Professional Documents
Culture Documents
sına yönelik politikalar üretile durdu geç- Eylül uygulamaları geleneksel solun ta-
ÇÖZÜM'den ti÷imiz günlerde. Kapalı kapılar ardında
üretilen politikalar, sessiz-sedasız uygu-
kındı÷ı olumsuz tavırla da bütünleúince
yaratılmak istenen depolitizasyon ortamı
lanmaya baúlandı. Fosfor bombaları, vu- derinli÷ini korumaya halen devam et-
Merhaba; rulup cesetleri yakılan insanlar, boúaltı- mektedir. Süreci ileriye götürücü anlayı-
Bir aylık bir aradan sonra geliúen sü- lan köyler... günlerce gazete manúetle- úın geliúebilmesi için bu dönemin günü-
rece yönelik politikalar üretme noktasın- rinden inmedi. müz prati÷ine hizmet edici sonuçlarını çı-
da geçmiú süreçteki eksikliklerimizi aú- Sovyetler Birli÷i ve yansıması olarak kartıp, sorunu aúıcı politikalar üretmek
maya çalıútık. Pratik sürece hizmet edi- da Do÷u Avrupa ülkelerindeki olumsuz bir zorunluluktu. Dergimizin orta sayfala-
ci, bu zemin üzerinde yükselen yayın an- geliúmeler Polonya'da yaúananlarla do- rını buna ayırdık.
layıúımızı daha nitelikli hale getirmenin ru÷a ulaútı. Polonya'da Dayanıúma'nın Oportünizm-revizyon izm çarpıtma ve
çalıúmalarını yaptık. büyük oranda iktidara geçmesi kapitalist tahrifat u÷raúısının yanında, objektif ola-
Eskiúehir Cezaevi'nde baúlayıp Aydın restorasyon sürecini de beraberinde ge- rak mücadele sürecini zaafa u÷ratıp geri-
Cezaevinde devam eden açlık grevi, iki tirdi. Revizyonist tespitlerden kaynakla- ye çekmeye çabalıyor. Bunu yazıp-çiz-
devrimcinin katledilmesiyle boyutlana- nan sosyalist insan yetiútirilememesi, mekten de geri durmuyor. Gelenek,
rak, sürecin baúlıca gündem maddesi ol- sorunun ana eksenini oluúturuyor Polon- Adımlar ve Emek Dünyası dergilerinde
du. Zindancılık politikasının her yönüyle ya'da. Konuya iliúkin siyasal bakıú açı- bu içerikte çıkan yazılara verilen yanıtlar
yasallaútırılması olarak bir yılı aúkın bir mızla geliúmeler ve sonuçları konusun- ve sendikal mücadeleye, sendikalardaki
süredir siyasi iktidarca uygulanmaya ça- da perspektifimizi ortaya koyarken, "Yeni çalıúmalara iliúkin yazılar da dergi sayfa-
lıúılan A÷ustos Genelgesi, bulunan bir ønsan" yazımızla da bugünden yarına larımız arasında yer aldı.
tünel bahane edilerek Eskiúehir Ceza- sosyalist kafa yapısının oluúturulmasın- Toplumun çeúitli sınıf ve
evi'nde siyasi tutuklulara dayatıldı. Buna daki bizi bekleyen görev ve sorumlulukla- katmanlanrıy-la ilgili geliúmeler, olaylara
sessiz kalınamazdı. Hak ve özgürlükler, ra de÷inerek bir bütünsellik oluúturduk. iliúkin ha-ber-yorumlar ve okuyucu
insanlık onuru korunmalı, siyasi kiúili÷in Aradan 9 yıl geçmesine ra÷men bu- mektupları da her sayımızda oldu÷u gibi,
yadsınmasına fırsat verilmemeliydi. Ve gün hala 2 Eylül'ün yarattı÷ı olumsuz et- Eylül sayımızda da yer alıyor.
can bedeli, diúe diú bir direniú sürüldü kilenmeler aúılabilmiú de÷il. Siyasal mü- Ekim sayımızda buluúmak dile÷iyle;
namluya cezaevlerinde. cadelenin önünün kesilmesinde küçüm- Hoúçakalın
øÇøNDEKøLER
"l A÷ustos Genelgesi ve Cezaevleri Direniúleri-Kamuoyu Tepkileri, Haber, Röportaj- .............................................................................-4
Buruk Bir Cenaze Töreni ve Reformizm .........................................................................................................................................................5
Kitap-Dergi Toplatmaya Radikal Çözüm YAK GøTSøN .................................................................................................................................6
Dersimler, Halepçeler, Cudiler Kürt Halkı Gerçe÷ini Yok Edemeyecektir ....................................., ...................................................... 7-20
Polonya'da Kapitalist Restorasyon Süreci................................................................................................................................................... 2-24
Devrimci Mücadeleden Do÷an Kültür ve "Yeni ønsan"............................................................................................................................. 5-29
Evrensel Barıúın Düúmanı Emperyalizmdir......................................................................................................................................................30
l Mayıs'ın Anlamı ve Devrimci Tavır ......................................................................................................................................................... 3-36
Hiroúima Lanetle Anılacak ................................................................................................................................................................................37
Türküler Susmaz Halaylar Sürer .................'............................................................................................................................................... 38-39
2 Eylül'ün Etkileri Sol'da Yok Edilmeden Mücadele Geliúemez ............................................................................................................ 40-46
Gecekondu Yıkımları ...................................47-49
Av. Nebi Barlas'a Cevap .............................................................................................................................................................................. 50-5
Gelenek "Kendi Misyonunu" Ne Zaman Yerine Getirecek ....................................................................................................................... 5-54
Haber/Yorum - E÷it-Der, Memurlar- .......................... ........................................................................................................................... 55-57
Emek Dünyasının Özürü Kabahatinden Büyük ......................................................................................................................................... 58-60
øúçi/Sendika................................................................................................................................................................................................... 58-69
Haber/Mektup ............................................................................................................................................................................................. 70-80
Sahibi: Metin Yavuz Eskiúehir Bürosu: Esnaf Sarayı Kat: l B-59
Yz.øú.Md.: Erdo÷an Yaúar Kopan øst. Kartal Bürosu: Çırçır Cad. Gevrek Sk. No: 25
Basım: Milli Gazete Veb. Tesisleri Kat:4 KARTAL
Film: Delta Grafik øzmir Bürosu: Fevzipaúa Bulvarı 367. Sk.
Yönelim ve Yazıúına Adresi: Binbirdirek Malı. Köseo÷lu øúhanı No: 605-606 Kat: 6 Basmane
Terzihane Sok. Kalea÷ası øúhanı No: Kat: l Kars Bürosu: Küçükkâzım Bey Cad. Kars
Te:56 24 4 SULTANAHMET/øST. Mücadele Gazetesi Tel: 2783
Yurt içi Abone: 6 Aylık 0 000. l Yıllık 20 000 TL. Kocaeli Bürosu: Hafız ùerid Sk. Demirsoy øúhanı
Yurt dıúı Abone: 60 DM. Kat:4
Malatya Bürosu: Cezmi Kartay Cad. Yıldız øúhanı
BÜROLARIMIZ: No: 69 Kat: 4
Samsun Bürosu: 9 Mayıs Mh. Talimhane Cd.
Adana Bürosu: Cemal Gürsel Cad. A.Hikmet Bozluolcay øúhanı No: 5/6
øúhanı No:4/5 Amsterdam Bürosu: Boekhandelslagerzicht
Ankara Bürosu: Marmara Sk. Kirmir Ap. No: Albertcuypstraat No: 0 Hollanda
2/7 SIHHøYE Basel Bürosu: Pfeffınger Str. 59 4053 Basel øsviçre
Bursa Bürosu: Tahtakale Çelebiler Cad. Akarsu Franfurt Bürosu: Postlagerkarte Nr: 03388 B 6000
øpekçi øú Sarayı Kat: 2/89 Franfurt 90 Almanya
Elazı÷ Bürosu: . Harput Cad. Korkmaz îúhanı Paris Bürosu: 84 Rue du Fauborg Saint Denis
7600 FRANSA Tel: 424 670 89
l AöUSTOS GENELGESø VE CEZAEVLERø DøRENøùø
SøYASø øKTøDAR
CEZAEVLERøNDEKø
VAHùET POLøTøKASININ
HESABINI VERMELøDøR
se insanca ve insan kiúili÷inden
gelen onuruna saygı gösterilerek
øúkenceyi, ahlaksızlı÷ı, rüúveti onaylayan, insanca
davranılır denmektedir. 1 A÷ustos
yaúama koúullarını ortadan kaldıran; içeri÷i ve Genelgesi baútan sona bu madde-
nin ihlali ve çi÷nenmesi demektir.
hedefleriyle zincancılık politikasının yasallaúmasının
øçeri÷i ve hedefleriyle zindancılık
ifadesi olan A÷ustos Genelgesi'ne karúı çıkmak politikasının yasallaúmasının ifadesi
olan 1 A÷ustos Genelgesi'ne karúı
zorunlu bir görevdir. ønsan olmanın gere÷idir. çıkmak zorunlu bir görevdir. ønsan
olmanın gere÷idir.
1 A÷ustos Genelgesi bir yılı aúkın ke çapında sürdürülen kampanya Gerek siyasi tutsaklar, gerekse
bir süre önce, 12 Eylül faúizminin sırasında Eskiúehir C. Savcısının; Bi- demokrat kamuoyu gündeme geldi-
zindancılık politikasının ze ma÷dur olmuú insanlardan ÷i günden beri bu genelgeye karúı
yasallaútırılmasında önemli bir adım binlerce baúvuru geliyor. Suçlula- tavır aldı. '88 yılının Ekim-Kasım ay-
olarak gündeme geldi. 12 Eylül'ün rı rahat ettirmeyin, yoksa bizde larında zindanlarda açlık grevleriyle
baúta Metris, Diyarbakır ve Mamak açlık grevine baúlarız úeklindeki yükseltilen direniú, devrimciler tara-
Askeri cezaevlerinde uygulamaya sözleri genelgenin altında yatarı fından meydanlara taúındı. 12 Eylül
çalıútı÷ı "Esir kampları Tali- mantı÷ı da açı÷ı vurmaktadır. sonrası süreçte ilk kez bu denli yay-
matnamelerinin bir özentisi olan øúkenceyi, ahlaksızlı÷ı, rüúveti gın ve güçlü bir kamuoyu sa÷landı.
bu genelgede egemen mantık siyasi onaylayan, insanca yaúama koúulla- Bu mücadele süreci 1 A÷ustos Ge-
tutukluları ezmek, kiúiliksizleútir-mek, rını ortadan kaldıran bu yasaklar nelgesinin kaldırılmasını sa÷lamasa
kısacası köleleútirmekti. øki se- manzumesi aynı zamanda iktidarın da pratikte iúleyemez hale getirdi.
çenek sunulmaktadır tutuklu ve hü- iki yüzlülü÷ünün de kanıtıdır. Ulusla- Kısa bir süre sonra cezaevlerinde
kümlünün önüne, ya boyun e÷ip rarası sözleúmelerden her fırsatta farklı zamanlarda uygulanmaya çalı-
zindancılık politikasının sahiplerinin söz edip övünme payı çıkaran ikti- úılan genelgeye karúı direniúler tek
dediklerini yapmak, ya da on yıllarca darın cezaevleri politikası da, birçok tek cezaevleri bazında hiç bitmedi.
cezaevlerinde kalıp çürümek-öl- alanda oldu÷u gibi bu sözleúmele- Bursa, Sa÷malcılar, G. Antep ceza-
mek... rin tümden yadsınmasına, ihlal edil- evlerinde yüzlerce tutsa÷ın acıma-
ønsanlık onurunu, kiúi hak ve öz- mesine dayanır. sızca dövülmesi, kaburgalarının, diú-
gürlüklerini hiçe sayan bu politika Örne÷in "Kiúisel ve Siyasal Hak- lerinin kırılması, beyin sarsıntıları ge-
ile "12 Eylül öncesi"nin "intikamı" lar Uluslararası Sözleúmesi" Bölüm çirme pahasına genelgeye karúı ta-
alınmak istenmektedir. Geçti÷imiz 111. madde 10-1 'de özgürlü÷ün- vır gündemden eksik olmadı. Dire-
yıl 1 A÷ustos Genelgesine karúı ül- den yoksun bırakılmıú olan herke- niúler, baskıdan geçici vazgeçilme-
ÇÖZÜM l
l AöUSTOS GENELGESø
ÇÖZÜM 2
VE CEZAEVLERø DøRENøùø
ÇÖZÜM 3
l AöUSTOS GENELGESø
ÇÖZÜM 4
VE CEZAEVLERø DøRENøùø
AöUSTOS
basın toplantısı sonrasında SHP'de
yapmak istedikleri AG'ye yönetim ku-
rulu olumsuz cevap verince, aileler de
iki duyarlı, demokrat avukat ile birlikte
GENELGESøNE KARùI
postahaneden adalet Bakanlı÷ı'na,
baskıları ve ölümleri kjnayan telgraflar
çektiler.
øzmirli devrimci güçler ve Ay-
KAMUOYU TEPKøLERø
dın, Denizli Devrimci Gençlik Ay-
dın'a nakledilen Eskiúehir'li tutsakları
destekleyebilmek için mevcut güçleri-
ni biraraya getirdiler. Destek süreci dı-
úımızdaki kesimleri daha net ortaya
koydu. Gerek Denizli'de yaúanan tar-
tıúmalar, gerek øzmir ve Aydın øHD'nin
AG'ın 30'lu günlere dayanması ve bulunan devrimci-demokratlar da olumsuzlukları, gerekse Aydın'da aile-
bayramda açık görüú yaptı-rılmaması bu olaylar karúısında kayıtsız kalınamı- lerin baúına çöreklenen bir grup insa-
üzerine 29.7.989 günü TAYAD'lı bir yaca÷ının bilinciyle ønsan Hakları Der- nın art niyetli ve oportünist tutumları,
grup aile Eskiúehir C.Savcılı÷ına ne÷i'nde süresiz açlık grevi yaparak tüm yaldızlı sözcüklerin arkasında ger-
içerden bilgi almak için baúvuruda destek verdi. Samsun büromuzdan çek yüzlerini gösterdiler, maskeler
bulundu. Görüú çabalarının sonuçsuz iki muhabir arkadaúda bu açlık grevi- düútü... Tutsakları desteklemek için
kaldı÷ını gören aileler Eskiúehir'in en ne katıldılar. 2 Eylül'den bu yana ge- Aö yapanları øzmir øHD yönetimi kapı
iúlek caddesi olan 2 Eylül caddesinde çen dokuz yıllık süreçte üzerine adeta dıúarı etme kararı alabildi ve bu utanç
kendilerini zincirleyip, sloganlar atarak ölü topra÷ı örtülmüú bulunan toplum- kararını hiç de yüzleri kızarmadan sa-
baskıları protesto ettiler. Yolu trafi÷e sal muhalefetin beklenen düzeyde ol- vunabildiler. Tüm eksikliklerine ra÷-
kapatan ve ilmik ilmik zincire giren masa da yavaú yavaú kıpırdanmaya men Aö; olumlu sonuçlarda yarattı.
anneleri, baútan sona kadar yalnız baúlaması ve cezaevlerindeki uygula- Kitle, büyük sözler eden ama hiçbir
bırakmayan DEV--GENÇ'liler maların protesto edilmesi, özellikle po- úey yapmayan oportünizmin gerçek
sloganlarıyla destek verirken, çevreye lisi oldukça rahatsız etmiúti. Henüz ye- yüzünü net olarak daha iyi gördü. Pra-
toplanmıú halkın meraklı bakıúları ni yeni geliúen böyle bir tepkiyi daha tikte mücadeleyi yükseltmeye çalıúan
arasında "Yavrularımızı Öl- baútan bo÷mayı hedefleyen polis bu güçlere adeta nasıl bir tecrit tavrı uygu-
dürtmeyece÷iz", "Zindanlardaki Faúist olaylarla birlikte baskılarını yo÷unlaútır- landı÷ını yaúadı. Siyasi rezilliklere ta-
Baskılara Son", "ønsanlık Onuru øúken- dı. AG'nin ikinci günü øHD'ye gelen nık olarak deneyim kazandı. Sınırlı da
ceyi Yenecek", "Kahrolsun Faúizm, Ya- polislerce kimlik kontrolü bahanesiyle olsa çevre geniúlemesi sa÷landı. Net
úasın Mücadelemiz" sloganları ortalı÷ı dernek defterlerine el konurken iki sa- güç de÷erlendirilmesi yapılabildi.
inletiyordu. Gösterinin sonuna do÷ru at sonra da dernek úubesi kapatılıyor- Eskiúehir'de AG'li günleri geride
gelen polis birbirlerine kentelenmiú ey- du. AG'nin devam etti÷i sonraki gün- bırakırken, olayın kamuoyuna daha
lemcilere saldırıp üç göstericiyi gözaltı- lerde ise Valilik önüne silah çelenk bı- kapsamlı yansıtılması ve tepkilerin ör-
na aldı. rakılarak Aydın'da yaúanan ölüm olayı gütlü bir úekilde dile getirilebilmesi
A÷ustos Genelgesine karúı yükse- protesto edildi. Yapılan gösteriler poli- amacıyla demokratik kitle örgütleri ve
len mücadeleye øzmitli devrimci sol si iyice çı÷rından çıkarmaya yetmiúti siyasi dergilerin içinde yer alaca÷ı bir
güçler ve genel olarak tüm ilerici, de- bile. Kentte birçok kiúi gözaltına alındı platformun oluúturulabilmesi için der-
mokrat güçlerde destek verdiler. ve daha sonra 4 kiúi tutuklandı. gimiz ve TAYAD tarafından, tüm siya-
A÷ustos Genelgesi'ni protesto etmek Elazı÷'da da bir grup tutuklu ve si dergilere, sendikalar, øHD, Halkevle-
için 6 kiúiyle baúlayan destek Aö, 30 hükümlü yakını aile Avukat Sinan ri, TMMOB, ATO baúta olmak üzere
kiúiye kadar yükseldi. De÷iúik kesim- Öztürk'ün bürosunda yapmıú oldukla- demokratik kitle örgütlerine ça÷rıda
lerden gelen destek ve ziyaretçilerle rı basın toplantısında Eskiúer'de baúla- bulunuldu. Demokratik kitle örgütleri
eylem giderek önemli bir iúlev kazan- yıp Aydın'da sürmekte olan Süresiz ve sendikalar tarafından sergilenen ve
dı. Aö bitirilirken katledilen iki Kürt Açlık Grevlerini sonuna kadar destek- anlaúılamayan(l) tavra ra÷men plat-
yurtsever saygıyla anıldı. AG'nin yanın- ledikleri, çocuklarına yapılan iúkence form oluúturuldu.
da, bir grup sendikacıda ANAP øzmit ve yaptırımları kınadıklarını açıklayıp; Yaúanan süreci yakalayan ve en kı-
øl Örgütü binasına siyah çelenk bıraktı- A÷ustos Genelgesi adı altında sürdü- sa zamanda tepkinin dile getirilmesi
lar. rülmeye çalıúılan faúist baskıların bir gerekti÷inin bilinciyle, di÷er devrimci,
Eskiúehir'de açlık grevlerinin gün- an önce çekilip, tutukluların insanca demokrat, yurtsever çevrelerle daha
deme gelmesiyle birlikte Samsun'da yaúamak için öne sürdükleri úartların
ÇÖZÜM 5
l AöUSTOS GENELGESø
geniú katılımlı eylemlilik önerisi getiril- KAD'lı kadınlar ve Yeni ÇÖZÜM adı- gün sürdü. Gaziantep Özel Tip Ce-
di. Sonuçta; duyarlılık, Ankara'nın en na kısa birer mesaj okundu ve ailesiy- zaevi'nde 237 siyasinin açlık grevi 5
kalabalık cadedelerinden Sakarya le görüúüldü. gün sürdü. Malatya E Tipi Cezaevi'n-
Caddesi'nde gösteriye dönüútü. 4 Cezaevlerindeki SAö sürdü÷ü dö- de 9 siyasi açlık grevi 6. gün, Kah-
A÷ustos günü Sakarya Caddesinde nemde gazetecilerden, sendikacılara, ramanmaraú E Tipi Cezaevi'nde ise
toplanan göstericiler tepkilerini kefen memurlara, aydınlara kadar geniú bir 24 gün sürdü. Elazı÷ E Tipi Ceza-
yakarak ve "ønsanlık Onuru øúkenceyi kesim de÷iúik protesto biçimleriyle ey- evi'nde 9 siyasinin AG'si 9 gün, Ça-
Yenecek", "Zindanlar Boúalsın Tutsak- lemlere destek verdiler. Demokrasi nakkale Cezaevi'nde 44 siyasi'nin
lara Özgürlük", "Kahrolsun Faúizm, Mücadelesinde Avukatlar da bu sü- AG'si 2 gün, Amasya Özel Tip'te si-
Yaúasın Mücadelemiz" sloganlarıyla reçte 2 Eylül hukukunun yerleúik yasilerin AG'si gün, Bursa Özel
dile getirirken aynı zamanda, bu ça÷- baskıcı yüzünün açı÷a çıkarılması ve Tip Cezaevi'nde 80 siyasinin AG'si
rıyla "bizde bir úeyler yapmayı düúünü- kamuoyuna kavratılması yönünde bir 8 gün sürerken 9 adli hükümlü de |
yoruz" ya da "acil durumları gözönü- grup devrimci-demokrat avukatla bir- eyleme katıldı. Bartın E Tipi'nde 33
ne almak" mantı÷ıyla, böylesine ciddi likte üç günlük açlık grevi gerçekleútir- siyasi hükülünün AG'si 7 gün sürdü.
bir katliamı basın açıklamaları vb. ile diler. 7.8.989 günü østanbul Barosu Ceyhan Özel Tip Cezaevi'nde 200
geçiútirmeye çalıúanlara yapılması ge- önünde baúlıyan destek Aö siyasinin AG'si 5 gün, Adana E Tipi
rekenler hakkında yol gösteriyordu. 9.8.989 günü A÷ustos Genelgesi Cezaevi'nde siyasi tutuklu ve hü-
øki yurtseverin katledilmesine seyirci úehitlerinden Hüseyin Hüsnü EROG- kümlünün AG'si 3 gün, Siirt Kapalı
kalmayan Devrimci Gençlik, 6 A÷us- LU'nun Ümraniye'deki mezarı baúın- Cezaevi'nde 4 siyasinin, Ergani Ka-
tos günü Numune Hastanesi önünde da yapılan saygı duruúu ile bitirildi. palı Cezaevi'nde 20 siyasinin Hekim-
yolu ateúle trafi÷e kapatarak bir pro- " A÷ustos Genelgesi" olarak ka- han Kapalı Cezaevi'nde de siyasilerin
testo gösterisi gerçekleútirdi. Gösteri muoyunda ifadesini bulan, Adalet Ba- eylemleri 2 gün sürdü.
sırasında "Zindanlardaki Ölümlerin He- kanlı÷ı'nın zindancılık mantı÷ını sergile- Bu cezaevlerinin dıúında Buca, øz-
sabını Soraca÷ız" "Tutsaklara Özgür- yen yasaklar manzumesi genelge, bu mit vb.nin yanında Urla Cezaevinde
lük" yazılı bir pankart yola boydan bo- yaz baúında yeniden gündeme girdi. de øzmir Büro temsilcimiz Müjdat Ya-
ya asılırken "Tutsaklara Özgürlük", Eskiúehir Cezaevinde baúlıyan Nazilli nat'ın da içinde bulundu÷u yaklaúık
"Kahrolsun Faúizm", "Direniú ùehitleri ve Aydın cezaevlerinde süren SAö sü- 2000 siyasi tutuklu ve hükümlü SAö
Ölümsüzdür" sloganlarını atan DEV- recinde ülkenin birçok cezaevinde de eylemlili÷i içinde yer aldılar.
GENÇ'liler eylemlerini bitirerek da÷ıldı- siyasi tutsakların SAö eylemleri yük- Ülke genelinde gündeme gelen
lar. Eylem sırasında hiç kimseyi yaka- seldi. Sa÷malcılar Cezaevinde 3 SAö döneminde Ankara ve Mu÷la
lamayan polisler hınçlarını çevrede ve A÷ustos'ta baúlıyan ve yaklaúık 300 si- Cezaevlerinde baúlayan SAö Anka-
duraklarda bulunan ö÷rencilerden al- yasi tutuklunun katıldı÷ı SAö Ay- ra Kapalı Cezaevi'nde 45 siyasinin
dılar. dın'da gerçekleúen katliamı protesto 23 gün eylemleri isteklerinin kabul
Eskiúehir cezaevinden Aydın ceza- ve eyleme destek niteli÷iyle birlikte ge- edilmesi sonucu bitirilirken, Mu÷la Ka-
evine götürülürken saldırı sonucu úe- nelgeye karúı bir eylemlili÷i de içeriyor- palı Cezaevi'nde 5 siyasi hükümlü-
hit düúen iki yurtseverden Mehmet du. 8 gün süren SAö sırasında adli nün SAG eylemleri 2. gününü dol-
YALÇINKAYA; do÷du÷u köyde silah- mahkumlar da iki günlük yemek boy- durdu ve devam etmektedir.(AG. Bitti)
ların gölgesinde mezara götürüldü. kotuyla direniúçilere destek verdiler. Siyasi iktidarın devrimci tutsakların
AG'nin 35. gününde saldırı sonucu úe- Adli tutuklu ve hükümlülerin Sa÷malcı- siyasi kimliklerine, onurlarına ve insan-
hit düúen devrimci-yurtsever Mehmet lardaki tavrının yanında Metris ceza- ca yaúama istemlerine yönelik saldırı-
YALÇøNKAYA'nın cenazesi Urfa'nın evindeki adli hükümlüler de yaptıkları ları 2 Eylül'den günümüze kadar sü-
Halfeti kazası Fındıközü köyüne getiri- açlık greviyle destek verdiler. Bu arada regelmektedir. Saldırılara her dönem
lirken gerek yollar, gerekse köyü sarıl- özellikle Sa÷malcılar Cezaevindeki can bedeli direnen, úehitler veren ve
mıútı. Ailesi, jandarma tarafından cena- açlık grevine iliúkin Cumhuriyet Gaze- siyasi kimli÷ini koruyan devrimci tut-
zeyi bir an önce kaldırmaları yönünde tesi'nin tutumuna da de÷inmekte ya- saklar son saldırı cenderesinden de
baskı altında tutuldu. O, kıraç toprakla- rar var. Dıúarıda geliúen marjinal pro- iki úehit vermek pahasına kazanımla
rın verimli meyvesiydi, bunu biliyordu testoları foto÷raflı ve birinci sayfadan çıktılar. Kuúkusuz oligarúinin zindanla-
Fındıközü ve Türkiye halkları... Kürt yansıtırken, Sa÷malcılar Cezaevinde rında elde edilen kazanımlar kalıcı de-
yurtseverlerinin yanında yer almıútı. 300 siyasi tutsa÷ın açlık grevini uzun ÷ildir. Geçmiúte yaúanan örneklerden
980 yılından bu yana tutsaktı, direni- bir süre yazmamakta diretme tavrıyla de sabittir belli bir dönem sonra saldı-
yordu, savaúıyordu. Yalçınkaya ailesi yayıncılık anlayıúını bir kez daha orta- rılar artacak ve yeni " A÷ustos Genel-
de devrim úehitlerine yabancı de÷ildi. ya koydu. geleri" dayatılacaktır. Fakat her defa-,
Daha önce iki úehit vermiúlerdi. Yalçın- Diyarbakır Nolu ve 2 Nolu E Ti- sında kaybeden oligarúi kazanan ise
kaya'nın mezarı baúında yapılan saygı pi Cezaevlerinde 500'ün üzerinde si- devrimci onur olacaktır.
duruúu ve arkasında TAYAD, DEM- yasi tutuklu ve hükümlünün SAG'i 8
ÇÖZÜM 6
VE CEZAEVLERø DøRENøùø
ÇÖZÜM 7
l AöUSTOS GENELGESø
ÇÖZÜM 8
VE CEZAEVLERø DøRENøùø
grevindeydi. bu kez de deste÷in, duyarlılı÷ın yaygın ifa- daki perspektifimizi: Aydın'daki yoldaúları-
øki tutsak arkadaúımızın katledilmelerini de biçimlerinden biri de, yine» basın aracılı- mız, dostlarımız, büyük bir kararlılık ve öz-
protesto anlamında asgari 7 günlük bir ÷ıyla verilen ilanlar oldu. Ama burada bir veriyle sürdürüyorlar eylemi... Ama e÷er,
protesto eylemi ve protestomuzun sonun- noktayı belirtmek gerek. 88!de belli bir ge- bir noktada siyasi iktidara somut geri adım
da hâlâ Aydın'daki eylem sürüyorsa, o nok- liúme demek oJan ilanlar, bu kez bir kısmı attırmakta güçleri yetersiz kalırsa, Aydın'-
tadan itibaren de ara vermeksizin SÜRE- açısından bir geliúmeyi de÷il, "kendini aúa- daki direniú bayra÷ı, gerekti÷inde ölümleri
SøZ DESTEK biçimindeydi kararımız. mamayı" ifade ediyordu. Özellikle, "duyarlı de göze alan bir programla, di÷er cezaev-
Cezaevlerinde yaygınlaúan eylemler, olmak", "tavır almak" noktasında ça÷rı ya- lerince devralınmak. Oligarúinin, devrimci
destek güçleriyle birlikte güçlü bir muhale- pan, ama ilanı verenlerin pratik bir tavır alı- tutsaklar karúısında bir "zafer" elde etmesi-
fet oda÷ı durumundaydılar ve oligarúi, úın dıúında oldu÷u ilanlar, verenler açısın- ne izin vermemek gerekti÷ini düúünüyo-
tam da bu yüzden devletin "taviz vermez" dan bir eksikli÷i de yansıtıyordu, ilanları el- ruz. Ve bu hem cezaevleri acısından, hem
görünümünü kurtarmaya çalıúıyor, ölümle- bette bir duyarlılı÷ın ifadesi olarak kabul toplumsal muhalefet açısından üstlenilmesi
re karúın "pervasızlı÷ını" sürdürüyordu. ediyoruz. Ancak bu kesimlerin muhalefetle- gereken bir görev olarak görünüyor bize.
Ama bir noktaya kadar. O noktada iktidar, rini, do÷rudan tavır alıú biçiminde dile geti- (Direniú, bilindi÷i gibi bu noktaya gel-
manevralar yapmak, kısmi biçimsel anlam- recek yollan arayıp-bulmaları gerekti÷i de medi, ama bu nokta bundan sonrası açı-
da da olsa geri adım atmak zorunda kalı- acık... Belli süreçleri aúma, örne÷in depoli- sından da de÷erlendirilmesi gereken bir
yordu. Ekim-Kasım '88 direniúleri, geniú tizasyonu kırma do÷rultusunda belli biçim- yan kanımızca. De÷erlendirilmesi ve bu de-
bir toplumsal muhalefetin açı÷a çıkmasını ler, bir müddet ileri götürücü bir iúlev göre- ÷erlendirmeden çıkan sonuçlar do÷rultu-
sa÷lamıú, A÷ustos genelgesinin hemen bilirler. Ama aynı biçimler bir müddet son- sunda da pratik adımlar atılması gereken
tüm cezaevlerinde fiili olarak uygulatılma- ra toplumsal muhalefetin, devrimci müca- bir nokta. Çünkü artık süreci belirleyen, tek
masını getirmiú, ama buna karúın, iktidar, delenin geliúimini sa÷layan de÷il, önünü tı- tek cezaevlerindeki eylemler de÷il, cezaev-
resmi- yasal düzeyde tartıúma konusu yap- kayan, yerinde saymasına neden olan bi- leri genelinde verilmesi-örgütlenmesi gere-
mamıútı A÷ustos genelgesini. Tem- çimler haline gelir. Keza, bu direniúler bo- ken bir mücadele...)
muz-A÷ustos direniúlerinin yaptırım gücü yunca dıúarıda hayata geçirilen çeúitli ey- 9 A÷ustos. 6. gün... Sabah idare tem-
bu anlamda bir ileri adımı ifade ediyor, ge- lem biçimlerini -yasadıúı gösteriler, dev- silcilerimizi ça÷ırıp, Aydın'da eylemin bitiril-
linen noktada iktidar "de÷iúik" açıklamala- rimci úiddet eylemleri vb. - de, yine bu ba- di÷ini bildiriyor... Elbette yeterli de÷il bu bil-
rıyla ortamı "yumuúatmaya" çalıúıyordu. kıú açısı ıúı÷ında, sürecin olumluluklukların- gi bizim için. Birincisi, haberi kendi kay-
Ne var ki, bu yeterli de÷ildi, somut an- dan biri olarak kaydetmek gerekir... Top- naklarımızdan do÷rulamamız gerekiyor
lamda çözüm henüz sa÷lanamadı÷ı için lumsal muhalefet açısından de÷inilmesi (bunun için TAYAD, øHD úubeleriyle tele-
de, Aydın'daki direniú -di÷er cezaevlerin- gereken bir nokta da, özel olarak iúçi sınıfı- fon konuúmaları yapılıyor). økincisi, nasıl
de ve esas olarak Aydın'a ba÷lı AG'ler- nın bu direniúler boyunca genel duyarlılı- bitti÷ini-bitirildi÷ini ö÷renmek durumunda-
sürüyordu. ÷ın oldukça gerisinde kalmasıdır. (Kuúku- yız. Tutumumuzu da esas olarak buna gö-
Gözümüz-kula÷ımız, basın, radyo ve suz bunun nedenleri özel anlamda üzerin- re belirleyece÷iz.
TV'de... Cezaevleri açısından, Devrimci Ha- de durulacak bir noktadır.) Bütün olarak Ve sonuçta Aydın'da eylemin baúarıyla
reketimiz açısından, toplumsal muhalefe- baktı÷ımızda ise, eksiklikleriyle, yetersizlik- sonuçlandırıldı÷ını ö÷reniyoruz. Bu bilgi,
tin geneli açısından, mevcut siyasi ortam leriyle de olsa, ortaya çıkan güçlü bir dire- »buradaki eylemimizin de amacına ulaútı÷ı-
acısından, geliúmeleri, olası yönelimleri yo- niú, güçlü bir siyasi teúhir ve devrimci mü- nı gösteriyor. Ve bir kez daha, devrimci tut-
rumluyor, güçlerin politika ve taktiklerini cadele açısından, daha güzel bir gelece÷i saklarla oligarúi arasındaki çarpıúmada, ol-
gözlemliyoruz titizlikle. Yazımızın amacı, kurma mücadelesi açısından toplumsal mamız gereken yerde olmanın, devrimci
direniúleri bütün yönleriyle ele alıp de÷er- muhalefetin bugününe denk düúen bir me- dayanıúmanın, baúarının coúkusunun ya-
lendirmek de÷il, esas olarak Temmuz-A- saj olmuútur. úayarak son veriyoruz eyleme.
÷ustos direniúlerinin Gaziantep Özel Tip Evet, yeniden eyleme dönersek, eylem Elbette, egemen sınıflar, cezaevlerinde-
cezaevi cephesini yansıtmak oldu÷undan, 40'lı günlere yaklaúırken, bu ortamda/ikti- ki devrimci tutsaklara yönelik politikaların-
bunlara uzunca girmiyoruz. Ama yine de dar bir yandan muhalefetin tırmanmasına dan: baskı, kısıtlama, iúkence vb.uygula-
birkaç noktayı vurgulamakta yarar var. engel olmaya dönük açıklamalar yapıyor, malarından vazgeçmiú -ya da vazgeçe-
Eskiúehir'deki saldırının hemen tüm ce- öte yandan da somutta sorunu çözmeye cek- de÷iller. Yarın bir baúka genelgeyle,
zaevlerinde genel bir duyarlılık ve tavırla yanaúmama tutumunu sürdürüyordu. Kuú- bir baúka tüzükle yineleyebilirler saldırıları-
karúılanması sürecin önemli olumlulukla- kusuz, iktidar, bu tavrını sürdürme "cesare- nı. Ama her seferinde devrimci tutsaklar-
rından biriydi. Elbette, izleyebildi÷imiz ka- tini" biraz da, oligarúinin derinleúen bunalı- dan, ailelerimizden aynı yanıtı alacaklardır:
darıyla bir-iki cezaevinin dıúta kalması, ya mına paralel olarak gittikçe istikrarsızla- tavizsiz DøRENøù.
da geç katılma-erken bırakma gibi eksiklik- úan, kaygan bir zemine dönüúen siyasal 27. A÷ustos 989
ler de vardı. Ama belirleyici ö÷e baúta vur- konjoktürden alıyordu.
guladı÷ımızda... Tutsak ailelerinin direniúleri Bu durum, cezaevlerindeki devrimci tut-
ise, kitleselli÷i ve uzun sürelili÷iyle gele- sakların önüne yeni bir de÷erlendirme ge- GAZøANTEP ÖZEL TøP CEZAEVø
ce÷e de önemli birikimler devredecek bir re÷ini çıkarıyor. Ve Devrimci Sol tutsakları DEVRøMCø SOL DAVASI TUTSAKLARI
geliúmeydi kanımızca... 88'de oldu÷u gibi olarak úöyle biçimlendiriyoruz bu aúama- ADINA øBRAHøM HAFTA
ÇÖZÜM 9
l AöUSTOS GENELGESø
CEZAEVLERø DøRENøùøNDE
øùÇø SINIFININ TAVRI
Cezaevlerinde " A÷ustos Ge- TEZKOOP-øù øSTANBUL 3.NO'LU
nelgesi" olarak ifadesini bu- ÇøMSE-øù SENDøKASI øSTANBUL ùUBE øDARÎ SEKRETERø NAFøYE
lan Adalet Bakanlı÷ı genel- ùUBE SEKRETERø N.KEMAL KABAN
ERTEN Y.Ç,...
gesinin yaklaúık bir yıl sonragünde-
Y.Ç,... N.KABAN- Bir ülkede adalet mekaniz-
me gelmesiyle Türkiye'nin bir çok N.K.ERTEN- Son seçimlerde almıú masının iúleyiúi ve cezaevlerinin
cezaevinde süresiz açlık grevleri oldu÷u %2'lik oy potansiyeli ile oldukça durumu, bence o ülkede nasıl bir
gündeme geldi. ønsanca yaúam ko sarsılan Özal Hükümeti ve yandaúları, demokrasi oldu÷unun ve insan haklarına
úullarının sa÷lanması ve siyasi kimli- ayakta kalabilmek için çırpınmaktadır. verilen de÷erin de ölçüsüdür.
÷in korunması için Eskiúehir cezae- Kendisine karúı yükselen demokratik Bugünkü siyasi iktidar, gerçekte halk
vinde siyasi tutuklu ve hükümlülerin muhalefeti bastırabilmek için, haklı deste÷ine dayanmıyor. Oy yüzdesi
davalarında gereksiz yere cezalandırılan %5'le-rin altına inmiú durumda. Ama
yürüttükleri SAG sürerken Aydın ve demok-rat-ilerici insanlara yaptı÷ı
Nazilli cezaevlerine gerçekleútirilen büyük sermaye çevrelerinin ve
baskılar da bunlardan biridir. uluslararası tekellerin çıkarı için,
sevk sırasında iki siyasi hükümlü Cezaevlerindeki baskı ve terör de, koltuklarını terketmek de istemiyorlar.
u÷radıkları saldırı sonucu yaúamları- sindirme politikasından baúka bir úey øktidarın uygulamalarıyla, halkın taleple-
nı yitirdiler. Siyasi iktidarın olamaz. ri arasındaki uçurum, sürekli baskı ve
cezaevlerinde si-yasi tutuklu ve Y.Ç,... terör politikalarıyla dengelenmeye
hükümlülere karsi izle-di÷i politikayı N.K.ERTEN- Eskiúehir'de baúlayan açlık çalıúılıyor. øúçi ücretlerini düúük tutan,
grevinin 35.gününde, Aydın ve Nazilli'ye grevleri kırmaya çalıúan, her kesime
de÷erlendirir misiniz? sevk yapılırken hayatını kaybeden iki
Eskiúehir cezaevinde baúlayan baskı ve terör uygulayan anlayıú, do÷al
mahkumun sorumlusu; cezaevi yetkilileri olarak iktidarın cezaevleri politikasına da
SAG'ın 35. gününde Aydın ve Nazil- ve siyasi iktidardır. Bence bu olay bir yansıyor. Yetkililerin, "asmayıp ta
li'ye gerçekleútirilen sevk sırasında sevk de÷il, resmen toplu cinayet besleyecek miyiz?", "onlar terör
siyasi tutuklu ve hükümlülerin saldı- giriúimidir. suçlusu"..gibi açıklamalarından da anla-
rıya u÷ramasını ve Hüseyin H. Ero÷- Y.Ç,... úılaca÷ı üzere; cezaevlerindeki siyasi
lu ve Mehmet Yalçınkaya'nın öldü- N.K.ERTEN- Bir ülkede insanların siyasi mahkumlar "her türlü kötülü÷e layık
mücadele vermesi kadar do÷al bir úey düúmanlar" gibi görülüyorlar.
rülmesiyle sonuçlanan olayları nasıl olamaz. Ayrıca bir de, insanca yaúam ve
de÷erlenidiriyorsunuz. Uygulamalar da bu düúüncelerin sonucu
onurunu korumak için mücadele ediliyor- bence...
Söz iúçi sınıfının temsilcileri ola- sa bu da en do÷al haklarıdır. Mevcut siyasi iktidar 2 Eylül'ün devamı
rak siyasi tutuklu ve hükümlülerin si- øúçi sınıfı son geliúmelerde gerekli du- niteli÷indedir ve sivil bir kimlikle 2 Eylül
yasi kimlik ve insanca yaúam kavga- yarlılı÷ı gösteremedi. Bunun baúlıca programını sürdürmek istemektedir. Si-
sını nasıl de÷erlendiriyorsunuz? øúçi nedeni örgütlülük ve bilinç açısından yasi tutuklulara yaklaúımı 2 Eylül'cüler
henüz geri oluúu, ekonomik sıkıntıların den farklı de÷ildir. 2 Eylül'ün "sesi
sınıfı son olyalar karúı gerekli du-
yarattı÷ı çaresizlik içinde bocalamasıdır. solu÷u çıkmayan tek-tip insan yaratma"
yarlılı÷ı gösterebildi mi? Göstereme- Kısacası son eylemlilik sürecinde, sınıf amacı mevcut iktidarca da
diyse bunun nedenleri neler olabi- olarak hiçbir úey yapılamadı÷ını benimsenmektedir. Bu yöndeki çabalar
lir? Son eylemlilik sürecinde sınıf söyleyebilirim. en yo÷un biçimde, 2 Eylül sonrasında
olarak neler yaptınız ya da nasıl Artan hayat pahalılı÷ı ve yüksek enflas- direniú oda÷ı haline gelen cezaevlerinde
yapmanız gerekirdi özet olarak de- yon karsısında ayakta kalabilmek ve gündeme gelmiú; yı÷ınla direniú, ölüm
÷erlendirebilir misiniz? örgütlü güç haline gelebilmek için, iúçi oruçları yaúanmıútır. ønsan-lar siyasi
sınıfı ekonomik ve siyasi mücadelesini kimliklerini ve onurlarını koruma, insanca
Teúekkürler...
birlikte sürdürmelidir. yaúam talepleri için her türlü bedeli göze
29.8.1989
Y.C.-Teúekkür ederiz Sayın Erten. alarak direnmiúler ve direnmektedir-ler.
YENø ÇÖZÜM DERGøSø
N.K.ERTEN- Ben de teúekkür ederim. Siyasi iktidar ise, düúman gördü÷ü bu
ÇÖZÜM 10
VE øSÇø SINIFI
insanların direniúini kabullenememete, øETT ÇALIùANLARI DERNEöø Son geliúmelerde maalesef iúçi sınıfı
sürekli yıpratma yanında, fırsatını buldu- YÖNETøM KURULU SEKRETERø gerekli duyarlılı÷ı gösteremedi. Gazete
÷unda toplu imha hesapları bile yapabil- RECEP ATASOY ilanları ve sınırlı açlık grevleri dıúında pek
mektedir. bir úey yapılamadı. En duyarlı ve dinamik
Y.Ç,... Y.Ç,... tavır içinde olması gereken iúçi sınıfı örgüt-
N.KABAN- Bir cinayet iúlendi÷inde bu- R.ATASOY- Mevcut siyasi iktidar, bilin- leri, sürecin gerisinde kaldı.
nun biçimi, yöntemi fazla önemli de÷ildir. di÷i gibi 2 Eylül'ün devamı niteli÷indedir. Bunun nedeni, iúçi sınıfının henüz ken-
Ortada açıkça, iki siyasi mahkumun öldü- 2 EylüTün programını daha uzun vadeli di gerçek örgütlülü÷üne ve önderli÷ine ka-
rülmesiyle sonuçlanan ve sorumlusunun kılma anlayıúı içinde hareket etmektedir. vuúamamıú oluúudur.
da siyasi iktidar oldu÷u bir cinayet var. 35 Bir de buna son dönemlerde %5'lere
gündür açlık grevinde olan ve yata÷a düú- inen oy tabanı eklenince, baskı ve terör uy-
müú durumdaki insanları; kapalı-havasız gulamalarının gerekçeleri daha çok art-
arabalarla saatlerce sürecek yolculu÷a çı- maktadır.
karmanın, pervasızca davranmanın baúka Bu programla hareket eden siyasi ikti- BELDE-øù SENDøKASI
bir açıklaması olamaz. dar, insan hakları ve hukuk anlayıúları gere- GENEL MALø SEKRETERø
Mahkumlar, sonucu baútan belli olan ÷i, cezaevlerindeki siyasi tutsaklara "düú- MUSA AYKANAT
"toplu katliam" yolculu÷una bile bile çıkar- man" gözüyle bakmaktadır. Dolayısıyla
tılmıú; doktorlardan zorla rapor alınmıú ve "düúmana" yapılacak her türlü uygulama
üstüne üstlük gidilen yerde çeúitli biçimler- normaldir, meúrudur onlar için... Cezaevle- Y.Ç,...
de iúkence dayak uygulanmıútır. rindeki uygulamaları da bu çerçeveye otur- M.AYKANAT= Cezaevleri gerçe÷ini ve
tuyorum. bugün ulaúılan noktayı 2 Eylül'den kopa-
Y.Ç,... rarak düúünmemek gerekir. Çünkü 2 Ey-
N.KABAN- Ben iúçi sınıfının mücadele- Y.Ç,... lül'de hedeflenen úey; tekellerin çıkarlarını
siyle siyasi tutusakların mücadelesi arasın- R.ATASOY- Eskiúehir cezaevinde baúla- artırmak için her türden muhalefeti, özellik-
da öz olarak bir fark görmüyorum. Çünkü yan açlık grevinin yarattı÷ı kamuoyu ve teú- le de örgütlü devrimci muhalefeti hem fi-
toplumun her kesimi egemen sınıfların ve hiri etkisizleútirmek gerekiyordu. Ayrıca ziksel, hem de ideolojik olarak yok etmek-
siyasi iktidarların aynı yöndeki politikalarıy "devlet güçlüdür, pazarlık yapmaz" düúün- ti.
la yüz yüze bulunuyor... cesini yerleútirmek için direniúi kırmak iste- Rziksel yok ediú programı kısa bir za-
Baskı ve terör, insan onuruna yönelik diler. Tünel olayını bahane edip, 35 gün- man diliminde gerçekleútirilmeye çalıúılır-
saldırılar, hayat pahallı÷ı ve yoksulluk, keyfi dür açlık grevinde olan insanları Aydın ve ken, ideolojik yok ediú hedefi daha karma-
uygulamalar... her kesimi do÷rudan etki- Nazilli'ye sevk ettiler. Bunun adı açıkça, so- úık ve uzun bir zamana yayıldı. øúte bugün
liyor. Yani ezilen, sömürülen, baskı altında nucunun önceden bile bile cinayet iúle- ANAP eliyle devam ettirilen baskıların asıl
tutulan emekçi kesimlerin karúılarındaki he- mektir, toplu cinayet giriúimine göz yum- kayna÷ı budur,
def ortak... maktır. A÷ustos Genelgesi (ve daha önceki
Son cezaevleri direniúleri ve iki mahku uygulamalar-piúmanlık yasası gibi) ve bu-
mun ölümü, kamuoyunu geniú ölçüde ha- Y.Ç,... nun üzerine oturtulan baskılar-iúkenceler
rekete geçirdi, ancak kamuoyunu oluútu- R.ATASOY- Cezaevlerinde bulunan si- bu sürecin farklı aúamalardaki yansımaları-
ran bu duyarlı kesimler arasında sendikala- yasi tutuklular, her ne kadar "terörist", "suç- dır.
rın, iúçi sınıfı örgütlerinin yeterince yerini lu" gibi gösterilmeye çalıúılsa da, gerçekte Örgütsel olarak darbe vurulan tüm de-
alamadı÷ını üzülerek söylemek zorunda- suçlu de÷illerdir. Asıl suçlular onları oraya mokrat-ilerici-devrimci düúünceler, cezaev-
yım. düúüren, insanlık dıúı koúullarda ve onur- lerinde yo÷un bir baskıyla, tecrit politikasıy-
øúçi sınıfı, konumu gere÷i en önde yeri- suzca yaúamaya zorlayan siyasi iktidarlar- la, ideolojik ve fiziksel saldırıyla düúüncele-
ni alması gerekirken, bir sürü demokratik dır. Bu insanların, -tutuklu bulunsalar bile- rini inkara, teslimiyete zorlandılar.
kitle örgütünün bile (TAYAD, øHD, gibi) ge insanca yaúamak, onurlarını korumak en Yer yer yaratılan yılgınlıklar, "kazanı-
liúinde kaldı. Gazete ilanı ve demeçlerin do÷al haklarıdır. Bunu saygıyla karúılıyor lan(!)" her piúmanlık, kamuoyunda iúlenen
ötesine geçilemedi. ve takdir ediyorum. depolitizasyon ve örgüt korkusuyla yo÷ru-
Asıl yapılması gereken, iúçi sınıfının üre- østanbul Sa÷malcılar cezaevinde, Diyar- larak asıl olarak devrimci düúüncelerin
timden gelen gücünü kullanması ve sınıf bakır'da geçmiú yıllarda, siyasi tutuklular halk tabanında yer bulması engellenmeye
olarak a÷ırlı÷ını koymasıdır. Bu eksikli÷in ölüm orucu øçinde ve çeúitli direniúler de çalıúıldı. Yani "tehlike" potansiyel olarak
nedenleri, bu yazıda açıklanamayacak ka- yaúamlarını yitirdiler, onlarcası sakat, yaralı yok edilmeye çalıúıldı.
dar geniú boyutlu oldu÷u için girmiyorum kaldı. Ama kararlıca inançlarını ve onurları- Bu anlamda cezaevlerindeki baskıların
sorunlar sınıf mücadelesinin düzeyi ve ge- nı korumasını bildiler. Saygıyla karúıladı÷ı- ikili bir karakteri vardır:
nel sorunlarından kopuk de÷il. Sınıfsal te- mız bu örnek davranıúlar gibi, bugünkü di- - Siyasi tutsakları mümkün oldu÷un-
melde örgütlülü÷ü geliútirip sarı sendikacı- reniúlerde aktif biçimde desteklenmeli, so- ca düúüncelerinden uzaklaútırmak, en
lı÷ın etkinli÷ini kırabildi÷imiz ölçüde geliú- rumluluk duyulmalıdır. azından yıldırmak ve dıúarrya en az zararlı
me sa÷layaca÷ımıza inanıyorum. birer birey olarak çıkmalarını sa÷lamak;
ÇÖZÜM
l AöUSTOS GENELGESø
2- Bu konuda atılan her baúarılı adımı e÷er kararlı ve tutarlı bir mücadele hattı grevlerindeki destekçileri ziyaret, Adalet
kamuoyunda yo÷un bir propaganda ve izlenirse ancak o zaman onurlu bir ya- Bakanlı÷ı'na toplu telgraf çekme, imza
ideolojik saldırıyla yaymak, bu yolla dev- úam olabilece÷inin mesajı olarak algıla- toplama, Hüseyin H.Ero÷lu'nun cenaze
rimci düúüncelerin halk içinde yeniden yer mak gerek. törenine katılma, cezaevlerindeki baskı-
edinmesini engellemek, en azından bu- Buna Metris'teki siyasi tutsakların ların nedenleri ve boyutları-direniúlerin
nu yavaúlatmak, mücadelesini örnek verebilir. Buradaki de÷erlendirilmesi konulu sohbet toplan-
Ancak úunu rahatlıkla söyleyebilirim: siyasi tutsaklar verdikleri kararlı müca- tıları gibi etkinlikler gösterdik (Bunları
Bu amaçla atılan her adım, cezaevlerin- delelerle sadece kendi onurlarını ve si- basına da açıkladık ama her zaman ol-
deki kararlı direniúler nedeniyle isteni- yasi kimliklerini korumadılar, aynı za- du÷u gibi yer vermediler) Çeúitli protes-
len boyutta atılamamıútır. manda tüm cezaevlerindeki siyasi tut- to biçimleri içinde yerimizi aldık.
Cezaevlerindeki siyasi tutsaklar bu saklara ve Türkiye kamuoyuna "kazan- Biz baúından beri cezaevlerindeki so-
programı görüp, direniúlerini ölüm oruç- mak direnmekten geçer" mesajını verdi- runları, iúçi sınıfının ve emekçi halkın so-
ları düzeyinde hayata geçirerek boz- ler... Bu gün çeúitli cezaevlerindeki di- runlarından, demokrasi mücadelesin-
muúlardır. reniúlerde ilk direniúlerin tohumları den ayrı olarak görmedik. Bu konuya
Bugün iúçiler cezaevlerindeki sorun- vardır. özel bir duyarlılık gösterdik. Ama bunun
lara sahip çıkıyorlarsa, mücadelelerin øúçi sınıfının bu konuya gerekli duyar- yeterli oldu÷u iddiasında de÷ilim. Daha
yeni eylem biçimleriyle zenginlikler katı- lılı÷ı gösterip göstermedi÷ine gelince: net ve belirleyici úeyler yapmak gerekir
yorlarsa, bunda cezaevlerindeki sürekli Buna verilecek yanıt ne yazık ki "evet" ve biz, henüz bu durumda de÷iliz. Bu
ve kararlı mücadrelelerin verdi÷i direniú de÷ildir. Bunun bir çok etkeni var ta- durumda olanların ise böyle bir anlayıú-
mesajlarının önemli bir etkisi vardır. bii. ları olmadı÷ından sesleri çıkmadı-çıkmı-
øúçi sınıfımız 2 Eylül'ün yarattı÷ı kor- yor.
Y.Ç,... kuyu daha yeni yeni atmakta. Onun de- Sonuç olarak, iúçi sınıfımızın tepkisi
M.AYKANAT- Bu sorunuzun yanıtını magojik saldırılarının özünün daha yeni imza-ilan-açlık grevi gibi pasif ve kendi-
bir önceki sorunuza verdi÷im yanıtta yeni kavramakta ve giderek netleúiyor. li÷indenci düzeyde kalmıútır. Oysa top-
aramak gerekir. Eskiúehir'deki saldırıla- Bunun yanında örgütsüz, örgütsüz oldu- lu ve örgütlü bir tepki gösterebilmeliydi,
rın ve úevklerde iki siyasi tutsa÷ın öldü- ÷u için de tepkileri olması gerekenin daha da önemlisi kendi sorunlarıyla bü-
rülmesinin nedeni asıl olarak budur, çok altında kalıyor. tünleútirerek üretimden gelen gücünü
ama buna dönemin özelliklerini, Özal ik- øúçi sınıfımızın geliúmeler karúısında kullanmalıydı. Kullanmadı-kullandırılma-
tidarının ekonomik-siyasal ve sosyal aç- sınıfsal tavrını koyabilmesi için sınıf ol- dı veya kullanamadı, ne dersek diyelim,
mazlarını da eklemeliyiz. ma bilincine ve buna uygun örgütlülü- ama de÷iúmeyen gerçek úudur: øúçi sını-
Bence bugün cezaevlerinde baskı-di- ÷e sahip olması gerekir. Oysa iúçi sınıfı- fımız henüz bunları yapabilecek düzey-
reniú, kazanılan haklar, hak gaspları kı- mız hâlâ 980'den bu yana zorla hap- de örgütlü ve bilinçli de÷ildir. øçinde yer
sır döngüsünü sürekli tutmalarında, ül- sedildi÷i Türk-øú kampından; yasal ya- aldı÷ı sendikalar ise genel olarak uzlaú-
kemizdeki genel sorunların çözümünde saklar çemberinden kurtulabilmiú de÷il- macı-devletçi sarı sendikalardır. Yani
halkın henüz yeterli bir örgütlü mücade- dir. Anlayıú olarak da kurtulamamıútır. kendi geliúimini engelleyen yapılar için-
le seviyesine ulaúamamıú olmasının da Daha yeni yeni bunlardan kurtulma kav- de yer alıyor. Duyarlı ve sınıf perspektifli
payı vardır. gası veriyor. Bu da genellikle kendili÷in- yaklaúır gibi görünenler ise özünde sta-
Cezaevlerinde yeni baskıların ve hak denci tarzda oluyor. tükocu, reformist-pasifisttirler. øúçi sınıfı-
gasplarının yaúanmaması, insanlık onu- Cezaevlerindeki olaylara gösterdi÷i nın bayramına bile sahip çıkmayanlar-
ru ve siyasi kimliklerini koruma mücade- duyarlılık da bu çerçevededir. Daha çok dan, cezaevleri sorunlarına sahip çıkma-
lesi, sadece siyasi tutuklu ve hükümlüle- tabandan bir tepki olmuútur. Sendikala- larını beklemek gerçekçi olmaz.
re bırakılırsa, bu kısır döngünün aúılma- rın tepkileri ise úubelerarası tartıúmalar øúte tüm bu etkeler ve konu dıúı oldu-
sı neredeyse olanaksızdır. Cezaevlerin- ve ilanlar düzeyinde kalmıútır. Ben bun- ÷u için açmadı÷ım daha bir yı÷ın etken
deki sorunlar ülkenin genel sorunlarının ları da bir geliúme olarak görmek istiyo- nedeniyle iúçi sınıfımız ve sendikalar
bir parçası olarak ele alındı÷ı, mücadele rum. Daha iki yıl öncesine kadar bunları olaylarda seyirci veya pasif kalmıútır. Yi-
her alanda örgütlü olarak sürdürüldü÷ü yapmak bile kimsenin aklından geçmi- ne de inanıyorum ki iúçi sınıfı bütün bu
ve kurumlaútmldı÷ı oranda cezaevle- yordu. Egemen olan korkuydu... olumsuzlukları aúacaktır. Kendili÷inden-
rindeki sorunlar sorun olmaktan çıkar. Burada kendi özelimizde de konuya cilikten örgütlülü÷e do÷ru hızlı adımlarla
yaklaúmak istiyorum. ilerliyor. Biz ise bu sürecin iradi olarak
Y.Ç... Biz Belde-øú olarak henüz örgütlen- hızlandırılması mücadelesini veriyoruz.
M.AYKANAT- Siyasi tutuklu ve hü- me aúamasındayız. Bu nedenle de her
kümlülerin siyasi kimlik ve insanca ya- konuda oldu÷u gibi bu konuda da tepki- Y.Ç.- Teúekkür ederiz Sayın Ayka-
úam kavgasını sadece sözcük anlamı mizi sayısal ço÷unlukla de÷il, iúin niteli- nat.
olarak almıyorum, daha önemli bir iúle- ÷iyle ele almak gerekir. Do÷rusu da bu- M.AYKANAT- Ben de teúekkür ediyo-
vi var bu mücadelenin. dur. rum.
Hangi koúullarda olunursa olunsun, øki günlük destek açlık grevi, açlık
ÇÖZÜM 2
HUKUKÇU SORUMLULUöU
AÇLIK GREVLERø VE
HUKUKÇU SORUMLULUöU
iyasi iktidarın ülke genelin- hukukçu, siyasi iktidarın hukukdıúı ti÷ini söyleyen Adalet Bakanı Oltan
de, baskı ve zor politikasıyla uygulamalarını tespit etmekle yetin- SUNGURLU'nun sözetti÷i gibi "kıú-
sürdürdü÷ü uygulamalar, mez, bu hukuk dıúılı÷a karúı pratik- kırtıcılık" de÷il; insan olmanın yanın-
bu politikanın bir parçası olarak te tavrını da alır. da hukukçu olmanın bir gere÷i ve
cezaevlerinde de yansımasını Baskının sömürünün, aúa÷ılan- zorunlulu÷udur. ønsanlık ve hukuk,
bulmuútur. manın bir yazgı olmaması, tutarlılık baskı ve zor politikalarına boyun
Cezaevlerinde sürdürülen siyasi ve özveriyle, bu baskı ve zora karúı e÷erek de÷il, baskı ve zora karúı di-
tutuklu ve hükümlülerin haklı ve direnenlerin yanında yer alınmasına renerek ilerlemiú, geliúmiútir.
meúru taleplerine dayalı açlık grevle- ba÷lıdır. Bu anlayıúımız do÷rultusunda;
rinin yayıldı÷ı, tüm yasa ve hukuk Siyasi iktidarın cezaevlerinde ha- devrimci-demokrat kiúili÷imiz ve hu-
kurallarının ayaklar altına alınarak in- yata geçirmeye çalıútı÷ı baskı ve kukçu kimli÷imizle "meslek örgütleri-
san yaúamını hiçe sayar úekilde ger- zor politikası her zaman siyasi tutuk- mizin gereken giriúimleri yapması
çekleútirilen sevk uygulaması ve iú- lu ve hükümlülerin onurlarını ve si- gerekti÷i ve bu anlamda yapabile-
kence politikası ile iki insanın katle- yasi kimliklerini koruma mücadelesi ceklerimizin meslek örgütümüzü ha-
dildi÷i, ellili günlere varan açlık grev- ile karúılaúmıútır. Siyasi iktidar özel- rekete geçirme çabası olabilece÷i"
lerinde insanların adım adım ölüme likle 2 EylüP.den sonra siyasi tut- mazeretine dayanarak sorumluluk-
yaklaútı÷ı bir süreçte "demokratım" saklara karúı yöneltti÷i sindirme ve tan kaçmak yerine, avukatlar olarak
"aydınım" diyen bir insanın, üstelik yok etme politikasıyla hak gaspları- neler yapabilece÷imizi düúünen biz-
"hukukçu" ise hareketsiz kalması nı yo÷unlaútırmıú, insanca yaúam ler, meslektaúlarımızla olan görüú-
beklenemezdi. hakkını hiçe sayan bir tutum içine melerimizde daha baútan tavrımızı
Hukukun ayaklar altına alındı÷ı girmiútir. Buna karúılık siyasi tutsak- en net biçimde ortaya koyduk. Ba-
bir ülkede, hukuka sahip çıkacak lar AG'lerle siyasi kimlik ve onuru roların harekete geçirilmesi için giri-
olan elbette ki öncelikle hukukçular koruma mücadelesinin yanında ay- úimlerde bulunmak yeterli de÷ildi.
olmalıydı. Devrimci-demokrat kiúil÷i- nı zamanda, tutuklu ve hükümlüle- Gelinen aúamada bu giriúimlerimiz
miz ve hukukçu kimli÷imizle aydın rin, siyasi iktidarın hukuk dıúı politi- sonucu barolardan gelebilecek tep-
misyonu yüklenen bizler, bu misyo- kasına karúı direnme hakkını kullan- kiler iki yönden sınırlı olacaktır. Birin-
nun gere÷i, yerine getirmemiz gere- mıúlardır. cisi baroların a÷ır iúleyen hantal ya-
ken sorumlulukların bilinciyle hare- 25 tarihli Magna Carta' dan pısı, yönetimlerin duyarsızlı÷ı nede-
ket etmeliydik. Çünkü, "aydın olmak bu yana hemen tüm özgürlük billdi- niyle, bürokratik yollardan yapılan
salt yazmak çizmek de÷ildir. Bizzat rilerinde ve anayasalarda yer alan baúvurularla elde edilebilecek so-
halka pratikte önderlik etmek de ay- direnme hakkı hukuki bir haktır. nuçlar yetersiz kalacaktı. økincisi ba-
dının görevidir." 96 Anayasasının baúlangıç kıs- roların henüz sahip olması gereken
"Yüklendi÷i sorumlulu÷a gözle- mında da hukuki bir hak olarak tanı- niteli÷e ulaúmamıú olması, yükse-
rin kapayanlar ya da bu sorumlulu- nan direnme hakkının bu niteli÷i len demokrasi mücadelesinde olma-
÷un gereklerini yerine getirme cesa- 8.2.988 tarih ve 988/2E 988/K sı gereken yerden uzakta bulunma-
retinde yoksun olanlar, etiketleri ve sayılı Anayasa Mahkemesi kararın- sı ve meslek örgütü olarak yapılabi-
kariyerleri ne olursa olsun, içinde da da tespit edilmiútir." lecek úeylerin daha sınırlı olması ne-
yaúadıkları toplum için hiçbir de÷er Ve, meúru ve hukuki bir hak deniyle, avukatların hukukun çi÷-
ifade etmezler". "Ça÷daú, ideal ay- olan direnme hakkını kullananların nenmesi karúısında hukukçu kimli÷i
dın, düúünce ve eylem adamıdır." yanında yer almak; adaleti temsil et- ile daha geniú bir hareket alanı ola-
Aydın olma misyonunu yüklenmiú
ÇÖZÜM 3
HUKUKÇU SORUMLULUöU
ca÷ında kamuoyu oluúturulmasında yi÷it insanları" yi÷it yapan da, onur- rek, avukatların Ankara'ya ça÷ırılma-
etkinli÷i daha güçlü olacaktı. lu yapan da verdikleri mücadeledir. sının sonucunda yaúanan fiyasko
Ayrıca "baroların harekete geçiril- Onları mücadelesinden soyutlaya- oldu. Basının bile alay konusu olan
mesi"nden anlaúılan sadece baroya rak ele alanlar "onlar için "mücade- Ankara'daki "yürüyüú", toplantısında
bir takım taleplerle gitmek de÷ildir. le vermek" bir yana "onlara karúı" ANAP'ın temsilcili÷ine soyunmuúca-
Tabanın gerisinde kalan baro yöne- mücadele vermek konumuna düúer- sına "kraldan kralcı" bir tutumla, yü-
timinin duyarsızlı÷ı karúısında avu- ler. Çözüm, her ne olursa olsun aç- rüyüúü sabote edenleri ve bu sabo-
katların kendi inisiyatiflerini kullana- lık grevinin sona erdirilmesini sa÷la- taja göz yumanların tutumlarını ya-
rak bir takım giriúimlerde bulunma- mak de÷il, onların mücadelesine úadık, maalesef utanmadan "avukat-
sı, siyasi iktidara karúı tavır alması destek vererek, siyasi iktidarın gay- lık mesle÷iyle ba÷daúmayaca÷ı" ge-
da baroları harekete geçirir. Nitekim rı-meúru ve hukukdıúı politikasını rekçesiyle "Evet bu yürüyüúü engel-
yaúadı÷ımız süreç bunun en açık teúhir ederek, kamuoyu yaratma gö- lemeye çalıúıyorum" diyenleri ve bu-
kanıtıdır. Aksi halde; baronun hare- revini yerine getirmek, bu mücadele- na ses çıkarmayanları gördük. Ve
kete geçmesinin sa÷lanması yerine, nin zaferle sonuçlanması için çaba bunlar yine utanmadan, ölenleri,
baronun harektsizli÷inin yanında göstermektir. Kazanılan zafer sade- ölüme yatanları umursamazcasına,
yer alarak gerileme gösterilece÷i ce açlık grevine giden siyasi tutuklu hukukçu olmaktan uzak bir tutum-
açıktır. ve hükümlülerin de÷il, hukuk-dıúılı- la, birúeyler yapılmasını isteyen biz-
"Bu hükümetin oy kaybetme kor- ÷a, baskıya ve zora karúı verilen lere "gençsiniz, heyecanlısınız vs" di-
kusu yoktur ve bu nedenle de baro- mücadelenin zaferi olacaktır çünkü. yerek, sorumsuzlu÷u duyarsızlı÷ı sa-
ların baskı unsuru olabilmesi müm- Öne sürdü÷ümüz tüm önerilerde vundular.
kün de÷ildir." gibi teslimiyetçi bir oldu÷u gibi, destekledi÷imiz tüm Toplantıda geçenleri uzun uzun
mantıkla sorumluluktan kaçılamaz. önerilerde de perspektifimiz bu ol- anlatmak istemiyoruz. Bunlar yaúan-
Baro yönetimlerinde egemen olan du, baúından sonuna dek. Neler Ya- dı. Yaúananlar yeri geldi÷inde uzun-
bu anlayıúı yıkmak, baroları demok- pılabilirdi? Sorunun adili÷i ve öne- ca da yazılacak, konuúulacak. Ama
rasi mücadelesinde etkin bir konu- mi nedeniyle "úu" ya da "bu" seçe- úu bir gerçek ki tüm olumsuzlukla-
ma kavuúturmak da biz hukukçula- nek yerine elimizden gelen tüm ça- ra, tüm engellemelere, korkulara ve
rın görevidir. bayı göstermek, avukatlar olarak kaygılara karúın, insanım, hukukçu-
Somut olaya bakıúımız da son bulunabilece÷imiz "bütün giriúimler- yum diyen avukatlar çıktı. "Önce
derece netti: Bir tarafta ça÷dıúı ve de bulunmak" ayrıca hukukçu ve mesle÷im gelir sonra insanım" di-
hukuk-dıúı uygulamalarıyla cezaev- aydın kimli÷imizle, hukukun ayaklar yen bir mantıkla insan olmanın bilin-
lerindeki siyasi tutuklu ve hükümlü- altına alındı÷ını, iktidarın cezaevleri- ciyle hukukçu kimli÷ini birleútirenler
ler üzerinde gayrımeúru bir terör po- ne yönelik hukuk ve insanlık-dıúı po- çıktı. Demokrasi Mücadelesinde
litikası yürüten siyasi iktidar, di÷er litikasını kamuoyunda teúhir etmek, Avukatların da içinde bulundu÷u bu
tarafta onurunu ve siyasi kimli÷ini baskıya-zora, hukukdıúılı÷a karúı ve- duyarlı ve sorumlu avukatlar, yıllar-
koruma mücadelesinde, haklı ve rilen mücadelenin içinde yeralmaktı dır süren statükoları kırarak, baro ta-
meúru taleplerinin kabul edilmesi görevimiz. rihinde yeni bir sayfa açtılar. Büyük
için direnenler vardı. Bizim görevi- Bu görev ve sorumlulu÷un bilin- bir úey olmasa da, "önce mesle-
miz bu iki taraf arasında uzlaúma ciyle hareket ederek, ilerici devrim- ÷im" diyenler için, büyük olan, 3
sa÷lamak, bir tür tampon görevi ci-demokrat avukatlarla iliúkilerimizi günlük AG yaptı devrimci demokrat
görmek de÷il, siyasi tutuklu ve hü- geliútirdik. Duyarlı avukatlara østan- avukatlar.
kümlülerin taleplerinin kabul edile- bul, Aydın ve Ankara'da yapılan top- Evet, önemli olan statüleri kır-
rek, cezaevlerindeki insanlık dıúı po- lantılarda, baúta AG.olmak üzere maktır. Yalnız insanlık dıúı, hukukdı-
litikaya derhal son verilmesini iste- her türlü aktif protesto ve destek úı uygulamalara karúı de÷il, anti-de-
mekti. tavrına hazır oldu÷umuzu belirttik. mokratik yasalara, 82 Anayasasına
Burjuva hümanizmi ile can bedeli Fakat, ne yazık ki, tüm toplantılarda ve di÷er insanlık onurunu ayaklar al-
bir mücadele veren bu insanların da avukatların ço÷unlu÷u meslek tına alan tüm uygulamalara karúı
ölümlerini önlemek adına uzlaútır- anlayıúlarını ön plana çıkararak, bı- kendine ilerici demokrat-devrimci,
ma politikasına gitmek; baskı ve zo- rakalım devrimci-demokrat aydın hukukçuyum diyen hukukçular birle-
ra karúı direnenlerin karúısında yer sorumlulu÷unu, ça÷daú bir hukuk- úerek bu ülkenin insanı olmanın du-
almak, tarafsızlık adı altında hukuk çu tavrını göstermekten dahi geri yarlılı÷ı ve sorumlulu÷uyla hareket
dıúılıktan yana olmak sonucunu do- kaldılar. Ancak, Aydın'a gitme, suç etmelidir diyoruz. Biz Demokrasi
÷urur objektif olarak. "Bu yi÷it insan- duyurusunda bulunma ve telgraf Mücadelesinde Avukatlar, bu duyar-
ların ölmesini istemedikleri için" uz- çekmenin ötesinde tavır geliútirile- lılık ve sorumlulu÷un bilinciyle hare-
laútırma politikalarına gittiklerini ileri medi. En acısı, Adalet Bakanlı÷ına ket edece÷iz. Demokrasi
sürenler de unutmamalıdırlar ki; "bu gidilece÷i do÷rultusunda ilan verile- Mücadelesinde Avukatlar
ÇÖZÜM 14
BURUK BøR CENAZE
VE REFORMøZM karúılanıyordu...
Devrimci sol güçler, cenaze ko-
nuúmalarının ardından "Devrim ùe-
hitleri Ölümsüzdür", "Faúist Cinayet-
lerin Hesabını Soraca÷ız " sloganla-
Ege'de reformizm oldukça il- ke" ve "taúkınlık" olmayacaktı zaten... rını haykırmaya baúlayınca, konuú-
ginçtir... ødeolojik söylemlerde Akhisar'da toplanan bin civarın- malarında THKP-C savunmasından
"büyük" farklar taúıyan toplulukları da bir kitlenin gözleri önünde tarih, bölümler okuyanlar hemen telaúlan-
pratikte yanyana görebilirsiniz "THKP-C geleni÷inden" geldi÷ini dılar ve kitleyi apar topar da÷ıtma
rahatlıkla... "THKP-C gelene÷inden" söyleyenlerin DEV-GENÇ çelengine u÷raúına girdiler...
geldi÷ini gö÷sünü gururla itiraz ettiklerine, gözönünde kaldır- Manisa Polisi, gözaltı yapmak is-
yumraklayarak söyleyenler bir an mak istediklerine hayretle tanık ol- tiyordu.. Herhalde PDA'lı hainlere
sonra çok farklı "gelenekten" gelen du... "Devrim ùehitleri Ölümsüzdür" saldıracak de÷ildi.. O, DEV-GENÇ
topluluklarla pratikte "ideolojik bir- sloganları ise siyasi polis kadar on- çelengini taúıyanları istiyordu ve oto-
lik" sa÷layıverirler... ları da korkuttu... Aman, gözaltı-iú- büsten indirmek istedi. Verilmeyin-
Akhisar'da bir A÷ustos akúamı kence falan olurdu! Bu bir provo- ce tüm otobüsü 47 kiúiyi gözaltına
yüzlerce insan bir devrimciye "son" kasyondu... Hemen kitle apar-topar aldı.
görevlerini yerine getirmek için top- da÷ıtılmalı ve polise gerek bırakıl- Devrimciler Manisa iúkencehane-
lanmıú... Manisa polisi de tekmil mamalıydı... lerine yine açlık grevleriyle, DEV-
kuvvetiyle orada... øzmir'li devrimci sol güçler, YENø GENÇ marúlarıyla, türküleriyle dev-
Faúizm ønkılâp DAL'ı katletmiú. ÇÖZÜM, DEVRøMCø GENÇLøK, rimci direniú ve coúkuyu taúıdılar iki
Öyle iúkencehanelerde, da÷larda DEMKAD ortak çelengiyle ønkılâp gün boyunca..
kurúuna dizerek, dara÷acıyla katlet- DAL'ın cenazesine katıldılar. Cena- Cenazede devrimcilerden rahat-
medi inkilâp'ı... Faúizm yaratıcıdır... zeyi faúizmin lanetlendi÷i, haklı öfke- sızlık duyanlar, gözaltına alınanlara
Yöntem bulması hiçte zor de÷ildir... mizin haykırıldı÷ı, ønkılâp'ın katillerin- sahip çıkmaya bile çalıúmadılar. Yi-
Tedavi olanakları varken izin verme- den hesap sorulaca÷ının vurgulan- ne güçleri oranında Akhisar'a gi-
yerek, ölece÷inden kesinlikle emin dı÷ı bir devrimci kitle gösterisine dö- den, dilekçe veren, gözaltındakileri
oldu÷u anda "git yurtdıúında öl" izni nüútürmek gerekiyordu. Cenaze tö- unutmadıklarını gösterenler devrim-
vererek de katledilir insanlar... Aylar- renleri, suskun, yaslı, gözyaúları dö- ciler oldu.
ca pasaport izni vermeyerek, ønkı- külen sessiz bir defnetme olmaktan Devrimci sol güçler, cenazede
lâp'ın vücudunu kanserin sarmasını, çıkarılmalı, bir protesto, bir lanetlen- gerek nicelik olarak zayıflık, gerek-
hücre hücre yiyip bitirmesini büyük me göstergesi olmalıydı... Di÷er tür- se siyasi insiyatif ve tavır koymada
bir zevkle seyrederek katletti fa- lü ønkılâp DAL'a da saygısızlık yapıl- yetersizlik nedeniyle gerekli tavrı
úizm... Ve aylarsonra kahkahalarla mıú olurdu... her boyutta alamadılar. SP hainleri-
gülerek pasaport kamuflajlı defin Ancak bu konuda yapılan tüm gi- ne karúı devrimci tavrı almakda za-
belgesini verdi, koca bir T.C damga- riúimler, her renkten reformizmin ce- afa düútüler.. Siyasi tecrübesizlik,
sıda bastı... Ve çıkıúının üzerinden nazeyi "gürültüsüz-patırtısız" kaldır- pekçok etkinliklerine oldu÷u gibi bu
bir ay geçmeden Fransa hastahane- ma kararlılı÷ında eridi. Ailesi bu ça- olaya da yansıdı.. Geliúmeleri tüm
lerinde ønkılâp Dal úehit düútü... baları "arkadaúları sessiz olmasını boyutlarıyla de÷erlendirmek, hata
Fransa'dan gelen cenaze refor- istiyor" diyerek reddetti... ve eksikliklerini net olarak tespit et-
mizme göre fazla "gürültü patırtı çı- ølginçtir, cenazenin evden cami- mek, her devrimci prati÷in oluúum
karılmadan" kaldırılıverilmeliydi... Öyle ye kadar taúınarak yüründü÷ü sıra- dinami÷idir. Bu unutulmamalı ve re-
slogan atmak, faúizmi lanetlemek, da "bir tatsızlık çıkmaması" için ne- formizmin gerçek yüzü bilince çıka-
protesto etmek gibi "taúkınlıklar" redeyse polisten daha fazla çaba rılarak, kazınarak devrimci sorumlu-
zarar vermez miydi hiç? Sessiz, harcayan, önlemler alan "THKP-C lukla sınıf mücadelesi geliútirilmeli-
suskun yürünmeli, "tehlikeli" úeyler gelenekleri" ile øzmir øHD idi... yürü- dir.. øzmir'de Ege'de bunu yapabile-
yapılmamalı, hele hele "DEV-- yüú sırasında SP'lilere, SP çelengi- cek baúka hiçbir gücün olmadı÷ı ar-
GENÇ" gibi "belalı" çelenkler taúın- ne ses çıkarmayan, en ufak bir ra- tık herkesin kafasına kazınmalıdır.
mamalıydı! SP çelenginin ise itiraz hatsızlık duymayanlar, DEV-GENÇ
görmemesine sinirlenen birtakım imzasının gururla taúınmasından YENø ÇÖZÜM øZMøR BÜROSU
"sol sapmalar" da almasa hiçbir "tehli- çok rahatsız oldular... Dün ønkilâp'ı,
ÇÖZÜM 5
YAK GøTSøN
KøTAP-DERGø
50-60m. uzaktaki ekip arabası da
olayın pek farkına varamamıú, hava
sıcaklı÷ının aniden arttı÷ını farkedip
etrafına bakınmaya baúladı÷ında da
TOPLATMAYA
"sarkık bıyıklı postallılar atı alıp Üs-
küdar'a ulaúmıúlar...
ùunun úurasında 4 ay öncesinin
Mayıs'ında elde silah insanların
RADøKAL ÇÖZÜM:
üzerine kurúun ya÷dıranların her na-
sılsa o gün basiretleri ba÷lanmıúta
yerlerinden kımıldayamaz olmuúlar.
Toplatma badiresini her nasılsa at-
YAK GøTSøN!
latmayı baúarabilmiú kitap dergi ve
de her türlü matbuatı kurtarmaya el-
leri varmamıú. Orhan Kemal'in "Mur-
taza"sı bile úaúmıú bu iúe. O gün el-
birli÷iyle bir güzel yakılıvermiú tek-
Yıldızları bir türlü barıúmayan Ölüm" nidaları arasında benzin dö- mil dergi kitap.
gaz ve alevin Beyo÷lu Mis Sokak'ta küp, kibrit çakmakta görüvermiúler. 4'leri, 42'leri, 3-32'leri bi-
aralarından su sızmamıú. Bir anda Sarkık bıyıklı komandolar o gün le utandıran gerekçelere yıllarını
unutuvermiúler binlerce yıllık "Devlet Güvenli÷i" aúkına ateúi, ki-
husumeti. Celallenmiú, parlamıú, taplarla bir güzel har-
gökyüzüne uzanmanın yarıúına layıvermiúler. Sonrada
koyulmuúlar. Gazaba gelmiú, elleri kolları salla-na
parlayıvermiúler "kitap sergilerinin" dura uzaklaúıver-miúler
üzerine bir bir. Kendilerini bir çırpı- kazasız belasız...
da ateúin ortasında bulan "kitapçık- Sonradan rivayet
lar" daha ne olduklarını bile anlaya- olundu ki, yıllardır kö-
madan úaúkın, çaresiz yanar durur- úebaúında bekleyen
larken pekte içli-dıúlı olmadıkları; ne- polis otosununda Be-
dense(!) düúünen insan karúısında yo÷lu Mis Sokak
dehúete kapılmaktan kendilerin ala- alev alevken yerinde
mayan "tosun"cukları "Komünistlere
ÇÖZÜM 6
CUDø
DERSøMLER, HALEPÇELER,
CUDøLER
YOK EDEMEYECEKTøR
øbrahim CENGøZ
Yarın ki Halepçelerin ardında a÷ıt yakma, lanet
dik? Maalesef üzülerek söyliyeyim
ya÷dırma durumana düúülme istenmiyorsa bugün kj kimyasal silah kullanarak..." (Di-
Kürt halkının gerçekli÷inin yaúatılmasından yana yarbakır Lice ilçesi Komando tabu-
olunmalı, bu açık ve net olarak dile getirilmelidir. runda askerlik yapmıú bir grup erin
Gelinen süreç insanlı÷ın, demokratlı÷ın adını yeni basına gönderdikleri mektup.)
Ya da bu?...
Halepçelere karúı çıkmak olarak koymuútur. Evet, oligarúinin kurmayları do÷-
Demokratlık bu tavrın altında yatmaktadır. ru tespit ediyorlar! Bugün "Do÷uda"
olanların adı gerçekten de savaú-
tır... Ama Arjantin halkının faúist cun-
tanın kendilerine açtı÷ı savaúa takti*
Gzt.26.7.989) ÷ı ad gibi bir "PøS SAVAù"tır...
Do÷uda savaú vardır. Karúı- Savaú bu mu? Bir halk var "Do÷udaM...Yüzyıllar-
mızdakiler düúmandır. Onla-•^ ra "30 Temmuz '88 günü Diyarba- dır ezilmiú, horlanmıú, aúa÷ılan-
yardımcı olanlar da düúman kır'ın Hani ilçesine ba÷lı Serdi Köyü- mıú,... Bir Halk var... sorgusuz-sual-
muamelesi görecektir." (G.Kur-may nün yakınında teröristlerle girdi÷i- siz iúkencehanelere alınan, köyleri
Baúkanı Org.Torumtay) Savaú mı? miz silahlı çatıúma sırasında 9 terö- boúaltılan, yanlıúlıkla vurulup çöp-
Kimler arasında? Neden? risti ölü ele geçirdik. Ama nasıl ele lüklere atılan, okulları askeri kıúla
"...Milli Karakolu'na götürüp yap- geçirdik? Hangi silahlarla ele geçir- haline getirilen, kendileri için toplu
madıkları iúkence kalmadı. Varil bi-
donunun içine koyup etrafına ateú
yakmak, taksi tekerle÷inin içine ko-
yup elektrikle döndürmek, copları
insanların kıçına sokmak, erkeklerin
penisinin deli÷ine kibrit çöpü koyup
yakmak... 2 gün nezaretin içinde
kaldık, 7 günü yemeksiz susuz ge-
çirdik tuvalete bırakmadılar, 7 gün-
den sonra bir lokma ekmek verdiler
gün boyunca. Özel tim ve istihbarat
adamlarının insanların kellesini ke-
sip kafası karúılı÷ında para aldıkları-
na úahitlik ediyoruz." (Cumhuriyet
ÇÖZÜM 7
CUDÎ
Bıırjııvazinin genel karakteristi÷i dünyanın hiçbir yerinde de÷iúmiyor. O, Halelepçe'de Cudi de de politikasını aynı zemin
üzerine oturtuyor
mezarlar kazılan, seyahat iznine ta- ler yasaların, huku÷un hakim oldu- Cudi operasyonu ile kapalı kapılar
bi tutulan, dü÷ünlerinde bile sopa- ÷u de÷il, vahúet ve faúizm yasaları- ardından tezgahlanmak istenen
dan geçirilen... Ve onca haksızlı÷a nın saltanat sürdü÷ü yerler haline oyunların, geçti÷imiz süreçte günde-
zulme her karúı çıkıúının adı "eúki- getirilmek isteniyor. me getirilen, hala sürdürülmesine
ya" olmuú... "øzale-i úekavetler, "Der- Burjuvazi ise katliamcı, baskıcı, karúın baúarı kazanılarnayan "yön-
sim Kanunları" onun için çıkarıl- ulusal kimli÷i ayaklar altına alıcı ka- temler" ile de yakından iliúkilidir.
mıú... Özel ordular, özel birlikler, onun rakterini elden hiç bırakmıyor. O, Ölüm mangalarının olanca vahúeti-
için kurulmuú, seyyar iúkencehaneler Maî Lay'de, Sabra ùatilla'da, Halep- ne ra÷men, oligarúi ülke genelindeki
mekanı olmuú... Zilan, Dersim, Halep- çe'de ve Cudi'de gerçek yüzünü baúarısızlı÷ını ve çıkmazını terörle
çe ve daha nicelerini tanımıú. gizleyemiyor. Yeni Halepçelerin aúmaya, çırpınıúlarını durdurmaya
Liste uzun ve kabarık. Katliamla- planlarını yapaduruyor. Irkçı dema- çalıúıyor. Kitleselleúmenin önüne ne
rın hesabını kitabını tutmaksa epey- gojileri dilinden düúürmüyor. Çünkü pahasına olursa olsun geçmek isti-
ce zor. Çünkü bu halk özgürlük burjuvazi genel karakteristi÷ini dün- yor. øúte bu yüzden de terör sadece
inancını hiçbir zaman yitirmemiú, yanın dört bir yanında uygulaya du- PKK militanlarıyla sınırlı kalmıyor,
dara÷açlarının gölgesinde, bombar- ruyor... Kürt yoksul köyîülülerine kadar ini-
dıman uçaklarının gürültüsünde, Yaúanan süreçte Cudi'nin ön pla- yor.
fosfor bombalarının ürpertici ıslı÷ın- na çıkarak güncelleúmesi, burjuvazi- Tüm bunların ortaya çıkardı÷ı pa-
da baúkaldırı ruhu yokolmamıú. nin Kürt halkının geliúen muhalefeti- naroma ise bir tarafta baskı, zulüm
Kürt halkında bugün, o ruh ve ne karúın yo÷un terör uygulayarak, ve iúkence had safhaya çıkartılma-
inanç olanca canlılı÷ını koruyor, du- kitle ba÷larının ve geliúiminin önü- sı, di÷er taraftan idari düzenleme
manlı da÷lardan isyan ateúleri hiç ne geçilmesinin psikolojik, düúün- ve yasaların oluúturulması, bir baú-
eksik olmuyor... sel ve pratik zemininininn hazırlan- ka taraftan da askeri dönüúümlerin
Bugün Kürt halkının yaúadı÷ı yer- masının hesaplarıdır. Bugünlerde gerçekleútirilmesi úeklinde çizilme-
ÇÖZÜM 8
CUDø
ÇÖZÜM 9
CUDø
ÇÖZÜM 20
POLONYA
POLONYA'DA
KAPøTALøST RESTORASYON
SÜRECø
Haydar ÖZGÜR
Son yıllarda yaygınlaúan sosya- lik geçiyoruz. vi, bir yandan sosyalist kuruluúu
lizmin sorunları üzerine tartıú- Polonya'da Dayanıúma'nın iktida- gerçekleútirirken di÷er yandan bu-
maların Polonya'da Dayanıú- ra büyük oranda geçmesinin siya- na oranla kitlelerin bilinç düzeyinin
ma'nın iktidara gelmesiyle yeni bir sal anlamı üzerinde duralım. yükseltilmesi ve kitlelerin yo÷un bir
boyut kazanaca÷ı hiç úüphesizdir. Polonya ve di÷er Do÷u Avrupa katılımını sa÷lamak için azami çaba-
Tartıúmaların odak noktasının da ülkeleri sosyalist devrimini büyük öl- yı harcamaktı. Komünist partiler
sosyalizm úartlarında kapitalist res- çüde Kızıl Ordu dest÷iyle gerçekleú- bunda yetersiz kalınca, çeliúki ken-
torasyon olaca÷ı açıktır. tirdiler. Büyük bir hızla sosyalizmin dini 950'lerin ortalarında büyük kit-
Sosyalist toplumda kapitalist res- kuruluúunu kısa bir sürede yapma- lesel ayaklanmalarla gösterdi. Bu
torasyon sorunu devrimci çevrele- ya çalıútılar, sanayiyi kamulaútırdı- ayaklanmalar gerici ayaklanmalar ol-
de uzun süre tartıúma konusu ol- lar, kollektif mülkiyeti kırlarda büyük masına karúın, iúte böylesi objektif
muútur. Bu konuda kabaca iki gö- oranda yerleútirdiler. Sosyalist üre- temelleri vardı. Ekonominin sosya-
rüú bulundu÷unu söyleyebiliriz. Biri, tim iliúkilerinin özü mülkiyet iliúkileri listleútirilmesinin hızına göre, kitlele-
sosyalist mülkiyetin gerçekleúmesiy- olmasına ra÷men, bu iliúkiler da÷ı- rin sosyalistleútirilmesi hızı çok ya-
le biraber sosyalizmde geriye dönü- lım iliúkilerini ve en önemlisi de sos- vaútı. Üstelik komünist partileri Sta-
úün, kapitalist restorasyonun artık yalist insan iliúkilerini de kapsar. lin'in ölümünden sonra bu tarihsel
objektif olarak mümkün olmadı÷ı; E÷er sosyalist toplumun insanları, görevlerini neredeyse tümden bir
di÷eri ise, komünist parti içinde or- sosyalist mülkiyete sahip çıkacak yana iterek, kitlelerin tüketim özlem-
taya çıkacak ve partiyi, giderek dev- bir bilince ve giderek fair yaúam tar- lerinin peúinden gitmeye baúladılar.
leti ele geçirecek revizyonizmin, zına ulaúamamıúlarsa, sosyalist top- Stalin'in ölümünden sonra Sov-
sübjektif olarak, sosyalizmin "dev- lumun daha ileriye hamle yapması yetlerde ortaya çıkan ekonomist e÷i-
let kapitalizmi" haline dönüúümü an- ve sosyalist kuruluúun tamamlanma- lim, Do÷u Avrupa'daki sosyalist ül-
lamına geldi÷idir. Bu teorilerin ger- sı düúünülemez. Oysa Polonya ve kelere de sıçradı. Sonuç elbette
çe÷i açıklayamadı÷ı, gerçe÷in úu ve- di÷er Do÷u Avrupa ülkelerinde, top- çok farklı olacaktı. Çünkü sosyaliz-
ya bu yanına de÷indi÷i halde, bu- lum, mevcut üretim iliúkilerini yani min Sovyetlerde gerek altyapı ge-
gün sosyalizmdeki geliúmeler karúı- sosyalist kamusal mülkiyeti ve kol- rekse üstyapıda yerleúmiú bir duru-
sında iflas etti÷i tartıúma götürmez. lektif mülkiyeti bile özümseyecek mu vardı. Oysa Do÷u Avrupa'nın
Sosyalist toplumda kapitalist res- durumdan yoksundu. Bu durumun sosyalist ülkeleri henüz çok yeniydi.
torasyon sorunu masa baúında uy- baúlıca nedeni, baúa da belirtti÷i- Kitleler sosyalist e÷itimden geçme-
durulmuú demagojik ve ajitasyon miz gibi, sosyalist devrimin büyük miúti, büyük ölçüde burjuva ideoloji-
yüklü teorilerle açıklanamaz. Bunun ölçüde Kızıl Ordu deste÷i ile gerçek- sinin hatta feodal din ideolojisinin
için sorunun kendisinin diyalektik leúmesi, kitlelerin bu devrime aktif tesiri altındaydı. Polonya'da durum
yöntemle incelenmesi gerekir. Bu katılımının zayıf oluúuydu. Bu nokta- çok daha kötüydü. Polonya'da kili-
bir yazıya konu olaca÷ından úimdi- da komünist partilerin baúlıca göre- senin halk kitleleri üzerindeki etkisi
ÇÖZÜM 21
POLONYA
ÇÖZÜM 22
POLONYA
tu. Sanayide planlama büyük darbe- münist parti ve halk kitleleri karúı ca uyutmaktan baúka birúey yapıl-
ler yedi. Dıú borçlar giderek arttı. karúıya gelmiúlerdi. Böylece komü- mamıútı. Ve úimdi onlar refahı "sos-
979'a gelindi÷inde dıú borçlar nist parti Dayanıúma önünde geçici yalizmde bulamayınca, kapitalist
20.5 milyar dolar olmuútu. Ekono- bir galibiyet almasına ra÷men kısa topraklarda yiyecek aramaktan çe-
mik bunalım had safhadaydı. Bu- sürede teslim bayra÷ını çekmekte kinmediler. Komünist ideolojiden
nun sosyal ve siyasal alana yansı- gecikmedi. yoksun parti, iúçilere ne refah sa÷la-
maması düúünülemezdi. Rüúvet, ka- "Dayanıúma", Gierek döneminin yabildi ne de yeni insanı yaratabildi.
raborsa, adam kayırma her türlü bitmesi anlamına geliyordu. Hatta Bu koúullarda emperyalizm için Po-
yozluk artmaya baúladı. Tarımda ve kapitalist restorasyon sürecinin baú- lonya Walesa eliyle ele geçirilmesi
sanayideki üretimin düúüúüne para- latılması için sosyalist güçlerle bir güç olmayan bir yerdi artık.
lel olarak, "hizmet sektörü"ndeki hesaplaúma içine girilmesinin adıy- Polonya iúçi sınıfının peúinden
özel giriúimcilik artmıútı. dı. Gierek, Polonya ekonomisini gitti÷i Dayanıúma'nın ekonomik ve
Sonuçta siyasal olarak Polonya dünya kapitalist iliúkiler â÷ına ba÷la- siyasi programının ne denli bilincin-
Komünist Partisi kitlelerden büyük yarak, içeride sosyalist, ekonomiye de oldu÷u tartıúılabilir. Ancak Daya-
oranda soyutlandı ve onları yönete- büyük darbeler indirerek hem kendi nıúma'nın l. Ulusal Kongresi'nde ka-
memeye baúladı. Halk kitleleri em- sonunu hazırlıyor, ve hem de Daya- bul edilen programın özünde kapi-
peryalizmin de deste÷iyle kendi ör- nıúma'nın ortaya çıkıúının koúullarını talist restorasyon programmı oldu-
gütlerini kurdular. Dayanıúma sendi- hazırlıyordu. Dayanıúma böylece ÷u tartıúma götürmez. Dayanıúma
kası bu úartlar altında, büyük grev içerdeki koúulların, hem de dıú ko- hareketi ve programı, Polonya ko-
dalgasının ardında kuruldu ve mil- úulların bir ürünü olarak, sosyaliz- münist partisinin yıllarca uyguladı÷ı
yonlarca iúçiyi çatısı altında topladı. me bir saldırı, uluslararası bir saldırı politikaların mantıki sonucundan
Aynı úekilde kırsal alanda da köylü- örgütü olarak ortaya çıkmıútı. Bu baúka birúey de÷ildir. Elbetteki bu
lür kır Dayanıúma'yı kurdulyar Sos- saldırının kitlesel gücünü ise ne ya- mantiki sonuç, kaçınılmaz bir so-
yalizm Polonya'da yalnızca ekono- zık ki, iúçi sınıfı teúkil ediyordu. Ken- nuç de÷ildir. Bu sonucun ortaya çı-
mik olarak de÷il, siyasal olarak da dili÷indenci ve ekonomik çıkarları- kıp çıkmaması, komünist partisinin
bunalımdaydı, ve bir dönüm nokta- nın peúinde olan iúçi sınıfı, ekono- iç dinami÷ine, devrimci güçlere, hal-
sı yaúanıyordu. Ya gelinen yoldan mist, revizyonist önderli÷in iflas etti- kın sosyalizm davasına ba÷lılı÷ına,
vazgeçilecekti, ya da gelinen yerde ÷i koúullarda burjuva önderli÷in ve uluslararası koúullara vb. ba÷lıdır.
ortaya çıkan ve kitleleri peúinden sü- burjuva ideolojisinin etki alanına gir- Ancak, bu durum Polonya'nın 30
rükleyen kapitalist restorasyon tem- di. Bu bir bakıma Polonya koúulla- yıllık geliúimi içinde mantiki bir so-
silcilerine boyun e÷ilecekti. rında kaçınılmazdı; bu kaçınılmazlı- nuç durumuna gelmiútir.*
Polonya Komünist Partisi hemen ÷ı yaratan komünist partisinin kendi- Dayanıúma'nın programı, ekono-
boyun e÷medi. Belirli oranda diren- siydi. Burjuva önderli÷indeki Daya- mik açıdan öz olarak úu iki ana nok-
di. Jaruzelski'nin önce baúbakanlı-
÷a, sonra parti sekreterli÷ine geç-
mesi, Polonya'daki iktidarın diren-
mesinin baúlangıcıydı. Bu direniú
Aralık 98'de "savaú hali"nin ilan Dayanıúma böylece içerdeki koúulların, hem de dıú
edilmesiyle sürdü. Dayanıúma güç-
koúulların bir ürünü olarak, sosyalizme bir saldırı
leri geçici bir yenilgiye u÷ratıldı. Em-
peryalist güçler fırtına kopardılar ve
örgütü olarak ortaya çıkmıútır.
Polonya'yı tehdit etmeye baúladılar.
Komünist parti kendi yarattı÷ı ca-
navara teslim olmak istemiyordu
nıúma iúçilerin ekonomik talepleri- tayı øhtiva ediyor: Birincisi, "ekono-
ama iú iúten geçmiúti. Ne yazık ki,
nin istismarını yaptı. Lech Walesa mik idare aygıtını siyasi iktidardan
Dayanıúma'yı kesin yenilgiye u÷rata-
Oriana Fallaci ile yaptı÷ı bir Röpor- ayırmak gerekif". økincisi, "piyasa
cak ML düúünceden, enerjiden,
tajda úunları söylüyordu: "Aç bir tav- mekanizmasının iúlemesini olanak-
halk deste÷inden, siyasal ve ekono-
úan sınır mınır ve ideolojileri izle- sız kılan bürokratik engellerin temiz-
mik olarak varolan geriye gidiúi dur-
mez. Aç tavúan nerede yiyecek bu- lenmesi gerekir."
duracak güçten yoksundu. Partinin
lacaksa oraya gider."(Polonya gün- Bilindi÷i gibi, kapitalizmin iúleyiúi-
özeleútirisi gerçekten trajikti: ølkeler-
lü÷ü, sf.88, Metis Y.) Ve Polonya'- nin önemli bir özelli÷i, üretimdeki
den sapılmıútı; objektif kurallar gö-
nın "aç tavúanları" iúçiler, uzun vade- toplumsal anarúidir. "Halbuku sos-
zönüne alınmamıútı; planlı ekonomi
de kendilerini açlıktan öldürecek bir yalizmde itici güç, "bilinçli planlı ör-
de÷erlendirilememiúti. Ancak dedi÷i-
ideolojinin, bir hareketin peúinden gütlenmedir". Dayanıúma'nın ekono-
miz gibi, iú iúten geçmiúti ve köprü-
sürüklendiler. "Aç tavúanları" sosya- mik programının sosyalizmin ekono-
nün altından çok sular akmıútı. Ko-
lizm eúittir refah toplumu diye yıîlar- mik programının sosyalizmin ekono-
ÇÖZÜM 23
POLONYA
ÇÖZÜM 24
YENø øNSAN
12 Eylül'ün pasifikasyon ve
depolitizasyon politikalarının en
DEVRiMCi MÜCADELEDEN
derin yansımalarından biri kültürel
alandaki yozlaúmada ifadesini
buldu, ve bu yozlaúma, de÷iúik
biçimlerde ve düzeylerde de olsa,
toplumun hemen her kesiminde et-
DOöAN KÜLTÜR VE
kisini gösterdi.
Bugün e÷er, devrimciler açısın-
dan tartıúmasız mahkum edilmesi
gereken de÷erler ve alıúkanlıklar,
devrimci saflarda etkide bulunuyor,
"YENø øNSAN"
tartıúılıyorsa, "kültür" sorununu sınıf
mücadelesinin somut prati÷ine hiz-
met edecek tarzda de÷iúik açılar-
dan tekrar tekrar ele almak; 12 Ey-
lül'ün politikaları ve devrimci politika
açısından incelemek; ve sonuçta Handan GÖKSU
mücadelemizdeki olumsuz etkileri,
yanlıú bakıúları açı÷a çıkartarak
için yı÷ınların kavgalarıyla, kavgada ne eúsiz örnekler miras bırakılmıútır
yok etmek gere÷i açıktır.
ö÷renip kavgada yaratmalarıyla, çiz- (Elbette ülkemizin tarihinin daha ön-
Elbette soyut bir kültürden söze-
gilerini daha net olarak çizmeye cesinde de pekçok devrimci de÷er
diyor de÷iliz. Çünkü sınıflı her top-
baúlar, geliúip pekiúir. yaratılmıútır. Ve bunlar ela bu kültü-
lumda kültür de sınıfsal bir özellik
rün bir parçasıdıı lar. Ne var ki, bu
taúır; tarih boyunca toplumu oluútu-
KAVGANIN YARATTIöI KÜLTÜR, süreçteki de÷erler tekil örnekler ola-
ran çeúitli sınıf ve tabakaların gerek-
DEMOKRATøK VE SOSYALøST rak kalmıúlar, sürecin ve hareketle-
sinmeleri, çıkarları, mücadeleleriyle
KÜLTÜRÜN EN DøNAMøK rin nitelikleri gere÷i, bütünlüklü bir
biçimlenmiútir. Yani kısacası, "genel
PARÇASIDIR. devrimci mücadele kültürü yarata-
olarak" kültür diye tanımlanan olgu,
øúçi sınıfının, sınıf olarak iktidarı mamıúlardır).
gerçekte, farklı sınıfların, farklı ke-
almak ve dolaysıyla kendi kültürünü "Devrim"i savunan, onun gereklili-
simlerin kendilerine özgü -birbirle-
egemen kılmak için yürüttü÷ü mü- ÷ini, iyili÷ini, güzelli÷ini, kaçınılmazlı-
riyle etkileúim içindeki- kültürlerin-
cadele, sınıfı ve emekçi halkı bu mü- ÷ını vurgulayan; ve bu kaçınılmazlı-
den oluúuyor.
cadele içinde e÷itip ona yeni de÷er- ÷ı gerçekli÷e dönüútüren eylemlili-
Bir toplumdaki egemen kültür,
ler katar. Yani devrimci mücadele, ÷in bir yanı olabilen ürünler, de÷er-
esas olarak mevcut düzenin niteli-
egemen sınıflara karúı savaúın prati- ler, kurallar, yaúam tarzları devrimci
÷iyle belirlenir.
÷inde, demokratik sosyalist kültü- mücadelenin kültürünü oluútururlar.
Kapitalist iliúkiler altında bu ege-
rün bir parçası olarak, kendi kültürü- Soruna böyle bakıldı÷ında, yani
men kültür, burjuva kültürüdür. Ne
nüde yaratır. kültür kavramıyla dile getirilen çeúitli
var ki, bizim gibi ülkelerdeki burju-
Devrimci mücadelenin kültürü, yanlar gözönüne alındı÷ında, dev-
va kültür de, kapitalizmin yükselme
bütünün en dinamik ve devindirici rimci bir hareketin kültürel alandaki
aúamasındaki burjuvazinin ilerici ni-
parçasıdır/Çünkü, bu kültürün kay- mücadelesi esas olarak iki yönü içe-
telikler taúıyan kültürü de÷il, emper-
na÷ı, sınıfa sınıf bilincini götürme id- recektir.
yalizmle iliúkiler içinde biçimlenen
diasındaki öncü devrimcilerde, hal- Birincisi, genel planda burjuva
yozlaúmıú, kozmopolit ve feodal kül-
kın en bilinçli kesimlerindedir. Dev- kültürüne karúı ideolojik mücadele;
tür ö÷elerini de kullanıp-içeren bir
rimci güçler, sınıf savaúının bir tarafı økincisi, devrimci kültürün geliútiri-
kültürdür.
olarak, devrime kararlı, iktidar pers- lip, yaygınlaútırılması.
Ve elbette bu iliúkiler altında, bir
pektifiyle ve kitlesel özellik taúıyan Birincisine burada uzun boylu
de sömürülen emekçi yı÷ınların ya-
bir mücadeleyle arenada yeralabil- girmeyece÷iz. Ama ikincisiyle diya-
úam koúulları burjuva kültüre karúıt
dikleri oranda, gerçek nitelikleriyle lektik ba÷ını kurabilmek anlamında
"demokratik ve sosyalist" bir kültürü
geliútirebilirler bu kültürü. kısaca açmak gerekiyor yine de.
de ortaya çıkarmıútır.
Son 20 yıllık tarihimizde, devrim- Halkların kurtuluú yolunda ilerle-
Ulusun kültüründe objektif bir
ci mücadelemizin kültürü olarak ta- mesi, oligarúilerin ekonomik -siya-
e÷ilim olarak varolan "demokratik
nımlayabilece÷imiz bir de÷erler sis- si baskısına karúı mücadelelerinin
ve sosyalist" kültür ö÷eleri, toplum-
temi ana hatlarıyla yaratılmıú, bu gü- bir parçası olarak yeni-sömürgeci
sal mücadeleler prati÷inde, devrim
ÇÖZÜM 25
YENø øNSAN
kültür modellerine karúı durmayı da da burjuva kültürüne karúı mücade- maddi ortam, devrimci-örgütlü iliúki-
gerekli kılar. Emperyalizm, yenø-sö- lenin- önemli bir unsurudur: Buna ler a÷ı ve devrimci mücadele prati÷i-
mürge ülke halklarına karúı aynı za- göre biçimlenen, ve bunu, bu bütü- nin yarattı÷ı, bize sundu÷u ortam-
manda bir kültür soykırımı uygula- nü biçimlendiren bir parça... dır.
maktadır. Bu anlamda, devrim için Sınıflı bir toplumda, sınıfsız bir
yola çıkan bir hareket, politik plan- toplum idealiyle yola çıkan bir dev- DEVRøMCø MÜCADELENøN
da oldu÷u gibi, kültürel alanda da rimcideki bir kültür de -en azından KÜLTÜRÜ, BøZE DAYATILMAK
bir ölüm-kalım savaúı yürütmelidir. belli bir noktaya kadar- iki yönlü- øSTENENLERE KARùI
Burjuva kültürü, pragmatik-kolâycı dür: Ona kurulu mekanizma tarafın- ALTERNATøFøMøZDøR.
yaklaúımlara düúmeden cepheden dan verilen kültür ve gelece÷in do÷- Yukarıda bir devrimcinin yaúa-
saldırılarla ideolojik olarak mahkum rultusuna paralel oluúturulmaya çalı- mındaki iki yönlü bir kültürel etkiye
iúaret ettik. Evet, bu etkiler neleri
Devrimci mücadelenin kendine özgü kültürünün, içeriyor?
Aldıklarımızda, kurulu mekaniz-
yarının "yeni insan"larının oluúaca÷ı bir maddi ortamı ma tarafından bize verilmek, dayatıl-
vardır. Bu maddi ortam, devrimci-örgütlü iliúkiler a÷ı mak istenende neler var?
ve devrimci mücadele prati÷inin yarttı÷ı, bize Bireycilik, apolitiklik, devletin güç-
lülü÷ünden korku, yıkılırlı÷ına inanç-
sundu÷u ortamdır. sızlık, robot gibi düúünmeyen-üret-
meyen bir beyin, arabesk, 'futbolcu-
luk', hayalcilik, kendine ve halkına
dilmelidir. Burjuva kültürünün kimi úılan kültür, ikincisi, birincisini alte- yabancılaúma, kadercilik, gizemci-
ö÷elerinin emekçi halk içinde çok debildi÷i oranda birey açısında dev- lik, akıldıúılık... ayrıntılandırılarak da-
yaygın bir etki alanına sahip olması rimcileúme (proleterleúme), genel ha da uzatılabilir bu liste kuúkusuz.
liberal davranmayı de÷il, tersine, açısından da devrimci kültürü yarat- Ama gerekmiyor. Çünkü, bütün
eleútiriyi düzenin eleútirisi ve teúhi- ma yolunda ilerlenebilir ancak. Bi- bunların çok acık bir amacı ve úaú-
riyle bütünleútirerek daha radikal ol- rey ve genel açısından birlikte ifade maz bir geliúimi var:
masını gerektirir. edersek "yeni insan'ın yaratılmasıdır Önce, bireyi kendisine -düze-
Mevcut sistem içinde olabilenin bu. ne- karúı koyacak bir konumdan
sınırlarını zorlayarak kültürün her sa- Elbette belli bir kültürün, açarak uzaklaútırma, bu yönde taúıdı÷ı po-
hasında alternatif de÷erler, ürünler, söylersek, belli de÷erlerin, alıúkanlık- tansiyeli daha zararsız olana kanali-
örnekler yaratabilmek de bu müca- ların, ahlaki-siyasi normların, ürünle- ze etme; ardından onu bütünüyle
delenin de÷er boyutunu oluúturur. rin devrimci bir do÷rultuda oluúabil- hesap dıúı bırakabilece÷i bir biçim-
mesi için devrime-devrimcili÷e soyu- de düzenin yoz bir unsuru, düzenle
BURJUVAZøNøN KÜLTÜREL nan insandaki iç dinamik ön koúul- bütünleúmiú bir diúli haline getirme;
DEöERLERøNø YALNIZ øDEOLOJøK lardan biridir. Ama tek baúına yeterli ve ardından da düzene destek ve-
OLARAK MAHKUM ETMEK bir koúul de÷ildir bu. Bu iç dina- ren bir konum... øúte, saydıklarımız
YETMEZ... mizmin boy ataca÷ı, içinde somut ve sayabileceklerimiz böyle bir poli-
Bu di÷er boyut, ço÷u kez yapıldı- sonuçlar yaratabilece÷i bir de "mad- tikanın araçları yalnızca.
÷ı gibi, yalnızca müzikte, resimde, di ortam" gerekir. Bu maddi ortam, Ya yaratmak istedi÷imizde, belli
edebiyatta vs. devrimci içeri÷e sa- proletaryanın kültürünün toplumsal ölçülerde yarattı÷ımızda neler var?
hip ürünler verme gibi dar bir alana yaúamın bütününde egemen olma- Özet bir deyiúle yaratmak istedi-
sıkıútırılamaz. Böylesi bir ele alıú ek- sı çerçevesinde düúünüldü÷ündü, ÷imiz bunların karúıtlarından oluúu-
sik ve yüzeyseldir. Soruna öncelikle sosyalizmdir. Ama ne var ki, "'yeni yor elbette. Ama 2 Eylül'ün fatura-
bu ürünleri, de÷erleri, normaları ya- insan' sosyalizmin iúidir, bunun sına, yarattı÷ı tahribata baktı÷ımız-
ratacak insan unsuru açısından bak- maddi koúullan yok" yaklaúımı için- da salt bu karúıtlı÷ı ifade etmek yet-
mak gerekir. de olamayız yine de. Çünkü bu yak- miyor. 2 Eylül, yalnızca siyasi yapı-
Egemen kültürün ideolojik ola- laúım, egemen kültürden olumsuz lanmaların da÷ıtılması, onlarca insa-
rak mahkum edilmesi kuúkusuz mü- anlamda devrimci saflara taúınan nın idamı, binlercesinin cezaevleri-
cadelenin önemli bir yanıdır. Ama de÷erlerin -en hafif deyimle- ka- ne doldurulması, yüzbinlercesinin iú-
tek baúına yeterli bir yan de÷ildir. nıksanması sonucunu do÷urmakta- kenceden geçirilmesi vs. demek de-
Bu reddediúi kendi prati÷imizle de dır. Bugünkü koúullarda, devrimci ÷il. Baúka bir boyutta bir de÷er
somutlamalıyız. mücadelenin kendine özgü kültürü- erozyonu sözkonusu. Örne÷in, bir
Çünkü bir devrimcinin yaúam bi- nün, yarının "yeni insanlarının olu- dergiye kalkıp kendi çevresi için "i-
çimi, devrimci kültürün -dolayısıyla úaca÷ı bir maddi ortam vardır. Bu nanç bunalımı" saptaması yaptırta-
ÇOZÜM 26
YENø øNSAN
çak ölçüde hem de... Sözünü etti÷i- bundan. Ama belirtmek gerekir ki, Aksi takdirde mücadelenin ihtiyaçla-
miz süreç bitmiú de÷il üstelik; 2 sözü edilen cüretkarlık, bireysel bir rına yanıt vermemiz mümkün de÷il-
Eylül'ün devamı ANAP iktidarında cesaret meselesi de÷ildir. "Her ko- dir.
da, halkı ve devrimcileri sindirme- úul altında mücadeleyi sürdürebil- Yalnızca verileni alan de÷il,
ye-depolitize etmeye yönelik bu kül- mek" diye özetlenebilecek sınıfsal kendisi sonuçlar yaratan bir dü-
türel saldın olanca úiddetiyle, em- bir de÷erin, devrimci kiúilikte özüm- úünce yapısı da bu kültürün bir
peryalizmin uzmanlarından, di÷er senmiú halidir bu. Yaklaúık 20 yıl parçasıdır. Sonra, sorgulayan, araú-
yeni-sömürgelerden koparılmıú yeni önce Mahir ÇAYAN'ın "Artık sosya- tıran, tarihsel geliúmeden yana bir
deneylerle sürdürülüyor. list politikanın devrimci cesaretle dinamizm demektir. Ne burjuva ö÷-
O halde; sürdürülebilece÷i bir ülke haline gel- retileriyle úartlanmıú, ne de Mark-
Burjuvazinin yozlaúmıú kültürü- miútir Türkiye"diyerek saptadı÷ı ger- sizm-Leninizmi dogmalaútırmıú kafa-
ne, yaúam biçimine karúıtlık içinde
oluúturdu÷umuz bu de÷erler, daha Burjuvazinin yozlaúmıú kültürüne, yaúam biçimine
net bir biçimde tanımlanmalı, içerdi- karúıtlık içinde oluúturdu÷umuz bu de÷erler, daha
÷i yanlar ayrıntılandırılmalı, bilince çı- net bir biçimde tanımlanmalı, içerdi÷i yanlar
karılmalı, ve elbette bu çaba, de÷er-
lerimizin devrimci saflarda yaygınlık ayrıntılandırılmalı, bilince çıkarılmalı, ve elbete bu
kazandırılmasına bütünleúmelidir. çaba, de÷erlerimizin devrimci saflarda yaygınlık
kazandırılmasıyla bütünleúmelidir.
DEVRøMCø MÜCADELENøN
KÜLTÜRÜ NELERø øÇERøYOR çek, elbette bu gün daha elzem bir lar sınıf mücadelesinin gereksindi÷i
VE NELERø øÇERMELøDøR? gereklilik ve gerçekliktir. Devrimle» kafalar de÷ildir. Devrim e÷er "so-
70'lerin baúında iktidar perspekti- karúı-devrim arasındaki çeliúkilerin mut durumların somut tahlillerimle
fiyle gerçek anlamda devrim müca- keskinleúmesi oranında da önemi do÷ru bir çizgide ilerleyebilecekse,
delesini baúlatan M-L'ler, bu "de÷er- artacak bir gerçek. øúte bunun için bize gerekli olan, saflarımızda politi-
ler, kurallar, ürünler, normlar" diye "cüret, cüret, daha fazla cüret!" bu- ka üretme anlamında da üretkenli÷i
sayılanların en baúına; halka ve günün temel úiarlarından biri olmak sa÷layabilmektir.
devrime sarsılmaz bir ba÷lılık, ve zorunda. Temel úiarlarımızdan ve Devrimci mücadelenin uzun bir
devrim için sınırsız bir cesaret ve yaúamımızın ayrılmaz yanlarından süreç boyunca oluúmuú kültürünün
özveriyi koyarak, biçimlendirmiúler- biri... içerdi÷i tüm de÷erleri burada tek
dir bu kültürü. Ve bu nitelik, 89'ların "Ayrı ayrı bireysel çabalar, saf tek açmak, bu bir yana, tek tek say-
Türkiye'sine gelinceye kadar ki sü- idealler,soylu erekler u÷runa tüm mak bile mümkün de÷il kuúkusuz.
reçte anti-faúist mücadelelerde, bir hayatı feda etme arzusu, bütün Örne÷in;yıllar boyunca revizyonist
ölüm oruçlarında... kökleúip, yürütü- bunlar tek baúına hayata geçirilirse örgütlenme gelene÷inde mekanik
len mücadelenin ayrılmaz bir parça- ... hiçbirúey yaramaz."(Che). Sınıflar bir içerikle kullanılagelmiú olan "di-
sı olmuútur. savaúının bu özelli÷i, devrimci mü- siplin" kavramı ancak bu mücadele-
Bu özveride, bu kendini verme- cadelenin kültürünü içerdi÷i bir baú- nin içinde yepyeni bir içeri÷e kavuú-
de, hangi biçimde olursa olsun, bi- ka yanı tanımlıyor aynı zamanda: turulmuú, mekanik-bürokratik olma-
reysel çıkar yoktur. Bu özveride Kollektivizm. yan, "gönüllülük" ve "kendini bütü-
"kendisi için gerekli olandan arta ka- Kollektivizm, siyasi müdadelenin nüyle adama" gibi sa÷lam bir teme-
lanı verme" gibi bir biçimsellik yok- do÷rudan eylemler biçiminde yürü- le oturtulmuútur...Örne÷in; "kadının
tur... Artık gelene÷imizin bir parçası tülüúünde kollektif üretme ve uygu- yeri"ne, kadın-erkek iliúkilerine ola-
olan bu niteli÷i hem hayatın her ala- lamada; yaúamın di÷er alanlarınday- gelenden bambaúka bir içerik ka-
nına, hem de saflarımızın bütününe sa "ben"i "biz" yapmada bulur ifade- zandırılmıútır bu kültürde. Cinsiyetle
yaymak, bugünkü görevlerimiz için- sini. Bu alanda önemli eksikliklerin de÷il, yoldaúlık iliúkilerince belirlenir
de olmalıdır. Sürecin önümüze getir- yaúanması,yaúanıyor olması bir so- herúey.ønsanlann de÷erleri, nitelikle-
di÷i özel görevlerde, özel anlarda nuçtur; burjuva e÷itim sistemi kol- ri, cinsiyetleriyle de÷il, halka, devri-
ortaya konan cesaret, kahramanlık, lektif düúünmeyi de÷il, bireysel dü- me karúı sorumlulukları, özverileri,
ve özveriyi günlük yaúamda da, mü- úünmeyi, paylaútırmayı de÷il "kendi- bilinçleri ve cesaretleriyle ölçülür.
cadelemizin her anında da göstere- ne ait olanı" ayrıútırmayı ö÷retir çün- Ve bu konuda saflarımıza taúınmıú
bilmeliyiz. kü. Devrimci mücadele, mücadele- köhne kalıplara karúı mücadeleleriy-
Cüretkarlık, devrimci mücadele- mizin ihtiyaçları da tersine ö÷retiyor le... Bu köhnemiú bakıú açılan, dev-
nin yarattı÷ı bu kültürün ayrılmaz bize. Ve tersini hayata geçirme gö- rimci mücadelede yarattı÷ımız de-
bir parçasıdır. Ve sıkça sözediyoruz reviyle karúı karúıya bırakıyor bizi. ÷erlerin taúımaması gereken bir yük-
ÇÖZÜM 27
YENø øNSAN
tür artık. Ve bu yükü kaldırmak için, geçilecek bir u÷rak hiç de÷il. Öyley- rak sunuluyor kitlelere; birey keúfe-
iúkencehanelerdeki, zindanlardaki se, mücadelemizin yarattı÷ı kültürle, diliyor. Örgütlülü÷ün yaratıcılı÷ı öl-
direniúler, ve 2 Eylül karanlı÷ının devrimcili÷i kendimize bir yaúam bi- dürdü÷ü söyleniyor. "Örgütle birlik-
yırtılıúındaki köúe taúlan incelensin çimi olarak seçmeliyiz. te, bir "örgütün gerekli kıldı÷ı disip-
yeter... Evet, dedi÷imiz gibi ayrı ayrı lin, demokratik merkeziyetçilik mah-
açılabilecek de÷erlerimiz, onur du- DEVRøMCø DEöERLERøN kum edilip(!), yerine liberalizm, ne
yaca÷ımız bir birikim oluúturuyor. "SOL'DAN DEJENERE EDøLMESø oldu÷u belirsiz "demokrasiler geçi-
Hepsini açmak mümkün de÷il ama, ...VE DEVRøMCø AHLAK. riliyor. Ve bunlar da yine Marks'tan,
bu birikim içinde özel bir halkayı Devrimci mücadelenin yarattı÷ı Lenin'den alıntılara dayandırılmaya
oluúturan bir yana daha özel olarak tüm de÷erler, bugün oligarúinin çalıúılıyor.
de÷inmek gerekiyor. ideologları, oligarúinin halkın bilinci- Bunların, bu devrimci de÷erleri
Bizim gibi ülkelerde, iktidarı al- ni karartmak için bir araç olarak kul- karalayıp "tu-kaka"ederken keúfettik-
mayı hedefleyen bir sınıf mücadele- landı÷ı hainler tarafından her fırsatta leri "bireyin özgürlü÷ü, yaratıcılı÷ı",
si, oligarúilerin icazeti ve yasallı÷ıyla karalanıyor, çarpıtılıyor. Ve kuúkusuz onyılların, hatta yüzyılların kokuú-
kendini sınırlamamak durumunda- bunda anlaúılmayacak birúey muú de÷erleri, burjuvazinin úiarları
dır. Mücadelenin bu gerçe÷i, dev- yoktur. Ama aynı de÷erler kendileri- de÷il mi? Evet, tastamam böyledir.
rimci mücadelenin kültürüne "yeral- ne "solcu" diyen kimilerince, devrim Çünkü, karalanan bu de÷erler, dev-
tı" diye bir kavramı da sokmuútur. için savaúmaktan artık iyice uzakla- rimci kalındı÷ı sürece yerine yenileri-
"Yeraltı'nın kendisi baúlı baúına úıp reformizmin kulvarlarında kulaç nin bulunup konulamayaca÷ı de÷er-
bir de÷erler sistemidir, kültürümü- atmaya baúlayanlarca da "tu-kaka"e- lerdir.
zün içerdi÷i pekçok unsuru da etki- diliyorsa, bunların üzerine daha titiz- Soruna salt úu hiç dillerinden dü-
leyen bir niteli÷e sahiptir. ønsanların likle e÷ilmemiz gerekti÷i açıktır. úürmedikleri "yaratıcılık" açısından
tüm özelliklerinin, olabildi÷ince ya- Çarpıtılan,"tu-kaka" edilenlerin ba- baksak bile söylenecek o kadar
lın ve derinlemesine ortaya çıktı÷ı úında "örgüt adamı-dava adamı ol- çok úey olur ki; Che, birey,kollektivi-
bir yaúam biçimidir;yalan ikiyüzlü- ma, kendini feda etme, cesaret" gi- te ve yaratıcılık sorununu úöyle ko-
lük, gevúeklik, bana necilik... kendi- bi de÷erlerimiz geliyor. Çarpıtılmaya yuyor: "..bu örgütleme çalıúması için
ne yer bulmaz yeraltında. Dostluk- çalıúanların özellikle bunlar olması bütün devrimci çabalarda oldu÷u gi-
larsa, normalde tanık olunamaya- rastlantı de÷ildir.Her felsefi düúünce bi, özünde bireye ihtiyaç vardır.
cak bir hızla geliúir, serpilir, pekiúir- belli bir yaúam biçimini beraberinde Devrim, bazılarının ileri sürdü÷ü gibi
ler. Ve artık özveri, kendini verme, getirir. Onların da belli de÷erleri kollektif iradeyi, kollektif insiyatifi
paylaúma ayrılmaz parçalarıdır bu böylesine fütursuzca yadsımaları standartlaútırmak e÷iliminde de÷il-
dostlu÷un. Yeraltı, insanın kendi ira- bulundukları durumun do÷al bir so- dir, tam tersine insanın bireysel ola-
desi üzerinde mutlak bir hakimiyeti- nucudur. naklarını özgürleútirmeye yöneliktir."
dir de aynı zamanda.Böyle olmak "Cesaret", "kendini feda etme" gi- Devrim mücadelesi iúte bu yönelimi
zorundadır. Yeraltının her koúulda
yaúaması bir yanıyla bunlara ba÷lı- Devrim e÷er "somut durumların somut tahlilleri"yle
dır çünkü. do÷ru bir çizgide ilerleyebilecekse, bize gerekli olan,
Elbette, kullandı÷ımız kavram
yanlıú anlamalara yol açmamalı. saflarımızda politika üretme anlamındada üretkenli÷i
"Yeraltı" derken kastımız, tecrit edil- sa÷layabilmektir.
miú bir mekan , ayrık bir yaúam de-
÷ildir. Bizim "yeraltımız" kitlelerin
içinde, onlarla birlikte olmaktır."Ye-
raltı", bir anlamda egemenlere karúı bi de÷erleri çarpıtarak "maceracılık", baúından itibaren içinde taúır, dev-
bir gizlenme gere÷ini, bir sı÷ınak ol- "don kiúotluk" olarak ilan ediyorlar, rim onun doruk noktasıdır. Kapitaliz-
ma durumunu dile getirir. Ve dev- ve Marksizm-Leninizmin ustaların- min elindeki tüm baskı ve iletiúim
rimciler için en iyi sı÷ınak halkın içi- dan alıntılarla kanıtlamaya çalıúıyor- aygıtlarını kullanarak toplumu ablu-
dir. Onlarla kaynaúma, onlarla bü- lar bu görüúlerini. Evet, böyle yap- ka altına aldı÷ı bir sistemde, devrim
tünleúmedir. Yani özcesi, "yeraltı" bir mak zorundadırlar, yoksa, úu son mücadelesinin yarattı÷ı anlayıú ve
mekanı de÷il, bir yaúam biçimini di- sekiz yıl boyunca cezaevlerindeki iliúkiler a÷ının dıúında, bireyin yaratı-
le getiriyor. Hayatın her alanında ör- teslimiyetlerini açıklayamazlar örne- cı gücünü kullanabilece÷i daha öz-
gütlenen, çalıúan bir devrimcinin ya- ÷in. Yurtdıúına kaçıúlarını, ülke için- gür bir ortam düúünmek mümkün
úam biçimini... Devrimci mücadele de bir köúeye sinip beklemelerini de÷ildir. Sınıf mücadelesinin bir ya-
anlık bir süreç de÷il. Devrimcilik de açıklayamazlar. nını oluúturan devrimci ortamın al-
yaúamın belli bir kesitinde u÷ranıp "Örgüt adamı olma" bir fobi ola- ternatifi, mevcut düzeni YÖK sulta-
ÇÖZÜM 28
YENø øNSAN
sındaki üniversiteleri mi olabilecek- ahlak" açısından da sorgulamamızı hoúnutsuzlu÷un, di÷er bir de÷iúle
tir?Yoksa her türlü ürünün yalnızca gerekli kılıyor. Çünkü "Bizim ahlakı- sosyal bunalımın derinli÷inden söz
bir meta olarak de÷erinin oldu÷u mız, tamamıyla sınıf mücadelesinin ediyoruz. Bunalımlar her zaman
sanat "piyasası" mı? Yoksa kokuú- ve proletaryanın menfaatlerinin emri devrimci patlamalara yol açmaz.
muú dernekler, çürümüú "Cafe"ler altındadır"(Lenin). Bu ahlakın özü Sosyal bunalımın böylesi derinleúti-
mi? Yalnızca kendilerine yazıp çi- de, kendimize, yoldaúlarımıza, hal- ÷i koúullarda, toplumsal çürüme ve
zen "yazım platformları" mı? Ya da ka karúı tam açıklık, uzlaúmayı red yozlaúma da yakın bir tehlikedir.
bir kaçıúın ifadesinden baúka ve kendini adamadır. Çünkü sosyal bunalım, umutsuzlu-
birúey olmayan "bohem" ortamlar Açıktır ki, devrimci sol güçlerin ÷u, her türlü sapkınlı÷ı, halkın çeúitli
mı? saflarında "birey mi-kollektivite kesimleri arasında suni ayrım ve
Evethangisi, özveriyle, sorumlu- mi?","bireyin kurtuluúu mu-halkın düúmanlıkları, yaúam tarzlarında
lukla,yaratıcılıkla, bilinçle, cüretkar- kurtuluúu mu?"gibi ikilemelere, sah- korkunç bir dejerenasyonu besle-
lıkla, ba÷lılıkla ve halkımızın nesnel te sorulara yer yok. Bir tek úey var yen bir ortam yaratır. Ve bu olasılık,
gerçeklikleriylebiçimlenmiú bu orta- burada; devrim mücadelesinin bir sözünü etti÷imiz mücadelenin -ya-
mın yerini tutabilir? parçası olabilmek, herúeyimizle ken- ni, burjuva kültürüne karúı ideolojik
Egemen sınıfları, düzeni korku- dimizi buna verebilmek ve iktidar mücadele ve devrimci kültürün ge-
suzca karúısına alıp, emekçi halkın kavgasını zafere ulaútırmak. liútirilip yaygınlaútırılması- önemini,
yararına, iyi, güzel úeyler yaratmak yakıcılı÷ını arttıran bir baúka neden-
isteyen, halkın mücadelesinin için- "YENø øNSAN"LAR OLABøLMEK, dir.
de olmalıdır."Halka inmek", "halka MÜCADELENøN GELøùTøRøLMESøNDE Evet bugün biz bu mücadeleye
gitmek"gibibir ifadeyi bilinçli olarak ATLANMASI OLANAKSIZ önce içimizden baúlıyoruz; kendimi-
kullanmadır bu noktada. Özellikle SOMUT BøR GÖREVDøR. zi yeniden biçimlendirerek. Üzeri-
tartıútı÷ımız sorunda bu söz, burju- Devrimci mücadeleden do÷an mizdeki zaafları, küçük-burjuva de-
va politikacılarının, sanatçılarının, ve kültür, gerçekte iúçi sınıfının ve ÷erleri aúmanın yolu sanıldı÷ı kadar
kimi sözde aydınların dilinde yalnız- emekçi halkın ele geçirdi÷i mevziler- zor, karmaúık de÷ildir. Bu yöndeki
cabir demagoji malzemesi halini al- den biri olarak görülmelidir. Ele ge- çabanın temelinde inanç varsa zor
mıú,belirsizleútirilmiútir. Bu noktada çirdi÷imiz her mevzi, mücadelenin de÷ildir: "Onun (halkın) u÷runa can-
'do÷rusu,somut olan, "halkın müca- geliútirilmesinde, kitleselleútirilmesin- larımızı seve seve vermeye hazırız;
delesinin içinde"olmaktır. Yaratıcılı- de bizim için yeni bir basamak teú- öyleyse halkın ihtiyaçlarıyla çatıúıp
÷ıntüm zenginli÷iyle gerçekleúebile- kil eder. O halde, bu kültürü her da bizim terkedemeyece÷imiz bir fi-
ce÷i alan budur. devrimci kendi benli÷inde gide- kir, bir görüú, bir kanı ya da bir yön-
Bir kez daha vurgulanmalı ki, rek artan bir ölçüde içselleútirmeli- tem olabilir mi?"(Mao).
devrimcilik gerçekte, yalnızca lafız- dir. Bizim ele alıúımızda iradi bir yan
larda sosyalizmi savunmak de÷il, Devrimcili÷i yaúam biçimi haline a÷ır basıyor. Yani "alt yapının belirle-
bunun için savaúmayı, her türlü öz-
veriyi göze alıp almamaya ba÷lıdır. Evet bugün biz bu mücadeleye önce içimizden
Ve ancak bunu göze alanlar bu ni- baúlıyoruz; kendimizi yeniden biçimlendirerek.
telemeye hak kazanırlar. Onlar bu- Üzerimizdeki zaafları, küçük-burjuva de÷erleri aúmanın
nugöze alamayarak, göze almadık-
larını pratikte hayata geçirenleri de
yolu sanıldı÷ı kadar zor, karmaúık de÷ildir. Bu yöndeki
M-L adına mahkum etmeye çalıúır- çabanın temelinde inanç varsa zor de÷ildir.
ken, lafızlara sı÷ınıp durumlarını, ni-
yetlerini (daha do÷rusu devrime ni-
yetsizliklerini) gizleme gayretindeler. getiremeyen "devrimciler"elbette kit- yicili÷i" gibi bir genellikte de÷il, o
Olgulara ve olaylara, devrimin çıkar- leleri örgütlemekte de yetersiz kala- "alt yapıyı de÷iútirmeye soyunmuú"
ları açısından, devrimci mücadele- caklardır. Ve elbette bunun tersi de saflarda iradi bir biçimlendirme so-
nin geliúimi açısından de÷il, müca- do÷rudur.FPL'li devrimcilere "örgü- runudur bu. Ve bu volontarizmi ya-
dele kaçkını konumlarından baka- ratan da, bizim devrimci kültürümü-
te katılıú nedenleri soruldu÷unda, si-
rak açıklamalar getiriyorlar. Ve ze temel olacak düúünce, inanç ve
yasi nedenlerin yanısıra insan iliúki-
böylelikle de onlar, proletaryanın pratiktir.
lerinin, eme÷e verilen önemin, ve
sınıf ahlakını ayaklar altına alıyor- Devrimci sol güçler, her alanda
örgüt üyelerinin insancıllı÷ının da
lar. oldu÷u gibi, bu alanda da örnek ve
kararlarında büyük rol oynadı÷ını"
Kendilerine hangi sıfatlan layık önder olma sorumlulu÷unun bilin-
söylemeleri bu noktada yeterli bir
görüyor olurlarsa olsunlar, devrimci ciyle davranmak durumundadırlar.
açıklık sunuyor sanırız.
mücadelenin yarattı÷ı de÷erler karúı- Ve davranacaklardır da.
Öte yandan, bugün kitlelerdeki
sındaki tutumları, onları "devrimci
ÇÖZÜM 29
l EYLÜL
EVRENSEL BARIùIN
DÜùMANI
EMPERYALøZMDøR
Eylül 1939 da Alman faúizmi- da (bölgesel savaúlar) kulanılan si- lik taúımamaktadır.
nin ordularıyla Polonya'ya ve lahlar, ezilen halklara kan ve gözya- Bu tabloyu úöyle özetleyebiliriz;
di÷er ülkelere saldırdı÷ı ve úından baúka birúey vermemekte- halklarımızın açlık ve sefalet içinde
milyonlarca insanı dir. yaúaması, cezaevlerinde devrimci
bombalarıyla, kurúunlarıyla katletti÷i Ve emperyalizm bugün, savaúla- tutsaklara karúı uygulanan ve ölüm-
tarih olarak insanlık tarihine geceli 50 rı do÷uran kendisi de÷ilmiú gibi si- lere varan iúkencelerin devamlılı÷ı,
yıl oluyor. Ancak emperyalizmin yeni lahsızlanma konusunda zirveler ya- gecekonduları yerle bir edilen halk-
savaú oyunları, insanlı÷ı hala yeni pıyor barıú ça÷rılarında bulunuyor. ların açlık ve yoksulluk içinde yaúa-
savaúların içinde oyalamakta, yeni Ama silahlanma durmuyor, her ge- ması, gecekonduları yıkılmasın diye
pazar alanları yaratarak militarist çen gün geliúiyor. Çünkü emperya- direnen kadınlarımızın genç kızları- ,
ekonomisini bu pazarlarda kan ve list silah tekellerinin kârlarına kâr ka- mızın uyuúturucularla uyutulması,
barut olarak halklara sunmaya devam tabilmeleri için dünya halklarını bir- seksen yaúındaki anaların dövülmesi
etmektedir. birlerine kırdırması gerekiyor. ve tutuklanmaları, kadınlarımızın
Bugün dünyanın dört bir yanında Ülkemizde yaúanan "barıú"ta bu devlet eliyle yapılan lüx fuhuú evle-
devam eden bu haksız savaúlar- tablodan ba÷ımsız ve ayrı bîr özel- rinde kendilerini pazarlamaları, em-
peryalist yoz kültürün yarattı÷ı uyuú-
Gerçek barıúın sa÷lanması emperyalizm ve turucu ve alkol ba÷ımlılı÷ının gençlik
iúbirlikçilerine karúı savaúa savaúa olacaktır üzerinde yarattı÷ı erezyon...
"Dünya Barıú Günü" dolayısıyla
yukardaki tabloyu vurgulamak ve
emperyalizmin dünya halklarını kan
ve barut kokularıyla bo÷maya yönelik
savaúları ve ülkemizde yaúanan
gerçekleri teúhir ve protesto için Sir-
keci, Bahçekapı Hamidiye caddesin-
de, 150'ye yakın bir kitleyle yapılan
gösteride, kadın erkek ve çocukla-
rın oluúturdu÷u, kortejde savaú
aleyhtarı dövizler, ve DEMKAD'lı ka-
dınlar imzalı "Barıú øçin Savaúta Ka-
dın Erkek Omuz Omuza" yazılı pan-
kart ve kırmızı karanfiller ve sloganlar
vardı.
Yaklaúık 150-200 metre düzenli
kortej halinde sloganlarla yürüyen kit-
le, herhangi bir müdahale olmaksızın
gösterilerini tamamlayıp da÷ıldı.
ÇÖZÜM 30
l MAYIS VE MAHKEMELER
MAHKEMELERDE 1
MAYISIN ANLAMI VE
DEVRøMCø TAVIR
ÇÖZÜM 31
l MAYIS VE MAHKEMELER
ÇÖZÜM 32
l MAYIS VE MAHKEMELER
hızla terkedildi. Reformizmin attı÷ı da sürdürmesini bildiler. Beyo÷lu tümünün onurunu yücelttiler.
Abide-i Hürriyet Alanı düúüncesi, karakolunda konulan aktif direnme DGM savcılı÷ında da yine iki ayrı
birço÷u için can simidi oluverdi. tavrı ve açlık grevi Emniyet .ùube- tavır geliúti. Bunlardan biri, "oradan
Öte yandan " Mayıs proletaryanın nin hücreleri ile sorgu odalarında falanca yere giderken geçiyordum
bulundu÷u her yerde kutlanır" gibi da kesintiye u÷ramadı. Birçok Ma- ve beni de Mayıs'a katıldı÷ım sa-
keskin görünümlü demagojik söy- yıs gözaltısı devrimci, açlık grevini nısıyla polisler gözaltına aldılar" úek-
lemler türedi. Ve ardından Mayıs polisin tüm kırma çabalarına ra÷- linde, kendi eyleminin meúrulu÷una
kutlamaları kendili÷indencili÷e bıra- men sonuna kadar sürdürdü. Meh- inanmadı÷ı için savunmanın uygun
kılabildi. met Akif Dalcı'yı katleden, onlarca zeminini de yakalayamayan olum-
øúçi sınıfının eylemini bölen ve emekçiyi yaralayan, iúkencecili÷i ile suz tavırdır. Di÷eri ise, Mayıs'ın
de kendili÷indenli÷e tapınmanın ifa- tescillenmiú polise ifade vermeyi meúrulu÷unu savunarak katıldı÷ını
desi haline gelen öneriler aslında reddetti. Gözaltılarda bir devrimci- dile getiren, Mayıs'a katılmanın
oportünizmin 2 Eylül sonrası içine nin konumu, kitlesel bir gösteri sıra- de÷il, Mayıs'a saldırmanın suç
düútü÷ü durumun tipik bir gösterge- sındaki direniúe denk düúmez. Dev- olaca÷ını cesaretle ortaya koyan ta-
siydi. rimci, oligarúinin vahúeti karúısında vırdır.
Bu durumda yı÷ınların yaratıcı tek baúına diúe diú bir kavga verip, Nitekim bu ayrımlaúma úu ya da bu
gücünü yadsıyanların, eylemlilikleri- sınıflar mücadelesinin bu zorlu ala- úekilde ve ama asla gayri iradi
nin meúrulu÷una da inanmaları bek- nında baúarılı bir sınav vermek zo- olmayan tarzda Mayıs mahkeme-
lenemezdi. Mayıs'ın ardından ya- rundadır. Burada silah gücü, kol gü- lerinde de devam etti. Ne katılma-
úanan gözaltı süreçleri, DGM savcılı- cü de÷ildir etkili olan. Çırılçıplak bir dım diyenler aslında kendi meúrulu-
÷ı ve sorgu hakimli÷inde ortaya çı- kavgadır verilen... Mücadelesinin ÷unu ortaya koymaktan çekinenler
kan suçluluk psikolojisi baúka türlü anlayıúlarının getirdi÷i
izah edilemez. perspektiften ba÷ımsız
Mayıs'ın meúrulu÷u Yı÷ınların yaratıcı gücünü yadsıyanların, hareket ediyorlardı, ne
nasıl yaratılacaktı? eylemliliklerinin meúrulu÷una da de devrimci sol güçler
Birincisi; Mayıs, ey- Mayıs'ı kararlılıkla savu-
inanmaları beklenemezdi. Mayıs’ın ardandan
lemlili÷in cesareti, özveri- nurken anlayıúlarından
si ve kararlılı÷ı ile emekçi yaúanan gözaltı süreçleri, DGM savcılı÷ı ve geleneklerinden ba÷ım-
kitleler nezdinde bilince sorgu hakimli÷nde ortaya çıkan sızdılar...
çıkarılabilirdi. suçluluk psikolojisi baúka türlü izah edilemez. Mayıs'ta tutsak dü-
økincisi ise, eylemlilik úen devrimci sol güçler
kararlı tutumlarla beslen- bulundukları cezaevinde
meli, gücü arttırılmalı ve bir an önce davalarının
böylelikle oligarúinin geri adımlar at- meúrulu÷una sarılarak, polisin yarat- açılmasını beklediler.
ması sa÷lanmaya çalıúılmalıydı. Ve mak istedi÷i suçluluk psikolojisini Mahkeme kürsüsünden tüm halkı-
Mayıs hakkının yeniden kazanıl- yerle bir eden oligarúi karúısındaki mıza, hatta tüm dünya halklarına
ması için egemen güçlerin barikatla- zaferini de ilan etmiútir artık. Ne ki, seslenmek istiyorlardı.
rı karúısında ilerleyen emekçiler kendi meúrulu÷una inanmayanın, " Mayıs yargılanamaz" diyecek-
meúrulu÷u ancak kerte kerte kabul kafasında yürüttü÷ü davanın haklılı- ler, ülkemizdeki hukuk sisteminin
ettirebilecekti. ÷ını çözümleyememiú olanın dünya- oligarúinin nasıl sadık bir hizmetkarı
Demek ki bir yandan emekçi sı- sı da ufacıktır. Halkın devrimci dava- oldu÷unu göstereceklerdi.
nıflara mücadeleyi yükseltici mesaj- sına sarılmayanın, bu nedenle baúa- " Mayıs yasaklanamaz" diyecek-
ları canlı bir biçimde iletirken, di÷er rısızlı÷ı ve yenilgisi de kaçınılmaz ler, ülkemizdeki egemen sınıfların
yandan oligarúinin önümüze dikmiú olacaktır. øúte Mayıs'ta yaúanan demokratik hak ve özgürlükleri kısıt-
oldu÷u setleri aúmak gereklidir. Bu farklı tavırların ardında yatan gerçek lama yolunda nasıl cinayetlere bile
perspektif, gözaltıların ardından or- de burada aranmalıdır. Kimileri .- baúvurmaktan çekinmedi÷ini teúhir
taya konulacak aktif direnme tavrı- ùube úartlarını bir an önce kurtul- edeceklerdi. "Demokrasi" yaygarala-
nın, savcılık ve sorgu hakimli÷i kar- ması gereken yer olarak algıladıkları rının eli kanlı, zorba bir yönetimi
úısında da meúrulu÷a sahiplenme için Mayıs'ı savunmadılar. Dev- maskelemeyi amaçladı÷ını ortaya
tavrıyla devam ettirilmesi gereklili÷i- rimci sol güçler Mayıs'ı her koúul- koyacaklardı.
ni göstermektedir. da savunmanın ilk halkası olarak úu- "Mehmet Dalcı'nın katillerini isti-
Devrimci sol güçler, Mayıs'a bede øfade vermeme, Mayıs'ı sa- yoruz" diyecekler, Mehmet Dalcı ve
aktif ve kitlesel katılımlarıyla göster- vunma yolunu seçerek siyasi polis onun nezdinde '77 Mayıs'ında
dikleri coúkuyu, gözaltı koúullarında karúısında Mayıs direniúçilerinin katledilen 34 emekçinin hesabının
sorulması gerekti÷i mesajını tüm
ÇÖZÜM 33
l MAYIS VE MAHKEMELER
dünyaya ilan edeceklerdi. Faúist katil- çabalara karúın devrimci tavırda bü- olumsuzdu.
lerin teúhiri, Mayıs 89'da yerine geti- tünlük sa÷lanamadı. Yapılan tartıú- Buna ra÷men Mayıs mahkeme-
rilmesi hayati önem taúıyan bir görev- malar bu gruplar üzerinde depoli- lerinde çeúitli anlayıúlardan tek tek
di. tizasyon ve yılgınlı÷ın açı÷a çık- yargılananların dıúında belirli bir kit-
"Asıl yargılanması gerekenler, masında, katalizör rolü oynadı. leselli÷i temsil eden øúçilerin Sesi ve
Mayıs'ta emekçilere çevresi ile Özgürlük
vahúice saldıranlar- Dünyası dergilerinin
dır diyecekler, taraftarlarına ortak
Mayıs'la ilgili açılan sesin çıkartılabilmesi
davaların katliamları için ortak paydaların
gizlemeye hizmet belirlenmesi
etti÷ini ortaya koya- yönünde ça÷rı
caklardır. yapıldı. Devrimci so
Mayıs mahke- güçlerin hazırladı÷ı
meleri oligarúinin ortak dilekçe tasla÷ı
anti-demokratikli÷in i, tartıúmaya açıldı÷ı
iúçi sınıfının varlı- zaman ilk tepki,
÷ından rahatsız olu- Özgürlük Dünyası
úunu, emekçilerin taraftarlarından
birlik ve dayanıúma- geldi. Böyle bir
sından duydu÷u anlayıúla hazır-
korkuyu, katliamcı lanmıú bir dilekçeyi
çirkef yüzünü sergi- asla kabul edeme-
lemek için büyük yeceklerini söylü-
önem taúıyordu. yorlardı. Çünkü di-
Mayıs 89'da '89 l Mayıs'ında Alanda baúlayan kavga yaúamın her alanında savunulmalıdır. lekçede açıktan açı÷a "
tutsak düúen dev- Meúruluk ancak böyle sa÷lanabilir. Mayıs'ın yara-
rimci sol güçler, bu tıcıları biziz" deniliyordu.
bilinçle Mayıs mahkemelerini Hepsi bu kadar!
Oysa Ma-yıs'ın meúru oldu÷unu
hazırlandılar. Mayıs mahkemelimi söylemek onlara göre yeterliydi.
iúçilerin, emekçilerin, "KøTLELERE MAYIS'IN
Katıldı÷ımızı belirten bir ifade
ö÷rencilerin,memurların haklı MEùRULUöUNU KAVRATMAYA
vererek burjuvaziye cesaret
davasını tüm dünyaya duyurmada ÇALIùIRKEN KENDø KAFAMIZDA
gösterisi mi yapılacaktı? Ayrıca
bir kürsü olarak kullanmak istiyorlar- BU MEùRULUöU YARATAMAMIùIZ"
burjuvazinin mahkemeleri bizim
dı. Mayıs tutsakları arasında dev- Yukardaki sözler Mayıs mahke-
için kürsü olamazdı. Mayıs "
rimci sol güçler ço÷unluktaydım Fa- melerinde ortaya koyulması gere-
sınıfın içinde" kutlanmıú, görev ta-
kat di÷er anlayıúlardan tutuklularla ken tavır tartıúılırken iyi niyetli bir
mamlanmıútı. ùimdi önemli olan dı-
mahkemelerde ortak bir ses çıkart- DY taraftan konuúmacı tarafından
úarı çıkıp tekrar "sınıfın içine" gir-
mak olumlu olaca÷ı için, birlik zemi- dile getirildi. Kendisi tavrımıza katılı-
mekti.
ninin yaratılmasına yordu. Ama arkadaúlarını ikna ede-
Arkadaúlara Mayıs'ı
çalıúıldı. Di÷er savunmanın tarihsel
anlayıúlar sürecin Mücadelesinin meúrulu÷una sarılarak, polisin önemi, kitlelere cesaret
gerektirdi÷i do÷ru yaratmak istedi÷i suçluluk psikolojisini yerle bir kazandırmada, moral
tavırları tam anla- eden, oligarúi karúısındaki zaferini de ilan vermede iúlev yük-
mıyla hayata geçir- etmiútir artık. lenece÷i boúuna
memiú olsalar da, anlatılmaya çalıúıldı. En
hiç olmazsa mahke- sonu, "bu p... kararıdır,
melerde do÷ru bir biz buradan
perspektifle hareket etmelerinin mıyor ve bu sözlerle onların ruh ha- de÷iútiremeyiz" diyerek tartıúmayı
sa÷lanması için u÷raú verdiler. lini açı÷a vuruyordu. øçinde bulun- kestiler. Ama bu tavır(sızlık) la-rında
Bir çok siyaset ise Mayıs'ın dukları durumu en açık haliyle ta- yalnız kalmamak için, geri e÷ilimleri
meúrulu÷unu bilince çıkaramamıútı. nımlayan bu sözler, nesnel bir ger- körüklemeyi de ihmal etmediler.
ùubedeki olumsuzluklar, ve savcılık- çe÷in ifadesi olması yanında, Ma- Devrimci sol güçler tarafından
taki geri tutum; mahkemelerde ne yıs mahkemelerinde konulması iste- Özgürlük Dünyası taraftarları Ma-
pahasına olursa olsun cezadan kur- nen do÷ru tavıra yanaúmamanın ba- yıs mahkemelerinde alaca÷ı tavrın
tulma iste÷iyle bütünleúti. Ve tüm hanesi olarak öne sürüldü÷ü için hukuki kaygıları politik görevlerin
ÇÖZÜM 34
l MAYIS VE MAHKEMELER
önüne çıkarmak anlamına geldi÷i dim dememek için bin dereden su lerin bu söylemini do÷al karúılamak
ortaya koyuldu. getiren söylemlerini uzatmak müm- gerekiyor.
øúçilerin Sesi ve çevresi taraftarları kün; fakat gerekmiyor. Ne Özgürlük Dünyası'nın kararı
dıúarda alınmıú kararımız var vb. Hukuki kaygılar ön planda tutul- ne de DY taraftarlarının iler tutar bir
diyerek dilekçe tasla÷ına hemen duktan sonra mahkemelerde de yanı bulunmayan gerekçeleri Ma-
yüz çevirmediler. Onlarla daha fazla apolitiklik kendini üretiyor. Öyle ki yıs'ın mahkemelerde de kararlı bir
tartıúmak, hatta Özgürlük Dünyası ço÷u zaman meúrulu÷un savunul- úekilde savunulmasının önünde en-
taraftarlarının kaçtı÷ı kitle tartıúması- ması adına söylenen keskin lafızlar gel de÷ildi. Ve aslında sorun, uy-
na katıldıkları için düúüncelerini da- "Ben aslında tesadüfen oradan geçi- gun an ve zeminin varolup olmadı-
ha ayrıntılı ö÷renmek olana÷ı do÷- yordum ki, polis, beni göstericilerle ÷ı noktasında çoktan açıklık kazan-
du. Fakat açıkçası ileri sürülen ge- karıútırdı ve yakaladı." úeklinde bir mıútı.
rekçeler iç tutarlılı÷a sahip olmadı÷ı ifadeyle tamamlanınca, ister iste- Getirilen gerekçeleri ele alırsak:
için net bir görüúlerinin bulundu÷u- mez dengesizli÷in, tutarsızlı÷ın, ce- Birincisi, devrimciler yaúadıkları
nu sanmak ancak yanılgı olabilir. saretsizli÷in daha net bir úekilde su toplumda öncü/önder vasfına sa-
Tutsaklıkta oldukça zenginlik taúı- yüzüne çıkmasına neden oluyor. Ve hip olmalıdırlar. Bu nedenle, onlar
yan görüúlerini sıralarsak; kaçınılmaz bir biçimde meúruluk için toplumu hep ileri do÷ru taúı-
"Mahkemede Mayıs'a katıldık söylemleri de karikatürleúiyor. mak, yönlendirmek baúat görevdir.
úeklinde ifade vermek do÷ru bir ta- Nitekim tartıúmalar sırasında dev- Mayıs'ta devletin terörünün teúhiri
vırdır. Aslında biz de böyle yapacak- rimci sol güçlerin iknaya yönelik ola- ya da eylemin meúrulu÷unun savu-
tık. Ama úube ve savcılıkta koyulma- rak dile getirdikleri tüm uyarılar bi- nulması atlanılmaması gereken nok-
sı, gereken do÷ru tavırda eksik ka- rer birer do÷rulandı. Duruúmalarda talar olmakla birlikte, bu savunular
lındı÷ı için bu durum mahkemeler- görülen iki tavır net olarak birbirin- bugün burjuva aydınları tarafından
bile úu ya da bu úekilde ifade edil-
mektedir. Hal böyleyken savunulma-
Sınıflar mücadelesi el titremesini hiçbir dönem sı gereken do÷ru tavır, topluma ye-
affetemdi, affetmiyor da... 1 Mayıs mahkemelerinde ni ve daha ileri mesajlar verebilmek-
tir. Bu ileri mesaj da Mayıs'ın biz-
do÷ru devrimci tavırdan yan çizenler de bu nedenle zat yaratıcıları oldu÷umuzu cesaret-
le savunmaktan geçer. Kitlelere yö-
hafızalardan silinmeyeceklerdir. neltti÷imiz " Mayıs meúrudur" úek-
lindeki mesajlar ancak böylesi bir
savunuyla inandırıcılık kazanabilir.
deki tavrımızı da etkileyecektir. Mah- de ayrımlaútı. Aynılar aynı, ayrılar ay- Aksi halde kendi meúrulu÷una inan-
keme bu eksiklikleri telafi edece÷i- rı yerde kümelendiler. øçlerinde Öz- mayan ve inanmadı÷ı için de katıldı-
miz bir yer de÷ildir." gürlük Dünyası taraftarları ve øúçile- ÷ını dile getiremeyen " Mayıs savu-
"Sorunu katıldım-katılmadım ikile- rin Sesi çevresi taraftarlarının da bu- nucuları" çıkar ki, bu durumda da
mine sokmak yerine ortak dilekçe- lundu÷u bir grup ifadelerinde Ma- geniú yı÷ınlara soru sorma hakkı
nin içeri÷ini tartıúalım. Amaç Ma- yıs'a katılmadıklarını ispatlamaya ça- do÷ar: " Mayıs madem meúrudur,
yıs'ın meúrulu÷unun savunulması ve lıúırken uydurdukları senaryolarla o halde sen niye katılmadın ya da
devlet terörünün teúhir edilmesidir." kendilerinden baúka kimseyi kandı- katılmadım diyorsun?"
"ùube, savcılık ve tutuklama ha- ramadılar ama sınıflar mücadelesin- økincisi, úube ve savcılıkta konu-
kimli÷inde genel e÷ilim katılmadım deki inanç ve kararlılıklarının düzeyi- lan tavrın eksik oldu÷u söyleniyor-
úeklinde ifade vermekti. Bu ifadeyi ni de açı÷a vurmuú oldular. Devrim- sa, do÷ru tavır bu eksiklikleri sürdür-
úimdi mahkemede katıldım diyerek ci sol güçler ise sorumluluklarının mek olamaz. Bu anlamıyla soruna
de÷iútirmek, basit bir çıkıútan ibaret- gere÷ini yalnız kalmalarına ra÷men iradi yaklaúmak esastır. Aksi halde
tir ve mücadele prati÷ine hizmet et- yerine getirdiler. tutarlılı÷ı úube ifadesine ya da savcı-
mez." Birlik gerçekleúmemiúti ve biz ay- lıktaki tutumuna devam etmekte ara-
"Mahkemelerde her dönemde ey- rı düúmüútük. "Birlik" diyenlerin anla- yan, mahkemelerde üzerine düúen
lemimizi savunmanın meúrulu÷u yıúları bu zeminde gerçekleúiyordu. görevi yadsır. Kitlelere Mayıs'ın
vardır. Fakat bu dönemde Ma- Geri e÷ilimler, bireysel kaygılar ve meúrulu÷unu savunurken canlı ör-
yıs'a katıldım úeklinde ifadevermek, devrimci sol güçlere karúı olma... nek sunmanın basit bir çıkıútan baú-
örgütlülü÷ün seviyesine denk düú- Devrimciler bu tür bir birli÷i kabul ka anlam taúımayaca÷ını ve müca-
müyor." edemezlerdi. Ve muhtemel ki, bu dele prati÷ine hizmet etmeyece÷ini
øúçilerin Sesi ve çevresi taraftarla- çevrelerce yine sekter ilan edilece- savunmak ise anlaúılır gibi de÷ildir.
rının mahkemedeki Mayıs'a katil- ÷iz. Devrimci tavrın gerisine düúen- Mahkemeler, devrimciler için bir mü-
ÇÖZÜM 35
l MAYIS VE MAHKEMELER
cadele mevzii, düúüncelerini geniú ki, siyasi kaygıları devrimci sol güç- ve yarına olan inancın göstergesiy-
yı÷ınlara da iletebilecekleri bir kürsü ler üzerinde ba÷layıcı olamazdı. øk- di. Kitleleri bir yandan Mayıs'ın
olmasaydı, tarihe karúı sorumlulukla- na çabaları sonuç vermeyince, yal- meúrulaútırması için mücadeleye
rımız bulunmasaydı arkadaúlara nız kalmak pahasına da olsa Ma- ça÷ırıp, di÷er yandan mahkemeler-
hak vermek mümkün olabilirdi. yıs'ın tarihsel önem taúıyacak savu- de bu mücadeleyi baltalayan bir ta-
Buna ra÷men arkadaúlardan iste- nusu oligarúinin mahkeme kürsü- vırl almak, devrimci tavır olamazdı.
nen, Mayıs sonrasında kaleme al- sünden ülke halkları ve tüm dünya øúte tüm bu düúüncelerden hare-
dıkları "kamuoyu açıklamasında kamuoyuna seslenilerek yapılacaktı. ketle;
yazdıklarından daha ileri tavır gös- Biliniyordu ki, 2 Eylül'ün yarattı- Demokrasi mücadelesinde Ma-
termeleri de de÷ildi. ÷ı depolitizasyon ve bilinç çarpıklı÷ı yıs mevzisini kazanmak için,
ùöyle diyorlardı açıklamalarında: kitleleri en meúru hak ve taleplerine Geniú halk yı÷ınlarının üzerine
"Bizler iúçi sınıfının mücadele, birlik sahiplenmekten uzaklaútırmıútı. O çöreklenmiú olan yılgınlık, pasifikas-
dayanıúma günü olan Mayıs'ta halde Mayıs'a Mayıs alanında yonun etkilerinin kırılmasında iúlev
Taksim Alanında gözaltına alınan devletin resmi terörüne gö÷üs gere- yüklenmek için,
ve DGM tarafından tutuklanan iúçi rek sahip çıkıldı÷ı gibi, ceza tehditle- Yeni yeni kazanılan direniú gele-
ve ö÷rencileriz(...) bu saldırganlık rine ra÷men Mayıs'a katılmanın neklerinin zeminini oluúturan inanç
karúısında en do÷al hakkımızı, sa- bir hak oldu÷u mahkemelerdede ve kararlılı÷ı, mahkeme kürsülerin-
vunma hakkımızı sonuna kadar haykırılmalıydı. Bu ileri adım, yı÷ınla- de de ifadelendirerek devrimci gele-
meúru bir çizgide kullandık"(øúçile- rın üzerinde yer etmiú olan depoliti- neklerimizi pekiútirmek için,
rin Sesi, sayı:3 sf:5) zasyonun kırılma çabalarının ayrıl- Yakalanan tarihsel momenti iyi
Arkadaúlar bu ibarelerle kamuo- maz bir parçasını oluúturacaktı de÷erlendirip toplumu ileri taúımak,
yuna seslenmiúler, fakat mahkeme Biliniyordu ki, kendi mücadelesi- bu çaba do÷rultusunda önderlik gö-
kürsüsünde aynı söylemleri tekrarla-
yacak cesareti kendilerinde bulama-
1 Mayıs’a 1 Mayıs alanında devletin resmi terörne
mıúlardı. Ama akıllarına getirmemek-
gögüs gererek sahip çıkıldı÷ı gibi, ceza tehditlerine
te ısrar ettikleri bir úey vardı. Tarihe
ra÷men 1 Mayıs’a katılmanın bir hak oldu÷u
kalacak olan "kamuoyuna" yapılan
mahkemelerde de haykırılmalıydı.
ve dergi köúelerine sıkıúmıú bu söy-
lem de÷il, siyasal dürüstlükle ilgisi
olmayan çeliúkili davranıúları ve de
mahkeme kürsüsünde yoldan ge-
çerken nasıl tesadüfen alındıklarını
ispatlama çabaları olacaktı. nin meúrulu÷una inanıp, bunu pra- revini yerine getirmek için
tikte kanıtlamayanın, yı÷ınları etkile- Oligarúinin Mayıs direniúi ve
Sınıflar mücadelesi el titremesini
me, yönlendirme úansı da yoktur. Mehmet Akif Dalcı'nın katli ile ilgili
hiçbir dönem affetmedi, affetmiyor
Devrimcilerin mahkem tavrı, tam da yalan, çarpıtma ve demagojilerini
da... Mayıs mahkemelerinde do÷-
bu nedenle burjuva liberallerinin da- açı÷a çıkarmak için, Mayıs mah-
ru devrimci tavırdan yan çizenler de
hi(hatta Anayasa Mahkemesi karar- kemeleri, direniúçilerin sesinin tüm
bu nedenle hafızalardan silinmeye-
larında da kabul edilen) kabul etti÷i, dünyaya iletilebilece÷i politik bir kür-
ceklerdir.
soyut "t Mayıs meúrudur" nakaratla- sü olarak kullanıldı.
rıyla sınırlı olamazdı. Mayıs meúru Oligarúi devrimci sol güçlerin
1 MAYIS MAHKEMELERø VE
ise, haklı ise suç olamazsa bunu Mayıs direniúini savunan kararlı tavrı
DEVRøMCø SOL GÜÇLERøN TAVRI
mahkemelerde de öncelikle savuna- karúısında úaúkınlı÷a düútü. Davanın
Devrimci sol güçler, henüz
cak ve cesaretle gösterecek olanlar açılmasıyla nasıl bir politik gaf
Mayıs mahkemeleri açılmadan,
devrimcilerdi. Devrimci sol güçler iúledi÷inin farkına vardı÷ında ise iú
alacakları tavrı net bir biçimde
bu noktada tehdit ve baskılarla sin- isten geçmiúti. Mahkeme silahı, oli-
dosta düúmana ilan etmiúlerdi.
dirilmiú kitlelerin ruh haline sahip garúinin üzerine do÷ruldu. O, kendi
"... Mayıs, DGM'lerde tüm gör-
olamazlardı. Tam tersine ülke topra- silahı ile vuruldu.
kemiyle bir kez daha yaúanacak
÷ına cesaretin kararlılı÷ın, inancın Mayıs'ı savunmak konusunda
Evet Mayıs 89 henüz bitmedi. Ve
hesaplaúması da bir yandan oligar- tohumu Mayıs'ta gerçekleútirilen tüm çabalara karúın mahkemelerde
úiyle sürerken, di÷er yandan da yaratıcı direniúe sahiplenerek ekile- de birlik sa÷lanmamıútı ama Ma-
oportünizmle yapılıyor, yapıla- bilirdi. yıs'ın meúrulu÷u devrimci tavır gös-
cak."(Yeni Çözüm Özel Sayı Tem- Devrimci sol güçler öncü/önder terilerek savunulmuútu.
muz 89, sf:3) vasıflarını tutsaklıkta mahkeme kür-
Bu nedenle oportünizmin huku- sülerinde de korumalıydı. Bu, halka DEVRøMCø SOL GÜÇLERDEN 1
karúı duyulan sorumlulu÷un gere÷i MAYIS TUTUKLULARI
ÇÖZÜM 36
HøROùøMA
HøROùøMA
LANETLE
ANILACAK
Emperyalist kampa rinde.
damgasını vurmaya çalı- Evet iki paylaúım savaúına tanık
úan ABD'nin "B-29" savaú oldu dünya halkları 20.yüzyılın ilk
uça÷ı, "Little Boy- Küçük yarısında. Kapitalistlerin daha çok
Çocuk" adını verdikleri kâr hırsı ile giriútikleri bu paylaúım
atom bombasını Hiroúima savaúlarından en korkuncu ve mil-
kentine bırakmadan önce yonlarca insanın ölümüyle sonuçla-
kentte herúey normaldi. 6 nan ll.paylaúım savaúı oldu. Eylül
A÷ustos günü sabah saat 939 yılının Eylül'ünde Nazi birlikle-
8.5'de bırakılan bomba rinin Polonya'ya girmesiyle baúla-
ölüm saçtı, dehúet saçtı.. yan savaú 9 A÷ustos'ta Nagaza-
Kısa bir süre içinde 78 bin ki'ye ABD'nin atom bombası atma-
insan öldü. 4 bin insan sının ardından Japonya ön koúul-
kayıp, 38 bin insan ise suz teslim olmasıyla son buldu... 6
a÷ır yaralandı. Bununla ve 9 A÷ustos 945'de Japonya'nın
Kapıları çalan benim/ Ka-pıları birer da kalmadı, ABD'nin marifeti!.. 9 Hiroúima ve Nagazaki kentlerine atı-
birer/ Gözünüze görünemem/ Göze A÷ustos'ta bu defa Nagazaki hedef lan atom bombalarıyla savaú son
görünmez ölüler/ Hiroúima'da öleli/ seçildi. 20 tonluk "Fat Man-Tombul bulurken ilk kez kullanılan nükleer
Oluyor bir on yıl kadar/ Yedi ya- Adam" atom bombası düútü÷ünde silahlar insanlık tarihine kara birer le-
úında bir kızım/ Büyümez ölü ço- Nagazaki'nin üstüne, 27 bin ke olarak geçti. Lanetler ya÷dırıldı
cuklar..." Büyümedi ka÷ıt gibi kavru- nüfuslu kentte bir anda 24 bin bu vahúetin sorumlularına, Öte yan-
lan çocuklar. Büyümedi gözleri kör insan yok oldu. Yüzbinlerce insan dan bir gerçek de daha iyi görüldü:
olmuú, bedenleri yanmıú kız çocuk- uranyum bombasının izlerini taúıdı Bu dünyada kapitalistler arasında
ları, o÷lan çocukları... Hiroúima katli- üstünde ve hala taúıyorlar bedenle- pazar kavgası, kâr kavgası sürdük-
amının kurbanlarından bir Japon kı-
zının duygularıydı Nazım Hikmet'in
dizelerinde dile gelen. O küçük be-
denleri kül olup havaya savrulan ço-
cuklar, yıllarca sakat yaúamaya
mahkum olan insanlar lanetler ya÷-
dırdılar o bombayı atanlara, o savaúı
çıkaranlara. Ancak lanet ya÷dıra-
bildiler, ellerinden baúka bir úey gel-
medi. Ve engel olamadılar 9 A÷us-
tos'ta Nagazaki'ye atılan ikinci
atom bombasına.. O Japon kızı ki
6 A÷ustos 945'te emperyalist
ABD'nin "Enola Gay" adlı "B-29"un
kapa÷ı açılıp 20 tonluk uranyum
bombası Hiroúima'nın üstünde pat-
lamadan önce úeker de yiyebiliyor-
du.
ÇÖZÜM 37
GRUP YORUM
SUSMAZ
Sınırlandırılması Antlaúması ve ulus-
lararası birçok sözleúme de nükleer
silahların geliúimini engelleyemedi.
Afrika'da ve birçok geri bıraktırılmıú
ülkede insanlık açlıktan ölüme mah-
kum olurken bir avuç emperyalist
ülke dünyayı tam bir barut fıçısına
dönüútürmekten geri durmadılar.
Egemenlerin do÷asında vardı sa-
HALAYLAR SÜRER
vaú. Köleci toplumdan günümüz ka-
pitalist toplumuna süregelen hep
egemen güçlerin canavarca mülki- alk gecelerinde, direniúlerde, bir açık hava konseri veren Grup
yet ve kâr tutkuları emekçi sınıflara konserlerde söyledikleri coúkulu Yorum kitlenin nabzını eline alıyor
ölüm, egemenlere ise zenginlikler direniú ve sevda türküleriyle ve alanı coúku seline çeviriyordu.
getirmiútir. Ve bugüne dek hiç bo- yakından bildi÷imiz Grup Yorum Belediye halka böyle güzel hizmet
zulmadı bu kural. Kore savaúı, Viet- halen Mersin Kapalı E Tipi Ce- vermenin gururunu yaúayaca÷ına
nam Savaúı, øsrail-Arap çatıúmaları, zaevinde tutuklu ve 2 Eylül'de Grup Yorumu ça÷ırdı÷ına bin piú-
Irak-øran Savaúı ve en son Halepçe mahkemeleri var. man oluyordu.(!) Nitekim bir dahaki
Katliamı... Her defasında daha kor- Önce konser sonrası gözaltılar úenli÷e yasaklı grup oldu. Ardından
kunç soykırımlara tanık oldu dünya- ve davalar, sonra konser engelleme- Gebze Belediyesinin festivaline de
nın mazlum halkları. Yüzbinlerce in- leri ve nihayet konser öncesi gözal- katılan Grup Yorum yine coúkulu
san hep kimyasal silahların hedefi tı-tutuklama ve konser yasaklarıyla bir konser veriyor ve oradan Adana
oldu. üzerindeki baskılarla sindirilmek, Mersin'deki iúçi gecelerine gidiyor-
Emperyalizmin dünyayı iúgali sür- yok edilmek istenen ama tüm bun- du. Buralardan dönüúüne rastlayan
dükçe burjuva hümanist barıú nara- lara ra÷men yeniden úekillenen ve østanbul Kadıköy konserini Kadıköy
ları engelleyemezdi bu katliamları. içerde dıúarda çalıúmalarını sürdü- Emniyeti ve Kaymakamlı÷ının yer
Dün Hiroúima, Nagazaki'de sergile- ren bir Grup Yorum var artık. sahibini zorlama ve tehdit tavırlarıyla
nen vahúet ve katliam, bugün bir- 22 Nisan 89'da Açık Hava Tiyat- iptal ettirme çabası boúa çıkmıútı ve
çok ülkede ve Halepçe'de, Cudi rosunda binlerce insanın meúaleler- Grup Yorum dönüúte konserini
da÷larının eteklerindeki Kürt halkı le halaya durdu÷u ve Mayıs önce- verebilirdi ama ilk defa açıktan bir
üzerinde tekrarlanmaya çalıúılıyor. si kararlı coúkusunu sahnedeki baskıyla yüzyüze kaldılar: Adana'da-
Hiroúima ve Nagazaki kentlerine Grup Yorumla birleútirdi÷i konser ki coúkulu konserden sonra Mersin
atılan atom bombalarının 44.yıldö- ertesi gün basında geniúçe çıktı÷ın- Likat-øú Sendikasının düzenledi÷i
nümünde bugün, dünyanın ezilen da egemen sınıfların içine, yaklaúan gecenfn baúlamasına -2 saat kala
halkları o gün atılan bombaların da- Mayısla ilgili korkular girmiúti! insanlar polisçe engellenip da÷ıtıl-
ha korkunçlarının tehditi altında bu- Ama Grup Yorum da bu konseriyle maya çalıúılıyor, Grup Yorum müda-
lunuyor. Bu sömürü, talan düzeni, kıskaca alınmaya baúlayacaktı artık. hale ediyor ve protesto için "Gül ey
bu emperyalistler arası kâr kavgası Nitekim 30 Nisan Eskiúehir konse- can" söylerken tekme-tokat gözaltı-
sürdü÷ü sürece dünyada gerçek rinde gözaltına alınıyorlar ve 3 gün na alınıyorlar ve tutuklanıp cezaevi-
barıú sa÷lanamayacaktır. Ve insanlı- açlık grevinde kalıyorlardı. Egemen ne gönderiliyorlardı.
÷ın daha büyük yok oluúlara u÷ra- sınıflar belki de Mayıs'ta Grup Yo- Hemen Grup Yorumla ilgili bir
masını istemiyorsak, yeni Hiroúima'- rum'un eme÷in bayramını türküleriy- kampanya baúlıyor ve OKM'de sa-
lar, Nagazaki'ler, Halepçe'ler olma- le kutlamak için østanbul'a dönmesi- natçıların katıldı÷ı bir basın toplantısı
sın diyorsak daha sıkı sıkıya sarılma- ni istememiúti. Gerçi söyledi÷i kürt- ile Yorum'un dıúarıda kalan ele-
lıyız gerçek barıúın kavgasına. O ba- çe úarkılar da gözaltına alınmaları manlarında Efkan ùeúen ve Ejder
rıúı fethetmek bizlerin elindedir. için yeterli bir nedendi ama açılan Akdeniz "Yorumlar Tükenmez",
Onu emperyalizmin kana buladı÷ı Konya DGM'deki dava takipsizlikle "Türkülerimiz Susmaz, Halaylar Sü-
pençesinden kurtarmak için önce sonuçlanıyordu. rer", "Biz Grup Yorumuz ve konser-
iyi bir savaúçı olmak gerekir. Daha sonra østanbul'da Kadıköy lerimize devam ediyoruz" mesajıyla
Belediyesinin düzenledi÷i úenlikte yeni Grup Yorum'u oluúturma çaba-
ÇÖZÜM 38
GRUP YORUM
ÇÖZÜM 39
12 EYLÜL
SOL’DA YOK
iyi anlaúılıyor. Aradan 9 yıl geçti
ama hala 12 Eylül süreci aúılamadı.
Bu konuda öncelikle solun içinde
bulundu÷u durum ve ne yapmak is-
tedi÷i tartıúılmalıdır. Kitlelerin psiko-
lojik, moral, siyasi olarak içinde bu-
lundukları durumun önemi de yadsı-
MÜCADELE
namaz. 12 Eylül, kitlelerin devrimci
mücadeleye katılımının ve politikleú-
mesinin önünü kesmede çok úeyler
baúardı. Sol bu kıskacı nasıl yara-
caktır? Bu soruların yanıtları da 12
Eylül sürecinde solun takındı÷ı tavır-
da yatıyor.
Baskı ve terörle birlikte uygula-
nan depolitizasyon politikası, kitlele-
ri, düzenin yarattı÷ı boú hayallerle
dolu kanallara çekti. Solun bunun rine verdi÷i zararla orantılı olarak ci eylemlerle kıracak, kitlelerin tepki-
karúısındaki etkisizli÷i tartıúmasızdır. tapkilerini dıúa vuramamıúlardır. Kit- lerini açı÷a çıkaracak ve yer -yer
Sol da en az kitleler kadar bu politi- lelerin, satın alma güçlerinde önemli ekonomik temeldeki çıkıúlarını poli-
kaların etkisinde kaldı. Sorunun dü- düúüúlerin oldu÷u, tükettikleri temel tikleútirecek devrimci irade ve güçle
÷ümlendi÷i nokta burasıdır. Sol ken- tüketim maddelerine astronomik ilgilidir. Bu süreçte devrimci irade-
di içinde 12 Eylül'ü aúamadı÷ı nok- denebilecek oranda zamların nin rolü çok önemli bir yer tutuyor.
tada, kitlelere nasıl bunu yaptıracak- yapıldı÷ı durumlarda bile soka÷a Bütün koúulların var oldu÷u nokta-
tır diye sormak gerekiyor. dökülmediklerini yaúanan gerçekler da, devrimci iradenin müdahalesi-
Çarpık kapitalizm ve milli krizin gösteriyor. En zor durumda kaldık- nin yetersizli÷i, sürecin aúılmasını
sürekli istikrarsızlık, sosyal, politik larında ise ekonomik taleplerle pa- ve devrimci mücadelenin alternatif
Baskı ve terörle uygulanan depolitizasyon olarak kitlelerin çekim alanı olması-
politikası, kitleleri, düzenin yarattı÷ı boú hayallerde nı engelliyor. Bütün iú sürecin ge-
reklerini yerine getirmek ve devrim-
dolu kanallara çekti. Solun bunun karúısındaki
ci mücadeleyi çok yönlü diyalektik
etkisizli÷i tartıúmasızdır. Sol da en az kitlerler kadar bir bütünlük içerisinde örgütleyebil-
bu politikaların etkisinde kaldı. Sorunun dü÷ümlendi÷i mektir. Ancak bu baúarıldı÷ı ölçüdü
nokta burasıdır. Sol kendi içinde 12 Eylül’ü aúamadı÷ı kitleler üzerindeki 12 Eylül baskısı,
noktada, kitlelere nasıl bunu yaptıracaktır diye yılgınlık ve karamsarlı÷ı, politikadan
sormak gerekiyor. ve örgütlü mücadeleden kaçıúın
önü alınabilecek, toplumsal yozlaú-
huzursuzluk üretmesine bakarak, úif eylemlere giriúmeleri, sürece dev- ma ve çürümeye karúı her alanda
"12 Eylül faúizmi kalıcı de÷ildir" de- rimci güçler müdahale etmedikten alternatifler yaratılabilecektir. øúte or-
mek bu anlamda bir úey ifade etmi- sonra, düzenin egemenlerini fazla taya konuldu÷u gibi kitleleri politik-
yor. Ülkemizde kriz süreklidir ve var- zor duruma sokmamıútır. Hatta yer leútiremedi÷imiz, ekonomizmin ve
lı÷ı da kitleleri harektlendirmede ye- yer bu hareketlenmeleri kendi iç he- düzen partilerinin yörüngesi dıúına
terli bir neden de÷ildir. Ülkemizde saplaúmaları yönünde kullanmaya çıkaramadı÷ımız, bu süreçte 12 Ey-
kitleler, sürece devrimci güçler ör- kalkmıúlardır. lül'ün etkisinin kırıldı÷ını ve devrimci
gütlü olarak müdahale etmedi÷i Evet sorunun çözümü açıktır. Bu sürecin önünün açıldı÷ını söyleye-
müddetçe, bir iki istisna dıúında hiç- çözüm, do÷rudan kitleleri sarsacak meyiz. Devrimci sürecin önünün aç-
bir zaman, krizin yıkıcılı÷ı ve kendile- ve depolitizasyonun etkisin devrim- mak radikal kitle eylemleriyle birlik-
ÇÖZÜM 40
12 EYLÜL
N ETKøLERø
tır. En azından, boyutlu olmasa da
yapılan devrimci úiddet eylemleri ve
radikal kitle hareketleri ortadadır. 2
Eylül'ü aúmak, alternatif politik bir
güç olmak için yapılanlar, gelecek
ve halk için umut vericidir. Ama so
run sürecin karakterini de÷iútirme,
EDøLMEDEN
devrimci güç ve örgütlerden yana
a÷ır bastırma olarak kavrandı÷ında,
daha çok úeylerin yapılması gerekti
÷i de kabul edilmesi gereken bir
gerçektir. Karúı-devrimin saldırıları
karúısında, sınıf mücadelesi, devrim
GELøùEMEZ
ci sol güçlerden ve tüm Türkiye so
lundan daha çok úey yapmalarını is
temektedir. Sınıf mücadelesini dev
rimci úiddet temelindeki bir politik
mücadele ile, 2 Eylül'ün etkilerini
önce etkisizleútirecek, sonra devrim
ci güçler lehine ortamı de÷iútirecek
Arif SOYLU úekilde yükseltmek zorunluluk ol
maktadır ki, 2 Eylül'ü aúmak der
ken, tastamam bunu anlatmak isti
yoruz. Böylesi bir prati÷in örgütlen
te onu daha da geliútirecek, güçlen- lamak için birbirleriyle yarıúırlarken,
mesi, önce solun kafasındaki 2 Ey
direcek tüm mücadeleleri bu eksen- kitlelerin talepleriyle adeta alay edi-
lül'ü yenecek, sonra bu mücadele
de birleútirecek olan devrimci úid- yorlar. Kitlelerin taleplerine sahip çı-
giderek halkı saracak ve olumlu
det eylemleriyle sa÷lanabilir ancak. kar gözükürken iktidarın yolunu te-
yönde etkileyerek kitlelerin geniú
Aksi durumda depolitizasyonu ye- kellerle yaptıkları toplantılarda arıyor-
boyutlarda mücadeleye katılmasını
necek kısmi etkisi olan radikal kitle lar. Ama ne var ki bugün halk kitle-
sa÷layacaktır. _______________
eylemlili÷inin kısır bir döngüye gir- leri solun içinde bulundu÷u duruma
mesi ve gerilemesi kaçınılmazdır. 2 Eylül’ün etkisinin kırıldı÷ını ve devrimci
Partileúme, kadrolaúma süreci
sürecin önünün açıldı÷ını söyleyemeyiz. Devrimci
de böyle bir süreç yaúanarak ta-
mamlanabilir ve böyle bir süreçte
sürecin önünü açmak radikal kitle eylemleriyle onu
kitlelere güven veren bir örgüt em- daha da geliútirecek, güçlendirecek tüm mücadeleleri
peryalizm ve oligarúiye karúı politik bu eksende birleútirecek olan devrimci úiddet
bir alternatif olma iddiası taúıyabilir. eylemleriyle sa÷lanabilir ancak. Aksi durumda
Hedefi açık ve kitlelerin anlayabile- depolitizasyonu yenecek kısmi etkisi olan radikal
ce÷i úekilde olan devrimci úiddet kitle eylemlili÷inin kısır bir döngüye girmesi ve
eylemleri, kitleleri sarsacak ve onla- gerilemesi kaçınılmazdır.
rın, düzenin úu ya da bu kurumuna
ba÷ladıkları umudu silip atmalarını bakarak, kendisine güven verecek DEVRøMCø GÜÇLER GELøùTøKÇE
kolaylaútıracaktır. Biz de oligarúinin bir gücün henüz olmamasından ha- BURJUVA MUHALEFETøN
karúısına anladı÷ı dilde konuúan reketle, yine, bir düzen partisinden 2 EYLÜLCÜ YÜZÜ AÇIöA ÇIKIYOR
ciddi, etkili ve kalıcı bir güç çıkara- di÷er bir düzen partisine destek 2 Eylül bataklı÷ında do÷muú,
madı÷ımız sürece, ne kadar do÷ru kaydırmaktan baúka birúey yapamı- 2 Eylül'ü her úeyiyle sürdürmeye
ve haklı olursak olalım, kitlelere ne yor. Ama yine de sürece damgasını çalıúan ANAP kitleler nezdinde gü-
vaad edersek edelim, bu kitlelerin vuran bu geliúmelerin yanında, dev- cünü tamamen yitirdi. 2 Eylül'ün
düzen partilerinden kopmalarını ge- rimci güçlerin, 2 Eylül'ün etkisini ve 24 Ocak'tan bu yana uygulanan
tirmeyecektir. Yaúanılan gerçekler kırmak ve halk kitleleriyle daha ge- ekonomi politikanın faturasını gide-
ortadadır. Düzen partileri emperya- niú ve kalıcı ba÷lar kurmak için yap- rek yoksullaúan kitleler ANAP'a çı-
lizme ve oligarúiye kendilerini kanıt- tıklarını da görmek gerekiyor. Solun kardılar. øktidarın görünen yüzü ol-
ÇÖZÜM 4
12 EYLÜL
Tanklarıyla, tüfekleriyle bir karabasan gibi çöktüler... Ama saltanatları fazla uzun sürmeyecek; çünkü tarih onlardan de÷il
bizden yana
masıyla da bu do÷al bir sonuçtu. sıyla yaúatacak partiler bu süreçte rimci alternatifin olmadı÷ı ya da he-
26 Mart seçimlerinde oy oranı ANAP'ın yerine alternatif olacaktır. nüz kitlelere güven verecek güce
%20'lere gerileyen ANAP, hükümet ANAP'ın 2 Eylül partisi olarak eriúmedi÷i noktada, ANAP'a úamarı
olmanın bütün güç ve olanaklarını, yıldızı söndükçe, 2 Eylül sürecinin vuran kitlelerin DYP ve SHP'ye yö-
kitleler nezdinde yeniden alternatif ürünleri olan DYP ve SHP'nin yıldızı nelmelerinden baúka ne beklenebi-
olma yolunda kullanmaya kalksa ister istemez parlıyor. Burada kitlele- lirdi ki? 2 Eylül düzen partilerinin
da sonuç de÷iúmiyor. Kamuoyu rin úaúkınlı÷ından geçmiúi çabuk hepsini kapatmakla, siyaset yasakla-
yoklamaları, ANAP'ın bütün çırpınıúı- unuttu÷undan söz etmek gerekiyor. rı koyarak politikacıları kötülemek
na ve kitlelerin a÷zına bir parmak için her yola baúvurmasıyla düzen
bal çalma politikalarına ra÷men 12 Eylül koúulları úu veya partilerini karúısına almıútı. Yoksa
%20'lerin altına düútü÷ünü gösteri- bu biçimde oligarúinin emperyalizm ve oligarúinin gelinen
yor. ANAP kitlelerin gözünde alter- süreçte devrimci mücadeleyi ve
di÷er muhalefet partilerince halk muhalefetini durdurmak ve dü-
natif olma durumunu kaybetti÷i öl-
çüde, aslında oligarúi nezdinde de sürdürülecektir. zenin istikrarını geçici de olsa sa÷la-
kaybediyor. Emperyalizm ve oligar- Çünkü oligarúi 12 Eylül'ü mak için, tek alternatifi olan 2 Ey-
úi, kendi politikalarının uygulanma- kurumlarıyla, ideolojisi, lül'e karúı olmaları ne hadlerine! So-
sında ve uúaklıkta kusur etmese felsefesi ve tüm nuçta onlar da "Terör", "anarúi", "bö-
de, kitlelerin deste÷ini çekti÷i ve ka- lücülük" diye karalamaya çalıútıkları
muoyu nezdinde ipli÷i iyice pazara yönleriyle sürdürmekten devrimci mücadelenin ezilmesinde
çıkmıú olan bir siyasal gücü inatla yanadır. 12 Eylül'ü birleúiyorlar, 2 Eylül'ü destekliyor-
desteklemeyecektir. 2 Eylül partisi kurumlarıyla, politikasıyla lardı. Zaten ordunun devreye sokul-
olarak ANAP misyonunu bitirmiútir. yaúatacak partiler bu ması, sınıf mücadelesinde devrimci
Hatta yıl sonunda Evren de gide- süreçte ANAP’ın yerine güçlere ve halka karúı kullanılmaya
cektir, ama tüm bunlar 2 Eylül'ün alternatif olacaktır. baúlanması, CHP döneminde baúla-
gitti÷i ya da bitti÷i biçiminde anlaúı- tılmıú, AP döneminde geliútirilerek
lamaz. Bu sefer 2 Eylül koúulları Bugün yıllarca kitlelere baskı, zu- devam ettirilmiútir. 2 Eylül, bu geli-
úu veya bu biçimde oligarúinin di- lüm ve yoksullu÷u yaúatmıú, 2 Ey- úim üzerinde, kendisine düzen parti-
÷er muhalefet partilerince sürdürüle- lül öncesi oligarúinin destek ve gü- lerinin yıprandı÷ı ve düzeni gere÷i
cektir. Çünkü oligarúi 2 Eylül'ü ku- venini kazanmıú, AP'nin misyonunu gibi koruyup kollayamadıklarının an-
rumlarıyla, ideolojisi, felsefesi ve sürdürmeye çalıúan DYP'ye destek laúılması oranında meúruluk zemini
tüm yönleriyle sürdürmekten yana- vermeleri, yadırganacak bir durum buldu. Herkesin hemfikir oldu÷u bir
dır. 2 Eylül'ü kurumlarıyla, politika- olarak görülmemelidir. Hiçbir dev- nokta var ki, o da, 24 Ocak Kararla-
ÇÖZÜM 42
12 EYLÜL
rı ilan edildikten sonra, sınıf müca- tıcı olacaktır. tikasına kendini uydurmuú bir parti-
delesini bastırmadan bunu do÷ru- øcraatta SHP'de gerek 2 Eylül dir. Çok yerde devrimci ve demok-
dan ordudan baúka hiçbir gücün karúısında, gerekse de oligarúi karúı- ratik güçlerin mücadelesi karúısında
uygulayamayaca÷ı gerçe÷idir. 24 sında çok farklı tutum içinde olma- ANAP'tan daha devletçi ve 2 Ey-
Ocak kararları devrimci mücadele- yacaktır. Bırakalım SHP'yi SHP'den lül'le bütünleúen tavırlar alabilmekte-
nin düzeni sarstı÷ı o günün koúulla- çok daha keskin sloganlarla iktidar dir. Tekelci burjuvaziye güven ver-
rında ka÷ıt üzerinde kalmaya mah- olan CHP'nin söyledikleriyle yaptık- mek için baúvurmadı÷ı yol kalma-
kum olmasa dahi, hiç de sonuç alı- ları birbirinin tersi olmuútur. Sıkıyö- mıútır.
cı olmayacaktı. Sonuçta DYP'yi netime karúı olan CHP sıkıyönetim Oligarúiye daha fazla güven ver-
kontrolleri altında tutan Demirel ve ilan edendir. Kontgerillayı da÷ıtaca- mek için kendi içindeki demokratla-
eski AP kadrolarının, 2 rı tasfiye etmesi, açlık
Eylül'le çeliúkisi, 2 Ey- grevlerine karúı, Kürt so-
lül'ün ekonomi politikası- rununa karúı ANAP'la
na ve devrimci güçleri aynı düúünceleri paylaú-
ve halkın tepkilerini, baskı ması, SHP'nin halkın de÷il
ve terörü artırarak oligarúinin alternatifi
bastırmasında, yani icra- oldu÷unu ortaya koydu-
atının temel politikasında ÷u gibi, 2 Eylülcü yüzü-
de÷ildir. 2 Eylül öncesi nü de açı÷a çıkarıyor.
düzen partileri, cuntayı, Bölücülük, terörizm,
siyasi arenayı kendilerine anarúizm yaygaralarıyla
kapatması noktasında sınıf mücadelesinin bas-
eleútiriyorlardı. Daha da tırılmasını úiddetle des-
önemlisi cuntanın, AP'nin teklemesi de bunu gös-
gündeme getirdi÷i 24 teriyor.
ocak kararlarını
uygulaması bir yana, 12 EYLÜL
yaptı÷ı anayasa ve ona
DEMORALøZASYONU
ba÷lı oluúturulan yasalar,
ÖNCE SOLDA YOK
Demirel'in ve AP'nin
EDøLMELøDøR
yıllardır isteyipte yapa-
Aradan 9 yıl geçti.
madı÷ı úeylerdir. Siyaset
Solun büyük kesimi 2
yasaklan delindi÷inde
Eylül'ün etkisinden ken-
sahte, demokrasi
disini kurtaramadı. Ör-
havarisi geçinen Demi-
gütlü bir güç olarak oli-
rel ve DYP'nin, süratle
garúiye karúı mücadele
eski konumuna rücu et-
içerisinde yer alacak ko-
mesi ve 2 Eylül'le uz-
numa gelemedi. Çok il-
laúması, gerçek yerini
kel, geri, devrimci müca-
gösteriyor. Kendinin öl-
deleye hizmet etmeyen
medi÷ini egemen sınıflara
tartıúmalar solda yer
kanıtlayan Demirel, bu
alan bir çok grupu içten
süreçte cunta ve
içe çürüttü. Bugün öyle
cuntanın yasalarıyla da
hale gelindiki, pratikten
arasındaki iliúkileri adım
kopuk ve ülkemiz sınıf mücadelesi
adım yoluna koydu. Bugün gelinen ÷ız diyen de CHP'dir, iktidar olduk-
somutunu pek ilgilendirmeyen tartıú-
aúamada, sınıf mücadelesinin tan sonra, "araútırdık kontrgerilla di-
malar ve mücadeleden uzak kal-
yükselmesiyle, Türkiye ye bir kurum yoktur" diyen de... ølk
mak, bazılarında yoldaúlık iliúkilerini
Kürdistanında sıkıyönetim önererek IMF programlarını gündeme getiren
bile ortadan kaldırdı. Bunu artık ken-
kendi 2 Eylülcü yüzünü açı÷a de onlardır. Ülkemizde sosyal de-
dileri de açık etmek zorunda kalıyor-
vurmaktadır. Sonuç olarak DYP ve mokratların icraatlarının halka karúı
oldu÷u ve giderek tekellerle faúist lar. Örgütsel iliúkiler iyice dejenere
Demirel kendi kurmaylıklarında 2
hale geldi. Bütün bu örgütsel ve
Eylül'e karúı olmadıkları gibi aksine güçlerin programlarını uygulamaya
dönük oldu÷u yaúanarak görüldü. ideolojik çürümenin panzehirinin
hep bunu arzulamıúlardır. SHP ve
mücadele oldu÷u anlaúılamadı. Bu
DSP'nin ise programları-na bakarak Bugün SHP, CHP'nin çok daha sa-
süreçte örgüt olmak, varlı÷ını úu ya-
bir sonuca varmak alda- ÷ında ve çok daha fazla devlet poli-
ÇÖZÜM 43
12 EYLÜL
ÇÖZÜM 44
12 EYLÜL
ÇÖZÜM 45
12 EYLÜL
ÇÖZÜM 46
BøR RESøM BøR YIKIM
Halkımız var olan sorunlarının çözümünün örgütlü mücadele ve direniúte oldu÷unu kavramaya baúladıkça; gecekonduları baúına
yıkılan Kısmetler de böyle bakmayacak...
ÇÖZÜM 47
GECEKONDU YIKIMLARI
ÇÖZÜM 48
GECEKONDU YIKIMLARI
ÇÖZÜM 49
DGM'LERDE ADALET ARAYAN
YÜZÜNDEKø DEMOKRAT
Geçti÷imiz günlerde Nebi
BAR LAS' ın bürosunun "ba-
ÇÖZÜM 50
ZAVALLI BøR AVUKAT
de ve çocukça, bizlere çamur atma- zora sokan çıkarcı birisin. ailelerimizden para sızdırdın. Senin
ya kalktın. Ve hâlâ yalanlarla kendi- Sen; bizim hazırladı÷ımız tevsii yerin, mafya davalarına giren "ileri-
ni kamuoyuna devrimci-demokrat tahkikat ve savunma dilekçe ve not- ci" hocalarının yanıdır.
avukat olarak yutturmaya çalıúıyor- larımızı kendi eme÷inmiú gibi göste- Sen; demokrat avukatlı÷ın alnına
sun. Bir devrimci için en büyük ha- recek kadar sahtekar birisin. kara leke sürdün.
karet kabul etti÷imiz "eme÷e saygı- Sen; müvekkillerinin araútırılma- Senin vicdandan, ahlaktan, insaf
sızlık" kavramını bizler için kullanma sında ısrarlı oldukları konulan araú- ölçülerinden söz etmeye hakkın ol-
cesaretini nereden alıyorsun? Bu tırmaya mahkeme kadar bile ciddi- madı÷ını, müvekkillerinin ailelerine
tür çamur atmalar bizleri kirletmeye- yetle(!) e÷ilmeyen bir avukatsın. Du- sor söylesinler. Sor ki sahtekarlı÷ını,
ce÷i gibi, çamur atanlar da hesap ruúma tutanaklarındaki sana ait söz- ikiyüzlülü÷ünü, para canlısı, bencil,
vermek zorundadırlar. lerin hemen tamamında "diyece÷im çıkarcı... kiúili÷ini yüzüne haykırsın-
Sen; seni faúist saldırılardan ko- bir úey yoktur" cümlesinin bulunuúu lar.
rumak için kendini siper edenlere bu yüzdendir. Sen kim oluyorsun da, bizi halka
dil uzatacak kadar ahlaksız bir in- Sen; burjuva avukatlık yasasını hesap vermeye ça÷ırıyorsun? Bizim
sansın. bize karúı kullanarak Çıkar elde et- veremeyece÷imiz hesabımızın olma-
Sen; seni korumak için her feda- mek isteyen bencil, kendi mesle÷i- dı÷ını herkese ilan ettik ve vereme-
karlı÷ı gö÷üsleyen müvekkillerine ne dahi saygısı olmayan, demokrat- yecek hesabımız da yoktur. Nite-
haber dahi verme gere÷i duyma- lıktan nasibini almamıú birisin. Dos- kim, bize ait olan bir úeyi bize ver-
dan, onların avukatlı÷ından vazge- yaların fotokopilerini bize verdi÷in mek istemeyenlerden -kim olursa
çecek kadar vefasız bir insansın. yalanını da bu nedenle, yüzün hiç olsun- alaca÷ımızı da ilan ettik ve
Sen; iúkenceci polislerle yüz yü- kızarmadan söylüyorsun. aldık. Bunun do÷rulu÷unu da savu-
ze gelmemek için iúkence davaları- Sen; müvekkillerine ait belge ve nuyoruz... Aynı durumda yine aynı
na girmemeni binbir bahane ve ya- bilgileri, onların haber ve izni olma- tavrı alaca÷ımızı, devrimcilere tavır
lanla örtmeye çalıútı÷ını ve bu yalan- dan baúkalarına, kitap çalıúmaları alanların cevapsız kalmayaca÷ını
larını ısrarla savundu÷unu ne çabuk için verecek kadar kendi meslek il- da söylüyoruz.
unuttun da úimdi kendini "cesur de- kelerine saygısız ve bencil bir insan- Bizi halka hesap vermeye ça÷ıra-
mokrat" olarak sunuyorsun? Mahke- sın. ca÷ına önce demokrat ol ve "para-
me heyetleriyle girdi÷imiz hukuki ve Sen; DGM dilekçende kullandı- nız yoksa altın bileziklerinizi satın"
siyasi polemiklerde bizden yana gö- ÷ın ifadelerle, yargılanan sanıklar diye sıkıútırdı÷ın ailelerimize hesap
zükmemek için sustu÷un günler hakkında üstü kapalı biçimde muh- ver!
unutuldu mu sanıyorsun? birlik yapacak kadar alçak ve mes- Bizim cevap hakkımızın olmadı÷ı
Sen; bizlere en küçük bir soru lek onurundan yoksun birisin. platformlarda konuúup yandaú ara-
dahi sormadan hakkımızda dediko- Sen; hiçbir zaman bizim için sa÷- yaca÷ına, defalarca davet etti÷imiz
du yayıp ve spekülasyonlar yapa- lı÷ını ve yaúamını ortaya koymadın, halde bir türlü gelmeyip bizlerle kar-
cak kadar ikiyüzlü bir insansın. karúılıksız ve insan üstü bir çaban úılaúmamak için kaçtı÷ın dava du-
Sen; tecrit koúullarında yaúayan ise hiç olmadı. Ama sa÷lı÷ınla ilgili ruúmalarına gel de iddialarını yüzü-
müvekkillerinin Yargıtay'daki duruú- bol bol duygu sömürüsü yaptın. müze karúı söyleme cesareti gös-
malarına girmek için ısrarla para is- Sen; yaúamını ve sa÷lı÷ını bizim ter. Bekliyoruz.
teyen ve bizlerin o koúullarda ara- için, karúılıksız ortaya koyudu÷unu Yüzündeki demokratlık maskesini
mızda toplayarak temin etti÷imiz pa- söylerken yalan söylüyorsun. Siyasi indirmemizi içine sindirmeyen, yıl-
rayı gönül rahatlı÷ıyla harcayan pa- kimlik ve onurunu koruma mücade- larca kendini kauoyuna demokrat
ra canlısı birisin. lesi veren müvekkillerinin durumu diye yutturmana son vermemizi haz-
Sen; aileleri ödeme güçlü÷ü için- karúısında zerrece duyarlılık göster- medemeyen ve bunun úaúkınlı÷ı
de olan arkadaúlarımızla görüúme- medi÷ini herkes biliyor oysa. içinde alçalan, sa÷a-sola çamur
ye gelmeyen, hatta onların tahliyesi- "Karúılıksız" çabadan bahseden atan devrimcileri üstü kapalı biçimde
ni dahi istemeyen ve daha çok pa- sen; "Mafya davalarına girenler yüz ihbar eden, konuútukça batan aslında
ra aldı÷ın müvekkillerini "kurtarmak" milyonlar alıyor" diyerek, her defa- hasta ve acınacak bir zavallısın.
için di÷erlerinin hukuki durumunu sında maddi konuları bize dayatıp 7.8.989
Mehmet KILIÇ Abdülaziz DEMøRAYAK A. Hikmet ASMA Vehbi ERSAN
Gaffar AKER A.ùener YILDIRIM Ö.Çetin ùENYURT Baki ALTIN
Mustafa DALKIRAN Harun KARTAL A.Tayfun ÖZKÖK Mürsel GÖLELø
Kenan MOTOR Aydın AÇIKGÖZ Tarık KOÇOöLU Hasan ELøUYGUN
Aliúan YALÇIN Mehmet ÜNAL
ÇÖZÜM 5
"YAùLILAR"A øTHAF OLUNUR
ÇÖZÜM 52
"YASLILAR"A øTHAF OLUNUR
bulaca÷ını söyleyebiliriz. "Ülkemiz rarlamakla kalmıyor tabi. Bazı zü- den biridir ve DøSK'i yoketmeye yö-
emperyalizme ba÷ımlı ve yeni sö- ÷ürt tesellisi türünden avutucu tez- nelik bir çabayı engellemek için ya-
mürge bir ülke oldu÷una göre bu- ler de ileri sürüyor. Örne÷in iúçi sınıfı pılmıútır. Peki bu eylemde geleneksel
nalım sürekli mevcut, giderekte de- geleneksel solun alanıymıú. øúçi sı- solun payına ne düúmüútür? Sınıf uz-
rinleúiyor. Peki bu durumda gele- nıfını ve siyasi mücadeleyi örgütle- laúmacılı÷ı ve eylem kırıcılı÷ı. Bu tutu-
neksel solun popüler olmayan pro- mek, yönlendirmek geleneksel so- mu iúçi sınıfının di÷er önemli pratikle-
leter ideolojiyle donanmıú "bilimsel" lun misyonuymuú. Bunu úu cümle- rinde de pek farklı olmamıútır.
söylemi ne zaman alıcı bulacak? øs- lerle ifade ediyor: Son olarak Mayıs'ta uvriyerist
tikrarlı süreçlerde mi? Türkiye de is- "...sosyalistler, gizlerini devrimci çı÷lıklarla reformist sendikaların pe-
tikrar ancak 2 Eylül gibi dönemler- demokrasinin kendine özgü alanına úinden gitmek onlara, yine onların
de malum çevrelerce sa÷lanmaya de÷il, kendi misyonlarına dikmelidir- deyimiyle "iúçi sınıfının onurunu kur-
çalıúılıyor. Ama böyle dönemlerde
de geleneksel solun "bilimsel sosya-
list" kadroları seslerini duyuramaya-
cakları mekanlarda istihdam edili-
Geleneksel ise geleneksel sol tarihi boyunca en çok iúçi
yorlar. Kimisi do÷al örgütçüsü ve
önderi oldu÷u proletaryayı ülkeyejs- sınıfı edebiyatı yapıpta iúçi sınıfıyla en az ilgisi
tikrar getirenlerle karúı karúıya bıra- olandır. Bu paradoksu gerçekleútirme baúarısına
kıp solu÷u yurtdıúında alıyor, kimisi sadece geleneksel sol sahip olmuútur.
de girdi÷i kovuktan baúını bile çıkar-
madan, kahraman olarak ortaya çı-
kabilece÷i rahat günleri bekliyor.
Yani sonuçta Türkiye gibi bunalı-
mın sürekli oldu÷u bir ülkede gele- ler. Bu misyonlar ise elbette iúçi sınıfı tarmak", Mayıs Alanı'na girmek
neksel sol, kendi marksist(l) söyle- ve elbette siyasi mücadeledir. için çatıúıp úehit vermek "devrimci
mini egemen kılma úansınada sa- "Yani devrimci demokrasinin el demokratlara düúüyordu.
hip bulunmuyor. atmaya kalktı÷ında varlık nedenini Bugün iúçi sınıfının önemli bir bö-
Evet, geleneksel solun yazarları ortadan kaldıran alanlar." Bu satırları lümü Türk-øú çatısı altında, toplu
galiba 73-80 sürecinde oldu÷u gibi okuyan da Siyaset'in iúçi sınıfını sözleúmeden bir kaç kuruú daha
80 sonrası sürecede devrimci de- örgütledi÷ini siyasi önderli÷i altında fazla alma bilincini aúamamıú du-
mokratların damgasını vuraca÷ın- yönlendirdi÷ini ve fabrikaları sınıf bi- rumdadır. Bir kısım reformist sendi-
dan korkmaya baúlamıúlar. Bu yüz- linçli proletaryanın kalesi haline ge- kaların ya da Siyaseti'nin sol sosyal
den de "Devrimci demokratlar alter- tirdi÷ini zanneder. Gerçekte ise ge- demokrat dedi÷i kesimin peúinden
natifimiz de÷il" baúlıklı yazının her leneksel sol tarihi boyunca en çok gitmektedir. Bir baúka kısım da dev-
cümlesine içinde bulundukları kor- iúçi sınıfı edebiyatı yapıpta iúçi sını- rimci demokratların etkinli÷indedir.
ku ve panik havası sinmiú. Treni ka- fıyla en az ilgisi olandır. Bu paradok- Peki marksist teoriyle donanmıú, en
çırma psikozuyla umutsuzluk ve ka- su gerçekleútirme baúarısına sadece do÷ru perspektife sahip, iúçi sınıfı
ramsarlık içinde "devrimci demokrat- geleneksel sol sahip olmuútur. ve siyasi mücadele misyonunu yeri-
lar"ın kitleselleúmesinin altını çize- Geleneksel solun bu anlamdaki ne getirmede önderli÷e soyunmuú
rek "yenileri geliyor" "kalabalık bir en kayda de÷er prati÷i DøSK' tir. Siyaset'in iúçi sınıfı içindeki örgütlü-
ö÷renci toplulu÷unun üzerinde yük- Sonradan sosyal demokratların et lü÷ü nedir? Bir cümleyle "kayda de-
selmeye baúlıyor", "taúradaki yoksul kinli÷ine geçen DøSK'in çatısı altın ÷er hiçbir úey" demek pek yanlıú ol-
küçük burjuvalarda ses buluyor" di- da örgütledi÷i iúçilere ne derece sı maz. øúçi sınıfı bir türlü Siyaset'i an-
yor. "Devrimci demokratların 80 ön- nıf bilinci götürdü÷ü ise 2 Eylül'- lamıyor. Do÷al önderlerini tanımı-
cesindeki gibi Siyaset'in ifadesiyle den sonra daha açık bir úekilde or yor. Üstelik 7-8 yasında olmadık-
her taúın altından çıkacak kadar kit- taya çıkmıútır. En bilinçlileri olması ları gayet olgun, yaúlı büyük bir te-
leselleúme yönünde ilerlemesi gele- gereken önderleri faúizme ya kendi orik bilgi birikimine sahip oldukları
neksel solun o kimseyi be÷enme- ayaklarıyla gelip teslim olmuúlar ya halde...
yen teorisyenlerinin maskesini dü- da iúçi sınıfını faúizmin kanlı pençe Geçmiúte de 6 milyon nüfuslu
úürdü. ùimdi, kitlesini adeta telkin leriyle baúbaúa bırakıp Avrupanın ve proletaryanın kenti olan østanbul
ediyor. "Bunlar alternatifimiz de÷il, güvenceli limanlarına demir atmıú da ancak 5000 oy alacak kadar an-
bunlar alternatifimiz de÷il" diye tek- lardır. layıú görmüúlerdi.
rar edip duruyor. Kimbilir belki kırk 5-6 Haziran kendili÷inden de Evet, gelene÷in sayıları arttıkça
defa söylese inandırır. olsa iúçi sınıfının biçimi ve siyasi bo- artıyor. øúçi sınıfı edebiyatı ve siyasi
ønandırmak için sadece bunu tek- yutu açısından en büyük eylemlerin- mücadele üzerine yüzlerce sayfa yazıl-
ÇÖZÜM 53
"YASLILAR"A øTHAF OLUNUR
di, yazılıyor. Ama gelenek sayılarıyla vensizlik, inançsızlık ve cesaretten gürültüye pabuç bırakma(yan)" ve
ters orantılı bir úekilde güçsüzleúiyor. yoksunluk olarak anlaúıldı÷ına gö- gleneksel sol'a yönelen insanlar ol-
Daha önce "belli olmayan sosya- re, geleneksel solun hakkın var. du÷unu müjdeliyor.
lizmin savunucuları ve "cahiller" ola- "Toplumun devrimci dönüúümü" Siyaset'in "olgunlaúan devrimci-
rak de÷erlendirdikleri Troçkistlerle için "duyulmamıú, görülmemiú ölçü- ler" diye tanımladıkları insanlar bize
birlik arayıúlarına yöneliyor. "Ahi tek- de önemli etkiler" yaratan mücade- pek yabancı gelmedi. Hani úu her-
kesi" dediklerini unutup iktidar pers- leyi tavizsiz, hiçbir özveriden kaçın- úeyden "tatminsiz" olan, arayıú için-
pektifinden yoksun "yeni sol"un tem- madan hayata geçiren radikal dev- de olmak adına hiçbir úey yapma-
silcilerinden Troçkistlerle ve kim rimci demokratlar elbette "sorum- yan kendisini korumayı devrimci
evet derse onlarla, hatta sol sosyal suzdurlar! mücadelenin geliúmesinin önünde
demokrat ilan ettikleri TBKP'ye bile Evet, tarihini sınıf uzlaúmacılı÷ı- gören, devrimci de÷erleri dejenere
ça÷rılar çıkararak legal sol parti ça- nın karakterize etti÷i geleneksel so- olmuú, inançları erezyona u÷ramıú
lıúmalarına katılıyor. lun, radikal olabilmesi eúyanın tabi- demoralize insanlar. Siyaset'in teo-
Bugünlerde iúçi sınıfı içinde hiç- atına aykırıdır. Pratik teoriden ayrıl- risyenlerine göre 30 yaúını aúıpta
bir kayda de÷er örgütlülü÷e ve pra- maz. Geleneksel sol'un prati÷inide bu niteliklere kavuúan insanlar ol-
ti÷e sahip olamama úeklinde ifade Türkiye gerçekleri üzerine oturma- gunlaúıyor. Bizce de bunlar fazla ol-
edilebilecek makus talihini yenebil- mıú, ayaklarını Türkiye topra÷ı üzeri- gunlaútı÷ı için içleri çürümüú, nefes-
mek için geleneksel sol radikal ol- ne basmayan, sa÷ revizyonist ideo- leri kesilmiú, soluksuz kalmıú bitmiú
mak gerekti÷i tespiti üzerinde daha loji yönlendiriyor, úekillendiriyor. Bu insanlardır. Geleneksel sola bu içleri
fazla durmaya baúladı. Siyaset'teki yanlıú dünya görüúleri ülke gerçek- geçmiú insanları e÷er kazanabilir-
yazıda da yine eziklik kokan bir ifa- lerinin acımasız duvarına çarptıkça seniz alıp hayrını görün demek ge-
deyle devrimci demokratların tekeli içine düúülen umutsuzluk ve inanç- rekir. Geleneksel sol adına üzülme-
haline getirmeye çalıútı÷ı "militanlık, sızlıkla daha sa÷a, daha uzlaúmacı mek elde de÷il. Türkiye olgun ve
yaúlı bir topluma sahip olsaydı ne
kadar güzel olurdu. Tam tersine
Türkiye toplumu genç. En önemli
devrimci potansiyeli taúıyan kesim-
Mücadele geliútikçe geleneksel solun iúi bitiyor,
lerden biri de iúçi, köylü, aydın kısa-
bitecek. Geleneksel solun korku ve pani÷i de bu
ca halkın genç kesimleri ve gençli÷i-
gerekçeyle yine yüzyüze gelmesinden kaynaklanıyor ama de hep devrimci demokratlar örgüt-
korkunun ecele faydası yok. lüyor. Üstelik iúçi sınıfı da bir tuhaf!
Bir aya÷ı köyde bir aya÷ı úehirde
küçük burjuva Özellikleri ile proleter
özellikleri birlikte yaúıyor.
Evet, Siyaset'e katılıyoruz: "Olma-
canlılık ve yaygınlık"a biz de sahip bir çizgiye yöneliyor. Bu ideolojiye sı gerekenler oluyor". Sınıf mücade-
olmalıyız diyerek bu konunun tekrar ve moral de÷erlere sahip en önemli lesi geliútikçe herkes gerçek yerini
altını çiziyor. gelene÷i uzlaúmacılık olan gelenek- bulmaya baúlıyor. ML'lerin mücade-
Gerçekten, geleneksel sol niçin sel solun radikal olması mümkün lesi gittikçe yükseliyor, kitleselleúi-
radikal olamıyor? Niçin kendi de- de÷ildir. Tıpkı radikallik çı÷ırtkanlı÷ı yor ve radikalleúiyor. Türkiye halkı
yimleriyle sahip çıkabilecekleri "kah- yapan 7-8 yaúından büyük "ol- ve maalesef Türkiye iúçi sınıfı da "Si-
ramanlar"! yok? Cesaretli, inançlı, gun" Siyaset teorisyenlerinin geç- yaset'in bilimsel söylemine pek ku-
kararlı, devrim davası için gözünü miúlerinde tek radikal hareketleri ol- lak asmıyor. Pasifizm ve uzlaúmacılı-
bile kırpmadan ölüme giden insan- mayan birer bürokrat olmaları gibi. ÷ın Türkiye topra÷ındaki yeri marji-
lar niye hep devrimci demokratlar- Siyaset yazarı "Devrimci demok- nal olmaktan baúka birúey de÷ildir.
dan çıkıyor da, geleneksel sol'dan ratlar alternatifimiz de÷il" baúlıklı ya- Mücadele geliútikçe geleneksel so-
çıkmıyor? Neden geleneksel sol zının sonunda biraz fazlaca karam- lun iúi bitiyor, bitecek. Geleneksel
kendi eylemine ve kendi iradesine sar tablo çizdi÷ini anlamıú olacak ki solun korku ve pani÷ide bu gerçek-
güvenemiyor? Niye "geleneksel sol taraftarlarını avutmak için "Bugün le yine yüzyüze gelmesinden kay-
gerçek radikalizmi ve bu çerçevede 30 yaúın üzerinde olan 70'lerin dev- naklanıyor ama korkunun ecele fay-
ideolojik doyuruculu÷u, (...), özellik- rimci demokratları içerisinde yeni dası yok.
le devrimici demokrat kesimdeki so- bir yatay sürükleniúi yaúamak iste- Dileyelim bizim geleneksel solcu-
rumsuz odakların eline teslim" et- meyen, olgunlaúmıú devrimciler"- larımızın sonu Nikaragua'da ki hat-
mekten kurtulamıyor? Sorumlu ol- den sözederek, "Bunların devrimci ta Küba'daki geleneksel solcular gi-
mak, eylenmine ve kendisine gü- sol güçlerin (veya gücün) çıkardı÷ı bi olmasın.
ÇÖZÜM 54
ÖöRETMENLER
EöøT-DER
ÇALIùAN ÖöRETMENLERøN
OLMALIDIR
EöøT-DER'øN tabanı, tavanda söz hakkına sahip EöøT-SEN
olmalı, tüm üyelerele (fahri-asıl) yapılan seçimlerle E÷itim emekçileri, grevli, toplu
yeni fiili yönetimler oluúturulmalıdır. Resmi sözleúmeli sendikal hak için müca-
delelerini yükseltmelidir. Memur ma-
yönetimler de, fiili yöntimlerin belirledi÷i program aúlarına yapılan zamların gülünçlü-
ve direktifler do÷rultusunda hareket etmelidir. ÷ü, sendikalaúma zorunlulu÷unu
dayatmıútır. Hele EöøT-DER yöneti-
minin maaú zamlarına iliúkin tavırsız-
12 Eylül darbesiyle birlikte e÷i-tim úube yönetimlerin fiilen fahri üyele- Iı÷ı sendikal hak mücadelesini el-
emekçileri örgütsüz bırakılmıútır. re bıraksınlar. Fahri üyelerin yâni ça- zem kılmıútır. Anayasalda çalıúanla-
EöøT-DER'in kurulması, e÷itim lıúan ö÷retmenlerin seçecekleri yö- rın sendika kurma konusundaki be-
emekçilerini ancak dolaylı bir netim fiilen EöøT-DER'i temsil etsin. lirsizli÷i, ö÷retmenlerin sendikalaúa-
örgütlenme olana÷ına kavuúturmuú- Yasaların öngördü÷ü biçimde oluú- bilece÷i yorumunu da getiriyor. E÷i-
tur. Yasaların çalıúan ö÷retmenlere turulan asil üyeli÷in yönetimi ise tim emekçileri çeúitli yasal boúluklar-
örgütlenme hakkı tanımaması, salt resmi bir yönetim olarak görün- dan vs. yararlanarak sendika kurma-
EöøT-DER'in önemini artırmaktadır. sün. Bu pekala mümkün ve demok- lıdır. Bunun için mücadele etmelidir.
EöøT-DER'in bünyesinde "fahri" üyelik ratik bir çözüm yoludur. Kendileri Fakat EöøT-DER'in reformist yöneti-
adı altında toplanan yüzlerce ö÷- de bunun yolunu yordamını bilirler. cilerinin uzlaúmacı mantı÷ıyla de÷il,
retmenin sorunları ve beklentileri çö- Böylece EöøT-DER gerçek sahipleri- çünkü sonuç onlara kalırsa oligarúi-
zümsüz durumdadır. ni fiilen bulmuú olur. Çünkü dernek nin temsilcileriyle iyi geçinmeliyiz
Öncelikle, EöøT-DER çalıúan e÷i- ve sendika kurma hakkı do÷rultu- Anayasal-yasal çeliúkileri bulup yö-
tim emekçilerinin deme÷i olmalıdır. sundaki mücadele, sorunlarını bi- neticilere gösterip sendikal hakkımı-
Her ne kadar EöøT-DER'in "asil len, bizzat yaúayanlar tarafından ka- zı diyalogla almalıyız, vs. gibi "diya-
üye" yöneticileri aynı sözü söylese- rarlı ve bilinçli bir biçimde yürütüle- logcu" yaklaúımlarla çözülmelidir.
ler de pratikte, bunun gerçekleútiril- bilecektir. Keza, "E÷it-Sen Türk-øú içinde kurul-
mesi do÷rultusunda hiçbir çaba Evet EöøT-DER, çalıúan ö÷ret- malıdır" düúüncesi savunularak, ya-
içinde bulunmamaktadırlar. menlerin olmalıdır. Bu lafta kalma- bancısı olmadı÷ımız "Türk-øú'te Birlik"
EöøT-DER'in gücünü faal çalıúan malı, devrimci bir tarzda hayata ge- reformist mantık dayatılmaktadır.
e÷itim emekçilerinde alarak, dernek çirmeye çalıúmalıyız. Bunun için Hayır! Biz D.M,Ö'ler olarak, bu
ve sendika kurma hakkını kazanma EöøT-DER'in uzlaúmacı-reformist- reformist mantı÷a karúı çıkıyoruz. Di-
do÷rultusunda bir mücadele progra- statükocu yönetimine karúı çıkılmalı- yoruz ki, e÷itim emekçilerinin sendi-
mı oluúturması gerekirken, nedense dır baúta. Çünkü EöøT-DER kurul- kası, ba÷ımsız, devrimci bir sendika
çalıúan ö÷retmenlerin mücadelesini du÷undan bu yana, çalıúan ö÷ret- olmalıdır. Ancak, ba÷ımsız, devrim-
salt "asil üyeler" üstlenmiú bulunu- menlerin örgütlenmelerinin önünde- ci bir EöøT-SEN e÷itim emekçileri-
yor. Çalıúan ö÷retmenler adına, hü- ki engellerin kaldırılması için müca- nin ekomomik, demokratik sorunla-
kümetten ve siyasi partilerden ica- dele vereceklerini söyleyenler daha rını çözme do÷rultusunda mücade-
zet arayıúı içerisine girilmiútir. E÷i- kendi "çatıları altında" bu konuda le edebilir. Sarı Türk-øú'te yer almayı
tim emekçilerinin haklarını söke sö- bir çaba göstermemekteler. savunmak, uzlaúmacı-statükocu
ke mücadele içinde alabilmesinin Evet, EöøT-DER'in tabanı tavan- mantı÷ın devamından baúka birúey
koúullarının yaratılması gerekirken, da da söz hakkına sahip olmalı, de÷ildir. Bu mantı÷a EöøT-DER için-
uzlaúmacılık ve icazet politika hali- tüm üyelerle (fahri-asil) yapılan se- de karúı çıkılarak teúhir edilmelidir.
ne getirilmiútir. E÷er; EöøT-DER yö- çimlerle yeni fiili yönetimler oluúturul- Ba÷ımsız devrimci-sınıf sendikacılı÷ı
neticileri gerçekten çalıúan ö÷ret- malıdır. Resmi yönetimlerde, fiili yöne- savunulmalıdır. Bu do÷rultuda
menleri temsil ettiklerini söylüyor timlerin belirledi÷i program ve direktif- mücadele etmeliyiz,
iseler o zaman dernek merkez ve ler do÷rultusunda hareket etmelidir. Demokrasi Mücadelesinde
Ö÷retmenler
ÇÖZÜM 55
MEMURLAR
MEMURLAR,
GREVLø, TOPLU SÖZLEùMELø
SENDøKAL HAK øÇøN
MÜCADELE ETMELøDøR
Bordro mahkumları olarak Zamlardan en çok asker, polis, ha- yıl bulundu÷u derece ve kadroya
adlandırılan iki milyon civarındaki kim, savcı ve doktorlar ile üst dü- karúılık bütçeden kabul edilen katsa-
memur bu kez hemde göz göre zeydeki memurlar yararlanırken; ya- yı oranında ücret sa÷lanmaktadır.
göre Özal Hükümeti tarafından pılan maaú ayırımının sonucunda, 54. madde de memleketin ekono-
açıkça aldatıldı.Ye-rel seçim T. Özal ve milletvekillerine yüzde mik geliúmesi, genel geçim úartlan
yenilgisinden sonra iktidarın yüzlük artıúlarla 4-4.5 milyon lira ve devletin mali imkanları katsayı
baúlattı÷ı" gelir arttırıcı(!)ekono-mik ödenmesi hiç tartıúmasız oy birli÷i tesbitinde dikkate alınmaktadır. Kı-
politikadan memurlarda beklenti ile kabul edildi øktidar burada neyin sacası memurların kendi ücretlerini
içerisine girmiúti,, Yapılan açıkla- hasabını yaptı÷ını açıkça belirtmeli tesbitte hakları olmadı÷ı gibi katsayı
malarda memur maaúlarına yapıla- çünkü hergeçen gün kendine göre sistemide objektif esaslara, özellikle
cak zammın beklenenin üzerinde olumlu de÷erlendirdi÷i herúey tersi- asgari geçinme hadlerine ba÷lan-
olaca÷ı, hangi memurun ne kadar ne dönmekte ve tüm kesimleri karúı- mamıútır.(2)
olaca÷ı gazetelerde tablolar halinde sına almaktadır. Memur ücretini tesbit etmede en
yayınlanır oldu; ama maaúlar da÷ıtıl- Yapılan zam oranlan geçmiúle önemli etmen milligelirden ve dev-
maya baúlandı÷ı anda memurlar karúılaútırıldı÷ında bekleneninde let bütçesinden ayrılacak paydır, Ül-
kandırıldıklarını anladılar. üzerinde görünmesine ra÷men "e- kemizde ise bütçeden memurlara
Baúbakan'ın en düúük maaú ola- misyondaki úiúmeyi emme hareka- ayrılan pay giderek düú-
rak 30.000 TL. olarak açıkladı÷ı tı" adına yapılan zamlar geri alınma- müú. 979-989 yılları arasında bu
net maaú; bekar, çocuksuz ve eúi ya baúlandı, kaldı ki maaúlara yapı- oran daha da azalmıútır.Tüketici fi-
çalıúmayan memurlar için 230 bin li- lan zam ne enflasyonu önleyici ne- yatları artarken maaúlardaki artıú da-
raya düútü, ilkokul mezunu bir me- de memuru rahatlatmadan oldukça ha düúük kalmıú, dolayısıyla da ar-
mur için verilen maaúı üniversite uzak. Yine memur ikinci bir ek iúte tan enflasyon oranına karúın memu-
mezunu memurların bile alamayaca- çalıúmaya zorlanmaktadır. run satın alma gücü gerileyecek
÷ı ortaya çıktı. Küçük hesaplar pe- Memur ücretlerinin tespit edilme- bakkal ve manava yapılan borç mik-
úinde koúan fırsatçı iktidar ayak sinde pek çok ülkede en düúük üc- tarı ço÷almıútır.
oyunlarıyla belli bir kesimi aldatıp, ret temel alınmaktadır.Bu ücret te Birçok ülkede memurların toplu
kandırırken bile bir kesimide koru- enaz geçim haddinin (minumum vi- sözleúme, yönetime katılma ve grev
yup kolladı. Üstelik neye göre belir- tal) üzerinde tespit edilmektedir. En hakkıyla donatılmasıyla ekonomik
lendi÷i bilinmez ça÷dıúı mantıkla,ça- az geçim haddi içerisinde sa÷lık, ve çalıúma koúullarının çözümüne
lıúan eú cezalandırılıp aradaki fark kül-tür, e÷lence masrafları, daha fazla katılma olanakları do÷-
buradan açıklanmaya çalıúıldı. Evli dinlenme, sigorta ve memurun muútur.
ve eúi çalıúan memura sadece bu aileside gözönü-ne alınmaktadır.(l) Ülkemizde memurların örgütle-
yüzden 5 bin 250 lira di÷erine gö- Ülkemizde ise memur ücretlerini nip, yönetime katılması 96 Anaya-
re daha az ödendi. Dolayısıyla da tesbitte asgari geçim haddini ve ge- sasıyla daha geniú bir statüye ka-
maaú zammının yüzdeyüze yaklaútı- çinme indekslerini dikkate almayan vuútu. 96 Anayasası memurların
÷ı bildirilmesine karúın oran ancak bir sistem getirilmiútir. 657 sayılı sendika kurma hakkını tanı-
yüzde 58-60 düzeyinde kalabildi. D.M.K.'nun 55. mad. memura her mıú,965 yılanda da Anayasaya uy-
ÇOZÜM 56
MEMURLAR
gun olarak 624 sayılı Devlet Perso- lı olarak 2908 sayılı dernekler kanu- do÷rultusunda atılan adımlar en ge-
nel Sendikaları yasası çıkartılmıú nun 4-5 ve 6 maddeleri Özel ka- niú memur kitlesini kapsayacak bi-
ama yine de kısıtlı kalmıútı. Grev ve nunlarla dernek kuramayacakları be- çimlere dönüútürülmelidir Bunun
toplu sözleúmesi olmayan, protesto lirtilen kamu hizmeti görevlileri der- ilk adımı, birim derneklerinin kurul-
ve gösteri yürüyüúü ve kamu ku- nek kuramaz demektedir. Ve böyle masından geçmektedir. Maliye,
rumlarında sendikal faaliyeti sınırlıy- özel bir kanunda özel ve idari hiz- Emekli sandı÷ı, Belediye vs. gibi bi-
dı, bu yıldan sonra sendikalaúma fa- metlerde çalıúan memurların hiçbir rim düzeylerinde kurulacak dernek-
faliyeti birden hızlanarak 600 iú kolunda olmadı÷ı gibi bugün po- lerle, oluúturulacak geniú kitlesel ör-
civarın-da sendika kuruldu. lis ve subayların dahi dernekleri var- gütlülük, Merkezi memur derne÷ine
Her baskı döneminde oldu÷u gi- dır, do÷ru geliútirilmelidir. Memurların
bi 2 Mart açık faúizm döneminde 982 Anayasası; memurların sen- yaúayaca÷ı bu örgütlülük süreci,
de memurlar üzerinde baskılar oluú- dikalaúma, toplu sözleúme ve grev Grevli, toplu sözleúmeli, sendikal
turulmaya ve hakların kısıtlanmaya haklan ne kabul nede yasaklanmıú mücadeleden koparılmadan da ele
gidilmesiyle var olan bu kısıtlı sendi- olmasına karúın 657 sayılı D.M.K. alınmalıdır. Örgütlü mücadelenin
kal hakta ellerinden alınınca iki-üç 27.mad. memurun grev yapmasını ikinci adımı birinciye ba÷lı olarak
yit sonra kitle hareketlerinin ivme ka- engellemiútir. Sendika kurma ve grevli, toplu sözleúmeli sendikal
zanmasıyla memur dernekleri kurul- toplu sözleúle hakkı yasaklanma- hak için olmalıdır. Bugün memurlar,
maya baúlandı. TÜM-DER, TÜM mıú, kabulde edilmemiú. T.C.K.'nın grevli toplu sözleúmeli sendikal hak
PTT-DER, TÜS-DER, TÖB-DER 236.maddesi memurların grevini ya- elde edemedi÷i sürece, maaúların
buhardan bazıları olup, üyelerinin saklaması dıúında kabul veya rede- tespitinden, çalıúma ve yaúama ko-
çeúitli ekonomik ve demokratik ta- den memurların sendikalaúma ve úullarımızın düzenlenmesi, iyileútiril-
leplerine çözüm bulmaya çalıúmıú, toplu sözleúme haklarını düzenle- mesine kadar herúeyin kendi dıúın-
haklarına sahip çıkmıúlardır. yen iç hukukta hiç bir yasa yoktur. da "kendisine ra÷men" belirlenmesi-
(TÜM-DER o dönem memura öden- Böylesi koúullarda nasıl tavır alı- ne seyirci kalacaktır. Kadercili÷e bo-
meyen MEYAK kesintilerini çeúitli naca÷ını gösteren Anayasal düzen- yun e÷mekten beúka bîr anlamı ol-
çaba ve mücadeleler sonucu almıú- lemelerde mevcuttur. 96 Anaya- mayan bu davranıúlara Demokrasi
tır) ye Anti-faúist mücadele içerisin- sası 65.mad. 982 Anayasası 90. Mücadelesinde Memurlar izin ver-
de ön saflarda yer almıúlardır. Grevli, maddede "usulüne göre yürürlü÷e memelidir. Artık, memurların ekono-
toplu sözleúmeli sendika için mü- konulmuú milletler arası andlaúma- mik, sosyal durumu içinde yaúadı÷ı-
cadele etmiúlerdir. lar kanun hükümündedir" der ve bu mız siyasi-sosyal-ekonomik ortam-
2 Eylül ve sonrası dönemde ise durumda iç hukukta düzenleme ol- da ve kamu kuruluúlarında süren
tüm emekçi halka ve genele yöne- madı÷ı koúulda temel haklar içeren kıúla disiplini koúullarında insanlık
lik baskı politikalarından memurlar- uluslararası sözleúmeler ülkemizde onurunu ilgilendiren bir biçimde
da nasibini aldı. Tüm D.K.Ö'ler ka- "kanun" gücündedir ve böylece iç oluúturulmalıdır.
patılırken özellikle memur üzerinde hukuktaki boúluk giderilmiú olmak- Kısaca, memurlar artık içinde bu-
baskı, iúten atılma,sürgün vb. úeklin- tadır.(3) lundukları sessizlik ortamından çık-
de baskılar günümüze de÷in arta- Türkiye'nin usulüne uygun kabul malıdırlar. Memurların devrimci mü-
rak yo÷unlaútı. Bugüne kadar me- etti÷i ve imza attı÷ı uluslararası söz- cadele tarihi bugüne ıúık tutacak
murlar üzerinde grevli toplu sözleú- leúmelere göre; memurlar insan zenginlikle tarihsel deney-tecrübe
meli sendikal hak hep "yasak"ol- Haklan Avrupa sözleúmesine göre birikimiyle doludur. O halde örgütlü
rnayla úartlandırıldı. Dernek kurmala- sendika kurabilir ve ILO sözleúmele- mücadele tarihimizin ıúı÷ında bugü-
rına yasal bir engel yoksada-2908 rine göre (hedef ve amaca iliúkin) nün örgütlü mücadele dinamiklerini
sayılı dernekler kanunun 39 mad. sendikaları aracılı÷ıyla toplu sözleú- yaratmak için daha fazla çaba gös-
T.C,Anayasası 28.mad.657 sayılı me yapabilirler. terelim.
D.M.K.'nun ve 4/A maddesi. Grev hakkı olmayan ülkelerde
Belli bir kurum veya kuruluúta ça- de memurlar sendikaları aracılı÷ı ile Demokrasi Mücadelesinde Memurlar
lıúan kamu hizmeti görevlileri ile ay- yönetime katılarak sorunların çözül-
nı veya ayrı kurum veya kurulaúta mesi için çeúitli geliúmiú yöntemler Dipnotlar
çalıúsalar bile belli bir mesle÷i men- oluúturmuúlardır. Hatta iúçi ve me- ) Prof.Dr. Nur Tortop. Kamu Perso
sup olan kamu hizmeti görevlileri, murlar iúkolu düzeyinde birlikte aynı nel Yönetimi
ancak üyelerinin ortak sosyal, eko- sendika- içerisinde yer alabilmek- 2) Aktaran Dr. Cahit Tutum. AøD/
nomik, denlenme, kültürel ve mesle- tedirler. 980 Eylül
ki ihtiyaçlarını karúılamak amacıyla Ülkemizde 2 Eylül faúizmi ile 3) Doç. Dr. Mesut Gülmez. Uluslara
ye sadece il ve ilçe merezlerinde birlikte, memurların yaúadı÷ı örgüt- rası sözleúmeler ve memurların sendika
dernek kurabilirler demektedir. Ba÷- süzlük artık aúılmalıdır. Örgütlülük hakkı (Mülkiyeliler Birli÷i dergisi-988)
ÇÖZÜM 57
YALANLA SøYASET YAPILMAZ
KABAHATøNDEN BÜYÜK"
ÇÖZÜM 58
YALANLA SøYASET YAPILMAZ
lendiriyor. Bu do÷ru de÷ildir. Karala- me tasla÷ının amacına da, "...iúvere- hatta Sözleúmeler genelde kalıplaú-
ma ve sataúmaya dayalı dostça ol- nin hak ve menfaatlerini korumayı" mıú maddelerden oluúmuútur... Biz-
mayan bir tutum takındı÷ımızdan koymuú. de bunların aúılmasından yanayız..."
de÷il, belki de bu Emek Dünyası- Aslında bu söylenenler do÷ru. vs.vs. diyerek haklı oldu÷unu gös-
nın arzu etti÷i bir úeydir ama böyle Sataúma yada karalama yok. Her- termeye çalıúıyor.
bir niyetimiz yok. Bakın belgeleriyle hangi bir yanlıúlıkta yok. Kendilerini Ancak bu açıklamalar Emek Dün-
verelim. ve amaçlarını iyi ve do÷ru tanımla- yasını aklamaya yetmiyor, çünkü;
"...Onların dar komitesini kabul mıúlar. Migros iúçisi, Ö.Aydın iki ayrı sözleú-
etmeyerek 20 kiúi ile geniú bir söz- Yaptıklarına bakıldı÷ında amaca me komitesinden ve her iki sözleú-
leúme komitesi kurduk. Yeni bir tas- uygun sözleúme arafesinde bir úu- me komitesinin hazırlamıú oldu÷u
lak hazırladık... Migros'ta baúlattı÷ı- beyi; "Örgüt yönetiyor" gerekçesi ile sözleúme tasla÷ından sözediyor ve
nız... komite çalıúmaları.., baúarıyla Genel Merkez'le birlikte ola÷anüstü amaç maddelerini karúılaútırıyor.
yürüyordu... sözleúme görüúmeleri- kongreye götürmek; "... øúvereninin Bu iki komitenin varlı÷ını yukarı-
ne bu komiteler giriyordu... Ama bu hak ve menfaatlerini korumak..." de- ya aktardı÷ımız gibi Emek Dünya-
komiteleri görüúmelere sokmadılar. ÷ilde nedir? sı'da kabul ediyor ve kendi sendi-
Ek maddeler yazıp (bizimkileri) çıka- Burada hiçbir yanlıú yok. Yalnız- kal anlayıúını savunan birilerinin ön-
rıyorlar..."(Emek Dünyası sayısı ca Emek Dünyasının kendilerine "ö- derli÷inde kurulan 20 kiúilik geniú
6-7 Nisan-Mayıs syf.0) küz" yakıútırması yapan ve bunalı- sözleúme komitelerinin örnek bir
Saçma-sapan söylenenleri topar- ma düúüncede acilen siyasi bir kim- taslak hazırladı÷ını yazıyor.
larsak; bir komite varmıú, o komite lik arayıúı içinde bulunan birileri tara- Burada sorun; A.Karaaslan de-
bir taslak hazırlamıú ama Emek fından kullanılmıú o kadar. ÷il, iki ayrı komite anlayıúı üzerinde
Dünyası'nın sendikal anlayıúını savu- yo÷unlaúıyor. Esas olarak bir komi-
nan birisi gelmiú bu dar komiteyi TEMøZE ÇIKMA ÇABANIZ NAFøLE tenin, olaya sınıf sendikacılı÷ı pers-
fesh ederek, komitenin hazırlamıú Emek Dünyası "bu amaç madde- pektifi ile yaklaútı÷ı açık ve net bir
oldu÷u sözleúme tasla÷ını bir kena- si grevden sonra imzalanan sözleú- úekilde ortada iken; di÷er komite-
ra fırlatmıú ve 20(!) kiúilik bir komi- mede, aynen alınmıútır" diyerek ken- nin (Emek Dünyasının sendikal an-
te kurarak örnek(!) bir taslak hazırla- disini temize çıkarmak istiyor. "øúte layıúını savunan) ne mene komite
mıú ve hazırladı÷ı o örnek sözleú- A.Karaaslan'da imzalamıú" diyerek, oldu÷unu anlatmak için, amaç mad-
ÇÖZÜM 59
YALANLA SøYASET YAPILMAZ
desinden örnek verilmiútir. yasi faydacılık yaptı÷ına dair bir de- A.Karaaslan, Y.Koç, H.ùahin, N.Ö-
Adı geçen komitede A.Karaaslan ÷il birçok örnek verebiliriz. zalp, H.Özsoy, ù.Erol (Migros), M.-
yoktur bile. Ama kurdu÷u sözleúme Daha önceki sayılarında "grevler- Bostancı (TÜBøTAK), N.Balaban,
11
komitesinin hazırlamıú oldu÷u tas- le dayanıúma komiteleri , kendi Ü.Odabaúı, N.Afacan (MøGROS),
lak ortada. Emek Dünyası taraftarın- çalıúmalarıymıú gibi göstermesin- M.Gürdar (TÜMTøS), E.Demirkan
da bu taslak verilmiú ama taslak den tut, sendikalarda gericilerle iú- (Deri-øú)
alınmadı÷ı gibi sözleúme komitesi- birli÷i yapan insanlara destek ver- Oturdu÷unuz yerden haber ya-
de fesh edilmiútir. Kurduklarını iddia mesi gibi birçok olaya tanık olduk. zıp nasıl olsa kimse anlamaz diye
ettikleri 120 kiúilik geniú komite ise Emek Dünyası 11.sayısında da bir baúka foto÷raf koymakla gerçek-
sadece bir yalan. Çünkü hazırlamıú Tez-Koop-øú 3 no'lu úubenin öneri- ler dile getirilemez. Gerçekler yaúan-
oldukları taslak örnek bir taslak de- si üzerine úubeler düzeyinde ger- malıdır da aynı zamanda.
÷il. Aksine Emek Dünyasının dedi÷i çekleúen Seka grevi ziyaretini Tekel Yeni Çözüm "Sosyalist ahlak ve
"genelde kalıplaúmıú maddelerden iúçilerinin ziyareti olarak sunuyor. siyasi düzey" dersi verirken bu yap-
oluúan" eskinin aynısıdır. Ve kendisi- Kasım 1988 sayı, 11.sayfadaki tı÷ınızın "sosyalist ahlak"a girdi÷in-
ne sunulan sözleúme tasla÷ını ise foto÷rafı görenler úaúıracaklardır. de ısrarlıysanız e÷er 4.6.1989 tarihli
"fazla iddialı" diye kabul etmemiútir. Baúlıkta Tekel iúçilerinin Seka gazetelerden yer alan Migros iúçile-
Buradan úunu çıkarmamak gere- grevine yaptıkları anlamlı ziyaretten rinin eylemini de alıp Pancar Motor
kir. Hazırlanan her taslak maddesi bahsediliyor. Ama foto÷rafa bakan- iúçileri yürüdü diye yazabilirsiniz.
mutlaka kabul edilmelidir. Hayır bu Yeni Çözüm dergisi "sataúma ve
do÷ru de÷ildir. Çünkü maddelerin karalamayı" tasvip etmez, iktidar al-
istenmedi÷i úekilde kabul edilip edil-
Emek Dünyasının ternatifi bir perspektifle hareket
memesi herúeyden önce bir güç so- "Sözleúmeler genelde eden dergimiz çalıúma alanında he-
runudur. Bilinç ve örgütlülük düze- kalıplaúmıú maddelerden def olarak kendine uzlaúmacı-sarı
yi, yeterli bir önderlik gibi koúulların oluúmuútur..." úeklindeki sendikacılı÷a karúı olmayı seçmiútir.
uygun olması gerekir, ama esas ola- tespitine katılmıyoruz. Bu anlamda herkesle birlikte hare-
rak bir sendikal perspektifin sunul- Grevden-sözleúmeye, delege ket ederiz. Etmekten yanayız. Yeter
muú olması önemlidir. Bu nedenle seçimlerinden kongreye ki samimi olalım.
Emek Dünyasının "Sözleúmeler ge-
nelde kalıplaúmıú maddelerden
kadar her geliúimde sınıf (*): Emek Dünyası yazarı diyor ki "a-
oluúmuútur..." úeklindeki tesbitine sendikacılı÷ı alternatif bir dı geçen tasarıyı biz de÷il 3 no'lu
katılmıyoruz. Grevden-sözleúmeye, politika olarak ortaya úube ve sözleúme çalıúmalarına
delege seçimlerinden kongreye ka- çıkmalıdır. katabildikleri iúçiler hazırlamıútır. Bir
dar her geliúimde sınıf sendikacılı÷ı sendika veya úubede tamamen bir
alternatif bir politika olarak ortaya lar "Aynur Karaaslan, Erdal Demirkı- siyasi çizgiyi savunan kadrolar olsa
çıkmalıdır. Alternatif olunmadı÷ı tak- ran, ne zamandan beri Tekel çalıúı- bile (ki bu olayda böyle olmadı÷ı
dirde sınıf sendikacılı÷ı ile sarı sen- yorlar" demekten kendilerini alamı- bilinmektedir) hazırlanan sözleúme
dikacılık arasındaki ayrım fark edile- yorlar. tasla÷ı o derginin veya siyasi e÷ilimin
mez. Emek Dünyası'da fark edeme- ùimdi Emek Dünyası bir yanıt da- amacı olarak sunulamaz."
di÷i için san-uzlaúmacı Genel Mer- ha vererek bunu bir teknik arıza ola- Pes Do÷rusu! Böylesi bir yorum ya-
kezlerin yede÷ine düúmekten kurtu- rak sunacaktır. Ancak siyasi faydacı- pabilmek ve buradan hareketle" Teorik
lamıyor. lık adına Emek Dünyasında bu tür açıklamalara giriúmek, oldukça ileri bir
davranıúların alıúkanlık haline geldi- düzeyin" yansıması! Ö.Aydın'ın "açı÷ı-
EMEK DÜNYASI'NIN YAPTIöI ÷ini hatırlatmak zorundayız. Çünkü nı" yakalamıú olmanın keyfi ile (!), "Tas-
SAHTEKARLIK DEöøL MøDøR? aynı úeyleri Birileri grevlerle Dayanıú- la÷ı biz hazırlamadık" diye kendini savu-
Yeni Çözüm Dergisine "sosyalist ma Toplantısı" içinde yapmıúlardı. nurken; Emek Dünyası yazarları komik du-
ahlak ve siyasi düzeyi konusunda Tam sayfa kaplayan yazı, Seka ruma düútüklerinin farkında de÷iller rni?
ders vermekten geri kalmayan grevini ziyarete giden Tekel iúçileri- Bir dergi yada gazetenin sözleúme
Emek Dünyasfnın "küstah ve terbi- nin øzmit sokklarında attıkları slogan- tasla÷ı hazırlayıp T.øú görüúmelerinde
yesiz" gibi yakıútırmalara ne deme- larla ilgili, alta ise slogan atan Tekel devreye girmesinin; tartıúma konusu ya-
li? iúçilerinin(!) foto÷rafını vermiú ama pılamayacak kadar saçma oldu÷unu
Yeni Çözüm Dergisini olayları foto÷rafta bir tek tekel iúçisi yok. söylemeye gerek var mı? Ö.Aydın'm ya-
çarpıtmakla, gerçekleri saptırmakla Emek Dünyası "mırın-kırın" etmesin zısını okuyan sıradan bir iúçiye sorsanız
- suçlayan Emek Dünyası iddialarını diye sa÷dan sola foto÷rafta Z.Yıldı- size neyi anlatmak istedi÷ini rahatça
do÷rulayacak bir örnek gösterebilir rım, Ö.Çoúkun, A.Özkaner, Z.Çiftçi, söyleyebilirdi. Ve sizde kendinizi savun-
rni? Ama biz Emek Dünyası'nın si- mak için bu kadar sıkıntıya girmezdi-
niz...
ÇÖZÜM 60
øSÇø/SENDøKA
ÇÖZÜM 6
øSCø/SENDøKA
ÇÖZÜM 62
TERSANE øSÇøLERø
ÇÖZÜM 63
TERSANE øSÇøLERø
ÇÖZÜM 64
TERSANE øSÇøLERø
vetle beraber öncü iúçilerin tasviye- le ile iyi iliúki kurabiliyorlar. Bu iliúki- dar netti baúka söze gerek yok.
sine baúlanacaktı. Plan hemen uy- den yararlanmalı. Böyle düúündük- Baúka biri sözü alıyor "global,
gulandı. Tersanelerde iúveren-Sarı leri , bencillikleri toplantıda suratları- konjektürel, nesnel, öznel" gibi ga-
Sendika elele vermiú 3. madde ile na vurulmasına ra÷men kitle iliúkile- rip kelimeler kullanıyordu. Herhalde
Camialtı Tersanesinde 0, Haliç Ter- rine olan ihtiyaçlarından dolayı ses bilgili biri olmalı diye düúünürken ta-
sanesinde 5, østinye tersanesinde çıkarmıyorlardı. Aydınlıkçı bilinen biri mamen ötekilere benzemesede ko-
6 iúçinin iúine son veriliyordu.* Özel- konuúuyordu "Gemileri indirmeye- nuúma öze gelince, takke düúüyor
likle Haliç Tersanesinde 5 kiúilik lis- lim" diyordu. Keskin çıkıúı Tersane- ve kel görünüyordu. "Kitle ne derse
tenin arasına 4 öncü iúçi de sıkıútırıl- ler gerçe÷ini görenlerce reddedile- onu yapalım. Onlar ne isterse onu
mıútı. Bu uygulama Tersanelerde cek nasılsa, biraz palavra fena ol- söyleyelim, slogan tespit etmeye-
büyük bir memnuniyetsizlik yarattı. maz diye düúünüyordu. Ve hemen lim, orada kendili÷inden çıkar".
Ancak plan iyi yapılmıútı. øúçiler re- ardından gerçek yüzünü gösteriyor- Bu kafalarla anlaúma sa÷lam di-
havet içindeydi. Asılsız söylentilerle du. Bu seferde "3-4 kiúi ba÷ırıp ça- ye bir zorunluluk olmuyor ve toplantı
korkuları yo÷unlaútırılmıú ve en ÷ırma yapmasın, ba÷ırma ça÷ırma da÷ılıyordu. Toplantının kızıúması
önemliside yıllık izin aylarında olun- olmasın, olayları kendi seyrine bıra- sonucu Aydınlık grubundan orada
ması sonucu Tersanede çok az iúçi kalım, orada ne istenirse onu yapa- görüúürüz gibi laflar duyuluyordu.
bulunuyordu. Bu, memnuniyetsizli- rız". Aydınlık kafası insanlar arasın- Dürüst devrimci-demokrat
÷in ifade edilmesini zorlaútırıyordu. daki morali-dayanıúmayı en üst sevi- güçler
Tüm olumsuz koúullara ra÷men Ha- yeye çıkaran, kitlelere mesaj ileten pankart açmaya niyetli idiler. Ve
liç Tersanesinde, iúçilerin katılımı ile slogan atmaya "ba÷ırıp ça÷ırma" di- pankartlar hazırlandı, "øúçi Kıyımına
yemek boykotu yapılmıú, iúten atıl- yordu. Teslimiyetçilik bayra÷ını da- Son/Sendika iúveren iúbirli÷ine
maları kınayan 300 imzalı dilekçe ha úimdiden sallıyordu. Slogan at- son" Ve tören günü geldi ( tem
toplanmıútır. maktan korkan, olayları seyrine bıra- muz). Törende kimler olmayacak
Aklımıza hemen "muhalefet" ol- kan bir kafanın nasıl gemi inmeye- ki. Açlı÷ın, .yoksullu÷un, zammın,
du÷unu idda eden insanlar geliyor. ce÷i sorusu yanıtsız kalıyordu. zulmün iúçi çıkarılmasının suçluları
Peki bunlar birúey yapmıyormuy- Haliç Tersanesinde ince politika- ve iúbirlikçileri. Bakan, Gemi Sanayi
du? diye düúünülebilir. Hem kendi lar yapmakla bilinen bir baúka sol Müdürlü÷ü, Tersane Müdürlü÷ü,
iú kolumuzdaki iúçilerin ö÷renmesi, maskeli ise inciler döktürüyordu. Di- Tersane , Müdürleri, øúçi Sendikası
hem de di÷er iúkolundaki iúçilere yordu ki "Arkadaúlar iúten siyasi-po- (?) ve ........... protokol.
örnek olaca÷ını bildi÷imizden litik atılmadı." Neden diye sorulunca Tören baúlıyor. Aydınlıkçı insan-
önemli bir fırsatın, nasıl bile bile alınan yanıt cahilli÷inin ne boyutta lar belli belirsiz bir sesle çok geri
kendine "muhalefet" maskesi tak- oldu÷unu gösteriyordu. "øúçiler bir tavırla olayı sadece Genel Mer-
mıú insanlar tarafından harcandı÷ını Mart-Nisan ayında kendili÷inden ek- keze yani baúkana ba÷layıp "Yuh"
yazmayı bir görev biliyoruz. mek için yürüdüler. Düzen de de÷i- diye mırıldanıyorlardı. Konuúurken
28 Haziran 989 günü iúine son úikli÷i talepleri yoktu. Bundan dola- karúı çıkanlar mırıl mırıl bir úeyler
verilen Haliç Tersanesinde 4 üncü yı iúten atılmalar siyasi-politik de÷il- söylüyorlardır. Bu arada devrimci -
iúçi arkadaúımız ve devrimci-demok- dir." Bu kafaya göre bir tasfiyenin demokrat iúçilerin "øúçi Kıyımına
rat güçler l Temmuzda Camialtı Ter- politik olması için iúçiler örgütlene- Son" sloganı ile etraf çınlanmaya
sanesine gemi indirme töreni oldu- cek, örgütlü mücadeleyi ö÷renecek, baúlıyordu. Ardından "Sendika-øúve-
÷unu biliyor ve çalıúmalarını bu yö- demokrasi mücadelesinde geliúe- ren iúbirli÷ine son" sloganı atılırken
ne kaydırmaya baúlıyordu. 29 Hazi- cek, bu esnada Sermaye tasfiye Aydınlıkçı grubun fiili müdahalesine
ran günü Aydınlıkçı olarak bilinen yapmayacak, bekleyecek. Mücade- maruz kalınıyordu, Tüm iúçilerin
gruptan ilk kez toplantı teklifi geli- le ne zaman "düzen de÷iúikli÷i" ta- içinde Aydınlıkçı grubun müdehale-
yordu. øúçi eylemlili÷inde toplantılar- lep ederse o zaman Sermaye tasfi- sini fiili olarak engellenmesinin uy-
da sürekli kaçmıú, tabanda ciddi yeye baúlayacak. Bu zekaya par- gun olmadı÷ını gören Devrimci-De-
olarak hiç bir çalıúmaya yanaúma- mak ısırmamak mümkün mü? Ne mokrat iúçilerin etrafı polis tarafın-
mıú insanlar ilk kez toplantı teklifi mutlu Tersanelere böyle zeki insan- dan çevriliyordu. Aydınlıkçı grup su-
yapıyorlardı.... Amaç ne idi? øúçi kıyını ları da çıkardılar. Uzun lafa gerek ratını bir kere daha gösteriyordu.
protesto etmek mi? Tabi ki hayır. yok. Bu üstün insan en güzel yanıtı Tören mahalinden dürüst insanlar
Amaç iúten çıkarılma silahının kendi- 2 senelik bir iúçi arkadaúımızdan alı- polisler tarafından uzaklaútırılıyordu.
lerinde dönme olasılı÷ına karúı güç yordu. "Ben iki senedir Haliç Tersa- Aydınlıkçılar úunu diyordu. "Burası
arama bincilli÷inden baúka bir úey nesinde çalıúıyorum ama bunca ey- bizim Tersanemiz siz burada bir
de÷il. "Maceracı, delikanlı, iú bilmi- lemlilik yaúanmasına ra÷men sizi ilk úey yapamazsınız". Aydınlık bir kez
yorlar" diye suçlanan dürüst devrim- defa görüyorum. Adınızı bile daha daha iúçi birli÷inden çıkarların ortak-
ci-demokrat insanlar her nasılsa kit- önce hiç duymadım". Denilen o ka- lı÷ından çok uzakta oldu÷unu gös-
teriyordu. Daha sonradan ö÷rendi÷i-
ÇÖZÜM 65
BETA øùÇøLERø
ÇÖZÜM 66
MICROS øSÇøLER!
ÇÖZÜM 68
BASIN øSÇøLERø
ÇÖZÜM 69
GÜL-KAD
ANKARA TAYAD
GÜLTEPE'DE COùKU
GENELKURULUNU
DORUKTAYDI YAPTI
Yıllar sonra Güitepe'de kitlele- için izin aldı÷ımızda kararlılı÷ımız TAYAD Ankara ùubesi
re hitap eden örgütlü bir dostluk meyvesini vermiúti. Altında÷ Kültür Merkezi'nde 9
ve dayanıúma gece-si düzenlendi. Hemen gecemizin propagandası- Temmuz '89 Pazar günü
12 Eylül faúizminin azgın na giriútik. Afiúler hazırlandı, pan- 1.Ola÷an Genel Kurulunu
saldırılarından payını fazlasıyla alan, kartlar asıldı. Gültepe halkı dayanıú- yaptı. Geniú bir izleyici
Gültepe'nin geçmiúi anti-faúist ma gecesine davet edildi. Tüm ça- kitlesinin bulundu÷u kurulda,
mücadelede bir direniú mevzisi lıúmalar büyük bir coúkuyla yürütül- devrim úehitleri anısına saygı
olarak tanınır. dü. Astı÷ımız afiú ve pankartların fa- duruúunun ardından YK adına
Gültepe 70'li yıllarda resmi ve si- úistler tarafından sabotaja u÷radı÷ını yapılan konuúmada derne÷in 5
vil faúistlerin yo÷un baskı ve terörü- ö÷rendi÷imizde de yılmadık. Ye- aylık süre içindeki çalıúmaları
ne hedef olmuú, halk sindirilmeye niden, yeniden astık. Faúistlerin boy dile getirildi.
çalıúılmıútır. Halkın yanında, onların gösterileri de kararlılı÷ımızı kırama- Kongreye konuúmacı ola-
sesi-nefesi olan devrimciler resmi dı. rak TAYAD Genel Merkezi'n-
ve sivil faúistlere gereken cevabı Tüm bu olumsuzluklara ra÷men den Fahri Baúkan Mustafa ER-
vermiúlerdir. Geliúen süreçte 12 Ey- gecemiz yo÷un bir kitlenin katılımıy- YÜKSEL, ATO ønsan Hakları
lül faúizmiyle, baskıya-yo÷un saldırı- la coúkuyla geçti. Komisyonu'ndan Dr. Turhan
ya maruz kalan Gültepe halkı da bu Demokrasi mücadelesinde úehit TEMUÇøN ve büromuzdan
baskılardan olumsuz úekilde etkilen- düúenlerin -anısına saygı duruúuyla A.Berdan KERøMGøLLER katı-
miú, emperyalizmin yoz kültürünün baúlayıp demokratik kitle örgütlerin- lırken, ayrıca Ziraatçılar Der-
dayatmaları karúısında gerilemiútir. den gelen mesajların okunmasıyla ne÷i Ankara ùube Baúkanı
12 Eylül faúizminin yo÷un baskı- devam eden geceye A.Kadir Gülüú- Mustafa BEYKOYLÜ ile ÇGD
sının bıraktı÷ı izlere ra÷men, demok- tüm, AKAD'lı dostlar ve halk oyunları Genel Sekreteri Rahmi YILDI-
rat, ilerici potansiyelin oldukça yo- ekiplerinin oyunları coúku kattı.
RIM da baúarı ve kutlama me-
÷un oldu÷u Güitepe'de bu potansi- "GÜLTEPE KÜLTÜR ARAùTIR-
sajı sundular.
yeli açı÷a çıkarmak gerekiyordu. Va- MA VE YAYGINLAùTIRMA DERNE-
Yapılan seçimde oybirli÷iy-
rolan devrimci-demokratik birikim öø" giriúimcilerince hazırlanıp sahne-
le sunulan liste seçildi. Yöne-
demokratik bir kitle örgütlenmesi ih- lenen mizansen Gültepe'nin tarihini,
tiyacını dayatıyordu. Gültepe Kültür anti-faúist mücadeledeki geliúimini
tim Kurulu Nuran ASKERø, Sa-
Araútırma Derne÷i bu amaçla bir gi- ele alıp iúledi.
adet TOKSOY, Seher TOK-
riúim oldu. Son olarak GRUP YORUM, coú- SOY, Ali OKÇUN ve Menekúe
Biz GÜL-KAD (Gültepe Kültür kuları doru÷a taúıdı. ARSLAN'dan oluútu.
Araútırma Derne÷i) giriúimcileri ola- GRUP YORUM'un kitleleri kucak- Kongre sonrası alınan ka-
rak ilk adım olması amacıyla GÜL- layan ezgilerine vurulmak istenen rarlar do÷rultusunda hemen
TEPE HALKIYLA DOSTLUK VE DA- zincir bir kez de Güitepe'de kırıldı. çalıúmalara baúlayan yeni YK
YANIùMA GECESø düzenledik. Ve YORUM'un türküleriyle türkü- ilk iú olarak Bartın, Erzincan,
7.7.1989 günü yapmayı planladı- ler söylenip halaylara duruldu. Eskiúehir ve Gaziantep ceza-
÷ımız gecemiz emniyet müdürlü÷ü- Gecemiz Gültepe halkıyla bütün- evlerini ziyaret ederek siyasi
nün keyfi tutumuyla engellendi. Asıl leúmemizin ve demokrasi mücade- tutsakların sorunları tespit
amaç, Gültepe halkının, mücadeleci lesindeki kararlılı÷ımızın bir göster- edildi.
direniú mevzilerine çekilmesini en- gesi olarak son buldu.
gellemek ve devrimci potansiyeli ha- Yeni Çözüm
reketsiz kılmaktı. Yılmadı. Tekrar GÜL-KAD Giriúimcileri Ankara Bürosu
baúvurduk. 4.8.1989 tarihine gece
ÇÖZÜM 70
YEKAD/CøHKAD
ÇøHKAD'la sürüyor
lükler toplumsal muhalefetin geliútirilmesinde rnotor cjüç ola-
cak, sorunların "Nasıl çözümlenmesi" gerekti÷i konusunda politi-
kalar üretecektir. Önümüzdeki süreçte ise faúist mafya çeteleri-
Çarpık kentleúme sonucu büyük úehirler etrafında kümelenen nin halkımıza ve devrimcilere karúı saldırılarının önüne set çekici
irili ufaklı gecekondular, dev ÷öndelenlerin hemen yanı politikaların oluúturularak hayata geçirilmesi demokratik kitle
baúında içinde bulundu÷u sorunların olanca a÷ırlı÷ı yanında, örg÷ütlerinin önünde baúta bir görev olarak duruyor. Biçim ve
her gün yeni sorunlarla iç içe, yapıla yıkıla ayakta durmaya úekilleniú noktasında ise 2 eylül öncesi süreç azımsanmaya-
çalıúıyor. Susuzluktan bitlenen çocuklar, yolsuzluktan yaúanan cak deneyim ve birikimlerle dolu...
çamur savaúları, kanalizasyonsuz yapıların oluúturdu÷u pis øúte bu sorunların ve çarpıklıkların arasında yer alan Ba÷cılar,
derelerden yayılan bulaúıcı hastalıklar, faúist arazi mafyalarının Tabya, Barbaros, Göztepe, Yenimahalle, Yavuzselîm ve Fevzi-
polis destekli saldırıları yoksul gecekondu halkı için kader haline çakmak mahalleleri süreçte yaúanan sorunlarına sahip çıkacak,
getirilmeye çalıúılıyor. çözümü do÷rultusunda yol gösterecek ve yardımcı olacak ör-
Bu yaúamın yanısıra kırdan, kır kültüründen kopamamıú bu gütlü bir yapıya kavuútular: ÇøHKAD.
insanların kent yaúamıyla girdikleri zorunlu iliúkiler ve bunun ge- 300'ü aúkın bir kitlenin katılımıyla geçti÷imiz ay açılısını ya-
tirdi÷i arabesk yaúam ve düúünce tarzı yoksullu÷un had safha- pan ÇøHKAD coúku, inanç ve kararlılı÷ın güzel örneklerini yaúat-
ya varmasıyla içine girilen ahlaki çöküntü ve toplumsal dejene- tı. Halk ozanı Abdülkadir Gülüútün ve Belde-øú Tiyatro Grubu'-
rasyon bu bölgelerde yaúamın di÷er bir yönünü oluúturmakta- nun da katıldı÷ı açılıúta yapılan konuúmalar verilen mesajlar
dır. önümüzdeki mücadele sürecinde niteliksel dönüúümlerinde
Tüm bu genel sorunları aúmak, çözüm yolları üretmek, de- müjdecisi oluyordu.
ÇÖZÜM 7
Kendilerine Ça÷daú Yolcu diyen bir grubun Esenler'deki provakatit tavırları üzerine burada bulunan
okurlarımızın oluya iliúkin yayınladıkları bildiriyi aúa÷ıda yayınlıyoruz.
'Varlık nedenini oligarúiye karúı mücadeleyi örgütlemekte ve radikalleútirmekte bulmak yerine, devrim-
ci sol güçleri karalamakta arayan, açıktan kitlelere anti-devrimci solcu propaganda yaparak küçük hesap-
lar peúinde olan oportünist sol'da, oligarúinin saldırı kampanyasının geçmiúten bu yana gelen bir parçası
oldu" (Y.ÇÖZÜM sayı:26, syf.2)
Temmuz sayımızda böyle bir tespit yapmıútık ve ne derece gerçekçi bir tespit oldu÷unu çok kısa bir zaman
sonra yaúanarak kanıtlanıyordu.
Sınıflar mücadelesinde varlıkları dahi belli olmayan, sol içinde ise marjinallikten öteye geçemeyen, faúizme
karúı mücadelede çakı dahi çekemeyenler Esenler Halkevi'nde devrimci bir arkadaúımıza bıçak çekerek yaralama
cesaretini göstermekten çekinmediler.
Bu durum bazılarına göre "sol içi çatıúmaydı. Bizce kendilerine "Ça÷daú Yol"cu diyen bir grup sorumsuz,
lümpenin Esenler'deki devrimci sol güçlere planlı, programlı saldırarak kan dökmesi, bıçaklaması idi.
Bu olaylar neden oldu, bu noktaya nasıl gelindi?
Haziran ayında yapılan seçimlerde, Esenler'deki ÇÖZÜM okurlarının Halkevi yönetimini ortaklaúa almasıyla
birlikte kendilerine "devrimci halkevciler" diyen úer ittifakı tüm stratejisini yönetimi çalıútırmama üzerine oturtmuútu.
Kol faaliyetlerine, yapılacak gezilere katılmama, vb. vb. Ve sonuçta yönetimi baúarısız kılarak istifaya zorlamaktır.*
Yönetime ra÷men toplantılar düzenlediler, uyarıldılar, kulak asmadılar, hatta "akıl hocaları", "gerekirse dögüúurüz"
diyerek bir anlamda bugünkü olayların mantıksal baúlangıcını ortaya koyuyor, planın perdesini aralıyordu.
Son olarak Eskiúehir'den Aydın'a nakilde öldürülen iki devrimcinin ölümünü protesto etmek için üç günlük
protesto açlık grevine gidildi. Açlık grevi normal seyrinde devam ederken ikinci gün bazı dernek ve dergilerin oluú-
turdu÷u platformun yaptı÷ı açlık grevinin Esenler'e taúınmaması do÷rultusunda siyasi yo÷unluklar uyarıldılar. Bizi
sübjektif olmakla suçladılar. Ama ertesi günü yaúanan geliúmeler ne derece isabetli düúündü÷ümüzü gösterdi. Ve
Halkevi yönetiminin izni alınmadan, yönetime ra÷men Halkevi zorla iúgal edildi.
Amaçlan açlık grevi yapmak olsa idi, açlık grevine katılan 5 dernek vardı ve onlardan birinde yapılabilinirdi.
Ama Esenler Halkevi bilinçli seçilmiúti. Yönetime ra÷men açlık grevi yapma, yönetimi fiiliyatta geçersiz kılma.
Yöntem olarak da zoru seçme. Ayrıca úunu da belirtmekte yarar var: Esenler Halkevi açlık grevi ile ilgili 5 derne-
÷in yaptı÷ı toplantıda birlikte hareket etmeyece÷ini söylemiútir. Tüm bunlara ra÷men
AÇLIK GREVøNø NEDEN ESENLER'E TAùIMIùLARDIR?
ESENLER HALKEVø NEDEN HEDEF SEÇøLMøùTøR?
ESENLER HALKEVø ÜZERøNDE OYNANMAK øSTENEN OYUN NEDøR?
SENARøSTLERø KøMLERDøR? OYUNCULAR KøMLERDøR?
Hz. øsa'nın di÷er yana÷ını uzatamayaca÷ı, Hz. Eyüp'ün sabrının dahi taúaca÷ı bir dizi olaylarla karúılaútık.
Hep sorumlu davrandık. Sol içi çatıúmalarda tavrımızın gelene÷ini devam ettirdik. Ama karúımızdaki insanların gi-
derek siyasi nitelikten ve sorumluluktan uzaklaúması karúısında olaylarda sol içindeki polemiklerin, davranıúların
ötesine geçmiúti. 3-5 tane kendini bilmez lümpene bir siyasi yapının elbette papuç bırakması -hele ki bu yapının
oligarúi ile mücadelesinde onlarca úehit verdi÷ini, mücadelenin sıcak hattında yerini aldı÷ını düúünürsek- düúünü-
lemezdi.
Arkadaúlarımıza yapılmayan hakaretler kalmamıútır. "DEMKAD'ın burjuva oldu÷u, burjuvaların bulundu÷u-
nu", "karúı devrimcilere alacakları tavrı alacaklarını" (bu sözleri ikinci kez duymuú olmamız, baúyazımızın ne ka-
dar yerinde bir tespit oldu÷unu ve olayların geliúimini önceden görerek okurlarımızı bu konuda uyarımızın sa÷lıklı
oldu÷unu ortaya koyuyordu.) "Yönetimden bir arkadaúın polis oldu÷unu", kendilerini uyardı÷ımızda "biz ada-
mın kıçından kan alırız" diyebilecek kadar iúi azıttılar. Bu sözlerin siyasi insanlara ne kadar yakıúaca÷ının de÷er-
lendirilmesini devrimci kamuoyuna bırakıyoruz. Burada bir parantez açarak buna benzer sözleri baúkalarından da
duyduk. ùimdilik bunları gelece÷e erteleyerek bir kenara koyuyoruz. Ertesi günü bu sözlerin sahibi yakalanarak
sarfetti÷i sözlerin niteli÷ine uygun bir úekilde cevabı verildi. ølginçtir savunmasında "a÷zımdan kaçtı" türünden gay-
rı-ciddi bir cevap aldık.** Bir siyasi hareketin çok sıradan bir insanının gösterebilece÷i ciddiyetsiz tavırlar belirli öl-
çülerde hoú'karúılanabilir. Ama bu kiúi belli bir birimde iúin baúında olan veya görünen kiúi ise bunun hoúkarúılana-
cak hiçbir yanı yoktur. Biz isterdik ki bizden önce olaya kendileri müdahale edip böyle sorumsuz ve lümpen bir in-
sanı kontrol altına almalarıydı. Aksine olay daha da üstten körüklenerek bıçak kullandırtma noktasına varılmıútır.
Biz bugüne hiçbir arkadaúımıza karúı bıçak-silah kullanıp onun kanını akıtan kiúiye veya kuruma karúı tavır-
sız kalmadık. Bu konuda örnekleri boldur. Olayları bu noktaya sıçratanlar bunun bedelini ödemek zorundadırlar.
Olayları sol içi çatıúma eksenine çekip arkasına gizlenmekten kurtulamayacaklardır. Bu sol içi bir çatıúma de÷ildir.
Kendini bilmez lümpenlerin lümpenlikleriyle sol içinde kendilerine yer açmaya çalıúan insanlara karúı devrimci so-
rumlulukla alınacak tavırdır .
Salı günü yapılan açlık grevi de÷erlendirmesiyle ilgili toplantıda ise, Halkevi'nin yönetimine ra÷men platfor-
ÇÖZÜM 72
mun açlık grevinin bilinçli bir úekilde Esenler'e taúındı÷ı, provokasyon ortamı yaratılarak Halkevi'nin zorla iúgal
edildi÷i, bizim kendileri ile u÷raúmak diye bir niyetimiz olmadı÷ı vurgulanırken, oldu-bittilere, iúgallere provokas-
yonlara karúı sessiz kalmayaca÷ımızı vurguladık.
Gergin bir ortamda oportünistler salonu terk ederken bir arkadaúımıza laf atmaları sonucu ufak yollu sürtüú-
me oldu. O sırada Esenler'de iúgalin sorumlularından olan ve "karúı-devrimci", "DEMKAD burjuvadır" diyen kiúi-
den özeleútiri istenildi÷inde arkadaúları tarafından savunularak olayların daha da geliúmesinin ve yapılan tavırların
bilinçli oldu÷u ortaya çıkmıútır.
Ertesi gün Ça÷daú Yol çıkardı÷ı bildiride bizlerin Esenler'de devrimci kanı döktü÷ü, Zeytinburnu'ndan, Ümra-
niye'den, Küçükçekmece'den püskürtüldü÷ümüz ve hesap soracaklarını yazıyordu. Bizler kimin kanını dökmüútük,
nereden nasıl püskürtülmüútük? Ayrıca ortada bir hesap varsa bu bıça÷ın kimler tarafından kullanıldı÷ına aittir.
Saldırı üssü Zeytinburnu'nda oturan mafya kafalı "operasyon úefi" planlarını yaparak saat 22.OO'de adamlarını
saldırı için gönderiyordu. Emir alan adamları ise gelir gelmez laf atmaya baúladılar. Olay çıkartacakları her hallerin-
den belli oluyordu. Bizler so÷ukkanlı davranmaya çalıúıyorduk. Ve saldırarak bir arkadaúımızı sırtından yaralı-
yorlardı.
BU GÜNE KADAR BU ùEKøLDE KAÇ TANE FAùøST YUVASINA SALDIRI DÜZENLEDøNøZ?
ùU TABLONUN NERESø DEVRøMCøLERE YAKIùAN BøR TAVIR?
MAFYA KAFASIYLA SøYASET YAPILAMAYACAöINI GEÇMøù DENEYøMLER GÖSTERMEDø Mø?
ANLAùILAN KAFA YøNE AYNI KAFA ORTAMINI BULDUöU AN DEMEK Kø AYNI ùEYLER YAùANABøLøYOR.
Sonuç, çıkan kavgada karúılıklı tekme-yumruk sonucu yaralı insanlar. Mücadelesini oligarúiye karúı yükselte-
meyenler, mafya kafasıyla siyaset yapmaya kalkanlar kafalarını sert kayalara çarpınca "akıllanıyor" ve gerçekler açı-
÷a çıkıyordu. Olayın görünen kiúisi "akıllanıyor" ve úöyle diyor: "Ben kavgadan yana de÷ildim, ben vurmayacak-
tim, ama bunun siyasi bir karar oldu÷unu, önce gidip tükürüp sonra vurmam gerekti÷ini söylediler." Yine
aynı kiúi kendisini götüren arkadaúı "Seni Çözümcülere muhalefetin sırlarını sızdırıyor diye dövecektik. Bu-
nun için herkesten birer kiúi oluúturduk..." diye anlatırken, mafya tespitimizin yersiz olmadı÷ını görüyorduk.
Tüm bu geliúmeleri fırsat bilen merkez hiç durur mu? Halkevi'nde olaya iliúkin toplantı öneriyor. Amaç açık:
altyapıyı hazırlayarak Halkevi çalıúmalarında devrimci sol güçleri dıútalamak ve dikensiz bir halkevcilik oynamak.
Son birkaç aydır geliúen mücadelede aktif olarak yerini almaya çalıúan Esenler Halkevi yönetimi devrimci sol güç-
ferce paylaúılmıú, Zeytinburnu Halkevinde ise yönetimi sarsmakta ve yapılacak olan kongrede ciddi bir güç olarak
adaydır. Tabii bu durum genel merkezce istenmeyen durumdur. Varolan çatıúma bahane edilerek politika üretil-
mekte, küçük hesaplara girilmektedir. Baúlangıcından beritekkeci zihniyetle kurulmuú, demokrasinin, demokratikli-
÷in zerresi bulunmayan bu kurum, devrimci sol güçlerce zorlanmaktadır. Mücadelenin her alanında, her geçen
gün kitleselleúerek geliúen ve en ön safında yer alan bir gücü hiç kimsenin veya kurumun tecrit etmesi mümkün
de÷ildir. Böyle küçük hesaplarla üzerimize gelindi÷i taktirde bunların hayatın canlı prati÷inde yeúeremeyece÷ini siz-
ler de göreceksiniz. Bu politikanız mücadeleyi geliútirmez, aksine oligarúinin arayıp da bulamadı÷ı bir zemini yaratır.
Sizleri sorumlu davranmaya mücadeleyi geliútirecek politikalar üretmeye, büyük hesaplar yapmaya davet ediyoruz.
Son dönemde yo÷unlaúan saldırılar, provokasyon tezgahları, bıçaklama noktasına varan tertipler, tecrit etme
kararları, karúı-devrimcilere alaca÷ımız tavrı alırız türü tehditler devrimci sol güçlerin oligarúiyle olan hesaplaúması-
nın önünde engel olamayacak, kitleler içersinde kök salmasını engelleyemeyecek,s6l içi çatıúmaların içine çekeme-
yecek.
PLANLARINI BUNLAR ÜZERøNE KURMUù OLANLARA SESLENøYORUZ: BAùARAMAYACAKSINIZ. SøZDEN
ÖNCE DENEYENLER ÇIKTI SONUÇLARI ORTADA, NE KAZANDINIZ?
ÇAöRIMIZ HERKESE GELøN BU OLUMSUZLUKLARI YARATANLARIN ÜZERøNE BøRLøKTE GøDELøM. NA-
SIL OLSA BENLE ÇATIùMIYOR DEMEYøN. BU KAFA VAROLDUKÇA BøR GÜN SENøNLE DE ÇATIùACAK. O
GÜNKÜ OLUMSUZLUKLARI YAùAMAMANIN YOLU BUGÜN BU MAFYA KAFALI, SOL øÇø ÇATIùMADA SABIKALI
OLANLARA KARùI CøDDø TAVIR ALMAKTAN GEÇøYOR.
BANANECø TAVIR BUNLARA CESARET VERøR. SORUMLULUKTAN KURTULAMAZSINIZ.
KAHROLSUN PROVOKASYON
YAùASIN MÜCADELEMøZ!..
(*) Bu tespitimiz hayal mahsulü de÷ildir. Henüz iki aylık yönetimi baúarısız diye istifaya ça÷ıran bir ortak metin elimizde-
dir.
(**) Bu kiúi aynı zamanda açlık grevi ilanını veren insandır ki, bunların ne derece ilkeli oldukları ortadadır.Arkadaúımızın is-
mini haberi olmadan kullanmıútır.
ÇÖZÜM 73
ZEYTøNBURNU
ZEYTøNBURNU HALKEVø
baúlarında Genel Merkez ça-
lıúmalarını østanbul bölgesinde
yürütenlerle kurulan iliúkiler, be-
raberinde geniú katılımı sa÷layabile-
VE
cek kimi yöntemlerle destekli, açık
kitle toplantılarını da getirmiútir.
Ancak Gene! Merkez, yasal pro-
sedürün tamamlanmasına iliúkin ge-
YAùANAN GERÇEKLER
cikmeler nedeniyle, yürütülen top-
lantılarda ister istemez bir gevúeme
söz konusu olmuútur. Ayrıca bir top-
lantı haricinde yer vermekten kaçı-
nan SHP ilçe yönetimi ile izin veri-
len iki toplantı sonrası "polisin dikka-
tini çekiyor" olması gerekçesiyle top- rak tüzellik sa÷landı÷ında, 8 kiúilik Devrimci sol güçler; komisyon
lantılara izin vermeyen Deri-øú kolun- kurucular kurulunun toplanarak ge- ve kol baúkanlıkları ile yönetim ara-
daki sendika yönetimi, demokrasi çici bir yönetim kurulu oluúturması sındaki olası aksaklıkların de÷erlen-
mücadelesindeki yerleri konusunda söz konusuydu. dirilece÷i bir üst kurul önerisini, biz-
ilginç bir beraberli÷i yaúatarak, yar- Daha sonraları gerçekleúecek zat yönetimde oldukları dönemde
dımcı(!) olmuúlardır. darbenin(l) temelini oluúturan "bu kabul etmiúlerdir.
Toplanacak yerleri tükenen ve gi- seçimin yasal olmadı÷ı" ve "kurucu- Yönetim içinde ilk ciddi ayrılık ko-
derek parklarda toplanmaya baúla- lar kurulunun tümünün yönetim ku- nusu, do÷rudan pratik mücadeleye
yan fiili kurucular, Nisan 1988 de rulu oldu÷u" iddiaları nedeniyle be- yönelik bir konuda, 1 A÷ustos ge-
genel merkez prosedürünün ta- lirtmek gerekir ki; bu konudaki öne- nelgesine karúı verilen mücadele sı-
mamlanması nedeniyle, yetki alma ri tüzü÷ün bizce yapılan yorumun- rasında ortaya çıktı. Siyasi kimlik ve
konusunda ikili bir durumu yaúamıú- dan çıkmıútır. Kaldı ki bu öneriyi ka- insanlık onuruna karúı yürütülen ge-
lardır. Ya süreci uzatıp artık giderek bul ederek seçime giren 8 kiúilik ku- nel saldırı politikasının bir uzantısı
katılımı azalmıú olan toplantıları can- rucular kurulunun tamamı bu konu- olan geliúmelere karúı devrimci
landırmaya çalıúacak-ki toplana- daki meúrulu÷a ortaktırlar. Yapılan onur ve siyasi tavrın gere÷i olarak
cak do÷ru dürüst bir yer bile artık seçimi bizim kazanmıú olmamız bu yürütülen açlık grevlerinin tüm toplu-
söz konusu de÷ildi- ya da sürece durumu de÷iútirmez mu sardı÷ı dönemde Z.Burnu Hake-
müdahale edip, gereken sayıda ku- Seçim sonucunun nasıl çıkaca÷ı vi, genel merkez düzeyindeki ısrarlı
rucuyu toparlayarak kuruluú çalıú- anlaúıldı÷ında seçimi ortasında ter- giriúimlerin sonucu olarak düzenle-
malarını tamamlayacaktı. kedip giden ve sonrasında darbe- nen 3 günlük destek Aö ile sürece
Zeytinburnu'nda ciddiye alınabile- nin gerçekleúece÷i, kendisinin de müdahale etme kararı almıútır.
cek çeúitli siyasi e÷ilimlerle yapılan sekreter olaca÷ı güne kadar Halke- Ardı ardına gerçekleútirilen ey-
görüúmeler sonrasında Halkevi ça- vine do÷ru dürüst ayak basmayan lemler, düzen güçlerinin harekete
lıúmalarına do÷rudan evet diyen in- (Kaldı ki, sekreter olduktan sonra geçmesini ve Halkevini genel bir ab-
sanlar ile kurucular kurulu oluúturul- da çalıúmalara katılmamıú, bir süre lukaya almasına neden oldu. Gide-
muútur. sonra da "iúleri nedeniyle" istifa et- rek ölümlere dayanan açlık grevcisi
Bu arada belirtilmesi zorunlu bir miútir) bu arkadaúların , geçici yöne- tutsak devrimcilere karúı olan so-
konu olarak denilibilir ki; 1 yıl sonra tim kurulunda bulunmamıú olmama- rumluluk nedeniyle, eylemlili÷i artı-
yapılacak olan 1. ola÷an kongreyi larını bir kayıp olarak düúünmek bi- ran devrimci sol güçler, mücadele-
kazanmak için olmadık çirkinliklere le hatalı olacaktır. nin yükselmesiyle kitle örgütlenme-
yönelen, özellikle baúta Ça÷daú Yol Demokrasi Mücadelesinde Hal- lerinin belli kayıplara u÷rayaca÷ı,
olmak üzere bazı siyasi e÷ilimler, kevcilerin denetimindeki geçici yö- bunun da mücadeleyi kazanma ni-
çeúitli bahanelerle (arkadaúlarımızın netim kurulunu oluúturanların ço- yeti taúıyan devrimci-demokratların
ço÷u memur, bu iúleri genellikle de- ÷unlu÷u demokrat çizgideki insan- vermeleri gereken bedel olarak anlaúıl-
mokrat kiúilere bırakmak gereklidir, lardı. ması gerekti÷inin bilincindeydiler.
devrimciler buralara ancak daha Açılıúın gerçekleútirildi÷i Eylül ølk ciddi görüú ayrılıklarını oluútu-
sonra katılabilirler vs. vs.) kuruluú ayından sonra, geniú katılımlı kitle ran bu süreç, aslında devrimci, de-
çalıúmalarına kurucu olarak katılma- toplantılarıyla yürütülen kol çalıúma- mokrat kitle mücadelesinin gerekle-
dılar. ları; tiyatro, müzik, folklor olarak rinin sınandı÷ı iyi bir sınav niteli÷i
Temmuz 1988'de baúvuru yapıla- baúlatıldı. Kol çalıúmaları, çalıúmak de taúıyordu. Gereken özveri ve ka-
isteyen herkese açık olarak yürütüldü. rarlılı÷ı gösteremeyenler için yapılan-
ÇÖZÜM 74
ZEYTøNBURNU
ların tümü "tehlikeli" ve "yanlıú"tı. Bu burnu halkının hafızasına kazıyan- mıúlardır! Öyle ki kogrede oy kulla-
yönüyle süreci omuzlayıp götürmek lar, "kayıplarında kazanabilmeyi", "ö- nan Emek Dünyası okuru 30 kiúi-
isteyenler ile ona çelme takarak en- lümlerde do÷abilmeyi" de baúara- den %70'inin Z.Burnu dıúından ol-
gel olmak isteyenler asasındaki fark- caklarını bir kez daha kanıtlıyorlardı. masını bile içlerine kolaylıkla sindire-
lılıklar, giderek netlik kazanmaya ve Cenaze sonrası MEHMET ve bilmiúlerdir.
grup tavrına yönelik giriúimlere ne- Mayıs anısına yapılan geniú kitlesel Devrimci sol güçlerin "úeriatçı" ol-
den olmaya baúlamıútı. katılmalı gecenin hemen sonrasın- dukları ve "alevili÷e karúı" cephe al-
Gelir getirici faaliyetlerden, sergi- da operasyona u÷rayan tertip komi- dıkları yalanını bile yaymaktan utan-
lenme durumuna gelen tiyatroya, tesi, 5 gün süren iúkencelerde bir mayanlar için her yol mübahlı! Hat-
folklara, panel ve kitle toplantılarına kez daha sınav vermenin onurunu ta yöntemlerine burjuva politikaların-
de÷in giderek artan etkinliklerimiz taúımıúlardır. da kullanılan, seçim sırasında alter-
sürerken daha önce sözü edilen Kongre tarihi belli olmadan aylar natif listeyi yok etme ve kendi liste-
"darbe" gerçekleútirildi. öncesinden demokrasi mücadele- lerini kullanmaya zorlama oyununu
8 kiúilik kurucular kurulunun tü- sinde Halkevciler, kongreye yönelik bile eklemiúlerdir.
münün yönetim kurulu olması ge- tavrını netleútirmiúti: Yönetimde ço- Sol içerisinde kadın kullanarak
rekti÷i konusunda Genel Merkez ÷unluk listesi. örgütlenmeye çalıúan(!) Ça÷daú
destekli bilgilendirmeye dayalı ola- Yönetimi zaafa u÷ratabilecek, is- Yol düúüncesi için önemli olan kalı-
rak, yeni yönetim kurlu seçimi gün- tikrarsızlı÷a ve küçük hesaplarla sür- cı, istikrarlı çalıúma de÷il, yalan ve
deme geldi÷inde özellikle belirtilme- tüúmelerin üretildi÷i dejenarasyona yaygara yoluyla kendi siyasi acizlik-
si gereken eski ve yeni I.Bölge so- karúı, yönetimde istikrar, güç ve lerine ortak bulabilecekleri zemin
rumlularının ortaklaúa çevirdikleri devrimci ilkeler etrafındaki üretken- sorunudur.
dolaplardır. lik esas alınmıútır. Kongre sırasında görüúlerini açık-
Bir yandan yönetim kurulunda øúte tam bu noktada, devrimci layan oportünist liste adayı Ça÷daú
herhangi bir de÷iúikli÷e karúı oldu- sol güçlerin ço÷unluk listesini sa- Yol okuru "seçimi kaybetsek bile ka-
÷unu belirtir yazılı belge verirken, di- vundukları anlaúıldı÷ında, faúizmin zananları kutlayaca÷ız" diyerek sür-
÷er yandan da el altında yönetimi ve en a÷ır koúullarında dahi ittifak kura- dürdü÷ü konuúmasını, seçim so-
baúkanı devirmenin hesaplan ya- mayanlar, mücadeleyi savunan ve nuçları yaçıklandı÷ında yok sayıyor
pılıyordu. gereklerini her koúulda yerine geti- "seçimi kazanan liste Z.Burnu halkı-
Baúında sonuna kadar geçici yö- ren güçlere karúı birlikte(!) oldular. nı temsil etmiyor, bu yüzden de ye-
netim içerisinde bir de÷iúikli÷e karúı Faúizme karúı kararlı bir mücade- ni yönetimi tanımıyoruz" diyerek ger-
çıkan devrimci sol güçler, darbeyi leyi hayata geçiremeyenlerin, Halke- çek niyetini açı÷a vuruyordu. Bir
meúru görmediklerini ve her yurtse- vi basıp (Esenler) devrimci yarala- yandan devrimcileri "tekkecilik"le
verin de bu olaya müdühale etmesi- malarının görüldü÷ü ülkemizde, bu suçlayacaksın, di÷er yandan da
ni önerdiler. Bu darbe ile yönetim- birlikteli÷in oportünist ve sahtekâr kendi statükocu çizgini hayata geçi-
deki inisiyatifin basiretsiz ellere ge- yüzü giderek artan bir oranda çirkin- remeyece÷ini anladı÷ında da yöneti-
çece÷ine inananlar olarak çalıúmala- likler yı÷ını oluúturuyordu. mi tanımayacaksın.Bu oportünist
rın süreç içerisinde sıfırlatılaca÷ı ve Bir yandan demokratik merkezi- anlayıú seçimler sonrasında "Halke-
acz içinde kalınaca÷ı belirtilmesine yetçili÷i savunarak(I) "azınlık ço÷un- vi çalıúmalarından çekilmeyece÷iz"
ra÷men, kısa süre içinde giderek ar- lu÷a uyar" diyen sahtekârlar, öte diyordu. Ancak geliúmeler devrimci
tan etkinlikten çekinenler, bu konu- yandan aylar önce, "e÷er devrimci sol güçlerin mücadele anlayıúına
daki geliúmeyi ayakta alkıúladılar. sol güçler kazanırsa biz çekiliriz" di- ayak uydurmanın zorlu÷unu bir kez
Ancak geliúmeler radikal bir mü- yebilecek kadar iki yüzlü olabiliyor- daha gözler önüne serecek.
cadele çizgisi izleyenlerin ne denli lardı. Masabaúında yapılan hesaplar
haklı olduklarını ortaya çıkarırken, Demokrasi mücadelesinde Hal- çok e÷ilimli birleúik listenin kazana-
neredeyse bir kır kahvesine dönen kevciler yönetime talip olduklarını ca÷ını gösteriyordu sahiplerine, an-
Halkevinin varlı÷ı dahi tartıúılır duru- açıkladıkları günlerde, yönetime gel- cak kongre öncesi günleri iyi de÷er-
ma düúmüútür. Öyle ki bir süre son- mek için gereken üye çalıúmalarını lendiren ve kendi üye çalıúmaları
ra aylık üye toplantıları bile katılımın yapacaklarını acık olarak belirtmiú- konusunda disiplinli çalıúan devrim-
komik düzeyde kalması nedeniyle lerdir. Hatta bu konuda; "üye yazı- ci sol güçler, oportünist blo÷a hiç
yapılamaz duruma gelmiútir. mında Z.Burnu'nda oturanlar kabul unutamayacakları, hazmedilmesi
Bu dönemde devrimci sol güçler edilmeli" önerisine karúı çıktıkların- zor bir yenilgi tattırmalardır.
MEHMET'ini úehit vermenin yaraları- da amaçlarını ifade etmiúlerdir. oy farkla alınan kongre gerçe÷ini
nı sarmak zorundaydı. Ancak baúlangıçta buna karúı gö- hiçbir itiraz de÷iútiremeyecektir.
MEHMET'e ve onun kavgasına rünenler çok kısa sürede benzer Zeytinburnu Halkevi Yeni
yaraúır bir cenaze törenini Zeytin- yöntemlere tabi olabilmeyi baúar- Çözüm Okurları
ÇÖZÜM 75
HABER MEKTUP
ÇÖZÜM 76
HABER/MEKTUP
devrimci sol güçler eyleme yeterin- ve maddi deste÷i (500.000 TL civa- le "biz güçlüyüz, sizi istedi÷imiz za-
ce sahip çıkamadılar. Ama Manisa rında) devrimci mücadeleye inanç man ezeriz" derken halk karúısında
halkı, Manisa'daki ilerici, devrimci ve güven veren coúkulu bir ortamı ne denli güçsüz olduklarını sergili-
ve demokrat kesim hatta küçük ço- çoktan yaratmıútı. Aynı günün akúa- yorlardı aslında...
cuklar eylemcilere sahip çıktı. Eyle- mı Denizli de 30 kiúilik bir grubun Nasıl bir acizli÷in içinde kıvran-
min pratik geliúimini verdi÷imizde eylemcileri ziyarete gelip gitmesiyle dıklarını ve ne denli güçsüz oldukla-
kitleye ve halka yönelik sonuçlar da- kitlesellik doru÷a ulaútı. Dövizler, rını o günlerde Devrimci Sol örgütü
ha net yakalanabilir. pankartlar asıldı. Önce kayıtsız görü- tarafından çevrede da÷ıtılan 984
Eylem yedi kiúiyle baúladı÷ında nen sonra eylem yerini, eylemcilere Ölüm Orucu yıldönümüyle ilgili el
devletin polisi kaygısız alaycı bir ta- gidiú-geliúleri denetime alan (bu ara- ilanlarını toplayıp, "suç delili" yarat-
vır içindeydi. Aynı polis dördüncü da. Manisa sokaklarını ya yeniden mak için úeker kutularının ve batta-
günde eylemle ilgili oluúturulan ba- ö÷renen, sinir krizleri geçiren) Mani- niyelerin altına "çaktırmadan"yerleú-
sın köúesini ve dövizleri kaldırttı. De- sa polisi, øçiúleri Bakanlı÷ı'nın emrini tirmeye çalıúırken de kanıtladılar.
vam eden günlerde eylem kitlesel- uygulamaya sokarak asker ve po- Çırpındıkça bata÷a daha çok
leúmeye durdu. Ve yedinci gün 27 listen oluúan baskı gücüyle 20-30 saplanan oligarúi eylemcileri gözaltı-
kiúiye ulaútı÷ında eylem içi düzenle- sıralarında halkı parkın dıúına çıkma- na almakla zafere ulaúaca÷ını zan-
me ile daha nitelikli bir aúamaya ge- ya zorladı. Eylemcilerle saldırı güçle- netti ama yanıldı. Destek güçlerinin
çildi. Üç kiúi kesintisiz bir úekilde so- ri arasındaki diyalogun ardından ve eylemcilerin gözalttna alınmasıyla
nuna kadar sürdürecek, de÷erleri halk eylemcileri alkıúlayarak parkı parkta biten direniú iúkencehane-
dönüúümlü katılımla yerlerini alacak- terketti. Ama eylem alanından uzak- lere taúınmıú oldu. "Yasa dıúı örgüt"
tı. (Eylemcilerin buradaki iradecili÷i laúmayarak parkı çevreledi. suçlamasıyla yo÷un iúkenceler úek-
süreklili÷in sa÷lanması ve psikolojik Ortaya çıkan tablo úuydu: En ke- linde devam eden faúist saldırı,
üstünlü÷ün korunması açısından narda halk, ortada devrimciler, dev- AG'nin 5. günlerinde de direniúçile-
önemlidir). Kollara kırmızı pazu rimcilerle halk arasında güvenlik rin kararlılı÷ı karúısında etkisiz kaldı.
bantlar, yakalara herkesin eylemin güçleri. Böylece halk güçlerinin ey- Bu arada Devrimci Gençlik'ten ve
kaçıncı gününde oldu÷unu göste- lemcilere ulaúacak insan ve maddi DEMKAD'lılardan oluúan 32 kiúilik
ren kartlar asıldı. Sekizinci gün il- deste÷i engellenmiú oldu. (Bu nok- bir grup destekçi 28 Haziran günü
ginç, sevindirici, coúku verici bir tada kaçırılan bir fırsat vardı: Eylem Emniyet binası önünde protesto
olay yaúandı. O gün evlenecek en üst boyuta ulaúmıúken, saldırıya gösterisinde bulunarak iúkencedeki
olan çift ve di÷er dü÷ün davetlileri karúı gereken tavır koyulup faúiz- direniúçilere destek sunup sahip çık-
kendi dü÷ünlerinden önce eylemci- min gerçek yüzü halka gösterilme- tılar. Direniúçilerin serbest bırakılma-
leri topluca ziyaret etti. Spor Akade- liydi.) Bu arada øzmir'de konserden sını isteyen çeúitli faaliyetler sürdür-
misi folklor ekibiyle birlikte halaylar dönmekte olan Denizli grubu göz düler. Oligarúi eylemlerden kurtul-
çekildi, güvercinler uçuruldu. Dü- altına alında. Ertesi gün yani 2. manın yolu olarak eylemcileri ser-
÷ün úenli÷i eylem úenli÷ine dönüú- gün sabahtan baúlayarak dıú des- best bırakmayı kabullendi.
tü. Ve Emekliler Parkı coúku seliyle tek güçleri görüldükleri yerde da- Onbeú günlük direniú savunulan-
doldu, taútı. Eylemcilerden bir tem- yakla gözaltına alınmaya baúlandı. ların pratikte sınanması ve olumlu-o-
silciyle birlikte dü÷ün salonuna gidi- Ziyarete gelen Grup Yorum'un ey- lumsuz yanların de÷erlendirilerek
lerek iadeyi ziyaret yapıldı. Dü÷ün lem yerine ulaúması polisçe engel- maddi ve psikolojik üstünlü÷ün
salonunda eylem ile ilgili konuúma ve lendi. Faúizmin amacı eylemi iyice daima ayakta tutulmasına hizmet
saygı duruúu yapıldı. Basın devreye daraltıp son darbeyi vurmaktı.Ey- edecek deney, tecrübe birikimine
girdi ve propaganda olana÷ı do÷du. lemciler olayın farkına vararak ey- dönüútürülmesi için verimli bir de-
Bu geliúmelerden rahatsız olan lemden nitelik sıçramasına gitme ney alanı olarak Manisa Devrimci
tek güç ise oligarúinin Manisa'daki kararı aldılar. Eylem akúam saatle- Gençli÷in mücadele geçmiúine yazı-
temsilcileriydi. O günden sonra øçiú- rinde sloganlı gösteriye dönüútürül- lırken, devrimci sol güçler mücade-
leri Bakanı ve bazı bakanlar Mani- dü. Günlerce süren açlı÷a ra÷men lenin her úart altında sürece÷ini bir
sa'ya gelerek "böyle bir olay istemi- örnek bir direniú sergilendi ve bu di- kez daha haykırdı.
yoruz" dediler. Buna Manisa halkın- reniú o an bile halkla bütünleúebil-
dan üç kiúinin eylemcilere aktif katılı- di. Halk polisin karúısına dikilerek Zafer Direnenlerindir!
mı ise oligarúiye güzel bir yanıt ol- "onlar komünist size ne oluyor?" so- Yaúasın Devrimcî Mücadele-
du. Böylece eylem içi kitlesellik rusuna "onlar komünist ise bizde miz!
30'a yükselirken, 50 kiúilik eylem dı- komünistiz" úeklinde cevap vererek Yaúasın Devrimci Dostluk ve
úı aktif destek, dilekçe düzeyinde direniúçilerine sahip çıktı. Hakim sı- Dayanıúma!
ikiyüz kiúilik ö÷renci ve çevre çalı- nıflar ve onların iktidarı askere, poli- Kahrolsun Faúizm!
úanlarının, esnafın, halkın duygusal se, silaha dayanan úiddet gösterisiy- Manisa Devrimci Gençlik
ÇÖZÜM 77
HABER/MEKTUP
ÇÖZÜM 78
HABER/MEKTUP
ÇÖZÜM 79
HABER/MEKTUP
ÇÖZÜM 80