Professional Documents
Culture Documents
Oyun
Ahmet ÖNEL
Oyun kişileri:
DALGACI
YAZAR
KIZ
ADAM
GENÇ
KADIN
“Kıyıkentte bir motel odası. Mutevazı. Sahnenin sol yanında oda kapısı.
Ortada masa. Sağ yanda mini dolap, yatak. Arkada açılır kapanır bir kanepe.
Masada daktilo, kağıtlar..
milyar, yediyüz yirmi milyon üçyüz kırkaltı bin seksen dört kişi. Yemin ederim
ki doğru! Eh, ne yapalım, herkesin bir merakı var işte. Ben sizin o minik içki
şişelerini yan yana dizip de eşe dosta gösterip böbürlenmenize karışıyor
muyum! Aslında itiraf etmek gerekirse, sorumluluk duygusu fazla olan biri
değilim. Sorumluluk almaktan da yana değilim hani. Dalgacının biri olduğum
bile söylenebilir canım! Bana kalsaydı ne o ne bu, şair olmak isterdim! Çok
ciddiyim. Güzel, körpecik kızlar sırtımı kaşıyıp yelpaze sallarken ben de
şarabımı yudumlayıp şiirler döktürseydim fena mı olurdu sanki! Ya da bir
yazar olup öyküler kurmak! Bakın bu da fena değil.. Yeni yeni insanlar
salardım yeryüzüne ve onlar birbirlerini didiklerlerken ben de bir köşeye çekilir
ve keyifle izlerdim kurguladığım dünyayı. Olmadı işte! Ne yaparsınız, beni
kurgulayan da böylesini uygun görmüş Ancak hayatın kendine has kuralları
var. Acımasız bir dünyayla burun buruna geliyoruz pencereyi araladığımızda.
Üzümler kendiliğinden şaraba dönüşmüyor. Çaba gerekiyor çünkü. Sonuç
olarak, şiiri çoktan bıraktım. Öyküye zaten başlamamıştım. Herkes gibi
yaşamayı seçtim sizin anlayacağınız. Ayrıca bir yazar nedir ki! Eninde
sonunda kendi gölgesiyle sohbet eden bir ademoğlu! Yalan mı?
Şimdiden kantarın topuzunu kaçırdım bile. Yazmak şart değil ya, bir öykü
anlatacaktım size. Her ne kadar yazar olamadıysam da, bir yazarın öyküsünü
aktaracaktım. Aldığı bir siparişin heyecanıyla soluğu kıyıkentteki bir motel
odasında alan bir düş ustasının öyküsünü, evet! Eh, motel masrafını
ödeyecek olan kendisi değil nasıl olsa! Motelin en güzel odasına
yerleşmekten kim alakoyabilir ki kendisini! Ne keyifli bir durum, öyle değil mi!
Ancak şu üzümdeki çaba burda da gerekiyor. Sözcüklerden şarap yapmak
kolay mı sanıyorsunuz yoksa? Felsefe paralayacak değilim. Yüzüme gözüme
bulaştırmadan öyküyü anlatabileyim, yeter bana. Son olarak söyleyeceğim
şu: Yazarlar yarattıkları aracılığıyla özlemlerini dile getirirler biraz da.. Maharet
sözcüklerde sizin anlayacağınız. Ah sözcükler! O görünmez kanatlar.. O
duyulmayan kanat çırpışları.. Kimi zaman da nasıl aldatır biz çaresiz
insanları! Bütün bu söylediklerim gibi tıpkı. Yoksa siz.. deminden beri
konuştuğumu mu sanıyorsunuz? (Yerinden doğrulur, raketi sallayarak çıkar)
YAZAR – (Masaya geçer, daktiloya kağıt takar.. Bir süre bekler.. tuşlara
dokunur.. Kapı çalar. Yerinden kalkar, kapıyı açar, Kız hemen kapınındışında
durmaktadır.) Evet? Ne istemiştiniz?
YAZAR_ Efendim?
KIZ _Lütfen! (Çoktan içeri geçmiştir bile) Yardımcı olun bana.. Lütfen!
KIZ _Anlıyorum!
KIZ _Nasıl?
KIZ _ Bana.. kısacık bir zaman ayırabilir misiniz? Minicik bir süre!
KIZ _ Üzgünüm derken sizi kast etmemiştim. Yani ben.. şu anda.. çok
üzgünüm ve..
KIZ _Bu gece! İsterseniz hemen şimdi. Çalışmanızı bir süre daha
erteleyebilirsiniz.
KIZ -İlk andaki kararlı tutumum yok şu anda. Elinizi çabuk tutsanız belki de iyi
olur..
KIZ _Söyleyebilirdiniz de! Bütün bunları göze aldım çünkü. Aslında ben..
(Kararsız) Gitsem iyi olacak. Son kez özür diliyorum. Hemen gitmemi
isterseniz..
YAZAR _Boşverin!
KIZ _Boşverin!
YAZAR _Çözülmek?
YAZAR _Şu yatmakla ilgili olan teklifin! (Güler) Teşekkür ederim. Çok
teşekkür ederim. (Kendi kendine) İnanılır gibi eğil! Masaya geçiyor ve belki de
hayatın dışına çıkarak insanları şaşırtacak bir iki şey yazmaya niyetleniyorsun
ki, kapın çalıyor ve hayatın dışına çıkmaya niyetli bir şeyler olmaya başlıyor.
(Kız’a) Neden anlatmayı denemiyorsun?
KIZ _Anlamadım..
YAZAR _Demek istiyorum ki, birinin canını acıtmak istiyorsun. İntikam diye
aptalca bir sözcük vardır hani. Bunu olsun duymuşsundur..
KIZ _O.. beni aldatıyor! Şu dakikada aldama işleminin devam ettiğine eminim.
İşinin ehlidir!
KIZ _Öğleden sonra biraz tartıştık.. Aslında her öğleden sonrası gibi!
KIZ _Ama bu kez barışmaktan yana değildim.. Yani bu gün öğle sonrasını
anlatıyorum. Kente dönmeye karar vermiştim. Her zamankinden biraz daha
sert bir kavgaydı. Önceden planlamış olduğunu nerden bilebilirim! İşte ilk
pusulayı da o zaman yazdım. Her şey çok güzeldi.. Ne var ki buraya
kadarmış.. Hoşçakal! Terminalde fikir değiştirdim tabii!
KIZ _Hayır! İlk kez başıma geliyordu bu, yemin ederim. Aslında terminalde
kendi kendime tartıştım ve..
KIZ _Bundan sonra ne önemi olabilir ki! Aptalın biriyim ben. Koşa koşa motele
geri döndüm , anlamıyor musunuz? Özür dilemek için..
YAZAR _Hayır. Başka bir şey söylemeye çalışıyorum aslında. Hala onun
canını acıtma telaşındasın! Sence bu neye hizmet eder, söyler misin?
YAZAR _Bu konuda bir şey yapamam. (Tedirgin) Herhangi bir erkek gibi
davranmıyorum belki de. Gördün mü? Şimdi de hemcinslerime hakaret ettim.
KIZ _Tanımadığım bir kadını neden kıskanayım ki! Sonuç olarak, yine de
onun da işin içinde olduğu söylenebilir..
YAZAR _Harika!
YAZAR _Dinle. Konu benim sadakatım değil, senin şu tuhaf acı çektirme
girişimin.. Doğru mu?
KIZ_ Bana kalırsa saçma olan bir şeyde anlam aramaya kalkışman de çok
saçma!
YAZAR _Her şeyi göze aldın ama. Onun için! Mutlu olması ya da acı çekmesi
bu kadar önemli mi?
KIZ _ Doğru değil bu. Onu aldatırsam bir daha asla benimle birlikte olmaz.
YAZAR _Bu bir yanlışsa senin de yapman gerekmez küçük hanım. Bütün
söyleyeceğim bu. Gururlu bir kadın..
KIZ _Bir iki saat öncesine kadar ben de öyle olduğumuzu sanıyordum.
KIZ _Sence bir sakıncası var mı? Sabah erkenden giderim. Sanırım bir süre
düşünmem ve ne yapmam gerektiğine karar vermem gerekiyor.
Uyuyabileceğimi hiç sanmam.
KIZ – İstersen biraz daha şaşırtayım seni. Teklifim.. Şu akılalmaz teklifim hala
geçerli. Buna ne dersin?
YAZAR _Tanık oldun işte. Sık sık yatak dışında oyunlar bulmam gerekiyor..
YAZAR _ (Kağıt tomarını kızın elinden çekip alır) Hiç değilse yazdıklarım
bana kalsın!
YAZAR _ Özür dilermiş! Yazmayan biri olarak ne kadar çok kullanıyorsun! (Bir
an duraksar) Bildiğin gibi yap en iyisi! (Kağıtları uzatır) Oku.. Düzelt! İstediğini
yap. Söylemiştim zaten, masaya geçip yazabilirsin de! Cesur bir kızsın. Cesur
ve atak! Okursan göreceksin.. Nasıl çekingen, kararsız, hatta korkak
insanlarla dolu bir oyun bu. Ama sen onlara her şeyi yaptırabilirsin.
Aldatabilirsin örneğin! Acı çektirebilirsin.. Cinayet bile işletebilirsin!
YAZAR_ Ben yalnızca dilimin ucuna gelenleri söyledim. (Kız kalkar, çantasını
alır) Biliyorum, bu kez seni cidden kırdım ama.. (Bakar) Gidiyor musun?
KIZ _ Yine söyledin! Bir çarpı daha atıyorum. (Banyoya geçer, Yazar olduğu
yerde kalakalır)
Işık.
(Yazar banyo kapısında bir süre bekler. Masaya yaklaşır, sandalyeye oturur.
Kısa bir tereddütten sonra bir iki tuş basar. Kapı çalar. Kalkar açar..)
ADAM _Sürpriz dediğime inandın mı yoksa? Boşver! İyi tanırsın beni. İşimin
peşini kolay kolay bırakmam. E? İçeri almayacak mısın?
YAZAR _Konuk?
ADAM _(İçeri geçmiştir bile) Eski numaradır canım! Bilmezmişsin gibi.. Sevgili
karıcığım, anla lütfen! Şu oyunu bitirmek için gözlerden uzak, sessiz bir yere
gitmeliyim. Başımı dinlemeli, derken yoğunlaşmalı ve yazmalıyım hayatım!
Tabii ki bizim için! Biricik yuvamızın devamı için! Ancak işin acı olan yanı ise
şu. Biliyor musun, sen gerçekten böyle birisin!
ADAM _Hiç üstüne alınma. Seni değil, ustalıkla dizdiğin sözcükleri görmeye
geldim.
ADAM _Uzatma lütfen! Yarın sabah çözerim. Yine de karalanmış bir iki sayfa
görmek hoşuma giderdi..
YAZAR_Bu çok can sıkıcı! Oysa karım yarın sabah bankaya gidecek ve..
ADAM _Yapma dostum! O yalnızca karın, kanlı bıçaklı alacaklın değil ya!
YAZAR_ Eğleniyorsun!
ADAM_ Yabancı değilsin. Akçalı işlerde söz sahibi olanın kim olduğunu iyi
biliyorsun.. Boşuna sıkıştırma beni.
ADAM _Birlikte seyahat etmeyi çoktan bıraktık biz. İnsan neden evlenir ki
sevgili dostum! Birlikte bir şeyler yapmamak için! İki masum sevgiliyken bu
sıkıntıya yeteri kadar katlanmıştık hatırladığım kadarıyla. Neyse ki, imzayı
basıyorsun ve sokaktaki pek çok insanın düşündüğünün tersine, özgürlüğüne
kavuşuyorsun. Artık tahakküm yok! Herkes tıpkı eski günlerdeki gibi kendi
kulvarında ilerleyebilir. Doğru mu?
ADAM _ Kadıncağız bana değilse bile bu yöreye aşık. Deli oluyor buralara.
ADAM_Önertmekte üstüne yoktur, bilmez miyim! Sana bizim tiyatro için bir
oyun yazmanı önerdi. Şöyle eğlenceli bir şey canım! İyi bir düşünce olup
olmadığı konusunda henüz kararsızım. Tek sözcük yazmamışsın Üstad! Aşk
olsun sana!
ADAM_ Burda sabahlayacağımı sanma sakın. Yine de bir iki şey çıtlatırsın
diye düşünmüştüm..
ADAM _Tamam! Yarın sabah ilk işim avansını yatırmak olacak. Söz
veriyorum. Oldu mu?
ADAM_ Üç kuruş için kavga mı edeceğiz şimdi sevgili Üstad! Sorununu, daha
doğrusu karının sorununu çözeceğimi söyledim!
YAZAR _ Umarım!
ADAM _ Ya oyun?
ADAM _Öyleyse bir parça anlat canım! Hiç değilse kafandan geçenleri
paylaş.. Korkma, burda uyuyacak değilim..
ADAM _Sonra?
YAZAR _Adam.. bir iş adamı. Kafası hayli karışık.. Bir karar vermesi
gerekiyor.. Bu nedenle yalnızlığı seçmiş.. Bilirsin, para işleri filan..
YAZAR _Derken gecenin bir yarısı kapı çalıyor ve.. genç ve güzel bir kadın
süzülüyor içeriye..
ADAM _Deli misin sen? Hem anlatıyor, hem de yarım bırakıyorsun! Uykumu
büsbütün kaçırmaya mı niyetlisin? Biraz daha sürdür en iyisi..
ADAM _..ve o öfkeyle kendini koridora atmış demek! Sonra da bizim adamın
kapısına dayandı desene.. Şu öfke nöbetlerine bayılıyorum..
YAZAR _Saçmalama lütfen! Altı üstü bir oyun bu. Adam kıza tepkisinin aşırı
ve yanlış olduğunu anlatıyor..
ADAM _Saçma! Nesin sen? Bir ahlakçı mı?.. Altı üstü bir oyun bu!..
YAZAR _Olay senin başından geçmiyor.. Yani.. bu bir kurgu ve.. Açılımların
zekice olmasını istemiyor muydun?
ADAM _Tamam.. Özür dilerim. Yazar sensin! Ben yalnızca.. konuya sıradan
bir izleyici gibi yaklaştım ve..
YAZAR _Teşekkürler!
ADAM _ Adam büyük büyük laflar ediyor demek.. Peki, kız ne yapıyor bu
sırada.. Yani o nerelerde?
YAZAR_Şimdilik bu kadar..
ADAM _Öykü yine de gelecek vadediyor.. Belki yönetmenin bir iki rötuşuyla
filan..
ADAM _Öyle ama anlattığın öykü zihnimi açtı.. beynimi cilaladı ve şu meşhur
kan beynime çıkınca da açlığı unuttum.. Siz yazarlar bu nedenle şekere
yakalanmıyorsunuz işte!..
KIZ _(Banyo kapısında, bornozun içinde) Banyo için teşekkürler! Bornoz için
de.. Kullandım diye kızmadın ya!
ADAM_ (Şaşkın) Ne!.. Bir çimdik at bana! Oyun ne zaman başladı peki?
Ama.. daha yazılmadı ki! Tabii ya! Kan şekerim..
YAZAR _Olamaz!
ADAM _Sen.. sen gerçek bir çılgınsın Üstad! Demek odanda çıtı pıtı bir kız..
Büyük dehana her zaman hayran olmuşumdur..
ADAM _Şimdi de koruma meleği rolü, öyle mi? Kız çok hoş, görmüyor
musun! Görmediğin belli, neden soruyorsam.. Dinle! Şu müthiş öneriyi bir kez
de ben tartışmak istiyorum. Belki yardımcı olabilirim.. Ayrıca, insanlık ölmedi
ya!
KIZ _(Giyinmiş, girer) İşte, yeniden burdayım. Sıcak su nasıl iyi geldi!
(Adam’a) Nasılsınız?
ADAM _Yoo.. Yani şanslı derken sizin gibilerden söz etmiştim. İnsanın
dostları olması gerçek bir ayrıcalıktır..
KIZ _Evet!
ADAM _(Aranır, Yazar’ın paketini görür, alır ve kıza uzatır) Buyrun! (Yazar’a)
Sen.. çalışmayacak mıydın?
KIZ _Özür dilemeler benimdi. Siz yalnızca harika diyecektiniz, unuttunuz mu?
YAZAR _Harika!
KIZ _Teklif?
YAZAR _Lütfen!
ADAM _Gereksiz bir şey söylemiyorum ki! Karşımda duygularının izin verdiği
yere gitmeye hazır bir genç kız duruyor. Evet, aklı selim sahibi birileri olarak
duruma el koymamız kaçınılmaz..
ADAM _Elbette. Hatta daha ileri gidiyor ve bir şövalye gibi, size yardıma hazır
olduğumu belirtiyorum!
ADAM _Tabii ya! Bazen nasıl da kafam karışıyor. Şu lanet kan şekerinin
yaptığını görüyor musunuz? Şeker düşünce, acıkanın bile bir başkası
olduğunu sanıyorum. Küçük hanım! Sizinle yemek yemek benim için büyük
bir keyif olacak..
ADAM _Söyledi ya, karnı tok! Biz aşağıya iniyoruz, o ise çalışıyor! Biliyor
musun, bundan sonrasını kağıtlardan okumak istemem!
KIZ _Bana kızdın mı yoksa? (Yazar cevap vermez) Dönüşte gelebilirim, değil
mi? Konuğunum bu gece.. Hem nasıl olsa, siz de sabaha kadar
oturacaksınız.. Yanılmıyorum ya! (Yazar cevap vermez)
DALGACI _Maç devam ediyor. Ah.. Karşı taraf sürekli puan alıyor ne yazık ki!
Elimden geleni yapıyorum ama tek başına nereye kadar karşı koyabilirim!
Cenin ana karnından pıt diye fırlıyor ve.. hayır, bu küçücük raketle
karşılayamıyorum onu. Çünkü hızla geliyorlar.. Hızla geliyorlar! Hangisine
yetişebilirim! Kısacası, çoktandır sayı alamıyorum bu oyunda. Neyse ki,
oynadığım tek oyun bu değil. Becerikli olduğum, dahası hayatımı kazandığım
oyunlar da var tabii! Sırası değil, boşverin.. Ancak şu kadarını söyleyeyim ki,
bir oyunda kazanmak istiyorsanız.. biraz hile yapacaksınız canım! Ne kötülük
var ki bunda? Karşındaki kaybetmeyi göze almasa masaya oturur mu hiç!
Öyleyse yanlış bir şey yok. Minicik bir hileden ne çıkar? Hadi canım,
küçümsemeyin beni. Hangi oyun kurallarına göre oynanıyor ki günümüzde!
Mağazalardaki şu yukarıdan yağan küçük pamukçukları gerçekten kar mı
sanıyorsunuz yoksa? Allah bilir, mumdan yapılmış elmaları da
dişliyorsunuzdur siz.. Ara sıra bir küçük hilenin hayatımızı güzelleştiren hoş
bir makyaj olduğunu düşünüverin.. Kimi zaman çevremizi dolduran pek çok
ıvır zıvıra sırf güzellik adına katlandığımız yalan mı yani? Hiçbir erkek,
yalnızca ayağı sıkı yere basıyor, çok mantıklı.. ya da şiirden iyi anlıyor diye bir
kadına niyeti bozmaz. Hayatın binbir zevkiyle tanışmayı göze aldıysanız türlü
badirelerle baş etmek için maharet sahibi olmalısınız. Onu da ana karnından
çıkarken tutuşturmuyorlar insanın eline. Ya bir kirazı yalnızca vitamini için kim
yutmuş ki bu güne kadar! Geçin canım.. Dünya nimetlerini ben mi tanıtacağım
size? Burda, bu koltukta oturup, günün geceyle yer değiştirmesini izliyorum
bazen. Biliyor musunuz, doğanın bu kendine has ve bizleri asla yanıltmayan
kuralları öylesine güzel, öylesine etkileyici ki! Evet, sabırla oturuyor ve belki
de yanılmayı bekliyorum ama nafile! Aldanış yalnızca bizlerde. Ekmek peynir
gibi dolabımızda, kağıt kalem gibi çekmecemizde.. Şu kahrolası beynimizde
aldanış! Sonsuz bir iştiha ile tüketiyoruz ne var ne yoksa.. Dolapları,
çekmeceleri yağmalıyor, beynimizi kemiriyoruz! Bu sırada gün yerini sessizce
geceye bırakıyor.. Her zamanki gibi! Birazdan gece ananın kucağına
yerleşecek ve bir bebek gibi uyuyacağız. Aklımızda ne hile, ne başka şey!..
İnsan evladı ne kadar çaresiz.. Ne kadar zayıf! Ne kadar yavaş.. Ne kadar
aceleci.. (Koluna bakar) Ne kadar aceleci!..
YAZAR _Hayır!
YAZAR_ Evet..
YAZAR_ Sizin yerinizde olmak.. Yarım saat öncesine kadar bu her erkek için
tercih edilebilirdi..
GENÇ _Elbette.
YAZAR _Bu geceyi özel tarihimden çıkarmaya karar verdim.Bu yüzden rahat
olabilirsin genç adam..
YAZAR _Nasıl?
YAZAR _Sigaradan söz etmiyor muyduk? Evet, onu çoktan bıraktım ama
masamın üstünde her zaman için ağzı açılmış bir paket vardır. Bir çeşit sınav
bu. Biliyor musun,insanın kendini aldatması hayli eğlenceli.. An meselesi bir
de!..
YAZAR _Ondan söz etmek için deli oluyorsun! Buraya geldiğinde nasıldı,
neler konuştuk!.. Seninle ilgili olarak neler söyledi.. Öğrenmek istediğin şeyler
bunlar işte.
GENÇ _Efendim?
YAZAR _Yine sigaraya döndüm! Ani bir biçimde.. Ancak şu çakmağın benim
için alev almasına daha çok uzun zaman var evlat!
YAZAR _ Bir tiyatro oyunu yazmak için buradayım. Ancak yazamıyorum. Bir
kere, yalnız kalmak düşüncesiyle geldiğim bu odanın trafiği çok yoğun..
GENÇ _Nasıl?
GENÇ _Anlıyorum!
YAZAR _Aldırma. Şimdi işin en tuhaf olan tarafına gelelim. O kız seni seviyor,
biliyor musun? Yoksa dokuz numaranın kapısını neden çalsın?
YAZAR _Başka?
YAZAR _Reddedemezdin!
GENÇ _Onu o kadar çok seviyorum ki.. düşünün, aldatacağım motele bile
onunla geliyorum!
YAZAR _Gece uzundu. Eh, yapacak başka bir şey de yoktu. Peki, hepsi bu
kadar mı?
GENÇ _Anlamadım..
YAZAR _Dur bakalım! Benim de sıradan olduğum anlar olabilir değil mi?
Nerden çıktı şu kırmızı vosvos?
YAZAR _Efendim?
GENÇ _Her şey bitti. Sıfır kilometre bir vosvos bile döndüremez onu..
YAZAR _Yo..Bir bakıma benim de öyle yaptığım söylenebilir. Altı üstü bir oyun
yazacağım. Düşsel kahramanlar yaratmak demektir bu. Derken çatışmalar
olur.. Ortalık birbirine girer! Bütün bunlar bir aldatma değil mi sence?
GENÇ _Benim için değil ama. Yine de bir şeyler yapmalıyım sanki. Yemeğe
gitti demiştiniz, değil mi?
YAZAR _Öyle ya! Biz zararsız adamlar derneğinin yıllık olağan toplantısı için
burdayız!
YAZAR _Biliyor musun, bütün bir gece boyunca bu anlamsız trafiğin memuru
olmak zorunda değilim!
GENÇ _Nasıl?
YAZAR _Hepsi?
YAZAR _Yazmaya mı? Umarım.. (Genç çıkar, Yazar kapıyı kapatır, masaya
döner, sigara paketini alır) Harika! Sigaraya başladığım an sigaram bitti!
Olacak şey değil! (Paketi buruşturup atar, kapıyı aralık bırakıp odadan çıkar)
DALGACI _ Özür dilerim, saatiniz kaç acaba? Benimki durmuş da! Hah!
İnandınız mı yoksa? Kolumdaki bu aletin arızalanacağını mı sandınız?
Sevinmeyin. Pilinin bitmesi tehlikesi yoktur bir kere. İnsan evladının pili
bitmedikçe bu cihazın küçük kırmızı ışığı göz kırpmaya devam edecektir.
Savaşlar, salgın hastalıklar, kıran, kıtlık.. Ah, onlar da oluyor değil mi! O büyük
felaketlerin yalnızca hız kestiğini düşünüyorum ben. Belki de kırmızı ışığın
temposunda bir ağırlaşma.. sakın aldanmayın! Hiçbir engel durduramaz insan
evladını. Söylediklerim dikkate alınsaydı şöyle derdim örneğin.. İnsan çoğalan
bir hayvandır. Ne var ki, hayvanlar da çoğalıyor. Öyleyse hayvani
içgüdülerimizle ilgili kısa bir söylev çekmenin tam zamanı. Yo, hiç içimden
gelmiyor, inanın.. Biliyor musunuz, ben yeryüzünden başka bir yerde hayat
olmadığına inananlar takımındanım. Bu olağanüstü dengenin, evrenin bir
başka noktasında yeniden kurulması akla zarar bir durum çünkü. Yine de,
beynimiz bizi rahat bırakmıyor. Gezegenler arası düşünsel bir yolculuğa
çıkıyor ve benzerlerimizi arıyoruz. Bulsak, kimbilir nasıl rahatlayacağız.
Biliyorduk zaten… Yalnız değildik.. Yalnız değildik! Çok rahatlatıcı bir duygu
olduğunu kabul edin. Gizli suçlarımızdan, açığa çıkmamış yalanlarımızdan,
sevimli sahtekarlıklarımızdan bir anda nasıl da sıyrılırdık! Bir rahatlama ki,
sormayın gitsin! Şimdi öyle mi? Aynada yüzümüze bakıyor ve çok ama çok
yakından tanıdığımız çizgilerin gerisindeki yalnız insanı görüyor, irkiliyoruz.
Söyleyin, böyle bir yaratık aldatmaz da ne yapar! Bütün iş, küçücük bir kıtır
atabilme yürekliliğinde. Gerisi gelir! Küçücük bir kıtır, kocaman bir palavra
derken.. bir bakmışsınız çoktan katılmışsınız sokaktaki kalabalığa! Bu arada,
(Oda aydınlanır. Yazar’ın aralık bıraktığı kapıdan Adam ve Kız içeri girerler)
KIZ _Bu çok saçma. Birincisi, oda onun malı değil, ikincisi biz onun mirasçıları
değiliz!
KIZ _ Daha da önemlisi, arkadaşınla yaptığım sohbet tabii. Öyle aklı başında
laflar etti ki..
ADAM _Elbette!
ADAM _Yanlış!
KIZ _Kesinlikle.
KIZ _Boş odayı görünce vahşi bir kaplan kesildin! Hepsi bu..
ADAM _Huyumdur!
ADAM _Görüyorsun işte. Kafan hala onunla meşgul. Bu durumda ona acı
çektirmen de mümkün değil..
KIZ _Ne?
ADAM _İstersen benim ayırdığım odaya da çıkabiliriz. İki kişiliğe çevirttim. Bir
tavsiye üzerine..
KIZ _Namussuz!..
ADAM _Bu ne güzel bir sürpriz böyle! (Yazar’a) Bilirsin.. Sürpriz yapmaya
oldum bittim meraklıdır..
KIZ _Ama bu o!
KIZ _Demek karın bu öyle mi? Merak ediyorsan söyleyeyim.. Bir saat önce
seninki iki oda yandaydı. Gözlerimle gördüm! Ayrıntı ister misin?
KIZ _Kimin kimden acı çıkarmaya çalıştığı epey karıştı bana kalırsa..
KIZ _Elbette söyleyecekler. Ancak sen daha önce neden tek küpeyle
dolaştığını açıklayabilecek misin? Yoksa yeni bir moda mı?
KIZ _Aranma.. Biri bende! (Cebinden çıkarıp uzatır) Ateşli biridir.. Kulağının
sende kalması bile bir şans!
ADAM _Sevgilim?
KIZ _Bana inansanız iyi olur. Ayrıca kocanla ilgili olarak söyleyeceklerim de
olacak. On dakika daha gecikseydin gerçek bir tecavüz sahnesine tanıklık
etmiş olacaktın..
KADIN _Hareketli bir parti! (Yazar’a) Bir sigara verir misin lütfen?
KIZ _Doğru! Yazar olan sensin.. Her ne kadar yazamasan da! (Çıkar)
öyle mi?
KADIN _Elbette konuşabiliriz. Her şeyin bir açıklaması var. Ama tecavüz..
senin tarafından.. Yo, işte bunun bir açıklaması olamaz!
YAZAR _İzin verirseniz.. küçük bir şişe viski isteyeceğim. Hepimizin ihtiyacı
var..
YAZAR _Tamam..tamam!
ADAM _Her şeyi olduğu gibi kabul edeyim, öyle mi! Bu yöreye nostalji
yaşamaya geldiğini söylemiştin..
ADAM _Rezilsin!..
KADIN _Ne fark eder! Aldatma önce beyinde başlar. Gerisi önemsiz..
ADAM _Kimi?
ADAM _Görmeliydim?
KADIN _Elbette!
KADIN _Onu yakından tanımalısın. Tam bir keşif.. Sabah sana sürpriz
yapacaktım aslında..
ADAM _Bilmiyorum.. Bilmiyorum.. (Direnir) Yo.. Bak, hiç değilse açık sözlü
olalım istiyorum. Beni anlıyor musun?
ADAM _Şu kız! Aramızda hiçbir şey geçmedi tabii. Yalnızca yemek yedik..
ADAM _İşte bu pek kolay değil. En azından şokun etkisi geçinceye kadar..
ADAM _Çok başarılıydın şekerim. (Taklit) Merhaba! Biri bana parti verildiğini
söylemeliydi..
YAZAR _(Elinde likör şişesi girer) Bu küçük motellerin bir sorunu da bu işte.
İstediğini asla bulamazsın. Viski diye gittim, nane likörüyle geri döndüm..
YAZAR _Oyun?
ADAM _Adı her ne ise canım! Daha tek sözcük yazmadın tabii! Unutmuşum..
YAZAR _Ne diyebilirim! Bu gece oynandı işte. Yarın da oturup yazarım artık.
KADIN _Çok yoruldum. Umarım bizim için bir oda ayırtmışsındır tatlım!
ADAM _Çıkalım şekerim.. Haklısın, uzun ve yorucu bir gece oldu. Derin bir
uyku çekip kötü olan her şeyi unutmak istiyorum.
(Çıkarlar. Yazar arkalarından bakar. Likör şişesinin kapağını açar, bir yudum
alır..)
(Dalgacı çıkar. Oda aydınlanır. Yazar yalnız. Günün ilk ışıkları içeriye
vurmuştur. Yazar, uzandığı kanepeden kalkar, saate bakar, sigara paketini
alır, bakar, buruşturup atar.. Pencereye yaklaşır, camı aralar.. Gerinir, masaya
yaklaşır. Yerdeki kağıtları toplar.. Sandalyeye geçer.. Bir süre bekler.. Tuşlara
dokunur ve kapı vurulur!)
YAZAR _Teşekkür?
GENÇ _Günaydın!
YAZAR _Ah! Tabii ya.. Dün gece.. Kente dönmedin! Uzun yola çıkmadın..
Yalnızca iki odalık bir mesafe ve..
YAZAR _Şakamı çok gördün! Bu hayatta ben de eğlenceli bir iki şey
bulmalıyım, öyle değil mi!
YAZAR _Kimsenin bana acımasını istemem küçük hanım. Hem ortada ne var
ki? (Kağıtları gösterir) Gerçekten de bir şey yok işte..
KIZ _(Güler) Çok iyi bir yazar mısın bilmem ama çok iyi bir insansın!
KIZ _Nasıl?
YAZAR Yani öykünün böyle bitmesi.. çok hoş! Öğle sonralarına dikkat edin!..
(Kız ve genç çıkarlar. Yazar kapıyı kapatır.. Masaya geçer) İşte bu harika!
Harika! Harika!.. Bütün bu olup bitenleri yazabilsem keşke. Hayat kendi
kurallarını uyguluyor ve taşlar yerine bir güzel oturuyor.. Gece büyük bir fırtına
çıktı ve sabah dindi işte. Bense bütün bu olanlara yalnızca tanık oldum.
Avucundaki benzersiz kelebeği kaçıran koleksiyoncudan ne farkım var
öyleyse?.. Bir yerden başlaman gerekiyor ahbap! Yaşadığım bütün bu
saçmalıkları yazsam kim inanır peki? Boşver! Ben de bunları anlatacak
değilim zaten. Yazacağım oyunda karmaşa olmalı. İçinden çıkılmaz durumlar
ve çatışma olmalı! İntikamsa.. evet ama böyle sarılıp gitmek ne kadar
sıradan! Sıradan ve saçma! Saçma bulduğum şey az önce gözümün önünde
gerçekleşti oysa. Hayat şaşırtmaya devam ediyor. Belki de bunu yazmalıyım..
Tabii ya! İyi de neden hala denemiyorum!.. (Masaya yerleşir.. Tuşlara
YAZAR _Sen!
DALGACI _Elimle koymuş gibi. Sıkıntılı bir yazarın kaçabileceği kaç tane
delik var sanıyorsun! Nedense daha fazlasını bilmezsiniz sizler. Sıkıntılı
yazarlar ve kumar borçluları..
DALGACI _Bana söz verdin! Dün son gün değil miydi yoksa? Hesabıma
baktım, tık yoktu ama! Düşünebiliyor musun, dünden bu yana dünya
nüfusunda olağanüstü bir artış var, oysa benim zavallı hesabımda hiçbir
kıpırtı yok! Doğrusu bu durum içimi burkuyor..
DALGACI _Bundan eminim. Sonuç olarak iyi bir oyun çıkaracak paracıkları
alacak ve bana olan borcunu ödeyeceksin..
YAZAR _Harika!
YAZAR _Yapmayın canım! Hem bir insanla ilgili yargılar bu kadar hızlı
değişemez. Daha yarım saat kadar önce odaya gelen bir genç hanım
yanağıma bir öpücük kondurdu ve ne kadar iyi bir insan olduğumu fısıldadı
kulağıma.
DALGACI _Asla! Sabahın köründe kapıyı çalıp öpücük konduran bir melek,
öyle mi? Hayallerine ortak olacağımı hiç sanma ahbap! Adım gibi eminim.
Tam bir yalancısın sen!
YAZAR _Belki..Biraz..
DALGACI _Parayı da zor durumdaki karın için istemiyor muydun?.. İtiraf et..
Hadi!
DALGACI _Beyimiz alındı demek! Ya ben? Alacağını toplamak için diyar diyar
gezinmek zorunda mıyım?
DALGACI _Yüz yirmi dört bebek koşa koşa geldi bile.. Bence acele
etmelisin!.. İki..
DALGACI _En az hayatın kendisi kadar! Bebek sayısı yüz doksan üç.. Evet
üç!..
DALGACI _Ve dört! İkiyüz otuz dokuz.. Hiç değilse birini eksiltebiliriz!.. (Tetiği
çeker, çıt sesi)
DALGACI _Çok görme! Ben de oyuna katıldım dostum! Bir minik şaka da
benden işte. Üstelik zararsız.
YAZAR _Bir dakika.. Paranı.. (Olduğu yerde kalır. Yeniden masaya döner,
daktilonun başına geçer, kapıya bakar.. Ses yoktur.. Bir iki tuşa basar..
Yeniden kapıyı dinler.. Çalışmaya başlar..)
beş milyon ikiyüz on ikibin dörtyüz yirmi altı.. dört yüz yirmi yedi.. yirmi sekiz..
yirmi dokuz..
(Işıklar azalır)
PERDE
Ahmet Önel