nutkun ilk neşrinde (e d e b ) kelimesi badema mevki-i icraya konulacak kanunlar ah­
(u h u vvet) dir. kâmının husul-i tamamLi tesiratı memurin-i i-
(11) .Nutkun ilk neşrinde buraya şu ibareler
darenin intihabı maddesinin ehemmiyet-i azî-
eklenmiştir: (v e hukuk-i hürriyyet-ü müsavat-i te-
me tahtında tutulmasına mevkuf olduğundan
beanın teminiyle hükûmet-i istibdadiyyenin imhası­
nı ve kavanin-ü mesalih.ı devlet-ü memleketin a- hey’et-i devletimiz bu noktaya ve iffet-ü isti­
ray-i umumiyye tahtında te’sis ve icrasını, velhasıl kametle müttasıf olan memurin hakkında ka­
esas-i idaremizin kaide-i meşrua-î meşveret-ü m eş- nun-i esasîinin zarnin olduğu suver-i mükâfat-ü
rutiyyete rabtını elzem gördüm ve olbabda bilhassa himayeye bir suret-i mahsusada dikkat edecek­
ibraz ettiğim arzu-yi halisane üzerine hey’et-i â- tir.
yân ve hey’et.i m eb’usandan mürekkeb olan mecli­
sinizi teşkil eyledim .) ( * ) Bütüıi metinlerde (sabika) dır.
— 11 -
Culüsûmuzdanberi işbu (12) Intihab-i me­ lerin ahkâm-ı muahedata ve kavaid-i hukuk-ı
murin maddesinin (13) ehemmiyetini takdir ey­ miilele ve hal ve hukukumuzun muktezeyat-i
lediğimizden masarifi Hazine-i Hassamızdan mübremesine tevafuk edebilecek arzu ve nasi-
tesviye olunmak üzere bir mekteb-i mahsus te­ hatların icraatında müsabakat-i halisanemizi
sisiyle idare-i umumiyye için memur yetiştir­ isbat ve izhar eyledik.
meyi tasmim eyledim. Bu mektebin evvelce i- Adem-i ittifakın esbabına gelince: bu hal e-
lân olunmuş olan nizamname-i esasiden dahi sasta olmayıp belki icraatın suver ve eşkâlmde
malûm olacağı veçhile mekteb-i mezkûr şakir- vuku bulmuştur. Zira tanzimatın bidayetinden
danı idare ve politika memuriyetlerinin en bü­ şimdiye kadar memleketimizin ahval-i umumiy-
yük derecatma kadar kabul olunacak ve bunlar yesinde ve devletimizin her bir şube-i idaresin
tebaamızın, mezheb istisnası olmayarak, her de vukua gelmiş olan tarakkıyyat-i külliyyeyi
sınıfından alınıb, tarakkileri derece-i ehliyyete daha ziyade hal-i mükemmiSiyete götürmek
göre olacaktır. lüzum-i esasisini takdir ettiğimiz gibi elyevm,
îki seneye karib zamanadanberi uğradı- bütün mesaîmiz bu maksada masruftur; fakat
mız gavail-i dahiliyye ve alelhusus Sirbistan bu maddede memleketimizim şan-ü istiklahni
ve Karadağ ile muharebe esnasında umum te muhil olan ahvalden tevakki etmeyi vazifeden
baa-i sadıkamız taraflarından izhar olunan â- addeyledim ve niyyatımın sıdk-u selâmetinin
sar-i hamiyyet ve askerimizin her türlü meşak- cümleye isbatını zamana havale ettim.
ku metaibi ihtiyar ile ibraz eyledikleri gayret Şu halin tevlid ettiği netaiç ziyadesiyle te­
ve besalet nezdimizde fevkalgaye mucib-i tak­ essüfümü mucib olmağla bunun bir ân evimi
dir oldu. B u hâdiselerce mücerred hukukumu­ mündefi olması kemal-i memnuniyyetimi istil­
zu muhafazadan ibaret olan teşebbüsatımız ne­ zam edecektir (15).
ticesi olarak Sırbistan maslahatının karan is­ Ve mamaafih her zamanda maksadımız
tihsal olunduğu gibi Karadağ ile cereyan eden hukuk-ı istiklâlimizin muhafazası mesleğinde
müzakere (14) üzerine ittihaz edeceğimiz mu­ devama matûf olduğundan harekât"! atiye-
amele Meclisinizin birinci içtimamda müta- mizde dahi gene bu meslek nokta-i hazar itti­
leanıza havale olunacağından karannı tacil ey­ haz olunacaktır.
lemenizi tavsiye ederim. Gerek konferansın in’ikadından evvel ve
gerek sonra devletimizce ibraz olunan meâ-
Düvel-i mütehabbe ile münasebat-i dusta- sir-i itidal-ü hüsn-i niyyet saltanat-i seniyye-
ne v-ü riayetkâranede bulunmak devletimizce mizi Avrupa devletleri cemiyetine rabteden
en mutena muamelât-i melûfeden olmağla el- münasebat-ı dustî v-ü hüsn-i muaşereti bir kat
yevm gene bu kaide-i müvalâtperverîye riayet daha teyid eyliyeceği memulündeyim.
eylemekteyiz. Hak Taalâ hazretleri cümlemizin mesaîsini
İngiltere devleti, bundan bir kaç ay evvel mazhar-i tevfik buyursun.
mesail-i hazıra için Dersaadetimizde bir kon­
ferans teşkilini taleb ederek düveH sairej mu­
azzama dahi teklif olunan esasları terviç et­
tiklerinden işbu konferansa Bab-ı Âlimiz tara-
fmdan muvafakat olundu. Eğerçi bu îçtimada
bir ittifak-ı kat’î hasıl olmamış ise de devlet­

(12) Nutkun ilk neşrinde (iş b u ) kelimesi


yoktur.
(13) Nutkun ilk neşrinde burada bir de (d a - \
h i) kelimesi var.
(14) Yukardaki Sırbistan kelimesinden bura­
daki müzakere kelimesine kadar olan ibare nutkun
ilk neşrinde şeyledir: (Sırbistan emareti ile akd-i
miisalemet olunduğa gibi Karadağ ile cereyan eden
müzakerat). <15) Bu ibare nutkun ilk neşrinde yoktur.
— 12 -
AÇILIŞ NUTKUNA CEVABLAR;

A ya n ile M e h ’usan M eclisinin açıhş nutku üzerine hazırladığı cevablan Sadnazam E t-


hem pa§a ile birlikte M e b ’usan reisi A h m ed Vefik, Ayan reisi Server pa h la r 24 mart 1293
de mabeyne götürmüeler v e padişah tarafından kabul olunub Meclisin cevablarını takdim
. etmişlerdir. — (Vakit, 25 mart 1293)

— 1 _

Meclis-i âyanın cevabı(•)

Bil-irs-i velistihkak hilâfet-i kübra-i Islâ. lan şer’.i şerife i’tisam ye kanun-i adl-ü dada
miyye ve saltanat-ı uzma-i Osmaniyyeye rev- samimî ihtimam ile mefarik-ı enamda ittihaz
neksaz-i eşfak olan zat-i kerim-ül ahlak-ı hüda- ve ibraz buyurdukları measir himayet'ü eşfak
vendigârilerinin §iar-i maali ayar-i memalikper- tabt-i tabiiyyetlerine iltihak eden bunca milel
verî-vü tebaa-nevazîde fıtrî ve hakikî olarak ve akvama badi-i ittihad-ü vifak olduğu mü-
berkemal bulunan hüsn-i niyyet'ü ulüv-i him­ sellem-i âfak olarak, böyle bir hey’et-i müaz-
meti- tacidarîleri cülûs-i müvaffakıyyet.me’- zama-i içtimaiyyenin mâbih-ü-kıvamı olan ida­
nus-i şehriyarîlerinden beri meşhud olan âsar-i re.! hakimane ve hikmet-i siyasiyyenin illet-i
hayriyye ve efkâr-i neyyire-i şahaneleri şeha. gaiyyesi bulunan kuvve-i kahirenin muha5ryir-i
detiyle meserret-ferma-yi enam olmakda olup ukul derecesinde tenasüh ve tevazüniyle fev-
hususa kanun-i esasînin, kariha-i ilham sari, kalgaye bir cazibe-i müessireye sahib olmasıdır,
ha-i hümayunlarından olmak üzere tesisine se- ki, bu şan-i bülend-ünvan-i giranbaha eslâf.i
zavar buyurulan meyl-ü müsaade-i seniyye.i şevket-ittisaf-i mülûkâneleri olan selâtin-i gü-
padişahîleri delaletiyle devlet ve millet hakkm- zin-i rahmetkarin hazeratının taninendai-i
daki dilhah-ı âtifetpenah-i mülûkâneleri cüm­ aktar-ü emsar olan kaide-i cihanpesend, adl.ü
leye lyan olmağla bu babda bilâ-istisna mefru- hakkaniyyet ve serbesti-i âsdne riayet hususn-
z-i uhde'i tabiiyet olan teşekkürat-ı kâmüe- da haiz oldukları fazLü takaddüm-ü müsaba-
vü binihayenin,ittihad-i lisan ve incizab-i vic­ katlerinin semere-i nasafat-behresi olduğunda
dan ile arzu ve takdimini sermaye-i şeref-ü şüphe yoktur.
mübahat addederiz. Hükm-i zaman ve kavaid-i kevn-ü mekân
Tevarih-i müdevvene-i ruzigâr ile teslim, ıktızasınca sonraları, yani hayli zamandanberi
kerde-i ülilebsardır ki, ecdad-i ızam.i şahanele­ birbirini vely ve takib eden enva’-i gavaiLi da-
rinin menakib-i âlemâralanndan en ehemm ve hiliyye-vü hariciyyenin mevani’-i adidesi şu e-
akdemi hikmet-i ilmiyye-vü ameliyyeyi cami o-(*) sas-i metinin furuat ve filİ3ratmca zarurî bazı
mertebe tegayjdir ve teahhur iras etıhiş iken,
( * ) Takvimi,! Vakayi, S. 1881; 28 mart 1293 cedd.1 âzam ve valid-i muazzain-i şehriyarîlm
- 13-
cennetmekân sultan Mahmud Han Gazi ve Ab- hakkaniyyet üzerine müesses nazariyyat-i va-
dulmecid Han Gazi hazeratı canib-i celil-üLme- sia ve hürriyyet-i tamme vücude gelir ve efkâ­
nakiblerinden icrasına mübaşeret buyurulan r-i umumiyyece husul bulacak ittüıad ve itimat
mebadi-i tanzimiyye,vü tensikiyye ve tesavi-i ile bir hısn-i haşin olur ki, memleketimizin
hukuk-ı umumiyye ve tesisat-i saire üe icabat-i saadet ve tamamiyyeti aleyhinde hiç bir gûna
vakte tevfikan, asl-i sahihe müracaat yolunda teşebbüsat, onu ihlâl ve rahhedar edemez.
tashih-i mesleke âgaz olunup, egerçi, bu tarik-ı Memalik-i vesiatülmesalik-i şahaneleri
medeniyyete insiiâkten muntazar olan asar-i menabi-i latuhsa-i servete ve tebaa-i mülûkâ-
ümran etrafımızda husule gelen terakkiyat ile neleri her türlü istidad ve kabüiyyete malik ol­
nokta-i vahidede iktiran edib de temamiyyet-i makla taraf.ı pürşeref-i şehriyarîlerinden ida­
matlaba muvasalat edememiş ise de gene hayli re ve politika memurlarma menş’e olmak üze­
mesafe katolunarak derece-i tefevüt, yalnız ka- re mekteb-i mahsus teşkü buyurulduğu misil­
vanin.ü nizamat-i cariyyenih, kifayetsizliğine li sair ulum-ü fünûn-i nafianm dahi sühulet-i in
mahmûl ve münatıf olmayıb, indelinsaf itiraf tişan zımnında taraf taraf darüttahsilier ter­
. olunur ki, buna dair teşebbüsat ve icraat ve ik- tibiyle, mekatib-i mevcudenin teksirine ve a-
mal-i levazım-ü ihtiyacat arasında gene bir halinin vesait-i tahm-ü terbiyelerinin tezyi­
takım mesail ve meşagil ikaile ikmal-i İslâhata dine itina ve dikkat ve menabi-i servet-i tabüy-
fırsat-i kâfiyye bulunamadığı misilli mülûk-i yenin işletilmesine ve teşebbüsat-i hususiy-
izam hazeratmın ber-vefkı tasmim tamim-i yenin teshiline himmet buyuruldukça bugünkü
madelet ve tetmim-i mâmuriyyet emrin­ gün âsar-i imardan hali olan yerlerde bilûtfi-
de arzu-yi hakikîlerinin müheyyiç ve mürevvici hi tealâ az vakitte esbab-i refah-ü mamuriy-
olan efkâr-i yekcüıetiye dahi bazı ilkaat ve yet meydana gelir.. Ve efkâr-i ihtilâfkân ve bi-
su’î- te’sirat hudusünden neş’et ederek bu saha­ huzurî makamında vifak ve emniyyet görülür.
da hadis olan teşettüt-i idare ve sarfiyat'i zaide İşbu semerat-i hasenenin zaman-i iktitafma
düyün-i hariciyye ibtilasiyle beraber bazı ahva- canib.i eşref-i hümayunlarından ne derece in­
Li esef-iştimaii müeddi olmuştu. Binaberin, te­ tizar buyurulur ise, tebaa-i şahaneleri dahi o
lâfi-! mâfat yolunda olan ümniyye-i emniyyet- rütbe muntazır ve müterakkıb olur.
bahşa’nın medar-i istinadı mecmu-i tebaanın Efrad-i tebaanın hukuk-ı mütenevvia-vü,
husul-i ittifakiyle bir nokta üzerinde id are j müteferrikası bu usul-i mahasin-şümulün sev-
perkar-i efkâr ve iclale'i miyar-i enzar etmeleri k ı tabiisiyle nokta-i yekdiB-vü yekcihetîde it-
eses-i metanetmemasına mübteni olduğu, bizzat tihad ederek cümlesi birden en mukaddes bil­
ve bilhassa nezd-i hümayun-i şehriyarîlerinde dikleri serir-i şevketsemir-i şahanelerini ırve-
teemmül ve teyakkun ile kanumi esasinin ilân tülvüska-yi necat-ü selâmet ittihaz edecekleri
ve iradi ve kanun-i mezkûr hükmünce âyan ve ve terakki-i imarat-ü ıslahata müttefikan sar-
meb'usandan mürekkeb meclis-i umumînin hu­ f-i makdur eyliyecekleri misilli saltanat-i se-
zur-! iltifatneşûr-i hilâfetpenahîleıinde küşadı niyyelerinin şan-ü istiklâl-i âlîsine dokunur
akabinde kıraet buyurulan ve her fıkra-i mü- cüz’i ve küllî bir temayül vukuu takdirinde
nifesi nece mezaya-3û hikmet-ihtivaju havi o- men’-u imhasını akdem-i âmal edinerek kalb ve
lan nutk-ı hümayun-i padişalûleriyle bir kat lisan ile cümlesi birden her türlü fedakârhğı ih­
daha teyid-i bünyanâ madelet buyurıüduğunun tiyar ve bu uğurda bezl-i can etmekle dahi if­
hakkiyle ifa-i §ükr-ü senası haric-i havsala-î tihar ederler. Bu nimet-i âmimeye teşekküren
iktidardır. bücümle tebaa-i şahanelerinin geçende âsar ve
Asr-i hümayun-u hazret-i şahanelerine ha- alâimini gösterdikleri mahabbet ve sadakatleri
sîsa-i mümtaze olan işbu muzafferiyet-i ma- ve hususa, zat-i hüma3mn-i hazret-i mülkdarî-
neviyye şimdiye kadar vukua gelen fütûhat-i lerinin ahkâm-i kanıma tebedyyet usul ve esa­
maddiyyeye mukabil teshir-i kulub yüzünden sının vaz’ı hakkmda olan âzimet-i kaviyye-i
bir muvaffakiyyet-i fevkalâde-vü bi-muadildir şahaneleri karşısmda müşkilât-i hazıra-i ma-
ki, bununla kûtehbinlik yerine meslûk-i hüma- liyye ve usul-i idarece tekevvün eden suubat-i
yımlan olan müsavata hukuk-ı âmme ve adi ve haliyenin zaman-i yesir içinde mahv ve zaü o­
— 14 -
lur mü§kilât-i ârizıyye kabilinden olduğu iti. yenin temşiyet ve müzakeresine memur vfe
kadındayız. mezun buyurmuş olduklanndan meclis-i mez.
Zimmet-i sadakatimize mütehattim olan kûrun taraf.i hümayun-i şehriyarîlerinden
vezaif-i nezaifin biri de asakir-i nusratmeâsir-i bakemal-i muvaffakiyet tesis buyurulan usul-i
hazret-i padişahîlerinin vukuat-i ahire esnasın, mehasin-şumül-i idareye iktidarı derecesinde
da ibraz ettikleri âsar-i dilin-vü şecaatleriyle hizmet ve tebaa-i sadıka-i mülûkânelerinin ve
aktar-i âleme arzeyledikleri temaşa-yi mübahat etrafında bulunanların kariben tezhib.ü tas­
efza’nın, yani saltant-ı seniyyelerinin mu- hih-! ahlâkına gayret edeceği misilli Babıâlî-
hafaza.i hukuk-u tamamiyyeti vazife-i mukad- lerinde tanzim ve Meclis-i Meb’usan tarafından
desesi uğurunda ve bunca fevz ve nusratle §a’- kabul ve hey’et-i âyanın müzakeresine havale
§aa-i iştiharı âlemgir olan rayet zafer-gaye- olunan nizamat ve kavanin lâyka-larınm cihe-
ti- Osmanî altında, her din ve mezhebde bu­ t-i lüzum ve hakkaniyyetini hadde-i tedkikden
lunan tebaa.i şahanelerinin yekcism ve yek- geçirmekde ve kanun-i esasî ile kendisine ihsan
vücud gibi darb-i adaya kıyam ve meydanû buyurulan vazife icabınca ifrat ve tefrit yolun
azm-ü rezmde gıbta-ferma-jd dilaveran-i islâf da göreceği her türlü mübalegatın tadilinde ve
olmaya nasab.i nefs-i ihtimam ederek min- sair vezaif-i mürettebede tecviz.! terahi-vü ku­
küllilvücuh itminanbahş-i kulub-i enam olmuş sur etmiyeceği derkârdır. Hiç bir halde ve hu­
olduklarının lisan-i teşekkür-ü mahmedetle susiyle derece-i liyakatimiz, vazifemizin ehem-
yad ve tezkârı maddesidir. miyyetine kifayet etmeyen işlerde bile, umu­
Zat-i bihemta-yi şahane ve hiıkûmet-i seniy- mun hayr ve menfaatine ve zati şevketsimat-i
ye.i mülûkânelerinin metbuiyyet-i muazzama- hazret-i tacidarîlerine mefruz olan sadakati­
larma aid olan şeref-i azîm ve şan-i bülendin ke- mize mugayir harekette- bulunmiyacağımızı
mal-i ehemmiyyet-ü ihtiram ile muhafaza-i hu. payei serir.i madeletmasir-i şehriyarîlerine
kuk-i mukaddesesi ve tebaa-i padişahîlerinin arz ve beyana ictisar ve ifa-i vecibe-i şükrgtr
vezaif-i asliyye-i tabİ5^ e t ve şerait-i esasiy zarîye ibtidar eylediğimiz muhat-i ilm.i âlenr
ye-i mutavaat arasında meclis-i âyanı, kavani. şumül-i cenab-i mülkdarîleri buyuruldukda her
nin ve âdab-i umumiyyenin muhafız ve nigeh" halde emr ve ferman veliyyül em ri vel-ihsan
banı olmak üzere tayin ve masalih-i umumiy­ efendimizindir.

'

15-
— 2

Meclis-i Meb’usanın cevabı( 1)

Cenab-i Rabb-i ibad zib-i evreng-i hilâfet-i miyyelerine fevkalâde dikkat ve riayet olunma-
kübra-yi islâmiyye ve ziver-efza-yi serir-i salta­ siyle şa’şa-i şan-ü şevketi aks-endaz'i rub’-ı
nat-! Osmaniyye velinimet-i biminnetimiz padi­ meskûn ve hattâ nece akvam mazhar-i muave­
şah.! adaletiktinah efendimiz hazretlerinin ey. net-! gunâgûn olmuş iken sonraları gerçi ser­
yam-ı ömr-ü afiyet-ü şevket-i cenab-ı şehriyarî- besti-i vicdan kaidesi hiç bir vakit halelpezir
lerini müzdad buyursun. olmayıp, bilâhaz’e, giderek, daha ziyade teekküd
Mücerred tecdid-i bünyan-i devlet-ü salta, eylemiş ise de emr.i adalet ve id arej umur-i
nat ve ezser-i ney teşyid.i rabıta-i mülk-ü mil­ memleketle ahkâm-i şer’iyye-vü kanuniyyeye
let niyyet-i hayriyyesiyle kariha-i ilham-sabi- mutavaat hususlarında kayıdsızhk gösterilmesi
ha-i cenab-ı padışahîlerinden ihsan bu 3mrulmu§ bir hayli uyğunsuzluk ve ümur i idare-i mülki-
olan ve umum millet-i Osmaniyyenin vikaye-i yece bir takım nizamsızhk zuhuriyle ahval-i
hukuk.ı meşrua-i hürriyyeti ile her bar terakki-i mülk.ü milletin enva-i müşkUâta düçar olması­
hal-i refah-ü saadetine kâfil ve zamin bulunan na sebebiyyet vermiş ve binaberin devlet-i Aliy­
kanun-i esasi ile olbabda şerefsadir olan hatt-ı yenin malik olduğu şan ve şevketi tedenniye yüz
hümayun-i cenab-i şehinşahîleri ahkâm-ı celile. tutmuş idigini müşahede buyurmuş oldukla-
since derbar-i madelet-kararda içtima etmesi nnın üzerine cedd-i emced-i padişahîleri Sul­
lâzımgelen Meclis-i umumînin işbu doksan dört tan Mahmud Han hazretleri şu ahvaLi gayr.i
senesi rebiulevvelinin üçüncü pazartesi günü muntazamaya V ak’a-i Hayriyye ile hitam vere­
huzur-i mehabetneşur.i cenab-i mülûkânelerin- rek saltan-ı seniyyenin iade-i kudret-ü mikne-
de bil-yümn.i vel-icIâl resm-i küşadı icra buyu- tiyle terakkLi ahvaLi memleket için bir tatik-ı
rulduğu esnada kıraet olunan nutk-1 âli.i ce­ medeniyyet açmış olduğu misUli valid-i macid-i
nab-i padişahîleri cümlemizin ziynetsaz-i sıma- kesirülmehamid-i cenab-i mülûkâneleri Sul"
h-ı mefhareti olmuştur. Nutk.ı hümayûn-i mü- tan Abdülmecid Han hazretleri dahi tanzimat-i
lûkânelerinde irade buyurulduğu üzere devlet-i hayriyye ile emniyyet.i can-ü mal ve muhafa­
Aliyyenin evail-i zuhurunda filhakika einr-i â- za-i ırz-u namus esasınm teşyidini ilân üe cis-
dalet ve icra.i serbesti-i â 3ûn-ü mezheble sunu, m-i devlet-ü milletin bir kat daha tecdid-i haya-
f-i tebaanın muhafaza-i hukuk-u menafi-i kav. tma sarf.ı inayet buyurmuş ve bu suretle na-
m-i nami-i hümajmnlannı sahaif'i tevarih-i
(* ) Müzakeresi altıncı in’ikad zabıtlarında âlemde en büsnik müceddidler sırasına geçirip
başlıyor. H. T. Us. Kırım muharebesi gibi gaile-i âzîmede dahi,
— 16 -
bihavl-ülâh-i taalâ mazhar-i muvaffakiyyet ol­ âli-baht-i Osmaniye cülûs-i meymenet-me’nus-i
hüâfetpenahîleri şerefvukuu ile bilcümle tebaa
muşlardı.
Gerçi, gavail-i mezkûre hengâmmda, biz- ve zirdestanı garik-ı lücce-i menn-ü ihsan bu*
zarure, bab-i istikraz açılmış idiyse de memali- yurmuşlardır.
k.i devlet.i Aliyyenin vusat-ü servet-i tabiiyye- İtikad-ü efkâr-i umumiyyenin sihhat ve i-
siyle ahalisinin istidad-ü kabiliyyet-i fitriyyesi- sabeti işte vukuat ile sabit olmuştur; çünkü
ne nisbetle o aralık mevcud olan düyunu lâşey’ cülûs-i hümayun-i mülûkâneleri Hersek ve Sır.
mesabesinde olduğu halde, sonraları bir taraf­ bistan ile Karadağda eser-i tahrikat-ü ifsadat
tan teksir-i düyun-i devlet medar-i selâmet-i olarak zuhur eden gavail-i ihtüâliyyenin mu­
mülk-ü millet addolunmak gibi bir kaide-i gay- cib olduğu müşkilât u m u rj maliyyenin ve husu­
r-i ma’kulenin düstürülâmel hükmüne girmesi siyle sevabıkma kıyas kabul etmez bir suret-i
ve diğer taraftan eserj tesvilât olarak birbirini fevkalâdede nümayan olan enva-ı şurişin en
müteakib bir çok gavaiLi dahiliyyenin zuhur şiddetli zamanına tesadüf etmiş bulunduğu hal­
eylemesi ve bu sebeble ahalinin en ziyade işe de zat-i celâlet-sifat-i hazret-i padişahîleri bir
yarayan sınıfının hemen beher sene silâh altın­ taraftan muhafaza-i hukuk-ı meşrua-i istik-
da tutulmasına mecburiyet hasıl olması ve her lâl-i devlet ve vikaye-i menafi-i mülk-ü
devletin esbab-i vikaye-i şan-ü şevketi olan e- millet emr-i cehlinde ibraz-i kemal-i metanetle
devat.ü esliha-i cedide-î harbİ5^enin devlet-i ifa-i vezaif-i hilâfet-ü saltanata bezl-i inayet
Aliyyece dahi bilicab tedarik ve istihzar kılın­ ve diğer taraftan dahi numüne-i kâinat denme­
ması ve bunlarla beraber usul-i tasarrufiyyeye ye seza memleketimize bahşaiş-i Cenab-i Hudâ
riayetle varidat ve sarfiyyatın müvazene-i sa- olan servet-ü kabiliyet-i tabiiyyesinden intizar o
hiha altında cereyan ettirilmemesi ve ümur-i lunan hal-i refah-ü saadetin husulüne perde-ke-
idare-i mülkiyye ile masalih-ı adliyyenin vesai- ş-i haylûlet olan usûl-i istibdadın ref’iyle idare-i
t-i icraiyyesince hakkiyle ehemmiyyet verilme, hükümeti kaide-i meşrua-i meşrutiyyete bittah-
yip memurin ve hükkâm için de pek meslek ve vil sunuf-i tebaa-i sadikamn hürriyyetini kâ-
iktidar aranmaması gibi bir çok esbab-i mania­ fil olan kanun-i esasi ilân olunmak gibi bir em­
ya mebni, vakıâ, mûlk-ü milletçe Tanzimat-i r-i azîmin vücude getirilmesiyle kuva-yı dev
Hayrijryeden muntazar olduğu derece tarakkiy- let-ü milletin bir esas-i adimülindirasa rabt ve
yat-i maddiyye-vü maneviyye vücude gelmemiş bu suretle Osmanh nam-ı namisiyle umum te­
olduğu gayr-i münkerdir.Tanzimat-i Hasuiyye- baa-i sadika-i padişahîlerinin bir kanun-i ada.
nin âsar-i celüesi ve memalik-i şahaneleriyle a- let-meşhu altına cem’ine sozaveri-i lûtf-ü ati-
halisinin kabiliyyet-i tabiiyyesi semeresi olarak fet buyurmuşlardır.
gerçi sabıkına nisbetle, memleketimizce hasıl o- Nutk-ı âli-i hümayunlarında iji’ade buyu-
lan tarakkiyyat-i madiyye-vü maneviyye yar ve rulduğu üzere her devlet ve milletin beka-i şa­
ağyarca kabiLi inkâr olmadığı aşikâr ise de işbu n-ü şevketi âdalete menut ve emr-i âdaletin
dereced terakkinin asır ve zamanın istediği fî zemanina hazâ temami,i cereyanı hükümetin
mertebede bulunmaması devlet ve milletin bir kaide-i meşrua.i meşrutiyyet altında bulunma­
çok müşkilâta duçar olmasını istilzam eyle­ sına merbut olduğuna ve şu kaide-i meşrua ise
miştir. lâzim-melzum kabilinden olan devlet ile mil­
Maamafih, memalik-i şahanelerde ahalisinin letin selâmet ve saadetini temin eden kavaid-i
kabiliyet-i tabiij^esine nazaran usül-i istibda­ celile-vü salimeden bulunduğuna binaen kanu­
dın ref’yle emr.i adaletin neşrolunması gavail-i n-i esasi ile usûl-i istibdadı bil-ilga kaide-i meş-
mevcude ile beraber bünyan-i saltanat-iOsma- rutiyyetin ilânı müceddîd-i bünyan-i devlet ım-
niyyenin defaten teceddüdünü mucib olacağı ü- vaniyle nam-ı nami-i hazret-i padişahîlerini
mid ve itikadında kibar-ü sıgar-i ahali hem-ef- gıbta-bahş-i memalik-ü büldan eylemiştir. Ge­
kâr ve binaenaleyh şu ümidin hayyiz-i husule rek idare-i ümur-i mülkiye-vü adliye ve gerek
vusuliçin umumen zuhur-i eltaf.i hafiyye-i ilâ- mesail-i mühimme-i maliyyenin bulunduğu hal
kiyyeye çeşm-daşt-i intizar iken cenab-i rabb.i ve derecesi gerçi bazı kûteh-bînan’a göre kor­
mennan vücud-i mekârim-âlûd-i hümayunları kulacak ve bununla beraber hilâf-i kavaid-i mi-
bu mülk ve millete atıyye-i celile.i samedaniy- lel-ü düvel meşhud olan müdahalat-i ecnebiye,
yesi olan zat-i âli-i cenab-i padişahîlerinin taht-i altından çıkılamıyacak gibi bir mertebede gö-

— 17
rünür ise de, zat.i hazret-i padişahîlerinin azim lesinin sür’ât-i mümkine ile netice.! kararları­
ve sebatlarının derece-i metanetine ve kanun-i nın arzına mübaderet olunacak ve maamafih
esasi' ile nutk-ı âli-i mülûkâneleri ahkâmın­ bunların içinde binnisbe takdim.ül-ehemm-a-
ca bilcüinle ahali için usûl-i megrutiyyetten lâ- lel-mühimm kaidesine de riayet edilecektir.
yikıyle istifade târiki açılmış bulunduğuna na. Muvazene-i maliye nizamnamesi bahsine
zaran biraz zaman içinde biinayeti.illah-i ta- gelince: çünkü, her devlet ve milletin hukuk-ı
alâ ne müşkilât-i dahiliyyenin bir eseri ve ne meşruasiyle şan ve şevketinin esbab.i muhafa­
de mugayir-i kaide-vü hakkaniyyet müdahalâ- zasının mevkufün aleyhi akçe olduğundan ve
t>ı ecnebiyyenin bir hükm ve tesiri kalmıyacağı' emr-i adaleti kemayenbagî bilJLcra memleketi­
bedihîdir. mizde bervech-i matlûb emniyet-ü hürriyyet-i
Çünkü, taraf-i eşref-i şehinşahîlerinden i- şahsiye ile tarakıyyat.i maddiyye-vü maneviye-
rade ve tavsiye buyurulduğu üzere hey’et-i nin istihsaliyçin sarfolunacak mesaideki cüm­
meb’üsan muhafaza-i hukuk-ı saltanat-ü millet le.! makasıddan biri hazine-i devletin vüs’at.i
ile maddî ve manevî terâkki5^ a t-i memleket em­ hal ve itibar-i malîsi olup işbu matlâbın husuliy-
rine hizmet edecek her türlü esbab ve vesailin çin mutlaka varidat ve sarfiyatın kaide-i tasar-
husulüne ve usûl-i istibdadın bıraktığı suüsti- rufiyyeye riayetle beraber daima bir muvaze.
malât âsannm tamami-i ref’Lu imhasiyle telâ- ne-i sahiha-vü salime tahtında cereyan ettiri.
fi-i mâfat edilmesine her ân nasb-i nefs-i ihti. lerek hazine-i devletin beher sene malen hal-ü
mam ve fevkalgaye ikdam eyliyecektir. mevki-i sahihinin malûm olmasiyle müvazene
Binaberin, hey’et-i meb’usana havale bu. nizamnamesinin haricine çıkılmamasına menut
yurulacak levayih-i kanuniyenin sırasiyle ve idiğinden hey’et-i âcizanemizce en ziyade iha-
lâyikiyle müzakere ve usul-i idare-i mülkiyye le.i nazar-i dikkat edüecek kanunlardan biri da­
ve müvazene-i maliyye ve kavanin-i sairenin hi irade-vü tavsiyeyi mülûkâneleri mucebince
tedkikiyle icab-i hale ve hükm.i zamane ve lü- zikrolunan müvazene nizamnamesi olacağı gibi
zum-ü ihtiyac-i mekâne göre ifa-i vazaif-i vücude gelecek suver-i islâhiyye-vü tasarrufiy-
mevkûleye sa’y edeceğemiz misilli ihsan alel- yenin itibar-i malîmizin hadd-i lâyıkına iblâğı­
ihsan olarak nutk-ı âli-i hazret-i padişahîleriyle na kâfil bulunacağı hüveydadır.
ita buyurulan ruhsat-ü salâhiyyet-i kâmilenin Memalik-i mahrusa.i Osmanisryenin ser-
dahi başkaca kadr ve kiymetini bilerek kema- vet-ü kabiliyet-! tabüjyesinden istifade olun­
1-i sıdk-u istikametle doğruyu söylemekten bir mak filhakika sınaat ve ümur-i ziraat-ü ticare­
ân geri durmaksızın devlet ve millete ibraz-i tin tevsiine ve bu da vesail-i muktezayenin is-
hüsn-i hizmet ve lâsiyyema gavail-i mevcude tikmaline menut olduğuna ve şu hususlarda ve­
filhakika sevabık-ı ahvale makis olmadığından sait-! lâzimenin ekdami ise neşr-ü tamim-i u-
vatan ve milletin istihsal-i vesail-i selâmet-ü lûm.ü maarif ve tevsi-ü tanzim-i turuk-u ma-
saadetine sadıkane ve gayurane bilittihad sar. abir idiğine ve milel-i mütemeddinenin bulun­
f.i nakdine-i gayreti cümle-i farize-i zimmet bil. dukları derece-i servet-ü medeniyyete mücer-
diğimiz müstağni-i arz-u beyandır. red vesait-i mezkûre delâletiyle vasıl oldukları
Vakıâ, umur.i adliyye ile zabtiye hukuk-ı âsariyle rehîn-i mertebe-i bedahet bulunduğu­
ibadın teminine vasıta-i müstakille olduğundan na binaen Meclis.! âcizanemizce şu uğurda da­
ve ahali tamamiyle huzur-i bâle ve lâyikiyle hi sarf-i mahasal-i iktidar olunacaktır.
emniyet-i can.ü male mazhar olmadıkça memle­ Müstağni-i arz-u beyan olduğu üzere va.
ketin terakki-i maddûvü manevisi kabil olamı- z’.ı kavaninden maksad tamami-i cereyan-i ah.
yacağından ahval-i mahakim ile asakir-i zab- kâmından ibaret olduğuna ve kavaninâ mev­
tiyenin bervechi matlûb ıslâh ve tanzimlerine zua ahkâmının hüsn-i icrası memurin-i devle­
îâzımgelen esbab ve vesailin istikmaline müra­ tin uhde-i kifayetlerine havale olunmuş bir va­
caat akdem-i vazaif-i^ mevkûleden addolunaca­ zife idiğine ve bu babda husul-i maksad ise her
ğı misilli hasbezzeman her birinin yekdigerin. nevi memuriyette meslek ve iktidar aranma-
den ehemmiyyeti müsellem olduğundan hey’e­ siyle beraber mükâfat ve mücazat kaidesinin
t-i âcizanemize havale buyurulacak ve badema suret-i daimede düstürülâmel tutulma,sına, va­
tanzim olunması taleb olunacak kavanin lâ 5d- beste bulunduğuna mebni bu babda devletçe
halarınm hemen müzakere ve tedkikiyle cüm­ suret-i mahsusada dikkat edileceğini mübeggir

— 18 -
şerefsadir olan emr-ü irade-i hazret-i tacida' kâm.i muahedat üe kavaid-i hukuk^ı düvel-ü
rîleri mucib-i eııva-ı fahr-ü sürür olmuştur. milele muvafık bir meslek.! hakkaniyyetkârane
Her sınıf memurini yetiştirmek niyyet.i ile istiklâl-i memleketi halelden vikayeye seza-
hajiTİyyesiyle masarifi hazine-i hassa-i şahane­ varî-i inayet buyurulduğu misilli badema dahi
lerinden tesviye olunmak üzere bir mekteb.i işbu meslek-i mülûkânenin nokta-i nazar itti­
mahsus tesisi ile nizamname-i esasisi müce- haz kılınacağı hakkında mazhar olduğumuz
bince bu mekteb-i feyz-meksebe tebaa-i şaha­ vaad-ü tebşirat-i celile-i cenab.i mülûkâneleri
nelerinin mezheb istisnası olmıyarak her sını­ nTnırnı Osmanlılarca müstelzim.i enva’-ı şadü-
fı dühûl edebilip oradan çıkacak şakirdanm manî-vü mefharet olmuştur.
idare ve politika memuriyetlerinin en büyük Devlet.! Osmaniyye her asırda ve her tür­
derecatına kadar kabul olunacakları irade ve lü ahvalde muahedat.! mevcudeye cidden ria­
tebşir buyurulmuş olduğundan dolayı vecibe-i yet etmekle şöhret bulmuştur. Her zaman şu
teşekkürün ifasına müsaraat ederiz. tarik-ı müstakimde devam edecektir; bununla
iki senedenberi eser_i iğfalat-ü ifsadat ola­ beraber millet-i muazzama-i Osmaniyye tama-
rak devlet ve milletçe düçar olunan gavaü-i da- mi-i istiklâl-i devleti her türlü vesail ile muha.
hiliyye ve hususiyle Sırbistan ve Karadağ mu. fazaya kaviyyen azmetmiş ve cümleten bu u-
harebeleri esnasında umum tebaa-i sadıkad şa­ ğurda can ve baş koymuş olduğuna şehadet e.
haneleriyle asakir-i mülûkânelerinin bitevfiki- deriz. Hey’et-i Osmaniyyenin bekasına ü s s j
h-i taalâ ibrazına muvaffak oldukları gayret hakikî bir istiklâl hakk-ı mukaddesi, bir de ta-
ve besaletlerinden dolayı nutk-ı âli-i cenab-i pa- mami.i mülk kavaid-i müsellemesidir. Burasını
dişahîlerinde meşhud-i basira-i iftiharımız olan ecnebî taarruzundan vikaye ve her türlü ta-
asâr.i takdir-ü mahzuziyet-i seniyye doğrusu adiyattan muhafaza, hakk-ı insaniyettir..
cümlece bais.i meserrat-i azîme olduğu misilli işte, şu farizada milletimiz k a fa müsama.
hukuk-ı mukaddese-i devlet-ü milletin muha­ ha edemediği cihetle umum mületin bu babda
fazası uğurunda herbâr umum miUet-i Osma* olan niyyet ve temenniyyatını atabe-i bülend-
niyyenin her suretle hazır ve âmade bulunduk, mertetae'i şehinşahîlerine kemal-i huzû’ üe arza
larını kemal-i şükranî-vü sadakatla arzeyleriz. istical birle eda-i vecibe.! memuriyetimize mec­
Sırb emaretinin düçar olduğu beliyye.i iğ- bur bulunuyoruz. Bu babda devlet-i âliyyenin
tifâl akibet ahalisini enva’-ı perişanî-vü ıztıraba ihtiyar buyurduğu uslûb-i harekette sebat ede­
giriftar etmiş olduğuna ve emaret-i mumaüey ceğine dair taraf-i eşref.! şehüışahîlerinden
ha memalik-i devlet-i âlİ5venin ecza.i mütem- nail olduğumuz vaad-i âli-i can'bahş, kulub-i te.
mimesinden olduğu gibi afv-ü eman-i hazret-i baa-i sadıkayı ol mertebelerde ümid ve sürür
padişahîlerine dehalet eylemiş idiğine mebnî bu . ile meşhûn eylemiştir ki bunun için arz.ı te­
kerre nail olduğu müsaadat-i celilej hazret-i şekkürü mahmedetin tekrarını kendimize veci-
padişahîlerini eltafj sabıkaya bir nimet-ü ina- be*-! mahsusa bilmişizdir.
yet-i lâhika bileceği ümidinde3dz. Hukuk-ı milel-ü düvel kavaidi üe mukte.
Nutk-ı hümayun-i tacidarîlerinde hey’et-i zayat-i tabiat'i beşeriye icabmca padişah üe te­
âcizanemize havale olunacağı irade buyurulan baası arasında ve idare.! mülkiyenin suver-i i-
Karadağ mes’elesine dair evrak vurüdünde dare-i dâhiliyesi tafsilâtında müdahale'! ecne-
müzakerat.i muktazayesini bitta’cü hasıl ola­ biyyeyi mütevekküen alellah k a f iyyen ve müt-
cak kararın arzına müsaraat olunacağının be- tehiden reddederiz.
yaniyle beraber kanund esasi ahkâmına tatbi. Hey’et-i Meb’usan.! millet-i Osmaniyye
kan hukuk.ı mukaddese-i mülk-ü milletin te- hakkında mebzul ve rayegân olan inayet'i ih-
mami-i muhafazasını Meclis.i Meb’usan ile u- san-i âl-ül.âl-i cenab-i mülûkânelerine cümleten
mum hey’et-i Osmaniyan bil-ittihad nihayet-i şu suretle arz-ı teşekkürü mahmedetle ba-ke-
arzu ve hülâsa-i efkâr edinmiş olduğundan şim­ mali huzû’ eda-i farize.i sıdk-ı ubûdiyete müca­
diden imasına mücaseret ederiz; ol vakit neti­ seret eylemiş olduğumuz muhat-üm'i kâinat-â,.
ce-! kararın arzına müsaraat kılınacaktır. ra-yi cenab-i hilâfetpenahîleri buyuruldukta, ol
Ingiltere devleti ile düvel-i sairenin arzu­ babda ve katibe-i ahvâlde emir ve ferman pa-
ları üzerine mesail-i hazıra için Derseadette dişah'i farukî-şiyem ve şehinşah-i maalî-himem
teşkil olunan meclis-i mükâleme esnasında ah. efendimiz hazretlerininindir.

19-
D EVR EM C İL D M İÇ TİM A M

ecııS"i meo usan


1293 =1877
abıt

Birinci İçtima
5 rebiuievvel 1294— 7 /2 0 mart 1293/1877

İÇİNDEKİLER:
Sa3nfa
Âza’mn and içmesi 22
Birinci inikad***
5 Rebiulevvel 1294=7/20 mart 1293/1877
SALI

Reis: A H M E D V E F İK E FE N D İ

Dünkü salı günü M eclis-i U m um înin ayan Tahlifin sureti şudur;


ve m eUusan kısmı birinci defa olarak içtima
(Zat-i Hazret-i Padisahîye ve vatanıma sa­
eylediler.
dakat ve kanun-i esası afıkâmına ve uhdeme
Bu içtimada icra olunan kısmen usul~îi tevdi olunan vazifeye riayetle hilafından müca-
tahlif olup bunun icıası ziînmnda Zat~ı haz~ nebet eyliyeceğime kasem ederim.)
ret-i sadrıâzamî ile hariciye v e dahiliye > e M eclis-i m eb’u^anm usuhi tahlifi bu su­
bahriye v e adliye nazırları v e devletlû Kân i retle icra olunduktan sonra em r-i tahlife me­
paşa (rüsum at emini ) v e âmedi~i divan-ı hü~ m ur olan zevat-ı fih a m -ı müşarünileyhim
mayun atufetlû Mahmud B eyfen d i hazretleri hey’etçe üst katta ımki ayan dairesine giderek
mahsusen m eclis-i um um î dairesine azimet orada mecUs-i âyan azasınca dahi usuhi tah­
eylemişlerdir. lifi icra buyurmuşlardın
Y in e bu defaki içtimada meclis-i m eb’m a -
M eclis-i m eb’usan reisi atufetlû. Ahmed nın evvelce ilân edilmiş bulunan nizamnanuri
Vefik Efendi Hazretleri Dersaadetten m eb’ns dahilisinde tafsilâtı zikredildîği veçhile beş şu'
olan zevat meyanında dahil olduğu v e bununla b e-i m.üf rezesi dahi t)aksi?n v e tayin edilerek ba­
beraber M eclis-i m eb’usanın reisi dahi bulun­ dema içtinurı umum î için muayyen olan gün­
duğu cihetle- evvel emirde, kendileri tahlif edil­ lerden maada işbu hususî şubelerin içtimaına
mişler v e efendüi müşarünileyh hazretlerin­ mahsus günlerde âza buralarda hiliçtinm m e-
den sonra bilcüm le ayan yegân yegân m evk ri hamm-ı m em ureU ri üzerinde muhakemat-ı hu~
tahlifde ifa’i resm-i kasem etmişlerdir.*)( susiyyede bulunacaklardır.

( * ) Takvim-ı Vekayi S: 1868, 8 mart 1293

— 22 -
DEVRE: 1 CIL.D: 1 İÇTİMA: 2

Meclis-ı meb’usan
1293=1877
Zabıt Ceridesi

ikinci içtima
6 rebiulevvel 1294=rr-.8/21 mart 1293/1877

İÇİNDEKİLER
Sayıfa
1— Seçimler:
(kinci reis ve kâtiblerin seçimi
2— Müzakere edilen maddeler:
Dahilî nizamname 23
i Kk i n c ı In ıka
6 rebiulevvel 1294=8/21 mart 1293/1877
ÇARŞAM BA

Reis: A H M E D V E F İK E FE N D İ

D ü nkü çarşamba günü m eclis'i m eVusan mevcud bulunmalıyız. Bugün azadan üç kişi i-
ikinci defa olarcdi içtima eyledi. ■«insiz olarak burada değildir. B u ise nizamında
dahil değildir; çünkü nizamname mesağ verir
B u içtimada meclis için bir reis-i sani ile ki mezun olmaları icab edenler akşamdan kay­
bir de azalann kendileri içinden ba§kâtib ve dolunsunlar; kezalik nizam iktizasınca herkes,
kâtib'i sani intihabına §üru olundu söyliyeceği var ise ihtar ederek riyaset tarafın­
R eis'i meclis atufetlû Ahmed Vefik E fe n - dan 5lra ile kaydolunur. İsmi çağırıldığı vakit
di hazretleri §u maksadı azaya arzeyledikte: söz söyler izinsiz söz söylemek caiz değildir.
Meb’usandan birisi — Efendim, bunu gü­ Yine nizamnamesine bakarız.
zelce anhyamadık. İkinci reis kanun mucibince Demiş ve salı gününden verilen karar üze'
mi olacak, yoksa başka talimat var da o talimat rm ^ nizamname tekrar okunmuştur.
üzerine mi hareket edeceğiz. Nizamname okunduktan sonra r'eis efendi:
Demesiyle, reis efendi hazretleri dahi (Bu. (Bu nizamnameye itirazı olanlar ver ise itira-
nu dahilî nizamname mucebince icra edecekle, zatmı daha bugünden kaleme alarak yannki
ri) ni beyan buyurdular. meclis-i alenide okunmasını ve daima her aza
R eis'i sani ile kâtıblerin em r-i intihabında söyliyeceği sözleri evvelce tertib ederek badehu
azanın âra-i mahsusasına müracaat edilerek arzetmesi)rei dermiyan eyledi.
herkes kendi re’yini bir kâğıda yazıp reis efen­ Hasılı bu defaki içtimada b ir müzakere ve
di hazretlerine ita eylemişlerdir. mühahasa cereyan etm eyip işbu parşembe gü­
Bundan sonra R eis efendi: nü akdedilecek meclis-i alenide mseydan-i m ü­
~ Yarınki gün müzakerat-ı âleniyye başh- zakereye konulacak olan mevaddın tertibiyle
/acak. Saat beşte umumen cümlemiz burada biViştigal meclise hitam verilmiştir.

>*) Takvim-i Vekai S. 1869, 9 mart 1293

— 24 -
DEVRE: 1 CİLD :1 İÇTİMA: 3

Meclis-i meb’usan
1293=1877
Zabit Ceridesi

üçüncü içtima
7 rebiullevvel 1294=10/23 mart 1293/1877

İÇİNDEKİLER
Sayıfa
1— Müzakere edilen maddeler:
Dahilî nizamname müzakeresi İ26'İ29
ü ç ü n c ü inikad^*^
7 rebiulevvel 1204=10/23 mart 1293/1877
PE R ŞE M B E

Reis: A H M E D V E F İK E FE N D İ

E vvelce beyan olunduğu veçhile h ey'et-i meb’usları değil, bütün memalikin meb’usları-
m e b ’usan perşemhe günü üçüncü defa olmak dır. Nizamname-i dahilide şube reisleri ile resi-i
üzere suret'i âleniyyede [akd'i en cüm en'i meş­ sanilerinin en müsinlerden intihabı lâzımgele-
veret eylemiştir. ceği zikredildi. Ben buna itiraz ederim, çünkü
B ir gün evvel tevzi olunan duhuliye bi­ bizde ihtiyarların ekserisi riyaset hizmetini ifa
letleri ile ayandan, süferadan, şehir m üntehib- edemez. Gençlerimiz mekteb gördüklerinden
lerinden, havastan, gazetecilerden ve avamdan her şeyi bilirler. Meb’usu olduğum Kudüs san­
bir hayli zevat m evcud olup, vükelâdan dahi cağında yüz jdrmi bin nüfus vardır. Görmüşüm
zat'i hazret-i sadnâzamî, dahiliye nazırı devlet- ki ekser erbab-ı istidad gençlerdendir. Bunun i-
lû Cevdet paşa^ rüsumat em ini devtetlû Kâni pa çin en müsinni yerine, en dirayetlisi
Ş®» M a liye nazırı dvletlû Yusuf paşa hazeratı diye yazılmalı. Bir de gelecek sene âzanın terce-
ile âmedi-i divan-ı hümayun latufetlû Mahmud me-i hali yazılıp herkes meclise girmeden oku­
Beyfendi, ayandan dahi devletlû R'za paşa haz­ malı; çünkü şimdi birbirimizi bilmediğimizden
retleri mevaki-i mahsusalannda bulundular. intibahlar alelâmya oluyor. Hepimiz birbirimizi
bilelim, iktidar lâzım, sin lâzım değil; mukte­
dir olduktan sonra kâfidir ( * ).
D A H İL Î N İZ A M N A M E Bir de nizamnamede kitabet hizmetini sin-
nen en küçüğü ifa edeceği müsarrah olup kita­
Müzakerata saat altıya on kalarak müba­ beti sinnen en küçüğü ifa edeceğine en mukte­
şeret olunup çarşamba günü ekseriyyetn âra diri etsin.
ilS İ,**} tayin olunan reis-i evvel ile kâtiblerin
Benim ikinci itirazım da budur ki; beş şube
esamisini m übeyyin mazbata kıtdet otundu. O
nin ne ile meşgul olacağı tayin edilmeli, azası
günkü içtimada verilen karar mucebince nizam kura ile intihab olunacağına, terceme-i hal yapı­
name-i dahilînin kıraeti reis tarafından bittek- lır ise âzanm iktidarı anlaşılacağından her şu­
lif ilk üç maddesi kıraet olundukta reis bu
benin meşguliyyetine göre aza intihab etmeli.
maddeler üzerine beyan-ı mütalea edeceğini
çarşamba günü deftere kaydettiren zevatın i- (* )Y u s ııf Ziya Efendi kürsi-i hitabette ilk defa o
simlerini istedi. E vvelâ isini muharrer olan larak nutka agaz ile reis ve reis-i sanilerin en müJ
Yusuf Ziya Efendi (Kudüs) — (K ü r s H hi­ sin olanlardan intihabına itiraz eyledi; “şimdiki bal.
de ihtiyarlarımızın en çoğu efkâr-i âtika erbabın­
tabete çıkarak) Efendiler, padişahımızın ih­
dan ve bir heyet-i mab’usana riyaset için gayri müs,
sanı olan kanun-i esasî mucebince şu mecliste
teid takımından bulunduğu ve fik ir j hürriyet ve
bulunan meb’uslar yalnız kendi memleketlerinin kanun-i esasî taraftarlığı ise aglebiyyet ve belki u,
mumiyyetle genç takımda görüldüğü beyaniyle ri­
( * ) Takvim-i Vekai, S: 1870, 12 mart 1293 yasetler için en müsinn lâfzı yerine en dirayetli lâf­
( * * ) Şubelerde. H. T. ÜS zının istimalini tavsiye eyledi. -U ss.i tnkılâb, S.231

— 2®
i: 3 10/23 m art 1293/1877 C: 1

Tüccarın, ticaret ve zürraın ziraat işine bakma, nun için ben bu ibarede mahzur görmem. Icab
eder ise ekseriyete müracaat ederim. Hacet
sı gibi.
var mıdır? Yoksa öyle kalsın mı?
Dedi.
Reis Efendi Bu nutka cevaben nutuk e- Dm eleri iieıdne, bir iki ki§i ekseriyete
decek var mıdır? müracaatı rey ettiler ise de,
Azadan bir çoğu — Böyle kalsın!
D eyin ce:
Rasim Bey (Edirne) — (K ıy a m i le ) Her Dedi.
meb’usu elli bin kişi intihab ediyor, bunun için Reis Efendi — Şube reisleriyle sanilerinin
ihtiyarlara iktidarsız nazariyle bakılmak müsel­ mutlaka ihtiyarladan olması ekseriyetle ka­
lem değildir. Çünkü ihtiyarlar da dahi iktidarlı bul olduğunu ilân ederim.
olanlar vardır. Deyip, şubeler hakkında bervech-i âti iza­
Badehu: hatı verd i:
Ahmed Efendi(Aydm ) — (k ıy a m ile ') Şube­ Reis Efendi — Şubeler her işi taksim için
leri beşe hasretmek azdır. Zira aza pek çok ola­ değildir, içtima-ı umumîde üç jniz kişi bir kâğı­
cağından her şubeye çok aza isabet eder. Şube­ da yaklaşamazlar; binaenaleyh bir iş evvelâ bi­
lerin vazifelerini tayine dahi hacet yoktur, zi­ rinci şubeye verildikten sonra İkinciye ve üçün-
ra şubelere ietima-ı umumînin kendilerine ha­ cüye... hasılı hepsine verilir. Bu suretle yine her
vale edeceği her işe bakacağından mesalihi ta­ işi âzanın hepsi görmüş olur. Nizamnamenin alt
yin lâzımgelmez. tarafında buna dair sarahat vardır.
Dedi. Manok Karaca Efendi (Haleb) — (izahat
Reis Efendi — Şube reislerinin iktidarını taleb ederek)Du intihab işleri için yapılacak ka­
düşünmek lâzımgelmez; çünkü nizam her va­ nunları biz mi yapacağız, yoksa hazır var mı ?
zifeyi tayin ediyor. îşi hey’et ve şube görecek, Dem esi üzerine:
reisi yalnız delâlette bulunacak. Reis Efendi — O kanunlann hazırları da
Dedi. vardır. Burada yapılacakları da vardır. Olanları
Hüdaverdi Ohannes Efendi (İstanbul) — tedkik, olmiyanları tanzim bize aiddir. Hatt-ı
(kıyam ederek)Ehl-i iktidarı arıyacak olsak va­ hümayunda tasrih buyurulduğu üzere intihab
kit zayi edeceğimizden bu bendin ibkasını reca kanunlarını tanzim edeceğiz.
ederim. Dediler.
Ded.i. ^‘Dördüncü madde evrakın ihzarı hakkında
Rasim Bey (Edim e)-—Dört sene sonra ge­ olmakla bunun için faskı mahsus tertibine ek~
lecek meb’üslarm hepsi okumak yazmak bilme­ ekseriyetle karar verildi”
leri nizam iktizasından olduğundan Ziya Efen­ Nizamname-i dahilînin 5 inci maddesinde
dinin itirazını ben dahi cerhederim. m elıus olanlar kabul olunmazlarsa yerine di­
Deyip, ğerlerinin intihab olunması kaydı üzerine:
Mustafa Bey (Yanya) — Tekrar^intihab
Bahaeddin Efendi (Bursa) — Rif-i
edilmesinden yeniden gene intihab anlaşılıyor;
yaset ve sair hidematı ifaya memur küçük me­
çünkü bizde demiryol arabaları olmadığından
mur da bulunur.
halk her vakit toplanıp intihab edemezler.
Dedi.
Diye (B u halde birinci meb’us kabul ohm-
Reis Efendi — (m üzakereyi cerrıile) Hu
maz ise memleketinde ikinci ekseriyyet kazana­
nizamlar memleketimizde gûyâ yüz ynldanberi
nın kabul olunmasını ve tekrar intihâba hacet
müesses gibi kaleme alınmıştır. Bizce kapıdan
kalmamasını ve nizamın ona göre tashih Olun­
giren âzanın cümlesi iktidarca müsavi görünür.
Bunun için aza riyasete kimi intihab eder ise o ması) jı ı taleb eyledi. Meclis tarafından dahi
adam iyidir. En ihtiyar demekten mürad inti­ kabule §ayan olmiyan m eb’usun yerine diğeri­
hab hususnda izae-i evkat olmamak içindir. Rei­ nin intihabı müzakeresi sonraya tehir edildi.
sin işi nizamda muayyen olmadığından iktidarı­ B unun üzerine:
Rupen Efendi (E dirn e).— intihab kanunu
nı düşünmek pek de mühim değildir. Kâtibler
icabmca yapılmıştır.(*)
ise en genç olmak lâzımgelir. Vazifeleri de ka­
leme almcak şeylere nezaretten ibarettir. B u ­ (* ) (Meclis-i Meb’usan),

- 27
i: 3 10/23 mart 1293/1877 C: 1

üç encümenden dahi adam bulunacağından â-


Dermekle;
Mustafa Bey — O kanun görülür ve ihti­ zanın bunları tanıması lâzımgelir.
yaca kâfi bulunur ise itirazımı geri alırım. Diyerek nizamın bu kıtası ibka edilip edik
Dedi. memek suretini ekseriyyetten süâl ile ekseri­
Manok Karaca Efendi (Haleb) — Eğer bi­ yet ibkasına karar verdi.
rinci meb’us kabul olunmadığı zaman yerine i- Nizamnamenin 14 üncü maddesi üzerine
kincisi kabul olunursa o halde ikinci ekseriy- (Şubelerde verilecek kararların zabtolunacak-
yet kazananlar birinciyi düşürmek için daima ları mazbatalarda aza-i mevcudenin yalnız ade­
ifsad ederler. di yazılmak) kararına azadan birisi itirazla;
Dedi. (isimleri dahi yazılması) nı re’yeyledi. Ekse­
Azadan birisi — Kabul olunmiyan meb’us riyete müracaatla bazıları bu re’yi tasvib e y
adem-i kabulünün sebebini sormağa haklı olup lediler ise de nihayet esaminin tasrih olunma­
olmıyacağı masında ekseriyyet hasıl oldu.
nı sual etmesi üzerine; Hüdaverdi Ohannes Efendi (İstanbul) —
Reis Efendi —- Bunu kanun bilir, biz bilme­ (Nizamın 20inci maddesinde şubelerin iki ayda
yiz; biz karışmayız. Elbette kanun esbabını bir tecdidi ve beherinin onar azadan mürekkeb
gösterir. iki encümene tefriki) hususu üzerine izahat is­
Cevabını verdi. tedi.
Rupen Efendi (Edirne) — Belki halk, yine Ziya Efendi (Kudüs) — Encümenler için
eski ettikleri zatı intihab ederler; bunun için bu on kişi azdır. Memalik-i şahanede vilâyet çok­
maddenin tashihi lâzımdır. tur. Onun İçin herkes her vilâyetin ahvalini
D e y ip ; bilmez. Encümenlerde çok adam olur ise her vi­
Reis Efendi — Bu mes’elede iki mülâhaza lâyetten adam bulunmuş olur.
vardır. Birisi, mademki mükemmel intihab ni­ Dem esiyle;
zamı yapılacak, bu müzakereyi o zamana tehir Rasim Efendi (Edirne) — Şubelerde bakı­
etmek; İkincisi şimdi müzakere eylemek. lacak iş davaya ve verilecek arzuhallere filâna
Birinci mülâhaza bana kalırsa usule daha aiddir. Vilâyatın ve ahalinin ahvalini bilmeye
muvafıktır. Ekseriyet ne der? Kanun geldiği hacet yoktur.
zaman mı, şimdi mi ? Dedi.
D iye süâl etmesi üzerine ekserüyet hanım Ahmed Efendi (lızmir) — Bu zaten 16 ncı
geldiği zamanı re’yeyledi- bendde musarrah olup aza on da olur, on beş de
Hüdaverdi Ohannes Efendi (İstanbul) — olur, tasrihe hacet görmem.
4 nefer kâtibden başka kestör tasdn olunması Dedi.
nı teklif etti. Ekseriyete müracaat olundukta hacet gö-
Reis E fe n d i — Bunların dün icra edildiğini rülemdyeceğine karar verildi.
ve şu halde matlûb olan şey bunların vezaifini Nizamnamedeki (bir meb’usun iki encü­
mübeyyin>bir kaç fasıldan ibaret bir nizamname mene aza olduktan sonra bir üçüncü encümene
yapılması olacağından her şubede ikişer kişi aza olamıyacağı) fıkrası üzerine izah istediler.
tefrik olunarak bu nizamı kaleme alması ve Reis — Üçüncüye dahi âza olmamasından
içtima-ı umumîde müzakere edilmesini Uyan maksad eşgalin adem-i tekessürü olduğundan
eyledi ve buna dahi ekseriyet hasıl oldu. bahisle izah verdi.
Ahmed Efendi (Aydın) — Şube reislerinin Nizam ın ilk üç faslı okunup bittikten son­
intihabı bir günde olmasın. Buna bir müddet ra.
vazolünsun; çünkü birbirimizi derakab öğrene- Reis Efendi ■— Şu üç fasıl içinde yalnız
meyiz. O vakite kadar meclis. muvakkat reis kâtiblerin genç olmayıp gençlerden olması su­
marifetiyle idare olunsun. retinden ibaret bir tashihten maada sair ah­
• Dedikte: kâmı kabul olunup olunmadığını süâl eyledikte,
: Reis Efendi — Asıl hizam iktizasınca üçer u m u m en l^sbu l)ceva bı verildi.28inci maddede
namzed intihab edUecek, her reis ve reis vekili (Hey’et-i mub’usana arzolunan veyahud tan­
için üçer. İşbu müntehab namzedlerin içinde zim veya tadili teklif edilen kanunlar reddedil­

28 ~
i: 3 10/23 mart 1293/1877 C: 1

dikten sonra bir daha mevki-i müzakereye ko­ Reis Efendi — Herkes reisten ruhsat ala­
nulması için iki ay,mürûru lâzımgeleceği) fık ­ rak ertesi günü bu babda söz söyliyebilecek.

rası üzerine I Dedi.


Ahmed Efendi (İzm ir) — 28inci madde i- Hüsnü Efendi (H aleb) — Bu sözün bend-i
yice anlaşılamadı. Reddolunan bir kanun iki ay­ mezkûre ilâvesi lâzımdır.
dan evvek tekrar mevki-i müzakereye konula­ Dedi ise de alt tarafındaki bend, bu mes’e-
maz, diyor. leyi izah He (Davet olunan vükelâdan alınacak
cevab badehü mecliste müzakereye konulacağı)
Dem esi üzerine arada cereyan eden müza-
m gösterdiğinden v e o halde herkes rey’ini v e ­
kerattan sonra:
Reis Efendi — Bundan maksad bugün red­ rebileceğinden bu izaha hacet olmadığına ek~
dolunan bir şey yann tekrar müzakereye konul- seriyetle karar verild i; maahaza nizamın ilk
mayıp, aradan biraz vakit geçmesinden ibaret­ dört faslı kabul olunduğu halde §u fıkranın
tir. bir daha tedkiki için besinci faslı içtima-ı âti­
D e d i; ve bu izah üzerine ekseriyete ka­ ye t e r k o lu n d u i* * * ).
naat geldi. Saat yedi buçuğa geldikte, müzakere-i âle-
Hüdaverdi Ohannes Efendi (İstanbul) — niyyeye hitam verilerek badehu meclis müza­
Bu babda iki ay münasibdir. kere-i hafiyyesine §uru eyledi.
Dedi.
Nizam ın besinci babında (Vükelâ-i devlet­
ten birinin bazı istizah için hey’et-i meb’usana
davet olunması meb’usandan birisi tarafından
teklif edildikte hey’etçe bu teklif baddettensib
o vekile tezkere yazılacağı) mes’elesi^ üzeri­
ne (O tezkerede hangi maddeden dolasn da­
vet olunduğu izah edilmek mukayyed ise de i-
zah edilmemesi) Nafi Efendi (H aleb) tarafın­
dan re’yedildi.
Nafi Efendi (Haleb) — Tezkerede izah-ı
madde olunmamahdır. Çünkü gelecek zat veya
vekili söyliyeceği sözü evvelce hazırlamış olur.
Demi§ ise d e ;
Reis Efendi — Vakit zayi etmemek içindir;
bunda bir beis yoktur.
D e m e s iy le (* ) ekseriyet tarafından iza-
h -ı madde olunması sureti harar verildi.
Nizam ın meclise davet olunan vükelânın
vereceği cevaba yalnız kendisini davet teklifini Burası (V a k it) in 502 sayı ve 11 mart
eden meb’us mukabele edip meb’usan-i saire, 1293 tarihli nüshasından şöyle hülâsa edilmiştir:
“Otuzuncu madde üzerine İstanbul meb’usanın-
nin mukabele edememesi) /ıfemsıC**) üzerine,
dan Allahverdi zade Ohannes efendi (Vükelâdan is-
Mustafa Bey (Yanya) — Vükelâdan biri­ fitsar olunacak madde üzerine) esna-i istizahta me-
nin, izahat alınmak üzere celbolunmasını teklif b ’usandan birinin hatırına hir şey gelirse Mecli-i
eden adam mı, yalnız o zat, geldiği zaman söz Meb’usana davet olunmuş olan vükelâdan o
söyliyecek, yoksa sairleri de mi? zata bazı maddelerin kühn ve keyfiyyetini meb’u-
sînden sairi dahi süâl etmeklik salâhiyyeti) şu ben­
Dem esi üzerine, sair m eb’usanın dahi söy- de ilâve olunmasını irad ve beyan eylemiş ise de:
liyebilmesi ve söyliyememesi hakkında bir kaç Reis Efendi — Bu maddeye ilâve olunacak o i-
söz teatisinden v e fıkra-i mezkûrenin kıraatin­ bareyi bir kâğıda yazın da müzakere edelim.
den sonra: Dedi. Burası diğer müzakereye talik olunarak
saat dahi yedi buçuğa gelmekle müzakere-i husu-
('*) Meclis.i Meb’usan adlı eser. • siyyeye başlamak üzere hey’et teneffüs dairelerine
(* * )30 uncu madde. Meclis-i meb’usan dağıldılar.

29
DEVRE: 1 CİLD: 1 İÇTİMA: 4

Meclis-i meb’usan
1293= 1877
Zabıt ceridesi

Dördüncü içtima
8 rebiulevvel 1294=12/24 mart 1293/1877

İÇİNDEKİLER
Sayıfa
1— Riyasetin hey’eti umumiye maruzatı
Meclisin tatil günleri 32
2~Müzakere olunan maddeler:
Dahilî nizamname müzakeresi 32-33
Dörd uncu mıikad^*(*)\
8 rebiulevvel 1294^—12/24 mart 1293/1877
C U M A R T E Sİ

Reis: AHM ED VEFİK EFENDİ

D ünkü içtima hey e f i m eb’usan reisi atu- velki içtimain yalnız kısm-ı hafisi mazbatası­
fetlû Ahmed Vefik Efendi hazretlerinin taht-ı dır; alenisinin mazbatası okunmiyacak mı ?
r i y a s e t l e r i n d e v u k u bulmuştur. Dem esi üzerine:
E vvelem ird evvelki içtimari hafide tatil Reis Efendi — (Onun dahi sonra okuna­
eyyamına dcdr sebkat eden müzakerenin maz­ cağı)/u beyan eyledi.
batası okundu. (Reis Efendi evvel-1 emirde ta. Altıncı faslın 32 inci maddesinden bed
tile razı olmadığı halde yalnız cuma günü tati­ ile nizamname okunmağa banladı. B u fasıl v ü -
le muvafakat gösterdiği, fakat ekseriyyet-i â- kelâ-i devlet hakkında m esuliyeti müstelzim
ra ile pazarın dahi tatilde dahil olduğu) Hân kı­ olacak şikâyet bahsi olup (Böyle bir teklif han.
lındı. gi şubeye aid olacağı bilmüzakere oraya gönde­
Reis Efendi (Azadan üç zatın şubelerde rileceği) fıkrası üzerine:
meşgul ve üç zatm mezun ve diğer üçünün da­ Azadan birisi — Şubeye mi, yoksa encüme­
hi namizaç bulunduğu) nu beyan ederek b u ­ ne mi gönderilecek?
günkü ba b-ı müzakereyi kü§ad eyledi. Süâlini irad v e Rsis Efendi tarafından:
Vasilâki Efendi (İstanbul) — Bir işimiz (Şubeye gönderilecek) cevabı üzerine:
olduğu, yahud hasta bulunduğumuz zaman ruh­ Azadan biri — Şubelerin ayrı ayrı memu­
sat almak lâzım mı? riyetleri var mıdır?
Süâlini irad etmesi üzerine: D iy e ikinci süâli dermiyan eyledikte;
Reis Efendi — Bunun nizamnamede mu- Reis Efendi — Hasar, hangisine münasib
sarrah olduğunu, «olacağı kararlaşacak ve ondan sonra birer bi­
Vasilâki Bey (istanbu) — Nizamnamenin ter şubelerin hepsinden geçecek.
daha orası gelmediğini. Dedi.
Reis Efendi; Nizamnamenin orası oku­ Nizam ın 23 üncü maddesinden 40 inci
nup da (tadil veya ibka edileceği zamana kadar maddesine kadar mevaddı sırasiyle okundu.
fıkra-i mezkûrenin lâzimül’itâa olacağı) nı Bunlar içinde yalnız (R eis) lâfzının (Maka-
b U ’itiyan, ekseriyet dahi buna karca- verdi. hı-r riyaset) Hiye tashihinden ibaret bir eksik­
Reis Efendi — Şimdi nizamnamenin alt ta­ lik görüldü.
rafını okuyalım. Aza-i kiram hatıra gelen şey­ 43üncü bandde (bazı mevadd-ı mühim-
leri zabtetsinler. Nutuk istiyenler, ileriki içti- me-vü müstacelenin müzakeresi yalnız bir de­
ma-ı âlenîde irad-ı nutk için hazırlansınlar. fada hitam bulması lâzımgeleceği) mes’elesi
Dedi. üzerine azadan birisi söz isteyip Herki içtimar
Azadan birisi — Şimdi okunan mazbata, ev­ da nutketmesi için kaydolundu.
( * ) Takvim-i Vekai, S: 1871, 44üncü madde üzerine dahi Kudüs m eb’u-
( * * ) Hafi olarak. — ^Vakit Gazetesi- su Yuzuf Ziya Efendi nutuk istedi v e kaydo-

~ 32 -
12/24 mart 1293/1877 Û: 1

lundu. Dedi.
45 inci ve 46 n cı ve 47 nci maddeler o~ H i n c i fasıl meclis müzaheratının sU refi
kundukta: (Meclis-i meb’usana verilecek arzu­ akdi olup.
haller üç kısma taksim olunacağı) fıkrası ü ze' Reis Efendi — Dünkü mecliste kestörler
yani idare memurlarının vazifelerini mübeyyin
rine aZadan bir kaçı istizah eylediklerinde, su~
ret-i istizahları (vükelâya tebliğe şayan olmı- bir şey kaleme alınsın, demiştik; onu buraya
yan arzuhallerin ne gibi şeyler olacağı) kaziy- dercedeceğiz.
yesinden ibaret idi. Dedi.
Y in e âza meyanından (Bunların kanun-i 84 üncü maddede (Mecliste gürültü olur­
esasiye muhalif Veyahud sair mahalle takdimi sa icabına göre bir saat tatil olunup ondan son­
lâzımgelirken hey’et-i meb’usana takdim olun­ ra gürültü tekerrür ederse o gün tatil edileceği)
muş arzuhaller demek olacağı) nı irad edenler fıkrası üzerine:
Reis Efendi — İnşaallah, biz bunları gör­
bulundu.
B u n u takiben (Zikrolunan arzuhaller yal­ meyiz'..
nız havale edilmekle mi iktifa olunacağı veya­ Dem esi üzerine:
hud bir de karar verilip verilemiyeceği) dernıi- Umum aza —■ İnşallah, İnşallah!

yan edildi. D iye mecliste o gibi gürültülerin vukua


Reis Efendi (İstek edenlerin nutuk için gebniyeceğini temin eylediler. Y in e bu arada;
kaydolunmaları) m teklif etmekle, Dersaadet (R er mecliste müzakereye konulacak olan me-
nıeö’Msu Vasilâki Bey j/g meb’usu Manok vs.d evvelce bir levhaya yazılması ve resmî ga­
Karaca Efendi kaydolundutar. zete ile ilân edilmesi) fıkrası üzerine:
Reis Efendi — Bana kalırsa bu on sene
49 uncu v e 50 inci maddelerde (Vükelân sonraya kalır; maahaza bunu ayrıca bir şubede
devletten edilecek süâllere on güne kadar cevab bakalım.
verilmezse taraf-ı riyasetten istical edileceği)
D edi ve ittifak-ı âm o merkezde hnsil
fıkrasına Konya meb’usu Simonaki Efendi iti­
oldu.
razı olduğundan bahisle defterine ismini k a y B u içtknada nizamın 88 inci maddesine
dettirdi; ve âzadan Aydın meb’usu Rakim (*) kadar okunarak;
Bey dahi mumaileyhe peyrev oldu. Reis Efendi Biz bunları üç çeyrek saat­
Şu aralık: te yalnız okuduk. Önümüzdeki mecliste müza­
Reis Efendi — Hey’et-i meb’üsanın işi bu keresi ancak on dört çeyrekte biter; binaen,
nizam ile sürüyeceğinden bahisle bunlara gü­ aleyh burada kalalım.
zelce dikkat olunması
Dedi.
nv tavsiye eyledi. Ve evvelki meclis~i alînin mazbatası o-
10 uncu fasla kadar olan bendlere hiç bir kundu.
şey denilmeyip onuncu fasılda aranın suret-i Mazbatan mezkûrede (Meclise davet olu­
istihsaline dair olan 58 ve 59 uncu bendler ür nan vükelâya yalnız o teklifi eden meb’üsun
zerine Sunyeden İMikoIâki Efendi nutuk istedi. mukabele edip sairlerinin edememesi) fıkrası
ö lin ci maddede (Bir mes’elenin ya lehine kati’yyen kararlaştırılmak üzere bir diğer içti
veya aleyhine rey verenlerin isimleri resmî ga­
maa tehir edilmiş iken nasılsa kararlaşmış gibi
zeteye darc ile ilân kılmacığı) nıes’elesi, reis gösterildiğinden,
efendi hazretleri tarafından tekrar bittefhim Yenişehirli zade Ahmed Efendi (İz m ir))—
hey’etin reyi soruldukta kabul cevabı verilip: Biz buna kabul yüzü göstermedik.
Reis Efendi — Bu halde gelecek mecliste
herkes ismini yazsın. Bunları kırmızı veya be­ Dem esiyle kendisine dahi bir takım işti-
yaz kâğıd üzerine bastıralım. Rey-i alenî bun­ râk edenler bulunduğundan nizamın bu fıkra­
larla verilecektir. İcabına göre herkes ismini sı için suret'i tashihi havi yapılacak lâyihalar
keser, verir. üzerine tashih keyfiyeti gene derdest bırakıl-
dı.Saat yediyi çeyrek geçerek meclise hitam
(* ) “Rağıb” olacak H. T. Us verildi. .

- 33
DEVRE: 1 C İLD :1 İÇTİMA: 5

Meclis-i meb’usan
129 3 = 18 7 7
!abıt ceridesi

Beşinci içtima
11 rebiulevvel 1294=.13/26 mart 1293/1877

İÇİNDEKİLER
Sayıfa
1— Gelen evrak 36
2— Müzakere olunan maddeler;
Dahilî nizamname 36.41
îeşinci
11 rebiulevvel 1294=13/25 mart 1293/1877
PAZARTESİ

Reis: A H M ED V E F İK E FE N D İ

Atu fetlâ Ahmed Vefik EfSndi hazretleri yesidir. B u b'abda Sebuh efendi makale~i ati~
nin riyaseti tahtında meclis bugün saat altıda yeyi irad eyledi: <
küşad olunarak evvel-i emrde geçenki içtimain
“İzahat üzerine sair meb’usun cevab ver­
meye hakkı yok denilmiş ise de mevadd-i âti-
mazbatası kâtib-i resmî ve H a leb mieVusu
Cabirî Zade Nafi efendi tarafından, kiralat yede vükelâdan alınacak izahat üzerine reye
müracaat olunacağı yazılmış. Bu rey biraz i-
olundu.
zah ister. Reye müracaattan evvel mevki-i mü­
zakereye konulacağı yazılsa kifayet eyler.”
, G ELEN E V R A K Bahaeddin Efendi (Bursa) — A lt tarafın­
daki izahat kâfidir.
Reis — Bu mazbataya dair bir mülâhaza Yenişehirlizade Ahmed efendi (İz m ir) — Otu­
var mı? Beyan olunsun. zuncu m3.dde için bir şey ilâvesi evvelki içti-
Mazbata hakkında diyecek bir §ey olma­ rnaımızda mukarrer idi. Hattâ mazbatada seh­
dığı h e y e t tarafından beyan edildi. ven kaydolunmamış idüginden sonra tashih e-
Reis — Madde beyaniyle §ayan-ı istima dildi.Ben yine o fikirdeyim ki, buraya davet olu­
olan arzuhallerden bugün iki dane zuhûr etti. nacak Vükelâya söz söylemekten sair meb’u-
Bunları Arzuhal Encümeninize havale eder san dahi mahrum olmamalı. Herkes söylemeli.
misiniz ? Aşağıdaki izahat kâfi görülemiyor.
Hey’et — Evet. Birisi — izahat kâfidir. Sair meb’usanın
Reis — Bir de telegram vardır. Maslahat söyliyeceği ve soracağı bir şey varsa onu ayrı­
üzerine olduğu için o da arzuhal demektir. ca bir istizah gibi terviç edebilir.
Bunu da şubeye havale ediyorum. Malûmunuz Diğer birisi — Bence o kâfidir. Alınacak
olsun da ona göre kaydedilsin. izahat dinlenir. Badehu tarafeynden işitilen
Hey’et — Evet. sözler mevki-i müzakereye konulur.
B u madde üzerine her taraftan Nizamda
olan izahatın kâfi olduğuna veya olmadığına
D A H İL Î N İZ A M N A M E N İN M Ü ZA K E R E Sİ dair bir kaç söz teati edildi. Her meb’usa hak.
k-î süâl verilir ise o halde vükelâdan bir za­
Reis — Tertib-i müzakerat ıktizasmca tın koca bir hey’etle mukabele etmesi lâzım -
beşinci faslın ikinci müzakeresi olacak. geleceği ve bu ise işin uzayıp gitmesini istil­
B u n u n üzerine flasl-ı mezkûr tekrar o~ zam eyliyeciği, sö^'k indi. Meb’usiardan birisi
kımdu. M es’ele istizah için H e y ’et-i M e b ’usar eğer sair azanın soracakları şeyler muhtasar
na davet olunacak vükelâya yalnız davet tek­ olursa süalinde bir beis olmadığını ve yalnız(*)
lifini eden zatın cevab verm esi ve M e b ’usan~ı
sairenin mukabeleye hakkı olamaması kazi­ ( * ) Takvim-i Vakayi S. 1872.
36
1: 5 13/25 mart 1293/1877 C: 1

uzun uzadıya isticvaba müsaade edilmemesi Sebuh Efendi — Hayır, otuz ikinci madde
lâzımğeleceği^i dermiyan etti. üzerine. Hattâ mazbatasında öyle okundu, diye
bervech-i âti makalesini kıraet eyler:
Reis efendi — Ben de bir meb’us sıfatiyle
“ Meb’uslardan biri veya bir kaçı vükelâ­
kendi reyimi arzedeyim. Bu nizamlar bir za­
dan bir zat hakkında şikâyeti mübeyyin bir
man için masnu olmayup hükmü her zaman
takrir ita eylediklerinde Hey’et-i umumiyyede
cari olacaktır. Binaenaleyh ona göre düşünü­
kiraet olunduktan sonra onu tedkik için şube­
lerek yapılmıştır. Meb’uslardan birisi vükelâ­
lerin birine havale olunacağına, mahsus bir en­
dan istizah edeceği mevaddı elbette evvelce dü­
cümene havale olunsa, daha münasib gibi gö­
şünmüş ve istizahat-i lâzimeyi mütalea eyle,
rülür. Zira şubelerin birine havale olunmasın­
miştir. îş oyuncak değildir. Binaenaleyh benim
da iki mahzur görürüm. Birincisi Kanun-i Esa­
reyim Sebuh efendinin reyi gibidir. Eğer ba-
sinin otuz birinci maddesinde her ne kadar, ol
delmüzakere tashih edilir ise kâfidir. Nizam
takrir bu misilli mevaddın müzakeresine me­
bir kerre kullanılmakla bitmiyecek. Vükelâdan
mur olan şubeye havale olunur denmiş ise de
daha başka sual olunacak şeyler olur ise yine
bizim şubelerin hiç birinin vezaifi ayrıca mu­
o nizam iktizasınca başkaca sorarlar. Zaten
ayyen değildir. İkincisi şubelerimizin azası bu
bu gizli bir şey değil ya, vükelânın vereceği ce-
sene yirmi meb’ustan ibaret ise de, çünkü bu
vab İlk teklifi eden zatın kendi itikadınca kâfi
nizamın ileriye de şumülü olacak ve hey’eti-
olur ise ne âlâ. Olmazsa yine sual olunabilir.
mizin taksimi iktizasınca sinin-i âtiyede bir
i?dis efendi bu kelâmdan sonra reyi u-
şube altmış meb’ustan mürekkeb olacak. Böy­
mumîye müracaatla kendi reyini tastik edenler
le bir cemiyette bu gibi şikâyatın lâyiki ile tet­
ekser olduğu görüldü ise de Yenişehirli zade
kik ve istizahı pek müşkildiir. Onun içih ben-
Ahmed Efendi itirazda İsrar ile re'y~l hafi ta~
denizce böyle bir şikâyet vukuunda hey’ette
lebinde bulunduğundan keyfiyet ilerde müza­
badelkırae azası yine hey’etten yahud şubeler­
kere edilmek üzere kaydolundu.
den ekseriyyet-i âra ile müntehab ve maslâhatm
Nizam ın otuz ikinci maddesinde vükelân ehemmiyyetine göre beş veyahud on meb’us­
Devletten bir zat hakkında nbes’uliyeti müs- tan mürekkeb ve o işe mahsus olmak üzere bir
telzim olacak şikâyat m eb’usan tarafından encümene havale edilmeli.
arz ve vekil-i müşarünileyh isticvah edildikte Bir de yine bu otuz ikinci maddesinde şu­
vereceği izahat üzerine muhakeme talebini bece tahkikat-i lâzime icra ve iştikâ olunan
m ü ş ir mazbata tanzimi sülüsan-ı ekseriyyet-i zat tarafından izahat-i kâfiye istihsal olun­
ara ile kararlaşacağı fıkrası üzeirıne reis efen­ duktan sonra şikâyetin hey’etçe şayan-i tatki-
di su sözü söyledi: “İşte bu bend deminki isti­ k-u müzakere olduğuna ekseriyyet-i âra ile
zah bendinin bir kat daha tafsili demektir. E- karar verildiği halde bir kararname tertip o-
ğer dediğiniz gibi madde yalnız istizah ve is- lunup hey’etçe iktizası icra olunur denmiş ve
ticvab ile bitecek değil ise bu bende müracaat şa3/an-i tedkik olmadığına karar verildiği hal­
olunur. Bu bend evvelkinin mükemmelidir. de ne yapılacağı dercolunmamış olduğundan
Yusuf Ziya Efendi (Kudüs) — Ekseriyyet.i bundan, bendenizin anladığım; mezkûr şubede
mutlakanın sülüsan demek olması maslahatı ol şikâyatmın esassız olduğuna karar verilir
tas’ib ediyor. ise masîâhat ol halde hey’ete gelmiyerek red-
Reis — Evet, bu gibi maddelerde yalnız dolunacaktır.
bir ekseriyj^et-i mutlaka kifayet eder. Halbuki, madem, ol takrir evvelâ
Yusuf Ziya Efendi (Kudüs) — Bana kalır hey’ette okunacaktır. Havale olunan şube ol­
sa sülüsanı kaldırıp, ekseriyyet-i mutlaka de­ mayıp, bir mahsus encümen olmak lâzımgelir.
mek kifayet eder. Ol encümenin kararı her ne olursa, olsun
Sebuh efendi bu iş için otuz ikinci mad­ şikâyeti cerh etsin, yahut tasdik etsin, tekrar
de üzerine hazırladığı makaleyi kıraat etmek şikâyet takriri ile beraber hey’ete avdet etme­
ister. li ve hey’etçe mezkûr encümenin hülâsa-i ka­
Reis - Siz kırk üçüncü madde üzerine rarı şikâyetin lehine olsun yahud aleyhine ol­
nutketmek üzere ınukayyedsiniz. sun mevki-i müzakereye konulup ekseriyyetle

37
I;5 13/25 mai-t 1293/1877 C: 1

verilecek karara göre iktizası icra olunmalı. kiki meclis-i âcizanemizin uhdesine muhavvel
Velhasıl, ol şikâyetin takriri bir şubeye yahud vezaifin külliyyatmdan ve ez her cihet celb-i
encümene gönderilmek maslâhata hükmolun- nazar-i dikkat eden mevaddm bulunduğu ci­
mak için olmayup, ancak hey’ete bir sühulet hetle müzakeresinin bir defa kifayet etmediği
olmak üzere tedkik-i madde ve hülâsasının be­ takdirde arîz ve amîk mütalea ile matlûb.i âlî
yanı için olmalı. H er halde şikâyetin cerh ya­ veçhile bahs ve tedkik olunmak üzere kaideye
hud teyidi ve karar-ı kat’î hakkı hey’et-i umu- tevfikan iki defa müzakere olunması tabirinin
miyyeye aid olmalı.” ilâvesi elzem görünür.” M akale-i mezkûra ü -
Reis efendi — Buna mukabele edecek var zerine bazı taraftan beyan-i fikir edilmek is­
mı? tenildiği sırada Manok Karaca efendi (Haleb)
Rasim Bey (Edirne) — Var. Şubelerde â- dahi makale-i âtiyesini okudu:
zanm kalabalığını müzakereye mani addede- “ Mücerred kariha-i sabiha-i hazret-i şeh-
mem. Fakat, muhakeme icab eder ise kim mu­ riyarîden olarak ihsan buyurulan Kanun-i E-
hakeme edecek? sasî ahkâm-i münifesi iktizasınca her meb’u-
Reis — Nizamda sarahat vardır. sun serbestçe ifade-i re’y-ü meram etmeğe
Nidamın otuz üçten kırk ikinci maddesi­ hakk-ü salâhiyyeti müsellem bulunduğuna
ne dair okunan mevad üzerine birgûna itiraz­ mebni bugün mevzu- ibahs olan mevadd-ı ni-
ları olup olmadığı taraf-ı riyasetten süâl edil­ zamiyye hakkında meb’usu bulunduğum Mil­
dikte hey’et tarafından “pek âlâ, pek âlâ” de­ let-! Muazzama-i Osmaniyyenin menafime ha­
nildi. yırlı bUdiğim bazı efkâr-u mülâhazatımın be-
K ırk üçüncü madde varidat ve ntasarifat yanma kendimi borçlu gördüm.
hüdoesine v e tahsisat tertibine v e m enafi-i nla- Nizamname! dahilîmizin, kanun lâyihala­
halliyyeye aid kavaninin iki defa müzakere rının hey’et-i umumiyyede usul-i müzakeresi
kaidesinden müstesna tutulması ve d e fa -i hakkında olan yedinci faslının kırk üçüncü
vahidede kararlanması fıkrası üzerine Nofel maddesinde “ varidat ve masarifat büdcesine
efendi itiraz için ismini evvelce kaydettirmiş ve muhasebe-i katiyyeye ve tahsisat tertibine
olduğondan makalesini hervech-i âti kıraet ey­ ve menfat-i mahalliyyeye aid kavanin iki defa
ledi: müzakere kaidesinden müstesna olup katiyyen
‘‘Hey’eti Meb’usan nizamname-i dahilisi kabulü hakkında ekseriyet-i âraya müracaat
yedinci faslının kırk üçüncü maddesinde vari­ olunmak için bir defa müzakere kâfi olduğu­
dat ve masarifat bütçesine ye muhasebe-i ka- na” dair tasrihat-i mahsusa varsa da bunun
tİ5Veye ve tahsisat tertibine ve menafi-i ma- ne sebebe mebni idüği ve ne esas üzerine mü-
hallİ5^eye aid kavanin iki defa müzakere kai­ esas bulunduğu cay.i süâl-ü istizahtır.
desinden müstesna olup katİ5^ en kabulü hak­ Çünkü, varidat ve masarifat büdcesi ve
kında ekseriyyet-i âraya müracaat olunmak i- muhasebe-i katiyyeye dair olan kavanin ve hu­
çin bir defa müzakere kâfidir. Bunlara aid lâ­ susiyle tahsisat tertibi ve menafi-i mahalliyye
yihaların ve bunlar için teklif olunan tadilâtın gibi şeyler, cism-i idarenin ruhu mesabesin­
ekseriyyet-i âra ile kabul veya reddi mevadd-i dedir. Ve bunların derece-i ehemmiyyeti sair
müstaceleye dair dokuzuncu fasılda ta 5dn olu­ mevadda kıyas olunamaz.
nan usule tevfikan icra olunur, diye musarrah Bunlara dair vazolunacak kavanin ve niza-
bulunması ve dokuzuncu fasla bilmüracaa lâ­ mat lâyihalarının daire-i müzakeresi mümkün
yihaların madde bemadde ve bunlar için teklif ise sair kavanin müzakeratmdan daha ziyade
olunan tadilâtın birer birer müzakeresine de­ tevsi olunmalıdır. Nizamname-i dahilîmizin o-
vam olunmak beyan kılınmakla beraber ol mü­ tuz üçüncü maddesi ahkâmınca “ Her kanun
zakerenin yalnız bir defa cereyan etmesi der- lâyihası lâakal beş gün fasıla vermek şartiyle
miyân olunmuş. ayrı ayrı kâmilen kıraet ve müzakere olunma­
Halbuki malûm buyurulduğu veçhile mev- dıkça kabul veya reddi hakkında ekresiyyet-i
zu-i bahs olan levayih, umur-i maliyyeye dair o- âraya müracaat olunmamak” lâzımgelir iken
lup bu işe saltanat-i seniyyenin en mültezem memleketimizin hayat ve mematı mes’elesi o-
mehamm.i aliyyesinden ve im’an.i nâzar ile tet­ lan mevzu, ibahs kavanin lâ 3Ûhalarmın tacil-ü

38
i: 5 13/25 mart 1293/1877 C; 1

tahdid-i müzakerelerinde mülkçe bir faide tarafından kemal-i müşkilât ile destres oluna-
veya menfaat göremem. Bilâkis ilerde mazar­ gelen kaide-i meşrutiyyet ve kavanin-i esasiy-
ratı mucib olacağını dahi mülâhaza ederim. ye padişah-i hürriyetküster ve şehinşah-i te.
Zikrolunan kavanin lâjdhaları hakkında nizam- baaperver efendimiz hazretleri tarafından mü-
name-i dahilimizde mevadd-i müstacele için ta­ cerred avâtif-i celile-i şahanalerine bir ilâve-i
yin olunan usul ve nizamına ittiba olunmaktan cemile olarak Millet-i Dsmaniyyeye ihsan ve
maksad eğer bunlara mevadd-i müstacele na. inayet buyurulmuş olup ancak memahk-i mü-
zariyle bakılmak mülâhazasına mebni ise ni- temeddineye mahsus olan usul-i meşveretin
zamname-i dahilîmizde mevadd-ı müstacele mevkuf-ün aleyhası olan dirayet ve ehliyeti ha­
hakkında ayrıca bir fasıl ve kanun bendleri iz zevatın Avrupaya nisbeten memleketimizde
mevcuddur. îndeliktiza zikrolunan bendler ah­ kılleti müsellem ve alelhusus ileride vuku bu­
kâmınca bunların lüzum-i tacilleri Meclis-i lacak intihabatta ekserisi ehl-i zürra olan ve
Meb’usan reyi ile tasdik ettirildikten sonra umur-i siyasiyyede bulunmıyan zevattan me­
mevadd-i müstacele gibi taht-i tezekküre ah. b’usan intihab olunması muhtemeldir. Bundan
nabilecekleri derkârdır. B u suretçe dahi me- hasıl olacak nakayisi tadil ve ikmal edecek bir
vadd.i mebhus.ün anhanın nizamnamece umu- şey varsa o da derece-i matlûbede ve belki da­
r-i müstacele sınıfına idhal olunmasının ade- ha ziyade meb’usanm teemmül ve tezekkürleri­
m-i lüzumu tebeyyün eder. Ve şu üsul-i is- ne meydan vermek kaziyyesidir ki bu da dai­
tisnaiyyenin ittihazına hacet messetmiyeceği re.! müzakeratm tevsii ile olur. İmdi, esbab.i
aşikâr görünür. zatımızdan biri ve en başhcası olan idare-i ma-
Hususâ ki, Hey’etri Meb’usanm böyle mü­ liyyemize merbutiyyet-i kâmilesi bulunan kırk
him bir maddede arîz ve amîk tedkik ve müta- üçüncü bendde musarrah fikarat-i nizamiyye.
leasma meydan verilmesi ve mükellef oldukları nin adem-i kabulüne dair her meb’usun müt-
vezaif-i mukaddeseye ve menafi-i mülk-ü tefikan rey vereceğini ve madde-i mezkûrenin
millete tevafuk edercesine rey beyan edecek ıslâhı teklifinde bulunacağını kaviyyen memul
bir halde bulundurulması matlûp ve mültezem ederim.”
olup böyle mühim ve nazik mesailde suret-i Reis efendi — Buna cevab var mı?
müstacelede ita-i re’y etmeye icbarları ve dai- Hüdaverdi Efendi (İstanbul)— ^Var. Bu pek
re-i müzakerelerinin tahdidi tarafına gidilmesi nazik bir mes’eledir.Bütçeye ve tahsisata ve me
netayic-i hasenejd müntic olamıyacağından nafi-i mahalliyyeye aid kanunlar evvelce encü­
bend.i mezkûrun lüzum-i ıslahını arz ve ityan menlerde dolaşacaktır.Onlarda lâyikile tetkik o-
ederim. lunacaktır. Yalnız hey’et-i umumiyyede müza-
Eğerçi, ıslâhını arzeylediğim kırk üçüncü keresi bir defaya mahsus olacak. Böyle olmaz­
bendin ahkâmı Avrupada ol babda cari olan sa işin arkası alınamaz. Teşvişi mucib olur.
usule mütabık olduğu dermiyan edilir ise de Belki de bir fenahk zuhur eder. Avrupada bu
buna cevaben yalnız şurasını beyan ve tekrar yolda cereyan ediyor. Bunun yirmi senedir
ederim ki bu makule kavanin ve nizamat va- faidesi ve başka suretlerde mazarratı görüldü­
z’lnda evvel-i emrde memleketimizin bulun­ ğü için böyle yapılmıştır. Ben bu bendin ibka-
duğu ahval taht-i tedkik-ü tecessüse alınarak ve sını isterim.
Avrupa memalikiyle mukayese edUerek hasıl Azadan birisi — Bu pek mühim ve câ;-
eylediğimiz neticeye göre onlann nizamatını lib-i dikkat bir maddedir. Müzakeresi bir dafa-
tâdil ve badehu kabul ve icraya müsaraat ede­ da olmaz. Elbette iki dafada olacağım Uâve
lim. Yani, vaz’eyleyeceğimiz kavanin ve tesis etmeli.
eyleyeceğimiz nizamat memleketimizin ihtiya- Reis efendi — Bunun aleyhinde rey var
catına tamamiyle mutabık ve ahalimizin ta­ mı ?
hammül ve iktidarma her vechüe muvafık ol­ Hersekli İbrahim Efendi (Bosna) maka-
masına dikkat ve gayret edilmekle beklenilen le-i âtiyeyi serd’eyledi:
neticejd istihsal edebilelim. Vazaif-i mevküle- “Varidat ve masarifat büdcesine ve mu-
mizi! bihakkm icra etmiş olalım. hasebe-i katiyyeye ve tahsisat tertibine ve me­
Hülâsa: memalik-i mütemeddine ahalisi nafi.! mahalliyyeye aid kavanin iki defa mü­

-3 9
i; 5 13/25 mart 1293/1877 C: 1

zakere kaidesinden müstesna olup katiyyen itiraz ederek:


kabulü hakkında ekseriyyet-i âraya müracaat “Getirilirse, cemiyetle geleceği için kabul
olunmak için bir defa müzakere kâfi olduğu olunmasın. Fakat, gönderilirse niçin kabul o-
nizamname-i dahilîde şart kılınmış. Filhakika lunmasm? Hükümetleri ve valileri hakkında
bir müzakere ile karar-i kat’î itası eğerçe cüm­ şikâyetleri olan ahali arz-ı mahzar etmesinler
lece mülzem mevaddandır. Lâkin böyle vari. mi?”
dat ve masarifat büdcesinin tedkiki ile tahsi­ Dem esi üzerine cereyan eden müzakerede
satın tertibi gibi mevadd-i dakikaâ muazzama- maksad cemiyetle takdim edilmemesinden r
ya bir defa müzakere ile karar-i kat’î verile­ haret olduğu ve ne kadar m ühür ile miemhur
mez. Çünkü bir maddeye bir dereceye kesb-i it- olsa zarar etmiyeceği kararla§tınldı.
tilâ olunmadıkça verilecek karar rehin-i savab Vükelâya havale edilen arzuhallere ve
olamaz. Bendenize kalsa, bu madde hakkında hususat-i saireye on beş günde cevab gelmez
matlûb olan istitlâatm kesbi hususî ve âlenî ise taraf'i riyasetten tekid olunacağı fıkrası
olarak arîz ve amîk bir kaç defa müzakere ile üzerine Simonaki Efendi (Konya) nutk-ı âti­
ancak hasil olabilir. Mevadd.i müstaceleye dair yi irad eyledi:
dokuzuncu fasılda taleb-i tacilin kabul ve iıilinci madde vükelâ-i devletten bir zata
adem-i kabulü hey’etin reyine muhavvel oldu­ tebliğ olunan arzuhale dair, nihayet on beş gün
ğuna bakılınca bu suret eğerçi müzakerenin kadar cevab zuhur etmez ise reis tarafından te­
temdidi caiz olduğunu işrab etmekte ise de ef- kid ve ihtar olunur, diye yazılmıştır.
kâr-i âcizaneme göre şu kırk üçüncü bendin BiA^elâ on beş gün müddet ziyade olup te-
ruy-i hakikatinden ref’-i perde-i iştibah olun­ hir-i maslâhata sebeb olacağından tebliğ olu­
mak üzere iki defa müzakere kaidesinden müs­ nacak istidanın ehemmiyyeti Meclis-i umumiy-
tesna kaydının kaldırılması yahud herkes şüp­ yece karar verildiği halde üç günden ziyade
heden vareste olmak üzere mevadd-i mezkûre. müddet ita olunmıyarak cevabı istenilmelidir.
nin iki defa müzakere kaidesinden müstesna Cevab vermez ise ikinci defa tekid olunması
tutulmasının sebebi nedir? izah buyurulması gösterilmiş ise de ikinci tekidde cevab vermez
münasibdir.” ise ne olmak lâzımgeleceği hakkında sükût o-
Reis — Bu okunan nutukların ajmı veril­ lunmuş. Vakia Kanun-i Esasinin otuz seki­
sin ki yanlış olmasın. Ajmen kaydolunsun. zinci maddesinde Meclis-i Meb’usanda meb’us-
Birisi — Bu gûna mevadd-i mühimmede lardan birinin iddiası üzerine ekseriyetle ka­
tealıhur caiz değildir. Bend baki kalsın. rar verilerek istizah-ı madde için vükelâdan
Reis —- Bu henüz birinci okunuştur. Daha biri davet olundukta mes’uliyetini üzerine a.
okunacak. O cihetle daha mülâhaza caizdir. lıp cevabını tehir etmek salâhiyetini haiz ola­
Lâkin şunu da mülâhaza etşneli ki kanunlar cağı musarrah ise de istida tebliğinin dahi ikin­
müzakeratı teshil için yapılmıştır. Hatıra bir ci tekidde cevabı verilmiyecek olur ise -kezalik
fenalık gelmesin. Bunda kaybedecek vakit ol­ mes’ul olacağının ve artık cevab gözetilmiyerek
madığı için gayetle sürat lâzımdır. Biz sene mesuliyeti havi Makam-i Sadarete bamazba-
başında içtima edeceğiz. Üç, beş gün zarfında ta beyan olunması iktiza edeceğinden dahi Uâ-
bu gibi işleri yapıp bitirmezsek devlet memur­ vesi elzem gibidir. Saniyen mes’uliyyet-i mez-
larını dahi işlerinde tehir ederiz. Mademki baş bureden dolayı olunacak muamele neden iba­
başa verip kanun yapacağız. Bunda muradımız rettir ve ne olmak elzem gelecektir? Eğer yal­
mutlâka şiddet ve sürattir. Büdce vesaire hak- nız mes’uliyet lâfızda kalırsa hiç birisinin
kında ne söyliyecek iseniz birinci müzakerede neticesine nail olunamıyacağından şu hususta
söyleyiniz. Elhasıl bu madde burada kalsın, t- dahi ne olmak lâzım idiği babında fe ’y-i âciza-
kinci kiraatte reye baktığımız zaman yine bu nem beyanına nizamname-i mezburun ikinci
söhbeti ederiz. maddesi ahkâmına nazaran ietisar olunamadı.
K ırk dördüncü maddede hey’ete verilecek Çünkü, bend-i mezbur ile Kanun-i Esasinin
arzuhaller bir cemiyet tarafından getirilir ve­ otuz birinci bendinde meb’usanm dahil-i daire-i
ya gönderilir ise kabul olunmıyacağı fıkrası vazifesi olan ahvalden 'dolajn deye yazılmış o-
üzerine Yenişehirli zade Ahmed Efendi (İzmir) lup ŞU vazifenin ne gibi maddeler idiği birer

— 40 —
13/25 mart 1293/1877 C: 1

birer tadad olunmamış idiğinden ne derece­ Demi§ ve müzakerenin nihayetinde bu


lere kadar rey vereceğimi bilmiyorum. Vazi­ rey ekseriyetle tasdik olunmuştür.
fenin ise derece-i ûlâda bilinmesi elzem olup Birisi — Havale edilen işlere cevab gelmez­
bilinmediği halde karanlıkta yol 3Ûirümek gibi se edilecek muameleye dair nizamda sarahat
olacağından mezkûr nizamname-i dahilînin yoktur. Yalnız tekid, diyor. Bu tekidlerin niha­
her bendinin dahi münasib veçhile tashihi güç yeti ne olacak?
olacağı re’y i âcizanemce anlaşılmaktadır. Şu Reis — O halde, vükelâyı davet ederiz.
hallere nazaran bend-i mezburun tashihinde, va­ Buraca sorarız. Fakat, inşaallah her işi on beş
zifenin tamamiyle bilinmesi keyfiyetlerinin günde görmeliyiz. Günde on beşer tanesini ya­
lıey’et-i Meb’usanın reyine müracaat', arzolu- zarak peyderpey gelecek cevablar üzerine icra
nur.” ederiz. Bu cihetle, ben bunda mahzur görmem.
B u n u n üzerine, bir hayli müzakere cere­ Bu böyle kabul olunsun mu?
yan ile vükelâdan gelecek cevabın mükemmel Ekseriyet — Olunsun.
olması için taharriyat-i lâzime icra edilmek ü- Pdr maddenin lehine veya aleyhine ta~
zere on beş gün zaman verilmesi lâzımgelece" yin~i esami ile rey vlerenlerin isimleri resmî
ği ve bazılar indinde dahi kifayet edeceği ^öy. g-azctçye dercolunacağı fıkrası üzerine
lendi. efendi (Haleb) “bunu gazeteye derçten mak-
Nihayet Cabirîzade Nafi Efendi (H aleb)— sad ne i” demesi üzerine efendi “ Herkes
vükelâya havale olunan . şeylere on beş gün reyinden mes’ul olsun için” cevabını verdi. N i-
zarfında cevab verilmez ise tekid olarak bir on zamzn on beşinci faslına gelindikte Reis efen­
beş ■'gün daha mürür eyler ve bu suretle mürür di bugünkü işin bu kadar olduğunu ve yalnız
edecek on beşer günler nihayet Hey'et.i Me- iki mes’ele muhtelifünfih kalıp onlara da ba-
b’usanm müddet.i içtimai olan üç veya dört kılacagifjj ihtar ile meclise hitam verdi.
, ayı tecavüz eder. İş bittabiî sene-i âtiyyeye te­ Meclisin hitamı saat sekize çeyrek kala
hir olunur. Hasılı bu müddetin bir haftaya vuku bulmuş ve ondan sonra azâ şubelere da'
tenzil ve tadili maslâhata daha muvafık olur gılıp um,ur-i hususiyyeleriyle iştigale başla­
gibi tahattür ederim. mışlar d:r.

— 41
DEVRE: 1 GU:D:1 İÇ T İM A : 6

Meclis-ı meb’usan
1293=1877
Zabıt Ceridesi

Altıncı içtima
12rebiulewel 1294;=14/26 mart 1293/1877

İÇİNDEKİLER
Sayıfa
.— ^Havale edilen evrak 44
!— Müzakere olunan maddeler 44
Padişahın nutkuna cevab
müsveddesi 44.46
Aifı nci mıikad^*^
12 rebiulevvel 1294— 14/26 mart 1293İ/18İ77
SALI

Reis: AHM ED V E F İK PAŞA

Bugün M eclis devletlû A hm ed V efik pa­ desini kıraate başladı. B ir hayli yer okunduk'
sa hazretlerinm taht-i riyaset~i celilerinde tan sonra Reis pa§a hazr^etleri kıraate fasıla
inikad eyledi. verdirip, hatıra bir şey gelip gelmediğini sor­
Reis — Saat altıda birinci müzakere-i u- du. H e y ’et tarafından “Pek âlâ, pek güzel”
mumiyyemiz açılmıştır. Şubelerde iş çok oldu­ cevabı re.!ildi. Ceımeimekân Sultan Abdidr
ğundan bugünkü içtima kısa olacak, bazı ev­ mecid Han Hazretlerinin neşir buyurdukları
rak vardır. Dinleyelim, yine alelâcele şubelere tanzimni furman-ı hümayununda herkese e v r
avdetle ise bakalım. Bugünkü tertibimiz böyle niyyet-i mal-ü can inayet buyurulmuş olması
olsun mu? bahsinde mal ve ırz ve canca emniyet esası o
Hey’et —-'Evet, olsun. zaman icad edilmiş gibi gösterildiğinden
s’in Bey (Edirne) burasının tashihini reyle:
“Bizde emniyyet-i ırz-ü mal-ü canın esası en
PADİŞAHîlSI NUTKUNA CEVAB eski zamanlardanberi mevcud idi. Burada yeni­
den icad olunmuş gibi gösteriliyor. Tashih e-
Reis — O halde, bir kerre burada içtima dilsin” dedi.
edelim. Mütalâat beyan olunsun, yine şubelere Reis — Pek âlâ, pek güzel. Bir kelime
avdet olunsun. Müzakere-i aleniyye de perşen- ile tashih edilsin.
be gününe kalsın. Nutk-ı Hümayuna cevaben Hey’et — Pek âlâ, tashih edilsin.
hey’et tarafından bir teşekkümame tanzimi i- M üsveddenin kıraatinde devam ile düyun
çin şubelerden birer zat alınarak bir encümen mes’elesine gelindikte reis pağa hazretleri yi­
teşkil edilmiş idi. Bunlar bir müsvedde kaleme ne fasıla İçerdirip dedi ki: “Burada hatıra bir
almışlar. Hey’et-i mecmuanızda dinle5Ûniz. Zi­ şey geliyor. Nutk-ı Hümayunda aynen mün-
hinlerde yerleştikten sonra nutuk istiyenler deriç olan hususatı burada tekrar etmemeli. Ol
hazırlansın. Deftere kaydolunsun. Kitabetçe kadar tafsilâta hacet yoktur. Cevaben arzı lâ-
bazı tabiratın sonra da tashihi mümkündür. zımgelen sözleri muhtasar ve münakkah söy­
Onlara şimdi dikkat etmemenin zararı yoktur. lemeli.”
Maddelere bakmalı. Meb’usan tarafından tak­ Hey’et — Evet, öyle olsun.
dim olunan teşekkürnameler beşinci günü tak­ M üsveddede kaide-i meşveret-ü meşru-
dim olunmak âdettir. Biz, pek geç kaldık. Bari tiyyet tabirine bir de meşrua lâfzı ilâve olun­
onuncu günü aşırmıyahm. Esaslı maddelere ması resi paşa hazretleri tarafından teklif ve
dikkat olunsun. Nutuk- edecekler hazırlansın. hey’et canibinden kemal-i tahsin ile kabul er
Suretleri şubelere verilir, orada tedkik edilir. dildi.
Buyurunuz. Zat'i şevketsimat-i hazret~i padişahı b m v
Dem esiyle Haşan Fehmi efendi (Dersaa-
d6t) hazırlanmış olan teşekkümame müsved­ ( * ) Takvim-i Vakayi S. 1873.

- 44 —
1 :6 14/26 mart 1293/1877 C:1

y<an~ı devletin m üceddid-i sanisi diye tavsif


dan bahsetmiyelim.
edilen yerde yine reis p a ^ hazretlerinin ihta­ Dedi.
Reis — îlimsiz memleket olamaz. îlimsiz
rı v e h e y e tin ittifakı ile siani lâfzı kaldırıla­
memlekette hiç bir hüner, bir marifet bulun­
rak müceddid-i bünyan-i devlet unvan-ı mef
maz. Rencber bile çıkmaz. Bağdadî bile olmaz.
haret nişanı hasren zat-i şevketsimat-i cenab~i
Hasıl olan zahire çerçöp addolunur.
padişahîye tashih kılındı.
Reis — Hatırıma bir şey daha geldi. Za­ Hey’et — Bahsedelim, bahsedelim. M aa­
t-i şevketsimat denilmig, yani gaibe hitab eder riften de bahsedelim.
gibi yapılmış. Zat.i şevketsimat-i padişahiniz Haşan Fehmi Efendi (Dersaadet) — Ba-
diye tashih edilmeli. Bu esası bozmaz. Lâfız­ . na kalırsa, bahsetmeliyiz. Zira, Nutk-ı Hüma­
dan ibaret bir tashihtir. yunda bu nizamın gelecek sene havale olunaca­
ğı yazılmış ise de bu hitab-i padişahı bizim mec­
B u ihtar dahi kabul olunarak müsved’
lisimize aiddir. Zatımıza değil. Meclisimiz ise
derlin kıraatinde devam edildi. Yakın zamana
bakîdir. Binaenaleyh bu maddeye biz de mec­
kadar müdahalât-ı ecnebiyyenin arkası alına­
lis namına cevaben arz-ı teşekkür edebüiriz.
cağı fıkrasına gelindikte reis pağa hazretleri §u
Sırbiye ve Karadağ muharebatında ge­
ihtarı ettiler.
“Müdahale niçin kalmıyacak? Burada bir rek askerin v e gerek milletin gösterdiği hüs-
sebeb beyan etmeli. İzah etmeli. Devlet ve mil­ n -i hizmet bahsinde denilecek bir şey olup ol­
letin inzibatiyle müdahale kalmıyacak. Fakat, madığı taraf-i riyasetten soruldukta Sadi E.
bu inzibat dahi kendi kendisine olmıyacak, fendi (Haieb) söyiiyeceği var olduğunu der-
bizim gayretimizle, cümlenin gayretiyle ola­ ıniyan etti.
cak. Buraya bir tashih ister.” Reis paşa — Şimdi söylersiniz.
Hey’et — İzah olunsun. Sadi Efendi (Haieb) — Hayır, efendim,
yarın söyliyeceğim. İsmim kaydolunsun.
Büdce bahsine gelindikte, büdce kanun­
namesi lâfzının muvazene nizamnamesi lâfzı­ Sırbiye ile edilen musalâha bais-i şük­
na tebdili kararlaştı. B u arialik müsveddeyi o- ran olduğu f ıkrasına gelindikte, reis paşa haz­
kuyan kâtib biraz fasıla verdiğinden paşa retleri şu izahatı verdiler:
“Bana kalırsa, bais-i şükran dememeli.
hazretleri dedi ki:
Bitti mi? Zannıma göre bazı vukuat-i Haklarındaki inayet-i padişahînin kadrini tak­
harbiyye lâkırdıları var idi. Asıl buna dikkat dir edeceklerine bizce dahi enmiyyet hasıl ol­
etmeli. Malûm olmalı ki Devlet-i Aliyye İslâhat du demeli. Çünkü bu muharebede bizim bir e-
yapmıyor diye jdiz sene zarfında beş büyük melimiz olup da onu tervice çalışmadık.Şimdiye
muharebe vukubulmuştur. , Müdahalât-ı ecne- kadar Sırplılann her metalibine müsaade o-
bij'ye bundan neş’et etmiştir. Müdahalâtın bun­ lunduğu halde yine isyan ettiler. Bigünah yüz
dan böyle dahi devamına razı olup olmıyacağı- elli kişiyi boğazladılar. Hücum ettiler, biz de
mızı şimdiden düşünmeliyiz de suret-i fikrimizi müdafaa gösterdik. Ne ise hamdolsun geçti.
ona göre hissettirmeliyiz. Nasıl? Razı olacak Böyle tashih olunsun mu ?
mıyız ?” Hey’et — Olunsun.
Reis — Karadağ maddesinin meclisimize
Reis paşa hazretlerinin şu sualleri üzeri­
havalesi bahsinde neticesini arzedeceğimizden
ne hey’et-i meclis müdahalâta kat’a razı olrnı-
yacaklarını bir suret-i katiyye-vü müttehi- ibaret olan cevaba lüzum göremem. Biz, şimdi
dede beyan ettiler. Bazı taraflardan “bir ada­ ne yapacağımızı düşünerek yani Karadağ me­
mın hanesi içine kim karışabUir. Bu meşru selesine dair efkârımız ne olacağını mütalea
',»•1
mudur?” sözler dahi işitildi. V e müsved­ ederek onu manidar kelime ile beyan etmeli.
deyi okuyan zat kıraatinde yine devam eyle­ Bir kaç kişi — Burasını anlıyamadık.
di. Gelecek sene maarif nizamnamesinin he- Reis — Bir daha okunsun. Bu iş meclise
y ’et-i m eb’usania havalesi bahsine gelindikte, havale olundukta neticesine bakacağız, deme­
Rasim Bey(Edirne)— Nutku hümayunda ni­ meli. Efkârımız ne olacaksa onu şimdiden his­
zamnamenin gelecek sene havale olunacağı settirmeli. Onlara da bazı müsaadat Ue mua­
vaad buyuruluyor. Bunun için, bu sene biz bun­ mele edilecek ise ve yahud başka bir şey düşü-

- 45
i: 6 14/26 mart 1293/1877 C:1

nülecek ise bunu işrab etmeli. İstiklâl bulunmazsa devlet olmaz. Bu halde mü­
Bir efendi — Bu efkâr şubelerde mi söy­ dahale kaide-i düveliyyeye mugayirdir. Yani
lenecek? müdahaleyi kabul etmemekle inad ve İsrar et­
Reis paşa — Nerede isterseniz. Devlet Ka- miş olmuyoruz. Kaide budur. Hele şubelerde
radağa ne muamele edecek ise, padişahımızın müzakere olunsun.
inayet buyurduğu kanun iktizasmca bir ker- Birisi — Efendim, burada avn.i İlâhîye
re de bizden soracak. O zaman ne fikirde bulu­ istinad edeceğimizi de izah etmeli.
nacak isek, şimdiden rengini göstermeli. Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Ben bu
B u n u n üzerine Rnsim bey (Edirne), Ya^ cevabın hey’et-i mecmuası hakkında bazı mü-
nişehirli Ahmed efendi (Aydın), Yusuf efendi taleat beyan edeceğim. İsmim yazılsın.
(fşkodra), İbrahim efendi (Hersek’, Salim e- Bundan maada i§bu müsveddeye tciallükû
fendi (Kastamunu), Mustafa efendi (Y an y a), olmıyarak fakat, m em urin hakkında Rasım
Sadi efendi (H aleb), Sami bey ve Ahmed Hil­ bey ile î§kodradan Yusuf efendi nutuk istedik­
mi efendi (Işkodra), Hüseyin Çelebi (K onya), lerinden isimleri kaydolundu.
Hacı Mustafa efendi (Kozan), İbrahim bey Reis — Şubelerden tayin olunan encüme­
(Selânik) nutuk için isimlerini deftere Uay- nimiz güzel hizmet etmiş, güzel kaleme almış,
dettirdiler. Azadan iki zat Karadağ mesailinin teşekkür ederim. Fakat, yarından sonra saat
derecatı henüz meclisçe malûm olmadığı halde dörtte gelmeği ve müzakereye saat altıda baş­
nasıl beyan-i fikir etmek mümkün olabUece- lamağı usul ittihaz edelim. Günler uzuyor. Sı­
ğini dermiyan eylediler ise de R®'s paşa haz­ cakta bu dairede içtima ile müzakere güç olur.
retleri tarafından ilerde söylenecek sözler söy­ Erken gelir de öğleye kadar üç saat çalışılmsa
lendiği zaman itirazı olanların beyan-i müta. güzel olur. Ziyadeye tahammül güç olur. Per­
lâa edebilecekleri ihtar v e hattâ her mes’ele- şembe günü müzakereye beşte başhyahm. î§ be­
hktkkında muhalifler zuhur ederse mesailin cerelim.
daha güzel hallolunacağı münasebetiyle m em ­ Hey’et — Güzel olur.
nuniyet hasıl olacağı tezkâr edildi- M ü sved ­ B u karar ü zem e azadctn birisi yarın y e v -
dede söz konferansa geldikte, buna konferans mri m evlûd olduğunu ihtar eyledikte. Reis
denilmeyip, meclis-i m ükM em e denilmesi ter­ pa§a hazretleri “ Bunu sonra müzakere edelim.
cih edildi v e konferans hakkındaki fıkarata Bakalım, kapıdan ne gelir. Size söyleyim ki,
kemaliyle dikkat edilip taraf’i riyasetten yalnız bana bir davet gelirse gitmem. Eğer
“ne dersiniz? Tashih olunacak bir şey var mı- hey’et için bir şey gelirse onu da müzakere e-
du:?” suali daima tekrar edilip yalnız tarik-ı deriz.” dediler.
istikamet lâfzı tarik-i müstakim v e arz lâfzı M eclis saat yedide dağıldı. Azanın yansı
arza istical dîye tashih edildi. B u münasebet­ çıktıktan sonra reis pa§a hazretleri uhde-i is-
le taraf-i riyasetten “Padişah ile tebaası ve tihallerine tevcih olunan r ü tb e -i samiyeri v e -
devletin umur-i dahiliyyesi hakkında müdaha­ zareti tebrik eden m eb’uslara hitaben §u ma­
leyi yalnız reddederiz dememeli, katiyyen red­ kaleyi serdeyledi:
dederiz demeU..” denildikte azanın cümlesi b il- “Efendiler, yirmi senedenberi bu rütbe-i
ittifak “Evet, katiyyen reddederiz, kabul et­ celileyi bana dört, beş kerre teklif eylediler.
meyiz.” dediler. Arz-ı mazeret ettim. Bu kerre edilen atifet-i
Ahmed efendi — Mahmızla, canımızla seniyye ise hey’et-i meclisimiz hakkında tevec-
redde çalışırız. cühat-i hümayunun bir âlâmet-i bahiresi oldu­
Reis — Reddetmemek kabil değUdîr. Dev­ ğu için maalmemnuniyye ve maatteşekkür ka-
let ne demektir? Devlet istiklâl ile devlettir. büle müsaraat gösterdim.”

46
DEVREM C IL D : 1 İÇ T İM A ; 7

Meclis-i meb’usan
1293= 1877
Zabıt ceridesi

Yedinci içtima
13 rebiulevvel 1294=:15/27 mart 1293/1877

İÇİNDEKİLER
Sayıfa
1— Zabt-ı sabık hülâsası 48
2— ^Havale edilen evrak 48
3— ^Müzakere edilen maddeler:
Padişahın nutkuna cevab 48.49
Yedinci inikad^*^
13 rebiulevvel 1294=15/27 mart 1293/1877
ÇARŞAMBA

Reis: A H M E D V EFİK PAŞA

Bugün hey’et-i m eVusanın müsiakere-i maileyh kiyam ederek: “Ben itirazım olduğu­
mahsusası devletlû Ahmed Vefik p (^ a hazret­ nu beyan etmedim. Mütaleam olduğunu beyan
lerinin riyasePi celüeleri tahtında olarak saat sttim. Böyle tashih olunsun.” dedi.
sekiz buçukta küşad edilmiştir.
Reis — Evet, söylenen sözler zaten itiraz
Reis" — Bugün müzakere-i mahsusamız değildir. Muhalif surette söylenen sözler dahi
saat sekiz buçukta açıldı. işlerin taayyün etmesi için mütalea demektir.
İptida, geçen meclisin mazbatası okunsun. Nizamnamemizin bundan mukaddem okuyup
Ondan sonra şubelere havale olunan evrak gö­ kabul etmiş olduğumuz bendleri içinde nut-
rülsün. Badehü yarınki meclisin işleri görüle­ k-ı Hümayuna cevaben meclis tarafından tan­
cek. zim olunacak teşekkürnarnelerin beş gün zar­
fında yetiştirilmesi fıkrasında tashih olunacak
bir yer var idi. Müsveddesi yapılmıştır, okun­
K A R A D A Ğ MES’ELESİ sun. Kaçıncı bendde idi.
Bir kaç zat — Üçüncü bendde.
E vvelk i meclisin mazbatası okunmağa Nafi Efendi (H aleb) mezkûr üçüncü b en ­
haşlandı. Karadağ mes’elesin^ dair nutuk et­ di okudu. N u tk -ı H üm ayun cevabının beş
mek istiyen zevalin isimleri tezkir edilmeye gün zarfında yetiştirilmesi suret-i katiyyede
başlandıkta, Manok Karaca efendi (Haleb) bırakdrnıayıp beş gün zarfında iitkdimme ihtir
“Benim de ismimi yazınız” dedi. mam edilecek diye tashih edilmiş olduğu gö­
Reis — Siz dün kaydolunmadınız mı? rüldü v e bu suretle kabul olundu.
M an ok efendi — Dün bendeniz b'dunama- Reis — Bir de idare memurları hakkında
mıştım. Şimdi kaydolunmaklığımı taleb ede­ bir fıkra var idi.
rim. Nafi efendi bu fıkrayı dahi okudu. H e -
Salim bey (İşkodra) — Benim de ismim v et için reis-i sunilerle dört de kâtib nasbi zik-
yazılsın. - redildiği sırada “Meclisin inzibat-u muhase-
Keis — Yazınız efendim, yazınız. Yarın bat-i dalıiliyyesine bakmak için üç idare me.
aalıi diğer esamiyi yazmak mümkündür. muru vardır.) fıkrası dahi okundu.
Reis — Bu da böyle kabul olundu mu?
Hey’et — Kabul olundu.
P A D İŞ A H IN N U T K U N A CEVAB Reis — Okunup kabul olunan fasıllarda
başka ilâve edilecek bir şey var mı ?
Mazbatada N u tk -ı Hümayuna cevaben Birisi — Şubelere dair bir şey var idi.
kaleme alınan teşekkürnanienin hey^et-i u- Reis — Şubeler bahsi nerede idi?
mumiyyesi hakkında Haşan Fehmi efendinin
itirazı olduğu kaydedilmiş bulunmasiyle mu~ ( * ) Takvim.i Vakayı S. 1874.

- 48
i: 7 15/27 mart 1293/ 1 877 C: 1

Hey’et — Meb’usanm içtimai müddeti üç iştir. Çünkü böyle bina işleri üç ayda bitmez.
ay olacak. Masalih çok olur ise bu müddete Bazı aza-i kiram bir kâğıd tanzim etsin ve ba­
zammedilecek. Şubeler yapmaktan meram aza­ kılsın.
nın rahatça birleşip ve görüşüp iş yapabilme­ Yenişehirli zade Ahmed Efendi (Aydın) —
leri içindir. B u bina işini anhyamadık, efendim?
Reis — Bunu da ikişer ayda değişmeyip bir Reis — Gelecek sene hey’et-i meb’usan dai­
ay zarfında değişmek üzere karar vermiştik. resi ittihaz edilecek bina.
Böyle kabul olunacak mı? Ahmed Efendi (Aydın) — Biz bina isteme­
Hey’et — Olunacak. yiz, efendim. Biz çadır altında otururuz. Bize bir
Reis — Bugün müzakeremizde istical edil­ baraka kâfidir.
sin. Nutk-ı Hümayun cevabı şubelerde bir da­ Hacı Ahmed Efendi (İstanbul) — Efen­
ha okunsun da hemen yetiştirilsin. Fakat^ bu­ dim; takvimde yazılmış: Bir mes’elenin lehine
gün şubelere gayet mühim bir kaç madde gön­ veya aleyhine rey verenlerin esamisi gazeteye
dermiştim. Şubelerde görüldü mü? dercolunmasından maksad ne olacağı Nafi E -
Bir çok zevat — Görüldü. fendi (Haleb) tarafından sorulması üzerine
Reis — Bu bir mühim maddedir. Alelâce- herkes re5ûnden mes’ul olmak için diye taraf-i
le encümen yapılsın. Her şubeden adam alın­ riyasetten cevab verildiği ilân olunuyor.
sın. Alelacele bu işe bakılsın. îçinde mühim Reisi — Evet, mes’uliyyet-i maneviyye-
şeyler vardır. Alelhusus Kosuva vardır. Bu miz yok mu ya ? Bu bir mes’uliyyet-i maneviy-
bir yeni vilâyettir. Merkezi olacak, sancaklan yedir. Herkesin reyi ne olduğunu umum bile­
olacak. Encümende oraların ahvalini bilenler cek. Meselâ Yenişehirli zade Ahmed efendi biz
bulunmalı. Babıâliden bir kaç lâyiha gönderildi. bina istemeyiz diyorlar ki, bize bir mesken lâ­
Bunlara bakılacak. Binaenaleyh derhal tab’e- zım olduğu için bu rey doğru görülmiyecek.
dilsinler mi? « Maahaza bu bina mes’elesi için imzalanacak o-
Hey’et — Tab’edilsinler. lan kâğıda istek etmiyenler mühür basmazlar.
Reis — Biraz nüshaları var imiş. Eğer Herkes serbesttir.
nüshaları kâfi değil ise basalım. Matbuları o- İbrahim Bey (Selânik) — Efendim, bura­
kunsun. Herkes işi anlasın da ona göre mülâ­ ya havale olunacak nizamlar ve lâyihalar ev­
haza edilsin. velce tab’olunsa da öyle gelse olmaz mı?
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Evet, Reis — Olmaz. Tab’olunması lâzım gelip
iptida madde ne olduğu bilinmeli de ona göre gelmiyeceği burada tezekkür olunacak. Karar
düşünülmeli. Lâkin bunların matbuları vardır. varilirse tab’olunur. Başka bir sözünüz var
Bundan sonrası için bunu usul ittihaz etmeli. mı?
Reis — Evet, usul de budur. Fakat, bu mi­ Hey’et — Yoktur, efendim.
silli lâyihaların •tab’olunup olunmaması evvel­ Reis — Pek iyi öyle ise. Meclisimiz tamam
ce hey’etçe kararlaşmak dahi lâzımdır. Başka oldu. Şubelerde içtima edilip müzakere oluna­
bir şey var mı? Unutacaktım ha! Bina mes’ele- cak şeyler müzakere olunsun.
si var. Gelecek sene hey’et-i meb’usanın ika­ B u n u n üzerine saat dokuzda müzakere-i
meti için bir bina mes’elesi vardır. Bu büyük umumiyye tatil edilip aza şubelere dağıldı.

49
DEVRE: 1 C!LD: 1 İÇTİMA: 8

meb
1293=1877
,âi

14 rebitılevvel 1294=16/28 mart 1293/187T

İÇİNDEKİLER
Sayıfa
1— ZabtJ sabık hülâsası 52
2— -Müzakere edilen maddeler:
Padişahın nutkuna cevab 52.59

"fy : .. ■ "
S e k i z i n c i i ni kad^' ^
14 rebiulevvel 1294=16/28 mart 1293/1877
PE R ŞE M B E

Reis: AH M ED VEFİK PAŞA

Bugün hey’et'i meh’usamn müzakere-i Reis — Bir hey’ette bir lisan olur, iki li­
aleniyyesi devletlû Ahmed Vefik paşa hazret­ san olmaz. Kendi reyim olarak söylerim. Eğer
lerinin riyaset-i celileleri tahtında olarak kir böyle bir rey var ise, kanun cihetine gitmeli. Bu
§ad olunmuştur- ise mutabık-ı kanun-i esası olmadığından caiz
olamaz.
Vasüâki efendi (İstanbul) — Anlamadınız,
PAD İŞAH IN N U T K U N A C E V A B efendim.
Reis — Sizi sözden men’ederim. İzinsiz
Reis — Müzakere-i âleniyyemiz saat beş­ söylenmez.
te küşad edildi. Dünkü karar üzerine mazbata Vasüâki Efendi (İstanbul) —- Efendim.
okunduktan sonra nutk-ı hümayuna cevaben
Reis — Sizi üçüncü defa olarak sözden
takdim edeceğimiz tegekkürname ikinci defa o-
men’ederim. İşte süâl ediyorum: söz söyliyecek
narak bir kerre daha kıraet edilecek. înşaallah
var mı?
kararımız ve usulümüz veçhile hakipa-yi şaha­
Vasüâki efendi (İstanbul) — V ar efendim.
neye takdiminde kusur etmeyiz.
Benim buraya vermiş olduğum proseverbal da
Evvelki meclisin hülâso4 müzaheratını neşrolunsun ki bu sözü söylemişim.
müheyyin mazbata riyaset kâtibi izzetlû S^^ürtir
Sabuh efendi (İstanbul)— ("Mirsî-f hitabete
efendi tarafından- kıraat edildikten sonra nııt'
gelerefe) Vasüâki efendinin söylediğine göre an­
k-ı hümayun cevabı dahi meb’usandan kâti~
ladığım şey sair devletlerde âyin serbest olmadı"
b~i resmî Haşan Fehmi efendi tamfından kıra­
ğı gibi iisaa için dahi serbestlik yoktur. Görü­
at edilmeye başlandı.
lüyor ki milletlerin lisanlarını mahva çalışıyor­
Reis —- Bu ibare-i mütekaddemeye bir di­
lar. Devlet.1 Osmaniyyede ise lisanlarını dahi
yecek var mı? Eğer icab ederse mana değiştir-,
muhafaza hakkı vermişler. Vasüaki Efendi bu­
mek değil, yalnız ibarece bir iki kelime değiş­
na teşekkür beyan eylediğinden bunun yazıl­
tirelim. Fek uzun olmasın.
ması kulunuzca da ınünasibdif.
Birisi — Burada tashih var idi.
Reis — İptida nutuk için yazılan Sadi e- Rasim Bey (Edirne) — Kanun-i esasice
fendi (HaSeb) idi. Sırası gelmedi mi? Türkçe bilmek lâzımdır. Binaenaleyh lisandan
Vasüâki efendi (Istanbu!)—Padişahlarımız bahsa hacet göremem.
şimdiye kadar salt mezheb ve milliyyeti muhafa­ Reis — Bu efendinin sözü eevabdır. Bu
za ile kaimadilar.Her milletin lisamnE' da hima­ lâkırdıları kuyudumuza yazarız. Himaye öte-
ye ettikleri ilâve olunsun.Hakikaten yalnız teba­ denberi görülüyor. Bundan sonrası için maarif(*)
asının değil, ecnebilerin bile lisanım Devîet-i
Alîyye muhafaza etmiştir. (*) Takvim.i Vakayi S. 1875.

— 52 -
s 1 .6 / 2 8 mart 1293/1877 C: 1

iîizamna,.paes3. vardır. Lisan mes’elesi geldikte ve limanların verilmesi gibi Karadağlıların bir
ona bakılır. takını mutalebatta bulundukları gazetelerde gö­
rülüyor da işte odur.Bunun ne kadar muzir o-
lacağı, iş meclisimize havale edildiği zaman
K A R A D A Ğ f^yiES’ ELE S İ söylenecekse de şimdi dahi istiklâl ve menfaa-
' timizi muhafazada mal ve can feda edeceğimize
Karadağ meselesine nakhi kelâm edildik­ dair cevabda sarahat göstermek lâzımdır.
te: Bunun üzerine Yusuf Efendi (işkodra)
Sadi Efendi (Haieb) ■—■ (Kürsi~i hitabete kiirsi-i hitabete çıkarak makale-i âtiyeyi ser-
çıkarak: Vakit buldukla bunların hududu*’ te­ detti:
cavüz ile taaddiyat ettikleri görülüyor. Bende­ “Gazetelerde görüldüğüne ve ötedenberi i-
niz bu babda bir parçacık tafsilât olmasını şitildiğine nazaran Karadağlılar sulbü, elli bin
isterim. nüfustan ibaret bulunan Kuç nahiyesi ve mül-
Reis paşa —- Ne gibi? hakatile İspuji ve Z ib y a k (l) kazalarile Selçe
Sadi Efendi (H aieb)— Çünkü bu kadar taf­ ve Kırnitsa ve Şestan.ı Balâ ve Şestan-i Zir ve
silâta kâfi denilemez. Nutk-ı hümayunda vaad Gurra(2) ve Reyka ve Zeviçe ve Tögimil'i Balâ,
buyurulduğu veçhile Karadağ mes’elesinin evra ve TögimiH Zir ve Şuşan ve Birçe karyelerinin
kı meclisimize derdest-i itadır. Ona destres oldu­ ve iki kaleyi havi îspiç nahiye ve limanının ken­
ğumuz zaman nutkumuzu serbestçe söyliyebili- disine terkine yani hatt_ı imtiyaz Moraça nehri
riz. Maahaza bu babda biraz tafsilât isterim. Şu itibar ve ittihaz olunmasına talik ediyormuş.
evrakın serian meclisimize ihsan buyurulması Bendeniz İşkodra meb’usu bulunduğum ve za­
izah olunsun demek isterim. Bu da dere olun­ ten Podgoriçeli olup oralarmı karış karış gez.
sun. miş ve görmüş olduğum cihetle bu babda bazı
Reis — Evet, reye müracaat ederiz. Lâkin izahat vermek isterim. Vereceğim izahat tama-
şu kadarcık haber vereyim ki o kâğıdîar da mile anlaşılmak üzere Karadağ haritasının mü-
müzakerededir. Müzakeresi bitmeden buraya taleasına himmet buyurulmasmı tavsiye eyle"
gelmesi muvafık-ı usul değildir. Bitmiş olsa rim .20 karyeden ibaret olan Kuç nahiye-i cesi-
gelir. Henüz gelmemiş ise bitmemiştir. Eğer mesi Karadağlıya bırakıldığı ve Moraça nehri
isterseniz reyi soralım. hatt-ı imtiyaz itibar olunduğu halde Medon ve
Sadi Efendi (Haleb) — Re’y-i umumîye îspuji ve Zibyak ve Aleksandıra ve îspiç ve
bir kerre müracaat olunsun, efendim. Sotorman kalelerde lıer birisi kale cesametin­
Reis — Tekrar ederim ki henüz gelmedi­ de bulunan ve pek çok lira sarfiyle vücude ge­
ği bitmediği içindir. tirilmiş ve eşkiyanm tecavüzüne sedd-i İsken­
Sadi Efendi (Haleb) — Gazetelerde gör­ der gibi hail bulunmuş olan birinci ve ikinci
düğümüze nazaran... ve üçüncü ve dördüncü ve beşinci ve Derviş
Birisi Karadağlılar imtiyasat~i kadime., paşa ve İsmail paşa ve Fasari.şta ve Bron ve
. ieriyîe iktifa ederler ise affolunacakları, ve et­ Biuçe ve Serdar ve Hıfzıye ve Avniye ve Aziziye
mezlerse bir* da,lıa bu edebsiziiği edemiyecek ve Şevketiye ve Çengel ve Soğuksuy ve Stenog'
kadar terbiyeleri lâzımgeleceği izah olunsun. laf ve Maksud Kırmıjur ve Manastır ve Tuğla
Seblih Efendi (İstanbul)— Nutk-i hümayun ve Rebnak(3) ve Çırnıkan ve Beiibrık ve Ploça
cevabında Karadağ hakkında yazılan fıkra üze­ kuleleri ve İspuji ve Zibyak kasabalarile Kiri,
rine şimdiden efkâr beyan etmek doğru değildir. ba ve Dilâm ve Levşan(4) ve Memşik(5) ve
Gazetelerin dediklerine ehemmiyet verilmez. (1) Oraları bilenlerden biri (Jablak) olabilece­
İs buraya havale olunup geldikte, mes’elenin en ğini söylemiştir. H. T. Us
doğrusu malûm olacağından o zaman beyan-i (2) Oraları bilenlerden biri (Kuruta) olabile­
efkâr ederiz. Şimdi ileride buna dair mütalea- ceğini söylemiştir. H. T. Us.
(3) Oraları bilenlerden biri (Jablâk) olabileceği­
mızı arzedeceğimiz gösterilse kifayet eder.
ni söylemiştir. H. T. Us
Mustafa Bey (Yarıya) — Şimdi söz söyle- (4) Oraları bilenlerden biri (Leşyan) olabilece­
mek, fikir göstermek belki zaid görülür. Fakat, ğini söylemiştir. H. T. Us
beni söylemeye mecbur eden şey bazı yerlerin

- 53 ~
I: S 15/28 mart 1293/1877 ‘ C: 1

Vidanik ve Le§kopole(6)'i Zir ve Le§kopole-i ya devleti dahi Bahrisefidde bir liman ittihaz et­
Balâ ve Kokot ve Lefik ve Gırbafçe ve Kokea-i miş olur.Ve Bayana nehrinin denize munsab ol­
Zir ve Korpoçe ve Bunar ve Baniye ve Durmige duğu mahal dahi zabıtlarına geçerek Karadağh-
ve Yerig ve Virânina karyeleri onlara terkolun" nın matlûbu hasıl olur.
muş olacaktır. Bunun akabindeki vahameti mü. Bu îiıelıazir meydanda ve Karadağlının
saadenizie beyan edeyim: metalibinde İsrar edişi ol havaliyi bu suretle is­
Karadağlılar, bu ana kadar kuvve-i ceb- tilâ edebileceği imkânmı derkeylediğinden ile­
riyye ile ele geçirmeye muktedir oIaınadj.kları ri geldiği gün gibi ayanda iken metalibine iha-
mahaller için birer ikişer memur Derseadete i- Ie"i g û ş j itibar olunmamak zarurîdir.
zam ederek ve imaLi desais-i akıl-firibane ile Karadağın metahbi reddolunursa tekrar
re’s-i idarede bulunanları ikna eyliyerek, böyle- muharebe etmek iktidarına malik mi zannedi­
liiıle pek çok yerlerimizi almışlardır. Ancak yorsunuz? Veievsüllim muharebeye mübaşeret
saye-i hazret-i padişahîde o kapılar kapanmış etse bile bir şey kazanmıyacağı şöyle dursun
ve bütün OsmanlIlar hemdest-i vifak-u itti- binusratih-i taalâ pek büyük zayiata düçar ola­
had olarak tâ Basrada bulunan bir Osmanlı cağı şüphesizdir. Bunların bu derece şımarma­
hudud-i garbiyyemisin bir avuç toprağının larına sebebiyet veren bazı memurinden isti­
muhafazası uğurunda feda-yi mal-ü canı gözüne zaha hakkımız var ise de onları ileriye talik
kestirmiş olduğu zamanda o gibi metalibe ku­ eyledim. Hülâsa; Karadağlıya hey’et-i sabıka­
lak asılmıyacağından emniyetimiz berkemaldir. sından başka bir karış yer verilir ise mülhaka-
Zikri sebkat eden ve Karadağlının eline tiyle beraber îşkodra kedisine terkolunmuş o-
geçirmek arzusunda bulunan kal’e ve kuleler lacağından bu babda tekrar nazar.i dikkatinizi
her kimin olur ise olsun müîhakatiyle beraber celtaederim. Karadağlılar fakr-ü zaruretten
Işkodra vilâyeti onun olmak tabiîdir. Zira ta- bahsederlerse bir kaç sene evvel Kavaya kaza­
dad olunan yerler Karadağlı eline girer. Çün­ sında iskân olunan elli hane kadar Karadağlı­
kü Maluyer dotnesine toplar getirip Podgoriçe ların saye-i hazret-i şehriyarîde saadet-i hal"
kasabasiyle ovayı döveceğinden Podgoriçede o- ierine, aramiş-i ballerine bakıp ibret alsınlar
turmak mümkün olamıyacaktır. Podgoriçeyi da şakaveti terkedib Devlet-i metbualarmın
ele aldıktan ve Kovaç nahiyesi ona kaldıktan damen’i şefakatine sanisunlar. Ol vakit devlet
sonra Kuruta ve Hot ve Kalimand ve Kosrat ve onları münbit yerlerde iskân ettirir. Acaba taş­
Hoblik ve Jiceloha ahalisi -ki bunlara cibaki lıktan ibaret olan ve her halde idare ve taa 3ryü-
sitte mallisiyası tabir olunur- dahi bizzarure şünden âciz bulunan Kuç nahiyesiyle Selçe ve
. Karadağhya arzu inkıyad ederek ve Şalâ ve Kımista ve sair buna benzer karyeler ve göl i-
§oşe ve Postadebye bunlara peyrev olup zaten çinde Aleksandıra ve Sotorman ve îspiç ve Zib-
isyana meyyal ve saJ olan Mirdita bu suretle yak ve Medon ve îspuji kakalan ile otuz kadar
Karadağlı ile birleşerek ateş.i ihtilâkü isyan cesim ve metin kakalar kendisine bırakılır ise
cüzî bir zaman içinde Pirzerin sancağına ve neden zengin olacak imiş? îşte bundan anlaşı­
körfez deniz sahiline kadar tevessü eder ki o.„ lıyor ki bunların istedikleri mahalleri def-i za­
halde Karadağlılar hariçten her türlü imdad ve ruret için değil, belki müîhakatiyle îşkodrayı
ianeye nail olur. Aleksandıra ve Kırmıjur ve zabt ve istilâ etmek ve hududunu Bulgaristan
Manastır ve Maksud ve Tuğla kal’e ve kuleleri ve Sirbistan ile birleştirmek içindir. Emin olu­
-ki bunlar Karadağhya îşkodra gölünde icra-i nuz ki Hüdanekerde cüzi bir metalibine muva­
habaset etmeye meydan bırakmıyor." Karadağh­ fakat yüzü gösterilir, yani yalnız Koç ve ya­
ya verildiği halde bîperva gölü istilâ ederek îş­ hut Kamiçe kendisine verilir ise pek az zaman
kodra şehrine dahi isal-i dest-i hasar edecekle­ içinde buna müyesser olur. Sıdk-ı ifademi ora­
rinden ve salifüzzikr Selçe ve Kamiçe ve sair larını bilir ve fenn-i harbe aşina ümera-yi as-
karyeleri ve îspiç limanı ellerine geçtiği surette keriyyeye sorulsa tasdik eder kanaatindeyim.
Morik ve Kırabine dahi dayanamıyarak onlarla Bu cümle ile beraber, gerek Pokgoriçe ve gerek
ittifaka mecbur olacaklarından bar tarikiyle gi- îspuji ve Zibyak ve sair yerlerde hiç bir adam
dib gelmek gayrı kabü hükmüne girer.Ve Rus­ yoktur ki babasından kalmış bir odalık haneye

- 54 -
i: 8 16/28 mart 1293/1877 C: 1

Bunteli ve Anadolu ve Arabistan gibi mahal­ Fransa ve Purusya düvel-i fahimelerinin tavas-
lerde elli odalık bir sarayı tercih edip de mas- sutlariyle Babıâli kayd-i mezkûrdan sarf-i na­
kat-ı re’sini terkeylesin. Çünkü, o değersiz ha­ zar eylemiş ise de yolun küşadı şartı mevcud
nenin muhafazası uğurunda pederini ve birade­ ve baki kalmıştır. ^
rini al kanlar boğmuş olduğu halde teslim-i Mezkûr 8 eylül 1862 tarihli sened muce-
can ettiğin görmüştür. bince küşad olunan mezbur tarikten müddet-i
Şimdi, o haneyi bıraktıktan başka onların medide gelip geçtiğimiz cihetle gasbolunan
mübarek mezarlarını düşmanın ayaklarının al­ hakk-ı mürûrumuzun istirdadını taleb ve İsrar­
tında bırakmazlar. Mütmein olunuz ki vatan­ da haklı olduğumuzu kimse inkâr edemez.
ları uğurunda çoluk çocuğa varıncaya kadar V e kanun-i esasimizin birinci bendi hük­
cümle Karadağlıların kurşun ve yatağanlarına münce hudud-i imtiyaziyyenin tefrik ve tahvili
göğüslerini germek ve peder ve biraderleri gi­ katiyyen caiz olamıyacağından kanunun ten-
bi şanlı, kanlı ölmek şerefinden bir vakit çekin- fiz ve icrası için bezl-i mahasaLi iktidar etmek,
miyeceklerdir. Muhakkak bilesiniz ki bu mad­ liğimizin lüzumu derk'ârdır.
de pek mühim bir maddedir ki evyelbeevvel Buralarını iyice derpiş edip, nutk-ı hüma­
cümlemizin arâmıza havale buyurulmuştur. yunda ferman buyurulduğu üzere Karadağ
hîe olur ve nasıl karar verilirse millet bizden mes’elesi meclisimize havale buyuruldukta ta-
bilecektir. Tekrar ederim ki haritalara güzelce cil-i kararına fedakârane ve cansiparane ikdam
ve dikkatlice bakınız. Bu nikat Kümelinin kili­ edelim.
di mesabesindedir. Ümid ederim, göz göre düş­ Ara.yı umumîyyeye tevafuk eylerse nut­
manın kazdığı kuyuya düşmiyeceğiz. B u babda ku hümayuna cevaben takdim eyliyeceğimiz
muvafakatinizi temenni ve reca ederim. teşekkürnamemizde bir nebze arz-ı efkâr ede­
Reis — Güzel tafsilât var. lim.
Hey’et — Aferin, aferin. Badehu Yenişehirli zade Hacı Ahmed E-
Reis — İstenograflara veriniz de suretle­ fendi (İzmir) makale-i âtiyeyi serdeyledi:
rini çıkarsınlar. Diğer suretini de biz kaydede­ Devlet.i Osmaniyyenin bilcümle tebaa.i
lim. Rasim Beyefendi sıra size geldi. sadıkası hakkında zuhura gelen enva-i eltaf-i bi-
Bunun üzerine Rasim Bey kürsi-i hitabet­ gayatı işbu sinlerimize kadar aynen müşahede
te makale-i âtiyeyi kırctet eyledi: ettiğimiz gibi umum tevarihte dahi mübeyyen
Karadağlıların bir karış yer mutalebesine olmakla tafsife hacet görmem. Fakat, böyle el-
hakları yoktur. Çünkü 1858 tarihinde Düvel-i taf ve inayata mazhar olmak hakikaten sadakat
Muazzama süferasından mürekkeb olarak Der- la mevsuf tebaa-i şahane haklarında olup Kara­
seadette teşekkül eden meclis-i mükâlemede dağlılar isıe idrâk ettiğimiz üç defa ve mütekad-
Karadağm hudud.i imtiyaziyyesi tahdid ve ha- demde tekerrür eden isyan ve şakavetleri bilû.
ritası tasdik olunduğundan Dağlılar bu hudu- mum tebaa-i Osmanij^yenin unudulmaz derece­
d-i musaddakayı tecavüze yol aramakta yalnız de ciğerlerini hûn ettiğinden kendUerine gayzet
bize karşı değü, Avrupaya karşı da haksızdır­ memek kabil değildir. Zira, bilcümle tebaa-i
lar. Osmaniyye padişahımız efendimiz hazretleri­
Dağlılar, teshil-i taa 5ryüşe muhtaç olmuş­ nin uğur-i hümayunlarında ve baka-i saadeti
lar ve meziyyet-i medeniyyete kesb-i kabiliyyet için en aziz kanlarımızı feda ederiz. V e buna
etmişler ise beylerinin 8 eylül 1862 tarihinde feda demeğe haya ettiğimiz gibi mabihüliftiha-
metbu-i mufahhamı tarafından vaki olan emir nmız olduğunu arzederiz. Eğerçi Karadağlılar
v^e teklifi kabul ederek Karadağ içinden mü- dahi sahiben sadakatla metbu-i mufahhamlannı
rûr etmek üzere îşbuzeden Nakşine, sekiz saat tanıyıp hakikaten Utica etmiş olaydılar, zat.i
tülünde bir yol küşad için verdiği sened hükmü­ meleksimat.i şehriyarî haklarında avatıf-ı pa-
nün icrası onların teshil-i havayicine kâfidir. dişahanelerini diriğ etmeyib her türlü ihtiyaçla-'
Ve eğerçe, bu yolun temimi istikbali için nna kifayet edeceği emsaliyle müsbet olduğa
tarafeynin yarımşar saat mesafesine kuleler gibi bilûmum tebaa-i Osmaniyye dahi be3un-
înşasiyle â«akir-i şahane ikamesi tarih-i mez- lerinde cereyan etmekte olan muamele-i uhuv-
hûrda mukayyed iken muahharan Rusya ve vetkâranede kusur etmez idi. N e çare ki ken­

55 -
!: 8 16/28 mart 1293/1877 C: 1

dilerinin §u şakavet ve isyanları cümlemizi ke' ratı mucib olmakla mecburen ifade-i hale icti-
maki derece müteessir kılmıştır. Ve şu şakavet- sar ederim.
lerine nihayet verilecek zaman dahi Şöyle ki; İşkodra eyaletinin hudud ve ni-
geçmiştir Çünkü bir hanenin men- kat-ı mühimmesi malûm ve mazbut olup şu
subatından birinin fesadının önü kestirilmez noktalardan en ehemmiyyetsiz itibar kılınacak
ise, o hanenin intizamına halel geleceği kaide-i noktanın bile tebdiline müsaade buyurulacak
akl-ü /likmettir. İşte bu sebeblerden dolayı olsa Karadağlıların şimdiye kadar maruf olaa
meb’usan taraflarından takdim edilecek nutk-ı tabiat-ı tasallûtkâraneleri iktizasınca bir sene
hümayun teşekkürnamesinde tebaa-i Osma. zarfında İşkodra malisesini yani cibal-i mülha­
niyyenin ğiddet-i gayzleri teskin olamayıb bu ka nevahisini istilâ edecekleri edna mülâhaza ile
yolda her türlü fedakârlığa müheyya bulundu­ âşikârdır., Hûda göstermesin, böyle bir hâdise
ğumuzun ilâvesini istirham ederim. Ve bu bab- vuku bulur ise temin-i istikbal için Devlet-i
da rüfekamın dahi ittihadını ümid ederim. Aliyye daima oralarda bir mükemmel ordunun
B u n u müteakip İbrahim Bey (Hersek) şu istihdamına mecbur olacaktır.
nutku ser detti: Böyle asker ile dahi hasbelmevkı temin-i
“Cümlenin malûmu olduğu üzere yetmiş istikbal vücude gelmiyerek nihayet İşkodra,,
sekiz senesi tarihinde vukubulan muharebede mülhakatı az bir müddet içinde giriftar-ı pen-
Karadağlılar, tamamiyle mağlûb oldukları hal­ çe-i istilâ olur. Bu babda olan ifadatın haklı ol­
de mücerred taarruzat-ı tasallûtkâranelerini duğunu bütün hey’et tasdik buyuracağını me-
katı’ ve da-i taassublarına bir deva-i nafi’ olmak mül ederim.” ‘
üzere Devlet-i Aliyye, bir çok arazi terk ve bir Manok Efendi (H aleb) dahi nutk-ı âtiyi
takım eşya-yi giranbaha ihsan buyurara,k ol okudu:
hengâmda akdolunan şuruta tamamiyle riayet
edeceklerdir, diyerek düvel-i selâse-i malûme “Efendiler,
konsolosları tarafından Babıâlîye vukubulan Nutk-ı hümayunda zikrolunan mevaddan
teklifleri üzerine her bir taşı bir lira ile vazolun- birisi ve belki muamelât-ı haricijo''© cihetince
muş kuleleri hedmederek her suretle mazhar-ı birincisi Karadağ mes’elesidir. Kanun-i esasi ve
müsaadat eylemiş olduğu halde Dağlılar tıynet'i bu kanunda ittihaz olunan kavaid cümlemiz in­
asliyyelerinde merkûz olan şekavet ve tasallût i- dinde mukaddes olduğundan ve Karadağ beyli­
cabınca mazhar buyuruldukları âtifetin kadrini ği tarafından vuku bulan teklifat ise henüz su-
bilmeyip bu kerre dahi ilân-ı muhasama ile ha- ret-i resmiyyede tekzip olunmamış bir takım
rekât-ı tecavüzkâranede bulunduklarına naza­ neşriyyat iktizasınca kanun-i mezkûrun ilk
ran bu suret, haklarında müsaadat ile muamele bendlerini bir dereceye kadar ihlâl eder suret­
olunması caiz olmadığını işrab etmektedir. B i­ te bulunduğundan bu keyfiyet dikkat-i mah-
naenaleyh, hiç bir suretle Dağlılara müsaadât susamızı celbetse gerektir.
ile muamele olunması caiz olmayip terbiyeleri “Efendiler, Memalik-i Osmaniyyenin ta-
yoluna gidilmesi hususunun lâzım olduğu iti- mamiyyetini ve saltanat-ı seniyyenin istiklâliy-
kadmdayım. Irade-i seniyye-i hazret-i padişa- yetini muhafaza etmek, mükellef olduğumuz
lıî mucibince, Karadağ mes’elesinin meclis-i â- vezaifin en mühimmidir. Binaenaleyh her ne
cizanemize havale buyurulduğunda vatan-ı a- taraftan olur ise olsun Millet-i Osmaniyyenin
ziz-i çakerinin Karadağa kufbiyyeti cihetijüe hukukuna taarruz vukubulduğu halde ol taar­
vukufum bulunmakla arz-ı mütaleaya hazır ve ruzun men’ ve def’i zımnında devletimizin idare­
âmadeyim. si başında bulunan zevat-ı kirama muavenet ey­
Ondan, sonra Sami Bey ( İşkodra) maUale-i lemek lâzımdır. Ve def’i imkân haricinde es-
âtiyeyi arzeyledi: bab-ı mücbire mevcud olduğu tahakkuk etmek­
“Meb’usu bulunduğum îşkodra eyaleti K a­ sizin zevat-ı müşarünileyhim tarafından bu
radağ emaretinin hatt-ı imtiyazına mülâsıktır. babda kanun-i esasî ahkâmı hüâfında bir güna.
Bu suretle emaret-i mezkûre saltanat-ı seniyye- teşebbüsat ittihaz olunduğu görülürse iktiza e-
den tevsi-i arazi ve tebdil-i hudud gibi müs- den ihtaratm ifasına mübaderet etmek borcu-
ted’ayata kıyam edecek olur ise enva-i mahzu- muzdur. Um ur-i politikaca bulunduğumuz

56 -
8 15/28 mart 1293/1877 C: 1

hal-i mügkilin meydana getireceği bu gibi mesail Mustafa Efendi (Kozan) kürsti hitabete
meclisimizce peyderpey tedkik ve müzakere o- çıkarak nutk-ı âtiyi irad eyledi:
lundukça mes’elenin suret-i mahsusasına naza­ “Efendiler, evvelâ Karadağca izahat iste­
ran tafsilâta girişileceği bediiıîdir. İşte bunun rim. Saniyen Karadağca icmal-i efkâr beyan o-
için Karadağ beyliğinin teklifatı hakkında et­ lunsun gibi buyurulmuştu. İcmal-i efkâr bu-
raflıca beyan.1 re’y tarafına gitmeye şimdilik dur.
lüzum göremem. Fakat, bu teklifatm şeraiti Bu Karadağın muradı ne olmalı ? Egerçi
vaad-i şehinşahî ıktizasmca muhakkak ve res" Karadağ vazifesiz olarak tevsi-i hudud gibi ve
mî surette ileride malûmunuz olacağından bu­ yahud başka tekhfat gibi bir şeyler ister ise
na muntazıran şimdilik Memalik-i Osmaniyye- malûm ki biz, padişah hazretlerinin kendi ül­
nin tamamiyetiniiı muhafazası hususunda o- kesinden böyle cihetten dolayı bir teklifi kabul
lan eşed arzu ve emelimizi beyan ile iktifa et­ ve bir karyesinin hududunu tağyir etmeden ise
mek lâzım gelip hakipa-yi şahaneye arz ve tak­ cümlemiz baş ve canı, evlâd ve malı yoluna ko­
dim olunacak mazbatada dahi Karadağ mes’e- yup bütün feda etmemiz bize çok hayırlıdır.
lesine dair dercolunacak fıkrada bu arzumuzun Zira, bu teklif neden kabul olunacak? Eğerçi
sarahatan beyan olunmasını enseb görürüm.” bu kabul olunmaz ise bizimle muharebe mi e-
Reis — .Elhamdülillâh OsmanlIlarımız Os- decek? Muharebe etmek lâzımgelirse niçin mu-
manlu masalihmi hep bir yolda hissediyor. L â ­ kabele-i mefruzayı eda etmiyeceğiz? Bihamdil-
kin şunu haber vereyim ki Karadağ mes’elesi lâh-i Taalâ neyimiz eksüs? Vakıa mâliyemizin
zannolunduğu gibi değildir. Ben söylediğim lâ- muzayaka-i haliyesi var. (Hoca efendi, senin o-
kırdıjn alenen söylerim. Maslâhat işitildiğinden ralara aklın varmaz) denilir ise, neden aklımız
daha pek çok ehvendir. Maahaza karar memur­ varmıyor? Milletimiz sağ olsun. Türkçe bir
ları yani icra memurları devlet neye karar ve­ söz derler ki: “Başın verdiği bayur; buyruğu o-
rir ise buraya göndereceklerinden, o zaman, lur.” mâliyemizi meydana koyalım; birli birli
tahkik edihr. Şimdi bahsi pek ziyade uzatmağa ikili ikili, azdan az, çoktan çok var. Malımızı fe.
hacet yoktur. Söz sırası Hilmi Efendi (İstan­ da edelim. Böyle muhataralı zamanda devlet ve
bul) ye geldi. Buyurunuz Hilmi Efendi. millet uğuruna feda olunmayan malı şer’an
Hilmi Efendi (İstanbul)—-Burada uzun uza­ nefsimize haram kılmak lâzımdır. Bizim şeria-
dıya bir şey söyliyemeyiz. Fakat, evvelemirde timizde sabır da meşru, saltanat da meşru. Haz-
ordu kumandanlarından keyfiyet batelegraf ret-i Ömer-ül-Faruk efendimiz bir post üzerin­
istizah olunur ise müzakere için hal ve mevkie de yatar idi. îmam-i Âzam efendimiz hazretle­
daha muvafık bir netice hasıl olur zannederim. ri bir muayedede otuz bin dirhemlik libas-i fa-
Reis — Bu söze cevab var mı? hire telebbüs buyurur idi. Böyle bir düyun için
Rasim Bey (Edirne) — Ordu kumandanla­ düşmana müdara etmeden hazret-i Ömer-ül-
rından istizaha ne hacet var? İş oraya düşer i- Faruk raziyallâhütealâanh hazretlerinin tarik-i
se milletçe bire kadar kırılmcaya değin fedakâr­ âlisini biraz vakit için ihtiyar edelim. Ol bir
lığa hazırız. İstizaha hacet yoktur. vakitten sonra gene îmamû Âzam hazretleri­
Birisi — Mademki Karadağ mes’elesi bu­ nin tarik-ı âlisini ihtiyar edelim. Amma benim
raya havale olunacaktır. Havale olunup da ma­ bu sözüm muhayyerdir. Eğerçi vükelâ efendi­
lûmat kesbedilmedikçe ol babda beyan-i ihtar lerimiz saltanat bize meşru derler ise, onunla
etmek iâzımgelmiyeçeği gibi havale olundukta dahi iftihar ederiz. Biz, boz cübbe de giyebili­
dahi o zamana kadar derdest olan evrak ve tel­ riz, biz yayan da 5mrüyebiliriz. Milletimizin min­
graflar birlikte geleceğinden re’yi o zaman dü. net altında yaşatmayı ister miyiz ?Herhalde mil
şünülür. Şimdi istizah ve düşünmek lâzım letçe iane ederiz, gene düşmana bir avuç top­
gelmez. rak vermeyiz. Zannederim ki, bu söze bizim
Mustafa Bey (Y anya) — Biz burada mes’e- meb’usandan İslâm karındaşları razi olduğu
leyi tafsil etmiyoruz. İş buraya havale olunur gibi OsmanlI namını hamil olan hıristiyan ar­
ise netice neye müncer olacağı bir nebze işrap kadaşlarımız dahi razi olur. Zira, onlar dahi bu
edlisin diyoruz. Çünkü bu Karadağ işinde bü­ serbestliği ve rahatı bu vatanda gördüler. T a­
tün OsmanlIların re’yi ve fikri birdir. biî elbette bu vatan gayretini bizden ziyade çe-

57-
i: 8 16/28 mart 1293/1877 C: 1

kecekleri bedihîdir. makaleyi de el çırparak alkışladılar.


Efeiıdi-i mumaileyh, bu nutku yalnız kir Mustafa Bey (Y anya) dahi nutk-ı atı-
raetlc kalmayıp, her fıkrasını §ifahen dahi yi irad eyledi:
§erh ve izah eylediğinden evvelâ İslâm azaya “Karadağ mes’elesi el’an hey’etimize
' hıtab ile muvafahatlarmı sorduğu zaman u~ havale olunmadığından buna dair şimdiden söz
mumen el çırparak kendisini taksin ettiler. söylemek belki zaid gibi görünür ise de bugün
Badehu, hıristiyan azaya tevcih-i hıtab eyle­ bu babda beni söz söyietmeye icbar eden se-
dikte onlar tarafından dahi bu alkı§ı -rgördii. beb devletimizden Karadağm Bosna tarafından
Gerek âza ve gerek hariçten mevcud olan Nakşin ve Kulaşin cihetlerinin kendilerine ter­
huzzar efendiler, mumaileyhe aferin dediler. ki ve îşkodra tarafından Moraca nehrinin had-
Ondan sonra Nikolâki İS!ufe! Bey (Suriye) d-i fâsıl olması ve Karadağı bahre isal etmek
dahi nıakale-i âtiyeyi irad eyledi. için İspiç limanının kendilerine terkedilmesi
“ Karadağ mes’elesinin tafsilâtı henüz gibi bir takım metalibi gayr-i ma’kulede bu­
meclis-i âcizanemize gelmemiş ise de meb’usu lunduklarını her gün gazetelerde gördüğüm
olduğum Suriye vilâyeti OsmanlI ahalisinin bu maddesidir. Bu gibi metalib ise bütün Osman-
babda bakûre-i efkârlarını bizatihi arz ve be­ iulara ne suretle dokunmakta olduğu cümle­
yan eylerim. nin malûmu olduğu misilli, aradıkları yerlerin
Dürr-i yekta-yi efser-i saltanat-i uzma o- terkinde devlet ve vatana maddî ve manevî ne
lan sülâle-i Osmaniyyenin meftûr olduğu §i- kadar mazarrat olacağı Karadağ mes’elesi res­
me-i adl..ü dâd ve mütehâllik bulunduğu se- men bey’etimize havale olunduğunda înşaal-
ciyyeri afv-ü imdadın kadr ve keyfiyyeti tarih-i lâlî tafsilen arz ve beyan edilecekse de şimdiden
umumîde ve bilhassa meşahir-i âlemden bü­ eevab-i kat’îmiz bu olsun ki, tamamiyyet-i is.
yük Petro ve on ikinci Şari gibi mülûk-i ı- tiklâl-ü mülkümüze olan bu, ve bu gibi mevad-
zamın suhuf-i tevarihinde dahi bedidar ve bu­ dın hey’etimiz tarafından hiç bir vakit
na nazaran ahah-i Sırbiye hakkında elân zu- kabul olunmayıp, hayatımızı, malımızı feda
hure gelen a,fiv ve ihsan, cenab.i mülkdar (el- ederek makarr-i Devlet-i muazzama'! aliyyenin
afvü mili siyem-ikkiram) mebdeinden naşi oldu­ istiklâl-i âlisini muhafaza etmek hususunda
ğu emr-i aşikârdır. sabit-kadem olduğumuzu bir nebzecik olsun,
Karadağ mes’elesine gelince: Ahalisinin şimdiden ihtar etmek münasib gibi görünmek­
nail oldukları imtiyazatj mezkûre ca-yi gıbta tedir.”
bulundukları halde şükran"! nimet vecibesin­ Fehim Efendi (Bosna) dahi nutk-ı âti­
den gafil olub da mağruren tarik-ı müstakim­ yi irad eyledi:
den çıkmaları dinen ve dünyaen takbih olunur “ Şevketlû efendimiz bu defa Karadağ
harekâtın en fenasından olduğu muahharan mes’elesinin halli için iktiza eden esbabın pek
kendilerince dahi tebeyjün etmiş olmalıdır. âlâsını bilirler.
Elhaletühazihi, her mukteza.1 feraiz zir-i Şu hususu, meclis-i âcizanemize havaleden
destan ahalH merkumun fürugerdan-i itaat murad-i hümayunları emr.i meşru-i meşvere­
olarak dakk-i bab-ı merhamet ederler ise, zat-i te riayet-i mülûkânelerini beyan ve tebşirden
ulya-i hazret-i şehriyarînin mekârim-i ahlâk-ı ibaret olmasiyle maatteşekkür olbabda bir kaç
pürmtak-ı raiyyetperveranelerî ıktizasınca söz söylerim: Karadağlıların umur-i idare-î
mazhar-i afv-ü ihsan olacakları müsellem bu­ dahiliyyelerine k a fa müdahale olunmadığı ve
lunduğu gibi suret-i aharla yani hukuk-i dü- Devlet-i Aliyye tarafından pek çok müsaadat ve
veliyyeye ve şerait.1 tabÜ5^ete muğayir bu gûnâ imtiyazata nail oldukları halde bu defaki is-
teşebbüsata zahib oldukları takdirde adem-i yanlariyle kabulü bilvucühü muhal olan tekli-
kabulü ile büsbütün reddi mültezimdir. fat da mücerred ecanibin ilkaat-i mefsedef
Şu mütaleanın nutk-i hümayun-i hikmet- kâranaleri eseri olduğunda şüphe yoktur. Bu
meşhun-i cenab'i tacidarîye cevaben tııkdim âna kadar mükerreren cür’et ettikleri isyanları­
olunacak teşekkümamede dermiyan edUmesi- na karşı müstahak oldukları mücazat-i lâyika
ni istida eylerim.” lan icra olunmamasından ve bilâkis hakların­
Meclisten on be§, yirm i kadar zevat bu da şefakat ve merhametle beraber bazı mertebe

- 58-
i: 8 16/28 mart 1293/1877 C: 1

müsamaha olunmasından ileri gelmiş olduğu hükm.i zamana muvafık olacağı mukayyed ol­
derkârdır. Hattâ bu husus Avrupa erbab.i si' dukça başka izahata hacet göremem.
yasiyyesi nezdinde dahi müsaddaktır itikadm-
Hey’et — Evet kâfidir, (diye bütün eller
daı/ım. Eğerçi; bu misilli âsiler hakkında
yukarıya kalktı) Nizamiat ve ınemurlann eh­
şimdiye kadar lüzumsuz ve mevkisiz merhamet
liyeti bahsinde Dimitraki Efendi (Tuna) ma-
buyurulmayıp da terbiyeleri; emrinde müsta­
kale-i âtiyeyi okudu:
hak oldukları mücazat ve muamelât-i âdalat*
kârane bihakkın ifade ve icra buyurulmuş ola “Kanun-i esasinin otuz dokuzuncu mad­
idi bu suretle ke3d;emaye§a bulundukları ha- desinde bilcümle memurin nizamen tayin olu­
1-i asayişi öyle eenebî entrikalarına kolaylıkla nacak şerait üzere ehil ve müstahak oldukları
kapılıp da ihlâl etm.ezlerdi ve o kadar bigünah memuriyetlere intihab olunacaktır. Ve bu
adamiarm kanlarını bilâ-mucib döktürmeğe se- veçhile intihab olunan memurlar kanunen mu-
beb olmazla,rdi. Binaberin Dağlının bu defaki cib-i azl hareketi tahakkuk etmedikçe veya
teklifatmdan en ehemmiyetsiz bir şeyin ka­ kendisi istifa eylemedikçe veyahud devletçe bir
bulü tarafına gidilmiş olsa evvelki hallerden sebeb-i zarurî görülmedikçe azl ve tebdil oluna­
daha eşnaV fenalıkları kendimiz davet etmiş o- maz ibaratiyle nail olduğumuz inayat-ü müsa-
lurıız zannû kavisindeyim. B u işin irade.i padi­ adat-i seniyyenin teşekküründen âciziz. Çünkü
şah! mucebince mecliS'i âcizanemizce müzake- Ötedenberi memurin gerek idare ve gerek sû-i
ratına bed’ olunduğu sirada malûmat-i mahal» idaresine bakılmıyarak ve derece-i ehliyyet-ü
lijryem cihetiyle bu babda olan mehaziri ve mü- dirayetleri aranmayarak hemen nasb ve azil
taleat'i âcizanemi izaben beyana hazırım. olunmaları asayişi ihlâle ve bir takım kîl-ü
kale sebebiyet vermekte idi. Bundan sonra,
Reis — Nutuk pusulamız tamam oldu. Ce- müstahak oldukları memuriyetlere intihab o‘
vab verecek var mı ? Söylenen sözleri temin de­ lunan memurlar mucib-i azl hareketi tahakkuk
ğil, cevab verecek var mı? etmedikçe tebdil olunmiyacağı tasrih buyurul-
Ohannes Efendi (İstanbul)— Cevabım var, duğuna nazaran her veçhile muhassenat-i a-
efendim. Herkes istiklâlimize halel gelmemesini dide ve fevaid-i kesire müşahede olunacağı ve
ezcan-ü dil arzu ediyor. Evrak gelip de devlet­ kimsenin artık bir diyeceği olamıyacağı bedihi
çe derecatı bilinmez ise kulunuz beyan»! fikir e- olup ancak elyevm müstahdem olan memurla­
dilmesini münasib görmem, ^ rın derece-i liyakat-ü ehliyyetleıi taharri olu­
nacağına veyahud öylece ibka edileceğine dair
Müsveddeden^- ıslâhkt bahsi geldiMe kulları mezkûr bendde birgûnâ sarahat göre­
sim Bey (Edim e) ıslâhatın âdat-i milliyyemi- mediğinden istifsar-i keyfiyyete cesaret edi­
ze tevafuk edecek surette olmasını ilâve lih yorum.
zumunu dermiyan eyledi. Reis — Buna bir diyecek var mı?
Reis — Buna lüzum yar mıdır?
Birisi — Müzakeresinde beyan ederiz.
Mikoiâki Bey/'-)— ^Asrımız, asr-ı cediddir.
Reis — îdare-i mülkiyye nizamnamesi de
Eski âdata hiç lüzum yoktur.
gelmiştir. O bahsi de müzakere edelim. Buna
Sebuh Efendi (İstanbul) — Ben Rasim Be muvafakat var mı?
yin fikrini teyid ederim.
Hey’et — Münasibdir.
Reis — İslâhat, demek her gönilen yeni
şeyi taklid değildir. Birisi — Memurlar için istikamet dâhi i-
iâve olunsa.
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul)— Müsved­
dede icab-i hale ve lüzum-ü ihtiyac-i mekân ve Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Kanun
nazarında herkes müstakim görülür. Sonra a-
dem-i istikamet görülürse kanun ceza eder.
(* ) İstanbul meb’usu Nikolaki olacak. Kimsenin batını bilinmez. Bu cihetle istikameti
ff. Ta. US ilâveye lüzum göremem.

- 59-
i: 8, 16/28 mart 1293/1877 ' C: 1

M üsveddenin muhuadı meclisçe muvafık riniz yediyle hakipa-yi şahaneye takdim oluna­
görüldü. caktır. İfa-i memuriyyetten sonra netayici be­
Reis —- Efendim, teşekkürnamenizini kı- yan ederiz. Saat yediyi çeyrek geçerek müza-
raat-i ahîresi tamam oldu. Bend bend kabul e- kere-i âleniyyemiz hitam bulmuştur.
dildiği gibi, suret-i umumîsryesi de kabul olun­ Yedimizde mühim evrak vardır. Şubelerde
du mu? bakılması mukarrerdir.
Hey’et Kabul olundu. (Meclis bundan sonra gizli celse müzake­
Reis Bu alelacele beyaz olunsun. Reisle­ resine geçm iştir. — V a k it -18 m art 1293-)

60 —
DEVRE: 1 CİLD: 1 İÇ TİM A : 9

ecııs eb’usan
93=1877
ît ceridesi

okuzuncu içtima
16 rebiulevvel 1294=19/31 mart 1293/1877

İÇİNDEKİLER
Sayıfa
1— Sabık zabıt hülâsası 62
2— Riyasetin hey’et-i umumiyye
maruzatı ^ 62
S—Müzakere olunan maddeler:
Viiâyat nizamnamesi 62.63
okuzuncu m
10 rebiulevvei 1294— 19/31 mart 1293/1877
C U M A R T E Sİ

Reis: A H M E D V E F İK P A Ş A

H e y ’e t'i m eb’usanın bugünkü müzakere-i Bugün de bir arzuhal var. Bursada Hamza
mahsusası saat be§te devletlû Ahmed Vefik Pa- Bey karyesi hakkındadır. Kaydolunsun. Girid
Şs hazretlerinin riyaset-i celileleri tahtında o - eytam idaresine dair bir arzuhal daha var. O
larak küğod edilmiştir- da havale edilsin. Bir saata kadar umum aza-
Reis — Müzakere-i mahsusamız saat beş­ ya tebliğ edilmek üzere hazır olacak. Vilâyat
te küşad edildi. Geçen içtimain mazbatası kı- nizamnamesi yetişeceğinden, bu pek mühimdir.
raet edilmezden evvel size şunu resmen beyan Bir kerre okunmakla bitmez. Nizam, geldikten
ede3Ûm ki riyaset i saniye için geçende inti> sonra, herkes kendi nüshasını şubesinde okur.
hab eylemiş olduğunuz veçhile Anadol tarafm- Rumeli kıt’asına dair şurada bir de harita var­
dan BursalI Şeyh Bahaeddin Efendi hazretleri dır. Daha mufassalını bulur isek getiririz. Şim­
ve Rumeli tarafından dahi Hüdaverdi zade O- dilik buna müracaat etsinler.
hannes Efendinin riyaset-i saniye-i memuriy- K ü rs i-i hıt(d>etin sağ tarafında bir büyük
yetleri hususuna irade-i senij^e-i hazret! pa­ R u m eli haritası yere serilmişti. Haşan Fehmi
dişah! şerefmüteâllik buyurulmuştur. Bunu Efendi (İstanbul) vilâyat nizamnamesi hak­
hem size resmen haber veririm, hem de kendile­ kında Şûraryi Devletçe kaleme alınmış bu lu ­
rini tebrik eylerim. nan ntazbatayı okumaya başladı. B u aralık
B u n u n üzerine hey’et zabıt kâtiblerinden devletlû Ahmed Vefik Paşa hazretleri Şeyh
Ramiz Efendi geçen içtimain mazbatası hülâsar Bahaeddin Efendi hazretleri (Bursa) n i maka-
sini kırOet eyledi. Mazbatanın hükmünü boz­ m -i riyasete davet v e ik’ad ederek kendileri
mayacak mertebede bazı tashihat taraf-i riya­ içtimain iptidasında hazır bulunan dahiliye
setten vuku bulan ihtar v e canib-i hey’etten nazın devletlû Cevdet Paşa v e Şûrari D evlet
gösterilen muvafakat üzerine icra edildi. reisi devletlû Kadri Paşa v e adliye nazırı dev~
Reis — Bu mazbata kabul olundu mu? letlû Asım Paşa hazerati/mı yanlarına giderek
Hey’et — Olundu. Pek güzel. oturdular. Mazbatanın b ir hayli yeri ok u n-
Reis — Malûmunuzdur ki, arzuhal verenler dukda:
her gün cevaba muntazır olurlar. Arzuhal şu­ Feyzi Efendi (S o fy a) — Bunu okumakta
besine havale edilen arzuhalleri fevkalhad tet- faide yoktur. Asıl nizamı okuyalım da buna tat­
kika hacet yoktur. Orada bir kere muayene o- bik edelim.
lunup badehü iktizası buraya bildirüeceğinden dedi.
şayan-i tedkik ise burada bakılacaktır. Bunun Reis-i san i — Şubelerde hepsi okunacak.
için arzuhaller encümende beklemeyip, haftada Bu karar mazbatasıdır. Nizamname lâyihası o-
iki gün, peyderpey buraya verilmeli. Sahihleri kunduğu vakit efkâr beyan olunur.(*)
beklemesinler. Hemen cevablarmı ahp, müste­
rih olsunlar. ( * ) Takvim-i Vakayi, S. 1876.

62
i: 9 19/31 mart 1293/1877 C: 1

Zikrolunan mazbatanın kiraetinde gene de­ ha ihtiyaç görülür ise, Şûra.i Devletten bir zat
vam edildi. Nizam ın birinci v e ikinci babları oraya davet idilir.
üzerine mazbatada serdedilen efkâr kiaret er Reis-i sani — N e dersiniz? Okuyalım mı?
dilip bittikten sonra: B u süâl üzerine bazıları okunmasını v e bazıla­
Azadan birisi — î§te iki bab bitti. Münderi- rı okunmamasını rey eylediler.
catmı anladık. Tatbik için nizamın da bab-ı ev- Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) her hal­
vel-ü sanisi okunsun. de mazbatayı okumakda devam eyledi ve maz­
Dedi. batayı nihayete kadar okudu.
Reis-i sani — Şubelerde okunacak. O za­ Reis.i sani — Umum vilâyetlerin idaresi
man ikisi dahi karşılaştırılır. hakmda, her birerleriniz kendi memleketlerini­
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Evet, zi bilirsiniz. Olan müşkilâtı da görüyorsunuz.
doğrudur. Şubelerde arîz ü amik mütalea oluna­ Binaenaleyh, şubelerde lâyikiyle müzakere ede­
cağından efkâr ve mütaleası olanlar, orada be. rek, ona göre icabını müzakere eylersiniz.
yan-i efkâr edebilirler. Hey’et — Pek âlâ; pek âlâ. Nizam lâyihası
Mazbatari mezkûrenin okunup okunma­ bakılsın; gelsin de bakarız.
ması hakkında söz çoğaldı. Birisi — Vilâyetler için en büyük ıslâhat
Yenişehirli zade Ahmed Efendi (Aydın) ■
— bu olacaktır.
Biz bu mazbata ile vaktimizi beyhude geçiriyo­ Ahmed Vefik Paşa hazretleri (m akam -i
ruz. riyasetlerine gelerek) — Şimdi, yedi arzuhal
Birisi — Nüshası hepimizde yok ki, dinli- daha vuku buldu. Bir tanesi, açıkta kalan bir
yelim. zatm, bir memuriyet ile ka 3nnlmasmı müsted’i
Feyzi Efendi (Sofya) — Nizamname nüs­ olduğundan ve böyle işler bize aid olmadığın­
haları gelip de tevzi olunduğu zaman, hepimiz dan onu reddeyledim. Diğer altı tanesi kayd
okumak biliriz, okuruz. için havale olundu. Demincek dahi dediğim gibi
Yenişehirli zade Ahmed Efendi (Aydın) — bu arzuhal işlerinde şube istical etmelidir. Ziya­
Bari dahiliye nizamnamemizin baki kalan fa ­ de tedkike hacet yoktur. Yalnız arzuhalm şa­
sıllarını okuyalım. yan.! mütalea olup olmadığı tefrik edilecek.
Reis-i sani — Bunu, iki defa hey”et-i umu- Vilâyet nizamnamesi lâsdhasmm bir saate ka­
mîyyede okumak borcumuzdur. dar, bir saatten evvel basılıp geleceği haber ve­
Bugün ileriki vaktimiz mühimdir; zira, rilmişti. O cihetçe, boş vaktimizde, Şûra-yi Dev­
demincek dediğim gibi vilâyat nizamnamesi let mazbatasmı okuduk, bitildik. Şimdi niza-
nüshaları basılmak üzere bulunduğundan şim­ mm nüshaları gelince, şubelerde okunur.
dilerde gelecektir. Bana kalırsa Şûra-yi Devle­ Al iş Paşa — Efendim, nizamname-i dahilî­
tin şu mazbatası okunmakta devam olunsun. mizi bitirmedik. B ir kaç fasıl kaldı. A z kaldı;
Sebuh Efendi (İstanbul) — B u mazbata şunu da ikmal etsek.
üzerine icab eden izahatı vermek üzere Şûra-yi Reis — Ona da bakarız, onu da ikmal e-
Devletten bir zatm burada bulımması lâzımge. deriz. Pazartesi günü müzakere-i âleniyyemiz
lir itikadındajnm. varccir. Hazır olan mıkdannı söyleşiriz. Bugün­
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Sebuh kü müzakere-i mahsusaımz hitam buldu.
Efendinin mütaleası doğru ise de işbu mazba­
ta bir kere burada okunduktan sonra encü­ Saat yedide müzakere-i mahsusa hitam
mene girecek. Encümende hin-i tedkikte iza­ bulunmakla âza şubelere dağıldı.

— 63
6 İL D : 1 İ^TİMAr-İÖ

Meclis-i meb’usan
1293=1877
Zabıt Ceridesi

Onuncu içtima
18 rebiulevvel 1294=21 mart 1293/lnisan 1877

İÇİNDEKİLER:
Sayıfa
1— ^Müzakere edilen maddeler:
1— Vilâyat kanunu 66
2— Geçen zabta dair tavzih 73
O n u n c u inikad**^
18 rebiulevvel 1294=21 mart, lnisanl293/1877
pazartesi

Reis: AH M ED V EFİK PAŞA

Feyzi Efendi (Sofya) — Ben de bu reyde.


H e y ’e f i m eb’usanın bugünkü müzakere-i
aleniyyesi devletlû Âhmed Vefik Paşa hazret, yım.
Şeyh Bahaeddin Efendi (Bursa) — Ben.
lerintn riyasefi celileleri tahtında olarak kü-
ce de rey budur.
şad edildi.
Reis — Bugünkü müzake're.i üleniyyemiz, İbrahim Bey — Daha talimatı okumadık.
saat beşte ibtida etmiştir. Zuhur eden ve şayan.i Lâyihayı almadık.
istima gibi görünen üç kıt’a arzuhal encümen-i Birisi — Talimat hepimizde yok.
mahsusuna arzolunsun mu? Reis — Ben bu re’ydeyim. Bir kere o-
Hey’et •— Olunsun... kunsun, dinliyelim de, konuşuruz. Dokuzuncu ■-.I

Reis — Kıraetine geçen gün bed’' ettiği' maddeye bir diyeceğiniz var mı?
miz kanunnameyi okuyalım, dinleyelim. Her Hacı Mahmud Efendi — (Mamure'tüf aziz)
kimin mütaleası var ise, kısa söyler. Uzun ol­ dokuzuncu madde üzerine nutketmek için is­
duğu surette ismini nutuk defterine kaydettirir. mini kayddettfrdi.
Hali! Efendi (Cirid) vilâyet kanunndmesi- Birisi — Nizamda, teklifin tevzii denili­
ni okumaya başlar, ve ilk beş maddesini ok u r yor. Tekâlif denilen şey vergi ise, o muayyen­
Reis — Bu beş maddeye dair mülâhaza dir. Tekrar tevzie hacet yoktur. Binaenaleyh,.
var mı? tevzi.i tekalif demek ne olduğu anlaşılamıyor.
Nafi Efendi (H aleb), Rasim Bey (Edirne) Rasim Bey (Edirne) — Büdce kanunu mü»
v e Riza Efendi (Bosna) isimlerini nutuk def­ zakeresinde tekâlifin ne yolda tevzi edileceği
terine kaydettirdiler. anlaşılır.
Fasih Efendi (Konya) — Nahiye madde­ Reis — Münasib ise, ben dahi rey’imi söy-
leri, biraz uzun mütaleaya muhtaçtır. Şu cihet­ liyeyim. Bir memleketin muayyen ye mukarrer
le ki: Zahitsiz falan olduğundan, bu bir hükü­ olan vergisi ve onları verecek olan zevatın esa­
met değilse de hükümet olmaktan harice çıkı­ misi malüm olduğu halde, gene mahallî meclis­
yor. Öyle olac^ağına birer küçük kaymakam­ leri her sene tekrar tevzi ederler. Fakat, gene o
lık suretinde umur-i tahririyyesi falan olsa da meblâğı, gene o halka tevzi ederler. Falan yer­
hükümet şeklini alsa. den on kuruş alınacağı muayyen iken sene ba­
Reis— ^Birer nahiye reisi falan olacak ya?. şında gene o on kuruşu falan yere tevzi ederler.
Fasih Efendi (Konya) — Fakat, o reis, On birinci bend üzerine diyecekleriniz var mı?
bedava olarak işe bakmaz. Maaşsızdır. Köylü Nafi Efendi (Haleb) — Var. On birinci
bir adam hüsn-i idareye muktedir olamaz gibi maddede nahiye reislerinin merkezden alacağı
hatırıma geliyor. emir ve tenbihata tevfikı hareket edeceği gös'(*)
Reis — Buna bir cevab var mı?
Birisi — işitemedik...

1
( * ) Takvim.i Vakayi S. 1877.

- 66 -
1Ö 21 mart 1293/ 1 nisan 1ö77 C:1

terÜiyor. Fakat, burada kavanine müsteniden gösteriliyor. Bu halde muhtarların ayda bir
alacağı emre tevfik-ı hareket edeceği tasrih kere hesabı görülsün.
olunsa. Reis Buna bir diyecek var mı?
Reis — Buna cevab var mı? Rasim Bey (Edim e) — Vergi, kırk sekiz
Şeyh Bahaeddin Efendi (Bursa) ■ Niza­ defa tevzi edilmez ki her ay hesabı görülsün.
mın alt tarafında sarahat var. Senede bir defa tevzi, altı ayda, ya senede bir
Birisi — Nahiye maddesidir. Nahiyeler ka­ kere hesab görülmek kâfidir.
rarlaşmalı ki rey verebilelim. Reis — ■Bu, bizim bildiğimiz mahalle muh­
Reis - - Bu birinci müzakeredir. İkinci mü­ tarı değildir. Kanunen tayin olunacak muhtar­
zakerede gene bakarız. dır. Vazifesi de kanunen muayyen. Bu halde,
Ahmed Muhtar Efendi — Beyan edecek ahali zamin olur.
bir fikrim var. Manok Efendi (Haleb) — Ahali zamin p-
"‘Varidatım istifa reisin vezaifindendir.” lamaz, mes’ul olamaz. Muhtardan kefil
demliyor. Öyle ise reislerden kefil alınmalı. almalıdır.
Feyzi Efendi (Sofya) — Nizamat.i mahsu. Reis — Diyecek var mı?
sa görülmeksizin, bir şey söylenemez. Onu gö­ Nafi Efendi (Haleb) - - Her vilâyette görü­
t

relim. len emsalinden malûm olduğu üzere her taraf­


Reis — Bu, birinci müzakeredir. Herkes ha­ ta muhtarların zimmetine bir çok paralar ge­
tırına geleni söylesin. Amma çok ısrar etme­ çiyor. Esasen, muhtarın kabza salâhiyyeti ol­
sin. Sonra, gene müzakere edilecektir. mamalı.
Bu aralık vilâyet nizamnamelerinin nüs­ Nakkaş Efendi (Suriye) — Muhtar, aha­
haları viirud etmekle, bir hademe vasıtasiyle linin intihabı ile olduğundan ve taht-ı zamanda
takdim edilir. bulunduğundan, tahsil işi gene muhtar vasıta-
Hacı Hüseyin Efendi (Suriye) — On üçün­ siyle olmalıdır.
cü maddede bekçi ve korucuların mercii reis ol­ AMş Paşa — Rasim Bey: “ahali gene bir­
duğu gösteriliyor; âza dahi denilse. birine zamin olsun; fakat, kendilerini temin i-
Reis — Dört, beş kişiden ibaret olan bir he- çin muhtarın her ay hesabı görülsün.” diyor.
y’et merci olamaz. Nizamen böyledir. Bir vi­ Amma, defa-i vahidede tevzi olunan vergi, ge­
lâyetin koca bir hey’eti olur. Gene, merci ve me- ne bir kerede tahsil olunmaz. Peyderpey ve bir
s’ul olan validir. Zat mes’ul bulunur, zat sene zarfında tahsil olunur.
merci olur.Âza, makul söz söyler, reis dinlemez­ Şeyh Bahaeddin Efendi (Bursa) ■— Gerek
se o zaman reise mes’uliyyet vardır. tahsildarlar, gerek hükümet, dikkat ederse ta­
Nafi Efendi (Haleb) — İtirazım var, efen­ biî her ay hesab görülür.
dim. Şimdi mi söyliyeyim, yarın mı ? Yenişehirli zade Ahmed Efendi (Aydın) —
Reis — İsterseniz şimdi, isterseniz yarın. İşler, her vilâyette bir, başka türlü olmuyor.
Nafi Efendi (Haleb) On dördüncü mad­ Bunların topunu bir kaide-i külliyye altına al­
dede tahsildarların medyuna müracaat etmiye' mak müşkildir. Bizde bir nahiye teşkil edilirse,
çekleri gösteriliyor. Şimdiye kadar tahsil işi yazı bilen adam bulunmaz. Bir imam yazı bi­
vasıta-i terhib olan zabtiyelerle görülürdü. lir, o da, mürekkebi kuruduktan sonra yazdığı­
Tahsildarlar ise vasıta-i terhib değildirler. Muh­ nı okuyamaz.Ben derim ki, bizde nahiye memur
tarlar da âcizdir. O halde tahsil işi geri kalır. larmın hüsn-i idaresi mümkün olamaz. Bu yal­
Feyzi Efendi (Sofya) — Mahsus tahsildar­ nız bizim Aydına mahsustur. Başka yerleri
lar nizamnamesi vardır. Birinci, ikinci ve üçün­ bilmem.
cü defa, suubet görüldüğü vakit, her biri için Nafi Efendi (Haleb) — Bu mahzur, A ra-
dereceler muayyendir. bistanda dahi böyledir. Fakat, bunlara bakıl­
Reis — Buna bir diyecek var mı? mazsa, para telef olur. Vilâyetten istilâm olun­
Birisi — Bunların cümlesi nahiye madde­ sun: Bakaya, hep muhtarlar üzerindedir.
sinde görülecek. Nakkaş Efendi (Suriye) — İhtimal ki, H a­
Nakkaş Efendi (Suriye) — On altıncı mad­ leb ve Aydın böyledir. Lâkin Suriye böyle de­
dede ahali, muhtar için kefil ve zamin olduğu ğildir. Her köyde üç, beş okur yazar bulunur.

- 67-
İ:1 6 21 mart 1 ^ 9 3 /i nîsan 187f 6:1

Şeyh Bahaeddin Efendi (Bursa) — Âza söz var mı?


ve reisin okumak, yazmak ve kara cümle bilme­ Süleyman Efendi (Ankara) — Var, efen­
si şart konularak yazılsın. dim. İsmimi kaydetsinler.
Salim Efendi (Kastamunu.) — Nahiyelerde Sadi Efendi (Haleb) — Yirmi birinci mad­
okur, yazar elbette bulunur. Lâkin bunlar ne dede, kazanın ümur-i maliyyesinden, malnıüdü-
suretle tavzif olunacak, bu yük onlara ne muka­ rü ile kaymakam müştereken mes’ul olacağı
bilinde tahmil edilecek? gösteriliyor. Hey’etçe bilittifak mes’ul edilse
Danyal Efendi (Enzurum) — Şimdiye ka­ olmaz mı? Zira, işleri hey’et dahi tasdik ede­
dar, her mahallede karyeler ihtiyar meclisi cektir.
vardı. Reis ve âzası muvazzaf olmadıkları i- Reis — Demincek müzakere olundu. He.
'• '.k

çin toplanıp bir iş gördükleri yoktur. Her biri y’etler mütalea ve tedkik ile reyden mes’uldür. /J
bir yerde. Bu nahiyelerin riyasetinde muvazzaf İcraya karışmazlar. İcraya baferman, bairade 1

bir memur olmazsa, tayin olunan günlerde te­ memur kim- se o karışır.Bir vali, bir kaymakam
cemmu edemezler, bir işe bakamazlar. otuz mazbata çıkarıp da “bunlarla icra ettim.”
Nakkaş Efendi (Suriye) — Tahsilât için, dediği halde, kurtulamadığını ben gördüm. Ni.
memurlar tayinine hacet görmüyorum. zamm iktizası, memurun mes’uliyetidir. Gene
Yenişehirli zade Ahmed Efendi (Aydın) — ilerde müzakere ederiz.
Bizim cihetlere bakılınca, her hangi köyde bir Fasih Efendi (Konya) — Sandıkemini
adam muhtar olsa yanıyor. Ne okumak biliyor, malmüdürü ile mes’ul olsa.
ne yazmak. Sandıkeminleri bunları batırıyorlar. Danyal Efendi (Erzurum ) — Sandıkemini,
Arabistan başka imiş. Biz de ise beş, on köyde senedler ve evrak mucebince parayı vermeye
bir imamdan başka yazı bilen yoktur. memurdur. Mecliste değildir ki yolsuzluğu
Hacı Mehmed Efendi (Mamure-tül-aziz) görülsün.
— Islâhat j umumiyye esnasında elbette bun­ Reis — Bakalım, sandıkemini bahsi gel-
lara da bakılacaktır. sin de, orada görürüz. Yirmi dördüncü madde­
Reis — Faraziyyat ile iş görmek olmaz. ye diyecek var mı?
Memuriyyet ile iki yüz yetmiş bu kadar nahiye Feyzi Efendi (Sofya) — Kazâ meclisi i-
gezdim. Her birisinde okur yazar adam bul­ darelerine, memurin-i ruhaniyyenin âza.i ta.
dum. Ve muhtar ta 5dn ettim ve zimmetinde ka­ biyyeden oldukları gösteriliyor. Ruhaniyyet ile
lan paraların kâffesini tahsil eyledim. Her yer­ ümur-i cismaniyye arasında bir münafat görü­
de bana lüzumu kadar okur, yazar buldum. D a­ lüyor. Hem bunlar sair kendi ruhani işlerinden
ha ziyade bulamadığıma esef ederim. uzak kalıyor. Bunlar idare meclislerine girme­
Mehmed Ali Efendi (Sivas) — Hiç bir yer. sinler.
de ücretsiz muhtar yoktur. Usûl, mütehalif ok Reis — Buna bir cevab var mı? 4
duğundan, ittifak yok. Bir usûl konulsa, muhtar Rupen Efendi (Edirne) — Mecliste me-
1ar tavzif edilse; iş yoluna girer. vadd.ı ruhanijrye dahi rüy’et olunduğundan bu­
Sadi Efendi (Haleb) — Ahali, işin etrafını lunmak lâzımdır. Evveldenberi böyle idi.
kemaliyle bilirler ise, işlerini yoluna koyarlar. Danyal Efendi (E rzurum ) — M em urini
Şimdiye kadar, ahali bilmezlerdi. Şimdi, işin ke­ ruhaniyye bulunmaz ise, evamir-i devletten
maliyle kendilerine raci olduğunu bilirlerse, iş malûmat alamazlar, cemaatlerine tebliğ ede­
yoluna girer sanırım. mezler.
Birinci babın kıraeti tamam olduğundan, Nikola Nakkaş Efendi (Suriye) — Öte-
bab-ı mezkûrun, umumuna bir diyecekleri o~ denberi bulunuyorlar. Fakat, bazı yerlerde pek
lup olmadığı, reis tarafından süâl edildikte, çok cemaat-i muhtelife vardır. Bunlardan hep­
Yusuf Ziya Efendi, N a fİ Efendi (H aleb), Ha- si bulunsa meclis dolar. Münasib ise ekseriyyet
san Efendi Herdeki mecliste, babın umum u ü - bulunan milletlerden, üç kadarına müsaade o-
zerine nutketmek için isimlerini deftere kay­ lunsun.
dettirdiler ve kaza memurlarına dair olan i- Reis ■— Cevab var mı?
kinci babın kıraetine banladılar- Yaver Efendi (Bosna) — Her milletin re-
Reis On dokuzuncu maddeye dair bir is-i ruhanîsi bulunsun. Nizamatı cemaatlere teb-

- 68 -
i; 10 21 mart 1293/ 1 nisan 1877 C:1

Nafi Efendi (H a le b )— Var. Livanın kâf-


liğ etsinler.
Manok Efendi (Haleb) — Yalnız Halebde fe.i ümur-i tahririyyesi bir tahrirat müdirine
on bir cemaat vardır. Hepsi bulunursa meclis muhavveldir. Kâffe-i muhaberat-ü kuyudu o-
dolar. na havale olunacak dememeli. Adliye mesaili
Reis — Meclislerde, müftiler reis.i ruha, bunda dahil olmiyacaktır. Sonra, vilâyetin di-
nî gibi bulunmazlar. Onlarda papaslık ruhaniy- van-i temyiz kuyudu ile muharrerat dahi mek.
yeti yoktur. Onlar, kanun memurudurlar. Sair tubcuya tâbi olmak lâzımgelir.
milletler dahi müftileri memurin-i ruhanîyye- Reis — Bu idare-i mülkİ37ye nizamnamesi­
den addederek, kendi memurin-i ruhanîsini mec dir. Bu adliyeye ne karışır. Adliye nizamna­
lise koymakta iselerde bu zanları yanlıştır IV!a- mesi de vardır. Zihnimizde bir kanun, usul var­
nok Efendinin dediği gibi, Halebde on bir ce' dır ki, ondan harice çıkmamalıdır.
maat vardır. İçinde bazıları beş haneden ibaret Nakkaş Efendi (Suriye) — Livanın memu­
tir. Meclislerde ruhanîce hiç bir iş yoktur. Rei- riyetleri tadad edildiysede, tercüman zikri gör­
s-i ruhanîlere de ihtiyaç yoktur. medim, Bazı livalarda tercümanın lüzumu mü­
Mecaliste ahali tarafından müntahab âza himdir. Bir çok defalar Babıâlî bunun için ta­
vardır. Kanunca düşünürsek, bu âzadan maa­ ciz olunmuştur. Ben Suriyece söylerim. Beyrut,
dasını tanımayız. Kudüs tercümansız olamazlar. Bazı livalara lâ­
Sebuh Efendi (İstanbul) — Bunun üze­ zım, bazılarına değildir. Dahiliye nazın paşa
rine şimdUik şu kadar derim ki: bu kazâ meclis­ hazretleri hazır buradadırlar. Sorulsun.
leri kaymakamın riyaseti altında olmamalıdır. Reis — Evet. Eğer mümkün ise çevab İh.
Ahali tarafından müntahab birer reis olmalıdır. san buyursunlar.
Zira, meclis icra memuru değildir. Müzakere Cevdet Paşa hazretleri (dahiliye nazırı) —
mahalidir. Burası da komisyonca müzakere olunmuştur.
Rasim Bey (Edirne) — Meclislerde malmü- Şimdiye kadar tercüman olan yerlerde gene bu­
dürlerinin de lüzumu vardır. Zira, meclisler u- lunsun. Lüzumu olan mahallerde dahi, ketebe
mur.i maliyyeye de bakmaktadır. sıfatında ve onlar meyanında istihdam edilebi­
Salim Efendi (Kastamunu) — Meclis-i i. lirler.
dareler, hususî meclis değildir; umumî bir mec­ Reis — Bunlar üm uri tabiyyedendir. Bir
listir. Devletle ahali arasında bir vasıtadır. Bi­ vilâyette defterdar bulunacaktır. Tayinine ha­
naenaleyh, kaymakamın orada reis ölması cet yoktur. Tabiî böyledir.
münasibdir. Cevdet Paşa hazretleri — Komisyonda bu
Nakkaş Efendi (Suriye) — (N izam da tapu fıkranın tayinine lüzum görülmediği için gene
fıkrasını o k u r) idare meclislerine tapu mah­ ekseriyetle tayy’olunmuştu.
kemeleri geliyor. Fakat, münasib ise tapu Nakkaş Efendi (Suriye) — Bir vilâyette
umuruna denilmeyib tapu muamelesine denilse. defterdar kadar tercüman dahi lâzım olsun. Bu
Reis — Tapudan neş’et eden davaları mı kadar konsoloslar var.
murad ediyorsunuz ? Reis — Onlar dahi tercüman kullansınlar.
Nakkaş Efendi (Suriye) — Tapu hakkında Kanun usulünce pek icab etmez. Maahaza bu
her şeyi havi olmak için daha umumî olurdu. m-ütalea zabtolunsun. ilerdeki müzakerede
Bir de taamül'i kadimi veçhile deniliyor, bu ne bakarız.
demektir ?Bir de cemaat meclisleri var .Bu mec­ Rupen Efendi (Edirne) MecliSi-i idarele­
lisler reis.i ruhanîsinin riyasetinde olmak lâ- rin haftada iki gün akdolunacağı söyleniyor. 2
zımgelir. Bir mecliste reis olmazsa, o meclis i- gün azdır. Bakılsa dört gün olmalı. Lâakal üç
dare olunamaz. olsa...
Reis — Buna cevab var rm? Nakkaş Efendi (Suriye) — Meclis-i idare,
Ahrrıed Muhtar Efendi (Erzurum ) — Tea­ yalnız ümur-i mülkiyye-vü mUliyye değil; ferağ
mül lâfzı zaiddir. Bir de hayrat ve berati mev- ve intikal dahi ona muhavvel olduğundan, her
cud olmiyan vakıfların hasılâtı verilmesin. gün içtima etmeli. Hiç olmazsa dört gün olsun.
Reis — Gelecek müzakerede bakarız. Otu. Reis — Zannım, meclis-i idare âzalan bu'
zuncu maddeye diyecek var mı? nu kabul etmezler.

- 69 -
I: 10 21 mart 1293/ 1 nisan 1877 C:1

Na:kkaş Efendi (Suriye) — Yalvanrlar alınmıştır. Yakında hey’et-i meb’usana takdim


bile... kılınacaktır.
Manok Efendi (H aleb) — Nizamda içtima Nakkaş Efendi (Suriye) ■— Haniya, böyle
için ledelhace kaydi varken başka izaha hacet şeyler vad’olunmuştur da...
yoktur. Cevdet Paşa hazretleri —- Takdim oluna­
Nakkaş Efendi (Suriye) Hacet vardır, caktır.
efendim. K ırk ikinci madde üzerine Rs-sim Bey (E -
Birisi — Tabiatiyle azadan bir kaçı hükü­ dirne) nutuk için ismini kaydettirdi-
met dairesinden eksik olmazlar. Riza Efendi (Bursa) — Meclis-i idareler
Reis — Lâkin suret-i gayr-i muntazamada,. valinin riyasetinden tefrik olunsun.
Bu ise nizamnamedir. [A.dem-i intizamı tanı, Rüpen Efendi (Edirne) — Kırk beşinci
maz. Vali maiyetinde bir müsteşar bulunacağı­ maddede; vilâyet meclis-i idareleri haftada iki
na diyecek var mı? gün mün’akid olacağı yazılıyor. Liva meclisleri
Fasih Efendi (Konya) — Bu vazife mek. gibi bunun da iki gün olması azdır.
tubculuğa ilâve olunsa. Reis — Bu mütalealarda bir esas vardır.
jSlakkaş Efendi (Suriye) — Bunun için Onu unutmamalı. Bakalım, bu mecalisin aza- i y

ilerki içtimada bir nutkum vardır. İsmim kay­ sına maaş verilecek mi? Verilmiyecek mi? Bel­
dolunsun. ki, iki gün olmasında hikmet budur. Ziyade ça­
Manok Efendi (Haleb) — Otuz altıncı mad­ ğıramıyorlar. Bakalım, nasıl olacak?
de hakkında benim de nutkum vardır. Kaydo' Nizamın meclis-i maarif den bahsettiği fa~
lunsun. sil üzerine Şeyh Bahaeddin Efendi (Bursa) is­
Rasim Bey (Edirne)— ^Otuz sekizinci mad­ mini nutuk defterine kaydettirdi.
de hakkında ismim kaydolunsun.
Yenişehirli zade Ahmed Efendi (A y dın )—
Nakkaş Efendi (Suriye) — Kırk birinci
Nizamda meclis-i maarif mutlak olarak zikre­
madde de nafia müdüründen de bahsediliyor.
diliyor. Bu da, valilerin nezareti altında mı
Bu pek mühim bir maddedir. Fakat, bu nafia
olacak ?
müdürünün vezaifi nedir? Ne suretle hareket
Reis — Vazife babı gelecek ya.
edecek. Mademki dahiliye nazırı devletlû Cev^
Ahmed Efendi — Burası talimatta yoktur.
det Paşa hazretleri buradadır. Öyle bir kanun
Reis — Zabtolunsun.
yazılı mı; yoksa tezekkürde mi? Münasib ise bir
kere süâl buyurulsun? Nizamın fıkra-i âtiyesinde m eclis'i maari­
Reis — Eğer, bugün cevabı kabil ise ina­ fin vazifesi tasrih olunacağı görüldükte;
Reis Paşa hazretleri — îşte efendim, sa"
yet buyurulsun...
rahat varmış..
Cevdet Paşa hazretleri (Dahiliye nazın) —
Bu nevi vilâyet nizamnameleri iki kısma mün- Dedi.
Nakkaş Efendi (Suriye) — Vilâyet meclis-i
kasimdir. Hey’et-i meb’usana takdim olunan iş'
umumîlerinin merkez.i vilâyette içtima edecek­ I
bu nizam teşkilât nizamnamesidir; Bundan son­
leri gösterilmiyor. Fakat, valinin münasib gör­
ra bilcümle vilâyat memurlarının suret-i ve‘
düğü yerde, diye tasrih edilse, münasib olur.
zaifini mübeyyin diğer bir nizam dahi derdest-i
Suriye için söylüyorum. Cemi, (Cemi’) sancak­
tanzimdir.
lar Şama gidecek olursa, Beyruta gelecekler­
Reis —■ Nafia nizamı da mevcud mu­
d ir!*). Onun için sebkat eden meclisler Bey-
dur, efendim?..
rutta oldu.
Cevdet Paşa hazretleri — Derdest-i tanzim
Reis — Kanunlar, ya şöyle olsun, ya böyle
bulunan vezaif nizamnamesinde sair memur­
olsun dememelidir. Mutlaka böyle olsun, deme­
ların vazifeleri münderictir. Lâkin nafia me­
lidir. Muhayyer olmaz. Kat’î olmalı. Mecalis-i ;İ
murlarının vezaifi henüz dercedilmedi.
umumiyyenin merkez'i vilâyette içtimai kat’iy-
Nakkaş Efendi (Suriye) — Öyle ise bura­
yen yazılmalı. Yeni nizamnamenin revişi budur.
da va’ad buyurulsa, efendim.
Cevdet Paşa Hazretleri — Vali ve sairenin
vezaifi yazıldı. Yüz maddeden ziyadesi kaleme ( * ) Bu cümle zabıtta böyledir. H. T. üs
i: 10 21 mart 1293/ 1 nisan 1877 C:1

Maahaza gene müzakere ederiz, Elli birinci Nizam ın beşinci babı, yani vilâyatın usu~
madde üzerine diyecek var mı? l-i intihabiyyesi kıraet edilmeye başladı-
Ahmed Muhtar Efendi — Altmışıncı mad­
İbrahim Efendi (Hersek) ~ Var, efendim.
dede taksirath manalar tabiri anlaşılmıyor. Hil-
diye kürsi-i hitabete çıkarak makale-i âtiyeyi leli denilse.
serdeyledi: Reis — Bu kanun kanuncadır. Ona doku-
“ Kırk birinci madde senede bir defa olmak
'ictmayız.
üzere ve müddet-i müzakeratı nihayet kırk gü.
Nakkaş Efendi (Suriye) — Altmış dör.
nü tecavüz etmemek üzere merkez-i vilâyette
düncü maddede intüıab için her gün merkez
tecemmu edecek olan meclis-i umumî-i vilâyet
nahiyeye gelecek adamların nihayet üç yüz ne­
azalarının teklif ve mürettebat-ı miriyenin tev
fer olacakları tasrih ediliyor. Beş-yüz olsun.
zi ve istifasında ve muamelât-i sairede kava-
Aliş paşa — Beş yüz gelirse ne reye sığar.
nin-ü nizamat"! mevzua ahkâmına muhalif
Rüpen Efendi (Edirne) — Beş yüz adam
gördükleri' Ahvalin müteallik olduğu makam
birden gelecek değil. H er karyeninki ayrı ayrı
ve bu mevkilere tebliğiyle tashih ve ıslahı zım-
günlerde gelecek.
nmda istikâ edebilecekleri nizamnamede mu-
Bir kaç zat — Bir günde gelecek, bir günde.
sarrah ise de böyle bir tebliğ vukuunda, yani
Rüpen Efendi (Edirne) — Hayır, peyder­
meclis-i mezkûr azalan, bir mahallin mürette-
pey gelecek. A lt tarafında sarahat var.
bat'i miriyyenin tevzi ve istifa ve hukuk gi­
Reis — Gene bakarız. Zabtolunsun.
bi muamelât-ı sairesinin kavanin-ü nizama-i
Danyal Efendi (Erzurum) — Yetıniş i-
mevzuaya muvafık yolda cereyan etmekte ol­
kinci maddede intihab işini meccauen gördür­
duğundan, bahisle ıslâhını, müteallik olduğu
mek için hamiyyetli adam zuhur ederse, deni­
makam ve mevkilere tebliğ ettikleri halde, müs'
leceğine, öyle adamlar bulunacak ve istihdam
mir olmazsa, tashihi tebliğ olunan hususatın
edilecek, dense daha kuvvetli olur.
ıslâhı yoluna gidilmediğini, dahiliye nezaret-i
Reis — Zabtolunsun. Müzakere ederiz.
celilesine arzedebilmek üzere meclis-i umumî
Aliş paşa — Kaza meclisi âzahğma in­
azalarma mezuniyyet ita buyurulduğu halde,
tihab olunacakların, senevî yüz kuruş ver­
bunda vuku bulacak tebliğattan dolayı matlûp
gi vermesi şart konuluyor. Yüz kuruş vergi ve­
olan ıslahatın husulüne pek güzel medar olaca­
ren vardır da, iktidarı yoktur.
ğından; §u kaydın, efkâr-i bendegânemize göre,
Şeyh Bahaeddin Efendi (Bursa) — Muk­
bend-i mezkûre ilâvesi münasibdir.”
tedir diye tasrih edilsin.
Reis — Bu rey’i zabtediniz. Sonra da, su.
Reis — • Kanun diyor ki; her muktedir a-
retini neşriçin veriniz. Buna cevab var mı?
dam olmasın. Yüz kuruş vergi veren muktedir
Hey’et — Yoktur.
lerden olsun; yüz kuruş vergi vermiyenler için­
Ahmed Muhtar Efendi (Erzurum )— Elli î-
de acaba malûmatlı adamlar bulunur mu?
kinci maddesi meclis-i umumînin ümur-i tahri-
Hey’et — Bulunur.
riyyesi meclis-i idare hey’et-i tahririyyesine ha­
Reis — Öyle ise kaydolunsun. Müzakere e-
vale olunacağı gösteriliyor.Halbuki meclis'i ida­
deriz.
relerin yalnız bir başkâtibi vardır. Onun için
Nakkaş Efendi (Suriye) — Cemaat mec­
meclis-i umumî hizmet-i tahririyyesi kaleme
lisleri birinin taht-i riyasetinde olmak lâzımge.
havale edilse...
lir. Reis ruhanî mi olur; ne olur. Bana kalırsa
Reis :— Orası, henüz gelmedi. bunlar olmalı.
Yenişehirli zade Ahmed Efendi (A y dın )— Feyzi Efendi (Sofya) — Bunun talimat-i
Gelmedi diyorsunuz, efendim. Fakat, geldiğini mahsusası vardır. Onda reisi de var; azası da
görmediğimiz halde nasıl rey’ verebiliriz?.. müretteb.
Reis — Bab-ı rabi bitti. Ona dair sözünüz Reis — Amma, hangi meclis biliyor
var mı? musunuz ?
Nakkaş Efendi (Suriye) — Maadin umuru Feyzi Efendi (Sofya) — Evet efendim;
dahi nafia müdüriyetine havale olunsa. cemaat meclisleri. ,
Reis — Zabtolunsun,,, Sadi Efendi (H aleb) — Meclis-i idare aza­

71 -
1: 10 21 mart 1293/ 1 nisan İ877 C:1

lan için iki sene müddet azdın iki senede ancak yapar? Zengin olsun ki, iradından idare olsun.
usulünü tahsil eder. Yenisi acemi olur. B ir sene V e ille beherine üçer, dörder bin kuruş maaş
daha zammedilmeli. verilmeli.
Reis — Cevab var mı? Yenişehirli zade Ahmed Efendi (A y d ın )—
Nakkaş Efendi (Suriye) — İki sene k âfi­ Zenginlik ne lâzım? Bank teşkil edecek değiliz,
dir. Herkes meclise sırasiyle girecek, hizmet-i ya. Okumak, yazmak bilmeli, memleketin ısla­
devlette bulunacak. Tekrar intihab dahi hına muktedir olmalı.
caizdir. Reis — Parası olmiyan bir adam böyle bir
Mehmed Efendi (Sivas) — ^Kulunuz da bu masrafa girişebilir mi?
efkârdayım. Yenişehirli zade Ahmed Efendi (A y dın )—
Yenişehirli zade Ahmed Efendi (Aydın) — Şimdiye kadar oluyordu ya.
Meclisler için yeni âzayı gene, eski âza tensib Mustafa* Etendi (Kozan) — Vergi, ehem­
edecek, diyorlar. Bu fenadır. Münasib olanlan. miyet V'^-riıecek şey değildir, ilim, hakkaniyyet
nı ahali kendisi intihab etsin. şar" tır. /akir nasıl eder ve edecek, diyorlar.
Aliş Paşa (T un a) — A za zaten ahali ta. Hakk-i intihaba malik olsun da, idare edemezse
rafından müntehabdır. istifa etsin.
Manok Efendi (H aleb) -— Azanın iki sene­ Şadi Efendi (Haleb) — Beş yüz kuruş,
de bir değişeceği yazılıyor. Halbuki, bizde dahi bin kuruş vergi veren demek lâzımgelmez. A -
olduğu veçhile bazı yerlerde dört sene kadar u- hali kendi hukukunun muhafazası için kimi in­
zayor da intihab olunmuyor. tihab ederlerse, etsiinler.
Nakkaş Efendi (Suriye) — Seksen yedin­ Nufel Bey (Suriye) — Bu sıfat, hem ehlLi
ci maddede, dört müntehib. Dördü de bir adam servette, hem fakirde vardır. Fakat, zengin o-
mı intihab edecek; yoksa, herkes istediğini mi, lursa irtikâb etmez. O cihetle, ehl-i servet
burası anlaşılamıyor. demeli.
Reis — Elbette, herkes bir adamı. Reis - - Nizam da böyle söylüyor. Zengin
Sadi Efendi (Haleb) — Bir sandık olsada olmayan ukalâyı denize atalım, demiyor. B u­
herkes rey’ini oraya atsa. na ikinci kıraette bakarız. Fakat, efendim, şim­
Manok Efendi (Haleb) •— Müntehiblerin di müstacel bir telegram var. Bir dakika bu
rey’i, halkın rey’i demek olduğundan, halktan müzakereyi keselim de, buna bakahm. Re’sü-
dahi ayınca rey almaya hacet yoktur. lâyinden ahali şikâyet ediyorlar. “Hükümet bizi
Sadi Efendi (H aleb) — Meclis-i temyizler âsî diye vurdu” diyorlar. Arzuhal encümenine
intihabı için. havale etsek, teehhür eder. Bu âşiret Zor san.
Reis — Dahiliye nezaretinden süâl olun­ cağına mülhakdır. Vergilerini vermiyorlar, â-
sun. Fakat, meclis-i temyizin bir büyük kanu­ sidirler diye asker çekip vurmuşlar, acele im.
nu vardır. dadımıza yetişiniz, diyorlar.
Nakkaş Efendi (Suriye) — Meclise âza o- Nakkaş Efendi (Suriye) — Dahiliye ne-
lacak zevat lisan-i devleti bilmek lâzımdır. Hiç zaret-i celilesine gönderilsin. Derhal validen is­
olmazsa okumak bilsin. Bazı yerlerde azanın tilâm olunsun.
Türkçesi asla yoktur. Ve mademki devletin Cevdet Paşa hazretleri — Buna dair ne­
kâffe-i muamelâtı Türkçedir. Oranın vücudu, zarete dahi bir telgraf geldi. Zor kıt’ası müs­
ve adem-i vücudu müsavidir. takil bir mutasarrıflık iken, bunlar oraya il­
Şeyh Bahaeddin Efendi (Bursa) — Verece, hak edildiler. An-asıl Mardine mülhak idiler.
ği verği gibi iktidarı dahi bulunacağını rey Telgraf yanımda yoktur. Babıâlîdedir. Eğer
vermiştim. tensib buyurularsa sorulsun.
Nakkaş Efendi (Suriye) — Bana kalırsa, Nakkaş Efendi (Suriye) — Seksen doku,
âza olacakların vereceği vergi, bin kuruş bile zuncu maddede, intihab kazananlardan aza-i
olmalı. Ve bunların re’s.i vilâyetten gelmesi şart matlûbenin iki misline müsavi olanların yazıl­
değUdir. Hem bilâ-maaş geleceklerdir. Sair li. ması zaiddir. Sair intihablar gibi, bu da lüzumu
valardan da gelmeli. Fakat, züğürdden olursa ne kadar olsa.

— 72
10 21 mart 1293/ 1 nisan 1877 C:1

Rüpen Efendi (Edirne) — Diğer intihab- resmî için zannederek, caiz olmadığını beyan
larda iki misli sözü yok mudur ?Yukarda yoktur, eylemiş ve ekseriyet bunu kabul etmiş ise de
amma alt tarafındaki bendde vardır. muradım, bilâkis lisan-i resmîden bahis değildi.
Reis — Bu mes'eleyi ikinci kıraete bıra­ Çünkü, lisan-i resmî Türkçe olduğunu kanun-i
kalım. esasî söyledikten maada, cümle âlem bunu bilir
Mehmed Ali Efendi (Sivas) doksan ikinci ve en budalası inkâr ve itiraz edemez.
madde üzerine heyan-i efkâr ederek, Hacı Maksadım; nutk-ı hümayunda Osmanh
Mahmud Efendi (Mamuretülâziz) merkeze padişahlannın kendi tebaasını her cihetçe mu­
merbut karyeler hakk-ı intihabdan sakıt olduk­ hafaza ve himaye buyurmuş oldukları gibi li­
larını, ve bu ise, belediye âzasmm kasabalar­ sanlarını dahi himaye-ve muhafaza eyledikleri
dan intihab olunmasından neş’et eylediğimi bihakkin makam-i iftiharda beyan buyurulmuş
dermiyan eyledi. V e binaenaleyh, belediye a~ı olduğuna hasbelvazife mukabeleten teşekkür et­
sasının suret-i intihabı hakkında itiraz yollu meye borçlu olduğumuzu bildirmek idi. Bütün
bir hayli söz söyledi. meşrut olan, memalikde hey’et-i devletin usul-i
Reis — Belediye nizamatını da biz yapa­ hareketini m übes^n olan nutk-î padişahane,
cağız. Bu mütaleatımız üzerine gene müzakere meb’usan her bir ifadesine mukabil cevab ver­
ederiz. mesi şarttır. Çünkü, ifadatın birisinden bahso-
Fasl-ı sabi’a kadar okund-u- Reis pa§a haz­ lunmaz ise, onu kabul ve tasdik etmemek çı­
retleri kıraeti tatil ederek, geçen meclisin
kar. Bizim ise, tebaa-i Osmaniyyenin muha-
mazbatası okunmasını emreyledi. V e riyaset
faza-i lisanına dair olan ifadejn tasdik etme­
kâtibi izzetlû Münir beyefendi mazbatayı oku­ mekte bir hakkımız yoktur. Bilâkis teşekkür et­
maya başladı- meliyiz. Çünkü nutk-ı hümayunun bu parçasını
Geçen içtimada lisan mes’eleğine gelindik- tekzib edemiyeceğimiz gibi, sükûtumuzla biz
de Vasilâki Efendi (İstanbul) ruhsat istiye- OsmanlIlar kendi elimizle tarihimizin en par­
rek makale-i âtiyeyi irad eyledi: lak bir sahifesini yırtmış oluruz.” Bu izahatın
“Nutk-ı hümayuna cevaben takdim oluna­ lütfen mazbataya dercolunmasmı istida e-
cak teşekkümamemizde ilâvesini teklif etti­ derim.”
ğim, lisan maddesi hakkında bazı izahat ver-
me3n borcum addederim. B u n un üzerine saat yedi bucukta m ecli'
îfadatımı, o gün makam-i riyaset, lisan-i sa hitam verildi.

- 73
,:5İ
DEVREM C İLD M İÇTİM AM 1

eclis-i meb’us
1293=1877
Zabıt Cerides
s d 0

19 rebiulevvel 1294=22mart 1293 /2 nisan 1877

İÇİNDEKİLER
Sayıfa
1— Geçen zabıt hülâsası 76
2— Gelen evrak 76, 78, 79
3~—Müzakere edilen maddeler:
1— Dahilî niızamname 76, 78
2— Vüâyat kanunu 76
On birinci inikad*'*
19 rebiulevvel 1294zz=22mart 1293/2 nisan 187^
SALI

Reis: AH M ED V E F İK PAŞA

H ey'et-i rneb’usanın bugünkü içtimai, d e v cevab gelir ise malûm olur.”


letlû Ahmed Vöfik paşa hazretlerirun riyasefi demesi üzerine:
Oseb Efendi (Diyanbekir) Aşair.i mez.
celileleri tahtında olmak üzere müzakere~i
mahsusa suretinde küşad edilmiştir. küre hakkında kendisinde malûmat-i sahihe ol-
Reis -— Bugünkü müzakere.! mahsusamız, beyan ile ilerdeki içtimada buna dair
duğufî,;/,
saat yedide küşad edilmiştir Geçen meclisin nutkedeceğini söyledi-
hülâsa mazbatası kıraet edilsin de. Dinleyiniz. Arzuhal işi bittikten sonra, derdest bulu­
Mazbata hülâsası okundu ve muvafık nan nizamname-i dahilî Efendi (Haleb)
bulundu. tarafından okunmağa başlandı- Yetmiş üçüncü
Reis — Müceddeden üç arzuhal gelmiş, maddede geçen meclislerin zabtıı meb’usan-
şayan-i istima mevaddan olduğundan kaydo­ dan müntehab katib-i resmîler tarafından oku­
lunsun da, encümen-i mahsusuna gitsin. Eski narak imzalanacağı fıkrası üzerine- f3 i s paşa
arzuhallerin hülâsasını söyleseniz. Bujmrunuz, hazretleri — İşte bundan sonra kâtib-i resmîler
IVİanok Efendi. imzalayacak. Şimdiye kadar ben imzalamakta i-
Bunun üzerine, iVianok Efendi arzuhalleri disem de, bundan sonra koymiyacağım”' dedi.
okumaya başladı- Y irm i yedi, yirm i sekiz kıCa Birisi — Reis de koyacak.
arzuhalin hülâsaları okundu. İçlerinden bazı­ Reis — Bakalım, görürüz.
ları, meclisin kabul edemiyeceği şeyler olduğu Yusuf Ziya Efendi (Kudüs) — Yetmiş ye­
ekseriyetle hükmedilerek eshabına iade edil­ dinci maddede, kelâm için âzanın ruhsat istiye-
mesine karar verildi. Kusuru, aid oldukları cekleri yazılı. Ruhsat ne tarik ile olacak?
mahallerden istilâm olunmak üzere kararlaştı. Reis — İşte oluyor ya.
Okunan arzuhaller meyamnda Z o r sancağına Yusuf Ziya Efendi (Kudüs) — Karışık olu.
m,ülhak m illî ve sair ik i âşiret tarafından çeki­ yor. Alâmeti olsa, el kaldırılsa.
len ve evvelki içtimada batelegıraf mahallin- Reis — Alâmeti, istediğiniz gibi olabilir.
d.en istilâmı kararlaştırılan şikâyetname-i tel- Nakkaş Efendi (Suriye) — Bir meb’us
gırafî üzerine: ruhsatsız söylerse.
Reis Paşa Hazretleri — Bunlar yirmi Reis — Bahsi gelecek.
dört yıldır vergi vermiyen âsilerdir. Tâbi Vasilâki Bey (İstanbul) — Â za reise hı,
oldukları sancaktan, diğer sancağa iltihakı isti­ tab etiği gibi, reis de, hey’ete hitab edecek.
da edişleri ve âşiretleri oradan oraya kaldırış, Reis — O da gelecek.
lan, her hangi taraftan memur gelse; biz size Sebuh Efendi (İstanbul) — jŞimdi vilâyet
mülhak değiliz, vergimizi size vermeyiz, demek nizamnamesi okunuyor. Halbuki, bir nizamın
içindir. Anlaşılan bunlann îstanbulda bir mü- mütaleası evveliemirde encümenlerde olacak.
zevvir vekilleri var. Bunlar maruf adamlardır.
Maahaza mahallerinden telegıraf ile sorduk. ( * ) Takvim..i Vakayi S: 1878

76
İî 1i 2âmart 1203/2 nisan lö f^ 6: 1

Sonra, hey’et-i umumîyyede müzakere edilecek. Mustafa Bey (Yanya) — Ben de bu efkâr,
Reis — Vilâyet nizamnamesini daha müza­ dayım. Otuzuncu madde tashih olunursa, bunun
kereye başlamadık. da tashihi lâzımgelir.
Sebuh Efendi (İstanbul) — Dün müzakere Reis — Bakalım. O maddeyi tekrar okuya­
olundu ya. Beyan.i efkâr edenler de oldu. lım.
Reis — Beyan edilmedi. Beyan.i efkâr i- Nizam ın otuzuncu maddesi tekrar okundu.
çin nutuk istiyenler kaydolundu. Sebuh Efendi (İstanbul) — Bu madde ev­
Rasim Bey (Edirne) — Zaten, encümende vel de okundu. Buna, bir badelmüzakere kaydı
bunun mazbatası hazırlanmaktadır. ilâve edilerek umumen kabul olunmuştu. Bina­
enaleyh, burası da ona göre tashih olunmalı.
Sebuh Efendi (İstanbul) — Nizamda diyor
Efendilerin dediği gibi istizahın gayrı tabiri
ki: kanunların lâyihasını kaleme alanlar, he­
buradan kalkmalı.
y’et-i meb’usanda her türlü söz söyleşmeğe muk
Reis — Canım, otuzuncu maddede; söze
tedir olacaklar. Buna neden müstahak olsun.
başkası karışmıyacak, denilmiş idi. Burada her­
1ar?
kes sorabilecek deniliyor. Demek ki, o başka,
Reis — İzahat için. Ve bu kanun nasıl ka­
bu başka. Bu, ona mani değidir.
leme alındı. H er fıkrası ne mütalea üzerine ya.
Sebuh Efendi (İstanbul) — Manidir e.
zildi, izah olunsun. Nizamlarda bu gibi şeyler
fendim. İstizahdan gayrı mevadda deniliyor.
bir tertib-i tabiîdir.
Demek oluyor ki, vükelâdan edilen istizahta ge­
Halil Bey (Suriye) — Burada bir cümle ne kimse karışmıyacak.
vardır ki, kalksa fena olmaz. Reis — Bunlar, birbirine mani değildir. İs­
Reis — Niçin ruhsatsız lâkırdı söylüyor­ tizah olunacak madde evvelce tayin olunacak.
sunuz. Oturunuz, efendim. O istizahı kim teklif etmiş ise, vükelâ geldiği
Halil Bey (Suriye) — Söz için ruhsat is­ zaman, yalnız o mukabele edecek. Alacağı iza.
terim. hat muahharan hey’etçe kâfi görünmez ise,
Reis — Buyurunuz efendim, şimdi. sonra gene, o adam soracak.
Halil Bey (Suriye) — istizah için meclise Yenişehirli zade Ahmed Efendi (A y d ın )—
gelen zevattan, otuzuncu maddede muharrer ol­ Burada, istizahdan maada, deniliyor. Öyle ise
duğu vechiiö, âza tarafından edilen istizahtan vükelâdan edilen istizaha gene kimse kanşmı.
gayrı mevadda, herkes söz söylemeye hakkı o- yacak, demek oluyor. Bu, gene evvelkini tekid,
lacağı gösteriliyor. İstizahtan gayri mevaddm ediyor.
kaydı zaiddir. Bunun kalkmasını isterim. Oseb Efendi (Diyanbekir) — istisna edi­
Reis — O cümle kalkarsa nasıl olur? lince öyle oluyor. Tashih olunmalıdır.
Halil Bey (Suriye) — Sadece, hangi me- Halil Bey (Suriye) — Hiç kimse mukabele
b’us ruhsat isterse verilir, demeli. edemeyib de, yalnız teklif sahibi mukabele e-
Reis — Bunlar, malûmat ve tecrübe üzeri­ decek, denilen yerde evveliemirde, teklif sahibi
ne yapılmıştır. Buna denilecek bir şey yoktur. istizah edecek, diye tashih olunsa kâfidir.
Müzakereyi teshil için böyle yapılmıştır. Reis — Evvelinde de edemiyecek, ahınnda
Şeyh Bahaeddin Efendi (Bursa) — iki da. Vakıa, mukaddema badelmüzakere kaydı
surette göstermekten murad, kim isterse sora, söylenmiş idi; çünkü âzanın kendi beyinlerin­
cak ve söyliyecek, demek. de edecekleri müzakere, mukabele değUdir.
Reis — Otuzunc” fıkrada yalnız vükelâ­ Müzakereden sonra, icab ederse, gene o mes’e.
dan istizah eden zatin mukabeleye salâhiyyeti leyi evvel soran adam, alt tarafını da tekrar
olacağını görmüştük. Burada daha ziyade ser. sorar.
beşlik veriyor. ^ Mustafa Bey (Yanya) — O, badelmüzakere
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Evet kaydı, evvelce dahi kabul olunmamıştı. Rey’-i
amma, burada o maddeye matuf olarak söyle­ hafiye bırakılmıştı.
miş. Lâkin, o mes’ele henüz hallolunmadığın­ Reis — Hayır. Kabul olunmuştu.
dan, bunu da mes’ele.i mezkûrenin halline ka­ Bir kaç ses — Hayır. Kabul olunmamıştı.
dar tehir lâzımdır. Re’y4 hafiye bırakılmıştı. Meclisin müzakere.

77
I: 11 â2mart 1 İ9 3 /2 nisan 18^7 6: İ

sı resmî gazetede, takvimde münderictir. Reis — Haber veremedik. Yalnız, ben soy.
Reis — Öyle ise bakarız. lemiştim. İş olursa alenî yapalım. Olmazsa
Sebuh Efendi (İstanbul) — Bu mes’ele bu şubelerde daha mühim işlerle meşgul olalım.
bendde bitmiyor. A lt tarafta bir bend daha ge­ Mani zuhur etmezse Pazartesi ve perşembe
liyor. Binaenaleyh yeniden müzakere ile bir günleri yaparız. Yarın, perşembe günü vilâyet
faide hasıl olmaz. Vükelâdan alınacak cevab ü- nizamnamesi müzakeratmı hazır etmeli. Kabil
zerine hey’et müzakere edecektir. Mücerred olursa, her şube lâyihasını hazırlamalı. Cumar­
vükelâya hıtab lâzımgelmez. tesi günü müzakere-i âleniyyeye bakarız.
Birisi ■Re’y-i hafiye müracaat lâzım. . Bundan sonra, nizamın sekseninci mad­
Reis Re’y-i hafiye müracaattan vaz ge­ desi okundu- Mes’ele, azanın um ur-i zatiyycsi
çilmişti. Mademki gene şimdi isteniyor. Gene için dahi hey’ette s ö z söylemeye, hakkı olaca­
müracaat edeceğiz. ğı kaziyyesi idi- Bu salâhiyet, sırf umur-i şak-
İMakkaş Efendi (Suriye) — Geçenki ka. siyyesi için mi olacağı, hakkında bazı taraftan
rar zabtolunmuştu ya. Ona müracaat olunsun. istizah edildi. Ve b ir kaç söz teati olundu ise
O zaman ne karar verildi ise, o karardan nükûl de nizamda (zaîiyye) tabiri izah~ı kâfi olaca­
edilmesin. îki defa karar olmaz. ğından haliyle ibka kılındı.
Reis — Bendi değiştirmek lâzımgelirse
Nakkaş Efendi (Suriye) — Demin de süâl
değişmiyecektir. Mahallinden bir zat çağıraca­
eylemiştim. Sonra gelecek denildi. Bir adam
ğız. Onunla mücavebe edeceğiz.
ruhsatsız söz söylerse?
Yenişehirli zade Ahmed Efendi (A y d ın )—
Hey’et — V ar efendim, var. İşte geliyor.
Buraya gönderilen bir nizamı mahv ve isbata
Reis — Bakınız. Bu bendde müzakerenin
muktedir değilsek niçin müzakere ediyoruz.
hitam bulduğunu reis ilân eylediği zaman yal­
Reis — Maslahat budur.
nız, bu ilânın aleyhinde söz istiyenlere müsaa­
Yenişehirli zade Ahmed Efendi (A y d ın )—
de olunacağı ve başkasına ruhsat verilmiyece.
Bizim başka bir itirazımız yoktur. Vükelâ da
ği beyan olunuyor. Buna ziyade dikkat etmeli.
gelsin, söyleşelim. Onlar hak kazanırlarsa biz
Hey’et — Makbul, makbul.
de kani oluruz.
Reis — Mademki re’y.i hafi yapacağız. A r ­ Reis — Nizamda derdest bulunan işlerin
tık sözü uzatmak ne lâzım? ehemmi mühimminden ayrılacak ve her mec­
liste bakılacak işler bir levhaya yazılıp talik e-
B u aralık re y -i hafî ahzı için azanın nuk~
dilecek, diyor. Bunu şimdi yapamayız. Elimiz­
darı kadar beyaz yuvarlaklar çıkarıldı. Onlar
de 5drmi, yirmi beş iş olmalı ki, bu cedveli ya­
taksim olunurken: *'®si paşa hazretleri: ■— İne­
bolu ahalisi vekili tarafından bir arzuhal gel. pabilelim. Şimdi o kadar işimiz yoktur.
rniş, kaydolunsun. Rasim Bey (Edirne) — Meclisin hafiyyen
cereyan edecek müzakeratı dahi takvim ile i-
diye b ir arzuhal verdi- H er âzaya b ir yu­
lân olunacak mı?
varlak verildikten sonra üzeri delikli ik i çek­
Reis — Onu, âza rey ederler.
mece çıkarıldı ki, bu yuvarlaklar hu yuvarlak­
lar bunun içine atılacaktır- Otuzuncu madde ü~ Rasim Bey (Edirne) — Sarahat yok.
lâ halihi haki kalmasını istiyneler hu yuvar­ Reis — Müzakere hafî olur ise o zaman za­
lakları çekmecey eatmak, istemiyenler almayıp bıt bile olmaz. Bazı mes’eleler vardır ki, bilin­
elinde hıfzetmek lâzımgelceği byan edildi- dikten sonra ehemmiyeti kalmaz. O zaman rey
Yalnız on b ir âza attılar- Aglebiyet at­ ile o da ilân olunur.
madığı için hend'i mezkûrun tebdili tarafında On birinci fasıl bitti. Diyecek var mı?
bulundukları anlatıldı. Hey’et — Yoktur.
Reis — Perşembe günü, huzur-i hümayuna Muhtar Efendi (Erzurum ) — Azanın mü­
gidilecek. O cihetle. meclisimiz alenî olamıya- zakeresi, başta izin istiyen meb’uslar hey’etten
cak. Yarın yapsak, müzakeremiz var. istizan edecek, denildikten sonra bazı ah­
Birisi — Meclisin alenî ve hususî günleri valde reisten ruhsat alabilecek, deniyor.
evvelce kararlaşmıştı. Reis — Evet. Kısa bir zaman için ise, izin

— 78 -
i: 1İ M m art İ29Û/2 nisan Ğ: 1

verir ki, o da heybetin vekili demektir. Sonra, Hey’et — înşaallah, inşaallah.


hey’ete gene beyan eder, Nafi Efendi (Haleb) — Hey’et-i âyan hak­
Be§, altı kere gelmiyen âza hakkında kında söz söyliyenler takbih olunacak, diyor.
olunacak muamele bahsinde; meb’usandan bi­ Bu ne demek.
risi (özr.i şer’i kaydını idhal) etmeyi rey eyldei-
Reis — Adım koymadan malûm olacak
Reis — Bunun neden neş’et ettiğini anla­
yamadım, Bunu, önümüzdeki sene gelenler dü. bir şey. İzaha ne hacet ?
günsün. Her yeğidin bir pilâv jiyigi vardır. Biz, Bunun üzerine, HUdaverdi Efendi (Istan,
bu kayıdlar olmasa büe işimizi biliriz, İşimiz­ bul) beyan-i fik ir etmek istedi ise de paşa
den geri kalmayız. Bunun için, bu makule şey­ hazretleri Bu bizim kendimiz için, kendimizin
ler de ziyade tetkikat alâmet.i ihtimam değil­ vazettiği bir nizamdır” diye mukabele eyledi.
dir. Vakit kaybetmiyelim, efendim. İşimize ba­
Reis — Mecliste hariç olanların müzakere-i
kalım. Gelecek sene gelenler düşünsünler. Hem
mahsusada bulunamıyacağma dikkat etmeli.
bu, bir esaslı kanun değildir. Nizamname-i da­
Vükelâda, ve onların vekillerinde meb’usluk sı­
hilîden aramızda mezun zuhur ederse reye
fatı olduğu için kabul olunabilirler, illâ
bakarız.
kimse kabul olunamaz. Müzakere-i âleniyye
Gene nizamnamenin kiraetine devam o- günlerinde dahi kimse söz söyliyemez. Müza-
lundukda ve okunan b ir fıkra az adamın e lin ' kere.i âleniyyede mezunen gelenler burasını
de bulunan nüshalarda görülmediği için b ir bilmelidir ki burada her kim olursa olsun, söz
kaç ki§i tarafından “Yanlış, yanlış” diye sesler söylemek caiz değildir, içerinin hariç ile, ve ha­
işitildi. ricin içeri ile selâmı, sabahı caiz değildir. B u­
Reis — Kanun, tesvid- hanesinden üç ibare rası divan-i resmîdir.
geldi. Üç mü ya, iki. Birisi buraya derç
olunuyor. Nizam bitti. Hey’et-i umumiyye hakkında
bir söz var mı? Yaimz bir bend kaldı.
Ailş pasa (Tuna) — Âzanın müzakerede
Onun için memur gelir, söyleşilir.
gürültüsü hakkında muhalif-i kaide hareket
irtikab edenler, diye yazmıştır.
işte, Çemişgezek ahalisinin bir şikâyeti.
Reis — Resmî nüsha, buradaki nüshadır,
Arzuhal encümenine havale olunsun. Buna dik­
îrtikâb kaydı yok. Hareket eden, diye yazıl­
malı. kat edilsin ki, arzuhal sahihlerini şikâyet ettir­
memek için, arzuhaller de burada, nihayet dört
Sebuh Efendi (İstanbul) — Gürültü halin­
gün kalmalı. Yarın şubelerde müzakere oluna­
de edilecek ihtarın ne olacağını tarif etmişler
de takbihin ne olacağım tarif etmemişler. cak. Yanlışlıkla müzakere-i âleniyye için tez­
Bir kaç zat — O da gelecek. kire veriimesin. Eğer, şube lâyihasını hazır,
la'rsa, müzakare-i mahsusamız olur. Cumarte­
Reis — ihtar ve takbih zevaiddir. Inşaal- si günü müzakare-i âlenİ5^ e yapanz. işte, saat
lah, bunlar bizde olmiyacak. dokuzu geçerek müzakereye hitam verdik.

79
D E V R E :! CİLD; ! İÇTİMA: 12

Meclis-i meb’usan
1293=1877
Zabıt Ceridesi

On ikinci inikad
23 rebiulevvel 1294— 26 mart 1293/7 nisan 1877

i Ç i ISI D E K 1 L E R
Sayıfa
1— Geçen zabıt hülâsası 82
2— Havale olunan evrak 82
3— ^And içme 82
4— ^Müzakere edilen maddeler:
1— Vilâyat kanunu 82-87
2— Verilen arzuhaller 88
On ikinci inikad*’^
23 rebiulevvel 1294=26 mart 1293/7 nisanl877
C U M A R T E Sİ

Reis: AH M ED VEFİK PAŞA

Hey’et-i meb’manın bugünkü içtimai iktizasındandır.


Ahmed Vefik paşa hazretlerijıin, tahfi Rasim Bey (Edirne) — Yalnız beşinci
maddeye kadarı tetkik olunarak mazbatası ka­
riyasetlerinde olarak akdedilmiştir.
Reis — ^ Bugünkü müzakere-i umumiyye. leme alındı.
miz saat beşte küşad edildi. Geçenki müzake­ Reis — Efendim, ilk iptida, buna vilâyet
renin hülâsasını dinliyelim de kabul olunursa kanunnamesi denUmiş. Belki müsveddenizde
defterine kaydolunsun. vardır. Bu kanun olacaktır.- TeşkiLi vilâyât ka­
Riyaset kâtibi izzetlû Münir Beyefendi ge­ nunu denilecektir. Çünkü bizim yapacağımız
çen içtimain mazbatasını okudukda; mutabık şey ya nizam olacak, yahud kanun.
bulunduğu hey’et tarafından tasdik edildi. Rasim Bey (E d irn e), Encümenin beşinci
Reis — Yirmi dört kıt’a arzuhal ve üç dört maddeye kadar olan tedkikatını mübeyyin maz­
lâyiha ve üç de arzuhal kılıklı telegram var. batasını okudu- Ve dnire-i belediye ümur-i na-
Şubaye havale ederseniz, kaydolunsun. fiaya, maarif ve saireye bakacağından bunu
Hey’et — Olunsun. hükümet işinden ajarmak ve vergi tevzii ve
Reis — Yalnız birisi memuriyet istiyor. O- tahsili gibi işleri ihtiyar meclislerine vermek
nu reddettik. Dahilî nizamımız ıktızasmca âza- lâzımgeleceğini dermiyan eyledi-
nın cümlesi tahlif kılınacak. Bazıları henüz tah­ Reis — Buna dair müzakere var mı?
lif olunmadı. Mademki nizam ıktızasmca emr_i Bir kaç kişi — Mütaleaya muhtaç.
tahlifde sadnâzam hazretlerinin bulunması meş­ Riza Efendi (Bosna) — B u babda benim
ruttur. Kendileri buraya geldiler. Azanın isim­ bir makalem var, diye makale-i âtiyyeyi irad
leri okunsun da tahlif edilsin.
eyledi:
Bir kâtib, on dokuz nefer m eb’usanın her “Vilâyatın hin-i teşkilinde bazı kazalar
birine tahlif ibaresini okutarak usul’i tahlif ic~ nahiye olarak idaresine karar verihp, bunun
ra edildi.
suver-i icraiyyesi yalnız bir müdir ve beş nefer
Reis — Vilâyet kanunnamesinin ikinci mü­
zabtiye ile sandıkeminleri, ahali tarafından in-
zakeresine bed’ , olunacaktır. Okunsun dinli­
tihab olunarak idare olunmakta iken, ahalice
yelim.
hayli suubet çekmekte olduğu müşahade o-
Sebuh Efendi (İstanbul) kanunnameyi
lunmakta idi. Şimdi bu kazalar ittihaz buyurulan
okumaya başladı- kaideye tevfikan, nahiye teşkil olunduğu halde
Reis — Şu okunan üç maddeye dair söz
bir kazanın havi olduğu kurâsı kurbiyyet ve
var mı? Yazılan kimse var mı?
budiyyeti gözetilerek nüfus itibariyle nahiyele­
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Encü­
re tefrik olunması kabil ise de ekserisinin kay­
menin buna dair kaleme aldığı mazbata da hazır
makamlık ve vilâyet merkezlerine yirmi saat­
olmalı ki bahsolunsun.
ten on saate kadar budİ3^etleri olup her bir mü-
Sebuh Efendi (İstanbul) — Mazbatanın bi­
rer nüshası azaya dahi tevzi edilmek nizamı (* ) Ta'kvim-i Vakayi, S. 1881

- 82 -
I: 12 26 mart l293/7nisan 1877 C: i

î’acaatta düçar-i meşakkat olacaklanndan ma­ Hey’et — Evet, evet. Encümen müzake-
ada, gerek emr-i tahaffüzîde ve gerek kâzanın ratı müzakere olunsun.
cesametine göre istihsal-i emval-i mirîde ve is­ Reis — Dokuzuncu maddeye bir diyecek
tifa,-! hukukda ziyadesiyle meşakkati mucib o- var mı?..
lacağmdan ve bu makule kazalar ekser cibal-i Rasim Bey (Edirne) — Belediye meclis­
müteselsilede ve baidce mahaller bulunacağın­ leri tâbiri cümlesi hakkında tamim edilmiş.
dan, yekdiğerine münasebeti bulunan mezkûr Nahiyeler belediye meclislerinin on beş günde
kazaların havi olduğu karyelerin birbirine olan bir içtimai nizama dercedilince şehirlerdeki be­
kurbiyyeti itibarîyle nahiyeler teşkil olunarak lediyelerin dahi bunlara kıyas olunması lüzu­
bunlar da kaymakamlık itibariyle brer merkez mu anlaşılacak. Burayı tashih etmek lâzım.
ttihaz olunmuş olsa, mucib-i yüsr.ü suhulet ve Kurâda olan mecalis-i belediyyenin haftada bir
müstevcib-i adalet olacağı mütalea-i âciziden kere içtimai lâzımgelir. Şehirlerdekilerin bir
bulunmuştur. kaç defa.
Reis — Demek ki, tahriren bir şey. Zabto- Reis — Burası da müzakere olunsun. Do­
lunsun. Şubelerde müzakere edilir. Dahiliye kuzuncu maddeye diyecek var mı?
Mihalâki Efendi (Selanik) ■— Müslim, gay­
nezaret-i celilesinden veyahud kanun tertibine
memur hey’etten red ve kabule dair cevab var­ ri müslim tâbirini kaldırmalı.
sa tahriren bildirilsin de, ona göre devam Reis — Buna cevab verecek var mı?
Argiri Kantarcı Efendi (Yanya) — V ar e-
edelim.
Hey’et — Evet, evet.. fendim, diye /ufafee'i âtiyyeyi serdeyledi:
“Dokuzuncu bend, nahiye meclislerinin a,
Reis — Birinci bab hakkında başka müta-
zası, nısfı müslim, nısfı gayri müslim olmasını
lea var mı?
beyan ediyor. Birincisi; zannıma göre bu bend
Yusuf Ziya Efendi (Kudüs) — Var, efen­
kanun-i esasiye mugayirdir. Hepimiz kanun-i
dim. Üçüncü maddede (mutasarrıf) lâfzı eski
esasiye mutabık hareket edeceğimize yemin et­
kitaba yakışır. Eski idareye uyar, hürriyyet li­
tik. Kanun-i esasi müslim, gayri müslim deme­
sanına yakışmaz. Mutasarrıflara (Müneffiz)
yip, ve bir milleti öbüründen ayırmayıp, hep
ve kaymakamlara (müdir) denUsin. Bir de kar­
tebaa-i şahaneyi Osmanh namiyle birleştirdi.
yelerin baidi üç saatten beş saate kadar olsun.
Ve hiç bir millete ayrıca imtiyaz vermedi. Cüm­
Bir de mahalleler elli haneden yüz haneye ka­
lesini müsavi, bir siyakta ilân etti. Bunun için
dar olsun.
bu bend değişmeli ve âzalar mUlet ve mezheb
Reis — Bu bahsin müzakeresine girişelim
demiyerek bilâ tefrik ekseriyet kim kazanırsa
mi, yoksa şubelerde mi bakılsın?
onlar nasbolunmalı. İkincisi; bilâ fark intihab
Hey’et — • Şubelerde.
olunur ise en lâyik olanlar intihab olunur. Çün­
Reis — Mutasarrıf lâfzının manası yanhş
kü, bir nahiyede müsteid ve işe yarar olanlar,
anlaşılmış. Orasını de bilenler söylesin. Yedin,
hepsi müslim veyahud ahar milletten olabilir.
ci maddeye bir diyecek var mı ?
Bendin dediği usûl ise intihabı serbest bırakmaz.
Rasim Bey (Edirne) — Var. Nizamen mu­ Meselâ; bir nahiyede altı âza intihab olunacak.
ayyen olan vazifesi dairesinde demek icab eder. O nahiyede asayişe yarar ehl.i ırz adamlar beş
Reis — îzah olunsun demek. müslim ile bir gayri müslim;yahud onun muga­
Rasim Bey (Edirne) — Evet efendim, en­ yiri olabilir. Bendin iktizası yarı yarıya olaca­
cümende de bu yolda tezekkür olunmuştu. ğından, müsteid olanlar intihab olunmaz da er-
Reis — Bu tashihe cevab var mı? bab yerine naehil ve lâsûk olmayanı ister iste­
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Geçen­ mez intihab etmeye mecbur olurlar. Bunun için
de bazı tadil ve islâha dair sözler olmuştu. Bu de bu bend tebdil olunmalı ve tefrik kaldırılmalı.
tadilât ve İslâhat lâznıagelirse encümenden ve­ “Üçüncüsü; kanunnameyi kaleme alanlar,
rilecek olan mütaleaün tedkik edilmesi lâzım, hep milletlerin memleket işlerine müşterek ol­
gelir. Ve illâ rey verilemez. malarını, yani hep milletlerden de vekiller bu­
Reis — İttifak olursa reyleri bad-elmüta- lunmasını murad ettüerse o halde milletlerin
lea dahi verir. nüfusuna göre nahiye meclislerine âza intihab o

-8 3
i: 12 26 mart 1293/7nisan 1877 C: 1

lunaeak demeli idi. Böyle düşünüldükte hakka­ de-i külliyyeden büsbütün sarM nazar ederek,
niyet budur; Fakat, bu da kahun-i esasiye mu­ kanun-i esasinin ilânından evvel, memleketi­
gayirdir. mizde cari ve mer’i olan eski usûlü esas ittihaz
Nihayet, mademki muhafazasını yemin et­ etmişlerdir ki, bu usûl de memleketimizin a-
tiğimiz kanun-i esasi hepimizi Osmanlı ve mü­ halisini, müslim ve gayri müslim, iki fırkaya
savi etmiştir; bunun haricinde kanun yapama­ taksim etmekten ibarettir.
yız. Hep âza, müslim, gayri müslim demiyerek, Bu müddeamı mevki.i tezekkürde bulunan
bilâ-fark, her hangi milletten olursa olsun, in­ kanunnamenin 9 ve 24 ve 32 ve 43üncü madde­
tibah olunmalı. Âcizane, benim re’yim budur. lerinin maalleri tasdik ederler.
Reis — Bu söze cevab verecek varsa bu­ İşte, dokuzuncu madde ne diyor:
yursun. “ Nahiye meclisi âzası nahiyenin cesame­
Vasilâki Bey (Setânik) — Bende var. tine ve nüfusunun kesretine göre nısfı müslim
Müsaadenizle kürsi-i hitabete çıkıp arzeyleye- ve nısfı gayri müslim altıdan on ikiye kadar
yim. olur.”
Mumaileyh kürsi-i hitabette makale-i âti- Şu madde ile öbürlerinin ahkâmiyle ka­
yeyi serdeyledi: nun-i esasinin zikrolunan maddelerinde beyan
‘“Efendiler, bizim şu dairede bulunmaklı­ olunan ahkâm arasında mübayenet-ü zıddiyyet-i
ğımız padişah-i tebaaperver Sultan Abdulhamid tamme vardır ve ittihad.i siyasîmize delil-i
hân efendimiz hazretlerinin kariha-i sabihala- mahsus olarak bütün ahalinin altında birleş­
rından ihsan buyurdukları kanım-i esasi saye­ miş olduğu Osmanlı namı hükümsüz kalmış
sindedir. olur.
Kanun-i esasi nedir? Efendilire, bu sebeblerden dolayı zikrolu­
Kanun-i esasi bir hülrûmetin mübteni ol. nan kavaid-i külliyyeye şu kanunnamenin
duğu esas ve usûlün, kavaid-i külliyyesini şa­ hangi maddesi mugayir ise onu tadil
mil, temelli bir kanundur ki usûLi idareyi tefer- etmeliyiz. Çünkü nasıl ki yukarıda söy.
rüatmdan tayin etmek üzere yapılacak bilcümle ledim ise bizler kanun-i esasinin ahkâmına
kanun ve nizamların tamamiyle kanun-i esasi­ mutabık nizam yapmaya memuruz. Ve ahkâ­
nin havi olduğu kavaid-î külliyyeye muvafık ve mın haricinde hiç bir nizam tasdik etmeye me­
mutabık olması şart.ı mutlaktır. zuniyetimiz yoktur. Hattâ, böyle bir iş yap­
Kavanin.i esasiyyenin şamil olduğu kavai­ mayacağımıza yemin ettik. Eğer; şimdi bu ka­
d-i külliyyenin biri ve belki birincisi bir mem­ nunnameyi olduğu gibi kabul eder isek re’y-i
leket ahalisinin bilâ-fark.u istisna bir siyakda âcizanemçe yeminimizi bozmuş oluruz. Bu hu.
ve bir derece hukuk-ı siyasiyyeyi haiz olması­ susta başka gûna bir takım mülâhazat dahi
dır. Bu kaide-i külliyye bizim kanun-i esasinin hatıra gelir. Kanun-i esasinin ihsan buyurulma-
sekizinci ve on yedinci maddeleriyle musar- sından maksud-i âli ahalinin hukukunu temin
rahdır. etmekle beraber usûl-i atikanın müntiç olduğu
Kanun- esasinin sekizinci maddesi: “ Dev­ halât.i nâ-marziyyenin ortadan ref’i, memalik-i
let.! Osmaniyye tabiiyyetinde bulunan efradın şahane ahalisinin yekvücud olmasiyle tefrika­
cümlesine her kangi din ve mezhebden olursa sından neş’et eden rnazarratın def’olunması
bulunmuştur.-
olsun, bilâ-istisna, Osmanlı tâbir olunur.” diyor.
On dördüncü maddesi dahi: “'Osmanlılarm “Bizi, buraya meb’us diye gönderen kırk
kâffesi huzur-i kanunda ve ahval-i diniyye.vü milyon ahali islâh-i idaresini bizden beklediği gi­
mezhebiyyeden maada memleketin hukuk ve bi âlem “Bakalım şu Osmanhlar, padişahlarının
vezaifinde mütesavidir.” diyor. ihsan buyurduğu kanun.i esasinin ahkâmını
Taht-i müzakeremizde bulunan vilâyat anhyabildiler mi ve anlamaya iktidarları var mı
kanunnamesi kanun-i esasiye rubar (rûberû ve ve anlayıp da icrasını isterler mi” diye gözlerini
tatbik deıriek) olundukda kemal-i teessüfle gö­ bize diktiler. Şimdi, ahali arasında tefrikayı ibka
rülür ki, vilâyat kanunnamesini kaleme alan­ eden bu gibi ahkâmı kabul eder isek, hakkımız­
lar kanun-i esasimizin havi olduğu mezkûr kai­ da peyda olan hüsn-i niyyet ve ümidleri tekzib

84
i: 12 26 mart 1293/7nisan 1877 C: 1

etmiş olacağız. Mes’uliyet vahimdir, iyi düşüne­ varsa, o beş İslâm kendisini beğendirebilmeğe
lim. ■ çalışsın, diyor.
Efendiler, Nufel Efendi (Suriye) — Ahad-i nâssı inti­
hab edecekler. Ahali buralarını farkedemez.On-
“K an u n j esasinin vaz’ettiği mezkûr kai- 1ar mutlaka kendi cemaatlerinden intihab ede­
de-i külliyyenin mugayirinden olarak, şayed
cekler.
bazıları eder ve derse ki; kanunname her bir Reis — Benim meramım istizahtır.
cins ve milletin hukukunu vikaye etmek istedi; Nufel Efendi (Suriye) — Sözümü tekmil e-
yoksa ekseriyet kazanıp azlık olan ahali hukuk deyim efendim. Hepimiz Osmanhyız. Fakat, ma­
müsavatından mahrum olur. Meselâ İslâm çok lûmunuzdur ki her cemaatin ismi yine baki ka­
ve gayri müslim az olan mahallerde serapa lır. OsmanlI ismi cemaat ismini kaldıramaz.
müslüman intihab olunur da, müslüman olma­ Vasilâki bey (İstanbul) — Nikolâki Efen­
yanlar memleketin idaresine hissemend olmaz­ diye derim ki, mademki hepimiz Osmanhyız,
lar. Bu gibi itiraz vahidir. Çünkü, ahahnin hu­ mademki OsmanlIlar beyninde fark yoktur.
kukunu vikaye eden âzanın sıfat-ı kavmiyye-vü Mezhebleri, camilerde kiliselerde aramalıdır.
milliyyesi olmayıp, onun kanunun taleb ettiği Burada hepimiz Osmanhyız, hepimiz bir vücu.
evsaf-1 siyasiyye ile muttasıf olması ve mes’üli. düz.
yet tahtında bulunmasıdır. Varsın hangi ka­
Salim Efendi (Kastamoni) ^— Osmanh na,-
vimden ve hangi milletten olur ise olsun.
mı; altında kâffe-i milel dahildir. Teşkil-i me-
“Bu esbaba mebni, vilâyat kanunnamesinin
calisten maksad, nizamı bilip adalet etmektir.
kanun-i esasiye tatbiken tadilini teklif ederim.
Ekser taşra hıristiyanlarmda osmanhca okuyup
Naki Bey (Y anya) — Meclis.i idare ile
yazmak bileni yoktur. Eğer nizamda bu sarahat
meclis-i umumî yekdiğerine kıyas olunamaz.
verilmez olur ise, hıristiyanlar meclise hiç a.
Meclis-i umumî kendi işini kendi görür, mec­
İmmaz. O halde âzanın nısfı İslâm, nısfı hıris-
lis-i idare ise böyle değildir. Hiç âzası olmasa
tiyan olmak lâzımdır.
veyahud âzasımn hepsi İslâm ve hepsi hıristi.
Vasilâki Bey (İstanbul) — Ufak bir cevab
yan bulunsa, jdne işini yürütür. Bu bend kanu­
vereyim. Efendi hazretleri dediler ki hıristiyan-
na mugayir değildir.
1ar okuyup yazmak bilmiyorlar. Öğrensinler e-
Nufel Efendi (Suriye) — Söyledikleri söz fendim. Osmanh olmak isterlerse Osmanh lisa­
kanunun birer birer manalarına-göre sahihdir. nı öğrensinler.
Ve onunla müttefiktir. Fakat, meclis hakkında Salim Efendi (Kastamoni) — Bu cevab
yazılan lâyiha, kanun.i esasiye mugayir gibi bana verildi. Ben de derim k i; her ne vakit öğre­
zannolunmuş ise de; ben, böyle görmem. Asil nirlerse, bu bahsi o zaman mevki-i müzakereye
olan huruf değildir. Asla bakmalı. Kanun-i e- alalım.
sasî madeletin şumulü demektir. Madelet olur, Yenişehirli zade Ahmed Efendi (İzmir) —
sa her cemaate şamil olur. Bazı vilâyatta bir Vasilâki Bey kanun-i esasiyi anlamamış. Kanu.
cemaat ekser olsa ve âza yalnız ondan alınsa, n-i eşasî bize ittihad bahşetmiş, lâkin nahiye
azlık bulunan cemaatler bu haktan mahrum ka. ve mecalis-i idare ne demektir? Onu bilmeli.
hrIar. Bu ise müsavata sığmaz. Bu suretle bu Âza hükümetle ahali beyninde bir vasıta-i tarif,
bend kanuna muga 3Ûr görülmez. tir. Böyle bir vasıta-i tarif için her milletin â-
Reis — Vasilâki beye bu cevab olmadı. O damı olması becadır. Hattâ Kırımlı, Buhara-
da azlık olan cemaatten âza alınmasın demiyor. lı müslümanlar da olsa onlardan da birer adam
Müslim ve gayri müslim diye tasrih etmek mü- almalıdır ki hükümetin efkârını cemaatlerine
nasib değildir, diyor. anlatmağa muktedir olsunlar.
Nufel Efendi (Suriye) — Mleselâ Giridde Nakkaş Efendi (Suriye) j— Kanuna mu­
ekseriyet hıristiyandadır. Hıristiyan ise İslâmî gayir görülen şeyin, ^bendeniz aksini görüyo­
âza intihab etmez. Bu halde îslâmdan âza ol­ rum. Burada tefrik zannolunuyorsa da bu ayni
masın mı?.. içtimadır. Devletin muradı intizam olmaktır.
Reis -— Kendisini beğendirsin diyor. Bir Nısfı müslim ve nısfı gayri müslim denilmiş ise
memlekette beş milyon hıristiyan ve beş İslâm yine kanuna muvafıktır. Çünkü her milletin ih­

- 85 -
I: 12 26 mart 1293/7nisan 1877 C: 1

tiyacı malûm olacaktır. Hasılı ben, bu bendi mu­ oldukları ve intihablar içine yalpız bu sene gir­
vafık görmekteyim. miş bulundukları için bu işi bizim kadar bile­
Vasüâki Bey (İstanbul) — Ben, hiç deme­ mezler. Biz taşralıyız. Bu işi elbette daha iyi bi.
dim ki Kırımlıların âzası olmasın. Osmanlı ol­ liriz. Şimdiye kadar âzanm nısfı müslim, nısfı
du mu herkes âza olur. Kanun-i esasiyi oku­ gayri müslim idi. İslâm hıristiyan bir yere gelip
dum, efendim. sizden kimi intihab edelim, bizden kimi inthab
Yenişehirli zade Ahmed Efendi (İzmir) — edelim diye kararı müzakere ederdik. Böyle ol­
Âza lisan-i tariftir diyorduk, yani hükümetle a- mazsa, badema herkesi kendi milletinden inti­
hali beyninde tercümandır. İki tarafın ahvalini hab etmeye çalışacak. Biz elli beş senesinden,
birbirine bildirecek âzadır. Her kavmin kendi yani iptida-i tanzimattanberi intihablar içinde­
cinsinden âzası olmazsa nasıl anlatabUir? yiz. İstanbul daha bu sene intihaba girdi.
Rupen Efendi (Edirne) — Efendim, millet. İşte bunun için, encümen müttefikan nısfı
1er beyninde noksani.i terbiyeden nagi şimdiye müslim ve nısfı gayri müslim olmasına karar
kadar az çok taassub eserleri vardı. Saye-i pa- verdi.
dişahîde bu kerre Osmanlı namının tamimi bu­ Reis — Bu madde hayli sürüklenecek. Bu
nun da define kifayet edecektir. Ancak bu d e f ibareyi haliyle ibka veyahud tebdil tarafına mı
senelere muhtaçtır. Şimdiye kadar mektebler gitmek lâzımgeleceğini kanunu kaleme alanlar­
ayn idi. Madem devletimiz mekâtibi himayesi dan süâl etsek malûm olurdu.
altına alacak, o zaman evlâdlarımız bir yerde Çanaka Efendi (Yarıya)— Bunun için evvel­
terbiye görecekler ve bir efkâra hizmet ede­ den söz istemiştim. Türkçem noksan ise de af-
cekler. finizi rica ederim, diye makale-i âtiyeyi irad
Bu olmadıktan sonra her millet bittabi ■ eyledi:
kendi menfaati için çalışacak ve milletler ara­ “Dokuzuncu madde, âzanm nısfı müslim ve
sında kil-ü kal eksik olmayacak. nısf-i diğeri gayri müslim olması hakkmdaki
Vasilâki Bey (İstanbul) — Kanun ve nizam kayıd, kanun-i esasinin sekizinci maddesinde
bir gün, bir ay ve bir sene için değildir. Kanunu efrad-i milletin ittihad-i tammmı calib bulunan
değiştirmek kolay değildir. Şimdüik böyle olsun bilâistisna tebaa-i Osmaniyye namiyle itibarı
denilemez. hükmüne münafi geldiğinden söze mahal kalma­
Rasim Bey (Edirne) — Ruhsat varsa en­ mak için şu kaydın r e f i veyahud diğer bir tâ-
cümenin bu babdaki müzakeresini arzedeyim. bir-i münasibin vaz’ıyle kanun.i esasinin mez­
Reis — Bir cevab daha var. Sebuh Efendi­ kûr sekizinci bendine tatbiki iktiza eder, zan­
nin, nederim.
Sebuh Efendi (İstanbul) — Tefrik-ı mez. Salim Efendi (Kastamoni) — Meb’usu
heb bir vakitte caiz olamaz. Cümlemiz bu fi­ olduğum Kastamonide beş yüzbin İslâm vardır.
kirdeyiz. Kanun-i esasi dahi bunu te’yid etmiş­ Topu dört bin hıristiyan bulunur. Eğer nısıf nı­
tir. Bundan evvel dahi bu müsavata riayet sıfa tâbiri olmazsa, sonra hıristiyandan hiç âza
olunurdu. Taşralarda bu esasa henüz riayete olmaz. Bu bend böyle kalsın.
başlanmamıştır. Riayet için daha vakte muh­ Çanaka Efendi (Yanya) — Ben hıristiyan,
taç. Bendenizce dahi burası ilerde bakılarak İslâm fikrinde değihm. Kanun.i esasiye mugayir
şimdilik bendin haliyle ibkası lâzımdır. bulunduğu için söylüyorum. Başka bir tâbir
Vasilâki Bey (İstanbul) — Müsaade olu­ bulunsun.
nursa ufak bir cevab verejûm. Ahali şimdiden Rupen Efendi (Edirne) — Dâhiliyeye
alıştırılmaz ise ne zaman alıştırılır. îşe şimdi­ gönderelim denildi. Buna hacet yoktur. Zira
den başlamalıdır ki az vakitte maksat hasü bu kanun lâyihası Dâhiliyeden ve Şûra-yi Dev­
olsun. letten geçmiştir.
Reis — Bir de encümenin mülâhazasını Reis — Gönderelim denilmedi, sorahm de­
dinleyelim. nildi.
Rasim Bey (Edirne) — (E n cü m en in mazba­ Rupen Efendi (Edirne) — Sormaya da
tasından bu babdaki fıkrayı okuduktan son­ hacet görmem.
ra ) Vasilâki Bey ve Sebuh Efendi, İstanbullu Hamazasb Efendi (E rzurum ) — Ben bu-

— 86
i: 12 26 mart 1293/7nisan 1877 C: 1

nu kanun.i esasiye mugayir göremem. Kanun-i geçelim mi ?..


esasîiden maksad her kavmin hukukunu muha­ Hey’et — Geçelim,geçelim...
fazadır. Her kavmin âza vermesini isterim. Nizam okunmağa başladı-
Nakkaş Efendi (Suriye) — Efendim, bura­ Salim Efendi (Edim e) — Nahiyeler mer­
da ekseriyet görünüyor. Fakat mademki dahili­ kez kazaya uzak oluyor. Kışta kıyamette ahali
ye nazırı devletlû paşa hazretleri buradadır. zahmet çekmemek için idarelere birer sandık
Kendilerinden bir kere sorulsa. emini konulsa.
Reis — (Cevdet paşa hazretlerine) Bugün Reis — Re’yinizi yazınız da bakılsın.
mes’ele sorulur ise cevaba hazır minisiz, yoksa Rasim Bey (Edim e) — On beşinci madde"
başka gün mü ?.. de, elli haneden ziyade mahaller için iki muhtar,
Cevdet paşa hazretleri (Dahiliye nazırı) — diyor. Bu ise mes’uliyetin taaddüdünü icab ede­
Evvel de, bu işin komisyonlarında bulunduk. ceğinden, her cemaat ve mahalle için birer
Bir çok mübahasalar geçti. Komisyonlarda â- muhtar olması encümende tezekkür kılındı.
zahkla, riyasetle pek çok bulundum. Sorulsa ce. Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Hasta.
vab verebilirim. İlk var, falan var. Çesim mahalle olur ise muh­
Hüdaverdi Efendi (İstanbul) — Efendim, tarlara birer refik lâzım.
bir kerre şubelerde müzakere olunsa. Birbirimizi Reis — Muhtarlar için birer nizam var mı ?
anhyabilirdik. Cevdet paşa hazeretleri (Dahiliye nazırı)—
Nufel Efendi (Suriye) — Hey’et efraddan Muhtarların da vezaifi vardır, efendim.
mürekkebdir. Osmanh namı efradın yekûnu ol­ İbrahim paşa hazretleri — Evet, vezaif-i
duktan sonra, müfredat 3Ûne bakı kalır. Osmanh muhtaran nizamı da vardır.
namı bizi cami ise de cemaat isimlerini imha Nakkaş Efendi (Suriye) — Öyle is6 nizam
etmez. gelsin de sonra bakarız.
Reis — Demincek dinlediğimiz şey. Reis — On altıncıya bir diyecek var mı?
Mustafa Efendi (Kozan) — Başka yerleri Sadi Efendi (Haleb) — Muhtarlann maaşlı
bilmem. Fakat, Anadoluyu iyi bilirim. Bir çok vazifesi yok, ahali intihabiyledir. Ahali mute­
yerlerde hıristiyan Islama nisbetle sülüs, rubu’ ber zannettikleri adamı muhtar nasbederler,
derecesinde bile kalamaz. sonra da ona kefil olurlar.
Eğer bu kayıd kaldırılırsa Islâm hıristiyan- Hacı Hüseyin Efendi (Suriye) — Devlet
lan intihab etmez diyemem. Fakat, her halde emmdir diye bir vali, bir defterdar nasbeder.
hıristiyanlara gadrolur. Maahaza ondan kefil alır. Muhtarların kefili
Mike Efendi (Ankara) — Devlet-i Aliyye bulunursa bir zararı yoktur. Bulunmazsa, belki
bu meclisi dahi İslâm ve hıristiyandan mürek- zararı olabilir.
keb olarak teşkil etmiş. Reis — Encümende düşünülecek bir şey.
Hacı Hüseyin Efendi (Suriy'e) — Çoktan. On yedinci madde hakkında bir şey var mı?..
beri âzanm nısfı müslim, nısfı gayri müslim idi. Rasim Bey (Edirne) ■Hep nafia ve maa­
Bundan kimse teşekki etmedi ki değişsin. Ke- rif işini tahsilât gibi hükümet işinden ayırmak
mafissabık kalsın. N e vakit bir mahzur çıkarsa zarurî gösteriliyor.
bakılır. Saye-i şahanede mahzur yoktur. Herkes Süleyman Refik Efendi (Ankara) rnaka-
kardeşi gibi geçiniyor. Şimdi bunu bozmak teş- le-i âtiyyeyi serdeyledi:
viş-i efkârı mucib olur. “Teşkil-i vilâyat için kaleme alman ve der­
Reis — Benim de meb’us sıfatiyle reyim dest-! müzakere-vü tedkik bulunan kanunname
şu oluyor ki, beyan-i efkâr eden zevattan ikisi müsveddesinin ikinci babının fasl-i evvelinin on
güzel fikir beyan etti amma, anlaşılamadı. Ka, dokuzuncu maddesinde her kazada idare-i umu-
nunen bu tâbiri kullanalım mı, onu düşünelim. r-i mülkiyye.vü maliyye-vü zabtiyye irade-i se.
Bu tâbir kanunca bir tâbir değildir. Itikadım- niyye ile mansub bir kaymakama muhavvel ol­
ca onların hakkı var. Müzakere başka yere çe­ duğu münderiç bulunmuştur.
kilmesin. Falâh cemaatten âza alalım mı, almi- Arz.ü beyandan müstağnidir ki, her bir
yahm mı değil. Her cemaatten alınacak, her a, devletin kıvam-ü tarakkisi üç vasıta ile olabi­
haliden alınacak. Başka bir söz var mı? Yoksa lir. Bunlardan birincisi emr-i icraatın eyadi-i

- 8 T -
I: 12 26 mart 1293/7nisan 1877 C: 1

iktidar-ü istikamete tevdii ve İkincisi ihtiya. Nakkaş Efendi (Suriye) — On dokuzuncu


cat-i zamaniyyeye muvafık kavanin ve nizama- maddede; kaymakamların nasbi için, lisan-i
tın tanzimi ve üçüncüsü mülkün idaresine kâfi devletten maada lisan-i ahaliyi de bilmesi, tasrih
kuvve-i maliyyenin vücudu olduğu kazaya-yi edilmeli. Çünkü tercümanlar için geçende dahi
müsellemedendir. Âcizleri bugün ikinci ve ü. söylemiştim. Vali ve mutasarrıf bulunan mahal­
çüncünün tafsil ve izahını ileriye talik ile birin­ lerde tercüman bulunur. Ahaliden dahi lisan-i
cisinden bahsedeceğim. Şöyle ki; Devlet-i muaz- devleti bilenler bulunur. Fakat, kaymakam bu­
zama-i Osmaniyyenin iptida-i teşkilinden bu â- lunacak yerlerde İıulunmaz. Kaymakamın maa­
na gelinceye kadar tevarih-i mevcude mütalea- şı tercüman istihdamına da kifayet etmez.
siyle görülüyor ki ezmine.i maziyede mevzu o. Salim Efendi (Kastamoni) — Bunu inti-
lan kavanin ve nizamat hep ol vaktin ihtiyaca- hab nizamnamesinde düşünürüz.
tına bıttatbik yapılmış şeylerdir. Rasim Bey (Edirne) — O nizama burada
bir de kaymakamlar kapıcıbaşı forması giy­
Mülkümüzde tevellüd edegelen bir takım meye mezundurlar. Bunlardan başka sair me­
fenahklarm ekserisi, büyük ve küçük memuri­ murların da hangi rütbede tanınacakları yazılsa.
nin su-i hal-ü ef'alinden ve kavanin.ü nizamata Dimitraki Efendi (Tulçi) — Nizamda âşar
tevfikan mücazat ve mükâfat muamelesinin ic­ i
için bir şey yazılmamış. Mültezimler zulmedi­
ra olunmamasından ve hükm.i kanun kâğıd ü- 3
yorlar. Emaneten idare olunsa masraf çok gi­
zerinde kalmasından ve mefasid ve bedhahane diyor. Tulçının kırk yük kuruş âşan varken
meydan verilmesinden neş’et eylemiş bir key­
on iki yük kuruşu masraf oldu. Buna büyük is-
fiyet bulunduğunu içimizde tasdik etmeyen lâh lâzım. Y a çift üzerine, yahud tarla üzerine
bir kimse yoktur, zannederim.
bir şey olsa. Dönüm diyemem. Çünkü bizde he­
“Hal böyle oldukta; mevki-i Kıütaleaya al­ nüz kadastro yoktur.
dığımız ve alacağımız her ne kadar efkâr-i arni­ Hüdaverdi Efendi (İstanbul) — Becadır
ka sarfolunarak kabil-i itiraz-ı yâr-ü ağyar ol­ amma, sırası şimdi değil. Büdce müzakeresinde
mayacak bir surette tenzim olunması ve hattâ bakarız.
ayn-i hikmet-ü isabet denilecek derecede bu­ Nakkaş Efendi (Suriye) — Öyle bir nizam
lunsa bile, infaz-ü icra muamelesi tamamiyle i- matlûb ise, ■on beş imza toplanmalı, kanun
fa olunmadığı ■halde ne aranılan makasid ve merkezine göndeririz.
matlûb.i âli ve ne de arzu-yi vicdan-i ahali hasıl Şakir Efendi (V arn a) — Livalarda hâlâ â-
olamayacağı emsali delaletiyle müsbet oldu­ şar memurları bulunup_ maaş alıyorlar, beyhu-
ğundan, bugünkü günde en ziyade nazar-i dik. dedir. Bunu şimdiden men’etmeli.
kate alacağımız mevaddan birisi ve belki en bi­ Reis — Bunu bir yere yazıp da on beş imza
rincisi memurinin intihabı keyfiyetidir. Mes- ile tasdik ettirir iseniz, merkezine gönderelim.
muatıma göre Bab-i Âlîde elyevm icra olun, Birisi — Taşralarda kaime muayenesi me­
makta olan intihabat muamelesi derece-i kifâ- murları da zaiddir. Malmüdürleri var ya...
yede bulunmadığı ecilden benimle arkadaşım .1
Reis — Bunu da on beş imza ile tasdik et­
Abdi Bey ve Mike Efendi mührü ile mehtum V
tirmeli. işte, fasl-i sani bitti. Burada kalmak
intihabat-i memurin hakkında olan efkârı te­ münasibdir. Çünkü şubelerde hayli işler var.
yide delâlet edecek bazı mütaleayı havi işte
Bundan sonra bir haç kıt’a arzuhal üzerine
makam-i riyasete bir lâyiha takdim ediyorum.
şubenin kararı okundu Ancak §ube âzasından
Ümid ederim ki, bu lâyiha, devlet-ü milletin
bir takımı i§bu arzuhaller hakkında verilen
hukuk ve emniyetini hasıl ve hey”et-i umumiye-
karardan malûmatları olmadığını beyan etmek­
mizin nazar-i dikkatini celbedecekfir.
le tekrar müzakereye havale olundu- V e bun­
Reis — Münasib ise bu lâyihayı encümen, dan sonra m.eclisin saat dörtte kü§adı reis pasa
lerden birisine havale ederiz. ı hazretleri tarafından ilân buyurularak saat ye­
Hey’et — Münasib, diden sonra müzakereye hitam verildi-

88
4
&
DEVRE: 1 C İL D :1 İÇTİMA: 13

Meclis-i meb’usan
1 29 3 = 1 8 7 7
Zabıt ceridesi
BB BB BD ■

28rebiıüevvel 1294=;31mart 1293/12nisan 1877

İÇİNDEKİLER
Sayıfa
1— Geçen zabıt hülâsası 91
2— Müzakere edilen maddeler:
ViSâyat kanunu 91-98
On üçüncü inikad (*)
28rebuilevvell294=31mart 12nisan 1293/1877
PE R ŞE M B E

Reis; AHM ED V EFİK PAŞA

H e y ’et-i m eb’usanın bugknkü içtimai d e v za-i tabîiyyeden olacakları gösteriliyor ki bunu


letlû A h m ed V efik pa§a hazretlerinin tah fi anhyamadım.
riyasetlerinde v e suret-i dleniyyede vuku bul~ Tahrirat kâtibi mecliste ne istiyor? O bir
muttur- kâtibdir. Bir mektub gelirse ona bakacak. Dev­
Reis — Bugünkü müzakere-i aleniyyemiz let ona maaşı bunun için veriyor. Malmüdürü
saat dört buçukta kügad edildi. Evvelki müza­ de umur-i maliyye ve hesaba bakmak için dev­
kerenin hülâsası dinlensin de kabul buyurulur- let tarafından memurdur. Fakat, meclis-i ida­
sa tasdik edilsin. rede mademki ahali kendi işini görecektir. O
Mazbata-i mezkûre riyasetri celile kâtibi halde müfti efendiye de lüzum göremem. Müfti
izzetlû Münir beyfendi tarafından kıraet edil­ efendi kendi vazife-i mahsusasını göreceği yer­
mekle muvafık bulunarak kayd-ı rey edildi- de otursun. Rüesa-i ruhaniyyeye de lüzum gör­
Reis — Bugün vilâyat nizamnamesinin bi. mem. Onlar dahi kiliselerinde otursunlar. Hası­
rinci babının fâsl-i sunîsinden aşağısı okunacak. lı bu işte iki cihet vardır ki birincisi Dahiliyye-
Encümenin bu babda kaleme aldığı lâyiha varsa, den gelecek cevaba kadar tehir olundu. Ve İkin­
onu da sırası geldikçe dinliyeceğiz. cisi müfti efendi, malmüdürü ve tahrirat kâti­
Rasim Bey (Edirne) — Buradadır efendim. bi ve rüesa-i ruhaniyyenin meclis-i idarelerde
Halil Bey (G irid) Vilâyet nizamnamesini bulunmamasıdır.
okumaya ba%ladı- Sadi Efendi (H aleb) — Meclis-i idarelerin
Reis — Yirmi dördüncü madde üzerine bir emr-i teşekkülü taraf-i devlete müfevvazdır. Ta-
diyecek var mı? raf-ı devletten ne emir olunursa kabul etmek
Rasim Bey (Edirne) — V ar efendim. Kay­ lâzımdır. Hele ferağ ve intikal ve bunlara mü-
makamın taht-i riyasetinde bulunan idare mec­ teferri işler meclisin vezaifindendir. Ezcümle a-
lisinde malmüdürleriyle tahrirat kâtibinin âza-i razi fıkraları oraya gelecektir. Bu halde müfti-
tabîiyyeden addolunacakları gösterilmiş ise de lerle hâkimlere lüzum görünüyor. B u makule
encümen bunların âzadan addolunmamasını şeylerden dolayı bunların vücudu ehemdir. Rei-
re’yetti. encümen lâyihasından o fıkrayı s-i ruhanîlere gelince; idare meclislerinde bunla­
okudu- ra vazife yoktur. Hukuk cihetince olan madde­
Reis — Buna bir diyecek var mı? lerde nısfı müslim ve nısfı gayri müslim âzalar
Vasilâki Bey (İstanbul) — Bu mahalde â- ve taraf-i padişahîden muayyen olan zatler var­
zanın nısfı müslim ve nısfı gayri müslim olaca­ dır, onlar yaparlar.
ğı lâyihada gösteriliyor. Halbuki geçen gün dahi Reis — Sizin ifadeniz de buna muvafık.
uzun uzadıya müzakere olundu». Ve .gımdilik ha­ Yani, demek istiyorsunuz ki burası münttehab
liyle bırakıp Dahiliye nezaret-i celilesinden gele­ bir hey’et olduğundan gayri müntehab olan ze­
cek cevaba göre kararlaşacağı söylendi. Diğer
cihette malmüdürü ile tahrirat kâtibilerinin â­ (* ) Takvim.! Vakayi, S. 1886

~ 90 ~
1:13 31 mart 1293/12 nisan 1877 C: 1

vatın burada işleri yoktur. Müfti efendilerin de hanîyyenin meclislerde bulunmamaları ve müfti
yeri vardır. Kendilerine müracaat lâzımgeldikte efendinin bulunmaklığı ferağ ve intikal işleriy­
yerlerine giderler. le ümur-i şer’iyyeden dolayı olduğu gösterilir.
Astarcılar kethüdası Ahmed Efendi (İstan­ Ancak, meclis-i idarelerde umur-i şer’iyyeye
bul) — Kanun Osmanlı namiyle cümlemizi bir bakılmayıp, ümur-i nizamiyyeye bakıhr, Ümu­
noktada cem’eyledi ama, mezheblerde cem’olun­ r-i şer’iyyeye başka yerlerde bakılır. Müfti e-
madı. Nizamda nısfı müslim ve nısfı gayri müs- fendi ahali tarafından intihab olunduğu gibi,
lim denilmesi, 3Üne adaleti ibka içindir. Bunun reis-i ruhanîler dahi kendi milletleri tarafından
için bu bend lâzımdır. müntahabdır. Mademki melioslerde şer’an işe
Reis — Amma biz cevabı buna vermiyecek bakılmayıp o misillû işler şer’-i şerife havale edi­
idik. Bunün cevabı dâhiliyeden gelecektir. lecek ve mademki istifta için müfti efendinin
Ahmed Efendi (İstanbul)— ^Evet, asıl ceva­ mahall-i mahsusuna gidUecektir. Mecliste reis-i
bımı da vereceğim. Müftiler reis-i ruhanîler de­ ruhanîler ile müfti efendinin dahi bulunması
mek değildir. Biz de reis-i ruhanîler aranırsa lâzımgelir.
tekke şeyhleri olmak lâzımgelir. Vasilâki Bey (İstanbul) — Müfti efendiler
Vasilâki Bey (İstanbul) — Mademki arazi nizam için lâzım denildi. Bendeniz bu cevabı
işleri gibi işler meclise gelecektir. Ben derim ki vahi görürüm. Ümur.i nisamiyye için adliye
öyle bir madde olduğu vakit malmüdürü ora- var, divan-i temyiz var, meclis-i idarelerde âza
dşıdır, tahrirat kâtibi oradadır. Her işin aid ol­ nizama mugayir hareket ederlerse onların ni­
duğu zat oraya çağınlabilir, tafsilât alınabilir. zamı var, bakarlar. Âza nizamın haricinde ha­
Reis — Encümen bunu kabul etmiş. Tah­ reket mi edecekler? Etseler bile bunu müfti
rirat kâtibi ile malmüdürü âza-i tabiîyyeden ol- efendiden sormiyacaklar, dahijiye nezaretin­
mamahdır, demiş. Öbürleri yani reis-i ruhanî­ den soracaklar.
ler de bulunmayacak, diye kabul olunmuş. Mahkeme-i şer’iyye yine bakidir. Despot
Hacı Hüseyin Efendi (Suriye) — Bu mec­ efendi dahi karı boşatmak ve saire gibi davalara
lislerde her gün üç dört ferağ ve intikal işi ge­ bakmak için despothanede otursun.
lir. Her iş için müftiyi çağırmak uzar. Âlemin i- Mustafa Efendi (Kozan) — Meclis-i idarede
şi tatil olunur. Müfti ve hâkimin mecliste hu­ taraf-i ahaliden müntehab olanlar bulunsun, ol­
zuru bir ziyan götürmez. Buna göre eğer islâma mayanlar bulunmasın deniliyor. Demek oluyor
aid ruhanice bir iş olursa ulema ve fudalâ ve ki nısfı müslim, nısf-ı diğeri- gayri müslim ol­
meşayih davet olunacağı gibi hıristiyanca ru­ ması....
hanî bir iş olursa, rüesa-i ruhaniyye dahi davet Reis — Öyle değil. Daha kararı verilmedi
olunabilir. efendim.
Reis — întihabda herkes kimi isterse âza. Musatafa Efendi (Kozan) — İslâm, hıris-
yapar. Burada bilâ intihab ve bihakkin girecek tiyan cümlenin muktedası bulunan müfti efen­
diyorlar, işte, bu nizamsızdır. Ahali isterlerse dilerin orada bulunmalan bir bakıma münte­
intihab edecekleri âz!ayı tekmil papaslardan in­ hab, bir bakıma tabiî surettedir. Hususa ki şim­
tihab etsinler. di cümlemiz Osmanlı namı altında birleştik.
Hacı Hüseyin Efendi (Suriye) — Halbuki Bunu hıristiyan meb’uslarımızdan rica yollu
naib, müfti rüesad ruhanîyyeden addolunmaz­ söylerim; malmüdürü ile tahrirat kâtibi tabiî
lar. ve gayri tabiî âza olabilirler. Ona karışmam.
Nafi Efendi (Haleb) — Malmüdürü ile tah­ Ben yalnız müfti efendileri çok görmemelerini
rirat kâtibi âza-i tabîiyye sıfatiyle bulunmaya iltimas yollu söylerim. Kabul olunmazsa re’y-i
hacet yoktur. Naibin dahi divan-i temsdzde meş­ hafiye müracaat olunmasını isterim.
guliyeti vardır. Daavi ve mesail şer’i şerife me - Nakkaş Efendi (Suriye)—‘■Encümenin kara­
îut olduğundan müftinin bulunması lâzımgelir. rı makbuldür. Âza-i müntehabeden başka kimse
Müfti Istanbuldan tayin olunmayıp, intihab-i bulunmasın. Ferağ ve intikale aid bir iş gelirse;
ahali ile olur. kanun diyor ki:Ferağ ve intikalde arazi memur-
Danyai Efendi (Erzurum ) — Rüesa-i ru- larınm bulunması lâzımgelir. Binaenaleyh be-

91
i: 13 31 mart 1293/12 nisan 1877 C: 1

nim re’yim encümenin re’yine münzamdır. Şu maddeler her ne kadar mufassalca görünürse
kadar var ki, yalnız âza-i müntehabeye münha­ de meb’us'u bulunduğum mevkice olan müşahe­
sır kalırsa, dört âza azdır; altı olsun. de ve malûmatımın tafsilâtına girişilemiyerek,
Reis — Burada şimdi ne kadar diyor, on ancak bu kadarca hülâsa edebilmiş olduğum,
iki demiyor mu? dan, bundan noksan beyanda mazur ve hey’eti­
Nakkaş Efendi (Suriye) — Kazalar için mizin müsaade ve affine mağrur ve mecburen
dört diyor, mutasarrıflıklar için altı. beyan ve ifadesine cür’et ve mübaşeret eylerim.
Reis — Bu mes’ele başka mes’ele. Zabto- Evvelâ; meclis-i idare-i vilâyetin intüıab hu­
lunsun da bir suretle karar veririz. susu: yalnız elviye meclisi tarafından intihab
Salih Efendi (Kastamoni) — Bu meclis olunması mahzurdan salim olamaz, zannederim.
devlet tarafından mansub memurlar ile ahali Şöyle ki; elviye meclis-i idaresi âzasından na-
tarafından müntehab âzadan mürekkebdir. Bu fiz bulunanlar diğer refiklerini kendi efkârlari-
halde âza-i tabîiyye demek, devlet tarafından o- tâbi ederek, liyakatli ve liyakatsiz aranılmıya-
lan zatler ve mühtehabe halk tarafından münte­ yarak merkez-i vilâyette bulunan bildik ve iste­
hab adamlar demektir. Fakat, mecliste âza-i diklerini intihab edebilecekleri misillû merkez-i
tabîiyye ile müntehabe birbirine müsavi olmalı­ vilâyette bulunan bazı ehil ve naehiller dahi
dır ki ekseriyet bir tarafta bulunmasın. Asıl a- müntehiblerinin akalliyeti ve tervic.i meram­
ranacak budur. larının esheliyeti cihetiyle taraf, takribini bu­
Yenişehirli zade Ahmed Efendi (İzm ir) — larak kendilerini intihab ettirmesi, ve ekseriyet
Şimdiye kadar arzolunan müzakerat zaten en­ kazanmak için işbu usul-i intihabiyyeye fesad
cümenin mazbatasında mukayyeddir. Anlaşıla­ karıştırılması mümkün ve melhuz olup ve bu­
mayan bir şey varsa o da müftilerin, patrik gibi, na tâbi ederek, liyakatli ve liyakatsiz aranılmı-
despot gibi ruhanî tanınmalarıdır. îslâmda rüe- kuu dahi çok kere müşahede olunduğundan
sa-i ruhaniyye aranırsa, şeyhlerdir. Müftilerin mümkün olduğu halde, nahiye mecalisi misillû
bulunmasına lüzum vardır. Onlar taraf-i meşi- 'kaza ive liva ve vilâyet mecalisi idaresi âza­
hatten şer’in ahkâmını icraya memurdurlar. larının dahi umum efrad-i ahali tarafından,
Reis — Müftiler icraya karışırlar mı ya?.. münferiden intihab olunmaları, ezher cihet mu-
Ahmed Efendi (İzm ir) — Tebliğe memur­ hassenatı mucib olur. Zira, devlet ve velinimeti,
durlar. mizin buı ı babda her tebaasına müsaade ve tevsi
Danyal Efendi (Erzurum ) — Müftiler ni­ buyurduğu hakk-ı intihabları toplanarak, te-
çin ruhanî olmayıp, nizam memurlarıdır, denili­ selsülen nihayet on ve on beş zat cem’inde ara­
yor. Müfti efendiler ne cihetle nizam me­ nılan muhassenat dilhah-i âlî-vü ahali vechi.
muru oluyorlar? Onlar istiftaya gidenlere fet­ İle icra olunamayacağı bedihî ve âşikârdır. Şa-
va verecekler. Mecliste şer’an iş olmayacak ki, yed, bu suret müşkilât ve tas’îbatı mucib de­
orada bulunsunlar. Müfti memur oluyorsa, rüe- nilir, ve başka gûna dahi mahzur mütalea ve
sa-i ruhaniyye dahi ba berat-i âlî memurdurlar. beyan kılınırsa altmış yedinci madde ahkâmı­
Milletlerince nizam memurları tanılıyorlar. na tevfikan evvel-i emirde nahiye mecalisi bil-in-
Şimdiye kadar hükümetlerde bulunmuşlardır. tihab tayin olunduktan sonra kazaları nevahiler
Onların sıfat-i ruhaniyyesiyle müftilerin ülema- meclisinin ve livayı dahi yine nahiye mecalisiy-
hk sıfatı birdir. Mecliste bulunacaklarsa cüm­ le kazalar meclis-i idarelerinin ve vilâyet mec-
lesi bulunsunlar, bulunmiyacaklarsa hiç birisi liS'i idaresini dahi nevahi ve yine kaza meca.
bulunmasın. Ahali beyninde dahi garib görün­ lisiyle elviye meclis-i idarelerinin intihab etme­
mesin. leri ve merkez-i vilâyette bulunan şehir ve ka- •
Mehmed A li Efendi (Sivas) — Meclis.i saba, mahallat dairesi meclisleriyle beledî mec­
idare hakkında beyan edeceğim bazı mütaleat lislerinin dahi başka başka intihab etmeleri
var. Müsaade buyurursanız arzedeyim. diye yalnız livalara tahsis kılınan intihab hususun­
makale-i âtiyeyi irad eyledi: da karıştırılması melhuz olan ifsadatm önünü
“îdare-i vilâyet meclisi hakkında evvelki almış olur.
gün mütalea ve re’y-i âcizanemi beyan edeceği- “İkincisi; meclis-i idarelerde beş altı kadar
-mi kaydettirmiştim. Bu babda beyan edeceğim memurin ile ve ekser mahalde akalli besten ona

92
i : 13 31 mart 1293/ 1 2 n isan 1877 C: 1

kadar rüesa-i ruhanî dahi bulunabileceğinden, benin teşkili varid-i hatır bulunmuştur.
âza.i müntehabe içlerinde pek az kalıp yine mec­ “Dördüncüsü; meclis-i idarelere iki vazife
lis ^ tabiînin taht-i tahakkümünde bırakılmış o- daha verilmelidir. Biri; tekmil olunacak nahiye
lacağmdan âza-i tabiîyyeden meclis-i idarelerin mecalisine intihab olunacak reislerin yerine
tefrik ve tahlisi lâzımdır. Şöyle ki; Meclis-i ida­ maaşlı bir müdür, meclis-i idare marifetiyle in­
reler rü’yet edeceği mesalih için hükme mezun tihab ve tayin olunarak nevahinin âzaları ahali
edilip bad.el hükm tanzim ve valiye takdim o- tarafından intihab olunmalıdır. Esbab-i muci-
lunacak mazabıtm yalnız temyizi hususuna ba­ besi şunlardır ki, evvelâ beşinci maddede 5000
kılmak üzere, valinin riyaseti tahtında erkân-i den on bine kadar nüfusü cami olması beyan o-
vilâyetten mürekkeb bir meclis bulunmalıdır. lunan nahiyeler buud.i mesafe ve nüfusça
Ve işbu meclis, erkân-i vilâyete takdim olunan şimdiki bazı kaymakamlıklar cesametinde de­
mazabıtı bil-mütalea tahkik ve tedkik ederek, mek olacağından bilâ maaş kariye ahalisinden
muvafık-ı hal-ü maslâhat gördüklerini makar- bir reis ile bu gibi nahiyelerin inzibat ve idare­
r-i saltanat-i seniyyede merci ittihaz edilecek si mümkün olamayacağı, okur yazar olarak es-
makama takdimi lâzımgelenlerini bittasdik hab-i liyakat-ü dirayetten kimseler dahi bulu­
takdim olunmalı ve icrasına mezun bulunan namayacağı, velev bulunsa bile bu yolda fahrî
mesalih-i âdiye-vü cariye dahi badettasdik hizmet etmeyip de daima istifadelerini düşüne­
vali tarafından icra-yi icabına bakılmalıdır. Ve cekleri cihetle, pek çok suiistimalât zuhura gele,
lievakısmı gördüklerini dahi 'zirine esbab-i muci- ceği âşikârdır. Zira, bu yolda verilecek maaş
besini bil-beyan ikmâli için mechs-i idareye ia­ masarif-i zaideden olmayıp masarif-i zaruriyye
de olunarak meclis-i mezkûr da, bilmütalea ser- vü cüz’iyyedendir. Ancak, vilâyet-i aharda
d-ü beyan olunan illett.ü esbabı itiraf ve kabul mechul-ül-ahval kimselerden tayin edilmeyip,
eyledikleri halde, ıslâh ve ikmal edilerek tekrar cüz’i maaşla yerliden, okur yazar ve ehil erbab
valiye takdim olunmalı. Eğerçi beyan olunan kimselerden olmak üzere kaza ve liva idare
esbab, mugayir-i hal-ü maslâhat addiyle mec­ meclisleri intihabiyle ba mazbata vilâyete beyan
lis-i idare tarafından kabul olunmadığı surette ve iş’ar olunarak meclis-i vilâyette dahi bir kat
mukaddemce vaki olan kararlardan nükûl ede- daha tahkikiyle tensib olunan bittayin, olunma­
miyeeeklerini bilbeyan ve yine valiye takdimle yanların yerine evsaf-i muharrereyi cami kimse­
vali tarafından dahi keyfiyetin beyaniyle maz. ler bil-intihab tayin olunmalıdır. Ve nahiye
bata-i mezkûrü leffen merciine inha ve irsal ve daireleri saat ve nüfusa nisbet olunmayıp hal ve
alınacak emre göre icabı icra kılmmahdır. Ve mevkiin icab ve tahammülüne göre teşkil kılın­
şayed tasarrufa riayetle divan-i temyiz-i vilâye­ malı ve işbu nahiyenin müdiriyeti ve meclis
tin lagvi halinde, işbu meclis erkân-i vilâyet tem­ maiyetinde bulunmak, hem nüfus mukayyidliği
yiz meclislerine dahi mahall-i istinaf olabilir. ve hem de sandık eminliğinin ilâvesiyle nahiye­
1er. Ve bir de meclis-i idare_i kazanın dört ve nin ümur.i tahririyyesi için bir kâtib veril­
livanın altı âzası olduğu halde, meclis-i idare-i melidir.
vilâyetin âzaları sekize iblâğ olunarak ve içle­ İkincisi; kaymakamlıkların intihab ve tayi­
rinden en ehliyetli ve haysiyetlisinden biri de ni hususu dahi meclis-i idare-i vilâyete terk ve
reis intihab ve tayin olunmalıdır. havale kılınmalıdır. Kaymakamlar şimdiye ka­
“Üçüncüsü; işbu vilâyet nizamnamesinde dar Der-aliyyede bulunan komisyon-ı mahsu.
meclis-i idare-i vilâyat için bir merci gösterile­ sundan ve bazı kere de tavsiyename ile gelmek­
rek usul ve kaideye tevfik olunmamış zannede­ te olduklarından, halbuki işbu kaymakamlık
rim. Çünkü, kazalar meclis-i idaresi, nevahilerin silkinde bulunanların kâffesi taşra ahalisin­
ve livalar meclis-i idaresi dahi kazaların ve vi­ den bazı mahaller halkı olup bir çok vakitler
layet meclis-i idaresi dahi elviye meclis-i idare­ Dersaadette âramla bu gibi memuriyetleri sa-
sinin mercii olduğu misillû makarr-i saltanat-i n’at ve medar-ı maaş ittihaz ederek istifade ve
seniyye dahi usûl ve kaideten umum meclis.i menafi-i zatiyyelerini mazarrat-i devlet-ü mil­
idare.i vilâyatm mercii bulunmak üzere dahi­ lete tercih ve tarifi nakabil derece harekete
liye nezareti tahtında vilâyet nizamnamesine ictisar eylerler. Ve nihayet-ül-emir bin türlü
tevfik-u tatbikan bir meclis-i idare-i. münteha- mihan ve meşakkatle ancak isti’fa veya azille-

93 -
1: 1â 31 mart 1293/f2 nisârt İ8t? Ğ: 1

riyle biliktifa geçiştirilerek, her nasılsa kaza sinde değiliz. Vazife bahsi gelsin de o zamân
meclisinden ve mucebince dahi meclis.i idare-i bu mütaleatı serdecüniz. Vazife bahsinde gö­
liva-vü vilâyetten yalnız zimmet-i miriyyeden receğiz ki bu çektiğimiz yorğunluklar beyhü-
tebrielerine dair mazbata alıp doğruca Dersa- dedir. O zaman herkesin yapacağım görece,
adete gelerek, bir takım hilafj vaki terceme-i ğiz. Benim kendi re’yimce encümenin kararı
hal ve hüsn-i hizmet beyaniyle daha büyüğü­ güzeldir.
nü alır, diğer tarafa daha giderler. Birisi — Ferağ ve intikalâtın meclis-i ida­
îşte; bu hal ile memalik-i mahrusa-i şaha, relerde icrası nizamı iktizasındandır. Bunun i-
neyi devreder. Eğer kaymakamlar, dahil-i vilâ- çin de dahi müftinin huzuru lâzımdır.
yet ahalisinden, ashab-i istikamet-ü liyakat- Reis — Her kap.da müftinin mahall-i mah
tan bittaharri intihab ve tayinleri hususu me- susu yok mu, oraya müracaat edilemez mi?
celis-i vilâyete verilir ve havale olunursa, işbu Bakalım bunun üzerine hizamı kaleme alan
uyğunsuzlukların önü alınmış olur. Çünkü da­ hey’et reisinin efkârı nedir?..
hil-i vilâyet ahalisinden, eshab.i iktidara tah­ İbrahim paşa(Şûra"yi devlet 2ci reisi)— ^Hal
vil ve tahsisten görülecek muhassenatın bi­ buki25ci madde geldiği zaman görülecektir ki
rincisi ahval-i mevkii bilir; İkincisi, hizmet-i ki bunların vazifesi devlete aid olan işleri gör­
devlet.ü maişetten dür olmamak için lekedar mektir. EmvaLi miriyeyi tahsilde, ümur-i zabtiy
olmaktan ihtiraz ve ictinab eyler. Şayed, bu yede, ümur-i mülkiyyede malmüdürü, müfti
gibi memurların yerli ahaliden bulunmasında efendi gibi zevatin bulunmalan lâzımdır. Bura,
bazı mahzur mütalea olunursa, dahil-i vilâyet­ sı devlete aid bir haktır .Ahaliye aid yeri yoktur.
te bulunan bir sancak ahalisinden olanlar ol Devlet kendi işini gördürmek için işbu âza-i
sancağa dahil olan kazalara tasan olunmayıp, tabîiyyeyi koymuştur. Muhasebeci bulunmazsa
diğer sancakta bulunan kazalara tayinleri şart ümur.i maliyye ve hesaba aid işlerde âzanın ve­
kılındığı halde, bu mahzur dahi kalmamış o- receği reyler hiç bir vakitte mükemmel ola­
lur. Ve şimdi kaymakamlık silkinde bulunan­ maz, bir işe yaramaz. Hasılı idare meclisi aha­
lar dahi salif.üz-zikr taşra halkı olduğundan, liye aid bir mahal değildir. Meclis-i idarelerin
bunların içlerinde dahi ehliyet ve istikametli- ümur.i belediyyeye aid bazı işlere de bakacağı
leri de bulunabileceğinden bu gibiler boşta kal­ için, oraya âza-i müntehabe kabul olunur. Yok­
mayıp kendi vilâyetleri dahilinde tayinleri ta­ sa bu meclisler esasen devletin işi içindir. O-
biî idiğinden, kendileri bir takım zahmet ihti­ nun için devlet her istediği memuru oraya ko­
yariyle buraya gelmekten ve makamat-i âliye- yar.
1er dahi bu gibi tâciz ve işgalden kurtulmuş Reis — Ruhanîlerin bulunmalan için dahi
olur. Zira kaymakamlar, hükümetlerin birinci elbette bir fikri vardır. Onların da orada bu.
mertebede vasita-i icraiyyesi olup inzibat ve lunmalan lâzımdır.
ıslâhat ve her bir tesri-i ümur.i hususat bun­ İbrahim p aşa(^) (ŞCıra.yi Devlet ikinci
ların ikdam ve gayretleriyle vücude gelece­ reisi) — Mademki encümenin kararı; bizce
ğinden bu hususa itina ve dikkat lâbüd ve lâ­ makbûldür.
zım olup, kaymakamların mektebi mahsusun­ Reis — Bu sözünüzü encümene havale e.
dan yetiştirilinceye kadar meclis-i idare.i vi­ deilm, bildikleri gibi bir şey kaleme alsınlar.
lâyetlere terkine müsaade ve hayalesi ez-her ci­ Rasim Bey (Edirne) — Ruhsat buyuru­
het muhassenatı mucib olur. Zira, ümur-i dev. larsa bazı şeyler arzedelim.
letin sekteden halâs ve vikayesi ve tebaa-i Reis — i Geçti efendim, encümende müza­
Osmaniyyenin refah-ü selâmeti ancak her hal­ kere olunsun.
de zata maslahat aranmasap, her bir işe ehil Vasilâki Bey (İstanbul) — Bu işlere salt
ve erbabının bittaharri tayinleri ile ve evvel-i encümen mi cevab verecek?(*)
emrde memurinin ıslâhiyle hasıl olur, der ve be­
yan.! re’y-ü mütalea ederim.
( * ) Zabıtta bu ifade reise affolunuyorsa da'
Reis — Bu pek güzel. Fakat, biz demin,
jreise biılbiri ardınca iki defa söz kayıd etmek
denberi yalnız intihab suretine dair beyan-i (yanlış ve siyaka .göre söz hükümetindir.
re’y ediyoruz. Müfti bahsindeyiz, vazife bah­ H. T. Us

94 —
1:13 31 m art 12Ö3/İ2 nisan 1877 C: 1

Reis — Encümen size cevab verecek, siz de Reis — Malûm olmayan şerait ne gibi şey­
sonra bakacaksınız. ler ise bir pusulaya dercederek encümene verir­
Vasilâki Bey (İstanbul) — Pek âlâ. siniz de orada müzakere edilir.
Reis — Yirmi beşinci madde üzerine bir Yirmi yedinci maddeye diyecek var mı?
şey var mı ? Rasim Bey (Edirne) — Mutasarrıf vali ta­
Rasim Bey (Edirne) — Meclis-i idare me. rafından tahriren alacağı evamirin icrasına
murin muhakemesinden maada ümur-i adüy- memurdur, deniliyor. Nizamen muayyen olan
yeye müdahale edemez, demiş. Memurinin ü- memuriyeti dahilinde alacağı emir diye tasrihi
mur.i şahsiyyesi değildir ya. Binaenaleyh, sırf encümende müzakere edildi.
ümur-i hükümete aid memurin muhakemesin, Hey’et — îyi, iyi.
den maada, diye tashih etmeli. İbrahim paşa (Şûra-yi Devlet Zei reisi) —
İbrahim paşa (Şûra-yi Devlet 2ci reisi) — Pek âlâ.
Encümenin şu düşündüğü pek variddir. Memu­ Reis — Yirmi sekizinci maddeye diyecek
rinin muhakemesi sırf ümur-i memuresine aid var mı?
olacak ve bu tâbir tashih edilsin. Rasim Bey (Edirne) —ı Muhasebecinin
Reis — Yirmi altıncı maddeye bir diyecek mercii defterdardır denilmiş. Mercii defterdar
var mı?.. s olursa, hâzineye gönderilen poliçeler evvel-i
Rasim Bey (Edirne) — Cemaat meclisle­ emirde vilâyete gönderilmek icab edeceğinden
ri için evkaf mütevellüerinden âza intihab olun­ iş uzar. Bunlarm mercü doğrudan doğruya ma­
maması encümende kararlaştı. liye nezareti olmalı. Zira, mâliyede her sancağın
Reis — Bu ibareye muhalefet var mı? mukayyidi vardır. Vilâyetlerde beyhude yere
İbrahim paşa (Şûra-yi Devlet dahiliye dai. maaş verilir. Sancakların cedvelleri vilâyet mu­
resi 2 inci reisi) — Pek âlâ. hasebelerinde birleştirilirse de maliye nezare­
Sadi Efendi (Haleb) — Azanın adedi tas­ tinde mukayyidler onları sancak sancak ayırıp
rih olunmamış, bir de bu meclislerin talimat-i yine başka başka kaydediyorlar. Bu halde eya­
mahsusa-i cedidesi var mı? let usulünde olduğu gibi, muhasebeciler doğru­
Rasim Bey (Edirrte) — Var. Aşağıda ge­ dan doğruya maliye nezaretine müracaat et­
lecek. meli. Tahsilât falan işi için vilâyet nezaret et.
Nakkaş Efendi (Suriye) — TaamüH kadi­ sin.
mi lâfzını zaid görüyorum. Anlaşılmıyacak bir Reis — Bunlar ümur.i maliyyeden oluyor.
lâfız. Bir de bu cemaat meclisleri reis-i ruhanî­ Maliye nazırı paşa hazretlerinden soralım. Tes­
lerin taht-i riyasetlerinde olmak elzemdir. Reis- hil-! nıuamelât-i maliyye için her türlü cedavil
siz meclis yürümez. ve sair evrakın vilâyet merkezlerine gitmiye-
Reis — Taamül gibi lâkırdılar için ilk mec­ rek, doğrudan doğruya gönderilmeleri hakkın,
liste karar vermiştik Böyle mübhem ve gasrr-i da mütaleanız var mı?
muayyen lâkırdılar olmasın. Yusuf paşa (Maliye nazırı) — Mutasarrıf­
İbrahim paşa (Şûra-yi Devlet 2ci reisi) — lıkların ayrı ayrı tanınmaması ve livaların ced­
Bu taamül lâfzı kanun.i esaside harfiyen vardır. velleri vilâyette toplanmaması, valiye vilâyetin
Bunun içinden çıkamazsınız. Çünkü, taraf-i şa. ümur-i maliyyesinden tamamiyle malûmat ver.
haneden konulmuştur, istenilirse ol babda iza­ memek demek oluyor.
hat dahi verebilirim. Reis — Defterdar bakacaksa baksın. Müc-
Reis — Biz ,bunun şerhini istiyoruz. Ma­ melen yine valiye malûmat versin. Vilâyet mu­
demki kanun-i esaside taamül lâfzı varmış, yani hasebelerinde umum elviye cedvellerinin bir.
diye bunu izah etmeh. leştirilmesine ne ihtiyaç var ki, burada maliye
Haci Hüseyin Efendi (Suriye) — Bu ce. nezaretinde yine paralanacakmış.
maat meclislerine reis lâzım. Reis-i ruhanîden Yusuf paşa hazretleri (Maliye nazırı) —
lâzım değil. Âza kimi intihab ederlerse o ol­ Paralanmaz. Vakıa mutasarnfhk, mutasarrıf­
sun. Bununla beraber bazı yerler var ki, evka­ lık kayd olunur ise de hepsi bir deftere kaydo­
fın şart-ı vakfı malûm değildir. Bunlan da mec. lunur.
lis bil-ittifak ve bil-ekseriyye yapsınlar Reis — Hayır, yine vilâyete göndersinler.

95
1:13 31 mart 1293/ 1 2 nisan 1877 C: 1

Lâkin oradg, zaid mumale icra edilmeyip hemen Taraf-ı vilâyetten bakılır demek, ne demek ol­
kayd ve irsal edilsin. duğunu anlayamadım.
Yusuf paşa hazretleri (Maliye nazırı) — Rasim Bey (Edirne) — Tahsilâtına irsalâ-
Bir araya toplamadan yollasınlar. Maksad tına hep valiler tarafından nezaret olunuyor.
bu mu? Defterdar bey yalnız defatiri tedkik ediyor.
Reis — Evet. Hem de bir zaman-i mahdut Reis— Bu vazife nasıl ve ne suretle icra o-
içinde göndermeye mecbur olsunlar. Çünkü kınursa bir kere maliye nezaretinden bir puslâ-
encümen diyor ki hesablar altı ay kalıp teehhür sı gelse, ona göre müzakere olunsa münasib
ediyor. olmaz mı?
Yenişehirli zade Ahmed Efendi (İzmir) — Hey’et — Münasib, münasib.
Cümlenin efkâriyle şunu istizah ederiz ki, her Yusuf paşa hazretleri (Maliye nazırı) —
vilâyetin havi olduğu livalar için burada mu- Baş üstüne. Fakat, vilâyetlerin valilerini kaldı­
kayyidler var mıdır, yok mudur ? V ar ise mu. rıp da mutasarrıflar ile idare etmek nasılsa,
kayyidler istihdamı devleti bir çok masarife defterdarları kaldırıp da muhasebeciler idare
sokuyor. Eyalet iken bir malmüdürü ve iki kâ- etmek dahi öyledir.
tible idare ediliyordu. Şimdi bir çok kalem var. Şeyh Bahaaddin Efendi (Bursa) — Iş he.
Eğer teşkilât-i vilâyet üzerine maliye nezare. nüz şubelere gelmedi. Bakalım müzakere olun­
tinden memurlar azaldiyse ne âlâ; eğer yine sun da sonra görürüz. Müzakeresiz olursa zih­
çok ise zaid masraf. nimize yanlış efkâr girer. Yirmi dokuzuncu
Reis — Burada mukayyidler var. Vilâ­ madde üzerine bir şey var mı ?
yette kaç mukayyid varsa, hep sancak sancak Rasim bey (Edirne) — Ümur-i mahyye ve
kaydederler. Bu halde buraya bakmajnp vilâ. hesabiyyede mutasarrıf ve muhasebeci müşte­
yete bakmalı. reken mes’ul gösteriliyor. Mes’uliyet taaddüt et­
Nakkaş Efendi (Suriye) — Muhasebeci­ memek için tahsilâttan ve irsalâttan mutasar­
nin re’sen maliye nezaretine müracaatı iktiza rıf ve hesabattan muhasebeci mes’ül olmalı.
ederse, defterdara hiç lüzum kalmaz. Defterdar Yusuf paşa (Maliye nazırı) — îşte, bu pek
kalkarsa, pek çok mazarrat görülür. Çünkü doğru.
defterdar muhasebecinin mercii olacağından Aciman Efendi (İstanbul), makale-i âtr
işler yine başka suretle muamele eder. yeyi serdeyledi:
Reis — Encümenden soralım. “Meclis-i Meb’usanın nizamname-i dahilî­
Muhtar Efendi (Erzurum ) — Encümen sinin yirmi yedinci maddesi hükmüne tevfikan
muhasebe.! vilâyetin ümur-i maliyye-i livaya idare-i vilâyet kanunnamesinin ibaresi ve o-
bakmamızı göstermiyor. Vilâyet muhasebatın na ilâve olarak lüzum gördüğüm bir madde
tedkikat.i evveliyyesi ile meşguldür. Tedkikat-i hakkında meclisin nazar-ı dikkatini celb için
saniyesi mâliyeye kalıyor. B u ahval iyidir. işbu takriri makam-i riyasete takdim ederim,
Amma taklil-i masarif hakkındaki efkâra di­ kenunname-i mezkûurun (jdrmi dokuzuncu
yeceğim yoktur. maddesinde (ümur-i maliyye-vü hesabiyyede
Rasim Bey (Edirne) — Buna dair encü­ vali ve defterdara aid vezaif, nizamname-i mah­
mende müzakere olundu. Her sancağın masari- susu ile tayin olunmuştur) ibaresi muharrer ol.
fatı başka başka kaydedilir. Vilâyette bunları duğu halde otuz sekizinci maddesinde: (ümu­
tekrar keydetmekten dolayı şehriye on beşer, r-i maliyye ve hesabiyyede mutasarnf ve muha.
yirmi beşer bin kuruş maaş veriliyor. Bununla sebeciye aid vezaif nizamname-i mahsusu ile
beraber poüçe ve nukud merkeze giderek oradan tayin olunacaktır, diye yazılmıştır. Bu iki mad-
îstanbula gönderilmek teehhürü mucib oluyor. tayin olunacaktır.) diye yazılmıştır. Bu iki mad-
Mademki mâliyede kayıd vardır. Sancaklardan ümur-i maliyye-vü hesabiyyeden dolayı müşte.
doğruca oraya müracaat olunsun, poliçeler ve reken mes’ul olacak memurlara müteallik oldu,
nukud ve havalât doğrudan doğruya teati edil­ ğu halde, Şûra-yi Deylet, merkez-i vilâyet için
sin. Ümur-i vilâyetin tedkikatı yine taraf-i vi­ bir nizam yapmış olduğu (olunmuştur) tâbirin,
lâyetten bakılır. den ve merkez-i liva için ileride bir nizam yapar
Yusuf paşa hazretleri (Maliye nazırı) — cağı“'olunacaktır”kelimesinden istidlâl olunuyor

96
î : 13 30 mart 1293/ 1 1 nisan 1877 C: 1

Bunun sebebi nedir, ne için merkez-i vilâyet müslim, nısfı gayri müslim mes’elesini tekrar
hakkındaki nizam, merkez.i liva nizamına tak­ etmiyelim. Ona ne karar verilirse sonra bakaca­
dim olunmuştur? Bendenize kalırsa, âdeta mer­ ğız. Bizim için bir ibare lâzım, intihab ile mi
kez-i vilâyet ve liva için bir tek nizam yapılıp olacak, berat ile mi olacak; ne olacaksa onu
bu iki maddede olan ‘^olunmuştur ve olunacak­ söylemeli.
tır” ihtilâfı görülmemek lâzımgelir idi. Her ne Rasim Bey (Edirne) — Mutasarrıfın müd-
ise elde bulunan kanun veya onun hükmünce det-i gıyabında bırakacağı vekil, muhasebeci­
ümur-i maliyye-vü hesabiyyeye dair yapılmış den madaası mı olmalı, ve nizamın otuz ikinci
olan veya yapılacak nizamlardan hangisine mü.. maddesinde böyle tasrih etmeli: “^Emval-i mi.
nasib ise atideki maddenin dere ve ilâvesini tek­ riye ümur-i hesabiyyenin muhasebesi için.”
lif ederim: Hey’et — Güzel.
İbrahim paşa hazretleri (Şûra-yi Devlet
“Madde — vilâyetin kâffe-i varidat-ü masa­
•dahiliye dairesi 2 inci reisi) — ^ Müsâade bu­
rif atının müfredat veçhile hesab defterleri va­
yurursanız, bu bahis öteki meclise
li tarafından musaddak ve mmnzâ olarak mec-
kalsın. Zira, dahiliye nazırı devletlû Cevdet paşa
lis-i umumî-i vilâyetin zeman.i içtimainin ihti­
hazretleri dahi hazır bulunurlar. Ve mütalea-
dalarında tab’ ile neşir ve ilân kılınacaktır.
ları olursa söylerler.
“Memurlardan hesab istemek hey’et.i u- Rasim Bey (Edirne) — Otuz üçüncü mad­
mumiyyeye aid bir haktır. Hesablarm neşir ve dede, meclisd idare, usul-i müzakeratı nizam-
ilânı ise suüstimalâtın önünü alır. Hukuk-u name-i mahsus'\ ile tayin olunacaktır, diyor.
milleti muhafaza eder. Memurların ifa-i vezai- Tayin olunmuştur demeli.
f-i memurelerinde bir kat daha dikkat ve ba.
siret üzere olmalarını müstelzim olur. Böyle bir İbrahim Paşa Hazretleri (Şûra.yi Dev­
maddenin ilâvesi, kanun-i esasiye ve maliye ne- let dahiliye dairesi 2 inci reisi) — Ta­
zaret-i celilesinin istiklâLi hareketine münafi yin olunmuştur, denüemez. Zira, o nizam he.
değildir, zannederim. Binaenaleyh, bunun lü- nüz yapılmamıştır. Onun için tayin olunacak­
zum-i ilâvesi hakkında meclisin re’yine müraca­ tır, demiş.
at olunmasını makam-i riyasetten rica ederim.” Hacı Hüseyin Efendi (Suriye) — Haftada
Reis — Bu maddeyi de encümene havale iki gün kifayet etmez. Meclis-i idare dört gün
etsek, orada dercini kabul ederlerse ne âlâ, et­ içtima etmeli.
mezlerse.... Rasim Bey (İstanbul) — Led-el-icab diyor.
İbrahim Paşa hazretleri (Şûra-yi Reis — İçtima günleri ziyade olup da iş­
Devlet dahiliye dairesi ikinci reisi) — siz geçirilirse muzirdir. Biz memuriyette gez­
Meb’üs efendinin hakkı vardır. Olunacaktır tâ­ diğimiz zaman meclisi içtimaa davetle değil,
biri sehv-i kalemdir. Hattâ burada tashih olun­ içtimadan men’ ile meşgul olduk.
muştur. 2 Manok Efendi (Haleb) — Otuz beşinci
maddede devletçe lüzum görülen yerlerde vali
Reis — B u lâkırdıyı zâbtediniz de encü­
müsteşarı bulunacağı tâbirini muğlak gördüm.
mende . görülecektir. Otuzuncu maddeye bir
diyecek var mı? Muhafaza-i hukuk için ise her yerde müsteşar
bulunmak lâzım; başka bir şey varsa dahiliye
Hacı Hüseyin Efendi (Suriye) — Tahrirat
nezaret-i celbesinden istizah edilse...
kaleminde iki veya üç kâtib bulunacağı muay­
yen olsun. Rasim bey (Edirne) — Müsteşarlar lüzum
Reis— Bu mütaleayı zabtediniz.Otuz birin­ tahakkuk ettiği zaman olacak ve ahalisi çok
ci madde üzerine bir diyecek var mı ? Buna yal­ yerlerde demek. Kastamoni gibi, ufak bir vilâ­
nız bir kelim.e vardır. İhtidasına müceddeden yette müsteşar ne lâzım? Bunu encümen ay­
yapılacak zabtiye kanun-i mahsusu denilsin. niyle kabul etti.
Kanun hazırdır. Üç beş güne kadar müzakere­ Reis —- Müsteşarın ismi üzerinde, işi
sine başlıyacağız. çok olan yerlerde lâzım. Devlete raci olan mas-
Otuz ikinci madde, liva meclis-i idareleri lâhat için nasbolunur, halka raci olan maslâhat
bahsi. Buna bir diyecek var mı ? Lâkin nısfı için değil.

9T
1:13 30 mart 1293/11 nisan 1877 C: 1

Vasilâki Bey (İstanbul) — Ben buna ha­ ve vilâyetin hususat-i umumiyyesine bakacağı
cet görmüyorum. Ziyade beyhude masraf. A - cihetle irtibat hasıl olup ümur-i vilâyet mat-
şağıda görüyorum ki vali bir yere giderse iste­ lûb-i âlî veçhile rüy’et olunamıyacağı emr-i za­
diğini vekil bırakacak. Müsteşarlar ya valinin hirdir. Saniyen; vekil olacak zat, ne kadar ma.
muavini olsun, ya hiç olmasın. lûmatlı ve dirayetli olsa vilâyetin cereyan e-
Reis — Cevab verdim, amma dinlemedi­ den kaffe-i muamelâtından vukuf ve malûmatı
niz. Müsteşar devletin işi içindir. Halkın işi i- sebkat etmemiş olacağı ecilden müsteşar bu­
çin değildir. Devlete lâzım olursa istediği yere lunmazsa ümur-i idare.i vilâyet de halel ve teş­
birer müsteşar irsal eder. vişten salim olamayacağı gibi bilâkis müsteşar
Vasilâki- Bey (İstanbul) — Hey’et rica bulunursa cereyan eden muhaberat ve idareden
ediyor ki, çok masraf olmasın. malûmat-i sabıkası bulunmuş olacağı cihetle
Nakkaş Efendi (Suriye), mahale-i âtiyeyi malûmatını vekil olan zata tebliğ ile işlerin
serdeyledi: hüsn-i suretle tesviye olunacağı memuldür.
“Bazı vilâyetlerde müsteşarın vücudu mü­ Şu müsteşarlık memuriyeti mektubcu veya er-
him ve elzemdir. Devlet bu memuriyeti âbes i. kân-i vilâyetin birine tahvili hakkında her ne
cad etmeyip bad-et-tecribe semere-i nafi’asını kadar bu meclisin âza-i kirammdan bir zat ge­
ıktitaf etmiş olmalı ki işbu nizam-i cedide dahi çende rey vermişse de, iki memuriyetin bir zat­
idhal etmiştir. ta bulunmasından türlü türlü sakamet hasıl ol­
“Filhakika memuriyyet_i mezkûrenin me. ması derkâr olduğundan iki memuriyetin bir
nafi-i manevİ5vesinden maada menafi-i mad- zatta içtimaim devlet katiyyen ve bihakkm me-
diyyesi dahi olup tafsiline ibtidar olunur. n”eylemiştir. Şu tasavvurat tasarruf ve mena­
fi.! hazine cihetine mübteni ise, memuriyetin
“Şöyle ki; beyana hacet olmadığı üzere vi­
menafi-i kesiresi ol masraftan ercah bulundu­
lâyetlerin teşkilinden evvel, yani ayaletlere
ğundan, şu tasarrufa bakılmıyarak müsteşar­
münkasim iken her bir valinin maiyetinde müs.
lık maddesinin alâ-haliha ibkası ve hatta umum
teşar manasmde bir kethüda bulunurdu. Ba­
vilâyetlerde dahi tamimini çakerleri muktazi gö­
dehu, nasılsa bu kethüdahk memuriyeti lağvo­
rürüm.
lunup, işlerin kesretine nazaran vilâyetin işle­
Reis — Cevab var mı?
ri kesb-i suubet-ü teehhür etmekte bulunduğu
Birisi — Bu müsteşarların vazifeleri ma­
mütalea olunduğunda şu müsteşarlık memuri­
lûm değildir. Vazifeleri malûm olmayınca ne
yeti bazı mühim vilâyetlerde ihdas ölunmuş-
kabul ve ne de red olunur.
tur. Filhakika vilâyetlerin kesret-i iştigaline na.
Reis — Encümende beyan olunsun. Vakit
zaren, bir vali, ne kadar müsteid olsa yine bir
olur ki bir yerde müsteşar olur da üç sene son
muavine muhtaçtır. Çünkü, merkez-i vilâyetin
ra lüzumu kalmaz. N e mektubçu, ne de sair
derkâr olan ümur ve hususatından maada sanca­
memur müsteşarhk yapamaz. İki saat sonra yi­
ğın birinde, bir mühim iş zuhurunda veya tefek-
ne birleşeceğiz. Arzuhaller gelmiş, Kayseriyede
kud-i ahval-i sancak maksadında vali tarafın­
darb ve cerh olunduğu rivayet edilen ve hakkın­
dan müsteşar izam olunabileceğinden, idare kes­
da telgram ile sorduğumuz süâlin de cevabı
b-i muhaasenat edeceği misillû, vali bizzat mer­
gelmiş. Encümende kaydolunsun.
kez-i vilâyetten çıkması icab ettiğinde tevkil e. ’l ^ '
deceği memur her kim ise evvelâ memur-i mu­ B u n u n üzerine saat altı buçuğa doğru
maileyhin memuriyet.i asliyyesinin mehamına meclise hitam verildi-

98
DEVRe; 1 CİLD; 1 fÇTlMA: i

Meclis-i meb’usan
1293=1877
Zabıt Ceridesi

Gizli Celse
26-28 rebiulevvel 1294=29.31 mart 1293
10-12 nisan 1877
SALI-PE R ŞE M B E

İÇİNDEKİLER
Sasnfa
1— ^Müzakere edilen maddeler:
1— Karadağ mes’elesi 100-102
Gizli celse
26.28 rebiulevvel 1294=29-31 mart 1293 / 10-12 nisan 1877
SA LI— PER ŞEM B E

O zemankî gazetelerin verdikleri malûmat

30 mart-2 nisan 1293 tarihli gazeteler Mec- Nafi Efendi (Haleb) orada hazır bulun­
lis.i Meb’usan’ın Karadağ mes’elesi üzerine bir
muş olan devletin Saffet paşa hazretleri (ha­
/kaç gizli celse akdetmiş olduğunu bildiriyorlar ki
riciye nazırı) nden:
/bu haberleri Talkvim-i Vakayiin 2 rebiulahır
/1294=:4/15 nisan 1293/1877 tarihli ve 1882 sayılı — Karadağ ile tekrar muamelât-i hasma-
^nüshası (Meclis.i ■ Meb’usan’ın tasvibnamesi) neye mübaderet olunursa Rusya ile muharebe
başlığı altında neşrettiği vesika teyid eder.
etmek lâzımgelecek mi?
Türkçe gazetelerin bu haberleri umumiyet,
le Beyoğlu gazetelerinin tercemelerinden ibaret­ diye süâl eyledikte, müşarünileyh (S a f­
tir. fet paşa) hazretleri:
Buna göre (Far dö Bosfor), (Levarid Herald), — ^Bu madde muhakkak değilse de muhtemel
(İstanbul) Karadağ mes’elesi 29 mart 1293 salı günü
olup bundan zuhur edebilecek muhatara ile be­
Meclis.i Meb’usanda gizli olarak müzakere edil­
miş, bunlardan (Far dö Bosfor), Basiret gazetesi­ raber ümur-i maliyyece tahaddüs edecek müş-
nin 2 nisan sayısında yazılı olduğuna göre şu ma­ kilâtı arîz ve amik mülâhaza etmek lâzımdır.
lûmatı vermiştir:
demiş ve bunun üzerine rey e müracaat
Geçen salı günü M eclis-i MeVusanda i'ir edilerek bu muharebe'i cesimeye lâzımgelen
ku bulan müzakere-i hafiyyede Karadağ mes’­ her nevi fedakârlığa hazır olduklarına dair
elesi nıevki-i müzakereye konulmuş ve devr 93 meb’usdan 75 meb’us re’y vermiş ve 18 â~
letlû Cevdet (dahiliye nazırı) Saffet (hari-
za hu re’ye karşı bulunmuştur-
ciy e! nazın) paşalar hazeratı dahi bulun­ Müsavat gazetesinin 31 mart 1293 nüshasına
muştur- .(Levand Herald) dan naklettiği haber, muhalif
Saffet paşa (hariciye nazırı) “Karadağ re’yin 18 olduğunu kaydettiği halde “ Karadağ e.
hakkında bir suret.i muslihanede mütalea o- maretinin metalib-i va'kiasının kâffesini red” e-
den karara 65 re’yin iştir.ak ettiğini bildirmekte,
lunması” rxj dermiyan buyurmuşlarsa da dir. (Far dö Bosfor) un neşriyatına bakılırsa
b’uslardan bazıları “Babıâlî tarafından Karada. “Rum ve Ermeni meb’usların bazıları Karadağ ta,
ğa bir karış yer verilmemesi tarafına gidilme­ leblerinin kabulü tarafında bulunmuş iseler de
sini ihtar ile beraber ehali böyle bir şeye razı müslüman meb’uslardan bir zattan maada cümlesi 4.
olmaktan ise her türlü fedakârlığı ihtiyar ede- reddi tarafında olmuşlardır.

dermiyan etmişlerdir-
C 6 g i” n i Bu müzakere 4 buçuktan 7 ye kadar iki
Badehu nazır~i müşarünileyh (Saffetpa­ buçuk saat sürmüştür-
şa) “Meclis-i Meb’usanın bu husus hakkında Far dö Bosforun ifadesine göre ayandan
hey’et-i vükelâya mezuniyet-i kâmile vermesi” Sami paşa üa bulunmuştur-
ni taleh etmişlerdir- 1 nisan 1293 arihli (Vakit), (İstanbul) dan
(Vakit) in İstanbul gazetesinden aldığı habe, bir başıka fıkra nakletmiştir. Bu fıkra Karadağ me.
re göre de müzakere sırasında: s’elesinin çarşamba günü (30 mart 1293) âyan

- 100
Gizli celse 29-31 mart 1293/10.12 nisan 1877 C:1

meclisine havale olunduğunu, âyandan çıkan ka­ dandadır. Ve kitabın “Müzakere gizli ise de yaban,
rarın meb’usan kararına muvafık olmadığı ilâve­ cı gazete muhabirleri takib etmiştir.’’ suretindeki
siyle bildiriyor. Ve “Hey’et-i âyan, hey’et.i vüke. hükmü, bu iki celseyi birbirine karıştırmanın ese­
lâya emniyetleri ber-kemal olduğunu ve hey’et-i ridir.
vükelânın re’ylerini kaibul edeceklerini beyan et. Bununla beraber burada bu gizli celseye aid
mislerdir.” diyor. bazı tamamlayıcı malûmat buluyoruz:
Müsavat gazetesi çarşamba günü mecliste yi. “ Meclis açıldıkda Saffet paşa kir nutuk i-
ne Karadağ mes’elesinin müzakere olunacağını
rad ederek Karadağın matibalını izah ve nut­
yazmışsa da 12 nisan tarihli (Vakit) in başka bir
kun hıtarmnda (Devlet-i âliyye sulh arzusunda
yerine balkarak, bu müzakerenin perşembe günü
tekrar olunduğuna da hükmetmek mümkündür. bulunduğu cihetle Karadağa (Bugana) nam
Gazete diyor ki: mevkii terke razi olduğu) anlattı-
Haber alındığına göre Karadağ metalihi, Saffet paşa/ij^j, nutku meb’uslara ve b il­
dünkü gün, (31 marh perşembe) dahi M eclis'i hassa meclisin müslüman âzalarına pek fena
Meb’usanda müzakere olunup kat’İyyen reddi­ tesir etti- Bunlardan bir kaçı söz söylemek mü­
ne karar verilm iştir' saadesini istediler- Müsaade aldıklarında şid­
Gene ayni tarihli gazetede şu haber vardır: detli şiddetli nutuklar söyliyerek Karadağın,
Dünkü gün ( perşembe) Karadağ murah­ teklifin i kat’iyyen reddetmekte idiler-’’
hasları hariciye nazırını konaklarına azimetle “ Meclis sükûte karar verdikden sonra ha­
nazır paşa hazretlerinin cevah-i kaüîsini almak riciye nazırı Saffet paşa nutka başhyarak:
istemişlerse de Saffet paşa hazretleri (B u bab- (Meclisin Karadağ matlûbatına karşı aldığı
da Meclis-i MeVusanca verilen karar bugünkü Vaziyet en sonra Rusya ile bir muharebeyi intaç
M eclis'i Hasta tezekkür olunduktan sonra si­ edebileceği) ve (halbuki başka hükümetlerin
ze tebliğ olunacaktır) dedikleri mesmudur- hiç birisiyle ittifakta bulunmayan, iki seneden-
Karadağ mes’elesi hakkında Meclis-i Meb’usanda beri Sırbiye ve Karadağ muharebesiyle Rume­
geçen müzakereye, (Abdiilhâmid’in e v a ilj saltana,
li isyanlarından dolayı mütemadiyen pek zaif
tı) adlı ve 1326 da Mısırda basılmış bir eserle (A b .
dülhâmid-i Saııi ve d e v r j saltanatı) adlı kitabda
düşmüş olan Devlet-i âliyye Rusya ile başa
temas etmiştir. Fakat, her ikisi de padişahın açılış çıkamıyacagı) ru beyan ettiyse de müslüman â-
nutkuna meclisten verilen cevab dolayısiyle Kara­ zalardan bir kaçı hariciye nazırına cevaben:
dağ istekleri üzerindeki , ilk tezahür celsesini, Lon- (Millet-i Osmaniyye hiç bir tehlikeden havfe.
ra protokolünün reddile neticelenen gizli toplantıdan dip ric’at etmiyeceği) jı/ (milletin en büyük
ayırmamışlar, birbirine karıştırmışlardır.
fedakârlığı ihtiyar ederek Karadağa bir karış
(Abdülhâmid’in evail.i saltanatı), 120 inci say­
fasında: “Karadağlılar Işkodra tarafında birkaç köy
arazi vermeye razi olmadığı) suret-i kadi-yyer
ve kaleleri istiyorlardı. Babı.âlî kendi başına şu de beyan ettiler-
mes’eleyi halletmek istemeyip Karadağlıların matlû. Bundan soma artık mübahasa bitmiş b ir
batını Meclis-î M eb’usana takdim etti.” dedikten son. Ilınmakla R s 's , âzaların re’ylerini topimıya
ra Jurnal dö Deba’nın 5 nisan 1877 sayısından alın,
karar verdi; fakat daha b ir kere olsun, hükü­
dıgını anlatan bir notla:
metin arzusunu kabul ettirmek üzere, meclise
“Şu madde hakkında Meclis.i M eb’usanda lu .
kua gelen müzakereyi ecnebi gazetelerinden isiih.
hitaben: -
racen karilerimize takdim etmeyi rhünasib göriiyo.
— Karadağ üe uyuşmak ve bunun için
ruz.” diyor ve “ Çünkü her ne kadar müzakerat-i muhabere etmek üzere meclisin hükümet hey’e­
mezkûre hafi idiyse de ecnebi muhbirlerinden bir t-i vükelâsına emniyet-i tammesi olup muhabe­
kaçı o gün mecliste bulunmuş, umum müzakeratı ve rata geçmek mezuniyeti var mıdır?
burada vukua gelen ahvali aynen müşahede etmiş,
terdir.” ilâvesinde bulunuyor. diye sordu-
Bundan sonra verilen tafsilât, başında ve so­ Reisin bu suâl ve teklifi pek büyük bir
nunda, gilzi celsenin müzakeresine aid yukarıda ekseriyetle reddolundu- Yalnız bu cihet muva­
arzettigimiz malûmatı tutuyorsa da, meselâ, Işkodra
fık olacağını on sekiz nefer Rum ve Erm eni-
meb’usu Yusuf Efendinin 15 mart 1293 inikadın­
daki nutku bu arada söylenilmiş gibi gösteriliyor. ler beyan ettiler-
Jurnal dö Deba’nın 29 mart celsesi müzakeresini 5 Badehu meclis, Karadağın matlûbatını
nisanda vermesi mümkündür; fakat red kararı 10 kat’iyyen red ve (hükümeti emaret-i mezkûre
nisan 1§77 den sonra verilmiştir. Yanlışlık mey­ ile muhaberatı dahi kesmek lâzım olduğu) nu

- 101

KÎ jT ü PHÜMES î
Gizli celse 29-31 mart 1293/10.12 nisan 1877 C:1

omda m evcud vükelâya bildirdi- Şu malûmattan çıkaracağımız netice Karadağ


mes’elesinin 29-31 mart 1293 de meclisin gizli cel­
İse bu yolda netice verildikden sonra dahi­ selerinde müzakere olunduğu ve Babı-âlînin itti-
liye nazırı Cevdet paşa meclise hitaben: tihaz ederek meh’usana getirdiğini aşağıya nak,
— Hükûmet-i Osmaniyye Karadağa bir lettigimiz tasvibnameden anladığımız red kararı bu
şey vereceğini vaddetmedi. Mademki Millet muzaikerelerden mülhem olarak hazırlandığıdır.

Meclisi bir karış toprak vermiyor. Meclisin ka­ Bununla beraber, bu aradaki gizli celsenin
zabıt hülâsası sayılabilecek tek resmî vesikanın
rarı hükümet için düstur-üLameldir.
bu tasvibnameden ibaret olduğuna işaret icab e-
diye söze hitam verdi- M eclis dağıldı- der. H. T. Us

Meclis-i Meb’usanın tasvibnamesi

Mes’ele-i hazıraya dair Babı-âlîye tebliğ o- ve mültezem olan hukuk-ı mukaddesesiyle is.
lunan mükâleme mazbatasiyle Ingiltere harici­ tiklâl ve tamamiyet-i mülkiyyesine şayan bir
ye nazırı tarafından ve Londrada mukim Rus­ surette idiği anlaşıldı. Binaenaleyh; Babı-âlîce
ya ve İtalya sefirleri tarafından tanzim edilen mezkûr mazbatanın reddi hakkında müttehez o-
beyannamelerin ve onun üzerine Babı-âlî cani- lan meslek-i muhik ile azm.i kavi, Hey’et-i Me.
b-i samisinden kaleme alınan reddiyenin bi­ b’usanın pek aşırı takdir ve memnuniyetini' mu-
rer suretleri hey’eti meb’usana irsal buyurul, cib ve fevkalgaye şükraniyet-i âzimesini müs-
duğunu havi vürud ederek hey’et-i umumiyye- tevceb olduğunun ve Karadağ mes’elesine dair
nin içtima-i hafisinde kıraat olunan fi 26 rebiul- olan fıkraya taraflarımızdan verilen karar
evvel sene 1294 ye 30 mart sene 1293 tarihli mukaddem arzolunmuş olduğundan tekrara
tezkere-i samiyye ile zikrolunan evrak-ı melfufe hacet olmayıp hemen padişah-i hürriyyetperver
kemal-i dikkatle mütalea olundu. ve şehinşah-i madetel-küster efendimiz hazret­
lerinin muvazabatını farize-i zimmet-ü ubûdiy-
Salif-ül-beyan mükâleme mazbatasiyle
yet bildiğimiz daavat-i füzuni-i eyyam-i ömr-ü
evrak-i müteferriası üzerine Babıâliden
şevket ve ed’iye-i hüsn-i muvaffakiyyet-i cena-
kaleme alınan mezkûr reddiyede münderic i-
b-i mülükânelerinin ez ser-i nev tilâvetine müsa-
fadat ve mülâhazat doğrusu saltanat-i seniyye
raat kılınmıştır.
ve umum millet-i Osmaniyyenin; her ân.ü za.
man ezhercihet muhafaza ve vikayesi matlûb fi 31 mart 1293

102
DEVRE: 1 CİLD:1 İÇTİMA: 1

Meclis-i meb’usan
1293= 1877
Zabıt ceridesi

On dördüncü inikad
30 rebiulevel 1294=2 nisan 1293/14 nisan 1877
C U M A R T ESİ

İÇİNDEKİLER
Sasnfa
1— Sabık zabıt hülâsası 104
2— Gelen arzuhaller;
1— Dahilî nizamname 104
• 2— Vilâyat nizamnamesi 105.113
On dördüncü inikad (• )

30 rebiulevel 1294==2 nisan 1293/14 nisan 1877


C U M A R T ESİ

Reis; AH M ED VEFİK APŞA

Hey et~i MeVusânın bugünkü içtimai bolunan vükelâya hiç bir kimse irad.i kelâm
devletlû Ahmed Vefik Paşa hazretlerinin tah- edemiyecek denildiği yere ilâve olunacaktı.
hallerin birer cedi'ele taksim edilmesini teklif Reis ^
— O maddeyi bir daha dinliyelim.
Reis — Bugünkü müzakere-i âleniyyemiz Tekrar okunur-
saat dörtte açıldı. Geçenki hülasa-i zabtı dinli- Yenişehirli zade Ahmed Efendi (İzm ir)—
yeceğiz işte, buradan vükelâdan hiç bir kimse müda­
Riyaset kâtibi izzetlû Münir beyfendi za­ hale edemiyecek tâbiri çıkacak, onun yerine
bıt hülâsasını kıraet etmekle, hey et tarafın' bir münasib tâbir konulacak.
dan tasvib edildi- Reis — Buna dahiliye nezareti tarafından
Bundan sonra yedi, sekiz kadar arzuhal cevab var mı?
hülâsaları okundu- MeVusundan birisi arzu­ Cevdet paşa hazretleri (dahiliye nazın)—
hallerin birer cedvele taksim edilmesini teklif Iş anlaşılmıyor efendim, mukabele edemiye.
eyledikte Paşa Hazretleri; arzuhal encü­ cek demek, müdafaa edemiyecek demektir.
Vükelâ ne için celbolunuyor ? Maddeyi' istizah s%
meniyle bilmüzakere nizamname tatbikine ka­
rar verilmesini dermiyan eyledi- için. Mukabeleye girişildi mi, ibare münharif o-
Reis — Nizamname-i dahilîde bir bend lur. Öte taraftan müdahale olunsa, mübahasa.
var ki ona dair bir süâl olunacaktı. O, bugün se çığırından çıkar. O cihetle mukabele ol­
aradan çıkmalı. mamalı.
Nafi Efendi (Haleb) — Nizâmın doku­ Reis — Buna bir şey var mı?
zuncu maddesini kıraete ba§ladı- Yenişehirli Ahmed Efendi (İzmir) — is­
Reis — Buna dair kimin mütaleası vardı. tizah hengâmmda kimse müdahale etmemeli
Dahiliye nazırı hazretlerinin burada bulunma­ buyuruyorlar. Yalnız istizah eden zat söyliye-
sı dahi kararımız iktizasından idi. cekmiş. Güzel. Vakıa her taraftan m.üdahale
Birisi — Bu madde için ekseriyete müra. edilemez. Lâkin istizahın aksi gelirse, bunu da
caat olunmuştu. niçin sormiyalım?..
Reis — K arar verildi, bitti mi, öyle ise Cevdet paşa hazretleri (dahiliye nazırı)-— i
tekrar bunda ne var ki soracağız? Ruhsat buyurunuz efendim. Yetmiş dokuzun­
Meb’us -— Aman efendim, lütfediniz, ne cu maddede ber tafsil beyan olunmuş; müda­
yolda karar verildi? faa, mukabele yok. Müdahale başka, elfaz baş­
Reis — Karar verildi, demek tebdil olun­ ka. Burası şimdi meydana çıktı. Hey’etçe mü­
masın, demektir. dafaa, istizah maddesi olduğu için istizaha
Yenişehirli zade Ahmed Efendi (İzm ir)— muhtaç olacak.
işte o ibare yapılsın. Bu maddeye dair meb’u-
sân da irad-i kelâm etmelidir, istizah için cel- (=‘0 Takvira-i vakayi S. 1886

- 104 -
I: 14 2 nisan 1293/14 nisan 1877 C: 1

Reis Buna bir söz var mı? Onu mütalea eder. Sonra hey’etçe müzakereye
Bir meb’us Müsaade buyurur musu­ konur. Bu iş için de bir encümen yapıldı. Onun
nuz efendim. Mukabele, ne yolda ıstılâh oldu­ bir de kararı vardır. Burada o kararı göremi­
ğu malûmdur. Ve ağırca bir tâbirdir. Zaten o yorum. Zannederim ki bütün şubeler burada
tâbir yakışmaz. Bununla beraber diğer taraf­ müttefiktir.
tan süâl olunacak olursa müdafaa yolunda de. Reis — Encümen ne diyecek?
ğil, istizahı noksan gördüğü halde tekrar isti­ Sebiih Efendi (İstanbul) — Bunun için
zah edip keyfiyeti iyice anlamak için soracak­ encümen yoktur. Nizamname-i dahilîyi hey’et-
tır. Müdafaa, mukabele sözlerine hiç hacet çe yapacağız.
yoktur. Mustafa Efendi (Yanya) — Cevdet paşa
Reis — Bu surette, bende ne yazmalı? hazretleri (dahiliye nazırı) nin buyurdukları
Meb’us — Münasib bir madde ile ifade et­ gibi (bile) lâfzı kifayet eder. Bizim de kara­
meli; ruhsat alarak istizah etmeli. rımız ibarenin tâdilidir. Malûmdur ki bir şeye
Reis — Pek iyi. Alt tarafını okuyalım da ekseriyetle karar verilince onu tekrar değiştir­
başka bir söz varsa söyleyiniz. mek olamaz.
Yetmiş dokuzuncu madde okunur- Reis — Nasıl yapalım? Bu iş bugün bite­
Reis — Burada yanlış bir şey var. Vükelâ cek. Bir (bile) kelimesini teklif ediyorlar.
burada müdafaa etmiyecektir. Müdafa ede­ Manok Efendi (H aleb)— Otuz birinci mad­
cek kimse yok. Biz onu mütalea edeceğiz. Bir dede bu iş için izahat vardır. Biz de karar ver­
de şüphe edersek soracağız. Re’yi olmayacak miştik ki badelmüzakere diye tashih olunsun,
ise sorup bitirdikten sonra diğeri de sorsun. bir daha okuyalım.
Cedvet paşa hazretleri (dahiliye nazın)— Reis — Bir kararımız daha vardı ki, o da
Burada bir (bile) lâfzı kalmıştır. İstizahın bir münasib vakitte dahiliye nezaretinden sor­
gayri mevadda bile denilse matlûb hasıl olur, mak idi. Sorduk; alt tarafdaki bendi gösterdi.
zannederim. Orada izah var, dedi. Şimdi .de bir (bile) lâfzı
Salim Efendi (Kastamoni) — Bile lâfzı teklif ettiler. Artık işin bakiyesi şubeye kaldı.
işi pek çok tağyir ve tâdil eder. Şimdi vilâyet nizamnamesinden sorulacak o-
Reis — Bu babda söz var mı? lan şüpheyi soralım.
Yaver Efendi (Bosna) makale-i âtiyeyi Halil bey Vilâyat nizamnamesinin doku­
irad eyledi: zuncu maddesini okudu ki; “nahiye meclisle­
“Şûra-yi Devlette kaleme alınıp, meclis-i u- rinin cesametine ve nüfusunun ekseriyetine
muma havale buyurulan dahiliye ve vilâyet ni­ göre nısfı müslirn ve nısfı gayri müslim olarak
zamnamesi, hulus-i niyyetle ve usuLü kavaid-i altıdan on ikiye kadar âzası olacağı’’ mes’ele-
mülkİ3iyeye tatbikan ve muktaza-yi vakt-ü hale sinden ibarettir-
göre yapıldığı erbabı indinde malûm ve mu- Reis — Buna dair ne demiştik? Bunım ü-
saddaktm Bunun tecrübesi sebkat etmeksizin zerine dahiliye nezaret-i celilesinden ne soru­
selleme-hüs-selâm" madde bemadde tâdiline lacaktı ?
kalkışmak zann-i âcizaneme göre beyhude va­ Vasilâki bey (İstanbul) — Kanun-i esasi­
kit iza’a etmektir. Çünkü, şevketlû padişahı­ ye mugayir olduğundan müslim ve ga 3mi müs­
mız efendimiz hazretleri, saadetle cülûs bu­ lim tâbirini kaldıracaktık.
yurduklarının akabinde ihsan buyurdukları Cevdet paşa hazretleri (dahiliye nazırı)—
kanun.i esası hükmünce meclis-i meb’usân, bu Buradan kaldırılmasında bir beis yoktur efen­
gibi nizamatı her vakit tâdile salâhiyeti vardır. dim. Nahiye meclisleriyle idare meclislerinin
İlerde, edilecek tecrübe üzerine saye-i şahane­ mahiyeti bir siyakta da değildir. Fakat, nahi-
de, daha güzel tâdil olunur. Bizim için ehem- meclislerinden bu tâbir kaldırıldığı gibi idare
m-ü akdem olan müvazsne.i maliyye nizamna­ meclislerinden de kaldırılacak mı?
mesinin bir ân evvel tâdil ve Islâhıdır. Vakit Reis — Bu lâkırdı nerede gelirse kaldır­
nakiddir, beyhude kaybetmiyelim. mak istiyorlar. Ne türlü münasib ise yapalım.
Vasilâki bey (İstanbul) — Bir lâyiha Cevdet paşa hazretleri (dahiliye nafzırı)—
devlet tarafından gelince bir encümen yapılır. Geçende, bir yerde mübahasa geçti. Lâkin o
105 -
1:14 2 nisan 1293/14 nisan 1877 C: 1

mübahase idare meclisleri hakkında idi. Nahi­ nun-i esasiye dokunmadığının sebebi de bunun
ye meclislerine dair değil. Eğer nahiye meclis­ idare de hissedar olmasından ibarettir. Her
leri birbirinden bahiste ayrılsa, âza_i kiramın cemaat kendi ahalisinin idarece hisse-i ihtiya­
re’ylerine müracaat daha münasib olur. cını yine kendisinden olan vekili ile anlayack
Vasilâki Bey (İstanbul) — Burada bir me- ve anlatacaktır.
s’ele var. Nısfı müslim, nısfı gayri müslim de­ Cevdet paşa hazretler (dahiliye nazırı)—
mek kanun-i esasiye mugayir midir; değil mi­ Demin arzettiğim şeyin bir azı daha kaldı.Bahis,
dir? Onu tayin etmeli. Mugayir ise nahiye ol. hem nahiye, hem de idare meclisleri hakkında
sun, idare meclisi olsun kaldırmalı. beraber cereyan ediyor. Arzetmiştim kî, na.
Reis — Buna bir cevab var mı? hiye ile idare meclisleri bir değildir. Bu iki
Sebuh Efendi (İstanbul) — Nahiye mec­ meclisin bahisleri birbirinden ayrılsa da ona
lisleri ile idare meclisleri hep bir yolda olur. göre söz söylense. Nahiye meclisleri için mü­
Fakat, mukaddema ekseriyet bu kaydın kanu­ dafaaya söz bulamam. Onda, nısfı müslim, nıs­
n-i esasiye mugayir olmadığı ve şu halde kal­ fı gayri müslim kaydına vakıa lüzum olmasa
ması lüzumu müzakere olunmuştu. Böyle ol­ beis yoktur. Ancak idare meclislerine bu bab-
mazsa mazarratı olacağı söylendi. Nihayet bu­ da müdafaaya daima hazınm.
na dair dahiliye nezaretinden istizah edilmek Reis —- İdare meclisleri hakkında olan ef­
mes’elesi meydana çıktı. Mademki şimdi ne- kârı da beyan buyurunuz.
zaret-i çelilesi tarafından mahzur olmadığı Cevdet paşa hazretleri (dahiliye nazırı)—
gösteriliyor. O halde kaydın değiştirilmeme- Nahiye meclisleri, ümur-i belediyye gibi her
sinde de bir gûna mahzur olmayacağı derkâr- halde ahaliye aid ve raci olacak işler ile iştigal
dır. edecektir. O halde ahalinin kendi hukukuna
Reis — Bu henüz birinci kıraat. Asıl ka­ aid demektir. İdare meclisleri ise, ahali huku­
rarı ikinci kıraatte verilecek. kuna aid bir şey değildir. Devlet kendi memur­
larına muavenet için ahaliden adam istiyor.
Nakkaş Efendi (Suriye) — Bu kanun-i
Onları da siz intihab ediniz diyor. Yalnız bu
esasiye aslâ mugayir değildir. Harfiyyen muta­
derecesiyle, bu işe halk karışamaz. Nahiye
bıktır. Kanun-i esasi bize Osmanlı diyor. Fa­
bahsini meclis-i idare bahsinden ajnrmah. N a­
kat, ben hıristiyanlıktan çıkmadım, öteki de
hiyeler, âza.i kiramın dedikleri gibi olsun; an­
müslümanhğmda bakidir. Devlet ise cümlesin­
cak meclis-i idareler, mademki devletin kendi­
den hizmet istiyor. Eğer bir cemaatin ekseri­
sine aid bir şeydir, onlar dahi devletin dediği
yetine göre intihab olunursa bir takım millet­
gibi olsun.
lerden hiç intihab olunmaz. Lütfen bu bend
böyle kalsın. Nakkaş Efendi (Suriye) — Nısfı müslim,
Çanaka Efendi (Y anya) — Kanuna mu­ nısfı gayri müslim lâkırdısı yeni nizama kon­
gayirdir. Hem yarısı Mâm, yansı hıristiyan, muş lâkırdı değildir. Ötedenberi mevcuddur.
deniliyor. Hıristiyanlık bir değil, türlü türlü V e bu mes’ele mahzurdan dahi salimdir. Şim­
mezhebleri vardır. Yahudîler de vardır. Oldu diye kadar bundan hiç bir şikâyet olmadı.
üç... Reis — Sahih, amma cevabı dinlediniz
Reis — Ben size muhtasar bir cevab ve­ mi? Nahiye mes’elesinin daha ziyadesi ahaliye
reyim; üç değil, on üçtür. aid ve mecalis.i idare maddesinin daha ziyade­
Çanaka Efendi (Y anya) — İşte, ben de si devlete raci diyorlar.
böyle demek istiyorum. O halde, cemaat, milli­ Nakkaş Efendi (Suriye) — Ben dahiliye
yet ayırmamak; ekseriyeti kim kazanırsa o ol­ nazırı paşa hazretlerine cevab vermiyorum.
sun. Çanaka Efendi (Y an ya) — Vakıa şimdi­
Sebuh Efendi (İstanbul) — Kavi bir he- ye kadar böyle idi. Lâkin şimdi sorarım ki, bu
sab üzerine malûmdur ki; tebaanın yarısı tâbir kanuna mugayir midir, değil midir? E -
müslim, yarısı gayri müslimdir. O halde gayri ğer bu nizamı zat-i şahane tasdik buyurur da
müslim her ne tarafta ziyade olursa meclis-i i. nizam olursa, artık eski nizamın hükmü kal­
dare âzalarının hemen hepsi o taraftan oiur, ka­ maz.

- 106
I: 14 2 nisan 1293/14 nisan 1877 C: 1

Reis — Yani meramınız?.. melhuz bulunan tazyik ve infazını raf i bir âle-
Çanaka Efendi (Y anya) — Tâdil olunsun. t~i hakkaniyyet olduğu nezd-f ulilebsarda ma­
Reis — Ne denilsin? lûm olup, bu takdirce hiç bir mahalde adedce
Çanaka Efendi (Yanya) — Bir tâbir bulun, müsavi bulunmayan ve fakat herbir hal ve me­
sun. Düşünelim. kânda hukukça müsavi tutulmaları kanun-i
Bunun üzerine Manok Karaca Efendi (Ha- esasi iktizasından bulunan mileH muhtelife­
Isb) makale-i âtiyeyi serddeyledi: den adedce akall olanların hukuku ekser olan­
“Her mecalis âzalarının nısfı müsjim ve ların kuvvetine payımal ettirilmemek her vazhi
nısfı gayri müslim olacağına dair geçenki içti- kanunun vazife-i mukaddesesidir.
mada haylica mübahasat cereyan etmişti. “tmdi, mecaliste âzaintihabında tesavi-i
Muhterem refiklerimizden bazıları, ve Vasilâ- hukuk kaziyyesini muhafaza için ve intihab o-
ki Bey (İstanbul) bunun suret-i tarifi aleyhin, lunan âzalar müntehib olan ahaliyi hakkiyle
de bulunarak, müslim ve gayri müslim tâbiri­ takdir etmek için müslim ve ga 3U‘i müslim gi.
nin kanun-i esasiye muhalif olduğunu ifade ile bi bir tâ.bir kullanılması icab eder ki, bunun
bu tâbirin Osmanh lâfzına tahvilini iddia et­ milliyete mahsus olan Osmanh tâbirine bir ha­
miştir. lel getirmiyeceği ve fakat mezhebe aid bir tâ­
“Mir.i mumaileyhin şu iddiasının ne dere­ bir olduğu gibi kanunname-i esasinin ruh ve i-
celerde kabule şayan idiğini bilmek için kanu- baresine her cihetle mutabıktır. Muhterem re.
n.i esasiden dermiyan eylediği mevaddın bir fıkımız derhatır etmelidir ki, meb’usu bulun,
nebzecik tedkik ve tamik tarafına gidilmesi duğu İstanbul intihabatı dahi bu tâbir ve usu­
kâfidir zannederim. Kanun-i esasiden maksa- le tevfikan icra olunmuştur. V e yukarıda be­
d-i asli her ferd-i milletin huzur-i, kanunda yan olunduğu gibi bundan kanun-i esasi ahkâ.
hukuk ve vazifede müsavi tutulması kaziyye. mına hiç bir halel gelmiş olmayıp yemin boz­
sinden ibarettir. Bu esas muhterem refikimi­ mak gibi vicdan tefrik edecek sebebler mülâ­
zin dermiyan eylediği kanun-i esasinin on ye. hazasına mahal yoktur. Vasilâki bey şurasını
dinci maddesiyle takdis kılınmıştır. dahi derhâtır etmelidir ki imtizaç ve ittihad
tesavi-i hukuk ile nolur. TesavLi hukuk dahi
“OsmanlI namiyle yadolunmak bahsine
tesavi-i vezaifi icab ettirir. Teşkil olunan kâf-
gelince; bu dahi devlet.i aliyye-i Osmanİ3iye-
fe-i mecaliste her milletin, tarafından âza in.
ye tabiiyyetimizi alelûmum tavsif ve tarif et­
tihabına olan arzusu hiç bir veçhile haksız gö­
mek ve on yedinci benddeki tesavi-i hukuk ve
rülemez. İstanbul intihabatındâ, hakkında
vezaif kaziyyesine bir alâmet i aleniyye olmak
gadrolmuştur zanniyle bir milletin ettiği nabe-
Üzere her sınıf tebaa-i şahaneye ihtilâf-i mez­
ca feryad tâ Avrupaya aksetmiş ve büyük ki.
hebe bakılmıyarak verilmiş bir imtiyaz oldu,
1-ü kali mucib olmuştur.
ğu azharü mineşşems ve bu takdirce tesavi-i
hukuk kaziyyesi asıl olup, Osmanh tâbiri ise “İmdi, kanunname-i esasice mukaddes o-
onun furu’undan bulunduğu rütbe-i bedahatte. lan tesavi-i hukuk kazİ5iyesine halel getirme­
dir. Devlet-i âliyyeyi teşkil eden hey’et-i Os- mek ve beynelmilel nifak ve ihtilâfa sebebiyet
manînin akvam-i muhtelifeden müretteb bu­ verilmemek üzere müslim ve gayri müslim tâ­
lunduğu kanun.ı esaside münderiç buyuruldu- birinin ibkasını teklif ediyorum.”
ğu gibi, nutk-i hümayunda dahi teyid buyu­ Reis — Yani ibka.
rulmuş olup, Osmanh namı ise akvam ve mile- Manok Efendi (H aleb) — Evet efendim.
1-i mühtelife.i mezkûrenin birbiriyle irtibat ve Makkaş Efendi (Suriye) — Efendim, mü­
ittihadlan için ittihaz olunan rabıtadır ki bun­ zakere pek uzadı. Re’ye müracaat edelim.
da milel-i mezkûrenin kanun-i esasice mukad. Reis — Nutk için yazılanlar varsa, çare
des olan tesavi-i hukuklarına muzir olacak su­ yok dinliyeceğiz.
rette istimali bir veçhile caiz görülemez. Vasilâki Bey (İstanbul) — Manok Efen­
“Kanun denilen şey, ekseriyetin akalliyet di (Haleb) diyor ki, bu hey’et-i meb’usân bile
üzerine tabiî bulunan galebe ve tesirini vaki bu sene böyle oldu. Fakat, kanun-i esasi de di­
ve ashab.i iktidann zuafa ve aceze üzerlerine yor ki; bu sene müstesna olarak böyle oldu. Bu

m
1:14 2 nisan 1293/14 nisan 1877 C: 1

kayıd olmasa idi, İstanbuldan yine on meb’us teşardır. Deniliyor ki, vali kendi mes’ul olaca.
çıkardı. Amma .ziyadesi hıristiyan veyahud zi­ ğı için vekâleti emin olduğu adama verecek.
yadesi müslüman olacak imiş, beis yok, hep Fakat müsteşarlar da devletçe emindir. Emin
OsmanlIyız, cümlemiz biriz. Bizi yalnız böyle değilse, vali Babıâliye yazıp tebdilini ister.
tâbirler birbirimizden ayrıyor. Birisi — Ben derim ki, Sebuh Efendi (Is.
Manok Efendi (Haleb) — Bundan yirmi tanbul) nin yanlışı var. Vali yerine kiıpi ve.
sene sonra maarif sayesinde fikirler birleştik­ kil edeceğinde serbest kalırsa daha âlâ. Zira,
ten sonra olur. Şimdi ise her sınıf ahalimizin mutlaka müsteşarı vekil eder. Amma müste­
bazı fikirleri vardır ki meydana koyamayız. şarı da bir yere göndermek isterse o zaman
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Görü. başkasını vekil etmeğe müktedir olabilmelidir.
yoruiPi ki sadedin haricine çıkıyoruz. Esas me- Cevdet paşa hazretleri (dahiliye nazırı)—
s’ele bu tâbirin olup olmamasından ibarettir, Valinin yalnız bir zatı vekil bırakmaya mecbu­
îş, encümende mütalea olunur. Nahiye ve ida­ riyeti idareyi tas’ib eder. Bu nizamlar tevsi-i
re meclisleri hakkında bu tâbirin lüzum ve â- mezuniyet için yapılır. Valinin mezuniyetini
dem-i lüzumu orada düşünülsün. darlaştırmamak. Tabiîdir ki, ekseriya vekil,
Yenişehirli Ahmed Efendi (İzm ir) — Da. yine müsteşar olur. Belki gizli bir işi vardır da
hiliye nazırı paşa hazretlerinin dedikleri vechi. müsteşarı vekil bırakmıyacak ise, vali diğerini
le meclis-i idarenin devlete aid ve raci olması vekil bırakmakta serbest kalmalıdır.
bizce de müsellemdir. İsterse müslim âza ko­ Nakkaş Efendi (Suriye) — Valinin tevkil
yar, isterse gayri müslim. Nahiye meclisleri i. edeceği şahıs bir zata münhasır kalmamalı,
Çin de kanun-i esasi bizi bir noktaya cem’etti. ihtimal ki müsteşarı da tevkil eder. Hem de
diyorlar. Bu da böyledir. Eğer biz, yalnız Os­ müsteşarın mücerred büyük olması şart değil­
manlI namiyle âza toplarsak işte o zaman ara­ dir. Müsteşar saniye mütemayizi olur da, defler,
mıza tefrika düşer. Vechi şu ki; Anadoluda en dar ulâ evveli bulunur.
çok yerlerde nüfus-i İslâm galibdir. İstanbul
Sebuh Efendi (İstanbul) — Bu da vazife
en mütemeddin yerimiz iken, intihablar huşu,
nizamları gelirse o zaman bahsolunsun.
sunda bu kadar kıyametler koptu. Kendilerin­
Nakkaş Efendi (Suriye) — Müsteşarla­
ce az âza alındığı için şikâyet eden halk bulun­
rın beyan-i vazifesi bu bende dokunmaz.
du. Sonra vilâyetler dahi bu müşkilâta düçar
Yenişehirli Ahmed Efendi (İzm ir) — E-
olacak, tefrika düşecek, kanun-i esasinin arzu
fendim; valiler vilâyetin her tarafiyle meşgul o.
eylediği veçhile ittihad olamıyacak.
lacakları cihetle hangi memurların kâfi olacağı­
Bir Rum — Kanun-i esasinin sekizinci
nı yine kendileri bilirler. Sözü uzatmak lâzım-
maddesi şerh ve izah edilmeyince bu iş anlaşıl­
gelmez.
mayacak. Bu da âyanın vazifesidir. Ayan ben-
Sebuh Efendi (İstanbul) — Vali gaybube­
d.i mezkûru şerbetsin, sonra da biz bakalım.
ti halinde mes’ul değildir. Bu bend vazife ni.
Haci Hüseyin Efendi (Suriye) — îşi âya-
zamnamesinde bulunmak lâzımgelir. Orada
na göndermek lâzımgelmez.
müzakere olunsun.,
Reis - - Efendi, işi şubeye havale ettik.
Reis — Bunu burada bitirelim. İkinci kı­
Orada bahsediniz. Artık bu bahsi geçelim mi
raatte karar verelim. Zira söz artık zaid oldu.
efendim.
Otuz sekizinci maddeye diyecek varmı ?
Hey’et hu bahsi geçmeye muvafakat et­ Rasim Bey (Edirne) — Mes’uliyet taad-
mesiyle hab-i rahi okunmağa baklandı- düd etmemek için tahsilât ve irsalâttan vali ve
Reis ~ Otuz beşinci maddeye dair bir söz sarfiyat ve hesa|>attan defterdarın mes’ul ol­
geçmiştir. Karar vereceğimiz zaman re’ye ba­ ması encümende kararlaştı.
karız. Hamazasb Efendi makdle-i âtiyeyi irad
Sebuh Efendi (İstanbul)-—Valilerin müd- eyledi:
det-i gaybubetinde her kimi isterlerse vekil bı­ “Otuz sekizinci madde, ümur-i maliyyede
rakmaları müsteşar bulunan yerler için hak­ vali ve defterdarın müştereken memur ve me.
sızdır. Validen sonra en büyük memur müs­ s’ul oldukları muharrer olduğundan, mademki

- 108
1:14 2 nisan 1293/14 nisan 1877 C: 1

ikisi de bir ümur-i mühimmede müştereken mensiz gemi yürümediği gibi, başsız ketebede
mes’uldürler, valinin gaybubetinde defterdarın olmaz.
vekâleti münasib görünmüyor. Çünkü, mahzur­ Reis — Bu söz Ahmed Efendi (İzm ir) ye
dan salim değildir. Defterdardan maada erkân-i cevab olmadı. Ahmed Efendi diyor ki: birer
vilâyetten tensib edeceği zate tafviz-i emr.i ve­ başkâtib vardır.
kâlet eylemesi denilse daha iyi olmaz mı? Nakkaş Efendi (Suriye) — Bir mümeyyiz
“Mutasarrıf ve muhasebecinin bu babda ile iş görülmez.
olan mes’uliyeti taaddüd etmemek için tahsi- Hudaverdi Efendi (İstanbul) — Ahmed
lât ve irsalâttan mutasarrıf ve hesabattan mu. Efendi (İzm ir) nin pek hakkı vardır. Mümey­
hasebeci mes’ul olacakları münasib görülürse, yiz varken mektubcuya lüzum ne?..
merkez-i vilâyetlerde dahi vali ve defterdarın Sebuh, Efendi (İstanbul) — Bahis maa.
ümur-i maliyyece olan vazifeleri nizamen tefrik şındadır. Mektubcu lâfzı kalsın. Büdce geldiği
ve tasrih olunduğu halde defterdarın vekâletin­ zaman maaşını tenzil etmeli.
de dahi mahzur görünmüyor .Çünkü; yalnız vali­ Rhis — Demek ki tarafeynin merami ma­
nin ümur-i rnaliyyece valiye aid olacak vezaifini lûm oldu. Mektubcu İstanbuldan giden bir me­
hasbelvekâle müddet-i muvakkatede ifaya mec­ murdur. Beş binden aşağı giderse hiç bir iş gö­
bur ve yalnız muddet.i vekâlette valİ5'’e aid olan rülmez, fena olur. Yedi bin beş yüz bile olma­
vezaif ile mes’uldür. Hususa ki^ valinin giya- lı. Mümeyyiz yerlidir., ne verilirse kanaat e-
bında, emr.i vekâleti icra edecek zat hiç ol­ der. Bunu isteyiniz, şunu istemeyiniz, diye söy­
mazsa erkân-i vilâyetin mütehayyizanından ol­ lemiyorum. İşi biliniz de öyle bahsediniz, diyo­
ması elzemdir. Ve defterdar olacak zevat, işbu rum.
evsafı cami bulunduklarından onların emr-i Haöı Hüseyin Efendi (Suriye) — Nizamda,
vekâletleri de münasibdir. vilâyet matbaaları için söylüyorum. Bu matbaa­
lar yalnız hükümetin evrakını basmayıp birer
Reis — İkinci müzakerede re’yine bakarız.
de jurnal bassa, dahilî, haricî havadis yazsa.
RasimBey (Edirne) — Mâliyeden bir me­
Hamazasb Efendi makale'i âtiyeyi irad
mur göndereceklerdi de encümende müzakere
eyledi:
olunacaktı.
Reis — (Yusuf paşa hazretlerine— Maüye “Mademki matbaa nezareti idare meclisi-
nazırı) Mâliyeden memur bugün gelsin efen­ ne muhavvel gösteriliyor. Mektubcu ile defter­
dim. darların üzerlerine bu husustan münferiden
Yusıü paşa hazretleri (Maliye nazırı) — vazife affeylemeğe hacet mesetmez. Çünkü,
Pek iyi efendim. matbaa varidat ve masarifatı devletin diğer
varidat ve masarifatına karışmayıp ayrıca ida­
İbrahim paşa hazretleri (Şûra.yi Dev­
re olunacaktır. Gerek umur-i tahririyyece ve
let dahiliye dairesi ikinci reisi) — Bu i.
gerek umumr-i maliyyece olan vezaif-i müsta­
harede bir tashih lâzım geldi. Tayin olunacak­
kille dahi tayin olunacak müdir-i mahsus üze­
tır yerine, olundu demeli. Zira nizam mevcuddur.
rine bırakılsa, daha münasib görünür. Ve mü­
Salim Bey (Kastamoni) — Her vilâyette
dür dahi yalnız meclis-i idareye karşı mes’ul
mektubciya refakat eder bir evrak müdürü ile
olsun. Çünkü; idarenin vazife-i müçtemiası tef­
ketebe, saire vardır. Nizamda ise buna dair sa­
rikan bir iki memur münferiden ihale olunsa,
rahat yok, tasrih etmelidir.
işçe suûbeti intaç ve o idarenin tarakki-i hali
Reis — Yerleri gelecek. Maahaza zabto-
ne mani olacağına iştibah yoktur.
lunsun.
Rasim Bey (Edirne) — Matbaalarda hükü­
Yenişehirli Ahmed Efendi (İzm ir) — Ben met için tab’ olunan evraka kaç kuruşluk kâ-
mektupcuya hiç lüzum görmem. Her yerde bir ğıd sarfolunuyor ise o mikdarda ücret-i tabiyye
muktedir adam vardır. Fazla masrafa vakti­ alırlar. Bu üçret yine verilmek üzere matbaalar
miz yok, tenkıh etmeli. bilmüzayede talibine ihale edilse.
Nakkaş Efendi (Suriye) — Vakıa mükem­ Reis — Biz tanzim-i umur için müzayede­
mel memurlar vardır. Amma bir baş ister. Dü- leri kaldırmak istiyoruz. Böyle en mühim iş­

109
I: '14 2 nisan 1^93/14 nisan 1Ö77 C: İ

lerde matbaalardan bahsolunmaz. Bu esaslı taht-i riyasetlerinde bulunmak üzere meclis-i


bir kanun lâyihasıdır. Bana kalırsa, şu matbaa idare-i vilâyetin intihabiyle bir kaç kişiden mü.
işini buradan çizivermeli. rekkeb bir meclis hey’eti dahi bulunsa münasib
Hey’et — Pek âlâ olur. olmaz mı?Her ne kadar idare-i umumİ5^e -i vi.
Nizamnamede nafıa, ziraa bahsi geldikte lâyetin fasl-i sanîsinin 46ıncı maddesinde, na­
âzadan birisi bunların suret-i İslahına dair gür fia ve ziraata dair mevaddın auver-i icraiyye.
zel'bir lâyiha kıraet etmesiyle bunun suretle­ sini rü’yet ve müzakeresi mecliB.i idare veza-
ri ihraç olunarak nezaretlerine gönderilmesi ifine munzam gösterilmiş ise de meclis-i idare­
kararlattı- lere atfiyle semere-i matlûbe hasıl olamayacağı
Manok Efendi (Haleb) — Bu ziraat müdür­ emsali delâletiyle müsbettir.
lerinin maiyetlerinde âzası en müteber zürra Reis — Bu kâğıdı almız, okuyunuz da o.
ve tüccardan olmak üzere bir meclis teşkili lâ. na göre bir şey yapınız. Kırk ikinci maddede
zımdır. Fahrî hizmet ederler. zabtiye ahvaline dair diyecek var mı?
ıRasim Bey (Edirne)* zabtiye kanununun
Nafia memuriyetinin mülk-ü milletçe en mu­
henüz kaleme alınmakta bulunduğunu beyan
tena olduğu cümlenin musaddakı bulunduğun­
ile, o kaleme alınıcaya kadar sancak ve vilâ~
dan bu babda tafislatiyle tasdiata hacet göre,
mem. Fakat, teessüf ile beyan edebilirim ki, işbu
yatta bulunacak zabitlerin tabur ağası ve alay
beyi diye tayin olunmaması encümenin karan
madde vilâyet teşkilâtındanberi vilâyet kanu­
iktizasından olduğunu haber verdi ise de, bu
nunda yalnız hurufat-ı mevta hükmünde kal.
rey kabul olunmayıp alahalihi nizam ibka e-
mış. Lâzımgelen memurlar tayin olunmamış ki
dildi-
fihiyat ve icraatiyle semerat-i hasenesi görün­
Reis — Meclis-i idarelerde âza-i tabîiyye ile
sün. Filhakika, iptidalarında bazı mahallere ta­
müntehabe bahsine diyecek var mı?
yin olunmuş ise de, hayfâ ki muahharen lü­
zumsuz gösterilip kaldırılmış. Elyevm âlemin Rasim Bey (Edirne) — Sancak mecalis-i i-
hasedini isticIâb eden memleketimizin münbit daresi hakkmdaki müzakere, işbu vilâyet mec.
ve mahsûldarhğı bize ne faideyi mucib olur ki, lisı-i idareleri hakkında carîdir.
mahsulât.i vafiremizin bir mahalden diğer ma­ Reis — Dahiliye nezaret-i celilesinden bir
halle ihracat ve idhalâtma tariklerimiz mes- mülâhaza var mı?
duddur. Anadoluda öyle mahaller vardır ki, en Cevdet paşa hazretleri (dahiliye nazırı) —
büyük şehirlere on, on iki saat mesafesi bulu­ Meclis-i idarelerde devlet memurları bulunma­
nan kasabalar beyninde âdı şose tariklerimiz yıp da yalnız âza.i müntahabe bulunursa o
bile olmadığından araba ile mürur ve ubur gay­ halde bütün bütün ahali tarafından bir meclis
ri mümkün ve hayvanat arkasile nakli zarurî olmuş olur. Halbuki, devlet meclis-i idareleri
bulunmakta ve anbarlar mahallinde es. kendi ümurunu gördürmek için teşkil ediyor.
hab-i ziraatin hasılâtları bulunan za­ Niçin kendi memurlarını da koymasın. Hiç
hireler anbarlarmda çürüyüp kalmak­ müntahab âza olmasa bile devlet yine kendisine
ta ve kendileri ise borç altında perişan olmakta­ bir meclis-i idare yapar. Meclis-i idarelerde
dırlar. Şimdiye kadar bunlara ehemmiyet ve­ memurlar bulunmasın, demek hiç bir yakışık
rilmediği cihetle ziraat ve felâhat ve ticaretten almaz. Faraza, âza bulunmasın denilmiş olsa
memleketimiz matlûb veçhile terakki etmediği belki o yakışık alırdı.
ve bu yüzden memul ve muntazarımız olan ni­ Reis — İşte, cevabımızı aldık ya. Sonra
ce nice servet-ü sâmandan mahrum kalındığı be5uıimizde karar veririz.
runüma ve bu maddenin ehemmiyeti cümlenin Riza Efendi (Hudavendigâr) bervechi âti
mukarr ve muterefi olduğundan bunun üzerine bir makale irad eyledi:
yevm-i aharda mecliste mübahasa mi etmek “Vülât-i ızâmın, meclis-i idare.i vilâyet ri­
münasib görülür, yoksa merci-i mahsusuna ha­ yasetinde bulunmalarının mahzuru kâffe-i de-
valesiyle icra.i icabının talebiyle mi iktifa o- vaire ve vilâyetin her bir ümuruna nezaret-i kâ-
lunur, meclisin re "yine havale buyurulması; vi­ mileleri bulunduğu cihetle bittabîi meşguliyet­
lâyetlerde tayin olunacak nafia müdürlerinin leri ziyadeleşip, meclis-i idareye vakit ve zama.

110 -
I: 14 2 nisan 1293/14 nisan 1877 C: 1

niyle kudumlarına mani olacağı derkâr ve bu olan memurin orada bulunmazlarsa nasıl olur?
sebeble mecliste rü’yet.i mesalüı, ve müzake- Reis — Her işte bir âmir ile bir müsteşar
rat-i evrak-ı mühimme kesb.i teehhür ederek vardır. Hangi meclis olursa olsun, mafevkine
vaktile suver-i icraiyyesine ibtidar olunamama- değil, küçüklere bile emir edemez. Meclisler
sına badi ve bundan tevellüd edecek ahval müs- yalnız istişare mahallidir. O cihetle bir işi, şöyle
tagni-i arz-ü beyan bulunduğundan meclis-i i- icra olunsa im diye, istişare eyledikleri zaman
darenin riyaseti, yine valinin taht.i nezaretinde o işin taallûk eylediği adam orada bulunmadığı
olarak erkân-i vilâyetten bir zate tahvilinde :halde müzakere edilmelidir. Âza-i kiramdan ba.
pek çok yüsr-ü sühuleti mucib olacağı mütalea zıları valilerin dahi bulunmasını re’yeylediler.
ve varid-i hatırdır.” Âzadan birisi daimî suretle veyahud her biri
Reis — Pek güzel lâkırdı, §ayan-i müta. münavebe ile riyaset etmesini re’yettiler.
leadır. Malûm olmak üzere bir sureti dahiliye Bu da bir güzel şeydir. Lâkin size yalnız haber
nezaret-i celilesine takdim olunsun. veriyorum; ben karışmam. Meclisler istişare
Şeyh Bahaaddin Efendi (Bursa) — Şubede yeridir, dedim. Oralarda kaideten âmirler bu­
müzakere edilsin. lunmaz. Hem zannım, bu müzakere artık bü­
Nakkaş Efendi (Suriye) “Kırk beşinci yüdü.
maddede, vilâyet meclis-i idaresinde, haftada Her taraftan ■— Evet, evet...
iki gün içtima az olduğu”dermiyan edilip hef e - Reis — (Sözünde devamla) Yine bunlara
f i meb’usan içinde idare âzalığı etmi§ olanla- karar verilmedi. Müzakerenin neticesi olmak ü-
rın reyleri soruldukta, “bu mikdarm azlığına zere haber veriyorum.
ve çokluğu”;ıef dair bir hayli sözden sonra Yusuf paşa hazretleri (maliye nazırı) —
pa hazretleri “lâkırdı uzamaması için bunun
Bu meclislerde mevcud olan nizamların suret.i
kararı dahi şubelerde verilmesi”ni ve badema i- icrası müzakere olunacak. Yani defterdar han­
rad edilecek makalelerin kaleme alınarak söz- gi işe bakıp nasıl icra edecek, diye söyleşilecek.
Uzamaması için kürsi-i hitabette §ifahen irad Devlet demiş ki, bunun müzakeresi için de a-
edilmesini re’yeyledi- Bundan sonra meclis-i i~ haliden bir kaç kişi bulunsun. Şu halde, devle­
darelerde memurların muhakemesinden ba§ka tin kendi işinde kendi memurları bulunmasın
ümuri- adliyyeye müdahale olunmıyacağı me­ demek olabilir mi ?
selesine Rasim Bey (Edirne) nin ihtarı üzerine
Reis — Beynimizde müzakere ederiz de
“sırf ümur-i hükümete aid muhakeme.! memu­
ikinci kıraatte kararını söyleşiriz.
rin” (/fye izah edilmesi tensib edilip; Nakkaş Rasim Bey (Edirne) —■ Encümende dahi
Efendi (S u riy e ): “Meselâ bir mültezim ile hü­
karar verilmediği veçhile, meclisler muhasebeyi
kümet arasında tekevvün eden davaların dahi
tasdik edecekler. Mal memurları meclislerde
bazı yerlerde mecalis-i idareler tarafından rüy’et
olursa kendi kendini tesdik etmiş olur.
edildiği”n,i dermiyan eyledise de; Haşan Feh­ İbrahim paşa hazretleri (Şûra-yi
mi Efendi (İstanbul); “Nizamat-i cedide ıkti-
Devlet dahiliye dairesi ikinci reisi) — Mec­
zasmca böyle eşhas ile hükümet arasındaki da­
lis.! idarelere memurların hiç karışmaması ar-
vaların mahakim.i Umumiyyede ru’yet olunaca-
zolunuyor. Geçen gün de demiştim ki bunlar
cevabını ita eyledi- sırf devlet işi içindir. Parzedelim k i , vali ve me­
Yusuf paşa hazretleri (maliye nazırı) — murin bulunmayş,cak. O halde, bir yolsuzluk o-
îdare meclislerinde defterdar, mektubcu ve sair lursa, mes’uliyet kime raci olacak?
memurin bulunmasın, diyorlar. Demek oluyor Reis — Meclislerin yapacağı şey karar de­
ki mecalisin vazifeleri anlaşılmamış. Kırk altın­ ğildir. Müzakeredir. İcradan yine vali mes’ul-
cı bendde buna dair sarahat vardır. Meclis-i i- dür. Müzakere istişare demektir.
dareler mülkiye ve nafia ve sair bu makule ü- İbrahim paşa hazretleri (Şûra-yi
mura bakacaklar. Hem de icra memuru olduk­ Devlet dahiliye dairesi ikinci reisi) — Pek
ları için o makule ümurun icrasına bakacak­ doğru. Lâkin âza valiy re’5nni verecek, icra e-
lar, icraya nezaret edecekler, yeniden bir şey dip etmemekte mes’uliyet de sana aiddir diye­
yapamıyacaklar. Şu halde asıl icra memurları cek. İşte bunda mantık yoktur.

— 111 —
i: 14 2 nisan 1293/14 nisan 1877 G: 1

Reis — Kabası budur ki, o mes’uldür. Birisi — Memurlar, hem hâkim, hem ıhüs-;
Hûdaverdi Efendi (İstanbul) ■ — İdare mec­ teşar olamazlar.
lisi, devletin yed-i icrasıdır. Ahalinin hiç hak. Nakkaş Efendi (Suriye) — Bir defterdar­
kı yoktur. Büsbütün hükümete aid bir şeydir. dan edilen şikâyet, umumun fenalığına raci ola­
Meclis kararının icrası valinin re’yine kalırsa maz. Devletin kapısı açıktır. Fenalarından şikâ­
vali bir şey yapamaz. yet olunur. Hepsi fena olamaz ya.
Sebuh Efendi (İstanbul) — Âzanm gayrisi Bir çok sesler — Ekserisi, ekserisi.
bulunmak lâzımgelmez. Eğer meclis nizama Yusuf paşa hazretleri (maliye nazırı) —-
muga5Ûr bir şeye karar verirse onu ihtar Efendi hazretleri İzmir defterdarından şikâyet
ediyorlar.Bir çok evrak geldi. Nazar-i dikkate a-
etsin.
Rasim Bey (Edirne) — Şimdiye îıadar hndı. Halbuki edilen şikâyetler, hıristiyanlar-
meclis-i idareler hem bir mahkeme hem de ida­ dan bedel-i askerî tahsil olunmaması ve İkinci­
re suretinde idi. Usul-i muhakeme nizamı kale­ si de yirmi jullık bakayanın tahsil edilmemesi­
me alındı. Bundan sonra meclis-i idareler mah­ dir. Bunların ikisi de defterdarların işi değil­
keme gibi hükmedemiyecek. Vazifesi vali ile dir. Bir de muhbir zuhur etti. Kendisini azlet­
istişareden ibaret kalacak.Vali isterse icra e- tik. Muhbir ile muhakeme olacağım diyor. Hât­
der, isterse etmez. Mes’uliyet yine valiye aiddir. tâ azlolmadan muhakeme istedi. Onu dinleme­
dik, belki memuriyet kuvvetiyle bir şey kaza­
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Bu işe nır diye azlettik. Tebrie-i zimmet ederse yine
şubede bakılacak. Vali reis olup olamıyacağı o istihdam olunur. Daha nerelerde böyle bir şey
zaman anlaşılacak. varsa haber verilir.
Nakkaş Efendi (Suriye) — Bu bahis pek Yenişehirli zade Ahmed Efendi (İz m ir )—
dekik bir maddedir. Münasib ise yalnız bunun i- Nazır paşa hazretleri ya ifademizi anlamadılar,
çin bir encümen olsun. veyahut anlamak istemediler. Deftar aleyhine
Hey’et — V ar ya. olan söz hâzineyi korumak içindi. Defterdar e-
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Madem- fendinin zeman-i idaresinde sandık eminleri
nizamname-i dahilî hükmünce evvelâ encü­ zimmetinde yirmi bin lira para kaldı. Bir ada­
meninde bakılacak, mademki encümenlerimiz mın hapis ve tevkifine mazbata yaptılar, hapis
de vardır. Yeniden encümen lâzım değil gibi olunmadı. Herifi kaçırdılar ('“®‘').
mütalea ederim.

Yenişehirli zade Ahmed Efendi (İzmir) — (*:*) (Müsavat) gazetesinin 5 nisan 1293 sayı­
Vükelâ hazeratiyle maksadımız müttehiddir. sında çılkan (Meclis-i Meb’usan zabtı) başlıklı bir
Ve müttehid olmalıyız. Her birimiz on, on iki fıkra, bu zabta taallûk ediyor. Gazete diyor ki:
“Su hizmeti ifaya memur olan zatler uhdele­
günlük yerlerden geldik. Şu mülke, şu devlete
rine ihale olunan hizmeti yani vazifeterini ya lâ.
hizmet için. Defterdarların valilerin meclislerde yikiyle ifa etmemelerinden yahud bilmediğimiz
bulunmalarından dolayı görülen mahzurları, başka bir sebebden dolayı meclisin resmî zabıtla,
mazarratları açıp ortaya ko5nnali3az. Vükelâ rında pek çok tahrifat ve nakayis görülüyor.
hazeratı da sözü açıp ortaya koymalı. Defter­ Ezcümle cumartesi günkü aleni içtima zabtı,
nın ekser mahallerinde pek çok noksanlar ve hu.
darların devlete ettiği hakareti, mazarratı, ziya­
susiyle İzm ir defterdarı hakkında tekevvün eden
nı ortaya koyarsak hayâ edilir. Bizim defterdar sözlerde pek çok tagyirat ve tahrifat görüldü. Ha­
hakkında gelen evrakı, Hurşid paşa hazretlerinin cı Ahmed Efendi hazretlerinin aşar keyfiyetinden
zamanında yapılan evrakı istemeli, bakmalı, beyan buyurduğu otuz bin altın büsbütün aralığa
îllâllah artık, bu defterdarların elinden, illâllah! atılıvermiş olduğunu kemüLi esefle gördük; yoksa
Hacı Ahmed Efendi hazretlerinin buyurdukları o.
Bu söz meclisin hey et-i umumiyesi tara­ tuz bin altının ehemmiyeti yok mudur?”
fından alkışlandı' (Vakit) gazetesi müzakerenin bu kısmını,
524üncü sayısında şu suretle nakletmiştir:
M eb’uslardan bazıları m eclis.i idare riyasetle,
(* ) Basiret ve Müsavat gazetelerinde buraya rinin valilerden alınması ve deftardarlar âzadan
“Kemal.i tahsin ile” terkibi ilâve edildiği görülü­ mâdud olmayarak, meclîs müzakere ile re’ylerini
yor. H. T. Us ba-mazbata beyan ederek, valiler bunun sudetJ

- 112 —
1:14 2 nisan 1293/14 nisan 1877 C: 1

Reis — Bunu kâğıd üzerine koymalı. {Evvelce âzaya şubelerin işbaşı intihabı için
TCırk yedinci maddeye diyecek var mı? numaralar tevzi edilmişti) içtimaimiz bir aya
vardığından şubelerin yeni intihabı için numa-
Hamazasb Efendi (Erzurum) — Bu mecli­ 1ar dağıtıldı. Birden on sekize kadar birinci, o-
sin reisi kim olacak? tuz altıjgı kadarı ikinci, ve hakeza, şubeler için­
Reis — Encümende söyleşilir. dir.
Vilâyet nizamnamesinin bu parçasını bitir­ Bundan sonra saat yedide meclise hitam
dik. Gelecek içtimada alt tarafını okuyalım. verildi-

İcrasından mes'ııl olması re’yinde bulundu. ve “şu hale nazaran bunlara bakılmayor sözü ka­
Bunun üzerihe Maliye nazırı devletlû Yusuf bul olunmayıp bakılmakta olduğu” nu ve “muha­
paşa hazretleri meclis, i idarelerin suret-i icrayı keme lüzurau”/m söyledi.
müzakere edeceklerinden bahs ile defterdarların Hacı Ahmed Efendi cevabında ifadatj sabi,
orada âza sıfatında bulunmaları lüzumunu dermi. kasıridan bazısını tekrar ile beraber:
yan ettiler. :— Burada meclis-i idarede âzahk etmiş üç zat
Müteakiben Izmirden Yenişehirli zade Haci vardır. Mal-i miriden zimmetine şu kadar bin lira
Ahmed efendi ruhsat isiteyerek kıyam ile: geçirdiği tebeyyün eden bir adamın mes’uliyeti
“Vükelâ-i fiham hazeratiyle meb’usların mak­ üç kere mazbata olundu; defterdar efendi hapis
sadı müttehiddir. Biz bir kaç yüz saatlik mahal­ bile etmiyerek, herif firar etti.
lerden şedd.i rahi ederek buraya geldik. Maksadı, İlki sancakta bir kaç sandık emini zimmetin,
mız şu mülkün saadet-i haline hizmet etmektir. de devletin otuz bin lirası gitti. Ne varmış? var­
Her iki taraf malûmatını meydana koysun; lâkin sın, gitsin] Falan yerde şu kadar para zayi olmuş.
biz bildiğimiz şeyleri tamamiyle beyan edersek ha­ Ne beis var? Varsın olsun! gibi bazı imalarla
ya olunur. Defterdarların gördüğümüz sû-i isti- “Defterdarların sû.i istimalâtı hadden aşıp mak-
malâtını söylersek yürekler acır; İzmir defterdarı, sad ise artık emval-i devlet.ü milleti muhafaza vü.
nın yaptığı fenalıklar hakkında bir senedir şikâ­ cubundan ibaret olduğu”mı ve “buna hizmet ede­
yetnameler gönderilir. O evralkı dahi istiyecegiz; cekleri” ni söylemesi üzerine mumaileyhin bu re’y
ne malûmat olduğunu da soracağız. Bunların mec­ ve mütaleatı el çırpılarak umum h ey’et tarafından
lis,! idarede bulunmaları uyamaz.” dedi. Yusuf tahsin olunarak, müteakiben Yusuf paşa hazretleri
paşa hazretleri (Maliye nazırı) buna cevaben: (maliye nazırı) “Ne varsa dava edilmesi”nz ve
“İzmir defterdarı hakkında bazı evrak geldiğini reis paşa hazretleri dahi “bu gibi şeyleri bir tara­
ve nihayet bir muhbir zıihur. etmekle muhakeme fa kaydederek ve evrakı taleb olunarak icabına
olmak üzere azledildiğini ve hattâ defterdar bilâ. bakılmak lâzungeleceği”n; beyan etmekle Ahmed
muhakemie azlolunmamasını taleb etmişse de me­ Efendi dahi “işbu ifadatı hukuk-i devlet-ü mil­
mur bulunduğu halde muhalkeme olunursa mahal­ lete dair mühim mevaddan olarak şahsî bir şey
lince bazı memurlarla uyuşabilmek ihtimaline da. olmadığı”nı ifade edip, bu cihetle nizamın o ben.
hi mahal kalmamak ve tebrie-i zimmet ederse di. di müzakere.i mahsusa.\:ü âtiyeye talik oluna­
ger bir mahalle gönderilmek üzere azledildiği” ni rak, müzakere.i aleniyye hitampezir oldu.”

- 113
6 (L D : 1 İÇTİM A: i

ec!ıs-ı meb us
1 29 3 = 18 7 7
Zabıt ceridesi

On beşinci inikad
2rebiulâhır 1294— 4 nisan 1293/16 nisan 1S77
PAZARTESİ

İÇİNDEKİLER
Sayıfa
1— Geçen zabtın hülâsası 116
2— Dahilî nizamname işleri 116
3— Müzakere edilen maddeler;
1— Belediye nizamnamesi 116-120
2— Arzuhaller 116,120
On beşinci inikad*’’
2rebiulâhır 1294=4 nisan 1293/16 nisan 1877
PAZARTESİ

Reis: AH M ED VEFİK PAŞA

Hey’et’i MeVusan’ın bugünkü içtimai Şeyh Bahaaddin Efendi (B u rsa) — Kanun-


devletlû Ahmed Vefik paşa hazretlerinin, taht-i name-i esaside memleketlerin birbirinden farkı
olmadığı gösteriliyor. Bu kanunun balâsında'
riyaset-i celilerinde küşad edilmiştir-
Reis — Bugünkü müzakere-i mah.susa,mız Dersaadete mahsus gibi görülüyor.
saat dörtte ağıldı. Geçenki hülâsa-i zabtı dinle­ Seyyid Abdullah Efendi — Mademki îs-
yelim. tanbulun bilâd-i saireden farkı yoktur. O halde
Ramiz Efendi geçere içtimain hülâsari maz­ bu kanun Dersaadete mahsus olsa bile sair yer­
batasını kıraet eyledikte muvafık bulunmakla lerde icra olunabilir.
kayd ve imza edildi- Reis — Vilâyata nizamatı içinde Belediye
Reis — Arzuhal cemiyeti her ay bir cedvel nizamı dahildir. Bu kanun da onun zeyli gibi
yapacaktır. Arzuhaller nerelere havale edUmiş olacaktır. İstanbulun işi taşralara benzemez.
ve hangilerine cevab gelmiş, cümlesini oraya Müsavat kaidesinden hariç değil. İstanbulun
kaydedecektir. Nizamname-i dahilînin bir mad­ bazı mesalih-ı zaidesi vardır. B u da vilâyet ka­
desine bir kelime ilâve olunacak idi. Şubede nununa zeyl olacaktır. Bir kere birinci müzake­
yapıldı mı? reyi yapalım da vilâyat kanununa mugayir bir
Bir kaç kişi — Hayır. şey görülürse kaydolunur.
Reis “ Bugün bitecektir. Basmahaneye gi­ Rasim Bey (Edirne) — İstanbul Belediye
decektir. B ir kelime kalmasın. kanunu bizim vilâyat kanununa zeyl olacak ise
Rupen Efendi (Edirne) — Kırk ikinci İstanbulun dahi onlara tâbi olması lâzımgeliyor.
madde kalmıştı. Birisi — Bugünkü içtimada dahiliye niza­
Reis — îşte, o madde ikmal edilsin. Nizam­ mı ile arzuhaller okunacağı yazılmış. Belediye
namenin bakiyesini gelecek sene müzakere e- kanunnamesi yarınki müzakere-i âleniyyeye
deriz. bırakılmış.
Astarcılar kethüdası Ahmed Efendi (İs­ Reis — Elvet, dahiliye nizamına bahane bu­
tanbul) — Buna hangi şubede bakılacaktır. lundu. Bugün Belediye kanununun birinci mü­
Reis — Her şubede. zakeresine bakacağız. Kanunname lâfzından
Rasim Bey (Edirne) — Şubelerden biri­ name kalkacak.
sine havale olunsun. Zira her birinden başka Halil Efendi kanun lâyihasını okumağa
başka birer kâğıd gelir ise iş karışır. başladı-
Reis — Evvelâ birinci şubede bakılsın, bir Ahmed Hilmi Efendi (İstanbul)— ^îstanbu-
§ey yazılsın. Sonra her şubeden sırasiyle görür­ 1uniI yirmi daireye taksimi biraz çoktur. Bir de
ler. Belediye nizamnamesinin birinci kıraetine Üsküdar iskelesinden Çamhcaya giden tarikin
başlanıyor. Hatıra gelenler mufassal ise kaydo­
lunsun. Muhtazar ise ifade edilir. Takvim,! Vakayi, S. 1887.
~ 1 16
I: 15 4 nisan 1293/16 nisan 1877 C:1

bir tarafı Üsküdar ve diğer tarafı Beylerbey saktır, cerrar olana hapis vardır, fakir olana
dairesinde kalıyor. Halbuki bu cadde Üsküdara mahsus mahaller vardır. Bunu bir kâğıda koy­
aid oluyor. V e bir de Beylerbeyine ilhak olan I- malı, âza imza etmeli, icrasını istemeli.
cadiye gibi mahaller Üsküdar menafiine müş. Ahmed Hilmi Efendi (İstanbul) — Devlet
terektir. tarafından mansub reis deniliyor, halbuki âza
Reis — Menafii ne demek, anhyamadım. müntahab olacak. Hariçten gelen bir reis o da­
Ahmed Hilmi Efendi (İstanbul)— Su yol­ irenin ahvalini öğreninceye kadar hayli vakit
ları ve lâğım ve saire gibi şeylerdir. Hüdane- geçer. Bakılsa, yine o müntahab âzadan bir reis
kerde îcadiyede bir harik zuhûr ederse, Beyler­ olmalı.
beyi uzaktır, mümkün olursa bunlarm birbirine Sadi Efendi (Haleb) — Buyurdukları doğ­
iltisakleri ve iltihakları münasib olur. rudur .Bir daire için bu kadar mühendis, memur
Reis — Daha. çoktur.
Ahmed Hilmi Efendi — Bu dairelerin her Reis — Başka söz var mı? Yedinci madde­
biri ayda yirmi bin kuruş masrafla olur. Şeh- ye denilecek var mı ?
remanetinin senede yirmi bin kese iradı var.
Sadi Efendi (Haleb) — Şehremini ve Bele­
Bu iradın beş bin kesesi Şehremanetinde kalıp
diye ayrı ayn yoktur. Memurları teksir ederler­
dairelere kalacak yalnız on beş bin kesedir.
se iş görülmedikten başka tas’ib edilmiş olunur.
Halbuki, bundan yüzde yirmi memurlara veri­
Bunlar bir suret-i sahihe-vü salimede olsa men
lecek olursa adam başına yüz elli kuruş düşer,
iş görülür, hem de tasarruf hasıl olur.
böyle idare gayri kabildir.
Reis — Bunlar ahalinin memurlandır, dev­
Reis — Ne yapmalı?
letin değildir. Mahalleh kendileri beyinlerinde
Ahmed Hilmi Efendi (İstanbul)-—Bunu ye­
şu kadar kuruş veriyor. Bunlar mahallenin
di, sekiz idareye hasredersek idare mümkün
hakkıdır. Şubelerde müzakere olunsun. Hâzine­
olur.
ye aid değildir. Hazine evvelki aldığı hasılât-ı
Reis — Beylerbeyinden Üsküdara çıka­
safiyeyi memleketliye terketmiştir. Onunla iş­
mayan memur Bulgurluya nasıl çıkar? Hadd-i
lerini yapacaklar.
fasıl olan caddenin ahvali ne olacak? Başka
söz varsa söylensin, buna bence bir söz vardır Astarcılar ketühdası Ahmed Efendi (İs­
ki, mev’üd olan harita gelmediğinden haritaya tanbul) — Efendim, diyecek çok var. Şubelerde
bakıp da ona göre lâkırdı edelim demektir. söyleşip ikinci müzakerede bakarız. Şimdi kıra-
Hey’et — Pek âlâ. etini biraz ileriye sürelim.
Reis — Üçüncü maddeye bir diyecek Reis — On dördüncü maddeye diyecek
var mı ? var mı?
Yusuf Ziya Efendi (K u d ü s )— Burada ce- Memurin-i saire fazla olduğu gibi mektub-
za-i nakdiye dair sarahat göremiyorum. Eksik çular da fazladır.
ziyade satanlardan alınacak ceza? Reis — On altıncı maddeye denilecek var
Seyyid Abdullah Efendi (Hicaz) — Fuka­ mı ?..
raya bakılacak diyor. Onlara saye-i şahanede Bahaaddin Efendi (Bursa) — Bu olmaz.
medar.i maaş tayin olunsa da dilenmeseler... Taşralarda pek müşkilât çekiliyor.
Reis — Âza-i kiram ne buyurur? Sadi Efendi (Haleb) — Eğer Belediye ise
Astarcılar ketühdası Ahmed Efendi (İstan­ bu surette ceza-i nakdi alınmaz da, devair-i sai-
bul) — Bu nizam bitinceye kadar devlet tara­ reye de gitmez ise haysiyetine halel gelir. Bir
fından bir şey bağlansa... Zira sokaklardan suret-i salimede alınmalı.
geçilmiyor. Reis — Zannım Belediyenin ceza-i nakdî al­
Reis — Buna başka türlü çare aramalı. îs- ması hüküm değildir. Nizamın cezasını icra de­
tanbulda mevcud fukaranın beş yüz mislini mektir. Âdeta mahsulün tahsili gibi. Parayı ve­
besliyecek varidat beş yüz yıldanberi tahsis o- ren haksızlık görürse raahkeme-i iptidaiyyeye
lunmuştur. Bunlar hüsn-i suretle bakılsa kâfi­ gider. Kapısı açıktır. Belediyenin adamı nizamı
dir. Istanbulun şedid nizamı vardır. Saillik ya. mucebihce parayı alır,

U7 -
f: 15 4 nisan 1293/16 nisan 1877 C:1

On dördüncü ve on sekizinci maddelere di­ lâyat şehirlerinde ne yapılırsa, İstanbul şehri o-


yecek var mı? na kıyas ve tevfik olunur.
Kozanlı Mustafa Efendi (A d a n a )— ^Efen­ “Vilâyet beledî nizamnamesi gelsin de
dim bu nizamın taşraca lüzumunu göremem. onun müzakeresini edelim ve ondan sonra İs­
Diyorsunuz ki, Belediyenin parasını versin de, tanbul için şaz bir kaide ittihazına lüzum gö­
sonra mafevkine şikâyet etsin. Taşrada fakir rülürse, ondan sonra İstanbul için şaz olarak
fukara için bu güçtür. Ahali buna talibâne bir iki bend ilâve eyliyelim.” dedi-
muvafakat edemez. Birisi — Bu dairelerin varidatı nereden?
Reis — Bazı yerlerde öyledir. Lâkin bazı Reis — Dedik. Devlet bir takım vari­
3'’erlerde ahali taleb ederler. Bakalım müzakere dat-! sabıkayı bunlara terketmiş. ı
olunsun da... Salim (Kastamoni) — Altmış ikinci mad­
Astarcılar ketühdası Ahmed Efendi (İstan­ dede buna dair sarahat vardır. Hasılatını gös­
bul) — Efendim, nisbetinden ziyade maaşa ih. teriyor.
tiyacı olan daireler esbab-i mucibe göstersin, de­ Rasim Bey (Edirne) — Kanun umumî ol­
niliyor. Bu olmaz. Sonra hep esbab-i mucibe mak iktiza eder. Belediye kanunu da umum ü-,
gösterirler. Yine memurlar ve maaşlar dolar. zerre kaleme alınmak iktiza eder. Belediye dai­
Evvelki fıkra kâfidir. releri falân, sonra hep ahali tarafından taksim
Hasılâtın zammı kadar olsun diye kat’î ol­ edilmeli. Biz müzakere edeceğimiz kanunu u-
malı. mumiyet üzere suretinde esaslar üzerine müza­
kere etmeliyiz.
Reis — Mal ahalinin malı. Her esbab-i mu­
R:eis — îkinci kere olarak söylüyorum ki,
cibe üzerine malını zayi ettirmesin?
umumî olan kanuna bu zeyl olacaktır. B u kanun
Ahmed Hilmi Efendi (İstanbul)— Yirmi al. İstanbul daire-i belediyyesinin zevaidini havi o-
tıncı maddede evrak müdürü diyor, başkâtib de lacaktır.
olduktan sonra evrak müdürünün hiç lüzumu Bahaeddin Efendi (Bursa) ■
— İstanbul 1
yoktur. daire-i belediyyelerinin umumî intihabı vilâyet
Salim Efendi (Kastamoni) — Büâ-maaş meclis-i umumîleri intihabı demektir.
reis-i sani var iken daire-i Belediyelere muvaz­
Reis — Meclis-i Beledî Mecli-i Umumî
zaf birer reis-i evvel hiç lâzım değil.
değildir.
Reis — Bedava olursa, hiç bir daireye bir
Sebuh Efendi (İstanbul) — Buna kanun­
işe yarar reis bulunamaz.
name denilmiş, nizam denilse...
Salim Efendi (Kastamoni) — Eshab-i ha-
Reis — Kanunname lâfzını çizdik; baka­
miyyetten bulunur, efendim.
lım, mülâhaza edelim.
Cabirî zade Nafi Efendi (Haieb) kürsH hi­ Kırkıncı maddeye diyecek var mı?
tabete çıkarak: "Evvelâ, bir taraftan masarifa- Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Taksı-
tın kesretinden şikâyet edip durduğumuz bir za­ rath müflis olanların intihaba adem-i kabülü-
manda İstanbul yirmi daireye taksim ediliyor. nü haber veriyor. Kanunen müflis üç türlüdür: 1
Bir de her daire-i belediye bir vilâyet gibi mu­ Birincisi hakikî müflis, İkincisi hüekâr müflis,
vazzaf bir reisi, muhasebecisi, başkâtibi, komi­ m
üçüncüsü de taksırath müflistir. Nizamın gidi­
seri, mühendîs-i hususîsi, nazın, bilmem nesi o- şine göre iki evvelkisi müstesna tutulup iş yal­
luyor. V e bunların maiyetlerinde lâyuadd me­ nız taksırath müflise hasrediliyor. Al-el-ıtlâk
murin ve ketebeye lüzum gösteriliyor ve koca müflis demeli. Müflis borsalara giremediği, hiç
bir bank gibi istikraz dahi akdedecektir. B u ka­ bir iş göremediği gibi memleketinin işini gör­
dar gürültü, hepimizin mültezemi olan kaide-i mek demek olan bu şerefli işe dahi grmemeli.
tasarrufa pek mübayindir. Hele bunlara istikraz Halkın parasını yemiş olan adam nasıl olur da
için salâhiyet vermek akhmca hiç uyar şey değil Belediyeye girebilir ?
dir. Saniyen İstanbul şehri sair memalik-i şa­ Sebuh Efendi (İstanbul) — Ben de bu
haneden kanun-i esasî ıktızasınca cihet-i istis­ re’ydeyim. Yalnız müflis demeli veyahud iade-i
naîsi olmayacağından merkezleri büyük olan vi- itibar etmemiş diye kaydetmeli.

118—
I: 15 4 nisan 1293/16 nisan 1877 C:1

Manok Karaca Efendi (H aleb) — Bir se­ re olundu, tâ ki işin içine hükümet nüfuzu gir­
ne cünha ile mahkûm olanar da kabul olunma­ mesin...
yacaktır, diyor. Üzerinden dört beş sene geçip Altmış ikinci maddede dairelerin varida~
de hüsn.i hali sübut bulur ise yine kabul edilse.. tı sayıldığı sırada okturuva namiyle yad edilen
Bir de İstanbul ahalisi medreselere girmiş, mü- bir nevi irtdm ne olduğu anlaşılartvaması mUr
temeddin ve söz anlar olduklarından onlar için lâbesesiyle siiâl edildi
müddet-i intihab yirmi beş yaşından yukarı ol­ Reis — Bizim eski bildiğimiz rüsum-i ihti-
mayıp, yirmi bir yaşında olanlar haklı olsunlar. sabiyye demek. Bu lâfzı söylemek zürefaya güç
Birisi — Hille-i iflâs cinayetten maduddur. geldiğinden adına “okturuva” diyorlar.
Cinayet erbabı olanlar ise zaten kabul olun­ Seyyid Abdullah Efendi (Hicaz) — Bari bu
mayacaklar. tâbir Türkî olsa da anlasak.
Ahmed Hilmi Efendi (İstanbul) — Taksi- Bundan sonra, natent rüsumu ne demek
rath müflis kabul olunmadıktan sonra, öteki­ olduğu bazı âza meyanında söylenmiş ise de
lerin de kabul olunmaması evlâ bit-tarikdır. yine bazıları bunun esnaf tezkeresi olduğu nu
Bunun için nizamı tashihe lüzum görmem. ityan eylediler-
Reis — Bu insan deryası içinde bu zahmet­ Meb'usandan birisi; îstanbulun yirmi dai­
lere ne hacet, müflis girmesin, reye inkısamı tezyid-i masarifi mucib olacağı
Astarcılar ketühdası Ahmed Efendi (İstan­ cihetle biraz daha tâdili hakkında mukaddemce
bul) — Emval-i miriyyeden para yemiş olan­ dermiyan edilen fikri tey’id eyledi-
lar Ha girmesin, efendim. Reis — Buna demincek cevab verildi. Be­
Reis — Onlar kabahatli değil, canidir. Va- nim borcum doğruyu söylemektir. İstanbul yir­
cib-ül-katlin kardeşleri demek... mi ıdaire ile de olamaz. Yakında otuz daire ol­
Manok Karaca Efendi (Haleb) — Bazı ması için düşünülecek. Her daire içinde yüz bin­
mecburiyet tahtında iflâs olur ki, müflisin elin­ den mütecaviz nüfus var. devlet altıncı daireye
de değildir. Kazaya uğramak, falân gibi. Eğer -.on yedi müntehab adam koydu. İçinden üç tane­
bunlar hukuk-ı medeniyyeden mahrum edilir, sini hüsn-i idareye müktedir bulamadı. Bu iş
lerse, biçareye daha ziyade fenalık gelir. Bun- pek de tamamiyle bize aid değildir. İlerde İs­
la.ra biraz meydan verelim ki yine namuslu a- tanbul memurları bunu isterlerse değiştirsin­
damlar sırasına geçmeye muktedir olsunlar. ler, azaltsınlar. Amma, bunu şöyle düşününüz
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — îade-i ki, her daireye devlet kendisinin en muktedir
itibar eden müflislerin kabul olunmaması de­ adamlarından birisini vermezse bir iş yapıla­
miyor. îade-i itibar etmiş olmayanlar dahil ol­ maz. Eski köprüden Dolmabahçeye kadar bir
mayacak diyor. Hâlâ müflis ise onun öyle bir daire olmuş. Ben, bunu idare edecek pehlivan
mecliste bulunmasını tecviz etmemelidir. Bu isterim. Benim re’yime kalırsa, yirmi daireye
kadarcık manevî bir mücazat görsünler ki iş­ inkisamı az olmuştur. Bunlar tecrübe ile biline­
lerine dikkat ederek şunun bunun malını ye­ cek, tecrübe ile yapılacak şeylerdir. Bunlar için­
mesinler. de yalnız iki daire vardır ki hüsn-i idaresi ko­
Bir Kaç Ses — Alâ, alâ.. laycadır. Onlar dahi Tarabya ile Yeniköydür.
Rasim Bey (Edirne) — Bu belediye inti- Çünkü kendi işlerini kendileri görecek... B ir şe­
habları encümende müzakere olundu idi. Her yi bilip de söylemeli. Kasımpaşanm fukara ma­
mahalle ve karye meclisleri intihab edeceklerdi. halleleri var. Beyoğlunda dakikası beş liraya
Sonra, belediye âzası için umum ahaliyi topla­ verilen dükkânlar ile bunların münasebeti ne­
mak derecesindeki suubetten kurtulmak için dir? Onlar gaz isterler, bunlar kaz bile bula­
bunları da ihtiyar meclisleri icra etse. mazlar. Benim bildiğim budur.
Rsis — B u iki kat intihab kaide.i muzırra-i Bir Kaç Ses — Münasib, münasib...
makduhasını göstermek demektir. Astarcılar ketühdası Ahmed Efendi (İstan­
Rasim Bey (Edirne) — Kırk üçüncü mad­ bul) — Burada bir çok vergiler sayılıyor ki, ye­
dedeki encümene riyaset maddesinde de kendi ni şeylerdir. Bunların cümlesi bir yerde toplan-
içlerinden reis intihab etseler diye yine müzake­ sa,hesab olunsa da verenler vereceğini, alanlar

119
i: 15 4 nisan 1293/16 nisan 1877 C:1

alacağım bilse. Yetmiş beş türlü memur halkın kararları okunup saat sekiz buçukta yine içti­
yakasına sarılmasa. ma edilmek karariyle saat altıda meclise hitam
Reis — Bir kere verenlerden sorunuz. verildi-
Salim Efendi (Kastamoni) — Kantar ve
esnaf rüsumu burada daire-i belediyyeye idhal
edilmiş. Taşralarda mâliyeye aiddir. İkinci Celse
Reis — Bu şeyleri yapanlar bilir. Elbette
danışmışlardır. Yeni tahrirden sonra bazı ma- Saat sekizbuçukta meclis tekrar içtima ey­
hallerd emüteferrik olarak alınan otuz kalem ledikte belediye kanunu hakkında Şûraryi
vergiyi devlet terk etti sırada ahaliye ilân edil­ D evlet Tanzimat dairesinin lâyihasiyle Şûraryi
di. Bunlardan hangisini isterseniz ibka ederek, mezkûr hey’et-i umumiyyesinin mazbatası ta-
memleketinizin tathirine sarfediniz. Bu hası- mamiyle okunup dinlendi-
Reis — Bu lâyihadan evvelce beyan olunan
lât, bazı en ufak kazalarda yüz elU bin kuruş
şüphelerin birazı hallolundu. Her dairede def­
oluyor.
teri açılmalı. Nüfus kaydında velâdet ve vefe-
Manok Efend (Haleb) — Emlâk vergisin­ yatı oraya kaydetmeli. Muamelâtını daima yü-
den daireye olan borcunu vaktinde veremiyen- rütmeli. Tahrir demek, bu demektir. Bu bab-
lerin kefil göstermeleri altmış üçüncü madde­ da mezheb ihtilâfı aslâ mani değildir, işi o de­
de beyan olunuyor. Eğer vakt-i muayyeninde receye götürmeli ki bir adamın davası olursa
teklif olunurda, üç defa resmî pusla gönderi­ ismi tahrir defterinde mukayyed olduğunu is-
lerek gelmezse polis tarafından eşyası satılıp bat etmeğe mecbur edilmeli, böyle olmazsa
sairlerine ibret olmak için deyni istifa olunsun. matlûb hasıl olmaz. Bir kaç yerlerde binlerce
Muhakemeyi gitmek için vakit kazanmayı vesi­ kese masraf edilerek tahrir edilmiş, yine olma­
le edinenler bundan korkarlar parayı vaktiyle mış. Anadoluda, Bolu sancağında ben kendim
getirirler. Ve illâ tahsilât teraküm eder, bakaya gördüm ki tahrir ile nüfus-i mevcude arasında
çoğalır, müşkilât hasıl olur. Avrupada dahi bu on dört bin nüfus tehalüf var.
usule riayet olunur. Fukara ve mazlûmin arzuhalleri gelmiş.
Sebuh Efendi (İstanbul) — Memurinden Bundan sonra, bir kaç arzuhal daha okun­
ise maaşlarından kat’olunacak, diyor. Fakat ek­ du ve patent rüsumu ne olacağına dair vuku-
seriya ecnebiler de var. Yazılan şeyler umuma bulan süâl üzerine Reis Paşa hazretleri bunun
raci olmalı. Böyle bir kayıd ecnebiler hakkında esnaf tezkeresi demek olduğunu tekrar ile o~
olamazsa, yerliler hakkında da olmamalı. nun mahsusun bir büyük kanunu olduğunu ha­
Reis — Hele bir kere müzakere ediniz. ber verdi ve işbu salı günkü müzakeren â len iy
Bazı arzuhaller var. Onlara da bakalım. yede vilâyat kanunu okunacağı haber verile­
Bundan sonra, on dört kıt’a arzuhal ve rek ikinci içtimaa da nihayet verildi-

-1 2 0 -
DEVRE: 1 CİLD: 1 İÇTİM A: 1

i
Meclis-i meb’usan
1293=1877
Zabıt Ceridesi

On altıncı inikad
3 rebiulâhır 1294=5 nisan 1293/17 nisan 1877
SALI

İÇİNDEKİLER
Sayıfa
1— Müzakere edilen maddeler:
1— Vilâyat nizamnamesi 122-129
On altıncı inikad*(*)’*
3 rebiulâhır 1294— .5 nisan 1293/17 nisan 1877
SALI

Reis: AHMED VEFİK PAŞA

M e b ’usan’ın bugünkü içtimai dev~


kabul olunursa budur ki vilâyet ve sancaklar
letlü Ahmed Vefik paşa hazretleririin, ta h fi ri- ve kazalar meclis-i idarelerine tayin olunacak
âzalara bir adet dahi zamolunsa ve bu zamolu-
yaset~i celilelerinde kü§ad edilmiştir’
Reis — Bugünkü müzakere-i âleniyyemiz nacak âza, müslim ve gayri müslim hangisinin
saat dörtte bed’etti. nüfusu çok ise o taraftan zammolunsa, iki taraf­
Geçende başladığımız vüâyet nizamname­ tan hiç birisinin itirazlarına mahal kalmaz za-
sinin alt tarafı okunsun. nederim.”
Reis — Buna cevab yok mu?
Fasl-i rabide kırk dokuzuncu madde
san Fehmi Efendi (İstanbul) tarafından kıraet Ali Naki (Yanya) — Bunda ahalinin bir
medhali yoktur. Bu efkârda kalanlar üç beş ki­
olundu-
Reis — Bunun hakkında encümenin bir şiden ibaret olduğundan ekseriyete müracaat
mülâhazası var mı? edilmelidir.
Haci Vasii Efendi (Cezair.i Bahrisefid) — Vasii Efendi (Cezair-i Bahrisefid) — Bu
V ar efendim. buna cevab olamaz.
Reis — Buyrun. I^eis — Eski lâkırdı, buna cevab olmadı.
Vasi! Efendi (Cözair-i Bahrisefid) rnakale-i Birisi — Müslim ve gayri müslim lâkırdı­
sı olmasın da, cümlemize Osmanh denilsin.
âtiyeyi irad eder:
“Vilâyet nizamnamesinin kırk üçüncü ben­ Birisi — Kanun-i esasinin defeat ile bu
di ahkâmı hususunda bir re’y beyan edeceğim. mecliste müzakeresi cereyan etti. Buna bir ce­
Müslim, gayri müslim hakkında hey’et-i mecli­ vab iktiza etmez. Müslim ve gayri müslim tâbi­
simizde defeatle müzakere olundu ise de bu ri yine kalsın. i
mes’ele üzerine bir kısa nümune göstereceğim. Yaver Efendi (Bosna) Makale-i âtiyeyi
Cezair-i Bahrisefid vilâyeti merkezi olan Rados irad eyledi:
ceziresine mülhak adalardan Meyis kazasında “Vilâyet nizamnamesinin . . . (^’=*) madde
müslim yirmi beş hane mikdarı ve gayri müs­ sinde intihab-i âza hususunda olan bazı tâbira-
lim iki bin haneye karib olub bu kazânın idare tm kanun-i esasiye lâfzen mübayeneti vardır
meclisine müslimden iki ve gayri müslimden da­ iddiasiyle hey’eti meşgul gördüğüm cihetle, bir
hi iki âza tayni münasib midir? Ve Rados kar­ kaç söz söylemeye macbur oldum. Bu kanun-i
şısında olup Menteşeye mülhak olan Köyceğiz adaletmeşhun her sınıf tebea-i hazret-i padişa-
kazasında dört bine karib müslim hanesi ve yir­ hîyi bir kelime-i vahide ile müttehid etmiş ve
mi beş kadar gayri müslim hanesi olup, bu ka- ahkam-i celilesinden her sınıfın mütesaviyen
zâda dahi âzaların yine nısfı müslim ve diğer
(* ) Takvim.! Vakayi S. 1888.
nısfı gayri müslim olmak münasib midir? Bu
( * * ) Ele geçirilebil'en bütün zabıtlarda burası a.
mes’eleye tâdil yolunda, hatırıma gelen re’yim çık bırakılmıştır. H. T. Us.

- 122
i: 16 5 nisan 1293/17 nisan 1877 C: 1

müstefid olmasını emreylemiş olduğundan bu­ meclislerinin vazifesi neden ibaret olacağı işbu
: 'f I' nun müteferriatı olan kavanin ve nizamat lâyi­ kanunnamede beyan olunamayacağından bu
haları dahi kanun-i mezkûrun bitamamiha ic- meclisin teşkiline dair olan 47 ve 48 inci mad­
ra-i ahkâmını mutazammın olmak ve âtide mel deler müzakeresinin şimdilik tehirini teklif e-
huz olan her nevi mahazir ve kil-ü kali dafi bu­ derim.
lunmak üzere kaleme alınmış olduğu edna mü- Reis — Bundan ekseriyetsiz bir iş çıkmaz.
talea ile malûm olur. Her ne kadar sıfat-ı ta- Bu re’y ile tamam oldu. Artık müzakere olun­
biyyet haysiyetiyle hıristiyan arkadaşlarımız i- mamak üzere karar verildi.
le kanun-i esası hükmünce müttelıid olmuş ve Hey’et — Karar verildi.
inşaallah-i taalâ bunun teşekkürünü bil-itti- Ellinci madde kıraet olunur-
had ibrazını sahiben arzu eylediğimiz ıslâhata Reis — Encümenin buna bir cevabı var
muvaffakiyetle ifa edeceğimiz derkâr bulun­ mı?..
muş ise de mezhebce ittihadımız her bir sınıfın Rasim Bey (Edim e) — V a r efendim.
efkârına tevafük etmiyeceği cihetle kabil ola­ Reis — B ir şey ilâve etmek mi istersiniz?..
mayacağından ve memalik-i mahruse-i hazret-i Rasim Bey (Edim e) — Kırk günü tecavüz
padişahînin her cihetinde her sınıf tebea-i Os- etmiyecektir, ibaresi yerine kırk gün olacaktır.
maniyye bulunduğundan şimdi intihab-i âza hu­ Desek iyi, olmaz mı?
susunda nizamname-i mezkûrde tasrilı olundu­ ' Nakkaş Efendi (Suriye) — Valinin müna-
ğu veçhile sunuf-i muktazaye mikdar-i muay­ sib göreceği zaman ve mahalde olsa; ya mer-
yen üzere gösterilmemiş olsa bazı mahallerde kez-i vilâyette veya diğer bir sancakta.
İslâm ve bazı yerlerde hıristiyan âza intihab o- Reis — Cevab var mı? Burasını tekrar be­
lunmamak gibi haller vukuu melhuz olarak bu yan edelim.
suret ise hasb-el-cehale umum tebea-i Osmaniy- Karaca Manok Efendi (Haleb) — Valinin
ye beyninde bürüdeti istilzam edeceği gibi hük. re’yine havale mahzurdan salim olamaz.
m-i kanun iktizasından olan müsavat kazıyye-i Reis — Bunlar kaza ile konmuş şeyler de­
mühimmesine dahi mugayir olacağından şu ğildir. Malûmat ile yazılmıştır.
dekaike umumun nazar-i dikkatini celb ve da­ Hudaverdi Ohannes Efendi (İstanbul) —
vet ile beraber böyle beyhude şeylerle bu kıy­ Bendeniz, valinin re’yine havale olunsun derim.
metli vaktimizin kaybedilmemesini bütün arka­ Meclis-i umumî mutlaka senede bir kere tecem-
daşlardan rica ederim. mü etmek üzere valinin yerine bırakalım.
Birisi — Rühsat isterim. Nafi Efendi (Haleb) — Ben de bu re’yde-
Reis — B uyrun.. yim.
Meb’us — Nısfı müslim ve nısfı gayr-i müs- Reis — Bu kanundur. Söylediğiniz hep
lim tâbiri umumca kabul olunduğundan bir ke­ yanlıştır.
re ekseriyete müracaat edilmelidir. Birisi — Nakkaş Efendi demek ister
Reis — Efendim, bu mes’eleyi kat’etmek ki, meclisin merkez-i vilâyete hasri, işi
üzere ekseriyete koymalı. tas’ıb eder. Çünkü Berattan Şama gitmek suu-
Hey’et — Koyalım. betli olur. Halbuki saye-i şahanede demiryolları
Kantarcı Efendi (Y an ya), makale-i âti- var ve yapılmaktadır. Bu gibi suubet ortadan
yeyi irad eyledi; kalkar.
“Müslim ve gayr-i müslim mes’elesi hallo­ Reis — Bunlar boştur. Biz nizam yapmıyo­
lunmak üzere ekseriyete müracaat olunamaz. ruz, bu kanundur, esasdır, esası böyledir. Yine
Çünkü kimimiz bu tefrik kanun-i esasiye mu­ düşününüz.
gayirdir der ve kimimiz mugayir değildir deriz. Devletlû Kadri paşa hazretleri (Şûra-yi
Bu halde kanun-i esasinin yüz on dördüncü Devlet reisi) — Makam ve zaman muayyen ol­
maddesi ahkâmınca bu kanunu tefrika âyan malıdır. Merkez-i vilâyette olmalıdır.
meclisinin salâhiyeti vardır. Bunun için bu Nufel Efendi (Suriye) — Burada müddet
madde ekseriyete konulmayıp, meclis-i âyana tayin olunmuş, zaman tayin olunmamış.
havale olunmasını teklif ederim. Vilâyet maarif Reis — Bizim yaptığımız kanundur, nizam-

123 —
16 5 nisan 1293/17 nisan 1877 C: 1

namesi gelecek. §imdi meclisin kmk günden zi­ divan-i temyizlerde alenî surette tahkikatları
yade olmaması matlûbdür. Kabul edelim mi, bu biHcra tebeyyün eylediği halde nizamen hük-
veçhile zamanı da tayin olunur. molunacak cezayı çektikden başka fi-maba’d
Hey’et — Kabul edelim. memuriyetlerde kullanılmamak bi iştibahdır. Ve
Reis — Buna başka bir söz var mı? eğer tebrie ederlerse başka bir mahalle derakab
Hey’et — Hayır. tayin olunmalıdırlar. Bu babda re’y-i âcizamen-
Elli birinci madde okundu- ce vilâyet meclis-i umumîlerine bu yolda mezu­
Simon Efendi (Konya) hihistizan makalen niyet ita olunursa ol vakit memurin üeride vu­
âtiyeyi irad eyler: ku bulacak muameleyi hesab ederek daimî havf
“Vilâyetlerde bulunan büyük ve küçük bâ­ edip mugayir-i nizam su-i muameleye cesaret e-
zı memurlar hakkında gerek ahali tarafından demeyeceklerinden emval ve ahali memurinin şu
ba-mahzar ve gerek şahs-i vahid veya bir kaç su-i hareketinden halâs olur memulündeyim.
kimse tarafından ba-arzuhal vuku bulan şikâ­ Şu halde, daha münasebeti! bir tedbir ve mua­
yetler, doğrudan doğruya kendilerinden istilâm mele mümkün ise ifade olunmasını hey’et-i
olunmakta idüğinden tebrie eyledikten başka a- meb’usandan rica ederim.Zira, efkâr-i âcizanem
leyhinde iştikâ edenlere pek çok hakaret etmek­ bazı memurinin su-i hareketlerinden âzâde
te oldukları için zavallı ahali memurinin muga- olunmaktır.
yir-i nizam örf ve keyf üzere olan hareketleri­ Reis — Bunun cevabı bir kaç yere dokun­
ni beyan ve iştikâya cesaret edemeyip devleti­ du. Ben ki meclisin reisiyim, birinci bana do­
mizin âmâl ve efkâri veçhile İslâhat dahi tama- kundu. İkincisi kanun hey’ete böyle bir tek­
mUe icra olunamayor.Ve efkâr.i devlet ise müs­ lif ile olmaz. Ona da kanun hey’eti cevab versin.
takil OsmanlIların refah-i halleri olup bu da yal­ Mahmud Efendi (Mamuret-ül-âziz) — Müş­
nız memurinin ıslâhma menut idiğinden ba­ tekiler için bab-ı âdalet her vakit meftuhdur.
dema memurin hakkında olan şikâyetler, me­ Reis — Devletin usûlü, kanunu var; teklif
murinden süâl olunmayıp vilâyetlerde daimî bu­ ile ona dokunulmaz.
lunmak üzere meclis-i umumînin bir encümeni Başka kim var?
bulunarak memurin için olan şikâyetler oraya Birisi — Öyle bir fenalık zuhur ederse?
istilâm ve havale olunmalıdır. V e senede bir ke­ Reis — Bizim nizamnamemiz ne diyor?
re içtima edecek meclis-i umumîler meb’usan’ın Arzuhal verecek, Meb’usân’ın işini bu kanuna
kanştırırsak makul olur mu, olmazmı?
içtimaından iki mah evvelce tecemmü edip mu-
Hey’et — Olmaz.
gayir-i nizam hal ve hareketlerde bulunan
memurin ile dirayet ve liyakatsizlikleri anlaşı­ Nufel Efendi (Suriye) — Bu ruhsat kâfi­
lan memurlar hakkında izahlıca lâyihalar tan­ dir. Nizamın meclis-i umumîye verdiği salâhi­
yet kifayet eder.
zim edip gelecek meb’uslara teslimen irsal ve
Reis — Cevab var mı?
meb’uslar dahi şikâyet olunan memurlar hak­
kında ahzedebildikleri malûmat-i sahihayı ba- Simonaki Efendi (Konya) — Bendeniz bu­
ranın şerhini isterim.
takrir lâyihalara leff ile makam-i riyasete tak­
Reis — Mugayir-i kanundur. İsterseniz bir
dim edip tedkik için şubelerden intihab oluna­
kaç kere daha okunur.
cak encümene re’ylerini beyan eder bir kıt’a
Hamazasb Efendi (Erzurum ) makalen â-
mazbata ile meb’usan hey’et-i umumîsinde kı-
raet olundukta iştikâ olunanlar azline ekseri­ tiyeyi irad eder:
yetle karar verUdiği halde Babıâlîye bildirile­ “Mustağni-i beyan olduğu üzere türuk ve
rek Babıâlîden dahi arzolunmalıdır. Ve şayed muabirin tesviyesi ticaret ve felâhatin teshili,
şikâyet olunan maddeler irtîkâb gibi ve sair a- maarif-i umumiyye ve terbiyenin intişarı gibi
ğırca bir cinayet kabilinden ise iltimastan ârî mevadd-i mutenayı müzakere ve mütalea etmek
bulunmak ve herkes bildiğini serbestçe beyana meclis-i umumînin vezaifi cümlesindendir. A n­
cesaretleri olmak üzere evvel memurin azlonup cak, meclis-i umumî beyan-i re’ye memur olup
badema istinafı caiz olmamak şartiyle meclis-i bunun icrası hükûmet-i seniyyeye aid olacağın­
umumî encümenleri hazır bulundukları halde dan meclis-i umumînin müzakeresine aid oldu-

- 124
1:16 5 nisan 1293/17 nisan 1877 C: 1

ğu hususatm karannı mutazammın olan maz- Reis — Bunlar encümende ifade olunmadı
batalann mündericatı valinin mezuniyeti dahi­ mı? ifade olunmalıdır.
linde ise kendisi icra eder, değil se merkez-i hü- Nakkaş Efendi (Suriye) — Bunun irad et-
kûmet-i seniyyeye arzedip alacağı emir üzeri­ tiği makale ikiye munkasimdir: Biri icraat, biri­
ne vaz’olunacağı elli dördüncü maddesi iktiza­ si de umur-i nafia için müdirler tayin olunacak.
sından bulunmuştur. Bu ise bir suretle meclis-i Bu makule işler, onlar vasıtasiyle icra edilecek,
umumînin vezaifini mahdud etmek demek olu­ tahsisat bahsine gelince, burasını büdcenin vü-
yor. Çünkü, emsali delâletiyle müsbet olduğu ü- rudüna talik etmeliyiz.
zepe evailde vilâyetlerde içtima eden meclis-i u- Hudaverdi Efendi (İstanbul) — Valilerden
mumîde menafi-i umumiyyeyi müstevcib hayli­ ve defterdarlardan şikâyetler vuku bulursa,
ce müzakerat ve mütaleat sebkat ederek mercileri babıâlî değildir.
icraatı valiye ba-mazbata beyan olun- Reis — Adalet kapısı her vakit açıktır.
lunmuş ise de füliyatı görülmemiş ve icra- Birisi nutuk irad etmek ister-
atınca olan ma’dudiyet bundan neş’et etmiş, şöy- Reis — Bu bendi geçelim. Karar verdik,
icrası için bir mikdar akçanın sarfı iktiza edece­ kayda veriniz.
ğinden ve bu ise valinin mezuniyeti dahilinde E lli ikinci madde okunur-
olmadığından hükümetli senij^eye istizan-i Reis — Âza kürsüye çıkıp da nutuk irad et­
ke5rfiyyet eylemiş ve her nasılsa müsaade olun­ seler daha sühuletli olur.
madığından meclis-i umumînin içtima ve müza- Rasim Bey (Edirne) — Yalnız meclis-i i-
keratı keen-lem-yekün hükmünde kalarak fai- dare hey’et-i tahririyyesine bırakılırsa ya hey’e-
deyi müstevcib olamamış ve bundan dahi mat- t.i tahririyyenin işi sektedar veyahud meclis-i u-
lûb ve muntazar olan semerat görülmemiş. Em­ mumînin müzakeratı teehhürata düçar olur.
sali tecrübeler ve reviş-i ahvale nazaran meclis-i Bunun için meclis-i idare hey’et-i tahririyyesiy-
umumînin vezaifinde bunu dahi ilâve etmek le mektubî kalemi ifa eder denilmesi münasib-
münasib gibi mütalea olunur. §öyle ki, vilâ­ dir.
yetçe turuk ve muabirin tesviyesiyle hüsn-i hal­ Rıza Efendi (Bursa) — Pek münasibdir.
de tutulmasına, sanayi ve ticaret ve felâhatin Ahmed Raif Efendi ( * ) — Ben de bu Re’y-
teshili, maarif ve terbiye-i âmmenin intişarı deyim.
hakkmda vilâyet varidatından hazine-i celile se­ Reis — Bu kanunnamedir. Muamele defte­
nevi ne mikdar akça tahsis edecek veyahud bun­ ri değil. Burası mektubî kalemi falân düşünmez.
lar için meclis-i umumîye ne mikdar akçanın sar Bunlar mahallinde yapılır şeylerdir.
fına mezuniyet verebilecek, bunların izahından Elli üçüncü madde okunur-
o kadar faide var ki, meclis-i umumî mezuniye­ Reis — Bir söz var mı, kanun hey”eti ne
ti olabilecek akçaya nisbeten mevki-i icraya ko­ diyor ?.
nulacak hususat, müzakeratın füliyat ve icra­ Kadri paşa (Şûra-yi Devlet reisi) — Bu
atı dahi kolaylıkla olur. Yoksa, buralan bilin­ bendin tamamiyle ibkasına karar verildi.
mediği halde çok şeyler müzakere ve mütalea Rasim Bey (Edirne) — Erbab-i vukufdan
eyler ise led-eUstizan icabına müsaade buyu- denilmiş. Bundan anlaşılıyor ki hariçten adam
rulmayıp mechsin içtima ve müzakeratından alınacak.
kema-fis-sabık faide hasıl olamaz.
(’*) (Takvim.i Vakayi), (Vakit), (Basiret),
(Müsavat) zabıtlarında isim Ahmed Raifdir. Nere­
Meclis-i umumînin vezaifini havi kıraet o-
iunan elli birinci madde müzakeresi ve müta- nin meb’usu olduğu yazılı olmadığından Ahmed
Raif adlı meh’usun kim olduğunu anlamak müm­
leasına mezun olduğu mevad ile diğer meclis
kün olmamıştır. Adında (Ahmed) olduğu kayıdlar.
dahi mükellef oldukları runûma yani meclis-i i- da görülebilen meb’uslar, reisten başka, şunlardır:
dare-vü nafia-vü maarif ve cemaat meclisleri' Ahmed Muhtar (Erzurum), Ahmed (Aydın), Ah.
böyle olduğu takdirde salif-ül-beyan mecalis ıned (Hicaz), Ahmed Hilmi, Hacı Ahmed, Ahmed
müzakerat ve icraat-i vakıalarınca meclis-i u- (îstanbul), Ahmed (Sivas).
Bir de (Rauf) adlı Erzurum meb’usu vardır.
mumî nezdinde mes’ül kalmalan icab eder ye
(R aif) e yakın imlâda bir isim de Ragıbdır ve Ay­
böyle izah edilse daha münasib olmaz mı? dın vilâyeti meb’usudur. ff, t . U s

— 125 -
İ:l6 6 nfsan İ1^Z/\1 nisan 1877 C: 1

Kadri paşa (Şûra-yi Devlet reisi) — Meb’u- salâhiyyet veriyor, ve beyn-en-nas emniyete şa­
san meclise âza alınacak zannediyor. Halbuki, yan gösteriyor, onun için böyle bir adam yine
kendi gibi §ayan-i intihab bir adam intihab
âza alınacak değildir.
M eb’usandan bazıları meclise mühendis eder.
Reis — Yirmi beş rey var. B u lâkırdıyı
ve tabib gibi erbab-i fenn-ii san atin lüzumu o-
kat’edelim.
lacağını dermiyan eyledü
Reis — Encümene tabibin, mühendisin lü­ Elli yedinci madde okunur-
zumu olursa, encümen celbedebilir. Binaena­ Reis — Encümene süâl edelim.
Rasim Bey (Edirne) — İhtiyar meclisleri
leyh bu madde ibka edilmelidir.
Hey’et — Pek âlâ, pek âlâ. için reis intihabı tasvib olunmuştu.
Reis — Cevab var mı? Müddet-i intihabiy-
Elli dördüncü madde okunur-
ye gösteriliyor. Lâyiha ne demiş? Tanzim dai­
Hamazasb Efendi (Erzurum ) makale-i â-
resinden soralım da cevab alalım.
tiyeyi okur:
“Vilâyet meclis-i umumî âzasının dahi ma­ Kadri paşa (Şûra-yi Devlet reisi) — Bizce
hallerinden vilâyet merkezine gelinceyedek ma­ bir sene tensib olunmuştu. îki sene de olsa beis
hallerinin mesafelerine nisbeten masarif-i rahi- yok.
yelerine mukabil olmak üzere ya harcırah na- Birisi — Her köy kendi işine bakacak. Sene
miyle, yahud maaş namiyle bir mikdar akganın ziyade olduğu gibi hesablarda karışır. Bir sene
dahi verilmesi münasib gibi mütalea olunur. iyidir.
Çünkü böyle olmadığı halde bu memuri­ Reis — İkinci sene olan intihabı nasıl göste­
yet yalnız ashab-i servet-ü nüfuza münhasır o- riliyor ?
lur. Onların iktidarları yerinde olacağından • Birisi — Muhtarların iki sene kalmasında
merkez-i vilâyete gidip gelinceye kadar vuku beis vardır. Muhtarın her sene tebdili lâzımdır.
bulacak masarıfatı bir şey mesabesinde adde­ Reis — Bu maddeyi ibka edelim mi?
derler, zekâvet ve dirayetleri ind-el-ahali ma­ Hey’et — Edelim.
lûm ve musaddak olacak bir takım zevat her
E lli sekizinci madde okunur ve kamilen
ne kadar ahalinin re’ylerini dahi kazansalar,
ibkası hakkında ittifak'i âra hasi olmakla elli
masarifat ihtiyar' etmemek için işbu memuri­
dokuzuncu ve altmışıncı maddelere nakledilir-
yetten tabiî ihtirazla vatanın terakkiyat-i ma- Reis —~ Bir söz var mı?
liyye-vü mülkiyyesine mütedair olan hizmetten Rupen Efendi (Edirne) — Buraya sade
zarurî hissemend olamayacaklar.” müflis olub iade-i itibar etmeyen demeli. Taksı-
Reis — Buna cevab var mı? rath sözünü kaldırmak isterim.
Üç dört zat — Evet. Kadri paşa (Şûra-yi Devlet reisi) — Tica­
Murad Bey (Bosna-Hersek) — Bu madde ret kanunnamesinde üç türlü müflis gösterili­
haliyle kalmalıdır. yor. Taksırath, hileli, hakikî. Hileli olursa iti­
Nakkaş Efendi (Suriye) — Evet, ben de bardan sakıttır.
bu re’ydeyim. Rasim Bey (Edirne) — Taksırath olsun
Reis — Geçenki müzakerede reislere maaş olmasın, müflis intihab olunmasın.
ita olunmamasını teklif etmiştiniz. Bu para Reis — Yani iflâstan iadei-i itibar ederse
bahsi değil, hizmet bahsi. Bu bahsi geçelim. kullanılsın, diyor nizam.
Fasl-i evvel elli be§inci madde okunur- Birisi — N e suretle olursa olsun, müflis
Reis — Buna bir mütalaanız var mı? meclise intihab olunamaz.
Hey’et — Yok. Nakkaş Efendi (Suriye) — Taksırath olan
Elli altıncı madde okunür- müflis iade-i itibar ettikten sonra 3dne kullaml-
Manok Karaca Efendi (Haleb) — Yirmi bir mahdır. Bu hal benim başıma geldi. Bir vakit
yaşındaki adam hakk-ı intihaba malik olsun ve ben de ilân-i iflâs ettim. Lâkin bir müddet son­
hukuk-i medeniyyeden mahrum edilmesin. ra iade-i itibar eyledim.
Çünkü, kanun-i ticaret dahi yirmi bir yaşında Birisi — Hileli ve taksırath müflis iade-i
olan adama müstakillen ticaret etmeğe hak ve itibar etse dahi kabul olunmasın.

126
i: 16 5 nisan 1293/17 nisan 1877 C: 1

Reis — Kanunu bozmiyalım. Reis — Ibka edelim mi? Bazı yerlerde me-
Rupen Efendi (Edirne) — Vakia kanunca vani beyan ederler. Cevaz gösterilir mi, göste­
öyle amma, bunlara devlet ve millet işleri ihale rilmez mi, buna nasıl cevab vereceğiz? Memle­
olunacağından emniyet edilmemesi münasibdir. ketin meşgalesi için klim dermiyan olunuyor.
Nakkaş Efendi (Suriye) — Bu bendenize Ibka ettik mi? (bira z tevakkufla) İ5una ekse­
dokunur. riyet yok galiba?..
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Bir Altm ış ikinci, altmış üçüncü maddeler o-
müflis herkesin parasını verdikten sonra ma­ kunur-
demki hukuk-ı umumiyyeye dokunacak hileli Rasim Bey (Edirne) — ihtiyar meclisi a-
iflâs gibi sirkatten addolunmayacağından ve zaları intihabla olacağı kabul olunursa, buna
taksirat ise paralan verdikten sonra kalmaya­ lüzum kalmadı.
cağından iade-i itibar ettikten sonra dahi is­ Reis — O bende müracaat etmeli.
tihdam olunmaması re’yimce evlâdır (^ ). Sebuh Efendi (İstanbul) — Bu bendin ib-
Reis — Şu ibareyi ayniyle ibka edelim ya- kası lâzımdır.
hud değiştirelim. Buna ekseriyet bulamadım. Reis — Bu ibareyi ibka edelim mi, ekseri­
Kadri paşa (Şûra-yi Devlet reisi) — Şû- yet yok.
ra-jd Devletin bu ,* babda mütaleası müntehible- Rasim Bey (Edirne) — Kabul olunan mad­
rin hürriyetini tazyik etmemektir. de altmış ikinci madde idi. Ibka ve adem-i ibka-
Reis — Tamam oldu. sında ekseriyet yok. Müzakereye bırakalım.
B irisi—■Nahiye olsun, kaza olsun, vilâyet Altmış dördüncü madde okunur-
olsun, bulunduğu mahalde vergi veren âza sair Çanaka Efendi (Y anya), makale-i âtiyeyi
yerden intihab etmemelidir. Faraza Diyaribe- irad eyledi:
kirden birisi orada vergi verip de Suriyeden âza “Mevsim-i intihabın kış ortasına tesadüfü
intihab etmemelidir. cihetiyle, böyle üç 3ûiz nefer barındıracak ma­
hal ve hanlar bir köyde bulunamaz. Bazı yerler­
Altmış birinci madde okunur-
Reis — Buna bir mülâhaza var mı ? de bulunsa dahi, ahalinin nahiye merkezine git­
Çanaka Efendi (Y a n y a ); rnakaleH âtiyeyi meleri mucib-i meşakkat olacağından başka fa­
irad eder: kir kısmı işlerinden kalmalariyle beraber müs­
“Madde 61: Merkez-i kazanm idare meclisi takil bir masrafa da koyacağından intihab
ile belediye hey’etinden gidecek zevat için müs­ re’ylerinin ihtiyar meclisleri marifetiyle toplat-
takil bir masraf vuku bulmamak ve bunların git- dırıhp yapılacak mazbatanın doğruca merkez
melen ahalice, hükümetin bir nevi müdahalesi kaza daire-i belediyyesine takdimini daha mu­
anlaşılmamak için emr-i intihabın kaymakam vafık ve eshel görürüm. ”
tarafından kurâ muhtarlarına doşrudan doğru­ Hamazasb Efendi (Erzurum) — Öyle ol­
ya tebliğat-i lâzime ile icra ettirümesi fikr-i â- duğu halde su-i istimalâttan hali olunamaz.
cizaneme muvafık geliyor. Altmış dördüncü Reis — Bunu kısa kessek. Üç yüz adam
maddenin hükmüne dair vuku bulacak ifadem­ yirmi eve sığar.
de memurin-i mumaileyhimin izamı lüzumsuz­ Salim Efendi (Kastamoni) — Nahiyenin
luğunu bir kat tey’id edeceğimdir. dairesi zaten üç saat olduğundan ekserisi gelir,
Kadri paşa (Şûra.yi Devlet reisi) — Asıl döner.
itirazı anlayamadık. Çanaka Efendi (Y a n y a )— H ern e kadarüç
Reis — Nahiyelere, zabtiyeler gitmesin de saat olsa da, kışın sabah geç olduğu gibi, kar
kaymakamlar yazsın demektir. yağmur da olacağından gidib gelemezler.
Kadri paşa (Şûra-yi Devlet reisi) — Nahi­ Reis — Buna dair bir şey yapalım mı, yok­
ye meclislerine böyle bir şey havale olunsa, on­ sa geçelim mi?
lar yapamazlar. Hükümetin ise bunda hiç müda­
halesi yoktur. Çünkü, bu iş idare meclislerine (* ) Dört yerde çıkan zabıtta hüküm “o-
lunmaması evlâdır” suretimde ise de mütaleanın
havale olunuyordu. îdare meclislerini ise ahali
cereyanına göre burada bir zabıt yanlışlığı ola„
intihab ediyor.
çaktır. ug

127
i: 16 6 nisan 1293/17 nisan 1877 C: 1

Kadri paşa (Şûra-yi Devlet reisi) — Bu a-


Altmı§ besinci madde okunup kabul olun ­
haliye sühulet olmak içindir. Nahiye meclisleri
makla, altmış altıncı maddeye nakledilir-
ahiiüaini umum ahali intihab edeceğinden, bun­
Birisi — A 3m.iyle kabul olunsun.
Hamazasb Efendi (Erzurum ) — Hıristi­ lar da kazayı intihab edecek ve müteselsilen bu
yan köylerinde kâtib tutub da Usan-i resmîyi yolda vaki olacak.
Reis — Sekiz kişi intihab edecek olursa.
yazdırmak için külfet edilecek. Köylerde çok
Kadri paşa (Şûra-yi Devlet reisi) — O ka­
kimse okumak, yazmak bilmez. Her karye ken­
dar büyük kaza yoktur.
di lisani üzerine yazsın.
Devletlû Cevdet paşa hazretleri (Dahiliye
Nakkaş (Suriye) ve Karaca (Haleb) efendi-
nazırı) — Nizamnamenin esası nahiye meclis­
Isi” bunun tasdik ettiler- Altnu§ yedinci madde
leri üzerinedir.
okundu-
Reis — Ahali kanunu bilecektir.
Reis — Buna bir cevab var mı?
Nakkaş Efendi (Suriye) — Nahiye mecli­
Sadi Efendi (H aleb) — Onun mazbutu
sinin reisine yazılsa daha iyi olur. Memura lü­
yok. Kazada bir defter yapılıp da herkesin mü-
zum yok.
hürü bastınisa ve intihab zamanında tasdik
Rasim Bey (Edirne) — B u bend seksen
ettirilse, mazbutiyet olmak için münasib olur.
beşinci maddede anlaşılacak.
Reis — Mühür kullanıhrsa daha ziyade
şüpheyi davet eder. Mamaafih, encüme­ 78, 79, 80, 81 inci maddeler okunup ka­

ne müracaat edelim. İkinci kıraetinde bakalım. bul olunur-


Reis — Bu maddelerin umumuna bir söz
Altm ış sekizinci madde okunup kabul e-
kaldı mı?..
dilmekle altmış dokuzuncu maddeye, geçilir-
Hey’et — Hayır.
Nakkaş Efendi (Suriye) — Mahzurdan sa­
Nakkaş Efendi (Suriye) — Cemaat mec­
lim olmak için bir defter denilecek yerde iki
lislerinin lâfızlarına bir de taife lâfzı ilâve
defter denilse.
etsek.
Reis — ikinci kıraette bakarız.
Reis — Taife lâfzı olamaz. Kanuna muga­
70, 71, 72, 73, 74üncü maddeler kıraet o"
yirdir. Devletçe başka manaya istimal olunur.
lunup, kabul olunur-
Kadri paşa (Şûra.yi Devlet reisi) — Inti- 85 ve 86 inci maddeler ok u n u r( * ) -
hab-i meb’usan nizamnamesi de bitti. Yakında Rasim Bey (Edirne) — ihtiyar meclisleri
denilmişti.
gelecektir.
Bahaeddin Efendi (Bursa) — Vergileri
Reis — Pek muntazınz. Çabuk gelmeli.
Kadri paşa (Şûra-yi Devlet reisi) — Gele­ tasrih olunduğu gibi malûmatları da tasrih
cek efendim. olunsa.
Mustafa Efendi (Koizan) — Liva civarında
Yetm iş beşinci madde okunur-
bulunan kurâ hakk-ı intihaba nail olamayacak
Hacı Hüseyin Efendi (Suriye) -— Bu vergi
gibi anlıyorum.
maddesi nerede olursa olsun, intihabdan mah­
rum kalmamak için her adam müntehib olmalı­ Seksen yedinci madde kıraet olunur-
dır. Bir adam bir kazadan diğer bir kazaya gi­ Bir meb’uSj merkez liva daire-i belediy-
yesi yalnız kaza tarafından intihab olunacağı
der, çıktığı kazada emlâki var, bu makule in­
tihabdan mahrum olmasın. na dair heyan-i efkâr eder-

Yetnuş altıncı madde okunur- Yetm iş ye­


Kadri paşa (Şûra-yi Devlet reisi) — Şû­

dinci maddeye nakledilir- ra-yi Devletten encümene vekil gönderilsin de


Rasim Bey (Edirne) — Bazı ufak kazalar­ uzun uzadıya bahsolunsun.
da bir ve iki belediye dairesi olacak. Bunun se­ Rasim Bey (Edirne) — Mâliyeden gelecek­
kiz âzası olacağından bu halde umumu kazanın ti. Hâlâ gelmedi.
âzasını on sekiz kişi intihab edecek olur. B a­ Reis — Haber gönderdim.
na kalırsa ihtiyar meclisleri intihab etmeli.
Hamazasb Efendi (Erzurum ) — Umum â- (* ) 82, 83, 84 üncü maddeler için bir kayıd
zalar için mi olacak?.. yoktur. H. T. Us

— 128 -
i: 16 6 nisan 1293/17 nisan 1877 C: 1

Kadri paşa (Şûra-yi Devlet reisi) — Dün icmal senevi şehrî m ütasam f Naib
gelmiş, beklemiş. Kuruş kuruş kuruş kuruş kuruş
88 ve 89 uncu nmddeler kıraet olunr- 25542000 158000 20500 10000 3000
Reis — Bu fasıl tamam oldu. Bir diyecek Kaymakam muhasebeci tahrirat Müdiri
var mı?.. kuruş kuruş kurug
Birisi — Hayır. 172800000 3000 2500 2000
198342000
Hey’et — İkinci kıraette bakanz.
99171000 sarfı lâzımgelen bit-tenzil kusur
Muf el bey (Suriye) kürsi-i hitabete çıkıp
kalan sa’y-i mirîdir.
makale-i âtiyeyi im d eyledi:
99171000
“Arzedeceğim mütalea işbu hey’et-i şerife- Senevi doksan dokuz milyondur.
nin nazar-i dikkati altına alınmasını rica ederim. Reis — Bahsimizden hariç ise de yine ce.__
Bu vilâyet kanununu tedkik edip dururken dai­ vab var mı? Sancaklar e\n^elden ne kadar idi,
mî su gibi akar ve senevi yüz milyon kuruş ve­ ahval-i sairesi ne idi, bilip ona göre söylemeli.
rir bir altın madeni gözüme ilişmiş. Dağlarda, Siz hesabınızda yanılıyorsunuz.
derelerde değil, işte elimdedir. Muayenesini ira­ Mehrrted Ali Efendi (Sivas)— ^Masrafın ten-
de ederseniz bana ruhsat buyurun ki, göstere­ kıhi lâzımdır. Fakat, memurinin namı küçül-
yim. Malûmdur ki bundan on beş sene evvel memelidir. Maaş tenkıh edilmelidir.
vaz’olunan ve elyevm baki kalan teşkilât mah- Reis — Memurinin maaşı tenkıh değil, tez­
za memurların teksiriyle unvanları ve maaşla­ yid edilmelidir.
rının tarakkisine badî olmuştur. Şöyle ki nahi­ Nufel Bey (Suriye) — Sadedden hariç söy­
ye memuruna müdir ve kaza müdirine kayma­ lemiyorum. Mutasarrıfın ismi kat’edilip kayma­
kam ve merkez kaymakamına mütasaraf ve mal kam denilse, on bin kuruşla idare olunacak yer
müdirine muhasebeci ve tahrirat kâtibine mü- dört bin kuruşla idare olunur.
dir-i tahrirat unvanları takılmış ve bugüne ka­ Bir meb’us — Nufel bey eski müvazene
dar şa’şaah unvanlara mukabil maaşlar dahi nasıl ise onu meydana koysun.
bilâ-mucib ikişer kat tezyid kılmmış. Hasılı hed- Nufel bey (Suriye) — Evvelden kayma­
molunan eski tertibatın ankazı saire için han ve kama dört bin kuruş verilirdi.
haneler inşasına edevat olmuştur. Muhtasarcası Reis — Lâkin yedi eyalet şimdi iki vilâyet­
senevi yüz milyon akça kazanılması yalnız san­ le idare olunur. Siz sasınızda pek yanılıyorsu­
caklar memurlarının unvanlariyle maaşlarını nuz.
kabl-et-teşekkül buluna geldiği hal ve dereceye Nufel Bey (Suriye) — Söylediğimi isbate
iadesinden e*le getirilir. Altı yedi rakamdan iba­ muktedirim.
ret yedimde bulunan müvazene pusulasına na­ Reis paşa hazretlerini^, emriyle geçenki
zar buyuruldukda belli olur. V e bunun gibi bendin müzakeresini havi olan hülâsa izzetlâ
nice madenler daha vardır ki, avn-i hakla bit- Münir Beyfendi tarafından okundu^
tedriç keşf ve muayene olunması memul-i ka­ Bir meb’us — Vilâyetlerde valilerin riyaset­
vidir. lerinde mahzur olacağı hakkındaki mülâhazam
dercolunmamış.
Vilâyat
Bir meb’us — Kanun-i esasiye mugayirdir.
31
Nısfı müslim ve nısfı gayri müslim.... •
Sancak ^
Reis — Dinlemeye mecbur değiliz. Derce-
149
dilsin.
Bervech-i zir sarf olunmakta olan maaş: Meclis saat altı buçukta hitam bulur-

- 129
DEVR E: i â (L D : i İÇTİMA: i

eclis-i meb’usan
1293=1877
Zabit Ceridesi

On yedinci inikad
4 rebiulâhır 1294=6 nisan 1293/18 nisan 1877
ÇARŞAM BA

İÇİNDEKİLER:
Sayıfa
1— Geçen zabıt hülâsası 132
2— Müzakere edilen maddeler:
1— Vilâyat nizamnamesi 132-136
On yedinci inikad**^
4 rebiulâhır 1294:=6 nisan 1293/18 nisan 1877
ÇARŞAM BA

Reis: A H M E D V E F İK PAŞA

M eclisin bugünkü içtimai devletlû Ahmet! Vefik paşa hazretleri/ıjTj riyaset-i celileleri tah
tında vuku bulmuştur-
1 — ZA B İT HÜLÂSASI

Reis — Bugünkü müzakere-i mahsusamız muvafık bulunmakla kâtib'i resmîler tarafın'


saat dördü çeyrek geçerek kügad edildi. Geçenki dan imza ve tasdik kılındı-
içtimain hülâsası okunsun. Kabul olunursa tas. Reis -— Vilâyet nizamnamesinin alt tarafı­
dik edeceğiz. nı okuyacağız ve devair-i beledi3^ e nizamname­
si hakkında edilen müzakerat üzerine şubelerce
Hülâsa okundukdan sonra bir kaç mahalce dahi ıktiza-i hal icra olunursa cumartesi günü
tâbirattan ibaret tashihler yapılarak bakisi müzakere.i aleniyyesine bakacağız.

2 — M Ü ZA K E R E E D İL E N M A D D E LE R

1 — Vilâyat nizamnamesi nın bakası münasibdir.


Hudaverdi Efendi (İstanbul) “ Beş jdiz
Vilâyet kanunu fasl'i sadisinden bed’ ile kuruş olacaktır Hiç olmamak da olmaz, iki yüz
okunmaya ba§landı- münasib olur.
Reis — Doksanıncı madde hakkında deni­
Reis— ^Kanunen böyle şeylerin hikmeti var­
lecek var mı ?
dır. Hiç olmazsa iki yüz olsun demek, âzanın
Nakkaş Efendi (Suriye) — Geçende dahi
bazı nüfuzlü adamlara hizmetkâr olmaması
arzolunduğu veçhile vilâyet meclis-i idaresi âza-
içindir.
lığına intihab olunacakların aeneıd devlete iki
Beş yüz kuruş dememişler, zira bazı dira­
yüz kuruş vergi vermeleri azdır.
yetli adamlar olur da o mikdar vergi vere­
Vilâyat âzalarının vergisi beş yüz olsun^
mezler. Diğer nizamlarda intihabcılarm dört
bir de bunlann malik olacakları emlâk bu vilâ­
yüz ve intihab olunanların iki yüz kuruş vergi
yet dahilinde bulunsun, nasıl ki dün bunu ka.
vermeleri niçin yazılmıştır ? Çünkü müntehibler
zalar için söyledik. Ol suretle tashih ettik.
için dirayet lâzımdır. Hasılı bunlar hikmet tah-
Sadi Efendi (H aleb) — Böyle yüz veya beş
tındadır.
yüz kuruş vergi tahsisi bendenizce ahalinin hu­
Rasim Bey (Edirne) — Kanunnamenin şu
kukunu kordon altına almak demek olur. Çün­
tâbirinden bir adamın âza olduğundan dolayı
kü hürriyeti münselib olmak lâzımgeliyor ki bu
senevi iki yüz kuruş vergi vermesi lâzımgelecek
babda ahali serbest olarak icra etmek lâzımdır.
gibi anlaşılıyor. Burası tasrih edilsin. Y a iki yüz
Emr.i intihab kendilerine racidir. İstedikle­
kuruştan ziyade vergi verenler veyahud iki
rini yaparlarsa, onlar kendilerine lâzım olan a.
yüz kuruşa kadar vergi vermekte bulunanlar
damı bilirler. Penalarını istemezler, bunun için
diye izah olunsun.
şu bendin tashihini isteriz.
Reis — Bu kanun tâbiridir.
Birisi — Ahali münasibini bilirlerse de pek
Rasim Bey (Edirne) — Bari iki yüz kuruş
aşağı adam olmamak için iki yüz kuruş kaydı-(*)
vergi verir diye tasrih olunsa.
Hey’et — Ibka, ibka.
(* ) Takvim-i Vakayi, S. 1889 Nakkaş Efendi (Suriye) — Fakat bu emlâ-

— 132
1: 17 6 nisan 1293/18 nişan 1877 C: 1

kin vilâyet dahilinde bulunup bulunmamasına demiş. Biz kanun adamıyız. Bunun sahih ceva­
bir diyecek var mı ? bı budur.
Reis — B u ibareden çıkıyor. Emlâkin vilâ­ Doks-an ikinci maddeye hey’et bir şey söy­
yet dahilinde olması anlaşılıyor. lemiyor mu?
Rasim Bey (Edirne) — Vilâyatta ve elvi-
Bahaeddin Efendi (Bursa) — Kaza bah­
yede idare âzalarını belediye âzaları intihab e-
sinde değişmişti efendim. O kaza dahilinde ol­
derse? Çünkü, belediye âzaları şehir halkının
ması lâzımdır, denilmişti.
müntehabı olduklarından, bu halde, kurâ ahali­
Nakkaş Efendi (Suriye) — Nizam vergi
sinin hakk-ı intihablan iskat edilmiş olur.
vermesi lâzımdır, diyor. Elbette vergi emlâk i-
Reis — Bunun için memur gelecekti. O
çin verilir. Emlâkin dahi o vilâyet dahilinde ol­
memuru istemeli. Ayrıca bir müzakere yapmalı.
ması lâzımdır.
Şahinyan Agob Efendi (Sivas) makale-i
Birisi — B u bendde idare âzasınm nahiye
âtiyeyi irad eyledi:
meclisi âzalığı şeraitini cami olacağı hakkında-
“Vilâyet nizamnamesinin doksan ikinci
ki ibare kâfidir.
bendinde beyan olunan vilâyet âzalarını elviye
Seyyid Ahmed Efendi (Hicaz) — Verece­
idare âzalariyle belediye meclisleri tarafından
ği vergi iki yüzden ziyşıde olursa mani değildir,
intihab olunması muharrer olup, şü veçhile,
diye ilâve olunmalı.
vilâyet idare meclisinin intihabı fesaddan âri o-
Reis — Tabii.
lamaz, diye addederim; zira emsali müşahede
Seyyid Abdullah Efendi (Hicaz) — Emlâ­
olunmuştur.
kin kendi bulunduğu yerde olması lâzımdır.
İşbu vilâyet âzaları intihabı, liva meclis-i
Reis — İşte, onu dava ediyorlardı. Kayıd
idare âzaları ile mülhakatta bulunan kâffed ka­
bulduk, zannım iki yüz kuruş verenlerden ol­
za ve nevahi âzalan da, zeman-i intihabda nısfı
malıdır.
müslim ve diğer nısfı gayr-i müslim, kendi is­
Hey’et — tbka, ibka.
tedikleri ve emniyet edecekleri zatler için rey-i
Sadi Efendi (H aleb) — Doksan birinci hafi olarak, ayrı ayrı varaka üzerine yazılarak
maddede meclis-i idare âzası için İki sene müd­ mühürleyib ve bir zarf derunüne vaz’ ederek ü-
deti az görüyorum. Çünkü bir hey’ete hariçten zerini temhirle vilâyet merkezine gönderilmesi,
birisi intihab olunup da devam ederse bir seneye gerek liva ve gerek elviye ve kazâlardan gele­
kadar encümen o hey’etin mesalihini tahsil e- cek varakalar bir münasib müddet zarfında tek­
debilir. Binaenaleyh, şu müddete bir sene daha mil toplândıkda vali ve erkân-i vilâyet ile reis-i
ilâve olunsa. ruhanîler hazır bulundurularak zarfın üzerinde­
Salim Bey (Kastamoni) — Çıkanları tek­ ki mühürleri muayene ederek zarflar küşad ve
rar intihab caizdir. derumindeki evrak-ı intihabiyyeyi tadat ile ced,
vel kılıklı bir varakaya yazılıp ekseriyet-i âra
Mehmed Ali Bey (Sivas) — îki sene iyidir.
kazanmış olanlar tefrik olunarak âzalığa tayin
Ziyadesi muzir olur. Ziyade olursa diğerleri in-
tihabdan mahrum kalır. İkincisi müddet uzanır­ kılınmalarını münasib görürüm.”
sa su-i istimalâta sapar. O halde de tebdili uya. Reis — Bu makaleyi encümene vermeli de
mayor. îki seneden ziyadesi iyi değü. encümen bundan bir şey alırsa ne âlâ, almazsa,
Rasim Bey (Edirne) — Nısfı çıkacak, diğer kanun değiştirmek olamaz.
nısfı kalacak, demek olur ki yine eshab.i malû­ Nakkaş Efendi (Suriye) — Meclis-i idare
mattan adam bulunacak. âzalığı için matlûb olan adedin iki misline mü.
Reis — Hakikat manası bu ki, biz kanunen savi âza intihab olunacağı kaziyyesi müşevveş­
her kim alınırsa onu her şeyi bilir belliye- tir. Aded-i matlûbun iki misli adamı ne yapa­
ceğiz ve onda hiçbir tecahül tecviz etmiyece. caklar? Sair meclisler için böyle olmadı. Ade.
ğiz. Haddi varsa tecahül etsin. Bu zeman, ka­ din bir misli olmalı.
nun zemanıdır. Mademki meclise giriyor, ni­ Reis — Bunun için esbab vardır; Hem de
zamı, kanunu vazifesini, her bir hizmeti bümeli, esbab-i mücbiredir. Amma söylemek benim i-
bilmiyorsa intihab kabul etmesin. Kanun böyle şim değil, soralım.

133
I: 17 6 nisan 1293/18 nisan 1877 C; 1

Bahaeddin Efendi (Bursa) — Bir misli keşidesiyle, hangisine isabet ederse onun gön­
deftere kaydolunacak, diğer misli dahi vefeyat derilmesi hususunun ilâvesi tensib kılınmıştır.
vukuunda alınmak üzere ibka edilecek. Reis — Söz var mı?
Reis — Kaide budur ki, iki misli yaparlar, Mahmud Efendi (Mamure-tül-ajziz) — San.
onun içinde bir takımı nizama muvafık olma­ cak itibariyle bu âzalar intihab olunacak; yok­
mış bulunur. Bir takımı hasta olur. Kimisi isti, sa her kazâ bir âza vermiyecek. Bu halde, şu i-
fâ eder. Hasılı ihtiyat demektir. lâveye hacet yoktur.
Nakkaş Efendi (Suriye) — Bu tabiîdir. Rasim Bey (Edirne) —t Her kazâdan bir
En ziyade re’y kazananlar en evvel ahnırla;r. âza olursa, o meclis elbette daha iyi olur.
ikinci mertebede olanlar ihtiyat kalır. Kazâ ve Reis — iyi amıha, kazâ intihabı maddesi
liva bahislerinde de böyledir; fakat tasrih edilse. kabul olundu. Geçti. Burada yukariki bahis tek­
Rupen Efendi (Edirne) — Buyurduğunuz rar edilmemelidir.
madde, aşağıda üçüncü maddede tekmU yazılı Danyal Efendi (Erzurum ) — Her kazâdan
ve müsarrahtır; onun için yukariki bendde şu birer adam alınmasını tasrih ediyor.
(üii misline) sözü zaiddir. Demek oluyor ki vali Reis — Kazâ intihablan geçti.
ve ümerâ bu on ikiden kimi isterse onu alacak. Danyal Efendi (Erzurum ) — Kazâ inti- f

Reis — Biz, şimdilik yalnız müntehibleri habları için değil, efendim, meclis-i umumî-i
söylüyoruz. Bakalım, alt tarafında iş noksan vilâyet için...
kalırsa görürü. Reis — Bunun da nasıl olacağı kazâlar
Rasim Bey (Edirne) — Yetmiş birinci ve bahsinde geçmedi mi? Maahaza unutmamahdır:
seksen dokuzuncu maddeler bu şüpheleri kâ şubelerde müzakere etmeli.
milen izale ederler. Okuyahm da, dinlesinler. Doksan altıncı maddeye bir şey var mı?..
diye maddeleri okur- Rasim Bey (Edirne) ■ — §ûra-yi Devletten 1
Nakkaş Efendi (Suriye) — Cevabım var. bir zat gönderilecekti, bu bende lüzum görünüp
Reis — Hacet yok, efendim; şu maddeler görünmiyeceği o zaman anlaşılacak...
gelsin de orada bakalım. Tekrar tekrar olunca Reis — Peki; ikinci kıraette ekseriyete bı­
zihinler karışır. Hele benimki karışıyor. Geçe­ rakırız. ,
lim mi? Birisi — Kazâlardan gelecek âzalar hak­
Hey’et — Geçelim. kında (ehl.ü liyakati olmak meşruttur) gibi bir
Doksan üçüncü madde okunur- > şey ilâve olunsa...
Hudaverdi Efendi (İstanbul) — İşte, efen­ Bahaeddin Efendi (B ursa) — Azanın ken­
dim; bu bend her şüpheyi izale etti. di mahallinde şu kadar vergisi olması şart olu­
Salim Efendi (Işkodra) — Kazâ ve liva nuyor; kazâda emlâki bulunan adamın merkez-i
intihablarmda alınacak âza, yalnız aded-i mat. vilâyette emlâki bulunamayacak.
lûb kadar oluyordu, burada iki misli olunca kai­ Reis — Kazâdan gelen adam ne sıfatla ge­
de bozulur. lecek?
Reis — Başka türlü olmaz. Vilâyet dairesi Bahaeddin Efendi (B ursa) — Meclis.! u-
kazâ ve liva gibi değildir. Büyüktür. mumîyye meb’us sıfatiyle.
Doksan beşinci maddeye encümen ne de. Reis — Kimin meb’usu?
m ış: Bahaeddin Efendi (B u rsa) — Bütün vi­
Rasim Bey (Edirne) — Kırk beşinci mad­ lâyetin.
de mücebince meclis-i umumiye tayin oluna­ Reis — O halde, nahiye deyince bütün vilâ­
cak âzaların nısfı müslim ve nısfı gayr-i müs- yet dahil oldu.
lim olmak üzere her kazâdan bir âza intihab Mehrned Ali Efendi (Sivas) — Azanın o-
olunacağı takdirde bir adamın nısfı müslim ve kur, yazar olması da lâzımdır.
nısfı gayr-i müslim olamayacağından ahalisi bir Reis — Yukariki bir yerde dirayet, ehli­
millet olan kazâlar bir, ve milel-i muhtelifeden yete dair bahis geçmedi.
mürekkeb olan kazâlar biri müslim ve diğeri Rasim Bey (Edirne) — Mevadd.i mahsusa-
gayr-i müslim olarak iki zat intihab edib kur’a da tayin olunan sıfat dediğiniz şey, eshab-i cüh-

134-
I: 17 6 nisan 1293/18 nisan 1877 C: 1

ha-vü cinayetten olmamak gibi şeylerdir. Dira­ Seyyid Ahmed Efendi (Hicaz) — Bir şey
yete dari bahis geçmedi. daha ilâve olunsa: San’atca, ticaretçe ortak o-
Reis — Şimdilik bazı kimseler müstesna tu. lanlar dahi mecliste bulunmasın. Menfaatlerin­
tulmak içindir; çünkü bir adam pek dirayetli den naşi, akraba hakkında olan mahzur bunlar­
olur da okumaz, yazmaz; meselâ, Aydında Ka­ da da vardır.
ra Osmanoğlu Haci Eyib ağa gibi. Kendi pek Reis — Buna ne dersiniz?
dirayetli adam idi de okumak bilmezdi; amma, Rasim Bey (E d irn e).— Şirket-i müfaveza
gerçekten büyük adamdı. olursa? Vakıa kardeş gibi birbirinden ayrılmaz.
Mehmed Ali Efendi (Sivas) — Okur, yazar 1ar. Bu ise pek nadirdir. Sair suretle ortak o-
olmak şarttır. Mazbata mündirecatmı anlamak^ lanlar bugün bir madde üzerine müşterek o-
lâzım. lurlarsa yann ayrılırlar.
Rasİm Bey (Edirne) — ^Encümenimizde on Reis — Kanunca şirket denilen şey beş al­
beş âza vardı. Yalnız birisi okumak şart olsun tı türlü olur. îki ortağın gelecek sene ne ola­
dedi, on dördü ehliyetin lüzumu ile iktifa eyledi. cağı bilinmez. Kanunun hükmü bakidir. Sonra
Astarcılar ketühdası Hacı Ahmed Efendi nizalara sebebiyet vermiş oluruz. İlerde şerikle,
(İstanbul) -— Kanun.i esaside müsarrahdır ki, rin şerik olup olmadıklarını hükmetmek için
gelecek sene âza okur, yazar olacak. müşkilât açılır.
Bir kaç ses — Dört sene sonra, gelecek se­ Ahmed Muhtar Efendi (Erzurum) —
ne değil. Mecliste yalnız âzahk sıfatiyle bulunmak caiz
Reis — Öyle ise kanun-i esaanin tayin bu­ olmasın; yoksa iki kardeşin birisi âza, diğeri
yurduğu had dahilinde imiş. kâtib olabilir.
Rasim Bey (Edirne) — Hayır, efendim; Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Bu vi-
kanunun o tâbiri meb’usan içindir. lâyat kanunudur. Mecalis-i saire ahvali bu ka­
nuna girmez. Oralarda iki kardeşin bulunup
Mehmed Ali Efendi (Sivas) — O da devle­
bulunmayacağına dair sarahat vardır. Mecali-
tin meclisi, bu da devletin meclisi... Okumak,
s.i saire âzasmm bu kanunda tasrihi münasib
yazmak her meclis için şarttır. Kanun-i esasi
olmaz.
böyle diyor.
Rasim Bey (Edirne) — Belediye meclisleri
Reis — Kanun-i Esasi böyle demiyor, de.
bu kanunda teşkil olunur. Bu kanun yalnız ida­
mez. Kanunun söylediği kabil-ül-icra şeyler,
reye müteallik değildir. Cemaat meclisleri, mec-
dir. Bu meşkûktür. Siz de eyalâtı bizim gibi bil­
lis-i umumî, hep bunda dahUdir.
seniz, her tarafını gezseniz, siz de bizim gibi
söylersiniz. Reis — Bu sözün manası var amma, yeri
Seyyid Ahmed Efendi (Hicaz) — Fakat, e. neresidir? Meselâ bir kanunun esası zikrolunur
fendim, bir had gösterilse, meselâ beş sene, altı da umumen mahakimin teşkili için: (falan sı­
seneden sonra okumak, yazmak bilecek denilse. fatta bulunanlar orada bulunsun ve falan sı­
Rasim Bey (Edirne) — Encümenin mazba­ fatta bulunanlar orada bulunmasın) denilecek.
tası bitecek, her yere verilecek, o zaman görü­ Bu söz usûldendir, amma yeri neresidir?..
lecek... Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Efen­
Reis — âza-yi encümene söyleyiniz de maz­ dim, burada idare meclisleri diyor, kazâ ve li­
batayı verirken müzakerelerinde vuku bula­ va demiyor; bu suretle tahsis biz-zikr yok.
cak itirazları kendileri izah etsinler. Bu fasıl, mevadd.i şettâ faslıdır. Mutlak ola­
Doksan sekizinci, doksan dokuzuncu mad­ rak zikrolunuyor. Belediye meclisleri sırf ü-
deler okunur- Yüzüncü madde^ m eclis'i idare' mur-i memlekete aiddir. Bunların vazifeleri de
de baba ile oğul, iki kardeş gibi yakın akraba' başkadır.
nın birlikte bulunmayacağı mes’elesidir- Rasim Bey (Edirne) — Belediye meclisi­
Rasim Bey (Edirne) — Yalnız meclis-i i- ni teşkil eden yine bu kanundur. Vakıa mut­
darede değil, akrabanın her mecliste beraber lak olarak zikretmiş; lâkin belediye meclisleri,
bulunması caiz olamaz. Peder ile evlâd re’yce nahiye meclisleri, hep bu kanunda bulunduk­
ihtilâfda bulunamazlar. ları halde, hüküm cümlesine şâmil olur.

13 5 -^
i: 17 6 nisan 1293/18 nisan 1877 C: 1

Birisi — Kainpeder ile damat birleşeme- denilecek bir §ey bulunm adı ve vilâyet ka­
yince, enişteler dahi bulunmasın. nunnamesi bitti-
Reis — Hele bunlara bir çare bulalım da Reis — Belediye nizamnamesinin dahi mü­
enişteler sonraya kalsın. zakeresi bitmiştir. Memurlar gelsin. Encümen,
Mademki, müsarrah değil, o halde idare de şüpheleri bütün bütün hallolunsun. Şüpheler
ve devair meclislerinde, diye tasrih etmeli. pek manidar, pek ağır şeyler değildir. Gelecek
Ahmed Muhtar Efendi (Erızurum) — âza- müzakere-i âleniyyemizde meydana çıkaralım.
lık sıfatiyle bulunacaklarını da tasrih etmeli. Ona göre müzakere olunsun.
Reis — N e hacet? Tarik-ı idareden olan Şubelerin bugün müzakere edecekleri şey
birinci, ikinci, üçüncü, beşinci derece meclisler yine bugün söylenen mesaildir ki, lâyikiyle söy­
dedik. Şüphe kalmadı. lensin de zaid söze hacet kalmasın.
Y ü z birinci madde dahi kıraet olunarak İşte, bununla meclisimiz hitam buldu.

-136*
DEVRE: 1 CİLD:1 İÇTİMA: 1

Meclis-i meb’usan
1293=1877
Zabıt ceridesi

On sekizinci inikad
7 rebiulâhır 1294=9 nisan 1293/21 nisan 1877
C U M A R T E Sİ

İÇİNDEKİLER
Sayıfa
1— Geçen zabıt hülâsası 138
2— Müzakere edilen maddeler:
1— Belediye nizamnamesi 138.144
2— -Büdce müzakeresinin ta’cili
hakkında teklif 144
3— Matbuat nizamnamesi 144
A— Memurların unvan ve maaşları 146
5— Donanmayı ziyaret 148
6— Zabtın tashihi . 148
On sekizinci inikad*’*
7 rebiulâhır 1294=9 nisan 1293/21 nisan 1877
C U M A R T ESİ

Reis: AH M ED V EFİK PAŞA

H e y ’et~i M e b ’usânm bugünkü içtimai D evletin Ahmed Vefik paşa hazretleri^,!/! riyasefi
celileleri tahtında olarak te§ekkül eylemiştir-

— G E ÇE N ZA B TIN H ÜLÂSASI

Reis — Bugünkü müzakere-i âleniyyemiz Efendim, salı günü mezunen bulunamamıştım.


saat dörtte küşad olundu. O gün okunan hülâsada gûya ben cemi’ defter,
Evvelki meclisin hülâsası okunsun. darlar sarik olduğunu söylemişim diye göste­
K â tib-i riyaset izzetiû Münir beyfendi ge­ rilmiş; halbuki böyle değildir, ihvanımızdan
çen meclisin hülâsasını okuyarak, kabul olun­ sorulsun.
du- Reis — Zabtolunsun da müzakereden
Yenişehirli ızade Ahmed Efendi (İzm ir)— sonra bakarız.

2 — M ÜZAK E R E O L U N A N M A D D E LE R

1 — Belediye nizamnamesi- se de bu varidatın nısfı bile mevcud olmadığı,


na ve saireye dair serdetmiş olduğu itirazat)!/!
Sebuh Efendi (İstanbul), Belediye nizam­
hikâyesinden sonra encümenin bu fikirde ol­
namesini baştan okumaya başladı, ikinci ben­
madığından v e İstanbul şehrinin cesametine nis
de kadar okudu-
Reis — Bu maddeler hakkında encümenin betle nizamın bu fıkrası encümende bir re’ye
bir kararı var mıdır? karşı dokuz r e y ile ibka edildiğinden ibarettir-

Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Vardır Rasim bey (Edirne) — Memleketlerince


efendim, belediye riyasetinde ve âzahğında bulunmuş o-
diye encüm en'i mahsus tarafından kaleme lanlar içimizde hayhce mevcuddur. Bunlardan
alınan mütaleanamevi kıraet eyledi ki, hülâsa­ mürekkeb bir encümen yapılsa zannederim ki
sı kanunun birinci maddesinin fıkra-i ulâsı îstanbulun yirmi daireye inkısamı az bile gö­
Der-saadet hududunu m übeyyin görülmekle rünür. Masarife gelince, ondan korkmak lâzım-
ibka ve fıkarat-i sairesi haritaya müracaata m ü­ gelmez. Masarif daima dairenin büyüklüğüne,
tevakkıf olduğu cihetle tedkik edilmesi ve ikin­ küçüklüğüne göre olur.
ci maddeye gelince: (Der-saadet meb’usanmdan Hudaverdi Efendi (İs ta n b u l)— İstanbul,
Ahmed Hilmi Efendinin Der.saadeti yirmi dai­ cesametine ve üeride daha ziyade büyüyece­
reye taksimde büyük mahzur olacağına ve bun­ ğine nazaran, ileride yirmi daireden ziyadeye
larda yirmi beşer muvazzaf memur olup cüm­ dahi ihtiyaç görülecektir; fakat şimdiki halde
lesi senevi on iki bin kese akça ile idare oluna­ yrmi daireyi çok görmemeli, az da görmemeli.
cağına ve bu masraf belediye hasılâtı kısmından Kâfidir.
tesviye edilecek olup şu halde belediyelerin sene­ Ahmed Hilmi Efendi (İstanbul) — Devai-
vi altmış bin kese varidatı olması lâzımgelecek- r-i belediyye masrafla olur. Bu da ahaliden çıka­
cak. Şimdiki halde bu masrafın karşılığı görü­
(* ) Takvim-i Vak.ayi, S. 1891 lemiyor. Bunu nereden bulacağız? Beş yüz

-138-^
i: 18 9 nisan 1293/21 nisan 1877 C; 1

muvazzaf memur meydana gelirse, karşılık nacak; şimdiki hasılâtın humsü ise buna kifayet
göstermeli. Karşılık bulunsun da isterse kırk edemiyecek; işte asıl buna cevab vermeli.
daire yapılsın. Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Anlaşı­
Ben taksime de itiraz ederim; Ezcümle pa­ lan dairelerin adedi şu dereceye getirilmesi,
şa limanından başlayarak Üsküdarın büyük is­ bu yolda varidat bulunuyor da ondan neş’et e.
kelesine kadar üç dairenin hududu var. Araları diyor zannolundu. Belediye denilen şeyin vari­
beş yüz adımdır. Bir tablekâr mahalle içinden datı ne olacağı dahi vazifesi bahsinde görülür.
geçecek olsa, bu üç hududu geçmedikçe bir şey Her daire kendi hasılâtiyle iktidarı nisbetinde
satamaz. Bu da herifin üç taraftan tazyik gör­ adam kullanacak. Vakıa bir dairenin iradı çok,
mesini mucib olacak, bu da erzak ve havayiç diğeri az olabilir. Varidatı az olan diğerleri ka­
hususunda ahalice suûbet gösterecek. dar imar edemez; lâkin bunun için muktedir o-
Sadi Efendi (Haleb) — îstanbulun cesa­ lanları mahrum etmek de olamaz. Taşralarda
meti ve nüfus kesafeti malûm. Buraya her ta- sabit olmuştur ki, dairenin bir para varidatı
rafdan gelen, giden adamlar malûm. Yirmi dai­ olmadığı halde erbab-i hamiyyet birleşip bir
re çok görülemez; fakat memurlar! lüzumun­ hayli tanzimat vücude gelmiş; binaenaleyh va­
dan fazla bulundurmayarak tasarruf ata riayet ridatı düşünüb de ona göre teşkili lâzımdır,
olunması lâzımdır; bunun için Rasim Beyin denilemez.
dediği gibi, belediye ümurunda bulunmuş a- Ahmed Hilmi Efendi (İstanbul) — Haşan
damlarla îstanbulun ahvaline vükuf-i tammı o. Fehmi Efendi varidat-i mevhumeye razı oluyor;
lanlardan bir encümen teşkil edip işi müzakere fakat hangi vicdan razı olur ki, varidat-i mev-
etmek lâzım. hume üzerine beş yüz kişi tavzif olunsun. Dai­
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Nizamı, reler iradı malûm: Kantar, çeki ve saire rüsu-
mız mucebince her şubeden intihab olunacak miyye ki yirmi beş bin kese eder. Şehremaneti
zevattan mürekkeb bir encümen teşkil olunur. kaldığı halde yetmiş beş bin keseye ihtiyacı
Bu resim icra olunmuştur. Diğer encümene ih­ vardır. Beş yüz adım yerde üç daire var. Birisi
tiyaç kalmaz. Bundan sonra, eğer şubelerden tanzime muktedir olduğu halde diğeri olamazsa
geçerek birer kere müzakere olunmasını is­ ne faide hasıl olur?
terlerse nizamen haklı olabilirler. O , halde ni­ Mehmed Ali Efendi (Sivas) — Esnaf tez­
hayet karan verilir; fakat bazı mütaleat be­ keresi ve temettü vergisi hâzinenin başlıca va­
yan olunuyor ki, henüz harita gelmemiş oldu­ ridatı olup taşralarda hâzineye aiddir. Bunları
ğundan onlar kararlaşmadı. daireye terketmek olamaz, geçende dahi söy.
Ra is — O mütaleat taksimin hududuna i- İçmiştim.
tiraz değildir. Devairin taaddüdüne itiraz olu. Rasim Bey (Edirne) — Esnaf tezke­
nuyor. resi diyorlar; işte lâfzen, manen belediyeye aid
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Ahmed olduğu anlaşılıyor.
Hilmi Efendi dairelerin adedine itiraz ettikleri Ahmed Hilmi Efendiye cevabım var: Dai­
gibi, taksimine de itiraz ettiler. Hattâ bakılsa re kendi varidatını kendi teşkU eder. Edirne
devairin kırk olması gibi sözlerde encümenin belediyesi beş bin kuruş varidatla başladı. Şim­
re’yine iştirak gösteriyorlar. Yirmi daire ifa-yi di kırk beş bin kuruş varidatı vardır. B ir daire
hizmete başlayıp da derece.! isıtidad-ü ik­ ne kadar küçük olur da güzel iş görürse vari­
tidarları görüldükçe zammına, falana bakılır. datını kendisi arttırır ve ahaliye bâr olmaz, bü-
Bir de tasarrufata riayetten bahsolunuyor. 3dik olursa bâr olur.
Burası vezaif-i dahiliyyeye aid bir şeydir. Ve- Ahmed Hilmi Efendi (İstanbul) — Rasim
zaif nizamnamesinde tayin olunur. Daha başka Bey Edirneyi Istanbula kıyas ediyor; halbuki
bir mütalea varsa beyan olunsun. Beyoğlu, Galata, Tarabya, Kadıköy gibi Istan-
Yenişehirli zade Ahmed Efendi (İzmir) — bulun bazı mahalleri zengin ise de, bazı mahal,
Ahmed Hilmi Efendinin efkârı şundan ibaret o- leri de vardır ki beş altı hane aç yatar.
luyor ki, devair.i belediyye maaşatı olarak ha- Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Bir a-
sılâtm humsü nisbetinde bir mikdarı sarf olu­ damın aç yatması başka bir mes’eledir, bir dai­

■139-
I; 18 9 nisan 1293/21 nisan 1877 C: 1

renin teşkili de başka! Aç kalan olabilir; lâkin Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Müta-
daire hey’eti şu kadar para vereceksin diye lea olunacak madde varidatın ne derecede ola­
kimsejd tazyik etmez. Ahali tarafından münte- cağı kaziyyesi değildir. Devletçe bir takım şey­
hab hey’et tensib eylediği surette birer mikdar ler belediyeye terkolunmuş. Bunlar mevhum de­
şey meydana getirecek. Bu halde demek olu­ ğil, mevcuddur. Aklen dahi teslim olunur ki in­
yor ki fakire, ganiye bir şey yoktur. Şehrema­ tizam halinde varidat bir kaç kat artar. Kanun­
neti ne muvaffakiyet göstermiş olduğu malûm­ lardan maksad, tarakkinin husulü ve teşkil o-
dur. Bir tarafdan tanzim ederse, diğer taraf- lunacak devairden muntazar olacak şey dahi
dan açık kalır. Bunun sebebi vüs’ati ziyade ol­ varidatın tezyididir. Hatıra, gönüle bakılmaya-
duğundan işe yetişememesidir. rak, yolu ile idare olunursa varidat nisbetinde
Manok Karaca Efendi (H aleb), makale-i tanzimat dahi tezayüd eder; binaenaleyh her
âtiyeyi irad eyler: yerde olduğu gibi evvelâ daire teşekkül edip,
“Memurinin memuriyetlerini bihakkın varidatı az ise yavaş yavaş çoğalır.
ve sadakatle ifa etmek için evvel-i emirde on- Reis — Başka re’y var mı?
larm taayyüşünü temin etmelidir; zira za­ Ahmed Hilmi Efendi (İstanbul) — Haşan
ruretin hükmü yoktur. Ihtiyacat insanı her Fehmi Efendinin böyle ileride olacak varidata
türlü uygunsuzluğa sevkeder. Sû-i istimaller vu­ nisbetle, “bir beis yoktur, memurların tayin
ku bulmamak üzere evvel-be-evvel varidat te­ ve istihdamı lâzımdır” demesi bedahate karşı
minat altına alınıp hazırlanmahdır. Şûndilik bir şeydir. Uzun mütaleaya hacet göremem.
hükûmet-i seniyyenin gösterdiği varidat, masa­ Astarcılar ketühdası Ahmed Efendi (İs­
rife kifayet edemediği görünüyor.Eğer mümkün tanbul) — Zat-i şahane, hasilât-i belediyyeyi a-
se devlet birkaç sene için bir mikdar emlâk ver- haliye terketmiş. Bu kanun iktızasınca bundan
güerinden belediyelere terketmelidir ki meclis­ da yüzde yirmisi maaşata verilecek. Ahali gö­
lerin teşkilni müteakıb, bUâ-zülm, varidatının zünü açsın, ziyade bir şey sarfettirmesin, yüz­
tezyidinin yolunu bulmaya çalışsınlar, emlâk­ de seksenini de tanzimata sarf ettirsin. Haşan
ler vergisine bedel, varidat hazırladıkları gibi, Fehmi Efendi diyor ki nezafetsizlik memurinin
meblağ-i mezbur, tekrar hâzineye terkolunmalı. kılletinden değü vazifelerinde müsamahaların­
dır ve zaten emlâk vergisi memleketin ihtiya­ dan ileri geliyor. Matlûb onları taht-i inzibata
cına ve tanzimine sarfolunmak için icad olun­ almakla husule gelir.
muştur. Sair devletlerde de böyle sarfolunu- Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Evet,
yor. Böylelikle maksadımıza süratle vasıl ola­ öyledir. Şehremanetinin tanzimat vücude geti­
biliriz. remediğine sebeb dairenin vüs’atidir. Amma,
Ahmed Hilmi Efendi (İstanbul) — Haşan sû-i istimali varsa, o müzakerenin yeri bu de­
Fehmi Efendi arkadaşımız devair rüsumatının ğildir.
ahalice tesiri yoktur diyor. Acaba, bu rüsumat Feyzi Efendi (Sofya) — Devair-i belediyye
ahaliden çıkmayıp da gökden yağmur gibi mi yeni ve emsalsiz bir şey değildir. Emsali taş­
yağacak? Yoksa ahalinin meşrubat ve havai- ralarda icra olundu, varidatı da gösterildi. Be­
c-i zaruriyyesinden mi alınacak? yan olunan üıtimalât, ihtimal-i aklîden ibaret­
tir. Mevkı.i icraya koymadıkdan sonra nakisesi
Bedros Efendi (Şûra-yi Devlet âzası) —
anlaşılamaz. B ir kere icraya koymalı da mah­
Bazı dairelerin kudretsiz olmasından bahsedüi-
zurları görülürse sonra ıslâh edilmeli.
yor. O da düşünüldü: Şehremanetinin umumî
vergüeri var. Onlar tahsil olunacak ve her dai­ Mehmed Ali Efendi (Sivas) — Esnaf tez­
reden tayin edilen ikişer kişiden mürekkeb keresi ve sair hasılât az fee emlâk vergisinden
meclis-i umumî, muhtac-i iane olan dairelere, de ilâve olunsun deniliyor. Taşralarda bunlar
iane olmak üzere, hasilât-i umumîyyeden bir da hâzineye aiddir. îstanbulda niçin belediyeye
mikdar şey verecek. aid olsun? Bu müzayaka zemanında hâzinenin
Ahmed Hilmi Efendi (İstanbul) — Bunun beş parası bir yere verilmemesini arzu ederim-,
yeri gösterilse... Bir de hangi daireye ne mik­ başka bir şey tanımam.
dar verilecek? Onu da anlamak lâzım. Nakkaş Efendi (Suriye) — İstanbul için

— 140—
I: 18 ğ nisan 1293/21 nisan 187^ Ğ:1

söz bana düşmez; çünkü müfredatını bildiğim çok görenler olursa yanlarındaki daireye ilti.
bir şey değüdir. Min-haysilmecmu’ şunu söyle­ hak etsinler, az görenler olursa başlı başlarına
mek isterim ki Istanbulun bir milyon nüfusu o. bir daire teşkil etsinler, bizim ne hakkımız var­
lup yirmi daireye taksim olunursa beher daire, dır? Devlet bu hakkı ve bir takım varidatı aha­
ye elli bin nüfus düşer. Bu kadar nüfusün bir liye terketmiş. elvermezmiş; bu bizim ne vazi­
daire itibari elzemdir; yalnız müstahdemin çok femiz? Varidat gökden mi yağar, deniliyor;
olmasa ve dolgun maaş verilmese ve dairesine evet, bir daire içinde adam gibi adam bulunursa
göre memur kullanılsa, fena olmaz. varidat gökden yağar. Herif süprüntüyü satar,
Ahmed Hilmi Efendi (İstanbul) — Bir dai­ taş kırıntılarını kullanır, batakları doldurur,
reye elli bin nüfus isabet eder diyorlar; halbuki para hasıl eder. Tecrübe ile görüyoruz ki iki,
Üsküdar otuz bin nüfusdur. Üç daireye taksim üç dairemiz olup bunlar cümleden ziyade para
olunmuş; binaenaleyh ihvanımız ne kadar iti­ sarfederek mahallelerini tanzif ediyorlar. Siz
raz etseler hep beni tasdik çıkıyor. bunlara bir büyük daireye iltihak ediniz diye a-
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — İstan­ kıl öğretirseniz sonra bir para vermezler. A .
bul ahalisi bir milyon farzolunuyor. Haydi se­ hali kendi işlerine gelen adamı bilir. O adam­
kiz yüz bin diyelim. O halde bir daire içinde lar dahi gökden altın yağdırır... Hakikat budur.
kırk bin nüfus bulunur. Taşrada böyle kırk bin Eğer daire küçük olursa aç kalanlara da ba­
nüfuslu şehir varsa iki üç daireye taksim edi­ kar. Karagümrkreki, Salmatomrukdaki fakiri
yorlar. görebilir misin? Onlara dahi himmet eder. Be­
Reis — Üsküdar nüfusu otuz bin midir? nim şahsî re’yim budur. Münasib ise birinci
bendi kabul edelim.
Ahmed Hilmi Efendi (İstanbul) — Evet,
efendim; İstanbul intahbı maddesinde haneleri Bunun üzerine aglehiyyetri ârâ ile birinci
kamilen gördük. Altı bine varmıyor. Coğrafya­ ve ikinci maddeler kabul olunur ve üçüncü
ca bir haneye beş nüfus itibar olunur; yekûn madde okunur-
Reis — Buna encümence bir şey denilmiş
otuz bin eder. Ben vehm-ü hayal etmiyorum,
mi?..
hesab üzere söz söylüyorum.
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Ayniy­
Bahaeddin Efendi (Bursa) — Bir kere en­
le kabul olunmuş.
cümene verilmiş, şubelere de verilsin; müzake­
re edelim. Astarcılar ketühdası Ahmed Efendi (İs­
Reis — Bu ikinci kıraattir. tanbul) — Bu bend belediyenin vezaifini tâdad
Nakkaş Efendi (Suriye) — Mademki ikin, ediyor. Her vazifesi yolunda; lâkin gazler için
ci kıraattir. Müna;sib ise re’y-i umumiye mü­ de vazife olmalı. Gaz yaptılar. Şehremaneti gaz
racaat olunsun. hesabını temizlemeli, ahaliye emniyet gelmeli.
Sebuh Efendi (İstanbul) — Re’ye konula­ Rasim Bey (Edirne) — (Su yollan masa-
maz. Yirmi daire ve bunların masrafı çoktur, rifatının aid olduğu mahalden tesviyesi) diyor.
deniliyor; eğer daire daha azahrsa vüs’ati ar. Bu mahal hangi mahaldir? izah olunsun.
tar, işe bakılamaz. Böyle kalması pek münasib- Mithat Beyfendi (Şûra-yi Devletten) — ^Ev­
dir. Uzaklığında, yakınlığında, vüs’atinde müna­ kaf hâzinesinden yapılan bazı su yollan vardır,
sebetsizlik görülüyorsa onu haritadan ıslâh onların masarifi aid olduklan vakıftan verili­
etmeli. yor. Bir de hususî sular vardır.
Salim Bey (Kastamoni) — Bahis masraf Astarcılar kethüdası Ahmed Efendi (İs­
cihetindedir. iradı. Haşan Fehmi Efendi mevcud tanbul) — Rasim Bey fikrimi yanlış anladı.
ve Ahmed Hilmi Efendi mevhum gösteriyor. Su yolu demedim, gaz dedim.
Su halde görüyorum ki, birazı mevhum ve bi­ Rasim Bey (Edirne) — Ben su yolunu sor­
razı mevcud olmak lâzımgelir; binaenaleyh dum, efendim.
masrafın biraz tenkıhiyle kabul etmeli. Hüsnü Bey (Edirne) — Bir mütalea-i mah-
Reis — Sıra geldiyse, ben de şahsımca o- susam vardır; Müzakerenin nihayetinde arze-
lan re’yimi söyliyeyim: Yirmi daire çoktur, de­ deceğim.
niliyor; bunu biz dememeliyiz, ahali demelidir; Ahmed Hilmi Efendi (İstanbul) — Bele­

141
i: İĞ § nisan 1:^93/21 nisan 1Ö7^ Ğ: 1

diye vezaifi meyamnda kayıkçılar, vapurcular ve O halde yirmi daire üzerine merci ve onlarâ
saireye nezaret bahsi var. Bunlar Şehremaneti- muavin olmak için şehremaneti yanmda bir
nin vazifesi olup yine emanete ihale edilmeli. meclis bulunmak lâzımgelir.
Mithat Beyfendi (Şûra-yi Devletten) — Bu Ahmed Hilmi Efendi (İstanbul) — Şehre-
vazifeler vezaif-i umumiyye-i belediyyedir. Dai­ remanetinin bu mecHsi yalnız nezaret etmek
reye mahsus değil. Aid olduğu mahalle havale içinse bu âdeta belediye ümuru demek olur. Za­
kılınır. bıtaya bakmak içinse o da zabıtamn vazifesidir;
Bu sırada reis tarafından maddelerin kat~ binaenaleyh taşralarda küçük meclisler büyük
t’iyyen kabulü veya adem~i kabulü re’y-i umır meclisleri intihab ettikleri gibi kaideten şehre­
miye havale kılınmakla bir daha müzakeresi maneti âzasını dahi devair.i belediyye âzası in­
caiz olmamak üzere ağlebiyyet-i ârâ ile kabul tihab etmek lâzımgelir.
olundu' Sadi Efendi (Haleb) — Zabtiye vezaifi i-
Dördüncü maddenin kıraetine ba§landı- le belediye vezaifi ayn ayrı nizamlarında göste­
Reis — Dördüncü maddeye encümen ne rilmiştir, bahs oraya gelince beyan-i mütalea
demiş? edilecek mahaller ayn ayrı gösterilir. Burada
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Komi­ re’y şudur ki, taraf-i devletten rüesa tayin edL
ser lâfzı yerine müfettiş tâbir edilmesine karar lir; âzanın intihabı ise ahalinin hukukudur; a.
vermiş. hali kendi hukukundan istifade etmelidir.
Rasim Bey (Edirne) — Vilâyet usûlüne na. Mithad Beyfendi (Şûra-yi Devlet âzası)—
zaran idare âzalarını belediye âzaları intihab e- Şehremaneti belediyenin mercüdir; taraf-i dev­
decek. Dördüncü maddede isıe şehremini âzası- letten mansûb âza almalıdır ki mesalih yolun­
nın taraf-i devletten nasbolunacağı gösteriliyor. da cereyan edebilsin.
Bu halde şehremaneti âzasını dahi Istanbulun Sadi Efendi (Haleb) — Âza intihab sure­
yirmi daire-i belediyyesi intihab etmeli; zira vi- tiyle tayin olunsa yine kendi vazifelerini ifa e-
lâyat kanunu müzakeresinde söylendi ki idare derler. Eğer ifadeleri veçhile hükümet tarafın­
işiyle belediye işi birbiriyle karışmıyacak. Şeh­ dan nasbedilse hükümetin hakuk-ı ahaliye te­
remaneti ümur-i belediyye içindir. Hükümet sı­ cavüz etmesi lâzımgelir. Devletin hakkı başka­
fatında değildir. O halde âzalarını mükellefen dır; ahalinin hakkı başka. Devletin bize bah­
belediye âzaları intihab etmeli. şettiği hak mucebince üıale eylediği işi kendi­
Astarcılar ketühdası Ahmed Efendi (İs­ miz yaparız.
tanbul)— Şehremini İstanbul valisi midir? Yok. Reis ■
— Mademki burası payitahttır ve ko­
sa başka vali var mı ? ca bir zabtiye nezareti olup ümur-i zabtiyyejn
Reis — Hem İstanbul valisidir, hem şeh­ icra ediyor ve mademki şehremaneti ahali ida.
remini, resine bakıyor; o halde başka türlü nasıl ola­
Sadi Efendi (Haleb) — Meclis-i idare-vü bilir?..
adliyye âZalan devlete ve devair.i belediyye â. Bahaeddin Efendi (Bursa) — Şehremane­
zalan ahaliye aid olup istediklerini nasb-ü in­ ti bir hey’et olarak teşekkül ediyor; eğer bu te­
tihab edecekleri müzakere olunmuştu. Şehre­ şekkül ümur-i belediyye içinse belediye kanu­
maneti belediyeye aid olduğundan burada tasri­ nu mucebince teşkil olunmalı, vilâyet suretiyle
hi icab eder. değil.
Bedros Efendi (Şûra-yi Devlet âzası) — Salim Bey (Kastamoni) — Şehremaneti
Daire.i belediyyenin iki cins vazifesi vardır: bir belediye ise, âzasını ahali intihab edeceği
Birisi sırf ahalinin işidir ki, tenzif-ü tanzim su­ bellidir. Yok eğer bir vilâyet meclis.i idaresi ise
retleridir. Biri de umum zabıtaya aiddir ki dev. onun âzasını yine ahali intihab etmek nizamı
let bundan vaz geçmez; meselâ sokaklarda se­ iktizasındandır.
lâmetle gidip gelmek gibi. Bu vazifeler yalnız Hudaverdi Efendi (İstanbul) — Şehremini
ahali tarafından müntahab bir hey’ete havale taraf-i devletten nasbolununca âzası ahali tara­
olunsa onların vukufları olmadığmdan ve haf­ fından intihab edilse daha âlâ olur.
tada bir tecemmu edeceklerinden yapamazlar. Reis — Efendim, bu mûzakerejû geçelim

142—
i; 18 ğ nisan 1293/21 nisan 1877 Ğ:1

mi, yoksa tedkik lâzım mı? kitte iştibahımız yoktur; fakat ahali kendi bul­
Hey’et — Tedkik lâzım. duğu adamdan daha ziyade emin olur. Hüküme­
Reis — Zabtolunsu da Şûra-yi devlete so­ tin hakk-ı vasayeti her vakit üzerimizdedir;
rularak tekrar müzakere edilsin. fakat bu hukuku da bize padişahımız ihsan et­
Besinci madde okundu- ti. Kendilerinin ruhsatı üzerine bu yolda beya.
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Daire-i n-i efkâr ediyoruz. Ahalmin yapacağı şey sırf
belediyye reislerinin taraf-i devletten mansûb kendi tanzimatıdır. Hükümete aid olan şeyi de­
olacağı gösteriliyor; halbuki belediyeler ahali ruhte etmez, hakkına tecavüz eylemez, zabti-
işiyle iştigal edeceğinden reislerinin dahi inti- ye işine karışmaz; bir de reisin daimî veya mu­
hab-i ahali ile nasbolunması ve belediye âza. vakkat olması bahsi vardır. Reis intihab-i aha­
sı mansûb olmayıp müntehab olduklarından bu li ile olursa işine bakmadığı zeman derhal tebdil
lâfzın tashihi encümen kararındadır. olunur, hatıra gönüle bakılmaz; amma devlet
Mithat Beyfendi (Şûra-yi Devlet âzası) — memuru olursa azli için bin tekellüf ister; onun
Belediye meclisleri (* ) ahalinin intihabı üe olsa için reislerin intihabı ahali elinde olmalı.
muvafık olamaz; çünkü o meclisin kaide-i mev- Salim Bey (Kastamoni) — Şehremaneti-
zuasına tatbikan idare etmek ve muamele.! va­ nifı sekizden on ikiye kadar âzası olacakmış;
kıa jn kanuna tatbik eylemek ehliyete ve tecrübe bunların içinden münasib olanı reis olsun.
ve mümareseye muhtaçtır. Hükûmet-i seniyye Rasim Bey (Edirne) — Reis ister âzadan
memuriyetleri daipıa ehliyetlilere tevdi eder. olsun, ister âza bir reis intihab etsin; fakat bu
Hukuk-ı ahali zayi olmamak mülâhazasına reis maaşlı mı olacak? Taşralar da bilâ-maaş-
mebni yazılmıştır. tır. Bu nizam taşralara da tamim edilecek.
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Bu mü- Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Encü­
talea, zannederim ki hiç bir vakit kabul oluna­ men bunu uzun uzadıya müzakere etti; lâkin
maz ki ahali kendi içlerinden muktedir bir reis îstanbulda bilâ-maaş olursa müşkilât olur, mu­
intihab edemesin. Memurin denilen zevat.i ki­ vazzaf olmalı.
ram dahi ahaliden alınmıştır; gökden inmemiş­ Sadi Efendi (Haleb) — Şu belediye reisi o-
tir. Devlet ahaliden işine yarayanı istihdam e- lacak zat idarenin ümurunu tesviyeye mukte­
der. Halk pek âlâ muktedir, dirayetli ve itimad dir olmak icab eder. Ahali intihab ederse dere,
olunacak bir kimse bulur ve reis nasfoeder. ce-i ehliyyet de taraf-i devletten tedkik olunur
Vakıa ümur-i belediyyeye vükuf ve o bab- ve muhassenatı görülür. Muhasebeci ve mü­
da mümarese kaziyyesi şayan.i mütalaadır; hendis ve sair memurini devlet tayin etsin.
mademki iş ahalinin sırf kendi işidir, bu da ko­ Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Böyle
laylaşır. Hasılı hey’et-i kanuniyye tarafından olursa üıtihabda ehemiyet kalmaz. Mutemed
beyan olunan mütalea encümence kabul olu­ bir adam intihab olunsun. Ondan sonra tedkik
namaz. lâkırdısı kale alınırsa olamaz; zira bazı adam
Bedros Efendi (Şûra-yi Devlet âzası) — fazıl olur da icraya muktedir değildir. Sair me­
Haşan Fehmi Efendinin buyurduklarına göre murine gelince; bir dairenin memurlarını yine
Mithad Beyin sözünü yanlış anladılar. Mukte. daire intihab etmelidir derim. V e illâ işin içi.
dir reis bulamazlar demedik; lâkin kanunda ne iltimas girerek iş bozulur.
gördüğümüz veçhile bunlar iki senede tebeddül Rasim Bey (Edirne) — Benim de re’yim
etmek üzere teşekkül eylediklerinden tebeddül budur.
ettikçe yerine gelecek olanlar acemi olurlar. O- Hey’et — Hepimizin re’yi budur.
rada bir memur daimî surette bulunursa fai- Reis — Bu bendi geçelim mi, yoksa müza­
deden hali olmaz. kere mi edelim?..
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Devlet Hey’et — Şubelerde müzakere olunsun.
hakkında daima emniyetimiz vardır. Hiç bir va­ Altıncı bend tamamiyle kabul olunub ye~
( * ) Sözün gelişine göre, (reis) olmak icab e- dinci maddeye geldikde Haşan Fehmi Efendi
diyor; fakat üç zabtın üçünde de böyledir. (İstanbul) encümenin kararını okur ki hülâsa­
h. t. us sı (lüzumuna göre şehremini meclis:-i umumîyi

-1 4 3 -
I: 18 9 nisan 1293/21 nisan 1877 C:1

feshettirebileceği) mmarrah ise de bu mezuni­ Reis — Müzakereye kalsın mı ?


yet gayr-i muayyen olduğundan (fevkalâde iş­ Hey’et — Kalsın.
ler için meclis-i umumînin kararını Babi-âlîye Sekizinci madde okunur-
arzetmesi) lüzumundan ve hir de ihüdce) lâf­ Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Bu
zı (müvazene-i umumîyye) diye tashihinden i~ bend encümende bahsolunmaya kalsın.
barettir- Rasim Bey (Edirne) — Şehremanetiyle
Rasim Bey (Edirne) — Bu meclis-i umumî
daire-i belediyyeler hakkında... Sırf ümur-i me.
vilâyet meclis-i umumîleri gibi mi olacak, yok.
muriyyetlerine müteallik ise bu bend pek gü­
sa mahsus bir meclis-i umumî mi? Zira sora­
zeldir. Hükümetle eşhas arasındaki muhakeme
cak başka şeylerim de var.
ise kanun.i esasiye mugayir olacak, izah iste,
Bedros Efendi (Ş û ray i Devlet âzası) —
riz.
Vilâyetlerde bulunan meclis-i idareler gibi bir
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Me­
şeydir.
muriyetlerine aid olacağı derkârdır.
Sadi Efendi (Haleb) — Hajar, öyle olma­
Reis — Öyle ise tashihden vaz geçelim.
malı. Şehremaneti riyasetinde olan meclis böy­
Ve artık burada kalalım.
le mübhem olamaz: Y a idare demeli, ya beledi­
ye demeli.
Rasim Bey (Edirne) — Deminki şehremini 2 — - Büdce müzakeresinin tebcili hakkın-
meclisine meclis-i idare denildi; şimdi bu mec- daki teklif-
lis-i umumîye de idare deniliyor.
Bedros Efendi (Şûra-yi Devlet âzası) — Bunun üzerine Hüsnü Bey (Edirne) jna~
idare denilen şehremaneti meclisidir. Bu mecli­ kale'i âtiyeyi irad eyledi:
s-i umumî başka; âdeta belediye meclislerinin “Meclis-i Meb’usanm müddeti üç, dört mah
istinaf mahallidir. olduğu kanun-i esasî iktizasından olup şimdi
Rasim Bey (Edirne) — Öyle olunca müna. bizim içtimaimiz da bir mah şu kadar gün mu.
sib. rür eylediği halde yalnız vilâyatm tâlimatı o-
Reis — Geçelim mi? kunup şimdi Der-saadet belediyesine başladık,
Hey’et — Hayır, bu geçilemez. halbuki müddetin sülüsünden ziyadesi mürur e-
Reis — Öyle ise ne dersiniz? dip henüz vilâyatm tâlimatı okunmuş ve bir da­
ha okunması müddetin az inkızasmdan evvel
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Bu bir
hitam bulacak ve sonra kanun.i esasîde havale
mübhem surettedir. Meclis-i umumînin şehre­
buyruulacağı irade buyurulan büdce gibi me-
maneti inhasiyle feshi olamaz; eğer bir şeyin
vadd-i esasiyyeye vakit kalmayacak gibidir.
ekseriyetle müzakeresi lâzımgeliıse 3Ûne müm­
kün olabilir. Bana kalırsa bu hafif nizamat hakkında encü­
Reis — Bu fıkra üzerine mülâhazanız var menlerde verilen kararlar, şubelerde bil-mü.
mı ?.. talea tasdikle, kalmış olan vaktin ruhlu mes’e.
Bedros Efendi (Şûra-yi Devlet âzası) — lelere sarfı lâzımgeleceği itikadmdayım.
Daima bu hakkı muhafaza ederiz.
Bunun üzerine bir söz olup olmadığı
Reis — Tâdil edUmesin mi?
tarafından led-essüâl:
Bedros Efendi (Şûra.yi Devlet âzası) —
— Pek doğru!..
Haliyle kalsın.
olduğu cevabı taraf-i hey’etten verilmekle
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Esba-
i§ istizaha kaldı-
b-i mücibesi izah edilirse biz de kani oluruz.

Sebuh Efendi (İstanbul) — işbu belediye 3 — Matbuat nizamnamesi •


nizamı taşra meclisleri nizamına muhalifdir.
İstanbul için bu istisna neden lâzımgelsin? ve (bera-yi tedkik matbuat nizamnamesi
Şehremaneti ahaU tarafından müntehâb bir meclise gönderilmiş olduğu) taraf-i riyasetten
meclisi neden dağıtabilsin ? beyan olundu-

-144-
i: 18 9 nisan 1Ö93/âl nisan 1877 C;1

4. Memurların unvan ve maağları: namaz; ve keza naib ve tahrirat müdiri ve mu­


hasebecilerin maaşlan bu kabildendir. B u ne de­
Nikoia Nakkaş Efendi (Suriye), makaleri mek? Mutasarrıfın maaşı beş bin, ve kayma­
âtiyeyi irad eyledi: kam ve naibin bin beş yüz, ve muhasebecinin
“Efendilerim, geçende bu meclis âza-i ki- bin iki yüz kuruşa tenzil edilirse, demektir ki
rammdan bir zat, fevaid-i devlet-ü vatan için, biz ruhsat veriyoruz: Gidin, başınızm çaresi­
bir nutuk irad eylemiştir; nutuk-ı mezkûrun ne bakınız!.. Yoksa nasıl idare edeceklerdir?
fezleke-i maali şu ki: Umum elviye dahilinde Ve böyle şeylerden mülk mamûr ve üıya ol­
bulunan mutasa.mf ve naib ve tahrirat müdiri maz; binaenaleyh hatır-ı âcizaneme gelir ki
ve muhasebeciler ile vilâyetlerde bulunan alay. bu maaşat ya alâhalihâ ibka, veyahud mümkün
beyleri gibi başlıca memurların tagyir-i elkabiy- mertebe zammolunması iktiza eder; zira memu­
le, yani mutasarrıf yerine kaymakam ve muha­ run gözü tok olmalı ki başkasına ihtimam et-
sebeci yerine mal müdiri tesmiyesiyle, maaşla­ meyib uhdelerine mahûl olan mesalihın müıve-
rının ona göre tedenni ve zabtiye tayinat ve r-i lâyikiyle idaresine teşebbüs etsinler; ve şu
maaşlarınm tensik ettirilmesinden ibarettir. züğürtlük beliyyesine mübtelâ olan zatler bilir.
Zat-i mumaileyh hazretlerinin efkâri mücerred 1er ki bir adam ihtiyaçta bulunursa aslâ elinden
hayr-i devlet-ü vatana mübteni olduğuna aslâ iş gelmez.
iştibahım yoktur. Ve işbu maaş killeti maddesinden dolayı
“Ancak, mütalea-i mezkûre bendenizin âza-i mecaüs bahsine gelince: Bunun vacib-i
re’yine mugayir göründüğünden bu yolda va. dikkat-ü itina bir madde olduğunu zannederim;
rid-i hatır-i âcizanem olan bazı mütaleatm ar- çünkü bunların maaşı üç, dört yüzkuruştan L
z-ü iradına mücaseret olunur; şöyle ki: barettir. Fi zemanina, her nerede olursa ol­
Zat-i mumaileyhin nutkundan fakat isim sun, ve her ne kadar adam edna halde taay­
tebdil olunmak murad ise bundan hiç bir se­ yüş etmek istesin, bu kadar cüzî mikdar ile hiç
mere hasıl olamayacağı derkârdır; yok hem i- bir kimse geçinemiyeceği derkârdır. Musibet
sim, ve hem de şahsın değişmesi, yani mutasar­ şu ki ekser-i mahâlde âza-i mecalis evasit.ı nâs-
rıflığa beca olan zat livada kullanılmayıp ye­ dan almırlar. Herifin ne malı var ki kendi ira­
rine yalnız kaymakamlığa salih olabUecek bir dından taayyüş olunsun? Ve ne de maaşı kâ­
zat nasbolunsun murad ise, bu bütün bütün iş­ fi verilir ki o maaştan idare olunsun. Tuhaf
leri mihver-i sahihinden ihraç edip idare-i mül- bu ki mecalis.i temyiz âzalan her gün sabah­
kiyyeyi yüz elli sene geriye döndürür; çünkü tan akşama kadar çalışacaklardır. Yani hiz.
iş erbabına verilmemiş olur ve bundan tekevvün metleri ıktizasmca başka bir iş yapmağa muk­
edebüecek vehamet ve sekamet onu mütalea ile tedir değildirler; binaenaleyh bi-çare başka yo­
zâhire çıkar. Ne gibi? Bir adamm yalnız kırk la sapmağa mecbur oluyor. Bu halde âzalar bir
batman taşımağa iktidarı olduğu halde ona fena yolda bulunurlarsa mazur tutmuyorum;
seksen batman yükletilirse, yük aslâ yerine fakat iş ekser-i mahâlde bu vechüe cari oldu­
vasıl olamıyacağı bedıhiyattandır. ğunu arzediyorum; halbuki ibadullahın kâffe-i
Maaş bahsine gelince: Bendeniz zannede­ hukukları-bu zatlere teslim olunmuştur; bina-
rim ki el’ân verilmekte olan maaşat zaid dere­ beriri mecalis âzalarının maaş kaziyyesine na­
cede değildir. Meselâ mutasarrıflara verilmekte zar ve tedkik olunmak iktiza eder.
olan, yerine göre şehrî yedi bin kuruştan on Zabtiyenin tayinat ve maaşlan bahsine
veya on beş bin kuruşa kadardır. Bu maaş ise nakl-i kelâm olununca: Bunlar zavallı mecalis
sair devletlerde bir mutasarrıfa değil bir kon­ âzalarmdan daha beterdirler; çünkü bunların
solosa büe verilir, bundan aşağı tenzil ola. maaşı gayet dûn olduğundan ve çoğunu da
maz; zira mutasarrıf zarurî olan masrafını tah­ âmme-i nâsdan almakta olduklanndan zarurî
sil edemezse maslahat mahazir-i âdideden salim olarak masariflerini çıkarmak için bazı yerler­
olamayacağından maada mutasamrîn-i kiram de etmedikleri hezeyan kalmadı. Ve bunların ye.
denaat ve sefalet halinde yaşayacak olurlarsa dine tevdi olunan mesalih cümle indinde mu­
devletin namusuna dokunur; bu da tecviz olu. hakkaktır; binaenaleyh bunlann da nıaaşları
145
İ8 9 nisan İ 293/21 nisan İ Z 1 İ Ö :İ

hadd-i lâyıkma iblâğı iktiza edecek ise de bu olunmak kaziyyesidir.


bahsin şimdi sırası olmayıp varidat ve masa- Ve rüşvet beliyye-i vahimesinin bahsine ge.
rifat müvazene cedvelleri bu meclise vürudun- linçe: Şu musibet, kimse inkâr etmez ki, bazı yer
da icabına bakılacaktır. lerde bilâ-mübalât caridir .Bunun kanunen şedid
Efendilerim, nutk-ı şerif-i âlîde ve kanun.i cezası varsa da memurun maaş killetine ve de-
esasinin bazı mahallerinde beyan buyurulduğu vam-i vazifesinden dolayı emin olmadığına bi­
üzere devlet-ü milletin imar ve esbab-i takad. naen nâs gözünde nevamma mağdur bakılır­
dümü hayli esbaba mevfuk olup memalik-i dı; ancak, balâda arzolunan nizam vaz’olunup
mahrusa-i şahanede medfun bulunan, enva-i tamamı tamamına icra olunursa artık memur­
maadinin zâhire ihracı ve ziraat ve sınaat ve ti­ ların diyecekleri kalmayacağından, bir memur
caretin takaddüm ve tervici, esbab-i fünun-ü böyle bir hatada bulunursa mazeret nazariyle,
maarifin neşir ve tâmimi ve turuk ve maabirin bakılmayıp, herkes: (Allah canının alsın, şe­
ıslâh ve imali gibi şeylerden ibarettir; bunları, did ceza görmeğe ve sairlere ibret olmağa müs-
filhakika, kuvveden füle çıkarabilireek o vakit tehık!) diyeceğinden kanun-i ceza bu. misilli­
defineler bulundu denUse caizdir; fakat çaker- ler hakkında bilâ- merhamet icra olunacaktır.
leri bu defaki hitabımda buna dair bir şey söy­ Bu suretle iş cereyan ederse herkes emin
lemeyip, sırası gehr ise, tahattur olunacak şey­ olacağına ve mesalih-ı mülk-ü vatan suret-i ha-
ler bu hey’et-i şerifeye arzolunacaktır. Şimdi­ sene-vü muntazama ile yürüyeceğine aslâ iş.
ki makalemde yine refikimiz bulunan mumai. tibahım yoktur.
leyh zat-i muhteremin irad ettiği nutkun dai­ Y a esyadî, bu efkâr hatır-ı âcizaneme vü-
resinde bulunarak memurin-i mülkiyye hak­ rud ettiğinden bu hey’et-i şerifeye iradma ib.
kında ne yolda muamele olunmak iktiza ede­ tidar eyledim. Nezd-i âlînizde dahi tensib bu-
ceği bahsinde bulunacağım. Şöyle ki: yurulduğu halde yine burada bad-el.mütalea
Bu hıtabda arz.u beyan olunduğu üzere meclis-i âyana takdim olunmak üzere Şûra-yi
maaş-i memurinin kesretine bakılmayıb lâyıkiy- Devlet marifetiyle bu şeylere dair kavanin-ü ni.
le idare edecek kadar memura maaş tahsis o- zamat tecdidine emr ita olunmak üzere bu mü-
lunması iktiza eder ve bu memurların mehmâ- talaatın vükelâ-i ızâm hazeratma takdimini mü-
emken lisan.i devletten maadâ lisan.i ahaliden nasib görürüm.
dahi bilmeleri iktiza eder ve ahah-i vatandan İS!ufeî Efendi (Suriye) — Nakkaş Efendi­
memur olmasın lâkırdısı ber-taraf edilmesi e- nin okuduğu takrir ikiye münkasimdir: Birisi
hem ve elzemdir; fakat o memur kim olursa geçende benim verdiğim takririn cevabı, İkin­
olsun: cisi devlet-i âliyye tarafından tayin-i memurin
Evvelâ memuriyetinden emin olacaktır; hakkında bir tâdilât göstermekten ibarettir.
yani kanun-i esaside beyan buyurulduğu üzere Zannederim ki takririmin esasına dikkat
bigayr-i hakkın memuriyetinden azil olunmi. buyurulmadı; çünkü böyle ise, şöyle ise diye
yacaktır, her bir memurun memuriyetinden beyan tahayyür ediyor. Ben hem tasarrufa ria­
ihracı ya istifasına veya kendisinin muvafaka­ yet etmiş hem de ümur-i âvammı düşünmüştüm.
tiyle diğer daha büyük bir memuriyete veyahud Maaşların taklili enfar için değildi. Ben bunu
hata-i vahimesi veya adem-i iktidarı bihakkın söylemedim; büyük memurlar hakkında idi.
tebeyyün etmesine mebni olacaktır. Ve memuri. Neferler için yetmiş beş kuruş azdır bile; fa­
yeti lağvolunan memurun ona muadil olan baş­ kat bir tahrirat müdiri, maiyetinde bu kadar
ka bir memuriyet var ise ona, yoksa ilk açıla­ ketebe dahi varken, 5000, 7500, en aşağı iki
cak memuriyete alınması iktiza edecektir. bin beş yüz kuruş maaş alır. Bu maaşlar düş.
Saniyen; tekaüdiük kaidesi, nizamat-i as- man önünde fida-i can edecek olan dört bölü­
keriyyede cari olduğu gibi, memurin.i mülkiy­ ğün maaşıdır. Ben tasarrufu bunlar için söy­
ye hakkında dahi tâmim olunacaktır. ledim ; neferler için değil.
Salisen; bir memurun cünha ve kabahati Memurların isimlerini değiştirmekten mak-
zuhur ederse aslâ ve k a fa müsamaha olunma- sad: zeman-i fetihten on beş, yirmi sene evveli­
yarak ber-müceb-i kanun ceza te’dibi fiilen icra ne gelinceye kadar olan unvan ve maaş ile ol­

- 146 -
f: 18 9 nisan 1293/21 nisan 1877 C: 1

sun, kaymakam valinin kaymakamı demektir. dan pek büyük riayetler edilmesiyle memnuni­
Bunların dört bin kuruş maaşı vardı. Hem dev­ yetimiz derece-i gayeye vardı; binaenaleyh te-
letin kanunlarını hem de ahalinin işini icra e- şekkürname arizası kaleme alınarak hakipay-i
derlerdi. Şimdi isimleri değişti. Yalnız maaşları hazret-i padişahîye takdim olunmasını lâzıme.
arttı. den görmekte olduğumdan bunun hey’et-i umu-
Reis— Geçende bir güzel karar verdiniz ki miyyeye tavsiyesini zat-i riyasetpenahîden rica
bu makul şeyleri defter.i muvazene geldiği va­ ederim.
kit bile bile söyliyelim, dediniz. Hey’et — Pek münasib, peM âzım (*).
Ali Naki Bey (Yanya) ■ — Memurinin maaşı
azdır diyorlar. Ben şimdi bir misal göstereyim: 6- Gelen evrak:
O da Kosva valisi Rifat paşadır. Pek muk­
Reis — Aydında kesretle çekirge zuhur et­
tedir, pek afif bir zattır. îki sene evvel Tırhala-
miş. Çaresine bakılmak üzere emirler gitmiş.
da idi. Dokuz bin kuruş maaşı vardı. Pek âlâ a-
Buraya bildiriyorlar. Encümene havale edelim.
rabasiyle ve gayet istikametle idare olunurdu;
Bu sene içtimaimiz binası muvakkat oldu,
şimdi, mesmuata göre kırk bin kuruş maaş ve­
ğundah gelecek seneki mahall-i içtima için va-
riyorlar. Buna iktidarımız varmıdır? ldare.i
raka-i resmiyyesi gelmiş. Bir encümen tayin o-
maliyyemizi muhafaza edelim. Konsolid düştü.
lunmalı da bir an evvel işe bakmalı.
Kaimenin itibarı kalmadı. Biz hâlâ masrafı dü­
îki üç arzuhal var ki içlerinde mühim
şünmezsek daha fena oluruz. Böyle vermekle i-
sözler vardır.
darece müşkilât daha çoğalacaktır.
Bir de bir madde.i mahsusa üzerine Aydın
Reis — Bunlar güzel fikirlerdir, efendim; meb’usu Ahmed efendinin söyliyeceği vardı.
lâkin daha bu bahsin vakti gelmedi.
Onu da dinliyelim.
Mustafa Bey (Y anya) — Müvazene dahi
bizim işimiz değil mi? Cümleden müreccah ve
7- Zabtın tashihi:
mukaddem iş müvazene işi olduğu için ona
Ahmed Efendi (A y d ın ) — Salı günü mezun
cümleden evvel bakmali5nz.
olduğum cihetle gelememiştim; okunan zabıt
Hey’et — Hep bu re’ydeyiz.
hülâsasında (bütün defterdarlar hırsız demiş
Birisi — Kanun-i esaside meclis-i umu­
olduğum) yazılmış. B u yanlıştır. Tahkik edil­
mînin küşadı akabinde büdceye bakılacağı fer­
sin; ihvanımız böyle bir söz söylediğime şeha-
man buyuruluyor.
det ederlerse raziyim.
Bir çok sesler — Söylemedi, söylemedi.
5- Donanmanın ziyareti: Reis — B u sözleri söylediniz mi, söyle­
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Padişa­ mediniz mi?
hımız efendimiz hazretlerinin devlet-ü millet Ahmed Efendi (Aydın) ■— Söylemedim, e-
hakkında mebzul olan inayatma bir lâhika-i fendim.
faika olmak üzere bahriye nezaret-i celilesin- Reis — Öyle ise söylemedim demek kâfi,
den gelen tezkere ile hey’et-i Meb’usan donan- dir.
ma-yi hümayunu görmeye davet buyurulmuş ol­ Bugünkü meclisimiz tamam olmuştur.
duğundan vapur-i mahsus ile hey’etce Büyük- Evrak-ı mühimme zuhur ederse iki saat
deredeki donanma.yi hümayuna gidildi, görül­ sonra bir içtima daha yaparız; zuhur etmezse
dü; zabitan ve efrad.i asakir-i şahane tarafın­ şubelerde bugünkü işlerle iştigal eyleriz.

( * ) Bu karar üzerine hazırlanan teşekkürname-


nin varildigi içtima sonundaki nutuktan anlaşılıyor.
h. t. us

147-
I
D E V R E :1 ©İİ.D: 1 IfTİMA: 1

Meclis-i meb’usan
1293=1877
Zabıt Ceridesi

On dokuzuncu inikad
9 rebiulâhıi' 1294=11 nisan 1293/23 nisanl87T
pazartesi

İÇİNDEKİLER
Sayıfa
1— Geçen zabtın hülâsası 150
2— Müzakere edilen maddeler:
1— Belediye nizamnamesi 150
On dokuzuncn inikad**^
9 rebiulâhır 1294=11 nisan 1293/23 nisanl877
PAZARTESİ

Reis: AH M ED V EFİK PAŞA

Hey’et-i M eb’usanın bugünkü içtimai devletlû Ahmed Vefik Paşa Hazretlerin-in riyaset-i
celileleri tahtında olarak tevekkül eylemiştir-

; GEÇEN ZA B TIN H ÜLÂSASI

Reis — Bugünkü müzakere-i mahsusamız A R Z U H A L E N C Ü M E N İN İN M AZBATASI


saat dörtte başladı.
Geçen içtimain mazbatası okunsun. Riyaset kâtibi izzetlû Münir Beyfendi aı-
Ridvan Bey mazbatayı okuyarak bir kaç zuhaller üzerine encümenin verdiği kararları
mahalli tashih edildikten sonra kabul edildi- okudu-

M Ü ZAK E R E E D İLE N M A D D E LE R :

1- Belediye Nizamnamesi: müstenid olurlar; bu da meclisten tasdik olu­


M/ıayet Sebuh Efendi (İstanbul) belediye narak geçer.
nizamnamesini dokuzuncu bendden bed’ ile Rasim Bey (Edirne) — Surete müstenid
okumaya başladı- olan masarif maaşlardır. Gaz ve su yolu ve
Reis — Encümenin bu bende diyeceği var sair bu makule masarif suretsizdir. Tasdiki mu­
mıdır? hasebeciye aid olamaz, meclise aiddir.
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Büdce
Ahmed Muhtar Efendi (Erzurum) — De-
lâfzını müvazene cedveli diye tashihden ibaret.
rece.i âlâda muhasebeden bit-tasdik, sonra mec­
Rasim Bey (Edirne) — Bu bendde defter
lise verilir.
ve büdceleri muhasebecinin tasdik edeceği gös.
Reis— ^Bir kelime ile izaha ihtiyaç var mı?
-teriliyor. Bu tasdik muhasebecinin vazifesi mi
olmalı, yoksa meclisin vazifesi mi? Sebuh Efendi (İstanbul) — Veznedar bah­
Sebuh Efend (İstanbul) — Muhasebeci sine gelince izah görülecek; Veznedarlar muha­
tasdik ettikden sonra meclise de konulacaktır. sebeci ile meclisin tasdiki olmayınca para ver­
Mithad Beyfendi (Şûra-yi Devlet âzası) — mesin.
Sarfiyata dair verilecek paralar daima surete()* Reis Onuncu madde hakkında meclisin
bir kararı var mı?
(* ) Takvim-i Vakayi, S. 1892 Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) ■— Hasnr.

- 150-
I: 19 11 nisan 1293/23 nisan 1877 C: 1

Reis — On birinci maddeye diyecek var bakılırsa, anlaşılıyor ki, her icrası, meclisin ka­
mı?.. rarma mütevakkıftır.
Rasim Bey (Edirne) ■— Ser mühendislik Sebuh Efendi (İstanbul) — Muhasebeci ve
vazifesi bahsinde (hususat-i fenniyyeye müte­ Reis sû-i istimal edebilirler; o cihetle veznedar
allik işlerin iktizalarını icra edecek) deniliyor. mes’ül olmak için burada arzeylediğira tasrihe
Mühendis icraya memur değildir. İşi fenne tat­ ihtiyaç vardır.
bik edecek, icrasına meclis bakacak. Sadi Efendi (Haleb) — Sandık eminleri
Sadi Efendi (H aleb) — Mühendis işin ar­ beher gün bir yevmiye pusulası tanzim ederek
kasına düşüp yaptırmağa mecburdür; meselâ reis ile muhasebeciye takdim ederler. Burada
bir resim yaptı, meclise götürdü, teehhür eder­ o var mı ?
se kendisinin de mes’ul olması lâzımgelir; ar­ Bir kaç ses — Var, var.
kasını bırakmamalı. Salim Bey (Kastamoni) — Tashih etmeli:
Yenişehirli zade Ahmed Efendi (İzm ir)— Masarif-i fevkalâde için meclis tarafından tas­
Mühendis vazifesini icradan sonra meclisin ic- dik olunmadıkça verilemez demeli.
rasmdan mes’ul değildir. Burada maksad ken­ Mithad Beyfendi (Şûra-yi Devlet âzası)—
disince olan işlerin iktizasını icra demektir; Haşan Efendi pek doğru söylediler. Muhasebeci
tağyire hacet göremem. ile şehreminin işaretleri kâfidir. Meclis mazbata
Reis •— Meclis mühendise ne havale ederse yapsa bile veznedar para vermez. Memur-i me»
mühendis onu yapacak. Şu resmi yep derler, s’ulün verilesin! görmeli.
şunu bina et derler. Onu da icra eder. Re’yler Manok Karaca Efendi (Haleb) — Vezne­
müttefikdir. Geçelim mi?.. darlar zaten verecekleri akça için muhasebeci,
Hey’et — Geçelim. nin tasdikına dikkat etmeye borçlu değil mi?
On ikinci madde kabul olunup, on üçün­ Meclisin de tasdikına dikkat etme5d kendisine
cü madde kıraet edildi- borç addetsin. Sû-i istimalât olmamak için bu­
Yusuf Ziya Efendi (Kudüs) — Burada vez­ rada bir tasrih ister.
nedarlar için müddet tayin olunmamış. Tayin Rıza Efendi (Bursa) — Tasrih, masarifin
edilse fena olmaz. filhakika vuku bulup bulmamasıdır.
Sebuh Efendi (İstanbul) — Veznedarın Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Ev­
vereceği akçalar reis ile muhasebecinin işaretle­ rakın nevi tasrih edilmek lâzımgelirse uzun o-
ri üzerine verileceği beyan olunuyor; fakat mec­ lur; çünkü evrak pek mütenevvi olabilir. N i­
lisin tasdikiyle verilse daha âlâ olur. zamda evrak üzerine para verilecek diye tasrih
Rasim Bey (Edirne) — Taşra belediyele­ olunacaksa bu nasıl olmak lâzımgelir? Aşağıda
rinde meclisin tasdiki olmadıkça veznedar bir da izahat vardır; amma sû-i istimale gelince:
para vermez. Bunu yaptırmamak için nizam kifayet etmez.
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Bunlar Yapanları te’dib etmeli.
vezaife dair şeylerdir. Bu nizam ise esaslı bir Manok Karaca Efendi (Haleb) — Akça
nizamdır. Vazife bahsi gelirse buna dahi bakılır. sened ile alınırsa, âdet, senedin arkasına maz­
Ahmed Muhtar Efendi (Erzurum ) — Ma­ bata yaparlar. Öyle yalnız muhasebecinin işare­
sarif iki türlüdür. Birisi ba-irade muhassas o- ti ile olmamalı, bir hey’et marifetiyle olmalı.
lan maaşlar olun bunlar için reis ve muhasebe­ Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Encü­
cinin işareti kâfidir; fakat masartf-i saire i- men mutlak böyle olmasın demiyor, tâk in ka­
çin meclisin tasdiki lâzımdır. bil değildir. Meclisin tasdiki bir mazbata ile o-
Sebuh Efendi (İstanbul! — Vazife bahsi lacak ise onun üzerinde yine reisin işareti bu-
gelince deniliyor; fakat mademki veznedarın lunacak; demek oluyor ki reis lüzumsuz bir kâ­
vazifesi tarin ediliyor, meclisin vazifesi olunca, ğıda buyurur da gönderirse veznedar vermeli m.i
para verilmemesi burada tasrih edilmelidir. vermemeli mi, diye bir müzakere olacak ise o
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Vezne­ zeman reisin ne makule kâğıdları buyuracağı
dar reisi tanıyacak. Reisin muamelâtı ise mec­ tasrih edilmeli.
lisin re’yine muvafık olacak. Reisin vezatfine Sebuh Efendi (İstanbul) — Bıi müşkilâ-
151 -

SÜTÜPHANESI
19 nisan 1293/23 nisan 1877 C: 1

tın def’i kolajadır. Evrakı tasrih etmemeli. Ne lise koymayınca vermem) derse idare yürür
makule masrafın tasdiki lâzımgeleceğini tas­ mü? Hangi yerde böyle iş görülür?
rih etmeli, yahud §u mikdar masraf tasdika Seyyid Abdullah Efendi (Hicaz) — Ma­
muhtacdır demeli. demki belediye ahalinindir. Ahalinin her yüz­
Hamazsb Efendi (Erzurum ) — Sarfiyat, den malûmatı olmalıdır. Münasib ise re’y.i u-
tan şehreminiyle muhasebeciler mes’uldür; mumîye müracaat olunsun.
masarifi nizama muvafık olmak şartiyle tas- Feyzi Efendi (Sofya) — Masrafa evvelâ
dilc edecekler, bu halde izah istemez. meclisçe karar verUir, sonra vezne müfredatiy-
Yusuf Ziya Efendi (Kudüs) — Yarım saat le akça sarfeder. Bunlar ise birer verile ile sar-
kadar beyhude zeman sarf ettik; alt tarafında fedildikden sonra umumu yine arzolunur.
bunun izahı var. Sebuh Efendi (İstanbul) — Şûra-yi devlet
diye nizamın a§ağı tarafında bazı izahatı memurları tarafından verilen izahatta iki şey
havi diğer bendi okur- gösterildi. Birincisi, masrafın zaten meclisçe
Danyal Efendi (Erzurum ) — Mademki ma­ musaddak oolması; İkincisi, veznedar şehremini
sarifin aslı malûmdur. Burada meclisin tasdiki maiyetinde iken meclisin re’yi olmayınca para
üzerine emanet ve muhasebeci tarafından işaret verm-em, demesinin hâkimiyet gibi bir surete
edilmek kifayet eder. hamlolunmasıdır. Bahs birincisi ise ona göre
Badros Efendi (Şûra-yi Devlet âzası) — düşünelim, İkincisi ise bence bunda hiç bir beis
Şehremini mes’uldür, icra memurudur; yanın­ yoktur.
da bir meclis var; bir de devair-i belediyye âza­ Reis — Mes’ele tekerrür ediyor. Tekrar
sından mürekkeb bir meclis-i umumî var. Mec. tekrar hep o söyleniyor.
lis-i umumî devairden gelen budceleri tasdik e- Vakıa mes’ele zaten tekerrüre binmiş ol-
der. Eminin yanındaki meclis kendisine mua. dMgu gibi bundan sonra dahi hep söylenen
vindir. Kararı kat’î değildir. Şehremini mes’u- sözlerin tekrarından ibaret bir takım efkâr
liyeti kendi üzerine alarak bu meclisin kararı teati edildikden sonra, bir aralık mes’ele-i
hilâfına da icra eder. Masarifi meclise havale mezkûrenin şubede müzakeresi teklif edil­
etmeye mecburdur; fakat meclisin re’3Ûle icra­ miş ise de Reis paşa hazretleri “zaten şimdi­
sına mecbur değildir; zira mecbur olursa şeh- ye kadar zeman kaybedildiği cihetle re’y-i u-
remininin mes’uliyeti ve mezuniyeti kalmaz. mumîye müracaatı” teklif eyledi- Ve vezne­
Rasim Bey (Edirne) — Paranın sarfından darın vereceği para meclisin tasdiki üzerine
sonra müzakerenin faidesı yoktur. Sarfolun- mi, yoksa yalnız reis ve muhasebecinin işaret­
mazdan evvel meclisten tasdiki her halde lâ­ leri ile mi verilmek lâzımgeleceği hususunda
zımdır. Her halde meclisten musaddak evrak ü. re’y-i umumîye müracaat edildikde, tasdik ile
zerine para vermeli. verilmesine karar verildi- Bu aralık:
Şahinyan Ağob Efendi (Sivas) makale-i
Danya! Efendi (Erzurum ) — Evet; fakat
meclisten musaddak olacak evrakın öyle yüz âtiyeyi irad eyledi:
“Belediye nizamnamesinin otuzuncu ben­
kuruşluğa kadar evrak olması lâzımgelmez.
dinde veznedar vazifesi dermiyan olunmuş ise
Manok Efendi (Haleb) — Mademki âzanın
de işbu şehremaneti ve belediyenin varidat ve
sarfiyat için malûmatları vardır. Tasdik etme­
hasıiâtının ekserisi fevkalâde bulunacaktır.
leri de lâzımdır. Niçin mes’uliyeti yalnız şehre­
Şunun da bir mazbutiyet altına konulmasını
mini üzerinde bırakalım?..
elzem görüyorum. Şöyle ki; varidat ve masa-
Bedros Efendi (Şûra-yi Devlet âzasi) — rifat'için iki kıt’a defter tanzim ile biri vezne­
Bahis sadedden çıkıyor. Veznedarın vereceği pa.. dar ve diğeri muhasebecinin yedinde olup yev­
ranm evrakı üzerinde mechsin kararı olsun miye her ne cihette akça tahsil olunur ve şeh­
mu, nlmasın mı? Bahs bunda idi. Hali ile mec­ remaneti ve belediye sandığına teslim kılınırsa
listen geçmiş olan ve kararı verilen masaıifin veznedar kabz ve ne türlü varidat olduğunu o-
akçasını veznedar verecek. Şu zaten mukarrer nun defteriyle muhasebecinin defterine kaydo-
olan para.^n veznedar vermiyerek: (Bunu mec­ lundukdan sonra bir kıt’â ilm-ü haber tanzim.

152
j: 19 11 nisan 1293/23 nisan 1877 C: 1

veznedar ve muhasebeci ve reis taraflarından edecek adam şehremanetine mi müracaat ede­


temhir ile akçayı teslim eden adama ita olu- cek, muhakemeye mi?
nub veznedar her gün varidat ve masarifatın Reis — Elbette mahkemeye gider. Şehre­
pusulasını reise takdimi sırasında muhasebeciy­ maneti mahkeme değildir. Orası icra mahallidir.
le defterlerini mukabele ederek ve defterini Bedros Efendi (Şûra-yi Devlet âzası) —
temhir ettirerek reis-i belediyye dahi ikisinin Şehremaneti belediyenin merciidir.’ Amma yal­
defterini temhir etmek münasib olur. nız idare hususunda mercidir, cezaya karışmaz.
Res — İsterseniz bu fıkrajn da encümene Danya! Efendi (Erzurum)^— Belediye mec­
verelim. Zira, idare ve hesaba aid bir şeydir. lisi haftada yalnız iki gün içtima edeceğinden
Hey’et — Pek âlâ. ve bu ceza işleri ise her gün çıkacağından mec­
Reis — On dördüncü maddeye diyecek lise havalesini re’y ile teehhür ettirmemeli. Bu
var mı? yine haliyle kalsın.
O n dördüncü ve on besinci maddeler ka­ Rasim Bey (Edirne) — Taşralardaki mec­
bul olunarak geçib, on altıncı madde dahi kı' lis iki gün içtima eder. Sair günler zuhur eden
raet olundu k i; hükmü ceza kanunnamesinin vukuat bir yere kaydolunur. îcablan icra edil­
üçüncü faslında muharrer kabaihten üm ur-i mez. Hükümler mecliste verilir, paralar orada
belediyyeye aid olanların mütecasirleri ve ten' tahsil olunur.
bihat'i belediyyeye mugayir hareket edenler Mithad Beyfendi (Şûra-yi Devlet âzası) —
kaklarında lâzımgelen mücazatın belediye rei­ Bu cezalar evzanca noksan ve eşyaca bozukluk
siyle başkâtib ve başmühendislerden mürekkeb görünmesi gibi sırf belediyeye aid şeyler olub
bir h eyette tayin ve icra olunacağından sabahdan akşama kadar bin tanesi gelir. Buna
ibarettir- a3mca bir mahkeme olamaz. Bir adamın da e-
Nafi Efendi (Haleb) — Bu mücazatın bele­ linde kalmamak için üç memurdan bir hey’et
diyeden tayin edilmesi olamaz. Mecalis-i iptida- intihab olunmuş.
iyye-i cezaİ3^eye havale edilmeli. , Mustafa Efendi (Kozan) — Ben Rasim Be­
Rasim Bey. (Edirne) — Belediye bu müca- yin re’yindeyim. Vakıa bunların alacakları ce­
zatı icra eder. Fakat, kendi tarafından değil. za küçük şeylerse de taşra halkının gözüne bü­
Eksik ve bozuk eşya satanları getirir, belediye yük görünüyor. Eğer nizam İstanbula mahsus
cezasını hüküm ve tahsil eder, ve onun davacısı ise ona diyeceğim yoktur.
çavuştur. Şu kadar var ki, burada yalnız reis Reis — İstanbula mahsustur.
ile muhasebeci ve başmühendisin hükmedeceği Hilmi Efendi (İstanbul) — Hey’et-i kanu-
anlaşılıyor. Hükmü meclis vermeli. niyye, cezaî hey’et üç kişiden mürekkeb bir
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Nafi hey’et olacak diyor. Amma bu kâfi değUdir.
Eefendiniaı dediği gibi, cezayı mahkemelere En ziyade sû-i istimalât buradadır. Meclisin
havale etmeli. Rasim Beyin dediği tekellüflü- malûmatı olmadıkça bir para alınmamak icab
dür. Çünkü her dakika bu gibi zuhurat olur, eder.
meclis işi uzatır, ahali bekler. Eğer zikrolunan Astarcılar ketühdası Ahmed Efendi (İs­
üç zat sû-i istimal ederlerse cezayı verenler bir tanbul) — Bu cezaların mahsus nizamı vardır.
mahkemeye müracaat edebilirler. Nizamı üzere para alınır. Bunların nesine acı­
Nafi Efendi (Haleb) — Hükmolunacak malı, bunlar sarik makulesidir.
adam cezayı kabul etmezse, şehreminine mi Rasim Bey (Edirne) — Cezanın alınması
müracaat edecek, mahkeme.-i ceziyyeye mi ? cihetinde acımayoruz. Yolu ile alınsın. Bir lâ-
Reis — Burasına encümen ne demiş? zımgelirken, elli alınmasın. Para doğruca san­
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Hayli dığa girsin.
sözler söylendi, amma nihayetinde haliyle kal­ Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Bu üç
masına karar verildi. Hilâf-i kanun hükmolu- zatin suret-i tayini tedkik olunmalı. Bunlar da
nursa ebvab-i mahâkim açıktır. mutemed ve emin büdiğimiz adamlar olacak,
Nafi Efendi (Haleb) — Süâlime cevab ol­ koca bir dairenin idaresini kendilerine tefviz e-
madı. Ben sordum ki, gördüğü cezadan şikâyet dip de öte tarafdan beş kuruş ceza-i nakdî al­

153 -
11 nisan 1293/23 nisan 1877 6: 1

mak hususnda emniyet etmemek olur mu ? Rusya ve hem de İtalya tebaasından geçinir ve
Rasim Bey (Edirne) — Vakıa reis emindir. icabında tabüyet-i Osmaniyye iddiasında dahi
Fakat, kâtib ile mühendis erbab-i fenn olduk­ bulunurdu. Der-saadet meb’uslanmn intihabı
larından fende olan maharetlerine nisbetle in- esnasında tebaa-i ecnebiyyeden iki liişi kendile­
tihab olunacaklardır. Bizim re’yimiz böyledir, rini meb’us intihab ettirmek daiyesinde bulun­
efendim. Cezaları, meclis tayin etmeli. duklarını suret-i mevsukada işitmiştim. Bereket
Reis — Müzakere elvermedi mi? Bunu versin ki müntehibler hazm-ü ihtiyata ria­
tashih edelim mi, geçelim mi? yetle öyle tabiiyeti meşkûk olan namzedleri
B u bend ekseriyetle kabul olunduğu gibi, reddetmiştir. Bir çok tebea_i ecnebiyye var.
on yedinci ve on sekizinci v e on dokuzuncu ve dır ki, tebea-i Osmaniyyeden olduklannı iddia
yirminci ve yirm i birinci bendlere kadar oku~ ederek rütbe dahi tahsil ediyorlar. Bu hal de­
nub kabul edilir- Burada Rasim Bey “eski ka­ vam etmek lâzımgelir ise bir gün vükelâ ve
nunda meclise müdavemet etmeyen âzadan ce- meclis-i âyan âzası meyanmda tebea-i ecnebiy-
za-i nakdî ahndığı”/xı ihtar ederse de, âza üç yenin sokulduğunu dahi görebiliriz. Buraları
kere meclise gelmedikleri halde istifâ etmiş dikkate şayandır. Şûra-yi devlet esbab.i mucibe
sayılacakları dermiyan olunarak badehu yirmi mazbatasında bab-i ser.askerînin tahrir-i nüfus
ikinci ve yirm i üçüncü ve yirm i dördüncü kuyudundan bahsediyor. Bunlar yalnız kur’a u-
bendler dahi okunub kabul edilir sûlünün temin-i hüsn-i cereyanı için yapılmış
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Beşin, olduğu cihetle suret.i umumiyyede bir tahrir-i
ci maddede gösterildiği veçhile, reisin nasbi ta- nüfusa olan ihtiyacımıza medar olamaz. Bina­
raf-i devletten mi olacak, yoksa ahali tarafın­ enaleyh, âtideki teklif-i âcizanem için meclisin
dan mı intihab edilecek? Burası müzakereye re’yine müracaat olunmasını makam-i riyaset­
tâlik edilmişti. Yirmi dördüncü bendde reis-i ten rica ederim.
sanilerin intihabı meyanına asıl reisin intihabı­
Teklif de şudur:
nı dahi idhal etmek için bu bendi beşinci mad­
“Meclis-i Meb’usân memalik-i mahrusa.i
de üzerine edilecek müzakereye tâlik etmeli.
şahanenin her tarafında cari olmak üzere mü­
Reis ^ Münasib.
kemmel bir tahrir,i nüfus kanunu yapılması­
Y irm i altıncı maddede bir küçük s e h v i
nın ehem ve elzem olduğu cezminde bulundu­
kalemin tashihinden sonra yirmi yedinci ve
ğu cihetle bu kanunun sür’at-i mümkine ile tan­
yirm i sekizinci ve yirm i dokuzun maddeler da­
zim ve irsalini Şûra.yi Devletten iltimas eder.”
hi okunub kabul edildi-
Reis — Usûlü veçhile bil-imza gönderil­
Burada Aciman Efendi (İstanbul) maka-
meli. ' ,
le-i ntiyeyi irad etti:
Ahmed Muhtar Efendi (E rzurum ) — N ü ­
Der-saadet devair-i belediyyesi kanunname­
fus maddesini beyan ettiler. Nizamda, her nevi
sinin tahrir-i nüfusa dair olan fıkrası hakkın­
emlâkin de cins ve kıymeti deniliyor. Bunun i-
da mütalea-i âtiyenin iradına lüzum gördüm.
çin muhamminler bulunacak mı?
Şöyle ki, kanun-i mezkûrun 3drmi dokuzuncu
Hilmi Efendi ((İstanbul) — Emlâk vergisi
maddesinde şehremaneti tahrir-i nüfus kalemin­
mâliyeye aid olduğundan, maliye tarafından
de bir nüfus defteri bulunacağı sathice beyan
buna memurlar konuldu.
olunmuş ise de tahrir-i nüfus maddesi gayet
mühim ve mutena bir şey olduğu cihetle bunun Reis — Üç sene oldu. Tahrir olunmuştur.
için bir kanun-i mahsus yapılması bendeniz- Bahaeddin Efendi (Bursa) — Emlâk üze­
ce elzemdir. Zira böyle bir kanunun fıkdaniyle rine ferağ ve intikal gibi vukuatın yürüdülmesi
her gün bir takım hileler, bir takım sû-i istimal­ için memurlar lâzım.
ler vuku bulur. Meselâ ecnebilik iddiasında bu­ Sadi Efendi (Haleb) — B u emlâk vergisi,
lunan bir adamın aleyhine bir dava ikame edili­ nin kaydı ile defteri ve sair usûlü hakikaten
yor. Eğer o adam davasını kaybederse istinaf­ taşralarda bir suret-i muntazamada değildir.
tan istifade etmek için tabiiyet-i Osmaniyyeyi Şayan-i dikkattir. Bir suret-i hasenesi bulunsa
ihtiyar ediyor. !^ndeniz birisini bilirim ki hem İyi olur.

154
I: 19 11 nisan 1293/23 nisan 1877 C: 1

Astarcılar ketühdası Hacı Ahmed Efendi düncü maddeler kabul olundu-


(İstanbul) — îstanbulun tahriri pek yolunda ol­ Reis — Otuz beşinci maddeye diyecek
du. Kâtibler geldi, mahallelerden âza nasbolun- var mı?
du. Taşraları bilemeyiz. Rasim Bey (Edirne) — Reis-i evvelin ta.
ݧbu madde dahi re’y -i umumîye le-del~ raf-i devletten mi, yoksa ahali canibinden mi
müracaa ayniyle kabul olunur- Otuzuncu mad~ nasbolunacağı takarrür edinceye kadar bu da
de kabul edildikde, hükmü veznaderlar vazi~ tâlik edilsin.
fesinden ibaret olmakla on üçüncü maddeye Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Mecli-
dair sebkat eden müzakere mucebince maddeye s-i umumî müzakeresini, ve bir de meclis-i mez­
dahi meclisin tasdiki olmadıkça bir para veril" kûrun rü’yet edeceği bir senelik muhasebeyi,
memesi lâzımgeleceği tasrih edildi ve otuz bi­ resmî gazete ile ilân etmek encümenin mütale-
rinci ve otuz ikinci maddeler temamen kabul ası iktizasındandır. Bunu otuz altıncı madde­
olundu- nin âhırına ilâve etmeli. Eğer, ekseriyet tara­
Reis — iki fıkradan maadası tamamen ka­ fından re’y verilirse meclis-i umumînin müza-
bul olundu, öyle değil mi? keratı ilân olunmaz. Amma muhasebatmm ilâ­
Hey’et — Evet, efendim, kabul olundu. nı münasib görüldü.
Reis — Meclis tamam oldu. Kabil ise saat Reis — Bu babda bir mülâhaza var mı?
sekiz buçukta bunun aşağı tarafını okuyaca­ Bedros Efendi (Şûra.yi Devlet âzası) ■ —
ğız. Mümkün olursa vilâyet nizamından dahi o- Devletçe, bunun ilânında mahzur olup olmadığı
kuruz. hakkında, bir müzakere geçmedi. Müsaade bu-
jmrulursa, tâlimat alındıkdan sonra buna ce-
vab vereyim.
İkinci celse Bir meb’us — Meclis-i umumîde müzakere
olunacak mevadda, ekseriyyet-i ârâ ile karar ve­
Cumartesi günü hey’et-i M e b ’usân be,— rilecek, deniliyor. Ekseriyyet-i ârâ, suret-i ha.
mutad sabahleyin saat dörtte içtima eyledikden fiy^ede olsa...
sonra saat sekizde bir kere daha içtima eyle" Reis — Bunun kaide-i mahsusası var.
yib müzakerat saat ona kadar devam eylemi§tir- Meclis isterse, ârâyı suret-i hafiyyede yapabi­
Rusya devletinin mesail'i hazırada beyan lir.
eylediği vesail Bulgar ahalisinin amâl-ü ef" Otuz dokuzuncu maddeye bir mülâhaza
kâr-i mahsusalarına muvafık olmadığına ve e" var mı?
ğerçi Bulgaristanda bazı mertebe harekât’ i ıs" Manok Efendi (H aleb) — Efendim, hak-
yaniyye görülmüş ise de, onlar mahza, devlel~i k-i intihab mes’elesindeyiz.
müşar-ün-ileyha tarafından edilen tahrikatın Geçende dahi arzetmiştim ki, bizim mem­
semeresi olarak bazı sebük"mağzân"i meclûbin lekette ydrmi bir yaşma vasıl olanlar otuz ya­
canibinden Um edildiğine dair, âzadan bir ta­ şında bir âzayı intihab hakkından mahrum ol­
kım zevatın tertib eylemiş oldukları beyanna" mamalıdır. Vakıa, Avrupa nizamatmda böyle
me kıraet edilerek hey’et tarafından, kemâl de­ yapılmış ve nizamat-i mezkûre pek büyük ted-
rece alkışlar ile talisin olundu- kikatın neticesi olarak meydana çıkarılmış ise
Rasim Bey (Edirne) — Bunu resmî gazete de, şimdi, biz burada iklimlerin insanlar üze­
ile ilân etsek olmaz mı? rindeki tesiratma dahi dikkat edeceğiz. Bizim
Reis — Bakalım... memlekette on beş, on altı yaşında olan bir ço­
Seyyid Abdullah Efendi (Hicaz) — Bizim cuk gurbete çıkarak, ahz-ü itâ eyler. Para ka-
şubeden mühürlenmemiştir. zanır. On sekiz, yirmi yaşında iken teehhül e-
Reis — Mühürlenmek istenirse, mühür­ der. Hasılı, yirmi bir yaşındaki adamlar, âdeta
lensin. familya babası olurlar ki, bunlar henüz çocuk
Bundan sonra beleddye nizamnamesinin ad ile hakk-ı intihabdan mahrum etmeye vicdan
mabaadi okunmaya başladı- razi olmaz. Avrupaca böyle yirmi bir yaşında­
V e otuz birinci ve otuz ikinci ve otuz dör­ ki adamlann hakk-ı intihabdan mahrum edil­

155-
I: 19 11 nisan 1293/23 ni»an 1877 C: 1

meleri haklıdır. Zira, onlar henüz mektebden Nafi. Efendi (Haleb) — Mirîye medyun o-
çıkmış ve daha familya babası olmak derece­ lan iki nevi olur. Birisi; memur olub zimmetine
sine gelmemiştir. Bizde hakikat bunun hilâ- para geçirmiştir, bunu intihab etmemeli; İkin­
fınadır. Binaenaleyh, bu bendin o suretle izah cisi, cihet-i iltizam ve kefaletten dolayı olur.
ve tashih buyurulmasını isterim. Bunu ntihabda beis yoktur.
Reis — Buna karar verildi. Ahmed Muhtar Efendi (Erzurum ) — Bir
Manok Efendi (Haieb) --- Bir de, intihab adamın zimmetinde mirî parası bulunmak, ci­
için, cinayetle mahkûm olmamak lüzumu der- nayet değilse bile, cünha addolunur.
miyan ediliyor. Bendeniz diyorum ki, mahkû­ Reis — Lâkırdı uzuyor. Öyle değildir. Zim­
miyetinin üzerinden yedi sene murur eder de, met başka, borç başkadır. Zimmet kabahattir,
o adam, tezkiye-i nefsetmiş bulunursa, yine geçelim, efendim.
hakk-ı intihaba malik olsun. Bütün bütün hu- Bundan sonra kırk ikiden elli üçüncü ben‘
kuk.ı medeniyyeden iskat etmek, o adamı bil- de kadar okunup> cümlesi muvafık bulunarak
külliyye meyus eder. ^asdik kılınır- V e elli üçüncü maddede kayıd
Reis — Küçük şeylere cinayet denümez. lâfzı, caize lâfzına tebdilden ibaret bir küçük
Ceza kanununun baş tarafında onun izahı var­ tashih yapılıb, elli dördüncü maddede tutul­
dır. Onlara cünha denilir. Bu bahs, evvelce mü­ ması bahsedilen bir defter yerine, karşılıklı ol­
zakere olunmuş ve kararı da verilmişti. Bu mak üzere iki defter tutulması, rey ed ilib Bed-
bahsi geçelim mi?.. ros Efendi, “bunda bir beis olmayacağı” nı
Bir çok zevat -— Geçelim. De Mithad Beyfendi “muamelâtı daha ziyade te­
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Tak- min edeceği”rîi dermiyan etmeleriyle kabul
sirath müflis olanların intihabı mes’elesinde, ve tasvib edildi-
geçenki re’yim yanlış zabtolunmuş. Kûrkıncı Elli be§ ve elli altı ve elli yedinci bendler
maddede yine ondan bahsediliyor. Taksirath tâ­ okunub aynen kabul ederler- “Bir adamın iki
biri kalkmalı. Manası, eğer iade-i itibar ederse, daire için intihabı vukua gelirse, sekiz gün zar.
yine intihab olunsun. Etmezse) taksi^’ath ol­ fında ikisinden birisini terketmesi lâzımgele-
sun. Halkın parasım vermiyen adam intihhab ceği” fıkrasında Danyal Efendi (Erzurum )
edilmemelidir. “Kırkıncı madde de her âzanın kendi dairesi da­
Manok Efendi (Haleb) — Burada, hileli hilinde mütemekkin olacağı musarrah iken, bu
müflis hakkında izah yok. Onlar iade-i itibar fıkraya hiç lüzum olmadığı”n,ı dermiyan etmesi
etsin, etmesin yine intihab edilmemelidir. üzerine Beis paşa hazretleri “Bu fıkranın Der-
Nakkaş Efendi (Suriye) — İade-i itibar de­ saadete mahsus olduğunu ve burada bir ada­
mek, ne demek olduğu bihnntıiyor, efendim. mın, altı ay yalıda ve alt: ay konağında otur­
Bir adam yine para sahibi olursa, iade-i itibar ması gibi iki daire dahüinde temekkün edebile-
eder, zannolunuyor. Müsaade buyurursanız, bu
eeği”nî makam-i izahda dermiyan buyurdular-
bahsi izah ve tarif edeyim...
Altm ış üçüncü maddede, devair~i belediyye rü­
Reis — Kanunda, buna dair sarahat var­
sumunun envai riıikdarf") edilir-
dır. İade-i itibar ne demek ? Bu, güç şeydir. K a­
Manok Karaca Efendi (Haleb) — Der-sa-
nunda mütalea olunsun.
adet ahalisini gücendirecek isem de, fakat bu­
Ahmed Muhtar Efendi (Erzurum ) — Ci-
rada bir pencere rüsumu ihdasmı tavsiye ede­
het-i iltizam ve kefaletten dolayı mirîye med­
rim.
yun olanlar dahi intihab olunmasın.
Sebuh Efendi (İstanbul) — İki senedenberi
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Zim­
emlâkden bir vergi alınıyor. Nısfı daire-i bele-
metinde mal-i mirî olduğundan dolayı hakk-ı
diyyeye verilir. Altıncı dairede böyledir.
intihabdan iskat edecek olursak, hile için bir
büyük meydan açmış oluruz. Sonra herkes bir Bahaeddin Efendi (Bursa) — Bunun için
pusula çıkarıp falan adam medyundur, diye esbab-i mucibe gösterilmiş. Umuma sirayet e-
dava eder. Tahkik için zeman lâzım. İntihab işi
de teahhur eder. (* ) (Tâdad) olacak. İl. t. US

— 156
19 11 nisan 1^93/23 nisan İZ İ1 t-, i

deceği cihetle emlâk vergisi kamilen hâzineye tır. Odun, çeki falan diye burda şubeleri nasıl
alınmış. zikrediyorlarsa, bu da zikredilsin.
Reis — Münhasıran, benim kendi re’yimce Reis — Bu patent nizamı yapılalı iki sene
İstanbulda esnaf tezkeresi rüsumu pek büyük oldu. Şehremaneti nizamnamesinin yapılmasına
bir şeydir. Verginin üç, dört katına baliğ olur. tâlik edUdi. Sair rüsumat dahi hem mevcud ve
Devlet onu vermiş. Eğer tahsil olunabilirse, mik- yapılmış şeylerdir. Henüz yapılmamış şeyleri
dan pek çoğa varır. Hattâ kabil olsa birazını da yapmasınlar denilmiyor.
hâzineye almalı. Astarcılar ketühdası Ahmed Efendi (İs­
Salim Bey (Kastamoni) — Tâdad olunan tanbul) — Zannolunuyor ki, İstanbul az vergi
rüsumat taşralarda da belediyelere terkoluna- verir. İçtiğimiz suya kadar vergi veririz. Gali­
cak ise ayn.i adalet olur. Terkedilmiyecek ise ba taşra halkı suyu badava içiyor da şimdi bir
İstanbul için bir istisna hasıl olur. û de pencerelerimize vergi koymak istiyorlar.
Reis — Siz de İstanbul gibi bir şehir ya­ Manok Efendi (Haleb) — Ben, evvelden de­
parsanız, olsun. dim ki, İstanbul halkını gücendireceğim. Fakat,
Rasim Bey (Edirne) — .{R üsum ri ihtisar bu irad, yine sokaklarınızı tevsie, tanzife, tat.
hiyye ne demek olduğunu istizah ederek) ha. hire sarfolunacak.
niya, şu okturuva denilen rüsum ki, ihtisabiye Mehmed Ali Efendi (Sivas) — İnşaallah,
diye terceme edildi. bundan sonra İstanbul halkı da vergiler verir­
ler de taşra halkı ile müsavi olurlar.
Reis — Bu en eski bir tâbirdir. Şehir kapı,
Reis — İstanbu vergisini, verenler bilmez­
sından girerken alınan rüsum yok mu, işte o
ler, alanlar da bilmez ya. Fakat mikdarı seksen
demek. Fakat, on, on beş sene e w e l bindiğimiz
sekiz bin bu kadar kesedir.
arabaların hayvanları için bir resim verirdik
Rasim Bey (Edirne) — Nizamda diyor ki,
de bu resim kaldırım tamiratına karşılık ittihaz
“sairelerin iradından bir daireye muavenet...”
olunur ve kaldırım masrafı yalnız piyade yürü­
Bu para verilebilecek. Ben bunun aleyhindeyim.
yenlerin üzerinde kalmazdı. Şimdi, bu resmin
Her daire kendi kenidini idare etmeli. Fazlası­
adı batmış. Şehirlerde asıl varidatı yoktan var
nı da emniyet sandığında faizle vererek arttır,
etmelidir. Varidatları batırmamalı. Biz de âdet
malı, çoğaltmak. Sonra, daha büyük işler yap­
olmuş ki, her daire varidatını kaybeyledikçe
mak için sermaye peyda etmiş olmalı.
para az diye hâzineden para ister. Bundan ev­
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Devai-
velce dahi dediğim gibi, insan muktedir olursa,
r-i belediyyenin teksiriyle, memleket halkının
parayı gökden yağdırır.
hemşerilerle rabıtalarım kat’etmiş oluyor. Bir
Mehmed Ali Efendi (Sivas) — Ben, patent
daire kendi iradiyle idare edemez ise, taavün
rüsumunun belediyeye terki tarafında değilim.
ve tenasur kaidesiyle diğerleri ona iane et­
Vakıa, bunun en çoğunu ecnebiler verecek di­
melidir.
yorlar. Ancak onların memleketlerine gitmiş ol.
Reis — Burada dahi biraz bana müsaade
sak rüsum vermiyecek miyiz?..
ederseniz, kestirmesini ben söyliyeyim. İstan­
Reis — Efendim, muahedemiz var.Biz ah­ bul gibi büyük şehirlerde bir daire civarındaki
dimize vefa ederiz. O cihetle, onlar dahi şimdi daire üe uzlaşamaz ise, hiç bir şey yapamaz,
para verecekler. Fakat, tezjdnat-i beledİ37yeye birisi der ki su yolu yapacağım, sizin daireden
sarfedilmek şartiyle verecekler. Hem bu mua- de geçecek. Öteki derki, benim param yok. Mut­
hedât yeni bir şey değildir. Tâ Sultan Süleyman laka uyuşmak için elbette birbirine yardım et­
vermiş. meleri lâzımdır.
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Pencere Bedros Efendi (Şûra.yi Devlet âzası) —
rüsumu denildi. Burada bahis teşkilâttandır, Bendeniz dahi, efendimizin dediklerini diye­
Daireler içtima eyledikden sonra, ne olacak, ne cektim.
münasib görecek ise yine kendilerine havale Sebuh Efendi (İstanbul) — Şehremaneti i-
olunacak. le belediyelerin varidatı, birbirine karışmış gö­
M an ok Efendi (Haleb) — Bunlar bir esas. rüyorum. Bunların varidatı böyle karışık mı

15T
i: 19 11 nisan l293/2â nisan İ877 C: 1

Dİacak? dat kaybedecek. Bari, ecnebilerin verecekleri


Mithad Bey (Şûra_yi Devlet âzası) E- belediyeye terkolunsun, tebea-i şahanenin vere­
fendi, onu meclis-i umumî tefrik edecektir. cekleri hâzineye alınsın.
Manok Efendi (Haleb) — Altmış üçüncü Rasîm Bey (Edirne) — Zaten, patent rü­
madde hakkında uzun uzadıya arzedecek müta- sumunu ecnebiler verecektir. Yerlinin rüsumu
leatım var. başka yoldadır.
Reis — Buyurunuz, söyleyiniz. Reis — Y a kanun âleminde yaşıyoruz, ya.
Manok Efendi (Haleb) — Hayır, söylemi- hud kanun âleminde değiliz. Eğer kanun âle­
yeceğim. Herdeki içtima.i. âlenîde söyliyeceğim. minde isek, kanunda istisna olmaz.
Kaydolunsun. Astarcılar ketühdas! Ahmed Efendi (İs­
Reis — Şimdi söylemelisiniz. tanbul) — Konturato hakkında bahsediyor­
Manok Efendi (H aleb) — Hayır, hayır. duk. Bunun pek çoğu alınmıyor. Vergi üzerine
Bu bend re’ye konulmasın. îtirazatım var, mü- jdne zammoîunsa da maliye hâzinesi tahsil etse.
taleatım var.
Sebuh Efendi (İstanbul) — Mademki kon­
Sebuh Efendi (İstanbul) — Nizamda rü­
turato harcını mülk sahibi veriyor. Dairenin de
sumatın tahsil tarafı pek mükemmeldir. Tahsil
ona mukabil bir hizmet göstermesi lâzımdır.
için belediyeler her surete müracaat edecekler.
Reis — Daire-i belediyye hükümet değil­
Lâkin müstecirler, mülk sahibine kirayı ver­ ■ :İ
dir. Hükümet, kendisinin bile, bir şahs ile da­
mezlerse, onu teshil edecek bir şey yoktur.
vası olursa mahkemeye havale ediyor. Şimdi,
R'eis — Sekvestiro usülünü icra için ma.
diğer bir fikir dahi konturato harcının vergi me-
halline müracaat eder.
yanında hâzineye gitmesini re’y eyledi. Biz bu­
Sebuh Efendi (İstanbul) — Hayır. Emlâk
nu zaten kabul eylemiştik.
sahibi müstecirden kiraja alamadığı halde ona
Bir kaç |zat —- Evet.
ne muamele olunacak?
Reis ı ~ Demek oluyor ki, Sebuh Efendi
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul — Bu ni.
bir konturato nizamı yapılmasını istiyor. Zira,
zam dairenin kendi varidatının tahsilini tayin
buraya, bir küçük fıkra ilâvesi matlûbu hasıl
ediyor. Mülk sahibi kirasını alamazsa, mahke­
edemez.
meler açıktır. Müracaat eder.
Sebuh Efendi (İstanbul) -— Evet.
Sebuh Efendi (İstanbul) — Mademki kon-
turato harcını daire ahyor. Buna daire bakmalı. Nizam ın alt tarafı nihayete kadar kundu
Bir suret-i tesıhil göstermeli. Her türlü vergi ve “y^'lnız dört bendden maada, nizamın kâffesi
bir hizmete mukabil değil midir? Konturato kabul olundu”ğii Reis paşa tarafından ifade o -
vergisinden halkın ne istifadesi olacak? lundukda hey et tasdik cevabı verdiler- Ondan
Mehmed Ali Efendi (Sivas) — Şu, patent sonra, diğer üç arzuhal havide olunub saat onu
rüsumunu belediyeye terk ile devlet büyük vari. çeyrek geçerek meclise hitam verildi-

158
D evden ĞİL’D: i (ÇTİMA: 1

Meclis-i meb’usan
1293 1877
Zabıt Ceridesi

Yirminci inikad
lOrebiulâhır 1294=12 nisan 1293/24 nisan 1877
SA LI

!■

İÇİNDEKİLER

Sayıfa
1— Müzakere edilen maddeler:
Vilâyat nizamnamesi 160
Yirminci inikad**’
lOrebiulâhır 1294— 12 nisan 1293/24 nisan 1877
SA LI 1

Reis: AHM ED VEFİK PAŞA

Meclisin yirminci içtifnai devletlû Ahmecl Vefik Paşa hazretlerijjj^ riyaset-i celiİeleri
tahtında olarak vuku bulmuştur-

M Ü ZAK E R E O L U N A N M A D D ELE R :

1-Vilâyat nizamnamesi: lediler. Çünkü, nahiyelerde temşiyet.i üıhura


Reis — Bugünkü naüzakere-i mahsusamız muktedir adamlar güç bulunur. Şimdi, buna ek­
saat dörtte başladı. Teşkil-i vilâyat kanununun seriyet ne karar verirse, onu göreceğiz.
lâyihası okunacak. Taraf-i riyasetten mezkûr beşinci bendin
Lâyihan mezkûrenin birincisinden beşin­ tekrar okunması teklif edilerek okunur-
cisine kadar maddeler okunur- İbrahim paşa hazretleri (Şûra-yi Deviet
Rasim Bey (Edirne) — (Beşinci maddeye dahiliye dairesi ikinci reisi) — Küçük kazâlar
dair encümenin kararnamesini okuyarak be>- için bu suret mümkün olur amma, büyük kazâ­
vechi âti izah eder-) Nahiyelerin teşkili hak. lar için olamaz. Küçüklere bir kasabayı ilhak i.
kında mesafece yekdiğere karib ve muamelâtta le cümlesini bir nahiye itibar ediyorlar. Vuku
müşterek olan köyler, bir nahiye itibar oluna­ bulan itiraza bu ibare kâfidir. Zannederim,
cağı ve bir nahiyenin beş binden on bine kadar Rasim Beyin buyurduğu üçer, dörder saat ka­
nüfusu şamil olub, o mikdar nüfûsu olan kariye dar mesafeye hududu şamil edersek, memle­
ve kasabanın bir nahiye itibar edileceği göste­ ketimizin tabiat-i coğrafyası buna mani olur.
riliyor. Bazı mahallerde müteselsil ve âzim dağlar ve
Encümenin kararnamesi ise, nahiyenin en bazı yerlerde vasi çöller vardır. Ahali, yeni U-
uzak köyleri merkeze üç saat olmak ve şu hal­ tihak eylediği merkeze yol bulmak için zahmet
de nahiye dairesinin kutru altı saat bulunmak­ çekerler.
tır. Nahiye merkezinde bulunacak belediyenin Rasim Bey (Edim e) — Hayır, jdne kadim-
hem ümur-i nafiaya ve hem de tahsil gibi *u- denberi mülhak olduğu yere iltihak edecektir.
mur-i mülkiyyeye bakacağı gösteriliyor ise de, Bunun dahi yolu vardır.
bu iki vazife birbirinden ayrılmak lâzımdır. Biz
Rıza Efendi (Bursa) — Bizim Bursada ol­
bu vazifeleri encümende tasdik ettik. TahsU işi.
duğu gibi yüz beş pâre köy, bir nahiye itibar o-
ni ihtiyar meclislerine, nafia ve maarif işlerini
lunursa, on iki, on beş saatlik mesafede köyler
belediyeye havale eyledik. Bazı âza biraz mas­
bulunur. Bunda ahali için bü 3Ûik suûbet var.
rafı göze alarak kazâlan küçültmeyi ve beledi­
Bunu iki nahiyeye a5armak hayırlıdır.
ye nahiyelerini kazâ suretine koymayı re’yey-
Reis — Bu da Rasim Beyin sözüne teva­
(* ) Takvira-i Vakayı, S. 1893. fuk ediyor. Öyle değil mi?

— 160 —
I: 20 12 nisan 1293/24 nisan 1877 C: 1

ftasim Bey (Edirne) — Ediyor, efendim. tiyar meclisleri tevzi edecektir. Hayır, tahrir
Yeniden bazı kazalar teşkili üzerine, ekser icra olunan memleketlerde vergi tevzi olunmuş­
vilâyetlerde üç, beş, sekiz kadar yeni kazâ vu­ tur. Zira, reisler ile ihtiyar meclisleri yalnız
kua gelecek. mülâzemette bulunacaklar. Eğer böyle iki miL
Sadi Efendi (Haleb) — Böyle, ayrıca de- yon lira masrafa Meb’usân-i kiram razi olur­
vair teşkili için, ayrı memur, ayn meclis olduğu larsa, ona diyecek yok.
halde, masarifin inmesi lâzımgelir. Çünkü, Reis — Bu mütaleat göz önüne alınarak,
yalnız bir müdir kullamlıb da idaresine nezaret şubelerde ona göre müzakere olunsun.
kaymakama havale edilemez. Hüsnü Bey (Edirne) — Ben de bu efkâr­
Rasim Bey (Edirne) — Yeniden kazâ teş­ dayım ki, memurların çokluğu masarif-i kesi-
kil olunacak. reyi istUzam eder. Memurları çoğaltmaktan ise,
Sadi Efendi (Haleb) — Böyle olduğu hal­ ahvalini ıslâh etmeli. Ruhsat buyurulursa, o
de, ufak ufak merkezleri kaymakamhk teşkil babdaki mütaleatı arzedeyim.
edib de masarif-i küllİ3ryeye düçar olmakta ben
muhassenat görmem. Asıl maksad, masarifin
diye ber-vech-i âti makaleyi irad eder-
“Defterdarın idarede bulunmasına aslâ lü­
taklilidir. Bu da memurinin tenkıhini icab eder
zum göremem. Vali, meclis-i idarede reis olma­
ki, yeniden masraf kapısı açmak caiz değildir.
dığı vakitte meclisin işinden mes’ul olmaması
Şimdiki teşkilât dahi değil. Fukaranın ümuru
tabiîdir.
hüsn-i cereyan ile cereyan ettirilirse zarar yok.
Şu halde meclis-i idarenin vereceği re’^y ve
Reis —■Başka bir re’y yoksa, burası malûm
kararın icra ve adem-i icrası onun yed-i iktida-
oldu.
r-ü ihtiyarına havale olunması lâzımgelir.
Musatafa Bey (Yanya) — Re’ye müraca­
Halbuki, bu kaide, valilerden selbetmek is­
attan evvel, bir kere bunu İ5dce düşünelim. Z i­
tediğimiz madde-i istibdadı takviyet etmiş olur;
ra, yeniden teşkilât oluyor.
binaenaleyh, valinin behemehal riyasette kal­
Manok Efendi (Haleb) — Böyle şeyler,
ması re’yiîıde ısrar ederim. Defterdarlar ise
şubelere gelmeli. Orada mütalea olunduktan
ümur-i hesabiyye ile meşgul olacağından, mec­
sonra buraya gelmeli.
liste bulunmasına aslâ lüzum göremem. Mek-
Bir kaç ses — Münasib, münasib.
tubcu ise, yalnız idare-i vilâyetin ketebesine
İbrahim paşa hazretleri (Şûra-yi Devlet
hakk-ı nezareti olabilir. Naibler, divan-i temyi­
dahiliye dairesi ikinci reisi) — Âza-i kiramdan
zin, mahkemei şeriyyenin işleriyle meşguldür­
bazılannın mütaleası şayan-i takdir ise de, ba­
ler, , 0 nun için, idarede bulunmalanna hacet
zıları yalnız kendi vatanlarına tatbik üe söz
yoktur.
söylüyorlar. Ez-cümle, birisi yüz beş pâre ku-
Müftilerle rüesa-i ruhanîyyeyi kaldınsak,
râyı havi kazâ vardır, dedi. Fakat, malûmdur
ahalice bir garabet hasıl olur. Onun için müfti
ki, bu kanun, bir vilâyet veya bir sancak için
ile bir reis-i ruhanîs^enin bulunması lâzımgelir.
değildir. Memalik-i mahrusanın kâffesi içindir.
Umum memalik-i şahanede kırk bin kurâ ve Sarfiyatın teksir ve taklili için arkadaşları­
kasabat vardır. Birazı da vezifeden bahsediyor­ mızdan Nakkaş Efendi ile Nikolâ Efendi bey­
lar. Ümur-i mülkiyyeyi, ümur-i belediyyeden a- ninde, bir kaç gündür bir çok mübayenet-i ef­
yırmak istiyorlar. Onların da nizamı var. İrade­ kâr hasıl olarak lüzumsuz yere meclis işgal o-
si bile şeref-tallûk etmiştir.Yapılan nizamat ü- lunuyor. Benim bu babda beyan edeceğim fik-
mur-i ahaliyi teshil içindir. Kırk bin kurâ ve r-i mahsus ile, zannıma göre bütün meb’us ar­
kasabatı göz önüne getriniz. Arzu olunduğu gi­ kadaşlarım teşrik ederler. Fikrim şudur ki, Ni­
bi kaymakamlıklar yapılırsa, iki bin beş yüz kolâ beyin dermiyan eylediği tesviye, milyon­
kaymakamlık olur. Bu da senevi bir milyon se­ luk definenin ameliyat-i tasarrufiyye icrasiyle
kiz yüz bin lira masraf ister. Ahval-i hazıranm istihracı, idarenin şiraze-i nizamını ihlâl ede­
buna müsaadesi yoktur. Bazıları tahsilât işini cektir. Çünkü, varidatımız eskisi gibi kalmayıp
reis yapacak zannediyorlar. H a 3ur, mahsus tah­ menabi-i varidatımız tevessü ve mecarisi tefer-
sildarlar vardır. Bazıları diyorlar ki, vergiyi ih­ ru’ ettiğinden, her nevi varidat için memurin-i

— 161
I: âO 12 nisan 1293/24 nisan 1877 6: i

mahsusa tayini lâzımgeleceğini kimse in­ bette menafi artar. Lâkin, paşa hazretlerinin
kâr edemez. dedikleri gibi külli masrafa iktidarımız yok­
Nakkaş Efendinin memurin-i mevcudenin tur. N afia ve maarif işleri için bir şey ilâve et­
maaşatı istikgar olunacak derecede olmadığım meli. Bir, iki, üç nahiyeye bir seyyar kâtib
beyan edişi yok mu, vuku-u hale ve hey’et-i u- koymalı.
mumiyye-i meb’usân efkârına pek mübayin Abdürrezzak Efendi (Bağdad) — Sej^ar
olduğunda hiç şüphe etmeyiz. Y an n tedkik o- olsun, sabit olsun. Kâtib konulursa, şüphesiz
lunacak büdceden anlaşılacağı veçhile lâyuad masarif olur. Biz, şimdiki halde teksir-i vari­
ve lâyuhsa memurin-i zaide ve sairfiyat bi-fai- datı düşünmeliyiz. Nizam haliyle baki kalsın.
de görüleceği şüphesizdir. Binaenaleyh, bu mü­ Hüsnü Bey (Edirne) — Haliyle kalmalı.
zakeremizi büdcenin tedkikine talikan şimdilik Eğer kaymakamlık teşkili için masraf göze al-
vaktimizi mütaleasında bulunduğumuz vilâyet dınlirsa, bu masrafı maarife sarfetmeli.
kanunnamesine hasretsek daha evlâ görürüm. Birisi — Nahiyeleri kazâ etmek masraflı o-
■yâ
Reis — îşi şubeye havale etmek hakkındaki lur. Mülkiye ile belediye işlerini birbirnden a-
karanmız baki, öyle değü mi ? yırmak, hükümette kuvvet bırakmaz. Binaena­
Sebuh Efendi (İstanbul) — Bu esastır, bu­ leyh, nahiye baki kalmalı. Yalnız nahiyelerde bi­
na bir karar vermeden diğerine bakılamaz. İb­ rer sandık emini olmalı ki, ahali kazâya kadar
rahim paşa hazretlerinin ifadesi pek yolunda­ para vermek mecburiyetinde bulunmasın.
dır. Bu bende böylece karar vermeli. İbrahim Paşa Hazretleri (Şûra-yi Devlet
Rasim Bey (Edirne) — Anadoludan, Kü­ dahiliye dairesi ikinci reisi) — Ahali borcunu
meliden, Arabistandan gelen meb’uslar hazır sandığa getirmiyecek. Devletin tahsildarı var.
olduğu halde müzakere olundu. Bazı kazâlar Ahalinin ayağına gidecek. Amma, ümur-i zabı­
vardır ki, iki bin nüfusdan ibarettir. Halbuki, ta bahsine gelince: Devlet-i âliyye zabıtasını
bunlar dört nahiye olmuş. Bunların ekserisi ıslâh ediyor. O kadar dikkat ediyor ki, zabti-
diğerlerine iltihak edecek. yeden maada bir de polis teşkil ediyor. Bundan
İbrahim paşa hazretleri (Şûra.yi Devlet maksad ahalinin emniyetidir. Nahiye bahsine
dahiliye dairesi ikinci reisi) — Müzakerede gelince: TeşkiLi nevahi yeni bir şey değildir.
her taraftan meb’us bulunduğunu tasdik ede­ 86 tarihinde kanunu yapılmış. Vakıa bazı
riz. Vakıa, bazı kazâlar iki bin nüfustan ibaret­ vüâyetlerde himmet olunmamış ise de kasaba
tir. Lâkin, oranın devlet nazarında öyle bir e- yerlerde icra dahi edilmiştir. Doksan iki tari­
hemmiyeti vardır ki, orasının kazâ olmasına hinde bir daha te’kid edildi. Şimdi, bu nizam ü-
lüzum gösterir. Buna mukabil Yanya meb’usla- çüncüdür. Kâffe-i devletlerde böyle yapılmış,
rmdan sorunuz ki, orada altmış, yetmiş bin medeniyet bunu iktiza ediyor. Osrftanhlar mile-
nüfuslü kazâlar da vardır. Ezcümle birisi be­ Li saireden aşağı mıdırlar? Hamiyetli, maarif-
nim kendi vatanım. V üs’at cihetine gelince, A- perver olan Osmanhlar bunu kabul etmiyecek
rabistanda, Kürdistanda yüz elli saat vüs’atin- mi? Biz, Avrupadan aşağı değiliz. Inşaallah
de kazâlar vardır. Bu kanun şimdi, bidayet ola­ daha ileri gideceğiz.
rak yapılmadı. Devlet-i Aliyyenin teessüsün- Salim bey (Kastamoni) — Nahiyeler ya­
denberi malûm olan taksimat ve defter-i ha. pıldı amma, meclisleri yoktu.
kani kayıdları göz önüne alınarak yapıldı. V a­ Bunların meclisi olacak, sandık eminleri
kıa meb’usân-i kiram bozabilirler. Lâkin, dört yoktur. Tahsildarın makamma kaim olamaz i-
bin köy ve kasabayı nazar-i dikkate almali ki, se pek büyük müşkilâtı görünür.
Fransanın üç büyüklüğündedir. îki milyon mas­ Rasim Bey (Edirne) — On ikinci ve on
rafı da göze aldırmah. dördüncü maddelerde tahsildar için sarahat
Seyyid Ahmed Efendi (Hicaz) — Hal-i ha­ vardır, (okur) Har halde, belediye reisleriyle
zır, masrafa müsaid değildir. Ke’yime kalırsa, muhtarlara da müracaat edecek, diyor. Evet,
haliyle ibka etmeli. çok masraf etmemeli, lâkin lüzumu da düşün­
Yenişehirli zade Ahmed Efendi (İzmir) — meli. Hırka yerine kürk giymemek amma, çıp-
B ir mülkte hükümetler ne kadar çoğalırsa, el­ lâk olub da soğuktan donmamak.

- 162 -
I; âÖ İ 2 nisan 1293/24 nisan 1877 Ğ : 1

İbrahim Paşa Hazretleri (Şûra-yi Devlet görülür. Saniyen: Sandık emini bulunsun di.
dahiliye dairesi ikinci reisi) — Bu teşkilât ka­ yorlar. Fakat, mâliyece ne kadar cüz’î bir iş
nunudur. Mücmelen beyan eder.Tafsilâtı vezaif olsa kontrol altında bulunmak lâzımdır. N a­
nizammdadır. Rasim Beyfendi belediye reisinin hiye sandıklarının kontrolünü kim yapacak?
tahsil işini kazâ müdiri gibi zannediyor. Vezaif Salisen: zabıtadan bahsolunyor. Devlet bunun
nizamında görülecek ki, tahsildar yalnız reisin nizamını yapıyor. Rabian; zabıta müdirleri di­
İdaresine tâbi olacaktır. B u da zulm olmamak yorlar, el’ân bir çok yerde, bir çok zabıta mü.
içindir. Yoksa reis para tahsil etmiyecek. dirleri vardır. Bu teşkilât üzerine devlet onları
Nufel Bey (Suriye) — Buyurdukları gibi kaldırmıyor.
olduğu halde, burada vezaif tayinini terketmeli. Naki Bey (Yarıya) — Paşa hazretlerinin i-
İbrahim Paşa Hazretleri (Şûra-yi Devlet zahından bu bendin haliyle kalması icab ediyor.
^ dahiliye dairesi ikinci reisi) — Başka bir tâbir Şubeye kendileri de teşrif buyururlar. Müzake­
bulunabilirse, münasib olur. re ederiz.
Seyyd Ahmed Efendi (Hicaz) — Mademki Reis — Ekseriyet ne der? Ibka mı?
söz çok oluyor, şubelerde bakılsın. B u suâle ekseriyet muvafakat cevabını
Manok Efendi (Haieb) — Biz, anlamak is. vermez-
teriz ki, ahali borcunu verdikden sonra, kimden Reis — Ekseriyet yok, demek?..
sorulacak. Ahaliden bir daha para istenmemesi İbrahim Paşa Hazretleri (Şûra-yi Devlet
için ne yapılacak? dahiliye dairesi ikinci reisi) — Hey’et tarafın­
Salim Bey (Kastamoni) — Anlaşılıyor ki, dan ne vakit irade buyurulursa, bendeniz
parayı her halde muhtar götürecek. On, on beş hazmm.
saatlik yere muhtarı bilâ-nza göndermek, bir Nufel Bey (Suriye — B ir takririm var. Dün
vergi kadar parayı da ona vermeli. Biraz mas­ müsaade buyurmuştunuz. Hazır müzakere fa ­
rafla ahali kurtulsa. Bir sandık emini konulsa, sıla verdi, okuyacağım.
fena olmaz. diye nuıkale~i âtiyeyi irad eyledi:
Mehmed Âli Efendi (Sivas) — Yeniden ka­ “Âza-i kiramdan arkadaşımız Nakkaş E-
zâ teşkili masraflı olur. Nahiye için emniyet e. fendinin geçen cumartesi günü bendenize ce­
dilecek reis de bulunmaz. Ali kâhya, Artin kâh­ vaben okuduğu nutkun pek müsehheb olduğu ci­
ya bu İŞİ yapamaz. Beş yüz kuruş maaş ile bi­ hetle yalnız bir fıkrasına muhtasarca cevab
rer nahiye müdiri koymak kâfidir. vermiştim. Şimdi yine, ihtisar kaidesini bil-ilti-
Rıza Efendi (Bursa) — İbrahim paşa haz­ zam cevabımın tetümmesini arzeylerim:
retlerinin dedikleri yolundadır. Lâkin, on altı Nutk-ı mezkûrun ikinci fıkrası, tayin-i me­
saat, yirmi saatlik mahalden merkeze para gö. murinin keyfiyeti ve sıfat-i lâzimelerinin beya­
türmek ne kadar tehlikeli olur. Zabıta yok, bir nı ve arazi derunünde maadin bulunmasınm
şey yok. ha.yrı ve icra-i madelet ile ahkâm-i kavanin i-
Hacı Hüseyin Efendi (Suriye) — Nahiye­ fasınm lüzumu gibi bazı ihtarattan ibaret olub
lere bir müdir lâzım, iki yüz kuruştan beş yüz bu ise mahalLi bahsolmadığından tayyolımur.
kuruşa kadar maaşlı bir müdir konulsa, ahalice Birinci fıkrasına gelince; benim söyleyi­
emniyet olur. şim basit ve zâhir ve manası (... latusrifû) mü-
Rupen Efendi (Edirne) — Anladığıma gö­ eddasına münhasır bulunduğu halde Efendi-i
re, vezaif kanunu gelince, şüphelerimizin en ço­ .mumaileyh ya lâyikiyle dikkat etmemiş veya-
ğu hallolunacak. Binaenaleyh şimdi beyhude hud tecahül-ül-ârifane kabilinden hod-be-hod
vakit geçirmiyelim. nutkuma o dürlü te’vilât ve zabtiye neferatı
İbrahim Paşa Hazretleri (Şûra.yi Devlet maaş ve tajdnatlarınm tenkisi gibi tefsirât ar.
dahiliye dairesi ikinci reisi) — Söylenilen söz­ zeylemiş ve sancak merkezinde beşer bin kuruş
lerden bir kaç netice hasıl oluyor .Evvelâ: para, maaşla tayin olunacak kaymakamı, yalnız kırk
nın nasıl tahsil olunacağı ve ahaliden mükerrer batman yük kaldırır hamala benzeterek ida-
para alınmaması yolunu soruyorlar. Bunun i- re-i mülkiyyeye dair uzun uzadıya güftügü
çin idare.i maliye nizamnamesi vardır. Tafsüâtı eylemiş. Cevab vermemek sezadır.

163 -
i: 20 12 nisan İ293/24 nisan 1877 Ğ: 1

Fakat, bir daha anlaşılmamaya mahal kal. maddesinde nice sekamet ve vahamet görüi;
mamak için ikonomi denilen tevfirat babında Ve devletin işini mihverinden çıkarır ve idare-i
söylediğimi telhis ve izah edeyim. Sancaklarda mülkiyyeyi 5ÜZ seneler geriye döndürür. Vel­
bulunan büyük memurlarm maaşları ile, asa- hasıl gözünde dünya harab olur. Halbuki, fi-ze.
ki(r.i zabtiyye, beş on kat daha ijû hizmet ey­ manina dahi sudûr-i ızâm ve vükelâ-i fiham
lemek için cümle yerli yerinden olmak üzere ve hattâ zat-i şahane bile kendi tahsisatlarını
adedlerinin tasnifi olduğu gibi yüz milyon ku­ tenkıh eylediler. LehüLhamd, muhassenattan
ruş sa’y.i mirî hasıl olur, işte, bu kadar. Başka gayri bir şey vaki olmamış.
te’vil ve tağyire hacet yoktur. Netice-i makal, ayn-i basmamız önünde­
Maaşların tenkıhı yerine tezyidi lâzımgelir ki ahval-i hazıraya karşı mâliyece bedidar gö.
ve on beş binden yedi bin beş yüze kadar mu- rünen şiddet-i ihtiyaç üzerine ,kaide-i tasarru­
tasarıflara verUmekte olan maaş ise sair dev­ fa riayeten irae eylediğim tevfirattan dolayı
letler tarafından bir mutasarrıfa değil bir kon­ mülk ve milletini samimi seven bana zerre ka­
solosa veriliyor demesi ve kaymakam ve muha­ dar mugberr-ül-hatır olmayacağını itikad ey.
sebeci ve tahrirat müdiri gibi sair memurlara lerim.
zamm-i maaş dahi tensibi, doğrusu mahz hu- Amma, olacak olursa ne çare ki, devlet ve
lûs-i kalb ve sufüvv-i niyyet olduğuna iştibah vatan hizmetine geldik ve ondan başkasına
yoksa da, şurada da götürdüğü nisbet ve müşa­ bakmıyarak ve kimseden çekinmiyerek hak-
behetin bil-vücuh münasebeti olmadığından baş­ kiyle sadakat edeceğimize kasem eyledik. E f-
ka vukû-ı hale dahi muvafık gelmemiştir. Zira kâr-i âcizanem bu yoldadır. Yanlışım varsa â-
masdar-ı tasavvuru olan Suriye vilâyeti ise za.i kiramın ârâlarına müracaat olunur.
dahilinde vaki sancakların kâffesinde bulunan Bu makale hey et tarafından alkışlandı-
konsoloslar cümlesi maaşsız olarak, fahrî icra.i Reis — Encümen, teşkil-i vilâyat kanunu­
memuriyyet etmektedirler. Artık şu yolda irad nun daha neresine mülâhaza beyan ediyordu ?
eylediği kıyas sehviyattan olduğuna şüphe kal. Rasim Bey (Edirne) — Yirmi birinci mad­
mamıştır. dede, mes’uliyet neş’et etmemek için tahsUât
Maaşlar tenkıh olunursa, memurlar gûya ve irsalâttan kaymakamların ve masarifat ise
irtikâb ederlermiş, demesine cevab budur ki, ümur-i hisabiyyeden mal müdirlerinin mes’ul
sıfat-i hasene-i meşrute ile muttasıf olanlar, olmasına karar verdi. Mâliyeden gelen memur
bit-tabiî irtikâb madde-i kerihesinden münez. bu kararda hazırdı.
zehdirler ve bilâkis mal-i karuna malik olsalar İbrahim Paşa Hazretleri (Şûra-yi Devlet
me’lûf ve mutadı olageldikleri irtikâbdan vaz dahiliye dairesi ikinci reisi) — Pek beca, pek
geçmeleri kabil değildir. Bu makule adamlar ise münasib.
bad-ez-in istihdam olunmiyacaklar, inşaallah. Rasim Bey (Edirne) — Yirmi dördüncü,
Saniyen: irtikâb edenler olursa, kanun.i esasî yirmi beşinci maddelerden anlaşıldığı üzere
meydandadır. Ahkâmınca muamele olunur. Iş meclis-i idareler ümur-i mülkiyyeyi müzakere,
budur. Salisen: mutasarrıf için beş bin, öbür­ ye memur olduklarından ve halbuki, hükümet
lere de bin beşer yüz kuruş kâfi, vafi olduğu memurları orada mevcud olurlarsa, kendi işle­
vareste-i târif ise de, ziyadeten fil-beyan bir rini yine kendüeri tasdik etmiş olacaklarından
delü göstereyim: ve kanun-i esaside âza-i tabîiyyesi sözü bulun­
Payitaht olan îstanbulun hasb.el.mevki madığından, kaymakam, mal müdiri', kâtib,
ıpasarifat-i zaruriyesi, taşraya nisbetle üç, dört müfti ve papasların âza-i tabîiyye sıfatiyle mec­
kat ziyade olduğu halde, ülke-i celile-i saltana, liste bulunmalarına!*) karar verildi.
t-i seniyyenin meşrık ve mağrib taraflarından Maki bey (Y anya) ■— Re’yim buna muva­
gelen ve ümmet-i muazzamayi Osmaniyyenin fık değildir. Mezahib reisleri bulunmasında mu-
güzidesi olan meclis-i Meb’usân âza.i kıramına
kaime olarak, beşer veya üçer bin kuruş maaş (* ) Zabıtlar böyledir; fakat müteakıb itiraza
tahsisiyle iktifa edildi. bakılınca bu kelimenin (bulunmamaları) olacağı
Arkadaşımız mumaileyh, şu tenkıh-i maaş anlaşılıyor. h. t. us

— 164
20 12 nisan 1293/24 nisan 1877 C: 1

haseenat vardır. Devletin efkârını anlarlar, ce­ hiç âza bulunmamahdır. Zira, ahalinin başka
maatlerine haber verirler. Bunlar müzakere o- meclisleri vardır.
lunmuştu ya. Hakkı Bey ( * ) — Kırk üçüncü mad­
Sadi Efendi (Hal'eb) — icra memurları­ dede rüesa.i ruhanîyyenin de mecliste buluna­
nın vazifesi ayrıca kendine verilirse, işler suret-i cakları cemi’ surette beyan olunuyor. Halbuki,
muntazamada cereyan eder. Valiler, mutasarrıf. bazı vilâyetlerde on millet vardır. Hepsinin rü-
1ar, kaymakamlar mecliste bulunurlarsa teşviş­ esası bulunacak mı?
ten hali olmuyor (olmaz). Onlar icra memur­ Seyyid Ahmed Efendi (Hicaz) — Rüesa-i
larıdır. Makamlarında otursunlar. Meclise ge. ruhanİ37ye iktiza ederse, bulunsun, iktiza ederse
linçe: Kadı ve müfti ve reis-i ruhanîler bulun, bulunmasınlar.
mak lâzımdır. Zira, cemaatler bunların re’yine Manok Efendi (H aleb) — Meclis-i idare
kanidir. sırf ümur-i devlete bakacaktır. Onun için me­
Rasim Bey (Edim e) — Devlet kendi emin murlar bulunmalı. Müftiler ile rüesa-i ruhaniy-
olacağı memurları tayin edeöek. Meclis-i idare ye bulunmasalar iyidir.
müşavere makamıdır. Devletin bütün ümur-i Hudaverdi Efendi (İstanbul) — idare mec­
maliyyesini onlara havale etmek olamadığı için lisleri, hükümete aid işlere bakacağından, me.
meclis-i idareler teşkil olunmuş. Bu halde me. murlarm bulunması lâzımgelir. Bulunmazlarsa,
murlar bulunursa kendi kendilerini tasdik et­ işler yüz üstüne kalır.
miş olurlar. İbrahim Paşa Hazrtetleri (Şûra-yi Devlet
Panayot Efendi (E dim e), makale-i «“ dahiliye dairesi ikinci reisi) — Âza-i kiram i-
tiyeyi irad eyledi: dare meclisini ahah meclisi zannediyorlar. Bu
“Meclis-i idare, hükümetle ahali beynin­ doğru değildir. Birisi meclis-i umumî.i vilâyet,
de vasıtadır. Hükümetin her nevi emirlerinin ta­ ve diğeri Meclis-i Meb’usân olmak üzere ahali­
mim ve infazı ve her cemaatin terbiye.i umu- nin iki büyük meclisi vardır. V e devlet ahaliye
mîyyesine ve ibadethanelerine müteallik husu- öyle bir hürriyet vermiştir ki, en küçük memu­
satın son kararı meclis-î idareye aiddir. rundan en büyüğüne varıncaya kadar, cümle,
Yeniden bir cami yapılsa, yahud bir kilise sinden şikâyete herkesin hakkı vardır. Hem
tamir olunsa icabı meclis-i idarece karargir o- münferiden, hem de müctemian şikâyete hak­
lur. Hattâ tebdU-i mezheb edenlere meclis.i i- ları vardır. Bundan sonra, devlet kendi memur­
dare nezaret ve hükmeder. larına muavenet için ahaliden adam istemiş.
Şimdiye kadar, meclis-i idare vasıtasiyle Şimdi, buna karşı, biz o hizmeti yaparız. Am ­
tesviye olunan ümur.i nazike, müftilerle, reis-i ma, senin memurların çekilsinler, demek eğer
ruhanîlerin himmetleriyle hasıl olub âza.i mün- muvafık-ı mantık olursa, kabul edelim. Reis-i
tehabenin o kadar tesirat-i olmadığını daha a- ruhanîler için, dahi devletin mütaleası vardır.
çık söylemeye hacet görmem.” Icab ederse izah ederim. Böyle şeylerde mut­
Ancak, müftilerle, reis.i ruhanîlerin kel- lak olsun, yahud olmasın* dememeli. Niçin ? diye
evvel meclis.i idarede bulunmalraı elzem oldu­ bir süâl varid olunca, o süâle cevab vermeli.
ğunu tavsiye eylerim. Tahrirat kâtibi bulunmasın, diyorlar. Bu bir
dereceye kadar beca olabilir. Zira, onlar, zaten
Mahmud Efendi (Mamuret-ül-âziz) — Bu kendi işleriyle meşguldürler.
kadar vakittenberi meclis-i idareler şu halde
Bir meb’us — Paşa Hazretleri devlet ta­
devam etmiş ve hiç bir mahzuru görülmemiştir.
rafından cevab veriyorlar. Halbuki, devlet ve
Bunların tebdilini re’yeden zevat hazretleri da­
ahali ikisi birdir, ayrı değildir. Valilerin meclis­
hi isbat etmelidir.
te bulunması işlere sekte veriyor. Bunlar icra
Sebuh Efendi (İstanbul) — Mademki aha­
memurlarıdır. Meclist ebir takım evrak ve tel.
linin emniyeti için kendileri tarafından âza in-
graf kendilerini işgal ediyor.
tüıab olunuyor, o halde âza-i tabiîyye hiç bu­
lunmamalı veyahud bu meclis, icra meclisi ise ( * ) Bu mecliste Hakkı adlı meb’us yokdu. Hüs-
ahalinin hiç bir hakkı olamıyacağmdan, o halde nü (Edirne) olacaktır. h. t. us

- 165
î; 20 12 nfsan 1293/24 nisan 1877 G: 1

Ahmed Muhtar Efendi (Erzurum ) ( * ) — aleyh mecalis-i idare riyasetlerinin valüerden


Nizamname-i vilâyetin bab-i rabiinin ikinci fas­ almmasiyle ya memurin-i saire maaşlarından
lının kırk dördüncü maddesinde (vilâyet mec. âlâ-vech-il-münasib tenkıh edilerek maaş-i mu­
lis-i idaresi valilerin taht-i riyasetinde olacak) tedil ile birinin riyasete ta3Ûni veyahud meran,
diye muharrerdir; bu babda bazı mütaleat-i â- rin-i vilâyetten makam cihetiyle en büyük her
cizanem olub şöyle ki; kim ise kat’â zamm.i maaş gibi bir gûnâ külfet
Valilerde riyaset olmayıb, mecalis.ü devai- ihtiyar edilmeksizin ona tefvizi münasib olaca­
r.i saireye olan nezaretlerinin meclis-i idareye ğını zannederim.
de şumulü tabiî olduğundan, her meclis ve dai­ Feyzi Efendi (Sofya) — İbrahim paşa haz­
reden beher gün çıkacak evrak o meclis ve dai­ retleri muradımızı lâyikiyle anhyamamışlar.
reye mahsus mühür ile temhir edilmesnb, efra- Taraf-i devletten mansub olan vali, reis olacak­
d-i hey’etin mühr-i zatîleriyle memhûr İJulun. mış. Olsun. Mal müdiri ve defterdar kendilerine
duğu halde, valilere bit-takdim,eyleyeceği ted- müteallik işlere bakmak için bulunacaklarmış,
kikde hUâf-i adl.ü kanun bir şey görülürse bulunsunlar. Mektubçu ve tahrirat kâtibinin
hemen tahkik-ıkeyfiyyetle, mücerred ve zühûl kezalik işleri varmış, onlar da bulunsun. Müf-
veya dikkatsizlikten ileri geldiği gereği gibi an. tilere lüzum görüldükçe çağırılsınlar. Lâkin,
laşıldığı halde, def’a-i ûlâ için vesaya ve tenbi- reis-i ruhanîlere ne diyelim ? işte, bunların isim,
hat ve bu halin tekerrüründe taan ve takbih mi. lerinde müsemmaları dahildir. Onlar ümur.i
silli muamelât ile iktifa ve eğer öyle olmayıb da ruhanîyye memuru. Hükümet ise emr-i cisma-
mahzâ ağraz-i şahsiyye veya menfaat-i zatiyye nîdir. Aralarında tefavüt var. ikisi birbirine
veyahud himayet ve sahabet misilli ahval-i ze- münafidir.
mimeden birinin eseri olduğu bad.el-muhakerne Sebuh Efendi (İstanbul) — Onlar da ruha­
tahakkuk eylediği takdirde mürtekibi hakkın­ nî değildirler, murahhasadırlar. Kendi cemaat­
da bilâ-ifate-i vakt ceza.i kanunî tertib ve icra lerinin işleri için lâzımdırlar.
edilmelidir; çünkü, izahdan müstağni olduğu ü- Sadi Efendi (Haleb) — Anlaşıldı ki, idare
zere tabiat-i beşeriyye ilcaatından olarak çok meclisleri devletin kendi işleri içindir, istediğini
yerlerde maiyet memurlariyle âzaların bir ta­ bulundurabilir. Müntehab âza bulunuşu bir kat
kımları âmirlerin velâsiyyemâ merkez.i vilâ­ daha temin için oluyor. Fakat, yanlız bir
yetlerde valilerin efkârım tervice ve daha doğ­ şahsın raes’ul olması münasib görülemez. Vali­
rusu mizaçlarına göre hizmete bir dereceye ka- ler, sekiz, on daireye nezaret edecekler. Bunlar
dar mecbur ve eğer mücbir denilebilecek amirler mecliste bulunmazlarsa, memurların bulunması -
muhik ve müstakim olub da mücerred tâmik-i yolundadır.
efkâr etmiyerek, hükıriü, icab-i maslâhatın ak­ Rasim Bey (Edirne) — Âza-i tabiîyye o-
sine verir, veyahud tamamın mağlûbu olub da nu tecavüz ediyor. Âza-i müntehabe yalnız dört
bilerek iş böyle olmalıdır der ve İsrar da ederse kişi kalıyor. Ekseriyette bu dört kişinin hiç
ol halde salif.üz-zikr maiyet memurları ve âza re’yi olmaz. Bu halde, emvale müteallik işlere
kendilerini mağdur gibi gösterir ve maamafih gelince: Defterdar ve vali kendi kendilerini tas­
istihsal-i memnuniyet.i amire muvaffakiyetin­ dik etmiş oluyorlar.
den dolayı bazı emel ve ümidlere de düşerler. İbrahim Paşa Hazretleri (Şûra.yi Devlet
Pek çok tecrübelerle bilindiği veçhile gerek ha- dahiliye dairesi ikinci reisi) — Meb’üs Efendi­
zine-i devlete ve gerek ıbâd ve millete aid me. lerden bir kısmı devlet ile ahali bir şeydir de­
vad, biLhavale bahs ve müzakere edildiği daire­ mişti, doğrudur. Lâkin, otuz milyon halk bir
de ne kadar ihtilâfat-i re’ye tesadüf edilse ol ka­ yere gelib de iş görebilir mi? Hikmet-i hükü­
dar mecra-i sahih ve matlûbe karib olur. V e bu met kaidesince, memurlar derece derece büyü,
da o dairede mücbir denilemiyecek ve mizacına yerek, cümlenin fevkında zat-i şahane vardır.
hizmet bir suretle emel ve ümide düsüremivecek Herkes irade-i seniyyesi mücebince hareket e.
bir âmirin reis olmasiyle husul bulur; binaen­ der. Reis-i ruhanîler hiç bulunıhasm, diyenlere
sorarım ki, acaba niçin bulunmasınlar? Bir ke­
( * ) Takvim.i Vakayı, S. 1897, re ihtida işi düşünülsün. Rasim Bey diyor ki, â-

166
i: 20 12 nisan 1293/24 nisan 1877 C: 1

za-i müntehabe dört, âza.i tabîiyye on iki ola­ Vilâyat nizamnamesinin dokuzuncu maddesin­
cak. Halbuki, vali, defterdar, mektubî ve rnüfti deki müslim ve gayr-i müslim tabirinin kanun-i
yani dört kişidirler. Hâkim yoktur. Âza.i mün­ esasiye mübajdn olduğu arkadaşlarımızdan ba-
tehabe de yine bunlar kadar vardır. Metropo- zıları tarafından beyan olunuyor; halbuki ka­
lidler ise, idare memurları değil, ahali taraf da­ nun-i esasi ile bu madde bejminde k a fâ müba-
rıdırlar. Hazâlarda topu iki memur vardır. Mü. yenet olmadığının esbab-i âdidesi olub yalnız
beyaat ve ferağ ve intikal için mütfi efendinin bir ikisini bildireyim:
bulunması lâzımdır. Bu nizamlar bunca hüke- Bunların biri şu ki: Biz şimdi Osmanh ol­
manın kitabları okunarak yapılmıştır. Ben, madık, tâ altı yüz senedenberi. Osmanh oğlu
devlet tarafından her söylediğim şeye edille be­ OsmanlIyız. Bu Osmanlılık namını kanun-i esa­
yan ediyorum. Âza-i kiram dahi fikirleri için side velijry.ün-nimetimiz padışahınuz teyem-
edille beyan etmelidirler. münen tekrar buyurdular.
Mustafa B ey(** ) — Efendim, va­ Ve biri de Osmanlılık âdeta cümlemizin is-
li ve mektubcu ve defterdarların bulunmaması­ m-i cinsidir, müslim ve gayr.i müslim bunun
na dair cereyan eden sözler ne hikmete meb- nevileridir; binaberin bu tefrik değil, taksim­
nidtr, bir kere bunu düşünmeli. Beni böyle söy­ dir. hattâ müslimin dahi nevileri vardır; mese­
lenmeye mecbur eden nedir? Şimdiye kadar va. lâ arab ve türk ve kürd ve arnavud ve lâz ve.
lilerin vazifelerine hiç riayet etmediklerini gör­ saire gibi... Biri bendenize demiş olsa ki: (Sen
dük de onun için söylüyoruz; Eğer valiler iş­ Türksün); böyle denmenin benim müslim ol­
lerini bihakkın görürlerse, biz meclislerde hiç maklığıma kat’â dokunur ciheti yoktur ve ke.
bile bulunmayız; mademki bundan sonra ehli­ zâ gayr-i müslimliğin de envai mevcuddur: E r­
yetli memurlar tayin buyurulacak, deniliyor; meni ve katolik ve rum ve lâtin vesaire gibi...
biz de sesimizi keseriz. Bunu göze alınız da o- Biri Ermeninin birine (Sen Ermenisin) demiş
na göre düşününüz. olsa o adamın gayr-i müslim veya hıristiyanhğı.
B u söz meclis tarafından alkışlandı. na bir dokunur mahalli olamaz; onun için bu
Bahaeddin Efendi (Bursa) — Meclisler haf­ madde ile kanun-i esasinin beyinlerinde asla
tada iki gün oluyorlar. Arazi ve emlâk için ge­ mübayenet olmadığından bu maddenin haliyle
len köylüler, teehhür ederler. Hem bu iş sırf ibkası münasibdir.
müftiye aid değildir; taraf-i devletten sahib-i H e y et, bunu da ekseriyetle kabul eder-
arz hakkında bulunan arazi memuru izin ve. Reis — Müfti-i beldenin mecliste bulunma­
recektir. s sına ekseriyet var mı ?
Reis — Söz pek uzuyor; bu kadar tafsi. Vasilâki Bey (İstanbul) — Söz isterim,
lât kifayet eder mi? Bana kalsa, alınan izahat efendim.
kâfidir. Bakiyesi şubelerde müzakere edilir. Sebuh Efendi (İstanbul) — Biz, buna mu­
Bunun üzerine İbrahim paşa hazretleri kaddema ekseriyetle re’y vermiştik; tekrar mü­
meclisten çıkarlar- zakeresi caiz değildir.
Reis — Yirmi dördüncü maddeyi bir daha Vasilâki Bey (İstanbul) — Vakıa kabul et­
okusanız. (R a sim B e y o k u r). Meclis-i idareler, tik; fakat kabulümüz kanun-i esasiye mugayir­
kaymakamın taht-i riyasetinde olması kabul e- dir. Birinci ve ikinci kıraetlerde hey’etçe iki
dildi mi? Ekseriyet var mı? re’y oldu: Bazıları (mugayirdir) ve bazıları
H e y ’et, ekseriyet ile kabul eder- (değildir) dediler; fakat kanun-i esasinin jdiz
Reis — Azanın nısfı müslim ve nısfı gay- on yedinci maddesinde diyor ki: Kanun-i esasi­
r.i müslim olmasına ekseriyet var mı ? de yine kanuna müteallik bir maddeye iki mana
Ahmed Muhtar Efendi (Erzurum ) ( * ) — verilirse, mecliB-i âyandan istifsar edilecek;
evvelâ oraya müracaat etmelidir.
( * ) Kastamoni meb’usu hacı Mustafa bey ol­ Bir kaç ses — Bu müzakere olundu, bitti;
duğuna göre, bu zat Yanya raeb’usu Mustafa bey tekrar müzakere olunmamak üzere karar
olacaktır. h. t. us verUdi.
(* ) Takvim-i Yakayi, S. 1897, Sadi Efendi (Haleb) — Bu işi, yani yirmi

m
î: 20 12 nisan 1293/24 nisan 1877 C: 1

dördüncü maddeyi, yalnız Vasilâki Bey (îstan. nub bulunmıyacaklan bahsinde söz sadedden
bul) den başka, umumumuz bil-ittifak kabul pek çok ziyade uzandı:Bazılan (yalnız Rum ve
ediyoruz; şu kadar var ki, dört âza-i münteha- Ermeni ve Katolik gibi patrikhaneleri muayyen
beye iki daha zammolunsa... cemaat papazlan bulunması) n,ı ve bazıları (her
Vasilâki Bey (İstanbul) — Vakıa şimdiki cemaat memurin-i ruhaniyyesinin bil-münave-
halde benden başka kimse yok; lâkin bundan be meclise gelmesi) ni re’ye başladılar’
mukaddem vardı. Abdürrezzak Efendi (Bağdad), Rasim Bey
Çanaka Efendi (Y anya) — Bir değil, bir (Edirne) tarafından nakiblerin dahi bulunub
kaç adam vardır; cümlemiz Osmanhyız; ma­ bulunmayacaklarına dair olunan süâle:
demki bu kanun-i esasiye dokunmuyormuş, yi­ — Bahis müftilerdedir. Nakibler buluna­
ne dokunmasın; fakat kim ekseriyet kazanırsa cak zannederim, bulunmalarında ihtilâf yoktur.
o intihab edilsin. Bir kaç defa söz karıştığı cihetle •'®is paşa
Sebuh Efendi (İstanbul) — Bir kere karar hazretleri suret-i mahsusada iskota mecbur ol­
verilen maddenin iadesi nizamına muvafık ola­ dular- Re’y i hafi için edilen teklif üzerine,
cak mı? yuvarlaklar dağılmış olduğu halde kal~ü kıylin
Bu süâle hey et tarafından muvafık olma­ arkası kesilmediğinden, encamkâr, paşa
yacak cevabı verilib eğerçi bir haç meb’us tek­ hazretleri lyu güne bir mes elenin tatili lâzımge-
rar bahsi uzatmak istemişlerse de, hey et din- leceğini haber vererek, üç ve beş saat müzake­
lenmiyeceğini dermiyan ile mennetmişlerdir- reden sonra saat yedi buçukta meclise hitam
Ondan sonra rûesari ruhaniyyenin bulır verildi’

168
D E V R E :1 C İLD : 1 İÇTİMA: 1

clis-i meb’usan
1 29 3 = 1 8 7 7
Zabıt ceridesi

Yirmi birinci inikad


llrebiulâhır 1294=13 nisan 1293/25nisan 1877
Ç A R ŞA M B A

İÇİNDEKİLER
Sayıfa
1— Geçen zabtın hülâsası 170
2— Müzakere edilen maddeler:
1— Rusyanm harb ilânı 170
2— Matbuat nizamnamesi 171
3— Rusyanm harb iiânı dolayısiyie
söylenen nutuklar 172
Yirmi birinci inikad*’*
llrebiulâhır 1294— 13 nisan 1293/25nisan 1877
Ç A R ŞA M B A

Reis: A H M E D V E F İK PAŞA

M eclisin bugünkü müzakere-i âleniyyesi devletlû Ahmed Vefik Paşa Hazretlerinin ri-
yaset-i celileleı i tahtında vuku bulmuştur-

1 — GEÇEN ZA B T IN HÜLÂSASI

Reis — Bugünkü meclis-i alenîmiz saat Geçen müzakerenin mazbatası okunsun.


dörtte küşad edildi.

M Ü ZA K E R E E D İL E N M A D D E LER

1 ^— Rusyanın harb ilân edişi- Efendilerim, min-el-kadim Devlet-i Osma-


niyyenin, ve belki bütün âlem-i medeniyyetin
Mazbata okunub, muvafık bulunarak imza hasm-i kavisi olan Rusya devleti, gerek dün
edildikden sonra, Rusya devletinin kendisini ve gerek bugün alınan haberlere göre, ve ba­
saltanatri seniyye ile muharib addeylediği prens husus şu telgrafnamenin mealinden anlaşıldığı
Corçakof tarafından Petershurg sefareti s e n iy üzere, OsmanlIların canlarından aziz bildikleri
yesine beyan olunduğuna dair maslahatgüzar vatan-i mukaddesin hâk-i pakine tecavüz etmek
tarafından gelen telgrafname kıraet o l u n d u (* ).
istemiştir.
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul), makalen
Bir buçuk senedenberi devletimizi bir ta­
âtiyeyi irad eyledi: kım gavail ile işgal lederek tervic-i emeli için
( * ) Takvim-i vakayi, S. 1895
her nevi hileler tasni’ ve tervicinde kusur etme­
W Hariciye nezaretine Petershurg sefaretinden diği gibi, bu hal bütün Avrupaca dahi derece-i
gelen 24 nisan 1877 tarihli telgraf şudur: subuta varmıştır. Eğerçi, Avrupa, bazı mua-
“Gorçakof, bu defa bendenize gönderdiği nota­
da Rusya kabinetosunun Babı-âlî ile şarkta bir sul- Abdulhamidin evaiLi saltanatı adlı eser de bu
h_i daimîyi istihsal maksadiyle icra etmiş olduğu telgrafı şu satırlarla kaydediyor:
raûbahasat.i möhimme arzu olunan ittifakı intaç ”Bu esnada Peterskurgda Devlet-i kliyye sefiri
etmediğinden, imparator dahi kuvve-i cebriyyeye yoktu. Sefarette yalnız Tevfik bey namında bir müs­
müracaata kendisini mecbur gördüğünü beyan ve teşar -Sonraları sadrıâzam olan Tevfik paşa- vardı.
Rusya hemen bugünden itibaren kendisini Devlet-i Prens Gorçakof küçük bir tezkere yazarak:
kliyye ile muharebe halinde addederek, binaena­ “Rusya hükümeti Babıâlî ile barışmak ve uzun
leyh münasebat.i dinlomasiyye münkati olmuş ol­ bir müddet sulh muahedesi yapmak için her türlü
makla keyfiyeti Babıâlîye arzetmekliğimi tavsiye çareler aradığı halde bu maksada muvaffak olamadı­
eyledikten sonra, Rusya memalikinde kalmak isti- ğından şevket,maab imparatorum kendi maksadını
yen tebea.i Osmaniyye himaye.i kanuniyeye tama- icra ettirmek üzere ilân-i harbe karar verdiğini, bi­
miyle nail olacaklarından emin olduklarını ilâve-i naenaleyh, şu tarihten itibaren Rusya hükümeti
makal eylemiştir.” Devlet-i aliyye ile muharib oldugu”/ı« bildirdi.

170
f: 21 13 nisan 1293/25 nisan 1877 C: 1

melât-i vakıasanda, hakaik-i ahvalden mütega- ruz, gerek hey’et-i umumiyyede ve gerek şube­
fil ve mütehayyir gibi görünüyorsa da, gerek lerde efkâr ve âmalimiz muhafaza-i hukuktan
Avrupa matbuatından ve gerek sair tahkikat­ ibaret bulunduğu cihetle böyle bir harbin muh­
tan, Avrupa efkârının ahvale yine vakıf oldu­ taç olduğu esbabın ne yolda icrası lâzımgelece-
ğunu anlamaktayız. Maahaza Rusya devleti ğini vükelâ-i fiham ve müşiran-i kiram haze-
onları dahi aleyhimizde tahrik ve ig-vadan isti­ ratına havale ve şimdiye kadar mesbuk olan
fade için her türlü vesaitten geri durmadı ve hizmetlerine teşekkür ile beraber biz dahi her
durmuyor. tarafça aşırı gayret etmeliyiz.
Amma, (elhakku yâlû velâ yûlâ aleyh) Mademki harbm müddet-i devamı malûm
medlûlünce, yakında hakkın zâhir olacağında değildir ye karşımızda kavi bir hasım bulunub
şüphemiz yoktur; Zira, sebebi meşru ve ma­ epeyce bir müddet devam edebilmesi dahi maz­
kul olmadığı halde hukuk_ı saltanat-i seniyye- nundur, büdcenin bir ân evvel gelmesini ve as­
ye taarruz eylediği cümleye malûm olmuştur. kerin yiyecek ve içecek ve atacaklarını vakit
Rusya devleti şimdiye kadar vatandaşları­ ve zemaniyle yetiştirmek için ne tedbir lâzım i-
mızdan yalnız bir sınıfmı lisan-i vesileye almak­ se düşünmeliyiz. Böyle bir âzametli günde yal.
ta iken muahharen umum hıristiyanları hima­ nız kalen değil fiilen dahi hizmette kusur etme­
ye efkârını kendisine bir sebeb ve medar ittihaz meliyiz; binaenaleyh, eğer tensib buyurulursa,
ederek, hemşerimiz bulunan kâffe-i ahali-i hıris- taraf-i riyasetten bir tezkere ile mi olur, yoksa
tîyaniyyeyi, kendi nezdinde bulunan halkdan bir haber mi gönderüir, müvazene-i maliyye
daha rahatsız imişler gibi bir vehm ile bir ta­ cedvelini Babıâlî göndersin; hey’etimiz dahi
kım behaneler ika eylemektedir. icabatını bil-ittihad düşünerek, ne yapmak lâ­
Bugünkü gün padişah.i hürriyet-perver e- zım ise, meydana koysun.
fendimiz hazretlerinin saye-i şahanesinde cüm­ İkincisi, bugün müzakere olunacağı haber
lemiz efkâr ve lisanımızda hür olduğumuzdan verilen matbaa nizamnamesi hakkında bir iki
kemâl-i serbesti ile dermiyan ederim ki, gerek söz söylemek isterim. Matbuat esbab-i terakki­
zat-i şahane ve gerek vükelâ-i fiham ve kâf- nin en başhcalanndandır. Nizam lâyihasını yu­
fe-i Ösmaniyan harb gibi bir büyük felâketi kardan aşağıya kadar okudum. Pek çok muh-
sefk-i dima ve ihlâl-i hukuk ve tecavüz mak- tac-i ıslâh şeyler gördüm. Matbuat ne kadar ser­
sadiyle ihtiyar etmiyoruz; kendi hukukumuza best bırakılırsa ol kadar istifade olunur. Demek
bi-gayr4-hakkın tecavüz edildiğini gördüğii- istemem ki bazı gazeteciler gibi daire-i edebî
müz cihetle muhafazasına kıyam ediyoruz; zira tecavüz etsinler; istemem ki zatiyyata girsin­
bu!' babda zerre kadar tecviz-i kusur eden a- ler; mademki kanun herkes için mahkeme ka­
damlar derecesinde alçak bulunamaz, bulunma­ pılarını açmıştır; matbuat tarafından tecavüz
sını tasavvur bile edemem. Bigayr-i-hakkın i- görenler mahakime müracaat edebilirler. Me­
lân edilen bir tasallût ve hakarete mukabeleden murinin muamelâtına dair beyan-i efkâr edil­
kaçınmak, şaair-i insaniyye-vü medeniyyeden mezse matbuatın faidesi kalmaz, zemm-ü kadh
olmadığı gibi OsmanlIlar kadar âlîcenab ve değil... Hasılı öyle elli bin kuruş, yirmi beş bin
kahraman-tıynet, bahadır-cibillet birhalka hiç kuruş kefalet akçası istenilirse esbab-i terak­
yakışmaz. Her türlü müdahalât-i ecnebîyyeyi kinin en başlıcalanndan addettiğimiz gazete­
reddetmek dahi mahza istiklâl ve hukuk-ı meş- lerin terakkıvatına halel gelir. Daha matlûba-
ruamızı muhafaza maksadından ibarettir. Ta- tım vardır. Encümende tedkik edildikten son­
annüd ve mükâbere gibi bizi istihfafa medar o- ra onları da arzederim.
labilecek bir halden neş’et etmemiştir. Hey'et — Pek âlâ, pek güzel.
Binaenaleyh, Devlet ve millet-i Osmaniy-
yenin böyle bir zema'nında, padişahımız, Allah 2-Matbuat nizamnamesi:
ömr-ü ikbal-i şahanelerini firavan etsin, bugün Bundan sonra matbuat nizamnamesi bal­
şu hey’eti teşkil ve kanun-i esasiyi ilân buyur­ tan aşağı kadar kıraet olunnh fakat icab eden
muş; ve biz ki, milletin meb’usânı olmak üzere miİT.akerat encümen ve şubelerde icra olu n -
burada kemâl-i serbesti ile idaxe-i efkâr ediyo­ dukdan sonra hey etri um um iyyede beyan-i

İT İ
i: 21 13 nisan 1293/25 nisan 1877 C: 1

mülâhaza edilmesi mukarrer olduğundan yasete takdim olunan beyannamedir :


kimse ilâve-i efkâr etmedi- “Rusya devleti tarafından vuku bulan tek­
3. Rusyanın harb ilâm dolayısiyle söy­ lif ve Avrupa devletlerinden bazılarmın kuyu-
lenen nutuklar: d-i malûme ile muvafakat ve imza edip, Babı-
■ llâ n -i harb mes^elesi üzerine Manok E. âlî canib-i samisine tebliğ ve vükelâ.! zi-şan
fendi (H aleb), makale-i âtiyeyi irad eyledi: ve hey’et-i âyan ile hey’eti Osmanİ3ryenm ter-
“Dünkü okunan, Petersbuğdan, maslahat­ ceman-i efkâr-ü vicdan olan meclis-i Meb’usân
güzarımız tarafından keşide olunan telgrafdan taraflarından müttefikan hukuk-ı mukaddese-i
anlaşıldığına göre, Rusya devletinin verdiği devlet-ü milletin muhafaza ve siyaneti zımmnda
notasında; Devlet-i uzma-i Osmaniyyeye karşı merdud olan, mahud, mükâleme mazbatasının
muharebeye hazırlanmış ve hattâ kendisini bir fıkra,i mübtalesi zir-i cenah^'i kesir-ül-felâ-
muharib sıfatiyle ortaya ko5nnuştur. Bu dev­ h-i Osmaniyyeye iltica ve beş, altı yüz seneden-
let, devletimiz aleyhine hücum etmek için hay­ beri kemâl-i sıdk.ı taviyyet-ü ubudiyyetle va­
lice senelerdenberi hazırlanmakta ve vesile­ zife-! raiyyet-i, düşmen-i devletle harbeden müs­
ler aramaktadır. V e hususiyle, Rumeli kıt’âsın- lüman vatandaşlarımızla müttefikan ifa etmiş
da hıristiyan vatandaşlarımıza son defa ola­ ve 20 seneye gelinceye kadar bu yolda hareketi
rak bulduğu vesile îslav himayesi maddesi idi. levazım-i raiyetten bilmiş ve bilerek icraya ha­
Şimdi, telgrafdan anlaşılıyor ki, umum hıristi- zırlanmış olan Bulgar tebea-i şahanenin iğfali
yanları dahi himayeye kalkışmış. Ben, hıristi- için, devlet-i müşar-ün-ileyhamn sdrmi Ve yir­
yan ve memalik-i Osmaniyyede bulunan hıris- mi bir senedenberi enkaz-ı ağraz ile imal edip
tiyanların bü 3Tİk kısmı olan Ermeni milletin­ iki senedir çevirmekte olduğu dolab-i fesad-ü
den bulunduğum için, umum hıristiyanlara da ihtiyaline bazı saf-dil ve ahmak ve cehl-i mutlak
dahUim. V e binaenaleyh, ol babda beyan-i ef­ olanlar düşmüş oldukları halde büe, padişah-i
kâra hakkım vardır. adalet-küster ve şehinşah-i tebea-perver efen­
Ermeni milleti, beş yüz senelerdenberi Dev­ dimiz hazretleri, meşmul-i âfak olan merahim-ü
let-i aliyyenin zir-i cenahında olub, her vakit eşfak-ı seniyyeleriyle muamele buyurmuş
aramakta olduğu hukuka devlet sayesinde nail ve bunun için kimsenin söz söylemesini mahal
olmuştur. Vakıa, bazı eyaletlerce, uygunsuz bırakılmamış iken, zikrolunan devlet, mükâle­
halât zuhur eylemiş ise de ol babda vuku bu­ me mazbatasında memalik-i mahrusada tebea-i
lan istidalannın devletimiz tarafından vakt-ü sadıka-i şahane olan Bulgarların himayeti ve
hale göre icabına ve muktezasma bakılmıştır. gûya mazlûmiyeti gibi bazı sözlerde bulunarak
Biz, Ermeni ve hıristiyan bulunduğumuz adalet-i ca’liyye-i musannaa.i kâzibeye bürün­
münasebetiyle ilân ederim ki, Rusya devleti­ müş ise de tebea-vü zir-destan-i Osmaniyan
nin himayesine muhtaç değiliz. Bu sözüm mil­ olan Bulgarlar, bu türrehati kâmilen ve külli-
letim ve alel-husus Haleb vilâyeti dahilinde yen ibtal ve redde mübaderet ve mahz-i inaye-
bulunan kâffe-i milel namına ilân ve neşir olun­ t-i cenab-i mülkdarî olan kanun-i esasi ahkâ-
masını isterim. Rusyanın iddia eylediği himaye­ m.i çelilesi mucebince sıdk-u ihlâsa mübteni
yi aslâ ve k a fa kabul etme3nz ve ne de muhta­ bulunan bünyan-i milliyyet-i camia-i Osmaniy-
cız ve onun taarruzat.i na-meşruası aleyhine yevi tahkim ve teşyide müsaraat etmekte ol­
mal ve canımızla, hasılı her türlü fedakârlıkla duklarını arzederiz.”
ilâ yevm-in-nihaye çalışıb reddederiz. V e en
imzalar:
evvel yüzüne parhyacak silâh, makasıd-ü me- Edirne meb’usanından Selanik vilâyeti
fasid-i mahsusası için sahte olarak himayesini Karamthal oğlu Yorği Meb’usanından
taleb ettiği hıristiyan dindaşlarımın silâhıdır. D im ilri
Biz, bir zamanda müslüman arkadaşlanmızdan Sofya meb’usanından =Sofya meb’usanından
ayrılmadık ve a 3n*ılmayız.” \(fevkalhad al­ Sofyah Mişo Todori Samakovla Zahari
Tuna meb’usanından Tuna meb’usanından
kışlar)
Tulcah Islefenakî Tulcalı Dimitraki
Bulgaristan m eb’usânından, zirde esamisi
münderiç zevat tarafından bil'im za taraf-i ri­ Sırbistan m^b’usânındam zirde esamisi

m
l: a i 3 nisan 1253/25 nisan 187t Ğ: 1

tnünderiç, üç zatın takdim eyledikleri diğer lime hacet yoktur. Manok Efendi (H elb) yi hat-
beyannamedir: fiyyen bit-tasdik, ben de teklif ederim ki, Ba-
“Rusya devleti tarafından vuku bulan tek­ bıâlîden bir lâyiha istenüsin. Hıristiyanlardan
lif, Avrupa devletlerinden bazılarının kuyud-i malen ve canen her ne hizmet istenüirse beyan
malûme ile muvafakat ve ipıza edib, Babıâlî olunsun. Cümlemiz hazırız. (alkı§)
canib.i sanrisine tebliğ ve vükelâ.i fiham-i zi- Fakat karicden müstemF sıfatiyle dahi
§an ve hey’et-i âyan ile hey’et-i Osmaniyyenin alkı§ladıklarından paşa hazretleri bunla­
terceman-i efkâr-ü vicdan olan Meclis-i Me- rı men’eyledi-
b’usân taraflarından müttefikan, hukuk-i mu­ Reis — Bu makule meclisler, kendi müza-
kaddese-! devlet.ü milletin muhafaza-vü sıya- kerat-i vakıasında müstakildirler. Hey’etin hiç
neti zımnmda, merdud olan mahud mükâleme bir şeriki yoktur. Dinliyen zavatın ne tahsine
mazbatasmm bir fıkra-i mübtalesi, zir-i cena- ve ne cevaba haklan yoktur. O cihetle işimize
h-i kesir-ül-felâh-i Osmaniyyeye iltica ve beş, kanşmamalannı ve kemâl-i sükûnetle dinleme­
altı yüz senedenberi kemâl-i sıd k j taviyyet-ü lerini rica ederiz.
ubudiyetle vazife-i raiyyeti düşmen-i devletle Nufel Bey (Suriye), makale-i âtiyeyi irad
harbeden müslim vatandaşlariyle müttehiden eyledi:
ifa etmiş ve yirmi seneye gelinceye kadar bu “Rusya devletinin, ötedenberi tenfiz-ü tem-
yolda hareketi levazım-i raiyyetten bilmiş ve şiyet-i âmal için bulduğu vesail hıristiyanlann
bilerek icraya hazır ‘ bulunmuş olan Bulgar te- himayesidir.
bea-i şahanenin iğfali için devlet-i müşar-ün- Ben de hıristiyan olduğumdan, hıristiyan-
ileyhanın yirmi ve 25 senedenberi ankaz-i lann efkânnı beyan edeyim. Vakıa kendim
ağrâz ile imâl edib iki senedir çevirmekte olduğu Suriye ahalisindenim; lâkin, bir buçuk aydan-
dolab-i fesad-ü ihtiyaline bazı saf-dil ve ahmak beri burada vatanımızın her tarafından gelen
ve cehl-i mutlak olanlar düşmüş oldukları hal­ hıristiyanlar ile görüştüm, konuşutm. Cümlesi­
de bile, padişah-i adalet-küster ve şehinşah-i nin halini, etvarını bu siyakta buldum. Şimdi,
tebea-perver efendimiz hazretleri meşmul-i â- bütün hıristiyanların lisanmdan olarak, Rus-
fâk olan merahim-ü eşfak-i seniyyeleriyle mu­ yaya hıtab ederim ki, himaye denilen şey ne­
amele buyurmuş ve bunun için kimsenin söz dir? Manası nedir? Bir meşrû ^ b e b olur da,
sölemesine mahal bırakılmamış iken, zikrolu- himaye aranırsa, malûm. Fakat, biz vakt-i sa-
nan devlet, teşebbüsat-i vakıa ve efkâr-i isti- adettenberi vatandaşlarımız bulunan müslü-
lâ-cuyanesini icradan geri durmadığına delâlet manlarla beraberi^. K ur’an-i Azim-üş-şanda
eden, zikrolunan mükâleme mazbatasında me- hıristiyanlar hakkında bunca âyat-i kerime var­
malik.i mahrusada tebea-i sadıka-i şahane o- dır ve o kadar ehadis-i şerife vardır ki, ulema-i
lan Bulgarların himâyesi ve gûya mazlûmiyeti kiramın malûmudur.
gibi bazı sözlerde bulunarak adalet-i ca’liyye-i Şimdiye kadar, hükûmat-ü milel-i islâ-
musannaa-i kâzibeye bürünmüş ise de tebea-vü miyyeden adl-ü re’fetten başka bir şey görmedi­
zir-destan.i Osmaniyan olan Bulgarlar bu türre- ğimiz gibi, bilhassa Devlet-i Aliyyeden pek bü­
hatı kâmilen ve külliyyen ibtal ve redde müba- yük inayat ve âtifet gördük. Eğer hıristiyanlar
deret ve mahz-ı inayet-i cenab-i mülkdarî olan rahat ve huzûr bulmamış olsalardı, Islâm top­
kanun-i esasi ahkâm-i çelilesi mucebince sıd- rağında kalırlar mı idi? N e hacet, yanı başla­
k-u ihlâsa mübteni bulunan bünyan-i milliyet-i rında deniz vardır. Avrupaya, Atinaya gider­
camia-i Osmaniyyejd tahkim ve teşyide müsa- lerdi, Mademki gitmemişlerdir, bu bir delil-i
raat etmekte olduklarını arzederiz.” vazıhdır ki, ehl-i İslâm vatandaşlarından ve
Trabzon meb’usu Sivas meb’usu Suriye meb’usu hükümetlerinden hoşnud olmuşlardır.
Petraki Akob Nufel Evet, tarih isbat eder ki, hıristiyanlar hü­
kümet-! islâmiyyeden rahat görmüşlerdir. Kem­
Sebuh Efendi (İstanbul) ^— Bunlar malûm de bazı cihetlerce millet-i müslimeden büe zi­
şeylerdir: Rusyanm himayeden garazı ne oldu­ yade rahat görmüşlerdir. Hasılı Rusya için hi-
ğunu umum bilir. Binaenaleyh, benim de tafsi­ mayet lâfzı, mücerred bir siperdir. B u siperin

- 173
(: 2 İ 13 nisan 1293/25 nisan 1877 C; 1

arkasında gizli olan emeli ise, tevsi-i memalik ben yalnız tasdik değil, daha öte tarafma dâ
ve teshir-i nüfusdur. geçerim. Ben Suriye meb’usu isem de mületim
Bu cihetle cemi’ hıristiyaniann lisanı ile, Marunîdir. Burada Marun ya pek azdır veyahud
bunu reddederim. Hem sözüm yalnız bir ka­ hiç yoktur. Marunî mezhebi katoliktir, Papaya
vilden ibaret değildir. Bürhan ve delü getir­ tâbidir.
mekteyim. Kavuk da sallamıyorum, müdahe- Biz, Rusyaya deriz ki, biz, mzin himaye­
ne olsa idi bir kaç dua ile sözü keserdim. Zema- nizden vaz geçtik. Bir kere Siberyada bulunan
n-i saadettenberi olan vukuat ile delil irad e- bizim papazları getiriniz. Onları nefyetmeyi­
diyorum. Rusyanın himayesi manasızdır. Bizi, niz. Acaba sizin memleketinizde bir katolik
ateş tutmak için maşa makamında istimal et­ papazı istediği gibi vaaz edebilir mi? Ederse o
mek istiyar.” (alkı§) ( gece beka-i hayatından emin olabilir mi? Bir
Reis — Tebrik ederim, Nufel bey. adam evlâdına kendi milliyetinin terbiyesini ve­
Selanik meb’usânmdan Mihalâki Efendi rebilir mi? Ruslar, Rusdan maadasını vatandaş
tarafından dahi nutk-ı âti irad olundu: tanır mı? Ne kadar katolik varsa, hayvan gibi
“Can ve yürekle teşekkür ederim arkadaşla­ muamele ediyorlar.
rıma. Çünkü, içtima âlenîdir. Devlet-i Aliyye- Rusya devleti, hıristiyanlan himaye ede­
mizin ve vatanımızın hukuk-ı istiklâliyyeti ve ceğim derken, evvelâ kendi hıristiyanlannı hi­
şerefleri muhafazasında kâffe.i tebea-i dev- maye etsin de sonra sairlerini düşünsün. Biz,
let-i Osmanij^enin ne derecede fedakârane bu­ onların himayelerini istemeyiz. Bizden uzak
lunacaklarını lâyikıyle beyan ettikleri gibi ben­ geçiniz, ey Ruslar.
deniz dahi, şahsen ve Selânik vilâyeti ahalisin­ Ben de hey’etten rica ederim ki, hıristiyan-
den bil-vekâle, kalblerimizde olan sevda ve iti- lan devletimize ne gûna hizmet edebileceklerse
kadlarımız tamamiyle muvafık olduğu için cüm­ onu düşünelim. Vakıa biz, şimdiye kadar süâh
le nutukları kabul ve tasdik ettikden sonra, kullanmadık. Ben kendim için söylüyorum, sair­
canen ve malen, her daim fiilen dahi tebeyyün lerini bilmem. Akça ve sairece ne hizmet lâzım
etmeye hazırız. ise, her türlü fedakârlığa hazır olduğumuzu ar- ■
Şevketlû padişahlarımızın fetihdenberi zederim.” (alkı§)
din-ü mezheb ve lisan ve mal-ü can ve ırzımızı Sebuh Efendi (İstanbul) — Silâh kullan­
vikayesi âşikârdır. Veli-nimetimiz efendimizin mazlar tâbirin reddederim. Biraz evvel söyle'.ii-
ihsan ettiği kanun-i esasinin icrasiyle ecnebi­ ğimi tekrar ederim ki, bir lâyiha yapılsın. Hıris-
nin himayesi safi desise ve muzir ve entrika ol­ tiyanlar, muhafaza-i vatana umumen hazırdır­
duğu Avrupaca bile malûm oldu. lar. Mal ile, can ile, silâh ile hizmet edebilirler.
Padişahımız bin yaşa. Vatanımız mamûr Nakkaş Efendi (Suriye) — Ben kendi nef­
ve saye-i şahanelerinde istiklâliyyet-i tamme- sime kıyas ediyorum. Başkaları yapamazlar
ye mazhar olsun.”’ (alkıŞ) demedim.
Sebuh Efendi (İstanbul) — Bununla bera­
İmzalar:
Bahr_i Sefidden Hüdavıendigârdan ber şunu da dermiyan edeyim ki, Rusya devleti
Hacı Vasil Pavlâki Efendi bu muharebeye hıristiyaniann ıslâh-i ahvalini
Selânikli Papazoğlu Vasilâki V a n i (* ) tstefan vesile ittihaz ediyorsa da bunu hiç bir hıristiyan
aslâ kabul edemez. Biz, vakıa ıslâhata muhta­
Nakkaş Efendi (Suriye), makale-i âtiyeyi cız. Lâkin saye-i şahanede bir hürriyetname gi­
irad eyledi: bi elde tutmakta olduğumuz kanun-i esası ile
kendi kendimizi ıslâh ederiz. Haricin müdaha­
“Efendilerim;
lesine ihtiyacımız olmadıkdan başka reddine da­
Arkadaşlarımız irad ettikleri makalede
hi hazırız. Babialî hemen nizammı yapsın,
Rusyanın âmal-ü efkâri ne olduğunu izah ey­
Hamazasb Efendi (Erzurum ), makaled â~
lediler. Bunları ben de tasdik ederim. Fakat,
tiyeyi irad eyledi:
(* ) Selânik meb’usu (Yani) olması muhte­ “Ötedenberi ettiği gibi, iki senedenberi,
mel. h. i. us Rusya devletinin hıristiyan milleti himaye ve­

174 —
âl 13 nisan İ293/â6 nisan 1877 Ğ: 1

sile ve desisesiyle meydana çıkıp ettikleri enva’ fından kendilerine beyana memnuniyet ve te­
hile ve desiseler malûm ve hıristiyanlann ise, şekkür ederim, (ziyade alkışlar)-
saye-i mâdelet-vaye-i hazret-ı padişahîde Dimitraki Efendi (T un a), kelimairi âtiye-
memalik-i mahrusada ne derece emn ve asayi§ yi irad eyledi:
haliyle yaşayıb hoşnud bulundukları ve aslâ “Rum taifesinden bulunduğumdan bende­
himayeye ihtiyaçları olmadığı rüfeka-i kiram niz dahi mület-i âcizanemin namma makalat-i
tarafından mufassalan beyan ve iyma olundu­ meşruhayi tasdikan can ve malımızı u ğ u rj
ğundan bu babda tafsiliyle tasdie hacet gör­ meyamet-mevfur-i sultanîde feda etmeye hazı-
mem; ancak şu kadar söyliyeceğim var, şöyle nz.
ki: Çanake Efendi (Yanya) — Türkçemin
“Ermeni milletinin beş yüz seneyi müte­ noksan olduğunu itirafla af finizi rica ederim;
caviz tabiiyet-i Devlet-i Osmaniyyede gördük­ ben dahi Dimitraki Efendiyi tasdik ederim. V a­
leri emn ve asayiş ve himaye tarif kabul et­ tanımıza edilen taarruza mukabil cümlemiz ha.
mez ve ben dahi Erzurumlu ve Erzurum meb’u. zınz. Rusya devleti bu muharebeyi Osmanhlar
suyum: kırk sekiz sene mukaddem Rusya iğ- aleyhine ilân etti. B u isim bize de şâmüdir. Biz
falatiyle Erzurumdan hicret eden yüz bin nü. de OsmanlIyız, mukabeleye hazırız.
fusla müttefikan hicret ve Rusyanm sun" ve Simon Efendi (Konya), makale-i âtiyeyi
desiselerini anla3nb, sonra mâdelet-i Devlet-i Os. irad eyledi:
maniyyeyi arzu ile zir-i cenah-i saltanat-i se- “Bendeniz Konya meb’usu bulunduğum­
niyyeye avdet eden tebaa-i sadıka-i Devlet-i dan, beyan ederim ki Konyada rum ve ermeni-
Osmaniyyeden bulunan bir pederin evlâdıyım den başka millet olmayıb, bunların ikisi tara­
ki, elyevm millet meb’usluğu sıfatiyle burada fından vekilim. îşte, bil-vekâle arzediyorum ki,
bulunmak şerefini haiz olmuşum; müttefikan Rusyanm himaye filan gibi davalarını kabul et.
ve müttehiden vatan-i mukaddesimizin muhafa­ meyiz. Biz şimdiye kadar himayeyi Devlet-i
zasına hazır bulunmak üzere teeşbbüs eylemek Aliyyeden gördük, devletimizin bundan sonra
bazı rüfeka-i kiram tarafından arzu olunduğu­ dahi çok lûtfunu göreceğimizi kemâLi emniyet­
na, memleketim tarafından şöylece cevab ve­ le ümid ediyoruz. Şimdiye kadar devletimize
ririm: Memleketimiz bulunan Erzurum serhad malımızla muavenetten geri durmanuştık; yal­
olduğundan malen ahali-i hıristiyaniyye her nız canımızla hizmetten geri kalmıştık. Bundan
gûna fedakârlık etmekte bulunduğu gibi çend sonra hem malımızla, hem canımızla fedakâr­
mahdanberidir Ermeniler dahi İslâm kardeş, lıktan geri durmıyacağız. Memleketimizin istik­
lerlyle birlikte milhye taburları teşkü ve elyevm lâlini muhafaza edeceğiz.
müttehiden silâh-bedest olarak vatan-i mukad- Yenişehirli zade Ahmed Efendi (İzm ir) —
desemizin muhafazasına hazır ve müheyya bu­ Meb’uslardan, hıristiyan arkadaşlanmız fikir­
lundukları vükelâJİ fihâm hazeratiyle meclis-i lerini pek serbest ve pek güzel beyan eyledi­
meb’usan ve rüfeka-i kirama tebşir eylerim.” ler. Biz dahi kendilerinin böyle bir ittihad ve
{alkışlar) uhuvvet fikirlerinde olduklarını bilirdik. Kendi­
Mustafa Efen di (K ozan)— Hıristiyan arka- leri vilâyetlerinin en güzidesi oldukları cihetle
daşlanmızm gösterdikleri muamele-i ittihadcu. söyledikleri söz bütün vilâyetlerin sözü hük­
yaneye izhar-i memnuniyet etmekliğime müsaa. münde bulunduğuna şüphe etmem. Nufel Be­
de buyurmanızı rica ederim.Rusya devleti, gûya yin dediği gibi asr.i saadetten bugüne kadar
hıristiyan arkadaşlarımızı himaye edecekmiş. millet-i İslâm ve bühassa eslâf-i Osmaniyan
Biz, bu himayenin manası ne demek olduğunu hıristiyan vatandaşlarımızın hürriyet-i diniyye-
pek âlâ biliyoruz. Onun arzusu İslâm ile hıris- lerini ve beka-i millîlerini muhafazada kusur
tiyan arasını bozarak bizi birbirimize düşür­ etmediler. Allah için itiraf etmelidir ki, akva-
mektir. Düşmanın şu emeline mukabü hıristi- m.i Osraaniyyenin müslümanlardan gördüğü
yan arkadaşlarımızın ortaya çıkıp da bizden lûtfu hiç bir yerdeki kavimler görmemişlerdir.
memnuniyet göstermiş ohnalanm şayan-i tebrik Zat-i şevket-simat-i cenab.i padişahî ise mü-
görürüm. Ben dahi, cümle Müslümanlar tara­ cerred âvatıf-ı seniyyelerinden olarak ihsan

175
I: â1 13 nisan 1293/25 nisan 1877 C; 1

buyurdukları kanun-i esasi ile bizi bir kat daha Dünkü gün Meclis-i Meb’usana şeref-vürud
ihya buyurdular. Vükelâmızın efkârı dahi pa­ edib makam-i celiLi riyasetten kıraet buyurulan
dişahımızın efkârına peyrevhk ediyor.Vakıa İsla tezkere-i samiye üe melfufu bulunan telgrafna-
nriyan ve Osmaniyan kadimdenberi hür idi. Bir mede devlet-i kavij^-üş-şevket-i aliyyeye Rus­
arahk bu hürriyete riayet edilmedi ise, o nok­ ya devletinin ilân.i harb etmesiz mes’ele-i dil-
san dahi ahalide idi; şimdiki halde padişahımız hıraşııjı mutazammmdır. Tafsüâta lüzum gör­
müslümanhğın ve Osmanlılığın kâffe-i mahasL mediğim mahud tesvilât-i ecnebiyyenin esasen
n-ü mehamidini tecdid suretiyle teyid ve ifa ve fer’an istilzam ettiği gavail-i dahiliyyenin
buyurdular. Biz bu nimetin kadrini bilmeliyiz. def-i mazarratı zımnında saltanat-ı seniyye ve
Bunun kadrini dahi, padişahımız ve devletimiz alel-infirad milel-i Osmaniyyenin ihtiyar eyle­
yolunda ve gerçekten can ve mal feda ederek dikleri her türlü fedakârlık herkesin sine-i ha-
fiüen ifa etmeliyiz. Rusya tarihi okunsun: Dev­ miyyetinde mestur ve menkuştur; halbuki ze-
letimize her zeman ettiği hakaretler görülür; man-i sabıka nisbetle bugünkü bulunduğumuz
işte, bu defa dahi harbi kendisi ilân eyledi, nak- nokta fevkalâde mühim ve muhataralıdır;
z-i ahd etti, hakkm haricine çıktı; biz ise ma­ çünkü, zeman-i sabık: ı her ne kadar müdaha-
zur ve mağduruz. Cenab-i hakkın onu mağlûb iât-i fiiliyye-i ecnebiyye ile husul-pezir olmuş
ve münhezim ve bizi muvaffak ve muzaffer ede­ bir fesadın mahvı teşebbüsatiyle mürûr etmiş
ceğine hiç şüphe etmiyelim. Bugünkü gün fe­ ise de, bugünkü gün ,haricen muharebeye baş­
dakârlık günüdür. OsmanlIlar ise hiç bir feda­ lamış gibi ehemmiyet-i mevküyyede3dz.
kârlıktan geri durmıyacaklardır.” {alkı§) Rusya ile muharebeye başlanılacağı sırada
Rupen Efendi (Edirne) — Cümlenin ma. pek de sıhhatinden emin olamadığım bazı ha-
lûmudur ki, ermenilerin ekserisi Anadolu kıt’a- vadisata nazaran İran devleti dahi hıtta-i Ira-
sında olub yalnız pek küçük bir kısmı Rume- kıyye hududuna asker şevki gibi bir muamele-i
linde ve onun da bir mikdan Edimededir. Ben ahd-şikânanede bulunmak lâzımgelse ahali-i
oranın meb’usuyum. Edimedeki nüfusumuza îrakıyyenin ma-sebakta ibraz eyledikleri hı-
nisbetle ben meb’usluk şerefine nail olamama- demata faik olmak üzere hal ve müstakbelin
hydım. Mademki müslim ve gayr-i müslim temini arzusu ile gösterilecek nümayişe karşı
vatandaşlanmız beni intihab ettiler; demek ki duracağı ve biavnihi taalâ her hal gaüb ve mu­
bizde matlûb olan ittihad-i tam hasıl oldu. Ve zaffer olacağı tabu ise de millet-i Iraniyyenin
bu suret beni sevdiklerine ve emniyet ettikle­ İslâmiyet eihet-i camiasiyle bizim ile diyaneten
rine delâlet eyledi. Şu halde kat’iyyen beyana ve kıbleten müşterek olduğundan car, civar
hakkım vardır ki, hıristiyan vatandaşlarımızın seyyiesile başına dahi çökeceği mesaib-i teca­
Devlet-i Osmaniyyeden şikâyete hakları yok­ vüzden ihtirazen böyle desayise kapıhb öteden-
tur. Rumelinde bulunan milletim namına olarak beri Devlet-i Aliyye ile iltizam eylediği meslek.i
Rusyanın dava eylediği himaye5d reddederim. makul-ü mukaddeseyi paymal etmek ve husu­
H er ne kadar fakir isek de malımızla, hayatı­ siyle uleması tarafından (lehak) kaziyyesi ka­
mızla bu yolda fedakârlığa hazırız. bul olunmak hakikaten akla baiddir. Gerçi eb-
Abdurrahman Vasfi Bey (Bağdad), maka- na.i vatanımın bu kereki Rusya muharebesin­
le -i âtiyeyi irad e y le d i: de bulunub de i’lâ-i kelime-i cihadda muvaffak
“Meb’us ve müntehabı bulunduğum hıtta.i olamayacağından dolayı müteessir ve mütees-
îrakıyyenin ehemmiyet-i mevkıİ5rye ve istida- sif isem de bigajrr-i hakkın ilân-i husumet-ü ci­
d-ü kabiliyet-i tabîiyyesinin muhtaç olduğu ıs. dale kalkıştığı halde Rusyadan aşağı kalmamak
lâhatın suver-i teati-vü icraatına ve istihsal-i lâzımgelen Devlet-i Iraniyyeye karşı sell-i sey-
mamuriyyet.ü servetiyle el’ân haymenişin olan f-i müdafaa etmekle kesb-i mefharet ve o ara-
urbân’m ne veçhile iskân olunmak icab edeceği zi-i mukaddesede isale.i dem-i hamiyyet-i di-
ve daha buna müteferri bir hayli icraatın lü­ yanet-ü milliyetle şaiı-ü şerefini bir kat daha
zum ve teatisine dair takdimini tasavvur etmek­ cihana i’lâ ve musaraat edeceğinden müteselli
te bulunduğum lâyihanın ileriye talikim icab-i ve müteşekkirim.
halden gördüm. Rusyanın ilân-i harb etmesi üzerine hey’e-

1T6-
21 13 nisan 1293/25 nisan 1877 C: 1

t-i meb’usan biraderlerimin gösterdiği besalet fakat sıra ile söyliyelim, usûl-i mükâlemeyi as­
ve hamiyet ve sadakat ve gayret elhak bende­ la bozmayahm.
nizi büyük müftehir etti; hâmiyyet-i mücesseme bu yu rd u la r-
denmeye seza olan arkadaşlarım: tebrik ederim Nakkaş Efendi (Suriye), makfderi âtiyeyi
ve kendilerinden gördüğüm bu measir-i celHeyi irad ey led i:
ebna-i vatanıma tebşir vs iş’ar ve bulundukları “^Hacı Hüseyin Efendi hazretlerinin ifada-
mevkün muhafazası ehemmiyetinden ve bu t-i vakiasma teşekkür ederim. Demincek arzet.
muharebenin göstereceği masarif-i mühre. tiğim makalenin hükmünü tejdd bu 3mrdular.
me-vü mühimmeye medar olmak üzere mua- Berutun ve Suriyenin böyle en müteber bir
venet'i nakdiyyede bulunmaları lüzumundan meb’usu tarafmdan görülen hüsnd şahadetin
bahisle kendilerine vesayaâ lâzime beyan ve ih­ makbul olacağı derkârdır. Kendilerinin sözü
tar eylerim. nutkumda riyâ ve müdahene olmadığını isbat
Cenab-i hayrünnâsırîn millet-i Osmaniyye- eyledi. Yalnız şimdi değU, bu mes’ele başhyah-
yi galib ve muzaffer buyursun. danberi Suriye ahalisinin ağzında şu lâkırdı
Hacr Hüseyin Efendi (Suriye) — Bende­ vardır: Biz Rusyayı istemeyiz, devletimizden
niz lâyikiyle türkçe söyliyemiyorsam da özrüm hayırdan başka bir şey görmeyiz.” ,
mak|)ûldür. Sami Bey (Işkodra), m a k a le-i âtiyeyi irad
Elfendilerimf, bendeniz Suriyeden meb’u. ey led i:
sum. Her yerden ziyade Suriyede milel-i muh­ “Elfendiler, bendeniz dahi vekâleten beya-
telife vardır; ba-husus hıristiyanlann her ne­ n-i hal ederim:
vi vardır; fakat saye-i şeri’atta ve saye-i sal­ “Işkodra eyaletinde sakin bilcümle millet-i
tanatta kardeş gibi yaşamaktayız. Sair mema- hıristiyaniyye Devlet-i âliyye-i Osmaniyyeden
lik-i mahrusanın dahi böyle olduğunu anladım. gördükleri adalet sebebiyle İslâm kardeşleriyle
İslav himayesi, hıristiyan himayesi gibi baha­ beraber o derece müttehiddirler ki, Kosva va-
neler bir buçuk senedenberi görülüyor. Bunun k’asındanberi devlet düşmanlan aleylerinde
ne garaz üzerine musanna’ olduğunu Suriye İslâm ile müttefikan mukabele ve fida-i can e-
hıristiyanlan bilirler. Diyorlar ki, biz himaye derek mukatele edegelmişlerdir; bunun için
istemeyiz; bizim padişahımız vardır, şeriatımız Rusya himayetini, hâşâ ki, kabul etsinler! Hi-
vardır, kanunlarımız vardır; rahatsız olursak mayet değil, Rusya lâfzını istima etseler bile o
bunlardan himaye isteriz ve nail oluruz. kadar nefret ederler ki, beyan edebUemem;
maahaza bu zemanda böyle bir padişah.i ada-
Buraya geldim, gördüm ki lülâh-il-hamd
let-balışa ve vükelâ-i ızâm-i şecaat-nüma efen­
memalik-i mahrusanın hepsi bu fikirdedir, işte,
dilerimizin zemanlarında eyledikleri gayret ve
bugün âza-i kiram, bu hey’et-i âliyyede dahi
hizmetlerinden ziyade, vatan düşmanlan aleyh­
izhar ma.fübatın eylediler. Teşekkür ederim.
lerinde, Islâmla beraber, silâh-bedest olarak
Padişahımız, vükelâmız, askörimiz sayesinde is­
kıyam ve sadakatle hizmet ve gayret edecrfc.
tiklâlimizi muhafaza edebiliriz.
lerini kaviyyen teahhüd ve beyan ederim.’^’
Canım, efendim, hıristiyanlar tarafından
Nafi Efendi (Haleb), m akale-i âtiyeyi i-
Rusyaya bir arzuhal mi gitti;, bir meb’us mu
rad ey led i:
gönderildi, himaye mi istenildi ki, devlet-i mez-
“Meb’üs efendilerim, Rusya devleti bir
kûre bu davaya kalkışıyor? Rivayete göre bir
müddettenberi vatan-i azizimizi istilâ ve can ve
kaç müfsid gitmişlermiş; fakat, F ra n ^ , İngil­
mal ve namusumuzu tehlikeye üka için etmedi­
tere, Almanya gibi muazzam devletlerin hepsi
ği hile, yapmadığı desise kalmadı.
hamiyetsiz de yalnız bir Rusya mı hamiyetlidir?
Ez.an cümle iki senedir Hersek, Bosna,
Evvelâ o kendi evini temizlesin de sonra hari­
Sırb, Karadağ, Bulgar... tebea-i şahaneyi igva
ce baksın.”
ve ihlâl ederek bu kadar ifsadat ve desais ve ta-
Bu aralık âza-i kiramdan bir kaçı dahi söz havvülât bu mahallâtın menafii için olmıyarak
söylemek istemesiyle: Rusya çan büyük Petronun mahud vasiyetna­
Reis paşa hazretleri — Sözünüz altındır; mesini mevki-i fiile getirmek, hep tezvir ve fe.

-i 77-
21 13 nisan 1293/25 nisan IS^f Ğ: i

sad şebekeleri olduğunu hiç birimiz şüphe et­ saye-i şahanede infak olunacaklanm bilmek u-
mesin zere ew el-be.ew el arâmil ve eytamlanna ve
N e çare ki, bunların hafif-ül-akllan düşme­ sakat olacak olanlara Devlet-i âliyye büdcesin-
mi medeniyyet olan bu ilkaat ve ifsadat dâm. den tefrik olunan muhassesata şimdiden bir kaç
lerine düşürerek kendilerini harab ediyorlar. kat ilâvesi lüzumunu teklif ve bunun asker ar­
Ne ise, âhıran şu gavail-i dahiliyye aradığı kadaşlarımıza tebliğ ve tebşirini dermiyan ey­
neticeyi bulduğundan, her türlü renklere gire­ lerim.
rek ve her nevi hıyel-i politikıyye ve desais-i Arâ-i umümîyye bu fikirle beni teşrik e-
diplomatiyye imâl ederek AvrupalIlara ettiği deceklerini emel ederim. Arkadaşlar mal ve can
ettiği iknaat istediği semereyi intaç etmediğin, ve cihan fedası için şu zemandan âlâ ve eaz ve
den, işte vatan-i aziz.ü mukaddesimize bilâ-hak muhterem bir zeman olamaz. Nusrat-i zülce-
ilân-i harb etmiştir. îâl.i vel-ikram ve ruhaniyyet-i enbiy-i ızâm ha-
Bizler muhik olduğumuz için nusrat-i hây- zeratına istinad ve tevekkül ederek, ve sefk-i
rünnâsırîn bize muindir, zahirdir, nasırdır. Bun­ dima’in âlem-i insaniyyete olacak sû-i tesiratı-
da kimseniz şüphe etmesin; fakat galibiyetin es- nı medeniyet davasında bulunan devletlere bura,
bab-i zahiriyesinden birisi,' vatanımızı sahiLi se­ karak, cenab-i hakkın yer yüzünde ihsan ettiği
lâmete çıkaracak tarik-i selâmet-refik, ittihad vatanımızın muhafazası için elden gelen gayreti
ve ittifaktır. Bu da hasıl olduğu, zaten daire-i e- el ele vererek ifa edelim.
mel-ü itikadımız dahilinde olmak üzere, hıristi- Arş, vatandaşlar, vatan imdadına!”
yan arkadaşlarımızın vatan-i müşterekimizi mu­ Danyal Efendi (Erzurum) — Rusya hıris-
hafaza için bizimle beraber mal ve can ve cihan, tiyanlan vikaye edeceğim diyerek, iki seneden-
larinı feda edeceklerini Devlet-i âliyyenin zir-i beri bir takım asdıkayı iğfale çalıştığı gibi şim­
cenah-i adaletinde yaşayan hıristiyanların ve. di de umum hıristiyanların muhafazası vesile­
kili addedilen hıristiyan meb’usları arkadaşla­ siyle ilân-i harb etmiş.
rımızın lisanlarına getirdikleri hissiyat-i kal- Arkadaşlarımızm beyan ettikleri gibi biz
biyyelerinden malûm oldu. hıristiyanlar, öyle bir devletten hiç bir vakit hi­
İşte, bu fedakârane ve vatandaşane harekt., maye istemeyiz. Ben Erzurum meb’üsuyum.
lerine kendi namıma arz.i memnuniyet ve bilu­ Rusya himayesi ne demek olduğunu pek âlâ
mum millet-i islâmiyye namına beyan.i şükra- biliyorum. Başka mahaller ahalisi, bunu bizim
niyyet eylerini. El-minnetü lillâhi tealâ millet-i kadar bilmezler. Öyle bir himaye bize lâzım de­
Osmaniyye tubâ sümme tubâ ki böyle bir muha­ ğildir. Biz, o himayeye karşı asâkir-i milliyye
rebe, böyle bir padişah-i âlî-cahm zeman-i ce- teşkil eyledik. Küçük, büyük, elimize silâh ala­
lâlet.ittisam-i saltanat-i mes’udesine ve emni. rak, hazırlandık. Ben, saye-i şahanede şu rüt­
yet-i milleti kazanmış öyle bir vükelâ-i padişa- beyi haiz olduğum halde bil-iftihar bu hizmete
hîlerin de res-i ümur-i muazzamada bulunduk­ başladım. Teşkil ettiğimiz bölükler büyüye bü­
ları hengâme tesadüf etmiştir. Cenab-i hak her yüye taburlar oldu. Onun bize arzeylediği hi­
suretle avn ve inayetine istihad eden bizleri mayeye, biz süngü ile mukabele edeceğiz, fzi­
mansûr, âdâmızı makhûr edeceğinden şüphe et­ yade alkımlar)
meyiniz.Melâike.i müsevvemîn-ü mükerremîn ile Seyyid Ahmed Efendi (Hicaz) — Ey müs,
imdad olacağımızı size tebşir ederim. limîn, ey nasârâ, ey beni İsrail arkadaşlanmız,
Hey’etimizden ibaret olan hey’et-i meb’usa- tarih okuyanlar, Rusyanın harekâtı daima is-
n’ın ne hizmet ve muavenet ve harekette bulun­ tila.i memalik olduğunu bilirler. Devlet-i raez-
maları lâzımgeleceğinin ihtarını umum namına kûre her hangi mahalli istilâ edecek olursa nice
hey’et-i vükelâdan rica ederim. desais ve hile ile o mahal ahalisi beyninde nifak
Vatan-i akdesimizin muhafazası yolunda ve ihtilâf hasıl eyler. Rusya Kırım, Kazan, As-
düşman karşısında fida.i can-ü cihan için gazâ ya-i vustâ. Buhara ve Maverâ’-ün-nehr vilâyet­
ve cihada hazırlanmış ve girişmiş olan asakir.i lerinin cümlesini hep bü vesile ile istilâ eyledi.
zafer-measir-i Osmaniyye kardeşlerimize meda- Şimdi, Rumeli ye daha ilersini dahi yine bu ve­
r-i şevk olmak ve bad.el-memat familyaları dahi sile ile istilâ etmek istiyor. Ben, ehLi Hcas

1T8
I: 21 1â nisan İ293/25 nisan 1877 Ğ: 1

meb’usuyum. Orada hırstiyanlar, yahudîler yok- ham hazeratı beyan buyursunlar; her türlü fe-
sa da, buraya geldim, hıristiyanlan, yani Os­ dakârhğa hazır olduğumuzu ermeniler, bütün
manlI olan hıristiyanlan ve yahudîleri gördüm hıristiyanlar tarafından beyan ederim.”
M, pek müttehid yaşıyorlar; pek çok memnun
Fasih Efendi (Konya), nutk-ı âtiyi irad
oldum. (Velâ tenazeû) âyet-i kerimesiyle ken­
dilerine tavsiye ederim. Rusya karşısında müt. eyledi:
“Bendeniz Konya vilâyeti meb’üsu olup ba­
tehid ve müttefik durmalı. Mademki menfaat-i
zı memuriyetle vilâyetin her cihetini görmüş
vatan cihetiyle müşterekiz. Mukabelde dahi
olduğum cihetle dahiLi vilâyette bulunan bil­
müşterek bulunmalı. O bize bigayr-i hakkın i-
cümle hıristiyanın saadet halinde olup tebea-i
lân-i harb eyledi. Bizim, Hak-tealâ hazretleri­
sadıka-i hazret-i padişahîden olduklarına ve
nin ianesine itimadımız vardır. İnşaallah, ya­
Rusya devletinin hiç bir suretle himayesini ka­
kında bir çok beşaretten birbirimizi tebrik ve
bul etmediklerine şahadetle beraber, Konyada
teşekkür edeceğiz, (ziyade alkışlar)
iane.i cihadiyye komisyonunda bulunarak gö­
Nakkaş Efendi (Suriye), mahale~i âtiyeyi
nüllü askerliğine yazılmak üzere hayli hıristi-
irad eyledi:
yan talih oldukları ve eshab-i iktidardan bulu­
“Şu irad eylediğimiz nutuklar hemen bir­
nanların kendi hâhişleriyle bilâ-taleb haylice
denbire söylendi. Bir gün, beş gün evvel ma-
günüllü süvari askeri tedarik ve teçhiz eyle,
lûb olub da, düşünülerek, taşınılarak söylen,
dikleri meşhud ve malûm olması delâletiyle
medi. Herkes hissiyat-i hazırası ne ise onu ar-
arkadaşım Simonaki Efendi hıristiyanların u- .
zeyledi; bu isbat eder ki, işin içinde iğva ve teş­
ğur.i meyamen-menfur-i hazret-i padişahîde
vik yoktur. Binaenaleyh bu nutuklar birer va­
mallarından başka canlarını dahi fedaya ve
raka üzerine ahnıp, her lisana terceme olunarak
cümleten, komşuca bil-ittifak, muhafaza-i va-
dâhiliye ve hariciye nezaretleri vasıtasiyle, her
tan-ü hukuka hazır bulunduklarına dair vaki o-
tarafa neşrolunsun. Şu ittifakımızı dahilde ve
lan ifadesini tasdik ve bil-cümle vatandaşları,
haricde görsünler. Bu sözümü Hacı Hüseyin E-
mızm irad eyledikleri nutuklarında min-el-ka-
fendi ile müştereken arzediyorum.”
dîm vaki olan ittihadı şimdi fiilen ibraza olan
Reis — Münasib mi?
himmetlerine teşekkür ederim.”
Hey’et — Münasib.
Reis — Öyle ise şubenizde bir pusula yapı­ Oseb Efendi (Diyanbekir), nutk-ı âtiyi i-
nız da İcabına bakılsın. rad eyledi:
Manok Efendi (H aleb), makale-i âtiyeyi “Bu bendeleri, Diyanbekir vilâyetinin me.
söyledi: b’usuyum. Vatanımda iken Karadağ mes’elesi
“Ben nutkumda efkârımın bütün hıristiyan- meydanda idi ve iş o raddeye varacağını umum
1ar namına olmak üzere ilân olunmasını tavsiye vatandaşlarım mütalea eylediklerinden buraya
eylemiştim; şimdi tekrar ederim ki âlemin her azimet ettiğim sırada efkârlanm bendenize
tarafına, her lisan ile ilân olunsun; âlem gör­ tevdi eylediler, şöyle k i: Maal-iftihar tâbi bu­
sün ki, Ermeni milleti beş yüz senedenberi dev- lundukları Devlet-i âliyye ve vatan-i mukaddes
let.i âliyyenin zir-i idare-i âdilânesinde mes’u- uğurunda malen ve bedenen fedakârlık etmeye
den yaşamıştır. Bu milletin sair akşamı bazı hazır ve âmadededirler. Bu babda taallûk buyu­
düvel-i mütecavire içinde bulundukları halde rulacak iradeye bil-intizar ifadesini istirham ey­
namları unutulmak derecesine gelmiştir. Dev- lerim.”
let-i âliyye ise kendisini teşkil eden her mille­ Şahinyan Ağob Efendi (Sivas), makaUri
tin milliyet.ü kavrniyet-i kadimesini muhafaza âtiyeyi irad eyledi:
eylemiş olduğu gibi milletin dahi mezheb ve li­ “Ben dahi Sivas vilâyeti cümle hıristiyan-
sanını ve serbesti-i imtiyazatmı muhafaza etmiş, ları tarafından meb’us bulunduğum cihetle vi­
hattâ milletimiz terakkiyat-i milliyyeyi burada lâyetim kâffe-i hıristiyanlan tarafından beyan
bulmuşlardır. ederim ki, cümlesi malen ve bedenen hizmet
Hasılı, efendim, bu muharebede devletimi­ etmeye hazır olduklarını tebşir ederim. Ve Rus-
ze ne yolda hizmet edebileceğimizi vükelâ.i fi- yanın himaye cevablarma aslâ kabul etmeyiz.”

-1T9-
I: 21 13 nisan 1293/25 nisan 1877 C: 1

Panayot A ğa (Edirne) ( * ) — ^Hıristiyanlan Rusyaınn bil-fiil tahrikiyle Sofya ve civar


himaye edeceğim diyen Rusyalı Edirne vilâye­ Balkanlarında vukua gelen Bulgaristan ihtilâ­
tinin Sofya cihetindeki köylü adamları iğfal e- lini meydana çıkaran eşkıya ve reislerinin dei'-
derek cümle ahaliyi rahnedâr eylediği halde destiyle ifsadat-i vakıanın men-i tevessuuna
ittihadımız sayesinde derhal indifaına vatan­ kavlen ve fiilen hem-dest-i vifak İslâm ve hıris-
daşça bezl.i iktidar ederek başımızı beliyyeden tiyan vatandaşlarımızla yekdil ve yekcihet na­
kurtardık ve bü-cümle vatandaşlarımızla imti­ sıl sa’y ve gayret ve vatana hizmette kusur o-
zacımızı isbat eyledik. Siz Rusyanın himayesini lunmamışsa, şimdi dahi devlet-i mebhûsenin
değil, sözünü bile istemeyiz. Paydasından geç­ muharib sıfatiyîe ortaya çıkmasmda devlet ve
tik, belâsından padişahımıza sığınırız. Rahatı, milletçe icab edecek fedakârlığa her suretle ve
mız saye-i padişahîde pek mükemmeldir. Rusya, her cihetle vekili bulunduğumuz ahali-i Osma-
hıristiyanlara merhamet eder olsa Lehistan a- niyyenin hazır bulunduklarını ve Rusya devle-
hali-i hıristiyaniyyesine ederdi. tmin muharebat-ı diplomatiyyeye koyduğu hi­
Hasılı, biz Rusyanm ismimizi söylediğin­ maye sözü lâfz-ı bî-mâna addolunduğunu arz
den bile memnun değiliz, bize karışmasın. ile hissemize düşen vazife.i teahhüdü
Feyzi Efendi (Sofya) ile Süleyman Bey ifaya ibtidar edeceğimizin ilânını arzu ederiz.”
(N iş ), makal(Tİ âtiyeyi irad eylediler: Reis Bu hamiyyet-i Osmaniyyeniz zaten
“Rüfekamızdan hıristiyan meb’usan efen­ malûm idi; müzakere ile bir kat daha malûm
dilerin bugünkü içtimada ahval-i hazıra hakkın­ oldu. Doğrusu teşekkür olunur.
da irad eyledikleri' nutuklardan bedhahımız olan Matbuat nizamnamesine şubelerde alela­
Rusya devletinin nice senelerden beri memleke­ cele bakılmalı; bir de memur vardır; onunla da
timize tohm-i fesadı ekmek için vuku bulan müzakere etmeli.
mesai-i desayiskârîsinden biri ve belki birincisi Cevdet Paşa Hazretleri (dahiliye nazırı) —-
addolunan Bulgar himayesi sözünün nasıl şid­ Meb’usan.i kiram hazeratımn gösterdikleri mea-
detle reddoiunduğu anlaşılmış olduğundan tek­ sir-i hamiyyet zaten kendilerinden memûl ve
rara hacet görülmemiş ise de çakerleri dahi mutazar olan bir keyfiyetti; maahaza hey’et-i
Rumelinin nikat-ı mühimmesinden addolunan' vükelâ-i devlet tarafmdan bil-vekâle mahsu.
ve Rusyanın nazar-i ıtmâ’ına almak istediği san teşekkür ederim; zira bu kadar hamiyet ü-
Bulgaristandan Sofya ve Niş meb’usanmdan zerine teşekkürden başka söylenilecek söz bu­
bulunduğumuz cihetle zaten ve vicdanen tasdi- lunamaz.
kımızda bulunan ifadat-ü efkâr-i mebsutaya
iştirak etmekte bulunan hıristiyan refiklerimiz­ Hey’et'i Mebusan, kıyam ederekı müşa­
le beraber bazı efkâr-ü malûmat-i sabıkamızın rünileyh hazretlerini uzun uzadıya alkışladı­
efkâr-i âmmeye vaz’ına müsaraat eyleriz: lar^ badehu meclis dağıldı-

( * ) Edirne meb’usunun sözleri (Basiret) iti


2080 sayısında görülmüştür. h. t. us

— 180
DEVRE;1 CİLD : 1 İÇTİM A; 1

Meciis-i meb’usan
1293= 1877
Zabıt ceridesi

Yirmi ikinci inikad


12 rebiulâhır 1294=14nisan 1293/26nisan 1877
PE R ŞE M B E

İÇİNDEKİLER
Sayıfa
1— ^Riyasetin maruzatı 182
2— Geçen zabtın hülâsası 182
3— ^Müzakere edilen maddeler:
1— Rusya ile muharebe 182
2— Arzuhaller 185
Yirmi ikinci inikad ( • )
12 rebiulâhır 1294=;14nisan 1293/26nisan 1877
PER ŞEM B E

Reis: AHMED VEFİK PAŞA

Meclis~i Meb'usanın yirm i ikin ci içtim ai devletlü Ahmed Vefik paşa hazretlerin,in, taht~i
riyaset-i celilelerinde s u re fi mahsusad-a vuku bulmuştur-

1. RİYASETİN MARUZATI
Reis Paşa Müzakere-i mahsusamız saat sada bulunamayacak. Yirmi gün kadar memle­
dört buçukta bed’ etti. Mazbata hülâsasının ki- keti canibine gitti. Kaydolunsun.
raetinden evvel .şunu beyan edeyim ki, A iiş pa­
şa (Tuna) bazı rnesalih için müzakere-i mahsu- Hey’et — Münasib, efendim.

2. GEÇEN ZABTIN HÜLÂSASI

Riyaset kâtibi Münir beyfendi mazbata hiîlâsnsmı kıraet ey'edi-

3. MÜZAKERE O L U N A N A M A D D E L E R :

1- Rusya ile muharebe; şiri hamiyyetsemirim Ahmed Muhtar Paşa,


Reis Paşa — Evet, bu kaydolunsun mu, Batum ordu-yi hümayunum müşiri müşi­
başka bir şey var mı? rdi hamiyyetsemirim Haşan Paşa,
Babîâlîden bir varaka-i matbua aldım. “Rusya devleti devletimizle kat’-i münar
Zat-i hazret-i padişahî eanib-i âlîsinden ordu sebat ile ilân-i harb eylemiş olduğundan bizim
kumandanlarına insal buyurulan telgrafnamele- dahi Hak tealânın inayetine ve bu ümmet-i Mu-
rin suretiyle leffen Babîâlîden gelen varakadır. hammedij/yeye bais-i rahmet olan peygamber-i
Okunsun, dinliyelim (*); zi-şâmmn imdad_i manevîsine sığınarak silâ.
ha sarılmamız îâzımgeldi.
Telgrafname-i Hümayun Malûmunuzdur ki, biz sulh ve asayişe ada­
Serdar-i ekremimiz ve müşir~i hamiyetse» vet etmedik ve hattâ şimdiye kadar elimizde
mirimiz Abdi Paşa, silâh ve kalbimizde sulh arzularını tuttuk.
Tuna ordu-yi hümayunumuz kumandanı Hayr-hâhımız ve dostumuz olan devletlerin
müşir-i hamiyyetsemirim Ahmsd Eyüb Paşa, muhafaza-i asayiş için ettikleri nasihatleri din-
Dördüncü ordu„yi hümayunum müşiri mü­ leyib o yola birlikte çalıştık; lâkin düşman,
maksadı, hukukumuzu ve istiklâlimizi ve mem­
(* ) Takvim-i Vakayi, S. 1896
(='.=) Telgrafların suretleri Vakit gazetesinin 14- leketimizi mahvetmek olduğunu ve bunlar fe­
nisan 1293 sayısından nakledilmiştir. h. t. us da olunmadıkça arzusunu istihsal etmek müm-

182 -
1 :^ 14 RMHU1 1 ^ / I I Ğ ni»«0 1 # 7 t: 1

kün olmadığım isbat etti ve hiç bir hakka ve ber-! zi.şânmıu imdad-i manevisine sığınarak
hiç bir sebeb-i meşruta mebni olmaksızın üze­ silâha sarılmamız lâzımgeldi.
rimize hücuma azmeyledi. Malûmunuzdur ki, biz sulh ve asayişe a-
Cenab-i ahkemüLhhâkimî hakk-u adlin hâ­ davet etmedik ve hattâ şimdiye kadar elimizde
misi olduğundan zafer ve selâmetimiz takdir-i silâh ve kalbimizde sulh arzularını tuttuk. Ve
İlâhîye mazhar olmak memuldür. în§aallâh-i te. hayr-hahımız ve dostumuz olan devletlerin mu-
alâ askerimizin ikdam ve gayreti ve tebea-i hafaza-i asayiş için ettikleri nasihatleri dinle-
sadıkamızın maddî ve manevî ittifak ve mua­ yib o yola birlikte çalıştık. Lâkin düşman, mak­
veneti ile düşmanımız nail-i meram olamaz; sadı, kuhukumuzu mahvetmek olduğunu ve
Hazret-i hayr-ün-nâsırînden ümid ederim ki as­ bunlar feda olunmadıkça arzusunu istihsal et­
kerimiz Osmanlılığın şeref ve şanım ve cedleri- mek mümkün olm.adığını isbat etti ve hiç bir
nin mesleğini muhafaza edib beni mahcub hakka ve hiç bir sebeb-i meşrua mebni olmak­
etmez. sızın üzerimize hücum eyledi.
Ve kumandanızda bulunan kâffe-i ümera
Cenab-i ahkemül-hâkimîn hakk-u adlin hâ­
ve zabitana ve evlâdım olan asakirime selâm-i
misi olduğundan zafer ve selâmetimiz takdir.i
mahsusumu ihda eyle; devlet-ü millet kendileri­
İlâhiye mazhar olmak memuldür. Ve inşaallâh
ni bugün için büyütmüş olduğundan memulü-
askerimizin ikdam ve gayreti ve tebea-i sadıka-
müz olan gayret ve hamiyet ve şecaati bugün
mızın maddî ve manevî ittifak ve muaveneti i-
hakkıyle ve tamamiyle isbat etsinler; kumanda­
le düşman naii-i meram olamaz.
nıza mevdu olan askerimizin muhafaza ettikle­
Hazret-i hayr-ün.nâsırînden ümid ederim ki,
ri mevkilerin her bir taşı ye her bir toprağı a-
askerimiz Osmanlılığın şeref-ü şânını ve ced-
talanndan ve vatan kardeşlerinden nice bin gâ-
lerinin mesleğini muhafaza edib beni mahcub
zi ve şehidin gazası ve ömrü cevheriyle satın
etmez.
alınmıştır; o yerleri düşmanın tasallutundan,
Kumandanızda bulunan kâffe-i ümerâ ve
ve OsmanlIların pek âlî ve canlariyle müsavi o-
zabitana ve evlâdım olan efrad-i asakirime se­
lan haklarını ve namuslarını ve istiklâllerini
lâm-i mahsusumu ihda eyleyiniz ve devlet-ü
düşmanlarının taaddisinden hıfzetsinler. Aske­
millet kendilerini bugün için bü 5ûıtmüş oldu­
rimiz vazife-i muhteremesini ödedikçe Allahın
ğundan memulümüz olan gayret ve hamiyet ve
nıısrati ve peygamberimizin imdad-i ruhaniyye.
şecaati bugün hakkıyle ve tamamiyle isbat et­
ti kendilerine rehber ve dua-i hayrımız dai­
sinler.
ma onlarla beraberdir.
Kumandanıza mevdu olan donanmamızın
OsmanlI milleti, asker kardeşlerinin mem­
gideceği sevahü düşmanın en mühim mevkileri-
leketlerinde kalan evlâd ve ayallerinin haris ve
dir ve oraların her bir taşı ve her bir toprağı
hadimidirler. Padişahları dahi her şeyde ken­
atalarımızdan nice bin gazi ve şehidin gazası
dileriyle beraber olub hin-i hacette hilâfet ve
ve ömrü cevheriyle satın alınmış iken şimdi o-
saltanatın en büyük ve mukaddes sancağım a-
ralara düşman hükmediyor ve içerlerde olan din
lıb kendilerine yetişmeye ve asker ile beraber
kardeşlerimizle el ele vermeye, bu sahillerde o-
vatanın namus ve hakkı ve istiklâli uğurunda
lan kaleler ve istihkâmlar mani ve sed oluyor;
canını feda eylemeye hazırdır.
bu kadar emeklerle vücude getirdiğimiz donan­
Allah nusrat ihsan etsin, amin.”
manın hedef ve maksadı ew el-bew el bu kale­
leri, istihkâmları lûtf-i hakka dayanarak zab-
Telgrafname~i hürmtyun
tetmek olmalıdır. Oralarda nice din kardeşleri­
Donanma-yi hümayunlarım kumandanları miz bizi bekliyorlar ve hukuk-ı meşrualann.
paşalar, dan gördükleri mahrûmiyeti bizimle birleştik­
“Rusya devleti devletimizle kat’-i münase- ten sonra ber-taraf edeceklerdir. Donanmamız
bat üe ilân-i harb eylemiş olduğundan bizim o yerlerde tekrar Osmanlı sancağının mevc-hîz
dahi Hak tealanm inayetine ve bu ümmet.i olmasına çalışsınlar, OsmanlIların âlî ve canla,
Muhammediyyeye bais-i rahmet olan peygam­ riyle müsavi olan haklatma ve namuslanna ve
i: 22 14 nisan 1293/26 nisan 1877 C: 1

istiklâllerine kasdeden düşmana mukabeleye si- rilmesiyle işbu mevadd.i mühimme umum aha­
tab etsinler. liye lâyikıyle ve suret-i hasene ile tefhhn edile­
Askerim vazife-i muhteremesini ödedikçe, rek ittihaz olunabilecek tedabiri bil-icra mes’u.
AUâhm nusrati ve peygamberimizin imdad-i ru- liyeti yine valilere ve meclislere ve vüeûh üze-
haniyeti kendilerine rehber ve dua-i hayrımız zerine bırakılması iktiza eder, zannederim.
daima onlarla beraberdir. Muharebe mes’elesine gelince: Birinci Na-
OsmanlI milleti asker kardeşlerinin memle­ polyonun dediği gibi muharebe para ile olur;
ketlerinde kalan evlâd ve ayallerinin haris ve Ancak devletimizin el'an akçaca olan müzayaka­
hadimidirler. Padişahları dahi her şeyde kendi­ sı malûm olduğu gibi evrak.ı devlet dahi ne hal­
leriyle beraber olub, hin-i hacette hilâfet ve de ve ne kesadda olduğu malûmdur. Yani ha-
saltanatın en büyük ve mukaddes sancağını a- haricden kat"-i ümid ederek derdimize bir der­
lîb kendilerine yetişmeye ve askerleriyle bera. man bulmalıyız. Ahalinin dahi hal-i müzayaka­
ber vatanın namus ve hakkı ve istiklâli uğurun­ sı malûm ise de onunla beraber el’an hamiyet
da canını feda etmeye hazırdır. vaktidir. Hubb-ül-vatan min.eLiman fehvasınca
Allâh nusrat ihsan etsin.” indimizde ne ki aziz varsa devlet ve vatanın uğu­
Varaka ile telgrafnameler kıraet olu rr runa feda etmeliyiz; binaenaleyh bu babda ha-
dukda: tır-ı âcizaneme gelen tedabirin arzedümesine
Nakkaş Efendi (Suriye) —- Ruhsat buyu­ mübaderet eylerim:
run, efendim, cevab vereceğiz. Eh/velâ, iane-i vataniyye veyahud diğer bir
Reis Paşa — Hak teala bizri de vatan uğu­ nam ile kâffe-i memalik.i Osmaniyyede bir iane
runda edeceğimiz hizmette muvaffak buyursun. iktinabı küşad edib, biz ki meb’usan-i millet bu
Hey’et — Amin. ianenin kapısını açarak herkes haline göre bi-
Nakkaş Efendi (Suriye) — (Padişahımız lâ.ıvez devlete bir hizmet etmek icab eder.
çok yaşa!) duasından başka hiç bir şey diye­ Saniyen, sınıf.ı askeriyyeden maada cemi’-i
mem. Allah muvaffak eylesin!.. memurîn-i devlet, tâ vükelây-i izam hazeratın-
Diyerek kürsi-i hitabete çıkıb nutk-ı âtiyi i' dan bin kuruşluk maaş sahibine kadar, bun­
rad eylemiştir: dan böyle nısıf maaş ahb nısf.ı diğeri dahi mu­
“Millet-i Osmaniyye alelûmum ne gûnâ harebe nihayetine değin muvakkaten hâzinede
müttehid olduğunu ve alâ ihtilaf.i mezâhibihâ mevkuf tutulması ılrtiza eder.
yek-vücud bulunduğunu dünkü gün irad olunan Salisen, vergû-yi emlâk bu sene iki kat
müteaddid nutuklardan âleme isbat eyledik; olarak tahsil olunub, bir katı sene-i hazıra ve i-
binaenaleyh Rusyanın muharebesi yalmz ale- kincisi sene-i âtiye için, ahali yedine makbuz
m-i İslâm üe değil, himaye edeceği iddiasında senedatının itası lâzımgelir. Yahud kaime ile
bulunan mesihîler ile dahi olduğu derkârdır. lira beyninde vaki olan farka mukabil olmak
Her ne hal ise, bu yolda dünkü irad olunan üzere bUâ-ivez nısıf vergi verilmek şıkkından
nutuklar kâfidir. birisi, nezd-i devlette her hangisi, münasib gö­
Fakat, unutmamahyız ki, düşmanımız ga­ rünürse icra, olunması.
yet muktedir, uyanık bir hilekârdır. Bu asırda, (îstitrad) Şu verginin zikri burada geç­
esna.i muharebede gûnâ gûn şaşudlar kullanı. miş olduğundan bundan dolayı Suriye vilâye­
yor. Gözlerimizi açmalıyız; zira adûmuz dâhili­ tinde pek çok yerlerde vaki olan ahalinin mağ.
yemizden envâ’-i desais icra ettirmesiyle bir duriyetini beyan etmeye kendimi borçlu edde-
fesad ve ihtüâl ihdas etmesine çalışacağı ve bu diyorum. Yani bir takım arazi ve çiftlikler var­
nun ile hem idaremizi bir kat daha tas’ib dır ki, yetmiş bin kuruş eden şey on beş yük
etmiş ve hem de devletin vaad buyurduğu ıslâ, baha ile takdir olunmuş. N e hacet? Dün arzu­
hatm gûya aksi halinde bulunduğunu Avrupaya hal encümenine bir arzuhal ihale buyurulmuş
göstermiş olacağı derkâr ve bundan dolayı te­ ve maali Sûr ahalisinden îlyas-el-kıbtinin yüz
kevvünü melhûz olan mehazîrin tafsiline hacet seksen bin kuruşa aldığı Bur.cül-kablî namiyle
göremem; binaenaleyh bu mütalea-i mutena maruf araziye otuz sekiz yük baha vaz’olun-
devlet tarafmdaa vülât-i izam hazeratma bildi­ muş ve bunu mazabıt ve evrak-ı saire ile isbat

184
i: 22 14 nisan 1293/26 nisan 1877 C: 1

eder. Ve bu muamele sebebsiz değildir. Suriye bUenler söylemeli de yollu şey yapmah. Bir vi­
vilâyeti eskiden öşür verme3db rnaLi maktu lâyete mahsus değil, her vilâyette vardır; lâkin
verirdi. Seksen üç tarüıinde öşür ihdas olun- şimdi sırası olmadığmdan lâyik değildir. Dünkü
f dukda, öşre mukabil mal-i maktûun sülsanı gün bir müzakere yapıldı. Gitsin; bir ihtar ol-
tenzil olunduğu gibi tahrir-i emlâk kaidesi icra .,muş olur.
olununcaya değin kalmış olan sülüs-i ahiri vergi Dünkü pusulaların mealine göre bazı zevat
namiyle bırakılmıştır. Tahrir-i emlâk icra olun, ismini koyacak. Onları okuyalım da dinlesinler.
dukda memurlar sadakat göstereceğiz diyerek Onlar mıdır, daha var mıdır? Bunu âcilen din­
zikrolunan mal-i mürettebden tedenni olmamak leyelim, ufacık bir şeydir. (Haşan Fehmi Efen-
üzere böyle pek çok mehalde fahiş surette baha kıraet eyledi-)
takdir eylemişlerdir. Demek oluyor ki, Suriye Şimdi, efendim, maslâhat mühim; bugün
vilâyeti dahilinde bulunan ekser arazi için veril­ maslahatımıza mani olacak. Âcüen şu arzuhal­
mekte olan vergi öşrün sülsü mikdarina muadil­ leri dinliyelim, vakit zayi etmiyelim. Cumartesi
dir, ve bu ise pek çok mağduriyet-i ahaliyi mu- müzakeresi mi münasibdir, yoksa şubelerde â-
cib olduğu derkârdır. Ve ahali dahi o vakitten- cüen 5dne bu işe mi bakılacak?
beri sızlanmakda bulunmuşlarsa da hâlâ icabı Mustafa Bey (Yanya) — Bu işe bakılsın,
icra buyurulmamıştır. Bu mazarrat ise, bir u- efendim.
cu da hâzineye aid oluyor, çünkü bunlann ek­ Reis Paşa — Bugün bir encümen yaparsı­
ser vergileri bakayâ kalmakda olduğundan, bi­ nız. Nasıl olur? Encümen teahhüd eder mi?
naenaleyh hem mirî mal vaktiyle tahsil olun­ Cumartesine biraz iş vereceğini?..
mak, ve hem ahali mağduriyetten kurtulmak i- Birisi — Bu kabil değU.
çin mâdelet-i seniyye ıktizasmca bu misilli Reis Paşa -— Burada değü, şubelerde mü­
mağduriyetin hakk-u adle tevfikan arazUerinin zakere olunmalı; amma encümen de hülâsa lâ­
fiati kıymet-i sahihası mucebince takdir ve tes­ yihasını bir taraftan tertib etsin. Acele hazırla­
viyesi zımnında dahiliye nezaret-i celüesinden malı. Öyle bir encümen olmalı. Ondan sonra
Suriye vilâyet-i celilesine mezuniyet ita buyu­ pazartesi günü başka bir müstacel şey olmazsa
rulmasın! ihtar eylerim. vilâyet işine bakılsa. Buna bakarız, salı günü
Siyak-ı sabık’â dönelim; Hizmet.i devlet için de o vakit düşünürüz. Böyle oldu mu?
hakkında olan mütaleat-i abîdanemi bu hey’et-i Hey’et Oldu, efendim.
şerife nezdinde münasib görünürse Babıâlîye
arzedelim ki, orada dahi tensib buyurulduğu 2- Arzuhaller:
halde bad-el-istizan icra-yi icabına emir ver­
Reis — Arzuhalieri dinliyelim.
sinler.”
(V e bunun üzerine b ir ik i arzuhal oku­
Reis Paşa — Bunlar lâzımlı lâkırdılardır.
nur ve Paşa bunun hakkında böyle bir
İstical için encümenlerin birine havale Olunsa
da çabuk yapılsa, ondan sonra söz söylense...
mütelea beyan ed er:)
Reis Paşa — Köy kavgası. Oradan oraya
Hey’et — Pek güzel, efendim.
gelecek. Acaba aslı var mı? Bu dâhiliyeye gi.
Reis Paşa — Bizim yapacağımız inhadır;
decek, değil mi? Serian göndermeli, isticvab o-
şimdi inhamızın bir müsveddesi müzakere o-
lunsun.
lunsun.
Mustafa Bey (Y anya) — Bize lâzım olan
(D iğe r bir arzuhal üzerine:)
büdcedir. Reis Paşa — Mucib-i gadri kaldırmalı Bi­
zim lisanımız değil. Acaba niçin tevkif olundu?
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Dün
söylüyordum. Gadir falan öyle şey değildir.
Reis Paşa — İşte, geldi: B ir kere encümen (D iğe r bir arzuhal üzerine:)
baksın; çünkü asıl madde şudur ki, her vilâyet­ Reis Paşa — Bunun, malûm ya, kanunen
te malûmunuzdur ki vergi kalemi vardır. İşaret cezasını tez3Ûd ederler, nerede kaldı ki müsa­
olunan ve bazı adamlar üç beş sene memleke­ ade!
tin varidat usülûnu oraya inha ederek (vergi (Diğer bir arzuhal üzerine:)
nasıl olur?) (Orada neden oluyor?) bunları Reis Paşa — Fakat, buna bir şey vardır:

185-
i: 22 14 nisan 1293/26 nisan 1877 C: 1

Babıâlide iki odacı vardır. îki kere nefyettiler, var. Hattâ dün gece yirmi otuz telgraf aldık.
başa çıkamadılar. Bunlar mıdır, bilmem ? Bütün Kendime mahsus.Hepsi yan yanya yanlış... Ve
Ânadoluyu harab edib, altını üstüne getirmiş­ müdir kenarına şerh yazmış ki, bu yanlışları
tir; ez-cümle Karahisar sancağında, eğer bu tashih etmeye vaktimiz yoktur, müsaade edi­
adam ise tard olunsun! niz! demiş; çünkü mühim işler var. Ö cihetle i-
Umum —- Tard olunsun. ğ lâve olunsun ki, bad-ez-in telgraf böyle hizmet­
Reis Paşa — (yine devam ederek) . O za­ lerin icrasından mahrum olacaktır. Bir kere şe-
ten Babıâlî odacısı! işe ne karışır? Mahkeme diden yazılsın etrafa. Hak ihtiyacdan masûn
yok mu? Memleketlisi, hemşerisi burada yok olsun.
mu? Bu pek fena şey, sancak hara,b oldu! Bilen. Rasim Bey (Edirne) — Bu dahiliye neza­
1er söylesin. Bu, iki kere nefyolundu. Eğer, o retine verilecek.
ise, belli! Odacılar! Mutlaka ya işe karışmasın, Reis Paşa — Pek iyi.
ya tard olunsun! Rasim Bey (Edirne) t - B u istid’a şimdi
Umum — Pek âlâ!.. bundan evvelki idi...
Mehmed Ali Efendi (Sivas) —^ Hakikaten, Reis Paşa — Dahiliye nezaretinden ceva­
bu adam zalim adamdır, âsi adamdır. Gerek vi­ bını istical edelim de bize cevab versinler, biz
lâyette, gerek nefs-i şehirde, hem o taraf aha­ bilelim. Ne yaparlarsa yapsınlar, biz bilelim ne
lisi ve hem bu taraf ahalisine gadretti. Bunun olduğunu.
tardı pek lâzımdır. Hey’et — Pek iyi, efendim.
Reis Paşa — O aşiret için mi? Ona karar Reis — (devamla) Bu bir haksız davadır.
vermişler. Ona başka bir şey demedik. Lâkırdı arasında bu adam ne dediğini bümez.
Rasim Bey (Edirne) — Bu böyle... Yeni­ Öbürü de umum hakkında zalim bir adamdır.
den kazâ teşkili hakkında derdest-i müzakere i. Oranın işlerini de bilenler vardır. Devlet... Zan­
di ya, nizamname daha neşrolunmadı, yanlış nederim... Yok mu?
olacak. Bir kaç meb’us — Var, efendim.
Reis Paşa — O adama diyoruz ki, karışma­ Reis — (devamla) Bir devlet başa çıktı,

sın, işi varsa valiye söylesin. Buranın mesali- azletti, nefyetti. Bu adam ne dediğini bilmez. . :/■
hini ona bildirecek değiliz. Bildirmek cebir Vaktiyle hizmet etmemek şartiyle kendine bir
değil... rütbe vermişler. Memlekette hanedandandır di­
Rasim Bey (Edirne) — ^Olunacağından de- ye... Üç ay sonra pişman olmuş, acele işe kalk­ ■1
miyehm, olunduğundan diyelim. mış. Kendi işini bilmez, iradını batırmış (yitw
Reis Paşa — Eskiden vardır ya, öyle emir, devamla) Bu cevab oldu mu? Çünkü mahallin­
name?.. de bakamazlar onu...
Rasim Bey (Edirne) — Her zeman pek zi­ Rasim Bey (Edirne) — Arazi... Başka tür­
yade düçar-i zaruret oluyor, her vakit ahali dü- lü olmaz mı?
çar.i tazyik oluyor. Geçende telgrafla bildiril­ Reis Paşa — Yedine bir kuru tavsiye ve­
mişti. Bunun için geçen gün bir takrir yapmış­ rilse... Çünkü olmadıkça gitmez buradan.
tık. istediği mahkemeye gidebilsin. Umum — Evet, pek âlâ!..
Diğer bir meb’us — Ahali hükümetten Bir meb’us — Dört senedenberi burada o-
ruhsat almağa neden mecbur olsun? Davaya kı­ turuyor.
yam ile mahkemeden hüküm ilâmı yapıldık- Sadi Efendi (Haleb) — Rasim Beyin bu­
dan sonra, o vakit icra memuru icab eden yere yurdukları gibi sahib-i istid’a doğrudan, doğru­
icrasını havale etsin. ya davasının aid olduğu mahkemelere gitseler,
Reis Paşa — ilâve olunsun. Y a kâğıda ya­ teshilât-i ümur için âlâ olur; zira hükümet me­
zın da... O kadar tafsilâta girişilmemeli; fakat murları; hakk-ı istid’ayı buyurdukları halde
bir şey ilâve olunsun; geçende buna dair pusu­ vermiyorlar. Bir takım müşkilâta düçar oluyor­
la gönderdik. Onun mealine tevfikan... Şimdi lar. Sahib-i istid’alara doğrudan doğruya dava­
de malûmunuz olsun ki telgrafhaneye gayet kıs­ larının aid olduğu mahkemelere gidilmesi be­
kanarak hizmet göstermeliyiz. Hizmet zimmeti yan buyurulursâ, bunda bir mahzur görürüm.

186~
i; 22 14 nisan 1293/26 nisan 1877 C: 1

Bir mahkeme diğer bir mahkemenin işine karı­ tediyesi elzem olan mikdan dahi ilâve olunduk-
şıyor. Bu istid’a için ayrıca vilâyetlerde ve san- da iki müyon yedi yüz bin kese mikdarının he­
ca,klarda bir encümen olarak istid’aları oraya men tedariki ehemdir. Buna karşılık, müvazene
havale etseler. Yoksa davası temyize aid, mah- kanununun yedinci maddesinde gösterildiği ü-
keme-i ticaret... zere, bir istikraz-i dahilî ile kapattırılacaktır.
Reis Paşa — Efendim, müzakere için pek Bu müvazene cedvelleri, uzun uzadıya tedkike
âlâ olur; zira geçende bir şey gönderdiniz; ona muhtaçdır. Ancak muharebe masrafı için iste­
şimdi cevab gelmiş mi? Gelmiş ise onun üzeri­ nilen fevkalâde mikdarın vakit geçirilmeksizin
ne mütalea olunsun, yaparız, geçer. istihsali ehem olduğundan zikrolunan istikra­
Umum — Geçer. z-i dahilînin suret-i tedariki ve ona karşılık
Reis Paşa — Efendim, birinci okunan yüz gösterilecek varidatın şeraitini havi bir, kanun
yedinci numaralı arzuhalde deniyor ki: Malat­ lâydhası buraya gönderilmesini Babıâlîden is­
yalI Abdülvehhab istid’a ediyor, işe bakılmadı, tical olunmasını teklif ederim.
diyor. Mustafa paşanın müddeileri ile taht-i Reis Paşa — Efendi, şimdi bu işi uzat­
muhakemeye alınması denmiş. Bizim tarafımız­ mak evan.i azizemize yazık olur. Bir kere bey­
dan muhakeme lâkırdısı yazıldı mı, ya? Bana ninizde danışmız, bir şey yapın.
kalrsa bilelim, nenin nesidir, bilelim. Hey’et — Bir daha okunacak. Anlamadık
Nakkaş Efendi (Suriye) — Mademki dava ki cevab verelim.
ediyorlar. Bu adamlar haklı ise niçin mahke. Reis Paşa — Karar malûm oldu: Şubeler
meye koymamışlar ? - müzakere edecek.
Reis Paşa — Muhakemeye konulsun Bugün meclis bununla tamam oldu.
mek bizim işimiz değildir. Müzakeremiz malûm oldu. Pazartesi günü.
Nafi Efendi (Haleb) Hakkı olub olma-; | eğer başka mühim bir şey olmazsa, vilâyet ni­
dığı bad-eLmuhakeme... Ne diye gelmiş baka­ zamnamesini okuruz. Cumartesi günü şubeler­
lım? ikinci derecede olacak şey. Muhakeme de bakılacaktır.
istiyor. ¥ Meclis saat: altıya yirm i kalarak hitam
Rais Paşa — Mâliyeye dair olan diğer ev­ bu(!du-
rak kaydolunsun da, kâtib-i resmîmiz Haşan
Fehmi Efendi şubede bir kere baksınlar: Nedir M ECLİSTEN SEÇ İLM İŞ BİR
A pusulaları? Zabtolunsun, malûm olsun. TEBR İK H E Y ’ETİ
Sebuh Efendi (İstanbul) —■ Efendim, ruh­
sat isterim. Ingilterenin Dersaadet sefir-i muvakkati
Reis Paşa — Buyurun. mösyfö Layard cenablan dün (16nisan 1293)
Sebuh Efendi (İstanbul) — Şimdi bizlere vükelâ ve memurin-i saltanat-i seniyyeyi ünifor-
tevzi olunan vezne cedvellerinden anlaşıldığı­ malariyle Beyoğlundaki sefarethanede kabul
na göre masarifat.i fevkalâde ki, elde olan mu­ etmiştir.
harebe masrafıdır, iki milyon dokuz yüz bin * Mösyö Layard cenablarını tebrik için
kesedir. Bu mikdardan niüvazene-i âdiyeden Meb’usan Meclisinden Şeyh Bahaeddin Efendi
fazla görünen dört yüz seksen bin kese tenzil (Bursa) ve Yenişehirli zade Ahmed Efendi (İz­
olundukda, baki iki milyon dört yüz bin kese mir), Hacı Fasih Efendi (Konya) ve Sadi efen­
mikdan lâzım. Buna düyun.i gayr-i muntaza- di (Haleb) den mürekkeb bir hey’et-i meb’usan
ma cedvelinde görünen mühimmat-i askeriye- intihab olunmuştur.
den dolayı iki vüz elli bin kese mikdan hemen (Basiret, 17 nisan 1293)

-187-
DEVRE:1 CİLD: 1 İÇTİMA: 1

Meclis-i meb’usan
129=1877
Zabıt Ceridesi

Yirmi üçüncü inikad


19 rebiulâhır 1294— 21niaan 1293/3mayıs 18TT
PER ŞEM B E

i Çl N D e K i t E R:
Sayıfa
1— ^Geçen zabtın hülâsası 189
2— Müzakere edilen maddeler:
1~Viîâyat nizamnamesi 191
.)
irmi üçüncü inikad* ■4
19 rebiuiâhır 1294— 21nisan 1293/3mayıs 1877*
PER ŞEM B E

Reis: AHM ED VEFİK PAŞA

Meclis-i Meb’usân i§bu 1294 senesi re biulâhırının 19 uncu perşembe günü devletiû
Ahmed Vefik Paşa hazretierin,m tahfi riyaset-i celilelerinde sUretH mahsusada olarak içtima
eylemiştir-

1. GEÇEN ZABTIN H ÜLÂSASI

Reis Paşa — Bugünkü müzakere-i mahsu- Ve bir kısmı dahi yalnız vakfolunduğu ca.
samız saat dört buçukta bed’ etti. mi ve medrese ve sebilhane ve bu misilli sair
Hülâsa kıraet olunsun da dinliyelim. güne mahallere tahsis kılınarak ol mahallerin
Zabıt kâtiblerinden Muhsin Bey hülâsayı masarifatından fazla düşdüğü halde bir mikdarı
bad-el-kırae; lüzumu zuhûr edecek tamirat için tevkif olun-
Bahaeddin Efendi (Bursa) Zabtiye isi makda ve bir mikdarı muhtacin erbabına mai­
kabul olundu mu, olunmadı mı? şet kalmakta bulunmuş.
Rasim Bey (Edirne) — Bendin ibkası ka­ Ve ahar kısmı zat-i akdes.i risaletpenahî,
bul olundu idi. evliya.i kiram ve taraik-ı âliyye dergâh-i şerif­
Abdürrezzak Efendi (Bağdad) — Evkafa lerine ve it’am,i taama ve sülâle-i tahireye mer­
aid olan şey’i geçende dediğim gibi okuyacağım but olarak onların dahi ekseri hukuk-perver ve
diyerek makale’i âtiyeyi kıraet eyledi: âtifet-küster olan Devlet-i âliyyenin berevat-i
“Geçende mecliste evkafa dair vuku bulan âlîşahı mucebince muhasebeden müstesna tutul­
müzakere üzerine bazı mütaleat-i âcizanem o- muş idiğine mebni (el-kadîm alâ kıdemih) feh-
lub sonra beyan edeceğimi ifade etmiştim; şöy­ vasmca bunların hal-ü teamül-ü kadîmesi ü.
le ki: zere ibkasmı ihtar eylerim.”
Evkaf, bir kaç vecih, üzere bulunub bir kıs­ Rasim Bey (Edirne) — Başka takrirler
mı vakfedildiği mahallin masarifatmdan sonra verilmişti. Daha kalem göndermedi.
fazlası evlâd, ve inkırazlarında, akreb-i nesle ve Reis — Eivkafa gitmiş mi? Yoksa kalemde
hayrat ve meberrata şartolunmuş, mi kalmış? Hepsini bir yere getirib de öyle
yapmalı. Şimdi tamam malûm oldu ya, kaç ta­
(* ) Tükvim.i Vakayi, S. 1901 ne olduğu? Hepsi toplansın da...

190
i: ^3 21 nisan 1203/3 mayıs Ğ: i

2. M Ü Z A E K R E O LUNAN M A D D E LER

Z- Vilâyat nizamnamesi: intihaba nail olamıyorlar; yalnız nahiye meclis-


leri ediyor; niçin kazâ meclisleri intihab etmL
Vilâydt nizamnamesinin fasl-i sabimin
yor?..
94 maddesi okundu-
Rasim Bey (Edirne) — Bunu kazânm yal­
Reis — Meclis-i umumî-i vilâyete dair en. nız meclis-i idaresi intihab eder. Bir kazânm i-
cümenin bir sözü var mı ? ki meclisi var. O kazânm havi olduğu nahiye
Resim Bey (Edirne) — Dört gene için in- meclisleri intihab edecek ki her kazâ sekiz on
tihabdan sonra ahali düçar.... kadar meclis intihab edecek, hattâ dört rey’ ve-
Reis — Hayli müzakere olundu idi. Şube­ rilmekden murad da... İntihabında haylice güç­
lerde müzakere olundu mu? Söylenildi mi? lük olacak...
Şimdi bu iki sene için, yahud dört sene için Reis Paşa — Onlar, kazâ meclisinin müf­
diye müzakere olundu mu? § redatı demek. Kazâ meclisi daha kalabalık!
Rasim (Edirne) — Meclis-i idareler iki se. Mustafa Bey (Yanya) — Kulunuz demiyo­
ne için kabul olunuyor idi. rum ki intihab nahiye meclisleri ile olsun;
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — İdare yoksa hakk-i intihab yalnz kazâ meclisinin...
liva hakkında dermiyan olunmuştur, sonra iki Kulunuz daha ziyade tahmil etmek için söy­
seneye.... lüyorum. Nahiye mecalis intihab edeceği gibi,
Reis — Biz ayniyle böyle geçelim mi?.. kazâ meclisi de hakk-ı intihaba nail olsun, şu­
Hey’et — Geçelim. nu demek isterim; çünkü, niçin kazânm bir
95 inci madde okunur- hükmü yoktur? Meclis-i umumînin yerine na­
Sebuh Efendi (İstanbul) — Bunun bir sıl kazâ meclisleri ilâve edecek olursak... M a­
noksanı var, arzedeyim: Meclis-i umumî âzası demki kazâ meclisi yalnız âzaya vardır; bu hal­
iki sene için intihab olunmuştu; halbuki daha de vilâyet meclisleri âzalarının intihabı kaimi,
yeniden intihab olunmak caiz midir, değil mi­ yacak. Aza-i tabiîyye dem.ek, malûm-i âlinîz
dir? İyice intihab olundukdan sonra lâyık mı, ki, intihab maddesi yalnız âza-i tabiîyye me.
değil mi? Onun için bir bend ilâvesi lâzımdır. muru olması yalnız intihabla olacak. Sebuh E-
Reis — Yukarda bir kaide gösterildi idi, fendinin dediği gibi, intihab olunduğu vakit
pek iyi. Böyle edin de... âzaları nahiye mecalis âzalariyle beraber kazâ
Nufel Bey (Suriye) — Meclis-i umumî-i meclislerinin müntehab azalan birleşir ki bu
vilâyet her kazâ meclisinden gönderilince san­ pek doğrudur.
caklar da gönderecek. Burada bir malûm aded Nakkaş Efendi (Suriye) — Hem kazâ mec­
yoktur. Her bir kazânm adedi nisbetince, isti­ lisi müştereken bu intihabda olacak, ve hem
zah ederim, ne demek oluyor? de liva meclisleri intihabda bulunacaklar. Bu
Reis — Her kazadan kaç âza gönderileceği asıl başlıca liva meclisi intihab olundu.
malûmdur da faydası mahallinden ya ahalisinin Reis — Şimdi, efendim, bu ibareye ne de­
her.... niliyor? Asıl ibareyi okuyalım: Bunda bir kai­
Nufei Bey (Suriye) — Y a her kazâdan in­ de var; çünkü kazâ meclisi dediğimiz bir ayrı
tihab olunacak bir adam... vücud değildir. Şu dairenin içinde dört nahiye
Reis — Bir adam, demiyor. Mahalli var. meclisi var; oranın ahalisinin hukuk veya hiz­
Mahallinde gösteriliyor ki kaç adam olacağı. metini icra edecek. Demek ki hiç kimse mah­
Şimdi burada diyor ki kaç kazâ var göstermeli. rum kalmıyacak; halbûki dörtte biri ayrıca kal­
Ona göre, bu nizamca intihab ederek gönderi­ dığı halde adı kazâ meclisi. Bu kazâ meclisi
lecekse o kazâların her birinden ne kadar gön­ intihaba karışmamakla intihaba karışmış ol­
dereceği, her biri ne kadar intihab edecek ? Onu ması ahalice sıfatları yani karışmamış olur. Bu
mahallinde aramalı. hey’etin o vakit adî kazâ olacak. İlk müzakere­
Mustafa Bey (Yanya) — Efendim, bu ge­ de bakıldı. Yoktur; çünkü müzakerede böyle
riye kalıyor. Demek oluyor ki, kazalar hakk-ı bir söz söylendi de sonra bu bend kabul olun­

191
23 21 nisan 1293/3 mayıs 1877 C: 1

du. Bu söz ne ise, hemen hatırında ise, görün­ Reis Paşa — Amma hacet yok. Nahiye bi­
dü ise... rer birer terekküb ederse kazâ olacak. Bunun
Bir meb'us — Vakıa buyurduğunuz gibi için hatırımıza gelir ki, müddet-i medîde, meşe,
faraza bir kazâ o kazanın eczasıdır. O kazâ iâ merkez kaymakamı ve hattâ bazı merkezler­
nefs-i kazâ olur. de mutasarrıf olmadığmdan, nefs-i vilâyet de.
Reis — Şimdi nefs-i kazâ yok, yalnız orası.. yiverir onu... Âdî tâbirle o kazâ vilâyetin mer­
Meb’us — Nefs-i kasaba yok mu? kezi bir veya iki nahiyedir. Başka şey değildir
Reis — O da nahiye demek, elbette nahi­ Ve orada idare eder. Vali olursa memur, yok­
yedir. (ftu aralık gürültü oldu) Şimdi, eğer vi. sa nahiyenin memuru sıfatiyle o hizmeti gö.
lâyetin tepesine gitsek de dursak, orası nahiye rür. Başka bir şey değil.
olur. Böyledir, orası nahiyedir. Nahiye bir ye­ Şeyh Bahaeddin Efendi (Bursa) — îşitil.
re gelse kazâ terkib edecek. Kazâler bir araya medi.
gelse liva terkib edecek. Reis Paşa Yukardaki her kazâdan bir
Bir meb’us — Peki, kazâ meclisi nahiye kişi gelir. İşte öyle söylüyor. İzahat soralım.
meclisi, nahiye meclisi nahiye meclisi ile yal­ Eğer cevab hazırsa daha iyi anlaşılır. İzahat
nız §u şey ile tesmiye olunur. var mı?..
Reis — Amma yukarda nahiye üe devai- Kadri Paşa (Şûra-yi Devlet reisi) — Kaza­
rin bir olduğunu söyledik. Unutmayın ki nahi­ lar için mi, efendim? Bir sancak, bir kazâ, bi­
ye ne demek ise orası o demektir. İkisi de bir. rer nefer intihab edecek; o halde her kazâya
Böyle olursa yine bir. Dairesi demek, daire de. bir âza düşecek.
meke, şehir içi olan mahallin nahiyesi demek. Simonaki Efendi (Konya) — Bu meclis-i
Onun üzerine bu bend kabul olundu. umumî âzalannın memurinden intüıablan caiz
Bir meb’us — Nahij'e meclisleri, birinin midir? Ve olduğu halde bununla mevkilerinden
meclisine meclis.i kazâ diyor, efendim; nahi­ sakıt mı olacak, yoksa muvakkat mı gelecekler ?
ye meclisi başka olur, kazâ meclisi başka. Reis Paşa — Buna bir mülâhaza var mı,
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Meclis-i yani memurinden olsa veya olmasa bir şey
kazânm ve idare meclisinin usul-i intihabı gibi, var mı? Ca-yi mülâhaza mıdır?
orası da, olduğu gibi, malûm olur. Bu surette Birisi — Olmaz.
intihab yine kurâca nahiye, yani her belediye Mustafa Bey (Yanya) — Hacet yok, efen­
gibi, tashih etmek istediğimiz yolda, ne suret­ dim. Mademki olmaz, diyorlar, (sakıt olur)
le idare meclisine intüıab ediyor ise, aynyle e. kaydı yok; (memuriyetten sakıt olur) kaydı
der. Meclis-i umumî.i vilâyet o yolda intihab olmadığı halde caiz olacak mı, olmiyacak mı?
eder ki... Reis Paşa — (Caiz olmaz) demedikse de
Reis Paşa — Şurasını unutmamalı: İcra nasıl olur? Olur mu, olmaz mı? Size sorarım.
etse demiyor ya! Hepsinde bir kaç kere kazâ­ Palân. caiz olmaz demiş. Sebeb yok; çünkü bir
nm işini nahiye görse, tashih nahiye desek, adam bir kazânm hem âzası olabilir. Başka şey
nahiye dediğimizle her iş, eyaletin ahalisinin var mı? Bu bend kabul olundu mu? Ayniyle
hukukunu değl. Orada hiç bir şey de hacet kal­ geçen defa da kabul olunmuştu; buna bir sö­
maz. Bölüğün tabur olması gibi. Nefer yine o zünüz var mı, kabul olundu mu?
neferdir, yine bölük, o efraddır. Doksan yedinci madde kıraet olunur-
Mustafa Bey (Y anya) — Fakat, sonra na­ Reis — Buna bir kelime ilâve olundu idi.
hiyede olan nüfus hesab olunmuyordu. Haşan Dahiliye nezareti tarafından dahi teşekküren
Fehmi Efendinin dediği gibi olursa... kabul olundu idi ki, zimmet-i miriyyesi olmi-
Reis Paşa — O bozuldu. yacaktır.
Nakkaş Efendi (Suriye) — Demek olu­ Hey’et — Evet, efendim.
yor ki, kazâlarda bulunan belediye meclisleri Bir meb’us — Kaymakamlara dair müta­
ihtiyar meclisleri addolnur.Re’s-i vilâyette bu- laaları ?
lıman re’s-i kazâda dahi yine nahiye meclisinin Reis — Yine kaymakamların memur.... Ol­
olur. sun amma, bunu bir yere zabtetmeli.

- 192
— -
i: 23 21 nisan 1293/3 mayıs 1877 C: 1

Hey’et - - Bunun nizami var, efendim. duğu halde vilâyet meclis-i idareleri âzaları
Bir meb’us — Nizamı var amma, icra o- meydanda kalmış olurlar. Tekrar intihab caiz
lunmuyor. olmuş olmaz.
Reis Bu bizim eski kararımızdır. Olma­ Reis Paşa —- Amma yukarda ne diyor? Bu­
ya karar verdik. na. dair vüâyet nizamnamesine bir bakınız. H a­
Nakkaş Efendi (Suriye) — Buna geçende tırda yok mudur? Ne diyor? Vüâyet meclisi
karar verildi. hakkında başka sözümüz kaldı mı?..
Reis — Dün karar verilen başka türlüdür. Doksan dokuzuncu madde kabul olundu-
Nakkaş Efendi (Suriye) — Bu zimmet-i Yüzüncü madde:
miriyye ne gûna zimmettir?.. Reis Paşa Çecendeki müzakerede dendi
Reis — Söylendi: Zimmet-i umumîs^^e ne idi ki idare ve mecalis-i idarede...
olursa olsun, kaybolmaz; na.malûm bir zim. Bir meb’us — Âzahk sıfatiyle böyle demiş­
raettir. tik. Buralarda olan idare meclisi ve mecalis-i
Bir iTieb’us ■— Binaenaleyh, iktizası var ki, saireden bulunması caiz oluyor.
her kaza mal memunı, mal müdürü bir defter Reis Paşa — Bunu bilmiyorum. Âzahkda
çıkarmalı, herkese ilân etmeli. Bunlardan intL. mı oldu, yoksa kâtiblikte? Memurinin sözü oL
hab etmeyin diye söylenmez a! Çünkü, intihab du amma buna dair söz icab etmez. Yalnız söy­
olunub da zimmot-i miriyyesi çıkarsa alınmi- lendi. îdare meclisi ve sair meclislerde buna
yacağından müntehiblerin o vakit bir hakkı sa­ bir şey var mıydı,?
kıt olmuş gibidir ve diğer bir adam intihab e- Tekrar o meb’us O vakit bendeniz idim.
derdim; bunun için diğer bir adam intihab o- Reis Paşa — Böyle dendi, böyle geçelim
lunsun. mi?..
Reis — Bu malûm şey. Başka türlü nasıl Umum — Geçelim.
malûm olur? Zimmeti olan intihab olunmasın, Yüz birinci madde:
dediğimizden bunu nasıl kabul etmeli? Reis Paşa — Böyle geçelim mi, encümenin
Nakkaş Efendi (Suriye) — îşte, bunu çi- bir sözü kaldı mı, efendim? ı
karmalı, ilân etmeli. Rasim Bey (Edirne) — Hayıf efendim,
Reis — Amma başka yok, ondan ibaret, yoktur. Malûm ya işleri var.
pek İ3Û. Reis Paşa — Bu vilâyet nizamnamesinin
Bir meb’us — Zimmet-i miriyyesi olanlar alt tarafına umumun bir bahsi var mı ? Bu fas­
kendi kendine her tarafa haber versinler ki la dair bir söz var mı ?
mahçub düşsünler. Rasim Bey (Edirne) — Hayır, bu fasla dair
Reis — Bu sözden hariç. Şimdi kararımız bir söz yok. Yalnız ilâve edelim.
vaçhiyle izah istedik. Her taraftan kabul olun­ Reis Paşa — O malûm ya, yukarıda bazı
du. O tâbir ile geçtik. Geçmedik mi? şey ilâve ettik. Onlar malûm. Başka kalmadı
Hey’et — Geçtik. mı? İşte, o yalnız kırk beşinci madde mi? On­
Sebuh Efendi (İstanbul) — Tayin oluna­ lar ayrıca müzakere olunur.
cak âzanın bir takımı... Rados meb’usu— Efendim, taşralarda ver­
Reis — Dün yaptık, mademki kabul... gi marttan marta tahsü olunur. Tahsüdar zab-
Manok Efendi (Haieb) — Sade zimmet-i tiye ile gider, muhtan bulur. Fakat, bir kere
miriyyesi değil, cihet-i kefaleti olursa ?.. değil, on kere gider. Bunların bir senelik masa­
Reis — O da zimmet demektir. Zimmet-i rifini fukara verir.
miriyye dediğimiz kâfidir. Ne olursa olsun. Reis Paşa — Zabtiye yoktur.
Doksan sekizinci madde okunur- Bir meb’us — Zabtiye yoksa kim gidecek?
Reis Paşa — .Evvel de kabul olunmuş. Şim- Reis — Bunlar iyi büdiğimiz şeyler; fakat
di de kabul olundu mu? bunu size havale ettik. Böyle şeyleri yaptırma­
Sebuh Efendi (İstanbul) — Vilâyet mecli- yın diye zabtiye nizamı yapacaksımz, onunla
s-i sumumîsi hakkında bir fikir yoktur. Yalnız men’edeceksiniz. Şimdiden sonra olursa kaba­
bu ayrı ayrı cemaat meclisleri... Gelmemiş ol­ hat sîzdedir. Söylüyorum size amma, şu söyle­
I: 23 21 nisan 1293/3 mayıs 1877 C: 1

diğiniz hayırlı lâkırdı... Fakat, ancümende bir bahis sadedden hariçtir. Bu nizamnameyi ka­
kere müzakere edin de, eğer icab ederse bir kâ- bul ettik. Burada bazı mazlûmîn arzuhalleri
ğıd üzerine alın. var. Dinliyelim de...
Haci Vasii Efendi (Cezair-i bahrisefid) — Sebuh Efendi (İstanbul) — Efendim, orta­
Bir kaymakamlığın gerek sancaktan gerek mer. da dört beş bend kaldı; onları da bitirmelİ3Ûz.
kez-i vilâyetten kırk elli saatlik mesafesi var­ Reis Paşa — Kaldı amma, onlar müzake­
dır. Azalar kalkarlar köylerine giderler, mü­ reye muhtaçdır. Şûra-yi Devletten memur ge­
hürleri orada kalır. O vakit kaymakam işleri lecek idi. Böyle karar vermedik mi? Encü­
nasıl isterse yapar. mende karar veçhile biz burada dinliyeceğiz.
Reis — Böyle güzel; fakat bunu kim ya­ Bir telgrafname. okunur-
par: Y a (Patnos) kaymakamı yapar, ya (Ka- Reis Paşa — Sonra cevab vermeli, şimdi
limnös). olmaz, çünkü bunlar nizamî şeydir, kanun de­
Yine o meb’us — Bir de rüşvet için arze- ğil. Bakılsa, yalnız Babıâliye tavsiye etme­
deeeğim: Bir adam gerek işi bitmek için, gerek liyiz.
korkudan rüşvet vermeyi inkâr eder; halbuki Reis — Babıâlîden bir ay evvel yine, zan.
rüşvet vermese hakkı ibtal olunacaktır. Verdiği mm, bu adam hakkında bir şey gelmişti. Yine
halde söylese üç sene verenin, üç sene alanın karar verdik. Bu nizam işidir; kanun ve mah­
cezası var. Nasıl verdim diyebilsin ? bahusus keme karışmaz.
ki, rüşvet isbat ile verilemez ki, isbat edebilsin. Sebuh Efendi (İstanbul) — Şimdi aynıdır.
Bunun için meb’us bulunduğum halde re’yirni Pek münasib olmuş.
beyan ediyorum ki hiç olmazsa rüşvet veren a- Reis — Evet, buna yalnız bu kadar karar
damın cezası tahfif olunsun; yahut hiç olma, vermeli ki, bu sırf nizamîdir. Bunda hak ve a-
sın ki söyliyebilsin. Bu re’yim kabul olunursa dalet yoktur. Babıâlîye gitsin. Bize de malûmat
ne âlâ. Bu da fukarayı zulümden kurtarmak verilirse o vakit yazarız.
içindir. ikinci arzuhal okunur-
Reis — Bu başka yerde, mümkün değil, ol­ Reis — Buna şimdi, (Bunlar haklı olduğu
maz. Ben, gördüm: Olmamış; onun için olmaz halde, yirmi iki senedenberi malûm olan., ol­
derim. Söylediğiniz şeyler mühim şeylerdir. duğundan.... diyen ahaliye) demeli. Biz hük­
Hayırlı şeyler; fakat, iki üç satır kâğıd üzerine metmeyelim.
bir şey yazın, şubenizde okuyun bakalım. Son­ Belediyeden bir bend kalmıştı, tamam ol­
ra eğer münasib ise müzakere olunur. madı mı?
Bir Meb’us -— Cezair-i bahrisefid Meb’usu Elde bir işimiz yoktur. Diğer encümenler­
Efendinin mütaleatı pek yolundadır. Bu da da­ de iş var. Ve mevadd.i mühimme var. Öğleden
va etmesi lâzımgelse, sonra müfteri cezasına sonra yine müzakere ederiz.
uğrar. Bununla meclisimiz beş buçukta hitam
Reis Paşa — Efendim, bu lâkırdılar, bu buldu.

Î94
DEVRE: 1 CÎLD; 1 fŞ TİM A î 1

Mec!is-i meb’usan
1293=1877
Zabıt Ceridesi

Meb*uslann tersaneyi ziyareti


20rebiulâhır 1294=22nişan 1293/4mayıs 1877
CUM A

"M

Meb’üslann tersaneyi ziyareti


20rebiulâhır 1294~22nisan 1293/4 mayıs 1877
C UM A

22 nisan 1293 tarihli (B a s ire t) yazıyor: havuzda derdest-i inşa olan Nusratiyye surhlı
Dünkü gün, Meclis-i Meb’usân âzası rü- fırkateyn-i hümayunu suret-i inşasiyle keyfiy-
kûblanna tahsis olunan vapur.i mahsus ile yet.ü mebadi-i imali se3Tedümiş ve bütün ame­
tersane-i âmireye gidib fabrikaları ve inşe o. lesi OsmanlI sıfat-i celUesini haiz efraddan bu­
lunmakta olan zırhh Nusrati|yye firkateyn-i lunduğu ve bunun cemLi levazimat-i hadidiyye
hümayununu muayene ve temaşa ederek ke- si memalik-i Osraaniyye madenlerinden alınarak
mâl-i şükran.ü takdir ile avdet etmişlerdir. yine tersane-i âmire fabrikalarmda imal edildiği
re’y.el-ayn görülmüş ve anlaşılmış olmasından
(B a s ire t)in 24 nisan tarihli nüshasından: naşi her birimize mesruriyet ve mahzuziyet el.
verdiğini müteakib fabrikalar müdiri, üç an-
Şeref-sudûr buyurulan irade-i seniyye ic barlı süvarisi Hüsnü Beyfendi marifetiyle kaz-
zerine hey et-i m eb’usânın tersane’i âmireye
ganhane ve imalât.i hadide ve tamirât ve had­
vuku bulun azimet ve avdetlri tafsilâtına dair
dehane ve çekiç ve bakırhane ve dökümhane
Haleb m eb’usu Cabiri zade İzzetlû Nafi Efendi
fabrikalariyle âtik demirhane ve makaravare
tarafından kaleme alınan varakanın sureti
ve sair makineler birer birer görülüb esna-i te­
ma~at-te§ekkiir zirde dercolunmu§tur:
maşada her fabrika ve makinelerin kuvvet ve
Tersane-i âmire ile fabrika ve makineleri­ eb’adına dair tefhimat-i lâzime ve ameliyat-i
nin Meclis-i Meb’^usan âzası tarafmdan seyr-ü fenniyelerine müteallik malûmat-i mükemmele
temaşasına müsaade-i senİ3^ e -i cenall-i padişa. müdir.i mumaüeyh Hüsnü ve miralây Ali Bey­
hı erzân ve şayan buyurulmasiyle cuma günü lerle binbaşı A rif ve Adil ve Mustafa beyler
hey’et-i mecmuamızla divanhaneye azimet edil­ ve diğer zabitan-i askerî taraflarından pek gü­
mekle iskeleden bizi istikbal eden bahriye ya. zel bir surette ifa edilmiş ve cesamet ve sıfat­
veranmdan izzetlû Hakkı beyfendinin delâle­ lan ve âlât ve edevatları hayret-bahş-i ukul olan
tiyle istirahatimize tayin kılınan daireye gidU- bu makinelerin ekserisi asakir-i bahriyye-i şa­
miş ve orada bir mikdar oturulduktan ve harita hane büyük zabitlerinin himmet.i üstadânele.
ve sair hendesiyyat.i bahriyye tersimile meşgul riyle yeni yetişmiş ve ameliyat ve nazariyat-i
olan erkân-i harb hey’etine vizite verildikden hendesİ30^e-vü hikemiyyeye büıakkm kesb-i vu.
sonra rükûbumuza talısis buyurulan iki kıt’a kuf etmiş olan model muallimi Necmeddin ve
vapurda liman kumandanı mir-liva saadetlû hendese dairesi memuru ressam kol ağası Ah-
Haşan Paşa ile birlikte rakiben fabrikaların ıned Efendiler ve bunlar gibi sair genç zabitle­
bulunduğu mahallin iskelesine gidilerek evvel, rin maharetleri üe tersane-i âmirece husule gel­
emirde inşaiye kaymakamı Ali beyfendinin ma­ miş ve bu fabrikalarda işleyen amele bir tabur
rifetiyle dokuz yüz beygir kuvvetinde olarak aşakir-i Osmaniyye il® t©bea-i Osmaniyyeden ol-

- 106
Meb’uslarm Tepsanayi Ziyarati

mak üzere beş altı yüz neferden ve akşamları ve tarifi müstahîl-ül-imkân olan bu fabrikala.
derslerine çalışmak ve gündüzleri okudukları nn mülkümüzde vücudu ile beraber bunların is­
derslerin fiiliyatını görmek ve her birerleri bir timali için ecnebi ustaların himmetine müraca­
bürhe.i cüz’iyyeden sonra saye-i şahanede bir attan vareste olduğumuzdan her birimiz müte­
üstad.i mükemmel olmak üzere bir kaç yüz şekkir bir halde kalmış olmakla bundan sonra
mekteb şakirdanından ibaret ve en ufak ameli­ Aynalı Kavak kasr-i hümayununa gidilerek bir
yatta müstahdem beş, altı adî amele-i ecnebiy. Saat kadar istirahat ve millet-i Osmaniyye me-
yeden kinayet olarak bu cihet, yani ecnebi mu­ b’usanı hakkında mütetabi’-uz-zuhûr olan bu
allim ve amelenin müstahdem olmaması me- lûtf-i celiLi hazret-i mülkdarîye karşı zaten zey_
s’elesi, her bir ferd-i Osmanı için başkaca meda- netsaz-i lisan.i umumî olan daavât-i nusrat.ü
ri. mesarr-ü mefharat addedilse sezâ bulunmuş tezayüd-i ömr-ü âfiyet.i hazret-i hilâfetpenahî.
ve gayet cesim, bir kaç bin kıyye ağırlığında lerini bir kat daha tüâvet ve mahsus vapurlarla
bir ham demirin ne suretle ocağa atılıb ma-i avdet edild^inin mülî ve muteber gazeteniz
mayi gibi eridilerek mevcud makineler vasıta- vasıtasiyle hey’et-i meb’usan namına tebşir‘ ve
siyle ve beş on dakika zarfında istenüen kad ve ilânı mütemennadır.
kahbda kesilib yapıldığmdan hepimiz mütehay.
yir ve müftehir ve tarz ve cesametlerinin tavsif M eh m ed N afi

m
/ i
DEVRE: 1 C İLD : 1 İÇ TİM A: 1

Meclis-i meb’usan
1293=1877
Zabıt Ceridesi

Yirmi dördüncü inikad


23rebiulâhır 1294— 25nisan 1293/7mayıs 1877
PAZARTESİ

Çl N D E K İ L E R
Sayıfa
1— Geçen zabtın hülâsası 200
2— Müzakere edilen maddeler:
1 İntihab-i meb’usân nizamnamesi 200
2 Matbuat nizamnamesi 201
Yirmi dördüncü inikad^*'
23rebiulâhır 1294—-25nisan 1293/7mayıs 1877
PAZARTESİ

Reis; AHM ED VEFİK PAŞA

M eclis-i M e b ’usân i^bu 1294 senesi re- f i celilelerinde su reti mahsusada olarak içti­
biıdâhınnın 23 üncü pazartesi günü devletlâ ma evleınistir- 4
Ahmed Vefik Paşa Hazretlerinin taht-i riyaser

1. GEÇEN ZABTIN H ÜLÂSASI

Reis Paşa Hazretleri — Bugünkü müzake- (dahiliye nazı n) nm ümurü devlete güzel edih
i'e-i mahsusamız saat dörtte bed’eyledi. Geçen diğinden dolayı lıey’et.i meb’usâna teşekkür ey­
içtimain hülâsası okunsun da dinliyelim. ledikleri kaziyyesinin bu hülâsada eksik ol-
Hülâsa okundukda eksik ziyade bir §ey o- duğujîj} dermiyan eylemiş ise de sair meb’usîar
lu b olmadığı taraf-i riyasetten led~es-süâl Vs. zikrolunan teşekkürün o gün olmadıği/n ihmr
silâki Bey (İstanbul) Cevdet Paşa hazretleri evlemişlerdir.

2. M Ü ZAK E R E O L U N A N M A D D ELE R :

1. Intihah-i m eb’usân nizamnamesi: name) lâfızlarının (kanun) diye tashih edil.


meşini re’yeyledü
Reis - - Intihab.i Meb’usîn nizamnamesi
gelmiş ve suver-i matbuası şubelere verilmişti. İlk ben-dlerde mevadd~i müzakereye dair
Usulümüz veçhile birinci defa olmak üzere o- mülâhazat olub olmadığı taraf-i nyasettem su­
kuyalım. Badehu müzakeresine bakanz. Bu in- âl edlldiktte, heybet tarafından kere baş­ S
tihab nizamı için encümen yapıldı mı? tan başa okunması ve mülâhazatın badehu be­
I
^ Bir kaç.meb’us —- Pîayır, henüz yapılmadı. yan edilmesi” re’yedihnekle beyan-i mülâhaza
Reis — O encümeni de yapmalı. eden bulunmadı- K ırk üçüncü maddeye gelin-
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul), zikrolu­ dikde:

nan nizamı kırk üçüncü maddesine kadar rr Reis Paşa Hazretleri, “bu nizamın bakiyesi
kudu- sonra okunacağı”nr dermiyan ederek, matbuat
Reis Paşa Hazretleri, ibarelerdeki (kanun- nizamnamesini kıraet etmesi için Halil beye
ibaret buyurdular- M ir -i mumaileyh dahi mez­
(=;=) Takvim-i Vakayi, S. 1903. kûr nizamı okumağa ba§ladı-

200-
i: 24 25 nisan 1293/7 mayıs 1877 C:1

2. Matbuat nizamnamesi: Hudaverdi Efendi (İstanbul) — Matbaalar


zij^ade serbest olsun. Evvel emirde küşadı için
Reis — Birinci madde üzerine matbuat ni­
j'^almz bir haber versin, badehu muamelât-i va­
zamı encümeninin bir mülâhazası var mı?
kıasını dahi nizamına, kanununa tatbik eylesin.
Rasim Bey (Edirne) — Var, efendim. N i­
Hilâf-i nizam hareket eder ve yalan söylerse
zamda “evvelce isim ve şöhret ve ikametgâhı
cezasını çeksin.
ile şürekâsının esami ve ikametgâhlarını mü.
Sebuh Efendi (İstanbul) — Bence de böy-
beyyin Dersaadette dahiliye nezaretine ve taş­
ledir. Yalnız haber vermelidir. Hilâf-i nizam ha­
ralarda valiye istida takdimde ruhsat-i resmiy-
reket ederse lâzımgelen muamele icra oluna­
ye istihsal etmeyen kimse matbaa küşad ede-
cak. Artık ruhsat ne lâzım?
miyecektir.” diyor. Bu bir cümle-i nafiyedir.
Nafi Efendi (Haleb) — Ruhsat ile açılma­
Nizama cümle.i nafiye ile başlanmamak için
sında matbaanın hürriyeti men’edilmemiş olur.
“ruhsat istihsal eden matbaa küşad edecektir',”
Mahzur görmezse, hükümet izin verecek.
diye tashihi encümende kararlaştı.
Seyyid Ahmed Efendi (Hicaz) — Haber
Reis — Lâfzi tashih demek. Buna bir mü­
verib de hükümet dahi kabul eylediği halde o
lâhaza var mı?
matbaada gazete neşri caiz olacak mı?
Sadi Efendi (Haleb) — Encümenin bu ka­
Reis — Ruhsatsız olur ise hükümet men’e-
rarı pek yolunda görülemiyor; zira matbaa de­
der. Matbaa küşadında dahi, mahzur görür de
nilen şeyde dahilî ve haricî her şeyden bahsolu-
men’edecek olursa, erbab-i istidayı bekletme-
nur. îstanbulda dahiliye nezaretinin ve taşra,
yib on beş gün zarfında cevabını verir. Başka
larda valilerin riyaset ve nezareti.altında bu­
söz var mı?
lunmazsa, şayed, yoldan çıkarlar, tahdiş-i ezhan
Nikolâki Solidi Efendi (İstanbul)— Bura­
gibi mazarratı mucib olurlar. Matbaalar her
da matbaadan bahsolımuyor. Matbaa başkadır,
halde hükümet memurlarının nazarı altında
matbuat başkadır. Metbuatın kanunu ve ceza­
bulunmalı.
sı var. Matbaa ise zarar ve ziyanı olmayan şey­
Hudaverdi Efendi (İstanbul) — Rasim Be­
leri de basar. Meselâ tüccar kambiyalleri tab­
yin dediğini kabul ederim; fakat bir şartım
eder. Matbaaların hizmetine memleket muhtaç­
var: Matbaa küşad edecek olan adam yalnız
tır; binaenaleyh matbaa küşad edecek olanlar
keyfiyet-i küşadı hükümete haber vermeli; ruh­
yalnız haber versin. İlerde o matbaa sahibi ni­
sat istihsaline mecbur olmamalıdır.
zamına mugayir bir şey yaparsa cezasını gö­
Reis — Yani, ibareden “istihsal.! ruhsat” rür.
tâbiri kalksm da “haber versin” ibaresi konul­ Seyyid Abdullah Efendi (Hicaz) — Ruh­
sun, öyle mi?.. satsız açsm diyorlar; halbuki şeraiti yerinde o-
ISJafi Efendi (Haleb) ■— Hudaverdi Efendi lunca, hükümet yine ruhsat verecek, men'etmi-
“istihsaLi ruhsat” kaydı kaldırılsın diyor. H al­ yecek, raatlüb hasıl olacak.
buki nizama muvafık olur ise ruhsat verilecek. Vasilâki bey (İstanbul) Matbuat kanun­
Şu kadar var ki: Hükümet, o matbaanın küşa- namesi serbest olmalıdır. Matbuat. nerede ser-
dında mahzur görür de ruhsat vermiyecek o- best ise orada terakki hasıl olur. Bu lâyiha ise,
lursa esbab.i mücibe beyan etmeli. O matbaa­ bize geldiği zeman görenler bunu matbuat ka­
nın hangi lisan, hurûf istimal edeceği dahi tas­ nunu‘ değil, ceza kanunu zanneylediler. İçinde
rih olunmah. ceza-i nakdîden, hapisten başka bir şey yok.
Hudaverdi Efendi (İsta n b u l)— Matbaayı Bizim ceza kanunumuz var, fena yazdıkları va­
açsm da sonra hilâf-i kanun hareketi görülürse kit o kanuna müracaat olunur. Matbuat serbest
cezası verilsin. olmahdır. Amerikanm bu kadar ileriye gidişine
Reis — Haber vermek ile açmanın farkı herkes taaccüb ediyor.Orası yeni bir memleket;
nedir? fakat taaccüb edenler bilmiyorlar; iki amerikalı,
Hudaverdi Efendi (İstanbul) — Istihsal-i bir yerde bulunursa yanlarında bir matbaa, bir
ruhsat mecburiyeti matbaayı bağlamaktır. de gazete bulunur. Biz elbet Amerikalılar gibi
Reis — Niçin bağlamak olsun? olamayız; çünkü, biz henüz peni başladık. Am-

güTÜPHAKEŞi
i: 24 25 nisan 1293/7 mayıs 1877 C:1

ma, başlamakla beraber, bu mişilli lâyihalar Reis — Ekseriyet var mı?


serbest olmalı. B u babda ekseriyet hasıl olur-
Manok Efendi (Haleb) — Matbaalar âdeta Reis — ibarenin ikinci parçası ne idi?
mağaza gibidir, küşadı için ruhsat istemez. Kü- Sebuh Efendi (İstanbul) — Bu halde ikin­
şadmı ilân etmesi kâfidir. ci parçanın hükmü kalmadı.
Reis — Demin bir lâkırdı oldu ki, pek ni­ Rasim Bey (Edim e) — (İstidanın takdimi
zamî bir söz idi. Âza-i kiramdan birisi matbaa tarihinden on beş güne kadar) diyor.
başka, matbuat başkadır, demişti. Reis — Bana kalsa, bunun lüzumu vardır.
Manok Efendi (H alebJ— Evet, gazete için, On beş gün zarfında hükümet kabulünü haber
kitab için başka nizam vardır. Hakikat, bunlar verecektir, demeli. Çünkü kabul etmeyib de
serbest olmalıdır ki, memlekette terakki olsun. men’e hakkı vardır. Böyle olur ise, yukarki iba.
Seyyid Âlımed Efendi (Hicaz) — Serbest renin hükmünü değiştirmez.
olmalıdır, diyorlar. Serbestten faide gelirse, Sebuh Efendi (İstanbul) — Matbaa küşad
mahzur dahi vardır. Ruhsatsız küşad olamaz. edecek olan nizama muvafık olduğunu görerek
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Mes’ele her şeyi bit-tedarük matbaayı küşad eder. Bir
izah edilirse, mütalea ve müzakerece daha sü- de hükümet bunu muvafık bulmajab red ve
hulet olur. Efendim, bahsolunan şey matbaadır. men’eylerse zarar ve ziyanı kim verecek ?
Matbaa demek, kitab ve gazete basmağa mah­ Reis — Bazı adamlar vardır ki, gökden in­
sus makine ve edevat demektir. Serbest olsun miş olsa, ona matbaa izni vermemelidir. O a-
denilen şey dahi matbaalardır, matbuat değil. dam memlekete muzirdir. O cihetle hükümet o-
Meselâ, birisi kitab basacağı vakit hangi kitab- nu men'eder. On beş günde ne cevab verecek
ları bilâ-ruhsat basmağa mezun ise basacak. ise verecek. O cihetle matbaa küşad edecek o-
Bunun mebahis-i mahsusası vardır; amma bir lan adam nafile dökülüb saçılmadan müracaat
kimse matbaa küşad ettim derse, bu küşad eyliyebilir.
mugayir ve muhalif değildir. Sonra orada ta- ,Nafi Efendi (Haleb) — Hükümet men’e.
b’olunmak üzere gelen şeylerde hilâf-i kanun decek ise yalnız men’etmekle kalmayıb, esba-
hareket görünürse icabı icra edilir. Bilâ-ruhsat b-i mücebesini dahi dermiyan etmeli.
basılmıyacak olan şeyler ruhsatsız götürülürse Reis — Başka söz var mı ?
matbaacı beyan-i mazeret ederek basmaz. Bu Manok Efendi (Haleb) — Matbaanın kü-
halde matbaalar terzi dükkânı, yazıhane, arzu­ şadında mahzur yok, dedik. Şimdi tekrar ruh­
halci dükkânı gibi bir şey olurlar. Vakıa bunla­ sat ahzi yoluna gidersek, şimdi verdiğimiz ka­
rın başka bir ehemmiyeti vardır; amma niza- rarın hükmü kalmaz.
mata riayet etmez ise o ehemmiyet o zeman Reis — Bir adam, on beş sene evvel kal.
görülür. Matbaalar bir takım teklifata düçar o- pazanhk etmişse, ona matbaa açtırmamak. Biz
lurlarsa, ebna-i vatanın istifadesi güçleşir. Bi­ kanunları vazıh yapmazsak, hakkaniyetin icra­
naenaleyh, yalnız bir haber vererek açsın. sı müşkil olur.
Reis — Eski ibarede mevzuubahs olan yer Danyal Efendi (Erzurum ) — Matbaalar
neresi idi? yalnız ihbar ile küşad olunsun, denildi. Hükü.
Rasim Bey (Edim e) — “Ruhsat istihsal met mahzur görürse zaten men’edecek. Onun
etmeyen küşad edemiyecek” cümle-i nafiyesi için on beş gün demeye hacet yoktur. Esbâb-i
yerine “ruhsat istihsal eden küşad edebilecek” mücibe göstermeli.
cümlesini koymak. Bir de on beş gün zarfında... Sadi Efendi (Haleb) — Matbaa küşad e-
Reis — O başka. Şimdi, bu kaydı ibka mı decek olanların, evvelâ, ne makule adamlar o-
edelim, yoksa tahvil mi? lacağı görülmeli. Hükümetin ne gibi ahval üze­
Hey'et — Tahvil edelim. rine men’edeceği de bilinmeli. Âlemde iyi a-
Reis — O halde, yalnız cümle-i nafiyeyi damlar da var, fena adamlar da. Meselâ fena
kaldırıb isbati mi koyalım, yoksa başka bir bir adam matbaa küşad eyledi, mazarratı mu.
§ey? cib olacak bir şey yaptı. Buraları der-hatır edi­
Hey’et — Yalnız haber versin. lirse, Istanbulda dâhiliyeden ve taşralarda vali.

202 Si-
i: 24 25 nisan 1293/7 mayıs 1877 C:1

den ruhsat almak lâzımdır. Uygunsuzluk gö­ değUdir. Matbaa küşad edecek olan adam ne
rünürse derhal men’etmeli. sıfatta olmak lâzımgelir ise, onu tayin etmeli.
Danyal Efendi (Erzurum ) — Yolsuz bir sey Manok Efendi (Haleb) — Matbaa başka,
yaparsa mücazat görecektir. Bu halde ruhsat matbuat başka denildi. Bahis beyhude uzanı­
verilsin, verilmesin demek icab etmez. Yolsuz­ yor, matbaa bir makinedir. Basılacak şeylere
luk edecek ise, ruhsat üe açar yine eder; etmi- dikkat etmeli. Bu da sonra gelecektir.
yecek ise, ruhsatsız açar, yine etmez. Matbuat Bu aralık hey ette söz karışır-
serbest olmalı. Reis — Dinliyelim, dinliyelim. Üçüncü ih-
Rasim Bey (Edirne) — Terakki matbaada tarımdır, dinliyelim.
değil, matbuattadır. Matbaa durduğu yerde te­ Manok Efendi (Haleb) — Paramla değil
rakki hasıl edemez; bir kâğıd basar ise, terakki mi? Bir makine getiririm; amma basacağım
ondadır. Gazetelerin sahib-i imtiyazları ve mü­ şeyde mugayir bir şey olursa cezasını çekerim.
ellifler güzel adam olmaları aranır. Maahaza, Demir edevatı üzerine ceza olmaz.
matbaa sahihlerinin dahi emin ve lâyık adamlar Nafi Efendi (Haleb) —- Ruhsat, tesviye i.
olması kitab ve gazete tab’ettirecek olanlar cin değildir; o demir edevatını istimal içindir.
hakkında dahi nafidir. Aşağıda, kitablar, gaze­ Danyal Efendi (Erzurum) — Matbuatın
teler hakkında uzun uzadıya sözler var. Encü­ terakkiyata medarı olduğu için ruhsat alınma­
mende dahi müzakereleri edildi. Aşağıda hepsi sından sarf-i nazar olundu. Bahis, hükümetin
gelecek. on beş gün evvel vereceği cevabda kaldı. Ben
Nakkaş Efendi (Suriye) — Matbaa icadı, şöyle mütalea ederim ki: Hükümet her muzir
ticaret nevinden bir şeydir. Dikkat ve ihtiraz e- gördüğü şeyi hiç zikrolunmâksızın dahi men’e-
dilecek şey matbuattır. Meselâ, ben firengistan- der. Burada hükümete biz mi mezuniyet vere­
dan bir matbaa getirtsem, basmak için değil, ceğiz? Kendisi men’etniek isteyince men’eder,
satmak için. Kimse beni men’edemez; amma zikri de icab etmez.
bir şey basacak olursam, ona bakarlar. Gazete, Reis — îcab etmese, kanun hey’eti bu kay­
lerin ve kitablarm nasıl olacağı kanunda beyan dı koymazdı. İkincisi: kavanin.i mevcude, vu­
olunuyor. Matbaa küşadı bu kadar külfete de­ kuatı bad-el-vuku cezalandırır. Matbuat ise, öy­
ğerli değildir. le değildir. Muzir adamı rhen’edeceğiz.
Seyyid Abdullah Efendi (Hicaz) — Her Danyal Efendi (Erzurum) Zaten men’o-
şeye malûmatı olmak hükümet şanındandır. lunacak, kanunu yok mu?
Bazı adamların zahiri iyi, batını fena olur. H ü­ Reis — Bundan başka kanunu yoktur.
kümet emniyet ederse ruhsat vermeli. Nufel Bey (Suriye) — Bana cevab vermedi­
Sebuh Efendi (İstanbul) — Matbaa bir ler: Bizde akvam-i muhtelife vardır, dedim.
vasıtadır. Açılmasında hiç bir beis yoktur. A ça­ Ecnebilere nasıl muamele edeceğiz?
cak adam muzir olursa, o adamın derece-i ma­ Hudaverdi Efendi (İstanbul)— ikinci mad­
zarratına göre ceza tayini lâzımdır. Yalnız ma­ deyi okursanız, müşkilinizi halledersiniz,
lûmat versin, kâfidir. efendim.
Nufel Bey (Suriye) — Bu lâyihada bir bi­ Sebuh Efendi (İstanbul) — Ecnebiye de
na var, bir esas var; bu bendler birbirine mer. bu ruhsati vermeli. Bir çok ecnebi türlü türlü sa­
buttur. Bir bendi hedmedince, ekseriyetine do­ nayi için buraya geliyorlar. Onlara ruhsat ve­
kunur. Biz de kavim bir değil; ecnebiler var. rilir de, matbaaya niçin ruhsat verilmesin?
Onlar için bir şart var ki, tabüyeti kabul ede­ Reis — Öyle değil. Sabık mevcud olan ni­
cekler. Asıl matlûb matbuatta ise, matbuat yo­ zamda ecnebi için memnuniyyet-i kaviyye var.
lunda muvafık olmadığı ve ecnebiler şartı ifa dır. Eğer bu kaydı buraya koymazsanız olmaz.
etmediği halde müşkilât çıkar. Mutlaka hükü­ Evveldenberi, kavi kefil ve sened veriyorlar.
mete müracaatla istihsal-i ruhsat lâzımdır. Hacı Hüseyin Efendi (Suriye) — Görüyo­
Nafi Efendi (Haleb) — Ruhsat alınmalı. rum ki matbaa, dükkân gibi değildir; büyük
Mademki ekseriyet karar verdi. Ben fikrimi ge­ şeydir. Amele ve hurûf ve makine ve kâğıd lâ­
ri aldım: Sadi Efendi (Haleb) nin efkâri fena zım. Bu halde evvelce hükümetten ruhsat is-

203
I: 24 25 nisan 1293/7 mayıs 1877 C:1

terse, ne zararı olur ? Eğer malzemeyi tedarik, mende ruhsat istihsal eden küşad edebilir,
ten sonra hükümet ruhsat vermezse kendisine dedik.
daha çok zarar olur. Ruhsat almakta muhasse. Reis — Buna karar verdik.
nattan başka bir şey yoktur. Sebuh Efendi (İstanbul) — Ayniyle, yine
Reis — Bu müzakere-i saniyedir. Bunu evvelki ibareyi tasdik etmiş oluyoruz. Bundan
bitmemiş olduğu halde terkedelim, alt tarafını bir şey çıkmaz, halbuki ruhsata hacet olmasm,
okuyalım. denilmişti. Yalnız bir haber verilsin,, diye karar
Bahaeddin Efendi (Bursa) — Efendim, bu verilmişti. Matbaa bir fabrika olub kanunca
nizam hâlâ encümendedir. Şubelere gelib de hareket etmezse cezasını görür, denilmişti.
mütalea olundu. Alsak, şubelerde bir okusak da Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Kabul
sonra bahsetsek. olunmasında veya değişmesinde bir mahzur o-
Reis — Saat altıya geldi, isterseniz, bir lub olmadığı, Şûra-yi Devlet memurlarından is­
daha toplanıp bakalım. Şimdi şubelerde okun­ tizah olunsun.
sun. Karar verdiğiniz kelime unutulmasın, alt Reis — Hangi kelime? izah olunsun?
tarafına saat sekizde başlıyalım. " Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Encü­
mence cümle.i nafiye ile başlamaktan ise cüm-
le-i müsbete ile başlanmış, matbaa küşadı için
İkinci celse(*)
ruhsat istemez, denilmişti. Matbaalarm fevai-
Encümende on altıncı maddeye Itadar d-i adidesi gösterilmişti. Yalnız bir ihbar ile ik­
müzakere olunmuş bulunduğu cihetle saat se­ tifa edilmesi kararlaşmıştı. Bu ihbar üzerine,
kizde tekrar içtima edildiği zeman, bugünkü hükümetçe dahi, bir müddet-i mahdude zarfm-
müzakere’i mahsusada bu on altı maddeden da cevab verilsin. Encümende tensib olunan i-
kaçına karar verilebilirse verilib, kusurunu bare dahi arzettiğim veçhiledir. Yalnız ihbar ile
dahi yarınki müzakere-i âleniyyede müzakere iktifa mes’elesinde Şûra-yi' Devlet memurları­
etmeye karar verilerek işe tekrar başlandı- Ve nın bir mütaleaları var mıdır, yok mudur? Bu.
b irin ci madde tekrar okundu- o rası izah edilsin.
Reis — Evvelki müzakeremizde bir şey kal­ Reis — Bu babda Şûranm bir mütaleası
mıştı, neydi? var mı?..
Rasim Bey (Edim e) — Haber vermek Macid Beyfendi (Matbuat müdiri) — Y al­
mes’elesine henüz karar verilmemişti. Bilâ-ruh- nız ihbar ile iktifa edilemez. Sonra, matbaa kü­
sat mi matbaa küşad edecek, yoksa ruhsat ile şad edecek olanlar kendilerini ruhsat istihsaliyle
mi? Daha buna karar verilmedi. Biz encümen­ mükellef bilmiyerek matbaa levazımım tehyie
de işi tekrar müzakere ettik, azanın mütalea- ederler. Etmiyecek olsalar bile, tehyie ettikle­
lanna nazaran, ruhsatsız açılmasına ekseriyet ri bahanesiyle tazminat davasma kıyam eder­
hasıl olamiyacak gibi anladım. c ler. Meselâ, bir ecnebi istida eder; edevatı dahi
Hudaverdi Efendi (İstanbul) — Sabahkiiç- tehyie eyler. Hükümeti icbara kalkışır. Hükü­
timada, bu ibarenin kalkmasına ekseriyet hasıl met'ruhsat vermiyecek olursa, kanunun bu ben.
olmuştur. dini sened ittihaz ederek, ruhsata ihtiyacım
Bir kaç meb’us — Olmamıştı, olmamıştı. yoktur, diye, matbaayı açmakta ısrar eyler.
Reis — Ekseriyet olub olmadığını ben be­ Reis — Başka bir mütalea var mı?
yan edeceğim; halbuki, ibareyi birer birer o. Macid Bey (Matbuat müdiri) — Matbaa kü­
kumaymca beyan edemem, ibareyi bireb rirer şad eden, ya gazete veya kitab tab’ı için küşad
okuyahm. Birinci ibare hangisi idi? eder; eğer bunun küşadı için sühulet göstere­
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul), birinci cek olursak, bir takım kütüb-i muzırre basar­
maddeyi okudu- lar. Bu cihetle mazarrat olur; çünkü efrad-i
Reis — Oraya ne dedik? Osmaniyye içinde uhuvvet mevcuddur. Kanun.i
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Encü- esasi sayesinde bu uhuvvet bir derece daha te-
ekküd eylediyse de memleketimiz içinde âdâ’hın
( * ) Takvim,! Vakayi, S. 1904, tahrikâtı devam edecek, yani biz müttehid iken

204 .
J: 14 ıs nisan İİ9 İ/ t mayıs 18T7 C:1

bizi birbirimizden ayırmağa çalışacaklar. O yol­ maz. Marangoz dükkânı ile matbaa arasında
da fedakârlıklar ihtiyar edecekler. O cihetle fark yoktur. Onlann teksiri matlûbdur; zira
matbaa küşadını istida-vü istihsal-i ruhsata talik matbaalarımız az olur ise kitablarımız bahalı
etmeli. Yalnız ihbar kifayet etmez. olur. Evrak-ı muzırre hariçde de tab’edilebilir,
Manok Efendi (Haleb) — Ruhsati istida buraya idhal olunur; binaenaleyh yalnız ihbar
ve istihsal ettikden sonra fenalık yapmiyacak- ile matbaa küşad olunsun. Zecriyyat matbaa i-
lan neden malûm? Yinie yaparlar; eğer vazife­ çin değil, matbuat içindir. Bunlar hakkında a-
leri muayyen olur ise yapacakları fenalığa göre şağıda bendler var.
icabına bakılır. Gazete küşadı için ruhsat alına, Sadi Efendi (Haleb) — Şûra_yi Devlet me-
çaktır. Ekmebî olursa, yine bizim kanunumuza murlannın verdiği izahat güzeldir. Sihhat-i be-
tâbi olacaklar. Fesad hiç bir vakitte eksik ol. deniyye için hekimler lâzım olduğu halde, o he­
maz. İş basacakları şeylerdedir. Bunlara nizam kimlere diploma dahi veriyorlar. İzinsiz mat.
koymalı, uhuvvetimizi istikmâl etmeli. baacı, diplomasız hekim gibi olur. Hükümet bir
Hudaverdi Efendi (İstanbul) — Ben de adamdan emin olmazsa matbaa açtırmamalı.
Manok Efendinin efkârındayım. Şunu ilâve e- Uygunsuz bir şey yapar. Vakıa hükümet bunun
derim ki, kanun-i esasinin on ikinci maddesin­ cezasını verir, amma tesiratmı men’edemez.
de (matbuat kanun dairesinde serbesttir) de. Süleyman Bey (N iş) — İstida vermek işi
nildikden sonra, böyle matbuatı zincirlerle bağ­ tasibe düşürür. Bendeniz matbuatın serbest ol­
larsak, hürriyet kalır mı? ması tarafındayım. Mülkümüzde her menfaat
Nakkaş Efendi (Suriye) — Ben de kanun.i matbaalardan çıkmıştır. Bunu herkes itiraf e-
esasiden bahsedecektim. Bu nizamın evvelki ni­ deceği cihetle tafsili lâzım değil. İkinci fıkra
zamdan serbest olacağım herkes ümid ederdi. ta^zib gibi görünüyor. Hükümet kanun daire­
Bize bir nizam verildi ki evvelkinden daha dar­ sinde icra,-i hareketle müsted’iye on beş gün zar­
dır. Bir de, biz on beş gün maddesini yanlış an­ fında cevab vermesini muvafık görürüm. En­
lıyoruz. On beş güne kadar cevab verileceği ka- cümenin ilâvesi gibi tashih münasib.
zıyyesi matbaanın küşadı hakkında değildir. Yenişehirli uade Ahmed Efendi (İzmir) —
Küşad için (ruhsat olmaz ise küşad edemiye. Hükümetin bir vazifesi vardır: Bir kere memle­
çektir) dedi, o işi bitirdi. ketin, bir kere de eşhasın idaresidir. Bu iki ida­
On beş gün mes’elesi matbaa eshabı değiş, reyi hüsn-i icra etmeli. Bir ekmekçi, bir berber
tiği zeman, sahib-i cedid içindir; şimdi burada dükkânı açacak olsak hâkyadan izin istiyo­
ruhsat istihsali ne gibi şartlara mütevakkıf ol­ ruz. Hükümetten bir izin almak derecesinde,
duğu gösterilmeli; meselâ, vahden bir matbaa hakk.ı hükümeti kaldırmakta mana yoktur.
küşadım istida ettim, keyfi isterse verecek, is­ Matbaalann ne kadar menfaatleri var ise o ka­
temezse vermiyecek. Nizamda (şu mahzur ol­ dar da mazarratı olur. Ruhsat istemeli, fakat on
mazsa ruhsat verilsin ve şu mahzur olursa ruh. beş günde cevab değil, ruhsat vermeli. Kanun.i
sat verilmesin) diye izah etmeli. Yalnız valinin esasi (matbuta kanun dairesinde hürdür) diyor,
keyfine kalmasın. Kitab ve gazete için dahi ni. işte o kanun budur.
zamda sarahat vardır, Nakkaş Efendi (Suriye) — Demincek de
Nafi Efendi (Haleb) — Benim sözüm Hu­ demiştim ki; on beş gün kazıyyesi matbaa kü-
daverdi Efendinin sözü üzerinedir; dediler ki: şadı için değildir. Mevcud bir matbaa küşad e-
Kanun-i esaside (matbuat kanun dairesinde decek olan adam hükm-i kanuna itaat edeceği
serbesttir.) buyurulmuş iken şimdi zincir ile hakkında bir de sened versin; bununla matlûb
bağhyorlar. Bu tâbir âdeta hatadır. Ruhsat is­ hasıl olur.
tihsali o hürriyeti men’etmez. Sebuh Efendi (İstanbul) — Hacı Ahmed
Nikolâki Solidi Efendi (İstanbul) — Ma- Efendinin sözü doğrudur. Bir bina yaptıracak
cid Bey (matbuat müdiri) in sözünden anlaşıh. olsak tezkere alırız; amma ruhsat bir şarta
yor ki, hükümet istediğine ruhsat verecek, is­ mahsus olmalı. O şart mevcud olursa ruhsatı
temediğine vermiyecek. Matbaa denilen şey fai- dahi mevcuden vermeli. Matbaa açacak olan a-
deli bir san’attır. San’at halinde mazarratı ola­ damın sıfatı muayyen olmalı. O sıfatı havi ola­

205
!: 24 2S nisan 1293/7 mayıs 1877 Ğ-.1

na ruhsat verilmek mecburî addedilmeli. Hükû. Reis — Ekseriyet yok. Şimdi şunu sora­
metin keyfine bırakmak münasib değildir. cağım: Bu bend haliyle ibka edilsin mi ?
Reis — Teklif ettiğiniz ibare ne ise söyle­ Ekseriyet hasıl oldu-
yiniz de soralım. Nafi Efendi (Haleb) — Ekseriyet hasıl ol­
Manok Efendi (Haîeb) — Ruhsatın yerine du. Benim deminki fikrim üzerine (ruhsat a-
ihbar demeli. hnsın) diye ekseriyet var. Bir de (şerait-i lâzi-
Sebuh Efendi (İstanbul) — İstida takdi­ me dercedilib de bir adam onları haiz olursa
mi tarihinden on beş gün zarfında sahib.i isti­ hükümet ruhsat vermeye mecbur olsun) diye
danın §erait-i lâzimeyi icra etmiş olduğunu bit. re’y istenilsin.
tasdik kabul cevabı verilecektir, diye tashih Reis — Biz bu bendin haliyle ibkası için
etmeli. re’ye müracaat eyledik. Ekseriyet-i külliyye
Reis — Şerait nedir? haliyle ibkasını re’y eyledi.
Rasim Bey (Edirne) — Ruhsat buyurulur- Hey’et - - Evet, evet!..
sa encümenin mütaleatmı bir daha tafsil e- Reis — Bir kere daha okuyalım.
deyim. Hey’et —■Hacet yok, geçti.
Reis — Bu maddeyi tâlik edelim. Yenişehirli zade Ahmed Efendi (İzmir) —
Ahmed Muhtar Efendi (Erzurum ) — Ec. Nizamda (vuku bulan istidaya on beş gün zar­
zay.i semmiyyeyi kemâl.i serbestiyle sattır­ fında cevab verilecek) diyor. Bunu “istidalara”
mak, bilâ- ruhsat matbaa küşadından daha eh­ diye tashih etmeli ki hükmü her nevi istidalara
vendir. • şamil olsun.
Reis — Bu bahis matbaa bahsi; matbuat Bunun üzerine bahis uzadı. Evvelce harar
bahsi değil. , verilmişken (bilâ.ruhsat yalnız ihbar ile mat.
Mehmud Efendi (Mamure-tül.âziz)— (Ruh­ baa küşadı ve on beş güne kadar cevab veril­
sat lâzım değil) diyorlar. O adam hukuk.ı me- mesi) lüzumu ve istida lâfzına b ir de (1®^) r
deniyyeden mahrum ise nasıl açar? Bu şerefli lâvesi hakkında hep yekdiğerinin tekrarıadan
hizmettir. Her adam o şerefe nail olamamalı. ibaret hayli sözler söylendi- Nihayet (matbaa­
Nafi Efendi (Haleb) — Halebde birisi var­ cılığın müfid bir san’at olması) hakkında der-
dır; matbaa küşadı için hükümete bir istida ver. miyan edilen fikre mukabil Şûra-yi Devletten
mişti. Keyfiyet maarife yazıldı. Tam üç sene Bedros Efendi mütaleat serdeyledi- Şöyle k i:
uğraşıldı. “— Matbaa açacak adamın evsaf.i matlû-
Reis — Demek ki, ruhsat vermiyeceklermiş. besi tamamiyle tayin edilebilmek mümkün o-
Nafi Efendi (Haleb) — Hayır, verdiler. laydı, Şûra-yi Devlet bunu tayin ederdi. Mem­
Fakat, uzun uzadıya zeman geçti. Sebuh Efendi. leketimizde bazı adamlar vardır ki, eserleriyle
(İstanbul) nin dediği gibi matbaacıya lâzımge. malûm olduğu üzere Devlet onların eline bir
leıl sıfat tayin olunarak hükümet dahi on beş âlet veremez. Deniliyor ki, matbaacılık bir sa-
güne kadar ruhsat vermeye mecbur olmalı. E n­ n’at-i müfidedir. Evet, hem de pek faideli bir
cümen bir ibare yapsın. san’attir. Fakat, barut yapmak dahi faideli bir
Sebuh Efendi (İstanbul) — Buraya bir san’attir. Barut yalnız adam öldürmek için i-
bend daha ilâve edelim, (matbaacılar şu evsafı mal edilmez, yol yaparlar, onunla tüneller, ka­
cami olsunlar) diyelim. nallar açılır; maden hafriyatı ameliyatında kul­
Seyyid Abdullah Efendi (Hicaz) — Akşa. lanılır; hasılı terakkiyat için pek faideli bir
ma kadar bahis devam etse bitmiyecek. Re’y-i şeydir, maahaza bunun imalini herkese terke-
hafiye müracaat edelim. ■ diliyor mu ? Hangi devlette barut imali serbest­
Reis — İki şey soracağım: Birisi ibarenin tir ?Bizim memlekette matbuat işleri barut yap­
âhırına matbaacılık şeraitini ilâve ederek o şart­ maktan daha mühimdir; binaenaleyh devlet bu­
ları haiz olana ruhsat verilmesi hakkında en­ nu bir intizam altına almakta mazurdur.
cümen bir fıkra yapsın mı? Buna ekseriyet Hudaverdi Efendi (İstanbul) — Esliha da­
var mı? hi muhataralı ise de hangi devlette esliha sa­
Ekseriyet hasıl olmadı- tılması memnudur? Herkes silâh alır. Adam öl.

-2 0 6
i: 2 4 55 nisan l593/t mayıs 1877 C:f

dürürse, devlet onu tutar, cezasını verir. nuncu maddede tebea-i ecnebiyye gazete ihra­
Bedros Efendi (Şû rayi Devlet âzası) — cından men’ölunuyor. Bu bendde matbaa için
Silâh satılması her yerde yasaktır. bunlara cevaz veriliyor. Onda görülen mahzur,
Kostaki Paşa (Dahiliye müsteşan) — bunda da yok mudur?
Deniliyor ki, iş valilerin ke3^ine kalırsa Rasim Bey (Edirne) — Matbaa başka, ga­
izin vermezler. Buna ne hacet? Ka. zete başkadır. Onuncu maddeye gelince gö­
nun-i esasi hürriyet vermiş. Başka teminata receğiz.
ihtiyaç kalır mı? Vali men’edermiş! Hayır, hiç Ahmed Muhtar Efendi (Erzurum) — Ben
bir şey edemez. Ruhsattan meram bu nazik işe başkadır, diyemem. Şûra-yi Devlet memurların­
olur olmaz adamı sokmamaktır. îş istidaya ka­ dan sorulmasını isterim.
lırsa bir muzir adam bu istidayı etmeye bile
Reis — Bunu Şûra.yi Devlet memurların­
cesaret edemez. Hükümet bir ehl-i ırza niçin
dan soralım mı?
izin vermesin?
Bir meb’us — Liva ve vilâyet merkezlerine
Manok Efendi (Haleb) — îşte, biz dahi
münhasır kalması münasibdir. Merkez-i kazâ-
padişahımızın vermiş olduğu hürriyete istina.
da matbaa açılırsa havadis almaya müktedir o-
den ve ondan aldığımı.^ cesaret üzerine diyo­
lamiyacağı cihetle bir takım münasebetsiz şey­
ruz ki, matbaalar bağlı olmasın. Halebde üç,
ler neşreder.
dört sene istida ettiler. Muvaffak olamadılar.
Reis — Buna cevab var mı?
Böyle niyyet-ü hizmet-i hayriyede bulunanları
men’etmemeli. Vali ruhsat vermezse, müsted’i Nafi Efendi (Haleb) — Her matbaa gazete
ne yapsın? Buna bir çare bulmalı. Vali ehl-i ır­ basmaya mecbur değildir. Müsteid kazada ihti­
za ruhsat verir, diyorsunuz. Y a vermezse ne mal ki kitab basmak için bir matbaa açarlar.
yapmalı ? Yusuf Ziya Efendi (K udüs)— Bana kalır­
Kostaki Paşa (Dahiliye Müsteşarı) — sa her yerde matbaalar açılsın, köyler de bile...
O vakit kanun-i esasi yoktu. Reis — O müsteid kazâ hangisidir?
Manok Efendi (Haleb) — Devlet vardı ya!. Nafi Efendi (Haleb) — Meselâ Antakya...
Bahis yine hep §u vadiden harice çıkına' Orada bu kadar şairler, fazıllar var.
mak üzere biraz daha uzandı, nihayet bir daha Reis — Orada ev bile kalmadı.
re’ye müracaat edildi- (Bende bir şey ilâvesi lâ-
Nafi Efendi (Haleb) — Hayır, efendim,
zımgelib gelmiyeceği) hakkında re’y istenildik'
mamûrdur. Sadi Efendi (Haleb) ile beraber ora­
de ekalliyet hasıl olduğu gibi geçmek yg (1er),
dan geçib geldik. Antakyada olan kitablar bir
lâfzını ilâve etmek için d,ahi yine akalliyet ha­ vilâyeti idare eder.
sıl olduğundan tahriren re’y toplanmak iktiza Nakkaş Efendi (Suriye) — Mademki mat­
edib bu halde istida lâfzına bir de (l^r) Uâ.ve- baalar bu kadar mühimdir, mademki baruttan
siyle bendi geçmek hususunda ekseriyet bulun­ beterdir, diyorlar; onu güzelce saklıyalım. Onu
du- Ve nizamın ikinci bendi okunmaya başlan' kazâ merkezlerine kadar tamim etmiyelim.
dı ki hülâsa-i hükmü matbaa küşad edecek a- Nafi Efendi (H aleb)— Ciddî olarak mı söy­
dam ecnebi ise vezaif ve teklifat ve mücazaf lüyorsunuz?..
ça işbu kanun ahkâmına tâbi olacağı ve bu­ Nakkaş Efendi (Suriye) — Pek ciddî söy­
nun için sened vereceği ve matbaa küşadı vi­ lüyorum.
lâyet ve liva merkezlerine mahsus olacağı su­ Reis — Matbaaları kazâlara kadar tevsi e-
retinden ibarettir- delim mi?..
Rasim Bey (Edirne) — Matbaa küşadının
vilâyet ve liva merkezlerine münhasır olması, Ekseriyet — Edelim.
bir mes’ele-i umumîyye olduğundan onu bi. Yusuf Ziya Efendi (Kudüs) — Gelecek
rinci bende ilâve etmek ve kazâ merkezlerinde sene, inşaallah köylere kadar tevsi ederiz.
dahi küşad edilebileceğini ilâve eylemek encü­ Kanunun bu fıkrası “merkez-i kazâya” lâf­
menin cümle-i mütaleatındadır. zının ilâvesiyle tashih olundu- Bunun üzerine
s Ahmed Muhtar Efendi (Erzurum ) — O­ (kazâlara kadar matbaa açmakta mahzur olub

— 2ÖT
i : 24 25 nisan 1293/7 mayıs 1877 C:1

olmadığı) jKj dcdr yine sözler teatisinde devam kümete verilecek kitab bir tarafa atılırsa? Bi­
edilib hattâ silsile-i müzakere karıştı ise de, naenaleyh matbaacı bir makbuz ilm-ü haberi
Reis Paşa Hazretleri (Bu maddenin bittiğinden almakta haklı olsun.
bahsile üçüncü maddeye geçilmesi dermiyan Bedros Efendi (Şûra-yi Devlet âzası) -~
eyledi,- Ve üçüncü madde kıraet olundu- Hü- Münasib olur, öyle tashih edilsin.
lâsa-i hükmü, ulûm ve sanayie dair tab’olunan
Rasim Bey (Edirne) — Edyâna müteaU
kitablar için i'uhsat almaya hacet olmayıb yal~
îik kitablar... Müslüman kitablan ise makam-i
nız ikişer nüshasını neşrinden sekiz gün evvel
meşihata ve hıristiyan ve yahûdi kitablan ise
hükümete teslim etmek lâzımgelecği ve politi'
patriklere ve hahamlara havale olunarak bad-
kaya ve edebiyata ve edyana dair kitablann
et-tedkik dahilîye nezaret-i »elilesi tarafından
Dersaadette dahiliye nezaretinden ve taşralar­
ruhsat verilmesi dahi encümen karanndandır.
da validen ruhsatı alınması lâzımgeleceği ve
her nevi ilân ve resimlerin aid oldukları dar Nakkaş Efendi (Suriye), (Din kitabları-
re-i belediyyeden tasdik ettirileceği ve aks-i nın tab’ı ötedenberi patriklerin ruhsatiyie ser­
halinde mücazat~i muayyenesi icra olunacağı best serbest icra olunageldiğinden yine öyle
suretlerinden ibarettir- devam edilmesi) ni iltizam ederek (bunları
Rasim Bey (Edirne) — Bu bendde ceza-i dahiliye nezaret-i celilesinden istizan ile bas­
nakdî yalnız kanuna itaatsizlikten dolayı alına­ mak ötedenberi kiliselerin sahih oldukları hür­
cak. Bu halde beş altından yirmi beş altına diye riyeti kaldırmak demek olacağı) nı dermiyan k
derecatı tayin etmemeli; çünkü nev-i kabahat le bu bahsi musırrane uzattı, ve (bundan mak-
birdir. Ceza dahi bir olmalı. sad hürriyeti kaldırmak dernek olmadığı, ve ed-
Reis — Büyük şehirlerde olur ise matbaa, yan-i mer’İ5rye alyehinde neşriyat ile teşviş-i ez-
cı günde on kere fesad yaptınb on kere de ceza han edilmemesi matlûb olduğu ) t a r a f t a teati
vermeye razıdır. Küçük şehirlerde bu cezayı ve­ edilen kelimât ile tefhim edilmek istenildiği
remezler. Kanunda böyle şeyler mertebe mer­ halde Nakkaş Efendi (Suriye) yine iltizamında
tebe olur. Bir deynek ile birisi vefat eder, di. sebat eyledi. Rsis Paşa Hazretleri, (Söylenen
ğerinin ise yalnız tozu çıkar. Ceza bir türlü sözlerin hep tekrardan ibaret olduğu) ve
olamaz, adamına göre olur. Basmacı vardır ki (bu ise âza.i kiramın yekdiğeri tarafından söy­
on bin lira sermayesi vardır. Diğerinin on lira lenilen sözleri anlamiyorlar gibi görünmesinden
sermayesi yoktur. Herkes haline göre ceza­ neş’et eylediğimi dermiyan ile (bir mezhebin,
landırılmalı. mezahib-i saire hakkmda yazacağı şeyler mü-
Hey’et — Yolunda, yolunda!.. Buraya ka­ bahasa.i ilmiyye ve mücadele-i fenniyye-vü hik-
dar ibka etmeli. mİ3^ye olur ise ona bir şey denilmiyeceğini ve
Seyyid Abdullah Efendi (Hicaz) — Fünûn maksad mezahib-i mevcudeyi ligarazin ve bi-
ve sanayi kitablarını basmadan evvel göstersin. gayr-i hakkın tahkir ve teşniden muhafaza ol.
Reis — Hayır, basılmışını görmeli ki, hü­ duğu)m« dermiyan eyledi; Ancak bu mübar
kümet men’edebilsin... haşanın bitmesi kat’iyyen ele alınmayıb behsin
Hasar» Fehmi Efendi (İstanbul) — Y a hü­ yarınki meclise talikiyle meclise hitam verildi.

2Ö8
:1 (ÇTİMA: 1

Meclis-i meb’usan
1293= 1877
Zabıt ceridesi

Yirmi beşinci inikad


24 retaiulâhır 1294 — 26nisan 1293/8 mayıs 1877
SA LI

İÇİNDEKİLER
Sayıfa
1— Geçeri zabtın hulâsası 210
2— ^Müzakere edilen maddeler;
1— Matbuat nizamnamesi 21©
Yirmi beşinci inikad^*
24: rebiulâhır 1294— 26nisan 1293/8 mayıs 1877
SA LI

Reis: AHM ED VEFİK PAŞA

H e y ’etin bugünkü içtimai devletlû Ahmed Reis — Bugünkü müzakere-i âleniyyemiz


Vefik Paşa Hazretleri/jj^ riyaset-i celileri tah­ şaat dörtte küşad edildi. Geçen içtimain hülâsa­
tında vuku bulmuştur' sını dinleyelim.

1. GEÇEN ZA B TIN H ÜLÂ SA SI

Riyaset K âtibi izzetlü Münir Bey hülâsayı setten beyan buyuruldu-


kıraet etmekle tamam ve muvafık olarak ka­ Astarcılar ketühdası Ahmed Efendi (İs­
bul ve imza kılındı- t a n b u l)— Encümende bir iş görülmiyor. İşler
Abdürrahman Efendi (Bağdad), Ahali-i geç kalıyor, vakitler geçiyor.
îrakıyyenin geçen Sırbiye ve Karadağ mes’er Reis — Bunu ben de ihtar edecektim; geç
lesinde fedakârane bir suretle ettikleri ianeye kalan işleri istical etmenizi söyliyecek idim.
ve bu defaki mes’lede dahi hazır bulundukları İşlerin arkasını bırakmamalı.
fdakârhğa dair bir makale okuyarak, va­ Matbuat nizamnamesinin aşağı tarafını o-
rakanın usuli veçhile şubelerde dolaştırılması kuyahm.
ve lüzumu kadar imza toplanması) taraf-i riya­

2. M Ü ZA K E R E E D İLE N M ADD ELER

1- Matbuat nizamnamesi: ce görünüyor... Elli altına kadar olması müzake­


re edildi..
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul), nizamın
Nikolâki Solidi Efendi (İstanbul) — Her
dördüncü maddesini okudu ki: (kendi ismini
memlekette matbuat hakkındaki cezalar cüz’î-
ve matbaanın mahallini yanlış haber verenler­
dir. En ağırı Pransadaki cezalar olub onun da­
den on OsmanlI altınından yetmiş altına kadar
hi en çoğu üç yüz franktır. Biz bu hizamı ceza
ceza-i nakdî alınacağı) n,a dairdir-
ile dolduruyoruz. Burada ikiden beş liraya ka­
Reis — Bu babda encümenin bir mülâhaza­
dar ceza-i nakdî almak kifayet eder.
sı varmı?.. ^
Rasim Bey (Edirne) — Ceza-i nakdî ziyade. Sebuh Efendi (İstanbul) — Bu kanun hiç
bir yeri fransız kanununa muvafık olarak ya­
( * ) Takvim.i Vakayi, S. 1905 ve 1906. pılmamıştır. Ceza-i nakdînin ağır olmasında

— 210
1:25 26 nisan 1293/8 mayıs 1877 C: 1^

beis yoktur. Yanlış haber vermesinler. Muhtar Efendi (Erzurum) — Söz için ruh­
Rasim Bey (Edirne) — Yanlış haber ver­ sat isterim.
mek, yanılmaktan neş’et ediyorsa bu ceza ağır, Reis — Bu bendi müzakeresi tamam ol­
dır. Eğer doğru haber vermek demek ise niza­ du, ruhsat veremem.
mı öyle tashih etmeli. Beşinci bend okundu ki> hülâsa-i hükm ü
Ahmed Muhtar Efendi (E rz u ru m )— İsmi­ müellifin ismi olmıyarak veya sahte bir isimle
ni ve mahallini yanlış haber veren sahtekârdır. neşrolunacak şeyler için matbaa sahibi mes’ul
Reis — Nevbet-i kelâm sizin değildir, olacağı ve imza altında basılacak şeylerin me­
efendim. şguliyeti imza sahibleriiıe aid olacağı hususla­
Nikolâki Sölidi Efendi (İstanbul) — Sahte, rından ibarettir-
kâr ise ceza kanununda yeri vardır. Bunun da (Buna dair mülâhaza olup olmadığı) Reis
burada lüzumunu görmiyorum. Sehv ise bu ce­ tarafından süâl edildikte ittifak ile kabul
za ağırdır. olundu.
Nafi Efendi (Haleb) — Kanun-i cezada
Badehu altıncı madde okundu- H ü k m ü
ismini yanlış haber verenler için bir bend yok;
m evadd'i mahsusasında gösterilen esbabdan
binaenaleyh bu bend burada lâzımdır.
dolayı bir hüküm lâhik oldukda o hükmü icab
Manok Efendi (Haleb) — Böyle bir fıkra-i
eden matbuanın müsaderesi mahkeme tarafın­
kanuniyye lâzımsa, kanun-i cezaya zammolun.
dan emredilebileceği hususundan ibarettir-
sun; bu matbuat kanunudur. Burada böyle şe­
Sebuh Efendi (İstanbul) — Bu hükmün ita­
yin lüzumu yoktur.
sını icab eden mevaddı, yani 25 ve 26 ve27 ve 28
Sebuh Efendi (İstanbul) — Matbuatın ka­
ve 29 uncu maddeleri okundukdan sonra bunu
bahatleri ve o kabahatlerin cezaları burada ta­
dahi müzakere edelim.
yin olunur. Bend yenindedir.
Nakkaş Efendi (Suriye) — O maddelerde
Reis — Demek oluyor ki, bu ceza ağır mı.
zat-i şahanenin ve hanedanın ve sair lâzim-ül-
dır, değil midir ? Buna karar vereceğiz.
ihtiram mahallerin ve zatlerin hukuk ve haysi­
B u n un üzerine ceza~i nakdînin taklili hak­ yetleri mezkûrdur; Binaenaleyh bu bendin ib-
kında re’ye müracaat olundukda evvel emirde kası lâzımdır.
ekseriyet hasıl olmayıh bendin haliyle ibkasın- Nafi Efendi (Haleb) — Bunlardan ceza.i
da ise hiç re’y bulunmadığından, Vasilâki Bey nakdî ahndıkdan sonra bir de müsadere icab
(Iİstanbul) ijı ihtarı üzerine taklil için bir da­ etmez. Muzir değilse bırakmalı.
ha r e y e müracaat edildi- V e altmış sekiz me~ Nakkaş Efendi (Suriye) — Bu madde tef­
b ’ustan otuz dokuzu re"y verm ekle ekseriyet sir kabul etmez. Zat-i hümayun-i mülûkâneye
bulunmuş oldu- Ceza on altından yirmi beş al­ aid muzir şeyleri, basanların elinde bırakmama­
tına kadar olmak üzere tayin olundu- lı.
Macid Beyfendi (Matbuat müdiri) — Ka.
Reis — Bunun üzerine bir ifade var mı ?
nun da (müsaderesini emredebilir) diyor. (Bi­
Macid Beyfendi (Matbuat müdiri) — Ce­
lir) kelimesi keyfiyeti mahkemenin re’jnne ta­
zanın takliline ekseriyetle karar verildi. Taklil-
lik demektir. Muzir ise, müsaderesini emreder,
de esas kabul olunduğu halde mikdarında, yani
demiyor, edebilir.
yirmi beşe tenzilinde beis yoktur. Biz evvelki
Reis — Müzakere , tamam oldu mu? Bu
mikdarın muhafazasına sây’ edersek de ekse­
bendi ibka edelim mi?
riyetle karar verildi, bitti.
Hey’et — Evet...
Sebuh Efendi (İstanbul) — Kanunun diğer
fıkralarında da cezalar pek ağırdır. Burada tah­ Yedinci madde okunur ki, mesahif'i şeri­
fif edildiği halde diğerleri dahi tahfif edilmezse fe ve ecza-i k uraniyye temsili münhasaran
kanunun bazı cezaları hafif, bazı cezaları ağır maarif nezaretine aid olacağından ibarettir-
olur. Seyyid Abdullah Efendi (Hicajz) — Delâi-
Reis — O fıkralar gelince keyfiyetin icabı­ 1-i hayrat tab’mı da buna ilâve etmeli.
na göre müzakeresini ederiz. Nafi Efendi (Haleb) — Bir faide-i zaide

211 —
I: 25 26 nisan 1295/8 mâyıs 1877 Ğ: 1

olmak için bunlann hediyesi masarif-i tab’iy- yesi olan bir kâtibe müracaat eder, onunla bil-
■I
yesi derecesini geçmese... ittifak gazete çıkarır; fakat sonra o kâtibden
Solidi Efendi (İstanbul) — Edyan-i saire ayrılır, başka birisine müracaat eyler ki, evvel­
kitabları dahi kendi patrikhanelerine aid ola., ki kadar iktidarı yoktur. Maazallah, bundan bin
cağı ilâve edilse... mahzur çıkar; halbuki matbuat işi servet iste­
Nakkaş Efendi (Suriye) — Bu mes’ele ü. mez, ehliyet ister. Bunu erbabına vermek lâ­
çüncü maddede vardır. zımdır.
Sekizinci madde kıraet olundu ki, hülâ- Reis — Ya, maazallah-i tealâ, erbabına
sa-i hükmü (hukuk.ı şahsiyye-vü medeniyyesi- verilmezse, ne zarar görülür?
ne sahih ve 3Ûrmi beş yaşını mütecaviz olan ve Nakkaş Efendi (Suriye) — Beyan ettim,
cünha cezalarında bir seneden ziyade hapis ve efendim.
ona muadil cezalardan biriyle ve cinayetle mah­ Reis — Nöbet bana geldiyse, ben de söyli-
kûm olmiyan her Osmanh tebeasmın ■kanuna yeyim: Basmacıların onda birisi okumak, yaz­
tevfik-ı hareket şartiyle eyyam.i muayyene-vü mak bilmez; okumak, yazmak bilmiyenlerden ■3

gayr.i muayyenede gazete neşir edebileceği ve diğerleri pek ziyade memnun olurlar; zira çı­
I
memalik-i Osmaniyyede mizaha mahsus gaze­ kardıkları şeyi kimse okumiyacağından idaresi
teler memnu olduğu) kazıyyelerinden ibarettir- yanar. Elyevm gazete yazanların bir öşrü o-
Reis — Bu babda encümenin bir müzake­ kumuş yazmış ve iki öşrü edib ve efsahdır; am­
resi var mı ? ma imlâ bilmezler, isterseniz bu bahsi geçelim.
Rasim Bey (Edirne) — Son fıkraya, mi­ Hey’et — Geçelim.
zah bahsine kadar bir şey yok. Ayniyle kabulü Nafi Efendi (H aleb) — Cevabım var.
kararlaştı. Reis —- Geçtik, efendim, karar verdik.
Nafi Efendi (Haleb) — Fakat sahib.i im­ Haci Hüseyin Efendi (Suriye) — Bu bend-
tiyaz edebiyat ve siyasiyatta muktedir olmalı. de gazete ruhsati almak için tabiiyet-i Osma­
Olmazsa muharriri bir bend verir. O da anlami- niyyede bulunmak lüzumu gösteriliyor. Müna-
yarak derceder. Vakıa cezasını çekecektir; fa ­ sib olur ise hizmet-i ecnebiyyede bulımanlara
kat gazete basılmış olur. Sû-i tesiratı münteşir da gazete ruhsati vermemeli.
olmuş bulunur. Bir kaç meb’us — Ecnebilerin mahall-i
Nakkaş Efendi (Suriye) — Bunu ben de mahsusu var.
diyecektim. Meclis-i maarifde mi olur, nerede Nafi Efendi (H a le b )— Tebea.i ecnebiyye
olur ise, biLimtihan iktidar ve mahareti tebey- için sarahat vardır; fakat Hacı Hüseyin Efendi
yün edenlere ruhsat vermeli. terceman, füân gibi hizmet-i ecnebiyyede bulu­
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Bu mad­ nanları arzediyor.
dede hükûmet-i seniyye her Osmanlıya bir kaç . Reis — Tamam. Bu fıkrayı da ecnebiler
şart mukabilinde bu hukuku tamimen bezlet- bendine koymalı.
riıiş. Buna teşekkür etmeli; yoksa birisi zengin Rasim Bey (Edirne) — Şimdi bendin ikin­
olur, kudret-i kalemiyyesi bulunmaz; birisinde ci fıkrasına geldik. (Mizaha mahsus gazeteler
kudret.i kalemiyye bulunur, kuvve-i maliyye memnudur) diyor. Memalik-i sairede mugayir-i
bulunmaz; binaenaleyh matbuat işi müşkilâta edeb olmiyan mizah gazeteleri bulunduğu için
düçar olur. Asıl matlûbumuz terakki olduğu burada da bulunmasına ruhsat vermeli.
halde, yüz geri kalir, Şerait-i kanunu cami olan Nafi Efendi (Haleb) — Eivvelâ mizah ga­
her OsmanlInın gazete çıkarması caizdir. zetelerinin men”-i neşri ne efkâra müstenid ol­
Süleyman Bey (N iş) — Bu bendi maarifin duğu meydana konulsa...
tevessüu için açık bir yol görürüm; matbuata Hudaverdi Efendi (İstanbul) — Rasim Be-
hizmet edecek olan zevatı kudret-i ilmiyye-vü y’in dediği gibi Londrada, Pariste, Berlinde...
kalemiyye ile takyid edersek. Haşan Fehmi E- Hasılı her yerde bu gazeteler vardır. Bunlar his­
fendinin dediği gibi, matlûbun husulünü müş- se alacak bir yolda nükteli şeyler yazarak hal­
kiiâta düçar etmiş oluruz. kı terbiye ederler; şimdiye kadar bulunduğu
Nakkaş Efsndi (Suriye) — Kudret-i maliy. gibi, bundan sonra da bulunsun.

-2 1 2
I: 26 26 nisan 1298/S mayıs 18f7 t: 1

Süleyman Bey (N iş) — Politika gazeteleri edermiş. Resim hüzn-engiz ve fazilet-âmiz bir
ve neşriyat-i ilmiyye kanun tahtında intişar e- vak’a irae ederse havass-i zahireyi teskin eder.
decekleri gibi mizah gazetelerinin dahi kanunla Efkâr.i âliye üzerine icra.i hükme başlar. Bu
devamı lâzımdır. yolda resimler asar.i ilâhiyyenin ulviyetini
Astarcılar ketUhdası Ahmed Efendi (İs. göstermişlerse faideden hali kalmazlar. Bunlar
tanbul) — Bizim terbiyemiz gazetelere kaldiy- faideli olduğu gibi aksi halinde olan resimler
sa, vay halimize!.. Biz gazete terbiyesini iste­ ve emsalini zikirden teeddüb edeceğim suret­
meyiz. te açık saçık, resimler havass-i zahireyi iğra e-
Reis — Bu babda bir mütalea var mı?.. derler. insanın havass-i zahiresi isyan eder.
Macid Beyfendi (Matbuat müdiri) — E - Aklın cisim üzerine olan hükmü gider. Sultan-i
fendim, mizah gazeteleri lüzumsuz va faidesiz akl mağlûb olur. Gençlerin, müsinlerin irade­
olduğu gibi, bunların mazarratı da vardır. Key­ si elden gider. Bir iki misal üe isbat edeyim;
fiyeti isbat edeyim. Avrupada bir takım deniz hamamları falânlar
Malûm olduğu veçhile gazetelerin vazifesi vardır ki, o misilli mahallerin vukuatmdan o-
iki türlü olacak: Birincisi muhafaza.! hukuk, larak bir takım açık saçık resimler yaparlar.
ve İkincisi murebbilik vazifesdir. Hükema bundan müştekidir. ırz.u edeb sahibi
Muhafaza-i hukuk akşamını nazar-i itiba- olan familya babalan bunlann adını büe söy­
re almalı. Birincisi: hukuk-i şahsiyye ve İkinci­ lemezler.işte, bu suret terbiye-i beytİ3^eye ait­
si: hUkuk-i umumiyye ve üçüncüsü: hukuk-i si. tir. Gelelim terbiye-i sdyasiyyeye: Devletler­
yasiyyedir ki, bir milletin ve devletin milel-ü den birisi bir büyük hezimete uğradı ki, neti­
düveLi saireye karşı olan hukukudur. ce hanedanının inkırazını mucib oldu. O es­
Hukuk mes’eleleri mesail-i müsbetedendir. nada ben, kendi gözümle gördüm ki galib o-
Hukuk-ı şahsiyyede ve hukuk-ı umumiyyede ka­ lan devletin askeri şeklinde bir kocaman as­
nunlar ve hukuk.ı siyasisryede muahedeler var­ ker yapmışlar, mağlûb olan devletin askeri o-
dır ki, mesail-i mezkûrede bunlar esasdır. Bu nun bacakları arasından geçib o devlet-i gali,
misilli mesail-i mühimmede yavegûylüğün hiç benin payitahtına kadar gidecekleri davasında
lüzumu yoktur. Hukuk-ı şahsiyye metanete bulunuyorlar. Böyle şeyler, terbiye-i siyasiy-
mütevakkıf ise hukuk-ı umumiyye-vü siyasiyye yeyi bozar. Geçenlerde bir gazete kanadlı bir
daha ziyade metanete mütevakkıfdır. Bu işler­ merkeb yazıb uçurmuştu. Öyle kanadlı ve u.
de -teeddüb ederim amma- âdeta soytarüığin çar gibi görünen resimlere herkes başka ma­
hiç lüzumu yoktur. Terbiye bahsine gelince: na verir. Bazı dinler de sahib-i ecniha mahlû-
Bunun da dört sınıfı vardır ki, terbiye-i zatiy- kat anlar.
ye, terbİ3y e.i beytiyye ve terbiye-i umumÎ3rye Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Verilen
ve terbiye-i siyasiyyedir. şu izahattan mes’elenin asıl muhtaç olduğu
Bunların cümlesi vezaif.i mühimmedendir. nokta anlaşıldı, dyemem. Bazı fena resimler o.
Bunlarda dahi yavegûylüğün, so5darilığin lü­ labilir. Lâkin zat-i mes’ele, böyle bir mizah ga.
zumu yoktur. Vakıa bazı faidesiz şeyler vardır, zetesi neşrinde ne mazarrat olduğunu bilmek­
amma zararı yoktur. Bunların ise mazarratı da tir. Terbiye bahsine gelince: Bir gazete, resim­
vardır. lerinden ve mündericatmdan mes’ul olacak.
Vakıa Avrupada mizah gazeteleri var, di­ Hukuk-ı hükümete, hürriyete dokunur ise
yorlar. Biz, onları taklide mecbur değUiz. Biz, mes’ül olacak, cezasını görecek, kanun, gaze­
Avrupanın tecaribinden istifade etmeliyiz. Ba­ telere bu terbiyeyi vermek için yapıldı. V e illâ
kalım, Avrupanın ukalâsı, hukeması bu mizah kanunun zevki kalmazdı. Şimdiye kadar neş­
gazetelerinden memnun mudur? Benim âciza­ rolunan mizah gazetelerini nazar-i tedkike a-
ne bilişime göre memnun değülerdir. Mizah ga­ lahm: Bunlardan ne mazarrat hasıl oldu ? Am ­
zeteleri resimden ârî olamazlar. Resim denilen ma birisi bir kaç defa yolsuz bir madde yaz­
şeyi bir kere tefekkür etmeli. Kesimin insana mış, o da cezasını çekmiştir.
olan tesiratına bakmalı insan bir tüfek atarsa birisini öldürebi­
Resim insanın havass-i maddiye«ine hitab lir, amma böyle bir mahzuru olduğu için tüfe-

- 213
25 26 nisan 1293/8 mayıs 1877 C: 1

ğin vücudünü kaldıramayız. Pek çok zevat var. vermiş ki, o cevab kendisinden memul ve mun-
dır ki, ciddî gazete okumaz da mizah gazetesi tazar değil imiş. “Sizden bu cevâbı beklemez,
okur. Eğer mizah gazeteleri başka memalikte dik!” denildikde Gizo dahi “bu cevabı size Gi­
bulunmasalar bile bunları biz kendimiz yapma­ zo vermiyor, bir reis-i vükelâ veriyor.”^ diye
lıyız. Bunların çocuklar için dahi faidesi var. mukabele eylemiş, işte, Macid bey gibi bir zat-i
dır. Her vakit ciddiyat ile uğraşmaktan tabia­ âILkadr dahi bugün kendi cevabını vermiyor,
ta yorğunluk gelir. Bunların tuhaf tuhaf fık. bir matbuat müdürü cevab veriyor.
raları çocuklara talim-i huruf için medar olur. Reis — isim lâzım değildi.
Hasılı mizah gazetelerinin neşrinde bir gûna Solidi Efendi (İstanbul) — Mizah gazete­
mazarrat olub olmadığı anlaşılamadı. Bazıları­ lerinin lüzumu malûmdur, müsellemdir. Ciddî
nın yolsuzluğuna bakıb da cümlesini fena gör­ gazeteler icad olunmaksızın mizah gazeteleri i-
mek lâzımgelmez. Bunlar devletçe, milletçe cad olunmuştur. Dünyadan komedya ile mizah
muzır mi, değil mı, bunu anlamalı. Bana ka. kalkarsa, fenalığı tepelemek için elimizde bir
lırsa mazarratları olamaz. Matlûb olan şey te­ silâh kalmaz. (Bunlara lüzum yoktur) diyenle­
rakki olub bunların kasrı ve mahvı değildir. re taaccüb olunur. Ciddî gazetelerin yapama­
Terakkı-i maarif mültezem mi, değil mi? Her dıkları şeyi mizah gazeteleri yapar. Meselâ ha­
halde kanun dairesinde hareket şartiyle matbu­ sislik üzerine bir kaç bend yazar ise maraz-ı
at tevsi olunursa, maarif dahi o derece tevessü hissete düçar olan adamları bu bendler ıslâh e.
eder. Maarif tevessü ettikçe servet-i sairece der. Şahsiyata dair olur ise, nizam vardır. Yo,
dahi terakki hasıl olur. Matbuat ne kadar ser­ lunda ve nizamında gitmek şartiyle hizmeti bü­
best olursa o kadar faide hasıl edeceğine hiç yüktür.
şüphe etmemelidir. Yirmi sene evvelki halimiz Mustafa Efendi (Kozan) — Bizim şeriati-
ile şimdiki halimiz kıyas edilirse, şimdiki hali­ mizde bunlara dair bahis vardır. Bunlar şer’an
miz pek âlî görülür. Vakıa elyevm Avrupaya memnudur; amma denilecek ki bu memnuiyet
nisbetle gerideyiz. Lâkin eski halimize nisbet- hocaca memnudur; fakal işte Macid beyin de­
le pek çok terakki ettik. Bu da matbuat saye, diğine bakılırsa, bunların memnuiyeti lüzumü-
sindedir; binaenaleyh, ben mizah gazeteleıin- nu ukalâ dahi isbat ediyor. Bir takımları bu­
de bir gûnâ mazarrat göremem. nun menafiinden bahsediyorlarsa da ben şer’an
Yenişehirli zade Ahmed Efendi (İzmir) — değil aklen diyorum k i, bunların lüzumu
Bir ufak söz söyliyeyim: Şûra-yi Devlet bu yoktur.
gazeteler hakkında envadan bahsetmiş. Haşan Sebuh Efendi (İstanbul) — Mizah gazete­
Efendi (İstanbul) ise efraddan bahsediyor. lerinin lüzumsuzluğundan bahsoluyor; halbuki -1
XII
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Burada bunların mazarratı yoktur. Edebiyata ve poli­ i
mevzuubahs olan şey mizah gazeteleridir, re­ tikaya dair sair kitablar derecesine varamaz­ i
I
sim değildir. Mizahda zaıar var mı, yok mu? larsa da bunlardan istifade edenler dahi bulu­
Onu düşünmeli. nur. Zaten buraca biz men’edecek olsak yine
Nafi Efendi (Haleb) — Fikrimi beyan için Avrupadan gelir. Şu hale göre men’i caiz de­
• evvel emirde §ûra.yi Devlet merhurlarmdan is­ ğildir. Bunlar kaldırılacak ise tiyatro gibi, ka-
tizah eylemiştim. Aldığım cevabda gördüğüm zino gibi eğlence mahallerinin cümlesini kaldır­
mahzurlar, evvelce hükmettiğim muhassenat- malı, böyle şeylerin hey’et.i meb’usân tarafın­
tan daha büyük çıktı. Bendeniz buralı değilim; dan men’i hiç caiz değildir.
binaenaleyh İstanbulca bu gazetelerin mucib Manok Efendi (Haleb) — Gerek sıbyan ve 1
olduğu muhassenatı anlayıncaya kadar re’- gerek büyük adamlar için meşguliyetler lâzım­
yimde bitaraf kalırım. dır. Fakat, daima ciddiyat ile meşgul olanlar
Solidi Efendi (İstanbul) — Macid bey yorulurlar. Eğlenceye lüzum görürler. Çocuklar
(Matbuat müdürü) in bu cevabı Gizo hakkında ise on iki yaşını geçmeyince ciddiyat ile meşgul
rivayet edilen bir fıkraya müşabihtir. Gizo rei. olamazlar; binaenaleyh, çocukları eğlendirerek
s-i vükelâ iken gazeteciler gidib kendisine bir terbiye etmek lâzımdır.
şey arzetmişler. Gizo buna bir suretle cevab Vasilâki Bey (İstanbul) — Macid beyfendi-

214
26 26 nisan 1293/8 mayıö 1877 C: i

ye pek uzun cevab vermiyeceğim. Buyurdular Reis — Sizce başka bir izah var mı?
ki, her hukukun muhafazası için bir kanun var­ Macid Beyfendi (Matbuat müdiri) — Var,
dır. Öyle ise hiç bir gazeteye lüzum kalmaz. amma tashih için ekseriyet hasıl olduktan son­
Bana bir devlet göstersinler ki, o devlette te­ ra arzedilebihr mi?
rakki olduğu halde mizah, gazeteleri muzır gö­ Reis — Olur. Buyrunuz, izahatınızı veriniz.
rülmüştür. Mizah gazeteleri yalnız Rusyada
Macid Beyfendi (Matbuat müdiri) — Ga­
memnudur. Ondan maada her yerde çıkar, biz
zetecilik ciddî bir şeydir; nevammâ halk iem
de Rusya gibi mi hareket edeceğiz ?
hocalık ve nevammâ avukatlık demektir. Kim­
Nakkaş Efendi (Suriye) — Müzakerenin se bir soytarı hoca istemez. Kimse bir soytarı
suret.i cereyanında görülüyor ki, bu gazetelerin avukata davasını emniyet edemez. Ciddîliği se­
muhassenatı da vardır, vehameti de. Bu halde ven bunları kabul etmez, insan daima ciddî
yalnız muhassenatından istifadeye çalışmalı, şeylerle meşgul olamaz, dediler. Pek doğrudur;
vehametini dahi muamelât-i şedide ile men’et- ancak yalnız bizde değil, umum milel-i müte-
meli. Bu gazeteleri tiyatroya, komedyaya pek meddinede, mizah gazetecileri vak’-u haysiyyet-
yakın görüyorum. Tiyatroların, komedyaların lerini muhafaza edememişlerdir. Yalnız para
muhassenatını inkâr edemeyiz. İnsanları hem kazanmağa bakmışlardır. Meselâ, bir encüme.
eğlendirirler, hem de ibret alınacak şeyler gös­ n-i daniş olur, erbab-i maarifden adamlar bulu­
terirler. Vakıa bazı komedyalar edebe mugayir nur, birisi neş’eli olurda hoş lâkırdılar söyler;
olur ise de, biz iyisini ihtiyar edelim. amma vak’-u namusu ile söyler, âdaba muhalif
Hamazasb Efendi (Erzurum ) — Gazetele­ söylemez. Böyle şeyler inbisatı mücib olmakla
rin mensub oldukları milletlere efkârca hizmet­ pek muvafıktırlar. Lâkin mizahçılar buna dik­
leri vardır. Mizah gazeteleri o yoldadır. Şimdiye kat etmemişlerdir, insanda hezle, terbiyesizliğe
kadar tecrübe ettiğimize göre, gazetelerden bir temayliLi cibllî vardır, böyle olmasa, terbi­
mazarrat hasıl olmamıştır. Mizah gazeteleri fe­ ye için mektebler yapılmazdı, insan muhtaç-i
sada dair bir şey yazdı mı, ceza edilsin. terbiyedir. Gazeteciler, halkı malâya’nî ile iş­
gal ederler ise terbiyeye hizmet etmemiş olur­
Rupen Efendi (Edirne) — Bizim mizah ga­
lar. Çocukların istifadesmden bahsedildi. Eğer
zetelerini yasak ettiğimiz halde, Avrupadan ge.
hükümet re.smin aleyhinde bulunsa idi bu mü-
lenleri de yasak edecek miyiz? Mademki men’-
talea beca olurdu; halbuki hükümet resimli
edemiyeceğife, sonra bizde müstamel olan li­
gazeteler aleyhinde değildir. Olbabda teşvikat
sanlar üzerine mizah gazeteleri basıb gönderir­
bile icra etmiştir. Hattâ resmin tesir-i ruhanî­
ler. O halde AvrupalIlara vereceğimiz paraları,
sinden dahi bahsettim. Bir misal daha zikre­
bari kendi ahalimize verelim.
deyim :
Riza Efendi (Bosna) — Muvafık-i edeb o-
lursa bir beis yoktur. Dün ehibbamdan birisinin elinde fransız.
Bir meb’us — Gazetelerden maksad ebna-i ca bir resimli gazete gördüm. Haya ederim, am­
vatan için cidden istifadedir. Mizah ise böyle ma isbat-i müddea için yine söylemeliyim: Bir
değildir. Rusyamn her icraati fena ise, şu mi­ çocuk eline bir tenkıye marpuçu almış, valdesi-
zah gazetelerini mennedişi iyidir. Bendin ibka- nin süâline cevaben :—ımuzika çalıyorum, diyor.
sı lâzımgelir, Bu resim bî-edebanedir. Bir sözüm daha var:
Hudaverdi Efendi (İstanbul) — îki bin se- Bazı şeyler vardır ki, doğrudan doğruya söy­
nedenberi şiir ve inşada ileri giden milletler, lenemez. Bu şeyler vakt-i istibdadın ahvalidir.
hep komedya ile ileri gitmişlerdir. Mizah dahi Vaktiyle bir takım mecnunlar varmış ki, cinnet
bir nevi komedya demektir. nikabı altında hakikatler beyan eder­
Reis— Evvelce dahi söyledik; amma dinle­ lermiş. Böyle şeyler vakt-i istibdadda muvafık
miyorlar ki. Bendi tashih edelim mi, yoksa ibka olabilir. Hamdolsun, şimdi adalet.i padişahî
edib geçelim mi? var, kanun var, hürriyet var. Öyle veşait-i habi.
Kırk yedi re’y tashihi cihetinde bulunmak­ şeye hacet yoktur.
la ekseriyet hasıl oldu. Reis — Başka bir mütalea var mı ?

— 215
I: 26 26 nisan 1293/8 mayıs 1 ^ 7 ©; 1

Kostaki Paşa(^)(dahiliye müsteşarı)— Mi. bunlar edebsizlik ediyor, men’etmelidir.


zahın faidesi yoktur, denilemez. Bu yolda olur Nakkaş Efendi (Suriye) — Menini, adem-i
ise faidesi münker değildir. Tesislerinden mak. men’ini müzakereye hacet kalmadı. Devamları i.
sad, mücerred memlekete muzır ve âdaba mü- çin kırk yedi re’y bulundu.
nafî olan kubhıyyati rümuz ile ihtar ve izale Reis — Maeid beyden işittik ki, firengis-
etmektir. Pakat bizde buna muktedir adamlar tanda çıkan mizah gazetelerinden memalik.i
olmadığından aksi hasıl olur. Faideyi celb ve mezkûre ukalâsı memnun değildirler. Öyle ise,
mazarratı defnedecek yerde, yalnız mazarrat ha. acaba devletler niçin men’etmiyorlar, ?
sil eder. Halkın, familyası ahvaline kadar yürür­ Nufel Efendi (Suriye) .— Mülâhazam şu­
ler. Rümuz ile gûnâgûn tecavüzlerde bulunur­ dur ki, haddi tecavüz ederlerse muhakeme var,
lar. Her gün şikâyetler edilir. Evliyay-i ümûr amma bir şarivarı gazetesi ile muhakemeye
yalnız bunlarla meşgul olur, dava ediniz, deni­ çıkışmak insanın .şanına dokunur. Şanına do-
lir ise işimizi gücümüzü bırakalım mı? İşte, kunmiyacak olsa isbat-i müddeâ mümkün ola­
devlet şu esbaba mebni bunların feshini vacib maz. Rümuz ile dokundurur. Meselâ; “leyte
görüyor. ayneyhî siva” demiş. İki gözü de iyi mi olsun,
Manok Efendi (Haieb) — Bilmiş olacaksı­ yoksa kör mü olsun, anlaşılmaz. Avrupayı bir
nız ki bu işin karan verildi, bitti. dereceye kadar taklid lâzımdır; amma her hal­
Sebuh Efendi (Haleb) — So5darıhk diyor. de terbiyemize muvafık gelmez. Yalnız mem-
1ar. Mizah soytarılık değÜdir. Bu matbuat kanu­ duhu taklid etmeliyiz. Amma Avrupadan bura­
--'iî
nu gelelidenberi acaib acaib şeyler işitiyoruz: ya gelecek olan gazeteleri men’edemiyeceği-
Matbuat barut imiş, yok mizah soytarılık imiş! miz dermiyan olundu. Eğer o gazetelerde ırza,
Bu fıkra tamamiyle kalkmalı... şerefe dokunur bir şey varsa?.. Onlar bize aid
Manok Efendi (H alsb) — Eğer mizah soy- ■i

j
olamaz. Bizi tanımazlar büe.
tarıhk ise, karagözcüleri dahi kaldırmah. Mizah Yusuf Ziya Efendi (Kudüs) — Bu efkâr
gazetecileri bu san’at.i gayr-i lâyika ile para doğru değUdir.
kazanmaya bakıyorlar, deniliyor. Eğer bundan Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) ^ Rümuz
dolayı bu san’atı mennetmek lâzımgelirse, ile söyleyib namusa dokunur, diyorlar. Rümuz ■I
bundan daha dûn ve eşna’ san’atlar da vardır. ile söylenen söz üzerine muhakemeye girişlise
Resimlerin mazarratından bahsolunuyor. isbat.i müddeâ edilemez, dediler. Bunda bir kai­
Mizah gazetelerini kaparsak, ressamların elini de vardır: Bir menfaat, ekseriyet üzere menfaat
tutabileeeğmiyiz? Edebsiz terbiye edilsin; lâkin ise onun içinde, üç beş kişi kendisine muzır ad-
mizahın men’î muvafık olur itikadında değüim. detse bile yine menfaat tercih olunur. Bir ga­
Hudaverdi Efendi (İsta n b u l)— Mizah ga. zete bin nüsha satılır. İhtimalki yalnız iki kişi
zetelerinin faideden hali olmadığını itiraf bu­ bunu kendisine muzır addeder. İnsaf mıdır ki,
yurdular. Bazı gazetecilerde görüldüğü veçhile, bir iki kişi için dokuz yüz doksan dokuz kişi
halkın ef’al-i mahsusasına aid tecavüzatı men- kendi hissiyatını men’etsin. Ahlâkı bozar di­
netmeli; fakat sair cihetlerde serbest yaza­ yorlar. Karagöz var, komedyalar var, gazino.
bilmeli. 1ar var, sair enva’-i lû’biyyat var ki hakikaten
Vasilâki bey (İstanbul) — Dün de müza- ahlâkı bozarlar. Onları da def etmeli. Halbuki
kere-i mahsusamızda beyan ettim ki, bu lâyiha bunların hepsinde bir menfaat görülüb ibka e-
geldiği zeman herkes buna ceza kanunnamesi diliyor. Mizah gazetelerinde hiç olmazsa elif be
nazariyle baktılar. Birinci bendden sonuna ka­ öğreniliyor ki, bu da faidelidir. Karagözde ne
dar hapis ile ceza-i nakdîden başka bir şey yok. öğreniliyor? Kanun denilen şey herkesin itaa­
Gazeteler ne kadar çok olursa o kadar faide te mecbur olduğu bir şeydir. Bunlar namusa
verir. halel getirecek olurlarsa tedib ediliyorlar.
Seyyid Ahmed Efendi (Hicaz) Mademki()* Hey’et — Geçelim, geçelim, bunun kararı
verildi.
(* ) O tarihdeki başka neşriyatta (bey) olarak Bu vadide bir kaç söz daha teati eMldise
yazıldığı da görüldü. h. t. us de, mizah gazetelerinin ibhast için verilen e v

216- -
1:25 26 nisan 1293/8 mayıs 1877 5; 1

velki karar bozulmadı. Ve dokuzuncu madde çin bir vakit tayin olunsa, münasib olur.
kıraet olundu ki, hülâsed hükmü (istida tak­ Reis — Bu bendi ibka edelim mi, yoksa
dimiyle ruhsat istida olunmadıkça gazete ih. tayin-i vakta lüzum var mı?
das olunmiyacağı)rKZaft ibaret olub istidanın Hey’et — Vakit tayin olunmalı.
suret-i takdimi izah edihni§tir, Reis — Bu babda bir izah, bir mütalea var
Rasim Bey (Edirne) — Bu ruhsat matbaa mı? Meselâ on beş gün desek yahud otuz bir
kügadı hakkmda olan ruhsat gibidir. Hükümet gün diye müddet tahdid eylesek...
ruhsatı ne surette verecek ve ne gibi ahvalde
vermiyeeek, buraları izah edilmemiş. Bunun üzarine re’ye müracaat edildikde
Nafi Efendi (Haleb) — Bu evsaf sekizinci otuz gün için ekseriyet hasıl olmayib, on be§
maddede mezkûr idi. gün için ekseriyet hasıl oldu. Ve bu dokuzun­
Manok Efendi (Haleb) — Ruhsat itası i­ cu maddede meclise hitam verildi.

İkinci Celse
Bugün saat sekizde hey et bir daha içtima ye hakkmdaki şeraiti kabul edib de sefaret ta­
eyledi. rafından dahi tasdik olunduğu halde bir mah­
Dokuzuncu madde bir daha okunur. zur kalmaz gibi görünüyor; lâkin iyice düşünü­
Reis —- Encümenin bir müzakeresi oldu lecek olur ise yine mahzurdan salim değildir.
mu ? Çünkü bu gazeteci, gazetesine müteallik her
Rasim Bey (Edirne) — Encümen bu bendi bir hususatta tebea-i Osmaniyye gibi muhake­
tamamiyle kabul etti, efendim. me olunacak ise, şahıs daima ecnebî olduğun,
Reis — He’yetin bir mülâhazası var mı ? dan, kendisine şahsiyetçe bir muamele olun­
Ayniyle kabul olundu mu? mak lâzımgelirse imtiyazat.ü hukuk-ı malûme
Hey’et — Kabul olundu. ahkâmmca sefaretten müdahale olunur. Ma­
demki kendi imtiyazları ile kendi şahıslarını
Onuncu madde kıraet edildi ki, hülâsan
muhafaza ediyorlar, şahıslan tebea-i devlet-i
meali (ecnebilere badema gazete ruhsati veril-
âliyye gibi muameleye düçar olmaktan daima
miyeeeği ve elde ruhsati bulunan ecnebilerin
beridir. Bir ecnebinin gazete çıkarmaktan ise
dahî kanun ahkâmma riayet edeceklerine dair
çıkarmaması daha hayırlıdır. Avrupaya giden­
sened verecekleri) hususlarından ibarettir.
ler daha iyi bilirler ki, orada bir ecnebî aslâ ga­
Reis — Buna bir mütalea var mı?
zete çıkaramaz. Bunu iyi biliyorum. Çıkarsa bi­
Rasim bey (Edirne) — Şimdi mevcud olan
le, o adamın şahsı da, hukuku da kanun.i mem­
ecnebi gazetecilerine ruhsat verildiği halde bun­
lekete tabidir, ondan ayrılmaz. Eğer bizde
dan sonra ruhsat verilmemek münasib değildir,
(kapitülasyon) belâsı olmasaydı, her kim olur­
diy emüzakere olundu. Mademki Devlet.i âliy-
sa olsun kavanin-i memlekete tabi olurdu. Biz
ye tebeası gibi gazete neşredecekler, sened ve­
de her şeyi yapmış olurduk; fakat ne çare ki bu
recekler ve kendi siefaretleri dahi tasdik edecek­
belâ başımızda oldukça, Allah deffetsin, her
ler; o halde cümlesine bir siyak üzere ruhsat ve­
vakit ecnebî, imtiyazdan müstefid olacağı için
rilmesi münasib görülmüştür.
mahzurdan salim olamaz.
Nafi Efendi (Haleb) — Bendenizce, encü­
Rasim Bey (Edirne) — Emlâk ve arazi al­
menin kararı pek münasibdir. Fakat bir kat da-
mak için ecnebilere verdiğimiz müsaade, ayni
ha kuvvetlendirmek üzere (vezaif ve teklifat
tebea-i devlet-i âli5?ye misilli muhakemesi ce­
ve mücazata, velhasıl gazeteye müteallik her
reyan etmek üzere karar verildi. Ve herkes de
türlü muameleye lüzum görüldüğü takdirde!
kabul etti. Şimdi görüyoruz ki, başka yolda
diye bir şey ilâve edelim.
müdahale ediyorlar. Ayni tebea-i devlet-i âliyye
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Eden­ gibi muhakemesini kendim istida edyor. Arazi
dim, gazetenin ecnebî marifetiyle basılmasında ve emlâke müteallik davada konsoloshaneler,
bîr inazarrat çıkmaz, yani tebeaâ devleW âliy_ sefarethaneler o zatı ayni tebea--i devlet-i âliy-

217
I; 25 26 nisan 1293/8 mayıs 1877 C: 1

ye gibi tanımak üzere tasdik ediyor. Encümen­ Vefat vukuunda vereseye intikal edecek naidir?
de böyle mütalea olundu. Bir kere tezekkür olunsa da bu da tashih edilse.
Reis — Zanmm, mes’eleyi yanlış anladık. Rasim Bey (Edirne) — İmtiyazın böyle ir­
Ruznamenin sahib-i imtiyazı ecnebi olsun, te- sen intikal etmiyeceği malûm bir şeydir. Bir a-
beadan olsun, müdir.i mes’ul diye imza koyan dam gazete çıkarmak için hükümeti temin et-
adamın bir şeyden haberi yoktur. Amma ecne­ tikden sonra imtiyaz alabilecek, bunun için sa­
bi, ayniyle Osmanlı tebeası gibi, muhakemeye rahat var.
razi olduğuna dair sened dahi verse, yine ola­ Bir meb'us — Nizamdan anlaşıldığına göre
maz. Mesmu değildir. Tecrübeye hacet yok. intikal maddesi tebea-i devlet-i âliyyeden o-
Bunu kanun bilir, nafile uzatmiyahm. lanlar hakkındadır.
Hey’et — Uzatmiyahm. Reis Paşa — Buna dair izahat soralım mı ?
Nefi Efendi (Haleb) — Memalik-i şahane­ Bir meb’us — Bir mani yoksa, soralım.
de arazi ve emlâk temellük edecek olanların da­ Reis — Malûmat var mıdır ?
hi tebea-i Osmaniyye gibi muamelesi görülecek Bedros Efendi (Şûra-yi Devlet âzası) —
idi. Halbuki yine sû-i istimalâttan hali olmuyor. Şimdi bu yeni nizam tahtında olursa, buyurduk­
Reis — Onun için, söyledik ya, işte bu yan­ ları gibidir; fakat izahat yoktur. Nakkaş Efen­
lıştır. Bu gazete maddesidir. Biliyorsunuz ki dinin buyurdukları gibi o madde izah olunursa
neticeye kadar ben bahse karışmadım. Şimdi ise fena olmaz; fakat bu babda talimatım yoktur.
verdiğiniz re’y bitti. Biz kanunu tehzib-i ahlâk Reis — Demek oluyor ki, bunun müzakeresi
için düşünüyoruz, başkası ne vazifemizdir? bitmiştir. Bu bend kabul olundu. Fakat bu
Manok Efendi (Haleb) — Binlerce tecrü­ mes’ele üzerine verilecek kararın sözü bitsin
beler vuku bulmuştur ki, haklarında Osmanlı te- de ona da bakarız; çünkü, benim büdiğime gö­
beası gibi muaıhele edilecek olan binlerce dava­ re, türkçe gazetelerden birisi iki vereseye kal­
larda ecnebilerin bir çok zararları meydana çı­ dı. el’ân veresenin yedindedir. O da “Ceride-i
kar. Kavanine söz ile tebaiyyet ederler amma, Havadis” dir. Her halde yanlış etmiyelim, bu
fi’len etmezler. bend kabul olundu mu?
Reis — Bana şunu beyan ediniz ki ecnebi­ Heyet — Olundu.
leri niçin mahrum edelim? İki yüz elli kuruş On birinci madde okundu ki, hülâsa-i
maaşla bir sandıkkâr alır, onun namına imtiyaz hükmü (vefat veyahud ahar bir suretle bir ga­
çıkarır; fakat hükümet dahi daima kanunu icra zetenin sahibi tebeddül edecek olur ise yeni sa­
eder, bir fenalığını görürse hemen gazeteyi ta­ hih otuz güne kadar şerait-i kanuniyyeyi icra
til eyler. edeceği) nden ibarettir.
Manok Efendi (Haleb) — imtiyaz sahibi Reis — Buna bir mülâhaza var mı?
Osmanlı olmalıdır. Esas budur. Rasim Bey (Edirne) — Bu madde ayniyle
Rasim Bey (E d ir n e )— Onuncu maddede müzakere olunacak. Tebea-i ecnebîyyeye dair
(ecnebilerden bir kimse gazete ihraç etmiye- olan cihet dahi buradadır. Bunu müzakereye
cek) diyor, pek güzel, bunu tasdik edelim; fa ­ havale edelim de...
kat (gazete çıkaracak olan ecnebiler, tebea-i Reis — Bunun o bende hiç dokunduğu
devlet-i âliyye gibi tanıhb çıkaracaklar) diyor. yoktur. Öbür bendi ayniyle kabul ettik. Bu
Şimdi onlara dahi ruhsat vermiyelim mi ? bendi müzakerede tashih edebiliriz.
Reis — Vermeliyiz. Şu şartla ki, hin-i Nakkaş Efendi (Suriye) — Bu bendin as­
muhakemede cezayi kabul etmem, dinlemem, lına diyeceğimiz yoktur; fakat bu bend ecnebi­
der ise o vakit devletin dahi o adamdan imti­ lere şamil olacak mı? Orası tasrih edilmeli?
yazı ref’etmeye hakkı olur, kurtuluruz. Şimdi, Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Tasrih
efendim, daha söz var mı? Geçelim mi? bu etmek, gazetelerin vereseye veyahud saire in­
bendi temamen kabul edecek miyiz? tikal edib edemiyeceği kaziyyesi olacak. Efen­
Hey’et — Kabul edeceğiz. Makbul. Ibka. dim, devlet bir kanun koymuş ki o kanun hük­
Nakkaş Efendi (Suriye) — Ecnebiler yed münce müddet-i imtiyazı gerek irsen ve gerek
lerinde bulunan imtiyazları satabilecek midir? ahar suretle sairlerine intikal edebilir. Bu ka­

- 218
i: 25 26 nisan 1293/8 mayıs 1877 C: 1

nun, gazetelerin dahi ke3^iyet.i intikalini bir ruhsat-i resmiyye alınacaktır. Zaten gazeteci­
dereceye kadar açıyor. Gazeteler dahi inti­ lik bir ruhsata menut idi.
kal edebilir; zira diyor ki; (İntikal lâzımgelirse Meb’us — Yine o ruhsati tekrar tecdid e-
sahib-i cedid şerait-i kanuniyyeyi yerine geti­ decek, demek oluyor. Ev^'^elki vefat eden ada­
recek.) Bundan anlaşılıyor ki, intikal edebile­ mın ruhsatından bir faide kalmiyacak, hakk-i
cektir. intikal vefat vukuu ile bitecektir.
Reis — Evet, intikal edeceği hükm-i ka­ Reis — Bu sair mal’a benzemez; elbette in­
nundan anlaşılıyor. tikal edecektir. İntikal edeceğini bilmek için
Sadi Efendi (Haleb) — Bu nasıl intikal e- kanun yapıyoruz. Hakkı olduğuna hiç şüphe
decek ? Acaba bu imtiyaz musaddak mı dene­ yoktur.
cek veyahud musaddak olmasa bile bilfi’l gaze­ Biz, onu bir parça kaide altına almak için
teci mi tanılacak ? kime intikal edecek ise onun nasıl adam oldu­
Reis — Otuz gün zarfında beyan edecek, ğunu hükümete tanıtacağız. ,
deniyor. Bunu anliyamadım. Yahud soralım, o- Sebuh Efendi (İstanbul) — Müşkilât ruh­
tuz gün zarfında gazete çıkacak mı ? A lt yanın­ sattan neş’et ediyor. Bu cihetle hiç olmazsa bu
da ruhsatsız olduğu halde gazete kapanacaktır, babda ruhsat resmini kaldırmalı. Mademki ruh­
diyor, amma bu ibareyi anliyamadım. O halde sat verildikden sonra intikal edecektir, yalnız
bir kabahat etmeden gazetesi kapanacak mı? haber vermek kifayet eder.
Meram 'nedir, onu izah lâzımdır. Eğer meram, Reis —• Başka söz var mı ? Şimdiki müza-
ruhsat almadıkça çıkmasın demek ise bildirme­ kereden şu hasıl oldu ki basmahane ve basma-
li. Yoksa çıkadursun da kabahati olursa kapan­ hanecilerin imtiyazı varisine intikal eder. Öyle
sın* demek m i. olacaktır ? olunca o adam şerait-ı lâzimeyi haiz midir, de­
Bedros Efendi (Şûra-yi Devlet âzası) — ğil midir? Bunu veresesi hükümete haber ver­
Vefat yahud intikal vuku bulursa tayin olunan meli, hükümet de onları aramalı. Bu malûm ol­
otuz günde gazete çıkarmiyacak. O müddet zar­ du. Sonra denildi ki, sahib-i cedid için otuz gün
fında istihsal-i ruhsat edib de gazetesini çıkar­ müddet çoktur. Bunu taklil etmek için dahi i-
maya mezundur. zahat soralım. Başka bir şey kaldı mı ?
Reis Paşa — Anlaşıldı mi, efendim? İşte, Rupen Efendi (Edirne) — Mücedded gaze­
bunu bilmeli de ona göre müzakere etmeli. te ihdas etmek için sabahki içtimaimızda on beş
Haşan Fehmi Efendi (İs ta n b u l) — Zanne­ güne karar verdik; şimdi intikal maddesi için
derim ki otuz gün çoktur. Bir gazete filhakika,
otuz gün müddet çok değil mi?
sahib-i imtiyaz vefat eder de, otuz bu kadar
Reis .— Ne diyelim?
gün kapalı kalırsa müşterisi kalmaz. Ve o mat­
Rupen Efendi (Edirne) — On gün diyelim.
baa zaten iradiyle idare olunduğundan intikal
Dokuzuncu. maddede musarrah olan şeraiti o-
edecek yalnız hakk-i neşirdir. Bunun için bu ka­
tuz gün zarfında icra edeceğine beş gün zarfın­
dar zeman çoktur. Üç gün mü olur, her ne o-
da icra ederse bir şey yok mu ? Otuz iki gün zar­
lursa bir müddet-i kalile zarfında arzuhalini
fında icra ederse yine men’edecekler mi?
vermeli, ruhsat alıb işe başlamalı.
Reis — . Bu suret sahib-i imtiyaz hakkında
Nafi Efendi (Haleb) — Eğer şeraiti ifa et­
bir mecburiyet değil, bir müsaadedir. Başka bir
meden çıkarsa, on lira ceza-i nakdî alınacak.
mülâhaza var mı? Tekrar okunsun da dinli-
Bu on lira ceza-i nakdî mücazat olmuş olur; bi­
yelim.
naenaleyh ondan sonra gazeteye müddet tayini
lâzım değildir. On birinci madde okundu.
Reis — Bunu ayniyle kabul edelim mi?
Nufel Bey (Suriye) — Şimdi ecnebî hakkın,
Re’y tamam oldu mu?
da bir türlü, tebea hakkında bir türlü muamele
Hey’et — Kabul edelim.
ediyoruz da külfetlere düşüyoruz. İhtida şu ga-
zateci imtiyazını almak bir takım şeraita müte­ On üçüncü madde okunur ki, hülâsan me~
vakkıftır. O şeraita razi olacağına dair o adam ali (gazetelerin kefalet akçası verecekleri) jıc/tin.
da sened verecek, vefatı vukuunda dahi tekrar ibarettir.

219
I: 25 26 nisan i m / 8 mayıs 1 ^ 7 €; 1

Reis — Encümenin buna dair bir sözü var kumaktan men’etmek için öyle ağır ağır te­
m ı; kâlif vaz’ının büsbütün kalkmasını isterim.
Rasim Bey (Edirne) — Para depozito et­ Sebuh Efendi (İstanbul) — Bedros Efendi
meye muktedir adam az bulunacağı gibi para- gazetelerin eshab-i servet-ü yesardan bulu­
nm mevkuf kalması da caiz değildir. Para alın­ nanlara hasredilmesini beyan ediyor. Halbuki,
mamak üzere kefalet-i kavijryeye rabtı lâzım, bu muzırdır. Malûmatlı adamlar olsun da ceza­
dır. Gazetelerden para alınacak olursa, diğer ya lâyik olursa, para vereceği yerde habsolun.
yolda gitmeye bakar. Bunlara ne kadar serbesti sun. Yalnız kefalet kâfidir. Encümenin bu bab-
verilirse faidesi hasıl olur. daki karan pek doğrudur.
Hudaverdi Efendi (İstanbul) — Avrupada Solidi Efendi (İstanbul) — Gazete çıkara­
kefalet akçası alındığı gibi burada dahi almırsa cak adamlar ceza-i nakdî vermeye muktedir o.
sonra gazeteleri birer birer kaparız. Halbuki, lamazsa o kefalet akçesinden ceza-i nakdî istih­
biz, gazeteleri çoğaltmahyız ki, onlar da me­ sal olunmak suretini söylüyorlar. Ceza-i nakdî
murinin sû-i hareketini ve ahalinin ihtiyacatım ihraç olunduğu gün, (depozito akçası nakıs
hükümete haber versinler. kalmış) denilmeye mecburiyet geleceğinden
Solidi Efendi (İstanbul) — Evvel, Pransa- mademki depozito akçasını ikmal etmeye icbar
da kefalet akçası vardı; amma şimdi lağvolun­ edilecek, ceza-i nakdî vermeye icbar olunursa
du. Bizde gazeteler kendilerine lâzım olan hu- daha iyi olur.
rûf tedarikinden bile âçizdirler. Şimdiye kadar Reis •— Yine o demek. Ettiği habaset ha.
pek çok gazeteci meydana çıktı; bir hafta sonra zineye yıkım olub da eğer kefü olacak olan
tatil etmeye mecbur oldu. parayı ikmâl etmiyecek ise kefalet akçasından
Hacı Hüseyin Efendi (Suriye) — Bu de­ alınacak demek. Biz oraya gitmiyelim. Bahis
pozito bir nev’i temin içindir. Ecnebilerden de bu değildir. Zengin adam züğürt adamla ortak
almmah; zira kuş vuracağım diye attığı tüfek­ olur .Yüz bin kuruş para korlar; inadımıza bir
le belki bir adam ö ld ü r ü r (* ); fakat bu depozito gazete yaparız, derler. Bu bizim sadedimizden
zenginlerden ahnmah. Bir kaç aceze toplanıb hariç. Biz diyeceğiz ki,mutlak yazan adam bir
bir matbaa açacak olurlarsa onlardan almmaya şey koymaya mecbur olsun. Böyle olsun mu?
kalkışıldığı halde tazyik etmek olur. Hey’et — Olsun.
Nafi Efendi (Haleb) — Bu depozito bizim Reis —- Bu cihetle kefil almak lâzım değil
anladığımız gibi midir? Bir kere Şûra.yi Dev­ mi? Ne diyeceğiz, şimdi? izahatı dinledik. Me­
let memurlarından istizah etsek.^. murun başka izahatı yok mu? Biz şimdi buna
Reis Bunun üzerine mütalea her ne ise karar verdik: Bir mikdar depozito tertibi elzem­
dinliyelim, dir. Encümenin tertibi ne idi? Encümen ne
Bedros Efendi (Şûra.yi Devlet âzası) — dedi?..
Gazeteci olmak istiyenler şayed bir cinayet ve Rasim Bey (Edirne) — Kefalet-i kaviyye-
kabahatleri vuku bulduğu takdirde ceza-i' nak­ ye rabtı tezekkür olundu. Kefalet-i kaviyye İra.
dî vermeye müktedir adamlar olmalıdır. esi hem kendisinin oldukça güzel adam bulun­
Nafi Efendi (Haleb) — öyle ise, benim iti­ masına ve hem de, sonra, ceza-i nakdî verme­
kadım yanlış imiş. Bedros Efendinin buyurduk­ mesine delâlet eder.
larına nazaran bundan sarf-ı nazar edilmeli­ Danyal Efendi (Erzurum ) — Gazeteciüğe
dir. ehliyeti sabit olacak, diye mütalea olundu. Sa-
Hudaverdi Efendi (İstanbul) — îstanbul- hihan da öyledir. Kefalet denilirse, daha ziyade
da yirmi, otuz senedenberi gazete basılmakta­ ağırca olacak. Bir kimse birisinden yüz altın is­
dır. Hükûmet-i istibdadijye zemanında bile tese belki itibar eder, verir. Ben gazeteci ola­
böyle bir kanün yoktu; şimdi ise saye-i şahane­ cağım, bana kefil ol, derlerse; nasıl kefalet ede­
de hükümetimiz öyle değildir. Ahaliyi gazete o­ bilir? Sonra cezası vardır. Hükümet o gazeteci,
nin cezasını vermeye muktedirdir. Onun için ne
(* ) Ceride-i havadis sahibi Ingiliz Cörçile kefalet ve ne de kefalet akçası olmamalıdır.
telmih. 7ı. t. us Hacı Hüseyin Efendi (Suriye) — Saye.i

- m
(: 26 nisan 12Ö3/8 mayıs 1877 Ğ: İ

galıanede kefalet eden bulunur ve kefil olacak bu yolda tashih oolundu. Şimdi bunu ayniyle
adam gâyet-i muhakemede elli altmış lira verir. geçelim mi ? û
Bu adamın fena olduğu tebeyyün ederse gazete Bir meb’us — Gazeti basan müdir-i mes’u.
lağvolunsun. 1ün gaybubet etmesi ihtimali de vardır.
Hudaverdi Efendi (İstanbul) — Efendim,
Reis — Değildir. Eğer hasta olursa yerine
şu zemanda kendini bilen adam için kefalet ak.
birisini tevkil eder. Resmen o, sahib-i imtiyaz
çası vermekten müşkil bir şey olamaz. Kefalet
demek olur. Velhasıl bu bendi böyle geçelim
için vereceğime sandığıma atar, saklarım, der.
mi?..
Kefaletin büsbütün lağvolunmasını teklif ede­
Hey’et — “İlmühaberi” ilâve ederek ge­
rim.
çelim.
Nufel Efendi (Suriye) —, Efkârımı arzet-
Reis — İlâve ederiz.
meye müsaade bu 3rurmanızı niyaz ederim. Bü.
tün bütün depozito, kefalet vermemek de ala­ On besinci madde okunur ki, hülâsari hük­
maz. Depozito sair yerlerde vardır. mü (matbu nüshalann her birinde müdir-i
mes’ulün imzası b u lu n a g ı)r e ^ ibaret olub bu
Reis — Depozitoya karar verirsek, kefil o-
lan adam o kadara kefü olur. Onu tekrar kefa­ bend ayniyle kabul olunur. Badehu, on altın'
lete rabt ile, şu kadar akçanın tediyesine kefil
eı madde okunur ki, hülâsa~i hükmü (bir mu­
zır şe3Û, bir veya bir kaç kişi imzasiyle neşret­
oldu, demekte de mana yoktur. Müzakere bit­
miş ise onların dahi mücazata iştirakleri)
ti ise bu bendin ayni ile kabul olunub olunmi-
yacağım soracağız. Tashih edüecek yer var mı ?
ibarettir.
Reis — Encümenin buna bir mülâhazası
Bir kaç meb’us — Tebdil edelim.
yok mu ?..
Mustafa Efendi (Kozan) — ^ Gazeteler bir Rasim Bey (Edirne) — Encümen, hem ga­
nevi muhbirdir. Bunlar boş boşa söylemezler zeteci, hem imza sahihleri, birlikte mes’ul olma­
ya, elbette bir malûmat üzerine söylerler. Bazı­ sınlar, diyor. Yalnız imza sahihleri mes’ul ol­
ları da yalan söylerler. Onları ileride başka bir mak üzere tashihini münasib görüyor; fakat
suretle men’etmeli. Gelelim bakîsine; Benim burasının ilâvesi tezekkür olundu ki gazeteci,
dediğim gibi, şimdi iş buraya kahrsa bir takım imza sahibinin imzasını koymaya mecbur ol­
adamlar rast geldiğine yalan söyler. Bu cihetle malıdır. Yalnız imzalı kâğıdı göstermekle olma­
nefsine kefil verir ise bunun muhassenatı sın. falân yerde, falân adamdır, diye tasrih et-,
vardır. sin.
Reis — Bunun kanun beyan etmiyor mu?
Reis Paşa — Efendim, depozito mes’elesi
bittikden sonra kefalet istiyecek miyiz? Rasim Bey (Edirne) — Kanun gazeteciyi
Hey’et — Hayır. mes’ul tutuyor. M aruf imza ile olduğu halde
Reis — Bu on üçüncü maddenin neresi gazeteci mes’ul olması lâzım gelmez.
sağ kahyor? Demek ki on dördüncü madde, on Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Efen­
üçüncü oluyor. dim, bu bir esastır. Hiç bir vakit esastan ayrıl­
Umum — Evet. mak olmaz. Gazeteler vasita.i intişardır ki pek
On dördüncü madde okunur ki, hülâsa-i çok kendini bilmez veya cüz’î bir şey için di­
hükmü (gazetelerin her nüshasından mümza o.. ğerine ilişen bir kimse bile imzalar ile gazeteye
larak ikişer tane hükümete takdim kılınacğı) bend verir ve efkâr-i umumiyyeyi tahdişe bais
ndan ibaretti. olacak bir çok şeylere cesaret eder. Vasita-i in.
tişar olan gazete mes’ul olmadıkça hiç bir vakit
Reis Paşa — Buna bir şey var mı?
önü alınmaz. Bunun için bendin haliyle ibkasını
Rasim Bey (Edirne) — M ü dirj mes’ul ken­
münasib görürüm.
di hatt-i destiyle iki nüsha gönderecek; falcat
bunun makbuzunu müş’ir bir de ümühaber Manok Efendi (Haleb) — Encümende dahi
alsın. re’yimi beyan ettim. Eğer bu usûl böyle oolur-
Reis — Evet, mukaddema bendin birisi sa, yani ahalinin yazdıkları şeylerden gazeteci-

m\
1:25 26 nisan 1293/8 mayıs 1877 C: 1

leri mes’ul tutarsak, olabilir ki, bir hamal bü­ Reis — Bu bendi geçelim mi?
yük bir adam aleyhinde kalkar, iftira eder. O Hey'et — Geçelim.
adam dava etmek üzere bir serrişte bulamadığı
On yedinci madde de okunur ki hülâsası,
halde nasıl dava edecek? Mademki ahalinin (Hey’et.i Meb’usân âzasından hiç birisi bir
namusunu vikaye etmek hükümetin vecibe-i gazete müdir.i mes’ulü olamiyacağı )n<üan iba­
zimmetidir, (sahib-i imtiyazı) kelimesini zikret,
rettir.
melidir. Sahib.i imtiyaz ehliyetli bir adam olub
Reis — Malûmdur ki, meb’uslar her türlü
da neşriyatı sahih olduğu takdirde hiç bir ma­
imtiyaza naildir. Ve gazetecilerin dahi kanuna
zarrat görülmez, ve şayed birine iftira edecek
her ân tâbi olması lâzımdır. O cihetle, bu ola­
olursa menfaatleri için eder. Bir kimsenin na­
maz.
musu için bir şey söyliyecek olursa o kimse
mahkemeye davet ettirerek ikmal-i nam.us ede­ Bugünkü müzakeremiz dahi tamam oldu.
cek esbabı istihsal etsin. Yarın erkence gelib bu işe bakariz.

222 -
Ö EVRİs 1 CILD: 1 İÇTİMA: i

Meclis-i meb’usan
1 29 3 = 18 7 7
Zabıt ceridesi

Yirmi altıncı inikad


25 feibulâhırl294=27 iıisanl293/9 mayısı 1877
ÇARŞAM BA

İÇİNDEKİLER
Sayıfa
1— Geçen zabtın hülâsası 224
2— Gelen evrak 224
3— Müzakere edilen maddeler;
1—Matbuat kanunu 224
Yirmi altıncı Inİkad*' :ı
25 reibulâhırl294=:27 nisanl293/9 mayıs 1877
Ç A R ŞA M BA

Reis: A H M E D V E F İK PAŞA

H ey’etli M eb’usan ın bugünkü içtimai d e v yaset-i celilelerinde vuku bulmuştur.


/etiıî Vefik Paşa Hazretlerinin i a / ı H / i -

1. GEÇEN ZA B T IN HÜLÂSASI

Reis — Bugünkü müzakeremiz saat dörtte Zikrolunan mazbata Ratııiz Bey tM'aftn-
kügad edildi. Geçen içtimain mazbatası okun- dan kıraet edilerek muvafık bulunnmkla tas~
isun. dik kılındı.

2. G ELEN E VR A K

Reis — Bugün bazı mevadd-i mühimme ayrılarak buna baksınlar.


zuhûr eyledi. Münasib görülürse mevcud olan Badehu ağnam, rüsumu hakkında bir lâyi­
eneümerîlere havale olunsa... Çabuk bize bir ce. ha dermiyan edildi.
vab hazırlasınlar ki ikinci, üçüncü müzakeresi Reis — Buradan bazı hülâsa müzakereleri
için da,hi zeman kalsın. yapıhb lüzumu kadar imzalarla gönderilmişti.
İşte, bu müsvedde onlardan birisidir. Bu da ü-
Reis Paşa Hazretleriyj,îfj, haber verdiği me~
mur-i maliyyeye aid olduğundan maliye encü­
vadd'i mühimme, kavaim'i nakdiyye hakkım menine havale olunsun.
da bir kanun lâyihasiyle evrak-i müteferriası
Bunun üzerine ümur-i maliyye encüme'
olub riyaset kâtibi izzefZû Münir beyfendi ta‘
nine bir kaç azanın daha zammı teklif olundu
rafından kıraet olundu.
ise de encümen-i mezkûrda nefer âza
Reis — Mâliyeye müteallik bir maddedir. bulunduğu) tarafH riyasetten beyan edilerek
Münasib ise ümur.i maliyye encümenine havale matbuat kanunu müzakeresine mübaderef e-
olunsun. Encümen-i mezkûrden dört, beş kişi dildi.

3. M Ü ZA K E R E E D İL E N M A D D E L E R ;

1. Matbuat Kanunu;, meccanen dercedilmesi mecburiyeti) iba­


rettir.
On sekizinci madde okundu ki, (gazetele­
re resmen irsal olunan tashihname ve cevab- Buna hey’etce asla itiraz edilmiyerek ka­
namelerin ilk veya ikinci neşrolunacak nüshaya bul olundu.

Badehu, gazetelerin efrad hakkında yaz­


( * ) Takvim.i Vakayi, S. 1908 dıkları hususata dair gönderilecek eevcdnn da-

224
i : 26 27 nisan 1293/9 mayıs 1877 C: 1

hi derci m ecburiyetine müteallik olan on do­ Sebuh Efendi (İstanbul) — Bunu yedinci
kuzuncu bend kıraat olundu. maddede tasrih ediyor.
Reis — Bu babda encümenin bir mülâhaza­ Manok Efendi (Haleb) — Pek âlâ, ben
sı var mı? imzam ile bir gazeteye varaka gönderdim. B u ­
Rasim Bey (Edirne) — Var, efendim, bir nu dercettiğinden dolayı gazete sahibi ile ka­
kimsenin memuriyetine müteallik olan meba- bahatte müşterek mi olacağım, yoksa yalnız
his otuz yedinci maddede musarrah olduğun­ gazeteci mi mes’ûl olacak?
dan burada bir kimsenin sırf kendi şahsına te. Ahmed Muhtar Efendi (Erzurum) — Be­
allûk eden hususat diye bir izah ister. nim de varışım Rasim Bey gibidir.
Reis — îşte, nizamda tasrih ediyor; İmza
Reis — Burada sarahat var. Bir kimse hak­
sahihleriyle gazeteciler mes’uliyette, cezada
kında yazılan şeye o kimse cevab yazar ise onu
müşterektirler.
dercetmeye mecbur olduğunu söylüyor. Gazete
Nafi Efendi (Haleb) — Gerek îma ve gerek
bu cevabı tab’etmem, diyemiyecek. Bu babda
sarahat tarikiyle kendi hakkında bahsolunacak
denilecek bir şey var mı ?
adamın vereceği cevabı dercetmeye gazeteci
Hey’et — îyidir.
mes’uldür, deniliyor. Eğer hacmi müsaid değil­
Reis — Gazete bir adam hakkında zararsız
se peyderpey dercedileceği dahi izah edilse..
bir lâkırdı söylese, o adam öyle değildir, şöyle-
Reis — Ha 3nr, muhtasar yazsın.
dir, dese onu dahi gazeteci yazmaya mecbur­
dur. Bu bendi kabul edelim mi? Danyal Efendi (Erzurum) — Muhtar Efen­
Hey’et — Edelim. di (Erzurum ) nin dediği^ gibi on altıncı bend
Rasim Bey (Edirne) — Bir de yazılan şey güzelce anlaşılamıyor. “İmza sahihleri hakkın­
maruf imza ile yazılmış ise imza sahibi mes’uî da dahi ceza” denilir ise gazeteciler müşterek
olsun da, gazeteci mesul olmasın. demek olur; fakat bu imzayı güzelce anlat­
Bir kaç ses — Bendi kabul ettik. Geçti, mak için oraya bir “dahi” kelimesi ilâve elmek
geçti. lâzımgelir.
Rasim Bey (Edirne) — Hayır, bendin ait Reis — Gazetede, sahibinin imZası yok
tarafında diyor ki “zarar ve ziyan dahi başkaca mu? O imza, ben bu nüshada münderiç her
hüküm ve icra olunur.” harfi büiyorum, hepsinden mes’ulüm, demektir.
Reis — Başkaca olunacak ise, bu bende, Muhtar Efendi (Erzurum ) — Âhann imza-
bu bahse teallûku kalmaz. siyle olursa?..
Reis — Hayır, gazeteci dahi mes’ûldür.
Rasim Bey (Edirne) — Bu hükmün dahi
Malûm oldu mu, efendim ? Bu bendi geçelim mi ?
gazeteci aleyhine edileceği atıf karinesiyle ma­
Hey’et — Geçelim.
lûm oluyor.
Reis — Onu hâkim bilir. Kime hükmet­ Yirm inci madde kıraet edilir ki, hülâsa~i
hükmü (gazetelere verilecek cevablar, gazete
mek iâzımgelirse hükmeder. Burada gösteri­
tarafından yazılan şeylerin iki mislini tecavüz
len şey, gazetelerin taarruz ettikleri adama
“senin cevabını basmam” diyemiyeceğinden i- etmiyeceği)nc(en ibarettir. B u suret, Nafi Efen­
barettir. dinin- evvelce beyan eylediği mütaleamn ceva­
Rasim Bey (Edirne) — İmzalı evrak olur bı olmakla kabul edilerek, yirm i birinci madde
ise imza sahibinin ceza göreceğine dair bu ka­ kıraet olunur. O n un dahi hükmü (gazetelerin
ümur-i idareye ve cünha ve cinayete müteallik
nunda hiç bir şey yok.
Reis — Var, efendim, var. Yerini bulsunlar. muhakematı ilân edebilecekleri) n<ien ve (bir
davanın muhakemesini neşrettikleri halde o da­
Manok Efendi (Haleb) — Mücazat husu­
va için verilen hükmü dahi neşre mecbur ola.
sunda bir takım şeyler var ki, sahihan izaha
muhtaçtır. Gazete acaba bir şahsın yalnız şah­ cakları)neİen ibarettir.
sına aid mündericatında mı mes’ûl olacak, yok­ Nufel Efendi (Suriye) — Gazeteler hep bir
sa işlerine ve memuriyetine aid hususatta muhakemenin neşrine mecbur mudur ? Sonra
mı mes’ul olacak? sayfaları hep muhakemat ile dolar.

-225—
i: 26 27 nisan 1:^93/9 mayıs 167f 6: İ

Bir kaç meb’us — Edebilir, diyor. Mezun, Reis — Onu hazine bilir. Hazine bizden al­
dur, demek. dığı paralan nasıl alıyor ?
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — “Edebi­ Sebuh Efendi (İsta n b u l)— Mademki biz
lir” tabirinden mecburiyet çıkmaz. Bu suret, altın olarak yazıyoruz “kaime almam.”' derse
gazeteler için bir mecburiyet değil, belki ahali (haklı olacaktır.
için bir temindir. Gazeteler bu hakki:; haiz olur Reis — Bize altın diye verdiği kâğıdı yine
da bir kimse dahi davasını ilân ettirirse hükü­ altın diye kabul edecektir.
met, niçin ilân etti diye tedib edemiyecek. Bu Danyal Efendi (Enzurum) — Mademki öyle,
bir müsaadedir, lütufdur. şüpheli kalmamak için izah olunsun.
B u hend ehseriyefi âra ile kabul olundu. Reis — Hiç icab etmez. Bunda şüpheli hiç
K anunun bundan a§ağıki maddeleri okunmak bir yer yoktur.
lâzımgeldikde Rasim Bey (E dim e) “Encüme. Danyal Efendi (Erzurum ) — Kuruş de­
h-i mahsusta henüz onlar bil.mütalea karar ve- nilse?.. '
rilmerhiş o l d u ğ u ) dermiyan eylediyse de e- Reis — İşte, o zeman hata edilmiş olur.
ğer arada ehemmiyetli bir §ey çıkarsa yine en­ Bizde bir kaç türlü kuruş vardır: Beşlik, mete­
cümene havale edilmek üzere kanunun kıraati­ lik, gümüş, altın ve kaime hesabiyle kuruşlar
ne devam olundu. hep başkadır. Malûm oldu mu, efendim? Ge­
V e hukuk, cünha ve cinayete dair muha- celim mi?...
kemat-i âleniyyede âdab-i um um iyyeyi muhil Hey’et — Geçelim.
şeyler olduğu halde tafsilât-i. muhakemenin Y irm i dördüncü madde kıraet edildi ki,
neşri mahakim tarafından men olunabileceği hülâsa-i meali (yirmi ve yirmi ikinci maddele­
ve fakat verilecek ilâmın neşri m e n o lu n m r rin ahkâmı hilâfında neşriyattan dolayı gazete­
yacağı hususlarına dair olan yirm i ikinci mad­ lerin ceza göreceği kaziyyesi)/ıden ibarettir. B u
de kabul olunduğu gibi, yirm i üçüncü madde hend kabul olundukdan sonra, hazır fasıl ni­
dahi kıraet edildi ki, meali (Hey’et-i Meb’usân hayetine gelinmiş olduğundan bahsin burada
mübahasatmın zabtını kasten tahrif ve tağyir e. terkiyle Şûra-yi D evlet memurlarından bikisti-
den gazetecilerin cezası) n.a dairdir. zah müzakereye talik edilmiş olan iki bendin
Rasim Bey (Edim e) — Meb’usân mazba­ müzakeresine şürû olundu.
tası tahrif edildiği zeman, icra-i muhakeme i- Üçüncü m adde kıraet olundu ki meali,
çin tayin edilecek müddei yine hey’et tarafın­ malûm olduğu üzere {tâbilerin fünûn ve sana­
dan mı intihab olunacak, yoksa hariçten mi? yie müteallik tab’edecekleri kitablar için ruh­
Reis — Hey’et-i Meb’usân keyfiyeti hey’e­ sat istihsaline hacet olmayıb, fakat neşrinden
t-i vükelâya bildirir. Hey’et-i vükelâ dahi icabı­ sekiz gün mukaddem ikişer nüshasını hüküme­
na göre bir memur tayiniyle davayı açar. te takdim edecekleri) ve (politika ve ed-
Sebuh Efendi (İstanbul) — Mazbataları yan ve edebiyata dair kitablar için evvelce ruh.
kasten tahrif eylediği' neden anlaşılacak ? sat alacakları) îxd!an ve ^^^vi ilânat ve resim
Reis — Söyletmeden asmiyacaklar; muha­ leri aid oldukları daire-i belediyyeye tasdik
keme edecekler, orasını kadı bilir. Bizim ne ettireceklerij nden ibaret idi.
, vazifemiz? Rasim Bey (Edirne) — Bu bendin ilk fık.
rVl,anok Efendi (Haleb) — Eğer gazeteci rası encümende temamiyle kabul olundu. Bun­
“ben kasten tağyir etmedim, sehven tağyir et­ dan aşağısı hakkında mülâhazat vardır.
tim” derse onun kasten tağyir edilmediğini ne Reis — Aşağısı ne idi?
den bilelim? Rasim Bey (Edirne) — Edyana dair kitab­
Sebuh Efendi (İstanbul) ■— Bu demek olur lar Bab-i Meşihata ve hıristiyan kitabları i-
ki, meb’usân müzakeratını hiç bir gazete çıkar­ se aid olduğu patrikhaneye ve yahûdi kitabları
masın. Zira bu kadar ağır ceza ile onu ilâna hahamlara dahi gösterilmeli.
kim cesaret edebilir? Bir de cezalar hep Os­ Reis — Bu eskiden bildiğimiz bir şeydir ki
manlI altını olarak yazılmış. Malûmdur ki, şim­ dahiliye nezareti her şeyin merciine danışmak,
di hep kaime tedavül ediyor. sızın hiç bir iş yapamaz. Kavaran ve

-226
26 21 nisan 1293/9 mayıs İ87? C: 1

nizamata müteallik işlerde kanun hey’etine Siz yalnız kendi memleketiniz için söylüyorsu­
ve icraya aid hususatta Şûra-yi Devlete, nuz. Patrikhaneleri kitab tab’ı için men’eden
hasılı her ne ise, hangi daireye aid ise yok.
oraya müracaatla icra eder. Dahiliye nezareti Nakkaş Efendi (Suriye) — İşte men’olundu
bir vasıtadır. İşi 5dne mercileri görür. Kendisi­ gitti...
ne takdim olunacak kitablarda da yine kendisi Reis — Evet, muzır kitablar tab’olunacak
cevab vermiyecek; her birini aid oldukları yer­ ise onlar zaten men’olunacaktır.
lere gönderecek. Bu malûm_ oldu mu, efendim? Bu bendin müzakeresi bitmişti, geçelim
Bu bendi geçelim mi, yoksa daha söyleşelim mi?..
mi? Kelime mi ilâve edelim? Rasim Bey (Edirne) — Fıkra-i ahîresi kal­
Hey’et — Haliyle ibka edelim. dı ki. ilân ve resimlere dairdir. Bazı tüccarın
Sebuh Efendi (İstanbul) — Edyana müte­ işi olur, bazı kere gemiler gelir. Müstacelen bir
allik kitablar için bu karar iyi verildi; lâkin po­ ilân basmak ister. Encümende müzakere edil­
litikaya ve edebiyata müteallik kitablar için di ki ilânatı bir taraftan bastırsın ve bir taraf­
ruhsat almak ne lâzım ? tan da daire-i belediyyeye haber versin.
Reis — Onun da mercii var. Görmüyor mu­ Reis — Bu misilli ilânat devair-i belediyye-
sunuz ki aleyhinize gayet muzır şeyler çıkıyor. nin başlıca iradıdır. Bu bendi tamamiyle kabul
Bunların mazarratı ordulara mukabü büyük bir ettik mi?
mazarrattır. Hattâ bu misilli neşriyatın bir ne­ Hey’et — Kabul ettik.
zaret altında bulundurulmasına ecnebiler bile Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Mizah
razi oldular. gazeteleri memnu denilmişti; halbuki bunların
Sebuh Efendi (İstanbul) — Edebiyatın hiç ibkası ekseriyet-i âra ile kabul olunmuştur.
bir mazarratı görülmedi. Manok Efendi (Haleb) — Evet, mizah ga­
Reis — Edebiyat nedir, biliyor musunuz? zetelerinin devamına karar verdik, fakat bunla­
Dünyada ne kadar edebsizlik varsa onun adına rın bilâ-mucib taarruzatı önünü almak için şu­
edebiyat demişlerdir. Biz bunların hocası olduk, nu ilâve etmeli ki eğer mizah gazeteleri uyguun-
pek âlâ biliyoruz. Otuz yıldır bunlara bakılıyor. suz bir şey yazarlarsa matbuat idare-i behiyye-
Her birinin aid oldukları mahaller vardır, orada si onları bilâ-muhakeme lağvedebilsin; zira
bakılır. Gerek kanunca, gerek ahlâkça iş böy- bunlar zemmedebilecekleri adamları öyle bir
ledir. surette zemmederler ki onu isbat mümkün o-
Sebuh Efendi (İstanbul) — Edebiyat için lamaz. Eğer matbuat idaresine böyle bir sala­
bu kadar düşünüleceğini bilemiyorum. hiyet verilmezse sonra düelloya izin vermek
Reis — Düşünmek kolay mı ya ? Elbette lâzımgelir.. Bu müstekreh âdete cevaz verilirse
düşünürler. ne âlâ, cevaz verilmediği surette bilâ-muhake­
Sebuh Efendi (İstanbul) — Her halde ede­ me kapamalı. Eğer şu derece izahatımla size
biyatı men’etmek caiz değildir. kanaat gelmezse daha ziyade izahat verebilirim..
Reis — Nasıl caiz değildir ? i Katli bile Reis — Encümende buna ne denilmiş, onu
caizdir. dihliyelim. Bu noktaya bir cevab varsa onu da
Nakkaş Efendi (Suriye) — Evvelce dahi dinleriz.
arzetmiş olduğum veçhile, İncil ve Tevrat ve Rasim Bey (Edirne) — Encümen mizah ga­
dua kitabları gibi dine dair olan kitablar şim­ zetelerinin kabulü tarafındadır.
diye kadar Patrikhane tarafından verilen ruh­ Reis — Bunu bir tarafa ilâve edelim, dedik.
sat üzerine tab’olunurdu. O ilâve nasıl idi? ‘
Reis — Efendim, herkes kendisine aid o- Rasim Bey (Edirne) — Memahk-i Osma-
lan mevaddı düşünüyor; halbuki biz umumiyet niyyede, mizah gazeteleri ve o yolda evrak-ı
üzere düşüneceğiz. Her taraf Suriye değildir. saire âdab-i umumiyyeye muvafık olmak şar-
İçimizde Bulgarlar dahi vardır. Onları yanıltan tiyle mezundurlar, demeli.
şey, Odesadan gelen kilise kitabları idi. Neşre­ Reis — Âdaba münafi olması tasdik olu­
decekleri şeyleri bu kitabiarın içine koydular. nur mu? Elbette âdaba münafi olmiyacak.

227
i: 2Ö 2 f nisan İ29â/9 mayıs 187f Ö: 1

Sebuh Efendi (İstanbul) — Manok Efendi­ Nafi Efendi (Haleb) — ■Bu nezaret-i şedı-
nin dediği gibi, matbuat idaresi mizah gazete­ deyi tefsir etmeli.
lerini bilâ-muhakeme lağvedecek ise bunların Reis — “Âdâba tevfik-i hareket etmesi i-
hiç olmaması evlâdır, Edebe mugayir bir şey çin nezaret-i şedide” diyelim.
olmamak ve şahsiyata dokunulmamak üzere Solidi Efendi (İstanbul) — “işbu mizah
caizdir, demeli. gazeteleri,! ve mizaha mahsus sair evrak mem­
Reis — Kanun böyle bir söz bilebilir mi? nudur.” sözleri kalkar ise artık mübahasa kal­
Edebe mugayir olur ise elbette ceza eder. maz.
Reis — Bu sözleri çizelim mi ?
Manok Efendi (Haleb) — Bunların tntişa-
Ekseriyet — Çizelim.
rine ruhsat verilmekten murad medar-i teay-
Reis — Öyle ise ekseriyet-i kâfiye bu söz.
yüşlerine mani olmamaktır. Matbuat idaresine
leri çizdi. Artık mes’ele tamam oldu. Bundan
böyle bir salâhiyet vermekten maksad dahi in­
sonra söylenmek istenilen sözleri dinlememeye
zibatlarım te’mindir. Zira bunların iltizam ey­
mecburum.
ledikleri yol öyle bir yoldur ki bir kere insanı
B a b 'i salisten hed’ ile nizamın mevadd~i â-
dillerine dolarlarsa insan ya kendisini öldürme-
tiyesi okunmaya ba§landıkda Solidi Efendi
li, ya onları öldürmelidir.
25 den 39 uncu maddeye kadar mevaddUi ce-
Vasi lâk i Bey (İstanbul) — Manok Efendi zaiyyenin kâffesi ceza Itanunname’ i hümayu~
dünkü söylediği sözlerin bugün aksini söylü­ nunda münderiç bulunduğu cihetle mevaddû
yor. Bu mes’ele dün kabul olundu. Mizah gaze­ mezkûrenin kanundan tayyedilmesini re’yey-
telerinin ihracı memnu değil. Bu halde ihracı ledi.
caiz, denilecek. Reis — Biz biliyoruz ki, bu maddeler ceza
Reis — İhracı caizdir demek, olamaz. Olsa kanunnamesinde yoktur. Biz, bunu ekseriyyet-i
olsa bu bendi silmek, olabilir. kâfiye ile kabul ettik. Karardan geri dönmek
Hudaverdi Efendi (İstanbul) — Manok E- istiyenler yazılsın.
fendi bilâ-muhakeme ceza vermek lâzımdır, Yirmi beşinci maddeye diyecek var mı ?
diyor. Bundan büyük haksızlık olamaz. Biz, bu Hey’et — Yoktur. îbka.
salâhiyeti matbuat idaresine verirsek pek bü­ Rasim Bey (Edirne) — Burada kalahın;
yük haksızlık etmiş oluruz. Bir elimizle hürriyet zira kanunun alt tarafı encümende henüz o-
vererek diğer elimizle onu geriye almış oluyo­ kunmadı.
ruz. Dünkü kararın ibkası lâzımdır. Reis — Müzakeresini tehir ettiğimiz baş.
ka hangi madde kaldı?
Hacı Hüseyin Efendi (Suriye) .— Bilâ-mu­
Bir kaç meb’us — Başka madde yoktur.
hakeme kapatmak sureti biraz ağırdır. Bu gaze­
Rasim bey (Edirne) — Bir madde kaldı;
telerin menafii var, diyorlar. Hükümet* âlemin
îmtiyazatın irsen intikal edib etmiyeceği mad­
menafiini hepimizden daha âlâ bilir. Eğer bu
desidir. Devletten gelecek memurlar işe baka­
gazeteler baki kalacak olur ise hükümetin ne­
cak...
zareti altında baki kalsınlar.
Reis — Pek âlâ. Elde başka işlerimiz de
Reis — Buraya bir kelime ilâvesine karar var.Arzuhallere bakılsın. Al-el-husus ümur-i ma
verdik. Bunların çıkması caiz olacak; yalnız bir liyyeye dair bugün göndereceğim şeylere bak­
nezaret-i şedide altında bulunmalan lâzımdır; malı. Şimdiki müzakeremiz tamam Oldu.
tâki âdâb ve menafi-i memlekete tevfik-ı hare­ Bundan sonra bir kaç arzuhal ve telgraf
ket etmeye mecbur olsunlar. dahi okunarak meclise Kıtam verildi.

-228—
©EVRE; 1 e lL D : 1 İÇTİMA: 1

Meclis-i meb’usan
1293 -1 8 7 7
Zabıt Ceridesi

Yirmi yedinci inikad


26rebiulâhır 1294— 28nisan 1293/lOmayıs 1877
PER ŞEM B E

İÇİNDEKİLER:
Sayıfa
1— Geçen zabtın hulâsası 230
2— ^Müzakere edilen maddeler:
1— Matbuat kanunu 230
2— Intihab-i Meb’usân nizam^
namesi 231
Yirmi yedinci inikad***
26rebiulâhır 1294=28nisan 1293/lOmayıs 1877
PER ŞEM BE

Reis.i sani: Şeyh Bahaeddin Efendi Hazretleri

M eclis-i M e b ’usânın 26 rebiulâhır 1294 Bahaeddin Efendi Hazretlerin,in riyasetlerinde


tarihli müzakere-i mahsusası reis'i sani Şsyîı inikad eylemiştir.

1. GEÇEN ZA B TIN HÜLÂSASI

Reis-i Sani — Bugünkü müzakere-i mah. Rıdvan bey tarafından kıraet olunarak Nak­
susamız saat dört buçukda bed’ etti. Geçenki kaş Efendi bazı m&hallerine beyan’ i mülâhaza
hülâsa okunsun. etmiş ise de ekseriyyet-i ârâ ile muvafık olduğu
Hülâsa'i mezkûre zabıt kâtiblerinden kabul ve tasdik kılınmıştır.

2. M Ü Z A E K R E O LUNAN M A D D E LER

1. Matbuat K anunu: Şûra.yi Devletten gelen memurlardan istizah


olundukdan sonra kabul olundu. îbtida efkâr ne
Reis-i sani Efendi — Birinci defa olmak ü-
idi? Bunun hakkındaki cevab ne sebebe mebni
zere kıraatine başladığımız intihab-i meb’usân
idi? Ve istizah olundukdan sonra bendin ay­
nizamnamesinin bakîsi var idi. Onu okuyalım.
niyle kabulündeki sebeb nedir? Bunlar isti­
Rasim Bey (Edince) — Şimdi matbuat ka­
zah olunsun.
nununa dair müzakere bu zabıtta okunduğu
cihetle o müzakerat elbette meclisin hatırına Rasim Bey (Edim e) — îbtida: Bunun ileri,
gelmiştir. Biz, bu matbuat kanununu on altıncı sindeki onuncu madde tebea-i ecnebiyye hak.
maddeye kadar okuduk. Yalnız bir madde kaldı kındadır. Tebea-i ecnebiyyeye bundan sonra
idi ki müzakere olunacaktı. O madde imtiyaza, gazetecilik etmek üzere ruhsat verilmiyecek;
tın diğerine tahvil veyahud intikali maddesi di.
fakat mevcud olan gazeteciler, ayni tebea-i
Bunun kabul olunub olunmiyacağı müzakere o- Devlet-i aliyye misilli, kSvnunun her türlü mü-
lunacaktı. Dün Şûra-yi Devlet memurları teşrif cazatına razi olmak üzere sened verdikleri ve
ettiler. Encümende müzakere olundu. V e ayniy. bu senedi kendi kefilleri de tasdik ettiği halde
le kabul olundu. Bir kere süâl edilse, de geçi-bunların imtiyazları ifa olunacak. Sonra alt ta­
versek.... rafında, on birinci maddede, irntiyazatm irsen
B u n un üzerine Rasim bey q geri kalan on intikali bahsine gelince: Müzakere-i umumiyye-
dördüncü bendi hey ete okudu. de denildi ki, ecnebiler de imtiyaza geçecek.
Reis.i sani — Böyle kabul olundu mu? Yani ecnebi gazetecisi bulunmak iktiza eder.
Mustafa Bey (Yanya) — Şimdi deniyor ki*)( Şimdi bunun üzerine lâzımgelen izahatı vere,
yim: Mademki eskimiş ve eskiyecek bir gaze­
(* ) Takvim-i Vekayi, S. 1909 tedir, mazbut ve mü’temen olacak. Bunlar öyle

230
1:27 28 niaar» 1293/10 mayıs 1877 G: 1

bir çok seneler memleketimizde gazete çıkar­ desine gelince: Bunda, ya evlâdı, yahud akraba­
dıkları halde muahharan men’edilmekle bir şey sı onun yerine kaim olursa gazeteciliği haiz ol­
hasıl olamaz. Bu cihetle onların imtiyazının mak içni bu maddede musarrah olan şeraiti o.
dahi evlâdlarına irsen intikali mazarratı mü. tuz güne kadar icraya mecburdur. Şeraitin
cib değildir. Velevki, bunu gasbetsek bile bun­ tayin eylediği sıfatı haiz olmaz ise yani küçük
dan dolayı kendi tebeamızdan bu kadar gazete­ olur veya zaten eshab-i maarifden bulunmazsa
cilerin gerek evlâdlarına ve gerek sairlerine in. kendi yerine bunca senedenberi gazetecilik et­
tikalâtınm men’olunması lâzımgelecek.Böyle bir miş bir müdir-i mes’ûl koyar, gazeteyi çıkarır.
mazarratı kendi tebeamıza getirmeyi kabul et- Bir nevi, maden imtiyazını başkasına satıb iş-
miyelim de imtiyazatm intikaline müsaade yo­ ledebilmesi gibidir; fakat yerine koyacağı mü-
luna gidelim. dir.i mes^ûl o sıfatı haiz olacak, ve on dokuzun­
Reis.i san i — Bu halde o gazeteler yine cu madde de bu suretle nizamım icra etmek
tekessür etmiyecek, tenakus edecek. meşruttur. Bu halde hem verese mağdur olmi­
Rasim Bey (Edirne) — Evet, tenakus ede­ yacak ve hem de gazete nizamın haricine çık-
cektir. Zaten dört, beş taneden ibarettirler. miyacak. Pek güzeldir, bu bend ijn istizah olun­
Haşan Fehmi (İstanbul) — Bunlar tamik-ı du da öyle kabul olundu.
efkâr edilmesi lâzımgelen mesaildendir, zan. Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Bu ben­
nederirjı. Şimdi, bu intikal mes’elesi gerçi za­ din yolsuzluğundan bahsolunmiyor. Şu irsen in­
hirde bu maddeye nazaran tekevvün ediyor ve tikal mes’elesinin sarahaten tasdiki tarafına gi.
hakk-i intikalin tasdikına dair ifade-i mahsu­ dilirse o zeman, mademki, burada bir kayd var
sa yok ise de burada diyor ki gazetecinin yeri­ ki dokuzuncu maddeye tatbikan istihsal-i ruh­
ne her kim kaim olacaksa bir ruhsat.i resmiyye sat edebilmek meşruttur, bu halde demek o-
istihsal edecek. Halbuki ruhsat-i resmiyye is­ luyor ki bend ayniyle ibka olundu, imtiyaz ir­
tihsaline her tebea-i Osmaniyye muktedirdir. sen intikal ediyor mu? Burasının sarahaten
Bu halde ir,sen intikal mes’elesinde hiç bir tek­ zikri lâzımdır; çünkü bu ayrı mes^eledir. Bir
lif olmiyacak. Amma teklif ne gibi? Meselâ bir takım kuyud içindedir.
hane intikal ettiğinde o intikal mes’elesi zaten
Bedros Efendi (Şûra-yi Devlet âzası) —
bihakkın intikal ediyor. Bu makule şeyler yal­
Şimdi bu yazıldığı gibi kalırsa hiç bir mahzur
nız bu hukuka müsteniddir. Acaba bu da böy­
yoktur. Bunun intikali için şart var. Gelecek
le midir, yoksa Devlet, “bunu size intikale razi
şahıs o şartı icra ederse gazeteyi, çıkarabilecek,
değilim.’’ demeye muktedir mi olacak? Hasılı,
yoksa ruhsat verilmiyecek.
bu nokta Şûra-yi Devletten istizah olunmalı­
dır; çünkü bu nokta istizah olunmazsa imtiya­ Hey’et — Kabul edelim.
zın intikal etmesi tasavvur olunur. O halde ruh. Kadri Paşa Hazı^etleri (Şûra.yi Devlet rei­
sat vermey devlet mecburdur. Gazetecinin bir si) — Devlet gazeteyi emniyet ettiği adama ve­
hakk-ı imtiyazı olur, yani sahib-i imtiyaza o recek. Sair emvâl gibi intikal etmez. Fakat bir
hak verilmiştir. Meselâ, sen muktedir değilsin, gazeteci vefat ederek gazetesi evlâdına kaldığı
yahud sen küçüksün, yapamazsın diye oğlu vakit devlet ondan emin ise, yani babasından e-
hakk-i intikalden men’blunamaz; çünkü yapa­ min olduğu gibi oğlundan dahi emin olursa el­
mazsa âhara satabilir. Böyle bir menfaat var. bette ruhsatını verir, yoksa vermez. Hakikat
Lâkin bu mes’ele doğrudan doğruya intikal budur, efendim.
mesaili kabilinden mi? İntikal hakkını verdiği­ Rasim Bey (Edirne) — Kabulünü işaret
ni tasdik ediyor mu? Şûra-yi Devlet hey’etinde ederim.
şurası istizah olunsa...
Rasim Bey (Edirne) — İzahat verdUer: Ma- 2. Intihab-i M e b u ’sân Nizamnamesi:
adin imtiyazatınm intikalinde, varis ya kendi
işletir veya satabilir. Gazeteciye gelince: Bu­ Bundan sonra ortaya bazı evrak çıkarıîıb
nun matbaası ve sairesi var. Bunlar elbette in­ Reis-i san i efendi hazretleri bunları encümene
tikal edecek. Sonra gazetenin asıl imtiyazı mad. havale etmek istedikde Yenişehirli zade Ahmed

-231
1:27 28 nisan 1293/10 mayıs 1877 C: 1

Efendi <Her ne kadar böyle şeylerin bir kere üzerine beyan-i efkâr etmek istediklerinde •'®î-
hey’ette okunması dâzımgeleceği) ni dermiyaa S .İ sani efendi hazretleri bu kıraet ilk kıraet ol­
eyledi ve Astarcıiar keîühdası Hacı Ahmed E- duğundan bahisle (beyan-i mülâhaza etmek is-
fendi dahi (Şimdiye kadar bir takım makamata tiyen zevatin isimlerini kaydettirmeleri lâzım-
havale olunan arzuhal işlerinin henüz icabları gelecegi)^,! beyan buyurdular. Lâyiha-i mez~
icra kıhnmadığı)jj,j beyan ederek bunlar üze­ küre dahi seksen üçüncü maddeye kadar kı-
rine bazı mertebe teati-i efkâr olundu ise de raet olunarak tekmil oldu.
evrak’i mezkûre bil-havale derdest bulunan in~
tihab'i meb^usân lâyihası okunmiya banladı. Bundan sonra bir kaç arzuhal daha oku­
Azadan bazıları, lâyihanın bazı maddeleri narak meclise hitam verildi.

-2 3 2 ^
©EVRE; 1 : 1 İŞTİMA; 1

eclis-i meb’usan
1293=1877
Zabıt Ceridesi

Yirmi sekizinci inikad


28rebiulâhır 1294=30 nisanl293/12 mayısl877
C U M A R T ESİ

İÇİNDEKİLER
Sayıfa
1— Geçen zabtın hulâsası 234
2— Âza teklifleri 234
3—^Müzakere edilen maddeler:
1— Ingiltere sefirine mektub 235
2— Matbuat kanunu 235
3—Ağnam rüsumunun arttırılması 239
Yirmi sekizinci inikad (•)

28rebiulâhır 1294=30 nisanl293/12 mayısl877


C U M A R T ESİ

Reis: Â H M ED V E F İK PAŞA

Meclisin bugünkü içtimai devletlû Ahmed Reis — Bugünkü müzakere-i âleniyyemiz


Vefik Paşa Hazretlerinin riyasetri celileleri saat dördü çeyrek geçerek küşad edilmiştir.
tahtında vuku bulmuştur.

1. GEÇEN ZA B TIN HÜLÂSASI

Evvelki içtimain zabtı hülâsasını dinli- tarafından kıraet edilerek muvafık bulunmak-
yelim. la kabul ve tasdik edildi.
Hülâsa~i mezkûre izzetlû Münir Beyfendi

2. AZÂ T E K L İF L E R İ

Bundan sonra Yenişehirli zade Ahmed E- yen: Müvazene-i maliyyenin ıslâhı için halkı
fendi kürsi~i hitabete çıkıb (Hey’et-i meb’u- cidden temin eyliyecek bir suret bulunmasına
sân’ın içtimai iki maha karib olduğu halde şim­ ve memurinin maaşlarından nısıf mikdan bir*
diye kadar yalnız bir takım nizamat ve kavanîn şeyin hıtam-i muharebeye kadar tevkif edilerek
ile biLiştigâl halbuki şu aralık elde bulunan zaid memurların tenkıhiyle beraber bazı ben-
muharebeden nâşi en ziyade ehemmiyet veril­ degânın almakda oldukları tayinat lüzumsuz
mesi lâzımgelen mes’ele, bu muharebe5â Os­ ve suret.i mübayaalan uygunsuz olduğundan
manlI namusunu ikmâl edecek bir şanlı surette bunların dahi islâhına ve rüsumat ve posta ve
ikmâle çalışnıak olduğuna ve bunun için ordu­ âşar ve sair mal memurlarının hasar-i hâzineyi
larda bulunan asakir~i şahanenin me’kûlât ve mucib olacak hususata muktedir olamamaları i-
meşrubatiyle mühimmat-i sairelerinin vakt-ü çin elde bir kanun bulunmadığından bu yolda
zemaniyle yetiştirilmesi ve başlarında ehliyetli muvafık kanunun vaz’ma ve masarif-i fevkelâ.
kumandanlar bulundurulması ve zat.i sami-i de namiyle müvazenede açık gösterüen on dört
hazret-i ser-askerînin maharet-i askeriyyeleri müyon liralık bir farkın bu suretlerle kapadıla-
meşhûr ve müsellem olub böyle bir vakitte öy­ bileceği ind-eLhisab anlaşıldığı) jıa dair bir ma-
le muktedir bir kumandanın dahi iktidar-i as­ kale-i mufassalâ irad eylemiştir.
kerîsinden istifade için yerlerine bir kaymakam Reis — Efendim, buna dair burada söze gi­
bırakarak Rumeli veya Anadolu taraflarından rişilmeden evvel, eğer ekseriyet münasib görür­
birisine azimet etmesi lâzımgeleceğine ve sani. se, bunu ümur.i maliyye encümenine havale e-
delim de hemen bugün bir hülâsasmı yapsm-
(*) Takviro-i Vakayi, S, 1903. 1ar. O da şubelere verilsin, sonra müzakere ede­

- 234-
28 30 nisan 1293/12 mayıs 1877 C: 1

lim. Bunun içinde üç, dört mes’ele-i mühimme mumîyye muafiyetine mazhariyetle vatan hiz­
var. Hey’etin icabını müzakere edelim. meti şerefinden şimdiye kadar mahrum kalan
Abdürrezzak Efendi (Bağdad) — Ser.asker İstanbul zenginlerine aid ve begayet müstacel
paşa hazretlerinin burada bulunmaları elzem, olan iane.i nakdiyye cihetine dair henüz bir
dir. gûna fedakârlıkları ve şu sırada ifası farz.ı ayn
Reis — Karar verdik ki bu mes’eleye dair olan gayret ve himmetleri görülemiyor. Ehem-
şimdi bir müzakereye girişmiyeceğiz. miyet.i zeman malûmları olmalıdır, izaha ne
hacet? Onun için malen, canen bezl-i nakdine-i
Süleyman Bey (Niş), makale-i âtiyeyi
gayret-ü hamiyyet eden taşra OsmanlIlarının
kıraet eyledi:
aziz ve mukaddes bildikleri vatanın en mukad.
“Geçende ahval-i hazıra üzerine irad olu­
des ve merkez.i saltanat olan İstanbul ahalisi­
nan nutuklar büyük bir şevk.u mefharetle isti-
nin böyle şereflerden geri kalmamasına dair o.
ma’ ve kabul olunmuştu. İnsaniyet ve medeni­
lan ümid ve intizarlardan kurtulacağımızı iti-
yetin küUiyen hilâfına olarak hukuk-i mukad-
kad ve bununla beraber vatan uğurunda açılan
desemizi pay.i-mâl etmek istiyen moskofların
hamiyyet-i milliyye bayraklarına kaydile ibra-
hiç bir mahkeme.i adalette tasdik olunmiyan
Z.İ measir-i vatan-perverî edeceklerini ümid e-
taaddiyat-ü harekât-i tecavüziyyeleri üzerine
derim. Şu maruzatım umum vatan halkından
müdafaaya kıyam eyleyen şevketlû padişahımız
hissettiğim teessürat-i vicdaniyye ilcaatiyle ol­
efendimiz hazretlerinin uğur.i meymenetlerin­
duğundan zannederim ki bu fikrime îstanbu-
de ne yolda canlar ve mallarımızı fedaya hazır
1un erbab-i hamiyyeti iştirak etmekten çekin­
bulunduğumuz bil-cümle OsmanlIlar namına o-
mez.
larak ahd-ü misak edilmişti.
Reis — Bunu da veriniz, diğer varakaya
“Bu teaJîhüdatımızın ifasında taşra halkı, rabtolunsun. Encümende hepsine birer birer
nın bu âna değin göstermiş ve daha gösterecek, bakılsın. Geçende Rusya hariciye nazırı düvel-i
leri âsariyle rütbe-i bedahette olan gayret ve muazzamaya gönderdiği beyannamesinde ken­
hamiyyet-i âliyyelerini tasdik etmemek hiç disine hak verdirmek üzere bir takım şeyler
kimsenin elinden gelemiyeceğinden fiiliyattan yazmış. Devletler buna cevab vermişler. İngil­
özge şahid istemez. tere devleti hak.şinas ve bi-taraf bir devlettir.
“Şu mukaddimeden maksad bugünkü mu. Onun verdiği cevab ise gayetle mühimdir. İşin
zayaka.i maliyyenin indifa’ı çaresinin en mü­ içinde bir takım haksızlıklar encümenlerde o.
him olan cihetleri bir tarafdan düşünülüb a- kundu. Cevab verilmesi kararlaştı. Bir şey ka­
ranılmakda ise de bu vatan sayesinde servet.ü leme alındı, okunsun. Eğer ekseriyet hasıl olur
sâmân peyda eden ve o sayede tekellüfat-i u- ise mahalline irsal olunsun.

3. MÜZAKERE EDİLEN MADDELER:

1. İngiltere Sefirine M ek tu b: bunlara lüzum olmadığını mukaddema bildir­


miştim. (Ceza kanununun bendlerini sayarak
Haşan Fehmi Efendi İngiltere sefirine hı~
tayin eyled i.) Işte, bunlar matbuat mücazatı-
taben yazılan makaleyi okudu. Bazı mahalleri
dır; şimdi burada “matbuat mücazatma dair
hey'et tarafından İslah edildikden sonra reis-i ceza kanunnamesinde münderic olan bendler
sani/e/- vasıtasiyle bunun sefarethane-i müsa- mer'ıyy-ül-icradır” demek kifayet ederEğer bu­
rünileyhaya takdimi kararlaştırıldı. rada matbuata tasan olunan cezalar tadil edile­
cek ise ceza kanununun dahi tâdili lâzımgelir.
2. Matbuat K a n u n u :
Sebuh Efendi (İstanbul) — Ceza kanunda
Solidi Efendi (İstanbul) — Matbuat kanu­ olan mücazat şu matbuat kanununda olanlar­
nunun yirmi beşinci maddesinden otuz birinci dan daha ziyade mi, yoksa eksik mi?..
maddesine kadar olan mevaddı ceza kanunna­ Solidi Efendi (İstanbul) — On sekiz sene
me.! hümayununda mevcud olduğundan burada evvel yapılan kanun bundan daha pek çok ziya­

-2 3 5 -
1: 28 30 nisan 1293/12 mayıs 1877 G: 1

de müsaadelidir. Orada mecidiye olarak tayin imtiyazı verilmiyeceği” suretlerinden ibarettir.


edilen mücazat burada lira olarak tayin edil­ Reis — Bu maddeye bir mülâhaza var mı?
miş. Orada ay hesabiyle gösterilen mahbusi. Nafi Efendi (Haleb) — Padişahımız efen,
yet müddetleri burada sene hesabiyle gösteril­ dimiz hazretleri hakkında böyle bir şeye cesa­
miş. On sene evvel yapılan kanun bu kadar mü­ ret eden için üç sene azdır bile. Onlar vacib-ül-
saadeli ve mürüvveti! olur da bu zeman.i terak. katl adamlardır. îst’imâl eyledikleri lâfza göre
ki-vü hürriyyette yapılan kanunun bu derece üç seneden on beş seneye kadar hapis edilmeli.
şiddetli olması muvafık olur mu ? Matbuatın hi- Seyyid Ahmed Efendi (Hicaz) — Vacib-
demati müfidesini bu kadar tehdid lâyik değil­ ül.katl sözünü kabul edemem. Vakıa cezası zi­
dir. yade olmalı.
Zafiraki Efendi (Cezair^i Bahrisefid), Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Nafi
si-i hitabete çıkıb matbuatın selâsil ve eglâl Efendinin re’yi pek aşırıdır; binaenaleyh Efen­
ile zabt-ü bend edilmemesi lüzumuna dair diye iki söz söylemeye mecburum: Padişahı­
bir makale-i mufassala irad eyledi. Bunda, mız efendimiz hazretleri hakkında bir şey te.
“icabına göre matbuatı mücazat etmek için ha­ fevvüh edenler söyledikleri sözün derecatma gö­
pislerimiz var, cellâdlanmız var” demesine mu­ re bir cinayet etmiş olurlar. Şu lâyiha matbuat
kabil Yenişehirli zade Ahmed Efendi, “Cellâd hakkında bir kanundur. Bunun tayin eylediği
larımız yoktur. Hey’et-i Meb’usân öyle meza­ mücazatm nihayet derecesi üç sene olmak üze­
lim ve istibdad zemanına mahsus olan tâbirle­ re tensib edilmiş. Bu halde daha ileriye gidilmek
ri kabul edemez. Bizim kanunumuz v&r^dedi. ve daha büyük cezalar düşünmek münasib de.
Matbuat kanununun cezaya müteallik o~ ğildir. Padişahımız Efendimiz Hazretlerinin hu-
lan bendleri. kaldırılmak veyahud tâdil sure­ kuk-ı mukaddeselerini herkes muhafaza eder.
tiyle ibka olunmak m eselesinde söz lüzumun­ Lâkin bu gibi şeylerde cinayetin daha büyük,
dan fazla ve hattâ karışık bir surette uzamb leri olur. Matbuat lisanından vukua gelebilecek
hattâ Reis Paşa Hazretleri hey’eti bir kaç defa en bÜ3Ûik fenalık için de burada tayin olunan
usûl ve nizamı dairesinde mübahasa ve müza­ ceza kâfidir.
kereye davet eylediler. Nafi Efendi (Haleb) — Tamam on beş se­
Sol id i Efendi He Vasi lâk i Bey (Bunlar ce­ neye gitsin demedim. Kullandığı elfaza göre üç
za kanununda mevcud olduklarına göre bura, seneden on beş seneye kadar hapsolunsun
dan kaldırılmaları lüzumu) nda ısrar eyledi. dedim.
Macid Beyfendi (Matbuat müdiri) — Bu Nakkaş Efendi (Suriye) — Lâyihada “pa­
kanunun nihayetinde bir bend vardır ki onda dişahımıza dokunur elfâz istimali” deniliyor.
kavanîn.i mevcude içinde bu kanun hükmüne İstimal yerine iftira denilse...
mugayir ve muhalif olan mevaddı kâmUen Bir kaç ses — Olmaz, olmaz.
mefsuh ve hükümden sakıt olacaklarmı söy­ Nakkaş Efendi (Suriye) — Lütfediniz, il­
lüyor. Şu halde ceza kanununun mevaddı mül. letini beyan edeceğim; Bir vakit görüldüğü veç­
ga demektir. hile, ya maazallâh, söylenen sözler sahih olur
Reis — Malûm oldu ki, birbirimizi dinlemi­ ise?..
yoruz. Herkes söyledi. Cümlesi dinledi. Şimdi Reis — Kanun her kime tevdi olunmuş ise
şuna karar verelim ki bu bendleri okusmb din­ onu o bilir, bizim bileceğimiz şey değildir; şim­
leyelim nü.?.. di münasib ise bu bendi kabul ve adem.î kabul,
Hey’et — Dinleyelim. soralım.
Sebuh Efendi, kanunun yirm i birinci mad­ Hey’et — Bu bend zaten kabul olundu.
desini kıraet eyledi ki hülâsası; “zat-ü huku- Bundan sonra, hanedan-i padişahî veya â-
k-ı hazret-i padişahîye dokunacak elfaz ve tâ- zasından bir zatedokunur elfaz ist’imâl eden­
birat istimal edenlerin bir seneden üç seneye lere dair olan yirmi altıncı madde ile memali-
kadar hapis ve müddet-i mahbusiyyeti kadar kri Osmaniyyede maruf olan edyan ve meza-
bir zeman içinde de hukük-ı medeniyyesinden hibden birini tezyif edenlere mahsus olan yir­
ıskat olunacağı ve fi-ma-baad kendiıâne gazete mi yedinci madde dahi ayniyle kabul olu n d u ;

236 -
2Ğ 3Ö nisan 1:^93/12 mayıs İ8 ? f 6 :1

i)e kavanîn ve nizamat ve evamir~i devleti res’ Solidi Efendi (İstanbul) — Bir ehl-i kanun
men ilânından evvel tabedenlerin be§ osmanlı demiş ki: En az iş bırakandan iyi kanun ola­
altınından yirmi be§ osmanlı altınına kadar maz. Onu galiba Monteskiyö demiş. Kanun-i
ceza-i nakdî vereceklerine dair olan yirmi se~ esasî ile tesis edilen şekl-i hükümete mugayir
kizinci madde dahi kıraet edildi. neşriyatta bulunan, hâkim huzuruna çıkarıldı­
Bir kaç meb’us — Ceza çoktur. ğı zeman söylemiş olduğu sözü kanun-i esasi­
Sebuh Efendi (İstanbul) — Bendin niha­ ye mugajdr görürse ceza eder. Halbuki o ada­
yetinde diyor ki, neşredeceği evrakı müsadere mın kanun-i esasiye muhalif söylemek batırma
edecekmiş. Bu da hürriyyet-i matbuata muga­ bile gelmemiştir. Şekl-i hükümete mugayir ola.
yirdir. Bu fıkranın kaldırılmasını teklif ede­ cak neşriyat hangi neşriyattır ki ondan dolayı
rim. Ceza-i nakdî alındıkdan sonra bir başka­ bu cezaya düçar olsun?
ca cezaya daha ihtiyaç kalmaz. Reis — O kaide-vü şekLü suret yazıdır.
Muhtar Efendi (Erzurum ) — Bu ceza çok Göz ile görülür; vehim ve tasavvur değildir.
değildir. Kavanîn ve nizamatın sıhhati veçhile Bedros Efendi (Şûra-yi Devlet âzası) —
neşri matlûb... Solidi Efendinin re’yleri makbul olursa, sonra,
Yenişehirli zade Ahmed Efendi (İzmir) —- kanun-i esasî ve şekli hükümet aleyhinde her
Kavanîn ve evrak-i resmiyyeyi, devlet kendi i- ne söylenebilmek mümkün olursa cümlesini bu­
lân etmeye mecburdur. Bu halde gazeteler dev­ raya dercve izah etmek lâzımgelir. Bu müm­
letçe ilânı zaten matlûb olan bir şeyi ilân etmiş kün mü?
olurlar; binaenaleyh bu ceza ağırdır. Amma Nufel Bey (Suriye) — Burada kayıd yok,
devletçe ilân edilmemesi' matlûb olan bir şeyi ahlâk var. Bu te’vile muhtacdır.
ilân ederse, ona ağır ceza ko3rmalı. ; Sadi Efendi (Haleb) — “Kanun.i esasî ile
Reis — Beş liradan on liraya kadar dediler. teayyün eden şekl-i-hükümet aleyhine” diyor.
Manok Efendi (Haleb) — Hayır, efendim, Hükümet kanun.i esasî ile te’sis olunmuştur. O
iki liradan on liraya kadar. kanuna nazaran şekl-i hükümet malûm olur.
Bedros Efendi (Şûra.yi Devlet âzası) — Kanunen muayyen olan bir şey aleyhine yazan
Devletçe henüz neşri kararlaşmamış olan ka­ gazetenin te’dibi de lâzımdır; binaenaleyh bu
nunları neşretmekte mazarrat vardır. Onlar bendin ibkasmı re’y ederim.
yanlış olarak gayr-i resmî metbuat tarafından Manok Efendi (Haleb) — “Te’sis buyurul­
neşredilirse taşra gider. Yanlış muamele olu­ muş olan nizamat aleyhine” demek kifayet
nur. eder.
Manok Efendi (Haleb) — Resmen neşro- Reis — Ben bunu bir iyice anlıyamadım.
lunmiyan kavanîn zaten taşrada icra olunmaz. kaide-\’'ü şekl-i hükümet ve usûl nedir ? Kanu­
İkiden on liraya kadar ceza kâfidir. nen bunlar malûm şeylerdr. Biz bunlara lügat
Reis — Âza-i kiram dinlemiyorlar. Müza­ manası veriyoruz. Bunların kanunca olan ma­
kere lüzumundan fazla bile oldu. Şimdi re'y a- nalarını da beyan ediniz, efendim.
rayahm. Tâdil edelim mi (ekseriyet yok) ibka Bedros Efendi (Şûra-yi Devlet âzası) —
edelim mi ? (ekseriyet yok). Kanun-i esasinin teşkil eylediği şekl-ü suret.i
Bunun üzerine biraz daha söz teatisinden hükümet ki hey’et-i devlet ve âyan ve meb’usân
sonra cezanın iki liradan on liraya kadar ol­ ve bunların suret-i intihablan demek bunların
mak üzere tâdiliyle bendin dahi o veçhile tas­ aleyhine her kim söz söyler ve bunları bozmak
hihine e^seriyet-i ârâ hasıl oldu. ve tebdil etmek isterse mücazat görecek demek.
Kanunun yirmi dokuzuncu maddesi kıra~ Hııdaverdi Efendi (İstanbul) — Bu, şekl-i
et olundu ki hulâsari hükmü “kanun-i esasî ile hükümet. Bunu kabul ederim. Amma kaidş-i
te’yid ve te’sis buyurulmuş olan kaide.vü şek- hükümet ne olduğu da izah edilmeli.
Li hükümetin aleyhinde neşriyatta bulunanla­ Reis — Efendim, kaide-i hükümet üç, dört
rın bir mahdan beş seneye kadar hapis ve 3dr- türlü olur: Kuvve-i askeriyye, kuvve.i intiha-
mi altından yüz altına kadar ceza-i nakdî ile bi30^e. Mevcud olan kaide aleyhine söz söyliyen
mücazat kılınacağı) ibarettir. adam kabahatli olur.
â8 İ 6 nisan 1İ93/12 mayıs 1877 Ğ: 1

Yenişehirii zade Ahmed Efendi (İzmir) — mücazat olunacakların”n<fan ve “bü 5dik elçi­
Burayı “bi-gayr.i hakkın söz söyliyen” diye i. leri için dahi bir aydan bir seneye kadar hapis ■■M
zah etsek... ve on beş altından yetmiş beşe kadar ceza-i nak.
Reis — Bi-gayr.i hakkın mahkeme hare, dî hükmedileceği”jıden ibarettir.
ket etmez. Kanun böyle diyor. Rasim Bey (Edirne) — Bu cezalar büyü­
ISİufel Bey (Suriye) — Buyurduğunuz doğ­ cek görünüyor. .
rudur. Hilaf bunda değil, bizim gördüğümüz su:- Nafi Efendi (Haleb) — Muameleten muka.
ubet, tevil hususundadır. Geçende bu mecliste bele bil-misi olmak için hangi devlette bi­
de oldu; Bazıları dediler ki, bu suret kanun.i zim hakkımızda böyle bir kanun yoksa bu mad­
esasiye mugayirdü’. Bazıları da muvafık oldu­ denin hükmü o devlet hakkında cari olmasın.
ğunu iddia eylediler. Demek oldu ki herkes Solidi Efendi (İstanbul) — Buraya gelen
kanun-i esasiyi bir suretle tevil eyledi. Kelâ. elçiler mehamm.i düvelİ5ryeye muavenet için
mullah bile tevil ve tefsir ediliyor. Biz tevilden geliyorlar; fakat bunlardan birisi bize ziyan e-
korkarız, decek olur da gazete dahi onu yazarsa acaba
Nafi Efendi (Haleb) — Yüz yirmi meb’us yine hakaret addolunacak mı ?
olduğumuz halde ihtilâf ediyoruz. Burada filân Rasim Bey (Edirne) — Bunların cümlesi
ve filân suretler gibi “şekl-i hükümet aleyhin­ sefirin şahsı hakkındadır; memuriyeti hakkında
de” diye izah edilse... değil. Otuz yedinci maddede bunun izahatı ge­
Bedros Efendi (Şûra.yi Devlet âzası) — lecek.
Nafi Efendinin dediği şeyi kanun-i esaâ gös­ Vasilâki Bey (İstanbul) — Bir kaç sene
termiştir. Devletin ne kaide üzerine müesses evvel bazı gazeteler, filân devlet böyle yapıyor
oîub nasıl gideceği kanun.i esaside musarrah- diye hükümete haber verdiği halde devlet on.
dır. Kanunu tahkir eden, aleyhinde söz söyli­ lan kapadı. Ceza etti. Amma hükümet o zeman
yen demek oluyor. dikkat etmiş olsaydı işler bu sıraya gelmezdi.
Nafi Efendi (Haleb) — Kanun aleyhine Ezcümle (F ar dö Bosfor) Bulgaristan hakkın­
değil, şeki-ü kaide.i hükümet aleyhine deni­ da şöyle şeyler işitiyoruz dediği için- hemen
liyor. tatil edilirdi. Bana kalırsa, bu bendi esasından
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Bu ibare lagvetmelidir.
sahihdir. Çünkü burada kanun.i esasi ile tees­ Reis — Kanun hey’etiden buna dair iza­
süs eden şekl.i hükümet aleyhine diyor. Ka­ hat istiyelim mi?..
nun-i esasiye müracaat edersek devletimizin Bedros Efendi (Şûra.yi Devlet âjzası) —
şekl-ü kaide-i hükümeti malûm olur. Bu lâyi­ Devlet-i âliyyenin politikası yolunda cereyan
hada “şekl-i hükümetin aleyhinde neşriyat” di­ eden devletler hakkında ve onların hükümdar­
yor. Gazetelerin neşriyatı o kadar çok, o kadar ları ve sefirleri için hakaret caiz olamaz.
mütenevvidir ki, kitablar dolusu kanun yapılsa Vasilâki Bey (İstanbul) — Teessüf ede­
yine onları muhit olamaz; binaenaleyh “kanu- rim ki, (Far do Bosfor) u tatil eden emirler de
n.i esasi ile tayin olunan şekl-i hükümet” deni­ “ İğnatiyef hakkında yazdığı makaleden dolayı”
lince o şekil malûm oulr. Muhakemesi için 3, -1 denilerek tatil olunurdu.
derecede olarak mahkeme vardır. Bunların üçü Reis — Hepimiz çok elçUik ettik. Büyük
de böyle bir davada benim aleyhime hüküm ve­ elçiler nerede bulunursa, kendi padişahları ora­
rirlerse anlaşılır ki ben haksız imişim. îşin bun­ da bulunurmuş gibi bir nazarla görülüb ona gö­
dan ziyade tedkikı kabil olamaz. re hürmete lâyik olurlai'. Kendi haklarında
Reis — Öyle ise “kaide-vü şekLi hüküme­ merasimde olan her türlü hürmeti, ria/eti, ba.
tin” diye geçelim mi? yağı zorla icra ettirirler. Dikkat ediniz, efen­
Hey’et — Geçelim. dim, büyük elçiler padişahları gibidir. Mecali s
Otuzuncu madde kıraet olunur ki hükmü, ve mahafilde dahi onun için üst tarafımıza ge.
“düvel.i mütehabbe hükümdarlarını tahkir e- çib otururlar. Yoksa temellük için bu müsaade­
denlerin 1 aydan iki seneye kadar hapis ve yir­ yi etmeyiz.
mi altından yüz altına kadar ceza.i nakdî ile Abdürrahman Efendi (Bağdad) — Bizim

238
i: 2â Jö nisan I2 9 â /1 2 mayıs 6: i

elçiler hakkında Avrupa nizamlarında bu bend bir mülâhazanız var mı?


harfiyyen varsa bu da baki kalsın. Macid Beyfendi (Matbuat müdiri) — İlâve
Sebuh Efendi (İstanbul) — Hangi devlet, edilse ziyanı yoktur, efendim.
lerde varsa demek münasib değildir. Onlarda Reis — Bu ilâve ile bu bendi geçtik mi?
gazeteler pek serbesttir. Bizim nizamımızın her Hey’et — Geçtik.
fıkrası gayet sert olduğu halde bu fıkrasını ser­ Bundan sowa “ matbuatça kabahat teker­
best bırakmak olamaz. rür ederse cezanın dahi nihayet iki misline ka­
Nafi Efendi (Haleb) — Rusya matbuat ka­ dar iblâğ edileceği'’ne dair olan otuz birinci
nununda böyle bir bend yoksa, biz o devlet hak. madde kıraet ve kabul olunarak, Hudaverdi
kında niçin böyle bir mecburiyette bulunalım. Efendi faslın umumuna bir itiraz olduğun'
Mukabele biLmisI lâzımdır. dan bahisle “Şimdi ortada kaime tedavül etti­
Reis — Mukabele bil-misi yalnız gümrük­ ğinden ve halbuki kanunda ceza-i nakdîler altın
lerde olur; kanun ise her milletin şanına göre olarak yazıldığından bu düstur lâfızlarmm ku­
olur. ruş lâfzına tebdilini ve meselâ yirmi altın alı­
Hudaverdi Efendi (İstanbul) — Bir hü­ nacak yerde iki bin kuruş alınması”>ıı teklif ey~
kümdar hakkında başka muamele, diğeri hak. lediyse de Reis Paşa Hazretleri buna dair ev­
kında başka muamele olmaz. velce dahi sebkat eylemiş olan bahsi ihtar e-
Hacı Haşan Efendi (İstanbul) — Devlet-i derek (devletin altın olmak üzere çıkardığı
aliyye her devlet hakkında, herkes hakkmda, kaimenin yine altın olarak kabul edileceği) ni
hürmet ve riayet eder. Bir devleti tahkir bizim dermiyanla bugünün müzakeresine hitam ve­
şanımıza yakışmaz. rildi i ve akşam saat sekizde bir müzakere da­
Reis — Başka lâkırdınız kaldı mı? Bir “za­ ha akdedileceği taraf'i riyasetten ilân buyu­
tına mahsus olarak” ilâvesi lâzım mı ? Bu babda ruldu.

İkinci Celse
Reis — Saat sekiz buçukta müzakeremiz i- zammetmek şikâyatı mucib olur. Ağnam ve â-
ade kılındı. Maliye müvazenesine dair mucib-i şar vergileri ve bedeîât-i askeriyye birleştirile­
istical bazı evrak zuhur ederek mealleri encü­ rek umumu üzerine suret.i mutedilede bir şey
mene bUdirildi. Encümende bunlar için âcilen yapmak tarikinin ittihazı daha münasib görü­
ne yapabileceğimiz hey’ette anlaşılsa da kararlı lür; fakat, evvel emirde maaşatın tenkıhı ve faz­
bir iş yapsak... Belki bu işi istical ederler, son. la ve lüzumsuz memuriyetlerin lağvı icab-i hal­
ra mütaleaya vaktimiz kalmaz. den görülür.
Manok Efend (Haleb) — Ağnam rüsumu­
3. Ağnam Rüsumunun Artırılması: nun bir misli daha istihsal edilmek suretini en ­
cümende biraz ağır görmüşler ise de ağır de­
Bundan sonra Halil Bey derdesvi akd bu­
ğildir. Ağnam vergisini herkes nakden verirler.
lunan istikraz hakkında bazı mütaleatı havi bir
Şimdi kaime hesabiyle bunların vergisi nısıf
lâyiha okuyarak tebliği kararlaştı. Lâyiha-i
derecesine inmiş demektir. Eshab.i ağnam bu
mezkûrenin bir maddesi de (m asanf-i mevcu-
suretten nakden istifade ve ticaret ederler. M u­
de.i fevkalâdeden nâşi ağnam rüsumu üzerine
kaddemleri beher re^sden altı kuruş alınır idi-
bir mislinin daha zammı mes’elesi) n-e dair
se de el.yevm bu altı kuruş üç kuruşa inmiş o-
olmağla onun üzerine müzakereye başlanıldı.
luyor. Bu sene dahi kaime alınmajnb da nak.
Halil Bey (Suriye) — Ağnam rüsumunun den meskûkât alınırsa, vakıa bir misli daha ilâ­
bir mislini daha zammetmek encümence bazı ve olunmuş sayılırsa da eshab.i ağnam için
mülâhazatı dai oldu. Resm-i mezkûr muhtelif yine eski vergiler nisbetinde bir şey alınmış de­
derecatta olup eshab-i ağnamın muamele ve mek olur. Umuma aid vergiler için dahi bir
temettulan siyakn vâhid üzerine olmadığından yol bulunsa fena değildir.
umumiyet üzere resm-i mezkûre bir misli daha Maaş tepkıhına gelince: Onda re’yim yok.

— 239
I: M 30 nisan 1293/13 mayıs IĞTİ' Ö: 1

Kaime münasebetiyle maaşlar zaten nısıf dere­ Yenişehirli zade Ahmed Efendi (İzmir)
cesine inmiş demektir. Halbuki memurlar Bununla beraber bü.fiU memuriyetlerde bulu­
onu da alamiyorlar. Yalnız bir takım nanlardan dahi iane-i harbiyye olarak bir mik-
zaid ve lüzumsuz memuriyetler olduğun» dar şey almak matlûbdur. Bugün kuru ekmek
dan onlar Iğv ve liyakatsiz memurlan ihraç yemeye razi olmalıyız ki ikmâl-i namus edebi­
ederek lâzımlı, lâyikli adamlar kullanmalı. Ma. lelim. Buğday ekmeği yiyorsak arpa ekmeği yi­
aşlar yolunda olmaz ise memurlar bozulur. yelim; az sarf edelim; altı ay zahmetini çeke-
Reis Bir ay evvel bunun üzerine uzun üm; fakat yüz ağırtmaya çahşalım. Almanlar
uzadıya mülâhazalar olundu. V e zannederim ki üe Pransızlar muharebede ne yaptılar, görme­
o mülâhazat içindeki hikmet dahi zihinlere iyice dik mi? Biz de fedakârhk edelim.
girmişti. Manok Efendi (H aleb) — îane-i harbiyye
Bizim memurların maaşları tenkıha hususunda vilâyat ahalisi kusur etmediler. Y i­
değil, zamma muhtacdır. Şimdiye kadar her ze. ne etmiyecekler. iktidarlarını kâffeten feda et­
man maaşların tenkıh ve taklili yoluna gidilmiş meye hazırdırlar. Maatteessüf beyan ederim ki
ise işimiz fena giderek zararı görülmüştür, iyi İstanbul ahalisinin muaveneti görülmedi. Vata­
ve dirayetli memurlar maaşa ne kadar muhtaç nımız bir vatan-i müşterekdir. îstanbulda daha
ise, fena ve zaid memurların istihdam edilme­ zengin adamlar vardır. Onlar daha ziyade yar­
mesine dahi o kadar ihtiyaç vardır. Bunlar is­ dım etmelidir.
tihdam edilmemelidir ki feyz alamasınlar. Bu Sebuh Efendi (İstanbul) — İstanbul hak­
usûl takarrür ederse her iş tashih olunmuş olur. kında böyle bir istisna bir dereceye kadar sa­
Âzadan bazıları esna-i müzakerede va­ hih olamaz, iki senedenberi konsolid kâğıdlan-
liler için otuz bin kuruş maaşın çoklu­ nın faizleri verilemiyor. İane.i umumiyyeden
ğundan bahsediyorlardı. Ben vali olsam otuz bahsolunmak lâzımgelirse Istanbulun da hisse­
bin kuruş ile valilik etmem. Otuz paraya ka­ si vardır.
naatim vardır; fakat otuz bin kuruşa vali ol­ (B u aralık heybette söz çoğalır.)
mam... Reis — Lâkırdı uzanıyor. Ben de cevab ve­
Sebuh Efendi (İstanbul) — Maaşların ten. reyim: Yalnız benim elimle ka 5nkçı, balıkçı gibi
kıhı doğru değildir. Derecesi hadd-i itidaldedir. adamların ellişer, altmışar para olarak toplanan
Bir sene evvel bin kuruşdan ziyade maaşlar i- ianeye ben şahidim.
çin bir büyük tenkih edildi. Ancak bunun hiç Astarcılar ketühdası Ahmed Efendi (İstan­
bir semeresi görülmedi. Bu nisbetteki müvaze- bul) — İstanbul ahalisi vergiden kaçmadılar;
nede maaşların yekûnu yine eski müvazene- verdiler. Halbuki şimdiye kadar altmış paralık
den biraz da fazlalıca görünür. bir şey için bir kaç takrir gönderdik; cevabını
Yenişehirli ızade Ahmed Efendi (İzm ir) — bile alamadık. Ahali bu gibi işlerde emniyet is­
Geçende buna dair bahis geçti. Hepimiz bu ef­ ter. Sadr-i esbak Mahmud Paşa hakkında bu
kârdayız ki memurlara çok maaş vermeli; fa­ kadar şeyler yazdılar. Politikamızı bu dereceye
kat bu defa taklil etmek istediğimiz şey tenkili düşüren odur. Çekdiğimiz seyyie onun yüzün-
değildir. îane-i harbiyye olarak verüe- dendir. Kendinin bu kadar şeyleri var. Zimmet­
cek. Yarım çarıklı çiftçi iane.i harbiyye verirse leri olduğu gazetelerde dahi yazıldı. Babıâlî
burada iki atlı arabaya binenler niçin verme­ bunların hiç birisine bakmadı. Bunlara baksın­
sinler?.. lar; ahaliye emniyet gelsin. Ahali dahi her tür­
Halil Efendi (Suriye) — Kat’ı matlûb olan lü fedakârlığa hazırdır. Ben müteahhidim.
şey memurîn maaşı değil, muhtacîn maaşı, Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — İstanbul
yirmi beş bin şu kadar kise çıraklık maaşı. Yok­ ahalisi bir dereceye kadar iane etmiştir. Bu
sa hakikaten hüsn.i hizmet eden memurların hakikat ketmolunamaz. Bununla beraber asıl
maaşlanna dokunmak lâzımgelmez. arzu olunduğu kadar iane etmemiş bulunduk­
Reis — Evvelinden başka türlü anlaşıldı. larını dahi tasdik etmeliyim. Kanun-i esas! mü-
Bu da başka bir mes’eledir. Keyfiyet güzelce cebince Istanbulun sair ıdlâyetlerden bir cihet-i
izah edilsin. istisnası yoktur. Bu defa matlûb olan iane hu.

240
I î aa 30 nisan i 293/12 mayıs 18tt C; 1

susunda dahi vilâyat ahalisiyle beraber feda­ cak bir §ey isteriz. Büyük memurların nısıf ma-
kârlıkta kusur etmiyeceklerini ünüd eylerim. aşlannı terketmeleri dahi hamiyetleri icabın-
Şimdiye kadar bihakkın iane edilmemesinin es- dandır. Bad-eLmuharebe yine tam maaşlarını
bab.i mücibesi teşrih edilecek olursa uzun olur. alsınlar. ,
Belki vilâyat ahalisine müsabakat dahi edecek, Reis — Bir iane defteri göndermiştim.
lerini ümid edeyim. ^ Bunda İstanbul ahalisinin verdikleri ianeler
Mustafa Bey (Vanya) — Haşan Efendi pek meyanında cazımın verdikleri paralar dahi
âlâ söyledi. Teşekkür ederiz. Ahmed Efendinin mukayyed idi. Hediyye-i askeriyye cemiyeti var
bir sözü var ki iane hususunda İstanbul ahali­ idi ki oradan bir defter gelmişti. Ona bir kere
sinin teehhürü adem.i emniyetten neş’et eder,. bakılsın. ALel-esami ianeler yazılıdır. Zanmma
diyor .Buralarına bir dikkat edilse... Muhafaza-i kalırsa yirmi yedi bin kise akçadır.
vatan ve ikmâl-i namus uğurunda herkes fi. Hamazasb Efendi (Erzurum ) — Masarif-i
da.i male değU, fida.i cana hazırdır; fakat her­ fevkalâdeye mukabü akça için müzakere olunu­
kes de vereceği şeyin me’huz-ün-lehine sarfe- yor. Teessüf ederim ki evlâd-i vatandan beş, al.
dilmesini ister. Herkes cenk için para verir de tı yüz bin kişi hudud üzerinde bulunup mühim­
sonra gayr-i meşru’ bir masraf olunursa işte bu mat ve erzaka ihtiyaçları varken hey’et-i me.
olmaz. Bugüne kadar adem.i emniyyet de bun­ b’usân vaktiyle şöyle oldu, böyle olacak, diye
dan neş’et etmiştir, zannederim. Biz bugün ia- izaa-i vakt ediyorlar. Ihtilâsat için bir şey var­
ne-i fevkalâdeye muhtacız. sa onu zeman.i ahara bıraksınlar. Şimdi tedbir-i
âcil zemânındayız.
Abdürrezzak Efendi (Bağdad) — Bağdad-
da valinin riyaseti altında olarak bir meclis te­ Reis — Ez-cümle ne yapmah? Beyan bu­
şekkül etmişti. Elli bin lira kadar iane-i nak- yurulsun.
diyye ve bin re’s kadar da hayvan toplandı. Or­ Hamazasb Efendi (Erzurum ) — Bazıları
du müşiri de gayret etti. B ir para sirkat edilme­ maaşları tenkıh etmek ve bazıları Mahmud Pa­
di. Öyle güzel bir komisyon olursa aslâ fesad şanın ihtilâsatına bakmak istiyorlar. Bunlara
karışmaz. sonra bakmalı. Şimdilik emlâk vergisi, iane,
Reis — Sirkat bahsinde değiliz. falân gibi bir şey yapmah.
Reis — Onlar iane değil, vergi tarzında
Astarcılar ketühdası Ahmed Efendi (İstan­
şeylerdm.
bul) — Bahriye nezaretinee bir mü^nakasa için
Hamazasb Efendi (Erzurum ) — Öyle ise
şikâyet ettiler. Encümen tarafından bir müzek-
geçen sene olduğu gibi, her tarafda iane def­
kerre gitti; bir tesiri olamamış. Kaime para ile
terleri açılsın.
keten alıb kendi fabrikamızda bükerek halat
yapmak yolu varken altı yük, elli bin kuruşluk Astarcılar ketühdası Ahrned Efendi (Istan,
halat mübayaa olunuyor. Bunlar gözümüz ö- bul) — Bizim muradımız para vermemek değil­
nünde dururken halkda nasıl itminan hasıl o- dir; vereceğiz. Padişahımız, askerimiz, vatanı­
labilir ? mız için her fedakârlığa hazınz. Yalmz mahal-
Reis — Bir ay evvel pek güzel şeyler söy­ 1-i sarfmı temin emelinde bulunuyoruz.
lenmiş idi amma geçti. Bunları birer takrir al­ Yenşehirli zade Ahmed Efendi (İzmir) —
tına almalıdır. Eğer iş yapacaksak Istanbuldan maada mema-
Nafi Efendi (Haleb) — Siz buyurdunuz lik ahalisini teşvik edecek bir yol düşünmeliyiz.
ki kayıkçı, balıkçı takımı iane verdiler. Bizim a- Görsünler ki, vükelâ ve meb’usân yalnız fuka-
radığımız şey: eazım ve ekârim, hanelerindeki si ranm yakasını tutmuyorlar. Vüâyattan evvel
m-ü zere mütenasib bir iane vermelidir. Biz, Istanbulca dahi bir şey yapahm. Gazetelerde
malımızı, evlâdımızı feda ediyoruz. GeçendeMit- herkes görsün. Evvelâ tenkihat icra edelim,
hat Paşa Hazretlerinin riyaseti altında akdolu- Saniyen: Varidatımızı ne yolda idare edecek
naiı bir meclisde kuru ekmek yiyeceklerinden, isek ona dair bir kanun, bir talimat yapahm.
falândan bahsediliyordu. Henüz bir şey görül­ Ondan sonra âşara mi, vergiye mi zammedece­
medi'. Bunların hamiyetlerini meydana çıkara. ğiz? Her ne yapacak isek yapalım. Bu suretle

241 - -
i ! 28 ^ nisan 1293/1İ mayıs 18^7 C: 1

ahâli dahi emin olur. Bundan evvel bir §ey verL ta otuz, kırk bin kuruş maaş olarak verUeceği-
riz diyemeyiz. Efkânm budur. ni ahali düşünürse emniyet-i matlûbe hasıl
Reis — Bu misilli efkârı kâğıd üzerine koy­ olmaz.
malı da vakit geçmesin.
Sebuh Efendi (İstanbul) — Müvazeneyi
Mahmud Efendi (Mamure.tüLâziz) — Ha­
yoluna koymak için zaid maaşlar külliyen kesi­
lil Efendinin okuduğu kâğıd cümlenin ittifakı
lecek, amma maaş alanlar içinde zengin adam­
ile kabul olunmuştur.
lar varmış... Meydanda bir şey varsa biz ona
Mülâhazat-i mezkûre tekrar okunur.
zengin deriz, zenginlik emlâk ve akan üzerine
Muhtar Efendi (Erızurum) — Yalnız muh-
vergUer konulur. Öyle söz ile bir şey hasıl
tacîn maaşı değil, mazulîn maaşından da kat’
olamaz.
olunacaktır.
Mehmed Ali Efendi (Sivas) — Memurin Nufel Bey (Suriye) — Söylediğim sadece
maaşlarının dahi muvakkaten tenküıı kararı bir söz değildir. Karine ile tahmin değildir. Her­
vardı. kesin basiresi olarak gözü, ve basiret olarak ak.
Reis — Tenkih başka lâkırdıdır; tenkis İl vardır. Zengin olanlar güneş gibi ve dağ ba­
başka lâkırdı. Mazulîn başka şeydir; çünkü şında ateş gibi âşikâr görünür. Muhtaç olan
muhtacdırlar. Muhtacîn başka şeydir; çünkü memurların maaşlanndan tenkis caiz değildir.
ağlebiyyetle zengindirler. Bazı vüzera vardır ki, haneleri harab olub ta­
mirine muktedir olamiyorlar.
Nafi Efendi (Haleb) —- Hüseyin Avni Paşa
familyasına on bin kuruş maaş veriliyormuş. I- Reis — Müsaade ediniz. Bir de ben söyli-
şittim ki bunların on bin kuruş iradı varmış. yeyim: Her kimin hanesi tamir edilmemiş ise
ona karışmam. Kimin mücedded ise o hane ha-
Manok Efendi (H aleb) — Kibara tekad-
rabdır. Kendilerini zengin sayanlar açlıktan ö.
dümle iane-i harbiyyeye alâ-kader-iListitaa
lüyorlar. Ben zenginleri ve zenginliği sevmem.
müsaraat gösterdiklerinden dolayı İstanbul ka­
Fakat doğru söylerim. Aylık alanlar hizmeti
yıkçılarına teşekkürler ederim.
mukabilini alıyorlar. O adam zengin olduğu için
Reis — Bunların cümlesi defterlere yazıldı. hak ile onun aylığını keseceğiz. Bunları ben
Gazetelere konuldu. aklımla bulmuyoorum; aklımla buluyor isem
Nafi Efendi (Haleb) — Gördük, efendim; hata etmiş olurum. Memurların hamiyeti varsa
fakat ekâbirin verdikleri ianeler lüzumu dere, maaşından bir mikdarını terkeder. Böyle işlerde
cesinde değil idi. gerçekten eshab.i hamiyyet olanlar gidecekleri
yolu bilirler. Hattâ ianeyi gazeteye bile komaz.
Mustafa Bey (Y anya) — Harbin nihayeti,
1ar. Bu babda olan müzakeratımız yanlıştır.
ne kadar maaş mes’elesi hakkında ekseriyet-i
Herkes akla gelenleri birer kâğıd üzerine yaz­
ârâ vardır. Buna bugün karar verilse de gönde­
sınlar. Sizi saat ona kadar beklerim.
rilse... Sairlerine de sonra bakarız.
Nafi Efendi (Haleb) — Bugün vakit kal­
Sebuh Efendi (İstanbul) — Zaten tenkih mamış olduğundan yarın dahi tatil ise de böyle
ediliyor. Zaten maaşlar verilmiyor. Devlet biz. bir hizmet için yarın gelelim, işe bakalım.
den elyevm para istiyor, muharebenin devamını
Bir çok sesler — Olamaz, olamaz.
istiyor. Haricî bir istikraza da karar verildi.
Reis — Mevcud olan mülâhaza kâğıdına
Şimdi bizim düşüneceğimiz şey, para hasıl et­
diğer bir fıkra koyarak gönderecek idik.
mek için umumî olarak ne yolda vergi alınmak
lâzımgeleceği mes’elesidir. Mustafa Bey (Yanya) — Muharebenin hi­
tamına kadar nısıf maaşların verileceği kaziy.
Nufel Bey (Suriye) — Sebuh Efendi maaş,
yesi.
lardan bir şey kesilemiyeceği tarikim gösteri­
yor. Fakat, refiklerimiz efendilerin dedikleri Reis — Bunu diyemeyiz. Bu söz kanunî bir
gibi ahaliden tahsil olunacak para harb yolun, söz değildir, nısıf falân dememeli; zira bu işler­
da sarf içüı tahsil edildiği halde eshab-i maaşa- de yalnız bizim dediğimiz olmiyacaktır.

M 2 -
M lö hîsan 129^/1İ mayıs İ Sf î 6: i

Nafi Efendi (Haleb) — “msandan itiba­ varidatı ise üç bin lira olmuyor.
ren nısıf maaş verilerek vakt-i âsayişte müte­ Reis — Varidat ne demek? Tcaret nezare­
rakim maaşlann ceste ceste itası” diyelim. ' tinde varidat olamaz; mühür parası gibi bir şey
Nufe! Bey (Suriye) — Encümende bulunan olur ise, o da gökden düşer gibi tesadüfi olarak
büdcejd gördüm. Rüsumat emanetnin altı yüz ahnır.
bin kese hasılâtı olub yüz yirmi bin kesıesi mas-
rafdır. Südüsden ziyadesi masraf oluyor, de­ B u n un üzerine ikinci müzakere dahi ta­
mek. Otuz sekiz bin kese ticaret masrafı olub mam olarak âza şubelere dağılmıştır.
DEVRE: 1 eİLD i 1 İÇTİM A: 1

Meclis-i meb’usan
1293^877
Zabıt Ceridesi

Yirmi dokuzuncu inikad


1 cem ad,il-ûlâl294=2 m ayısl293/14 mayısl877
PAZARTESİ

İÇİNDEKİLER
Sayıfa
1—Riyasetin maruzatı 246
2— ^Müzakere edilen maddeler:
1— Matbuat kanunu 246
2— Maliye nezaretinden izahat 248
3— Intihab.i meb’usân kanunu 249
Yirmi dokuzuncu inikad‘*>
1 e«na<i-ü- Ûlâl294=r2 mayısl293/14raayısl877
pazartesi

Reis: AHMED VEFİK PAŞA


■îi

n
H e y etri M e b ’m ânın bugünkü içtimai devletlû Ahmed Vefik Paşa Hazretleri/^jn. riyaset-i
celileleri altında olarak tevekkül eylemiştir.

1. RİYASETİN MARUZATI

Reis — Bugünkü müzakere-i mahsusamız karız.


saat dörtte küşad edildi. Hülâsalarda arzuhaller Nakkaş Efendi, yine ümur~i maliyyeye
kıraet olunduğu zeman bad-ez.in falan numara­ dair bir makale kıraet etmesi üzerine Reis Pa­
dan falân numaraya kadar diye izah edilsin. şa Hazretleri “Pek âlâ. Fakat size ihtar ederim
Bir takım arzuhaller, telgraflar, istidalar ki bu lâkırdıları etmek bir iş görmiyeceğiz, de­
gelmiş; havale olunsun. mektir. îş bugün encümendedir. Daha ziyade
Bosna meb’usu Mehnıed Bey keyifsiz oldu- ihtarat ile vakit geçirir isek iş teehhür eder.
ğımdan on beş gün kadar ruhsat istemiş; malû­ Yine re’y sizindir. îş mi görelim? yoksa lâkır­
munuz olsun. dımı edelim?” buyurdular. Hey'et “îş göre-
Salim Efendi (Kastamoni) — Perşembe Jim” dediler.
günkü içtimada bendeniz bulunamamıştım. Ü . Reis — Bir madde-i mühimme daha zuhur
mur.i malij^eye dair müzakere cereyan eyle­ etti. Görelim de encümene havale edelim.
miş. Bizim vilâyet gayr-i münbit ve ahalisi ga. Münir Beyfendi, “ağnam rüsumuna bir
yet fakir bir yer olduğundan ekseriya mısır misli daha zammolunacağına ve bunun için iki
buğdayı üğütüb un ettikleri zeman koçanını zatm memur olarak geldigi”îig dair evrakı o -
dahi beraber üğütürler. Gerek vergi ve gerek kudu.
ağnama bir şey zammolunursa bunlar taham­ Reis — Bu iki zâtı encümene çağırarak
mül edemezler. Evvelâ masarif-i vakıa tenkıh işe bakmah.
olunsun da üst tarafmın bir çaresine bakarız. Salim Efendi (Kastamoni) — Bizim vilâ­
Reis — Biz buna karar vermedik. Encümen yetimizde ağnam ufarakdır.,..
müzakere edecekti; etsin de sonra icabına ba. Reis — Söyleşmemeye karar verdik.

2. MÜZAKERE EDİLEN MADDELER:

1. Matbuat K an un u ; beyyin olmakla kabul edildi. Badehu otuz ü-


çüncü madde okundu ki^ hükm ü “caecalis ve
Matbuat kanununun otuz ikinci maddesi
okundu ki, (zemm ile kadhm mahiyetleri )n i mü- mehakim hakkında zem ve kadholunduğu
halde bir aydan bir seneye kadar ve beş altın.
( * ) TakvimJ Vakayi, S. 1913.

246
i: ^ 2 mayr* 1298/14 mayı» 1Ö77 1

dan yüz altına kadar ceza-i nakdî ile mücazat lışlıklar sükût ile geçerse fenalıklar artar. O
tedileceği’ recüen ibarettir. hal4e de ahalinin hakkı pay-mâl olur.
Birisi — Bu ceza çokçadır. Bir de hem ha­ Reis — Bu iş anlaşıldı. Taklil edelim mi?
pis, hem ceza-i nakdî beraber oluyor ki burası Hey’et— Evet, evet. Hayır, hajnr.
anlaşılamiyor. Bir kabahate iki ceza olur mu? Reis — Tahfif için ekseriyet yok. Demek
Reis — Buna bir cevab var mı? oluyor ki, ibka edeceğiz.
Salim Efendi (Kastamoni) — Ceza kanu.
Ekseriyet ibkası tarafında görülmekle
nunda da bir kabahate iki ceza gösterildiği var­
bend kabul olundu. V e “düvel-i mütehabbe sü-
dır; fakat cezasının çokluğunu ben de tasdik
ferası hakkında zem v e kadihde bulunanlana
ederim.
•bir aydan altı aya kadar hapis ve bir altından o-
Rasim Bey (Edirne) — Ceza kanununda
tuz altına kadar ceza-i nakdî ile mücazat edile­
bu kabahatin cezası on beş gün olmak üzere ta­
cekleri”' hakkmdaki otuz dördüncü madde ile
yin edilmiş.
(vükelâ ve vüzera ve ulema ve kibar-i meşa3dh
Nakkaş Efendi (Suriye) — Zemm.ü kad- ve rüesa-i ruhaniyye, vesaire haklarında zem
heden için bu ceza çok değildir. A z zemmetmiş ve kadihde bulunanların dahi bir aydan bir se­
ise bir ay olacak, çok zemmetmiş ise bir sene. neye kadar hapis ve beş altından elli altına ka­
Solidi Efendi (İstanbul) — Hükümetin teş­ dar ceza-i nakdî ile mücazat kılınacakları) na
kil eylediği hey’eti zemmedenlere şaşanlara dair otuz besinci madde dahi kabul olundu.
ben şaşarım: O hey’et fena bir şey yapar, gaze. V e otuz altıncı v e otuz yedinci ve otuz sekizin­
te dahi yazarsa?.. ci v e otuz dokuzuncu maddelerde efrad-i ahali
Reis — Kadih mi edecek, yoksa doğru bir ve şahsiyat ve saireye dair vukubulacak zem
şey mi haber verecek? ve Izadihler için muayyen olan cezalar kamilen
Solidi Efendi (İstanbul) — Yazdığı şey. kabul ve tasdik olundu.
den kadih çıkarmak matlûb olursa çıkanla- Reis — Yalnız iki maddede tahfifden maa­
bilir. da bu faslın dahi kâffe.i bendleri kabul olun­
Reis — Kadih başka şeydir; kadhi çıkar­ du, öyle değil mi?
mak da başkadır. H er şeyden kadih çıkar ve Hey’et — Evet, kabul olundu.
çıkmalıdır. Şimdi şuna bakalım: bu ceza çok B a b-i rabide kırkıncı madde okunarak
mudur? Tadil lâzım mı? t hülâsası (ÜÇ kere hapis cezası gören gazeteci­
Macid Beyfendi (Matbuat müdirr) — Çok nin gazetesi kapanacağı) nJan ibaret olub ek­
değildir. Malûmunuzdur ki kanun denUen şey, seriyetle kabul olundu.
hey’et-i içtimaiyyenin hukuk ve menafimi mu­
Nakkaş Efendi (Suriye) — Bir kere ha­
hafaza eden bir şahsın, bir gazetecinin huku-
pisten altı sene sonra bir daha ve beş şene son­
kukuriu muhafaza edeceğim diye koca bir he-
ra bir daha hapis cezası görürse yine gazetesi
y’etin hukukunu da o şahsın eline teslim ede.
kapanacak mı?
meyiz. Yapmasın, efendim; zem ve kadih et-
Reis — Kanunen böjdedir. Ancak ceza on
meşin. Mahkemeyi neye tahkir ediyor? Mah­
beş senede bir olursa ondan devlet de razi olur,
keme haksızlık etdiyse muhakemeyi enzar.i u-
millet de...
mumiyyeye arzetsin. Bu muhakeme yanlış gö­
Nakkaş Efendi (Suriye) ■— Bari bu surette
rüldü, kanuna yanlış tatbik edildi, desin. Âza
tasrih edilse.
cahildir, vesaire gibi zemm-ü kadhin ne mana,
B u nun üzerine biraz müzakere cereyan
sı vardır? Devlet hiç bir vakitte, ve alei-Lhusus
ederek (B ir senede üç defa ceza gören gazete­
kanun-i esasinin ilânındanberi hürriyeti diriğ
nin tatili) sureti re’ye arzedilmiş ise de (iki se.
etmemiştir.
nede üç defa ceza görenlerim ilgası) na ekseriyet
Manok Efendi (Haleb) — Ben, bunlara hasıl oldu. K anun lâyihasının elli ikinci yani
mücazat edilmesin, diyemem; fakat “muhake­ son maddesine kadar kâffe-i bendleri okuna­
mede yanlış bir şey olursa söylesin” diyorsu­ rak cü zice beyan-i mütalea edenlerden k a f-ı
nuz. Yanlışlık cehaletten gelmez mi? Eğer yan­ nazarla cümlesi birden umumen kabul olundu.

247 ^
I: 2 mayıs 1293/14 mayıs 181?^ ©î 1

Nakkaş Efendi (Suriye)—Efendim, B u ga^ diyor ki, kavanîn-ü nizamat.ü evamir-i kadî-
zeteler muhakeme-i vakıalarını istinaf edebile­ meden bu kanuna muhalif olanların hükmü
cekler mi ? Bu lâ3dhada ona dair bir şey yoktur. mülga demek oluyor ki mutabık olanı baki ka­
Macid Beyfendi (Matbuat müdiri) — İsti­ lacak. O halde yine yalnız bu kanun baki kala­
naf için de kanunda sarahat yoktur; fakat bir cak demek olur. Bu ise bedihî bir şeydir; bina­
maddesinde diyor ki matbuat muhakemeleri sair enaleyh bu bende hiç lüzum göremem.
cünhalar gibi mehakimde rüyet olunacak. Bun­
Reis — Bu kaidedir. Her kanunun âhınn-
dan zımnen anlaşılıyor ki istinaf dahi caiz ola­
da bu bendi göreceğiz. Bu kanuna mutabık ol­
caktır. Ötedenberi cereyan eden muhakemeler-
mayan kavanîn.i saire mülga olduğu beyan
ce dahi usûl-i istinafa riayet olunmuştur.
olunacak.
Reis — Usûl-i kanunda bir şey vardır. Ka-
Bir kaç ses — Pul mes’elesine de bir karar
vanîn.i saireden hangi bendler burada cari ol-
vermeliyiz.
miyacak ise onları madde-be-madde burada izah
ile lağveyler. Reis — O başka şeydir, bu matbuat kanu­
Bir kaç ses — Pul, pul, gazete pullan için nu... Pul maddesi için de beş on imzalı bir mü-
bir şey yok mu? Onlan da lâğvetmeli. zekkire yapılsın, şubelere verilsin; müzakere e-
Macid beyfendi (Matbuat müdiri) — Pul dümesi re’y olunursa mevki-i müzakereye a,li-
hakkında kulunuzun hiç bir memuriyetim yok­ nır. Müzakeremiz burada hitam buldu. Bundan
tur. Bu husus mâliyeye aid bir iştir. sonra intihab-i ıneb’usân kanunu vardır ki
Rasim Bey (Edirne) — Elli ikinci maddede pek müstaceldir : zira vakti takarrüb ediyor.

İkinci Celse
2. Maliye Nezaretinden İstizah: ba varidatın terekkiyat-i seneviyyesiyle müte-
nasib midir? Mütenasib değilse varidatm sene­
Reis — Saat sekizde müzakeremiz iade o-
vi terakki eden mıkdariyle her sene büdceye
lundu. întihab nizamına başliyacağız.
tahmil olunan faiz ve re^s-ül-mâllerin beynin­
Nafi Efendi, (maliye nezaret-i celilesinden
de ne kadar fark vardır?
bazı hususatın istizahı hakkında ümur-i maliy.
“Rabian; Memurîn-i bLfaide ve sarfiyat-i
ye encümenine arzeylediğim fikir, encümence
zaidenin tekâsüründen varidat-i âdiyyemiz ma­
kabul olunduğundan âra-i umumîyyeye dahi
sarif.! sairemize pek fahiş bir surette galebe et­
muvafık gelirse istizah için müsaadenizle oku­
tiği müvazene-i maliyye icmalinde mer’i oldu­
yayım) diye makale~i âtiyeyi kıraet eyledi.
ğundan hey’et-i meb’usâna nevamma medar-i
“Evvelâ; Varidat.ü masarifat-i devletin
teemmül-ü mülâhaza olmak üzere islâh-ı mü-
mıkdar.i takribisi büdcenin mütaleasından
vazene hakkında hâzinece mütasavver olan ça­
müstefad olmakda ise de gösterilen varidata sa.
reler ne gibi şeylerdir?
hih nazariyle bakılması, varidat-i devletin on
Hamisen: Vakt-i âsayiş itibariyle cari olan
veyahud beş senedenberi her seneye aid olan
usûl-i idarenin devamı takdirince ahval-i müs-
mıkdariyle bunlarm ne kadarı tahsil olunmakda
takbele-i maliyyenin ne neticeye müncer ve
ve ne mikdarı bakaya kalmakta olduğunun bi­
müntehi olacağına dair elde bir istatistik, malî
hakkın bihnmesine vabestedir.
hesab var mıdır? V a r ise nasıldır? Olmadığı
Saniyen: Varidat-i devlet acaba on veya takdirde ahval-i maliyyenin âtisine medar-i em-
beş senedenberi terakki mi yoksa tenezzül mü niyyet-ü itimad olacak hesab-i kıyasî nedir ?
ediyor. Terakki ediyorsa senevi ne nisbetle ve Bunların maliye nezaretinden istizahı lüzu­
kaç kuruş terakki ediyor? munu pek ehemn ve elzem gibi tahattur
“Salisen: Bu terakki-i varidattan ne veç­ ederim.”'
hile istifade ediliyor? Ve haricî ve dahilî akdo- Reis Bu seneye gelinceye kadar maliye
lunan istikrazlardan dolayı senevi büdceye tah, nezareti her sene gayet mufassal birer kitab
mü olunan faiz ve re’s.ü3«mâU^in mikdan aca­ kadar müvazene-i maliyye neşreder. O kitab-

m
I: a® 2 mayıs 1293/14 mayı# 1877 ©: 1

1ar vilâyata geldi mi? Bu iş on, on iki, on beş dört memur gelsin. Bizden de üç, dört kişi ve.
senelik bir iştir. Her sene hangi irad artmış, han. rilsin, müzakere edelim. Biz şimdiye kadar kar­
gisi eksilmiş, onda görülür. Onlar matbudur. îp. deşçe müzakereye girişmedik. İşe hasmane bak-
tida senedenberi neşrolunanları isteseniz, gön. dık. Vakıa umum maaşlardan tenkih olamaz.
derirler. Bu müzakere umumen kabul olundu Reis — Mâliyeden ufak tefek memurlar ge­
mu?.. lirse buna bakamazlaf. İkincisi; Siz on senelik
Ekseriyet — Evet, kabul olundu. defterleri getirib her şeyi kendiniz göre göre
Salim Bey (Kastamoni) — Bu yolundadır. yapmazsanız huzur-i barîde mes’ûl olursunuz.
Bununla beraber müvazene-i maliyyede irad ve Kalemlerde kaç kâtib, kaç zabit var? Onları bL
masrafı karşılaştırmak için evvelâ devlet, maa.ş- lerek yapmalı; bilmiyerek ne yapmış olsanız,
lardan bir tenkıh icrasiyle cümleye bir şevk hatadır.
ve gayret getirmeli. Mustafa Bey (Y anya) — Doğrusu, kaide­
Reis — Bu sözü dahi kaydediniz; fakat den şaşmamalıdır. Bize henüz müfredat defteri
devlet bu seneki tenkihatım göstermiştir. Mâ­ gelmedi. N e vakit gelir ? Gelecek ise o zeman bu
liyeden muahharan gelen müfredat görülmedi. işi de bilerek, görerek bitirmeli; fakat bir ayak
Her nezaretten ne kadar tenkih olunduğu onda evvel gelse de işe baksak...
gösterilmiştir. Reis — Ben size vaktiyle dedim ki mâliye­
Bir kaç meb’us — Şubelere gelmedi, efen­ den çıkacak kuyudat on beş günde çıkamaz.
dim... Gerçekten çıkamaz. Kalemden kaleme dolaş­
Reis — Ben öyle bir şey gördüm. Konya mak lâzımgelir.
meb’usâmndan bir zata verildiğini tehattur e- On beş kadar arzuhal vardır. Onlar da ha­
diyorum. Kendini görsem, tanırım. vale olunsun.
Fasih Efendi (Konya) — Bendenize ver­ Bugün intihab-i meb’usân kanunu kıraet
diniz, efendim. olunacak.
Reis — Öyle ise neye söylemiyorsunuz?
Onda her nezaretin tenkıhatı vardır ya...
3. İntihab-i M e b ’usân K a n u n u ;
Fasih Efendi (Konya) — Umumun yoktur.
Halil Bey kanunun birinci maddesini oku­
diye pusulayı verir.
Reis — “İşte tenzili tasavvur olunan” di­ du M hülâsası, (memalik-i devlet-i aliyyede
meb’usân intihabı sancaklar itibariyle icra kılı­
yor. Müvazenej maliyye yok mu?
Bir kaç zat — Vardır. nacağı) ndan v e (her sancağın bir daire-i intiha-
Reis — İşte, bunlara bakmalı.. Encümene bİ5y e ve her nahiyenin bir şube-i intihabiyye i.
havale olunsun. îşte rüsumattan otuz bin kese tibar olunacağı) ndan ibarettir.
keseceklermiş. Eğer iki bin kese keserlerse bu­ Manok Efendi (Haleb) — Daire-i intiha,
nu da biliniz ki devlet bir kaç yüz bin kese kay­ biyyelerin vilâyetler olması münasibdir. Madem­
beder. Bu misilli tenzilâtı sevine sevine kabul ki sancak sancak intüıab olunacak, mutlaka vi­
etmemeli. Bazı maaşlar kesilirse fayda olur. lâyetten adam intihab etmiyeceklerdir. Eğer
Fakat bazıları da vardır ki kesilirse zararı hazi­ daire-i intihabiyyeler vilâyetler olursa işlere da­
ne çeker. Elhasıl encümene gitsin de yekûnuna ha dikkatle bakabilirler ve ehliyetli adamlar in­
bakılsın. tihab ederler.
Seyyid Ahmed Efendi (Hicaz) — Tenkıhat Ali Naki Bey (Yanya) — Ben de Manok
iki kısımdır. Birisi: Fazla memurların yine yer­ Efendinin efkârındayım. întihablann yalnız
lerinde ibkasiyle beraber aylıklarının tenzili ve sancakça olmasını haksız görürüm. Bizim vilâ­
İkincisi: lâzım olan memurların ibkasiyle lü. yette beş sancak var. Bunların birisi Ergiridir.
zumsuzlarının ihracıdır. Eğer tenkıhat husu­ Meselâ ben, Ergiride yirmi bin re’y kazandım.
sunda şu ikinci yola gidilirse bir mahzuru Bir başkası da yirmi bir bin re’y kazandı. Ben
görülmez. ondan fazla sair sancaklardan da yirmişer bin
Yenişehirli zade Ahmed Efendi (İzm ir) — kazanırım. Şu halde ben altmış, seksen bin
İşin en aslâhı: Mâliyeden hamiyetli, dirayetli üç re’y kazanmış olduğum halde öteki yalnız E rği-
-^ 2 4 9
I: 29 2 mayıs 1293/14 mayıs 1877 C: 1

ride yirmi bin, yani benden bin ziyade rç’y ka­ ruz: Daire-i intihabiyyeler sancakça mı olsun,
zanmış olduğu için meb’us intihab olunur, ben yoksa Vilâyetçe mi olsun? Bahsindeyiz; fakat
olunamam. Bu haksızdır. şvmu bilmeliyiz ki bir ahali hükümette olan hu­
Reis — Buna cevab var mı? kukunu muhafazaya sa’y etmez ise canlana-
Bir kaç ses — Vilâyet vilâyet intihab olun­ maz. Padişahımız bu hukuku ihsan etti ki, ahali
mak münasibdir. canlansın diye... intihab hususu yalnız vilâyette
Reis — Bizim bu babda şehadetimiz mak­ olursa vilâyet merkezlerine kadar gider; san­
bul değildir; çünkü biz vilâyetler meb’üslarıyız. caklara gitmez. Eğer ileride hakk.ı intihab ha­
Mahmud Efendi (Mamure-tül-âziz) — Eğer zâlara kadar giderse, ahali, hükümet nedir,
daire-i intihabiyyeler vilâyetler olursa, intihab hak nedir, anlar.
olunacak meb’uslann ekserisi vilâyet merkez­ Sancak ahalisi birbirini çekemezler. Dai­
lerinden intihab olunur. Onlara münhasır ka­ ma hariçten adam ararlar. Malûmdur ki Edime
lır. Her sancak ahalisi kendi sancaklarından in­ ahalisi yalnız şehirden intihab ettiler. Devletçe
tihab etmek daha güzel olur. Kendi içlerinde o- “sizin büyük büyük sancaklarınız var; onlardan
lan adamları daha iyi tanırlar. intihab ediniz” diye tavsiyeler edildiği halde yi­
Ali Naki Bey (Y an ya) — Mahmud Efendi­ ne kendi sancaklanndan intihab etmeyib şehir,
nin sözü bir cihetten yine beni tasdik eder. Ken­ den intihab ettiler. Bu benim kendi re’yimdir.
di içlerinde bulunanlan daha iyi tanırlar, diyor. Mithad Beyfendi (Şûra-yi Devlet âzası) —
Ben diyormu ki vilâyet yapsın. Devlete ve mil­ Mutalea da budur. Elli bin nüfusun itibarını ta.
lete yarayan adamı yalnız kendi sancağı değil, yin için sancak verilmiştm.
umum vilâyet ahalisi bUir ve tanır. Böyle bir B u n un üzerine her taraf da heyan~i m ü -
adamın intihabını yalnız kendi sancağına bı­ taleat ile bazıları (vilâyatın ve bazıları elviye-
rakmak haksızdır. nin daire-i intihabiyye itibar edilmesi) n,î terviç
Mahmud Efendi (Mamure-tül-âziz) — înti- eyledilerse de beyan edilen mülâhazat ağlebi-
hablar vilâyette olur ise sancakta bulunanlar yetle birbirinin aynından ve tekerrüründen i-
mahrum kalır. Bazı sancak vardır ki elli, altmış baret idi. Nihayet bir kaç m eb’us bu keyfiyet
saat uzaktır. Vilâyetler ise sancakta âzanın is. ekseriyet-i araya arzedilmesini münasib gör­
mini dahi bilmezler. Sonra işe fesiad karışır. meleriyle hey’etten re’ y istenildikde, (livaların
Hüsnü Bey (Edirne) —- Halebden dört daire-i intihabiyye ittihazı) n,dan ibaret olan
meb’us istenildiği halde Maraşdan da geldi. Su- bendi alâ~halihî ibkası iltizam
edildi. Fakat
riyeden, merkez.i vilâyetten hiç kimse gelme­ Yanya Meb’usânmdan Ali Naki bey hu ekseri­
di; hepsi sancaklardan geldi. yete kanaat göstermiyerek (ı*e’y-i hafiye müra­
Nafi Efendi (Haleb) — Vilâyetçe intihab caat tavsiye etmekle ve riyaset-i celile tara­
olunursa sancak ahalisi mahrum kalır. Vilâyet­ fından dahi kabul buyurulmakla re’yler kâğıd-
çe olması hayırlıdır; zira sonra Naki Beyin de. lar üzerine yazılarak imza için dolaştırılmaya
diği gibi birisi vilâyetçe yüz bin re’y kazandığı başlandı. V e bu aralık ikinci madde dahi kıraet
halde kendi sancağında yirmi bin re’y kazanan olundu ki hülâsa-i hükm ü: (hey’et-i meb’usân
ona tercihan intihab olunur.Kanun-i esaside da­ âzası her elli bin nüfus-i zükûra bir nefer itiba­
hi intihabların vilâyetçe icra olunacağı tasrih riyle tertib olunacağı ve nüfus elli binden az ve.
buyurulmaktadır. Sadi Efendi sancak ahali, ya çok olan sancaklarda yirmi beş bin nüfus el­
sinden ise de o da bunları tasdik eder. li bin itibar olunacağı) hususlarından ibarettir.
Reis — Hep bir daire dahilinde dolaşıyo­ Kantarcı Efendi makale-i âtiyeyi irad ey­
ruz. Cümlemiz vilâyet meb’üsu olduğumuzdan ledi:
başka bir yol bulamayoruz. Sizde izahat var “Intihab-i Meb’usân kanunun ikinci mad­
mı?.. desini kanun-i esasiye m ugarir görüyorum;
Bedros Efendi (Şûra-yi Devlet âzası) — “her elli bin nüfus-i zükûr bir meb’üs verecek”
Afvinizî rica ederim, efendim; müzakerenin baş. diyor, “her sancak bir meb’us verecek” demi­
langıcmda bulunamadım. yor. Yetmiş beş bine kadar ahali 3Ûrmi
Reis — Birinci madde üzerine bahsediyo­ beş bin ahali ile nasıl bir tutulabilir? Sancak-

-2 5 0
î: 29 2 mayıs 1293/14 mayıs 1877 C: 1

lanımzm kimisi büyük, kimisi küçük idiğmden yirdir, efendim. Burada böyle bir müzakere ce­
intihab kanunu icrası için esas ittihaz oluna­ reyan eylediğine taaccüb ederim. Müslim ve
mazlar. İntihabat kanun-i esası ahkâmına tev­ gayr-i müslim sözleri ve ermeni ve rum tâbirle­
fikan icra olunabilmek için memahk-i mahrusa- ri bizden eksik olsun. Kanun-i esasi böyle bir
da münasib mıkdar devair-i intihabiyyeye tak­ tefrik kabul etmiyor. Kat’iyyen teklif ederim ki
sim olunmalıdır. Ve her devlette böyledir.” bir daha bu söz söylenmesin, (her tarafdan
Manok Efendi (Haieb) — Elli bin Osmanlı alkı§)
diyoruz. Müslim ve gayr-i müslim tâbiri nerede Mademki elli bin kişi için bir meb’us gele­
kaldı? cektir, Kantarcı Efendinin efkârı pek yolunda­
Nafi Efendi (Haleb) — Geçende vilâyat me. dır. H er elli bin nüfus bir daire-i intihabiyye
calis-i idaresi için bu bahis cereyan eylemişti. addolunsun. Onlar bir meb’üs intihab etsinler,
İdare meclisleri mecalis-i devletten olduğu için göndersinler. Her yerde kaide budur. Niçin yet­
orada müslim ve gayr-i müslim tâbiri kullanıl­ miş beş bin nüfus olan bir sancak bir meb’us
dı. Bu ise milletin meclisidir. Milletin her efradı gönderdiği gibi yirmi beş bin nüfus olan bir
OsmanlIdır. '' sancak dahi yine bir meb’us göndersin? Yetmiş
Danyal Efendi (Erzurum ) — Eğer müslim, beş bin ile yirmi beş bin müsavi midir?
gayr-i müslim demeyib de yalnız Osmanlı der­ Nafi Efendi (Haleb) — Müslim ve gayr-i
sek bazı vilâyetlerde îslâm ve bazı yerlerde hi- müslim tâbirinin artık kaleme alınmaması ka^
ristiyan ziyade olduğundan, hangi millet ziyade rarım ma-at-teşekkür kabülden sonra arzederim
ise meb’uslar yalnız ö milletten gelir. Ekalli- ki yetmiş beş bin ile yirmi beş bin nüfustan
liyette olanlar daima mahrum kalır. birer meb’us alınması muvafık değildir gibi dü­
Yenişehirli zade Ahmed Efendi (İzmir) — şünülmüş ise de bu tefrik sancaklarm tabiat-i
Vakıa idare âzaları hususunda tefrik tarafına mevkileri icabındandır.
gidildi. O adamlar kendi milletlerine de hizmet Danyal Efendi^ yine (müslim ve gayr-i
edeceklerinden bu suret münasib görülmüştü; müslim) tâbirini kale alacak oldu ise de he'/et
fakat meb’uslar yalnız kendi milletlerine hiz­ “dinlemeyiz, dinlemeyiz, dinlememeye karar
met etmiyeceklerdir. Devlet ve milletin umu­ verdik”' diye dinlemezler.
miyeti üzerine hizmet edecektir. Reis — En lâzımlı sözü söylemiyorsunuz.
Reis — Ben anlamayorum ki niçin her Tam elli bin, yetmiş beş bin, yirmi beş bin nü­
millet yalnız kendi milletinden olan adam için fuslu sancaklar bulunmaz ya... Elli sekiz bin,
re’y verecek de başkaları için vermiyecek? altmış dört bin nüfuslu sancaklar da vardır.
Ben size sened veririm ki ekser milletler kendi­ Bunları da düşünmeli... Bilmediğimiz bir şey i-
lerinden adam intihab etmiyecekler. Otuz, kırk çin üç gün müzakere etsek bir netice hasıl ede­
sancak bilirim ki içlerinden adam intihab et­ meyiz.
mezler. Biz beyhude tazjd-ı evkat ediyoruz. Manok Efendi (Haleb) Biz Osmanlı olalı
Danyal Efendi (Erzurum ) — Öyle ise idare altı yüz senedir. Şimdi Osmanlı olmiyoruz. Sa-
meclislerinde müslim ve gayr-i müslim tâbiri ye-i şahanede osmanlıhğımız teceddüd etti.
niçin kullanıldı ? Bununla beraber rüesa-i ruhaniyye bahsinde da­
Reis — îdare meclisleri efradın işini göre­ hi demiş olduğumuz veçhile devlet kendi tebeası
cektir; binaenaleyh orada efradın halini bilecek beyninde tefrik ye istisna olmamak için iki ta-
adam lâzımdır. rafdan dahi adam bulunsun, diyor.
Seyyid Ahm/ed Efendi (Hicaz) — îşbu Biz, kendimizden daha az düşünenler için
hey’et-i meb’usânın teşkilinden maksad umum kanun yapıyoruz; binaenaleyh yaptığımız ka­
millet-i osmaniyyeye hizmettir. B u halde mez- nunda güzelce düşünecek olursak ileride bir
heb bahsine hacet yoktur. Bendin ibkası lâ­ muarazası çıkmaz. İngiltere de bile eski kato-
zımdır. liklerin çoğalmasını men’ için kamaraca tedbir­
Vasilâki Bey (İstanbul) — Bu tefrik ne i- ler düşünüldü, bulundu. Biz burada müslim ve
dare meclislerinde cari idi ve ne de hey’et-i gavr-i müslim demekle haricden adam celbe-
meb’usân için caiz olur. Kanun-i esasiye muga­ decek değiliz ya... Osmanlılığı teşkil eden ak-

251
f lÜ T Ü P H A N E S i
I: W 2 BEiayı® aa®ıyw 1|W' 1

WEmja yüz ««ledenberi her cihetle kavmiy- ettik. ,


yet, miUiyyetleri bakî kalmıştır. H er yerde oldu­ Manok Efendi (Haleb) —■Bunun için dahi
ğu gibi bu mahalde dahi her ka\ûmden adam bu­ re^y.i hafî isterim.
lunsun. Şahsıma gelince: Ma-al-iftüıar beyan e- Reis — Re’y-i hafiye müracaat edelim mi?
derim ki Haleb vilâyetince kazandığım intüıab Hey’et — Hacet yok, geçelim.
re’ylerinin en çoğu müslümanlardandır. Biz i.
B u zemana kadar evvelce ba§lannu§ olan
lerisi için düşünüyoruz. Beride bir münazaa çık­
re 'y -i hafî bittiği cihetle imzalar tâdad olun~
mamasını düşünüyoruz. Erbab-i fesad bizi dai­
dukda yine ihtilâfat vaki olmakla yuvarlak tev­
ma yekdigerimiz aleyhine tahrike vesüe araya-
zii suretiyle birinci maddenin ayniyle ibkası i~
cağmdan böyle bir şey olursa onlar daha güzel
bîr medar bulmuş olurlar. çin re’y arandıkda ekseriyet bulundu, v e bu
müzakere de yalnız §u iki madde ile bil-iktifa
Hey’et — Kâfi, kâfi. Bendi haliyle kabul meclise hitam, verildi.

252
Ö İV R § ; i eiL Ö : i İÇTİM Â ; 1

Meclis-i meb’usan
1 29 3 = 1 8 7 7
Zabıt ceridesi

otuzuncu inikad
2 cemad-il-ûlâl294=:3 mayısl293/15 mayıslSTT
SA LI

İ Çİ NDEKİ LER

l —«Geçen zabtın hulâsası 254

sİ'
Otuzuncu inikad o
2 cemad-il-ûlâl294=3 mayısl293/il5 mayısISTT
SA LI

R»ijs: AH M ED VEFİK PAŞA

Hey’et’i M eb’usân’m bugünkü içtimai devletlû Ahmed Vefik Paşa Hazretlerinim riyaset-i
celileleri tahtında vuku bulmuştur.

1. GEÇEN ZA B TIN H ULÂSASI

Reis — Bugünkü müzakeremiz saat dörtte anliyarak hıristiyanlardan intihab etmiyecekle-


küşad edildi. ri âşikârdır. Hattâ bu senenin intihabı idare â-
Geçen müzakerenin hülâsası okunsun. zalanndan olmuşken bile şu mahzurdan dolayı
Kıraet olunan hulâsa hey et tarafından ka­ “OsmanlIlardan intihab eylesinler” diye ısrar
bul ve tasdik kılınmakla müzakereye bed’ ey­ olunmayıb Babıâlîden vilâyetlere yazılan emir­
lemezden evvel Simonakİ Bey makalen âtiyeyi lerde îslâmdan ve hıristiyandan ve yahudîden
irad eyledi: olunacak intihabın mıkdarı tahsis olunarak iş’ar
“Dünkü gün intihab-i meb’usân kanunu olunmuştur.
müzakeresine başlandıkda, birinci ve ikinci “Bu babda efrad.i ahaliye (OsmanlIlar) de­
bendin üzerine pek çok mübahase olub nihayet mekten maksad yine kanun-i esası iktizası “îs­
ekseriyyet-i ârâ ile ibka olunması karar verilmiş lâmlardan, hıristiyanlardan ve yahudîlerden in­
olduğundan artık tebdili mümkün olmiyaca- tihab edeceksiniz” diye memurîn taraflanndan
ğı bedihîdir. ilân olunması vilâyetlere te’kiden emrolunmali-
“Ancak şurasının nazar.i dikkate alınması­ dır; veyahud efrad-i ahalinin anlayabileceği ü-
nı ifadeye mecbur oldum; Şöyle ki ihsan bu­ zere mezkûr ikinci bende “umum OsmanlIlar­
yurulan kanun.i esasi, cümlemize Osmanh tâ­ dan yani îslâm, hıristiyan ve yahudîlerden in.
bir eylemiş olduğundan intihab kanununda dahi tihab olunacaktır” diye ilâve olunmak iktiza e-
“elli bin nüfusda bir nüfus, OsmanlIlardan inti­ der. Zira böyle olmaz da yalnız OsmanlIlardan
hab olunacaktır.” diye beyan eyliyor. Halbuki intihab olunacak diye yazılırsa efrad-i ahali yal­
mezkûr intihab efrad-i ahali taraflanndan ola­ nız îslâmdan zannederek îslâmdan intihab ede­
cağı ve ahali ise halen kanun.i esasinin bu tâ­ ceklerine şüphe yoktur; çünkü bu OsmanlIlar
birinin her millete mahsus idiğini bilemedikle­ tâbirinin her sınıfa mahsus idiğini efrad-i ahali
ri için eğer “OsmanlIlardan intihab olunacak­ tamamiyle anlayıb bilmek bir kaç seneler mü­
tır” diye ilân olunursa efrad.i ahali “OsmanlI­ ruru ile olabileceğini ve şimdi ise ahali “Os­
lar” tâbirinden îslâmlardan intihab olunacağını()* manlI’’ tâbirini yalnız îslâma mahsus bilecek­
lerini nazar.i dikkate alarak ona göre bir karar
( * ) Takvim.î Vakayi, S. 1914 ve 1915 verilmesini hey’et-i mebu’sândan rica ederim.”

— 254 —
İğ6 i mayıs 1293/15 mayıs 1877 6: İ

Bunu müteaMb Solidi Efendi dahi makar kemâl-i üılâs üe teklif ^ e riz .”
le-i âtiyeyi irad eyledi: Yenişehirli zade Ahmed Efendi (İzmir) —
“İntihab-i meb’usân kanununun müzakere­ OsmanlIlar tefrik edilsin; ziyan yoktur. Osmanlı
sinden OsmanlIların iki fırkaya yani müslim ve tâbiri bir mület tâbiri değildir. Osmanh tebaa­
gayr-i müslime tefrikinin her geyden ziyade sının cümlesi yekvücuddur. Bir kimse memali-
ittihada egedd-i ihtiyacı olduğu itiraf-gerde-i u- k-i ecnebiyyeye gitse, ona nereli olduğu süâl e-
mum olan vatan-i azizimizin menafi-i sahiha-vü. dilse “OsmanlI toprağındanım” der. Kanun.i e-
esasiyyesine ne derecelerde iras.i halel edeceği sasî OsmanlIların ittihadım te’yid ve tahkim
etrafiyle anlagılmıg ve mukaddema bu tefrika­ eylemigtir. Evvelki intihabda “İslâm ve hıristi-
da beis görmiyen meb’üsân-i kiramın mes’eleyi yan” denilmig olması, kanun-i esasiden evvel
arîz ve amîk tedkikiyle mazârr-ü hasarını keg. olduğu içindir. Şimdi ise buna hiç bir lüzum
fetmig oldukları, irad buyurdukları makalâttan kalmamıştır.
istifham olunmug ve vilâyat kanununda Osmao- Simonaki Bey (K onya)—Ben, müslim, gayr-i
lılarm iki fırkaya taksimini umum Avrupa mat­ müslim demek istemem. Hepimiz Osmanhyız;
buatı yani efkâr-i umumîyyesi hâlâ taassubat-i fakat ahali, Osmanh tâbirini' yahuz müslümana
diniyyeden kurtulamamıg olduğumuza ve kanu- mahsus bir isim zannederler. Yoksa müslim v©
n-i esasinin temamiyle tatbik olunamiyacağına gayr-i müslim tefrikini ben de kabul e t m ^ .
ve me’mul olan ittihad husul edemiyeceğine de- Reis — Ben, her halde âzamn bunda itti­
lil-i kavi göstermig ve gayr-i müslim sözü Os. fakını görüyorum. Eğer murad bazı mahallerde
manlılann bir kısm-i âzimine sû-i tesir olmug Osmanh tâbirinin anlagilamiyacağmdan ibaret
olduğu matbuat-i mahalliyyenin ve mekâtîb-i ise o halde muvazzah bir talimat kaleme alm-
mevsulenin mündericatından bilinmig ve umu. sın da ke5rfiyet cümleye anlatılsm, demek daha
men takbih ve tenfir edilen asr-i mutavassıtta kestirme bir lâkırdı olur. Biz şimdi iğimize ba­
lspanyollarm“fidelis” ve“infidelis”'gibi taksima- kalım.
t.i mütaassibesine gu asr-i maadelet>hasrda ga- Intihab-i meVusân kanununun üçüncü
n-i mülk-ü millete ve milletimizin min-el-kadim maddesi okunur ki hülâsari hükmü, (bU-cümle
müsbet olan mürüvvet ve terbiyesine yakıgır gey Osmanlılarm nüfus-i zükûrunu mübeyyin her
olmadığı gün gibi âgikâr bulunmug olduğuna ve kazâda bir defter-i esasî tutulacağı)ndan ibaret
vilâyat meclislerinde efrad iğleri görüldüğün­ olup bu bend ayniyle kabul olunduğu gibi (bu
den efradın lisanına âgina adanılann bulun­ defterin tutulması belediye ve nahiye, meclis­
ması lâzımgeldiği sözü için tefrika3n kabul et­ leriyle eimme ve papas ve muhtarlann vazifele­
mek gibi umum vatanın menafi-i sahiha.vü esa. ri olduğu) fia dair dördüncü maddeye bir de
siyyesini halel-pezir edecek bir mebde’-ü esas (hahamların) kelimesi ilâvesiyle o da kabul o~
ittihaz eylemek menafi-i hususiyye.i cüz’iyyeyi lundu. Badehu dördüncü ( * ) madde kıraet edil­
menafi-i kaviyye.i umumiyyeye takdim demek di ki hülâsa-i hükmü (defter-i esasinin suret-i
olacağına ve lisan-âginalık ihtiyacı hiç bir taraf, tanzimi olub nefs-i şehr ve mahallatta bunun
da görülmediğine yani türkçe bilmiyen taraf­ sekiz gün zarfında tanzim olunacağı) «(iare ve
larda memleketin lisaniyle akvam-i sairenin ve (birisi yeni doğanlardan yirmi beş yaşına kadar
hususen ileri gelenlerin dahi mütekellim oldu­ ve diğeri yirmi beş yaşını tecavüz edenlerin esa­
ğuna ve ekser taraflarda lisan-i umumî türkçe misini mübeyjûn olmak üzere iki defter ittihaz
idiğine ve ümur-i mezhebiyyeye gelince meca- edileceği) nden ibarettir.
liste müfti ile rüesa-i ruhaniyye bulunacağın­ Birisi — Sekiz gün azdır. On beş gün olsun;
dan bu mahzur dahi kalmadığına mebni vatan.i bazı nahiyeler belki yetişemezler.
azizimizi yâr-ü ağyara kargı saye-i hurriyet-va- Reis — Siz böyle bir şey yaptınız mı ? Nasıl
ye.i hazret-i padigahîde müttefik ve müttehid oluyor? Tecrübeniz var mı?
göstermek ve bir gûnâ özür ve itiraza mahal bı­ Simonaki Bey (Konya) — Herki bendde
rakmamak için müslim ve gayr-i müslim tefri. bir takım günler, müddetler tayin olunmuş. B a.
kasının vilâyat kanunundan dahi tay’ ve terkin
edilmesini ve intihabatın serbest bırakılmasını (* ) Beşinci olacak. — h. t. us

255-
;3Ö 3 mayıs İ 393/15 mayıs 18f7 Ğ; 1

zılan için on, bazıları için on be§ gün konulmuş. Sebuh Efendi (İstanbul) •— Manok Efendi­
Eğer burada bu sekiz günü bozarsak sonra cüm, ye itirazım var: Vilâyet meclislerinin intihabı
leşini bozmak lâzımgelir. bahsinde zimmet-i nririyyesi olmamak meşrut
Yenişehirli zade Ahmed Efendi (İzmir) — idi. Amma burada zarar yoktur. Yine meb us
Sekiz ya on beş günde yapılıb getirilmezse ne olamasın; fakat hakk-ı intihaba nail olsun.
olacak ? Manok Efendi (Haleb) — Öyle ise zarar
Mithad Beyfendi (Şûra-yi Devlet âzası) — yok.
İleride ceza faslı var. N e 'olacağı onda tasrih e. Dokuzuncu madde kıraet olundu ki,
dilmiştir. kimse yeni bir mahalleye nakledecek olursa,
Reis — Sekiz gün çok büedir. Biz beş, altı hakk-i intihabı haiz olduğuna dair eski mahal­
yüz köyün nüfusunu üç günde yazdık. Başka lesinden bir ilmühaber getireceği ve memurîn
bir mülâhaza var mı? B u bendi geçelim mi? için böyle bir ilmühabere ihtiyaç olmiyacağı ve
Hey’et — Geçelim. askerden lâ-akal mülâzimlik rütbesini haiz olan­
(Nevahi ve mecalis rüesasımn şehre celb ve ların hakk-ı intihaba malik olacağı ve mevzun
su re U intihabın tefhimine dair) altıncı madde bulunan askerin neferata kadar intihaba hakkı
ile (tenbihat alanların karyelerine avdetle de- olacağı ve kur’ası çıkanların intihab için taraf­
fattr-i matlubeyi ne suretle tanzim edecekleri) larından birisini vekil edebUecekleri) hususla­
ne dair olan yedinci ve (tabüyyet-i ecnebiyye rından ibarettir.
veya o iddiada veyahud muvakkaten hizmet-i Riza Efendi (Bosna) — Bir adam kur’aya
ecnebîyyede bulunanların ve müflis ve hizmet­ yirmi yaşında giriyor. Halbuki hakk-ı intihab
kâr vesairenin ahvaLi hususiyyeleri mülâhazat yirmi beş yaşında başliyacak imiş. Bu nasıl
hanesinde gösterileceği)/le dair olan sekizinci olur?..
madde kıraet olunarak cümlesi kabul edildi. Reis — Bunlar intüıabcı olurlar, müntehab
Manok Efendi (Haieb) — Burada zimmet-i olamazlar. Bakahm, bir mülâhaza var mı?
miîiyyesi olanların dahi mülâhazat hanesine i- Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Riza E-
şaret edilmesi lâzımdır. Bir de şu efkârımı yine fendinin dedikleri doğrudur; çünkü hakk-i in-
tekrar ederim ki, bizde yirmi bir yaşmda olan tüıab yirmi beş yaşında başlamak esas ittihaz
adamlar hakk-i intihaba malik olmalıdır. edilmiş. Esnan-i askeriyye ise on dokuzdan yir­
IMufel Efendi (Suriye)— ^Hizmet-i ecnebiy- miye kadardır. Eğer son’sene neferatı bu hakka
yede olanlar demek, ne demek olduğunun izah malik olacaklar ise ona diyecek yoktur.
buyurulmasını rica ederim. Reis — Benim bildiğime kalırsa nefer yirmi
Reis — îmtiyazat-i eenebiyyeyi haiz olan­ beş yaşına kadar kur’a çeker. Hakk-ı intihab
lar, demektir. Biz falan hizmeti görüyoruz, falan dahi yirmi beşte başlar. B u halde yirmi beş ya­
vergiyi vermeyiz, derler. Bunu “hizmet-i ecne- şında ismine kur’a isabet etmiş olan bir adam
biyyede olanlar” diye mi ibka etsek, yoksa ondan sonra dahi müddet-i nizamiyyesi zarfın­
“bulunanlar” diye tashih mi etsek? da hakk-ı intihabını muhafaza eyler.
Kadri Paşa hazretleri (Şûra-yi Devlet rei­ Kadri Paşa Hazretleri (Şûra-yi Devlet
si) — “Bulunanlar” diye tashih etmekde bir reisi) — Neferat-i mezkûreden murad intihab
beis yoktur. Birincisi: Konsoloslar nizamı muce- ve müntehibhk şeraitmı haiz olanlar demektir.
bince mikdarları mahduddur. Meselâ bir konso­ Meselâ, kur’a çıkar, gider de beş sene sonra gel-
losun kaç tercümanı, kaç kavası olacağı muay­ meyib yine askerde kalır. Bunlar hakk-i inti-
yendir; konsolos nizamnamesinde mündericdir. hablannı muhafaza ederler. Veyahud redif o.
Reis — “îmtiyazat” mı diyelim ? lurlar. Ve eğer müntehiblik şeraitim haiz olmaz
Kadri Paşa Hazretleri (Şûra-yi Devlet rei­ ise memleketinde bulunsa dahi müntehib
si) — “Bil-fi’l hizmette bulunanlar” demek... olamaz.
Manok Efendi (H aleb) — Geçmiş zemana Vasilâki Bey (İstanbul) — Bu pek yolun­
şümulü olmiyacak... dadır; fakat kanun-i esasinin altmış altıncı
Kadri Paşa Hazretleri (Şûra-yi Devlet rei­ maddesinde diyor ki bu intüıablar re’y-i hafi
si) — Evet. ile icra olunacaklar. Re”y-i hafi: vekâletle icra o-

256
l:âÖ 3 mayıs 1293/15 mayıs 1877 Ğı 1

lunur mu? Burası kanun-i esasiye mugayirdir. Danyal Efendi (Erzurum ) — Eski âza d-
Mithad Beyfendi (Şûra.yi Devlet âzası) — lacak...
Re’yini yine kapalı gönderecek. Reis — Öyle ise siz de biliyorsunuz ki eski
Vasilâki Bey (İstanbul)— Bu başka lâkırdı. âza kalmayacak.
Mithad Beyfendi (Şûra-yi Devlet âzası) —
Nizam ın onuncu maddesinden on yedinci
Bu kanun, kanun.i esasi ibaresi ahkâmına tev­
maddesine kadar mevaddı kıraet edilir kû
fikan yapılmıştır. Onun ibaratmı tâbire mukte­
(hey’et-i teftişiyye ve müntehiblerin vazifeleri
dir değiliz. Kanun-i esaside “iyi türkçe bilen”
ile hukuk.u suver.i intihabiyye)yj m übeyyin o -
demiyor; yalnız “türkçe” diyor. Türkçe bilmek
lub pek cüz’î beyaıri mülâhazattan sonra cüm­
ne demek olacağı ise malûmdur.
lesi kabul edilmiştir.
B u bahs dört şubeye inkısamla uzun uza~
Ali Naki Bey (Yanya) - - On yedinci mad­
dıya devam eyledi. D ört şubeden birincisi:
dede meb’usluğa salâhiyet vermiyen hususat
M e b ’us olmak için türkçe bilmek kaziyyesi o -
meyamna bir, iki şey daha ilâve etmeli.Birincisi
lub eğerçi Ali Naki Bey ve sair b ir kaç m eb’us
İyi türkçe bilmeyen meb’us olamayacağı kaziy-
(türkçeyi iyi hümesi) hususunda ısrar eylediler-
yesidir; zira adam olur ki bir, iki lâkırdı beller;
se de kanun-i esaside (türkçeyi iyi bilmesi)
amma kavanîn-ü nizamatm mezayasma var­
münderiç olmayıb yalnız (bilmek) He mukay-
maz. İkincisi: Devlete az, çok vergi verir olmalı;
yed olunduğundan burasının âl&ıalihi ibkası, i-
zira devlete vergi vermez ve züğürtten olursa
A:incisi :(zimmet-i miriyyesi olanlann kabul edil
ondan ne hayır gelir? Hiç olmazsa “beş yüz
memesi) mes’elesi olub bu makulelerin m eb’us
kuruş vergi verenler” demeli. Salisen: “zimme-
olabilmesi ihtimali ekseriyetle red ve üçüncü-
t.i mirİ5^esi olmayanlar” demeli.
sü: (Devlete vergi vermesi) mes’elesi oolub (W r
Manok Efendi (Haleb) — Bu babda encü­ adam fakir olduğu ve devlete bir para vergi
menin birıdereceye kadar kararı vardır. Vere­ vermediği halde vergi veren elli bin nüfusun
ceği vergi beş yüz olmaz ise üç yüz olsun. Ben emniyetini kazanabilirse kendisi en emin bir a-
bir de şunu istizah ederim ki, sair memurlardan dam olacağından meb’us olmak için vergi ver­
birisi meb’us intüıab edildiği zeman memuriye. mek lâzım gehniyeceği) re’y ve dördüncüsü
tinden istifaya mecbur oluyor da, vükelâ inti- dahi: (Memurîn-i saire meb’us olduMan zeman
hab olunduğu zeman niçin istifaya mecbur memuriyetlerinden istifaya mecbur oldukları
olmuyor?.. halde vükelânın niçin istifaya mecbur olmiya-
Danyal Efendi (Erzurum ) — Meb’usluk ile cakları) kaziyyesi olub, halbuki şu suret kanu­
memuriyet bir yerde içtima edemez, diyor. Taş­ n-i esaside musarrah olmakla onu kimse boz­
ralarda memuriyet denilirse âzanın gayri olan­ maya muktedir alamayacağından o da ö suretle
lar anlaşılır. Burada (mecalis âzasından) denile­ kabul olundu.
rek izah edilse.... V e bugün müzakere lüzumundan pek faz­
Reis — Hangi mecalis âzası? Eski bildiği­ la olarak uzandığı cihetle kanunun mevadd-i
miz âza mı, yoksa geçen gün kanununu yaptığı, âtiyesi okunmayarak akşam üzeri bir daha
mız yeni âza mı? içtima edilmek üzere müzakereye hitam verildi.

ikinci Celse
(saat: 8.30)

1. İngiltere Sefirine H ita be: zikrolunan hitabı götüren zevatın nasıl hüsn-i

İşbu ikinci içtinvada> hey’et-i meb’usândan kabul olunduklarını ve mezkûr hitabın derhal

ngiltere sefirine gönderilen hitabın ne suretle bit-terceme İngiltereye gönderileceğinin sefir

kabul olunduğu hey’ete bildirilmesi taraf-i ri­ hazretleri tarafından vaad olunduğunu hey’ete
yasetten beyan olunmakla Hudaverdi Efendi arzeyledi.

- 257
İ:3Ö 3 mayıs 1293/16 mayıs 1877 C: İ

2. İntihah~i M eV u s a n K anunu: His lâzımdır. Bizim ahalimizin hisleri yolunda.^


dır. İyi tanıdığını intihab eder. Bizim halkımız
Ondan sonra yine intihab-i M e b ’u- fenalığa tahammül etse bile cehlinden, humkun-
sân kanunu müzakeresine bağlandı. Y irm i ve dan değil, vekarmdan tahammül eder. Âza-i
yirm i birinci maddeleri kıraet olundu ki hülâr kiramdan birisi diyor ki, kanun-i esasi birinci
sa-i hüküm leri (meb’usân intihabının ikinci
mertebede yani doğrudan doğruya intihab o.
derecede olarak icra olunacağı) ndan yani
lunsun, diyor imiş. Diğer birisi dahi ikinci mer­
(her beş yüz nüfus bir intihabcı ayırıp badehu
tebeyi tercih ediyor idi. İkinci mertebe demek
yüz intihabcının dahi bir meb’üs intihab edecek­
ne demek, onu bilmeli.
leri) n,rfen ibarettir. Manok Efendi (H aleb) — Birinci derece
Ali Naki Bey (Y anya) — Bu madde encü­
intihabı terkedib de ikinci dereceyi niçin tercih
mende pek çok kîl-ü kali mucib oldu. İntihabın
eylediklerini şûra memurlarından soralım.
ikinci derecede olarak icrası haksız gibi görün­
Mithad Beyfendi (Şûra-yi Devlet âzası) —
dü. Devletin ihsan eylediği serbestîyi biz men’-
İkinci derecenin tercihi, bazı hatırlara geldiği
etmiş oluyoruz. Burada be§ yüz kişinin hürriye­
veçhile ahaliye zahmetli olmaması içindir.. Bir
ti bir adama veriliyor. Ben dahi efkârımca di­
cemm-i gafirin bir yere toplanıb intihab etme­
yorum ki, herkes, doğrudan doğruya intihab et-
sinde her halde zahmet ve müşkilât olur. Me-
sin.Böyle olmazsa gelen meb’usa elli bin kişi ta­
malik-i sairede intihablar pek çok vakitler ikin­
rafından meb’us denemez. Yirmi, otuz, seksen,
ci derecede icra olunmuştur. Birinci dereceye
yüz kişi tarafından meb’us, diyebiliriz.
bir kaç vakittenberi başladılar. Amerika,
Vasilâki Bey kürsi-i hitabete çıkarak bir da ise hâlâ reislerine varıncaya kadar ikinci
makale-i mufassala iradiyle (intihabın doğru­
derecede intihab usulü ile icra ederler. Biz bu
dan doğruya olmayıb da bil-vasıta icrası kanu-
şeyleri henüz yeni yapıyoruz. Halkın intihab e-
n-i esasiye mugayir olduğu) nu dermiyan
deceği intihabcılar elbette daha ziyade vukuflu
eyledi. adamlar olacaktır. Binaenaleyh bizce intihabın
Sadi Efendi (Haleb) — Vasilâki Beyin ifa­
ikinci derecesi daha faydalı olur. Biz bu nizamı,
desi güzeldir. Ahalinin hukuk-ı hürriyetini tev­
vücudu ile iftihar eylediğimiz şu hey’et-i celi-
si ediyor. Lâkin bizim ahalinin istidadı daha bu
lenin teşekkülünden sonra yaptık, yani îstan-
derecede olmadığı derkârdır. Bendler haliyle ib-
bulca ahalinin istidadını takdir ile yaptık.
ka olunsa muvafıktır, zannederim.
Nakkaş Efendi (Suriye) — Görüyoruz ki
Yenişehirli zade Âhmed Efendi (İzm ir) — âza ale-l-umum veyahud bir ekseriyet-i galibe
Mademki Sadi Efendi doğrudan doğruya inti­ ile hep birinci derece intihab istiyorlar. Şimdi
habın iyiliğini itiraf ediyor, derhal mahvını arzu Şûra-yi Devletten sormalı: Birinci derece inti-
etmemesi lâzımgelir. habda ne mahzuı-vardır?
Solidi Efendi (İstanbul) — Bu meclis-i â- Mithad Beyfendi (Şûra-yi Devlet âzası) —
lide ahalimizin daha bir techil ve tahmîk edil­ Bu hürriyet bize taraf-i celiLi padişahîden bir
mesini kabul edemem. Bizim milletimiz Avrupa lûtf-i mahzdır. Artık bir daha geri alınmamak
milletlerinden daha ahmak değildir. Onlardan üzere ihsan olunmuştur. Şu halde intihabları bi­
daha istidadlıdır. (a lk ış) rinci derecede yapmak her zeman elimizde bu­
Hüsnü Bey (Edirne) — Ahalimizin malû­ lunan bir hakdır. Ancak, biz henüz bunu ilk de­
mat cihetini dahi ikmâl eder ise o zeman fil-va- fa olmak üzere yaptığımızdan, birdenbire birin­
ki AvrupalIlara tekaddüm eder. Ben intihabın ci sureti yaparsak şayed, mahzur görülür diye
doğrudan doğruya icrası tarafında değilim. mütalea ettik. Şimdilik şu ikinci sureti yürüte­
Beş yüz adamın bir intihabcı ayırması da hür. lim. Ne zeman istersek yine birinci sureti ya­
riyetlerini ziyade darlaştıriyor. Eğer elli adam pabiliriz.
bir intihabcı ayırırsa matlûb hasıl olur. Bir kaç ses — Mademki padişahımız efendi­
Reis — Bir tarafda ne muhassenat, diğer miz bize bu hürriyeti ihsan buyurdular, ihsa-
surette ne mazarrat var?Herkes hangi tarafı is­ n.i padişahînin tamamından istifade edelim.
terse söylüyor. Ahaliye malûmat lâzım değildir. B u n u n üzerine hey etçe kal~ü kil çoğaldı;

- 258 -
I:3Ö 3 mayıs 1293/15 mayıs 1877 C: 1

filva ki aglebiyet (intihabiarm birinci derecede den sonra Reis Paşa Hazretleri (gelecek sene
icrası) cihetinde görüldü. Binaenaleyh taraf-i meb’üsân dairesi ittihaz olunmak üzere bir mü-
riyasetten bu bendin tashih olunacağı bildiril~ nasib mahalle on beş bin hra kadar masrafla
di ise de Şûra.yi Devletten Bedros Efendi, (ni­ bir bina inşası hakkında yine mukaddema
zamın mevadd.i âtiyesi hep iki derecede in- hey’et-i meb’üsândan verilen müzekkire üzeri­
tihab usulünce tanzim edilmiş olduğundan, e- ne Babıâlîden gelen evrakı dermiyan ve mev­
ğer bu madde kabul olunmazsa, lâyihanın alt ta­ simin geçmekte bulunduğunu ve ileriki sene ic-
rafını kamilen değiştirmek lâzımgeleceği) rti timaına şunda altı ay k ald ığın ı ityan buyur­
dermiyan eyledi. dular.
Hey’et — Pek âlâ, pek âlâ! Lâyihayı alsın­
Azadan bazıları (böyle bir binanın lüzu­
lar, ait tarafını tashih etsinler.
munu tasdikla beraber şu aralık bu masrafa lü­
Yenişehirli zade Ahmed Efendi (İzm ir) —
zum gösterilmemesi) ni r e y eylediler, bir ta­
Bir madde için koca ' lyihayi değiştirmek ola.
maz; buraca tashih edelim. kımları dahi (mevcud olan ebniyeden birisinin
Reis — Yirmi birinci maddeye kadar geldi; daire-i meb’usân ittihazı tarikliği irae ettilerse
yirmi İkinciden bed’ ile, hey’et-i kanuniyye alt de (üç dört yüz meb’usu ve lüzumu kadar ha­

tarafını tashih etsin, göndersin. ricî huzzar ve müstemiîni istiaba kâfi hiç bir bi-
Bu yirmi bir madde kabul olundu mu? na olmadığı ve mevcudlai’dan birisi ol halde ta­
Hey’et — Kabul olundu. mir edilecek olsa yine on beş bin liralık bir mas­
Halil Bey (G irid) — Yalnız bir bende (zim- raf demek olacağı ve hatta bu dairenin tamira-
met.i miriyyesi olan) diye işaret edeceğiz. t-i cüz’iyyesi için iki bin yedi yüz lira sarf olun­
Reis — Bir de (eimme ve papas) denildiği duğu) taraf-i riyasetten beyan olunarak (oıı beş
yere (haham) lâfzını ilâve eyliyeceğiz. bin lira masraf ile gelecek seneye daire-i me­
3. Y en i M eclis Binası Yapılması: b’usân inşası) yicl ekseriyet ve aglebiyyet'i âru
Intihab kanununa o suretle hitam verildik- ile karar verilib meclis dağıldı.

-2 5 9 -
4
D E V R E :1 CİLD: 1 İŞTİM A: 1

Meclis-i meb’usan
1 29 3 = 1 8 7 7
Zabıt ceridesi

otuz birinci inikad


3 cümad-el-ûlâl294=4: mayıs 93/16 mayıs 1877
Ç A R ŞA M BA

İÇİNDEKİLER
Sayıfa
1—-Gelen Evrak 262
Otuz birinci inikad (•)

3 cümad-eLûlâl294=4 mayıs 93/16 mayıs 1877


ÇARŞAM BA

Reis: A H M E D V E F İK PAŞA

H e y e t in bugünkü müzakeresi devletin Ahmed Vefik Paşa Hazretlerin,in riyaset-i celile-


leri tahtında vuku bulmuştur.

1. G ELEN E VR A K

Reis — Bugünkü müzakere-i mahsusamız Efendim, şu kâğıd şubelerde okundu; bir kere
saat yedi buçukta akdedilmiştir. de umumda okunsun, görülsün.
Hâzinenin masariRi fevkalâdesi olduğun- diye bir kâğıd çıkürıb Münir beyfendi tara­
-dan, bu masrafa karşılık olmak üzere, ağnam fından kıraet edildi ki hülâsa-i meali, (ihtiya-
resminin zammı gibi bir kaç kalem şeyler bu­ cat.i hazıraya mukabil olmak üzere zamm-ı ver­
lunmuş; lâkin vakit zayi etmeye mahal yoktur. gi ve iane gibi derdest bulunan tedabir-i feda-
Burada uzun uzadıya idare-i kelâm iza’a.i vekt kâranede ahaliyi teşvik edecek bir takım hu-
demek olur. Askerimizi zarurette bırakmamak susata ihtiyaç olub bir de sadr.ı esbak Mahmud
için işe bir ân evvel karar vermeli. Bu gün mü. paşa hazretlerinin devlet ve millete bu kadar
zakere etmiyeceğiz. Yalnız ihtar ediyoruz. Lâyi­ zarar iras eylediği beyaniyle müşarünileyhin
hanızı veriniz de suretlerini şubelerde görsün. muhakemesi) teklif edilmekden ibarettir.
1er; bu birinci madde, İkincisi, zabtiyeden bir Reis — Bu şubelerde görüldü mü ?
tezkere geldi, okunsun. Hey’et — Görüldü.
Tezkere-i mezkûreyi Münir Bey okudu ki Çanaka Efendi (Yanya) — Biz ne biliriz, e-
hulâsası, (askere lâzım olan iki bin reis hayva. fendim, Mahmud Nedim paşa ne yapmış? Biz
nm vükelâ ve rüesa ve küttabm ianeleriyle tes­ beraber değildik ya!
viye edilmek mukarrer olduğundan ya hayvan Reis — Buranın hakkı ve vecibesi bir fena­
veyahud yirmişer yüzlük kaime bedel olarak is- lık işitilirse onu haber vermektir.
=>tifa olunacağı) nd!an ibarettir. Nafi Efendi (Haleb) — Vükelâya bazı şey­
H e y ’et bu tezkerenin hükmünü lâyikıyie lerin ihtarını havi tanzim eylediğimiz varakaya
tefehhüm edememkle (bunun bir iane.i mah­ on imza vaz’olundu, müsaade buyurulursa o.
susa olduğu ve vükelâ ve rüesa ve küttab iane kuyahm.
edecekleri gibi, eğer hey’et-i meb’usân dahi böy­ diye bir varaka çıkarıb okudu ki (Sohum
le bir ianede bulunursa makbul olacağı) mruZ-i muzafferiyeti üzerine beyan-i şükrandan sonra
riyasetten izah buyuruldu. Kafkasyada silâh-i hürriyete sarılan ahalinin
Reis — Üçüncü madde dahi on milyon lira­ kuvvet.üz.zahrlerini temin için icab-i halin ic­
lık kaimenin itibarını tutmak için bir şeydir. rası) tavsiyesinden ibarettir.
Encümenlerde bakılsın da kabil olursa önümüz­ Reis — Pek güzel. Böyle şeylerde ieab e-
deki müzakere-i aleniyyeye bir şey yetiştirilsin. den ianeyi bir saat evvel yetiştirmelidir. Tak.
Yenişehirli zade Ahmed Efendi (İzm ir) — dim olunsun.

(* ) Takvim_i Vakayi, S. 1915 Bugünkü müzakeremiz bundan ibarettir.

262
DEVRE: 1 CİLD: 1 İÇTİMA: 1

Meclis-i meb’usan
1293=1877
Zabıt Ceridesi

o tu z ikinci inikad
6 cüm ad-el.ûlâl294=7 mayıs 93/19 mayısl877
■ C U M A R TE S İ

Ç İN D E R İ L E R :
Sayıfa
1— Geçen zabtın hulâsası 264
2— Müzakere edilen maddeler :
1— Belediye nizamnamesi 264
2— idare-i urfiyye kanunu 265
3— Usûl»i muhakeme 266
4— Kavaim.i nakdiyye kanunu 266
Otuz ikinci ınıkad'
6 cümad-eLûlâl294=:;7 mayıs 93/19 mayısl877
cum artesi

Reis: AHM ED VEFİK PAŞA

M eclisin bugünkü içtimai devletlû Asmed Reis — Bugünkü müzakere-i aleniyyemiz


Vefik Paşa Hazretleririfjı, riyaset-i
celileleri saat dört buçukda küşad edilmiştir. Hülâsamız
tahtında vuku bulmuştur. okunsun.

1. GEÇEN ZA B TIN H ÜLÂ SA SI

Ridvan Bey hülâsayı kıraet ederek taraf'ihey etten ayniyle kabul olundu.

2. M Ü Z A E K R E O L U N A N M ADD ELER

1. Belediye Nizamnamesi: Reis — Bu da zabtolunsun.


Manok Efendi (Haleb) — Birinci kıraette
Reis — Belediye nizamnamesinin ikinci
müzakere caiz olur mu, yoksa yalnız kıraet mi
müzakeresine şüru” edilecek.
olunacak ?..
Haşan Fehmi Efendi, nizam-i mezkûrun
Reis ™ Müzakeresi de caiz ya!..
birinci maddesini okudu.
Nakkaş Efendi (Suriye) — Üçüncü madde­
Reis — Encümenin hülâsası mevcud mu ?
de (devair-i belediyye emlâk ve âkar kuyuduna
Hey’et — Bu birinci kıraettir.
da bakacak) diyor; halbuki dairenin bir kâtibi
Vasiiâki Bey (İstanbul) — Bu lâyiha üze­
var. Bu işi o kâtib mi görecek, yoksa emlâk ida­
rine bugün müzakere olunamaz; zira lâyiha he.
resi mi?..
nüz encümenlerde, şubelerde görülmedi.
Reis — Bu misilli mülâhazat zabtolunsun
Reis — Tamam, bir kere okuyalım da... da ikinci kıraette müzakere edilir.
Rasim Bey (Edirne) — Birinci madde üze- Rasim Bey (Edirne) — Hususî su yolları­
rme bir sözüm var: Burada (yalnız şehirle ka­ nın inşaa.t ve tamiratı yine evkaf tarafından ic­
sabalarda belediye olacak) diyor; halbuki nahi. ra edilmek üzere üçüncü bendde bir takım hu-
yelerde dahi belediye olacaktır. susat var. Evkaf muhasebecileri eşhas evkafına
Reis — Re’yinizi bir kâğıd üzerine yazınız müdahale edebilecekler mi, yoksa onlardan el
da sonra müzakere edilsin. çekecekler mi? Bunun için evvelce dahi vuku
Rasim Bey (Edirne) — ikinci maddeye de bulan istizahım üzerine (bir vazife talimatı ge­
sözüm var: Vilâyet kanununda bir daire bin nü­ lecek) denildi. Bunun yeniden istizah edelim.
fus olmak üzere tefrik edilmişti. Burada kırk Saniyen; yine bu maddede diyor ki (tehlike,
bin nüfus bir daire edilmiş. Acaba bir sevh mi si belediyece sabit olan ebniyeyi hedmedecek)
olmuş ?. Eğer bu sübût şahid ile olacaksa mümkün de­
ğildir. Bil-hendese sabit olmalı.
(*) Takvim-i Vakayi, S. 1915. Reis — Zabtolunsun.

— 264
1:32 7 mayıs 1293/19 mayıs 1877 G: 1

Rasim Bey (E dim e) — Ekmeklerin pişkin dir. Hem bunda mazarrat dahi vardır. Maazal­
©İmasına ve unu bozuk olmamasına da belediye lah bir tanesi kudursa bir adamın telefine se.
nezaret edecekmiş. Burada (karışık dahi olma­ beb olur. Âmmeye verdiği rahatsızlık dahi pek
masına) demeli. ziyadedir. Geceleri bir mahalden diğer mahalle
Reis — Bu malûmdur ki, ekmeğin iyisi u- gitmek âdeta tehlikelidir; ba-husus yakınen ha­
nun karışığından olur. ber aldım ki, memleketimizde bulunan köpek,
Manok Efendi (Haleb) — Evzan ve ekyale leri kırk bin liraya mübayaa edecek bir de müş­
de bakacakmış. Bunu müstakbel bir kanun al­ teri varmış.
tına almalı; zira her yerde evzan ve ekyalin bir
N iza m 'i mezkûrun bundan aşağıya otuz se­
başka surette olması ticaretçe pek büyük bir
kizinci maddeye kadar olan mevaddı kıraet e-
mahzuru müstelzim oluyor.
dilerek besinci maddeden on yedinci maddeye
Reis — Bu madde pek mühim bir maddedir.
ve yirminci maddeden otuz sekizinci maddeye
O cihetle bunu ayrıca bir müzakereye koymalı
kadar hiç bir kimse beyan-i mülâhaza etmedi.
da icabına bakılsın.
Manok Efendi (H aleb) — B ir de devair-i Arada bulunan mevad üzerine mülâhaza
belediyye âdab-i umumiyyeye bakacak imiş; beyan edenlerin mülâhazat-i vakıası kaydedil­
hayâ ederim amma, gördüğüm ehemmiyet üze­ mesi taraf'i riyasetten dermiyan edilerek saat
rine arzeylerim ki, bizde âdâb.i umumiyyeye sekiz buçukda bir içtima daha edilmek üzere
nıugasnr olan bir madde dahi kelblerin ahvali­ sabah içtimaına nihayet verildi.

İkinci Celse
2. İdare-i U rfiyye K an un u : şudur ki, bizim yaptığımız veyahud kabul etti­
ğimiz ibareyi biz bozamiyacağız. Başka hey’et
Reis — Efendim, bugünkü ikinci içtimaimiz
dahi bozamaz. Meğer ki, dalgınlıkla kanun-i e-
saat sekiz buçukda bed’ eyledi. Müstacel ve ha­
sasîye mugayir bir şey yapmış isek orası tashih
fif, iki, üç iş var: Birisi kanun-i urfînin iki, üç
olunur. Şimdi düşünmelİ3Ûz ki yaptığımız şey.
bendine ilâve edilecek ibarelerdir ki, göndermiş­
de kanun-i esasiye mugayir bir yanlışlık var
ler. Buna hazır mıyız?
mıdır ? Eğer bir yanlışlık yoksa yaptığımız ibare
Bir kere kanunun eski bendleri okunsun da
lâ.yetegayyerdir.
sonra yeni ibareleri okur, düşünürüz.
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Kanun-i
Sebuh Efendi (İstanbul) — O ilâve olunan
Esasinin altmış beşinci maddesi hükmünce mec-
bendler hangi tarafdan gelmiş.
lis-i âyanın vazifesi meb’usândan verilen bir
Rasim Bey (Edirne) — Kaide şudur ki,
kanunu tashih ile iade etmek değildir; âdâba,
eğer meclis.i âyandan bir şey ilâve edilecek o-
hürriyyete, hukuk-i padişahîye, hukuka doku­
lursa oradan bir kaç âza gelir, buradan da bir
nur bir şey oirusa mütaleasmı beyan ederek
kaç meb’us verilir, bir encümen teşkil olunarak
li.ecl.it-tashih buraya gönderir; o halde de he­
işe bakar.
y’et ibare.i cedideyi tanzim için gerek âyandan
Reis — İbareler bir kere okunsun da görül­
ve gerek buradan bir kaç âza alarak bir encü­
sün. Birisi üçüncü maddeyedir.
men teşkil eder. Buradan kanuna fıkra ilâve et­
Eski kanunda gerek re’s-i hududda ve ge­ mek ies kanun-i esasiye mugayirdir. Bu halde
rek dahiLi memalikte mevakı.i harbis^ye-vü as- şu fıkranın kabulü lâzımgelmez.
keriyyede hükûmet-i urfiyyeyi irade-i seniyye Reis — Acaba şu tashih mes’elesi böyle u.
istihsali şartiyle en büjrük asker kumandanı i. sûlsüz olmayıb da usûlüne tevfikan yapılmış ol­
lân edeceği musarrah olub yeni ibarede ise da- saydı yine kabul olunur muydu ?
hil.i memalikde ibaresi tay’olunarak (bir ma­ B u n u n üzerine eski ve yeni ibareler tek­
halde isyan ve üıtilâl zuhur ederse teskini es. rar tekrar okunarak eski ibare her halde mat­
babı derhal icra kıhnır) denilmiş. lûba tevafuk eylediği-cihetle kabul v e ibka e-
Reis — En evvel bizim düşüneceğimiz şey dilib yeni ibare reddolundu.

-2 6 5 -
î:32 7 mayıs 1293/19 mayıs 1877 C: 1 *

Reis — Bundan sonra hangi maddeler idi? reyan ederek kanunu evvelki haliyle ibka elr
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Dördün­ mekde aglebiyyefi ârâ hasıl oldu.
cü madde yerine olmak üzere beşinci madde
3. U s u l'i M uhakem e:
yapılmış, dördüncü madde olmak üzere dahi
Reis — Bir kâğıd daha var ki, şubelerde
bütün bütün yeniden bir bend kaleme alınmış.
görülmüş. Umumda dahi kabul olunursa kapıya
diye maddeleri okur.
gönderilecek.
Hudaverdi Efendi (İstanbul) — Bunda i- Zikrolunan kâğıd okundu ki hülâsa~i hük­
dare.i örfiyyeden vükelânın mes’ul olacağını ve. mü,, (hükümete takdim olunan arzuhallerin aid
riyor; halbuki kanuni- esasiye bakarsak vüke­ oldukları mahkemelere havalesine hacet kalma-
lânın böyle bir maddede cemiyet ile mes’ul ol­ yıb herkes davasını doğrudan doğruya mahke­
duklarını görürüz. meye götürerek badehû hükmü icra için hükû-
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — îcab e. met.i icraiyyeye müracaat eylemesi) n-den iba­
der diye izahat-i kâfiye vereyim. rettir.
Hey’et — Hacet yok, anladık Manok Efendi (Haleb) — Güzel, amma
Reis —■Demek ki, bu bendi dahi kabul et- bir davada müddei bir mahkemeye ve müddeâ-
miyeceksiniz ? aleyh diğer bir mahkemeye giderek ikisi birbiri­
Siz ne dersiniz ? ne uymaz iki ilâm alırlarsa bunların ucunu, or­
Mithad Beyfendi (Şûra»yi Devlet âzası) - - tasını kim bulacak?
Encümenin mütaleatı yolundadır, efendim. Ka'- Reis — Bunun bahs ve müzakereye değeri
nun-i esasi bunu tekeffül ediyor, fazlası fazla ve tahammülü yoktur. Valinin baş işi budur.
ve zaiddir. Manok Efendi (Haleb) — Belki valinin
Ittihad~i ârâ zikrolunan iki ilâveyi dahi vakti olamaz.
reddeyledi. Yenişehirli zade Ahmed Efendi (İzmir) —
B ir de sekizinci maddede, eski ibarede Bizde mahkemelerin vezaifi mübeyyendir. Me.
(muhakemesi icab edenlerin divan-i harb huzu­ hakim.i şer’iyyede yalnız nikâhdan başka iş
runda muhakemeleri icra olunacağı) fıkrasına yoktur; bakî işler ya ticarete müteallikdir, ya
(divan.i harbde mevcud olan askerî kanun-i hukuka; ticaretin bakacağı işler ise zeyl-i ka­
cezasına tatbik-i hareket olunub aranılan hü­ nunda mündericdir.
küm kanunda bulunmazsa mülkiye kanununa Nakkaş Efendi (Suriye) — Herkesin dava­
müracaat olunacağı) ilâve edilmiştir. yı doğrudan doğruya mahkemeye götürmesinde
pek çok sû-i istimalât olur. Zati şimdiye kadar
Reis — Askerî kanunlarının daima arka­
cereyan eden şu muameleden hiç bir şikâyet
sında yazılıdır ki, o kanunda olmayan ahkâm i-
çıkmadı.
çin mülkiye kanunlarına müracaat olunur. Bu
halde şu fıkraya hacet kalır mı? B u müzaere dahi bir hayli devamdan son­
ra Şûra.yi Devletten Mithad beyfendi (derdest
Sebuh Efendi (İstanbul) — Biz bunları
bulunan usûl-i muhakeme kanununda bu işlere
dahi reddedersek pek de olamaz; bunlarda bazı
dair sarahat olduğu) n.u dermiyan etmesi üzeri'
makûl sözler vardır; ba-husus tekrar âyana da
gidecek. ne, hey et o kanununun vüruduna intizaren,
bu müzakereyi tehir eyledi.
Reis — Hey’et-i âyan iki türlü olur: Birisi
bizim hey’et-i Meb’usân gibi gelen kanun lâi/d- .4. Kavaim -i Nakdiyye K an un u :
halarını bil-müzakere kabul eder; diğeri ise bi­ Bugünkü üçüncü iş evrak-ı nakdiyye hak­
zim hey’et-i âyanımız gibi yapılan kanunlar i- kında encümenden gelecek olan evrak olub e-
çinde diğer kavanîne münafi bir şey varsa onu ğerçi evrak-ı mezkûre hazır ve âm-âde ise de
irae eyler; şu halde (altı ibarenin üçü sizin ol. (henüz şubelerde görülmemiş olduğu) hey'et
sun, üçü bizim olsun!) diye tay mi edeceğiz? tarafından beyan olunmakla o halde evrakrı,
Ale-l-husus manasız bir şey olursa kabule mec­ mezkûrenin şubelere verilmesi ve pazartesi gü­
bur mu olacağız? nü erkence gelinib bu işe bakılması kararı ile
B u n u n üzerine müzakere biraz daha ce­ meclis dağıldı.

266
DEVRE: 1 CiLD: 1 İÇTİMA: 1

Mec!is-i meb’usan
1293=1877
Zabıt Ceridesi

otuz üçüncü inikad


8 cümad-el-ûlâ 1294=,9 mayıs93/21 mayısl877
PAZARTESİ

İÇİNDEKİLER
Sayıfa
1- —Geçen zabtın hulâsası 268
2— Müzakere edilen maddeler:
1- —Kavaim.i nakdiyye kanunu 268
2— Padieaha tebrik ârîîzesi 271
o tu z üçüncü inikad ( * )
8 cümad.el-ûlâ 1294— 9 mayıs93 /21 mayısl877
PAZARTESİ

R^«: AHMED VEFİK PAŞA

Heyetin bugünkü içtimai devletlû Ahmed Reis — Bugünkü müzakere-i mahsusamız


Vefik Paşa Hazretlerinin riyaseti tahtında saat beşde bed’ etti. Hülâsa kıraet olunsun.
vuku bulmuştur.

1. GEÇEN ZABTIN HÜLÂSASI

^uhVo hey tarafından kıraet olunan hülâsa kabul edildi.

2. MÜZAKERE EDİLEN MADDELER

1. Kavaim-i Nakdiyye Kanunu: dim; hattâ dün dahi bir mikdarım gönderdim.
Astarcılar ketühdası Ahmed Efendi (İs­
Reis — Kavaim-i nakdiyye kanununa ba.
kaçağız.
tanbul) — Ben görmedim; gören varsa söylesin.
Reis — Size verilmek üzere gönderildi. Şim­
Bu kavaim-i nakdiyye kanununu mütalea
di bir şey varsa pusula yapınız, istiyelim.
ettiğim vakit hatırıma geldi ki, balâsına iki mil.
Rasim Bey (Edirne) — Bu kavaim-i nak­
yon keselik kavaim-i nakdiyyenin suret-i sarfı,
diyye hususunda hazine-i cehle ile bankanın
na dair kanun lâyihası diye yazm alı.’ Bir de
müvazenesi ne yolda olduğuna dair sorduğu­
(kavaimi imha) dediği yer (tedavülden ref’i)
muz süâlin de cevabı gelmedi. Bankaya bir şey
diye tashih olunmalı.
verecek mİ3Ûz?
Birinci madde kıraet olundu ki hülâsa-i
hükmü (Hicaz ve Yemen ve Trablus-ı Garb ve Reis — O cevab daha dün akşam geldi. Öy­
Bağdad ve Basradan maada umum vilâyatta te­ le hatırıma geliyor; onun için encümenin bir
davülü mecburiyet tahtında olmak üzere çıkarı­ mütaleası var mı?
lan kavaimin mikdarı iki milyona baliğ olacağı) Vasilâki Bey (İstanbul) — Dört vilâyet
ndan ibarettir. var ki, kavaimden müstesna tutuluyor. Diyelim
Reis Paşa — Burada bir bahs var mı ? ki. Yemen yeni bir vilâyettir; fakat diğerlerinin
Astarcılar ketühdası Ahmed Efendi (İs istisnasına sebeb nedir?
tanbu!) — Bu kavaim-i nakdiyyenin muhasebe­ Abdürrezzak Efendi (Bağdad) — Efendim,
si ne yolda tutulur? Bunu henüz anlamadık. Hicaz, Trablus-i Garb, Bağdad, Basra vilâyetle­
Acele bunu okumaya başladık. Makamattan her rinde urban vardır ki, kaime görmemişler; dai­
ne sorsak gelmiyor. ma konar göçer aşair olduklarından evrak-i
Reis — Bana geliyor. Ben de size gönder­ nakdiyyeyi tanımazlar.
(*) Takvim-i Vakayi, S. 1916 Reis — Daha sahih cevabı budur ki, eğer.

- 268 -
33 9 mayıs 129â/21 mayıs 1877 C: 1

maazallah, Basrada. kaime'işlerse yılda altmış ralığa tahviline sermaye ittihaz olunacağı) n“
milyon kalp kaime gelir. dan ibarettir.
Buna bir sÖz var mı? Burası kabul olundu Sebuh Efendi (İstanbul) — (Rehinli dü­
mu, yahud süâl edecek bir şey kaldı mı ? yuna verilecek) diyor; fakat verümiş mi, veril­
Hey’et — Kabul ettik. memiş mi ? Tefrik etmiyor. Bir de yalnız rehinli
İkinci madde kınıet olundu ki hülâsası, düyunata verileceğini anliyamadım. Rehinsizle-
(irade-i seniyye mucebince altı yüz bin keselik re de bir şey vermeli, müsavaten muamele o-
kavaimin masarif-i fevkalâde-i harbiyyeye sar- lunmah idi.
folunacağı) ndan ibarettir.
Reis — Bunu sizden, sizin şahsınızdan so­
Reis — Encümenin buna bir mülâhazası
rarım: 'Verilmiş mi, verilecek mı? Biz İstanbul­
var mı? Yoksa böylece kabul olundumu?
luyuz, biliriz. Devlet istikraz ede ede para bu-
Hali! Efendi (Girid) — Encümen bunu ha­
lamiyarak nihayet bir yerde para buldu amma,
liyle kabul etti.
şu kadar kâğıd rehin verirseniz veririz dediler.
Yenişehirli zade Ahmed Efendi (İzm ir) —
Rehin verdik, aldık. Şimdi biz ne davası ediyo­
(Masarif-i fevkalâde.i harbiyye) diyor; acaba
ruz? Biz hesab davası ediyoruz. Hey’et sorsun.
Sıhhiye muharebesi için mi? Yahud bu Rusya
seferi için mi? Burası mühimdir; eğer ileride o- Hudaverdi Efendi (İstanbul) — Bendeni­
lacak masarif için ise o başka şey! Müvazenede zin her ne kadar lâ3rikıyle malûmatım yoksa da,
masarif-i fevkalâdemiz on dört milyon açık zannım, bir takım bankalara devlet bore etmiş.
gösteriyor; eğer bu altı yüz bin kese dahil ise Bu bankalarda devletin bir takım eshamı mer-
üç müyon lira artıyor. Bunu anlamak ve şu hundur. Bunlar devletle muhabere etmişler:
buhran içinde ona göre düşünmek lâzımgelir. (şu kadar kaime verirseniz yanımızda bulunan
Reis — B u süâl zabtolunmalı. Mâliyeden rehinleri satmayız) demişler; çünkü, eğer sa­
kayıd çıkarıb cevab hazır olduğu zeman beyan tılacak olursa, bundan külliyetli zarar terettüb
olunur; fakat bunun cevabı malûmdur.Bu ka. edecek imiş.
vaim ne tarihde basıldı? Reis — Elfendim, mazi ile cenkleşiyoruz.
Hey’et — Geçen sene. Bundan sekiz ay evvel denilmiş ki: (Eğer pa­
Reis Evet, çünkü bir takım vakti geçmiş ralar verilmezse falân şeyler satılır.) Bu iş ol­
borçlar çoğaldı, devlet sıkıştı. Bunları vermek muş, geçmiş; şimdi satalım mı, kurtarahm mı?
için başka çare kalmadı. Acele kaime bastı. Geçmişe çare bulmalı; fakat bu mecliste hiç
Borçlarına verdi. bir şey yapılmaz, buna şubede bakmalı.
Rasim Bey (Edirne) — Bu kaimenin ne Rasim Bey (Edirne) — B u parayı versek,
vakit çıktığını ve sarf olunduğunu biliyoruz; lâ­ ne kadar vereceği? ve rehinler satüırsa ne ka­
kin şu iki müyon keselik kavaimin hepsi yalnız dar ziyan edeceğiz? Bunu bildirsinler.
harb için mi sarf olundu? Yoksa bir mikdarı Reis — İşte, bunları bir müzekkireye der-
bundan sonrası için mi sarf olunacak ? Burasım cetmeli ki unutulmasın.
anlamak istiyoruz. Süâlimizin esası budur. Ahmed Efendi (İstanbul) — Bu rehinleri
Reis — Bu süâUer zabtolunsun da ona göre alan zevatın mutlaka satabileceklerine dair bir
hall-i mes’ele olunur. Demek ki bu bendi bura­ senedleri var mı ? Şu kadar müddet tecavüz e-
da tevkif ettik. , derse mutlaka satılacağına dair bir mukavele
Hey’et — Evet. var mı?
Badehu üçüncü madde okundu ki hulâsa-i Reis Paşa — Karar verdik: Bu da yazılsın;
hükmü (bir milyon dört yüz bin keselik kavaim- Bu bende başka bir sözümüz var mı?
den beş yüz bin keseliği masarif-i fevkalâde.i Bir meb’us — Sikke-i nühasiyyenin beşliğe
harbiyyeye ve dört yüz bin keseliği ileride görü­ tahvili için, böyle bir zaruret zemanında, yirmi
lecek lüzum üzerine yine masarif-i fevkalâdeye bin kese sarfında ne mana vardır?
tahsis ve dört yüz bin keseliği rehinli düyun-i Reis — Encümen buna ne der:?
gayr-i muntazamaya ita ve yirmi bin keseliği Halil Efendi (Girid) — Bu madde tamamen
meskûkât-i nühasiyyeden kuruşluğun beşer pa­ kalksın, diyor.

2^9
i: 33 9 mayıs 1293/21 mayıs 1877 6; 1

R-eis — Hey’etçe bir diyecek var mı? Sebuh Efendi (İstanbul) — Bankanın me.
Hey’et — Yoktur. muriyeti kavaimin itibannı muhafazadır.
Reis —- Vakıa beş paralık olmakda bize fai- Manok Efendi (Haleb) — Bankanın kavaim
de vardır, amma şimdi o sıra değil. için kefalet ve itibarını muhafazaya iktidarı
Bundan sonra kanunun dördüncü maddesi yoktur.
okunur ki (kavaimin karşılığı varidat-i umu- Sebuh Efendi (İstanbul) — Kavaim üzerinde
miyye ile temin edildikden maada Ereğli kömür bankanın numarası olursa (hazine daha ziyade
madeni ile krom madeninin ve ispermeçet ve kavaim çıkaramaz) diye herkes emin olur.
Mihaliç ve saire çiftlikâtı karşılık ittihaz olunub Manok Efendi (Haleb) — Bankanın devlete
her sene tedavülden alınacak yüz bin keselik karşı gelecek iktidarı var mıdır? Devlet yine is­
kavaim için dahi Aydın vilâyetinde kâin Aydın tediği kadar basabilir; halk bankaya kefil zan­
ve Saruhan sancakları varidat-i öşriyyesi ve netsin deniliyorsa, bu halkı aldatmak olur.
Aydın ve Konya ağnam rüsumunun karşılık it­ Reis.i Sani Efendi — Biz tahmin üzerine
tihaz olunacağı) ndan ibarettir. söylüyoruz; banka ile olan mukavelatı görme­
Hudaverdi Efendi (İstanbul) — Efendim, yince bilemeyiz.
bendenizin malûmatıma göre zannederim ki, Haşan Efendi (İstanbul) — Banka itibarım
Aydın sancağının âşarı istikrazat-i ecnebiyyeye muhafaza etmiş olsaydı kaimenin yüz kuruşa
karşılık olarak rehin verilmiştir; bu borç daha gitmesi lâzımgelirdi. îşte, gitmiyor. O halde
tekmil olmadan yine bu âşarı başka borca kar. bankaya bedava para kazandırmanın hiç fay­
şılık ittihaz eylemek nasıl olur? dası yoktur.
Astarcılar ketühdası Ahmed Efendi (İs. Yanko Efendi (Şûra-yi Devlet âzası) —
tanbul) — Bu sene kalkacak kavaim için yüz Buna dair mâliyeden bir cevab vardır, zanne­
bin kese karşılık göstermişler; bunlardan kat’-ı derim, okundu idi.
nazar, gümrüklerin de behemehal fazla parası Rasim Bey (Edirne) — Henüz birinci kıra-
vardır. Beher ay gümrükden karşılık alınır da o et olduğu halde bu kadar müzakereye hacet
mikdarda kaime herkesin gözü önünde yakılır­ yoktur.
sa, kaimenin itibarı düzelir; bunu gayet mûte- Vefik Paşa Hazretleri (İstanbul) — Meb’üs
na tutmalıdır. sıfatiyle ruhsat isterim; vakıa birinci kıraettir;
Yanko Bey (Şûra-yi Devlet âzası) — Eğer amma istiyeceğimiz izahatı şimdiden istemez­
meb’usân tasdik ederlerse bu varidat verilecek­ sek sonra da yetiştiremezler.
tir; tasdik etmezse henüz başka borca karşılık Sebuh Efendi (İstanbul) — Hâzinenin bank
ittihaz edilmemiş olan varidat varsa onu bulub ile olan mukavelâtını mı istiyeceğiz, yoksa yaJ-
gösterilmelidir; vakıa malûmat-i sahiha üzerine nız kaime hakkındaki mukavelâtı mı ?
söyliyemem, bunu maliye nezaretinden sormalı­ Reis.i Sani Efendi — Hepsini..
dır; fakat benim bilişime göre bir karşılık itti­ Astarcılar ketühdası Ahmed Efendi (İs­
haz olunmuş olan varidat başka borca dahi tanbul) — Hepsini de göreceğiz, efendim; doğ­
verilmiyecektir. rusu budur. Görmedikden sonra hiç tasdik et­
Bu aralık Paşa Hazretleri makanı-i meyiz.
riyasete Reis-i Sani Şeyh Bahaeddin Efendi Vefik Paşa Hazretleri (İstanbul) — Banka­
Hazretleriyıj davet ederek kendileri Mebusând nın bir kaç hizmeti vardır; birisi şu ki, bazı san­
kiram sırasına oturdular. caklardan hâzineye gelen paraya bundan evvel
Nafi Efendi (Haieb) — Bu maddeyi mâ­ yüzde on dört masraf binerdi. Bu masraf olma­
liyeden istizah edib alınacak cevabına göre mü­ mak için İstanbula para getirecek, gönderecek
zakere etmelidir. adam bulduk; bunun için para vermedikden
Astarcılar ketühdası Ahmed Efendi (İs. başka yüzde yarım bile kâtibiyye aldık. Banka­
tanbul) — Esas elimizde olmadıkça müzakere­ nın nerelerde şubesi varsa oralardan para alın­
nin faydası olamaz, birisini söylersek diğerini u. dı, işine sarf etti; zira bu hizmeti bütün bütün
nuturuz. Bankaya bu kadar paralar veriyoruz; de bedava yapamazdı.
fakat onun bir para iradını göremiyoruz. Bir meb’us — Bankanın şubeleri bulunan

- 270
i: 33 9 mayıs 1293/21 mâyıs 1Ö77 C: 1

yerler hep büyük mahaller ve iskelelerdir. Ora­ dahi mukavelâtın görülmesine tâlik edildiği
lardan İstanbula para göndermek lâzımgelirse gihi (kavaim komisyonunun muhasebat ve mu-
hiç bankaya ve masrafa ihtiyaç yoktur; daima amelât-i şehriye ve şeneviyesini ilân edeceğine
havalât bulunur. ve kaimeleri alâ mele-in-nâs yakacağı) n<ı dair
Vefik Paşa Hazretleri (İstanbul) — Bunu sekizinci ve (çıkan havaimin suret-i sarfını mü-
ben yaptım da bile bile söylüyorum. Başka tür­ beyyin gelecek sene içtimai mukarrer olan mec-
lüsünü bilen varsa çıksın meydana... Hazine me. lis-i meb’usâna bir muhasebe takdim olunacağı)
murları yüzde on dört verirlerdi. Ben bunu ver­ na dair dokuzuncu madde dahi okundu.
memek için böyle yaptım. Banka Konyadaki Rasim "Bey (Edim e) — Şimdiye kadar ta-
parayı nasıl getirecek? Onu yine banka bilir. b’ ve sarf olunan havaimin hesabı verilebilirdi. ■
Rasim Bey (Edire) —- Bu babda etraflıca Onu niçin vermediler? Bunu istizah ederiz.
malûmat verelim, {diyereft kürsi'i hitabete çık­ Reis.i Sani Efendi -— Encümen süâl etti.
tı) banka iskele olmayan yerlerde şube yapma­ Ordulardan hesabı gelmedi, dediler.
dı, efendim; iskele olan yerlere yaptı. Konya gi­ Rasim Bey (Edim e) — Vakıa ordulardan
bi iskele olmayan yere yapmadı. Edirne gibi henüz müfredatlı hesabı gelemez; lâkin nizami,
iskele olan yere yaptı. Geçen sene Bab-i ser.as- yeye, tophaneye, tersaneye ne verdikleri mukay-
kerî için tahsisat verdiler; bu tahsisatı Istan- yeddir. Bunun hesabını verebilir. O hesab meya.
bula isal için de Edirne redif mir-alayına me­ nında bankaya bu iş için kaç kuruş vermişsek
muriyet verdiler. Dörtyüz bin kuruş birikmiş o da anlaşılır ki, bizim asıl muradımız da bu-
idi, Saraflara yüzde bir ile İstanbula poliçe ve­ dur.
recek oldular. İskele olan yerlerde saraflar kâr
3. Padişaha Tebrik Arizası:
bile vermeye razi oluyorlar, iskele olmayan yer­
lerde böyle değil ise de... Oralarda bankanın da­ Bundan sonra Gazilik unvanını tebrik için
hi şubesi yoktur. hakipa-yi şahaneye takdim olunacak ariza-i
Sebuh Efendi (İstanbul) — Güzel amma, umumiyye lâyihası okunub ittihad-i ârâ ile
biz bankayı bugün feshedemeyiz. Vadesi bitmiş tasvib edildi. Ve bazı makamata gönderilen
ise ö zeman feshederiz. arzuhallere yedi güne kadar cevab verilmek
Hey’et — Mukaveleler gelmeyince bu iş an­ nizamı iktizasından iken şimdiye kadar havale
laşılmaz, geçelim. olunan arzuhallerin en çoğuna cevab verilme'
Bundan sonra (yüz bin keselik kaime teda­ diğine dair biraz teati-i kelimattan sonra meclis
vülden kaldırılacağı) dair besinci madde cr dağıldı.
hıınuh kabul olunarak altıncı madde dahi kı­
raat edildi ki hülâsası, (kavaim-i nakdiyye kar. P A D İŞ A H A G A ZİLİK U N V N IN IN
şıhğı tahsil edUdikce İzmirde bank şubesine ve TE B R İK İ İÇ İN A R İ Z A (* )
Konyada bank memuruna teslim edileceği) rt-
Cenab-i hayr-un-nâsırîn padişah-i nusrat-
den ibarettir. ka.rn.i âzam ecdad-i emcadına sani ve vazi-ı ka-
Rasim Bey (Edirne) — Kavaim öteberide
nun-i esasi Sultan Abdülhamid Han-i Gazi E-
fersude olur, yanar, suya düşer; hasılı noksan
fendimizi kâffe-i makasıd-i âdilesine tebea-i
olur. Bu halde bankaya numara üzerine para
sadıkanın âmâli vefkmca muvaffak ve Osmanh
verilirse bankaya açıktan bir büyük kâr ettiril­
âdâsı üzerine kemâl-i galibiyyetle pek çok mu-
miş olur. Konsolid işi da,hi böyledir. Bunu da
zafferiyetlere mazhar buyursun. Amin.
mâliyeden sorduk. Buna dahi bir cevab vermedi.
Meb’usu olduğumuz biLumum akvam-i Os-
Artık bunu da mukavelâneminin görülmesine
maniyyenin muhafaza-i hukuk-u namusu ve
tâlik edelim.
vatan-i zizimizin istinadgâh-i mukaddesi olan
Yedinci madde kıraet olundu ki (kavai-
veli-nimet-i bi-minnetimiz padişah-i tevfik-pe-
m.i nakdiyye hesabat ve ıkratma nezaret için
nah efendimiz hazretlerinin her işde ve ba.husus
reisi devletten ve âzası banka ile Osmanh ve ec­
Rusya gibi bir hüriyyet düşmanının tecavüza-
nebi sermayedarlarından mürekkeb bir komis­
yon akdolunacağı)n-rfare ibarettir. Bu madde (* ) Basiret, 13 mayıs 1293

- 271 -
ı: 33 9 mayıs 1293/21 mayıs 1877 6: 1

tından bu kere dahi neş’et eden muharebede uğurunda cisim ve canlarını hedef eden şüce-
muvaffakiyyat~i mütevaliyeye nailiyyet-i şa­ can-i milletin mültecası olan OsmanlI sancağı­
haneleriyle haiz-i nısab-i iftihar olmamız te- na şimdiden bir nişan-i nusrat dikmiş olmakla
menniyat-i haliisasının icabetgâh.i kijbriyaya şu muvaffakiyet-i bâhir-ül-me5anenet-i cenab.i
mukarenetini müeyyid olmak üzere bu defa şehriyarîyi umum ebna^r vatan namına olarak
teyessür-nümây.i vuku olan nusrat ve muzaf-
tebrike ve vatanımızı dahi bugünleri gördüğüne
feriyetin elkab-i şevket.meab-i hilâfet-penahÎ5''i
tes'ide ibtidar birle dâavat-i mefruza-i tezayi-
(Gazi) uhvan-i cehliyle bir kat daha tezyine de­
d-i şevket ve terakki-i muzafferiyyet.i hâzret-i
lâleti ve böyle bir dava hakkında Gazilik uh-
vanınıh kesb-i şeref-i cedid etmesi Osmanlılığın padişahîyi tertil ve tekrar eylediğimizin âtebe.i
berat-i mübahatına bir tuğray-i cedid-i izz-ii ulya-^yı cenab-i mülûkâneye arzı ittifak-i ârâ-i
saadet çekmiş ve sufuf-i âdâya selâmet-l vatan asdika ile müsted’adır.”

272
r ©eVKE: 1 CİL©: 1 k: 1

clis-i meb’usan
1293=1877
!abıt Ceridesi

otuz dördüncü inikad


9 cümad.el-ûlâ 94— 10 mayıs 93/22 mayıslS77
SALI

İÇİNDEKİLER
Sayıfa
1—Geçen zabtın hulâsası 274
2—^Herseke yardım teklifi 274
3—'Müzakere edilen maddeler;
1— Vilâyat belediye kanunu 276
2—^Teşekkür teklifi 277
3— Dahilî nizamname 277
A— Mahmud Nedim paşanın
muhakemesi 277
Otuz dördüncü inikad^**
9 cümad.eLûIâ 94— 10 mayıs 93/22 mayısl877
SALI

R bİs : A H M E D V E F İK PAŞA

Bugünkü müzakere devletlû Reis ~ Müzakere-i a lm iy y ^ iz dört bu-


Paşa hazretierimn riyaseui celileleri tahtında çukta bed’ eyledi.
vuku bulmuştur. Hülâsamız okunsun.

1. GEÇEN ZABTIM HULÂSASI

Münir Beyfendi hülâsayı okuyarak ayniyle kabul olundu.

2. H E R S E K E Y A R D IM T E K L İF İ

Bosna Meb'usânından Ali Bey kürsi-i hı~ nın tariki sed olunarak Karadağ eşkıyası bazı
tahete çıkarak makale-i âtiyeyi kıraet eyledi: bed-hahiar ile birleşib her halde Devlet-i aliyye.
“Hersek sancağı dahilinde kâin Nakşik ve yi bir hal-i mâhlikede bulunduracaklare dûr-en.
R v a kazalariyle mezkûr Nakşik Tariki hattında dişan nezdinde ümur.i malûmedendir; çünkü
kâin istihkâmat-i cesimelerinde ve Nakşinde ondan sonra daima hai'ekât.i tecavüzkâranede
bulunan asakirJ hazret-i şahane ile zükûr ve bulunacakları vareste-i tarifdir. Hülâsa; büyük
inas ahali-i mevcudenin mikdârı bir kaç bin­ ehemmiyet-i mevkıyyeleri için her ne ki arz.ü
den ibaret olub bunlar bir seneden ziyade tah. ifade olunsa hiç bir vakit kema-yenbegı tarif
t.i mahsuriyyette bulunmakla zahire ve sairece olunamaz.
çekmiş ve çekmekte oldukları eşedd-i müzaya­ Mahsur olan bî-çare ahali en fedakâr züm­
ka kabil-i tarif olmayıb bir k ilk j hayal-engiz resinden olub i'lâ-i şan-ü hıfz-ı hukuk-ı devlet
olsa dahi bu hal-i gam-iştimalin iş’anna âciz için bunca zemanlardır ki zükûru değil, ra.u-
kalır. hadderat.i İslâmiyye ve bi-günah olan etfalleri
Alelhusus, bu arahk bütün bütün zahire, dahi kemal-i cebr ile nâr.i ıstırab-i cû’da ifna-i
leri tekmil olmakla halleri diğer.gûn olub var- vücud ederler. §ayan.i şan-i âlî değildir ki şa.
ta-i ıstırab-ü ducrette bulundukları istihbar yan.i takdis olan böyle bir ahali ve bais-i istik-
kılınmıştır. lâliyyet-i Devlet-i aliyye addolunabilecek me-
Azade-i izah olduğu üzere mevakı-ı mü. vakı.ı mühimme-i mezkûre tahkir-i muhadde-
himme-i mezkûre Bosna ve Hersek’in kilidi me. rat-i İslâmiyye ve burun kesmekle mutad ve to.
sabesinde olduğu, Karadağlıların bunların zab- pu on beş, yirmi bin kişiden ibaret olan Karadağ
t-ü teshiri için gösterdikleri mesain kesire ve eşkiyasına teslim olsun.
ikdamat.i mütevaliye dahi bedidar olur. Allah
Alelhusus, bu sırada ki yalnız asakir-i mun_
göstermesin, mevaki-i mezkureden bir nokta­
tazama olarak îşkodra. Hersek ve Yenipazar ka.
sını Karadağlı zabt-ü istilâ edecek olsa Bosna-(*)
zâlarmda seksen dokuz taburdan ziyade asa-
( * ) Takvim.i Vakayı, S. 1916 kir.i şahane mevcud bulunur. Bu sırada ki Dev-

— 274-
1:34 10 mayıs 1203/22 mayıs 1877 C: 1

let»i alıyye Rusya memalikinde bulunan ehbi na,bilmiştir. Ez=eümle Helâgûnun teaddiyat-i
Jslânun bile tahlisına kıyam buyurmuştur. istilâ-kâranesine nihayet veren sebeb, ol asrın
Dareynde mes’uliyyet.^i şedide-vü âzimeden tah. ulema-i izamından îzzeddin İbn-i Abdüsselâ-
lis-i zat için hemen mevakı.1 mezkûreye zahire mın nasihat-i müessiresidir.
yetiştirilmesi zımnında lâzımgelen fırka ku- Şöyle ki, Helâgû beliyyesinin def’i tedbiri­
mandanlanna tekiden ve şediden ihtar buyurul. ni ittihaz için akdolunan meclis-i meşverette
ması zımnında raakamat.i aliyyeye takdim o. melik-i Mısr, müşarünileyh îzzeddin Bin AJbdüs.
lunmak için karamame-i âcizanemizin hey’et-i selâma tevcih-i hıtab edib, re’yini istifsar eyle-
umumİ5^eye takdimine cür^et kılmdı. Olbabda.” dikde, müşarünileyh dahi “Hazır bil-meclis o-
İbrahim Bey (Bosna) — Zükûr ve inas ola­ lan gerek melik-i Mısrm, gerek ümera ve âya-
rak ahalisi beş binden ibaret ve bir seneden- nın hanelerinde istimali caiz olmayan altın
beri muharebede bulunan Nakşik ahalisine za­ ve gümüş evani ve zL-kıymet hıUiyyatı devlet sa­
hire yetiştirilmesi hakkmda, şimdi 5ûrmi beş im­ yesinde kazanmışdırlar. Şimdi de devlet böyle
za ile takdim eylediğimiz varakanın bir ân ev­ gayet mahuf ve müthiş bir vakitte ol emvali
vel icab eden mahalle takdimiyle icra-yi icabını bezledib asakir-i îslâmiyyeyi teçhiz etmek far-
istirham ederim. Hersekte suret-i mükemmelede z-i a 3mdır. Bu dâhiyeyi def’e bundan başka ted­
bir kuw e-i askeriyye mevcuddur. Yollarda su bir yoktur.” demesiyle cümle tarafından tahsin
boldur. H a 5Tvan dahi bulunur; Binaenaleyh Nak- ve kabul olunub emval-i mevcudelerini b ^ - ü
şik’e zahire nakletmek vakti tamam bu vakit- itaya müsaraat ederek az vakit içinde askerin
^ tir. Biraz dahi tehir ve teenni edilirse vuku mel. m.ühimmatını ikmâl ile mukabele-i âdaya sev-
huz olan muzarrat, evliya-i Umurun pek âlâ kederek o vakte kadar istilâ-i memalik edib as-
malûmu olduğundan pek de tafsile hacet gö- lâ inhizam görmeyen kavm.i tatar üzerine ^ l i b
remem. ve muzaffer oldular.
Bundan sonra Medine-i Münevvere(/en “Bendeniz Medine-i Münevvere ahalisin­
Seyyid Ahmed Efendi dahi makale-i âtiyeyi i- den bulunduğum sıfatla değil, Dersaadetin ah­
rad eyledi: valine vukufum ve hissiyatım sebebiyle arze-
“Efendilerim, bugünkü günde vukuat-i â- derim ki, taşralılar nisbeten buramn her sınıf
lemin en ehemmiyetlisi, Devlet-i aUyye-i Os- ahalisinin, erbab-i servetinin müşahede ettiğim
maniyyenin istiklâlini, şanını, şerefini velhasıl etvar.ü harekâtı, ahval-i hazıramn dehşet-ü e-
menafi-i umumiyyesini adüvv-i insaniyyet o- hemmiyet-i sahihasiyle tatbik ettiğimde kayıd-
lan Rusların muhaceme.i malûmelerinden vi­ sızhkdan başka bir şeyle tevfik edememek mec­
kaye etmek ve bu maksad-i meşruun zımnında buriyetinde kalıyorum. Bu makalatı temhirden
âsayiş-i âlemi temin eden müvazene-i düveliy- maksad-i âcizanem bu misilli devahinin def’i i-
yeye dahi bir esas.i sahih göstermek azm-i ka­ ane-i külliyyeye mütevakkıf olub iane-i külliyye
visiyle biLmecburiyye ihtiyar eylemiş olduğu dahi eshab-i yesâr-ü servetin bezl-i nakdine-i
mes^ele-i şedide-i harbiyyedir. hamiyyet eylemesiyle husule geleceği ve gerçi
“Efendilerim, harb-ü vega öyle bir halet-i maaşattan bir mikdar şey tenkıhı tarikiyle is­
dehşet-nümadır ki bunda galebe çalan tarafın tihsal-! iane söylenmede ise de maaşattan akça
bile siyaseten istihsal edeceği fevaid hey”et-i tenzili hâzineye akça idhali demek olmayıb
mecmuasının mâl-ü beden-ü mülk.i memleket, masarifi tehvin veya te’cil kabilinden olmasiy-
ce bittabi düçar olacağı mazarr-ü haşarat ile le şimdiki buhrana deva-i âcil olamaz.
bir dereceye kadar tenasüh ve tekabül edeceği­ “Saltanat-i seniyye-i ebed-müddet her sınıf
nin tafsilâtına lüzum göremem. H al böyle o- tebeaya hukukunda müsavât-i kâmile ihsan
lunca, artık neticede çah.i mağlûbiyyete düşen buyurdu. Ebna-i vatanın menfaat-i müştereke-
tarafın ahvali neye müncer olacağını beyanda de müsavi olduklan misilli def’-i mazarrat em-
kalemin dahi aczi nümudardır. Eslâfdan ahlâfa r-i ehemminde müşterek ohnalan levazmui ü.
yadigâr-i ibret olan tarihlere nazar edelim: Gö­ murdandır; binaenaleyh burada bulıman meb’us
rürüz ki galebe ve fütuhat denilen müş. efendiler ve ale-l-husus Dersaadet meb’uslan e-
kilât, pek büyük mesai-vü himemat ile hallolu- fendiler kendi baişlerinin ağniyasını bu yola
1:34 10 mayıs 1393/22 mayıs 187^ Ğ: 1

teşvik ve tergıb ile bu sözümün İnşaallah-i tea. kir-i muzaffere-i Osmaniyyeye malen ve bede­
lâ fi’liyyat-i hasene-i vatan-perverane ile nen nusrat ve ianet ve hükûmet-i seniyye.i met-
mevkı-i ta,sdika vasıl olması temennisinde, buamıza dahi her dakika ibraz.i sadakat.ü is­
yim. Dersaadet ve memalik-i saire-i şahanede tikamet ederek ileri gidelim, muzaffer olalım,
bulunan eshab-i servet^ kıse-i hamiyyet-ü gay. efendilerim. Ve min-aîlâhi.t.tevfik.”
reti kema-hiye-hakkuha küşad ile ibraz.i mea- Reis — Gerek bu mes’ele ve gerek bundan
sir-i cemileye himmet buyuracak olursa vakt-i evvel söylenen sözler yalnız bir lâkırdı ile geçe,
yesirde milyonlarca altın tecemmüünü kaviyyen cek şeyler değildir. Bizim maliye encümenimiz­
memul ederim. den başka bu misilli mevadd-i mühimrneye ba­
Ruz-i mahşere dek tesirat-i muzırresinden kar bir şubemiz daha vardır; oraya havale e.
halâs mümkün olmayan bir hacalet-i uzmayı an. delim de buna bakılsın, vakit geçmesin.
eak dirig-i zer.ü dînâr etmek yüzünden, nefsi,
Yenişehirli zade Ahmed Efendi (İzmir) ~
ne davet edecek kadar cahil bir milletin vücu­
BosnalIların verdikleri kâğıd yirmi beş imzalı­
dunu tasavvur edemiyorm ki, hattâ mübaşeret
dır, denildi. Halbuki bundan evvel Karadağ
olunan muharebe.! uzmanın ma-yuhtacü.ileyhi
mes’elesine dair ettiğimiz bahislerde Bosna hu­
olan hidemat.i lâyika.i vatan-perveranede ak-
dudu üzerinden bir karış yer vermiyeeeğimizi
vam-i muazzama-i Osmaniyye ihtiyar.! teenni
kat’iyyen kararlaştırmıştık. Bu halde oralara
vü terahi etsinler, işte bu esasların icabından-
zahire yetiştirilmemesi ne hikmete mebni oldu,
dır ki vakit nakid olduğu cihetle hemen vükelâ,
ğunu bir türlü anlayamadık.
vüzera, ulema, ricaLi memurin ve kâffe.i aha.
li, sa’y ve tefekkür edelim ve masarifat.i mühim Reis — Bunun müzakeresini bitirdik, ha.
me-i harbiyyeye medar-i küllisi olacak bir ia. vale ettik. Şimdi diğer işimize bakalım. Vilâ­
ne-i azime cem’iyle vatanımıza hizmet ve asa- yet devair-i belediyyesi kanunu okunacak.

3. M Ü ZA K E R E EDİLEN MADDELER

1. VHayat Belediye Kanunu: idhal edilmiş olduklarından devair.i belediyyeye


verilmelidir. Bu varidatı verdik diye devlet, eb-
Haşan Fehmi Efendi kanund mezkûrun
niye.i mîriyyenin tamirlerini devaire tahmil et­
otuz dokuzuncu bendini okudu ki “devair.i be. mişti. Devair “Biz iradı da isteme3dz. Tek şu
lediyye için karşılık ittihaz olunan varidatı”
masrafı bizden kaldırınız” diye şikâyetlere kı.
miibeyyindir. yam eyledi.
Rasim Bey (Edirne) — Dünkü müzakere
Muhtar Efendi (Erzurum) — Evet, müva-
eylediğimiz Dersaadet devair.i belediyyesi ni­
zeneye bunları da idhal etmişler. Mükerrer
zamında bir de kile rüsumu vardı ki, belediye,
olmuş.
lere terkolunmuştu. Burada onu göremiyorum.
Manok Efendi (H aleb) — Patent ve temet­
Sehv.i kalem olarak mı kalmıştır, yoksa bu re­
tü rüsumunun da ilâvesi lâzımgelir.
sim devaire verilmiyecek mi? Bunu anlayım da
Reis — Bize lâzım olan şey, evvelki kanun,
başka soracak şeylerim vardır.
dan eksik ve ziyade bir şey yapmamaktır. Bu-
Bedros Efendi (Şûra-yi Deviet âzası) — raya patent rüsumu niçin konulmamış?
O da mâliyenin terkeylediği rüsumat meyanm. Bedros Efendi (Şûra-yi Devlet âzası) —
dadır. ■ İleride izahatını veririm.
Reis — Öyle ise bunu da dercedeceğiz, Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Esbabû
demek. mucibesinde diyor ki taşra ahalisi temettü
Rasim Bey (Edirne) — Maliye encümenine vergisini hâzineye verdiğinden belediyyeye ter.
ihtar ederiz ki konturato, çeki, kantar ve kileci kî lâzımgelmez imiş.
rüsumu, olarak müvazene-i maliyyeye irad ko­ Mehmed Ali Efendi (Sivas) — Evvelki be­
nulmuş kalemler varsa tenzil olunsun; zira mu- lediye nizamının müzakeresinde dahi beyan ey­
kaddema bunlar müvazene.i maliyyeye dahi lemiştim ki, bunlar devletin büyük varidatı o.

276-
I: 34 10 mayıs 1293/22 mayıs 1877 G: 1

lub taşralarda hâzineye verilir; fakat Istanbul- Re’yimce azanın nısfı bulunmazsa mühendis,
da belediyeye verilib de taşralarda verilmezse falân ceza tayin etmemelidir.
müsavat olmaz. Reis —- Dikkat ediyor musunuz ki, reis âza.
Rasim Bey (Edirne) — Tahriri icra olun, nm vekili demektir. Mühendisi de hazır olmaz
mayan yerlerde dekâkîn rüsumu vardı. Tahririn ise bilmez. Onu mühendis anlar. Maahaza bir
icrasından sonra bunlar belediyeye verilecek... kere soralım.
Patent vergisine gelince; Eğer bunu yalnız ec­ Bedros Efendi (ŞCıra^yi Devlet âzası) —
nebi verecek ise taşralarda dahi ecnebi tüccarı Meclis haftada iki defa içtima eder. Mesalih.ı
vardır. Yok, bundan maksad umum ahalinin belediyye ise her gün vuku bulur. Mesalih me-
temettü vergisi demek ise bu devletin bir bü­ yanmda bir takım şeyler olur ki ta 5Ûni mühen­
yük varidatı olduğundan ne burada, ne de taş­ disin vücudüna mütevakkıfdır.
rada bunun belediyyeye terki caiz olamaz. Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Dersa-
Reis — Patent rüsumundan ne mikdarı, ne adet belediye kanununda bu madde üzerine çok
sebebe mebni belediyyeye terkolunacağını ev. söz cereyan eyledi; hata etmez isem, nihayet
velce dahi söyleşmiş ve kararını vermiş idik. yine kabul olunmuştu.
Kanunun kırkıncı maddesi okundu ki hıı~ Reis — Burada biz hırsızı himaye ediyoruz.
lâsa-i hükmü, “devair-i belediyyeye olan tekâ­ Herif beş dirhem çalmış; cezasını görsün. Müna.
lifi vermeyenlerin nihayet-i emrde belediyye ta. sib ise bunu encümene havale edelim de ikinci
rafından verilecek varaka üzerine tevkif edile- müzakerede bakarız.
ibarettir. Bunun üzerine Manok E- Hey’et — Evet, evet.
fendi, “bore için adam tevkif ve hapis edilme. Kırk dördüncü madde dahi kıraet oluna­
mesi” hakkında bir makale-i mufassala iradına rak olbabda bir gûnâ mülâhaza olub olmadığı
başlayıb ancak hey’et bu makale “ sadedin hari. taraf-i riyasetten süâl olundukda, (mülâhaza
cinde olduğu) n,f(an bahsile kıraeti yarıda men- olduğu) beyan edildi,
neyledi. Sebuh Efendi dahi (devair-i belediyye Reis — Öyle ise burada kalalım. Encümen­
bir mahkeme olmadığından adam hapsettiremo- lerimiz hazır olsun.
yeceği)/ıi dermiyan eylediyse de dairenin ve­
2. Teşekkür Teklifi:
receği şey hüküm ilâmı olmayıb bir haberden Nafi Efendi (Haleb) — Geçen cuma selâm­
ibaret olduğu cihetle bu bend kabul olunduğu lığında, hamiyetkâran.i vatandan Altunî zade
gibi kırk birinci maddenin dahi kabulünden İsmail Efendi Hazretlerinin tânzim eylediği ta­
sonra kırk ikinci madde kıraet olundu ki hu­ buru gördüm. Vatan için böyle pek büyük hiz­
lâsası (belediyenin sâl muhasebesini ilân ede. met eden adamlar dahi bulunduğuna dahi müte­
ceği)n,e(en ibarettir. şekkir kaldım. Münasib ise hey’et tarafından
Rasim Bey (Edirne) — Eski nizamda her
kendisine teşekkür edilmesini teklif eylerim.
ay başında bir cedvel neşredileceği var idi. Bu Reis — Encümene havale olunsun da, oro,-
suretin taşralarca pek büjûik faydası görülmüş, ca kararlaştırılsın.
tür. Sâl muhasebesi dahi işbu şehriye muha­
3. Dahilî Nizamname:
sebelerinden yapılsın.
Bundan sonra Vasilâki bey (Bir zemandan.
Muhtar Efendi (Erzurum ) — Bu madde
beri suret-i müzakere hey’etin dahilî nizamı mü-
dahi aşağıda vardır.
cebince cereyan etmemekde olduğunu ve ez.an
Reis — Hele bir kere okuyalım da ikinci
cümle birinci kıraetlerde lâyihaların müzakera-
kıraette yine bakanz.
tma girişmek lâzımgelmezken müzakereler dahi
Kırk ücüncü madde kıraet olundu ki hu­
edildiği) fii ihtar etmesiyle (birinci kıraette
lâsası (belediye reisi ile kâtibi ve mühendisi gi.
dahi müzakere caiz olduğu) taraf-i riyasetten
bi daimî memurlarının vukuat yevmiyeleri ü.
beyan olunarak meclise hitamyerildi.
zerine mazbata verecekleri) nhfen ibarettir.
Nafi Efendi (Haîeb) — Kâtib ile mühendi­
sin ceza tayinine ne vazifeleri vardır? Cezayı 4. Mahmud Nedim Posanın muhakem,esi:
bunlar tayin ederler ise âzaya ne lüzuttı kalır? (V A K İT ) gazetesinin 11 mayıs 1293 tarihli

- m -
I: 34 10 mayıs 1293/22 mayıs 1877 C: 1

ve 562 numaralı sayısından: sine başlanmışken geri kalmıştı. Böyle bir ze-
“Meclis-i Meb’usân’m dünkü içtimamda on man.i ıslâhatta bunun teehhürü caiz olamaya,
beş kadar meb'ns bir takrir kaleme alıb mühür- cağından, muhakemesinin ve tebrie-i zimmet e-
liyerek riyasete vermişler ve bunda “Mahmud demediği halde cezasının icrası lâzımgelir.”’ de­
Nedim Paşa devlet ve millet ve memlekete bir mişler. Bunun üzerine keyfiyet müzakere olu­
çok zararlar etti; hattâ bir kaç milyon liralar narak bu suret ekseriyetle kabul olunmakla ba.
ızrar etmişti; bunun için bir vakit muhakeme­ müzekkire Babıâlîye bildirilmiştir.

2T8
DEVRE:1 S İLD ; 1

Meclis-i meb’usan
1293= 1877
Zabıt ceridesi

otuz beşinci injkad


10 cümad.el-ûlâ94— 11 mayıs 93/23 majmslSTT
Ç A R ŞA M BA

İÇİNDEKİLER
Sayıfa
1— Geçen zabtın hulâsası 280
2— ^Ardahan hakkında istizah 280
3— Müzakere edilen maddeler;
1— Vilâyat belediye kanunu 260
otuz beşinci inikad*’*
10 cümad-el-ûlâ94— 11 mayıs 93/23 mayısl877
Ç A R ŞA M B A

R«is: A H M E D V E F İK PAŞA

H e y ’etin bugünkü içtimai devletlû Ahmed lerinde vuku bulmuştur.


Vefik Paşa Hazretlerinin tnht-i riyaseti celile~
1. GEÇEN ZA B T IN HULÂSASI

Reis — Müzakree-i mahsusamıza saat dört lim.


buçukta mübaşeret olundu. Hülâsayı dinleye- Hülâsa okunur.
2. ARDAHAN H A K K IN D A İS TİZA H

Erzurum Meb’usu — Biz belediye nizamna­ tadır; ne yolda verildi? Buralannın izahını ta-
mesiyle meşgul oluyoruz; halbuki şimdi düşman leb ederiz. Yine irade efendimindir.
olan Rusyanın bir takım fesadatına mukabele Reis — Pek doğru; fakat bu işi yürütmek
ve müdafaa etmek ne yolda ve ne esbaba müh. için âdetimiz icabınea iki satır bir şey yazın,
taç ise evvelâ buraları müzakere edelim. Biz encümene bugün verin. Bu. şeye onlar da him­
de o havalide bü 3nimüşüz. Kumandanlarımız ne met etsinler. Bu mühim iştir. Lâkırdı ile olmaz.
yolda hareket ediyor ? Arduhan büyük bir nok.
3. M Ü ZA K E R E E D İL E N M A D D E LER :

I. Hayat Belediye K a n u n u : Sandıkkâr ile kâtiblerin ayrı ayrı vazifeleri var­


Belediye nizamnamesinin kırk dördüncü dır. Mademki belediyenin tahsisatı varidatın-
ve kırk beşinci maddeleri kıraet olunur ki hü~ dandır; şurası da encümence kararlaştırılsa ki
kümleri (kâtib ve sandık eminlerinin vezaifi) bir muavin hastalandığı vakit muavenet etmek
ne dairdir. üzere bir vekil nasbedilsin. Eğer kâtibin vazi­
Reis — Encümenin bir mütaleası var mı ? fesini sandıkkâra ve sandıkkârınkini kâtibe
Rasim Bey (Edirne) — Bunlar encümende verirsek iş karışır, iyi olmaz.
henüz derdest-i müzakeredir; çünkü bu birinci Reis — Öyle bir izah üâve edilse...
kıraettir. İkinci kıraete kadar müzakere yeti­ Mithat Beyefendi (Şûra-yi Devlet âzası) —
şir. Encümen icab eden izahatı aldı. Fakat bir Encümene havale olunarak izahı ilâve etsinler.
şey hatıra geliyor: Eski belediye kanununda kâ- Bundan sonra kırk altıncı madde okunub
tibler muvazzaf oluyordu. Hîn-i hacette san- temamen liobul olunarak kırk yedinci madde
dıkkâr ile kâtib yekdiğerinin vazifesini görü­ dahi kıraet edilir ki (belediyenin tahrir edece­
yordu. İhtimal ki ikisinden birisi hastalanır. ği nüfus ve emlâk) e dairdir.
Malûmdur ki, belediyenin işi aslâ tehir kabul
Nakkaş Efendi (Suriye) — Geçende dahi
etmez.
arzettiğim vechUe bir kâtib ile bu işlerin idare­
M ithat Beyefendi (Şûra-yi Devlet âzası) —
si mümkün değildir. Yalnız bir kâtib veriyör-
Burada bu iki vazife tamamiyle ayrılmıştır.
1ar; dünya kadar iş gösteriyorlar. B u bir kâti­
(?S) Takvinni Vakayı, S. T916 ve 1917. bin işi değildir.

- 280
I: 35 11 mayıs 1293/23 mayıs 1877 C: 1

Hamazasb Efendi (Erzurum ) — Bunun hulâsa-i hükmü (cemiyet.i belediyyenin senede


tekranna hacet yoktur. Geçende İstanbul bele­ iki defa içtimai) redan ibarettir.
diyesi nizamında bu bahis gleçmiştir. Sadi Efendi (Haleb) — Bu cemiyet senede
Reis — Evet, o vakit böyle bir müzakere bir defa içtima eylese daha münasib değil
geçti idi. B ir kâtib i§ görmek isterse çok iş gö­ midir?..
rür. Zaten defterleri mevcud, yapacakları iş ma. Reis — Bakalım. Encümen kendi mülâha­
lûm. O cihetle burası cay-i mütalea değildir. zasını beyan etsin.
Rasim Bey (Edirne) — Yalnız belediyenin Rasim Bey (Edirne) — Birinci defasında
kendi kâtibi değil, bu nüfus için ayrı kâtib ka­ müvazene lâyihasını yapacak, ikinci defasında
lemi olacak. dahi o idarenin müvazene mucebince cereyan e-
Reis — O başka tahrir. dib etmediği görülecek ve anlaşılacak.
Rasim Bey (Edirne) — Nüfus tahrir ede­ Hey’et — Pek münasib.
cek, emlâk tahrir edecek. Âdeta hükümette o- Nizam ın elli bir ve elli ikinci maddesi k r
lan tahrir-i emlâk gibi ayrıca kaydını yürüte­ raet olundu. Hulâsası, (cemiyet-i belediyyenin
cek. Bir mülkü hükümet tahriri beş yüz ku­ muhasebat-i vakiayı tasdik edeceği) nden ibaret
ruş, belediyeninki yedi yüz kuruş yazarsa yek­ olub h e y e t tarafından kabul olunduğu gibi,
diğerine muvafık gelmez. Müşkilâti mucib olur. yine bu cemiyet-i belediyyenin müfredat-i v e -
Vilâyet kanununda gördük ki hükümetin tahrir zaifini izah edenSS ve 54 ve 23üncü maddeler
kalemi dahi bakîdir. Bunu istizah dahi ettik. dahi kıraet olunarak cümlesi kabul olundu.
Kanun hey’etinden cevab verdiler ki tahrir-i V e (çavuşların vezaifi) ne dair olan elli altıncı
emlâk için bir hüsn.i surette yeniden bir şey ve elli yedinci ve elli sekizinci ve elli dokuzun-
kaleme ahnmakda imiş. cl ve altmışıncı ve altmış birinci ve altmış i~
Mithat Beyefendi (ŞCıra-yi Devlet âzası) — kinci maddeler kıraet olundu.
Belediyeye aid olan tahrir kaleminin vezaifi bu Reis — Bu faslın suret-i umumiyyesine bir
bendin dairesinde bulunan mesalihı bilmek de­ söz var mı?
mektir. Derdest-i tanzim bulunan lâyiha âza-i Sadi Efendi (Haleb) — Müfettiş ve zabitler
kiramın huzurlarına geldiği vakit görülür. hangi zabitin kumandası tahtında bulunacak­
Hacı Hüseyin Efendi (Suriye) — Bunlar an. tır? Bunları belediye reisleri mi tayin edecek­
laşılmadı: Burada diyor ki, bu kalem muvakkat ler? Buna dair sarahat yoktur.
olacak. Eğer muvakkat olacaksa olabilir; lâkin Mithat Bey (Şûra-yi Devlet âzası) — Bun­
daimî surette olacaksa belediyenin nüfus ve em­ ları meclis tayin edecek. Kabul olunursa tayin
lâki tahrir etmesine hacet yoktur. Masarif çok olunacaklar.
olur. Belediyenin varidatı kifayet etmez. Rasim Bey (Edirne) Çavuşlar yanğm
Mithat Bey (Şûra-yi Devlet âzası) — Bele­ mahalline gidib temşiyet.i ümura çalışacakları
diyenin varidatı masarifi nisbetindedir. 59 uncu maddede gösteriliyor. Tulumbacı
Reis — Bu birinci müzakeredir. Encümen baltacı, kancacı adamlara da nezaret edecek­
sizin ifadenizi dinledi. Tekrar müzakere ederiz. ler mi?
Bazı kere çok para sarfetmek hayırlıdır. Reis — Bunu zabtedelim de müzakere o-
K ırk sekizinci madde okunub temamen ka­ lunsun.
bul edildikden sonra (sandık emininin vazifesi. Mithat Bey (Şûra-yi Devlet âzası) ~ Bu­
^^)d air olan kırk dokuzuncu madde dahi kı- nun hakkında bir bend-i mahsus vardır. Beledi­
raet edildi, (meeüsin tasdiki ohnadıkca sandık yeler tulumbacılar üzerine bir memur tayin e-
emininin hiç bir akça veremeyeceği) kaziyyesi- decek. Üçüncü maddede müsarrahan beyan e-
ne itiraz edildi ise de evvelki kanunda dahi dilir.
burası (meclisin mazbatası üzerine çıkacak su­ Rasim Bey (Edirne) — Altmış birinci mad.
ret mucebince para verilecektir) d iye tashih e- dede çavuşların silâh taşıyıb taşımaması mad­
dilmiş olduğu led-el-ihtar ol suretle kabul o - desi vardır.
lundu. Mithat Bey (Şûra-yi Devlet âzası) — Y a ­
Nizam ın ellinci maddesi kıaret edildi ki kında bunların üniformalarına ve sairelerine

- 281 -
I: 35 11 mayıs 1293/;^ mayıs 1877 G: 1

daii’ bir talimat daha gelecek. O da bu kanuna (Belediyece memnu’ olan ahvale dair) bir
zeyl olacak. takım hususat daha derhatır ettirilerek bend~i
Reis — Fakat böyle ağızdan söz olmaz. Bu­ mezkûra ilâve edildi.
nu bir yere kaydediniz de bakarız.
Badeft.it (belediyece icrası lâzımgelen ahva-
(Belediyece memnu olan ahvale dair) alt­
i )i m übeyyin 64üncü madde kıraet olunarak
mış üçüncü madde kıraet edilir.
tamamiyle kabul olundu. (Evzan-ü ekyâlın
Reis — AhvaLi memnua meyanında bir şey tamm-üLıyar olmaları lüzumu) na dair altmış
daha vardır ki, onu burada hiç göremiyorum. beşinci madde okundu.
Tarik-i âmma tecavüzü mucib olacak harekât­ ISlafi Efendi (Haleb) — Geçende dahi ihtar
ta bulunmak memnu olmalı. Kabristana süprün­ olunduğu veçhile umum memalikin mikyasları
tü dökmek, duvannı yıkmak memnu olmalı. siyak.ı vahid üzerine olmalıdır. Bunun için
Belki bilmezsiniz, İstanbul kabristanları bir ta­ re’sen bir müzekkire yapılsın.
kım cellâdların merkezi olmuştur. Bir hususî
Badehu (mevadd-i cez&iyye)yi mübeyyin
mezar için elli bin kuruş ahyorlar. Bir vakit ol­
olan 66 ve 67 inci maddeler dahi kıraet oluna­
sa da bunlar hesab edilse.. Yıl oldu ki bu nizam
rak umumu bil'k abûl ileride intihab-i m eb’ır
lâgvolmuştur.
sân nizamnamesine bakmak ve saat sekizde
Manok Efendi (H aleb) — Kabristanlar hiç
tekrar to p la n m a k (^ ) karariyle meclise hitam
olmazsa şehirden yarım saat uzak olmalıdır.
verildi.(*)
IMafi Efendi (H aleb) — Münasebetsiz ma­
hallere kahveler açılmasın. (*) Bu ikinci celsenin zabıtları bulunamamış­
Reis — Kanun-i esası semanından evvel tır. Celsenin gizli olduğu ve Ardahan kalesinin su-
bir kaç yüz kahveyi ben yıktım. O günahımı i_ kutû üzerine müzakere cereyan ettiği müteakib içti­
tiraf ederim; ve o cihetle şimdi re’y veremem. ma zabtından anlaşılıyor, - r h- t. us.

- 282 -
DEVRE: 1 CİLD; 1 İÇTİM A; 1

Meclis-i meb’usan
1 29 3 = 18 7 7
Zabıt ceridesi

otuz altıncı inikad


11 cümad.el-ûlâ94=12 mayıs93/24 mayısl877
PE R ŞE M B E

İÇİNDEKİLER
Sasnfa
1— Geçen zabtın hulâsası 284
2— Müzakere edilen maddeler;
1— İntihaba! meb’usân kanunu 284
Otuz altıncı ini
11 cümad.el-ûlâ94— 12 mayıs93/24 mayısl877
PE R ŞE M B E

Reis: AH M ED V EFİK PAŞA

H e y e t -i M e h ’usân’ın bugünkü içtimai f i rivaset'i celilelerinde vuku bulmuştur.


devletlû Ahmed Vefik Paşa Hazretlerin.in. tah-

1. GEÇEN ZA B T IN HULÂSASI

Reis — Müzakere-i aleniyyemiz saat dört vel gelebilir?


buçukda bed’ etti. Usûlümüz veçhile hülâsa o- Kadri Paşa Hazretleri (Şûra-yi Devlet rei­
kunsun. si) — Efendim, malûm^i âlinizdir ki, bir kanun
Hülâsa kıraet olundukdan sonra taraf-i ri­ yapmak boya küpü değildir ki beş günde bati-
yasetten bu babda hey etin bir mütalaası olub nlsın, çıkarılsın. Bunlara zaman ve mütalea is.,
olmadığı süâl edildikde h ey et tarafından ka­ ter. Şûra-yi Devletin müceddeden teşekkülün-
bul cevabı verilir. denberi kanun lâyihası yapılıyor. Yapılan lâyi­
Rasim Bey (Edirne) — Intihab-i memurin halar on iki kıt’adır.
kanunu ile usûLi muhakemat kanunu ve zab- ‘ Reis — Hangisi evvel gelebilir?
tiyye kanunları buraya gönderilecekti. Bunların Kadri Paşa Hazretleri (Şûra-yi Devlet rei­
üçü meydana konulduğu vakit umumun efkâri si) — Memurin nizamnamesi derdesttir.
anlaşılır. Bunu tacil ederiz. Reis — Bunun üzerine cevab istemez. In-
Reis — Şimdi soralım, bunların hangisi ev­ tihab nizamnamesinin alt tarafı okunsun.

2. M Ü ZA K E R E O LUNAN M A D D E LE R

1. İntihab-i M e b ’usân K anunu: kit de ekseriyete müracaat ettik. Yirminci mad­


desine kadar kabûl ettik, değil mi?
Sebuh Efendi (İstanbul) — Kanunun alt
Umum — Evet, kabûl ettik.
yanını okumak münasib değildir. Baştan başla­
Y irm i birinci madde okundu Jti,(ûer nahi­
malı. Kanunun esası değişti. Dikkat ettik, lâyi­
ye dahilinde mevcud müntehiblerin birer defteri
ha ikinci kıraet üzerine yapılmıştır. Bu defa
tanzim olunub ve bu defterin bir iki günde elde
müzakere edeceğimiz lâyiha birinci maddeye
edilmesi için lüzum görülürse hey’et-i teftişiyv'e,
tâlik olunmuş. Bu halde bendeniz diyorum ki
kaymakam tarafından muvakkaten lüzumu ka­
birinci maddeden bed’ olunsun, müzakere
dar kâtib ister ve merkezde bulunan kâtibler
edelim. ,'
kifayet etmezse ahaliden ve erbab-i hamİ5ryet-
Reis Knunun alt tarafı değişeceği va-
ten kâtibler tedarik edilecektir) mealindedir.
( * ) TakvimJ Vakayi, S. 1918. Reis — (Haşan Fehmi Efendiye hitaben)

m
I: 36 İ İ mayıs 1Û9İ/M mayıs Ğ: İ

Encümenin bir mütaleası var mi? Solidi Efendi (İstanbul) — Bunu anlanıak
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Ayniyle pek kolay, ve ierâsmda dahi bir müşkilât yok­
kabul ettik. tur. Namzed isimleri için biri siyah, biri beyaz
Reis Paşa^îjjfj, süâli üzerine um um bu b e n ­ iki yuvarlak olur. Bunun biri bir kutuya, d^eri
din ibkasını kabul ettiler. öbür tarafa vaz’olunmuş başka kutu derununa
Reis — Başka bir şey var mı? konur. Müntehibler isterlerse siyahı atarlar, is­
Rupen Efendi (Edirne) — Kanunu yirmi terlerse beyazı atarlar. Sühuletle meydana
birinci maddeden okuyoruz. Halbuki on yedinci çıkar.
maddede görüyorum ki hey’et-i meb’usân için Ahmed Efendi (İstanbul) — Namzedler
zimmet-i miriyyesi olanlar kabul olunmasın, üzerine intihab olunacak olursa olabilir. Yoksa
demiştik. Onu burada tashih etmemişler. Ve bir müntehib tarafından on kişi intihab oluna­
böyle kalmış oluyor. Bu halde yukarısını tas­ cağı halde o müntehib isterse namzedlerden in.
hih edeceğiz demek. tihab eder, isterse ahaliden. O halde isim yazıl­
Reis ■— Yukaraını yaptık. Bizde duruyor, madıkça nasıl mümkün olabilir ?
daha çıkmadı. Sonra onu siz okuyacaksınız da Reis — Bu maddeyi bir daha dinliyelim de
yaptığımız tashihleri göreceksiniz. Daha biz. re’ye müracaat edelim. Münasib olursa..
dedir. Hey'et — Geçelim, efendim, geçelim.
Y irm i ikinci madde kıraet olunur ki, (her Nakkaş Efendi (Suriye) — Namzedleri kim
nahiyenin müntehibleri için hey'et-i teftişiyye intihab edecektir?
tarafından üzerine bir kaç isim yazılabüecek ce. Reis — İntihaba hacet yok. Ben namzed ol­
samette kâğıdlar, hey’et,i mezkûre mühürü ile dum, der. Ahali de peki, derse olur.
mühürlenib memur.i mahsusuna verilecektir) Manok Efendi (Haleb) — Elli ya yüz tane
mealindedir. namzed varsa hepsi için birer kutu mu yap­
Nikolaki Solidi Efendi (İstanbul) — Ben­ sınlar ?
denize kalırsa kâtib yazı yazmaktan ve gelen Reis — Hayır, müntehab olmaya talib o.
işlere bakmakdan ise kâğıdlar ile olacağına yu­ lanlara..
varlaklar ile olsa daha iyi. Bendenize itiraz e. Nakkaş Efendj (Suriye) — Şimdi talib
derler; amma namzed lâzımdır, efendim. Mem. olanların meydana çıkması vakte mühtacdır.
leketimizde kendi kendini ilân eden kimse ol­ Vasilâki Bey (İstanbul) — Efendim, mu­
maz. Ben derim ki namzed kendisini gösterece­ radımız her şeyde sühulettir. Bu intihab daha
ğine üç yüz imza ile birisinin namzedligi ka. kolay olsun. Bazısı pusula ile daha kolay olur,
bul olunub onun kutusu konulur; ve bu kutu­ diyorlar. Bendeniz derim ki, yuvarlak ile daha
nun icrası suhuletle olur. Yazı ile olduğu halde kolay. Mademki Şûra-yi Devletten âza efendiler
kâtib hakkında müşkil olur. Onların yazısı bin buradadırlar, onlar da pusula ile kabul ettikle­
türlüdür. Kimisi okunur, kimisi okunmaz. On­ ri elbette bir sebebe mebnidir; izah etsinler...
ları tefrik ve tedkik uzun uzadıya vakit geçir­ Niçin pusulayı yuvarlağa tercih ettiler? Biz de
meğe muhtacdır. ona göre bakalım. ü
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Çok yer. Reis — (Şûra-yi Devlet memurlarına hita­
de yuvarlak ile intihab olunur. Tecrübelerle sa­ ben) Bu bendin haliyle ibkası veyahud bir su­
bit olmuş ve pek çok yerlerde intihab bu usûl retle tevsie mani var mıdır?
ile icra olunmakda bulunmuştur. Fakat şimdi­ Bedros Efendi (Şûra-yi Devlet âzası) —
lik bizim memleketimizde müşkilât olabilir. Çünkü yuvarlak usûlünü alacak olursak bir kaç
Yoksa inkânsız manasına değil.. Âlem-i imkân­ tane tayin olunan namzed üzerine ahali mecbur
da her şey mümkündür. olacak; halbuki bu yolda istediğine re’y verir­
Ahmed Efendi (İstanbul) — Haşan Efendi lerse daha vasidir, intihab hakkı eğer yuvarlak,
pek güzel buyuruyorlar. Demek bendeniz anla­ la olursa...
yamamışım. Müsaade etsinler de anlatsınlar.In. Reis — Devletin böyle bir nizamı vardı; fa­
kân var amma, bu imkâıi-i aklî olduğu için im­ kat elli.....
kân olamaz. Bedros Efendi (Şûra-yi Devlet âzası) —

m -
1:36 12 mayı$ 1293/24 mayış C: i

(devamla) Bir takım sû-i istimalât olur. Pusu, dim; çünkü kanunun şekli değişti.
la olduğunda herkes istediğini yazar ve her ta­ Şeyh Bahaeddin Efendi (Bursa) — Amma
raftan tayin edebilir. bu bendi tekrarda mana yok.
Meb’usân — Ibka olunsun, ibka. ^ b u h Efendi (İstanbul) — Vakıa beis
Y irm i üçüncü madde okunur. B u esnada yok- Bu meb’usân İslâm olacak. Herkesin em­
Ahmed Vefik Paşa Hazretleri Cevdet ve Kadri niyeti vardır; lâkin bununla beraber herkse bi­
yanlarına giderek vekili Şeyl’i zim gibi düşünmez. Mademki meclis-i umumî
Sahaeddin Efendi rnakmn'i riyasete gelir. milletin vekâlet sıfatını haizdir. O millet her
Reis Vekili Efendi — Buna bir mülâhaza ne kavimden mürekkeb ise lâzımdır ki her bir
v ar mı ? kavimden vekil bulunsun. Hattâ geçen g;ün bu­
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Encü­ rada padişahımız efendimizin gazilik unvanını
men bunu kabul etti. aldığına dair bir tebrikname yazıldı. Mezkûr
Umum — Pek âlâ. tebriknamede umum milletin padişahı denilmiş
B u n u n üzerine yirminci ve yirm i dördün­ iken akvam-i Osmaniyye disre tashih ve teb­
cü ve yirm i besinci maddeler okunub matlûba dil olundu. Bu ise pek de haklı değildir. Çün­
muvafıJt olmakla hey’et tarafından kabul o - kü mület.i Qsmaniyye akvam-i muhtelifeden
lıınduğu gibi 26 ve 27 ve 28 ve 29 uncu madde­ mürekkebdir; binaenaelyh şüphe yok ki bütün
ler dahi kabul edilir. meb’usân Islâm olacak. Buna da sebeb ermeni-
(Hey’et.i intihabiyye bütün kura eimme 1er rumlar gibi bir yerde ekseriyetle bulunma­
ve ppas ve haham ve ihtiyarlarından 2 kişi celb malarıdır. Meselâ rumlar on beş mahalde ekse-
ile intihab için arkası memlıur pusula vererek liyetle bulundukları halde ermeniler dağınık
§erait-i intihabiyyenin bunlara tefhim olunma­ bulunuyorlar. Onun için ekseriyet peyda ede.
sı) na dair olan otuzuncu madde kıraet olunur. mezler. O halde hey’et-i meb’usândan aranılan
Manok Efendi (H aleb) — Evvelce gelen muhassenat olamaz.
nizamnamede haham lâfzının üâvesine karar Reis Vekili Efendi — Buna ekseriyetle ka­
verdik, ilâve ettik. Mademki hey’et-i kanuniyye rar verüdi. Nizamname-i dahilîmizde münderic..
dahi bunu kabul ettüer.Gerek ki öbür nizamna. Sebuh Efendi (İstanbul) — Burasmı müza­
melere de Uâve etsinler. Aceb evvelden haham kere etmek lâzımgelir.
lâfzının konulmamasının sebebi nedir? Mustafa Bey (Yanya) — Bunun müzakere­
Mithat Bey (Şûra-yi Devlet âzası) — Efen­ si lâzım değil. Sebuh Efendinin bu şüphesini i-
dim, bu unutulmuş da yazılmamıştır. O da bu zale edeyim.
hey’eti terkib eden millettendir. Sebuh Efendi (İstanbul) — Re’yim kaydo­
Sebuh Efendi (İstanbul)— ^întihab-i meb’u. lunsun. Ermeniler Osmanh milleti namma dahil
sân ikinci derecede olmuş olaydı, ikinci derece olamayacaklarından mahzun olacaklarını şim.
intihab olunan müntehabler bir yere gelib arîz diden resmen burada beyan ediyorum.
ve amîk mütalea ederek ve bu yolda meb’usân Yenişehirli zade Ahmed Efendi (İzmir) —
için ne yolda şey yapmak lâzımgeldiğini beyan Bunun müzakeresi bitti. Bu iş kabul olunduğu
eyliyerek yaparlar; fakat mademki şimdi doğ­ gün dört kişi muhalefet etti. Kusuru ekseriyet­
rudan doğruya ahali tarafından vaz’olunacak- le kabul etti.
tır, o halde şüphesizdir ki ahalinin ekserİ3^eti Rupen Efendi (Edirne) — Efendim, kanun
İslâm olmak cihetiyle meb’usân İslâm olacaktır. değişti. (Gürültüler, ziyade sesler)
Belki bazı mahallerde rum ve bulgar var, on­ Ahmed Vefik Paşa kürsid riyasete çıkar.
lar da intihab olunacak. Ermeni ise hiç bulun­ Reis — Re’ye müracaat edelim, (heyete
mayacaktır. hitaben) geçelim mi? Bu bahsi geçmiyelim m i?
Reis vekili Efendi — Buna ittifak-i ârâ i- Hey’et — Geçelim.
le karar verdik. Reis — Geçtik.
Sebuh Efendi (İstanbul) — Arzediyorum. O cihetle bir kaç âzanın mülâhazası kay­
Eğer müsaade etmezseniz o başka. dolunsun.
Rupen Efendi (Edirne) — Olamaz, efen­ Otuz birinci maddeden otuz beşinciye ka­

286
i: 36 12 mayıs 1293/24 mayıs 1877 C: 1

dar kıraet olunur ki hülâsari hükmü (özr-i §e. en-lemyekün hükmünde bırakılacak. Eğer ken­
r ’isine mebni mahall-i intihabda bulunamadığı disi maruf veya tarife müktedir ise kanun o-
halde intihab edeceği zatın ismini bir pusulaya na salâhiyet veriyor.
yazarak bit-temhir hey’et.i teftşiyye reisine hı. Zaten bu bahis götürmez; çünkü eğer ma.
taben göndereceği mektuba leffen irsal ve bu ruf ise hakk-i intihabdan sakıt olmuş olmaya­
mektub mahall-i intihabda açılarak alenen kıra, cak. Yalnız, eğer bunu dercederseniz pek çok
etle sahib.i mektub maruf olduğu halde melfuf kişiyi hakk-1 intihabdan iskat etmiş oluruz; bi­
pusula intihab sandığına vaz’’o lunacağı) ndan ve naenaleyh bunun ibkası daha münasibdir.
marûf olmadığı halde hükümsüz kalacağı)n,dairi Mithat Bey (Şûra-yi Devlet âzası) — E -
ibaret olmakla kabul olunur. fendim, burada (marufiyet) lügatine başka tür.
Nikolâki Solidi Efendi (İstanbul) — Bir a- İÜ mana verilmesin. Yani büyük veya meşhur
damın marufiyet ve gayr.i marufiyyeti, bir a- bir adam demek değildir. Muhtarının, imamı­
damın elinde kalacağından öyle pusula ile re’y nın, papazının indinde maruf demektir. Eğer
vermesi büsbütün kalkmah. MahalLi intihaba oraca maruf değüse kanunun madde-i mahsu-
kim giderse re’yi versin. Gidemeyen marûf ol­ sasmda bir şey vardır.
sun, olmasın, re’y veremez. Nikolâki Efendi (İstanbul) — Bendenizin
Reis — Malûm oldu ki, bu bahis çok kere re’yim: Bir adam maruf olsun olmasın, her
söylendi. Al-el-husus uzakda bulunan bir adam kim olursa olsun tezkere ile hakk.ı intihab icra
mektubla bu hakkını icra etmesin mi? Demek etmesin. Ahali anlasın ki her bir işe intihab
ki bundan iki mes’ele hasıl oldu. Birer birer so. maddesi tekaddüm ediyor. Bir kaç kişi olacak,
ralım. Birinci mes’ele: Malûm oldu idi ki gel­ mış da gelmeyecekmiş... Allah cümleye âfiyet
meyenler hiç yazmasın. İkincisi: MahalLi m- ihsan etsin. Meselâ ekseriyete nazaran ekaİliyet
tihabda bulunamayıb uzakda bulunanlar dahi mağlûb olmuş. Sağ olursa öbür defada hakk-ı
mezun olsunlar. (Mithat Beye hitaben) Bu­ intihabını icra eder. Hakk-i intihab gibi büyük
na dair bir mülâhaza var mı? hak yoktur. Yoksa evimde oturub da bir büyük
Mithat Bey (Şûra-yi Devlet âzası) — Ne iş görüyorum, işte re’yimi gönderiyorum, gibi
mahzur ile bunu böyle diyorlar? marufiyet satanları kabul etmemeli...
Reis —. İşte mahzuru beyan etmeli. Mes’e­ Mithat Bey (Şûra-yi Devlet âzası) — Ma-
le tahriren yapılsın mı, yapılmasın mı ? zeret-i şer’iyye her vakit olabilir. Üç, beş tanesi
Bir meb’us — Salâhiyet malûmdur. eksik olursa mazarrat göremem; lâkin her bi­
Reis — Ârâya müracaat olunsun. Hazır ol­ risi için ayn ayrı hakk.ı intihabı inkâr etmek
sun. Bunu iyi düşünmeli.. Lâzımlı bir şeydir. hiç caiz değildir.
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) :— Tezkere Abdürrezzak Efendi (Bağdad) — Bunun
ile yahud âhar bir suretle re’yini vermesin. Ha. özr-i' şer’îsi olduğu vakit de malûmdur. Öyle
zır bulunanlar versin, buyuruldu ise de bende, buyurduğunuz gibi olacak olursa, şüphesiz kendi
ıiizce bu bir hakkı iskat demektir. Hasta olur leri kabul etmezler; fakat elbette kabul olun-
veyahud d e f aten işi zuhur eder, o adam intihab Tna.sı lâzımgelir.
mahalline gidemezse, niçin iki satır tezkere ya­ Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Şahsen
zarak mahall-i intihaba kendisinin re’y pusulası­ maruf olur; lâkin bir tezkire yazıb gönderirse
nı göndermem? Vakıa deniliyor ki maruf ve maruf olmak mı lâzımgelir?
meşhur olub olmadığı malûm olacak. Eğer ken­ Meselâ mahallece pek maruf ve meşhur
disinin maruf olmasında iştibah varsa, kanun bir adam olur; fakat kendi şahsı orada hazır
göstereceği gibi ke.en.lemyekün hükmünde bulunmadıkça onun marufluğu nerede kaldı?
kalacağını bilirse bunu tayin eden ya imam ya Eğer imza ile tarif mümkün olursa, demektir
muhtar veya diğer bir memur kendinin kim ol­ ki, o vakit olacak. Yoksa bir maruf, ismiyle bir
duğunu tayin edebilir. Ve hey’et-i intihabiyye tezkire yazar, (falân adam böyledir, kabul e.
hazır bulunacağından o halde süâl olunacak­ delim) dedikden sonra bu olmaz.
tır. Dernek oluyor ki eğer kendisi maruf değil Yenişehirli zade Ahmed Efendi (İzm ir) —
ve kendisini tarife müktedir değilse zaten ke. Bu tashiha muhtaç: Mektub gönderen maruf i-
1: 3Ö M mayıs 1393/^4 mayıs 18f7 Ğ: İ

se mademki nahiyenin nüfus defterinde ismi maddeye kadar kırnet olunub, hey’et tarafın­
vardır, elbette maruf olacak. Mektub gönderen­ dan kabul olun un
lerin cümlesi nahiye defterinde mevcud ise ka- Naki Bey (Yanya) - - Müsaade buyurursa-
bûl etmeli; yoksa etmemeli. nız bir şey arzedeceğim.
Reis — Buyurun,
Seyyid Ahmed Efendi (Hicaz) — Beheme­
Naki Bey (Yanya) — Gazetelerde gördük
hal hakk.ı intihaba salâhiyeti olan müntehible-
ve işitiyoruz ki hıristiyanlardan asker alacak­
rin özr-i ger’îsi olursa posta ile intihabları bir
lar. Gerek hıristiyan, gerek Islâm bulunan mem­
bir beyan ederlese maksadımız bununla hasıl
nun oluyorlar. Bizim hâlâ haberimiz yoktur. Bu­
olur. Eğer kabul etmezsek maksadımız kaybol­
nun esası var mıdır, yok mudur?
muş olur.
Reis — Bunun sebebini biliyoruz ya...
Reis— ^Zannedersem, mes’ele biraz çığırın, Naki Bey (Yanya) — Bilmiyoruz.
dan çıkmış: Şimdi biz bu adamı mı intihab e. Hamazasb Efendi (Erzurum ) — Efendim,
deceğiz, fena adamı mı? M aruf mudur, değü- şimdi mevkı-i müzakereye konulan şey: Mec­
midir? Madde orada değildir. Elhamdülillâh, ka­ lis-i umumî intihab nizamnamesinde memalik-i
nun ve şer’in şerefi bulunan bir memlekette her­ mahrusada bulunanların bazılarının hukukunun
kes iyi adamdır; fakat birinin meb’us diye be­ izalesi için bazı şeyler vardır. Arzedeyim ki mü-
ğendiğini ben beğenmem. O cihetle ben birini talea ediniz, isteniyorsa, hiç olmazsa zabıt ce­
isterim; siz başkasını iyi adamdır diye istersi­ ridesine geçmek üzere re’jnmizi tahriren beyan
niz. îhtilâf-i ârâ olur. Madde şûrada değil, mad. edelim.
de şudur ki halka intihab hakkı şerefini tanıt­ Elinde bulunan varakayı kıraete başladı i-
tırmak için yanı başında bulunsun mu ? Buna se de (kıraeti caiz olmayıb yalnız zabta dahil o-
karar verelim mi? labileceği) Reis Paşa tarafından ihtar ile va­
B u n un için ekseriyet hasıl olmadı. rakası alındı.
Reis — Tezkere ile yazabilsin mi? Reis — Tamam oldu.
Hey'et — Yazsın. {Ekseriyet v a r) Vasilâki Bey (bedel-i askerî üzerine bir
Reis — Ekseriyetin hükmü buna raeidir. mütaleam var. isterseniz kıraet edeyim) diye­
Ekseriyet oldu. Madde bitti. rek makalesini kıraet etmek üzere iken tale-
Nafi Efendi (Haleb) — Eğer ihtilâf vuku b e-i ulûmdan bazılarının bazı istizahat zım­
bulursa kâtibler dahildir. nında meclise girmeleriyle onlara verilen ce-
Otuz yedinci maddeden kırk dokuzuncu vabdan sonra meclis dağılır.

H AD İSE N İN TA FS İLÂ T I
Vak’a sırasında orada hazır bulunan m u- ğnnu gördük. Bunların bir çoğu Meclis-i Me-
harrir Selânikli Tevfik Bey, j p o g meşrutiyeti b’sân’m demir kapışma dayanmışlar:
üzerine toplanan meclis münasebetiyle yazdı­ — İçeriye gireceğiz!.,
ğı bir yazıda, bu hatırasını şöyle anlatmıştır: diye ısrar ediyorlar. Askerler kapıları mu­
(Ardahan kalesinin Ruslar tarafından zab- hafaza ediyor.
tolunub elli kıt’a top ile askerin yed-i zabt-ı Tehlikeh bir hal. Heman müzakeratı dinle-
düşmene geçtiği haberi alındı. mekden fariğ oldum. Aşağı indim. Dairenin di­
Bu hâdise üzerine meclils-i meb’usânca ne ğer bir kapısından dışarıya çıktım.
cereyan edeceğini anlamak üzere Meclis-i Me- Talebe-i ulûm âvazları çıktığı kadar ba.
b ’usâna gitmiştim. Gazetecilere mahsus olan ğırıyorlardı:
mevkide bulunuyordum. Birdenbire, Ayasofya — Muharebenin ihtidasında bir hamlede
mej^danından doğru, bir g ırîv j müdhiş işitildi. kalelerimiz teslim olunursa haümiz ne olacak?
Herkes pencerelere koştular. Gazete mu­ Mutlaka Meclis-i Meb’usâna girib şikâyetimizi
harrir ve muhbirleri de bulunduğumuz yerde A . söyleyeceğiiz.
yasofya meydanına nazır olan pencereye koş. Ahmed Vefik Paşa Meb’usândan iki zâtı
tuk. . ' ' î: V- |i'i^ memur etti. Bunlar aşağıya indiler. Talebe-i
Meydanın serapa beyaz sarıklılarla doldu- ulûma: _
1: 36 12 mayıs 1293/24 ıtiayıs 18İ'7 Ğ: 1

— Buraya böyle cemaatle gelmek olamaz. talebe-i ulûm müctemian Meclis-i Meb’Usâna
Meclis-i Meb'usân şikâyet dinleyebilir; fakat i- dahi irad ettiler. O günkü içtimada Meb’usândan
çinizden üç, dört kişi gelsin; şikâyetiniz ne ise bir kaçı Ardahanın sukutu hakkında hey’et-i
dinlenir, dedi. vükelâdan istizahda bulunmayı ve kendilerin,
Talebe-i ulûm bu teklifi kabul ettiler; inti- den bu felâkete dair tafsilât taleb eylemeyi ka­
hab ettikleri üç kişi Meclite-i Meb’usâna gidib rarlaştırmışlardı.
bu cemm-i gafîrin ne maksadla oraya geldiğini Bu karar gazetelerden b ir i(* ) tarafından i-
söylediler. şae edilmekle o gün samiîn ile hıncahmç dol­
Vefik Paşa, bunların şikâyetleri haklı ol. muşu. Meb’uslardan bir çoğu hükümetten ve
duğunu beyan ile beraber, bu babda Meclis-i ez-cümle makam-i ser-askerîden şikâyeti mü.
Meb’usân’ın yapabileceği şey ancak keyfiyeti beyyin nutuklar irad edib cümlesi şiddetle al­
sadrıâzam paşa ve vükelâ-i saireye beyan ile, kışlandılar. İzmir meb'usıı Yenişehirli zade Ah.
arzu vech ile, badema kalelerin muhafazasmı ve med Efendi dahi şu sözleri söyledi; “Burada
askerin hüsn-i sevk.ü idaresini te’hıin edecek te- toplanıyoruz; parlak parlak nutuklar irad, gü­
dabirin serian ittihazını tavsiyeden ibaret olaca. zel güzel kararlar ita ediyoruz; fakat bu karar­
ğını dermiyan ile meclise gelen talebe, bunları ların hiç biri şimdiye kadar hükümet tarafın,
aşağıdakilere beyan ve ilân edince, hepsi bir dan nazar-i dikkate alınmadı; binaenaleyh va­
ağızdan: tanımızın geçirmekde olduğu şu buhran-i fev­
— Öyle ise yarına kadar bekleriz, yarm kalâdenin iktiza ettirdiği tedabiri icraya muk­
Fatih camisinde birleşelim, diye bağırdılar. tedir ve arzû-keş bir hükümete malik olmakhj
Lâkin taraf.i hükümetten o akşamdan iti­ ğımız zemani artık gelmiş, geçmek üzere bu­
baren idare.i ürfiyyenin ilân edilmesi bunların lunmuştur.”
badema birleşebilmesine mani olmuştur. Tam bu sırada idi ki zikri sebkat eden iki
bin kadar talebe.i ulûm meclisin dış kapısında
( Abdülham id‘ i sani ve devr-i saltanatı) içtima ile içeriye girmeye çalışıyorlardı. İçle­
adlı eserden: rinde bulunan Ardahanlılardan altı kişiyi kendi
“..Ardahanın sükutu haberi îstanbulun bü­ namlarına murahhas olarak Meclis-i Meb’usân
tün halkını fevkalâde müteessir etti. Zaten bazı salonuna gönderdiler.
mahafilde bir kaç gündenberi harikulâde bir he.
yecan meşhud olmakda idi. Bu felâket hakkın­ (V a k it ) gazetesinin 13 mayıs 1293 tarihli
da herkes birbirinden tafsüât soruyor, çünkü sayısından:
12-15 tabur askerle 90 kadar topa malik ve 8 Dünkü gün hey’et.i meb’usân’ın müzake­
aylık erzakı mevcud bulunan kalenin bir iki mu. re-! aleniyyesi hitamında taleben, ulûm efendi­
harebeden sonra terk ve mühimmat-i mevcude- lerden ve ahaliden tahminen üç, beş yüz kadar
nin düşmana teslim edilmiş olmasına hiç kimse zevat, dairenin dış kapısında bU_içtima içlerin,
bir türlü akıl erdiremeyordu. den tevkil ettikleri üçü, dördü içeriye girmek is­
Umumun gayz ve hiddeti tekrar ser.askere tediklerinde, çünkü hey’et.i meb’usâna duhuU-
teveccüh etti; kalenin sükutundan dolayı herkes
lebenin Meclise gelişleri 13 mayısta değil, 12 mayıs,
münhasıran onu mes’ul tutmak istiyordu.
tadır ve hâdise sırasında söz söyleyen, yukarıki za­
Redif Paşanın Ardahanı nasıl olub da böyle bıtta görüldüğü gibi, Yenişehirli zade dıegil Vasilâki
az askerle bıraktığını ve haremde tahsil gör­ Beydir; Yenişçhirli zade bu toplantıda bir şey söy.
müş, askerlik etmeden paşalık rütbesine nail ol. lememiştir; bu sözlere yakın sözlar başka bir müza­
muş bir adamı böyle mühim bir mevkie ne ce. kerede söylenmiştir. — h. t. us.
saretle kumandan tayhı eylemiş olduğunu so­ ( * ) (Vakit) gazetesi, 12 mayıs sayısında: “mes-
muata göre, dünkü gün, Meclis-i Meb’usan tarafından
ruyorlardı.
Mithat Beyefendi meclis.i vükelâya gönderilib bu.
Bu süâli 13(** ) mayıs 1293 da 2000 kadar
günkü gün için vükelâ.i fiham hazeratının bazda,
riyle bab.i ser-askerîden dahi hir memurun meclis-i
( * ) (Abdülhamid-i sani ve devr.i saltanatı) e. meb’usâna gelerek Ardahan maddesine dair izahat
serinin bu malûmatında hata vardır: Bir kere ta. vermelerini taleb ve tebliğ etmişlerdir.”

- 289
i: 36 12 mayıs 1293/24 mayıs 1877 t: i

ye İaileti olmadığı halde girmek memnu bulun­ etmek istedilerse de meb’usân-i kiramdan Ha-
duğundan, növbetçiler duhullerine muhalefet lebli Sadi Efendi ve astarcılar ketühdası Hacı
eylemişlerse de, mumaileyh efendiler meclise i- Ahmed Efendi vesair erbab-i hamiyyet, kendi­
fadeleri olduğundan bahisle içeriye girmişler ve lerine izahat-i lâzimeyi ita etmeleriyle, yine gel­
meclisin dağıldığı vakte tesadüf etmekle bera­ dikleri gibi, kemâl-i ırz-u edeb ve iffet-ü inkıyad
ber Reis Paşa Hazretleri tarafından edilen i. ile, çıkmışlar ve kapı önünde bulunan arkadaş­
şaret üzerine meb’usân-i kiram tekrar yerli ye­ ları nezdine giderek, orada. Reis Paşa Hazret­
rine oturub zikrolunan efendiler dahi kemâLi lerinin cevabını, onlara dahi tebliğ ettiklerinde,
ırz-u edeble Meb’usân-i kirama mahsus kanape- cümlesi:
ler üzerine oturmuşlardır. — Padişahım çok yaşa!..
Zemzemeleriyle Sultanahmede doğru çekil­
Reis Paşa Hazretleri:
mişlerdir.
—■Meclisimiz dağılmış idiyse de, maahaza, îji :.»î iîjî
buyurunuz, ifadeniz nedir?
Dediklerinde 3Ûrmi, yirmi iki yaşlarında A y n i tarihli Basiret gazetesinden:
bir genç efendi:
“Talebe-i ulûmdan bir kaç yüz zatın Da-
— Allah padişahımız efendimiz hazretleri­
r-ül-fünûn(*) pişgâhına toplanıb Meclis-i Me­
ne tükenmez ömürler versin, hiç bir hamiyetli
ta’üsâna bazı ifadatı olduğu devletlû Reis Paşa
adam vatanının harab olduğunu istemez, ma­
Hazretlerine ihbar olunması üzerine talebe-i
lûm olmalıdır ki bütün efrad-i milletin efkârı
mumaileyhimden beş, •altı efendi mecliöe celbo-
padişahımız, vatanımız, mületimiz, dinimiz için
lunarak Reis Paşa Hazretleri âza kâmilen ayağa
sadakatten ibaret olub bunlar yolunda kammı-
kalkdıkları halde, efendi-i mumaileyhimin ,ifa-
zm son damlasını fidaya cümleten hazır ve â-
datını Reis Paşa Hazretleri süâl ederek bunların
madeyi'z. Ardahan vak’ası, doğrusu, bizi pek
içinden bir efendi, zirde hülâsası münderic ifa­
diLgir etti; bunun sebebi nedir? Beyan buyu­
desini beyan etti:
runuz.
— Allah padişahımıza ömürler versin. V a ­
Dedi ve buna mukabü taraf-i riyaset-pena-
tanın harabını istemeyiz. Cümlemizin efkârı va­
hîden dahi şu yolda cevab ita buyuruldu:
tanımız, dinimizin düşmandan vikayesi yolun­
—^Vakıa bu misilli büyük maddelerde cüm­ da kanımızın son damlasını akıtmaktır. Arda­
lemiz dahi sizin gibi müteessir olmamak ve dü­ han kalesi cümlemizi dilhûn ve müteessir etti.
şünmemek mümkün değildir; fakat düşünmeli­ Bunun sebebini anlayamadık, ne ise bize be­
siniz ki bu milletin bir padişah-i âlî-cahı, bir ka­ yan edin.
nunu, bir nizamı vardır. Onların emrinden ha­ demesi üzerine Reis Paşa Hazretleri dahi
rice çıkmak muktaza-yi hamiyyet değüdir; bizi ona cevaben:
millet tevkil etmiş. Artık sizin için yapılacak — Vakıa bu madde bizim de fevkalâde
bir iş kalmamıştır. Size terettüb eden hizmeti teessürümüzü mucib oldu. Bu vak’aıun esbabını
her ne zeman biz hükmeylersek siz dahi icra- biz de arayacağız; hattâ sizden evvel buna biz
smdan geri durmazsmız; yalnız şunu düşünme­ teşebbüs ettik. Biz millet-i Osmaniyyenin ve­
lisiniz ki bizi siz inüıab ettiniz. Vekâletinizi bi­ killeriyiz. Biz vazifemizi icra ettik ve ediyoruz.
ze verdinz. Artık müdahale lâzımgelmez. Sizin müdahalenize lüzum yoktur. İhvanınıza
§unu da haber vereyim ki sizden pek çok böylece tebliğ ediniz.
evvel devlet bu işin icabını düşünmüştür; biz dedi. EfendLi mumaileyhim, bu cevab üze­
dahi vazifemizi tamamiyle ifa ettik ve etmek­ rine:
teyiz. — Beyan ettiğiniz teşebbüse dair malûmat
îşte size memuriyet veriyorum: Gidiniz, alamadık!
arkadaşlarınıza haber veriniz ki biz işin i<^ba- demeleriyle Reis Paşa Hazretleri:
tma bakmaktayız.
Reis Paşa Hazretlerinin şu ifadesi üzerine ( * ) Yani ski Dar_ül-fünûn binası olan meclis-i
talebe efendiler bazı istizahata daha mübaşeret Meb’usân binası — b. t. ııs.

—2 8 0 -
3Ö mayıs 1293/24 mayıs 1877 Ğ: i

— Öyle iae dünkü müzakeremiz neşrolun­ îjî


s u n !*). (ÎL Â N .Î RESM İ)
diye emir vermeleriyle beraber: 15 mayıs tarihli gazetelerden:
~ Ben ifademin ihvanınıza tebliği için size Geçen perşembe günü bir takım halk he-
memuriyet veriyorum. Gidiniz, arkadaşlarınıza y’et-i Meb’üsâna gidib bazı metalibde bulundu­
beyan ediniz. Biz işin icabına bakacağız. ğuna dair zuhur eden şayia halkın mübalâğaya
bujmrdular. olan meyLi tabiîsine mebni vuku bulan bazı i-
Onun üzerine efendij mumaUeyhim, arka­ lâvat-i izamkâranesiyle cesim bir vak’a rengine
daşlarının yanına giderek, Reis-i müşarüniley. koyulmuş ise de esas-i cemiyyet hakikat-i hali
hin ifadesini tebliğ etmeleriyle, talebe-i mumai­ idrak meziyetinden hâh 4, 5 sebük-mağz ile
leyhim taraflarından dahi (padişahım çok yaşal onlara pey-rev olan birkaç sadeuülânm azime­
diye dua olunub cümlesi dağıldı. tinden ibaret olarak kusur efrad-iahali ise sebe­
O sırada alenî meclise dahi hitam verilib â- bini anlamak maksadiyle teraküm eden seyir­
za encümenlere ve Reis Paşa Hazretleri dahi cilerden ibaret olduğuna nazaran şayiat ve mü-
Babıâlîye gitti. balâgat-i vakıa hilye-i sıdk-u sıhhatten âtıl bu­
Reis Paşa Hazretleri Babıâlîye gittikden lunmuş ve maamafih böyle hadşe-bahş-i ezhan
sonra zat~i hazret-i sadnâzamî mabeyn-i hüma. olabilecek cemiyete ön ayak olanlar zabıta ma­
yuna giderek, Reis-i müşarünileyhi dahi oraya rifetiyle ahz ve girift edilmiş olmakla beyan-i
celbetmişlerdir. keyfiyyetle beraber esas maddenin her nevi hü­
küm ve ehemmiyetten sakıt ve asayiş ve o em.
( * ) Bu raüzaker-e 11 mayıs inikadının neşrolun, niyet ber-kemâl bulunduğu herkesçe malûm ol­
mayan ikinci celsesinde geçmiş olacak. — h. t. us. mak üzere ilân.i hakikat-i hale ibtidar kılındı.

291 ~
DEVRİ;1 6İL D : 1 İÇTİMA: 1

Meclis-i meb’usan
1293= 1877
Zabıt ceridesi

otuz yedinci inikad


13 cümad-el-ûlâ94— 14 mayıs93/26 mayısl877
cum artesi

İÇİNDEKİLER
Sasnfa
1— Geçen zabtın hulâsası 294
2— Müzakere edilen maddeler:
1— İntihab.f meb’usân kanunu 294
otuz yedinci inikad*"
13 eümad-el-ûlâ94=14 mayıs93/26 mayısl877
C U M A R T E Sİ

R«is: A H M E D V E F İK PAŞA

H e y ’et-i M e b ’usân’ın bugünkü müzakere-i muştur.


mahsusası devletlû Ahmed Vefik Paşa Hazret- Reis Bugünkü müzakere-i mahsusamız
lefimn mht-i riyasefi celilelerinde vuku b u l­ saat yedi buçukda bed’ eyledi.

1. GEÇEN ZA B T IN HULÂSASI

Geçenki müzakerenin hülâsa-i zabtı kıraet îta eyliyecektir.


olunsun da dinleyelim. Reis — Şimdi burada mıdırlar?..
Hulâsa’i müzakere kıraet olunur. Bedros Efendi (Şûra.yi Devlet âzası) —■
Rasim Bey (Edirne) — Taleb olunan mevad Hayır, efendim, gittiler. Emir buyurulduğu su­
hakkında bir tarafdan izahat verildi mi? İsti­ rette yine gelebUirler.
zahı lâzımgelen şeyler nasıl olacak ? Reis — Meclisden sonra çağıralım.
Reis — B ir bir kâğıda zabtolunsun da son­ Bir msb’us — Kavaim-i nakdiyyenin sarfı,
ra bakalım. na dair olan maddenin izahatı nasıl oldu,
Bedroş Efendi (Şûra-yi Devlet âzası) — efendim?..
Yanko Efendi bugün geldi. Ne zeman emir bu- Reis — Bir saat sonra memura haber gön­
yurulursa yine gelecek ve izahat-i matlûbeyi derilecektir. Geldiği gibi cevab istenilir.

2. M Ü ZA K E R E E D İL E N M A D D E LE R

1. İntihah'i M e b ’usân K an un u : kıt olmuş olanlar ile yirmi dört yaşını bil-ikmâl
yirmi beş yaşına girmesiyle veya diğer mahal­
B u n u n üzerine intihab’i m eb’usân kanu­
den oraya nakl_i hane etmesiyle müntehiblik
nunun fasl-i rabiinde münderic ellinci madde
hakkını kazananların e.samisini havi iki kıt’a
Haşan Fehmi Efendi tarafından kıraet olunub
defter yazılarak imam ve papas ve haham ve
matlûba muvafık idiginden kabul edilerek elli
muhtarlar tarafından ba’d-et-temhir nihayet
birinci maddeye nakVedilir ki hükmü
mayısın sekizinci günü merkez-i kâzada bulunan
halle ve karye muhtarları hezdinde bulunacak
idare-i belediyyeye gönderileceği ve defterin
defter-i esasiye müracaatla mahalle ve karyele-
tanzim ve hemen irsali için nihayet mayısın be­
ri dahilinde bulunan müntehibînden bir sene i-
şinci gününe kadar muhtarlara tahriren tenbih
çinde vefat veya diğer mahalle nakletmiş veya-
ve ihbara idare.i belediyyenin mecbur buluna­
hud sekizinci maddede beyan olunan ahvalden
birine düçar olarak müntehiblik hakkından sa. cağı) hususundan ibarettir.
Reis — Hey’etin bu babda mütaleası var
{* ) Takvim.i Vakayi, S. 1918 mı?

-2 9 4 ,.
I: 37 14 mayıs 1293/26 mayıs 1877 C: 1

Bir meb’us — (yirmi dört yaşını ikmâl e- Hey’et —- Geçelim.


dib yirmi beş yaşma girenler) sözü sehv olma­ B u n u n üzerine 52, 53, 54, 55, 56 ve 57in~
lıdır, sanırım. Burada (yirmi beşi ikmâl eden­ ci maddeler kıraet olunub matlûba muvafık ol~
ler) olmal. duğu cihetle bilâ~itiraz hey’et tarafından ka­
Mithat Beyefendi (Şûra-yi Devlet âzası)— bul edilir.
Evet, efendim. (Yirmi beşi ikmâl edenler) ola­ Ancak (re'ylerin vaz’olunduğu sandığı ve
cak. Sehvolmuş. intihaba mütealhk evrak-ı resmiyyeyi gasb ve
Reis — Öyle ise ona göre tashih olunsun. sirkat ve tahrib edenler bir seneden üç seneye
(Yirmi beşi ikmâl edenler) densin. kadar hapis cezasiyle beraber on yüzlük osmanh
Rasim Bey (Edirne) — Bir de nakl-i hane altınından yüz altma kadar ceza-i nakdî ile
hususu şayan-i dikkattir. Nakl-i hane için evvel, mahkûm olacağı ve bu fiile cür’eti esnasında
den türlü türlü emirler var idi. Şimdi kolaylaş­ mucib-i mücazat olacak diğer fi’le tesaddisi te-
mış. Bir nizam yapılsa da nakl-i hane hususu be5^ n eylediği halde ceza kanunname-i hüma­
ona tevfik edilse pek iyi olur. yununa tevfikan başkaca mücazat edileceği ve
Reis — Benim hatırıma da geldi. işbu ceza faslında beyan olunan harekâta mü.
Bir rbeb’us — Nakl-i haneye ne mani var? tecasir olub da henüz maksadlan file çıkma­
Reis — Bazı adamlar var ki memlekette işi­ mış olanlar zikrolunan cezanm nısfı ile müca­
ni gücünü bırakıb zengin olmak hülyasiyle Is- zat olunacağı) hususatını havi olan elli seki­
tanbula gelerek boşu boşuna geziyor; sonra zinci ve elli dokuzuncu maddelerin tayin etti’
memleketine gidiyor. Halbuki vaktiyle köyün­ ği cezaların tahfif edilmesi m eb’usândan birkaç
deki işini dahi unutmuş bulunur. zat taraflarından teklif olunmuş ise de ekseri­
Bir meb’us — Buna muhalefet, hürriyete yet cezaların (ağır d e ^ , ehaff olduğu) tarafını
karşı bir harekettir. iltizam, etmekle mezkûr maddeler dahi kabul
Reis — Hayır, hürriyyete karşı değildir. edilir.
Bir meb’us — Mademki îstanbulda bad-ı Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — (Hare­
havâ var. Biraz da taşra ahalisi hissedar olsun. kâta mütecasir olur ise) tâbiri vardır. B u ceza
Reis — Bir şeyi yanlış anlamamahdır. Bu yalnız niyeti olanlar için değildir. Hareketi sa.
nizam taşra ahalisinden club bir takım hülyâ ile bit oldukdan sonra lâzımdır.
îstanbula gelen kesanı açhkdan ölmek muhata­ B u n un üzerine beşinci madde kıraet olu­
rasından kurtarmak içindir. O mmilliler burada nur ki hülâscri hükmü (gerek mahkemece hak.
gelir, serseri gezer. Memleketinde bıraktığı işi kında bir hüküm sudûru ile ve gerek izhar.i if­
de terkedilmiş bulunur. lâs ederek iade.i ijtibar edememesiyle hakk.ı in-
Mithat Beyefendi (Şûra-yi Devlet âzası)— tihabdan sakıt iken mahrumiyetinden evvelki ve
Nakl-i hane hakkında bundan evvel bir nizam gerek sonraki defatir-i intihabiyyeye kendi su-
vardır, efendim. n’u olmaksızın mukayyed olduğu halde re’y ve­
Reis — Nakl-i hane nizamına tevfikan di­ renlerin bir haftadan bir aya kadar hapis ve bir
yelim mi? ’ " mecidiyeden beş mecidiyeye kadar ceza-i nakdî
Manok Efendi (H aleb) — O nizamı görme­ ile mücazat o\\xn&cak\a,ri) hususundan ibarettir.
dikçe kabul edemeyiz. Nizam gelirse tasdik Bir meb’us — Belki bu kanundan malûmat,
ederiz. lan yoksa...
Reis — Öyle bir nizam istiyelim mi? Reis —- Tahkik etsinler.
Rasim Bey (Edirne) — Nakl-i hane husu­ B u n u n üzerine 61 inci maddeden 70 inci
su burada o kadar teshil edüiyor ki herkesi is­ maddeye kadar okunur ki hülâsa-i hükümleri,
tediği gibi çoluğunu, çocuğunu alıb istediği yere (sahte olarak diğer mukayyed ve müntehibm i-
gidecek. sim ve sıfatını takınarak bir cemiyet-i intiha,
E lli birinci madde tekrar kıraet olunur. biyyede her kim re’y verirse altı aydan iki se.
Reis — Bu halde yapılacak nizamına tevfi­ neye kadar hapis ve bir altından on altına ka­
kan dersek daha münasib olur, bunu ayniyle dar ceza-i nakdî ile mücazat olunacağı ve bir
geçelim mi?.. defadan ziyade intihab etmek için bir mükerrer
I: 37 14 mayıs 1293/26 mayıs 1877 C: 1

kayıddan istifade edenlerin bir haftadan bir a. cağı ve meb’üsluğu kabûl ile sancağın hey’etû
ya kadar hapis edileceği ve re’yinî yazmaya teftişiyyesi tarafından aldığı mazbatayı mecüs-i
tayin olunduğu bir müntehibin ifadesinin gayrı idare-i livada tasdik ettirdikden sonra istifa e-
bir ismi kaydeden her şahıs hakkında bir ay­ denlerin istifası yalnız hey’et-i meb’usânda ka­
dan altı aya kadar hapis ile beraber bir altın­ bûl olunacağı) hususundan ibarettir.
dan on altına kadar ceza.i nakdî ile mücazat o- Astarcılar ketühdası Ahmed Efendi (İs­
lunacağı ve daha bu misilU, emr-i intihaba fesad tanbul) — Bu bir külfeti mucib olur. Ondan a-
karıştıranlar hakkında mücazat-i muaj^ene ic. şağı re’y kazanan meb’us kabul olunsa daha ko­
ra kılınacağı) hususlarından ibarettir. lay olur.
Sebuh Efendi (İstanbul) — Cezalar pek a- Reis — Bir memlekette ik i(*) re’y galib-
ğırdır. Tensif edilsin. dir; ikinci re’y kazananlar her yerde kabul o-
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Evvelâ lunmaz.
düşünmeli' ki böyle bir şey yapan adam müca. Yetm iş ikinci madde kıraet olunarak mat'
zat görmeli mi, görmemeli mi? Görmeliyse ce­ lııba muvafık bulunmakla kabûl olunub yetmiş
zası niçin tahfif edilsin? Hususiyle Meclis-i üçüncü madde okunur ki hülâsası (iîutihab i-
Meb’usân ahvaline fesad karıştırmak menafi-i çin nahiye ve şubece gelecek olanların o sarada
umumiyye aleyhine bir hareket olduğundan deyn-i miri için hapis olunamayacağı ve evvel­
mürtekibleri bu cezayı görmelidir. den mahpus ise muvakkaten sebili tahliye olu­
Sebuh Efendi (İs ta n b u l) — ^Her cünhaya nub intihabın ikmalinden sonra 3dne tevkif o-
bir ceza tajnn olunmuş. Ancak bu ceza cünhaya lunabileceği) hususundan ibarettir.
nisbetle ağır olduğundan tahfif edilmesi iktiza Manok Efendi (Haleb) — Zimmet-i mîriy-
eder. yesi olanlar hakk.ı intihabdan mahrum olsun­
Nafi Efendi (Haleb) — Bu ceza kanunna­ lar. Bunlara da iflâs edib iade-i itibar etmemiş
mesi değil. Burada yalnız intihab kanunnamesi nazariyle bakılır.
kalsın, cezalar ceza kanunnamesine naklo­ Bir meb’us — Zimmet-i mîriyyesi olmayan
lunsun. meb’us bulunamaz.
Mithat Beyefendi (Şûra.yi Devlet âzası)— Reis — Herkesin borcu olabilir. Niçin mah­
intihab kanunu umum karşısında okunacak. rum edelim? Başka sorahm mı?
Cezalarda beraber tayin olunursa daha münasib Hey’et — H a 5nr, geçelim.
olur. Bir de Meb’usân’ın ahvalini ifsad edenler Yetmiş dördüncü ve yetmiş beşinci madd.e-
caniden daha ziyade müttehem olacakları için ler ile yetmiş altıncı maddeler dahi okunur ki
şu cezaya muhalefet olunmamasını devlet na­ hükümleri (kanun-i esasiye tevfikan hey’et-i
mına reca ederim. meb’usân dört seneden evvel ba-irade.i seniyj^e
Reis — Her nizamın mevadd-i cezaiyyesi dağıldığı halde irade-i seniyye tarihinden iti­
dahi beraber bulunacaktır. baren iki ay zarfmda işbu kanunun ahkâmına
Yenişehirli zade Ahmed Efendi (İzm ir) — tevfikan yeniden intihabata şüru’ olunmak i-
Bu cezaları bir takım köylüler nereden görür çin dahiliye nezaretineden valilere ve valilerden
de okur? mutasarrıflara tahrirat-i mahsusa irsal oluna­
B u n un üzerine Manok Efendi tarafından cağı ve o sene için defter-i esasinin yeniden
bir takım itirazat dermiyan olunursa da hey et tashihi lâzımgelmeyib musahhah itibar edilece­
tarafından kabul olunmamakla yetmiş birinci ği ve sonra intihab tarihinin hitamından itiba-
maddeye naklonur ki hulâsari hükmü ren meb’us olanlar nihayet üç buçuk ay zarfın­
lukdan istifa eden ve vükelâlıkdan maada dev­ da Dersaadete bil-vurud hey’et.i meb’üsânın iç-
let memuriyetini kabul eden ve kanun-i esasi timaında hazır bulunacağı ve muayyen olan va­
hükmünce meb’uslukdan infisah lâzımgelen ve kitten evvel hey’et-i meb’usânı’n ba.irade-i se­
vefat eden ve hey’et-i meb’usân tarafından üşü­ niyye içtimai lâzımgeldikde Dersaadette ne va-
ten reddolunan ve hukuk-ı medenİ3tyeden kanu­ Bütün nüshalarda (ik i) olarak yazılmış L
nen sakıt olanların intihab olundukları sancak- se de sözün gelişine göre (ilk) olması lâzırağeldiği
da meb’usluğa yeniden diğerleri intihab oluna- zannolunur. h. t. us.

-3 9 8 -
i: 37 14 mayıs 1293/26 mayıs 1877 C: 1

kit hazır bulunmaları iktiza edeceğinin dahüiye Reis — İstanbulda bir merkez demek dört
nezaretinden valilere ve valilerden meb’uslara sancağa bir sancak muamelesi demektir.
iş’ar olunacağı ve Dersaadette belediye kanu­ Mithad Beyfendi (Şûra-yi Devlet âzası) —
nunda muharrer hudud dahilinde bulunan ma. İstanbul bir vilâyettir ki yirmi daireye münka-
haller bir daire-i intihabiyye itibar edilerek simdir.
elviye.i mülhakada vilâyata merbut sancaklar,
da cereyan eden usûl cari olub şehremaneti Bunun üzerine Paşa Hazretleri hu
merkez-i vilâyet add kılınacağı) hususlarından habda Mithad Beyden bazı izahat taleb buyur-
ibarettir. muşlar ise de m îr-i mumaileyh (def’a.i saniyede
Sebuh Efendi (İstanbul) — İstanbul bir matlûb olan malûmatı arzedeceği)ni beyan et­
daire-i intihabiyye diyorlar. miş t'e bu suretle meclise hitam verilmiştir.

- 29T
D E V R E :1 CİLD: 1 İÇTİMA: 1

Meclis-i meb’usan
1293=1877
Zabıt ceridesi

otuz sekizinci inikad


15 cümad.el-ûlâ94— 16 mayıs93/28 mayısl877
PAZARTESİ

İÇ İNDEKİLER
Sayıfa
1— Geçen zabtın hulâsası 300
2— Azanın teklifi 300
3— Müzakere edilen maddeler:
1™ Vilâyat belediye kanunu 300

I
otuz sekizinci inikad (•)

15 cümad.eLûlâ94=:16 mayıs93/28 mayısl877


PAZARTESİ

Reis: A H M E D V E F İK PAŞA

H e y e f i M e b ’usân’ın bugünkü müzakere-i lei'ireın ta h fi riyaset-i celilelerinde vuku bul


âleniyyesi devletlû Ahmed Vefik Paşa Hazret- muştur.
i.v.U.'- V l' / Vht..v< i-.

1. GEÇEN ZA B TIN H ULASASI

Reis — Bugünkü müzakere-i âleniyyemiz


saat dörtte bed’ eyledi. Bermutad hülâsamız o-
kunsun. a
2. A Z A N IN TEK LİFİ

îzzetlû Münir Bey fen di hülâsayı okuyarak niyle şu zaruret zemanında bu misilli masarife
kabul olundukdan sonra Safyadan Feyzi Efen­ müsaade olunamayacağına dair bir makale i’
di bir ifadesi olduğundan bahsile kıyam ederek rad eyledi.
(Matbaa-i âmire kaime basmaya kâfi halde ol­ B u işin şubelerde bakılması taraf-i riyaset'
duğu halde yeni kaimeleri basmak için beş bin ten tensib olundu. Badehu Nafi Efendi dahi
lira masraf ederek bir takım makineler celbey- ahval-i hazıraya dair bazı efkârı m übeyyin bir
lediği ve fahiş masraflarla ustalar getirdiği ve güzel makale serdederek o da mühimme encü'
ez-cümle yedi bin beş yüz kuruş maaşla fen menine havale buyuruldu.
memuru namiyle bir adam kullanıldığı beya-

3. M Ü ZAK E R E E D İLE N M A D D E LE R :

i. Vilâyat Belediye K an un u : Res — Bu babda encümenin bir mütaleası


var mı ?
Nihayet vilâyat belediye kanunu'
Rasim Bey (Edirne) .— Var, efendim; fa.
nun kırk beşinci maddesinden bedf ile
kat ikinci kıraette beyan olunabilir. Şundan i.
kıraatine başlandı ki madde'i mezkûre
baret bir mütaleası var ki belediye kâtiblerinin
hükmü (meclis-i belediyeye kâtiblerinin vezaifi
vazifesi on ikinci ve on yednci maddelerde söy­
meclisin ümur-i tahririyye-vü hisabiyyesini icra
lendiği halde bir kere dahi burada tekrar edili.
ve daireye aid evrak ve defatirin tanzim ve mu­
yor. Bu üç madde bir yere gelerek yalnız bîr
hafazası) ndan ibarettir.(*)
madde teşkil etse daha âlâ olur.
( * ) Takvim.i Vakayi, S. 1920, 1921, 1922. Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — On ikin,

-3 0 0 ^
I; 38 16 mayıs 1293/28 mayıs 1877 C; 1

ci madde mes’uliyeti ta 3İn eder. Diğeri vazife­ İİS.İ belediyyenin emlâk ve nüfus kalemi vezaifı
ye müteallikdir. Bu cihetle mesailin ayn ayn her nevi emlâk ve nüfus yazmak ve ferağ ve in-
olması lâzımdır. tikalâtı ve vefeyatı yürütmek) ibaret ola­
Reis — Bir kere de keyfiyeti kanun hey’e- cağından ibarettir.
tinden soralım. Rasim Bey (Edirne) — Mademki hükümet
Mithat Beyefendi (Şûray.i Devlet âzası)™ emlâk ve nüfus tahrir ettiriyor, masraf tekerrür
Rasim Beyin buyurdukları on beşinci maddede etmemek için bunun bir nüshasını dahi daire.i
reis ile kâtibin vazife-i müşterekeleri suret-i u- belediyyeye verse iyi olur.
mumiyyede gösterilir. On yedinci maddede dahi Reis — Bu mütalea zabtolunsun.
yalnız kâtibin vazifesi irae edilib işbu kırk be. Konturato memurunun vezaifine dair
şinci maddede ise işin müfredatı beyan olunu­ 48 inci madde kabul olunub badehu sandık
yor. Her halde bu üç maddeye lüzum vardır. emininin vazifesine dair olan 49 uncu madde
Rasim Bey (Edirne) — Mes’uliyet iki kişi a- okunur ki hulâsası: (sandık eminlerinin kefa­
rasında kalırsa birbirine atfederek arada mes’u. lete merbut olacağı ve varidat ve sarfiyata
liyet kaybolur; binaenaleyh herkesin vazifesi memur bulunacakları ve reis tarafından üzeri­
aynlmalıdır. ne (verilesi) çekilmiş ve kâtib tarafından im­
Reis — Bir maddeden iki kişi mes’ul olu­ zalanmış evrak olmadıkça hiç bir akça verme­
nursa kanunca hiç birisi mes’ul değildir, demek yeceği) hususlarından ibarettir. Bu madde ii-
olur. Bundan evvel yine sizin Şûra-yi Devlet me. zerine biraz müzakere sebhat ederek meclis ta­
murları hazır olduğu halde herkesin vazifesi ay­ rafından dahi tasdik edilmedikçe akça verilme­
rılsın, diye karar verildi. Bu mes’ele bir mes’e. mesi re’y edildi ise de hükmü talik olundu ve
le-i kanuniyyedir. 50inci madde okundu ki (senede iki defa idare
Bunun üzerine Sebuh Eefendi tarafindan ile belediye meclisleri birleşerek bir cemiyet-i
vuku bulan ihtar üzerine nizamın i§bu kıraeti belediyye teşkil edecekelri);j,c(en ibarettir.
(birinci kıraet mi? Yoksa ikinci kıraet mi) ol­ Reis — Encümenin bu babda bir mülâha­
duğuna dair biraz sözler teati edilib yine mez­ zası var mı?
kûr madde talikda kalmış ve 46ıncı madde <r Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Burada
kunmuştur ki (belediye mühendisinin vezaifi)ne bu içtima-i umumîye (cemij^et.i belediyye) tâ­
dair olub (vezaif-i mezkûre dahi dairenin bil­ bir olunmuş. İstanbul belediyesi kanununda i-
cümle hususat-i fenniyesi) nden ve (evrak-i hen- se (meclis-i belediyye) denilmiş idi.
desiyyenin muhafazası) „,rfajrı ibarettir. Mithat Beyefendi (Şûra-yi Devlet âzası) —
Nafi Efendi (Haleb) — Kırk bin nüfus bir Evelki kanunda (meclis-i ümur-i belediyye)
daire-i belediyye itibar olunacaktı. Halebde sek. denmiş işe de şayed ileride belediye lâfzı ya
sen bin nüfus vardır. Bir mühendis kifayet eder. sehven veyahud ihtisaren konulmaz da yalnız
Şu halde iki daireye bir mühendis olsun. (meclis-i umumî) denilirse devletin yine bu
Rasim Bey (Edirne) — Hendeseye arif o. nam ile mevcud olan diğer mühim bir mecli­
lanlar bilir ki harita almak işinde yalnız bir a- siyle iltibas lâzımgeleceğinden o tabir terk ve
dam kifayet etmez. Plânçeta için iki adam lâ­ (cemiyet-i belediyye) namı tercih olunmuştur.
zım. Büyücek memleketlerde her halde iki mü­ Badehu bu cemiyetin vezaifine dair elli
hendisin lüzumu vardır. bir ve elli ikinci maddeler kıraet olunub (c6-
Nafi Efendi (Haleb) — Buyurdukları hen. miyyet-i belediyyenin rüyet ettiği muhasebatı
desece doğru olabilir. Bu halde iki mühendisin gazetelerle ilân ettirmesi) Manok Efendi tara­
lüzumu ilk sene yalnız haritayı alıncaya kadar fından dermiyan edildikde bu kıraet kanunun
olabilir. Ondan sonra yine bir mühendis kifayet birinci veyahud ikinci kıraeti olduğunun tayi­
eder. ni meselesi yine ortaya girerek nihayet ikinci
Reis — Nizamın bu kıraeti birinci kıraeti kıraeti olduğu tahkikle beraber bend-i mezkûr
dedik ya... İkinci kıraette bakarız. ile 54 ve 55 ve 56 ve 57inci maddeler dahi ka­
Bir kaç zat — Efendim, ikinci kıraettir. bul edildi.
47 inci madde okunur ki hulâsası (meca- Mahmüd Efendi (Mamuret-ül.âziz) — El-

301 —
SÜTÜPH&NESİ
I: 3Ğ 16 mayıs 1293/âÖ mayıs İ 8 7 f û : 1

li yedinci maddede müfettiş ve çavuş ve sair ha­ ilâve olunsun.


demeden okuyub yazmak bilmeyenlerin çıkarı, Reis — Bu memnu’iyeti hangi avcılar din­
lacağı bahsinde (def’aten çıkanimayıb) tabiri­ ler? Maahaza encümenlerde mütalea olunsun.
ni kaldırmalı...
Altm ış dördüncü madde kıraet edildi ki,
Reis — Yeniden alınacak adamlar yazmak
(mecalis-i belediyyenin icra ve ıslâh edeceği)
bilecekler ise de çıkarılacak olan eski adamlar
hususata dairdir.
dahi işi! bilirse bu cihetle tedriç ile çıkarmak
Manok Efendi (H aleb) — Burada kabris.
lâzımgelir.
tanlardan bahsedilmeyor. Muvafakat olunursa
58İÎICİ, 59 uncu, 60 inci, 61 inci v e 62 inci bunlar şehirden yarım saat uzakda olsunlar.
maddeler tamandyle kabul olundu ki cümlesi Kasab dükkânlarının kepenkleri demir olsa da­
(belediye çavuşlarının vezaifi)ne dairdir. Ba­ ha iyi olur.
dehu (belediyece memnu olan ahval) © dair Bir meb’us — Zannederim ki bizim arkadaş
63 üncü madde kıraet olundu. Hicaz veyahud Arabistan taraflarmdandır. So­
ğuk memleketlerde ve Tuna vilâyeti gibi yerler­
Mehmed Ali Efendi (Sivas) — Fiyatı yalnız
de zemheri içinde cenaze defni için yanm sa­
ekmek üzerine koymuşlar. Sair erzak üzerine
atlik yerlere gidilir mi?
koymamışlar.
Reis — Elli, altmış sene evvel derun-i mem­
IVüthat Beyefendi (Şûra.yi Devlet âzası) —
lekete cenaze defnini kat’iyyen men’eder nizam
Ekmek gerek fiyatı ve gerek vezni muayyen
vardı. Sonraları bu nizam hükümden düştü. Yi­
olduğu için vezin ve fiatına nezaret edilir. Sair­
ne bakılsm.
ler buna makîs değildir,
Manok Efendi (Haleb) — B ir de geçende
Nafi Efendi (H aleb) — Sıhhat-i umumiy-
arzeylediğim veçhile mıkyasatm umumî bir si-
yeye muzır olan debbağhaneler ve selh-haneler
yakda olması lâzımdır.
dahi kaldmimah.
Reis — Bunun için bir lâyiha yapılması lü­
Manok Efendi (Haleb) — Abdeshanelere
zumunu beyan eylemiştim.
dair bunda bir bahis yok.
Reis — Bunlar zabtolunsun. Lazımlı şey. Nizam ın son hendleri dahi kıraet edildi
lerdir. ki hulâsari hükümleri (cezaya aid olub ez-çüm-
Yenişehirli zade Ahmed Efendi (İzm ir) — le kanun-i cezanm üçüncü fashnda mua5^en o-
iktiza eden şeyler o talimatta mevcuddur; fa ­ lan hususatı devair-i belediyyenin icra edebile­
kat şimdiye kadar belediye reisleri hep muvaf. cekleri) nden ibarettir.
fakiyetsizlik gösterdiler. Hükm-i kanun icra e- Bir kaç meb'us — Ceza kanunnamesinin bu
dilmedi. Bu nizam ahkâmını icra etmeyenlere faslı encümende okunup mevadd-i mezkûre bir
de bir şey yapmalı. kere görülmelidir.
Reis — Olabilir.
Seyyid Abdullah Efendi (Hicaz) — Gerek
İstanbulda ve gerek başka yerlerde bir takım B u n un üzerine (daire.i belediyyede yalnız
âyat.i kerimeyi havi evrak-ı matbua ayaklar bir kâtib ve bir mühendis ile reisin ceza tahdid
altında sürünüyor. edeblimeleri uyamayacağı) hakkında bir kaç
Sebuh Efendi (İstanbul) — Kuşların yav- söz teatisiyle saat sekizde tekrar içtima edil­
rüluyacağı vakitte şikâr memnu olmalı. Bu da mek üzere meclise hitam verildi.

İkinci Celse
Reis — Müzakeremiz saat sekiz buçukda i- nizamın başından kırk beşinci maddeye katlar
ade olundu. Belediye kanunnamesini okuyalım. olan mevad dahi ikinci müzakeresi olmak ü -
zere kıraete başlandı.
Sabahki kırk besinci maddeden aşağıya
doğru okunan mevaddın kıraeti ikinci kıraet Rasim Bey (Edirne) — Bu kanuna vilâyat
olduğu tahakkuk etmiş bulunmasiyle bü kere. belediye kanunu denilince, çünkü nahiyeleri da­

302
I: 38 16 mayıs 1293/28 mayıs 1877 C: 1

hi vilâyat dahilinde bulunduğundan, bu kanu­ yük bir hey’etin nahiyeler için lüzumu yoktur.
nun nahiyelere kadar şümulü olması lâzımgelir. Bunun için aynca bir nahiye kanununa lüzu n
Bu şümul olmamak için merkez-i vilâyet-ü el- vardır.
viye-vü kasabat devair-i belediyyesi demeli. Şeyh Bahaeddin Efendi (Bursa) — O vakit
Reis — Nahiyeler devair_i belediyyesi hak­ nahiyeler vezaif-i belediyyeden mahrum kala,
kında ayrıca kanun geldiği zeman onun adına caklar. Bu işi nahiyelerde kim yapacak ?
nahiye kanunu demeye hacet yoktur. Bu kanun Rasim Bey (Edim e) — Nahiye vazifesi ge.
altıncı faslında biterse nahiye kanunu da ye­ linçe onlara belediye vazifesini de vereceğiz.
dinci fasıl olarak buna zeyledilir. Bir nizam Reis — Bu fıkranın âhınna öye bir ibare
sonradan bendler ilâvesiyle beş yüz maddeye yazılsın ki nahiye addolunacak belediyelerin
kadar iblâğ edilebilir. bahsi aynca geleceği anlaşılsa...
(Daire-i belediyyenin vezaif-i umumiyye- Rasim Bey (Edim e) — Burada “merke-i
si)ne dair olan birinci fasıl okunur. hükümet olan şehir ve kasabaların kanunu”
Rasim Bey (Edirne) — Her şehir ve kasa­ dediğimiz gibi “nevahi kanunu” başka olacağı
bada daire-i belediyye küşad edilecek, diyor. meydana çıkar.
Bazı kasabalar vardır ki hükümet mahalli oL Reis — Nevahiden madûd olacak belediye,
mayıb nahiye suretiyle idare olunur. Halbuki bu lerin evsafı aynca gösterilecektir, dersek o-
kanunun hükmü nahiyelere şamü olmayacak. lur mu ? Zira kanunun bu ibaresini kabul ettik.
O halde “merkez-i' hükümet olan kasabalar” Ona dokunmayalım. Başkaca bir ilâve yapalım.
diye tashih edilmeli. Mithat Beyefendi (ŞCira.yi Devlet âzası) —
Reis — Amma merkez olmayan kasabalar Nahiye belediyesinin vezaifi dahi nizamd mah­
da var. sus ile yahud ayrıca beyan olunacaktır, diyelim.
Rasim Bey (E dim e) — Her halde nahiye­ Reis — Yalnız şu ibareye bakalım.
dirler. Nahiyelerin iki vazifesi olacaktır. Halil Efendi (Girid) — (yazıldıkdan son­
Reis — Nahiye belediyeleri mehma-emken ra ) ber şehir ve kasabada bir belediye meclisi
etrafa dahi karışacaklardı; fakat bazı kasaba. teşkil olunacak ve nahiye meclislerinin vazife­
1ar vardır ki büyüktür. Oralarda yalnız şehir si aynca tahsis kılınacak.
belediyesi olacak. Bazı büyük şehirler vardır ki Reis — Böylece kabul ederek geçelim mi?
kapışa yanında bulunan köy kendisinin değil­ Hey’et — Geçelim.
dir. Vidin şehri gibi; kapısının harici ötedenberi Kanunun ikinci maddesi okunur.
(Sahra) kâzası diye başkaca bir kâza addolu­ Manok Efendi (Haleb) — Elli bin nüfusu
nur. Şimdi (Adliye) dedikleri yerdir. Hem bu havi olan şehirler iki daireye münkasım olsa
suret pek iyi bir şeydir; çünkü şehir idaresi baş­ daha hayırlı olur, zannederim.^
kadır, köy idaresi başkadır. Rasim Bey (E dim e) — Otuz bin nüfusun
Mithat Beyefendi (Şûra,yi Devlet âzası) — bir daire teşkili hakkmda encümence müzakere
Nahiyenin ümur-i belediyye vezaifi, ümur-i hü-- cereyan ederek kanun hey’eti tarafından istizah
kûmet vezaifine mülhakdır; binaenaleyh bura, edildikde, nüfus azaldıkça irad dahi azalacağı
ya konulsa olamaz. beyan olundu; masarifine mukabele olunamaz,
Reis — Öyle ise nahiye belediyelerinin key- denildi.
fiyyatmı ayrıca göstereceğiz, demeli. Simonaki Bey (Konya) — Konya kırk bin
Rasim Bey (E dim e) — Vilâyet kanununda nüfus olduğu halde bir belediye masrafını idare
öyle bÜ3nik olan kasabalar ayrıca birer nahiye edemiyor. îki olursa hiç idare edemez.
teşkil edecektir, dedik. Fakat böyle ayrıca ne. Reis — İleride varidat arttığı zeman mem.
vahi itibar olunan kasabaların ekser ahalisi es- leketin süra’t-i mamuriyyeti için iki daire teşkil
hab.i ziraattendirler. Belediyeleri vardır amma edelim, derlerse kim mani olur?
belediyeden başka muhtaç oldukları şeyler de B u bend ayniyle kabul olunarak üçüncü
vardır. Şehir belediyelerine mühendis, sandık e- madde kıraet edildi ki (belediyenin yapacağı iş .
mini, teftiş çavuşu, kâtib, konturato memuru, İ6r)j müfredat veçhile tadâd eyler.
nüfus kâtibi, falân tayin edeceğiz. Bu kadar bü. Rasim Bey (Edim e) — Bu bend uzundur.

303—
i: 38 18 ıtıayıs 1383/38 mayıs 187T C: 1

Birer, birer okuyalım, ki söyleceğimiz şeyler ha­ ise bu paralar dahi onların elinde kalacak, su
tırdan çıkmasın. Belediye kâffe-i ebniyenin in­ yolları yine yapılmayacak.
şaatına ve yollann tevsi” ve tanzimine bakacak Rasim Bey (Edirne) — Kiliselerin de
diyor. Bunların kanunlan vardır. (Kanun.i bir çok evkafı vardır. Su yolları var; fakat
mahsuslarına tevfikan) diye tashih etmeli. onların bir cemiyeti vardır. H er işlerini o ce­
Reis — Bu fıkranın lüzumu var mı? miyet yapar.
Mithat Beyefendi (Şûra.yi Devlet âzası) — Reis — Öyledir; fakat bunun âlâsı bir ni­
Belediyenin vezaifi dikkat ve itinadan ibarettir. zam yapıb o nizam mücebince bu makule şey­
Elbette mevcud olan nizaraat ve kavanîne itina lerin hesabı görüldükden sonra bunları yine
eyliyecektir; Bendin liihayetine (Nizamları memekeltiye vermektir. Ben bunu evveli dahi
veçhile) demek kifayet eyler. söyledim.
Yenişehirli zade Ahmed Efendi (İzmir) —
M an ok Efendi (H leb) — Çeşmelere bakmak
Bu kanunda ale-Lûmum sular, diyor; fakat
da belediyenin vezaifindendir, deniliyor.
bazı sular vardır ki vakıf değildir. Benim ken­
Mithat Beyefendi (Şûra-yi Devlet âzası) —
di mülkümdür. İstediğim yere icra ederim.
Ale-l.ûmum su yollarına nezaret edecek... Hep
Reis — Su senin mülkün olunca ona
bunun içinde dahildir.
kim karışır ? Anadoluda böyle sulara malik a.
Şeyh Bahaeddin Efendi (Bursa) — Su yol. damlar çok bulunur.
lannm muamele-i vakfiyyeleri kema-kân evkaf
B u müzakere bir hayli ıızanıb giderek
müdirleri tarafından icra olunacak, diyor. H al­
(evkaf muhasebecilerini işin içinden çıkarmak,
buki buna dair evvelce dahi müzakere geçmişti.
evkafın ihyasını mucib olacağı) na dair bir
Reis — Yalnız muamelât.! vakfiyyesi ev­
çok sözler söylendi ve diğer tarafdan dahi
kaf müdirlerine kalıb icraat-i sairesine daire-i
(evkafdan pek çoğu evkaf-i hümayun olub
belediyye bakacak.
bunlar ahad-i nâsm evkaf perakendesi gibi ce.
Mithat Beyefendi (Şûra-yi Devlet âzası) —
maat meclislerine verilmek uyamayacağı)
Sulara meşruta olan evkafın ferağ ve intikalâtı
denniyan olundu; nihayet bu bahis alâ-ha~
gibi muamelât.! vakfiyyesi evkaf müdirleri ta­
lihî geçerek b en d 'i mezkûrun (ümur-i zabıta
rafından icra olunacak.
ve âdab-i umumiyyeye nezaret dahi belediye­
Rasim Bey (Edirne) — Mithat beyfendi nin cümle-i vezaifinden olduğu )na dair fıkara-
hazretleri dahi hazır bulundukları halde müza­ t~i âtiyesi okundu.
kere edildi ki bazı yalnız ve hususî evkaf bulu- Rasim Bey (Edirne) — Debbağhane ve­
nub mütevellilerin idaresindedir. î§ evkaf mü­ sait bu makule murdar kârhanelerin derun.i
dirlerine kalıb da teamül-i kadîm veçhile idare şehrden uzakça yapılması dahi belediyenin
olunursa o halde evkafın yapacağı işi mütevel­ vezaifi cümlesine idhal kılınmalı.
li yapacak, demek olur. Süleyman Bey (Ankara) — Islâhhaneler
dahi belediyeler tarafından teşkil olunacağı
Reis — Kimsenin bilmediği bir takım vakıf,
gösteriliyor. Nişde bir Guraba hastahanesi ile
lar vardır ki yalnız mütevellilerin elinde olub
beraber bir de ıslâhhane vardır ki pek çok
eğer bunlara (teamül-i kadîm veçhile idare e-
himmetlerle vücude gelmiş olduğu halde son­
diniz) denilirse (yine evvelki gibi gizlice yiyi­
raları nazar-i itinaya alınmadığından teden­
niz) denilmiş olur. Kocaelide bu makule otuz
niye yüz tuttu. Bundan sonra da bakılmaz is
kırk kadar vakıf buldum ki yüz elli seneden.
bütün bütün mahvolacaklar.
beri mütevelliler elinde kalmıştır.
Rasim Bey (Edirne) — Bu makule evkaf Şimdi bu kanun bunları belediye idare­
cmlemizin memleketlerinde vardır. Cemaat sine bırakdı. Ancak mahallî hükümetlerinin
meclisleri olur ise... müdahalesi kesilmezse yine olamaz, kejrfiyet
Şeyh Bahaeddin Efendi (B u rsa) — Su yol­ dahiliye nezaret-i celüesi tarafından Niş muta­
larının evkafından maada bir çok paraları var­ sarrıflığına yazılıb arkası da bırakılmayacak
dır. Kema-kân evkaf müdirlerinin elinde kalır olur ise pek büyük tesiri, olur.

364
3Ö 16 mayıs 12Ö3/2Ö mayıs İ87f 6: i

Rasim Bey (Edirne) — Vazife talimatı ge- Hey’et — Yazınlsın, yazılsın.


li!b de valilerin bunlara nasıl nezaret edecekle­ Zikrolıtnan üçüncü maddede vezcdf-i he-
ri oraya dercedilse daha münasib olur. lediyye meyanma daha bir takım mevaddrı
Reis ~ Bu bir madde-i mahsusa olduğun­ m üfide derci ihtar olundukdan sonra bend-i
dan şimdiden Niş mutasamflığına yazılsa da mezkûr kabul oolundu ve içtimari saniye da"
olur. hi burada hitam verildi.

~ ~ 305
DEVftE: 1 CİLD: 1 İÇTİMA: 1

is-i meb’usan
1293 = 1 87 7
Zabıt Ceridesi

o tu z dokuzuncu inikad
16 cümad.el-ûlâ94=rl7 mayıs93/29 majnsISTT
SALI

İ Çİ NDEKİ LER:
Sayıfa
1— -Geçen zabtın hulâsası 308
2— Müzakere edilen maddeler;
1 Muvaffakiyetlere teşekkii r 308
2--Vilâyata belediye kanunu 308
Otuz dokuzuncu inikad^**
16 cümad,el-ûlâ94=:17 mayıs93/29 mayıslSTT
SAH

Reis: A H M E D V E F İK PAŞA

Heyetin bugünkü içtimai devletlû Ahmed cdtmdn vuku bulmuştur.


Vefik Paşa Hazretierirem riyasefi çelilesi

1, GEÇEN ZA B T IN HULA SA SI

Reis — Bugünkü müzakeremiz saat dört, mahalleri ikmal edildihden sonra kabul olun-
te kügad edildi Hulâsamız kıraet olunsun. du.
Rıdvan Bey hulâsayı kıraet ederek bazı

2. M Ü Z A K E R E E D İL E N M A D D E LE R

1. Muvaffakiyetlere tefekkür: gözümle gördüm. Maahaza padişahımız efendi,


miz hazretlerinin muvaffakiyet-i mahsusalaıı
(Bazı tedarikât-ü muvaffakiyat-i askeriy.
semeresidir.”
yö) hakkmda bir ihaç söz cereyan ederek §u
münasebetle (Batum ve Sohum taraflarında 2. VHayat Belediye Kanunu:
bulunan ümera-i askeriyyeye hey’et tarafın­
B u cevab üzerine hey’et adi§ah-i âlem'pe-
dan bir teşekkür ve bazı müstahaklanna mükâ­
nah efendimiz hazretleri hakkında hayır du­
fat edilmesi) ihtar olundukda, Reis Paşa Haz­
aya müsaraat gösterdi ve belediye kanununun
retleri cevabı verdiler: dördüncü maddesi okundu ki hulâsası (beledi­
“Umumî hey’et tarafından' padişahı, yenin taraf-i devletten mansub fahri bir reis
mız efendimiz hazretlerine edilen teşekkür her ve altıdan on ikiye kadar âzası olacağı ve âza.
şeyden daha becadır. Ol taraf-i âlîye hiç bir şe­ nm müddet.i istihdamı dört sene olub her iki
yi ihtara hacet yoktur. H er şeyi herkesten ev­ senede bunlann nısfı değişeceği) hususların­
vel düşünüp icabını icrada dakika fevttetmi-
dan ibarettir.
yorlar. Ben defterini gözümle gördüm ki mesai­
Rasim Bey (Edim e) — İstanbul belediye
lin bidayetinde devletçe ve milletçe edilen bun­
kanununun müzakeresinde, reislerin taraf-i
ca himmetlerin semeresi olarak cem’edilen as­
devletten mansub olmayıb âza tarafmdan
kerin mikdannı iki yüz on bin iken himmet-i
müntahab olmasına karar verilmişti. Bunun da
mahsusa-i hazret-i mülükâneleriyle her tarafa
o veçhile tashihine encümende karar verildi.
yeniden yazılan evamir sayesinde bugün as­
Mithat Beyefendi (Şûra.yi Devlet âzası) —
kerimizin mikdan beş yüz elli bini geçmiştir.
Buna aslâ muvafakat olunamayacağını beyan
Bu muvaffakiyet üç ay içinde oldu. Evrakını
eylemiştim. E ğer bu suret emniyetsizükden
{ * ) Takvim.i Vakayi, S. 1923. neş’et ediyor ise reislerin yanında altıdan on

- 308 -
I: 39 17 mayıs 1293/29 mayıs 1877 C; 1

ikiye kadar da emniyetli ve müntehab âza bu. sândan bazısı âza meyanından ve bazısı hai-ic'
. lunacak. den dahi re yeyledilerse de (ûer yerde usûl,
Reis — Emniyetsizlikden değil, usûlden­ reis olacak zatin yine o meclisten intihab olun­
dir. ması) njffn. ibaret olduğu taraf~i riyasetten
Mithat Beyefendi (Şûra-yi Devlet âzası) ■— beyan buyurulmakla o veçhile kararlaştı.
Devletçe mansub olmasındaki mütalaamız baş­ (Belediye mühendisi ile tabib ve baytar mecli­
kadır. Kanun karşısında mes’ul olmak içindir. sin âza-i müşaviresinden olacakları) dair
Eğer müntehab olur ise evvelâ nasbedil- beşinci madde ile (meclis maiyetinde bir kâtib
memiş olacağmdan kanun karşısmda pek de ile bir sandık emini ve lüzumu kadar çavuş bu­
mes’ul olamaz. O halde olur olmaz fenahğı, ki­ lunacağı) nn dair altıncı madde okundu.
fayetsizliği görülünce azil de müşkü olur. Birisi — Kâzalarda teşekkül edecek olan
Mansub olursa kusuru, kifayetsizliği görününce belediyeler için sandık eminine lüzum yoktur.
hemen azil edilir. Bunu kâtib de yapar.
İbrahim Bey (Seiânik ) — Âza tarafından
Rasim Bey (Edirne) — Büyük şehirlerde
intihab edilsin de nasbi yine devlete kalsın.
bir kâtibin kifayet etmeyeceği mücerreb oldu­
Hem fahrî de olamaz. Bir münasib maaş tayin
ğu gibi küçük kasabalarda dahi bir adamın hem
etmeli.
kâtiblik hem sandık eminliği edebüeceği mü-
Mithat Beyefendi (Şûra-yi Devlet âzası) —
cerrebdir; binaenaleyh bendin ona göre tashi­
Bunların iki nevi vazifesi vardır; Birisi sırf be-
hi encümende kararlaştı.
ledîdir. İkinci ise nevamma hâkimlik suretidir.
Taraf.i devletten mansûb olmazsa hâkimlik e- Reis — Sandık eminliği iki türlüdür: Ekser
demez. Ceza tayini izn-i Sultanîye mütevakkıf- mahallerde sandık eminliğini bedava görecek
dır. Arabalara, falânlara vergi ta 3Ûn edecek. namuslu adamlar vai'dır. Başka yerlerde ise
Bunlar hep emr-i sultanî ile olur. bedavaya yapacak adam bulunmaz. İkisi orta­
Rasim Bey (Edirne) — Mithat Beyfendi- sı yoktur. Y a emindir de maaşsız yapar veya­
nin sözü pek doğrudur. Ancak kâza kaymakam­ hud emindir amma maaşsız yapmaz. Çok maaş
ları da tafaf-i şahaneden mansûb oldukları hal­ ister. Kâtib üe sandık emini her yerde ayndır.
de bunların intihabı için bir encümen yapılmış;
Nafi Efendi (Haleb) — Halebde ayn ayn
e n c ü m e n i n t i h a b ediyor. Taraf-i şahaneden ta­
idi; bir arahk birleştirildi. Amma sandık emini
y in o lu n u y o r . Belediye reisleri de ayniyle öyle
sirkat eyledi.
olsun. Şer’an, kanunen bu suret her halde mu­
v a f ı k olur. ' f Reis — Ümur-i hesabiyyede lâzımdır ki
Reis — Söz uzanıyor. Şu ibareleri tefrik e- bir adam hesab tutsun, diğeri de ona hesab
delim: Birinci ibareyi bozarak evvelki belediye sorsun.
k a n u n u n a t a t b i k etmek... îkindsi: Reislere ma­
Hey'et — Bu bendi ayniyle ibka etmeli.
aş verilmek ve üçüncüsü: Bendi haliyle ibka
etmek. Bunların hangisi için ekseriyet-i ârâ Bu bend kabul olunduğu gibi (sandık e-
minlerinin beher iki senede t o kere tebdil edil­
vardır?..
meleri) dahi ekseriyetle kabulolundu. Niza­
Bendin evvelki kanuna tatbiki için ittifa-
k-ı ârâ hasıl olub (reislerin maaşlı olmaları) mın yedinci bendinden on ikinci bendine ka­
dar mevaddı temamen kabul olundu.
hususunda dahi ekseriyefi ârâ vaki oldu ve
(reislerin intihabı dört veyahud iki senede bir Rasim Bey (Edirne) — On ikinci maddede
kereye mahsus olacağı) dahi biraz müzakere meclisin ümur-i tahririyyesınden reis ve kâ­
olunarak buna da (dört senede bir kere olmak tib mes’üldur, diyor. Mes’uliyet müşterek kal­
ve tekrar intihabları caiz görülmek) üzere ka­ mamak için ümur-i tahririyye-vü hisabiyye-
den kâtib ve muamelâtın intizam-i icrasından
rar verildi.
(întihab olunacak reislerin yine âza meya- reis mes’ul olmalıdır.
nmdan mı, yoksa haricden mi intihab olunaca­ Reis — Daima müşterek mes’uliyetleri
ğı) dahi m evk ri müzakereye alınarak meb’u- men’etmeli.

309
i: 39 1^ mayıs 1293/29 mayıs 1877 C: 1

Mithat Beyefendi (Şûra-yi Devlet âzası) — ları tıbbiye nezareti intihab etmeli...
Vazifeleri derecesinde izah edelim. Belediye tabiblerinin fenalığından urnıı-
Resi — Böyle izah edersek de kâfi olur nıen §ikâyet olunub bunların bir inzibat al'
mu?.. y ^ Unda bulunmaları lüzumu umumen teslim e~
Hey’et — Kâfidir. dildi ve bu babda b ir nizam-i mahsus olduğu
Manok Efendi (Haleb) ~ Bazı yerlerde bir tarafdan ihtar edilerek o nizama tevfık 'i
belediye tabibleri. fena taym olunuyorlar. muamele edilmesi kararlaştı.
Reis — Tabib yok da onun için. Bundan sonra bir kaç arzuhal okunarak
Şeyh Bahaeddin Efendi (Bursa) — Bun­ meclise hitam verildi.

-3 1 0 —
D E V R E :1 CİLD: 1 İÇ TİM A ! 1

Meclis-i meb’usan
1293=1877
Zabıt Ceridesi

Kırkıncı inikad
17 cümad.el-ûlâ94=18 mayıs93/30 BoayıslST"
ÇARŞAM BA

İÇİNDEKİLER
Sayıfa
1<—Geçen zabtın hulâsası 312
2—Müzakere edilen m addd«*:
1— Vllâyat belediye kanunu 312
Kırkıncı inikad* •)

17 eümad.el-ûlâ94=:18 mayisOS/SO mayısl877


ÇARŞAM BA

Reis: A H M ED V E F İK PAŞA

Hey’e f i Meb’usânhn bugünkü müzakere’i taht-i riyxtset-i celilelerinde vuku bul"


mahsusası devletlû Ahmed Vfefik Paşa Haftret- muştur.

1. GEÇEN ZA B T IN HULÂSASI

Reis — Bugünkü müzakere-i mahsusamız kat-i hali beyan ediniz.) sözünün dahi zabte-
saat dörtte bed’ eyledi. Bermutad geçenki mü­ dilmesi lüzumu ityaıı edilmiş olduğundan h ır
zakerenin hulâsa-i zabtı okunsım da dinleye­ lojiori zabt o suretle tashih edilmiştir.
lim.
Solidi Efendi (İstanbul) — Talebe efendi­
Hulâstri zabıt kıraat olunub talebe-i u-
leri gönderen, zat-i millet olmadığından o gün.
lûm efendilerin M eclis-i M eb’usândaki ifade­
kü ifadelerinin zabta geçmesi lâzımgelmez. Ta­
lerin in dahi zabtedilmi§ olması cihetiyle R ® -
lebe-i ulûmun buraya gelmesini müzakere.i a-
sim Bey (sizin vekiliniz olduğumuzdan) sö­
leniyyemiz için bir hükmü yoktur.
zünün zahtedilmemi§ olduğunu beyan etmiş ve
taraf-i riyasetten (bu halde hey’^etimiz size e. Ahmed Muhtar Efendi (Erzurum ) — Me-
mir ediyor ki şimdi gidib arkadaşlarınıza haki­ vadd-i mühimmedendir. Yazılmak icab eder.

2 M Ü ZA K E R E E D İL E N M A D D E LER

1. Vilâyat Belediye Kanunu: ruû olmadığı halde sırasiyle üç defa gelmeyen


âzaya istifa etmiş nazariyle bakılacağı) husu­
Reis — Belediye nizamnamesinin alt ta­
rafı okunsun. sundan ibarettir.
Reis — Ayniyle kabul. Evvel dalıi kabul
Belediye nizamnamesinin on üçüncü olundu idi.
maddesinden on beşinci maddesine kadar kı- Nafi Efendi (H aleb) — Burada lâ-alet-
raet olu nu r ki hulâsa-i hükmü (her meclisin tayin (üç defa gelmezse) denüiyor. Senede in­
akdinde ictima-i sabıkın hulâsa-i zabtı okunub san beş, altı defa gelmez olur. Onun içikı (bir
reis ile âza tarafından imza edileceği ve iki de­ ayda üç defa gelmezse) denilsin.
fa âza tahriren davet olunarak ekseriyet için
Reis — B ir mahda üç defa gelmezse de­
matlûb olan a d ^ -i âza hasıl olmazsa. üçüncü
mektir. Başka söz var mı?
davette her kaç olur ise olsun âza-i mevcude-
nin re’y.ü karan makbul olacağı ve özr-i meş. On altıncı madde kıraet olunur ki hülâ­
sası (belediye memurlan maaşiyle hane kirası
(* ) Takvitn-i Vakayi, S. 1923. ve mühimmat, kırtasiye ve mahrukat baha L

312
I: 40 18 mayıs 1293/30 mayıs 1877 C: 1

le masarif-i müteferrika-i saire her halde va. Reis — Ve nihayet muvakkaten humsü ka­
ridat-i belediyyenin öşıninü tecavüz etmiyece- dar diyelim mi?
ğ i) hususundan ibarettir. Hey’et — Diyelim.
Rasim Bey (Edirne)^— Varidatın öşrü ki­ Bunun üzerine 17 in ci ve 18 inci madde­
fayet etmeyeceği hesab olunuyor: Tabib, ler kıraet olunub kabul olunmakla on doku­
baytar, mühendis var; hükümetten zabtiyye zuncu maddeye geçilir ki madde-i niezkûrenin
var; taftiş var. Bunlar hesaba konulduğu halde hıdâsa-i hükmü, (meclis-i belediyye âzalığına
varidatın öşrü kifayet etmeyeceği anlaşıhyoı:. intihab olunacaklar - o şehir ve kasabada mü-
Biz hesab ettik: Beşde biriyle idare ediyor. temekkin olmakla beraber emlâki için devlete
Reis — Kanunun bu maddesi ileride ola­ senevi yüz kuruş mikdan vergi vermek ve o.
cak. Böyle gitmiş. Yani bazı marifetli adam. tuz yaşını ikmâl etmiş bulunmak ve tebea-i os-
1ar gelib memlekete nafi’ şeyler yaparlarsa dai­ maniyyeden olarak türkçe tekellüm edebilmek
renin varidatı artmaz, denilebilir mi? Ahali i- ve hukuk-ı medeniyye.vü şahsiyyesine muta­
rad bulsun, fenn.i idarejd öğrensin. sarrıf olmak ve müflis olduğu halde iade.i i-
Rasim Bey (Edirne) — Beş, on sene sonra tibar etmiş bulunmak ve bir gunâ resim mülte­
varidatın öşrü kifayet edebilir. Şimdiki halde zimi ve hâkimlik memuriyetinde bulunmamak
bu varidat memur maaşına bile kifayet etmez. icab edeceği) hususundan ibarettir.
Reis — Çalışsınlar da varidat bulsunlar. Nafi Efendi (Haleb) — Zimmet-i miriy-
Şeyh Bahaeddin Efendi (Bursa) — Hay­ yesi olan âza olamaz. Ve âzalığı caiz değildir.
van resmi de belediyeye alınmalı. Hep mirî medyunu ve beyt-ül-mâl medyunu
Muhtar Efendi (Erzurum ) — Hayvan res­ demektir. Bsyt-ül.mâlde bütün ahalinin hisse,
mi iki nevidir. Biri: alıb satılırken verilen ih- si olduğundan o da bütün ahalinin medyunu
tisab. Hariç vilâyete çıkarılan hayvanattan a- olur.
İmanlara mürûriye denilir. Bunlar hâzinenin Reis — Zimmeti olmasın mı, diyelim?
başlıca varidatmdandır. Bunları da almış ol­ Nafi Efendi (Haleb) — Böyle yaparsak
sak hâzinede bir, iki nevi varidat kalmış olur. hâzineye bir hizmet etmiş oluruz.
Bu olamaz. Rasim Bey (Edirne) — Meclis-i belediyye
Bir meb’us — Istanbulda humsu tahsis o- âzalarının hükümetle bir işi yok ki zimmet-i
lundu. Taşrada öşrü tahsis olunuyor. mirîyyesi diyelim. Bari zimmet-i şahsiyyesi
Reis — îstanbulda olamaz. Taşrada bilen dense...
I adam olsa bir çok varidat bulabilir. Nakkaş Efendi (Suriye) — Burada bir de
Feyzi Efendi (Sofya) — Bu senelik nısfı (türkçe tekellüm) lâkırdısı varki, bazı ahaliye
diyelim. mani-i hürriyyet olacaktır. Meselâ Beyrutta
Ahmed Muhtar Efendi (Erzurum ) — Öş­ pek çok kimseler türkçe bilmez.
rünü tecavüz etmeyecek ve maaş ve masarif, Reis — Dört yıldan sonra aklı olan türkçe
varidatın öşrünü tecavüz eylediği halde esbab.i Öğrensin.
sahihasının derciyle keyfiyeti meclis-i idareye Bir meb’us — Türkeenin bilinmemesinde
bildirecektir, denilse daha iyi olmaz mı? ne mazarrat var?
Reis — Bildirir, yine yapacağmı yapar. Reis — ittihada manidir. Inşaallâh nasiha­
Mithat Beyefendi (Şûrzı-yi Devlet âzası) — timizi kabul ederler de türkçe Öğrenirler.
Bu ruhsat mahduddur. iptida tasarrufla başla­ Sebuh Efendi (İstanbul) — Türkçe bilmeyi
narak yavaş yavaş yapılacak. Buyurduğunuz mecalis.i saireye tahsis etmedik de niçin idare-i
gibi bunların hepsi yapılacak olsa varidatın belediyyeye tahsis ediyoruz?
kâffesi bile kifayet etmez. Şimdilik öşrü ile ki­ Ahmed Muhtar Efendi (Erzurum ) — Mec-
fayet etmeli, ileride varidat tezayüd ederse her Ms-i idarelere türkçe bilmeyi değil, okumayı
şey olur. dahi tahsis ettik.
Reis— Şimdi bunu tağyir mi edeceğiz, yok­ Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Şüra-yi
sa geçecek mi5dz? Devletçe tanzim olunan lâyihada zimmefc-i mi.
Ekseriyet — Humsü... riyye eshabı kabul olunmasın, denmiyor. Şû.

3 İ3
i: 40 18 mayıs 1293/30 mayıs 1877 C: 1

ra_yi Devlet bu hakkı ahaliye verdiği halde a- Müflis olmamak veyahud iade-i itibar etmiş ol­
halinin bu hakkım ıskat etmek caiz olamaz. mak densin.
Sırf kendi işiyle meşgul olacak bir mecliste B u tashih ekseriyetle kabul olundukdan
zimmet.i mirîyye ile hak ıskat etmek olur mu ? sonra yirminci maddeden otuz sekizinci madr
Manok Efendi (Haleb) — Zimmet-i mirîy- deye Jmdar kıraet olunarak muvafık bulun­
yesi olub eda edemeyenlerin belediyyeye âza makla kabul olunur.
olmaması iyidir. Niçin halkı dolandıran, zim~ Reis — Encümen. ihtisabiyye tâbirine
met-i mirîyyesi olan bir adam mecliste bulun­ dahil olacak rüsumat, îstanbulda terkolundu.
sun da halka merci olsun ? ğu gibi taşralarda dahi terkedilmesini taleb
Allâhverdi Ohannes Efendi (İstanbul) — ediyor.
Devletle işi olmayan bir adamın hakkı niçin Mithat Bey (Şûra-yi Devlet âzası) — Bu
iskat edilsin. bend geçen gün ekseriyetle kabul olundu.
Ahmed Muhtar Efendi (Erzurum ) — Mi. Hey’et — Hayır, hayır. Kabul olunmadı.
rîye medyun olan iki nevidir: Birisi, iktidarı Nakkaş Efendi (Suriye) — Geçende dahi
olub vermeyenlerdir ki dolandırıcı tâbir olu­ arzettiğim gibi bazı yerlerde balık rüsumu var­
nurlar. Ve iktidarı olmayanlara müflis denilir. dır. Bazı yerlerde hİç yoktur. ,
Bu ikisi de âzahk için bir büyük lekedir. Reis — Size cevab verdiler ki devlet balık
Reis — Re’ye müracaat edelim. rüsumu, bilmem ne rüsumu gibi şeyleri lağve­
Nakkaş Efendi (Suriye) — Öyle ise med. diyor. Her yerin tahriri icra olunursa lağ\'o-
yun olur diye devletin iltizamını bunlara ver. lunmadık yer kalmaz.
miyelim. Ve devletin iltizamatını der-ühde e. Nakkaş Efendi (Suriye) — Bizde balık rü­
decek adamları dahi taklil edelim. sumu el’ân caridir.
Reis ~~ O balık rüsumu değildir.
Nafi Efendi (H aleb) — Belediye âzası ilti­
Bir Meb’us —r Konurato hasılâtı hâzineden
zam almasın, deniliyor. Alsın; fakat onlar ne
alınıyordu. Yüzde beş belediyeye veriliyordu.
vakit medyun olacaktır? Ben tarif edeyim:
Bu rüsum belediyelere terkolunmamış. Mal
Takasıt-i muayyenesi hulûl edib de zimmetini
sandıklarına veriliyor.
ifa etmezse o vakit medyun olur. Yoksa taka-
Mithat Beyefendi (Şûra.yi Devlet âzası)—
sıtın hulûljnden evvel medyun olmuş nazariyle
Gerek kile, gerek kntar henüz belediyeye ter-
bakılamaz. Varsın batakçılar âza olmasm. N i­
kolunmamış.
çin bunları vikaye edelemi? Zimmetlerini ver­
Kadri Paşa Hazretleri (Şûra-yi Devlet rei­
sinler de âza olsunlar.
si) — İstanbul belediyesinin kantar rüsumunu
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Böyle
alması yazıldı. Bunu devlet terketsin diye biz
adamlar hakk-ı intihabdan sakıt olması bir ta­
yazdık. Henüz belediyeye terkolunmuştur.
kım sû-i istimalâta sebeb olacağından bu gibi
Reis — Evet, şimdiye kadar kantar parası
şeylerde hukuka ahaliyi gözetmek lâzımdır.
hâzineye gidiyor.
Ahmed Muhtar Efendi (Erzurum ) — Ev­
Bir Meb’us — Mademki kanun-i esasî her
velki müzakerede dahi yine bu zimmet-i mirîy­
memleketi İstanbul ile bir tutuyor; taşraların
ye maddesi haylice uzadı ve hattâ ilâve ediL
dahi Istanbula benzemesi lâzımdır.
meşine karar verildi, ve bundan dolayı dahiliye
Bir Meb’us — Kantar rüsumu üç, dört se­
nabırı paşa hazretleri de beyan-i memnuniyyet
nedir belediyededir.
etti. . "
Reis — Her yerde değil.
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — B u su­
Bir meb’us— Tahrir icra olunan mahallerde
retle hukuk-i ahaliye dokunmak caiz olamaz.
rüsumat.i mütenevvie lağvolundu, ikinci defa
Hey’et — îbka, ibka.
olarak hayvan rüsumu ibka edildi.
Sebuh Efendi (İstanbul) — Müflis olub da Nafi Efendi (Haleb) — Belediyelerin ıs.
iade-i itibar etmiş olanlar, diyor. Müflis olmuş lâh ve tanzimi lâzım ise onlara başka türlü va­
ise de iade-i itibar etmiş olanlar, densin. ridat.! tabiîyye aramah. Yoksa belediyeye va­
Mithat Beyefendi (Şûra-yi Devlet âzası)— ridat bulacağız diye zaten soyulmuş olan aha-

- 314
40 18 mayıs 1293/30 mayıs 1877 C: 1

liyi soymak için böyle ihtisablai' ihdası caiz o- Rasim Bey (Edirne) — Dellâliye rüsumu
lamaz. Devlet kantar ve saire gibi varidat-i büdcede varsa bilmem.
cüz’iyyeyi terketmeli. Reis — Bunda burada kalalım da encümen,
Rasim Bey (Edirne) — Dellâl rüsumu za­ de mâliyeden soralım.
ten rüsuriiu zaten belediyelere aid idi. Bir ta­ Kadri Paşa Hazretleri (Şûra_yi Devlet rei­
limat var ki hükümetin âşar dellâh olacak ve si) — Memurinin hepsi muvazzafdır. Bunlar
hükümet ise onu istihdam edecektir. Bu âşar taksim edemez. Taksim ederlerse sû.i istima-
varidatından pek çok şeyler zuhura gelir. Ge­ lâttır. Tahkik edib cezalarını vermeli.
çen sene Filibe mutasarrıfı azlolundu. Bende­ Reis — Resmen soralım.
niz yirmi, yirmi beş gün kadar vekâlette bu­ Manok Efendi (Haleb) — Buna sair del-
lundum. O aralık bir varidat zuhur etti. On lâllıkların da şumûlü var mı?
beş bin kuruş kadar önüme konuldu. Bu dellâ- Reis — Hayır, âşar için...
liye rüsumu nedir? diye muhasebeciye sordum.
2. Arzuhal Encümenirdn Mukarreratı:
Sandıkkâra havale eyledi. O da taksim olunan
mebaliğin size aid olanıdır diye bana teklif ey­ Bunun üzerine heet~i M e b ’usâna takdim
ledi. Ben de reddeyledim. Şimdi arasam ona edilmiş olari arzuhallere dair encümenin m ü '
dair olan tahriratı bulabilirim. Bu halde bütün taleatı kıraet olundukdan sonra saat sekizde
dellâliye rüsumunu belediyeye verelim. bir daha içtim a(^') etmek üzere meclise hitam
Reis — Bir tezkire yazıb mâliyeden so­ verildi. (*)
ralım. ( * ) Bu celsenin zabtı neşrolunmamıştır— h. t. us

-3 1 5 -
İÇTİMA: 1
Kırk birinci inikad**^
18 cümad-el-ûlâ94.~19 mayıs93/31 mayısl877
PE R ŞE M B E

Reis: AH M ED VEFİK PAŞA

H e y ’eiri M e b ’usârCın bugünkü müzakereci Isi'inin riyasetû celileleH iMhtmda vuku b u l-


aleniyyesi d evleüû Ahmed Vefik Paşa Hazret- muttur.

1, GEÇEN ZA B TIN H ÜLÂ SA SI

Reis — Bugünkü raüzakere-i aleniyyemiz olub olmadığı) taraf-i riyaset-penahîden suâl


saat dörtte küşad edilmiştir. edilerek umum tarafından kabul olunmakta
Ber-mutad hulâsamız okunsun. imza olundu.
Hulâsa okundukda eksiği, ziyadesi

2. A Z A N IN TEK LİFİ

Seyyid Ahmed Efendi kürsi-i hitabete er berdar eylemek efkâr.i ittihadı takviye edeee-
karak mufassal bir makale iradiyle (Herkese ği) ni dermiyan eyledi.
akaid-i diniyyesini muvazzahan öğretmek için
Reis — Efendim, bu makalede pek güzel
bir akaid kitabı te’lifi lâzımgeleceğini ve her
şeyler vardır. Ekserisinin nizamlan da mev.
sene hacc-i şerifde içtima eden sunûf-i ahali-i
cuddur. Nizamlarına tatbik edilsin.
müslimeye kendi lisanlarınca va’z.u nasihat e.
dilerek bunların umumunu ahval-i âlemde ha- Hey'et — Pek âlâ.

3. M Ü ZAK E R E E D İLE N M A D D ELE R

7. Vilâyat Belediye K an un u : akşam müzakere-i hususiyyesinde mi baka­


cağız ?
Reis — Belediye kanununun alt tarafını
kıraet edeceğiz. Hey’et Öyle ise akşama kalsın.
K an un d mezkûrun otuz dokuzuncu mad­
K ırkıncı madde kıraet edildi ki hülâsası
desi kıraet olundu ki hükmü (belediyenin va­ (eshab.i maaş-ü eshamdan belediyeye borçlu o-
ridatı esaslarını tadâddan) ibarettir. - lanlarm bo rd an mal sandıklannca kat’ölunabi.
Rasim Bey (Edirne) — Bu otuz dokuzun­ leceğinden ve sair eshab-i emlâkin tediye-i deyn
cu madde noksan kalmıştı. Alınacak izahat etmeyenlerinden dahi emlâkini hîn.i icarda ve
vardı. Bunu şimdi bitirebilecek miyiz? Yoksa sair ahvalde belediyece görülecek muamelesi­
nin görülmeyeceğinden ve bütün bütün eda-i
(* ) Takvim.i Vakayı, S. 1924. deynde taannüd edenlerin belediyeden verile-

3i8
1: 41 lÖ mayıs lâ 9 â /â l mayıs C: 1

cek mazbatalar üzerine hükümetçe tevkif olu­ Nakkaş Efendi (Suriye) — Medyunun em­
nabilecekleri) ibarettir. lâki satılacak ise bu emlâkin nasıl emlâk ola­
Rasim Bey (Edirne) — Eshab-i emlâkin cağı düşünülsün. Beş yüz kuruş için bir mülk
bo rd an maaşlarmdan kat’olunacağı gösterili­ satılamaz. Eşyası satılacak surette hanesine
yor. Malûm ya, bordu olan memurlann maa§- girmekten ise kendisini hapis etmek evlâdır.
lanndan ne mıkdarı kesilebileceği hakkında Nafi Efendi (Haleb) — Eski nizamlar ık-
kaideler vardır. Amma belediye borcu hakkın, tızasınca emlâki satılmak lâzımgelecek idi; lâ­
da bu kaideler cari olamaz. Burada borcun kin icra olunamadı. Dellâla çıkarıldığı halde
defaten k a fi tasrih olunmak. bile kimse pey sürmez. Bu bendi tasdikdan baş­
Yenişehirli zade Ahmed Efendi (İzm ir) — ka çare yoktur.
Defaten k a fî caiz değüdir. Bin kuruş maaş Reis — Efendim, bunu geçelim mi?
bin kuruş bore için k a f olunursa o memur aç Hey’et — Geçelim.
kalır. Manok Efendi (H aleb) — Bakalım bu bab­
Rasim Bey (Edirne) — Belediye borcu hiç da esbab-i mucibe beyan olunmuş mu?
bir vakitte bin kuruş olamaz. Y a on ya yirmi Reis —- Re’y-i umumî bu bendi kabul etti.
kuruş olur. . Kırk birinci madde kıraet olunur ki hülâr
Reis — Bu kadarcık bir şeyin hükmünü sa-i hükmü, (belediyenin tanzim olunacak mü-
belediyelerin kendüerine bıraksak... vazenesi cemiyyet-i belediyye tarafından tasdik
Rasim Bey (Edirne) — Hem on kuruş borç­ olunacağı)/ıcJare ibarettir.
lan olur, hem de eziyet ederler. Rasim Bey (Edirne)— Cemiyyet-i belediyye
Nakkaş Efendi (Suriye) — Bore az ise d e fa dediğimiz şey, meclis-i idare ile belediyyenin
ten ve bin, iki bin kuruş gibi çok ise bittabi birleşmesinden ibarettir. O halde yapılacak mü-
mukassatan alınır. Burada şu suretle alınacak vazenenin meclis.i idareye verilmesine hacet
diye tasrih de yok ya... Bu ibarenin haliyle ib- kimayor; çünkü meclis-i idare kendi kendini
kası lâzımdır. tasdik etmiş olacak. Binaenaleyh (meclis-i ida­
Salim Efendi (Kastamoni) — Borçlunun reye verilir) lâfzına bu bendde lüzum yoktur.
nihayet sülüs.i maaşı kesilebileceği nizamı ikti­ Sebuh Efen di (İstanbul)—Cemiyyet-i bele­
zasındandır. diyye umum belediyelerin içtihıaından vücuda
Reis — Bu bendi alâ-halüıi geçelim mi, e- gelecek. Sene muhasebelerini tasdik etmek va­
fendim ?.. zifedendir. Sene-i âtiyede sarfedecekleri masrafı
Hey’et — Geçelim. dahi meclis-i belediyyede ta 3dn eyledikden son.
Rasim Bey (Edirne) — Encümenin daha ra cemiyete vermek de lâzımdır.
mülâhazatı var, efendim. Borcunu vermezse Rasim Bey (Edirne)— ^İstanbul cemiyyet-i
malını satmalı, diyor. Emval-i menkuleden, gay- belediyyeleri şubelerden toplanacak. Taşraların
r.i menkuleden, neden olur ise olsun, satmalı, ise meclis-i idare ile belediyenin içtimaından te.
diyor. şekkül edecek. Şu halde meclis-i idarenin yapa­
Mithat Beyefendi (Şûra-yi Devlet âzası)— cağı bir müvazeneyi tekrar meclis-i idareye
Emlâkini satıb da borcunu tasviye ettirmek gönderib de tasdik dahi ettirmeye lüzum kal-
Istanbulda bile mümkün olamaz. Bu babda o mayor.
kadar eebr-ü şiddet göstermeye lüzum yoktur. Yenişehirli zade Ahmed Efendi (İzmir) —
Hamazasb Efendi (Erzurum ) — Malını Evvelâ belediye müvazeneyi meclis-i idareye
satmak için tevkif yoluna gidilecek olsa yine verecek, meclis-i idareden dahi ba.havale
paraları vermez. Mahpus yatar da vermez. gidecek.
Reis — Adaletle oynayacaksınız, demek. Bu müzakerenin bir mıkdarcık daha de~
Hudaverdi Efendi (İstanbul) — Belediye, vammdan sonra hey’et bu bendi ayniyle ka­
ye olacak bore on kuruş, yirmi kuruş, yüz ku­ bul eyledi. Ve kırk ikinci madde okundu ki,
ruş kadar olur, dediler. Bore bundan ibaret ise (mecalis-i belediyye reislerinin vezaifi)n,i mü-
bu kadar cüz’î bir şey için emlâkini sattırmak beyyindir.
reva-i hak mıdır, efendim? Muhtar Efendi (Erzurum ) — Evvelki mü-

-3 1 9
i: 41 lÖ mayıs 1293/31 iriâyıs İ8T7 C: 1

zakerede bu bend tamamiyle kabul olunmuştu. Manok Efendi (H aleb) — B ir takım mad.;
Reis — Öyle isıe bunu geçelim mi ? deler için encümenin müzakeresi vardır.
Hey’et — Geçelim Rasim Bey (Edirne) — Hangi maddeler ol.
(Ceza kanunnamesinin üçüncü faslında duğunu haber vereyim: Birisi bu maddenin alt
ümur-i belediyyeye aid hususat için reis ile kâ- tarafındaki kırk dördüncü benddir ki âhırına
tib ve mühendisden ibaret bir hey’etin hüküm (mühendisin keşfiyatına müstakillen nezaret et­
verebilecekleri)/le dair kırk üçüncü madde mekten ibarettir.) ibaresi yazılacak.
dcdıi okundu. Manok Efendi (H aleb) — Tabiblerin, bay.
Nafi Efendi (Haleb) — Belediyelerin teşki­ tarlann, mühendislerin de belediye tarafından
linden maksad yine ahalinin hukukunu muhafa­ icra olunacakları dahi yazılacak.
za içindir. §u halde ahali bu hakk-ı cezayı bir Rasim Bey (Edirne) — Onlann kanun-i
mühendis ile bir kâtibe veremez. Hükümleri mahsusu var, dedik. Bir de kırk altmcı madde­
vermek için âzasının nısfı olsun bulunmak şart, de bir tashih var ki mana tagayyür etmeyecek.
tır. Eski ibareden dairenin bir harita tanzim edece­
Nakkaş Efendi (Suriye) Nafi Efendinin de­ ği anlaşılıyor. Halbuki daire haritayı mühendi­
diğini tasdikla beraber derim ki belediye mecli. se tanzim ettirecek.
si bulunmadığı günler, bari, hiç olmazsa mecli-
Sebuh Efendi (İstanbul) —> Dairenin tan­
s-i idarede görülsün.
zim edeceği haritanın faili mühendis olacağı
Hey’et — Olmaz, olmaz, olmaz. Nizamsız.
bedihî bir şeydir.
Simonaki Bey (Konya) — Belediyenin ve­
receği ceza meselâ eksik satanlardan on kuruş B e n d -i mezkûr haliyle ibka olundu.
Rasim Bey (Edirne) — Kırk dokuzuncu
ceza-i nakdî almak gibi bir şeydir. Bu hırsızı
maddede dahi meclisçe tasdik tâbirinde bir
ceza için reis ve kâtib ve mühendisden ibaret
tashih var.
bir hey’et kâfidir.
Reis — O tashihi yapalım mı? Yoksa onu
Danyal Efendi (Erzurum ) — Vakıa bu işi
ayniyle kabul edelim mi?
yalnız mühendis ve kâtibe bırakmak caiz de­
Hey’et — Kabul.
ğildir; binaenaleyh yirmi kuruş ceza.i nakdîye
Rasim Bey (Edirne) — Bir de altıncı mad­
kadarını bunlar hükmedebilsinler. Önden ziya,
dede mahallî idare ile belediye birleşecek, di­
de bir şey olur veyahud hapis, falân gibi bir
yor. Mahallî idare âza-i tabiÎ5ryesine hiç lüzum
ceza verilmek lâzımgelirse meclisin içtimaına
yoktur. Yalnız âza-i müntahabe birleşsin.
kadar te’hir olunsun.
Hey’et — Bulununca hepsi bulunsun.
B u müzakere bir takım tekerrürler ile
Reis — Bunu da ibka mı edelim ?
biraz imtidad eyledikden sonra re’ye müracaat
Hey’et — îbka.
lâzımgeldi ve müracaat olundukda bendin ha­
Reis — Şimdi bu nizamda iki madde kaldı.
liyle ibkası için ekseriyet bulunamayib binaen­
Encümenlerde karar verilsin de iki saat sonraki
aleyh tağyiri lâzımgeldi.
içtimaimızda ( * ) müzakereye alalım. Şimdilik
Reis — Öyle ise bu ikinci müzakeredir. E-
bir kaç arzuhal var.
cümende karar verilsin, yapılacak şey yapılsın.
B ir kaç arzuhal okundııkdan sonra müza­
Hudaverdi Efendi (İstanbul) — Kanunun
kereye hitam verildi.
bundan sonrasını ikinci defa olarak okuduk..
Reis — Evet, amma bir kaç madde var idi (* ) Bu ikinci celse zabtı bulunamamıştır.—
ki kararlaşmamıştı. h. t. us

320
DEVRE;1 C1UD: 1 İÇTİMÂ; 1

Meclis-i meb’usan
1293= 1877
Zabıt ceridesi

Kırk ikinci inikad


20 cümad,el-ûlâ94^21 mayıs93/2 haziranlST?
C U M A R T ESİ

İÇİNDEKİLER
Sayıfa
1— Geçen zabtın hulâsası 322
2— Müzakere edilen ıriaddeler;
1— MUvazene.1 maliyye kanunu 322
2— Müslim olmayanların askerliği 326
3— Intihab"! meb’usân kanunu 336
Kırk ikinci inikad^*^
20 cümad.el-ûlâ94=21 nıayıs93/2 haziranl877
cum artesi

R»is: A H M E D V E F İK PAŞA

H e y 'e t-i M e b ’usân’ın bugünkü müzakere- lerinm riyasefi celileleri tahtında vuku bulm
i a/eniyyeşi cîev/etZû Ahmed Vefik Paşa Hazret. u§tur.

1. GEÇEN ZABTIN HULÂSASI

Reis — Bugünkü müzakere-i aleniyyeraiz hulâsa üzerine hey’etin bir mütaleası olub ol-
saat dört buçukda bed’ eyledi. Adetimiz vechi. madiği tarafd riyasetten süal buyuruldukda
le hulâsa okunsun. hey et ayniyle kabul olunmuş olduğunu beyan
Hulâsa kıraet olundukdan sonra mezkûr eyledi.

2. MÜZAKERE EDİLEN MADDELER:

1. M ü vazene-i M aliyye K anunu: murîn maaşlarının tenziliyle hasıl olamaz. Me.


murîn maaşlarının tenzili pek çok zarar ve zi.
Reis — Bugünkü maliye müvazenesi üzeri,
yanı mucib olabilir. Lâyık ve ka,biliyetli memu­
ne encümenin yaptığı müzakereler kıraet olu­
ra, muntazam olan bir devlet, bunlara dolgun
nacaktır. I
maaş vermeli ki kadrine göre haysiyetini vika.
Vasilâki Bey (Müvazene-i malİ3rye üzerine
ye edebilerek geçinebilsin. Geçinme beliyyesi,
mütaleam vardır) diyerek kürsi-i hitabete çı-
için uhdesine haavale olunan memuriyetin nü­
kıb makale-i âtiyeyi ir ad eyledi:
fuzunu sû-i istimal etmesin. Bir devletin büyük
“Meb’us efendüer,
ziyanı zaid ve fazla memurların bulunmasıdır.
Müvazene lâyihası hakkında bazı mütalea-
Zaid memurlar işlerin serian ve sühuletle tesvi.
t.i âcizane beyanına cesaret ederim.Müvazene en
ye olunmasına da mani olur. El-yevm on me­
mühim lâyihadır. Müvazene devletin canıdır.
mur ile gördürülen bir işi nısfı ile tesviye eder
Her bir ferd, her bir familya ve her bir devlet
ise hem işler intizam kesbeder, hem de hazine
evvel.be-evvel varidatını tezyid ve masarifatını
müstefid olur. Zaid zaid meclisler, fazla fazla
taklil etmelidir ki kıyam bulabilsin ve namu-
komisyonlar, bir çok âza kayırmak efkârına
s-u itibariyle yaşayabilsin. Ekonomi- politik
mebnî; bunlar tenkıh olunmalı.
tesmiye e t t ik t i ilmin tâ başındaki tenbihi
Varidatın tezyidine gelince: Varidat, vergi
budur.
ve rüsumatın tezyidi, vahameti mucib olur ne. ,
B ir devletin masarifatını taklil etmek me-
ticeler getirir. Varidat, ziraatin, ticaretin, sı.
(*) Takvim_i Vakayı, S. 1926. naat ve hırfetin, madenlerin, ormanların, tüc.

322
I: 42 21 mayıs 1293/2 haziran 1Ö77 C: 1

car gemilerinin terakki ve tezyidiyle ve işleme, sızlığımla beraber bendenizi sevkeden iki kuv­
siyle artar. Devlet bu mesaii-i mühimme üzeri­ vettir ki onlara mukabele edemem. Biri: Vic.
ne düşünüb meb’usâna lâyihalar göndersin. Zi. danım ve diğeri: Vazifemdir. Bu kuvvetlerin
raat için ne kadar düşünülecek şeyler vardır. tazyikiyledir ki mükerreren ref’-i şada ile tan­
Bu cümle ile beraber ziraat nezaretimiz, ziraat zim edeceğimiz bil-cümle kanunlann padişa.
meclisimiz ve ziraat için fazla fazla memurla­ hımız efendimizin ihsan buyurduğu kanun-i e-
rımız vardır. Ziraat, smaat ve hırfet her bir ta­ sasîye mutabık olmasını istida eylerim. Kanun-i
raf da ilerledi. Bizde yelnız geri kaldı; çünkü esasî memalilc.i vesiamızm idaresine temel ol­
ilerlemiş olsaydı müvazenemiz açık görünmez, duğundan teferruatının dahi temel gibi metin
di .Bu mes’elenin ehemmiyeti padişahımız e. ve kavi olmasını isterim. R ef’ eylediğim şada
fendimiz hazretlerinin taht-i âlî.baht.i Osmani­ hulûskâr, vatanı sever ve şarkın sizin ile terak.
ye cülûs-i hümayunlariyle beraber bir ziraat ki etmesini arzu eyler ve şarkın düşmanlarına
mektebi küşadını ferman buyurmalariyle isbat caniyle adavet eder bir vatandaş sadasıdır. Tef.
olunur. rikamızı îma edebilir her tâbir ve her lügat
Kezalik ticaretimize, smaat ve hırfetimize mahvolsun.
ve bu kabilden varidat verebilir sair tebeamı. Bu nisbete imtisalen taht-i müza­
za bir atf-i nigâh edersek esef etmemek elden kerede bulunan büdce lâyihasında mün.
gelmez. Köylü güneşin, yağmurun altında çalı­ deric bedel-i askerî kalemiyle namının dahi tay’
şır, çabalar, mahsulât alır. Yolların eksikliği i- olunmasını istidaya kendimi mecbur görüyo.
çin satamaz, mallar hebaya gider. Tüccar bu­ rum. Mademki kanun-i esasî muktaza-i âlîsince
lunmadığından mahsulü çürür gider. Bir dev­ bil-cümle ahali hem-hukuk ve hem-vezaifdir.
letin ahalisi ne kadar zengin olur ise o kadar Nasıl olur ki bu ahalinin bir kısmı akdem-ü
kavi ve azametli olur. O devlet, işte Fransa mil­ eaz-i vezaif olan vatan uğurunda kıymetli kani­
leti Almanyaya beş milyar frank tazminat ni döker de diğer kısmı bu vazife-i mukaddese,
vermişken ziraat ve ticaret ve san’atla evvelki sini para ile tesviye eder ? Kan dökmek vazife-i
halinden daha ziyade zengindir. Madenlerimizi asiiyyesi her bir eviâd-i vatanın boynunun bor.
ve ormanlarımızı külfetsiz ve kayidsız sühu- cudur. Kan ne satılır, ne de alınır. Amnıa vatan
letli bir yol ile yerli ve ecnebi sermaye esbabına uğuıuna bî-diriğ, işar olunur.
ihale edelim. Yerin altındaki servetimiz mey­ Mes’elejd nazariyattan ameliyata indire­
dana çıksın. lim: Umum ahalinin asker alınması üç suretle
Biz de ecnebilerin servetini memleketimi, büyük faydaları mucibdir. Birincisi: îttihad an.
ze ceibedelim. Varidatımızı tezyid ve masari. cak asker arkadaşhğiyle kavileşir. İkincisi:
fatımızı tenkili edersek, bir çare bulursak ha­ Devletimiz el-yevm on beş, on sekiz milyon a.
sıl olacak fazlaya göre düyunatımızı sırasına hailden asker alagelir. Kırk milyondan alacak
koyalım; îtibar-i malîmizi eski derecesine irca ve kuvvet-i askeriyyesi ve ecnebilere tesiri ona
edelim. Bu noktada pek mühim görüyorum.. göre olacak. Üçüncüsü: Devletin tc’teisinden
Bendeniz. Meydandaki müvazeneden, masarif.i beri yalnız İslâm olan asker verdiğinden nüfu.
fevkalâde-i askeriyye ile masarif-i âdiyesi de S.İ İslâm tabiatiyle tenakus ediyor ve tarih ki.
beraber olarak müstesna tutuîub kusur kalem, tablarına müracaat olunursa gittikçe nüfus-i
leri yegân yegân, icab eden memurlar ile ted- îslâmiyyenin ne derecelerde tenakus eylediği
kik ve tahkik olunsun. Masarif-i askeriyye is. anlaşılır ve en mühimmi: Onun fevkinde şeref
tisna olunmalı; çünkü düşmen-i kadîmimiz va­ tasavAmr olunmayan askerlik şerefiyle bil-cünı-
tanın hâk-i pakhıi tepelediği bir zemanda masa, le ahalinin şereflenmesidir ki bu şerefden vak.
rif-i askeriyj^e tahkik olunamaz; hamiyet razı t-i kadîmde yalnız (ilotlar) yani köleler mah­
değildir. rum idi. Hangi denîdir o ki vatanı muhafaza şe­
Bu mütaleatın beyanından sonra Meb’usâ- refinden mahrum olmayı istesin? V ar ise bu
n-i kiramın dikkat.i mahsusasmı bir kalem üze­ gibi denîler, varsın parasile soğuk kanım sa­
rine ve binaenaleyh arzedeceğim teklife celbe tın aladursun.
ibtidar ederim: Efendiler, işbu kürsiye iktidar­ Müslüman olmayanların meydan-i rnu-

— 323
i; 42 21 mayıs 129â/2 haziran 187t Ğ: i

harebede yararlıklarına gelince: Köse Mihal ve Bir numaralı madde hakkında müzakere o-
Evrenos ve llya bey ve Zağnos vukuatı gibi lunsun.
eski vukuattan ve lâz askerinin Ankara muha­ Reis —. Masarifat hakkında encümene ba­
rebesinde gösterdiği şecilikden s a r fj nazar ile zı şeyler verildi. Şubelerde bunlar görüldü ya?..
tâ son vakitlerde yani Bağdad ve Mısır ve Kon, (Düyun-i umumiyye ve esham.i umumi}^e
ya vakayiinde hıristiyan gönüllülerinin feda­ ve demir yollar varidatı) hakkındaki fusûl ve-
kârlığını misal olarak irad ederim. Kaybolacak aksam dahi kıraet olunur.
varidata gelirse devletin kesbedeceği kuvvet Rasim Bey (Edirne) — Birinci rakamdaki
ondan balâ-terdir. B ir de kırk milyon ahaüain. düyun faizi tenzil olunanlardan mıdır ?
den asker alan devlet-i kaviyye, külliyetli asker Muhtar Efendi (Erzurum ) —t Dördüncü
beslemeye muhtaç değildir. Askerlik hizmeti üç fasia kadar olanlardır.
usûl ile tayin olunmuştur. Biri: İngiltere usûlü Bir Mebüs — Birincisi ne idi?..
ki askerlik hizmeti para mukabilinde der-uhde FVÎuhtar Efendi (Erzurum ) — Birincisi:
olunur. Bu işimize gelmez. İkincisi: ELyevm Deyn-i haricînin faiz ve re's-ül-mâh. İkincisi?
cari olan kur’a usûlü ve üçüncüsü: Almanya u- Esham-i umumiyye faizi ve üçüncüsü: Rumeli
sûlü ki iktizası her bir Gsmanh asker demek o- demir yolları tahsisatı. Dördüncüsü: Aydın ve
lacak. Bendenize kalırsa bu usûl cümlesine raü- Varna Demir yollan te’sisatıdır.
reccahdır. Artık usûlün ittihazı erbabma kalır. Reis —■ De3m-i haricîden kefalet tahtında
Bendeniz bedeLi askerînin lağviyle umum a- bulunanlar müstesnadır.
haliden asker almmasını teklif ve taleb etmekle Rasim Bey (Edirne) — Bank-ı Osmanî ko­
iktifa ederim.” ifevk-aUhad alkı§) misyonu ne zeman alacak? Ne zeman düyun-i
Reis — Efendim, eğer mühasib görürse­ umuumiyye faizlerini verirsek d iy e (*) komis­
niz onun mevadd-i mühimmesini encümene ha­ yon alacak. Bunlar için encümende uzunca dü­
vale ediniz de müzakere olunsun. şünmek icab eder.
Nafi Efendi (H aîeb) — Vasiiâki Beyin ki, Bir Meb’us — Bank-ı Osmaniye verilen
raet eylediği makale sahihan §ayan.i teşekkür­ akça Rasim beyin anladığı gibi değil.Bu komis­
dür. Vatan-i müşterekimizin efradı bulunan mi. yona verilen paralar ne yolda verilir? Sarafhk
lel-i gayr-i müslimenin muhafaza-i vatan için komisyonu gibi ise beis yoktur, alabilir. Bun­
askerlikde istihdam edilmeleri lâzımdır. Bunlar dan başka bandrola olan konturato da girer (* * )
şahsen askere idhal olunurlar ise o vakit de onu lağvetmek mümkün müdür? Bunları dü-
Vasiiâki Beyin büdceden tay’ edilmesi lüzumu­ şündükden sonra böyle şeylerden bahsetmeli.
nu gösterdiği bedelât.i askeriyye için karşılık Reis — Encümeninizin ifadesine göre on-
bulmaklığımız lâzımgelir. Kaı^ılık bulmazsak lann dört kalemi tayyolunmuş.
müvazene-i maliyye ihlâl olunur. Rasim Bey (Edirne) — Mukavelename
Bundan başka arzu eden vatan-i müştere. görülüb encümen tarafından mütalea edildi.
kimize olan muhabbeti iktızasınca bizimle be­ Vüâyattan bankaya bir şey havale olunduğu
raber muharebeye çıkıb düşmanlann aleyhine yoktur. Nizamiyeye havale olunuyor. Encü­
kurşun atıyor. Her ne kadar bu varaka encüme. mende lâyıkıyle bir kere daha müzakere o.
ne havale olunacak ise de kanun-i dahilîmizin lunsun.
iktızasınca Vasiiâki Bey evvelâ re’yini on beş Vasiiâki Bey (İstanbul) — Encümen şim­
âzaya imzalatmak ve ondan sonra hey’et-i u- diye kadar buna niçin karar vermemiş? Me­
mumîyyeye arzolunarak ekseriyetle kabul olu­ murlar da gelmemiş. Yirmi gündenberi böyle
nursa lâyiha yapılması için Şûra.yi Devlete ha- duruyor.
vale etmeli. Reis — Bugün şubelerde bakılsın da ge­
R^is ■— On beş kişinin imzası benim re’yime lecek müzakere-i umumiyyemizde hazır olsun.
menuttur. Encümene havale ediyorum. 'İkinci kısım hâzinen hassa müretteba'
1293 senesinin müvazene~i maliyye kanun tından a§ağısı kıraet olunur, i
lâyihası kıraet olunur. (* ), (* * ) Bu ibarelerde bir yanlışlık görülüyor­
Allahverdi Ohannes Efendi (İstanbul) — sa da muhtelif zabıtlarda böyle yazılmıştır___ h. t. as
1:42 21 mayıs 1293/2 haziran 1817 Cs 1

Rasİm Bey (Edirne) — Bu mazulîn, müte­ lundukdan sonra maaş vermekde mana yoktur.
kaidin maaşlarına dair encümenin mütaleaü Bedros Efendi (Şûra-yi Devlet âzası) —
nasıl imiş? Beyan edilse de şubelerde güzel mü. Memurların iyi olması ve taleb olunan hizmeti
talea olunsa... ifa etmeleri maişetlerini ve istikballerini te’min
Reis — Pek âlâ, götürülsün de okunsun. üedir. Hattâ mazûllerden bazılarının maaş al­
Hazine yanlış almış olur da geri verir. maları mes’elesi de kanun-i esarfde münderic-
‘ B unun üzerine dördüncü hısım mâliye­ dir; binaenaleyh bu bahis kanun-i esasiye mu­
den yedinci kısım hâriciyeye kadar okunur. gayirdir. Buna dair olan kanunname dahi ge­
Rasim Bey (Edirne) — Bunun müfredatı lecektir.
encümene geldi mi? Reis — On beş günlük işimiz kaldı. Gele­
Reis — Geldi. Her şube bunları encümen­ ceklere dua edelim de işimize bakalım.
den istese de tedkik eylese... Yenişehirli zade Ahmed Efendi (İzmir) —
Rasim Bey (Edirne) ~ Encümenin bu Bugün bunlara bakmaya vaktimiz yok. Buh-
misilli şeyleri azanın her birine matbuan ve­ ran-i hazır mündefi oluncaya kadar mazulîn ve
rilmeli... mütekaidine maaş vermelerine teşekkür olu­
Reis — Vakit müşaid değil. nur. Vükelâ tarafından rub’-ı maaş terkoluı-
Rasim Bey (Edirne) — Mütekaidin defteri du. Benim için bu bir şey-i kalildir. A t topla­
herkeste olmadığından anlaşılamayor. mak taşralarda pek büyük bir tesir hasıl eyle­
' Onuncu kısma kadar kıraet olunur, f di. Bu hafta îzmirden aldığım mektubda onar
Rasim Bey (Edirne) — Bu üç dairenin bin, yirmişer bin kuruş iane edUdiğini haber
de kendilerine mahsus varidatı vardır. Onlar aldım. Ahalinin bu şevk ve gayreti de vükelâ­
tenzil olundukdan sonra mı, yoksa varidatı ayrı nın bajuranlanm terkeyledikleri içindir. Vüke­
mı geçiyor? Encümen buna ne diyor? lâ efendilerimiz tayinatı dahi terk buyururlarsa
Hey’et — Varidat da beraber. daha iyi olur. Zaten bu muvakkat bir şeydir.
B u n un üzerine on ikinci kısım maarif- { fevk-al-had alkışlar)
den on üçüncü kısım, ve ikinci- fasıl telgrafa Reis — Şubeler encümenlerle beraber mü­
kadar kıraet olunur. >>
zakere etsinler de tekmilini söyliyeyim.
Rasim Bey (Edirne) — Bunun için encü­
Bedros Efendi (Şûra-yi Devlet âzası) —
mene bir ihtanm var: Telgraf nezareti, idare­
Vatan-perverân hakkında fedakârlık bahsinde
lerini başka suretle ıslâh etti. V e o ıslâhattan
değiliz. Bugünkü bahis mazulîn maaşıdır.
sonra varidatı teza5ü d etmiş, diyorlar. Varida­
Reis — Geçtik.
tı mezkûrenin ne kadar tezayüd ettiği nezaret­
ten sorulsa.. Sonra da başka türlü malûmat Rasim Bey (Edirne) — Buna bir şey ilâve­
isteyeceğiz. sini isteyeceğim: Mütekaidin arasında bilâ-se-
Reis — Bugün sorulsun. beb genç adamın bulunduğunu haber alırsak
Rasim Bey (Edirne) — Bundan ne fayda mes’ûl tutulurlar.
hasıl olduğu dahi istizah olunsun. Reis — Bab-i ser.askerîden gelecek memur
B u n un üzerine encümenin müzakereleri vâsıtasiyle bit.tahkik müfredatı’*, size bildirile­
kıraet o lu n u r.' cektir.
Reis — Bunlar encümenin müzakereleridir. Rasim Bey (Edirne) — îşe kullanılacak
Rasim Bey (Edirne) — Bunların müfre­ böyle asker zabiti varsa serian onlan şimdiden
datı şimdi encümene gelmişti. Mıkdannı ve istihdam edelim; çünkü bunlardan istifade edi.
hangisi kat’olunub olunmayacağını görmeliyiz. lecek gün bugündür.
M a’zule hiç maaş verilmesin, demeyoruz. Ziyade Reis —- Bunlar encümenin mülâhazatıdır.
verilib verilmediğini anlamak için defteri gör­ Şubeler düşünsün.
meliyiz. ,, Sebuh Efendi (İstanbul) — îcab eden me­
Reis — Elhamdülillah ben de mazûl idim. murlar gelmeli de birlikde tedkik edelim.
Bunu dinlemek bana düşmez. Reis — Bunlann tedkikatı encümenlerde
Vasilâki Bey (İstanbul) — B ir adama azlo- söyleşmeye mütevakkıfdir.
i: 42 21 mayıs 1293/2 haziran 1877 G: 1

Bunun üzerine arzuhaller hıraet oluna" rak meclise hitam verildi.

İkinci Celse(’')
Reis-i sani: Şeyh Bahaeddin Efendi Hazretleri

H e y eti Meh’usân’ın bugünkü ikin ci mü­ Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) —• Nufüs-i
zakeresi Bahaeddin Efendi Hazretlerinin ja/ıi-i meveudeden ziyade meb’us intibah olunmaya­
riyasetinde vuku bulmu§iur. caktır.
Reis.i Sani — Bugünkü müzakere-i mahsu- Rupen Efendi (Edirne) Bu halde izahat
samız saat sekizde iade edilmiştir. lâzımdır.
îVîithat Beyefendi (Şûra-yi Devlet âzası)—
2. M üslim Olmayanların Askerliği:
Bu bend, münasebeti olduğu cihetle yukariki
Bunun üzerine Yanya ıneb’usân’ından A L bendin yanına götürülmelidir.
kivyadiEfendi, Vasilâki Efendinin bundan Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Bu
mukaddem im d edib (hidemat-i askeriyyenin olamaz.
biLcümle ahalLi Osmaniyyeye tamim edilmesi) Çanaka Efendi (Yanya) — Dersaadetten
ne dair olan nutkuna cevab olarak (tiidametd yirmi meb’us intibah olunduğu halde taşra ile
askeriyyenin umum tebea-i şahaneye tamimin, tevfik olunamayacağından adalet bulunamaz.
de,. şimdilik mahzur olacağı) ni mübeyyin bir Hüseyin Efendi (Suriye) — İstanbul bir
nutuk irad eyler. kaç sancakdan ibaret bulunub elli bin nüfusda
Solidi Efendi (İstanbul) Umum ahali­ bir meb’us olacaktır.
den asker alınmasinı bazı gazeteler yazdığı gibi Abdürrezzak Efendi (Bağdad) Meb’ûs
bazı gazeteler dahi bunun caiz olmayacağı su­ elli bin nüfus üzerine olursa Meb’usân şimdi­
retini gösteriyorsa da ahalinin hemen düşman kinin bir kaç misli olacağından sene-i âtiye i-
kargısına gönderileceği zanm yanlış olduğun­ ein dahi bu seneîd usûl icra edilmelidir.
dan bu nizam usûl ve kaidesi dairesinde icra o - Reis —■ Bunlar kanun-i esaside münderic
lunacaktır.
olduğundan bunun müzakeresi olamaz.
Reis — Vasilâki Beyin nutku bedelât-i as-
Bunun'üzerine (meb’usân’m birinci ve i-
keri3^ e hakkında olub encümende müzakeresi­
kinci derecede intiliabları) hakkında Salim E-
ne bakılacaktır,
tarafından tekrar iade~i efkâr olounma"
fe n d i
Hüseyin Çelebi Efendi (Konya) — Hıristi.
siyle fvlithat Beyefendi (birinci derecede inti-
yandan asker alınmasına dair meclisimizde he­
babda pek çok müşkilât olduğunu ve bu birinci­
nüz bir şey mevcud olmadığından bu babda
nin mazarratı geçende bid-defeat beyan ve taf­
icra-i müzakere caiz olamaz, zannederim.
sil V9 İkincinin muhassen.atıaı meb’usân~i kira,
5. întihah’i M eb’usân Kanunu: miü meghud olan sıfât-i hamidesiyle isbat etti­
ğim halde ekseriyetle birincide ısrar olunması
Bunun üzerine MeVusân nizamnamesi­ üzerine o suretle bit.tashilı işbu birinci derece
nin henüz müzakeresi hitam bulmayan yetmiş
kanun yapıldığını vs müzakeratı dahi hitam
altıncı ınaddesi kıraet olunur.
bulduj^sa da vükelâ-i fiham hazeratı işbu iki
Salim Efendi (Kastamoni) Birinci dere­
suret bakkmdaki mütalealannı muahharan be­
ce münteİıiblerin istifası halinde ikinci derece
yan ve tebliğ buyuracakları) ifade b u y u r
rey’ kazananlar intibah olunmalıdır.
Rupen Efendi (Edim e) — Bu usûlün’ dahi
dular.
Reis — Bu ba,hisler geçmi,gtir. Sancak tâbi,
sancak ü:^re olub kaza itibariyle olmaması lâ..
rinin tashihi lâzımdır.
zımdır; çünkü Deraliyye viiâyat-i saireye ta­
kaddüm etmiş olur. Çanaka Efendi (Yanya) ~ Maksadımız o
değildir,
(*) Takvim.i Vakayi, S. 1933. Mithat Beyefendi (Şût'a»yi Devlet âzası)—

-3 2 6 -
42 21 mayıs 1293/ 2 hazî ran 1877 C; 1

Blviye malûm olduğundan bunlar sair sancak­ Meb’usâna rütbe verilmemesi iktiza eder.
lar gibi icra olunub halbuki Deraliyyenin kaza­ Mithat Beyefendi (Şûra-yi Devlet âzası) —
ları malûm olmadığından dairelere taksim kı. Elimizdeki Meb’usân’ın intihabı kanunudur.
lınmıştır. Kanun-i esası mücebince rütbe ve nişan tev­
Yenişehirli zade Ahmed Efendi (İzm ir) — cihi hukuk-i mukaddese-i şahanedendir. Bu
Bu bahsi geçmek lâzımdır. halde orası irade-i şahaneye muallakdır.
B u n un üzerine bend-i mezkûrun ibkasma B u n u n üzerine arzuhal ve telgraf olarak
ekseriyetle karar verilmiştir. yirm i bir evrak kıraet olunarak meclise hitam
Yenişehirli zade Ahmed Efendi (İzm ir) — verilir.

-327
İÇ T İM A : i
Kırk üçüncü inikad*’^
23 cümad-el.ûlâ94.— 23 mayıs93/4 haziranl877
PAZARTESİ

Reis: AHMED VEFİK PAŞA

H e y 'e t-i M e b ’usârCm bugünkü müzakeren İ6»''nin riyaset'i celileleri tahtında vuku b u l-
mahsusası devletlû Ahmed Vefik Paşa Hazret- muştur.

1. GEÇEN ZABTIN HULÂSASI

Reis — Bugünkü müzakere-i mahsusamız Hulâsa okunur.


saat dört buçukda bed” eyledi. Reis — Ayniyle kabul olundu mu?
Geçen müzakere hulâsası okunsun. Hey’et — Olundu.

2. MÜZAKERE EDİLEN MADDELER

1. M ü vazene-i M aliyye K anunu: ne asker vermeyecek? Niçin vatana bordu ol­


dukları hizmeti bedenen ifa etmeyecekler?
B u n un üzerine Haşan FehnTi Efendi m u­
Ahmed Muhtar Efendi makale-i âtiyeyi
vazene lâyihasını kıraet eyler.
irad eyledi:
Reis — Maliye nezaret-i celilesinden lâyiha
“Tebea-i sadika.i saltanat.! seniyyeden
ile verilen müzakeredir.
bil-cümle îdevî, Musevi vatandaşlarımızdan
Bir Meb’us — Bu bedelât-i askeriyye, hı.
dahi müslim gibi ba.kur’a asker alınması ar­
ristiyan bedelât.i askeriyyesi mi, yoksa İslâm
kadaşlarımızın bazıları tarafından beyan olu­
bedelât-i askeriyyesi mi ?
nuyor. Devlet ve vatanımızın te’min-i saadet-i
Reis — O başka madde. Bu hâzinenin ka­
haliye.vü âtiyesine ve muhafaza-i hukuk-i
rıştığı şeyler...
mukaddese-i cenab-i mülkdari maksad-i mü-
Vasilâki Efendi (İstanbul) — Bedelât-i as­
himmine medar olmak üzere salif-üz.zikr
keriyye kalacak mı, yoksa kalkacak mı? Ka-
gayr-i müslim arkadaşlarımızdan an-be_an meş.
nun-i esasi mücebince bu kalkacaktır. Bedelâ.
hud-i basıre-i mahzuziyetimiz olan muavenat.ü
t-i askeriyyeyi niçin büdceye koydular?
hidemat-i cemileye beyan-i şükraniyyetten baş­
Reis — Encümenin bu babdaki mütaleati-
ka denilecek bir şey olmadığı bedihîdir.
nı hey’et-i vükelâya havale edeceğiz.
Şununla beraber bu babda lâyıh.ı hatır o-
Ohannes Efendi (İstanbul) — Bu sene
lan bazı mütaleatımın ber-vech-i âti beyan ve
hıristiyandan asker alınamayacağı için bedelâ.
iradına ibtidar olunur: Şöyle ki umum gayr-i
t-i askeriyye bugün içindir.
müslim vatandaşlarımızdan vilâyatta/ bulu,
Vasilâki Efendi (İstanbul)— Kanun.i esasi
nanların dokuz yüz otuz bir bin lira mıkdarın.
ilân olunalı 6 ay oldu .Niçin hıristiyanlar bu se­
dan ziyade bedelât-i askeriyyeleri olduğu misil­
(*) Takvim.i Vakayi', S. 1927. li Dersaadette olanların dahi âl-et-tahmin iki
I: 43 23 mayıs 1293/4 haziran 1877 C: 1

yüz elli bin lira kadar bedelât.i askeriyyeleri_ ol­ Reis ^ — Bunları encümen dinleyor ya.. O-
mak lâzımgeleceği ve maa-haza gaile-i hazıra-i rada bakılacaktır.
harbiyyeye kâfi asakîr.i zafer-measir-i şahane Rasim Bey (Edirne) — Şimdi ihtar ede­
lehülhamd mevcud ise de onların idaresiyle le. rim k i k o n t u r a t o h a s ı lâ t ı belediyeye varildi.
vazim.i saire-i harbiyyenin bi.tamamiha teda­ Buradan çıkarılmalı.
rik ve istihzarına vafi akçamızın mefkud ol­ Ahmsd Muhtar Efendi (Erzurum) — Yal­
masından dolayı derkâr olan müzayaka-vü ihti- nız b u d e ğ il, rüsum-i mütenevvia meyanında-
yacat-i maliyyemiz oldukça tehvin ve tahfif e.. k i çeki v e kantar misilli şeyler de belediyelere
dilmek üzere şu günlerde bazı tedbirlere teşeb­ t e r k o lu n d u . Onların da varidat yekûnundan
büs edildiği izahdan müstağnidir. Binaenaleyh çıkarılmaları lâzımgelir.
bu sırada zikrolunan gayr-i müslim arkadaşla, Reis — Bu bin üç yüz kese akçayı encümen
rımızdan dahi ba-kur’a asker alındığı hide bu gözetmelidir.
keyfiyet bedelât-i askeriyyelerinin miyan-i va­ Ahmed Muhtar Efendi (Erzurum) — H a.
ridattan ihracını mucib ve bu ise hem varidaLi sılât onların aldığı maaşın humsü kadar olmu­
umumiyyemizin tenakus ve tedennisini ve hem yor. Mümkün ise yine bu hasılât verilib maaş­
de ihtiyacat-i takat-fersa.i hazıramızın bir kat ların kesilmesini münasib görüyor.
daha tezajdid ve tekessürünü dai ve calib olaca­ Reis — Umum mehakimin ıslâhı para ile
ğından şu emr-i bais-ül.ha3rrm, bi-havlih-i tealâ mi?..
kuvve.i maliyyemizin si’a-i hâl ve tesviye-i ma­ Bir Meb’us — Dühan rüsumuna dair olan
sarife iktidar kesbeylemesine talikiyle ke- fıkra okunsun da mülâhazasını beyan edeyim.
ma-kân bedelât-i nakdiyye.i askeriyyelerinin Hıdiviyyet.i Mısriyye ile olan ittifak üzerine
alınması ve harb mes’ele.i zadesinde ibraz ey­ pek ağır rüsum konmuş. Bizim tüccarımız res-
lemiş oldukları measir-i yatan-perverî-vü ha. m-i idhalin ağırlığından dolayı doğrudan doğ­
miyetkârî misilli şimdi dahi gönüllü olarak a- ruya gönderemiyorlar. Nihayet Avrupa mahsu­
sakir-i muavine silkine idhal edilmelerini arzu lâtına benzeterek bir takım kutularla Mısıra
edenler olduğu ^halde 5Ûne kemâl-i memnuni­ gönderiyorlar. Bu halde ne Mısır ve ne de biz
yetle isimlerinin sebt-i defter edileceği nikati- rüsum alıyoruz. Tüccar bu suretle kazanmak i-
nın kendilerine bildirilmesi münasib olacağını çin Avrupa namiyle kaçırıyor.
zanneder ve buna müslim ve gayr-i müslim ar­ Reis — Bu halde daha ziyade satar.
kadaşlarımız da muvafakat eyleyeceklerini Meb’us — Edna fiyatla satılıyor.
me’mul eylerim.” z Reis — Bunun başka sebebi var.' Maama­
fih encümen baksın da mütaleasını beyan etsin.
Reis — Bunun sırası değil. Bunu encümene
Rasim Bey (Edirne) — Bu misilli mevaddı
havale ettik.
büdceye sehven idhal etmemek için encümen
Vasilâki Efendi (İstanbul) — Müsaade bu­
kâtibi bu babda dikkat etmelidir. Bir de telgraf
yurunuz.
ve postanın usûl-i idaresi tebdü olunduğun­
Reis — Geçelim, efendim. Encümenin mü-
dan dolasa bir istizah vuku bulmuştu. Memur­
talesmı şaşırtırız.
ların tebdil-i esamisi üzerine varidatın tezayüd
Nakkaş Efendi (Suriye) — Kaime sarfı
eylediğini haber almış ve bunda tafsilât taleb
rüsum-i âşarda gösterildiği gibi gümrüklerde
eylemiştik. Henüz cevab gelmedi.
dahi olmahydi.
Reis — Cevab gelmedi mi?..
Yusuf Paşa (Maliye nazırı) — Gümrükler Hey’et — Hayır.
varidatı fil-hakika nakiddir. Maamafih varida. R e is B i r k e r e da,h a te’kid olunsun.
tın takdirini de kuruş olarak koyduk. Al-el-it- Rasim Bey (Edirne) — Bu ikinci defa ola­
lâk kuruş denmesi, şayed kaimeyi kaldırırız rak mı okunuyor?
ihtimaline mebnidir. Şimdiki halde mühimmat,! Reis — Bir kere okunacak. Bu esbab-i mü-
harbiyyeye sefaretlerin masarifi dahi inzimam cibeden maduddur. Bunları şubelere vereceğiz.
ettiğinden nakid kifayet bile etmez. İnd-el-hisab Rasim Bey — Yani bugünkü karar kat’î
bunlar müfredatiyle meydana çıkar. değildir.

-3 3 1 —
!: 43 2S tfıâyis 1 2 M /4 hâzimh ©; 1

Reis w Encümenle şubelerde müzakere et­ 1ar gönderilmezse meclis bir şey yapmış olma­
meli... yacaktır. Bu betaat meclisimize atfolunmasın.
Rasim Bey (Edirne)— Memurîn-i hazıra ta- Reis — Ben iki, üç kere suret-i gayr-i res-
maraiyle maaş alamayorlar. Mazulîn hakkında miyyede taleb eyledim.
encümen pek çok müzakeratta bulundu. Ve Nafi Efendi (Haleb) — Vakıa nizamatm
hattâ bazı maddeler dahi kabul olunmuştu. H a­ sür’atle yetiştirilmesi ınültezemdir; fakat Şû-
zır maliye nazın paşa hazretleri burada iken ra,yi Ddvlet nizam yetiştirmekde şimdiye kadar
buna baksak. ekâsül eylemedi.
Reis — Encümende bulunmak mümkün o- Hey’et — Hayır, hayır, tekâsül eyledi.
lursa bakılsm. B unun üzerine daire-i hariciyyeye m ü-
B u n u n üzerine (rüsumat ve tahrir masa- teallik olan fıltarat kıraet olunur.
lâyihası kıraet olundu. Rasim Bey (Edirne) — Acaba daire-i hari-
Yusuf Paşa Hazretleri (Maliye nazırı) — ciyyenin müfredatı görüldü mü?
Memaliki şahanenin kâmüen tahriri için me­ Reis — Geldi; fakat görülmedi.
murin maaşı tahmin olunmuştu. Eski büdceie- Rasim Bey (Edirne) — Ahali-i müslime-
re her sene tahrir maaşı konmuş. Bir ecnebi a. den alınacak bedelât-i askeriyye eslihaya mu.
dam büdcemizi eline ahb okuyacak olsa her se­ kabil olacak diye görülüyor. Encümene bir şey
ne tahrir masarifinin alınmış olduğu (" ) halde ihtar edeceğim ki ahali-i müslimenin vereceği
büdceye konulmasına bir mana veremeyeceğin­ bedelât-i askeriyye elli lira olacağı gibi ahali-i
den o mütaleaya mebni büdceye koymadık. gayr-i müslimenin dahi vereceği lira üzerine he-
Rasim Bey (Edirne) — Müvazene lâyiha­ sab olunmahdır.
mızda münderic açığın kapatılması için icab e- Reis — Encümende güzelce müzakere e.
den vesaite encümende bakılmaktadır. B ir ço­ dilsin.
banın dört kuruş verdiği gibi memurin dahi ma­ Rasim Bey (Edirne) — İtfaiye masarifi
aşlarını biraz eksik alsalar müvazene lâyihası o belediyeden verümeli...
zeman yoluna girer. t Reis — Bunu da unutmamak ki belediye
Reis — Encümende oraya geldiğinizde bundan sonra iftaiye alayları kullanacak. Şim­
müzakeresine bakınız. " f diki itfaiye alayı devletin nümune olarak yap­
Rasim Bey (Edirne) — Mecalis âzaları tırdığı bir alaydır.
hakkında bazı mülâhazat geçmişti. Âzasının Rasim Bey (Edirne) — Pek âlâ bunların
maaşları müsavi olmak icab eder.Bu sene böy­ maaşmı da belediye versin.
le şeyler olub olamayacağım bilmiyoruz. Reis — Belediyenin buna iktidarı yoktur.
Reis — Müzakere olunsun da resmen Babı, B u n un üzerine ziraat ve ticaret dairesi
âlîye takdim olunsun. kakkındaki mevad kıraet olundukda Rasim
Rasim Bey (Edirne) — Babıâlîye gönde­ Bey (bu dairenin teksir-î ziraat-ü ticarete
rildi. muktazi vesaite bakıb mektebler inşa ve te’sis
Reis — Babıâlîye daha gönderilmedi. Ma. edeceği lâzım iken şimdiye kadar hiç bir mek-
lûmlan olmak üzere yalnız suret verdik. teb yapılmadığını ve maamafih masarif devam
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Gönde, etmekde bulunduğu) n,u beyan ederek buna
rilecek nizamlar, lâyihalar gönderilmedi. Bun. dair olan encüman miitaleatmm derhal Uyan
.Sözün gelişine göre, buradaki “alınmış” edilmesini teklif eylemi§ ise de (mütalet-i
veya “olduğu” kelimelerinden biri menfi olmak icab mezkûreye sonra bakılacağı) taraf-i riyasetten
eder. ^ A. t. m cevaben bildirilmekle meclise hitam verildi.

3 S -
î fç fİ M Â ; i

Meclis-i meb’usan
1 2 9 3 -1 8 7 7
Zabıt Ceridesi

Kırk dürdüncû inikad


24 cümad->el-ûlâ94=25 mayiB93/6 ha«îmnJ877
ÇA R ŞA M BA

İÇİ NDEKİ LER:


Sajnfa
1 —Geçen zabtın hulâsası 334
2—^Âza teklifleri 334
3—Müzakere edilen maddeler;
1— MUvazene.) maliyye kanunu 336
2i-^Arzuhaiief 336
Kırk dördüncü Inikad^**
24 cümad-el-ûlâ94=25 rQayıs93/6 haziranl877
Ç A R ŞA M B A

Reis; AHM ED VEFİK PASA

Hey’et-i MeVusânhn bugünkü müzakere.-i nyaset'i celilelerî tahtında vuku bul~


mahsusası devletlû Ahmed Vefik Paşa Hazret- 1

1. GECEN ZABTIN H ULÂSASI

Reis — Bugünkü müzakere-i mahsusarmz sun da dinleyelim.


saat dördü gejrrek geçerek bed’ eyledi. Ber-mıı- Okunur.
tad geçenki müzakerenin hulâsa-i zabtı okun­ Reis — B ir ilâve var mı?

2. ÂZA T E K LİFLE R İ

Abdürrezzak Efendi (Bağdad)_ — İşitiyo­ rasiyle her türlü asayig-i muktazayanın vaktiy­
rum ki encümende tenkıhata dair bazı müzake- le istihsali kolay bulunmuş ve her ne kadar K a­
rat cereyan ediyormuş. Lâkin tenkıhatm bir radağ fesadat-i isyaniyyesine bir sedd-i sedid
kaç yere hasredilmesini münasib göremem; olmuş iken bir vakittenberi lw a-i mezbur Bos-
çünkü bir ^oda muhassesatmdan bir sülsü ka­ naya ilhak olunarak idare-i mustakilesinin lağ­
dar tenkıh edilmesi münasib ise de o maag-i vından derhal zabt-u rabt şirazeden çıkmış ve
münakkabı beş, on kâtibe tahsis etmek muga- bir kaç sene zarfında Karadağ fırsat bulub fe.
yir-i adalettir. Bir müdir kaç kâtib ile bulundu­ sadat-i hafiyye ile derece derece mes’ele.! hazi-
ğu kalemi idare edebileceğini bilebilir; binaen, raya değin pek çok mazarrat tevlid ederek ve
aleyh tenkıhatı kalem müdirlerine havale hususiyle Karadağ mes’elesinin bidayetinde a-
etmeli... lıali-i hıristiyaniyye üzerm-e teşvikat.i cebriyye
Reis —- Encümende buna bakılacaktır. Ma­ icra eylediği umumun malûmudur. V e mes’'ele~i
liye müzekkiresinin alt tarafı okunsun. haziranın bidayet-i zuhurunda Bosna vilâyeti
Bunun üzerine Hersek meb’usu Ali Efen­ canibinden her nasıl ise ehemmiyet-i lâzime ve.
di kürsi'i hitabete çıktb makalen âtiyeyi irad rilmediğinden sancag-i mezbur bütün bütün
eyledi: harabiyet kesbeylediğinden devletçe dahi gö­
“ Hersıek sancağı kıt’at-i mühimme-i nazi- rünen lüzum üzerine sancag.ı mezbur Bosna-
keden olub ba-husus Karadağa civariyeti cihe­ dan ayrılıb vilâyet teşkil buyurulmuş olduğun­
tiyle ötedenberi suret-i müstakillede olmakla dan, mes’ele-i haziranın hıtaminda iade-i asa­
h^o-el-mevki ümur-i müstacelesi icabmca yiş olundukda matlûb olan muhassenatm hu-
doğrudan doğruya Babıâlî canib-i samisiyle suli me’muLi kavi iken sancag-ı mezkûr, vilâ­
muhabere etmesi elzemiyeti ve rabt-u zabt ic- yeti lağv ile, yine Bosnaya ilhak olunması üze­
rine umum ahali-i mevcude me"yus olmuş ol­
(*) Takvim-i Vakayi, S. 1928. duğunu beyan ile derhal hakikati mutazammm,

— 334 —
i: 44 25 mayıs 1593/6 haziran 1Ö77 C: 1

Babıâlîye telgraf keşide edildiği gibi mahzar.i Rasim Bey (Edirne) — Karadağa giden
umumî ile dahi istirham olunmuş ise de seme­ beygirlerin telefatım ve masarifatını soruyor.
resi zuhur etmediğinden sancag-ı mezburun 1ar. Bu kavgadır. Elbette telefat olur. Kira ile
meb'usıu bulunduğum liva-i mezkûrun ahvaline Karadağa araba nasıl götürülebilir?..
vukufumuz cihetiyle arz-i keyfiyetle liva-i mez­ Reis — Şimdi ahaliden nakliye için hayvan
burun fazla masarife hacet kalmamak üzere istiyorlar. Ahali zahmet çekiyor. Halbuki ileri­
yalnız suret-i mustakillede olarak mutasarrıf de hayvana daha ziyade ihtiyaç messedecektir.
hk idaresi kalıbına ifrağı hususunu ahali na­ Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Bu hay­
mına olarak istirham ile işbu varaka hey’et-i u- vanların hesabı isteniyor. Mevakı-i harbiyye-
mumiyyeye takdim olundu. de asker düşman ile uğraşırken bunların he­
Reis — Muvakkaten mi tefrik olundu? sabını istemek pek münasib değüdir, zannede­
Cay.i mütalea şudur ki bu bir kere bütünbütiin rim. Gaile-i hazıra mündefi oldukdah sonra bu
tefrik olundu. Sizin söylediğiniz muvakkat tef­ gibi şeylere bakılabilir. Şimdiki halde hasv'an-
rik mi? Bir de istiklâl başka, tefrik başkadır. ların güzelce bakılıp muhafaza edümesi için en­
Mütaleanız nedir? cümende bir şey yazılsın da gönderelim.
Bir Meb’us — Evrak mütalaasından mu­
Rasim Bey (Edirne) — Akşam Karadağ
vakkat gibi anlaşılıyor. İşkodra gibi muhabere­
hakkındaki telgrafnameyi gördük. N e kadar
si doğrudan doğruya bura ile olmalıdır.
memnun olduğumuzu tarif edemeyiz. Böyle
ReiS'— Bu bir masarifi mucib olur ki o
muzafferiyetler kazanan kumandanları böyle
masrafa herkesin tahammül etmesi müşkildir.
küçük bir şey ile gücendirmek münasib değildir.
B u halde bunu şubeye bile göndermeye hacet
Reis — Bunda gücendirecek bir şey yok.
yoktur. Nasıl re’y var mı?
Hayvanata güzelce bakılmasını tavsiyeden i-
Hey’et — Var.
barettir.
Reis — Mücebince bir şey yazılsın da kabul
Hey’et — Pek âlâ. Pek âlâ, geçelim.
olunursa Babıâlîye gönderilsin.
Şubeden bir müzekkire gelir. Diğer bir müzekkire kıraet olunur.
Reis — Bu gâğıd şubeden geliyor. Şaya- Reis — Bu mühimdir. Tashih olunacak bir
n-i mütalea ise encümene havale edelim. şeydir. İyice müzakere edilse. Mühimme encü-
Diğer bir müzekkire kıraetolunur. menine havale edelim.

3. M ÜZAK E R E E D İLE N M A D D ELE R :

1. Müvazene-i Maliyye Kanunu: Bir Meb’us — Bu zabtiye yalnız îstanbu.


1un mu?
Maliye müvazenesinin lâyihası okunur. Reis — Müfredatmı sormalı, efendim. Bu
Yenişehirli zade Ahmed Efendi (İzm ir) —
ikinci babın umumuna dair encümenin bir mü­
Maksad bu muvazeneyi okuyub bize dinletmek
lâhazası \'ar mı? Birinci kıraet tamam oluyor.
ise işte gördük, dinledik. Yok, tasdik ise biz
Bunları da hazır etmeli...
malûmatımız olmayan bir şeyi tasdik edemeyiz.
Bunun üzerine (mehakim-i nizamiyye ve
Reis — Bu birinci kıarettir.
temyiz ve hukuk )^ dair olan mevad kıraet o“
Rasim Bey (Edirne) — Bedel-i askerî ay­
lunur.
nen elli lira olmak lâzımgeldiği gibi ahali-i
Reis — Mehakim masarifi tezayüd eder de
gayr.i müslimenin dahi lira olarak vermesi lâ-
îıışaallah işler de görülür. Bu masraflar teza­
büddir. Bir de belediyeye verilmiş şeyler var.
yüd etmedikçe işler görülemez.
Onlar buradan çıkarılmalıdır.
Nakkaş Efendi (Suriye) — Haricde bulu­
Reis — Bunu bir pusulaya yazınız. Böyle nan ticaret mahkemeleri maşarifatı varidata
şeylerde telâş iktiza etmez. ' mevkuf olduğundan şu kadar masraf neden o-
Bunun üzerine zabtiye hakkındaki fıkra luyor ? Mademki müstahdemin maaşları vari­
kıraet olunur. dattandır; bu masarif neden?
i: 44 25 mayıs 1293/6 haziran 1877 C: 1

Reis Bunlar ticaret nezaretinin masari­ takdim kılınan iki kıt’a arzuhal kıraet olunur.
fidir, mahakimin değil. Müfredatını isteyiniz. Nafi Efendi (H aleb) — Hakkında şikâyet
Bımun üzerine (müzckkirelerin birer nüs- olunan bu Maraş mutasarrıfı Halil Paşanın sû-i
hası Meclis-i Meb’üsâna verilmesi iktiza eyledi­ meslek.ü ahvali haylice tevatüren rivayet olu­
ği) ne dair bir kaç zatin vuku bulan ihtarı ü" nuyor. Ve ben sû-i idaresinden bir iki maddeyi
zerine canib'i riyasetten dahi birinci kıraet biliyorum ve suret-i mevsukada işittim. Bu a-
olmak münasebetiyle müzekkirelerin yüz nüs­ dam Maraşda kaldıkça sancağm sû-i idaresi
hası mukaddema encümene verildiği) cevaben müzdad olacaktır. Bunu resmen âza-i kirama
beyan olundu^ söylüyorum. Maddelerin birisi: Kendi intrika-
Yenişehirli zade Ahmed Efendi (İzmir) ~ sını çevirmek için sadakat ve hüsn-i hizaneti
Bunlar aynrı ayn basıhb bize verilecek; biz de devletçe müsellem olan Maraşh Ahmed Paşa
mütalea edeceğiz. göya devlet-i aliyye bir muharebe ile meşgul o-
Reis — Defterler geldi. Bunlar on gün için­ lursa maazallah Maraşda isyan edeceğini tefev-
de tab’olunamaz. Aynen defterler gelsin. Cüm­ vüh etmiş gibi kafiyken aslı olmayan bir iftL
lesini aynen bir encümene isteyiniz. Her şube­ ra-i mahza cür’et ile doksan yaşında bir pîr-î
ye bir gün gelsin. faniyi Helebe mahsusan irsaline sebeb olmuş­
Manok Efendi (H aleb) — Bu nüshaları ta- tur. Sonra mutasarrıfm dediğinin ash olmadığı
lebde arkadaşlanmız haksız değildir. vilâyetçe tahakkuk ettiğinden mumaileyh A h ­
Reis — Nüshalar gelecek diyorum, lâkin med paşa memleketine iade olunmuştur. İkin­
getirtmiyorsunuz. cisi: İdare meclisinin bazı âzalannı menafüne
Manok Efendi (H aleb) — Vaktimiz az kal­ mani add ile onlann nizamsız olarak azillerine
dı. Nüshalar çok olursa vilâyetlerde okuruz. teşebbüs etmiştir. Yapamadığmdan şimdi işini
Gelecek seneki meb’uslara lâyihalar göndeririz. gücünü terk ile onlarla uğraşıyor. Bunun hak­
Reis — Re’yinizi soranz. Re’yiniz veçhile kında meclisimize gelen şikâyat taaddüd eyle­
istediğinizi yaparız. Demindenberi söylüyorum. miştir. Bunun azli ve adem-i azli devletin bile­
Dinlemeyorsunuz. Biz böyle i§ görüyoruz. ceği şeydir. Bizim vazifemiz te’kiden ihtardır.

2. Arzuhaller:
Bunıuı üzerine M eb’usândan bir kaç zat
Bunun üzerine arzuhaller kıraet olunma­ dahi bu babda mülâhazat-i niahsusalarmı ser-
ya haçlar. Arzuhallerin kıareti sırasında M araç d-ü Uyan eyledikden ve sair arzuhaller dahi
mutasarrıfı aleyhine bazı şikâyatı havi hey ete kıraet olundukdan sonra meclise futam verildi.
Kırk beşinci inikad<‘*
25 cümad,el"ûlâ94=26 mayıs93/6 haziranlST?
C U M A R T ESİ

Reis: AHM ED VEFİK PAŞA

1. M Ü Z A K E R E E D İL E N M A D D E LE R :

Z. Büdce maa riyaset eden ikinci reis Bahaeddin Efendi


2„ Mecburî Dahilî İstikraz: intizamı te’min için müşkilât çekiyordu. Bu
M eb’usân Meclisi hafi celsede büdce mü­ sırada İstanbul meb’usu Haşan Fehmi Efendi
zakerelerine devam etti. söylediği nutku dinletmeye muvaffak oldu.
Celsenin babında maliye nazırı tarafından Haşan Fehmi Efendi (devletin kıritik vazi
gelmiş olan bir tezkire okundu. Muhtelif tah­ yeti) ni anlattıkdan sonra meb’usların vatan­
sisatları tasdik eden ve irad hakkında izahat perverliklerine müracaat ederek bu gibi isti­
veren bu tezkirede nihayet harb için ihtiyarı zahlardan ve vakitsiz tekliflerden vaz geçmele­
zarurî olan ınasraflara karşılık olarak 5 mil­ rini rica etti ve ez-cümle şunları söyledi:
yon türk lirasına ihtiyaç olduğu neticesine v(r “Bizim para ihtiyacımız var, ve hükümet
riliyordu. Nezaret bu meblağı temin için üç de bize bu ihtiyacın kat’î ve mübrem olduğunu
şekil ileri sürüyordu: Bunlardan biri (istikr söylüyor. Faik bir düşman kuvvetine karşı va­
raz-ı haricî) yapmak, ötekisi {mecburî istik- tanı müdafaa için dövüşen askerleri beslemek
raz-ı dahilî) açmak,yahud da yeniden kâğıd v e teçhiz etmek için bu para hükümete lâzım.

para çıkarmak idi. Muhakkak ki büdceye konulan her meblâğ,


Bir çok meb’usla:- söz aldılar ve içtima her masraf için en ince teferruatına kadar iza­
fırtınalı bir hale girdi. hat istemek, lüzumsuz masraflar için bir mete­
Meb uslardan biri mecliste hazır bulunan lik bile vermemek haklarına malik bulunuyo­
Yusuf paşaya “yabancı bir memleketten para ruz.
almak ümidi olub olmadığı”n-ı sordu, nazır bu­ Devletin paralarına nezaret etmek vazife­
na cevaben “müzakerelerin devam etmekte ol­ siyle mükellef olanları mes’ûl kılmaya haklı
masına rağmen, henüz bir şey elde edilememiş bulunduğumuz hususunda sizinle hem-fikrim;
olduğu”nu bildirdi. fakat ayni zamanda bütün bu tedbirleri vata­
Diğer bir meb’us, “meclisin meşru taleb- nın âcil ihtiyaçlarına karşı koydukdan sonra
lerinden hiç birini tatmin etmiş olTa.&âığı”ndan düşünebileceğimiz kanaatindeyim; bunun için
hükümeti müaheze etti. bu istikraz işini müstacelen tedkik edecek bir
Bir üçüncü, “memleketin düştüğü sefalet komisyon teşkilini aleb ediyorum.
ve fakirliği tasvir ederek, halkdan cebrî istik­ Bu teklifimin kabulünü vatan namma mec­
razda bulunmak imkânı olmadığı” neticesine listen rica ederim.”
vardı. Bu arada Haşan Fehmi Efendinin bu va“
Müdahaleler, cevablar, mukabil cevablar tanperverane teşvikleri de sükûtu te’min et­
o kadar canlılık ile devam ediyordu ki, içti- tiremedi.
7 haziran 1877 tarihli ve 128 sayılı fransızca lâ Bir çok meb’uslar cevab vermek için söz
türki gazetesinden: istediler ve bazıları da yüksek sesle: “halkın

338
i: 4S 26 mayıs 1293/6 haziran 1877 Os 1

artık istitaatı kalmadığı’ “hattâ miinta- Nazırlar maaşlanıuu dörtte birin! terket-
zam vergileri bile veremediği”^ j söylediler. tiler ve bir kaç beygir hediye ettiler. B u ad a
Tırahlus'i Şam meb’usu Nikolâki Efendi kifayet etmez.
Mevfel gayet yüksek bir sesle es-cümle şunları
Bunların maaşlannın hepsini değilse bile
söyledi: hiç değilse yansını terketmeleri ve tajdn alan-
“Biz fakiriz, kudretsiz ve takatsiz bir ha­
larm bunu reddetmeleri lâzımdır. Nihayet öyle
le sokulmuşuz... Olabilir, fakat bütün varlığı­
tedbirler alınması gerektir ki, halk da hüküme­
mızı vatan uğuruna terketmemiz lâzım.
te itimad edebilsin.
Askerlerimizin kanlarını son danüalanna
kadar akıttıkları bu zamanda biz soframızda­ Bundan sonra daha bir çok teklifler söy­
ki son lokmayı vatana bordu olduğumuzu u- lendi ve meclis nihayet, hükümet tarafından
nutmamalıyız. teklif edilen kıredi mes’elesini tedkik için hu‘
Tehlike başlarımız üzerinde asılı durmak, snsî bir komisyon teşkiline harar verdi.
tadır. Felâkete uğradıkdan sonra varhklarırm-
Bu komisyon meb’uslardan Hacı Ahmed
zı, servetimizi nereye sarf edeceğiz ? Eğer bu­
Efendi, Fasih Efendi, Nikoiâki Nevfel Efendi,
gün için değilse onları nereye kullanacağız?..
Vasilâki Saraköti bey, Veysel Bey, Petraki
Kırk senedenberi hükümete hizmet etmek­
Petroviç Efendi, Fevzi Efendi, Yorgaki Efendi,
teyim ve yapmış olduğum tasarrufla bugün
Panayoîi Ziriti Efendi, Rupen Efendi ve Niko-
beş yüz türk lirası kıymetinde bir tek eve sahih
lâki Sulidi Efendi<2ere teşekkül etti.
bulunuyorum... Bu binayı hükümet emrine
terkediyorum.” Komisyon seçilir seçilmez^ derhal ilk ha~
Yenişehirli zade Ahmed Efendi Nevfel E-
zırlık müzakeresini yaptı, bu müzakere sıra­
sında dahilî istikraz, iane gibi bir çok proje­
i&nd\nin sözlerini ikmâl etti:
ler teklif olundu; fakat kat’î hiç bir karar ve­
“Evet, dedi; biz son fedakârlıkları da yap­
rilmedi.
maya hazırız; ancak mevkı.i iktidarda olan
şahsiyetlerin de mukabele göstermesini mu­ Komisyon bugün ikinci içmamı akdede­
hakkak istiyoruz. cektir.

—r-339*^
İÇTİMA; 1
Kırk altıncı inikado
27 cümad-el-ûlâ94$:^28 mayıs93/9 haziranl877
CUM AETESÎ

Reis; AHM ED VEFİK PAŞA

Vakit gazetesinin 29 mayıs 1293 tarih ve 582inci zerine konturato edilemeyeceği cihetle) i^bu
sayısından:
lâyihayi Şûra-yi Devlet kabul etmemesi üzeri­
Dün Meclisri MeVusânhn alenî ictimaında ne, keyfiyeti Meclis-i M eb’ usâmı beyan etmişti.
cereyan eden müzakeratın en mÜhimmi bir is~
Bu kere bu madde bahs-ü müzakereye konul­
tiraz akdi maddesi olub Halebden Manok Efen­ duğundan, mumaileyh Manok Efendi, (mîr-i
di (her sene re’s-üLmâl ile faizine mahsuben
mumaileyhin beyan ettiği varidat mutlaka
yüzde on be§ verilerek on iki senede tamamiyle
memleket içinde bir şey olarak eğer şimdilik
tesviye ve tediye olunmak üzere yüzde on faiz­
icrasız duran bir şey ise onda bir sebeb oldu­
li ve altı milyon liralık bir istikraz akdi müna.
ğunu ve şimdi böyle bir konturato olursa mî­
sib olduğu) «M beyan edib keyfiyet hîn-i mü­ r-i mumaüeyh ileride o cihete dokunuldukda
zakerede bu suret münasib ve hayırlı tasavvur zarar ve ziyan dava edebileceğini ve, böyle .bir
olunmuş ise de henüz karar bulmamış ve i§ konturato bir yerde olmayıb mîr-i mumailey­
kamr-gir olduğu halde tafsilâtiyle beraber ilâ­ hin ifade-i keyfiyyetten evvel mukavele akdine
nı mukarrer bulunmuştur. kıyamı devletçe mükâfata mazhariyeti te’tnin
Bunu müteakib bazı meb^uslar (i§bu istik­ maksadına mebni ise devlet-i aliyyeye hüsn-i
razdan hasıl olacak paranın sarfı için yansı me­
hizmet edenlerin daima mazhar-i mükâfat ola­
murlardan ve yansı meb’üslardan ibaret olmak
geldiğini ve esbab.i meşruhaya nazaran işbu
üzere bir komisyon teşkili) taleb edib mu­ istidanın kabulü gayr-i caiz idiğini) beyan et­
maileyh Manok Efendi (meb’uslar mes’ûl ol-
tiğinde bunun üzerine Rsis Paşa Hazretleri
madıklanndan bir heybetin nısfı mes’ûl ve nıs.
mumaileyhin işbu ifadesini tebrik ederek
fı gayr-i mes’ûl olamasnb çünkü bu suret kanu-
hey’etçe kabul olunarak arzuhalin reddine ka­
n-i esasiye mugayir olduğunu ve bu gibi işler
rar verildi.
vükelâ ve memurlara aid olarak, kusur ederler­
se mes’ûl olacaklan) n.1 dermiyan etmekle ka­ Fransızca (lâ türki) gazıetesinin 10-11 haziran
bili olunub bu suretten sarf-i nazar olunmuş­ 1877 tarihli sayısından;
tur. Meb’usan meclisi bugün alaturka saat
Muahharan avukat izzetlû Kastiro Beyjr/ı dörtte Ahmed Vefik paşanın riyasetinde içti­
Meclis-i M eb’usâna verdiği istida üzerine tek­ ma etti.
rar bahis cereyan edib mîr-i mumaileyh mu­ Bazı küçük tashihlerle kabul edilmiş o-
kaddema Babıâlîye bir lâyiha vererek^ (devlete lan zabıt hulâsasının okunmasını müteakib
dört milyon liralık bir irad bulduğunu ve bu­ Konya meb’usu Simonaki Efendi kürsiye çı­
nun için kendisine şimdilik snizde iki ve hîn-i karak 5 milyon türk liralık mecburî dahilî
icrasında yüzde beş vermek üzere kendisiyle istikraz üzerindeki nutkunu okudu.
şimdiden bir konturato akdedilirse beyan ede- Simonaki Efendi (vergilerin artırılması)
o®ğî)nz ifade etmiş ve böyle (meçhul bir şey ü- esasına dayanan istikraza tarafdar değildir. Si-

- 342 - .
I: 46 28 mayıs 1293/9 haziran 1877 €: 1

monaki Efendi (lıarb ihtiyaclanm karşılamak istemesi) rei teklif etti.


üzere hükümet tarafından kabul edilmiş olan Sotiri Efendi Konya meb’usunun rnösyö
meblağın müstacelen te’niini lüzumunu inkâr Kasti ro projesi hakkmdaki teklifine iştirak et­
edememekle beraber, arzu olunan gayeye var­ ti. Sulidi Efendi mösyö Kastiroyı* tanımakta­
mak için alıncaka tedbirlerin de iyi neticeler dır, Kasti ro Efendi ciddî bir adamdır^ projesi
doğuracak mahiyette olmaları) ^ istemektedir. hükümetin dikkatine müstahakdır.
Taşra vilâyetlerinin vaziyetleri yeni yük­ Yenişehirli zade münakaşayı yersiz buluyor
lere tahammül noktasendan insanı tamamen ve ileri sürülmüş olan istikrazın lüzumunu ve
tatmin edici değildir. Simonaki Efendi misal o~ tahakkuku imkânlarını tebarüz ettiriyor. Yeni»
larak yalnız Konyadan bahsetti: şehirli iade hundan sonra bu istikraz hakkında
‘Kıtlık, hayvanlara arız olan iUetler, eki­ hükümet tarafından hazırlanmış olan kanun lâ­
min verimli olmayışı ve daha böyle bu vilâye­ yihasının okunmasını taleh ediyor.
tin üzerine çöken bir çok felâketler Konyayı Halebden Manok Efendi Yenişehirli Szade-
fakirleştirmiştir.” dedi. nin fikrine iştirak ile (bu mes eleyi tedkike
“Ankara ve Kastamuni vilâyetleri de ayni me’mur olan komisyonun bir karar ittihaz et­
vaziyette bulunmaktadırlar.” miş bulunduğu) nusöyZüyor.
Hatib netice olarak, (bu şerait dahilinde, Kastiro projesine gelince Manok Efendi
bahse mevzu istikrazın, vergi esasına dayandığı (proje sahibinin hükümete vaad ettiği milyon­
takdirde tamamen muvaffak olamayacağı) ların kaynakları hakkında en ufak bir izahat
bildirdi. vermekten imtina ettiği müddetçe, hiç bir cid­
Simonaki Efendi şu şekilde ba§ka bir hâl diyeti kabul edilmeyecek olan bu gibi teklifleri
çaresini teklif etti: red emekle hükümetin çok iyi hareket etmiş)
“Isikrazlar, mükelleflerce te’diye olunan olduğu) jju söyledi.
vergiler mecmuuna dahil edümeksizin, muay­ Devlet Şûrasından Yanko ökiades Efen-
yen bir varlığa sahib olan kimseler arasında d\nin, Kastiro teklifinin hükümet tarafından
taksim olunmalı. Tarholunan asgarî vergi beş (adem.i kabulü) n,g dedr izahatını müteakıb
lira olacaktır. Elli ile iki yüz lira arasında ol­ meclis ruznameye geçti.
mak ve nazırlardan başlamak şartiyle bütün
Reis, kuponlar üzerindeki rüsumun ar­
me’murlara bu vergi tarholunacaktır.”
tırılmasının meclisçe kabul edilmiş olduğu­
Simonaki Efendi (bu şekilde halkın da ra­
nu haber verdikden sonra, haricî istikrazın
hatsız olmayacağını ve hükümetin de aradığı
bugün tedkik olunacak mecburi dahilî istik­
parayı bulacağı)/u düşünmektedir.
razdan sonra temas edileceği hakkmdaki fikr
Konya meb’usu bundan sonra, meclisin rini söyledi.
nazar-i dikkatini mösyö Kasti ro tarafından
Kâtiblik vazifesini ifa eden bir meb’us
verilen ve devlete ümid olunmayacak gelirler
kanun projesini okumaya başladı.
vaad eden bir proje üzerine çekti.
Bu kanun projesi yirmi maddeden mü­
Proje sahibi sırrını vermek için her şey­
teşekkil idi.
den evvel, kendisinin hâzineye temin edeceği
Mühteveyatı hulâsa olarak şunlardan i-
varidat üzerinden yüzde hesabiyle bir komis­
yonun hkkûmetçe mukavele ile kendisine te’- harettir:
Mecburî dahilî istikraz yanlızca harb ihtiyaçlarına
min edilmesini istiyordu.
sarf olunacaktır. Bu istikraz varlık ve imkânlarına
Simonaki Efendi Ifu teklifin Devlet Şûrası göre bütün mükelleflere tarholunacaktır.
tarafından incelendikden sonra (varidat men. iBOOmilyon kaime kuruş tutacak olan bu istikraz
baları bildirilmemiş olmakla nazar-i itibara a- yüzde beş amortisman ile yüzde on faiz getirecektir.
lınamayacağı) Heri sürülerek reddedildiğini Bu borç on iki senede tesviye oluhacalctır.
Bina sahibi olmayanlar da yaptıkları ticaret ve.
bildirdi.
ya senayiden lelde ettikleri kazanca göre aynen bina
Simonaki Efendi (bugünkü şerait içinde
sahihleri gibi mükellefiyete tâbi tutulacaklardır.
mösyö Kasti ro tarafından yapılmış olan böyle Timar ve her türlü maaş sahihleri için gelirle­
bir teklifin hükümet tarafından reddolunama- rinin yüzde onu tarhedilmiştir
yacağı kanaati) rei Heri sürerek (meclisin izahat Mıe’murlar da iki aylık maaşları üzerinden bu
- 343^
1:45 28 mayıs 1293/9 haziran 1877 C: 1

istüraza iştirak edeceklerdir. Binbaşı rütbesine ka. vilâyetlerdeki gelir kaynaklan kapanmış oldu­
dar olan zabitler tamamen muaf tutulacak, bu rüt,
ğundan mecburî istikraz yüküne tahammül et­
benin üstünde olanlar sivil me’murların ayni nisbe.
tinde istikraza tâbi olacaktır. mek imkânlarına malik olmadıklan/u te^id et­
Birincisi temmuzda başlamak ve sonuncusu da meye çalıştı.
teşrin.i evvelde nihayet bulmak şartiyle dört tak_ İstanbul Meb’usu Astarcılar ketühdası
sitte alınacaktır. Ahmed Efendi He Erzurum Meb’usu Hamazasb
Bu te’diyeler muvakkat senedlerle alınacak
Efendi hatibin sözünü keserek bu mes^elenin
sonradan bunlar faiz kuponlarını da havi olan
tahvillerle tebdil olunacaktır. (prensib itibariyle halledilmiş olduğu) n,u söy-
Faizler her senenin eylül ayında bütün devlet lediler.
veznelerinden te’diye olunacaktır. Meclis ekseriyetle bu meb’usların mülâ­
Te’diyat kaimenin meşru piyasası olan vilâyet,
hazalarını kabul ve reis celseyi tatil etti.
Jerde kaime halinde, kâğıd paranın geçmediği vi­
lâyetlerde diğer paralarla yapılacaktır.
Avukat Kasiiro beyin 31 mayıs (V a k it) deki
î§te kanun projesinin hulâsası bundan iba­ bir mektubundan:
rettir. “Bizim gerek Bahıâlîye ve gerek Meclis-i Mc„
Projenin kıraeti sırasında Yenişehirli za- b’usâna takdim eylediğimiz istidamızın hülâsaj
meali devletin nazar.i tasvibine arzıedecegiraiz va.
vatanî sebebler ileriye sürerek (yüzde on
ridat eğer icra olunur da devlet ondan bihakkın isti,
faizin yüzde yedi buçuğa indirilmesi )rej teklif fade eylerse o vakit bize on senıeye kadar hasıl ola.
etti. cak raikdarından yüzde iki komisyon vermek ve şa,
Bu teklife Manok Efendi He Sebuh Efendi yed icra olunraayıb da külliyen reddedilir ve yahud
muhalefet ettiler. Reis de (bahse mevzu işin hazine.i celilece bit-teemmül dercolunacak kuyu,
dat.i ihtiraziyyeden birisine isabet ederse hiç biı
iane olmayıb, bir istikraz, bir ticaret işi olduğu)
nam ve vesile ile bizim habbe.i vahide taleb ve id­
nu söyliyerek bu fikre iştirak etti. diasına hak ve salâhiyetimiz olamamak üzene: ev,
Projenin diğer bazı maddeleri de mülâha­ velce te'mih buyurulmaklığımızı taleb ve istidadan
zalar doğurdu ise de, meclis birinci okunu§un- ibaretti.
da tamamen kabul edilmiş olan bu kanun pro­ Lâhika — Mühim olan tasavvurun mükâfatı da.
hi mühim olduğu misilli ciddî olan bir şeyin öıükâi*
jesinin ikinci mütaleasında bu muhalif fikir­
fati dahi ciddî olur.”
ler üzerinde durmamayı muvafık gördü.
Bundan sonra riyaset kâtibi Bosna meb’us-
is-t^ı tarafından verilmiş olan bir talebnameyi BAĞDAD M EB’U S U N U N TE K LİFİ
okudu. Basiret gazetesinin 9 haziran 1293 tarihli
Bugünkü vaziyeti ve bü mmtahanın sahne 2128 inci sayısından
olmakta devam ettiği hûdisatı göz önüne ko­ Bağdad Meb’usu Abdurrahman Efendi ta­
yan ^osna meb’uslan (Bosnamn 1292 vergisin­
rafından geçende Meclis-i M eb’usanda irad o-
den muaf tutulmâsîiıı, Bosnanın ağnam rü-
lunan nutukdur:
sumundan affedilmesini ve mecburî istikraz
“Müzayaka-i maliyyenin gösterdiği ihtiyaç
mükellefiyetine tâbi olmaması) nı istiyorlardı. ve muharebe-i haziranın gün-be-gün kesbet-
Bu taleb encümenlere havale olundu. mekte olduğu ehemmiyet cihetiyle 93 sene-i
\Bimdan sonra Meclis Bağdad j;e Basra rumiyyesine mahsuben ahzi lâzımgelen vergi­
meb’usiarı tarafından imzalanmış olub (B ağ­ den başka suret-i istifa-vü ifası şerait-i mukar­
dad vilâyetinin hususî şekilde ıslâhı) n,a müteal­ rere-vü malûmeye rabtolunan ve istikraz.! da­
lik bir teklifini " ) kıraetini dinledi. hilî hükmünde bulunan diğer verginin dahi a-
Bu teklifin kıraeti esnasında Rusçuk me- haliden ahız ve tahsili tasavvur olunduğundan
b’usif Petraki Efendi söz istedi ve uzun bir nu­ bu babda layıh-ı hatır.ı âcizi, olan mütaleatın
tuk okuyarak bununla, (Tuna vilâyeti sakinle­ arz-u beyanını farizeden gördüm, şöyle ki:
rinin, hâl-i hazıradaki hâdiseler dolajısiyle bu Bu verginin münkasim olduğu bir kaç kı­
( * ) Buradaki Bağdad meb’usunun Abdurrah,
sımdan biri ve belki birincisi araziden alınan
man Efendi olacağı, aşağıya (Basiret) ten nakletti­ vergidir. Hıtta-i Irakiyyenin arazi-i umumiyye-
ğimiz bir vesika ile anlaşılıyor. — ft. t. us si Musul ve şehr.i Zor ve Süleymaniye ve müK

-3 4 4 ^
i: 46 28 mayıs 1293/9 haziran 1877 C: 1

hakatı müstesna olmak üzere kâffesi arazi-i e- y-ü irva olunmuş demek olacağından bundan
miriyyeden olmayıb ba’d-el-feth esbabı yedin­ tı bu nisbette kolaylıkla alındığından bundan
de ibka olunan ve hıtta-i mezkûreye istilâ eden şu suretle mütefavit olarak hisse-i mîrîyye a-
vukuatri mütenewia.i müellime sırasında mü- lınmakda ve bazısı vakıa nehir kenarında ise
rur-i zeman ile mutasarrıflan dağılarak cani- de arazi mürtefi ve mecra-yi nehr münhafıd ol­
b-i hükümetten zabt kUınan ve haraciye deni­ mak hasebijde öküz ve beygir ve merkeb kuv­
len arazide kimsenin hakk.ı tasarrufu olmaya, vetiyle ve dolab vasıtasiyle nehirden su çeki­
rak §erefr-ü itibanna ve kurb ve ba'dine göre lerek arazi sakyolunmakda idiğinden bu zahmet
hasılattan en ekalli öşrü ve hümsü ve en ekseri ve tekeliüf mukabilinde öşür ahzedilmekdedir.
nısıf bedel ile canib-i mîrîden şuna ve buna ve­ Arazi-i mezkûrenin bir kısmı da hazine-i
rilerek ziraat ve hıraset ettirilmekde ve beher celileye bir gûna hasılat vermemek üzere eim-
sene yine bu kaide ve surete tabikan veyahud me-vü meşayih-ı izam hazeratına mevkuf ve
mîrîye daha faydalı bir mukavele ile diğer zi- meşrut olub bu da iki nevidir. Birisi; canibi
raate verilmekde olduğundan kimsenin bunda mütevelliden ziraat ve hıraset ettirilib re’sen
hakk-i tasarrufu ve tapusu olamayıb canib-i hasılatı biListifa ma-vuzia-lehine sarfolunmak-
mîrîden her sene ihale ve ilzam olunagelen ve da ve diğeri dahi bu kaideye tevfikan Bağdad
yahud emaneten idare olunan diğer varidat evkaf muhasiebecileri tarafından taliblerine ve­
ve mukataat hüküm ve tarzında olduğu gibi bu rilerek alınacak hasılâtı yine cihet-i mevkufeye
senenin hasılatı hasb-el-mevsim ortadan kalk­ ba’d-et-taksim fazla.i bakiyesi hazine-i evkafa
mış ve muvakkat olan zürra’ ya ettiği masrafa teslim edilmektedir. Nefs-i Bağdad ile mülha-
karşı lâyıkiyle hasılât alamadığından veyahud hakatı ahalisinden olub suret-i meşruha üe a-
diğer bu misilli arazi almak arzusunda bulun­ raziyi ziraat ve hiraset etmeyerek ve bundan
duğundan veya canib-i mîrîden diğer bir tali­ müstefid olmayarak yalnız diğer suretle tica­
be verilmesi hâzinece fevaidi mültezim görün­ ret ve sanaatla meşgul bulunanlardan ne su­
düğünden bunlar dağıldığına ve diğerleri he­ retle ve ne itibar ve nisbetle vergi alınması i-
nüz gelib arazinin ziraatine başlanmadığına cab edeceği bilinemiyor.
mebni ahzi tekarrür edecek vergi.i sanînin Balâda arzolunduğu veçhile bu kadar mu-
kimden istihsali lâzımgeleceğini tayin ettikten melât-i müteşettite-vü mütenevvia ile ağır ağır
maada arazi-i mezkûreden nisbet-i âdile-vü mu- hasılât verrneke olan ve emsaline nisbetle fev­
lîikkada vesair öşür veren arazi derecesinde bir kalâde iane-i nakdiyye ve hasılat ve her türlü
vergi ahiz ve tahsili muktaza-yi adalettir. levazımat îta ve takdimiyle el-hak nihayet de­
Vakıa bu arazinin bir mikdan bir kaç se­ recede ihraz.i mertebe-i müsabakat eylediği
neden evvelce arazi kanunnamesine tevfikan müsbet olan ahaliden ikinci defa vergi ahzi müş-
ba-tapu talibine tefviz ve ihale olunmuş ve kil ise de cümlenin malûm ve müsellemi olan
sair arazi-i mîrîyye gibi öşür vermesi lâzimeden gavaiLi mühimme-i harbiyyenin ilcaat.i mübri-
bulunmuş ise de yine bunlar aksam-ü enva-i mesini def’e çare.i seri” olmak üzere ittihaz bu­
muhtelifede hisse-i mîriyye vermekdedir. A ra­ yurulan tedabire muvafakat, vecaib-i mefruza-i
zi-i mezkûrenin bir cüzî feyzan-i nehr ile yani hamiyyet-ü mürüvvet ve arazi-i mezkûreden şUb
suyun mevsimindeki coşkunluğundan etrafa ya­ denilen ve pirinç zer’ olunan araziden maada
yılarak tabiî araziyi isti’ab ile sakyettikden kusurunun memalik-i mahrusa-i şahanede cârî
sonra çekilerek mecra-yi kadîmini bulmakda ve olan kaideye ve tapu nizamnamesine tevfikan
diğeri ale-d-devam cereyan eden nehrin etrafın, mevkı.i müzayedeye konularak efrad-i ahalice
dan ayaklar ve yollar açılarak araziye salıve. parça parça olarak tefviz ve ihalesiyle bedelât-i
rilmekde olmasile bu iki kısmın birincisi az ha- muaccelesinden canib-i mîrîye menfaat husule
sılât verib çünkü bu defa su çekilerek sakyey- geleceği gibi ahali dahi bu makule muamelâ-i
lediği ve mevsim-i sayfda su çekildiği cihetle na-lâyıkadan reha oldukdan başka nezd-i sal­
menfaati diğerine nisbetle dûn ve İkincisinin su tanatlı seniyyenin ümur-i mühimmeden olan
ret-i sakyi mutterid ve daimî olduğundan hası, iskân-i aşir kaziyye-i mu’tena-bihası pek az
lâtı efzûn olduğuna göre ikisi de bis-sühule sak müddet zarfında rû-numa-3d zuhûr olacağı ve

345 -
i: 46 28 mayıs 1293/9 haziran 1877 G; 1

Musul ve Şehr-i Zor ve Süleymaniyeden alın- talea gösterilmeyib çünkü bu babda kesb-i vu­
makda olan vergi suret-i âdilede tarholunmayıb kuf eden diğer zevat ile biLmüzâkere ona göre
eşhab-i nüfuzun tagallûb ve canib-i hükümete beyan-i re’yplunmasa ümur-i ma’kuleden bulun­
tereddüdleri te’siriyle mükellef oldukları vergi­ duğu cihetle vukuf-ü malûmat_i sabika-vü mü­
nin kısm-ı a’zamını fukara.i ahaliye tevzi’ ve kemmeleler! olmakdan naşi meclis-i âyan âza-i
tahmil ile bu yüzden, hayliden hayliye, zulm-ü fihamından devletlû Namık Paşa hazretlerinin
itisaf altında ezüerek, çoğu kut.i yevmiye
taht-i riyasetinde olarak meclis-i mezkûre âza­
muhtaç olacak raddede fakr~ü fakaya düçar ol-
sından faziletlû Emin Efendi ve Şûra-yi Devlet
makda ve tahammülden hariç böyle bir teklifa-
âzasından saadetlû Mansur Paşa ve sabık Bâg.
t-i mîriyye vakit ve zemanile istifa olamadığın,
dad evkaf muhasebecisi olub burada bulunan
dığından ve medyun bulunanlar vefat etmekde
saadetlû Derviş Efendi Hazerâtiyle meclis-i ma­
idiğinden bir çok bekayâ kalmasiyle canib-i mî­
arif âzasından faziletlû Fasih ve meclis-i meb’û-
rîye dahi zarar ve ziyan tevlid eylemekde bu­
sân âzasından faziletlû Abdürrezzak Efendiler­
lunduğundan verginin ve bir de mülhakatiyle
Bağdadda olan hurma ağaçlarından öşür na- le Menahem Efendiden mürekkeb bir komisyon
miyle Bağdad suretinde alınan hisse-i mîriyye teşkiliyle keyfiyetin arîz ve amîk taht-i müzake-
pek fahiş ve ahaliye mucib-i mağduriyyet oldu­ re-vü tedkike alındıkdan sonra verilecek kara­
ğundan bunun dahi gayet âdil ve muhik bir su­ rın ba’dema meclis-i meb’usân hey’et-i mübec-
retle ta’dil ve tesviyesi ümur.i lâzimeden idiği celesinde bit-tezekkür ona göre tadil veya ibka
rehîn-i rütbe-i bedahet ise de bir kaide-i mazbu. suretlerinin ihtiyar buyurulması esas-i madde­
te-vü sâlime tahtına alınması için taraf-i kem. ye ve kaide-i âdalete muvafık gibi görünmüş ol­
terîden kat’iy-yükmefad bir mülâhaza ve mü- duğundan icra-i icabını taleb ve istida ederim.

- 346
C İL D : 1 İÇ T İM A : 1

Mec!is-i meb’usan
1293=^1877
Zabıt ceridesi

Kırk yedinci ini


30 cümad-el-ûlâ94::z^30 mayıs93/llhaziranl877
PAZARTESİ

İÇİNDEKİLER
Sayıfa
1— -Geçen zabtın hulâsası 348
2— Müzakere edilen maddeler:
1— MüvazeneJ maîiyye kanunu 348”358
Kırk yedinci inikad n
30 cümad-el-ûlâ94— 30 mayıs93/llhaziranl877
PAZARTESİC*'-^)

Reis: A H M E D V E F iK PAŞA

H e y e f i M e b ’usân devletlû Ahmed Vefik eylemiştir.


Paşa taht’i riyasetinde inikad

1. GEÇEN ZA B T IN HULASASI

Reis — Bugünkü müzakere-i aleniyyemiz Riyaset kâtibi Münir Bey hulâsayı kıraet
saat dörtte bed’ eyledi. ederek, bir gûnâ eksiği bulunmamakla kabul
Hulâsa okunsun. olundu.

2 M Ü ZAK E R E E D İLE N M ADD ELER

1. M ü vazene-i M aliyye K an un u : daha sair şeyler okundu. Onlara dair encüme-


nin mütaleası varsa okusalar.
Reis — Bugün maliye cedvelinin ikinci kı-
Reis —- Encümenin bir mütaleası var ki
raetine bed’ olunacak.
mesail-i mühimine eneümenindedir. Bunlar be-
Salim Efendi (Kastamoni) — Buna dair
riki encümende değil, onun yalnız hulâsasının
encümenin mütaleatı var ise kısım be-kısım
bir cedveli yapılmıştı. Sizin encümeninizde müf.
okunsa...
redatı varsa onu da görelim.
M aliye cedveli okunmaya başladı. Ahmed Efendi (İstanbul) — Esham-i cedi,
Reis — Bunlar muvakkat olub ebedî olma­
de hasılâtı tadil olunacak dört fasıl üzerinedir.
dığından altı milyon §u kadar bin keseden ten­
Reis — Yarın şubelerde müzakere edilsin
zil olunan üç milyon şu kadar bin kesedir. Bu
de nihayet on günde bitsin. Eğer bitmezse per­
babda edilecek mütalea yoktur.
şembe günü karar verelim. Geç kalmasak...
Salim Efendi (Kastamoni) — İçinde ola­
Rasim Bey (Edirne)— ^Düyun-i hariciyye ve
nı var.
esham-i umumiyye ve demir yolları te’minatı
Reis — Alt tarafında olan üç milyon üç
ve faiz ve re's-ül-mâUari hakkında bu sene ve.
yüz bin kese tafsilen mütalea olunacak.
rilmeyeceği için tedkik olunmadı. Zabtımızda
Salim Efendi (Kastamoni) — Ondan sonra
muharrerdir. Tedkik olunmuş zannolunmasın.
Bu sene verilmeyeceği için ileride verileceği
( * ) Takvira.i Vakayi, S. 1936, 1937, 1938 vakitte tedkik olunmak üzere biz buna dair hiç
( * * ) , Takvim-i Vakayide bu zabtın sah gününe bir efkâr beyan etmedik.
aid olduğu yazılıdır. Salı 31 mayısa, 31 mayıs da.
Rasim Bey(Edirne) ( * ) — Dahası var: Bu fa-
Takvimlere göne 30 cemaziyelevvele tesadüf ettiği
halde takvim 29 cümad_el-ûlâ tarihini koymuştur. ( * ) Bu söz Rasim Beyin devamı mıdır, yoksa
Bizim tetkikimize göre tarih doğru, gün yanlıştır. arada bir başkasının .sözü düşmüş müdür, anlaşıla­
h. t. as. madı. — h. t. us.

348 —
I: 47 âÖ mayıs!293/11 ha»iranl877 Ğ: 1

sıUar için dokuzuncu rakamındaki 93 senesi şu Reis — Bımu bitirelim. Bunu bir su r^ e
faslın hepsi de verilmeyecek buyuruldu. Öbürü rabt mümkün olursa sonra geçelim. Şimdi bu.
verilecektir. Bu sene doksan üç senesinde te­ na ne diyeceğiz?
davülden kaldırılacak kavaime karşılık idi. Bu Abdullah Efendi (Hicaz) — Mutasarrıflar
yekûn için(**) emval-i eytam sandığı faizi var. dahi iki kısım olmalı... Birinci kısmına on iki
Bunlar encümende müzakere edilmediğinden bin beş yüz kuruş azdır. On beş bin kuruş
bu bahse bir şey diyemesdz. vermeli...
Reis — Bunu müzakereye verelim. Reis — Mazulîn maaşı böyle bitmez. Bu
Rasim Bey (Edirne) — Elbette bu iş endi, nizam çıkarsa bitiremeyiz, yazık olur.
mende yapılmıştır. Nevfel Efendi (Suriye) — Bunların maaşa-
Reis — Nizamnamede yazılmıştı. Pusula­ tından keseriz. O kısımdan olan mazullere tah­
sının üstüne cevab yazılsın. Kıraet.i saniye sis ederiz.
ona talik olunsa da encümenin vereceği şeyle, Reis —‘ Mansubların maaşından tenzil ile
re bakılsa... mazullere veririz, öyle mi ? Pek âlâ. Güzel o-
Hudaverdi Efendi (İstanbul) — Gelmezden lur. Müzakeresini yapın, verelim.
akdem buna bir karar vermek münasib değil­ Nevfel Efendi (Suriye) — Ve bunlardan
dir. îstiyelim de bir kaç güne kadar gelsin. maada muhtaç maaşını bütün bütün kat’etmek
Reis — Mes’elâ kaç güne kadar? münasib değil. Üç yüz kuruş maaşlıdan hiç
Hudaverdi Efendi (İstanbul) — Şûra-yi tenkıh etmemeli. Bin kuruşdan ziyade alanın
Devletten göndersinler. îşte Şûra.yi Devlet me­ humsü ve bin, iki binden fazla olanın rub’u
murları da burada hazırdır. iki bin ile üç bin arasında olanın sülsü
Reis — Biz bunu kabul edemeyiz. Sonra o ve ondan ziyade planın nısfı kat’ olunsun. Ben­
kanun olur, tağyiri mümkün olamaz. denizin re’yim budur.
Rasim Bey (Edirne) — Kanun-i esasî te’- Reis — Münasib görürseniz bu maddeyi
min etti ki bLgayr.i hakkin ve bilâ.muhakeme tahriren beyan etmeli. Ve buna başka türlü
kimse azlolunmayacak. îcab ettiği halde hü­ mütalea mümkün değildir.
küm ile azlolunacak. Bunun için mazulîn züm­ Nafi Efendi (Haleb) — Eanun.i esaside
resine bakılmayacak. Bu takdirce encümenin hasb-el-icab azlolunacak memurine maaş tah­
kat’ım münasib gördüğü maaşata kimsenin baş. sis edilecek. Onun için bir nizamname, bir ka.
ka nazar ile bakmaması iktiza eder. ■Encümen nun yapılacak. Şimdiye kadar mazulîne veri­
dahi ne rmkdar kat’ edecek, ne mıkdar bıraka­ len milyonlarca akçalar bir kaideye müstenid
cak, onu bildirsin ve ekseriyete müracaat değildir. V e bi-hakkın değildir. Ancak ekserisi
olunsun. kayırılmak içindir. Biz şimdi encümende insa­
Seyyid Ahmed Efendi (Hicaz) — Gerek niyet ve herkesin servetine riayet edib muka.
mazulîn, gerek muhtaçîn hakkında bazı müta- yese ettik ve şu devletin hal-i hazırında mute-
leatım var ki bu mazulîn maaşatı bütün bütün dilane hareketle kestik ve encümenin verdiği
kat’ölunsun. Bu münasib değildir. Şimdiye ka. karar yolundadır. Müşiran-i askeriyye bit-tab’
dar Devlet-i aliyye bir kaide ittihaz etmiş ve mazul kalacak. Müşiran-i askeriyye müşiran-i
bu maaşatı veriyor. Şimdi gerek valiler ve mu­ mülkiyyeye makîs değildir; çünkü meydan-i
tasarrıflar ve gerek defterdarları iki kısma muharebede ibraz-i şecaat eder, devlet ona ma­
taksim etmeli. Birinci kısma on beş bin kuruş aş verir.
vermeli. İkinci kısma.... îbraz-i liyakat eden kimseye bit-tabi? dev­
Reis — Efendim, biz daha memurin defte, let müşiriyet verecek. Onlar da hal.i harbi bek-
rine gelmedik. Bizim okuduğumuz mazulîn liyecekler. Nizamnamesine tevfikan bunlara
defteridir. maaş verilecek. Bu karar pek yolunda. Devlet i-
Seyyid Ahmed Efendi (Hicaz) — Efendim, çin bundan başka çare-i selâmet yoktur.
bendeniz diyorum ki... Reis — Bir defter yapılmış; Amma bir
fayda anlaşılmamış. Bir kaide vaz'olunsa: ne­
(* * ) “içinde” olacak. — h. t. us reye kadar olacak? Nereye kadar olmayacak?

- 340 ~
1: 47 âO mayısl 293/11 ha2İran1Ö77 Ğ: 1

ftasim Bey (Edirne) — Nafi Efendinin vermeli: Bu bende bakacak mıyız? Yoksa i-
söylediği gibidir; fakat yanlışbk var. Askerin ierki sene kanun yapılacak mı? Eğer bakacak
mazuliyeti yoktur. Tekâiidlüğü vardır; fakat isek encümenden muf assal bir pusula istemek
bir kaide üzerine maaş verilmedi ki encümen de üzere tehir edelim; iki gün daha bu bendi talik
bir kaide üzerine yapsın. Encümen kendisince edelim
yaptığı pusulayı sonra maliye ile müzakere et- Umum — Güzel olur.
sin. Kaç kuruş verilecek, nihayet.ün-nihaye?.. Man ok Efendi (H aleb) — Maaşlar bahsine
Reis — Defteri görelim, ona göre bitsin. bir şey arzedeyim: En az bir maaş ne kadar ve
Şimdilik muallak kalsın, bu bahis. en 3diksek bir maaş ne kadardır? Bu kararın
Sebuh Efendi (İstanbul) — Zaten kanunu­ dairesinden çıkmamak üzere bir de mazuüyet
nu tayin etmeye mahsusdur. maaşı tahsis etmeli. Bunu bir karar altına ala­
Rasim Bey (Edirne) — Mazulîn defterine cak olursak ileride bir mahzur görmeyiz. Vakıa
bazı isimler yazıldı. Onlar şimdi memuriiyet- pek aşağı maaş alanlar vardır; ne kadar ister­
tedir. Bu maaş defteri eski haline göre yapıl­ sek... Fakat bendeniz derim ki şu fukara adam­
mış, Defter yapıldıkdan sonra o. zevatin bazısı ları daha ziyade fukara etmemek için tayin et­
memuriyete geçmiş; o cihetle maaş kâtibleri ile mek lâzımgehr. Daha münasib gelir. Meselâ
sahih surete koymalı. Memuriyette bulunub da iki bin kuruşdan eksik maaş almasın denecek
nıaaş alan da var. Biz onu gözden geçrdik; fa­ olursa daha ziyade alanları bir dereceye kadar
kat açık söylemek istemeyoruz. vikaye ederiz. Yüksek maaşları bir derece da­
Reis — Onlar kimler ise söylemeli, açık ha eksik yaparız. Bundan böyle her makam için
söylemeU... şundan şu dereceye kadar diye tefrik olunur.
Yenişehirli zade Ahmed Efendi (İzmir) — Bendenizin efkârı budur.
Zat-i âlinizin dört bin kuruş maaşınız var. Reis — Bunu bir pusula yapın. Encümene
Reis — Yarın, öbür gün, bu iş biterse, bi­ verelim.
zim hakkımız dört bin kuruştur. Mehmed Ali Efendi (Sivas) — Tenkıhat i-
Yenişehirli zade Ahmed Efendi (İzmir) — çin kanun hey’eti ve yahud maliye nezareti ka­
Buna itiraz etmiyoruz. Lütfedin, anlayalım, ba­ nun gibi bir esas vaz’edib de biz de onun üzerL
kalım; ne kadar olduğunu bilmiyoruz ki mute­ ne yürüyehm. Kendi kendimize al-el-amya gidi­
dildir, diyelim. yoruz. Bunlar ne vakit olacak ?
Reis — Bilmeden, söylememeli. Rasim Bey (Edirne) — Bunun için bize
Ahmed Efendi (İzm ir) — Yalmz zat-i âh. pek kolay bir esas var. Birinci esas: Mazuliyet-
nizin ki olsa kolay... te olanlara maaş verilmeyecek. Düşman kapıda
Reis Paşa — N e ise meydana çıksın, bu değü, içeri girdi. Bunu def’i çaresini tedarikde
yanlış; fakat bunun içinde ayan-i kiramdan zahmet çekiliyor. Her halde mazulîne bu se.
sekiz, on kişinin maaşlannı çok görmüşler. Hal­ nelik olmak üzere bir şey vermemeli...
buki onlar mazul olduğu halde hizmette kulla­ Yenişehirli zade Ahmed Efendi (İzmir) —
nılıyor. Müzayaka-i maliyyeye dair geçen gün okunan
Ahmed Efendi (İzm ir) — On bin kuruş lâyiha bugün ikinci derece okunacak değil mi ?
maaş verilecek. Fazla var ise alınacak. Mazu- Onu görmeli. Tasdik etmeli, ilk ibdida onu bi­
lîn ve mütekaidinin bir güzel kanunnamesi ol­ tirmeli. Sonra bunlara bakmalı.
malı. Mazulînin hallerini bilmeli ve ne surette Reis — Bu mazuliyet maaşı faslı üzerine
tekaüd olacak ? Ondan sonra maaş tahsis etme­ acaba maliye nezaretinin mütaleası var mı?
li. ALeLamya gidilmiş olmasın. Bunun üzerine Yusuf Paşa (Maliye nazırı) — Encümende
bir güzel kaide vaz’etmeli. Esas üzerine gitme­ lakırdısı oldu. Malûm-i aliniz esası pek bÜ5mk-
li. Babıâlî bizi takbih eder. Bu kanunname gel­ tür. Bunların hangisi tayin olunmasın? Bun­
meli de mazulîn ve mütekaidini o meslek üze­ lar hakkiyle verilmiş. Hangisi ziyade almış?
rine tevfik etmeli. Bir meslek ittihaz edib de Bunları tedkik etmek vakte muhtaç. Hâzinenin
o meslek üzerine gitmeli bir usûlü var ki ilmühabersiz muhtacînden o-
Reis — Şimdi efendim, buna bir karar lanlara olur. Nizam mucebince hareket eder.

350 -
{: 47 30 mayıs1ââ3/11 ha2İran1877 C: 1

lâkin şimdi tevcihat surasma girdiğinden en­ pılmış, güzel güzel,bab bab yapılmış. Meselâ
cümende söyledim. Tedkike muhtaç. Tedkike çıraklık şu kadar; mazulîn, muhtacîn şu ka­
vakit var mı, yok mu? Kulunuz dedim ki el. dar. Şimdi onların her birerlerine tayin etmeli.
bette bu devletin ülkesinde olan varidata nis- O kabûl olur. Mütekaidin maaşı malûmdur
betle gerek mütekaidin, gerek mazubn, gerek ki askerîde iptida maaşlar kesilir. Para bırakır,
muhtacın için maaş azdır. Vermek lâzımdır. öyle verilir. Ayrıca mâliyenin tahsisatı veril­
Verilmez olmaz. İhtiyar olur, alil olur. Onları miştir. Şimdi burada tekaüd bahsi kaideye te­
aç bırakmak devletin hiç şanına yakışmadığı vafuk etmemiştir; çünkü borcumuzu vereme-
gib her bir yerde olmaz. Yüz otuz bin keseyi yoruz. Veremediğimiz halde vermeyelim de di.
indirebüir, seksen bin kese yapar .Her ne ise... yemem; lâkin iktidarımızı düşünmeli. Tedari-
Mazulîne, mütekaidine bir şey tahsisi lâzımdır. kât için paramız yok, efendim.
Bazı fukara aç kalır, arzuhaller verir. Onun i- Abclürrezzak Efendi (Bağdad) — Filvaki
çin dedim ki tahsis edeceğiniz mikakr her ne i. böyledir; lâkin bir insan iyalı yani familyası ol.
se vükelâ ile bU-ittihad bir mıkdar tayin olun, duğu vakitte her ne kadar borcu olsa bile yine
malı. Maiûm-i seniyyeniz kanun-i esaside yazı, bore eder. Familyasını beslemeye mecburdur.
h; öyle bir mıkdar tayin olunsım. Meselâ sek­ Devlet-i aliyyenin dahi üzerine lâzımdır. Ma­
sen bin kese şu kadar olsun, demeli. Bundan demki tebeanın cümlesi devletin lyali mesabe­
sonra bu misilli mahlûl olacak maaşlardan sinde bulunmuş; bir mıkdar maaş vermemek
muhtacine verilmez. Yine maksad hasıl olur. lâjdk olmadığını arzederim.
Meselâ bir adam vefat eder; onun familyasına Mehmed Ali Efendi (Sivas) — Dört kuruş
maaş vermemek devletin şanına yakışmaz. iradı olan bir kimsenin sekiz kuruş masraf et.
Mümkün değUdir, idareye sekte verir. Onun mesi hiç bir vakit caiz değildir. Ne ziyade, ne
için muhtacîn ve mütekaidine tahsis edehm. İ. az vermek reva-yi hak değildir. Hakikaten mık-
çinde bir takım var ki hakikaten muhtaç değil, dar-i münasib tahsis olunmalıdır. Mukabilinde
öyle olanları devlete haber verirsiniz. Komis­ herkes, devlet, münasib veçhile tahsis oolmah;
yon teşkil etsin. O komisyon öyle bi-gayr-i hak. ve ona da hiç kimse bir şey diyemez. O adam
kın verilen varsa onu kesebilir ve kusurlarının sekiz kuruş masraf etsin, hiç caiz değildir. Hali
da tedkikine girişmeye başlar. Böyle olabilir; o üzerine kalsın. Sade tenkıhata kalsın. Yüz bin
dahi usuldür; yoksa böyle yarısını tenzil ede­ kese denir, kırk bin kese, elli bin kese olsun.
lim, şöyle yapahm... Bu olamaz, fena olur. Onları da aç bırakmalı, demiyoruz. Sekiz ku.
Reis — Bugün encümende bulunub böyle ruş varidatı varken on kuruş masraf etmesin;
bir şey yapmak kabil midir? Filvaki; yolu ile olsun; lâkin onlan da mahrum
Yusuf Paşa (Maliye nazırı) — Geçen gün etmek olamaz.
de bulundum, encümende; fakat bugün buluna­ Reis — Bu bendde karar verdik ki her bir
mam. Bir yere gideceğim. fasla bir münasib mıkdar akça tayin etaıek ü-
Reis — Bu lâkırdı yarın encümende tekrar zere encümende bugün, yann müzakere oluna­
olunsun. cak. O kaide kabul olundu, geçelim. İsim tas­
Abdürrezzak Efendi (Bağdad) — Maliye rihi lâzım değildir.
nazın Paşa Hazretlerinin söylediklerinin cüm. Bunun üzerine tekrar maliye muvazenesi
leşi yolundadır. Filvaki devletin şanına lâyik kıraetine devam olunur ve yine (bazı memuri.
değildir; fakat mademki müddetimiz büinme- yetlerin lağv ve tenkıhi) sözleri geçtiğinden.
yor, bunu gelecek seneye talik etmeli. Eğer Bahaeddin Efendi (Bursa) — Efendim, ar.
re’v-i âlinize tevafuk ederse, olmayacak olur­ tık bunun lüzumu yok..
sa, bu, meselâ yüz otuz bin kese denir. Otuz bin, Reis — Bir kere okunsun da deminki kara­
otuz beş bin kese tenzil edelim de kusurunu ra bakılsın.
kendileri tadil ve tesviyesine baksınlar. Otuz Rasim Bey (Edirne) — Biz encümende mü­
bin keseyi bir mıkdara indirmeli. zakere ettik, bu bahsi. Üç binden yukarısını bü­
Rasim Bey (Edirne) — Bunu üç bin ile tün bütün tasdik etmek üzere müzakere cere­
dört bin arasında yapmalı. Bu da hâzinede ya­ yan etti; çünkü asker mütekaidini kendi maaş-

-351-
O -
'e O t ü p h a m e s i
I; 47 âö mayısl2Ö3/11 haziran1877 Ğ: 1

lannı kat’ederek yapıyorlar. Tekaüd nizamına çünkü bir neferin maaşı otuz kuruştur. Onun
bakarsak feriklik rütbesinde üç bin kuruş ile nesini kesmeli? Onun beş çocuğuna verilecek.
tekaüd olunmuş adamlar var. Bu yalnız maliye Rasim Bey (E dim e) — Kanun dahilinde o.
nezaretinde müstahdem adamlar için ise, bu lan tekaüdleri tamamiyle kabul ettik. Benim
tasdik, olamaz. Böyle müzakere oldu. Bu bab- sözüm kanunsuz tekaüdler hakkındadır.
da ekseriyete müracaat buyurun. Reis ~ Hasılı biz şimdi her bir fasla ve
Reis — (Kendi maaşlarından tevkif olunan mütekaid, muhtacîn ve çıraklık faslına bir mık-
para ile verilen maaşatm gayrisinde üç bin ku. dar para tayin olunsun artık... Bunun doğru
ruştan yukarısı bütün bütün tayyolunması) di. yeri kaldı mı ya? V e çünkü gerçekten hizmet
yorsunuz. ederse ve sonra ölürse evlâdlan size atalım (*)
Rasim Bey (E dim e) — Evet. ve üç bin kuruş üe geçinir mi ? Buna mülâhaza
Hey’et — Münasib. kaldı mı ?
Reis Şimdi bunun içinde - aylığından ol. Rasim Bey (Edim e) — Anlamadık, efen,
mayanların cümlesi dahildir. dim. Biz maliye ketebesi zannettik. (Maliye
Rasim Bey (Edim e) — Şimdi aylığından nezaretinde bulunan memurin) diye tabir ettik.
olanlar yalnız askerdir. Bazı daireler de varsa Memurin-i mülkiyye tabiri etmedik. Bunun mü.
böyle onları da tasdik ederiz. zakeresi yanlış oldu. Böyle tahrir olunsun da
Reis — Bir kere nezaret canibinden süâl müzakere edelim.
edelim. Reis — Şimdi biz bir.... gerek tekaüd, ge­
Yusuf Paşa (Maliye nazın) — Yanlış bili­ rek çırakhk, gerek muhtacîn maaşı olsun, her
yorlar zannederim; çünkü kendi maaşlarını kat’ bir fasla büâ.müzakere bir meblâğ tayin olun-
edib de ileride kendi paralarından tekaüd olan. sun da oraya zeyl olsun. Masrafa dair geçende
1ar bab-i ser-askerî kâtibleridir, efendim ve ba- bir re’y verdik, bu bahis onda dahildir. O ci.
b.i ser.askerîde bir sandık yapılmıştır. O san­ hetle bunun müzakeresi bu kadar. Tekaüde (=^)
dığa para korlar. Gerek zabitan ve gerek nefe. şayan değildir. Bunu, encümenin müzakeresi
rat, maaşlarından tevkif ettikleri paradan te­ veçhile bir müzekkire vermek kabildir. Böyle
kaüd olmazlar. Bu parayı yetimlerine verirler. geçelim mi?..
Bab-i ser-askerî ketebesi kendi maaşlarından Hey’et — Geçelim.
tekaüd olurlar. Asakir-i şahane maaşına gelin, Reis Paşa — Tamam, dünkü kararırr mü-
ce: Tekaüdiük maaşı, malûm-i alîniz, yüzde iki zekkiresi yapılmış.
hesab üzerinedir. Kaç yılda adam yaşar? Ne Encümenin İcararı okunur ve kahûl
kadar fevt olur? Avrupada düşünmüşler san. olunur.
dik yapmışlar. Muharebede otuz kuruş maaşlı Nakkaş Efendi (Suriye) — Şûra.3û Devlet
nefer de şehid olur. Beş tane çocuğu kalır. O. reisi paşa hazretleri burada olduklanndan mü-
nun için yüzde iki ile tesviyesi kabil değildir. nasib ise mütaleatı anlayalım. Dörder âza kâ­
Şüheda için başka nizam vardır. O dedikleri şey fi midir? Kırk olsun? Ziyade midir, değil mi­
hal-i asayişte memurlar için, sandıklar falân dir? İstizah etsek...
olmalı. Bab-i ser-askerî yaptı. Başka türlü ka­ Reis — Şimdi efendim, soralım mı, geçe­
bil değil. lim mi?.. ,
Reis — B u surette yalnız hidemat-i müf- Hey’et •— Geçelim.
tehire ibraz eder. Eski kumandan nasıl- tahdid Reis Tekrar beyan ettik, üç gön evvel...
olunur? Demek ki tahdid müşkil olacak. elbette gelecek. Bu sekiz, on senedenberi teşek.
Rasim Bey (Edim e) — Bu sözümüz askeri- kül etmiş bir meclistir. V e tecrübe de olunmuş.
yeden müstesnadır; fakat madem yine tahtın, Bu da bozulmaz. Tedkıka muhtacdır. Malum
da o kanun şey olmadığından zaten biz askerin
tekaüdlerinden kesmemek üzere müzakere ( * ) Zabıt böyledir. Son cümledeki (size) keli,
ettik. nıesi (nere) olacağa benziyor. — h. t. us
Yusuf Paşa (Maliye nazın) — Askerin ma- (=<’) (tekaüd) kelimesi yanlış zabtolunmuş ola.
aşatı kesilerek tekaüd etmek kabil değildir; cak; (bu kadar tafsile) olacak. — h. t. us

- 352 -
47 30 mây ISİ393/11 hazirani 877 Ğ: 1

ya, böyle mesail... Vükelâ ile bil-ittifak, karar maliye nezaretinden istizah kılınsa,.. MÜtalea-
vermeli. Bü karar ne vakit buraya gelirse ve tı nedir?..
büdcenin umumuna ne vakit karar verilirse Yusuf Paşa (Maliye nazırı) — Efendim, di-
buna da o vakit karar vermeli. van.i muhasebatın vazifesi başkadır. Divan-i
Rasim Bey (Edirne) — Mahakim-i niza- muhasebat mâliyenin meclisidir. Kanun.i esasi
miyyede ikişer âza vardır diye işittik. Onları mucebince töşkil olunacak divan-i muhasebat
görünce bu dördü bile çok gördük; çünkü ma. başka şeydir.Muhasebatma bakacak.O bir teftiş
hakim, hukukumuzun te’mini için yapılmış ve hey "etinin reisi gibi bir şeydir. Onun vazifesi
herkes oraya müracaat eder. Şimdi kanun-i e- vardır. Kanunu Şûra-yi Devlet de yapabüir.
sasî mucebince hükümet dahi oraya müracaat Onun nizamı okunduğu gibi anlaşılır. Ona divan
ediyor. Eşhas ile hükümet beyninde olan da. demişler. Onun ismi meclis.i maliyye olacak.
valar böyle olduğu halde bir, ikişer âza ile bir Her . dairede bir meclis olduğu gibi maliye
reis olunca Şûra-yi Devlet azalan çok bile... hazînesinde de bir meclis lâzımdır. O başka
Yani burasını efkâr olsun diye söylüyorum. meclis. Onun işi de başkadır. Onun için bir ke­
Kadri Paşa (Şûra-yi Devlet reisi) — Demin re beyan etselerde o kalacak mı? lağv mı ola­
arzettiğim uzun tekellüfata muhtacdır.Bu âzaâ cak? O zeman anlaşılırdı. O başka şey. Onun
meclis nedir? N e iş görür? Her sene ne kadar gördüğü işi görmeyecek. Onun kanunu yapılır,
iş çıkarıyor ? Bunları tedkik etmeli de Şûra-yi Devlet de meclis; maliye meclişi de­
ondan sonra söylemeli. Bu umum vükelâ ile mek değil. Mâliyeye bir meclis lâzımdır. Teşkil
bil-ittifak karar verilecek maddedir. Hattâ edecek, işi cereyan ettirecek değü mi? Müza­
gönderdiğim me’mura da böyle cevab verdim. kere olmalı da mümkün ise yapılır; değil ise
Hey’et — Geçelim. müzakereye bırakalım.
Reis — Bunun müzakeresi bu ki Şûra-yi
Nafi Efendi (Haleb) — Müddetimize beş
Devlete muadil rütbede bir divan.i muhasebat
gün kaldı. Bitirelim.
olacak; bir de mâliyenin meclisi olacak.
Rasim Bey (Edirne) — Teşkil-i vilâyat
Sebuh Efendi (İstanbul) — Bir de onun i-
kanunu yapıldığı vakit söylendi ki tecrübe ile
çin masraf mı olacak?
yapmış olaydık. -Bununla beraber teşkilâtını
Reis — Elbette. O bir büyük hey’et-i müs-
bile ettik.. Bu müzakerelere hiç hacet kalmaya­
takiIiedir.BiI-istiklâl iş görecek. Biri de maliye
caktı. Yapılmış meclisler âzanın lüzumu mıkda.
nezaretinin işine bakacak. Bir maliye meclisi
rını bulmuş. Bunun bir lâyihası yoktur. Bura­
var. Bunun için nafile ne müzakere etmeli? Ka.
larına bakalım.
rar verildi ki maliye hâzinesinde bazı me’mur-
Kadri Paşa (Şûra-yi Devlet reisi) — Bir
1ar bulunurlar. Onların hiç lüzumu yoktur. Di­
devlet.i muazzamanın ihtiyacına kâfi olacak
van-i muhasebat bir hey’et-i hükümettir. Müs­
kavanîn üç ayda yapılamaz, efendim. Sair dev.
takildir. Maliye nazırının emri altında değüdir.
letler yüz, şu kadar senede yaptılar. Bunlar ted.
Hudaverdi Efendi (İstanbul) — Şimdiki
kik ile olacak şeylerdir.
meclis-i muhasebat âdî iş görüyor.
Reis — Hele me’mur gelsin de, efendim, Reis — Demek ki bu şimdi meclis-i maliy.
encümende bir kere söylensin; son rabir karar yeye, öbürüne bakılmadan evvel, ne diyeceki­
verilsin. niz ? Söylemeli.
Rasim Bey (Edirne) — Bununla beraber bu Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Zanne­
vardatla divan-i muhasebatı bir tarafdan teşkil dersem bu müvazene.i maliyye müzakeratım bu
etmeli; çünkü kanun.i esasinin hükmüdür. Ka­ suretle biz ikmâl edemeyeceğiz. Bunun için
nun-i esasinin ilânından ne kadar zeman mürür ben de mâliyeye dair verilecek, beraber bazı
ettiği malûmdur. Teşkilât kanunu gibi tehir mütaleat beyan edeceğim. B u meclis-i maliyye
kabul edecek değil ya... Mehakime oradan ba. gerek ( ) ( * ) süâl buyurulursa ikisi de
kılacak.. .
Reis — Buna dair bir şey dercolunsun mu? (*) Zabıtta bir kelimelik yer açık bırakılmış.
Nakkaş Efendi (Suriye) — Münasib ise tır. — h . t. u s .

- 363 -
1:47 3Ö mayıs1â93/H hazîran1877 6:1

ayrı ayn bir maddedir, çünkü kanun-i esası ğımız bu kadar. Siz ziyade masraf edersiniz.
mütalaasından malûm oluyor ki divan-i muha­ Maliye sizi idare etmeli; zira bu suretle eksik
sebat emval-i miriyye sarfederler. Daima mah- bir haftada olmayacak. Büdce öyle kalacak.
susan emval j miriyye muhasebatına bakacak Sonra hey’et-i vükelâ ihtimal ki kendilerinde
ve icabında muhasebatım üç ayda zat-i şahane­ yapacak iş daha fazla olmuş olur. Biz o vakit
ye arzedecek ve nihayet hey’et-i meb’usâna tak­ hiç bir şey görmemiş oluruz. Meselâ ticaret ne­
dim edecek. B u demek oluyor ki bir heyet-i zareti ile nafia nezareti nedir? Fakat düşün­
mahkeme-i müstakille; bunun için ümuıvi ma- meli ki bu iki nezaretin ne lüzumu vardır. Bir­
liyye idaresine bakmak için me’mur olan raec- leştirmen. On bin, on beş bin kesenin bir mık-
lis-i maliyye bütün bütün ayrı bir şeydir. Bu dannı oraya terkedersek bir şey hasıl olur.
ona kanşmaz. Şimdi orası düşünülmeli ki böyle Reis — Bu geçenki hafta birleşti amma,
nezarette bir meclisin lüzumu var mı, yok mu ? on bin kuruş kese ile olur.
Bunu sormalı. Halbuki bunda hiç iştibah Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Yok, e-
yoktur. fendim, öyle değil. Bendenizin arzettiğim öte­
Reis — Ona şüphe mi var? kine verilecek olan yirmi dört bin kesenin bir
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul)— ^Elvet, iş­ mislini bu sene için... Şimdi demek isterim ki î-
tibah yoktur. Biı* hey’et-i müşavire ümur.i ida. ki nezaret birleştiği vakit bir de hayi şey hasıl
reye müteallik olan işlere bakmak için icra e. olmuş olur. Tenkih olunarak kusurunu orduya
decek olursa o mes’ûliyeti der-uhte edemez. bırakmalıyız; çünkü müfredat üe girişirsek
O bir hey”et-i müşaviredir. Şu olan süâle cevab mümkün değil. Zaten idareye aid bir vazifedir
vermek için: böyle bir hey’etin lüzumu vardır, o... Biz muahharan tahfif ederiz verirsek— §u
ve olmalı. O başka. Maliye nezaretinin kendi kadar zannederim ki böyle olmasa hiç karar
işidir. Nasıl isterse yapsın; fakat meselâ o on verilmez.
âzadan mürekkeb olacağına beş âzadan olsun; Reis — Fakat buna da zannedeceğiniz veç­
o yine başka bahisdir. Arzedeceğim şudur: E. hile karar verdik: Yarm nazır paşa hazretlerde
ğer her bir kalemi asm ayrı tedkik ile uğraşa­ bil-ittifak bu iş yapılmak üzere... topdan olmaz.
cak olursak bir haftada bitmez. Halbuki bizim Yalnız hey’etin nazar.i dikkatini celbettiği şey
müddetimiz pek azdır ve yalnız bir hafta değil, şudur ki yarın maliye nazın paşa hazretleri
üç haftaya muhtacız. Şunu da arzedeyim ki veya sair hey’et-i vükelâdan kim lâzımsa yann,
demincek kalem-be-kalem uzun uzadıya müza­ öbü rgün bunların müfredatına karışılmayarak
kere olundu. V e müfredatı mevzuubahis oldu. hemen umumen tayin ettiler. Uzun uzadıya
Birincisi; Burada mazulîne, mütekaidine ve müfredatla uğraşmamalı. Bunu böylece kabul
sairlere yüz otuz bin kese gösteriliyor. Biz şu ettik mi?
kadar olsun deriz. İdareye me’mur olan zevat Hey’et — Ettik.
lâzımgelen şeyleri yapsın. Meselâ muhtaç olana Ahmed Efendi (İstanbul) — Kanun-i esa­
vermeyib de muhtaç olmayana verirsek vebali si hükmünce bu madde meclisin ibtida-i teşkili
kendi üzerinde olsun, mes’ûl olsun, o başka ba. zemanında verilecekdi; bu üç aydır müvazene
his. İkincisi: Meselâ dahiliye nezaretine beş gelmedi. Şimdi biz acele iki gün içinde bir iş
yüz, bu kadar bin kese tahsis olunmuş. Biz üç göremeyiz. İşimizi bilelim. Bunun geri kaldı­
yüz yahud dört yüz bin keseye tenzil eder ve ğında şüphe yok; fakat bir kaç saat daha geri
biz şu kadar veriyoruz, siz artık ne yaparsanız bırakalım. Hemen işimize bakalım. Hiç olmazsa
yapm, deriz; fakat bizim malmadımız onunla encümenin baktığı şeylere bakalım.
beraber hasıl olur. Reis — işte okuyacağız amma okutmu­
Bir şey tasavvur ederek onları kesmek ka- yorsunuz. Yarın buna bakacağız. A lt tarafını
nun-i esasi mucebince sarfiyatm umumî mık- okuyalım.
dannı hey’et.i vükelâ ile müzakere etmekle de Encümenin kararı okunur.
mükellef olduğumuzdan onlara bir karar ver­ Reis — Burada bir söz var mı?
mek lâzımdır. Hepsinin müfredatına bakma­ (Divan-i muhasebatla dair encümenin ka­
yarak bir mıkdar tayin etmeli. Bizim yapaca­ rarı okunur.
— 364 -
!: 47 âÖ mayısıâ93/1İ İıa2İranİ877 C: İ

Reis — Bunu geçelim mi? Vasilâki Efendi (İstanbul) — İş görmüyof.


Hey’et — Geçelim. Hudaverdi Efendi (İstanbul) —■ I§ görül­
(Meclis.i harbiyye teşkili) kabul edilir. mesi iyi me’mur üe olur.
Bir rVîeb’us — Resmen bize bildirirlerse o ISİafi Efendi (H aleb) — Ziyade hizmet e-
valdt okuruz. decek nafia ile ticaret olduğunu kimse inkâr et­
(Ticaret ve nafia nezaretinin birleşmesi) mez. Haiz oldukları sıfata göre, bir müddetten,,
hakkında encümenin kararı okunur. beri bunda sarf edilen maaşlardan şimdiye ka.
Âhmed Efendi (İstanbul) — Maarif dahi dar bir şey görülmüş mü ? Bu nafia nezaretinin
Evkaf nezareti ile birleşmeli. şimdiye kadar bir nef’ini görmüş müyüz? Bir
Vasilâki Bey (İstanbul) — İki nezaret iste- muhassenat hasıl oldu mu? Elinden geldiği
nilmeypr amma, efendim, bu iki nezaret bir ola.1 halde bir şimendifer yapamadı.
maz. Bunlar elzemdir. Maarif nezareti daha bü­ Reis — Nafia nezareti birleşeli on gün ol­
yük olmalı da bizim maarif vaziyetimiz ileri du. Geçelim bu bahsi.
gitsin. Böyle az me’murlar ile hasıl olmaz, Maarif hakkında encümenin mütaleatı o-
efendim. kunur.
Bir Meb’us Efendim, vakıa bunlar de­ Reis — On gün oldu birieşeli. Bunlan ge­
dikleri gibi haklıdırlar; lâkin bu sene hakkında çelim mi? Kabul edüdi mi?
değil. Bu iki nezaretin birleşmesine encümence Bir Meb’us — Bu âzalarm hizmeti büyük,
karar verilmişti. tür. Bunlara ziyade ehemmiyetli adamlar tayin
Bu sene hakkında iki nezaretin birleştiril­ edilmeli. Encümenimiz bir büyük meclis istL
mesi encümence olacak bir şey. îki sene hakkın­ yor; yapılmasın, demiyor. O cihetle bu böyle
da olacak şey. Hizmet hesab edecek olursak tev_ geçsin.
sii mümkündür. -• Reis — Yapılmasın, başka. Şimdi bımu ge­
Hamazasb Efendi (Erzurum ) — Gerek bu çelim; çünkü karar verdik.
sene olsun, gerek gelecek sene olsun, me’murî- Yenişehirli zade Ahmed Efendi (İzm ir) —
nin çok olmasiyle iş görülmez. Dahilî bir meclis, Zaten defteri de geldi; gördük. Gerek Rumeli ve
bir muhasebeci nezaretinde, onlara verilecek gerek Anadolu şimdi bu tenkıhatta altmış bin
emirler icra olunacak. Yoksa me’mur çok ol­ kuruş kadar vermiş ve bu altmış binden ne ha-
mak... bundan evvel yani tefrik olunmuştu. Vel- sil olur ki bunu kaldıralım? Bunun iyisi bun.
hasın me’murînin kesreti beyhude masrafı dan sonra bunun önünü seddetmeli. B u mahv
mucib olur. olur gider. Vermeyen taraf ise, onu beyan et­
Reis — Münasib ise meb’us sıfatiyle söz meli. Acilen vermeli.
söyliyeyim: Benim kadar iş göremezsiniz amma Reis — Efendim, biz şurasım bilmeliyiz ki
insafça söz söyleyiniz. Ben evkaf nazırı oldum; bunu böylece kabul edelim de geçelim mi? Yok­
bir gün de iş göremedim, yetiştiremedim, amma sa bu şeyi tag 5Ûr edelim mi? Geçelim mi?
iş görmeğe sa’y ettim. Re’yiniz iş görülmüyor Hey’et — Geçelim.
demek ise ona karışmam. Bu iki nezaret birleş­ Bazıları — Anlaşılmadı. Tekrar bakılsın.
tirilemez. Bir nazır, gelib bu iki nezareti idare Reis — Encümenin karan kabul edildi mi?
eder bir adam, dünyada yoktur. Ben işlerin ya­ Ekseriyet — Yok.
rısını gördüm, hepsini göremedim ve bana ge­ Nafi Efendi (Haleb) — Burada bu kadıla.
linceye kadar hiç iş görülmemiş. Doğrusunu rın intihabı için meclis var.
söyliyeyim; eğer isterseniz, iş görülmemek şar- Reis — Hayır, yoktur. Anlamadmız amma
tiyle, harab olmak şartiyle... görecek iş başka­ dinleyiniz de anlayın. Bunların hizmeti yoktur.
dır; bunu iyi anlamalı. Sizin dediğiniz meclis-i hükkâm-i şer’-: içindir
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Zaten Bunlar hükkâm-i şer’i değildir; urfîdir. 1
maarifin evkafla birleştirilmesi hakkında bii’ Meb’us ~~ Bir şey arzedeceğim: îşte defter
şey yoktur. Bunu hey’et de kabul etmez. Yalnız önümüzde. Mazulîn, mütekaidine yirmi beş bin
nafia ile ticaretin... Eğer mümkün olsa maarife kese veriliyor. Ulemaya yalnız on dokuz bin ke­
iki nazır koymalı. se veriliyor. Bin kese: Asker içinde, nüvvab i-

- 355 ~
I: 47 3Ö mayısl293/11 hajziranl877 C: 1

Oİnde, bilmem nesi, hepsi içinde, arpalık, hepsi pes isterseniz böyle yapalım. Fakat ben şahi­
içinde olduğu halde... Şu sınıfın kanununa do- dim; hâzinenin mahpusuna verilmez. On, on beş
kunmakdadır. sene evvel böyle, hâzineden mahpusîn için me’-
Ahmed Efendi (İstanbul) — Mutlaka sü­ murine para veriyorlar idi. Kat’edersek bunlar
lüs maaşlarından.... zaten giyecek, yiyecek şeyleri olmadığından,
Reis — Bunu geçtik mi? bunlar açhkdan ölürler. Böyle şey için, böyle
Hey’et — Geçtik. bir şey için kırtasiye üzerine beyan-i efkâr ol-
Nafi Efendi (H aleb) — Bunların şimdilik dukdan sonra...
terkini tensib ederim ve taleb ederim: Asker Reis Paşa (Bursa meb’usu Bahaeddin E-
hiç bir vakitte.... gerek maveki.ı harbiyyede ol­ fendiye hitaben) — Bursada ne kadardır? H a­
sun, gerek olmasın.... tıra gelir mi?
Reis — Burasım bir daha okuyalım mı? Bahaeddin Efendi (Bursa) — Evet, efen­
Hey’et — Kabûl. dim. Dört bin kuruşdur, devairin umumu.
. . . ___ Bazı asker var, mevaki-i harbiy­ Reis — Amma yalnız Bursa merkezi. Ben
yede bulunduğu için istisna olunuyor; lâkin Bursada iken, hiç iş görülmezken üç bin altı
mademki asker harbe müntehi adam demektir. yüz bu kadar kuruş maliye masrifi sırada on
B u aralık askere ilişilmesi caiz değildir. Gelib aylık görüldüğü halde bin kuruş gitmedi. Sekiz
göndermeklik icab eder. Bu aralık askere do­ yüz kuruş gitti.
kunmak iyi değildir.... Şu bir memlekette .... Hamazasb Efendi (Erzurum ) — Evet, böy­
Ayrıca ilân etmiş; kendisine kâfidir. Maaş ve­ le. Bir de ticaret yok...
rilmesi caiz değildir. Mademki umumî bir şey Salim Efendi (Kastamoni) — Altı bin çok­
yapacağız, kol ağasından almak lâzımgelir. O tur, efendim. Altı yüz kuruşdan merkez lâfzı­
vakit kaymakamdan ziyade oluyor. nın (* ) altı yüz kuruştur.
Reis — Başka bir tarafdan sorulsun; çün­ Diğer Birisi — Amma altı yüz kuruşun sül-
kü meclisler tayin eder. Tayinatı icra.... kesil­ sü ziyadedir.
mezse askerin tayinatı aid yolda idare olmaz ye . . . . — Bu kırtasiye kalemlerde... devletin
orada bulunmuyor. Binbaşılardan her kazâda işi... orada bulunan kâtibler istediği anda her
istediği gibi tayinat yazarlar; hâzineyi bitirir­ kimin işi varsa kâğıdlar hazır, mumlar hazır.
ler. Bunları bilib de öyle söylemeli. Alırlar, yazarlar. Onun için şimdi bunu müza­
Bunu anlayalım da söyliyelim. İsterseniz kereye havale etmeli.
bunu böylece bırakalım. Encümeniniz güzel an­ Reis — Bunu müzakereye havale etmeye
ladı. Madde budur. Yoksa fâlânın aylığı ziyade­ hacet yok. Bu böyle bitti mi?
dir; fâlânın azdır demek değildir. Bu maliye ne­ Sebuh Efendi (İstanbul) — Bundan evvel
zaretinden sorulsa.. Bu böyle kabul olundu mu? bu şubelerde okundu ise hepsini müzakereye
Hey’et — Olundu. s, havale etmeli. Onların hiç birisini ben karar gi­
Reis — Şimdi bunu ben bildiğim vakitte bi kabul edemem; çünkü daima orada bulunan
sordum. Mahbese her ne lâzımsa verilsin diye memurinden istizah almadık. İzahat almdıkdan
gitmezdim. Dörd 3diz kuruşdan ziyade gitmedi. sonra verebiliriz. Şimdi biz tedkik ediyoruz.
Sonra çok yalanlar vardır. Yedi yüz masraf Reis — Yukarki maddelere ekseriyetle ka­
vardır. Bir para vermezlermiş. Amma biz yarı­ rar verildi, bitti, gitti. Lâkırdı yoktur.
sını istirdad ettik; darıldılar. Yine sahihlerine Abdullah Efendi (Hicaz) — Halbuki bu
verdiler. Her memlekette mahpuslar var. nasıl olabilir? yüz kuruşdan ziyadesi on kuruş,
Bir Meb’us — Ben orayı demiyorum. Ora­ yüz kuruşdur. Ne olacak? Kuru ekmek alacak.
da yoktur. Eğer mahpesler sahiben orada olur Bir senede şu kadar eder. Onların hakkı var.
ise tekmil memalikde senevi on bin şu kadar Reis — Şimdi siz iyi bir lâkırdı söylediniz.
kese masraf gider iken şimdi senevi 3Ûrmi beş Eski kanun vardır ki bu kanunlardan iyidir.
bin gidiyor. Mahpes içinde bulunan mahpusla­ Eğer o kanun, adaleti sorarsanız, evkafdan ve-
ra okumayı öğretirler; san^at öğretirler; ter­
biye öğretirler. Beş on para da veriyorlar. Mah­ (*) Burada bir zabıt yanlışlığı var. — h . t. u s

356
i: 47 30 mayısı293/11 haziran1877 C: 1

rilir, Evkafdan falânın bin kuruş aylığı olsa bu­ Buznamede büdce müzakeresi vardı.
rada onun beş parasını kesmeye hakkınız yok­ Evvelki celsenin zabtı okundukdan sonra, kâtib.
lik vazifesinde olan bir m eb’us komisyonun raporu.,
tur. Lâkin beride on kuruş azdır. Yüz kuruş
hu okudu.
çoktur. Kesin, bu kanun iktizasına...halbuki hâ­
Masraf büdcesinde hayrat ismi altında görünen
zineden verilmeyor. Buna müzakere yoktur. Bu •yekûnlardan, komisyon yalnızca mazûl ve muhtaç
devletin eski nizamıdır ki kesmiş. Bir para ve­ m c’mıırlara ayrılan tahsisatı müzakere etti. Bu tah­
rilmemiş. Evkaf vardır. Bunların birine veril­ sisat 130.000 keseidi. Kom isyon ehemmiyetli bir ten-

sin. O hazine-i evkafdır. Adalet budur. ‘z il teklif ediyordu.


Edirne m eb’usıı B a s i m bey bu faslın tama,
Ahmed Efendi (İstanbul) — Bu beyt-ül- men kaldırılmasını teklif etti ve (kanun.i esasiye^
mâl evkaf mıdır, malijî'e midir? göre istikbalde me’mıırların ancak muhakeme neti,
Reis — Maliye büyütmeli, buraya bir para cesinde azlolunacaklarını ve bu takdirde de bahse
meıvzu me’murlar suçlu bulunacakları için mazûliyet
verilm.eli. Kanun böyle.
maaşı hak etmiyeceklerilnı söyledi.
Abdürrezzak Efendi (Bağdad) — Lâkin
Bir Hicaz m eb’usu, bu ieklifi doğru buldu. Dü­
bu dua-gûlar ve muhtacın, gerek maliye ve ge­ şünüşünü uzun bir şekilde izah eden m eb’us, hazine,
rek evkafdan olsun, kadîm devlet-i Osmaniyye- nin yüklerini azaltmak gayesiyle (vali ve mutasar.(
nin duacılarıdır. Şimdi onlar buyurduğunuz rıf maaşlarının beşte birinin tevkif olunması)m tek­
gibi burada yüz kuruş, iki yüz kuruşdan alacak lif etti.
Bu tevkifatın yekûnu mazûliyet maaşlarının te'-
olursa Bundan ne anlaşılır? Hiç olmazsa beş
diyesine tahsis olunacaktı.
yüz kuruşdan yukarı almalı, çünkü fukarala­ Halebden N a f i Efendi bu fikre itiraz etti. Bah,
rın dahi duası devlet-i aliyyeye lâzımdır. se mevzu tahsisattaki tenzilâtın ,(devletten maaş alan.
Nafi Efendi (Haleb) — Evkafdan ita o- 1ar listesinin görülmesinden sonra yapılması) na ta-
lunmak şartiyle... rafdar oldu.
R a s i m Bey, (hem mazûliyet, hem faal işlerde
Hacı Hüseyin Efendi (Suriye) —■ Bu daha
bulunarak;' maaş alan me’murlar bulunduğu)nu söv,
hayli yahud başkaları kaç kuruşluk varsa veril­
ledi. Reisin bü kimselerin ismini söylemeye daveti
sin ( * ). Yoksa o vakit görülür.Eğer devletin vak. karşısında, R a s i m Bey, (bu mıe'’raurları fâş etmek
fı varsa verir. Yoksa tenzil eder; bütün bütün istemediği) cevabını verdi. Reis İsrar edince, E d ir,
kesilir. Bazı vakit olur ki bütün bütün kesilir. ne m eb’usu, (bu me’murların tam bir listesi bulun­
sa idi bir çok isimleri işaret etmesi mümkün olacağı)
Reis — Şimdi, efendim, bir karar var ki bu
cevabını verdi.
işi bitrmeli. Söz anlayanlar söylesin. Bu maaş­ Maliye nazın Y u s u f paşa (bu listenin hazır,
lar kat’olunsun ve burada olanlar evkafdan al. lanmasının uzun zamana mütevakkıf olduğu^nu :söy.
smlar. Dört aydır para almadılar. Ötesine çık- ledi.
ma5anız. ! Bu gibi maaşlara tahsis edilmiş olan para 170
Haşan Fehmi Efendi, (İstanbul) — Sahihi bin kese idi. Komisyonda ileri sürülen bazı sebebler
olub olmadığı maliye nezaretinden sorulsa... sa­ dolayısiyle bunun tamamiyle kaldırılması mümkün
olamazdı. Maliye nazırı (ayni zamanda meclisini
hih midir?
-kanun_i esasiye uygun olarak, büdceyi ancak ne­
Reis,— Bunu birinci encümenimize havale zaretle müşterek bir anlaşma halinde tanzim etmek sa
edelim. Bugünkü müzakeratımız bununla ta­ lâhiyetine malik olduğu) na işaret etti.
mam olmuştur. Âza-i kirama gayr.i resmî bir “Meclis bir tahsisatı tenzil edebilir; meselâ ba_
söz söyliyeyim. his mevzuu meblâğ için meclis otuz veya kırk kese
tayin edebilir, vekâlet maaşlar faslında bu yekûnu
.geçemez,” dedi.
Fransızca lâ türki gazetesinin 13 haziran 1877 Bağdaddan A b d ü r r e z z a k Efendi nazırın
tarihli sayısında bu toplantı şu suretle hulâsa ediL bu izahatını pek yerinde buldu ve (bu sene için bah­
mistir: se mevzu tahsisatın eskisi gibi bırakılması) nı iste,
Vekâlet sıralarında Şûra.yi Devlet reisi K a d r i mekde olduğunu söyledi.
Paşa, adliye nazırı A s ı m paşa, maliye nazırı Y ıı. Bu teklif gürültüye sebebiyet verdi ve R a s i m
s u f paşa, Şûra.yi Devlet âzasından B e d r o s Efen, Bey tekrar söz aldı. R a s i m Bey tahsisatın tama­
di K u y u m c u y a n ve M i i h a t Bey göze çarpı men kaldırılmasını istedi
yordu. “Düşman bizim kapılarımızda değil, memleke­
ti bile işgal etmiştir; dedi; bir gün gelirde harbi i.
{*) Burada bir zabıt yanlışlığı var. — h . t. u s dare edecek paramız olmazsa, maaşlardan istifade

- 457
47 30 mayis1293/11 haziran1877 C: 1

etmek ister misiniz? Borçlarımızı vıeremiyecek bir V a s i l â k i S a r a k ü t i Bey, Nafia nezareti.,


vaziyete girdiğimiz zaman muhtaçlara maaş bağla, nin ehemmiyetini tebarüz ettirerek itiraz etti.
yacak mısınız?” Kendisine verilen ce:abda (bu iki nezaretin il­
Bîr kaç kişi daha söz söyledikden sonra mes’e- gasının hiç değilse bu sene için bir iemr.i vaki oldu,
le kapatıldı; encümen raporunun okunmasına devam ğu) bildirildi.
olundu. Ahmet Muhtar Efendi Maarif nezaretinin
Çıraklar için raporda, çıraklık ismiyle maaş a. Evkaf nezaretine ilhakını teklif etti.
lanların listesinin yenilenmesi teklif olunuyordu. Teklif re’ye kormidu. R eis,(buna imkân görüldü,
Askerler ve sivil me’murlara bağlanan tekaüd ğü takdirde bile büyük ehemmiyetine binaen bu ne,
maaşları mes’elesi, bu fasılda tekaüd maaşları taksi, zarete iki âmir getirmek icab edecegi)/ıe işaret etti.
satının görünmemesinden, R a s i m Beye (hâlâ si­ Meclis, komisyonun (müsteşarlık vazifesinin kaldı-
viller için tekaüdiye mevcud olub olınadığtı)na işa.. riiması ve maarif meclisi âzalarının tensiki) hak,
ret etmek fırsatını verdi. Askerlere gelince bunlara kındaki teklifine tarafdar bulunuyordu.
tekaüd maaşını saraskerlik tekaüd sandığı ı ermekte Erzurum M eb’usu H a m a z a s b Efendi (vilâ.
îdi. yet maarif meclislerinde olduğu gibi, burada da fah­
Y u s u f Paşa cevab vererek bir hata olduğuna rî müşavirler bulmak imkânı olub olmadığı) m sor.
söyledi: (Seraskerlik tekaüd sandığı askerler için du.
değil, maaşlarının yüzde ikisini terkeden harbiye Bir çok m eb’uslar bu tasarrufun İstanbul için
nezareti me’murları içindir.) mümkün olmadığı cevabını verdiler.
Bu tevkifatın askerlik meslekinde olanlara, biL Bilâhara meclis, (telhis daireleri ile hariciye
hassa ayda otuz kuruş alan askerlere aid olmasına uezareti me’murlarının tenkıh edilmesine ve binba.
imkân bulunamazdı. Askerlik silkinde olanlarla ai.. ş'idan yukarı rütbede olub da harb sahasında bulun­
lelerine tekaüdiye vermek işiyle hükümet meşguldür. mayan zabitana tahsis edilmiş olan tayinlerin kal.
Devlet Şûrası, D iv a n J Muhysebat ve Maliye ne. dınlmasına, vilâyet me’murlarmın tahsisatlarının
zareli istişare hey’etinin tensiki hakkındaki teklif azaltılmasına ve muhtelif dairelere bağlı me’murla.
K a d r i ve Y u s u f paşaların iştirak ettikleri bü. rın tenkıhına, hapishanelere ve mahpusların bakıl­
yük bir münakaşaya sebebiyet verdi. malarına sarfolunan meblâğın tenziline) kîrtasiye
Haşan Fehmi Efendi D iva n J Muhaseba... adiyle maruf büro masraflarının azaltılmasına ve
tın ve Maliye nezareti istişare hey’etinin vazifelerini düâgûlara tahsis olunan raaaşatın kaldırılması)/w
ieferrüatiyle izah ettikden sonra bunların (tamamen dair komisyon tekliflerini kabul etti.
' ayrı iki meclis olduğunu, birinin vazifesinin impara. Düâgûlar, hocalar ve sairedir ki bunların bü,
torluğun hesabatını tanzim etmek, diğerinin ise ma- yük bir kısmı fakir devletin gelirlerine nisbetle pek
üyeyi idare etmek olduğunu söyliyerek netice iti- küçük olan bir maaşla geçinmektedirler. Bir kaç
bari 5de büdce işinin ta’cili lâzımgcldiğini, çünkü yüz kişiyi ekmeğinden eden ve pek ehemmiyetsiz
müddetin nihayete ermekde olduğu) nu bildirdi. olan bu masrafın kaldırılması hakkındaki komisyon
B a s a n F e h m i Efendi, (teferrüata girişil, kararı bir çok sarıklı meNuslar tarafından itirar.a
meden tenzilâtın tesbit olunması)/!! ve (verilmiş o_ uğradı.
lan hadleri aşmamak şartiyle işin nıezaret tarafından Küdus M eb’usu Y u s u f Z i y a Efendi, (bun.
istenildiği gibi tanzim olunması)/u teklif etti. ların çalışarak mükemmelen ekmeklerini kazanabi­
Reis, bunun (gelecek celsede komisyon rapo­ lecekleri) ce:abını verdi. Diğer m eb’uslar bu düâ.
runun okunmasını müteakib yapılacağı) m söyledi. gûldr içinde (başka işlerle uğraşanlar, dört beş mulı.
Kâtib okumaya devam etti. telif tahsisat alanlar bulunduğunu, binaenaleyh bu
Kom isyon (Ticaret ve nafia nezaretlerinin il. maaşdan vaz geçebilecekleri)/n‘ işaret etti.
gasını ye bu nezaretlere bağlı lüzumsuz me’murların Reis bu sırada raporun okunmasını kesti ve u.
kaldırılması) lu teklif etmekde idi. mamı içtimain nihayet bulduğunu bildirdi.

-a58
DEVRE; 1 CİLD: 1 İŞTİM A: 1

Meclis-i meb’usan
1293=1877
Zabıt ceridesi

Kırk sekizinci inikad


30 cümad.el-ûlâ94=31 mayıs93/12 haziranl877
SALI

İÇİNDEKİLER
Sayıl*
1—Gele» ai?zuhaller 360
|;i!M

’ jii

■'iîM

Kırk sekizinci inlkad^**


30 cümad-el-ûlâ94=:31 mayıs93/12 haziranl877
SA LI

Reis: AH M ED VEFİK PAŞA

Meclis geçen salı günü hususî içtima ha­ sözleri söyledi: (niçin me’murlar aleyhinde
linde toplandı. (Bazı vilâyet idare memurları muahaze ve şikâyetlerde bulunmakla vakit
hakkında şikâyetleri) ihtiva eden arzuhalleri kaybediyoruz? Kaymakamların intihab ve tayi­
tedkik etti. ni için teşekkül eden komisyon, çok müstesna
şahsiyetlerden teşekkül ettiği halde dahi, her
Bu vesile ile Edirne meb’usu Rasim Bey
tarafdan te’min edildiğine göre her tarafa
(meclise gelen ve meclis tarafından aid oldu.ğu
çubukçu ve ağalar tayin etmekde devam ediyor.
makamlara önderilen istidaların daima cevab-
Şikâyet beyhudedir.)
şız kaldığına nazar.i dikkati celbetti. Bu evra­
Yenişehirli zade, Bedros Kuyumcuyan E-
kın hükümete havale edildiği gündenberi ara­
fendireirj bazı mütalealarına cevab verdikden
dan üç aylık bir fasıla geçtiği halde bu işler ta-
sonra sözüne devam etti: (Evet, Kasandıria
kib edilmemiştir. Bu muamele istida sahihleri­
“Kesendire olacak” ka 5onakamlığma böyle bir
nin ümidini kırıcı olduğu gibi halk nazarında
şahıs tayin edildi. Hem de Mukaddes dağın pa-
mechsin nüfuz ve itibarını da kesredicidir.
pas elbisesini giymiş rus askerleri ile dolu ol-
Rasını Bey sözlerini bitirirken (devlet rei­ duğunu bildiği bir devirde bu yapıldı. Halbuki
sinden, meclis ile hükümet arasındaki işleri ih­ bu makam için bir müşirin vasıflarına olan bir
mal eden bütün nazırların, bütün me’murların adam lâzımdı. Vazife o kadar ehemmiyetli idi.)
tecziyesini rica edecek bir teklifi ileri sürdüğü
(Vilâyetlerdeki ticaret mahkemeleri reis
takdirde, hiç bir arkadaşın itiraz etmeyeceğin­
ve âzalarmı muahaza) eden Erzurum Meb'usu
den emin olduğu) n,n söyledi, {mükerrer alkış­
Hamazasb Efendiıun, bir nutkundan sonra
lar) sim Bey (jandarma kanununun geçikmesi ve
îşkodra meb’usu Fiiip Efendi ve Sami bey, sivil me’murların mes’uliyeti ve tayinine dair
İzmir meb'usu Yenişehirli zade yg İstanbul kanun lâyihasaının hâlâ meclise gönderilme­
msb’usu Haci Ahmed Efendi müteakiben söz mesi sebebleri hakkında hükümetin meclis hu­
aldılar ve (kaymakamların nasb-ü tayini hak- zurunda izahat vermesi) «.f teklif etti. Rasim
kmdaki usûl)(|efj bahsettiler. Bsy fikrini takviye sadedinde de (padişahın
açılış nutkunda bu tasavvurlar hakkında mev-
Yenişehirli zade nutku arasında aşazıdaki
cud fıkralarla istişhad etti.
( * ) Fransızca lâ türkinin 15 haziran 1877 tarih Rasim Beyin teklifi kabul edilerek içtimaa
ve 185 numaralı nüshasından tıercerae. nihayet verildi.
—360^
D E V R E ;1 OİLD: 1 İÇTİMA: 1

Meclis-i meb’usan
1293=1877
Zabıt Ceridesi

Kırk dokuzuncu inikad


1 cümad-el-âhire94=lhaziran93/13haziranl8ÎT
ÇARŞAM BA

I Çl N D E K I L E R:
Sayıfa
1—-Geçen zabtın hulâsası 362
2— 'Âza teklifleri 362
3— -Müzakere edilen maddeler;
1— Muvazene.! maliyye kanunu 364
Kırk dokuzuncu inikad (• )

1 cümad-el-âhire94=lhaziran93/13haziranl877
ÇARŞAM BA

R<»s: AHMED VEFİK PAŞA

Hey’e fi M eb’usan’m bügünkü müzakere-i löi'i/ıifi riyaset-i celileleri tahtında vuku bul­
mahsusası devletlû Ahmed Vefik Paşa hazret- muştur.

1. GEÇEN ZABTIN HULÂSASI

Reis — Bugünkü müzakere-i mahsusamız Hulâsa kıraet olunarak bir gûnâ noksanı
saat dört.buçukda bed’ eyledi. Mutadımız veç­ olmadığı hey et tarafından tasdik olunmakla
hile hülâsa kıraet olunsun. imza olundu.

2. AZA TE K LİFLE R İ

Cezair-i Bahr^i Sefid Meb’usu Vasil Efendi sî olarak, meb’usu bulunduğum Bahr-i Sefid \û-
makaled âtiyeyi irad eyledi: lâyetinin bazı cihetleri hakkında malûmat be­
“Meb’üs dendiler, yan edeyim. Şöyle ki;Vilâyet.i mezkûrenin mer.
îşbu seneki ictimaimızda bir çok nizamna­ kezi olan Rados ceziresi otuz bin nüfusu havi
meleri müzakere ve kabul eyledik; fakat asıl olub cezire-i mezkûreden bir mıkdar soğan ile
ahalinin faydasını mücib olacak usûLi muha­ sebzeden başka ihracatı olmayıb oradan çıkan
keme ve teşkil-i mehakim ve idare-i zabtiyye mahsul ahaliye bile kifayet etmediğinden ekse­
kanunları dahi müddet-i içtimaimiz mü- ri havaic-i zaruriyye haricden celbedilmektedir.
said olub da onları da müzakere ede idik ahalice Mahsulatın kılletine delü, kâffe-i aşarı ancak
çok faydayı mucib olurdu. sekiz yüke baliğ olmasıdır. Bunun sebebi ise a-
Geçenki içtimaimızda bin kuruş maaşı olan halinin fakir ve medyun olmalanyle çift hay­
memurîn maaşlarını sülüsünü tenkıh teklif o. vanı ve edevatı tedarikine muktedir olmayarak
lunmuştu. Bu münasib değildir; çünkü 1000 ticaret ve ziraat ve fabrikadan mahrum olma­
kuruş maaş alan me’mur kaime alacağından, larıdır.
maaşının iki sülüsü kaybolduğundan ve bu On beş, yirmi senedenberi cezirede vuku-
hal ise ekserisini rüşvet ve irtikâba sevke- bulan bağsara ve külleme illetleriyle zelzele ve
deceğinden güzel bir şey değildir. Re’- cephaneden hayli hasar vukua gelmiştir. Husu­
yimce; Taşra me’murlannm maaşı hali üze­ siyle bu sene vuku bulan harikde çarşmın en
re kahb fakat bunların erbab-i dirayetten olma, zengin bir mahallinin büsbütün yanması ada­
la n ve okumak yazmak bilmeleri şart ittihaz o. nın evvelki haline munzam olarak ahalinin za­
lunmah ve irtikâbın dahi önünü almaya bir yol ruretini ziyadeleştirmiştir. V e bü harikzedegân
bulmalıdır. için, haric-i kal’ada yeniden dükkân yapmalan
işbu mevadd.i umumiyyeden maada, husu-*)( için, sekiz bin arşın yerin arazi-i haliyyeden ih­
san olunması için patirikhane vasıtasiyle Ba.
( * ) Takvim.i Vakayi, S. 1930. bıâlîden istirham olunmuştu; henüz bir seme-

362
i: 49 1 haziran1293/13 fİ€L2İra n 1877 C: 1

resi zuhur etmedi ve kalenin üç kapısı olub lisinden hüsn-i hizmet ifasına muktedir ve me-
hıristiyan mahallesine civar olan iki kapı her sûliyeti kendi üzerine alabilir zabitan ve mık-
akşam saat on ikide kapanarak on ikiye kadar dar-i kâfi olarak piyade ve süvarinin istihdamı
kale dahilinde semtlerine yakın olan, kapıya iâzime-i maslahattarî idiğini arz ve ihtar ede­
yetişemeyeuler gerisi geriye dönüb saat üçe rim.
kadar açık bulunan diğer kapudan semtlerine Mafi Efendi (Haleb) - - Mevaki-i harbiyye-
gitmeleri, bir saate yakın mesafe olmak cihetile ye sevkolunacak asakir.i zabtijıye piyade ve sü­
omuzlarında yükleri ile pek zahmet çekmekde vari değildir, yalnız süvaridir. Bunların yerine
olduklarından, §u iki kapının dahi saat bire veya asakir-i müstahfazanın bir kısmı gidecektir ve
ikiye kadar açık tutulması pek lâzımdır. Ve bunlara, efendinin dediği gibi, oranın mütehay-
Radosa mülhak olan Meis, Sombeki, Kaşot, yizan-i ahalisinden zabitan nasbetmek tabiîdir.
Herkit ve îlyaki adaları dahi taşlık olub ziraat­ O cihetle bunun şimdi müzakeresini münasib gö-
ken mahrumdurlar. Yalnız gemicilik ve sünger­ remem.
cilik ile taayyüş ederler. Nevfel Efendi (Suriye) — Arkadaşımız
Şimdi Rados ve müihakatımn ilerlemesi, Nafi Efendi mütalea buyurmuyorlar: Bizim va­
Radosa ziraat bankası küşadı ve mirî ormanla­ limiz Ziya Paşa Hazretleri tarafından keşide o-
rının ziraate salih olan yerleri meccanen ahaliye lunan telgraflardan anlaşılıyor ki Humus ü-
verilmesi ve limamn ıslâhiyle transit usûlünün zerine on, on beş bin kadar urban gelib hücum
ittihaz olunmasıdır; çünkü transit usûlü icra ediyorlar ve hükûmet-i seniyye define mecbur
olunursa her sene kırk, elli gemi inşa olunarak olarak asker gönderiyor. Saye-i şahanede d e f
ahalinin büyük bir menfaatini mucib olur ve olmuşlar. Urbanın evleri me’vaları yok; hay-
araba yollarımn yapılması ve belediyeden fu ­ me.nişin heriflerdir. Evleri ber-dûş ederek dai­
kara için bir hekim ile bir eczahanenin tedarik ma at üzerinde bulunuyorlar. Bugün savuşur­
edilmesi ve hıristiyanlara mahsus olarak devle­ sa ertesi gün yine gelir. Böyle on, ISOOOurban,
timiz tarafından vakt-i vüs’atta bir mekteb.i memalik-i Osmaniyye üzerine hücum ettiğini
rüşdiyye hocasımn ta3Ûn buyurulması maddele­ telgrafla müşahede ettiğimiz halde böyle bir
ridir ve îstanköy dahi mülhakatiyle beraber söz söylemeye taaccüb olunur.
ayni Rados gibidir. Reis ~ Bugün işimiz çoktur. Bu istimdad-
îşbu maruzat-i çakeranem hey’et-i meb’û- dan ibarettir. Bir tezkire yazılsan.
sânca nazar-i tedkike alınmasını reca ederim. Nevfel Efendi (Suriye) — Yani ağlayaraîc
Reis — Bunun içinde mevadd-i tafsiliyye reca ederim.
çok olduğundan bir kere encümene gitsin de Yenişehirli zade Ahmed efendi (İzm ir)
bakalım. ■ Aşar idaresine dair Nakkaş Efendinin beyan et.
Reis — Bu makaleyi de şubeye vermeye ha­ tiği gibi Babıâlîyi tasdi” etmek ne lâzım? Şim­
cet var m ı?(*), diye kadar on defa söz söyledik ki me’murîn ni­
Hey’et — Yoktur. zamnamesi gelsin. O gelmedikçe hiç bir fayda
Reis — O halde mucebince tezkire yazılsın. hasıl olmaz. N e edersek ilk iptida me’murîn
ISfevfel Efendi (Suriye) — Umum vilâyat sı­ vezaifini göstereceğiz ve te’dibi ne yolda olaca-
rasında Suriye vilâyetinde bulunan asakir-i zab, cağını herkese göstereceğiz. Bu kanunu on ke­
tiyyenin ordugâhlara sevkolunması için eva- re söyledik, gelmedi. Gelmeyecekse biz de bile­
mimame gönderilmiş olduğu işidiliyor. Malûm lim. Babıâlî onu yollasın, iptida. B u olamaz ise
olduğu vechüe Suriye vilâyeti dahilinde bulunan yapacağnmzm hükmü kalmaz. Her gün söy­
sancaklar, nahiyeler. Hama, Humus, Nablus, lüyoruz.
nevahisi gibi urbanlar güzergâhı olan yerler o- Reis — Bu mütaleada ittifak var mı? Am ­
lub böyle bir vakitte hasb-el-mevkı' büsbütün ma biliyorsunuz ki bir hafta müddet-i kanuniy.
askersiz bırakılmaya gelmez. Asakir-i zabtiyye yemiz kaldı. Evvel de bir kaç kere yazdık. İs­
ordugâhlara sevkolunacak olur ise mahallî aha- terseniz yine yazalım.
( * ) Reisin bu sözü, arada bir başkasının daha Hey’et — Yazılsın.
.sözü olduğunu anlatıyor. — h. t. us Manok Efendi (Haleb) . — Müddet-i kanu-

- 363 -
i: 49 1 haziranl293/13 haziranı877 C: 1

niyyemizden sonra da biz kaçınmayız, iş görmek Hey’et — Hayır, hayn. uzamasan, uz^ma.
için kalmak lâzımgelirse kalırız. sın...

3. MÜZAKERE EDİLEN MADDELER

1. Vilâyat Belediye Kanunu: Meb’üsân ile hey’et.i ayân’a ıtlâk olunur; vilâ­
yat belediye kanununda dendiği gibi burada da
Reis — Şimdi, efendim, bugünkü işimize
eemiyyet.i umumiyye-i belediyye densede mec­
bakalım. Okunub tamam olan nizamların bazı,
lis-i umumî denmese, deniliyor.
sına gittikden sonra bazı mütaleat beyan etmiş­
Hey’et — Tamam, pek âlâ. s
ler. B ir komisyon-i muhtelit teşkil kılındı. Onun
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Altmış
kararını kâtib-i resmîmiz Haşan Fehmi Efendi
ikinci maddesinde konturato hasılâtı belediye­
beyan edecektir.
ye terkolunmuş; lâkin her nasılsa konturato ka.
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Hey’e.
nununa dair olan nizamda bir madde-i mahsusa
t-i ayân’ın beyan buyurduğu mütalea şudur ki
bulımmuş. Halbuki vilâyet kanunnamesinde
vapur ve tekne ve mavunalar sağlam olmak için
buna dair bir madde-i mahsusa olduğundan ay­
belediye hey’etinin muayeneye salâhiyeti olma­
niyle ve kaldınlıb Dersaadet belediye kanunu­
sı yani belediye hey’eti onunla mükellef bulun,
na konulması; vakıa, belediyeye hasılâtı veri-
ması lâzımdır. Gerek köprüler içinde ve gerek
miş olduğu halde madde-i mahsusa yoktur; bi­
haricinde işleyen vapurlann tahammülünden
naenaleyh, bu da tensib olunursa, bu maddeyi
ziyade müşteri almamaları için kayıkların ve va
kaldıralım da buraya nakledelim.
purlarm tekne ve makinelerini muayene, etmeli,
Yetmiş dokuzuncu maddede ferağ ve inti­
diyor.
kal için bir fıkra vardır. Orasını ibham ediyor.
Hey’et — Pek âlâ.
Ibhamlı şeyler var. Bu yalnız ferağ ve intikal
Haşan Fehmi Efendi (işte o fıkranın üâ,
etmek için değil, kayıd yürütmek içindir. Ora­
vesi) diye hu fıkranın üçüncü maddeye suret-i
sı da öyle anlaşılmamak için ferağ ve intikal
ilâvesini kıraet. eder.
oldukdan sonra kaydının yürütülmesi, denilme­
Sebuh Efendi (İstanbu) — Muayene et.
li. Bu da kabul olunduğu halde münasib olur.
mek lâf ile olmaz. Demek oluyor ki mahsus a-
Hey’et — Pek âlâ.
dam lâzımdır. Makinist bulunmak icab eder.
Haşan Fehmi Efendi (İstanbu!) — Kontu­
Yenişehirli zade Ahmed Efendi (İzm ir) —
rato nizamnamesine aid olan bazı şeyler ter-
Bunlara lüzum yok. Sebuh Efendinin dediği gi­
konulmuştu. Vilâyat belediye kanununda
bi değildir. Bu at değil ki her gün muayeneye
mevcuü olan madde kaldınlıb buraya naklo­
muhtaç olsun. înd-el-ıktiza bahriye nezaretine
lundu.
müracaat ederler. Oradan adam alırlar. Muaye.
Hey’et — Pek güzel.
ne ettirirler.
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Üçüncü
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Yine ü- maddede müflis olub da iade-i itibar etmemiş
çüncü maddesinde fınnlar daima nan-i aziz bu­ tâbiri var; amma biraz rekik olduğundan lâyi-
lundursunlar diye bir fıkra ilâve olundu. Bu kiyle anlaşılamayor. Bunun için “vakt.i inti-
da münasibdir; çünkü halkın ihtiyacat-i zaru- habda hal-i iflâsda bulunmamak” tâbiri müza­
riyyesindendir. Bir ekmekçi nizamnamesi var, kere olunmuş.Halbuki kanun_i esasîde “iflâsı ile
onda bir madde-i mahsusa var ki meselâ bir ay mahkûm olub da iade-i itibar etmiş olmayan â-
evvel haber vermedikçe fırın kapayamayacak. zalığa hakkı olmayacak” tâbiri olduğundan
O cihetle o nizamda bir aylık ekmek bulundu­ zaten buna ekseriyetle karar vermiştik. Ondan
racağı da zikrolunsa... sarf-i nazar edelim.
Hey’et — Pek âlâ, olur. Ahmed Efendi (İzmir) — Mana anlaşılma-
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — On ye­ yor. Vakt-i intihabda hal-i iflâsda bulunan tâ­
dinci maddesinde mademki meclis-i umumî, biri o kadar açık değildir. Bizim ibare daha
devlet tarafından tanzim olunan bu hey’et-i açıktır .

-364 -
49 1 haziranl293/1â hazlranl877 6: 1

Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Ondan takil, kendi içlerinden intihab edecek’" desek
sarf.ı nazar edelim. buna ayan da muvafakat eder, zannederim.
Hey’et — Geçelim, efendim. Abdürrezzak Efendi (Bağdad) ■Buna ka­
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Kırk rar verilmişti. Geçmiş ve geçelim.
dördüncü maddede intihab defterlerini talik i. Reis — Karar verilen şey hey’et-i âyâna gi.
çin ya camki şerif veya sair meabid tâbir olun­ der. orada mütalea olunur. Burada mülâhaza
muş. Halbuki bir memlekette hem cami-i şerif olunur, muvafakat olunur veya sırf re’yimize
ve hem de kilise ve sair meabid bulunacağın­ mugajnr bir şey ise mütaleadan sonra onun ü-
dan gûya bu tâbir caiz değilmiş gibi mana anla­ zerine muhabere olunur. Mademki bu meclis
şılıyor. O cihetle (ya) lâfzı kalksın da (ve) yalnız hükümet işidir, mademki meclis«i me-
lâfzı konsun. b’usân bunların intihabiyle yapılmış, tensib et­
Hey’et — Pek âlâ. miş, bu lâkırdının birbirine muvafakati hasıl
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Yani olsun da müntahab adamların içinde eshab-i
her ikisine de talik olunacak. Şimdiki halde emlâkdan olmak üzere intihab olunsun, demiş­
yalnız birine talik olunsun, anlaşılıyor. Onun ler. Şimdi sizin kararınız o hey’etle uyuşması­
için (ve) lâfzı ilâve olunsun. na bakar. Ve illâ bu iş kalır.
Hey’et — Pek güzel. Eshab-i emlâkdan olmak şartiyle olur ise
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Bir bele, ibare böyle olsun. întihab olunanlar içinde es­
diye meclisinin reis intüıabı maddesi var. hab-i emlâkdan birisi nasbolunsun.
Hey'et— Yok, yok. Bundan sonra bazı evrak kıraet olunarak,
Haşan Fehmi Efendi (İstanbu) — Madem, nihayet meclis dağılacağı zeman Nakkaş Efen­
ki vezaifeye dair bazı şeyler ile mükellefdir; bu di (asakir-i şahaneye verilen ekmeğin fenalığı,
hal ile intihabda hukuk-ı seniyyeye dokunur na dair Elcevaib gazetesinde bir bend okuduğu)
olmadığından belediye muhassesatı yalnız... mt beyanla meb’usân-i saire tarafındım dahi
Sebuh Efendi (İstanbul) — Yalnız İstan­ ekmeğin fenalığı üzerine ^hadet edilerek isti*
bul belediyesi hakkında olması neden icab edi­ zaha karar verilir ve en sonra Bağdad meb’usu
yor? Sair belediyeler hakkında da olursa daha Abdürrezzak Efendi tarafından makale-i âti­
münasib olur. Sair vilâyatın devair.i belediy- ye ( ' " ) kıraet olunarak meclise hitam verilir.
yesi ne yolda ise jstanbulda da o yolda ve o
vezaifle mükellef olsun. (* ) Bu makale zabıtlarda görülmemiştir. Yal­
Rupen Efendi (Edirne) — Zannederim ki nız iLericle, Bağdad meb’usu Abclıırrahtnan Efendinin
söylenilen sözlerde noksan var. Orada ‘müs­ ayrıca neşrolunmuş bazı sözleri gelecektir.— h. i. us

365
51i :
D E V fte: 1 C ILD : 1 IOTİM A; 1

M is-i meb’usan
1293=1877

Ellinci inikad
2 eümad.el.âhire94=:2haziran93/14haziranl877
PE R ŞE M B E

ÇINDEKiLER

1—^Geçen zabtın hulâsası 368


2 ~ Â z a teklifleri 368
3— Müzakere edilen maddeler;
1— Belediye kanunu 371
2~lntihab-i meb’usân kanunu 371.373
3^—Tenkıhat teklifi 373375
il'

Ellinci inlkâd*'^
2 cümadLelJthire94=:2haziran93/14haziranl877
PE R ŞE M B E

Reis: AHMBD VEFİK PAŞA

Hey’etH Meb’usân’m bugünkü müzakereci riyasetti celileleri tahtmda vuku b u l'


mahsuşası devletlû Ahmed Vefik Paşa Haizret- muştur,

1. GEÇEN ZABTIN HULASASI

Reis Bugünkü müzakerem mahsusamız Hulâsa kıraet olunsun.


saat b6§de bed’ eyledi. Hulâsa kıraet olunur.

2. AZA TEKLİFLERİ

Danyal Efendi bervech-i âti b ir nutuk i- day ve şair ve hububat-i saire her ne ki bulun­
rad eyler: ' ' du ise geçenlerde canib.i hükûmet-i seniyy'e.
“Efendiler, den kâffesi alınıb badehu vergilerine mahsub
Mevakı-i harbiyye olan Erzurum vilâyeti olunmak ve yahud akçası verilmek üzere veril­
hakkında bazı gûna ifadeler beyan ile nazar.i miş ve geçen mevsim.i şitada dahi asakir-i şa.
dikkat-i alinizi davet eylemeye mecbur olmu­ hane tabur tabur karyelerde beytutet ede­
şum. Şöyle ki: Gaile-i haziranın zuhurundan rek kâffe-i me’kûlâtları yine ahali tarafın­
şimdiye değin diğer vilâyetlerden iane.i nakdiy- dan ba-sened tesviye olunmuştur. Ve bu günler
ye ve hayvan ve çorab ve mintan ve saire her dahi ahali-i raerkumeden ordu-yi hümayun için
ne ki verilmş ise mezkûr Erzurum vilâyeti aha­ yine külliyetlice hayvanat toplanılmaktadır, ve
lisi tarafından dahi bid.defaat ziyadesiyle verıl- evvel-bahar açılıb ziraat mevsimi gelir gelmez,
dikden maada bir senedenberi o havalice görü­ düşman hemen her tarafdan hudud-i hakanÎ3â
len tedarikât-i harbiyye esnasında top ve cep­ tecavüzle bir çok mahallerin arazisini pay-mâl
hane ve sair mühimmat-i harbiyye nakli için ve ahali ziraatten mahrum kıhndığı misilli
dahi on bin arabaları mütemadiyen istihdam karşıhklı olarak tedafüi halde bulunmak üzere
olunmaktadır. her sancak ve hazâlarda kesretle asakir-i şaha­
Beyana hacet olmadığı üzere on bin ara­ ne dahi bulundurulduğundan herkes lâyikıyle
banın yirmi bin re’s manda ve öküz ve on bin ziraatine ve sair ümuruna bakamayıb zaruret
adam ile işleyebileceği malûmdur ve bundan halde bulundukları aşikâr bir keyfiyet oldu­
maada cümle ahalisinin yalnız bir kaç mahlık ğundan bu babda tatvile hacet göremem.
me’kûlâtı bırakıhb kusur mevcudlan olan buğ. Bina-berin Erzurum vilâyetinin istenile­
cek istikrazat-i mecburîden müstesna tutul­
(*) Takvim_i Vakayi, S. 1932. ması elzem görülür; zira onlar isikraz suretiyle

-3 6 8 --
I;5Ö âhaziran 1293/l4ha2iran 1877 Ğ: 1

bu kadar şeyler vermişler ve umum tebea-ı şa, lülerin verdikleri hayvanat ve hububat ve ara­
haneye teshilât olmak için alınacak istikraz baların ücretlerine mahsuben ellerinde pusula
mukabilinde hububat dahi alınması tanzim o- iar vardır. İktidarı olmayanlardan para alma­
lunmakda olan istikraz talimatında münderic sınlar; ellerindeki pusulayı mahsub tutsunlar.
idiğindeiı işte Erzurum vilâyeti ahalisi vere, Bir kazâ ve bir vUâyetin müstesna tutulması
çekleri istikrazın bir kaç mislini hububat ve aslâ caiz değildir.
ağnam ve bakar ve araba ve saire vermiştirler Danyal Efendi (Erızurum) — Bendeniz hi.
ve mademki vilâyetin bir kısım mahalleri düş- lâf bir şey söylemedim. Arkadaşımın zehabı gi­
man askeriyle memlûdur, diğer kısmmda dahi bi ahali meccanen verdiler ve şimdiki verecek­
asakir.i şahanenin bu kadar kalabalığı var ve leri isikrazı dahi meccanen verecekler deme­
şimdiden ise me’kûlâtca bazı müzayaka çek- dim; fakat ahalimizin iktidarı kalmadığım be.
mekde olduklar^ işidilmekdedir. yan ederim. Böyle iktidardan berî olan ahali
Bu halde böyle bir ahaliden istikraz alın­ nasıl istikraz verebilir?..
maması ıktiza-i halden olmakla ve şayed iste, Reis — Bizim söylediğimiz lâkırdı muara-
nilirse mevkice olan hal-i buhran icabmca der- za, muhalefet değildir. Herkes mübadele-i ef­
kâr olan zaruretlerinden naşi bir şey vermeye kâr etmeli ki ortaya konulan mes’ele meydana
kudretleri olamayacağı dahi edna mütalea ile çıksın. Biz kanunu yapacağız. Kanun umumî o.
anlaşılır bir keyfiyet olduğu misilli Van vilâye. lur. Bazı mahallerde müşkilâta tesadüf olunur­
ti ile diğer mevaki-i habriyye olan vilâyetlerin sa onlar da yoluna konur. Bunlar cay-i mütalea
dahi birer dereceye kadar bu kabilden olacakla­ değildir. Kanunun icrası imkân şartına müte.
rı tabiî idiği cihetle, binaenaleyh böyle şayan-i vakkıfdır. Yoksa kanunun icrası mümkün ol­
istisna bulunan mevakı.i harbiyye vilâyetlerin mayan yerde kanun icra etmeye kim kalkışırsa
zikrolunan istikrazdan müstesna tutulduğuna adalete manidir. Burası itikadımca muaraza
dair bir karar verilmesini hey’et-i kiram haze- mahalli değildir.
ratının mütalea ve mürüvvetlerine havale ey. Danyal Efendi (Erzurum) — Ruhsat-i a-
lerim.” liyyenize tevafuk ederse şu kadar bir şey olsun
Hamazasb Efendi (Erzurum ) — Arkadaşı­ ki eğer mevakı-i harbİ3^eye hububat ve saire
mız Danyâl Efendi Erzurum vilâyetini misal ge­ verenler varsa onların ellerinde bulunan sened-
tirerek meyakı-i harbiyyede olan bazı istikraz.! 1er de kabul olunsun.
umumîden müstesna tutulmasını teklif ediyor. Mehmed Ali Efendi (Sivas) — Danyal E.
Halbuki bendeniz bu re’yde değilim. FU-haki- fendinin söylediği şeylerden vilâyetlerin hiç bi­
ka şu gaile münasebetiyle Erzurum ahalisi risi geri kalmamıştır. Ale-l-husus Sivas vUâyeti
memalik.i mahrusanm her taraf ahalisi gibi ianeden maada elli bin asker çıkardığına dair
hamiyetleri ıktizasmca ellerinden geldiği mer­ lâyihalar göndermişler. Elli bin asker naklolun,
tebe can-siparane gayret ettiler; fakat Erzu. du. Bir yandan zahire ve saire ve bir yandan da
rum, Van cihetleri mevakı-i harbiyyeden bu. asker sevkolunuyor. Böyle hizmetlerde can-si.
lundukları cihetle tabiî her yerden ziyade ga 3n’et parane hizmete herkes mecburdur. Hiç bir vi­
eylediler. Araba ile hububat ve saire verdikleri lâyet müstesna tutulamaz. Yalnız İstanbul müs­
inkâr olunur şeylerden değildir. Bunu cümlemiz tesnadır. Kusuru kâffesi venr {umum tarafın­
tasdik ederiz; fakat öteki ha5rvanat, falân de­ dan alkışlanır^
dikleri şeylerin ekserisi para ile alman şeyler­ Simonaki Efendi Tnahale~i âtiyeyi kıraet ey->
dir. Bu halde istikraz.! umumîden müstesna ledû Ve umum tarafından alkışa mazhar oldu.
tutulması caiz değildir. “Saltanat,! seniyye kendi tebeasının ıslâ-
Ancak bu istikraz-i umumî öyle bir şeydir h.i ahvalini kanun-i esaâ üe te’min buyurub
ki zaten herkesin emlâkine nisbetle alınır. Fil­ akabinde Meclis-i Meb’üsânı teşkU bujoırdu.
vaki memalik-i harbiyyede köylüler hizmet e- Binaenaleyh bü-umum tebea-i devlet.i aliyye-i
diyorlar; amma bir takım ağniya vardır ki pa­ Osmaniyye artık istikballerinin işbu kanun-i e.
ralarını sandıklarında saklayorlar. Hiç bir hiz. sasî ile ber.vech.i matlûb te’min buyurulduğuna
met etmezler. Hazine ve mal sandıklarına köy­ kani ve kail olub kendi hukuk-ı mukaddeselerini

369 —
W'

i: 50 2haziran 1293/14h az îr an 1877 â: 1

muhafaza zımnında mutlaka şevketlû padişahı­ meşgul edib asıl elzem olan memurin vezaifi iîe
mız veli-nimetimiz sultan Abdülhamid. Han-i muhakemat ve zabtiye nizamat lâyihalarını tan­
sani hazretlerinin eser.i lûtf-ü üısan-i zıll-üLlâ- zim ve irsal eylemedi, işte biz geldik ve yarın
hîleri olmak üzere muvaffak oldukları iktidar ü- dahi dağılıb gideceğiz. İmdi bizim müekkilleri-
zerine bizleri millet vekâletine intihab eylemiş, miz olan millet iyi bilmiş olsunlar ki biz hiç bir
lerdir. Biz dahi her birimiz meb’uslukdan bura­ vakitte vazife ve ferizamızda kusur etmedik ve
ya azimetimiz esnasmda bizi meb’us intihab e- hattâ ıslâh-ı me’muriyyet ve mübayaat ve sarfi.
denler ile mülâki olduğumuzda milletin birinci yatta görülen israfat hakkında bağırdık, çağır­
matlûbu olan evvel-enrirde hükkâm ve me’murî. dık ve çok da gürültüler ettik. Çi fâide ki tesir
nin ıslâh-ı ahvaliyle beraber bunların sû-i ef'a- edib de en evvel ve en ziyade matlûb ve arzu
1-ü harekâtından ve ale-l-husus idare-i keyfiy- eylediğmiz usûl ve nizamname lâyihaları daire-i
yenin netice.! mahsulü olan zulm-ü teaddî ka- mahsusasından yapılıb da bize gönderilmedi.
ziyyelerinden asude ve emin olmak hususndan i. Bu babda biz mazur olduğumuzdan aslâ kaba,
baret idiği anlaşılmıştı ve milletin bizden hatimiz yoktur. Hükkâm ve me’murınin her va­
en evvelki istediği bu değil miydi? Milletin cüm­ kitte bais-i şikâyet-ü mazarrat olan ahval.i gay-
leden ziyade şu ııslâhatı matlûb eylemesinde r.i meşruaları hakkında şimdiye kadar mecali-
hak yok muydu ? Evet hiç birimizin bu halleri simizde pek çok sözler cereyan etmiş olduğun­
inkâr edemeyeceğine emniyet ve itikadım ber- dan şimdi dahi tafsilât vermeye hacet yoktur;
kemaldir. zira cümlemiz biliriz.
Şimdi, bakalım, biz ne yaptık, ve ne iş gör­ Elhasıl' gerek millet ve gerek hey’et-i devlet
dük? Vilâyet ve belediye nizamnameleri gibi bu halleri bilib bu babda bir gûna tekâsül azu
bazı nizamat yapmakla meşgul olduk, değil mi ? etmemek ve inşaallâh-i tealâ gelecek sene inti.
Malûmdur ki hiç bir nizam ve kanun, ne kadar hab olunacak meb’us efendiler milletin işbu
muntazam olursa olsun, şurada durduğu yerde matlûb ve arzusunu lâyikı veçhile mevkı.i fi’l-ü
iş göremez; yani ondan aslâ istifade olunmaz. icraya vaz’ ettirib kanun-i esasinin en birinci
Demek oldu ki o nizam ve kanunun hükmünü maksadı olan ahalinin hürriyet ve te’min-i is­
icra edecek ve onunla ahalinin hukukunu te’min tikbalimiz hususunun bü.fi’l müşahedesine
eyleyecek muktedir ve ahvali islâh olunmuş mevkuf-ün aleyh olan ıslâh-ı ahval-i hükkâm-ü
hâkim ve me’mura şiddetle ihtiyaç vardır ve ka- me’murîn ile sair elzem olan icraata muvaf.
vanin-ü ni:4amat-i mevcude ve ez.an cümle me­ fak olmak üzere işbu nutk-ı âcizînin gazetelerle
celle-! ahkâm-i adliyyemiz eğer lâyikı veçhile i. herkese ilân olunması arzusu ile hatm-i kelâm
dare ve istimâl ve icra olunursa şimdilik huku- ederim.”
k-i ahaliyi te’mine maa-ziyadetin kâfi ve vafidir. Rupen Efendi (Edim e) — Simonaki Efen,
O gönderilen nizamat lâyüıalannın islâh ve dinin okuduğu makale pek yolundadır. Tasdik
tanzimi gelecek seneye kalmış olsa hiç bir za­ ederim. Yalnız bir ciheti var ki bizi buraya inti.
rar olmazdı. hab eden ve gönderen ahalinin indinde tebrie.i
Şimdi bizim için yani bizi meb’us intihab zimmet etmek için gibi görünüyor; yani mesû-
ve irsal eyleyen millet için en evvel lâzım ve bel. liyetten kurtulmak için. Halbuki biz buraya gel­
ki elzem olan ıslâhat hükkâm ve me’murînin dik. Mes’ûliyet ne demek olduğunu öğrendik.
ıslâh-i ahvaliyle beraber bunları bir usûLi maz­ Mesûliyeti olanlar için biz de bağırdık; amma
buta ve idare-i ümur.i me’murelerinde mes’ûlı. hiç mesûliyeti görülmedi. Mesûliyet yalnız sözde
yet-i sahiha altına ahb da icra maddesinin birin, kalıyor. Bizimki de onlar gibi kaldı, {umum ta­
ci kapısını evvel-emirde bu cihetten fetih ve kü- rafından alkışlanır)
şad etmek kaziyyesi idi ve bize en ziyade bir Hamazasb Efendi (Erzurum ) — Gerek Si-
vazife ve feriza ise işte bu. kaziyye idi. Teessüf ınonaki Efendinin gerek Rupen Efendinin de.
olunur ki muvaffak olamadık. Cesaret ederek diklerini tasdik ederim. Bunda umum arkadaş,
söylerim ki nizamat lâyihaları yapmaya me’mur ların re’ylerini hey’ete arzedeceğim. Islâhat ev­
olan daire-i mahsusa bizi başım bırakıb da alt velâ Istanbulda icra olunsun. Birisi On bir se-
başlanmak gibi bir takım başka nizamat iîe nedenberi hapishanede yatıyor. Hapishane mü-

--3 7 0 ^
I: SÖ 2hazi>an 1293/14haziran 1877 6: i
diri bû işin peşine düştü; daireleri dolaştı. Ba. rim ki iki, üç senede bir kere üç, beş sene evvel
kar ki bu on bir senedenberi hapiste yatıyor. cezası tebeyyün etmiş olduğu halde baki müdde.
İstintak olmuş. Bunun tahliye-i sebiline dair o- ti affederler; bazı davacısız olanları çıkarırlar.
lan kâğıd her nasılsa o vakit bir köşede kalmış O cihetle bu adam pek mai'uf haydudlardan olsa
mahalline gitmemiş. Beş senedenberi hapisha- bile bir mahpeste on bir sene durduğunun aslı
ne.i umumîde, altı sene de tersanede yattı. A r ­ yoktur. Bunu îâyikıyîe araştırmak, tahkik
zuhaller yazıyor; daireleri dolaşıyor. Her nasıl etmeli.
ise bu defa kâğıdı bütün bütün kaybederler. Soiidi Efendi (İstanbul) — Efendinin dedi,
Bundan evvel tebrie-i zimmeti tahakkuk etti­ ğini, avukat Toros efendinin haber verişi ile
ğinden çıkarırlar. Şimdi eğer bir daire ya bir anladık. Hapishane müdürü de kaydını çıkanr.
hükümet öyle on bir sene bir adamı hapiste ya. On iki şene ayağında pıranga olduğu halde ha­
tınrsa buna ne demeli? Ve taşralarda dahi no pishanede kaldı.
olduğunu cümlemiz bilirsiniz, tasdik edersiniz. Reis — Muhaldir. Otuz adam öldürmüş olsa
Reis —. Ben bu işi bilmem; lâkin şunu bili­ bile on iki sene kalmış adam yoktur.

3. MÜZAKERE EDİLEN MADDELER

1. Belediye K anunu: sürecek olan müddetine itiraz ettik idi. tki sene
olmah denildi. İstanbul gibi olsun. Halbuki bu
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Efen­
iki sene birbirine münafidir.
dim, belediye kanununun dördüncü maddesine
Reis — Dersaadette iki senede bir kere ol­
bazı mütaleat beyan olunmuş ve iki tarafdan
masında esbab var, taşrada yoktur.
dahi kabul edilmiştir.
Rupen Efendi (Edirne) — Hayır, o da onun
Madde kıraet olunur. gibi olsun. Umum onun üzerine idi.
Mustafa Bey (Kozan) — Bu okunan nizam
' Reis — Biz eski kararımızı bozamayız. Yal­
hangisidir?
nız şu ibareyi ilâve ediyoruz. Mühürlensin git­
Reis — Dersaadet belediye kanunudur.
sin; çünkü, malûm ya, bu hey’etlerin ikisi bir­
Mustafa Bey (Kozan) — Reis ahaliden in-
den kapanıyor. O cihetle yaptığımız nizamlar
tihab olunacak idi. Şimdi, neye, taraf.i devlet­
çabuk bitsin; meydana çıkması elzemdir.
ten mansûb olacak diye yazıldı ?Buna karar ver.
Nakkaş Efendi (Suriye) -— Maliye nizam­
miştik ki reis âza-i müntahaba içinden mansûb
namesi tekmil olsun.
olacak: encümence karar verildi. Müntahablar-
dan mansûb olmakda ne fark vardır? 2. întihab-i M eb’usân Kanunu:
Mademki intihab ile olacak, müntahab bir
Reis — Onu bekliyoruz. Eğer izahat ver­
reis denildiği halde matlûb hasıl olur.
meye me’mur gelirse tekmil ederiz. Geçen haf-
Reis— Hey’et.i âyân bu suretle arzu etmiş. tadanberi geleydi biterdi. Bir mühim kanunu­
Eğer esasımıza muvafık ise kabul olunur. Der­ muz dahi intihab-i meb’üsân kanunudur. Â cL
hal mühürleyüb göndereceğiz. len çıkması elzemdir. Bu kanunun on yedinci
Mustafa Bey (Koızan) — Hey’etin efkârı, maddesinde hey’et-i âyandan üç, dört şey ilâve­
kabul etmemektir. Eğer re’ye müracaat olunrsa sini isterler.
belli olur. Haşan Fehmi Efendi. (İstanbul) — “ Gerek
Reis — Bu ibare re’yinize muvafık mı? asaleten ve gerek kefaleten zimmet-i miriyyesi
Hey’et — Bir daha okunsun. olan”tâbiri münderic idi. Hey’et-i âyandan “ka.
Tekrar kıraet olunur. nun-i esasiye pek muvafık düşmüyor; çünkü
Reis — Şimdi bu esasımıza muvafık mı? kanun-i esaside münderic ahval-i mania dahilin­
Mühürleyelim mi? de ifası münasib göründü” diye mütalea beyan
Hey’et — Muvafıkdır. olundu.
Rupen Efendi (Edirne) — Taşra belediye Hamazasb Efendi (Erzurum) — Zhnmet-i
kanununu yaptığımız vakit, âzaların dört sene miriyyeyi Haşan Fehmi Efendi yanlış anlamış.

— 371
11'

1:50 2haziran 1293/l4haziran"18y7 6 :1

Kimin zimmet-i miriyyesi varsa ve vaktiyle te’- lunur. Burada nizamına muvafık değil. Meclis-ı
diye edemezse iflâs hükmünü giyer. Halbuki âyâna vakıa bu yolda bir ilâve... (kesildi)
taşralarda öyle değildir. Kendisine zimmet-i Reis — Kanun-i esaside var mı?
miriyye geçirir ve nüfuzlu bir adam bulunursa Mevfel Efendi (Suriye) — Demin arkadaşı,
devletin paralarını vermez. mız Solidi Efendinin irad eylediği nutkun meali
Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Encü­ tebea-i ecnebiyyenin haysiyetini!*) zayi eyle­
mende müzakeresi geçti. Vakıa hey’et-i âyanm mek... ve onlara imtiyaz vermemeyi hepimiz de
mütaleası muvafıktır. Meb’usluk sıfatına mani tasdik ettik.
olan ahval birer birer tadad olunmuş, halbuki Haşan Fehmi Efendinin okuduğu maddede
zimmet-i miriyyesi olan kimseler bundan istis­ bir tâbir gördüm; itirazım var. “hidemat-i ec-
na edilmemiş yani zimmet-i miriyyesi bulunmak nebiyye imtiyazını haiz olan’’ demek pek büyük
esbab-i maniadan addolunmuş; halbuki zimme. lâkırdıdır. Geçenlerde de bu itirazı hey’ete ar-
t-i mirÎ3^ e , malûm-i alînizdir ki, iki kısımdır. zetmiştim. Hidemat-i ecnebiyye imtiyazım haiz
Birisi: Zimmetine akça geçirmektir. O, kanun-i olan pek çoktur. İmtiyazı kaldırıp! hidemat-i
cezaya çarpılır. Hükümet takib eder; icrasına ecnebiyyeyi haiz olan) demeli.
bakıhr. Bundan murad, asaleten ve kefaleten Reis— ^Ba berat imtiyazlı demek, yirmi otuz
emval-i miriyyeye borcu olub da vermeyen, bu kuruş vermeyecek; fakat intihab ve müntehab
da hukuk-ı medeniyyeden sakıt olmuş gibi, müt- hukukundan mahrum olacak.
tehem gibi hukukundan ıskat olunacaksa kanu- Nevfel Efend (Suriye) — Amma mümtaz
n.i esasiye ve hukuk-ı hürriyyete münafi oldu­ demek faik demektir.
ğundan bunun tayyolunması münasib görülmüş Reis — Hayır, mümtaz demek, ayn demek,
ve encümende de kabul oldu. Pek muvafık gö. fena demektir. Otuz kuruş vergi vermeyecek.
rülmüş, {gürültü, adem-i kabul alâm etleri) Mebus olmayacak.
Reis — Evvelâ müzakere ettiğimiz vakit Nevfel Efendi (Suriye) — Bu tafsilât ile
Hey’et kabul etti. Vükelâ dahi kabul etti. Ka- pek âlâ.
nun,i esasiye muhalif ne demektir? Bu cihetle Reis — Ol babda ferman var.
başka bir sebeb aramalı yoksa bu, budur. Feyzi Efendi (Sofya) — Himaye olmak fer-
Hamazasb Efendi (Erzurum ) — Borcu olan man-i muvakkata demektir.!**)
bir adam borcunu vermediği halde müflistir de­ Reis — B ir madde daha var, onu da dinle­
mek... hâlâ karıcık sözler, itiraz alâm etleri) yelim.
Reis — Bu iflâs bahsi değil, zimmet bah­ Haşan Fehmi Efendi (İstanbul) — Yetmiş
sidir. - üçüncü maddesinde intihab için nahiye ve şu­
Rupen Efendi (Edirne) — Kanun-i esa­ beye gelecek olanlar evvelden mahpus ise müd­
side bu tâbir olmadığı özür gösteriliyor; Halbu­ deti tekmil olunub intihab olunabilir. Şimdi de­
ki devlete yakışmaz. O adam borcunu vermek. mek oluyor ki müddet tayini, me’murunun vü­
B ir takım nüfuz sahihlerine para geçiyor, ahn- cûdu kanunun tanzimi esnasında tasavvur o-
mayor. Kusur me’murda mıdır, bizde midir ? Bi. lunmüş ve deyn-i mirî için mahpus olduğu hal­
lemeyiz. Biz bunu hey’etce düşündük. Bir me- de muvakkaten tahliye-i sebiline dair olan mad­
b’üs borcu olduğu halde dört sene meb’usluk denin ibkası tarafına gidilmiş bulunduğu halde
edecek; hapis olunamayacağı cihetle parayı münafat hasıl olur.
vermeyecek; çünkü hapis olmaz, bir şey olmaz. Hamazasb Efendi (Erzurum ) — Çend defa
Reis — Bizim kararımız iki türlüdür. Biri­ gazetecilerden meb’us olub olmayacağı hakkın­
si: Umumumuz vükelâya danışır, re’y ederiz. I. da bahis cereyan etti. Onlann daha ziyade ka­
kincisi: Re’y ettikden sonra bir de hey”et-i vü­ nuna tabi oldukları cevab verildi.
kelâ ile müzakere ederiz. Bu hey’et-i vükelâ ile Danya! Efendi (Erzurum ) — Müntahabla-
beraber yapılır. Artık öte tarafına geçmek lâzım rı intihab etmek için muvakkaten sebilleri tah­
değil.
( * ) Zabıtta karışıklık var .
Bahaeddin Efendi (Bursa) — Kanun-i esa­ ( * * ) Cümledeki “ ferman” belki (zeman) ola.
siye bir ilâve caiz ise nizamına tatbikan ilâve o­ çaktır. — h. t. us

372
i: 50 2haziran 1293/14ha2İran 1877 C: 1

liye olunur demesi Haşan Fehmi Efendinin bu­ Bir Meb’us— Tahrirdenberi vergi vermeyen
yurduğu ile münafi olur. Biz asaletten ve kefa. pek çok zat var. Daha bir şey var amma res­
leten zimme-i miriyyesi olan meb’us olabilsin, men söyliyemem .
dersek dört sene mütemadiyen bir akça verme- Solidi Efendi (İstanbul) — Zimmet-i miriy.
yib ve işe bakmayıb matlûbat-i miriyyenin te­ yenin tahsil olunamaması me’mur kusurundan
hirine sebebiyet vereceğiz; onun için caiz de. neş’et eder şeylerdendir.
ğildir. Varsın o adam işi ile uğraşsın. Tebrie-i
Reis— “Peki, ben borcumu vereceğim’'diyen,
zimmet etsin. H er vakit iktidarlı intihab olun­
lere me’mur “verme!” diyorsa o vakit memurun
sun. Zimmet-i miriyyes.i tahsil olunması me’.
kusuru olabilir.
murun elindedir. Esef ederim ki meclisui âyân
böyle bir şeye karar vermiş. Bundan sonra b ir kaç arzuhal kıraet olur
Reis — Her şeyi vükelâ ile bil-ittifak yapa, narak saat dokuz huçulida meclise hitam ve~
cağız. Yanlış anlaşılmasın. rildi.

İkinci Celse
Hey et-i MeVusân devletlû Ahmed Vefik Mustafa Bey (Kozan) — N e vakit ve nasıl
Paşa Hazretlerifiirı- tahtri riyasetinde saat sekiz­ karar verilmişti? Encümenin karan okunsun.
de iade edilmiştir. Sebuh Efendi ikinci maddeyi okur.
Reis — Müzakeremiz saat sekizde iade kı­ Reis — Bir söz varsa söylemeli. îkinci kı­
lındı. îstikraz-i dahilînin ikinci kıraetini dinle­ raate başladık. Buna dair ne mütalm var?
yelim. Şubelere dağılacağız. Meb’us — Bir kaç şeyler var. Şimdi söyli-
ye3Ûm de şubece verilen karar ne ise okunsun.
3. Intihab-i Meh’usân Kanunu:
Başka birisi — Rubu” öşre biz razi değiliz.
Sebuh Efendi tarafından birin ci madde kı-
Biz buna raziyiz. Burada rubu’ öşr üzerine para
raet olunur.
alınacak.
Ahmed Muhtar Efendi (Erzurum ) — Me.
Reis — Şu ibareyi kabul ettik mi?
vakı-i harbiyyede bulunan zabitan ve ümera.i
Ali Naki Bey (Yanya) — Görürüm ki tah-
askeriyyenin istisnası lâzımgelir, demiştim ve
silât yolu gösteriliyor. Bizim birinci derecede
tekrar ederim.
meydandadır ki geri kalan bakayayı herkes ver­
Sadi Efendi (Haleb) — Bendeniz buyur­
di. Ahaliden bu nasıl alınacak? Kim verecek
duklarını kabul edemem.
müslim olanlar hepsi asker. Gayr-i müslimler ıs.
Reis — Bu lâkırdı birinci kıraette söylendi.
yanda. Bu yekûnun tahsili kabil değil. Buna baş­
Alt tarafında izahat var. Encümende görüldü
ka bir çare aramalı.
mü ? Geçen gün bunu kabul edelim, dedik. Şim­
Devlet vakıa bize büyük imtiyaz veriyor.
di bu bend kabul olundu mu?
Araziye malik ediyor. Pak âlâ; fakat başka ci­
Hey’et — Evet.
hetler bulalım. Bunu tahsil kabil olamayacak.
Hüsnü Efendi (Edirne) — Mecburî tâbiri ne
Astarcılar ketühdası Ahmed Efendi (İs­
demek?..
tanbul) — Bu vergi değildir. Devlete ikraz edi­
Reis — Yani ihtiyarî değil. Ben veririm, sen
yor. Meccanen dahi veririz. Ba-husus bunda
vermezsin demek değil. Herkes vergisi müce-
faiz var.
bince verecek.
Sadi Efendi (Haleb) — Verilmek yok.
Mustafa Bey (Kozan) — Bu lâyihalar şu­
Abdürrezzak Efendi (Bağdad) ^ — Birinci
belere dağıldı mı ? Geçen gün bir şubede bir şey
şubeden bir şey verilmiş. Gelsin de umumun ö-
yaptık. Encümene gitti. Oraca kabul olunmadı.
nünde okunsun. Bakalım nedir?
Sebeb nedir?
Reis — Bu ikinci müzakeredir. Herkes re’,.
Sebuh Efendi (İstanbul) — Encümence o-
yini söylesin.
kundu; fakat encümen kabul etmedi. Zaten ka­
rar verilmişti. Eğer şimdi itiraz edecekler varsa 4. Tenkıh T e k lifi:
umumda etsinler. Mustafa bey (Kozan) Asıl maksad bu-

373 -
1:50 2haziran l293/14haziı-an 1877 C: 1

dur. Biz her vakit söylüyoruz ve tekrar ediyo­ mamış; fakat ümid ediyorduk ki olacak. Şimdi
rum: Hamiyeti olan pek âlâ bilir. Onu söyle­ aldığımız malûmata nazaran, yine olmamış,
meye hacet yoktur. Biz her şeyi vereceğiz; ver­ maliye nazırı paşa hazretleri burada iken isti­
gi, öşür hepsini vereceğiz; her bir şey yapılacak; zah edeyim. Vükelâca elbette bir şey beyinle­
fakat bununla beraber iki, üç günümüz kaldı. rinde düşündüler. Biz masarifimiz ile varidatı­
Yalnız vergiyi düşünüyoruz da tenkıhatı düşün- mızın meydandaki tefavütünü nâsıl düşündü­
î müyoruz. Niçin yapılmıyor? Sebebi nedir? An- ler? Bunu güzel bir yola koymak nasıl olur?
: layamayoruz. O da olsun. Gerek dahilî, gerek haricî ümurumuz için biz
^ Reis — Tenkıhata me’mur olan encümeni­ telâş etmişsek onlar da bizim gibi telâş etmiş­
nizi gördünüz. Bugün kâğıdı geldiğinde gö. lerdir. Bu telâşdan dolayı be 5dnlerinde bir karar
rürüz. vermişlerdir. O kararı bize duyursunlar.. Umum
Mustafa Bey (Kozan) — Hiç bir şey gör­ tenkıhat istiyor. Bu tenkıhat memuriyet terı-
müyoruz. Gördüğümüz bir şey yok. kıhatı mı? Yahud maaşlar mı kesilecek? Bizim
Reis — Siz yapacaksınız. jmUar ki encümende herkes doldu, bir iş göre-
Mustafa Bey (Kozan) —- Her iki taraf da nüyor. Bu hususu bizden iyi bilirler. Biz şu iş
birer yola gidiyor. Bir vasat bulunsun. Her iki şöyle yapılsın diyecek olursak belki olmaz. Şim­
tarafın da kabul edeceği bir şey yapılsın. Yoksa di efkârlarında ne var? Beyan buyursunlar. Ne
vermemek manasına değil. Verilecek ve hepimiz kadar kesmek lâzımdır, ne mıkdar bırakmak
vereceğiz; fakat vermekle iş bitmez. Eğer dev. lâzımdır, beyan buyursunlar da bir şey uydura­
let.i aliyye masarifatını varidatına uyduramaz, lım.
sa ne kadar verilse yine kifayet etmez. Biz dev­ Reis — Bunu size beyan ettik. Maliye neza­
letimize ihanet etmemeye yemin ettik. Bunun reti tenkıhat yapmış. Defterini yaptı; size gös­
için doğru söylemeye borçluyuz. terdi; gördünüz; yapılacak ise siz bilirsiniz.
Bunu Allah için ve sadakatimiz ıktizasınca Encümen tayin ettiniz; vükelâ geldi; fakat ge­
arzederim. Bu doğru söze hiç birisi itiraz etme­ rek vükelâ, gerek encümen âzası şikâyet edi-
yecek ve edemez. (?neb’uslara bakarak) i§te he­ yorlar ki encümende herkes doldu, bir iş göre­
piniz buradasınız. Söyleyin, (fevkalâde alkım­ miyorlar. Ben iş görelim, dedim; âza, münase­
lar) ■ betsiz cevab verdiler. Iş görmek tarafını ilti­
Reis — Siz bakacaksınız. Masarifatın tesvi. zam etmiyorsunuz. Bana bırakılırsa iş gördü­
yesine me’mur encümeniniz var; o yapacak. rürüm. Encümeni beş kişiden ibaret yaptık ki
Şimdi bu kâğıd okunmaya başladı.Şu ibareye bir söz söylemek kabil olsun. Sonra o beş kişi en­
diyecek varsa söylesdn. cümende olan sözleri şubelere haber versinler.
Mehmed Ali (Sivas) — Istikraz-i dahilî Şimdi şubelerde kimse kalmadı. Herkes encü­
tenkıhatın neticesine talik kılınmıştı. B u ten- mene soruyor. Encümenden, işi bitiremedikle­
kıhat oldukdan sonra berikine bakarız. Buna i- rinden şikâyet ediyorlar. Şimdi re’yiniz ne ise
kinci kerede karar veririz. bildirin. Encümeni kapayalım da kimse girme­
Reis — Tenkıhatı encümeniniz yapacak. sin mi? Yoksa böyle açık mı gitsin? Cevab var
Mustafa Bey (Y an y a)— Zaten bu malûm. mı?..
Bu istikraz, her nasıl olursa olsun, vereceğiz; Mustafa Bey (Yanya) ■ — Buyurduğunuz
canımızı, malımızı vereceğiz; fakat ikisi birden doğrudur. Ancak kendi kendine iş görmeli; fa ­
olmalı. Biz vermeyeceğiz demiyoruz. Selânikde, kat dahilî nizamname müsaiddir. Âzadan her
Yanyada, daha başka her yerde verdiler. Hangi kim isterse gidib görebilir. Bu nizam ıktizasın-
hamiyetsizdir o ki vermeyecek? Maksadım ca bunun men’i kabil değildir. Bununla bera­
budur. ber 3Ûne kimsenin gitmemesine karar verirz;
Mustafa Bey (Kozan) —. Münasib olursa fakat encümenin kararı bir kâğıd üzerine alına­
bir şey süâl edeyim: îki aydanberidir tenkıhat rak şubelerce görüldükden sonra umum gelsin.
edeceğiz ve înşaallah bu da olacak; fakat yapa­ Reis — Encümen yirmi gün çalıştı; on
madık, beceremedik, zannederim. Bugün anla­ dört kâğıd yaptı. Onlann suretleri şubelere da­
yışıma göre vükelâ ile encümen bir şey yapa­ ğıldı. Şimdi umumda dahi birinci kıraet olmak

-3 7 4 -
i: 50 2haziran 1293/14haziran 1877 C: 1

üzere okuduk. Şimdi encümene giriüb girilme, belere dağıldı; fakat okunacaktı.
yeceği haber verilsin de encümen de ona göre Reis — Meram anlaşıldı. Ekseriyet karar
ig görsün. versin; onu yapsınlar. Malûm olsun ki bu iş
Mustafa Bey (Y anya) — Âmedî tahsisatı muğlakdır. Re’yler değişse şimdi o on dört kâ­
yetmiş bin kuruşdur. Âmedî beyden aüâl olun­ ğıd mevcuddur. Burada isterseniz okunsun.
du. Otuz beş bin kuruş ile idare olunur, dediler. Buna ekseriyet ne söylerse söylesin, {güzel ses­
Pek âlâ, biz de onun üzerine teşekkür ettik; leri)
faka şimdi tenkıh olunacak değildir. Mademki Hicaz Meb’usu — Bendeniz ve cümlemiz
orada bir çok me’murlar vardır, tenkıh etmeye tenkıhatı ve istikrazı kabul ederiz; fakat iptida
gelmez. Azil vukuu, vefat vukuu elli seneye tenkıhat icra olunsun, sonra istikraz.
muhtacdır. Şimdi yapılmak kabil ise yapmalı. Reis — Tenkıhat ne suretle icra olunsun.
Reis—^Meclisi kapamalı! Siz dinlemiyorsu­ Hicaz Meb’usu — Birinci defa yapılan kâ­
nuz, siz.... Burada on dört kâğid okundu, kıra- ğıdlar... encümen lâyiha yapacak. Onlara da
et.i evvel makamında... O yolda gidebilecek mi, mevcud encümen baksın.
gidemiyecek mi? Encümene haber verilsin; me. Reis — Bu lâkırdı ile olmaz. Bir karar ver,
selâ âmedîden def’a bir sülüsü tenkıh olsun; ku.' meli. Birinci defa okunan on dört kâğıdın mü-
surunu dahi bend bend gösterirler. Lâkırdı o- cebince encümen buraya lâyiha verecek. Veril­
lub da her faslına, her bendine kaç kuruş icab sin mi ? Başka şey yapılsın mı ? Cevab isteriz.
ederse tenzil olunur. N e kadar tenkıh icab e- Bahaeddin Efendi (Bursa) — Burada ver­
derse beyan olunsun. Bir iki sene zarfında istih. diğimiz karar mücebince geçen gün nazır paşa
sal etsinler. Karar budur. Encümen işini gördü. hazretleri teşriflerinde tenzilin kabil olmadığı­
Hicaz Meb’usu — Bu iş uzun bir iştir. Bu­ nı söylediler.
nun görülmesini isteriz. Mademki vaktimiz pek Defterhaneden bir zat teşrif ettiler. Müna.
dardır encümenin verdiği mütaleat bir daha u- sib surette tenkıhat olunur, geçer. Bendenizin
mumda okunsun. Bazı yerlerini tâdil edelim. bildiğim: Karar verUdi.
Ahm'ed Efendi (İstanbul) — Encümende Reis — Ekseriyetle karar verildi. Bundan
kaç bend yapıldı ise burada okundu. Büdceyi bend bend biraz şey kesilsin.
tasdik etmeden buradan gitmeyeceğiz, işte Birisi — Biz de böyle biliyoruz; fakat bu
tenkıhat ettik; amma 3 yılda, 5 yılda... tenkıhat kararlar iptida encümenlerde yapılacak, şube­
cihetini biz de tasdik ettik. Bu mevhum tenkı. lere dağılacak. Şubelerde okundukdan sonra
hatı dinlemeyiz! burada karar verilecek.
Reis — On dört kâğıd okundu. Talimat it. Reis — Size yarım saattenberidir söylüyo­
tihaz olunacak. Onlar ona göre yapılacak; ne rum ki encümenlerde yapılsın da şubelere ve­
demiş ise o kâğıdlar, encümen ona göre yapa, rilsin. Encümenlere kimse gimesin. Vaktimiz
cak. Bu on dört kâğıdı tasdik ettiniz. Bunun zayi oluyor, iki saat müzakere oldu, bunun
içinde mevhum lâkırdısı var mı, bilmem? Buna üzerine...
karar vermeli. Danyal Efendi (Erzurum) — Meb’^usân E-
Birisi — Vakıa on dört kâğıd okundu; fa­ fendilerin evvel emirde tenkıhata bakılsın, de­
kat kabûl olunmadı. Mütalea olunacak, kabûl meleri pek haklıdır.
olunacak, mevhum var, yok, şubelere dağıhb da Reis — Buna karar verdik. Mani oluyorsu­
mütalea olunacak. nuz. Üçüncü madde duracak mı?
Reis — Şubelere dağıldı; mütalea olundu; Umum — Evet.
sonra okundu. Bundan sonra arzuhaller kıraet olunarak
Mehmed Ali Efendi (Sivas) — Hayır, şu­ meclise hitam verilir.

-3 T 5 --
DEVRE: 1 C İLD : 1 İÇTİMA: 1

Meclis-i meb’usan
1293=1877
Zabıt Ceridesi

Elli birinci inikad


4 cümaxi-el.âhire94r=4haziı%n93/T6haziranl877
cum artesi

Ç İN D E K İ L E R
Saj^ıfa
1— Geçen zabtın hulâsası 378
2- -Müzakere edilen maddeler:
1 ~ A z a teklifleri 378.380
2-— Müvazene.i maliyye kanunu 382
Elli birinci inikad^**
eümad-el.âhire94:=;4haziran93/16haziranl877
CUM ARTESİ

Reis: AHM ED VEFİK PAŞA

Hey'et-i M eb’usân devletlû Ahmed Vefik Reis ~ Bugünkü raüzakere-i aleniyyemiz


Paşa Hazretlerinin tahH riyasetinde inikad saat altıda akdolundu.
eylendştir. Geçenki hulâsa kıract olunsun.

1. GEÇEN ZA B TIN H ULÂSASI

Gurre-i ciimad-el-âhirel294 çarşamba gün' Reis — İlâve olunacak bir mütalea var mı?
kü müzakerenin hulâscri mazbatası Muhsin Bey Umum — Hayır.
tarafından kıraet olundu.

2. M Ü ZA K E R E E D İL E N M A D D E LER :

J. âza teklifleri: mekde bulundukları âzân-i teessüfle istima’ o-


Hüsnü Efendi(-') J^üjs-i hitabete çıkarak lunmakda ve bir tarafdan hâzineye me’inur o-
lanların zimmetleri na-tahsil durmaktadır.
ınahale’i âtiyesini irad eyler:
“GayaiLi mevcude ilcaatiyle bir karz-i da. Zikrolunan zimemat, düyunat-i sahiha-i şeriy-
hilînin cem’ine karar verileceği malûmdur. V a­ yeden olub iane diyerek cem’ine şürû olunacak
kıa âdâ-i devlet-ü vatana karşı mal ve can e. karzın mıkdarından ziyade olduğu ve medyun,
siirgemek §iar-i insaniyyet.ü hamiyyetten de­ ların ekserisi zi-küdret-ü servet olub gerek
ğildir. Şu âciz, bu millet efradının en ednası ol­ Dersaadet ve gerek taşralarda bâligan ma.be-
duğum halde, sarfiyatın te’mini takdirinde, lag refah ve me’muriyetle yaşayarak zimmet,
te’kid ederim ki evlâd ve ayalimle çıplak olarak
leri istenilmeyib kalmak ve büdcenin masarifat
hanemden çıkıp kâffe.i mevcudatımı bu devlet
cihetinin bi-hakkın tenkıhına gidilmeyib geç­
ve millet uğurunda sarf ve telefe hazırım, di.
mekle taleb edilen istikrazın ötedenberi nbka-i
yebilirim. Ve bu efkârda bana hayli adam müş­
itaat.ü inkiyadda sabit-kadem olarak vergileri­
terek olacağını itikad ederim; fakat ne çare ki
ni maa.ziyadetin vaktile veren, ciğer.pârelerini
bir tarafdan bazı me’murîn yine insafsızlığı el­
meydan-i harb-ü cidale sevkedib biLcümle. sa-
den bırakmayıb hâlâ emval-i mirîjd telef et.
na5din Avrupaya inhisarından naşi emr-i ta­
( * ) Takvim-i Vakayi, S. 1935. ayyüş ve idarece müşkilât çekmekde bulunan
( * ) întihab dairesi belli değil. h, i, us fukaran ahaliye hasretmek tevafuk-ı maşlaha.

- 378 -
i: 51 4 haziran 1293/16 haziran 1877 C: 1

t-ü nasafet değildir. İmdi büdcenin masraf ci­ müracaatla cereyan eden ve derdest-i ikmâl bu­
hetinde muharrer bir takım fazla me’^mur ile lunan icraatın ber-vech.i icmâl beyanı lâzımgel-
maaşların velev müddetd harbde muvakkaten miştir:
kat’ı ve uygunsuz me’murların bit-tahkik artık Üss-i ahkâm olan ve iki kere kıraetle bit-
d e fi ve erbab-i zimemat düyunat-i meşruaları- tezekkür tâdil edUen kavanîn evvelâ: Meclis-i
nın her bir kanun ve aklın tecviz eylediği üzere umumînin nizam-i dahilîsi, saniyen: Vilâyat,
şiddet ve sür’atle tahsili hususunun bihakkın salisen: Mecalis-i belediyye, rabian: Matbuat,
bir mahalLi icraya, al-e-l.esami, havalesile ya­ hamisen: İdare-i urfiyye, sadisen: Â şâr kanun­
pılacak defterin bir suretinin burada el-an mü- larıdır. Bunlardan her bir maddenin tâdil ve
talea ve hıfzolunmak ve gelecek senede teşkil takriri için arîz ve âmîk müzakere ve mübalıasa
buyurulacak Meclis-i Meb’usânda mıkdar-i tah. ile nice günler geçmiş idiği hatıra gelsin. Ba-
silât yekûnunun evvel-be.evvel muayene edil­ dehû müvazene-i maliyye bahsinde gerek he­
mek üzere zikroolunan zimemat defterinin şim­ y’et-i umumîyyede ve gerek encümende ne ka­
di meclise itası ve icabının acele ile icrası lü­ dar tedkik olunub da edilmekde bulunduğu ve
zumunu der-hatır ediyorum.” bu mevadd.i külliyenin ehemmiyeti ne dere­
Reis Âza-i kiramın malûmudur ki müd- cede olduğu vareste-i beyandır.
det-i kanuniyyemiz sah günü tamam olacaktır Aşardan dolayı ahalinin ez-her-cihet vika­
ve meclisin de çarşarnba gün kapanması iktiza ye ve istirahatleri ve talırir-i emlâk vergisi hu­
eder. Ona göre hey’et-i vükelâya haber verib susuna dair eshab-i şikâyatın d e f '-i magduriy-
hatt-i hümayunun vüruduna muntazır olacağız. yetleri ve bazı rüsumat-i âtikanm dahi ref’ ve
O cihetle bu makule kalmış işlerin hemen ko­ ilgası zımnında meclisin karan üzere evamir-
layca arkası alınmak lâzımgelir. Bu kâğıd, en- name tastir ve tessdr kılındığı mestûrdur.
cümen-i mahsusuna havale etmeye vakit kalma, Re’s-ül.mâlden yüzde beş ve faiz yüzde on
dığından ve meali de malûmunuz olduğmıdan verilmek ve bu yüzde on beş her nevi vergiye
eğer yürütecekseniz mucebince BabıâÜye ya­ mahsub olunmak şartiyle vergi ve temettü nis.
zılsın. betinde yedi milyon lira karz-i dahilînin tertib
Nikolâ Nevfel Bey rnakaleH âetiyesini kv ve tekarrüründen Devlet ve millete ha,sıl olacak
raet eyledi: gile-i müşterekenin takdiri ihtar olunur. îcra-
“Geçen perşembe günü, âza-i kiramdan bir at-i meşruha meydanda iken yalnız hükkâm ve
zâtın okuduğu nutkun meali, meclis-i umumînin me’murânın bir kanunu işin kesretinden naşi
müddet-i muayyenesi hemen hitama tekarrüb henüz verilmediği için yok hükmünde gösteri-
eylediği halde ne devletçe ve ne de mebüsu ol­ lib meclis-i umumînin emeği âlem gözünde he-
duğu milletçe bir iş göremejib yalnız bazı e- ba-i mansûr eylemek reva-i hak olmadığından
hemmiyetsiz kavanîn mütaleasiyle iştigal edile­ hey’et-i muhtereme-i ârâya tevafuk eylediği
rek beyhude vakit geçirilmiş ve asıl lâzım o- halde işbu cevabın o nutkun alt yanına tab’
lan me’'murân ve hükkâm kanunu henüz mec­ ve üânını teklif eylerim.”
lise verilmemesinden naşi bir semere hasil ol­ Reis — Bunu encümene havale etmeye vak­
mamış olduğu beyaniyle millet tarafından vuku timiz yoktur. Müretteb işimize giriştik. Müna-
bulacak mesûliyet Meclist-i Meb’usâna aid olma­ sib olur.
mak için nutk-ı mezkûrun gazetelerle ilân e- Rupen Efendi makale-i âtiyesini kıraet
dilmesini taleb etmekden ibarettir. eyler:
Efendi-i mumaileyhin bu suretle mütaleası “Gerek gazetelerden ve gerek resmen mec.
vuku-i hale muvafık olduğu takdirde ıslâh.i ah- lisimize ve gayr-i resmî bazılarımıza gelen hu­
val-i umumiyye maksad_ı hayriyyesiyle icad bu­ susî telgraf ve mektublardan anlaşılan: Anado-
yurulan ve matmah-i ebsar-i cihan olan işbu luda olduğu gibi Rumeli tarafında dahi çerkes
meclis-i umumînin reviş ve icraatı bil-umum lâ- kıyafetinde haydudlar ahaliyi iz’ac ediyorlar. E .
,şey hükmünde görünecek ve ba-husus millet-i dirne ve Tekirdağı, Malkara ve Lüleburgazı ta­
Osmaniyyenin me’yüsiyetine bâis olacaktır; raflarında hiç kimse şehirden dışarı çıkmaya ce-
binaenaleyh meclis-i meb’usân zabıt sicillâtına saret ederneyormuş. Hattâ Lüleburgaz kasabası

- 3T9
i: 51 4 haziran 1293/16 haziran 1877 C: 1

şimendifer merkezine yirmi dakikalık mesafe i- duğundan yarınki pazar günü tatil etmeyelim.
ken eşkıya tarafından uygunsuzluklar vuku bul- Münasib ise...
makda imiş. Reis — Bakalım, bugünkü ikinci meclisi­
mizde bu da düşünülür.
Malûm olduğu üzere ahalimizin bir kısmı
harbdedir. Kalanlar da hem kendilerini ve hem Nikolâki Soiidi Efendi makalesini kıraet
de harbde olan kardaşlarmın familyalarını ge. eyler.
Hamazasb Efendi (Erzurum ) — Soiidi E-
çindirmek ve devlete b o rd an olan vergiyi ver.
fendinin kıaret eylediği lâyihayı tasdikle bu
mek ve levazimat-i harbiyye için iane ve saire
babda alâka.i mevkıiyyem cihetiyle mütalea
vermek gayretindedirler. Bundan başka bir de
beyan etmekliğimi arzu ediyorum. Pil-haki-
istikraz-ı cebri için yine kendilerine müracaata
ka buyurdukları gibi şu mevkilerde eshab.i sir­
mecbur olmakdayız. Bunlar ticaretle olur. Bizde
katin ettikleri haşarat hesabı geçmiştir. Ve bu
sınaat, fabrika yok. Bizim ahalimizin ticaret
misilli şikâyetler daima vuku bulmaktadır. Bu­
ve kâr ve kisbi ziraattir ki bu da şehir içinde
nu Babıâlî nazar-i itinaya alıb lâzımgelen me’'-
olmayıb kırda, bayırdadır. Mevsim münasebe­
murîne tebliğ etti.
tiyle herkes karı, kızan, çoluk, çocuk kıra, tar­
Şunu beyan edeyim ki Şah Hüseyin ve Ali
laya koşar, gece ve gündüz çalışıyor ki hem
ağa ve diğer rüfekasına o kadar mükâfat verdi­
yıllık zahiresini tedarik etsin, hem de devlete
ler ki bize hizmette bulunuyorlar diye, şimdi
olan borcunu versin ve artırıb iane de versin,
bunlar kendi cinayetlerini isbat ettiler; fakat
ikraz da etsin. Ahali yetiştirebildiği kadar bun­
velinimetimiz padişahımız efendimiz hazretleri,
ların kâffesini vermekde âciz olduğu gibi hükü­
bunların yüzünden ahalimizin rencide olunma­
metin dahi borcudur: Ahalinin mahnı ve hayatı­
sını istemeyerek, me’murlara adalet üzere ha­
nı ve ırzım muhafaza ve te’min etmek. Hüküme­
reket etmelerini ferman buyurdular. Pil-haki-
tin elinden hiç bir şey kurtulmaz. Murad ederse
ka öyledir, şimdi. Her ne kadar böyle ise de dev­
her şeyin çaresi bulunur. Hamdolsun, bu hay-
letimiz öyle bir gaileye müsadif oldu ki bun­
dudlarm dahi topu, donanması yok ya„ Beş, on
ların çaresine bakmak mümkün değil. Beride
tanesini tutub kanuna çarpsa diğerleri tabia-
bil-ittihad pîş-i nıütaleaya alıb buna bakmak
tiyle def’ olur. Ahali de serbestçe işine gücüne
vazifemizden olduğu üzere, biz de vazifemizi
bakar. Bendehizce bu madde memleketimizin
beyan etmek istiyoruz, efendim. Bunda me’mur.
muhtaç olduğu ıslâhatın en mühimmidir desem
ların kabahati yoktur. On iki sene evvel, isimle­
caiz. Ahalimizi dahi düşman olan mezkûr eşkı­
rini tâdad etmek istemeyorum, bir vali paşa
ya ve haydudlardan yani mazlumu, cahilden
bunları derdest ile hükümete götürdü. Kümeli­
kurtarmalıyız ve eğer hey’et muvafakat buyu­
ne tard olundular. Hattâ, iki sene evvel, Ahmed
rursa bunun umumu hakkında serian çaresi dü-
Muhtar Paşa dördüncü ordu müşiriyeti inzıma-
şünülüb icabının icrası zımmnda buradan res­
miyle Erzurum valisi iken, ileride bir fenalık
men ve tahriren aid olduğu makama bildirmeıd-
zuhuru hayfîle, bin belâ ile bunları bir takrib e-
ni teklif ve rica ederim.”
le geçirip Erzuruma celb ile hapsetti; fakat
Reis — îhtar.i keyfiyyet makamında bunu harb mes’telesi zuhuru ile vali paşanın tebdili
acele Babıâlîye gönderelim de baksınlar. Biz de sırasında halâs olduklarında on, on beş bin lira
işimize bakalım. Bugün maliye müvazenesi ha­ sarf ile kendi mallarını gasbederler ve bu ka­
zırlandığından okuyacağız. Encümenlere veril­ dar fenalık yaparlar. Bunun müzakeresiyle bîr
di idi. çaresine bakılmasını teklif ve reca ederim.
Mustafa Bey (Y an ya) — Bir kere şubeîere Abdürrezzak Efendi makale-i âtiyesini kr
de dağılsın; sonra bugünkü ikinci müzakerede raet eyledi:
okuyalım. “Vilâyat-i mahrûsada verginin bilâ-istis-
Reis — iki, üç günümüz kaldı; vaktimiz na taksimen icrası hususu müzakere olunuyor.
yok; nasıl edelim? ikinci meclisimize te’hir e- Cümlenin müsellemi olduğu üzere Bağdad aha­
delim mi? Ekseriyet ne der? lisinin hidemat-i fevkalâdesinden başka her gû-
Nakkaş Efendi (Suriye) —■Vaktimiz az ol­ nâ ziraat hasılâtlarından, nısıf ve sülüs ve ru-

3 8 0 -
î: 51 4 hazfran 1295/16 haziran 1877 Ğ: 1

bu’ ve humüs hıssa-i mirîyye alınması ve bazı Reis — Şurasını ihtar edeyim ki hakikatan
livalarmda henüz rüsumat ihtisabının kema- haşıl olan dühan, idare olunan yerlerde on dört
kân. ahz kılınması ve sair gûna şerhi uzayacak milyon ve bunun haricinde al-et-taksim dört
tekâlüfleri olub bunlar ise vergiden ziyade ge­ buçuk, beş milyon, bazı rivayette altı milyon
lecek iken ilâveten verginin dahi icrasını adalet daha vardır. Bağdad ve daha sair mahaller gi­
ve hakkaniyet kabul edemeyeceği misilli hazi- bi... Tahmine ne hacet? Bu malûmdur. Böyle
ne-i celileye zarar lâhik olacağından istisnası­ değil mi? Gayr-i mazbut altı milyon, mazbut
nı ve mutlak ve bir gün icrası murad klınacağı on dört milyon; topu bu kadar, birazı da ka­
takdirde tekâlif-i mezkûrenin lağviyle memali- çaktır.
k-i saire veçhile yalnız öşür muamelesinin icrası
kıraete yine devam olunur.
için meclisin hitam müddetinden kalan iki, üç
Rasim Bey (Edirne) — {B u aralık kıraeti
gün zarfında lâzımgelecek netice-i hasenesi-
'bittikden sonra) Bu tahriratın altını üstüne
nin kemâLi dikkatle kat’ ve itasını meb’usân-i
muvafık görmedim. İptida düvel-i sairenin du­
kiram hazeratının hey’et-i muhteremesindea
bandan ziyade müstefid oldukları rüsumatı be­
hassaten rica ve istida ederim. Arzettiğim gibi,
yan ediyor. Bizim idaremizi çürütmek istiyor.
bu hâzineye mazarrat olur; çünkü o günden bu
Eğer onlar ziyade rüsum.at alıyorsa biz de yapa­
âna kadar vergi' vermeye alışmamışlardır. Ora­
rız. Bunu tebdil etmek olmaz. Şimdiki kaidemiz
da türlü türlü şeyler var. Meselâ: Rüsumlar
pek güzeldir.
var; oranın ahalisince zahmettir; alışmamışlar.
Şimdiki hal ile gidilirse pek âlâ olur ve eğer Reis — İsterseniz bunu icab eden mahalle
hey’et mutlaka vergi versinler derlerse öşre göndermek üzere Babıâlîye irsal edelim.
tebdil olunsun. Bir an evvel yapılması lâzımge-
diğeri okunur.
lir; çünkü bir, iki gün kaldı, meclisin hitamına.
Reis — Bu da gitsin. Umum tebea-i Osma-
Hem vergi verilsin, hem bü rüsumlar kalsın;
niyye asker yazılmak üzere bazı dilediğimiz nu­
hilâf-i adalettir.’'
tuklar encümen-i mahsusuna havale olunmuş­
Reis — Bu iki kere söylenildi; sonra hu­ tu. Sonra encümenin karan şubelere verilmiş,
lâsa oldu; Bafaıâlîye gönderildi. şubelerde bazı mütaleat beyan olunmuş. Müta-
Bahaeddin Efendi (Bursa) — Hayır, en­ leatın neticesi şu oluyor ki bu bir uzun mes’e-
cümendedir, efendim. ledir. Bu Babıâlîye gitsin; icab eden hey’et bu­
Reis — Karar verdik; gönderelim, çünkü nu etrâfiyle düşünsün ve buna bir münasib bir
cevab almaya vaktimiz yok. kanun yapılsın. Ekserisinin neticesi bu veçhi­
Abdürrezzak Efendi (Bağdad) — Mademki ledir. Umumen karar verilirse gönderelim. Ora­
hey’et kabul etti, bir ân evvel yapılması elzem­ nın bileceği iştir. Mademki kanun-i esasi beyan
dir; çünkü fukaradırlar. etmiş, o yapacak.
Reis — Karar verdik: Hey’et-i kanuniyye Solİdi Efendi (İstanbul) — Bizim şubeden
düşünecek; lâyiha yapacak. ‘ şüphe âriz oldu. Gelecek sene mutlaka tamim o-
lunmak üzere bu senelik te’hir olundu mu ?
Vasilâki Bey (İstanbul) — Nikolâki Efendi­
nin nutkunu bendenizde tasdik ve reca ederim Reis — Öyle amma ekseriyet var. Şimdi bu
ki karar verilsin de hükümete havale ve ihtar işi bir parça te’hir edelim; çünkü karar verdik.
olunsun. Vasilâki Bey (İstanbul) — Bu karar anla­
Reis — Buna ittifak-i âra varsa bugün bu­ şılmadı.
na dair hulâsayı yazıb da gönderelim mi?
Reis — Kanun-i esasiye tatbikan böyle bir
Umum — Gönderelim.
mühim maddeye bir münasib kanun yapılsın.
Manastır meb'usu Abraham Efendin,m Biz işimize bakalım. Me\'add-i mühimme vardır.
(dühan hakkında senede lâ-akâl üç milyon lira Meclisimiz iade olunmak üzere burada bi-
varidat husule getireceği) ne dair takdim ettiği tirib saat sekizde maliye müvazenesinin müza­
lâyihanın kıraeti esnasında: keresine karar veririz

381
I: 5-f 4 haziran haziran 18^7 6 :1

İkiaci celse
2. M ü va zen e'i M aliyye K an un u : ma bilhassa müessesatı tamir masraflarından
Fransızca (İstanbul) gazetesinin 18 haziran yapılm ıştı.) M a liye nezareti tahsisatı da 27
1877 tarihli sayısından:
bin kese, yani 13.500,500 kuruş azaltılmıştı.
M eclis-i M e b ’usân cumartesi günkü ictima- N e tatbikatını, ne de teferrüatını bilm e-
ında büdceyi a§ağuia yazılı ve nazırın muhalif dizimiz bazı tahdidat daha kabul olundu,
bulunduğu tadilât ile Itabul etti. re’y verilirken bazı istinkâflar oldu.
Hariciye nezareti tahsisatı 8000 kese, yani M ecbu rî istikraz re^ye konmadı. B unun
4.000.000 ku7'u§, dahiliye nezareti tahsisatı ise da bugün kabûl edileceği zannedilmektedir.
28.000 kese, yani 14 m ilyon kuru§ {b u azalt' Meclis yarın içtimama nihayet verecektir.

382 -
DEVRE: 1 CİLÖ: 1 İÇ T İM Â ; 1

Meclis-i meb’usan
1 2 9 3 -1 8 7 7
Zabıt Ceridesi

Elli ikinci inikad


6cüm ad-el-âhir^4=6 haziran93/18haziranl877
pazartesi

İÇ İ N d e k i L ER:
Sa3nfa
1— Müzakere edilen maddeler:
1— Mecburî istikraz-ı dahilî v*
temettü vergisi 384
Elli ikinci inikad
6cümad^l-âhire94~6 haziran93/18haziranl877
PAZAKTESÎ

Reis: A HM E D VEFİK PAŞA

Meclis-i Meh'usân dün münhasıran mec" Reis (maaşat hesab olunurken bahse
burî istikraz ve irad vergisi maddesiyle me^ mevzu vergiler hissesinin aynlmış olduğu) nu
gul olmuştur. izah etti.
Reis (bu vergilere sür’atle re’y verilmesi) Bununla beraber meclis müsaid davrana­
zarureti üzerinde ısrar edince, meclis, (ken­ rak maaşat üzerindeki vergiyi ekseriyetle ka­
dilerine arzedilmiş olan bir kanuna derhal bul etti.
re’y verilmek lâzımgelmediği) cevabını verdi, Celse nihayetinde, müzakere devresinin
O zeman Ahmed Vefik Paşa (yeni vergiler uzatılması mevzuubahs olunca mecliste olduk­
değil, eskidenberi mevcud olan vergilerin mev- ça canlı b ir hareket husule geldi.
(Fransızca İstanbul, 19 haziran 1877)
zuubahs olduğunu ve bunların meclisin yeni
bir kanunu ile tasdiki lâzımgeldiğilni m eb’us­ ^
lara i§qret etti. Hey^et-i M e b usanın dünkü (6 haiiran
B u n un üzerine meclis b u vergilerin tedki- 1293) vukubulan içtimaında E d im e m ebu su
kına geçti ve bu m evzu üzerinde İzm ir, Suriye Rastın Bey(* ) tarafından (sair erbabj temet-
E d im e m eb’usları ve nihayet Istanbuldan tüün verdikleri gibi me’lnurin-i hükümetten
Saraköti Efendi biribiri arkasına söz aldılar. dahi bir temettü vergisi alınması) re'y ve ih­
B u m ebu sla r (iradlar üzerine tatbik edil­ tar edilerek bu re’y um um tarafından alkış­
mekte olan vergi nisbetihin me’mur maaşati- larla kabûl edilmiş olduğu haber veriliyor.
na da aynen tatbikini) teklif ettiler. (Vakit, S. 591)

İkinci celse
H e y ei-i M e b usanın evvelki gün (7 cü~ kiz raddeleriride iade edilmiş olan müzakera-
mad-el’âhire 1294/6 haziran 1293) saat se- t'i mahsusasında mecburî bir istikraz-ı dahUî

(^Müsavat gazetesinin 6 havran tarihli sayısın,


hakkındaki nizamname ekseriyetle kabul o*
da şöyle bir tashih mektubu vardır: lunmuş ise de iştibah hasıl olan bazı mahalle-
Vakit gazetesinin 591 ımmaıralı nüshasında me. rince izahat-i lâzimeyi verm ek üzere bir m e’­
uıurinden temettü vergisi ahzine dair hey’et.i umu. mur gönderilmesine ekseriyet-i ârâ ile karar
miyyeciei kabûl olunan ihtar.i âcizanemin âhariıı verilmiştir.
namiyle yazılması ve Basiretin 2127 numaralı ııüs. (Basiret, 8 haziran 1293)
hasında muharrer iki nutkun meyanında zikri sıra,
sı gelen bir ifade ve ihtar.i mufassalamın kale alın, nazarı olan öyle müteber gazetelerce suret.i müsta.
maması ve Takvim.i Vakayiide dahi diğer bazı ifa. kimede bir kaide ittihaz edilmemesi şayan.i teessüf
daim noksan ve^ münharif gösterilmesi ve tefrik.ı ta_ olduğundan işbu varakanın muteber gazetenize is.
biiyet mes’elesine dair dünıkü Takvim nüshasında rası rüfekamızdan bazılarınım re’yi ile. tensib olun,
muharrer müzakerat sırasında olmak lâzımgelen bir muştur. Hey’et.i meb’usândan
fikı*.i âcizânemin zabtına takayyüd olunmaması, vel. Süleyman
hasıl hey’etin müzakerat_i vakıası doğruca ve: hak. (imza sahibi nişti ve Kosova meb’usu Süleyman
kiyle zabt-ü dere olunmayıb da herkesin matmah.i olacak. — h. t. us)

-3 8 4 -
î Ö â V A fi: i e İL 6 ; 1 İl^A: i

Meclis-i meb’usan
1 29 3 = 18 7 7
Zabıt ceridesi

Elli üçüncü inikad


7cümad-el-âhire94— 7 haziran93/19haziranl877
SAH

İÇİNDEKİLER
Sasnıfa
1— Geçen zabtın hulâsası 389
2 ~ Â z a teklifleri 388.389
3— ^Riyasetin maruzatı;
Meclis müddetinin uzatılması 388
4— ^Müzakere edilen maddeler;
1— İstikraz ı dahilî kanunu 388.389
2— intihab-i meb’usân kanunu 388.389
Elli üçüncü inikad
7cümad-el.âhire94::=:7 haziran93/19haziranl877
SALI

Reis: AHMED VEFİK PAŞA

Basiretin 2127 inci sayısından; ihsan buyurulan müsaade-i seniyyeyi hüsn-i


istimal ile ahlâflanna te’sisat-i hayriyye
Meclisri M e h ’ıısân dünkü gün suret-i âle~
vaz’-u icrasına makderet-bahş olacak surette
niyyede içtima eyledi.
bir mihver-i hürriyet-ü serbesti üzerine ted-
İğkodra m eb’usu Yûsuf Efendi, İşkodra vîr-i efkâr eylediklerini ve binaenaleyh bu
valisi Mustafa Paşa/ıın- hetaeti v e sair tafsilâtı niam-i celileyi in’am eden zat-i hazret-i tac-dâ-
havi bir varaka kıraet eylediğini müteakib rînin devam.i ömr-ü şevketi ve sinîn-i âtiye
H a leb M e b ’usu Nafi Efendi kürs-ii hitabete meb’usânının dahi rehber-i hayr olmalariyle if­
çıkarak (mület-i Osmaniyyenin şan. ve şevketi tihar edilmesi lüzumunu ve bu seneki gibi icra­
itibariyle tarih-i âlemin vekayi-i mühimmesi atlarının ibraz-i measir-i fi’liyyeleri hey’et-i
sırasına kayda şayan olan işbu bin iki yüz vükeîâ-5d fiham hazeratına kaldığı) m dermi~
doksan dört senesi meclis-i meb’usânı hüsn-i yan eylediğinde Paşa Hazretleri (müd­
iftitah eylediği gibi bugün hayr ile müddet-i det-i kanuniyye bugün ikmâl olunmuş iSe de
kanuniyyesi hitam bulduğu ve hey’et-i meb'u. meclisin 10 gün daha temdidine irade-i seniyye
sânın sarfeylediği mesai ve ikdamatm netayici
şeref-sudûr) eylediğini beyan eylemiği"^) re
vatan.i azizimizin ihtiyacı ve her birimiz ken­ ondan sonra (alti milyon liralık istikraz-i da-
di fikriyle tasvir eylediği bir hzmet-i vataniy- hiliî) kanunundan müzakereye talik olunan
yenin derecatı nisbetinde değilse de devlet-ü
iki maddenin müzakeresine mübaşeret oluna­
milletin düçar olduğu ifsadat-ü ihtilâlât-i dahi, rak m aliye nazırı devletlû Yusuf Paşa Hazret­
liyyeyi takib eden ve tebea-i Osmaniyyenin nail l e r i y l e haylice mübahasa cereyanından sonra
oldukları defineyi marzîsine tevfik edemeyen (bundan, haricden zuhûr edecek talibe fiat-i
ve tahayjöilât-i mel’unanesiyle milel-i müte- maktûasiyle satılmasıa ve ahaliye tarhedilecek
meddineyi mekâid.i gaflet eyleyen bir karakuş biletlerin elli ve yüz ve beş yüz kuruş kıymetin­
istilânın hücumundan nâşi bil-ûmum efrad-i de olmak üzere üç kısma taksimi) ^e karar ve~
Osmani}Ye nâm ve namusunu ve şan ve şere­ filmiş, badehu (meb’us olacak kimselerin şa-(*)
fini muhafaza için temevvüc ve bir fikr-i va­
tanî ile ihtizaz ve kıyam etmesi ve vazife-i ( * ) Vakitin 8 haziran 1293 tarihli nüshasından:
mukaddesesinden neş’et eylediği üli-l-insaf in­ Hey’et-i Meb’usânın bugün yarın dağılacağı
dinde müsellem olduğunu ve maamafih sair bazı efvahda deveran eylemiş ve gazetelere dahi ya­
zılmış ise de meb’usânın dünkü içtimaında reis.i
işlerden başka ıslâhatın cümle-i tensikatından
meclis devletlû A h m e d V e f i k Paşa hazretleri
olmak üzere ve müstakbelde saadet-i vatan için
(halttı hümayun şe. ket,m akrım j hazreUi padişahı
için emniyyet-bahş olacak surette sekiz, on ni- şeref.tastır buyuruluncaya kadar bu hey’ete devam
zamm tanzimiyle beraber hey’et-i meb’usâna edeceğiz.) demişlerdir.

-386
53 7 haziran 1293/19 haziran 1877 C: 1

rait-i nizamiyesine ilâveten bir de miriye med Vafik Paşarem reisliği altında saat 4 bu -
deyni olmaması) hakkında m ecUs-i m eVur çukda açıldı,
sândan evvelce verilen karar hey’et-i ayan ta­ Zabt-ı sabık okundu ve aynen kabûl o -
rafından (kanun-i esîsiye mugayir) addoluna­ lundu. İşkodra m eb’usu Yusuf Efendi kürsiye
rak reddolıındugundcn bu babda haylice m ü- çıktı v e (Karadağ mes’elesi)ree dair uzun bir
bahasât cereyan ederek Dcrsaadet m eb’usu Su- nutuk okumaya başladı. Hatib hükümeti ten-
iidi Efendi (bunun kanun-i esasiye muhalif oL kid ediyor ve bu havalide (me’haurlar arasın­
dukdan başka olmasa bile intihabca niedar.i« da tebeddülât yapılması) lüzumunu ileri sü­
tazyik addolunur ahvalden olmasiyle bu cümle­ rüyordu. Reis (meclisin hükümete me’mur a-
nin çıkarılması) lu taleb eylemiş v e H aleb azil ve tayin etmeyi teklife salâhiyeti olmadı­
m eb’usu Nafi Efendi (bunun kanun-i esasiye ğı) m ileri sürerek bu nutkun okunmasını kesr
dokunur ciheti olmayıb çünkü meclis-i meb’ü- tirdi. Reis (meclisin hükümetin nazar-i dikka­
sân, kanun-i esasinin şart ve tayin eylediği ah- tini celbedebileceği) rei söyliyerek hatibin nut­
val-i aşereyi esasen kabûl ile beraber, bir de kunu kâtibliğe tevdi etmesi Ikzumunu söyledi.
menafi-i hâzineye hizmet maksadiyle böyle Diğer bir müslüman hatib (sulh şayiaları
bir karar verildiği) « i (miriye medyun olan karşısında meclisin bu hususu müzakere ede­
kesan iki nevi olub bunun birisi: muktedir o- rek bir karar vermesi lâzım geldiği) n,î (ve
lub da zimmetini vermeyen kimsedir. O adam hükümete ancak devletin şerefini muhalfaza e-
batakçı olduğu) nu (ve ifa-i zimmete mukte­ debilecek şekilde bir sulh akdedebilmek hak ve
dir olmayan medyun ise müflis olacağından bu salâhiyetinin verilebUeceği)ui söyledi.
iki halin her biri medyunun âzalığana mani-i M eclis hatibi alkışladı,
kavi olduğu) nu ifade eylemiş v e bu n u n üzeri­ H aleb rrveb’usu Nafi Efendi (meclisin tatil
ne iki fırkaya münkasim olarak kimisi âlâm efi karannın tebliğ edileceğini zannettiği) ni söyli­
kabûl olmak üzere el çırpmaya v e kimisi e- yerek çok beliğ bir veda nutku söyledi. Erzu­
maret-i redd olarak gürültü etmeye başlamış rum. m eb’usu Hamazasb Efendi ayni mak-
ve nihayet hem Efendi v e hem de Sulidi sadla kürsiye geldiği vakit reis (henüz ayrılık
Efendi (ekseriyete müracaat edilmesi)nî tek­ vaktinin gelmediği)n£ söyliyerek (agleb-i ihti­
lif eylemeleriyle icra edilen kur’ada (medyun­ mâl meclisin daha on gün mesaîsine devam ede­
ların meb’us olmamaları şartı kanun-i esasi­ ceği) «£ te’yid etti.
ye muhalif olmadığı) na yirm i bu kadar re’ye B u hususta söz söylemek için isimlerini
karşı yetmiş re’y ile ekseriyet hasıl olm u şi*'^ ) kaydettirmiş hatibler hakk-ı kelâmları mahfuz
■ve nihayet mecliste (gazete pullarının lagvi) kalmak şartiyle, söz söylemekden Vaz geçtiler.
için evvelce Bahıâlîye yazılan tezkirenin te­ Haşan Fehmi Efendi Reisin, daveti üzeri­
kidine karar verilerek müzakere hitam bu l­ ne kürsiye gelerek (meclis tarafından kabul e-
muştur. düen intihab kanununda âyan tarafından yapı­
3|S îf. lan tâdille dair âyan meclisinden gelen maz­
Fi’ansızca lâ Türki gazetesinin 20 haziran 1877 batayı okudu.
tarihli sayısından: Meclis (devlet hâzinesine vergi borcu o-
lan kimselerin meb’üs intihab edüemiyecekle-
M e b ’usân meclisinin dünkü içtimai Ahu
ı1)ne karar vermişti, âyan bu noktayı kanun-i
esasiye muhalif bularak çıkarmıştı.
( * * ) Vakit gazetesinin 8 haziran 1293 tarihli
nüshasından: B u mes’ele çok şiddetli bir münakaşayı
Meclis.i Meb’usân intihab nizamnamesini ted. mucib oldu. B ir kısım m eb’uslar âyanın teklif­
kik ettiği sırada zimmet-i mîriyyesi olanların inti. lerini tasvib, diğerleri şiddetle red ettiler. Söz
hab olunmamasına karar yermişti. Bu kanun mec. alan hatiblerden Sulidi Efendi ve Haşan Fehmi
lis.i âyana gittiğinde onlar bu noktaya ilişerek ev­
Efendi (kanun madesinin ilgası) n « tarafdar i-
rak meclis-i meb’usâna iade olunmuş ise de meb’u_
diler. (Kanun-i esasî hükümlerine riayet mec­
sân dünkü içtimaında evvelki kararında ısrar el_
miş olduğundan evrakı yine meclis.i âyana iade lisin vazifesidir, âyanm hakkı değildir) dediler.
eyliyecektir. H a leb m eb’usu Hafi Efendi tadili kabûl etm e-

-3 8 7 -
I: 5 â 7 h a z ir a n 129V19 h a 2 '‘' a » '> 8 y y Ğ: İ

yere m eb’uslarm babında geliyordu. B ir çok dan evvel bu kararın tatbikina geçilmesi)
m eb’uslorm iştirak ettiği uzun bir münakaşa' istedi.
dan sonra mes’ele r e y e vaz edildi. Meclis 34 B u teklif de ittifakla kabul edildikden son­
muhalif re’ye karşı 74 re’y ile ayanın tâdil ra reis (makam-i riyasetin bu mes’eleyi bugün
teklifini kabul etti. Babıâlîye yazacağı) « ı tebliğ etti.
Bundan sonram eclis (mecburî dahilî istik- Sonra celseye nihayet verildi.
kanun lâyihasının bazı maddelerini m ü­ Nihayet m eb’us Sulidi Efendi, (îstanbulda
nakaşa etti. B u maddeler (kuponların te’diye- meclisden ayrılacak daimî bir encümen bıra­
si ve eshamm tedavülü) dair olan maddeler­ kılması) jıı teklif etti.
di. M a liye nazırı Yusuf Paşam/ı izahatından Haşan Fehmi Efendi, (bu mütaleaya karşı
sonra maddeler kabul edildi. meclisçe yarın (bugün) müzakere edilmek ü-
' Bundan sonra (müteakib devre için meclis zere mes’elenin hemen bir şubeye havale edi­
binasiyle mahzen-i evrakı) hazırlatmak için lebileceği) teA:/i/irede h u lu n d u Ç "). (*)
Âllahverdi Efendin.^ fahrî reisliği altında dai~
mî bir komisyon teşkilini kabul etti. ( * ) Fransızca İstanbul gazetesinin 26 haziran
Celsenin nihayetinde Vasilâki Saraköti 1877, yani meclisin 'kapanışından 2 gün evvel çıkan
Bey (gazetelerin üzerinden damga resmi alın­ nüshasında' şöyle bir fıkra vardır;
ması hakkındaki kaydın kaldırılması) na dair “Meclis.i Meb’usânın ikinci diefa olarak 15
gün temdid edileceği rivayetleri vardır.
(müttefikajı verilan kararın üzerinden bir ay
Hükümet meslisce daimî encümen teşkili fik_
geçtiği halde bu kararın henüz tatbik sahasına rine iştirak etmemiştir. Reis nezaretle mutabıikdır.
konulmadığı) ju söyledi ve (meclisin dağılma­ Bu fikirden vaz geçilmiş .sayıılmakdadır.”

m
DEVRE;1 elLD; 1 İÇTİMA; 1

Meclis-i meb’usan
1293=1877

Elli dördüncü inikad


9cümad-el-âhire94=9 haziran93/21haziranl877
PE R ŞE M B E

İÇİNDEKİLER
»ayıfa
1>—Gelen evrak 392
2—-Âza teklifleri 392
Elli dördüncü inikad
9cümad.el-§ıhire94=:9 haziran93/21haziranlS77
PER ŞEM B E

Reis; AHMED VEFİK PAŞA

Ruznamede görünülecek hiç b ir mes^ele büdce maddesini iedkik etmeleri maksadına m üb.
tenidir.
olmadığından m eb’usân meclisi dünkü içtimai’
nı meclise Uerilmin olan bazı arzuhallerin kı-
raetini dinlemeye hasretti. (Vakit)in 14 haziran 1293 tarihli nüshasından:
H a leb m eb’usu rifatlû Manok Efendi fa-
Öğrendiğimize göre meclis içlimalarının on
rafından b u kere (Galata önündeki kınk köp­
gün müddetle uzatılmış olmasının sebebi yeni bir
kanun lâyihasının müzakeresi için değil, yalnızca rünün Haleb vilâyeti dahilinde kâin Birecik ka­
evvelce meclis tarafından kabûl edilmiş olan, fa.
zasına naklolunarak orada Fırat nehri üzerine
kat âyan meclisi tarafından reddolunan büdceyi ik. temdid ve vaz’ edilmesi) ne (ve vilâyet-i mez-
mâl içindir. kûrede bir bank şubesi küşad olunmasına ve
* İskenderun Haleb ve Birecik tarikiyle
(Vakit)in 10 haziran 1293 tarihli nüshasından:
Meskeneye kadar bir şose yolu yapılmasına ve
îskenderonun sazlık ve bataklıklarının def ve i-
M eclisJ M eb’usân, nazar.i tedkikine verilen
zale edilib orada bir mahkeme-i ticaret teşkil
mevaddın kâffesini iedkik ederek müddeii dahi
hıtam.pezîr olduğu halde bu kere ba jra d e.i seniy.
olunmasına ve Amik ovasında ciyadet-i havâyi
ye on gün daha iemdid edilmesi kendilerine başka ihlâl eden mevadd-i muzırrenin d e fi) ne dair
bir şey daha havalesinden neş’et etmeyib ancak bu m eclis'i m eb’usâna bir lâyiha takdim olunduğu
kere iekrar kendilerine iade olunmak üzere olan iğitilmiştir.

- 390 -
D E V R E :1 CİLD; 1 İÇTİMA: 1
:

Meclis-i meb’usan
1293= 1877
Zabıt ceridesi

Elli beşinci inikad


15 cümad-el-âhire94=15/27 haziran 1293/1877
Ç A R ŞA M B A

İÇİNDEKİLER
Sayıfa
1— Geçen zabtın hulâsası 394
2— Müzakere edilen maddeler:
1— -Karadağ mes’elesinin hail tarzı 394-395
2— Mekteb-i sultanî hukuk dersleri 395
3— Beraet etmişken dokuz yıldır
tahliye edilmeyen bir mevkufun
tahliyesi 395
4— Gelen arzuhaller 395

i
Elli beşinci inikad
15 cümad-el-âhire94=rl5/27 haziran 1293/1877
ÇARŞAM BA

Reis: AHM ED V EFİK PAŞA

Fransızca lâ Türki gazetesinin 28 haziran ve askerlerimizin besalet ve cesareti sayesin­


1877 tarihli sayısından: de, müşkil fedakârlıklar bahasına Karadağlı­
M eb’usân meclisi dûn '(çarşamba) umuniî lar mağlûb ve makhur edildiler. Şimdi salta­
içti/naını Ahmed Vefik Paşan,jr.fj, reiisliği altıur nat-! seniyyenin orduları tarafından elde edi­
da akdetti. len fevaidden ve menfaatlerden müessir bir
Zabt-ı sabıkın kıraet ve aynen kabulün' surette istifade etmesi, bu zaferin neticeleri
den sonra İz m ir meb’usu Yenişehirli zade bir takım siyasî mülâhazalar yüzünden hafifle­
söz aldı. Şu suretle hulâsa edilebilen b ir nu­ memesi ve bu mes’eleyi bu defa için ebedî o-
tuk söyledi: (imparatorluğun inhitat sebebi larak halletmesi lâzımdır.)
fena adamların İdarî işlerde bulunmasıdır. Hatib (hükümeti hiç bir ecnebi müdahale­
Bunlar sû-i istimâlleriyle, adalete uymayan iğ­ ye ehemmiyet vermeyerek Karadağ mes’elesi-
leriyle, ifratlariyle Türkiyede yaşayan millet­ ni bu esaslar dahilinde halletmeye davet) e r
lerin birbiriyle kardeş gibi yaşamasına mani ol­ ti. (şiddetli a lkıla r)
muşlardır. Muhtelif ırklardan gelen milletler a- Erzurum meb’usu Hamazasb Efendi
rasına nifak tohumları saçmışlardır. Bu 3rüz- serdedilen bu mülâhazalara itiraz etti: (mecli­
den ara sıra da imparatorluk içersinde isyanla­ sin hükümeti icraatında serbest bırakmasını,
ra sebeb olmuşlardır. Bu isyanlardan düşman­ Babıâlînin hatt-i hareketini işkâl edecek mü­
larımız istifade etmiştir. dahalelerde bulunmamasını, hükümete itimad
Hersek karışıklıklarının menş’eini fena ida. ederek idare tarzını murakabe etmekle iktifa
rede aramak lâzımgelir. Fakat bereket versin etmesi) ni ile ri sürdü. (B ir çok sıralardan
ki hastalık teşhis edilmiştir. Hükümet bu der­ mudhazekâr sesler)
de deva aramakla meşguldür ve isrinde de­ Haşan Fehmi Efendi Yenişehirli zaden,în
vam edecektir; fakat bu mes’telenin yalnız hü­ nokta-i nazarını te’yid etti. Hüküm etin Kara­
kümetin mahdud gayretiyle ortadan kalkama. dağ işinde yapmaya mecbur olduğu fedakâr-
yacağını unutmamak lâzımdır, işaret edilmiş o- lıkla rı beliğ ve hassas bir lisanla tasvb etti.
lan mahzurları ortadan kaldırarak Babıâlî (Karadağlılar üzerine elde edilen zaferin mem­
memleketin dahilî ve haricî siyasette ağır ih- lekette bu zaferle nisbet edilmeyecek kadar de­
tilâtları mucib olan bütün mes’eleleri bir daha rin ıztırablar tevlid ettiğini ve imparatorluğun
tekerrür etmeyecek şekilde halletmek mecburi, bünyesini sarsacak ihtilâtlar meydana getir­
yetindedir. Bu mes’elelerden birisi Karadağ diği) ni söyledi.
mes’elesidir. Bu küçük mület mütemadi bir (Allaha çok şükür ki padişahın nusratlı
nifak ve şikak unsurudur. Kumandanlarımızın orduları bu hareketi zaferle tetviç etti.Bundan

- 392
i: 55 15 ha2İran 1293/27 haziran 1877 C: 1

hükümet Qok müessir olarak istifade emelidir.) eeği)ni söyledi. (Hal-i hazırda mevcud bir
Yenişehirli zadenin sözleri Babıâlîye yapacağı mektebin kapanmasını doğru bulmadığı) n,ı
iğleri teshil maksadiyle söylenmemiştir. Fakat anlatarak Rasim Beye cevab verdi.
sadece iradeli bir şekilde hareket etmek ve bu Haşan Fehmi Efendi de Sulidi Efendiyi
mes’elenin b ir daha tekerrürüne mani olacak takviye etti. (îyi hâkimler yetiştirmenin zarurî
tedbirleri almak lüzumunu hatırlatmak iste­ olduğu ve maalesef memleketin hakikî mana-
miştir. (şiddetli alkışlar) siyle hâkimden mahrum bulunduğu) nu söyledi,
Meclis ittifak ile Yenişehirli z a d e n in t e k ­ (tasvibkâr sesler)
lifle rin in ayni günde Babıâlîye tevdi edilme­ (Hukuk m e k t e b in in tek rar a ç ılm a s ı)« «

sine karar verdi. dai?’ SulidiE f e n d i n i n tek lifi kabûl e d ild u ("')
Bu mes’elede bittikden s o n r a E f e n d i Kâtib reisin daveti üzerine b ir kaç şikâyet
(İstanbul meb’usu) meclise (mekteb-i sultanî) istidasının hulâsasını okudu. B unlar arasın­
ye dair b ir mes’ele ortaya attı; da bilhassa hiç bir kelime ve hiç b ir karara
“Bir kaç senedenberi mekteb-i idadi-i şa­ istinad etmeden dokuz senedenberi umumî ha­
hanede bir hukuk mektebi te’sis edilmiştir. pishanede unutulmuş olarak mevkuf kalan
Bütün terakki muhibleri bu teşebbüsü alkışla­ N ikolâ Tatavlianos’un arzuhali bilhassa şa-
dılar; fakat maalesef talebelerin tahsillerini yan-i dikkat idi.
bitirecekleri ve diplomalarını alacakları sırada B u zavali ( dokuz sene evvel b ir kadının
mekteb tasarruf vesUesiyle lağvedildi. Senede katli ile alâkadar olarak tevkif edilmişti. Uç
yalnız 5000 türk lirasından ibaret olan bu ta­ ay süren tahkikat sonunda masûmiyeti tahak­
sarruf hiç bir işe yaramadı. Çünkü rivayetlere kuk etmiş. Tahliyesi lüzumunu bildiren mah­
göre bu meblâğ idadideki bazı muallimlerin ay- keme ilâm ı unutulmuş, yahud kaybolmuş,
hğını artırmak uğurunda sarfedildi. Eğer ta­ N ikolâ efendi de bu yüzden hâlâ hapishanede­
sarruf yapmak zarureti varsa bu tasarrufu ye­ dir.
mek masrafı üzerinden yapmalıdır. Çünkü mek- Sulidi Efendi tekrar kürsiye çıkarak bu
tebde muhteşem yemek yapılıyor. Kezalik hik- vazıh adaletsizliği aydınlattı. Meclis (bu işte
met-i vücudü olmayan ve me’kel vazifesini gö­ ihmali görülen me’murların cezalandırılması) na
ren bir takım makamların lağvı da mümkündür. ve hiç sebebsiz dokuz sene mahpus kalan Ni­
Hukuk mektebi mutlak bir zarurettir. kolâ Efendiye münasib bir tazminat verilmesi)
Devlet İlmî malûmatı olan me’murları, şid­ ne karar verdi.
detle ihtiyacımız olan iyi hâkimleri te’hıin e- İstidaların okunmasından sonra meclisin (*)
decektir. Mahkemeler, hukukun ne olduğunu
( * ) Sulidi Efendinin teklifi, anlaşıldığına
bilir hâkimlerimizin yokluğu yüzünden âdale-
göre, büdceden çıkarılmış bir maddenin ibkasını
tin dağıtıldığı yer olmakdan çıkmış, başka bir tazammun ediyordu. ıMüzakere harice bu sınıfların
şey olmuştur. Binaenaleyh tahsillerini bitirme­ fiilein kapatılmasından ileri geldiği suretinde akseL
ye bir sene kalmış talebelere bu imkânı vermek miş olacak ki, büdce vaziyetinden haberdar olama,
için mektebin tekrar açılacağını ümid etmek yan mekteb müdiri gazetelere şu tezkireyi gönder,
miştir;
isterim ^hir çok sıralardan tasvibkâr sesler)
“ Çarşamba günü h ey’etû m eb’usânda âzadan S u
Edirne meb’usu Rasim Bey (bu mektebin l i d i Efendi Galatasarayda açılmış hukuk mekte.
kapanması çok yakında mekteb-i mülkiyenin binin nef’inden bahsile kapanmış olduğuna ve husu-
açılmasına sebeb olacaktır) dedi. Bu mekteb i- sen şakırdanın imtihanları fekarrüb eylediği sırada
çin hazırlanmakda olan talimat hükümlerine sedd^ü tatil edildiğine dair bazı şeyler söylemiş, a-
çılmasım teklif eylemiş; bu teklif de kabûl olunmuş.
göre idadi-i şahane talebeleri tahsillerini b i­
Hukuk mektebi kapanmadığı ve sin în J sabıka
tirmek için mülkiye mektebine gidecekler, o~ misilli m a h j haziranın ahırında şakirdanın imti­
rada hukuk ilm in i tahsil edeceklerdir. hanları icra olunacağı ve S u l i d i Efendi dahi is_
Sulidi Efendi (henüz mekteb-i mülkiye­ tediği halde her sabah derslerine ve imtihana gele,
nin küşadının bir emr-i vaki olmadığını, hattâ bileceği gazeteniz vasıtasiyi ilâti olunur.”
yakın bir zamanda açılacağı kabul edilse tale­ 16 haziran 1293 Mekteb.i Sulnatî müdiri
belerin yetişmesi için uzun seneler lâzımgele- Âli Suavî

— —
I: 55 15 haziran 1293/2J haziran 1877 C: 1

diğer bir içtimaında me§gul olduğu Selânik caktır.) dedi.


peksimedleri mes’elesi hatırlandı. Bahaeddin Efendi (asıl mes’ûUeıin idare
Haleb meb’usu Efendi Jju meseleye me’murian arasında bulunduğu) nu söyledi
yeniden temas etti: (Kosuva vilâyeti müsteşa­ ve bir takım meb’uslar da Selânik defterdarı
rı Istanbula dönerken Selânikden geçmiş ve Tahir Efendinin ismini ile ri sürdüler.
Selânikden geçerken nümünelik olarak Selâ- Rupen Efendi, (defterdarın vaktile Edirne,
nikde asakir-i şahane için imâl edilen peksimed. de de defterdarlık vazifesini gördüğünü, bu
lerden bir mikdar getirmiştir. Hükümetin ka- çeşid fenalıkları yapabilecek bir adam olduğu)
bûl ettiği bu peksimedler hayvanlara bile yedi- nu söyledi. (Başka sû-i istimâllerin de meyda­
rilemiyecek kadar fenadır. Vatan uğunma fi- na çıkarılması için derhal bir komisyon kurul-
da-i can eden askere verilmesi kat’îyyen caiz ması)nı istedi.
değUdir.) B ir çok meb’uslar (bütün sû-i istimâllerin
Seraskerlik levazım reisi Haşan Paşa da bir kaç kişiye münhasır olduğu) nu söylediler
içtimada hazır bulunuyordu. O da vükelâya ve Rupen Efendi (hakikaten bu defterdarın
mahsus kürsiye geldi ve izahat verdi: (hu pek- orduyu zehirlemek gibi büyük bir cinayet irti-
simedlerin kısmen yenilmeyecek kadar fena kâb etmiş ise kanının helâl olduğu) nu ve (ölüm
olduğu) nu itira f etti, (ordu mübayaa hey’et- cezasına lâyık olduğu) nu ilâve etti.
leri de bu peksimedleri kabûlden imtina etmiş­ Nafi Efendi, (bu adamın derhal azlini ve
lerdir. B u işe aid evrak takımı meclisin emrine muhakeme altına alınmasını, teklif etti.
verilmek üzere hazırdır. Bu dosyanın mütaleası Meclis bu tek lifi kabul etti ve toplantıya
suçluların kim olduğunu meydana çıkara­ nihayet verdi.

394
D E V R E :1 CİLD: 1 İÇTİM A : 1

Meclis-i meb’usan
1293=1877
Zabıt Ceridesi

Elli altıncı inikad


16 cümad.el-âhire 94=16/28 haziran 1293/1877
PER ŞEM B E

İÇİNDEKİLER
Şayıfa
1— Müzakere edilen maddeler:
1— Padişaha tebrik-ve teşekkür
arizası 398
2- —Kapamş nutukları:
1- —Haşan Fehmi Efendinin 39&400
2— Reis Paşanın 400
Elli altıncı inikad
16 cümad-el-âhire 94— 16/28 haziran 1293/1877
PER ŞEM B E

Rei$: AH M E D VEFİK PAŞA

(Takvira.i Yakaıyi)in 1940ıncı sayısından: sani efendimiz gibi bir padişah-i dîl.âgâhın tah-
Nuhbe-i efkâr-i ilhartı~§iar-i hümayunları t-i Osmaniye cülûslarının şeref-i vukuudur.
şu devlet-ü milletin cidden ve hakikaten ihyası Efendiler,
noktası üzerinde sabit bulunan §ehr-yar-i mu~ Cümlemize malûmdur ki bir müddettenberi
vaffakıyet-âsar ve §ehin§ah~i faruk-ıktıdar e- devlet-i aliyyece müttehaz olan usûl.i istibdad
fendimiz hazretlerinin mahzâ atifefi celile-i kavaid-i âdile-i hükümeti ifsad etmiş ve binaen:,
mülûkânelerinden olmak üzere inayet ve ihsan aleyh devletimiz cidden ve sahihan bir müced-
buyurmuş oldukları kanun’i ınekârim-meşhu' dide muhtaç olmuştu. Hususiyle vatanımızın es­
n-i esasinin vaad ve tebşir buyurduğu ıslahata ki düşmanı, iki sene mukaddem, bir takım ev-
esas ittihaz edilecek olan nizamatı yapmak ve lâd-i vatanı iğfale kıyam edib türlü türlü desi­
kanunen muayyen olan vezaifi ifa etmek üze’ selerle huzûr-u asayiş.i dahilîmizi selbetmiş ve
re bu sene içtima eden hey’et~i meb’usanın mu- hattâ bazı kûteh-bînan-i zemanenin zihinlerini
ahharen zammolunan on gün ile beraber müd­ dahi taglit ile Avrupa efkâr-i umumiyyesini a-
deti hitam-reside olmuş bulunmakla geçen per­ leyhimize tahrike ıkdâm eylemişti. Hasılı vata­
şembe günü taraf-i celil'i riyasetten nutk-i er nımız, tafsile hacet olmayan inkılâb-i azîm ve
ti irad olunarak ve hitam nutkunda nam-i na- düşmanımız her bir tarafdan esas-i devlete rah­
mi-i hazret-i şehr-yarî yâd edildikde umum ta­ neler açıb nail-i âmâl olmak sevdasında idi.
rafından alkışlanarak resm-i hitam icra ve it­ OsmanlIlar ise bed-hahânın hayalleri gibi
mam olunmuştur. kansız, cansız olmayıb ancak azminde kavi bir
ip ip^ müceddide muhtaç idiler; çünkü malûmdur ki
H AŞ A N FEHMİ E F E N Dİ Nİ N N U T K U (en.nâsü alâ sîreti mülûkihim)
(Basiret) in 2137inci nüshasında (M eclis.i ma-sadakınca her bir ümmet padişahlarının
M eb’usâmn h ita m j müzakeresi hasebiyle birinci haslet ve siyretlerine tatbik.ı hareket ederler.
kâtib„i resmî, Dersaadet m eb’usânından izzetlû Evet, bir devlet ve milletin nîk ve bed ah­
H a ş a n F e h m i Efendi tarafından irad olunan
vali padişahının niyyât ve efkârına delâlet ede­
nutukdur) başlığı ile şu nutuk yazılıdır:
ceği misilli bir hükümdarın haslet ve siyreti da­
“Rüfeka-yi kiram efendiler, hi mülk-ü milletin bulunacağı hale mizan ad­
Cenab-i hakkm inâyet.i mahsusası devle- dolunabilir.
t-i aliyye ve millet.i osmaniyyeye yâr ve yaver Efendiler,
olduğunu isbat eden berahîn-i katiadan biri u- Umum OsmanlIlar cenab-i hakkm ihsanına
mum OsmanlIların en ziyade sıkıldığı ve düş­ ne derecelerde arz-ı şükran etsek âciziz ve ne
manların hemen etrafını aldığı bir zamanda ve­ mertebe kendimizi bahtiyar addeylesek haklı­
linimetimiz şevketin Gazi Abdülhamid Han-i yız; çünkü millet-i osmaniyyeye atıyye-i ilâ-

-3 9 6
(: 56 16 haziran 1293/28 hajzlran 1Ö77 C: 1

hiyyesi olan padişah-i diLâgâh efendimiz, cülû- mesi ne olacağına şimdiden hükmolunamâz;
s-i hümayunlarını müteakıb hulûs-i niyyet ve lâkin Karadağ hemen tenkil olunarak oralada-
ulûvv-i himmetleriyle bil-cümle tebea-i şaha, ki cibâl ve tilâlde alem-i zafer-tev’em.i
neleri haklarında olan lûtf ve merhametleıini Osmanînin temevvüc eylemekde bulunması ol­
bihl-ızhar envâ’-i gavail-i dahiliyye vü harieiy- muş, bitmiş vukuattandır.
yenin esbab.i indifaiyyesile uğraşdıklan buhran Efendiler, umum Osmanhlar saye-i şahane­
İl bir zamanda işbu hey'et.i muhteremenin se- de devlet-i aliyyece “sızıltı çıkmasın. Aman,
beb-i içtimai olan kanun-i esasiyi vaz’ ile usûl-i falân gücenmesin” gibi rneslek-i tesamüh-ü mü-
istibdadı ref’ edib bünyan-i devlet.i Osmaniyye- lâyemet artık terkolunmuş olduğundan muha­
yi kaide-i meşrua-i meşveretle tecdid buyurdu­ faza-i hukuk-ı mukaddese-i devlet-ü millet yo­
lar ki işte şu inayet memleketimizin naü ola­ lunda badema zerre-tün-ma ibraz-i mülâyemet-ü
cağı saadet-i hâlin şimdiden derecesini tayin i- mümaşat edilmez ve aks-i hâl.ü harekette bulu­
çin OsmanlIlara pek büyük delil ve hüccettir. nanlar şediden nies’ûl tutulur ve ancak bu su­
Bununla beraber, meclis-i umumînin yev. retle bir takım tasallutattan halâs bulunabilir.
m-i küşadmda kıraet buyurulan nutk.ı hüma­ Binaberin şu Karadağ hakkında olunacak mua­
yunda hiç kimseden çekinilmeyerek doğru söy­ melede bu meslek üss-i hareket ittihaz edilir
lenmek emrinde sezâvâr buyurulan müsaade ümid-i kavîsindedirler.
ve kemâl-i ruhsat ilk içtimada olduğu gibi ba­ Arkadaş efendüer, mesail-i haziranın hal­
dema içtima eyleyecek meclis.i umumîce de imce devlet ve milletçe gösterilen ve badema da­
üss-i hareket olacağı cihetle bu dahi Osmanlı­ hi gösterilmesi cidden matlûb ve şediden muh-
larca her bâr şayan-i takdis.ü takdir, azîm bir tazar bulunan sebat ve metanetle asakir-i Os-
nimettir. maniyyede meşhûd olan gayret ve şecaate naza­
ran bi-nusrat-i-hi tealâ muhafaza-i hukuk-ı meş-
Padişahımız efendimiz, mesail-i zaüe-vü
ruamıza muvaffak olacağımızda lûtf-i hakdan
hazırada ibraz buyurdukları kemâl-i metanet
ümid ve intizarımız pek kavîdir ve bu babda
ve azm-i hümayunlannda gösterdikleri sebat-ü
cümle OsmanlIların nihayet dereceye kadar her
gayret, hey’et-i meb’usâna Karadağa ve saireye
türlü fedakârlığı ihtiyar eyleyeceklerinde vic­
dair havale oulunan mevadda kemal-i serbesti
danımız emindir ve buralarda ise asakir-i Osma-
ile beyan.i efkâra bâdi-i cesaret olmuş ve bi-
niyyenin avn-i hakla şimdiye kadar mazhar ol.
nusrat-i-llâh-i tealâ semere-i sebat-ü metanet
duğu fevz-ü nusrat ile memalik-i mahrûsamn
olarak akibet Karadağm asakir-i Osmaniyye
her tarafında erbab-i hamiyyet canibinden ce-
tarafından ber_vech.i dil-hah te’dib ve tenkili
molunmakda ve hattâ diyar-i ecnebiyyede bile
netice-i muntazarası husule gelmiştir ki bu bab.
bir çok muhibb-i medeniyyet-ü hakkaniyetin â-
daki inayet.i rabbaniyyeye fevkalâde teşekkür­
sâr ve himemi ile mecruhîn-i asakir-i Osmaniy­
ler eder ve bu muzafferiyet, adüvv-i medeniyyet
ye için toplanıb gönderilmekde olan her türlü
olan Rusyanın dahi bihavl-i-llâh.i tealâ dûçar-i
ianelerin derecatından müstedeldir.
enva’-i inhizam-ü felâket ve asakir-i Osmaniyye.
Evet, hukuk-i mukaddesemizi muhafazaya
nin avn-ı hakla mazhar.i kemâl-i fevz-ü nusrat
muvaffak olacağımızda kalbimiz mutmaindir;
olmasına mukaddime-i beşaret addeyleriz.
zira meb’usânca kiraren söylendiği üzere har-
Efendiler, muhafaza-i hukuk.ı meşruda izha_
b-i hazıra girişmekliğimiz devletimiz tarafından
r-i kemâl.i metanet-ü gayret, muktaza-i şan.i in-
aharın hukukuna tecavüz ile düşmanımız gibi
saniyyettir .Ve bir devlet ve milletçe o makule
gurur ve istikbara mebnî değildir. Mücerred
mesailde edna mertebede ığmaz ve semahat ve
hakk-i istiklâlimizi vikaye maksadiyle bir ta-
cüz-î mümaşat ve cebanet mukaddime-i felâket.,
sallût-i gayr.i meşruanın def’i ile uğraşmak­
tir. Ve bu babda misal aramaya hacet olmayıb
tan ibarettir; binaenaleyh (el-hakku ya’lû ve lâ
Karadağ mes’elesinin suret-i vuku’-i cereyanı
yu’lâ aleyh) mantukunca cenab-i hak elbette
ile netice-i hayriyyesi elde bir mizan-i hakikat­
yardımcımız olduğunda şüphemiz yoktur.
tir.
Rüfeka-i kiramın hâtır-nişanları olmalıdır
Evet, mes’ele.i hazıra-i harbiyyenin hati­ ki mesail-i hazıra üzerine hey’et-i meb’üsânca

397 - .
i: S6 16 haziran 1^93/28 haıziran 1877 6: 1

pek çok bahisler geçti ve hayli nutuklar söylen- babda kaleme ahnan müsveddeyi hey’et-i umU-
di.Düşmanımızm maksadı zahir-i iddiası gibi in- miyyenin nazar-i tedkikine arzeylerim (*).
saniyyete hizmet değil, bilâkis efkâr-i istilâiy- Meclis-i umumînin devlet ve vatana fay­
yesini tervice medar olacak mukaddimatı ter- dası ile hizmeti bahsine gelince:
tib ile husul-i âmâlini teshil eylemek olduğu Hey’et-i meb’usân vezaifi dairesinde çahş-
cümleye malûm oldu.Hattâ itikad-i tamm ile ar- . tı ve âza-i kiram doğruyu söylemekden aslâ çe­
zedebilirim ki Rusya umum OsmanlIlara ol de­ kinmedi. Hattâ harekât-i vakıasile bu yolda Os-
recelerde bed-hahdır ki ilân-i harb eylemesine manhlann derece-i istidad-ü kabiliyetlerini
en başlıca sebeb ve hikmet padişahımız efendi­ isbat eyledi.Gerçi rüfeka-i kiramdan bazı zevat
mizin tebea-i sadıkasına ihsan buyurmuş oludu- tarafından meclis-i meb’Usânın içtimamdan bir
ğu kanun.i esasî ile vaz’ olunan usûl-i meş­
(* ) (Basiret gazetesinin 19 hazira!n^293 taribdi sa
verettir. yısında (meclis<.i m eb’usân tarafından hakipâyj
Halbuki Rusya kaviyyen bilmek gerekdir ki şahaneye takdimi kararlaştırılan teşekkür ârizasi
min-el-kâdim kemâl-i serbestî-i vicdan ile zîr-i suretidir) başlığı ile şu vesika intişar etmiştir:
himaye vü tabiiyette yaşamakda ve sayesinde “ Hak sübfıanehu ve tekaddes hazretleri, ziver.
lisan ve kavmiyetini muhafaza eylemekde oldu­ efzayj. e v r e n g j hilâfet ve zineUsâz-i sertr-i saltam

ğu devletin gayrisine müracaata tenezzül edecek nat veli.nim et.i bi.m innetim iz şevketlû, merhamet,
lû. padişahımız efendimiz hazretlerinin v ü c u d j â,
kadar OsmanlIlar içinde el-hak bir kavim yok­
lem.sûdi,i mülâkâneleria kâffe-i ekdar-i k evniyye-
tur. Lâkin ne çare ki perde-i gurûr-u istikbari den masun ve a’da.yi bed-peym aların makhur ve
ile kapanmış olan gözleri görmez ve namus-i ser-nigûn buyursun.
düvel ile hukuk-i müeli tanımaz ki hattâ et­ Karadağ şûrîş ve ihtilâlinin teskin maksad,i
tiklerinden biraz hicab etsin de kendi tebeası- hayrjmersadile m e’m ur buyurulan asakir-i şahane
nın lisanlarını alamajnb hasret-keş olduklan bir fırkalarının b i,jıa v lih j tealâ bu kere muzafferen
kanun.i esası altında yaşasın; Osmanlılan iğlu- Karadağ içinde yerleşmiş \ e m eyam in-i teveccüh,,
hatmi muvaffakiyyet,gayat.i c e n a b j padişahı ve tam
le çalışmakdan mücanebet eylesin.
IV,ı ferhunde^meiali’.ı h a z re ij hilafetjpenahlleri d-
Her ne hal ise, avn-ü inayet-i bârîye isti- sariyle cebel eşkıyasını hemen kahCmii tenkile ma„
nad edelim ve azm.ü sebat-ü hüsni-i nİ3^et-i vaffak olmuş olmalarından dolayı mahzaziyeLi ci.
hazret-i padişahîye ittiba’ ile umum milletçe ik­ han.kıymetmi şehinşahîlerihi mübeşşir olarak Hersek
dam ve gayrette halen ve istikbalen ibraz-i me. ve Işkodra kumandanlariyle neferatına varınca ü„
merâ ve zabitana lütfen ve tenezzülen keşide buyu­
tanet eyleyelim.
rulmuş olan telgrafnamemi h ü m a y u n j hilâfetpena-
Efendiler, gerek Karadağda, şükürler ol. hîlerinde tebşir buyurulan iltifat ve telâttufatji
sun, nail-i fevz-ü zafer olan, gerek Rumeli ve bigâyât.i cenabmi şehinşahîlerinden hey‘et„l m eb 'u -
Anadolu cihetlerindeki mevakı-ı harbiyyede bu­ sânca ve umum tebea-i sadıka-i mülâkânelerince ha,
lunan ordu fırkalariyle donanma-ji hümayun sil olan sü rû rji mafharet vasıl.i m ertebe-i nihayet
kumandan ve ümerâ ve zabitanı ve efrad-i asa. olduğu ve Rumeli ve Anadolu hududlarında memcu
lik-i mahrusa-i şahanelerini teta vü lj eyâdîmi düş„
kir-i şahanenin bi-tevfikıh-i tealâ ibraz etmek-
menden muhafaza ve sıyanel için her türlü fedakâr­
de olduklan kemâl-i §ecaat-ü besâlet doğrusu lığı gözüne almış ve d ü şm e n j medeniyyetle pençe­
dostlan memnun, düşmanleri dil-hûn edecek leşmeye hazır vu müheyya bulunmuş olan ve bimnus-
bir surette olduğundan ve bu da bi.inayet-il-lâ- ratihijealâ kılâ-ı âdâyi fetih ve teshir ile ilerlemekde
h-i tealâ, veli-nimetimiz padişahımız efendimi­ bulunan cünûd-i zafer-nüm ud-i mülûkâne ile do.
nanma.yi hümayunlarının dahi öyle şanlı şanlı neti,
zin tali’.4 ferhande-metâlil-ı hümayunlariyle
ce-i muzafferiyetlere mazhariyetle onların da bu
metanet-i efkâr-ı mülûkâneleri âsâr.ı çelilesi
yolda sunûf-i iltifat.ii talâttufatj şahanelerine nail
cümlesinden bulunduğundan ve muzafferen Ka. € bu suretle umum tebea-i sadıka.i mülkdârîlerince-
radağ içinde yerleşmiş olan aşakir-i şahanenin de yeni başdan enua’.ı şadümanî vü meserret hasıl
kumandanlarından neferatına kadar taltifi ha- olması eh’ıy e-i mefrûzasını yâd ve tezkâr ile vecibe-i
vi lütfen ve tenezzülen keşide buyurulmuş olan ieşekkürjı ubûdiyyet ifa kılınmış olduğunun ateb-i
biılend-mertebemi şehrîyarîlerine arzına mücaseret
telgrafname-i mahsus-i hilâfet-penahîden dola­
ktluımışhr. Ol babda k a tıb e j ahvalde emr.ü ferman
yı hâkipay-i hazret-i padişahîye bir teşekkür a- şevketlû ve kudretlû padişahımız efendimiz hazret­
rizasının takdim olunmaşım teklif eder ve ol lerinindir.

398
i: 56 16 haziran 1293/28 haziran 1877 C: 1

fayda hasıl olmadığı yolunda idare-i lisan olundu batı icra edilerek bir takımı dahi ifa- 5d mükte-
ve bu efkâra iştirak eden de bulundu ise de şu zalan zımnında mercilerine gönderilmiştir.
fikir ve zihab yanlıştır; çünkü itikadü âcizanenL- Vakıa şu evrakın cümlesinin havale olun­
ce, hey’et-i meb’usânın def’a-i ûlâsı olan içtima­ duğu mahallerce ne yapıldığı hey’et-i meb’tısân-
in devlet ve milletçe calib olduğu muhassenat ca henüz malûm olamamış ise de bazılarının ica-
kabil-i tadat değildir. Hey’et-i meb’usân bu içti- batı icra olunmuş ve bakîsinin kuyûduna naza­
maında hiç bir iş görmüş bile olmasa idi, bu se­ ran netayic-i hasılâyı taharri etmek içtima-i âti.
ne için yalnız kürsi-i hitabete çıkıb da saye-i deki meb’usân-i kiramın himmetine kalmıştır.
şahanede âza.i kiramın ahval.i mülk-ü millet ve Hey’et-i meb’usânm rüy’et eylediği hususat
ve harekât-i me’murîn-i devlet hakkında beya- neden ibaret idiği işte lıulâsaten arzolundu ve
n-i mütalea eylemeye kesb-i salâhiyet eyledikle­ gerçi bunlanr âza-i kiram hazeratınca meçhûl
rinin âmmeye malûm olmuş olması gibi büyük değilse de birbirimizden ayrılmazdan evvel
fayda ve menfaat mülâhaza edemem. Hattâ mahsûl-i say’imizi ta’dad etmekde hey’etçe hu-
kanun-i esasi sayesinde devlet-i aliyyece bir sûl-i mahzûziyetten ga.yri bir hâl mülâhaza ele­
meclis-i meb’usânm içtimıaını görmek gibi bir mediğimden ol babda âcizane bir ilm-i icmali i-
şerefi kâfi addederlerken, efkâr-i umumîyyenin tasına cesaret kılındı.
vüsûk ve itimadı eseri olarak, âzasından bulun­ Efendiler, malûmdur ki hey’et-i meb’usâ­
mak şerefini dahi ihraz etmekliğimi kendimce nm nutk-i hümayunda dahi en ziyade ehemmiyet
pek büyük ni’met ve mefharet addederim. Maa- verilen mehakim ve zabtiye ile intüıab vezaifine
mafih hey’et-i meb’usân ahval-i hazıra-i ma’- dair kanun lâyihalarının tedkikine muvaffak o-
lûme ile beraber hayli işler de görmüştür: lamadığımızdan dola5U beyan-i teessüf eder ve
Görülen işlerin başhcaları bervech-i âÜ bu teessüfde âza-i kiram hazeratınm iştirak e-
tadad olunur: deceklerinde şüphem olmadığını arzeylerira.
1) Nutk.ı hümayun.i müyûkâneye teşekkür arî-
Filhakika bu def’a yetiştirilen işler de
zası, 2) Hey’et.i meb’usân nizamname-i dahilîsi, :l)
Karadağ mes’elesine dair kanun, 4) Londra meclis.i hayli şeylerdir; lâkin Takdim-ül-ehem al-el-
mükâleme mazb.aitasına hey’et-i vükelâdan yazılan raühim kaidesine riayetle ona göre kavanîn lâ­
cevaba tahsLnname, 5) Donanma.yi hümayunu te_ yihaları yetiştirilmiş olsaydı daha ziyade bâis-i
maşaya sezâvâr buyurulan müsaade.! seniyyeden do­ şükran olurdu. Meselâ: mehakim ve zabtiye i-
layı teşekkür arizası, 6) Dersaadet belediye kaınunu, le me’murîn vezaifine dair kanun lâyihaları evvel
7) TeşkiLi vilâyat kanunu, 8) Matbuat kanunu, 9)V i.
be-evvel yetiştirilmeli ve müvazene-i maliyye
lâyat belediye kanunu , 10) îstikraz-i haricî kanunu,
11) Idareui urfiyye kanunu, 12) Zat.i hazret-i padî- kanun lâyihası dahi vaktiyle hey’et-i meb’usâ-
şahîye Gazilik unvan-i cehlinden dolayı teşekkür a_ na verilmeli idi; çünkü defeât ile hey’et-i umu­
rizası, 13) Ağnam rüsûmuımn bir senelik olmak ü_ miyyede ve şubelerde bahisleri geçtiği üzere ü-
zere bir kat. daha istihsaline dair kanun, 14) îngilte„ mûr-i zabtiyye ile mahkemeler saye-i şahanede
re devletinin Dîersaadet sefirine hıtab, 15) Emlâk ve
te’mîn-i hukuk.ı ibâda me’mur hey’etlerdir. Ve-
temettü’ verğîsi kanunu, 16) Istikra-ı dahilî kanu.
nu, 17) Intihab.i meb’usân kanunu, 18) Müvazene-i
zâif-i kanuniyyede me’murlara ifa-i me’muriy-
maliyye kanunu. yetlerince delil ve rehberdir.
Bunlardan maada hey’et.i meb’üsâna altı Müvazane-i maliyye kanun lâyihası bahsine
yüz otuz muharrerat ve arzuhal ve levayıh tak­ gelince: Malûmdur ki bu kanun arız ve amîk
dim olunub encümen-i mahsus ma'rifetiyle ted- tedkike muhtacdır ve bu da zaman ile olur; lâ ­
kikat icra ve hulâsaları hey’et-i umumiyyede kin aceleye tesadüfle beraber bu sene muvaze­
ba’d-el-kırae muktezalan ifa olunmuştur. Ma­ ne kanunu lâyihasımn haylice tedkikatı icra o-
lûmdur ki bunların muamelâtı ehemmiyetten lundu. Amma şurası da münker değildir ki mec-
hali değildir ve belki içlerinde pek mühim şey­ lis-i umumî esasen birinci def’a olarak teşkil o-
ler de vardır. lunmuş ve içtima ve küşadı devlet ve milletçe
Gerek arzuhallerin ve gerek şube ve encü- gavâil-i âzîme zemanına tesadüf eylemiş oldu­
menlerce mevadd-i muhtelife için verilen tak­ ğundan ve hasb-el-kanun içtima’-i âtîyede çok
rirlere dair makam-i riyasetten yüz kadar tez­ vakit kaldığından lâzımgelen kavanîn lâyihala­
kire yazılmış ve bunların dahi bazılarının ica- rının ve ale-l-husus mehakim ve zabtiye ve me’-

399
-
CÜTÜPHANESS
mm
'4.zir^n- 1‘293/28i haziran 1877> 6: 1

tİL murîn vezaifi ile bir hayli kısımları şâmil ola­ istedîği'mîhusasi'- müsaadeleriyle mümkün me
cak olan sene-i âtiye mın?az,enie4ı maliyyesine ' tebe: beyan eyledim. Hemen cenab-i hak za1
dair kavanîn lâyihalarımns'vatetiyle tanzim ve hazfefci padişahîye kemâl-i ömr.ü şevket'.’
tehyiesihe- devletçe sarf-i nakdîne-i gayret bu- devletçe ve milletçe mûcib-i enva-i mesarr-ü-i
yurulacağı şüpheden, beridir. tihar olacak nusrat. ve muvaffakiyetler ihsânt’
Efendiler, hey’et-i meb’usânm vezaifj esa- hey’et-i vükelâ_yi fiham hazeratına .da mesâ
siyyesinden- biri tezyid-i varidat esbabını ta. h-i dahiliyyeivü haricij^e' ile mehammd ask
h a n i ve: teemmül eylemekdir ve müvazene.i ma- riyyece şan-i devlet-ü millete şayan badema d
liyye bu yolda bulunabilir, yoksa maksad yal­ hi tedabir ve harekât-i memduha ibrazına m:
nız- tenkıhri masarif tedbirinde aranmakla hasıl vaffak buyursun duasiyle hatm-i kelâm eylerh
olamaz: Yalnız varidat ise tevsi’-ı esbaba-i ser­ 17 haziran 1293
vetti memlekete himmetle: olur. Bu dahi yol­ sii
lan: tanzim ve göller ve liman ve nehirler tathir RE İS PAŞANIN K A P A N IŞ N U TK U
ile: mahsulâtımıza mahreçler açılarak ümûr-i zi- (Takvim-i VakayDin 1940 inci sayısından
raati. te k ^ r' ve teshil hususuna cidden himmet •‘Bugünkü meclisimiz, meclisui üıtitamdi
olunmakla vücude gelebilir ve devlet ve vatanın Geçen-hafta, temdid edilen, müddet dahi hıta
saadet-i halini arzu eden zevat bu babda zerre- buldu. Sonradan gelen lâyihalar: da: encüme
t-ün^ma kusûr etmemek lâzımgelir. Hususiyle lerde kıraet olunmuştu. Bugün, mademki mü
te’minû menafi'-ı hazine maksadiyle tevhîd-i detimiz hitam buldu, evrakımızı muhafazaj
mübaayat tedbirinin ittihazına ve müvazene me’mur tayin ettik. Yeni meb’usân intihab ol
mes’elesinin teshil-i muamelâtı için divan-i mu- nuncaya kadar, biz meb’usuz; Cenab-i hak v
sebatınisür’atle teşkiline de himmet olunacağı zı-ı kanun-i esasî, veli-ni’met-i bi-minn
muntazardır. Geçenlerde hey’etti umumiyyeye: timiz, padişahımız efendimiz hazretlerini tû
arzolunarak Babiâltye irsâl ve takdim kılınması ömr ile muammer etsin. îcab ettiği surette yet
tensib buyurulan fabrika ve madenlere dair ka­ den içtimaimiz kolaydır.
nun lâyihalarının-hazırlanmasıdahi nazar-i him_ Cenab-i hak asakir-i Osmaniyyeyi mazhaı
metten dûr olunamayacağı ve bu hususlar hak­ muvaffakiyyet buyursun; meclisimiz hıta
kında mercîlerinden teshiiâtti muktazayenin i. buldu.
fasına dikkat edüeceği ümid olunur. Bu sene derdest bulunan bunca gavâild«
Bir de mahkemelerin emr-i.intizamım dere­ kendilerine düşen hisse-i eşgal ile iştigalden m
celi matlûbeye isâl etmek mutlaka hükkâm-i ada hey’et-i meb’usânın kendi nizamname-i d
nizamiyyeye bir mahreç açmaya ve oradan çık­ bilileri ve Dersaadet ve vilâyât-i şahane devaiı
m adıkça âÜde hâkimti nizamî olamamak kaide, belediyye kanunları ve teşkil-i vilâyat kanuı
si lâ-yetegayyer bir kanun ittihaz olunmaya ve matbuat kanunu ve intihabd meb’usân k
muhtaçdır; başka çaresi yoktur; binaenaleyh nunu ve idare-i urfiyye kanunu ve büdce ’
yalnız Dersaadette dağil, i’tikad-i âcizanemee kavaim.i nakdiyye nizamları gibi sekiz, on pa
vilâyât merkezlerinin cümlesinde olamaz ise bile ça kavanînin emr-i tedkiklerini dahi icra ed
bazılarında behemâl mekteb-i kavanînin teşkil bitirmiş olması pek'^büsdik hidemattan ma’dı
olunmasını derece-i vücûbda görürüm. Hattâ olub hele müzakerat-i vakianın usûl ve nizan
her ne vakit devletçe he’yeat-i mehakimin İsla­ na muvafık bir suret.i edibane-vü ihtiramkâr
hı murad olunmuş ise, ber-vech-i dil-hah, mak­ nede cereyan etmiş olması hattâ Avrupa gazet
h sadın hasıl olamamasına ve bazen eski derece­ leri tarafından da kemâl-i tahsin-ü sitayiş, ile
sinden bile tenezzül eylemesine sebeb ve hikmet lân edilmiş bir keyfiyet olduğuna ve hey’el
hâkim-i nizamî yetiştirecek kavanîn mektebinin meb’usânın ilk’ senesinde gösterdiği şu eseı
bulunmamasiyle beraber meslek aranmamak iktidar-i millet-i muazzama-i Osmaniyyenin i
mes’elesinden ibarettir; binaenaleyh devletçe bu­ tidad-ı mahsus.i terakki-perverîsine delâlet
raların ve bu yolda tecrübe. olunmuş olanların der mevaddan bulunduğuna mebni halkımız
nazar-i ehemmiyetten dûr olunmayacağını ü- şu istidad-i kâr.şinasânesinden sinîmi âtiye iç
mid ederim, dahi, pek büsdik hüsn-i hidmetlere intizar
işte, rüfeka-i kiram hazeratına arzetmek dilmek becâ ve sezâdır.”
BİRİNCİ C' İ L D İ N SONU

.îte
û
r-
tj
ire.

tre
li-
e-
a-
U-.
a. '

ır:
m
rır
di
/a.
u-
a.
e-
U
tl-

>i
m

m
ai
a?
r-i
lU
a-
ire

ib
ıd
LU
a.
e.
i-
ui

,s.
e-
;ın
in
e-

You might also like