Professional Documents
Culture Documents
Mutluluk
DEBBIE
MACOMBER
J LLU
Eylül ’ 013
ISBN: 97Ü-6Ö5-348-182-S
Bir Yumak
Mutluluk
Yayınevi Sertifika N ö : I H M
CopyngbıCDE&BlE MACOMBER
Bu kitabu» Türkçe yayın haklan Akçalı Ajana aracılısıyla
Manı Yayın Dafi. San. Tıc Ltd. Sn.'ne aittir.
Yayınevinden irin alınmadan klim an ya da lam am ın alınlı yapılama?,
hiçbir K k ıld r kopya edilem ez çoftattılamaz ve yayım lanam az
DEBBIE
Tel 0 2 İ I 4S2 23 02
MACOMBER
MARTI YAYINCILIK
Lartı Yayın Dağıtım San. Tic. Lld. $tı Çeviri: O /an Aydın
M altepe Mh D avutpeyi Cd.
ffSk
Yılanlı Ayazma Sk. No: S
/e y n n b u m u lsıa n b u l
Tel: 0 313 4«} 2 7 37 - 4 Î J 43 l i
Faks: 0 212 483 27 38
vna‘W.nuırtjyayınları L«T1 MARTI
infa@ inartiyayinlari.cwn
“Elle çorap örmek, tarihle aramızda hir bağ kurar:
günümüzde de faydalanmaya devam ettiğime beceri
ve teknikleri kullanmış örgûcülerin hayatlarına
bir bakış atmamızı sağlar "
Nancy Bush
Harm i/p America! Vakfı nın Yönetim Kurulu Başkanı
Man> Colucci ye ve Başkanı David Blumenihal 'a,
LYDİA HOFFMAN
onlarca kişinin hayatını güzelleştirdikleri için
teşekkürler... Örgü örmek hayatımı kurtardı. Beynimde tümörler
oluşmasına sebep olan, kelimelerle tarif edilemez baş ağ
rılarıyla canıma okuyan, çok korkunç bir kanser türüne
karşı verdiğim iki uzun soluklu mücadelede hep yanımda
oldu. Hayatım boyunca hayal bile edemeyeceğim acılar
çektim. KanseT. gençlik yıllarımı ve yirmili yaşlarımı silip
atu ama ben yaşamaya kararlıydım.
İlk kanser tanısı koyulduğunda on altı yaşma yeni
basmıştım. Örgü örmeyi de kemoterapi görürken öğren
dim. Yanımdaki kemoterapi koltuğunda oturan göğüs kan-
I fcsna ti£T şeyi o O öldükten sonra hayatımın geri kalanıyla ilgili bir
öğren; Tedavi çok ağırdı ama çektiğim baş ağrıları kadar yapmak zorunda olduğumu fark ettim. Yapacağım
kftü olamazdr Mide bulantıları ve halsizlikle geçen bit seçimle babamı onurlandırmak istiyordum, bu da bazı risk
mek bilmez saatleri örgü sayesinde astım. Elimdeki iki «I» leri g S u almamı jcickùriywfiu. Ljıîıo Aıuıt JİOİT-
ve bir yumak iplikle, yüzleşmek zorunda kaldığım tüm man. dünyada iz bırakmaya kararlıydım. Şimdi geçmişe
zorlukların üstesinden gelebileceğimi hissedebiliyordum. bakınca o zamanlar çok dramatik duygular içinde oldu
Saçlarım avuç avuç dökülüyordu ama ipliği şişin etrafın ğumu fark ediyorum, ama bir yıl önce gerçekten de o du
dan geçirebiliyor, ilmek alabiliyor, bir deseni takip edip rumdaydım. Şimdi bunları okurken hayatımı değiştiren
ortaya bîr şeyler çıkarabiliyordum. Birkaç lokmadan faz büyük bir şey yapıp yapmadığımı soruyor olabilirsiniz.
lasını yiyemiyordum ama örgü örebiliyordum. O küçük Seattle'daki Blossom Sokağı nda bir tuhafiye dük
başarı hissine tutunuyor, onun kıymetini biliyordum. kânı açtım. Bu, çoğunluk için dünyayı yerinden sarsan bir
Orgü örmek kurtuluşumda, upkı babam gibi. Kanseri gelişme olmayabilir ama ben. gökte tek bir bulut yokken
İkinci defa allatmamı sağlayan duygusal gücü babamdan gemisini inşa etmeye başlayan Nuh gibi bir inancın peşin
aldım. Ben hayatta kaldım ama ne yazık ki onu kaybettim. den gittim. Büyüklerimden kalan mirası son kuruşuna
Sizce de ıronık. değil mi? Benim kurtulmam ve babamın kadar işyerimi açmak için riske attım. Birkaç haftadan
kanserden ölmesi. fâzla bir işte çalışmamış ben, bunu yaptım. Hem de para
Ölüm raporunda kalp krizi yazıyor ama ben öyle ol dan. gelir gider tablosundan ya da iş planlamasından anla
duğuna inanmıyorum. Kanser, geri döndüğünde onu ben mayan ben. Elimdeki avucumdaki her şeyi en iyi bildiğim
den daha çok hırpaladı. Annem, hayatı boyunca hastalık şeye, iplere ve örgücülere yatırdım.
larla baş edememişti: bu yüzden bana bakma görevi ba Doğal olarak birkaç sorunla karşılaştım. O zamanlar
bama kaldı. Kcmoicrapıden kurtulmamı babam sağladı, B lossom Sokağı büyük çaplı bir değişimden geçiyordu.
doktorlarla o tartıştı, en iyi tedavileri almam için o didinip Yapılacak işlerden sorumlu mimarın eşi. Jacqueline Do-
durdu, yaşama isteğimi o canlandırdı Ve ben yaşama tu novan açtığım ilk örgü kursuna kaulan kadınlardan biriydi.
tunma çabasının yarattığı çaresizlikle yitip giderken, ba Kurs sayesinde ilk üç öğrencim; Jacqueline, Carol ve Alix,
bamın iyileşmem için ödediği bedeli ne yazık ki fark en yakın dosllanm olda Geçen yaz. Bir Yumak Mutlu-
edemedim. Hastalığım artık iyileşmeye başlarken kalbi ba luk'u açtığım şualarda sokak trafiğe kapalıydı. Dükkânıma
bamı aniden yüzüstü bıraktı. uğramak isteyen herkes etraftaki toz ve gürültüye katlan-
12 üeMıe Mocombtr
ye götürmem için bana oyuncak ayı hediye eniğim
tottrlıyorum. O hediye, eğer Whiskers bulup parçalama-
müşterilerim de beni yalnız bırakmadı. Ç ü n kü hu işin al dıysa. hâlâ bir yerlerde duruyor olmalı. Bu arada. Whiskers
tından kalkabileceğime inanmıştım. benim bulduğu her şeyi parçalamaya çalışan kedimin adı.
Ailemden de herhangi bir yardım almadım. Sevgili Margarcf in tavırları, ben ikinci defa kanserle yüz
annem bana cesaret vermey e çalışıyordu ama daha çok ba leşmek zorunda kalınca değişti asıl. Ablam, hastalanmayı
bamı kaybetmenin verdiği hüzünle boğuşuyordu Hâlâ da ben istemişim, başıma böyle korkunç bir dert açacak kadar
fiyle. Çoğu günler keder ve yas dolu sislerin arasında çare ilgiye muhtaçmışım gibi davranmaya başladı. Iek başıma
sizce dolanmaya devam ediyor. O zamanlar ona planımdan ayakta katmak için önem li adımlar atmaya çalıştığım gün
bahsedince beni vazgeçirmeye çalışmadı ama çok da destek lerde bana destek olacağını ummuştum. Ama ablam tam
olmadı açıkçası. Yanlış hatırlamıyorsam. "Tabii, canım kı aksine beni yıldırmaya çalıştı. Fakat zamanla işler değişti
zım. doğrunun bu otduğuıu düşünüyorsan yap,” demişti. Bu, vc çabalarımın sayesinde onu kazanmayı başardım.
annemden duymayı bekleyebileceğim en umut dolu sözdü Margaret, nasıl söy lesem, çok sıcakkanlı ve girişken
Ablara Maryam ise beni karamsar sözleriyle boğ biri değil. Ablamın beni ne kadar çok sevdiğini. Bir Yumak
maktan hiç geri kalmadı. Dükkânımı açtığım gün korkunç Mutluluk "u açlıktan birkaç ay sonra üçüncü kez kanser
kehanetlerle vanıma geldi. Bana ekonominin herhaı halrle tehlikesi atlatana kadar fark etmemiştim. Dr. Wilson o
olduğunu, insanların hiç para harcamadığını, altı balla bile aşina olduğum, ürkütücü tahlillerin yapılmasını istemiş, o
dayanırsam kendimi şanslı saymam gerektiğini söyledi. anda korku kelimesiyle bile tarif edilemeyecek duygular
Onun moral bozucu sözlerim on dakika dinledikten sonra [hissetmiştim Tüm dünyam aniden dondurulmuştu sanki.
kira kontratım yırtıp kapılarımı kapatacak hale geldim, Bir kez daha aynı şey lere kallanahileccğimi düşünmüyor
ama sonra daha ilk günüm olduğunu ve en azından bir dum doğrusu. Kansere bir daha yakalanınca tedaviyi ke
yumak ip satmam gerektiğini hatırlattım kendime sinlikle reddedeceğime çoktan karar vermiştim, ölmeyi
Sizletin de tahmin edebileceği gibi Margaret'le çok istemiy ordum ama ölmekten de korkmuyordum anık.
karmaşık bir ilişkim var. Beni yanlış anlamayın, ablamı Ne olacaksa olsun şeklindeki tavrım, kaderime bo
seviyorum. Kansere yakalanana kadar bazen tartışan, ba yun eğmemi kabullenmeyen Margaret'i rahatsız ediyordu,
zen de birlikte vakit geçiren diğer kardeşler gibiydik. Bana ölümden bahsedilmesi, birçok insanın olduğu gibi onun
beyin kansen tanısı konduktan K m da çok iyi davranmıştı. da huzurunu kaçırıyordu ama benim gibi ölümün kıyısında
Ar Mutluluk
yaşayan bin için bunun ışıkların kapanmasından bir farkı küçük, rahat düny anın dışına adun atmaktan korkuyurmu
yoktu. Ölmeyi dön gözle beklemiyordum ama korkmuyor şum. Haklıydı, bunu biliyordum ama yine de ona diren
dum da. Çok şükür, test sonuçlan olumlu çıktı ve tuhafi dim. Çünkü babam ve doktorumun haricinde bir erkeğin
yemle birlikle ben de gün geçtikçe canlanmaya başladım yanında vakit geçirmeyeli yıllar olmuştu. Ama Margaret
Ablamın beni ne kadar çok sevdiğini o günlerde fark eni hiçbir mazeretimi dikkate almadı. Kısa süre sonra Brad'le
ğim için sîzlere bunları şimdi anlatıyorum. Çünkü son on birlikte bir şeyler içtik, sonra da akşamlan yemeğe çıktık,
yedi yıl boyunca ağladığına iki kez tanıklık ettim: Baba Cody'yle pikniklere gittik, oyunlar oynadık. Cody'yi de
mın ölüm haberini aldığında ve Dr. Wilson sağlıklı oldu yeğenlerim Julia ve Hailey kadar sever oldum.
ğumu söylediğinde Şu günlerde Brad'le sık sık görüşüyorum. Tekrar
İşimin baş ma tam anlamıyla döner dönmez Margaret kansere yakalanacağımdan korkunca onu kendimden uzak
beni tekrar Brad Goetz'İe görüşmeye zorladı. Dükkânıma laştırmıştı m ama Margaret’tn de sık sık dile getirdiği gibi,
kargo getiren Brad'le geçen sene görüşmey e başlamıştım. hata yapmıştım. Her şey e rağmen Brad beni affetti ve iliş
Eşinden aynlnuş. sekiz yaşındaki oğlu Cody'ntn velayetini I kimize kaldığımız yerden devam enik. Şimdi temkinli dav
üzerine almıştı. Yakışıklı olduğunu söylesem sanırım ona I ranıyoruz. Tamam, işleri ağırdan almayı düşünen kişi
haksızlık etmiş olurum; çünkü adam gerçekten de çok çe- I benim ama Brad'in de buna bir itirazı yok Fski eşi onu
kici. Bu yüzden yük arabasının üzerindeki birkaç kutu iple ‘‘kendisini bulmaya" ihtiyacı olduğunu söyleyerek terk
dükkânıma ilk geldiğinde saly alarımın çeneme akmaması edip gidince canı yanmış bir kere. Aynca Cody'yi de dü
için kendimi zor tutmuştum. Ondan o kadar çok etkilen- I şünmemiz gerekiyor. Babasıyla arasında çok güzel bir
iniştim ki, uzattığı dosy aya zar zor imza atabilmiştim. Ba ilişki var ve beni her ne kadar sevse de babayla oğul ara
na üç defa çıkma teklifi etmiş, en sonunda dışarıda bir şey sındaki özel ilişkiyi bozmaya niyetim yok. Şu ana kadar
ler içmey i kabul etmiştim. Kadın erkek ilişkilerindeki lec- [ her şey yolunda gitti, artık gelecekle ilgili daha sık konuş
rtthcs iz ligimden dolayı. Brad ile birlikte olmanın altından maya başladık. Brad ile Cody onlar olmadan günlerimi ge
kalkamayacağımı düşünüyordum. Margaret beni sıkıştır tiremeyeceğim kadar çok hayatımın içindeler artık.
masa ona evet deme cesaretini hayana gösteremezdim. Biraz vakit almış olsa da sonunda Margaıct dükka
Bir Yumak Mutluluk un hayatımın kanıtı olduğunu nımı sevmeye başladı. Pürüzlü bir başlangıç yaptıktan son
hep söylemişimdir ama ablama göre ben yaşamaktan kor ra bana inançlı biri olduğunu gösterdi. Gerçeklen de artık
kan biriydim. Yaşamaktan: dükkânımın içinde kurduğum betumk birlikle çalışıyor, fcvet doğru söylüy orum: ikimiz
Ablam geniş omuzlu, siyah saçlı, çok dikkat çekici “Peki." diyen Maıgaıeı omuz silku. Galiba çorapları
bir kadın. Uzun boylu, ince yapılı ama güçlü biri. Hâlâ es beş şiş yerine misinalı yuvarlak şişlerle yapacaksın.
kisi gibi atletik bir duruşu var. Keşke saç modelim değiş “Aynen öyle." Ben genelde yuvarlak şiş kullanmayı
tirse. diye düşünüyorum ara sıra. Saçlarını lisedeki gibi tercih ediyorum.
ortadan ayırıyor, om uzlarına değene kadar uzatıyor ve saç Margaret örgü örmeyi bilmesine ve ara sıra eline şiş
maşasıyla içe doğru kıvırıyor. Saç maşası, spreyler ve fır leri almasına rağmen tığ işlenni daha çok sever. “Son za
çalar gençlik yıllımın birer parçası. Klasik bir tarzı var ve manlarda çoraplara büyük rağbet var, öyle değil mı?" Çok
bu gerçekten ona uyuyor ama ben bir kez olsun farklı bir sıradan ve kayıtsız bir havayla konuşuyordu.
şey ler denemesini istiyorum. Ablamın düşüncelerine hep önem veririm. Aklıma
Ablam ın moralini düzeltmek umuduyla çabucak ko gelen fikirlerin neden işe yaramayacağına ilişkin üç ya da
nuyu değiştirip, "Yem kurs açmayı düşünüyorum." dedim. dön tane sebep sunabilir her zaman. Bu, artık bizim için
“Ne öğreteceksin?” bir oyun haline geldi. Ben bir öneride bulunurum, o da
Hu. ilgili görünüyor. Bu iyiye işaret. Açtığım kurslar anında önerimin neden başansızlıga mahkûm olduğunu
çoğunlukla iyi geçmişti. Başlangıç ve ona düzey kursları söyler. .Aslında fikirlerimi detaylıca açıklama fırsatımın ol
açmış, bir de Faır İsle tekniğiyle ilgili eğitim vermiştim; masını özledim.
ama bir süredir aklımdan başka bir şey geçiyordu "Sence çorap örtne kursu müşterilerim izin ilgisini
“Çok mu zor bir soru sordum?" çeker mi?” diye sormaktan kendimi alamadım. Tannm.
Ablamın iğneleyici tavrı beni daldığım küçük hayalden gerçekten de Margaret'ın büyük bir derdi olmalı.
uyandırdı. “Çorap." dedim. "Çorap örme kursu açacağım.” Ben çorap örmeyi popüler olmasının dışında da çok
Piyasaya sürülen yeni, yaratıcı çorap iplen sayesinde seviyorum. Özellikle bir çift çorabın küçük bir proje ol
çorap örmek moda olda Birkaç Avrupa markasının ürün ması etkiliyor beni. Bir afgant ya da Fair isle tekniğiyle
lerini getırtum ve sundukları çeşitliliği beğendim. Müşte örülen bir kazağı bitirdikten sonra genelde çabucak bite
rilerimin de benimle aynı hisleri paylaştığını fark enim. ceğini bildiğim btr modele geçmek istiyorum. Saatler bo
Yem ıplenn bir kısmı, örüldüğünde kendine özgü bir desen yunca örgü örmenin aksine çorabın çok kısa sürede ortaya
oluşturacak şekilde tasarlanmıştı. Modelin örgüyü ören çıkması beni mutlu ediyor. Hem zaman hem de ip bakı
kişi tarafından değil de ipin kendisi tarafından tasarlandığı mından inşam çok yormuyor ve ayrıca güzel bir hediye
bir çift çorabın etkileyici olacağını düşündüm. olabiliyor. Evet, karanmı verdim: yeni kursumda çorap ör-
22 ü tb b te \facmmker
Air liMal V/utfuiuk 23
26 Oebbie Uacomher
Bir Yumak Mutluluk 27
âşık olmuştu! Tanıştıktan birkaç hafta sonra evlenmiş, on- özür dilercesine baktı.
ca yer dururken parmaklarına yüzükleri bir alışveriş mer “Sorun değil, uyanmıştım zaten." Ev hanımı olan kızı
kezinde geçirmişlerdi. Çok geçmeden Aurora doğmuş, bu ve ailesiyle birlikte yaşamak Elise’in emeklilik planlarının
doğumdan sonra da evliliklerinde sorunlar baş göstermeye bir parçası değildi ama bu anlaşma şimdilik her iki tarafın
başlamıştı. O zamanlar Marvin “Maverick" Beaumont, bir da işine geliyordu. Eşyalan depoda, hayatı askıda olsa da
sigorta şirketinde çalışıyordu ama ne yazık ki kumardan eti azından başını sokabileceği bir evi vardı.
vç oyun kartlarından kopamıyordu. Bu bağımlılığı onlan Elise davanın çözüme kavuşmasını beklerken. Au
mahvolmanın eşiğine getirmiş, Elise onu terk etmekten rora ve Da vıd'e kira ödüyordu. Onların ısrarı üzerine az
başka çaresinin olmadığını fark etmişti. Ne zaman onu bo miktarda bir şey veriyor ama bu sayede kısıtlı aile bütçe
şanmakla tehdit etse, adam her şeyi yeniden düşünmesi, lerine katkıda bulunuyordu. Ayrıca kızına da yardımcı olu
ona bir şans daha tanıması için yalvarmış, ama her defa yordu. Damadı David, Kuzey Amerika'daki şirketlere
sında aynı şeyleri yapmıştı. En sonunda Elise. onu haya yazılım sistemleri hazırlayan bir bilgisayar uzmanıydı ve
lından çıkarmaktan başka seçeneğinin olm adığını anla işi dolayısıyla sık sık bir ya da iki haftalığına uzaklara gi
mıştı. Bu karan hâlâ canını yakıyordu. Başka hiçbir adamı diyordu. Elise ile Aurora birbirine yoldaş olmuştu. Elise
Maverick’i sevdiği kadar seçememişti. Denemişti ama hiç de kızının ona verdiği desteğe minnettardı.
kimse ona aynı duygulan hissettirememişti. John, “öğleden sonra bizi parka götürür müsün?”
Tekrar evlenm e umuduyla sosyalleşm ek için büyük diye sordu.
çaba sarf etmişti. Aurora on beş yaşına bastığında evlen Torununu kırmayı hiç sevmeyen Elise. “Olabilir,"
m eye çok yaklaşmıştı ama görüştüğü senfoni müzisyeni dedi. “Ama halletmem gereken birkaç işim var. Ne zamana
Jules’ım San Francisco da bir eşi ve iki kızmtn olduğunu öğ dönerim bilmiyorum."
renmişti. Yaşadığı ihanet onu harap etmiş, ilişkilerden elini "Ben de gelebilir miyim?“ John çok sevim fi bir ço
eleğini çekm iş, basit bir hayat yaşamaya karar vermişti. cuktu: gezip görmey e, dışarıda oyun oynamaya can atı
Endişeli görünen kızı koridorun köşesinde belirdi. yordu. Dünyaya bir ay erken gelmişti ve bunu onlara hâlâ
Aurora kızgınca. “John, anneanneni rahat bırak dememiş hissettiriyordu.
miydim sana?" dedi. Oğlunun kolunu tutup Elisc'in kapı “Hayır, hayatım, sen kreşe gitmelisin."
sının önünden çekti, “özür dilerim, anne Çocuklara seni John yüzünü astı ama sonra sevimlice omuzlarını yu
erkenden uy andırmamalarını söy lemiştim." dedi, Elise’e karı kaldtnp anneannesinin isteğini kabul etti, hemen ko-
Aurora. Elise rnuliâğa girdiğinde mısır gevreği koy için ondun bir aile babası olması da beklenemezdi. Elise
duğu kâselere süt dolduruyordu. doğum yaparken sevgili kocası bekleme odasında pokere
“Çok güzel olmuşsun, anne ” dalmış, çocuğunun doğumunu kaçırmıştı.
Elise iltifat karşısında utanan biriydi ve elini sallaya 47 numaralı otobüse binen Elise, Pili Hill'den geçip
rak kızının sözlerini geçiştirdi. Blossom Sokuğı'nu doğru yol aldı, üç durak sonra son za
Elise dış kapıyı açarken torunlarına. “Okulda uslu manlarda büyük bir tadilattan geçen Scaitle Halk Kütüp-
dunuı," dedi, hanesi’nin önünden geçti. Okul kütüphanesindeki işi
Çocuklar anneannelerinin gidişini izledi. Sanki onları sayesinde Washıngton*daki en önemli kütüphanecilerle ta
çok kötü bir kadere terk ediyonmuşçasına yüzlerini asmış nışmıştı. Bu kişilerden biri dc “Seattlc Aynı Kitabı Oku
lardı. Torunları sevinç kaynağıydı ama kızının onlarla nasıl sun" kampanyasını organize eden Nancy Pearl’dü. Birleşik
başa çıktığına akıl sır erdiremiyordu. Aurora'mn bir eş ve Dcvletler'dekı büyük küçük tüm şehirler Seattle’ı takip et
anne olarak sergilediği yeteneklere hayrandı. mişti. Elise bu fikrin bu kadar rağbet görmesine çok sevin
Elise hazen iki alanda da başarısız olduğunu düşünü mişti. Bunlar, kütüphanelerin toplumun önemli bir parçası
yordu. Kendini bir türlü eş olarak görememişti ve evli olarak olmaya devam ettiğini gösteriyordu.
geçirdiği iki yıl da bunun kanıtıydı. Aurora evlilik enkazı Otobüsten inerken çantasına sıkıca tutundu. Bu bölge
nın altından kurtarabildiği lek hâzineydi. Babası gibi bir bir zamanlar yankesicileri ve kapkaççılarıyla ünlüydü. O
seksen boyundaki kızı, Elise için büyük bir lütuftu. Elisc'in günler artık geride kalmıştı ama tedbiri elden bırakmama
kabul bile edemeyeceği kadar çok konuda birlikte olgunlaş nın bir zararı olmazdı.
mışlardı. Tanrı’ya şükür her şeye rağmen birliktclerdi. Panny Çiçekçilik'in önünden geçerken, durup mor
Maverick nafakasını hiç aksatmamış, içinden gelince karanfillere hayran hayran baktı. Daha önce bu renkte ka
Aurora'ya telefon etmişti. İler defasında da ülkenin farklı ranfil görmemişti, Aurora'ya bunlardan bir bukei götürme
bir yerinden telefon ediyor gibiydi. Sigorta işlerinde epey yi düşünüyordu. Belki dc parasım çiçeklerle çarçur etme
başarılı olmasına rağmen, boşanmalarının Üzerinden kısa meliydi ama... Neyse, bunu düşünecekti
bir süre geçtikten sonra düzenli bir işte çalışıyormuş yala Tombul bir kedi, tuhafiyenin vıtnnine kıvrılmış, uy
nına devam etmekten vazgeçmiş, tüm enerjisini kumara kuya dalmıştı, Elise kapıyı açtı ve kulağına küçük bir çan se
vennişti. Çünkü sürekli aynı yerde kalmak profesyonel bir si geldi. Sese alışık olduğu belli olan kedi hiç kıpırdamadı.
kumarbazın işine gelmiyordu. Ayrıca bir yere tutunmadığı Sevimli yüzlü bir kadın. "Günaydın,” dedi, Tezgâhın
36 Debbtt Marımbrr
Bir Yumak Mutluluk 37
basında oturdu, eve yüzünde bir gülümsemeyle girmek odalarında dolanıyorlardı. Bir süre önce Andrew ile Annie
için gücünü toplamaya çalıştı. Derince bir nefes alıp ara nin tuvalet sırası için didiştiğini duymuş, üzerine sabahlı
badan indi, alışveriş poşetlerini almak için arka koltuğa ğım geçirip kahvaltıyı hazırlamak için mutfağa inmeye
uzandı. U «ı$U u kii}tL. K a p ı y a u / a u u i k v n k u v a a t ı u ı ı t i k l e r i n i b C ik jn tt? ,
ö n kapıyı açıp neşeli bir tonla konuşmaya çalışırken. yüzünü de ellerine gömmüş halde yatakta oturduğunu fark
"Ben geldim!" diye seslendi. etmişti. Bethanne ilk olarak Grant'ın hastalandığım dü
Sessizlikle karşılaşınca iç çekti. şündü. Başka zaman olsa kocası çoktan kalkıp üzerini gi
"Andrew? Annie?" Elindeki poşetlen mutfak tezgâ yinmiş olurdu. Başarılı bir emlakçıda çalışan Grant işini
hına bıraktı, çaydanlığa su koyup ocağın altını yaktı. Bo seviyordu. Bethannc'nin evde çocuklarla kalmasına yete
şanmadan önce çayı sevmezdi ama son bir yıldır neredeyse cek kadar para kazanıyordu. Bethannc, Andrcw’i ve on üç
çay tiryakisi olmuş, tek başına günde iki üç demlik içmeye ay sonra da Annic'yi dünyaya getirdiği andan itibaren ço
başlamıştı. cuklarına bakması gerektiğini hissetmiş. Grant da bu ka
İkinci kez. “Ben geldim!” diye seslendi. Yine bir ses rarını desteklemişti. Kocası onun çocuklarının yanında ol
çıkmadı, masına sevinmiş, sık sık ona ve iş arkadaşlarına güzel ye
Birkaç dakika sonra çaydanlık ötmeye başladı ve bir mekler hazırlamasından mutluluk duymuştu.
zamanlar anneannesine ait olan seramik çaydanlığın için Bethanne, “Grant?" dedi, daha başka ne söyleyebi
deki Earl Grey poşet çaylannın Üzerine kaynar suyu döktü. leceğini bilmiyordu.
Sonra da çaydanlığı yemek masasına götürdü. Kocası başını kaldırdı ve Bethanne adamın gözlerin
Mutfaktaki küçük bölmede otururken hayatını anla deki büyiik acıyı görüp yatağa oturdu, elini kocasının om
maya. şu son iki yılda onun ve çocuklarının başına gelen zuna koydu. Nazikçe, "Ne oldu?" diye sordu.
her şeye akıl sır erdirmeye çalıştı. Artık hiçbir şey doğru Grant konuşamıyor gibiydi Bir şeyler söylemek için
gibi görUnmüyordu. Mevsimler artık birbirini aynı sırada ağzını açtı ama dudaklarından kelimeler dökülmedi.
takip etmiyor, ay birden güneşle yer degiştirebiliyordu, Annie merdivenlerin başından, “Anne!" diye ses
Bethanne başına gelenleri ve nedenini anlamakta hâlâ zor lendi, "Aşağı gelir misin?"
luk çekiyordu. Kocası ile çocuklarının arasında kalan Bethanne bo
Her şey on altı ay önce Sevgililer Günü sabahında caladı. kocasının kolunu sıktı “Hemen döneceğim." On da
başladı. Çocuklar uyanmış, okul için hazırlanırken yatak kika sürmeden ıkı çocuğunu d i okula gönderdikten sonra
geri döndü.
İcrini kapattı. “Hayır, sevmiyorum. Özgünüm, çok ama
} dlüll D t a ö adim (itÜ£liKİa oranı hâlâ aynı haldey
çok üzgünüm İnan çalıştım, seni sevmeye çalıştım. Bu...
di. yüzündeki boş ifade değişmemişti. bu oyunu daha fazla sOrdürcmem."
Hemen. "Anlat bana,” diye fısıldadı. sorunun nc ol
Bethannc dili tutulmuş halde gözlerini kocasına dikti
duğunu merak ederken aklından bin bir düşünce geçti.
Karşısında duran, sevdiği ve onca yıl koyun koyuna yattığı
Grant bir hafta önce kontrol için doktora gitmiş ve her
adamdı ama göz açıp kapayıncaya kadar bir yabancıya dö-
hangi bir sorun çıkmamıştı ama onlar rutin testlerdi. Belki i nüşmüştfl
de Dr. l.yman bir şey bulmuştu da Grant ancak şimdi an
Kendinden emin olamadan. “Ne oldu?" diye sordu.
latmaya hazır hlsseuıııştı kendini. Yine kocasının yanma
Grant. "Lütfen, beni daha fazlasını söylemek zorunda
oturdu, altındaki çarşaf hafifçe büzüştü. bırakma." dedi.
Grant ona yakışmayan boğuk bir sesle, “Bugün Sev
"Ne olduğunu Söyle " O anda kızgınlıktan çok. kafa
gililer Günü," dedi.
i karışıklığı yaşıyordu Olanları anlamaya çahşmakıansa
Bethanne kocasının yanağını öptü, adamın kasıldı
aniden sorunu çözmeye yeltendi. Sorun her neyse tıpkı su
ğını hissetti. "Grant, lütfen bana neler olduğunu söyle."
ukıtan bir musluk ya da anzalı bir pnz gibi düzeltilebilirdi.
Grant o anda ağlamaya başladı, hıçkırıkları tüm be
Yapılması gereken tek şey. bir tesisatçı ve elektrikçi çağır
denini sarstı. Bethanne yirmi yıllık evliliklerinde kocasının
maktı. Onların durumunda da yapılması gereken, ilgi gös-
böyle duygu yüklü bir şekilde ağladığına ancak birkaç kez
• lerip sorunu çözmekti, sonra da her şey eski haline döne
tanıklık etmişti. Grant, “Canını yakmayı istemiyorum." cekti.
I
dedi.
Kocası sıklığı dişlerinin arasından. “Seni artık sev-
"Anlat bana!"
. mememin bir sebebi var,” dedi. Örtüyü kenara fırlatıp ya
Gram, Bethanne'nin omuzlarını tuttu, parmaklarını
taktan çıktı. Sinirli tavırları Bethannc'yi şaşkına çevirdi.
tenine batırdı. "Sen iyi bir kadınsın. Bethanne ama ." Te
| "Grant, sana ne oldu böyle?"
reddüt etli. “A m a artık seni sevmiyorum."
Bethanne ilk başta şaka olduğunu düşünüp kıkır kıkır Kocası pantolonunu bacaklarına geçirip yukarı çekti,
fermuarını kapattı. "Gerçekten de bu kadar kör müsün,
güldü. "Nasıl, beni artık sevmiyorsun? Grant biz yirmi yıl
t yoksa sana her şeyi açık açık anlatmam mı fm âtiyor?"
dır evliyiz. Elbette beni seviyorsun."
Grant ona bakmaya dayanamayacakmışçasına göz- E Ağlayan adam saniyeler içinde bir zorbaya dönüşm-
F üştü. Bethannc. masumca bir cevap beklerken ellerini açıp.
40 IMbhtt Umıımk'
“Neyi anlatacakmışsın T' diye sordu. Bu kaba tavırlar onu gözlerini kırpıştırdı. Grant, düzgünce katlanması şart olan
duyduk lan ndan daha çok şaşırtmıştı. tişörtleri konusunda çok hassastı. Dış görünüşe çok özen
Grant kolunu gömleğine geçirirken duraksadı. Beth gösteren, saçı ve kıyafetleri de dahil her konuda mükem
annc'yc bakmadan duygusuzca konuştu. "Başka biri var.“ meliyetçi biriydi.
Bethanne neler olduğunu sonunda anladı. “Beni... “Nereye... nereye gideceksin?“ Bethanne’nin aklına
aldatıyor musun?“ Vücudu uy uştu, ağzı anında kurudu. Di sorular akın ediyor ama su üstüne en gereksizleri çıkıyordu.
li normal halinin iki kau şişip konuşmasını imkânsızlaştır “TifTany'nin yanma taşmıyorum.”
dı. Duydukları doğru olamazdı. İnanmak istemiyordu. Grant Bethanne. “Tiffany?” diye tekrarladı ve hayatının şu
ona böyle ihanet edemezdi. Onu aidatsa burıu (ark ederdi. en korkunç anının tam ortasında nedensiz bir şekilde kah
Erkekler eşlerini filmlerde ve kitaplarda aldatırdı. Bu: Baş kahalara boğuldu. “Beni Tiffany adında bir kadın için mi
ka kadınların, başka ev liliklerin başına gelebilecek bir şey terk ediyorsun?”
di. Grant işe gitmek için giyinmey e devam ederken, o da Grant ona delirmiş gibi baktı, belki de Bethannc ger
birkaç dakikalığına duyduklarını inkâr etmenin yarattığı çekten kafayı yemişti. Saygısızca, "G/r. "dedi, elini salla
hayali hisse tutundu. yarak ona aldırış etmediğini gösterdi. "Gitmeni istiyorum.”
Kekeley erek. “Ne zaman? Nasıl?” demey i başardı. Ciddi olduğunu göstermek için bodruma kadar indi,
Grant. “Ofiste tanıştık." dedi, “O da danışman. Ge eline büyük bir valiz alıp yatak odasına çıktı. Valizi alıp
çenlerde işe girdi." Derince iç çekti. “Evliliğimizi devam gelirken Tiffany yi tanıyıp tanımadığını hatırlamaya çalış
ettirmeye çalıştım ama olmuyor. Böyle olmasını ben de is tı. Aklına geldiği kadarıyla onunla hiç karşılaşmamıştı..
temezdim.” Sesinde ricada bulunduğunu belirten bir tim Grant’ın ofisi kadınlarla doluydu ama Bethanne kocasının
vardı ama onun yerini çabucak öfke aldı. “Lanet olsun. onu aldaubileceğinden hiç şüphelenmem işti. Büyük valizi
Bethanne. durumu daha da kötüleştiriyorsun." Bunları gün iki merdiven bovunca çekiştirerek çıkarmasına rağmen.
lerdir planlamış gibi dolabın kapağım açtı, bir valiz çıkarıp nefes almak için hiç durmadı: öfkesi ona yardımcı oluyor
du.
yatağın Üzerine koydu.
“Gidiyor... musun?” Boş valizi hiçbir şeyi umursamadan yatağın üzerine
Grant şifonyerittin çekmecelerini açıp giysilerini çı anı. beyaz çarşaftan bir toz bulutu yükseldi. Sonra da do
kararak cevap verdi. Bethannc. kocasının düzgünce kat labın kapaklarım ardına kadar açtı. Grant’m elbiselerini
lanmış iç çamaşırlarını valizinin altına kovuşunu izlerken Oltasından tutııp askılarıyla birlikte dışarı çıkardı. Sonra
da doğrudan valize tıkıştırmaya başladı. mahvoldu. Her şeyi yapmaya; evlilik danışmamyla görüş
meye, kocasına yalvarmaya, bir çıkar yol bulmaya razıydı.
Grant, "Bethanne!” diye bağırdı. “Kes şunu!”
Mal mülk paylaşımının yapılacağı görüşmeden hemen
Bethanne ciğerlerindeki tüm güçle. “Olmaz!” diye
önce Grant’a ailesine geri dönmesi için hayatının on yılını
haykırdı. Sonra da daha sakince. “Şu Tiffany’ylc ne kadar
vermeyi isteyecek hale gelmişti.
zamandır görüşüyorsun?” diye sordu. Bu tür soruları sor
maya başlayınca kendisini tutamadı. “O da evli mi0 Yoksa Ama Grant evden ayrılıp TifTany’nin yanına taşının
ca geri dönmeme kararını da almıştı. Bethanne neredeyse
sadece ben mi kenara atıldım?”
tamamen harap olmuştu. En sonunda durumu kabul etmek
Grant onunla göz göze gelmekten kaçındı.
zorunda kalmıştı: Gram geri dönmeyecekti. Onu artık sev
“Ne zamandan beri?”
Grant eşyalarını valize tıkıştıran Bethanne ye bak miyordu ve Bethanne’nin söylediği ya ila yaptığı hiçbir
mamak için yine elinden geleni yaptı Bethanne kıyafetlen şey adamın fikrini değiştirmeye yetmeyecekti.
fırlatmaya başlamıştı ama sonra çabucak eski alışkanlık Evliliği bitmişti, ilişkisini arkada bırakmak özgüve
larına; her şeyi katlamaya, düzeltmeye, düzenlemeye dün nini yerle bir ediyordu. Çocukları olmadan ne yapacağını
bilemezdi. Andrew ve Annie’nin ona eskisinden daha çok
dü. ihtiyacı vardı, Bethanne de yalnızca onlar için hayatına de
“Bir ay mı? iki ay mı? Peki, yatakta çok becerikli mi T
vam ediyordu.
“Bethanne, yapma.”
“Ne zamandan beri'?“ Grant ona gerçekler söyleyene En sonunda bulduğu avukat ona çok dürüst davran
mış, yardımcı olmuştu. Adil gibi görünen maddi bir anlaş
kadar durmayacaktı.
Grant, Bethanne'nin insafsızlığına yenik düşmüşçe maya varılmıştı. Grant üçüncü defa evlerinin üzerindeki
ipoteği kaldırmış, bulabildiği tüm parayla araba vc kredi
sine iç çekti. “İki yıl-”
Öfkeden kuduran Bethanne. "İkiyi/.'" diye haykırdı. kartı borçlarını kapatmıştı. Böylece ikisinin de hemen
hemen hiç borcu kalmamıştı. Grant’ın iki yıl boyunca na
"Git bu evden.” faka ödemesine ve çocukları liseyi bıtnenc kadar yardımda
C in im b a ş ım s a ll a d ı
“G it ve gen dönme.” O anda çok ama çok ciddiydi bulunmasına karar verilmişti. Üniversite masraflarını iki
Fakat çok geçmeden çaresizce kocasının evinde kalmasını taraf ortaklaşa halledecekti. Grant hiçbir çeki geciktirme
istedi. O zamanlar kotasının sevgisini yeniden kazanmak ni işti ama bunu yasal olarak yapmak zorundaydı zaten.
için nasıl da deliye döndüğünü hatırlayınca utancından Bethanne kısa süre sonra ış bulmak zorunda kalacaktı ama
Debbie Macomber
Sır i'umak Mutluluk 47
ordu. Bethanne, “Ofiste çalışmayı da islemiyorum.” dedi, Kız kardeşine bakarken. “Ne oldu?" diye sordu
iabah dokuz akşam beş mesaisine ahşamayacağına ina Annie. “Annem az önce yeniden örgü örmeye başla
mayı istediğinden bahsediyordu,” dedi.
lı yordu
Annie, “Kendin için bir şeyler yapmalısın." dedi. Sa- Bethanne hemen araya girip. “Şimdilik düşünüyo
rum. o kadar,” dedi.
iecc işten bahsetmiyordu.
Bethanne' nin tanıdığı herkes, kısa süreliğine görüş Annie. annesine, “Yapabilirsin." dedi.
tüğü terapist de dahil olmak üzere, aynı şeyi söylemişti. Andrew. “Olur," deyip sodasını açtı.
fttr h a u l M u tlu lu k 49
49 M b t e M a cvm btr
Ama Bethanne bunu yapıp yapamayacağından emin
değildi. Yapacağı her şey; iş bulmak, hayatını düzene sok
w ‘Evet, çok güzel. Annemin de adını yazan.” Kalem
kâğıt alıp bazı aynalıları not etti. “O saatte orada olur.”
mak ve hana örgü örmek. (Om enerjisini tüketecek gibi du Biraz daha konuştuktan sonra telsiz telefonu yerine bıraktı.
ruyordu. "Belki ba$larun/‘ diye mırıldandı. Andrew. 'Ad.ııu kursa mı yazdırdın?" diye sordu.
“Bunu da diğer her şeyi ertelediğin gibi ertelemeye “E vet”
ceksin," diyen Annie ardiyenin kapısını açıp San Sayfalar “Ben. şey ..." Bethanne aniden para harcayacağı için
kitabını çıkardı. “Neredeydi şu tuhafiye?“ endişelendi. “Bu çok da iyi bir fikir olmayabilir. Zaten...”
Bethanne altdudağını ısırdı. “Blossom Sokağı nda " Kızı lafını kesti. "Çorap örmeyi öğreneceksin.”
Andrew. “Adını hatırlıyor mıısun?” diye sordu. Bethanne başını iki yana sallarken. “Çorap mı?” diye
Annie kocaman kitabı karıştırmaya başladı. haykırdı. “O kadarını beceremem.’’
“Hayır, ama...“ Andrew, “Anne." dedi. “Hatırlasana eskiden hep
Parmağını bir sayfada gezdiren Annie başım kaldırdı, örgü örerdin.”
gözlen kararlılıkla panldıyordu. “Buldum.” ¿afer elde et Annie. “Dükkân sahibine bakılırsa çorap örmek zor
mişçesine ağabeyine gülümsedi, telefonu kaplı ve annesi değilmiş,“ dedi.
nin karşı çıkmasına fırsaı vermeden numarayı hışladı. “Adı. Lydia HoiTmaıf nıış. Çok basit bir iş olacağın
Çalmaya başlayınca telefonu annesine uzattı. dan bahsetti."
T elefonu bir kadın açtı. H oş bir sesle. “ Bir Yumak Bethanne, “Tabii canım," diye söylendi.
Mutluluk." dedi. “S ize nasıl yardımcı olabilirim?” “Oraya gideceksin, anne. İtiraz kabul etmiyorum."
“Alo. ben Bethanne Hamlin. Galiba adım çok Önemli A drew dc. “Gideceksin,“ dedi.
değil ama... şey... örgü kurslarınızın devam edip etmedi Roller değişm işti ve Bethanne bunu yeni fark edi
ğini sormak isliyordum.” Nefes almak için durdu. “Yıllar yordu. Bu değişim onlara ilgi gösterem ediği sıralarda ger
önce örgü örerdim," diyerek konuşmaya devam etti. ‘Ama çekleşm iş olmalıydı.
aradan çok zaman geçti. Belki de dükkânınıza uğrasam
daha iyi olur." Bethanne bakışlarını yukarı kaldırınca kı
zıyla göz göze geldi.
Annie, “Telefonu bana ver." deyip bir cevap bekle
meden telefonu annesinin elinden aldı.
52 Drbbn Mocomber
Bir H a a i lbaluluk 53
¿Dltlİ mümkün değildi Anneannesinin kulağına işitme ci mak istiyordu. Yem bir okula başlamak kötüydü, şişman hal
hazı takması gerekiyor, ama sorunu onluğunu kabulk«m i deyken yabancılarla karşılaşacak olması daha da kötU) dû.
yordu. Vera Pulanski'ye göre herkes alçak sesle konuşu “CourtneyT* Anneannesi merdivenlerin başından bir
yordu. Hem de dünyadaki herkes! kez daha seslendi.
Anneannesi. “Kahvaltı hazır!” diye bağırdı. “Efendim, anneanne.” Vera bu sabah yılmayacak gi
Courtney tavana gözlerini dikerken üfleyip püfledi. biydi.
“Aç değilim” “Ben bir süreliğine dışarı çıkıyorum. Halletmem ge
"Kahvaltı günün en önemli öğünüdür reken birkaç işim var."
Anneannesiyle lam bir haftadır birlikteydi ve yedi "Tamam, anneanne "
gün boyunca hep aynı şeyleri duymuştu. “Benimle gelir misin?"
"Daha sonra bir şeyler yerim.” Yumurtalar aklına ge Derince ıç çeken Courtney yataktan kalktı, ayaklarını
lince öğürecek gibi oldu ama anneannesi yumurtaları öyle yere basıp omuzlarının sarkmasına müsaade etti. “Evde
pişiriyordu işte: gençler için neyin iyi ohıp olmadığını hep kalsam olmaz mı?" Duş aldıktan sonra kıyafetlerini giy
televizyonlardaki programlardan öğreniyordu. Ona göre mesine gerek olmadığını düşünerek üzerine pijamalarını
yiyecekler kupkuru olana kadar pişin linçe sağlıklı Olu geçirmişti. Ona göre böyle bir şeye hâla gerek yoktu.
yordu. Bu yüzden anneannesinin pişirdiği yumurtalar las “Benimle gelirsen çok mutlu olurum. O odada had
tik gibi oluyordu. Courtney lastiğin tadına bakmamıştı ama dinden fazla vakit geçiriyorsun.”
ikisinin tadının birbirine yakın olduğundan emindi. “ lamam, anneanne."
“Yemekleri dökmekten nefret ediyorum.” “Ne dedin?"
“Özür dilerim, anneanne." Geldiğinden ben atladığı Yavaşça ayağa kalkan Courtney koridora çıkıp ba
öğünler sayesinde zayıflayacağını düşünmüştü ama hiç de ğırdı. “Birazdan aşağı inerim’"
öyle olmamıştı. Üzerine çıktığı tartı da o sabah suçlar hal Gülümseyen anneannesi başını salladı. “Güzel."
de ona bakıyordu. Yeni duş almış, çırılçıplak halde tarihi Vera Pulanskı harika bir kadındı ve Courtney anne
eser sayılabilecek tartıya çıkmıştı. Gözlerini kapatmış ve annesinin Chicago'ya gelip onları ziyaret etmesinden hep
sonra başını aşağı indirip rakamlara ve aralarındaki küçük mutluluk duymuştu. Ama içinde bulundukları durum fark
çizgilere bakmıştı. Anneannesinin dijital tartılardan haberi lıydı. Daha önce hiç yaşiı biriy le yaşamak zorunda kalma
yok gibiydi. Kilo ermemiş, aksine bir kiki almıştı. Ağla- mıştı. öyle ki evdeki her şeyi eBay'da antika diye Sata-
(
vermenin çocuk oyuncağı olduğunu düşünen iyi niyetli ak odasına o kadar çabuk dönebilirdi.
rabalarının ona sürekli şişman olduğunu hatırlatmasına
Anneannesi, “Arka kapıyı kilitleyip kilitlemediğime
Bir tumut 57
aaıwui ıı ıv 9IILIi I
bir bakıp geleyim,” dedi.
Böylece evden çıkmaları tam lamına yedi dakikala ondan.”
rını aldı. Anneannesi kapıyı kontrol ettikten sonra rujunu "Dönemiyor musun?"
tazelemek için yatak odasına gitti. Sonra yumurtaları dı “Kulakların duymuyor mu senin. Courtney? Başımı
şarıda bırakmaması gerektiğine karar verdi, tabağı bir po döndüremiyorum. Boynumda bir ağn var. Yirnıı yıldır bu
şete geçirip buzdolabına yerleştirdi. Courtney’in şüpheleri durumda. Hiç böyle ağrı çekmemiştim. Doktor yapılabi
de gördüğü şeyle arttı. Masanın üzerindekiler önceki gün lecek bir şeym olmadığım söyledi. Heıı de katlanıyorum
kü yumurtaların aynısıydı. işte. Halimden şikâyetçi olmayı sevmem ama sen sorunca
Anneannesi, evde oyalanan Courtney’miş gibi, “Ar anlatıverdim."
tık hazır mısın?” diye sordu. Anneannesi araba kullanırken yolculuk etme düşün
cesi. Courtney’i korkutsa da, kız hiç sesini çıkarmadı. Hem
“Seni bekliyorum."
Anneannesi, “Tüh!” dedi. “Neredeyse çantamı unu bir şeyler söylemesinin ne anlamı vardı ki? Son birkaç
tuyordum.” Kıkır kıkır güldü. “Bak gördün mü, kapıda ka gündür arabayla bir yerlere gitmekten kaçınmış olabilirdi
u ııa elbet bir gün şansı tükenecekti.
lacaktık.”
Sonunda dışarıya adım attılar. Yola park edilmiş ara Aklına başka bir soru geldi. Meraklanıp. 'Anneanne,
ba müzelere layıktı. Babasının söylediğine göre annean seninle birlikte olmasam ne yapacaktın?” diye sordu. An
nesinin 1968 model Ford Ranch station wagon arabası tıkır neannesinin arabayı geri vitese takıp gaza basacağından
| korkuyordu.
tıkır işliyordu. Öyle olması gerekirdi. Araba neredeyse kırk
yaşındaydı ama sadece yüz bin kilometredeydi. Bir ton Dudaklarını sıkıca kapatan anneannesi, iki elini dc
ağırlığında kapısı, Courtney arabaya binmek için açılınca i kullanarak dikiz aynasını bir o yana bir bu yana çevirip
ayarladı. "Aynalar ne güne duruyor!”
gıcırdadı.
Vera ile yola çıkmak insanın can atacağı bir şey de “Hı."
ğildi. Anneannesi arabayı çalıştırdıktan sonra Courtney’e I “Şimdi gidebilir miyiz?"
döndü. "Arkaya bak bakalım, gelen var mı?” Soruları anneannesinin ağırına gitmiş gibiydi. Court-
Courtney arkasına döndü. “Serbest, anneanne." Son , ney üzüntüsünden doğan hevesle. “Elbette." dedi.
ra Vera’mn böyle bir şeyi meraktan sormadığını fark etti. İlk trafik ışığına yaklaşırken, anneannesi ona bakmak
“Anneanne,” dedi, “neden kendin dönüp bakmadın?" İçin biraz yana döndü. “Kilo vermek isliyorsan sana yar-
“Elbette götürürüm. Margarcl de bizimle gelir.” Ab İçimdeki endişe kısmen dindi. Margaret annemin
lamın adına konuşurken bize eslik edeceğini umuyordum. adam gibi bir şey yediğini görmeden gitmezdi.
Son zamanlarda çok asabi ve tuhaf davranıyor. Kısa süre Annem. “ Ablan seninle çalışmayı seviyor." dedt.
liğine paylaştığımız yakınlık, yazın yağıp yerde biriken “Bunu kendisi söylemedi ama ben sevdiğini biliyorum."
yağmur sulan gibi uçup gitti. Derdi neyse benimle paylaş Ablamın durumundan ona bahsedip bahsetmemem
mayı düşünmüyor ve açıkçası bu da canımı yakıyor. Anı gerektiğini düşündüm. Brad’le hatta başında yaptığım ko
mızdaki ilişki düzelmeye başladı ama böyle durumlarda nuşmadan sonra Margaret hep aklımın bir kenarında olsa
daha almamız gereken çok yol olduğunu düşünmeden ede da annemin canım sıkmamaya karar verdim. Bu işe karış
masına gerek yoktu. Kesin onun için endişelendiğimi Mar
miyorum.
Annem bacaklanndaki tüm gücü tükenmiş gibi san garet’e söyler, bu da ablamı kızdırırdı. Onun hakkında ko
dalyeye tutunup oturdu. Başındaki şapkayı çıkarırken, ko nuştuğum için bana küser, sonra da haftalarca başımın etini
luyla alnını sildi. “Tanrım, hava çok sıcak.’* yerdi.
Babamın evin yan duvarına astığı büyük termomet “Sana içecek bir şeyler getireyim mi?” diye sordum.
reye baktım. Hava yirnıi dört dereceydi, dışarının o kadar Annem dalgın dalgın gülümsedi. “Bir bardak buzlu
sıcak olduğunu hissetmememe şaşırıp kaldım. Aıuıcm en çaya hayır demem.”
az bir iki saattir dışarıda çalıştığına göre haksız, sayılmazdı. İçeri girdim, ikimize de birer bardak çay doldurup
“Dışarıda bir şeyler yemeye gidelim mi, anne?" diye içine de birer dilim limon attım. Birkaç yarım limon kuru
sordum, bunun ikimize de iyi geleceğini düşündüm. muştu, anneme hiçbir şey söylemeden çöpe atum. Buzdo
“Teşekkürler, hayatım. Aç değilim. Ayinden sonra labına şöyle bir bakınca içinde son kullanma tarihi bir ay
Colomhus Şövalyeleri‘nin düzenliği pankek kahvaltısında önce dolmuş bir paket sütle, çürümeye başlayan bir poşet
Dorothy Wal1ace'la karşılaştım, ikimiz de tıka basa yedik.” ıspanak gördüm. Onları da çöpe attım. Arka bahçey e dön
Bir başka deyişle annem sabahleyin üzerine yağ ya düğümde annem şapkasını takmış, sırtını da güneşe ver
da bal dökmediği bir pankek yemiş, ardından öğlen yeme mişti.
ğini ton balığı vc krakerle geçiştirmişti ve akşam yemeğini Yanma gittim, bardağını uzattım ve tenime değen sı
de muhtemelen es geçecekti. cak güneş ışığının, çimleri sübyan fıskiyenin uzaktan ge
"Bu arada Margaret telefon açtı. Öğleden sonra kız len/ifş fiff sesinin ve onları eşlik eden kuşların cıvıltısının
larla birlikte ziyarete gelecekmiş.“ tadını çıkardım.
70 flc-AA«* Mucumhcr
Bır w Hurluluk 71
76 Û tU e .Iknıa kT
Av Yunak Ifutlutut 77
kilde tam tersini söylemiş, genç vc saf Elisc onun iltifatla- onu korkutuvoıdu.
r
nna kanmi5U. Maverick’İn söylediği kadar sevimli biri oi- Kızının rahatladığı belli ohn ordu. “Bildiğin gibi biz
hâlâ görüşüyoruz.”
m ay< edifiı ıcin ona inanmıştı. Maverick’le
o s r u la n i<;ı
I.UK bundan hahcıdanlı. MaVcftcK, C1ISC i |WK lop-
birlikteyken kendini güzel hissetmiş, ama çok gedmeden
lumun alt kesiminde yaşıyor, geçimini kumarla ve kim
aptalca bir hayale kapıldığını fark etmişti.
bilir ne gibi işlerle sağlıyordu. Ama belli ki kızını hayatı
Elise. olabildiğince kayıtsız görünmeye çalışırken.
boyunca destekleyip üniversitede okutacak kadar başarılı
“Ne olmuş babanaT* diye sordu.
olmuştu.
“Bir zamanlar onu sevmiştin, övlc değil mi?"
Bu çok zekice sorulmuş, cevaplaması zor bir soruy Maverick. düzenli ödemelerin ve okul harçlarının
du. Maverick hayatına er korunmasız döneminde, hor yanı sıra kızlarının doğum günlerinde ve Noel'de hep faz
monlarının mantığına baskın geldiği günlerde girmişti. O ladan para göndermişti. Boşanmalarının ardından geçen
zamanlar âşık olduğunu düşünmüştü ama sonradan arala on yedi yıl boyunca Aurora'ya her ay mektup yazmış ama
rındaki şeyin aşk değil tutku olduğunu fark etmişti. Aşk lafı hep kısa tutmuştu, Çoğunlukla nerede olduğunu söy
bitmezdi. Ama onların tutkusu bitmişti. Yine dc boşanma lemek ve para kazanıp kazanmadığından bahsetmek için
larının üzerinden onca zaman geçmesine rağmen onu hâlâ kızına kartpostal göndermişti. Kazanmak, onun için büyük
düşünüyor, özlüyor ve tüm benliğiyle evliliklerinin farklı bir meseleydi. Aslında hayatındaki her şev bundan ibaretti
bir yol izlemiş olmasını diliyordu. Zaten Elisc. Maverick't KOşeyi dönmesini sağlayacak oyunu arayarak geçirmişti
olduğu gibi kabul etmenin bir yolunu bulmuş olsa ilişkileri ömrünü. Eiise'm bildiği kadarıyla arayışı hâlâ devam edı-
: yordu.
yürüyebilirdi.
Ne yazık ki bir çıkar yol bulamamıştı ve artık iş işten “Babanla görüşmek istiyorsan sana bir şey diyemem
geçmişti. Maverick yıllar boyunca ülkenin dört bir yanında ama beni bu işe karıştırma.“ O kartpostalları Elise‘de oku
gezmiş, onun gözünde hayatmı mahvetmişti. Elise bazı ko muştu vc okumamış olmayı diliyordu. Çünkü bu davramşi-
nularda kendisinin de ondan farksız olduğunu fark etmişti İ nın onu hâlâ önemsediğinin, hiç gerçekleşmeyeceği bir
ne yazık ki. yaşamı arzuladığının kanıtı olarak görünmesinden korku-
Aurora endişeyle. "Aruıe. onu Sevdin, öyle değil mi?" I yordu.
diyerek lafım tekrarladı. “Babamla ara sıra telefonla görüşüyoruz.”
“Evet, sevdim.” Bu kadarım kabullenmek, şimdi bile Elise bunu da biliyordu. Aurora küçük bir çocukken.
babası ne zaman telefon etse heyecandan yerinde dura ler söylememek için a g z n tâaca kaşeli
mazdı. Şimdi kocaman bir kadın olmuştu ama heyecanı “Hiç anlamıyorum.” Kızı kendini zw tutuyor gibiydi.
kaybolmamıştı. Babasının gerçek yüzünü henüz görme “Babamı görmezden gelmediğim için sana haksızlık edı-
mişti ve Elisc cninde «onunda kızmın da onunkine benzer yormuşum gibi bir buse kapılmama sebep oluyorsun.’
bir hayal kırıklığına uğrayacağından korkuy ordu. Mave “Öyle mi yapıyorum?” Bu çok can yakıcı bir açıkla
rick. sevdiği kişileri kasten inciten biri değildi. Yalnız diğer maydı. Elise bu lafların üzerine sertçe yutkundu. Yapmak
kişilerin duygularını fazla önemsemiyor, sevdiğini söyle istediği tek şey. Aurora‘yı babasının gerçek yüzünü gör
diği kişilere gerektiği kadar değer vermiyordu. Güvenil mekten korumaktı.
mez biriydi o kadar. Saat dokuzda evde olacağını söylerse, Aurora başını salladı, gözv aşlarıyla parlayan gözleri
bu kumar oynayacak binlerini bulamadığı anlamına geli doğrulan söy lediğini gösteriyordu.
yordu Ruh hali kazanıp kazanmamasına göre değişiyordu. “Çok özür dilerim. Öyle bir şey. . yaptığımı fark et
Kazanırsa sevinçten havalara uçuyor. Elise'i kollarına alı memiştim.” Hissettiği suçluluk Elise'c ağır geliyordu.
yordu. Kaybederse kızgınlık ve üzüntüyle kendinden ge “Ama yapıyorsun. Onca vıl boyunca babamın senin
çiyordu. hakkında bir kez olsun kötü bir şey söylediğini duymadım.
Aurora. “Babam buraya geliyor, anne." dedi. Doğru
I
I Duymadım, anne. Ama senin onun hakkında güzel tek bir
dan annesinin gözlerinin içme baktı. laf ettiğini hatırlamıyorum.”
Elise bedeni yavaşça uyuşurken. “Buraya mı?“ dedi.
“Seattle'a mı?" “Yanılıyorsun.” Elise. Maverick’e karşı hissettiği
Aurora başını salladı. duygulan kızından saklamak için büyük çaba sarf etmişti.
“Büyük bir poker turnuvası mı düzenleniyor?“ Kızı Başarılı da olmuştu, öyle değil mi? Kızının acı dolu göz
nın bunu bilmesini zaten beklemiyordu. lerine bakarken durumun hiç de öyle olmadığını fark etti.
Aurora biraz da nispet yaparak. “Beni görmeye geli Derince bir nefes alırken Aurora' nın omuzlan havaya
yor." dedi. kalktı. “No olur anne, bu konuda seninle tartışmak istemi
yorum.“
Elise kendi kendine. “Aman... ne güzel!" diye söy
lendi. “Beş on yılda bir o kadarını da...” “Ben de." Suçlu olduğunu fark eden Elise kızının di
“Anne!” zine elini koydu. “O ... senin baban. Keşke sana daha iyi
“Özür dilerim,” diyen Elise. pişman olacağı bir şey bir baba seçeb liseydim ama o hatayı sen değil, ben yaptım,"
Aurora. “Ne demek istediğimi anlamıyor musun?”
80 D c W ır Uae am b er
82 D eM ie Moco***r
Sır Yunak UuıhJui 83
kalacak başka bir yer bulurum.” dedi Gerçeklen de bunu •‘N r ın lc y ıla c a k ? ” Oy y alak odalı Cv yctcn n cc bü
tercih ederdi ama eşyaları bir depodaydı vc bu kadar kısa
yüktü ama misafir odası yoktu. Elise üçüncü odayı almı
sürede nereye taşınabileceğine dair en ufak fikn yoktu.
ve kendine göre düzenleyip stüdyo tipi bu daireye çevir
Aurora. “Anne. sakin ol." dedi. Sonra daha nazik bir mişti. Mikrodalgası, banyosu, «allan«! »ondalye»» bile trn
sesle, "LUtlcn. bu kadar tepki göstermene gerek yok,” dedi.
lunan televizyon köşesi ve tek kişilik yatağı vardı İhtiyaç
Bacaklarını şezlongun kenarına kaydıran Elise yüzü
duyduğu her şey bunlardı. Dünyadan kaçıp sığınabileceği
nü ellerine gömmeyi istedi oma bu güdüsüne engel oldu.
rahatça yaşayabileceği küçük bir mekânı vardı ve kızıyU
Başlarına büyük bir felaket gelmişti ama luzı bunu fark et
ailesini baş haşa bırakabilmek için istediğinde odasına çe-
miyordu. kilcbıliyordu.
Aurora, “Babam daha önce benden hiçbir şey isteme “Babamı çocukların odasında ağırlayacağım.”
di,” dedi. "Onu reddedemem " Aurora doğru btr karar vermişti. Torunları sevimli ol
“Yoksa kendim açındırdı mı?” salar da /aman zaman insanı çileden çıkarabilecek şey tan
Aurora. “Hayır." diye çıkıştı, annesinin b.u sözüne lara dönüşebiliyordu. Mavenck çocukların yanında kalma
alınmış gibiydi, "öyle bir şey yapmadı. Babam cömert bi ya alışkın değildi Eli** de Lukc vc John la aynı odada
ridir. Ayrıca David'e. bana ve çocuklara iyi davranır." uyumaya çok fazla katlanamayacağını düşünüyordu.
"O adam güvenilmezin teki ” Aurora, “Çok kolay olmayacağını biliyorum." diye
“Bu senin fikrin, bence öyle değil. O benim babam." rek konuşmaya devam etli
Elise tekrar kendini suçlu hissetti. Eski kocasıyla il Elise gözlerini tavana dikti. “Durumu çok hafife alı
gili olumsuz başka bir şey daha söylememeye kararlıydı. yorsun." dedi. Sonra bir kez daha kendini suçlu hissetti.
“Demek iki haftalığına. ..” "Bana köstek değil, destek olmana ihtiyacım var. an
Aurora başını salladı. ne.”
“Seninle birlikte kaldığımı bildiğinden emut misin?” Elise, kızının böyle bir şeyi m u etmesinden duy duğu
”Evet.” Elise. kızının ses tonundan Maverick’in de rahatsızlığı içine atarak, “Asla seni üzecek bir şey yap
böyle bir şeyi beklemediğini sezdi. Adam neyin peşinde mam.” dedi.
olursa olsun, önce Elise’ı ikna etmek zorunda kalacaktı ve “Ama babamın canını yakmayı istiyorsun."
çok şükür Elise ondan daha akıllıydı; ona kolay kolay kan Elise henıcn. “Yok öyle bir şey.” diyerek karşı çıku.
mayacaktı. “Babana karşı olumlu ya da olumsuz hiçbir duygu beslc-
84 lln rn « Sw
Bir Yuma* \halUUt 85
miyonım." Yalan söylüyordu. Konuşurken bile yüzü kızar
maya başlamıştı.
Kızı. “Anne!" diye haykırdı, her heceyi bastırarak
Söyledi. "Babamla aranda çözülm em iş o kmint çnk sorun
var ki, listesini yapmak bile günler alır," 7
"Saçmalama." Kızı onu iyi tanıyordu ama şu anda
önemli olan, bu duruma tamamen kayıtsızmış gibi davran
maya devam etmesiydi. Bu iki haftayı bir şekilde atlatacaktı.
Aurora ilk defa buzlu çayım yudumladı, bardağı tu
tan parmaklan bembeyaz kesilmişti. “Bu konulara, özel 1 Gerçek 'çorap, dikkatlice örulntuf, mağa lam oturun,
likle de şimdi girmeyi hiç istemiyorum. Babamı üzecek el yapımı olandır, makinelerde yapılanlar ise
herhangi bir şey yapmayacağına veya söylemeyeceğine onların taklitlerinden ibarettir."
söz vermeni istiyorum." l)uı ne Soucy
"Öyle bir şeyi asla..."
“Tartışmamalısınız. Çocuklarımın babama olan kız
gınlığına şahit olmasını istemiyorum.“ LYDJA HOFFMAN
Elise, kızının onu sorun çıkaracak kişi olarak görme
sine içerlemişti. "Babanın huzurlu bir şekilde burada kal Bu. benim ilk çorap kursum vc saat birdeki buluşma
masını sağlamak için elimden gelen her şeyi yapacağıma için heyecanlanıyorum. Geçen yıl birkaç kurs açtım, öğ
söz veriyorum." İki hafta boyunca odasına kapanması ge rencilerime örgü örmeyi öğretirken, oluşturduğum grup
rekse de sesini çıkarmayacaktı. lardaki kişileri birbirine uyum sağlayacak şekilde seçme
“SözOnfl tut ne olur. anne. Bu senden şimdiye kadar nin önemli olduğunu öğrendim. Bu kursa yazılan kişilerle
istediğim en önemli şey." ilgili endişelerim var ama durduk yere canımı sıkmayı da
Elise bir kez daha evden aynlıp herkesi sıkıntıdan istemiyorum.
kurtarmayı düşündü. Ne yazık ki gidebileceği hiçbir yeri Bu defakine katılan üç kadın, bana geçen yilki ilk
yoktu. Son otuz yıldır hem sevdiği hem de nefret ettiği örgü kursunu anımsaüyor. El ise'in, Belhanne'nin ve Co-
adamla aynı eve tıkılıp kalacaktı. urtney’in görebildiğim kadarıyla örgü örmekten başka or-
lak noktası yok. Jaccjueltne. Carol ve A lia'in katıldığı be hakkak anlatırlardı. Ahlatılın bu isteksizliğine anlam vere
bek battaniyesi kursunda da benzer şeyler hissetmiştim. biliyordum aıııa bu kendimi iyi hissetmemi sağlamıyordu.
Onlar bir araya gelebilecek en farklı kişilerdi, yine de çok Kapının üzerindeki küçük çan çaldı. Elise Beaumont
kısa bir sllrcdc güçlü dostluklar kurmayı başarmışlardı. içeri gitıii. onu sıcuKkauiı, dosı canlısı bir ııısaıı olarak ta
Birlikte oluşturduğumuz ortama hâlâ hayranım ve her ne nımlayamam ama ilk tanışmamızda bana yeterince samimi
kadar beklentilerimi yüksek tutmasam da, tarihin tekerrür davrandı. Ancak bu sabah yüzü asıktı. Ayrıca iyi uyuya
edeceğini umuyorum. Genelde ablam gibi karamsar biri mamış gibi duruyordu. Samimi otsak bunların sebebini so
değilim ama Elise Beaıımontu görünce inatçı, temkinli ve rardım ama daha yeni tanıştığımız için vazgeçtim. Açtığım
içine kapanık biri olduğu izlenimine kapıldım. Kısa tanış kurs, hiç de iyi bir başlangıç vaat etmiyordu.
mamızdan sonra BeLhanne llamlin'in gergin, sinirli biri “Günaydın." Sıcak karşılamamın yüzünü güldürece
olduğunu: en küçük seste bile kaçıp saklanabileceğini an ğini ummuştum ama o bana kaşlarını çatarak cevap verdi.
ladım. Son öğreticim Courtney Pulanski ise. genç bir kızdı. "Dersin ne kadar süreceğini öğrenebilir m iyim 7"
Kızın haline üzülmüştüm. Zavallı çocuk anneannesi onu Margarct'in bilgisayarda hazırladığı el ilanlarından
kursa ısrarla yazdırınca donup kalmıştı. Ne yazık ki bu üç birini ona verdim, “fki saat.”
kişinin çok iyi bir grup oluşturamayacağını düşünüyorum. “Peki, o zaman." Elise yüzündeki somurtkan ifadeyle
Ben derse hazırlanırken, içeri giren bir müşteriyle il bir sandalye çekip masaya oturdu vc örgü çantasını kuca
gilenen Margarel’in bulunduğu tarafa bir göz attım. Bu ğına koydu.
sabah ilk iş olarak. Matt'in işiyle ilgili durumu bana açma Kursta kullanacağı şeyleri, üzerinde gri ve siyah be
sı için fırsat tamdım ama o yine tek kelime etmedi. Yaşadı nekler olan açık mavi, kendinden desenli bir yumağı daha
ğım hayal kırıklığım gizlemekte zorlanıyor ama bildikle önce seçtiğini hatırladım. Herhalde erkek çorabı örecekti.
rimi de dile getirebileceğimi sanmıyordum. Aynı şekilde Elise'in masaya geçmesinin hemen ardından bana
ablamı da içini dökmeye zorlamak istemiyordum. Ona vc göre çok resmi giyinmiş olan Öethaııne içeri girdi. Onu da
kendi halime çok üzülüyordum. Sormaya can attığım bir kol pantolonu ve bol lişörtüylc epey salaş görünen Court
sürü soru vardı ve diğer derilerim bir yana yeğenlerim Ju- ney takip etti. Üçü de tek kelime etmeden dükkânın arka
lia vc Hailey’in bu durumu nasıl karşıladığım merak edi sına geçti, masada birbirlerinden olabildiğince uzakta
yordum. Onlarla aram çok iyiydi; anneleri benimle bu ko duran sandalyelere oturdular.
nuyu konuşmalarını yasaklamamış olsa bana olanları mu- Masanın başına doğru yürüyüp gülümsedim. “Herkes
f
ofsun, hepimizi düşündüğünü
lerle çorap öımeyi öğrenmekten zevk alırsınız. Küçük bir iyi biliyorum."
örgü macerasına atılacağız ama hayal kırıklığına uğrama
yacağınızdan eminim. Bence öncelikle birbirimizi tanıya .... yle'"
. -nMiuaaı
l,s,ld*d‘-ı»5.r. yere çevirdi.
a ğ la t n a m a y a ç a lış t ığ ı b e lli o lu y o r d u .
lım. Rica etsem bizlere kendinizden bahseder misiniz?"
Üç öğrencim de bakışlarım bana çevirdi, başkasının Courtney'i rahat bırakmak için Betlıanne ye gülüm
sedim. "Peki sen?”
konuşmasını bekliyor gibilerdi. “Tamam, önce ben başla
Öne doğru eğilen Betlıanne. ‘7
yayım," dedim. "Ben. Lydia HofFman. Bir Yumak Mutlu Ah, merhaba," dedi.
Ben. Bethanne Hamlin. Ev|j
luk1u yaklaşık bir yıl önce açtım. Örgü Örmeyi seviyorum, «-»».i ve iki çocukluyum.” Bir an
bu sayede gerçekten önemsediğim bir şeyi yapma fırsatı duraksadı, üzüntüsünü içimde hissettim. "Aslında evliy
buldum. Ayrıca başka kişileri de örgü dünyasına katmaktan dim. Kocamla kısa süre önce boşandık." Bir yorum bek
mutluluk duyuyorum.” Bunları söylerken gülümsedim ve lemesine yüzünü Elise'e çevirdi ve “Boşanmayı ben iste
kendisini tanıtması için elimi Courtney’e uzattım. medim." diyerek kadına fırsat tanımadı. "Ama artık evli
Genç kız doğrulup diğer iki kadına baktı, "Merhaba,” değilim, kızım kendim için bir şeyler yapmam gerektiğini
deyip hafifçe elini salladı. "Ben. Courtney Pulan&ki. On söyleyip durdu." Sözlerini kendisini gülmeye zorlayarak
tamamladı. "Bu yüzden buradayım."
yedi yaşındayım ve geçenlerde lise son sınıfı okumak için
anneannemin yanına taşındım. Annem birkaç yıl önce ve Bethanne’nin bir zamanlar çok hırslı bir örgücü ol
fa! etti, babam da Brezilya’da mühendis olarak çalışıyor.” duğunu bana söylediğinden emin olduğum için, “Ama
Tereddüt eni ve sonra, “Bu kadar." dedi. daha önce de örgü örmüştün, öyle değil mi?" diye sordum.
Elise kızın durumunu anlarcasına, "Lise son sınıfta Çocuklar küçükken birkaç model örmüştüm ama
anneannenle birlikte mi kalacaksın?" dedi. "Zor bir durum onlar çok basitti. Kurs için şişlerimi ve ipimi hazırladım,
olmalı." her şey çok güzel gidiyor ama boyumdan büyük bir işe kal
Courtney sertçe yutkundu. "Babam bu kararı zar zor kıştığımdan korkuy orum. Çorap örmek zor gibi geliyor.”
verdi, ben de çok istemedim ama en mantıklı çözüm buy Bethanne daha başlamadan yenilgiyi kabul etmeye
du. Ablam ve ağabeyimle iyi anlaşırım, hemen hemen her hazır gibiydi. "Kursta sadece üç kişi olacağı için hepinizle
gön konuşuyoruz. Babam da fırsat buldukça bana e-posta tek ıck ilgilenebileceğim." diyerek onu cesaretlendirmeye
çalıştım. “Çekinmenize gerek yok."
gönderir ama gerçekten de işleri çok yoğun. Ne olursa
Bethanne tereddütlü bir şekilde, “Ama bir şeyi merak
90 Dcbbfc Kİacamber
Bir Yumak Mutluluk 91
ediyorum," dedi. “Olur da çorabı öremezsem. kurs ücretini
MkvmAut
Mutlului
lattım. Ayrıca ipin ağırlığına göre atılacak ilmeklerin dognı Berbattı.”
sayısını öğrenebilmeleri için elden ele bir çizelge dolaştır “Gerçekleri mi?**
dım. Pamuklu, hafif ipler daha fazla ilmek gerektirirken, Bunları konuşmayı istemediğim için başımı iki yana
ağır olanlar daha azıyla örillebi liyordu. salladım. Birden kind« bulunduğum durumun ablamın ha
“Beni dinliyor musunuz?" diye sordum. yatındaki sıkıntılarla ilgili neler hissettiğini çok iyi açık
Üçü de başını salladı. Geriye kalan vakti Norveç tarzı layabileceğini düşündüm.
ilmek metodunu ve yuvarlak şişle nasıl çalışılacağım öğ
“Kursun iyi geçeceğini hiç sanmıyorum.” diye söy
reterek geçirdim. Courtney her şeyi çabucak kapmıştı. Eli- lendim.
se'le Bethanne ellerindeki şiş ve iplikle uğraşırken çorabın
Margaret. benden karamsar laflar duymaya alışkın
ilk tekini bitirmiş, gururla etrafa bakınıyordu. değildi. “Niye öyle dedin ki?"
Zamanımın çoğu Bethanne’ye yardım etmekle geçti. “Bir hisse kapıldım da ondan.”
En son yıllar önce örgü ördüğünü söylerken yalan atma “Nasıl bir hisse?"
dığından emin olmuştum. Şimdilik şişlerle ipi zar zor tu İç çektim. “Elise, huysuz biri. Bethanne örgü örmeyi
tuyordu. Daha önce hiç onun kadar özgüvensiz biriyle hatırlayamayacağına kendini inandıran panik bir tip. Co
tanışmamıştım; açıkçası Belhanne'nin sabrımı zorladığım urtney de alınganın teki.”
itiraf etmek zorundaydım Birden bu kursu açtığıma pişman olup olmayacağımı
Elise'in çıkardığı zorluklara da çok iyi tepki verme merak etmeye haşladım.
miştim. Bethanne’yi payladıktan sonra gereksiz tek laf et
memiş. ben de ona çıkıştığına pişman olduğunu düşün
müştüm. Aynca beni bir öğretmen olarak yetersiz gördüğü
izlenimine de kapılmıştım. Bu. hiç de hoş bir duygu değil
di.
Onlar ders bilip eşyalarım topladıktan ve dükkândan
ayrıldıktan sonra kendimi tüm gün boyunca çalışmış gibi
hissettim. Yorgun düşmüştüm.
Kendime çay hazırlarken ofisime gelen Margaret.
“Nasıl geçli?“ diye sordu.
94 Debbit Macomber
bhaluluk 95
sarmaya yemin ettiği kişileri bu acıya manız bırakıp sonra kabullenmekten utanç duyuyordu ama başka şansı yoktu.
“ Kamp m parasını sen ödersen geri kalan masrafların hep
da hiçbir şey yokmuş gibi davranın ası normal miydi? An-
sini ben hallederim."
nie'nin hissettiği öfkeyle hayatını mahvetmesi miydi nor
mal olan? Grant'in kızlan hakkında böyle umursamaz ko “O masraflardan neyi kastediyorsun? Mesela?”
nuşması Bethanne'nin kalbini parçalıyordu Bethanne şimdiden nasıl karşılayacağım bilmediği
Beüıanne. "Hakli olabilirsin." diye söylenirken başı masrafları kara kara düşUnmcv e başlamıştı. “Okul biterken
nı eğip kahvesine baktı. "Seni uyarmam gerektiğim dü eylül ayında beden eğitimi giderlerinin iki katına çıkarıla
şünmüştüm.” cağını öğrendim. Okul harçları ve mezuniyet fotoğrafları
“Ne için uyaracaktın?” nın Ücretleri dc üst üste geleceği için kampın ücretini senin
“Annie nin şu küçük netiret sorunu için." Andrew in [ödemenin daha iyi olacağını düşündüm ” Okullar açılınca
söylediğine göre kızlan TıfYany’nin başına daha büyük yeni kıyafetler alınacağından ve çeşit çeşit masrafların çı-
dertler açacaktı ama sonra Grant'm durumla tek başına il ac ağından bahsetmeye gerek duymadı.
gilenmesi gerektiğine karar verdi. “Kamp ücretini karşılayı
I
(e- ham* \ tu tuluk 103
106 U t b b t f U M -ıım b rr
1 IM u lu  107
Anneannesinin arkadaşlarından biri, "Seattle’ı sevdin di. “Yazılı olmayabilirler ama hepsne r t a r a e n rm eder
mİ?” diye sordu. sin.”
Courtncy, kadının adırun Leta olduğunu hatırladı. "Tamam.”
"Çok sevdim.” Sesine biraz heyecan katmaya çalıştı. Sek "Ortadaki duşun benim olduğunu bilmelisin. On se
sen yaşım geçmiş biriyle karşı karşıya olmasa bunu başa kiz yıldır ben kullanıyorum, havuzdan ilk sen çıkarsan sen
rabilirdi. Örgü kursu da onu büyük hayal kırıklığına uğ den ricam orayı bana bırak.”
ratmıştı. Öncelikle kursun daha kalabalık olacağını düşün "Olur." Courtney bunu hatırlamaya çalışacaktı.
müştü. Onun haricinde sadece iki kadın vardı ve onlar da Anneannesinin bir başka arkadaşı L ctanın yanına
ondan epey yaşlıydı. Biri anneannesinin yaşındaydı ve ger gelip, “Suya girmeden önce saçlarını ıslat,” dedi. "Sırıl
çekten huysuz birine benziyordu. Yüzünde limon yemiş sıklam et yoksa klor saçını mahveder"
gibi bir ifade vardı. Diğer kadın da ona yaşlıydı. Annesi Başka biri. “Bonen var. öyle değil mi?” diye sordu.
vefat etmemiş olsa onun yaşlarında olacaktı. “Yüzerken elime saç gelmesinden nefret ediyorum."
Annesini düşününce Courtney’ın kamına bir ağrı ¡yy. Ne kadar da iğrenç! “Anneannemden bone al
saplandı. Canının böyle yanmaması gerekiyordu ama ya- dım." Bone kullanmayı düşünmüyordu ama bu durumda
tuyordu işte. Ağabeyi ve ablası, annelerinin vefatıyla ona büyük ihtimal kapı dışarı edileceğini anlamıştı şimdi.
kıyasla daha kolay başa çıkmıştı. Hiç kimse annelerinin Leta, “Hızlı yüzer misin?” diye sordu.
hakkında konuşmayı istemiyordu artık. Courtney de anne “Şey..."
sini unutması gerektiğini hissediyordu. Ama bunu yapa Courtney’in anneannesi. "Orta kulvarı kullansın.”
mazdı. yapmayacaktı. dedi. Courtney’e dönüp. “Çoğumuz ilk kulvarda yüzeriz.”
Ablası Juiianna. Courtney gibi on beş kilo almamıştı. dedi. “Üçüncü kulvar hızlı yüzücüler için. Ortada başlayıp
Aksine biraz zayıflamıştı. Jason kilonun den edilmeyecek kendine göre ay arlarsın.”
bir şey olduğunu düşünüyordu. Courtney sıkınulanndan “Peki.” diyen Courtney daha yeni yeni uyanıyor,
bahsederken ağabey i omuz silkinişti. “Canım bu kadar sı olanları kısmen anlamaya başlıyordu. Ortadaki duşu kul
kıyorsa zayıfla,” demişti. Bunu başarmak çok basitmiş gibi lanma ama orta kulvarda yüz; bone tak ama saçım tama
konuşuyordu. Kilo vermek o kadar kolay olsa Courtney çok men ıslat. Şimdiye kadar her şey yolunda gidiyordu.
lan incecik olurdu. Courtney yapacağı ooca hareketin açlığını azdırma
Leta yanına yaklaşıp, “Burada kurallarımız var,” de masından başka bir şey istemiyordu.
siyle gurur duyuyordu. içeri doluştu. Courtney onlann arkasında yürüyen erkek
Anneannesi un or> unun un uuçuk Ukuıuıvy« «J«-nk lere bakmaya cesaret edemedi. Yüzme takımındaki kızlar
geldiğini söylemişti. Ama suda geçen bir buçuk kilometre gözünü yeterince korkutmuştu zaten.
karadakmdrıı çok aııta çok yorucuydu. Hızlıca bir hesap Ne yapacağını bilmeyen Courtney donup kaldı. Ha
yapıp şimdiye kadar bir kilometre yüzdüğünü fark etti. vuzdan şimdi çıkarsa daracık mayosu ve yağlı vücudu gö
Çok iyi bir iş çıkarmıştı. rünecek, onca yaşlı kadın arasında onu muhakkak fark
Eve döner dönmez tartılmaya Icarar verdi. Böyle yo edeceklerdi.
ğun bir egzersizden sonra zayıflamış olmalıydı Tartının kü Havuzun kenarında duran anneannesi yüksek sesle.
çük çubuğunun geriye gittiğini görmek içini rahatlatacaktı. “Courtney." dedi. “Gitme vakti.”
On birinci turuna başla yamadan anneannesi. “Çıkma “Biliyorum,” diyen Courtney havuzun dibine battı ve
vakti geldi." dedi. orada kaybolup gitmeyi diledi.
Courtney. “Bir iki tur daha atmak istiyorum," diyerek Eninde sonunda sudan çıkıp vücudunu tüm dünyaya
ona itiraz etti. sergilemek zorunda kaLacaku. İncecik, genç kızlarla dolu
“Çarşamba günleri olmaz. Yüzme takımı saat yedide soyunma odasına hızlıca giderken gözlerini yerden kaldır
antrenman yapıyor." madı.
Courtney'in içini suyla uzaktan yakından ilgisi olma İki haftadır kendi yaşından birilcriyle tanışmaya can
yan ürperti kapladı. “Yüzme takımı mı? Ne olur bana lise atıyordu ama bunun neredeyse çırılçıplak haldeyken ol
nin yüzme takımı olmadığım söyle." masını istememişti. Yüzme takımındaki kızların vücutla
Anneannesi gözlüklerini çıkardı ve kafası karışmış rında dirhem yağ yoktu. Fizikleri mükemmeldi.
halde ona baktı, “Bir sorun mu var?" Başını önüne eğmeye devam eden Courtney telaşla
Elbette sorun vardı. Anneannesinin arkadaşlarının dolabına uzandı.
vücudunu görmesi kötü bir şeydi ama liseden birilerinin Yanına gelen Leta. “Duş almalısın." dedi. “Ben al
onu bu h o ld e görebileceği dUşUnccsı çok daha kötüydü. dım. Onadaki duşu kullanabilirsin ''
Büyük bir fırtınaya yakalanmıştı. İşin kötüsü havlu Courtney. “Eve gidince alırım." diye söylendi. Hav
sunu soyunma odasında bırakmıştı. Havuza bakan büyük lusunu kapıp donarak ölecekmiş gibi sıkıca sardı.
camlardan birine göz attı. Tam da sudan çıkıp soyunma Anneannesinin arkadaşı. “Duş alsan iyi oiur." diye
odasına koşmak üzereyken kapı açıldı ve incecik kızlar rek konuşmaya devam etli. “Üzerindeki klordan arınırsın.”
112 IM M t t M o tv m b fr
Bm tmmat Mutluluk İD
Courtney asla mayosunu çıkarmayacaktı. Hele şimdi
öyle bil şey yapamazdı.
O anda birden başını kaldırdı ve iki kızın fısıldattı
ğını gördü Kızlar doğrudan ona bakıyordu. Courtney onun
hakkında konuştuklarını biliyordu. Sırtını onlara dönüp el
leriyle yüzünü kapattı. Kısa süre sonra o kızlan okulun ko
ridorlarında görecekti.
I.Y D IA H O F F M A S
sizlik Crllnü içirt 8zel bir planınız var mı?” diye sordum. şında olan yeğenlerimi çok
“Bir şey yapacağımızı sanmıyorum.” Çok hevessizdi. leriyle aramızdaki karmaşık ilişki düzelmeye başlayınca
“Peki, si-zT’ daha da yakınlaşmışlık. Murgancı "in inal olum diye kızla
"Henüz kararlaştırmadık." Brad'fe herhangi bir plan rını benden uzak tuttuğunu düşünüyordum ama sonradan
yapmamıştık ama ona okyanus kıyısına gidip piknik yap asıl amacının onları korumak olduğunu anladım. Kızları
mayı. Cody ve Chase ile birlikte havai fişekleri izlemeyi nın beni çok seveceğinden ve daha sonra hastalanıp onlar
teklif edecektim. Yaklaşık üç saat uzaklıktaki Ocean Sho dan kopabileceğimden korkmuştu. Kansere karşı verdiğim
res adlı tatil kasabasına en son genç kızken gitmiştim. Bey mücadeleye yenik düşseydım yeğenlerimin dünyası yıkı
nimde ilk tümörün bulunmasından kısa bir süre önce orada lırdı.
vakit geçirdiğimizi hatırlıyordum. Sağlığım yerindeyken Margaret kendini yumak dolu raflardan birini düzelt
yaptığım son şeylerden biri dc o tatildi. meye vermişti. “Kızlar çoktan kendilerine bir şeyler ayar
Ablam, “Muhtemelen arka bahçede barbekü yapar, ladı."
televizyondan havai fişek gösterisini izleriz,” dedi “Öyle m i r
Gözlerimi ablama diktim. Kendime engel olamıyor- “Julia arkadaşlarıyla Washington Gölü’nc gidecek,
dum. Scattle'da her yıl iki yerde mükemmel havai fişek Hailey de komşularla birlikte kamp yapacak."
gösterileri düzenleniyordu. Bunlardan ilki sahilin yakınla “Yani Matt’lc baş başa mı kalacaksıriT
rındaki Myrtle Edwards Park’ında, diğeri de çarşının ku Sırtı bana dönük olan Margaret omuz silkti, “öyle
zeyindeki Lake Union’s Gas Works Park'mda yapılıyordu. görünüyor."
Göldeki havai fişeklere insanın milli duygularını kabartan Bir süre bekledim, sonra bir şeyler söylemeye karar
şarkılar eşlik ederdi. İnsanı heyecanlandıran, neyin kullan verdim. Hana cevap verip vermeyeceğini anlamak için ona
dığım hissetmesini sağlayan bir etkinlikti. konuyu çıtlattım. “Brad geçenlerde Matt’le karşılaştığını
Margaret. B lossom Sokağı’n m çok da uzağında ol söyledi.”
mayan. Lake Union'daki gösterinin güzelce izlenebileceği Yavaşça arkasına dönen Margaret bana dikkatle bak
Capitol Hill'de yaşıyordu. Kapı önüne çıkmaktansa gös tı. Gerçekleri öğrenip öğrenmediğimi anlamaya çalışıyor
terileri televizyondan izlemeyi tercih ettiğine inanamıyor- gibiydi. “Malt bana bir şey söylemedi.”
dum. Hiç bozuntuya vermeden. “Gerek duymamıştır," de
“Peki ya Julia ile Hailey?" Biri on beş, diğeri on ya- dim.
yordum. Benimle konuşmayı istediğini itirafetmesini umar “Ağzından çıkanları k u ia k ira <
ken. o hiç üzülmemiş gibi duruyordu. Galiba durumu yanlış Söylediklerimi gerektiği
d um ama yine dc konuşmaya
A n b m ı^ lu n .
ıcrs davranıyorsun."
“Derdini kiminle paylaşacağı M an’in bı/cttgı iş."
Margaret, “Burada çalışmamı istemiyorsan, söyle
Margaret'in gözleri Julia için ördüğü pançoya kilitlenmişti.
men yeterli," diye çıkıştı.
Elleri tığla birlikte akıp gidiyor, dikkati hiç dağılmıyordu.
“Neden hep bu hale geliyoruz? Ben senin kardeşi
"Öyledir," dedim. Kızgınca hasır sepetin içindeki yu
nim.”
maklardan birine uzandım ama elimi attığım ipi yere dü
“Hayır, paır omunsun."
şürdüm. “Ikısıyım de ama ben hiçbir zaman ikisinin arasına
Margaret güzel, mavi ipi yerden alıp sepete koydu,
net bir çizgi çekmem gerektiğini hissetmedim.” Belli ki
bu sırada ellerinin titrediğini fark ettim Ona dokunma; ona
ablam lam ıersim yapmıştı. “Geçenlerde sana her şeyin yo
değer verdiğimi, elimden geldiğince yardımcı olmayı di
lunda olup olmadığım sorduğumda sorun olmadığını söy
lediğimi hissettirme güdüsüne direndim. Bunu yapabilir
ledin."
dim aııia beni reddedeceğinden, bana tekrar sırt çevirece
“Daha önce dc dediğim gibi, hayatım seni ilgilendir
ğinden kortum. Buna katlanamazdım.
mez.”
Attığım her ilmeği sökmek zorunda olduğumu bil
Gözlerime dolan yaşlan içime gömdüm. “Madem
meme rağmen örmeye devam ederken. “Malt'in sorununu
öyle diyorsun, benim için hava hoş.”
öğrenmekle birlikte başka birçok şeyin farkına vardım."
“Neyse!”
dedim Düşüncelerimi toparlarken yavaşladım. İşlediğim
desene dikkat etmiyor, modeli aklımda kaldığı gibi örü Defalarca yeğenlerimin de aynı lafı söylediğini duy
yordum. Şu haldeyken örgü örmem mantıklı değildi, çün muş ve her seferinde gülümsem iştim, ama şimdi yüzümde
kü hata yapmaya mahkumdum, oma bir yandan da bir farklı bir ifade vardı. Yansı örülmüş süveteri hasır sepete
şeyle meşgul olmak zorundaydım. koyup ayağa fırladım. Bir kez. daha. “Ben setim kardeşi
“Neyin farkına vardın?” diyen Margaret’in sesi öf nim.” dedim. “Sence de artık bana kardeşinmiş gibi dav
ranmanın vakti gelmedi mi?"
keliydi.
"İşteki hareketlerini, bana ve diğer kişilere karşı ta Hiç beklemediğim bu şey oldu: Margaret elleriyle
vırlarını." yüzünü kapatıp gözyaşlarına boğuldu Korkuya kapılmış
123
122 Oebbu Mucomber
ELISE BEAUMOST
I
iMkMini .ıL-r>r kıyına umnı “Ne yaıhacaksın'?"
sizce de olsa SÖZ dinledi. John anneanne uııiıı kucağına
“Havuçlu kek. Hatırladığım kadarıyla babam çok se
oturdu ve Elise kitaha uzanırken başını koluna yasladı. Alu
verdi.“
yaşında ve haylaz bir çocuk olduğu için çok fazla yerinde
Elise yıllar önce Maverick'e havuç lu kek yapardı, ta
duramıyordu. Elise bu anların kıymetini çok İyi biliyordu.
rifini de Aurora’ya o vermişti. Aslında anılarının canlan
Maverick. Elise’in beklediği gibi bir saat geç gel
masını islemediği için çoktandır o keki ne pişiriyor ne de
mişti. Tok bir sesle. “Merhaba." diyerek dış kapıdan girdi.
yiyordu. Maverick yaptığı kekten bir dilim yedikten sonra
Valizim arkasından çekiyordu, kollan hediye paketleriyle
ona sevgiyle bakardı. Elise en çok da o anlan unutmayı is
doluydu. Luke ve John hemen çığlıklar atarak yanına gitti,
tiyordu. Yıllar boyunca kocasının yaşattığı hayal kırıklık
zıplayıp dururken adamın dikkatini çekmeye. Özellikle he
larına ve acılara tutunmuştu. Boşanmalarının yapılacak en
diyelere uzanmaya çalıştılar.
doğru şey olduğuna kendisini bu sayede inandırmıştı. Ama
onu sevm işti ve evli kalsalar ölesiye sevmeye devam ede
Elise onu görmeyeli... yirmi yıl olmuştu. Bir zaman
lar kızuun düğününe katılmaya karar vermişti ama çıkan
cekti.
Aurora, "Teşekkürler, anne." dedi v e ona uzunca bir
fırtına yüzünden uçağı iptal edilmişti. Elise, Maverick'in
planlarını fırtınanın mı yoksa pokerin mi değiştirdiğini
süre baktı. İç çekerek. “Seni zor durumda bıraktığımı bili
merak etmişti hep. Luke da John da dedeleri, çok önemli
yorum." dedi
poker turnuvalarına katılırken dünyaya gelmişti ve Mave
Elise. “Üzülme." dedi. “Elimden geldiğince karışma
rick yanlarında olmamasını telafi edebilirmiş gibi kızına
maya çalışacağım. Senden sadece beni onunla görüştür
kocaman çiçekler göndermişti
meye çalışmamam istiyorum." Gelecek biıkaç hafta bo
yunca huzuru kaçacaktı ama Maverick'in dc ondan uzak Maverick gelince Elise odasına çekilmeye niyetlen
mişti ama birden durduğu yere çakıldığını, başka bir yere
durmaya çalışacağını tahmin ediyordu.
“Sözüm söz, anne." bakamadı&ınj fark eni Adamın kual saç lor t bembeyaz Ol
muştu. Güzelce kısaltılmış sakallan da kırlaşmıştı. Bir sek
"Teşekkürler." diyen Elise. Luke ve John'un yeni sü
senlik endamını korumayı başarmıştı, sağlıklı görünü
pürülmüş halının üzerinde boğuştuğu oturma odasına
yordu. Elise bocaladı, onu her gördüğünde hissettiği çekici
döndü. Üst üste konulmuş dergileri çoktan etrafa dağıtmış
hislere direndi. Maverick'in güvenilmez bir adam oldu
lardı. Elise çabucak ortalığı topladı. Elini çırparken, "Çıv
ğunu çok kötü olaylar sonucunda ve en önemlisi de kınlan
126 M ** l k W v
Ar tunU Mutluluk 127
Damadıyla iyi bir ilişkisi vardı ve ona göre David ideal bir Torunlarına, “Gelin çocuklar.” dedi. “SİZİ yalağiDlZa
kocaydı. Aurora’mn annesine çekmeyip gerçek bir işi olan, yatırayım."
güvenilir, düzgün bir adamla evlenmiş olmasına ömrünün
Bu sözleri, alışkın olduğu sızlanmaların yükselme
sonuna kadar şükredecekti. sine sebep oldu.
Aurora hâlâ mutfakta yemekleri hazırlamakla uğra
Bunu o da tahmin etmişti. “Size Hobbit in devamuıı
şıyordu. Elise onun yanına gitti. David ile Maverick mu okurum."
habbet edip şarap içerken, birlikte salatayı, dilimlenmiş Sızlanmalar biraz dindi.
rostoyu, patates püresini ve et sosunu masaya taşıdı.
Maverick, “Müsaadenle onlara kitabı ben okuya
Luke sevinçle, “Ziyafet,” dedi. yım," dedi
Kızıl kafalı John, “Hindisiz şükran günü yemeği gi
Bu işi ona vermek. Elisc’i fazlasıyla mutlu edecekti
bi," derken sandalyesini çekebildiğince öne çekti. “Ben
ama öncelikle Maverick’i uyarması gerektiğini düşündü.
dedemin yanında oturacağım. " Genelde kitap okumaya başladı mı çocuklar onu bir türlü
Luke, "Ben dc." dedi. Çocuklar yine kavga edecek
bırakmazdı. Sürekli daha fazlasını dinlemek isterlerdi. "Rir
gibiydi. Maverick oralarına oturacağını söyleyerek sorunu
bölüm daha, anneanne.“ ya da “N e olur sayfa bitene kadar
kolayca çözdü.
durma," diyerek onu bombardımana tutarlardı. Yalvarır.
Elise’in endişelerine rağmen yemek güzel geçmişti.
sızlanırlar, Elise de onlara asla hayır diyemezdi. Bazen
(
Maverick. seyahat anılarıyla onları eğlendİrmişti. Alas
ancak bir saat boyunca kitap okuduktan sonra ışıkları ka
ka'dan Arjantin’e, Paris’ten Polinezya’ya gitmiş: dünyanın
patabilirdi. Yine de torunlarının okumaktan zevk aldığım
her tarafını gezmiş; Elise’in kitaplarda okuduğu yerlerde
bilmenin tadını çıkarır, onların da tıpkı anneanneleri gibi
dolaşmıştı. Elise kendi kendine bir gün oraları göreceğini
kitapları hayatlarının önemli bir parçası olarak görmelerini
söyledi ama buna dair umutlan, avukatından gelen her ha umardı.
berle biraz daha kınlıyordu.
Maverick bir kez daha, “Elise?" dedi.
Tatlılar servis edilmeden önce Elise bulaşıkları ma
Elise, “Elbette, okuyabilirsin." dedi, yanlarından ay-
kineye yerleştirip kahve yaptı. İşi biter bitmez odasına gi rılıp çabucak odasına geçti Bir kulağı televizy onda, diğeri
İ
decek, örgü örecekti. Aurora'mn babası ve eşiyle vakit ge koridorun karşısındaki kapıdayken, kendi kendine gülüm
çirmek isteyeceğini düşünerek kahve demliğini oturma
seyip başlayacağım bildiği didişmeleri bekledi Maverick.
odasına götürdü.
dede olmanın ne demek olduğuyla ilgili büyük bir ders ala-
136 (M h cM n « h r
Ar bunat K M M 137
Hrrhanne inkâr etmeye gerek duymadı. “Son zaman ğini gizlemeye çalıştı ama aklından binlerce düşünce ge
larda ara sıra aklıma geliyor."
çiyordu Grant ın evlilik planlarından ilk haberdar olacak
Annie. "Benim dc." dedi. “Hâlâ onunla birlikte ol
kişi, kızıydı. Grant, Annie'yle çok konuşmuyor olabilirdi
duğuna inanamıyorum.”
ama ona Andrew*e ya da Bethannc'yc anlattığından daha
Annie. hiçbir zaman TifTany’nin adını ağzına almaz
çok şey anlatıyordu. Evlilik Bu. eski kocasının neden ani
dı. Ya o ya da pislik kadın derdi. Babasıyla arasındaki ilişki
den pintileştiğini açıklıyordu Muhtemelen Bethanne’nin
karmaşıktı. Babasını seviyordu ve bir zamanlar birbirlerine
de hakkı olan bankadaki paraları. Tiffany’ye kocaman pır
çok yakınlardı. Annıe eski günlerdeki gibi olmalarını çok
lama bir yüzük almak ve balaylarını planlamak için har
istiyordu ama canının yandığını, ilıanclc uğradığını his
camıştı. Oysa Bcthannc’yle halayına gidememişlerdi Üni
setmişti. Ayrıca babasına karşı nasıl bir lavu takınacağım versitedeyken evlenmişlerdi ve ellerindeki para da ancak
tam olarak bilmiyordu, ürnnt kızına çok az ilgi gösteriyor, *Jrcgon sahilindeki üç yıldızlı bir otelde bir gece geçirme
kızının onu .11 .imasım bckliyuıdu, Aıııııe dc aynen öyle lerine yetmişti. P a z a r t e s i sabahı da okula dönmüşlerdi.
yapıp arada sırada babasını arıyordu. Ancak o asıl Tif- ( i m i m nefret ediyorum, anne. Hana nefret etm e
fany'ye öfkelenmişti. Çünkü o kadının babasını ailesinden memi söylediğini bitiyorum anin yapamıynnım. İZ olmasa
çaldığına inanıyordu. Bethanne kızının öfkesini Önemsi bahanı bizim le birlikte olur, hayatımız da eskisi gibi de
yordu. Özellikle dc kızının günlüğünü okuduktan sonra vam ederdi." A nnie’nin sesi hissettiği yoğun duygularla
k o r k u la n a ltm ış lı a m a bu k o n u d a nc y a p a c a ğ ın ı b ilm i çatal taşmıştı.
yordu. Kızının öfkesinin dinmesi için dua ediyordu. Kendi öfk esiyle baş etmey e çalışan Hrıhanne, “ Bili-
En çok da bu anlarda annesini Ozlüyordu. Annesi yorum, dedi “Ama o olmasa, muhtemelen başka bir ka
Martha Gıbson. Annıe'nın doğduğu yıl anı bir anevrizma
dın olacaktı. Bu düşünce Bethanne’nin boşanma sürecin
dan dolayı vefat etmiş, babası da ondan sonra hem fiziksel
de kendine hâkim olmasını sağlamıştı. Avukatı işlemlerle
hem de ruhsal olarak çökmüştü. Babası şimdilik Arizo- uğraşırken Bethanne gerçeği aniden kavramıştı. Yaşanan-
nn'da bir huzurevinde kalıyor ve onu arayıp sormak Bcth- hır o nun ruçu a d ,¡ d i O . iyi bir e ,, iyi bir anne olmuştu
nnne’ye diletiyordu Kocasına sadık kaim.», onu sevmişti Yirmi yıllık evlilik
A ım lc, “ Y ak ın d a e v l e n ir i « h e rh a ld e .” d iy e »Ö ylendi. leri boyunca tur gOn olsun G ram ı aldatmayı düşünme
Sesi duyulamayacak kadar a lç a k tı. m işti. ’lüm hayatım ailesine adamıştı. Hiç çekinm eden,
“öyle mi?” diyen Bethanne. konunun ilgisini çckıı-
yakınmadan kocasın* yemekler yapm.ş. evini tem izlem iş’
138 OMttMocvmbcr
Bir Yumul Mutluluk 139
çocuklarını yetiştirmişti. Herkesin övgüyle bahsettiği par “huysuzluğundan" dolayı özüı dilem işti. O gün kötü ha
tiler düzenlemişti. berler aldığından, kursa geldiğinde de moralinin bozuk ol
Özellikle Noel'de, Süper Bowl'da ve Bağımsızlık duğundan bahsetmiş, hiç kimsenin kalbini kırmak gibi bir
Günü'nde verdiği partilerde arkadaşları çok eğlenmiş: Grant niyetinin olmadığını söylemişti.
da onları ağırlamaktan mutluluk duymuştu. Bethanne'nin de dile getirmek istediği şeyler vardı.
Darmadağın olan hayatlarının suçlusu Bethanne de Önceki hafta gergin olmasının sebebini anlatmış, para har
ğildi ve hiçbir şart altında bu suçu üstlenmcyecckti. O gün camaması gerektiğini düşündüğü için kurstan ayrılmayı
avukatının bürosunda otururken. Grant'm tavırlarının ar teklif eniğini açıklamıştı. Anık fikri değişmişti. Maddi sı-
dında yatan gerçekleri anlamıştı. Grant'ın suçu ona atması; kmtıLan hâlâ devam ediyordu ama kızı Annie haklıydı;
sadakatsizliğini, beceriksizliğini, iyi bir eş ve baba olma kendisi için bir şeyler yapmalıydı. Hayatındaki hiçbir şeyle
konusundaki başarısızlığını inkâr eune yöntemiydi. Belli uzaklan yakından ilgisi olmayan bir uğraş edinmeliydi.
ki vicdanını bu şekilde rahatlatıyordu. Bethanne bir süre Counney’in bile morali biraz düzelmiş, övüne övüne
liğine tam sorumluluğu üstlenmiş, evliliklerini başarısız bir kilo verdiğini söylemişti. Bethanne ilk başta kızın örgü
lığa uğralan kişinin kendisi olduğuna inanmıştı. Grant. örerek kilo verdiğini düşünmüş, bu da tuhafına gitmişti
Bethanne'nin kendini çocuklarına fazlasıyla kaptırdığını ama sonra Courtney‘in örgü örerek mutfaktan uzak dur
ve evliliklerini bitiren kişinin o olduğunu düşünmesini is duğunu ima ettiğim anlamıştı.
temişti. Bethanne böyle bir şey yapmamıştı; aklında yan İki saatlik kurs su gibi geçmiş. Bethanne dışan çıkar
kılanan bu zalim sözleri. Gram’m dediklerim, dinleme ken kendim harika hissetmiş, böylece kurstan ayrılmanla
yecekti. kararını vererek doğru şeyi yaptığını fark etmişti. Ördüğü
Annie masanın karşı tarafına uzanıp annesinin ko çoraplar, daha doğrusu ördüğü ilk tek, hir şeye benzemeye
luna dokunurken, “Anne, anne." dedi. “Dalıp gittin.” başlamıştı. Aynca diğer kursiyerlerle birlikte olmaktan da
"Ah, özür dilerim.” büyük zevk almıştı.
Annie, “Çorap kursu nasıl geçti?” diye sordu. Anne Annie. gözleri sevinçle parıldarken. ’Seveceğini bi
sinin aklını dağıtmaya, o karanlık düşüncelere kapılıp git liyordum." dedi.
mesini engellemeye çalışıyordu. lelefan çaldı, kızı yerinden zıplayıp telaşla telefona
“Çok güzeldi.” İkinci dersleri ilkinden çok daha gü uzandı. “Akı."
zel geçmişti, Masaya oturur oturmaz Elise geçen haftaki Annie gözlennı hem en annesine çevirdi.
I'' İli,-,_,—Kncr
JVkku- .«RXTM
L*lw!P .„ 0ıT tumult Hurluluk 145
"AJu yıl. Dördünü mutlu geçirdik. Sonra Grant'la ta PaıL “Ben ooUn Tanrı’ya havale ettim," dedi. “Bu
nıştı ” Başını ıkı yana salladı. "Çocuk sahibi olmayı sürekli dm beni bir nebze olsun rahatlattı .**
erteleyince şüphelenmeye başladım "
"Beni hiç rahatlatmadı.”
Grant. Tiffanj 'nin çocuğunun olmadığını söy lemişti. Paul dc önündeki mönüyü açtı. “Düşündüm dc...**
Zaten bu berbat durum, başka masumların canını yakma Bethanne aniden araya girip. “Şu boşanma konusunu
dan da yeterince kötüydü. tenuşmasak.” dedi. “Hayatlarımıza devam etmeliyiz. Şim
Bethanne şarabından bir yudum aldı, sonra bir yu di siparişlerimizi verdim, olur mu?"
dum daha. “Annie bugün evleneceklerini düşündüğünü Paul haşini salladı “Ne yiyeceğine karar verdin mi?”
söyledi"
“Tütsülenmiş somon balığı alacağım. Yanına da balık
Paul kaşlarını havaya kaldırdı. “Bence dc yakında ev çorbası isteyebilirim.“
lenirler.”
Paul garsonu çağırdı, siparişlerim verdiler. O da çor
Bu muhabbet iştahını kaçımıış olsa da Bethanne mö bayla deniz mahsullfl makama istedi. “Dediğini yapabili
nüyü açtı. “Bunları atlatıp atlamayacağımı bilmiyorum." yor musun peki?“ dedi. “Yani hayatına devam edebiliyor
diye fısıldadı. musun?”
Paul. “Ne olur öyle deme.” dedi. “Ben her şeyin se “Büyük çaba sarf ediyorum."
nin için daha iyi olacağını düşünüyordum." Paul, “Nasıl yapıyorsun',’" diye sordu. Bethanne’nin
Cesurca. “Daha iyiyim," dedi. “Ama henüz kendi kafası karışık halde ona baktığını görünce. “Yardımına ih
mi... o kadar iyi hissetmiyorum." Boşanmanın üzerinden tiyacım var da ondan soruyorum," dedi, “ Benden daha iyi
geçen anca aya rağmen, yalnızlık conuıı hâlâ yaktığı için durumda olduğunu ve bana yol gösterebileceğini düşün
acısının dinmey eceğini zannediy ordu. müştüm.”
Paul aniden öfkey le. “Aldatan onlar." dedi. “Peki, biz “Ben... örgü kursuna yazıldım “
neden kendimizi kötü hissediyoruz ’" Paul gülümsedi. Gülümsemesi gerçekten de çok çe
Bu hiç adıl değildi. Canı yanan o ve Paul'dü. Grant kiciydi. “O kadınlarla ilgili bir şey.”
ile Tiffany sorumluluklarını sırtlarından atıp hayatın tadını “Örgü ören birçok erkek var.”
çıkarırken, Bethanne Özgüvenleri yıkılmış çocuklarla, eski “Öyle mi?”
bir evle ve hiç kimselerin katlanamayacağı kadar büyük Bethanne omuz silkti. “Ben öyle duydum.”
bir duygusal çöküntüyle boğuşuyordu. “Ben dc golle başladım ama becerebildiğim i söyle-
152 Orhtnr M m m tu rr
B e Yumak Mutluluk 153
Roluğu biniz kesilmiş olan Courtney. ' ‘Merhaba." de
di. Su şişesine uzanıp biraz su içti.
"Courtney. seni oğlum Andrew‘le tanıştırayım, Cıör-
dtlgUn gibi burada çalışıyor." Oğlunun üniformasındaki
alışveriş merkezinin amblemini gösterdi.
■ Arakrv. Taebnek k u t u m m T diye tonlu
~oi*N1ır" önemsemez görüne de tam aksini hisse-
diyordu tçı kıpır kıpır olmuştu ama bunu dışa vurmaya
m m ,ı edemiyordu.
Bethanne. "Onu evinden alırsın, öyle değil mı?" dedi.
Son derste çocuklarından bahsetmişti ama Courtney "Arabayı verirsen neden olmasın." Ses tonuna bakı
pek dikkatli dinlememişti. Hatırladığı kadarıyla Beth lırsa annesiyle araba konusunda anlaşamıyorlardı,
anne 'nin bir kızı, bir de oğlu vardı. Belhannc gülümsedi. “Tamam, tamam, arabayı alabi
Andrew sıradan bir tavırla, "Merhaba,” dedi. lirsin."
"Merhaba." Harika! Her tarafı terlemiş, yüzü kıpkır Andrew, Courtney’in adresiyle telefon numarasını
mızı olmuş halde tanışmıştı onunla. Ayrıca çoğu zaman ba aldı ve öğleden sonra işten çıkınca onu arayacağına söz
caklarını pantolonlarla gizlemeye çalışmasına rağmen, bu verdi.
sefer üzerinde şort vardı. Courtney hey ecandan eve fırtına gibi eserek gitti. And-
Bethanne. oğluna. “Courtney de örgü kursuna geli rcw havalı, sevimli biriydi ve tam da tanışmayı islediği bir
yor." dedi. "Geçen gün sana ondan bahsetmiştim. Eylfll’de cıkckıi M*çuı başlamasına epey zaman otsa da Court-
Washington Lisesi'nde son sınıfa başlayacak." Courtney'e ney'in yapması gereken çok şey vardı.
döndü. “Andrew de lise sor sınıfa geçti." Eve döndüğünde, anneannesi masaya öğlen yemeğini
“Washington Lisesi'nde mi okuyorsun?" koymuştu. Bir elma kapu ve kocaman bir ısırık alıp mer
Andrew başını salladı. divenleri hızlıca çıktı.
Bethanne, oğluna. "Marmers'in maçına fazladan hi Anneannesi arkasından. “Hey. nereye gidiyorsun?**
lelin olduğunu söylememiş miydin?** diye sordu ve cevap diye s e s t e n d i .
verme fıisalı Ummadan. "Courtıtcy'i dc yanında götür- "Biriy le tanıştım Bethanne'nin oğluyla" Vcra kafası
sene," dedi. “Pek arkadaşı yok. Bu sayede arkadaşlarınla karışmış halde bakınca. “Bethanne." dedi. “Örgü kursun
tanışmış olur." dan? Dcruı bu nefes aldı. "Bu akşamki Manners maçına
Bethanne'nin oğlunu böyle tuhaf bir duruma sokma gideceğim."
sından utanan Courtney hemen araya girip. "Hiç gerek "Ama maçın başlamasına daha çok var."
yok." dedi. Courtney merdivenlerin başında. "Biliyorum!" diye
bağırdı, “Ama duş alıp hamlanmalıyım Anneanne, sence a brinın olduğunu fark etli “Emniyet kemerini çek-
ne giyineyim ?" Aptalca bir soru sormuştu. Anneannesi se : içm yana dönerken, “Merhaba," dedi.
vimli bir kadın olabilirdi ama modadan hiç anlamazdı. “Annie. kız kardeşim. O da bu sene lise üçe geçti.
"Neyse, ben bir çaresine bakanm." , Courtney."
Courtney duş aldıktan sonra yaklaşık on beş dakika Courtney’in güler yüzü Andrew in kardeşini hatırla
boyunca çeşit çeşit kıyafet denedi, hepsini aynanın karşı yınca kayboldu. Annie, havuzda Courtney *e bakıp arkada-
sına geçip dikkatlice inceledi. En sonunda kot paltolon; fn la fisır fısır konuşan kızdı. Annie*nin onu hatırlamaması
beyaz, dar bir tişört ve üzerinde sarı çiçek deseni olan bir için dua etmekten başka çaresi yoktu. Havuzdaki günden
gömlek giymeye karar verdi. Bu kıyafetle kilolu görünü bahsetmediği için Annie onu anımsam anı ıştı.
yordu ama üzerindeki sarı gömlek gözlerinin daha koyu Kız. "Ağabeyimle annem beni zorla maça gönderi
görünmesini ve koyu kahverengi saçlarının belirginleşme yor?* diye söylendi.
sini sağlıyordu. Courtney. Annie'nin onlara zorla eşlik ettiğinden şüp
Andrew saat beşte telefon etti ve yarım saate kadar helenmeye başlamıştı.
uğrayıp °nu alacağını, maçın da saaı altıda başlayacağını Andrew kardeşine ters biı bakış anıktan sonra. “Se-
söyledi. Courtney dışanda bekleyerek çok hevesli görün attle'a ne zaman geldin?" dîye sordu.
meyi de. Andrew’in içeri girmesini de istemiyordu. Bu Birkaç hafta önce anneannemin yanına yerleştim."
yüzden bir ara yol bulup onu oturma odasının penceresinde Courtney, birkaç dakikalığına babasının iş durumundan,
beklem eye başladı. Araba kapıda belirir belirmez annean Brezilya da çalıştığı köprünün öneminden bahsetti. Ağa
nesinin yanağına bir öpücük kondurup dışarı fırladı. beyinin yüksek lisans yaptığını, üniversitede o k u y a n abla
Anneannesi ona, “İyi eğlenceler,” diye seslendi. sının da yaz Laıilinin b a ş ı n d a n beri A l a s k a ' d a çalıştığını
“Sağ ol. anneanne." Bu, odasında oturup saatlerce in söyledi. Chicago'dan ve arkadaşlarından ayrılmaktan nef
ternette takılmaktan ve hele de yaz. aylarında televizyon ret eniğini ama anneannesiyle birlikte kalmanın d a güzel
izlemekten çok daha güzel bir şeydi. olduğunu anlattı.
Andrew yana eğilip onun için kapıyı açtı. Yine sıra Arka koltukta oturan Annte, “Annenle baban boşandı
dan bir lavırla. “Merhaba.” dedi. mı?” diye sordu.
"Merhaba! Beni davet ettiğin için teşekkürler.” Courtney durgunlaştı. “Annem dört yıl önce trafik
Courtney ancak ön koltuğa oturduktan sonra arabada kazasında öldü.”
L Y D İA H O F F h U S
t ’al Bordhi
S Margaret yardımıma koştu. Onun cesaret verici sözleri ol
masa kim bilir neler yaşardım Fakat bunların hepsi u*ç-
-lişte kaldı ve şimdi Brad hayatımda olduğu için her gün
“'-ediyorum.
Geçen akşam telefonda Bağımsızlık Günü’yle ilgili
Brad'in civardaki dükkânlara kargolarım teslim edip nlanntızı konuştuk. Brad, Margaret ve Matı'le birlikte
yanıma gelm esini sabırsızlıkla bekliyordum. Hayatım bo bekü yapmay a yüz yüze görüştükten sonra karar ver
yunca birçok aşk kitabı okudum ve buna dayanarak Brad' imiz gerektiğini söyledi. Ben bu latil zamanı hep çocuk-
in romantik bir kahraman olduğunu rahatlıkla söyleyebi ■gibi heyecanlaruyordum ö z e llik le de Brad Ve Cody'
lirdim. On alu yaşından beri kanserle yaşadığım için kor y lc birlikte olmaya ve işten uzaklaşmaya can atıyordum.
kular ve çeşitli tehlikeler yüzünden içim e kapanmıştım. "Çünkü çok sıkılmıştım.
Geçen yıl yaşadığım korku dolu günlere rağmen, hayatım Dükkân son zamanlarda çok yoğundu. Bu durum
hiç bu kadar güzel olmamıştı ve bu da benim gibi biri için şler için çok iyi olsa da beni fiziksel olarak tüketiyordu.
biraz ürkütücüydü. Mutluluğum ve artan özgüvenim , ka Icr gün sabah sekizde ayağa dikiliyordum. Margaret dc
dere bir şekilde meydan okuyor gibiydi. ““"-nkiln olduğunca erken gelm eye çalışıyordu ama evin
162 163
16 6 Uebbıe Macombtr
Bir Yumak Mutluluk
17 0 D tb b ıe M acom ber
(
örmemişti. Lydianın kurs süresini bir hafta uzatacağından
bahsetmişti. Ancak vaktinde derse yetişmek için epey çaba
sarf eden Elise büyük hayal kırıklığına uğramıştı.
Margaret özür olarak kursiyerlerin o gün alacağı tüm
: ürünlerde yüzde otuz indirim yapacağım söylemişti. Ancak
Elise hiçbir şey almamıştı. Onun çorap örme konusunda
yardıma ihtiyacı vardı ve bunun için bir hafta beklemek
zorunda kalması canını sıkıyordu.
Elise eve girince Aurora. “Erkencisin,” dedi. Yüz ifa
desi ruh haline uyumlu görünüyor olm alıydı. Çünkü kızı
oım kaşlarını çatarak bakıyordu. “Ne oldu? Ders iptal mi?”
“Evet, topuk kısmını yapmayı öğrenmek isliyordum."
keııdi lehine kullanırdı. 0 adam şeytana pabucunu ters gıy-
P a m Im M um ö rfin d e n bahsetmemişti. Simdi ¿irırji tv atutioaacicıı fiindi cfc a)7iını yapıyordu.
keşke çarşıda dolansam, arkadaş/arımdan birini Ziyaret
Aurora annesine sarılırken, “Geldiğini babama söy
eıseın ya da kütüphaneye gitsem diyordu. Oysa yapacak
leyeyim." dedi. “Şimdiden teşekkürler, anne.”
hiçbir şey yokmuş gibi çabucak eve dönmüştü.
Elise odasına gitti, Maverick gelmeden önce yaptığı
Eve aniden dönme isteği Elise'i endişelendirmişti.
gibi kapıyı açık bıraktı. Kim bilir adam daha ne kadar bu
Maverick'in onun üzerindeki etkisine karşı koyamıyor gi
rada kalacaktı. İki hafta demiş, bir hafta geçmiş ama gide
biydi. Aralarındaki mesafeyi korumak için elinden gelem
ceğine dair tek kelime etmemişti. Geçen her gün acı veri
yapmıştı ama bu hiç de düşündüğü kadar kolay olmuyor
ciydi. Elise rahatlamak ve sürekli kendisine hâkim olmaya
du. Karşılıklı odalarda kalıyor, günde bir ya da iki kez aynı
çalışmaktan kurtulmak için adamın hemen gitmesini isti
masaya oturuyorlardı ne de olsa. yordu.
Maverick onunla sohbet etme fırsatını kaçırmıyordu.
Kirli kıyafetlerini ayıran Elise. beyazlan mutfağın
Elise eskiden saatlerce konuştukları günleri hatırlıyordu.
yanındaki çamaşır odasına götürdü. Çamaşır makinesini
Maverick kendini bir şekilde eğlendiriyordu. Elise'e ulaş
çalıştırdı ve makinenin su aldığını duyana kadar odadan
mak ona göre bir oyundu ve sırf bu oyunu kazanan taraf
çıkmadı.
olabileceğini kanıtlamak için her şeyi yapmaya kararlıydı.
Kendini karşı konulamaz biri olarak görebilirdi ama Elise Oturma odasına geçerken torunlarını Maverick'in
kollarının altında gördü. Luke ve John neşe dolu sesler çı
de kendini bir o kadar elde edilemez görüyordu. Kızının
karıyor, üçü beraber oynuyordu, Maverick, Elise’i görünce
ve diğer ev sakinlerinin aksine onun büyüsüne kesinlikle
birden durdu. “Çocuklar parka gitmek istiyor.”
kapılmayacaktı.
Aurora, “Erken gelmene sevindim,” dedi. “Babam Elise çok resmi bir tavırla. “O zaman götür." dedi.
“Sen de gelirsen götürürüm."
ben dışarıdaki işlerimi hallederken çocuklara bakmayı
kabul etti ama çocuklar şimdiye onu çoktan bezdirmiştir." Elise onu reddedecekti ama o daha ağzını açamadan
Luke ile John gelmesi için yalvarmaya başladı. Elise ço
“Ona yardım etmemi ister misin?”
Aurora’mn gözleri minnettarlıkla gülümsedi. “Çok cuklara bakacağına söz verdiği için başka bir seçeneğinin
olmadığını hisseni. “Tamam, yeleğimi alıp geleyim.”
iyi olur, anne."
Luke, “Hava soğuk değil ki," dedi.
Elise kızının isteğini reddetmeye can atıyordu ama
yapamazdı. Maverick kesin bunu da kızını etkilenmek için Hava, haziranın son günlerinde beklenmeyecek ka-
dar soğuktu ama etrafta koşuşturup oyunlar oynayan bir onun için rekor sayılırdı. Adam. El ise‘in tanıdığı eti konuş
çocuk için soğuk sayılmayabilirdi. Yine de Elise yeleğini lun kişiydi.
alması gerektiğini düşünüyordu. Adam sonunda konuşunca, Elise içinden, keşke hiç
Maverick ve çocuklar dışarıda onu bekliyordu Elise konuşmadaydı, dedi. “Aurora’yla kaldığını duyunca çok
kızını cep telefonundan arayıp iki sokak aşağıdaki parka şaşırdım."
gideceklerini haber verdi. Elise kaşlarını çattı, yeleğine sıkıca sarındı Mave
Bodur kiraz ağaçlarıyla kaplı küçük parkta, güzelce rick. Elise’in kızıyla kaldığım öğrenmişti. “Asıl merak et
yetiştirilmiş çiçekler ve birkaç bank vardı. Çocuklar kay tiğin benim gibi bir kadının neden beş parasız kaldığı her
dıraklara ve banklara bayılıyordu. Parka yaklaşır yaklaş halde." İki haftadır avukatından haber almamıştı ve para
maz, l.uke ve John yeni biçilmiş çimlerin üzerinde koşuş sını geri alamayacağından korkuyordu artık. Başına gelen
turup oyun alanına gitti. leri düşündükçe sinirleniyor, halsizleşiyordu Bu yüzden
Maverick. yakınlardaki bir banka yönelen Elise’i ta mümkün olduğunca aklından uzaklaştırmaya çalışıyordu,
kip etti. Elise sessizce otunıp çocuklar yorgun düşene ka “öyle de diyebiliriz. Merak ettim, ne oldu?”
dar bekleyecekti. Mavenck'ın yaptıklarım ya da yanında “Bir müteahhitle davalık oldum. A na aldım ve bir
otururken neler homurdandığını umursamayacaktı. Mave makete bakıp bütün paramı eve yatırdım. Sonra da şirket
rick çocukların oyun oynamasını izledi, birkaç kahkaha iflas etti.” Başına gelen felaketin detaylarım açıkladıkça
attı ve çocuklara seslendi. Elise, adamın mükemmel bir boğazı düğümlendi. “Emekliliğimi avukatlarla n dava
dede olduğunu kabili rtmrk zorundaydı. Bildiği ludorıyln larla uğraşarak geçireceğimi hiç düşünmem iştim."
çocuklar konusunda çok tecrübeli değildi ama doğuştan Çeki yazmadan önce projeyi iyice araştırmayarak
gelen yetenekleriyle onları etkiliyor gibiydi. Elise hemen büyük bir aptallık yaptığını kabullenmek utanç vericiydi.
kendine adamın kadınlan da aynı şekilde etkilediğini ha Sorup soruştursa şirketin iflasın eşiğinde olduğunu öğre
tırlattı. nebilirdi.
Maverick sıradan bir tavırla, "Şu enerjilerini kıskan Maverick, “Param geri alamıyor musun?“ diye sordu.
mıyor musun?“ diye sordu. Elise, “ Adamın dolandırdığı birkaç kişiyle beraber
“Kıskanıyorum,“ C evap vermişti ama onunla muhab uğraşıyoruz,“ dedi. M averick'in lafı uzatmasına kızmıştı.
bet etm eye hiç niyeti yoktu. “O eve yatırdığımdan geriye kalan paralarım da avukata
Maverick bir dakikalığına hiçbir şey söylemedi. Bu gitti. Şimdi itirazın yoksa bu konuyu kapatmak istiyorum."
178 D îM iç ihcırmber
Bir luıruıl Mutluluk 179
.9aım inanmıyorum,"
fikrinin gelmesi bile bir iki saati bulurdu genelde.
“Scattlc'a bu yüzden geldim.”
“Buralarda da bir sürü kumarhane var.” Lııke, dedesinin kolunu tutup. “Bize öğrettiğin o
oyunu oynamak istiyoruz," dedi.
“Hiçbirine adını atmayacağım. Kızını ve torunla
rımla daha fazla vakit geçirebilmek için bu civarda bir ev Elise işkillenmeye başladı. “Ne oyunu?”
l.uke, “Kart oyunu." dedi
almayı düşünüyorum. Kızım büyürken çok şey kaçırdım
ama Tanrı'nın torunlarımla hana ikinci bir şans verdiğini Elise, Maverick’e, “Doğru mu duyuyorum?" dedi.
"Kart ını?"
hissediyorum. Değiştim artık, Elise. Farklı bir adam oldu
ğuma yemin ederim.” John heyecanla anneannesine, "Teksas oyunu," dedi.
“Özür dilerim, Maverick. Ne kadar islersem isteye Maverick, “Teksas pokeri,” dedi ve masumca E lise' e
yim sana inanamam." bakmaktan çekinmedi. "Bana öyle bakma. Elise. Zararsız
bir oyun,"
Maverick onu duymamış gibiydi. "Bir daire beğen
dim. Kaparosunu verdim ama ev ağustosun başına kadar Elise ellerini beline atıp dik dik baktı. “Torunlarımıza
doluymuş. Aurora istediğim kadar yanlarında kalabilece kumar oynamayı mı öğretiyorsun sen?"
Maverick inkâr etmedi.
ğimi söyledi, David de bunu onayladı Tunuğum ev boşalır
boşalmaz taşınacağım." Elise böyle olacağını bilmeliydi... Bilmeliydi işle.
Elise ona inanıp inanmama konusunda başarısızdı.
Söylediklerine inanmayı istiyordu ama daha önce de bir
çok söz vermişti. Hep iyi niyetle yola çıkmış ama bir ya
da iki hafta kumar masalarından uzak durduktan sonra
poker oynayan birilerini görüp yanlarına olurmuş veya
alışverişe ayırdıkları parayı barhııla yatırmıştı. Elise buna
defalarca tanık olmuştu.
Banka doğru hızla koşan l.uke, “Dede, dede!” diye
•eslendi.
John da hemen arkasındaydı. “ Eve gidebiliriz.”
Bu güzel bir sürprizdi. Çocukların aklına eve dönme
180 ar Macumbrr
süreliğine evden çıkayım o yeler bana. Sana da uyar im ?
“Uyar.” Ama şöyle güzel bir romantik koıncdi izle
mek iyi olurdu. Courtney gülmek istiyordu.
Biraz daha muhabbet ettikten sonra buluşacakları
yeri ve zamanı belirlediler. Anneannesi. Courtney'i saat
tam yedide Potlery Bam'ın yanındaki Pacific Place'in önü
ne bırakıp bingo oynamaya gitti. Courtney, Annie gelene
kadar orada bekledi. Annie arabadan inip kapıyı sertçe ka
patırken Bethanne, Courtney'e cl salladı.
Annesi gider gitmez. Annie'nin yüzündeki gülüm
C O U R TN E Y PU LAN SK ! seme kayboldu. “Şimdi islersen ayrılabiliriz.“
“Ayrılmak mıT'
Tuhaf bir şekilde başlamış olsa da Andrew ve Annie “Annemi kandırmam gerekiyordu o kadar."
Hamlin'le birlikte Mariners'in maçını izlemek eğlenceli Courtney canının yanmasına mı, kırgınlığına mı üzü
geçmişti. Courtney. Andrew"in beş arkadaşıyla tanışmış ve leceğini bilemedi. Ama bunlar onu hiç şaşırtmamıştı. “Ne
beşi de ona iyi davranmıştı, ilgisiz, soğuk ve hatta kaba reye gideceksin7" diye sordu.
olan lek kişi Annie’ydi. Maça gelmeyi istemediği ve an "Arkadaşlarımla buluşmaya."
nesiyle ağabeyinin başka bir yere gitmesine engel olduğu Courtney alması gereken mesajı almıştı; onun arka
her halinden belli oluyordu. Kız. hem Andrew'i hem dc Co daşlarından biri değildi. İyi de çarşıda tek başına dolaş
urtney'i görmezden gelmiş, maç boyunca ağzını neredeyse mayı da istemiyordu. “Ben de gelebilir miyim?"
hiç açmamıştı. Bu yüzden Annie, cuma günü öğleden sonra Annie ona şöylece bir bakıp omuz silkti. “Tamam,
telefon açıp onu sinemaya davet edince Courtney epey şa ama bu kıyafetlerle olmaz."
şırdı. Courtney savunmacı bir tavırla. “Kıyafetimin neyi
“Olabilir." dedi. Zaten başka planı da yoktu. Sinema varmış?" dedi.
ya gitmek, elbette geriye kalan tek seçeneğinden, yani an Annie yine omuz silkti. “Tamam, böyle dc olur ama
neannesiyle VFW Hall’da bingo oynamaktan iyiydi. “Na biraz daha makyaja ihtiyacın var."
sıl bir şey izlemek istersin?" “Tamam." Courmey’in çantasında yeterince makyaj
Annie hazırlıksız yakalanmıştı. “İliç önemli değil. Bir
Bit yumak Mutluluk 183
182 Ö tbbir Macvmber
malzemesi vardı. urtney'in başına bela olacağını gösteren bir bakış vardı.
Bcıhanne'nin kızı aniden arkastnı döndü. “Benimle “Tamam, bahsetmem"
gel," deyip Pacific Place'e girdi. “Söz mü?"
Başka şansı olmayan Courtney onu takip etti, alışve Courtney başım salladı.
rişe çıkmış insanların arasında ilerlemeye çalıştı. Kozmetik Annie'nin yüzü gülümsemeyince yumuşadı. “Güzel.
ürünler satan büfe tarzı dükkânın yanından geçerken Annie Bu sana hediyem olsun.” Courtney'e az önce baktığı mor
birden durdu. Tezgâhta duran açık mor rujlardan birini çe ruju attı.
virerek açarken. “Bu sana yakışır.” dedi. Üzerindeki fiyata Courtney ruju tam da yere düşecekken tuttu. Şaşkına
baktı, kaşlarını kaldırıp ruju yerine bıraktı. dönmüştü. Annie’nin ruju yerine koyduğunu gördüğüne
Courtney rimellere bakmak istiyordu ama pek fırsatı yemin edebilirdi.
olmadı. Annie çoktan uzaklaşmıştı. Ona yetişmek için ko Annie, “Bu da benim yeteneğim,” dedi.
şuşturması gerekiyordu. Pacific Place Alışveriş Merkezi; Courtney bu küçük kleptoman yakalandığında ya
kalabalık, gürültülü ve fazlasıyla aydınlık bir yerdi. nında olmamayı diliyordu. Rıytı alamazdı, almayacaktı.
Courtney, Annie’nin tuvaletlere doğru gittiğini fark Annesi öldükten sonra pahalı bir elbise mağazasında hır
etti. Courtney lavabonun önünde beklerken. Annie tuva sızlık yapmıştı. Güvenlik görevlisi onu yakalayıp polisi ve
letlerden birine girdi. Courtney çantasını lavabonun üze daha da kötüsü babasını çağırmıştı Ona göre hiçbir şey o
rine koyup makyaj çantasını çıkardı, Annie İçeriden yep küçük düşürücü duruma düşmeye, o suçluluk duygusunu
yeni bir kılıkta çıktığında gözündeki farları koyulaştırı hissetmeye değmezdi. Babasının yüzündeki o hayal kırık
yordu. lığını ve üzüntüyü ömrünün sonuna kadar unutmayacaktı.
Annıe'nin az önce üzerinde duran bluzu gitmiş, ye Courtney, Atmie başka bir yere bakarken ruju çöpe
anı.
rine göğüslerini ortaya seren ince askılı bir tişört gelmişti.
Pantolonu da daracık, mini bir kolla yer değiştirmişti. Aynaya bakan Annie saçlarını dağıttı, makyajım usta
Annie, “Seni şaşırttım mı?” deyip güldü. “Beni böyle ca tazeleyip kapıya yöneldi. Courtney hemen hareketlen
görse annem de aynen senin ifadeni takınırdı." Courtney‘e meyince sitem eni. “Geliyor musun, gelmiyor musun?”
dikkatlice bakarken gözlerini kıstı. “Ona bunlardan bah Courtney makyaj malzemelerini çantasının içine ça
setmeyeceksin, değil mi?" bucak sokuşturup nereye gittiğini merak ettiği Anme’yi
Bu soruyu sorarken, gözlerinde aksi davranırsa Co- takip etti. Ama bunun bir önemi yoktu. Courtney onunla
Coutney geri çekilip başını iki yana salladı. geriye çekilirken tökezleyince, neredeyse köşede duran
Annie, “Merak etme," dedi. “Ben sana ayarlarım." adamın üzerine düşüyordu. Adamın elindeki şırıngayı KO*
“Hayır, teşekkürler. Ben... bu defalık sadece etrafa lunu sapladığını görünce gözü fal taşı gibi açıldı. Adam.
bakınayım.” Courtııey'in içinde eroin ya da ona benzer bir şey olduğu
Annie, Chris’e baktı, o da omuz silkti. “Neyse.” nu düşündüğü iğneyi çıkardıktan sonra yere oturup başım
Hangardan bozma gizli gece kulübü karanlık, müzik arkaya yasladı.
de kulakları sağır edecek kadar yüksekti Birkaç dakika Annie yanına gelip, “Dans el!” dedi. “Çekinme."
sonra Courtney’in gözleri içerideki ışıklara alışınca etra “Tamam." Courtncy dans edenlerin yanına geçip kol
fında neler döndüğünü anlamaya çalıştı. Bir iki çift çıl larını yukarı aşağı hareket ettirdi. Kendini apial gibi his
gınca dans ediyordu. Diğerleri de bir kenara toplanmış sediyor. buraya uymadığını düşünüyordu. Julianna bunlan
içkilerini içiyordu. Masanın üzerinde su şişeleri ve bira öğrense onu mahvederdi. Babası bir yana, ablası ona çok
dolu hardaklnr vardı ptraflannda nlııp hileni fark etmiyor kızardı. Ancak Courtncy burada sıkışıp kalmıştı, nerede
gibi görünüyorlardı. Odanın üstünü duman kaplamıştı, olduğunu ya da evine nasıl döneceğini bilmiyordu.
Courtncy marihuananın o keskin kokusunu aldı. Annie eskisinden dc tuhaf davranıyordu. Chris'le bir
Annie ile Chris aceleyle dans pistine alladı. Court birlerine daha da yakınlaşmışlardı Müziğin sesi çok yük
ney’in gözü Annie'nin üzerindeydi. Kızın, hayala kızdığın) sekti ve içeriyi adeta titretiyordu. Karanlık olmasına rağ
ve muhtemelen depresyonda olduğunu biliyordu; bunu men Courtney. Annie’nin çantasının omzundan sıyrılıp
beysbol maçım izlerken dc fark etmişti. Annesi öldükten yere düştüğünü gördü, çantayı kapmak için ileri çıktı. Ne
sonra Courtncy de zor günler geçirmişti. Notları düşmüş, Annie ne de Chris onu fark etmiş gibiydi.
yanlış kişilerle takılmaya başlamış, başını ufak tefek bela Annic’yi izledikçe endişesi artıyordu. Kız, kafayı bul
lara sokmuştu. Ancak o zamanlar küçüklü ve erkeklerle muş, kendini kaybetmişti. Dans pistinin etrafında terden
ilişkisi yoktu. Ayrıca her şey daha da kötü bir hal almadan, sırılsıklam olmuş halde dolanıyor. C'hris'e tutunuyordu.
partilere ve uyuşturucuya başlamadan önce akıllanmıştı. Çaresizliğe kapılan Coutney. Annie'nin çantasını karıştır
Yine de pişman olduğu aptalca şeyler yapmıştı ve An- d ı. kıyafetlerini bir kenara ilip cep telefonunu buldu. An-
rıie'nin onun basından gevenlere benzer şeyler yaşamasını ııic'nin yardıma ihtiyacı vardı, tşıne karışılmasından hoş-
istemiyordu. lanmayabilirdi ama Courtney derhal bir şeyler yapmak zo
Gözlerini Annie’den ayırmadan çekilebildiği kadar runda olduğunu hissetti. Rehberi açıp ikinci ismi görünce
Courtney telaşla, "İyi mi?” diye sordu. Annie’nin tıklarına pişman etmek istiyor. Ama hu sırada kendine ne
bniiini tamamen kaybetmesine a7 kalmıştı, bası arkaya kadar zarar verdiğini göremiyor.”
düşüyordu. Courtney kızın battaniyeye sarıldığını görünce "Bana kızmasını istemem."
Andrew’in bunu akıl etmesine sevindi. Andrew. “Kızmaz, kızmaz.” dedi.
Dudaklarını sıkıca kapatan Andrew başını salladı. “Ben o kadar emin değilim." Courtney. Annie’yi ağa
“Onu arabaya bindirmeme yardım et.” beyinden daha iyi anladığına inanıyordu. Annie bahasını
Annie’yi arka koltuğa yerleştirdiler. Courtney, An kay bertiğini hissediyordu ve Courtney insanın çok sevdiği
nie'nin çantasına uzandı, bluzunu çıkardı ve kızın başından birini yitirmesinin nasıl bir şey olduğunu biliyordu. Onun
geçirip aşağı indirmeyi başardı Annie kollarını hareket et- hayatı da annesi öldüğü anda geri dönüşü olmayan bir de
liremiyordu. uyuşmuştu ve boş boş etrafa bakıyordu. Co ğişime uğramıştı. Hiçbir şey eskisi gibi olmamıştı ve ola
urtney bluzun düğmelerini kapattıktan sonra kız koltuğa m a z d ı. O k u ld a n evc d ö n d ü ğ ü n d e annesinin sesini duy
yığıldı. Andrew kızın bacaklarını kaldırıp uzattı, battani mayacaktı. O çok sevdiği yemeklerini yiyemeyeceklerdi.
yeyi üzerine örttü. Annesinin yokluğunda dünya d ah a k ü ç ü k , d a h a z a lim bir
Annie başını kaldırıp dili dolanarak, “Eğlendin ini?” yer h a lin e dönüşmüştü A n n ie ’y i u y u ştu ru cu k u tlan d ığ ı için
diye sordu. su çIan ıty o rd u . Ç ü n k ü o d a a c ısın ı d in d irm e k için b ir b a ğ ım
Courtney. “Aman ne eğlendim t" diye söylendikten lılık e d in m iş , k e n d in i y e m e k y e m e y e v e rm iş ti v e k e n d in e
sonra ön koltuğa geçli. v e rd iğ i bu c e z a d a n k u rtu lm a s ı dört y ılın ı almıştı.
Andrew kardeşine, "Sen kapa çeneni,” dedi. Courtney ona döndü. “Annie’yle daha sonra konuş
Yola koyulduklarında Annie sızlanmaya başladı. Co mak istiyorum, olur mu?"
urtney uzaklardan bir yerden siren seslerinin geldiğini Andrew gözlerini önlerindeki uzun yoldan ayınp Co-
duydu ama bunun gece kulübüyle bir ilgisinin olup olma urtney’in gözlerine baktı. “Annie’nin bir terapistle görüş
dığım bilmiyordu. meye ihtiyacı var.”
Courtney, “Neler oldu?” diye sordu. Daha açık sor Courtney. “B iliy o ru m dedi vc Annie’nin so ru n ların ı
masına gerek yoktu. Andrew neyi kasttettiğini anlamıştı. kısa sürede çözmesini umdu.
Sıktığı dişlerinin arasından, “Annie’yle babam birbi
rine çok yakındı,” dedi. “Pazartesi akşamı anladığın üzere
bizimkilerin boşanmasına alışamadı Herhalde onları yap
etlini. Sanırım insanların bahsettiği kalp kırıklığının ne ol
duğunu artık daha iyi anlıyordum. Ûnlann beni değil de
Janice'i seçmelerinin haksızlık olduğunu tilrn dünyaya
haykırmak istiyor, ama Cody’nin öz annesine ihtiyacı ol
duğunu kendime sürekli hatırlatmaya çalışıyordum.
BarbekUde pişen tavukları, lahana salatasını ve mı
sırlarımızı yedikten, daha doğrusu kendimize gerçek bir
Amerikan ziyafeti çektikten sonra Fransız kafesi nden al
dığını pastaları kutusundan çıkardım, kutuya kremalı pas
talardan ve cuma günü dükkânda görüşmeyi umduğum
"Çoğumuz, özel birileri için örgü öreriz. Alix'in spesiyalinden de koydurmuştum. Tatlılarımız biter
Bu sayede attığımız her itmekle, sevginin ve sevgi dolu bitmez karanlığın çöküp havai fişek gösterisinin başlama
düşüncelerin büyümesini sağlarız. " sını bekleyemeyecek kadar yorulan annemi eve götürdüm.
Eugene Bourgeois
Sonra Scattle’ın gökyüzünü aydınlatan havai fişek
leri izlenmek için toplandık. İşte o anda gözlerimden yaşlar
aktı. Daha önce kendimi hiç bu kadar kötü ve yalnız his
LYDJA HOFFMAN setmemiştim.
Mutsuzluğumla onların da canını sıkıyordum. Nere
Ailemin sayesinde Bağımsızlık GünO'nü bir şekilde deyse İki harta olmuştu. Geleceği düşünmez ve gönlerimi
atlattım. Matt ile Margaret bana çok İyi davrandı, annem bir şekilde geçirmeyi başarırsam bunlan atlatabileceğimi
de Hrııd’i sadece bir kez sordu. Margaret onlara ne söyledi biliyordum. Bugün de yıkılmazsam sonraki günlerle yllz-
bilmiyorum ama onun adı hiçbir muhabbetimizde anıl ! leşecek cesareti bulabileceğimi söylüyordum kendime.
madı. Brad’in aynı teslimat bölgesini değiştirmemesi de İşi*
özellikle annem biraz daha sessizdi vc kafası karışık i mi zorlaştırıyordu. Salı sabahı Margarel'e şefinden onu
görünüyordu. Elimden geldiğince yanında onırmaya çalış başka yere vermesini istediğini ama reddedildiğini söyle
tım; bahçesinden, dükkânımdan vc müptelası olduğumuz mişti. Ona inanıyordum. Geçen sene ilişkimizi bitirdiğim
diziden konuştum. Oysa aklım hep Brad'lc Cody’deydi. de Brad başka bir bölgede çalışmayı talep etmiş, talebi ka-
Hissettiğim üzüntünün göğsümde ağrıya dönüştüğünü fark
bul edilmişti. Sonradan aramız düzelince eski bölgesine incline. Carol ve Alix’i fazla zorlamıyordu. Aynca bir
geçmeyi istemişti. Demek ki patronu bu gelgitlerden bık le çalışma fikrinden hoşlanıyordu.
mıştı. Biz de bu yüzden birbirimizi düzenli olarak görmek Elise, cuma günlen gelmek istediğini söylemiş ama
zorunda kalacaktık. ıimıza uğramamıştı. Ona dükkânıma bağışlanan iplcr-
Matt'in beklenmedik şekilde işten atılmasıyla hafta denı vermiş, o da Linus Projesi için evde battaniye örmeye
larca bunalıma giren Margaret‘in durumu biraz düzelmiş başlamıştı. Alix de Seattle Aşçılık Akadcmisi'ndeki ders-
gibiydi. Ama sırf benim iyiliğim için rol yapıp yapmadı “ “ ien ve Fransız Kafesi’ndcki yarı zamanlı işinden arta-
ğını bilmiyordum. Ne olursa olsun, beni sevdiği için mo ı vakitlerde proje için iki battaniye örmüşlü.
ralimi düzeltmeye çalıştığına inanıyordum. Bana verdiği Cuma günü öğleden sonra ilk Uç öğrencim geldiğinde
desteğin ve yeni yeni göstermeye başladığı şefkat dolu garet dükkândaydı. O da en az benim kadar seviyordu
duyguların değerini biliyordum ırl. İlk olarak Jacqueline geldi.
Ayrıca Brad’lc yüz yüze gelmek zorunda kalmamak Dükkâna girerken, “Ben geldim!" diye seslendi. İçeri
için ablama ihtiyacım vardı. Son konuşmamızdan sonra ıvalı bir şekilde girmeyi seviyordu. Bu alışkanlığıyla baş-
dört beş kez dükkânıma uğramış, şansıma her defasında »rdn sinirlerimi bozmuş olsa da Jacqucline'in gelişini hâ
ahlaın imdadıma yetişip onunla ilgilenmişti. Normal bir ter vemıc şeklini ablam gibi ben de seviyordum. Jacqucli-
ilişkimiz varmış gibi davranmaya hazır hissetmiyordum t her zamanki gibi sosyetik görünüyor, saçları kalıp gibi
kendimi. Onunla konuşursam duygularımı dizginleyemez, tınıyordu. Bir defasında bana kaliteli bir saç spreyinin ct-
kendimi küçük düşürürdüm. isini hafife almamak gerektiğini söylemişti, Ciddi oldu-
Margaret’in yanı sıra hayır işleri için örgü örmeye iıııu bilmesem kahkahalara bogulabıl irdim
gelen arkadaşlarını da bu zorlu günleri aşmama yardım Artık Jacqueline vc Rccsc’nin gezip gördükleri yet
ediyordu. Cuma günleri öğleden sonra yanıma, örgü ör ki aklımda tutmaya çalışmaktan vazgeçmiştim. Geçen yıl
meye geliyorlardı. Bu fikri ortaya attığımda ilk öğrencile lınan adalarına giden bir gemi turuna katılmış, Ingilte-
rim Warm Up America için battaniye parçalan örmeye fdeki l.akc District bölgesinde yürüyüş yapmış ve geçen-
karar vermişlerdi. Margaret de yirmi, yirmi beş santimetre jde de Alaska’ya somon balığı yakalamaya gitmişlerdi.
ebadındaki parçalan hirlcştiriyor, böylece onun da çorbada Jacqueline’in dediğine göre bu kocasının uzun za-
tuzu oluyordu. Küçük parçaların örülmesi hem kolay olu indir gerçekleştirmeyi istediği bir hayalmiş. Jacqueline
yor hem de çok vakit almıyordu. Bu da işleri yoğun olan 1o seyahatien keyif alınış, hatta bana tütsülenmiş somon
1% Dtbbir .Uocıımbrr
Bir Yumuk Mutluluk
şaşırtmıştı
fftdcnm ın içine bakarak. “Nasılsın’" Biz gülerken kapı açıldı veCaro! içen girdi. Tek ba-
diye sordu. Bir cevap vermemi beklemeden hana sıkıca sa ■ şına gelmiş olması beni biran şaşırttı.
rıldı. "C aıııcron nerede?” diye »ordum. Ccçcıı sene lîiucız-
"İyiyim," dedim. Yalan söylemiştim. I I evi bir şekilde kavuşmuştu bebeğine. Carol ve Doug çocuk
Masadaki yerine geçip örgüsünü çıkardı Elindeki I sahihi olmak için defalarca Kip bebek tedav ısı görmüşlerdi
parçayı, yumağı on dört dolar olan, elle boyanmış, güzelce I Evlatlık olsa da artık bir oğulları vardı vc onu da candan
işlenmiş yün iple örmüştü; Jacqueline den de bu beklenirdi B seviyorlardı Buna da Alix aracı olmuş, kazara hamile ka-
zaten. Harcadığı parayı neredeyse hiç umursamazdı. Dük I lan vc bebeği istemeyen ev arkadaşının çocuğunu onlara
■getirmişti.
kânıma bırakılan anık ipleri kullanmak yerine cömertliğim
gösterip ipleri kendisi alıyordu. Carol, Jacqueline'in yanına otururken, "Bugün izinli
Etrafa bakarken. "Demek ilk ben geldim,” dedi. Bu E olduğu için Doug’ın yanında kaldı," dedi Birbırleriyle se-
alışılmadık bir şeydi. “İyi o zaman, ben de güzel haberleri ■ »ulaştılar. Carol da örgüsünü çıkardı. Çocuğu daha çok
ilk sana veririm.“ Kocaman gülümsedi. “Tammv Lee ha ■küçük olduğu için her hafta bize eşlik edemiyordu. Geldiği
mile! Rcese de ben dc mutluluktan havalara uçuyoruz.” r günlerde de ancak Cameron’u uyutabil irse yanımızda ka
Şimdi hatırlıyorum da bir zamanlar güneyli gelinim lıyor. uyanana kadar örgü örüyordu. Oğlu hayatının neşesi
nasıl da karşı çıkar, onun hakkında nasıl da kötü konuşur I haline gelmiş, ona akla hayale gelebilecek en büyük mut-
du. Ancak zamanla ona karşı tavırları tamamen değişti ■uluğıı tanıtmıştı. Kendilerini Cameron'a adadıklarını ve
Jacqueline'in de söylediği gibi bunu sabrıyla ve güzel ka bu sayede kaııkoca olarak birbirlerine eskisinden daha
rakteriyle Tammie Lee başardı. Jacqueline torunu Amelia fa/la bağlandıklarını söylemişti. Ona muiluguııun değerini
yı çok seviyordu, doğacak torununu da en az onun kada- bilmesini, her anın tadım çıkarmasını söylemek istiyor
seveceğine şüphem yoktu. dum Çünkü iki hafLa önce mutluluğun aniden yok olabil-
“Cinsiyeti kızmış ve şubat ayında Sevgililer Gü ini öğrenmiştim.
E
nü’nde doğmasını bekliyorlarmış.” Gözleri mutlulukla pa Carol'un elindeki şişler battaniyenin ona düşen kıs
rıldadı. “Çok heyecanlıyım." Tekrar gülümsedi. "Bebekleri. ıt hızlıca örerken şıkır şıkır sesler çıkarıyordu. Zorluk-
İlgili modellere bakmak istiyorum. Daha örmem gereke- •even. gözü pek bir örgücüydü. Ona çorap örmek içm
çok şey var!” iğne tekniğini göstermiş, o da geri kalanım kendi başına
müştü. Kaşlarını çatarak. “Geçenlerde ağabeyimle gö
200 OM *
a u . f—....-it... ı ı . b . . ^ ıa > .a
iyin Uanovdiıidila kalmaya devam etmişti. “Şimdilik sorun yok gibi,"
Alix, ■'Bilmeni fark ettiniz mi?" dedi. "Pasta ustası Carol işlediği sırayı bitirirken. “Kursa yazılan başka
olarak işe başladım ama aynı yerde çalışıyorum. Yalnız bu ilginç kişiler var mıT' diye sordu.
kez film dükkânında değil, şık bir kafedeyim.“ Bethanne'den bahsedip bahsetmeme konusunda bi
Jacqueline herkese. "Bu arada işe girmesiyle bizim raz tereddüt enim. "Kendisini henüz bulamamış dul bir ka
uzaktan yakından ilgimiz yok." diyerek açıklamada bu dın geldi.“ Onun için endişelenmekten kendimi alamıyor
lundu. “Alix yetenekleri sayesinde işe alındı." dum. Bethannc işe girmesi gerektiğinden bahsetmişti ama
“Aynen öyle. Zaten eklerimi vc kremalı keklerimi yi ne benim ne de diğer kadınların önerdiği işler ona uymuş
yenler bunu hemen anlar.“ tu. Bana bunalımda gibi geliyordu, yolunu vc amacını kay
Jacqueline gözlerim kısa bir süreliğine kapatıp. “O betmişti Ayakta durmasını sağlayan tek şey çocuklarıydı.
eklerden bahsetme ne olur.“ dedi. “Diyet yapıyorum da. Birkaç yıl sonra büyük ihtimalle onlar da evden ayrılacak,
Ama akşam partilerindeki tatlıları ayn tutuy orum tabii ki." işte o zaman Bethannc yapayalnız kalacaktı.
"Bir de Elise var.”
"Diyetten bahsetmişken aklıma çorap kursuna katılan
vc zayıflamak için örgü ören Courtney geldi." Güldüm. Carol, “Emekli kütüphaneci, değil mi?" diye sordu.
"Söylediğine göre buzdolabından örgü örerek uzak duruş ör "Evet" İşlediğim boneyi bir kenara bıraktım, toptan
müş. Gerçekten de birkaç kilo verdi." —— — cılardan birinin numune olarak verdiği akrilik ve yün ka
Jacqueline. "Hımm," diye mırıldandı. “ Denemeye rşım ı iple bananiye için bir parça örmeye başladım. “İlk
uuştığımı/da bağnaz biri olduğunu düşünmüştüm ama
değer"
“Courtney lise son sınıfa geçmiş,“ dedim. “C ourtney -"ildiğimi fark ettim. Meğer sadece içine kapanıkmış,
in anneannesi Ver a Pulanski’yi hatırlıyor musunuz?" fazla arkadaşı olduğunu sanmıyorum.”
Jacqueline başım salladı. “Vera hana şal modeli ver Jacqueline. "Ona. Doğum Günü Kulübü’mden hah-
tin mi?" diye sordu. "Seve seve aramıza katılabilir."
mişti.”
“Courtney bu sene onunla kalacakmış." Sosyallikte üstüne tanımadığım arkadaşımın Elise"i
• > Alix. “Ee. halinden memnun mu peki?" diye sordu aral.uıııa atmayı isteyeceğini tahmin e tm e li y d im . “Sizin
Ulbün ona uyacağını pek sanmıyorum“ dedim
“Sık sık yer değiştirmek zordur. Bunu benden iyi kimse
"Orası önemli değil. Bu- yerkre gidip kurtamı yap-
bilemez."
için güzel bir bahane oluyor işte Aynca o ** kimsenin
202 Dthbtt
doğum günü yoksa ünlü birinin ya da sevdiğimiz bir yaza tim. “Ben de senden bahsediyordum.” dedim ve onu sev
rın adına kutlama yapıyoruz. Haziranda Judy Garland ve giyle karşıladım
Dorothy Sayers için kadeh kaldırdık. Çok da eğlendik ay Elise utangaçça masadakilere baktı. Onu tanıştırdık
rıca.” Bir kız öğrenci gibi kıkır kıkır güldü. Bazen karşım- tan sonra Jacqueline hemen örgü çantasını çekip yanındaki
dakinin. bir yıl Önce kapımdan giren sosyetik kadın oldu sandalyede ona yer açtı. “ Lydia yeni emekli olduğunu söy
ğuna inanamıyordum. Bu değişimin, arkadaşınım koca ledi. Bence senm için Doğum Günü Kulübü'ne katılmanın
sıyla olan ilişkisinin yeniden canlanması ve geliniyle ya zamanı gelmiş." Duraksadı. “Doğum günün nc zaman?”
kınlaşması sayesinde gerçekleştiğine inanıyordum. “Ocakta." Elise. Jacqurline'in davetini kabul edip et
"Elise’e söylerim," dedim ama biraz gönülsüzdüm meyeceğinden emin değildi. "Benim yaşımdaki birinin
Elise anlaşılması zor bir kadındı Kendi kabuğuna çekil yaşlanmasını kutlaması iyi bir fikir gibi gelmedi.”
mişti ve insanların onun kim olduğunu öğrenmesinden Jacqueline gülümsedi. "Şaka yapıyor olmalısın Her
korkuyor gibiydi. Yine de luzından ve torunundan her bah yaş kutlamaya değerdir. Eğleneceğine söz veriyorum. Bu
settiğinde yüzü gülüyordu. perşembe öğlen buluşacağız. Ben gelir seni alırım. Ne de
Kurs boyunca normalden daha da çekingen hale gel olsa bu dünyaya hayatımızı yaşamaya geldik."
mişti. Onunla konuşmaya çalıştığımda hafifçe gülümsemiş "Ama... hiç kimseyi tanımıyorum. Birde... ne kadar
ve suratı asık olduğu için özür dilemişti. O gün kendisiyle ödemem gerekecek?"
ilgili ilk kez bir şey açıklamıştı; Söylediğine göre, eski ko Jacqueline, “Beni tanıyorsun ya,” dedi. "Hem ara
cası onları ziyarete gelmiş ve civarda bir yere taşınmaya mıza yeni katıldığın hem de doğum gününü kaçırdığımız
karar vermişti. Elise ise neredeyse kızının tüm ömrü ho- için her şeyi ben karşılayacağım.” Elise itiraz etmeye de
yunca yanlarında olmayan bu adamla ailesini paylaşma!, vam edince, Jacqueline hepimizin çok iyi bildiği o kararlı
istemiyor gibi görünüyordu. tonuyla konuşmaya başladı. “Geleceksin, tamam mı? Ak
Kapının üzerindeki çan çaldı. Cuma günü olduğu içir sini hayatta kabul etmem."
Brad'in geldiğini düşünüp korkuya kapıldım. Onunla gö Elise, “Peki, olabilir," dedi ama sesinden bunun hoş
rüşme işini, sağ olsuıı tüııı gün boyunca müşterilerle ilgile bir deneyim olacağına inanmadığı belli oluyordu.
nip duran Margaret'e bırakacaktım. Ablam arkadaşlarını! Arkadaşlarımın yanımda olmasıyla sevinmiş, gülüm
vakit geçirmem, sıkıntılarımdan biraz uzaklaşmam gerek süyordum. Kapının üzerindeki çan bir kez daha çaldı, ba
tiğini hissetm iş gibiydi. Elisc’ı görünce rahatlayıp iç çek şımı kaldırdığımda Brad’i gördüm. Korktuğum başıma
gelmişti. Mutluluğum bir anda uçup gitti ama endişelen
meme gerek yoktu.
Odanın karşı tarafında duran Margaret bakışlarını he
men bana çevirip, “Ben hallederim.” dedi.
Alix kaşlarını çatıp öne eğildi ve fısıldayarak. “Ca
nını yakabilirim derken ciddiydim. Tanıdıklarım var. İşaret
vermen yeter.”
Alix’in şaka yapıp yapmadığım hâlâ bilmiyordum
ama gözlerimi Brad’den alamıyordum. Başımı iki yana ELİSE BEA CMOKT
salladım . O da en az benim kadar perişan görünüyordu.
Alix’e. “Gerek yok,” dedim. Canı yeterince yanıyordu. İki E lise'm kitap kulübü her ayın ikinci pazartesi günü
miz de mahvoluyorduk. saat ikide toplanış or vc Elise bu buluşmaları çok seviyor
du. Grubu. Seartle Halk Kütüphanesi destekliyordu. Elise
emekli olduktan sonra kulübe katılmaya devam edeceğine
söz vermişti. Ayrıca Jacqueline*İn Doğum Günü Kulü-
bü ne de cn azuıdan bir kere katılmayı kabul etmiş, eğlen
meye karar vermişti.
Temmuz ayının kulüp toplantısı. Susan VreelandTn
Hüzün Renkli Kır adlı eserinin etrafında geçti. Çok güzel
bir buluşma olmuş. Elise arkadaşlarının yanından kendi
sini iyi hissederek ayrılmıştı. Gruptaki kişiler romana çe
şitli açılardan bakmış, hatta Elise'in daha önce hiç düşün
mediği yönleri dile getirmişlerdi.
Bindiği otobüsten esinden bir mahalle ilerideki du
rakta indi. İçeri girdiğinde ev sessizdi. Aurora’nın bu ko
nuda ona bir şey söyeyıp söylemediğini hatırlamaya çalışa.
Genelde içeri girer girmez, Luke ile John hemen il “Teşekkürler.” dedi. “Öğleden sonra kitap kulübünde bir
gisini çekmeye çalışırdı. Bugünkü sessizlik şaşırtıcıydı. şeyler atıştırdım.”
“Aurora. ben geldim,” dedi. “Kulüp toplantısı çok Maverick, Elise'in odasına kaçmayı istediğini bildiği
güzel geçli. B en...“ Maverick üzerinde bir mutfak önlüğü, için, “Ne okudunuz?” deyip onu oyaladı.
elinde de domatese bulanmış tahla bir kaşıkla belirince “Kitap.”
sustu. Maverick bunu çok komik bulmuş gibi kıkır kıkır
“Aurora çocuklarla dışarı çıktı.” dedi. “Aniden karar güldü.
verdiler.” “Çekilirsen odama geçeceğim.”
“Hı.” Heyecanı çabucak kayboldu. “Lazanyayı hemen fırına alacağım. Yemek bir saate
Yemek yaptığı her halinden belli olmasına rağmen hazır olur.”
Maverick, “Yemek yapıyorum,” dedi. “Daha doğrusu la- Elise onunla tartışmak tansa, “Aurora’y la çocuklar ne
zanya pişiriyorum. En çok sevdiğin yemekti.” zaman dönecek?" diy e sordu.
Elise, Maverick'in mutfaktaki tüm kap kacakları kir "Kesin bir şey söy lemediler. Sekiz gibi döneri« sa
lettiğini tahmin edebiliyordu. Bir zamanlar tertemiz mut nırım. Aurora bir arkadaşıyla buluşacakmış. Susan?”
fağını darmadağın ettiğini çok iyi hatırlıyordu. Kızgınca. Maverick bunu bir soru gibi sormuştu, ismi doğru
“Aurora'nın haberi var mıT’ dedi. Maverick lazanyayı ona hatırlayıp hatırlamadığından emin değil gibiydi.
pişirdiğini düşünüp bir şeyler söylemesini beklemişti ama Elise, “Çocukluk yıllarından beri dostu olan Susan
Elise onu terslemişti. Katz'ı kasttetmişlir." dedi. Sesinde aksi bir hava vardı. Ma
“Mutfağa girmemi o söyledi.” verick kızıyla biraz ilgilenmiş olsa bunu bilirdi. “Susan’ın
Elise öyle olduğuna pek inanmıyordu ama onunla Luke ile John'un yaşlarında iki kızı var. Washington Gö
tartışacak değildi. lü'ne mi gittiler?" Yaz aylarında sıkça yaptıktan bir şeydi
Maverick ona teklifini reddedemeyeceğı bir şekilde bu.
gülümserken, “Akşam yemeğinde bana eşlik edersin, öyle “Herhalde."
değil mi?” diye sordu. “Büyük ihtimalle sadece ikimiz ola Elise, eski kocasının doğra söylediğini düşündü. Kızı
cağız." ve torunları eve geç dönecekti. İşleri ve yorucu hayatlann-
Bu teklif aklını çelse de Elise'in mantığı birlikte ye dan dolayı Aurora ile SusanTn görüşecek zaman bulması
mek yeme düşüncesine üstün gelmişti. Gergin bir halde, zordu. Muhtemelen eve dönmeden önce bir yere oturup
Onunla bu durumda olmayı istemiyordu ama işte kar ama en büyük yeteneği mutfakla ortaya çıkıyordu. Zama
şılıklı oturuyorlardı Bunun sebebi sadece aç olması de nında istese çok ünlü bir şef olabilirdi. Ama o destelerce
ğildi. Maverick’le vakit geçirerek ateşle oynuyordu Bunu para peşinde koşmayı tercih etmiş ve elini avucunu yalayıp
biliyordu ama hazır oturmuşken bir şeyler yiyebilirdi. boş hayallere kapılmaktan başka bir şey geçmemişti.
Maverick, etrafa güzel sarımsaklı kokular saçan Se- Salatalarını bitirdikten sonra, Maverick tabaklan kal-
zar salatası getirdi. Yerine oturunca kadehini kaldırdı. “Ka d ın p k an y ay ı servis etti. Lezzeti, etrafa yaydığı kokuyla
deh kaldırmak istiyorum," dedi. örtülüyordu Elise ağzına attığı her parçanın tadını çıkar
Elise, “Hiç gerek yok," dedi, kendi sesindeki titreme mış, normalde yediğinden daha fazla yemişti.
yi fark etti. “Çok düşüncelisin ama bu sıradan bir akşam
Sonunda Maverick sessizliği bozdu. “Konuşmamız
yemeğinden öte bir şey değil. Romantik bir şeyler yaşaya ç<rdkm bir konu var.”
mayız. Ayrıca uzun zaman önce küllenen duygularımı bir Elise ciddi bir yüz ifadesiyle, “öyle mi?" dedi.
akşam yemeğiyle tekrar alevlendiremezsin.” U nsrick 'in sandalyesinde rahatça oturup gülümse
Maverick kaşlarını çattı. “Küllenen mi?" mesi ı « ı pşınn
“ Boşanmamızın üzerinden geçen yılları sayamıyo K ooft b ir şey mi var?”
rum bile." Bunu Maverick'e hatırlatması gerektiğini dü
"Kemini beğenmiş duruşunu eskiden de çok sever
şündü. O bilmiyorsa bile Elise aradan kaç yıl geçtiğini çok dim.”
iyi biliyordu. "EfendinT Elise yemek yemeyi kabul ettiğine çok
Bu çıkışını görmezden gelen Maverick, "Şerefe," tan pişman ofenusru. Hiç mi ders almayacaktı?
dedi. “Hayatımın aşkı. Elise’e.” Mavenek eiıyic onu gösterirken, “Evliyken de böyle
Elise sandalyesini geri itti, kalkıp gitmeye hazırdı. yapardın.” dedi.
“Sakın,” diyerek uyardı onu. Boğazı düğümlendi Ne cü “Ne >apardım'.'“
retle ona böyle bir şey söylerdi! “Tıpkı şu anki kibirli ifadeyle bana bakardın.” Pis pis
Maverick hiçbir sorun yokmuş gibi kadehini indirip güldü. “O ifadeni çok severdim. Hâlâ da seviyorum.”
çatalına uzandı. O, haddini bilecek gibi durduğu için Elise Elise tabağındaki son lokmaları, sosu ve erimiş pey
de yemeğe başladı. Düğümlenen boğazından dolayı ağzına niri yedi; ona cevap vermeye tenezzül etmedi. Birazdan
attıklarını çiğnemekte ve yutmakta zorluk çekse de buna odasına çekilecekti...
değeceğini düşündü. Maverick’in birçok yeteneği vardı “Bunu söylemek için doğru zamanı aradım. Bak seni
güldürmeyi başarmam bile ne kadar vaktimi aldı.” eıını kadehe sürmeyeceğini söylemesi gibi bir şey bu." To
Maverick’in bu lafına kızarı Elise, “Lanet olsun.” runlarına poker oynamayı öğrettiğine göre, kumar konu
dedi. Onun için her şey. her şey bir yarıştan, bir oyundan sundaki zafiyeti açıktı.
ibaretti. "Ciddiyim. Elise. Kumar yok artık. Hayatımın geri
Gözleri parıldarken. “Sana arkadan sarıldığım, seni kalanını zara ya da kumar masasına yatırmak istemiyorum.
doyana kadar öptüğüm günlen hatırlıyor musun?” Ailemi, sem istiyorum.”
"Sen öyle şeyler yapmazdın ki." Elise her şeyi çok Bu sözlerle şaşkına dönen Elise ağzındaki ş a r a b ı M u -
iyi hatırlıyor ama o anılan derinlere gömmeyi tercih edi venek'in y üzüne püskürtmeyi istedi. Kendini zorlayıp yut
yordu. Evlilikleri boyunca Maverick hep istediğini elde kundu. "Çok geç kaldın." dedi. “Otuz yedi vıl kadar.”
etmiş. Elise'in ona beslediği sevgiyi kullanarak küçük Maverick kadehini ona doğru kaldırırken. "Bence
oyunlarını kazanmıştı. Ondan istifade etmişti. tam zamanında geldim," dedi.
“Hayır, hatırlıyorsun," diye fısıldadı. “Hem de çok
iyi hatırlıyorsun.”
Elise duygusuzca, “Ama unutmak için elimden gelen
her şeyi yaptım,” dedi. “Bana inanmayabilirsin ama se
ninle yaşadıklarım beni buna zorladı.”
Maverick’in yüzündeki gülümseme kayboldu, surau
asıldı. “Onu benden iyi hiç kimse bilemez."
Elise. “Hiçbir şey değişmedi ki," dedi. “Kumar oy
namayı bıraktığını söylüyor olabilirsin ama sözünü tuta
mazsın. Kumar oynama isteğin hiç bitmeyecek."
“Yanılıyorsun.”
“Yanıfm tyorum Oyun kâğıtlarından uzak duramaz
sın."
Maverick sakince, “Oyun oynayabilirim," dedi. “Ama
kumar oynamam.”
Elise başını iki yana salladı. "Bir alkoliğin bara gidip
f t r j Mutluluk 219
218 O rM u r Uaeamber
223
r “lyi. Etme."
digi arılamıyordu. Tek tepkisi utanmak olmuş ve bunu da hoşuna gidecek bir plandı.
Courtney’e kızarak üzerinden atmıştı. O olmasa. Andrew “Ah. çok iyi olur. Lydia'ya benden selam söyle.”
kardeşinin gece kulüplerine takıldığını öğrenemezdi. An “Baş üstüne ”
nie başına gerçekten de büyük bir bela açabilirdi. Çok sa Kaskını ve eldivenlerini kapan Courtney merdiven
yıda genç eestasyden ölüyordu, Chicago'da bununla ilgili lerden indi. Hissettiği hayal kınklığı onu kahrediyordu.
haberler duymuştu. Annie için doğru olduğunu düşündüğü şeyleri yapmış ama
Anneannesi merdivenlerin başından, “Courtney!” di karşılık olarak kızın terslemesine maruz kalmıştı. Bisiklet
ye seslendi. sürmek sinirlerini yatıştırabiltrdi.
Courtney de kurduğu bağdaşı yavaşça bozup yatak O sabah tartıya çıkıp yarım kilo aldığını görmek Co
tan inerken, “Efendim?” diye bağırdı. urtney'in zaten bozuk olan moralini daha da bozdu. Bir
“Her şey yolunda mı? Arkadaşın bir hışımla çıkıp hatta boyunca hiç tavız vermeden uyguladığı diyet saye
gitti." sinde en azından biraz kilo vermiş olması gerekirdi ama o
“Sorun yok, anneanne." tam aksine kilo almıştı.
Anneannesi ona gülümseyip, “Arkadaş edinmen gü Courtney garaja gitmek için mutfaktan geçerken an
zel bir şey,” dedi. “Ben kilisedeki yardım toplantısına gidi neannesi. “Saat kaçta döneceksin?" diye sordu.
yorum. Gelmek ister misin?" "Bilmiyonm ama çok geç kalmam.”
“Onun yerine bisiklet stirşem olur mu?” Çin'e gön * "Paran var mı?"
derilecek kıyafetleri paketlemeyi hiç ama hiç sevmiyordu. "Var" Mutfakla durup daha fazla soruya cevap ver
Anneannesinin arkadaşlarıyla muhabbet etmek belki bir mek zorunda kalmay ı istemiyordu. Dışan çıkıp pedal çe
kaç yıl sonra hoşuna gidebilirdi ama şimdilik zevk almı virirken yüzünde rüzgârı, ensesinde de güneşi hissetmeyi
yordu. O kadınlar ağrılarından, hastalıklarından yakınıp özlemişti. Aımie’yi zcttc kadar umursamıyordu artık. Ona
duruyordu. yardım etmeye çalışnaş. konuşmayı denemiş, annesiyle il-
Anneannesi. “Nereye gideceksin?" diye sordu. gilı hiç kimseyle paylaşmadığı şeyleri paylaşmıştı. Yine
S
Babasının onu neredeyse tamamen serbest bıraktığı de hiçbir şev elde edememişti.
üç yıldan sonra, anneannesine hesap vermek zorunda kal
Courtney. Blossom Sokağı’na vardığında nefes ne-
mak canını sıkıyordu. “Tuhafiyeye uğrayıp ördüğün par eydi. Köşey i dönünce Bir Yumak Mutluluk'u ve soka-
çaları götürmeyi düşünüyordum.” Bu anneannesinin de ı karşı tarafındaki Fransız Kafesi ni gördü. Kafenin ön
w nara nldııüunıı hesapladı, Uzenne btr dö kolayı etleül. Courtney. “Olur.’' dedi Bardağından aldığı ilk yu
Bu da diyetine aykırı bir şeydi ama şekersiz limonata iç
dumla kendisinden geçti Alm söylediği tadar güzel bir
mekten gına gelmişti. Hazır diyetini bozmaya yeltenmiş
şey ortaya çıkarmıştı. A yrıca ianesi de O uzak durduğu üç
ken bu hakkını sonuna kadar kullanacaktı. Kendini limo lüyü barındırmıyordu.
natayla kandırmanın bir anlamı yoktu.
“Lydia zayıfladığından bahsetti. Aferin sana, kilo
vermek zor iştir."
Courtney başını salladı.
“Sana şekersiz, çikolatalı bir latte yapayım hemen."
Ekleri gördükçe Courtney *in ağzının sulan akıyordu.
"Latte m iT Bunu düşünmek için durdu, diyetini bozma
yacak aynı zamanda hoşuna da gidecek bir teklifle karşı
karşıya olduğunu fark etti. Alix*in spesiyali, kalorisiz ar
kadaşlıktı.
Courtney becerebildiği kadar hevesli görünmeye ça
lışarak, "Alayım o zaman.“ dedi.
Alix gülümsedi. “Tamamdır. Sana en güzel lattemi
yapacağım.”
Courtney rahatlayınca iç çekh. Alix olmasa muhte
melen diyetini bozacak, eklerden alacak ve daha tadı da
mağına gelmeden hepsini midesine gönderecekti. Sonra
da yedikleri kilosuna kilo katacaktı.
Alix ona ianeyi uzaurken. “Teşekkürler,” dedi. “Yar
dımcı olduğun için sağ ol.”
"Ne demek. Canın istediği zaman gel. Aynca Brad
ve Lydia'yla ilgili bir şeyler öğrenirsen beni haberdar et, olur
hal aldı. Bir kütüphaneciyle bir kumarbaz bir araya gelmiş, çorabı ç geçmeden çantasından yansı örü,
onaya çok ilginç bir çift çıkmıştı. Bu. aşk kitaplarında an k ra niçin havaya k a ld ı r d ı.
latılan türden bir birliktelikti ama ne yazık ki hikâye mutlu du. "Herhaidp ttğûnıü f a r k ettin m ıT diye
sonla bitmemişti. saatimi aldı bana altın madalya v e r i r le r . 1
Bethanne Hamlin’in de eski kocasıyla sorunları var “O__
dı. Ama geçen her hafta kendine olan güveni anıyordu. « t düJckânın ;yanlış yapmışsın.'’ diyen Mar
la Lafa daldı.
Hepimiz bunu görebiliyorduk, hatta Örgüleri bile bu du Yuyorum*
rumu kanıtlıyordu. Kızı ona zor günler yaşatıyordu ama rircestnc güJı ti. B ethanne ye güven t
bu konudan çok az bahsediyordu. Herhalde Anme'yle ar gerek yok," elin alışır, en dişelenm e
kadaş olmaya başladığı için Counıvey'in yanında konuş “Endjşeig
maktan çekiniyordu. ¿«mi düşündüm , yani ilk başta beceremec
k * tam da olması gerekti)
236 Dtbbte AiacMnbtt
237
g ib i oldu. B aflarfcen de teli h ır şey biliyordum, doğru düz aşama yuvarlak şiş yöntemiyle daha basıl bir hale geldi
gün yapana kadar vazgcçmevet-rttırn." ama bazı örçûdBa halâ çift uçlu, dört ya da beş şiş tekni
Ona sarılmamak için kendimi zor tutarken, “Aferin ğim tercih ediyor. Çorapların “sihirli itmek” de denilen,
sana.” dedim. Gerçeklen dc onunla gurur duyuyordum. bir metre ıınmtajftıınrlı m icmali şiş tekniğıy le örüldüğünü
Kursla birlikte örgü örmenin haricinde büyük bir gelişme de büıyonmn ama ben şahsen iki yuvarlak şiş yöntemini
kaydetmişti kullanmayı ve öğretmeyi daha çok seviyorum.
Bcthanne kederlice, “Ah. bir de iş hulsaydım.” diye
Ba a n d a herkesin yansı tamamlanmış çoraplarını
söylendi. uetem eye başladım ve öğrencilenmin ilerleme
Plise onun hemen ardından içeri girdi, karşılıklı otu
kaydettiğinin farkına vardım. Yaptıkları işleri önceden gör
rup çoraplarım karşılaştırdılar. Plise daha önce çorap ör
müş atsam bile, arada örgülerim kontrol etmeyi alışkanlık
müş. topuk kısmını yapmıştı ama farklı bir teknik gerek
hatme peurmişttm. Gösterdikleri çah ay ı fark etmemi sağ-
tiren yuvarlak şişle örgü örrncmıştı. ı »çın bunu yapmaktan zevk alıyordum. Tekrar van-
Elise’e bakarken, "Çok iyi bir iş çıkarmışsın.” dedim.
" >ne yapacaklarım gösterdim ve sonra da onları
Tüm ilmekleri aynı güzellikte atmıştı. Örgü konusunda ak tboştaaşa bıraktım.
lına koyduğunu yapan biri olduğunu anlamış, hayatını da
: ipi bir şişten diğerine geçirirken. “Keşke iş
aynen böyle yaşadığı izlenimine kapılmıştım. kadar kolay olsaydı,” dedi.
İçeri en son Courtney girdi. Bisikletle gelmiş, bisik
Plise ana baktı “Ben de bu konuyu bir ara düşün-
letini dükkânın önündeki sokak lambasının direğine kilit- dfcn.“ dedı "Nerelere başvurmuştun T
Icmişti. Biraz daha kilo verdiği belli oluyordu. Ne kadar
Berham c. "Hct yere," diye haykırdı, sesi hayal kı-
güzel göründüğünü söylemek istedim ama sonra onu utan nkhğndm dolayı boğuk çıku. "Aklıma gelen he-r yere baş
dıracağımdan korktum. vurdum. Aslında çocuklarımı yalnız bırakmayı da ıstemı-
Courtney hızla yanımıza gelirken. “Geç kaldığım yorum."
için özür dilerim ” dedi. Kaskını ve sırt çantasını çıkarıp Margarct ona para uzatan müşteriyle ilgilenmek ye
yerine geçti. Bir iki dakika içinde örgü örmeye tamamen rine. "Çocukların kendi kendilerine bakacak kadar büyük.”
hazır hale geldi. diyerek lafa daldı. “Benim de iki kızım var,” dedi, kaşla
“Herkes nasıl?” diye sordum. Çorap örmenin en zor rımı çaltığımı fark etti. “Ben onları evde bırakıyorum.”
aşamasına, parçalan birleştirmeye gelmiştik Bence bu Bcthanne bir anlığına düşündü. “Kendini kötü his-
sermiyor musun?” len b»r işe girmeliyim yoksa kısa süre sonra evsiz kalaca
Margarei omuz silkti. “Hayır. Yazın başından heri ta ğın.” dedi.
baları evde. Çalışmaya devam etse daha iyi olurdu ama bu Durumu abarttığını biliyor, yine de yaşadığı maddi
sırada çocuklarla bol bol zaınan geçirdi.” ı camnı ne kadar sıktığını görebiliyordum. Keşke
Bcthanne. “Doğrusu Aıınic’yi evde yalnız bırakmak ı daha iyi olsaydı da onu işe alsaydım. Ama böyle
tan korkuyorum." dedi. Counney'in ona bir bakış anığını bir şey yapamazdım.
gördüm “Annie.. hayatındaki değişimden dolayı... ken “Bu konu ne zaman açılsa bize sadece parti düzenle
dinde değil. Çalışmaktan kaçmıyorum. Gerçekten’ Ama mekten. özellikle çocuklara doğum günü hazırlamaktan
aynı zamanda girdiğim işi de layığıyla y apmak istiyorum. anladığını söylüyorsun ”
Sürekli evde neler olduğunu merak edersem bunu başara- Bethanne’nin yıllar boyunca çocukları için parti dü
mam." zenlediğini birkaç kez duymuştuk. Belli ki bu işten anlı
O sırada Brad’in oğluna tek başına bakmasının ne yordu.
kadar zor olduğunu düşündüm. Cody sekiz yaşındaydı, Bcthanne üzgünce omuz sılkcrien başını salladı. “Ne
kreşe gitmekten nefret ediy ordu ve tek başına evde kala yazık İri hiç kimse bana öyle bir iş vermez."
Elise, “O kadar emin olma.” dedi.
mazdı.
Bethanne, “Ee, Elise, bu konuyu düşündüm demiş Bethanne gözlerini kocaman açtı. Nefes nefese. “Na
sıl yani?” dedi.
tin,” dedi,
“Evet, düşündüm.” Elise, “Torunumun doğum günü yaklaşıyor." diyerek
Bethanne başım iki yana sallarken. “Ben de elimden konuşmaya devam etti, “Kızım becerikli biridir ama çok
geleni yaptım." dedi. “Garsonluktan dişçide sekreterliğe yaratıcı olduğu söylenemez. Luke'a doğum günü partisi
kadar her işe başvurdum ve hemen hemen her alanı dene düzenleme işini sana vermek istiyorum.”
Bethanne’nin otunışu dikleşti. "Gerçekten de bu iş
dim.”
Elise. “Dişçideki iş ilgini çekmedi m ¡T' diye sordu. için ödeme yapacağım mı söylüyorsun?"
“Sekreterlik bana göre değil " Elise, “Büyük bir miktar olmasa da, evet.” dedi. Eli
Elise güldü. ' Ben de öyle düşünmüştüm. Seri bu ta se' in çok fazla parasının olmadığım biliyordum, bu yüzden
de bunun epey cömertçe bir teklif olduğunu düşündüm.
vırlarla hiç kimse işe almaz."
Bethanne’nin üzüntüsü yüzüne yansırken, “Ama aci Hey ecanlanan Bethanne. “ Aklımda küçük çocukların
248 ftebbıe I tm m b c r
*► M JUMMı* 249
yordu. Arkasına dönüp odadan çıkmalıydı. Ama kendine ğunu öğrendikten kısa süre sonra çekmişti. Yakınlardaki
etiğe! olamadı Maverick'in çekmecesinde bir çerçevenin bir parkta yürüyüşe çıkmışlardı ve Maverick. Elise'in tam
ucu çarpmıştı gözüne. Fotoğrafta kimin olduğunu ya da da baktığı gülden başını çevirirken çekmişti fotoğrafım.
Muvcrick'in çerçeveyi neden en dibe sakladığını sorgula Llıse'ın gözleri sevgi ve heyecanla paılıyoıdu. O günlerde
mak ona düşmezdi. neler olduğunu anlamaya daha başlamamış, evlendiği
Hızlıca dönüp kapıya yöneldi, sonra arkasına baktı, adamla ilgili gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalmamıştı.
kalbi deli gibi atıyordu. Alı ranzanın yanındaki küçUk ma Ama o anda kalbı daha önce hiç hissetmediği ve daha
sanın Üzerinde Maverick'in okuduğu kitapla bir kahve fin sonra da hissedemeyeceği kadar mutlulukla doluydu. Ma
canı gördü. Ama hiç fotoğraf yoktu. verick işle o anı yakalamıştı. Elise o fotoğrafta geleceğini,
Aniden buna daha fazla katlanamayacağını fark etti. bebeğini vc ailesini düşünen aşkla dolu bir kadındı.
Neden kendisine böyle eziyet ediyordu ki? Fotoğrafa bir Fotoğraftaki kadına bakıp dudağını ısırdı, üzerine
bakış atsa merakı dinecekti. Çekmeceyi açıp içine baktı. akın eden anılar vc duyguların şaşkınlığını yaşadı.
Çerçevenin ucu tişörtlerin altından görünüyordu, tiümüşlil Maverick kapının eşiğinde. "Ne zaman çektiğimi ha
ve biraz eskimişti. tırlıyor musuııT' diye sordu.
Kendi kendine, sadece bakacaksın o kadar, dedi. Ta Elise nefesini tuttu, komodinden sıçrayarak uzakla
mam. böylece özel hayatına burnunu sokmuş olacak ama şırken elini kalbının üzerine koydu. M averick'in geldiğini
çok da büyük bir şey yapmayacaktı. Kendini böyle haklı duymamasına şaşırdı. Yaşadığı şaşkınlık bir yana, onun
çıkarmaya çalışmaktan hoşlanmazdı. Hayır, bu konuda dü çekmecesinde, onun odasında saklanmış kendi fotoğrafına
rüst olacaktı. O fotoğrafa bakarsa haddini aşacaktı. Ama bakarken yakalandığı için utanç duyuyordu.
yine de yapacaktı. Ona dokunmayacaktı. Sadece gömlek “Ö ö ... özür dilerim." dedi, Maverick’in yüzüne ba
leri kenara çekecek, Muvcrick’i tanıdığı kadarıyla da muh kamıyordu.
temelen kazundığı bir poker turnuvasının fotoğrafıyla kar "Ne için özür diliyorsun? Gizli işler karıştırdığın için
şılaşacaktı. mi?"
Kalbi deli gibi ularken, bir parmağıyla gömlekleri ke Utancından yerin dibine giren Eili.sc. gözlerini uzak
nara çekti ve donup kaldı. Nefesi kesilmişti: fotoğrafta lara çevirmeye devam edip başım salladı. “ B unu... bunu
kendini görmüştü. yapmamalıydım. Özür dilerim. Kim bilir aklından neler
Maverick, fotoğrafı Elise'in Aurora’ya hamile oldu geç iy ordur.”
"Sorum u cevaplamadın."
a başım ıkı yana salladı.
Elise'in istediği tek şey oradan kaçmaktı. “Sorunu
unuttum." Mavenck. "Biliyorum,” diye fısıldadı. "Yetmiyordu,
Maverick yavaşça ve üzerine basa basa, “O fotoğrafı U U da yetmez Ama ben seni becerebildiğim k adar çok
geviyorum.“
ne zaman çektiğimi hatırlayıp hatırlamadığını sorm uş
tum,” dedi. Elise. Luke ve John gelmese M averick'in onu ora-
Elise konuşarak cevap vermektense başını salladı a k ta öpeceğini biliyordu. Ama çocuklar fırtına gibi içeri
dalıp birbirieriyle kavga etmeye başladı. Herhalde bisik
Mavenck sakince. “Onu yanımdan hiç ayırmadım," de
letlerini garaja sokarken tanışm aya başlamışlardı.
di. “Fotoğraf parçalanmaya başlayınca çerçevey e koy dum “
“H ı” Maverick gönülsüzce yanından ayrılıp hemen du
"Yanımda olmam istedim.” rum u kontrol altına aldı. Elise kaçma fırsatını değerlen
Elise sertçe, “Biz boşandık.” diyerek ona durumlarım dirdi Mutfağa dönüp iki eliyle tezgâha dayandı, derin bir
hatırlattı. Kendini onun sevgisine bırakmanın nasıl bir his nefes aldı Eski kocasının onu öpm esine ramak kalmıştı ve
bu yeterince şaşırtıcı bir şeydi. Ama Elise de dizlerinin ba-
olduğunu hatırlamayı istemiyordu. M avenck’le arasında
■ *—n çözülmesine engel olamamıştı
sadece birkaç adım olduğundan fazlasıyla haberdardı Fv-
lendiği zamanlarda da kullandığı tıraş kolonyasının koku Şansına kemdim oyalayacak bir şeyler bulmuştu. Sa-
sunu alabiliy ordu. Markasını hatırlamıyordu ama ağaçların ı hazırlamayı bitirdi, hızlıca ocağın üzerinde pişen dö
kokusuna benzer taze esinti, aftodizyak etkisiyle üzerine şle et sosunu kanşurtfa. Sonra spagettiyi haşlamak için
: tencere suyu kaynamaya bıraktı. Hepsini borcama ko-
geliyordu. Mantığı ona ne derse d esia biraz daha yakınına
n rendelenmiş peynirle birlikte fırına sürecekti.
gitti, şu birkaç saniye içinde M averick'in ayaklarının di
bine ytğılacağından korktu. Yirmi dakika sonra garajın kapısı kapatılınca derin
| bir iç çekti. Ya A uron ya da David gelmişti.
Maverick içeriye girip önünde durdu. “Sana bunu
daha önce dc söyledim, şimdi dc söyleyeceğim ." dedi. 1şn Garaj kapısından içeriye kua girdi. Annesinin yemek
tığım görence çok sevindi
rctparmagını Elise'in çenesinin altına koyup göz gözr ge
lene kadar başını yukarı kaldırdı "Seni o zaman seviyor “Anne, çok çok teşekkürler'" Annesine sıkıca sarıldı.
dum. Onca yıl boyunca da sevdim. Şimdi de seviyorum." Elise. “Niye teşekkür ediyorsun?" diye sordu. “Ak-
ı yemeği için mi? Elimden geldiğince sana y arduncı ol-
Elise. düğümlenen boğazından dolayı konuşama-
ya çalışıyordum sadece.” Konuşken spagettiyi süzdü.
252 İM b h * K h e o m b e r
BETH.ANNE HAMLİN
25 6 Debbıe Uoctnnher
B ir Jutmut i it¿jlufu ¿57
“Partinin yolunda gidip gitm ediğini öğrenm ek iste-
¿fmiçti Kiiciik cocHklar. dinozor yumurtası avını ve Beıh- dfm.’'
anne'nin A nnıe’nın yardım ıyla bulduğu dinozora kuviuk
“Çok mutlu vc çok heyecanlıyım. B u... bu da çok
takıntıca” oyununu çok sevmişti.
lezzetliymiş. Meksika yemeklerini çok seviyorum."
”I.uke’un partisinde üç kişiyle daha aıılaşlığımı söy
"Ben de." diyen Paul, nıargaritasma uzandı, bir
lemiş miydim? Ayrıca tuhafiyede tanıştığım bir kadın için
yudum alınadatı önce bardağının kenarındaki luzu yaladı.
dc çok büyük Wr parti hazırlayacağım. Herkes çocukları
Dilini görünce Bethanne'nin içinde bir şeyler kımıl
nın ya da torunlarının doğum günü için benden ■'özel yar
dadı. Hemen uzaklara baktı, aptallık etliğini düşünerek
dım” isliyor." Plindeki cipsi salsa sosuna batırıp ağzına
kendisine kızdı. Ama belki de bu normal bir tepkiydi. Bi
attı. İşin en güzel yanı da. bu kadar çok parti verdikten son
riyle birlikte olmayalı epey zaman geçmişti, halta cıı son
ra Andreıv'in futbol kampına gitmesine yetecek parayı ka
ne zaman bir erkeğin koynunda yattığını hatırlamakta zor
zanmış olmasıydı. Parayı oğluna uzatırken gururdan ağ
lanıyordu.
layacak gibi olmuştu. "Sen d c ..." Söylemek istediği şeylerde tereddüt edip
Paul salsaya batırılmış cipsi ağzına doğru götürürken.
öne doğru eğildi ve "...S eksi özledin mi?” diye sordu.
"Yeni partiler düzenleyeceğini söylediğinden eminim,
“Seks.” Paul gözlerini kıstı. “O nedir?”
dedi. İkisi de yıllardır daha komik bir şey duymamış gibi
“ Yoksa bir kereden fazla mı söyledim'-’” Bethanne aynı
güldü.
şeyleri tekrar tekrar söylediğini biliyor ama kendine engel
Bethanne. “Gerçekten.” dedi. "Merak ettim.”
olamıyordu. Yıllar sonra başına gelen en güzel şeydi bu.
Paul başını salladı. “ Hem de çok özledim. Peki ya
"Çocuklar büyüdükçe Graııl. doğum günlerini abar
sen?”
tıp paramızı çarçur ettiğimizi düşünmeye başlamıştı Kn-
Belhaiıne de başını salladı. Bu soruyu başka kimseye
nsmın bu işi geçim kaynağı haline getireceğini kim tahmin
I soramazdı, bıı durum arkadaşlıklarının ne kadar değerli ol
edebilirdi kiT* Sustu. "Eski karısının." diyerek düzeltti, tç
duğunu fark etmesini sağladı. Birbirlerinin yanında ken
çekti, "Bunu söylemeye bir gün alışacak mıyım
dilerim güvende hissediyor, kızgınlıklarını vc acılarını açık
“ Bilmiyorum Ben alışamadım."
açık konuşabiliyorlardı. Bu kadar dürüst olabilmek, yara
Bethanne ağzından kaçan hu lafın moralini bozma
larına bir nebze deva oluyordu,
sına izin vermeyecekti. "Aramana gerçekten çok sevin
Paul. “Annie ve Aııdrew'le aran nasıl?” diye sorarak
dim."
Vera haftanın dört günü sabah havuza gidiyor, sıkı bir kocaman, tüylü terlikler giyinmişti.
kahvaltı yapıyordu. Sonra bahçesinde çalışıyordu. Çeşitli Aynca yüzünde gülümseme de yoktu. İlk konuşma
kilise komiteleri de dahil olmak üzere görev aldığı gönüllü ları çok kısa geçmiş, Courtney. Annie’yi onunla görüşme
işlerde, normal bir işte geçirebileceğinden daha fazla vakit ye Beihanne'nin mi zorladığını, yoksa kızın bunu kendi
geçiriyordu. sinin mi istediğini merak etmişti. Ama o zamanlar kızın
Anneannesi arabasıyla gözlerden kaybolurken, Co amacını sorgulayamayacak kadar heyecanlıydı.
urtney kaldırımda durup Annie'nin evini inceledi. Girişi Courtney eve girerken. “Nasılsın?” diye sordu.
dik merdivenli, mermer kaplı veranda, oval kapılı, tuğla “İyiyim, galiba.“ Annie arkasına dönüp merdivenler
evi göriir görmez çok beğendi. Chicago da bazı mahalle den çıktı.
lerde gördüğü evlen anımsamıştı. Courtney bir süre daha etrafa bakmayı istemesine
İçini özlem dolu duygular kapladı. Arkadaşları da, rağmen onu takip etti. Ev, krem rengi duvarlarıyla, koyu
aşina olduğu her şey de C hicago’daydı. Yeni bir hayata kırmızı ve yeşil mobilyalarıyla, parlak parkeleriyle ve sade
alışmak zorunda kalmaktan nefret ediyordu. Bugünlere ge ama pahalı görünen halılarıyla çok güzel duruyordu. Şö
lebilmek ve sağlam arkadaşlar edinmek için on bir yılını mine rafını taze çiçekler süslemişti. Tahmin ettiği gihi B ah
harcamıştı. an ne çok zevkli biri çıkmıştı.
Kendi haline acımakta haklı olduğunu düşünse de. Duvarlar çerçevelerle kaplıydı. Courtney güzel gün
çok uzun zaman önce bu fedakârlığın gerekli olduğunu ka Icrdc çekilmiş aile fotoğraflarına bakmak için biraz durak-
bullenmişti. Julianna. gelecek yıl üniversiteye başladığında sadı. Andrew, mavi gözleri ve sert görünümlü çenesiyle
benzeri d e ğ iş ik lik le r yaşayacağını söylemişti, S ani Court
ney aslında bu hayat tarzına bir yıl önce uyum sağlamaya
başlamıştı. Juliannatun dediğine göre bu sayede üniver
siteye daha hazırlıklı gidecekti. Ablasının bu sözleri onu
rahatlatmıştı. Yalnızlık duygusundan kurtulmak için aile
I
bahasını andırıyordu. Annie de annesine çekmişti. Halı se
rilmiş merdivenlerden yukarı çıkarken. “Sizinkiler nere
de?" diye sordu,
rağmen hâlâ hayalının bir parçası olduğunu anlamasını vc mecbur denk geliyoruz. Bu arada ağabeyimden hoşlanı
bunun değerini bilmesini istiyordu. yorsun, öyle değil mi?”
“Odam şurada.“ diyen Annie koridorun sonunu gös Courtney bu beklenmedik som karşısında şaşkına
terdi. döndü, yüzüne kan dolduğunu hissetti, "B ence,,, hoş biri.”
Courtnev fotoğraflara son kez baku ve yavaşça mer Daha fazlasını söyleyip yanlış anlaşılmaktan korkuyordu.
divenleri çıkıp Annie’nin arkasından odaya girdi. Andrew yakışıklı ve popüler biriydi ve Bethanne'nin de
¡çeri adım anığında Annie çoktan yatağınm üzerine diğine göre okulun gözde sporcuları arasındaydı. Muhte
oturmuşlu. Kıyafetleri yere saçılmış: şifoniyeri CD'lerle, melen okuldaki tüm kızlar ona âşıktı. Courtney. onlara
kitaplarla, makyaj malzemeleri ve dergilerle dolmuştu. karşı şansının olmadığını fark etmiş ve bunu kabullenmişti.
Genç bir erkeğin fotoğrafı aynanın üst köşesine sıkıştırıl Boş bir umudun peşinden koşarak vaktini hare ama yacaktı.
mıştı. Şansı yaver giderse bir ihtimal arkadaş olabilirlerdi.
Courtney fotoğrafa bakmak için aynanın yanına gitti. Annie derince iç çekli. "Ağabeyimden bahsetmişken,
Başka bir fotoğrafın da aynanın alt kısmına yapıştınldığını buıa o gece yaptıkların için teşekkür etmek zorunda oldu
fark etti. A nnie'yle diğer fotoğraftaki çocuk okulun dans ğumu söyledi. Haksız da değil. Sana,.. sana gerçekten kız
partisi için siyah beyaz, balonlardan yapılmış kemerin al gın değilim ."
tında duruyordu. Annie. pembe b ir kıyafet giymiş, üzerine “Biliyorum. Sen her şeyden çok kendine kızgınsın,
aynı renkte çiçekli bir şal atmış; çocuk da takım elbise gi istemediğin kadar dibe battın, sonra da çıkamadın.”
yinmişti. Annie yere baktı. "Anneni kaybetmene çok üzüldüm,”
Annie fısıldayarak, “Conner.” dedi. Sesi titredi. ‘’Bir d e d i. “Ama babamla yaşadıklarımla ikisi bir değil. Annen
kaç ay önce ayrıldık. Benden sıkıldığını söyledi.“ seni isteyerek bırakmadı, ama babam beni kendi işleğiyle
"Yakışıklıymış.” Courtney, A nnie’nin onu hâlâ ak terk etti. Çekip gitti. Artık Andrew de ben de onun için uzak
lından atamadığına karar verdi. Yoksa fotoğraflarını sak- bir akrabadan farksızız. Sadece o pisliği düşünüyor.“ Bu
lamazdı. sözleri söylerken Annie’nin yüzü öfkeden kıpkırmızı oldu.
Annie omuz silkti. “Fena değil.” Courtney, A nnie’nin onu tersleyebileceğim düşün
“Artık görüşmüyor musunuz?” düğü için elini kızın oınzuna koymaktan çekindi. Bir süre
“Teşekkürler. Court.”
to u r t... Chicago dûki arkadaşları da onu böyle ça
ğırırdı. Evden ayrıldığından beri kamındaki o boşluk hissi
ilk defa kaybolmuştu.
Andrew kapıya yaslanıp. “Hey, siz ikiniz neler karış
tırıyorsunuz?” dedi.
Gerçekten de çok hoş görünüyordu. Antrenmandan
dönmüş olmalıydı, Çünkü spor çantası omzunda duruyor,
açık fermuarından kramponu görünüyordu,
Annie, "Annem için kartvizit hazırladım,” dedi.
"örtücüler: hiç çaba sarf etmeden dostlarıyla.
Courtney. Andrew’e çıktıyı uzattı.
işyerinde edindikleri arkadaşlarıyla
"Vay. güzel olmuş!”
ve internetteki insanlarla hır topluluk tdüştürür;
Annie, “Öyle çok şaşırmış gibi durma,” diyerek ser
Orgiiye alan tutkularım birbirlerîyle paylaşır. ”
zenişte bulundu.
Mary Colucci
Andrew, Courtney'le göz göze gelip gülümsedi. "Pizza
yemeye gidelim mi?”
LYDİA HOFFMAN
Annie, “Sen mi ısmarlayacaksın?” diye sordu.
“Olur. Bu hafta harçlığımı tam aldım.” Courlney'e Dükkânın dışında çok vakit geçiriyor, üç yerel ban
baktı. “Sen de gelir misin?"
kanın kredi müdürleriyle görüşüyordum. Margarei'e yar
“Gelirim.” Bir dilim pizza ve küçük bir salata yemek dım etmek için Air şeyler yapmak zorundaydım ama has
hoş olacaktı. Arkadaşlarının yanında olmanın ve sağlıklı talıklarla dolu geçmişimden dolayı reddedileceğimden
sayılabilecek bir yemeğin tadını çıkaracaktı. korkuyordum. Üçüncü bankadaki sıcakkanlı müdürle ko
Artık içindeki boşluğu doldurmakla uğraşmayacaktı. nuşana kadar şüphelerimde haklı çıktım. Dükkâmm bir yıl
dan fazla süredir açıktı, kâr gösteriyordum ve Dr. VVilson’
Ja yaptığım son görüşmede kanserden kurtulduğumu öğ
renmiştim. Küçük bir banka olan Seattle First, her şeyi
gözden geçirip hana kredi vermeyi kabul etli. Bir işkadını
¥
A mı ÇOnkÜ İsteğimi kabullenip benimle görüşmeye ça-
^■|tliüplı,r,Mıl.'rn,'yı Ç,nrı!>-
U ir s ü re a o m u b u z lu ç a y ım ı b itirip ubluıuu y a rılım *ı. Şimdi bir ara telefonum çalıp ekranda B rad'in
etme fırsatını böyle güzelce değerlendirmenin verdiği mut sı belirince arayan kişinin o değil, oğlu olduğunu
lulukla eve döndüm. Dükkânım pazartesi günlen kapalı lüştüm. Cody ondan sonra hiç telefon açmamıştı,
olsa da ben hep orada oluyordum. Masamı temizliyor, ev büyük ihtimalle babasından azar işitmiş ti,
rak işlerini hallediyor, gelen siparişleri hazırlıyordum. Camdan dışarı bakarken. UPS kamyonunun sokağın
Dükkâna girerken, bacaklarımın arasına dolanıp bana 1 karşısına park edildiğini fark ettim. Ama Brad içinde de
sinir olduğunu gösteren Whiskers karşıladı. Kedim uzun ğildi Fikrimi değiştirmeden ya da yapacağım şeyin m an
süre yalnız kalmayı hiç sevmiyordu. Sabahın büyük kıs tıklı olup olmadığını düşünmeden kapıyı açtım ve dışarıya,
mını dışarıda geçirdiğim için bana epey kızmıştı. Yere çö- onu görmey e gittim. Nereye gittiğini bilmiyordum ama er
melip onu okşadım, elimi kuyruğundan kulaklarına kadar >a da geç ortaya çıkacaktı.
gezdirdim. Ben güzel söyler söylerken o da mutlulukla Sokağa şöyle bir göz attım, tam da karşıya geçmek
mıriadı. Üzereyken Brad'in yan taraftaki çiçekçiden çıktığını gör
îşte o sırada yerde duran, katlanmış, küçük bir kâğıt düm.
gördüm. Biri belli ki kâğıdı kapının altından içeri atmıştı. “Brad." deyip onu durdurdum. “Bir d a k ik a k o n u ş a
Kim olduğunu ya da neden böy le bir şey yaptığını tahmin bilir miyiz?“ Samimi görünmeye çalıştım.
edemiyordum. Ayağa kalkıp kâğıdın yanına gittim. Şaşırmış gibiydi ama başım salladı. “Tabii."
Cody’nin el yazışım anında tanıdım. Kurşun kalemle Söylemek istediğim çok şey vardı. Kararının nede
LYDIA yazm ış, Y ve D ' yi diğer harflerden neredeyse iki nim anladığımı söylemeyi istiyordum. Daha da önemlisi,
kat büyük yapmıştı. onu ve Cody’yi ne kadar çok sevdiğimi ve özlediğimi dile
Kalbim güm güm atarken kâğıdı açtım. Cody çok ; getirmeye can atıyordum. Ama sesimi çıkarmadım. “Co-
sade bir yazı yazmıştı. “SENİ ÖZLEDİM. GÖRÜLELİM dy’den bir not aldım.“
Mİ?" Bilerek olmasa da kâğıdı ellerimle buruşturdum. Ja “Ne? Ne zaman?" Aynı anda hem şaşırmış, hem üzül
nice’te yeniden bir araya geleceğini söylediği son görüş müş hem de umutlanmış gibi bir tepki verdi.
meden sonra Brad'le hiç konuşmam iştim. Defalarca Irargo “Bunu bu sabah buldum." Gözlerimden bir anlam çı-
getirmiş ama onunla hep Margaret ilgilenmişti. acağından korkup başımı aşağı çevirdim. “Benimle gö
B rad'in bu nottan haberdar olduğunu düşünmüyor- çmek istiyormuş."
B miJ ^ m f o liıv o r ’ dedi. ı bunu alışkanlık haşine getirmem. B un V
DVll UP u n u v t i u ; v ıcı c mum. «HJidiJiifi ucumu ıvuı utt > uki uıuuauuifuu ur
ama bundan bahsetmedim. “Bu durumun onu kötü etkile fiyordum. Onun yanına gideceğini de sanmıyordum çünkü
diğini biliyorum. Aynca C ody'nin kafasını karıştırmayı ya ayrıldığımızdan ben Margaret ona ters davranıyordu. "Be
da Janicc'ı üzmeyi istemem. Onu aramamamı istersen ka s i aramak isterse C ody'yc izin ver."
rarını anlayışla karsılarım.** Bu sefer dc Brad gözlerini kaçırdı. “Aramak istiyor
Brad gözlerimin içine baktı. "İyi olur." du m ı ne yapacağımı bilemedim "
Kalbım paramparça olmak üzereydi. “C'ody'ylc ko "Dediğim gibi Janicc’i rahatsız etmek istemem.”
nuşmamı istemiyor musun?" Hayal kırıklığına uğradığımı “Umursayacağını sanmam."
fazlasıyla belli etmiş olmalıydım, çünkü Brad başım iki Brad'c zayıf ama samimi bir gülümsemeyle baktım.
yana sallamaya boşladı. Cody den ayn kalmak beni çok Uzuyordu. Bu yüzden en
"Cody seninle konuşmak istiyorsa ve senin de buna l konuşma fırsatını yakalamış olmak kalbimdeki ağ-
bir itirazın yoksa bir sorun olacağım sanmam." nyı biraz dindirmişti. Sıradan bir havayla. “Telefonunu
Bu sözleri duyduğuma memnun olup fısıldayarak. kleyev cgitn."dedim. Aıiık Jatıicc geri döndüğü için Co-
“Teşekkürler." dedim. “Cody'nin öz ailesiyle birlikte ol İy'yle eskisi gibi olamayacaktım.
masına saygı duyuyorum. Bana kararını açıkladığında kı Brad kargo getirdiği kişilerden farksızmışım gibi.
zıp Uzülmüşttim ama onları unuttum artık, seni unuttum.” “•Hayırlı işler.“ dedi.
Bugün herhalde her şeyi hafife alıyordum. Brad i hiç de Fısıldayarak. “Teşekkürler." dedim, kendimi güven
unutmamıştım ama böyle davranmak zorundaydım. de hissettiğim yere, dükkânıma döndüm. Kapıyı kilitleyip
Brad nc diyeceğini bilmiyormuş gibi bocaladı ofisime döndükten sonra ellerimin zangır zangır titrediğini
“ Biriyle görüşüyorum ve... şey. birbirimizi böyle fark ettim.
görmezden gelmemiz hoş olmuyor." Biriyle görüşme Çok yoğun bir pazartesi geçirmiştim. Bankadan kredi
kısmı düpedüz yalandı. Kendimi yem bir ilişkiye hazır his ıış, ablama yardım etmiş, sevdiğim adama yalan söyle
setmeme daha çok vardı. miştim.
Brad, “Tanıdığım biri mi7" diye sordu.
Daha fazla yalan söylemek istemediğim için başımı
iki yana salladım. Ama yalan konusunda fena değildim.
292 Uacambrr
B u Yumuk Ahululuk 293
verick başka bir kadın bulmuştu. Onun kusurlarını gör*
W
» «naaaa, onu suçlamadan SUllllUgU Ma»cnvk, Elise e yatak odasının kapısına kadar eşlik
hayatı kabullenen biriyle yakınlaşmıştı. etti. Fısıldayarak, “Bu güzel gün için teşekkürler,” dedi.
Maverick. "Bana göre hata değildi,” dedi. Elise güzlerini ondan kaçırmaya devam etti. “Yemek
Elise sıkılgan bir tavırla. “Başka şeyler konuşsak ol çok hoştu.- Gün boyunca yaptıkları her şey çok güzel geç
maz m ı?” diye sordu. in -ti. T e teşekkürler.” Arkasını dönmek üzereyken.
“Eskiden de böyle utangaçtın, ta ki yatağa girene ka M avcnck’ıa onu öpmesini beklemiyordu. Ama öpmüştü.
dar.” Başım iki yana salladı. “Galiba bu durum hiç değiş One eğilip dudaklarını dudaklarına dokundurmuştu. Elise.
memiş.” sıcak ve nemfi dudaklarını, belinde gezip onu kendisine
“Kes şunu! Yoksa yemin ederim, kapıyı açıp araba çeken ellerim hissetmişti. Maverick öpüşmeyi bitirip on
dan atlarım.” dan uzaklaşırken. Elise yere yığılacak gibi oldıı.
"Seni kızdırmayı başardım demek." diyen Maverick Maverick. “İyi geceler, Elise.” diye fısıldadı, teninin
hissini aklına k a s m u ş gibi yüzüne dokundu.
kıkır kıkır güldü.
“Ben altmış beş yaşındayım, bu konuları konuşmayı Elise anlaşılamaz bir şeyler geveleyip yere yığılacak
kendime yakıştıramıyorum.” gibi odasına girdi. Gztrindckileri çıkarıp dikkatlice asar
ken elleri deli gibi titriyordu.
“ Ben daha ölmedim, senin ölmediğinden de emin sa
yılırım.” Dişlerim fırçaladıktan hemen sonra yatak odasının
kapısındaki aklamay ı duydu
Elise cevap vermemekle kararlıydı.
Sessizce yola devam ettiler ve Maverick hiçbir sebep Gözlerini kapattı, ne yapacağını bilemez halde içe
yokken gülm eye başladı. Elise her şeye rağmen gülümsedi. ride dolandı. Maverick'i duymazdan gelip yatağına gide
Sonra Maverick uzanıp Elise'in elini hafifçe sıktı. bilir ya da... yada ona kapıyı açabilirdi. Çabucak bir karar
| verip kapıy a yöneldi.
Günün geri kalanı çok güzel geçti. Rainier M illi P u t-
kı'nın içinden geçtiler, otelde fırında patates yediler. Tanı da beklediği gibi Maverick koridorda duruyor
Sonunda geri döndüklerinde ev karanlık ve sessizdi. du. Arkadan gelen odanın ışığında göz göze geldiler. Ma
Gün boyunca hayvanat bahçesinde koşturan Luke ve John verick, “Beni içeri alacak mısın, yoksa ret mi edeceksin?”
dedi.
yorgun düşüp uykuya dalmıştı. Aurora ile David de yorul
muş olmalıydı çünkü odalarından çıt çıkmıyordu.
298 299
300
Bir ium.it AMJu/ut 301
Annic derince iç çektikten sonra. “Haklısın." dedi. Hfkbvtt Çocukları. B e t h a n n c 'n i n s ö y le d i ğ i ş a r k ı la -
I liram 'Otu atlı geçmişken sana biı şey sOylcuıck ısıiyoı- « v k rm ı hiç anlamadığı b ir r e p ç in in Kcy A r e n a daki
304 Ûibbte
B r Yumak Ihrf/*/«* 303
Andrew, “Başta çıkaramadım,“ dedi.
için teşekkür ederim. Seninle görüşmeye başladı
«¿-vınıp ¿n"lnm iiypn C nıırtnoy. "R en
ğından beri kendini daha iyi hissediyor."
de oradakinin sen olduğundan emin olamadım,” dedi. An- “Rica ederim Benim de bir arkadaşa ihtiyacım var-
drcvv'in yaklaşık yedi kilo verip zayıfladığım fark etmesini
umdu. Elbiselerini giyerken aradaki fark anlaşılır hale gel
Vedalaştılar. Andrew yanından uzaklaşırken, sarışın
meye başlamıştı. bir kız sahaya girdi. Sevinç çığlığı attı vc arkasını döner
Courtney. gergince arkasındaki binayı gösterirken,
dönmez Andrew in kucağına zıpladı, ayaklanın beline sardı.
“Bu sabah yeni Öğrencileri okula alışmaları için toplantıya
Aadrcw’in terli ve formalı olmasına rağmen kız onu du
çağırmışlardı,” dedi. Buraya onu izlemeye gelmediğini
daklarından öptü. Doğal olarak hem incecik hem dc güzel
açıkça dile getirmek zorundaydı. Onu beğeniyordu, la bir kızdı.
mam. ondan gerçekten çok hoşlanıyordu, ama Andrew’in
Courtney arkasına dönünce kızın biriyle burnn bu
bunu bilmesini istemiyordu. runa geldi.
“Evet, her yıl yaparlar." Kız, “Selam." dedi. Courtney‘e insanın kanını don
“Bisikletim dc şurada.” duracak bir bakış attı.
Andrew başını salladı, konu ilgisini çekmemiş olma
“Selam.” Aradaki soğukluğa rağmen Courtney bunun
lıydı. "Derslerini seçtin mi?” yeni bir arkadaşlık fırsatı olduğunu hissetti. “Ben, Court
Courtney ona hatırladığı dersleri saydı, ney Pulanski."
Andrew, "Ben de İngiliz dilini ikinci gruptan aldım.”
“Shelly Johnson. Melanie’nin arkadaşıyım."
dedi. Melanie dudaklarını Andrew’in dudaklarına yapıştı
“Öyle m i? Bu iyi bir haberdi. En azından o derste ran kızdı herhalde.
tanıdığı biri olacaktı. Annic'nin söylediklerine bakılırsa en
Courtney ortamı yumuşatma umuduyla. “Ben de An-
kötü seçmeli dersleri almıştı. İ drew ile Annıe’nin arkadaşıyım." dedi. Seattle’a geldiğin
Futbolculardan biri Andrew’e seslenince omzunun
den beri birçok kişiyle karşılaşmış ama çoğuyla çok iyi
üzerinden ona baktı. “Geliyorum," diye bağırdı. anlaşamamıştı. Bethanne ile Lydia onlardan farklıydı ama
Courtney, “Gitmelisin." dedi. Bethanne büyük ihtimal babasının yaşındaydı. Lydia da
“Evet. Bu arada daha önce söyleyecek fırsatım ol \ yirmili yaşlarının sonundaydı.
madı. o gece telefon açıp Annie’nin durumunu haber ver-
Shelly yine kibirli bir tavırla. “Doğru.” dedi. “Adını
311
310
IrlW lM k U 315
314
“işlerden dolayı gclemeyebiJınm ama insanların hafta içi i yaşından bilileriyle görüşmesi için ona akıl
ö ğ le d e n s o n ra doğum günü p a rtis i y a p m a k is te y e c e ğ in i
sanmıyorum.” , “Peki ya sen?" diye sordu. “Sen binleriyle
“Haklısın,’’ dedim. “Çoraplarını bitimi ıştın, öyle de t hazır m ısın?”
ğil m i ? Bethanne başım iki yana salladı “Daha değil. Biri-
Bethanne başını salladı. lie görüşmek demek, bacaklarımı uraş etmek, külotlu
“O nlan oğluna mı v e rd in ? g> giymek zorunda kalmam demek. Şimdilik kendimi
Bethanne'nin yüzüne kanlar akın etti “Aslında, ha ém sıkıntıya sokamam ”
yır. O n lan ... bir arkadaşıma verdim." Courtney şaşkın bakışlarla, “Bacaklarım tıraş etmi-
Margaret birkaç desen kitabıyla masaya geldi. “Pa- | m usun? diye sordu. “Ben neredeyse her gün alıyo-
u l'e m i ?
Bethanne başını salladı. “Bana öyle bakmayın. Sa Bethanne. “Annie de.” dedi, sonra om uz silkti. “O
dece arkadaşız. O. Gram ın yeni kam ının eski kocası." ılıklan otuzlu yaşlarımda bıraktım.”
Herkes nefesini tuttu. "‘O nun eski karısıyla eski kocam "Peki ya sen, C o u r t? diye sordum. Ona kısa adıyla
anık evli vc biz de arada sırada bunlan konuşmak ve his \ edecek kadar yakın hissediyordum kendimi. “Sen
lerimizi paylaşmak için buluşuyoruz." ek grubuna gelebilecek m isin ?
Courtney. “Ne zaman evlendiler?" diye sordu. Ger “Okullar açılana kadar kesin gelirim, ondan sonra da
çekten de şaşırmış gibiydi. bilirim ama önce ders programımı ayarlama]iyim. Salı
“Geçenlerde. Bu. beklediğim bir şeydi ama bu konu eri uygun olabilir."
lan biriyle konuşmak kendimi iyi hissetmemi sağlıyor. Elise, “Aynı saatte buluşmak zorunda değiliz." dedi,
Paul de çok iyi biri." Derin bir nefes aldı. "Benden birkaç ul bittikten sonra buluşuruz, bu sayede Courtney de
yaş küçük ve şey... benimle daha romantik bir ilişki yaşa futalarımızı kaçırmaz. Size de uyar m ı ?
mak istiyor. Bunu düşüneceğime söz verdim ama en so Hemen ardından bunu kabullendiklerini belirten ses-
nunda arkadaş olarak birbirimize daha fay dalı olacağımız I yükseldi. “O zaman saat üçte buluşuruz," dedim.
kararına vardım. Ona, yanına annesini de alırsa bir yerlere Kapının üzerindeki küçük çan çaldı ve m çok sevdi-
gidebileceğimizi söyledim," ı örgücülcrden biri içeri girdi. “Jacqueline!” diye hay
Elise ile Courtney güldü. lim, onu gördüğüme sevindim. Görüşmeyeli iki hafta
316 D tb b te M a n m t u r
Bir Yumuk Ahululuk 317
olmuştu. Cuma günkü hayır amaçlı buluşmalara düzenli kv baygın kaldığım kimse bilmiyormuş,
I c o c u ı y l a cr> ıı)ulr cılrmıçtı. ı çüunak için sandalyemden fırladım ama tam
“New York City’den yeni döndüm ve hemen iplik al l müşterilerle dolu bir dükkânım olduğunu fark et-
m aya geldim.” dedi. Masadaki herkes Jacqueline'i tanı ; kadın raflardaki iplere bakmıyor, bin de model
yordu, bu yüzden tanıştırma faslına gerek yoktu. ı sayfalarını kanştınyordu. Bir de kurstakiler
Gözlerinde bildiğim bir bakış vardı. Bizim gibi örgü
tutkunu insanların gözlerinde görmeye alışık olduğum bir lacquelıne. “Gidin.” dedi. “Siz dönene kadar ben bu-
şeydi. Jacqueline en iyi müşterilerimden biriydi, istediği ıdare ederim. Gidin siz.”
kadar ip alabiliyor ve bu konuda engel tanımıyordu. G e Elise. “Benim yardım edebileceğim bir şey var mı?"
çenlerde Rccse" in evlerindeki bir odayı iplerine ayırdığın r sordu.
dan bahsetmişti. O kadar boş yeri olduğu için onu kıs “Peki ya benim?" Bu da Bethanne’ydi.
kanmaya başlamıştım. Jacqueline, doğru modeli bulduğu Ardından Courtney. “Ben de kalabilirim.” dedi.
anda o ipleri kullanacaktı. Benim de örülmeyi bekleyen Düşünceli ve nazik tavırlan beni fazlasıyla mutlu et-
milyonlarca modelim vardı. İkimizin de hayatımız boyun “Hepinizc çok çok teşekkür ederim .“ Bu kadınlar
ca öre öre bitiremeyeceğimiz kadar ipi vardı. fıim için müşterilenden de, öğrenciden de öteydi Arka-
Jacqueline. E lise'in yanm a oturup güzel örgüsüne undı.
baktı Genelde konuşmalarda en çok onun sesi çıkardı ama Ben çantamı alana kadar Margaret çoktan hazırian-
bu gerçeklen de hiç kimsenin canını sıkmıyordu, tplere ve . Ofisimden çıktığımda. Brad'in kargolarımla beraber
örgüye karşı bitmez tükenmez bir hevesi vardı. ıın hemen önünde durduğunu gördüm
Telefon çaldı ve iş bitirici ablam hemen ahizeyi kal Margaret dosyaya imzayı atarken ona. “Gitmek zo-
dırdı. Ona çok fazla dikkat etmiyordum am a telefonu ka i'iz." dedi. "Annemizi hastaneye kaldırmışlar.”
patıp kursiyerlerle birlikte oturduğum masaya gelince Brad kaşlarını kaygıyla kaldırıp bana baktı. “Durumu
betinin benzinin attığını fark ettim. tT
Margaret elini omzuma koydu. "Annem iz..." demeyi “Bilmiyorum.” dedim. "Henüz hiçbir şey bilini yo-
başardı. "Hemen hastaneye gitmeliyiz." Teselliye ve ona olan ihtiyacımı kontrol edemiyor-
"N e oldu?” Anında süreğim ağzıma geldi. . B rad'e uzandım. Cesaretimi ve gücümü toplamak
“ Bayılmış. Komşusu onu bahçede yatarken bulmuş. l kollarını etrafımda hissetmeliydim O da bunu hemen
anladı, ona doğru uzanınca beni kollarının arasına aldı. fa ve ı»i***ttiğiın korku beni mahvediyordu. Ayrıca
Margaret sesini alçaltarak. “Gitmeliyiz," dedi. ı havai lunklığına uğrattığımdan, her şeyin benim
Brad beru bıraktı, gözlerimle teşekkür ettikten sonra “ ğundan emindim.
hızlıca dışarı çıktım. r önümüzde belirince ablamla birlikte avni ipe
Her ne kadar konuşacak birini bulmamız saatlerimizi w gibi ayağa kalktık.
almış gibi gelse de, İsveç Hastanesi'ndeki çalışanlar çok r doğrudan konuya girdi. “Annenizin dununu
anlayışlı çıkmıştı. Annemle daha fazla vakit geçirmediğim Seker komasına girmiş."
için kendime kızıyordum. Çok gerekmedikçe beni yanına Bu ikimizi de şaşkına uğratan bir haberdi.
çağırmaz, yanma uğradığımda da minnettarlığını her za "Durumunu kontrol altına aldık. İnsülm seviyesinin
man gösterirdi. Onu haftada iki üç kez ziyaret ediyordum —*i dönmesini bekliyorum ama hastalığı hafife alına-
ama demek İri yeteri kadar ilgi gösterememiştim. ı türden değil."
M arg aret de onu o la b ild iğ in c e çok zjyerel etmeye ça Margaret. “Ailemizdeki hiç kimsede şeker hastalığı
lışıyordu. Ama annemin iki kızının ara sıra yaptığı ziya V dedi. “Annemin böyle bir hastalığa yakalanabilc-
retten fazlasına ihtiyacı vardı. İçime çöken vicdan azabın i hiç düşünmemiştik."
dan boğulduğumu hissediyor, ablamın da aynı halde oldu “Anneniz tek başına mı yaşıyor?"
ğunu düşünüyordum. tkinıı/ dc başımızı salladık.
Margaret hastanelerden nefret ediyordu. Söylediğine Doktor yine açıksözlü konuştu: "O zaman size, onun
göre onu aniden telaşlandıran koku sebep oluyordu buna •“•n bakımını sağlayabilecek hinlerinin bulunmasını
Bense neredeyse tüm gençlik yıllarımı hastanede geçirmiş, ek durumundayım."
o kokuya farkına varamayacak kadar alışmıştım. Margarn | Bizden annemizi son elli yıldır yaşadığı evden çıkar-
kolumu sıkıca tutuyordu. Yani hayatımızda ilk defa bana ■fazı istiyordu. Bunu yapıp yapamayacağımı bilmiyor-
güveniyordu. lüm a aniden başka seçeneğimin olmadığım fark etlim.
Doktor gelip annemizin durumunu gözden geçirene
kadar bekleme odasında oturmamızı istediler. Koltuklar
rahat, televizyon da açıktı. Ekranda bir hastane dizisi olan
General Hospıtal vardı. Ama ben bunlara hiç dikkat ede
miyor. etrafımdaki seslerin hiçbirini duyamıyordum Vic-
çıkarıyordu. “Bunu biraz düşünebilir m iy im ? “ Tamam.” diyen Elise elini Maverick’in kamına koy-
“Olur,” diyen Maverick bacaklarını onun bacaklarına H¿yatındaki cn büyük çılgınlık onun varlığıydı. Evlen-
sürttü. “Seni seviyorum, Elise. Hep sevdim." * ' * onun nasıl bir adam olduğunu biliyordu. Ama
Elise, Maverick'in onu sevdiğine inanıyordu ama bu, beslediği aşk hiç değişmemişti ve değişmeyecek gibiy-
ona inanacağı anlamına gelmiyordu. Onun gibi bahis oy
namayı seven biri olsa. Maverick'in ilk fırsatta kumar m a “Evle ilgili her konuda anlaştık.”
salarına döneceğine bahse girebilirdi. “Y a?
Maverick alnma bir öpücük kondurdu. Fısıldayarak. "Haftaya taşınıyorum ?
“Bugün cmlakçıyla şu baktığım evi konuştum," dedi. Elise. ne diyeceğini bilmiyor, hayal kırıklığına uğra-
Öglcıı yemeğinden sonra evden çıkmış ve dört saat j ya da üzüldüğünü belli etınek istemiyordu.
sonra geri dönmüştü. Nereye gittiğinden bahsetmemişti Maverick. "Kalmam gerekenden dc fazla kaldım bu-
ama bu gizlice ilk ortadan kayboluşu değildi. Elise bir şey diye fısıldadı. “Aurora ve David’c iki haftadan fazla
lerden şüphelenmiş olsa da soru sormamıştı. Bazı şeyleri ıtı vermek istemezdim.”
öğrenmemenin daha iyi olacağına karar vermişti. O da tıpkı Elise gibi kızma vc kızının ailesine yük
Ama hiçbir şey söylemeden durmak, ufacık bir ma- k istemiyordu. Ancak Elise'in gidebilecek bir yeri
zerei bile duyamamak çok zordu. “Dışanda epey kaldın.' tu. Parasını geri alamayabileceğini düşünmeye başla-
diye söylendi. tı. Mahkeme o kadar ağır ilerliyordu ki. davası çözüme
"Biliyorum. Merak ettin, değil mi?” şana kadar o çoktan ölüp toprağa karışırdı.
"Merak etmemi gerektirecek bir şey mi vardı?” Maverick gırtlağından gelen bir fısıltıyla. "Benimle
“Kumar oynamıyordum.” ya yerleşmeni istiyorum ? dedi.
Elise gözlerini yumdu. Sözlerine güvenmek için kerı ••Bilmiyorum.“ Bu teklifi kabullenme dOrtaaU. yıllat
dlrıinl z o r la d ı, ( i c r ç c k l c y ü z l e ş m e k t e n « h e p b a ş ın ı Ol el. •ıca hissettiği her şevden daha kuvvetliydi.
tamla çeviriyordu. M averick’in vc kendisinin onca yıl bo "İstemiyorsan yeniden evlenmeyebiliriz.”
yunca gerçek anlamda hiç değişmediğini fork etmek onu “Sen evlenmek istiyor musun?"
üzüyordu. “Her şeyden çok.” diyen Maverick, ona sıkıca sarıldı,
Maverick, “ Yemin ederim, kumar oynamıyordum,' i orada, onun kotlarının arasında olmanın verdiği hu-
dedi. ■ln uzandı ve bir süre sonra Maverick’in uykuya daldığını
fark etti.
Itasç verici bîr duruma düşmüştü. Battı balık yan
Elise’in uykuya dalması epey vakit aldı. Sabah olup
K a h ıçmdeki her şeyi dökmeye karar verdi: “Ev-
uyanınca Maverick’in yanından gittiğini fark etti. Aurora ,s£ı>or.”
çoktan kalkmış, üzerinde sabahlığıyla kahvaltı hazırla “Beki ya senT*
maya başlamıştı. EJise kendine bir bardak kahve doldurdu.
: b u r u n cevabını bilse gelip kızıyla konuşmazdı,
Saat yedide evden çıkan damadı David'in çoktan işe gitti
ağm u bilmiyorum. Babanı... sen de tanıyorsun."
ğini biliyordu. Evden çıt çıkmıyordu. Çok sürmeden ço
‘ Hayır, anne, tanımıyorum. Onun nasıl biri olduğunu
cuklar ve Maverick uyanacaktı. Elise kızıyla yalnız kaldığı
T etmey e çalıştım hep. Babam gerçeklikle hayal dün-
bu birkaç dakikanın tadını çıkarmaya karar verdi.
t arasında kalmış biri."
Aurora. “Anne," dedi. “Babamın taşınacağından ha "Ama kaç haftadır burada."
berin var mı /”
Atnora derince iç çekerken, “Öyle.” dedi. “Torunla-
Elise başını salladı. "D ün... gece söyledi.“ Bu söz
ı çok iyi bakıyor. Çocuklar da onu çok seviyor, tıpkı
lerinden utanınca, kahvesine krema döküp hızlıca karıştı
i n gibi Ama ben zaten babamı hep sevdim.”
rırken sırtını döndü.
Elise, “Biliyorum.” diye fısıldadı. Elise bir zamanlar
"Babamla iyi anlaşıyor gibisiniz.”
un babasına olan sevgisine kırılmış, oma o günler ge-
“Hıhı. Aramız fena değil.“
: kalmıştı. “Hayatımda çok fazla hata yaptım. Onlara
“Ben bu kadarını bile beklemiyordum.” rtan e daha eklemek istemiyorum.”
Elise, “Evet, ama baban işini bilen biri.” dedi. Arka
Aurora sakince. “ Kalbinin sesini dinle, anne,” dedi,
sına döndü ve kızının şüpheli bakışlarını görünce yüzünün ı sesini...”
alev aldığını hissetti. “Peki, söyleyeyim de kurtulayım e
zaman. Babanla aynı yatağı paylaşıyoruz." Elise bunu iti
raf etmesine neyin sebep olduğunu anlamamıştı. Mavc-
rick’le yatması dünyadaki en doğal şey olmasına rağmen
aşklarının iğrenç ve kötü bir şeymiş gibi algılanmasına
sebep oluyordu.
Aurora kahvesinden bir yudum alarak gülümseme
sini gizledi. “Davîd’le ilk günden tahmin etmiştik.”
ı ptmryı dflşûnûyordu.
Erkenden gidip bir piknik masası bulup oturmuş.
ı günlerinin tadını çıkarıyordu Güneş ışıklan
■koyu yeşil iJe mavi arası bir renge bürünmesini sağ-
, Puget Sound’un esintisi suların kokusuy la bırleşi-
L Washington State feribotu. Bremerton'a, Winslow'a
ı Baınbridgr Adası'na doğru yola çıkıyordu.
Bethanne, daha öııcc feribotu kullanma gereğini his-
■de. eski kocasıyla boşanmalarının ardından çektiği
BETHANNE HA MLİN
ı günlerin birinde Bremerton’a gitmişti. Kışın en
: ve en yağmurlu gününde gözlerinden yaşlar boşa-
Yeni yeni bulduğu mutluluk, Bethanne'yi biraz kor
ı dışarıda durmuştu. Rüzgâr ve yağmur onu hırpala-
kutuyordu. Gelişen işi umut vaat ediyordu. Düzenlediği
, o da hastalanıp ölmek için dua etmişti. Ölümü, yaşa-
her doğum günü partisinde iki ya da Üç iş daha bağlıyordu
I korkunç acılara yeğlerdi. Oysa şimdi dualarının ger-
Ama Annie haklıydı. Binlerinden yardım almadan bunlar;
nesine binlerce kez şükrediyordu Bugünlerde
yapmaya devam edemezdi. Birkaç gün sonra okullar açı
ı güneş doğduğunu hissedebiliyordu,
lınca yardımcı almaktan başka çaresi kalmayacaktı.
ul’ü masanın yanına gelene kadar görmedi. Paul
Paul’ün dediğine göre onun asıl, ticari krediye ihti
yerek. “Dalmışsın.“ dedi
yacı vardı. Paul kendinden o kadar emin konuşmuştu ki Ncfesi
si kesilirken. “Paul.” dedi. Birden uzanıp ona sa-
Bethanne’run tüm şüpheleri kaybolmuştu. Daha önce kred
Paul de onu sarınca şaşırdı. Hemen hemen her gün
almadığı ve hana böyle bir başvuruda hiç bulunmadığı içir.
yor. haftada iki üç gün buluşuyorlardı. Paul onun
Paul konuyu araştıracağına söz vermişti.
ı ve arkadaşı olmuştu. Zorlu günleri beraber aşmay a
Pazartesi günü öğlen, sahildeki Myrıle Edward-
nışlardı. Bethanne bunun değişmesini istemiyor. Pa-
Park’ta buluşacaklardı. Elise ona düşünceli tavırlarındar
: bu hislerini anladığını düşünüyordu. Bu sırada na-
dolayı teşekkür etmek için kocaman bir sandviç yapmıı • ondan uzaklaştı.
meyve ve içeceklerle dolu bir sepet hazırlamıştı Yeme»
Paul, "Parti kızı nasılmış bakayım'’" diyerek ona ta-
yiyemeyecek kadar gergindi, buluşmalar mm hemen ardır -
"Paul, gerçekten bilmiyor m u su n ? Paul'ün şu son Cinsçi dürtüleriyle hareket ederek arkadaşlıklarını
birkaç ayda ona ne kadar yardımı dokunduğunu fark et leccklcrinden korkuyor, böyle bir şeye dayanama-
iını düşünüyordu.
memiş olmasına şaşırıyordu. En çok ihtiyaç duyduğu anda
ona arkadaşlık etmiş, işe başladığı günlerde ona en çok 1önündeki formu incelerken bir peçete çıkarıp
çi sardı.
destek veren kişi o olmuştu. En önemlisi de boşanmadan
dolayı mahvolup giderken ona yeniden yaşadığım hisset Paul haşini kaldırıp. “Evlendikten sonra hiç çalıştın
’ diye sordu.
tirmişti. Paul ve Bir Yumak Mutluluk ‘tâki arkadaşları, bu
yeni Bethanne‘ye şekil vermiş, onu hayalleri, cesareti, umul “Andrew doğana kadar çalıştım ama ondan sonra hiç
vaat eden bir geleceği olan biri haline getirmişti. Bethanne m adım “ Forma eski iş yerinin yazdığı yeri gösterdi,
bunlardan hahsediyor ve konuşmaya bir türlü ara veremi r butikte çalışmış, vitrinle ilgilenmişti. Orada iki yıl bo-
yordu. nca çalışmış, işini severek yapmıştı.
“En son on sekiz ytl önce çalışmışsın.”
“Tamam, tamam.” diyen Paul gülüp iki elini havaya
kaldırdı. “Bir kahraman olduğumdan haberim yoktu.” ”Evet. ama yaptığım gönüllü işleri de sayarsak bence
“öylesin Sen benim kahraman imsin.” in c e sorumluluk sahibi, güvenilir biri olduğum anla-
İşle o anda Paul'ün yüzünde ciddi Kir iftA - K»-lirdi.
Paul basını salladı.
gözlerindeki gülüm sem e kayboldu. “Sen dc benim .”
Bethanne. Paul'ün güçlü bakışlarından rahatsız olun Bethanne rahatladı, ’'Tamam, şimdi bana doğruyu
yle.” dedi. “Bankacı olsan bana kredi venr m iy d in ?
ca. sepeti açıp hazırladığı büyük bifteklı sandviçi çıkardı
“Haydi, sen kredi başvuru belgesini okurken ben de ye- Paul’ün tereddüt etmesi Bethanne'nin kalbinin dur-
sına sebep oldu. " P a u l?
330 ürMIr
Av Yumuk Mutluluk IIP
“Doğruyu söylememi istemiştin, değil m i?” Befhonne. Tiflfany’nin eski kocasını göstererek. “Pa-
Evet Kendini kandırmasının anlamı yoktu. t m r o n ıt n . değil mi?” diye «ordu P»»»l ^ n d d y m i
“Zor verirdim. Olumsuz etkenler var. Olumlular da i bez peçeteye bıraktı. Grant’a bakıp başını salladı.
var tabii. Şimdiye kadar hiç kredi almamış olman olum su/ Grant. “Tanışmıştık sanırım,’' diye söylendi.
bir şey. Aynı şekilde on sekiz yıl boyunca hiçbir işte çalış Bethanne. etraflarım saran tuhaf sessizliği bozma umu-
mamış olman da.” . “Tebrikler.” dedi. "Annie evlendiğinizi söyledi."
"Peki bana kredi vermeyi kabul etmeleri için ne yap Başını salladı. “Teşekkürler.”
m alıy ım ? Bethanne içtenlikle, “Mutlu olmanı yürekten iste-
“ Bankaya bu yaz yaptığın işlerin kayıtlarını göster " * d e d i Kısa süre önce olsa bu sözler biraz kinaye ta-
Bethanne de Paul'ün bunu söylemesinden korku irdi ama Bethanne değişmişti. Artık kin gütmü-
yordu. Bu tür şeylerde çok iyi değildi, muhasebeyle ilgili . Onu bir zamanlar tüm kalbi ve ruhuyla sevmiş ama
temel şeyleri öğrenmek için kursa gitmeliydi. Aldığı tüm t sevgisine ve ona karşı hissettiği tüm duygulara iha-
fişleri bir ayakkabı kutusuna tıkışurmıştı. Belki çocukları I etmişti. Bu ondan intikam almayı ya da sırf mutluluğu
ona yardım ederdi. Oğlunun bir ara seçmeli ders olarak ‘ ı bulmadığı için hayatını çekilmez hale getirmeyi is-
ekonomi aldığını hatırlıyordu ama o da şu günlerde hem i anlamına gelmiyordu. Bunu fark ettiği anda Grant'
takımından hem de yan zamanlı işinden dolayı çok yo i vazgeçmiş, boşanmalarının ardından gelen acı günleri
ğundu. Bir de kısa süre sonra okullar açılacaktı. *" ı bırakmıştı.
“Vay. vay. vay. Bakın kimleri görüyorum?” Beth Grant. “Gördüğüm kadarıyla Paul hazırladığın ye-
anne, o dalgacı erkek sesini duyduğu anda tanıdı. i tadacak kadar şanslı biriymiş.” dedi. Ağzı sutana-
Yüzünü ekşitip gülümsedi. “Merhaba, Grant." t sandviçe baktı. “Tattığım en güzel biftekti sandviçleri
Eski kocası. Bethanne'yle Paul’e baktı. Çok şık gö k yapardın.” dedi.
rünmüyordu. Gömleği kırışıktı, fena durmasa da Bethan Paul. “Bethanne’ye birkaç belge için yardım edıyo-
ne’nin eskiden yaptığı gibi özenle ütülenmeraişti. Saçları n.” dedi
epey uzamıştı. Bethanne buna da şaşırmıştı. Grant eskiden Bethanne durumu açıklamak için bir şey ler söylemek
düzenli aralıklarla berbere giderdi. Berber randevularını ii ama kendine engel oldu. G rant'm bunları ögrenme-
Bethanne ayarlardı. Ayrılalı iki yıl olmuştu ama Grant daha ı hiç gerek yoktu. Çocuklarının babası olmasının dı-
hayatını tek başına sürdürmeyi başaramamıştı. ı artık hiçbir ortak noktalan kalmamıştı. Yirmi yıllık
P ^
334 fM fc rM p rw fc r
336 M h rJ M v
337
plini sallayıp teklifini reddetti. ı sorumlu hissediyordu Parti işini o teklif
Bethanne çantasından peçete çıkarırken koltuğa otuı-
i başarılı olunca da gururlanmıştı.
du. “Ağlamayacağıma dair kendime söz verdim ama şu ha
ı nasıl yardımcı olabilirim?” diye sordu,
lime hak. Daha tek kelime etmeden gözyaşlarına boğuldum.“
on? kendini toparladı. "Beni dinlemen yeterli."
Elise karşısına oturdu. "Baştan başlayıp neler oldu
lı. sesinin duygularını belli etmesine engel ola-
ğunu anlat Kakalım ” . ts e n ı... seni çok seviyorum. Ayrıca sana mınnetta-
Bethanne titreyenaltdudağını ısırdı. “A ltı... altı ban
kaya gittim ama hepsi kredi başvurumu reddetti.'* Elise
m ı?” Bu iltifatlar Elise'i utandırdı. Bethan-
onu dinlerken. Bethanne gittiği bankaların beşini ve onu
r cesaretvermişti, o kadar. Elise de kızını tek başına
neden reddettiklerini anlattı. Söylediğine göre hepsi de
*— ^ ı . bu yüzden bu tür bir hayatın getirdiği zorluk-
krediye elverişsiz görüyordu onu. .—: iyi biliyordu.
“Sonra Lydia'yta konuştum, o da bana geçenlerde “Elise. sen çok iyi bir arkadaşsın.”
kredi aldığı bankadan hahseni. Kendisinin de bazı sebep
Ağlama sırası ona gelmişti. Yıllar boyunca arkadaş
lerden dolayı eskiden kredi alamadığını söyledi Ama iki
■niş ama o arkadaşlıkların yüzeysel olduğunu anla-
miz de onun ne kadar mükemmel bir işkadım olduğunu
Onları geçmişle bırakmak E lise'i çok üzmemişti.
biliyoruz. Bu tür parasal konularda onun eline su döke-
ı nedense örgü grubundaki kişilerle kurduğu ilişkiler
mem. Ancak işi öğrenmeyi istiyorum." kdaha farklıydı. Bu arada yavaş yavaş içindekileri dök-
Elise, “ Hepsini çabucak öğreneceğinden şüphem
^ başlamış, hatta bir ara Maverick'tcrı bahsettiğim fark
yok." dedi. Boşanmasından bahsederken bile onu bu kadar
■v Birlikle olduklarını, çok özel bir haber olsa da dile
üzgün görmemişti. "Peki Lydia'nın bahsettiği bankaya
■»nişti. Ama arkadaşlarının yaşananları sezmesi onu
başvurdun mu?” idi. Oysa bu yaz gelene kadar Maverick’in adın-
Bethanne başını salladı. “ Lydia ısrar etliği için onun l neredeyse hiç balısetmezdı.
da adım verdim." Bir süre susup burnunu sildi. “Onlardan
B e t h a n n e . “LydiaMa ilgili harika bir şey öğrendim.”
da dün öğleden sonra haber aldım. Yaptıkları kapsamlı
. “Bir zamanlar bana hiç kimseye tek kunış borcu ol
araştırmadan sonra olumsuz bir karar vermişler, Elise. Ne
eini söylemişti. Bununla gurur duyuyordu. Dükkâ
yapacağımı bilmiyorum." nı tüm iplerin parasını ödediğinden, borç almadan
Elise ona borç vcmıck isterdi ama parası yoktu. Ne r ettiğinden bahsediyordu."
Kantine girdiklerinde Andrew 'iıı arkadaşlarının ya ğında kalmıştı. Olanların arkasında Bethanne vardı. Neyse,
nma gideceğini düşündü. Ama onun arkasında yemek sı bunun önemi yoktu. Andrew ın bunu yapmayı kendisinin
rasına girdi. akıl cunedığıııc kafayı yormaklansa haline şükretmeliydi.
“ Bu arada, çok hoş görünüyorsun,” dedi. Aynen de öyle yapıyordu ama az önceki mutluğu azalmıştı.
Yaz boyunca epey çalışmıştı, en sonunda birinin, hele Bir kız. “Annie!" diye seslendi. “Buradayız.”
hele Andrew'in kilo verdiğini fark etmesi Courtney’e ken Annie tereddüt elti, Courtney onlara seslenen kızı gö-
disini iyi hissettirmişti. "Teşekkürler Sen de öyle görünü N a c t Annie'nin isteksizliğinin sebebini anladı. Onu takip
yorsun.” edip yüzleri makyajla kaplı iki kızın oturduğu masaya gitti.
Andrew. “Futbol sayesinde,” dedi. “Her yıl biraz da Kızların vücutlarının çeşitli yerlerinde piercmgler. üzerle
ha gelişiyorum.” Sırada ilerlerken tepsisini Courtney’in- rinde dc simsiy ah, deri kıyafetler vardı. Courtney kendini
kinin ardından ileri sürdü. “Ben M ike'la konuşup sana onların yanında bir yabancı gibi hissetti. Fark ettiği kada
akşama haber veririm.” rıyla Annie'nin arkadaştan da ona başka bir dünyadan gel
miş gibi bakıyordu.
"Süper.”
Courtney az yağlı mevsim salatası seçti ve kola ye Annie, “Bu. Courtney,” dedi. “ Yazın tanıştık. Bunlar
rine bir şişe su aldı. Tuhaf karşılanacak olsa da istediği gibi da Tina ile Shyla.” Annie teker teker kızlan gösterdi.
davranacaktı. Courtney, "Selam,” dedi.
Annie. “Courtney!" diye haykırıp yemeğinin parasını Shyla, “Selam,” deyip gülümsedi ama Tina sessizce
ödeyen Courtney’in yanına geldi. "Gel arkadaşlarımla ınnış.” ¡.durdu.
“Tamam.” Oradan uzaklaşmaya başladı ama birden Burnunun beş yerinde piercing olan, tamamen siyah
Andrew i geride bıraktığını fark etti. Courtney tepsiyi iki eliy lara bürünmüş Tına, “Ponpon kız seçmelerine katılacak
le tutarak arkasına döndü ve “Sonra görüşsek olur mu?" dedi, m ısın?” diye sordu.
"Olur, görüşürüz,” diyen Andrew başım sallayıp kar Annie’nin arkadaşlarının Couruıcy'c ponpon kızların
şı taraftaki arkadaşlarının yanına gitti. arasına girebilecek kadar zayıf olduğunu söylemesi iltifat
Courtney. sevinçten havalara uçarak, “Beni okula ge | sayılırdı ama Courtney kızların bunu kastetmediğini bili-
tirmesi için birini bulacak," dedi.
348 OrAAfr
Btr Yunak M utluluk 349
¿unu ¿ördü Kolunu kızın beline alınıştı, kız da gözlerini
kocam an ııı**■<*-? <"*<ı htkı^oırdıı. HüJleri < ’nıırtn cy ’in m ide-
sini bulandırıyordu. Başını cama yaslayıp gözlerini kapattı.
Bu seneyi atlatmak için elinden gelen her şeyi yapacaktı,
başka şansı yoktu.
Ne bir beklentisi, anlaşıldığı (lzerc ne de bir arkadaşı
vardı.
{
.«a kötü düşüncelere hazırlamıştı. Onu şaşırtan tek şey. Ma-
^■ arick'm kendine bu kadar süre hâkim olmasıydı. F.lise
E K ü tu p kulübünün toplanacağı gün gerçeği öğrendi.
Bekleyebildiği kadar bekledikten sonra Aıırora’ya.
^lahan öğleden sonra gelip beni kütüphaneye götüreceğini
Söylemişti." dedi. Maverick o ana kadar hep dakik davTan-
pıştı F.lise onu güvenmenin hata olduğunu biliyordu ama
ı karşı koymak da bir o kadar zordu. Şimdi kitap kulü-
e yetişmek için koşturmak zorunda kalacaktı.
Babasını savunmaya dünden razı olan kızı. "Geçerli
sebebinin olduğundan eminim." dedi.
Elisc'in aklında şüphe dolu düşünceler türemeye
350 lirhhrr Marumbrr
Bir ftımak {fuılu/ui Uı
(tavım Affı MavörtöL' haftada hir Ve? hirkaç saatlisine or- Maverick Te ilgili şüphelerini, kaygılarını görmezden
uıuun hınOoJut vtıiu. Nunıar ımıatnudıguıa ycnıuı ediyor
K SI mümkün değildi. Geçmişi çok ij ı luuırla.vı da. Olta
du ama zamanını nerede geçirdiğini de açık açık söyle
■ uyı çok istediği için tehlikeli bir oyuna kalkışmış,
miyordu. Elise de gerçeği öğrenmekten korktuğu için onu
imni acı anılarına kapatmıştı. Mavcrıck'i tekrar sev-
sıkıştırmamış». ona kolay, hem de çok gelmişti.
Elise'i endişelendiren başka şeyler de vardı. Aurora
Otobüs durağına yaptığı küçük yürüyüş sırasında hir-
babasına farklı davranmaya başlamıştı. Elise baba kız ara
; oyun salonunun önünden geçti. Daha önce de aynı yol-
sındaki ilişkinin tam olarak ne tür bir değişikliğe uğradı
t geçmiş ama içeriye bakma gereği hissetmemişti. $ im
ğını bilmese de, değiştiğinden haberdardı. Birkaç hafta
se Maverick’i bulma ihtiyacı içim yiyip bitiriyordu. Ka-
önce fısıldaşarak konuştuklarını fark etmiş, bir su paylaş
t ardına kadar açıp içeriye dalmayı. Maverick’i suç-
tıklarından şüphelenmiş, öyle olmadığını düşünmeye ça
I yakalamayı istiyordu. Ama iradesine hâkim olup di
lışsa da dışlandığım hissetmişti.
li. Bunu yapmak, evliliklerinin ilk yıllarında küçük kı-
Aurora onu kütüphaneye götürmeyi teklif etti ama
ı peşinde sürükleyip Maverick'i kumarhanelerde ara-
Elise reddetti. "Otobüse binerim, sorun değil," diye söy
1 onu ev kirasını çarçur etmeden önce bulmak için du-
lendi. Kızı haklıydı. Maverick'in gecikmesini açıklayacak
r okuduğu onur kırıcı davranıştan farksızdı.
geçerli bir bahanesi olmalıydı, yalnız Elise dc bundan kor
Üzerine anılar akın etmişti. Akşamüstü otobüsten ıner-
kuyordu. Bir bahane. Bir yalan.
I kendim duygusal olarak hırpalanmış hissediyordu Ma-
Aurora. annesini kapıya kadar geçirirken, "Babamın
ick'ın arabasının evin önünde durduğunu görünce şaşır
çıkışta seni alacağından eminim," dedi.
dı. O an karar vermişti, hayalına böyle devam edemezdi.
Elise başını sallasa da tam aksi olacağından şüphe
Elise kapıdan girince, Maverick gözlerini kaçırdı. Bu
leniyordu. Otobüste korkularını kafasından atmaya çalıştı
l Elisc'in bir şeyler karıştırdığından emin olmasını sag-
ama beceremedi İler zamanki durakta inip diğer otobüse i.
geçti. Yıllarca kullandığı otobüslerin saatlerini su gibi ez Ciddi bir tavırla. "Merhaba," dedi.
bere biliyordu.
“Elise," diyen Maverick. apar topar odadan çıkan lu-
Geç kalmıştı, zaten toplantıları da sönük geçti. Grup
ı baktı. "Konuşmamız gerek. Seni kütüphaneye götür-
dağıldığında onlara katılmakla hata yaptığını fark etti
jtye gelemediğim için özür dılcnm." Birkaç saniye ses
Ortaklanamamış, konuşmalara pek katkı sağlayamamıştı. t e durdu. “Çok üzgünüm."
352 ÎVftAf» I U n m b tr
Bu İ n a l MUMU 353
Flise çan lası m koridordaki küçük masanın Özerine wm benden, evliliğimizden, her şeyden d a h a ö n e m li
koyarken, e v e t «rıı ue uy/c uUmıiu w i ı > . j Wn." j paj ¿ d o ı ı m k ı ı şdşujcjkiuıı ki / lanh ceker-
Mutfağa gidip buzdolabındaki çay dolu sürahiyi çıkarırken tm o kadar." Bardağı tek seferde kalasına dikip odasına
boğazı kupkuru olmuştu. Titreyen elleriyle bir bardağa Bek için koridora çıku.
uzandı. Maverick onun a rk a s ın d a n g itti, b lıs e k a p ıy ı s e rtç e
Birkaç adım önünde duran Maverick. “Konuşmak is ı geri çekildi. Hissettiği ö fk e y e ra ğ m e n k a p ıy ı yü-
tiyorum.'' dedi. Elise etrafa bakınırken. M averick'in elle >kapatmayı istememişti. B ir y e rd e n d e s te k a lm a d a n
rini yaptıklarından pişmanlık duyan bir çocuk gibi birleş I durm ayacak kadar halsiz d ü ş tü ğ ü için o m z u n u k a
tirdiğini gördü ı yasladı
Elise çok önemsiz bir şeymiş gibi omuz silkti. Kızla M avenck koridorda gidip geldi. Elise ayak seslerini
rının çocukluğunu, tüm evliliklerini mahvetmesinin ya ıhılıyordu “Senden sadece beni dinlemeni istiyorum.
nında bunlar bir hiç sayılırdı. i olur, h a y a u m . bir dinle."
"Beni beklemişsin." dedi. Gözlerini kapattı. En son boşanmadan kısa sûre Önce
“Otobüsle de rahatça gidip gelebiliyorum." mm demişti.
“Haydi. Elise.“ Ellerini uzam. “Bana kızmandan nef “ S e n i s e v iy o ru m , Elise B u n a in a n m a d ığ ın ı b iliy o -
ret ediyorum Ödünç aldığı kitabı geç getirmiş bir Öğren ı v e sen i s u ç la m ıy o ru m ama d o ğ r u y u s ö y lü y o ru m ."
ciymişim gibi davranamazsın bana. Ben senin koçanım.' Bu. E lis e 'in ç o k iy i bildiği bir a ç ık la m a y d ı. K e n d in e
“£ıJtı kocam sm ." el o la m a y ıp aniden kapıyı a ç tı. Ç o k s a k in b ir h a ld e ,
“Haklısın, boşanmıştık am a..." m se v d iğ in e inanıy o r u m ." dedi. “A m a o y u n k â ğ ıtla rın ı
“Bugün kumar oynadın." Sorma gereği bile duyma Jen d ah a ç o k seviyorsun." M a v e r ic k 'in y ü z ifa d esin in
mıştı. ı ş e k ille n işın i izledi, kendi y ü z ü n ü n y a n s ım a s ın ı gör-
Bunu biliyordu işle. Tüm hafta boyunca, Maverick ı k o rk tu . Ona bokamadan y a v a ş ç a k a p ıy ı k a p a ttı.
ne kadar inkâr ederse etsin kumar oynadığından şüphelen “H a y ır, h ay ır, bana inanmak zorundasın Bunu se n in
m işti. I jrapıyuıuııı.“
“ Bir kez olsun beni dinler m is in ? Elise kapıya bakar halde durdu. Bu da Maverick'in
“Olmaz. Söylenecek bir şey yok. Sen onca yıl öner kullandığı mazeretlerden biriydi. Sözde hiçbir şey
seçimini yapm ıştın, aynı seçimi yine yaptın. Senin içir n la . onun istedikleriyle ilgili değildi. Mavenck elindeki
3»
Ar i w 3 j7
firlm M İpıden n e fre l e d iy o rd u . ‘‘K lim a r, alJfO İJen
ve uyuşturucundan lüçbir larkı olmayan bir tuMUlık, kı omzunun Özerinden onlara baktı
X
m haberlerini izlemek için televizy onu açann DaviİK
zım. Hiçbir şey bir evliliğe veya aileye onun kadar zarar Eltse fısıldayarak. "O zaman ona beni bu kadar sev-
veremez." M averick’in kumar sevdasının ailelerini mah sö y le " dedi. "Hem ben onun yardımını ne isli
ic s b ii
vettiğini söylemeyi istedi ama kendini tuttu. Söylemesi ge s i ne dc arıyorum. Bunun sadece mazeret olduğunu
musun?”
reken şeyleri zaten söylemişti.
Aurora. "Öyle söylediğin kadar kötü biri değil." dedi. “Ah. anne."
Kızıyla tartışmayı istemeyen Elise ellerini aşağı sal “Sanırım bir daha babanla ilgili bir şey konuşmasak
dı. "O senin baban ve onu seviyorsun. Gözlerini açıp ger iyi olacak." Sıradan, günlük bir konuda muhabbet ediyor-
çeği görmeni dilemekten başka bir şey yapamayacağım " u ş gibi konuşuy ordu.
Aurora yalvaran gözlerle ona baktı. “Seni seviyor, "Onunla konuşmayacak mısın?”
"Hayır. Eve geldiğinde haber verirsen sevinirim.
anne, gerçekten."
Elise boğazındaki yumruyu yutkundu. “ Biliyorum.” Çünkü o buradayken ya odama kapanacağım ya da dışarı çı-
Maverick onu herhangi bir kadını sevebileceği kadar çok cağım.”
seviyordu ama bu yeterli değildi. Sevgisi otuz yedi yıl önce "Anne, böyle yapma."
Elise, kızının canının yanmasına üzüldü. Aurora ev-
de yetmemişti, şimdi de y e tm e y e c e k ti.
Aurora. “Turnuva biter bitmez kumarı bırakacağına amiş, anne olmuş olabilirdi ama içindeki küçük kız hâlâ
mutlu bir son arıyordu. Tüm çocuklar gibi o da bir babaya
söz verdi," dedi.
Elise daha önce de duymuştu bunları. "Peki, ona ina ihtiyaç duyuyor, anne babasının birbirini sevdiğini bılme-
nıyor musun?" Durum trajik olmasa Elise kahkalıalar atar : nin verdiği huzuru arıyordu.
Dışarıdan içeri koşarak gelen Luke, “Anneanne, an
dı. ine!" diye bağırdı.
“ E vet inanıyorum. B abam ..." Aurora dudağını ısır
Torununa bakmak için çömelen Elise, “Nc oldu?" di-
dı. [ye sordu.
“ Baban ne?”
“ Babam bunu sem sevdiği için yapıyor, sana yardım “ Duydun mu? Duydun muT*
Aurora kızgınca. “ Luke." dedi.
etmek için. Bana öyle dedi.”
“önemli değil. Dedem, islersen söyleyebilirsin, dedi.”
Elise öyle alaycı, öyle güçlü bir kahkaha altı ki.
3 S8 Üekbur Kkıcamber
LYDlA H O FFM AS
»0 O tU ü tt M aeom öer
bir kez daha minnettar oldum. Saatlerce banka belgelerini,
kâh olduğu izlenimine kapılmıştım.
eski faturaları, sigorta bilgilerini ayıkladım, telefonlar aç
Kamıma ağrılar girerken masama oturdum Yaz ay-
tım. Bilgisayar hacında uğraşıp durdum. Dükkânımdan sa
h n gencide işler düşerdi ama satışlarımı önceki yıla kıyas
atlerce, günlerce uzakta kaldım. Sonra emlakçtyla görün
la iriye katlamıştım. Şimdi bu kötü durumun yanında bir
tüm, satılığa çıkarmadan önce evi boşalttım. Bunu ertelc-
de ilgilenmem gereken büyük bir maddi sorunum sardı.
yemezdim. Çünkü annemin bakımı için paraya ihtiyacımız
S e r iş le r i azaltmak gibi tasarruf tedbirlerine başvurabilir
vardı.
i n ama istemiyordum Başarılı olmanın sebeplerinden bi
('um a gûnfl akşamüstü kasadaki parayı sayınca eylül
n a n en ucuzundan, en özeline uzanan geniş bir ürün yel
ayıııın ikinci haftasındaki ciromun ağustostaki herhangi
pazesi sunmam olduğuna inanıyordum.
bir ha hanın ancak yarısı kadar olduğunu fark ettim. Gün
Bu endişe dolu düşüncelere öyle çok dalmıştım ki,
lük hesaplara da hızlıca bakınca, gelirlerde büyük bir düşüş
¡bpıdaki tıklamayı güm güm vurma seslerine dönüşene ka
olduğunu gördüm. Dükkândan uzak kalmanın işleri kötü dar duymadım
etkileyeceğini tahmin etmiştim ama bu kadarını beklemi
f» Sandalyemden sıçrayıp dükkânın ortastna doğru yü-
yordum.
■rfüm. normalde dükkânın kapalı olduğunu söylerdim
M argarct’in satış konusunda çok yetenekli olduğu
■ a artık tek bir satışı bile geri ç evi rem eseceğimi hissedı-
söylenemezdi, ayrıca iplere karşı benim kadar tutkulu de ■rdum
ğildi. Bunların hepsini biliyordum ama başka birinden yar
Ancak gelen kışı müşten değildi. Brad kapının önün
dım isteyemezdim. Dükkanı ve düzenli müşterileri en az
le durmuş, ellerini yüzünün iki yanına koymuş halde içen
benim kadar tanıyordu. Ayrıca o. benim ablamdı.
■İtiyordu. Onu gördüğümü fark eder etmez, camdan geri
Hesaplan bir kez daha incelerken içime kötü bir duy İkildi.
gu çöktü. Aruk ödemem gereken bir kredi vardı ve bu da
En son bir ay önce konuşmuştuk. Cody'yle ara ara
giderimi artırıyordu. En kısa sürede borcumu ödemek is
îfonl aşı yordum ama O konuşmalarımızda en az benimki
temiş. bu yüzden krediyi on sekiz aylık bir vadeyle almış
onun canının da yandığını hissediyordum. Ağusto-
tım İstediğim ¿aman gidip süreyi uzatabilirdim ama bunu
sonunda Cody’yle görüştüğümüzde, sesi kulağıma çok
daha ikinci ödemenin ardından yaparsam durum hiç de iyi
tatli ve çok çekingen gelmişti. Herhalde annesi yanın
görünmezdi. Dile getirilmemiş olsa da. kısa vadeli kredi
dı ve yanlış bir şey ler söylemekten korkuyordu. O gün-
isteğinin bankanın bana para vermeyi kabul etmesinde et-
n sonra da bir daha beni aramadı.
362 OMirUmamirr
Bir Im uI ut 363
Kapının kilidini açtım. Brad le konuşmaya ne fizik ırasını özlemiştim. Srk sık konuşamasak da. kula
i l i o f «iç ş ü v ö n ı vdrıtı. Bu s H / ıin ı unu iyt'i I d jtv c r cevıVlı' o V“»“®“ sçv ıp n ju n i.
etmemeye karar verdim. Onun yerine kapının önünde du Brad çabucak. “Cody iyi.” dedi. B u d a B r a d 'ın bani
rup bekledim. küçük, mutlu ailelerinde her şeyin yolunda gittiğim söy
“Merhaba.” dedim, duygularımı ifade eden doğru to leme şekliydi sanınm.
nu seçtiğimi umdum. "Onu benim yenm e öp. olur mu?"
Ellerim üniformasının ceplerine koyan Brad de. “Elbette.“ Bakışlarım kaldırıma doğru çevirirken.
“Merhaba." dedi. “Bir sttrediı seni dükkânda göremedim “ “Senin için endişelendim," diye ekledi,
Ona dükkâna her gün bir iki saat uğradığımı söyle “Benim için endişelendin mi?” diye sordum, sesime
yebilirdim aına buna gerek olmadığına karar verip sustum. anlık duygusu katmaya çalışarak. “Neden ki?”
“Mantarcı anneniz için bir yer bulduğundan bahset Brad başım kaldırıp hafifçe gülümsedi. "Seni tanıyo-
tir . Lvdia. Stresli olduğunda saklayamıy orsun.”
Bunu bir soru şeklinde sormuştu, ben de cevap ver “Stresli olduğumu nasıl anladın? Beni haftalardır
dim: “Haftaya onu huzurevine yerleştirmeyi planlıyoruz." nedin ki.”
Belgelen tamamlar, gerekli tüm tıbbi kayıtlan toparlar, an "Seni j im di gördüm. Yorgunsun v e ...”
nemin evinin satışını sontandınp avukatı vc bankasıyla an “E v et" deyip lafım kestim. Brad Goetz’in zaten bil-
laşırsam dediğimi yapabilecektim. bğım şeyleri tekrarlamasına ihtiyacım yoktu.
“Sen nasılsınr “Iztn ver seni bir şeyler içmeye götüreyim.” dedi
“ İyiyim." Brad’ın bana acımasını istemiyordum. Başımı iki yana salladım. “Hayır, teşekkürler.”
Onun kaygılı tavırları çözülmeme sebep olabilirdi. Janice’i “Başka biriyle görüştüğünü biliyorum ama sadece ar
sormayı istiyordum ama kendimi tuttum. Aralanma iyi ol aş olarak biraz oturup konuşmak istiyorum."
madığını duymayı istemiyordum. Aynca bir araya gelm e Aslında Margaret in Brad’e gerçekleri ani atm am a-
lerinin işe yarayıp yaramadığım öğrenmeyi de kaldıra a. biriyle görüştüğümün yalan olduğunu söylememiş o l
mazdım. Duygusal bunalımlardan geçtiğim çok uzun bir uğuna inanamıyordum. Gururum u korumak için yalan
günün sonunda, bir başka krizle daha baş edemezdim. mış, sonra da pişman olmuştum.
“Cody nasıl T Bunu sormak bile kalbimi incitmişti. Çünkü “Neden?”
onu. konuşmalarımızı, köpeğini ve ona öğrettiği oyunları Gülümseyerek, “Erkeklerle ilgili çok kau bir kuralım
r
Telefon çaldı, parti vermek isteyen bililerinin sesini İMtaılıfı yetmiş beş dolar da bir araya gelince...
duymayı bekliyordu ama ekranda bankasının telefon num Ortaya çıkan toplam ödeme, sarsıcıydı. Ne kadar '
arası görünüyordu. Ahizeyi eline aldı, kredi memurunun Ay«1haykırdı
yanlışlık yaptıklarım söyleyip ona kredi vermeyi tekiif et Banka görevlisi. "Ne zaman hesabınıza para yatıra-
mesi için dua etti. siniz?" diye sordu.
Birkaç yıl önce (¡rant onu Vegas'a götürmüş, orada “B en... b en ..." Parası yoktu, yoktu işte. Yapabilecc-
şimdi ihtiyaç duyduğu paradan da fazlasına denk gelen se i tek şey, bir veya iki yüzüğünü rehinciye bırakmak ve
yahat çekleri almışlardı. Vegas? O tatil BeÜıanne için büv ük line ne kadar geçeceğini görmekti Azarlandığını hisset-
bir sürpriz olmuştu. Hem heyecanlanmış hem de sevinmişti niş gibi uysalca, “Öğleden sonra hır miktar yatırırım." de
Ama sonradan öğrendiklerine bakılırsa Grant bunu büyük di
ihtimalle onu aldatmanın verdiği suçluluğu bastırmak için
Görevli zalimlik yapmıyor, sadece işinin gereğini ye
yapmıştı. ne getiriyor, ama Bethanne'nın paniğe kapılmasına sebep
Bethanne en neşeli sesiyle, “Alo." dedi. “Ben Betlı- t oluyordu. BeÜıanne çabucak üst kata çıkıp mücevher ku-
anne." j tuşunu buldu, clindekilerı gözden geçirdi. Ama pek bir şeyi
Banka görevlisi bir benzin istasyonuna yazdığı çekin | yoktu
karşılıksız çıktığım söyleyince yüzündeki gülümseme kay
Gram neden, gerçekten de neden ona elmaslarla kaplı
boldu. Eskiden, limitin aşılması halinde bir ücret karşılı bir bilezik yerine saçma sapan bir soyahai çeki vermişti
ğında ek limit açarlardı ama artık durum değişmişti. Bunlar İlci? Bileziği hemeıı satabilirdi ama o çek, israftan başka bir
yetmezmiş gibi bir de karşı taraf çek karşılıksız çıktığı için ¡ş e y değildi. Grant. Vegas’a gittiklerinde yanlarında götür
yetmiş beş dolar kesinti yapmıştı. dükleri tüm paralan harcamıştı. Ama bu onu oralara bir
Bu gereksiz masraftan dolayı sinirlenen Bethanne.
daha gitmekten alıkoymamıştı. Adam Tiffany’ylc Vegas’ta
“Yetmiş beş dolar!“ diye haykırdı. “Şaka yapıyor olmalı vlenmişti, Bethanne, Grant*ın her şeyini kaybetmiş olma
sınız!" sını dilerken yakaladı kendini.
“Şaka yapmadığımızdan emin olabilirsiniz."
Olumsuz düşüncelerin hiçbir faydası yoktu ama ken-
“Bunlar bana... ne kadara mal olacak?" Bir depo | dini çaresiz hissediyordu. Mücevherlerini rehin bırakma-
de gerçekleri öğrenmeyi istemediği için öyle davranmıştı L Grant hâlâ aynı yerde durmuş onu seyrediyordu.
“Çok Üzgünüm, Grant," dedi. Samimiydi. Bethanne ona dostça el salladı. Eski kocasının kötü
Grant kaba bir tavırla omuz silkti. l_r geçirmesini tstemiyordu. Tamam, arada sırada isti-
İlk doğru düzgün konuşmalarım boşanmalarından ı ama bu yaz onu affetme konusunda büyük adımlar
aylar sonra bir otoparkta yapmaları gerçekten de ironikti. Ki
Grant. "Yeni oyuncağınla aran nasıl?" diye sordu. Yalnız kalmaktan nefret ediyordu ama aslında hiçbir
Bethanne sertçe, "Paul'ü mü kasttediyorsun r ' diye 1değişmemişti. Grant iki yıl önce onunla aynı yatağı
sordu. Doğru düzgün muhabbetleri bu soruyla sonlanmıştı. yİ aşı yordu ama başka bir kadını düşünüyordu. Bu da
“Benim ondan büyük olmam, canımızı senin Tiffany'den Mini ailesine tam olarak adamadığının kanıtıydı.
on beş yaş büyük olman kadar sıkmıyor. Ayrıca kiminle Evet, maddi durumu iyi olmayabilirdi ama Bethanne
istersem görüşürüm. Sen benimle evli kalmayı istemedin. ‘klara çabuk uyum sağlayabilen biriydi. Hatalar yap-
TıfTany de Paul'le birlikte olmayı istemedi. Gördüğün gibi ya mahkumdu, yine de yeni bir hayatı ve Paul adında
l iyi bir arkadaşı vardı. Çocukları yanındaydı.
ortak noktamız çok."
“Saçlarını onun için yaptırdın, değil mi? Genç gö Çerçevede sırıtan tek kişi, bazı pişmanlıklar yaşadığı
İli olan Grant’tı. Bunu çıtlatır gibi olmuş, sonra hiç de
rünmeye mi çalışıyorsun?"
ndırıcı olmayan bir şekilde mutlu olduğunu iddia et
“Aslında hayır"
ti. Bethanne gerçeği söylemediğinden şüpheleniyordu.
“Hı."
Onun yanından ayrılmaya can 3tan Bethanne, “Eve
dönsem iyi olur," dedi. Ay sonunda düzenlenecek Home
coming Dansı'ndan bahsetmeyi düşündü ama vazgeçti.
ladığı için kendini gerçekten de daha iyi hissediyordu. O A a d r m 'in arkadaşı Mike okula giderken onu al-
da bu haşarısından dolayı kendiyle gurur duyuyordu ama L Courtney ona haftada on dolar venyor. se m se bin-
bazı şeylerin böyle sarpa sarmaması gerekirdi. Aslında her anrunda kalmadığı için mutluluk duyuyordu. Tek
şey aynen eskisi gibi kalmıştı, tşin özüne bakınca, değişen ı ise. fazlasıyla utangaç görünen M ike'tı. Okula gidip
tek şey anneannesinin antika tartısındaki rakamlardı Bir l nadiren konuşuy ordu. Courtney başta muhabbet
de artık pantolonları beline bol geliyordu. ; çalışmış ama bir hafla doğru düzgün cevap alama-
ı vazgeçmişti.
Julıunna. “Ne zaman ihtiyacın olursa ara." dedi. “Cid
M ike'ın bir dilinin olduğunu hatırlayacağını ne za-
diyim. Couıt. hiç çekinme "
“Tamam, Babamla ilgili bir haber alırsan sen de beni I konuşacağını kim nereden bilebilirdi ki?
Courtney çocuğun on beş yıllık Honda’sına binerken
ara."
felik e. "Babandan haber aldın mı?” diye sordu.
Ablası. "Aranırı." diyerek söz verdi.
“Hayır.”
Courtney ablasının onu aramasına sevinmişti. Dü
“Korkuyor musun?"
zenli olarak konuşmadıkları için kendisini kötü hissedi
yordu. Julianna yaşça büyük olmasına ve evden yaklaşık “Sence?” Ters bir cevap vermek istememişti ama bu
üç yıldır ayn yaşamasına rağmen bahalarına yakındı. Ken u kadar duyduğu en aptalca soruydu.
“Bence korkuyorsun.” dedi.
di sorunlarına kapılan Courtney. ablasının hislerine çok
Courtney gözlerini kapatıp başını cama yasladı, okul-
fazla dikkat etmemişti.
Çarşamba sabahı okula gitmek gelm edi içinden. Ba l eve döndüğünde babasından c-posta gelm iş olması
ı dua etti.
basından en son sekiz gün önce haber almıştı Anneannesi
halini anladığım söy lese de okula gitmesi için dil döktü. Mike daha sonra, “İngilizce sınavına çalıştın mı?" di-
! sordu
Vera çok mantıklı bir şekilde. “Tüm gün boyunca te
lefonun başında oturmakla hiçbir şeyi çözemezsin." dedi Courtney birden doğruldu. “Sınav mı var?" Babası-
İki gece boyunca bir uyuyup bir uyanım Courtney t durumu kafasını meşgul eniği ıçuı hiçbir şeye önem
dinlenmek istiyor ama anneannesinin haklı olduğunu da nemışti. "Sınav ney le ilgili olacakmış?"
Sim hu kadar endişelendirdiği için çok üzülüyordu ı gibi parmaklarını şıklarıığmda ortadan kaybol-
A n d re w kapıyı ç a ld ığ ın d a , C'ourtncy'in yanakların
ı istedi Yüzünün kızardığım hissederken anneanne-
daki yaşlar henüz kurumamı şu. Az önce Jason’la konuş r taktı
muştu, şimdi de Julıanna'yla görüşüyordu.
Anneannesi şimdi de. “Babası için çok güzel bir ço-
Ablasına, “Bir arkadaşım geldi, kapatmam lazım.”
>Ördü," diyordu. "Onlar lacivertli ama sana ördükleri
dedi. Andrew'e dikkatlice baktı. Andrew oturma odasında
»I ve . Şaşkınlıkla Courtney'e baktı. “Aa, yoksa sürp-
bir yabancı gibi duruyor. Courtney'in anneannesinin aşın
i bozdum?" dedi. Ondan beklenmeyecek kadar hızlı
ilgisine maruz kalıyordu. ularla mutfağa gitti.
Julianna. “ Erkek mi kız mı?” dedi.
Andrew, gözlerini C ourtney'in gözlerinden ayırma-
Courtney, “ İlk söylediğinden," diye fısıldadı.
ı ayağa kalktı. "Benim için çorap mı örüyorsun?"
"Andrew mı?” C ourtney başını salladı. "İkincisinin topuğunu yapt
"Evet," diye sitem etti. Ablasına anlatması gereken ım ama bitti sayılır."
den fazlasını anlattığı belli oluyordu.
"Hiç kimse daha önce bu kadar güzel bir şey yapm a
"O zaman kapat şu telefonu da arkadaşınla ilgilen." lı benim için. Ç ok... tatlısın."
Anneannesi çok misafirperver biriydi. Andrcw’i kol
Onu lallı biri olarak görüyordu. Courtney'in istediği
tuğa oturtmuş, onunla yıllardır tanıdıkları bir aile dostuy ı şeydi buydu.
muş gibi muhabbet etmişti.
Courtney utangaçça odaya girdi, anneannesi ona gü
lümsedi. “Ben de Andrew’e babandan haber aldığımızı
söylüyordum."
“Ablamla telefondaydım da." Utanan Courtney mer
divenlerin başındaki antika sayılabilecek siyah telefonu
gösterdi.
Anneannesi sesim alçaltıp, “ Bahsettiğin genç adam
bu m u?" diye sordu. Sanki Andrew onlan duymuyordu
“Hani şu çorapları ördüğün?"
Courtney. anneannesinin ara sıra izlediği o eski dizi-
387
386 Detıbie Slacomber
Aurora omzunun üzerinden ona bakıp, “Anne.” dedi. "Kazanıp ka/anm adığn Öğrenmek istemiyor musun'.'"
"Gel yanıma olur. Babamın oyununu gösteriyorlar.” "işem iyorum " örgüsüne uzandı, bir şey lerle meşgul
Elise. “Ben almayayım,” deyip hızlı bir şekilde ar i y i ihtiyacı vardı.
kasına dündü ama neredeyse dengesini kaybediyordu. Te “Şanslı çoraplarını giymişti.”
levizyonda verilsin verilmesin, kumar kumardı. Artık tele “Şans diye bir şeye inanmıyorum ben.” Aurora. Eli-
vizyona da çıktığına göre M averick'i durdurmanın hiçbir 'ın beklemediği kadar çok babasına çekmişti. Elise,
yolu yokru. Aylarca kendim yenilmez olarak görecek, hiç v üar elle örülmüş bir çift çorap, o kadar." dedi, istemc-
bir oyunu kaybetmeyeceğine inanacaktı. i kadar sert bir cevap vermişti.
Kısa süre sonra Aurora kapısını hafifçe tıklattı. “An Kızı neredeyse Elise’ın duyamayacağı kadar kısık bir
ne? İçeri gelebilir miyim?” slc konuşarak, “Babam bilmeni istemedi." dedi.
“Gel.” Elise. çocukların bir sorunu olduğu gün gibi Kaşlannı çatan Elise örgü örmeye ara verip başını
ortada olan dedelerini hayran hayran izlemesine izin ver dırdı "Neyi bilmemi istemedi?" diye sordu.
mesiyle ilgili bir çift lal etmekte kararlıydı. Aurora ellerini birleştirip gözlerini yere çevirdi. "Ba-
“Eve geldiğinde üzgün gibiydin.” ı ölüyor, anne ”
Elise duygularını saklamaya çalışmamıştı ama aile “Ne?"
cek Maverick’ı izlemeye öyle bir dalmışlardı kı. bilinir "Löseminin nadir görülen bir türüne yakalanmış,
onu fark etmesi onu fazlasıyla şaşırttı. bbi adını sorma çünkü daha doğru düzgün söylev emi
“B abam ...” nim bile. Çıkıp gittiği zam anlan hatırlıyor m asun? Kan
“Babanı şimdi konuşmasak daha iyi olur.” Bunu dah kline gidiyordu. Sadece bir yıllık ömrü varmış. Bir ihtı-
önce de söylemişti ama bir kez daha söyleme ihtiyacı duydu ıl iki yıl yaşayabilirmiş ama orası da şansa kalmış ’ Söv-
Daha birkaç saat önce Bethanne ‘nin Grant'a karşı takındı i liği şeyi fark edince hüzünle gülümsedi
tavra hayran kalmıştı. Kendisi de M averick'e karşı benze “ölüyor mu?” Elise’in kalbi durmuş gibiydi
duy gular beslem eyi istemişti ama olmuyordu İşte. "Vakti varken beni ve ailemi tanım ak için SealW a
Aurora. Elisc'in yalağının kenarına oturdu. “Bence •İdi." Gözlerine yaşlar doldu “Buradaki poker turnuva
babamla ilgili olarak son bir kez konuşabiliriz.' mı katılana kadar da kumar oynamadı O konuda bana
tin etti, ben hâlâ ona inanıyorum "
Elise. "Ne oldu?" diye sordu. Aksiyon sahneleri kısa süreliğine dinince Bethanne.
Luke şaşkınca, “Bilmiyor m usun?” dedi. "Deden nt’ı düşündü. Hiç kimseye bankanın yanındaki oto
da karşılaştığından bahsetmemişti. O anlar, bir hayal-
kaybetti."
ı farksızdı.
Elise kollarını torununa uzam. Luke annesinin kuca
ğından imp ona doğru yürüdü. Elise, torununu sıkıca tutu; Bethanne. eski kocasının kaçamak ilişkisinden ve ar
gözlerini kapanı ve eski kocasının kumarda da gerçek ha an gelen boşanma sürecinden büyük yaralar aldığını
yattaki gibi şanssız olduğunu düşündü. : çöken keder dolu duygularla fark etmeye başladı Ço-
«eldi." Bethanne isi sakaya vurmaya çalıştı ama bir yandan 1ü anlamıyorum. Sanki sanki Kaşıma yine ayıu şeyler
da keşke bunları daha önce düşünseydim, diyordu. friıyor"
Garson kahvelerini tazeledi. Paul fincanına uzanıp "Ben, TifTany değilim!"
dalgın dalgın bir yudum aldı. “Birlikte olmayı istediğin “O zaman ncdctı içimde bir burukluk var? Neden
biri mi var?" İti kanının başka bir adama âşık olduğunu söylediğinde
“Hayır, bunların benimle ilgisi yok.” H pM ttikkrim in aynısını hissediyorum? Yine reddcdıliyo-
“O zaman neyle ilgisi var? Seni anlamıyorum, Beth
anne. Arkadaştan da öte olabileceğimizi ummuştum. Kah "Hayır. öyle değil." Duygularını anlatmayı bir türlü
rolsun." Üzüntüsü sesine yansıyordu “Ben de bundan kor Tncmişti. "Arkadaş kalmayı istiyorum Ama aynı za-
kuyordum. Aramızdaki yaş farkı sebep oluyor buna, öyle ı dışarı çıkıp başkalarıyla görüşmeni de istiyorum."
değil m i''” Paul. “Neden?” diye sordu. “Ben senden hoşlanıyo-
“H ayır... Tamam, birazda ondan ama asıl söylemek
istediğim bu değil. Sana çok ama çok değer versem de ara “Ben de senden hoşlanıyorum. Ama bir süreliğine
mızdaki ilişkinin sağlıklı olduğuna inanmıyorum." mesek daha iyi olur "
“Nesi varmış ilişkimizin?" Bethanne gülümsedi ve Paul’ün elini tutmak için iteri
Bethanne söylediği şeyleri tekrarlamayı istemiyordu dı. “ Sen çok iyi birisin. Paul. Benim için >aptıklanna
"B ir süre görüşm eyelim Sana kötülük ediyorum. Diğer t kadar teşekkür etsem az. Ancak bir Süre görüşmemenin
kadınlarla görüşmeli, sana her şeyiyle bağlanabilecek bi yatımıza başka insanlar sokmanın zamanı geldi."
rini bulmalısın." Alıngan bir tavırla, “Bem reddetm ediğinden emin
Paul. “Ona ben karar veririm ,” diye serzenişle bu n?” diye sordu. “(, ünkü bana hiç de öyle gelmiyor."
tundu. “TifTany gidince neler hissettiğimi sadece sen an “Biraz ayrı takılmamız, konuşmayacağımız ya da
ladın. İkimizin de ayıu şeylerden canı yandı, bu yüzden Mknleşmcyeceğimız anlamına gelmiyor. Sağlıklı bîr ilişki-
ortak noktalarımız var. Şimdi gelmiş bunca şevi geride bı ün olmasını, iki gerçek arkadaş olmamızı istiyorum."
rakmamız gerektiğini söylüyorsun.” hanne binlerinin konuşmalarını dinleyip onlara güldük -
“Kendimi doğru düzgün ifade edemedim sanırım.” riııdcn korkarak etrafına bakındı Paul’e doğru eğildi,
“Tam aksine, vermek istediğin mesajı çok net anla ı deli gibi âşık olacak harika bir kadınla birlikte d -
dım. Görüşmememizi istiyorsun am a ben nedenini bir ıtı istiyorum."
409
İçimde biriken öfkey i bastırdım.
Cod) bir ara ona annesinin sen olmasını islediğini “Bakıyorum da çabucak bililerini bulmuşsun."
tam am en yalan olmasına rağmen, “Ne yapmamı
söyledi. Janice de küplere bindi. Sanırım telaşa kapıldı,
Jiyordun?” diye sordum. “Evde oturup arkadan ağla-
böyle bir şeye izin veremeyeceğini düşündü."
oı mı bekliyordun?"
“Anlıyorum."
Brad tereddüt etti. “Hayır, öyle bir şey yapmamana
“Janice'i sevmekten zaten uzun zaman önce vazgeç
da sevindim ayrıca.-- Elini şöyle bir ileri itti. “Ama ben ka
miştim." tlan da. ilişkileri de aklımdan attım. Artık kaldıramıyo-
Bu konuda yorum yapabileceğimi düşünmüyordum.
l bunları.”
“C ody'nin hatırına onunla anlaşmaya çalışmak zo
“Beni terk eden şendin,” dedim. Kabul etmey i istese
rundaydım. Anne babasıyla büyümeyi hak ediyor.”
“Cody’yi ben de seviyorum.” diye haykırdım. "Ay de istemese de Brad canımı fena çakmıştı. Şimdi gelip hiç
bir şey olmamış gibi d a v ra n m a m ı mı bekliyordu? Yaşadlk-
rıca yaptıklarının sebebini çok iyi anlıyorum. Ama benim
nı hiç anıa hiç önemsemiyordu.
duygularımı tamamen görmezden geldin."
Brad adımlarını hızlandırırken. “ Bana istediğin kadar Brad başını salladı. “Bitti. Lydia. Janıce’le. seninle
kızabilirsin.” dedi. “Ama ben kadınlardan da. isteklerinden i dünyadaki hiçbir kadınla işim yok artık. Kadınlan an
de bıktım artık. Janice’i sevmiştim ama o oğlumu kulla ılıyorum. Hiç anlamadım, anlayacağımı da sanmıyorum,
narak bana istediği her şeyi yaptırmaya çalıştı." ayalimin kalanını tek başıma geçirmek, ne istediğini bil
“Peki hu benî/n suçum mu?" Beni kenara atan kişinin eyen kadınlarla uğraşmaktan daha kolay olacaktır."
kendisi olduğunu söylememe ramak kalmıştı. Ona da de “Ben öyle biri değilimi"
diğim gibi, yaptığı şeylerin sebebini anlıyor, oğlunu bu “Sen nasıl diyorsan öyle olsun. Ama sana geri dön-
eyeceğim."
kadar sevdiği için mutlu oluyordum am a bana yaşattığı
acıların üstesinden gelmeye çalışırken çok zor günler ge ”lyi, ben de senin peşinden koşacak değildim zaten."
|Y en gelmişken bunu çok açık bir şekilde dile getirmey i is-
çirmiştim.
n.
“Şimdi de sıra sende.”
“Efendim?” İma ettiği şeyi anlamıştım ama konuyu Brad alaycı bir tavırla gülümsedi. "Biliyorum vc doğ*
buraya nasıl getirdiğine anlam veremiyordum. su öyle olmasına da seviniyorum."
“Beni duydun.“ dedi. “Janice özgürlüğüne kavuş
mayı istedi diye koşa koşa sana dönmemi bekliyorsun."
411
4 10 O tM u t .U a r n n h r
s iz g e n ç le n b a ş b a ş a b ıra k a y ım d a ra h a tç a k o n u ş u n ." O k u ld a k i so n d e d ik o d u la rı d ü ş ü n d ü . N e y a z ık k i ç o k
y a n P u la n s k i. B a ş k a z a m a n .” m ü y o rd u m a m a h e r şe y y a z ın b ira z d a h a k a rm a ş ık h a le
“S en bir şey iste r m ıs u ıT d iy e n Vera. C o u rtn e v 'e b aktı di. N e y s e ... s o n u ç ta a y n ld ık .”
b a ş a b ıra k tı.
C o u rtn e y , “ H ay ırd ır,” d ed i. L afı u z a tm a y a gerek y o k
E ," d e d i, a k lın a b ir te k b u g e lm işti.
“G e r ç e k te n m i? "
4 14 O rV -v M arom her
417
416 DelM e M acamtxr
“Hayır, ama bana birkaç taktik verdi." Andrew gü
lümseyerek bir ayaguıı havaya kaldırdı. "Çorapları giy
memi söyledi. İşe yaradı mı?"
Conrtney piildü anı. Kahkaha atmamak için kendini
tutarken. “Ona haklı çıktığını söyleyebilirsin," dedi.
BETHANNE HAMLİN
•- 1 L -y i 419
41 8 Debbie Macomber
“E v e tr
Reha McEntire'ın şarkılarını mırıldanarak, ocakla “Birkaç hafta önce krediy le ilgili görüşmüştük. Uma
pişen domıız eli ve kuru fasulyeleri karıştırıyordu Kon nın müsaitsinizdir.“
serve fasulyelerden kullanmış ama kamp ateşine uygun ol Bethanne hatırlamaya çalıştı ama adamın yüzünü hır
ması için yemeklere harhekü sosu dökmüştü. ^ttrlü gözünün önüne getiremedi Bankalara rekor sayıla-
Kovboy temasına bağlı kalmayı istediği için oynata cek sürede girip çıktığı için doğal olarak adamı hatır
cağı oyunlar biraz hareketli olacaktı. Aynca okuldan eve lıyordu.
gelince Andrew'c de fikirlerini soracaktı. Mönü de dahil “Önemli değil.“ Fırının saati ötünce yaş pastanın kc-
olmak üzere her şey hazırdı. ı piştiğini fark etti.
Bethanne. Elise'in standart partiler düzenleme öne “En kısa zamanda kredi birimize uğranınız iyi olur,”
risini beğenmişti, bu sayede her çocuk için ayrı bir parti “Şey..." Bethanne benzin masraflarını en aza indir
tasarlamak zorunda kalmayacaktı. Kim yaratıcılığı saye ire çalışıyor, arabasını gereksiz yere kullanmamaya ça-
sinde buralara kadar geleceğine inanırdı ki? önündeki tek yordu “Bana ne hakkında görüşmek istediğinizi söv 1er-
engel, elinde yeterince nakit para olmamasıydı. Biı yandan gclmeye çalışının.” dedi. Telefonu omzuyla kulağı-
evin ödemelerini yapıp diğer yandan masrafları karşıla l arasında tutmaya devam ederken fırının kapağını açtı.
ması zordu Maddi durumunu dengelemenin önemini yem Üste yerleştirdiği tepsiyi çıkardı ve kekin ortasına bir
yeni öğreniyordu. Biraz dardaydı ama neyse ki çocukları dan batırıp pişip pişmediğine baktı.
annelerinin durumunu anlıyordu. İşlerini canlı tutabilmek Banka görevlisi. “Elimde sizin adınıza yazılmış bir
için hep beraber bazı fedakârlıklar yapmak zorundalardı. var. Bayan Hamlin." dedi.
Telefon çaldı. Bethanne cevap verdi. Telsiz telefonu “Çek mi? Banka başvurumu yeniden mi değerlen
omzuyla kulağının arasına yerleştirip yemeği karıştırmaya ir'
devam etti Domuz eti ve fasulyeler alışveriş lisıesindek “Bu konuyu buraya geldiğinizde görüşürüz ”
en ucuz malzemelerdi ama onları bile yakmayı göze ala “Yirmi dakikaya gelirim." diyen Bcthannc'nin kalbi
ili gibi atıyordu. Kulaklanna inanamıyordu! Bankanın
mazdı.
“Alo. buyurun ben Bethanne." dedi. Parası olunca nunda kredi vermesini sağlayan şeyin ne o ld u ğ w u bil-
parti işleri için ayn bir hat almayı planlıyordu. yordu Sebebi ne olursa olsun, yüzünü bile hatırlamadığı
"Bayan Hamlin, ben Pugct Sound Security Bankası ama sevinçten sarılmaya hazırdı
ndan G an Schroeder.”
bilir mi T*
Bay Schroeder başım ıkı yana salladı. "Daha önce dc
dediğim gibi karşı taraf adının behnilmemesıni talep etti.”
* Peki. Paul müT*
Adanı nazikçe gülümsedi. “Hayır.”
Bethanne başka kimin ona böyle bir iyilik yapabile
ceğim düşündü. Grani yapmış olamazdı. Eski kocasının
boşandığına pişman olduğunu fark etmişti ama ona bu pa
427
426 Drbblc Macomber
beri günde birkaç kez konuşmuşlardı. Daha dün gece yak geleceğin beklediğini daha ıyı anlayabilirdi.
laşık iki saati telefonda geçirmişlerdi. Annie de. Andrew’m futbol takımından bir aıkada-
Andrew Haini in’in onu dansa davet ertiği haberi ı orada olacaktı. Şimdiye kadar her şey iyi pitmişli;
okulda kulaktan kulağa yayılınca. Courtney herkesin dik rtney bunlara inanmakla güçlük çekiyordu M ikc'ın
katini çekmişti. Onu birkaç hafta önce görmezden gelen bir arkadaşı da Motuca'y ı dansa davet etmiş, dört çift dans
okulun en havalı öğrencileri onunla konuşmaya başlamış tan sonra birlikte bir yerlere gitmeyi planlamıştı.
lardı. Ama Courtney onların bu fırsatçı yaklaşımlarına kan- “Bçnim yerimde anneannen olsa bence şimdi, ‘An-
manııştı. Hepsine nazik davransa da onların arkadaşlık ; d re w sana abayı yakm ış,' derdi.”
kurmak isteyeceği türden kişiler olmadığını biliyordu. Aha) ! yakmış Ne kadar da güzel bir dey im. "Annie,
Annie, “ M aalesef,” dedi, Courtney’in üzüldüğünü ace A ndrew ... çok harika biri." Hiçbir sıfat ona olan
sezdi. "Antrenmandan daha gelmedi ama kapıdan içeri ygularını anlatmaya yetmezdi. Onunla birlikte olmak.
girer girmez seni aramasını söylerim." : lise son sınıfı Chicago'dan uzakta geçirmeyi anlamlı kılı
Courtney, Andrew’in okulda olacağını tahmin etme yordu
liydi. "Çok heyecanlıyım .” Elbisesi vardı ama o da ablası Annie meraklanıp, "Sana o kadar parayı kim gönder
nın danstan haberdar olur olmaz kargoyla gönderdiği sıra miş olabilir ki?" diye sordu.
dan bir şeydi. Açık mavi fırfırlı elbise. Julianna’ya yakış "Ben de senden farklı bir şey bilmiyorum." Courtney
tığı kadar yakışmamıştı ona. hm inde bile bulunamıyordu.
“Ağabeyimle çıkmanıza çok sevindim." “Baban? Ağabeyin?”
Courtney, "Ağabeyinle çıkmıyoruz,” dedi. “Daha bir Courtney hemen başım iki yana sallamaya başladı.
kere bile dışarıda baş başa takılmadık, aynca yarın akşam “Hayır, ikisi de yapmış olamaz."
dan sonra işler değişir mi bilemem,’' “O zaman kim?”
Annie, "Değişir, değişir," dedi. “Bilirsin. Andrevv’le " B ilm iy o r u m ama hayatımda daha önce bu kadar
ağabey kardeş rahatça konuşuruz." el bir hediye almamıştım.” Tam da o sırada zil çaldı,
Courtney, Andrew'in onun hakkında söylediği şey “Kapıı çalıyor. Anneannem mutfakta. Kapatsam iyi olur."
leri sormamak için kendini zor tuttu. Çok merak etmesine "Tamam. Andrew’e aradığını söylerim."
rağmen, böyle bir şey yapmasının doğru olmayacağını bi “Teşekkürler." Onunla konuşacağı anı dört gözle
liyordu. Belki de danstan sonra Andrew’le onu nasıl bir kliyordu.
Courtney heyecandan. “Bunların gerçek olduğuna İçi kıpır kıpır gülerken. “Çünkü ablam burada." dedi
inanamty'orumdiye haykırdı. “İnanamıyorum.” apının önünde de bir araba var ve dans luyaletı almaya
Julianna. “Binlerinin seni çok sevdiği belli oluyor,” nek için beni bekliyor. Birde... Andrew. Amıieolan
dedi. nt sana anlatabilir."
Vcra. “Yeleğimi alıp geleyim." dedi. V aten hiç ye “Tüm güzel haberleri bugüne sıkıştırmışlar sanınm."
mek yapasım yoktu.” “Efendim?" Herkes verandada onu beklese de C'ourt-
Bu sırada Courtney, ablasını çantalannı boş odalar y’in nctcT olduğunu öğrenmesi gerekiyordu.
dan birine yerleştirmesi için yukarı çıkardı. “Burada ne “Yarın kesinleşecek ama sana şimdiden söyleyeyim;
kadar kalacaksın?" diye sordu. accomtng kralı seçildim."
“Cumartesi öğlene kadar. Maalesef daha fazla kala "Andrew, buna çok sevindim! Tebrikler."
mam. Galiba bunları ayarlayan kişi ne zaman dönmem ge "Dünyadaki hiçbir şey seni cuma akşamı yanımda
rektiğini de biliyordu." nek kadar gururlandı ramaz beni.”
“Jason’la konuştun muT’ İçinde kelebekler uçuşarak arabaya binen Courtney
Julianna başını iki yana salladı. Gülerek. “O değil,” İndeki gülümsemeyi bir türlü silemiyordu. Onu böyle
dedi. nert bir hediyeye kıının kavuşturduğunu bilmiyordu
“Jason’un cebinde tek kuruş yok. Hatta hep benden ama iyilik yapmaya karar veren o kişiye sonsuza dek min
borç istiyor Sanki hende çok var da...” nettar kalacaktı.
Tam evıletı çıkmak üzereyken telefon çaldı. Courtney Çünkü hayatında hiç bu kadar mutlu olmamıştı.
cevap vermemeyi düşündü ama sonradan arayan kişinin
Andrew olabileceğine karar verdi. Anneannesinin antika
telefonu arayanın numarasını maalesef göstermiyordu. Do
layısıyla çalan her telefon gizemliydi.
Andrew'in sesini duymayı umarak. “Alo." dedi.
“Beni aramışsın.”
“Evet, aradım Andrew hayatımın en güzel anlarını
yaşıyorum! Ama şimdilik anlatacak vaktim yok.”
"Neden?"
435
434 [ieMtıe Uucvmber
"N eler yaptınız?” diye sordum. Ailece yemeğe çık ekle bu kadar gecıkmcnnşcİL 1
tıklarını ya da sinemaya gittiklerim düşünüyordum lenlerden dolayı yıkıldık. Y a p trid a m a z e ^ n m ı çek ■ in
“Aklına gelemeyecek kadar güzel şeyler y ap u k '” iz ama biz. o parayı hep borç olarak gördük."
Barut kocaman bir gülümsemeyle baktı. Hem de öyle so ” Amo." Tek seferde ağzımdan birden fazla kelime
ralım ekşitmiş gibi görünen tipik Margaret gülümsemesi çıkmıyor gibiydi. Beni şaşkınlıktan ne diyeceğim bilemez
değil, tüm yüzünü değiştiren samimi bir gülümsemeydi hu. faale getirmek dc öyle kolay değildir.
Meraktan ölürken. “ Ya?” dedim. “Malt onu işe alan m ühendislik firmasına başvuru
Çantasını açıp içinden çıkardığı zarfı dramatik bir ha fatle yapmamıştı, bizi cn çok da bu şaşırttı. Salı günü insan
kalandığım günlerde bu ayrıntılarla hep annemle babam finc âşık iki insana tanıklık ediyordu. Brad’le birbirimize
nlmış öpüşüyor. Öpüşüyor, öpüşüyorduk.
ilgilenmişti. Onların benim adıma mücadele vermeleri sa
yesinde iyi tedaviler görmüştüm. Artık sıra bana gelmişti Sonunda gönülsüzce de olsa birbirimizden ayrılmayı
Aldığım hir diğer duygusal ders ise belki dc en acı ardık. Ona dokunma arzusuyla parmaklarımı yüzünde
verici olandı. Brad'in bana Janice'i anlatmasıyla başla dırııkcn. “Haklıydın!” diye haykırdım. "Kıskanç, aptal
mıştı. Oysa ben. sevdiğim adam ilişkimizi »unlandırdığı i gibi davrandım ve yalan söyledim, yalan. Senden baş-
l hiç kimse yok. Beni affet. Brad. Çok üzgünüm.
için kendime acımaktan bir hal olmuştum. Kısa süre sonra
çektiğim acılan bir kenara bırakınca. Brad'in hıınJan oğ “Ben dc geçen hafta söylediklerimden dolayı çok üz-
luna olan sevgisinden dolayı yaptığını anlamıştım. Kendi nüm. Alix'in çikolatalı eklerine hayır diyemediğim ka-
r sana da hayır diyemem ”
isteklerine kulak verdiği için değil, oğlunu hak ettiği bir
aileye kavuşturmak için dönmüştü ona. Ben ise olgun bir Güldüm, parm ağım la göğsüne dok mutam. Onunla
niden birlikte olduğum için kendimi o kadar ışı hıssedı-
t sordum.
yordum ki. kollarımı boynuna dolayıp ona sıkıca sarıldım.
Önce Brad ’e. sonra bana tafcü. m u«nuzT
"Demek başka bir adam yok ” diye söylendi “ Peki,
hiç oldu mu?” Başımı salladım. “Düğün yapmaya hnzi’nusm?”
"Hem de nasıl!" d iy e h a y k ı t ^ .
“ Hayır. Hayatımda sevdiğim ve seveceğim tek erkek
setisin " Kollarımı Brad'in beline sarıp ta ş a n ı omzuna yasla-
“Sonsuza kadar mı?"
Gözlerinin içine bakıp. “Neden olmasın?” diye fısıl tçeridc peri tozlarının uçuştuğuna yemin edebilirdim.
dadım
Rahatladı. “Ben dc Öyle demeni umuyordum Vakti
geldi. Lvdia. Birlikteliğimizi kanıtlamanın vakti geldi. Seni
bir an kaybedecek gibi oldum. Ama seni seviy orum. Lydia.
Hep de sedvim. Cody seni seviyor. Chase seni seviyor ve
b en ..."
Dudaklarımı dudaklarına koyup lafını kestim Tek
kelime daha etmesine gerek yoktu.
Ayaklarımı yerden keserken belimi daha da sıkıca
sardı. "Bu benimle evlenmeyi kabul ettiğin anlamına mı
geliyor. Lydia HofTman?”
“Evet.” Cevabımı bîr iki uyarıda bulunarak netleştir
meyi istedim. Kanser geri dönebilirdi. Çocuk doğurup do-
ğuramayacagtmı ya da doktorların doğurmama izin verip
vermeyeceğini bilmiyordum. Ama bunların hiçbirim söy
lemedim. Evliliğimiz sadece benimle değil. Brad'le, Cody
yle ve benimle ilgiliydi. Bir de Chase vardı. Artık bir aile
olacaktık.
Margarct ofisten çıkıp sesi titreyerek. “ Lydia?" dedi
Ablama gülümsedim. “Nedimem olmaya ne dersin ?"
mek için bir çaba sarf etmemişti. Kızma sormamıştı ama ııy ım T
aralarında geçen konuşmadan babasına bahsetmişti m uh “ Elbette.” Otomatiğe basıldı ve dış kapı açıldı. Ma-
temelen. M averick son görüşmelerinden önceki birkaç rick in evi on beşinci kattaydı. Elise asansörden çıktı
hafta boyunca onu defalarca evine davel etmiş ama Elise nda Maverick onu kapıda bekliyordu.
M averick'in hoş gülümsemesini görünce bocaladı,
her seferinde reddetmişti.
Son konuşmalarından sonra Maverick onu bir daha ıca hafta boyunca yaptığı tek şey sürekli kızgın kızgın
evine çağırmamıştı ama Elise onu suçlamıyordu. Eski ko liutuk çekmekti Kendini çok suçlu hissediyor, kaçırdığı
casına ölkeyle karşılık verdiği için pişmanlık duyuyordu atlan hatırlıyordu. Yavaş yavaş öldüğünü bildiğinden
Sessizlik daha fazla katlamlamaz hale gelince, gidip onu nu görünce gözy aşlarına boğuldu. Kendini tutamıyordu,
i uzları titredi ve iki eliyle ağzını kapattı.
görmeye karar verdi.
Evinin bulunduğu bina yepyeniydi. Aurora'nın evine Duygusallaşması. M averick'i de etkiledi. Elısc'c va-
ve şehir merkezine yakın hoş bir bölgedeydi. Elise yakın ılıp onu eve aldı. Onu sıkıca sarmaya devam ederken bir
larda birkaç hastanenin de olduğunu fark etti. yağıyla kapıyı kapattı
445
442 Drbbk Vlacomher
Elise’in yüzünü kocaman ellerinin arasına alıp, "Eli lık bir önem taşımıyordu.
se. E!ise." diye fısıldadı. ‘‘Neyin var? Benim sevdiğim ce Elise kesik kesik. “Yitip giden onca yıL
sur kadın ağlamazdı ” f gcçeıı günler..." dedi. “Ama., artık çok g*
“K endim i... çok., k ö tü ... hissediyorum. Mave- . öleceğim söyledi.” U kelimey i ağza almak çok zordu.
rick’in anlayışlı tavırlar ve yumuşak sesi kendini daha da M averick güçlüce nefes verdi. “Ben de söyleyece-
kötü hissetmesine sebep oluyordu. den korkuyordum."
“Neden?” Gözleriyle dikkatlice Elise'e baktı. “Hayır, hayır, bunu bilmem gerekirdi." Ama Elise.
“Yaptıklarımdan dolayı... Ah. M averick, sana çok averick'in bunları anlatmasını imkânsız hale getirmişti.
kötü, çok kindar davrandım " “Çok üzgünüm." Daha da çok ağlamaya başladı Ma-
“Ama ben de sana bir sürü sebep verdim.' rick’i bulduktan kısa süre sonra kaybedeceği gerçeğini
“Sana doğru düzgün bir eş olamadım...” liram tyordu.
"Ben de sana dognı düzgün kocalık yapamadım." Maverick ona daha sıkı sarıldı. “Ben daha ölmedim.”
Elise hüngür hüngür ağlarken, “Seni seviyorum." de Elise kedere boğulmamış olsa Maverick’in buruk se
di. Bir zamanlar bunu inkâr etmeye çalışmıştı ama Mave- se gillebılırdı.
rick’i tüm kalbi ve benliğiyle seviyordu. Onları ziyaret ede Elise tıtreye litreye derin bir nefes aldı. “Biliyorum...
ceğini öğrendiğinde M avenck’i görmek istememişti, çün na çok pişmanım."
kü gerçeği fark etmiş, bu yüzden korkuya kapılmıştı. “İkimizin de pişman olduğu çok şey var. hayatım.”
Onu kendine daha da çok çeken Maverick alnına bir Elise ona sıkıca tutundu. Takındığı o kötü tavırdan
öpücük kondurdu. “Seni seviyorum. Her zaman sevdim.” ra M averick'in ona “hayatım" diye hilap etmesi, sev-
Elise yaşlarla dolu gözleriyle ona baktı. “Biliyorum i bu adamla ilgili çok fazla şeyi ortaya çıkarıyordu. Ba
am a.. şlayıcı. tutkulu ama genelde pervasız bir adamdı, In-
“Peki neden bir daha evlenmediğimi biliyor musun?” üların içindeki iyiliği gören, kendine güle hilen ve onu
Elise bunu merak etmiş ama sormayı hiç istememişti. en bir erkekli.
Maverick in sorduğu soruya bakılırsa eline bazı fırsatlar Elise, "Senin... yanma taşınmayı istiyorum." dedi
geçmiş, hatta belki de başka kadınlarla ciddi ilişkiler ya ai yanına alır mısın?"
şamıştı, E lise bunlara inanmakta hiç zorluk çekmiyordu.
Dalıa gözleriyle göremeden. M averick'in gülünue-
Ama bunların hiçbir önemi yoktu. Kumar oynaması bile
sini hissetti. “Peki sen benimle evlenir misin'7"
444 M h le Xfaet>mKrr
ıı istiyorum."
Elise, “Evet.” diye fısıldadı. “Evet." E Flise. Maverick'in
Maveni'K, oıx puı ınagıyıa lh .h m y w w « i j—JJ—r j
de, "Şimdilik o kadar işin altından
gözlerinin içine baktı. “Ama muhtemelen oynayabildiğim
dagllıın," Oeüi.
sürece kumar da oynayacağını.”
Maverick onu bir öpücükle susturunca. Elise hiç dı-
Elise başını hafifçe sallayıp bunu kabullendiğini gös
İRiuncdı. Onun kollanndayken ne bir şüphe ne de bir soru
terdi. Kumar. Mavcrick’in hayatının büyük bir parçasıydı.
lıyordu aklında. Maverick. düğünleriyle Bcthannc'nin
Klişe de Maverick'i seviyor, sevgisi ıic onu olduğu gibi ka
{ilenmesini istiyorsa öyle olacaktı. Ne de olsa düğünleri
bullenmesini gerektiriyordu.
ianne'nin de dediği gibi büyük bir partiden ibaretti. Bir
Klişe, “Turnuvayı kaybetmene üzüldüm.” diye fısıl
ilam a yapacaklardı, o kadar Aklına dinozor şeklinde bir
dadı.
Şüıı pasıası ve Alice Harikalar Diyarında Icmasıyla ct-
"Beni televizyonda mı gördün?”
ıfa serpiştirilmiş süsler gelince Elise gülümsedi.
Elise başını iki yana salladı. “Aurora ve çocuklar
“Olur. Bethanne’yle konuşurum." dedi. Kollarını
söyledi."
lavcrick'in beline sarıp ytlzüne gülümserken. “ Aurora'
“ikincilik o kadar da kötü sayılmaz.”
M averick'in keyfi hiç olmadığı kadar yenndeydi m da baş nedimem olmasını istiyorum," dedi.
Elise. “ Bakıyorum da sen Üzülmemişsin.” diye söylendi “t’Vgü kursundaki kişileri de davet d ."
“Peki, ya okuma kulübündckıler?"
Zaten Mavcrick hep iyimserdi.
Maverick, “ En kısa sürede evlenelim," dedi. “G ele “İstediğin arkadaşını çağırabilirsin.”
Elise kaşlarını çattı. Bu kadar savurgan otnıaınalı-
cek ay olur mu? Ya da şükran günü?“
Elise başım sallayınca. Maverick, "Düğün için yapı rdı. Son bir kez daha. “O kadarına gerek yok,” diye ısrar
lacak çok iş var. Sana pırlanta yüzük almak istiyorum." ti. “Sade bir şey olsa da ben nıutlu olurum.”
Maverick, "Söylediklerimi benim için yapar mısın?”
"Olmaz, Maverick!”
Maverick kaşlarım çattı. “ Evliliğe kavga ederek mı
Bunun üzerine Elise her şeyi kabullendi. Ancak ona
başlayacağız?"
“Hayır, ama sıradan bir alyans da yeter." İdi durumunu hatırlatması gerektiğini hisseni. “Mavc-
Mavcrick başını iki yana salladı. “Onu sen bana bı ck,” diyerek söze başladı. “Açtığım davanın halâ devam
rak. Ayrıca düğün organizasyonu için Beüıannc’ylc konuş- tiğinı biliyorsun, değil mi?"
447
446 İJrfrbtr \tommher
44Ç
"Courtney’iri ablasının Homccoming için buraya gel ». Zengin de olsan, fakir de olsa ı _
mesini sen sakladın. Peki, onu nereden buldun?” ;tc çok güzel günler yaşayacağız. Tanrı b ırr «e h d »
Maverick’in gözlerinde bir parıltı belirdi. "Pulanski lür verirse versin hayatın tadını çıkaracağız."
insanın her gttn dııydugu bir soyud değil ki." M a v e ric k fıs ıld a y a ra k . " Ş im d i h îs s e ttık lm T n r tw k ı-
“Margarct'in kocası?" ı çok ama çok uzun süre birlikte olacağız," dedi.
Maverick. "O ife kendi yetenekleri ve eğitimi saye Elise. Mavcrick'in haklı çıkmasını umuyordu.
sinde girdi," dedi aıııa yüzündeki gülümseme gittikçe bü
yüyordu. “Eski bir tanıdığımdan bir ricada bulundum, o
kadar. Ama işe giriş ikramiyesi ayn hikâye.”
Elisc bunların hiçbirini bilmiyordu, “Bu tür şeyleri
çok sık yapar mısın?*’
"Ara sıra yaparım. İnsanlara rastgele iyilik yapmayı
seviyorum."
"Ama bunlar öyle rastgele değildi."
"Olabilir ama başkalarına yaptığım iyiliklerin sadece
hana değil, ihtiyacı olan kişilere de katlanarak geri döndü
ğünü fark ettim. Bethanne nin. Matt'in ya da Counncy ır
tanıştığı kişiler belki yarın, belki de on yıl sonra bunların
karşılığını alacak. Bana göre iyilik, insandan insana sürcVı
aktarılması gereken bir şey.’*
Elise ona hayran hayran baktı. “Hep böyle mükerr
mel işler yaptın ve ben bunu yeni mi öğreniyorum? Yoks-
hunları yeni yeni mi yapmaya haşladın?”
Maverick kıkır kıkır güldü. “Buna dürüstçe bir cevap
vermemi beklemiyorsun, öyle değil mi?”
Elisc avucunu Maverick’in yanağına koyup sevgisin;
gözlerindeki parıltıyla dışa vurdu. “Maverick. seni sevi-1
, haksız da sayılmazdı — v e*
rıydı eB ay'da büyük p aralan s a n la c * ya d
vs Road Show'daki simsarların ilgisini çeteci
r deffeiiı«di amn bet bill ailelerinin geçmişini l
diriyordu. Anneannesi C ourtnev‘in babasına bcbckkı
düğü sevimli kazak ve lise mezuniyet fotoğrafları gibi
i çıkarıp gösteriyordu zaman zaman.
Vera onu arkadaşlarıyla da tanıştırmış. Courtney kı
COURTNEY PULANSKİ
i on anneannesi varmış gibi hissetmişti. Counncy nered
iyimina odasına girse Leta'ya olan saygısından dolayı
Bir yıl sonra
H u duşu kullanmıyordu Hâlâ haftada iki gün yüzflyo
Courtnev san dersinden sonra Andrew'den mesaj gel
Anneannesinin Courtney’in hayatına kattığı en
diğini umarak hızlıca yurt odasına gitti. Haftada en az bir
t değişiklik, onu o örgü kursuna yazdırmaktı. C ourt
gün birbirlerine e-posta gönderiyorlardı. En son görüştükle
amanl ar kendini terk edilm iş ve yalnız hissediyoı
rinde Andrew ora kısa süre sonra gelen postalara bakmasını
na birkaç hafta içinde üç arkadaş edinmiş, güzel dosilı
söylemişti. Demek kı bir şeyler gönderecekti. Andrew aldığı
■kurmuştu. Kurstaki diğer kişiler ondan yaşça büy
futbol bursuyla Washington State Üniversitesi’nc başlamış.
»bilirdi ama aralarında çok güçlü bir bağ oluşmuş, o bı
Courtney de Chicago'daki Illinois Ünivcrsıtcsi’ne girmişti
ıgüııkii gibi korumayı başarmışlardı. Ayrıca Margaret
Lise son sınıf Courtney’in hiç beklemediği bir şe
iti sıra Jacqueline, Carol ve A ltx’ten oluşan hüyük l
kilde geçmiş, lise hayatının en güzel yılı olmuştu. Seattle’a
tfl ailesi de edinmişti. Hepsi en çok ihtiyaç duyduğu a
kilolu, yalnız ve üzgün bir kız olarak gelmiş, berbat bir
a ona destek olmuş, cesaret vermişti.
sene geçireceğini düşünmüştü.
Courtney çimlenn üzerinden geçti ve yurduna gidi
Son otı üç ayda anneannesiyle daha da yakınlaşmıştı
.diyenleri hızla çıktı. Durup çabucak gelen postalan kı
Babasının Güney Amerika’da çalıştığı günler boyunca çok
irdi Üzerinde Andrew 'in belirgin el yazısıy la WSU yaza
fazla şey öğrenmişti. Vera ona aileleriyle ilgili hiç kimse
r zarf vardı. Courtney çok büyük bir burs kazandığı içi
nin bilmediği şeyleri anlatmıştı. Courtney ilk başlarda an
mır duyuyordu. Aslında ilişkilerinin bcrbirtcnnda
neannesinin evini eski eşyalarla dolu bir yer olarak gör- ken aynı şekilde devam etmesini f
biri olun I If.ırİK-r başını içeri uzatıp, "C ourt. biraz Vaktİİ) "Seattle’daki flrgflcüJerden cok s
t/cgu nıı*/*'
idi tınr'tfcı/f. Courtney. "Aynen öyle." dedi. H a fta lık d e rs le re ka
Courtney, “Gel, gel," deyip Lydıa’ya yazdığı e-pos-
tılmayan kişilere kelimelerle anlatamayacağı kadar çok şey
tayı yarıda bırakıp bilgisayarının başından kalktı.
öğrenmişti hem de.
Heather kolunun altında bir yumak ip, ellerinde de
Elise anneannesiyle yaşıt sayılırdı ve Courtney'in ar
örgüsüyle içeri girdi. Mahcup bir tavırla, '‘Rahatsız etmek
kadaşım dediği herkesten daha yaşlıydı ama bunlar Court
istemezdim ama...” dedi.
“Olur mu öyle şey." Courtney kızın örgüsünü ince ney’in ona bakışım değiştirmiyordu. Hepsi hirbiriyle gö
rüşmeye devam ediyor. Elise ayda bir onu arıyordu. Bcth-
lerken ikisi de yatağın ucuna oturdu.
Heather, “Galiba bir ilmeği kaçırdım." diye söylendi anne de aynı şekilde onu yalnız bırakmıyordu. Courtney
Courtney kızın haklı olduğunu görebiliyordu. "Sorun babasının onunla tanışamaınasına üzülüyordu. Lydıa’dan
değil. Masamda bir tığ var, onunla hallederiz." Tığı aldık ve E lise'den duyduğuna göre; Bethanne ara sıra erkeklerle
görüşüyordu. Ama Atınıe bunlardan hiç bahsetmemişti.
tan sonra bitmemiş çorabı alıp yerine oturdu.
Heather başını öteki tarafa çevirip, "Bakamıyorum Onun yerine annesinin bir gününün bile boş geçmemesini
sağlayan parti işinin başarısıyla övünüyordu.
bile,” dedi.
Courtney gülümsedi. “Ben de ilk ilmek kaçırdığımda Courtney "in Blossom Sokağı’ndaki tüm arkadaşları;
Lydia’ya aynen böyle demiştim. Lydia da ara sıra hepimi Bethanne. Lydia, Elise ve diğerlen, annesinin kaybından
zin ilmek kaçırabileceğimizi söylemişti. Hayat da zaten sonraki zor günleri aşm asına yardım etmişti. Annesinin
ölümünün üzerinden heş yıl geçmişti. Acısı ilk günkü ka
böyle değil mi?”
Heather, “Öyle." dedi. "Bazen o kadar yogim bir ha dar güçlü olmasa da Courtney’in hayatındaki boşluk hissi
yal yaşıyoruz ki bazı şeyleri kaçın veriyoruz. Kaçırdığımız hiç geçmemişti. Ama Bethanne’nin Andrew de A nnie’ye
fırsatları yakalayabiliriz ya da kaybolup gitmelerine göz olan sevgisiyle boşanmanın üstesinden nasıl geldiğini
yumabiliriz... örgü örmeye hiç böyle bakmamıştım." görmüştü. Belki bundan yıllar sonra kendi çocuklarını do
Courtney, “Ben de Lydia’nın kursuna katılmadan ön ğurduğunda o güce ve bütünlük hissine o da erişebilirdi.
ce aynı durumdaydım." dedi. Bethanne’nin çocuklarına. E lise'in Aurora'ya, Lydia’nın
“Haklısın." Cody’ye beslediği sevgi ve bu tür anne çocuk b a ğ l a n , ona
Courtney kaçan ilmeği yakaladı ve dikkatlice sıraya bir zamanlar sahip olduğu şeyleri h a t ı r l a t ı y o r d u . Üzüntü
sokup ince şişe geçirdi. Işı bitince çorabı Heather'a uzattı. nün yanı sıra minnettarlık da duyuyordu. C o u r t n e y b u n la r ı
dünyasının dışına adım attığını” kanıtladığını söylemişti. Bethanne köfte yoğururken mutfaktan, “H angisi?”
diye seslendi.
Courtney tam olarak neyi una ettiğini anlamamıştı ama
Lydia'nın yaklaşımını mutlulukla karşılıyordu. “İş telefonun. Bakmamı ister misin?”
Heaüıer örgüsünü alıp odadan çıkarken, “Teşekkür “Ben bakarını.” diyen Bethanne. homurdandı. Parti
ler. Court.” dedi. işleri o kadar iyi gidiyordu ki gelecek birkaç ay boyunca
Courtney, “ Yardımcı olabildiğime sevindim,” deyip hiç boş günü yoktu. Ellerini yıkadı, sonra G rant’ın bir za
bilgisayarının başına döndü. manlar çalışma odası olarak kullandığı odaya gitti. Artık
Lydia’ya yazdığı mektubu baştan sona okudu. “Se- orayı kendisine göre düzenlemiş, partilerin programını
orada tutmaya başlamıştı.
attle’da geçirdiğim yılın birçok konuda hayatımı güzelleş
(irdiğini fark enim. Bir Yumak Mutluluk sayesinde...” He- Telefonu açtı, karşıdaki kişiye randevu verip mutfağa
ather tekrar içeri girince yazmaya ara vermişti ama şimdi döndü. Cadılar bayramını çok seven aln yaşındaki bir çocuk
ne söyleyeceğini çok iyi biliyordu. için ctrafuıa yeşil zeytinlerin dizileceğı küçük, köfteler hazır
lıyordu. Çok geçmeden Annie merdi yenlerden indi.
Annie, “Yardıma ihtiyacın var mı?” diye sordu.
458 Dtrbhıe Âiacombtr
fil' >ii
!
uzandı ve çok ciddi bir tonla, “Buyurun. Bethanne'nin Par
için buluşmayı kabul eni. “Saat altıda görüşürüz,” dedi.
tileri." dedi. I Annie. “N e olmuş?" diye sordu.
Kızı artık bir yetişkin sayılırdı: Bethanne de arada sı
Bethanne, “Galiba Angela’yla işlerin ciddileştiğini
rada bunu fark edip gururlanıyordu. Bir yıl sonra iki ço
; «öyleyecck.” dedi ve bu haberi alacağı için sevindi. Pa-
cuğu da üniversitede olacağı için yalnız kalacaktı. .Ama iki
u l’ün hayatına giren bu yeni kadınla kurduğu birliktelik
üniversite öğrencisini okutma düşüncesi onu artık korkut umut vaat ediyordu.
muyordu. Zamanı geldiğinde çocuklarına bakabilecekti ve
Annie annesine dikkatle bakıp. “Lydia’nın yanına
bu da onu çok heyecanlandırıyordu. Ayrıca yalnız kalma eden gidiyorsun?" diye sordu.
yacağından. vaktini hoş geçirmeyeceğinden de emindi As
“Nc kadar da meraklıymışsın sen!”
lında işlerini alışılmadık alanlara açılarak büyütmeye
“Başarımı merakıma borçluyum.”
uzunca bir süredir kafa yoruyordu. Planlarından biri l.y-
Bethanne gülüp başını iki yana salladı. Annic'den bir
dia’yla ilgiliydi, öıgü partisi düzenleyecek, o yiyecek ve içe
yler saklanamayacağını biliyordu. ‘İlla öğrenmek istiyor-
cek sunarken. Lydia da konuklara örgü örmeyi öğretecekti.
n elimdeki iş için bir yumak daha alacağımı söyleyeyim,"
Bu fikri de. tıpkı Elise’in yardımıyla çocuklar için düzen “Peki, ne örüyorsun?”
leyeceği masal partisi gibi hâlâ başlangıç aşamasmdaydı
Bethanne derin bir iç çekti. “Kızıma kazak.”
İ
yeye doğru giderken Grant’ııı onu terk ettiği günü düşün da getirdi."
meye başladı. Havalının en kötü anını yaşamıştı ama on
Bethanne gülerek. "Torununun fotoğraflarını çekmek
dan sonra gelen her gün bir öncekinden güzel geçmişti.
ten yorulmadı mı?” dedi. İpin parasım verirken dükkânın
Özgür ve mutlu bir kadın olmuş, çocuklarının güzel bir
içine göz gezdirdi. Blossom Sokağı ndaki bu küçük dükkâ
hayat sürdüğünü görmüştü.
nın büyümeye devam ettiği açıktı. Yeni ipler ve anan çeştt-
Hem Andrew hem de Annie bahalarıyla aralarındaki
I lilik hoşuna gitti. Lydia büyük bir başarı yakalamıştı. Bet
ilişkiyi düzeltmeye çalışmış ve sonunda da barışmışlardı
hanne de başladığı işin onunkine benzemesini diliyordu.
Bethanne, Grant'ın mutlu olmadığını biliyor, haline üzü
Lydia. Bcthanne’ye poşeti uzatırken. "Haftaya gele-
lüyordu. ama o seçimi yapmıştı, Bethanne de artık kafaya
eğini herkese söyleyeyim m i?” dedi.
takmıyordu. Çünkü kendi hayatını yaşayacaktı.
Bethanne, “Hem de beuıen." deyip üzerinde Bir Yu
Şansına Bir Yumak Mutluluk’un tam önünde boş bir
nak Mutluluk yazan poşeti büyük çantasına attı.
l ydia gülümsedi. “Seni gerçekten de çok iyi gördüm “ mek için cesaretini toplamak zorunda kalmıştı. Paul başka
ucUiiuuıt, "Teşekkürler," dcılı. bu ilgili tavırları kar
kadınlarla görüşmeyi istememiş vc İLK başlarda sevgili
şısında yüzü biraz kızarmıştı. Son zamanlarda bu tür söz
olmak yerine arkadaş kalabilmekte zorlanmıştı. Ama bunu
leri çok işitiyor ama bunun sebebini bilmiyordu. Kendini da zaman ve araya giren mesafeler halletmişti.
iyi hissediyor, bunu dışa vurduğunu düşünüyordu. Hayan
Paul. "Bir daha böyle âşık olacağımı hiç düşünmez
seviyordu. Dünyası tepe laklak olmuş, tekrar kendine gel
dim ." diye itirafta bulundu “Aslında insan İkincisinde da
mesi epey vaktini almıştı. ha güzel şeyler yaşıyormuş,”
Tuhafiyeden çıkarken Paul'ün kalede bir masaya "Senin adına çok sevindim, Paul.”
oturduğunu gördü. O içeri girerken ayağa kalıp el salladı "Artık sıra sende."
Bethanne de ona el salladı, bu sırada tezgâhın arkasındaki
“Olabilir ama benim hiç acelem yok," Doğruyu söy
Alix’i gördü. Paul'ün yanına geçmeden önce arkadaşına lüyordu
gülümsedi.
Kapı açıldı ve uzun boylu, sevimli, esmer bir kadın
Paul masadaki üçüncü fincanı gösterirken. “Angcla
girdi. Kadının gözleri içeride bililerini aradı. Paul’ü gö
birkaç dakikaya gelir," dedi. rünce yüzü güldü.
Bethanne önündeki sandalyeyi çekip otururken. "Na
Paul ayağa kalkıp ellenin ona uzattı, Bethanne de on
sıl?” diye sordu.
lara doğru gelen Angela’yı izledi. Paul onu yanaklarından
“Nişanlandığından habenn var mı?"
öptü, sonra kadın Bethanne'nın yanma oturdu. Bethanne.
Bethanne bir anlığına şaşırıp. "Nişanlandı mı?" diye
A n g eh ’yla iki ay önce tanışmış, kısa süreliğine konuşmuş
sordu ve sonra Paul’ün neyi kasttettiğini anladı, “Seninle
ve o anda Paul için çok değerli bin olacağını anlamıştı.
m ir
“Nişanlandığınızı duydum. Tebrikler."
Paul gülerek, “Sanırım öyle." dedi.
Angela başını salladı “Kış aylarında da evlenmeyi
"Tebrikler. Paul. Mutluluklar dilerim," diyen Beth
düşünüyoruz. Düğünümüzü sen düzenlersen bizi çok
anne kalkıp ona san İdi "Harika!” İçgüdüleri doğru çıkmış, mutlu edersin .”
bu haberle de düşündüklerinden emin olmuştu. İsteseler
Bethanne gülümsedi. Şimdi) e kadar sadece Elise ile
bir zamanlar birbirlerini kolayca sevebilirlerdi ama onun
M avenck’ın düğününü düzenlemişti. Bu da onun yansı
da riskli sulara atılmak yerine, güvenli bir limana sığın
kadar güzel geçse herkesi mutlu ederdi. Hiçbir şey çok çok
maktan hiçbir farkı olmazdı. Bethanne o duruşu sergile-
sevdiği arkadaşı Paul’ün düğününü planlamak kadar mutlu
klişe gülümsedi Maverick torunlarındın bahsetmi onunla yaşadığı her günü Tanrı"nuı bir hediyesi olarak gö
yordu ama I tike vc John <Ja onun yaptığı pastaları çok se rüyordu.
viyordu. Kapıdan içeri girer girmez yiyecek bir şey bul Elise. “Onlar gelmeden önce biraz kestir istersen.”
mak için doğrudan mutfağa koşuşturuyorlardı. dedi.
Elise, “Çocuklar kaçta gelecek?” diye sorarken kek “İyi olur.”
kalıbını önceden ısıttığı fırına attı. “Çocuklar" Maverick’in fclıse ayağa kalktı. Maverick televizyon koltuğuna
haftada iki. bazen üç kez masum bir poker oyunu oynamak uzanırken karşı tarafa geçti. Beyaz, hasır sepetine uzanıp
için evlerine uğrayan arkadaşlarıydı. Maverick, onlarla bir örgüsünü eluıe aldı. M averick’e uzandığı zaman bacakla
poker salonumla, turnuvada yer kapmak için oyun oynar rının üzerine atması için battaniye ölüyordu. Şişlerden hu
ken tanışmıştı. zur verici, şıkır şıkır sesler yükselmeye başladı.
Maverick. “Saat üçte burada olurlar,” dedi. Kumar Birlikteliklerinin üzennden bir yıl geçmişti ama Elise
dünyasında adı epey duyulmuştu. Evliliklerinin ilk yılla evlendiğine bir kez bile pişman olmamıştı. Birlikte olduk
rındaki yenilgileri, Elise’i kızdırmış, korkutmuştu. Elisc ları her gün balayı havasında geçmişti M averick'in kızla
korkusundan ve kendini haklı görmesinden dolayı Mavc- rına ve torunlarına gösterdiği sevgiye hayrandı. Açtığı he
rick'in kıt kanaat geçindiğini düşünmeyi tercih etmişti. As
sapla Aurora’nın, David’in ve dolayısıyla Luke'la John'un
lında Maverick başarılı olmuştu. Ama hiç kimsenin onun geleceğini kurtarmıştı.
seçtiği hayatı seçmesini istemiyor ve halta profesyonel
Elise’in davası sonuçlanmıştı. Yaptığı ödemenin bir
kumar oyuncusu olmayı isteyenleri fikirlerinden caydırı kısmını geri alabilmişti ama aldığı beklediğinden çok. is
yordu. Geçmişe baktıkça, keşke başka bir seçim yapsay lediğinden azdı. Onları da şimdilik hesabına yatırmıştı.
dım. diyordu.
Hayatının o dönemi kapanmıştı, bu sıkıntıyı maddi olarak
Elise oturma odasına geçip kocasının oturduğu kol batağa batmadan atlattığı için mutluydu.
tuğun kolçağına çöktü. Maverick onu belinden tutup göz
fWgü kursundaki arkadaşlarına, talihin yüzlerine gül
lerini kapattı, iç çekti. Elise yorgun düştüğünü biliyordu.
mesini Maverick’in sağladığını hiç söylememişti. Bir ara
Sabahleyin hastanede yapılan tahliller onu halsiz düşürm-
söyleyecek gibi olmuş ama sessizliğini korumaya karar
üştü ama aldıkları son haberlerle moralleri düzelmişti Lö
vermişti. Courtney peri babasının cömertliği sayesinde al
seminin ilerlemesi büyük ölçüde yavaşlamıştı, İçleri rahat
dığı güzel elbisesini, Homecoming’de yaşadıklarını ve ab
lamıştı. Elise bunun ne kadar süreceğini bilmiyordu ama
lasının onu ziyarete gelişini anlatırken Elise onu dinlemiş.
Projesi'ne b a ğ ışla d ı B a h a n ı b irlik te ç a lış ıp ö rg ü ö rd ü ğ ü alışmıştık. Sağlığının kısmen yerinde okluğunu biliyorum
müzü görse bizimle gurur d u y a rd ı. Hepimiz buna sevinsek de hastalığından dolayı üzülüyo
Düşüncelere öyle bir dalmışım ki, M argaıet'in tam ruz.
önümde durduğunu fark etmedim Ablam, “Annemi al Bağışıklık s is te m i, gördüğü tedavilerden dolayı za
maya gidiyorum." diyordu yıfladı. Ama E lis e ona iyi bakıyor İkisi birlikte mutlu
“Harika." Ayaklarımı indirdim. Genelde cuma sabah mesut yaşıyor, b irb irle rin i oldukları gibi kabulleniyor. Aşk
lan bu kadar yorgun olmam ama dün gece Brad ve Cody' onların y aşadtkian şeye deniyor galiba.
ylc gittiğim Mariners maçından dolayı eve geç döndüm. Elise. "Arabayı park ediyor,” dedi. “Birazdan gelir.”
Gece yarısından sonra yatağa girebildim ancak bir ip top "D urunu nasıl?” diye sordum.
tancısıyla görüşeceğim için sabah erkenden kalkmak zo "İyi. iyi." Gözlerindeki bakışlardan doğruyu söyle
runda kaldım. Canımdan çok sevdiğim Brad ve Cody ger diğini anlayınca içim rahatladı. “Bethanne de dışarıdaydı.
çekten de tanı bir beysbol âşığı, onlar sayesinde ben de Jacquehne'le C arol’u da Fransız Kafesi'ndc Alix’le mu
sevdim. Yani eve o kadar geç girmem çok da büyük bir fe habbet ederken gördüm Sanırım onlar da birazdan gelir."
dakârlık sayılmaz. “Harika.”
Margarrt çıktıktan kısa süre sonra. Elise örgü çantası Hafta başında Courtney 'den küçük bir paket gelmiş,
elinde kapıdan içeri girdi. M avcrick'le evlendikten sonra içinden de Warm Up America battaniyesi için birkaç parça
geçirdiği değişikliği gören herkes evliliğin mucizevi bir ve bir de mektup çıkmıştı Duyduğum kadarıyla artık yurt
şey olduğuna inanırdı. Rahatlamış, gerçeklen mutlu o l taki bir grup kızla birlikle örgü örüyor. Gönderdiği mek
muştu. tubu tüm grubun önünde okumayı planlıyorum.
Doğradım Elise'e sormamış olsam da bizlere yardım Bethanne’nin söy lediğine göre Courtney. Annie ve
eden kişinin Maverick olduğunu anlamıştım. Andrew le görüşmeye devam ediyor. Andrevv’le bu uzak
“Mavenck nerede”“ diye sordum. Genelde h a cuma mesafeli ilişkiyi yürütüp yürüiemeyeceklcnndcn emin de
Elise’e eşlik ederdi. Bizlcr örgü örüp konuşurken, onun da ğilim. Bethanne'nin ikisine de başkalarıyla görüşmeleri
oturup kitabını ya da gazetesini okuyabilmesi için güzel ; gerektiğini söylediğini biliyorum Sanırım ikisi de öyle ya
bir sandalye almıştım. Yüzü bir kitabın arkasında saklı ola pıyor Ama ne olursa olsun, onlar iki iyi arkadaş ve uınanm
bilirdi ama hep bizi dinliyordu. Elisc'in söylediğine göre öyle kalırlar.
iyi bir dinleyiciydi. Hepimiz Maverick1e öyle ya da böyle
Bethannc’den bahsetmişken, onu artık islediğim