Professional Documents
Culture Documents
Tu Êrk Du Ênyas - Ndan Sec Ğme Hikayeler
Tu Êrk Du Ênyas - Ndan Sec Ğme Hikayeler
1
Yayın Danışmanları
Prof. Dr. Fatih Andı - Dr. Erol Barın
Editör
Dr. Fatma Bölükbaş
Dil Uzmanı
Funda Keskin
Tashih
Fazilet Özenç
Resimleyen
Diyar Erzen
Kapak & Sayfa Tasarımı
Şeref Kocaman
İçindekiler
Cengiz Aytmatov
15
HEDİYE
O’ktam Mirzayor
25 ACAR
Kasımali Bayanilov
33 KUZUCUK
Şecaattin Coka
40 LOKMA
Hümaşah Vardar
44 SÖZLÜKÇE
KIZIL ELMA
Cengiz Aytmatov
İsabiekov Tarım Enstitüsünde öğrenciydi. Bir sonbahar günü ho-
caları İsabiekov ve sınıf arkadaşlarını sebze toplamak için çiftliğe gön-
derdi. İsabiekov ve arkadaşları bütün gün sebze topladılar ve akşam
üzeri şehre dönmek için yola çıktılar. Aç ve yorgundular. Yola çıkmadan
önce çiftliğin bahçesine gittiler. Bahçedeki ağaçlarda sadece birkaç elma
vardı. Onlar “Bir şeyler yiyelim.” diyerek elmaları topladılar ve yedi-
ler. Fakat elmaları yedikten sonra daha çok acıktılar ve bahçede elma
aramaya başladılar. Fakat hiç biri elma bulamadı ve tekrar yola çıktılar.
İsabiekov elma ararken biraz geride kaldı ve arkadaşlarına yetişmek için
koştu. Koşarken birden bir parıltı gördü. Parıltıya doğru gitti.
Büyük elma ağaçlarının arasında küçük bir ağaç vardı. Bu ağaç
diğer ağaçlardan farklıydı. Sonbahar olmasına rağmen ağacın yaprakla-
rı hâlâ yeşildi. Ağacın yaprakları güneş ışığında parlıyordu. Yaprakların
arasında kocaman, kıpkırmızı bir elma gördü. İsabiekov çok şaşırdı.
“Belki de bu elma ağacın tek meyvesidir.” diye düşündü. Birkaç dakika
o harika güzelliği seyretti ve sonra elmayı ağaçtan kopardı. Elmanın ko-
kusundan çok etkilendi. Onu hemen yemek istedi ama sonra vazgeçti
çünkü hemen kütüphanedeki o kızı hatırladı. “Bu elmayı o kıza verece-
ğim.” diye düşündü. İsabiekov günlerdir o kızı düşünüyordu ama onun
adını bile bilmiyordu.
İsabiekov elmayı cebine koydu ve arkadaşlarına yetişmek için
koşmaya başladı. Arkadaşları yolun kenarında duruyor ve boş at ara-
balarına binip şakalaşıyorlardı. İsabiekov arkadaşlarının yanına geldi ve
onlara “Arkadaşlar ben bir elma buldum ama onu size vermeyeceğim,
başka birine ikram edeceğim.” dedi. Arkadaşları “Elma nerede?” diye
sordular. İsabiekov elmayı gösterdi. Arkadaşı Sırık Aziz “Ne kadar bü-
yük bir elma! Elmayı neden bize vermiyorsun? Kime vereceksin?” diye
5
TÜRK DÜNYASINDAN SEÇME HİKÂYELER
6
TÜRK DÜNYASINDAN SEÇME HİKÂYELER
7
TÜRK DÜNYASINDAN SEÇME HİKÂYELER
güzellikte bir elma bulmak çok zor. Eminim o bunu çok beğenecek. Bu
eski kıyafetlerimle beni beğenir mi acaba? Ama o zeki bir kız, bence
kıyafetlere önem vermez.” diye düşünerek uykuya daldı.
Sabah İsabiekov okula gitti. Bütün gün “Kıza elmayı nasıl ve-
receğim?” diye düşündü. Dersi bittikten sonra hemen yurduna dön-
dü. Elmayı bir kağıda sardı ve kütüphaneye gitmek için hemen yola
çıktı. Kütüphaneye girince her zamanki gibi kapının yanındaki masaya
oturdu ve kızı beklemeye başladı. En sonunda kız geldi. İsabiekov kızı
görünce çok heyecanlandı. Kalbi heyecanla çarparak ve elleri titreyerek
masanın altında kırmızı elmayı tutuyordu. Kız hiç kimseye bakmadan
yerine oturup çalışmaya başladı. İsabiekov kızın kütüphaneden çıkma-
sını bekliyordu ve belli etmeden kıza bakıyordu.
Aradan iki saat geçti. İnsanlar artık kütüphaneden ayrılıyorlar-
dı. Sonunda kız da eşyalarını toplamaya başladı. İsabiekov da hemen
kitaplarını çantasına atarak kağıda sarılı elmayı aldı ve kütüphaneden
çıktı. Kütüphanenin çıkışında kızı beklemeye başladı. Kalbi hızlı hızlı
atıyordu. İlk önce merdivenlerde kızın ayak seslerini duydu ve sonra
onu gördü. Kız hiçbir şey söylemeden İsabiekov’un yanından geçti. İsa-
biekov kıza “Hanımefendi” dedi. Kız dönüp baktı. “Ne var? Bana
bir şey mi söylemek istiyorsun?” diye sordu. İsabiekov “Şu elmayı size
getirdim.” diye kekeledi. Kız “Elma mı? Sen ne düşünüyorsun? Ben
elma alamıyor muyum?” diye İsabiekov’a kızdı. İsabiekov “Hayır, bunu
demek istemedim. Ben onu şeyde buldum…” dedi. Kız hemen “ Ben-
den ne istiyorsunuz? Hiç anlamıyorum” dedi ve İsabiekov’un yüzüne
bile bakmadan oradan uzaklaştı.
İsabiekov çok üzüldü. O eşsiz elmayı elinde tutarak kızın arka-
sından baktı. Perişandı, yurda doğru yürümeye başladı. Sonra birden
elindeki elmayı bütün gücüyle fırlattı. Elma bir duvara çarparak sert bir
ses çıkardı.
Bu olaydan sonra aradan yıllar geçti. İsabiekov mezun olduktan
8
TÜRK DÜNYASINDAN SEÇME HİKÂYELER
9
TÜRK DÜNYASINDAN SEÇME HİKÂYELER
sonra aynı okulda öğretmenlik yapmaya başladı. Daha sonra Sabina ile
evlendi. Onların Anara adında bir kız çocuğu oldu. Evliliklerinin ilk
yılları çok güzel geçmesine rağmen daha sonraki yıllarda problemler
başladı. İsabiekov’un karısı her zaman başka kadınlara imreniyordu.
İsabiekov’a sürekli “Başka kadınların kocaları her zaman karıları ile ilgi-
leniyor. Karılarına sevgilerini herkesin önünde gösteriyor ama sen bana
bunu yapmıyorsun.” diyordu. İsabiekov karısını seviyordu ama bir türlü
sevgisini gösteremiyordu. Bu çekingenlikten vazgeçmek, cesur olmak
istiyordu ama yapamıyordu.
İsabiekov ile karısı sonunda ayrılmaya karar verdiler. Sabina eği-
timini tamamlamak için Moskova’ya gitti. İsabiekov kızı ile memleke-
tinde kaldı. Fakat Sabina kızını yanına almak istiyordu. Anara hiçbir şey
bilmiyordu. İsabiekov’a bir mektup yazdı. Mektupta “ Kızımıza artık
gerçekleri söylemelisin. Ona sor. O kimin yanında yaşamak istiyorsa
onunla kalsın.” diyordu. İsabiekov “Bu konuyu evde konuşmak iyi ol-
maz.” diye düşünerek kızını Tarım Enstitüsünün çiftliğine götürmeye
karar verdi. İsabiekov “Sabina Taşkent’e yerleşmek, orada çalışmak is-
tiyor. Kızım orada yaşamak istemez, benimle kalmayı tercih eder.” diye
düşünüyordu. İsabiekov Anara’yı yanına çağırdı ve “ Haydi hazırlan,
çiftliğe gidiyoruz.” dedi. Anara çok sevindi, hemen ardından “Niçin?”
diye sordu. İsabiekov “ Hiiç! Temiz hava almak için.” diye cevap verdi.
Baba kız çiftliğe gittiler. Anara çiftliğe gidince hemen koşmaya
başladı. İsabiekov “Nereye gidiyorsun?” diye sordu. Anara “Bahçeye…
Ağaçlara çıkacağım.” diye cevap verdi. İsabiekov kızına “Seninle bir şey
konuşacağım.” dedi, kızı “ Olur, çabucak ağaçlara çıkarım sonra gelir,
seni dinlerim.” dedi. Anara oynaya oynaya bahçeye doğru koştu. İsa-
biekov bir bankta oturdu. “ Kızıma bunu nasıl anlatacağım, çok üzüle-
cek.” diye düşündü. O sırada Anara’nın sevinç çığlığını duydu. Anara
babasının yanına geldi. “Baba, bak ne buldum!” dedi. Anaranın elinde
kıpkırmızı bir elma duruyordu. Anara babasına “Bu yapraklar arasına
10
TÜRK DÜNYASINDAN SEÇME HİKÂYELER
gizlenmiş, orada saklanıyordu. Ama onu buldum çünkü bir lamba gibi
parlıyordu. Bahçedeki son ve en güzel elma bu. Bak, ne kadar güzel
kokuyor.” dedi ve elmeyı babasına verdi. İsabiekov elmayı sildi ve kızına
verdi “Al, ye bakalım. Sen biraz dolaş ben burada oturacağım.” dedi.
Kızının elinde elmayı görünce İsabiekov birden gençlik yılların-
daki kırmızı elmayı hatırladı. “Ne kadar büyük bir raslantı! Ben de yıllar
önce aynı elmayı, aynı yerde buldum.” diye düşündü. İsabiekov evlen-
meden önce birçok kızla tanıştı fakat hiç birine kırmızı bir elma vermek
istemedi. Bununla beraber hayatı boyunca sadece bir kadın ondan ısrar
ederek kırmızı bir elma istedi. O da Sabinaydı. İşte şimdi onu düşünü-
yordu.
Eve dönerlerken İsabiekov kızının elinde elmayı gördü. Kızına
“Onu daha yemedin mi ?” diye sordu. Kızı “Hayır, anneme sakladım.”
diye cevap verdi. İsabiekov’un gözleri yaşardı. İsabiekov “Haklısın,
annene götürelim.” dedi. Saat çok geçti, Anara arabada uyudu. Baba-
sı onu kucağına alıp yatağına yatırdı. Sabah, Anara uyanınca babasının
yanına geldi. Babası hâlâ uyuyordu. Anara babasının çalışma masasında
bir telgraf gördü. Telgrafta “Sabina, biz geliyoruz.” yazıyordu. Ana-
ra “Babam bunu Moskova’ya gönderecek.” diye düşündü, eline kalemi
aldı ve telgrafa şunları ekledi. “Anne bizi karşılamaya gel, sana kırmızı
bir elma getiriyoruz.”
11
TÜRK DÜNYASINDAN SEÇME HİKÂYELER
ALIŞTIRMALAR
1. Metne göre uygun seçeneği işaretleyelim.
1. İsabiekov ve arkadaşları niçin çiftliğe gitti?
A) Sebze toplamak için
B) Elma toplamak için
C) Karınlarını doyurmak için
D) Elma aramak için
2. İsabiekov elma ağacını ne zaman farketti?
A) Arkadaşlarıyla sebze toplarken
B) Yemek için elma ararken
C) Arkadaşlarına yetişmek için koşarken
D) Kütüphanedeki kızı düşünürken
3. Aşağıdakilerden hangisi bahçedeki elma ağacının bir özelliği değildir?
A) Ağacın yaprakları yeşildi.
B) Diğer ağaçlardan farklıydı.
C) Ağacın yaprakları parlıyordu.
D) Ağacın yaprakları kokuyordu.
4. İsabiekov elmayı niçin ağaçtan kopardı?
A) Çünkü elmayı arkadaşları ile paylaşmak istedi.
B) Çünkü elmayı kendisi yemek istedi.
C) Çünkü elmayı bir kıza vermek istiyordu.
D) Çünkü elmayı yurda götürmek istiyordu.
5. İsabiekov kıza nerede âşık oldu?
A) Çiftlikte
B) Belediye Kütüphanesinde
C) Tarım Enstitüsünde
D) Yurtta
6. İsabiekov elmayı kıza verince kız ne yaptı?
A) Elmayı alıp teşekkür etti.
B) İsabiekov ile tanıştı.
C) İsabiekov’a kızarak gitti.
D) İsabiekov ile kavga etti.
12
TÜRK DÜNYASINDAN SEÇME HİKÂYELER
7. İsabiekov’un karısı ile ne tür problemleri vardı?
A) İsabiekov karısına ilgi göstermiyordu.
B) İsabiekov karısını sevmiyordu.
C) Karısı lüks bir hayat yaşamak istiyordu.
D) İsabiekov ile karısı sürekli tartışıyordu.
8. İsabiekov’un karısı mektupta kocasından ne istiyordu?
A) İsabiekov’dan ayrılmayı
B) Kızıyla görüşmeyi
C) İsabiekov ile barışmayı
D) Kızını yanına almayı
9. İsabiekov kızı ile neden çiftliğe gitti?
A) Kızı ile konuşmak için
B) Kızı ile meyve toplamak için
C) Hava alıp gezmek için
D) Arkadaşları ile buluşmak için
10. İsabiekov kırmızı elmayı görünce neye karar verdi?
A) Kütüphanedeki kızı aramaya
B) Karısına geri dönmeye
C) Kızını annesine vermeye
D) Karısından ayrılmaya
1. 1. A 2. C 3. D 4. C 5. B 6. C 7. A 8. D 9. A 10. B
Cevaplar:
13
HEDİYE
O’ktam Mirzayor
Berdemkul salondaki kanepede uzanıyordu, diğer taraftan karşı
koltuktaki karısına bakıyordu. “Merhamet’in parmakları bir deri bir
kemik kalmış, elleri buruşmuş. Çünkü bütün gün ev işi yapıyor, ça-
maşır yıkıyor. O parmaklarla çay bardağını bile zor tutuyor. Ona hiç iyi
bakamadım.” diye düşünmeye başladı. Berdemkul bunları düşündükten
sonra aniden kanepeden kalktı ve karısının yanına oturdu.
Berdemkul elli yaşlarında, kumral, kısa boylu bir adamdı. Büyük
bir kurumda bir bölümün başkanıydı. Artık çok genç değildi, bu neden-
le bazı hareketleri komik görünüyordu.
Merhamet şaşırdı. Berdemkul sevgiyle:
-Nasılsın? Hayatından memnun musun?
Merhamet imalı bir şekilde:
- Bir şey mi oldu? Neden soruyorsun?
- Hayır, bir nedeni yok. Ben hiç hal hatır sormaz mıyım? Eğer
sormasam benimle ilgilenmiyor dersin. Çok yorgun görünüyorsun. Ar-
tık çamaşırı, bulaşığı gelin yıkasın. Sen kendini yorma.
- Hayret! Sen bana hiç böyle sözler söylemezsin.
Berdemkul karısına bir hediye almayı düşünüyordu. O an karısına
bu hediyeyi söylemek istedi ama sonra vazgeçti çünkü karısının tepki-
sinden korkuyordu.
- Hayır, gerçekten bir sebebi yok. Sağlığına dikkat et, diyorum.
İki günde bir çamaşır yıkıyorsun, gece yarısına kadar ev işi yapıyorsun.
Yakında hasta olacaksın. Evde artık gelinimiz var. Bazı işleri ona ver, o
yapsın.
15
TÜRK DÜNYASINDAN SEÇME HİKÂYELER
- Biliyorsun, hayat zor. Sen işte, ben evde çalışıyorum. “Gelin ya-
par.” deyip ben evde oturamam. Bak mutfakta daha çok iş var. Yemek
hazırlayacağım.
Merhamet ayağa kalktı ve yemek yapmak için mutfağa gitti. Ak-
şam yemekten sonra Berdemkul, oğlu Latifbay ile yalnız kaldı.
Latifbay Berdemkul’un tek çocuğuydu. Becerikli, çalışkan bir
gençti. 6 ay önce evlenip karısı ile birlikte ailesinin yanında yaşamaya
başladı.
Berdemkul oğluna hediyeden bahsetti:
- Latifbay, annene ve gelinime iyi bir çamaşır makinesi almak isti-
yorum, ne dersin? Ev işleri yaparken çok yoruluyorlar.
- Ben seninle aynı düşünmüyorum baba. Bana göre kadınların
çok iş yapması iyi bir şey. İş yapmazlarsa dedikodu yaparlar.
Berdemkul oğlunun sözlerine çok şaşırdı.
- Oğlum sen böyle mi düşünüyorsun? Annenin artık dinlenmesi
lazım. Onun ellerini hiç gördün mü? Ne kadar yaşlanmış. Yakında eşi-
nin elleri de böyle olacak. Onların işlerini azaltalım. Hem senden para
da istemiyorum.
- Çok iyi niyetli birisin, baba! Ama çamaşır makinesi alırsanız piş-
man olursunuz. Biliyorum, anneme acıyorsunuz. Fakat zaten kadınların
işi az. Bütün gün dikiş dikiyor, çamaşır yıkıyor, yemek pişiriyor, bulaşık
yıkıyorlar. Bunu her kadın yapıyor. Kadınların çok boş zamanı olma-
malı.
Berdemkul oğlu Latifbay’a çok sinirlendi.
- Sen bunları kimden öğreniyorsun? Hiç kitap okumuyorsun bu
yüzden cahilce konuşuyorsun. Eğer böyle düşünmeye devam edersen
gelecekte çok zarar edersin. İnsan böyle konuşur mu?
16
TÜRK DÜNYASINDAN SEÇME HİKÂYELER
17
TÜRK DÜNYASINDAN SEÇME HİKÂYELER
18
TÜRK DÜNYASINDAN SEÇME HİKÂYELER
Ertesi gün, saat on bir civarında iki genç usta büyük bir kutunun
içinde çamaşır makinesini getirdi. Merhamet gençleri ve kutuyu görün-
ce şaşırdı:
-Siz kimsiniz? Bu ne? Aaa, çamaşır makinesi mi?
Berdemkul:
- Evet çamaşır makinesi. Seninle gelinime hediye aldım.
Gençler çamaşır makinesini eve soktular. Makineyi paketinden
çıkartıp “Bunu nereye koyacağız?” diye sordular.
Merhamet makineye baktı. “Pahalıya benziyor.” dedi. Berdemkul:
- Sen parayı düşünme, yerini göster. Banyo makine için uygun,
hem suya da yakın.
Merhamet gençlere makinenin yerini gösterdi. Gençler makine-
yi kolayca kurdular. Onlara makine hakkında bilgi verdiler. Hatta kirli
çamaşırların bir kısmını makinaya koyup onu çalıştırdılar. Merhamet
gençlerin hızlı bir şekilde tüm detayları anlatmasına şaşırdı. Kafası ka-
rıştı. Berdemkul Merhamet’e:
- Bu bir mucize! Artık kolların yorulmayacak. Belin de ağrımaya-
cak.
Ustalar malzemelerini toplayıp gitti. Merhamet hemen kocasına
makinenin fiyatını sordu. Berdemkul cevap vermedi. Onlar makineni
yanında bir saat dört parça çamaşırın yıkanmasını izledi. Makine çama-
şırları yıkamayı bitirdi. Merhamet çamaşırları eline aldı.
-Makine bir saatten beri sadece dört parça çamaşır yıkadı. Kimse
bununla çamaşır yıkamaz. Ben bir saat içinde bütün çamaşırları makine-
den daha iyi yıkarım. Bana söyler misin? Bu makineye ne kadar ödedin?
Berdemkul karısının bu sözlerine üzüldü ama karısı gerçekten
haklıydı. Makine bir saatte sadece dört parça çamaşır yıkadı. Kitapçık-
19
TÜRK DÜNYASINDAN SEÇME HİKÂYELER
20
TÜRK DÜNYASINDAN SEÇME HİKÂYELER
21
TÜRK DÜNYASINDAN SEÇME HİKÂYELER
23
TÜRK DÜNYASINDAN SEÇME HİKÂYELER
ALIŞTIRMALAR
1. Aşağıdaki kişiler kimdir? Eşleştirelim.
1. Berdemkul a. gelin
2. Merhamet b. oğul
3. Latifbay c. anne
4. Bernahan ç. komşu
5. Kukubanu d. baba
2. Metne göre aşağıdaki cümleler doğru ise “D”, yanlış ise “Y” yazalım.
1. Berdemkul karısına bakıp onun için üzüldü. ( )
2. Berdemkul karısına hediyeden bahsetti. ( )
3. Berdemkul’un oğlu babasının hediyeyi almasını istiyordu. ( )
4. Berdemkul çamaşır makinesini aldıktan sonra hemen onu eve getirdi. ( )
5. Merhamet sinirli bir kadındı. ( )
6. Berdemkul çamaşır makinesini karısının yorulmaması için aldı. ( )
7. Çamaşır makinesi gelince Merhamet çok sevindi. ( )
8. Çamaşır makinesi bütün çamaşırları yıkıyordu. ( )
9. Berdemkul karısına çamaşır makinesinin fiyatını söylemeye çekindi. ( )
10. Berdemkul karısı ile kavga edip hasta oldu. ( )
2. 1. D 2. Y 3. Y 4. Y 5. D 6. D 7. 8. Y 9. D 10. D
1. 1. d 2. c 3. b 4. a 5. ç
Cevaplar:
24
ACAR
Kasımali Bayalinov
Aytkulu ve Batma, Kırgız göçmeniydi. Onların uzun zamandır
çocuğu olmuyordu. Onlar çocuk sahibi olmak için her şeyi yapıyorlardı.
Aytkulu ve Batma tedavi oldular. Aytkulu tedavi için çok para harcadı.
Bu nedenle çok borçlandı. Fakat bir sonuç alamadılar. Aradan üç yıl
geçtikten sonra Batma tedavi olmadan hamile kaldı ve onların Acar
adında bir kız çocuğu oldu. Acar evin şımarık çocuğu olarak büyüdü.
Annesi, babası onun her isteğini yapıyorlardı. Onlar çok mutluydu. Fa-
kat bu mutluluk uzun sürmedi. Aytkulu’nun ülkesinde savaş başladı.
Bir gün köyün ağası Sagın “Her evden bir erkek askere gide-
cek.” diye emretti. Aytkulu Sagın’ın yanına gitti. Ona “Benim askere
gitmemi istiyorsunuz, fakat karım ve kızım evde yalnız kalacak. Biliyor-
sunuz düşman köye doğru yaklaşıyor. Ben karım ve kızımı nasıl yalnız
bırakabilirim. Ben gidemem, beni bırakın, başkalarını gönderin. Mesela
Alımkul’un iki oğlu var. Onları gönderin.” diyerek itiraz etti
Sagın çok sinirlendi. “ Çabuk çık dışarı! Sen Alımkul ile aynı du-
rumda değilsin. Yarın askere gidiyorsun. Hazırlıklarını yap.” diye ba-
ğırdı. Alımkul Sagın’ın akrabasıydı. Ayrıca çok zengindi. Sagın zengin
insanların çocuklarını askere almıyordu. Genellikle fakirler ve onların
çocukları askere gidiyordu.
Sabah erken saatte Sagın Aytkulu’nun çadırının önüne geldi. Ayt-
kulu’ya “Haydi çabuk ol! Gidiyorsunuz.” dedi. Aytkulu hemen yataktan
kalktı. Giyinip hazırlandı. Acar’ı kucağına alıp öptü. Acar “Baba nere-
ye gidiyorsun?” diye sordu. Aytkulu “Çok uzağa gitmeyeceğim canım,
hemen geleceğim.” diye cevap verdi. Fakat Aytkulu çok korkuyordu.
“Bir daha geri dönemeyeceğim, Batma’yı ve Acar’ı bir daha göremeye-
ceğim.” diye düşünüyordu. Kapıya doğru giderken Batma’ya “İnsanlar
buradan göç ederse sen de eşyalarını topla ve onlarla git. Burada kal-
25
TÜRK DÜNYASINDAN SEÇME HİKÂYELER
26
TÜRK DÜNYASINDAN SEÇME HİKÂYELER
ma.” dedi. Karısına sarılarak onunla vedalaştı. Batma dışarı çıkıp koca-
sını uğurladı. Aytkulu atına binip askerlerin arasına katıldı.
Aytkulu gittikten üç gün sonra askerdeki gençlerin büyük kısmı
savaştan kaçıp geri geldi. Batma “Aytkulu da gelmiştir.” diye düşünü-
yordu. Fakat Aytkulu askerler arasında yoktu. Batma askerlere “Aytkulu
nerede?” diye sordu. Batma askerlerin “Başınız sağ olsun. Aytkulu’yu
vurdular, şehit oldu.” sözünü duyunca bağırıp çağırdı, ağladı. Acar da
annesinin bu halini görünce ağlamaya başladı. Çevredekiler Batma’ya
“Kocan çok iyi bir insandı. Şehit oldu. Mekânı cennet olsun. Kimse
böyle bir ölüme ağlamaz.” diyerek ve Batma ve Acar’ı teselli etmeye
çalıştılar.
Günler geçti. Düşman yaklaşıyordu. Bu nedenle köydeki halk göç
etmeye başladı. Batma kocasının sözlerini hatırladı. O da eşyalarını alıp
öküzüne yükledi. Acar’ı da öküze bindirdi. Köylüler ile birlikte yola çık-
tı. Batma Aytkulu’nun akrabası Kozubek ve onun eşi Ayşa’nın yanında
gidiyordu. Günlerce yürüyüp sınıra ulaştılar. Hava çok soğuktu. Karlı
bir fırtına başladı. İnsanlar ve hayvanlar yollarına devam edemiyordu.
Kadınlar ve çocuklar soğuktan titriyordu. Fakat kimse birbirine yardım
edemiyordu. Çünkü herkesin derdi aynıydı. Kar durmadan yağıyordu.
Halk yorganlara sarılıp uykuya daldı. Ertesi gün hava açıldı. Fakat gece
birçok insan donarak hayatını kaybetti, birçok hayvan telef oldu.
Çöç Turfan bölgesine kadar devam etti. Burada İnsanlar dağıl-
maya başladı. Batma, Acar, Kozubek, Ayşa ve çocukları Talip ve Murat
Turfan’da kalmaya karar verdiler. Hiçbir şeyleri yoktu. Kozubek Tur-
fanlı Sabitahun’un ahırını onun yanında çalışması karşılığında kiraladı.
Bu ahır oldukça eski bir yerdi. Pencereleri kırıktı. İçeriye soğuk hava
giriyordu. Fakat başka çareleri yoktu. Onlar pencereleri eski kıyafetlerle
kapatarak yere kilimler serip orada yaşamaya başladılar.
Aradan günler geçti. Hayat zorlaşmaya başladı. Onların oduna,
kışlık elbiselere ve yemeğe ihtiyaçları vardı. Turfanlılardan bu ihtiyaçla-
rınıı satın almak için onlara bir şeyler vermeleri gerekiyordu.
27
TÜRK DÜNYASINDAN SEÇME HİKÂYELER
Kozubek sabah baltasını alıp odun aramaya gitti. Batma ile Ayşa
çocuklarının yanında kaldılar. Hepsinin karnı açtı. Birden Kozubek içeri
girdi. Ellerinde yakacak birkaç odun vardı. Ayşa Kozubek’e “Sabahtan
beri sadece bu kadar mı odun topladın? Bunlar çok az.” diye kızdı. Ko-
zubek “Ne yapabilirim? Turfanlılar baltamı aldılar. Bunları elimle topla-
yabildim. Baltasız ne bir şey bulabilirim ne de bir şey kesebilirim.” dedi.
O gece ateşi yaktılar ama aç uydular. Ertesi gün Kozubek odun bula-
bilmek için tekrar ormana gitti. Batma ile Ayşa de yiyecek bulabilmek
için Turfanlıları dolaştılar. Evlerine yarım kova mısır ve biraz ekmek
ile döndüler ve “Şimdi Kozubek odun getirir, ateş yakarız ve sıcak bir
yemek yeriz.” diye düşündüler.
Kozubek eve geldi fakat ellerinde hiçbir şey yoktu. “Balta olma-
dan hiçbir şey alamadım.” dedi. Batma, Ayşe ve çocuklar çok üzüldü.
Batma dışarı çıktı. Çamaşırları yıkaması karşılığında ev sahibinden bir-
kaç odun aldı. O gece hem ısındılar hem de yemeklerini yediler. Batma
ertesi gün sabahtan akşama kadar dışarıda soğuk havada ev sahibinin
çamaşırlarını yıkadı ve hastalandı.
Batma günlerce yattı. Hastalığı iyice arttı. Sabahlara kadar kızının
adını sayıkladı. Acar annesine çok üzüldü. Annesine “ Annem, canım
annem. Keşke uyansan, gözlerini açsan. Sensiz ne yaparım? Bana bir
şeyler söyle. Batma gözlerini açmaya çalıştı. Kızına bir şeyler söylemek
istedi. Fakat söyleyemeden öldü.
Acar ağlamaya başladı. Herkes onun ağlama seslerini duydu. Bü-
tün Kırgızlar eve geldi. Batma’yı mezarlığa gömdüler. Acar artık hem
annesiz hem de babasızdı. Artık onu zor bir yaşam bekliyordu.
Mart ayı geldi. Acar Kozubek ve ailesinin yanında kalıyordu. Hiç
paraları, giyecekleri, yiyecekleri yoktu. Kozubek ve ailesi Kakşaal’daki
Kırgızların yanına gitmek istedi. Fakat Sabitahun Kozubek’in gitmesini
istemiyordu. Ona “Bana çok borcun var, gidemezsin.” dedi. Kozubek
Sabitahun’a yalvardı. Fakat Sabitahun kabul etmedi. Ona “ Eğer bor-
28
TÜRK DÜNYASINDAN SEÇME HİKÂYELER
29
TÜRK DÜNYASINDAN SEÇME HİKÂYELER
30
TÜRK DÜNYASINDAN SEÇME HİKÂYELER
Uyandıktan sonra hemen yola çıktı. Her yer karanlıktı. Acar arkasından
uluma sesleri duydu. Sesler ona doğru yaklaşıyordu. Acar çok korktu.
Oradan uzaklaşmak için koştu. Fakat bir süre sonra aç kurtlar Acar’ın
etrafını sardı. Acar ağlamaya başladı. Kendini korumak için kurtlara taş
attı. En sonunda cebindeki kibrit aklına geldi. Çocukluğunda annesi-
nin “Kurtlar ateşten korkar.” sözünü hatırladı. Hemen bir kibrit yaktı.
Kurtlar ateşi görünce biraz geri çekildi ama oradan uzaklaşmadı. Acar
son kibrite kadar kendini korudu. Acar “ Bütün hayatım bu kibritten
sonra bitecek ve öleceğim.” diye düşündü.
Acar son kibritle oradaki kuru ağacı yakmaya karar verdi. Ağaç
alevlendi. Kurtlar oradan biraz uzaklaştılar. Fakat hâlâ Acar’ı bekliyor-
lardı. Acar oradan ayrılmak istemiyordu. Bütün hayatı bu ateşe bağlıy-
dı. Alev sönmeye başladı. Kurtlar tekrar Acar’ın etrafını sardılar. Acar
“Benim hayatım bu kadarmış. İşte ben sizinim, haydi alın.” dedi. Başka
bir şey söyleyemedi ve oraya düştü. Acar özgür olmak için bu yola çıktı.
Ama maalesef hayatını kaybetti.
31
TÜRK DÜNYASINDAN SEÇME HİKÂYELER
ALIŞTIRMALAR
1. Aşağıdaki kişiler kimdir? Eşleştirelim.
1. Aytkulu a. Aytkulu’nun akrabası
2. Batma b. Kozubek’in oğlu
3. Acar c. Acar’ın babası
4. Sagın ç. Acar’ın annesi
5. Kozubek d. Kozubek’in karısı
6. Ayşa e. Acar’ın kocası
7. Talip f. Ev sahibi
8. Murat g. Aytkulu’nun kızı
9. Sabitahun h. Kozubek’in oğlu
10. Çır ı. Köyün ağası
2. 1. ı 2. ç 3. b 4. a 5. f 6. c 7. g 8. g 9. d 10. e
1.1. c 2. ç 3. g 4. ı 5. a 6. d 7. h 8. b 9. f 10. e
Cevaplar:
32
KUZUCUK
Şecaattin Coka
İlkbahar gelince pazar yerinde kuzular satılıyordu. Ceyhun sık sık
pazar yerine gidiyor, orada satılık kuzulara bakıyordu. Ceyhun özellikle
siyah beyaz kuzuları çok seviyordu. Eve gelince de anne ve babasına
oradaki kuzuları anlatıyordu ve onlara “Arkadaşım Hasan’ın, Mehmet’in
bir kuzusu var. Lütfen babacığım, bana da bir kuzu alın. Arkadaşlarımla
beraber Bülbüldere’deki otlaklara çıkıp kuzumu otlatmak istiyorum.
” diyordu. Babası ise ona “Kuzuya bakmak için çok zaman harcarsın,
derslerinle ilgilenmezsin. Üstelik kuzularınız insanların bahçelerine za-
rar verir. Benden bunu isteme.” diyordu.
Bir gün Hasan yine dayanamadı ve akşam yemeğinde otururlar-
ken babasına,“Babacığım, bunu çok istiyorum, bundan sonra dersleri-
me daha çok çalışırım. Bülbüldere’deki bahçelere zarar vermeyiz. Çün-
kü orada birçok boş yer var.” dedi.
Babası oğlunun ısrarlarından sonra ona bir kuzu almaya karar
verdi. Ceyhun’a sürpriz yapmak istiyordu. Bu yüzden ona hiçbir şey
söylemedi. Ertesi gün pazardan bir kuzu aldı. Eve giderken Ceyhun’un
arkadaşları kuzuyu gördü. Ceyhun okuldaydı. Ona bu haberi söylemek
için can atıyorlardı. Kuzu küçük ve çok haraketliydi. Ceyhun’un baba-
sı onu bahçedeki bir ağaca bağladı.
Ceyhun okuldan eve dönerken arkadaşları “Ceyhun, baban sana
bir kuzu aldı. Şimdi artık beraber Bülbüldere’ye çıkar, kuzularımızı ot-
latırız.” dediler. Ceyhun çok sevindi, eve koşarak geldi. Bahçeye girdi,
siyah beyaz kuzusunu gördü, onu okşayıp öptü. Hemen eve girdi, an-
nesini kucakladı. Babası işten eve dönünce onu da kucakladı. Teşekkür
etti.
33
TÜRK DÜNYASINDAN SEÇME HİKÂYELER
34
TÜRK DÜNYASINDAN SEÇME HİKÂYELER
36
TÜRK DÜNYASINDAN SEÇME HİKÂYELER
37
TÜRK DÜNYASINDAN SEÇME HİKÂYELER
ALIŞTIRMALAR
1. Metne göre uygun seçeneği işaretleyelim.
1. Hikâye hangi mevsimlerde geçmektedir?
A) Kış ve ilkbahar
B) Yaz ve sonbahar
C) Sonbahar ve kış
D) İlkbahar ve yaz
2. Ceyhun babasından ne istiyordu?
A) Onu pazara göndermesini
B) Bülbüldere’ye gitmek için izin vermesini
C) Ona kuzu almasını
D) Onu okula göndermesini
3. Babası neden oğluna kuzu almak istemiyordu?
A) Çünkü oğlunun Bülbüldere’de kaybolmasından korkuyordu.
B) Çünkü oğlunun derslerini yapmamasından korkuyordu.
C) Çünkü oğlunun arkadaşlarıyla çok gezmesini istemiyordu.
D) Çünkü oğlunun Pazar yerine gitmesini istemiyordu.
4. Ceyhun’un kuzusu ne renkti?
A) Beyaz ve siyah
B) Beyaz ve kahverengi
C) Siyah ve sarı
D) Siyah ve kahverengi
5. Ceyhun ve arkadaşları kuzularını nerede otlatıyordu?
A) Pazar yerinde
B) Bülbüldere’de
C) Bahçe’de
D) Okulda
6. Ceyhun ve arkadaşları kuzular otlarken ne yapıyorlardı?
A) Çiçek topluyorlardı.
B) Bahçelerden kiraz alıyorlardı.
C) Ders çalışıyorlardı.
D) Kuzuları seyrediyorlardı.
7. Bülbüldere’deki adam çocuklara neden kızdı?
A) Çünkü “Kuzular bahçeme zarar verdi.” diye düşündü.
B) Çünkü “Çocuklar meyveleri aldılar.” diye düşündü.
C) Çünkü “Kuzular meyveleri yediler.” diye düşündü.
D) Çünkü “Çocuklar bahçeme zarar verdiler.” diye düşündü
38
TÜRK DÜNYASINDAN SEÇME HİKÂYELER
8. Ceyhun ne zaman tepeden düştü?
A) Arkadaşlarıyla çiçek toplarken
B) Kuzuyu otlatırken
C) Adamdan kaçarken
D) Bahçeden meyve alırken
9. Ceyhun’un yerini kim gösterdi?
A) Hasan
B) Babası
C) Mehmet
D) Kuzu
10. Yaz bitince Ceyhun’un arkadaşları kuzuları ne yaptılar?
A) Kuzulara evlerinde baktılar.
B) Kuzuları çobana verdiler.
C) Kuzuları babalarına verdiler.
C) Kuzuları Bülbüldere’ye bıraktılar.
1.D 2.C 3.B 4.A 5.B 6.A 7.B 8.C 9.D 10.C
Cevaplar:
39
LOKMA
Hümaşah Vardar
Hatice Hanım 18 yaşındayken Recep Ağa ile evlendi. O zaman
Recep Ağa 40 yaşındaydı. Onların 2 erkek çocuğu oldu. 5 sene sonra
Recep Ağa öldü. O günden sonra Recep Ağa’nın tüm malları Hatice
Hanım’a kaldı. Recep Ağa’nın işçileri Hatice Hanım’ı bırakmadı. Onun-
la birlikte çalışmaya devam ettiler. Hatice Hanım zengin ve rahat bir
hayat yaşamaya başladı.
Bir gün yakın bir arkadaşı Hatice Hanım’ı ziyarete geldi. Hatice
Hanım’ın arkadaşının adı Emine’ydi. O’nun da Hatice Hanım gibi ko-
cası yoktu. Oğlu ve gelini ile yaşıyordu. Emine Hanım Hatice Hanım’a “
Haticeciğim, biliyorsun oğlum askere gidecek. Gelinim ile beraber evde
yalnız kalacağız. Senden başka hiç kimseye güvenemiyorum. Oğlum bir
yıl sonra askerden dönecek. O zamana kadar sizin evinizde kalabilir
miyiz?” diye rica etti. Hatice Hanım’ın büyük bir evi vardı. O “Evde
zaten birçok oda var. Bir tanesinde kalabilirler.” diye düşündü ve onun
ricasını kabul etti.
Emine Hanım’ın oğlu askere gittikten sonra Emine Hanım ve
gelini Hatice Hanım’ın evine taşındılar. Bir gün Emine Hanım ile ge-
lini Hatice Hanım’ın odasına ağlayarak girdi. Gelin “Tüm altınlarımı
çalmışlar. Bence evdeki işçiler almıştır.” dedi. Emine Hanım da Hatice
Hanım’a “Nasıl çaldılar, bilmiyorum ama gelinimin altınlarını verecek-
siniz. Eğer inkar ederseniz bütün hocaları eve çağırırım, suçluyu bu-
lurum.” dedi. Hatice Hanım bu sözleri duyunca Emine Hanım’a çok
kızdı. Araları bozuldu. Çünkü Hatice Hanım evdeki tüm işçilere güve-
niyordu. “Onlar yapmaz.” diyordu. Fakat Emine’nin gelininden şüphe-
leniyordu. Çünkü o iyi karakterli bir insan değildi.
Bu olaydan sonra Emine Hanım eve bir hoca getirdi. Hatice Ha-
nım evdeki herkesi bir odaya topladı. Hoca bir köşeye oturdu. Emine
40
TÜRK DÜNYASINDAN SEÇME HİKÂYELER
41
TÜRK DÜNYASINDAN SEÇME HİKÂYELER
Hanım hocanın önüne bir tepsi lokma tatlısı koydu. Hoca “Bu lokma-
ları herkes yutacak, kim lokmayı yutamazsa o hırsızdır.” dedi. Hatice
Hanım ağlıyordu. “Eğer hocayı evden kovarsam, onlar beni suçlu sa-
nacak. Buradaki küçük çocuklar o büyük lokmaları nasıl yutacak? Eğer
biri lokmayı yutamazsa, onu suçlu ilân edecekler.” diye düşünüyordu.
İlk lokmayı Hatice Hanım aldı. Herkes ona bakıyordu. Hatice
Hanım astım hastasıydı. O lokmayı ağzına attı ve güçlükle lokmayı
yutmaya çalıştı. Bir anda lokma boğazında kalınca hoca yerinden kalktı.
Fakat Hatice Hanım lokmayı yuttu. Aynı heyecan herkes lokmayı yutar-
ken devam etti. Çocuklar da dahil herkes lokmaları yuttu.
Emine Hanım çok utandı. Bütün eşyalarını alarak gelini ile bir-
likte evine döndü. Emine Hanım’ın oğlu bir sene sonra askerden geldi.
Oğlu bu olayı duyunca çok üzüldü ve hırsızı bulmaya karar verdi.
Bir gün Emine Hanım’ın komşusunda düğün vardı. Gelinin an-
nesi elinde bir bohça ile eve geldi. Bohçanın içinde altınlar vardı. O bo-
hçadaki altınları çıkarıp kızına verdi. “Düğüne altın takmadan gitme.”
dedi. Emine Hanım ve oğlu altınları görünce çok şaşırdılar. Bu altınlar
gelinin altınlarıydı. Damat gelinin annesine “Bu altınları sana kim ver-
di?” diye sordu. Gelin’in annesi “Sen askere gidince ‘Emine Hanım bu
altınları satar.’ diye düşündüm.” Bu yüzden altınları aldım.” diye cevap
verdi. Gelin, annesine “Anne bunu nasıl yaptın? Hatice Hanım’ı çok
kırdık.”dedi.
Emine Hanım da oğlu da gelininin annesine çok kızdılar. Hemen
Hatice Hanım’a gidip olayı anlattılar ve ondan özür dilediler. Hatice
Hanım bu özrü kabul etti. Fakat bundan sonra Hatice Hanım Emine
Hanım’la eskisi gibi arkadaş olmadı.
42
TÜRK DÜNYASINDAN SEÇME HİKÂYELER
ALIŞTIRMALAR
1. Metne göre aşağıdaki cümleler doğru ise “D”, yanlış ise “Y” yazalım.
1. Hatice Hanım kocası öldükten sonra zor bir hayat yaşadı. ( )
2. Emine Hanım Recep Ağa’nın akrabasıydı. ( )
3. Emine Hanım’ın hayatı Hatice Hanım’ın hayatına benziyordu. ( )
4. Emine Hanım, oğlu ve gelini Hatice Hanım’ın evine taşındılar. ( )
5. Gelinin altınlar çalındıktan sonra Hatice ve Emine Hanım birbirlerine küstüler. ( )
6. Emine Hanım altınları bulması için bir hoca getirdi. ( )
7. Hoca hırsızı buldu. ( )
8. Emine Hanım ve gelini Hatice Hanımın evinden ayrıldı. ( )
9. Altınları Emine Hanım’ın oğlu buldu. ( )
10. Altınları gelinin annesi çaldı. ( )
43
TÜRK DÜNYASINDAN SEÇME HİKÂYELER
SÖZLÜKÇE
KIZIL ELMA
çekingenlik (i.): Her şeyden çekinen, ürkek, tutuk (kimse), muhteriz
göz göze gelmek (d.): Her iki tarafın bakışları karşılaşmak
hanımefendi (i.): Saygı bildirmek için kadın adlarının sonuna getirilen veya adların yerine
kullanılan bir söz
kekelemek (f.): Ne söyleyeceğini şaşırıp kelimeleri birbirine karıştırmak
parıltı (i): Güçlü bir ışık çıkaran nesne.
perişan (i.): Acınacak durumda olan, zavallı
sarılı (s.): Üzeri örtülmüş olan
uykuya dalmak (d.): Uyumaya başlamak
uzaklaşmak (f.): Bir şeyden, bir yerden veya kimseden ayrılıp uzağa gitmek
üstelik (zf.) Ayrıca, bir de, bundan başka
yaşarmak (i.): Islanmak, nemlenmek
yırtmak (f.): Kâğıt, kumaş gibi şeyleri parçalamak
HEDİYE
acı çekmek (f.): Üzülmek.
acımak (f.): Başkasının uğradığı veya uğrayacağı kötü bir duruma üzülmek.
aklını kaybetmek (d.): Delirmek.
aldırmak (f.): Önem vermek, değer vermek.
bir deri bir kemik kalmak (d.): Çok zayıflamak.
birikim (i.): Biriktirilen mal veya para.
boşuna (zf.): Boş yere, yararsız yere, sebepsiz yere, gereksiz.
buruşmak (f.): Düzgünlüğü bozulmak, üzerinde kırışık ve katlamalar oluşmak.
cahilce (zf.) Öğrenim görmemiş, okumamış gibi.
dedikodu (i.) Başkalarını çekiştirmek ve kınamak üzere yapılan konuşma.
enine boyuna (z.) Çok ince ayrıntıları ile, eksiksizce.
faiz (i.): İşletmek için bir yere ödünç verilen paraya karşılık alınan kâr.
gülümsemek (f.): Hafifçe gülmek.
hal hatır sormak (d.): Bir kimseye “nasılsınız, ne durumdasınız” anlamında nezaket so-
rusu yöneltmek.
hayret (ü.): Şaşılan bir şey karşısında söylenen söz.
kabahat (i.): Uygunsuz hareket, çirkin, suç, kusur.
kafası karışmak (f.): Önceki bilgi ve düşünceleri altüst olmak.
keyif yapmak (f.): Güzel vakit geçirmek.
kusur (i.): Eksiklik.
44
TÜRK DÜNYASINDAN SEÇME HİKÂYELER
medeniyet (i.): Fikir, sanat ve endüstri alanlarında çok büyük bir gelişmelerin tümü.
rezil olmak (f.): Çok utanacak bir duruma gelmek.
som (i.): Özbekistan para birimi
söylenmek (f.): Çıkışmak, azarlamak, eleştirmek.
yüzünden (zf.): Sebebiyle.
zarar etmek (f.): Maddi ve manevi bakımdan kayba uğramak.
ACAR
ağa (i.): Geniş toprakları olan, varlıklı kimse.
ahır (i.): Evcil büyükbaş hayvanların barındığı kapalı yer.
alevlenmek (f.): Yanmaya başlamak.
balta (i.): Ağacı kesme, yarma, yontma vb. işlerde kullanılan ağaç saplı, demir araç.
başın sağ olsun (d.): Yakını ölen bir insanı teselli etmek için söylenen söz.
bayılmak (f.): Sıcak, açlık, susuzluk, yorgunluk vb. etkenlerle dayanma gücünü yitirmek.
borçlanmak (f.): Karşılığını sonra vermek şartıyla birinden para veya bir şey almak.
çadır (i.): Kalın bez veya plastik maddelerden yapılarak direklerle tutturulan, taşınabilir
barınak.
çuval (i.): Büyük torba.
emretmek (f.): Bir şeyin yapılmasını veya yapılmamasını kesin olarak söylemek.
hayatını kaybetmek (d.): Ölmek.
kilim (i.): genellikle desenli, kalın, kıl veya yün dokuma.
kurt (i.): Avrupa, Asya ve Kuzey Amerika’da yaşayan, postu gri sarı renkli, yırtıcı hayvan.
sayıklamak (f.): Uykuda veya bir hastalığın verdiği dalgınlık sırasında anlamsız sözler
söylemek.
uğurlamak (f.): Yolcu etmek.
uluma (i.): Köpek, kurt, çakal vb. hayvanlar uzun çıkardıkları ses.
yalvarmak (f.): Birinden ısrarlı bir biçimde, kendine acındıracak sözlerle, saygılı bir bi-
çimde bir şey istemek.
KUZUCUK
can atmak (d.): Şiddetle arzu etmek, çok istemek.
kuzu (i.): Koyun yavrusu
okşamak (f.): Sevgi, şefkat belirtisi olarak elini bir şeyin üzerinde yavaş yavaş gezdirmek.
otlak (i.): Hayvan otlatılan yer.
otlatmak (f.): Hayvanların dolaşarak yerdeki ot, çimen, yaprak vb.ni yemeleri için götür-
mek.
sopa (i.): Elde taşınacak incelikte düzgün ağaç.
üstelik (zf.): Ayrıca, bir de, bundan başka.
45
TÜRK DÜNYASINDAN SEÇME HİKÂYELER
LOKMA
ağa (i.): Geniş toprakları olan, sözü geçen, varlıklı kimse.
araları bozulmak (d.): iki kişi arasındaki dostluğu, ilişkiyi bozulması
astım (i.): Bronşların daralmasından ileri gelen nefes darlığı hastalığı
bohça (i.): İçine çamaşır, elbise vb. koyup sarılan dört köşe kumaş
güçlükle (zf.): Kolay olmayan bir biçimde.
hoca (i.): Medresede öğrenim gören sarıklı, cübbeli din adamı
inkar etmek (f.): Yaptığı bir işi, söylediği sözü veya tanık olduğu bir şeyi yapmadığını,
bilmediğini, görmediğini söylemek, yaptığını saklamak, yadsımak.
kırmak (f.): Dileğini kabul etmeyerek veya beklenmeyen bir davranış karşısında bırakarak
gücendirmek, incitmek.
kovmak (f.): Sert veya küçük düşürücü sözlerle gitmesini söylemek, savmak, defetmek.
mal (i.): Bir kimsenin, bir tüzel kişinin mülkiyeti altında bulunan, taşınır veya taşınmaz
varlıkların bütünü
suçlu (i.): Yasalara aykırı davranmış,, suçu olan (kimse), kabahatli.
toplamak (f.): Bir araya getirmek.
yutmak (f.): Ağızda bulunan bir şeyi yutağa geçirmek.
KISALTMALAR
i.: isim
f.: fiil
d.: deyim
s.: sıfat
zf.: zarf
z.: zamir
e.: edat
46
TÜRK DÜNYASINDAN SEÇME HİKÂYELER
47
TÜRK DÜNYASINDAN SEÇME HİKÂYELER
48