Professional Documents
Culture Documents
M. N. Okan Özaydın. HER ŞEYİN TEMELİ İNSANLARI SEVMEKTİR. 01.02.2011
M. N. Okan Özaydın. HER ŞEYİN TEMELİ İNSANLARI SEVMEKTİR. 01.02.2011
01.02.2011
Tekris edilerek, karanlıklar içinde kaldığı hayattan Nur’a doğan yeni çırak K:.’in,
törenin sonlarına doğru Ku:. Do:.’daki yerine oturmasından sonra yaşadığı doğumun
ve törenin etkilerini üzerinden henüz atamadan ancak nefeslenmeye fırsat bulduğu ve
çevresini inceleyip söylenenleri daha rahat dinleyebildiği ilk anda; Ha:. K:. tarafından
M:.’luğun bazı ilkeleri üzerine kendisine bilgi verileceği söylendi. Ha:. K:. Yeni çırak
K:.’e yaşadığı törenin yüzyıllardan beri süregelen bir tören olduğundan bahsederek;
tüm MM:.’ın K:. Olduğunu, yeni çırak K:. İle bu bağın aslında daha önceden var
olduğunu, M:.’lukta en temel prensibin kendini bilmek olduğunu ve bu prensiple Ham
Taşı’nı yontan MM:.’dan kurulu bir toplumda, Akıl ve Hikmeti kendine rehber edinerek,
kuvvet ile gerçekleşecek; güzellik ile süslenecek bir Ülkü Ma:.’i yapılabileceğini anlatır.
Yeni çırak K:.’in nefesinin yerine oturduğu sırada Ha:. K:., “Her şeyin esası,
insanları sevmektir. Bu sevgi, onun belirtisi olan iyilik ve karşılık beklemeden yapılan
yardım; insanlık Ma:.’nin taşlarını birleştiren harçtır. Bu sevgiye, insanları birbirine
çeken kuvvet de diyebiliriz. Bunun tersi olan güçler; kin, ön yargı, bencillik ve katı
yüreklilik, bizi o ülküden uzaklaştırmaya çabalar. M:.’ların görevi; bu çözücü güçlere
kendini kaptırmamaya çalışmaktır.” Diyerek M:. Ve M:.’luk için sevginin ne anlama
geldiği hakkında bazı ipuçları verir. Aslında tören sırasında yeni Ç:. K:.’e “M:.’lar
birbirlerine K:. derler, ama K:. olmayanları da severler. Çünkü, önemli olan, insanları
sevebilmektir. Sevgi ateşinin parladığı yerde kör inançların doğurduğu karanlık ve
düşmanlık barınamaz.” Diye sevgi konusunda ki temel düşünce verilmiştir. Ancak Ha:.
K:.’in konuşması tören sırasında verilen mesajların bir özetidir adeta.
Acaba ritüelde bir hata mı var? “Her şeyin esası insanları sevmektir” yerine doğrusu
“Her şeyin esası MM:.’ı sevmektir” mi olmalıydı. Tabi tüm KK:.’imin bu soru karşısında
“hayır, bir hata yok!” dediğini biliyorum ancak bir gerçeği netleştirmek için bu basit
soruyu tekrar ettim. Bizim amacımız sadece birbirini kollayan, kendi çıkarları
doğrultusunda hayatı yaşayan bir topluluk olmak değildir. Biz kendi içine dönerek önce
kendisini düzeltip daha sonra bu düzeni çevresine yaymayı amaçlayan ve nihayetinde
tüm insanlar ve insanlık için sevgi yuvası olacak bir ülkü mabedi için çalışıyoruz. Bu
amaçla hareket ederken basit tuzaklardan uzak durmak zorunda olduğumuz gerçektir.
Biz M:. Olsun olmasın her kesi ve hatta her şeyi sevmek için çalışıyoruz. Seviyoruz
diye yazmadım zira bu hakikaten ütopik bir düşünce. Her kesi ve her şeyi, hiçbir yargı
içermeden, koşulsuz biçimde ve sınırsız şekilde sevmek…
Nura doğru yaklaştıkça aslında tek’in içinde yer alan çok’u bulmaya yaklaşa-
cağımdan; teke duyduğum sevgi, bütüne duyduğum sevgi olacaktır. Kendime
duyduğum sevgi ve saygı, benim dışımda kalan her şeye duyduğum sevgi ve saygı
olacaktır. Ben kendi içimde sağ elimi seveyim ama sol gözümü az seveyim
diyemeyeceğim içindir ki tüm insanları seveceğim. Ne olduklarına, nasıl olduklarına
bakmaksızın kendi ön yargılarım ve kaygılarımdan uzaklaşıp her şeyi ve herkesi
seveceğim.
Kendi iç dünyasında huzura erişmiş olan bir K:.’in ülkü mabedini kurmuş olacağı ve
bu ülkü Ma:.’i içinde sevgi ve barışı yaymaya, hakikat ve fazileti aramaya başlamış
olacağı açıktır.
Tekris töreniyle başlamış olduğum yeni hayatta tüm adımlarımı, Tanrı’nın en büyük
armağanı olan akıl ve edindiğimiz deneyimlerin ışığı altında gözden geçireceğim. Bu
adımları atarken sembollerle düşünme konusunda edineceğim deneyimlerle yorumlar
yapacağım. Yapılacak yorumları dinleyeceğim. Bu yorumlar samimi ve akla yakın
olduğu sürece saygı ve sevgi ile karşılayacağım. Ne zaman ki taassup ve boş inançlar
nedeniyle insanlar arasında düşmanlık aşılayan bir davranışla karşılaşırsam buna
karşı koyacağım Biraz evvel sevginin sadece KK:.’e yönelmemiş olduğunu, tüm
insanlar ve insanlık için bu sevgiyi taşıdığımızı söylemiştim. Benzer şekilde, Nur ve
sevgi yolunda ilerlerken karşılaşacağım, insanlar ve toplumlar arasında düşmanlık
tohumları eken her yoruma kimden geldiğine bakmaksızın karşı olacağım. Bu karşı
koyuş sevgi ve zerafetle, akıl ve hikmeti barındıran bir şekilde olacak. K:. Olsun
olmasın insanlara karşı davranışlarımda sınırlarım bunlar olacak.
Sevgili KK:.’im, nasıl’ı değil neden’i aradığımız için buradayız. Bu arayışımızda hep
kendi içimize yönelmiş olacağız. Zira bu yöneliş sayesinde gönül gözümüz açılacak ve
karşılaştığımız olaylara karşı kullanmak üzere vicdanımızı gerçek teraziyi bulacağız.
İyiyi kötüden ayırırken, vicdanımızı ve gönlümüzü dinleyeceğiz. Aslında nihai ve büyük
hedefimizi düşündüğümüzde, harici alemde sahip olduğumuz kısıtlı birikim ve algı ile
sonsuzluğu ölçmeye kalkışmak biraz zor görünüyor. Bu nedenle; iyi, kötü ayrımı
olmadan her kesle ve her şeyle bir bütün olma amacımıza giderken belki de yapmamız
gereken genel geçer yargıları bir kenara bırakıp daha büyük ölçeklerle tartıp biçmek
olmalı. Bir örnek verecek olursak elimizde ki cetvelle İzmir Körfez’ini ölçmek istiyorsak
ya cetveli değiştirmeli ya da bir formül bulmalıyız. Her K:.’im hayatı anlarken kendi
formülünü geliştirecek. Bu nedenle gönül gözümüzü açıp vicdanımızla tartmaya
alışmalıyız diye düşünüyorum. Bu amaçla geçici ve bizi hedefimizden uzaklaştıracak
hevesleri görmezden gelmeye alışmak gerekecek.
Yaptığımız her çalışma, her tekrar bize elimizde bulunan formülü daha sağlam
şekilde elimizde tutma şansı veriyor. Günlük yaşamın kaygılarından uzakla şarak
düşünceye nasıl dalacağımızı her çalışmamızda görüyoruz. Bu çalışmaları günlük
yaşantımızın bir parçası haline getirip, Lo:.mız ve KK:.’imizden uzak olduğumuz
günlerde kendi kendimize içimize girip çalışmaya başlayabilirsek olacağımızı
düşünüyorum. Bunu yapabilmek için her gün düzgün odunları toplamak için
dolaşacağız. Hamdık, olacağız, yanacağız!