Professional Documents
Culture Documents
11
SPOR VE BESLENME
11
Ders Kitabı
Yazarlar
Kasım Yasin YALÇIN
Mustafa DEMİRDAĞ DEVLET KİTAPLARI
Ömer Orçun KAZAK ……………………., 2021
Her hakkı saklıdır ve Millî Eğitim Bakanlığına aittir. Kitabın metin, soru ve
şekilleri kısmen de olsa hiçbir surette alınıp yayımlanamaz.
Editör
..............................................................................................................................................................................................
Dil Uzmanı
Ferruh GÜMÜŞ
3.2. DOPİNG........................................................................................................................129
3.2.1. YASAKLI MADDELER.......................................................................................131
3.2.1.1. Kullanımı Yasaklı Maddeler...........................................................131
3.2.1.2. Yasaklı Maddelerin Zararları.........................................................131
3.2.2. YASAKLI YÖNTEMLER.....................................................................................134
3.2.2.1. Kullanımı Yasaklanmış Yöntemler..............................................134
3.2.2.2. Yasaklanmış Yöntemlerin Zararları.............................................134
3.2.3. KULLANIMI KISITLI MADDELER..................................................................136
3.2.4. DOPİNGLE MÜCADELE..................................................................................138
ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME...........................................................................................147
CEVAP ANAHTARI....................................................................................................................148
SÖZLÜK........................................................................................................................................153
KAYNAKÇA..................................................................................................................................157
GENEL AĞ ADRESLERİ.............................................................................................................159
GÖRSEL KAYNAKÇA.................................................................................................................160
TABLO KAYNAKÇASI................................................................................................................168
Grup etkinliklerinin veya bireysel etkinliklerin Üniteye ait ölçme değerlendirme çalışmalarının
yapıldığı bölümü gösterir. yer aldığı bölümü gösterir.
Beslenme, insanların gün boyu yaptığı aktivitelerde oldukça önemli bir yer tutar. Yeterli ve dengeli bes-
lenme, sağlıklı bir yaşamın temelini oluşturur. Sporcuların besin ögelerini tanımaları ve bu ögeleri bilinçli bir
şekilde almaları, onların hem sportif performanslarını önemli oranda artıracak hem de onlara sağlıklı bir yaşam
sürmeleri için yardımcı olacaktır.
Beslenme; insanın yaşamını sürdürmesinde, yaşam kalitesini yükseltmesinde ve korumasında özel bir öneme
sahiptir. Günümüzde insanların yaşam tarzlarına göre şekillenen beslenme alışkanlıkları, dengeli ve yeterli beslenme
kavramlarını ortaya çıkarmıştır. Çünkü sağlıklı nesillerin yetişmesinde birinci şart, yeterli ve dengeli beslenmektir.
Beslenme ile ilgili tüm bu kavramların iyi anlaşılabilmesi için de önce besin kavramının iyi ele alınıp açıklanması
gerekmektedir.
Yenebilen ve yendiğinde yaşam için gerekli besin ögelerini sağlayan bitki ve hayvan dokularına besin denir.
Besinler, hayvansal besinler ve bitkisel besinler olmak üzere iki gruba ayrılır (Görsel 1.1,1.2).
Görsel 1.3: Et ürünleri Görsel 1.4: Süt ürünleri ve yumurta Görsel 1.5: Deniz ürünleri
2. Bitkisel Besin Maddeleri: Bu gruba, bitkiler ve bitkilerden elde edilen yiyecekler girer. Tahıl ürünleri, yağlı
bitkiler, baklagiller, meyveler, sebzeler ile bunlardan türetilen yiyecek ve içecekler bitkisel besin maddeleridir (Görsel
1.6,1.7,1.8).
Sağlığın temeli, yeterli ve dengeli beslenmedir. Besin ögelerinin her birinden vücudun ihtiyacı kadar alınma-
lıdır. Bu ögelerin herhangi birinden gereğinden az ya da çok alınması, büyüme ve gelişmeyi olumsuz etkiler ve insan
sağlığını bozar (Görsel 1.9).
İnsanın yaşayabilmesi, gelişimini sağlayabilmesi, dış etkenlere karşı kendini koruyabilmesi, günlük aktivitele-
rini, zihinsel ve fiziksel faaliyetlerini tam olarak yerine getirebilmesi için vücudunun ihtiyaç duyduğu besin ögelerini
gerektiği miktarda almasına beslenme denir. Beslenme; insanın büyümesi, gelişmesi, sağlıklı ve üretken olarak yaşa-
ması için gerekli besin ögelerini alıp vücudunda kullanmasıdır.
Görsel 1.10: Yeterli ve dengeli beslenme Görsel 1.11: Yetersiz ve dengesiz beslenme
Vücudun çalışması, büyümesi ve yenilenmesi için gerekli olan enerji ve besin ögelerinin yeterli miktarlarda
alınması ve bunların vücutta uygun şekilde kullanılmasına yeterli ve dengeli beslenme denir.
Yeterli ve dengeli beslenme; bireyin büyüme ve gelişme potansiyeline ulaşabilmesi, hastalıklardan korun-
ması ve kaliteli bir yaşam sürmesi için temel bir gereksinimdir. Kişinin genetik ve fizyolojik özellikleri, yaşı, cinsiyeti,
aktiviteleri ve hastalık durumu besin ögelerinin alınması gereken miktarını etkiler. Bu nedenle beslenme, bireye özgü
olmalıdır.
Besin ögelerinin insan vücudunda ayrı ayrı görevleri vardır. Bu besin ögelerinin vücudun gereksinim düzeyi-
nin altında alınması, gerekli enerjinin ve vücut dokularının oluşamamasına neden olur. Bu duruma yetersiz beslenme
denir. Vücut için gerekli besin ögelerinin iyi seçilememesi, seçilen besin ögelerinin yanlış pişirme yöntemleriyle ya da
gerektiğinden fazla tüketilmesine ise dengesiz beslenme denir.
Pürüzsüz, nemli ve hafif pembe bir cilt Şişkin bir karın görüntüsü
Kolay hasta olmayan bir bünye İştahsız, yorgun, isteksiz bir bünye
BİLGİ NOTU
Hiçbir yapay koruyucu, renklendirici, parlatıcı veya diğer katkı maddeleri kullanılmadan işlenmiş ve
paketlenmiş besinlere organik besin denir. Organik besinler, asgari üç yıl boyunca hiçbir zirai ilaç veya kimyasal
madde kullanılmamış topraklarda yetiştirilen ürünlerdir.
1. Grup
Et, yumurta ve kuru baklagiller
Büyümede, gelişmede, hücre yenilemede, doku onarımında, kas
yapımında, deri sağlığı ve sinir, sindirim sistemlerinin korunma-
sında ayrıca hastalıklara karşı direnç oluşturmada etkilidir.
2. Grup
Süt ve süt ürünleri
Büyümede, gelişmede, doku onarımında, kemik ve diş sağlığın-
da, sinir ve kasların düzenli çalışmasında ayrıca hastalıklara karşı
direnç oluşturmada etkilidir.
3. Grup
Sebze ve meyveler
Büyümede, gelişmede, hücre yenilemede, doku onarımında, kan
yapımında, diş, diş eti, deri ve göz sağlığının korunmasında ayrı-
ca hastalıklara karşı direnç oluşturmada etkilidir.
4. Grup
Ekmek ve tahıl ürünleri
Sinir, sindirim sistemleri ile deri sağlığının korunmasında ve
hastalıklara karşı direnç oluşturmada etkilidir.
Besin ve Beslenme Konseyi, 1985 yılında besin piramidi modelini geliştirmiştir (Tablo 1.3). Beslenme konusunda
toplumun bilinçlendirilmesi amacıyla kullanılan besin piramidi; geniş olan alt tabana çok tüketilmesi gereken besinlerin, dar
olan üst kısma ise az tüketilmesi gereken besinlerin yerleştirilmesiyle oluşturulmuştur.
Yağlar ve şekerler
Meyveler
Sebzeler
Ekmek ve tahıl
ürünleri
1
Pazartesi
1
Salı
1
Çarşamba
1
Perşembe
1
Cuma
1
Cumartesi
1
Pazar
KARBONHİDRATLAR Karbonhidratlar: Başlıca görevleri enerji sağlamaktır. Günlük enerjinin çoğu, karbonhidratlardan sağlanır.
İnsan vücudunda çok az miktarda karbonhidrat bulunur. Yetişkin bir insanın vücudundaki toplam karbonhidrat
Enerji verici, yapıcı
miktarı %1’in altındadır.
ve onarıcılar
YAĞLAR Yağlar: Yetişkin insan vücudunun ortalama %18’i yağdır. Yağlar, insanın başlıca enerji deposudur. Besin alınma-
Enerji verici, yapıcı dığında enerji kaynağı olarak bu depo kullanılır. Yağ, en çok enerji veren besin ögesidir.
ve onarıcılar
PROTEİNLER Proteinler: Yetişkin insan vücudunun ortalama %16’sı proteinden oluşur. Proteinler, hücrenin esas yapısını
oluşturur. Vücudun savunma sistemlerinin, vücut çalışmasını düzenleyen enzimlerin ve bazı hormonların da
Enerji verici, yapıcı esas yapıları proteindir. Protein, aynı zamanda vücutta enerji kaynağı olarak da kullanılır. Proteinler, vücutta
ve onarıcılar depo şeklinde değil çalışan ve belirli görevler yapan hücreler şeklinde bulunur.
VİTAMİNLER Vitaminler: Besinlerle alınmış olan karbonhidratlardan, yağlardan ve proteinlerden enerji ve hücre elde edil-
mesiyle ilgili biyokimyasal olayların düzenlenmesine yardımcı olur. Bazı vitaminler de vücut için gerekli olan
besin ögelerinin bozulmadan işlevlerini sürdürmelerine ve zararlı maddelerin olumsuz etkilerinin azaltılmasına
Düzenleyiciler
yardımcı olur.
MİNERALLER Mineraller: Yetişkin insan vücudunun ortalama %6’sı minerallerden oluşur. Mineraller vücut suyunun dengede
tutulmasını sağlar. Vücutta enerji oluşması için zorunlu olan oksijenin taşınmasında görevlidir. Vücudun çalışma-
Düzenleyici, yapıcı sını düzenleyen enzimlerin bileşiminde yer alır. Minerallerin bir bölümü iskelet ve dişlerin yapı taşını oluşturur.
ve onarıcılar
SU Su: Besinlerin sindirimi ve dokulara taşınması için gereklidir. Hücrelerde oluşan zararlı maddelerin ve vücutta
oluşan fazla ısının atılması için de su kullanılır. Yetişkin bir insan vücudunun ortalama %59’u sudur. Bebeklerin
Düzenleyici, yapıcı
vücudundaki su oranı, yetişkinlerin vücudundaki su oranından daha yüksektir.
ve onarıcılar
1. Besin piramidinin geniş olan alt tabanında az tüketilmesi gereken besinler vardır. ( )
........................................................................................................................................................................................................................
........................................................................................................................................................................................................................
3. Yetersiz ve dengesiz beslenenler, çok zayıf veya şişman bir görünüşe sahiptir. ( )
........................................................................................................................................................................................................................
........................................................................................................................................................................................................................
7. Aşağıdakilerden hangisi hiçbir yapay koruyucu, renk verici, parlatıcı ve diğer katkı maddeleri kullanılmadan
işlenmiş ve paketlenmiş besinlere verilen isimdir?
A) Besin ögesi
B) İnorganik besin
C) Bitkisel besin
D) Organik besin
E) Hayvansal besin
A) Gelenekler
B) Cinsiyet
C) Genetik
D) Yaş
E) Besin şekli ve rengi
9. Aşağıdakilerden hangisi besinlerin sindirimi, dokulara taşınması, zararlı atıkların vücuttan atılması ve
vücutta oluşan fazla ısının uzaklaştırılmasında görevli olan besin ögesidir?
A) Su
B) Yağlar
C) Karbonhidratlar
D) Proteinler
E) Vitaminler
HAZIRLIK SORULARI
1. Karbonhidrat denilince ilk aklınıza gelen besinler nelerdir?
2. Vücudumuz için karbonhidrat alımı neden gereklidir? Açıklayınız.
3. Karbonhidrat çeşitleri hakkında neler biliyorsunuz? Arkadaşlarınızla tartışınız.
4. Sporcu performansı için karbonhidrat tüketimi ne kadar etkilidir? Tartışınız.
Günlük hayatta fazlaca tükettiğimiz besin maddelerinin çoğunda karbonhidrat bulunmaktadır. Bu besin
maddelerinden bazıları ve içerdikleri karbonhidrat miktarları şu şekilde sıralanabilir:
14 gram Ortalama
100 karbonhidrat
100 60 gram
gram içerir. gram karbonhidrat
içerir.
Patates Tahıllar
Ortalama
100 35 gram 100 90 gram
karbonhidrat
gram içerir. gram karbonhidrat
içerir.
Şekerler, şuruplar ve tatlandırıcılar %100 karbonhidrattan oluşur. Bir çay kaşığı şeker, ortalama 4 gram kar-
bonhidrat içerir. Dondurma, kurabiye, puding, çörek, soda, tatlı, çay, meyve suları, muz, şeftali, elma, üzüm, kuru üzüm,
yaban mersini, badem, portakal, kavun, armut, Hindistan cevizi, bezelye, kabak, mısır, barbunya, fasulye, nohut gibi
besinler de diğer karbonhidrat kaynaklarıdır.
Karbonhidratlar, vücudun enerji kaynağıdır ve düzenli olarak alınmalıdır. Ancak yapay yollardan üretilen kar-
bonhidratlar yerine doğal gıdalarda bulunan karbonhidratları almak sağlık açısından daha doğru olacaktır.
Şekerli içecekler yalnız enerji sağlar fakat vitamin ve mineral içermez (Görsel 1.14). Meyve, sebze ve tahıllar-
daki karbonhidratlar ise enerji verdiği gibi vitamin, mineral ve lif içerdiği için tercih edilmesi gereken karbonhidrat
kaynaklarıdır.
Bileşik karbonhidratlar ise sindirimleri 3-4 saat kadar sürebilen karbonhidratlardır. Yavaş sindirimi nedeniyle
kana karışması daha uzun sürmektedir ve daha uzun süreli enerji sağlamaktadır. Kan şekeri üzerinde ani dalgalanma-
ya sebep olmaz. Tahıllar, kuru baklagiller ve sebzeler bileşik karbonhidrat çeşitleridir (Görsel 1.16).
Tüm karbonhidrat çeşitleri, glikoza dönüştürülerek enerji için kullanılır. Karbonhidratların temel şekli olan
glikoz, kanda bulunduğu için de çoğunlukla "kan şekeri" olarak adlandırılır.
Sağlıklı beslenme ve sportif performans açısından karbonhidratların günlük tüketiminin %85’i bileşik kar-
bonhidrat içeren besinlerden (tahıl ürünleri, sebzeler ve kuru baklagiller), %15’i ise basit karbonhidrat içeren besinler-
den (şeker ve şeker türevleri, şeker içeren içecekler, bal, reçel vb.) oluşmalıdır (Görsel 1.17).
1. Monosakkaritler
Su ile daha küçük birimlere parçalanamadıklarından "basit şekerler" veya "tek şekerler" olarak da bilinir. Bu
şekerler, karbonhidratların en küçük yapı birimidir. Bazı monosakkaritler tatlıdır. Zincir veya halkalı yapıya sahip olup
genellikle 3-6 arasında karbon (C) atomu taşır. Moleküllerindeki karbon sayılarının Latincelerinin sonuna “-oz” eki geti-
rilerek gruplandırılır. Üç karbonlu olanlar trioz, dört karbonlular tetroz, beş karbonlular pentoz, altı karbonlular heksoz
adını alır. Hücre zarından difüzyon ile kolayca geçer.
Besin kaynağı bakımından gerekli olan monosakkaritlerin en önemlisi glikoz, fruktoz (levüloz) ve galaktoz-
dur. Bunlar sindirilmeden kana karışır.
1. Karbonhidratların en basididir.
2. Kullanılmaya hazır enerji kaynağıdır.
3. Genel formülü CnH2nOn'dir.
4. Çoğu tatlıdır ve suda eriyebilir.
5. Hücre zarından geçer.
6. Hidrolize uğramaz.
7. Kan ve doku sıvısında bulunur.
8. Karbonhidratların yapı taşıdır.
9. Fotosentezin ilk ürünüdür.
10. Hücrede depolanmaz.
11. Riboz ve deoksiriboz nükleik asitlerin yapısına katılır.
12. Protein ve yağlarla bileşik oluşturabilir.
13. Yapısında glikozit bağı bulunmaz.
14. Benedikt çözeltisiyle ısıtılırsa kiremit kırmızısı rengini alır.
c) Çay şekeri
Görsel 1.21: Sakkaroz içeren besinler
4. Polisakkaritler
Bileşiminde birçok monosakkarit bulunan karbonhidratdır. Bu yüzden “çok şekerler” diye adlandırılır. Önemli
polisakkaritler; nişasta, glikojen ve selülozdur.
Nişasta: Glikozların glikozit bağı ile birleşmelerinden oluşur. Birçok bitkinin tanelerinde, tohumlarında ve yumruların-
da depo edilmiş granüller hâlinde bulunan karbonhidrattır. Nişasta, toplam diyetin %80-90’ını oluşturur.
Selüloz: Bitkilere destek olma görevi üstlenir. Lifler, esas itibarıyla selülozdan yapılmıştır. Selüloz, ortalama 3.000 civa-
rında glikoz molekülünün glikozit bağı ile oluşmuş polimeridir. Nişastanın aksine selüloz, suda dağılmaz. Fakat gramı
başına 0,4 gram su tutar.
Glikojen: İnsan ve hayvan vücudunda bulunan karbonhidrat türüdür. Birçok glikozdan oluşmuştur. Sıcak suda erir.
Glikojeni parçalayan enzimler aracılığıyla kolayca glikoza dönüşmektedir. Çoğunlukla karaciğer, adale kasları ve do-
kularda bulunur.
BİLGİ NOTU
Yeşil muzun %80’inin nişasta ve %7’sinin şeker olduğunu,
Çoğunluğu sarı olan bir muzun %25’inin nişasta ve %65’inin şeker olduğunu,
Kahverengi benekli olgun bir muzun %5’inin nişasta ve %90’ının şeker olduğunu biliyor musunuz?
Bakliyat ve baklagiller
Bezelye, mercimek,
fasulye, barbunya,
bakla, nohut
Şekerli İçecekler
Limonata, gazlı içecekler,
meyve suları Köklü Bitkiler
Patates
Kuruyemiş
Tuzsuz yer fıstığı,
fındık, kestane,
badem
Şeker Katkılı Besinler
Tatlılar, bisküviler, dondurma, Kuru Meyveler
meyveli yoğurt, puding, taze Kuş üzümü, kuru üzüm,
meyveler kuru kayısı, kuru erik
Meyveler
Elma, armut,
muz, portakal,
üzüm
Farklı spor branşlarındaki sporcuların enerji ve besin gereksinimleri birbirinden farklı olabileceği gibi aynı
spor branşında yer alan ya da aynı takımda oynayan sporcuların gereksinmeleri de birbirinden farklı olabilmektedir.
Beslenmenin kişiye özel olması, bu farklılığın nedenidir.
Spor yapmayan kişilerde vücut için gerekli enerjinin karbonhidrattan sağlanma oranının %50-55 civarında ol-
ması önerilir. Sporcularda bu değerler %60-65’e çıkar. Çok yoğun antrenman yapan ve dayanıklılık sporlarıyla uğraşan
sporcularda ise %70’e kadar çıkmaktadır. Sporcuların karbonhidrat gereksinimleri, vücut ağırlıklarına göre de hesap-
lanmaktadır. Buna bağlı olarak egzersiz şiddeti ve süresine göre günlük 5-10 g/kg karbonhidrat alımı önerilmektedir.
Örneğin 70 kg ağırlığındaki bir sporcunun günde bir saat antrenman yaptığında karbonhidrat gereksinimi, günlük
5-7 g/kg’dan (350-490 gram) hesaplanırken 3-4 saat yoğun antrenman yaptığı günlerde ortalama günlük 8-10 g/kg’a
(560-700 gram) kadar çıkmaktadır. Bu nedenle özellikle yüksek enerji harcayan sporcular ile düşük enerji harcayan
sporcularda karbonhidrat gereksinimlerinin hesaplanmasında hem yüzde hem de vücut ağırlığı başına önerilen de-
ğerler bir arada düşünülerek hesaplama yapılmalıdır.
BİLGİ NOTU
Sporcuların glikojen depoları ne kadar fazlaysa performansları da o kadar yüksek olur.
BİLGİ NOTU
Sporcuların azalan veya boşalan karbonhidrat depoları ile antrenmana devam etmeye çalışmaları, sakat-
lanma ve yaralanma risklerini artırmaktadır.
Meyveler
Sebzeler
Et - 239 100 gr
Balık - 165 100 gr
Tavuk 15,1 215 100 gr
Yumurta 1,2 158 100 gr
Kuru fasulye 60,8 347 100 gr
Karaciğer 1.9 123 100 gr
Sofralarımızın vazgeçilmez besin maddesi olan ekmek, karbonhidrat ve protein kaynağı olarak beslenmede
önemli bir yere sahiptir. Karbonhidrat, protein ve posa kaynağı olan ekmeğin tam tahıl, kepek, çavdar, mısır, köy
ekmeği gibi pek çok çeşidi bulunmaktadır.
İsraf nedeniyle yıllık ekonomik kaybımız 1,546 milyar TL’dir. Bu tutar, dünya birincisi olduğumuz un ihraca-
tından elde ettiğimiz gelire eş değerdir. Bu rakam, dünya ekonomisinde yükselişini sürdüren ülkemiz için ciddi bir
kayıptır.
A) Aşağıdaki ifadelerin karşısına doğru olanlar için "D", yanlış olanlar için "Y" yazınız. Yanlış olduğunu
düşündüğünüz ifadeleri düzelterek ilgili alanlara yazınız.
A) %20-25
B) %35-40
C) %40-45
D) %55-60
E) %75-80
A) Ekmek
B) Bal
C) Patates
D) Fındık
E) Makarna
Yağlar, yağ asitleri ve gliserolden oluşmuş organik bir bileşiktir. Karbonhidrat ve proteinin verdiği enerjinin iki
katı enerji verir. 1 gram yağ, 9 kilokalori enerji vermektedir. Yetişkin bir insan vücudunun ortalama %18’i yağdır.
Yağ asitleri, gliserole ester bağlarıyla bağlanır ve su açığa çıkarır (dehidrasyon sentezi). Bir gliserole bağlanan
yağ asidi molekülleri, aynı sayıda olabileceği gibi farklı sayılarda da olabilir. Bundan dolayı yağların birçok türevi mey-
dana gelmiştir. Yağ asitleri ile gliserolün oluşturduğu esterlere gliserid denir. Gliseridler, yapılarında bulundurdukları
yağ asidi miktarına göre isimlendirilir. Bir gliserol molekülüne bir yağ asidi bağlanmışsa monogliserid, iki molekül yağ
asidi bağlanmışsa digliserid, üç molekül yağ asidi bağlanmışsa trigliserid adı verilir (Görsel 1.28).
Yağ kaynakları, bitkisel yağ kaynakları ve hayvansal yağ kaynakları olmak üzere ikiye ayrılır.
Bitkisel yağ kaynakları, bitkilerden elde edilen yağlardır. Bitkisel sıvı yağ ya da elde edildiği bitkinin adı ile
anılır. Zeytinyağı, ayçiçeği yağı, mısır özü yağı bitkisel yağlardandır (Görsel 1.29).
Hayvansal yağ kaynakları; tereyağı, içyağı, kuyruk yağı gibi görünen yağların yanı sıra et, tavuk, balık, süt,
yumurta gibi hayvansal kaynaklı besinlerde bulunan yağlardır (Görsel 1.30). Hayvansal kaynaklı besinlerdeki yağlar,
genellikle doymuş katı yağlardır. Ancak balıkta bulunan yağın çoğunluğu doymamış yağdır.
Esansiyel olmayan yağ asidince zengin yağ kaynakları: İçyağı, kuyruk yağı, koyun eti, dana eti ve et ürün-
leri (sucuk, sosis, salam vb.), karaciğer, beyin, böbrek, yürek, yumurta sarısı bu tür yağ kaynaklarındandır (Görsel 1.32).
BİLGİ NOTU
Sporcular için kas içinde depolanmış olan yağlar daha fazla önem taşır. Ağırlık çalışan bireyler ve halterci-
ler için karbonhidrat depoları daha önemliyken maraton atletleri için karbonhidrat depoları kadar yağ depoları da
önemlidir.
2. İnsan vücudunda yapılamayan ve vücut için gerekli esansiyel yağ asidi olan linoleik asidin vücuda alınmasını sağlar.
3. Özellikle esansiyel yağ asitleri; beyin, göz ve cilt sağlığı ile bebek gelişimi için gereklidir.
7. Hücrenin kendini yenilemesinde ve türün kendine özgü özelliklerini sergilemesinde görev alır.
10. Depo edilen yağlar, soğuğa karşı vücut ısısının korunmasında ve ayarlanmasında etkindir.
a) Tam yağlı sütten elde edilmiş ürünler b) Koyun eti c) Dana eti
(tereyağı) (içyağı, kuyruk yağı) (içyağı)
Doymuş yağların gereğinden fazla tüketilmesi, kalp ve damar sağlığını olumsuz yönde etkiler. Doymuş yağ
asitleri; obezite, insülin direnci, diyabet gibi hastalıkların oluşumuna yol açabilir. Bu nedenle doymuş yağların alınan
toplam yağ miktarının %10’u kadar olması gerekir.
Omega-3 ve omega-6 yağ asitleri, insan vücudu tarafından üretilemediği için gıdalardan alınmak zorundadır.
Bu yağ asitleri, büyüme ve gelişim için gerekli olduğu gibi sağlığın korunmasında da çok etkilidir (Tablo 1.11).
Kalp hastalıklarına karşı korunmaya yardımcı olan omega-6 yağ asitlerinin LDL (low density lipoprotein–dü-
şük yoğunluklu lipoprotein) kolesterolünü düşürme açısından güçlü etkileri vardır. Bununla birlikte çok yüksek mik-
tarda tüketilen omega-6 yağ asidi, iyi kolesterol HDL (high density lipoprotein–yüksek yoğunluklu lipoprotein) sevi-
yelerinde düşüşe neden olabilir. Bu nedenle aşırı tüketiminden kaçınılmalıdır.
Tekli doymamış
Omega - 3 Omega - 6
yağ asiti
BİLGİ NOTU
Omega-3 yağ asitlerinin kalp hastalıklarına karşı koruma sağladığı kanıtlanmıştır. Örneğin balık tüketi-
minin yüksek olduğu Japonya'da kalp hastalığı oranı oldukça düşüktür. Düzenli balık tüketimi, kan trigliserid se-
viyesinin azalmasına yardımcı olur. Ayrıca hücre zarı oluşumunda etkilidir ve kanda daha düşük bir pıhtılaşma
potansiyeli sağlar.
u
u
u
ek
Te
T
Do
Do
Do
%61
ş T
%16 %75 %29 %58
ym
ş
ym
ym
Doymu
Doymu
Doymu
%32
am
am
am
%7 %9 %13
ış
ış
ış
Kanola Tohumu Keten Tohumu Mısır
lu
u
u
Te
%75
Do
%48
Do
Do
%72
uş
%16
ş
ym
ym
yma
Doymu
Doymu
Doym
am
am
mış
%19
ış
ış
u
Te
T
Do
Do
Do
ym
yma
yma
Doymu
Doymu
Doymu
am
%15 %7
mış
mış
%10
ış
%2
2. ETKİNLİK
YAĞLARIN ÖZELLİKLERİNİ YAZINIZ
...................................................................................................................................................
................................................................................................................................................................
................................................................................................................................................................
................................................................................................................................................................
................................................................................................................................................................
................................................................................................................................................................
................................................................................................................................................................
................................................................................................................................................................
................................................................................................................................................................
................................................................................................................................................................
................................................................................................................................................................
................................................................................................................................................................
................................................................................................................................................................
BİLGİ NOTU
75 kg ağırlığında ve vücut yağ oranı %10-20 olan bir kişinin ortalama 63.000-126.000 kilokalori enerji
sağlayabilecek bir yağ deposu bulunurken aynı kişinin karbonhidrat deposu 1.800-2.000 kilokalori ile sınırlıdır.
Yağlar, insan vücudunda hem önemli bir enerji kaynağı hem de vücut işlevlerinde biyolojik rollere sahip
önemli bir ögedir. Yağlar, vücuda karbonhidratlardan daha fazla enerji sağlar. Ayrıca vücutta depolanmış olan yağların
sağladığı toplam enerji, depo karbonhidratların sağlamış olduğu enerjiden yaklaşık elli kat daha fazladır. Sporcular
için kas içinde depolanmış olan yağlar daha fazla önem taşır. Ağırlık çalışan bireyler ve halter sporuyla uğraşanlar için
karbonhidrat depoları daha önemliyken maraton atletleri için karbonhidrat depoları kadar yağ depoları da önemlidir
(Görsel 1.36).
Yağlar, vücut için öncelikli enerji kaynağı değildir. Bunun nedeni yağların enerjiye dönüşebilmek için çok fazla
oksijene ihtiyaç duyuyor olmasıdır. Bu yüzden vücut, daha az oksijenle daha kolay parçalayıp enerjiye dönüştürebile-
ceği için karbonhidratları öncelikli enerji kaynağı olarak seçer.
Sporcuların günlük besin alımlarında enerjinin yağlardan sağlanma oranı %30’u geçmemelidir. Ancak yağda
eriyen vitaminlerin kullanılabilmesi için de %15’in altına düşmemelidir. Sporcuların özellikle doymamış yağ asidi olan
eikosapentaen asidi (EPA), esansiyel yağ asidi olan linoleik asidi (n=6) ve linolenik asidi (n=3) mutlaka almaları gerekir.
Doymamış yağ asitleri, karbonhidrat ve protein metabolizması ile oluşan molekülden sentez edilebilir. Ancak
insan vücudu, molekülünde çift bağ bulunan linoleik asidi sentez edemez. Bu nedenle bu asidin dışarıdan gıda mad-
deleri yoluyla alınması gerekir.
Çoklu doymamış yağ asitlerinden prostaglandin adı verilen hormonlar sentezlenir. Prostaglandin hormonları,
sporcunun antrenmanlar sonucunda gelişimini sağlayan hormonlardır (testesteron, büyüme hormonu, insülin). Bu
yağ asitleri, yağın damardaki akıcılığı için de gereklidir. Günlük beslenmede n=3 yağ asitlerini artırmak için balık ve
diğer su ürünleri haftada en az iki kere alınmalıdır.
Yağlar; enerji dengesinin sağlanması, kas içi triaçilgliserol depoların yerine konması ve esansiyel yağ asitleri
tüketimi için büyük önem taşımaktadır.
Yağlar, dayanıklılık sporcularında önemli bir enerji kaynağı olarak görülse de orta düzeyde tüketilmelidir.
Enerji kaynağı olan yağ, yağda çözünen vitaminler ve esansiyel yağ asitlerinin vücuttaki yararlılığı açısından spor-
cu diyetinde çok önemlidir. Ancak yağlardan elde edilecek enerji, gerekli olan toplam enerjinin %20-30’u düzeyinde
olmalıdır. Enerji gereksiniminin çok fazla olduğu durumlarda yağ tüketimi %35’lere kadar çıkarılabilir. Bunun için de
ceviz, fındık, badem gibi yağlı tohumlar, sporculara antrenman öncesi ara öğün olarak önerilebilir.
Kuvvet ve güç sporcuları için yağ tüketimi orta düzeyde olmalı, toplam enerjinin %20-25’i yağlardan karşılan-
malıdır. Takım sporcuları için önerilen yağ düzeyi, diğer sporcular için yapılan öneriye yakındır. Onlarda da gerekli olan
toplam enerjinin %20-30’unun yağlardan karşılanması gerekmektedir.
Müsabaka öncesi karbonhidrat tüketiminin bazı sporcularda hipoglisemiye (düşük kan şekeri sonucunda
görülen rahatsızlık) sebep olması nedeniyle bu sporculara yüksek oranda yağ tüketmeleri önerilir. Ayrıca karbonhid-
rat tüketimi, yağların enerji için kullanılmasını engellediği için dayanıklılık sporları ile uğraşan sporculara yüksek yağ
içeren diyet önerilmektedir.
Profesyonel sporcularda ve düzenli egzersiz yapan bireylerde yağ yakımı daha fazlayken düzenli egzersiz
yapmayan bireylerde karbonhidrat daha yoğun bir şekilde kullanılmaktadır.
3. Omega-3 ve omega-6 yağ asitleri, büyüme ve gelişme için gerekli olup sağlığın korunmasında etkilidir. ( )
..........................................................................................................................................................................................................................
..........................................................................................................................................................................................................................
A) %5-10
B) %25-35
C) %40-50
D) %55-65
E) %70-80
A) Zeytinyağı
B) Palmiye yağı
C) Hindistan cevizi yağı
D) Tereyağı
E) Tavuk ve hindi derisi
HAZIRLIK SORULARI
1. Bildiğiniz protein içerikli besinler nelerdir?
2. Proteinlerin özellikleri hakkında neler biliyorsunuz?
3. Proteinlerin görevleri neler olabilir? Arkadaşlarınızla tartışınız.
4. Sporcular için proteinin neden gerekli olduğunu tartışınız.
Proteinlerin Yapısı
Proteinler; karbon, hidrojen, oksijen ve azot atomlarından meydana gelen moleküllerin tespih taneleri gibi
yan yana dizilmeleri ile ortaya çıkan amino asitlerden oluşur ve yapısal olarak da dörde ayrılır.
1. Primer yapı
2. Sekonder yapı
3. Tersiyer yapı
4. Kuanter yapı
Amino asit
%100’ü %90-100’ü
kullanılır. kullanılır.
6. Büyüme ve gelişme sırasında yeni hücrelerin yapımında, dokuların onarımında görev alır.
8. Hücre içi ve dışı sıvıları dengeleyerek vücutta ödemi (su birikmesini) önler.
Vücuda yeterli protein alınmadığında yaraların iyileşmesi gecikir, savunma sistemi zayıflar ve mikroplara karşı
direnç azalır. Hastalık riski artar. Büyümekte olan çocukların zihinsel gelişimi olumsuz yönde etkilenir. İhtiyaçtan fazla
alınan proteinler ise vücutta yağa dönüştürülerek depo edilir.
BİLGİ NOTU
Fazla protein alımı kas kütlesini artırır mı?
Egzersize yeni başlayan kişilerin ilk 3-4 hafta protein alımlarını artırması, kas fibrillerinin gelişimini artı-
racağı için faydalı olacaktır. Ancak aşırı protein veya amino asit kullanımının ekstra kas gelişimini sağlamadığı yapılan
çalışmalarla sabitlenmiştir. Kas kütlesindeki artış, dengeli beslenme ve düzenli antrenmanlarla oluşmaktadır.
Basit proteinler
Belirli aminoasitlerden meydana gelmiş ve bazı özellikler kazanmış önemli protein gruplarıdır. Esas yapı taş-
ları olan aminoasitlerden oluşmaktadır. Basit proteinler belirli ara basamaklar üzerinden hidroliz ile (su ile bileşiklerin
kendilerini oluşturan kısımlarına ayrılması) aminoasitlere parçalanırlar.
1. Albuminler: Hayvansal ve bitkisel organizmalarda yaygın halde bulunan albuminler, saf suda ve seyreltik tuz solüsyon-
larında erir. İnsan serumunda bulunan albumine serum albumin, yumurtada bulunan albumine avolbumin, kasta bulu-
nan albumine miyojen, sütte bulunan albumine laktalbumin denir (Görsel 1.39).
a) Yumurta b) Süt
Görsel 1.39: Albüminler
2. Gluteinler: Bitkisel proteinlerdir. Patates, soya, bezelye, mercimek ve buğdayda bulunur (Görsel 1.40). Buğdayda buluna-
na gliadin denir.
Türev proteinler
Bileşik veya basit proteinlerin fiziksel ya da kimyasal değişikliklere uğramalarıyla meydana gelen proteinler-
dir. Denatüre ve koagüle proteinler bunlara örnek gösterilebilir.
Kuvvet sporcularının (halter, gülle, çekiç vb.) kas dokusu ve protein gereksinimleri daha fazladır. Kuvvet spor-
larıyla uğraşan sporcular, 2-2,3 g/kg/gün protein alımı gerçekleştirmelidir. Aynı miktarın kas dokusunun egzersiz son-
rası onarımı için de alınması gerekmektedir. Bu miktar toplam enerjinin yaklaşık %15-20’sine karşılık gelmelidir. Buna
70 kg ağırlığındaki erkek bir halterciden örnek verecek olursak bu sporcunun günlük protein gereksinimi 70 kg x 2,3 g/
kg/gün = 161 gramdır.
Kas kütlesinde artış hedefleyen bir sporcunun kuvvet antrenmanları ile birlikte günlük 2,5-3 g/kg protein
alması önerilmektedir.
Tablo 1.15: Hayvansal ve Bitkisel Kaynaklı Besinlerin 100 Gramındaki Protein Miktarları
Koyun eti (but) 18,02 gram Ceviz (iç, kuru) 14,57 gram
Kaşar peyniri
Piliç eti (but) 24,04 gram 26,99 gram
(taze)
Yoğurt
Bezelye 6,49 gram 4,53 gram
(tam yağlı)
A) %5
B) %10
C) %15
D) %20
E) %30
A) Yumurta
B) Balık
C) Tavuk
D) Peynir
E) Patates
9. Günlük besin alımında, hayvansal ve bitkisel kaynaklı protein oranları aşağıdakilerden hangisinde doğru
olarak verilmiştir?
HAZIRLIK SORULARI
1. Bildiğiniz vitaminlerin hangi besinlerde bulunduğunu arkadaşlarınızla tartışınız.
2. Vitaminlerin özellikleri hakkında neler biliyorsunuz?
3. Vitaminlerin görevleri neler olabilir? Arkadaşlarınızla tartışınız.
4. Sporcular için vitaminlerin neden gerekli olduğunu tartışınız.
Vitaminler sağlıklı büyüme ve gelişmeyi sağlayan, yaşam için gerekli besin ögeleridir. İnsan organizmasında di-
ğer besin ögelerinden faydalanarak enerji oluşturulmasına, sinir ve sindirim sistemlerinin normal çalışmasına, vücut sağlı-
ğının korunmasına ve büyümeye yardımcı olurlar. Ayrıca vücuttaki karbonhidrat, yağ ve proteinin kullanılmasını sağlarlar.
Vitaminlerin çoğu vücut tarafından üretilemez. Bu yüzden besinler yoluyla vücuda alınmaları gerekir. Bu be-
sinlerin bir kısmı çiğ olarak bir kısmı da belirli pişirme süreçlerinden geçirilerek alınır. Ancak bu hazırlama ve pişirme
süreçleri esnasında oluşabilecek vitamin kayıpları, insan sağlığını yakından ilgilendirmektedir.
Vitaminler organik bileşiklerdir. Bu nedenle tahrip olabilir, okside olabilir ve parçalanabilirler. Bu durumlarda
da fonksiyonlarını kaybederler.
Genel olarak vitaminler; büyüme, sinir ve sindirim sistemlerinin normal çalışması, besin ögelerinin elverişli
kullanılması ve vücudun sağlıklı çalışmasında etkindir.
Vitaminlerin her biri farklı vücut işlevini düzenler. Her vitaminin görevi diğerinden farklı olduğu için biri di-
ğerinin yerine geçemez. Vitaminlerin kaynakları da birbirlerinden farklıdır, bu nedenle de çok çeşitli kaynaklar ile bes-
lenmek çok önemlidir. Özellikle sonbahar ve kış aylarında hastalıklara ve enfeksiyonlara karşı vücut direncini artırmak
için vitamin açısından zengin besinlerin tüketilmesi gerekir. Eğer vitaminler yeterli miktarlarda ya da doğal yollardan
alınamıyorsa dışarıdan takviye yapılması önerilir.
A D E K B C
Görsel 1.45: Yağda ve suda eriyen vitaminler
Yağda eriyen vitaminler; yağlarla birlikte emilir, taşınır ve atılırlar. Yağların diyette az olması veya hiç olmaması,
safra veya pankreas salgılarının eksikliğine yol açar. Yağda eriyen vitaminlerin fazlası atılamaz, karaciğerde depolanır. E
vitamini dışındaki yağda eriyen vitaminlerin uzun süre gereğinden fazla alınması toksik etki yapabilir.
Suda eriyen vitamin türlerinin emilimi daha sorunsuz olmaktadır. Suda eriyen vitaminler, yüksek miktarlarda
depolanamaz ve kullanılan miktardan fazlası atılır. Bu nedenle bu vitaminlerin eksikliğine daha sık rastlanır. Fakat bazı
B grubu vitaminler, karaciğerde uzun süre (3-5 yıl) korunabilir.
Yağda eriyen vitaminler pişirmeye dayanıklıdır. Suda eriyen vitaminler ise kolay bozulur. Uygun olmayan ko-
şullarda saklanılmaları hâlinde her iki gruptaki vitaminler de bozulabilir.
A
VİTAMİNİ
FAYDALARI
Görme, büyüme, kan yapımı, bağışıklık sistemi ve doku hücresi farklılaşmasında gerekli bir vitamindir.
Isıya dayanıklıdır, emilimi için safra asitlerine ihtiyaç vardır.
EKSİKLİĞİ VE FAZLALIĞINDA
NELER OLUR?
Günlük besinler içinde yeterli miktarda bulunduğundan eksikliğine fazla rastlanmaz. E vitamini eksik-
liği kısırlığa, kalp ve diğer kaslarda yorgunluğa, kansızlık ve göz bozukluklarına, karaciğer hastalıkları-
na, kırmızı kan hücrelerinin kolayca parçalanmasına ve açılan yaraların geç kapanmasına neden olur.
HANGİ BESİNLERDE
BULUNUR?
Karaciğer, balık yağı, süt, tereyağı, yumurta, portakal, havuç, bal kabağı, kayısı, şeftali ile birçok koyu
yeşil yapraklı sebzelerde bulunur (Görsel 1.46).
h) Kayısı ı) Şeftali
EKSİKLİĞİ VE FAZLALIĞINDA
NELER OLUR?
Güneş ışığını doğrudan alamayan bireylerde, hızlı büyüyen çocuklarda, az güneş alan ülkelerde D
vitamini eksikliği görülür. D vitamini yetersizliğinin yaygın olarak görülmesi, doğal yiyeceklerde ye-
terince bulunmamasından kaynaklanmaktadır. Eksikliğinde çocukluk çağı raşitizmi (rikets) görülür.
Raşitizmde kemik ve dişlerde bozukluk ve eğrilik görülür. Dişler geç çıkar. Kafa kemikleri yumuşar ve
eğrilir. Eklemlerde şişkinlik görülür.
Fazla alınması eklemlerde ve yumuşak dokularda anormal kireçlenmeye neden olur. Çocuklarda fazla
alınması durumunda kusma belirtileri gösterir. Büyümede duraksama, böbreklerde taş oluşumuna
neden olur.
HANGİ BESİNLERDE
BULUNUR?
Balık yağı, balık, karaciğer, yumurta sarısı, tereyağı, zenginleştirilmiş besinler (örneğin margarin) ve
güneş ışınlarında bulunur (Görsel 1.47).
Yağda çözünen ve pek çok kanser türünü önleyen önemli bir vitamindir. Dolaşım sistemine etki eder.
Hücre yenilenmesini sağlar. Antioksidandır. Pıhtılaşmayı önleyip kolesterolü düzenleyerek kalp ve da-
mar hastalıkları riskini azaltır. Kan dolaşımını düzenler. Tansiyonu düşürür, kılcal damar rahatsızlıkla-
rını önler. Solunum yolları ve bağışıklık sistemi hastalıklarını önler. A vitamininin emilimine yardımcı
olur. Toksinleri vücuttan uzaklaştırır. Hafıza kaybını önler. Hücre zarında antioksidan etkisi sağlar. Yara
izlerini onarır ve düzeltir. Bacak kramplarını hafifletir.
EKSİKLİĞİ VE FAZLALIĞINDA
NELER OLUR?
Günlük besinler içinde yeterli miktarda bulunduğundan yetersizlik belirtilerine çok fazla rastlanmaz.
E vitamini eksikliği; kısırlığa, kalp rahatsızlıklarına, kaslarda yorgunluğa, kansızlığa, göz bozuklukla-
rına, karaciğer hastalıklarına, kırmızı kan hücrelerinin hızlı parçalanmasına ve açılan yaraların geç
kapanmasına neden olur.
HANGİ BESİNLERDE
BULUNUR?
Bitkisel yağlar, tahıl taneleri, yağlı tohumlar, soya, yeşil yapraklı sebzeler ve baklagillerde bulunur
(Görsel 1.48).
GÜNLÜK
GEREKSİNİM
MİKTARI
Günlük ihtiyacı yetişkin erkeklerde 10 mg, kadınlarda 8 mg ve çocuklarda 3-10 mg arasında değiş-
mektedir.
Kanın pıhtılaşmasını sağlar. Kemiklerin güçlü ve sağlıklı olmasını sağlar. Karaciğerdeki yağlanmayı ve
büyümeyi önleyici bir etkiye sahiptir.
EKSİKLİĞİ VE FAZLALIĞINDA
NELER OLUR?
Eğer vücutta K vitamini eksikliği olursa kandaki pıhtılaşmanın azalmasına bağlı olarak idrar yolların-
da, sindirim sisteminde, akciğerde, deride ve diş etlerinde ani kanamalar görülebilmektedir.
Çok sık karşılaşılmasa da bazen vücutta K vitamini fazlalığı görülebilir. Terleme ve göğüste sıkışma
gibi belirtiler gösterir. Kanda fazla pıhtılaşma sonucunda damar tıkanıklığı oluşması ve karaciğer
fonksiyonlarının bozulması gibi sorunlar görülebilmektedir.
HANGİ BESİNLERDE
BULUNUR?
Karaciğer, balık, kuru baklagiller, ıspanak ve benzeri yeşil yapraklı sebzelerde bulunur (Görsel 1.49).
a) Karaciğer b) Balık
GÜNLÜK
GEREKSİNİM
MİKTARI
Günlük ihtiyacı yetişkin erkeklerde 80 mcg, kadınlarda 65 mcg, bebeklerde 5-10 mcg, çocuklarda
15-20 mcg’ dır.
Suda çözündükleri için B12 vitamini hariç hiçbiri vücutta depo edilemez. Fazlası idrarla atılır. Onun için bu
vitaminlerin tabii kaynaklarının iyi bilinmesi ve bu kaynakların düzenli tüketilmesi gerekir. Aksi hâlde kısa zamanda
vitamin eksikliği ortaya çıkar.
B1
VİTAMİNİ
Tiamin
FAYDALARI
Diğer B grubu vitaminleri ile birlikte kan şekerinden enerji üretilmesini sağlar. Karbonhidrat metabo-
lizması için gereklidir. Sinir sisteminin düzgün çalışmasını sağlar. Sinir sistemi vitaminidir. Antiberibe-
ri maddesi de denir. Şekerin metabolize edilmesinde çok önemlidir. Çünkü şeker, sinir hücrelerinin
tek kaynağıdır. B1 vitamini suda eridiği için vücutta depo edilemez ve idrarla atılır. Bu yüzden günlük
tedarik edilmesi gerekir. Özellikle çok egzersiz yapanların ve diyetlerinde fazla karbonhidrat bulu-
nanların bu vitamini daha fazla almaları gerekir.
EKSİKLİĞİ VE FAZLALIĞINDA
NELER OLUR?
Eksikliğinde yorgunluk, bitkinlik, huzursuzluk, dikkat yetersizliği, hafıza kaybı, kas zayıflığı, sinir hasa-
rı ve bütün bunların sonucunda “beriberi” adı verilen hastalık ortaya çıkar. Bu hastalıkla sinir sistemi
ve kalp-damar sisteminde ciddi hasarlar görülür hatta felç gelişebilir.
HANGİ BESİNLERDE
BULUNUR?
Kepekli ekmek, sakatat, et, yeşil yapraklı sebzeler, balık ve kuru yemişlerde bulunur (Görsel 1.50).
EKSİKLİĞİ VE FAZLALIĞINDA
NELER OLUR?
Fazla alındığında ağız çevresi, yüz ve deride bazı bozukluklar görülür. Derinin ışığa karşı alerjik tavır
alması ve kızarması gibi etkiler görülür. Sinir sisteminde bozukluklar ve anemi görülebilir. Gözde yan-
ma ve kızarıklıklar görülebilir.
HANGİ BESİNLERDE
BULUNUR?
Süt, karaciğer, böbrek, ıspanak, kuru fasulye, balık, yumurtada bulunur (Görsel 1.51).
FAYDALARI
Kan yolunda kaslara giden kan akışını kuvvetlendirmektedir. Sporcular için bunun avantajı büyük-
tür. Çok sayıda enzimin çalışmasını sağlamaktadır. Metabolizmanın sağlıklı çalışmasında çok önemli
rol oynar. Kan damarlarını genişletir ve kan kolesterolunu düşürür. Bu yüzden hipertansiyon ve
kalp-damar hastalarına özellikle tavsiye edilmektedir.
EKSİKLİĞİ VE FAZLALIĞINDA
NELER OLUR?
B3 vitamini eksikliğinde pellegra adı verilen bir hastalık görülür. Onun için niasine "pellegra önleyici"
denir. Pellegra hastalığında kısaca 3D denilen diyare (ishal), dermatit (deri iltihabı) ve demans (bu-
nama) görülür.
HANGİ BESİNLERDE
BULUNUR?
Et, işlenmemiş kabuklu tahıllar, süt, yeşil yapraklı sebzeler, şeftali, mantar, muz ve patates gibi gıda-
larda bolca bulunur (Görsel 1.52).
GÜNLÜK
GEREKSİNİM
MİKTARI
Besinlerle alınan iyi kalite protein, vücut için gerekli niasin gereksinimini karşılar. Günlük niasin ihtiyacı
her 1.000 kalori için 6,6 mg’dır.
Akne sorununa yardımcı olur. Vücudun antikor üretimini artırır. Yaraların iyileşmesini hızlandırır. Al-
yuvar üretimini destekler. Diğer vitaminlerle birlikte enerji üretimine yardımcı olur. Adenosin trifosfat
ve asetil koenzim A üretiminde etken rol oynayan protein, karbonhidrat ve yağların enerjiye dönüş-
türülmesinde etkilidir. Saç sağlığını korur. Stresi azaltır.
EKSİKLİĞİ VE FAZLALIĞINDA
NELER OLUR?
Bu vitamin tüm besinlerde bulunduğu için yetersizlik belirtileri sık görülmemektedir. Ancak denge-
li beslenmeyen kişilerde eksikliği hissedildiğinde hâlsizlik, bitkinlik, deride alerjik reaksiyonlar, hafif
kalp çarpıntısı, hafif akne oluşumu ve saç dökülmesi gibi rahatsızlıklar ortaya çıkabilir.
HANGİ BESİNLERDE
BULUNUR?
Karaciğer, böbrek, yumurta ve brokolide bulunur (Görsel 1.53).
a) Karaciğer b) Böbrek
c) Yumurta ç) Brokoli
GÜNLÜK
GEREKSİNİM
MİKTARI
Proteinlerin sentezlenmesinde etken rol alır. Amino asitlerin bağırsaklardan emilerek kana karışma-
sını ve buradan hücrelere geçerek kaslara yönelmesini sağlamaktadır. Diğer B vitaminleriyle beraber
karbonhidrat, protein ve yağ enerjisinin metabolizmasında etkilidir. Kaslara depolanan yedek enerji
glikojenin aktifleşmesinde rol alır. B6 vitamini ile beslenen farelerin ömürlerinde %11 artış olduğu
görülmüştür. Kalp krizi ve felce karşı koruyucu özelliği vardır. Diğer B vitaminlerinin etkisini artırır.
EKSİKLİĞİ VE FAZLALIĞINDA
NELER OLUR?
Eksikliğinde pellegra hastalığı görülür. Bu hastalık nedeniyle beyin ve sinir sisteminde bozukluk olu-
şur. Kaslarda zayıflama ve kramplar başlar. Zayıf insanlarda kansızlık, hassas yapılarda enfeksiyonlara
yakalanma riski artar. Hafif baş ağrısı ve depresyon belirtileri ortaya çıkar. Ciltte kuruluk oluşur, eksik-
lik devam ederse ciltte çatlamalar meydana gelir.
HANGİ BESİNLERDE
BULUNUR?
Karaciğer, balık, kırmızı et, böbrek, tavuk, süt, yumurta, yeşil yapraklı sebzeler ve kabuklu tahıllarda
bolca bulunur (Görsel 1.54).
Folik asit, B12 vitamini ile birlikte hücre çoğalmasını sağlar. Bu özelliğinden dolayı vücudun neredeyse
bütün faaliyetlerini etkiler. Vücudumuzda devamlı olarak bazı hücreler ölür ve yerine yenileri yapılır.
Mesela kırmızı kan hücrelerinin ömrü 120 gündür. Bu sürenin sonunda ölürler, yerine yenileri yapılır.
İşte bu yeni hücrelerin yapımı için folik asit gereklidir. Proteinlerin yapımında, RNA ve DNA'nın sentez-
lenmesinde etken görev alır. Kan hücrelerinin yapımında etkilidir ve kansızlığı önlemede önemli rolü
vardır. Kalp ve damar hastalıkları riskini azaltır. Büyümede, sinir sisteminin düzeninde, bağırsakların
düzenli fonksiyonunda etkilidir.
EKSİKLİĞİ VE FAZLALIĞINDA
NELER OLUR?
B9 vitamini eksikliğinin en belirgin etkisi, hücre yapılamaması nedeniyle "megaloblastik anemi" adı
verilen kansızlık hastalığının meydana gelmesidir. Fakat araştırmalar göstermiştir ki folik asit eksik-
liğinde aşağıda belirtilen birçok hastalığın görülme riski artmaktadır. Bu hastalıklar; Alzheimer, ate-
roskleroz, kalp krizi, inme, osteoporoz, depresyon, bunama, yarık dudak ve damak, yaşlılık, işitme
kaybı, nöral tüp defekti ve rahim ağzı, kolon, meme, kan, pankreas kanserleridir. Yapılan araştırmalar,
folik asit desteğinin bu hastalıkların oluşma riskini azalttığını göstermiştir. Folik asidin bu etkisi; B12,
B6 vitaminleri ve metiyonin ile birlikte alındığında daha da artmaktadır. Folik asit eksikliğinde homo-
sistein seviyesi artar. Bu da kalp-damar hastalıklarının oluşma riskini artırır.
Fazlalığı genellikle büyük etkiler oluşturmaz. Ancak deride kabarma, kızarma ve kaşıntı oluşabilir.
HANGİ BESİNLERDE
BULUNUR?
Yumurta sarısı, koyu yeşil yapraklı sebzeler (ıspanak gibi), narenciye, baklagiller ve tam işlenmemiş
tahıl ürünlerinde bulunur (Görsel 1.55).
a) Yumurta sarısı
b) Yeşil yapraklı sebzeler (ıspanak)
c) Baklagiller
ç) Narenciye d) Ekmek
Görsel 1.55: B9 vitamini içeren besinler
GÜNLÜK
GEREKSİNİM
MİKTARI
Günlük ihtiyacı, yetişkin erkekler ve kadınlarda 400 mcg’dır.
Kan hücrelerinin yapımında kullanılır. Sinir sisteminin düzenli çalışmasını sağlar. Protein metaboliz-
masında etkilidir. Kırmızı kan hücresinin yapımında rol oynar. Kas ve kemik yapısına katkı sağlar. Folik
asit ile birlikte etki eder. Folik asit (B9 vitamin) yoksa B12 etkili olmaz, B12 yoksa folik asit etkili olmaz.
EKSİKLİĞİ VE FAZLALIĞINDA
NELER OLUR?
B12 vitaminin bağırsaklardan emilimi için mideden özel bir madde sentezlenir. Dolayısıyla B12’nin
emilebilmesi için midenin sağlam olması gerekir. Bu vitamin eksikliğinin kansızlık, sinirlilik, sıkıntı, bık-
kınlık, baş ağrısı, soluk alamama, solgunluk, enfeksiyonlara karşı düşük direnç ve bacaklarda güçsüz-
lük ya da duyu azalması, uyuşma, ağrı, yorgunluk gibi belirtileri olur. B12 eksikliğinde "megaloblastik
anemi" adı verilen ve tedavi edilmezse öldürücü olan bir kansızlık hastalığı ortaya çıkar. B12, folik
asitle birlikte çalıştığı için folik asit eksildiğinde de aynı hastalık meydana gelir. Dolayısıyla hastalığın
hangisinin yetersizliğinden kaynaklandığını anlamak ancak tahlil yapmakla mümkün olur. Uzun süren
yetmezlikte sinir dejenerasyonu ve geri dönüşümü olmayan nörolojik hasarlar ortaya çıkar. İntrinsik
faktör eksikliğinde de emilemediği için yine eksikliği ortaya çıkar. Bu olumsuzluklar giderilmezse "per-
nisiyöz anemi" adı verilen yine öldürücü bir hastalık oluşur.
Fazlalığında vücudun farklı yerlerinde kaşıntı, kalpte ritim bozukluğu, baş ağrısı ve sersemlik görülür.
HANGİ BESİNLERDE
BULUNUR?
Karaciğer, böbrek, balık eti, yumurta, süt ve süt ürünlerinde bulunur. Depo hâldeki B12 vitamini vü-
cudun birkaç yıllık ihtiyacını karşılayacak kadardır. B12 vitamini bitkilerde bulunmadığından vegan
bireyler, dönem dönem B12 ihtiva eden gıdalardan yemek zorundadır (Görsel 1.56).
Karaciğeri korur. Özellikle siroz hastalığına karşı koruyucu etkisi vardır. Hücrenin yaşam süresini uza-
tarak canlılık kazandırır. Laktat seviyesini düşürür, yükselmesini engeller. Protein sentezlenmesine
yardımcı olur. Kandaki kolesterol seviyesinin düşürülmesinde yardımcı rol oynar. Yorgunluğu azaltır.
Dokularda oksijenin yenilenmesine yardımcı olur.
EKSİKLİĞİ VE FAZLALIĞINDA
NELER OLUR?
Eksikliği sinirsel sorunlara, kalp hastalığının ilerlemesine ve dokulardaki oksijen azalmasına neden
olur.
HANGİ BESİNLERDE
BULUNUR?
Esmer pirinç, susam, bal kabağı çekirdeği ile bazı gıdaların tohumunda bulunur (Görsel 1.57).
a) Esmer pirinç
b) Susam
GÜNLÜK
GEREKSİNİM
MİKTARI
Günlük B15 vitamini ihtiyacı 50-200 mg’dır. Bir avuç kabak çekirdeği günlük B15 ihtiyacını karşı-
lamaktadır.
Kaslarda esneklik ve gücü artırır. Nezle ve grip gibi enfeksiyonlara karşı direnci artırır. C vitamini güçlü
bir antioksidandır, hücreleri serbest radikaller adı verilen zararlı moleküllere karşı korur. Bu etkisini
E vitamini ile birlikte gösterir. Kılcal damarların geçirgenliğini azaltır. Balık, margarin ve süt gibi yağ
ihtiva eden yiyecekleri oksijen etkisi sonucu bozulmaya karşı korur. Akne ve cilt güzelliği için diğer
etken vitamin kombineleriyle beraber etkilidir (A ve E vitamini ile çinko). Yüksek dozda alındığında
doğal aspirin etkisi gösterir. Dokuların sağlığını korur.
EKSİKLİĞİ VE FAZLALIĞINDA
NELER OLUR?
C vitamini eksikliğinin en önemli belirtileri; diş eti kanamaları, eklem ağrıları, enfeksiyonlara karşı di-
rencin düşmesi, yorgunluk, iştahsızlık, kas ağrıları, nefes alıp verme zorluğu ve çarpıntıdır. C vitamini
eksikliğinde deride kanamalar meydana gelir. Eksikliği uzun süre devam ederse “skorbüt” adı verilen
ve şiddetli diş eti kanamalarının görüldüğü hastalık ortaya çıkar. Enfeksiyonlar ve ateş artar. Mide ve
bağırsak kanserleri riski yükselir.
HANGİ BESİNLERDE
BULUNUR?
Suda eriyen diğer vitaminlere kıyasla hayvansal ve bitkisel dokularda daha bol miktarda bulunur.
Depo edilmez fakat dokulardaki miktarı fazladır. Narenciye, domates, yeşil yapraklı sebzeler, karna-
bahar, kivi, kırmızı ve yeşil biberde bol miktarda bulunur (Görsel 1.58, 1.59).
a) Kuşburnu (450mg) b) Maydanoz (180mg) c) Şalgam yaprağı (130mg) ç) Asma yaprağı (120mg)
3. ETKİNLİK
VİTAMİNLER
Öğrenciler vitamin sayısı kadar gruplara ayrılır. Gruplar seçtikleri vitamini içeren besin maddelerin-
den bulabildiklerini sınıfa getirir. Seçtikleri vitaminin vücuttaki işlevlerini açıklayıcı sunum yaparlar.
B vitaminlerinin egzersiz ile iki temel nedenden dolayı ilişkisi bulunmaktadır. Birincisi tiamin, riboflavin, B6
vitamini, niasin, pantotenik asit ve biotin egzersiz sırasında enerji oluşumuna yardımcı olmaktadır. İkincisi folik asit ve
B12 vitaminleri ise kırmızı kan hücresi oluşumu, protein sentezi, doku yapımı ve onarımı için gerekmektedir.
C vitamininin de egzersizle ilgili pek çok görevi vardır. Doku oluşumu için ve egzersiz sırasında üretilen ad-
renalin gibi bazı hormonlar için gereklidir. Kırmızı kan hücresi oluşumunu sağlar. Demir emilimini çoğaltır. Güçlü bir
antioksidandır (Görsel 1.60). E vitamini gibi egzersizle oluşan hücre yıkımına karşı koruma sağlar.
E vitamini, kas yaralanmalarının iyileşmesinde ve rejenerasyon sırasında oluşan iltihabik durumların gideril-
mesinde etkilidir.
Yeterli ve dengeli beslenen bir sporcu, vücudu için gerekli olan tüm vitaminleri almış olur. Bu yüzden bu spor-
cunun ekstra vitamin kullanmasına gerek yoktur.
A) A vitamini
B) C vitamini
C) D vitamini
D) E vitamini
E) K vitamini
A) Görme
B) Büyüme
C) Kan yapımı
D) Çocuklarda raşitizm gibi hastalıkları engelleme
E) Bağışıklık sistemini güçlendirme
7. Düzenleyicidirler.
9. Su dengesini sağlarlar.
Demir Kalsiyum
Bakır Fosfor
Çinko Magnezyum
İyot Sodyum
Flor Potasyum
Manganez Klor
Selenyum Sülfür
Krom
Molibden
EKSİKLİĞİ FAZLALIĞI
Anemi (kansızlık) oluşur. Karaciğer iltihabına ve çocuklarda zehirlenmelere sebep
Kronik yorgunluk, güçsüzlük görülür. olur.
BULUNDUĞU BESİNLER
EKSİKLİĞİ FAZLALIĞI
Koku ve tat alma duyusunu etkiler, zihinsel uyuşukluğa Titreme, yüksek ateş, kusma ve ishale sebep olur.
sebep olur.
BULUNDUĞU BESİNLER
EKSİKLİĞİ FAZLALIĞI
Guatr ve cüceliğe sebep olur. Kilo kaybı, sinirlilik, huzursuzluk, sıcağa tahammülsüzlük,
terleme, kas gücü kaybı ve çarpıntıya sebep olur.
BULUNDUĞU BESİNLER
Midye Tuz
BULUNDUĞU BESİNLER
BULUNDUĞU BESİNLER
EKSİKLİĞİ FAZLALIĞI
Kanser türlerine ve kalp hastalıklarına sebep olur. Özel- Tırnaklarda kırılma, nefesin sarımsak kokması, ağızda me-
likle çocuklarda ve gelişim çağındaki ergenlerde gelişme talik tat, sindirim sistemi bozuklukları, yaşa bağlı olmaksı-
bozukluğuna neden olur. zın görülen saç dökülmesi, cilt dökülmeleri, cildin pul pul
olması ve sarımsı bir renk alması gibi bulgular görülebilir.
BULUNDUĞU BESİNLER
BULUNDUĞU BESİNLER
EKSİKLİĞİ FAZLALIĞI
Kemik yumuşaması, düzensiz alyuvar üretimi ve bazı me- Kemiklerde kalsiyum azalır, kas kasılması ve çene bozuk-
tabolik bozukluklara sebep olur. lukları görülür.
BULUNDUĞU BESİNLER
EKSİKLİĞİ FAZLALIĞI
Kısırlığa sebep olur. Refleks kaybına ve uykusuzluğa sebep olur.
BULUNDUĞU BESİNLER
EKSİKLİĞİ FAZLALIĞI
Güçsüzlük, kas krampları ve dehidrasyona sebep olur. Yüksek tansiyon, ödem ve böbrek hastalıklarına sebep olur.
BULUNDUĞU BESİNLER
Zeytin Ispanak
EKSİKLİĞİ FAZLALIĞI
Kas ve sinir güçsüzlüğüne yol açar. Anormal kalp atışına, kas güçsüzlüğüne, zihinsel yorgun-
luğa sebep olur.
BULUNDUĞU BESİNLER
EKSİKLİĞİ FAZLALIĞI
Vücut sıvılarının fazla bazik olmasına, kabızlığa ve kilo Kusma ve zehirlenmelere yol açar.
kaybına sebep olur.
BULUNDUĞU BESİNLER
Tuz Su
1. 100 mg-1 g gerektiren makro minerallerdir. Kalsiyum, fosfor, magnezyum, sodyum, potasyum, klordan
grup oluşan gruptur.
2. Dokularda ve biyolojik sıvılarda 1 mg/g’dan az bulunan mikro minerallerdir. Bakır, demir, iyot, flor, manganez,
grup molibden, krom, çinko, kobalt ve selenyumdan oluşan gruptur.
Mineral seçimi, gelişigüzel değil sporcunun az tükettiği veya tüketmediği yiyecekler göz önünde bulundu-
rularak yapılmalıdır. Bu seçim yapılırken sporcunun yaptığı spor branşı, antrenman şiddeti, sıklığı ve süresi de dikka-
te alınmalıdır. Bununla birlikte gerekirse sporcuların kan bulgularına bakılmalıdır. Ayrıca sporcular için hazırlanan ve
sunulan bu tür ürünlerde doping maddelerinin de bulunulabileceği ve tüm bu nedenlerle mineral seçerken uzman
kişilere danışılması gerektiği unutulmamalıdır.
Kuvvet sporlarında fazla enerjiye ihtiyaç duyulduğundan bazı minerallerin gereksinimi artabilir. Ancak bes-
lenmesi dengeli olan sporcularda mineral eksikliği görülmez. Bu nedenle mineral eksikliği olmayan sporculara destek
verilmesinin performans üzerinde önemli bir katkısı olmaz. Hatta yüksek dozlarda kullanım ile toksite bulguları ortaya
çıkabilir, ürünün içeriğinde etikette yazılı olmayan doping unsuru maddeler sebebiyle sporcunun sağlığı ve spor yaşa-
mı tehlikeye girebilir.
Sporcuların diyetinde düşük olarak tüketilen en önemli mineraller; özellikle kadın sporcularda kalsiyum, de-
mir ve çinkodur. Bu minerallerin yetersizliği özellikle diyet yaptığı için et, balık, tavuk, süt ve süt ürünlerini tüketmeyen
sporcularda görülmektedir. Özellikle kadın sporcular, dayanıklılık sporcuları ve vejetaryenlerde demir yetersizliği daha
sık görülmektedir. Kadın sporcularda daha sık olmak üzere tüm sporcuların kandaki demir düzeyleri belli aralıklarla
kontrol edilmelidir.
Yetersiz kalsiyum tüketimi, stres kırıklarına neden olur. Bunun önlenmesi için sporcuların hem yüksek kalsi-
yum hem de daha az yağ içerdiği için düşük yağlı süt ve süt ürünlerini tercih etmeleri gerekir.
BİLGİ NOTU
Karşı konulmaz bir tat olan çikolata, sağlık için gerekli birçok minerali (kalsiyum, fosfor, magnezyum, demir,
çinko, bakır) içerir. Çikolata, kanın akışkanlığını artırır, damarları açar, metabolizmanın ürettiği kalp hastalıkları ve kan-
sere yol açan zararlı moleküllerle savaşma gücünü artırır. Duygusal anlamda da kendimizi iyi hissetmemizi sağlayan
beyindeki seratonin hormonu seviyesini artırır ve mutluluk hissi verir. Ancak yüksek şeker ve kalori içerdiği için aşırı
tüketiminden kaçınılmalıdır (Görsel 1.62).
3. Yeterli ve dengeli beslenen bir sporcunun ekstra mineral kullanmasına gerek yoktur. ( )
........................................................................................................................................................................................................................
........................................................................................................................................................................................................................
A) %1-2
B) %4-5
C) %7-8
D) %10-11
E) %14-15
A) Enerji verir.
B) Kan basıncını düzenler.
C) Vücut fonksiyonlarını düzenler.
D) Su dengesini sağlar.
E) Hücrelerin korunmasına hizmet eder.
A) Demir
B) Çinko
C) Sodyum
D) İyot
E) Manganez
HAZIRLIK SORULARI
1. Günlük ne kadar su tüketiyorsunuz? Vücudunuz için gerekli olan günlük su miktarını biliyor musunuz?
2. İnsan vücudunda suyun görevleri neler olabilir? Arkadaşlarınızla tartışınız.
3. Spor faaliyetlerinde su alımını hangi zamanlarda yapıyorsunuz?
4. Suyun sporcular için neden önemli olduğunu tartışınız.
Görsel 1.63: Su
Su, insan vücudunu meydana getiren en önemli kimyasal bileşimdir. Yetişkin bir insanın vücut ağırlığının yak-
laşık %60’ını su oluşturmaktadır. Bu oran; bireyin cinsiyeti, yaşı, fiziksel uygunluk düzeyi ve vücut yağ yüzdesine bağlı
olarak farklılık gösterir. Örneğin vücut yağ yüzdesi yükseldikçe toplam vücut sıvı miktarı düşmektedir.
İnsan, besin almadan haftalarca canlılığını sürdürmesine karşın susuz ancak birkaç gün yaşayabilir. Su; be-
sinlerin sindirimi, emilimi ve hücrelere taşınmasının yanı sıra besin ögelerinin hücrelerdeki sindirilmeleri sonucunda
oluşan atıkların akciğer ve böbreklere taşınıp dışarı atılmaları, vücut ısısının denetimi, eklemlerin kayganlığının sağ-
lanması ve elektrolitlerin taşınmasında görev yapar (Görsel 1.63).
BİLGİ NOTU
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), 2007 yılında yayımladığı bir makalede “Eğer dünya üzerindeki tüm insanlar
iyileştirilmiş alkali su içerse kanser dâhil tüm hastalıkların %80 oranında azalacağı öngörülmektedir.” şeklinde
görüş bildirmiştir.
Dehidrasyonu belirlemenin en kolay yolu, idrar rengini izlemektir. Sağlıklı bir vücuttan atılan idrar, çok açık
sarı renkte olmalıdır. Dehidrasyonu belirlemenin diğer bir yolu da egzersiz öncesi ve sonrası vücut ağırlığının ölçül-
mesidir. Eğzersiz öncesindeki ve sonrasındaki ağırlık farkı, egzersiz sırasındaki su kaybını gösterir. Terleme oranı ise
kaybedilen sıvı miktarının yapılan egzersiz süresine (dakika olarak) bölünüp 60 ile çarpılmasıyla bulunur.
Örnek:
Egzersiz öncesi vücut ağırlığı: 70 kg
Egzersiz sonrası vücut ağırlığı: 68 kg
Egzersiz süresi: 90 dakika
Terleme oranı: 2 ÷ 90 x 60 = 1,3 litre/saat
Sıvı kaybının ilk belirtileri; susama, yorgunluk, kalp çarpıntısı, üşüme ve bulantıdır. Sıvı kaybı arttıkça baş ağ-
rısı, kramplar, sık nefes alma ve baş dönmesi gibi sorunlar meydana gelmektedir.
Sıvı kaybını engellemek için sporcuların harcadıkları her 1 kkal enerji için 1 ml sıvı almaları gerekir. Örneğin
günde 3.000 kkal harcayan bir basketbolcu, 3 litre sıvı almalıdır. Terle, idrarla ve solunum yolu ile farkında olmadan
vücuttan yaklaşık 1,5-2 litre su atılır. Sporcuların performanslarını devam ettirebilmeleri için en azından kaybedilen bu
sıvının mutlaka yerine konması gerekir.
Su, yaşam için vazgeçilmez bir besin maddesidir. Kanın besin maddelerini taşıması ve dokuların yeterli besini
alabilmesi için suyun günlük olarak yeterli miktarda içilmesi hayati önem taşımaktadır.
Besinlerin sindirimi, emilimi, vücut ısısının ayarlanması, zararlı maddelerin vücuttan uzaklaştırılması gibi vü-
cudunda gerçekleşen her türlü olayda suya ihtiyaç duyulmaktadır.
Yaşa ve cinsiyete göre vücutta bulunan su miktarı %46-75 arasında değişir. Bu oran çocuklarda %75, yetişkin
kadınlarda %53, yetişkin erkeklerde %50-55 arasındadır. Kasların %72’sini, kanın %80’ini su oluşturur.
Vücuttaki su oranının yeterli düzeyde tutulması yaşamsal önem taşır. Bu nedenle kaybolan sıvıya eşit mik-
tarda sıvının tekrar alınması, vücut su dengesinin sağlanması açısından zorunludur. Vücutta oluşan zararlı maddeleri
atmak, vücudun ısı ve su dengesini sağlamak için böbreklerden yaklaşık 500-1.000 ml, deriden yaklaşık 450-1.000 ml,
bağırsaklardan yaklaşık 100-200 ml su atılır. Buna solunumla harcanan yaklaşık 250-350 ml de eklenince günlük yak-
laşık 2,5 litre su kaybının yaşandığı görülür. Bu miktar; dışarıdan alınan besinler, içecekler ve vücutta meydana gelen
metabolik tepkimelerle karşılanır.
Vücuttaki tüm hücreler, dokular ve organlar ile vücudun her türlü fonksiyonları için su gereklidir.
Vücut hücrelerinde oksijen ve besin ögelerinin taşınmasını sağlar.
Ağız, gözler ve burun gibi organların nemlenmesine yardımcı olur.
Eklemlere destek sağlar.
Organların ve dokuların korunmasında etkilidir.
Vücut sıvılarının büyük bir kısmı sudur (kan, mide sıvısı, tükürük, idrar, amniyon sıvısı).
İnsanda susama hissi, vücuttaki suyun %2 oranında azalmasıyla oluşur. Bu da aerobik performansın bozulmasına
neden olur.
İnsan, besin almadan haftalarca canlılığını sürdürebilmesine karşın susuz ancak birkaç gün yaşayabilmektedir.
4. ETKİNLİK
GÜNLÜK SU İHTİYACI
Bir günde ne kadar su içtiğinizi düşünerek bu su miktarının günlük su ihtiyacınızı karşılayıp karşıla-
madığını belirleyiniz. Hangi durumlarda su ihtiyacınızın arttığını tespit ediniz. Sonuçlarınızı arkadaşlarınızla
tartışarak aşağıya yazınız.
.......................................................................................................................................................................................................
........................................................................................................................................................................................................................
........................................................................................................................................................................................................................
........................................................................................................................................................................................................................
........................................................................................................................................................................................................................
........................................................................................................................................................................................................................
........................................................................................................................................................................................................................
........................................................................................................................................................................................................................
........................................................................................................................................................................................................................
........................................................................................................................................................................................................................
........................................................................................................................................................................................................................
........................................................................................................................................................................................................................
........................................................................................................................................................................................................................
........................................................................................................................................................................................................................
........................................................................................................................................................................................................................
........................................................................................................................................................................................................................
........................................................................................................................................................................................................................
........................................................................................................................................................................................................................
Görsel 1.66: Su
Egzersiz süresince vücut sıvı dengesini korumak için yeterli sıvı tüketimi gereklidir. Bunu sağlamak için de
her 15-20 dakikada bir 150-300 ml veya saat başına 600-1.200 ml su ya da karbonhidrat içeriği yüksek içecek tüketil-
melidir. Sporcuların egzersiz süresince yeterli miktarda sıvı tüketmemeleri performanslarının düşmesine neden olur.
Egzersizden sonra da sıvı alımına hemen başlanmalı ve düzenli aralıklarla devam edilmelidir. Egzersiz sonrası
kaybedilen her 500 gram vücut ağırlığı için 450-675 ml (yaklaşık 2-3 su bardağı) sıvı tüketilmelidir. Egzersiz süresince
terleme ile oluşan kayıpları gidermek için kaybedilen vücut ağırlığının %150’si kadar sıvı tüketilmesi gereklidir. Su
içmek sporcunun hidrasyonunu sağlar, ancak vücut aynı zamanda enerji kaynağına da gereksinim duyar. Egzersiz
sonrası toparlanma döneminde süt ve spor içeceklerinin tüketimi, iyi seçimlerdir.
Egzersiz sırasında kaybedilen ağırlığa bağlı olarak sıvı gereksinmesi her sporcu için farklılık gösterir. Ancak
tüm sporcular için genel olarak egzersizden 2-3 saat önce yaklaşık 2-3 su bardağı, egzersizden 10-20 dakika önce
1-2 su bardağı, egzersiz sırasında ise her 10-15 dakikada bir 1-2 su bardağı su ya da karbonhidrat içeriği yüksek
içeceklerin tüketimi önerilmektedir.
Sporcularda sıvı gereksinmesi günlük alınan enerjiye göre hesaplanmakta ve alınan enerjinin her bir kalorisi
için 1 ml su tüketilmesi önerilmektedir. Ekstra sıvılar, müsabaka günlerinde kahvaltı ve öğle yemeği ile birlikte müsaba-
kadan 10-15 dakika önce alınmalıdır. Egzersiz öncesi ve egzersiz sonrasında alınacak sıvıların % 4-8 oranında karbon-
hidrat içermesi önerilir.
A) %20
B) %40
C) %50
D) %60
E) %80
A) Trigliserid
B) Dehidrasyon
C) Fotosentez
D) Glisemik indeks
E) Raşitizm
9. Sporcularda günlük alınan enerjinin her bir kalorisi için ne kadar su tüketilmesi gereklidir?
A) 1 ml
B) 3 ml
C) 4 ml
D) 5 ml
E) 7 ml
İnsanın yaşamını devam ettirebilmesi için günlük olarak düzenli bir şekilde beslenmesi gerekmektedir. Tü-
ketilen her besin, insan vücudunda kaloriye dönüşür. Kalori, bir çeşit enerjidir ve vücuda giren yiyeceklerin yakılması
ile ortaya çıkar. Bilimsel anlamda ise kalori, bir gram suyun sıcaklık değerini bir derece yükseltmek için gerekli olan
enerjidir.
Alınan kaloriler günlük enerji tüketiminde kullanılmaktadır. Günlük enerji tüketimi; bazal metabolizma, fizik-
sel aktivite ve besinlerin termik etkisi için kullanılan enerjinin toplamıdır (Tablo 2.1). Günlük enerji tüketimi, yaşamın
sürdürülmesi ve günlük faaliyetlerin gerçekleştirilebilmesi için gereken enerjiyi göstermektedir.
Günlük enerji tüketimi Fiziksel aktivite Bazal metabolizma Besinlerin termik etkisi
Fiziksel aktivite, bilinçli olarak yapılan tüm hareketlerdir. Günlük enerji tüketiminin %20'sini fiziksel aktivite-
ler oluşturur. Spor yapmak, yüzmek, bisiklete binmek, oturup kalkmak, yürümek, koşmak ve sıçramak fiziksel aktivite-
ye örnek olarak gösterilebilir.
Bazal metabolizma, vücudun sürekli gerçekleştirdiği ancak dışarıdan görülemeyen aktivitelerdir. Kalbin ça-
lışması, damarların sürekli daralıp gevşemesi, mide ve bağırsakların sindirim hareketleri, solunum sisteminin oksijen
sağlamak için yürüttüğü işlevler, böbrek ve üreme sisteminin faaliyetleri bazal metabolizmaya örnek olarak gösterile-
bilir. Bunlar, bazen küçük değişiklikler gösterse de çoğunlukla aynı miktarda enerji harcayan işlevlerdir. Günlük enerji
tüketiminin %70'ini bazal metabolizma oluşturur.
Besinlerin termik etkisi, alınan besinlerin sindirilmesi sırasında oluşan ısı ve bunun için harcanan enerjidir.
Günlük enerji tüketiminin %10'unu besinlerin termik etkisi oluşturur. Katı besinler sıvılardan, karbonhidratlar yağlar-
dan, fruktoz glikozdan ve doymamış yağlar doymuş yağlardan daha fazla ısı oluşturur.
Bazal metabolizma, fiziksel aktivite ve besinlerin termik etkisi vücudun harcadığı enerji miktarını belirler. Bun-
ların içinde değiştirilmesi en güç olanı bazal metabolik olaylardır. Metabolik olaylar, kişiden kişiye farklılık gösterebilir
ve kalıtım ile ilişkilidir.
Yaş: Büyümenin en hızlı olduğu bebeklik döneminde bazal metabolizma hızı yüksektir. Yaş ilerledikçe bazal metabo-
lizma hızı düşer.
Vücut Kompozisyonu ve Cinsiyet: Vücutta yağ dokusu arttıkça bazal metabolizma hızı düşer, kas dokusu arttıkça
bazal metabolizma hızı yükselir. Kadınlarda yağ dokusu, erkeklere göre daha fazladır. Bu nedenle kadınların bazal
metabolizma hızı erkeklerden biraz düşüktür.
Hormonlar: Tiroid bezinden salgılanan troksin hormonu, bazal metabolizma hızını etkiler. Bu hormonun aşırı salgılan-
ması durumunda bazal metabolizma hızı yükselir, az salgılanması sonucunda bazal metabolizma hızı düşer.
Hamilelik: Hamileliğin ilk aylarında bazal metabolizma hızında artma başlar ve son üç aylık dönemde bazal meta-
bolizma hızı %20 artış gösterir. Bunun sebebi bebeğin hızlı büyümesidir. Bazı hamilelerde ise bazal metabolizma hızı
değişiklik göstermemektedir. Menstrasyon (âdet dönemi) bazı kadınlarda bazal metabolizmayı artırırken bazılarında
herhangi bir değişiklik yapmamaktadır.
Hastalık: Özellikle ateşli hastalıklar, bazal metabolizma hızını yükseltir.
Besin Alımı ve Açlık: Uygulanan beslenme programında protein içeren besinlerin çok olması bazal metabolizma
hızını yükseltmektedir. Uzun süreli açlık ve yarı açlık durumu ise bazal metabolizma hızını düşürür.
Uyku: Uykunun ilk saatlerinde bazal metabolizma hızında önemli bir değişiklik görülmese de uykunun ilerleyen saat-
lerinde bazal metabolizma hızında %10’luk bir düşme gözlemlenir.
Tüm bu faktörlere bakıldığında metabolizma hızının birçok değişkene bağlı olduğu görülmektedir. Bu sebeple
ideal bir bazal metabolizma hız değerinden bahsetmek mümkün değildir. Bu değer kişiden kişiye farklılık göstermektedir.
Örnek: Poyraz 175 cm boyunda, 73 kg ağırlığında ve 17 yaşındadır. Poyraz’ın Harris-Benedict formülüne göre bazal
metabolizma hızı şöyledir:
Bazal Metabolizma Hızı = 66,5 + (13,75 x 73) + (5,03 x 175) – (6,75 x 17)
= 66,5 + 1003,75 + 880,25 – 114,75
=1835,75 kilokalori
Poyraz’ın bir günlük bazal metabolizma hızı 1.835,75 kilokaloridir. Başka bir deyişle Poyraz’ın iç organları bir
günde 1.835,75 kilokalori enerji harcamaktadır.
Büyük kas kitlesini içeren maksimal yüklenmelerde sürelere bağlı olarak aerobik ve anaerobik sisteminlerin
toplam enerji üretimine katılım yüzdeleri aşağıdaki tabloda verilmiştir (Tablo 2.3).
Yapılan egzersizin süresi, tipi, şiddeti ve antrenman düzeyi hangi enerji üretim sistemlerinin kullanılacağını
belirlemektedir. Egzersizde enerji kaynaklarının tüketimi ise yine egzersizin şiddeti, süresi ve tipi gibi faktörlere bağlı
olarak gerçekleşir.
Enerji Tüketimi
İnsan vücudu, yapılan her türlü aktivite için belirli oranlarda enerji tüketmektedir. Günlük yaşamda yapılan
uyuma, giyinme, kahvaltı yapma, yürüme, merdiven inip çıkma, ayakta durma, oturma, ders çalışma ve yemek yeme
gibi aktivitelerde belirli miktarlarda enerji tüketilir. Kaybolan bu enerjinin miktarı; yapılan aktivitenin türüne, süresine
ve şiddetine göre değişmektedir.
Yaş gruplarına göre erkek ve kadınların harcadıkları enerji miktarları farklıdır. Günlük aktivite türlerine göre
ağırlık birimi başına düşen enerji değerlerini şu şekilde gösterebiliriz:
Tablo 2.4: Yapılan Aktivitelere Göre Ağırlık Başına Düşen Enerji Miktarları
KADIN ERKEK
1. Hafif Düzey İş
33 33 30 36 35 29
(oturarak çalışma, yürüme,
çok az ayakta durma) kkal/kg/gün kkal/kg/gün kkal/kg/gün kkal/kg/gün kkal/kg/gün kkal/kg/gün
2. Orta Düzey İş 38 38 34 42 40 34
(yürüme, ev İşleri) kkal/kg/gün kkal/kg/gün kkal/kg/gün kkal/kg/gün kkal/kg/gün kkal/kg/gün
3. Orta Üstü Düzey İş
(ayakta çalışma,
42 42 39 47 45 38
çok az oturma) kkal/kg/gün kkal/kg/gün kkal/kg/gün kkal/kg/gün kkal/kg/gün kkal/kg/gün
4. Ağır Düzey İş 47 47 43 52 50 42
(inşaat işleri,yük taşıma) kkal/kg/gün kkal/kg/gün kkal/kg/gün kkal/kg/gün kkal/kg/gün kkal/kg/gün
18 yaşında ve 60 kg ağırlığında olan bir kadının günlük aktivitesinde orta üstü düzey iş yaptığı kabul edilirse
bu kadın kilogram başına 42 kilokalori harcar. Buna göre:
42 kkal x 60 kg = 2.520 kilokalori enerji tüketmektedir.
.......................................................................................................................................................................................................................
.......................................................................................................................................................................................................................
.......................................................................................................................................................................................................................
......................................................................................................................................................................................................................
......................................................................................................................................................................................................................
.......................................................................................................................................................................................................................
1.950 2.200
10-12 kilokalori/gün kilokalori/gün
2.100 2.400
12-14 kilokalori/gün kilokalori/gün
Dağcılık
8,4 Masa Tenisi 4,1 Yüzme 9,3
18 yaşında ve 60 kg ağırlığında olan bir hentbolcunun 1 saatlik antrenman sırasında harcadığı enerji miktarı
şu şekilde hesaplanır: Hentbolda 1 saatte, kilogram başına 8,3 kilokalori harcanmaktadır.
Buna göre bu sporcu, 8,3 kkal x 60 kg x 1 saat = 498 kilokalori/saat harcar.
.......................................................................................................................................................................................................................
.......................................................................................................................................................................................................................
.......................................................................................................................................................................................................................
.......................................................................................................................................................................................................................
.......................................................................................................................................................................................................................
.......................................................................................................................................................................................................................
.......................................................................................................................................................................................................................
.......................................................................................................................................................................................................................
.......................................................................................................................................................................................................................
Farklı egzersiz türlerinde harcanan enerji miktarları; yapılan egzersizin tipi, şiddeti, süresine bağlı olarak de-
ğişmektedir. Egzersizi yapan sporcunun antrenman durumu, yaşı, cinsiyeti gibi özellikleri de harcanan enerji miktarını
etkilemektedir.
Aşağıdaki tabloda 60 kg ağırlığındaki bir erkek sporcunun farklı egzersiz türlerinde 1 saatte harcadığı toplam
enerji miktarları verilmiştir.
A) Aşağıdaki ifadelerin karşısına doğru olanlar için "D", yanlış olanlar için "Y" yazınız. Yanlış olduğunu
düşündüğünüz ifadeleri düzelterek ilgili alanlara yazınız.
1. Bazal metabolizma hızının en yüksek olduğu yaş dilimi, yaşamın ilk 15 yılıdır. ( )
........................................................................................................................................................................................................................
........................................................................................................................................................................................................................
3. Sporcuların günlük enerji tüketimi, spor yapmayanlara göre 7-8 kat daha fazladır. ( )
........................................................................................................................................................................................................................
........................................................................................................................................................................................................................
A) %25
B) %30
C) %45
D) %60
E) %70
A) Halter
B) Futbol
C) Basketbol
D) Hentbol
E) Voleybol
A) Dağcılık
B) Jimnastik
C) Sprint
D) Yüzme
E) Badminton
Sporcuların performansını etkileyen temel faktörler; genetik yapı, uygun antrenman programı ve dengeli
beslenmedir. Beslenme, sporcuların bilgi sahibi oldukları takdirde kontrol altında tutabilecekleri ve performanslarını
olumlu yönde artırabilecekleri etkenlerden sayılmaktadır. Sporcular için yeterli ve dengeli beslenme, sadece yarışma-
dan bir hafta veya bir gün önce uygulanan diyet değil tüm yıl boyunca devam eden bir program şeklinde olmalıdır.
Yeterli ve dengeli beslenmenin sporcu başarısında büyük önemi vardır. Yeterli ve dengeli beslenen bir spor-
cunun diğer sporculara göre avantajları şu şekilde sıralanabilir:
Sporcuların enerji ve besin gereksinimleri yaş, cinsiyet ve spor dalları açısından farklılık göstermekle birlikte
temel beslenme kuralları tüm sporcular için benzerdir.
Sporcu beslenmesi düzenlenirken sporcunun boyu, vücut ağırlığı, vücut yağ yüzdesi, beslenme bilgi düze-
yi, beslenme alışkanlıkları, sağlık durumu, sosyal ve ekonomik koşulları dikkate alınmalıdır. Hazırlanacak beslenme
programı; sporcunun cinsiyetine, yaşına ve günlük fiziksel aktivitesine uygun olmalıdır. Bununla birlikte uğraştığı spor
dalının antrenman ve müsabaka dönemlerine yönelik düzenlemeler yapılmalı, sporcunun kendisi için gerekli besinleri
yeterli ve dengeli biçimde alması sağlanmalıdır (Görsel 2.5, 2.6).
İyi bir beslenme, sporcularda üst düzeyde sağlıklı bir bünye oluşturduğu gibi yağsız vücut kitlesinde artış, dü-
şük yağ yüzdesi ve antrenmanlara uyum sağlar. Bununla birlikte müsabaka öncesi, sırası ve sonrasındaki uygun besin
seçimleri de performansı artırmakta ve toparlanmayı kolaylaştırmaktadır.
Önceden denenmemiş bir besin maddesi (besin, ilaç) yarışma öncesi kesinlikle alınmamalıdır.
Son 24 saat içerisinde, bozulma riski yüksek olan gıdalardan (tavuk vb.) uzak durulmalıdır.
Karbonhidratlar, proteinler ve yağlar uygun oranlarda tüketilmelidir.
Sıvı alımında coğrafi şartlar (rakım, sıcaklık vb.) göz önünde bulundurulmalıdır.
Öğün sayısı olabildiğince artırılmalıdır (günlük altı öğün).
Ara öğünlerde meyve ve salata tüketilmelidir.
Sabah kahvaltılarında demir emilimini azaltacağı için çay alımı azaltılmalı veya kaldırılmalıdır.
Glisemik indeksi yüksek olan karbonhidratlar (bal, şeker, pekmez, kuru incir, üzüm vb.) ile glisemik indeksi düşük olan karbonhidratların
(makarna, pilav, ekmek, patates vb.) kullanım zamanlarına dikkat edilmelidir.
Portakal, mandalina, elma, muz, armut, üzüm ve şeftali gibi meyveler orta düzeyde glisemik indekse sahip oldukları için egzersizin her
döneminde kullanılabilir .
Egzersiz öncesinde düşük glisemik indeksli, egzersiz sonrasında (2 saat içinde) yüksek glisemik indeksli karbonhidratlar alınmalıdır.
Yüksek yağ içeren proteinlerin çok fazla alınmasından kaçınılmalıdır.
Protein alımında balık, yumurta, süt ve süt ürünleri ihmal edilmemelidir.
Yağ tüketiminde zeytinyağı tercih edilmelidir.
Kızartmalardan, sanayi yağları ve margarinlerden uzak durulmalıdır.
Pişirme tekniği olarak buğulama, haşlama ve ızgara tercih edilmelidir.
Müsabakaya çıkacak sporcunun enerji depoları dolu, hidrasyonu tam ve midesi gerilim yaratmayacak şekilde boş olmalıdır.
Görsel 2.7: Protein içeren besinler Görsel 2.8: Vitamin ve mineral içeren besinler
Egzersiz öncesi yeterli karbonhidrat alımı, insülin düzeyini yükselterek vücudu kas yıkımına karşı korur ve
protein sentezini hızlandırır. Böylece egzersiz sırasında kas yıkımı en aza indirilir. Yüksek tempolu egzersizlerde kas ve
karaciğer glikoz depoları hızla tükenir. 90 dakika ve üstü egzersizlerde mutlaka yeterli düzeyde karbonhidrat alınma-
lıdır. Egzersiz öncesi karbonhidrat alımı, yoğun egzersizlerde kilo başına 1-1,2 g/kg, hafif egzersizlerde 0,6-0,8 g/kg
olmalıdır. Bu miktarın %20’si basit karbonhidratlardan %80’i kompleks karbonhidratlardan karşılanmalıdır.
Egzersiz öncesi yeterli protein alımı, kas kütlesinin antrenman sonrası tekrar yapılanmasını sağlar ve kas yıkı-
mını engeller. Bu yüzden yoğun egzersizlerden önce 0,25-0,30 g/kg, hafif egzersizlerden önce 0,15-0,25 g/kg protein
alınmalıdır.
Egzersiz öncesi fazla miktarda yağ alımı, beraberinde alınan besinlerin sindirim süresini uzatmaktadır. Az mik-
tarda yağ alımı ise basit karbonhidratların kana daha hızlı karışmasına ve kan şekerinin çok hızlı yükselip düşmesine
sebep olmaktadır. Bu durum egzersizin ortalarında sporcunun kendisini yorgun ve güçsüz hissetmesine sebep olur.
Egzersiz öncesi kaç gram protein ve karbonhidrat alındığına bakılmaksızın 10 g yağdan fazlası alınmamalıdır.
Egzersiz öncesi lifli besinlerden kaçınılmalıdır. Lifli besinler, sindirimi yavaşlatır ve kan hacmini midede tutarak
egzersiz performansını olumsuz yönde etkiler.
1 4
Kahvaltı %25 Ara öğün %10
1.125 kilokalori 450 kilokalori
2 5
Ara öğün %5 Akşam yemeği %20
225 kilokalori 900 kilokalori
3 6
Öğle yemeği %25 Ara öğün %15
1.125 kilokalori 675 kilokalori
Toplam : %100 (4.500 kilokalori/gün)
Egzersiz öncesi beslenmede yüksek oranda karbonhidrat alınması, düşük glisemik indeks içeren gıdaların
seçilmesi ve bol miktarda sıvı alımının sağlanması gerekmektedir. Egzersizden 4 saat önce alınan 300 gr karbonhidrat,
performansı %15 artırmaktadır.
Egzersiz veya müsabakalar sabah saatlerinde yapılacaksa kahvaltı, 1-2 saat önce yapılmalı ve en az 300-500
kalori içermelidir. Eğer egzersiz veya müsabakalar öğle saatlerinde yapılacak ise kahvaltı, 3-4 saat önce yapılmalı ve en
az 800-1.000 kalori içermelidir.
Dayanıklılık sporlarında temel enerji kaynağı glikojen ve yağlardır. Glikojen, karbonhidratların vücuttaki depo
edilme şeklidir. Kas glikojen depolarını artırmada en etkili yöntem “karbonhidrat yükleme” işlemidir. Özellikle 45 daki-
kadan fazla süren spor dallarında (maraton gibi) bu yöntem uygulanabilir.
1 4
Kahvaltı %25 Ara öğün %10
1.250 kilokalori 500 kilokalori
2 5
Ara öğün %5 Akşam yemeği %20
250 kilokalori 1.000 kilokalori
3 6
Öğle yemeği %25 Ara öğün %15
1.250 kilokalori 750 kilokalori
Toplam : %100 (5.000 kilokalori/gün)
1 4
Kahvaltı %25 Ara öğün %10
1.125 kilokalori 450 kilokalori
2 5
Ara öğün %5 Akşam yemeği %20
225 kilokalori 900 kilokalori
3 6
Öğle yemeği %25 Ara öğün %15
1.125 kilokalori 675 kilokalori
Toplam : %100 (4.500 kilokalori/gün)
Takım sporcularının her birinin antrenman yoğunlukları ve oyundaki pozisyonları farklı olacağından karbon-
hidrat gereksinimleri de farklılık göstermektedir. Orta düzeyde süre ve düşük şiddetli antrenmanlarda 6-7 g/kg/gün,
yüksek şiddetli antrenmanlarda 7-10 g/kg/gün, yoğun egzersiz programlarında ise 10-12 g/kg/gün karbonhidrata
gereksinim duyulur.
Antrenman ve müsabaka öncesinde karbonhidrattan zengin beslenmek, hem glikojen depolarında doygun-
luk sağlar hem de kan glikozunda devamlılığı sağlamaya yardımcı olur. Bunun için egzersiz öncesi 2-3 saat içinde
yaklaşık 1-2 g/kg karbonhidrat tüketilmesi önerilmektedir.
Egzersiz tipi ve müsabaka süresi nedeniyle vücut glikojen depolarının yeterince dolu olması, dayanıklılık için
çok önemlidir. Müsabaka öncesi karbonhidrat tüketiminin artırılması, gösterilecek performansta önemli rol oynar.
Takım sporlarında egzersiz öncesi beslenmede sindirimi kolay karbonhidrat ağırlıklı yiyecekler seçilmeli ve
yeterince sıvı tüketilmelidir (Tablo 2.11).
1 4
Kahvaltı %25 Ara öğün %10
1.250 kilokalori 500 kilokalori
2 5
Ara öğün %5 Akşam yemeği %20
250 kilokalori 1.000 kilokalori
3 6
Öğle yemeği %25 Ara öğün %15
1.250 kilokalori 750 kilokalori
Toplam : %100 (5.000 kilokalori/gün)
Mücadele sporlarının özelliği vücutta kısa sürede laktik asit birikimine neden olmalarıdır. Bu nedenle enerji
olarak vücuttaki glikojen depoları kullanılır. Müsabaka öncesi dönemde glikojen depolarında doygunluğun sağlan-
ması için karbonhidrat bakımından zengin yiyecekler tüketilmelidir.
Sıklet sporcuları, su tutucu özelliğinden dolayı fazla tuz içeren besinleri müsabaka öncesi son üç gün daha az
tüketmeli veya tüketmekten kaçınmalıdır.
1. Antrenman veya müsabaka öncesi beslenmede egzersizin tipi, yoğunluğu ve yapıldığı saat dikkate alınmalıdır.
2. Her gün alınan yüksek karbonhidratlı menüler, yüksek miktarda enerji sağlar ve sporcuyu harekete hazırlar. Egzersizden önceki bir saat içerisinde
atıştırılan besinler kan şekerinin düşmesini engeller.
3. 60-90 dakikayı geçen egzersizlerden önce düşük glisemik etkisi olan karbonhidratları seçmek gerekir. Yoğurt, muz, elma, fasulye, yulaf
ezmesi ve mercimek sadece birkaç seçenektir. Egzersizden önce alınan bu besinler sindirilebilir ve enerjiye dönüştürülebilir.
4. Bir saatten az süren egzersizlerde düşük yağ oranına sahip ve yüksek karbonhidrat içeren gıdalar tercih edilmelidir.
5. Şeker oranı yüksek olan besinler ile yüksek glisemik etkisi olan besinlerin alımına dikkat etmek gerekir. Bu tip karbonhidratların egzersizden
15-20 dakika önce alınması sporcuda hipoglisemi etkisi oluşturarak yorgunluk, baş dönmesi ve güçsüzlük belirtilerini ortaya çıkarmaktadır.
6. Egzersiz öncesi alınan besinin sindirilmesi için yeterli zamana ihtiyaç vardır. Geniş bir menünün sindirilmesi için 3-4 saat, daha küçük menüler
için 2-3 saat, sıvı içerikli menüler için 1-2 saat, hafif atıştırmalar için 1 saat zaman gereklidir.
Egzersiz veya müsabaka sabah saatlerinde ise kahvaltı, müsabakadan 2-3 saat önce yapılmalıdır.
Egzersiz veya müsabaka öğlen saatlerinde ise öğle yemeği, müsabakadan en az 3-4 saat önce yenmelidir.
Sabah kahvaltısı menülerine ek olarak örnek öğle yemeği menüleri şu şekilde olabilir:
Egzersiz veya müsabaka akşam saatlerinde ise akşam yemeği, müsabakadan en az 3-4 saat önce yenmelidir.
Sabah kahvaltısı ve öğle yemeğine ek olarak akşam yemeği örnek menüleri şu şekilde olabilir:
Müsabaka saatleri ile ana öğün saatleri birbirine çok yakın ise müsabakadan 1-2 saat önce ara öğün yapılmalıdır.
Örneğin 1 adet muz, 1 bardak yağsız süt, 2 avuç dolusu kadar kuru meyve, 3 adet küçük yağsız üzümlü kek,
1 adet yağsız kaşarlı tost, sütlü tatlı (sütlaç, muhallebi vb.), 1 adet el ayası kadar yağsız börek, az yağlı peynirli sandviç
gibi besinlerden herhangi birisi tüketilebilir.
Beslenmenin kişiye özel olduğu unutulmamalıdır. Aynı sporla uğraşan sporcuların beslenmeleri birbirinden
farklı olabilir.
Karbonhidratlar, egzersiz sırasındaki ilk enerji kaynağıdır. Performansı artırır ve hızlı toparlamayı sağlar. Stres
hormonunu azaltır, yararlı hormonları artırır. Karbonhidrat tüketimi, kişiye ve antrenman tipine göre değişmektedir.
Antrenman esnasında alınması gereken maksimum karbonhidrat miktarı, saatte 60-70 gram olmalıdır. Eğer proteinle
birlikte alınırsa saatte 30-45 gram karbonhidrat ile de aynı sonuç elde edilebilir.
Egzersiz esnasında protein tüketimi; kas yıkımını önler, toparlanmayı hızlandırır ve uzun antrenmanlarda
adaptasyonu sağlar. Protein yıkımını kontrol altında tutabilmek için az miktar protein almak yeterli olacaktır. Protein
almak; uzun ve yoğun antrenman programı uygulayan, birden fazla günlük antrenmanı olan ve önemli miktarda kas
kütlesi kazanmaya çalışan sporcular için gereklidir.
Egzersiz esnasında sindirimi çok zor olduğu için yağ tüketilmemelidir.
Egzersiz sonrası protein tüketimi, sporcular için çok önemlidir. Egzersiz sonrasında alınan protein; kas yıkımını
önleyerek kas dokusunu artırır, hızlı bir toparlanma ve performans artışı sağlar. Egzersizlerden sonra erkekler için 40-
60 gram, kadınlar için 20-30 gram protein tüketimi yeterli olmaktadır.
Egzersiz sonrası karbonhidrat alımı, kas ve karaciğer glikojeninin hızlıca tamir edilmesine yardımcı olur. Boşa-
lan karbonhidrat depolarının yerine konulması için egzersizden hemen sonra karbonhidratlı yiyecek ve içecekler tüke-
tilmelidir. Bu karbonhidratların az işlem görmüş bileşik karbonhidratlardan seçilmesi ve taze meyveler ile karıştırılması
hızlı toparlanmayı sağlamaktadır.
Egzersiz sonrası aşırı yağ tüketiminden kaçınılmalıdır. Çünkü yağlar, sindirimi yavaştır ve besin ögelerinin
emilimini yavaşlatır. Bu yüzden egzersiz sonrası gereğinden fazla yağ tüketilmemelidir.
Egzersiz sonrası sıvı tüketimindeki en önemli husus, egzersiz esnasındaki sıvı kayıplarının tamamlanmasıdır.
Bu kaybı en iyi anlama yolu ise tartılma yöntemidir. Sporcu, egzersiz öncesi ve sonrası çıplak tartılarak egzersiz sıra-
sında kaybedilen sıvı tespit edilebilir. Kaybedilen sıvı, egzersiz sırasında kaybedilen ağırlık miktarının yaklaşık %125’i
kadar sıvı alınarak karşılanabilir. Ayrıca egzersiz sonrasında enerjiyi dengeleyici içecekler de tüketilmelidir. Örneğin 1
şişe sodaya, 1 çay bardağı nar suyu, 1 çay bardağı üzüm suyu, 1 çay bardağı portakal suyu ilave edilerek tüketilebilir
(Görsel 2.12).
Kaslardaki glikojen depoları 1,5-2 saatlik bir egzersiz sonrasında boşalabilir. Bu depoların yerine konmasında
en etkin yol, egzersiz sonrasında en kısa sürede (ilk 2 saat içinde) yüksek karbonhidratlı yiyeceklerin tüketilmesidir.
Kaslarda boşalan glikojen depolarını doldurmak ve kan şeker düzeyini eski seviyesine getirmek için pilav, patates,
makarna gibi karbonhidrattan zengin yiyecekler tercih edilmelidir.
Egzersizin hemen sonrasında yeterli karbonhidrat ve protein tüketimi, toparlanma (rejenerasyon) için çok
önemlidir. Yarışma sonrası ilk 30 dakika içinde ve takip eden her 2 saatte bir en az 1,0-1,5 g/kg karbonhidrat tüketil-
mesi gerekir. Yüksek aktivite gerektiren takım sporlarında ise 2,0 g/kg karbonhidrata gereksinim duyulmaktadır.
Takım sporları yapanlarda esansiyel amino asidin egzersiz sonrası alınmasının kas protein sentezini artırıcı ol-
duğu belirlenmiştir. Bu nedenle egzersiz sonrasında 1,2-1,7 g/kg protein tüketimi önerilmektedir. Bunun için vitamin
ve mineral yönünden zengin taze meyve ve sebzelere, sütlü tatlılara ağırlık verilmelidir. Proteinli yiyeceklerden ise
tavuk, balık, peynir gibi sindirimi kolay olanlar tercih edilmelidir.
Takım sporlarında egzersiz sonrası ilk öğünde öncelikli olarak vücutta azalan su ve mineraller yerine konma-
lıdır. Bunun için de yarışmadan sonraki ilk 30 dakikada su ve 1 saat sonra da süt veya ayran en uygun içecek olacaktır.
Egzersiz Sonrası Beslenme Önerileri
Glisemik indeksi yüksek karbonhidratlardan zengin besinler tüketilmelidir.
Sindirimi kolay proteinler tercih edilmelidir.
Vitamin ve minerallerden zengin besinlere yer verilmelidir.
Glikojen depolarının dolması için 24-48 saatlik bir zaman gereklidir.
1. Örnek Menü
1 su bardağı süt 5 adet ızgara köfte
3 kibrit kutusu büyüklüğünde beyaz peynir 6 yemek kaşığı pirinç pilavı
Kahvaltı 10 adet zeytin Öğle yemeği 1 porsiyon salata
1 yemek kaşığı bal 1 kâse yoğurt
1 orta boy şeftali 2 dilim ekmek
3 ince dilim ekmek 1 adet meyve (örnek: 2 ince dilim karpuz)
Ara öğün: 1 su bardağı süt, 1 adet muz Ara öğün: 1 adet kaşarlı sandviç ,1 su bardağı ayran
2. Örnek Menü
1 su bardağı süt 1 porsiyon kıymalı taze fasulye yemeği
2 kibrit kutusu büyüklüğünde beyaz peynir 12 yemek kaşığı pirinç pilavı
Kahvaltı 1 yemek kaşığı bal Öğle yemeği 1 porsiyon salata
2 orta boy şeftali 1 kâse puding
3 ince dilim ekmek 3 ince dilim ekmek
1 su bardağı meyve suyu
Ara öğün: 1 su bardağı süt ,1 adet muz, 1 dilim yağsız kek Ara öğün: 1 su bardağı meyve suyu, 1 dilim yağsız kek, 1 orta boy elma
Sabah
1 bardak süt 120 6,5 10 6
1 çay bardağı çökelek 120 3,35 3,2 5,6
3-5 adet yeşil zeytin 45 - - 5
1 adet domates 48 2 9 -
1 adet biber 6 0,3 1.6 -
2 dilim tahıllı ekmek (80 g) 174 0.3 34 2
1 dilim tereyağlı, ballı ekmek 137 7 17 1
1 adet yumurta 76 5 0,5 6
1 kibrit kutusu büyüklüğünde kaşar peyniri 240 13 20 12
Ara öğün
1 adet muz 105 1 27 1
Öğle
1 kâse sebze çorbası 227 11 43,2 1,1
60 g ızgara tavuk 152 10 1 12
6 yemek kaşığı pirinç pilavı 213 6,75 45 0,75
200 g zeytinyağlı çoban salatası 93 2 9 5
1 kâse sütlaç 173 6,8 76 5,4
Ara öğün
1 şeftali 76 1,2 19,4 0,2
1 salkım üzüm 134 1,2 34,6 0,6
Antrenman
500 ml elma suyu, 500 ml su 180 3 44 1
Antrenman sonrası
3 adet küçük yağsız üzümlü kek (90 g) 263 5 39 3
Akşam
1 kâse mercimek çorbası 235 19 37,5 1
60 g sebzeli tavuk 200 12 10 12
1 kâse yoğurt 120 6,5 10 6
6 yemek kaşığı makarna 426 13,5 90 5
1 ince dilim karpuz 120 2 30 1
200 g yağsız salata 48 2 9 -
Yatmadan önce
1 avuç antep fıstığı (15 adet) 135 4,8 4,7 13,4
1/2 avuç kuru üzüm 72 0,6 19,3 -
1 adet elma (orta boy) 87 0,3 21,7 0,9
A) Aşağıdaki ifadelerin karşısına doğru olanlar için "D", yanlış olanlar için "Y" yazınız. Yanlış olduğunu
düşündüğünüz ifadeleri düzelterek ilgili alanlara yazınız.
3. Kuvvet egzersizlerinden sonra karbonhidrat tüketimi için en ideal zaman, egzersiz sonrası ilk 50-60 dakikadır. ( )
........................................................................................................................................................................................................................
........................................................................................................................................................................................................................
A) 500-1.000 kkal
B) 1.000-1.500 kkal
C) 1.500-2.000 kkal
D) 2.000-5.000 kkal
E) 5.000-7.000 kkal
A) 1 saat
B) 3 saat
C) 5 saat
D) 7 saat
E) 10 saat
Düzenli egzersiz, sporcular için kilo kontrolüne yardımcı bir etkendir ancak sağlıklı yaşam için tek başına ye-
terli değildir. Önemli olan sağlıklı beslenme programı ile sağlıklı egzersiz programını bir arada götürmektir. Bu iki
programı destekleyici diğer bir unsur ise su tüketimidir. Çünkü vücudumuzun büyük bir bölümü sudan oluşmaktadır
ve hücrelerimizi canlı tutan en önemli kaynak sudur.
Örneğin sıklet kilosu 57 olan, 63 kg ağırlığında ve %14 vücut yağ oranına sahip bir güreşçinin ideal vücut ağırlığı şu şekilde hesaplanabilir:
Yağsız Vücut Ağırlığı (YVA) = Vücut Ağırlığı – Vücut Yağ Ağırlığı İstenen Yağ Kaybı (İYK) = Vücut Ağırlığı – İdeal Vücut Ağırlığı
YVA = 63 – 8,820 = 54,180 kg İYK = 63 – 57,031 = 5,969 kg
İdeal Vücut Ağırlığı (İVA) = Yağsız Vücut Ağırlığı / 1,00 – Uygun Yağ Yüzdesi
İVA = 54,180 / 1,00-0,05 = 57,031 kg
Bu sporcu, performansı yönünden herhangi bir sorun yoksa yağ dokusunu azaltıp kas dokusunu artırarak 63
kg’da kalabilir. Bir alt sıklette yarışmak isterse 5,9 kg fazlalığını verip yarışabilir. Şu anki vücut yağ yüzdesi, kilo vermesi
için uygundur. Vücut yağ yüzdesi önerilenin altında olursa fazla kilo, vücut suyundan kaybedileceği için performansı
olumsuz yönde etkilenebilir.
Tablo 2.17: Spor Dallarındaki Erkek ve Kadın Sporcuların Ortalama Vücut Yağ Yüzdeleri
3. ETKİNLİK
İDEAL VÜCUT AĞIRLIĞIM
Yukarıdaki tabloda yer alan vücut yağ yüzdelerini kullanarak ideal vücut ağırlığınızı hesaplayınız.
.......................................................................................................................................................................................................................
.......................................................................................................................................................................................................................
.......................................................................................................................................................................................................................
.......................................................................................................................................................................................................................
.......................................................................................................................................................................................................................
.......................................................................................................................................................................................................................
.......................................................................................................................................................................................................................
.......................................................................................................................................................................................................................
.......................................................................................................................................................................................................................
.......................................................................................................................................................................................................................
.......................................................................................................................................................................................................................
1. Zayıf
Kişinin boyuna göre uygun ağırlıkta olmadığını, zayıf olduğunu gösterir. Zayıflık, bazı hastalıklar için risk oluşturan ve
istenmeyen bir durumdur. Bu kişinin boyuna uygun ağırlığa erişmesi için yeterli ve dengeli beslenmesi, beslenme
alışkanlıklarını geliştirmeye özen göstermesi gerekir.
2. Normal
Kişinin boyuna göre uygun ağırlıkta olduğunu gösterir. Normal ağırlıktaki kişiler yeterli, dengeli beslenerek ve
düzenli fiziksel aktivite yaparak bu ağırlıklarını korumaya özen göstermelidir.
3. Fazla Kilolu
Kişinin boyuna göre vücut ağırlığının fazla olduğunu gösterir. Fazla kilolu olma durumu, gerekli önlemler alınma-
dığı takdirde pek çok hastalık için risk faktörü olan şişmanlığa yol açar.
4. Şişman (Obez)
Kişinin boyuna göre vücut ağırlığının fazla olduğunun bir başka deyişle şişman olduğunun bir göstergesidir. Şiş-
manlık; kalp-damar hastalıkları, diyabet, hipertansiyon gibi kronik hastalıklar için risk faktörüdür. Bu kişilerin bir
sağlık kuruluşuna başvurarak hekim ya da diyetisyen kontrolünde zayıflayarak normal ağırlığa inmeleri sağlıkları
açısından çok önemlidir.
4. ETKİNLİK
BEDEN KİTLE İNDEKSİMİ BİLİYORUM
Beden kitle indeksi hesaplama formülüne göre kendi beden kitle indeksinizi hesaplayınız.
.....................................................................................................................................................................................................................
.....................................................................................................................................................................................................................
.....................................................................................................................................................................................................................
.....................................................................................................................................................................................................................
.....................................................................................................................................................................................................................
25.00 - 27.49
Şişmanlık öncesi (pre-obez) 25.00 - 29.99
27.50 - 29.99
Şişman (obez) ≥30.00 ≥30.00
30.00 - 32.49
Şişman I. derece 30.00 - 34.99
32.50 - 34.99
35.00 - 37.49
Şişman II. derece 35.00 - 39.99
37.50 - 39.99
Şişman III. derece ≥40.00 ≥40.00
Yağ dağılımını belirlemenin en pratik yolu, bel çevresini ölçmektir. Bel çevresinin erkekler için 94-102 cm'den
kadınlar için 80-88 cm'den fazla olması, göbek çevresinde aşırı yağlanma olduğunun bir göstergesidir. Ayrıca şişman
veya kilo fazlalığı olan erkekler daha çok "elma" biçimliyken kadınlar "armut" biçimli olmaya eğilimlidir. Böyle bir kişi,
normal beden kitle indeksine sahip olsa bile ciddi sağlık sorunlarıyla karşılaşabilir.
Android yağ dağılımına (Çoğunlukla "elma" biçimi denir.) sahip kişilerde vücuttaki yağ genellikle göbek çev-
resine toplanmış durumdadır. Bu kişiler obeziteyle ilgili hastalıklara yakalanmada yüksek risk altındadır.
Jinoid yağ dağılımına (Çoğunlukla "armut" biçimi denir.) sahip kişilerde vücuttaki yağ genellikle kalça ve uy-
luk bölgesine dağılmış durumdadır. Bu kişiler mekanik sorunlar (eklemler, uyluklar gibi) yaşamada yüksek risk altında-
dır.
1. Sporcuların ideal vücut ağırlığının hesaplanmasında en uygun yöntem, yağ oranının belirlenmesidir. ( )
........................................................................................................................................................................................................................
........................................................................................................................................................................................................................
2. İdeal vücut ağırlığı için bireylerin beden tiplerinin ve bulundukları yaşın önemi büyüktür. ( )
........................................................................................................................................................................................................................
........................................................................................................................................................................................................................
6. Spor dallarına göre erkek ve kadın sporcuların vücut yağ oranlarını karşılaştırarak sonuçlarını arkadaşlarınızla
yorumlayınız.
........................................................................................................................................................................................................................
........................................................................................................................................................................................................................
........................................................................................................................................................................................................................
7. Aşağıdakilerden hangisi beden kitle indeksine göre sınıflandırılmış kilo gruplarından değildir?
A) Zayıf
B) Çok zayıf
C) Normal
D) Fazla kilolu
E) Şişman
8. Dünya Sağlık Örgütünün obeziteyi belirlemek için en yaygın kullandığı yöntem aşağıdakilerden hangisidir?
9. Bel çevresinin erkekler ve kadınlar için kaç cm’den fazla olması, göbek çevresinde aşırı yağlanma olduğunun
göstergesidir?
Performans artırıcı etkisi olan ergojenik yardımcıların egzersiz ve müsabakalarda kullanılması, spor-
cuların performanslarını artırmada çok önemli bir destektir. Ancak doping etkisi olan kullanımı kısıtlı ve yasaklı
maddeler, sporcular tarafından çok iyi bilinmelidir. Çünkü doping hem yan etkileriyle sporcu sağlığını tehdit
eder hem de haksız rekabete yol açtığı için spor ahlakını bozar.
Sporcuların performanslarını artırmak amacıyla doğal yetenekleri ve antrenmanları dışında herhangi bir mad-
de, yöntem ve malzeme kullanmalarına ergojenik yardım denir.
Kazanmak, sporcu için en büyük hedeftir. Kazanmakla kaybetmek arasında saniyeler, saliseler, milimetreler,
gramlar önemli olduğu sürece performansı artıracak metotların ve maddelerin kullanımı da önemini koruyacaktır.
1. Fizyolojik yardımcılar
2. Psikolojik yardımcılar
4. Besinsel yardımcılar
5. Farmakolojik yardımcılar
Fosfat Tuzları
Dayanıklılığı artırmak amacıyla kullanılmaktadır. Fosfat tuzlarının oksijen taşınmasını artırarak ATP ve kreatin
fosfat oluşumuna yardımcı olduğu düşünülmektedir.
Karnitin
L-karnitin, insan kalp ve iskelet kasında bulunan bir bileşiktir. Vitamine benzetilmekte ancak vitamin olarak
kabul edilmemektedir. Beslenmede hayvansal kaynaklı besinlerden elde ettiğimiz L-karnitin, sıvı ya da tablet olarak
dışarıdan da alınabilmektedir.
L-karnitin, yağ asitlerinin hücre içine taşınmasına yardımcı olur. Dayanıklılık sporlarıyla uğraşan sporcular,
L-karnitini yağ asit metabolizmalarını artırarak kas glikojenlerinden tasarruf etmek için kullanırlar. Ayrıca L-karnitinin
uzun mesafe koşan sporcularda maksimal oksijen alımını artırdığı bilinmektedir. Ancak performansı artıracak fizyolojik
parametreler üzerinde etkisi yoktur.
Kan dolaşımı ile kaslara gelen uzun zincirli yağ asitlerinin mitokondri içine girişlerini kolaylaştırır.
Yüksek şiddetli olmayan (submaksimal) egzersizler sırasında ortamda yeterli serbest karnitin varsa yağlar önce-
likli yakıt olarak kullanılır.
Egzersiz yapmayan sağlıklı kişilerde kaslarda karbonhidratların yakılmasını azaltır, depolanmasını sağlar. Ayrıca
yağların beta-oksidasyon (yağ asitlerinin parçalanması) adı verilen tepkime ile yakılmasını arttırır.
Yüksek şiddetli egzersizlerin hemen başında laktik asit birikimine bağlı oluşan yorgunluğu engeller.
Sauna ve Masaj
Sauna ve masaj faaliyetleri, çoğunlukla yarışma ve antrenman sonrası toparlanmayı hızlandırmak amacıyla
kullanılır. Masaj ayrıca yarışma ve antrenman öncesinde sporcuları yüklenmelere hazırlamak, sporcuların ısınmala-
rına yardımcı olmak, oluşabilecek sakatlıklarını önlemek ve bazı sakatlıklarının tedavisini gerçekleştirmek amacıyla
da kullanılmaktadır. Masajın en önemli ergojenik etkisi ise müsabaka öncesi yapıldığında sporcuya canlılık vermesi,
müsabakadan sonra yapıldığında ise sporcunun toparlanmasına yardımcı olmasıdır (Görsel 3.3, 3.4).
Otojen Antrenman
Bu uygulama bir anlamda “self hipnoz” olarak kabul edilebilir. Psikolojik bir yüklenmeyle karşı karşıya kalan
sporcu, kendi kendine bazı telkinlerde bulunarak bilincinde uyku benzeri bir kapanmanın oluşmasına yol açar. Bu
alıştırmalar sayesinde sporcular, bedenî yorgunluklarını daha kolay azaltabilir ve duygusal gerilimlerini daha çabuk
ortadan kaldırabilir.
Relaksasyon
Gerilimin giderilmesi ve gevşeme olarak adlandırılır. Bu yol ile zorlanma öncesi, esnası ve sonrasında temel
vegatatif fonksiyonlar (uyku, dolaşım, solunum, beslenme vb.) güvence altına alınır. Bu teknik, özellikle aşırı motivas-
yonun neden olduğu start telaşının olumsuz psikolojik ve fizyolojik etkilerinin giderilmesinde kullanılmaktadır.
Motivasyon
Bireyin içinde yaşadığı biyolojik ve toplumsal ortamda varlığını sürdürebilmek için gerçekleştirdiği davranış-
ların nedenine motiv, bütünüyle bu olguya da motivasyon denir. Elit düzeyde performans için yüksek düzeylerde
içsel ve dışsal motivasyon zorunludur.
Olumlu Enerji
Enerji veren eğlence, haz, azim, olumluluk ve takım ruhu gibi kaynaklardan oluşan gerekli bir beceridir. Olum-
lu enerji ve olumlu davranışlar sonucu ideal performans oluşur.
Olumsuz Enerji
Mutsuzluk, kızgınlık, korku, öfke, hüsran, kıskançlık, kin ve şiddet gibi istenmeyen duygulardır. Bu duyguları
kontrol etme, yarışma başarısı için gereklidir.
İmgeleme, bir durumu zihinde bütün duyularla algılayabilme ve içten gelen kinestetik duyumları yaşayabil-
me becerisidir. Bu becerinin, sporda çok geniş boyutlu bir kullanım alanı vardır. İmgelemenin, performansı kolaylaştır-
dığı ve sporcuyu performansı üzerinde zararlı olabilecek birçok faktörden koruyabildiğine ilişkin görüş ve araştırmalar
bulunmaktadır.
Davranış Kontrolü
Birey, kendisini davranışa sürükleyen bir dürtü veya bir uyarı geldiğinde bazı zihinsel etkinliklerde bulunur.
Önce uyarıyı algılar, sonra bu uyarının niteliğini belirler ve daha sonra uygun davranış biçimini seçmeye çalışır. Bu
esnada seçeceği davranışın neden olabileceği tepkileri ve sonuçlarını da hesaba katar. Bu zihinsel etkinlikler esnasın-
da bireyin kendi kişilik ve duygusal özellikleri, verilecek olan karar üzerinde etkili olur. Tüm bu zihinsel ve duygusal
etkinliklerden sonra kişi, bir karar vererek davranışta bulunur.
1. Rahatça oturarak veya uzanarak gözler kapatılır ve birkaç kez derin nefes alınıp vücut serbest bırakılır.
2. Ayaklardan başlanarak yukarı doğru tüm vücut parçalarının tek tek rahatlamaya başladığı ve bir ısıyla çevrelen-
diği düşünülerek hissedilir.
3. Zihin, sorunlardan uzaklaştırılıp yapılmak istenen hareket ve yarışma pozisyonu hayal edilir.
4. Zihinde canlandırılan hareket, net ve ayrıntılı olarak düşünülerek bu esnada ne hissedildiği ve nasıl dav-
ranıldığı yaşanır.
5. Hayal edilen harekette sporcu kendini her zaman başarılı olarak düşünüp görmelidir.
6. Hareketin mükemmel olarak yapıldığı zihinde canlandırıldıktan sonra sporcu başarılı olduğunu ve uygu-
ladığı hareketi kusursuz olarak yaptığını kendi kendine söylemelidir.
8. Zihinsel antrenman, günde 2-3 kez uygulanır. Antrenman her uygulamada daha etkili olur.
1. ETKİNLİK
ZİHİNSEL ANTRENMAN YAPIYORUM
Müsabakalar esnasında en çok çekindiğiniz durumu, zihinsel antrenman basamaklarını takip ederek
zihninizde canlandırınız ve duygularınızı yazınız.
..........................................................................................................................................................................................................
............................................................................................................................................................................................................................
............................................................................................................................................................................................................................
............................................................................................................................................................................................................................
............................................................................................................................................................................................................................
............................................................................................................................................................................................................................
............................................................................................................................................................................................................................
............................................................................................................................................................................................................................
............................................................................................................................................................................................................................
............................................................................................................................................................................................................................
............................................................................................................................................................................................................................
Protein Tozları
Protein tozları, beslenme ve protein emiliminin yetersiz olduğu durumlarda kas kitlesinde artış sağlamak için
kullanılır.
Besinlerle alınan proteinler, vücut için yeterli miktarda ve doğru oranlarda amino asit içermektedir. Besinlerle
alınan proteinlerde aşırı amino asit yüklenmesine rastlanmaz ancak uygun kullanılmayan karışımlar, amino asit den-
gesizliğine neden olmaktadır. Fazla miktarda alınan amino asit, şiddetli mide ağrıları ve ishal gibi sağlık sorunlarına
neden olmaktadır. Uzun süreli amino asit kullanımlarında ise karaciğer ve böbrek rahatsızlıkları oluşabilir.
Aşırı ağırlık antrenmanları sırasında bile besinlerle alınan proteinin yeterli olduğu savunulmaktadır. Hiçbir
ticari ek besin; sporcuya iyi antrenman, iyi beslenme ve iyi dinlenme kadar yararlı değildir. Yeterli ve dengeli beslen-
menin antrenmanı tamamladığı unutulmamalıdır.
Daha çok 1 saatten uzun süren dayanıklılık egzersizlerinde kullanılan karbonhidrat içeriği yüksek içecekler,
takım sporlarında turnuvalar sırasında ve hızlı toparlanmanın önemli olduğu sıklet sporlarında sporculara önerilir.
Sıklet sporlarında tartım ile müsabaka arasındaki süre sınırlıdır. Özellikle vücut ağırlığını dehidrasyon ile azalt-
ma yolunu seçmiş sporcular için bu süre oldukça önemlidir. Bu dönemde sade su alımı idrara çıkışı artırdığı için vücutta
eksilen suyun yerine konmasında gecikme olmaktadır. Tartım sonrası sade su yerine glikoz ve elektrolit içeren sıvıların
alınması, hem bu gecikmeye engel olmakta hem de toparlanmayı hızlandırmaktadır (Görsel 3.11).
Karbonhidrat içeriği yüksek içeceklerin takım sporlarında devre arasında tüketilmesi, düşen kan glikozuna
destek sağlayarak 2. yarıda gösterilecek performansı olumlu yönde etkilemektedir.
2 . ETKİNLİK
KARBONHİDRAT İÇERİĞİ YÜKSEK İÇECEK YAPIYORUM
Aşağıdaki karbonhidrat içeriği yüksek içecek tarifine göre sizler de evde kendi içeceğinizi hazırlayıp
antrenmanlarda kullanınız. Kullandıktan sonra performansınızdaki değişiklikleri arkadaşlarınızla paylaşınız.
Kullanılacak malzemeler:
1 şişe sade maden suyu
2 orta boy limon
1 tatlı kaşığı bal
½ litre su
Hazırlamış olduğunuz malzemeleri bir şişeye doldurup şişeyi iyice çalkalayın. İçeceğinizi antrenman
öncesi, esnası ve sonrası tüketebilirsiniz. Hazırladığınız içeceği 24 saat içinde tüketmeye çalışınız.
A) Fizyolojik yardımcılar
B) Psikolojik yardımcılar
C) Sosyolojik yardımcılar
D) Besinsel yardımcılar
E) Farmakolojik yardımcılar
A) Sauna ve masaj
B) Müzik
C) Kafein
D) Karbonhidrat içeriği yüksek içecekler
E) Beslenme
A) Fosfat tuzları
B) İdrar söktürücüler
C) Meditasyon
D) Karnitin
E) Protein tozu
Yarışmak ve kazanmak, insanlık tarihi kadar eskidir. İyi bir sportif performans; fizik kondisyon, beceri, koor-
dinasyon, kas gücü, dayanıklılık ve dengeli beslenme gibi birçok faktöre bağlıdır. Tarih boyunca sporcular, vücutlarını
çok iyi çalışan makinelere çevirecek yiyecekleri bulmak ve bunların dozlarını ayarlamak için çabalamışlardır.
İnsanlar, bazı konularda egolarını yenemezler. Bu konulardan biri de kazanma arzusudur. Sporcular da kazan-
mak için tüm etik değerleri ve sağlıklarını bir kenara atıp bu uğurda çeşitli yollara başvurabilir. Bu etik ve sağlık karşıtı
olgu, spor dünyasında karşımıza doping olarak çıkmaktadır.
Doping; fiziksel ve fizyolojik olarak yorgunluğun geciktirilmesi, dayanıklılık ve verim gücünün artırılması,
heyecan ve endişenin önlenmesi gibi nedenlerle kural dışı madde ve yöntemlerin kullanılmasına denir. Doping için
kullanılan maddeler, doğal kaynaklarla alınamayan ve organizmanın üretemediği maddelerdir. Bu maddeler, organiz-
mada çeşitli uyarılar oluşturarak sporcunun rakiplerine karşı avantajlar elde etmesini sağlar.
Uluslararası Olimpiyat Komitesi, dopingi “Yasaklanmış madde veya yöntemlerin sporcu tarafından bilinçli
veya bilinçsiz olarak kullanımı” şeklinde tanımlamaktadır.
Doping
Nedir?
Doping, dopingle
mücadele kural ihlallerinden
bir ya da birden fazlasının
gerçekleşmesi olarak
tanımlanır.
3
Bildirim yapılmasının ardından örnek
vermeyi reddetmek
4
Sporcu bulunabilirlik bildirimleri
yapmamak ve doping kontrollerini
kaçırmak
5
Doping kontrolünün herhangi bir
bölümünü bozmak
8
Yasaklı bir maddeyi veya yöntemi
herhangi bir sporcuya tatbik etmek
ya da tatbik etmeye teşebbüs etmek
2. Diğer Anabolik Maddeler Aşağıdakileri kapsar, ancak bunlarla sınırlı değildir: Clenbuterol, Seçici androjen re-
septör modülatörleri (SARM’ler, örneğin; andarine, LGD-4033, ostarine VE RAD140), Tibolone, Zeranol, Zilpaterol.
Beta-2 agonistler, astım tedavisinde kullanılan ilaçların içinde bulunur. Bu maddeler anabolik androjenik ol-
mayan ancak sistemik olarak kullanıldığında onlara benzer anabolik etki gösteren maddelerdir.
Sporcular, doğrudan veya dolaylı olarak beta adrenerjik sistem (kalp kasılmasını artıran reseptörler) üzerinde
etkili olan ilaçlar ile performanslarını artırmaya çalışırlar. Beta-2 agonistler, sporcular tarafından anabolik androjenik
steroidler gibi sürat ve kuvvet sporlarında kullanılır.
Astım teşhisi konmuş sporcuların tedavisinde Beta-2 agonistlerden formoterol, terbutalin, salbutamol ve sal-
meterolün inhaler (solukla içeriye çekmek) olarak kullanımına izin verilebilir.
Formoterol ve terbutalinin sporcularda kullanılabilmesi için ilgili spor organizasyonuna yazılı olarak başvurul-
ması ve tedavi amaçlı kullanım istisnası onayı alınması gerekmektedir.
Tedavi amaçlı kullanım istisnası (TAKİ) uluslararası standartları uyarınca kullanım sürecinin beyanını gerekti-
ren salbutamol ve salmeterol dışında bütün Beta-2 agonistlerin kullanımı yasaklanmıştır. Ayrıca idrarda 1.000 nanog-
ram/mililitre düzeyinin üzerinde salbutamol yoğunluğunun bulunması durumunda da salbutamolün tedavi amacıyla
kullanılmadığı varsayılacaktır. Sporcu, bu anormal bulgunun tedavi amaçlı ve solunum yoluyla 24 saat içinde en fazla
1.600 mikrogram dozu aşmamak koşuluyla alınmış salbutamole bağlı olduğunu kontrollü farmakokinetik inceleme
yoluyla kanıtlayamadıkça yasaklı madde bulgusu olarak kabul edilecektir.
Hızlı kilo kaybının önemli olduğu güreş, boks, halter ve judo gibi spor dallarında kilo ayarı yapmak için kullanılır.
İdrar miktarını artırarak idrarla atılan ilaçların yoğunluğunu azaltmak ve bu şekilde kullanımı yasaklanmış ilaçların
idrarda tespit edilme olasılığını azaltmak için kullanılır.
Sporcu sağlığını tehdit ettiği ve spor
ahlakına aykırı olduğu için idrar söktürücülerin
kullanımı yasaklanmıştır.
İdrar Söktürücülerin Zararları
İdrar söktürücülerin aşırı sıvı ve ağırlık kay-
bı, kas gücünde, kan hacminde ve kan basıncında
azalma, elektrolit dengesi bozukluğu, yüksek ya da
düşük kan potasyum düzeyine sebep olma, böb-
rek ve kalp ritim bozuklukları, şeker hastalığı riski,
ürik asit miktarı artışı, dayanıklılık kapasitesinde
düşme, kas krampları, düşük kan şekeri ve geçici
sağırlık gibi zararları vardır. Görsel 3.14: Doping
1. Kullanılan madde ve yöntemlerin sportif performansı artırdığının ya da artırma potansiyeline sahip olduğunun
bilimsel kanıtlarla ispatlanması
2. Kullanılan madde ve yöntemlerin sporcu sağlığını bozduğunun ya da bozma potansiyeline sahip olduğunun
bilimsel kanıtlarla ispatlanması
Bu uygulamalar; numune alımı sırasında sporcunun uygun numune vermemesi, numuneyi bozmak için hile
yapması ve çeşitli yöntemlerle damardan sıvı aktarımı yapması olarak bilinmektedir. Üzerinde doping kontrolü yapı-
lacak idrarın bütünlüğünü, özelliğini bozmaya yönelik yöntem ve maddelerin kullanımıdır. Sporcunun kendi idrarı
yerine sonda ile mesanesine başkasının idrarının verilmesi, idrarı değiştirme, idrarın içine bazı maddeleri koyarak bü-
tünlüğünü bozma bu grup içinde değerlendirilir.
Numune alımı sırasında doping kontrolü yapılacak idrarın bütünlüğünü ve özelliğini bozmak için uygulanan
tüm yöntemler ve kullanılan tüm maddeler, Dünya Anti-Doping Ajansı tarafından yasaklanmıştır. Yasaklanmış olan bu
madde ve yöntemler şu şekilde sıralanabilir:
a) Doping kontrolleri sırasında alınan örneklerin geçerliliğini ve bütünlüğünü bozmak amacıyla hile yapmak veya
hile yapmaya teşebbüs etmek
b) Hastane ortamında yapılan veya klinik incelemelerde uygulananların dışında damar içine infüzyon (damar-
dan sıvı aktarımı) yapmak
c) Art arda kan almak, alınan kana müdahale etmek ya da alınan kanı dolaşım sisteminin içine geri vermek
3. Gen Dopingi
İnsan Genom Projesi’yle insanın genetik kodunun haritasının çıkarılması, son yılların en önemli bilimsel ça-
lışmalarından biri olarak kabul edilmektedir. Bu sayede birçok ciddi hastalığın tedavisi konusunda önemli avantajlar
sağlanacağı düşünülmektedir. Tedavisi çok güç olan hastalıkların genetik mühendisliği ile tedavi edilebilmesi için ya-
pılan çalışmalar hâlen devam etmektedir.
Tedavi amaçlı ilaçların sporda performansı artırmak amacıyla kullanılması gibi genetik mühendisliğinin spor-
culara avantaj sağlayacak çalışmalar içine girebileceği de düşünülmektedir. Genetik tedavi yöntemleriyle özellikle bü-
yüme hormonu, insülin benzeri büyüme faktörü, steroid ve eritropoietin salgılanmalarının doğal yoldan artırılmasının
sporculara belirgin avantajlar sağlayabileceği varsayılmaktadır. Ancak bu şekilde yapılacak bir genetik tedavinin dışa-
rıdan hormon vermekten daha riskli olacağı da düşünülmektedir. Bu nedenle Dünya Anti-Doping Ajansı, gen tedavisi
ile performansı artırma çalışmalarını doping olarak kabul etmiş ve yasaklamıştır.
1. Uyarıcılar 3. Kannabinoidler
2. Narkotikler 4. Glukokortikoidler
1. Uyarıcılar
Uyarıcılar, merkezî sinir sistemi üzerine doğrudan etki yapan maddelerdir. Bu ilaçlar, merkezî sinir sisteminde
yorgunluk eşiğini geciktirmek, solunum ve dolaşım sistemlerini uyararak organizmayı yedeklerini kullanmaya zorla-
mak için alınır. Bu etkileriyle sporcuda dayanıklılığı ve müsabakaya devam etme arzusunu artırır. Uyarıcılar arasında en
çok kullanılanları amfetamin ve türevleridir.
Amfetamin ve türevlerinin alımı sonrası davranışta meydana gelen en önemli değişiklik, bu ilacın güçlü sinir
sistemi uyarıcısı olmasından kaynaklanmaktadır. Amfetaminin devamlı tedirginlik ve yorgunluk hissini azaltmak, mut-
luluk hâli sağlamak, öz güven ve insiyatifi elinde hissetme duygusu aşılamak gibi önemli zihinsel etkileri vardır.
Bu grup ilaçlar, sporcular tarafından genellikle solunumu güçlendirmek ve buna bağlı olarak fiziksel perfor-
mansı artırmak amacıyla kullanılmaktadır. Ancak aşırı yan etkilerinden dolayı tedavi amacıyla bile kullanılmaları yasaktır.
Uyarıcıların Zararları
Uyarıcıların bilinen birçok zararı vardır. Öfori (aşırı coşku), alışkanlık, ilaca tolerans, huzursuzluk, sinirlilik, ha-
lüsinasyonlar, el titremesi, ateş, ağız kuruluğu, iştah kaybı, koordinasyon bozukluğu, titreme, yorgunluk, uyku bozuk-
lukları, mide bulantısı, aşırı terleme, kas krampları, baş ağrısı, kan basıncı artışı, kalp atım hızının artması ve kalp ritim
bozuklukları bilinen zararları olarak sıralanabilir.
2. Narkotikler
Narkotik analjezikler, ağrı kesici olarak kullanılmaktadır. Kimyasal veya farmakolojik etkileri yönünden mor-
fine benzer. Aşırı ağrılı sakatlıklarda, ölçülü olmak şartıyla özellikle kimyasal ve farmakolojik türdeki ağrı kesicilerin
kullanımı serbesttir.
Morfin, ağrı kesici etkisinin yanında öfori hissi verdiği ve öz güven duygusunu artırdığı için boks, karate ve
taekwondo gibi mücadele sporlarında performansı artırmak amacıyla kullanılmaktadır.
IOC Tıp Komisyonu, zararlı yan etkilerinden dolayı narkotik analjezikleri doping olarak kabul etmiş ve bu ilaç-
ların sporcular tarafından kullanımını yasaklamıştır.
Narkotiklerin Zararları
Narkotik analjeziklerin fiziksel bağımlılık, öfori, depresyon, uykusuzluk, dinlenememe, zihinsel dalgınlık, so-
lunum merkezinin baskılanması, ateş, kalp atım hızının ve kan basıncının düşmesi, mide bulantısı, kusma, bağırsak
doğal ritminin yavaşlaması, kabızlık, kas spazmları, eklem ağrısı, üşüme, ürperme, terleme, idrar yapmada zorlanma,
denge, koordinasyon ve konsantrasyon bozuklukları gibi zararları vardır.
3. Kannabinoidler
Etkin maddesi tetrahidrokanabinol (THC) olan marihuana ve haşhaş benzeri maddelerdir. Sporcular tarafın-
dan sinirliliği ve gerginliği azaltmak amacıyla müsabakalardan önce kullanılır. Bu maddeler; kısa süreli kullanımlarında
rahatlama, gevşeme, hatırlamayı ve öğrenmeyi kolaylaştırma gibi etkiler oluşturur. Sportif performansı artırıcı etkileri
yoktur. Aksine kalp atım hacmini azaltıp kan basıncı ve kalp atım hızını artırarak sportif performansı düşürebilir. Uzun
süreli kullanımlarında ise kalp, akciğer ve merkezî sinir sistemine olumsuz etkileri nedeniyle sportif performansı belir-
gin bir şekilde bozar.
Kannabinoidler, sağlığı olumsuz etkilemeleri ve spor ruhuna aykırı olmaları nedeniyle 1989 yılında spor orga-
nizasyonları tarafından yasaklanmıştır. Türkiye’de hangi amaçla olursa olsun bu maddelerin kullanımı yasaktır.
Kannabinoidlerin Zararları
Kannabinoidlerin kalp atım hızında artış, kan basıncında artış, akciğer dokusunda iltihaplanma ve kanser,
denge ve koordinasyon kaybı, kısa dönem hafıza kaybı, uyku hâli, konsantrasyon bozukluğu, halüsinasyon, vücutta
anormal terleme, testosteronda azalma, sperm sayısında ve hareketliliğinde azalma, bayanlarda ovulasyonda düzen-
sizlik, araç kullanma yeteneğinde bozulma, gözdeki kan damarlarında genişleme, göz içi basıncında azalma, panik
atak ve paranoya gibi zararları vardır.
Kortikosteroidlerin Zararları
Kortikosteroidlerin uykusuzluk, yaraların iyileşmesinde gecikme, mide yanmaları, yüksek tansiyon, mide ül-
seri, şeker hastalığı, kemik kitlesi kaybı (osteoporoz), zihinsel rahatsızlıklar gibi zararları vardır.
1. Alkol
Alkol; meyve, sebze ve tahılların fermantasyonu ile üretilen depresan bir maddedir. Beyinde ve sinir siste-
minde aktiviteyi azalttığı için genellikle rahatlamak ve gevşemek amacıyla kullanılır. Sporcular, karşılaşmalardan önce
merkezî sinir sistemlerini bastırarak el titremelerini önlemek, heyecanlarını azaltmak ve öz güven hislerini artırmak
amacıyla kullanır.
Alkol, alındıktan hemen sonra kana karışmaya başlar ve kan yoluyla tüm vücuda taşınır. Hücrelere gelen alkol,
kandan hücre sıvılarına karışır ve dokularda etki göstermeye başlar. Alkolün etkileri kandaki alkol yoğunluğuna bağlı-
dır. Bu da tüketilen alkol miktarı ile doğru orantılıdır.
Olimpiyatlara katılan sporcuların kanlarındaki alkol seviyelerine, o branşın uluslararası federasyonunun talebi
doğrultusunda bakılabilir.
Alkolün Zararları
Uzun süre alkol kullanımında denge bozukluğu, reaksiyon zamanında bozulma, depresyon, kaygı, kişilik de-
ğişiklikleri, koordinasyonda bozulma, karaciğer rahatsızlıkları, saldırgan ve agresif davranışlar sergileme gibi olumsuz-
luklar ortaya çıkar.
Dünya Anti-Doping Ajansı tarafından 1 Ocak 2017 tarihinde yayımlanan yasaklılar listesinde kullanımı kısıtlı
olan maddelerin hangi spor dallarında ve ne kadar kullanılacağı belirtilmiştir. Buna göre alkol; okçuluk, sürat tekneci-
liği, otomobil ve hava sporları gibi spor dallarında sadece müsabaka içinde yasaklanmıştır. Tespiti, nefes ve kan analizi
ile belirlenmektedir. Doping ihlal eşiği, kandaki 0,10 gram/litre alkol yoğunluğuna eşittir.
Türkiye’de dopingle mücadele çalışmalarını yürütebilmek için 1989 yılında Gençlik ve Spor Bakanlığı Spor
Genel Müdürlüğü ile Hacettepe Üniversitesi arasında imzalanan protokol ile Türkiye Doping Kontrol Merkezi kurul-
muştur.
Türkiye Doping Kontrol Merkezinin kuruluş amacı, dünyadaki tüm doping kontrol merkezlerinde olduğu gibi
sporcuların biyolojik materyallerinden (idrar veya kan) alınan numunelerin analiziyle sporcular tarafından kullanılması
yasaklanmış olan ilaç etken maddelerinin tespitini gerçekleştirmektedir.
Hacettepe Üniversitesi Türkiye Doping Kontrol Merkezi (TDKM); kuruluşundan 2010 yılına kadar olan süreçte
sporcu, antrenör ve yöneticilere doping konusunda eğitim verme, sporculardan numune toplama ve bu numuneleri
analiz etme işlemlerinin tamamını yürütmüştür (Görsel 3.17).
TDKM, 2003 yılında UKAS (Birleşik Krallık Akreditasyon Servisi) akreditasyonunu almış ve 2007 yılında
WADA tarafından akredite olmuştur. Ancak 2010 yılında sistemin istendiği gibi çalışmamasına bağlı olarak bazı
aksaklıklarla karşılaşılmış, bu aksaklıklar nedeniyle “hatalı sonuç vermek” ve sonrasında “hatalı sonucu savunmak”
gibi analitik ve idari sorunlar yüzünden WADA akreditasyonunu kaybetmiştir. 2013 yılında Hacettepe Üniversitesi-
nin ve Spor Genel Müdürlüğünün katkılarıyla altyapısı yeniden gözden geçirilmiş, eksiklikleri tamamlanarak 2015
yılında önce TURKAK (Türk Akreditasyon Kurumu) ISO 17025 sertifikasını almış daha sonra WADA tarafından tekrar
akredite edilmiştir.
2011 yılında Ulusal Olimpiyat Komitesine bağlı olarak Dopingle Mücadele Komisyonu kurulmuştur. Bu
komisyon; sporcu ve antrenörlerin eğitimi, sporcudan numune toplanması ve gerekli yasal organizasyonların ger-
çekleştirilmesinde sorumluluk üstlenmiştir. Türkiye Dopingle Mücadele Komisyonu (TDMK), Mart 2015’te Ulusal Do-
pingle Mücadele Kuruluşları Birliğine (INADO) üye olmuş ve aynı yıl bu birliğin olağan genel kurul toplantısında
temsil edilmiştir.
Türkiye Dopingle Mücadele Komisyonu, uluslararası kuruluşlar ile ilişkiler kapsamında UNESCO, Avrupa Kon-
seyi, WADA ve CAHAMA’nın (WADA Özel Avrupa Komitesi) toplantılarına katılmış; bu kuruluşlarla dopingle mücadele
konusunda ortak projeler gerçekleştirmiştir. Ayrıca bu toplantılarda uluslararası spor federasyonları ile olan ilişkilerin
geliştirilmesi ve dopingle mücadelenin üst seviyede sürdürülmesi için ortak çalışma stratejileri belirlenmiş, buna iliş-
kin gerekli hukuki altyapılar oluşturulmuştur.
Türkiye Doping Kontrol Merkezi, bugünkü koşullarda temel olarak şu 6 birimden oluşur:
1. Numune kabul, dağıtım ve sonuç bildirme birimi
2. İdrar analizleri birimi (6 birim)
3. Kan ve kan ürünleri analizleri birimi (4 birim)
4. Hassas analiz birimi
5. Yıkama birimi
6. Satın alma ve depo birimi
Amfetaminler 1920’lerde 1940’larda 1950-1970 arası Bisiklet ve futbol Yakalanması kolay, alter-
natifi var. Az kullanılıyor.
17.yy. 19.yy.da yaygın, sonra azalma eğiliminde- Olimpik sporlar ve takım Yaygın ancak diğer ilaçlarla
Kafein 19.yy. başlarında
öncesinde dir. Efedrinlerle birlikte kullanılıyor. sporları birlikte kullanılıyor.
Anabolik
1930’larda 1960-1980 arası çok yaygın olarak Olimpik sporlar ve takım
streoidler ve anabolik 1950’lerde Çok kullanılmıyor.
kullanılmıştır. sporları
maddeler
Bisiklet, yüzme,
Kan dopingi 1970’lerde 1970’lerde Kullanımı çok değildir. Çok kullanılmıyor.
kayak, koşu
1. Kayıt
2. Toplama kaplarının seçimi
3. İdrar numunesinin verilmesi
4. Saklama kaplarının seçimi
5. İdrar numunelerinin bölünmesi
6. pH ve yoğunluk kontrolü
7. Kod numarasının yazılması
8. İdrar numunelerinin ambalajlanması
9. İmza atma
10. Sporcuya ait kopyanın alınması
Bağlı olduğunuz uluslararası federasyona (uluslararası düzeyde sporcular için) veya ulusal do-
pingle mücadele kuruluşuna (ulusal düzeyde sporcular için) Tedavi Amaçlı Kullanım İstisnası
TAKİ
(TAKİ) başvurusu yaparak bir TAKİ almanız hâlinde belli durumlar için belli yasaklı ilaçları kul-
lanmanıza izin verilebilir.
Kontrol
(Doping Kontrolü)
Uluslararası veya ulusal düzeyde yarışıyorsanız bağlı oduğunuz uluslararası fede-
rasyon, ulusal dopingle mücadele kuruluşu veya büyük çaplı müsabaka düzenle-
yicisi tarafından her nerede olursa olsun idrar veya kan örneği vermek suretiyle
doping kontrolüne tabi tutulabilirsiniz.
Müsabaka dışında ise önceden haber verilmeksizin herhangi bir zamanda veya
yerde doping kontrolüne tabi tutulabilirsiniz.
Reşit değilseniz veya engelli bir sporcuysanız doping kontrol sürecinde sizin için
ufak değişiklikler yapılmasını talep edebilirsiniz. Bu değişiklik talepleriniz için do-
ping kontrolü sırasında doping kontrol görevlisiyle görüşebilirsiniz.
“A” örneğinin pozitif çıkması hâlinde tanınan süre içerisinde “B” örneği analizi talep etme
“B” örneği analizine tanıklık etmek için laboratuvarda bulunma
Yaptırım uygulanması hâlinde savunma ve itiraz etme haklarını kullanma
Sporcu, herhangi bir zamanda ve herhangi bir yerde doping kontrolü için seçilebilir. Doping kontrol görevlisi ya da
eşlik eden görevli, sporcuya doping kontrolü için seçildiğini bildirir. Doping kontrolü süresince sporcuya bir kişi eşlik edebilir.
Erişkin olmayan sporcular ve engelli sporcular, numune alma işlemlerinde küçük değişiklikler isteyebilir.
Hareket engeli olan sporcular, eşlik eden kişiden ya da doping kontrol görevlisinden numune alma işlemi bo-
yunca kendilerine yardım edilmesini isteyebilir. Sporcular, engellilik durumlarına göre yardımcı malzeme kullanabilir.
Görme engelli sporcular, numune alım işlemi süresince tuvalet bölümü de dâhil olmak üzere yanlarında ken-
dilerine eşlik edecek bir kişi bulundurabilir. Ancak eşlik eden kişi numunenin verilişine tanıklık edemez. Eşlik eden kişi
ya da doping kontrol görevlisi, doping kontrol formunu okuyacaktır. Sporcu, eşlik eden kişiden kendi yerine doping
kontrol formunu imzalamasını isteyebilir.
Zihinsel engelli sporcular, numune alım işlemi süresince tuvalet bölümü de dâhil olmak üzere yanlarında
kendilerine eşlik edecek bir kişi bulundurabilir. Ancak eşlik eden kişi numunenin verilişine tanıklık edemez.
Kan ve idrar numuneleri, laboratuvara nakledilmeden önce doping kontrol istasyonunda güvenli bir şekil-
de saklanır (Görsel 3.18). İlgili belgeler, numunelerle birlikte laboratuvara gönderilir. Laboratuvara gönderilecek bu
belgeler, sporcunun kimliğini açığa çıkarmayacak şekilde düzenlenir. Numunelerin güvenlik zinciri, işlemin başından
sonuna kadar belgelendirilir. Laboratuvar, numuneleri aldığını imzayla onaylar ve güvenlik zincirini devam ettirir. La-
boratuvarda “A” numunesi analiz edilir. “B” numunesi, “A” numunesinde yasaklı madde bulunduğu takdirde analizin
sağlamasının yapılmasında kullanılmak üzere laboratuvar tarafından saklanır.
Ev adresi
Yarışma programı
İş veya okul gibi kişisel faaliyetlerini düzenli olarak gerçekleştirdiği yerler
Kayıtlı doping kontrol havuzunda bulunan sporcunun kendisine ulaşılabilmesi amacıyla bunlara ek olarak
her gün için bir yer ve 60 dakikalık bir zaman dilimini de belirtmesi gerekmektedir. Çünkü sporcular, herhangi bir yer
ve zamanda doping kontrolüne tabi tutulabilirler.
TÜRKİYE
DOPİNGLE MÜCADELE KOMİSYONU
TURKISH ANTI-DOPING COMMISSION
Görsel 3.20: Türkiye Dopingle Mücadele Komisyonu
Kontrolü
Doping kontrolü için sizden her zaman, her yerde idrar
ve/veya kan örneği alınabilir.
08 Örneği
Kilitleme
A ve B şişelerini sıkıca kapatıp kilitleyin.
02 Sporcu
Seçimi 09 Özgül
Ağırlık
Doping kontrol görevlisi veya eşlikçi tarafından do- Doping kontrol görevlisi, analizde kullanılacak idrarın
ping kontrolüne seçildiğinize dair bildirim yapılır. Hak seyreltik olmadığından emin olmak için örneğin özgül
ve sorumluluklarınızı anladığınıza dair bir bildirim for- ağırlığını ölçer. Eğer idrar fazla seyreltik ise bir kaç kez
mu imzalatılır. daha örnek vermeniz istenebilir.
03 İstasyona
İntikal 10 Formu
İmzalama
Doping kontrolü için derhal doping kontrol istasyonuna Doping kontrol formunda;
gitmeniz gerekir. • Kişisel bilgileriniz
• Son bir hafta içinde kullandığınız maddeler, reçe-
Seçimi
yebileceğiniz herhangi bir şey veya endişe ettiği-
niz konular yer alır.
Form üzerindeki bilgilerin, kaydedilen rakamların ve
Verilen idrar toplama kapları arasından bir idrar kabı örnek kod numarasının doğruluğunu kontrol ederek
seçin. formu imzalayın ve formun bir kopyasını alın.
5/6 Örnek
Verme 11 Örnek
Analizi
En az 90 ml idrar vermeniz gerekir. Örnek, WADA tarafından akredite edilen bir laboratuva-
İdrar çıkışının açıkça görünebilmesi amacıyla ellerden ra gönderilir. Sporcunun kişisel bilgileri kesinlikle gizli
dirseklere, dizlerden göbek deliğine kadar soyunun. tutulur ve bilgiler, güvenlik için takip altına alınır.
Aynı cinsiyetten bir doping kontrol görevlisi veya do- A örneği analiz edilir ve B örneği, gerekli görüldüğü tak-
ping kontrol eşlikcisi idrar çıkışını doğrudan gözlemler. dirde analiz edilmek üzere güvenli bir ortamda saklanır.
Laboratuvar, sonuçları ilgili dopingle mücadele kurulu-
şuna ve WADA'ya gönderir.
3. Olimpiyat oyunlarında ilk resmî doping kontrolü, 1968 Mexico Olimpiyatları’nda başlamıştır. ( )
........................................................................................................................................................................................................................
........................................................................................................................................................................................................................
A) Lokal anestezikler
B) Alkol
C) Kafein
D) Gen dopingi
E) Beta bloke ediciler
A) 1985
B) 1989
C) 1991
D) 1995
E) 1999
Sayfa: 78
A)
1. D 2. Y 3. D
B)
4. Doğal bir şekilde meydana gelirler. Herhangi bir parçası bütününün özelliklerini taşır. Belirli kimyasal
formülleri bulunmaktadır. Ender olarak bazı mineraller sıvıdır. İnsan vücuduna suda çözünmüş olarak
alınırlar. Sindirime uğramadan doğrudan kana karışırlar. Eksikliğinde çeşitli hastalıklar görülür.
5. Kan basıncını düzenlerler. Vitaminlerin en çok ihtiyaç duyulan bölgeye ulaşmasını sağlarlar. Hücrelerin
korunmasına yardımcı olurlar. Kas kasılmalarında ve sinir uyarılarının iletiminde görev yaparlar. Bazı
enzimlerin yapılarına katılarak düzenleyici görevi yaparlar. Kanın osmotik basıncını ayarlarlar. Düzenleyicidirler.
Sinirlerde impuls iletiminde rol oynarlar. Su dengesini sağlarlar. Kemik ve diş gibi organların yapısına katılırlar.
6. Mineral seçimi, gelişigüzel değil sporcunun az tükettiği veya tüketmediği yiyecekler göz önünde bulundurularak
yapılmalıdır. Bu seçim yapılırken sporcunun yaptığı spor branşı, antrenman şiddeti, sıklığı ve süresi de dikkate
alınmalıdır. Bununla birlikte gerekirse sporcuların kan bulgularına bakılmalıdır. Kuvvet sporlarında fazla enerjiye
ihtiyaç duyulduğundan bazı minerallerin gereksinimi artabilir. Ancak beslenmesi dengeli olan sporcularda
mineral eksikliği görülmez. Yetersiz kalsiyum tüketimi, stres kırıklarına neden olur. Bunun önlenmesi için
sporcuların hem yüksek kalsiyum hem de daha az yağ içerdiği için düşük yağlı süt ve süt ürünlerini tercih etmeleri gerekir.
C)
7. B 8. A 9. C
Sayfa: 84
A)
1. Y 2. D 3. D
B)
4. Sporcular için sıvı tüketimi hem sağlığı hem de performansı etkileyen önemli faktörlerden biridir. Su,
oksijenden sonra gelen en önemli ögedir. Sporcularda su ve elektrolitler, uzun ve yorucu antrenmanlar
sırasında terleme ile tükenmektedir. Bu yüzden sporcularda hidrasyonun sağlanması hayati önem taşır.
5. İnsanda susama hissi, vücuttaki suyun %2 oranında azalmasıyla oluşur. Bu da aerobik performansın
bozulmasına neden olur. %10’luk su kaybında yaşamsal vücut olayları tehlikeye girer. Vücuttaki suyun %20
oranında azalması ise ölüme sebep olur. İnsan, besin almadan haftalarca canlılığını sürdürebilmesine
karşın susuz ancak birkaç gün yaşayabilmektedir.
6. Egzersizden 2-3 saat önce 400-600 ml sıvı tüketilmelidir. Egzersiz esnasında her 15-20 dakikada bir
150- 300 ml veya saat başına 600-1.200 ml su veya karbonhidrat içeriği yüksek içecekler tüketilmelidir.
Egzersiz sonrası kaybedilen her 500 gram vücut ağırlığı için 450-675 ml (yaklaşık 2-3 su bardağı) sıvı
tüketilmelidir.
C)
7. D 8. B 9. A
2. ÜNİTE
Sayfa: 93
A)
1. Y 2. D 3. Y
B)
4. Günlük enerji tüketimi; bazal metabolizma, fiziksel aktivite ve besinlerin termik etkisi için kullanılan enerjinin
toplamıdır. Günlük enerji tüketimi, yaşamın sürdürülmesi ve günlük faaliyetlerin gerçekleştirilebilmesi
için gereken enerjiyi göstermektedir.
5. Yaş, uyku, besin alımı ve açlık, vücut kompozisyonu ve cinsiyet, hormonlar, hamilelik, hastalık gibi faktörler
bazal metabolizma hızını etkiler.
6. Kısa Süreli Egzersizler: Kuvvet ve çabukluk egzersizleridir. Uzun Süreli Egzersizler: Uzun süre devam eden
ve daha az yüklenme şiddetiyle yapılan dayanıklılık egzersizleridir. Karma Egzersiz Türleri: Bu tür egzersizlerde
hem aerobik hem de anaerobik enerji sistemleri belirli aralıklarla enerji üretimine katılmaktadır.
C)
7. E 8. A 9. C
Sayfa: 108
A)
1. Y 2. D 3. Y
B)
4. Egzersiz öncesi beslenmenin amacı; açlığı önlemek, gerekli sıvıyı ve antrenman sırasında gereksinim
duyulan ek enerjiyi sağlamaktır. Egzersiz öncesi beslenmede, besinler egzersizden 2-3 saat önce yenmelidir.
Bu süre, yenilen besinlerin sindirim süresidir. Son öğün süresi, bazen egzersizlerden 3,5-4 saat önce olabilir.
Yenilen besin, küçük bir atıştırma (1dilim ekmek üzerine reçel) ise 1-1,5 saat önce alınabilir. Son öğünde
sindirimi kolay besinler seçilmeli, bunun için de sindirimi kolay ve enerji verici özelliklerinden dolay bileşik
karbonhidratlar tercih edilmelidir. Yemeklerle birlikte en az 2-3 bardak su içilmelidir. Ayrıca egzersiz öncesi
hem sıvı hem de enerji sağladıkları için gaz yapıcı özelliği olmayan meyve suları, asitli olmayan hazır
meyve suları veya karbonhidrat içeriği yüksek içecekler tüketilmelidir.
5. Egzersiz sırasındaki beslenmenin amaçları; aşırı sıvı kaybını önlemek, enerji için yakıt ihtiyacını sağlamak,
performansı artırmak, kasları korumak, toparlanma süresini azaltmaktır.
6. Egzersiz sonrası beslenmenin amaçları; kas yıkımının azaltmak, protein sentezini artırmak, karbonhidrat
depolarını doldurmak, sıvı kaybını azaltmak ve bir sonraki egzersize hazırlanmaktır.
C)
7. D 8. B 9. E
Sayfa: 114
A)
1. D 2. D 3. D
B)
4. İdeal vücut ağırlığı; bir bireyin yaşına, cinsiyetine, vücut yapısına, kemik mineral düzeyine, kas kitlesine göre
kendi sağlığını korumasını ve geliştirmesini sağlayacak vücut ağırlığıdır.
5. Beden kitle indeksi (BKİ) diğer adıyla vücut kitle indeksi (VKİ), kişinin vücut ağırlığı ile boy uzunluğunun
birbirleriyle oranlanması sonucu ortaya çıkan sayısal bir değerdir. Bu değere bağlı olarak kişinin obezite,
fazla kiloluluk ve zayıflık durumlarının belirlenmesi sağlanmaktadır. Dünya Sağlık Örgütünün obeziteyi
belirlemek için en yaygın kullandığı yöntem beden kitle indeksidir.
Beden Kitle İndeksi (BKİ) = Vücut Ağırlığı (kg) / Boy uzunluğunun karesi (m)
6. Spor Dalı Kadın Erkek
Atletizm (Sprint) % 8-20 % 6,9
Uzun Mesafe % 6-15,2 % 4-8
Disk-Çekiç Atma % 25 %16,3
Gülle Atma % 28 % 16,5-19,6
Güreş % 20 % 5-10,7
Basketbol % 20,8-26,9 % 7,1-10,6
Voleybol % 16-26 % 8-14
Futbol (Savunma) % 19,7-22 % 9,6-11,5
Futbol (Hücum) % 19,7-22 % 9,4-12,2
Halter %10-12 % 9,8-12,2
Yüzme % 14-26 % 5-10
Tenis % 18,22 % 14,16
Bisiklet % 15,4 % 8,8
Triatlon %12,6 % 7,1
Kros % 15,7-21,8 % 7,9-12,5
Jimnastik % 9,6-17 % 4,6
Kayak (Alp) % 20,6 % 7,4-10,2
Kayak (Kros) % 15,7-21,8 % 7,9-12,5
Yukarıdaki spor dallarıyla uğraşan sporcular üzerinde yapılan incelemelerde kadın sporcuların ortalama
yağ yüzdelerinin erkek sporculardan daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Bu durum kadınların vücut
yapısıyla alakalıdır.
C)
7. B 8. C 9. D
3. ÜNİTE
Sayfa: 128
A)
1. D 2. D 3. Y
B)
4. Kas kasılmalarını sağlayan enerji kaynaklarını ve bu kaynakların fonksiyonlarını artırır. Kas kitlesini artırır.
Yorgunluğu geciktirerek daha uzun süre çalışma olanağı sağlar. Egzersiz sonrası toparlanmayı çabuklaştırır.
Egzersiz sonucu oluşan laktik asidin zararlarını azaltır. Güç, kuvvet ve dayanıklılığı artırır. Sürat ve hızı artırır.
Müsabaka ruh hâlinde üstünlük sağlar. Konsantrasyonu artırır. İnce motor koordinasyonunu artırır. El göz
koordinasyonunu artırır. Ağrı hissini azaltır. Kaygının ortadan kalkmasını sağlar. Titremenin azalmasını sağlar.
İdeal vücut ağırlığı kontrolünü sağlar.
5. Sporcular için yapılan kan dopingi, fosfat tuzları, sodyum bikarbonat tuzları, karnitin, sauna ve masaj faaliyetleri
fizyolojik yardımcılar olarak adlandırılır.
6. Sporda yüksek performans elde edebilmek için fiziksel potansiyel kadar psikolojik gücünde yeterli olması
gerekir. Performans, sporcunun mevcut potansiyelinin yarışmaya yansıyan bölümüdür. Bir sporcunun
kondisyonu, teknik ve taktik kapasitesi ne kadar yüksek olursa olsun eğer sporcu, bu özelliklerini müsabakaya
yansıtamazsa bunların hiçbir önemi kalmaz. Bu yüzden sporcu; hırs, irade, istek, özveri, sabır, zekâ ve kültür
gibi çeşitli psikolojik özelliklere de gereksinim duyar.
C)
7. C 8. B 9. B
Sayfa: 147
A)
1. D 2. Y 3. D
B)
4. Yasaklı maddelerin su tutulumunda artış, ödem oluşturma, kalbin iş yükünde artış, kan basıncında artış,
kolesterol artışı, kalp damar hastalıkları riski, kalp krizi riskinde artış, yağ bezi salgı artışı ve sivilce
oluşturma, kas krampları ve spazmları, tendon zedelenmeleri ya da kopmaları, saldırganlık ve huzursuzluk,
karaciğer fonksiyon bozuklukları, iyi huylu ve kötü huylu karaciğer tümörleri oluşum riskinde artış, böbrek
fonksiyon bozuklukları, tümör büyümesini uyarma, prostat hipertrofisi ve prostat kanserine neden olma,
kan glikoz seviyesinde artış, kan pıhtılaşma faktörlerinde bozukluk, burun kanamaları ve troid fonksiyonları
bozukluğu gibi zararları vardır.
5. 1. Oksijen taşınmasını artıran yöntemler
a) Kan dopingi
b) Modifiye hemoglobin ürünleri (yapay oksijen taşıyıcıları)
2. Farmakolojik, kimyasal ve fiziksel uygulamalar
3. Gen dopingi
6. Doping, sporculuk prensiplerine ve centilmenliğe aykırı olduğu için spor ahlakına uygun değildir. Çünkü
yarışmacılar arasında haksız rekabete neden olur. Bu sebeple doping, sporcunun kendisine gösterilen
güveni kötüye kullanması ve yasalara karşı gelmesidir. Doping; sporcunun biyolojik ritmini bozar, yan
etkileri nedeniyle sporcu sağlığını tehlikeye sokarak kalıcı ruhsal ve fiziksel bozukluklara sebep olabilir.
Ayrıca doping için kullanılan maddelerin birçoğu ciddi seviyede alışkanlık yapar. Bu sebeplerden dolayı
dopingle mücadele etmek önemlidir.
C)
7. C 8. D 9. B
akreditasyon : 1. Kuruluşların, üçüncü bir tarafça belirlenen teknik ölçütlere göre çalıştığının bağımsız ve
tarafsız bir kuruluş tarafından onaylanması ve düzenli aralıklarla denetlenmesi.
2. Denklik.
aktivite : Etkinlik.
analitik : 1. Çözümlemeli.
2. Analiz yöntemi kullanan, analiz ile ilgili.
anemi : Kansızlık.
antienflamatuvar: Yangıyı önleyen veya yangıyla kendini gösteren durumların tedavisinde kullanılan madde.
Yangı gideren, yangı giderici, iltihap gideren.
antioksidan : 1. Genellikle yağların, yağlı besinlerin uzun süre saklanabilmesi, beyaz renkli sebze ve meyvelerin
kararmasının önlenmesi için kullanılan madde.
2. Canlı organizmalardaki toksinleri atmaya yarayan madde.
B
bazal : Bazı çok olan.
D
dehidrasyon : Vücuttan aşırı sıvı kaybedilmesi durumu.
depresyon : Bunalım.
E
elektrolit : Elektroliz işlemiyle çözülen madde.
enfeksiyon : Organizmada hastalığa yol açan mikrop, virüs, parazit vb. etkenlerin genel veya yerel gelişmesi,
yayılması.
enjeksiyon : Damar, doku veya vücut boşluğu içine şırıngayla herhangi bir sıvı verme, zerk.
enzim : Bir kimyasal tepkimeyi gerçekleştiren ve onu hızlandıran, çoğunlukla protein yapısında olan
organik madde.
ester : Organik asitlerle alkollerin aralarından bir su molekülü ayrılması sonucunda verdikleri madde.
etik : Çeşitli meslek kolları arasında tarafların uyması veya kaçınması gereken davranışlar bütünü.
F
farmakoloji : İlaç bilimi.
fermantasyon : Mayalanma.
H
hakkaniyet : Hak ve adalete uygunluk, doğruluk, nasfet.
hormon : İç salgı bezlerinden kana geçen ve organların işlemesini düzenleyen adrenalin, insülin, tiroksin
vb. fizyolojik etkisi olan maddelerin genel adı.
İ
imgeleme : Duyu organlarınca algılanmayan nesne ve olaylara karşı gösterilen tepki.
impedans : Direnç.
intrinsik faktör: İç kaynaklı, vücudun veya organın kendi yapısından gelen, kendi içinden doğan.
K
katalizör : Kimyasal tepkimenin olmasını veya hızının değişmesini molekül yapısını değiştirmeden sağlayan,
katalitik etkiye yol açan madde.
kinestetik : Bedensel.
klorofil : Güneş ışığını soğurarak bitkilerde karbon özümlemesini sağlayan ve bitkilere yeşil renklerini
veren madde.
konsantrasyon: 1. Bir çözücüdeki çözünen madde miktarını belirtmede kullanılan bir terim.
2. Yoğunluk.
3. Dikkat toplaşımı.
kronik : Süreğen.
L
ligament : Bağ.
M
metabolik : Element veya başka maddeleri bir araya getirerek yapay olarak bileşik cisimler oluşturma, bireşim.
mitokondri : Hücrede enerji üretiminden sorumlu olan ve oksijenli solunumun gerçekleştiği organcık.
N
numune : Örnek.
O
obezite : Çok şişmanlık.
optimal : En uygun.
Ö
öfori : Bireyin koşullar elverişsiz olsa da genellikle ruhsal kaynaklı, abartılmış fiziksel ve duygusal iyilik
durumu.
P
parametre : Değişken.
paranoya : Abartılı gurur, kuşku, güvensizlik, bencillikle belli olan bir ruh hastalığı.
R
radikaller : Çok kısa ömürlü olup başka tanecikler ya da moleküllerle hızla tepkime veren ve tek sayıda elektron
bulunduran atom ya da molekül.
raşitizm : Özellikle süt çocuklarında D vitamini eksikliği ile kalsiyum, fosfor eksikliğinden veya dengesizliğinden
ileri gelen, biçim bozukluğuna sebep olan kemik hastalığı.
reaksiyon : Tepki.
rejenerasyon: 1. Yenilenme.
2. Organizmada yıkımlanmış doku ve hücrelerin yerine aynı morfolojik yapıda ve aynı işlevi gören
yeni bir dokunun meydana gelmesi.
relaksasyon : Gevşeme.
S
sentez : Basit yapılı moleküllerden karmaşık yapılı maddelerin elde edilmesi.
sibervizyon : Gelişmiş ülkelerdeki spor psikologlarının sporcuların performansını geliştirmek amacıyla kullandıkları
zihinsel teknik.
solüsyon : Çözelti.
sürantrene : Gereğinden fazla antrenman yapıp antrenmanın olumlu etkilerinin yitirilmesi, antrenmanın yıkıcı
olması.
T
termojenik : Vücudun yağ yakmasını tetikleyen ve vücut geliştiriciler arasında "ECA stack" olarak da bilinen ısı
artırıcı besin destekleridir.
tolerans : 1. Hoşgörü.
2. İşlenmiş bir parçanın yapım ölçüsünde olabilecek özür payı.
3. Yüksek dozda verilen herhangi bir ilaca karşı vücudun gösterdiği dayanma gücü.
4. Sürekli aynı dozun kullanılması sonucu bir ilacın etkilerinin giderek azalması durumu.
toksik : Zehirli.
V
vegan : Etle birlikte süt ve süt ürünlerini de yemeyen.
Y
yapay : Doğadaki örneklerine benzetilerek insan eliyle yapılmış veya üretilmiş, yapma, suni, doğal karşıtı.
Z
zirai : Tarımsal.
• Akça, F. (2010). Kürek Sporunda Performans Tahmin Formülü Oluşturmada Kullanılabilir Fiziksel ve Fizyolojik Para-
metrelerin Belirlenmesi (Doktora Tezi). Gazi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Beden Eğitimi ve Spor Anabilim
Dalı, Ankara.
• Akça, R. P. Arslan, R. (2012). Çocukların Eğitiminde Rol Model Oluşturacak Olan Eğitimci ve Usta Öğretici Adayları-
nın Beslenme Alışkanlıkları. Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 4 (8),154-162.
• Akkoyunlu, Y. (2017). Doping ve Ergojenik Yardımcılar (Ders Notları). Dumlupınar Üniversitesi Beden Eğitimi ve
Spor Yüksek Okulu, Kütahya.
• Akşit, M. A. (2017). Beslenmeye Giriş. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi No: 491
• Altınışık, M. (2010). Karbonhidrat Metabolizması Bozukluklarına Biyokimyasal Yaklaşım. ADÜ Tıp Fakültesi Dergisi,
11(1), 51-59.
• Argan, M., Köse, H. (2009). Sporcu Besin Desteklerine (Sports Supplements) Yönelik Tutum Faktörleri: Fitness Mer-
kezi Katılımcıları Üzerine Bir Araştırma. Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 152-164.
• Arslanoğlu, E. (2015). Adölesan Sporcularda Uygulanan Yapılandırılmış Grup Müdahalesinin Yeme Tutumu, Dep-
resyon Düzeyi, Beden Algısı ve Benlik Saygısı Üzerine Etkisi (Yüksek Lisans Tezi). Dumlupınar Üniversitesi Sağlık
Bilimleri Enstitüsü Beden Eğitimi ve Spor Anabilim Dalı, Kütahya.
• Artık, N., Mert, İ., Bayındırlı, L. (2011). Karbonhidratlar, Mısır Şekeri ve Gıda Endüstrisinde Kullanımı. Ankara: Co-
mart.
• Aslan, H. (2014). Futbolcularda Vücut Kompozisyonunun İncelenmesi (Doktora Tezi). Hacettepe Üniversitesi Sağlık
Bilimleri Enstitüsü Spor Bilimleri ve Teknolojisi Programı, Ankara.
• Ayaz, A. (2008). Yağlı Tohumların Beslenmemizdeki Yeri. Ankara: Klasmat.
• Aytaç, K., Bostancı, Ö., Çınar, V., Şahan, H. Karbonhidratlar ve Sporcularda Kullanımı. Atatürk Üniversitesi Beden
Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi. 45-50.
• Baron, K. (2002). Sporcuların Optimal Beslenmesi. Ankara: Bağırgan.
• Baş, M., Dağ, A., Kızıltan G., Merdol Kutluay T., Şeker E., Şensoy F., Tek Acar N. Genel Beslenme. Eskişehir: Anadolu
Üniversitesi Yayını No: 2768.
• Baysal, A. (2002). Genel Beslenme. Ankara: Hatipoğlu.
• Bek, N. (2008). Fiziksel Aktivite ve Sağlığımız. Ankara: Klasmat
• Bilge, E. (2009). Bir İşletmede Çalışanların Beslenme Durumları ve Enerji Harcamalarının Değerlendirilmesi (Yük-
sek Lisans Tezi). Trakya Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Halk Sağlığı Anabilim Dalı, Edirne.
• Bora, Z. (2014). Spor Salonunda Çalışan Vücut Geliştirme İle İlgilenen Spor Hocalarının Beslenme ve Takviye Des-
tek Ürün Tüketim Durumlarının Saptanması (Yüksek Lisans Tezi). Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü,
Ankara.
• Çakmakcı, S. (2013). Farklı Branşlardaki Sporcularda Anaerobik Egzersizin Bazı Hormon Düzeylerine Etkisi (Yüksek
Lisans Tezi). Selçuk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Beden Eğitimi ve Spor Anabilim Dalı, Konya.
• Demirdağ, G. (2010). 2002-2005 Arası Obezite Nedeniyle Gelen Hastaların 2009-2010’da Metabolik Parametrele-
rinin ve Obezitesinin Tekrar Değerlendirilmesi (Uzmanlık Tezi). Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve
Hastalıkları Anabilim Dalı, Ankara.
• Demirkan, E., Koz, M., Kutlu, M. (2010). Sporcularda Dehidrasyonun Performans Üzerine Etkileri ve Vücut Hidras-
yon Düzeyinin İzlenmesi. Spormetre Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi, VIII (3) 81-92.
• Dikici, S., Aydın, L. Y., Kutlucan, A., Ercan, N. (2012). Enerji İçecekleri Hakkında Neler Biliyoruz?. Dicle Tıp Dergisi. Cilt
/ Vol 39, No 4, 609-613.
• El, S. N. (2008). Gıda Bileşenlerinin Beslenme Açısından Önemi (Ders Notu). Ege Üniversitesi Mühendislik Fakültesi
Gıda Mühendisliği Bölümü, İzmir.
• Ersoy, G. (2004). Egzersiz ve Spor Yapanlar İçin Beslenme. Ankara: Nobel.
• Ersoy, G., Hasbay, A. (2006). Sporcu Beslenmesi. Ankara: Sinem.
• Esen, H. T. (2010). Karaman İl Merkezinde Milli Eğitime Bağlı İlköğretim ve Ortaöğretim Okullarında Görev Yapan
Bayan Öğretmenlerin, Fiziksel Aktivite Düzeylerinin Değerlendirilmesi (Yüksek Lisans Tezi). Karamanoğlu Meh-
metbey Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Karaman.
• Gülgün, E. (1998). Sağlıklı Yaşam Spor ve Beslenme. Ankara: Damla.
• Gülgün, E. (2004). Egzersiz ve Spor Yapanlar İçin Beslenme. Ankara: Nobel.
• Günay, M., Cicioğlu, İ. (2001). Spor Fizyolojisi. Ankara: Gazi.
• Güneş, Z. (2000). Spor ve Beslenme, Antrenör ve Sporcu El Kitabı. Ankara: Nobel.
• Gökçen, E. (2016). Sağlıklı Bireyler İçin Temel Beslenme El Kitabı. Ankara: Türkiye Böbrek Vakfı.
• İçen, A. (2013). Doping ve Doping Analiz Yöntemleri (Bitirme Tezi). Erciyes Üniversitesi Eczacılık Fakültesi, Kayseri.
• Karabudak, E., Önor,Y. (2006). Yüzücülerde Beslenme. Spor Bilimleri Dergisi Hacettepe. 17 (4),192-204
• Karaman, E. M. (2016). 14-17 Yaş Elit Bayan Boksörlerde Vücut Yağ Oranının Denge ve Bazı Fiziksel Özelliklere Etkisi
(Yüksek Lisans Tezi). Gazi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ankara.
GÖRSEL KAYNAKÇA
TABLO KAYNAKÇASI
Tablo 1.12: http://www.aeo.org.tr/Reklam/OMEGA-3-6-9-YAG-ASITLERI-VE-SAGLIK-UZERINE-ETKILERI-DOC-DR-GAMZE
-AKBULUT.pdf
https://sbu.saglik.gov.tr/Ekutuphane/kitaplar/t66.pdf (ET: 24.06.2017)
Tablo 1.9: https://acikders.ankara.edu.tr/pluginfile.php/38578/mod_resource/content/0/Karbonhidratlar%20ve%20
beslenmede%20%C3%B6nemi.pdf (ET: 14.06.2017)
Tablo 1.10: Gülgün, E. (1998). Sağlıklı Yaşam Spor ve Beslenme. Ankara: Damla.
Tablo 1.15: http://www.turkomp.gov.tr/main (ET: 02.06.2018).
Tablo 2.3: Pehlivan,A. (2006). Sporda Beslenme. İstanbul: Morpa.
Tablo 2.4: Güneş, Z. (2000). Spor ve Beslenme, Antrenör ve Sporcu El Kitabı. Ankara: Nobel.
Tablo 2.5: Güneş, Z. (2000). Spor ve Beslenme, Antrenör ve Sporcu El Kitabı. Ankara: Nobel.
Tablo 2.6:Güneş, Z. (2000). Spor ve Beslenme, Antrenör ve Sporcu El Kitabı. Ankara: Nobel.
Tablo 2.7:http://beslenme.gov.tr/index.php?lang=tr&page=57 (ET: 28.07.2017 16.17).
Tablo 2.15: Pehlivan,A. (2006). Sporda Beslenme. İstanbul: Morpa
Tablo 2.16: Güneş, Z. (2000). Spor ve Beslenme, Antrenör ve Sporcu El Kitabı. Ankara: Nobel.
Tablo 2.17: Güneş, Z. (2000). Spor ve Beslenme, Antrenör ve Sporcu El Kitabı. Ankara: Nobel.
Tablo 2.18: Güneş, Z. (2000). Spor ve Beslenme, Antrenör ve Sporcu El Kitabı. Ankara: Nobel.
Tablo 2.19: https://www.sbn.gov.tr/BKindeksi.aspx (ET: 02.12.2017).
Tablo 3.3: Ünal, M., Ünal, D., Ö., (2003). Sporda Doping Kullanımının Tarihçesi Derleme. İstanbul Tıp Fakültesi Mecmuası,
66:4, İstanbul.