You are on page 1of 84

Cudi'de yeni Halepçe'lerin yaratılma- senmeyecek kazanımlar elde eden 2

sına yönelik politikalar üretile durdu geç- Eylül uygulamaları geleneksel solun ta-
ÇÖZÜM'den ti÷imiz günlerde. Kapalı kapılar ardında
üretilen politikalar, sessiz-sedasız uygu-
kındı÷ı olumsuz tavırla da bütünleúince
yaratılmak istenen depolitizasyon ortamı
lanmaya baúlandı. Fosfor bombaları, vu- derinli÷ini korumaya halen devam et-
Merhaba; rulup cesetleri yakılan insanlar, boúaltı- mektedir. Süreci ileriye götürücü anlayı-
Bir aylık bir aradan sonra geliúen sü- lan köyler... günlerce gazete manúetle- úın geliúebilmesi için bu dönemin günü-
rece yönelik politikalar üretme noktasın- rinden inmedi. müz prati÷ine hizmet edici sonuçlarını çı-
da geçmiú süreçteki eksikliklerimizi aú- Sovyetler Birli÷i ve yansıması olarak kartıp, sorunu aúıcı politikalar üretmek
maya çalıútık. Pratik sürece hizmet edi- da Do÷u Avrupa ülkelerindeki olumsuz bir zorunluluktu. Dergimizin orta sayfala-
ci, bu zemin üzerinde yükselen yayın an- geliúmeler Polonya'da yaúananlarla do- rını buna ayırdık.
layıúımızı daha nitelikli hale getirmenin ru÷a ulaútı. Polonya'da Dayanıúma'nın Oportünizm-revizyon izm çarpıtma ve
çalıúmalarını yaptık. büyük oranda iktidara geçmesi kapitalist tahrifat u÷raúısının yanında, objektif ola-
Eskiúehir Cezaevi'nde baúlayıp Aydın restorasyon sürecini de beraberinde ge- rak mücadele sürecini zaafa u÷ratıp geri-
Cezaevinde devam eden açlık grevi, iki tirdi. Revizyonist tespitlerden kaynakla- ye çekmeye çabalıyor. Bunu yazıp-çiz-
devrimcinin katledilmesiyle boyutlana- nan sosyalist insan yetiútirilememesi, mekten de geri durmuyor. Gelenek,
rak, sürecin baúlıca gündem maddesi ol- sorunun ana eksenini oluúturuyor Polon- Adımlar ve Emek Dünyası dergilerinde
du. Zindancılık politikasının her yönüyle ya'da. Konuya iliúkin siyasal bakıú açı- bu içerikte çıkan yazılara verilen yanıtlar
yasallaútırılması olarak bir yılı aúkın bir mızla geliúmeler ve sonuçları konusun- ve sendikal mücadeleye, sendikalardaki
süredir siyasi iktidarca uygulanmaya ça- da perspektifimizi ortaya koyarken, "Yeni çalıúmalara iliúkin yazılar da dergi sayfa-
lıúılan  A÷ustos Genelgesi, bulunan bir ønsan" yazımızla da bugünden yarına larımız arasında yer aldı.
tünel bahane edilerek Eskiúehir Ceza- sosyalist kafa yapısının oluúturulmasın- Toplumun çeúitli sınıf ve
evi'nde siyasi tutuklulara dayatıldı. Buna daki bizi bekleyen görev ve sorumlulukla- katmanlanrıy-la ilgili geliúmeler, olaylara
sessiz kalınamazdı. Hak ve özgürlükler, ra de÷inerek bir bütünsellik oluúturduk. iliúkin ha-ber-yorumlar ve okuyucu
insanlık onuru korunmalı, siyasi kiúili÷in Aradan 9 yıl geçmesine ra÷men bu- mektupları da her sayımızda oldu÷u gibi,
yadsınmasına fırsat verilmemeliydi. Ve gün hala 2 Eylül'ün yarattı÷ı olumsuz et- Eylül sayımızda da yer alıyor.
can bedeli, diúe diú bir direniú sürüldü kilenmeler aúılabilmiú de÷il. Siyasal mü- Ekim sayımızda buluúmak dile÷iyle;
namluya cezaevlerinde. cadelenin önünün kesilmesinde küçüm- Hoúçakalın

øÇøNDEKøLER
"l A÷ustos Genelgesi ve Cezaevleri Direniúleri-Kamuoyu Tepkileri, Haber, Röportaj- .............................................................................-4
Buruk Bir Cenaze Töreni ve Reformizm .........................................................................................................................................................5
Kitap-Dergi Toplatmaya Radikal Çözüm YAK GøTSøN .................................................................................................................................6
Dersimler, Halepçeler, Cudiler Kürt Halkı Gerçe÷ini Yok Edemeyecektir ....................................., ...................................................... 7-20
Polonya'da Kapitalist Restorasyon Süreci................................................................................................................................................... 2-24
Devrimci Mücadeleden Do÷an Kültür ve "Yeni ønsan"............................................................................................................................. 5-29
Evrensel Barıúın Düúmanı Emperyalizmdir......................................................................................................................................................30
l Mayıs'ın Anlamı ve Devrimci Tavır ......................................................................................................................................................... 3-36
Hiroúima Lanetle Anılacak ................................................................................................................................................................................37
Türküler Susmaz Halaylar Sürer .................'............................................................................................................................................... 38-39
2 Eylül'ün Etkileri Sol'da Yok Edilmeden Mücadele Geliúemez ............................................................................................................ 40-46
Gecekondu Yıkımları ...................................47-49
Av. Nebi Barlas'a Cevap .............................................................................................................................................................................. 50-5
Gelenek "Kendi Misyonunu" Ne Zaman Yerine Getirecek ....................................................................................................................... 5-54
Haber/Yorum - E÷it-Der, Memurlar- .......................... ........................................................................................................................... 55-57
Emek Dünyasının Özürü Kabahatinden Büyük ......................................................................................................................................... 58-60
øúçi/Sendika................................................................................................................................................................................................... 58-69
Haber/Mektup ............................................................................................................................................................................................. 70-80
Sahibi: Metin Yavuz Eskiúehir Bürosu: Esnaf Sarayı Kat: l B-59
Yz.øú.Md.: Erdo÷an Yaúar Kopan øst. Kartal Bürosu: Çırçır Cad. Gevrek Sk. No: 25
Basım: Milli Gazete Veb. Tesisleri Kat:4 KARTAL
Film: Delta Grafik øzmir Bürosu: Fevzipaúa Bulvarı 367. Sk.
Yönelim ve Yazıúına Adresi: Binbirdirek Malı. Köseo÷lu øúhanı No: 605-606 Kat: 6 Basmane
Terzihane Sok. Kalea÷ası øúhanı No:  Kat: l Kars Bürosu: Küçükkâzım Bey Cad. Kars
Te:56 24 4 SULTANAHMET/øST. Mücadele Gazetesi Tel: 2783
Yurt içi Abone: 6 Aylık 0 000. l Yıllık 20 000 TL. Kocaeli Bürosu: Hafız ùerid Sk. Demirsoy øúhanı
Yurt dıúı Abone: 60 DM. Kat:4
Malatya Bürosu: Cezmi Kartay Cad. Yıldız øúhanı
BÜROLARIMIZ: No: 69 Kat: 4
Samsun Bürosu: 9 Mayıs Mh. Talimhane Cd.
Adana Bürosu: Cemal Gürsel Cad. A.Hikmet Bozluolcay øúhanı No: 5/6
øúhanı No:4/5 Amsterdam Bürosu: Boekhandelslagerzicht
Ankara Bürosu: Marmara Sk. Kirmir Ap. No: Albertcuypstraat No: 0 Hollanda
2/7 SIHHøYE Basel Bürosu: Pfeffınger Str. 59 4053 Basel øsviçre
Bursa Bürosu: Tahtakale Çelebiler Cad. Akarsu Franfurt Bürosu: Postlagerkarte Nr: 03388 B 6000
øpekçi øú Sarayı Kat: 2/89 Franfurt 90 Almanya
Elazı÷ Bürosu: . Harput Cad. Korkmaz îúhanı Paris Bürosu: 84 Rue du Fauborg Saint Denis
7600 FRANSA Tel: 424 670 89
l AöUSTOS GENELGESø VE CEZAEVLERø DøRENøùø

SøYASø øKTøDAR
CEZAEVLERøNDEKø
VAHùET POLøTøKASININ
HESABINI VERMELøDøR
se insanca ve insan kiúili÷inden
gelen onuruna saygı gösterilerek
øúkenceyi, ahlaksızlı÷ı, rüúveti onaylayan, insanca
davranılır denmektedir. 1 A÷ustos
yaúama koúullarını ortadan kaldıran; içeri÷i ve Genelgesi baútan sona bu madde-
nin ihlali ve çi÷nenmesi demektir.
hedefleriyle zincancılık politikasının yasallaúmasının
øçeri÷i ve hedefleriyle zindancılık
ifadesi olan  A÷ustos Genelgesi'ne karúı çıkmak politikasının yasallaúmasının ifadesi
olan 1 A÷ustos Genelgesi'ne karúı
zorunlu bir görevdir. ønsan olmanın gere÷idir. çıkmak zorunlu bir görevdir. ønsan
olmanın gere÷idir.
1 A÷ustos Genelgesi bir yılı aúkın ke çapında sürdürülen kampanya Gerek siyasi tutsaklar, gerekse
bir süre önce, 12 Eylül faúizminin sırasında Eskiúehir C. Savcısının; Bi- demokrat kamuoyu gündeme geldi-
zindancılık politikasının ze ma÷dur olmuú insanlardan ÷i günden beri bu genelgeye karúı
yasallaútırılmasında önemli bir adım binlerce baúvuru geliyor. Suçlula- tavır aldı. '88 yılının Ekim-Kasım ay-
olarak gündeme geldi. 12 Eylül'ün rı rahat ettirmeyin, yoksa bizde larında zindanlarda açlık grevleriyle
baúta Metris, Diyarbakır ve Mamak açlık grevine baúlarız úeklindeki yükseltilen direniú, devrimciler tara-
Askeri cezaevlerinde uygulamaya sözleri genelgenin altında yatarı fından meydanlara taúındı. 12 Eylül
çalıútı÷ı "Esir kampları Tali- mantı÷ı da açı÷ı vurmaktadır. sonrası süreçte ilk kez bu denli yay-
matnamelerinin bir özentisi olan øúkenceyi, ahlaksızlı÷ı, rüúveti gın ve güçlü bir kamuoyu sa÷landı.
bu genelgede egemen mantık siyasi onaylayan, insanca yaúama koúulla- Bu mücadele süreci 1 A÷ustos Ge-
tutukluları ezmek, kiúiliksizleútir-mek, rını ortadan kaldıran bu yasaklar nelgesinin kaldırılmasını sa÷lamasa
kısacası köleleútirmekti. øki se- manzumesi aynı zamanda iktidarın da pratikte iúleyemez hale getirdi.
çenek sunulmaktadır tutuklu ve hü- iki yüzlülü÷ünün de kanıtıdır. Ulusla- Kısa bir süre sonra cezaevlerinde
kümlünün önüne, ya boyun e÷ip rarası sözleúmelerden her fırsatta farklı zamanlarda uygulanmaya çalı-
zindancılık politikasının sahiplerinin söz edip övünme payı çıkaran ikti- úılan genelgeye karúı direniúler tek
dediklerini yapmak, ya da on yıllarca darın cezaevleri politikası da, birçok tek cezaevleri bazında hiç bitmedi.
cezaevlerinde kalıp çürümek-öl- alanda oldu÷u gibi bu sözleúmele- Bursa, Sa÷malcılar, G. Antep ceza-
mek... rin tümden yadsınmasına, ihlal edil- evlerinde yüzlerce tutsa÷ın acıma-
ønsanlık onurunu, kiúi hak ve öz- mesine dayanır. sızca dövülmesi, kaburgalarının, diú-
gürlüklerini hiçe sayan bu politika Örne÷in "Kiúisel ve Siyasal Hak- lerinin kırılması, beyin sarsıntıları ge-
ile "12 Eylül öncesi"nin "intikamı" lar Uluslararası Sözleúmesi" Bölüm çirme pahasına genelgeye karúı ta-
alınmak istenmektedir. Geçti÷imiz 111. madde 10-1 'de özgürlü÷ün- vır gündemden eksik olmadı. Dire-
yıl 1 A÷ustos Genelgesine karúı ül- den yoksun bırakılmıú olan herke- niúler, baskıdan geçici vazgeçilme-

ÇÖZÜM l
l AöUSTOS GENELGESø

ölüm yolculu÷u, siyasi tutsakların


onurlu direniúini kıramayan gerici
ANAP iktidarının yeni bir oyunuydu.
35 gündür insanlık dıúı koúullarda
SAG'yi sürdüren siyasileri havasız,
sa÷lıksız sevk arabalarına bindirir
ken"nereye götürülüyoruz" soruları
ise cevapsız bırakılıyordu. Elleri ke-
lepçeli, üst üste bindirilmiú "ring"
adı verilen çelik zırhlı, dört yanı ka-
palı sadece üst kısımları açık, üst
bölümünde4-5 parmak kalınlı÷ında
bir havalandırma bölümü bulunan
araçlara bindirildiler. "Sevk" infaza
dönüútürülmüútü.
Tutuklulara uygulanması gere-
ken asgari davranıú standartlarını
içeren uluslararası sözleúmenin
45-2.maddesinde "Tutukluların
Aydın cezaevinde katledilen iki devrimcinin cenazesinde faúizme olan kin hep bir havalandırma ya da ıúı÷ı yetersiz
a÷ızdan haykırıldı. araçlarda ya da gereksiz sertli÷e
baúvurularak taúınması yasaktır"
siyle sonuçlandı. Bu kısır döngü YAD'lı aileler, biri Eskiúehir di÷eri øs-
denmesi de fazla bir úeyi ifade
içinde ilerledi süreç. Ta ki Eskiúehir tanbul olmak üzere iki eylem yaptı.
etmiyordu...
cezaevinde bulunan tünelin ardın- Eskiúehir C.Savcısı ile görüúen TA-
Evet, bir kez daha çi÷nemiúlerdi
dan yaúanan yo÷un baskılara karúı YAD'lı Ailelerin tüm talepleri savcı
o "gururla" söz ettikleri uluslararası
direniúin baúlamasına kadar... Tü- tarafından sert bir dille geri çevrildi.
sözleúmeleri. Sözleúmenin bu mad-
nel bahanesinin ardına sı÷ınan ce- Evlatları cezaevinde açlıkla koyun
desinde sadece ıúı÷ın ve havalandır-
zaevi idaresi Adalet Bakanlı÷ı'nın ta- koyuna yaúarken analar, aileler ses-
manın yetersizli÷inden söz edilmesi
limatıyla yo÷un bir saldırı baúlattı. siz kalamazdı. Seslerini kamuoyuna
úaúırtmasın bizleri. Tutuklulara su
Eskiúehir'deki tutsakların direniúler duyurmak için her türlü çaba sonu-
verilmeyece÷i ya da tuvalete götü-
sonucu elde edilen tüm hakları na kadar zorlanacaktı. TAYAD'lı Ai-
rülmeyece÷i gibi insanlık dıúı sadist
gasp edildi, eúyaları ya÷malandı. lelerde Sa÷malcılar Cezaevi'nin
tavırlar akıllarına bile gelmemiú ol-
Tam anlamıyla terör estirildi. Bu sal- önünde baúlattıkları üç günlük Aö
malı... Ama bizim ülkemizde bunlar
dırı üzerine Eskiúehir'deki tutsaklar- sırasında bir de pankart açıyorlardı:
da gerçekleúti. Amaç belliydi, siyasi
ca baúlatılan direniú tüm kamuoyun- "Eskiúehir Cezaevindeki Tutsaklar
tutsakları katletmek istiyorlardı. 59
da yankısını buldu. Gerek di÷er ce- Ölüme Terkedilemez".
siyasi tutuklu Nazilli cezaevinde bı-
zaevlerindeki tutsakların, gerek dıúa- Her zaman oldu÷u gibi yine po-
rakılırken di÷erleri "ölüm arabaları"
rıdaki tutsak yakınlarının, demok- lis sahnedeydi. Joplar, tekmeler,
içinde Aydın'a do÷ru devam ettiler.
rat-devrimci-yurtsever güçlerin ve yaúlı anaları yerde sürüklemeler yet-
Aydın cezaevine gelindi÷inde siyasi
duyarlı kamuoyunun destek eylem- miyor dört kiúide gözaltına alınıyor-
tutuklu ve hükümlüler jandarmanın
leriyle direniúler yaygınlaútı. du. Sa÷malcılar Cezaevi önünde
dipçikleri ve gardiyanların sopaları
Tünel bahane edilerek Eskiúehir baúlayan Aö. TAYAD'da sürerken
arasında hücrelere alındılar. Bu sal-
Cezaevinde tekrar uygulanmaya ça- gözaltına alınan insanlar serbest bı-
dırılar sırasında birçok insan yarala-
lıúılan genelgeye karúı baúlayan aç- rakıldı. Aö, bırakılanlar ve yeni katı-
nırken PKK davasından yargılanan
lık grevi 20'li günlere kadar kamuo- lanlarla birlikte kitlesellik kazandı. 2
Mehmet Yalçınkaya ve Hüseyin
yundan pek destek almadan sürdü. A÷ustos günü yaklaúık iki yüz kiúi-
Hüsnü Ero÷lu katlediliyorlardı.
Açlık grevinin 30'lu günlere yaklaú- nin Adalet Bakanlı÷ı'na toplu telgraf
Oyun kurullarına göre oynanıyordu.
masıyla ülkenin di÷er cezaevlerin- çekme eylemiyle Aö bitirildi.
Yetkili a÷ızlardan yapılan "resmi"
den de Eskiúehir'deki SAG'ne des- AG'nin bitirildi÷i gün Eskiúehir
açıklamalara göre ise bu iki yurtse-
tek AG'ler baúladı. Ülke kamuoyu- Cezaevinin sabaha karúı boúaltılaca-
ver tutsa÷ın herhangi bir saldırı so-
nun da bu dönemde destek eylem- ÷ı ve tüm tutsakların sevk edilece÷i
nucu de÷il, "aúırı su kaybı sonucu"
leri yükselmeye baúladı. ö÷reniliyordu. SAö 35.gününe ge-
öldükleri belirtiliyordu!..
Tutuklu yakınlarının Ankara'da lindi÷inde Eskiúehir'den Aydın ve
Ölüm haberinin duyulmasıyla bir-
øHD'de baúlattı÷ı Aö ve Kızılay'da Nazilli cezaevlerine 5 saati bulan
likte bir grup TAYAD'lı aile Aydına
yol kesme eyleminin ardından TA- bir ölüm yolculu÷u baúladı. Bu
gitti.Otopsi raporunun inandırıcı bir

ÇÖZÜM 2
VE CEZAEVLERø DøRENøùø

yanı yoktu. Di÷er siyasi tutukluların


durumundan endiúe duyan TA-
YAD'lı aileler Aydın Devlet Hastane-
sine giderek onlar hakkında bilgi al-
maya çalıútılar. øúlenen suçu gizle-
me psikolojisiyle aileler hastane çev-
resinden uzaklaútırılmaya çalıúıldı.
Fakat ailelerin tavrı, bu keyfi tutumu
protesto ederek hastane önünde
oturmak úeklinde oldu. Bu da gö-
zaltı için yeterli bir nedendi!..
SAö ellili günlere yaklaútı÷ı sıra
da TAYAD yöneticileri bir kez daha
Aydın'a gidip cezaevinde ve hasta-
nede AG'yi sürdürmekte olan tutuk-
lularla görüúmeye çalıútılar. Bu
amaçla øl Jandarma Alay Komuta-
nfyla görüúüldü. Alay Komutanının
bu konuda yetkisinin olmadı÷ını
söylemesinin ardından Valinin yolu
kesilerek ondan da aynı talepte bu-
lunuldu. Vali de sorumlulu÷u üstlen-
miyor topu C.Savcısı ile Jandarma yordu. 'Eskiúehir'deki Katliamların bir maketi yakılıp olay yerine bir ta-
Alay Komutanına atıyordu. Hesabı Görülecek" sloganlarıyla but bırakılıyordu. Bu olay sırasında
Bu arada avukatların baskısı ve u÷urlanıyordu úehitlerimiz. gözaltına alınan iki ana ise bir gün
çabasıyla ikinci kez otopsi yapıldı. Siyasi ikitidarın Aydın'da gerçek- sonra çıkarıldıkları mahkemede ser-
Avukatlar otopsi sırasında, úehit dü- leútirdi÷i katliama tepkiler sürüyor, best bırakılıyorlardı.
úen devrimcilerin üzerindeki iúken- demokrasi güçleri tepkilerini tavıra Açlık grevi süresince demokrasi
ce izlerini açıkça görmüúlerdi. Ama dönüútürüyorlardı. 7 A÷ustos günü güçlerinin tepkileride sürüyordu. 0
buna karúı otopsi raporuna bir kez Topkapı'da bir gösteri gerçekleútirili- A÷ustos günü Mahmutpaúa"da kitle-
daha su kaybından ölüm diye yazılı- yor, cezaevlerinde yeni ölümlere sel bir gösteri yapılıyor. Pankartlar
yordu. Ne kadar saklayabilirlerdi izin verilmeyece÷i,  A÷ustos Genel- açılıyor, sloganlar haykırılıyordu.
gerçe÷i? Nitekim cezaevindeki tu- gesinin kaldırılması talebi dile getirili- Ero÷lu ve Yalçınkaya'nın katilleri bir
tuklularla görüúen SHP milletvekille- yordu. Caddeyi alev alev yakan kez daha lanetleniyordu.
ri, olayın canlı tanıklarından dinledi- ateú, yüreklerdeki kıvılcımla tutuútu- Aynı gün østanbul Adliyesine u÷-
ler yaúananları. Zorla saç kesme, çı- rulmuútu adeta. Devrimci tutsakların rayan Adalet Bakanının önünü ke-
rılçıplak soyarak arama gibi yaptı- mücadelesine destek veren demok- sen analar ise Bakanı bir kez daha
rımlara uymayan tutsaklar yo÷un iú- rasi güçleriyle omuz omuza olma- protesto ediyorlardı.
kencelere maruz kalmıúlar, bir ayı nın kıvancı yaúanıyordu sanki. 2 A÷ustos günü de østanbu Ha-
aúkın süredir aç olan bedenlerde in- Aynı gün Adalet Bakanı'nın Bakır- seki'de demokrasi güçleri de kitle-
sanlık dıúı koúullarda geçen úevkin köy Adliyesine gelece÷i ö÷renilince sel katılımlı bir gösteriyle cezaevin-
etkisiyle a÷ır tahribatlar olmuútu. So- oraya giden TAYAD'lı aileler taleple- deki ölümleri protesto ediyorlardı.
nuçta iki devrimci tutsak úehit düú- rini dile getiren bir pankartla Baka- Tüm bunlara karúı üzerinde du-
müú, di÷erleri yaralanmıútı. Mehmet nın yolunu kestiler. Tutukluların ölü- rulması gereken bir nokta var ki o
Yalçınkaya'nın cenazesi Urfa'nın münden kendisinin sorumlu oldu÷u da, son dönemde geliúen mücade-
Halfeti ilçesinin Fındıközü köyüne belirtiliyordu Bakana. Uzun süredir leyi geçen Ekim-Kasım aylarındaki
götürülürken, Hüseyin Hüsnü Ero÷- tüm görüúme taleplerini geri çevi- geliúen mücadeleyle aynı düzlemde
lu'nun cenazesi østanbul'a getirildi. ren Bakanla fiili durum yaratılarak ele almanın yanlıúlı÷ıdır. Bugün ikti-
Devrimci Sol Güçler geniú bir katı- görüúülmüútü. 9 A÷ustos'ta ise bu dar taviz vermeye yanaúmaz bir tu-
lımla Hüseyin'in cenazesindeydi. kez Sultanahmet Meydanfnda ke- tum sergiler gibi görünmek çabasın-
En önde taúıdıkları pankartlarıyla fenler giyilmiúti. "Cezaevlerinde Yeni da. Yaúanan deneyler,  A÷ustos
"ønsanlık Onuru øúkenceyi Yenecek" Ölümlere øzin Vermeyece÷iz" pan- Genelgesinin kaldırılması hedefine
diye haykırıyorlardı. "Evlat Acısına kartını açıyordu TAYAD'lı analar. ulaúmadan bitecek direniúlerin yeni
Son" pankartı "Mehmetler, Hüseyin- Üzerinde "Katil Sungurlu" yazan saldırılar beklemekle eú anlamlı ol-
ler Ölmez" sloganlarıyla bütünleúi- Adalet Bakanı Oltan Sungurlu'nun du÷unu gösterdi. Kamuoyunun bu

ÇÖZÜM 3
l AöUSTOS GENELGESø

denli harekete geçirildi÷i bir ortam-


da iktidar da geri adım atmak zo- KARùI-DEVRøMCø
runda kalacaktır. Nitekim Adalet Ba-
kanı Oltan Sungurlu taviz vermeme PDA'CILARIN
tavrını bir yana bırakıp genelgede
Avrupa standartlarıyla çeliúen yön- PROVOKASYONLARINA KARùI
ler oldu÷unu kabullenmek zorunda
kaldı. ùimdi tepkileri nötralize et- UYANIK OLALIM
mek için genelgeyi yeniden düzen-
leyeceklerini ama prosedürün za- Eskiúehir cezaevindeki gerçek yüzünü bilmeyen yok) ilkeli
man alaca÷ını söylüyor Sungurlu. açlık grevinin 35.günü, direniúi kır- davranmaları, ve bundan sonra geli-
Kendi dıúındaki herkesi suçlu ilan mak için Aydın cezaevine sürgün úebilecek her türden provokatif
ederken, gerçek suçluları aklama- gönderilen siyasi tutsaklar- vb.olaylara müsaade etmemeleri ge-
ya, ölümlerdeki sorumlulu÷unu göz- danMehmet YALÇINKAYA ve Hü- kiyor.
den ırak tutmaya çabalıyor. seyin Hüsnü EROöLU'nun Aydın ùu bir kere daha vurgulanmalı.
Cezaevlerindeki devrimci tutsakları cezaevi giriúinde gardiyanlar ve Jan- Sol saflarda yeniden ihbarcı, provo-
anarúist, terörist diye niteleyen Ba- darma tarafından dövülerek öldürül- katör misyonu oynamak için çaba
kan, úöyle bir etrafına baksa "tedavi meleri bütün duyarlı kesimleri,  sarfeden "SOSYALøST PARTø" mas-
kabul etmeyen ölür" deyip sorunları AöUSTOS GENELGESø'ne karúı keli karúı-devrimciler ancak geçmi-
çözmeye çalıúmayan Baúbakan tekrardan tavır alıúa yöneltti. úin (halka karúı suç iúlemenin) hesa-
Özal'ın gerçek suçlu oldu÷unu gö- Aydın'dan østanbul'a getirilen Hü- bını -tabii verebilerlerse- verdikleri
rür. Bulundu÷u .makamın ciddiyetini seyin Hüsnü EROöLU'nun cenaze taktirde halk saflarında yer alabilir-
kavramaktan uzak, sorumsuzca bir töreni yo÷un kitlesel katılımı ve pro- ler. Bunun ötesinde hiçbir görünüm
tavırla "ölen ölür" demek katliama testo gösterisi niteli÷iyle bu tavır alı- onları karúı-devrimci kimliklerinden
yeúil ıúık yakmanın ta kendisidir. úa en iyi örnektir. sıyıramayacaktır.
øúlenen suçun ortaklarından biri Ancak cenazenin bu onurlu ha- Devrimcileri faúistlerle aynı kefeye
de duyarsızlı÷ıyla siyasi tutsakları vasını bozmaya çalıúan geçmiúin koyan, çarúaf çarúaf devrimci
ölüme iten, resmi bir terör belgesi ve bugünün ihbarcı Aydınlıkçı anla- isimleri ve örgüt úemaları yayınlayıp,
olan  A÷ustos genelgesinin hazırlan- yıúının devamı olarak yeniden sol devrimci insanları ve örgütleri "iúte
masında büyük bir pay sahibi olan ve içinde yer edinmeye çalıúan ve bu- yakalayın" diye oligarúiye hedef gös-
bununla da övünen Adalet Bakanlı÷ı nu yaparken de yine eski yöntemle- teren, 2 Eylül sonrası sıkıyönetim
Müsteúarı Arif Yüksel'dir. rini elden bırakmayan "SOSYALøST savunmalarında "anarúiye karúı poli-
Yine "cezaevleri beú yıldızlı otel- PARTø'li provokatörlerin bu çabaları- se, sıkıyönetime, hükümete nasıl
ler gibi... onlar ölmez, bilinç kaybı- nın ilk denemesi, cenazede sergile- yardım ettikleri, resmi makamlarla
na u÷radıklarında müdahale edece- dikleri tahrik ve saldırı giriúimi oldu. bu konudaki iúbirliklerini açıklayan,
÷iz" diyen Eskiúehir C.Savcısı U÷ur Onlara bu ortamı sa÷layan yine yüzlerce devrimci ihsanın kanında
Hakkı øbrahimo÷lu'dur suçlu. oportünizm ve ilkesiz birliklerden parmakları olan bu tescilli ihbarcılar
"ùevke uygundur" raporunu ve- hâlâ medet umanlardı. úebekesinin suçları hâlâ oldu÷u yer-
ren ve hekimlik yeminlerini ayaklar Bugün karúı devrimci-Aydınlık an- de duruyor. Yalnız, devrimci sorum-
altına alan Dr.Lütfü Üstün, Dr.Bülent layıúının yeni oyunlarla sol içine sı- luluk ve halkın sa÷duyusu bunları
Balo÷lu onursuz doktorlardır suçlu. zıp eski iúlevlerini yerine getirmeleri, unutmuyor, unutamaz. Herúeye ol-
Otopsi raporlarını yalan bilgilerle ilkesiz ve uzlaúmacı e÷ilimler yüzün- muú bitmiú gözüyle bakanlar yalnız
dolduran Mengele benzeri doktor- den önümüzdeki süreçte hesabı ve- devrime karúı sorumluluk ve saygıla-
lardır suçlu. rilemeyecek sonuçlara neden ola÷ı rını zaafa u÷ratmakla kalmazlar aynı
"Soyunsaydınız bunlar olmazdı" ortadadır. zamanda kendilerini de aldatırlar.
diyerek iúkencecili÷ini ve katilli÷ini Ancak bunu göremeyen kimi an- 2 Eylül öncesi PDA'cıların ger-
itiraf eden Aydın C.Savcısı Nurol layıúların ilkesiz ve uzlaúmacı tutum- çek niteli÷ini yaúayarak göremeyen
Uçurum'dur suçlu. ları, karúı devrimci Aydınlık anlayıúı- genç arkadaúlarımız küçük bir örne-
Ve en büyük suçlulardan biri, gö- na provakasyon vb.e÷ilimlerine ko- ÷ini yaúadıkları cenazedeki olaya
revde bulundu÷u sürede siyasi tut- lay zemin sa÷lamıútır ve sa÷layacak- daha derinden bakıp bundan sonra
sakların ölümünden ve sakat kalma- tır. daha uyanık olmak zorundadırlar.
sından, insanlık dıúı koúullarda gün Cenazedeki olay, bundan sonra- Bu noktada geçmiú süreci yaúayan
gün sa÷lıklarını yitirmesinden so- ki süreçte de yaúanacak gerçeklik- arkadaúlarımız PDA'cıların karúı-dev-
rumlu olan Adalet Bakanı O.Sungur- ler önümüzde dururken bütün anla- rimci niteli÷ini kitlelere kavratmanın
lu'dur asıl suçlu. yıúların (ki karúı-devrimci Aydınlık'ın sorumlulu÷unu taúımalıdırlar.

ÇÖZÜM 4
VE CEZAEVLERø DøRENøùø

kabul edilmesini duyurdular. Ailelerin

 AöUSTOS
basın toplantısı sonrasında SHP'de
yapmak istedikleri AG'ye yönetim ku-
rulu olumsuz cevap verince, aileler de
iki duyarlı, demokrat avukat ile birlikte

GENELGESøNE KARùI
postahaneden adalet Bakanlı÷ı'na,
baskıları ve ölümleri kjnayan telgraflar
çektiler.
øzmirli devrimci güçler ve Ay-

KAMUOYU TEPKøLERø
dın, Denizli Devrimci Gençlik Ay-
dın'a nakledilen Eskiúehir'li tutsakları
destekleyebilmek için mevcut güçleri-
ni biraraya getirdiler. Destek süreci dı-
úımızdaki kesimleri daha net ortaya
koydu. Gerek Denizli'de yaúanan tar-
tıúmalar, gerek øzmir ve Aydın øHD'nin
AG'ın 30'lu günlere dayanması ve bulunan devrimci-demokratlar da olumsuzlukları, gerekse Aydın'da aile-
bayramda açık görüú yaptı-rılmaması bu olaylar karúısında kayıtsız kalınamı- lerin baúına çöreklenen bir grup insa-
üzerine 29.7.989 günü TAYAD'lı bir yaca÷ının bilinciyle ønsan Hakları Der- nın art niyetli ve oportünist tutumları,
grup aile Eskiúehir C.Savcılı÷ına ne÷i'nde süresiz açlık grevi yaparak tüm yaldızlı sözcüklerin arkasında ger-
içerden bilgi almak için baúvuruda destek verdi. Samsun büromuzdan çek yüzlerini gösterdiler, maskeler
bulundu. Görüú çabalarının sonuçsuz iki muhabir arkadaúda bu açlık grevi- düútü... Tutsakları desteklemek için
kaldı÷ını gören aileler Eskiúehir'in en ne katıldılar. 2 Eylül'den bu yana ge- Aö yapanları øzmir øHD yönetimi kapı
iúlek caddesi olan 2 Eylül caddesinde çen dokuz yıllık süreçte üzerine adeta dıúarı etme kararı alabildi ve bu utanç
kendilerini zincirleyip, sloganlar atarak ölü topra÷ı örtülmüú bulunan toplum- kararını hiç de yüzleri kızarmadan sa-
baskıları protesto ettiler. Yolu trafi÷e sal muhalefetin beklenen düzeyde ol- vunabildiler. Tüm eksikliklerine ra÷-
kapatan ve ilmik ilmik zincire giren masa da yavaú yavaú kıpırdanmaya men Aö; olumlu sonuçlarda yarattı.
anneleri, baútan sona kadar yalnız baúlaması ve cezaevlerindeki uygula- Kitle, büyük sözler eden ama hiçbir
bırakmayan DEV--GENÇ'liler maların protesto edilmesi, özellikle po- úey yapmayan oportünizmin gerçek
sloganlarıyla destek verirken, çevreye lisi oldukça rahatsız etmiúti. Henüz ye- yüzünü net olarak daha iyi gördü. Pra-
toplanmıú halkın meraklı bakıúları ni yeni geliúen böyle bir tepkiyi daha tikte mücadeleyi yükseltmeye çalıúan
arasında "Yavrularımızı Öl- baútan bo÷mayı hedefleyen polis bu güçlere adeta nasıl bir tecrit tavrı uygu-
dürtmeyece÷iz", "Zindanlardaki Faúist olaylarla birlikte baskılarını yo÷unlaútır- landı÷ını yaúadı. Siyasi rezilliklere ta-
Baskılara Son", "ønsanlık Onuru øúken- dı. AG'nin ikinci günü øHD'ye gelen nık olarak deneyim kazandı. Sınırlı da
ceyi Yenecek", "Kahrolsun Faúizm, Ya- polislerce kimlik kontrolü bahanesiyle olsa çevre geniúlemesi sa÷landı. Net
úasın Mücadelemiz" sloganları ortalı÷ı dernek defterlerine el konurken iki sa- güç de÷erlendirilmesi yapılabildi.
inletiyordu. Gösterinin sonuna do÷ru at sonra da dernek úubesi kapatılıyor- Eskiúehir'de AG'li günleri geride
gelen polis birbirlerine kentelenmiú ey- du. AG'nin devam etti÷i sonraki gün- bırakırken, olayın kamuoyuna daha
lemcilere saldırıp üç göstericiyi gözaltı- lerde ise Valilik önüne silah çelenk bı- kapsamlı yansıtılması ve tepkilerin ör-
na aldı. rakılarak Aydın'da yaúanan ölüm olayı gütlü bir úekilde dile getirilebilmesi
A÷ustos Genelgesine karúı yükse- protesto edildi. Yapılan gösteriler poli- amacıyla demokratik kitle örgütleri ve
len mücadeleye øzmitli devrimci sol si iyice çı÷rından çıkarmaya yetmiúti siyasi dergilerin içinde yer alaca÷ı bir
güçler ve genel olarak tüm ilerici, de- bile. Kentte birçok kiúi gözaltına alındı platformun oluúturulabilmesi için der-
mokrat güçlerde destek verdiler.  ve daha sonra 4 kiúi tutuklandı. gimiz ve TAYAD tarafından, tüm siya-
A÷ustos Genelgesi'ni protesto etmek Elazı÷'da da bir grup tutuklu ve si dergilere, sendikalar, øHD, Halkevle-
için 6 kiúiyle baúlayan destek Aö, 30 hükümlü yakını aile Avukat Sinan ri, TMMOB, ATO baúta olmak üzere
kiúiye kadar yükseldi. De÷iúik kesim- Öztürk'ün bürosunda yapmıú oldukla- demokratik kitle örgütlerine ça÷rıda
lerden gelen destek ve ziyaretçilerle rı basın toplantısında Eskiúer'de baúla- bulunuldu. Demokratik kitle örgütleri
eylem giderek önemli bir iúlev kazan- yıp Aydın'da sürmekte olan Süresiz ve sendikalar tarafından sergilenen ve
dı. Aö bitirilirken katledilen iki Kürt Açlık Grevlerini sonuna kadar destek- anlaúılamayan(l) tavra ra÷men plat-
yurtsever saygıyla anıldı. AG'nin yanın- ledikleri, çocuklarına yapılan iúkence form oluúturuldu.
da, bir grup sendikacıda ANAP øzmit ve yaptırımları kınadıklarını açıklayıp;  Yaúanan süreci yakalayan ve en kı-
øl Örgütü binasına siyah çelenk bıraktı- A÷ustos Genelgesi adı altında sürdü- sa zamanda tepkinin dile getirilmesi
lar. rülmeye çalıúılan faúist baskıların bir gerekti÷inin bilinciyle, di÷er devrimci,
Eskiúehir'de açlık grevlerinin gün- an önce çekilip, tutukluların insanca demokrat, yurtsever çevrelerle daha
deme gelmesiyle birlikte Samsun'da yaúamak için öne sürdükleri úartların

ÇÖZÜM 5
l AöUSTOS GENELGESø

geniú katılımlı eylemlilik önerisi getiril- KAD'lı kadınlar ve Yeni ÇÖZÜM adı- gün sürdü. Gaziantep Özel Tip Ce-
di. Sonuçta; duyarlılık, Ankara'nın en na kısa birer mesaj okundu ve ailesiy- zaevi'nde 237 siyasinin açlık grevi 5
kalabalık cadedelerinden Sakarya le görüúüldü. gün sürdü. Malatya E Tipi Cezaevi'n-
Caddesi'nde gösteriye dönüútü. 4 Cezaevlerindeki SAö sürdü÷ü dö- de 9 siyasi açlık grevi 6. gün, Kah-
A÷ustos günü Sakarya Caddesinde nemde gazetecilerden, sendikacılara, ramanmaraú E Tipi Cezaevi'nde ise
toplanan göstericiler tepkilerini kefen memurlara, aydınlara kadar geniú bir 24 gün sürdü. Elazı÷ E Tipi Ceza-
yakarak ve "ønsanlık Onuru øúkenceyi kesim de÷iúik protesto biçimleriyle ey- evi'nde 9 siyasinin AG'si 9 gün, Ça-
Yenecek", "Zindanlar Boúalsın Tutsak- lemlere destek verdiler. Demokrasi nakkale Cezaevi'nde 44 siyasi'nin
lara Özgürlük", "Kahrolsun Faúizm, Mücadelesinde Avukatlar da bu sü- AG'si 2 gün, Amasya Özel Tip'te si-
Yaúasın Mücadelemiz" sloganlarıyla reçte 2 Eylül hukukunun yerleúik yasilerin AG'si  gün, Bursa Özel
dile getirirken aynı zamanda, bu ça÷- baskıcı yüzünün açı÷a çıkarılması ve Tip Cezaevi'nde 80 siyasinin AG'si
rıyla "bizde bir úeyler yapmayı düúünü- kamuoyuna kavratılması yönünde bir 8 gün sürerken 9 adli hükümlü de |
yoruz" ya da "acil durumları gözönü- grup devrimci-demokrat avukatla bir- eyleme katıldı. Bartın E Tipi'nde 33
ne almak" mantı÷ıyla, böylesine ciddi likte üç günlük açlık grevi gerçekleútir- siyasi hükülünün AG'si 7 gün sürdü.
bir katliamı basın açıklamaları vb. ile diler. 7.8.989 günü østanbul Barosu Ceyhan Özel Tip Cezaevi'nde 200
geçiútirmeye çalıúanlara yapılması ge- önünde baúlıyan destek Aö siyasinin AG'si 5 gün, Adana E Tipi
rekenler hakkında yol gösteriyordu. 9.8.989 günü  A÷ustos Genelgesi Cezaevi'nde  siyasi tutuklu ve hü-
øki yurtseverin katledilmesine seyirci úehitlerinden Hüseyin Hüsnü EROG- kümlünün AG'si 3 gün, Siirt Kapalı
kalmayan Devrimci Gençlik, 6 A÷us- LU'nun Ümraniye'deki mezarı baúın- Cezaevi'nde 4 siyasinin, Ergani Ka-
tos günü Numune Hastanesi önünde da yapılan saygı duruúu ile bitirildi. palı Cezaevi'nde 20 siyasinin Hekim-
yolu ateúle trafi÷e kapatarak bir pro- " A÷ustos Genelgesi" olarak ka- han Kapalı Cezaevi'nde de siyasilerin
testo gösterisi gerçekleútirdi. Gösteri muoyunda ifadesini bulan, Adalet Ba- eylemleri 2 gün sürdü.
sırasında "Zindanlardaki Ölümlerin He- kanlı÷ı'nın zindancılık mantı÷ını sergile- Bu cezaevlerinin dıúında Buca, øz-
sabını Soraca÷ız" "Tutsaklara Özgür- yen yasaklar manzumesi genelge, bu mit vb.nin yanında Urla Cezaevinde
lük" yazılı bir pankart yola boydan bo- yaz baúında yeniden gündeme girdi. de øzmir Büro temsilcimiz Müjdat Ya-
ya asılırken "Tutsaklara Özgürlük", Eskiúehir Cezaevinde baúlıyan Nazilli nat'ın da içinde bulundu÷u yaklaúık
"Kahrolsun Faúizm", "Direniú ùehitleri ve Aydın cezaevlerinde süren SAö sü- 2000 siyasi tutuklu ve hükümlü SAö
Ölümsüzdür" sloganlarını atan DEV- recinde ülkenin birçok cezaevinde de eylemlili÷i içinde yer aldılar.
GENÇ'liler eylemlerini bitirerek da÷ıldı- siyasi tutsakların SAö eylemleri yük- Ülke genelinde gündeme gelen
lar. Eylem sırasında hiç kimseyi yaka- seldi. Sa÷malcılar Cezaevinde 3 SAö döneminde Ankara ve Mu÷la
lamayan polisler hınçlarını çevrede ve A÷ustos'ta baúlıyan ve yaklaúık 300 si- Cezaevlerinde baúlayan SAö Anka-
duraklarda bulunan ö÷rencilerden al- yasi tutuklunun katıldı÷ı SAö Ay- ra Kapalı Cezaevi'nde 45 siyasinin
dılar. dın'da gerçekleúen katliamı protesto 23 gün eylemleri isteklerinin kabul
Eskiúehir cezaevinden Aydın ceza- ve eyleme destek niteli÷iyle birlikte ge- edilmesi sonucu bitirilirken, Mu÷la Ka-
evine götürülürken saldırı sonucu úe- nelgeye karúı bir eylemlili÷i de içeriyor- palı Cezaevi'nde 5 siyasi hükümlü-
hit düúen iki yurtseverden Mehmet du. 8 gün süren SAö sırasında adli nün SAG eylemleri 2. gününü dol-
YALÇINKAYA; do÷du÷u köyde silah- mahkumlar da iki günlük yemek boy- durdu ve devam etmektedir.(AG. Bitti)
ların gölgesinde mezara götürüldü. kotuyla direniúçilere destek verdiler. Siyasi iktidarın devrimci tutsakların
AG'nin 35. gününde saldırı sonucu úe- Adli tutuklu ve hükümlülerin Sa÷malcı- siyasi kimliklerine, onurlarına ve insan-
hit düúen devrimci-yurtsever Mehmet lardaki tavrının yanında Metris ceza- ca yaúama istemlerine yönelik saldırı-
YALÇøNKAYA'nın cenazesi Urfa'nın evindeki adli hükümlüler de yaptıkları ları 2 Eylül'den günümüze kadar sü-
Halfeti kazası Fındıközü köyüne getiri- açlık greviyle destek verdiler. Bu arada regelmektedir. Saldırılara her dönem
lirken gerek yollar, gerekse köyü sarıl- özellikle Sa÷malcılar Cezaevindeki can bedeli direnen, úehitler veren ve
mıútı. Ailesi, jandarma tarafından cena- açlık grevine iliúkin Cumhuriyet Gaze- siyasi kimli÷ini koruyan devrimci tut-
zeyi bir an önce kaldırmaları yönünde tesi'nin tutumuna da de÷inmekte ya- saklar son saldırı cenderesinden de
baskı altında tutuldu. O, kıraç toprakla- rar var. Dıúarıda geliúen marjinal pro- iki úehit vermek pahasına kazanımla
rın verimli meyvesiydi, bunu biliyordu testoları foto÷raflı ve birinci sayfadan çıktılar. Kuúkusuz oligarúinin zindanla-
Fındıközü ve Türkiye halkları... Kürt yansıtırken, Sa÷malcılar Cezaevinde rında elde edilen kazanımlar kalıcı de-
yurtseverlerinin yanında yer almıútı. 300 siyasi tutsa÷ın açlık grevini uzun ÷ildir. Geçmiúte yaúanan örneklerden
980 yılından bu yana tutsaktı, direni- bir süre yazmamakta diretme tavrıyla de sabittir belli bir dönem sonra saldı-
yordu, savaúıyordu. Yalçınkaya ailesi yayıncılık anlayıúını bir kez daha orta- rılar artacak ve yeni " A÷ustos Genel-
de devrim úehitlerine yabancı de÷ildi. ya koydu. geleri" dayatılacaktır. Fakat her defa-,
Daha önce iki úehit vermiúlerdi. Yalçın- Diyarbakır  Nolu ve 2 Nolu E Ti- sında kaybeden oligarúi kazanan ise
kaya'nın mezarı baúında yapılan saygı pi Cezaevlerinde 500'ün üzerinde si- devrimci onur olacaktır.
duruúu ve arkasında TAYAD, DEM- yasi tutuklu ve hükümlünün SAG'i 8

ÇÖZÜM 6
VE CEZAEVLERø DøRENøùø

natçılar Derne÷i) çevresinin de deste÷i-


BURSA'DA ni arkasına alarak kararlan yeniden tar-
tıúmaya açmaya çalıúıyordu. Alınması
gereken tavır açıktı: Platformlarda alı-
nan kararların, çizilen sınırların ba÷layı-
SARSILAN STATÜLER cılı÷ı vardır. Bu ba÷layıcılı÷ın dıúına ta-
úılması devrimci tavır de÷il, provokas-
yonları, her türlü laçkalı÷a ve baúıbozuk-
lu÷a zemin hazırlanmasıdır. Devrimci
VE DEVRøMCø TAVIR sol güçlerin bu tür ilkesiz tavırların altın-
da imzası olamayaca÷ı içindir ki plat-
formdan çekilindi.
ùimdi daha da netleúiyordu oportü-
nizm ve reformizmin yüzleri: Kitleyi baúı
sonu belli olmayan tartıúmalarla oyala-
mak, her türlü olaya ilkesiz ve faydacı
yaklaúmak, süslü, tumturaklı sözlerin al-
tından pasifizmi tezgahlamak. øúte ikisi-
nin de ortak paydası.
Ama bizzat yaúamın kendisi statüko-
culu÷u mahkum ediyor, pasifizme yüse-
len pratikle yanıtını veriyordu. Devrimci-
ler kitlenin taleplerini, sürecin özellikleri-
ni yakalıyor, halkla bütünleúmenin gü-
zel bir örne÷i olan A.G.ni 2. gününde
soka÷a taúıyorlardı. A.G.cilerden 3 kiúi
üzerinde "Zindanlarda øúkenceye Son"
yazılı siyah çelenkle Bursa Adliyesi önü-
ne dayandıklarında polis vahúice saldırı-
yor, karúısında direniúçilerin kararlılı÷ını
buluyordu. "ønsanlık Onuru øúkenceyi
Yenecek" "Aydın Cezaevindeki Katli-
ama Son" sloganları úubeye götürülür-
skiúehir cezaevinde baúlayan Süreci kendili÷indencili÷e, günlük
lerken arabalar içinde de sürüyordu.
olaylarla yeniden dayatılan  geliúmelere bırakmıútı bütün dostları-
Artık polisin tertip ve senaryoları aúa-
A÷usto genelgesine karsı veri mız. Mücadelenin geliúimine hizmet
masındaydık. Ama oportünizm ve refor-
len mücadele Bursa'da yankısını buldu. edecek, ilkeli bir birlikteli÷in oluúturul-
mizm de "üstüne düúeni" yapmalı, varo-
Bursa'da da herkes bir úeyler yapıl- ması yönünde platforma müdahale
lan saldırılara karsı nasıl sessiz kalınma-
ması gereklili÷ini savunuyordu. Di÷er eden devrimci sol güçler Sosyalist Parti-
sı gerekti÷ini göstermeli, bir basın açık-
yandan Y.Çözüm okurlarınca baúlatılan lilere ve tek tek bireylere tavır alarak bu
lamasının altına imza atmamak için bile
A.G. temelinde yükselen eylemlilik hattı- güçlerin dıúlanmasını sa÷ladılar. Varo-
binbir dereden su getirmeliydi. SHP il
na karúı duyarsız kalınıyor, demokratik lan program platforma önerildi÷inde
örgütü de konuyla ilgili basın açıklama-
kuruluúlar A.G.ne yer vermemek için statükocu kafalar yapılamayacak veya
sı yaparken eylemlerin yasadıúılı÷ından
amansız bir yarıúa giriyorlardı. Ayrıca yapıldı÷ında is olsun diye yapıldı÷ı sırıtı-
vb.den bahsederek iúi ihbarcılı÷a vardı-
boú da durmuyordu(!) çeúitli anlayıúlar verecek eylemler önererek programı
rıyor, kimden yana oldu÷unu da gösteri-
dan dostlarımız ve tek tek kiúilerden tu- reddediyor, iú yapmamanın zeminini ya-
yordu. øHD úubesinin de benzer bir tavır
tun da PDA kalpazanlarına kadar geniú ratmaya çalıúıyorlardı. Sonuçta üstünde
alması düúündürücüydü.
yelpazeli bir de platform (!) oluúturuyor- ortaklık kılınabilen eylemler telgraf çek-
lardı. Yine tanıdık bir hastalık vardı karúı- me, basın toplantısı, imza kampanyası
BURSA POLøSøNøN SALDIRGANLIöI
mızda: Mücadelenin politik yanını kavra- oluyordu. Telgraf çekme sırasında ey-
VE DEVRøMCÎ TAVIR '
yamayan, tek tek bireyleri aútı÷ını göre- lem disiplini dostlarımızca alt üst edili-
Polis çelengin kondu÷u gün ufak
meyen, mücadelenin örgütlü bütünlü÷ü- yor, basın toplantısına sıra geldi÷inde
çaplı da bir operasyon düzenliyor, hiç-
nün gerektirdi÷i özveriden, disiplinden ise oportünizmin garip atraksiyonlarıyla
bir gerekçe göstermeksizin 4 kiúiyi da-
ve bunun sorumlulu÷undan uzak statü- karúılaúıyorduk. ùu sıralar yeniden to-
ha gözaltına alıyordu. Bursa iúkenceha-
koçu kafa yapısıydı bu. Bu denli sa÷lık- parlanma çalıúmaları içinde olan bir gru-
nesi iúliyor, karúısında açlık grevi direni-
sız bir ortamda hiçbir kararın alınamaya- bun temsilcisi Adımlar, øsçi Gündemi
úini ve ifade vermeme tavrının ilk adım-
ca÷ı da açıktı. gazeteleri ve HASAD(Halk Amatör Sa-

ÇÖZÜM 7
l AöUSTOS GENELGESø

larını görüyordu. Makatlara jop sokulu-


yor, vücutlarda sigara söndürülüyor,
elektrik, falaka, askı, tahteravalli denen
AYDIN DøRENøùø VE
G.ANTEP ÖZEL TøP
iúkencelere maruz kalıyordu insanlar,
Direniú ürünlerini veriyor, polis gözaltı-
nın 5. gününde iúkence izleriyle mahke-
meye çıkarmak zorunda kalıyordu dire-
niúçileri. Gizli örgüt üyeli÷i vb. suçlama-
lar bir yana Türkiye Komünist øúçi Hare-
CEZAEVøNDE
keti adına asılan bir pankarta "sahip" bu-
lunmaya çalıúılıyor, dava dosyasına ek- AÇLIK GREVø
leniyordu.
Nöbetçi mahkemede tutuklanan di- emmuz-A÷ustos ayları, iktidarın çerçevede cezaevleri arası destek ve daya-
reniúçiler cezaevine gönderilirken bir Eskiúehir (Eskisehir-Aydın) ceza- nıúmayı örgütlemek, her zamankinden da-
kez daha anlaúılıyordu gerçekler: Ege- evinde odaklaútırdı÷ı yeni bir ha büyük bir önem taúıyordu çünkü.
men sınıflar, devrimci sol güçlerin kitle- saldırısına ve bu saldırının Eskiúehir'deki tutsak arkadaúlarımızın
ler içinde kök salıp geliúmesini engelle- cezaevleri genelinde yanıtlandı÷ı (ve ailelerimizin) eylemi 20'li günlere ulaútı-
mek için ellerinden gelen çabayı harcı- direniúlere sahne oldu. ÷ında, di÷er geliúmelerle birlikte ele alındı-
yorlar, harcıyacaklar. En ufak bir zemini Ekim-Kasım '88 direniúleriyle  A÷us- ÷ında, bu günlerin dayanıúmamızı pratik
yakaladıklarında bu zemini devrimci sol tos Genelgesini fiili olarak uygulayamaz olarak ifade etmemiz gereken, ve deste÷i-
güçlere karúı saldırı manivelası olarak durumda kalan iktidar, bu süreçten sonra- mizin pratik olarak etkili olabilece÷i günler
kullanan egemen güçlere karúı uyanık ki politikasını, cezaevleri geneline yönelik oldu÷undan hareketle, üç günlük bir des-
olarak gerekiyor. Onların saldırganlı÷ı- bir saldırı biçiminde de÷il, uygun (!) yer ve tek açlık grevini gündemimize aldık ve ha-
nın nedeni, halkla bütünleúmiú siyasi zamanda tek tek cezaevlerine saldırmak yata geçirdik.
perspektifimizin hayatın her alanında úeklinde biçimlendirmiúti. Cezaevlerindeki 24-26-27 Temmuz'da yaptı÷ımız bu 3
yasal ve yasal olmayan yollarla yeniden devrimci tutsakları teslim alma politikasın- günlük açlık grevi, ilgili yerlere yolladı÷ımız
gündeme gelmesi ve karúılarına dikil- dan gerçekte hiçbir dönem vazgeçmeyen dilekçe, basın açıklaması ve benzeri duyu-
mesidir. Direniú ruhu, özveri, coúku, ka- oligarúi, vermek zorunda kaldı÷ı hakları rularımızda da belirtti÷imiz üzere, "úimdi-
rarlılık mücadele bayra÷ımızın rengi ol- gaspetmek, tutsakları siyasi kimliklerinden lik" kaydıylaydı, ve eylemin uzaması, çö-
dukça bütün saldırılar boúa çıkarılacak, taviz vermeye zorlamak için fırsat kolluyor, zümsüzlü÷ün sürmesi halinde daha etkili
oligarúinin suratına patlayan bir tokat ve kendince uygun gördü÷ü fırsatlarda da bir destek perspektifiyle hareket ediyor-
olacaktır. bunu hayata geçirmeye çalıúıyordu. Nazil- duk. (Bu kesitte deste÷i DS, PKK, Acilciler,
li'de, Eskiúehir'de ve Sa÷malcılar'da yaúa- DK, ÇS, Dev-Sav, TøKB davalarından tut-
nanlar bu politikanın birer yansımalarıydı- saklar -ve örgütsüz arkadaúlardan bir kıs-
øLKESøZ YAùAYANLARA, KÜÇÜK lar. Hele bir de iúin içinde tünel gibi bir ba- mı- 3 gün, bunun dıúındakilerse 2 gün
HESAPLAR PEùøNDE hane varsa, saldırı kelimenin gerçek anla- olarak hayata geçirdiler.)
KOùANLARA SESLENøYORUZ mında bir "intikam" ruhuyla yönlendiriliyor- Eskiúehir'deki eylem 30'lu günlerde sü-
Amacınız e÷er mücadeleyi yükselt- du. Elbette bu politika "teslim alma" baúlı÷ı rerken, bir yanda çözüm beklentileri vardı,
mekse tuttu÷unuz yanlıú yolu terkedin. altında; hakların gasbında; tutsakları açlık di÷er yanda da, her AG'nin, hele 30'larda-
Peúinizdekl insanları boú hayallerle avut- grevlerine zorlayarak fiziki anlamda yıp- ki bir AG'nin hep içinde taúıdı÷ı olasılık-
tu÷unuz yetmiyormuú gibi oligarúinin ratmayı; insanca yaúam koúullarının tutsak- lar... (Eskiúehir'deki direniúçilerin büyük bir
politikalarını uygulayabilmesi için elve- lara sa÷ladı÷ı sosyal kültürel olanaklardan bölürhünün, son iki yıl içinde, bu sonuncu-
riúli bir zemin hazırlıyorsunuz. Bunun uzaklaútırmaya de÷in pek çok amacı da suyîa birlikte 7. süresiz AG'ni yaúıyor olma-
hesabını veremezsiniz. E÷er hiçbir úey içeren bir politikaydı. Ve saldırı bir-iki ceza- ları bu "olasılıkları" artıran bir faktördü.)
yapmayacaksanız bunu açıkça söyleyin eviyle sınırlı gibi görünse de gerçekte tüm 2 A÷ustos akúamı iki tutsa÷ın, sevk adı
ve o ilkesiz yaúamınıza baúkalarını da devrimci tutsaklara yönelikti. altında çıkarıldıkları "ölüm yolculu÷u"nda
ortak edip, zamanlarını çalmayın. Oligarúinin politikasını bu úekilde çö- katledildiklerini ö÷rendik.
Devrimci sol güçler prati÷in içinde zümleyen devrimci tutsaklar, çözümleme- Bu geliúme üzerine, 3 A÷ustos sabahı,
do÷rulu÷u yüzlerce kez kanıtlanmıú de- lerine uygun olarak, Eskiúehir'deki baskı yukarıda adı geçen siyasi hareketlerle bir-
neyimlerine, ideolojik, siyasi hatlarına ve gaspları, oradaki devrimci, yurtsever tut- likte oluúturdu÷umuz platformda, yeniden
güveniyorlar. Hiç olmazsa gölge edip saklarca baúlatılan Açlık Grevini daha ba- Aö kararı alarak di÷er siyasi hareketlere
yapılacak úeyleri engellemeyin. úında bu bakıú açısıyla ele alıp izlemeye de önerdik.
baúladılar. Oligarúinin bu politikası karsısın- 4 A÷ustos sabahında, cezaevindeki
da, herhangi bir cezaevinde geliúen-geliúe- tüm siyasi hareketler ve örgütsüz arkadaú-
Yeni ÇÖZÜM BURSA BÜROSU cek baskı ve kısıtlamalar karúısında, soru- lar, "Mehmet'ler Ölmez!", "ønsanlık Onuru
nu lokal görme yanılgısına düúmeden, øúkenceyi Yenecek!" sloganlarıyla, açlık
özel bir duyarlılık içinde olmak ve de bu

ÇÖZÜM 8
VE CEZAEVLERø DøRENøùø

grevindeydi. bu kez de deste÷in, duyarlılı÷ın yaygın ifa- daki perspektifimizi: Aydın'daki yoldaúları-
øki tutsak arkadaúımızın katledilmelerini de biçimlerinden biri de, yine» basın aracılı- mız, dostlarımız, büyük bir kararlılık ve öz-
protesto anlamında asgari 7 günlük bir ÷ıyla verilen ilanlar oldu. Ama burada bir veriyle sürdürüyorlar eylemi... Ama e÷er,
protesto eylemi ve protestomuzun sonun- noktayı belirtmek gerek. 88!de belli bir ge- bir noktada siyasi iktidara somut geri adım
da hâlâ Aydın'daki eylem sürüyorsa, o nok- liúme demek oJan ilanlar, bu kez bir kısmı attırmakta güçleri yetersiz kalırsa, Aydın'-
tadan itibaren de ara vermeksizin SÜRE- açısından bir geliúmeyi de÷il, "kendini aúa- daki direniú bayra÷ı, gerekti÷inde ölümleri
SøZ DESTEK biçimindeydi kararımız. mamayı" ifade ediyordu. Özellikle, "duyarlı de göze alan bir programla, di÷er cezaev-
Cezaevlerinde yaygınlaúan eylemler, olmak", "tavır almak" noktasında ça÷rı ya- lerince devralınmak. Oligarúinin, devrimci
destek güçleriyle birlikte güçlü bir muhale- pan, ama ilanı verenlerin pratik bir tavır alı- tutsaklar karúısında bir "zafer" elde etmesi-
fet oda÷ı durumundaydılar ve oligarúi, úın dıúında oldu÷u ilanlar, verenler açısın- ne izin vermemek gerekti÷ini düúünüyo-
tam da bu yüzden devletin "taviz vermez" dan bir eksikli÷i de yansıtıyordu, ilanları el- ruz. Ve bu hem cezaevleri acısından, hem
görünümünü kurtarmaya çalıúıyor, ölümle- bette bir duyarlılı÷ın ifadesi olarak kabul toplumsal muhalefet açısından üstlenilmesi
re karúın "pervasızlı÷ını" sürdürüyordu. ediyoruz. Ancak bu kesimlerin muhalefetle- gereken bir görev olarak görünüyor bize.
Ama bir noktaya kadar. O noktada iktidar, rini, do÷rudan tavır alıú biçiminde dile geti- (Direniú, bilindi÷i gibi bu noktaya gel-
manevralar yapmak, kısmi biçimsel anlam- recek yollan arayıp-bulmaları gerekti÷i de medi, ama bu nokta bundan sonrası açı-
da da olsa geri adım atmak zorunda kalı- acık... Belli süreçleri aúma, örne÷in depoli- sından da de÷erlendirilmesi gereken bir
yordu. Ekim-Kasım '88 direniúleri, geniú tizasyonu kırma do÷rultusunda belli biçim- yan kanımızca. De÷erlendirilmesi ve bu de-
bir toplumsal muhalefetin açı÷a çıkmasını ler, bir müddet ileri götürücü bir iúlev göre- ÷erlendirmeden çıkan sonuçlar do÷rultu-
sa÷lamıú,  A÷ustos genelgesinin hemen bilirler. Ama aynı biçimler bir müddet son- sunda da pratik adımlar atılması gereken
tüm cezaevlerinde fiili olarak uygulatılma- ra toplumsal muhalefetin, devrimci müca- bir nokta. Çünkü artık süreci belirleyen, tek
masını getirmiú, ama buna karúın, iktidar, delenin geliúimini sa÷layan de÷il, önünü tı- tek cezaevlerindeki eylemler de÷il, cezaev-
resmi- yasal düzeyde tartıúma konusu yap- kayan, yerinde saymasına neden olan bi- leri genelinde verilmesi-örgütlenmesi gere-
mamıútı  A÷ustos genelgesini. Tem- çimler haline gelir. Keza, bu direniúler bo- ken bir mücadele...)
muz-A÷ustos direniúlerinin yaptırım gücü yunca dıúarıda hayata geçirilen çeúitli ey- 9 A÷ustos. 6. gün... Sabah idare tem-
bu anlamda bir ileri adımı ifade ediyor, ge- lem biçimlerini -yasadıúı gösteriler, dev- silcilerimizi ça÷ırıp, Aydın'da eylemin bitiril-
linen noktada iktidar "de÷iúik" açıklamala- rimci úiddet eylemleri vb. - de, yine bu ba- di÷ini bildiriyor... Elbette yeterli de÷il bu bil-
rıyla ortamı "yumuúatmaya" çalıúıyordu. kıú açısı ıúı÷ında, sürecin olumluluklukların- gi bizim için. Birincisi, haberi kendi kay-
Ne var ki, bu yeterli de÷ildi, somut an- dan biri olarak kaydetmek gerekir... Top- naklarımızdan do÷rulamamız gerekiyor
lamda çözüm henüz sa÷lanamadı÷ı için lumsal muhalefet açısından de÷inilmesi (bunun için TAYAD, øHD úubeleriyle tele-
de, Aydın'daki direniú -di÷er cezaevlerin- gereken bir nokta da, özel olarak iúçi sınıfı- fon konuúmaları yapılıyor). økincisi, nasıl
de ve esas olarak Aydın'a ba÷lı AG'ler- nın bu direniúler boyunca genel duyarlılı- bitti÷ini-bitirildi÷ini ö÷renmek durumunda-
sürüyordu. ÷ın oldukça gerisinde kalmasıdır. (Kuúku- yız. Tutumumuzu da esas olarak buna gö-
Gözümüz-kula÷ımız, basın, radyo ve suz bunun nedenleri özel anlamda üzerin- re belirleyece÷iz.
TV'de... Cezaevleri açısından, Devrimci Ha- de durulacak bir noktadır.) Bütün olarak Ve sonuçta Aydın'da eylemin baúarıyla
reketimiz açısından, toplumsal muhalefe- baktı÷ımızda ise, eksiklikleriyle, yetersizlik- sonuçlandırıldı÷ını ö÷reniyoruz. Bu bilgi,
tin geneli açısından, mevcut siyasi ortam leriyle de olsa, ortaya çıkan güçlü bir dire- »buradaki eylemimizin de amacına ulaútı÷ı-
acısından, geliúmeleri, olası yönelimleri yo- niú, güçlü bir siyasi teúhir ve devrimci mü- nı gösteriyor. Ve bir kez daha, devrimci tut-
rumluyor, güçlerin politika ve taktiklerini cadele açısından, daha güzel bir gelece÷i saklarla oligarúi arasındaki çarpıúmada, ol-
gözlemliyoruz titizlikle. Yazımızın amacı, kurma mücadelesi açısından toplumsal mamız gereken yerde olmanın, devrimci
direniúleri bütün yönleriyle ele alıp de÷er- muhalefetin bugününe denk düúen bir me- dayanıúmanın, baúarının coúkusunun ya-
lendirmek de÷il, esas olarak Temmuz-A- saj olmuútur. úayarak son veriyoruz eyleme.
÷ustos direniúlerinin Gaziantep Özel Tip Evet, yeniden eyleme dönersek, eylem Elbette, egemen sınıflar, cezaevlerinde-
cezaevi cephesini yansıtmak oldu÷undan, 40'lı günlere yaklaúırken, bu ortamda/ikti- ki devrimci tutsaklara yönelik politikaların-
bunlara uzunca girmiyoruz. Ama yine de dar bir yandan muhalefetin tırmanmasına dan: baskı, kısıtlama, iúkence vb.uygula-
birkaç noktayı vurgulamakta yarar var. engel olmaya dönük açıklamalar yapıyor, malarından vazgeçmiú -ya da vazgeçe-
Eskiúehir'deki saldırının hemen tüm ce- öte yandan da somutta sorunu çözmeye cek- de÷iller. Yarın bir baúka genelgeyle,
zaevlerinde genel bir duyarlılık ve tavırla yanaúmama tutumunu sürdürüyordu. Kuú- bir baúka tüzükle yineleyebilirler saldırıları-
karúılanması sürecin önemli olumlulukla- kusuz, iktidar, bu tavrını sürdürme "cesare- nı. Ama her seferinde devrimci tutsaklar-
rından biriydi. Elbette, izleyebildi÷imiz ka- tini" biraz da, oligarúinin derinleúen bunalı- dan, ailelerimizden aynı yanıtı alacaklardır:
darıyla bir-iki cezaevinin dıúta kalması, ya mına paralel olarak gittikçe istikrarsızla- tavizsiz DøRENøù.
da geç katılma-erken bırakma gibi eksiklik- úan, kaygan bir zemine dönüúen siyasal 27. A÷ustos 989
ler de vardı. Ama belirleyici ö÷e baúta vur- konjoktürden alıyordu.
guladı÷ımızda... Tutsak ailelerinin direniúleri Bu durum, cezaevlerindeki devrimci tut-
ise, kitleselli÷i ve uzun sürelili÷iyle gele- sakların önüne yeni bir de÷erlendirme ge- GAZøANTEP ÖZEL TøP CEZAEVø
ce÷e de önemli birikimler devredecek bir re÷ini çıkarıyor. Ve Devrimci Sol tutsakları DEVRøMCø SOL DAVASI TUTSAKLARI
geliúmeydi kanımızca... 88'de oldu÷u gibi olarak úöyle biçimlendiriyoruz bu aúama- ADINA øBRAHøM HAFTA

ÇÖZÜM 9
l AöUSTOS GENELGESø

CEZAEVLERø DøRENøùøNDE
øùÇø SINIFININ TAVRI
Cezaevlerinde " A÷ustos Ge- TEZKOOP-øù øSTANBUL 3.NO'LU
nelgesi" olarak ifadesini bu- ÇøMSE-øù SENDøKASI øSTANBUL ùUBE øDARÎ SEKRETERø NAFøYE
lan Adalet Bakanlı÷ı genel- ùUBE SEKRETERø N.KEMAL KABAN
ERTEN Y.Ç,...
gesinin yaklaúık bir yıl sonragünde-
Y.Ç,... N.KABAN- Bir ülkede adalet mekaniz-
me gelmesiyle Türkiye'nin bir çok N.K.ERTEN- Son seçimlerde almıú masının iúleyiúi ve cezaevlerinin
cezaevinde süresiz açlık grevleri oldu÷u %2'lik oy potansiyeli ile oldukça durumu, bence o ülkede nasıl bir
gündeme geldi. ønsanca yaúam ko sarsılan Özal Hükümeti ve yandaúları, demokrasi oldu÷unun ve insan haklarına
úullarının sa÷lanması ve siyasi kimli- ayakta kalabilmek için çırpınmaktadır. verilen de÷erin de ölçüsüdür.
÷in korunması için Eskiúehir cezae- Kendisine karúı yükselen demokratik Bugünkü siyasi iktidar, gerçekte halk
vinde siyasi tutuklu ve hükümlülerin muhalefeti bastırabilmek için, haklı deste÷ine dayanmıyor. Oy yüzdesi
davalarında gereksiz yere cezalandırılan %5'le-rin altına inmiú durumda. Ama
yürüttükleri SAG sürerken Aydın ve demok-rat-ilerici insanlara yaptı÷ı
Nazilli cezaevlerine gerçekleútirilen büyük sermaye çevrelerinin ve
baskılar da bunlardan biridir. uluslararası tekellerin çıkarı için,
sevk sırasında iki siyasi hükümlü Cezaevlerindeki baskı ve terör de, koltuklarını terketmek de istemiyorlar.
u÷radıkları saldırı sonucu yaúamları- sindirme politikasından baúka bir úey øktidarın uygulamalarıyla, halkın taleple-
nı yitirdiler. Siyasi iktidarın olamaz. ri arasındaki uçurum, sürekli baskı ve
cezaevlerinde si-yasi tutuklu ve Y.Ç,... terör politikalarıyla dengelenmeye
hükümlülere karsi izle-di÷i politikayı N.K.ERTEN- Eskiúehir'de baúlayan açlık çalıúılıyor. øúçi ücretlerini düúük tutan,
grevinin 35.gününde, Aydın ve Nazilli'ye grevleri kırmaya çalıúan, her kesime
de÷erlendirir misiniz? sevk yapılırken hayatını kaybeden iki
Eskiúehir cezaevinde baúlayan baskı ve terör uygulayan anlayıú, do÷al
mahkumun sorumlusu; cezaevi yetkilileri olarak iktidarın cezaevleri politikasına da
SAG'ın 35. gününde Aydın ve Nazil- ve siyasi iktidardır. Bence bu olay bir yansıyor. Yetkililerin, "asmayıp ta
li'ye gerçekleútirilen sevk sırasında sevk de÷il, resmen toplu cinayet besleyecek miyiz?", "onlar terör
siyasi tutuklu ve hükümlülerin saldı- giriúimidir. suçlusu"..gibi açıklamalarından da anla-
rıya u÷ramasını ve Hüseyin H. Ero÷- Y.Ç,... úılaca÷ı üzere; cezaevlerindeki siyasi
lu ve Mehmet Yalçınkaya'nın öldü- N.K.ERTEN- Bir ülkede insanların siyasi mahkumlar "her türlü kötülü÷e layık
mücadele vermesi kadar do÷al bir úey düúmanlar" gibi görülüyorlar.
rülmesiyle sonuçlanan olayları nasıl olamaz. Ayrıca bir de, insanca yaúam ve
de÷erlenidiriyorsunuz. Uygulamalar da bu düúüncelerin sonucu
onurunu korumak için mücadele ediliyor- bence...
Söz iúçi sınıfının temsilcileri ola- sa bu da en do÷al haklarıdır. Mevcut siyasi iktidar 2 Eylül'ün devamı
rak siyasi tutuklu ve hükümlülerin si- øúçi sınıfı son geliúmelerde gerekli du- niteli÷indedir ve sivil bir kimlikle 2 Eylül
yasi kimlik ve insanca yaúam kavga- yarlılı÷ı gösteremedi. Bunun baúlıca programını sürdürmek istemektedir. Si-
sını nasıl de÷erlendiriyorsunuz? øúçi nedeni örgütlülük ve bilinç açısından yasi tutuklulara yaklaúımı 2 Eylül'cüler
henüz geri oluúu, ekonomik sıkıntıların den farklı de÷ildir. 2 Eylül'ün "sesi
sınıfı son olyalar karúı gerekli du-
yarattı÷ı çaresizlik içinde bocalamasıdır. solu÷u çıkmayan tek-tip insan yaratma"
yarlılı÷ı gösterebildi mi? Göstereme- Kısacası son eylemlilik sürecinde, sınıf amacı mevcut iktidarca da
diyse bunun nedenleri neler olabi- olarak hiçbir úey yapılamadı÷ını benimsenmektedir. Bu yöndeki çabalar
lir? Son eylemlilik sürecinde sınıf söyleyebilirim. en yo÷un biçimde, 2 Eylül sonrasında
olarak neler yaptınız ya da nasıl Artan hayat pahalılı÷ı ve yüksek enflas- direniú oda÷ı haline gelen cezaevlerinde
yapmanız gerekirdi özet olarak de- yon karsısında ayakta kalabilmek ve gündeme gelmiú; yı÷ınla direniú, ölüm
÷erlendirebilir misiniz? örgütlü güç haline gelebilmek için, iúçi oruçları yaúanmıútır. ønsan-lar siyasi
sınıfı ekonomik ve siyasi mücadelesini kimliklerini ve onurlarını koruma, insanca
Teúekkürler...
birlikte sürdürmelidir. yaúam talepleri için her türlü bedeli göze
29.8.1989
Y.C.-Teúekkür ederiz Sayın Erten. alarak direnmiúler ve direnmektedir-ler.
YENø ÇÖZÜM DERGøSø
N.K.ERTEN- Ben de teúekkür ederim. Siyasi iktidar ise, düúman gördü÷ü bu

ÇÖZÜM 10
VE øSÇø SINIFI

insanların direniúini kabullenememete, øETT ÇALIùANLARI DERNEöø Son geliúmelerde maalesef iúçi sınıfı
sürekli yıpratma yanında, fırsatını buldu- YÖNETøM KURULU SEKRETERø gerekli duyarlılı÷ı gösteremedi. Gazete
÷unda toplu imha hesapları bile yapabil- RECEP ATASOY ilanları ve sınırlı açlık grevleri dıúında pek
mektedir. bir úey yapılamadı. En duyarlı ve dinamik
Y.Ç,... Y.Ç,... tavır içinde olması gereken iúçi sınıfı örgüt-
N.KABAN- Bir cinayet iúlendi÷inde bu- R.ATASOY- Mevcut siyasi iktidar, bilin- leri, sürecin gerisinde kaldı.
nun biçimi, yöntemi fazla önemli de÷ildir. di÷i gibi 2 Eylül'ün devamı niteli÷indedir. Bunun nedeni, iúçi sınıfının henüz ken-
Ortada açıkça, iki siyasi mahkumun öldü- 2 EylüTün programını daha uzun vadeli di gerçek örgütlülü÷üne ve önderli÷ine ka-
rülmesiyle sonuçlanan ve sorumlusunun kılma anlayıúı içinde hareket etmektedir. vuúamamıú oluúudur.
da siyasi iktidar oldu÷u bir cinayet var. 35 Bir de buna son dönemlerde %5'lere
gündür açlık grevinde olan ve yata÷a düú- inen oy tabanı eklenince, baskı ve terör uy-
müú durumdaki insanları; kapalı-havasız gulamalarının gerekçeleri daha çok art-
arabalarla saatlerce sürecek yolculu÷a çı- maktadır.
karmanın, pervasızca davranmanın baúka Bu programla hareket eden siyasi ikti- BELDE-øù SENDøKASI
bir açıklaması olamaz. dar, insan hakları ve hukuk anlayıúları gere- GENEL MALø SEKRETERø
Mahkumlar, sonucu baútan belli olan ÷i, cezaevlerindeki siyasi tutsaklara "düú- MUSA AYKANAT
"toplu katliam" yolculu÷una bile bile çıkar- man" gözüyle bakmaktadır. Dolayısıyla
tılmıú; doktorlardan zorla rapor alınmıú ve "düúmana" yapılacak her türlü uygulama
üstüne üstlük gidilen yerde çeúitli biçimler- normaldir, meúrudur onlar için... Cezaevle- Y.Ç,...
de iúkence dayak uygulanmıútır. rindeki uygulamaları da bu çerçeveye otur- M.AYKANAT= Cezaevleri gerçe÷ini ve
tuyorum. bugün ulaúılan noktayı 2 Eylül'den kopa-
Y.Ç,... rarak düúünmemek gerekir. Çünkü 2 Ey-
N.KABAN- Ben iúçi sınıfının mücadele- Y.Ç,... lül'de hedeflenen úey; tekellerin çıkarlarını
siyle siyasi tutusakların mücadelesi arasın- R.ATASOY- Eskiúehir cezaevinde baúla- artırmak için her türden muhalefeti, özellik-
da öz olarak bir fark görmüyorum. Çünkü yan açlık grevinin yarattı÷ı kamuoyu ve teú- le de örgütlü devrimci muhalefeti hem fi-
toplumun her kesimi egemen sınıfların ve hiri etkisizleútirmek gerekiyordu. Ayrıca ziksel, hem de ideolojik olarak yok etmek-
siyasi iktidarların aynı yöndeki politikalarıy "devlet güçlüdür, pazarlık yapmaz" düúün- ti.
la yüz yüze bulunuyor... cesini yerleútirmek için direniúi kırmak iste- Rziksel yok ediú programı kısa bir za-
Baskı ve terör, insan onuruna yönelik diler. Tünel olayını bahane edip, 35 gün- man diliminde gerçekleútirilmeye çalıúılır-
saldırılar, hayat pahallı÷ı ve yoksulluk, keyfi dür açlık grevinde olan insanları Aydın ve ken, ideolojik yok ediú hedefi daha karma-
uygulamalar... her kesimi do÷rudan etki- Nazilli'ye sevk ettiler. Bunun adı açıkça, so- úık ve uzun bir zamana yayıldı. øúte bugün
liyor. Yani ezilen, sömürülen, baskı altında nucunun önceden bile bile cinayet iúle- ANAP eliyle devam ettirilen baskıların asıl
tutulan emekçi kesimlerin karúılarındaki he- mektir, toplu cinayet giriúimine göz yum- kayna÷ı budur,
def ortak... maktır.  A÷ustos Genelgesi (ve daha önceki
Son cezaevleri direniúleri ve iki mahku uygulamalar-piúmanlık yasası gibi) ve bu-
mun ölümü, kamuoyunu geniú ölçüde ha- Y.Ç,... nun üzerine oturtulan baskılar-iúkenceler
rekete geçirdi, ancak kamuoyunu oluútu- R.ATASOY- Cezaevlerinde bulunan si- bu sürecin farklı aúamalardaki yansımaları-
ran bu duyarlı kesimler arasında sendikala- yasi tutuklular, her ne kadar "terörist", "suç- dır.
rın, iúçi sınıfı örgütlerinin yeterince yerini lu" gibi gösterilmeye çalıúılsa da, gerçekte Örgütsel olarak darbe vurulan tüm de-
alamadı÷ını üzülerek söylemek zorunda- suçlu de÷illerdir. Asıl suçlular onları oraya mokrat-ilerici-devrimci düúünceler, cezaev-
yım. düúüren, insanlık dıúı koúullarda ve onur- lerinde yo÷un bir baskıyla, tecrit politikasıy-
øúçi sınıfı, konumu gere÷i en önde yeri- suzca yaúamaya zorlayan siyasi iktidarlar- la, ideolojik ve fiziksel saldırıyla düúüncele-
ni alması gerekirken, bir sürü demokratik dır. Bu insanların, -tutuklu bulunsalar bile- rini inkara, teslimiyete zorlandılar.
kitle örgütünün bile (TAYAD, øHD, gibi) ge insanca yaúamak, onurlarını korumak en Yer yer yaratılan yılgınlıklar, "kazanı-
liúinde kaldı. Gazete ilanı ve demeçlerin do÷al haklarıdır. Bunu saygıyla karúılıyor lan(!)" her piúmanlık, kamuoyunda iúlenen
ötesine geçilemedi. ve takdir ediyorum. depolitizasyon ve örgüt korkusuyla yo÷ru-
Asıl yapılması gereken, iúçi sınıfının üre- østanbul Sa÷malcılar cezaevinde, Diyar- larak asıl olarak devrimci düúüncelerin
timden gelen gücünü kullanması ve sınıf bakır'da geçmiú yıllarda, siyasi tutuklular halk tabanında yer bulması engellenmeye
olarak a÷ırlı÷ını koymasıdır. Bu eksikli÷in ölüm orucu øçinde ve çeúitli direniúler de çalıúıldı. Yani "tehlike" potansiyel olarak
nedenleri, bu yazıda açıklanamayacak ka- yaúamlarını yitirdiler, onlarcası sakat, yaralı yok edilmeye çalıúıldı.
dar geniú boyutlu oldu÷u için girmiyorum kaldı. Ama kararlıca inançlarını ve onurları- Bu anlamda cezaevlerindeki baskıların
sorunlar sınıf mücadelesinin düzeyi ve ge- nı korumasını bildiler. Saygıyla karúıladı÷ı- ikili bir karakteri vardır:
nel sorunlarından kopuk de÷il. Sınıfsal te- mız bu örnek davranıúlar gibi, bugünkü di- - Siyasi tutsakları mümkün oldu÷un-
melde örgütlülü÷ü geliútirip sarı sendikacı- reniúlerde aktif biçimde desteklenmeli, so- ca düúüncelerinden uzaklaútırmak, en
lı÷ın etkinli÷ini kırabildi÷imiz ölçüde geliú- rumluluk duyulmalıdır. azından yıldırmak ve dıúarrya en az zararlı
me sa÷layaca÷ımıza inanıyorum. birer birey olarak çıkmalarını sa÷lamak;

ÇÖZÜM 
l AöUSTOS GENELGESø

2- Bu konuda atılan her baúarılı adımı e÷er kararlı ve tutarlı bir mücadele hattı grevlerindeki destekçileri ziyaret, Adalet
kamuoyunda yo÷un bir propaganda ve izlenirse ancak o zaman onurlu bir ya- Bakanlı÷ı'na toplu telgraf çekme, imza
ideolojik saldırıyla yaymak, bu yolla dev- úam olabilece÷inin mesajı olarak algıla- toplama, Hüseyin H.Ero÷lu'nun cenaze
rimci düúüncelerin halk içinde yeniden yer mak gerek. törenine katılma, cezaevlerindeki baskı-
edinmesini engellemek, en azından bu- Buna Metris'teki siyasi tutsakların ların nedenleri ve boyutları-direniúlerin
nu yavaúlatmak, mücadelesini örnek verebilir. Buradaki de÷erlendirilmesi konulu sohbet toplan-
Ancak úunu rahatlıkla söyleyebilirim: siyasi tutsaklar verdikleri kararlı müca- tıları gibi etkinlikler gösterdik (Bunları
Bu amaçla atılan her adım, cezaevlerin- delelerle sadece kendi onurlarını ve si- basına da açıkladık ama her zaman ol-
deki kararlı direniúler nedeniyle isteni- yasi kimliklerini korumadılar, aynı za- du÷u gibi yer vermediler) Çeúitli protes-
len boyutta atılamamıútır. manda tüm cezaevlerindeki siyasi tut- to biçimleri içinde yerimizi aldık.
Cezaevlerindeki siyasi tutsaklar bu saklara ve Türkiye kamuoyuna "kazan- Biz baúından beri cezaevlerindeki so-
programı görüp, direniúlerini ölüm oruç- mak direnmekten geçer" mesajını verdi- runları, iúçi sınıfının ve emekçi halkın so-
ları düzeyinde hayata geçirerek boz- ler... Bu gün çeúitli cezaevlerindeki di- runlarından, demokrasi mücadelesin-
muúlardır. reniúlerde ilk direniúlerin tohumları den ayrı olarak görmedik. Bu konuya
Bugün iúçiler cezaevlerindeki sorun- vardır. özel bir duyarlılık gösterdik. Ama bunun
lara sahip çıkıyorlarsa, mücadelelerin øúçi sınıfının bu konuya gerekli duyar- yeterli oldu÷u iddiasında de÷ilim. Daha
yeni eylem biçimleriyle zenginlikler katı- lılı÷ı gösterip göstermedi÷ine gelince: net ve belirleyici úeyler yapmak gerekir
yorlarsa, bunda cezaevlerindeki sürekli Buna verilecek yanıt ne yazık ki "evet" ve biz, henüz bu durumda de÷iliz. Bu
ve kararlı mücadrelelerin verdi÷i direniú de÷ildir. Bunun bir çok etkeni var ta- durumda olanların ise böyle bir anlayıú-
mesajlarının önemli bir etkisi vardır. bii. ları olmadı÷ından sesleri çıkmadı-çıkmı-
øúçi sınıfımız 2 Eylül'ün yarattı÷ı kor- yor.
Y.Ç,... kuyu daha yeni yeni atmakta. Onun de- Sonuç olarak, iúçi sınıfımızın tepkisi
M.AYKANAT- Bu sorunuzun yanıtını magojik saldırılarının özünün daha yeni imza-ilan-açlık grevi gibi pasif ve kendi-
bir önceki sorunuza verdi÷im yanıtta yeni kavramakta ve giderek netleúiyor. li÷indenci düzeyde kalmıútır. Oysa top-
aramak gerekir. Eskiúehir'deki saldırıla- Bunun yanında örgütsüz, örgütsüz oldu- lu ve örgütlü bir tepki gösterebilmeliydi,
rın ve úevklerde iki siyasi tutsa÷ın öldü- ÷u için de tepkileri olması gerekenin daha da önemlisi kendi sorunlarıyla bü-
rülmesinin nedeni asıl olarak budur, çok altında kalıyor. tünleútirerek üretimden gelen gücünü
ama buna dönemin özelliklerini, Özal ik- øúçi sınıfımızın geliúmeler karúısında kullanmalıydı. Kullanmadı-kullandırılma-
tidarının ekonomik-siyasal ve sosyal aç- sınıfsal tavrını koyabilmesi için sınıf ol- dı veya kullanamadı, ne dersek diyelim,
mazlarını da eklemeliyiz. ma bilincine ve buna uygun örgütlülü- ama de÷iúmeyen gerçek úudur: øúçi sını-
Bence bugün cezaevlerinde baskı-di- ÷e sahip olması gerekir. Oysa iúçi sınıfı- fımız henüz bunları yapabilecek düzey-
reniú, kazanılan haklar, hak gaspları kı- mız hâlâ 980'den bu yana zorla hap- de örgütlü ve bilinçli de÷ildir. øçinde yer
sır döngüsünü sürekli tutmalarında, ül- sedildi÷i Türk-øú kampından; yasal ya- aldı÷ı sendikalar ise genel olarak uzlaú-
kemizdeki genel sorunların çözümünde saklar çemberinden kurtulabilmiú de÷il- macı-devletçi sarı sendikalardır. Yani
halkın henüz yeterli bir örgütlü mücade- dir. Anlayıú olarak da kurtulamamıútır. kendi geliúimini engelleyen yapılar için-
le seviyesine ulaúamamıú olmasının da Daha yeni yeni bunlardan kurtulma kav- de yer alıyor. Duyarlı ve sınıf perspektifli
payı vardır. gası veriyor. Bu da genellikle kendili÷in- yaklaúır gibi görünenler ise özünde sta-
Cezaevlerinde yeni baskıların ve hak denci tarzda oluyor. tükocu, reformist-pasifisttirler. øúçi sınıfı-
gasplarının yaúanmaması, insanlık onu- Cezaevlerindeki olaylara gösterdi÷i nın bayramına bile sahip çıkmayanlar-
ru ve siyasi kimliklerini koruma mücade- duyarlılık da bu çerçevededir. Daha çok dan, cezaevleri sorunlarına sahip çıkma-
lesi, sadece siyasi tutuklu ve hükümlüle- tabandan bir tepki olmuútur. Sendikala- larını beklemek gerçekçi olmaz.
re bırakılırsa, bu kısır döngünün aúılma- rın tepkileri ise úubelerarası tartıúmalar øúte tüm bu etkeler ve konu dıúı oldu-
sı neredeyse olanaksızdır. Cezaevlerin- ve ilanlar düzeyinde kalmıútır. Ben bun- ÷u için açmadı÷ım daha bir yı÷ın etken
deki sorunlar ülkenin genel sorunlarının ları da bir geliúme olarak görmek istiyo- nedeniyle iúçi sınıfımız ve sendikalar
bir parçası olarak ele alındı÷ı, mücadele rum. Daha iki yıl öncesine kadar bunları olaylarda seyirci veya pasif kalmıútır. Yi-
her alanda örgütlü olarak sürdürüldü÷ü yapmak bile kimsenin aklından geçmi- ne de inanıyorum ki iúçi sınıfı bütün bu
ve kurumlaútmldı÷ı oranda cezaevle- yordu. Egemen olan korkuydu... olumsuzlukları aúacaktır. Kendili÷inden-
rindeki sorunlar sorun olmaktan çıkar. Burada kendi özelimizde de konuya cilikten örgütlülü÷e do÷ru hızlı adımlarla
yaklaúmak istiyorum. ilerliyor. Biz ise bu sürecin iradi olarak
Y.Ç... Biz Belde-øú olarak henüz örgütlen- hızlandırılması mücadelesini veriyoruz.
M.AYKANAT- Siyasi tutuklu ve hü- me aúamasındayız. Bu nedenle de her
kümlülerin siyasi kimlik ve insanca ya- konuda oldu÷u gibi bu konuda da tepki- Y.Ç.- Teúekkür ederiz Sayın Ayka-
úam kavgasını sadece sözcük anlamı mizi sayısal ço÷unlukla de÷il, iúin niteli- nat.
olarak almıyorum, daha önemli bir iúle- ÷iyle ele almak gerekir. Do÷rusu da bu- M.AYKANAT- Ben de teúekkür ediyo-
vi var bu mücadelenin. dur. rum.
Hangi koúullarda olunursa olunsun, øki günlük destek açlık grevi, açlık

ÇÖZÜM 2
HUKUKÇU SORUMLULUöU

AÇLIK GREVLERø VE

HUKUKÇU SORUMLULUöU
iyasi iktidarın ülke genelin- hukukçu, siyasi iktidarın hukukdıúı ti÷ini söyleyen Adalet Bakanı Oltan
de, baskı ve zor politikasıyla uygulamalarını tespit etmekle yetin- SUNGURLU'nun sözetti÷i gibi "kıú-
sürdürdü÷ü uygulamalar, mez, bu hukuk dıúılı÷a karúı pratik- kırtıcılık" de÷il; insan olmanın yanın-
bu politikanın bir parçası olarak te tavrını da alır. da hukukçu olmanın bir gere÷i ve
cezaevlerinde de yansımasını Baskının sömürünün, aúa÷ılan- zorunlulu÷udur. ønsanlık ve hukuk,
bulmuútur. manın bir yazgı olmaması, tutarlılık baskı ve zor politikalarına boyun
Cezaevlerinde sürdürülen siyasi ve özveriyle, bu baskı ve zora karúı e÷erek de÷il, baskı ve zora karúı di-
tutuklu ve hükümlülerin haklı ve direnenlerin yanında yer alınmasına renerek ilerlemiú, geliúmiútir.
meúru taleplerine dayalı açlık grevle- ba÷lıdır. Bu anlayıúımız do÷rultusunda;
rinin yayıldı÷ı, tüm yasa ve hukuk Siyasi iktidarın cezaevlerinde ha- devrimci-demokrat kiúili÷imiz ve hu-
kurallarının ayaklar altına alınarak in- yata geçirmeye çalıútı÷ı baskı ve kukçu kimli÷imizle "meslek örgütleri-
san yaúamını hiçe sayar úekilde ger- zor politikası her zaman siyasi tutuk- mizin gereken giriúimleri yapması
çekleútirilen sevk uygulaması ve iú- lu ve hükümlülerin onurlarını ve si- gerekti÷i ve bu anlamda yapabile-
kence politikası ile iki insanın katle- yasi kimliklerini koruma mücadelesi ceklerimizin meslek örgütümüzü ha-
dildi÷i, ellili günlere varan açlık grev- ile karúılaúmıútır. Siyasi iktidar özel- rekete geçirme çabası olabilece÷i"
lerinde insanların adım adım ölüme likle 2 EylüP.den sonra siyasi tut- mazeretine dayanarak sorumluluk-
yaklaútı÷ı bir süreçte "demokratım" saklara karúı yöneltti÷i sindirme ve tan kaçmak yerine, avukatlar olarak
"aydınım" diyen bir insanın, üstelik yok etme politikasıyla hak gaspları- neler yapabilece÷imizi düúünen biz-
"hukukçu" ise hareketsiz kalması nı yo÷unlaútırmıú, insanca yaúam ler, meslektaúlarımızla olan görüú-
beklenemezdi. hakkını hiçe sayan bir tutum içine melerimizde daha baútan tavrımızı
Hukukun ayaklar altına alındı÷ı girmiútir. Buna karúılık siyasi tutsak- en net biçimde ortaya koyduk. Ba-
bir ülkede, hukuka sahip çıkacak lar AG'lerle siyasi kimlik ve onuru roların harekete geçirilmesi için giri-
olan elbette ki öncelikle hukukçular koruma mücadelesinin yanında ay- úimlerde bulunmak yeterli de÷ildi.
olmalıydı. Devrimci-demokrat kiúil÷i- nı zamanda, tutuklu ve hükümlüle- Gelinen aúamada bu giriúimlerimiz
miz ve hukukçu kimli÷imizle aydın rin, siyasi iktidarın hukuk dıúı politi- sonucu barolardan gelebilecek tep-
misyonu yüklenen bizler, bu misyo- kasına karúı direnme hakkını kullan- kiler iki yönden sınırlı olacaktır. Birin-
nun gere÷i, yerine getirmemiz gere- mıúlardır. cisi baroların a÷ır iúleyen hantal ya-
ken sorumlulukların bilinciyle hare- 25 tarihli Magna Carta' dan pısı, yönetimlerin duyarsızlı÷ı nede-
ket etmeliydik. Çünkü, "aydın olmak bu yana hemen tüm özgürlük billdi- niyle, bürokratik yollardan yapılan
salt yazmak çizmek de÷ildir. Bizzat rilerinde ve anayasalarda yer alan baúvurularla elde edilebilecek so-
halka pratikte önderlik etmek de ay- direnme hakkı hukuki bir haktır. nuçlar yetersiz kalacaktı. økincisi ba-
dının görevidir." 96 Anayasasının baúlangıç kıs- roların henüz sahip olması gereken
"Yüklendi÷i sorumlulu÷a gözle- mında da hukuki bir hak olarak tanı- niteli÷e ulaúmamıú olması, yükse-
rin kapayanlar ya da bu sorumlulu- nan direnme hakkının bu niteli÷i len demokrasi mücadelesinde olma-
÷un gereklerini yerine getirme cesa- 8.2.988 tarih ve 988/2E 988/K sı gereken yerden uzakta bulunma-
retinde yoksun olanlar, etiketleri ve sayılı Anayasa Mahkemesi kararın- sı ve meslek örgütü olarak yapılabi-
kariyerleri ne olursa olsun, içinde da da tespit edilmiútir." lecek úeylerin daha sınırlı olması ne-
yaúadıkları toplum için hiçbir de÷er Ve, meúru ve hukuki bir hak deniyle, avukatların hukukun çi÷-
ifade etmezler". "Ça÷daú, ideal ay- olan direnme hakkını kullananların nenmesi karúısında hukukçu kimli÷i
dın, düúünce ve eylem adamıdır." yanında yer almak; adaleti temsil et- ile daha geniú bir hareket alanı ola-
Aydın olma misyonunu yüklenmiú

ÇÖZÜM 3
HUKUKÇU SORUMLULUöU

ca÷ında kamuoyu oluúturulmasında yi÷it insanları" yi÷it yapan da, onur- rek, avukatların Ankara'ya ça÷ırılma-
etkinli÷i daha güçlü olacaktı. lu yapan da verdikleri mücadeledir. sının sonucunda yaúanan fiyasko
Ayrıca "baroların harekete geçiril- Onları mücadelesinden soyutlaya- oldu. Basının bile alay konusu olan
mesi"nden anlaúılan sadece baroya rak ele alanlar "onlar için "mücade- Ankara'daki "yürüyüú", toplantısında
bir takım taleplerle gitmek de÷ildir. le vermek" bir yana "onlara karúı" ANAP'ın temsilcili÷ine soyunmuúca-
Tabanın gerisinde kalan baro yöne- mücadele vermek konumuna düúer- sına "kraldan kralcı" bir tutumla, yü-
timinin duyarsızlı÷ı karúısında avu- ler. Çözüm, her ne olursa olsun aç- rüyüúü sabote edenleri ve bu sabo-
katların kendi inisiyatiflerini kullana- lık grevinin sona erdirilmesini sa÷la- taja göz yumanların tutumlarını ya-
rak bir takım giriúimlerde bulunma- mak de÷il, onların mücadelesine úadık, maalesef utanmadan "avukat-
sı, siyasi iktidara karúı tavır alması destek vererek, siyasi iktidarın gay- lık mesle÷iyle ba÷daúmayaca÷ı" ge-
da baroları harekete geçirir. Nitekim rı-meúru ve hukukdıúı politikasını rekçesiyle "Evet bu yürüyüúü engel-
yaúadı÷ımız süreç bunun en açık teúhir ederek, kamuoyu yaratma gö- lemeye çalıúıyorum" diyenleri ve bu-
kanıtıdır. Aksi halde; baronun hare- revini yerine getirmek, bu mücadele- na ses çıkarmayanları gördük. Ve
kete geçmesinin sa÷lanması yerine, nin zaferle sonuçlanması için çaba bunlar yine utanmadan, ölenleri,
baronun harektsizli÷inin yanında göstermektir. Kazanılan zafer sade- ölüme yatanları umursamazcasına,
yer alarak gerileme gösterilece÷i ce açlık grevine giden siyasi tutuklu hukukçu olmaktan uzak bir tutum-
açıktır. ve hükümlülerin de÷il, hukuk-dıúılı- la, birúeyler yapılmasını isteyen biz-
"Bu hükümetin oy kaybetme kor- ÷a, baskıya ve zora karúı verilen lere "gençsiniz, heyecanlısınız vs" di-
kusu yoktur ve bu nedenle de baro- mücadelenin zaferi olacaktır çünkü. yerek, sorumsuzlu÷u duyarsızlı÷ı sa-
ların baskı unsuru olabilmesi müm- Öne sürdü÷ümüz tüm önerilerde vundular.
kün de÷ildir." gibi teslimiyetçi bir oldu÷u gibi, destekledi÷imiz tüm Toplantıda geçenleri uzun uzun
mantıkla sorumluluktan kaçılamaz. önerilerde de perspektifimiz bu ol- anlatmak istemiyoruz. Bunlar yaúan-
Baro yönetimlerinde egemen olan du, baúından sonuna dek. Neler Ya- dı. Yaúananlar yeri geldi÷inde uzun-
bu anlayıúı yıkmak, baroları demok- pılabilirdi? Sorunun adili÷i ve öne- ca da yazılacak, konuúulacak. Ama
rasi mücadelesinde etkin bir konu- mi nedeniyle "úu" ya da "bu" seçe- úu bir gerçek ki tüm olumsuzlukla-
ma kavuúturmak da biz hukukçula- nek yerine elimizden gelen tüm ça- ra, tüm engellemelere, korkulara ve
rın görevidir. bayı göstermek, avukatlar olarak kaygılara karúın, insanım, hukukçu-
Somut olaya bakıúımız da son bulunabilece÷imiz "bütün giriúimler- yum diyen avukatlar çıktı. "Önce
derece netti: Bir tarafta ça÷dıúı ve de bulunmak" ayrıca hukukçu ve mesle÷im gelir sonra insanım" di-
hukuk-dıúı uygulamalarıyla cezaev- aydın kimli÷imizle, hukukun ayaklar yen bir mantıkla insan olmanın bilin-
lerindeki siyasi tutuklu ve hükümlü- altına alındı÷ını, iktidarın cezaevleri- ciyle hukukçu kimli÷ini birleútirenler
ler üzerinde gayrımeúru bir terör po- ne yönelik hukuk ve insanlık-dıúı po- çıktı. Demokrasi Mücadelesinde
litikası yürüten siyasi iktidar, di÷er litikasını kamuoyunda teúhir etmek, Avukatların da içinde bulundu÷u bu
tarafta onurunu ve siyasi kimli÷ini baskıya-zora, hukukdıúılı÷a karúı ve- duyarlı ve sorumlu avukatlar, yıllar-
koruma mücadelesinde, haklı ve rilen mücadelenin içinde yeralmaktı dır süren statükoları kırarak, baro ta-
meúru taleplerinin kabul edilmesi görevimiz. rihinde yeni bir sayfa açtılar. Büyük
için direnenler vardı. Bizim görevi- Bu görev ve sorumlulu÷un bilin- bir úey olmasa da, "önce mesle-
miz bu iki taraf arasında uzlaúma ciyle hareket ederek, ilerici devrim- ÷im" diyenler için, büyük olan, 3
sa÷lamak, bir tür tampon görevi ci-demokrat avukatlarla iliúkilerimizi günlük AG yaptı devrimci demokrat
görmek de÷il, siyasi tutuklu ve hü- geliútirdik. Duyarlı avukatlara østan- avukatlar.
kümlülerin taleplerinin kabul edile- bul, Aydın ve Ankara'da yapılan top- Evet, önemli olan statüleri kır-
rek, cezaevlerindeki insanlık dıúı po- lantılarda, baúta AG.olmak üzere maktır. Yalnız insanlık dıúı, hukukdı-
litikaya derhal son verilmesini iste- her türlü aktif protesto ve destek úı uygulamalara karúı de÷il, anti-de-
mekti. tavrına hazır oldu÷umuzu belirttik. mokratik yasalara, 82 Anayasasına
Burjuva hümanizmi ile can bedeli Fakat, ne yazık ki, tüm toplantılarda ve di÷er insanlık onurunu ayaklar al-
bir mücadele veren bu insanların da avukatların ço÷unlu÷u meslek tına alan tüm uygulamalara karúı
ölümlerini önlemek adına uzlaútır- anlayıúlarını ön plana çıkararak, bı- kendine ilerici demokrat-devrimci,
ma politikasına gitmek; baskı ve zo- rakalım devrimci-demokrat aydın hukukçuyum diyen hukukçular birle-
ra karúı direnenlerin karúısında yer sorumlulu÷unu, ça÷daú bir hukuk- úerek bu ülkenin insanı olmanın du-
almak, tarafsızlık adı altında hukuk çu tavrını göstermekten dahi geri yarlılı÷ı ve sorumlulu÷uyla hareket
dıúılıktan yana olmak sonucunu do- kaldılar. Ancak, Aydın'a gitme, suç etmelidir diyoruz. Biz Demokrasi
÷urur objektif olarak. "Bu yi÷it insan- duyurusunda bulunma ve telgraf Mücadelesinde Avukatlar, bu duyar-
ların ölmesini istemedikleri için" uz- çekmenin ötesinde tavır geliútirile- lılık ve sorumlulu÷un bilinciyle hare-
laútırma politikalarına gittiklerini ileri medi. En acısı, Adalet Bakanlı÷ına ket edece÷iz. Demokrasi
sürenler de unutmamalıdırlar ki; "bu gidilece÷i do÷rultusunda ilan verile- Mücadelesinde Avukatlar

ÇÖZÜM 14
BURUK BøR CENAZE

ønkılâp gibi yüzlerce devrimciyi ih-

BURUK BøR CENAZE bar eden karúı-devrimci PDA artıkla-


rı cenazede rahatlıkla yer alır ve
destek görürken, faúizme karúı mü-
cadele eden devrimciler tepkiyle

VE REFORMøZM karúılanıyordu...
Devrimci sol güçler, cenaze ko-
nuúmalarının ardından "Devrim ùe-
hitleri Ölümsüzdür", "Faúist Cinayet-
lerin Hesabını Soraca÷ız " sloganla-
Ege'de reformizm oldukça il- ke" ve "taúkınlık" olmayacaktı zaten... rını haykırmaya baúlayınca, konuú-
ginçtir... ødeolojik söylemlerde Akhisar'da toplanan bin civarın- malarında THKP-C savunmasından
"büyük" farklar taúıyan toplulukları da bir kitlenin gözleri önünde tarih, bölümler okuyanlar hemen telaúlan-
pratikte yanyana görebilirsiniz "THKP-C geleni÷inden" geldi÷ini dılar ve kitleyi apar topar da÷ıtma
rahatlıkla... "THKP-C gelene÷inden" söyleyenlerin DEV-GENÇ çelengine u÷raúına girdiler...
geldi÷ini gö÷sünü gururla itiraz ettiklerine, gözönünde kaldır- Manisa Polisi, gözaltı yapmak is-
yumraklayarak söyleyenler bir an mak istediklerine hayretle tanık ol- tiyordu.. Herhalde PDA'lı hainlere
sonra çok farklı "gelenekten" gelen du... "Devrim ùehitleri Ölümsüzdür" saldıracak de÷ildi.. O, DEV-GENÇ
topluluklarla pratikte "ideolojik bir- sloganları ise siyasi polis kadar on- çelengini taúıyanları istiyordu ve oto-
lik" sa÷layıverirler... ları da korkuttu... Aman, gözaltı-iú- büsten indirmek istedi. Verilmeyin-
Akhisar'da bir A÷ustos akúamı kence falan olurdu! Bu bir provo- ce tüm otobüsü 47 kiúiyi gözaltına
yüzlerce insan bir devrimciye "son" kasyondu... Hemen kitle apar-topar aldı.
görevlerini yerine getirmek için top- da÷ıtılmalı ve polise gerek bırakıl- Devrimciler Manisa iúkencehane-
lanmıú... Manisa polisi de tekmil mamalıydı... lerine yine açlık grevleriyle, DEV-
kuvvetiyle orada... øzmir'li devrimci sol güçler, YENø GENÇ marúlarıyla, türküleriyle dev-
Faúizm ønkılâp DAL'ı katletmiú. ÇÖZÜM, DEVRøMCø GENÇLøK, rimci direniú ve coúkuyu taúıdılar iki
Öyle iúkencehanelerde, da÷larda DEMKAD ortak çelengiyle ønkılâp gün boyunca..
kurúuna dizerek, dara÷acıyla katlet- DAL'ın cenazesine katıldılar. Cena- Cenazede devrimcilerden rahat-
medi inkilâp'ı... Faúizm yaratıcıdır... zeyi faúizmin lanetlendi÷i, haklı öfke- sızlık duyanlar, gözaltına alınanlara
Yöntem bulması hiçte zor de÷ildir... mizin haykırıldı÷ı, ønkılâp'ın katillerin- sahip çıkmaya bile çalıúmadılar. Yi-
Tedavi olanakları varken izin verme- den hesap sorulaca÷ının vurgulan- ne güçleri oranında Akhisar'a gi-
yerek, ölece÷inden kesinlikle emin dı÷ı bir devrimci kitle gösterisine dö- den, dilekçe veren, gözaltındakileri
oldu÷u anda "git yurtdıúında öl" izni nüútürmek gerekiyordu. Cenaze tö- unutmadıklarını gösterenler devrim-
vererek de katledilir insanlar... Aylar- renleri, suskun, yaslı, gözyaúları dö- ciler oldu.
ca pasaport izni vermeyerek, ønkı- külen sessiz bir defnetme olmaktan Devrimci sol güçler, cenazede
lâp'ın vücudunu kanserin sarmasını, çıkarılmalı, bir protesto, bir lanetlen- gerek nicelik olarak zayıflık, gerek-
hücre hücre yiyip bitirmesini büyük me göstergesi olmalıydı... Di÷er tür- se siyasi insiyatif ve tavır koymada
bir zevkle seyrederek katletti fa- lü ønkılâp DAL'a da saygısızlık yapıl- yetersizlik nedeniyle gerekli tavrı
úizm... Ve aylarsonra kahkahalarla mıú olurdu... her boyutta alamadılar. SP hainleri-
gülerek pasaport kamuflajlı defin Ancak bu konuda yapılan tüm gi- ne karúı devrimci tavrı almakda za-
belgesini verdi, koca bir T.C damga- riúimler, her renkten reformizmin ce- afa düútüler.. Siyasi tecrübesizlik,
sıda bastı... Ve çıkıúının üzerinden nazeyi "gürültüsüz-patırtısız" kaldır- pekçok etkinliklerine oldu÷u gibi bu
bir ay geçmeden Fransa hastahane- ma kararlılı÷ında eridi. Ailesi bu ça- olaya da yansıdı.. Geliúmeleri tüm
lerinde ønkılâp Dal úehit düútü... baları "arkadaúları sessiz olmasını boyutlarıyla de÷erlendirmek, hata
Fransa'dan gelen cenaze refor- istiyor" diyerek reddetti... ve eksikliklerini net olarak tespit et-
mizme göre fazla "gürültü patırtı çı- ølginçtir, cenazenin evden cami- mek, her devrimci prati÷in oluúum
karılmadan" kaldırılıverilmeliydi... Öyle ye kadar taúınarak yüründü÷ü sıra- dinami÷idir. Bu unutulmamalı ve re-
slogan atmak, faúizmi lanetlemek, da "bir tatsızlık çıkmaması" için ne- formizmin gerçek yüzü bilince çıka-
protesto etmek gibi "taúkınlıklar" redeyse polisten daha fazla çaba rılarak, kazınarak devrimci sorumlu-
zarar vermez miydi hiç? Sessiz, harcayan, önlemler alan "THKP-C lukla sınıf mücadelesi geliútirilmeli-
suskun yürünmeli, "tehlikeli" úeyler gelenekleri" ile øzmir øHD idi... yürü- dir.. øzmir'de Ege'de bunu yapabile-
yapılmamalı, hele hele "DEV-- yüú sırasında SP'lilere, SP çelengi- cek baúka hiçbir gücün olmadı÷ı ar-
GENÇ" gibi "belalı" çelenkler taúın- ne ses çıkarmayan, en ufak bir ra- tık herkesin kafasına kazınmalıdır.
mamalıydı! SP çelenginin ise itiraz hatsızlık duymayanlar, DEV-GENÇ
görmemesine sinirlenen birtakım imzasının gururla taúınmasından YENø ÇÖZÜM øZMøR BÜROSU
"sol sapmalar" da almasa hiçbir "tehli- çok rahatsız oldular... Dün ønkilâp'ı,

ÇÖZÜM 5
YAK GøTSøN

yeller esmekteymiú. Tesadüf o ki,

KøTAP-DERGø
50-60m. uzaktaki ekip arabası da
olayın pek farkına varamamıú, hava
sıcaklı÷ının aniden arttı÷ını farkedip
etrafına bakınmaya baúladı÷ında da

TOPLATMAYA
"sarkık bıyıklı postallılar atı alıp Üs-
küdar'a ulaúmıúlar...
ùunun úurasında 4 ay öncesinin
 Mayıs'ında elde silah insanların

RADøKAL ÇÖZÜM:
üzerine kurúun ya÷dıranların her na-
sılsa o gün basiretleri ba÷lanmıúta
yerlerinden kımıldayamaz olmuúlar.
Toplatma badiresini her nasılsa at-

YAK GøTSøN!
latmayı baúarabilmiú kitap dergi ve
de her türlü matbuatı kurtarmaya el-
leri varmamıú. Orhan Kemal'in "Mur-
taza"sı bile úaúmıú bu iúe. O gün el-
birli÷iyle bir güzel yakılıvermiú tek-
Yıldızları bir türlü barıúmayan Ölüm" nidaları arasında benzin dö- mil dergi kitap.
gaz ve alevin Beyo÷lu Mis Sokak'ta küp, kibrit çakmakta görüvermiúler. 4'leri, 42'leri, 3-32'leri bi-
aralarından su sızmamıú. Bir anda Sarkık bıyıklı komandolar o gün le utandıran gerekçelere yıllarını
unutuvermiúler binlerce yıllık "Devlet Güvenli÷i" aúkına ateúi, ki-
husumeti. Celallenmiú, parlamıú, taplarla bir güzel har-
gökyüzüne uzanmanın yarıúına layıvermiúler. Sonrada
koyulmuúlar. Gazaba gelmiú, elleri kolları salla-na
parlayıvermiúler "kitap sergilerinin" dura uzaklaúıver-miúler
üzerine bir bir. Kendilerini bir çırpı- kazasız belasız...
da ateúin ortasında bulan "kitapçık- Sonradan rivayet
lar" daha ne olduklarını bile anlaya- olundu ki, yıllardır kö-
madan úaúkın, çaresiz yanar durur- úebaúında bekleyen
larken pekte içli-dıúlı olmadıkları; ne- polis otosununda Be-
dense(!) düúünen insan karúısında yo÷lu Mis Sokak
dehúete kapılmaktan kendilerin ala- alev alevken yerinde
mayan "tosun"cukları "Komünistlere

adamıú mahkeme heyetleri, düúüne-


ne ve konuúana düúman siyasal ikti-
darlar, vatansever olmayı demir par-
maklıklar ardındaki yıllarla eúde÷er
görenler, polis nezarethaneleri, der-
giyi-kitabı okumadan toplatma ka-
rarlarına imza atanlar ve yetmedi÷i
noktada çakılıveren kibritler...
Bütün bunlar, insanlı÷ın karanlık-
lara bo÷ulmasını, halklarımızın ya-
rınlara dönük düúünce ve umutla-^
rının köreltilmesin! amaçlamakta-
dır.
Ancak siyasi iktidar ve onun zih-
niyetiyle hareket eden düúünce düú-
manları (kitap yakanlar), bugün ki-
tapları tutuúturan alevlerin (insanlı-
÷ın yüzyıllar öncesi yaktı÷ı ve bugü-
ne taúıdı÷ı) Promete alevlerine dö-
nüúüp, insanlı÷ı kurtardı÷ını ve bir
gün ülkemizde de aynı gerçe÷in ya-
úanaca÷ını bilmelidirler.

ÇÖZÜM 6
CUDø

DERSøMLER, HALEPÇELER,

CUDøLER

KÜRT HALKI GERÇEöøNø

YOK EDEMEYECEKTøR
øbrahim CENGøZ
Yarın ki Halepçelerin ardında a÷ıt yakma, lanet
dik? Maalesef üzülerek söyliyeyim
ya÷dırma durumana düúülme istenmiyorsa bugün kj kimyasal silah kullanarak..." (Di-
Kürt halkının gerçekli÷inin yaúatılmasından yana yarbakır Lice ilçesi Komando tabu-
olunmalı, bu açık ve net olarak dile getirilmelidir. runda askerlik yapmıú bir grup erin
Gelinen süreç insanlı÷ın, demokratlı÷ın adını yeni basına gönderdikleri mektup.)
Ya da bu?...
Halepçelere karúı çıkmak olarak koymuútur. Evet, oligarúinin kurmayları do÷-
Demokratlık bu tavrın altında yatmaktadır. ru tespit ediyorlar! Bugün "Do÷uda"
olanların adı gerçekten de savaú-
tır... Ama Arjantin halkının faúist cun-
tanın kendilerine açtı÷ı savaúa takti*
Gzt.26.7.989) ÷ı ad gibi bir "PøS SAVAù"tır...
Do÷uda savaú vardır. Karúı- Savaú bu mu? Bir halk var "Do÷udaM...Yüzyıllar-
mızdakiler düúmandır. Onla-•^ ra "30 Temmuz '88 günü Diyarba- dır ezilmiú, horlanmıú, aúa÷ılan-
yardımcı olanlar da düúman kır'ın Hani ilçesine ba÷lı Serdi Köyü- mıú,... Bir Halk var... sorgusuz-sual-
muamelesi görecektir." (G.Kur-may nün yakınında teröristlerle girdi÷i- siz iúkencehanelere alınan, köyleri
Baúkanı Org.Torumtay) Savaú mı? miz silahlı çatıúma sırasında 9 terö- boúaltılan, yanlıúlıkla vurulup çöp-
Kimler arasında? Neden? risti ölü ele geçirdik. Ama nasıl ele lüklere atılan, okulları askeri kıúla
"...Milli Karakolu'na götürüp yap- geçirdik? Hangi silahlarla ele geçir- haline getirilen, kendileri için toplu
madıkları iúkence kalmadı. Varil bi-
donunun içine koyup etrafına ateú
yakmak, taksi tekerle÷inin içine ko-
yup elektrikle döndürmek, copları
insanların kıçına sokmak, erkeklerin
penisinin deli÷ine kibrit çöpü koyup
yakmak... 2 gün nezaretin içinde
kaldık, 7 günü yemeksiz susuz ge-
çirdik tuvalete bırakmadılar, 7 gün-
den sonra bir lokma ekmek verdiler
gün boyunca. Özel tim ve istihbarat
adamlarının insanların kellesini ke-
sip kafası karúılı÷ında para aldıkları-
na úahitlik ediyoruz." (Cumhuriyet

ÇÖZÜM 7
CUDÎ

Bıırjııvazinin genel karakteristi÷i dünyanın hiçbir yerinde de÷iúmiyor. O, Halelepçe'de Cudi de de politikasını aynı zemin
üzerine oturtuyor

mezarlar kazılan, seyahat iznine ta- ler yasaların, huku÷un hakim oldu- Cudi operasyonu ile kapalı kapılar
bi tutulan, dü÷ünlerinde bile sopa- ÷u de÷il, vahúet ve faúizm yasaları- ardından tezgahlanmak istenen
dan geçirilen... Ve onca haksızlı÷a nın saltanat sürdü÷ü yerler haline oyunların, geçti÷imiz süreçte günde-
zulme her karúı çıkıúının adı "eúki- getirilmek isteniyor. me getirilen, hala sürdürülmesine
ya" olmuú... "øzale-i úekavetler, "Der- Burjuvazi ise katliamcı, baskıcı, karúın baúarı kazanılarnayan "yön-
sim Kanunları" onun için çıkarıl- ulusal kimli÷i ayaklar altına alıcı ka- temler" ile de yakından iliúkilidir.
mıú... Özel ordular, özel birlikler, onun rakterini elden hiç bırakmıyor. O, Ölüm mangalarının olanca vahúeti-
için kurulmuú, seyyar iúkencehaneler Maî Lay'de, Sabra ùatilla'da, Halep- ne ra÷men, oligarúi ülke genelindeki
mekanı olmuú... Zilan, Dersim, Halep- çe'de ve Cudi'de gerçek yüzünü baúarısızlı÷ını ve çıkmazını terörle
çe ve daha nicelerini tanımıú. gizleyemiyor. Yeni Halepçelerin aúmaya, çırpınıúlarını durdurmaya
Liste uzun ve kabarık. Katliamla- planlarını yapaduruyor. Irkçı dema- çalıúıyor. Kitleselleúmenin önüne ne
rın hesabını kitabını tutmaksa epey- gojileri dilinden düúürmüyor. Çünkü pahasına olursa olsun geçmek isti-
ce zor. Çünkü bu halk özgürlük burjuvazi genel karakteristi÷ini dün- yor. øúte bu yüzden de terör sadece
inancını hiçbir zaman yitirmemiú, yanın dört bir yanında uygulaya du- PKK militanlarıyla sınırlı kalmıyor,
dara÷açlarının gölgesinde, bombar- ruyor... Kürt yoksul köyîülülerine kadar ini-
dıman uçaklarının gürültüsünde, Yaúanan süreçte Cudi'nin ön pla- yor.
fosfor bombalarının ürpertici ıslı÷ın- na çıkarak güncelleúmesi, burjuvazi- Tüm bunların ortaya çıkardı÷ı pa-
da baúkaldırı ruhu yokolmamıú. nin Kürt halkının geliúen muhalefeti- naroma ise bir tarafta baskı, zulüm
Kürt halkında bugün, o ruh ve ne karúın yo÷un terör uygulayarak, ve iúkence had safhaya çıkartılma-
inanç olanca canlılı÷ını koruyor, du- kitle ba÷larının ve geliúiminin önü- sı, di÷er taraftan idari düzenleme
manlı da÷lardan isyan ateúleri hiç ne geçilmesinin psikolojik, düúün- ve yasaların oluúturulması, bir baú-
eksik olmuyor... sel ve pratik zemininininn hazırlan- ka taraftan da askeri dönüúümlerin
Bugün Kürt halkının yaúadı÷ı yer- masının hesaplarıdır. Bugünlerde gerçekleútirilmesi úeklinde çizilme-

ÇÖZÜM 8
CUDø

vaúmaya çıkmak zorlaútırılmaya çalı-


úılıyor. Örgütlenen koruculuk ve
muhbir a÷ıyla gerici faúist unsurlara
tam bir sulta verilmek isteniyor.
Oluúturulan fiúleme sistemi yüzbin-
lerce insanı devlet yanlısı düúmanı
olarak tasnif ediyor. Gerici faúist aúi-
retler silahlandırılarak ulusal güçlere
karúı kullanılıyor...
Düzenli birliklerin yetersizli÷i gö-
rüldükçe yeni düzenlemelere gidili-
yor. "Özel Kolordular", "Özel Tim"-
ler, "Anti Gerilla" birlikleri, Ölüm
Mangaları, uzman seyyar iúkence
ekipleri, özel sınır birlikleri, siyasi po-
lis vb.lerine ilave olarak yeni iç sa-
vaú birlikleri yetiútiriliyor. Bunlarında
yetersiz kaldı÷ı noktada terhis olan-
lardan uzmanlaúmıú askerlere el atı-
Yapılanlar, yıllar önce ABD'nin Vietnam'da deneyip de baúaramadı÷ı politikaların
sürdürülmesinin ötesinde bir anlam taúınıyor. larak onlardan özel paralı birlikler
kuruluyor. Ancak tüm bu yöntemler
ye çalıúılıyor. Bu panaromanın baú- Di÷er taraftan yapılanlar yıllar ön- oligarúinin çıkmazını aúmasına yar-
konu÷u olan zulüm ve iúkencenin ce Vietnam'da ABD birliklerinin de- dımcı olamadı÷ı gibi, baúarısızlı÷ı-
Kürt köylüleri üzerinde öylesine bir neyipte bir sonuç alamadı÷ı uygula- nın da birer göstergeleri oluyor.
cendere oluúturarak korkunç düzey- maların yeniden biçimlendiriliúinin Oligarúi di÷er yandan kendi ara-
lere vardı ki, artık, günlük basında ötesinde bir anlam taúımıyor. Her sında varolan çatıúmaları ve siyasal
yansıması bile engellenemiyor, iú- úey ulusal bilincin kitlelerde geliúip krizini Kürt, Bulgaristan, Kıbrıs soru-
kencesiz, katliamsız gün geçmez kökleúmesinin önüne geçilmesi... nunu güncelleútirerek kamuoyunda
hale geldi. Tüm okullar kıúlaya, kıú- Mezralar zorla birleútirilip "stratejik canlı tutmaya çalıúıyor. Varolan kri-
lalar ise iúkence merkezlerine dö- köy"ler oluúturuluyor, direnen köylü- ze böylelikle "milli bütünlük" sa÷la-
nüútürülüyor. Köyün tümünü gözaltı- ler ise iúkencelerden geçiriliyor, kat- mak adı altında geçici çözümler ge-
na alma olana÷ı kalmadı÷ında, köy- lediliyor. øller arası seyahat akrabala- tirmiú olacaktı. Son geliúmelerde bu-
deki muhtar-a÷a evleri o da olmadı
köy meydanları bu görevi fazlasıyla
yerine getiriyor. Zaiyat mı var? Bele-
diye dozerleri ne güne duruyor. Ala-
lacele kazılan çukurlar toplu isimsiz,
adressiz mezarlıklara dönüútürülü-
yor. Faúizm bu konuda mutlak eúit-
likçi davranıyor! Kadın-erkek, ço-
cuk-yaúlı farketmiyor onun için. Köy
meydanlarında çırılçıplak soyundur-
malar, kocalarının babalarının kar-
deúlerinin önünde çırılçıplak kadınla-
ra yapılan en hayasızca saldırılar ka- rı, tanıdıkları ziyaret için köylere gi- nü ispatlıyor. DYP ve SHP, ANAP'ın
rakol ve kıúlalarda toplu tecavüzlere riú çıkıú yasak ve izne tabi. Direnen "milli bütünlük" politikasına angaje
kadar götürülebiliyor... En küçük bir topraklarını terk etmek istemeyen olmuú durumdadırlar. Faúizmin poli-
ihbarın aylarca sü-recek bir gözaltı köylerin meraları ormanları, otlakları tikasına teslim olan SHP ülkemizde
ve iúkence demek oldu÷u herkesçe tarlaları yakılıyor görüldükleri yerde Sosyal demokratlı÷ın ne anlama
biliniyor. Devletin tüm kuruluúları gözaltına alınıyor, haftada bir "ihbar geldi÷ini en açık úekliyle ortaya ko-
sistemli iúkence katli-amların var" diyerek evleri basılıyor, aranı- yuyor. Demirel ise ANAP'ı olaylar
yardımcısı. Savcılar, valiler, yor, toplu dayaklardan geçiriliyor, karúısında daha tavizsiz bir politika
kaymakamlar, úikayet için gelen in- dıúkı yemeye zorlanıyorlar. Aranılan izleme do÷rultusunda sürekli olarak
sanları kovuyor, tehdit ediyor, olma- kiúilerin operasyonlarına "sülaleleri" uyarmaktadır. Demirel'e demokrat-
dı yeniden gözaltına aldırıyor. de katılmaya zorlanarak da÷lara sa- lık payesini do÷ru görenlerimiz, 2

ÇÖZÜM 9
CUDø

Eylül sonrası denize düúenin yılana


sarılması espirisinde oldu÷u gibi
úimdi kime sarıldıklarını acaba anla-
yabiliyorlar mı? Milli bütünlü÷ü,em-
peryalizmin ayakları altına seren oli-
garúi milliyetçili÷i demagojik plat-
formda ön plana çıkarırken, esas
olarak emperyalizmin pazarı duru-
mundaki ülkeyi ve kendi saltanatını
kaybetmeme çabasındadır.
Mücadelenin silahlı temelde yük-
selmesi baúta devrimci kesimleri ol-
mak üzere, giderek demokrat, ilerici
hatta halkın bir kesimini de etkiledi-
÷i açıktır. Bu olay konuyu sol içinde
de güncelleútirmiútir.
Özal'ın bu olaya destek olanların-
da düúman görülecek ve ezilece÷i
úeklindeki demeçleri Kemalist dö-
nemden gelen bir gelene÷in deva- Milli hiitünlüzii empeivalizmin ayakları allına serenler simdi de milliyetçili÷i
mıdır. Burjuvazi ciddi boyutta geli- demagoji malzenıesi olarak kullannıaya çalıúıyorlar.
úen her Kürt hareketi karúısında ül- programında bir uzlaúma görülme-
ke genelinde solada saldırmıútır. mekle birlikte, sömürü mekanizma- ya da geleneksel yöntemler katlana-
Son dönemde en sıradan gece- sının dıúına çıkabilecek sosyalizme rak ivmesi yükseltecektir. Ancak ge-
lere, panellere izin verilmemesinin yönelebilecek net bir programdan linen süreçte geleneksel yöntemle-
yanı sıra çıkan sosyalist dergilerin ziyade ulusal kimlik mücadelesi ve rin tıkanıklı÷ı aúamadı÷ı da açıktır,
hemen hemen hepsi toplatılmıútır. programı hemen hemen herúey gi- bu artı olarak toplu katliamların gün-
Baúlangıçta aydınlarımızı pek ra- bi gösterilmektedir. Sınıf bakıú açısı deme gelmesi kaçınılmaz olacaktır.
hatsız etmeyen PKK hareketi, geli- bulandırılmaktadır. Birinci yol kendi içinde belirli riskleri
úim içinde oligarúinin destek veren- Faúizm ulusalcı güçlerin mücade- taúır. Her úeyden önce geliúen
lere de yönelmesiyle aydınları da lesini bo÷mak, kayna÷ını kurutmak, hareketin inisiyatifinin elde tutulabi-
saflaúmaya itmektedir. Demokrat kitle ba÷larını koparmak istiyor. Bu- lece÷inden emin olunması gerekir.
kimli÷e sahip çıkmada bu saflaúma nun yolunuda • ulusal mücadeleyle ABD de bu yöntemi bugün için ter-
içerisinde belli olacaktır. halk arasında cin úeddi oluúturmak- cih ediyor gibi görünmesine karúın
Emperyalizm açısından ise du- ta gördü÷ünden kurt halkı üzerinde tehlikelerden arındırılmayı ve riskin
rum bugün netleútirilirmiú de÷il. korku bulutlarını eksik etmemek yok edilmesini istiyor. ùu an öylesi
Onun politikası her zaman aynı, si- için her yolu, her yöntemi deniyor... bir geliúme uzak göründü÷ünden
de kısa vadede tek çözüm kalıyor.
O da ikinci yolun tercih edilmesi!...
Son günlerin tüm telaúlı açıkla-
maları, toplantıları da bu yolun seçil-
di÷ini gösteriyor. Tüm bu geliúmeler
oldukça açık ve net bir úekilde
planların ne oldu÷unu ortaya
koyuyor: Yeni Halepçe-lerin
yaratılması... Yarın ki Halepçelerin
ardından a÷ıt yakma, lanet ya÷dırma
durumuna düúülmek istenmiyorsa
bugün Kürt halkının gerçekli÷inin
yaúatılma-sından yana olunmalı,
lahlı radikal hareketleri ezme, kendi- ùimdiye kadar denenen yöntemle- bu açık ve net olarak dile
siyle uzlaúmıú ve kendisinin tanıya- rin hemen tümünün baúarısızlık nok- getirilmelidir. Gelinen süreç
ca÷ı belirli bir ulusal-kültürel özerkli- tasında ortaklaúması' artık bir yol insanlı÷ın demokratlı÷ın adını yeni
÷i içeren politikalardır. Çünkü onun kavúa÷ına gelindi÷inin de ifadesi Haîepçelere karúı çıkmak olarak
için önemli olan sömürünün deva- oluyor. Ya ulusal harekete göster- koymuútur. Demokratlık bu tavrın
mıdır. PKK'nın ise bugün öne çıkan melikte olsa bazı tavizler verilecek altında yatmaktadır.

ÇÖZÜM 20
POLONYA

POLONYA'DA
KAPøTALøST RESTORASYON
SÜRECø
Haydar ÖZGÜR

Son yıllarda yaygınlaúan sosya- lik geçiyoruz. vi, bir yandan sosyalist kuruluúu
lizmin sorunları üzerine tartıú- Polonya'da Dayanıúma'nın iktida- gerçekleútirirken di÷er yandan bu-
maların Polonya'da Dayanıú- ra büyük oranda geçmesinin siya- na oranla kitlelerin bilinç düzeyinin
ma'nın iktidara gelmesiyle yeni bir sal anlamı üzerinde duralım. yükseltilmesi ve kitlelerin yo÷un bir
boyut kazanaca÷ı hiç úüphesizdir. Polonya ve di÷er Do÷u Avrupa katılımını sa÷lamak için azami çaba-
Tartıúmaların odak noktasının da ülkeleri sosyalist devrimini büyük öl- yı harcamaktı. Komünist partiler
sosyalizm úartlarında kapitalist res- çüde Kızıl Ordu dest÷iyle gerçekleú- bunda yetersiz kalınca, çeliúki ken-
torasyon olaca÷ı açıktır. tirdiler. Büyük bir hızla sosyalizmin dini 950'lerin ortalarında büyük kit-
Sosyalist toplumda kapitalist res- kuruluúunu kısa bir sürede yapma- lesel ayaklanmalarla gösterdi. Bu
torasyon sorunu devrimci çevrele- ya çalıútılar, sanayiyi kamulaútırdı- ayaklanmalar gerici ayaklanmalar ol-
de uzun süre tartıúma konusu ol- lar, kollektif mülkiyeti kırlarda büyük masına karúın, iúte böylesi objektif
muútur. Bu konuda kabaca iki gö- oranda yerleútirdiler. Sosyalist üre- temelleri vardı. Ekonominin sosya-
rüú bulundu÷unu söyleyebiliriz. Biri, tim iliúkilerinin özü mülkiyet iliúkileri listleútirilmesinin hızına göre, kitlele-
sosyalist mülkiyetin gerçekleúmesiy- olmasına ra÷men, bu iliúkiler da÷ı- rin sosyalistleútirilmesi hızı çok ya-
le biraber sosyalizmde geriye dönü- lım iliúkilerini ve en önemlisi de sos- vaútı. Üstelik komünist partileri Sta-
úün, kapitalist restorasyonun artık yalist insan iliúkilerini de kapsar. lin'in ölümünden sonra bu tarihsel
objektif olarak mümkün olmadı÷ı; E÷er sosyalist toplumun insanları, görevlerini neredeyse tümden bir
di÷eri ise, komünist parti içinde or- sosyalist mülkiyete sahip çıkacak yana iterek, kitlelerin tüketim özlem-
taya çıkacak ve partiyi, giderek dev- bir bilince ve giderek fair yaúam tar- lerinin peúinden gitmeye baúladılar.
leti ele geçirecek revizyonizmin, zına ulaúamamıúlarsa, sosyalist top- Stalin'in ölümünden sonra Sov-
sübjektif olarak, sosyalizmin "dev- lumun daha ileriye hamle yapması yetlerde ortaya çıkan ekonomist e÷i-
let kapitalizmi" haline dönüúümü an- ve sosyalist kuruluúun tamamlanma- lim, Do÷u Avrupa'daki sosyalist ül-
lamına geldi÷idir. Bu teorilerin ger- sı düúünülemez. Oysa Polonya ve kelere de sıçradı. Sonuç elbette
çe÷i açıklayamadı÷ı, gerçe÷in úu ve- di÷er Do÷u Avrupa ülkelerinde, top- çok farklı olacaktı. Çünkü sosyaliz-
ya bu yanına de÷indi÷i halde, bu- lum, mevcut üretim iliúkilerini yani min Sovyetlerde gerek altyapı ge-
gün sosyalizmdeki geliúmeler karúı- sosyalist kamusal mülkiyeti ve kol- rekse üstyapıda yerleúmiú bir duru-
sında iflas etti÷i tartıúma götürmez. lektif mülkiyeti bile özümseyecek mu vardı. Oysa Do÷u Avrupa'nın
Sosyalist toplumda kapitalist res- durumdan yoksundu. Bu durumun sosyalist ülkeleri henüz çok yeniydi.
torasyon sorunu masa baúında uy- baúlıca nedeni, baúa da belirtti÷i- Kitleler sosyalist e÷itimden geçme-
durulmuú demagojik ve ajitasyon miz gibi, sosyalist devrimin büyük miúti, büyük ölçüde burjuva ideoloji-
yüklü teorilerle açıklanamaz. Bunun ölçüde Kızıl Ordu deste÷i ile gerçek- sinin hatta feodal din ideolojisinin
için sorunun kendisinin diyalektik leúmesi, kitlelerin bu devrime aktif tesiri altındaydı. Polonya'da durum
yöntemle incelenmesi gerekir. Bu katılımının zayıf oluúuydu. Bu nokta- çok daha kötüydü. Polonya'da kili-
bir yazıya konu olaca÷ından úimdi- da komünist partilerin baúlıca göre- senin halk kitleleri üzerindeki etkisi

ÇÖZÜM 21
POLONYA

gerçekten güçlüydü. Bunlara Polon-


ya'daki tarihsel Rus düúmanlı÷ını
da katarsak, komünistlerin iúinin
zorlu÷u daha iyi açı÷a çıkar. Bu
úartlarda Polonya'da komünist parti-
nin tarihsel bir özveriyle sosyalist
ideolojinin ve iliúkilerin geliútirilmesi-
ne çalıúması gerekiyordu. Anca Sta-
lin'in ölümünden sonra Kruúçev'in
estirdi÷i reform rüzgarları kitlelerin
gerici özlemlerini cesaretlendirdi.
Ortaya çıkan gerici ayaklanmalar
bastırılmasına ra÷men Polonyalı ko-
münistler kitlelerin kendili÷indenci
özlemlerine taviz verdiler. øú baúına
geçen Gomulka bu taviz politikası-
nın temsilcisiydi. Sonuçta, bugün
Dayanıúma'nın iúbaúına geçmesine
varan tavizler politikası Gomulka ta- Polonya Komünist Partisi kendi yarattı÷ı canavara "Dayanıúma"ya teslim oldu.
rafından baúlatıldı.
Gomulka baúlıca üç alanda "re- turası ortaya çıktı. Ekonomik bunalı- kollektif mülkiyetin yerine geçen kü-
form" yaptı. Bürokrasi yumuúatıldı; mın derinleúmesiyle Polonyalı iúçi- çük köylü özel mülkiyeti giderek da-
iúletme müdürlerine daha çok inisi- ler bilerek veya bilmeyerek anlık ha da artmaya baúladı. Ancak ko-
yatif tanındı; kooperatifler büyük ekonomik çıkarlarının dürtüsüyle münist parti 'kollektif mülkiyet yanlı-
oranda da÷ıtıldı. Böylece, sosyalist sosyalizme karúı bayrak açıyordu. sı' oldu÷undan küçük köylü özel
üretim iliúkilerinin temel ö÷esi olan Polonya Birleúik øúçi Partisi ise, "iúçi- mülkiyetini aktif olarak desteklemi-
mülkiyet iliúkileri büyük bir darbe yi- lerin partisi" olma sıfatıyla olsa ge- yordu, sadece önünün açıyordu. Gi-
yordu. Gomulka dönemi, Jack Ku- rek, onların anlık ekonomik çıkarları erek esas reformları sanayi alanın-
ron'un deyiúiyle bir "istikrar döne- önünde boyun e÷iyordu ve zaten da ve ekonominin uluslararası kapi-
mi"ydi. Bu istikrar, kitlelerin kendili- baúka çaresi de yoktu. Çünkü ge- talizme ba÷lanmasında yaptı.
÷indenci gerici özlemlerine taviz ve- çen yıllar boyunca Polonya komü- Refaha tapan komünist parti böy-
rilmesiyle, kollektif mülkiyetin kırlar- nist partisi de, mevcut iúleyiúin bir lece kitlelerin ve tabi kendisinin çı-
dan sökülüp atılmasıyla sa÷lanmıútı. parçası haline gelmiú, bürokratlaú- karlarını savunuyordu. Bunun için
mıútı. Polonyalı parti üyeleri de eko- de yapılması gereken tüketim sana-
yinin canlandırılmasıydı. Sosyalist
bir tarzda kitlelerin kendili÷indene!
E÷er sosyalist toplumun insanları, sosyalist ekonomik istemlerinin karúılanma-
mülkiyete sahip çıkacak bir bilince ve giderek bir yaúam ması durumunda sorunun kapitaliz-
tarzına ulaúamamıúlarsa, sosyalist toplumun daha me yol açacak bir tarzda çözümü
ileriye hamle yapması ve sosyalist kuruluúun yoluna gidildi. Tüketim sanayi için
tamamlanması düúünülemez. IMF'den kredi ve Batı'dan teknoloji
alındı. Bu iúleyiú için de köylünün ta-
rım ürünlerinin dıúarıya satılması ge-
E÷er geriye do÷ru atılan bir nomik bunalımdan kurtulmanın yo- rekiyordu. Tarımsal ihraç karúılı÷ın-
adım ileriye do÷ru atılacak adıma øv- lunu, kendilerini kurtarmakta arıyor- da, tüketim sanayi için ithalat! iúte
me kazandıracaksa, elbette geriye lardı. Gierek döneminin sanayi politikası
do÷ru atılan taktik adım do÷rudur. Aralık 979'de iúçi grevlerinin art- buydu. Tüketim sanayi için seçilen
Aksi halde, Polonya'da oldu÷u gibi masıyla beraber Gomulka dönemi- yolun bedeli a÷ır oldu. Sorun
geriye do÷ru atılan adımların durdu- nin de sonu geldi. netice olarak çözüme
÷u yer Dayanıúma iktidarı olur. Nite- Gierek döneminin baúlaması kavuúturulmadı÷ı göbi, bunalım
kim Gomulka'nın geriye do÷ru ekonomizme saplanan komünist daha da a÷ırlaútı. Batıya yönelen
adım atmasıyla sorunlar bitmemiú- partinin kapitalist restorasyonun Polonya ekonomisi kapitalizmden
tir, tersine daha da a÷ırlaúmıútır. Go- önünü biraz daha düzlemesi anla- daha çok etkilenmeye baúladı.
mulka'nın "istikrar dönemi" 970'e mına geliyordu. Bu dönemde, kırlık Petrol fiatlarının artması Polonya
kadar sürdü. O zaman "istikrahın fa- bölgelerde zaten ortadan kaldırılan ekonomisini de bunalıma sok-

ÇÖZÜM 22
POLONYA

tu. Sanayide planlama büyük darbe- münist parti ve halk kitleleri karúı ca uyutmaktan baúka birúey yapıl-
ler yedi. Dıú borçlar giderek arttı. karúıya gelmiúlerdi. Böylece komü- mamıútı. Ve úimdi onlar refahı "sos-
979'a gelindi÷inde dıú borçlar nist parti Dayanıúma önünde geçici yalizmde bulamayınca, kapitalist
20.5 milyar dolar olmuútu. Ekono- bir galibiyet almasına ra÷men kısa topraklarda yiyecek aramaktan çe-
mik bunalım had safhadaydı. Bu- sürede teslim bayra÷ını çekmekte kinmediler. Komünist ideolojiden
nun sosyal ve siyasal alana yansı- gecikmedi. yoksun parti, iúçilere ne refah sa÷la-
maması düúünülemezdi. Rüúvet, ka- "Dayanıúma", Gierek döneminin yabildi ne de yeni insanı yaratabildi.
raborsa, adam kayırma her türlü bitmesi anlamına geliyordu. Hatta Bu koúullarda emperyalizm için Po-
yozluk artmaya baúladı. Tarımda ve kapitalist restorasyon sürecinin baú- lonya Walesa eliyle ele geçirilmesi
sanayideki üretimin düúüúüne para- latılması için sosyalist güçlerle bir güç olmayan bir yerdi artık.
lel olarak, "hizmet sektörü"ndeki hesaplaúma içine girilmesinin adıy- Polonya iúçi sınıfının peúinden
özel giriúimcilik artmıútı. dı. Gierek, Polonya ekonomisini gitti÷i Dayanıúma'nın ekonomik ve
Sonuçta siyasal olarak Polonya dünya kapitalist iliúkiler â÷ına ba÷la- siyasi programının ne denli bilincin-
Komünist Partisi kitlelerden büyük yarak, içeride sosyalist, ekonomiye de oldu÷u tartıúılabilir. Ancak Daya-
oranda soyutlandı ve onları yönete- büyük darbeler indirerek hem kendi nıúma'nın l. Ulusal Kongresi'nde ka-
memeye baúladı. Halk kitleleri em- sonunu hazırlıyor, ve hem de Daya- bul edilen programın özünde kapi-
peryalizmin de deste÷iyle kendi ör- nıúma'nın ortaya çıkıúının koúullarını talist restorasyon programmı oldu-
gütlerini kurdular. Dayanıúma sendi- hazırlıyordu. Dayanıúma böylece ÷u tartıúma götürmez. Dayanıúma
kası bu úartlar altında, büyük grev içerdeki koúulların, hem de dıú ko- hareketi ve programı, Polonya ko-
dalgasının ardında kuruldu ve mil- úulların bir ürünü olarak, sosyaliz- münist partisinin yıllarca uyguladı÷ı
yonlarca iúçiyi çatısı altında topladı. me bir saldırı, uluslararası bir saldırı politikaların mantıki sonucundan
Aynı úekilde kırsal alanda da köylü- örgütü olarak ortaya çıkmıútı. Bu baúka birúey de÷ildir. Elbetteki bu
lür kır Dayanıúma'yı kurdulyar Sos- saldırının kitlesel gücünü ise ne ya- mantiki sonuç, kaçınılmaz bir so-
yalizm Polonya'da yalnızca ekono- zık ki, iúçi sınıfı teúkil ediyordu. Ken- nuç de÷ildir. Bu sonucun ortaya çı-
mik olarak de÷il, siyasal olarak da dili÷indenci ve ekonomik çıkarları- kıp çıkmaması, komünist partisinin
bunalımdaydı, ve bir dönüm nokta- nın peúinde olan iúçi sınıfı, ekono- iç dinami÷ine, devrimci güçlere, hal-
sı yaúanıyordu. Ya gelinen yoldan mist, revizyonist önderli÷in iflas etti- kın sosyalizm davasına ba÷lılı÷ına,
vazgeçilecekti, ya da gelinen yerde ÷i koúullarda burjuva önderli÷in ve uluslararası koúullara vb. ba÷lıdır.
ortaya çıkan ve kitleleri peúinden sü- burjuva ideolojisinin etki alanına gir- Ancak, bu durum Polonya'nın 30
rükleyen kapitalist restorasyon tem- di. Bu bir bakıma Polonya koúulla- yıllık geliúimi içinde mantiki bir so-
silcilerine boyun e÷ilecekti. rında kaçınılmazdı; bu kaçınılmazlı- nuç durumuna gelmiútir.*
Polonya Komünist Partisi hemen ÷ı yaratan komünist partisinin kendi- Dayanıúma'nın programı, ekono-
boyun e÷medi. Belirli oranda diren- siydi. Burjuva önderli÷indeki Daya- mik açıdan öz olarak úu iki ana nok-
di. Jaruzelski'nin önce baúbakanlı-
÷a, sonra parti sekreterli÷ine geç-
mesi, Polonya'daki iktidarın diren-
mesinin baúlangıcıydı. Bu direniú
Aralık 98'de "savaú hali"nin ilan Dayanıúma böylece içerdeki koúulların, hem de dıú
edilmesiyle sürdü. Dayanıúma güç-
koúulların bir ürünü olarak, sosyalizme bir saldırı
leri geçici bir yenilgiye u÷ratıldı. Em-
peryalist güçler fırtına kopardılar ve
örgütü olarak ortaya çıkmıútır.
Polonya'yı tehdit etmeye baúladılar.
Komünist parti kendi yarattı÷ı ca-
navara teslim olmak istemiyordu
nıúma iúçilerin ekonomik talepleri- tayı øhtiva ediyor: Birincisi, "ekono-
ama iú iúten geçmiúti. Ne yazık ki,
nin istismarını yaptı. Lech Walesa mik idare aygıtını siyasi iktidardan
Dayanıúma'yı kesin yenilgiye u÷rata-
Oriana Fallaci ile yaptı÷ı bir Röpor- ayırmak gerekif". økincisi, "piyasa
cak ML düúünceden, enerjiden,
tajda úunları söylüyordu: "Aç bir tav- mekanizmasının iúlemesini olanak-
halk deste÷inden, siyasal ve ekono-
úan sınır mınır ve ideolojileri izle- sız kılan bürokratik engellerin temiz-
mik olarak varolan geriye gidiúi dur-
mez. Aç tavúan nerede yiyecek bu- lenmesi gerekir."
duracak güçten yoksundu. Partinin
lacaksa oraya gider."(Polonya gün- Bilindi÷i gibi, kapitalizmin iúleyiúi-
özeleútirisi gerçekten trajikti: ølkeler-
lü÷ü, sf.88, Metis Y.) Ve Polonya'- nin önemli bir özelli÷i, üretimdeki
den sapılmıútı; objektif kurallar gö-
nın "aç tavúanları" iúçiler, uzun vade- toplumsal anarúidir. "Halbuku sos-
zönüne alınmamıútı; planlı ekonomi
de kendilerini açlıktan öldürecek bir yalizmde itici güç, "bilinçli planlı ör-
de÷erlendirilememiúti. Ancak dedi÷i-
ideolojinin, bir hareketin peúinden gütlenmedir". Dayanıúma'nın ekono-
miz gibi, iú iúten geçmiúti ve köprü-
sürüklendiler. "Aç tavúanları" sosya- mik programının sosyalizmin ekono-
nün altından çok sular akmıútı. Ko-
lizm eúittir refah toplumu diye yıîlar- mik programının sosyalizmin ekono-

ÇÖZÜM 23
POLONYA

baúlattı÷ı kollektif mülkiyetin tasfiye-


si, sanayide de baúlamıú bulunu-
yor.
Siyasal planda ise Polonya yöne-
timi ço÷ulculu÷u getirerek kapitalist
restorasyonun mimarı Dayanıú-
ma'ya iktidarın bütün kapılarını aç-
mıú ve emperyalistlerden büyük öv-
güler almıútır. Ve úimdi sonuç ola-
rak Dayanıúma, kendisinin önüne
serilen iktidarı komünistleri dıúarda
bırakacak úekilde kurmaya baúla-
mıútır. Komünistler ise de÷il iktidarı
vermemek sadece birkaç bakanlık
almak için çırpınıyor.
Sonuç olarak, bugün Polon-
ya'da 30 yıldır hazırlanan bir zemin
üzerinde kapitalist restorasyon süre-
ci hem ekonomik ve hem de siya-
sal alanda baúlamıú bulunmaktadır.
Revizyonist politika kapitalist inúa süreci mimarı Walesa'yla Polonya kurmaklarını Kapitalist restorasyon sürecinin tam
bir araya gelirdi. anlamıyla kapitalizmin restorasyo-
rejimi tam anlamıyla güvence altına nuyla sonuçlanması, sürecin bun-
mik temellerini ortadan kaldıran bir dan sonra kanlı mı, kansız mı süre-
alıyor. Böylece kapitalist restorasyo-
muhteva taúıdı÷ı açıktır. ce÷i, devrimci ve karúı-devrimci
nun iki temel alanda, üstyapı ve alt-
Dayanıúma'nın ekonomik progra- güçlerin moral ve maddi güç duru-
yapıda birden gerçekleútirilmesini
mına uygun olarak siyasi programı muna, uluslararası koúullara, vb.
talep eden bir programla karúı karúı-
da úu teme! noktaları ihtiva ediyor. ba÷lıdır. Mutlaka kanlı olaca÷ı úek-
ya kalan Polonya sosyalizmi, sonun-
Birincisi, ço÷ulculuk, "Sendikamız linde bir düúünce nesnel durumu
da ne yazık ki, bu kapitalist resto-
toplumun farklı sosyo-politik ve eko- açıklamıyor.
rasyonu hareketine teslim olmuútur.
nomik programlar önermeye çalıúan Polonya sosyalizmi deneyinden
Üstelik bu taleplerin gereklerini da-
sivil giriúimlere yardımcı olacak ve bu marksist-leninistlerin çıkarması gere-
ha Dayanıúma iktiddara geçmeden
giriúimleri koruyacaktır." Ve ken pek çok ders vardır.

Sonuç olarak, bugün Polanya'da 30 yıldır hazırlanan


bir zemin üzerinde kapitalist restorasyon süreci hem
ekonomik hem de siyasal alanda baúlamıú (*) Bir noktayı önemle vurgulayalım.
bulunmaktadır. Sosyalist ülkelerde komünist partilerin
sa÷a sapması, ekonomizm bata÷ına
saplanması bu partilerin "son tahlilde
burjuvazinin partileri haline gelmeleri"
sonucunu do÷urmaz. En azından bugü-
ne kadarki süreç böyle bir úeyi do÷rula-
ikincisi, "ceza yasasında, özellikle yerine getirmeye bile baúlamıútır.
madı. Kapitalist ülkelerdeki komünist
de bu yasanın yurttaúlık haklarını Polonya yönetiminin son aylarda uy-
partiler içinde ortaya çıkan ve partiyi ele
bastırmaya elveriúli bölümlerinde gulamaya soktu÷u ekonomik ve si-
geçiren revizyonizm, kapitalist iliúkiler
bütünüyle bir reform yapılmadıkça yasi kararlar; Dayanıúma'nın iktidara
a÷ı içerisinde elbette son tahlilde burju-
ço÷ulculuk ilkesi her zaman için gelmesine tam anlamıyla zemin ha-
vazinin bir aleti durumuna gelir, yani
tehdit altında olacaktır."(Bkz. Polon- zırlamıútır. Ekonomik alanda planla-
sosyal-demokratlaúır. Ancak sosyalist
ya Günlü÷ü) ma neredeyse tamamen rafa kaldı-
ülkelde, komünist partiler içinde ortaya
Sosyalist toplumda, farklı sos- rılmıú ve devlet iúletmelerinde úu il-
çıkan revizyonizm en uç boyutta, Polon-
yo-ekonomik ve politik giriúimleri keler geçerli kılınmıútır: Özyönetim,
ya'da oldu÷u gibi, kapitalist restoraso-
savunan bir ço÷ulcu rejimin herhal- özkaynak, ba÷ımsızlık ve baúarısız-
nun zeminini hazırlar ve bu ortamda ka-
de sosyalizmle bir alakası yoktur. lık halinde iúletmenin kapatılması.
pitalizm boy verir, kapitalist restorasyo-
Üstelik ceza yasasında "bütünüyle" Ve böylece 30 yıl önce Gomulka'-
nun güçleri ortaya çıkar.
bir reform talep edilmesi, ço÷ulcu nın "üretimin arttırılması" gayesiyle

ÇÖZÜM 24
YENø øNSAN

12 Eylül'ün pasifikasyon ve
depolitizasyon politikalarının en
DEVRiMCi MÜCADELEDEN
derin yansımalarından biri kültürel
alandaki yozlaúmada ifadesini
buldu, ve bu yozlaúma, de÷iúik
biçimlerde ve düzeylerde de olsa,
toplumun hemen her kesiminde et-
DOöAN KÜLTÜR VE
kisini gösterdi.
Bugün e÷er, devrimciler açısın-
dan tartıúmasız mahkum edilmesi
gereken de÷erler ve alıúkanlıklar,
devrimci saflarda etkide bulunuyor,
"YENø øNSAN"
tartıúılıyorsa, "kültür" sorununu sınıf
mücadelesinin somut prati÷ine hiz-
met edecek tarzda de÷iúik açılar-
dan tekrar tekrar ele almak; 12 Ey-
lül'ün politikaları ve devrimci politika
açısından incelemek; ve sonuçta Handan GÖKSU
mücadelemizdeki olumsuz etkileri,
yanlıú bakıúları açı÷a çıkartarak
için yı÷ınların kavgalarıyla, kavgada ne eúsiz örnekler miras bırakılmıútır
yok etmek gere÷i açıktır.
ö÷renip kavgada yaratmalarıyla, çiz- (Elbette ülkemizin tarihinin daha ön-
Elbette soyut bir kültürden söze-
gilerini daha net olarak çizmeye cesinde de pekçok devrimci de÷er
diyor de÷iliz. Çünkü sınıflı her top-
baúlar, geliúip pekiúir. yaratılmıútır. Ve bunlar ela bu kültü-
lumda kültür de sınıfsal bir özellik
rün bir parçasıdıı lar. Ne var ki, bu
taúır; tarih boyunca toplumu oluútu-
KAVGANIN YARATTIöI KÜLTÜR, süreçteki de÷erler tekil örnekler ola-
ran çeúitli sınıf ve tabakaların gerek-
DEMOKRATøK VE SOSYALøST rak kalmıúlar, sürecin ve hareketle-
sinmeleri, çıkarları, mücadeleleriyle
KÜLTÜRÜN EN DøNAMøK rin nitelikleri gere÷i, bütünlüklü bir
biçimlenmiútir. Yani kısacası, "genel
PARÇASIDIR. devrimci mücadele kültürü yarata-
olarak" kültür diye tanımlanan olgu,
øúçi sınıfının, sınıf olarak iktidarı mamıúlardır).
gerçekte, farklı sınıfların, farklı ke-
almak ve dolaysıyla kendi kültürünü "Devrim"i savunan, onun gereklili-
simlerin kendilerine özgü -birbirle-
egemen kılmak için yürüttü÷ü mü- ÷ini, iyili÷ini, güzelli÷ini, kaçınılmazlı-
riyle etkileúim içindeki- kültürlerin-
cadele, sınıfı ve emekçi halkı bu mü- ÷ını vurgulayan; ve bu kaçınılmazlı-
den oluúuyor.
cadele içinde e÷itip ona yeni de÷er- ÷ı gerçekli÷e dönüútüren eylemlili-
Bir toplumdaki egemen kültür,
ler katar. Yani devrimci mücadele, ÷in bir yanı olabilen ürünler, de÷er-
esas olarak mevcut düzenin niteli-
egemen sınıflara karúı savaúın prati- ler, kurallar, yaúam tarzları devrimci
÷iyle belirlenir.
÷inde, demokratik sosyalist kültü- mücadelenin kültürünü oluútururlar.
Kapitalist iliúkiler altında bu ege-
rün bir parçası olarak, kendi kültürü- Soruna böyle bakıldı÷ında, yani
men kültür, burjuva kültürüdür. Ne
nüde yaratır. kültür kavramıyla dile getirilen çeúitli
var ki, bizim gibi ülkelerdeki burju-
Devrimci mücadelenin kültürü, yanlar gözönüne alındı÷ında, dev-
va kültür de, kapitalizmin yükselme
bütünün en dinamik ve devindirici rimci bir hareketin kültürel alandaki
aúamasındaki burjuvazinin ilerici ni-
parçasıdır/Çünkü, bu kültürün kay- mücadelesi esas olarak iki yönü içe-
telikler taúıyan kültürü de÷il, emper-
na÷ı, sınıfa sınıf bilincini götürme id- recektir.
yalizmle iliúkiler içinde biçimlenen
diasındaki öncü devrimcilerde, hal- Birincisi, genel planda burjuva
yozlaúmıú, kozmopolit ve feodal kül-
kın en bilinçli kesimlerindedir. Dev- kültürüne karúı ideolojik mücadele;
tür ö÷elerini de kullanıp-içeren bir
rimci güçler, sınıf savaúının bir tarafı økincisi, devrimci kültürün geliútiri-
kültürdür.
olarak, devrime kararlı, iktidar pers- lip, yaygınlaútırılması.
Ve elbette bu iliúkiler altında, bir
pektifiyle ve kitlesel özellik taúıyan Birincisine burada uzun boylu
de sömürülen emekçi yı÷ınların ya-
bir mücadeleyle arenada yeralabil- girmeyece÷iz. Ama ikincisiyle diya-
úam koúulları burjuva kültüre karúıt
dikleri oranda, gerçek nitelikleriyle lektik ba÷ını kurabilmek anlamında
"demokratik ve sosyalist" bir kültürü
geliútirebilirler bu kültürü. kısaca açmak gerekiyor yine de.
de ortaya çıkarmıútır.
Son 20 yıllık tarihimizde, devrim- Halkların kurtuluú yolunda ilerle-
Ulusun kültüründe objektif bir
ci mücadelemizin kültürü olarak ta- mesi, oligarúilerin ekonomik -siya-
e÷ilim olarak varolan "demokratik
nımlayabilece÷imiz bir de÷erler sis- si baskısına karúı mücadelelerinin
ve sosyalist" kültür ö÷eleri, toplum-
temi ana hatlarıyla yaratılmıú, bu gü- bir parçası olarak yeni-sömürgeci
sal mücadeleler prati÷inde, devrim

ÇÖZÜM 25
YENø øNSAN

kültür modellerine karúı durmayı da da burjuva kültürüne karúı mücade- maddi ortam, devrimci-örgütlü iliúki-
gerekli kılar. Emperyalizm, yenø-sö- lenin- önemli bir unsurudur: Buna ler a÷ı ve devrimci mücadele prati÷i-
mürge ülke halklarına karúı aynı za- göre biçimlenen, ve bunu, bu bütü- nin yarattı÷ı, bize sundu÷u ortam-
manda bir kültür soykırımı uygula- nü biçimlendiren bir parça... dır.
maktadır. Bu anlamda, devrim için Sınıflı bir toplumda, sınıfsız bir
yola çıkan bir hareket, politik plan- toplum idealiyle yola çıkan bir dev- DEVRøMCø MÜCADELENøN
da oldu÷u gibi, kültürel alanda da rimcideki bir kültür de -en azından KÜLTÜRÜ, BøZE DAYATILMAK
bir ölüm-kalım savaúı yürütmelidir. belli bir noktaya kadar- iki yönlü- øSTENENLERE KARùI
Burjuva kültürü, pragmatik-kolâycı dür: Ona kurulu mekanizma tarafın- ALTERNATøFøMøZDøR.
yaklaúımlara düúmeden cepheden dan verilen kültür ve gelece÷in do÷- Yukarıda bir devrimcinin yaúa-
saldırılarla ideolojik olarak mahkum rultusuna paralel oluúturulmaya çalı- mındaki iki yönlü bir kültürel etkiye
iúaret ettik. Evet, bu etkiler neleri
Devrimci mücadelenin kendine özgü kültürünün, içeriyor?
Aldıklarımızda, kurulu mekaniz-
yarının "yeni insan"larının oluúaca÷ı bir maddi ortamı ma tarafından bize verilmek, dayatıl-
vardır. Bu maddi ortam, devrimci-örgütlü iliúkiler a÷ı mak istenende neler var?
ve devrimci mücadele prati÷inin yarttı÷ı, bize Bireycilik, apolitiklik, devletin güç-
lülü÷ünden korku, yıkılırlı÷ına inanç-
sundu÷u ortamdır. sızlık, robot gibi düúünmeyen-üret-
meyen bir beyin, arabesk, 'futbolcu-
luk', hayalcilik, kendine ve halkına
dilmelidir. Burjuva kültürünün kimi úılan kültür, ikincisi, birincisini alte- yabancılaúma, kadercilik, gizemci-
ö÷elerinin emekçi halk içinde çok debildi÷i oranda birey açısında dev- lik, akıldıúılık... ayrıntılandırılarak da-
yaygın bir etki alanına sahip olması rimcileúme (proleterleúme), genel ha da uzatılabilir bu liste kuúkusuz.
liberal davranmayı de÷il, tersine, açısından da devrimci kültürü yarat- Ama gerekmiyor. Çünkü, bütün
eleútiriyi düzenin eleútirisi ve teúhi- ma yolunda ilerlenebilir ancak. Bi- bunların çok acık bir amacı ve úaú-
riyle bütünleútirerek daha radikal ol- rey ve genel açısından birlikte ifade maz bir geliúimi var:
masını gerektirir. edersek "yeni insan'ın yaratılmasıdır Önce, bireyi kendisine -düze-
Mevcut sistem içinde olabilenin bu. ne- karúı koyacak bir konumdan
sınırlarını zorlayarak kültürün her sa- Elbette belli bir kültürün, açarak uzaklaútırma, bu yönde taúıdı÷ı po-
hasında alternatif de÷erler, ürünler, söylersek, belli de÷erlerin, alıúkanlık- tansiyeli daha zararsız olana kanali-
örnekler yaratabilmek de bu müca- ların, ahlaki-siyasi normların, ürünle- ze etme; ardından onu bütünüyle
delenin de÷er boyutunu oluúturur. rin devrimci bir do÷rultuda oluúabil- hesap dıúı bırakabilece÷i bir biçim-
mesi için devrime-devrimcili÷e soyu- de düzenin yoz bir unsuru, düzenle
BURJUVAZøNøN KÜLTÜREL nan insandaki iç dinamik ön koúul- bütünleúmiú bir diúli haline getirme;
DEöERLERøNø YALNIZ øDEOLOJøK lardan biridir. Ama tek baúına yeterli ve ardından da düzene destek ve-
OLARAK MAHKUM ETMEK bir koúul de÷ildir bu. Bu iç dina- ren bir konum... øúte, saydıklarımız
YETMEZ... mizmin boy ataca÷ı, içinde somut ve sayabileceklerimiz böyle bir poli-
Bu di÷er boyut, ço÷u kez yapıldı- sonuçlar yaratabilece÷i bir de "mad- tikanın araçları yalnızca.
÷ı gibi, yalnızca müzikte, resimde, di ortam" gerekir. Bu maddi ortam, Ya yaratmak istedi÷imizde, belli
edebiyatta vs. devrimci içeri÷e sa- proletaryanın kültürünün toplumsal ölçülerde yarattı÷ımızda neler var?
hip ürünler verme gibi dar bir alana yaúamın bütününde egemen olma- Özet bir deyiúle yaratmak istedi-
sıkıútırılamaz. Böylesi bir ele alıú ek- sı çerçevesinde düúünüldü÷ündü, ÷imiz bunların karúıtlarından oluúu-
sik ve yüzeyseldir. Soruna öncelikle sosyalizmdir. Ama ne var ki, "'yeni yor elbette. Ama 2 Eylül'ün fatura-
bu ürünleri, de÷erleri, normaları ya- insan' sosyalizmin iúidir, bunun sına, yarattı÷ı tahribata baktı÷ımız-
ratacak insan unsuru açısından bak- maddi koúullan yok" yaklaúımı için- da salt bu karúıtlı÷ı ifade etmek yet-
mak gerekir. de olamayız yine de. Çünkü bu yak- miyor. 2 Eylül, yalnızca siyasi yapı-
Egemen kültürün ideolojik ola- laúım, egemen kültürden olumsuz lanmaların da÷ıtılması, onlarca insa-
rak mahkum edilmesi kuúkusuz mü- anlamda devrimci saflara taúınan nın idamı, binlercesinin cezaevleri-
cadelenin önemli bir yanıdır. Ama de÷erlerin -en hafif deyimle- ka- ne doldurulması, yüzbinlercesinin iú-
tek baúına yeterli bir yan de÷ildir. nıksanması sonucunu do÷urmakta- kenceden geçirilmesi vs. demek de-
Bu reddediúi kendi prati÷imizle de dır. Bugünkü koúullarda, devrimci ÷il. Baúka bir boyutta bir de÷er
somutlamalıyız. mücadelenin kendine özgü kültürü- erozyonu sözkonusu. Örne÷in, bir
Çünkü bir devrimcinin yaúam bi- nün, yarının "yeni insanlarının olu- dergiye kalkıp kendi çevresi için "i-
çimi, devrimci kültürün -dolayısıyla úaca÷ı bir maddi ortam vardır. Bu nanç bunalımı" saptaması yaptırta-

ÇOZÜM 26
YENø øNSAN

çak ölçüde hem de... Sözünü etti÷i- bundan. Ama belirtmek gerekir ki, Aksi takdirde mücadelenin ihtiyaçla-
miz süreç bitmiú de÷il üstelik; 2 sözü edilen cüretkarlık, bireysel bir rına yanıt vermemiz mümkün de÷il-
Eylül'ün devamı ANAP iktidarında cesaret meselesi de÷ildir. "Her ko- dir.
da, halkı ve devrimcileri sindirme- úul altında mücadeleyi sürdürebil- Yalnızca verileni alan de÷il,
ye-depolitize etmeye yönelik bu kül- mek" diye özetlenebilecek sınıfsal kendisi sonuçlar yaratan bir dü-
türel saldın olanca úiddetiyle, em- bir de÷erin, devrimci kiúilikte özüm- úünce yapısı da bu kültürün bir
peryalizmin uzmanlarından, di÷er senmiú halidir bu. Yaklaúık 20 yıl parçasıdır. Sonra, sorgulayan, araú-
yeni-sömürgelerden koparılmıú yeni önce Mahir ÇAYAN'ın "Artık sosya- tıran, tarihsel geliúmeden yana bir
deneylerle sürdürülüyor. list politikanın devrimci cesaretle dinamizm demektir. Ne burjuva ö÷-
O halde; sürdürülebilece÷i bir ülke haline gel- retileriyle úartlanmıú, ne de Mark-
Burjuvazinin yozlaúmıú kültürü- miútir Türkiye"diyerek saptadı÷ı ger- sizm-Leninizmi dogmalaútırmıú kafa-
ne, yaúam biçimine karúıtlık içinde
oluúturdu÷umuz bu de÷erler, daha Burjuvazinin yozlaúmıú kültürüne, yaúam biçimine
net bir biçimde tanımlanmalı, içerdi- karúıtlık içinde oluúturdu÷umuz bu de÷erler, daha
÷i yanlar ayrıntılandırılmalı, bilince çı- net bir biçimde tanımlanmalı, içerdi÷i yanlar
karılmalı, ve elbette bu çaba, de÷er-
lerimizin devrimci saflarda yaygınlık ayrıntılandırılmalı, bilince çıkarılmalı, ve elbete bu
kazandırılmasına bütünleúmelidir. çaba, de÷erlerimizin devrimci saflarda yaygınlık
kazandırılmasıyla bütünleúmelidir.
DEVRøMCø MÜCADELENøN
KÜLTÜRÜ NELERø øÇERøYOR çek, elbette bu gün daha elzem bir lar sınıf mücadelesinin gereksindi÷i
VE NELERø øÇERMELøDøR? gereklilik ve gerçekliktir. Devrimle» kafalar de÷ildir. Devrim e÷er "so-
70'lerin baúında iktidar perspekti- karúı-devrim arasındaki çeliúkilerin mut durumların somut tahlillerimle
fiyle gerçek anlamda devrim müca- keskinleúmesi oranında da önemi do÷ru bir çizgide ilerleyebilecekse,
delesini baúlatan M-L'ler, bu "de÷er- artacak bir gerçek. øúte bunun için bize gerekli olan, saflarımızda politi-
ler, kurallar, ürünler, normlar" diye "cüret, cüret, daha fazla cüret!" bu- ka üretme anlamında da üretkenli÷i
sayılanların en baúına; halka ve günün temel úiarlarından biri olmak sa÷layabilmektir.
devrime sarsılmaz bir ba÷lılık, ve zorunda. Temel úiarlarımızdan ve Devrimci mücadelenin uzun bir
devrim için sınırsız bir cesaret ve yaúamımızın ayrılmaz yanlarından süreç boyunca oluúmuú kültürünün
özveriyi koyarak, biçimlendirmiúler- biri... içerdi÷i tüm de÷erleri burada tek
dir bu kültürü. Ve bu nitelik, 89'ların "Ayrı ayrı bireysel çabalar, saf tek açmak, bu bir yana, tek tek say-
Türkiye'sine gelinceye kadar ki sü- idealler,soylu erekler u÷runa tüm mak bile mümkün de÷il kuúkusuz.
reçte anti-faúist mücadelelerde, bir hayatı feda etme arzusu, bütün Örne÷in;yıllar boyunca revizyonist
ölüm oruçlarında... kökleúip, yürütü- bunlar tek baúına hayata geçirilirse örgütlenme gelene÷inde mekanik
len mücadelenin ayrılmaz bir parça- ... hiçbirúey yaramaz."(Che). Sınıflar bir içerikle kullanılagelmiú olan "di-
sı olmuútur. savaúının bu özelli÷i, devrimci mü- siplin" kavramı ancak bu mücadele-
Bu özveride, bu kendini verme- cadelenin kültürünü içerdi÷i bir baú- nin içinde yepyeni bir içeri÷e kavuú-
de, hangi biçimde olursa olsun, bi- ka yanı tanımlıyor aynı zamanda: turulmuú, mekanik-bürokratik olma-
reysel çıkar yoktur. Bu özveride Kollektivizm. yan, "gönüllülük" ve "kendini bütü-
"kendisi için gerekli olandan arta ka- Kollektivizm, siyasi müdadelenin nüyle adama" gibi sa÷lam bir teme-
lanı verme" gibi bir biçimsellik yok- do÷rudan eylemler biçiminde yürü- le oturtulmuútur...Örne÷in; "kadının
tur... Artık gelene÷imizin bir parçası tülüúünde kollektif üretme ve uygu- yeri"ne, kadın-erkek iliúkilerine ola-
olan bu niteli÷i hem hayatın her ala- lamada; yaúamın di÷er alanlarınday- gelenden bambaúka bir içerik ka-
nına, hem de saflarımızın bütününe sa "ben"i "biz" yapmada bulur ifade- zandırılmıútır bu kültürde. Cinsiyetle
yaymak, bugünkü görevlerimiz için- sini. Bu alanda önemli eksikliklerin de÷il, yoldaúlık iliúkilerince belirlenir
de olmalıdır. Sürecin önümüze getir- yaúanması,yaúanıyor olması bir so- herúey.ønsanlann de÷erleri, nitelikle-
di÷i özel görevlerde, özel anlarda nuçtur; burjuva e÷itim sistemi kol- ri, cinsiyetleriyle de÷il, halka, devri-
ortaya konan cesaret, kahramanlık, lektif düúünmeyi de÷il, bireysel dü- me karúı sorumlulukları, özverileri,
ve özveriyi günlük yaúamda da, mü- úünmeyi, paylaútırmayı de÷il "kendi- bilinçleri ve cesaretleriyle ölçülür.
cadelemizin her anında da göstere- ne ait olanı" ayrıútırmayı ö÷retir çün- Ve bu konuda saflarımıza taúınmıú
bilmeliyiz. kü. Devrimci mücadele, mücadele- köhne kalıplara karúı mücadeleleriy-
Cüretkarlık, devrimci mücadele- mizin ihtiyaçları da tersine ö÷retiyor le... Bu köhnemiú bakıú açılan, dev-
nin yarattı÷ı bu kültürün ayrılmaz bize. Ve tersini hayata geçirme gö- rimci mücadelede yarattı÷ımız de-
bir parçasıdır. Ve sıkça sözediyoruz reviyle karúı karúıya bırakıyor bizi. ÷erlerin taúımaması gereken bir yük-

ÇÖZÜM 27
YENø øNSAN

tür artık. Ve bu yükü kaldırmak için, geçilecek bir u÷rak hiç de÷il. Öyley- rak sunuluyor kitlelere; birey keúfe-
iúkencehanelerdeki, zindanlardaki se, mücadelemizin yarattı÷ı kültürle, diliyor. Örgütlülü÷ün yaratıcılı÷ı öl-
direniúler, ve 2 Eylül karanlı÷ının devrimcili÷i kendimize bir yaúam bi- dürdü÷ü söyleniyor. "Örgütle birlik-
yırtılıúındaki köúe taúlan incelensin çimi olarak seçmeliyiz. te, bir "örgütün gerekli kıldı÷ı disip-
yeter... Evet, dedi÷imiz gibi ayrı ayrı lin, demokratik merkeziyetçilik mah-
açılabilecek de÷erlerimiz, onur du- DEVRøMCø DEöERLERøN kum edilip(!), yerine liberalizm, ne
yaca÷ımız bir birikim oluúturuyor. "SOL'DAN DEJENERE EDøLMESø oldu÷u belirsiz "demokrasiler geçi-
Hepsini açmak mümkün de÷il ama, ...VE DEVRøMCø AHLAK. riliyor. Ve bunlar da yine Marks'tan,
bu birikim içinde özel bir halkayı Devrimci mücadelenin yarattı÷ı Lenin'den alıntılara dayandırılmaya
oluúturan bir yana daha özel olarak tüm de÷erler, bugün oligarúinin çalıúılıyor.
de÷inmek gerekiyor. ideologları, oligarúinin halkın bilinci- Bunların, bu devrimci de÷erleri
Bizim gibi ülkelerde, iktidarı al- ni karartmak için bir araç olarak kul- karalayıp "tu-kaka"ederken keúfettik-
mayı hedefleyen bir sınıf mücadele- landı÷ı hainler tarafından her fırsatta leri "bireyin özgürlü÷ü, yaratıcılı÷ı",
si, oligarúilerin icazeti ve yasallı÷ıyla karalanıyor, çarpıtılıyor. Ve kuúkusuz onyılların, hatta yüzyılların kokuú-
kendini sınırlamamak durumunda- bunda anlaúılmayacak birúey muú de÷erleri, burjuvazinin úiarları
dır. Mücadelenin bu gerçe÷i, dev- yoktur. Ama aynı de÷erler kendileri- de÷il mi? Evet, tastamam böyledir.
rimci mücadelenin kültürüne "yeral- ne "solcu" diyen kimilerince, devrim Çünkü, karalanan bu de÷erler, dev-
tı" diye bir kavramı da sokmuútur. için savaúmaktan artık iyice uzakla- rimci kalındı÷ı sürece yerine yenileri-
"Yeraltı'nın kendisi baúlı baúına úıp reformizmin kulvarlarında kulaç nin bulunup konulamayaca÷ı de÷er-
bir de÷erler sistemidir, kültürümü- atmaya baúlayanlarca da "tu-kaka"e- lerdir.
zün içerdi÷i pekçok unsuru da etki- diliyorsa, bunların üzerine daha titiz- Soruna salt úu hiç dillerinden dü-
leyen bir niteli÷e sahiptir. ønsanların likle e÷ilmemiz gerekti÷i açıktır. úürmedikleri "yaratıcılık" açısından
tüm özelliklerinin, olabildi÷ince ya- Çarpıtılan,"tu-kaka" edilenlerin ba- baksak bile söylenecek o kadar
lın ve derinlemesine ortaya çıktı÷ı úında "örgüt adamı-dava adamı ol- çok úey olur ki; Che, birey,kollektivi-
bir yaúam biçimidir;yalan ikiyüzlü- ma, kendini feda etme, cesaret" gi- te ve yaratıcılık sorununu úöyle ko-
lük, gevúeklik, bana necilik... kendi- bi de÷erlerimiz geliyor. Çarpıtılmaya yuyor: "..bu örgütleme çalıúması için
ne yer bulmaz yeraltında. Dostluk- çalıúanların özellikle bunlar olması bütün devrimci çabalarda oldu÷u gi-
larsa, normalde tanık olunamaya- rastlantı de÷ildir.Her felsefi düúünce bi, özünde bireye ihtiyaç vardır.
cak bir hızla geliúir, serpilir, pekiúir- belli bir yaúam biçimini beraberinde Devrim, bazılarının ileri sürdü÷ü gibi
ler. Ve artık özveri, kendini verme, getirir. Onların da belli de÷erleri kollektif iradeyi, kollektif insiyatifi
paylaúma ayrılmaz parçalarıdır bu böylesine fütursuzca yadsımaları standartlaútırmak e÷iliminde de÷il-
dostlu÷un. Yeraltı, insanın kendi ira- bulundukları durumun do÷al bir so- dir, tam tersine insanın bireysel ola-
desi üzerinde mutlak bir hakimiyeti- nucudur. naklarını özgürleútirmeye yöneliktir."
dir de aynı zamanda.Böyle olmak "Cesaret", "kendini feda etme" gi- Devrim mücadelesi iúte bu yönelimi
zorundadır. Yeraltının her koúulda
yaúaması bir yanıyla bunlara ba÷lı- Devrim e÷er "somut durumların somut tahlilleri"yle
dır çünkü. do÷ru bir çizgide ilerleyebilecekse, bize gerekli olan,
Elbette, kullandı÷ımız kavram
yanlıú anlamalara yol açmamalı. saflarımızda politika üretme anlamındada üretkenli÷i
"Yeraltı" derken kastımız, tecrit edil- sa÷layabilmektir.
miú bir mekan , ayrık bir yaúam de-
÷ildir. Bizim "yeraltımız" kitlelerin
içinde, onlarla birlikte olmaktır."Ye-
raltı", bir anlamda egemenlere karúı bi de÷erleri çarpıtarak "maceracılık", baúından itibaren içinde taúır, dev-
bir gizlenme gere÷ini, bir sı÷ınak ol- "don kiúotluk" olarak ilan ediyorlar, rim onun doruk noktasıdır. Kapitaliz-
ma durumunu dile getirir. Ve dev- ve Marksizm-Leninizmin ustaların- min elindeki tüm baskı ve iletiúim
rimciler için en iyi sı÷ınak halkın içi- dan alıntılarla kanıtlamaya çalıúıyor- aygıtlarını kullanarak toplumu ablu-
dir. Onlarla kaynaúma, onlarla bü- lar bu görüúlerini. Evet, böyle yap- ka altına aldı÷ı bir sistemde, devrim
tünleúmedir. Yani özcesi, "yeraltı" bir mak zorundadırlar, yoksa, úu son mücadelesinin yarattı÷ı anlayıú ve
mekanı de÷il, bir yaúam biçimini di- sekiz yıl boyunca cezaevlerindeki iliúkiler a÷ının dıúında, bireyin yaratı-
le getiriyor. Hayatın her alanında ör- teslimiyetlerini açıklayamazlar örne- cı gücünü kullanabilece÷i daha öz-
gütlenen, çalıúan bir devrimcinin ya- ÷in. Yurtdıúına kaçıúlarını, ülke için- gür bir ortam düúünmek mümkün
úam biçimini... Devrimci mücadele de bir köúeye sinip beklemelerini de÷ildir. Sınıf mücadelesinin bir ya-
anlık bir süreç de÷il. Devrimcilik de açıklayamazlar. nını oluúturan devrimci ortamın al-
yaúamın belli bir kesitinde u÷ranıp "Örgüt adamı olma" bir fobi ola- ternatifi, mevcut düzeni YÖK sulta-

ÇÖZÜM 28
YENø øNSAN

sındaki üniversiteleri mi olabilecek- ahlak" açısından da sorgulamamızı hoúnutsuzlu÷un, di÷er bir de÷iúle
tir?Yoksa her türlü ürünün yalnızca gerekli kılıyor. Çünkü "Bizim ahlakı- sosyal bunalımın derinli÷inden söz
bir meta olarak de÷erinin oldu÷u mız, tamamıyla sınıf mücadelesinin ediyoruz. Bunalımlar her zaman
sanat "piyasası" mı? Yoksa kokuú- ve proletaryanın menfaatlerinin emri devrimci patlamalara yol açmaz.
muú dernekler, çürümüú "Cafe"ler altındadır"(Lenin). Bu ahlakın özü Sosyal bunalımın böylesi derinleúti-
mi? Yalnızca kendilerine yazıp çi- de, kendimize, yoldaúlarımıza, hal- ÷i koúullarda, toplumsal çürüme ve
zen "yazım platformları" mı? Ya da ka karúı tam açıklık, uzlaúmayı red yozlaúma da yakın bir tehlikedir.
bir kaçıúın ifadesinden baúka ve kendini adamadır. Çünkü sosyal bunalım, umutsuzlu-
birúey olmayan "bohem" ortamlar Açıktır ki, devrimci sol güçlerin ÷u, her türlü sapkınlı÷ı, halkın çeúitli
mı? saflarında "birey mi-kollektivite kesimleri arasında suni ayrım ve
Evethangisi, özveriyle, sorumlu- mi?","bireyin kurtuluúu mu-halkın düúmanlıkları, yaúam tarzlarında
lukla,yaratıcılıkla, bilinçle, cüretkar- kurtuluúu mu?"gibi ikilemelere, sah- korkunç bir dejerenasyonu besle-
lıkla, ba÷lılıkla ve halkımızın nesnel te sorulara yer yok. Bir tek úey var yen bir ortam yaratır. Ve bu olasılık,
gerçeklikleriylebiçimlenmiú bu orta- burada; devrim mücadelesinin bir sözünü etti÷imiz mücadelenin -ya-
mın yerini tutabilir? parçası olabilmek, herúeyimizle ken- ni, burjuva kültürüne karúı ideolojik
Egemen sınıfları, düzeni korku- dimizi buna verebilmek ve iktidar mücadele ve devrimci kültürün ge-
suzca karúısına alıp, emekçi halkın kavgasını zafere ulaútırmak. liútirilip yaygınlaútırılması- önemini,
yararına, iyi, güzel úeyler yaratmak yakıcılı÷ını arttıran bir baúka neden-
isteyen, halkın mücadelesinin için- "YENø øNSAN"LAR OLABøLMEK, dir.
de olmalıdır."Halka inmek", "halka MÜCADELENøN GELøùTøRøLMESøNDE Evet bugün biz bu mücadeleye
gitmek"gibibir ifadeyi bilinçli olarak ATLANMASI OLANAKSIZ önce içimizden baúlıyoruz; kendimi-
kullanmadır bu noktada. Özellikle SOMUT BøR GÖREVDøR. zi yeniden biçimlendirerek. Üzeri-
tartıútı÷ımız sorunda bu söz, burju- Devrimci mücadeleden do÷an mizdeki zaafları, küçük-burjuva de-
va politikacılarının, sanatçılarının, ve kültür, gerçekte iúçi sınıfının ve ÷erleri aúmanın yolu sanıldı÷ı kadar
kimi sözde aydınların dilinde yalnız- emekçi halkın ele geçirdi÷i mevziler- zor, karmaúık de÷ildir. Bu yöndeki
cabir demagoji malzemesi halini al- den biri olarak görülmelidir. Ele ge- çabanın temelinde inanç varsa zor
mıú,belirsizleútirilmiútir. Bu noktada çirdi÷imiz her mevzi, mücadelenin de÷ildir: "Onun (halkın) u÷runa can-
'do÷rusu,somut olan, "halkın müca- geliútirilmesinde, kitleselleútirilmesin- larımızı seve seve vermeye hazırız;
delesinin içinde"olmaktır. Yaratıcılı- de bizim için yeni bir basamak teú- öyleyse halkın ihtiyaçlarıyla çatıúıp
÷ıntüm zenginli÷iyle gerçekleúebile- kil eder. O halde, bu kültürü her da bizim terkedemeyece÷imiz bir fi-
ce÷i alan budur. devrimci kendi benli÷inde gide- kir, bir görüú, bir kanı ya da bir yön-
Bir kez daha vurgulanmalı ki, rek artan bir ölçüde içselleútirmeli- tem olabilir mi?"(Mao).
devrimcilik gerçekte, yalnızca lafız- dir. Bizim ele alıúımızda iradi bir yan
larda sosyalizmi savunmak de÷il, Devrimcili÷i yaúam biçimi haline a÷ır basıyor. Yani "alt yapının belirle-
bunun için savaúmayı, her türlü öz-
veriyi göze alıp almamaya ba÷lıdır. Evet bugün biz bu mücadeleye önce içimizden
Ve ancak bunu göze alanlar bu ni- baúlıyoruz; kendimizi yeniden biçimlendirerek.
telemeye hak kazanırlar. Onlar bu- Üzerimizdeki zaafları, küçük-burjuva de÷erleri aúmanın
nugöze alamayarak, göze almadık-
larını pratikte hayata geçirenleri de
yolu sanıldı÷ı kadar zor, karmaúık de÷ildir. Bu yöndeki
M-L adına mahkum etmeye çalıúır- çabanın temelinde inanç varsa zor de÷ildir.
ken, lafızlara sı÷ınıp durumlarını, ni-
yetlerini (daha do÷rusu devrime ni-
yetsizliklerini) gizleme gayretindeler. getiremeyen "devrimciler"elbette kit- yicili÷i" gibi bir genellikte de÷il, o
Olgulara ve olaylara, devrimin çıkar- leleri örgütlemekte de yetersiz kala- "alt yapıyı de÷iútirmeye soyunmuú"
ları açısından, devrimci mücadele- caklardır. Ve elbette bunun tersi de saflarda iradi bir biçimlendirme so-
nin geliúimi açısından de÷il, müca- do÷rudur.FPL'li devrimcilere "örgü- runudur bu. Ve bu volontarizmi ya-
dele kaçkını konumlarından baka- ratan da, bizim devrimci kültürümü-
te katılıú nedenleri soruldu÷unda, si-
rak açıklamalar getiriyorlar. Ve ze temel olacak düúünce, inanç ve
yasi nedenlerin yanısıra insan iliúki-
böylelikle de onlar, proletaryanın pratiktir.
lerinin, eme÷e verilen önemin, ve
sınıf ahlakını ayaklar altına alıyor- Devrimci sol güçler, her alanda
örgüt üyelerinin insancıllı÷ının da
lar. oldu÷u gibi, bu alanda da örnek ve
kararlarında büyük rol oynadı÷ını"
Kendilerine hangi sıfatlan layık önder olma sorumlulu÷unun bilin-
söylemeleri bu noktada yeterli bir
görüyor olurlarsa olsunlar, devrimci ciyle davranmak durumundadırlar.
açıklık sunuyor sanırız.
mücadelenin yarattı÷ı de÷erler karúı- Ve davranacaklardır da.
Öte yandan, bugün kitlelerdeki
sındaki tutumları, onları "devrimci

ÇÖZÜM 29
l EYLÜL

EVRENSEL BARIùIN
DÜùMANI
EMPERYALøZMDøR
Eylül 1939 da Alman faúizmi- da (bölgesel savaúlar) kulanılan si- lik taúımamaktadır.
nin ordularıyla Polonya'ya ve lahlar, ezilen halklara kan ve gözya- Bu tabloyu úöyle özetleyebiliriz;
di÷er ülkelere saldırdı÷ı ve úından baúka birúey vermemekte- halklarımızın açlık ve sefalet içinde
milyonlarca insanı dir. yaúaması, cezaevlerinde devrimci
bombalarıyla, kurúunlarıyla katletti÷i Ve emperyalizm bugün, savaúla- tutsaklara karúı uygulanan ve ölüm-
tarih olarak insanlık tarihine geceli 50 rı do÷uran kendisi de÷ilmiú gibi si- lere varan iúkencelerin devamlılı÷ı,
yıl oluyor. Ancak emperyalizmin yeni lahsızlanma konusunda zirveler ya- gecekonduları yerle bir edilen halk-
savaú oyunları, insanlı÷ı hala yeni pıyor barıú ça÷rılarında bulunuyor. ların açlık ve yoksulluk içinde yaúa-
savaúların içinde oyalamakta, yeni Ama silahlanma durmuyor, her ge- ması, gecekonduları yıkılmasın diye
pazar alanları yaratarak militarist çen gün geliúiyor. Çünkü emperya- direnen kadınlarımızın genç kızları- ,
ekonomisini bu pazarlarda kan ve list silah tekellerinin kârlarına kâr ka- mızın uyuúturucularla uyutulması,
barut olarak halklara sunmaya devam tabilmeleri için dünya halklarını bir- seksen yaúındaki anaların dövülmesi
etmektedir. birlerine kırdırması gerekiyor. ve tutuklanmaları, kadınlarımızın
Bugün dünyanın dört bir yanında Ülkemizde yaúanan "barıú"ta bu devlet eliyle yapılan lüx fuhuú evle-
devam eden bu haksız savaúlar- tablodan ba÷ımsız ve ayrı bîr özel- rinde kendilerini pazarlamaları, em-
peryalist yoz kültürün yarattı÷ı uyuú-
Gerçek barıúın sa÷lanması emperyalizm ve turucu ve alkol ba÷ımlılı÷ının gençlik
iúbirlikçilerine karúı savaúa savaúa olacaktır üzerinde yarattı÷ı erezyon...
"Dünya Barıú Günü" dolayısıyla
yukardaki tabloyu vurgulamak ve
emperyalizmin dünya halklarını kan
ve barut kokularıyla bo÷maya yönelik
savaúları ve ülkemizde yaúanan
gerçekleri teúhir ve protesto için Sir-
keci, Bahçekapı Hamidiye caddesin-
de, 150'ye yakın bir kitleyle yapılan
gösteride, kadın erkek ve çocukla-
rın oluúturdu÷u, kortejde savaú
aleyhtarı dövizler, ve DEMKAD'lı ka-
dınlar imzalı "Barıú øçin Savaúta Ka-
dın Erkek Omuz Omuza" yazılı pan-
kart ve kırmızı karanfiller ve sloganlar
vardı.
Yaklaúık 150-200 metre düzenli
kortej halinde sloganlarla yürüyen kit-
le, herhangi bir müdahale olmaksızın
gösterilerini tamamlayıp da÷ıldı.

ÇÖZÜM 30
l MAYIS VE MAHKEMELER

MAHKEMELERDE 1
MAYISIN ANLAMI VE
DEVRøMCø TAVIR

Kuúkusuz her tartıúma somut bir


zemin üzerine oturmak zorundadır. 1 MAYIS MAHKEMESø
1 Mayıs öncesinde: 1 Mayıs'ın DEVRøMCø SOL GÜÇLERøN BURJUVAZøYø
1 Mayıs Alanında mı, herhangi bir YARGILADIöI KÜRSÜLERE DÖNÜùTÜ
alanda mı, yoksa canımızın 1 Mayıs 1989 günü alanlarda, sonrasında úubede, savcılıkta ve 1
istedi÷i bir yerde mi kutlanaca÷ı Mayıs duruúmalarındaki tavırlarıyla devrimci sıl güçler sürece
tartıúması... 1 Mayıs kutlamaları damgasını vurdular. 1 Mayıs günü alanlarda yarıtalan kitlesel dire-
sırasında: 1 Mayıs alanına girmek niú gelene÷i úubelere ve cezaevlerine taúınırken 1 Mayıs duruúmaların-
gerçekten zorlanmalı mı, zorluyor da da yargılanan de÷il yargılayan oldular.
gibi görünüp yasak mı savmalı, Üç aylık tutukluluk döneminden sonra 21 Temmuz 1989 Cuma günü
yoksa saldırılara gö÷üs germek østanbul 2 No'lu DGM'de baúlıyan 1 Mayıs duruúmasında 1 Mayıs'ın ta-
yerine polise gül mü atmalı tar- rihsel gerçeklili÷ini, muúrulu÷unu ve '89 1 Mayıs'ında sergilenen vahúet
ve terörün gerçek suçlularını haykırdılar.
tıúması... Gözaltılarda: úube úartları-
11 A÷ustos'taki duruúmada en önde, mücadele arkadaúlarının arasın-
nı kitlesel boyutta açlık grevleri ve
da kuca÷ında taúları ve yüzündeki öfkesiyle Mehmet de vardı... Dergi-
ifade vermeme tavrıyla aktif bir dire-
miz Genel Yalın Yönetmeni Nail Çavuú, duduúmada devrimci sol güçler
niúle mi gö÷üslemeli, saldırılara kar-
adına hazırlanan ortak dilekceyi okurken "Mehmet Kavgayı Ö÷retiyor"
úı pasif direniúlerle mi yetinmeli, afiúini de elinde tutuyordu.
yoksa tavırsız kalıp boyun mu e÷- 1 Mayıs 89 olaylarından dolayı yaklaúık 3 aydır tutuklu bulunan 86 ki-
meli tartıúması... Tutuklamalar sonu- úilik ilk duruúmalar sonunda tahliye olurken taplam 128 kiúinin "yargılan-
cu açılan 1 Mayıs mahkemelerinde: dı÷ı" 1 Mayıs 89 davasının ikinci duruúması 19 Eylül 1989 tarihinde ya-
1 Mayıs'ın meúrulu÷unu, katıldı÷ını pılacak.
gururla ortaya koyarak ifadelendirip Aúa÷ıda 1 Mayıs "89 sürecini, sol anlayıúların bu sürecin meúrulu÷u-
yargılayıcı mı olmalı, veya meúrulu÷u- nu kavrayamamaları, pragmatik yaklaúımlarını 1 Mayıs duruúmalarında
na sahip çıkar gibi görünüp katılma- da sürdürmeleri ve devrimci sol güçlerin bu süreçteki tavırlarını ortaya
dım mı demeli, yoksa boyun büküp koyan de÷erlendirme yazısını yalınlıyoruz.
baúımıza sarılan bu bela(!) dan paça-
mızı sıyırmanın yolunu mu aramalı tar-
tıúması... Kısaca bu tartıúmaların her
biri birbirinden ayrı gibi gözükse de ilgili Türkiye solunun adeta turnuso-
yıs'ın meúrulu÷una gerçekten inanı-
ayrıúmanın ne noktada somutlandı÷ı- lü haline geldi.
yor muyuz, yoksa kafamızda, düze-
nı netleútirmeye yardımcı oldu. nin çizdi÷i icazet sınırlarını statüleú-
Ayrıúmalar üç-dört, kimi zaman tirmiú miyiz?
1 MAYISIN MEùRULUöU
da beú (ki daha da fazla ama asla Bu anahtar soru, 1 .Mayıs'ın yara-
SOL SAFLARDA
az de÷il) farklı görünümlerde karúı- NE KADAR BøLøNCE ÇIKTI?
tılma sürecinden, mahkemelerde
mıza çıkmıú olsa da gerçekte her Tarihsel süreçleri koúullandıran
gösterilen tavıra kadar, her farklılaú-
tartıúma tek noktada odaklaúıyor- olgular, onun geliúim sürecinin özel-
mada geliúmelere damgasını vur-
du: Biz devrimciler olarak, 1 Ma- likleriyle karakterize olur. Ülkemiz,
du. Ve bu anahtar soru, 1 Mayıs ile

ÇÖZÜM 31
l MAYIS VE MAHKEMELER

ara vermediler. Darbe üstüne darbe-


ler devrimci mücadelenin kökünü
kazımaya, sonunu getirmeye yetme-
di.
ML'ler mücadele süreçleri boyun-
ca, yenilgi dönemlerinde çıkan her
tür olumsuz e÷ilimi kendilerinden
uzak tutmayı baúardılar. Bireycili÷e
taviz vermediler. Mültecili÷i emekçi
halkın mücadelesine ihanet sayıp
yadsımasını bildiler. Her dönem ör-
gütlülü÷ü korumayı baúarıp, kesinti-
siz mücadele gelene÷ini yarattılar.
Pragmatist e÷ilimleri olumsuzlayıp
saflı÷ı, arınmıúlı÷ı devrimci saflarda
filizlendirerek, emekçi halkın devrim-
ci davasına dört elle sarılmayı en
yüce erdem olarak kabul ettiler.
Do÷aldır ki, mücadelenin kızgınlı-
÷ı arttıkça devrime ba÷lı olanla ol-
l Mayıs Alanda oklu÷u gibi tutsaklık koúullarımla ve mahkeme kürsülerimle ele
mayan, birbirinden ayrıúma süreci-
kararlılıkla savunuldu.
ne girdi. Bu ayrıúma devam ediyor.
Ancak reddedilmez bir gerçek var-
12 Eylül'ün yarattı÷ı a÷ır baskı ve bilece÷i bir "sosyalist(!) demokrasi" dır ki, 1 Mayıs '89 böylesi bir süre-
yıldırma politikalarının etkilerinden anlayıúıyla çalkalanarak bireycili÷i cin üzerinde úekillenmesi yanında,
yavaú yavaú sıyrılıyor... Bu sıyrılıú, ki- bayraklaútırdı. Bu da kendi iç tartıú- bu ayrıúmaya da önemli ölçüde yar-
mi zaman tereddütü, kimi zaman malarından baúlarını kaldırıp yaúa- dımcı oldu.
atılımı içerirken, kimi zaman da tü- mın hızlı bir devinimle ilerleyiúini Pragmatizmin egemen oldu÷u
müyle atılımı engelleyen bir boyuta görmelerine engel oldu. Bazıları ül- yerde olumlu geleneklere de÷er ve-
eriúip aslına dönüyor. Her yenilgi kede esen sahte demokrasi rüzgar- rilmez. Bu gelenekler can bedeli ya-
döneminin ardından dünya devrim- larına kapılarak teslim olan mülteci- ratılmıú bile olsa de÷iúen bir úey
ci prati÷inin ortaya çıkardı÷ı dersler, lerin etrafında politika yapmaktan yoktur. Oportünizmin 1 Mayıs'ın kut-
ülkemizde de yaúandı. Yenilgi dö- gayrisini beceremedi. Bazıları bün- lanaca÷ı alana iliúkin yaklaúımı da
nemleri, kitlelerin eylemli÷inde ge- yelerini kemiren sivil toplumcu e÷i- tam anlamıyla pragmatizmi ifade
nel olarak gözle görülür bir düúüúe limlerin güç birikimine prim verdik- ediyordu. Onlara göre '77 katliamı
yol açarken, kendi sorunlarından gi- çe, örgütlü mücadele anlayıúından sonucu úehit düúen 34 emekçinin
derek uzaklaúma e÷ilimlerini de gitgide ayrıldı÷ının farkına varama- kanıyla abideleúen 1 Mayıs alanı-
güçlendirir. Devrimci halk muhalefeti dı. Ve en sonu, olası mücadeleci nın, 1 Mayıs kutlamalarında özel bir
açısından soruna yaklaúıldı÷ında unsurlar da örgütsüzlü÷ün rehaveti anlamı ve önceli÷i sözkonusu de÷il-
ise tabloya hakim olan görüntü; içinde birer birer köreldiler. aksamı di. Oportünizm için tek önem taúı-
pratik ve teorik anlamda yaúanan darmada÷ın, ucu kütleúmiú bir bı- yan nokta "1 Mayıs'ı biz de kutla-
keúmekeú, da÷ınıklık, örgütlü müca- çak haline geldiler. Bazılarında kes- dık" demekti. O halde bunu en az
deleden kaçıú ve de yılgınlı÷ı, pasi- kin görünümler ardında açıkça belli risk taúıyan yerde yapacaktı ki, ken-
fizmi üreten felsefi idealist akımlar- olan kopkoyu bir pragmatizm ege- disine de zarar gelmesin. 1 Mayıs'ı
daki palazlanmadır. men oldu. Bu pragmatizm ki, savu- kutlarken bezirgan kafasıyla kâr-za-
12 Eylül sonrası süreç yenilgi dö- nucularını birçok yerde mücadele rar hesapları yapanların yı÷ınlara, yı-
nemlerinin tüm karakteristik özellik- saflarını parçalamaya, zoru görünce ÷ınların mücadeleyi yükseltici gücü-
lerini tartıúmaya yer vermeyecek de bireysel kurtuluú yolunu tercihe ne ve bu gücün demokratik hak ve
denli gözler önüne serdi. Sivil top- itti. özgürlüklerin sınırlarını geniúletece-
lumculuk, mültecilik, demokratizm, Ne ki, saldırıların en azgın biçim- ÷ine inançları da yoktur.
uzlaúmacılık, pasifizm e÷ilimleri, de sürdürüldü÷ü, ülkenin adeta ønançsızlık oportünüzmi nerelere
keskin görünümlü maskeler düúün- açık bir hapishaneye dönüútürülme- sürükledi?
ce, tüm çirkinli÷iyle mücadelenin ye çalıúıldı÷ı bu dönemde de emek- 1 Mayıs'ı 1 Mayıs alanında kutla-
önünü tıkar hale geldi. çi halk kitlelerinin mücadelesini ya- ma gelene÷i, yılgınlı÷a, örgütsüzlü-
Bazıları herkesin diledi÷ini yapa- rınlara taúıyacak olan ML'ler, ne pa- ÷e, pasifizme denk düúen teorilerle
bilece÷i, söyleyebilece÷i, yazıp çize- hasına olursa olsun faaliyetlerine

ÇÖZÜM 32
l MAYIS VE MAHKEMELER

hızla terkedildi. Reformizmin attı÷ı da sürdürmesini bildiler. Beyo÷lu tümünün onurunu yücelttiler.
Abide-i Hürriyet Alanı düúüncesi, karakolunda konulan aktif direnme DGM savcılı÷ında da yine iki ayrı
birço÷u için can simidi oluverdi. tavrı ve açlık grevi Emniyet .ùube- tavır geliúti. Bunlardan biri, "oradan
Öte yandan " Mayıs proletaryanın nin hücreleri ile sorgu odalarında falanca yere giderken geçiyordum
bulundu÷u her yerde kutlanır" gibi da kesintiye u÷ramadı. Birçok  Ma- ve beni de  Mayıs'a katıldı÷ım sa-
keskin görünümlü demagojik söy- yıs gözaltısı devrimci, açlık grevini nısıyla polisler gözaltına aldılar" úek-
lemler türedi. Ve ardından  Mayıs polisin tüm kırma çabalarına ra÷- linde, kendi eyleminin meúrulu÷una
kutlamaları kendili÷indencili÷e bıra- men sonuna kadar sürdürdü. Meh- inanmadı÷ı için savunmanın uygun
kılabildi. met Akif Dalcı'yı katleden, onlarca zeminini de yakalayamayan olum-
øúçi sınıfının eylemini bölen ve emekçiyi yaralayan, iúkencecili÷i ile suz tavırdır. Di÷eri ise,  Mayıs'ın
de kendili÷indenli÷e tapınmanın ifa- tescillenmiú polise ifade vermeyi meúrulu÷unu savunarak katıldı÷ını
desi haline gelen öneriler aslında reddetti. Gözaltılarda bir devrimci- dile getiren,  Mayıs'a katılmanın
oportünizmin 2 Eylül sonrası içine nin konumu, kitlesel bir gösteri sıra- de÷il,  Mayıs'a saldırmanın suç
düútü÷ü durumun tipik bir gösterge- sındaki direniúe denk düúmez. Dev- olaca÷ını cesaretle ortaya koyan ta-
siydi. rimci, oligarúinin vahúeti karúısında vırdır.
Bu durumda yı÷ınların yaratıcı tek baúına diúe diú bir kavga verip, Nitekim bu ayrımlaúma úu ya da bu
gücünü yadsıyanların, eylemlilikleri- sınıflar mücadelesinin bu zorlu ala- úekilde ve ama asla gayri iradi
nin meúrulu÷una da inanmaları bek- nında baúarılı bir sınav vermek zo- olmayan tarzda  Mayıs mahkeme-
lenemezdi.  Mayıs'ın ardından ya- rundadır. Burada silah gücü, kol gü- lerinde de devam etti. Ne katılma-
úanan gözaltı süreçleri, DGM savcılı- cü de÷ildir etkili olan. Çırılçıplak bir dım diyenler aslında kendi meúrulu-
÷ı ve sorgu hakimli÷inde ortaya çı- kavgadır verilen... Mücadelesinin ÷unu ortaya koymaktan çekinenler
kan suçluluk psikolojisi baúka türlü anlayıúlarının getirdi÷i
izah edilemez. perspektiften ba÷ımsız
 Mayıs'ın meúrulu÷u Yı÷ınların yaratıcı gücünü yadsıyanların, hareket ediyorlardı, ne
nasıl yaratılacaktı? eylemliliklerinin meúrulu÷una da de devrimci sol güçler 
Birincisi;  Mayıs, ey- Mayıs'ı kararlılıkla savu-
inanmaları beklenemezdi.  Mayıs’ın ardandan
lemlili÷in cesareti, özveri- nurken anlayıúlarından
si ve kararlılı÷ı ile emekçi yaúanan gözaltı süreçleri, DGM savcılı÷ı ve geleneklerinden ba÷ım-
kitleler nezdinde bilince sorgu hakimli÷nde ortaya çıkan sızdılar...
çıkarılabilirdi. suçluluk psikolojisi baúka türlü izah edilemez.  Mayıs'ta tutsak dü-
økincisi ise, eylemlilik úen devrimci sol güçler
kararlı tutumlarla beslen- bulundukları cezaevinde
meli, gücü arttırılmalı ve bir an önce davalarının
böylelikle oligarúinin geri adımlar at- meúrulu÷una sarılarak, polisin yarat- açılmasını beklediler.
ması sa÷lanmaya çalıúılmalıydı. Ve mak istedi÷i suçluluk psikolojisini Mahkeme kürsüsünden tüm halkı-
 Mayıs hakkının yeniden kazanıl- yerle bir eden oligarúi karúısındaki mıza, hatta tüm dünya halklarına
ması için egemen güçlerin barikatla- zaferini de ilan etmiútir artık. Ne ki, seslenmek istiyorlardı.
rı karúısında ilerleyen emekçiler kendi meúrulu÷una inanmayanın, " Mayıs yargılanamaz" diyecek-
meúrulu÷u ancak kerte kerte kabul kafasında yürüttü÷ü davanın haklılı- ler, ülkemizdeki hukuk sisteminin
ettirebilecekti. ÷ını çözümleyememiú olanın dünya- oligarúinin nasıl sadık bir hizmetkarı
Demek ki bir yandan emekçi sı- sı da ufacıktır. Halkın devrimci dava- oldu÷unu göstereceklerdi.
nıflara mücadeleyi yükseltici mesaj- sına sarılmayanın, bu nedenle baúa- " Mayıs yasaklanamaz" diyecek-
ları canlı bir biçimde iletirken, di÷er rısızlı÷ı ve yenilgisi de kaçınılmaz ler, ülkemizdeki egemen sınıfların
yandan oligarúinin önümüze dikmiú olacaktır. øúte  Mayıs'ta yaúanan demokratik hak ve özgürlükleri kısıt-
oldu÷u setleri aúmak gereklidir. Bu farklı tavırların ardında yatan gerçek lama yolunda nasıl cinayetlere bile
perspektif, gözaltıların ardından or- de burada aranmalıdır. Kimileri .- baúvurmaktan çekinmedi÷ini teúhir
taya konulacak aktif direnme tavrı- ùube úartlarını bir an önce kurtul- edeceklerdi. "Demokrasi" yaygarala-
nın, savcılık ve sorgu hakimli÷i kar- ması gereken yer olarak algıladıkları rının eli kanlı, zorba bir yönetimi
úısında da meúrulu÷a sahiplenme için  Mayıs'ı savunmadılar. Dev- maskelemeyi amaçladı÷ını ortaya
tavrıyla devam ettirilmesi gereklili÷i- rimci sol güçler  Mayıs'ı her koúul- koyacaklardı.
ni göstermektedir. da savunmanın ilk halkası olarak úu- "Mehmet Dalcı'nın katillerini isti-
Devrimci sol güçler,  Mayıs'a bede øfade vermeme,  Mayıs'ı sa- yoruz" diyecekler, Mehmet Dalcı ve
aktif ve kitlesel katılımlarıyla göster- vunma yolunu seçerek siyasi polis onun nezdinde '77  Mayıs'ında
dikleri coúkuyu, gözaltı koúullarında karúısında  Mayıs direniúçilerinin katledilen 34 emekçinin hesabının
sorulması gerekti÷i mesajını tüm

ÇÖZÜM 33
l MAYIS VE MAHKEMELER

dünyaya ilan edeceklerdi. Faúist katil- çabalara karúın devrimci tavırda bü- olumsuzdu.
lerin teúhiri,  Mayıs 89'da yerine geti- tünlük sa÷lanamadı. Yapılan tartıú- Buna ra÷men  Mayıs mahkeme-
rilmesi hayati önem taúıyan bir görev- malar bu gruplar üzerinde depoli- lerinde çeúitli anlayıúlardan tek tek
di. tizasyon ve yılgınlı÷ın açı÷a çık- yargılananların dıúında belirli bir kit-
"Asıl yargılanması gerekenler,  masında, katalizör rolü oynadı. leselli÷i temsil eden øúçilerin Sesi ve
Mayıs'ta emekçilere çevresi ile Özgürlük
vahúice saldıranlar- Dünyası dergilerinin
dır diyecekler,  taraftarlarına ortak
Mayıs'la ilgili açılan sesin çıkartılabilmesi
davaların katliamları için ortak paydaların
gizlemeye hizmet belirlenmesi
etti÷ini ortaya koya- yönünde ça÷rı
caklardır. yapıldı. Devrimci so
 Mayıs mahke- güçlerin hazırladı÷ı
meleri oligarúinin ortak dilekçe tasla÷ı
anti-demokratikli÷in i, tartıúmaya açıldı÷ı
iúçi sınıfının varlı- zaman ilk tepki,
÷ından rahatsız olu- Özgürlük Dünyası
úunu, emekçilerin taraftarlarından
birlik ve dayanıúma- geldi. Böyle bir
sından duydu÷u anlayıúla hazır-
korkuyu, katliamcı lanmıú bir dilekçeyi
çirkef yüzünü sergi- asla kabul edeme-
lemek için büyük yeceklerini söylü-
önem taúıyordu. yorlardı. Çünkü di-
 Mayıs 89'da '89 l Mayıs'ında Alanda baúlayan kavga yaúamın her alanında savunulmalıdır. lekçede açıktan açı÷a "
tutsak düúen dev- Meúruluk ancak böyle sa÷lanabilir. Mayıs'ın yara-
rimci sol güçler, bu tıcıları biziz" deniliyordu.
bilinçle  Mayıs mahkemelerini Hepsi bu kadar!
Oysa  Ma-yıs'ın meúru oldu÷unu
hazırlandılar.  Mayıs mahkemelimi söylemek onlara göre yeterliydi.
iúçilerin, emekçilerin, "KøTLELERE  MAYIS'IN
Katıldı÷ımızı belirten bir ifade
ö÷rencilerin,memurların haklı MEùRULUöUNU KAVRATMAYA
vererek burjuvaziye cesaret
davasını tüm dünyaya duyurmada ÇALIùIRKEN KENDø KAFAMIZDA
gösterisi mi yapılacaktı? Ayrıca
bir kürsü olarak kullanmak istiyorlar- BU MEùRULUöU YARATAMAMIùIZ"
burjuvazinin mahkemeleri bizim
dı. Mayıs tutsakları arasında dev- Yukardaki sözler  Mayıs mahke-
için kürsü olamazdı.  Mayıs "
rimci sol güçler ço÷unluktaydım Fa- melerinde ortaya koyulması gere-
sınıfın içinde" kutlanmıú, görev ta-
kat di÷er anlayıúlardan tutuklularla ken tavır tartıúılırken iyi niyetli bir
mamlanmıútı. ùimdi önemli olan dı-
mahkemelerde ortak bir ses çıkart- DY taraftan konuúmacı tarafından
úarı çıkıp tekrar "sınıfın içine" gir-
mak olumlu olaca÷ı için, birlik zemi- dile getirildi. Kendisi tavrımıza katılı-
mekti.
ninin yaratılmasına yordu. Ama arkadaúlarını ikna ede-
Arkadaúlara  Mayıs'ı
çalıúıldı. Di÷er savunmanın tarihsel
anlayıúlar sürecin Mücadelesinin meúrulu÷una sarılarak, polisin önemi, kitlelere cesaret
gerektirdi÷i do÷ru yaratmak istedi÷i suçluluk psikolojisini yerle bir kazandırmada, moral
tavırları tam anla- eden, oligarúi karúısındaki zaferini de ilan vermede iúlev yük-
mıyla hayata geçir- etmiútir artık. lenece÷i boúuna
memiú olsalar da, anlatılmaya çalıúıldı. En
hiç olmazsa mahke- sonu, "bu p... kararıdır,
melerde do÷ru bir biz buradan
perspektifle hareket etmelerinin mıyor ve bu sözlerle onların ruh ha- de÷iútiremeyiz" diyerek tartıúmayı
sa÷lanması için u÷raú verdiler. lini açı÷a vuruyordu. øçinde bulun- kestiler. Ama bu tavır(sızlık) la-rında
Bir çok siyaset ise  Mayıs'ın dukları durumu en açık haliyle ta- yalnız kalmamak için, geri e÷ilimleri
meúrulu÷unu bilince çıkaramamıútı. nımlayan bu sözler, nesnel bir ger- körüklemeyi de ihmal etmediler.
ùubedeki olumsuzluklar, ve savcılık- çe÷in ifadesi olması yanında,  Ma- Devrimci sol güçler tarafından
taki geri tutum; mahkemelerde ne yıs mahkemelerinde konulması iste- Özgürlük Dünyası taraftarları  Ma-
pahasına olursa olsun cezadan kur- nen do÷ru tavıra yanaúmamanın ba- yıs mahkemelerinde alaca÷ı tavrın
tulma iste÷iyle bütünleúti. Ve tüm hanesi olarak öne sürüldü÷ü için hukuki kaygıları politik görevlerin

ÇÖZÜM 34
l MAYIS VE MAHKEMELER

önüne çıkarmak anlamına geldi÷i dim dememek için bin dereden su lerin bu söylemini do÷al karúılamak
ortaya koyuldu. getiren söylemlerini uzatmak müm- gerekiyor.
øúçilerin Sesi ve çevresi taraftarları kün; fakat gerekmiyor. Ne Özgürlük Dünyası'nın kararı
dıúarda alınmıú kararımız var vb. Hukuki kaygılar ön planda tutul- ne de DY taraftarlarının iler tutar bir
diyerek dilekçe tasla÷ına hemen duktan sonra mahkemelerde de yanı bulunmayan gerekçeleri  Ma-
yüz çevirmediler. Onlarla daha fazla apolitiklik kendini üretiyor. Öyle ki yıs'ın mahkemelerde de kararlı bir
tartıúmak, hatta Özgürlük Dünyası ço÷u zaman meúrulu÷un savunul- úekilde savunulmasının önünde en-
taraftarlarının kaçtı÷ı kitle tartıúması- ması adına söylenen keskin lafızlar gel de÷ildi. Ve aslında sorun, uy-
na katıldıkları için düúüncelerini da- "Ben aslında tesadüfen oradan geçi- gun an ve zeminin varolup olmadı-
ha ayrıntılı ö÷renmek olana÷ı do÷- yordum ki, polis, beni göstericilerle ÷ı noktasında çoktan açıklık kazan-
du. Fakat açıkçası ileri sürülen ge- karıútırdı ve yakaladı." úeklinde bir mıútı.
rekçeler iç tutarlılı÷a sahip olmadı÷ı ifadeyle tamamlanınca, ister iste- Getirilen gerekçeleri ele alırsak:
için net bir görüúlerinin bulundu÷u- mez dengesizli÷in, tutarsızlı÷ın, ce- Birincisi, devrimciler yaúadıkları
nu sanmak ancak yanılgı olabilir. saretsizli÷in daha net bir úekilde su toplumda öncü/önder vasfına sa-
Tutsaklıkta oldukça zenginlik taúı- yüzüne çıkmasına neden oluyor. Ve hip olmalıdırlar. Bu nedenle, onlar
yan görüúlerini sıralarsak; kaçınılmaz bir biçimde meúruluk için toplumu hep ileri do÷ru taúı-
"Mahkemede  Mayıs'a katıldık söylemleri de karikatürleúiyor. mak, yönlendirmek baúat görevdir.
úeklinde ifade vermek do÷ru bir ta- Nitekim tartıúmalar sırasında dev-  Mayıs'ta devletin terörünün teúhiri
vırdır. Aslında biz de böyle yapacak- rimci sol güçlerin iknaya yönelik ola- ya da eylemin meúrulu÷unun savu-
tık. Ama úube ve savcılıkta koyulma- rak dile getirdikleri tüm uyarılar bi- nulması atlanılmaması gereken nok-
sı, gereken do÷ru tavırda eksik ka- rer birer do÷rulandı. Duruúmalarda talar olmakla birlikte, bu savunular
lındı÷ı için bu durum mahkemeler- görülen iki tavır net olarak birbirin- bugün burjuva aydınları tarafından
bile úu ya da bu úekilde ifade edil-
mektedir. Hal böyleyken savunulma-
Sınıflar mücadelesi el titremesini hiçbir dönem sı gereken do÷ru tavır, topluma ye-
affetemdi, affetmiyor da... 1 Mayıs mahkemelerinde ni ve daha ileri mesajlar verebilmek-
tir. Bu ileri mesaj da  Mayıs'ın biz-
do÷ru devrimci tavırdan yan çizenler de bu nedenle zat yaratıcıları oldu÷umuzu cesaret-
le savunmaktan geçer. Kitlelere yö-
hafızalardan silinmeyeceklerdir. neltti÷imiz " Mayıs meúrudur" úek-
lindeki mesajlar ancak böylesi bir
savunuyla inandırıcılık kazanabilir.
deki tavrımızı da etkileyecektir. Mah- de ayrımlaútı. Aynılar aynı, ayrılar ay- Aksi halde kendi meúrulu÷una inan-
keme bu eksiklikleri telafi edece÷i- rı yerde kümelendiler. øçlerinde Öz- mayan ve inanmadı÷ı için de katıldı-
miz bir yer de÷ildir." gürlük Dünyası taraftarları ve øúçile- ÷ını dile getiremeyen " Mayıs savu-
"Sorunu katıldım-katılmadım ikile- rin Sesi çevresi taraftarlarının da bu- nucuları" çıkar ki, bu durumda da
mine sokmak yerine ortak dilekçe- lundu÷u bir grup ifadelerinde  Ma- geniú yı÷ınlara soru sorma hakkı
nin içeri÷ini tartıúalım. Amaç  Ma- yıs'a katılmadıklarını ispatlamaya ça- do÷ar: " Mayıs madem meúrudur,
yıs'ın meúrulu÷unun savunulması ve lıúırken uydurdukları senaryolarla o halde sen niye katılmadın ya da
devlet terörünün teúhir edilmesidir." kendilerinden baúka kimseyi kandı- katılmadım diyorsun?"
"ùube, savcılık ve tutuklama ha- ramadılar ama sınıflar mücadelesin- økincisi, úube ve savcılıkta konu-
kimli÷inde genel e÷ilim katılmadım deki inanç ve kararlılıklarının düzeyi- lan tavrın eksik oldu÷u söyleniyor-
úeklinde ifade vermekti. Bu ifadeyi ni de açı÷a vurmuú oldular. Devrim- sa, do÷ru tavır bu eksiklikleri sürdür-
úimdi mahkemede katıldım diyerek ci sol güçler ise sorumluluklarının mek olamaz. Bu anlamıyla soruna
de÷iútirmek, basit bir çıkıútan ibaret- gere÷ini yalnız kalmalarına ra÷men iradi yaklaúmak esastır. Aksi halde
tir ve mücadele prati÷ine hizmet et- yerine getirdiler. tutarlılı÷ı úube ifadesine ya da savcı-
mez." Birlik gerçekleúmemiúti ve biz ay- lıktaki tutumuna devam etmekte ara-
"Mahkemelerde her dönemde ey- rı düúmüútük. "Birlik" diyenlerin anla- yan, mahkemelerde üzerine düúen
lemimizi savunmanın meúrulu÷u yıúları bu zeminde gerçekleúiyordu. görevi yadsır. Kitlelere  Mayıs'ın
vardır. Fakat bu dönemde  Ma- Geri e÷ilimler, bireysel kaygılar ve meúrulu÷unu savunurken canlı ör-
yıs'a katıldım úeklinde ifadevermek, devrimci sol güçlere karúı olma... nek sunmanın basit bir çıkıútan baú-
örgütlülü÷ün seviyesine denk düú- Devrimciler bu tür bir birli÷i kabul ka anlam taúımayaca÷ını ve müca-
müyor." edemezlerdi. Ve muhtemel ki, bu dele prati÷ine hizmet etmeyece÷ini
øúçilerin Sesi ve çevresi taraftarla- çevrelerce yine sekter ilan edilece- savunmak ise anlaúılır gibi de÷ildir.
rının mahkemedeki  Mayıs'a katil- ÷iz. Devrimci tavrın gerisine düúen- Mahkemeler, devrimciler için bir mü-

ÇÖZÜM 35
l MAYIS VE MAHKEMELER

cadele mevzii, düúüncelerini geniú ki, siyasi kaygıları devrimci sol güç- ve yarına olan inancın göstergesiy-
yı÷ınlara da iletebilecekleri bir kürsü ler üzerinde ba÷layıcı olamazdı. øk- di. Kitleleri bir yandan  Mayıs'ın
olmasaydı, tarihe karúı sorumlulukla- na çabaları sonuç vermeyince, yal- meúrulaútırması için mücadeleye
rımız bulunmasaydı arkadaúlara nız kalmak pahasına da olsa  Ma- ça÷ırıp, di÷er yandan mahkemeler-
hak vermek mümkün olabilirdi. yıs'ın tarihsel önem taúıyacak savu- de bu mücadeleyi baltalayan bir ta-
Buna ra÷men arkadaúlardan iste- nusu oligarúinin mahkeme kürsü- vırl almak, devrimci tavır olamazdı.
nen,  Mayıs sonrasında kaleme al- sünden ülke halkları ve tüm dünya øúte tüm bu düúüncelerden hare-
dıkları "kamuoyu açıklamasında kamuoyuna seslenilerek yapılacaktı. ketle;
yazdıklarından daha ileri tavır gös- Biliniyordu ki, 2 Eylül'ün yarattı- Demokrasi mücadelesinde  Ma-
termeleri de de÷ildi. ÷ı depolitizasyon ve bilinç çarpıklı÷ı yıs mevzisini kazanmak için,
ùöyle diyorlardı açıklamalarında: kitleleri en meúru hak ve taleplerine Geniú halk yı÷ınlarının üzerine
"Bizler iúçi sınıfının mücadele, birlik sahiplenmekten uzaklaútırmıútı. O çöreklenmiú olan yılgınlık, pasifikas-
dayanıúma günü olan  Mayıs'ta halde  Mayıs'a  Mayıs alanında yonun etkilerinin kırılmasında iúlev
Taksim Alanında gözaltına alınan devletin resmi terörüne gö÷üs gere- yüklenmek için,
ve DGM tarafından tutuklanan iúçi rek sahip çıkıldı÷ı gibi, ceza tehditle- Yeni yeni kazanılan direniú gele-
ve ö÷rencileriz(...) bu saldırganlık rine ra÷men  Mayıs'a katılmanın neklerinin zeminini oluúturan inanç
karúısında en do÷al hakkımızı, sa- bir hak oldu÷u mahkemelerdede ve kararlılı÷ı, mahkeme kürsülerin-
vunma hakkımızı sonuna kadar haykırılmalıydı. Bu ileri adım, yı÷ınla- de de ifadelendirerek devrimci gele-
meúru bir çizgide kullandık"(øúçile- rın üzerinde yer etmiú olan depoliti- neklerimizi pekiútirmek için,
rin Sesi, sayı:3 sf:5) zasyonun kırılma çabalarının ayrıl- Yakalanan tarihsel momenti iyi
Arkadaúlar bu ibarelerle kamuo- maz bir parçasını oluúturacaktı de÷erlendirip toplumu ileri taúımak,
yuna seslenmiúler, fakat mahkeme Biliniyordu ki, kendi mücadelesi- bu çaba do÷rultusunda önderlik gö-
kürsüsünde aynı söylemleri tekrarla-
yacak cesareti kendilerinde bulama-
1 Mayıs’a 1 Mayıs alanında devletin resmi terörne
mıúlardı. Ama akıllarına getirmemek-
gögüs gererek sahip çıkıldı÷ı gibi, ceza tehditlerine
te ısrar ettikleri bir úey vardı. Tarihe
ra÷men 1 Mayıs’a katılmanın bir hak oldu÷u
kalacak olan "kamuoyuna" yapılan
mahkemelerde de haykırılmalıydı.
ve dergi köúelerine sıkıúmıú bu söy-
lem de÷il, siyasal dürüstlükle ilgisi
olmayan çeliúkili davranıúları ve de
mahkeme kürsüsünde yoldan ge-
çerken nasıl tesadüfen alındıklarını
ispatlama çabaları olacaktı. nin meúrulu÷una inanıp, bunu pra- revini yerine getirmek için
tikte kanıtlamayanın, yı÷ınları etkile- Oligarúinin  Mayıs direniúi ve
Sınıflar mücadelesi el titremesini
me, yönlendirme úansı da yoktur. Mehmet Akif Dalcı'nın katli ile ilgili
hiçbir dönem affetmedi, affetmiyor
Devrimcilerin mahkem tavrı, tam da yalan, çarpıtma ve demagojilerini
da...  Mayıs mahkemelerinde do÷-
bu nedenle burjuva liberallerinin da- açı÷a çıkarmak için,  Mayıs mah-
ru devrimci tavırdan yan çizenler de
hi(hatta Anayasa Mahkemesi karar- kemeleri, direniúçilerin sesinin tüm
bu nedenle hafızalardan silinmeye-
larında da kabul edilen) kabul etti÷i, dünyaya iletilebilece÷i politik bir kür-
ceklerdir.
soyut "t Mayıs meúrudur" nakaratla- sü olarak kullanıldı.
rıyla sınırlı olamazdı.  Mayıs meúru Oligarúi devrimci sol güçlerin 
1 MAYIS MAHKEMELERø VE
ise, haklı ise suç olamazsa bunu Mayıs direniúini savunan kararlı tavrı
DEVRøMCø SOL GÜÇLERøN TAVRI
mahkemelerde de öncelikle savuna- karúısında úaúkınlı÷a düútü. Davanın
Devrimci sol güçler, henüz 
cak ve cesaretle gösterecek olanlar açılmasıyla nasıl bir politik gaf
Mayıs mahkemeleri açılmadan,
devrimcilerdi. Devrimci sol güçler iúledi÷inin farkına vardı÷ında ise iú
alacakları tavrı net bir biçimde
bu noktada tehdit ve baskılarla sin- isten geçmiúti. Mahkeme silahı, oli-
dosta düúmana ilan etmiúlerdi.
dirilmiú kitlelerin ruh haline sahip garúinin üzerine do÷ruldu. O, kendi
"... Mayıs, DGM'lerde tüm gör-
olamazlardı. Tam tersine ülke topra- silahı ile vuruldu.
kemiyle bir kez daha yaúanacak
÷ına cesaretin kararlılı÷ın, inancın  Mayıs'ı savunmak konusunda
Evet  Mayıs 89 henüz bitmedi. Ve
hesaplaúması da bir yandan oligar- tohumu  Mayıs'ta gerçekleútirilen tüm çabalara karúın mahkemelerde
úiyle sürerken, di÷er yandan da yaratıcı direniúe sahiplenerek ekile- de birlik sa÷lanmamıútı ama  Ma-
oportünizmle yapılıyor, yapıla- bilirdi. yıs'ın meúrulu÷u devrimci tavır gös-
cak."(Yeni Çözüm Özel Sayı Tem- Devrimci sol güçler öncü/önder terilerek savunulmuútu.
muz 89, sf:3) vasıflarını tutsaklıkta mahkeme kür-
Bu nedenle oportünizmin huku- sülerinde de korumalıydı. Bu, halka DEVRøMCø SOL GÜÇLERDEN 1
karúı duyulan sorumlulu÷un gere÷i MAYIS TUTUKLULARI

ÇÖZÜM 36
HøROùøMA

HøROùøMA
LANETLE
ANILACAK
Emperyalist kampa rinde.
damgasını vurmaya çalı- Evet iki paylaúım savaúına tanık
úan ABD'nin "B-29" savaú oldu dünya halkları 20.yüzyılın ilk
uça÷ı, "Little Boy- Küçük yarısında. Kapitalistlerin daha çok
Çocuk" adını verdikleri kâr hırsı ile giriútikleri bu paylaúım
atom bombasını Hiroúima savaúlarından en korkuncu ve mil-
kentine bırakmadan önce yonlarca insanın ölümüyle sonuçla-
kentte herúey normaldi. 6 nan ll.paylaúım savaúı oldu.  Eylül
A÷ustos günü sabah saat 939 yılının Eylül'ünde Nazi birlikle-
8.5'de bırakılan bomba rinin Polonya'ya girmesiyle baúla-
ölüm saçtı, dehúet saçtı.. yan savaú 9 A÷ustos'ta Nagaza-
Kısa bir süre içinde 78 bin ki'ye ABD'nin atom bombası atma-
insan öldü. 4 bin insan sının ardından Japonya ön koúul-
kayıp, 38 bin insan ise suz teslim olmasıyla son buldu... 6
a÷ır yaralandı. Bununla ve 9 A÷ustos 945'de Japonya'nın
Kapıları çalan benim/ Ka-pıları birer da kalmadı, ABD'nin marifeti!.. 9 Hiroúima ve Nagazaki kentlerine atı-
birer/ Gözünüze görünemem/ Göze A÷ustos'ta bu defa Nagazaki hedef lan atom bombalarıyla savaú son
görünmez ölüler/ Hiroúima'da öleli/ seçildi. 20 tonluk "Fat Man-Tombul bulurken ilk kez kullanılan nükleer
Oluyor bir on yıl kadar/ Yedi ya- Adam" atom bombası düútü÷ünde silahlar insanlık tarihine kara birer le-
úında bir kızım/ Büyümez ölü ço- Nagazaki'nin üstüne, 27 bin ke olarak geçti. Lanetler ya÷dırıldı
cuklar..." Büyümedi ka÷ıt gibi kavru- nüfuslu kentte bir anda 24 bin bu vahúetin sorumlularına, Öte yan-
lan çocuklar. Büyümedi gözleri kör insan yok oldu. Yüzbinlerce insan dan bir gerçek de daha iyi görüldü:
olmuú, bedenleri yanmıú kız çocuk- uranyum bombasının izlerini taúıdı Bu dünyada kapitalistler arasında
ları, o÷lan çocukları... Hiroúima katli- üstünde ve hala taúıyorlar bedenle- pazar kavgası, kâr kavgası sürdük-
amının kurbanlarından bir Japon kı-
zının duygularıydı Nazım Hikmet'in
dizelerinde dile gelen. O küçük be-
denleri kül olup havaya savrulan ço-
cuklar, yıllarca sakat yaúamaya
mahkum olan insanlar lanetler ya÷-
dırdılar o bombayı atanlara, o savaúı
çıkaranlara. Ancak lanet ya÷dıra-
bildiler, ellerinden baúka bir úey gel-
medi. Ve engel olamadılar 9 A÷us-
tos'ta Nagazaki'ye atılan ikinci
atom bombasına.. O Japon kızı ki
6 A÷ustos 945'te emperyalist
ABD'nin "Enola Gay" adlı "B-29"un
kapa÷ı açılıp 20 tonluk uranyum
bombası Hiroúima'nın üstünde pat-
lamadan önce úeker de yiyebiliyor-
du.

ÇÖZÜM 37
GRUP YORUM

çe nükleer silahların da önüne geçi-


lemezdi. Emperyalist saldırganlı÷ın
bir baúka yüzü olan nükleer tehdit
bugün hâlâ bir gerçek olarak göz-
TÜRKÜLER
ler önünde duruyor.
963 yılında Nükleer Silahların

SUSMAZ
Sınırlandırılması Antlaúması ve ulus-
lararası birçok sözleúme de nükleer
silahların geliúimini engelleyemedi.
Afrika'da ve birçok geri bıraktırılmıú
ülkede insanlık açlıktan ölüme mah-
kum olurken bir avuç emperyalist
ülke dünyayı tam bir barut fıçısına
dönüútürmekten geri durmadılar.
Egemenlerin do÷asında vardı sa-
HALAYLAR SÜRER
vaú. Köleci toplumdan günümüz ka-
pitalist toplumuna süregelen hep
egemen güçlerin canavarca mülki- alk gecelerinde, direniúlerde, bir açık hava konseri veren Grup
yet ve kâr tutkuları emekçi sınıflara konserlerde söyledikleri coúkulu Yorum kitlenin nabzını eline alıyor
ölüm, egemenlere ise zenginlikler direniú ve sevda türküleriyle ve alanı coúku seline çeviriyordu.
getirmiútir. Ve bugüne dek hiç bo- yakından bildi÷imiz Grup Yorum Belediye halka böyle güzel hizmet
zulmadı bu kural. Kore savaúı, Viet- halen Mersin Kapalı E Tipi Ce- vermenin gururunu yaúayaca÷ına
nam Savaúı, øsrail-Arap çatıúmaları, zaevinde tutuklu ve 2 Eylül'de Grup Yorumu ça÷ırdı÷ına bin piú-
Irak-øran Savaúı ve en son Halepçe mahkemeleri var. man oluyordu.(!) Nitekim bir dahaki
Katliamı... Her defasında daha kor- Önce konser sonrası gözaltılar úenli÷e yasaklı grup oldu. Ardından
kunç soykırımlara tanık oldu dünya- ve davalar, sonra konser engelleme- Gebze Belediyesinin festivaline de
nın mazlum halkları. Yüzbinlerce in- leri ve nihayet konser öncesi gözal- katılan Grup Yorum yine coúkulu
san hep kimyasal silahların hedefi tı-tutuklama ve konser yasaklarıyla bir konser veriyor ve oradan Adana
oldu. üzerindeki baskılarla sindirilmek, Mersin'deki iúçi gecelerine gidiyor-
Emperyalizmin dünyayı iúgali sür- yok edilmek istenen ama tüm bun- du. Buralardan dönüúüne rastlayan
dükçe burjuva hümanist barıú nara- lara ra÷men yeniden úekillenen ve østanbul Kadıköy konserini Kadıköy
ları engelleyemezdi bu katliamları. içerde dıúarda çalıúmalarını sürdü- Emniyeti ve Kaymakamlı÷ının yer
Dün Hiroúima, Nagazaki'de sergile- ren bir Grup Yorum var artık. sahibini zorlama ve tehdit tavırlarıyla
nen vahúet ve katliam, bugün bir- 22 Nisan 89'da Açık Hava Tiyat- iptal ettirme çabası boúa çıkmıútı ve
çok ülkede ve Halepçe'de, Cudi rosunda binlerce insanın meúaleler- Grup Yorum dönüúte konserini
da÷larının eteklerindeki Kürt halkı le halaya durdu÷u ve  Mayıs önce- verebilirdi ama ilk defa açıktan bir
üzerinde tekrarlanmaya çalıúılıyor. si kararlı coúkusunu sahnedeki baskıyla yüzyüze kaldılar: Adana'da-
Hiroúima ve Nagazaki kentlerine Grup Yorumla birleútirdi÷i konser ki coúkulu konserden sonra Mersin
atılan atom bombalarının 44.yıldö- ertesi gün basında geniúçe çıktı÷ın- Likat-øú Sendikasının düzenledi÷i
nümünde bugün, dünyanın ezilen da egemen sınıfların içine, yaklaúan gecenfn baúlamasına -2 saat kala
halkları o gün atılan bombaların da-  Mayısla ilgili korkular girmiúti! insanlar polisçe engellenip da÷ıtıl-
ha korkunçlarının tehditi altında bu- Ama Grup Yorum da bu konseriyle maya çalıúılıyor, Grup Yorum müda-
lunuyor. Bu sömürü, talan düzeni, kıskaca alınmaya baúlayacaktı artık. hale ediyor ve protesto için "Gül ey
bu emperyalistler arası kâr kavgası Nitekim 30 Nisan Eskiúehir konse- can" söylerken tekme-tokat gözaltı-
sürdü÷ü sürece dünyada gerçek rinde gözaltına alınıyorlar ve 3 gün na alınıyorlar ve tutuklanıp cezaevi-
barıú sa÷lanamayacaktır. Ve insanlı- açlık grevinde kalıyorlardı. Egemen ne gönderiliyorlardı.
÷ın daha büyük yok oluúlara u÷ra- sınıflar belki de  Mayıs'ta Grup Yo- Hemen Grup Yorumla ilgili bir
masını istemiyorsak, yeni Hiroúima'- rum'un eme÷in bayramını türküleriy- kampanya baúlıyor ve OKM'de sa-
lar, Nagazaki'ler, Halepçe'ler olma- le kutlamak için østanbul'a dönmesi- natçıların katıldı÷ı bir basın toplantısı
sın diyorsak daha sıkı sıkıya sarılma- ni istememiúti. Gerçi söyledi÷i kürt- ile Yorum'un dıúarıda kalan ele-
lıyız gerçek barıúın kavgasına. O ba- çe úarkılar da gözaltına alınmaları manlarında Efkan ùeúen ve Ejder
rıúı fethetmek bizlerin elindedir. için yeterli bir nedendi ama açılan Akdeniz "Yorumlar Tükenmez",
Onu emperyalizmin kana buladı÷ı Konya DGM'deki dava takipsizlikle "Türkülerimiz Susmaz, Halaylar Sü-
pençesinden kurtarmak için önce sonuçlanıyordu. rer", "Biz Grup Yorumuz ve konser-
iyi bir savaúçı olmak gerekir. Daha sonra østanbul'da Kadıköy lerimize devam ediyoruz" mesajıyla
Belediyesinin düzenledi÷i úenlikte yeni Grup Yorum'u oluúturma çaba-

ÇÖZÜM 38
GRUP YORUM

kence karúısında "øn- ların bizim gibi ülkelerde a÷ır baskı


sanlık Onuru øúkenceyi koúullarına tabi kalaca÷ı kaçınılmaz
Yenecek" sloganını bir gerçek. Grup Yorum'un her gitti-
atmaksa evet suç iú- ÷i yerde verdi÷i konserler katıldı÷ı
ledik!" geceler direniú coúkusunun türküler-
Mahkemede poli- le doru÷a çıktı÷ı ve salondan çıkan
sin kapıda ve heyetin insanlar, zorlu yaúama güçle, moral-
içende yarattı÷ı ger- le güzel-iyi duygu ve düúüncelerle
ginlik Grup Yo- gönderdi÷i açık bir gerçek. Böyle
rum'un tutuklulu÷u- bir grup kitleselleúmemeli ve örnek
nun devamının belirti- alınmamalı. Onun için de neden ne
siydi ve nitekim de olursa olsun her yerde konseri ya-
öyle oldu. saklanmalı ve cezalandırılmalılar. øú-
Ertesi gün dıúarda-ki Grup te mantık bu. Ama "bir ulusun türkü-
Güzaltı ve tutuklamalar Grııp Yorum'u susturamadı Yorum'un muhteúem bir coú- lerini yapanlar, yasalarını yapanlar-
kuyla geçen konserini Mersin dan daha güçlüdür" demiútik. øúte
sına giriúiyorlardı. 4 Bine yakın im- Emniyeti sıkıla sıkıla tırnaklarını Grup Yorum kendini yeniledi. Ve
za toplandı ve Mersin Emniyetinin yiyerek izlemek zorunda kalıyordu yarattı÷ı birikimle onu kaldı÷ı yer-
tavrı protesto edildi. Çeúitli ilanlar ve bir gün sonra oynanan den ileriye götürecekler mutlaka
çıktı gazetelerde. Ve kurulan yeni oyun(øcraatın øçinden ønsan çıkar.
grup Beúiktaú Tarihi Çay Bahçesin- Manzaraları) Grup Yorum'un ùu anda Grup Yorum'un dıúarı-
de verdi÷i ilk konserde Emniyet ve prestijini bir kez daha yükseltiyordu. daki elemanları Ekim baúında hepi-
Kaymakamlı÷ın yasak tavrı ile karúı- Tüm bunlar, geliúen olaylar yaúa- mizin elinde olacak bir kaset çalıú-
laútı. Hatta Antalya'daki konserlerini mın her alanında yükselen baskılar- ması için stüdyoya girdiler. Kaset
de Emniyet ustaca engelliyordu: Yer da Grup Yorum'un da aldı÷ı paydır, "Günola" adını taúıyor. Cezaevi
sahibi Belediye Baúkanını satın alarak Ama neden sadece onlar? Niye ürünleri ve kendi besteleri var. Beri-
ve son anda yer verdirtmeyerek. baúkaları de÷il? Bu sorunun cevabı van türünde süreci kucaklayan bir
Mersindeki iúçiler, ilericiler, dev- karmaúık gibi gözükse de oldukça kaset deniyor.
rimciler Grup Yorum'un serbest bı- basit aslında. Egemen sınıflar yüzü Bir halkın türküleri susturulamaz,
rakılması için u÷raúan TAYAD Ge- halka dönük ve onun için sanat üre- türkücüleri susturulamaz diyen
nel Baúkanı Gülten ùeúen ve Grup ten onun yanında olan, onun acıları- Grup Yorum'un "Türküler Susmaz,
Yorum Avukatı Bedii Yarayıcı'nın na ve sorunlarına çözümler üreten Halaylar Sürer" deyiúi tüm gerçekle-
hep yanında oldular. Basın toplantı- ve gelecek sevinci aúılayıp direniúle- ri ifade ediyor.
ları ve protestolar gerçekleúti ama rine moral veren coúku katan sanat- øçerideki Grup Yorum'un serbest
Grup Yoruma alınan tavır ibret-i çılar ve sanat istemiyor. Bu tavrını kalması için herkesi, tüm duyarlı ay-
alem tavrıydı. Egemen sınıflar ve on- halkın sanatçıları olarak ısrarla sür- dın sanatçı, ilerici ve devrimcileri
ların Mersin'deki yasal temsilcileri düren Grup Yorum'un veya sanatçı- Grup Yorumla dayanıúmaya ça÷ırı-
kendi yasalarını çi÷neyerek Grup yoruz.
Yorum'un serbest kalmasını engelle-
diler. "Burunları büyümüú sürtülme- GECE:
si lazım, baúka müzik grubu mu
yok" diyerek daha mahkeme baúla-
madan olayı bir hukuk davası ol-
maktan çıkarıp politik davaya dö-
ÇOCUKLAR ÖLDÜRÜLMESøN
nüútürüyorlardı.
Mahkemeye østanbul'dan çeúitli 6 A÷ustos'ta, Hiroúima'ya atom bombası atılıúının yıldönümü nedeniyle
avukatlar, aileler, OKM oyuncuları DEMKAD'ın Ankara ùubesi tarafından bir gece düzenlendi.
ve yeni Grup Yorum gidiyor ama Gecede DEMKAD'lı kadınların sergiledikleri "Çocuklar Öldürülmesin"
içeri alınmıyorlardı. Basın içeri alın- adlı oyun büyük be÷eni kazandı. Okunan úiirler ve söylenen marúlarla
mayıp yaka paça atılıyor ve yasak emperyalist katliamlara duyulan nefret ve bunlara karúı mücadele karar-
konuyordu. Savunma dinlenmiyor- lılı÷ı ortaya kondu.
du. Grup Yorum'un tutuklu eleman- TAYAD ve Yeni ÇÖZÜM kendi mesajlarını okuyarak nefreti ve kini birlikte
ları savunmalarını okumak istiyor yo÷urdular. 44 sene önce Hiroúima'da, kısa zaman önce Irak'ta ve
ama hakim okutmuyordu. Ve soru- úimdi ülkemizde burjuvazi de÷iúmeyen katliamcı yüzünü Cudi da÷larında
yorlardı hakime: Bizim suçumuz iú- göstermeye devam ediyor.

ÇÖZÜM 39
12 EYLÜL

12 EYLÜL'Ü AùAMAYAN SOL


VE DEVRøMCø GÖREVLERøMøZ

Aradan geçen 9 yıldan sonra, 12


Eylül faúizminin ne
kurumlaútı÷ı, toplum üze-rinde,
solda ve insanların beyninde
ölçüde 12 EYLÜL’Ü
yarattı÷ı tahribatların düzeyi, daha

SOL’DA YOK
iyi anlaúılıyor. Aradan 9 yıl geçti
ama hala 12 Eylül süreci aúılamadı.
Bu konuda öncelikle solun içinde
bulundu÷u durum ve ne yapmak is-
tedi÷i tartıúılmalıdır. Kitlelerin psiko-
lojik, moral, siyasi olarak içinde bu-
lundukları durumun önemi de yadsı-

MÜCADELE
namaz. 12 Eylül, kitlelerin devrimci
mücadeleye katılımının ve politikleú-
mesinin önünü kesmede çok úeyler
baúardı. Sol bu kıskacı nasıl yara-
caktır? Bu soruların yanıtları da 12
Eylül sürecinde solun takındı÷ı tavır-
da yatıyor.
Baskı ve terörle birlikte uygula-
nan depolitizasyon politikası, kitlele-
ri, düzenin yarattı÷ı boú hayallerle
dolu kanallara çekti. Solun bunun rine verdi÷i zararla orantılı olarak ci eylemlerle kıracak, kitlelerin tepki-
karúısındaki etkisizli÷i tartıúmasızdır. tapkilerini dıúa vuramamıúlardır. Kit- lerini açı÷a çıkaracak ve yer -yer
Sol da en az kitleler kadar bu politi- lelerin, satın alma güçlerinde önemli ekonomik temeldeki çıkıúlarını poli-
kaların etkisinde kaldı. Sorunun dü- düúüúlerin oldu÷u, tükettikleri temel tikleútirecek devrimci irade ve güçle
÷ümlendi÷i nokta burasıdır. Sol ken- tüketim maddelerine astronomik ilgilidir. Bu süreçte devrimci irade-
di içinde 12 Eylül'ü aúamadı÷ı nok- denebilecek oranda zamların nin rolü çok önemli bir yer tutuyor.
tada, kitlelere nasıl bunu yaptıracak- yapıldı÷ı durumlarda bile soka÷a Bütün koúulların var oldu÷u nokta-
tır diye sormak gerekiyor. dökülmediklerini yaúanan gerçekler da, devrimci iradenin müdahalesi-
Çarpık kapitalizm ve milli krizin gösteriyor. En zor durumda kaldık- nin yetersizli÷i, sürecin aúılmasını
sürekli istikrarsızlık, sosyal, politik larında ise ekonomik taleplerle pa- ve devrimci mücadelenin alternatif
Baskı ve terörle uygulanan depolitizasyon olarak kitlelerin çekim alanı olması-
politikası, kitleleri, düzenin yarattı÷ı boú hayallerde nı engelliyor. Bütün iú sürecin ge-
reklerini yerine getirmek ve devrim-
dolu kanallara çekti. Solun bunun karúısındaki
ci mücadeleyi çok yönlü diyalektik
etkisizli÷i tartıúmasızdır. Sol da en az kitlerler kadar bir bütünlük içerisinde örgütleyebil-
bu politikaların etkisinde kaldı. Sorunun dü÷ümlendi÷i mektir. Ancak bu baúarıldı÷ı ölçüdü
nokta burasıdır. Sol kendi içinde 12 Eylül’ü aúamadı÷ı kitleler üzerindeki 12 Eylül baskısı,
noktada, kitlelere nasıl bunu yaptıracaktır diye yılgınlık ve karamsarlı÷ı, politikadan
sormak gerekiyor. ve örgütlü mücadeleden kaçıúın
önü alınabilecek, toplumsal yozlaú-
huzursuzluk üretmesine bakarak, úif eylemlere giriúmeleri, sürece dev- ma ve çürümeye karúı her alanda
"12 Eylül faúizmi kalıcı de÷ildir" de- rimci güçler müdahale etmedikten alternatifler yaratılabilecektir. øúte or-
mek bu anlamda bir úey ifade etmi- sonra, düzenin egemenlerini fazla taya konuldu÷u gibi kitleleri politik-
yor. Ülkemizde kriz süreklidir ve var- zor duruma sokmamıútır. Hatta yer leútiremedi÷imiz, ekonomizmin ve
lı÷ı da kitleleri harektlendirmede ye- yer bu hareketlenmeleri kendi iç he- düzen partilerinin yörüngesi dıúına
terli bir neden de÷ildir. Ülkemizde saplaúmaları yönünde kullanmaya çıkaramadı÷ımız, bu süreçte 12 Ey-
kitleler, sürece devrimci güçler ör- kalkmıúlardır. lül'ün etkisinin kırıldı÷ını ve devrimci
gütlü olarak müdahale etmedi÷i Evet sorunun çözümü açıktır. Bu sürecin önünün açıldı÷ını söyleye-
müddetçe, bir iki istisna dıúında hiç- çözüm, do÷rudan kitleleri sarsacak meyiz. Devrimci sürecin önünün aç-
bir zaman, krizin yıkıcılı÷ı ve kendile- ve depolitizasyonun etkisin devrim- mak radikal kitle eylemleriyle birlik-

ÇÖZÜM 40
12 EYLÜL

tüm olumsuzluklarına ra÷men 2


Eylül'ün etkisini kırmada bir kaç yıl
içerisinde hiç de az úey yapılmamıú

N ETKøLERø
tır. En azından, boyutlu olmasa da
yapılan devrimci úiddet eylemleri ve
radikal kitle hareketleri ortadadır. 2
Eylül'ü aúmak, alternatif politik bir
güç olmak için yapılanlar, gelecek
ve halk için umut vericidir. Ama so
run sürecin karakterini de÷iútirme,

EDøLMEDEN
devrimci güç ve örgütlerden yana
a÷ır bastırma olarak kavrandı÷ında,
daha çok úeylerin yapılması gerekti
÷i de kabul edilmesi gereken bir
gerçektir. Karúı-devrimin saldırıları
karúısında, sınıf mücadelesi, devrim

GELøùEMEZ
ci sol güçlerden ve tüm Türkiye so
lundan daha çok úey yapmalarını is
temektedir. Sınıf mücadelesini dev
rimci úiddet temelindeki bir politik
mücadele ile, 2 Eylül'ün etkilerini
önce etkisizleútirecek, sonra devrim
ci güçler lehine ortamı de÷iútirecek
Arif SOYLU úekilde yükseltmek zorunluluk ol
maktadır ki, 2 Eylül'ü aúmak der
ken, tastamam bunu anlatmak isti
yoruz. Böylesi bir prati÷in örgütlen
te onu daha da geliútirecek, güçlen- lamak için birbirleriyle yarıúırlarken,
mesi, önce solun kafasındaki 2 Ey
direcek tüm mücadeleleri bu eksen- kitlelerin talepleriyle adeta alay edi-
lül'ü yenecek, sonra bu mücadele
de birleútirecek olan devrimci úid- yorlar. Kitlelerin taleplerine sahip çı-
giderek halkı saracak ve olumlu
det eylemleriyle sa÷lanabilir ancak. kar gözükürken iktidarın yolunu te-
yönde etkileyerek kitlelerin geniú
Aksi durumda depolitizasyonu ye- kellerle yaptıkları toplantılarda arıyor-
boyutlarda mücadeleye katılmasını
necek kısmi etkisi olan radikal kitle lar. Ama ne var ki bugün halk kitle-
sa÷layacaktır. _______________
eylemlili÷inin kısır bir döngüye gir- leri solun içinde bulundu÷u duruma
mesi ve gerilemesi kaçınılmazdır. 2 Eylül’ün etkisinin kırıldı÷ını ve devrimci
Partileúme, kadrolaúma süreci
sürecin önünün açıldı÷ını söyleyemeyiz. Devrimci
de böyle bir süreç yaúanarak ta-
mamlanabilir ve böyle bir süreçte
sürecin önünü açmak radikal kitle eylemleriyle onu
kitlelere güven veren bir örgüt em- daha da geliútirecek, güçlendirecek tüm mücadeleleri
peryalizm ve oligarúiye karúı politik bu eksende birleútirecek olan devrimci úiddet
bir alternatif olma iddiası taúıyabilir. eylemleriyle sa÷lanabilir ancak. Aksi durumda
Hedefi açık ve kitlelerin anlayabile- depolitizasyonu yenecek kısmi etkisi olan radikal
ce÷i úekilde olan devrimci úiddet kitle eylemlili÷inin kısır bir döngüye girmesi ve
eylemleri, kitleleri sarsacak ve onla- gerilemesi kaçınılmazdır.
rın, düzenin úu ya da bu kurumuna
ba÷ladıkları umudu silip atmalarını bakarak, kendisine güven verecek DEVRøMCø GÜÇLER GELøùTøKÇE
kolaylaútıracaktır. Biz de oligarúinin bir gücün henüz olmamasından ha- BURJUVA MUHALEFETøN
karúısına anladı÷ı dilde konuúan reketle, yine, bir düzen partisinden 2 EYLÜLCÜ YÜZÜ AÇIöA ÇIKIYOR
ciddi, etkili ve kalıcı bir güç çıkara- di÷er bir düzen partisine destek 2 Eylül bataklı÷ında do÷muú,
madı÷ımız sürece, ne kadar do÷ru kaydırmaktan baúka birúey yapamı- 2 Eylül'ü her úeyiyle sürdürmeye
ve haklı olursak olalım, kitlelere ne yor. Ama yine de sürece damgasını çalıúan ANAP kitleler nezdinde gü-
vaad edersek edelim, bu kitlelerin vuran bu geliúmelerin yanında, dev- cünü tamamen yitirdi. 2 Eylül'ün
düzen partilerinden kopmalarını ge- rimci güçlerin, 2 Eylül'ün etkisini ve 24 Ocak'tan bu yana uygulanan
tirmeyecektir. Yaúanılan gerçekler kırmak ve halk kitleleriyle daha ge- ekonomi politikanın faturasını gide-
ortadadır. Düzen partileri emperya- niú ve kalıcı ba÷lar kurmak için yap- rek yoksullaúan kitleler ANAP'a çı-
lizme ve oligarúiye kendilerini kanıt- tıklarını da görmek gerekiyor. Solun kardılar. øktidarın görünen yüzü ol-

ÇÖZÜM 4
12 EYLÜL

Tanklarıyla, tüfekleriyle bir karabasan gibi çöktüler... Ama saltanatları fazla uzun sürmeyecek; çünkü tarih onlardan de÷il
bizden yana
masıyla da bu do÷al bir sonuçtu. sıyla yaúatacak partiler bu süreçte rimci alternatifin olmadı÷ı ya da he-
26 Mart seçimlerinde oy oranı ANAP'ın yerine alternatif olacaktır. nüz kitlelere güven verecek güce
%20'lere gerileyen ANAP, hükümet ANAP'ın 2 Eylül partisi olarak eriúmedi÷i noktada, ANAP'a úamarı
olmanın bütün güç ve olanaklarını, yıldızı söndükçe, 2 Eylül sürecinin vuran kitlelerin DYP ve SHP'ye yö-
kitleler nezdinde yeniden alternatif ürünleri olan DYP ve SHP'nin yıldızı nelmelerinden baúka ne beklenebi-
olma yolunda kullanmaya kalksa ister istemez parlıyor. Burada kitlele- lirdi ki? 2 Eylül düzen partilerinin
da sonuç de÷iúmiyor. Kamuoyu rin úaúkınlı÷ından geçmiúi çabuk hepsini kapatmakla, siyaset yasakla-
yoklamaları, ANAP'ın bütün çırpınıúı- unuttu÷undan söz etmek gerekiyor. rı koyarak politikacıları kötülemek
na ve kitlelerin a÷zına bir parmak için her yola baúvurmasıyla düzen
bal çalma politikalarına ra÷men 12 Eylül koúulları úu veya partilerini karúısına almıútı. Yoksa
%20'lerin altına düútü÷ünü gösteri- bu biçimde oligarúinin emperyalizm ve oligarúinin gelinen
yor. ANAP kitlelerin gözünde alter- süreçte devrimci mücadeleyi ve
di÷er muhalefet partilerince halk muhalefetini durdurmak ve dü-
natif olma durumunu kaybetti÷i öl-
çüde, aslında oligarúi nezdinde de sürdürülecektir. zenin istikrarını geçici de olsa sa÷la-
kaybediyor. Emperyalizm ve oligar- Çünkü oligarúi 12 Eylül'ü mak için, tek alternatifi olan 2 Ey-
úi, kendi politikalarının uygulanma- kurumlarıyla, ideolojisi, lül'e karúı olmaları ne hadlerine! So-
sında ve uúaklıkta kusur etmese felsefesi ve tüm nuçta onlar da "Terör", "anarúi", "bö-
de, kitlelerin deste÷ini çekti÷i ve ka- lücülük" diye karalamaya çalıútıkları
muoyu nezdinde ipli÷i iyice pazara yönleriyle sürdürmekten devrimci mücadelenin ezilmesinde
çıkmıú olan bir siyasal gücü inatla yanadır. 12 Eylül'ü birleúiyorlar, 2 Eylül'ü destekliyor-
desteklemeyecektir. 2 Eylül partisi kurumlarıyla, politikasıyla lardı. Zaten ordunun devreye sokul-
olarak ANAP misyonunu bitirmiútir. yaúatacak partiler bu ması, sınıf mücadelesinde devrimci
Hatta yıl sonunda Evren de gide- süreçte ANAP’ın yerine güçlere ve halka karúı kullanılmaya
cektir, ama tüm bunlar 2 Eylül'ün alternatif olacaktır. baúlanması, CHP döneminde baúla-
gitti÷i ya da bitti÷i biçiminde anlaúı- tılmıú, AP döneminde geliútirilerek
lamaz. Bu sefer 2 Eylül koúulları Bugün yıllarca kitlelere baskı, zu- devam ettirilmiútir. 2 Eylül, bu geli-
úu veya bu biçimde oligarúinin di- lüm ve yoksullu÷u yaúatmıú, 2 Ey- úim üzerinde, kendisine düzen parti-
÷er muhalefet partilerince sürdürüle- lül öncesi oligarúinin destek ve gü- lerinin yıprandı÷ı ve düzeni gere÷i
cektir. Çünkü oligarúi 2 Eylül'ü ku- venini kazanmıú, AP'nin misyonunu gibi koruyup kollayamadıklarının an-
rumlarıyla, ideolojisi, felsefesi ve sürdürmeye çalıúan DYP'ye destek laúılması oranında meúruluk zemini
tüm yönleriyle sürdürmekten yana- vermeleri, yadırganacak bir durum buldu. Herkesin hemfikir oldu÷u bir
dır. 2 Eylül'ü kurumlarıyla, politika- olarak görülmemelidir. Hiçbir dev- nokta var ki, o da, 24 Ocak Kararla-

ÇÖZÜM 42
12 EYLÜL

rı ilan edildikten sonra, sınıf müca- tıcı olacaktır. tikasına kendini uydurmuú bir parti-
delesini bastırmadan bunu do÷ru- øcraatta SHP'de gerek 2 Eylül dir. Çok yerde devrimci ve demok-
dan ordudan baúka hiçbir gücün karúısında, gerekse de oligarúi karúı- ratik güçlerin mücadelesi karúısında
uygulayamayaca÷ı gerçe÷idir. 24 sında çok farklı tutum içinde olma- ANAP'tan daha devletçi ve 2 Ey-
Ocak kararları devrimci mücadele- yacaktır. Bırakalım SHP'yi SHP'den lül'le bütünleúen tavırlar alabilmekte-
nin düzeni sarstı÷ı o günün koúulla- çok daha keskin sloganlarla iktidar dir. Tekelci burjuvaziye güven ver-
rında ka÷ıt üzerinde kalmaya mah- olan CHP'nin söyledikleriyle yaptık- mek için baúvurmadı÷ı yol kalma-
kum olmasa dahi, hiç de sonuç alı- ları birbirinin tersi olmuútur. Sıkıyö- mıútır.
cı olmayacaktı. Sonuçta DYP'yi netime karúı olan CHP sıkıyönetim Oligarúiye daha fazla güven ver-
kontrolleri altında tutan Demirel ve ilan edendir. Kontgerillayı da÷ıtaca- mek için kendi içindeki demokratla-
eski AP kadrolarının, 2 rı tasfiye etmesi, açlık
Eylül'le çeliúkisi, 2 Ey- grevlerine karúı, Kürt so-
lül'ün ekonomi politikası- rununa karúı ANAP'la
na ve devrimci güçleri aynı düúünceleri paylaú-
ve halkın tepkilerini, baskı ması, SHP'nin halkın de÷il
ve terörü artırarak oligarúinin alternatifi
bastırmasında, yani icra- oldu÷unu ortaya koydu-
atının temel politikasında ÷u gibi, 2 Eylülcü yüzü-
de÷ildir. 2 Eylül öncesi nü de açı÷a çıkarıyor.
düzen partileri, cuntayı, Bölücülük, terörizm,
siyasi arenayı kendilerine anarúizm yaygaralarıyla
kapatması noktasında sınıf mücadelesinin bas-
eleútiriyorlardı. Daha da tırılmasını úiddetle des-
önemlisi cuntanın, AP'nin teklemesi de bunu gös-
gündeme getirdi÷i 24 teriyor.
ocak kararlarını
uygulaması bir yana, 12 EYLÜL
yaptı÷ı anayasa ve ona
DEMORALøZASYONU
ba÷lı oluúturulan yasalar,
ÖNCE SOLDA YOK
Demirel'in ve AP'nin
EDøLMELøDøR
yıllardır isteyipte yapa-
Aradan 9 yıl geçti.
madı÷ı úeylerdir. Siyaset
Solun büyük kesimi 2
yasaklan delindi÷inde
Eylül'ün etkisinden ken-
sahte, demokrasi
disini kurtaramadı. Ör-
havarisi geçinen Demi-
gütlü bir güç olarak oli-
rel ve DYP'nin, süratle
garúiye karúı mücadele
eski konumuna rücu et-
içerisinde yer alacak ko-
mesi ve 2 Eylül'le uz-
numa gelemedi. Çok il-
laúması, gerçek yerini
kel, geri, devrimci müca-
gösteriyor. Kendinin öl-
deleye hizmet etmeyen
medi÷ini egemen sınıflara
tartıúmalar solda yer
kanıtlayan Demirel, bu
alan bir çok grupu içten
süreçte cunta ve
içe çürüttü. Bugün öyle
cuntanın yasalarıyla da
hale gelindiki, pratikten
arasındaki iliúkileri adım
kopuk ve ülkemiz sınıf mücadelesi
adım yoluna koydu. Bugün gelinen ÷ız diyen de CHP'dir, iktidar olduk-
somutunu pek ilgilendirmeyen tartıú-
aúamada, sınıf mücadelesinin tan sonra, "araútırdık kontrgerilla di-
malar ve mücadeleden uzak kal-
yükselmesiyle, Türkiye ye bir kurum yoktur" diyen de... ølk
mak, bazılarında yoldaúlık iliúkilerini
Kürdistanında sıkıyönetim önererek IMF programlarını gündeme getiren
bile ortadan kaldırdı. Bunu artık ken-
kendi 2 Eylülcü yüzünü açı÷a de onlardır. Ülkemizde sosyal de-
dileri de açık etmek zorunda kalıyor-
vurmaktadır. Sonuç olarak DYP ve mokratların icraatlarının halka karúı
oldu÷u ve giderek tekellerle faúist lar. Örgütsel iliúkiler iyice dejenere
Demirel kendi kurmaylıklarında 2
hale geldi. Bütün bu örgütsel ve
Eylül'e karúı olmadıkları gibi aksine güçlerin programlarını uygulamaya
dönük oldu÷u yaúanarak görüldü. ideolojik çürümenin panzehirinin
hep bunu arzulamıúlardır. SHP ve
mücadele oldu÷u anlaúılamadı. Bu
DSP'nin ise programları-na bakarak Bugün SHP, CHP'nin çok daha sa-
süreçte örgüt olmak, varlı÷ını úu ya-
bir sonuca varmak alda- ÷ında ve çok daha fazla devlet poli-

ÇÖZÜM 43
12 EYLÜL

de etkisiyle-kapılarak devrimci de-


÷erlerin, örgütlü mücadelenin terke-
dilmesi, birey özgürlü÷ünün, örgüt-
süzlü÷ün öne çıkarılmasıydı. 2 Ey-
lül'ün solda istedi÷i de aslına bakılır-
sa daha fazlası de÷ildi.
2 Eylül solda kendi görüntüsü-
nü, vitrinini düzeltecek partilere de
ihtiyaç duydu. Süreç bunu dayatı-
yordu. Avrupa'ya göç etmiú refor-
mist akımın temsilcisi gruplar, 2
Eylül partileriyle gelecek bir demok-
rasi sevdasına kapıldılar. Onlar ge-
liúmeleri 2 Mart sonrası gibi görü-
yorlardı. Hesaplarını bunun üzerine
kuruyorlardı. Reformizm kolay baúa-
rılar, peúindeydi.Bütün mücadelesi-
ni yasallaúma ve oligarúinin sınırları-
nı çizdi÷i demokrasiye yöneltmiúti.
Oligarúi, bu ölçüde teslimiyet içinde
olan reformizmden daha fazlasını is-
tedi. Onları daha da sa÷ bir çizgiye,
Avrupa komünist partileri gibi düze-
da bu úekilde koruyabilmek soldan lül süreci boyunca, mücadelede nin soldan koruyucusu partiler dere-
adeta tartıúma kulübüne dönüú- a÷ır darbeler alsalar da, güçleri ora- kesine getirmeye çalıútı. Bunda oli-
mek olarak anlaúılmaya baúladı. nında mücadeleyi sürdürenlere ve garúinin baúarısız oldu÷u söylene-
Bunlar pratikten ve sınıflar mücade- giderek güçlendikleri oranda yüksel- mez. Bugün "komünist" partisini ya-
lesinden öylesine kopmuú durum- tenlere bakıyorlar. sallaútırmak için oligarúiye teslim ol-
dadırlarki, yıllardır iúçi sınıfına git- 2 Eylül'ün solda yarattı÷ı defor- mayı bile göze alarak, icazet altında
mek ve fabrikaları devrimci güçlerin masyonlar yıllarca devrimci müca- ülkeye dönen reformistler, giderek
kaleleri yapmak hayaliyle yaúadılar. delenin önünde engel teúkil eden oligarúinin baskısı karúısında, komü-
Boúa kürek çektiklerini süreç açı÷a sonuçlar ortaya çıkardı. Örgütlü dev- nist ismini yasallaútırmaktan vazgeç-
çıkardı. ùimdi de hayal kırıklı÷ı içeri- rimci mücadele güçlendikçe, bunla- meye de baúlamıú görünüyorlar. Ye-
sinde yanlıúlıklarını iç hesaplaúmayla rın etkisi sınırlansa da, kitleler üze-
çözmeye çalıúıyorlar. Ve yine pra-
tikten kopuk olmalarından dolayı Bugün öyle hale gelindi ki, pratikten kopuk ve
bir sonuca varmamanın sancısını ülkemiz sınıf mücadelesi somutunu pek ilgilendirmeyen
yaúıyorlar. Onlar için yolun sonuna tartıúmalar ve mücadeleden uzak kalmak bazılarında
gelinmiútir. Öyleki attı mı mangalda yoldaúlı k i liúkilerini bile ortadan kaldırdı. Bunu art ık
kül bırakmayan ve ço÷u 2 Eylül
malûlü siyasetler, devrimci mücade- kendileri de açık etmek zorunda kalıyorlar. Örgütsel
lede yer almadan, yazıp çizdikleriy- ili úkil er iyici dejenere hale geldi. Büt ün bu örgütsel
le kitlelerin peúlerinden gelece÷i ya- ve ideolojik çürümenin panzehirinin mücadele
nılgısını sık sık yaúıyorlar. En son oldu÷u anlaúılmadı.
mahalli seçimlere katılan, "9'u bir
yerde" siyasetler, iúçi sınıfının en rinde sürdü÷ünü söylemek zorunda- ni yasal parti kurma çalıúmaları, "tes-
güçlü oldu÷u østanbul'da 2500 oy yız. En önemlisi 2 Eylül, solu, de- limiyet" biçiminde geliútirilen taktikle-
bile toplayamamıúlardır. Bin kiúiyi ÷iúmeye, kendi düzenine zarar ver- rinde fiyasko ile sonuçlandı÷ını ka-
bir mitingte bir araya getirememiú- meyecek en sa÷ çizgiye hapsolma- nıtlıyor. O halleriyle bile oligarúiye
lerdir. ya zorladı. 2 Eylül'le birlikte müca- yaranamamanın çaresizli÷ini yaúı-
2 Eylül sürecinde sınıf mücade- deleyi tatil edip yeni bir demokrasi yorlar.
lesini geri çekilme adına terk eden- kurulana kadar Avrupa'ya göçüp si- Sol da bugün öyle bir ideolojik
ler, uzun süre mücadelede yer al- yaseti Avrupa bulvarlarına taúımak saplantı varki, de÷iúmemek, devrim-
mak yerine mültecili÷i seçenler ne bunun önemli bir yanını oluúturuyor- ci de÷erleri kararlılıkla savunmak kü-
bekliyorlardı demeyin! Onlar çok du. Ama konunun di÷er önemli bir çümseniyor ve "muhafazakarlık, "tu-
úey bekliyorlardı! Ama kitleler prati- yanı Avrupa'daki liberal akımlardan tuculuk'la suçlanmayı göze almayı
÷e bakıyor. Kitleler pratikte, 2 Ey- gelen esintilere-yenilen darbelerin gerektiriyor. Yenildik, öylesine yan-

ÇÖZÜM 44
12 EYLÜL

lıú yaptık denilerek egemen sınıfla-


rın baskısı karúısında sivil toplumcu-
luktan troçkizme kadar etkilenip, gö-
rüú de÷iútirenlerin, yıllarca prati÷e
hizmet etmeyecek biçimde "sosya-
list demokrasi"yi tüm tartıúmalarının
oda÷ına koyanların, bugün geldikleri
nokta, tükenmiúliklerini ortaya seri-
yor. Kuúkusuz, "en bilimsel", "en
devrimci", "en do÷ru" edebiyatını
sürdürmekten vazgeçmiyorlar.
2 Eylül'ün baskı, terör ve depoli-
tizasyonu sadece sivil toplumcula-
rın bir dönem palazlanmalarıyla, ör-
güt düúmanlı÷ı yaratmakla kalmadı.
Devrimci de÷erler aúa÷ılanıp burju-
va özgürlükleri yüceltilirken, koyu
bir silahlı mücadele düúmanlı÷ını
da ortaya çıkardı. Bizim gibi emper-
yalizme ba÷ımlı yeni-sömürge ülke-
12 Eylül kendisinden beklenen herseyi yerine getirdi: Baskı, zulüm, daha çok sömürü
lerde halkların kurtuluúu için temel
ve øùKENCELER.
ve zorunlu olan silahlı mücadele,
burjuvazinin a÷zr ile terör ve prova-
geliútirmeye çalıútılar. vunur oldular! Daha da kötüsü bu
kasyon yaratmak olarak karalandı.
2 Eylül'den sonra birlik çı÷ırt- tür karúı-devrimcilerle birlikler oluú-
Her úey yasallıkta aranırken, burju-
kanlı÷ı solu adeta kapladı. Geçmiú- tururlarken, karúı-devrimcileri mark-
va hümanizmi göklere çıkarıldı. Bu
te "birlik ya benim etrafımda olur, sist-leninistlere tercih edecek kadar
anlayıú sonucunda ülkemiz sınıf mü-
yada bizim etrafımızda birlik olma- olumsuz tavırlar sergilediler. ølkesiz-
cadelesi tarihinde devrimci güç ve
yanlara siyaset yaptırmayız" diyen- lik ve liberallikte nereye kadar sa-
örgütlerin kitleleri en çok harekete
ler,2 Eylül'den sonra, her türlü ilke- vunduklarını gösterdiler.
geçirdi÷i ve kitlelerle ba÷ kurdu÷u
siz birli÷in içinde yer almak için can Bazılarının kafasında 2 Eylül ba-
75-80 tarihsel kesiti, terör ve anarúi
atar oldular. Birlik adına ilkesizlik zı úeyleri de÷iútirdi. Faúist terör kar-
dönemi olarak görüldü, ve yadsındı.
meúrulaútırıldı. Nice büyük umutlar- úısında kitlelerin mücadelesiyle bü-
la kurulan birlikleri, cepheleri iskan- tünleúmiú, devrimci úiddet uygula-
yan, kitleleri örgütleyen ve geniú ke-
12 Eylül’den sonra birlik çı÷ırtkanlı÷ı solu adeta simleri etkileyen Marksist-Leninistle-
kapladı... Birlik adına ilkesizlik meútulaútırldı. Nice ri "goúist olarak karalamaya çalı-
büyük umutlarla kurulan birlikleri, cepheleri úan, provokasyon yarattıklarını söy-
iskanbilden úatolar gibi hiçbir úey yapmadan çöktü.
leyen bazıları; Marksist-Leninistlerin
Çünkü bur birlikler ilkeli ve prati÷i örgütlemeten uzak
varlı÷ını nesnellikle açıklamaya baú-
masabaúı birlikleridi. Pragmatizm ve daha güçlü görünme
ladılar. 2 Eylül öncesi yok olacakları
sevdası her úeyin önüne geçti. 12 Eylül’le birlikte
kehanetinde bulundukları, ve ken-
kendine güvenini kaybedenler birlik olsun da nasıl
dilerinin önderli÷i ele geçirecekleri
olursa olsun anlayıúıyla, 12 Eylül öncesi karúı-devrimci
düúüyle yanıp tutuúanlar, bugün so-
ihbarcı gruplarla birli÷i bile savunur oldular.
mut gerçekler karúısında Marksist-
Leninistlerin gücünü yadsıyamıyor-
2 Eylül'ün soldaki ideolojik tah- bilden úatolar gibi hiç bir úey yap- lar. Bir dergi çıkarıp çizmekle sınıf
ribatı azımsanacak gibi de÷ildir. 2 madan çöktü. Çünkü bu birlikler il- mücadelesini yönlendirebilece÷ini
Eylül öncisinin nice keskin "Mark- keli ve prati÷i örgütlemekten uzak sananlar, sosyal pratikte esamesi
sist-Leninisti" 2 Eylül'ün yenilgi yıl- masabaúı birliklerdi. Pragmatizm ve okunmayan bazıları Marksist-Leni-
ları içerisinde Marksizm-Leninizmin daha güçlü görünme sevdası her nistlere artık "goúist" diyemiyorlar
eskidi÷ini, ça÷ı açıklayamadı÷ını, úeyin önüne geçti. 2 Eylül'le birlik- ama özellikle Handal'dan (Salvador
bunalımı oldu÷unu, Avrupa komü- te kendine güvenini" kaybedenler, KP'sinin özeleútirisinden do÷rudan)
nizminden de etkilenerek keúfetti- birlik olsun da nasıl olursa olsun an- etkilenerek "devrimci-demokratlar"
ler! Bu kez Marksizm-Leninizmi layıúıyla, 2 Eylül öncesi karúı-dev- diyorlar. Ülkemizde yaygın küçük
bozmak için çeúitli sapkın akımlar rimci, ihbarcı gruplarla birli÷i bile sa- burjuva nüfusa ba÷lı olarak onların

ÇÖZÜM 45
12 EYLÜL

úimdiki avuntusu devrimci demok-


rat dedikleri Marksist-Leninistlerin
onlara göre iúçi sınıfını örgütleyen-
dir! Bunlar bırakalım iúçi sınıfı içeri-
sinde örgütlenmeyi solda marjinal-
likleri bile tartıúma konusu olanlar-
dır ve Marksist-Leninistlere iliúkin
söylediklerinde ciddiye alınacak bir
úey yoktur.
øúçi sınıfını kendi tekelinde gö-
rüp, baúta Marksist-Leninistleri
olmak üzere kendi dıúındaki solu
küçük burjuva hareketi olmakla
suçlayanların kimileri ise, tarihin
cilvesine bakın ki aradan geçen 5
yıldan sonra, iúçi sınıfı içinde hiç
bir ciddi örgütlenme
yaratamadıklarını itiraf ediyorlar. 2
Eylül sonrasının yeni öncüleri, ne
yazık, artlarında örgütlü bir kitlenin 12 Eylül faúizminin Okmeydan'ında bir gece vakti Salih KUL ve Öztürk ACARø'yi
katletmesi benzer örneklerden sadece biriydi...
olmayıúına bakarak kimseyi
kurtuluúa görüremediklerini -tabi
mekten söz edenlerden son iúçi ey- úımıza uygun bir úekilde devrimci
bu arada iúçi sınıfını da- itiraf edip
lemlerindeki etkileri ne kadar dı aca- eylemler ve radikal kitle eylemleri
geçen yıllara yanıp yakınıyorlar.
ba? Hiç desek yeridir. øúte iúçi sınıfı örgütleyerek, sola bu süreci
Ülkede iúçi sınıfı dıúında neredey-
úakaúakçılı÷ının varabilece÷i trajik aútırmaya çalıúıyoruz.
se hemen hiç bir sınıf görmek iste-
sonuç... Devrimci mücadele yükseldikçe
meyenler, iúçi sınıfının dıúında di÷er
2 Eylül bazılarında daha de÷i- kitle eylemleri radikalleútikçe,
sınıfları da örgütlemeye çalıúan
úik dönüúümler ortaya çıkardı. Bazı- oligarúinin pervasızlı÷ı artıyor.
Marksist-Leninistleri "biz bir halk ha-
ları cunta mahkemelerinde, úimdiye Saldırısı kendi koydu÷u yasaları
reketiyiz" demelerine bakarak kü-
kadar örgüt olmadıklarını, dergi ola- bile bir kenara iterek
çümsemek istemelerinde anlaúılma-
rak kaldıklarını söyleyebildiler. Ör- yo÷unlaúıyor. Son üç dört aydır
yacak bir úey yoktur. Her úey bir ya-
güt inkarı onların bu çıkıúlarıyla, di- MøT'in ve siyasi polisin DEVRøMCø
na, bu 5 yıl boyunca iúçi sınıfı için-
÷er örgütsüzlü÷ü savunan sapkın SOL güçlere yönelik saldırıları iyice
de hiç bir úey yapamayan ve yıllar-
akımlara güç ve moral deste÷i ol- azgınlaúmıútır. Zam ve zulmün
politikasıyla kitleleri 2 Ey-lül süreci
Solda depolitizasyon, demoralizasyon ve 12 Eylül'ün içinde tutmak isteyen oli-garúinin,
çok yönlü etkileri yok edilmelidir derken, bu en küçük bir demokratik talebe ve
olumsuzlukların giderilmesini anlatmak kitle eylemine saldırgan bir tutum
istiyoruz. Bunları aúmak derken, kitleleri 12 Eylül takınması, devrimci sol güçlere, bu
sürecinin dıúına çıkarıp devrim yoluna kanalize etmek süreçte yeni görevler yüklüyor.
örgütlü mücadeleyle, sürece müdahale etmeyi Devrimci sol güçler faúizmin azgın
anlatmak istiyoruz. terörü karúısında kitlelerin
eylemlerine güç katacak, kitleleri
sarsarak depolitizasyonun et-
kisinden kurtaracak örgütlülü÷ü
ca hep iúçi sınıfı edebiyatı yapmak- du. mücadelede yaratmayı hedefleme-
la boú yere geçiren kibirli küçük øúte biz solda depolitizasyon, de- lidir.
burjuvaların böbürlenmesi olabilir, moralizasyon ve 2 Eylül'ün çok
proletaryanın bakıú açısı de÷il! Evet yönlü ektileri öncelikle yok edilmeli- 2 Eylül, ideolojik, politik, ve kül-
biz bir halk hareketiyiz. øúçileri oldu- dir derken, bu olumsuzlukların gide- türelolarak bir çok boyutta halk kit-
÷u kadar iúçi sınıfının ittifakları di÷er rilmesini anlatmak istiyoruz. Bunları lelerinde ve solda derin izler bırak-
emekçi sınıfları da, güçleri de örgüt- aúmak derken, kitleleri 2 Eylül sü- mıú ve hala yaúıyor. Öncelikle gö-
lüyoruz ve örgütleyece÷iz. Devrimi- recinin dıúına çıkarıp devrim yoluna rev; 2 Eylül'ün yarattı÷ı olumsuz-
mizin karakteri ve ittifaklar politika- kanalize etmek, örgütlü mücadeley- lukları solda yok edecek bir müca-
mız bunu gerektiriyor. Ülkemiz sınıf- le, sürece müdahale etmeyi anlat- dele hattı ortaya koyabilmektir.
sal gerçe÷i bunu dayatıyor. Sormak mak istiyoruz. Çıkıú yola mücadele- Her úey bunun için seferber
isteriz: Yıllardır iúçi sınıfını örgütle- den geçiyor. Ve biz; stratejik anlayı- edilmelidir.

ÇÖZÜM 46
BøR RESøM BøR YIKIM

BøR RESøM, BøR YIKIM

Halkımız var olan sorunlarının çözümünün örgütlü mücadele ve direniúte oldu÷unu kavramaya baúladıkça; gecekonduları baúına
yıkılan Kısmetler de böyle bakmayacak...

s emtte her zaman ki sabahlar-


dan biri gibi görünüyordu ilk
bakıúta. Emekçiler henüz ön-
ceki günün yorgunlu÷unu atama-
ni gösteriyorlar birbirlerine... Sert su-
ratlı birinin emriyle koca kepçe eve
do÷ru ilerlemeye baúlıyor.. Evin için-
dekilerin çıkmasını bile ihtar etme-
becerisi göstermiú ve kalan tek so-
runa el atmakta tabii tereddüt etme-
yecek..
Seçimlerde halka söz vermemiú-
mıú vücutlarla iúlerine taúınıyorlar... den kepçe duvarlara, pencerelere ler miydi? "Gelece÷iz, gecekondu
Gece vardiyası iúçileri kızarmıú göz- ilk darbeyi indiriyor.. Kısmet dehúet semtlerine hizmet getirece÷iz" de-
ler ve yorgun suratlarla evlerine gidi- içinde úimdi, ne yapaca÷ını úaúır- memiúler miydi? Evet, úimdi de o
yorlar... mıú, annesinin eteklerinin dibinde sözlerini hemen yerine getiriyor ve
Çocuklar yeni bir oyun gününe seyrediyor ve a÷lamaya baúlıyor!.. "geliyorlardı". Gelirken tüm hizmet
baúlama hazırlıklarında... Kısmet'de Burası Gediz mahallesinde bir araçlarını da yanlarında getirmiúler-
bunlardan biri. Arkadaúlarıyla oyun A÷ustos günü... Sosyal Demokrat di. Dozerler, kamyonlar, zabıtalar,
tartıúmalarına dalmıúlarken korkunç maskeli halka karúı olmaktan baúka- polisler, coplar.. hiçbiri unutulma-
homurtular ve gürültülerle irkiliyor ca bir iúlevi olmayan SHP'nin bele- mıútı...
birden... Korku doluyor gözlerine... diye seçimlerini 5-0 aldı÷ı øzmir'in Gediz mahallesine hizmet götü-
Çil yavrusu gibi da÷ılıyorlar hemen... gettolarından biri. Halkçı partimiz, rülür de di÷er semtler unutulur mu?
Karúıdan koca kepçeli makina- seçimlerin üzerinden dört ay gibi kı- Hiç halkçı ve demokrat bir parti
lar, bir sürü de÷iúik üniformalı sa bir süre geçmesine karúın øz- böyle bir eúitsizlik yapar mı? Dozer-
adamlar geliyor. Komúularının evleri- mir'in tüm sorunlarını çözümleme ler, polisler, coplar, gözaltılar ve da-

ÇÖZÜM 47
GECEKONDU YIKIMLARI

yordu ama demokrat ve bir süreçte gündeme gelen gece-


de halkçı partinin beledi- kondu yıkımlarına karúı direniúte
yecileri kararlılıkla ilerle- yer alamadılar.. Varolan güçlerini
meye devam ediyorlar- Aydın direniúini deste÷e ayıran dev-
dı... rimciler, çok farklı alanlarda farklı
Tüm kamuoyunun dik- mücadele biçimlerini hayata bütün-
katlerinin cezaevi direniú- sellik içinde geçirerek niteli÷e ulaúma-
lerinde oldu÷u, nabzın dıklarını acı bir biçimde gördüler..
Aydın'da direnenlerle attı- Reformizm mi? O her zamanki
÷ı bu süreç içinde SHP, gibi seyretmek ve direniúi gazeteler-
hem açlık direniúlerine den okumakla meúguldü! Destek
sırtını dönüyor, hem de için güçlerinin varlı÷ını yoklu÷unu
fırsattan istifade gecekon- anlama olanakları da yoktu... Böyle
du çıbanını ortadan kal- bir sorunları hiçbir zaman olmamıútı
dırmaya çalıúıyordu. ki! Tatil yerleri yeterince sıcak, Kıs-
Halkımız evlerini koru- met'lerin çı÷lıkları ulaúmayacak ka-
mak için direniyor, müca- dar da uzaktı!..
dele ediyor, çoluk-ço- øzmirli devrimci sol güçler, böyle
cuk,' taúla-sopayla düú- bir utancı bir daha yaúamamaya ka-
manlarına saldırıyordu.. rarlıdır! Halkımız varolan sorunları-
Ancak örgütsüzdü, bun- nın çözümünün örgütlü mücadele
dan dolayı da güçsüzdü ve direniúte oldu÷unu kendi dene-
ve baúarılı olamıyordu. yimleriyle kavramaya baúlıyor. Bu
Üstelik devrimci- kavrayıú bilinç aúamasına ulaútıkça
yaklarıyla hizmet ordusu Cennetçeú- demokrat güçler de yoktu nitelikli, sonuç alıcı, baúarılı direniú-
me ve eski øzmir'e de taúındı... Ger- yanlarında... ler yaúanmaya baúlayacaktır. øúte o
çi bu hizmetin de÷erini bilmeyen ca- Evet, øzmirli devrimci sol güçler, zaman Kısmetler böyle bakmaya-
hil ve nankör gecekondu halkı hiz- kendi iç sorunlarını aúamadıkları, ör- caktır...
met ordusuna direniyor, evlerinden gütlenmelerinin eksik ve zaaflarını Yeni Çözüm øzmir Bürosu
çıkmıyor, taúlarla sopalarla saldırı- giderme çabalarında yo÷unlaútıkları

GECEKONDU YIKIMCILARI KARùILARINDA


DøRENøù SøLAHINI BULUYOR
GEYAD çoúkulu açılıúı ve önüne koydu÷u perspektifle gecekondu halkının ecekondu" -di÷er ülkelerdeki
örgütlü gücü oldu.
Gadlarıyla: Favda, Barri-anda,
Ranche...- dendi mi hemen
akla, bütün geri bıraktırılmıú
ülkelerin yoksul varoúları gelir.
Ülkemizdeki "Gecekondularda
aynı gerçekli÷in, aynı anlamın ve ay-
nı kavganın bir parçası olarak ya-
úamdaki yerini alırken kan, can ve
mal bedeli direniúleri de aynı kap-
sam içinde yaúatıyor bugün.
Bu durum, 945 sonrası süreçte
yaúanan olguyla çakıúmaktadır. Em-
peryalizmin "yardım" kredi ve yatı-
rımları, hafif ve orta sanayii alanların-
da hızlı bir "sanayileúme", tarımda
makineleúme... gibi çarpık geliúme
esaslarıyla bütün geri bıraktırılmıú

ÇÖZÜM 48
GECEKONDU YIKIMLARI

tahsis Belgesi" vb. katledilmiútir.


sloganların, bugün Bu arada yine bir úey daha orta-
yaúanan gerçekli÷iyle ya çıktı.
iç yüzü ortaya çıkmıú - Gecekondu yıkımlarında halkın
tır. Yani, seçim zama- meúru direniúini kırmak için zorla
nı politikalarının bir uyuúturucu i÷ne yapılmaya baúlan-
parçası, dahası, hal- dı.
kın oyalanması ve Küçükköy, Gazi mahallesinde ya-
kandırılması için kulla- pılan yıkımlarda, kondusunu yıktır-
nılan bir araç oldu÷u, mamak için direnen Zahire GENÇ
son günlerde yaúa - (40) ve kızına zorla, hemúireler ve
nan Gecekondu katli- bayan zabıtalarca zorla i÷ne yapılı-
amının eriútirildi÷i bo- yordu.
yuttan anlaúılmaktadır. ø÷nelerden sonra oldukları yere
Geçti÷imiz günler - yı÷ılan Zahire GENÇ ve kızı, ancak
de aralıksız sürdürülen bu úekilde etkisiz hale getirilebiliyor-
Gecekondu yıkım- du. Böylece yıkım için hiçbir zorluk
larında (hergün basında kalmıyordu.
çıkan haberlerde Aynı yöntem, Armutlu'da yapılan
oldu÷u gibi" izinsi ve yıkımlarda da kullanılmıútı.
tapusuz oldukları Ancak ne bu yöntemler, ne de di-
için" yıkılan), yüzlerce ÷er baskıcı-saldırgan yöntemler, hal-
çevik kuvveti, jandar- kın bu alandaki meúru olan diren-
mayı ve zabıtayı halkın me hakkını engellemeyecektir.
üzerine saldırtan Çarpık geliúmenin bir yansıması
devlet, (üstelik halka en olarak biçimlenen çarpık kentleú-
yakın oldu÷unu iddia me, yoksulluk oranının artmasıyla
Oligarúi Arımıtlu'daki yıkımlarını baskı ve sindirme eden SHP aracılı÷ıyla) bu daha da çok artacak ve daha çok
politikasının bir aracı haline getirdi. politikasıyla kitleler sorun haline gelecektir.
karúısında her geçen gün Ve sonuç olarakta, ülkemizdeki
yeni sömürge ülkelerin emekçi halk- daha çok teúhir olmaktadır. bütün siyasi iktidarlar, bu iç dina-
larının ve panoromadaki yerlerini Ve halk kondu sorununu kendisi miksizli÷in sancılarını "ZOR"a baúvu-
belirtiyordu. çözmek zorunda bırakıldı÷ından, Hi- rarak aúma yoluna gidecektir.
Bu nedenledir ki artan yoksulluk sarüstü, Armutlu, Sülüntepe, Ka÷ıt- Ancak her zor, beraberinde karúı
ve kırlardan kentlere göçün hızla hane ve Gaziosmanpaúa gibi gece- zoru da getirdi÷inden sorun daha
yaygınlaútı÷ı ülkemizde, halkın ba- kondu bölgelerinde gerçekleútirilen da çözülemez hale gelecektir.
rınma talebi, yıllardır aynı biçimde; yıkımlarda kondusunu yıktırmamak Çünkü halkın barınma talebine si-
arsa mafyası, zabıta, polis ve jandar- için direniyor. Direnirken de yaratı- lahla vb.de÷iúik saldırı araçlarıyla ya-
ma zoruyla karúılanıyordu. Ancak lan direniú geleneklerini örnek alı- nıt veren, karúılı÷ında halkın en
bu durum beraberinde halkın meú- yor ve kendi sorununa sahip çıkma meúru hakkı olan 'direnme' silahını
ru savunma biçimlerini de yaratıyor bilincini geliútiriyor. bulacaklardır.
ve yaúatıyordu. Bu durum, oligarúinin her geçen Tabi, bu alandaki demokratik
Artık seçim zamanı yapılan politi- gün korktu÷u ve buna karúı alterna- mevziileri de...
kalarının bir ifadesi olarak, halkın tif örgütlenmeleri geliútirdi÷i bir süre- Son direniúlerden sonra bu ko-
barınma sorununu gündemine alan ci de ortaya çıkardı. nuda somut bir oluúumda gerçek-
ve onca vaadlerle yanfızca ve yalnız- øúte bu nedenledir ki, bugün "ar- leútirildi ve GEYAD (Gecekondu Ya-
ca kariyerlerini ve ceplerini doldur- sa mafyası" olarak bilinen geçmiúin úayanları Kültür Araútırma Derne÷i)
manın hesabını yapan ve bunu da eli kanlı sivil faúistleri, devletin hal- kuruldu.
ço÷u kez baúaran belediyeler, bu- kın yükselen muhalefetini bastırmakta SON SÖZ:
gün gelinen noktada bu yüzlerinin kullanaca÷ı aday maúa durumdadır. Varoúlarda Yoksullar
açı÷a çıkmasının rahatsızlı÷ını yaúa- Ve devlet bu yöndeki ilk deneme- Varoúlarda Çocuklar
maktadırlar. Bu nedenle de rahatsız- sini Kartal ùamandıra da gerçekleú- Varoúlarda Türküler
lıklarının do÷rudan halk üzerinde es- tirmiútir. Kartal ùamandıra Kültür Varoúlarda Halaylar
tirdikleri yıkım rüzgârlarıyla göster- Araútırma Derne÷i üyesi Metin TO- Varoúlarda Barikatlar
mektedirler. PAL, faúist mafyanın adamlarınca Varoúlarda HALK KAZANACAK!
Böylece "Gecekondu affı", 'Tapu

ÇÖZÜM 49
DGM'LERDE ADALET ARAYAN

YÜZÜNDEKø DEMOKRAT
Geçti÷imiz günlerde Nebi
BAR LAS' ın bürosunun "ba-

MASKESø øNEN BARLAS; sılması" davası görüldü ve


daha önceki tüm saptarnalarımız ka-
muoyu önünde bir kez daha do÷ru-
landı.
Önceki sayılarımızda konuya iliú-
DGM SALONLARINDA kin tarafların iddialarını ye Devrimci
Sol davası tutsaklarının cevaplarını
yayınlamıú, Nebi BARLAS'ı dürüstlü-
÷e ve samimi yaklaúıma ça÷ırmıú-

ADALET ARIYOR tık.


Ancak Nebi BARLAS, "baskın"
davasında verdi÷i dilekçe ve ifade-
ler gerçek yüzünü bîr kez daha orta-
ya koydu. Bir dönem hayatını, sa÷-
lı÷ını; tehlikeye atarak" devrimcilere
sahip çıktı÷ını söyleyebilen birinin
DGM salonlarında siyasi polisinal-
DEVLET GÜVENLøK MAHKEMESø SAöLIöINI ORTAYA KOYAN, kıúları arasında devrimcileri nasıl
SAYIN BAùKANLIöINA TÜM DAVA DOSYALARININ FO- alenenihbar etti÷ini ibretle görüyo-
TOKOPøLERø KENDøLERøNE VERøL- ruzAúa÷ıda Nebi BARLAS'ın mah-
Dosya No: 1989/250 Døöø HALDE, DOSYALARIN VERøL- keme ifadesi ve dilekçesini, ayrıca
MEDøöøNDEN BAHøSLE, ZORBALI- daDevrimciSoldavası tutsaklarının
Özü: Olayla ilgili beyanlarımın ar- öA KARùI OLDUöUNU SÖYLE- açık mektubunu yayınlıyoruz.
zından ibarettir... YENLER TARAFINDAN, YAùAMI
BOYUNCA ZORBALIöA VE HAK- Nebi Barlas,
øNSANLIK TARøHøNøN KAYDEDE- SIZLIöA KARùI ÇIKMIù BøR AVU-
BøLECEöø BÜYÜK BøR VEFASIZ- KATA KARùI GøRøùøLEN EMEöE 2 A÷ustos 1989 tarihinde
LIK VE SAYGISIZLIK ÖRNEöø TEù- VE SAVUNMA HAKKINA SAYGISIZ DGM Baúkanlı÷ına verdi÷in dilekçe
KøL EDECEK BÖYLESøNE ALÇAK- BÖYLESøNE BøR DAVRANIùIN, VøC- tam da sana yakıúan ve gerçek
ÇA DAVRANIùI SERGøLEYENLE- DANA, AHLAKA, øNSAF ÖLÇÜLERø- yüzünü ortaya seren bir içeriktedir.
RøN ùAHIS OLARAK KøMLER OL- NE AYKIRILIöINI øZAH ETMEYE Kendisini burjuvaziye ispatlamak
DUöUNU BøLMøYORUM, ÇÜNKÜ SÖZLÜKLERDEKø KELøMELERøN için devrimcilere küfretmeyi görev
DURUùMALARIM NEDENøYLE YETERSøZ KALACAöINI BELøRT- edinmiú birinin dili ile yazılan bu
OLAY YERøNDE DEöøLDøM. MEK øSTERøM. dilekçede, kendini "tarihi bir
ANCAK, 12 EYLÜLÜN OLAöA- EMNøYETTE ALINAN øFADEM- úahsiyet" yerine koyarak, sözkonu-
NÜSTÜ ùARTLARINDA DAVALARA DE DE AÇIKÇA BELøRTTøöøM GøBø su olayı, "insanlık tarihinin kaydede-
GøRECEK AVUKAT BULUNA-' ùøKAYETÇø OLMAMIN VEYA OL- bilece÷i büyük bir vefasızlık örne÷i"
MAZKEN, 10 YILDIR OLAöANÜSTÜ MAMAMIN HøÇBøR ÖNEMø BULUN- olarak nitelemen, senin megaloman-
ùARTLARIN TÜM OLUMSUZ- MAMAKTADIR. lı÷ının ve popülizminin vardı÷ı boyu-
LUKLARINA, SIKINTILARINA RAö- ÖNEMLø OLAN BU DAVRANIù tu gösteriyor.
MEN, NEDENøYLE øNSANLARIN ALINLA- Sen; küçük bir insansın. Etti÷in
øNSANLARI, HERKESøN ARAMA- RINA YAZILAN KARA LEKENøN NA- lafların anlamını kavramaktan ve ol-
YA BøLE KORKTUöU BøR DÖNEM- SIL TEMøZLENECEöø; HALKTAN gunluktan uzaksın. Bize ait olan ve
DE, BøR GÜN DEöøL, 1 SAAT BøLE BAùKA HøÇ KøMSEYE HESAP VER- her sayfasının bedelini ödedi÷imiz
YALNIZ BIRAKMAYARAK, GENCE- MEYECEKLERøNø SÖYLEYENLE- dosyalan, arúivcilik hastalı÷ını tat-
CøK øNSANLARIN TUTSAKLIKTAN RøN BU HESABI HALKA NASIL VE- min etmek için bize vermedin. Bu-
KURTULMALARI, øDAM SEHPALA- RECEKLERøDøR. ÖNEMLø OLAN na gerekçe olarak da, hiç utanma-
SADECE BUDUR... Saygılarımla, dan burjuva yasalarını gösterdin.
RINA YOLLANMAMALARI øÇøN øN-
SAN ÜSTÜ BøR ÇABA GÖSTE- Kaldı ki, o yasalar bile seni aklama-
Av.NEBø BARLAS ya yetmedi. Yüzendeki maskeyi in-
REN, HøÇBøR KARùILIK BEKLEME-
DEN YAùAMINI, HAYATINI VE dirince ne yaptı÷ını bilmez bir úekil-

ÇÖZÜM 50
ZAVALLI BøR AVUKAT

de ve çocukça, bizlere çamur atma- zora sokan çıkarcı birisin. ailelerimizden para sızdırdın. Senin
ya kalktın. Ve hâlâ yalanlarla kendi- Sen; bizim hazırladı÷ımız tevsii yerin, mafya davalarına giren "ileri-
ni kamuoyuna devrimci-demokrat tahkikat ve savunma dilekçe ve not- ci" hocalarının yanıdır.
avukat olarak yutturmaya çalıúıyor- larımızı kendi eme÷inmiú gibi göste- Sen; demokrat avukatlı÷ın alnına
sun. Bir devrimci için en büyük ha- recek kadar sahtekar birisin. kara leke sürdün.
karet kabul etti÷imiz "eme÷e saygı- Sen; müvekkillerinin araútırılma- Senin vicdandan, ahlaktan, insaf
sızlık" kavramını bizler için kullanma sında ısrarlı oldukları konulan araú- ölçülerinden söz etmeye hakkın ol-
cesaretini nereden alıyorsun? Bu tırmaya mahkeme kadar bile ciddi- madı÷ını, müvekkillerinin ailelerine
tür çamur atmalar bizleri kirletmeye- yetle(!) e÷ilmeyen bir avukatsın. Du- sor söylesinler. Sor ki sahtekarlı÷ını,
ce÷i gibi, çamur atanlar da hesap ruúma tutanaklarındaki sana ait söz- ikiyüzlülü÷ünü, para canlısı, bencil,
vermek zorundadırlar. lerin hemen tamamında "diyece÷im çıkarcı... kiúili÷ini yüzüne haykırsın-
Sen; seni faúist saldırılardan ko- bir úey yoktur" cümlesinin bulunuúu lar.
rumak için kendini siper edenlere bu yüzdendir. Sen kim oluyorsun da, bizi halka
dil uzatacak kadar ahlaksız bir in- Sen; burjuva avukatlık yasasını hesap vermeye ça÷ırıyorsun? Bizim
sansın. bize karúı kullanarak Çıkar elde et- veremeyece÷imiz hesabımızın olma-
Sen; seni korumak için her feda- mek isteyen bencil, kendi mesle÷i- dı÷ını herkese ilan ettik ve vereme-
karlı÷ı gö÷üsleyen müvekkillerine ne dahi saygısı olmayan, demokrat- yecek hesabımız da yoktur. Nite-
haber dahi verme gere÷i duyma- lıktan nasibini almamıú birisin. Dos- kim, bize ait olan bir úeyi bize ver-
dan, onların avukatlı÷ından vazge- yaların fotokopilerini bize verdi÷in mek istemeyenlerden -kim olursa
çecek kadar vefasız bir insansın. yalanını da bu nedenle, yüzün hiç olsun- alaca÷ımızı da ilan ettik ve
Sen; iúkenceci polislerle yüz yü- kızarmadan söylüyorsun. aldık. Bunun do÷rulu÷unu da savu-
ze gelmemek için iúkence davaları- Sen; müvekkillerine ait belge ve nuyoruz... Aynı durumda yine aynı
na girmemeni binbir bahane ve ya- bilgileri, onların haber ve izni olma- tavrı alaca÷ımızı, devrimcilere tavır
lanla örtmeye çalıútı÷ını ve bu yalan- dan baúkalarına, kitap çalıúmaları alanların cevapsız kalmayaca÷ını
larını ısrarla savundu÷unu ne çabuk için verecek kadar kendi meslek il- da söylüyoruz.
unuttun da úimdi kendini "cesur de- kelerine saygısız ve bencil bir insan- Bizi halka hesap vermeye ça÷ıra-
mokrat" olarak sunuyorsun? Mahke- sın. ca÷ına önce demokrat ol ve "para-
me heyetleriyle girdi÷imiz hukuki ve Sen; DGM dilekçende kullandı- nız yoksa altın bileziklerinizi satın"
siyasi polemiklerde bizden yana gö- ÷ın ifadelerle, yargılanan sanıklar diye sıkıútırdı÷ın ailelerimize hesap
zükmemek için sustu÷un günler hakkında üstü kapalı biçimde muh- ver!
unutuldu mu sanıyorsun? birlik yapacak kadar alçak ve mes- Bizim cevap hakkımızın olmadı÷ı
Sen; bizlere en küçük bir soru lek onurundan yoksun birisin. platformlarda konuúup yandaú ara-
dahi sormadan hakkımızda dediko- Sen; hiçbir zaman bizim için sa÷- yaca÷ına, defalarca davet etti÷imiz
du yayıp ve spekülasyonlar yapa- lı÷ını ve yaúamını ortaya koymadın, halde bir türlü gelmeyip bizlerle kar-
cak kadar ikiyüzlü bir insansın. karúılıksız ve insan üstü bir çaban úılaúmamak için kaçtı÷ın dava du-
Sen; tecrit koúullarında yaúayan ise hiç olmadı. Ama sa÷lı÷ınla ilgili ruúmalarına gel de iddialarını yüzü-
müvekkillerinin Yargıtay'daki duruú- bol bol duygu sömürüsü yaptın. müze karúı söyleme cesareti gös-
malarına girmek için ısrarla para is- Sen; yaúamını ve sa÷lı÷ını bizim ter. Bekliyoruz.
teyen ve bizlerin o koúullarda ara- için, karúılıksız ortaya koyudu÷unu Yüzündeki demokratlık maskesini
mızda toplayarak temin etti÷imiz pa- söylerken yalan söylüyorsun. Siyasi indirmemizi içine sindirmeyen, yıl-
rayı gönül rahatlı÷ıyla harcayan pa- kimlik ve onurunu koruma mücade- larca kendini kauoyuna demokrat
ra canlısı birisin. lesi veren müvekkillerinin durumu diye yutturmana son vermemizi haz-
Sen; aileleri ödeme güçlü÷ü için- karúısında zerrece duyarlılık göster- medemeyen ve bunun úaúkınlı÷ı
de olan arkadaúlarımızla görüúme- medi÷ini herkes biliyor oysa. içinde alçalan, sa÷a-sola çamur
ye gelmeyen, hatta onların tahliyesi- "Karúılıksız" çabadan bahseden atan devrimcileri üstü kapalı biçimde
ni dahi istemeyen ve daha çok pa- sen; "Mafya davalarına girenler yüz ihbar eden, konuútukça batan aslında
ra aldı÷ın müvekkillerini "kurtarmak" milyonlar alıyor" diyerek, her defa- hasta ve acınacak bir zavallısın.
için di÷erlerinin hukuki durumunu sında maddi konuları bize dayatıp 7.8.989
Mehmet KILIÇ Abdülaziz DEMøRAYAK A. Hikmet ASMA Vehbi ERSAN
Gaffar AKER A.ùener YILDIRIM Ö.Çetin ùENYURT Baki ALTIN
Mustafa DALKIRAN Harun KARTAL A.Tayfun ÖZKÖK Mürsel GÖLELø
Kenan MOTOR Aydın AÇIKGÖZ Tarık KOÇOöLU Hasan ELøUYGUN
Aliúan YALÇIN Mehmet ÜNAL

ÇÖZÜM 5
"YAùLILAR"A øTHAF OLUNUR

GELENEK "KENDø MøSYONUNU"

NE ZAMAN YERøNE GETøRECEK?


geleneksel solun teorisyenlerinin da-
EveEvet, tarihini sınıf uzlaúmacılı÷nın karakteri
ha önce "devrimci demokratlar" kar-
etti÷i geleneksel solun radikal olabilmesi eúyanın úısında "eziklik" duymamak, "yeter
aykırılı÷ıdır. Pratik, teoriden ayrılmaz. Geleneksel sol’un bu acizli÷imiz" psikolojisinden kur-
prati÷ini de Türkiye gerçekleri üzerine oturtmamıú, tulmak gerekti÷i do÷rultusundaki
ayaklarının Türkiye topra÷ı üzerine basmayan sa÷ ö÷ütlerini "kendileride mi hayata ge-
revizyonist ideoloji yönlendiriyor, úekillendiriyor. Bu çiremiyor, diye düúünebilir.
yanlıú dünya gürüúleri ülke gerçeklerinin acımasız Örne÷in geleneksel sol daha ön-
ce yaptı÷ı Türkiye'de gerçek anlam-
duvarına çarptıkça içine düúülen umutsuzluk ve da yaratıcı, üretken ve yenilikçi ol-
inançsızlıkla daha sa÷a daha uzlaúmacı bir çizgiye yöneliyor. mak isteyen her marksist, en baúta
radikal olmak, toplumun devrimci
eleneksel sol dergilerden "Siyasetin "Devrimci demokratlar alternatifimiz dönüúümünü hedeflemek zorunda-
Haziran '89 sayısında "Devrimci de÷il" diyerek taraftarlarına sükunet dır" tespitine "devrimci demokrat-
demokratlar alternatifimiz de÷il" telkin ediyor. Daha önce bittiler, ya- lar"ın geliúmesi ve güçlenmesi karúı-
baúlıklı bir yazı gözümüze çarptı. úam úansları yok dedikleri devrimci sında (bu olgu bunlara ülkemizin
Baúlık ilginçti. Çünkü geleneksel demokratlar için bugün küçük burju- bir gerçe÷ini de kabul ettirmiú olu-
solun "bilimsel sosyalist" vaziyi kastederek "devrimci demok- yor) olayı açıklayabilmek için "Türki-
teorisyenleri daha önce "devrimci rasinin sınıf temeli var" diyor. Arka- ye topra÷ının radikalli÷i sürekli ola-
demokratların kendilerine alternatif sından "Türkiye úehirde ya da kırlar- rak beslemesi de iúin tuzu biberi"
olamayaca÷ını açıkça(!) ve ke- da bir küçük burjuvalar ülkesi" diye- tahlilini de ekleyerek yine kitlesini
sin(!) olarak ortaya koymuúlar, hatta rek küçük burjuvaziyi "devrimci de- ezikli÷e ve komplekse itecek anla-
"tarih sahnesinden çekildiler" di- mokrasinin kendisine özgü hareket tımlarda bulunuyor. Çünkü kendileri-
yerek "devrimci demokratların iúleri- alant"dır mantı÷ıyla Türkiye'yi "dev- ninde dedi÷i gibi radikal olan "dev-
nin bitti÷ini dahi ilan etmiúlerdi. rimci demokratların ülkesi ilan et- rimci demokratlar" ve yine kendileri-
Marksist teoriyi, siyasi mücadele- me noktasına kadar varıyor. "Dev- nin "saygınlık ve itibar problemleri"
yi, iúçi sınıfını örgütlemeyi en iyi ge- rimci demokratların geliúimi gele- olarak ifade etti÷i reformizm, pasi-
leneksel sol bilmiyor muydu? Bu neksel solu öylesine ürkütmüútür ki, fizm ve uzlaúmacılık gelene÷i gele-
konuda yüzlerce sayfa teori yapıp iúçi sınıfının dıúındaki -kerameti neksel sola ait. Bu durumda Siya-
en do÷ru ve net perspektifi çizme- kendinden menkul geleneksel sol set'in yukardaki tahlillerini okuyan-
miúler miydi? Ve iki yıl önce artık do÷uútan iúçi sınıfının ideolojisine lar "radikalli÷i sürekli olarak besle-
yeter sıra bizde dercesine "20 kü- sahip ve iúçi sınıfını örgütlemeye yen bu Türkiye topra÷ı üzerinde bi-
sur yıl öncesinde bir tür üçüncü tek yetenekli kesimdir.- milyonlar- ze yer var mı? diye düúünebilirler.
dünya demokratlı÷ını filizlendiren at- ca emekçi halkı "devrimci demokrat- Evet, Siyaset biraz dikkatli yaz-
mosfer artık mevcut de÷il "mark- lar'a bırakıvermiútir. (Bu Troçkist malı. Nerede o "devrimci demokrat-
sist" tespitini yaparak "devrimci de- yaklaúımda, iyice güçsüzleúmesin- lar"ı "teorisiz", "programsız", "sı÷",
mokratlar"ın yaúam úansı kalmadı÷ı- den dolayı giriúti÷i birlik arayıúların- "7-8 yaúındaki gençler" olarak kü-
nı söylememiúler miydi? da Troçkistlerle olan samimiyetleri- çümseyen büyük "Marksist" yazar-
Peki úimdi neler olmuútu da siya- nin de payı olsa gerek.) lar? Yoksa sonunda onlarda mı
set panik ve korku içinde daha ön- Geleneksel solun "devrimci de- komplekse kapıldı. Diyor ki Siyaset
ce yazdıklarını tekzip eden görüúle- mokratlar"ın mücadelesinin geliúme- "küçük burjuva popüler söylemin
rin do÷rulu÷unu kanıtlamaya çalıúı- si karúısında içine düútü÷ü karam- bunalımın derinleúmesi ile birlikte
yor. Korkan, ama korktu÷unu gizle- sarlı÷ı anlıyoruz. Ama biraz üslubu- daha fazla sayıda alıcı buldu÷unu,
yen, so÷ukkanlı ve sakin pozlarda na dikkat etmeli. Yoksa taraftarları

ÇÖZÜM 52
"YASLILAR"A øTHAF OLUNUR

bulaca÷ını söyleyebiliriz. "Ülkemiz rarlamakla kalmıyor tabi. Bazı zü- den biridir ve DøSK'i yoketmeye yö-
emperyalizme ba÷ımlı ve yeni sö- ÷ürt tesellisi türünden avutucu tez- nelik bir çabayı engellemek için ya-
mürge bir ülke oldu÷una göre bu- ler de ileri sürüyor. Örne÷in iúçi sınıfı pılmıútır. Peki bu eylemde geleneksel
nalım sürekli mevcut, giderekte de- geleneksel solun alanıymıú. øúçi sı- solun payına ne düúmüútür? Sınıf uz-
rinleúiyor. Peki bu durumda gele- nıfını ve siyasi mücadeleyi örgütle- laúmacılı÷ı ve eylem kırıcılı÷ı. Bu tutu-
neksel solun popüler olmayan pro- mek, yönlendirmek geleneksel so- mu iúçi sınıfının di÷er önemli pratikle-
leter ideolojiyle donanmıú "bilimsel" lun misyonuymuú. Bunu úu cümle- rinde de pek farklı olmamıútır.
söylemi ne zaman alıcı bulacak? øs- lerle ifade ediyor: Son olarak  Mayıs'ta uvriyerist
tikrarlı süreçlerde mi? Türkiye de is- "...sosyalistler, gizlerini devrimci çı÷lıklarla reformist sendikaların pe-
tikrar ancak 2 Eylül gibi dönemler- demokrasinin kendine özgü alanına úinden gitmek onlara, yine onların
de malum çevrelerce sa÷lanmaya de÷il, kendi misyonlarına dikmelidir- deyimiyle "iúçi sınıfının onurunu kur-
çalıúılıyor. Ama böyle dönemlerde
de geleneksel solun "bilimsel sosya-
list" kadroları seslerini duyuramaya-
cakları mekanlarda istihdam edili-
Geleneksel ise geleneksel sol tarihi boyunca en çok iúçi
yorlar. Kimisi do÷al örgütçüsü ve
önderi oldu÷u proletaryayı ülkeyejs- sınıfı edebiyatı yapıpta iúçi sınıfıyla en az ilgisi
tikrar getirenlerle karúı karúıya bıra- olandır. Bu paradoksu gerçekleútirme baúarısına
kıp solu÷u yurtdıúında alıyor, kimisi sadece geleneksel sol sahip olmuútur.
de girdi÷i kovuktan baúını bile çıkar-
madan, kahraman olarak ortaya çı-
kabilece÷i rahat günleri bekliyor.
Yani sonuçta Türkiye gibi bunalı-
mın sürekli oldu÷u bir ülkede gele- ler. Bu misyonlar ise elbette iúçi sınıfı tarmak",  Mayıs Alanı'na girmek
neksel sol, kendi marksist(l) söyle- ve elbette siyasi mücadeledir. için çatıúıp úehit vermek "devrimci
mini egemen kılma úansınada sa- "Yani devrimci demokrasinin el demokratlara düúüyordu.
hip bulunmuyor. atmaya kalktı÷ında varlık nedenini Bugün iúçi sınıfının önemli bir bö-
Evet, geleneksel solun yazarları ortadan kaldıran alanlar." Bu satırları lümü Türk-øú çatısı altında, toplu
galiba 73-80 sürecinde oldu÷u gibi okuyan da Siyaset'in iúçi sınıfını sözleúmeden bir kaç kuruú daha
80 sonrası sürecede devrimci de- örgütledi÷ini siyasi önderli÷i altında fazla alma bilincini aúamamıú du-
mokratların damgasını vuraca÷ın- yönlendirdi÷ini ve fabrikaları sınıf bi- rumdadır. Bir kısım reformist sendi-
dan korkmaya baúlamıúlar. Bu yüz- linçli proletaryanın kalesi haline ge- kaların ya da Siyaseti'nin sol sosyal
den de "Devrimci demokratlar alter- tirdi÷ini zanneder. Gerçekte ise ge- demokrat dedi÷i kesimin peúinden
natifimiz de÷il" baúlıklı yazının her leneksel sol tarihi boyunca en çok gitmektedir. Bir baúka kısım da dev-
cümlesine içinde bulundukları kor- iúçi sınıfı edebiyatı yapıpta iúçi sını- rimci demokratların etkinli÷indedir.
ku ve panik havası sinmiú. Treni ka- fıyla en az ilgisi olandır. Bu paradok- Peki marksist teoriyle donanmıú, en
çırma psikozuyla umutsuzluk ve ka- su gerçekleútirme baúarısına sadece do÷ru perspektife sahip, iúçi sınıfı
ramsarlık içinde "devrimci demokrat- geleneksel sol sahip olmuútur. ve siyasi mücadele misyonunu yeri-
lar"ın kitleselleúmesinin altını çize- Geleneksel solun bu anlamdaki ne getirmede önderli÷e soyunmuú
rek "yenileri geliyor" "kalabalık bir en kayda de÷er prati÷i DøSK' tir. Siyaset'in iúçi sınıfı içindeki örgütlü-
ö÷renci toplulu÷unun üzerinde yük- Sonradan sosyal demokratların et lü÷ü nedir? Bir cümleyle "kayda de-
selmeye baúlıyor", "taúradaki yoksul kinli÷ine geçen DøSK'in çatısı altın ÷er hiçbir úey" demek pek yanlıú ol-
küçük burjuvalarda ses buluyor" di- da örgütledi÷i iúçilere ne derece sı maz. øúçi sınıfı bir türlü Siyaset'i an-
yor. "Devrimci demokratların 80 ön- nıf bilinci götürdü÷ü ise 2 Eylül'- lamıyor. Do÷al önderlerini tanımı-
cesindeki gibi Siyaset'in ifadesiyle den sonra daha açık bir úekilde or yor. Üstelik 7-8 yasında olmadık-
her taúın altından çıkacak kadar kit- taya çıkmıútır. En bilinçlileri olması ları gayet olgun, yaúlı büyük bir te-
leselleúme yönünde ilerlemesi gele- gereken önderleri faúizme ya kendi orik bilgi birikimine sahip oldukları
neksel solun o kimseyi be÷enme- ayaklarıyla gelip teslim olmuúlar ya halde...
yen teorisyenlerinin maskesini dü- da iúçi sınıfını faúizmin kanlı pençe Geçmiúte de 6 milyon nüfuslu
úürdü. ùimdi, kitlesini adeta telkin leriyle baúbaúa bırakıp Avrupanın ve proletaryanın kenti olan østanbul
ediyor. "Bunlar alternatifimiz de÷il, güvenceli limanlarına demir atmıú da ancak 5000 oy alacak kadar an-
bunlar alternatifimiz de÷il" diye tek- lardır. layıú görmüúlerdi.
rar edip duruyor. Kimbilir belki kırk 5-6 Haziran kendili÷inden de Evet, gelene÷in sayıları arttıkça
defa söylese inandırır. olsa iúçi sınıfının biçimi ve siyasi bo- artıyor. øúçi sınıfı edebiyatı ve siyasi
ønandırmak için sadece bunu tek- yutu açısından en büyük eylemlerin- mücadele üzerine yüzlerce sayfa yazıl-

ÇÖZÜM 53
"YASLILAR"A øTHAF OLUNUR

di, yazılıyor. Ama gelenek sayılarıyla vensizlik, inançsızlık ve cesaretten gürültüye pabuç bırakma(yan)" ve
ters orantılı bir úekilde güçsüzleúiyor. yoksunluk olarak anlaúıldı÷ına gö- gleneksel sol'a yönelen insanlar ol-
Daha önce "belli olmayan sosya- re, geleneksel solun hakkın var. du÷unu müjdeliyor.
lizmin savunucuları ve "cahiller" ola- "Toplumun devrimci dönüúümü" Siyaset'in "olgunlaúan devrimci-
rak de÷erlendirdikleri Troçkistlerle için "duyulmamıú, görülmemiú ölçü- ler" diye tanımladıkları insanlar bize
birlik arayıúlarına yöneliyor. "Ahi tek- de önemli etkiler" yaratan mücade- pek yabancı gelmedi. Hani úu her-
kesi" dediklerini unutup iktidar pers- leyi tavizsiz, hiçbir özveriden kaçın- úeyden "tatminsiz" olan, arayıú için-
pektifinden yoksun "yeni sol"un tem- madan hayata geçiren radikal dev- de olmak adına hiçbir úey yapma-
silcilerinden Troçkistlerle ve kim rimci demokratlar elbette "sorum- yan kendisini korumayı devrimci
evet derse onlarla, hatta sol sosyal suzdurlar! mücadelenin geliúmesinin önünde
demokrat ilan ettikleri TBKP'ye bile Evet, tarihini sınıf uzlaúmacılı÷ı- gören, devrimci de÷erleri dejenere
ça÷rılar çıkararak legal sol parti ça- nın karakterize etti÷i geleneksel so- olmuú, inançları erezyona u÷ramıú
lıúmalarına katılıyor. lun, radikal olabilmesi eúyanın tabi- demoralize insanlar. Siyaset'in teo-
Bugünlerde iúçi sınıfı içinde hiç- atına aykırıdır. Pratik teoriden ayrıl- risyenlerine göre 30 yaúını aúıpta
bir kayda de÷er örgütlülü÷e ve pra- maz. Geleneksel sol'un prati÷inide bu niteliklere kavuúan insanlar ol-
ti÷e sahip olamama úeklinde ifade Türkiye gerçekleri üzerine oturma- gunlaúıyor. Bizce de bunlar fazla ol-
edilebilecek makus talihini yenebil- mıú, ayaklarını Türkiye topra÷ı üzeri- gunlaútı÷ı için içleri çürümüú, nefes-
mek için geleneksel sol radikal ol- ne basmayan, sa÷ revizyonist ideo- leri kesilmiú, soluksuz kalmıú bitmiú
mak gerekti÷i tespiti üzerinde daha loji yönlendiriyor, úekillendiriyor. Bu insanlardır. Geleneksel sola bu içleri
fazla durmaya baúladı. Siyaset'teki yanlıú dünya görüúleri ülke gerçek- geçmiú insanları e÷er kazanabilir-
yazıda da yine eziklik kokan bir ifa- lerinin acımasız duvarına çarptıkça seniz alıp hayrını görün demek ge-
deyle devrimci demokratların tekeli içine düúülen umutsuzluk ve inanç- rekir. Geleneksel sol adına üzülme-
haline getirmeye çalıútı÷ı "militanlık, sızlıkla daha sa÷a, daha uzlaúmacı mek elde de÷il. Türkiye olgun ve
yaúlı bir topluma sahip olsaydı ne
kadar güzel olurdu. Tam tersine
Türkiye toplumu genç. En önemli
devrimci potansiyeli taúıyan kesim-
Mücadele geliútikçe geleneksel solun iúi bitiyor,
lerden biri de iúçi, köylü, aydın kısa-
bitecek. Geleneksel solun korku ve pani÷i de bu
ca halkın genç kesimleri ve gençli÷i-
gerekçeyle yine yüzyüze gelmesinden kaynaklanıyor ama de hep devrimci demokratlar örgüt-
korkunun ecele faydası yok. lüyor. Üstelik iúçi sınıfı da bir tuhaf!
Bir aya÷ı köyde bir aya÷ı úehirde
küçük burjuva Özellikleri ile proleter
özellikleri birlikte yaúıyor.
Evet, Siyaset'e katılıyoruz: "Olma-
canlılık ve yaygınlık"a biz de sahip bir çizgiye yöneliyor. Bu ideolojiye sı gerekenler oluyor". Sınıf mücade-
olmalıyız diyerek bu konunun tekrar ve moral de÷erlere sahip en önemli lesi geliútikçe herkes gerçek yerini
altını çiziyor. gelene÷i uzlaúmacılık olan gelenek- bulmaya baúlıyor. ML'lerin mücade-
Gerçekten, geleneksel sol niçin sel solun radikal olması mümkün lesi gittikçe yükseliyor, kitleselleúi-
radikal olamıyor? Niçin kendi de- de÷ildir. Tıpkı radikallik çı÷ırtkanlı÷ı yor ve radikalleúiyor. Türkiye halkı
yimleriyle sahip çıkabilecekleri "kah- yapan 7-8 yaúından büyük "ol- ve maalesef Türkiye iúçi sınıfı da "Si-
ramanlar"! yok? Cesaretli, inançlı, gun" Siyaset teorisyenlerinin geç- yaset'in bilimsel söylemine pek ku-
kararlı, devrim davası için gözünü miúlerinde tek radikal hareketleri ol- lak asmıyor. Pasifizm ve uzlaúmacılı-
bile kırpmadan ölüme giden insan- mayan birer bürokrat olmaları gibi. ÷ın Türkiye topra÷ındaki yeri marji-
lar niye hep devrimci demokratlar- Siyaset yazarı "Devrimci demok- nal olmaktan baúka birúey de÷ildir.
dan çıkıyor da, geleneksel sol'dan ratlar alternatifimiz de÷il" baúlıklı ya- Mücadele geliútikçe geleneksel so-
çıkmıyor? Neden geleneksel sol zının sonunda biraz fazlaca karam- lun iúi bitiyor, bitecek. Geleneksel
kendi eylemine ve kendi iradesine sar tablo çizdi÷ini anlamıú olacak ki solun korku ve pani÷ide bu gerçek-
güvenemiyor? Niye "geleneksel sol taraftarlarını avutmak için "Bugün le yine yüzyüze gelmesinden kay-
gerçek radikalizmi ve bu çerçevede 30 yaúın üzerinde olan 70'lerin dev- naklanıyor ama korkunun ecele fay-
ideolojik doyuruculu÷u, (...), özellik- rimci demokratları içerisinde yeni dası yok.
le devrimici demokrat kesimdeki so- bir yatay sürükleniúi yaúamak iste- Dileyelim bizim geleneksel solcu-
rumsuz odakların eline teslim" et- meyen, olgunlaúmıú devrimciler"- larımızın sonu Nikaragua'da ki hat-
mekten kurtulamıyor? Sorumlu ol- den sözederek, "Bunların devrimci ta Küba'daki geleneksel solcular gi-
mak, eylenmine ve kendisine gü- sol güçlerin (veya gücün) çıkardı÷ı bi olmasın.

ÇÖZÜM 54
ÖöRETMENLER

EöøT-DER
ÇALIùAN ÖöRETMENLERøN
OLMALIDIR
EöøT-DER'øN tabanı, tavanda söz hakkına sahip EöøT-SEN
olmalı, tüm üyelerele (fahri-asıl) yapılan seçimlerle E÷itim emekçileri, grevli, toplu
yeni fiili yönetimler oluúturulmalıdır. Resmi sözleúmeli sendikal hak için müca-
delelerini yükseltmelidir. Memur ma-
yönetimler de, fiili yöntimlerin belirledi÷i program aúlarına yapılan zamların gülünçlü-
ve direktifler do÷rultusunda hareket etmelidir. ÷ü, sendikalaúma zorunlulu÷unu
dayatmıútır. Hele EöøT-DER yöneti-
minin maaú zamlarına iliúkin tavırsız-
12 Eylül darbesiyle birlikte e÷i-tim úube yönetimlerin fiilen fahri üyele- Iı÷ı sendikal hak mücadelesini el-
emekçileri örgütsüz bırakılmıútır. re bıraksınlar. Fahri üyelerin yâni ça- zem kılmıútır. Anayasalda çalıúanla-
EöøT-DER'in kurulması, e÷itim lıúan ö÷retmenlerin seçecekleri yö- rın sendika kurma konusundaki be-
emekçilerini ancak dolaylı bir netim fiilen EöøT-DER'i temsil etsin. lirsizli÷i, ö÷retmenlerin sendikalaúa-
örgütlenme olana÷ına kavuúturmuú- Yasaların öngördü÷ü biçimde oluú- bilece÷i yorumunu da getiriyor. E÷i-
tur. Yasaların çalıúan ö÷retmenlere turulan asil üyeli÷in yönetimi ise tim emekçileri çeúitli yasal boúluklar-
örgütlenme hakkı tanımaması, salt resmi bir yönetim olarak görün- dan vs. yararlanarak sendika kurma-
EöøT-DER'in önemini artırmaktadır. sün. Bu pekala mümkün ve demok- lıdır. Bunun için mücadele etmelidir.
EöøT-DER'in bünyesinde "fahri" üyelik ratik bir çözüm yoludur. Kendileri Fakat EöøT-DER'in reformist yöneti-
adı altında toplanan yüzlerce ö÷- de bunun yolunu yordamını bilirler. cilerinin uzlaúmacı mantı÷ıyla de÷il,
retmenin sorunları ve beklentileri çö- Böylece EöøT-DER gerçek sahipleri- çünkü sonuç onlara kalırsa oligarúi-
zümsüz durumdadır. ni fiilen bulmuú olur. Çünkü dernek nin temsilcileriyle iyi geçinmeliyiz
Öncelikle, EöøT-DER çalıúan e÷i- ve sendika kurma hakkı do÷rultu- Anayasal-yasal çeliúkileri bulup yö-
tim emekçilerinin deme÷i olmalıdır. sundaki mücadele, sorunlarını bi- neticilere gösterip sendikal hakkımı-
Her ne kadar EöøT-DER'in "asil len, bizzat yaúayanlar tarafından ka- zı diyalogla almalıyız, vs. gibi "diya-
üye" yöneticileri aynı sözü söylese- rarlı ve bilinçli bir biçimde yürütüle- logcu" yaklaúımlarla çözülmelidir.
ler de pratikte, bunun gerçekleútiril- bilecektir. Keza, "E÷it-Sen Türk-øú içinde kurul-
mesi do÷rultusunda hiçbir çaba Evet EöøT-DER, çalıúan ö÷ret- malıdır" düúüncesi savunularak, ya-
içinde bulunmamaktadırlar. menlerin olmalıdır. Bu lafta kalma- bancısı olmadı÷ımız "Türk-øú'te Birlik"
EöøT-DER'in gücünü faal çalıúan malı, devrimci bir tarzda hayata ge- reformist mantık dayatılmaktadır.
e÷itim emekçilerinde alarak, dernek çirmeye çalıúmalıyız. Bunun için Hayır! Biz D.M,Ö'ler olarak, bu
ve sendika kurma hakkını kazanma EöøT-DER'in uzlaúmacı-reformist- reformist mantı÷a karúı çıkıyoruz. Di-
do÷rultusunda bir mücadele progra- statükocu yönetimine karúı çıkılmalı- yoruz ki, e÷itim emekçilerinin sendi-
mı oluúturması gerekirken, nedense dır baúta. Çünkü EöøT-DER kurul- kası, ba÷ımsız, devrimci bir sendika
çalıúan ö÷retmenlerin mücadelesini du÷undan bu yana, çalıúan ö÷ret- olmalıdır. Ancak, ba÷ımsız, devrim-
salt "asil üyeler" üstlenmiú bulunu- menlerin örgütlenmelerinin önünde- ci bir EöøT-SEN e÷itim emekçileri-
yor. Çalıúan ö÷retmenler adına, hü- ki engellerin kaldırılması için müca- nin ekomomik, demokratik sorunla-
kümetten ve siyasi partilerden ica- dele vereceklerini söyleyenler daha rını çözme do÷rultusunda mücade-
zet arayıúı içerisine girilmiútir. E÷i- kendi "çatıları altında" bu konuda le edebilir. Sarı Türk-øú'te yer almayı
tim emekçilerinin haklarını söke sö- bir çaba göstermemekteler. savunmak, uzlaúmacı-statükocu
ke mücadele içinde alabilmesinin Evet, EöøT-DER'in tabanı tavan- mantı÷ın devamından baúka birúey
koúullarının yaratılması gerekirken, da da söz hakkına sahip olmalı, de÷ildir. Bu mantı÷a EöøT-DER için-
uzlaúmacılık ve icazet politika hali- tüm üyelerle (fahri-asil) yapılan se- de karúı çıkılarak teúhir edilmelidir.
ne getirilmiútir. E÷er; EöøT-DER yö- çimlerle yeni fiili yönetimler oluúturul- Ba÷ımsız devrimci-sınıf sendikacılı÷ı
neticileri gerçekten çalıúan ö÷ret- malıdır. Resmi yönetimlerde, fiili yöne- savunulmalıdır. Bu do÷rultuda
menleri temsil ettiklerini söylüyor timlerin belirledi÷i program ve direktif- mücadele etmeliyiz,
iseler o zaman dernek merkez ve ler do÷rultusunda hareket etmelidir. Demokrasi Mücadelesinde
Ö÷retmenler

ÇÖZÜM 55
MEMURLAR

MEMURLAR,
GREVLø, TOPLU SÖZLEùMELø
SENDøKAL HAK øÇøN
MÜCADELE ETMELøDøR
Bordro mahkumları olarak Zamlardan en çok asker, polis, ha- yıl bulundu÷u derece ve kadroya
adlandırılan iki milyon civarındaki kim, savcı ve doktorlar ile üst dü- karúılık bütçeden kabul edilen katsa-
memur bu kez hemde göz göre zeydeki memurlar yararlanırken; ya- yı oranında ücret sa÷lanmaktadır.
göre Özal Hükümeti tarafından pılan maaú ayırımının sonucunda, 54. madde de memleketin ekono-
açıkça aldatıldı.Ye-rel seçim T. Özal ve milletvekillerine yüzde mik geliúmesi, genel geçim úartlan
yenilgisinden sonra iktidarın yüzlük artıúlarla 4-4.5 milyon lira ve devletin mali imkanları katsayı
baúlattı÷ı" gelir arttırıcı(!)ekono-mik ödenmesi hiç tartıúmasız oy birli÷i tesbitinde dikkate alınmaktadır. Kı-
politikadan memurlarda beklenti ile kabul edildi øktidar burada neyin sacası memurların kendi ücretlerini
içerisine girmiúti,, Yapılan açıkla- hasabını yaptı÷ını açıkça belirtmeli tesbitte hakları olmadı÷ı gibi katsayı
malarda memur maaúlarına yapıla- çünkü hergeçen gün kendine göre sistemide objektif esaslara, özellikle
cak zammın beklenenin üzerinde olumlu de÷erlendirdi÷i herúey tersi- asgari geçinme hadlerine ba÷lan-
olaca÷ı, hangi memurun ne kadar ne dönmekte ve tüm kesimleri karúı- mamıútır.(2)
olaca÷ı gazetelerde tablolar halinde sına almaktadır. Memur ücretini tesbit etmede en
yayınlanır oldu; ama maaúlar da÷ıtıl- Yapılan zam oranlan geçmiúle önemli etmen milligelirden ve dev-
maya baúlandı÷ı anda memurlar karúılaútırıldı÷ında bekleneninde let bütçesinden ayrılacak paydır, Ül-
kandırıldıklarını anladılar. üzerinde görünmesine ra÷men "e- kemizde ise bütçeden memurlara
Baúbakan'ın en düúük maaú ola- misyondaki úiúmeyi emme hareka- ayrılan pay giderek düú-
rak 30.000 TL. olarak açıkladı÷ı tı" adına yapılan zamlar geri alınma- müú. 979-989 yılları arasında bu
net maaú; bekar, çocuksuz ve eúi ya baúlandı, kaldı ki maaúlara yapı- oran daha da azalmıútır.Tüketici fi-
çalıúmayan memurlar için 230 bin li- lan zam ne enflasyonu önleyici ne- yatları artarken maaúlardaki artıú da-
raya düútü, ilkokul mezunu bir me- de memuru rahatlatmadan oldukça ha düúük kalmıú, dolayısıyla da ar-
mur için verilen maaúı üniversite uzak. Yine memur ikinci bir ek iúte tan enflasyon oranına karúın memu-
mezunu memurların bile alamayaca- çalıúmaya zorlanmaktadır. run satın alma gücü gerileyecek
÷ı ortaya çıktı. Küçük hesaplar pe- Memur ücretlerinin tespit edilme- bakkal ve manava yapılan borç mik-
úinde koúan fırsatçı iktidar ayak sinde pek çok ülkede en düúük üc- tarı ço÷almıútır.
oyunlarıyla belli bir kesimi aldatıp, ret temel alınmaktadır.Bu ücret te Birçok ülkede memurların toplu
kandırırken bile bir kesimide koru- enaz geçim haddinin (minumum vi- sözleúme, yönetime katılma ve grev
yup kolladı. Üstelik neye göre belir- tal) üzerinde tespit edilmektedir. En hakkıyla donatılmasıyla ekonomik
lendi÷i bilinmez ça÷dıúı mantıkla,ça- az geçim haddi içerisinde sa÷lık, ve çalıúma koúullarının çözümüne
lıúan eú cezalandırılıp aradaki fark kül-tür, e÷lence masrafları, daha fazla katılma olanakları do÷-
buradan açıklanmaya çalıúıldı. Evli dinlenme, sigorta ve memurun muútur.
ve eúi çalıúan memura sadece bu aileside gözönü-ne alınmaktadır.(l) Ülkemizde memurların örgütle-
yüzden 5 bin 250 lira di÷erine gö- Ülkemizde ise memur ücretlerini nip, yönetime katılması 96 Anaya-
re daha az ödendi. Dolayısıyla da tesbitte asgari geçim haddini ve ge- sasıyla daha geniú bir statüye ka-
maaú zammının yüzdeyüze yaklaútı- çinme indekslerini dikkate almayan vuútu. 96 Anayasası memurların
÷ı bildirilmesine karúın oran ancak bir sistem getirilmiútir. 657 sayılı sendika kurma hakkını tanı-
yüzde 58-60 düzeyinde kalabildi. D.M.K.'nun 55. mad. memura her mıú,965 yılanda da Anayasaya uy-

ÇOZÜM 56
MEMURLAR

gun olarak 624 sayılı Devlet Perso- lı olarak 2908 sayılı dernekler kanu- do÷rultusunda atılan adımlar en ge-
nel Sendikaları yasası çıkartılmıú nun 4-5 ve 6 maddeleri Özel ka- niú memur kitlesini kapsayacak bi-
ama yine de kısıtlı kalmıútı. Grev ve nunlarla dernek kuramayacakları be- çimlere dönüútürülmelidir Bunun
toplu sözleúmesi olmayan, protesto lirtilen kamu hizmeti görevlileri der- ilk adımı, birim derneklerinin kurul-
ve gösteri yürüyüúü ve kamu ku- nek kuramaz demektedir. Ve böyle masından geçmektedir. Maliye,
rumlarında sendikal faaliyeti sınırlıy- özel bir kanunda özel ve idari hiz- Emekli sandı÷ı, Belediye vs. gibi bi-
dı, bu yıldan sonra sendikalaúma fa- metlerde çalıúan memurların hiçbir rim düzeylerinde kurulacak dernek-
faliyeti birden hızlanarak 600 iú kolunda olmadı÷ı gibi bugün po- lerle, oluúturulacak geniú kitlesel ör-
civarın-da sendika kuruldu. lis ve subayların dahi dernekleri var- gütlülük, Merkezi memur derne÷ine
Her baskı döneminde oldu÷u gi- dır, do÷ru geliútirilmelidir. Memurların
bi 2 Mart açık faúizm döneminde 982 Anayasası; memurların sen- yaúayaca÷ı bu örgütlülük süreci,
de memurlar üzerinde baskılar oluú- dikalaúma, toplu sözleúme ve grev Grevli, toplu sözleúmeli, sendikal
turulmaya ve hakların kısıtlanmaya haklan ne kabul nede yasaklanmıú mücadeleden koparılmadan da ele
gidilmesiyle var olan bu kısıtlı sendi- olmasına karúın 657 sayılı D.M.K. alınmalıdır. Örgütlü mücadelenin
kal hakta ellerinden alınınca iki-üç 27.mad. memurun grev yapmasını ikinci adımı birinciye ba÷lı olarak
yit sonra kitle hareketlerinin ivme ka- engellemiútir. Sendika kurma ve grevli, toplu sözleúmeli sendikal
zanmasıyla memur dernekleri kurul- toplu sözleúle hakkı yasaklanma- hak için olmalıdır. Bugün memurlar,
maya baúlandı. TÜM-DER, TÜM mıú, kabulde edilmemiú. T.C.K.'nın grevli toplu sözleúmeli sendikal hak
PTT-DER, TÜS-DER, TÖB-DER 236.maddesi memurların grevini ya- elde edemedi÷i sürece, maaúların
buhardan bazıları olup, üyelerinin saklaması dıúında kabul veya rede- tespitinden, çalıúma ve yaúama ko-
çeúitli ekonomik ve demokratik ta- den memurların sendikalaúma ve úullarımızın düzenlenmesi, iyileútiril-
leplerine çözüm bulmaya çalıúmıú, toplu sözleúme haklarını düzenle- mesine kadar herúeyin kendi dıúın-
haklarına sahip çıkmıúlardır. yen iç hukukta hiç bir yasa yoktur. da "kendisine ra÷men" belirlenmesi-
(TÜM-DER o dönem memura öden- Böylesi koúullarda nasıl tavır alı- ne seyirci kalacaktır. Kadercili÷e bo-
meyen MEYAK kesintilerini çeúitli naca÷ını gösteren Anayasal düzen- yun e÷mekten beúka bîr anlamı ol-
çaba ve mücadeleler sonucu almıú- lemelerde mevcuttur. 96 Anaya- mayan bu davranıúlara Demokrasi
tır) ye Anti-faúist mücadele içerisin- sası 65.mad. 982 Anayasası 90. Mücadelesinde Memurlar izin ver-
de ön saflarda yer almıúlardır. Grevli, maddede "usulüne göre yürürlü÷e memelidir. Artık, memurların ekono-
toplu sözleúmeli sendika için mü- konulmuú milletler arası andlaúma- mik, sosyal durumu içinde yaúadı÷ı-
cadele etmiúlerdir. lar kanun hükümündedir" der ve bu mız siyasi-sosyal-ekonomik ortam-
2 Eylül ve sonrası dönemde ise durumda iç hukukta düzenleme ol- da ve kamu kuruluúlarında süren
tüm emekçi halka ve genele yöne- madı÷ı koúulda temel haklar içeren kıúla disiplini koúullarında insanlık
lik baskı politikalarından memurlar- uluslararası sözleúmeler ülkemizde onurunu ilgilendiren bir biçimde
da nasibini aldı. Tüm D.K.Ö'ler ka- "kanun" gücündedir ve böylece iç oluúturulmalıdır.
patılırken özellikle memur üzerinde hukuktaki boúluk giderilmiú olmak- Kısaca, memurlar artık içinde bu-
baskı, iúten atılma,sürgün vb. úeklin- tadır.(3) lundukları sessizlik ortamından çık-
de baskılar günümüze de÷in arta- Türkiye'nin usulüne uygun kabul malıdırlar. Memurların devrimci mü-
rak yo÷unlaútı. Bugüne kadar me- etti÷i ve imza attı÷ı uluslararası söz- cadele tarihi bugüne ıúık tutacak
murlar üzerinde grevli toplu sözleú- leúmelere göre; memurlar insan zenginlikle tarihsel deney-tecrübe
meli sendikal hak hep "yasak"ol- Haklan Avrupa sözleúmesine göre birikimiyle doludur. O halde örgütlü
rnayla úartlandırıldı. Dernek kurmala- sendika kurabilir ve ILO sözleúmele- mücadele tarihimizin ıúı÷ında bugü-
rına yasal bir engel yoksada-2908 rine göre (hedef ve amaca iliúkin) nün örgütlü mücadele dinamiklerini
sayılı dernekler kanunun 39 mad. sendikaları aracılı÷ıyla toplu sözleú- yaratmak için daha fazla çaba gös-
T.C,Anayasası 28.mad.657 sayılı me yapabilirler. terelim.
D.M.K.'nun  ve 4/A maddesi. Grev hakkı olmayan ülkelerde
Belli bir kurum veya kuruluúta ça- de memurlar sendikaları aracılı÷ı ile Demokrasi Mücadelesinde Memurlar
lıúan kamu hizmeti görevlileri ile ay- yönetime katılarak sorunların çözül-
nı veya ayrı kurum veya kurulaúta mesi için çeúitli geliúmiú yöntemler Dipnotlar
çalıúsalar bile belli bir mesle÷i men- oluúturmuúlardır. Hatta iúçi ve me- ) Prof.Dr. Nur Tortop. Kamu Perso
sup olan kamu hizmeti görevlileri, murlar iúkolu düzeyinde birlikte aynı nel Yönetimi
ancak üyelerinin ortak sosyal, eko- sendika- içerisinde yer alabilmek- 2) Aktaran Dr. Cahit Tutum. AøD/
nomik, denlenme, kültürel ve mesle- tedirler. 980 Eylül
ki ihtiyaçlarını karúılamak amacıyla Ülkemizde 2 Eylül faúizmi ile 3) Doç. Dr. Mesut Gülmez. Uluslara
ye sadece il ve ilçe merezlerinde birlikte, memurların yaúadı÷ı örgüt- rası sözleúmeler ve memurların sendika
dernek kurabilirler demektedir. Ba÷- süzlük artık aúılmalıdır. Örgütlülük hakkı (Mülkiyeliler Birli÷i dergisi-988)

ÇÖZÜM 57
YALANLA SøYASET YAPILMAZ

EMEK DÜNYASI'NIN "ÖZÜRÜ

KABAHATøNDEN BÜYÜK"

Her satırının hesabını vermekten çekinmeyen ye iddia ettikleri kiúi, 40 civarında


dergimiz ne "objektiflilik" kisvesi altında sarı temsilcinin katıldı÷ı toplantıda
Emek Dünyası'nı savunmadı÷ını
sendikacıların ekme÷ine ya÷ sürer, ne de yönetime söylerken o kadar kiúi içinde Emek
gelmek pahasına onlarla iúbirli÷i yapar. "Dün dündür, Dünyası sahibine "Öküz gibi" yakı-
bugün bugündür" diyerek günübirlik görüú úıksız tanımlamalar yaparken, sos-
de÷iútirmez. "Sataúma ve karalamayı" ise asla tavip yalist bir dergi ve sosyalist bir aday
etmez. Haber ve yorumları belgelere dayalıdır. oldu÷u için onları savunan yine A.-
Karaaslan olmuútur.
Buna ra÷men Emek Dünyası
"mal bulmuú ma÷ribi" gibi birisine
Gerçekler birinci a÷ızdan dile vip etmez. Haber ve yorumları bel- sahip çıkıyorsa (Kendilerine öküz
getirilince Emek Dünyası'nın gelere dayalıdır. yakıútırması yapmıú olmasına ra÷-
feryatları yükselmeye baúladı. Öte yandan sosyalist dergicilik men) yaptıklarının sorumlulu÷unu
Dergimize verdi÷i yanıtlara bir adına "sosyalist basın susturula- paylaúmak zorundadır.*) Do÷rusu
yenisini daha ekledi. maz"kampanyasına katılmayıp, "ba- biz de úaúırmadık de÷il... Neden bu
Yeni Çözüm Dergisi taraf bir der- sın susturulamaz" diyerek Cumhuri- denli olumsuz karekterlere sahip
gidir. Siyasi ve ideolojik bir hattı var- yet ve Milliyet'e yönelik baskıların(!) çıkma ihtiyacı duyduklarını en yetkili-
dır. Sınıf mücadelesinde tarafsız de- aktif protestoculu÷una soyunanları- lerine sözlü olarakta sorduk, ama
÷ildir. Çalıúma alanında uzlaúma-cı- da gördük. "Objektif haber-yorum dikkate almadılar. Bu günde aynı ki-
devletçi sarı sendikacılı÷a karúı adına Tez-Koop-øú'teki mücadelede úi Migros'ta eylem kırıcılı÷ı yapıyor.
demokratik, sınıf ve kitle sendikacılı- genel merkezden yana tavır alanlan- øúçiler sakal bırakıyor o sakal kesi-
÷ının yanında saf tutar. Bu taraflılı÷ı- da, ihbarcılara arka çıkanlarıda gör- yor. Genel Merkezle iúbirli÷i yapı-
nı her koúulda sürdürür. Bundan dük. yor. Hiçbir eyleme katılmıyor. Bura-
dolayı yayın politikasında bir bütün- Sınıf mücadelesi adına sergile- dan hareketle herhangi bir iúçi "E-
lük ve tutarlılık vardır. Her satırının nen bu tavırların, bugün belgeleriy- mek Dünyası eylem kırıcılı÷ı yapı-
hesabını vermekten çekinmeyen le ortaya çıkmayaca÷ını mı sanıyor- yor" diye mektup yazarsa sakın yan-
dergimiz ne "objektiflik" kisvesi altın- lardı. lıú anlamayın. Sizinle bir ilgisi yok!..
da sarı sendikacıların ekme÷ine øúte Emek Dünyası bu dergiler- Ama yalnızca bir siyasi kimli÷e ihti-
ya÷ sürer, ne de yönetime gelmek den biridir. Yoksa iddia etti÷i gibi yaç duyan, bunalımlı insanlara sa-
pahasına onlarla iúbirli÷i yapar. hiç kimse, hiç bir dönem Emek hip çıkmak zorunda da de÷ilsiniz.
"Dün dündür, bugün bugündür" di- Dünyası'nın sendikal politikasını sa- Bu gerçeklen Emek Dünyası "ka-
yerek günübirlik görüú de÷iútirmez. vunmamıútır. ralama ve sataúma" olarak de÷er-
"Sataúma ve karalamayı" ise asla Kendi politikalarını savunuyor di-
tas-

ÇÖZÜM 58
YALANLA SøYASET YAPILMAZ

lendiriyor. Bu do÷ru de÷ildir. Karala- me tasla÷ının amacına da, "...iúvere- hatta Sözleúmeler genelde kalıplaú-
ma ve sataúmaya dayalı dostça ol- nin hak ve menfaatlerini korumayı" mıú maddelerden oluúmuútur... Biz-
mayan bir tutum takındı÷ımızdan koymuú. de bunların aúılmasından yanayız..."
de÷il, belki de bu Emek Dünyası- Aslında bu söylenenler do÷ru. vs.vs. diyerek haklı oldu÷unu gös-
nın arzu etti÷i bir úeydir ama böyle Sataúma yada karalama yok. Her- termeye çalıúıyor.
bir niyetimiz yok. Bakın belgeleriyle hangi bir yanlıúlıkta yok. Kendilerini Ancak bu açıklamalar Emek Dün-
verelim. ve amaçlarını iyi ve do÷ru tanımla- yasını aklamaya yetmiyor, çünkü;
"...Onların dar komitesini kabul mıúlar. Migros iúçisi, Ö.Aydın iki ayrı sözleú-
etmeyerek 20 kiúi ile geniú bir söz- Yaptıklarına bakıldı÷ında amaca me komitesinden ve her iki sözleú-
leúme komitesi kurduk. Yeni bir tas- uygun sözleúme arafesinde bir úu- me komitesinin hazırlamıú oldu÷u
lak hazırladık... Migros'ta baúlattı÷ı- beyi; "Örgüt yönetiyor" gerekçesi ile sözleúme tasla÷ından sözediyor ve
nız... komite çalıúmaları.., baúarıyla Genel Merkez'le birlikte ola÷anüstü amaç maddelerini karúılaútırıyor.
yürüyordu... sözleúme görüúmeleri- kongreye götürmek; "... øúvereninin Bu iki komitenin varlı÷ını yukarı-
ne bu komiteler giriyordu... Ama bu hak ve menfaatlerini korumak..." de- ya aktardı÷ımız gibi Emek Dünya-
komiteleri görüúmelere sokmadılar. ÷ilde nedir? sı'da kabul ediyor ve kendi sendi-
Ek maddeler yazıp (bizimkileri) çıka- Burada hiçbir yanlıú yok. Yalnız- kal anlayıúını savunan birilerinin ön-
rıyorlar..."(Emek Dünyası sayısı ca Emek Dünyasının kendilerine "ö- derli÷inde kurulan 20 kiúilik geniú
6-7 Nisan-Mayıs syf.0) küz" yakıútırması yapan ve bunalı- sözleúme komitelerinin örnek bir
Saçma-sapan söylenenleri topar- ma düúüncede acilen siyasi bir kim- taslak hazırladı÷ını yazıyor.
larsak; bir komite varmıú, o komite lik arayıúı içinde bulunan birileri tara- Burada sorun; A.Karaaslan de-
bir taslak hazırlamıú ama Emek fından kullanılmıú o kadar. ÷il, iki ayrı komite anlayıúı üzerinde
Dünyası'nın sendikal anlayıúını savu- yo÷unlaúıyor. Esas olarak bir komi-
nan birisi gelmiú bu dar komiteyi TEMøZE ÇIKMA ÇABANIZ NAFøLE tenin, olaya sınıf sendikacılı÷ı pers-
fesh ederek, komitenin hazırlamıú Emek Dünyası "bu amaç madde- pektifi ile yaklaútı÷ı açık ve net bir
oldu÷u sözleúme tasla÷ını bir kena- si grevden sonra imzalanan sözleú- úekilde ortada iken; di÷er komite-
ra fırlatmıú ve 20(!) kiúilik bir komi- mede, aynen alınmıútır" diyerek ken- nin (Emek Dünyasının sendikal an-
te kurarak örnek(!) bir taslak hazırla- disini temize çıkarmak istiyor. "øúte layıúını savunan) ne mene komite
mıú ve hazırladı÷ı o örnek sözleú- A.Karaaslan'da imzalamıú" diyerek, oldu÷unu anlatmak için, amaç mad-

ÇÖZÜM 59
YALANLA SøYASET YAPILMAZ

desinden örnek verilmiútir. yasi faydacılık yaptı÷ına dair bir de- A.Karaaslan, Y.Koç, H.ùahin, N.Ö-
Adı geçen komitede A.Karaaslan ÷il birçok örnek verebiliriz. zalp, H.Özsoy, ù.Erol (Migros), M.-
yoktur bile. Ama kurdu÷u sözleúme Daha önceki sayılarında "grevler- Bostancı (TÜBøTAK), N.Balaban,
11
komitesinin hazırlamıú oldu÷u tas- le dayanıúma komiteleri Œ, kendi Ü.Odabaúı, N.Afacan (MøGROS),
lak ortada. Emek Dünyası taraftarın- çalıúmalarıymıú gibi göstermesin- M.Gürdar (TÜMTøS), E.Demirkan
da bu taslak verilmiú ama taslak den tut, sendikalarda gericilerle iú- (Deri-øú)
alınmadı÷ı gibi sözleúme komitesi- birli÷i yapan insanlara destek ver- Oturdu÷unuz yerden haber ya-
de fesh edilmiútir. Kurduklarını iddia mesi gibi birçok olaya tanık olduk. zıp nasıl olsa kimse anlamaz diye
ettikleri 120 kiúilik geniú komite ise Emek Dünyası 11.sayısında da bir baúka foto÷raf koymakla gerçek-
sadece bir yalan. Çünkü hazırlamıú Tez-Koop-øú 3 no'lu úubenin öneri- ler dile getirilemez. Gerçekler yaúan-
oldukları taslak örnek bir taslak de- si üzerine úubeler düzeyinde ger- malıdır da aynı zamanda.
÷il. Aksine Emek Dünyasının dedi÷i çekleúen Seka grevi ziyaretini Tekel Yeni Çözüm "Sosyalist ahlak ve
"genelde kalıplaúmıú maddelerden iúçilerinin ziyareti olarak sunuyor. siyasi düzey" dersi verirken bu yap-
oluúan" eskinin aynısıdır. Ve kendisi- Kasım 1988 sayı, 11.sayfadaki tı÷ınızın "sosyalist ahlak"a girdi÷in-
ne sunulan sözleúme tasla÷ını ise foto÷rafı görenler úaúıracaklardır. de ısrarlıysanız e÷er 4.6.1989 tarihli
"fazla iddialı" diye kabul etmemiútir. Baúlıkta Tekel iúçilerinin Seka gazetelerden yer alan Migros iúçile-
Buradan úunu çıkarmamak gere- grevine yaptıkları anlamlı ziyaretten rinin eylemini de alıp Pancar Motor
kir. Hazırlanan her taslak maddesi bahsediliyor. Ama foto÷rafa bakan- iúçileri yürüdü diye yazabilirsiniz.
mutlaka kabul edilmelidir. Hayır bu Yeni Çözüm dergisi "sataúma ve
do÷ru de÷ildir. Çünkü maddelerin karalamayı" tasvip etmez, iktidar al-
istenmedi÷i úekilde kabul edilip edil-
Emek Dünyasının ternatifi bir perspektifle hareket
memesi herúeyden önce bir güç so- "Sözleúmeler genelde eden dergimiz çalıúma alanında he-
runudur. Bilinç ve örgütlülük düze- kalıplaúmıú maddelerden def olarak kendine uzlaúmacı-sarı
yi, yeterli bir önderlik gibi koúulların oluúmuútur..." úeklindeki sendikacılı÷a karúı olmayı seçmiútir.
uygun olması gerekir, ama esas ola- tespitine katılmıyoruz. Bu anlamda herkesle birlikte hare-
rak bir sendikal perspektifin sunul- Grevden-sözleúmeye, delege ket ederiz. Etmekten yanayız. Yeter
muú olması önemlidir. Bu nedenle seçimlerinden kongreye ki samimi olalım.
Emek Dünyasının "Sözleúmeler ge-
nelde kalıplaúmıú maddelerden
kadar her geliúimde sınıf (*): Emek Dünyası yazarı diyor ki "a-
oluúmuútur..." úeklindeki tesbitine sendikacılı÷ı alternatif bir dı geçen tasarıyı biz de÷il 3 no'lu
katılmıyoruz. Grevden-sözleúmeye, politika olarak ortaya úube ve sözleúme çalıúmalarına
delege seçimlerinden kongreye ka- çıkmalıdır. katabildikleri iúçiler hazırlamıútır. Bir
dar her geliúimde sınıf sendikacılı÷ı sendika veya úubede tamamen bir
alternatif bir politika olarak ortaya lar "Aynur Karaaslan, Erdal Demirkı- siyasi çizgiyi savunan kadrolar olsa
çıkmalıdır. Alternatif olunmadı÷ı tak- ran, ne zamandan beri Tekel çalıúı- bile (ki bu olayda böyle olmadı÷ı
dirde sınıf sendikacılı÷ı ile sarı sen- yorlar" demekten kendilerini alamı- bilinmektedir) hazırlanan sözleúme
dikacılık arasındaki ayrım fark edile- yorlar. tasla÷ı o derginin veya siyasi e÷ilimin
mez. Emek Dünyası'da fark edeme- ùimdi Emek Dünyası bir yanıt da- amacı olarak sunulamaz."
di÷i için san-uzlaúmacı Genel Mer- ha vererek bunu bir teknik arıza ola- Pes Do÷rusu! Böylesi bir yorum ya-
kezlerin yede÷ine düúmekten kurtu- rak sunacaktır. Ancak siyasi faydacı- pabilmek ve buradan hareketle" Teorik
lamıyor. lık adına Emek Dünyasında bu tür açıklamalara giriúmek, oldukça ileri bir
davranıúların alıúkanlık haline geldi- düzeyin" yansıması! Ö.Aydın'ın "açı÷ı-
EMEK DÜNYASI'NIN YAPTIöI ÷ini hatırlatmak zorundayız. Çünkü nı" yakalamıú olmanın keyfi ile (!), "Tas-
SAHTEKARLIK DEöøL MøDøR? aynı úeyleri Birileri grevlerle Dayanıú- la÷ı biz hazırlamadık" diye kendini savu-
Yeni Çözüm Dergisine "sosyalist ma Toplantısı" içinde yapmıúlardı. nurken; Emek Dünyası yazarları komik du-
ahlak ve siyasi düzeyi konusunda Tam sayfa kaplayan yazı, Seka ruma düútüklerinin farkında de÷iller rni?
ders vermekten geri kalmayan grevini ziyarete giden Tekel iúçileri- Bir dergi yada gazetenin sözleúme
Emek Dünyasfnın "küstah ve terbi- nin øzmit sokklarında attıkları slogan- tasla÷ı hazırlayıp T.øú görüúmelerinde
yesiz" gibi yakıútırmalara ne deme- larla ilgili, alta ise slogan atan Tekel devreye girmesinin; tartıúma konusu ya-
li? iúçilerinin(!) foto÷rafını vermiú ama pılamayacak kadar saçma oldu÷unu
Yeni Çözüm Dergisini olayları foto÷rafta bir tek tekel iúçisi yok. söylemeye gerek var mı? Ö.Aydın'm ya-
çarpıtmakla, gerçekleri saptırmakla Emek Dünyası "mırın-kırın" etmesin zısını okuyan sıradan bir iúçiye sorsanız
- suçlayan Emek Dünyası iddialarını diye sa÷dan sola foto÷rafta Z.Yıldı- size neyi anlatmak istedi÷ini rahatça
do÷rulayacak bir örnek gösterebilir rım, Ö.Çoúkun, A.Özkaner, Z.Çiftçi, söyleyebilirdi. Ve sizde kendinizi savun-
rni? Ama biz Emek Dünyası'nın si- mak için bu kadar sıkıntıya girmezdi-
niz...

ÇÖZÜM 60
øSÇø/SENDøKA

øETT DELEGE SEÇøMLERø


ùUBE KONGRESø
VE ÇIKARILACAK DERSLER
Uzlaúmacı-devletçi sarı sendi- sidir ve genel merkeze 3 delege de örgütlenme ve mücadele pers-
kacılı÷a karúı mücadele, yal- göndermektedir. pektifinden uzak oldukları için, bir
nızca bir yönetim sorumlu de÷ildir. Belediye-øú Sendikası ise süre sonra san sendikacılı÷ın çarkla-
øETT, do÷rudan halka hizmet su- Türk-øú'in en büyük sendikalarından- rı arasında kaybolup gittiler. Tür-øú'i
nan bir kuruluú olması ve 7 milyon- dır. Son genel kurulda 24 delegesiy- ele geçirelim derken, kendileri ele
luk bir úehrin trafi÷ine damgasını le ùevket Yılmaz'ı desteklemiú ve geçirildiler. Bu kesimlerin mevcut
vurması nedeniyle, stratejik özellik Türk-øú yönetiminde mali sekreterli- sol potansiyeli geriletme ve sarı sen-
taúıyan bir iúyeridir. ÷i almıútır. Aynı genel kurul'da "sos- dikacılı÷ın hareket alanının geniúlet-
Bu özelli÷in kazandırdı÷ı dina- yal-demokratların" adayı Cevdet Sel- mede oynadıkları rol küçümsene-
mik yapısıyla, geçmiúten bugüne vi 7 oyla Türk-øú Baúkanlı÷ını kay- mez boyuttadır. Son seçimlerde bi-
bir mücadele gelene÷ine de sahip betmiúti. le, bu kesimlerin mücadeleye ver-
olmuútur. Örne÷in, 2 Eylül öncesi Kısacası ço÷unlu÷unu DøSK-Ge- dikleri zararın sonuçlarını vurgula-
DøSK Baúkanlı÷ını elinde tutan Ge- nel-øú üyelerinin oluúturdu÷u de- mak gerekir.
nel-øú Sendikasının, miting ve yürü- mokrat sol e÷ilimli Belediye-øú taba- Geçmiúte "sol muhalefet" adına
yüúlerdeki militan gücünü øETT iúçi- nı; ne yazık ki ne kendi sendikaları- úube yönetimine gelenlerin, genel
leri oluúturuyordu. øETT, 2 Eylül nın kongresinde, ne de Türk-øú merkezle bütünleúmesi ve taban-
öncesi  Mayıslarda, 30 Nisan iú bı- kongresinde e÷ilimine uygun bir dan tepki görmesi, 26 Mart yerel se-
rakma eyleminde vb. örneklerde gö- a÷ırlık koyamamıútır. çimleriyle belediye" yönetimlerinin
rüldü÷ü gibi, sınıf sendikacılı÷ının Bunun bir nedeni, 2 Eylül'den "sosyal demokratların eline geçme-
önemli mevzilerinden iri durumun- so.ıra sendikal faaliyetler serbest(!) si, sendika üst yönetiminde ve
daydı. Her ne kadar 2 Eylül sonra- bırakıldı÷ında, sendikaları kapalı Ge- Türk-øú'te dengelerin de÷iúebilece÷i
sında ve ANAP döneminde, gericf- nel-øú üyelerinin örgütsüz ve önder- konusunda iúaretler veriyordu.
faúist unsurları, devlet destekli kad- siz kalması; di÷er nedeni ise gücü- Bu nedenle, Genel merkez Ve
rolaúma çabalarıyla belirli bir gerile- nü 982 Anayasası ile 282-2822 Türk-iú'i de yakından ilgilendiren
me gözlenmiúsede; 2 Eylül sonra- sayılı anti-demokratik yasalardan øETT delege seçimlerine ve úube
sının ilk etkili iúçi eyleminin sahipli÷ini alan uzlaúmacı -san Türk-øú'in kongresine; yalnızca bir seçim gö-
de, yine øETT iúçileri yapmıútır. ANAP'lı belediyelerle iúbirli÷i yap- züyle de÷il; sınıf mücadelesini yük-
"Hız kesme" eylemiyle günlerce mıú olmasıdır. seltmede bir araç olarak bakılması
kamuoyunun dikkatini çeken øETT Bu dönem geliúmelerin baúka ve sınıf sendikacılı÷ına uygun örnek
iúçileri, özellikle de úoförler; a÷ır ça- bir boyutu da, "sol muhalefet" adı- sunulması gerekiyordu.
lıúma koúullarını düzeltme ve yeterli na úube yönetimlerine gelen eski Çünkü sarı-uzlaúmacı sendikacı-
ücret talebini gündemde tuttular. Genel-øú iúyeri temsilcilerinden bir lık basit bir yönetim sorunu de÷ildi.
øúyerinin önemi yanında, Taúıtlar kısmının; sınıf sendikacılı÷ı perspek- øúçilerin karúısına engel olarak çı-
ùubesinin de Belediye-øú Sendikası tifinden uzak yaklaúım içinde, kan bölge çalıúma müdürlü÷ü, po-
içindeki önemi ve a÷ırlı÷ı küçümse- "Türk-øú'i ele geçirme" hayali içinde lis, rüúvet, para, içki, makam sun-
nemez boyuttadır. Üye sayısı bakı- mevcut olumsuzlu÷u daha da pe- ma ve kiúisel çıkar... gibi unsurlarıy-
mından sendikanın en büyük úube- kiútirmeleci, etkili bir güç olamayıúla- la düzenin kendisiydi. Organize bir
rıdır. Bu tür unsurlar, sınıfsal temel- güçtü sistemdi.

ÇÖZÜM 6
øSCø/SENDøKA

Delege seçimleri, sınıf sendikacılı- uç" dedikleri devrimci-demokrat iúçi-


÷ıyla sarı-uzlaúmacı sendikacılık ara- lerden oluúan "alternatif yönetim'di.
PANCAR MOTOR'DA
sındaki ayrımı ortaya koymak, sınıf Kendilerine hedef olarak uzlaúmacı OTURMA DøRENøùø
mücadelesinde netleúmeyi sa÷la- san sendikacılı÷ı de÷il, devrimci sol
mak ve perspektif sunmada bir güçleri seçmiúlerdi. ÜIkemizde tekelci sermayenin kâr
araç olarak ele alan Devrimci øúçi "Alternatif yönetimin tüm çabala- oranındaki artıúı sürekli kılabilmek
Hareketi; sarı-uzlaúmacı genel mer- rına ra÷men, birli÷e yanaúmayan ve mevcut ekonomik bunalımın
keze karúı olan herkesi mücadeleye "kazanın da görelim" diyerek, genel yükünü emekçi sınıflara
ça÷ırdı. Bu anlayıúla sorumluluk merkeze hizmette kusur etmeyen aktarabilme çabası hemen her üre-
içinde hareket etti ve birli÷i sa÷la- geleneksel sol kesim, iúyerlerinde tim birimine yansıyor, çeliúkiler gide-
maya çalıútı. Çıkardı÷ı bir dizi bül- çıkardı÷ı kazanma amacı olmayan rek derinleúiyor.
tenle amaçlarını, ilkesini ve progra- suni listelerle görevini yerine getirdi- Bunun son günlerde bir örne÷i-
mını tabanı yaydı ve tartıúma platfor- ler. Kafalarda bulanıklık yaratıp he- de PANCAR MOTOR Fabrikasında
munu geniúletti. def úaúırttılar, sol bölündü: Sonuçta yaúananlar oldu. øúveren üç iúçiyi iú-
Yürütülen mücadeleyle øETT'de, %35 oranında bir kitleye sahip sa÷ ten çıkardt, "dökümhane" bölümü-
alternatif politikalar sunuldu, alternatif kesim %60 oranında bir delege po- nü kapadı.
yönetimin anlayıúı sergilendi. Dev- tansiyeline sahiplenmiú oldu. øúten atılan iúçilerden biri de 
rimci iúçilerin önderli÷inde özveriyle Kısacası sınıf sendikacılı÷ına da- Mayıs tutsa÷ı Hüseyin ASLAN'dı.
yürütülen mücadele, iúçilern sempati yanmayan çıkarcı-dar bakıú açısı, Hüseyin ASLAN, oturma eyleminin
ve deste÷ini kazandı. Sarı-uzlaú- kariyerizm e÷ilimleri, bölgecilik, ardından geliúen toplu vizite eylemi
macı genel merkezin ve zaten pasif hemúericilik gibi engellerin aúılama- günü, eylemin kırılması (di÷er iki iú-
durumdaki úubenin a÷ırlı÷ı ikinci yıúı, genel merkezin oyunları... gibi çi tekrar iúe alınırken Hüseyin AS-
planda kalmaya baúladı. Daha ön- nedenlerle solun birli÷i sa÷lanama- LAN için bir úey de÷iúmiyordu.) neti-
celeri en küçük bir eleútiride disiplin dı. "Alternatif yönetim" açısından cesinde iúsiz kalıyor ve adeta ceza-
kurulunu iúleten ve bunu tehdit ara- da, yeterli uyanıklık, bilinçli profes- landırılıyordu.
cı olarak kullanan genel merkeze, yonelce faaliyet göstermedeki eksik- øúçiler atılan kardeúlerini yanlız bı-
onun sarı sendikal anlayıúına karúı lik bu tablonun do÷masında rol oy- rakmadılar ve sahip çıktılar. 2
açık ve net bir tavır alındı. Amaç saf- nadı. A÷ustos'da yaklaúık 600 iúçi fabrika-
laúmayı hızlandırmak ve mücadele- Delege seçimlerinde edindi÷i de- nın önüne toplanıp oturma eylemi
yi yükseltmektir. ney ve tecrübelerle, devrimci iúçiler yaptılar.
Devrimci øúçi Hareketi'nin müca- ve delegeler kongreye daha yetkin- Eylem aktif bir duyarlılık ve sınıf
delesi ve gücü, genel merkez yöne- leúmiú olarak girdiler. Bölük-börçük dayanıúması örne÷i olarak olumlu-
timini tedirgin etti. Tüm olanaklarını olan sol delege tabanı, özverili ça- dur ve bu yanına sahip çıkmalı, ge-
seferber ederek, karúı önlemler ge- balarla birleútirilerek seçime girildi. lenekleútirilmelidir.
liútirmeye baúladılar. Ancak tek liste halinde girilmesine Ancak sorun daha köklü ye
Güç dengesine baktı÷ımızda, bir ra÷men, seçim -delege seçimleri- uzun vadeli olarak ele alınmalıdır. øú-
yanda, 25 milyar liralık bir kasa, nin sonucuna paralel olarak - çi sınıfı mücadele içinde sınıf içi ve
sarı sendikacıların güdümünde ha- 64-93 kaybedildi. øETT iúçilerini ve dıúı dayanıúmasını ilerleterek bilinç-
reket eden bölge çalıúma müdürlü- úoförlerini artık sa÷ bir yönetm tem- lenecek, bilinçlendi÷i oranda refor-
÷ü, temsilci toplantılarına kadar gire- sil ediyordu. mist uzlaúmacı sendikal önderlikle-
rek korku salan, eylem yapmalarını Delege seçim sistemindeki çar- rin sultasına son verecek ve bunun
engellemeye çalıúan polis ve kiúisel pıklı÷ı ve ince hesaplan görebilme- verdi÷i güçle mücadelesinde bir
çıkar peúinde koúan bireyci, kariye- de "amatör" kalan Devrimci øúçi Ha- adım daha atacaktır.
rist unsurlarla birlikte düzenin kendi- reketi, sınıf mücadelesinin zengin Mevcut sendikal yapılanmaların
si yer alıyor. Bir yanda ise, sadece deneylerinden ders çıkartarak daha reformizmi, düzen içili÷i açıktır ve iú-
iúçilerin kendi örgütlü gücüne ve da yetkinleúip güçlenmesini bilecek- çi sınıfının uzun erimli mücadelesin-
sendikal anlayıúına güvenen, ina- tir. de yer alabilecek nefesleri yoktur.
nan bir Devrimci øúçi Hareketi . Bir Sınıf sendikacılı÷ın mücadele an- øúçi sınıfı, PANCAR MOTOR ör-
tarafta da "Türk-øú'i ele geçirmek" gi- layıúı sadece yönetimleri alma üzeri- neklerini ço÷altacak, ço÷alttı÷ı oran-
bi ham hayaller kuran ve yönetime ne kurulamaz. Tabanın örgütlü gü- da sınıf mücadelesinde daha aktif
gelmek u÷runa, genel merkezle ara- cüne dayanmayı esas alan Devrimci ve önemli bir yere sahip olacaktır.
yı bozmama titizli÷i içinde davra- øúçi Hareketi, øETT iúçilerinin mü- YAùASIN PANCAR MOTOR
nan "geleneksel sol"... Bu kesim cadele gelene÷ini sahiplenerek sür- DAYANIùMA EYLEMø
içinde tehlikeli olan sarı-uzlaúmacı dürecek; iúçileri sa÷cı yönetimin ve YAùASIN øùÇø SINIFININ
sendikal anlayıú de÷il, "örgüt", "aúırı iúverenin eline terketmeyecektir. MÜCADELESø

ÇÖZÜM 62
TERSANE øSÇøLERø

TERSANE GERÇEKLERø VE etkinlikleri sonucu kitlede güvensiz-


lik yaratmıú, kaypak insan olmanın
ADIMLAR'DAKø MEÇHUL en uç örneklerini vermiúlerdir. Onlar-
ca yıldır muhalif olan bu anlaúıúların
TERSANE GRUBUNA YANIT baúarısızlı÷ı ortadadır.
Boykot ilk kez "muhalefet olmak
için muhalefet" olarak hareket eden-
lerde dahil, tabandaki tüm iúçilerin
en geniú birli÷ini sa÷lamıútır. E÷er
Adımlar dergisinin 13. sayısında, li÷i nerede baúlayıp nerede bitmek- salt yönetime gelmek baúlıbaúına
11 sayfada "Delege sicimlerinde iki tedir? Veya gerici kadrolarla iúbirli÷i bir amaç de÷ilse, ve amaç iúçilerin
Taktik" baúlıi÷ı ile yazılan yazıyı yapan bir anlayıú nasıl bir muhale- birli÷i ise tersaneler tarihinde bunu
kaleme alan Tufan ùøùLø'nin fet olabiliyor. ilk kez "BOYKOT" SAöLAMIùTIR.
Tersaneleri hiç tanımadı÷ı Önceden düúman kardeúleri oy- øúyerlerinin kendine has özelliklerini
anlaúılıyordu. Hiç tanımamak tabiki nayan grupların nasıl olduysa "ka- görmezden gelemeyiz. Kitlenin bi-
bir hata de÷ildir. Sadece eksikliktir. der" bir araya getirdi. T. ùøùLø úimdi linç düzeyi, müdahale yetene÷i ve
Ama bir yer hakkında bilginiz yok- sevinecek, "iyi ya, ne güzel birleú- anti-demokratik yasaların varlı÷ını.
sa, illede yazı yazmak zorunda de- miúler iúte" diyecek. Ama birbirlerin- Ama bunlar T. ùøùLø için bir anlam
÷ilsiniz. Yazma zorunlulu÷u hissedi- den ayrıldıkları anda birbirleri için taúımıyor. Her yerde, her iúyerinde
yorsanız, yazıyı yazaca÷ınız yeri, onlar 3-4 kiúi, onları içimizde eritiriz delege seçimlerine aynı tavır kon-
olayların ve tavırların neden nasıl ol- demeleri nasıl bir birlik oluyor? Bu malı gibi bir mantık mı var? Boykot
du÷unu ö÷renmek yazmak en do÷- nasıl bir birlik ki ayrıldı÷ı anda he- kararımızın kendi içinde, Tersaneler
ru olanıdır. men tüccar kafalar çalıúmaya baúlı- özelinde büyük aktviteler taúıdı÷ını
ùimdi T.ùøùLø'nin yazarak çarpıt- yor. Bu mu muhalefet? Ne yazık ki T. ùøùLø'ye bilgi veren insanlar ey-
maya çalıútı÷ı olayları, biz yaúayan- bu anlayıúa katılmıyoruz. Tüccar ka- lemlere gelselerdi görürlerdi.
lar ve mücadele edenler, yazıdan fası ile oluúan birlik bir çıkar birli÷i Genel Merkezin 3 kez basılması,
alıntı yaparak bir bir açaca÷ız. "Çok olabilir. Ama bu birli÷e iúçi sınıfının çı- delege seçimlerinde úubelere siyah
parçalı muhalefet toparlanıp birleú- karları için oluúan birlik diyemiyoruz. çelenk bırakılması, noterden çekilen
medi. úaúkınlı÷ın ilk anlarında kız- Sonuç itibarıyla bugünkü yöne- ihtarnameler, geniú kitle ile postaha-
gınlıkla ilk akla gelen seçimleri Boy- timden çok farklı olmadıkları orta- neden protesto telgraflarının çekil-
kot e÷ilimi hızla yayıldı. øúçileri bu da. Oluútu÷undan beri bu "Birleúik mesi ve tüm bunlarla yo÷rulan
karara iten çaresizlikti." Muhalefet" birbirini ekarte etmeye Mart/Nisan eylemlerimiz.
"Çok parçalı muhalefet" deyimini çalıúıyor. Onun için, ciddi olarak bu Yani boykot kararı almamızın ne-
biraz açmak lazım. Çünkü bu muha- insanların muhalefet olmadı÷ının bi- deni kızgınlık ya da çaresizlik de÷il-
lefet kelimesi o kadar çok yuvarlak lincindeyiz. dir. Boykotun baúarılı oldu÷unu
kullanılıyor ki kendine sınıf ve Kitle Tabanda birli÷in temelleri Adımlardaki yazısında T. ùøùLø de
sendikacılı÷ı etiketi takanlar, Faúist- 1988'den beri atılmaya baúlanmıú- kabul ediyor.
leri bile bu muhalefet kelimesi içine tır. Yani kısaca tersanelerde: Boykot, aksine iúyerlerinin kendi-
alıyorlar. Sorun Nazım TUR'a muha- 1-øktidarda olan genciler ne özgü koúullarında iradi olarak
lif oldu÷unu söylemekle bitmiyor.- 2-Muhalefet olmak için muhale- verilmiú do÷ru bir karardır. Bu ne-
Bunu yazısında T.ùøùLø'de kabul fet olanlar denle boykotu savunuyoruz. Tersa-
ediyor. Sorun Nazım TUR'un gitme- 3-Sınıf ve Kitle Sendikacılı÷ını il- nelerde "direnebilmek" tohumunu
si de÷il, artık getirilmesi gereken ke edinmiú devrimcidemokrat güç- atmakla mutluyuz. Sadece ve sade-
sendikal anlayıú nedir? ler vardır. ce bu yüzden tersaneler tarihinde
Bu ana sorun Muhalefetin temeli- Biz muhalefet olarak, 3. grubu olmadık birúey oldu. Ve 4 öncü iúçi
ne koyulmadı÷ı sürece bir yere varı- ele aldı÷ımızda çok parçalı muhale- arkadaúımızın iúine son verildi. T.
lamaz. Mesala Aydınlıkçılar olarak fet deyimini de÷il, toparlanma süre- ùøùLø yazısında istedi÷i kadar sonu-
bilinen grup 1983 yılında gerici N.- cinde olan Tek Parça Muhalefet de- cun de÷iúmedi÷ini iddia etsin bizce
TUR'la iúbirli÷i yapmıú, hem de yap- yimini kullanıyoruz. çok úey de÷iúti. T. ùøùLø sonuç der-
tı÷ı iúbirli÷inin ilkeli oldu÷unu iddia "Boykotun úaúkınlıkla ve kızgınlık- ken aklı hep listelerde, yönetimler-
etmiútir. ùimdi ise muhalif oldu÷u- la çıktı÷ı"na gelince, bu konu tama- de. Liste kahramanlı÷ının klasik izle-
nu söylüyor. Acaba T.ùøùLø'nin "mu- men bir fantazl T. ùøùLø'nin hayal rini taúımakta. T. ùøùLø'ye göre so-
halefet" kelimesi için hangisini te- alemleri bir haylice güçlü. Boykot nucun de÷iúmesi yönetimin de÷iú-
mel olaca÷ız. O günkü yönetime kararının alınması Tersanelerdeki mesi ile eú anlamlıdır. Biz bu anlayı-
karúı (1983) gerici kadrolarla iúbirli÷i özgü! durumdan dolayıdır. Yukarı- úa katılmıyoruz. Sonucun de÷iúme-
yapmıú Aydınlıkçı grubun muhalif- da sayılan 2.muhalif grup, yıllardır

ÇÖZÜM 63
TERSANE øSÇøLERø

si bir sürecin yaúanması ile ortaya


çıkacaktır. øùTEN ÇIKARMALAR
Daha söylenebilecek çok úey
var. Ama en çok da dikkatimizi yazı-
nın ikinci sütununda bulunan "bir
grup iúçi"nin söyledikleri çekiyor. TERSANELERDEKø MÜCADELEMøZø
Me÷erse boykotu do÷ru görmeyen
bir grup iúçi varmıú. Biz T: ùøùLø'ye
sormak istiyoruz. Bu grup gerçek-
ten Tersanelerde mi? Çünkü biz o ENGELLEYEMEYECEKTøR
dönemde ve bugüne de÷in boyko-
tun do÷ru olmadı÷ını sadece Genel
Merkezden ve taraftarlarından duy-
duk. Yoksa "muhalif" olan herhangi
bir grup bugüne kadar boykota yan- ÜIke ekonomisinin içinde bu- lüyor hiç düúünülmüyordu bile.
lıú dememiútir. E÷er böyle bir grup lundu÷u krizin emekçi halkımızın 989 senesi ile birlikte hem siyasi
varsa her an tartıúmaya hazırız. He- sırtından çıkarılması sonucu mevcut iktidar hem iúbirlikçisi sarı sendika-
le bu grubun yaptı÷ı açıklama ise sömürü 980-989 arası iyice lar kamu kuruluúlarındaki hareket-
baútan aúa÷ı çarpıtmadır. Böylesi azgınlaúmıú buda açlı÷ı ve lenmeleri úaúkınlakla izliyorlardı.
bir açıklama yukarıda sayılan ikinci yoksullu÷u alabildi÷ince arttırmıútır. Partizanlı÷ın her siyasi iktidar de÷i-
grubu ba÷lar. Ve en fazla kendi Siyasi iktidarı temsil eden ANAP úikli÷i sonrası, yukarıdan aúa÷ı yö-
özeleútirileri olabilir. øki yıldır söyle- iktidarının oy potansiyelinin % neticilerin de÷iúmesi olarak kendini
diklerimiz ve eleútirilerimiz ne hek- 2.75 'lere kadar düúmesi bir an- gösterdi÷i kamu kuruluúlarında
metse bugün sanki bu grubun sa- lamda da olsa siyasi iktidarın gücü- sa÷lam görülen "otoritenin"
vundu÷u úeylermiú gibi anlatılıyor. nün halk üzerinde zayıflaması sonu- sarsılması siyasi iktidarı daha da
Tersanelerin sıcak prati÷inde ne cu toplumun tüm kesimleri kendili- azgınlıútırıyor-du.
böyle bir grup oldu ne de bu gru- ÷inden de olsa hareketlenmiútir. Sadece yaúam koúulları protesto
bun çalıúması. E÷er var is'e dergi Özel olarakta 989 senesinin toplu eden Tersane iúçilerinin eylemlerine
sayfalarında çıkıp bizzat mücadele- olarak K.ø.T'lerde 600.000 iúçiyi kap- artık polis joplarıda giriyordu. En
nin içine gelsinler. sayan Toplu sözleúme yılı olması masum taleplerin üstüne bile baskı
"Zor ile karúılaúınca yönetime ta- huzursuzlu÷un ifade edilmesini ko- ve terörle giden siyasi iktidar, kamu-
lip olmadılar" deyimi ise tam bir gaf- loylaútırmıútır. oyunun yo÷un deste÷i sonucu iúçi
lettir. Polisle çatıúan, sarı sendikacı- Böyle bir ortamda Mart/Nisan iú- eylemlerinde geri adım atıyordu. Si-
larla kavga eden, genel merkezi çi eylemlili÷i tüm ülkeyi etkilemiú, yasi iktidar ve onun yasaları ile varlı-
tam 3 kez basan, tersane eylemle- toplumun tüm kesiminin sempatisi- ÷ını koruyan san Sendikalar uygun
rinde jopların hedefi olan devrim-ci- ni ve deste÷ini kazınmıútır. Bu süre- bir zamanı hazırlamaya ve bekleme-
demokrat iúçiler nasıl oluyor da zor ce a÷ırlı÷ını koyan iúyerlerinden biri- ye baúlıyordu. Türk-øú'le elele verip
karúısında kolay yolu seçiyorlar. de kuskusuz ki Tersaneler olmuú- yıllardır sözleúmelerde "uzat-bıktır"
Yani yönetime talip olmaktan vazge- tur. takti÷i uygulayan siyasi iktidar, 
çiyorlar. "Kitlemiz az" deyip kaçan, Tersane iúçilerinin yaptıkları ey- Mayısla beraber örgütlü hale dönüú-
genel merkezi basma ortak kararı- lemlerin daha tutarlı ve aktif olma- meye baúlayan emekçi halkın mü-
na "kapıda polis var çıkamıyoruz" di- sındaki neden, yalnızca iúverene cadelesinden korkmuú apar topar
yerek katılmayanların boykot kararı- karúı de÷il, aynı zamanda Sendika- geçmiú senelere oranla daha iyi üc-
nı alıp onu en geniú kitlelere mal ya karúı olmasından kaynaklanıyor- ret verip toplu sözleúmeleri bitirmiú-
eden devrimci-demokrat güçler için du. Tabandaki dürüst demokrat ti.
"zoru görüp talip olmadılar" demesi devrimci insanların fedakarca çalıú- "Uzat-Bıktır" takti÷i ile bıktırılan
en hafif deyimi ile bir çarpıtmadır. maları sonucu Tersanelerdeki mü- iúçiler, yeni imzalanan Toplu
Adımlar dergisindeki yazı bu anlam- cadele gittikçe geliúmekte ve sa÷lıklı Sözleúmeye tepki veremiyorlardı.
da gerçekleri yansıtmıyor. Yalan ha- bir yapıya dönüúmekte idi. Bunu tespit eden egemenler, iúçi
ber yazmak istemiyorsa haber kay- 2 Eylül 980'den beri kamu iú- sınıfının a÷zına bir parmak bal
naklarındaki tek yanlılı÷ı kaldırmalı- yerlerinde bilinçli olarak yerleútirilen sürüyor, huzursuzlu÷u görünürde
dır. Adımlar dergisinin daha ciddi Türk-øslam sentezinin varlı÷ı, üreti- ortadan kaldırıyordu. Ve bu arada
ve daha do÷ru yayın yapması ge- min iyice laçkalaútırtlması, üretimde Toplu Sözleúme farkları tek
rekmiyor mu? organizasyonun olmaması sonucu, saferde veriliyordu.
Yazılarımız devam edecektir. K.ø.T.'ler siyasi iktidarca sa÷lam, Bundaki amaçta iúçilerde "genel
ses çıkmayacak yerler olarak görü- rehavet" yaratmak. Çünkü bu reha-

ÇÖZÜM 64
TERSANE øSÇøLERø

vetle beraber öncü iúçilerin tasviye- le ile iyi iliúki kurabiliyorlar. Bu iliúki- dar netti baúka söze gerek yok.
sine baúlanacaktı. Plan hemen uy- den yararlanmalı. Böyle düúündük- Baúka biri sözü alıyor "global,
gulandı. Tersanelerde iúveren-Sarı leri , bencillikleri toplantıda suratları- konjektürel, nesnel, öznel" gibi ga-
Sendika elele vermiú 3. madde ile na vurulmasına ra÷men kitle iliúkile- rip kelimeler kullanıyordu. Herhalde
Camialtı Tersanesinde 0, Haliç Ter- rine olan ihtiyaçlarından dolayı ses bilgili biri olmalı diye düúünürken ta-
sanesinde 5, østinye tersanesinde çıkarmıyorlardı. Aydınlıkçı bilinen biri mamen ötekilere benzemesede ko-
6 iúçinin iúine son veriliyordu.* Özel- konuúuyordu "Gemileri indirmeye- nuúma öze gelince, takke düúüyor
likle Haliç Tersanesinde 5 kiúilik lis- lim" diyordu. Keskin çıkıúı Tersane- ve kel görünüyordu. "Kitle ne derse
tenin arasına 4 öncü iúçi de sıkıútırıl- ler gerçe÷ini görenlerce reddedile- onu yapalım. Onlar ne isterse onu
mıútı. Bu uygulama Tersanelerde cek nasılsa, biraz palavra fena ol- söyleyelim, slogan tespit etmeye-
büyük bir memnuniyetsizlik yarattı. maz diye düúünüyordu. Ve hemen lim, orada kendili÷inden çıkar".
Ancak plan iyi yapılmıútı. øúçiler re- ardından gerçek yüzünü gösteriyor- Bu kafalarla anlaúma sa÷lam di-
havet içindeydi. Asılsız söylentilerle du. Bu seferde "3-4 kiúi ba÷ırıp ça- ye bir zorunluluk olmuyor ve toplantı
korkuları yo÷unlaútırılmıú ve en ÷ırma yapmasın, ba÷ırma ça÷ırma da÷ılıyordu. Toplantının kızıúması
önemliside yıllık izin aylarında olun- olmasın, olayları kendi seyrine bıra- sonucu Aydınlık grubundan orada
ması sonucu Tersanede çok az iúçi kalım, orada ne istenirse onu yapa- görüúürüz gibi laflar duyuluyordu.
bulunuyordu. Bu, memnuniyetsizli- rız". Aydınlık kafası insanlar arasın- Dürüst devrimci-demokrat
÷in ifade edilmesini zorlaútırıyordu. daki morali-dayanıúmayı en üst sevi- güçler
Tüm olumsuz koúullara ra÷men Ha- yeye çıkaran, kitlelere mesaj ileten pankart açmaya niyetli idiler. Ve
liç Tersanesinde, iúçilerin katılımı ile slogan atmaya "ba÷ırıp ça÷ırma" di- pankartlar hazırlandı, "øúçi Kıyımına
yemek boykotu yapılmıú, iúten atıl- yordu. Teslimiyetçilik bayra÷ını da- Son/Sendika iúveren iúbirli÷ine
maları kınayan 300 imzalı dilekçe ha úimdiden sallıyordu. Slogan at- son" Ve tören günü geldi ( tem
toplanmıútır. maktan korkan, olayları seyrine bıra- muz). Törende kimler olmayacak
Aklımıza hemen "muhalefet" ol- kan bir kafanın nasıl gemi inmeye- ki. Açlı÷ın, .yoksullu÷un, zammın,
du÷unu idda eden insanlar geliyor. ce÷i sorusu yanıtsız kalıyordu. zulmün iúçi çıkarılmasının suçluları
Peki bunlar birúey yapmıyormuy- Haliç Tersanesinde ince politika- ve iúbirlikçileri. Bakan, Gemi Sanayi
du? diye düúünülebilir. Hem kendi lar yapmakla bilinen bir baúka sol Müdürlü÷ü, Tersane Müdürlü÷ü,
iú kolumuzdaki iúçilerin ö÷renmesi, maskeli ise inciler döktürüyordu. Di- Tersane , Müdürleri, øúçi Sendikası
hem de di÷er iúkolundaki iúçilere yordu ki "Arkadaúlar iúten siyasi-po- (?) ve ........... protokol.
örnek olaca÷ını bildi÷imizden litik atılmadı." Neden diye sorulunca Tören baúlıyor. Aydınlıkçı insan-
önemli bir fırsatın, nasıl bile bile alınan yanıt cahilli÷inin ne boyutta lar belli belirsiz bir sesle çok geri
kendine "muhalefet" maskesi tak- oldu÷unu gösteriyordu. "øúçiler bir tavırla olayı sadece Genel Mer-
mıú insanlar tarafından harcandı÷ını Mart-Nisan ayında kendili÷inden ek- keze yani baúkana ba÷layıp "Yuh"
yazmayı bir görev biliyoruz. mek için yürüdüler. Düzen de de÷i- diye mırıldanıyorlardı. Konuúurken
28 Haziran 989 günü iúine son úikli÷i talepleri yoktu. Bundan dola- karúı çıkanlar mırıl mırıl bir úeyler
verilen Haliç Tersanesinde 4 üncü yı iúten atılmalar siyasi-politik de÷il- söylüyorlardır. Bu arada devrimci -
iúçi arkadaúımız ve devrimci-demok- dir." Bu kafaya göre bir tasfiyenin demokrat iúçilerin "øúçi Kıyımına
rat güçler l Temmuzda Camialtı Ter- politik olması için iúçiler örgütlene- Son" sloganı ile etraf çınlanmaya
sanesine gemi indirme töreni oldu- cek, örgütlü mücadeleyi ö÷renecek, baúlıyordu. Ardından "Sendika-øúve-
÷unu biliyor ve çalıúmalarını bu yö- demokrasi mücadelesinde geliúe- ren iúbirli÷ine son" sloganı atılırken
ne kaydırmaya baúlıyordu. 29 Hazi- cek, bu esnada Sermaye tasfiye Aydınlıkçı grubun fiili müdahalesine
ran günü Aydınlıkçı olarak bilinen yapmayacak, bekleyecek. Mücade- maruz kalınıyordu, Tüm iúçilerin
gruptan ilk kez toplantı teklifi geli- le ne zaman "düzen de÷iúikli÷i" ta- içinde Aydınlıkçı grubun müdehale-
yordu. øúçi eylemlili÷inde toplantılar- lep ederse o zaman Sermaye tasfi- sini fiili olarak engellenmesinin uy-
da sürekli kaçmıú, tabanda ciddi yeye baúlayacak. Bu zekaya par- gun olmadı÷ını gören Devrimci-De-
olarak hiç bir çalıúmaya yanaúma- mak ısırmamak mümkün mü? Ne mokrat iúçilerin etrafı polis tarafın-
mıú insanlar ilk kez toplantı teklifi mutlu Tersanelere böyle zeki insan- dan çevriliyordu. Aydınlıkçı grup su-
yapıyorlardı.... Amaç ne idi? øúçi kıyını ları da çıkardılar. Uzun lafa gerek ratını bir kere daha gösteriyordu.
protesto etmek mi? Tabi ki hayır. yok. Bu üstün insan en güzel yanıtı Tören mahalinden dürüst insanlar
Amaç iúten çıkarılma silahının kendi- 2 senelik bir iúçi arkadaúımızdan alı- polisler tarafından uzaklaútırılıyordu.
lerinde dönme olasılı÷ına karúı güç yordu. "Ben iki senedir Haliç Tersa- Aydınlıkçılar úunu diyordu. "Burası
arama bincilli÷inden baúka bir úey nesinde çalıúıyorum ama bunca ey- bizim Tersanemiz siz burada bir
de÷il. "Maceracı, delikanlı, iú bilmi- lemlilik yaúanmasına ra÷men sizi ilk úey yapamazsınız". Aydınlık bir kez
yorlar" diye suçlanan dürüst devrim- defa görüyorum. Adınızı bile daha daha iúçi birli÷inden çıkarların ortak-
ci-demokrat insanlar her nasılsa kit- önce hiç duymadım". Denilen o ka- lı÷ından çok uzakta oldu÷unu gös-
teriyordu. Daha sonradan ö÷rendi÷i-

ÇÖZÜM 65
BETA øùÇøLERø

mize göre Aydınlık grubu tarafın-


dan denilenler kelimesi kelimesine
úöyle. "Burada Bakan Var. Slogan OPORTÜNøST SENDøKACILIK
atmak ayıp olur".
Ne zamandan beri suçluların
suçlarını suratlarına haykırmak ayıp
oldu diye sorasımız geliyor ama ya- BETA øùÇøLERøNøN
nıtı da hemen aklımıza geliyor. AY-
DINLIK kafalar oluútu oîuúalı.
Aydınlık bir kere daha iúbirlik-çi-
uzlaúmacı yüzünü gösteriyordu. DøRENøùøNø ENGELLøYEMøYOR
Tüm bu geliúmeler Tersanelerin bi-
linmeyen yüzünü ortaya seriyor, AY-
DINLIK'ın ne oldu÷unu onu bilme-
yen iúçilerede gösteriyordu. Öncü
iúçilerin tasfiyesi iúçi sınıfının çıkarla-
rına düúman olan kiúiler ve anlayıú- Sendikalaúma çalıúması içinde rarak zorlayıcılı÷ını yükseltirdi ve
larla el-ele yapılıyordu. olan BETA iúçileri, gerek 8 patronu daha zor bir duruma düúü-
ùunu duyurmak istiyoruz. Hem arkadaúlarının iúten atılması, rürdü.
øúveren, hem Sendika-hemde dolay- gerekse iúyerini suni bölümlere ve Ama bunu yapmaktan aciz olan
lıda olsa kendine Muhalefet süsü statülere ayrırarak sendika üyesi sendika, elbetteki iúçilerden uzak
veren insanlara ra÷men iúten çıkarı- olmayı zorlaútırmaya çalıúan iúvere- düúmüú ve iúçiler genel merkez bi-
lan arkadaúlarımızla el-ele Sendikal nin tavrına karúı 3 Temmuz'dan nası önünde protesto gösterisi ya-
Mücadelemizde daha kararlı ve bu yana direniú içindeler. parak bunu net olarak ifade etmiú-
inançlıyız. Tüm olumsuzluklara ra÷- øúverenin baskısını kabul etme- lerdir.
men Tersanelerde Devrimci-Demok- yen iúçiler, ayrıldıkları bölümlerde Sendikanın bu tutarsızlı÷ı, iúçile-
rat yapılanmanın geliúimi engellene- çalıúmayı reddettiler ve fabrika re úunu ö÷retmelidir: Bizim gibi ye-
meyecektir. Tersanelerimizde en kı- önünde oturma eylemine baúladı- ni-sömürge ülkelerde yasal sınırlar
sa zamanda öncülük problemimizi lar. içine hapsolan sendikal anlayıúlar
çözece÷imize inancımız tamdır. Kol- 4 A÷ustos'ta iúveren, iúçilerin tü- hiçbir zaman sınıf mücadelesinin is-
tuk için de÷il, iúçi sınıfının çıkarları münü 7/2.maddeye dayanarak iú- teklerine cevap veremez. Uzlaúma-
için atılan adımlar ve atılan direniú ten attı÷ını ilan etti. Ancak iúçiler bu- cı-reformist sendikalar hiçbir zaman
tohumlarını geliútirece÷iz ve kök sa- nu kabul etmediler ve bugün de di- iúçi sınıfının gerçek mücadele ve sı-
laca÷ız. Tüm Tersaneler çalıúmaları- reniúlerini sürdürüyorlar. nıf örgütleri olamamıúlar ve olamaz-
nı bu konuda daha fazla duyarlılı- Bunun üzerine polis devreye gir- lar. øúçi sınıfı, gündemine, kendi sı-
÷a, dayanıúmaya, kaynaúmaya ve di ve iúçileri da÷ıtmaya çalıútı. Ama nıf ve kitle örgütlerini yaratmayı, re-
müdadelede tabanda birli÷in en ge- BETA iúçileri buna da direnmesini formist önderlikleri aúmayı koymalı
niú biçimde sa÷lanmasında çalıúma- bildiler ve da÷ıtmadılar. ve bunu mücadelenin en yakıcı ve
ya ça÷ırıyoruz. øúçiler bu baskıları protesto et- en acil talebi haline getirmelidir.
mek amacıyla 2 günlük açlık grevi Son olarak belirtilmesi gereken
Devrimci-Demokrat de yaptılar. Onlar bu sömürü düze- nokta, Beta iúçilerinin direniúte yal-
Tersane øúçileri ninde hak almanın ancak kararlı di- nız olmadı÷ı, çeúitli DKÖ'lerin tüm
reniúlerle mümkün oldu÷unun bilin- gücüyle onları destekledi÷i gerçe÷i-
cindeler. Ve mücadelelerinde yılma- dir. Öncelikle EMEKAD, TAYAD ve
yacaklarını ilan ediyorlar. DEMKAD iúçilerin haklı mücadelesi-
Dip not: Bu arada iúçilerin üyesi olmak ne ve direniúe seyirci kalmadılar,
için mücadele ettikleri DERø-øù Sen- Baúından beri onların yanında dire-
Türk-øú'in yaptı÷ı araútırma do÷rulan dikası ise mevcut direniúe seyirci niúin en aktif destek güçleri olarak
yansıtmaktan çok uzaktır. øúçi kıyımında kalmakta inat ediyor. øúçiler DE-Rø- yer aldılar.
bir mumaralı sorumlu olan Türk-øú ve øù'i haftalardır fabrika önünde Mücadele dar kalıpları kıran, de-
ba÷lısı sendikalar basında yansıtılan oturmalarına karúın bir gün bile yan- ÷iúik alanların güçlerini biraraya ge-
araútırmaya göre Gemi øúkolunda 2 iúçi- larında görmediler. tiren böylesine örnek dayanıúma ey-
nin iúine son verildi÷ini açıklıyordu. Ger- Yapılması gerekeri ise, iúçilere lemleriyle ilerleyecek, geliúecektir.
çekte bugüne kadar 3 iúçinin iúine 3. her aúamada destek olmak onları
meddeden son verilmiútir. iúveren karúısında yalnız bırakma- YAùASIN BETA øùÇøLERøNøN
maktı. Bu ise direniúin gücünü arttı- ONURLU DøRENøùø!

ÇÖZÜM 66
MICROS øSÇøLER!

MøGROSTA GREV HAZIRLIöI VE


SÜRDÜRÜLEN DøRENøùLER
Koúulları ve güç dengelerini iyi hesap eden, ileriyi Bu noktada önderlik olgusu
önem kazanıyor. Koúulları ve güç
görerek net hedefler saptayan, do÷ru politikalar
dengelerini iyi hesap eden, ileriyi
üretebilen ve iúçiyle bütünleúmiú bir önderlik
görerek net hedefler saptayan, do÷-
olmazsa; Koç Holding gibi bir kuruluúla baú ru politikalar üretebilen ve iúçiyle
edelmesi güçtür. bütünleúmiú bir önderlik olmazsa;
Koç Holding gibi bir kuruluúla baú
edilmesi güçtür. Üstelik 3 no'lu úu-
be iúçilerine karúı; kasasından eksi-
lecek paralardan çok sınıf kiniyle,
Migros'un, østanbul ve øzmir iú- günü içinde uygulanması zorunlulu- ideolojik motiflerle hareket eden; ya-
yerlerinde çalıúan, 200 iúçiyi ÷u bulunan bu kararın, daha fazla nına devleti, Türk-øú'i ve gerici-iúbir-
kapsayan toplu iú sözleúmesi gecikmeden bugünlerde uygulama- likçi unsurları da almayı ihmal etme-
ya konulması bekleniyor. yen bir iúveren sözkonusuyken, ön-
tasla÷ı, Ocak ayında iúverene
Tez-Koop-øú 3 no'lu úubeye ba÷lı derlik ve do÷ru mücadele çizgisinin
sunuldu. Bugüne kadar süren gö-
iúçilerin karúılarındaki gücün, Tür- önemi daha çok artıyor.
rüúmeler de, iúverenin katı tutumu
kiye'de söz sahibi iki büyük serma- Karúılarındaki gücün niteli÷ini bi-
yüzünden somut bir ilerleme sa÷la-
ye kuruluúundan biri olan Koç Hol- lerek hareket eden Migros iúçileri;
namadı. En son prosedür gere÷i ta-
ding oluúu; mücadelelerine daha sı- her úeyden önce kendi örgütlü güç-
rafsız arabulucu aúaması da atlatıldı
kı sarılmalarını, daha bilinçli ve uya- lerine güvenme perspektifiyle hare-
ve grev kararı alındı. En çok 60 iú-
nık davranmalarını gerektiriyor. ket ettiler. Sarı sendikacıların ve re-
BøR MUHBøR

formistlerin aksine, tabanın söz ve


karar sahibi olması ilkesini somut
olarak hayata geçirdiler ve iúçiye
karúı açıklık politikası izlediler.
øúçilerin, kendi örgütlü güçlerine
BELEDøYE-øù'TE
ve úube önderli÷ine duydukları gü-
ven; yürütülen eylemlerde somutlaútı.
Üretimden gelen gücün kullanıla-
rak, iúverene karúı pazarlık gücü-
BøR MUHBøR:
nün arttırılması amacına yönelik ey-
lemler; bir baúka ifadeyle "tüm iúçi-
lerin sözleúme masasında yerini al-
ması ve kendi mücadelelerine ken- HIDIRBAL
dilerinin sahip çıkması" anlamı taúı-
yordu.
Migros iúçilerinin sürdürdü÷ü, vi-
ziteye çıkma, de÷iúik biçimlerde iú 25 Haziran'da yapılan úube
Türk-øú 5.kurultayı yaklaúırken,
yavaúlatma ve iú bırakma, sakal bı- kongresine sundu÷u çalıúma rapo-
sendikalara yönelik hesaplar, úube
rakma, bandaj takma gibi eylemle- ruyla Hıdır Bal, bir sendikayı sarı
kongrelerine hatta delege
rin, Nisan ayındaki kendili÷inden ve sendika diye tanımlamanın do÷ru
seçimlerine kadar yansıyor.
yaygın vizite eylemlerinden farklı, olmadı÷ını, hatta o sendikanın ba-
Yukarıya çıkma hesapları yüzün-
iradi, programlı ve disiplinli oluúu- úında iúveren ajanları olsa bile o
den sosyal demokrat geçinenler en
dur. Saptanan amaca uygun olarak sendikaya sarı sendika denildi÷inde
gericilerle flört ederken, sa÷cı ola-
örgütlenmiú ve iúçilerin birli÷i sa÷la- tüm iúçiler suçlu durumuna düúece-
rak bilinen tescilli sendikacılar ise
narak uygulanmıútır. Etkili ve baúarı- ÷inden sarı sendika tanımlamasının
demokratlıktan dem vurmaktan geri
lı oluúunun nedeni bu özelli÷idir. do÷ru olmadı÷ını yazmıútı.
durmuyorlar.
øúçilerin örgütlü gücü ve eylemle- Genel Merkezle birlikte kongreyi
Üye ve Türk-øú kurultayına gön-
rin yarattı÷ı etki yüzünden, Migros oldu bittiye getiren Hıdır Bal devrim-
derece÷i delege sayısı bakımından
iúvereni ne yapaca÷ını úaúırmıú; ci iúçileri "Bunlar örgüt üyesidir" di-
Belediye-øú sendikasındaki geliúme-
Koç Holdingin üst düzey bürokrat- ye ihbar ederken, sosyalist parti yö-
ler tüm dikkatleri üstünde toplamıú
larıyla çeúitli toplantılar yapılıp çıkıú netim kurulu üyesi Akif Yılmaz'ı üst
bulunuyor.
yolu aramaya baúlamıúlardır. kurul delegeli÷ine alarak Aydınlıkcı-
3 A÷ustos'ta en büyük úubeler-
Kendilerinin çıkmasına ön ayak larla ittifak yapıyordu.
den biri Taúıtlar úubesinde sa÷cıla-
oldu÷u mevcut yasaları bile hiçe sa- Daha sonra ùoförler Derne÷i
rın yönetime gelmesi Belediye-øú'te-
yan keyfi davranıúlar içine girerek, Baúkanına karúı bildin yayınlayarak
ki sarı-uzlaúmacı yönetimin giderek
yöneticilerin ve temsilcilerin iú aktini genel merkezin piyonlu÷una soyu-
kurumlaúaca÷ını gösteriyor.
fesh yoluna gitmiúlerdir. "Disiplin nan Hıdır Bal bu kez sendika çalı-
Bazı úube baúkanlarıda "ne yar-
Kurulu" silahını sürekli gündemde úanlarını Hasan Soysal'a "Bunlar
dan ne serden" misali tabana úirin
tutup, direniúi kırma da tehdit aracı Dev-Sol üyesidir" diye gammazlıyor-
gözükmeye çalıúırken genel mer-
olarak kullanmaya çalıútılar. Bunla- du.
kezle anlaúmanın yolunu arıyorlar.
rın da yetmedi÷i nokta da, Koç Hol- Akabinde genel merkez tarafın-
ùimdiden bunun zeminini hazırla-
ding'i zarara soktu÷u gerekçesiyle, dan sorguya çekilen sendika çalı-
mak için Genel merkeze yaranma-
yöneticiler hakkında 25 milyonluk úanları, Hiç kimsenin düúüncelerin-
ya ve onlara ya÷ çekmeye çalıúıyor-
tazminat davası açtılar. den dolayı yargılanamıyaca÷ını ve
lar.
Amaç, iúçilerin iúini kaybetme bu konuda kimseye hesap vermek
Bunların baúında Beyo÷lu yakası
korkusunu kullanarak, panik ve yıl- durumunda olmadıklarını belirterek
úubesi baúkanı Hıdır Bal geliyor. ùu-
gınlık yaratmak, örgütlü güçlerini za- gereken yanıtı veriyorlardı.
be kongresinde yaptı÷ı yeni bir ke-
yıflatarak sözleúmeyi istedi÷i koúul- Hıdır Bal ise yaptı÷ı "ihbarcılıkla
úifle uzlaúmacı-sarı sendikacılı÷ı ak-
larda imzalatabilmekti. devrimci-demokratiar içinde dolaúa-
lamaya çalıúan Hıdır Bal ihbarcı Ay-
Ancak Migros iúçileri deney-tec- mazken kapa÷ı sarı-uzlaúmacı ge-
dınlıkcılarla yaptı÷ı ittifak yetmiyor-
rübeleriyle, bilinç ve kararlılıklarıyla, nel merkez yöneticileriyle birlikte iç-
muú gibi bu kez devrimci-demokrat
örgütlü güçleriyle; iúverenin, sarı ki masalarına atarak bataklı÷a do÷-
iúçileri ihbar ederek genel merkeze
sendika genel merkezin destekçileri- ru emin adımlarla ilerliyor.
ne kadar sadık bir úube baúkanı ol-
nin tüm oyunlarını boúa çıkartacak Devrimci Demokrat
du÷unu gösteriyor.
güçtedir. Belediye øúçileri

ÇÖZÜM 68
BASIN øSÇøLERø

mini kendileri için tehlike olarak be-

BASIN-øù øSTANBUL ùUBE lirtmiúler.


Biz demokrat-devrimci delegeler
hep sorumluluk bilinciyle hareket et-
KONGRESø UTANÇ VERøCø tik. ølkeli olmaya özen gösterdik.
"Muhalefetin oylarını böleriz kaygı-
sıyla ayrı bir liste çıkarmadık ve belki
BøR KONGRE OLDU bu noktada yanlıú hareket ettik.
Liste çıkarmadık diye özeleútiri yapı-
yoruz.
øúte bu yüzden sarı sendikacılık
Basın-øú Sendikası, Türk-øú'e tutturdular, bir alevileri biraraya top-
aúılamadı. De÷im yerindeyse, bir
ba÷lı, üye sayısı bakımından küçük ladılar, devrimci-demokrat iúçileri
kongre ancak böyle kaybedilebili-
bir sendikadır. Ankara ve "örgüt üyesidir, aúırıdır" diye 2 Ey-
nir. Ve bunu baúardıkları için Ali Sü-
østanbul'da olmak üzere yalnızca iki lül'ün miras bıraktı÷ı ihbarcılı÷ı kö-
rücü'yü, Musa Akdemir'i, Hüseyin
úubesi vardır. rüklediler. Tüm bunları sınıf sendika-
Hasdemir'i kutlamak gerekir.
Bu yapısından dolayı dikkatleri cılı÷ı adına yaptılar ve delegelerin
Kongre dostu, düúmanı ortaya çı-
üstüne çeken sendikada yönetime nefretini kazandılar. Sonuçta dele-
karması açısından yararlı oldu. Dev-
gelmek için birçok grup tarafından ge tabanında pek tutulmayan, pek
rimcilik adı altında ihbarcılık yapan-
ince hesaplar yapılır. sevilmeyen bir aday çıkarttılar.
ları ortaya döktü÷ü için yararlı oldu.
Genel Merkeze nazaran østanbul Amaç demokrat-devrimci iúçiler ka-
ùubeye sa÷lıklı bir yönetim gelecek-
úubesi geri ve sarı bir sendikal yapı- zanmasında kim kazanırsa kazan-
tir ama önce bu sakat kafaların teú-
ya sahiptir. ùube Baúkanının, DMO sın. Çünkü çıkarttıkları adayın kendi
hir edilmesi gerekiyor.
grevinden sonra sözleúme hakkın- adayları olmadı÷ını onlarda kabul
da yaptı÷ı toplantıdan sivil polisler ediyordu. Zaten kendi aralarında
sayesinde kurtuldu÷u hatırlanırsa yaptıkları toplantıda esas olarak Basın-øú østanbul ùubesinden
sanırız konu daha iyi hatırlanacaktır. devrimci-demokrat iúçilerin yöneti-
Devrimci-Demokrat Delegeler
østanbul ùubesinin 2 Tem-
cu aúamasına gelindi.
muz'da yapılan kongresi kongre-
87 iúçinin çalıútı÷ı Egesan’da genelde talep sıkıntısıyla karúılaúılmadı÷ı
den baúka her úeye benziyordu. øú-
yeri delege seçimlerinin hemen he-
men tümünü "muhalefet" almasına
EGESAN'DA
için bilançolar sürekli yüksek karlarla kapatılıryor. Buna ra÷men iúçilere çok
EGESAN’DA
düúük ücret veriliyor ve iúi çalıúma koúulları sa÷lanmıyor. Sözleúme görüú-
melerinde de bu yaklaúım sürüyor.
ra÷men, seçimi eski úube baúkanı øúverenin uzlaúma tutumunu protesto etmek ve pazarlık gücünü arttır-
bir oyla yeniden kazandı. Her ne ka- mak için düúünülen vizite eylemi; iúverenin olası bir greve karúı bir kısım
dar delege seçimlerini "muhalefet"
VøZøTE EYLEMø
makina tezgahlarını baúka yere taúımaya kalkması üzerine hemen uygula-
kazandıysada, "muhalefetin kendisi
tutarsız oldu÷u için baúarılı olama-
dı. Kendilerine grup temsilcisi mis-
VøZøTE EYLEMø
maya konuldu.
29 A÷ustos Salı günü, Avcılar’dan fabrika merkezine kadar yürüyen iúçi-
ler burdan minübülerle Küçükçekmece SSK’ya gittiler. Daha öncede iúve-
yonunu yükleyen bazı delegeler rene uyarı anlamında servislere binmeyen iúçiler, vizite eyleminde de birlik
özellikle ortalı÷ı karıútırdılar ve sen- ve Avcılar’da
Avcılar'da kurulu
kurulu
çoúku içinde bulunan EGESAN
bulunan EGESAN
kararlılıklarını iúyeri, zımpara vb. Aúındırıcı
iúyeri,
gösterdiler. aúındırıcı taúlar
taúlar
dikal anlayıú olarak mevcut yönetim- sanayiinde
sanayiinde üretim
üretim yapan
yapan Türkiye’deki
Türkiye'deki iki fabrikadan
iki fabrikadan biri. Bu anlam-
biri. Bu anlam-
den pek farklı düúünmedikleri orta- da,
da, sanayi
sanayi girdileri sa÷laması açısından
girdileri sa÷lanması açısandan önem
önem taúıyor.
taúıyor.
ya çıktı. Çisme-øú
Çimse-øú østanbul ùubesi bünyesinde
østanbul ùubesi bünyesinde örgütlü bulunan Egesan’da,
örgütlü bulunan Egesan'da, iúve-
Bunların baúında sosyalist parti renle sürdürülen sözleúme görüúmelerinde uyuúmazlık
verenle sürdürülen sözleúme görüúmelerinde uyuúmazlık tutuldu
tutulduvevearabulu-
arabulu-
kuruculu÷u yapmıú olanlar geliyor. cu aúamasına gelindi.
Daha sonra Ça÷daú Yol ve Demok- 87 iúçinin çalıútı÷ı Egesan'da, genelde talep sıkıntısıyla karúılaúılmadı÷ı
rat Arkadaú okuduklarını söyleyen için bilançolar sürekli yüksek karlarla kapatılıyor. Buna ra÷men iúçilereçok
düúük ücret veriliyor ve iyi çalıúma koúulları sa÷lanmıyor. Sözleúme görüú-
di÷erleride bu "sosyalistlerle bir
melerinde de bu yaklaúım sürüyor.
olup devrimci-demokrat iúçilerin ka-
øúverenin uzlaúmaz tutumunu protesto etmek ve pazarlık gücünü arttır-
zanmaması için elinden gelen her mak için düúünülen vizite eylemi; iúverenin olası bir greve karúı bir kısım
türlü pisli÷i yaptılar. makina tegahlarını baúka yere taúımaya kalkması üzerine hemen uygula-
Onlara göre kongre yalnızca se- maya konuldu.
çim demekti. Her delege toplantısı- 29 A÷ustos Salı günü, Avcılar'dan fabrika merkezine kadar yürüyen iúçi-
nı "kim seçilecek" diye curcunaya ler buradan minübüslerle Küçükçekmece SSK'ya gittiler. Daha öncede iúve-
çevirdiler. Bu durum bir çok delege- rene uyarı anlamında servislere binmeyen iúçiler, vizite eyleminde de birlik
nin tepkisini çekti. Bir önseçim diye ve çoúku içinde kararlılıklarını gösterdiler.

ÇÖZÜM 69
GÜL-KAD

ANKARA TAYAD
GÜLTEPE'DE COùKU
GENELKURULUNU

DORUKTAYDI YAPTI

Yıllar sonra Güitepe'de kitlele- için izin aldı÷ımızda kararlılı÷ımız TAYAD Ankara ùubesi
re hitap eden örgütlü bir dostluk meyvesini vermiúti. Altında÷ Kültür Merkezi'nde 9
ve dayanıúma gece-si düzenlendi. Hemen gecemizin propagandası- Temmuz '89 Pazar günü
12 Eylül faúizminin azgın na giriútik. Afiúler hazırlandı, pan- 1.Ola÷an Genel Kurulunu
saldırılarından payını fazlasıyla alan, kartlar asıldı. Gültepe halkı dayanıú- yaptı. Geniú bir izleyici
Gültepe'nin geçmiúi anti-faúist ma gecesine davet edildi. Tüm ça- kitlesinin bulundu÷u kurulda,
mücadelede bir direniú mevzisi lıúmalar büyük bir coúkuyla yürütül- devrim úehitleri anısına saygı
olarak tanınır. dü. Astı÷ımız afiú ve pankartların fa- duruúunun ardından YK adına
Gültepe 70'li yıllarda resmi ve si- úistler tarafından sabotaja u÷radı÷ını yapılan konuúmada derne÷in 5
vil faúistlerin yo÷un baskı ve terörü- ö÷rendi÷imizde de yılmadık. Ye- aylık süre içindeki çalıúmaları
ne hedef olmuú, halk sindirilmeye niden, yeniden astık. Faúistlerin boy dile getirildi.
çalıúılmıútır. Halkın yanında, onların gösterileri de kararlılı÷ımızı kırama- Kongreye konuúmacı ola-
sesi-nefesi olan devrimciler resmi dı. rak TAYAD Genel Merkezi'n-
ve sivil faúistlere gereken cevabı Tüm bu olumsuzluklara ra÷men den Fahri Baúkan Mustafa ER-
vermiúlerdir. Geliúen süreçte 12 Ey- gecemiz yo÷un bir kitlenin katılımıy- YÜKSEL, ATO ønsan Hakları
lül faúizmiyle, baskıya-yo÷un saldırı- la coúkuyla geçti. Komisyonu'ndan Dr. Turhan
ya maruz kalan Gültepe halkı da bu Demokrasi mücadelesinde úehit TEMUÇøN ve büromuzdan
baskılardan olumsuz úekilde etkilen- düúenlerin -anısına saygı duruúuyla A.Berdan KERøMGøLLER katı-
miú, emperyalizmin yoz kültürünün baúlayıp demokratik kitle örgütlerin- lırken, ayrıca Ziraatçılar Der-
dayatmaları karúısında gerilemiútir. den gelen mesajların okunmasıyla ne÷i Ankara ùube Baúkanı
12 Eylül faúizminin yo÷un baskı- devam eden geceye A.Kadir Gülüú- Mustafa BEYKOYLÜ ile ÇGD
sının bıraktı÷ı izlere ra÷men, demok- tüm, AKAD'lı dostlar ve halk oyunları Genel Sekreteri Rahmi YILDI-
rat, ilerici potansiyelin oldukça yo- ekiplerinin oyunları coúku kattı.
RIM da baúarı ve kutlama me-
÷un oldu÷u Güitepe'de bu potansi- "GÜLTEPE KÜLTÜR ARAùTIR-
sajı sundular.
yeli açı÷a çıkarmak gerekiyordu. Va- MA VE YAYGINLAùTIRMA DERNE-
Yapılan seçimde oybirli÷iy-
rolan devrimci-demokratik birikim öø" giriúimcilerince hazırlanıp sahne-
le sunulan liste seçildi. Yöne-
demokratik bir kitle örgütlenmesi ih- lenen mizansen Gültepe'nin tarihini,
tiyacını dayatıyordu. Gültepe Kültür anti-faúist mücadeledeki geliúimini
tim Kurulu Nuran ASKERø, Sa-
Araútırma Derne÷i bu amaçla bir gi- ele alıp iúledi.
adet TOKSOY, Seher TOK-
riúim oldu. Son olarak GRUP YORUM, coú- SOY, Ali OKÇUN ve Menekúe
Biz GÜL-KAD (Gültepe Kültür kuları doru÷a taúıdı. ARSLAN'dan oluútu.
Araútırma Derne÷i) giriúimcileri ola- GRUP YORUM'un kitleleri kucak- Kongre sonrası alınan ka-
rak ilk adım olması amacıyla GÜL- layan ezgilerine vurulmak istenen rarlar do÷rultusunda hemen
TEPE HALKIYLA DOSTLUK VE DA- zincir bir kez de Güitepe'de kırıldı. çalıúmalara baúlayan yeni YK
YANIùMA GECESø düzenledik. Ve YORUM'un türküleriyle türkü- ilk iú olarak Bartın, Erzincan,
7.7.1989 günü yapmayı planladı- ler söylenip halaylara duruldu. Eskiúehir ve Gaziantep ceza-
÷ımız gecemiz emniyet müdürlü÷ü- Gecemiz Gültepe halkıyla bütün- evlerini ziyaret ederek siyasi
nün keyfi tutumuyla engellendi. Asıl leúmemizin ve demokrasi mücade- tutsakların sorunları tespit
amaç, Gültepe halkının, mücadeleci lesindeki kararlılı÷ımızın bir göster- edildi.
direniú mevzilerine çekilmesini en- gesi olarak son buldu.
gellemek ve devrimci potansiyeli ha- Yeni Çözüm
reketsiz kılmaktı. Yılmadı. Tekrar GÜL-KAD Giriúimcileri Ankara Bürosu
baúvurduk. 4.8.1989 tarihine gece

ÇÖZÜM 70
YEKAD/CøHKAD

DEMOKRASø KAVGASI ANKARA'DA BASIN AÇIKLAMASI

Emekçilerin kanları bahasına ka-


YENø BøR MEVZø KAZANDI: zanılmıú hakları olan sendikalaú-
ma hakkını engellemek için BE-
TA potronu olmadık oyunlar tezgahlı-

YEKAD yor. 55 iúçinin de bu nedenle ve perva-


sızca iúten atıldı÷ını gördük. 5-20 gün-
dür fabrika kapısı önünde oturan iúçile-
re baúta örgütlenmek istedikleri sendi-
ka olma üzede di÷er sendikaların da
seyirci kalması kabullenilmez bir olay-
Demokratik hak ve özgürlükler gösterisinin bitimiyle açık havaya çıkıl- dır. Çünkü Beta iúçilerine yönelik saldırı
mücadelesinde Ankara'da atılan ilk dı. DEMKAD ve TAYAD halk oyunları özünde sendikal haklara yönelik bir sal-
kurumsal adım olan YE-KAD'ın açılıúı ekiplerinin yaptı÷ı güzel gösteri, kısa bir dırıdır.
devrim úehitleri için yapılan saygı süre içinde tüm kitlenin katıldı÷ı coúku- øú kolu barajını aúmak gibi deredi ol-
duruúunun ardından Yönetim Kurulu lu bir halaya dönüútü. Uzun süreden beri mayan ilgili sendikanın isçileri yüzüstü -
bir akmasının altında yatan gerçe÷i iyi
Baúkanı Kemal OKÇUN söz olarak omuz omuza halaya durmayı a÷ız do-
anlıyoruz. Gittikçe ilkesizleúen,  Ma-
YEKAD'ın ülkemize, ülkemizin sosyal, lusu türküler, marúlar söylemeye hasret yıs'ta iúçilere ihanet eden sendikalar
ekonomik ve kültürel sorunlarına bakıú insanlar açılıútan bu özlemlerini gidere-
platformunda yer alan bu sendikadan
açısını anlatan bir konuúma yaptı. rek ayrıldılar. BETA iúçilerine sahip çıkmasını beklemi
Emperyalist baskı ve sömürü çarkları Ankara gibi pasifikasyonun derin izler yoruz. BETA iúçilerinin fabrika önünde
arasında ezilen emekçi halkımızın mev- bıraktı÷ı bir kentte geniú kitle mücadele- yalnız bırakılması tutumunu protesto
cut düzenden kaynaklanan sorunlarının sinin ilk adımlarının atılması açısından ediyoruz.
yanısıra emperyalist kültürün yarattı÷ı ve halkla bütünleúen bir mücadele mev- Patronlardan merhamet dilemiyo-
erozyon ve dejenarasyona karúı da kök- ziinin yaratılması, depolitizasyonun kırıl- ruz. Beta iúçileri de merhamet dilemiye-
lü bir mücadelenin gereklili÷ini ve bu ması ve halkımızın mücadele saflarına cek, kendi mücadeleleriyle haklarınaka-
noktada YEKAD'a düúen sorumlulukları çekilmesinde YEKAD kararlı, inançlı ve vuúacaklardır. Biz bu konuda üstümüze
anlatarak, "YEKAD halkla bütünleúerek baskılardan yılmayan bir perspektifler düúen sorumlulu÷u sarı sendikacılara
ra÷men yapaca÷ımızı da belirtiyoruz.
demokrasi kavgasında kendisine düúen hareket ederek önemli bir iúlev yüklene-
BETA øùÇøLERø AÇLIöI
sorumlulu÷u yerine getirecektir" dedi. cektir. TERKEDøLELEMEZ
Daha sonra bir ozanımız türkülerini kitle- Yaúasın øúçi Sınıfının Direniúi
nin geniú katılımıyla söyledi ve Amatör Yeni Çözüm Ankara Bürosu EMKAD’LI EMEKÇøLER
Foto÷rafçılar Birli÷i'nin kurguladı÷ı dia

Çiftlik Halkının Mücadelesi


mokrasi ve sosyalizm mücadelesinin yaygınlaúıp kitselleúmesiy-
le do÷ru orantılıdır. Bu kitleselleúme içinde yaratılacak örgütlü-

ÇøHKAD'la sürüyor
lükler toplumsal muhalefetin geliútirilmesinde rnotor cjüç ola-
cak, sorunların "Nasıl çözümlenmesi" gerekti÷i konusunda politi-
kalar üretecektir. Önümüzdeki süreçte ise faúist mafya çeteleri-
Çarpık kentleúme sonucu büyük úehirler etrafında kümelenen nin halkımıza ve devrimcilere karúı saldırılarının önüne set çekici
irili ufaklı gecekondular, dev ÷öndelenlerin hemen yanı politikaların oluúturularak hayata geçirilmesi demokratik kitle
baúında içinde bulundu÷u sorunların olanca a÷ırlı÷ı yanında, örg÷ütlerinin önünde baúta bir görev olarak duruyor. Biçim ve
her gün yeni sorunlarla iç içe, yapıla yıkıla ayakta durmaya úekilleniú noktasında ise 2 eylül öncesi süreç azımsanmaya-
çalıúıyor. Susuzluktan bitlenen çocuklar, yolsuzluktan yaúanan cak deneyim ve birikimlerle dolu...
çamur savaúları, kanalizasyonsuz yapıların oluúturdu÷u pis øúte bu sorunların ve çarpıklıkların arasında yer alan Ba÷cılar,
derelerden yayılan bulaúıcı hastalıklar, faúist arazi mafyalarının Tabya, Barbaros, Göztepe, Yenimahalle, Yavuzselîm ve Fevzi-
polis destekli saldırıları yoksul gecekondu halkı için kader haline çakmak mahalleleri süreçte yaúanan sorunlarına sahip çıkacak,
getirilmeye çalıúılıyor. çözümü do÷rultusunda yol gösterecek ve yardımcı olacak ör-
Bu yaúamın yanısıra kırdan, kır kültüründen kopamamıú bu gütlü bir yapıya kavuútular: ÇøHKAD.
insanların kent yaúamıyla girdikleri zorunlu iliúkiler ve bunun ge- 300'ü aúkın bir kitlenin katılımıyla geçti÷imiz ay açılısını ya-
tirdi÷i arabesk yaúam ve düúünce tarzı yoksullu÷un had safha- pan ÇøHKAD coúku, inanç ve kararlılı÷ın güzel örneklerini yaúat-
ya varmasıyla içine girilen ahlaki çöküntü ve toplumsal dejene- tı. Halk ozanı Abdülkadir Gülüútün ve Belde-øú Tiyatro Grubu'-
rasyon bu bölgelerde yaúamın di÷er bir yönünü oluúturmakta- nun da katıldı÷ı açılıúta yapılan konuúmalar verilen mesajlar
dır. önümüzdeki mücadele sürecinde niteliksel dönüúümlerinde
Tüm bu genel sorunları aúmak, çözüm yolları üretmek, de- müjdecisi oluyordu.

ÇÖZÜM 7
Kendilerine Ça÷daú Yolcu diyen bir grubun Esenler'deki provakatit tavırları üzerine burada bulunan
okurlarımızın oluya iliúkin yayınladıkları bildiriyi aúa÷ıda yayınlıyoruz.

OYNANMAK øSTENEN øöRENÇ OYUNLAR VE


ESENLER HALKEVø'NDEKø GELøùMELER ÜZERøNE

'Varlık nedenini oligarúiye karúı mücadeleyi örgütlemekte ve radikalleútirmekte bulmak yerine, devrim-
ci sol güçleri karalamakta arayan, açıktan kitlelere anti-devrimci solcu propaganda yaparak küçük hesap-
lar peúinde olan oportünist sol'da, oligarúinin saldırı kampanyasının geçmiúten bu yana gelen bir parçası
oldu" (Y.ÇÖZÜM sayı:26, syf.2)
Temmuz sayımızda böyle bir tespit yapmıútık ve ne derece gerçekçi bir tespit oldu÷unu çok kısa bir zaman
sonra yaúanarak kanıtlanıyordu.
Sınıflar mücadelesinde varlıkları dahi belli olmayan, sol içinde ise marjinallikten öteye geçemeyen, faúizme
karúı mücadelede çakı dahi çekemeyenler Esenler Halkevi'nde devrimci bir arkadaúımıza bıçak çekerek yaralama
cesaretini göstermekten çekinmediler.
Bu durum bazılarına göre "sol içi çatıúmaydı. Bizce kendilerine "Ça÷daú Yol"cu diyen bir grup sorumsuz,
lümpenin Esenler'deki devrimci sol güçlere planlı, programlı saldırarak kan dökmesi, bıçaklaması idi.
Bu olaylar neden oldu, bu noktaya nasıl gelindi?
Haziran ayında yapılan seçimlerde, Esenler'deki ÇÖZÜM okurlarının Halkevi yönetimini ortaklaúa almasıyla
birlikte kendilerine "devrimci halkevciler" diyen úer ittifakı tüm stratejisini yönetimi çalıútırmama üzerine oturtmuútu.
Kol faaliyetlerine, yapılacak gezilere katılmama, vb. vb. Ve sonuçta yönetimi baúarısız kılarak istifaya zorlamaktır.*
Yönetime ra÷men toplantılar düzenlediler, uyarıldılar, kulak asmadılar, hatta "akıl hocaları", "gerekirse dögüúurüz"
diyerek bir anlamda bugünkü olayların mantıksal baúlangıcını ortaya koyuyor, planın perdesini aralıyordu.
Son olarak Eskiúehir'den Aydın'a nakilde öldürülen iki devrimcinin ölümünü protesto etmek için üç günlük
protesto açlık grevine gidildi. Açlık grevi normal seyrinde devam ederken ikinci gün bazı dernek ve dergilerin oluú-
turdu÷u platformun yaptı÷ı açlık grevinin Esenler'e taúınmaması do÷rultusunda siyasi yo÷unluklar uyarıldılar. Bizi
sübjektif olmakla suçladılar. Ama ertesi günü yaúanan geliúmeler ne derece isabetli düúündü÷ümüzü gösterdi. Ve
Halkevi yönetiminin izni alınmadan, yönetime ra÷men Halkevi zorla iúgal edildi.
Amaçlan açlık grevi yapmak olsa idi, açlık grevine katılan 5 dernek vardı ve onlardan birinde yapılabilinirdi.
Ama Esenler Halkevi bilinçli seçilmiúti. Yönetime ra÷men açlık grevi yapma, yönetimi fiiliyatta geçersiz kılma.
Yöntem olarak da zoru seçme. Ayrıca úunu da belirtmekte yarar var: Esenler Halkevi açlık grevi ile ilgili 5 derne-
÷in yaptı÷ı toplantıda birlikte hareket etmeyece÷ini söylemiútir. Tüm bunlara ra÷men
AÇLIK GREVøNø NEDEN ESENLER'E TAùIMIùLARDIR?
ESENLER HALKEVø NEDEN HEDEF SEÇøLMøùTøR?
ESENLER HALKEVø ÜZERøNDE OYNANMAK øSTENEN OYUN NEDøR?
SENARøSTLERø KøMLERDøR? OYUNCULAR KøMLERDøR?
Hz. øsa'nın di÷er yana÷ını uzatamayaca÷ı, Hz. Eyüp'ün sabrının dahi taúaca÷ı bir dizi olaylarla karúılaútık.
Hep sorumlu davrandık. Sol içi çatıúmalarda tavrımızın gelene÷ini devam ettirdik. Ama karúımızdaki insanların gi-
derek siyasi nitelikten ve sorumluluktan uzaklaúması karúısında olaylarda sol içindeki polemiklerin, davranıúların
ötesine geçmiúti. 3-5 tane kendini bilmez lümpene bir siyasi yapının elbette papuç bırakması -hele ki bu yapının
oligarúi ile mücadelesinde onlarca úehit verdi÷ini, mücadelenin sıcak hattında yerini aldı÷ını düúünürsek- düúünü-
lemezdi.
Arkadaúlarımıza yapılmayan hakaretler kalmamıútır. "DEMKAD'ın burjuva oldu÷u, burjuvaların bulundu÷u-
nu", "karúı devrimcilere alacakları tavrı alacaklarını" (bu sözleri ikinci kez duymuú olmamız, baúyazımızın ne ka-
dar yerinde bir tespit oldu÷unu ve olayların geliúimini önceden görerek okurlarımızı bu konuda uyarımızın sa÷lıklı
oldu÷unu ortaya koyuyordu.) "Yönetimden bir arkadaúın polis oldu÷unu", kendilerini uyardı÷ımızda "biz ada-
mın kıçından kan alırız" diyebilecek kadar iúi azıttılar. Bu sözlerin siyasi insanlara ne kadar yakıúaca÷ının de÷er-
lendirilmesini devrimci kamuoyuna bırakıyoruz. Burada bir parantez açarak buna benzer sözleri baúkalarından da
duyduk. ùimdilik bunları gelece÷e erteleyerek bir kenara koyuyoruz. Ertesi günü bu sözlerin sahibi yakalanarak
sarfetti÷i sözlerin niteli÷ine uygun bir úekilde cevabı verildi. ølginçtir savunmasında "a÷zımdan kaçtı" türünden gay-
rı-ciddi bir cevap aldık.** Bir siyasi hareketin çok sıradan bir insanının gösterebilece÷i ciddiyetsiz tavırlar belirli öl-
çülerde hoú'karúılanabilir. Ama bu kiúi belli bir birimde iúin baúında olan veya görünen kiúi ise bunun hoúkarúılana-
cak hiçbir yanı yoktur. Biz isterdik ki bizden önce olaya kendileri müdahale edip böyle sorumsuz ve lümpen bir in-
sanı kontrol altına almalarıydı. Aksine olay daha da üstten körüklenerek bıçak kullandırtma noktasına varılmıútır.
Biz bugüne hiçbir arkadaúımıza karúı bıçak-silah kullanıp onun kanını akıtan kiúiye veya kuruma karúı tavır-
sız kalmadık. Bu konuda örnekleri boldur. Olayları bu noktaya sıçratanlar bunun bedelini ödemek zorundadırlar.
Olayları sol içi çatıúma eksenine çekip arkasına gizlenmekten kurtulamayacaklardır. Bu sol içi bir çatıúma de÷ildir.
Kendini bilmez lümpenlerin lümpenlikleriyle sol içinde kendilerine yer açmaya çalıúan insanlara karúı devrimci so-
rumlulukla alınacak tavırdır .
Salı günü yapılan açlık grevi de÷erlendirmesiyle ilgili toplantıda ise, Halkevi'nin yönetimine ra÷men platfor-

ÇÖZÜM 72
mun açlık grevinin bilinçli bir úekilde Esenler'e taúındı÷ı, provokasyon ortamı yaratılarak Halkevi'nin zorla iúgal
edildi÷i, bizim kendileri ile u÷raúmak diye bir niyetimiz olmadı÷ı vurgulanırken, oldu-bittilere, iúgallere provokas-
yonlara karúı sessiz kalmayaca÷ımızı vurguladık.
Gergin bir ortamda oportünistler salonu terk ederken bir arkadaúımıza laf atmaları sonucu ufak yollu sürtüú-
me oldu. O sırada Esenler'de iúgalin sorumlularından olan ve "karúı-devrimci", "DEMKAD burjuvadır" diyen kiúi-
den özeleútiri istenildi÷inde arkadaúları tarafından savunularak olayların daha da geliúmesinin ve yapılan tavırların
bilinçli oldu÷u ortaya çıkmıútır.
Ertesi gün Ça÷daú Yol çıkardı÷ı bildiride bizlerin Esenler'de devrimci kanı döktü÷ü, Zeytinburnu'ndan, Ümra-
niye'den, Küçükçekmece'den püskürtüldü÷ümüz ve hesap soracaklarını yazıyordu. Bizler kimin kanını dökmüútük,
nereden nasıl püskürtülmüútük? Ayrıca ortada bir hesap varsa bu bıça÷ın kimler tarafından kullanıldı÷ına aittir.
Saldırı üssü Zeytinburnu'nda oturan mafya kafalı "operasyon úefi" planlarını yaparak saat 22.OO'de adamlarını
saldırı için gönderiyordu. Emir alan adamları ise gelir gelmez laf atmaya baúladılar. Olay çıkartacakları her hallerin-
den belli oluyordu. Bizler so÷ukkanlı davranmaya çalıúıyorduk. Ve saldırarak bir arkadaúımızı sırtından yaralı-
yorlardı.
BU GÜNE KADAR BU ùEKøLDE KAÇ TANE FAùøST YUVASINA SALDIRI DÜZENLEDøNøZ?
ùU TABLONUN NERESø DEVRøMCøLERE YAKIùAN BøR TAVIR?
MAFYA KAFASIYLA SøYASET YAPILAMAYACAöINI GEÇMøù DENEYøMLER GÖSTERMEDø Mø?
ANLAùILAN KAFA YøNE AYNI KAFA ORTAMINI BULDUöU AN DEMEK Kø AYNI ùEYLER YAùANABøLøYOR.
Sonuç, çıkan kavgada karúılıklı tekme-yumruk sonucu yaralı insanlar. Mücadelesini oligarúiye karúı yükselte-
meyenler, mafya kafasıyla siyaset yapmaya kalkanlar kafalarını sert kayalara çarpınca "akıllanıyor" ve gerçekler açı-
÷a çıkıyordu. Olayın görünen kiúisi "akıllanıyor" ve úöyle diyor: "Ben kavgadan yana de÷ildim, ben vurmayacak-
tim, ama bunun siyasi bir karar oldu÷unu, önce gidip tükürüp sonra vurmam gerekti÷ini söylediler." Yine
aynı kiúi kendisini götüren arkadaúı "Seni Çözümcülere muhalefetin sırlarını sızdırıyor diye dövecektik. Bu-
nun için herkesten birer kiúi oluúturduk..." diye anlatırken, mafya tespitimizin yersiz olmadı÷ını görüyorduk.
Tüm bu geliúmeleri fırsat bilen merkez hiç durur mu? Halkevi'nde olaya iliúkin toplantı öneriyor. Amaç açık:
altyapıyı hazırlayarak Halkevi çalıúmalarında devrimci sol güçleri dıútalamak ve dikensiz bir halkevcilik oynamak.
Son birkaç aydır geliúen mücadelede aktif olarak yerini almaya çalıúan Esenler Halkevi yönetimi devrimci sol güç-
ferce paylaúılmıú, Zeytinburnu Halkevinde ise yönetimi sarsmakta ve yapılacak olan kongrede ciddi bir güç olarak
adaydır. Tabii bu durum genel merkezce istenmeyen durumdur. Varolan çatıúma bahane edilerek politika üretil-
mekte, küçük hesaplara girilmektedir. Baúlangıcından beritekkeci zihniyetle kurulmuú, demokrasinin, demokratikli-
÷in zerresi bulunmayan bu kurum, devrimci sol güçlerce zorlanmaktadır. Mücadelenin her alanında, her geçen
gün kitleselleúerek geliúen ve en ön safında yer alan bir gücü hiç kimsenin veya kurumun tecrit etmesi mümkün
de÷ildir. Böyle küçük hesaplarla üzerimize gelindi÷i taktirde bunların hayatın canlı prati÷inde yeúeremeyece÷ini siz-
ler de göreceksiniz. Bu politikanız mücadeleyi geliútirmez, aksine oligarúinin arayıp da bulamadı÷ı bir zemini yaratır.
Sizleri sorumlu davranmaya mücadeleyi geliútirecek politikalar üretmeye, büyük hesaplar yapmaya davet ediyoruz.
Son dönemde yo÷unlaúan saldırılar, provokasyon tezgahları, bıçaklama noktasına varan tertipler, tecrit etme
kararları, karúı-devrimcilere alaca÷ımız tavrı alırız türü tehditler devrimci sol güçlerin oligarúiyle olan hesaplaúması-
nın önünde engel olamayacak, kitleler içersinde kök salmasını engelleyemeyecek,s6l içi çatıúmaların içine çekeme-
yecek.
PLANLARINI BUNLAR ÜZERøNE KURMUù OLANLARA SESLENøYORUZ: BAùARAMAYACAKSINIZ. SøZDEN
ÖNCE DENEYENLER ÇIKTI SONUÇLARI ORTADA, NE KAZANDINIZ?
ÇAöRIMIZ HERKESE GELøN BU OLUMSUZLUKLARI YARATANLARIN ÜZERøNE BøRLøKTE GøDELøM. NA-
SIL OLSA BENLE ÇATIùMIYOR DEMEYøN. BU KAFA VAROLDUKÇA BøR GÜN SENøNLE DE ÇATIùACAK. O
GÜNKÜ OLUMSUZLUKLARI YAùAMAMANIN YOLU BUGÜN BU MAFYA KAFALI, SOL øÇø ÇATIùMADA SABIKALI
OLANLARA KARùI CøDDø TAVIR ALMAKTAN GEÇøYOR.
BANANECø TAVIR BUNLARA CESARET VERøR. SORUMLULUKTAN KURTULAMAZSINIZ.

KAHROLSUN PROVOKASYON
YAùASIN MÜCADELEMøZ!..

ESENLER ÇÖZÜM OKURLARI

(*) Bu tespitimiz hayal mahsulü de÷ildir. Henüz iki aylık yönetimi baúarısız diye istifaya ça÷ıran bir ortak metin elimizde-
dir.
(**) Bu kiúi aynı zamanda açlık grevi ilanını veren insandır ki, bunların ne derece ilkeli oldukları ortadadır.Arkadaúımızın is-
mini haberi olmadan kullanmıútır.

ÇÖZÜM 73
ZEYTøNBURNU

Zeytinburnu Halkevinde 1988

ZEYTøNBURNU HALKEVø
baúlarında Genel Merkez ça-
lıúmalarını østanbul bölgesinde
yürütenlerle kurulan iliúkiler, be-
raberinde geniú katılımı sa÷layabile-

VE
cek kimi yöntemlerle destekli, açık
kitle toplantılarını da getirmiútir.
Ancak Gene! Merkez, yasal pro-
sedürün tamamlanmasına iliúkin ge-

YAùANAN GERÇEKLER
cikmeler nedeniyle, yürütülen top-
lantılarda ister istemez bir gevúeme
söz konusu olmuútur. Ayrıca bir top-
lantı haricinde yer vermekten kaçı-
nan SHP ilçe yönetimi ile izin veri-
len iki toplantı sonrası "polisin dikka-
tini çekiyor" olması gerekçesiyle top- rak tüzellik sa÷landı÷ında, 8 kiúilik Devrimci sol güçler; komisyon
lantılara izin vermeyen Deri-øú kolun- kurucular kurulunun toplanarak ge- ve kol baúkanlıkları ile yönetim ara-
daki sendika yönetimi, demokrasi çici bir yönetim kurulu oluúturması sındaki olası aksaklıkların de÷erlen-
mücadelesindeki yerleri konusunda söz konusuydu. dirilece÷i bir üst kurul önerisini, biz-
ilginç bir beraberli÷i yaúatarak, yar- Daha sonraları gerçekleúecek zat yönetimde oldukları dönemde
dımcı(!) olmuúlardır. darbenin(l) temelini oluúturan "bu kabul etmiúlerdir.
Toplanacak yerleri tükenen ve gi- seçimin yasal olmadı÷ı" ve "kurucu- Yönetim içinde ilk ciddi ayrılık ko-
derek parklarda toplanmaya baúla- lar kurulunun tümünün yönetim ku- nusu, do÷rudan pratik mücadeleye
yan fiili kurucular, Nisan 1988 de rulu oldu÷u" iddiaları nedeniyle be- yönelik bir konuda, 1 A÷ustos ge-
genel merkez prosedürünün ta- lirtmek gerekir ki; bu konudaki öne- nelgesine karúı verilen mücadele sı-
mamlanması nedeniyle, yetki alma ri tüzü÷ün bizce yapılan yorumun- rasında ortaya çıktı. Siyasi kimlik ve
konusunda ikili bir durumu yaúamıú- dan çıkmıútır. Kaldı ki bu öneriyi ka- insanlık onuruna karúı yürütülen ge-
lardır. Ya süreci uzatıp artık giderek bul ederek seçime giren 8 kiúilik ku- nel saldırı politikasının bir uzantısı
katılımı azalmıú olan toplantıları can- rucular kurulunun tamamı bu konu- olan geliúmelere karúı devrimci
landırmaya çalıúacak-ki toplana- daki meúrulu÷a ortaktırlar. Yapılan onur ve siyasi tavrın gere÷i olarak
cak do÷ru dürüst bir yer bile artık seçimi bizim kazanmıú olmamız bu yürütülen açlık grevlerinin tüm toplu-
söz konusu de÷ildi- ya da sürece durumu de÷iútirmez mu sardı÷ı dönemde Z.Burnu Hake-
müdahale edip, gereken sayıda ku- Seçim sonucunun nasıl çıkaca÷ı vi, genel merkez düzeyindeki ısrarlı
rucuyu toparlayarak kuruluú çalıú- anlaúıldı÷ında seçimi ortasında ter- giriúimlerin sonucu olarak düzenle-
malarını tamamlayacaktı. kedip giden ve sonrasında darbe- nen 3 günlük destek Aö ile sürece
Zeytinburnu'nda ciddiye alınabile- nin gerçekleúece÷i, kendisinin de müdahale etme kararı almıútır.
cek çeúitli siyasi e÷ilimlerle yapılan sekreter olaca÷ı güne kadar Halke- Ardı ardına gerçekleútirilen ey-
görüúmeler sonrasında Halkevi ça- vine do÷ru dürüst ayak basmayan lemler, düzen güçlerinin harekete
lıúmalarına do÷rudan evet diyen in- (Kaldı ki, sekreter olduktan sonra geçmesini ve Halkevini genel bir ab-
sanlar ile kurucular kurulu oluúturul- da çalıúmalara katılmamıú, bir süre lukaya almasına neden oldu. Gide-
muútur. sonra da "iúleri nedeniyle" istifa et- rek ölümlere dayanan açlık grevcisi
Bu arada belirtilmesi zorunlu bir miútir) bu arkadaúların , geçici yöne- tutsak devrimcilere karúı olan so-
konu olarak denilibilir ki; 1 yıl sonra tim kurulunda bulunmamıú olmama- rumluluk nedeniyle, eylemlili÷i artı-
yapılacak olan 1. ola÷an kongreyi larını bir kayıp olarak düúünmek bi- ran devrimci sol güçler, mücadele-
kazanmak için olmadık çirkinliklere le hatalı olacaktır. nin yükselmesiyle kitle örgütlenme-
yönelen, özellikle baúta Ça÷daú Yol Demokrasi Mücadelesinde Hal- lerinin belli kayıplara u÷rayaca÷ı,
olmak üzere bazı siyasi e÷ilimler, kevcilerin denetimindeki geçici yö- bunun da mücadeleyi kazanma ni-
çeúitli bahanelerle (arkadaúlarımızın netim kurulunu oluúturanların ço- yeti taúıyan devrimci-demokratların
ço÷u memur, bu iúleri genellikle de- ÷unlu÷u demokrat çizgideki insan- vermeleri gereken bedel olarak anlaúıl-
mokrat kiúilere bırakmak gereklidir, lardı. ması gerekti÷inin bilincindeydiler.
devrimciler buralara ancak daha Açılıúın gerçekleútirildi÷i Eylül ølk ciddi görüú ayrılıklarını oluútu-
sonra katılabilirler vs. vs.) kuruluú ayından sonra, geniú katılımlı kitle ran bu süreç, aslında devrimci, de-
çalıúmalarına kurucu olarak katılma- toplantılarıyla yürütülen kol çalıúma- mokrat kitle mücadelesinin gerekle-
dılar. ları; tiyatro, müzik, folklor olarak rinin sınandı÷ı iyi bir sınav niteli÷i
Temmuz 1988'de baúvuru yapıla- baúlatıldı. Kol çalıúmaları, çalıúmak de taúıyordu. Gereken özveri ve ka-
isteyen herkese açık olarak yürütüldü. rarlılı÷ı gösteremeyenler için yapılan-

ÇÖZÜM 74
ZEYTøNBURNU

ların tümü "tehlikeli" ve "yanlıú"tı. Bu burnu halkının hafızasına kazıyan- mıúlardır! Öyle ki kogrede oy kulla-
yönüyle süreci omuzlayıp götürmek lar, "kayıplarında kazanabilmeyi", "ö- nan Emek Dünyası okuru 30 kiúi-
isteyenler ile ona çelme takarak en- lümlerde do÷abilmeyi" de baúara- den %70'inin Z.Burnu dıúından ol-
gel olmak isteyenler asasındaki fark- caklarını bir kez daha kanıtlıyorlardı. masını bile içlerine kolaylıkla sindire-
lılıklar, giderek netlik kazanmaya ve Cenaze sonrası MEHMET ve  bilmiúlerdir.
grup tavrına yönelik giriúimlere ne- Mayıs anısına yapılan geniú kitlesel Devrimci sol güçlerin "úeriatçı" ol-
den olmaya baúlamıútı. katılmalı gecenin hemen sonrasın- dukları ve "alevili÷e karúı" cephe al-
Gelir getirici faaliyetlerden, sergi- da operasyona u÷rayan tertip komi- dıkları yalanını bile yaymaktan utan-
lenme durumuna gelen tiyatroya, tesi, 5 gün süren iúkencelerde bir mayanlar için her yol mübahlı! Hat-
folklara, panel ve kitle toplantılarına kez daha sınav vermenin onurunu ta yöntemlerine burjuva politikaların-
de÷in giderek artan etkinliklerimiz taúımıúlardır. da kullanılan, seçim sırasında alter-
sürerken daha önce sözü edilen Kongre tarihi belli olmadan aylar natif listeyi yok etme ve kendi liste-
"darbe" gerçekleútirildi. öncesinden demokrasi mücadele- lerini kullanmaya zorlama oyununu
8 kiúilik kurucular kurulunun tü- sinde Halkevciler, kongreye yönelik bile eklemiúlerdir.
münün yönetim kurulu olması ge- tavrını netleútirmiúti: Yönetimde ço- Sol içerisinde kadın kullanarak
rekti÷i konusunda Genel Merkez ÷unluk listesi. örgütlenmeye çalıúan(!) Ça÷daú
destekli bilgilendirmeye dayalı ola- Yönetimi zaafa u÷ratabilecek, is- Yol düúüncesi için önemli olan kalı-
rak, yeni yönetim kurlu seçimi gün- tikrarsızlı÷a ve küçük hesaplarla sür- cı, istikrarlı çalıúma de÷il, yalan ve
deme geldi÷inde özellikle belirtilme- tüúmelerin üretildi÷i dejenarasyona yaygara yoluyla kendi siyasi acizlik-
si gereken eski ve yeni I.Bölge so- karúı, yönetimde istikrar, güç ve lerine ortak bulabilecekleri zemin
rumlularının ortaklaúa çevirdikleri devrimci ilkeler etrafındaki üretken- sorunudur.
dolaplardır. lik esas alınmıútır. Kongre sırasında görüúlerini açık-
Bir yandan yönetim kurulunda øúte tam bu noktada, devrimci layan oportünist liste adayı Ça÷daú
herhangi bir de÷iúikli÷e karúı oldu- sol güçlerin ço÷unluk listesini sa- Yol okuru "seçimi kaybetsek bile ka-
÷unu belirtir yazılı belge verirken, di- vundukları anlaúıldı÷ında, faúizmin zananları kutlayaca÷ız" diyerek sür-
÷er yandan da el altında yönetimi ve en a÷ır koúullarında dahi ittifak kura- dürdü÷ü konuúmasını, seçim so-
baúkanı devirmenin hesaplan ya- mayanlar, mücadeleyi savunan ve nuçları yaçıklandı÷ında yok sayıyor
pılıyordu. gereklerini her koúulda yerine geti- "seçimi kazanan liste Z.Burnu halkı-
Baúında sonuna kadar geçici yö- ren güçlere karúı birlikte(!) oldular. nı temsil etmiyor, bu yüzden de ye-
netim içerisinde bir de÷iúikli÷e karúı Faúizme karúı kararlı bir mücade- ni yönetimi tanımıyoruz" diyerek ger-
çıkan devrimci sol güçler, darbeyi leyi hayata geçiremeyenlerin, Halke- çek niyetini açı÷a vuruyordu. Bir
meúru görmediklerini ve her yurtse- vi basıp (Esenler) devrimci yarala- yandan devrimcileri "tekkecilik"le
verin de bu olaya müdühale etmesi- malarının görüldü÷ü ülkemizde, bu suçlayacaksın, di÷er yandan da
ni önerdiler. Bu darbe ile yönetim- birlikteli÷in oportünist ve sahtekâr kendi statükocu çizgini hayata geçi-
deki inisiyatifin basiretsiz ellere ge- yüzü giderek artan bir oranda çirkin- remeyece÷ini anladı÷ında da yöneti-
çece÷ine inananlar olarak çalıúmala- likler yı÷ını oluúturuyordu. mi tanımayacaksın.Bu oportünist
rın süreç içerisinde sıfırlatılaca÷ı ve Bir yandan demokratik merkezi- anlayıú seçimler sonrasında "Halke-
acz içinde kalınaca÷ı belirtilmesine yetçili÷i savunarak(I) "azınlık ço÷un- vi çalıúmalarından çekilmeyece÷iz"
ra÷men, kısa süre içinde giderek ar- lu÷a uyar" diyen sahtekârlar, öte diyordu. Ancak geliúmeler devrimci
tan etkinlikten çekinenler, bu konu- yandan aylar önce, "e÷er devrimci sol güçlerin mücadele anlayıúına
daki geliúmeyi ayakta alkıúladılar. sol güçler kazanırsa biz çekiliriz" di- ayak uydurmanın zorlu÷unu bir kez
Ancak geliúmeler radikal bir mü- yebilecek kadar iki yüzlü olabiliyor- daha gözler önüne serecek.
cadele çizgisi izleyenlerin ne denli lardı. Masabaúında yapılan hesaplar
haklı olduklarını ortaya çıkarırken, Demokrasi mücadelesinde Hal- çok e÷ilimli birleúik listenin kazana-
neredeyse bir kır kahvesine dönen kevciler yönetime talip olduklarını ca÷ını gösteriyordu sahiplerine, an-
Halkevinin varlı÷ı dahi tartıúılır duru- açıkladıkları günlerde, yönetime gel- cak kongre öncesi günleri iyi de÷er-
ma düúmüútür. Öyle ki bir süre son- mek için gereken üye çalıúmalarını lendiren ve kendi üye çalıúmaları
ra aylık üye toplantıları bile katılımın yapacaklarını acık olarak belirtmiú- konusunda disiplinli çalıúan devrim-
komik düzeyde kalması nedeniyle lerdir. Hatta bu konuda; "üye yazı- ci sol güçler, oportünist blo÷a hiç
yapılamaz duruma gelmiútir. mında Z.Burnu'nda oturanlar kabul unutamayacakları, hazmedilmesi
Bu dönemde devrimci sol güçler edilmeli" önerisine karúı çıktıkların- zor bir yenilgi tattırmalardır.
MEHMET'ini úehit vermenin yaraları- da amaçlarını ifade etmiúlerdir.  oy farkla alınan kongre gerçe÷ini
nı sarmak zorundaydı. Ancak baúlangıçta buna karúı gö- hiçbir itiraz de÷iútiremeyecektir.
MEHMET'e ve onun kavgasına rünenler çok kısa sürede benzer Zeytinburnu Halkevi Yeni
yaraúır bir cenaze törenini Zeytin- yöntemlere tabi olabilmeyi baúar- Çözüm Okurları

ÇÖZÜM 75
HABER MEKTUP

devlete, faúizme karúı bir tavır alıú-


MANøSA'DA FAùøST tı.(...) Bunun programı yapıldı ve uy-
gulamaya konuldu.
Aslında Manisa Devrimci Gençli-
÷in kendi öz gücüyle eriúti÷i bu dev-
SALDIRILAR VE rimci pratik, Türkiye'deki devrimci
sol güçler tarafından uygun yöntem-
lerle psikolojik ve maddi açıdan
DEVRøMCø MÜCADELE destek görmeløydi.Ancak politik ye-
terlili÷e ulaúılamaması ve örgütsel
iliúkiler a÷ı eksikli÷i böyle bir deste-
÷i olanaksız kıldı. Buna ra÷men Ma-
nisa ö÷renci gençlikten 5 kiúilik dev-
Manisa Polisi bir alemdir. úizme karúı çıkıúı, düzen sahiplen rimci bir grup, Konya Devrimci
Gençleri çok sever! Özellikle genç ve onların güvenlik güçleri için ka- Gençlikten  arkadaú, Aydın Dev-
kızların babası gibidir. Sokakta, bul edilir gibi de÷ildi.(...) rimci Gençlikten , Denizli Devrimci
kızlı-erkekli ö÷renci grubuna denk Nitekim 4 Haziran'da keyfili÷in Gençlikten 4, øzmir Devrimci Genç-
geldi÷inde hemen sorar; siz evli daniskası yaúandı. Faúist yurt müdü- likten -kendi insiyatifleriyle- arka-
misiniz, niúanlı mısınız, birlikte mi rü- sanki kendilerinin de÷il de bizim daúlar ve Manisa halkından üç des-
kalıyorsunuz? Kimlik kartı sorar. yasalarımızmıú gibi- "ben kanun, ya- tekçi eylemdeki aktif yerlerini ala-
Sonra istikameti gösterir. Ortalıkta sa, masa tanımam." dercesine bir rak, önemli moral ve güç kayna÷ı
dolaúmayın, do÷ru kaldı÷ınız kararla 28 Nisanda gözaltında bu- oldular. Ayrıca bu eylemin Ege böl-
yere.(!) Bu tablo dünün tablosudur. lundukları sırada yurda gelmedikle- gesindeki devrimci sol güçler açısın-
Ve hakim sınıfların "ülkenin gelece- ri(!) gerekçesiyle 7 ö÷renciyi mahke- dan özel bir önemi vardır. Özellikle
÷i" olan gençlere bakıú açısının ken- meleri devam etti÷i halde  ay sü- øzmir'de yaúanan olumsuzlukların
di devletinin polis güçleri nezdinde reyle yurttan uzaklaútırdı. yarattı÷ı moral bozuklu÷u ve gerile-
ifadesidri. Aynf sevgi" harçların geç Tüm bunlar sistemli, programlı, me, böyle bir eylemde bölge çapın-
yatırılmıú olması bahane edilerek denetimli bir saldırının ürünüydü ve da üst boyutta kitlesel destek ve
62 ö÷rencinin sınavlarının geçersiz Devrimci Gençlik hakim sınıfların fa- devlet güçlerine karúı gerçekleútiri-
sayılması, yurt dolaplarındaki miza- úist saldırısına devrimci direniú prati- len üst boyutta aktif tavırla bertaraf
hi ve aylık yasal dergiler çıktı diye 7 ÷iyle karúılık verdi. Keyfi uzaklaútır- edilebilir, moral ve güç tazelemesi-
ö÷rencinin gözaltına alınması sıra- mayı polis-idare iúbirli÷ini ve saldırı- ne ulaúılabilirdi.
sında da esirgenmemiútir.(!) Ö÷ren- yı protesto için 7 kiúi 5 Haziranda Fakat øzmir'deki Devrimci Sol
ciler, Adalet Bakanlı÷ının cezaevle- süresiz açlık grevine yattı. Güçler eylemin politik boyutunu ya-
riyle ilgili yürürlü÷e koydu÷u hapis- Demokrasinin hakim sınıflar için kalayamadı. Halbuki eylem örgütle-
hanelerde zulmü yasal hale getiren, geçerli oldu÷u ve bizzat oligarúi ta- yici merkez haline getirilerek de-
 A÷ustos Genelgesine karúı protes- rafından devlet aygıtı kullanılarak, mokratik kitle mücadelesinin eylem-
to gösterisinde,  Mayısı kutlamaya halk kitlelerine zam, zulüm, iúkence- lilik düzeyinde pratik mücadele birli-
hazırlandıkları 28 Nisanda,  Mayıs nin yani faúizmin reva görüldü÷ü- ÷i Manisa Emekliler parkında yaúa-
günü østanbul'da halkın en do÷al nün basit bir örne÷iydi yaúanan.(...) nabilirdi. Orada çatıúma prati÷ine
hakkı olan gösterileri engellemek Yurt müdürünün faúist niteli÷inden varana kadar, pratik deneyimler ve
için Faúizmin zora, iúkenceye, sila- dolayı, devrimci kitleye kendi baúı- politik kazanımlar yakalanabilinirdi.
ha baúvurarak gerçekleútirdi÷i katli- na yöneltti÷i veya sadece Manisa Ne varki dar faydıcı bakıú açısı øz-
amı 2 Mayısta Valilik önünde slo- polisiyle yurt müdürü iúbirli÷iyle ger- mir'deki devrimci sol güçleri 24-25
gan ve gösterilerle protestolarında çekleútirilen polisiye bir saldırı boyu- Haziran tarihlerindeki Grup Yorum
karúılarında yine aynı "babacan" tavrı tundaki bir de÷erlendirme, çok sı÷ konserlerindeki kitleselli÷in sa÷lan-
buldular. Tuttukları yolun iyi bir yol ve politik gerçeklerden uzak bir de- masına yo÷unlaútırmıútı. Ellerinden
olmadı÷ı, baskı, dayak, gözaltı, ve ÷erlendirme olurdu. Olaya politik gelse eylemdeki kitleyi bile konsere
iúkenceyle kendilerine anlatıldı. gerçeklerden uzak yaklaúılması, götüreceklerdi! Eylemlerin zaman-
Anlaúılan 9 Eylül Üniversitesine ba÷lı gösterece÷imiz devrimci tavrın da sızlı÷ı üzerine konuúmalar, kitle des-
ødari øktisadi Bilimler Fakültesiyle sı÷ ve politik içerikten yoksun olma- te÷i vermeme, di÷er úehirlerden ge-
Spor Akademisindeki toplam 300 sını getirecekti.(!) lenleri eylemden çok konsere yön-
ö÷renci Manisa'ya çok geliyordu.- Ama öyle olmadı. • Manisa Dev- lendirme gibi tavırlar sonuç itibariyle
Sayıları zaman zaman 200'e ulaúan rimci Gençlik, saldırıyı politik düzey- önemli eksikliklerdi.
devrimci-demokrat ö÷renci gençli- de algıladı ve tavrını da politik dü- Do÷al olarak Ege bölgesindeki
÷in yaptırımlara, baskıya, zulme, fa- zeyde belirledi. Eylem oligarúiye,

ÇÖZÜM 76
HABER/MEKTUP

devrimci sol güçler eyleme yeterin- ve maddi deste÷i (500.000 TL civa- le "biz güçlüyüz, sizi istedi÷imiz za-
ce sahip çıkamadılar. Ama Manisa rında) devrimci mücadeleye inanç man ezeriz" derken halk karúısında
halkı, Manisa'daki ilerici, devrimci ve güven veren coúkulu bir ortamı ne denli güçsüz olduklarını sergili-
ve demokrat kesim hatta küçük ço- çoktan yaratmıútı. Aynı günün akúa- yorlardı aslında...
cuklar eylemcilere sahip çıktı. Eyle- mı Denizli de 30 kiúilik bir grubun Nasıl bir acizli÷in içinde kıvran-
min pratik geliúimini verdi÷imizde eylemcileri ziyarete gelip gitmesiyle dıklarını ve ne denli güçsüz oldukla-
kitleye ve halka yönelik sonuçlar da- kitlesellik doru÷a ulaútı. Dövizler, rını o günlerde Devrimci Sol örgütü
ha net yakalanabilir. pankartlar asıldı. Önce kayıtsız görü- tarafından çevrede da÷ıtılan 984
Eylem yedi kiúiyle baúladı÷ında nen sonra eylem yerini, eylemcilere Ölüm Orucu yıldönümüyle ilgili el
devletin polisi kaygısız alaycı bir ta- gidiú-geliúleri denetime alan (bu ara- ilanlarını toplayıp, "suç delili" yarat-
vır içindeydi. Aynı polis dördüncü da. Manisa sokaklarını ya yeniden mak için úeker kutularının ve batta-
günde eylemle ilgili oluúturulan ba- ö÷renen, sinir krizleri geçiren) Mani- niyelerin altına "çaktırmadan"yerleú-
sın köúesini ve dövizleri kaldırttı. De- sa polisi, øçiúleri Bakanlı÷ı'nın emrini tirmeye çalıúırken de kanıtladılar.
vam eden günlerde eylem kitlesel- uygulamaya sokarak asker ve po- Çırpındıkça bata÷a daha çok
leúmeye durdu. Ve yedinci gün 27 listen oluúan baskı gücüyle 20-30 saplanan oligarúi eylemcileri gözaltı-
kiúiye ulaútı÷ında eylem içi düzenle- sıralarında halkı parkın dıúına çıkma- na almakla zafere ulaúaca÷ını zan-
me ile daha nitelikli bir aúamaya ge- ya zorladı. Eylemcilerle saldırı güçle- netti ama yanıldı. Destek güçlerinin
çildi. Üç kiúi kesintisiz bir úekilde so- ri arasındaki diyalogun ardından ve eylemcilerin gözalttna alınmasıyla
nuna kadar sürdürecek, de÷erleri halk eylemcileri alkıúlayarak parkı parkta biten direniú iúkencehane-
dönüúümlü katılımla yerlerini alacak- terketti. Ama eylem alanından uzak- lere taúınmıú oldu. "Yasa dıúı örgüt"
tı. (Eylemcilerin buradaki iradecili÷i laúmayarak parkı çevreledi. suçlamasıyla yo÷un iúkenceler úek-
süreklili÷in sa÷lanması ve psikolojik Ortaya çıkan tablo úuydu: En ke- linde devam eden faúist saldırı,
üstünlü÷ün korunması açısından narda halk, ortada devrimciler, dev- AG'nin 5. günlerinde de direniúçile-
önemlidir). Kollara kırmızı pazu rimcilerle halk arasında güvenlik rin kararlılı÷ı karúısında etkisiz kaldı.
bantlar, yakalara herkesin eylemin güçleri. Böylece halk güçlerinin ey- Bu arada Devrimci Gençlik'ten ve
kaçıncı gününde oldu÷unu göste- lemcilere ulaúacak insan ve maddi DEMKAD'lılardan oluúan 32 kiúilik
ren kartlar asıldı. Sekizinci gün il- deste÷i engellenmiú oldu. (Bu nok- bir grup destekçi 28 Haziran günü
ginç, sevindirici, coúku verici bir tada kaçırılan bir fırsat vardı: Eylem Emniyet binası önünde protesto
olay yaúandı. O gün evlenecek en üst boyuta ulaúmıúken, saldırıya gösterisinde bulunarak iúkencedeki
olan çift ve di÷er dü÷ün davetlileri karúı gereken tavır koyulup faúiz- direniúçilere destek sunup sahip çık-
kendi dü÷ünlerinden önce eylemci- min gerçek yüzü halka gösterilme- tılar. Direniúçilerin serbest bırakılma-
leri topluca ziyaret etti. Spor Akade- liydi.) Bu arada øzmir'de konserden sını isteyen çeúitli faaliyetler sürdür-
misi folklor ekibiyle birlikte halaylar dönmekte olan Denizli grubu göz düler. Oligarúi eylemlerden kurtul-
çekildi, güvercinler uçuruldu. Dü- altına alında. Ertesi gün yani 2. manın yolu olarak eylemcileri ser-
÷ün úenli÷i eylem úenli÷ine dönüú- gün sabahtan baúlayarak dıú des- best bırakmayı kabullendi.
tü. Ve Emekliler Parkı coúku seliyle tek güçleri görüldükleri yerde da- Onbeú günlük direniú savunulan-
doldu, taútı. Eylemcilerden bir tem- yakla gözaltına alınmaya baúlandı. ların pratikte sınanması ve olumlu-o-
silciyle birlikte dü÷ün salonuna gidi- Ziyarete gelen Grup Yorum'un ey- lumsuz yanların de÷erlendirilerek
lerek iadeyi ziyaret yapıldı. Dü÷ün lem yerine ulaúması polisçe engel- maddi ve psikolojik üstünlü÷ün
salonunda eylem ile ilgili konuúma ve lendi. Faúizmin amacı eylemi iyice daima ayakta tutulmasına hizmet
saygı duruúu yapıldı. Basın devreye daraltıp son darbeyi vurmaktı.Ey- edecek deney, tecrübe birikimine
girdi ve propaganda olana÷ı do÷du. lemciler olayın farkına vararak ey- dönüútürülmesi için verimli bir de-
Bu geliúmelerden rahatsız olan lemden nitelik sıçramasına gitme ney alanı olarak Manisa Devrimci
tek güç ise oligarúinin Manisa'daki kararı aldılar. Eylem akúam saatle- Gençli÷in mücadele geçmiúine yazı-
temsilcileriydi. O günden sonra øçiú- rinde sloganlı gösteriye dönüútürül- lırken, devrimci sol güçler mücade-
leri Bakanı ve bazı bakanlar Mani- dü. Günlerce süren açlı÷a ra÷men lenin her úart altında sürece÷ini bir
sa'ya gelerek "böyle bir olay istemi- örnek bir direniú sergilendi ve bu di- kez daha haykırdı.
yoruz" dediler. Buna Manisa halkın- reniú o an bile halkla bütünleúebil-
dan üç kiúinin eylemcilere aktif katılı- di. Halk polisin karúısına dikilerek Zafer Direnenlerindir!
mı ise oligarúiye güzel bir yanıt ol- "onlar komünist size ne oluyor?" so- Yaúasın Devrimcî Mücadele-
du. Böylece eylem içi kitlesellik rusuna "onlar komünist ise bizde miz!
30'a yükselirken, 50 kiúilik eylem dı- komünistiz" úeklinde cevap vererek Yaúasın Devrimci Dostluk ve
úı aktif destek, dilekçe düzeyinde direniúçilerine sahip çıktı. Hakim sı- Dayanıúma!
ikiyüz kiúilik ö÷renci ve çevre çalı- nıflar ve onların iktidarı askere, poli- Kahrolsun Faúizm!
úanlarının, esnafın, halkın duygusal se, silaha dayanan úiddet gösterisiy- Manisa Devrimci Gençlik

ÇÖZÜM 77
HABER/MEKTUP

maya çalıúan Ankara DEMKAD, úu


ANKARA VE øSTANBUL DEMKAD ana kadarki tüm çalıúmalarını gözden
geçirdi, de÷erlendirdi, mevcut eksiklik-
leri tespit etti ve yeni süreçte yapaca÷ı
çalıúmaları netleútirdi.
ENGELLEMELERE RAöMEN Bu çalıúmalardan ilki, içinde yaúadı-
÷ımız çarpık kapitalist toplumun kadın
vücudunu metalaútırılmasının en i÷-
KONGRELERøNø YAPTILAR renç biçimi olan genelevlerinin yaygın-
laútırılmasına karúı protesto kampan-
yası olacak. Devlet eliyle fuhuú meúru
ve yasal kılınmasından baúka bir de
devlet geliri kayna÷ı haline getirildi.
østanbul'da Demkad Merkez ma bürolarının gündeme getirilmesi Kampanyanın ilk adımı ülke düzeyin-
ùubesi 20 A÷ustos 989'da ise alınan bir di÷er önemli karar oldu. de bir imza kampanyasının örgütlendi-
ll.Ola÷an Kongresini yaparken, Mevcut çalıúmaların sıçratılmasın- rilmesi olacak.
Ankara ùubesi'de 23 Temmuz da da önemli bir basamak olan Kongre, Kurula gönderilen Dev-Genç çelen-
I.Ola÷an Genel Kurulunu gerçek- tüm kadınları Eylül baúındaki úenli÷e ginin Hükümet Komiseri tarafından
leútirdi. ve Ekim'deki kadın kurultayına ça÷ıra- alelacele çıkarttırılması ve bunun alkıú-
østanbul'da siyasi polisin kongrenin rak coúkuyla sonlandı. larla uzun süre protesto edilmesi de
geniú kitlesellikle yapılmasını engelle- Kuruluúundan bu yana Ankara'da- günün ilginç olaylarından biriydi. Da-
meye yönelik oyunları sonucu kongre ki mücadelenin genel dezavantajları- ha örgütlü, daha zengin bir kadın mü-
önceden düúünülen Beúiktaú Tarihi na ve olumsuzluklarına ra÷men kitle- cadelesinin gündeme getirilmesi çaba-
Çay Bahçesinde de÷il DEMKAD bina- selleúmede ve mücadeleyi yükseltme- larını kutluyor, ülkemiz sınıflar mücade-
sında yapılabildi. de önemli adımlar kaydeden Ankara lesinin geliútirilmesine yönelik devrimci
Kongrenin en önemli de÷iúikli÷i, DEMKAD, Genel Kurulunu geniú bir adımları kadın mücadelesi alanında
Tüzü÷ün amaç maddesinin oybirli÷iy- katılımla gerçekleútirdi. atmaya çalıúanları selamlıyoruz.
le geniúletilmesi oldu. Önceki madde Ankara emekçi kadınlarının sesi ol-
yeterince geniú olmadı÷ından DEM-
KAD'ın çok yönlü ve zengin faaliyet
göstermesine engel oluúturuyor ve ça-
lıúmaları kısıtlıyordu.
Kongre, içinde yaúadı÷ımız çarpık
CEZAEVLERø VE
kapitalist toplumda kadın sömürüsü-
ne yönelik her yaú ve meslekten ka- øZNøK
dınları biraraya getirmeye, örgütleme-
ye ve mücadeleye sevk etmeye çalı-
úan DEMKAD'ın çalıúmalarının de÷er- ÜIkemiz zindanlarında; Egemen sınıfların uygulamakta oldu÷u baskı,
lendirildi÷i, mevcut eksiklik ve zaafla- terör, kiúiliksizleútirme politikalarına karúı insanlık onurunu ve siyasi kimli÷i
rın tespit edildi÷i, çözüm yöntemleri- koruma mücadelesi sürecinde Aydın'da kaybetti÷imiz iki devrimci
nin demokratik bir katılımla tartıúıldı÷ı yurtseveri ve yine tüm zindanlarda açlık grevleriyle direniúi yükselten tüm
bir platform haline geldi. Amaç da devrimci siyasi tutsakları bu onurlu mücadelelerinde desteklemek ve faúist
buydu zaten.  A÷ustos genelgesini protesto etmek için biz øznik ilçesi Müúküle köyü
Önümüzdeki sürece yönelik faali- devrimci demokratları olarak 22-23 A÷ustos günleri iki günlük açlık grevine
yetlerin baúında geniú katılımlı bir ka- gitti÷imizi belirtir, tüm devrimci, demokrat ve yurtseverleri daha da güçlü
dın kurultayının oluúturulması yer alı- bir úekilde desteklemeye ça÷ırırız. Bu konuda Yeni Çözüm dergisinin
yor. øúçi, köylü, memur, ev kadını, üzerine düúen görevi yaptı÷ına ve gelecekte de en iyi úekilde yapaca÷ına
Kürt ve Türk, kısaca her yaú, meslek yürekten inanıyor, baúarılar diliyoruz.
ve toplumsal gruplardan kadınların bi- ønsanlık Onuru øúkenceyi Yenecek
raraya gelerek sorunları tartıúması
Faúist  A÷ustos Genelgesi Kaldırılsın
amaçlanıyor. Ayrıca úenlikler, paneller,
yürüyüúler, çeúitli kampanyalar, sem-
Ömer KÖSE Fevzi ÇALIK Necmettin SARGIN
pozyumlar, sergiler ve mitingler dü-
Hüseyin SARGIN . Cengiz SARGIN Emin AYDIN
zenlenmesi de karar altına alındı.
Vedat AYDIN Mustafa KAVUK Turgut KAVAS
Çalıúmaların zenginleútirilmesi ve Ersin GÜNEY Turan YILMAZ øsmail GÜNEY
geniúletilmesine yönelik olarak danıú- Emin DENKTAù

ÇÖZÜM 78
HABER/MEKTUP

lerini görüyoruz. Ben, hedefin ço-

DARGEÇøT'TE cuklara yönelmesinin nedenini úun-


da görüyorum;
Özel hareket timi ilkin bu yörele-
re geldi÷inde çocuklarla yakın bir di-

NELER OLUYOR? yalog içine girmeye çaba göstermiú-


tir. Bakkallardaki tüm eúofman ve
bozuk paralar her gidilen köyde ço-
cuklara da÷ıtılırdı. Bundan amaçla-
dıkları gerçekleúmedi÷ini anlama
(...) Üstünden bir kaç ay geç- özelli÷i ile özel bir savunma alanına düúüncesi ortaya çıkıyor. Çünkü bu
mesine ra÷men yeni sayılabilecek bir çevrilmiú bulunuyor. Hemen hemen boú taktikler bir halkın gerçekli÷i
olay da daha önce Dargeçit'te her köyüne yapılan Karakollar úu karúısında daha etkisizleúince iú ço-
yaúanmıútı. Bu olayda yaúamını an için her biri tabur durumuna dö- cuklara ra÷men boydan boya saldı-
yitiren Sadık ÇELEBø'nin radyo ve nüútürülmüútür. Dargeçit'te var olan rının ve baskının temel alındı÷ı bir
basında, gerçek bile bile çarpıtı- Kooperatif Alaya terkedilmiú bulunu- siyasetle halka yöneliniyordu. øú ço-
larak çatıúmada öldürüldü÷ü açık- yor burayı Tugay yapacakları dü- cuklara verdiklerini geri almaya geli-
lanmıútır. Oysa Sadık ÇELEBø ara- úüncesini ileri sürenlerde vardır. Dar- yordu:
bayla Mardin'e giderken yolda gö- geçit bu özelli÷inden dolayı ølçe ya- 23 Nisan 989'da Bayram töreni
zaltına alınmıú, sonra ailesine ölü pıldı÷ından bu yana Kaymakamı bir sırasında Binbaúı Çetin DEMøRKI-
cesedi teslim edilmiútir. Otopsi için gün gelmedi÷i halde Kaymakam ye- RAN elindeki silahı ateúlemesi sonu-
Gercüú ve Mardin Cumhuriyet Sav- rine vekili bir Üstte÷men'e görevi dev- cu (6) ilkokul çocu÷u yaralanmıútı.
cılıklarına yapılan baúvurular önem- redilmiú bulunuyor. Her úey asker için ùuan Erciyeste görevli bu binbaúı
senmeyerek iúkence sonucu öldürü- ùiarı bu yöreye has bir özelliktir. yaptı÷ı iúkencelerin etkisiyle koma-
lüp sonra taranmıú ceset herúeyi or- ùimdi meydana gelen olaya de- ya soktu÷u ve Adnan EKMEN'inde
taya koyabiliyorken aynı çarpıtmaya ÷inelim. 28.6.989 da Dargeçit'te ilgisiyle rapor almayı baúaran Abdul-
basında subaylardan alınan demeç- ölümle sonuçlanan bir olayın mey- lah IùILDAK üzerinde her türlü iú-
lerle olay açıklanmaya çalıúıyordu. dana geldi÷i bilinmektedir. Çatıúma- kence yöntemini denerken kemikte
Sadık ÇELEBø'ye karúı duyulan acı da erlerle beraber ölen sivillerden soyadından kırabilece÷ini gösteri-
onun bir iúçi ve yurtsever olmasın- karakolların Müteahhidi de bulun- yordu.
dan kaynaklanıyordu. maktadır. Peki olay yerinden yaya Sözetti÷imiz bu bir kaç olaydan
Üzerinden bir kaç ay geçen bir en az bir saat mesafede bulunan ùi- da anlaúıldı÷ı gibi baskılar sistematik
olaya de÷indik. Ya bugün olanlar keflikte köyünde nasıl çocuklar tek bir úekilde gitgide daha da yo-
için nedenilecek? 28.6.989'da Dar- tarafın silahlarından yaralanabiliyor. ÷unlaúıyor, (halk yıldırılamıyor, aksi-
geçit'teki olayın basında nasıl yer Bu köyde çatıúma meydana gelme- ne halkın de÷erlerine yönelik uygu-
edinece÷ini bilemiyoruz. Biz gene sine ra÷men TøM'de yer alan subay lamalar onun direniúçi ruhuna karúı
bunu oldu÷u gibi kısacada olsa an- ve erler çocukları rastgele yaylım tesirsiz kalıyor. Çocukların sevgili
latalım. Gerçi çarpıtılamayaca÷ı söy- ateúine tutarak onları a÷ır úekilde "Filistinli Generallerden olabilece-
lenemez. Burjuva basını gerçekleri yaralarken hem sorumlu olarak gö- ÷inden korkuluyor. Tahammülsüzlü-
çarpıtmayı ve yalan üretmeyi adeta rülmüú hem de olayın gerçe÷ini çar- ÷ün bir ifadesi olan onlara karúı
kendine görev edinmiú. Daha yeni pıtma arzusuna girilmiútir. Daha rastgele silah ateúlemenin anlamı
Ola÷anüstü Hal Bölge Valili÷i bün- sonra Kupras, Avadore ve çevrede baúka neyle açıklanabilir? 23 Nisan
yesinde yalan haberleri burjuva ba- operasyon düzenleyen askerler Ava- olayında tüm çocukların töreni bıra-
sınına ulaútırmak için, basın bürosu dore köyü halkını civar bir yere top- karak halkla beraber karakola do÷ru
oluúturuldu. Bunun GIA ve MøT gü layarak erkeklerin ço÷u gurbette ça- yürüyüúünde çocuklar en önde yer
dümünden çalıúaca÷ı da ilgisi olan- lıúmaya gitti÷i için ço÷unlu÷unu almıú, ellerine verilen foto÷rafları
lar tarafından biliniyor. Yoksa Ameri- oluúturan kadınlar yerde yüzüstü sü- yırtıp veya kırarak hepsi bir a÷ızdan
ka'lı Pilotların bizzat kullandı÷ı uçak- ründürülmüútür. Bu yörede benzer özgürlü÷e ve ba÷ımsızlı÷a olan
larda da÷larımıza ya÷dırılan kimya- úekilde bir olay 982'de de tekrar- aúkı haykırırken Yaúasın "Ülkemiz"
sal silahlan kamuoyuna açıklama lanmıútır. Olay sırasında sürünme- diyerek güncel sorumlulu÷u '
sorumlulu÷unu üstlenece÷ini bekle- nin etkisi ile ameliyatlı olanların yerine getirmeyi Filistinli dostların-
miyoruz. ameliyatı açılmıú, bazı gençlerin dan örnek alıyor, yaptıklarıyla bunu
Daha öncede bir çok yazıda Dar- ayakları üzerinden de araba geçiril- dosta ve düúmana hep beraber
geçit'te onun halkı üzerinde oynan- miútir. gösteriyor ve göstermeye devam
mak istenen oyunlara de÷inildi. Ka- Baskıcı güçlerin kendilerine son edeceklerdir.
saba buraya yo÷unlaútırılan, askeri zamanlarda çocukları hedef seçtik-

ÇÖZÜM 79
HABER/MEKTUP

AYDIN CEZAEVø’NDEN lu ve Mehmet Yalcınkaya katledildi. Her


türlü insanlık dıúı uygulamalara hile oyun
ve iúkencelere ra÷men , 2 siyasi grubun
dıúında tüm tutuklular eylemi kararlılıkla
GELEN DUYURU sürdürdü ve sonuçlandırdı.
Eylemin 44.gününde-genel süre itiba-
riyle 52.gün-SHP milletvekilleri Tufan Do-
÷u ve Hilmi Ziya Postacı, C.Baúsavcısı Nu-
Eskiúehir Özel Tip Cezaevinde "22 muz günü a÷ır ceza mahkemesine-acil- ral Uçurum, Cezaevi savcısı, Cezaevi mü-
Haziranda Tünel'vb.basit gerekçeler mıú bir davadan dolayı-ifade vermek için dürleri, Zekariya..., Seyfettin..., Reúat.., Ha-
bahane edilerek her türlü insani, sosyal ve götürülen arkadaúlarımız Binbaúı ZNakı- lim...,'inde bulundu÷u görüúmede tüm ta-
siyasi haklarımız bir çırpıda gaspedildi. úo÷lunun "kafalarını kırın, öldürün" emri ile leplerimiz kabul edildi ve haklarımızın veri-
Baúta cezaevi savcısı ø.Hakkı-o÷lu olmak askerler tarafından duruúma salonundan lece÷ine söz verildi. Haklarımızın kabul
üzere tüm idareciler bizlerle diyalog arabalara kadar kıyasıya dövülüyor, jopla- edilmesi verilen söz ve güvenceden dolayı
yollarını kesip tam bir vurdumduymaz nıp dipçikleniyorduk. eyleme son verdik. Ancak bugüne kadar
tutum içine girdi ve cezaevinde "arama" Açlık grevinin SS.gününde binbaúı Z.- verilen tüm söz ve güvencelere ra÷men
adı altında tanı bir vahúet örne÷i sergilendi. Nakıúo÷lunun komuta etti÷i yüzlerce joplu hiç bir iste÷imiz pratikte uygulanmadı. He-
Tüm eúyalarımız parçalandı, ya÷malanıp ve silahlı asker, bir o kadar da polisle birlik- pimiz bitkin, halsiz birçok arkadaúımız ise
talan edildi, ölümle tehdit edildik. Cezaevi te yapılan operasyonla tüm tutuklular hüc- çeúitli ölümcül hastalıklara yakalanmıú du-
güvenlik görevlisi olarak bulunan ve re tipi arabalara (ring) doldurularak Aydın rumda buna ra÷men eylemden sonra en
operasyonu bizzat yöneten binbaúı Zafer E-tipi cezaevine sürgün edildik. ufak tıbbi müdahalede bulunulmadı, hepi-
Nakıúo÷lu "artık ben geldim, elimden çeke- Normal koúullarda sa÷lıklı insanların bi- miz ölümü terk edildik, ediliyoruz. Bizler
ce÷iniz var'vb.tehditlerle tam bir terör ha- le bu arabalarda yerlerine sa÷lam yetiúme- Ölümle baúbaúa bırakılmıú, her an toplu
vası estirdi. E÷er Eskiúehir Özel Tip Ceza- leri imkansız iken bizzat Adalet Bakanının bir ölüm beklentisi içindeyiz. Yetkililerle gö-
evinde büyük bir katliam meydana gelme- direktifiyle açlık grevinin SS.gününde bizle- rüúme talebinde bulunmamıza ra÷men en
diyse bu yetkililerin bizleri öldürmek iste- rin sürgün edilmesi Adalet Bakanının direk- ufak bir yanıt alamamaktayı ve úu anda bir
memesinde de÷il biz tutukluların provo- tifiyle ölümümüze karar kılınmasından baú- grup iúkenceci gardiyandan baúka hiçbir yet-
kasyona gelmemiú olmasındandır. ka bir úey de÷ildi. Doktorlara "yolculuk ya- kili ile görüúme olana÷ını bulamamaktayız.
Tüm iyi niyetli giriúim ve diyalog çaba- pılabilir" raporunun gene aynı güçlerce zor- Sonuç olarak; Bize verilen sözler sıra-
larımıza ra÷men hiçbir hakkımız geri veril- la imzalatılması bunun en açık göstergesi- sında bizzat yanımızda bulunan ve temi-
medi. Bu yönlü giriúimlerimize her defasın- dir. Ayrıca 2 saat yolculuk boyunca yoldaki nat unsuru olma görevini üstlenen SHP
da cezaevi yetkilileri" bundan sonra  molalarda-ki bu molalar binbaúı ZNakı- milletvekilleri Tufan Do÷u ve Hilmi Ziya
A÷ustos Genelgesi uygulanacak" karúılı÷ını úo÷lu ve askerleri için ziyafet molalarıy- Postacı'nın kamuoyuna açıklama yapma-
veriyordu!" gelinen bu aúamada artık bizim dı-ve cezaevinin önünde arabalar içinde bi- larını ve verilen haklarımızın pratikte uygu-
yapabilece÷imiz hiçbir úey kalmamıútı. linçli olarak kapalı tutulup havasız bırakıl- lanması için gerekli giriúimlerde bulunma-
Tüm diyalog yolları kapatılmıútı, tüm mayıda dikkate alırsak tam 24 saat boyun- larını ve en önemlisi de söz veren yetkilile-
haklarımız gaspedilmiúti, tüm giriúim ve di- ca bir tek damla su verilmedi. Saç ve çeúitli rin verilen sözlerin gereklerini yerine getir-
yalog yolları kapanınca gaspedilen hakları- metallerle yapılmıú kutu gibi arabaların melerini istiyoruz. Ayrıca bizlere yapılan øn-
mızın geri verilmesi, keyfi uygulama ve içindeki sıcaklık ve havasızlık Hitlerin binler- sanlık dıúı iúkence ve uygulamaları bizzat
yaptırımlara bir an önce son verilmesi ce insanı cayır cayır yaktı÷ı fırınlarını andırı- yerinde görmek için insan hakları, Tabibler
vb.insani ve sosyal taleplerimiz temelinde yordu. Su ve biraz oksijen isteme çı÷lıkları- Birli÷i, 3arolar Birli÷i vb.kuruluúların Aydın
bir kısmımız 29 Haziran, geri kalanlarımız mız operasyon ve sevk için Adalet Bakanı E-tipi cezaevine gelmelerini istiyoruz.
ise 6 Temmuz 989'da süresiz açlık grevi- tarafından özel gönderilmiú Nakıúo÷lunun Eskiúehir'den baúlayıp bugüne kadar
ne baúladık. Açlık grevi öncesinde oldu÷u "vatan düúmanlarına su ve hava yok. Hepi- dünyada eúine ender rastlanır insanlık dıúı
açlık grevi süresi içinde de baúta Adalet ' niz ölümü hak ettiniz" yanıtı ile karúılanıyor- uygulamalara maruz kaldık. Bu süreçte iki
Bakanı olmak üzere tüm yetkililer sorunları- du. arkadaúımızı yitirdik, birçok arkadaúımız iú-
mızın çözümüne yanaúmadı÷ı gibi varolan Hepimiz halsiz, bitkin ve birço÷umuzu- kenceyle açlık grevi süresinde yaralandı,
diyalogsuzlu÷unuda sürdürdü. Adalet da baygın bir halde Aydın özel E-tipi ceza- sakat kaldı. Tüm bunlara ra÷men verilen
Bakanı her zaman oldu÷u gibi bu kez de evine getirildik. Burada çeúitli cezaevlerin- sözler yerine getirilmeyip insanca bir or-
"bunların amacı farklıdır" "bunlar dıúardan den getirilmiú, özel e÷itilmiú gardiyanlar- tam sa÷lanmazsa daha üst eylem biçimle-
çeúitli merkezlerden emir alıp eyleme girdi- dan oluúan özel iúkence ekibi tarafından riyle yeni úehitler vermekten asla kaçınma-
ler" vb.açıklamalarla do÷ruluk payı olma- karúılandık. ønsanlık tarihinde görülmemiú yaca÷ız.
yan aldatıcı hedef saptırıcı yanıltıcı tutu- biçimde 35 gün aç ve ölüm yata÷ında yat- Yetkilileri verilen sözleri tutmaya, kendi-
muyla kamuoyunu aldatma içine girdi. Oy- mıú yarı baygın bizlere iúkence yapıldı÷ına ne insanım, demokratım, devrimciyim di-
sa Adalet Bakanının kendisi de, bizzat tanık olduk. Yapılan iúkencelerle hemen yen herkesin sorunlarımıza ve direniúimize
onun mimarisi olan- her türlü insanlık dıúı hemen tümümüz çeúitli yerlerimizden ya- destek olmaya ça÷ırıyoruz.
iúkence ve uygulamaları ba÷rında taúıyan ralandık, darbe aldık. Bu iúkenceler alındı-
 A÷ustos Genelgesinin cezaevi yaúamını ÷ımız hücrelerde de sürdü. AYDIN E-TøPø CEZAEVøNDE BULUNAN
çekilmez kıldı÷ını, tutuklu ve hükümlülerin Kısacası, Aydın'a vardı÷ımızdan bir sa- SøYASø TUTSAKLAR ADINA
siyasi kimli÷ini hedefleyen bir ortam yarat- at sonra siyasi iktidar ve onun Adalet Baka- Fuat KAV, Rıza DOöAN, Cafer CAM-
tı÷ını ve bizim eylemimizinde bu insanlık nının istemleri yerine getirilmiúti; sevk bo- GÖZ, Recep MARAùLI. Cuma CøHAN,
dıúı genelgeye ve genelgenin yarattı÷ı yunca bize yapılan insanlık dıúı uygulama Remzi KARAKAù, Efendi YILDIZ, Haluk
olumsuz koúullara karúı oldu÷unu çok iyi ve Aydın cezaevinde baúsavcı Nural Uçu- GÜL, Ahmet KAYA, Hanifi SÜMER, Fethi
biliyordu. rum'un denetemindeki vahúice iúkenceler ÖZÜN
Açlık grevimiz devam ederken 24 Tem- sonucu arkadaúlarımızdan H.Hüsnü Ero÷-

ÇÖZÜM 80

You might also like