You are on page 1of 18

_____________________________________________________________________________________

Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 6, Sayı: 66, Mart 2018, s. 267-284

Yayın Geliş Tarihi / Article Arrival Date Yayınlanma Tarihi / The Publication Date
08.01.2018 15.03.2018

Dr. Mustafa Evren BERK


mevrenberk@gmail.com
Yrd. Doç. Dr. Mustafa ASLAN
Adnan Menderes Üniversitesi İletişim Fakültesi
maslan@adu.edu.tr

DÜNYA SİNEMASINDA ÖZEL EFEKT VE GÖRSEL EFEKT


Öz
Sihirbaz George Melies, filmini çekerken kamerasının sıkışması ve kamerasını tek-
rar oynattıktan sonra karşılaştığı manzara, özel ve görsel efektlerin miladı olarak
tanımlanabilir. Kamerası sıkışan Melies, Paris’te çektiği filmi tekrar oynattığında
otobüsün cenaze arabasına, bir adamın da bayana dönüştüğünü izlemlemiştir. Bu
durum Melies’in filmlerinde efekt serüvenini de başlatmasında etkili olmuş, tesa-
düfen bulduğu bu tekniği de birçok filminde kullanmıştır. Teknolojik gelişmelerle
ihtiyaçlara göre şekillenen efekt uygulamaları, sinemanın anlatımı konusunda tah-
min edilemeyen boyutlara ulaşmıştır. Senaryo bir film için ne kadar önemliyse,
filmde kullanılan efektler de filmin anlatımını güçlendirmede o kadar önemlidir.
Senaryo nasıl bir oyuncuyla bütünleşik şekilde filmde yaşam buluyorsa, filmde
kullanılan efektler de filmin en önemli parçalarındandır. Günümüzde efektsiz bir
film düşünülemez hale gelmiştir. Bu bağlamda sinemada hayati öneme sahip bu
efektlerin, tanım ve uygulama alanlarıyla ne olduğu hakkında bilgi verilmiş, litera-
türde görülen her iki kavramın tek isimde kullanılmasının hatalı olduğu gerek yapı-
lan tanım ve uygulamalarla, gerekse Dünya Sinemasında özel ve görsel efekt ala-
nında çalışma yapan sanatçıların tanımlarıyla da iki alanın da farklı uygulamalar
olduğu ispatlanmaya çalışılmıştır.
Anahtar kelimeler: Özel Efekt, Görsel Efekt, Hollywood, Türk Sineması
Dünya Sinemasında Özel Efekt ve Görsel Efekt

SPECIAL EFFECTS AND VISUAL EFFECTS IN THE WORLD


Abstract
The magician can be described as the mystery of the special, visual effects that
George Melies is competing with when shooting the camera, and the scene he con-
fronts after replaying his camera. Melies, who was stuck in his camera, watched as
he played the movie he shot in Paris, turned the bus into a funeral car, and that a
man turned into a lady. This was effective in launching the adventure of the effects
in Melies' films, and Melies used this technique in many of his films. Technologi-
cal advances have reached unpredictable dimensions with the use of effect applica-
tions that are tailored to the needs of the cinema. Such developments have expand-
ed the imaginary worlds of both directors and producers and have continued to use
and continue to use effects applications as tools to continuously improve. The more
important the scenario is for a film, the more the effects used in the film are, the
more important it is to strengthen the narrative film. If the script finds life in a
movie integrated with a player, the effects used in the film are also the most im-
portant parts of Filmin. Nowadays a film without effect becomes unthinkable. In
this context, it has been given information about the effects of these effects, which
have vital importance in the cinema, with the definition and application fields, and 268
it is necessary that the two concepts seen in the literature are wrong to use in one
name with the definitions and applications, it has been tried to prove that there are
different applications.
Keywords: Special Effect, Visual Effect, Hollywood, TurkishCinema
GİRİŞ
George Melies’in kamerasının sıkışması ve tekrar oynatmasıyla karşılaştığı manzara
belki de özel ve görsel efektlerin yaratım sürecinde hayal gücünün yansıtılmasındaki en büyük
milatlardandır. Sinemanın ilk yıllarında ortaya çıkan özel efektler, teknolojinin ve bilimin iler-
lemesiyle gelişmeye başlamış, yönetmenlerin ve yapımcıların hayal gücünün sınırsızlığındanö-
zel efektlerle yapılabilecekler hep sınırlı kalmıştır. 1980’lerin ortasında görsel efektlerin yaratı-
mındaki kolaylık, yapımcıların ya da yönetmenlerin istedikleri sahnelerin çekilmesine olanak
sağlamıştır. 1990’lı yıllarda bilgisayar ortamında oluşturulan görsel efektlerle özel efekt kulla-
nımına ihtiyaç biraz da olsa azalmıştır. Ancak özel efektlerin kullanımı günümüze kadar halen
gerçekleşmektedir.
Günümüzde görsel ve özel efektler, reklamların ve film endüstrisinin önemli bir parça-
sıdır. Kullanılan özel efektlerin sınırlılığı ve teknolojinin de hızlı gelişimi ile görsel efektler
hayal gücünün vazgeçilmez bir unsuru haline gelmiştir. Bilgisayar teknolojisinin ve yazılımların
gelişmesiyle özel efekt ile yapılması zor ve güç olan efektler, görsel efektler sayesinde daha kısa
sürede gerçekleşmeye başlamıştır. Bu nedenle görsel efektin kullanılmadığı bir filmi özellikle
tecimsel sinemada görmek neredeyse imkansız hale gelmiştir. Görsel efekt teriminin kullanıl-
maya başlanmasından önce, yıllar içerisinde farklı adlarla anılmasının ve bu kadar büyük bir
değişim göstermesinin nedeni teknoloji ile doğru orantılıdır. Görsel efektlerin, sinemanın yanı
sıra televizyon dizilerinde de sıklıkla kullanıldığı görülmektedir. İzleyicileri sinemaya bağlamak

The Journal of Academic Social Science Yıl:6, Sayı: 66, Mart 2018, s. 267-284
Dünya Sinemasında Özel Efekt ve Görsel Efekt

ya da daha fazla etkilemek ve görsel anlamda zihinlerde yer etmek adına kullanılan görsel efekt-
ler, bazen çarpışma sahneleri ya da patlama sahneleri gibi yapılması zor ve maliyetli olmasından
dolayı, film yapımcıların sıkça başvurduğu bir yöntemdir. Görsel Efekt dünyası kendini yenile-
yen ve hızla gelişen bir sektör olduğu içindir ki kullanılan tekniklerin geliştirilmesi ve iyileşti-
rilmesi firmalar ve yapımcılar tarafından üzerinde durulması gereken en önemli noktalardandır.
Bu öylesine büyülerle, gizemlerle dolu bir dünya ki hedef kitleleri hızlı ve kolay biçimde etki-
lemeyi başarmıştır. Çoğumuzun gözünü kırpmadan izlediği aksiyon ve gerilim dolu sahnelerin
birçoğu bilgisayarlarda hazırlanmakta ve sinema filmleri ile dizilerin içerisine yerleştirilmekte-
dir.
Bu çalışmada, görsel efekt ve özel efektin tanımları yapılmış, sinemada kullanılan özel
efekt ve görsel efekt kullanım alanları hakkında bilgi verilmeye çalışılmıştır. Bazı kaynaklarda
ve literatürde özel ve görsel efektleri tek başlık altında ele alınması gibi yapılan yanlışlık ya da
anlam kargaşasına açıklık getirilmesi açısından da önemlidir. Özel efekt ve görsel efekt sinema-
da kullanım açısından aynı alan olmasına rağmen, yapım aşaması farklı bir süreçten geçmekte-
dir. Özel efektler daha çok maket, patlamalar, makyaj ve kamera hileleri ile yapılan efektler
iken, görsel efektler bilgisayar ortamında oluşturulan efektler olarak tanımlanmaktadır. Günü-
müzde bilgisayar ve yazılımların gelişmesiyle beraber özel efektlerin kullanımına gerek duyul-
mayabilmektedir. Çünkü bilgisayar dünyasındaki en son gelişmeler görsel efektleri ileri boyut-
lara taşıdığı için, reel hayatta yapılan özel efektler, bilgisayar ortamında görsel efektler ile de
yapılabilmektedir. Günümüz Hollywood Sinemasına bakıldığında ise özel efektlerin halen kul-
269
lanılmakta olduğunu görmekteyiz. Buradaki durum, özel efektli sahnelerin halen ihtiyaç duyul-
duğu görülmektedir. Tüm sahnenin görsel efektlerle yapılması, sahnenin üç boyutlu olduğu hissi
seyircide bırakacağı iticilik hissinden dolayı sahnenin özel efektlerle donatılmış sahne elemanla-
rını olması gerçekçilik açısından seyircide olumlu yönde bir etki bırakmaktadır. Bu yüzden özel
ve görsel efektler sinema dünyasında birbiriyle uyumlu sinematografi araçlarındandır.
1. Özel Efekt’in Tanımı
Özel efektler genellikle sahne çekilirken yapılan ve yaygın olarak kullanılan pratik
efektler olarak tanımlanabilir. Özel efektler mevcut metodolojide görsel efektlerle birlikte ele
alınır. Bu yüzdendir ki sahnede neyin görsel efekt, neyin özel olduğunu tahmin etmek oldukça
zordur. Bu işbirliği, dijital teknoloji ile geliştirilmiştir. Örneğin, dijital teçhizatın erken kabulü,
özel efekt sanatçısı için set üzerinde daha ayrıntılı uçan aletler üretmek için daha fazla özgürlük
sağlarken, tüm ilgili kişilerin güvenliğini önemli ölçüde arttırdı. Özel efektlere örnek olarak
mermi atışları, pratik patlamalar, yağmur, yangın, her çeşit araba hasarları, uçan kuleler, sarsın-
tılar ya da depremler, teknelerin veya uçakların hareketini taklit eden mekanizmalar ve yapay
okyanus dalgaları püfkürtmeler sayılabilir. (Okun, 2010:2). Özel efekt; teknik olarak reel or-
tamda çekilmesi imkansız, zor, zaman alıcı ve maliyetli olan planların, özel ekipman cihaz ve
spesifik teknikler yardımıyla filme alınmasıdır (Rickitt, 2007: 10-11). Özel efektler film setinde
oluşturulan piroteknik (patlayıcı malzemeleri) veya minyatürden oluşturulmuş efektlerdir.
(Wright, 2008:2). Özel efektler diğer bir deyişle sahnede ya da kamera ile oluşturulan efektler-
dir. (Byrne, 2009:3).
2. Özel Efekt Uygulamaları
Bu bölümde kavram karmaşasına sebep olan özel efekt uygulamaları ayrıntılı olarak in-
celenmiştir. Özel efektler genellikle sahne çekilirken yapılan pratik efektler olarak tanımlanabi-
lir. Örneğin, görsel efektlerin gelişmesi ile oyuncuların üzerindeki iplerin silinmesi, hareket

The Journal of Academic Social Science Yıl:6, Sayı: 66, Mart 2018, s. 267-284
Dünya Sinemasında Özel Efekt ve Görsel Efekt

özgürlüğü sunmuştur. Tipik özel efekt sahnelerine örnek sahneler kurşun delikleri, pratik patla-
malar, yapay kar, su yağmur, ateş, sahnede oluşturulan yapay depremler bunlara örnek verilebi-
lir. (Okun, 2010: 1) Özel efekt, teknik olarak reel ortamda çekilmesi imkansız, zor, zaman alıcı
ve maliyetli olan planların, özel ekipman cihaz ve spesifik teknikler yardımıyla filme alınması-
dır (Rickitt, 2007: 10-11). Özel efektler film setinde oluşturulan piroteknik (patlayıcı malzeme-
ler) veya minyatürden oluşturulmuş efektlerdir. (Wright, 2008:2). Özel efektler diğer bir deyişle
sahnede ya da kamera ile oluşturulan efektlerdir. (Byrne, 2009:3). Özel efekt uygulamalarının
sınıflandırılması literatürde önemli bir kaynak olarak kendilerine sıklıkla başvurulan Richard
Rickitt ve Ronn Miller başta olmak üzere ReymondFielding, Robert McCharty gibi isimler dik-
kate alınarak yapılmıştır. Bu sınıflandırmaya göre filmlerin kullanım ihtiyaçlarına göre özel
efekt uygulamaları yedi ana başlık altında ele alınmıştır:
 Optik İllüzyonlar
 Model ve Minyatürler
 Animatronik
 Mat Boyama
 Makyaj
 Fiziksel Efektler
 Ses Efektleri 270

2.1 Optik İllüzyonlar


2.1.1 Arka Projeksiyon
Arka projeksiyon, film yapımlarında kullanılan özel bir efekt tekniğidir. Ön planın,
önceden filme alınmış mevcut bir arka planla veya boyanmış ya da bilgisayar tarafından üretilen
görüntülerle (CGI) birleştirilmesinin etkisidir. Genellikle film endüstrisinde, özellikle araba
sahnelerinde veya bazı arka plan hareketleri göstermek için kullanılır. Bu efekt, karakterlerin
mavi / yeşil ekran efektine çok benzeyen, içinde bulunmadıkları bir yerde olduklarına dair bir
illüzyon yaratmaktır. (https://cinewiki.wikispaces.com/Rear+Projection 08.02.2017 15:35).
Arka projeksiyon için kullanılan ekipman, setin ve stüdyo boyutu gibi katılan kompozitlerin
türüne bağlı olarak, arzuya göre basit veya karmaşık olabilir, Ön plana yönelik eylemlerin nasıl
yapıldığı ve böyle bir etki için mevcut olan bütçenin de varlığı bunda etkendir.
Arka projeksiyon ne olursa olsun, ile ilgili dört cihaz türü vardır:
1.) Kamera
2.) Projektör
3.) Ekran
4.) Projektör ve kamera için kilitleme kumandaları (yalnızca arka plan sahnelerinin taşınma-
sı içindir)
Ayrıca, ekipmanın seçimi temelde arzu edilen arka plan türüne göre belirlenir.
1.)Arka planın hareketsiz görüntüleri (sahne içinde veya kamera tarafından herhangi bir ha-
reket, örneğin herhangi bir insan figürü veya hareketli nesne bulunmayan peyzajlar)

The Journal of Academic Social Science Yıl:6, Sayı: 66, Mart 2018, s. 267-284
Dünya Sinemasında Özel Efekt ve Görsel Efekt

2.) Hareketli bir arka planın önceden kaydedilmiş bir hareketli resmin sabit çerçevesi (ka-
mera hareketsizdir ve aktörler ve diğer nesneler bir şehir sokağı gibi çerçevede hareket ha-
linde görülebilir)
3.) Hareketli görüntüler (hareketli kamera sahnesi, bir otomobilin hareket halindeyken çe-
kilmiş olması)
2.1.2 Ön Projeksiyon
Ön projeksiyon tekniği, arkadan projeksiyonda olduğu gibi arka zeminli sahnenin
arkasından değil, hareketin önünden çıkmasını gerekmektedir. Süreçle ilgili denemeler 1930'lu
yılların başlarında yapılmıştır. Ancak yöntemle ilgilenen bir takım pratik sistemlerin geliştiril-
mesine neden olan 50'li yıllar kadar gelişmiş değildir. Bir Amerikan bilimkurgu yazarı olan
William Fitzgerald Jenkins 1955 yılında bir sistem tasarlamıştır ve patentlemiştir.
1957'de iki Fransız mucit Alekan ve Gerard, benzer bir sistemi patentini almıştır.
Rank Organizasyonu tarafından hazırlanmıştır. Pratik ön projeksiyon sistemlerinin ortaya çıkışı
1940'ların sonlarında Scotchlite adı verilen buluş yoluyla, yansıtıcı olan bu malzemesinin 3M
Şirketi tarafından mümkün hale getirilmiştir. Scotchlite her biri 0.25 mm'den (Xooin) daha kü-
çük çapta milyonlarca cam boncuktan yapılır. Işık bu boncuklara çarptığında, neredeyse tümüy-
le kaynağına geri yansıtmaktadır. (Rickitt, 2007:69).
Japon Sinemasında Matango filminde ön projeksiyon tekniğini yat sahneleri için yoğun
bir şekilde kullanılmıştır. Bir diğer film ise StanleyKubrcik’in yönetmenliğini yaptığı 1966'da 271
çekilen, 2001: A Space Odyssey adlı filmde de bu teknik kullanılmıştır. Maymun davasındaki
aktörler, Elstree Stüdyolarında bir sahnede çekilmiştir ve Afrika'nın görüntüleriyle birleştiril-
miştir. (https://en.wikipedia.org/wiki/Front_projection_effect 09.07.2016 16:14).
Ön projeksiyon tekniği günümüz sinema filmlerinde de kullanılmaya başlanmıştır. Tek-
nolojinin ilerlemesi ve yazılımların gelişmesiyle birlikte bu tür özel efekt uygulamalarının yerini
chromakey almıştır. Ancak önemli bir nokta ise yansıtılan görüntünün renk skalası da sahnenin
içine işlediğinden, perdenin önündeki oyuncu ya da nesneler de bu yansımadan etkilenerek do-
ğal bir ortam görünümüne kavuşmaktadır. Son zamanlarda bu tekniği Oblivion adlı sinema fil-
minde görmek mümkündür.
2.1.3 Optik Yazıcılar
Optik yazıcı, bir film kamerasına mekanik olarak bağlı bir veya daha fazla film projek-
töründen oluşan bir cihazdır. Film yapımcılarının bir veya daha fazla film şeridini yeniden çek-
melerini sağlar. Optik yazıcı, hareketli görüntüler için veya eski film malzemesinin kopyalan-
ması ve eski haline getirilmesi için özel efektler yapmak için kullanılmaktadır. İlk basit optik
yazıcılar 1920'lerin başında inşa edildi. Linwood G. Dunn 1930'larda bu konsepti genişletti ve
II. Dünya Savaşı sırasında Amerika Birleşik Devletleri Silahlı Kuvvetleri'nin fotoğraf birimleri
tarafından bir kamera gibi bir stok öğesi olarak sipariş edilebilecek bir optik yazıcı tasarımı
görevlendirildi. Optik yazıcıların mini bilgisayarlar ile kontrol edildiği 1980'lerde bir versiyon
sürüldü. Optik baskı çalışmalarının başlıca örnekleri arasında Star Wars (1977) 'da mat boyama
işi bulunmaktadır. Yaygın kullanılan optik efektler, film sahnelerinde geçişlere, kararma ve
açılma, bulanıklaşma ve netleşme, bindirme, donma, iris ve boyama gibi birçok efekti içerir.
Daha karmaşık çalışmalar düzinelerce unsuru içerebilir ve hepsi tek bir sahnede birleştirilir.
Günümüzde optik baskı çoğunlukla deneysel film yapımcıları tarafından eğitim amacıyla ya da
fotokimyasal (dijital aksine) film restorasyonu için sanatsal bir araç olarak kullanılmaktadır. Bir

The Journal of Academic Social Science Yıl:6, Sayı: 66, Mart 2018, s. 267-284
Dünya Sinemasında Özel Efekt ve Görsel Efekt

teknik olarak, elle boyanmış veya fiziksel olarak manipüle edilen filmlerin kopyalarını yapmak-
ta özellikle faydalıdır. (https://en.wikipedia.org/wiki/Optical_printer 14.02.2017 14:04)
2.2 Model Ve Minyatürler
2.2.1 Schüfftan İşlemi
Film özel efektleri için aynaların yaygın kullanımının öncülerinden biri de Alman fotoğ-
raf yönetmeni EugeneShüftan’dır. (1893-1977). Shüfftan'ın, 1923'te modelleri ve tam ölçekli
setleri birleştirmek için aynaları kullanmanın bir yöntemini icat ettiği söylenebilir; ancak diğer
film yapımcılarının benzer tekniklerle daha önce kullandıkları kanıtları vardır. Bununla birlikte,
şüphesiz Shüfftan tekniği 1920'lerin ortalarından itibaren Avrupa film yapımında mükemmelleş-
tirilmiştir ve yaygınlaşmıştır. Shüfftan süreci, minyatür setlerin, tabloların veya arka planla çe-
kilen görüntülerin tam ölçekli setler ve icralarla kamera içi kombinasyonunu oluşturmak için
aynaları kullanmıştır. Kameraya 45 derecelik açı ile büyük bir ayna yerleştirilmiştir. Bir model
veya resim kameraya 90 ° açıyla yerleştirilir, böylece aynadaki yansıması kamera ile görülür.
Aynanın yüzeyinde, tam ölçekli sahne ile değiştirilecek yansıyan görüntünün alanları işaretlen-
miştir. Bu alanlar daha sonra aynanın yansıması sağlayan gümüş sırttan temizlenir. Sonuç, ay-
nanın hemen arkasındaki alanın görülebileceği bir delik içeren modelin veya resmin yansıtılan
bir görüntüsüdür. Tam ölçekli küme daha sonra bu alana hizalanır ve böylece kamera yansıtılan
görüntünün ve gerçek boyuttaki manzaranın bir kombinasyonunu görülür. (Rickitt, 2007:90-91).
2.2.2 Ön Plan Minyatürleri 272
Film yapımcıları genellikle görünüşte büyük gruplara ihtiyaç duymuşlardır ancak bunla-
rı tam ölçekte oluşturmak için zamana veya paraya sahip değildirler. Bunun için yalnızca oyun-
cuların etkileşimde bulunduğu kısımları oluşturulmaktadır. Bu sahne parçası, son derece ger-
çekçi bir tablo veya özenle hazırlanmış ön plan minyatür ile birleştirilerek genişletilebilir. Ön
plan minyatürü tam da adından da anlaşılacağı gibi, tam ölçekli film setinin önüne yerleştirilen
küçük bir bina, peyzaj veya başka bir modeldir. Bu tür minyatürler, minyatür kamera ile doğru
bir şekilde konumlandırıldığında ve görüntülendiğinde, iki elementin kesintisiz birleşeceği şe-
kilde, perspektif çizgilerinin tam ölçekli çizgilerle tam uyumlu olması için özenle tasarlanmıştır.
Hareketli parçaları olan ön plan minyatürleri Arnold Gillespie ve CedricGibbons tara-
fından Ben Hur filmi için hazırlanmıştır. Tam ölçekli filmdeki Circus Maximus seti yalnızca
birkaç kat yüksektir. Çekim için kamera açısı belirlendikten sonra, Gillespie ve GibbonSare-
na'nın en üst yarısının minyatürünü yapılmıştır. Daha sonra ayrıntılı bir model kamera önünde
asılı kalmıştır, böylece uzaktaki seti mükemmel şekilde eşleştirerek muazzam bir stadyum izle-
nimi vermektedir. Model, hareketli bir kalabalığın etkisini üretmek için elle çalıştırılabilecek
binlerce minik figürü içermektedir. (Rickitt, 2007:95).
2.2.3 Kent Manzaraları ve Peyzaj
FritzLang'ınMetropolis filminden bu yana, hayallerimiz ve kabuslarımızın fütüristtik
şehir manzaralarını oluşturmak için modeller kullanılmıştır. Kent manzaralarında ya da peyzaj-
larda ahşap, metal, köpük ve plastik gibi bir binanın tekrarlanabilir parçalarının üretilmesinde bu
malzemeler kullanılmaktadır. Metal dışındaki çoğu malzeme, gereken son tasarımı oluşturmak
için bilgisayar kontrollü bir lazer kullanılmaktadır. Kesim işlemi tamamlandıktan sonra, kesilen
kalıp tasarımı soyulabilen bir kalıp oluşturmak üzere ayarlanan sıvı kauçuk ile kaplanır. Ta-
mamlanan kalıp, daha sonra gerekli tasarımın tam bir kopyasını üretmek için gereken malzeme
türüne göre doldurulmaktadır. Mevcut binaların gereksinimlerine göre kalıpları farklı sıvalar,

The Journal of Academic Social Science Yıl:6, Sayı: 66, Mart 2018, s. 267-284
Dünya Sinemasında Özel Efekt ve Görsel Efekt

fiberglas, reçine veya köpük ile doldurulmaktadır. Fiberglas ve reçineler, birçok bina türü için
uygun olan hafif ve güçlü bir yapı iskeleti haline gelen malzemelerdir.
Bununla birlikte, yapılan modeller sıklıkla filmde yok edilmek zorunda kalmaktadır, bu
yüzden modeller patladığında o özel boyuttaki bir bina için doğru ölçek olan birçok küçük parça
haline gelen malzemeler kullanılmaktadır. Bu patlama sahneleri için pişirme tozu, talaş, hafif,
kırılgan ve kırıntı haline getirilen diğer maddelerden oluşmaktadır. Bu karışım, modellerin mü-
kemmel şekilde patlatılmasını sağlamaktadır, ancak bunlar çok kırılgan hale gelebilmektedir, bu
yüzden bu durum parçaların sıçraması sahneyi ayarlayanlar için hasar oluşturabilmektedir.
(Rickitt, 2007:96)
2.4 Animatronik
Animatronik, canlı aksiyon filmi içinde aktörler olarak rol alan elektronik ve mekanik
yaratıklardır. Onlar, bir ejderha, dinozor, uzaylı yabancı ya da filme zor imkânsız gerçek bir
hayvan gibi var olmayan canavarları temsil edebilirler. Bazen bir animatronik bütün bir yaratık-
tır, diğer durumlarda ise sadece vücut kostümünde bir sanatçı tarafından giyilen bir kafa olarak
da kullanılabilmektedir. Bir canlandırıcı, bir canlının tüm gövdesini temsil ettiğinde, önce bir
epoksi veya fiberglas kalıp yapmak için kullanılan bir heykel olarak kalıbı çıkarılmaktadır. Da-
ha sonra bu kalıba silikon veya köpük lateksi ile enjekte edilmektedir ve sonra da cilt yapolması
için pişirilmektedir. Bu arada, canlının iskeleti veya armatürü, çelikten veya hafif alüminyum-
dan yapılmıştır. Bu alt yapı, menteşeler, servo konektörler, kablolama, pnömatik, hidrolik, çeşit-
273
li elektronik, radyo ve kablo kontrollü cihazlar gibi canlıyı hareket ettiren mekanizmaları içer-
mektedir. (Netzley, 2000:12)
Bu cihazlar, Jurassic Park (1993) ve TheLost World (1997) üzerinde yapılan çalışmalar netice-
sinde büyük ölçüde geliştirilmiştir. Bu filmlerdeki animatronizmin tasarımcısı, bugüne kadar
alanında en önde gelen uzman olarak kabul edilen Stan Winston'dır. Jurassic Park için Winston,
animatronik dinozorlarından biri olan Tyrannosaurusrex için yeni bir hidrolik sistem tasarlamak
üzere bir mühendis ekibi işe almıştır. Sonuç olarak, T-rex şimdiye kadar inşa edilmiş en geliş-
miş animatronik olmuştur. Göbeğinin alt yapısında bir hidrolik sistemle çalışan radyo-kontrollü
gözler hariç hepsinde 57 farklı fonksiyon vardır. Mevcut vücut hareketlerini içeren sahnelerde
figür, Disneyland'ın "Star Tours" ve Universal Studio'nun "BacktoTheFuture" turistik yerleri
gibi uçuş simülatörleri ve eğlence parkı gezileri için kullanılanlara benzer bir hidrolik hareket
tabanı üzerine yerleştirilmiştir. Bu tür ekipmanlar, daha önce hiç bir film çekiminde kullanıl-
mamıştır. (Netzley, 2000:13)
2.5 Mat Boyama
Mat bir tablo, filme çekimi sırasında ya da post prodüksiyon işlemleri yoluyla canlı ak-
siyon sahnesini geliştirmek için kullanılan geniş bir tablodur. Resim, bir manzara, binalar veya
sabit nesnelerin arka planını sağlamaktadır veya bir çekimdeki ön plan canlı aksiyon unsurların-
dan bazılarını değiştirmek için kullanılabilmektedir. Mat boyamanın ilk kullanımı 1907'de Kali-
forniya Görevleri adlı filmde çatıdaki eksik parçaları eski haline getirmek için Norman O. Dawn
tarafından icat edilen bu yöntem cam çekiminin (glassshot) bir parçasıdır. Bu filmde kamera
merceği ile hasarlı bir çatıya sahip bir bina arasına bir parça cam yerleştirildi. Bir sanatçı daha
sonra cam üzerinde hasar görmemiş bir çatı gibi boyanmıştır; bu da çekim esnasında gerçek
olanı örtecek şekilde yerleştirilmiştir.

The Journal of Academic Social Science Yıl:6, Sayı: 66, Mart 2018, s. 267-284
Dünya Sinemasında Özel Efekt ve Görsel Efekt

Günümüzde, mat tablolar bir optik yazıcı veya bilgisayar yazılımı aracılığıyla ya da
sahne içinde birleştirilerek çekilmektedir. Mat resimler normalde cam üzerine boyanır ve çeki-
len sahne karartılarak mat boyanmış sahne ile karartılan alan birlikte çekilmektedir. Çift pozla-
ma sayesinde karartılmış sahne ile boyanmış sahne birleştirilmektedir ve sahnenin son hali orta-
ya çıkmaktadır. Bazı modern film yapımcıları, geleneksel mat tabloların yerine bir bilgisayarla
oluşturulmuş dijital mat tabloları tercih etmektedirler. Son yıllarda dijital mat tabloların en yay-
gın kullanımlarından biri, gelişmiş minyatürleri de içeren The Fifth Element (1997) adlı filmi
için oluşturulmuştur. (Netzley 2000:144).
2.6 Makyaj
Modeller yapılacağı gibi var olan kişiler ve nesneler de istenilen etkiyi yaratmak
için manipüle edilebilir; bunun en iyi yöntemi ise makyajdır. Sinema sektöründe makyaj
önemli bir etkiye sahiptir. Çünkü etkili bir makyaj ve aksesuar seçimi diğer bütün efektler-
den etkili ve gerçekçi sonuç verebilir. Oyuncuları senaryo karakterlerine çevirmenin en temel
yolu makyajdır. Makyaj yardımıyla oyuncular gençleştirilebilir, yaşlandırılabilir, başka
birinin ya da bir yaratığın görünüme çevrilebilir. (Herdem, 2010:10). Film çalışmalarında
kullanılan üç temel makyaj türü vardır. Sokak makyajı denilen ilk makyaj türü, bir aktörün ka-
merada daha iyi görünmesi için uygulanır. Herhangi bir kozmetik tezgahında bulunabilen, toz,
kızarma ve pigment sağlamak için ruj ve losyonlar da dahil olmak üzere bu malzemeler kullan-
maktadır. Karakter denilen makyaj denilen ikinci tip makyaj, bir oyuncunun görünümünü değiş-
tirerek tamamen farklı bir karakter oynayabilmesi için tasarlanmıştır. Özel makyaj efektleri adı 274
verilen makyajın üçüncü türü, hayvan, canavar veya uzaylı yabancı gibi insanlık dışı bir görü-
nüm yaratmak için makyaj ve mekanik cihazların bir kombinasyonunu kullanılır. Günümüzün
özel makyaj efektleri sanatçısı, genellikle karakter dizaynında dijital efekt uzmanlarıyla çalış-
mak zorundadır. Makyaj sanatçıları ayrıca çok çeşitli makyaj teknikleri ve mekanik ekipman
konusunda uzman olmalı ve göründükleri gibi yeni malzeme ve teknolojileri denemeye açık
olmaya devam etmelidirler. (Netzley, 2000:136).
2.7 Fiziksel Efektler
Özel efekt uygulama alanlarından bir diğeriyse fiziksel efektlerdir. Fiziksel efektler
film içinde kullanılan patlama, kırılma ve dökülme gibi efektlerdir. Bir arabanın yada bi-
nanın patlaması, cam kırılmaları fiziksel efektin başlıcalarındandır. Uzman ekipler ve emni-
yetli sistemlerin kullanılması gerekmektedir. Aksi takdirde istenmeyen kazalar oluşabilir.
Sinema endüstrisinin en riskli aşanlarından birisidir. (Herdem, 2010:10).
Bu anlamda çeşitli patlama sahneleri, kurşun isabet etmesi, binaların çökmesi, yağmur, rüzgar
ve benzeri sahnelerin kamera önünde canlı olarak yaratılması aşamasında tercih edilen efekt
uygulamaları fiziksel efektler kapsamında değerlendirilmektedir. Bazen de mekanik efektler
olarak adlandırılan fiziksel efekt uygulamaları günümüzde bir çok özel efekt uygulamasında
olduğu gibi dijital ortama kaymış bulunmaktadır. Film yapımında zaman zaman tercih edilen bir
teknik olarak fiziksel efektler hala kullanılsa da, dijital olarak uygulanan efektler gerek zaman
gerekse maliyet açısından tercih sebebi olarak ön plana çıkmaktadır. Atmosferik efektler yağ-
mur, rüzgar, sis kar ve buz gibi hemen her filmde bir dereceye kadar gerekli olan ve istenen
sahneleri yaratmak için kullanılan efektleri kapsamaktadır. Örneğin bir film sahnesi için yağ-
murlu bir ortam gerektiğinde, yağmurlu bir havanın çekime rastlaması zor olduğu gibi çekimi
yağmurlu bir havada yapabilmekte teknik olarak birtakım problemler ortaya çıkarabilmektedir.

The Journal of Academic Social Science Yıl:6, Sayı: 66, Mart 2018, s. 267-284
Dünya Sinemasında Özel Efekt ve Görsel Efekt

Bu yüzden en iyi yöntem kuru bir ortamda yağmur efektini verebilmektir. Bir filmde yağmurlu
bir sahne yaratmak için çeşitli yöntemler kullanılmaktadır. (Zinderen, 2012:38).
2.8 Ses Efektleri
"Ses", bir filmde duyduğumuz her şeyi ifade etmektedir. Bunlar kelimeler, ses efektleri
ve müzik olarak karşımıza çıkabilmektedir. Ses, ortamın havasını değiştirmek, sahnenin konu-
mu hakkında bilgi vermek, veya hikayedeki karakterlerden bahsetmek için kullanılır. Ses efekt-
leri, ekrandaki görüntülere vurgu yapan veya başka bir anlam katmanı ekleyen bir ses alanı ya-
ratarak bir ruh halini veya atmosferi oluşturmak için kullanılabilir. Seslendirme, tempo ve ses
düzeyi, izleyicinin belirli bir sese nasıl tepki vermesini istediğini belirtmek için değiştirilebilir.
Örneğin, sesler, çığlıklar ya da lastiklerden çıkan sesler de dahil olmak üzere, kaygı duygusu
yaratmaya yardımcı olurken, dalgaların sesleri ya da bir kapının sallanması da dahil olmak üze-
re, düşük tonlu sesler, sakin bir duygu oluşturmak için kullanılabilmektedir. Son yıllarda, film
çekiciliğini artırmak için filmlere özel ses efektleri eklendi. Patlamalar, lazer patlamaları, rüz-
gar ve hayvan sesleri de dahil olmak üzere bu ses efektlerinin birçoğu bilgisayar ses efektleri
kütüphanelerinden çıkarılır ve film çekildikten sonra filme eklenir. Daha sesli ve daha dramatik
filmler oluşturmanın yanı sıra, bu efektler film sesine daha fazla dikkat çekme eğilimindedirler.
(Pacific Cinémathèque, 2012:1).
Bir film için sadece görsel efekt yeterli olmamaktadır. Sesler de filmin akışına ve duru-
muna göre izleyicilerde korku ya da sevinç duygularını yaratmada önemli bir rol oynamaktadır.
275
Bu seslerin yaratımında stüdyo ortamında gerekli teçhizat ve teknolojilerin kullanımının da
yardımıyla filmin sahnesine ve durumuna göre ses efektleri gerekmektedir. Ses efektleri deyince
sadece diyalog sesleri akla gelmemelidir. Örneğin oyuncunu şemsiye ile durduğu andaki bir
yağmur sahnesinde uygulanacak ses efektinin çok benzerini verilirse, ses efektinin sahneye
uyumu da o derece başarılı olabilir. Bunun için ses efektçileri de stüdyo ortamında şemsiyeye su
damlacıkları döküp çıkan sesin doğal ortamındaki benzerliği ne kadar iyi ise o oranda başarılı
olmaktadırlar.
Ancak günümüzde bu uygulamalar tamamen dijital ortamlara kaymıştır. Bilgisayarlar aracılığı
ile uygulanan ses efektleri gerek kullanım açısından gerekse zaman açısından film yapımcıları-
nın işini kolaylaştırmıştır. Bu yazılımlar birden fazla katman açarak çok sayıda sesin mixlenme-
sini (birleştirilme) sağlamaktadır. Dolayısıyla dijital teknoloji sesleri müzikle de birleştirme
imkanı sunmaktadır. Hatta bu yazılımlar tamamen dijital ortamda istenen ses efekti ve müziğin
tasarlanabilmesini sağlamaktadır. Ayrıca çok sayıda ses formatında çıkış verebilme özelliğine
de sahiptirler. Günümüz sineması, ses üzerinde oynayarak son değişiklikleri tekrar tekrar duyma
ve düzeltme imkanı verebilen bu teknolojiye gerek müzik gerekse ses efektleri üretme noktasın-
da sıkça başvurmaktadır. (Zinderen, 2012:44).
2.9 Stop-Motion
Animasyon sinemanın başlangıcından itibaren onunla birliktedir, bir başka deyişle var-
lığı 1800'lerin sonuna dayanır. O zamanlarda stop-motion duraklı çekim yöntemi kullanılmakta-
dır ve bu yöntemde çekim sırasında kamera durdurulmakta, filme alınan nesne eklenmekte ya
da uzaklaştırılmakta ve daha sonra çekim devam ettirilmektedir. 1907'de J. StuartBlackstone,
stop-motion tekniğini kullanarak "HumorousPhases of FunnyFaces" adlı animasyon filmini
yapmıştır. Bu tarihten itibaren bu teknikle birkaç tane daha animasyon çekilmiştir. Ancak 1914
yılı animasyon tarihinde bir dönüm noktasıdır. Earl Hurd 1914 'te celllselüloz animasyonunu

The Journal of Academic Social Science Yıl:6, Sayı: 66, Mart 2018, s. 267-284
Dünya Sinemasında Özel Efekt ve Görsel Efekt

kullanmaya başlamıştır. Bu yöntemde kareler tek tek çizilerek çizgi testinden geçirilir. Daha
sonra ara kareler çizilerek temize çekilir. (Şenler, 2005:102).
Resimlerin, kuklaların veya maketlerin hareket ettirilmesi prensibi çerçevesinde, “stop
motion” olarak adlandırılan harekete dayalı bir “illüzyon” oluşturulmaktadır. Temel olarak
çizgi filmlerin yapımında da kullanılan ve animasyonun ilk adımı olan bu uygulama aslında
oldukça zor ve zaman alan bir tekniktir. Stop-motion ile el ile çizilmiş resimler ardı arda kayda
alınarak perdeye yansıtılmaktadır. Böylece bir animasyon oluşturulmakta ve bu şekilde çizgi
filmler gerçekleştirilmektedir. Bazı kaynaklarda çizgi film yapımında kullanılan teknik de stop-
motion olarak tanımlanmaktadır. Ancak stop-motion, literatürde genellikle çizgi film yapımında
kullanılan tek kare animasyon canlandırma tekniğinden ayrı tutulmaktadır. Stop-motion daha
çok maket veya kuklaların da fotoğraflanarak animasyon olarak kayda alınmasını sağlayan bir
uygulama olarak tanımlanmaktadır. (Zinderen, 2012:29).
3. Görsel Efektin Tanımı
Görsel Efekt, herhangi bir hareketli görüntünün üzerinde bilgisayar ortamında oynama
işlemidir. (Aktaran:Ryu, 2007:1). Görsel efekt; izleyicilerin etkisini çekmek için hareketli sahne
içerisinde zor ve çekilmesi imkansız, ya da maliyetli görsel unsurların bilgisayar ya da çeşitli
ekipmanlar yardımıyla birleştirme, yerleştirilme, çıkartılma ya da eklenme işlemidir (Wright,
2008:1). Özel efektlerin sinematografik anlatıya yönelik önemi, hayal edilenin filme yansıtıla-
bilmesini sağlamasından gelmektedir (Finch, 1984: 9). Görsel efekt (visual effects/VFx) olduk-
276
ça yeni bir terimdir ve bir zamanlar kullanılan foto grafik özel efekt (special photographic ef-
fects) terimi yerine kullanılmaya başlanmıştır. Daha önceleri, optik baskı makinesinin (optical
printer) alanda çok yoğun olarak kullanıldığı dönemde, kısa bir süre için optik efekt (optical
effects), televizyon çağında, canlı yayına geçiş döneminde elektronik efekt (electronic effects),
video post-prodüksiyon sürecinin kullanımıyla video efekt ve en son olarak da bilgisayarların
istilasıyla dijital efekt (digital effects) ya da dijital video efekt (DVFx) adıyla anılmaktadır. Gö-
rüldüğü gibi, görsel efekt teriminin kullanılmaya başlanmasından önce, seneler içerisinde farklı
adlarla anılmasının ve bu kadar büyük bir değişim göstermesinin nedeni teknoloji ile doğru
orantılıdır. Bu noktada efekt teknolojisinin tarihsel gelişim sürecini ve bir zamanlar kullanılan
teknikleri incelemek günümüzdeki teknolojiyi daha iyi anlayabilmek adına gereklidir. (Karabay-
raktar, 2010:30). Görsel efekt, tamamlanmamış bir film için çekim esnasında oluşturulmuş ya
da geliştirilmiş görüntü yaratımıdır. Başka bir deyişle film imajları alındıktan sonra görsel efek-
tin yeri post-prodüksiyondur. (Okun, 2010:2). Görsel efekt nispeten yeni bir terimdir ve önce-
den kullanılan foto grafik özel efekt terimi yerine kullanmıştır. Optik yazıcılar kullanılmaya
başlandığında bu teknik kısa sürede optik efekt olarak anılmaya başlanmıştır. Televizyon sinya-
linin ortaya ilk çıktığı günlerde elektronik olarak anılmıştır ve post prodüksiyon ile kullanılma-
ya başlandığında video halini almıştır. Görsel efektler, bilgisayarların istilası ile dijital efektler
olarak anılmıştır. (Mitchell, 2004:8).
Görsel efektler gerçek mekanlarda, gerçek oyuncularla çekilemeyecek olan canlı çekim-
leri, izleyiciyi etkisi altına almak ve filme daha fazla gerçeklik katmak amacıyla yapılan uygu-
lamalardır. Pelikül dönemde kurgu aşamasında gerçekleştirilen görsel efektler, artık günümüzde
dijitalleşmenin sağladığı yazılım ve donanım programlarıyla üretim aşamasında gerçekleştiril-
mektedir. Bu uygulamaların zamanla yönetmenlerce benimsenmesi sonucunda ise film diline
yeni anlamlar yüklenmeye çalışılmıştır. (Parsa ve Akçora, 2016:10-11).

The Journal of Academic Social Science Yıl:6, Sayı: 66, Mart 2018, s. 267-284
Dünya Sinemasında Özel Efekt ve Görsel Efekt

Bilgisayar teknolojilerinin gelişimi sinemayı dijital ortama taşımıştır. Dijital ortamda yapılabi-
lecekler ise neredeyse sınırsızdır. Eğer bir film senaryosunda hayali bir mekan ya da hayali ka-
rakterler varsa, eskiden bunlar çekim için önceden hazırlanan dekorlar ya da kostüm ve maske-
lerle canlandırılabilmekteydiler. Eski teknolojiler bu anlamda sinema sanatçısına belli oranda
kolaylık sunmuş olsalar da, bugün dijital ortamda yaratılan mekan ve karakterler kadar “gerçek-
çi” olmaları için çok çaba sarf etmek gerekliydi. Günümüzün dijital teknolojisiyle ise bu gibi
özel etkileri “gerçekçi” bir şekilde sağlamak çok kolaylaşmıştır. (Karabayraktar, 2010:37).
Görsel efekt tekniklerinin yaygınlaşması özel efekt tanımlamalarına bir takım farklılık-
lar getirmiştir. Özel efektlerin çekim sırasında sette, alanında uzman, teknik bilgisi üst seviyede
olan kişiler tarafından gerçekleştirilen efektler olarak görmek gerekmektedir. Diğer yandan
görsel efektler ise, teknik bilginin yanı sıra bilgisayar programlarına hakim, yaratıcılığın tama-
men araç ve programlar aracılığıyla oluşturulduğu uygulamalardır. Görsel efektler, görüntünün
manipülasyonunun tüm tiplerini içermekteyken, özel efektler gerçek dünya öğelerini kullan-
maktadır ( Parsa ve Akçora, 2016:10). Bu bağlamda özel efekt ve görsel efekt uygulamaları
konu olarak ikiye ayrılmıştır. Gelişen teknoloji ve yazılımlar sayesinde bu ayrımın yapılmasını
olanaklı kılmıştır. Geçmişte çekilen filmlerde uygulanan teknikler artık büyük setlere gerek
duyulmaksızın bilgisayar ortamlarında gerçekleştirilebilmektedir.
Akademi ödüllerinin kategorisinin yıllara göre sürekli değişmesi de ayrımın yapılma-
sında destekleyici bir öğedir. Görsel efekt ve özel efekt arasındaki farklılıkların karıştırılması
Akademi Ödülleri’nde de (OSCAR) yansımasını bulmuştur. Ödüller, Cram’ın ifadesi ile, 277
 1939-1962: ‘Özel Efektler’
 1964-1971: ‘Özel Görsel Efektler’
 1972-1977: ‘Görsel Efektler’
 1977 ve Günümüzde de: ‘En İyi Görsel Efektler’ adıyla dağıtılmıştır ( Parsa ve
Akçora, 2016:11).
Görsel efekt uygulamalarının sınıflandırılmasında literatürde önemli bir kaynak olarak
kendilerine sıklıkla başvurulan Richard Rickitt ve Ronn Miller başta olmak üzere ReymondFi-
elding, Robert McCharty gibi isimler dikkate alınarak yapılmıştır. Bu sınıflandırmaya göre film-
lerin kullanım ihtiyaçlarına göre görsel efekt uygulamaları altı ana başlık altında ele alınmıştır:
 Chroma Key (Mavi-Yeşil Perde)
 Rotoskop (Rotoscoping)
 Matchmove (Hareket Eşleştirme)
 Digital Matte Painting (Dijital Mat Boyama)
 Digital Compositing (Dijital Kurgu)
 Animation (Üç Boyutlu Animasyon)
4. Görsel Efekt Uygulamaları
4.1 ChromaKey (Mavi-Yeşil Perde)
Mavi perde işlemi, canlı aksiyon filmlerinin arka plan resimleri veya bilgisayarla oluş-
turulan görüntüler gibi özel efekt unsurlarıyla birleştirilmesini sağlayan bir hareketli mat yarat-
manın bir yoludur. Süreç başlangıçta optik yazıcı adı verilen bir aygıt kullanılarak kimyasal

The Journal of Academic Social Science Yıl:6, Sayı: 66, Mart 2018, s. 267-284
Dünya Sinemasında Özel Efekt ve Görsel Efekt

olarak gerçekleştirilmiştir, ancak bugün genellikle bir bilgisayar vasıtasıyla elektronik olarak
yapılmaktadır. Video kaydına yapılan mavi perde çalışmasına chroma key denir. Mavi ekran
işlemine başlamak için, bir aktör, minyatür veya benzeri bir unsur, parlak ışıklandırılmış bir
mavi ekrana karşı, tipik olarak floresan tüplerle veya belirli bir renkte mavi bezle aydınlatılmış
halde çekilmektedir. Çekilen görüntü negatiflerinden mavi perde olan kısma daha çok ışık veri-
lerek, mavi perdenin önündeki çekimde kullanılan insan, cisim ya da her ne ise onun siyah matı
alınmaktadır. Daha sonra bu işlemin tam tersi yapılıp beyaz matı çıkarılmaktadır. Elde edilen bu
matları optik yazıcı aracılığıyla üst üste bindirme sağlanmaktadır. Böylelikle matları çıkarılan
insan ya da cisimlerin arka planına istenilen sahnenin koyulması sağlanmaktadır. (Netzley,
2000:30-31).
Mavi ekran ayırma işlemi veya mavi ekran işlemi olarak tanımlanan “blue/greenbox”,
“Blue Screen Colour Seperation Process (Mavi Perde Renk Ayırma İşlemi)” olarak ilk kez
1930’lu yıllarda negatif filmler ile uygulanmaya başlanmıştır. Bugünkü blue/greenbox tekniği-
nin temelini oluşturmaktadır. Bu anlamda ilk bluebox tekniği Lawrens W. Butler tarafından
1940 yılında “The Thief of Baghdad” (Bağdat Hırsızı) adlı filmde uygulanmıştır. Blue box, ilk
başlarda optik efektler kategorisinde değerlendirilmiş olsa da günümüzde bu işlem tamamen
dijital ortamlarda yapılmaktadır. Bu yüzden blue/greenbox tekniği bilgisayar teknolojisine da-
yalı efektler kategorisinde değerlendirilmektedir. (Zinderen, 2012:49). Blue/Green Box (Ma-
vi/Yeşil Perde) işlemi sadece sinemacıların değil fotoğrafçıların da kullandığı yöntemlerdendir.
Perdenin önüne herhangi bir insan ya da cismin arkasını silerek istedikleri manzarayı ya da gö-
278
rüntüyü yerleştirebilmektedirler. Green Box işlemi, sinemada başvurulan en önemli görsel efekt
tekniklerinden bir tanesidir. Bu teknik sayesinde birçok mekana gidilmediği halde oraya gidil-
miş gibi hissini vermesi açısından önemlidir. Ayrıca uçurumdanaşağıya sarkan bir oyuncu, uçak
sahneleri ya da uçan film karakterlerinin filmi içerisine montajlamasında greenbox tekniği en
çok kullanılan görsel efekt uygulamalarındandır. (Zinderen, 2012:49).
4.2 Rotoscoping (Rotoskop)
Rotoscoping, animatörlerin şekilleri manuel olarak çekilen bir görüntü sırası üzerinden
izlediği bir animasyon tekniğidir. Birçok animasyon uzmanı bu tekniği onaylamamaktadır, an-
cak etkili grafik efektleri üretmek için kullanılmaktadır. Animatörlere de zaman kazandırmak-
tadır. Son yıllarda bilgisayarla oluşturulan görüntüler için önemli bir yere sahiptir. Rotoskoping
tekniği, görüntüleri, animatörün üzerinde izleyebileceği filmleri şeffaf bir panele üst üste değiş-
tirmek için kullanılan, rotoskop adı verilen bir ekipmanın adından gelmektedir. Bu teknik,
1917'de rotoskop için patent alan ve 1919'da FleischerStudios'u kuran MaxFleischer tarafından
keşfedildi ve Paramount Stüdyoları tarafından satın alınmadan 20 yıl içinde bir dizi animasyon
ve kısa film hazırlamıştır.(Santure,2007:1).
Rotoscoping tekniği ilk zamanlarda, gerçek görüntülerle çizgi film yapılması amacıyla
kullanılmıştır . Buzlu cama yansıtılan görüntülerde, hareketli insanların figürlerinin siluetlerini
baz alarak yapılan animasyonlarda, teknolojinin de gelişmesiyle birlikte birçok farklı alanlarda
da kullanılmıştır. Daha sonraları optik yazıcılarla bu işlem bir nevi dijital ortama aktarılmıştır.
Optik yazıcılar sayesinde bu işlem daha kısa zaman almıştır. 1980’de Star Wars filminde bu
teknik lazer kılıçların aydınlatılmasında önemli rol oynamıştır. Bilgisayar teknolojisinin geliş-
mesinin bu teknik ile sahnede uçan insanları tutan iplerin silinmesinde de kullanılmıştır. Günü-
müzde rotoskop tamamen dijital ortamda yapılan bir özel efekt uygulamasıdır. Hareketli bir
cismin “mask”lenmesine (maskeleme) dayalı olan bu uygulama ile hareketli nesnenin eylemini

The Journal of Academic Social Science Yıl:6, Sayı: 66, Mart 2018, s. 267-284
Dünya Sinemasında Özel Efekt ve Görsel Efekt

başka bir arka plan üzerinde gerçekleştirmesi sağlanmaktadır. Hareketli bir cismin masklenmesi
işlemi, arka planı tek renk olmayan bir oyuncunun detaylarının ve hareketlerinin tamamının
kare kare çerçeve içine alınması işlemidir. Böylece maskelenen oyuncu istenildiği gibi farklı bir
mekâna yerleştirilebilecektir. Arka planın tek renk olmaması durumlarında kullanılan maskele-
me zaman alan ve dikkat gerektiren bir çalışmadır. (Zinderen, 2012:62).
4.3 Matchmoving (Hareket Eşleştirme)
Matchmoving (Hareket Eşleştirme), bilgisayarla oluşturulmuş model unsurlarının canlı
aksiyon görüntüleri içine eşleştirilmesi işlemidir. Sonuç olarak, bu birçok görsel efekt çekimi-
nin çok önemli bir parçasıdır. Bu öneme rağmen matchmoving’in değeri, tamamen görünmez
ancak sahnede matchmoving işleminin doğru yapıldığı taktirde bu önem kendini belli eder.
(Dobbert, 2005:1).
Matchmoving, bilgisayar tarafından oluşturulan görüntüleri, çekimin içinde bir araya
getirmek için kullanılan bir tekniktir. Bu becerinin sonucu izleyicilere, canlı görüntülerin içinde
gerçekçi bir yanılsama olarak gözükmektedir. CG elemanı canlı çekimlerin gerçek bir bileşeni-
dir. Tipik olarak, bir matchmover’un amacı canlı çekim kamera hareketini sanal bir kameraya
uydurmaktır. Canlı çekimlerin, bilgisayarlarla oluşturulmuş perspektif görünümle birleştirildi-
ğinde uyum sağlanması işlemidir. (Zuber, 2011,1).
Matchmove (Hareket Eşleştirme) , bilgisayar yazılımının sahnedeki herhangi bir deği-
şikliği tanımlamasını ve fotoğraf makinesinin eğimini, odak uzaklığını yeniden yaratmasını 279
sağlayan, bu çekilen videolardaki önemli noktaları izlemek için gerçek hayatta çekilen belirli bir
bölümün analiz sürecini tanımlar. , konum ve hareket sanal ortamda yazılımlar. Bu, bilgisayar-
dan üretilen nesnelerin ve animasyonların sahnelere özdeş bir perspektif, derinlik ve gerçek
aktörlerin sahip oldukları sahneye olan ilişkileri ile sahnelere yansıtılmasını sağlar; böylece
sahneyi olabildiğince kesintisiz hale getirir. (Hornung, 2010:1).
Sinematografik duyarlılık sebebiyle yönetmenler ve sinemacılar kameranın bir yere
kilitli olmasından ve hareketsiz sabit durmasından hoşlanmazlar. Hareketli görüntüler birleştir-
me aşamasında bazı zorluklara yol açmaktadır. Bilgisayarla üretilen bir görseli hareketli bir
görüntüye eklediğimizde sabit kalır. Görselin de o sahnenin içinde monte edilmesi için
çekim esnasındaki kamera hareketine maruz kalması gerekmektedir. Eğer özel bir ekip-
man yardımıyla kamera hareket koordinatları alınamamışsa, aynı kamera hareketinin bir
benzeri sanal olarak oluşturulmak zorundadır. 3D yazılımlarda bulunan sanal kameralar ve
bazı profesyonel kamera hareketi izleme programları gerçek kamera hareketi datalarını
çözümleyebilmekte ve o datalar yardımıyla aynı hareketi yapan sanal kameralar üretile-
bilmektedir. Sanal olarak üretilen taklit kameralar sayesinde yapılan animasyon çıktıları
görüntü ile birleştirildiğinde aynı ortam içindeymiş izlenimini verir. (Herdem, 2010:69).
Hareket eşleştirme sahnelerinde matchmover adını verilen efekt sanatçıları çalışmakta-
dır. Bunların görevi sahnedeki marker denilen işaretçiler sayesinde sahnenin üç boyutlu harita-
sını çıkarmaktır. Matchmover’ın amacı gerçek hayattaki kamerasının aynısını üç boyutlu ortama
aktarmaktır. Bunu yaparken de sahne hangi kamera ile çekilmişse o kameranın, yerden yüksek-
liği, odak uzaklığı, nasıl bir hareket yaptığı gibi bilgileri bir kenara not alınmaktadır. Bu bilgiler
ışığında matchmover, sahneyi kullanmış olduğu yazılımlara bu verileri girerek, sahnenin üç
boyutlu haritasını çıkarmaya çalışacaktır. Çıkardığı harita, mevcut çekilen kamera ile aynı oldu-
ğundan üç boyutlu yazımlarla herhangi bir üç boyutlu nesne ya da obje koyulduğunda sahnenin

The Journal of Academic Social Science Yıl:6, Sayı: 66, Mart 2018, s. 267-284
Dünya Sinemasında Özel Efekt ve Görsel Efekt

içindeymişçesine bir etki yaratacaktır. Hareket eşleştirme işlemi sinema sektöründe kullanılan
uygulamaların en önemlileri arasındadır. Çünkü sahnenin içine herhangi bir üç boyutlu obje
yerleştirmek istenildiğinde bu uygulamadan faydalanılmaktadır. Örnek verilmek gerekirse
Transformers filminde robotların gerçek sahneye yerleştirilmesi yine hareket eşleştirme saye-
sinde olmaktadır.
4.4 Digital Matte Painting (Dijital Mat Boyama)
Film tarihinin tamamında, geleneksel ya da dijital mat boyamalar, Star Wars dünyaları, Indiana
Jones manzaraları ve Orta Dünya bölgeleri gibi büyüleyici görüntüler yaratmıştır. Bununla bir-
likte, mat boyamanın başlangıcı geçtiğimiz yüzyılın başından itibaren başlar. Mat boyama deni-
lince akla ilk olarak adı Norman Dawn gelmektedir. Dawn (1884-1975) California, Los Ange-
les'taki Thorpe Gravür Şirketi'nde çalışmıştır. Satış departmanının sahip olduğu mülklerin fo-
toğraflarını çekmiştir. Patronu, çektiği mülk fotoğraflarına bir cam koyarak resim kalitesini
"iyileştirmesini" önermiştir. Bu şekilde, Dawn cam üzerinde resmi süslemek veya bazı gerçek
alanları maskelemek için resimler çizmiştir. Norman Dawn, 1907 California Missions filminin
doğal görüntülerini boyamasıyla kuşkusuz film tarihinin ilk mat ressamı olarak bilinmektedir..
Bu işlem cam atış olarak adlandırılmıştır ve sahne ilavelerinin doğrudan kameranın önüne yer-
leştirilen bir cam parçasına boyanarak canlı aksiyon filmi ile bütünleştirilmesi için başarılı bir
yöntemdir. (2d Artist Dergisi, 2006:25-26).
1980’lerden itibaren gelişen bilgisayar teknolojisi 1990’lara doğru matte painting uygulaması-
280
nın dijital ortamlarda yapılmasını sağlamıştır. Dijital matte painting’in ilk örneği “Sherlock
Holmes” (1985)’dir. El ile çizilen resim taranarak bilgisayar ortamına aktarılmış ve gerekli diji-
tal bir uyarlama yapıldıktan sonra compositing işleminden geçirilmiştir. Bu yıllardan itibaren
matte paintig işlemi bilgisayar teknolojisi kullanılarak yapılmıştır.(Zinderen, 2012:56).
4.5 Digital Compositing (Dijital Kompozisyon)
1857 yazında, İsveç doğumlu fotoğrafçı Oscar G. Rejlander, teknik açıdan daha önce
hiç yapılmamış karmaşık fotoğrafı kanıtlayacak bir şeyler yaratmak için yola çıkmıştır. İngilte-
re'deki stüdyosunda çalışarak Rejlander seçilmiş 32 farklı cam negatifinden elde edilen görün-
tüyü tek bir masif baskı üretmek için The Two Ways of Life başlıklı bu baskıyı gerçekleştirmiş-
tir. "Birleşim baskısı" olarak bilinen bu resim kompozisyonun ilk örneklerden biridir. ” (Brink-
mann, 1999:4).
Compositing işlemi başlangıçta birden fazla unsurun birleştirilmesi olarak optik yazıcı-
lar aracılığıyla gerçekleştirilmiştir. Bu yüzden bazı kaynaklarda optik hileler kategorisinde yer
alsa da günümüzde tamamen dijital tabanlı bir işlemdir. (Zinderen, 2012:51). Dijital kompozis-
yon, birden çok kaynaktan gelen görüntüleri tek, kesintisiz bir bütün haline getirmektir. (Brink-
mann, 1999:2). Genellikle bluebox tekniği gibi bazı özel efekt uygulamalarının çekilen gerçek
görüntüler ile birleştirilmesi compositing işlemi olarak tanımlanmaktadır. Ancak compositing
bu kadar dar kapsamlı bir işlem değildir. Aksine gerçek görseller ile diğer tüm özel efekt uygu-
lamalarının birleştirilmesini ifade eden geniş kapsamlı bir tekniktir. Bu anlamda bilgisayar or-
tamında yapılan blue/greenbox tekniğinden, 3D görsellerine kadar her türlü özel efekt uygula-
malarını kapsayan compositing, aynı anda çok sayıda görselin birleştirilmesini sağlamaktadır.
(Zinderen, 2012:51).
1920’lerde optik yazıcıların icadıyla başlayan görüntü birleştirilmesi serüveni, günümü-
ze kadar gelişerek devam etmiştir. Ancak 1990’lardan sonra teknolojinin de etkisiyle optik yazı-

The Journal of Academic Social Science Yıl:6, Sayı: 66, Mart 2018, s. 267-284
Dünya Sinemasında Özel Efekt ve Görsel Efekt

cılar yerine dijital olan birleştirme yazılımlarına bırakmıştır. Optik yazıcılarla her kanal ayrı ayrı
çıkarılıp daha sonra tekrar hepsini birleştirme mantığı ile çalışan bir sistemdir. Fakat günümüz
yazılımları ile bunları yapmak çok daha basit ve hızlı bir şekilde gerçekleştirilebilmektedir.
Dijital kompozisyon sayesinde görüntü birleşimi günümüz teknolojisindeki bilgisayarlar saye-
sinde çok kısa sürede ve kaliteli sonuçlar vermektedir. Bu kaliteli sonuçların kaydedilmesindeki
en büyük etken, yeni yazılım teknolojilerin gelişmesiyle doğru orantılıdır. Yazılımlar ihtiyaçlara
göre şekillenmekte, bu şekillenme de kullanılan teknolojileri de yazılımlara göre donanımlarını
geliştirmeye teşvik etmektedir. Dijital birleştirme sadece sinema sektörünün değil televizyon
sektörünün de kullandığı bir uygulamadır. Hava durumundan tutun da mavi-yeşil kullanılarak
gerçekleşen yayınlarda da sık sık kullanılmaktadır.
4.6 Üç Boyutlu Animasyon
Günümüz sinemasının en vazgeçilmez öğelerinden biri olan Animasyon bir başka deyişle Can-
landırma Sineması, resim ya da nesnelerin hareketli ve canlı oldukları yanılsamasını uyandıra-
cak biçimde düzenlenmesi işlemidir. Animasyonun yaratıcılarından Norman McLaren, animas-
yonu; hareket eden çizimlerin değil, çizilenlerin hareketi sanatı olarak tanımlamıştır. McLaren'e
göre; her iki kare arasında ne olduğu, karenin üzerinde ne olduğundan çok daha önemlidir. Bu
yüzden animasyon, kareler arasında (yer alan)görünmeyen aralıklar oluşturma sanatıdır. (Şenler,
2006:100). Bilgisayar teknolojisinin gelişimine bağlı olarak, sinemayla ortak çalışma alanları da
büyümektedir. Bilgisayar ortamında üç boyutlu olarak (X-Y-Z) hazırlanmış modeller ve tasar-
lanmış sahneler artık gerçeğinden ayırt edilemeyecek hale gelmiştir. İlk olarak post prodüksiyon 281
aşamasında yararlanılan bilgisayarlar artık bazı sahnelerin ya da filmin tamamen üç boyutlu
olarak bilgisayarda canlandırılmasına kadar varmıştır. (Can 2005:38:)
Animasyon genel anlamda bir teknik olarak analog ya da sayısal ortamda üretilen hare-
ketsiz haldeki resimlerin peşi sıra birbirini devam ettirecek şekilde dizilerek izleyicide hareket
yanılsamasını sağlayan bir teknik işlemdir. Teknik olduğu kadar bir film üretme biçimi olarak
da tür sineması içine dâhil edilen animasyonun kendi içindeki gelişimi, günümüzde ağırlıklı
olarak çocuk izleyici kitlesi için hazırlanan bir eğlence olduğu yargısının dışına çıkabilmiştir.
7’den 70’e herkese hitap eden 3D animasyon filmlerin gerçekleştirilmesi, animasyon kavramına
yepyeni boyutlar kazandırarak geleneksel animasyon filmlere dair izleyici algısının dışına çık-
masında etkili olmuştur. (Kırık ve Konak, 2015:294).
İlk üç boyutlu (3D) bilgisayar animasyonunun üretimi, 1963 yılında, Boeing için çalışan
William Fetter tarafından oluşturulmuştur, Fetter, ‘The Boeing Man’ denilen üç boyutlu
(3D) insan temsilini sunmuştur. Frederic Parke 1972 yılında ilk üç boyutlu (3D) insan
yüzünü modellemiştir. EdwinCatmul 1973 yılında ilk üç boyutlu (3D) insan elini model-
lemiştir. Daha sonra 1976’da, Catmull ve Parke beraber ‘Future World’ isimli filmde
çalışmışlardır ‘Future World’, bilgisayar ile oluşturulan görüntülerin (CGI) kullanıldığı ilk
uzun metrajlı film olmuştur ve üç boyutlu (3D) insan yüzü ve eli sunumunu içermektedir.
1977 yılında, George Lucas, üç boyutlu (3D) grafikleri ‘Star WarsEpisode IV: A New Hope’
filminin yapımında kullanmıştır. Bu gelişme üç boyutlu (3D) animasyonun sinema sektöründe
başarılı bir şekilde yükselmesine yardımcı olmuştur. Yapımı 1976 yılında başlayan ve
1982 yılında yayınlanan ‘Tron’ filmi üç boyutlu (3D) animasyonun yoğun olarak kullanıl-
dığı ilk filmlerden olmuştur. (Dündar, 2013:27).
Dijital teknoloji sayesinde mekanlar ve başrol oyuncuları da dahil olmak üzere karakter-
ler 3D olarak tasarlanmaya başlanmıştır. Tehlikeli sahnelerin çekimi için kullanılan dublörler de

The Journal of Academic Social Science Yıl:6, Sayı: 66, Mart 2018, s. 267-284
Dünya Sinemasında Özel Efekt ve Görsel Efekt

artık 3D teknolojisi ile tasarlanan birer model olarak filmlerde kullanılmaktadır. Günümüzde
CGI tabanlı 3D teknoloji sık kullanılarak uzun metrajlı filmler çekilmektedir. Dijital teknoloji
ile “Buz Devri” (2006) gibi tamamen 3D teknolojisine dayalı bir çok film çekilmeye başlanmış-
tır Ayrıca tasarlanan 3D modeller “Transformers” (2007) filminde olduğu gibi gerçek çekimler
ile birleştirilerek de yapılabilmektedir. Bu yönüyle CGI tabanlı3D tasarımlar sinemada yoğun-
lukla kullanılır hale gelmiştir. (Zinderen, 2012:48).
Türkiye’de 1980’li yıllardan sonra canlandırmalarda ve grafiklerde bilgisayar kullanıl-
maya başlanmıştır. Bilgisayarın, üç boyutlu canlandırmanın kullanılmaya başlanması büyük
kolaylıklar da getirmektedir. Artık gerçekteki objelerin bire bir karşılığı bilgisayar ortamında
canlandırılmaya başlanmıştır. Türkiye’de 3D’nin kullanılmaya başladığı ilk alan reklamcılıktır.
Genellikle televizyon reklamlarında kullanılan üç boyutlu canlandırmalar reklam verenlerin
televizyonun reklam alanındaki önemini ve etkinliğinin anlamasıyla daha da artmıştır. (Balaban,
2007:107).
SONUÇ
1895’te The Execution Of Mary Stuart ( Kraliçe Mary Stuart’in İdamı) ile başlayan gör-
sel efekt serüveni, sinemanın gelişmesi ve izleyiciyi etkileme çabaları nedeniyle sürekli gelişen
bir çizgi içinde ilerlemiştir. Sinemada efekt sektöründeki gelişmeler yine bu sektörde alansal
değişikliklere sebep olmuş, bu gelişmeler ışığında sinemada kullanılan efekt anlayışı 1980’lere
kadar özel efekt olarak adlandırılırken, teknolojik gelişim ve bilgisayarların yaygınlaşması ile
282
yazılım dünyasındaki gelişmelerle yeni bir alan olan görsel efekt ortaya çıkmıştır.
Çalışmada özel efekt ve görsel efekt ayrımı yapılarak literatürde yapılan anlam kargaşa-
sını da açıklık getirilmiştir. Bazı akademik kaynaklarda görsel efekti özel efektin içine alarak
aynı kategoride gösterilmiştir. Ancak yapılan araştırmada her ikisinin de birbirinden farklı oldu-
ğu çalışmada açıklanmıştır. Görsel efektler daha çok bilgisayar ortamında yapılan efektler ola-
rak bilinmektedir. Özel efektler ise insan eliyle yapılan patlama, yapay deprem ya da yapay
dalga yağmur ve minyatür, dekor ya da yaratık gibi maskelerde kullanılan efektler olarak ta-
nımlanmıştır. Bu tanımların yapılmasında gerek bu alanda uzman kişilerin çıkartmış oldukları
kitaplardan yapılan tanımlar olsun gerekse akademik alanda yapılan araştırmalardan edinilen
tanımlar olsun, özel efekt ve görsel efektin farklı alanlar olduğu anlaşılmaktadır.
Özel efektler son zamanlarda görsel efektlere göre daha az kullanılsa da oluşturulan
dekor ya da sahnelerin oluşturulmasında önemli bir yer teşkil etmektedir. Her iki alan birbirin-
den farklı alanlar olsa da iki alanla yapılan efekt sahneleri daha gerçekçi ve seyircide istenilen
etkiyi vermesi açısından başarılı bir takım arkadaşlığı yapmaktadırlar. Sadece üç boyutlu grafik-
lerin gösterildiği film sahnelerde gerçeklikten uzak yapay bir tat vermektedir. Özel efekt bu
durumu görsel efektlerle birlikte kullanıldığında daha gerçekçi sonuçlar vermektedir. Bu sebep-
tendir ki görsel efektler kullanılan özel efektlerle hem görüntü açısından hem de gerçekçilik
açısından uyumlu olması gerekmektedir. Aksi taktirde bu uyumsuzluk seyircide göz zevki açı-
sından güzel bir etki bırakmayacaktır.
Çalışmamızın amacı özel efekt ile görsel efektin sinemada kullanım alanlarının farklı
olduğunu ortaya çıkarmaktı. Yapılan özel ve görsel efekt tanım ve uygulamaları arasındaki fark-
lılık olsun, gerekse Oscar ödül törenlerinin yıllara göre kategorilerdeki değişikliğe gidilmesin-
deki ihtiyaç olsun , akademik yayınlardaki tanımlar ile bu alanda uzman kişilerin yaptığı tanım-
lar her iki alanın da farklı olduğunu ortaya çıkarmıştır. Bu anlam karmaşasının giderilmesi, in-

The Journal of Academic Social Science Yıl:6, Sayı: 66, Mart 2018, s. 267-284
Dünya Sinemasında Özel Efekt ve Görsel Efekt

ternet mecmualarında, televizyon yayınlarında gerekse akademik yayınlarda yapılan yanlışların


önüne geçilmesi açısından bir nebze de olsa önemlidir.
KAYNAKLAR
Balaban, Y. (2007). Üç Boyutlu Bilgisayar Grafiklerinin Sinema Filmleri İçinde Kullanımı:
“Mumya” “Küçük Kardeşim” Ve “Matrix” İncelemesi, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul
Kültür Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul.
Bryne, Bill (2009). The Visual Effects Arsenal: VFX Solutions for the Independent Filmmaker
1st Edition, A.B.D: Focal Press
Brinkmann, Ron. (1999). The Art and Science of Digital Compositing 1st Edition, A.B.D: Mor-
gan Kaufmann Publishers.
Can, Aytekin (2005). Kısa Film, Konya: Tablet Kitapevi.
Dobbert, Tim (2005). Matchmoving: The Invisible Art of Camera Tracking, A.B.D: Sybex.
Dündar, S.K. (2013). Üç Boyutlu (3D) Animasyon. Çalışmalarında Gerçekçilik Kavramının
İncelenmesi ve Bir Uygulama Çalışması, Sanatta Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üni-
versitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü, Ankara
Fielding, Raymond (1985). The Technique Of Special Effects Cinematography, London: Focal
Press.
283
Finch, Christopher (1984). Special Effects: Creating Movie Magic, New York: Abbeville Press
Herdem, Abdulhakim (2010). Bilgisayar Destekli Görsel Efekt Tasarımı ve Sinemaya Etkileri,
Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi, Kon-
ya.
Hornung, Erica (2010). The art and Technique of Matchmoving: Solutions for the Vfx Artist,
A.B.D: Focal Press
Jeffery, A.Okun ve Zwerman, Susan (2010). The VES Handbook of Visual Effects. A.B.D.:
Focal Press.
Karabayraktar, Duygu. (2010) Fantastik Sinema ve görsek efekt “ Bir tahta parçası” Yüksek
Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi, Güzel Sanatlar Enstitüsü, İstanbul.
Kırık, A.M, Kozan, E. (2015). Üç Boyutlu (3D) Dijital Animasyon Teknolojisinin TV Yayıncı-
lığında Kullanımı. Asos Journal, Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi Yıl:3, Sayı:13
S. 292-311.
Mitchell, Miller. (2004). Visual Effects for Film and Television (First Published). A.B.D.: Focal
Press
Netzley, Patricia (2000). Encyclopedia of Movie Special Effect. A.B.D.: Oryx
Parsa, Alev, Akçora, Elçin (2016). “Dijital Sinemada Yeni Anlatım Formları: Görsel Efektler”.
1. Uluslararası Görsel Sanatlar ve Estetik Sempozyumu, pp: 219-240.
Rickitt, Richard (2007). Special Effects: The History and Technique, NewYork: Bilboard Bo-
oks.

The Journal of Academic Social Science Yıl:6, Sayı: 66, Mart 2018, s. 267-284
Dünya Sinemasında Özel Efekt ve Görsel Efekt

Ryu, Jae Hyung (2007) “Reality & Effect: A Cultural History of Visual Effects”, A Dissertation
Submitted in Partial Fulfillment of the Requirements for the Degree of Doctor of Philo-
sophy, Georgia State University, College of Arts and Sciences, Atlanta.
Santure, Steven (2007). Rotoscoping: Animation at it’s Finest, Special Assignment Paper, pp.1-
2.
Siena, Pierfilippo. (2006). A History of Matte Painting, 2D Artist, 24-25.
Wrıght Steve. (2008) Compositing Visual Effects Essentials For The Aspiring
Artist. Oxford Burlington: Focal Press Visual Effects And Animation Series.
Şenler, Filiz (2005). Animasyon Tarihi, Teknikleri ve Türkiye’deki Yansımaları, Hacettepe
Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları, Sayı:3 s.100-101.
Zinderen, İbrahim Ethem (2012). Türk Sinemasında Özel Efekt Uygulamaları, Atatürk Üniver-
sitesi, Sosyal Bilimler Ensititüsü Yayýmlanmış Yüksek Lisans Tezi, Erzurum.
Wikipedia; “Optical Printer”, https://en.wikipedia.org/wiki/Optical_printer Erişim Tarihi:
10.10.2016.
Zeeb,Zuber.“MatchmoveTechnique”http://www.2zportfolio.com/wp-
content/uploads/2011/05/Matchmoving-technique_-0705767.pdf Erişim Tarihi:
24.09.2017
284

The Journal of Academic Social Science Yıl:6, Sayı: 66, Mart 2018, s. 267-284

You might also like