Professional Documents
Culture Documents
cy
a
Kendi Aramızda
A K İ S Sevgili AKİS Okuyucuları,
Haftalık Aktualite Mecmuası A nkara, son zamanlarda pek sıklaşan "Heyecanlı Haftalarından birini
Yıl : 9. Cilt : XXIV, Sayı : 418 daha geçirdi. Ama bu, daha ziyade, bir tatlı heyecan oldu. Krizler,
darbeler, ayaklanmalar, müdahaleler çeşitli sohbetlere tuz biber ol
Yazı İşleri : duktan sonra barometrenin ibresi iyinin istikametine yöneldi ve bu
Rüzgârlı Sokak No. :11 lutlar dağıldı.
Tel: 11 89 92 Türkiyenin kalbinin Ankara olduğu gerçeği, bu vesileyle bir defa
P. K. 582 Ankara daha doğrulandı. Başkent, o "Heyecanlı Haftalarını yaşarken bütün
• memleket aynı sancıları duydu, aynı ümitleri yaşadı, aynı hayal kı
İdare: rıklıklarından geçti, aynı tebessümü dudaklarında hissetti. Derece de-
Rüzgarlı Sokak No. : 15 rece his ve fikir dalgaları her tarafa yayıldı. Ankarada cereyan eden
Rüzgarlı Matbaa hadiseler, her çevrede tesirini gösterdi. Bu satırların yazıldığı sırada,
Tel : 10 61 96 herkes olanların içyüzünü öğrenmenin ve ileriye alt tahminlerin me
• rakı içindedir. AKİS'in bu sayısı, o merakı tatmin etmek birinci plânı-
Başyazar; da göz önünde tutulmak suretiyle hazırlanmıştır.
Metin Toker Sayfalar çevrilince görüleceği gibi, mecmuanın büyük kısmı YURT
TA OLUP BİTENLER'e ayrılmıştır. Hükümetin »on şeklini nasıl al
• dığı, perdenin arkasında nelerin cereyan ettiği, partilerde beliren dal
AKİS Neşriyat Ltd. Şirketi adına galanmalar, ismi bilinen şahsiyetlerin davranışları en alıcı noktaları
imtiyaz sahibi ve Müessese Müdürü belirtilmek suretiyle anlatılmaktadır. Hâdiselerin esasından zaten ha
Mübin TOKER berdar AKİS okuyucuları, bildiklerine bu yeni tafsilâtı eklediklerinde
• hemen her şeyi öğrenmiş olacaklardır. Cereyan edenlerin yanında,
Yazı İşlerini fiilen idare eden ileriye alt hükümet hazırlıkları ve girişilecek teşebbüsler, nihayet me
Mesul Yazı İşleri Müdürü rak edilen programın esasları da mümkün plan açıklıkla anlatılmak-
tadır. Başkentteki AKİS muhabirleri, ekip halinde bazen 24 saatlik
Kurtul ALTUĞ çalışmalar yapmak sureliyle bütün bunları derlemişlerdir.
• Ya AKİS, olup bitenler karşısında ne düşünüyor? Bu sualin ceva
a
Karikatür :
bını okuyucularımız, bilhassa YURTTA OLUP BİTENLER kısmımız-
TURHAN daki çerçeveli yazılarda bulacaklardır. Parlemanter rejimin yaşatıl-
• ması yolunda hiç bir şansın ihmal edilmeksizin bütün gayretlerin sar-
Fotoğraf : fedilmesi gerektiği kanısında olan bu mecmuanın en iyi dileklerle do-
cy
lu bulunduğu tabiidir. Bunun nedeni, profesyonel politikacıların nede-
Hüseyin EZER ninden farklıdır. Bir takım politikacılar için kendilerinin kırmızı plakalı
Associated Press arabalarda bulunmamaları "milli felâkettir. Bu şahsi endişe son hafta
Türk Haberler Ajansı da çok tasarrufa hakim olmuştur. İşin kötüsü şudur ki, bu endişelerden
bir kısmı parlemanter rejimin gene isteyememesi endişelerini kuvvetlen
• dirme pahasına bertaraf edilmiştir.
Klişe :
Doğan Klişe Kabine ilân edildiğinde yılların Burhan Feleğinin yazdığı şu satır
Bu mecmua Basın Ahlak Yasa lar ibretle okunmalıdır: "... Bütün bunlar oladursun, hiç kimsenin ko
pe
lına uymayı taahhüt etmiştir. nuşmadığı bir mesele var: Koalisyondaki Bakanların şahısları.. Ben şaşı
yorum: İsmet Paşa bu işe hiç ehemmiyet vermiyor. Ve bunda yanılıyor.
Abone şartları: Çünkü, şahsen her işi kendi görmek kanaatinde bir zat değildir. Olsa
3 aylık (12 nüsha) : 10.00 lira da takati buna müsait olamaz. Biliyoruz ki Bakanlara :
6 aylık (25 nüsha) : 20.00 lira "— Hükümeti ilgilendiren umumi meseleleri bana sorun. Kendi ve-
1 senelik (92 nüsha) : 40.00 lira kâletlerinizin işini kendiniz görün! demiştir ve demektedir."
İlan şartları : Burhan Felek sadece tecrübeli değil, aynı zamanda bir akıllı ve sağ
duyu sahibi kimsedir.
Santimi: 20 lira
3 renkli arka kapak : 1.500 TL. Bu, AKİS'in iç sayfalarında 'i'lerin üzerine noktaları da konulmak
suretiyle belirtilen görüşünü açıklar sanıyoruz.
İlan işleri :
Telefon : 10 61 96 Bizim içerde, kendi işlerimizle haşır neşir olduğumuz şu sırada,
Dizildiği yer: dünya bir mühim çıbanını tedavi etmektedir. 1 Temmuzda yapılacak re
Rüzgarlı Matbaa ferandumla Cezayir kendi kaderini tâyin edecektir. Dünyanın gözleri,
referandumun bilinen neticesine değil de, ondan alınacak sonucun nasıl
Basıldığı yer :
tatbik edileceği hususuna dikilmiştir. Bu merakta, bir adamın şahsiyeti
Milli Eğitim Basımevi
ön plândadır: General de Gaulle. AKİS okuyucuları Fransa Devlet
FİYATI : 1 LİRA Balkanına ait bir yazıyı iç sayfalarda Metin Tokerin kaleminden oku-
Basıldığı tarih: 1.7.1962 yacaklardır. Yazıda, Generale alt şahsi intihalardan başka Fransanın
meseleleri de ele alınmakta ve bilhassa bu dost NATO müttefikimizin
liderinin fikir ve temayülleri incelenmektedir.
Kapak Resmimiz
Saygılarımızla
General de Gaulle AKİS
Bir fransız
3
Cilt: XXIV; Sayı: 418
AKİS HAFTALIK AKTÜALİTE MECMUASI
2 Temmuz 1962
a
cy
Türkiye, 1962
Metin TOKER
Milletlerin hayatında öyle anlar olur ki, her şey bir ması geliyor. Bu belki bir tabiatın, bir formasyonun,
yeni ruhun estirilmesinde düğümlenir. Milletler, ha- bir kuruluğun veya eskiliğin neticesi. Sebep ne olur
yatlarının o noktasında, donmuş haldedirler. Nasıl, bir sa olsun, hâdise ortada. Birinci Koalisyona son ver-
buz parçasına şekil vermek için önce onu ısıtıp mayi ha mesinden ikinci Koalisyon çalışmalarındaki ilk inkı
line getirmek lazımsa milletleri de katılıklarından sı taa, umumi efkâr tarafından ciddiyetle, hararetle des
yırmak yapılacak ilk iştir. Bu başarılamadıkça girişile- teklenen Başbakan inkıtadan sonra, sahip göründüğü
cek her teşebbüs mukavemetle karşılanmaya ve hüs iradede zaafa düşmüş hissini uyandırmıştır. Eğer sıkı
ranla neticelenmeye mahkûmdur. Ateşli, canlı, iman ve durabilseydi, eğer azimli tavrını devam ettirebilsey-
şevk dolu bir hava memlekete hakim kılındığı takdirde di, eğer etrafına yıpranmamış isimlerden müteşekkil
her şey kendiliğinden, inanılmaz derecede kolaylaşır. bir ekip toplayabilseydi daha baştan partinin güç ta
Türkiye şu anda, öyle bir noktada bulunuyor. rafını kazanabilirdi. Garip, anlaşılmaz bir bezginlikle
Memleketin idaresini eline alan İkinci Koalisyon müzakerelerde işi oluruna bırakmış, garip, anlaşılmaz
ve onun ekibi hakkında düşünceler belirtilirken, bu bir inatla memleketin hararetle istediği, muhtaç bu
ana gaye göz önünde bulundurulmalıdır. Birinci Koa lunduğu genç, dinamik kabineyi kurmayı reddetmiştir.
lisyon, bütün politika çekişmelerinin üstünde, böyle Eğer bu bir kuvvet gösterisiyse, pek talihsiz ve şarklı
bir ruha estiremediği için iflâs etmiştir. O Koalisyon, bir kuvvet gösterme tarzıdır. Memleket Kabinede öyle
kısa ömründe bu fırsatı bir kaç kere eline geçirdiği isimlerle karşılaşmıştır ki, bırakınız damarlardaki ka-
halde her seferinde nefessiz kalmış, önünde açılan yeni na hareket gelmesini, damarlarındaki kan donmuştur.
yolda yürüyecek yerde Bizans usulü çekişmelerin labi
a
D. P. iktidarının Demokrasi yolundan kati olarak
rentlerinde dolaşıp durmuştur. Şimdi, bunun sorumlu sapmasından itibaren İnönünün giriştiği çetin müca
luğunun kimde olduğunu aramak boş tar deledeki başarı sebebi, bir ateşi milletin yüreğinde alev
tışmalarla vakit geçirmek olur. Mesele İkinci Koalisyo alev yakabilmesidir. Memleketin bütün sağlam kuv
nun ve onun ekibinin bu havayı memlekete hakim kıl vetleri İnönünün şahsında, dalgalanan bir bayrak bul
cy
mak için hangi şansa sahip olduğunu incelemek ve bu muşlardır. O, her biri bir tarihi beyanname olan de-
şansı arttırmanın çârelerini bulmaktır. meçleri, nutukları, ayağına çizmelerini çekmiş halde
Bugün, hiç kimse zerrece şüphe etmemektedir ki dolaşmaları, Uşaklar, Topkapılar, Kayserilerdir ki
Türkiyede demokratik rejim son imtihanını vermekte- ona unutulmaz "Yetmişlik Delikanlı" sıfatını kazan
dir. İsmet Paşa, tarihi şahsiyetinin ağırlığını ortaya dırmış ve onun harareti milletin ruhunu ısıtmıştır. Ay
koymuş bulunmaktadır. Bu şahsiyetin, son yılların dal nı havaya belki daha da fazla muhtaç bulunduğumuz
galanmaları arasında pusulayı Demokrasi istikametin bir anda o volkanın sönmüş olduğu intibaının uyanma
de tutan başlıca kuvvet olduğunu görmezlikten gelme sı bir büyük talihsizliktir.
pe
nin imkânı yoktur. D. P. nin otoriter idareye yönelme Kabinesini kurarken kaçırdığı fırsat, şimdi İnö-
gayretleri, o kayaya çarparak heba olmuştur. 27 Ma- nüyü iki misli ağır yükle karşıkarşıya bırakıyor. Gene,
yıstan itibaren başka bir tarz idare hevesleri, onun var bizzat çizmelerini çekmesi ve parlemanter rejimi çok
lığı neticesi hüsrana uğramıştır. 22 Şubat akşamı akın zaman Parlamentoya rağmen kurtaracak, devamlı kı
tıyı terse çevirme teşebbüsü, karşısında onu buldu lacak mücadeleye girişmesi, donmuş, bezgin, bıkkın
ğundan dolayı bertaraf edilmiştir. Şimdi aynı şahsi Türkiyeyi uyandırması gerekiyor. Onu bu tek çıkar yo
yet, hu pasif başarılardan sonra aktif olarak kolları la itmek, onu bu yolda desteklemek rejime inanmışların
sıvamıştır. İnönü, Birinci Koalisyondan sonra, görevi İsteristemez görevi haline geliyor. İsmet Paşa, başkent
ni bir ara Devlet Başkanına iade ederken dediği gibi ten bu ekiple Türkiyeyi uyandırabileceğini sanıyorsa,
kati tarzda çekilseydi yeni bir tehlike anında dununa sâdece kanunların, sâdece hükümet tasarruflarının,
hakim olacak otoritesini ve prestijini muhafaza ede sâdece ekonomik ve sosyal tedbirlerin buna yeteceğine
bilirdi. Ama bunu yapmamış -veya yapamamış-, oto inanıyorsa hayal ediyor demektir. Bütün bunların hep
ritesi ve prestijiyle birlikte artık oyuna girmiştir. Ya si yapılsa da ruh aleviyle desteklenmeğe, hiç bir şey
oyunu kazanacaktır, ya da şahsiyetini tarih sayfaları yapılmamış olacaktır.
nın dışında, bugünkü hayatımızda hiç bir tesir icra et Kaldı ki bir başka tehlike kendini kuvvetle his
meyecek tarzda yitirecektir. Zira, asıl gücünü teşkil settirmektedir. Bir ırkçı ekalliyetin eline geçmiş bu
eden memleketin sağlam kuvvetlerini, sorumlusu bu lunan Muhalefet yurdun her tarafında memnunsuzluk-
defa doğrudan doğruya kendisi olan bir başarısızlık ları alev alev yakacaktır. Bu, satranç meraklısı İsmet
halinde elinden kaçıracaktır. Paşanın önüne kendiline, her şeyden cazip gelecek yeni
Böyle bir durumda, kayıp sâdece İsmet Paşanın politika labirentleri açacaktır. Rakiplerini bir defa da
değil, memleketin tamının olacağından dolayıdır şu an ha mat etmek hevesiyle o labirentlere dalmaktan ken
da bütün iyi niyet erbabı, karşı tarafın pusuda bulun dini alamadı mı, şahsını ve temsil ettiği rejimi İflastan
duğunu mükemmelen bilerek ikinci Koalisyonu destek hiç bir şey kurtaramayacak ve her şeye pek çok yazık
leme kararını ilân etmiştir. Bu Koalisyonun, bir çok olacaktır.
ve pek vahim kuruluş hatalarıyla zedeli okluğunu gör İsmet Paşa, rejime inananların işini kolaylaştır-
düğü halde... mamıştır. Şimdi her şey, rejime inananların İsmet Pa-
Hataların başında, İsmet Paşanın ta kendisinin şanın işini kolaylaştırmadaki meharetlerine bağlı ka
bir ateşin, bir alevin, bir ruhun lüzumunu kavrayama- lıyor.
a
cy
pe
Çekilmenin
tıyla, kendilerince C.H.P. ne pek ya
kın' Raif Aybar oldu. Alicana bu ko
nuda baskı yapmağa başladılar ve
Aybarın Devlet Bakanlıklarından bi
risine tâyin edilmesi halinde Kabine
fazileti
ye kırmızı oy vereceklerini kati bir
lisanla söylediler.
O gün, Y.T.P. Genel Başkam için
son derece sıkıntılı bir gün oldu. Bir
tarafta Başbakan İnönü Y.T.P. den
gelecek listeyi bekliyor, yeni Kabine
sini Cumhurbaşkanına sunmak üzere
sabırsızlanıyordu. Diğer tarafta Y.T.
P. li müfritler -sayıları 10 -15 ara
sındadır- Aybarın Kabineye girmesi
Emin Paksüt halinde büyük gürültü çıkaracakları
nı alenen söylüyorlardı.
Emin Paksüt, iyi bir Bakan olmadı. Olamadı. Bayındırlık Bakanlığında Bütün bunlar yetmiyormuş gibi,
bir müfettiş zihniyetiyle değil de açık ve geniş bir dinamizmle kolla Y.T.P. içinde bir de şark - garp mü
rı sıvayacak adam, mensup bulunduğu hükümete büyük avantaj sağla cadelesi başladı. Y.T.P. li Halit Zar
yabilecek ilken Paksüt her şeyi sadece frenledi. Yatırımların önemini bun, Mehmet Ali Demir Bakanlık kol
anlamadı, bunların başladığına milleti inandırmanın lüzumunu kavra tuğunun ılık havasına kendilerini
madı. O kadar çok konuştu M, herkes illahlah dedi., Konuşmadığı sa kaptırdığından, Yusuf Azizoğlunun
man da, en basit, teferruatın teferruatı işlerle uğraştı. Tabiatı buydu, liderliğini yaptığı Şark Grupunun
a
yetişme tarzı buydu, ufku buydu.. Kısa zaman içinde, onun Bakanlıktan karşısına dikildiler. Kabinede yer a-
ayrılmasının, bir ferahlık sebebi olacağında ittifak edildi. lan Y.T.P. li politikacıların birçoğu
Paksüt de ayrıldı, Israr etmedi, cilve yapmadı, işi pişkinliğe vurma şarklıydı ve Azizoğlu Grubunun a-
dı. Kof bir kendini beğenmenin cılız tesellisiyle kendini gülünç edterek damlarıydı. Mahmut Vuralın sandal
cy
iskemleye sarılıp kalmadı. "Bakanlık kabul etmeyeceğim''dedi ve et yelerden birisine atanmasını, karşı
medi.. Fayda vermediğini anladı, gerçekten faydalı olduğu ve olacağı hizip imkânı yok kabul etmiyordu.
sahaya gönül rahatlığıyla, huzurla döndü. Sivas ilinden altı kişilik kontenjana
Ne oldu? Bir anda itibarı arttı. Simdi hiç kimse, Paksüte bakıp bı iki milletvekili dahil ediliyordu. A-
yık altından gülmüyor. Mercedes 300'e kurulup dolaşmak güzeldir atma, zizoğlunun ve Aybarın katılmasıyla
caddelerden geçerken istihfaf dolu bakışlara hedef olmamak şartıyla.. Y.T.P. nin kabinedeki temsilcileri â-
Eski Bayındırlık Bakanı, Bakanlık sandalyasında veremediği imtihanı deta C.H.P. yakını oluyordu!
oradan ayrılırken verdi. Gözü tok politikacıların, Türkiyede sahip oldu Çekişme müfritlerin galebesiyle
pe
ğu sevgiyi ve takdir hissini kazandı. Kısa denemenin, bu avantaj da ek sona erdi. Zaman yoktu. Mahmut Vu
lenince, genç Emin Paksüte küçük heveslerin ve basit çalım satma im ral müfritlerin zoruyla listeden çıka
kanlarının çok üstünde fayda sağlayacağı muhakkaktır. rıldı.
İstenmeden kalmanın acılığını, hangi şekerli cila örtebilir ki? Bu.sıralarda Alican evine çekil
Tabii, insanda biraz yüz olması şartiyle... miş, mutadı hilâfına bir hayli sinir
lenmişti.
Nihayet Y.T.P. kabine üyelikleri
de müsbet neticelerin alınacağında Grupu, gene de meseleyi sükûnetle melesini bir hal çaresine bağladı.
aşağı yukarı ittifak ettiler. halledemedi. Sezgine yardımcı, Ata. Devlet Bakanlıklarından birine Raif
Haftanın sonunda mesele, kuru Bodur ve Ethem Kılıçoğluydu. İki Aybar getirilecekti. Bu hale göre A-
lan ekibin başarı şansı noktasına ge genç milletvekili C.H.P. ile yapılacak zizoğlunun Tarım veya Sağlık ba-
lip dayandı. koalisyonun partilerine zararlı olaca kanlığına getirilmesi gerekiyordu. A-
ğını, teşkilâtta çöküntülerin meyda zizoğlu ihtisası olan Sağlık işlerini
Şark ve garp
na Deleceğini Grupta Alicanın yüzü- yüklendi. Ancak bu defa Gökay açık
K oalisyona katılan siyasi partiler ta kaldı. Gökaya yer bulunmakta ge
den ekip konusunda en fazla çat ne haykırdılar. Y.T.P. Genel İdare
cikilmedi. İstanbulun eski valisi İ m a r
l a k ses veren Y.T.P. oldu. Liderlerin Kurulunda ve Meclis Grupunda koa
ve İskân işlerinde kâfi ehliyette sa
ve kurucuların koalisyon şartlarında lisyonla ilgili müzakerelerde, Hükü yıldı!
vardıkları anlaşmaya rağmen, Y.T.P. mete iştirak fikrinin ziyadesiyle sa Saat 18.30 sıralarında Alicana son
Meclis Grupunda bazı milletvekilleri vunucusu bu defa Fahrettin Kerim durum bildirildi. Genel Başkan bir
tiz perdeden haykırmağa başladılar. Gökay oldu. Gökay, çok az bir zaman parça rahatladı, evinden çıkarak Baş
Bu defa itirazcıların başını Çanakka evvel Genel Başkanlarıyla araların bakanlığın yolunu tuttu.
le Milletvekili Refet Sezgin çekiyor da mevcut gerginliği unutmuş, Alica Böylece, o gece saat 19 a gelirken
du. Bilgin ve Önderin partiden ayrıl nın yanında yaman bir silâhşör kesil- İkinci İnönü kabinesi resmen teşek
masıyla bir parça rahatlıyan Y.T.P. mişti. Gekayın yarımda koalisyon a- kül etmiş oluyordu.
8 AKİS, 2 TEMMUZ 1962
YURTTA OLUP BİTENLER
Bir sürpriz de şahıslar üzerine yüklenecekler ve lisçilerin başında Lebit Yurtoğlu ve
K abinenin teşkilinde C.K.M.P. fas bu şahıslarla bu kabinenin yürüme iki arkadaşı Necip Mirkelamoğlu ila
la sıkıntı sekmedi. Bir avuç mil yeceğini savunacaklardı. İkinciler ya Arif Ertunga bulunuyordu. Canı sı
letvekili aralarında çabuk anlaştılar. ni gençler ise ayni fikirde değillerdi. kılan ilk milletvekili ise Naci Yıldı-
Ticaret Bakanlığı için Ete rakipsizdi. Onlar program üzerinde imali-fikr rım oldu.
Adalet Bakanlığına gelince, Yörüke etmişlerdi. Her birisinin elinde bir Feyzioğlundan sonra Baykam söz
rakip kimse çıkmadı. Sadece Basın - birinci Koalisyon hükümetinin bir de aldı ve konuşmasında gençlerin ileri
Tayın Bakanlığında C.K.M.P. de bi ikinci Koalisyon hükümetinin progra sürdükleri temi işledi. Hükümetin
raz çekişme oldu. Evvelâ ortada iki mı vardı. İkisi arasındaki benzerlik gruba getirdiği program kifayetsizdi.
isim mevcuttu. Nurettin Ok ve Nuret leri işaret ediyorlar notlar alıyorlar Muğlak tarafları pek çoktu. Baykama
tin Ardıçoğlu. Ardıçoğlu daha teşeb dı. Gençlere göre program hiç bir ye göre hükümet bir oyalama siyaseti
büsün başında sandalyeden vazgeçin nilik getirmemekteydi. O kadar ki ba takip etmekteydi. Aksi olsaydı bazı
ce Ok rakipsiz kalmış oldu. Oldu a- zı kısımları aynen bir evvelki hükü noktalar açık ve seçik gözler önüne
ma. Grup toplantısında karşısına bir metin programından alınmıştı. Rüştü serilir bir takım kelimeler arkasına
den Celâl Karasapan çıktı ve Oku Özal, İsmail Ertan ve Sabri Vardarlı gizlenilmezdi.
bir oyla mağlûp ediverdi. Genç mil bu tezin sahipleriydiler. Onlar şahıs Baykamdan sonra Yahya Der-
letvekili neye uğradığını şaşırdı. Top lardan ziyade program üzerinde ten- mancı söz aldı. İçelin ateşli milletve
lantıya Oğuz katılmamış. Okun şansı kidler yapmağa kararlıydılar. kili de aynı konulara temas etti ve
bu bakımdan azalmıştı. Ama bu saye C.H.P. grubunun toplanma saati ilave olarak yeni kabinenin Bakan
de, Y.T.P. den de, C.K.M.P. dan de olan 15'e kadar hava bu şekilde geliş- larına çattı. Dermancıya göre seçi-
"geçimli adamlar" Bakan tâyin edil
miş oldular.
Çeşitli rüzgârlar
C.H.P. nin Hükümet programıyla il
gili grup toplantısı haftanın so
nunda cumartesi günü saat 15 de baş
ladı. Grupta konuşan hatipler daha
Ziyade hükümet programı üzerinde
a
değil do hükümeti teşkil eden şahıslar
üzerinde durdular. Saat 19.40 da grup
bir takrir ile ertesi güne bırakıldığın
da bütün hatipler bir tek nokta üze
cy
rinde ittifak halindeydiler: Hükümet
programı muğlaktı.
Fakat asıl eğlenceli hikâyeler,
grup toplantısının yapıldığı salonda
değil de kuliste cereyan etti.
Haftanın sonundaki o cumartesi
günü milletvekilleri erken saatlerde
kulise daldılar. C.H.P. nin kendi iç
pe
Emisyon Meselesi!
Yeni Hükümetin bir emisyona gi nan sâdece bu mecmua olmamıştır. viz vermiş. Hani, para imkânları
pe
dip gitmeyeceği bilinmiyordu. Akıllı bir solculuktan şimdi hanı genişletilmeyecek miymiş ? İnsa
F a k a t kredi politikasının değişece bir diktatorial idare hevesine ta- nın, bu kadar kısa zamanda böyle
ği, kredilerin ilk elde ucuzlatılmasa lihsizcesine yuvarlanmış görünen sine bir dönüş karşısında gözlerini
bile mutlaka kolaylaştırılacağı mu pek çok kimse aynı tezi benimse uğuşturup "Yahu, bugün bunu söy
hakkak. Bundan sonra ve iktisadi miştir. Bunlar, ekspansiyonist poli leyenlerle dün bunu söyleyenler ay
hayatın nabzı dikkatle yoklanmak tikanın enflasyonist politikadan nı kimseler m i ? " diye soracağı ge
suretiyle, gerekirse emisyona da başka şey olduğunu defalarca be liyor.
gidilmesini beklenmek lâzımdır. Bu lirtmişlerdir. Bunlardan, pek çoğu
mecmua her emisyonun mutlaka Bu, gerçek fikrin ne şu, ne bu,
" P a r a basmalı, para.." diye haykır sâdece demokratik sistemi her ne
enflâsyon mânasına gelmeyeceğini, mıştır ve akıl hocası oldukları kim
enflâsyon umacısının maliyecilerin pahasına olursa olsun yıkmak fikri
selere, memleketin idaresine el koy olduğunun yeni ve şaşmaz bir deli
karşısına heyula gibi çıkmaması duklarında o yolu tavsiye etmiş
gerektiğini, Hükümetin hakim ola lidir. Aynı politikanın karşısına ö-
lerdir. teki ucun da "Bak, Menderesi ten
cağı enflâsyonun saadet, Hükümete
hakim olacak enflasyonun felâket Şimdi ne görüyoruz? Aaa! De- kit ederlerdi.. Şimdi, kendileri bank
getireceğini çok yazmış, çok söyle mokratik Hükümet bu ilim, mantık not matbaasını çalıştıracaklar!"
miştir. Fazla katı bir para politi ve basiret yolunu tutunca onun ge demagojisiyle ve armutlarla elma
kasından sonra şimdi, Hükümetin ne karşısına geçmişlerdir. Emisyo ları toplama gayreti içinde çıktığı
daha c e s u r davranacağı anlaşılı nun da, kredi kolaylıklarının da, pi göz önünde tutulursa bugün en bü
yor. Piyasadan çekilmiş bir takım yasada daha fazla paranın bulun- yük talihsizlik olan "Meşum İtti
meblağlar, yol üzerinde başarıyla masının da hemen aleyhinde vaziyet fak" bir defa daha gözler önüne se
yürünebildiği takdirde, isteristemez almışlardır. Ekspansiyonist politika rilmektedir.
ve ergeç -geçten çok, er- ortaya çı yi kötüleyen, çürütmeye çalışan, iti Her şey, Tiirkiyenin bütün iyi
kacaktır. barsız yapma gayretinde olanlar ar niyetli insanlarım bugün tekrar ve
Ama, modern iktisadın ve mali tık tâ kendileridir. Efendim, böyle "Meşum tttifak"a karşı birleşmeye
yenin bu pek basit görüşünü savu- şey olur muydu? Hükümet gene ta- itiyor.
"Özel Teşebbüs"ü bırakınız, toplu halde genç C.H.P. Türkiyenin mutluluğu belirli fikirlerin ve davranış
milletvekilleri, zaman zaman beliren temayüllerine rağ ların, hangi teşekkülde o l u n a olsun yeşermesine bağlı
men derlenip toparlanamamışlar, seslerine kuvvet ve- bulunduğu için genç temsilciler sempatiyle takip edile-
rememişler, tesirsiz kalmışlar, sadece haklı hırçınlık ceklerdir. Hele bu teşekkül, kuvvetli ve köklü C. H. P.
lar seklinde çıkışlar yapmışlardır. Siyasette hırçınlık olursa..
Muhalefet
Yeni münasebetler
Günlerden perşembeydi. Saatler 16-
yı göstermekteydi. A. P. Genel
Başkam Ragıp Gümüşpala yanında
Senato ve Meclis Grupları Başkanla
rı Ferit Alpiskender ile Saadettin Bil- C.H.P. Gruba toplantı halinde
giç olduğu halde Başbakanlığa geldi.
Rüzgârların ortasında
Yeni Koalisyon Hükümeti teşkil edil
a
miş, Bakanlar Kurulu Meclise suna
cağı programının hazırlıkları, ile meş li karşıladı ve İsmet Paşanın- bekle bu defa muhalefetin bir kanadının li-
guldü. diğini bildirdi. Gümüşpala bir müddet deri olarak girmekteydi.
Gümüşpalayı ve beraberindekileri evvel iktidarın, bir kanadının başkanı İsmet İnönü, misafirlerini son de
cy
Başbakanın Özel Kalem Müdür Veki- olarak girdiği Başbakanlık odasına, rece neşeli bir şekilde' karşıladı. Kı-
«Medeni Münasebet»
İktidar ile Muhalefet arasında me saade etmediğini duyurmak suretiy diyse, İktidar ile Muhalefet arasında
deni münasebet, İktidarın tutu le D. P. nin ruh haletini de ortaya batılı manasıyla medeni münasebet
mundan başlar. Menderesin, ihti koymuştur. Çok daha sonraları da, İmkânını getirmiştir. Birinci Koa
pe
d a n sırasında, C. H. P. muhalefe- D. P. lideri hep bu "Grup müsaade lisyonun Başbakanı İnönü, Muha
tinden menfaat sağlayarak veya etmiyor" paravana sı arkasında, mu lefet liderleri Alican ve Bölükba-
sopa göstererek adam kandırmaya halefet yapan bir Muhalefet lideriy şıyla her fırsatta temas etmiş, on
başlamasıyla birlikte bir de sapık le açık, samimi görüşmede bulun lara kendisini ne zaman görmek is
"Medeni Münasebet" türküsü beste- mayı- reddetmiştir. Hep, böyle bir terlerse buna hazır olduğunu bildir
lenmiştir. Muhalefetin başları İkti temasın şartı olarak Muhalefetin miş, her konuda şikâyetlerini dinle
darın başına karşı uysal, itaatli, önce ellerini havaya kaldırmasını yeceğini söylemiş, bunların hepsini
munis davranacaklar, İktidarın başı beklemiştir. de yapmıştır. Bu, Alicanla Bölük-
da onlara karşı şahsen alicenaplık başını muhalefet görevlerinin ifa
gösterilerinde bulunacaktır. Bu ede Aslına bakılırsa bu hal, D. P. ye sında hiç de bağlamamıştır.
biyatın şampiyonları, en sertini yap iktidarda gelmemiştir. Bayar ve İkinci - Koalisyonun Başbakanı,
maktan çekinmeyen bir Muhalefet Menderesin, kendileri Muhalefet li Muhalefet liderleri Gümüşpala ve
liderini iktidarın başının nasıl olup deriyken de İsmet Paşayla görüşü Bölükbaşıya aynı hususları hatır
ta karşısına alarak memleket me yor görünmekten hep ödleri patla latmaktan geri kalmamıştır. İktidar
selelerini görüşebileceğin] asla an mış. Bayar, Cumhurbaşkanı, İnönü- bir yol tutabilir, Muhalefet bir yol..
layamamışlardır. "Evvela Medeni nün Muhalefet liderine kırmızı plâ İktidarın Muhalefetten. Muha
Münasebet" parolası fettanda hep kalı bir otomobil tahsis etme, yani lefetin İktidardan şikâyetleri
Muhalefete, ömre yelkenleri suya in Muhalefet liderine devlet hiyerarşi olabilir. Bunlar karşıkarşıya
dirme tavsiyesinde bulunmuşlardır. sinde resmi yer verme teklifini deh gelindiğinde halledilir veya halle
Aslında, D. P. nin başları Muha şetle reddetmiştir. D. P. başları so dilmez. Ama netice, münasebetleri
lefet ile -medenisini bırakınız- bir nuna kadar düşmanlık silâhını kul değiştirmedi, İktidar Muhalefete kı
ciddi temas kurmaktan, dalma ka- lanmak suretiyle partilerinde tesa zınca onu tanımazlık, Muhalefet ik
çınmışlardır. Hep hatırlardadır. İs nüt, disiplin sağlamışlar, hep müşte tidara kızınca onu umursamazlık
met Paşa Menderes Başbakan oldu rek bir "öcü karşısında bulunma" etmediler mi gerçek medeniyetin i-
ğunda, yanına Şemseddin Günalta- havasını yaymışlardır. capları gerçekleşmiş olur.
yı da alarak kendisini tebrike git Bu yolda da ilk adımları kep. Mu
miştir. Menderes bu ziyareti iade et Teni iktidarında İnönü, Türk si halefetten değil İktidardan bekle
memiş, İade ermesine Grubunun mü- yasi hayatına hiç bir şey getirme- mek gerekir.
değil, Alpiskender ile Bilgiçe hita ettikten sonra Bölükbaşının İsmet Pa-
duğu gibi alt kademeye ve idarî me ben : şayla yaptığı bu son mülakat her iki
kanizmaya sızmasından endişe edi taraf için de verimli oldu. Ne var ki
"— Sizden de isteklerim var. Bi
yordu. F a k a t İnönünün bu konuda ne bu defa daha ziyade iri yapılı lider
riniz Millet Meclisi Grubunda, biri
derece titiz olduğunu bildiğinden : konuştu. Milletvekili ile İsmet Paşa-
niz de Senato Grubunda, muhalefe
"— F a k a t Paşam, bu hususta si tin aklı selim içinde yapılmasını ve şanın hükümetini destekleyeceğini ve
zin elinizden geleni yapacağınıza ima iktidarla çalışamaz hale getirilmeme muhalefet vazifesini alışık olduğu sis
nım vardır" demek lüzumunu hisset sini temin edin ve tam bir tesanüt tem içinde, fakat dikkatle yapacağını
ti. havası kurun. Bu meselede Gruplara belirtti. Bu arada bilhassa İktisadi
Başbakan İsmet İnönü Gümüşpala- ve onların Başkanlarına düşen görev konularda İsmet İnönü kabinesiyle
yı dikkatle dinledikten sonra samimi büyüktür" dedi. Her iki Başkan Ge hemfikir olacağını söyledi. Osman Bö-
bir ifade ile cevap verdi: nel Başkanlarının da tasvip ettiği kı lükbaşı halli gereken en mühim da
"— Paşam, bu bir zamanlar sizin sa birer konuşma yaparak İsmet Pa vanın ekmek davası olduğunu da Baş
dediğiniz gibiydi. F a k a t ben bundan şanın isteklerinin yerine getirilece bakana bildirdi. Bölükbaşının meş
sonra durumun eski devirlerdeki gibi ğim ifade ettiler. Saat 16.30 da müla hur "müsaade buyrun"larmdan son
olmamam için elimden geleni yapaca kat sona ermişti. A. P. nin Genel ra bu mülakatta en fazla kullandığı
ğım." Kurmayı mütebessim ve memnun bir tâbir "Benim yetiştirmelerim" oldu.
İnönünün konuşmasının tonu A. ifade ile Başbakanlığı terketti. Doğ Lider, C. K. M. P. de kalan eski arka
P. lileri memnun etti. Davet edildikle- rusu istenirse İsmet İnönünün mede daşlarına ateş püskürüyor, onların
ri zaman, ne istendiğini pek bilmiyor- ni münasebetleri âyârlamasındaki me- yaptıklarını anlata anlata bitiremi-
lardı. A. P. Senato Grup Başkam Fe haretini takdir etmişlerdi. yordu. Kendisi için "İsmet Paşanın u-
rit Alpiskender konuşmak istedi ve İ- şağı oldu" demişler, sonra Koalisyo
nönüye hitaben : Bir başka cephe na kendileri girmişlerdi.
"— Paşam biz, A. P. olarak yapı- Aynı gün İsmet İnönü bir başka mu İnönü, eski muhalefet arkadaşın
cı ve müspet bir murakabe kuvveti o- halefet liderini daha kabul etti. dan beklediklerini izahta güçlük çek
lacağız" dedi. İnönü de bu sözleri bek Bu, ezeli muhalefet lideri Osman Bö- medi. İki lider birbirlerini iyi tanı
liyor olmalı ki meseleyi hemen o ucun lükbaşıydı. C. K. M. P. içinden kop maktaydılar. İnönü genel olarak, Bö-
gerekçe ile ortaya çıktılar. Gümüşpa- kanlar eskileriyle devri teslim mua
la ve Vedat Ali Özkan tarafından melesine girişmişlerdi. O günlerde İ-
desteklenen tez şu idi: Bir defa, he çişleri Bakanlığının makam odasında
nüz Hükümet programım bile ilan et da iki Bakan vedalaştılar. Eski İçiş
miş değildir. O halde, bu konuda ko- leri Bakanı Ahmet Topaloğlu ile yeni
nuşmak için çok erkendir. Üstelik, A. İçişleri Bakanı Sahir Kurutluoğlu son
P. grubuna hâkim olan hava hiç de bir defa daha birbirlerine başarı di
öyle değildir. A. P. hiç değilse müsten leklerinde bulunurlarken Topaloğlu
kif kalarak, muhalefetin antipatik birden ciddi bir konuya temas etti
yüzüne bir Örtü örtmek istemektedir. ve:
Tez galip gelince, Genel İdare Kuru "— Sahir, Doğudaki eşkiyalarla il
lundaki Irkçılar yeniden pusuya yat gili bir gezi yapman gerekiyor. Ora
tılar. Sonra genel meselelere geçildi. daki asayişin temini için durumu ya
A.P. haftanın sonundaki o Genel İda kından tetkik etmek lâzım. Kısmet
re Kurulu toplantısında bir takım e- olsaydı ben bu geziyi yapacaktım.
saslar tespit etti. Başbakan İnönü de bu konuda son
Bir defa, bazı ihtisas komisyonla derece hassas" dedi. Yeni İçişleri Ba
rı kurulması fikri cazip geldi. Hükü kanı hakikaten Bakanlığının meşgul
met murakabesini bu yoldan yapma olduğu meselelerle ilgili dosyalara bir
ğı faydalı buluyorlardı. Her bakan göz atınca en ziyade kabarık olanının
lığın meşgul olduğu konulardan an bu mesele ile ilgili dosya olduğuna
layan elemanlara meseleler tetkik et gördü.
tirilecek ve sonra meseleler Meclise Hakikaten bitirdiğimiz haftanın
getirilecekti. Fakat Yeni İstanbulun u- sonunda Doğudaki eşkiyalarla ilgili
çurduğu Gölge Kabine balonunun aslı haberler ortalığa dehşet salan bir
ve esası yoktu. hava içinde gazete sütunlarında ar
Ahmet Topaloğlu
Bunun dışında, bir de İstişari Ku zı endam eyledi.
...Gitti gülsüm Kurutluoğlu Doğu gezisini böylece
rul teşkil edildi. Bu Kurul Grup için»
kuvvet kazandı, ama sanatkârın ba lesine mükemmel şekilde alaya alın sur edilmesi, çok fransızı rahatsız et
şarısıyla eş bir seviyeye gene de yük- dığı bir "Chansonnier"de -bu çeşit ka mektedir.
selmedi. Halbuki kabareyi dolduran bare veya tiyatrolara, verilen isim bu Bu, Fransada ilk defa vuku bul
ve Parisin başka pek çok eğlence ye dur- alkışların çekingen yükselmesi şa- maktadır. Napoleon bile, sonuna ka
rinin aksine hemen ekseriyeti fran- şılacak bir hâdisedir. İlk nazarda bu, dar, en büyük ıstırabı mağlubiyetle-
sız olan müşteriler bütün numarayı Parisin ananelerinde değişiklik oldu rinden değil, bir türlü ciddiye alınma,
kahkahalarla seyretmişler, bol bol ğu ve artık halkın korktuğu, ürktüğü masından çekmiştir.
gülmüşlerdi. Zaten Henri Tisot şimdi, şeklinde yorumlanabilir. Doğrusu is
bütün Fransanın en şöhretli taklitci- tenilirse çeşitli yerlerde çeşitli tak Tarihin adamı
sidir. Taklidini yaptığı da, General litçiler de bu zehabı dinleyicilerine General de Gaulle Fransanın başına,
da Gaulle'dür. vermek için hapisten, mahkemeden son defa, Cezayirdeki paraşütçü
Tisot o akşam, "Les Problemes bahsetmektedirler. Ama bu, daha zi lerin her an Parise inmelerinin ve
de l'auto - circulation = Otomobil yade bir reklamdır. Zira, taklitçiler, parlemanter rejime son verip bir as
trafiğinin meseleleri" nutkunu söyle bunu söyledikten sonra, General de keri idare kurmalarının beklendiği o
di. Genç sanatçı Cumhurbaşkanının Gaulle'ü ve bilhassa onun yeni, "meç dramatik 1958 Mayısında getirildi.
sesini, tonunu, mimiklerini ve sevdiği hul şöhret" Başbakanı Pompidou'- Cezayir meselesinin, herkes tarafın
kelimeleri, tâbirleri öyle mükemmel yu adamcağızın sâdece adı, "Chan- dan ve bilhassa Silâhlı Kuvvetlerce
taklit etmektedir ki Generalin Ely- sonnier" sanatkârlarını zevkten deli kabul edilen bir otoritenin müdahale
sees sarayında tertip ettiği son basın etmiştir - insafsızcasına alaya almak si olmaksızın halledilemeyeceğine ka
toplantısını televizyondan seyreden tadırlar. Böyle yaptığından dolayı, naat getirildikten sonra bütün gözler
sayısız fransızın kanaati, o toplantı kulağı çekilen bir kimse de yoktur. Paris yakınında bulunan Colonıbey-
da General de Gaulle'ün Henri Ti- Parisin âdetlerinin, her kanun ve deki evinde bu anı beklemekte olan
sot'yu taklit ettiğidir! Nitekim "Auto nizamdan üstün, kuvvetli olduğunu Milli Kahramana çevrildi. General de
-circulation" adını taşıyan plak he iktidarda bulunan veya bulunmayan Gaulle, Fransanın kurtuluşu hareke-
men satış rekorunu kırmış ve genç bütün fransızlar mükemmelen 'bil tini tamamladıktan sonra, 22 Ocak
sanatkâr bunun arkasından "Depi- mektedirler. 1946'da iktidardan uzaklaşmıştır a-
Mukavemet lideri
Harp yılları, genç General için kolay
olmadı. Bir defa, gençliği ve kı
demsizliği handikaptı. Ondan sonra
inatçılığı ve dikbaşlılığı, Fransa hak
kındaki biraz günü geçmiş fikirler!,
telakkileri kendisiyle iş görmeyi güç
leştiriyordu. Bilhassa Roosevelt bu
huysuz mukavemetçiden çok yaka
De Gaulle halk arasında silkti ve onun yerine bir başkasını ge
çirmek için elinden gelen gayreti gös-
Modern d'Artagnan terdi. Savaş talihinin müttefiklere
nin memleketin başına aynı çeşitten rıcı bir ses. Kuru mantık itibariyle, politikasında ve Atlantik Camiası i-
yeni dertler açmasına mani olmak la söyledikleri hep kuvvetli. Geniş halk çinde daha önemli rol istiyor. Ama,
zımdı, İşte, meşhur "Auto - deter- tabakaları üzerindeki tesiri, biraz da bunlar arzusunun gerçekleşmesine ye
mination" ve "Decolonisation" politi bundan geliyor. Sonra, Fransaya kar tecek faktörler midir?
kası böyle başladı. Hükümet Başkanı şı, biraz Hitlerin Almanyaya karşı Her şey gösteriyor ki Avrupanın
denizaşırı fransız topraklanın gezdi, olan hislerini hatırlatan adeta pato- birleştirilmesi ve Atlantik Camiasının
İngiliz Commonwealth'ini hatırlatan lojik bir sevgisi var. Bu kendisini sık savunması meselelerinde General,
bir " C o m m u n a u t e = Camla" proje sık, realitelerden uzaklaştırıyor. An planlarında realiteye hayalden daha
siyle Fransanın ve müstemlekelerinin cak, Hitlerin meleği Wagner olduğu az yer veriyor. Bu politikanın tatbik-
karşısına çıktı. Bu topraklar istiklâl halde de Gaulle'ün Descartes'a sahip çisi olarak Couve de Murvllle'in şim
lerini kazanacaklar ve aralarından bulunması, bir de fransız milletiyle al diye kadar karşılaştığı güçlükler, bu
hangisi isterse Camianın içinde, ya man milleti arasındaki fark iki şahsi nun delilidir. Fransanın idaresiyle
ni Fransanın yanında kalacaktı. Gine yete iki ayrı kader çizmiş vaziyette. dünya politikası arasında bir fark
müstesna, bütün topraklar bu hal tar General her konuşmasında Fransanın var. General Fransada sıkışınca re
zını kabul etti. büyüklüğünden, haşmetinden, kuvvet feranduma başvuruyor ve fransızlar
ve kudretinden bahsediyor. Hatta, me nezdinde, hele Paris dışındaki Fran
Cezayire gelince.. Orada Genera galomani kelimesini kullanmaya insa sanın fransızları nezdinde itibarı -bi
lin 1958'den itibaren adım adım tat nı bazen mecbur bırakacak nisbette. raz da kusurlu hususiyetlerinin sa
bik ettiği politika, bu satırların okun General kendisini bu muhteşem Fran yesinde- şu anda tam olduğundan po-
duğu sırada, 1 Temmuzda yapılacak sanın bir bakıma sembolü saydığı i- litikacıları altetmeye muvaffak olu
referandumla nihai hedefine varacak çindir ki harekelerine bir misyoner yor. Ama dünya politikasında böyle
tır. Cezayirlilerin, referandumda is ruhu hakim oluyor. bir silahı yoktur.
tiklalleri lehinde ittifaka yakın ekse Gün geçmez ki dünya basınında Sonra, referandumlara da pek u-
riyetle vaziyet alacaklarından, şu an General de Gaulle'e karşı bir suikast zun süre güvenilemeyeceğini Genera
da hiç kimse zerrece şüphe etmemek teşebbüsünden bahsedilmesin, Ceza- lin kendisi 1946'nın başlarında bizzat
tedir. yirde insanların sinekten daha kolay görüp anlamıştır.
22 AKİS, 2 TEMMUZ 1962
Ç A L I Ş M A
Kongreler rında yapılan Çalışma Meclisi toplan
tısından bu yana, İçlerini dökebilmek
Hak yerde kalmaz fırsatını elde edememiş olan İşçi tem
Geride bıraktığımız haftama basın silcileri dertlerini dinletebilmek za
da pazartesi günü, İsçi Sigorta manının geldiğini, Çalışma Bakanının
bu konuşması ile bir kere daha anla
ları Kurumu Genel Müdürlüğünün,
mış oldular. Ne var ki, daha önceden
Çalışma Bakanlığı ile müştereken kul
tam bir fikir birliğine yarılamadığı da
landığı gösterişli binasında hummalı
ilk nazarda gözler önüne seriliyordu.
bir faaliyet başladı. Saatlerin 9,a Nitekim, konuşmaktan çok dinlemeyi
yaklaştığı sırada binanın üst katın tercih eden işveren temsilcilerinin
daki geniş konferans salonuna, hal karşısında münferit bazı ataklarla
lerinden bir hayli telaşlı oldukları an kendi haklarını elde edebilmek için
laşılan bir kalabalığın dolmağa çırpınıp durdular.
başladığı görülüyordu. Bir çokları, İstenmeyen Teşkilât
daha salona girmeden, koridorlarda Kongrenin ilk günü, komisyonların
ve kapı aralıklarında fiskoslu müna teşkili ile geçen birkaç saat so
kaşalar yapıyorlar ve bazı meseleler nunda, Anıtkabri ziyaretle sona erdi.
de birbirlerini iknaa çalışıyorlardı. Asıl çabalar ertesi güne saklanmış
Vakit ilerledikçe, salon da yavaş ya tı.
vaş dolmağa başladı.
Salı günü, ilk vaveyla, Basın tem Bülent Ecevit
O gün, İşçi Sigortaları Kurumu silcisi Sedat Ağralı tarafından kopa İkinci depar
Genel Müdürlüğünün üst katındaki rıldı. Ağralı, konuşmasına esas ola
geniş Konferans salonunda başlayan rak işsizlik konusunu almıştı.. Türk
toplantı, İşçi Sigortaları Kurumunun İşçisinin İşçi Sigortaları Kurumun ride bıraktığımla haftanın ortasında
a
17. Büyük Kongresiydi. Kongreye, dan hiç bir fayda elde edemediğini, çarşamba günü, çalışmalar sona e-
muhtelif işyerlerinden 84 işçi, 84 iş geçimini sağlamak için de kendisini rerken, bir tkım gerçekler de gözö-
veren temsilcisi ve Bakanlık temsilci dışarı atmaktan başka çâresi olmadı nüne serilmiş bulunuyordu.
leri ile misafir delegeler katılmıştı. ğını söyledi. Bir ara: Kongrenin ilk toplandığı gün teş
Kongrenin devam edeceği üç gün 1-
cy
"— Almanyaya iş bulmak, çalış kil edilen, "Mevzuat", "Teşkilât",
çinde İşçi Sigortaları Kurumunun du mak maişetini temin etmek için giden "Ziraat" ve "Dilek ve Temenniler"
rumu ile, çeşitli işyerlerini temsilen Türk işçisi, hükümetin imzaladığı a- Komisyonları Kongre süresince yapı
gelmiş bulunan delegelerin- Kurum kitle bir meteliğe satılmaktadır !" di lan tenkitleri de nazarı dikkate ala-
hakkındaki şikayet ve dilekleri görü yince salonda bir taraftan alkış, bir rak, işçileri memnun edecek ve Si
şülecek, bir rapor halinde Hükümete taraftan da mırıltılar yükseldi. gorta bünyesinde değişiklikleri ge
sunulacatı.
Hükümet temsilcisi olarak katılan rektirecek pek çok hususu hazırladık
Saatlerin 10'u gösterdiği sırada, lar, önce birbirlerine bakıştılar. Son ları raporlara dercettiler.
kısa boylu, tıknaz, gözlüklü ve son ra ellerindeki bloknotlarına -birçok- Sigortaya yapılan hücumlar ve so-
pe
derece sevimli bir adam, oturmakta ları eski yazıyla- kısa notlar düştü nucunda elde edilmesi istenen husus
olduğu sandalyeden kalktı, küçük a- ler. lar, "Mevzuat" ve "Teşkilât" Komis
dımlarla kürsüye çıktı. Adamın adı Ağralının konuşması, sık sık alkış yonları raporlarında en iyi şekilde
Cahit Talastı ve Kongrenin Başkanı larla kesiliyordu. İşçi Sigortaları Ku belirtildi.
mevkiindeydi. İlk sözleri: rumunun idarecilerine yönelttiği bir İşçi Sigortaları Kurumu Kanunun
"— Çalışma Bakanı Sayın Bülent cümlesi de, içinde bulundukları bina da, kısa zamanda yapılacak bir deği
Eceviti, kongreyi açması için kürsü nın sakinlerini bir hayli tedirgin et şikliğin ve Teşkilâtın, çok geniş işçi
ye davet ediyorum!" oldu. meye yetti. Ağralı: kitlesini bünyesinde barındıran bir
Ecevit, alkışlar arasında kürsüye "— İşçi Sigortaları Kurumu, Hü kuruma uygun şekilde ıslahının, işçi
gıktı. Flaşlar patlarken konuşmasına kümet iktidarlarının elinde sağmal lerin de işverenlerin de müşterek is-
başladı: ineklere dönmüştür!" diyince yer yer tekleri olduğu anlaşıldı. Bir taraftan
"— Sayın Genel Kurul Üyeleri ve yükselen "bravo!" sesleri, Kurumun elde olmayan imkânsızlıklar yüzünden
değerli misafirler. İşçi Sigortaları geniş salonunda akisler yaptı. işçiler mağdur duruma sokulurken
Kurumunun 17. Genel Kurul toplan Ağralı, İşçi Sigortaları Kurumu bir taraftan da elde bulunan imkan
tısını açıyorum." nun bu vaziyetine bir son verilmesi lar, -mahdut ta olsa- değerlendirilmek
Ecevit, daha sonra sık sık alkışlar temennisinde bulunduktan sonra al ten uzaktır. İşveren ve İşçi temsilci
la kesilen konuşmasında, İsçi Sigor kışlar arasında yerine geçti. lerinin müştereken üzerinde durduk
taları Kurumunun yeni hamlelerin eşi- Günün ikinci önemli konuşmasını ları bir nokta, İşçi Sigortalarının iş
ğinde olduğunu, Anayasanın bütün Türkiye Petrol - İ ş Sendikası Başka çilerden kesilen sigorta primleri ile
vatandaşlara tanıdığı sosyal güvenlik nı Ziya Hepbir yaptı. Ziya Hepbir de elde ettiği büyük geliri İşçilerin iste
hakkını gerçekleştirmek için hizmet kendisinden önce konuşan hatibin ten ğine ve menfaatına uygun şekilde kul-
lerini arttıracağını söyledi ve sözle- kitlerini bir başka yönden tamamladı. lanmayıp, pek çok zaman gereksiz
lini: Uzun uzun alkışlanan konuşmasında, şekilde harcamış olması ve bunun da
"— Genel Kurulun tenkit ve tavsi İşçi Sigortaları Kurumunun "a" dan Sigortadan beklenen tam bir tezat
yeleri ile bu değişiklikler için en müs- "z" ye kadar reforma tabi tutulması teşkil etmesidir. İşçi Sigortaları, bir
bet yolu göstereceğine inanıyorum" gerektiğini söyledi. taraftan işçiler için son derece ağır
diyerek bitirdi. Salonda yeni bir alkış Kongre, İşçilerin, sigortadan ve şartlar altında çok küçük ve kullanış-
tufanı daha koptu. dolayısıyla işverenden şikayetleri ile sız meskenler inşa ederken, diğer ta
İçinde bulunduğumuz yılın başla- başlayıp, şikayetleri ile sona erdi. Ge- raftan, kuruluşu ile biç ilgisi bulun-
dunu dökmüş olmanın rahatlığı için lı kitabı, şiir meraklılarının zevkle o- meleri yadırgayacak, kullanmaya
de geldiği yere dönerken, pek çoğu kuyacakları bir kitaptır. Kitabın ba cak insan var mı, diye düşünmek
' da "Ümit şu dağın ardında" demekten şında, Tagore hakkında Hindi. tan mümkündür. Ama rahatça söylenebi
kendini alamıyordu. Cumhurbaşkanı Yardımcısının da bir lir, rahatça isbat edilebilir ki, Ana
tanıtma yazısı yer almaktadır. yasamızdaki bu köklü değişiklik,
Türkiye Büyük Millet Meclisinde dik
Anayasa Sözlüğü kate bile alınmamaktadır.' Meclisle
(Hazırlayan: Ömer Asım Aksoy, Türk rimizde hâlâ, Başkanlık Kürsüsün
Dil Kurumu, Yayınları 187, İkinci bas den başkanlar, konuşma kürsüsünden
de hatipler rahatça osmanlıcanın en
kı, Türk Tarih Kurumu Basımevi,
ağdalı terkiplerini bülbül gibi şakı
Ankara 1962, 101 sayfa, 250 ku
makta, Meclis Tutanaklarında hâlâ,
ruş).
"zabıt ceridesi", "celse", "takrir",
9 Temmuz 1961 günü Halkoyuna "tenki etmek" gibi kelimeler rahat
sunulan ve halk oyunca da kabul ça kullanılmaktadır. Bunları önleme
edilen İkinci Cumhuriyetin Anaya nin çâresi yok mudur? Elbette ki
sası, dil bakımından oldukça ileri bir vardır. Biraz izan, biraz akıl, Ana
anayasadır. Dilenir ki, bu Anayasa yasaya ve milli iradeye azıcık saygı,
da ilerde, 1924 Anayasasının akıbe bunu önler. Önler ama, sayın millet-
tine, uğrayıp, politik bir takım oyun vekillerimiz, sayın bakanlarımız ve
lar sonunda işbaşına gelen ve çoğun sayın Meclis yetkilileri bunu akılla
luğu sağlayan bir gerici iktidar ta rının köşesinden bile geçirmemekte
rafından kuşa çevrilmesin. dirler. İşte bunun için olacak, Türk
Türk Dil Kurumunun Çilekeş 11- Dil Kurumu ve Ömer Asım Aksoy,
yelerinden biri, Ömer Asım Aksoy, bir kolaylık olsun diye Anayasa Söz
yeni Anayasanızın dilimize getirdiği lüğünü, hazırlamışlardır. Ne var ki,
yeni anlamları, hazırladığı bir söz "kim okur, kim dinler varak-ı mihr-ü
lükte, Osmanlıca karşılıkları ile bir vefayı?".
Brezilya
a
Barut fıçısı
Geçtiğimiz haftanın başında, salı gü
nü Brezilya Başbakanı Tancredo
Neves, Cumhurbaşkanı Joao Goulart'-
cy
a istifasını vermiştir. Goulart, Tane-
redo'nun yerine Dışişleri Bakam San.
tiago Dantas'a Başbakanlık görevini
tevdi etmiştir. Bitirdiğimiz hafta per
şembe günü toplanan Brezilya Parlâ
mentosu, solcu İşçi Partisine mensup
olan Dantas'ı Başbakan olarak tasvip
etmemiştir. Büyük toprak sahiplerinin
pe
cahidin yanı sıra, Milli Kurtuluş Cep yaşlısı sayılan Devlet Bakam Muham-
hesi Hükümetinin büyük şeref payı med Hıdır, bu "görüş ayrılıkları" nı
mevcuttur. Fakat, Cezayir bağımsızlı ileri sürerek istifasını vermiştir. Ce
ğa kavuştuktan sonra ne olacaktır? zayir Geçici Hükümeti içindeki fikir
Cezayirin haklı zaferinden sevinçleri ihtilâfları Cezayirin gelecekteki siya
ni belli edenler, bu alanda endişelerini sî ve sosyal karakterini tâyin edecek
ifadeden kendilerini alamamaktadır tir.
lar. Zira bağımsızlığa kavuştuktan
Bugün için mühim olan, Cezayirde-
sonra ortaya çıkacak iktisadî ve sos
ki Avrupalılarla Müslümanların nasıl
yal problemlerden başka, siyasî alan
birlikte yaşayacaklarıdır. Faşist Giz
da bazı çatışmaların da meydana gel
li Ordu, Orandaki son mukavemet ha
mesi, ziyadesiyle muhtemel görülmek
reketinin de kırılması ve Paul Gardy'-
tedir.
nin İspanyaya kaçması ile görünüşe
Siyasi meselelerin başında, Ceza göre. sahneden çekilmiştir. Bununla
yir Geçici Hükümeti içinde farklı gö birlikte, Gizli Ordu Teşkilâtının Ce-
rüşlü kimselerin bulunması gelmekte zayirdeki Avrupalılardan teşekkül e-
dir. Aşırı bir Arap milliyetçisi olarak den ırkçı karakterde bir siyasî parti
tanınan Başbakan Yardımcısı Ben Bel kurma hayalleri devam etmektedir.
AKİS, 2 TEMMUZ 1962
DÜNYADA OLUP BİTENLER
ri, başkent Brasilia üzerine yürümek teşekküllerinin, bu k a r a r a karşı gös sıntılar meydana getirmiştir. Geçen
tehdidinde bulunmuşlardır. Bunun ü- termeleri muhtemel reaksiyonlarının, yıl serbest borsada 200 krüzieros 1
zerine hükümet, başkentte geniş çap Brezilyayı sonu belli olmayan bir kâ dolar ederken, bugün 360 krüzieros
ta emniyet tedbirleri almış ve 200'e busa sürükleyebileceği, müşahitleri • bir dolar etmektedir. Geçen yıl 6 krü
yakın paraşütçü, mahalli polis bir endişeye sevketmektedir. Aslında u- zieros olan bir ekmek, bugün 22 kril-
liklerini takviye için Brasilia'ya gön fukta görünen de budur. zierostur. Prinç 22 den 90 krüzierosa
derilmişlerdir. Bir bakıma, aşırı sol çıkmıştır. Gıda ve lüzumlu malların
eğilimli Dantas'ın büyük toprak sa Brezilyada âdi tipten bir kabine genel fiyatında geçen yıla nisbetle
hipleri karşısındaki yenilgisi olağan buhranının suyun yüzüne çıkardığı kaydedilen % 43 artış, asgari ücret
karşılanmıştır. Ancak, İşçi Partisini daha başka gerçekler de vardır. Bü lerin yükseltilmesi için girişilmiş olan
destekliyen sendikaların ve öğrenci yük toprak sahiplerinin istismarcı gayretleri sıfıra müncer kılmaktadır.
bencilliğinde gelişme vasatı bulan mu
hafazakâr bir sağcılık, Brezilyada Kıyameti bekleyen ürkmüş dev
büyük halk kitlelerini isteristemez re- Vergi reformu ise, şimdiki durumda
aksiyoner olmaya sevketmiş ve Küba bir "büyük hayâl" dir. Zenginler
İhtilâlinden sonra, Lâtin Amerika ül vergi ödememekte ve bunu onlara zor
keleri halkları için âdeta bir "efsa la yaptıracak bir kanun da Parlâmen
ne kahramanı" haline gelen Fidel todan çıkarılamamaktadır. Toprak
Castro, Brezilyada da kendisine bin reformu da sihirli bir ibare olmak
lerce taraftar bulmakta güçlük çek tan öteye gidememektedir. 70 milyon
memiştir. Sağcılarla solcular arasın Brezilyalının en az 45 milyonu doğru
daki ilk mütecaviz çatışma, Kübaya dan doğruya veya dolayısiyle ziraat-
karşı ziyadesiyle allerjik Amerikaya le geçinmektedir. F a k a t işlenmeye
rağmen, Punta Del Esta Konferansın müsait arazinin % 75'i, nüfusun %
da, Brezilya hükümetinin tutumu yü 8'ine aittir. Yani, nüfusun geri kalan
zünden çıkmıştır. Punta Del Esta Kon % 92'si, işlenecek arazinin % 25'i ile
feransı sırasında, Kübanın Amerika yetinmeye mecbur durumdadır. Bü
Devletlerinden ihracı aleyhine oy kul yük toprak sahibi % 8'ler, toprak re
lanan Brezilya hükümeti, Castro'dan formuna muhaliftirler. Komünistler
a
yılan görmüş gibi Urken muhafazakâr de fısıltı yoluyla toprak reformunu
toprak sahiplerini sinsice teşkilâtlan baltalamaktadırlar. Zira refomların
maya sevketmiştir. Punta Del Esle gerçekleşmesi, Marx'ın sönmesine se
Konferansı öncesinden itibaren Gou- bep olacaktır. Topraksız köylülerin i-
cy
lart Hükümetini tazyik altında bulun se artık sabırları tükenmiştir. Geçen
duran sağcılar, hükümetin Kübanm ay içinde aç köylülerin, Rio de Janei-
ihracı aleyhine oy kullanması karşı ro'ya yaptıkları trajik yürüyüş, du
sında beklenilmeyen bir tedhiş hare rumun vehametini gözler önüne ser
ketine girişmişlerdir. Müstehcen sa mektedir. Brezilyanın gitgide daha
yılabilecek komünist aleyhdarı slo da kötüleşmeye doğru giden ekono-
ganlar, Rio de Janeiro sokaklarının mik durumunun düzeltilmesi yolunda
duvarlarını kaplamaya başlamıştır. "Alliance For Progresa - Kalkınma
pe
di. Daha sonra askerlere kur yaptı bizim damat Kof Toker'in de kayın
Müftuoğlu evvelâ anlamadı. Son Kimse metelik vermedi. Geçenlerde. pederi nâmına 27 Mayıs'tan evvel
ra meseleyi kavradı ve bozmadı. Ge- İsmet Paşanın nezdinde bir daim. ve sonra olduğu gibi şimdiden sonra
nel İdare Kurulu üyesiyle vedalaşa- dansını denedi, "Tek çare, onun iş da çevireceği dolaplarla, değil yalnız
rak ayrıldı. başına geçmesidir. Meclis, ona yetki kayınpederinin, memleketin başına
Hikâye burada bitmedi. Birkaç vermelidir. Rejim böyle kurtulur..." da meş'um felaketler getirebilir. Da-
gün sonra aynı Genel İdare Kurulu diye şatafatlı teklifler yaptı, başya matların memleketlerin felâket â-
üyesi, Meclis koridorlarında Müf- zılar döktürdü. Değil, 0003 numaralı mili oldukları nâdir haller delil
tüoğluyu bazı A.P. li milletvekilleri arabanın kapısının açılması, yazdık- dir,
arasında gördü. Koluna yapışarak: larının bir ufak alâka çektiğini dahi ''Allah bu milleti bütün Türkle-
"— İsmet bey bu işler nereye gi görmedi. Şimdi, Komitecilerden ve rin menfuru olan bu damadın şer-
diyor.. Nasıl halledilecek bunlar?" askerlerden sonra, aynı İsmet Paşa rinden korusun!"
dedi. Bu defa şaşıran diğer A. P. nın da aleyhine veryansın ediyor Ama, dedikoducu da, doğrusu
liler oldu. Müftuoğlu bozmadı ve Zavallıcık, nasıl aramasın İdeal patronuna iyi oyun etmiş. Hop otu
Genel İdare Kurulu arkadaşına cid Arkadaşım ? rup hop kalkanın Kılıçzadenin ta
diyetle izahat verdi! ...ve adama, Uç gün sonra bir şey- kendisi olduğunu daha açık imâ e-
Verdi ama arkasını döner dön lerin olduğu 29 Haziran tarihli Yeni demezdi.. Bir defa, yazının başlığı
mez İsmet Sezginle karşılaşınca Sabahtan anlaşılmasın mı? "Dikte". Patron dikte etmiş, onca-
durumun kötüye gittiğini sanarak O günkü gazetenin dedikodu sü ğız yazmış. Daha iyisi, ya söylenen
Genel İdare Kurulu üyesi arkadaşı tunlarında şöyle bir yazı : lafın türkçesi? İlkokul öğrencisi
na korkuyla baktı. Müftüoğlunun Bunları bana dün, yeni kabine öyle türkçe yazsa, sınıfta döne döne
yanındaki Genel İdare Kurulu üyesi hakkında ne düşündüğünü sorduğum başı döner.
İsmet Sezgini gülerek selamladı ve biri söyledi. "Aynen yazabilir, hat Canım, adamın elifi görse mer
yoluna devam etti, tâ ismini de verebilirsin" dedi, a- tek sandığını herkes biliyor. Biliyor
Bir iki dakika sonra, Müftüoğhı ma ben şimdilik buna lüzum görme ama, insanlık, şöyle bir küçük rö
ve Sezgini kahkahayla gülerken gö dim. Birinin kanaati olarak okuyun tuş yapmayı da mı gerektirmez?
renler, neden böyle güldüklerini an bakalım: Buna, "Kör kör, parmağım gö
lamadılar. "Birinci karma hükümetin C. H. züne" derler.
AKİS, 2 TEMMUZ 1962 27
Tecrübeye
hergün
ihtiyaç var Sıhhatinizi, çocuklarınızın tahsilini, paranızın
muhafazasını, kanuni işlerinizi emanet ettiğiniz kimselerin daima tecrübeli olmasını
istersiniz. Önemli bir tercih yapmama gerektiği zaman tecrübeye bakarsınız.
Çünkü tecrübe aradığınız zaman, iyi ve isabetli bir tercihin sağladığı kusuru da
birlikte arıyorsunuz demektir.
İşte bundan dolayı pek çok kimsenin denizaşırı uçarken Pan American'a
güvenmelerine şaşmamak lanındır. Zira Pan American, "Dünyanın
En Tecrübeli Havayolları" olduğunu seneler boyunca ispat etmiştir.
Birdahaki seyahatinizde
a
Tecrübenin kattığı pahabiçilmez
Avantajdan istifade ediniz
cy
Pan American'ı tercih ettiğiniz andan itibaren bu tecrübenin nimetlerini paylaşmış
olacaksınız. Bütün yol boyunca kendinizi emniyet ve huzur içinde hissedeceksiniz.
Pan American'ın yaptığı her şey tecrübeye istinat etmektedir. Bunu, Pan An
mensuplarının telefonda ve bilet satış yerlerindeki maharetlerinden ve nazik
pe
AKİS — 370
Şenliğin hikayesi
Nasreddin Hoca Şenliğine, Akşe
hir dışından, tanınmış bir hayli Nasreddin Hoca töreninde göle maya çalmıyor
kimse gelmişti. Ünlü Fuat Köprülü, Ya bir de tutarsa...
bir o kadar ünlü Ulunay, İbrahim
Hakkı Konyalı, Halil Lütfi Dördün şerin sakalı çok ilgi topladı. Şenliği, Nasreddin Hoca Kitap Sergisi ise, a
cü, başta gelen şeref konuklan ara olmayanları da yazmak suretiyle en dına "sergi" denmeyecek kadar za
sındaydılar! Aziz Nesin, hikayeci Me iyi değerlendiren de Beşerdi. Dernek, yıftı.
ral Çelen, Kemal Tahir, Konya Müze şenlik düzenlerken Hocanın göle ma Akşehire gidenler üzerinde en o
ler Müdürü Mehmet Önder, Çağrı ya çalmasını bile düşünememişti. İm lumlu etkiyi "Küçük Otel" yaptı. Ak
dergisi sahibi şair Feyzi Halıcı, Kon dada Beşer yetişti de, 8-10 kişilik bir şehirdeki "Küçük Otel", kişiye kü
ya Gazeteciler Derneği Başkanı Adil misafir grubu gölün kıyısına gidip, çük dilini yutturacak ölçüde temi:
Gücüyener, Cumhuriyet gazetesinden Hocanın gazetelerde, dergilerde ya düzenli, rahat, ferahtı. Kimse, ora
Mücahit Beşer, Akşamdan karikatü yınlansın diye resmini çektiler! Be da böyle bir otelin bulunabileceğin
rist Neharn Tüblek, Türk Dil Kurumu şerin Akşehire gelirken yolda yaptı düşünemezdi. Küçük Oteli kuran ve
adına M. Sunullah Arısoy, Doç, Mü- ğı, ' maya tutarsa gölden ne kadar işleten de, Akşehirliler de göğüsleri
bin Beken, Hayat dergisinden Ozan yoğurt alınabileceğine dair hesapla ni gere gere bu otelle övünebilirler.
Sağdıç şenliğe gelenler arasındaydı. rıyla, bu yoğurtla dış borçları öde Akşehirdeki Nasreddin Hoca Şen
Şenliğin ilk günü, Akşehirin genç me esprisi de, gene Beşerin iyi yüre ligi, biraz tecrübesizliğin, biraz ha
kaymakamı Ali Hasan Özerin çaba ğiyle Akşehirlilere mal edildi. şöhretlere yaslanmanın kurbanı ol-
sıyla yaptırılan Atatürk heykeli de Sinema salonunda yapılan tören muştur. Yöneticiler, bu yıldan gere-
törenle açıldı. Törende Konya Va de, ağlayan, koşuşan çocuklar, fin ken dersi alırlarsa, gelecek yıl daha
lisi Rebii Karatekin, 2. Ordu Komu dik, fıstık satanlar, bağıranlar, pat başarılı, daha az kusurlu bir şenlik
tanı Korgeneral Refik Tulga ve Kon- layan gazoz kapakları arasında yapı düzenliyebilirler. Bilinmesi gereken
yanın önde gelen kişileri de bulundu lan konuşmalar, şenliği gerçekten en önemli nokta, Nasreddin Hocanı
lar. "festival" çevirmişti. Akşehirli a- yalnız Akşehirin malı olmadığıdır.
duğu dengeyi tamamladılar. rımız arasında, üslûb ve ifade bakı tiyatro hareketlerimizin daha sık, da-
"Berehice"in Ankara seyircisi ü- mından; beliren dengesizlik, oyunun ha geniş ölçüde aksettirilmeği, yıllık
zerinde "Phedre"den daha kuvvetli, canlı temposu içinde erimiş olmakla bir tiyatro kronolojisinin meydana
daha olumlu bir tesir bırakan tarafı beraber, gözden kaçmıyor. getirilip bastırılması teklif ve te
menni edilmiştir.
Statü gereğince kura usulüyle ya-
pılan yenilemede Merkez Heyeti üye
liklerine, Prof. Bedrettin Tuncel, Ah
met Kutsi Tecer, Ahmet Muhip Dra -
nas, Cevat Fehmi Başkut ve Tarık
Levendoğlu yeniden seçilmişlerdir.
Açık bulunan diğer üyeliklere de, gös-
terilen adaylar arasında en çok rey
alan, Cüneyt Gökçer, Yıldız Kenter,
Adalet Ağaoğlu, Ulvi Cemal Erkin,
Refik Erduran ve Nüvit Özdoğru se
çilmişlerdir.
Açıkhava temsilleri
Devlet Tiyatrosunun her yıl izmir
Milletlerarası Fuar zamanı, Fuar
Açıkhava tiyatrosunda verdiği tem
siller, bu yıl 20 Ağustos-20 Eylül ara
sında bir ay sürecek ve onar günlük
sürelerle su eserler oynanacaktır:
Orhan Asenanın "Kocaoğlan"ı, E-
Kenterler "Büyük Sebastiyanlor"da O'Neil'in "Ay Herkese Gülümser"i ve
Zincirleme başarı Cevat Fehmi Başkutun "Göç"ü.
tinde gerçekten büyük işler başar büronun yaptıklarının ancak Seçmen makta, oy kullanma hakkında halkı
mistir. Kadınlar Birliği sayesinde mümkün aydınlatmaktadır. Namzetlerin prog
olduğunu belirtti. Birlik memleket ramım halka anlatmak, siyasi parti
Gülü seven...
meselelerini etüd ederken, diğer der- lerin toplantılar yapıp halkla temas
Amerikan kadınlar, siyasi haklarım neklerle de işbirliği yapmaktadır. etmelerini kolaylaştırmak, annelerin
kazanabilmek için XIX. yüzyılın oy kullanmalarını sağlamak üzere
ikinci yarısından itibaren büyük bir Çalışma sistemi seçim günlerinde evlere çocukları bek-
mücadeleye girişmişlerdir, Bu güzel Birlik, amacına iki yoldan gitmekte 'eyecek üyeler göndermek, sandık baş
mücadele 1920 yılında nihayet buldu ve çalışmalarını başlıca iki kola larına bedava otomobil seferleri ter-
ve bu tarihte, Amerikalı kadınlar, seç ayırmaktadır: Seçmenler Servisi ve tiplemek te Seçmen Servisine ait-
me ve seçilme hakkını kazandılar.
Fakat büyük mücadeleci ihtiyar Car-
rie Chapman Catt, birgün mücadele Birlik programı denilen çalışma
arkadaşlarını topladı ve onlara iş programının amacı ise, hükümet me
lerinin bitmediğini, ancak yeni başla selelerini önce birlik üyelerine, sonra
dığını bildirdi. Gülü seven dikenine halka indirmek ve bunların önemlile
katlanırdı. Kadınlar madem ki seçim
rini etüd ederek birliğin bunlar üze
haklarını kazanmışlardı, bunun so
rinde harekete geçip geçmiyeceğini
rumluluğunu olanca ağırlığı ile taşı
tespit etmektir. Bu çalışmalar seçim
yacak, oylarını isabetli şekilde kul
zamanlarına mahsus değildir. ' Ke
lanabilmek için çaba sarfedecek,
memlekete gerçekten faydalı olmaya sintisiz devam ettirilmektedir' Müte
bakacaklardı. İşte bu tarihten itiba hassıslar tarafından ciddi şekilde e-
ren de geniş milli siyasi oy komitesi tüd edilmekte programa alınmakta,
"Kadın Seçmenler Birliği" ismini ala ondan sonra kampanya geçilmek-
rak derhal faaliyete geçti. tedir. Meselâ, dış memleketlere yapı
1920 yılında kurulan birliğin, bugün lan gıda yardımları Amerikan efkan
Demokrasiyi Yürütmeliyiz
nun aynı zamanda ekonomik bir za
ruret olduğu sonucuna vardı, halkı
uyardı. F a k a t birlik daima hüküme
tin yanında değildir. Birçok mesele
lerde de onun karşısına geçmiş, yıl
Jale CANDAN larca ona karşı fikrini, inancım koru»
Son yıllarda geçirdiğimiz politik, ekonomik ve sosyal krizler ve bun muştur.
ların doyurduğu hayal kırıklıkları ve umutsuzluk, bizi nihayet,
''acaba demokrasi mi, yoksa başka bir rejim mi bizim için daha elve- Güzellik
rişlidir ?" sorusunu sormaya götürmüş bulunuyor. Bu soruyu alabildiği Değişen moda
ne işliyor, bu arada memleket için tehlikeli aşırı cereyanların kuvvet Güzellik modası, en aşağı elbise mo
lenmesine de yol açmış oluyoruz. dası kadar önemlidir. Soluk kadın
Soru, bugün gündelik hayatımıza tesir edecek, bizi evlerimizde hu modası bugün artık tarihe karışmış
zursuz bırakacak kadar önem kazanmıştır. İnsanlar zorlukları dalma bulunmaktadır. Soluk modada dudak
kolay yollardan yenme temayül ve arzusunu gösterirler. Bence, işte lar ya hiç boyanmıyor, ya belirsiz
sorurun ortaya atılmasının psikolojik sebebi budur. Bugün memleketli şekilde boyanıyor, ya da boyandık
miz çok ciddi ekonomik ve sosyal problemler karşısındadır. Böyle kriz tan sonra pudra ile maskeleniyordu.
leri atlatmak için milletlerin çok çalışmaları, sabırlı, fedakâr olmaları Dudak boyalarının rengi soluk renk
şarttır. İşte buna katlanmak istemiyenlerdir ki, hal çâresini ancak re- lerdi. Bugün ise dudak boyalarının
jim değişikliğinde a r a r ve kendi kendilerini aldatarak oyalanırlar. parlak, görünen, canlı renklerden se
çilmesi şarttır. Bunu kelimelerle ta
Bugün memleketimizde bir rejim değişikliği olsa, Türkiyenin mese rif ederken söylenebilecek en yerinde
leleri bir anda hallolunacak mıdır? Hiç şüphe yok ki meselelerimize tâbir "gerçek kırmızı" tâbiri olacak
ansak yeni meseleler katılacaktır. Gerici yok olmıyacak, sinecek ve ka tır. Kadınlar ciltlerinin rengine göre
palı ortamda daha çok artacak, aşırı solcu gizli silâhları ile toplumda ya alev kırmızısını, ya da pem
daha çok tahribat yapacaktır. Beceriksiz, liyakatsiz veya kötü niyetli be - kırmızıyı seçeceklerdir. Teni tek
idareci - belki çok daha fazla miktarda-, başımıza geçecek, üstelik ne nik, dudak rujlarında artık mavi kul
tenkit edilebilecek, ne de kolay kolay yerinden atılabilecektir. lanmamaktadır. Portakal rengi, mor
veya soluk pembe ruj modası tama-
Bugün memleketimizde her türlü tecrübeden alnının akı ile çıkmış
a
miyle kalkmıştır.
bir tecrübeli, köklü siyasi parti mevcuttur ve yeni partilerde de şimdi
den güvenebileceğimiz birçok politikacılar yetişmektedir. Bunların dü- Dudakların yeniden önem kaza
zeltemiyeceklerini düşündüğümüz büyük meseleleri başka bir rejimin nıp ortaya çıkması, göz makyajını
idaresi altında, hiç tanımadığımız ve bir daha da başımızdan alanlıya- bir hayli hafifletmiştir. Kömürlük
cy
cağımız tecrübesiz, belki de maceraperest kişilerin düzeltebileceğini ta- penceresi gözler de soluk dudaklarla
savvur etmek bence affedilmez bir hafifliktir. Demokrasi, bütün güçlük beraber, tabii şimdilik, tarihe "gömül
lerine rağmen, tecrübe ile sabittir ki, en iyi idare tarzıdır. Ama de müştür. Bu yıl, gözlerin kenarındaki
mokrasiye inanmak ve onu yürütmeye azmetmiş olmak, güçlüklerden çizgiler ince çekilecek ve göz kapak
kaçmamak ta şarttır. Bütün sorumluluğu tek bir kişinin, bir diktatörün ları jad rengi göz kremi ile b e l i r s i z
omuzlarına yükleyen milletlerin, meselelerini yendiklerini ancak onların şekilde renklendirilecektir.
sansürlü gazetelerinde okursunuz. Halkın inancı ve gerçek, t a m aksi Dudakları boyarken onların şekli
yoldadır. Meseleleri kapamak, onları yok etmek demek değildir ki!.. ni değiştirmek tehlikelidir, çirkin ka
pe