Kolektif - Maocu Lafazanlığın Eleştirisi

You might also like

You are on page 1of 146

MAOCU

LAFAZAN LiGiN
ELEŞTİRİSİ
KONUK YAYINLARI
Babıali Cad. Tasvire Han
Kat 3, No. 38, Cağaloğlu
TEL : 27 81 51
Yazışma adresi :
P.K. 749 -İSTANBUL

Genel S ı ra No: 62
Sosyalizm Kita p l ı ğ ı No.: 33
Birinci Baskı : Kas ı m 1978

Orijina l Adı : Peking Propaganda, Slogans and Actions, Pressfoto, Pra­


gue 77 * Kapaki Düzeni: Mustafa Delioğlu * Dizgi: Süslü Mat. Koli. Şti.
* Baskı: Er-Tu Matbaası * Kapak Baskısı: Gözlem Matbaası * Cilt: Lale
Ciltevi.
MAOCU
LAF.AZANLIGIN
ELEşriRisi
Çev.: Caner ERTUNA
Ö N S ÖZ

«Moocu ideoloj i n i n ve pol itikasının Markscı-Leninci


öğretiyle uyuşmadı ğ ı n ı söy l emek, bug ü n a rt ı k yeterli de­
ğ i l d i r. M oocu ideoloji ve pol itika, Markscı-Len inci öğreti­
nin kesi n düşmanıdır.» SB KP'nin 25. Kong res inde MK. Ge­
nel Sek reteri Leonid i. Brejnev tarafından söylenen bu söz­
ler, Moo'nun ve grubunun içine d üştüğü ideoloj i k ve po­
l itik iflası ka ra kterize etmekted i r. Oysa Çin halkı 1 949'do
CHC'nin i lanıyla birli kte acık ve dümdüz bir yola girmişti.
Bilindiği gibi CHC 1 Ekim 1 949'da i lan edildi. Yalnız­
ca Çin e mekçi halkı ve Çin komünistleri d eğ i l . iyi n iyetl i
tüm Cin halkı da olaya sevindi. Geleceğ i n u mutlarıyla do­
l u olan bu halk. yeni bir yaşa m ı n kuruculuğu na koyu ldu.
Bu yold a ilk adım ların atı l ması kolay değildi. Sömürg e ve
yarı-sömürge bir, ü l kenin uzun yıllar sü ren gerika l mışlığı.
m i l yonlarc a insa n ı n ı n kaosu ve yoksu l luğu apaçık orta­
daydı. Fakat a s ı l önemli olan, uzun ve kanlı bir savaşım
sonucunda daha iyi bir yaşama hak kaza nan milyonlarca
insanın coşkusu ve başta Sovyetler Birliği olmak üzere
sosyalist ü l keler topl u l uğunun d esteğiyd i .
Kend i n i topa rlama yılları ve Birinci 5 Yı l l ı k Ka l kınma
Planı n ı n ilk yılları içinde ( 1 953-1 957) sosya l ist ekonomi n i n
k u rulma sı nda v e p e k çok toplumsal soru nun e l e a lı n ma­
sında u laşılan başarılar, bu yönelişin doğ ru l uğunu göster-

7
mişti r. 1 956 Eyl ül'ünde toplanan CKP'nin 8. Kong resi de
-Pa rti tari h i nde Partiyi en iyi temsil eden Kongre- bunu
doğ rula mıştı r.
Bu Kongren i n görevi, geçmiş yılların deneyi mleri n i ge­
nelleştirmek ve 1 956'nın sonunda oluşan Cin'deki yeni ko­
şul ların ışığında, ü l kenin ka l k ı n ma yön ü n ü bel i rlemekti.
Kongre kara rları nda olduğu kadar. Kongre Ra poru n­
da ve çeşitl i delegeleri n konuşmalarında da, el eşti rinin ve
özeleştirinin geliştiril mesi a macıyla, «ağırbaşl ı ve ölçülü
davranı lması» istenmişti .
Kong re, ul usal ekonominin teknik yönden ye niden ku­
rulmasının gerektird i ğ i maddi temeli yaratmak ve h a l k ı n
yaşam d üzeyini yükseltmek amacıyla, geçiş döneminde ü l ­
ken i n sosyal ist sanayileşmesi ni, devletin ve Partinin eko­
nomi politikasının ana hedefi olarak, saptam ıştı .
CKP'nin 8. Kong resinin bel irlemiş olduğu ekonomi po­
l itikası nın il kelerinden biri. ekonominin bazı dallarının di­
ğerleri za ra rı na gel işerek ü l kenin ekonom i k bünyesinde
yarata bi leceğ i teh l ikeli ora nsızl ı ğ ı ve uyumsuzluğu önle­
mek a macıyla ul usal ekonominin dengel i bir şekilde ge­
l iştirilmesini sağ lama ktı .
Kong re, ağır sanayiin gel iştiri l mesi ne öncelik veril me­
sini onaylayarak, bir ya ndan da «hafif sanayi i n » , ulaş ı m ı n
v e ticaretin « h ızla geliştirilmesi», tarı m kesiminde «daha
i leri» adımların atı lması ve «halkın yaş a m düzeyininin gi­
derek daha da «yü kseltilmesi» yol u nda büyük cabalar gös­
terilmesi» gerektiğini vurguladı.
CKP'nin 8. Kongresinin bel i rgin özelliği, bu Kongre'de,
Partideki teh l i ke l i küçük-bu rjuva ve m i l l i yetçi eğ ilimlerin
önüne geçmeyi ve bunların gelecekte ortaya cıkmasıııı
engellemeyi ama clayqn pek çok önlemin alı nara k. Parti
yaşa m ı na ve Parti n i n 'y apısı na ilişkin sorunların kapsamlı
ve özeleştiriye daya l ı bir analizinin yapı lmış olmasıdır.
ÇKP'nin 8. Kongresinin kara rları tutarl ı bir şekilde ya-

8
şama geçiri lebilseydi, Cin'in sosya lizm yol u nda daha i leri
adımlar atması sağ lanabil i r ve sosya l ist yönetimin avan­
taj larından yararla n ı lara k ü l kedeki üretici g üçlerin gelişi­
mi için yeni olana k l a r ya ratılabilird i .
CHC'nin kuruluşunu izleyen i l k o n yı lda sosya l izmin
temel l erinin atı l ması nda kayded ilen başa rı lar, Sovyetler
Birliği'nin deneyimlerinden büyük ölçüde yara rl a n ı l ması n ı n
v e öze l l i kle, C K P yönetimindeki M a rksçı - Leninci unsurla­
rın çaba larının bir ü rün üyd ü . Bu başa rı lara, Mao'nun teori k
görüşlerine rağmen ulaşı l m ıştı. 1 950'1erin sonunda Mao,
sosya l izme i l işkin kend i küçük-burj uva görüşlerini Cin'de
uygulatma çabası içind e Partiye ve Cin hal kına, 8. Kongre­
nin benimsediği pol itikayla hiç bir i l g i si ol mayan özel po­
l itikası n ı dayatmaya başlad ı . Bu pol iti ka nın teorik teme l i ,
bazı ya nla rı na i l i ş k i n tezlerden, eski Cin filozofları n ı n gö­
rüşl erine kadar uzanan Marksçı l ı ğ ı n çeşitli felsefe öğre­
tilerinden a l ı n mış fikirlerin ka rma karışık bir ifadesi olan
M aocu luktu.
Ci n'de uygula nmasına başlanan bu pol itikaya, «Üç Kı­
z ı l Bayra k» ( Büyük Hamle, Ha l k Komünl eri ve genel hare­
ket çizgisi) deni len pol itika içinde biçim veri ldi. Maocu
g rup, « i leriye doğru büyük hamle» tezini ortaya attığ ında,
bir anda ül kenin tüm sorunlarına çözüm getirebileceğ ini.
zorlukların üstesinden gelebileceğini ve e konom i k kal kın­
mada önemli bir ilerleme kaydedeceğ ini u mmuştu. Halk
komünle ri . bu umutları gerçekleştirmenin a raçları ndan bi­
riyd i . Ö yleki, Maocu yönetim, «halk komünü yöntemi.ni n
etk i l i bir şekilde uygu lanmasını ve böylelikle komünizme
geçişin somut yolunun bulunması n ı » istem işti . ( Ha l kı n Gün­
lüğ ü , 10 Eyl ül 1 958)
M aocu ların beni msed i kleri genel ha reket çizgisi. so­
yut b i r talebi içermektedir. Bu talep, «Son derece büyük
bir çabay la ve sürekli şekilde ilerl eyerek sosra ı izmi daha
çok, daha hızlı, daha iyi ve daha ekonomi k bir anlayış!a

9
ça l ı ş ma il kesine göre ku rmmıyı a maçlamaktad ı r. Fakat bu
a maca nasıl ulaşılaca ktı r? Bu sorunun yanıtı, « Politika
reh berd i r» , « Da lgalar halinde kalkınma» ve «Ta rım ekono­
minin temelidir» g i bi Maocu belgilerde bulunma l ı d ı r.
1958-62 dönemini kapsa ma k üzere planlanan « Ü c Kı­
zı l Bayrak» pol itikasının (1958-62) geçersizl iği, daha uy­
g u l anışının birinci yıl ı nda bel l i oldu. Bu uygulama, sanayi
kesimindeki ora nsızlı kları daha da derinleştirmiş, toplam
üretim hacminde tama mlanmamış mamul maddelerin pa­
yını yükseltmişti. Ça l ışma yaşamında «yı pra n ma n ı n sınır­
l a rı n ı zorlayaca k ölçüde» «fırtına » adı veri len yöntemle­
rin' uyg u lanması, teknolojinin kural ları na ve d üzenlemele­
rine yüz çevri l mesi, iş kazaları n ı n sayı sını a rtı rı rken, ça­
l ı şma koşu l larına karşı gösterilen tepkileri de önemli öl­
çüde yayg ı n laştı rmıştı . Özel mülk topra kları n ı n , bölgesel
paza rların ve ça lışma birimlerini pa rayla öd ü l lend i rme uy­
g u l a masını n kaldı rı l ması, köyl üler a rasında bir hoş nutsuz­
luk yaratm ıştı . M ilyonlarca köylünün sulama tesislerinin
yap ı m ı nda, i l kel yöntemleri n uygulandığı çel i k ü reti minde,
kömür ve maden filizi yata kları nda çal ışt ı rı l ması, köyler­
deki yaşa mı felce uğratmıştı . Buna ek olara k, 20 mi lyon
insa n köylerden kentlere göçetmişti. Bunun sonucunda
Cin ekonom isinin yapısına aykırı bir duru m ortaya c ı k mış,
k ı rsal alanda bir işgücü darlığı başgöste rmişti. Bu neden­
le, 1 958 yılı hasadı pek çok yerde kötü ol muş ve ürünün
bir bölümü hiç toplanamamıştı . Sulama sisteml erinin her­
hangi bir teknik projeye daya nma ksızı n kurulması, topra­
ğ ı n bozulmasına. bataklıkları n ve büyük çapta kura k ve
tuzlu alanları n ortaya çı kmasına yol açm ıştı . 1 958'in so­
nunda, besin maddeleri ü reti minde plan hedeflerine ula­
ş ı l a madığı ortaya cı ktı . Kentler için yiyecek, hafif sanayi ..
ve besin sanayi için ise�ham madde sağla nmasında büyük
güçlükler başgösterm işti.
« Büyük Hamle» döneminde Maocu l a rı n sosyo-- e kono-

10
m i k programla rı nın ana a ma cı acı kça belliyd i . Bu. M ao'nu n
üstün devlet olma yolundaki planla rı nı g erçekleşti rmek
amacıyl a köyl ülerce ya ratılan tüm kayna kların kuilan ı m ı ­
nı mümkün kı laca k v e köylülerin d u ru munu aşı rı ölçüde
kötüleşti recek olan, « kışla-tipi köylü komünizmi» sistemi­
ni kurmaktı.
« Büyük Ha mle» politikasının iflas ettiği ve Mao'nun
serüvenci hareket çizg isinin Parti kad roları tarafından ye­
ni yeni a nlaş ı l maya başland ı ğ ı , CKP'n in Ağ ustos 1959'da
Lu-Şa n'da toplana n M K. Plenu munda özellikle belliydi. O
sıralarda Savu nma Baka nı olan Mareşal Peng Te-huay'ı n
M ao'ya gönderdiği bir mektu pta , «Büyük Ha mle» ve « Halk
Komünleri» açı kça eleşti rilmekteyd i. Anca k, bir kısım CKP
yöneticisinin bu eleştirileri ka bul etmesi gerçeğ ine rağmen
M ao , tehditler ve vaadler yoluyla, « Peng Te- huay'ı n ba­
şını çektiğ i Parti düşmanı g rup»la ilgili özel bir ka rarı Ple­
n u ma dayatmayı başard ı . Böylece, Peng Te-h uay'in mek­
tubu, «Sağ-oportün ist unsurların Partiye karş ı g i rişti kle ri
bir sald ı rı progra m ı » ola ra k değerlendirild i. Peng ve des­
tekleyicileri görevlerinden alı ndılar.
« Büyük Harnle»nin genel sonuçları şöyleydi: 1959 yı­
lından 1962'ye kadar geçen süre içi nde sanayi k esimi nde
ü reti m i n hemen hemen % 50, çelik ü reti minin % 46, kö­
mür üretiminin % 48, demir filizi üretiminin üçte bir, kok
ü retiminin % 350, çimento ü retiminin % 40, sebze ü reti­
minin ise % 30 düştüğ ü görüld ü. 1957'de « Büyük Ham­
le»den önce 186 milyon tonu bulan ta hıl ü reti mi hacmi,
1961 'de 165 milyon tona in mişti. 1960-61, yı llarında ülke­
nin her ya nında açlık kend ini h issettirmeye başla mıştı .
«Hamle»nin en ateşli savu nucuları bil e , ülkeyi ciddi
bir ekonomi k buna l ı mdan kurtarmak üzere ivedi adı mla r
atmanın g erekli liğini anlamaya başla mışlard ı . Ocak 1961 'de
toplana n CKP M K'nin 9. Plenumunda , ciddi önlemlere dö-

11
nülmesi yolunda bir karar onayla ndı. Bu plenumda, k riti k
bir noktaya gelmiş olan ekonominin « i stikrar»a kavuştu­
rulması doğ ru ltusunda bir politika belirlenmiş ve ÇHC,
1961-65 döneminde bu politikayı izlemişti . Mao, CHC Dev­
let Başkanı olan Liu Şao-Şi'ye aya k uydurmak ve kendi­
sinin de belirttiği gibi, a rka plana çekilmek zorunda kal­
m ıştı . Mao'nun Cin ulusuna karş ı işled iği ci nayetlerin,
« M ao'cu fikirlerin» derinliğini tam ola rak kavrayamadı k ­
ları i leri sürülen önde g elen d iğer Parti yöneticileri v e Par­
tinin eski kadroları tarafından engellen mesi g erekirdi. Oy­
sa, Mao'nun yeni mevziler ele geçirm esine ola na k sağ­
laya n, onun ya n ı l mazlığ ı efsanesi ve kişi l iğinin putlaştı­
rı lması sürüp gitmekteyd i . CKP'nin önde gelen yönetici­
leri, bütün hataları açı kça ortaya koyma k ve d üzeltmek
'
için yeterli gücü kend ilerinde bulamad ı lar. Ö te yanda n bu
kişiler, Cin'in kalkı n masına ilişkin temel soru nlar üzerin­
de Mao'yla ta m bir anlaşmazlık hal inde oldu kla rı «Büyük
Hamle» nin fiyaskosundan sonra bile, onu nla uzlaşmaya
yanaşma ktan vazg eçmemişler ve böyleli kle de, Mao'nun
kişiliğinin putlaştırılmasına ya rd ı mcı ol muşlard ı r.
« tstikra r» süreci içind e ekonomide bel l i somut değ iş­
meler sağlandı . Ne var ki, CKP yönetimi içinde pek çok
iç ·ıe dış politika soru nuna ilişkin bir savaşı mı n da g ide­
rek yoğ unlaştı ğ ı görüldü . Mao ve g rubu, hatala rını kabul
edip 8. Kong re kara rları na döneceğ i yerde, faal iyetleri nin
Çin için ne denli zararlı olduğunu a nlayanlara karşı sava­
şa başladı. Mao tarafından seçilen yol böylece, Pa rtinin
ve halkın çı ka rla rıyla, ÇHC'nin toplum ve devlet sistemiy­
le sert bir şekilde çatış maya başladı. Öyle ki, bu hatalı
yoldan h emen dönülmed iği takd i rde, CKP'nin bir bü nye
değ işikliğine uğraması, ülkenin politikasında köklü dönü­
ş ü mlerin başgöstermesi ve Cin'in dünya sosyalisı siste­
m i nden kopması kaçı n ı l mazd ı . Mao, tıpkı «Büyük Hamle»
döneminden önce yaptığ ı gibi, Cin'de « isti krar» yılları nda

12
ulaşılan göreceli bir iyileşme dönemini f ı rsat bilerek, ken­
di politi kası n ı uygulatmayı başarmıştı.
CHC yöneti mindeki temel politi k soru nla rla ilgili sa­
vaşım. 1965'in Son baharı nda doruğuna ulaştı. 1966'n ı n
Ağustosunda toplanan 11. Birleşi k Oturumda Mao. «bur­
juva kara rgôhları » ola ra k da mgaladığı merkezi ve yerel
Pa rti organları n ı n acıkça dağ ıtılması n ı öngören bir d i rek­
tif yayı nlad ı : « Ka ra rgôhları bombard ı ma n ed i n!» Öğ renci­
lerin çoğ u nlu kta olduğu ve politik ba k ı mdan olg unlaşma­
mış gene insanla rı n oluşturduğu « Kızıl M u hafızlar» , Mao­
cula rı n eli nde bir sindirme a racı haline gelmişlerdi. Bun­
ların a rkala rında ordu vard ı . Savunma Baka n ı Un Piao'nun
ya rd ı mıyla Mao, 1960'ta. Partiye karş ı bir denge unsuru
hal ine getirebil mek amacıyla orduya yeni bir bicim ver­
meye koyuld u . Ordu, Maoculuğun kalkanı haline g eldi ve
halka, « proletarya di ktatörl üğünün temel i » n i oluşturan bir
«örnek» ola ra k ta nıtılmaya çalışıldı . « Kültür Devri m i » , as­
l ı nda . Partinin önde gelen organla rı n ı n , send i kaları n, Ko­
mün ist Genelik Birli ğ i n i n ve diğer örgütlerin tasfiye edil­
diği ve Mao'nun askeri-bürokratik d i ktatörlüğün kuru ldu­
ğu karşı-devri mci bir da rbeyd i. Maocula r. ta m anla mıyla
kendi politik deneti mleri altı na soktukları ülkede, h ük ü ­
metin dizg i nlerini de ele geçirmişlerd i . « Kültür Devri mi» nin
sonuçlarına, Maocu CKP'nin N i sa n 1969'dakl 9. Kongre­
sinde değer biçild i . 9. Pa rti Kong resi. Maocu yöneti min bi­
l i msel komünizme ve proletarya enternasyonalizmine ta­
ma men yüz çevirdiğini teyid etmiştir. Bu kongre, Maocu­
luğun m i l itarizme ve Çin tipi sosyal-şovenizme doğ ru ge­
liş mesinde yeni bir aşamayı işa ret etmekted i r. «Savaşa ve
açlığa kend ini haz ı rla ! » belgisi altında ordunun rolü h as­
tal ı k d erecesinde abartılmaya başlanmıştı. Pekin Radyosu
şöyle d iyord u : «700 mi lyon halk ı n 700 milyon asker, tüm
dağları n ve vad ilerin bir tek askeri kamp h aline gelebil­
mesi için caba göstermek g ereklidir.» 9. Kong rede, CKP'

13
nin teorik temel inin « Mao'nun fiki rleri » ne dayand ı ğ ı ilôn
ed ildi ve Lin Piao, Mao'nun « halefi» olarak gösteri ldi.
Ne ki, Moocu yönetim çevreleri o rası ndaki çekişme
bitmemişti. Moo. Un Pioo'nu n ordu, pa rt i ve devlet kade­
melerindeki g ücünün büyük ölçüde a rttığ ını, bu gücünü
zaman za ma n Moo'nun otoritesine karşı kulland ı ğ ı n ı ve
-Cin propagandası n ı n idd ialarına göre- hottô Başka n ı n ye­
rini o l mak amacıyla örgütlenme çabasına girdiğini kavra­
yınca, bu çekişmeler yeniden alevleniverd i . Mao i l e U n
Piao a rasındaki savaşım, 1 971 'in Sonba harında L i n Pioo'
n u n ölü müyle ve diğer pek çok yüksek rütbeli ordu komu­
tanının görevlerinden alınmasıyla sonuçla nd ı . 1 973'ün
Ağustosunda toplanan CKP'nin 1 0. Kongres i , Lin Pioo'yu
bir «Süper devletlerin ajanı» ve « iki yüzlü bir ki mse» ola­
rak damgalad ı . Yakı n geçmişin nüfuzlu bir Savunma Ba­
kanına karşı yöneltilen tüm bu suçla ma lar -tıpkı Pekin'in
ustaca tertipled iğ i , « i hanet eden Lin Pioo, Sovyetler Bir­
liği'ne kaçmak isterken Moğol isto n'da bir uçak kozası nda
öldü» yolundaki iddialar gibi- demagojiden başka bir şey
değ ildir. « Lin Piao» olayı nın yarattığı buna l ı m . herşeyden
önce, Moocu yönetimin hiç bir ilk e gözetmeksizin. yal nız­
ca iktidar o l ma uğrunda verdiği savaşımın çarpıcı bir ör­
neğ i ol up; Moo'nun, her ne pahasına olu rsa olsun iktidar­
da ka l ma h ı rsıyla ve orduda, partide ve devlet aygıtı nda
büyük nüfuza sahip yüksek rütbeli subaylara karşı kendi­
ni sağlama a l ma çabasıyla bağ lantı lıyd ı .
1 0. Kongrede, Moocu g rubun askeri-bürokratik dikta­
törl ük rej im i meşru laştı rı ld ı . Bu kongre, Moocu lorın a nti­
Sovyetik çizg isini onaylad ı . Kongre belgeleri, «sosyal-em­
peryal izme karşı saldı rıya geçmek üzere hazırlık ya pılma ­
sı gerektiğ ini» ilan ederek, Sovyetler Birliği'nin «bir nu­
ma ra l ı düşman» olduğuna i l işkin tezi destekled i . Bu tez.
hangi konuda olursa olsun, Cin propagandasının bir ara­
cı olarak ku llanıldı . Bugün Pekin yönetimi, emperyalizmin

14
yasala rı nın Sovyetler Birl iğ i 'nde de geçerli olduğuna iliş­
kin tezin, «doğru luğunu kanıtla mak» a ma cıyla, Marksçı­
lık-Leninciliğin klasiklerini tah rifata yelten mekted ir. (Kızıl
Bayrak No. 9/1 973, sayfa 37-43)
1 975'in Ocak ayında toplanan 4. Ulusal Halk Kongre­
sinin 1 . oturumunda, Maocu reji m anayasa l d üzeyde onay­
landı. Fakat. Maocu yönetim çevreleri a rasındaki çekiş­
meler sona ermed i. Çu En-lay'ın bu otu ruma sunduğu ra­
porda, ü lkenin gelişi m iyle ilgili bazı önemli sorunlar en ge­
nel çizgileriyle açıklandı. Bu raporu n, Çin ekonomisinde
gerçekçi eğ i l i mleri g üçlendirebileceğ i nden korkan Mao,
böylesi bir gel işmeyi d u rdurabilmek a macıyla, acil bir ön­
lem olarok hasımlarına ka rşı «proletarya diktatörl üğü teo­
risini inceleme» kampanyası nı başlattı . Bu ka mpanyada,
Maocular, ya pılan işe göre ücret ödemenin, primlerin ve
fazla mesa i ücretleri nin, toprağın mü lkiyetine sah ip olma­
nın ve ü retim faal iyetinde devletten yardım beklemenin
« burj uvaca» istekler olduğuna ve bunların kısıtlanması ge­
rektiğine Cin halkını i nandı rmaya çal ıştılar. Cin basınında,
« i leriye doğru büyük hamle» ve « Kültür Devrimi» dönem­
lerini çok a n ı msata n, « Daha çok işe, daha az ücret» . « Ü c­
reti düşünmeden çalış» ve benzeri belgi l er bol bol yer aldı.
1 974-75 yılları nda patlak veren yığınsal g revler, bu belgi­
lerin tümüne karşı veri l m iş yerinde birer yan ıttı. Böylece
Maocular, yine geri çekil mek zorunda kaldılar. 1 975'in ya­
zında toplanan tarırrla ilgili u lusal konferans, bazı önde
gelen yetkililerin, Maocu ideolojik görüntü nün a rkasında,
ü lkenin ekonomik sorunlarına yönel ik gerçekçi bir yakla­
şım icine g i rdiklerini gösterdi.
Ancak, sözde-bilimsel «fiki rleri nin» ve «teorilerinin»
bütün ağırlığıyla, pratikteki akı l a l maz hata larını n tüm so­
nuçla rıyla Maoculuk, ülkenin üstünde bugün Demokles'in
kılıcı g i bi sa llan maktadır. Yirmi yıllık pratik deneyimin gös­
terdiği g i bi, bu «fikirlenı e dayanılarak, basit bir pol itik ve

15
e konomik sorunu bile çözümlemek m ü mkün değ i ldir. Ö r­
neğ in, ta rımı gel iştirme çaba larının ya nısıra, ü lkenin bütün
kaynaklarını ve a raçlarını yuta n hızlı bir askeri l eşti rme
p rogra mını yü rütmek ola naksızdır.
Cu En-Lay'ın Oca k 1 976'da öl mesinden sonra, ü lke­
deki pol itik sürtüşmeler geçmişte sayısız örneklere tanık
olunduğu g i bi yeniden ve yoğ unlaş mış bir şekilde alevle­
niverdi. Mao'nun, « beli rleyici ola n sınıf savaşımıdır, bunun
dışındakiler ise bire r ayrıntıdan iba rettir» pa rolasına da­
yanarak savaşımlarını yürüten Maocular, e konomi k ka lkın­
manın tüm Cin halkının çıkarlarıyla ilgili önemli soru nları­
na bir çözüm bulma yürekliliğini gösteren yöneticilere kar­
ş ı yen iden keskin eleştiriler yöneltmeye başladılar.

Cin halkı nın daha iyi bir yaşa m d üzeyine kavuşması


u ğ ru nda gösteri len cabalar ile Mao'nun «sosyalizmi» ve
«fik irleri» a rasındaki uzlaşmaz çel1
işki, bugün Çin'in en
önemli sorunlarından biri olarak d u rmaktadır.

Cin propagandas ı , ülkede, öze l l ikleri dayanıklılık, katı


yü rekl ilik ve aşırı mill iyetçilik olan ka h ra ma nlar adına bir
tapı nak yaratmıştı r. Eski bir Cin İmpa ratoru olan Cin-Şih­
huang 'ın deyişleri, Maocu lar tarafından, ül kede terör, kor­
ku ve g eleceğe g üvensizl i k havası yaratan uygulamaları
h aklı çıkarmada ku llanılmaktadır. B ütün bunlar, «geçmişi
bugünün hizmetinde kullanma» g i bi cafcaflı sözlerle ört­
bas ed il meye çalışıl maktadır,

Günümüzde Cin yöneticileri eski bir Cin filozofu olan


« Konficyüs'ün eleştirisi» nden (1 ) ve bir Ortacağ öyküsü

( 1 ) «Lin Piao ve Konfiçyüs'ü Eleştirme» kampanyası, kitabın daha i!er­


deki bölümlerinde de görülebileceği gibi, ÇKP'nin 7 Ağustos 1 973'te
başlattığı politik bir manevradır. Kampanya gerçekte, Çin emekçi
halkının ülkede sosyalizmi bilimsel anlamda kurmak için göstermiş
olduğu çabaları tasfiye etmeyi amaçlamaktadır.

16
olan «Su Kıyıs1 » nın analizinden (2) her d üzeydeki politik
düşmanlarını acı masızca sind irmen in birer a racı olarak ya­
rarlan maktadırlar.
Çin propagandası « sosyal-emperyal izm» ve « modern
revizyonizm» g i bi deyiml·e ri s ü rekli bir şekilde kulla nmak­
ıadı r. Tüm bunlar, tek bir a maca yöneliktir: Çi n'deki ge­
niş halk yığ ın ları n ı a ldatmak!
M aocu topl umsal demagoj i, dış politika sorunlarına
yaklaşımd a da kullanı lmaktad ı r.
Maocular, eski Cin yazı nından seçtikleri parça lara g ü­
n ü n sorunlarına uygun anlamlar yükleyerek onları halka
yutturmaya çalışmakta, «uzaktaki düşmanlarınla dostluk
kur, yakınındakilere sa· l dı nı , « rakibini sindirmek için ondan
önce davran, geç ka l ı rsan rakibin seni sindiri r» g i bi, g ün­
cel v e uzun-vadeli politik a maçlarını formü l e etmekte, bun­
lardan ya rarlanmaya çalışmaktadırlar. Maocuları n « Kuzey­
den g elecek b i r tehl ike»ye i l işkin uyd u rmalarını, « Sovyet­
ler B i rliği Doğu 'd a hazı rlık yapıyormuşçasına davranıyor,
Batı'da birşeyler körüklüyor» g ibi tekerlemeleri izlemekte­
dir. Maocular, cafcafl ı cümlelerle ifadeye çalıştıkları böy­
lesi anla msız belgileri, Cin halkında SovyeUer B irliği'ne
karşı nefret d uygularını körüklemen in birer a racı olarak
kullanmaktadı rlar.
«Savaşa kend ini h azırla!» , «Savaş kaçı nılmazdır», «Sa­
vaş, a ncak savaşla yok edilebilir», «Yumuşa ma politikası
g eçici ve yapay bir olgudu r» , «d ünyadaki büyük kaynaş­
malar, çağdaş uluslara rası i l işkilerin ana özel liğidir» g i bi
M aocu belg iler, halkı sürekl i bir geri l i m içinde tutma ve

(2) ıSu Kıyısı» romanının eleştirılmesi kampanyası da yine M ao'nun,


politik hasımlarını sindirmek için başlattığı kampanyalardan biri­
sidir. cSu Kıyısu, 15. yüzyılda yazılmış ve konusu Sung Hanedanı
zamanında (960-1127) patlak veren bir köylü ayaklanması olan, Çin
yazınının en popüler romanıdır.

17
onu yen i bir sava ş ı n kaçın ı l mazl ı ğ ı na inandıra ra k ül kede
savaş korkusunu egemen kılma çabalarıyla kaleme a l ı n­
ma kta ve «halkın tümü askerdir» parolası nda ifadesini bu­
lan bir k ışla disipl inini kurmayı amaçla maktad ı r.
Elinizdeki kitapçık, Maocu propaganda n ı n iç ve dış
politikada ki en yayg ı n belg ilerini genel leştirme ve bunla­
ra yeterl i düzeyde bir değer biçme çabasının ü rünüdür. Ki­
tapçı k çeşitli deyimlerin, belgilerin ve politik çizgilerin kö­
kenini, gel işimini ve pratiğ e uygu lanışlarını analiz etmek­
te, onla rı pol itik bir değerl endi rmeye tabi tutmaktadır.

18
TEORİLE R VE KAVRAMLAR

1. İÇ POLİTİKA

«Devrimin Proletarya Diktatörlüğü Koşullarında sürdürülmesin

Maocu luğun bütün ideolojisinin ve pratiğinin önemli


öğelerinden biri olan, «devri min proletarya. d i ktatörlüğü
koş u l l a rı nda sürdürü l m esi» kavra mı, Mao Ce-Tung tara­
fından; Markscı l ı k-Len inci liğin, sınıflara ve sınıf savaşımı­
na, sosya l ist devrime ve p roletarya di ktatörl üğüne, sos­
ya l izmin ve komünizmin k u ru l ması yollarına i l işkin, en
önemli i l kelerinin toptan çarpıtı l ması ve değiştirilmesi te­
meli üzerine kurul muştu r.
CKP M K.'nin 1 0. Plen umunda ( Eylül 1962) kabul ed i­
len bildiri, bütün «kapital izmden kom ünizme tarihsel ge­
çiş dönemi boyunca (bu dönem onyı l l a rı ve hatta daha
uzun bir zaman a ra l ı ğ ı n ı kapsama ktadır) , p rol etarya i l e
bu rjuvazi a rasında bir s ı n ı f savaşımın ın, sosya l ist yol i l e
kapital ist yol a rasında bir savaşımın va rold uğunuı> i l k kez,
res m i olara k açıkla mıştır. CKP M K.'nin bu genel otu rumun­
da Mao, «Sınıfları ve sı nıf savaşı m ı n ı asla unutma !» bel ­
g isini ortaya atmıştır. Daha sonra, b u n a daya narak, «dev­
ri m i proletarya d i ktatörl üğü koşulları nda sürdürmenin» zo­
ru nluğu kavramını formüle etmiştir.

19
Kom ün izmi n toplumsal ve e konomik d üzeninin i l k ev­
resi olan sosya l ist toplumda karşıt sınıflar bulunmaz. Ko­
münist Partisi, kardeş sınıflar arasında b i r bağlaş ı k l ı k po­
l iti kası izler. Ama Mac, sosyal izmin; içinde işçi sınıfının
ve köyl ülerin ya nısıra, burj uvazinin de varl ığını sürd ürd ü­
ğü (ve sürekli bir şekilde kendini yenilediği) kapita l izm­
d en komünizme geçiş dönemi toplumu old uğunu savla­
maktadır. « Kimin kimi altedeceğ i » sorununun çözümü için
işçi sınıfı, ileri sürüldüğü şekilde, «tari hsel sosyalizm dö­
nemi boyu nca» , bu rjuvaziye karşı ş iddetli bir sınıf sava ­
şımı açmalı, ya ni, devrimi proletarya d i ktatörl üğü koş u l­
l a rı nda sürd ü rmel idir.
M ao, daha 1 950'1erin son ları nda, sosya list devri min
genel yasalarını, sosya lizmin ve komün izmin kuru l masının
genel yasa ları nı ta n ı mamış ve çarpıtmıştır. Politi k hasım­
l a rı na karş ı sert savaşımını haklı çıkarma k ve gözardı et­
mek için, «Sosya lizm koşullarında sı nıf savaşımının yoğu n­
laştı rılması» ve « Sü rekli şekilde düşmanlara ve karşı dev­
rimci lere karş ı savaşma nın» zorunluğuna i l işkin tezi ileri
s ü rmüştür. Bu «düşmanlar ve karşı devrimciler» katego­
risi i çinde, herşeyden önce komünistler - Marksçı-Lenin­
ciler - v e Mao'nun küçük-burj uva pol itikasına karş ı çıka­
ra k, CKP'n in 8. Kong resinin Marksçı-Leninci çizgisini sa­
vunan, işçi sınıfının en a ktif temsilci leri yer almışlard ı r.
Bunlar, daha o s ı ralarda, « bu rj uvazi nin temsilcileri» v e
« burjuva çizgisinin yürütücüleri» olara k damgalanan k işi­
l erd ir. «Sınıf savaşı mının» sivri ucu, Maocu g ru p ta rafı n­
dan onla ra yönelti lm iştir.
Gerçek burjuvalara geli nce; bugünkü Cin'de 50 mil­
yonluk bir kapital istler sınıfı va rl ığını sürdürmekted i r ve
bunla r, M aocu «sı nıf savaşımının» h iç m i hiç hedefi değ i l ­
lerd i r. Bundan başka, mill iyetçi ideoloj isiyle v e mill iyetçi
görüşleriyle u l usal burj uvazi, CHC'ni n bug ü n başta gelen
temsilcileri n i n büyü k devlet olma a maçlarına, ta mamen

20
mantı k l ı bir şekilde eşl i k etmekted ir. Mao 1957'de, işçi sı­
nıfı ile u l usal burjuvazi a rasındaki çelişki lerin karşıt bir
k a ra kte r taşımadığını acıkça söylemiştir. Bu, aynı zaman­
da, Maocuların u l usa l burj uvaziye karşı hoşgörülü tavır­
ları n ı n da neden idir. Maocu Çin'de kapital istler, eski po­
l itik d u rumla rı n ı , çalışma alanlarına göre yüksek kazanç
ve işverme olana klarını korumaktadırlar. Çin'li kapital ist­
ler, hôlô devletten eski sermayelerinin % 5'i kadar bir yıl­
l ı k gel ir sağ lama ktad ı rl a r.
Her çalışan Çin ai lesinde ve her evde çok a ğ ı r zara r­
l a ra yol açan « Kültür Devrimi» f ı rtınası, Cin'li kapital ist­
leri kesinlikle etkilememiştir. Cin propagandas ı nın, Cin
toplu munda u l usal burjuvazinin durumu ve rolü konusun­
da sessiz kal ması bir rastla ntı değ i ldir. Maocu ların, sos­
yal ist kurucu l u k döneminin «aşırı derecede uzunluğu» ve
« devri min ve sınıf savaşımının sürüncemel i kara kteri» üze -
rinde konuşurla rken, kastetti kleri bu rjuvazi, bir sı nıf de­
ğil, emekçi halk tabakalarından gelen, Maocu ların politik
hası mla rıdır.
« Büyük Hamle» döneminde Maocu g rup, ya ln ızca sos­
ya lizmin değ i l , komünizmin de, Çin halkı için çok yakııı
bir gelecekte gerçek leşeceğ ini öne sürmeye başlamıştı r.
Fa kat « Büyük Hamle» nin büyük bir fiyaskoyla sonuçla n ­
ması üzerine Mao, tamamen ka rşıt b i r görüşle ortaya cık­
m ı ş ve sosya l izm kuruculuğunun ta mamlanmasına, co!�
uza k bir geleceğ in soru nu olara k bakmaya başla m ıştı r.
Gerek Halk Günlüğü gazetesi ve gerekse Kızıl Bayra�(
(Hung ehi) dergisi tarafından 1 4 Haziran 1964'te yayınla­
nan Mao'nun bir başyazısında, «sosya lizmin ni hai utku­
suna, bir ya da iki kuşak sonra ulaş ı lamayaca ktı r. Tanı
utkuya, 5-1 0 kuşaktan sonra , hatta daha uzun bir süred J
ulaşılaca ktır» denil iyord u .
1960'1arın i l k y ı l l a rı ndan itiba ren Mao Çe-Tung g ru­
bu, ç ı karılan bu kötümser «Sonuçlara» uygun olara k, ger-
çekte ül kede sosya l izm kurucu luğunu engelleme pol itika­
sı izled i. O s ı ralarda Maocu basında, «devrimi sürdürme­
n in >> zorunluğunu ve «devrimi düşmanlara karşı koru ma­
nın» gerekliliğini vurgulayan, g itg ide a rta n gürültülü ses­
ler ortaya çıkmaya başlad ı . « Devri mi sürdürme» bel g isi,
sadece, «yoksu lluğa ve kıtlığa d evrim adına yürekli bir
şekilde dayanmosını» ve «devrim davası n ı n düşmanlarına
karşı uzun-vadeli bir savaş açmasını» sağlamak üzere.
Mao Ce-Tung tarafından halka dayatılmıştı . Başka bir de­
yişle, «devrimi sürdürmenin» zorunluğuna i l işkin tez, Mao­
cu g rubun halka Mao'nun «çizgisini» uzun süre a mansız­
ca dayatmasına ya rd ı mcı olmakta ve «devrimi sürdürme»
bahanesiyle, resmi propagandanın « düşmanlar» ve «karşı
devrimci unsurlar» ola ra k ta nı mlamaya başlad ı ğ ı , Maocu­
luğun «fikirleri » nin ve «çizgisi» ni n pol iti k düşmanlarına
karşı savaşını kolay laştı rmaktadır.
Maocu luğun «devri min proleta rya d i ktatörlüğü koşul­
ları nda sürdürülmesi» teorisinin ni hai formülasyon u , ÇKP'
nin N isan 1 969'daki 9. Kongresince kabul edilen yeni ka­
rarları nda yer a l mıştır. Bu nlar, «sosya list toplumun çok
uzun bir tarihsel dönemi kapsadı ğ ı n ı » söylemekted irler.
Bunlara göre, « bu dönem boyunca, s ı n ıflar, sınıf ç13 l iş ki ­
leri ve sınıf savaşımı vard ı r; iki yol - sosya l ist yol ile kapi­
tal ist yol - a rasında bir savaşı m va rd ı r, kapitalizmin res­
torasyonu teh l i kesi varl ı ğ ı n ı sürdü rmekte olup, hölö em­
peryalizmin ve modern revizyon izmin sa ldırı teh li kesi söz
konusud u r. Bu çelişkiler, ancak Ma rksçı sürekli d evrim te­
melinde ve onun pratiğ inin ya rd ı mıyla çözümlenebi l i r . . . »
ÇKP'nin 1 0. Kong resinde (Ağustos 1 973) kabul edilen b u
tez, Partinin bugünkü kara rları nda da tama men geçerl i
kalmıştır. Ma rksçılı k-Leninciliğin temel kavra mlarını reviz­
yona uğratan Maocu «devrimin sürdürül mesi» fikri, Mao­
cular tarafından, «çağımızın büyük Marksçı-Lenincisi Mao
Ce-Tung 'un parlak bir başa rısı » , « M a rksçı-Leninci fikirle-

22
rin ve Mao'nun fikirleri nin etkili bir ideolojik silah ı » ola­
ra k ta n ı mlanmaktad ı r.
Aslında, «devri min sürdürülmesi» fikri, -daha önce d e
belirti ldiği g i b i - M a o Çe-Tung ve g rubu tarafı ndan, iç ve
dış politikada tamamen kendi küçük-burj uva görüşlerine
uyan ve büyük devlet olma emellerinde ifadesini bulan bir
« ha reket çizgisi»ni izleme şeklindeki çıkarcı amaçları doğ­
rultusunda kullanılma ktad ır.
Maocular, « Kültür Devrimi» ni, «devrimin proleta rya
di ktatörlüğü koşulla rında sürdürülmesi teorisinin» uygula­
nışının mükemmel bir örneği olarak tan ıtma ktad ı rlar. Oy­
sa, « Kültür Devri m i » , gerçekte. Maocu g rubun sözde-dev­
rimci belgilerin yard ı mıyla Mao Ce-Tu ng'un «fikirlerine ve
çizg isine» mu halif ola nla rın tümünü nasıl safd ışı bıraktı­
ğ ı n ı n , nasıl halkta n ve Pa rtiden öc ala ra k ülkede Maoc u
b i r d i ktatörlük rejimi k u rduğunun acık örneğ idir.
Maocular şimdilerde. « Kültür Devri minin» ülkede bir
kez değ i l , 1 0-20 kez tekra rlanacağını ateşli bir şekilde d u­
yurmaktadırla r. « Devri min sürdürü l mesi teorisi» yoluyla
Mao Ce-Tung ve grubu, uzun bir süre boyu nca politik ha­
s ı mlarına karş ı sert bir savaş ı m sürdürmeyi, Mao'n un «fi­
k i rlerine» ve «cizgisine» karşı olan sıradan insanları ve
Pa rtinin suçlanan a ktif temsilcilerini tepelemeyi a maçla­
makta d ı rlar. « Devrimin sürdürülmesi teorisi» , Maocula rı n
kafala rında, özellikle Mao'nun ölümünden sonra önemli bir
rol oynayaca ktı r. Onla rın pla nla rına göre, Mao'nun «dev­
rimci halefleri » , Mao Ce-Tung'dan miras ald ıkları Maocu
rejimi korumak ve sağla mlaştı rmak için, « Mao-son rası»
dönemde «devri m » i daha da a ktif ve yoğ un bir şeki lde
«sürdüreceklerdir.»
Mao Ce-Tung g ru bu , «devri min sürdürülmesi» tezini,
ayni za manda, büyük ölçüde uluslararası komünist ha re­
ket içindeki yı kıcı faal iyetlerinde, Sovyetler Birliğ i'ne ve
diğer sosyal ist ülkelere k a rşı savaşı mları nda kullanmak-

23
tadı rlar. Maocu l a r, SSCB'yi ve diğer sosya l ist ül keleri
«devrimi d u rdurma kla » , «devrimin düşmanlarına karşı s ı ­
nıf savaşımını d u rdurmakla» suçla maktad ı rlar. Maocu lara
göre bunun sonucu, Sovyetler Birliği'nde ve diğer sosya­
l ist ü l ke lerde, « bu rj uvazi nin yeniden i ktidarı a lması» ve
« kapita l izmin restore ed ilmesi» olmuştu r. Maocular, anti­
Sovyetik propagandalarında; Sovyetler Birliği'nin revizyo­
nist bir devlet haline geldiği ve ü l kelere, özelli kle de Çin'e
burjuva etkisini yaymaya çal ıştığ ı yol undaki palavralara
s ı k s ı k başvurmaktadırlar. Maocuların anti-Marksçı «dev­
ri min sürdürülmesi teorileri » , bunun yanısıra, SSCB'nin ve
d iğer sosya list ül kelerin h a lkları na, kendi ül keleri ndeki
« revizyonizme» ve « kapita l izme» karş ı savaşımda izleye­
cekleri bir çeşit «hazır reoete» olara k sunulmaktadır. Ya­
ni Mao Çe-Tu ng g rubu, bu teoriyi geniş bir şekilde, dün­
ya ölçüsündeki anti-sosya l ist ve anti-Sovyetik pol itikala­
rı n ı n bir a racı olara k kullanma ktad ı r.

«Politika Rehberdir»

Marksçılı k-Leninci liğin toplumsal gelişme teorisinin


h a reket noktası, üretici güçlerin gelişimi tarafından bel i r­
lenen üretim tarzındaki değ işmelerin, toplumun pol itik,, ya­
şamındaki değ işmelere bir temel oluşturduğu gerçeğ inin
kavranmasıdır. Marksçılığın önemli bir öğesi, Kari M a rks
ta rafından özenle hazırlanmış olan bil i msel ekonomi pol i­
tiktir. V. i. Lenin, Ma rksçılığı yaratıcı bir şekilde geliştir­
miş ve aynı zamanda, ekonomik süreçlerin incelenmesine
büyük bir özen göstermiştir.
Lenin, «devletimizin gerek iç gerekse dış pol itikasının
e n derin kökleri ; ekonom i k çı karla r, devletimizin egemen
s ı nıflarının ekonom i k çıkarları ta rafından bel i rlenmektedir.
Bütün Marksçı dünya görüşünün temelini oluşturan ve biz
Rus devrimcileri için, Rus devrimlerinin deneyi mlerince d e

24
d oğ rulanmış olan bu k u rallar, bir an bile g özden kaçı rıl­
mamalıd ı r» (1) d emiştir.
İ şte Ma rksçı l ı k-Leninciliğin ta m da bu temeli, M ao'nun,
e konomi ile pol iti ka a rasındaki i l işkileri değerlend i ri rken,
politi kayı ekonomiden bağı msız ve yasa l a rını ona zorla
kabul ettiren bir etken olara k sunması nda n ötü rü çarpıt­
tığı temeld i r.
Len in, «Yine Send ikalar Üzerine» adlı bili msel ya pı­
t ı nda, « pol iti k ya klaş ı m ı » «ekonomi k ya klaşımdan» ayır­
manın ve bunları, sanki bi rbirinden ayrı i l kelermiş g i bi me­
kanik bir şekilde bağ la maya ça lışmanın olana ksızl ığ ından
sözetmiştir.
Mao, ekonomi ile politika n ı n karş ı l ı k l ı diyalektik i l iş­
k isini gözardı etmiş, ÇH C'de iç-savaşın bel l i koşullarını
barışçı bir kurucu l u k döneminin izled iği yıllarda politika­
s ı n ı çizerken, e konom i k süreçlerin bilimsel analizine da­
yan mada k i yeteneks izl iğini serg ilemeye başla mıştı r.
M ao, başlangıçta, ÇKP'nin, Sovyetler B i rliği'nin ve di­
ğer sosya l ist ülkelerin e konomi ve pol itika sorunları üze­
rindeki, deneyi mleri temel inde, kollektif bir şek i lde bel i r­
ledi ğ i 8. Kong re'nin çizgisine ters düşen kendine özgü gö­
rüşleri n i n açıklan masından korkuyord u . 8. Kongre çizgisi­
nin doğ ruluğu, 1 953-1 957 y ı l larını kapsayan ilk beş y ı l l ı k
p l a n ı n başarı ları ta rafından teyit ed il mişti. A m a Mao, bu
başa rıları, secilen ç izgi n i n doğ ruluğunu destekleyen bir
tez olara k d eğ i l, onu n revizyona u ğ ratılmasının bir vesi­
l esi olarak kabul etmiştir. 1 955'ten beri, dünya devrim ha­
reketinde k işisel hegemonya k u rma i htirasıyla yan ı p tutu­
şan Mao, Partinin g enel ç izgisini, Cin'i, bütün sosyal ist ül­
kelerin bir adım i l erisine koymayı a maçlaya n, yeni b i r çiz­
g iyle değ işti rme çabası içinded i r. O, kendi çizg isini ü l ke-

(1) (V. t. Lenin, Toplu Eserler).

25
ye dayatı rken, politi kanın rehber olduğu belgisini ortaya
atmışt ı r.
Marksçı-Leninci teori, üretim ta rzını, ü retici g üçleri n
v e ü reti m i l işkilerinin diyalektik b i r birliği olara k görü rken,
bu �irlik Maocu anlayışta bozu l m uştur. Mao, sosya­
l ist üretim i l işkilerini g üçlend i rmen in ve hatta bunları ko­
mün ist ilişkilere dönüştürmenin, ü retici g üçlerin bu süre ­
c e uygun gelişimine dayanmaksızın m ü m kün olduğuna
inanma ktad ı r. Onun görüşüne göre, sosya l ist ü retim i l iş­
kilerinin gelişimi, zoru nlu maddi koşulları n yaratı l masını
gerektirmemekte, ancak buyru klara, d i rektiflere ve yığın­
ları böylesi emirl ere itaat e tmeye zorlayan d iğ�r pol itik
a ra çlara gereksinim d uymaktadır.
Ö rneğin, CKP M K.'nin beli rled iği genel çizgide, ya k ­
laşık on beş y ı l içi nde, ü l kedeki sosya l ist dönüşümlerin ya­
vaş yavaş gerçekleştirileceğ i düşünül m ekted ir. 1 956'da
M ao, sosya l izme g eçiş döneminin uzunluğunu üçte bir ora ­
n ı nda k ı saltmayı öngören bir d i rektif yayı nla mıştı.
Maocu lar, ekonomideki sübjektif faktörün rol ün ü
mutlaklaştı ra rak, politi kanın mutlak gücü kavramını « i le­
ri sürmekted i rler» . Buna göre, pol itikanın rol ü, gerçekte,
sosya l izmde daha da büyümektedir. Çünkü sosyal izm, bi­
l i msel ve planlı ekonomisiyle, topl u mu n ekonomik geliş­
mesine daha d üzenli bir yön kazandı rmayı olanaklı kıl­
ma ktad ı r. Marksçılık, geniş yığınların yönetime a ktif ka­
t ı l ı m ı nı g üvence altına a l ma ilkesinden yola çıkarken; Mao·
cular, sübjektif fa ktörün gücüne daya nara k , bir tek kişi­
nin, bir «önderin» . bir «dehanın» buyru klarını halk yığın­
ları n ı n itaatkar bir şekilde yerine geti rmesini sağla mayı
ha reket noktası olarak a l mışlard ı r. Bu politika nın prat i k
sonucu, «ha mleler»e v e « Kültür Devri mleri» n e dayanıla··
ra k ele al ınan e konomik soru nlara ilişkin faal iyetlerde, po­
litik i ktidara başvu rmayı ve serüvenciliği başlıca yöntem
haline getirmesidir.

26
Ekonomi k gelişmeyi yöneten yasaları gözönünde tu­
ta n pol itika yerine, serüvenciliğin geçirilmesinin neden i,
Maocuların ekonomiye böylesi bir anlayışla yaklaşmala­
rıyd ı .
«Büyük Hamle» döneminde (1 958-62) . ekonomik ge­
l işmenin bir plana daya nd ı rı l ması görüşü redded ildi ve
planlar, «yığınların i nsiyatifini baltalaya n » birer etken ola­
rak tan ı mlandı. « Büyük Ha mle» nin gerektirdiği yatı rı mlar
sağlanmadığ ı gibi, maddi pota nsiyel ile tekn i k pota nsiye­
li bera berce kullanmayı mümkün kılan sistem de işlemez
hale g etirildi. Bu dönemde en önemli ekonomi k yasaların
d i kkate alı nma ması , Cin ekonomisinde bir kaosa neden
oldu.
« Büyük Hamle» dönemini izleyen kısa ekonomik « i s­
tikra r» döneminden sonra, ü l kede bird enbire «Kültür Dev­
rimi» ortaya cı ktı . Yine Mao'nun öznelciliği ve i radeci liği,
Cin ekonomisi ni iflasın eş iğine getird i : « Kültür Devrimi»
dönemi boyu nca, sınai ü retim hacmi 1 966'ya oranla % 25,
ulusal gelir ise 1 968'de %9 azaldı . « Kültür Devri m i » yü­
zünden, ü l kenin gelişimi yıllarca geriye götürüldü.
Maocu propaganda, « politika rehberd i r» i l kesinin pro­
�eter bir i l ke olduğunu ve bu i l kenin, sosyal izmin ve ko­
münizmin kurulmasında Çin'e yol göstermesi gerektiğ ini.
şimdi yeniden i l eri sürmeye başlamıştır.
Bunun ya nısıra bugün Maocu l a r, maddi çıka r ilkesini,
« politi ka reh berd i r» i l kes inin karşısına koymaktadı rlar.
Teoride olduğ u kadar, pratik ekonom i k faal iyet için­
de d e, Maocu ekonomi kavra m ı n ı n destekleyicileri ile; ül­
keyi yeniden sosya list kuruculuk yoluna sokmaya çalışan,
pol iti k zorlamanın ve yığın kampanya l a rı n ı n , ü retimde sü­
rekliliğ i , ü retkenliğin d üzenli gelişimini ve teknoloj i k iler­
l emeyi sağ laya mayacağ ı n ı kavrayan Cin toplumundaki
sağ l ı k l ı g üçler a rasında sürekli bir sava ş ı m vard ı r.
1 971 'den beri , eski yönetici kadrolann büyük bir ke-

27
siminin «yeniden saygınlığa kavuşturulmaları»na ve eski
"/erlerine getirilmelerine bağlı olarak Çin basını nda, eko­
nomiye - a kılcı k u ralların ve buyru kların d üzen len mesine,
üreti m i n kal itesinin yükseltil mesine, teknoloj inin devri m
acısından i ncelenmesine, ü retimin yönetimi için mühen­
dis ve tekn isyen yetiştirilmesine ve özendirici kampanya­
ların yayg ın laştı rılmasına - büyük bir d i k kat g östermen i n
gere k l i liğ ine ilişkin ma kaleler çı kmaktadı r. Objektif olara k
bütün bunla r, « politika rehberd i r» belgisinin doğ ruluğu
ha kkı nda kuşkular doğ u rmaktadır. Yaşa mı M aocu yön­
temlere uyd urma k müm kün değ ildir. İşte bu yüzden M ao­
cular, bir mazeret bulma k ve örneğ in «teknoloj iyi devri m
acısından incelemenin» ve daha önceki, « i şyerlerinde uz­
ma nlar emir veri n> teorisi i l e ş i mdiki «teknoloj inin d evrim
yararına incelenmesi teorisi» a rasında bir «ayırı m ya pma­
nın» gerekliliği üzerinde konuşma k zoru ndayd ı lar. Görü­
n üşte her şey, « Büyük Ha mle» ve « Kültür Devrim i » dö­
nemlerinin serüvenci pol itikasından geri dönüldüğünü g iz­
lemek a macıyla ya pıl mıştı. Hdld, «devri min gelişiminin,
üretici g üçlerin gelişiminde başlıca etken olduğu» iddia
ed i l me kteyd i . Bu da, CKP'nin 9. Kongresi tarafından onay­
lanan, « politika rehberdi r» belgisinin hdld uyg ulanma kta
olduğu a n lamına gel iyordu. Oysa pratikte, ya lnızca ma- _

nevi değ il, aynı zamanda maddi özend i ricilerin bel l i öğe­
leri, ekonomide daha şimdiden bel i rm işti . Ö rneğ in, başa­
rı göstergelerinin yü ksel mesi halinde, tek tek ve bir bü­
tün olara k işçilere, saat ücretleri d ışında ek bir ödeme­
nin yap ı l masına deva m ed i l iyord u.
Bu konuyla i l g i l i ola ra k şunu da bel i rtmek gerekir k i ,
pratik ekonomi pol itikası, Çin yönetiminin ra kip g üçleri
a rasındaki sava ş ı m boyunca sürdürüldüğ üne göre, bu
güçle rin çeşitli dönemlerdeki konu mlarını yansıtmıştır. Za­
man zaman « pol itika rehberd i r» tezi süssüz bir i lan tah­
tası olara k ka lmış, a lttan a lta doğ ru yönetim yönte mleri

28
uyg ulanmıştır. Bu, 1 964-65'teki ve 1 972-73'tek i d u ru mdur.
Bunları n dışında, özellikle yığınsal kampanya l a r s ı rasında
bu tez yeniden günün geçerl i k u ralı haline gelmiştir. 1 974'·
ün sonunda, bazı gözlemcilere göre, «yeni b i r hamle»nin
hazırlıklarına bağ l ı ola ra k, Cin'de « politika rehberd i r» il­
kesinin her bak ı mdan geliştiril mesi istekleri yeniden du­
yul maya başland ı . Ve propaganda, «yığ ı nların faal iyetinin
maksimum kullanımı» gereksi nimini vurg u la maya başladı.
M aocu g rup hölö bu belgiyi, yukarıdan dağıtı l m ı ş ola n ge­
rek e n öneml i gerekse yard ı mcı tüm ü reti m görevlerinin,
koşulla rı n elverişl i ol u p olmadığına ba k ı l maksızın d üzen l i
bir şekilde yeri ne getiri lmesinin yarattığı bir gereksinim
olara k yoru mlama ktayd ı .
Maocular, 1 975'te «yeni bir hamle» girişiminde bu lun­
dularsa da, başa rı l ı ola madılar. Aksine, yaşamsal hakları­
na sald ı rd ı kları işçiler a rasında yığınsal ra hatsızl ı klara yol
a çtı lar.
Böylece, « politika reh berdir» belgisinin pratik kullanı­
m ı , M ao'nun; ekonomi pol itikasının maddeci rasyonalleş­
ti rmeden saptı ğ ı n ı , Marksc ı l ı k- Len inciliğin ekonomin in du­
rumunu ve sınıf g üçlerinin kon u munu analiz etme yön­
temleri ni çiğned iğini ve diğer sosya list devletlerin eng in
deneyi mlerini gözard ı ettiğini acı kça g östermekted i r. Mao,
ü reti m ilişkilerin i, i radeci yönetim önlemlerinin bir nesne­
si ve öznel bir şekilde dağıtıl mış görevleri yerine getirme­
nin ya rarlı bir a racı olara k kabul etmiştir.
Bu görevler çok iyi bilinmekted ir. Her şeyden önce
bu nlar, şoven ve hegemonyacı, «daha büyük bir Çim> i n
yarat ı l ması a ma cıyla ilgili sanayi dalla rı n ı gel işti rmek ve
böylece ülkenin askeri potansiyelini g üçlend irmek, f üze­
lerin ve nü kleer sila hların ya pımı için gerekli potansiyeli
oluştu rma k a n la m ı na gelmekted i r. Moo, Çin ulusu için bir
i ntihar anlamına g elecek olan bu fikirleri tümüyle onay-

29
la mayanları, kim olursa olsun, acı masız bir şeki lde tasfi­
yeye uğratma ktad ı r.
« Pol iti ka rehberd i r» il kesi, bilim dışı ve gerici bir il­
ke olup, ekonomide kaba insan gücüne ağırl ı k verebil­
mek üzere planlan mıştı r. Fakat Maocu g rup böylesi bir
yol izlemeye deva m etmekted i r. Bu da, onun. ü lkeni n
önemli ekonom i k sorunları na kökl ü çözümler geti rmedeki
yeteneksizl iğinin başka bir kanıtıdır.

«İktidar namlunun ucundadır»

Uzun yıllar boyu Cin devri mci lerin in, ka rşı-devrimci­


l ere karşı yürüttükleri savaşım, CKP'nin den etimi altında­
k i a lanlarda bel l i bir askerileştirmeyle sonuçlanmıştı r.
« Ku rta rı l mı ş Bölgelerin» varolduğu s ı ralarda, yönlendi rici
olan ordu temsilcileri, aynı zamanda çoğ u nlukla Partide
ve yönetim organları nda da mevki sa hibi kişilerdi. Tü m
parti yaşa mı, ordu içinde yoğunlaşmıştı . Parti içi demok­
rasinin ve demokrasi biçiml erine i l işkin i l kelerin yeri ni,
t ü m kamu yaşa mına yayı lmış olan askeri disiplin v e as­
keri bir çalışma tarzı a l mıştı. O s ı ra l a rda yürürl ü kte olan
nesnel koşullar, Mao'nun ihtiraslı planlarına olağanüstü
bir şekilde uyuyordu.
Mao, 1 927'de Çing-Kang-Şau dağları nda kendi silah­
l ı birliğ ini oluştururken, d evrim düşmanlarına karş ı sava­
ş ı m yürütmeyi değ il, fa kat -daha sonra da g ü nışığ ı na çı­
kaca ğ ı g i bi- bu bölg ede kendi etkisini sağ lamlaştı rmayı
a maçlamıştı . Bu birliğin deneti mi altındaki alanlarda or­
du, tümüyle kamu kuruluşla rı nın ve yerel pa rti komitele­
rinin yeri ni a l mış, pa rti d i siplini yerine aske ri disipl in ge­
çirilmiş ve çoğ u uyg u lamalarda «hata ya pan yoldaşların
cezaland ı rı l ması» yoluna g idilmişti.
O s ı rala rda Mao, fazla yetki sah i b i ol mayan bir Par-

30
ti görevlisiydi ve Pa rtiyi denetimi a ltına a l ma k için ordu
üzerindeki nüfuzu nu a rtı rma k zorundayd ı .
Mao, 1 930'da Kiangsi bölgesindeki Parti komitesini
zor yoluyla tasfiye ederek ve kend i kişisel denetimi altın­
daki cephe hattı komitesine d i ktatörce yetkiler vererek
Partiyi bir ölçüde denetimi a ltına a l mayı başa rmıştı. Mao' .
nun o s ı ralarda yayı nladığı bir d i rektifte, « Bundan böyle,
tüm askeri, politi k konu la rla ve Parti 'yi i lg i lend i ren işlem­
lerle, içinde tüm yönetimin merkezi l eşece ğ i cephe-hattı
Komitesi u ğ raşacaktı r» denil iyord u .
Mao'nun, 1 935'te k ü ç ü k Tsun-i kenti nde, kendisine
bağ l ı l ı k duyan birkaç d üzine askeri personel i toplayıp,
« politik büronun genişletilmiş oturu mu» d iye adland ı rd ı ğ ı
bir topla ntı d üzenleyerek CKP'nin yönetimini ele geçird i ­
ğ i nde d e, hemen hemen aynı yöntemleri uygulad ı ğ ı gö­
rülmüştür.
Faa l iyetlerine teori k d üzeyde mantıksal bir temel ha­
zı rlama çabasıyla Mao'nun 1 938'de kaleme aldığı «Cin'in
Devrim Savaşının Stratej i k Soru nlam nda şunlar yazı l ıdır:
« He r komün ist, i ktidarın namlunun ucunda olduğu
gerçeğ i n i kavramalıdı r... Buyruğ u muzda k i g üçlerle parti
ö rg ütümüzü gerçekten kura bi l i riz . . . aynı zamanda . .. okul­
l a r açabil i riz, kültür faal iyetleri geliştirebiliriz ve yığı n ha­
reketleri yarata bi l i riz . . . Her şey na mlunun ucundadır!»
Çi n'de halk devri minin utkuya ulaş masından sonra,
geçici bir süre, « i ktida r namlunun ucundad ı r» belgisi bir
yana b ı rakıldı. Mao, i ktida rı nın yeteri kadar g üvenlikte ol­
duğuna inanmıştı. Ayrıca, ordudaki g ücüne daya na ra k si­
lah zoruyla i ktidarı «alabileceğ inden» kuşkulandığı ki mse­
leri etkisiz hale getirmek üzere hemen gerekli önlemleri
alıve rmişti. Askerlerin pek çok ayrıcalık ları ve bu a rada
rütbeler kaldırıl mış ve bazı deneyimli s u bayl a rın yerleri
değ iştiril mişti.
« İ ktidar na mlunun ucundadı r» belg isi, « i kinci» doğu-

31
munu « Kültür Devri mi» s ı rasında yaptı . Başlang ıçta, öc
a l ma n ı n ve temizlemelerin ana gücü « Kızıl M uhafızlar»d ı.
Fakat daha sonra, « Pa rtiye sızmış, kapital ist eğ ilimli» ki­
şiler old ukları öne sürülenlerden i ktida rı «devralan» ordu
sahned e bel i rd i .
1 967'de yayı nlanan ve « K ı z ı l mu hafızla rı m> Kutsal Ki­
ta bı, adı veri len Mao'nun eserlerinden toplanmış «Alı ntı­
la rıı da, « iktidar namlunun ucundad ı r» belgisi yine yer a l d ı .
Mao, bütün ü l kede ki Parti komitelerini dağ ıtmayı ve
devri m komitelerini -o zamanki anayasada gereksi nimleri
karşılan maya n yönetim organlarını- ol uşturmayı, silahla­
rı n g ücüyle başa rmıştı .
Lin Piao, CKP'nin 9. Kong resinde, M ao'ya atfen
« Ma rksçı acıdan ordu, devletin ana öğesidirı> d iyerek, si­
lahın a rtan rol ünü ideolojik olara k desteklemiştir.
Bir sosya l ist devlette halkın ordusu, gerçekte, sos­
ya l ist ül keleri n emperya l ist saldı rıya karşı savunulmasını
güvence altına alan, proleta rya d i ktatö rlüğünün sağ l a m
dayanaklarından bi rid ir. Ama, orduyu sosya list bir d evle­
tin «temel öğesi» olara k ta nı mlamak; «sanayi i , tarı m ı ve
solu n geniş yığ ınlarını harekete geçiren» bir a ra c haline
dönüştürmek; ona, ü l kenin tüm yaşa m ı üzerinde «askeri
deneti m kurma» ve tüm halkın «askeri-pol iti k eğ itimini -
sağlama» işlevi ni yüklemek, Marksçı l ı ğ ı n yolgöstericiliğini
bir kenara bırakmak olur; Ma rkscıl ığa iha net ve sosya­
l ist devleti, askeri-bürokratik bir devlet hal ine dönüştür­
mek anlamına gel i r.
M aocu lar, ordunun, « baskıya ve k uvvete başvurma
a macına h izmet edecek bir silah» olara k devlet g ücünün
a na daya na ğ ı n ı ol uşturduğu g erçeğ i n i giz�ememekted i rler.
( Cung-Çi, No. 8/1 972) . H a l k yığınları üzerinde bir baskı
a racı işlevi gören ordunun rolü, M ao'yu tüm silahlı kuv­
vetlerin yüce kumandanı olara k tanı m laya n CHC'nin yeni
Anayasasında önemli ölçüde genişletil miştir. Ordu, a ynı

32
za manda « işlerin yürütülmesi>ı n i n ve « ü reti min d üzen­
lenmesinin bir a racı» olara k n itelenmiştir. Burada, özel
görevl i askeri birlikler. ekim ve hasat işlerinin yürütül me­
si için köyl üleri «harekete geçirmekte » ; fa bri kalardaki or­
du temsi lcileri, işçilerin ü retim faa l iyetlerine müdahaled e
bulun makta v e hatta bu faal iyetleri «denetlemekted i rler».
Ü l kenin her ya nındaki «ordu a j itasyon tugayları » , « sı n ıf
düşmanları n ı » ortaya çı ka rma işleriyle u ğ raşmakta, özel
ord u temsi lci leri, k ı rsa l alanlara gönderil m i ş genç insan­
ların çalışmalarına gözcül ü k etmekted i rler.
Ü l kedeki pol itik kampanyaları örg ütlemekle görevlen­
d i ri l miş bu lunan ord uya, Hang-Cov işçileri n i n g revinde ve
1 976'n ı n Nisanında Tiyen An M en alanında düzenlenen
yığın gösteri lerinde old uğu gibi, rej i mden hoşnutsuzl u k
duyanların hemen kıyıma uğratılmasında özel b i r rol ve­
rilmiştir.
Silah zoruyla kurulmuş olan Maocu i ktida rı n özelli­
ği; korku, baskı ve insanların geleceğe k uş kuyla ba kma­
larıdır. M ao, Cin ü l kesi n i , -re j i m i n düşmanları ndan öç a l ­
ma, kadrola rın «yeniden eğiti mi»ne yönel i k kamplar kur­
ma ve rej i m düşmanlarını kamu önünde yargı lama g i bi­
bitip tükenmeyen pol itik kampanyal a rı n yer aldığı «deh­
şet saçan bir imparatorluk» haline dönüştürmek için, si­
lahlardan oluşan bir d uvarla çevirmeye çalışma ktad ı r.

«Yığınların hareket çizgisi»

Maocu ideolojinin d eğişmez öze l l i k l erinden biri de,


«Yığın la rı n hareket çizg isi» d iye adlandırılan yöntemd i r.
«Yığ ınları n görüşlerine değer biçmek ve yine bu gö­
rüşlere dayanara k y ı ğ ı n la rı n karşısı na çıkıp yolgösterici
doğ ru f i k i rl erin yaratılmasına ça lışmak yığınlara önderl i k
etmen i n başlıca yöntemidir. » Bunlar, Mao'nu n 1 943'te bu
« ha reket ç izgisi»ni formüle ederken kullandığı sözlerd i r.

33
M aocu prati kte «yığ ı n ları n hareket çızg ısı» ve ben­
zeri fikirler, görünüşteki çekiciliğ ine ve demokratikliğine
rağ men, Mao'nun öteki pek çok açıklamasında olduğu öl­
çüde demagoj i ktir.
Cin emekçi halkı bugün çok zor bir durumdadır. Köy­
l ü l erin gelirleri, 1 950'1erin sonundaki duru ma göre daha
d üşüktür. Kırsal alanda çeşitli askeri bel g i ler altında sü­
rek l i verg i toplanması, köylü a i lelerini yarı aç bir yaşa ma
mahkum etmekted i r. Köylülerin ta rı msal ü retim d üzeyine
uyg u n d üşen haklı ücret ta l epleri, «burj uvaca bir geriye
dönüş» ve « kapita l izmin belirti leri» olara k ta nı mlanma kta ­
dır. Yaşa mları boyu nca kırsa l a landa çalışmış olan yaş l ı
insanlar bile, sürekli olarak b i r lokma ekmeğe muhtaç
ed i l mekted i rl er.
Kentlerde yaşaya nlar ise, yine a ğ ı r çalış ma koşulla­
rına ve süreg iden kıtlığa boyun eğmek d u ru mundayd ılar.
Cin işçilerinin ücretli izin kul lanma hakları yoktur. Bunun
ya nısıra işçi ler, CHC'nin kuruluşunun i l k yılları nda ken­
d i lerine ödenen, toplam ücretleri nin % 1 0-1 5'ine ulaşan
fazla ça l ışma ücretlerinden ve primlerden de yoksu n bı­
rak ı l mışlard ı r. (Bugün) işçilerin reel ücretleri de düşmek­
te ve bu d u rum, işletmelerde ve fabrikalarda sık sık ya- -
k ı n malaro neden olmaktad ı r. Böyles i ya k ı n malar, «Prole­
tarya d i ktatörl ü ğ ü teorisinin incelenmes i » kampanyas ı nd a
yine, « gerici» b i r ö z taşı makla suçla nmış v e « Mao Oe­
Tung düşüncesinden>> bir sapma olarak lônetlenmişti.
O halde bütün bunlar, Mao'nun « ü retici yığınların
üretim faal iyeti, ç ı ka rları, deneyi mleri ve görüşleri sürek­
li olara k yönetici kadrolarda odaklaşmal ıdır» şek l i ndeki
sözleri nin gerçekleşmesi anlamına gelmekted i r.
Anca k Pek i n yönetimi, «yığınların hareket çizg isini»
sürd ü rmede i kiyüzlü belgilerin yeterli olmadı ğının farkın­
dadı r; bu yüzden de, d emokrasinin en geniş şekilde uy-

34
g u landığı ve yığınların görüşlerine büyük bir özenle say-·
gı gösterildiği izlenimini ya ratmaya çalışma ktad ı r.
Maocu «demokrasinin» bazı dış görün ümleri, önyar­
g ı sız bir gözlemciye çok «devri mci» geleb i l i r. Ö rneğ i n Cin
yu rttaşının, her türl ü eleşti riye acık olan ve M aocu Ana­
yasanın g üvencesi altında bulunan duvar gazeteleri h a ­
z ı rlama h a k k ı va rd ı r. Teori k olara k h e r yurttaş. «büyük
duva r gazeteleri» hazırlayıp, genel yerlere asabilir ve bu
yoldan « i ktidardaki kişileri» eleştirebi l i r. Oysa bu duvar
gazeteleri, gerçekte, anca k üst d üzeydeki yöneticilerin
onayı ndan geçtikten sonra asılabil mekted i r. Mao'nun
onaylad ı ğ ı görüşleri , eleştirme yürekliliğini gösteren k i m­
seler ise, özg ü rlüğünü ve hatta bozan yaşamı n ı yitirme
riskini göze almış demektir. Be lirtmeye g erek yok ki, yal­
nızca küçük bir azı n l ı k «düşüncelerini özg ü rce açı klama
hakkını» kul lanabilmekted ir.
Mao isterse. bug ü n Cin 'de herkes «ölü bir kaplan».
«Suya düşüp boğ u l m a kta olduğunda öldürülmesi gereken
bir köpek» (') ola bilir. Yığı nların rol ü , ya ln ızca önderin
«büyük buyruklarını onaylama>ı ya indirgenmiştir. Örneğ in
Maocu Anayasada'ki g rev hakkını ele a l a l ı m . istihdamın
yavaş yavaş gel iştirilmesine, çalışma koşulları n ı n d üzel­
tilmesine ve reel ücretleri n yükseltilmesine i l işkin madde­
ler Eski Anayasada n çıkarılı rken, g rev hakkı ilan edilmiş­
tir.
Evet, işçiler Cin 'de g rev ya pmaktadırlar; ama sosya­
l izme karşı d eğ i l , Maocu rej ime karş ı . Rej i m, g revci işçi­
lerin baskısıyla çatlama ktadı r. 1 975'te -ıc Moğol istan'daki
bir metal ürji kompleksinde, Kiangsi bölg esind e, Haynan
adasında, Harg-Çov'da ve pek çok demiryolunda patlak
veren g revler bastı rı l mıştı r. Bu g revleri ba stı rmada, özel

(*) Bu deyimler, eski Çin masa'llatından .alınmıştır. (Ç.n.)

35
askeri yıldırma birlikleri kullanıl mıştı r. Pek çok g revci ya­
kalanmış ve ha pse atıl mışt ı r.
Mao, «grev hakkına», kend isini onaylamayanları or­
taya çı ka rma k ve onları acımasız yöntemlerle sind i rebil­
mek için gereksi n i m d u ymuştur. Ve bu, M aocu « yı ğ ı n la ­
r ı n hareket çizg is i » , y a da daha kes i n a nlatımıyla, yığ ı n­
ların tepelenmesi çizg isid i r.
Maocu «yı ğ ınları n ha reket çizgisi», aynı za manda, po­
l itik hasımlara eziyet vermenin de bir yol udur. Mao bu
yolu, halkın «temsilcilerine» doğ ruda n başvu rmak için kul­
lanma ktadı r.
Anca k bu, Mao'nun demokrasiyi desteklediği anlamı­
na gelmez. M ao, her demokrasi biçi minin azg ı n bir d üş­
manıdır. 1 967 Mayısı nda k i Arnavutl u k askeri temsilcileri­
n i n bir toplantısı nda M a o, « bazı kişiler seçimlerin çok iyi
ve çok demokratik bir yol olduğ u n u söylüyorlar. Bence
seç i mler, yal nızca bir usulün yerine getiril mesidir» de­
m işti.
Uzun yıllar Çin'de, Parti ve d evlet orga nlarına üye
secimi ya p ı l ma m ıştı r. Ö rneğin ne CKP üyeleri, ne de h a l k
yığı nları 1 0. Parti Kongrelerine katı laca k delegeleri
ve Ocak 1 976'da toplanan Ulusal H a l k Kongresinin otu ­
rumuna katılması gereken kişileri seçmemiştir. Bu dele,
gelerin tümü, Maocu yarg ı çevreleri nin «tavsiyelerine» da­
ya nı lara k göreve atanmışlard ı . Maocular daha o s ı ra l a r­
da, i ktidarın temel organlarının oluşumuna halkın katı l ma­
sı gerektiğini unutmuşl a rdı. Sonuç olarak, yerel «devrim
komiteleri» için seçim yap ı l ma ma ktadır. « Devrim Komite­
leri nin» tüm yön lendirici görevl ileri yukarıdan atanmakta­
d ı rlar. Son on yıldır, gerçekte hiç bir kamu örgütü çalış­
ma maktad ı r.
Maoculuğun zeh i rleyici kiniyle koşu lland ı rı l mış ola n
yığınlar, gerektiğinde kara rs ızla ra, rej i m i onaylamayan
g ruplara ve bir de belli kişilere karş ı pol itik ve yıldı rıcı

36
yaptı rı mların örg ütlenmesinde yer a l ma ktad ı rlar. « Kültür
Devrim i » s ı rasında « kızıl m uh afızlar» , Parti örg ütlerini da­
ğ ıttı kları nda, kom ün istleri aşa ğ ı ladıkları nda, ha pisa neleri ni
ve işkence oda ları n ı k u rd u k l a rı nda da aynı yöntemleri uy­
g ula mışla rd ı . Bütün bu nlar, daha sonraları « Mao'nun çiz­
g isine karşı çı kmakla» suçlanan gene insanların stadyum­
larda toplanara k «devrimci yığı nla rını> -ya ni « ma h kemele­
re» katı lmaya zorlanan kalaba l ı ğ ı n- buyru kları gereğ ince
öld ü rü l meleri olayında da görülm üştü.
M aocu propaga nda nın tekrarından çok hoşlandığı
«yığı nların hareket çizg isi» pol itikas ı ; temel yurttaşl ı k ve
politik hakla rından yoksun, normal yaşa m d üzeyinin al­
tında ve doğal insan zevkleri n i yaşa mamış geniş işçi yı­
ğ ı nlarının, köylülerin, ça l ışan aydı nların ve gençl iğin a l ­
datı l ması a macıyla, Mao'nun ustaca yönettiği bir göste­
riden öteye g idememiştir. Bu ç izgi , ya nlış ve sözde-dev­
rimci belg ilerin, Mao ve sad ı k yard ı mcıları tarafından yü­
rütülen halk-düşmanı pol itikayı nasıl kamufle ettiğinin pek
çok örneğ inden birisidir.

2. EKONOMİ

.. Dalgalar halinde kalkınma»

Mao'nu n destekleyicileri, onu «çağı mızın en büyük


Markscıs1» ola ra k tan ı mla m ışlard ı r. Mao'nun gerçekte
Markscı lık-Len incil i kten ne kadar uzak olduğu, onun sos­
ya list ü retim tarzının nite l i ğ i ne ve geliş i m i ne i l iş k i n gö­
rüşlerinde acı kça görülebilir. O, özünde, sosya l ist ü reti­
mi, hiç bir nesnel yasa n ı n varol madı ğ ı bir öğenin yöne­
timi olara k kabl.il etmekted i r.
Kend i keşfettiği diğer «yasa lar» ı da yine ancak Mao'
nun kendisi tan ımıştır. Bunların belli başlıs ı , Mayıs 1 958' ·

37
de toplanan CKP'n in 6. Kongresinin 2. Oturumunda res­
mi olara k ilan ed ilen, «dalgalar hal inde» ve «hamleler» le
ekonom ik kal kınma diye adlandırılan yasadır.
Bu «yasaya» göre, sosyal ist yeniden ü retimin özg ü l
özel liği, sürekl i ekonomik dengesizl ikler şeklinde ortaya
çıkmakta ve «'dalga lar hal inde' ka l kı n ma, -dalgaların yük­
sel mesi - alçalması - tekra r yü ksel mesi- bir h amle demek­
tir» form ülasyonuyla tam bir uyum göstermektedi r.
Bu «yasa » a racı l ı ğ ıyla Maocul ar, g eçmiş 1 5 yıl bo­
yu nca Cin'in k a l k ı n ması nda görülen, ü retimin büyü me
hızı ndaki yü kselişleri ve alçalışları ccaçıklamaya» çalış­
maktadırlar.
Mao, 1 959'un N isanında, «çalışmaları m ızda, sürekli
olara k dalgalar hal inde ilerlemeyi g özeteceğ iz, d üz bir çiz­
gi boyunca ilerlemeyi değ i l . Planları mızı hazırla rken bunu
d i k kate almalıyız. Da lgalar hal inde kalkı nma, nesnel bir
k u ral ve nesnel bir yasadın> demiştir.
M ao'nun ekonomi k görüşlerinin gerçekleştirilmesine,
5 Yı l l ı k Ka l k ı n ma Planının cceski çatısı n ı n » yıkıl masıyla
başlanmıştı r. Küçük-bu rjuva sabırsızl ı ğ ı ve hegemonyacı
caba l a r, Maocu l a r tarafından, ekonomi pol itika s ı n ı n i l ke­
leri haline getirilmiştir. Mao, Cin'in 5 yı l l ı k ka l kı n ma pla­
n ı n ı n ilk yıllarını kara kterize eden il erlemeyi cc h ızlandı rma­
yo» karar vermiştir. Sermaye yatı rı mlarının ve sanayi ü re­
timinin hacmi yönü nden, 1 956 için öngörülen hedefler
önemli ölçüde yükseltil miştir. Ayn ı za ma nda tarı mın kol ­
lektifleştiril mesine büyük ölçüde h ı z verilmiştir. Bu g i rişim,
daha sonraki olayla rı n gösterdiği gibi, «Büyük Hamle>\ nin
kesin bir tekrarı olmuştur.
1 958'de ilan edilen, «Üç yıl içinde, ü l kenin büyük bir
kesi mine değişik bir görünüm kaza ndı rma a macı n ı n ba­
şarıya ulaşması» belgisi, Maocu ları n büyüme hızı sorun­
larına i radeci bir a nlayışla yaklaştı kları n ı açık bir şekilde
göstermekted ir. M ao, CKP'nin 8. Kongresinin 2. Oturu-

38
m unda «partinin yeni genel çizg isini» kabul ettirmeyi ba -
şarmıştı r.
CKP'nin 1 956'daki 8. kong resinin 1 . oturu munda k a ·
bul edi len ikinci 5 yı l l ı k kalkınma p l a n ı , «tutucu» olara k
tanımla nmıştır. C K P yönetimi, beş yı l l ı k bir dönem için­
de, y ı l l ı k orta lama büyüme hızı % 45 olan toplam sanayi
ü retimi hacmini 6,5 kat; yine y ı l l ı k ortalama büyüme hızı
% 20 olan tarımsal ü reti m hacmini 2,5 kat a rtı rmayı ka­
ra rlaştı rmıştı r. 5 yıl içinde çel ik ü retimi yılda 5,4 milyon
tondan 30-1 00 milyon tona yükselecek; kömür ü reti mi 1 957
üretim hacminin 5.4 katı büyüyerek 700 m i lyon tona ula­
şacak; elektrik üreti mi ise, 1 2.4 kat a rtara k 240 mi lyar ki­
lovat saate yükselecektir. 5000 büyük sa nayi kuruluşu i n­
şa ed i l ecekti r. 1 5 yıl içind e ya da biraz daha fazla süre­
de İ ng iltere'nin ekonomik d üzeyine ulaşmak ve onu geç­
mek görevi duyurul muşken, birkaç ay sonra bu hedefe.
5 yıl ve hatta daha kısa zamanda ulaşılmasına kara r ve­
ri l miştir.
« Ye n i genel çizg inin» politik anlamı şudur: Cin hal­
kı, komünizme geçişin. «dalgalar halinde kalkı nma » yo­
luyla en yak ı n gelecekte gerçek leşece ğ ine inandırı lacak­
tır. B u görev, h enüz ulaşılmamış bulunan sosya l izm aşa­
mas ı n ı atlayarak, önce k ı rsal alanlarda g erçek leşecek olan
komünizme d oğ rudan geçmeyi öngörmekted ir. Komüniz­
min g erçekleşmesinin ana koşulu, ü retici g üçlerin büyü­
mesi değ il, üretim ilişkilerinde ya pılacak yapay değ işme­
lerd i r, ya ni, kollektif mülkiyetten tüm halkın mülkiyetine
geçiştir. E konom i k büyümenin daha yüksek bir h ıza u laş­
ması, maddi ü reti min teknik düzeyini yü kseltme yoluyla
değil; k öylüler başta olmak üzere, ya ln ızca y ı ğ ı nların coş­
kulu ça ba larıyla mümkün olaca ktı r.
Mao Çin halkına, « bi rkaç y ı l l ı k zorlu çalışma n ı n kar­
ş ı l ı ğ ı olarak on bin y ı l ı k bir mutluluk» vaadetmiştir. An­
cak -iyi bilindiği gibi- bu vaadlerin yazgısı, yalnızca on -

39
ları n yerine getiri l me mesi ol muştur. «Büyük hamle» pol i­
t i kası ve h a l k komünleri g i rişimi, ü l kenin derin bir buna­
l ı ma sürü klenmesine yol açmıştı r. Halk, «Onbin y ı l l ı k mut­
l u l u ğ u » tatma k yerine, ekonom i k kaosun ya rattığı açl ı ğ ı n
v e yoksu lluğun a c ı s ı n ı çekmiştir. «Hamle» yıllarında k u ­
rulan fabrikaları n yığın hal inde d u rduru l masına başlan­
m ış, sanayie, ulaşım faal iyetine ve konut ya pımına yöne­
l i k sermaye yatı rımları da durdurulmuştur. Mao, tüm bun­
ların suçunu, kendi f i k i rlerini «yaratıcı bir şekilde uygu­
laya mayan » «biline d üzeyi düşük» yığınlara yüklemiştir.
Özel l i kl e, «ha mlelerle» kal kınma teorisini kuşkuyla karş ı ­
lad ı ğ ı n ı açı klayanlar, « f ı rtına yöntemleri>ı ne ve «ha mleler» e
karşı çı kan işbaşındaki kişiler eleştirilmişti r. Bunlar, opor­
tünistler ve «yaşamın d üzen li, sancısızca a kışından mem­
n u n l u k duyanlar, d evrimci yüreklilikten yoksun tutucular»
olara k damgalanmışlard ı r.
1 959'un Ağustosunda toplanan CKP M K'nin 8. plenu­
munda, pol itik büro üyesi ve Savunma Ba kanı Peng Te­
h uai, Politik büro aday üyesi ve Dışişleri Bakan yard ı m­
cısı Cang Ven-tiyen ve diğer bel l i başlı komünistler, Mao'
nuı:ı « Büyü k hamle» teorisinin serüvenci fikirl erine karşı
ç ı ktılar. Ama bunla r, hemen politika sah nesinden uza klaş­
t ı rı la ra k işkencelere tabi tutuldular; « Büyü k hamle»yi bir
serüven, «cocuksu bir coşkunluk ve ateş l i bir hasta l ı k »
olara k tan ı m l a ma kl a suçlandılar. ( H a l k ı n Günlüğü, 1 6
Ağ ustos 1 967)
Bu plenu m u n kara rları nda da g örüld üğü g i bi, Maocu
görüşlerin çoğu n u yeniden gözden geçi rmiş olmasına rağ­
men Mao ve g rubu, «dalgalar h a l inde kalkı nma» teorisi­
ni savun maya deva m etti. Çünkü onlara g öre bu teori,
« sosyal izmin h a mlelerl e kurulmasına i l işkin ça lışmanın çe­
şitli alanları n ı » bilerek «yaratma» yı m ü m kün kılabilecek
öne m l i bir pratik faal iyet yöntemiyd i .
Markscı-Leni nci b i l i m i n deyim l erini çarpıtan, bu b i l i -

40
mi anarşist d eyimlerle ve düşü ncelerle birleştiren Mao'
nun bu eklekti k anlayışı. bug ün b i l e, ü l kenin b üyüme h ı ­
z ı n ı a rtı rmaya yönel i k t ü m çabaların başarısızl ığını açık­
la mada teori k bir temel olara k kullanılmaktadı r. Ancak,
bu « teorik deneylerim> kobayı ve aynı zamanda kurba n ı ,
Cin halkı olmaktadır.

« Kendi Gücüne Güven!»

Sosya lizmin kurula bilmesi, eldeki kaynakları n hızla


saptanmasını, emekçi halkın yorucu ve özveri l i çaba l a r­
da bulunmasını, e konominin örgütlenmesinde savurganlı­
ğın ön len mesini, yani ü l kenin tüm kaynakları n ı n alabildi­
ğ in e seferber edi l mesini gerekli kılar. Sovyet halkı, d ü n ·
yada k i i l k sosyal ist devleti, aşırı derecede karmaş ı k ko­
şullar altında kurmuş ve yalnızca kendi gücüne daya n­
mıştı r. Ancak, Mao'nun « kendi g ücüne g üven» belg isin i
uydu rma kta k i amacı; merkezi otoriten in organlarını müm­
k ü n olduğu kadar tarım ve yöresel önem taşıyan sa nayi
alanlarına yatı rı m yapma yükümlülüğ ünden kurtarmak ve
fonl a rı n en büyük böl ümünün, askeri üretim sektöründe
sanayie dönük fabrikaları n kurulmasına h a rcanmasını
sağlama ktı.
Ekonomi k bak ı mdan bunun anlamı, birleşti rilmiş bir
e konomi k organizma ola ra k ü l kenin kend i kend ine yeten
bölgesel ekonom i k kombinalara bölünmesini ve aynı za­
manda, pazar ve para i l işkileriyle bi rHkte, üretimde yo­
ğunlaşmanın ve ya rdı mlaşmanın gel işimine engel olan ko­
şulla rı n eşl i k ettiğ i , küçük ölçekli bir sanayiin egemenli­
ğ i n i geti rmektir.
Mao, fi kirlerini yaşama geçirme cabası içinde, 1'958'.
de, « kendi g ücüne g üven» teorisiyle uyum halinde olan
ve C i n köylerinde « h a l k komünlerinin» kurulmasını öngö­
ren politikasını ilan etmiştir. Bu komünler, bi rer h ücre ha-

41
l i ndeki toplum birimleri içinde. çeş itl i üreti m işlevlerini
bi rleşti receklerd ir; Sanayi, tarım. tica ret, eğ iti m ve asker­
l i k alanlarındaki faal iyetleri biraraya getirecekler ve ko­
münün her üyesi , bir köylü, bir çiftçi , bir asker ve bir ti­
caret adamı olaca ktı r. 1 959'da Maocular, bu sistem i ay­
nı zama nda halk kom ünlerini ku rmaya başlad ı kları kent­
lere de yaymaya çal ıştı lar. Bu durumda, tek tek ekono­
m i k ün iteler a rasındaki ilişkiler en düşük düzeye i nd i ril­
m işti . Tüm bu nlar, uzmanlaşmadan ve yard ı mlaşmadan
tam anla mıyla uza klaşma anlamına g el iyordu ve ekono­
mik durgunluğa yol açıyord u .
« Kendi g ücüne g üven» pol itikası, köyl ü leri yard ı m is­
temekten a l ı koymak a macıyla i leri sürü l mekteyd i . Bu teo­
ri nin ikinci özelliği, « Devletten ya rd ı m bekleme!» ve «Üç
şey istenmez!» (devletten, doğal afetlere maruz kalınsa
bile toh um, para ve malzeme istenmemel idir) belgilerin­
de ortaya çıka r.
Maocu basın, « kendi g ücüne g üven pol itikası, sos­
ya l izmi kurma yol undaki d evletimizin en önemli pol itika­
sıdır. Bu, yalnızca devlet kuruculuğunda d eğ il , her yerde
uygulanabilir. İ stisnasız her işletme ve her çiftlik, bu po­
l itika doğrultusunda hare ket etmel idir» demekted ir.
Dah a son ra la rı , özellikle « Kültür Devrimi» sırasındd
bu pol itika, i l köğ retimin örgütlenmesi ve k ı rsal alandaki
tica ret ve sağ l ı k h izmetlerinin halk komünlerine bı ra kı l ­
m a s ı g ibi bi rçok yeni reformun uyg u lanmasında da tüm üy­
le deste klen m iştir. Bu, daha o sıra la rda Maocu yönetici ­
lerin, merkezi devlet organları n ı , köylülerin b u gere ksi­
ni m l erini karş ı lama yükümlülüklerinden gerçekten k u rtar­
maları anlamına gelmekteyd i .
CKP'nin 1 0. Kongresinde, « k endi g ücüne g üvem i l ­
kesine a ç ı k l ı k geti rild i ; bu belg iye göre yeni örnek mo­
d eller ola ra k ta n ı mlanan Ta-Çing petrol ala nları nda k i ça-

42
lışma l a rın ( 1 ) ve Ta-Çay üretim tugayı n ı n (2) her yerde
örnek a l ı n ması gerektiği vurguland ı .
«To-Çing deneyimi», ekonomik ba k ı mdan modern b i r
sanayi işletmesi kurulduğunda, d evlet fonlarının ya lnızca
ü retim a maçları için harcandığını ve ücret maliyeti nin as­
gari d üzeye ind i rild iğini g östermekted ir. Üreti m, çalışma­
ların daha da yoğun laştırılmasıyla yükseltil m ekte, maddi
özendi rici ler kullanıl mama kta ve yaşa m standardlarını yük­
seltme sorunu hiç gözönünde tutulmama ktad ı r.
Ta-Çay deneyimi, ü rettiklerinin azamisini merkezi oto­
ritenin organlarına gönderen komünlerden ve tugaylardan.
gerçekte hiç bir devlet ya rdımı sağ lamaksızın, tarı msal
ü retimi gel iştirmenin beklendi ğ i anlamına gel mekted i r.
Anca k, modern sanayiin geliştirilmesiyle ve ta rı mın

( 1 ) 100 bin kişinin çalıştığı Ta-çing petrol alanlan, Çin'deki en büyük


ve başlıca petrol bölgesidir. •Ta-çing'den örnek alınmalıdır• belgisi,
Mao tarafından ilan edildiği 1964'ten beri, sanayide geçerli bir bel­
gi olmuştur. Ta-çing örneğinden, herhangi bir maddi özendirici ol­
maksızın, çalışmaların yoğunlaştırılmasıyla üretimi nrtırabilmenin
yollannı öğrenmek gerekmektedir. Bu denemeler, aynı zamanda,
gerçekte düşük ücretlerle, mümkün olan en yüksek üretim göster­
gelerine ulaşma gibi bir durumu da öngörmektedir. Çalışma
hayatı, askeri üniteler örnek alınarak örgütlenmiştir. Aile üyelerine,
cçalışan ordunun• içinde bir yer ayrılmıştır. Ev kadınları, tanmda
ve yardımcı zanaat dallarında çalışırlar. İşçiler ve aile üyeleri, kendi
evlerini topraktan ve hasırdan yaparlar. Politik bakımdan Ta-çing
deneyimi, •Çin'in kendi gücüne güvenerek sanayileşmesini tamam­
layacağı yoh diye sunulmaktadır.
(2) 1 959'da Şensi yöresinin dağlık Siyan bölgesinde kurulan Ta-çay
(üretim) tugayı, 360 üyeye sahiptir. 65 hektar sulanabilir toprağa
sahip olan bu alanlar tepelerin yüzeylerindedir. Tugay, başlıca tahıl
ekmekte olup ürünün % 60'ı devlete verilmektedir. Tugayın bir üye­
sinin aylık toplam kazancı, toplumsal fondan sağlanan avantajlar
ve ürün dahil olmak üzere, 9-10 yuan kadardır. Tugay üyelerinin
kültürel ve toplumsal gereksinimleri için harcadıkları para hiç de­
necek derecede azdır.

43
modernleşti ril mesiyle i l g i l i görevler, ya l nızca « kendi g ücü­
n e güvem> i l kesi temel inde çözümlenemez. Bu gerçek, fü­
zelerin, nükleer silahların ve silah sanayi inin gel iştirilme­
sine büyük meblağlar harcayan ( ü l ke bütçesinin % 40'ın­
dan fazlasını) Maocular tarafından da kavranmıştır. Bu­
g ü n, Çin ekonomisinin gerek sanayide, gerekse ta rımda
veri m l i l i k düzeyinin çok d üşük olması bir rastlantı değ il­
d i r. Ta-Çay'de 1 975'te toplanan tarı mla i l g i l i u l usal b i r
konferansta, tüm ülke halkından Ta-Çay'deki ça l ı şmaları
ö rnek a l ması isten miş, fa kat ta rı m kesiminde durumun
ciddi olduğunun itiraf ed ilmesinden kaçı n ı lamamışt ı r.

Ta-Çing ve Ta-Çay örnekleri, yaln ızca ekonom i k ba­


k ı mdan tamamen geçersiz olmakla kalma ma kta, aynı za­
manda, toplumsal ve ekonomi k yaşa m ı n yoksu llaşmasına
yol açma kta ve Cin n üfusunun çeşitli kesiml·e rini bi rbi rin­
den ayıra rak, kültürel fark l ı l ı kları da derinleşti rmekted i r.
E mekçi halkın pol iti k ve kültürel ufku, onun orta k sı nıf­
sal ve toplumsal çı karlarının ta m a n l a m ıyla g üme götü­
rül mesine yol açan, « kendi kendine yeterli ün iteler» an­
layışıyla s ı n ı rlandırılmı ştır.
« Kendi gücüne g üven» pol itikası, bir başka anlam da­
h a taşı ma ktad ı r. Pekin yönetimi Marksçılı k-L:eninci l i ğ i n �!­
kelerinden saptı kça, Cin propagandası, Sovyetler Birliği­
nin Çin'e yard ı mını kötülemek ve Cin'in sosya l ist ül keler­
le ekonom i k ya rdı mlaşmayı niçin reddettiğini açıklamak
a macıyla, « kendi g ücüne güvem> belg isini kullanmaktad ı r.
« Kendi g ücüne g üven» belgisiyle i l g i l i spekülasyonla rl a
birli kte Maocular, ü l kenin dış ekonomi k i l işkilerini köklü
bir dönüşüme u ğ ratmışlard ı r. Cin dış ticaretinde sosya­
l ist ülkelerin payı 1 959'da % 70 i ken 1 973'te % 1 6'ya d üş­
m üş, bunun ya nısıra kapital ist ülkelerin payı % 67'ye yük­
sel miştir.
Emperya lizmin g üçlerine böylesine « dayanma», e n

44
azından, bir açıklaman ı n yapı l masını gerektirmekteyd i . Ve
bu da hazı rdı . • .

C u En-lay, 4 . U l usal H a l k Kongresinin 1 . Otu rumun­


da (Oca k 1 975) , h ü k ü metin faal iyetleri üzerine hazı rladı ­
ğ ı raporu nda, « kendi g ücüne g üven» belgisinin dış pol i­
tikayla i l g i l i yön ünü, «en başta kendi g ücümüze g üven­
mek, bunun yanısıra da d ış ya rd ı ml a rdan yararlanmak . . •

İ şte bizi m hareket çizg i m iz!» şeklinde yoru mlamışt ı r. An­


cak, CHC'nin dış pol itikasının pratiği, ü l kedeki ana sa­
nayi projelerinin daha çok, kred i veren, tesisat ve uzman
ihtiyacının tümünü karşıl ayan kapita l ist ü l kelerin yard ı m ­
l a rıyla gerçekleştirildiğini göstermekted i r. Kesin ol mayan
ra ka mlara göre Cin, ya lnız 1 973'te, 21 sanayi kuruluşu
için gerekli olan 1 ,2-1 ,5 milyar dolar değeri ndeki tesisa­
tın tümünü ABD, İ ngiltere, Fra nsa, Batı Almanya, Hol lan­
da ve Japonya 'dan satın a l mıştır. Ama buna rağ men Mao­
cu propaganda, d ı ş yard ı mla gerçekleşen bütün büyük
projeleri, « Mao'nun pol itik çizg isinin» ve « kendi g ücüne
g üven» i l kesi nin utkusuna birer kanıt olara k göstermek­
ted i r.

M aocu l a r Üçüncü Dü nya ü l kelerini, « kendi g ücüne


g üven» i l kesine özellikle a ktif bir şek i lde zorlamakta ve
böylece, Sovyetler Birliği ve sosyal ist ül keler topl u l uğ u­
nun d iğer üyeleri i l e gelişmekte olan ü l kef.er a rasındaki
ilişkileri ba ltala maya çalışmaktad ı rlar. Bunun yanısıra Cin
yöneti mi, gel işmekte olan ü l kelerin ekonom i k bağ ı msızlık­
larını g üçlendirmek yerine, onla rı pol iti k ba k ı mdan Pek in'e
bağ ı m l ı kılmayı a maçlayan ekonomik yard ı mlarını dayat­
makta d ı r.

« Kendi g ücüne g üven» belg isi, iç pol itikada, sosyal ist


yönet i m i l kelerine tümüyle ters düşmekte, d ı ş politikada
ise anti-Sovyeti k ka mpanyanın yürütül mesi ve M aocula-

45
rın hegemonyacı a maçlarına u laşması doğrultusunda b i r
araç olara k kullanıl maktadır.

aTarım Ekonominin Temelidir»

«Büyük Hamle» döneminde Cin tarı mı, Mao'cu anla ­


yış ı n bir sonucu olara k gerek maddi ve mali alanlarda,
gerekse işgücü alanında yoğ un bir kaynak tü keti minin et­
kisi a ltında ka ldı. « Büyük Hamle»nin başa rısızl ığı ve onun
a rd ı ndan gelen tarımsal buna l ı m, besin maddeleri stok­
ları n ı n büyük ölçüde erimesine ve yiyecek maddeleri ü re­
timinde ciddi bir d üşüşe yol açtı. Oca k 1 961 'de toplanan
CKP M K'nin 9. Plenumu, ivedi bir önlem olarak, «serma­
ye yatırı mla rında kısıntıya gidilmesi» kararını onayladı,
tarımsal üreti min a rtırılması yol unda yoğ u n bir caba gös­
teril mesini istedi ve « tarımın u lusal ekonominin temel i ol­
duğu» belgisini ilt:ın etti. Bu zorlama önlem bile, Maocu­
lar tarafından, Mao'nun ekonomi politi kte yeni bir bulu­
şu ola ra k yoru mlandı. Ancak, Cin ekonomisinde tarı mın
gerçekten büyük bir ağırlık taş ı ması, Maocuların öne s ü r­
d ü k l eri g i bi, tarıma, « ba ğ ı msız bir şekilde g el işebil me» ye­
teneğ i kazand ı ra madığı g i bi, Maocuları n gerçek anlamda
izled i k leri bir yol olan, sanayiin gelişmesi pahasına tal1'­
ma önderlik verilebileceği anlamına da gelmemektedir.
Maocuların teorik taşkınl ı kları, sanayi yatırımları hac­
m i nin, 1 958-59 döneminden 5-6 kat daha düşük olmasına
yol açtı. Ci n'de sanayi yatı rımları gerçekten d u rdurulmuş.
b i rçok sanayi işletmesi kapanmış ve pek çoğ u da bir sü­
re ü retimini durdurmuştur. 20 mi lyonu n üstünde i nsan.
kentlerden k ı rsal alanlara göç etmiştir. Çıra klar dahil ol­
mak üzere sanayi işçilerinin sayısı, 1 960'ta 1 4.5 milyon
iken, 1 964'te 9-1 0 milyona düşmüştür.
1 962'nin N isanında toplanan 2. Ul usal Halk Kongre­
sinin 3. otu ru munda ve 1 962'nin sonbah a rında toplanan

46
C K P M K'nin 1 0. plenu munda, «tarı m ekonominin temeli­
d i r» belgisi, Cin ekonomisinin gelişiminde genel bir pol i­
tika olara k onaylan mıştır. Sözü edilen plenum, sa nayide
kalkınmanın yine a rka plana düşürüldüğünü açı kça gös­
teren «tarım ekonominin temelid ir» pol itikasına uygun bir
şekilde «tarı mın gelişimine öncel i k verme» ve «tüm sa­
nayi dalları ndaki faal iyetleri siste m l i olara k yeniden ör­
g ütleme» belgilerini kabul etmiştir. Bundan baş ka o yıl­
larda Çi n'de, sosya list sanayileşmeyi 80 yıl ertelemenin
gerekl iliği yolu nda sözler işiti l meye başlanmıştır.
Yeni uygula maya geçiş Çin'de ceş itl i kesimlerin tep­
k isiyle karşı laşt ı . CKP içinde gerçekçi d üşünceyi temsil
eden g üçler, bunu geçici bir gerileme olara k gördüler ve
ulusa l ekonomideki d u rumun norma lleşti ril mesi nin, Parti'
nin 8. Kong resince beli rlenen ekonomi pol itikasına yeni­
den dönebilme olanağı yarata bi leceğ ini u mdular. Bu po­
l itika, aynı zamanda ta rı m ı da yeniden örgütleme yetene­
ğ in e sa hip bulunan, yal nızca büyük-ölçekli sanayiin sos­
ya lizmin temelini oluştu rduğunu ve bu nun ü retici g üçlerin
d u rumu acısından böyle olduğunu, ya ni sosya list e kono­
minin örgütlenmesinde sanayi in temel a l ı n masının genel
toplu msal gel işmede ana ölçüt olduğ unu savu nan Len in'
i n tezine uygundu .
L i u Şao-şi v e destekleyicileri, ü retici g üçlerin hızlı g e­
lişiminden yanayd ı l a r; çünkü onlar bunu, Partinin başlıca
görevi olarak kabul etmekteyd iler. Bunlar, ü l keyi yen iden
sanayileşme yol una sokmaya çalıştı lar ve «tarım ekono­
minin temel idir» tezi nden kuşku duydular. Çin basını şöy­
le spekülasyonlar yapmaya başlad ı : «Tarı m ı n modernleş­
tirilmesi sanayiin yard ı m ı olmaksızın gerçekleşti rilemez.
Ya ln ızca modern sanayi, tarı m için g erekli ü reti m a raç­
l a rı n ı sağlayabilir ve onun modernleştirilmesinin koşulla­
rını yarata bi l i r. » (Halkın Günlüğü, 12 Mart 1 963)
Daha sonra, 1 964'ün Ara l ı ğ ındaki U l usa l Halk Kong-

47
resinin bir otu rumunda, «tarım e konominin temelid i r» po­
l itikasında ciddi d üzeltmeler yapıldı. « Büyük Hamle»yi iz­
leyen dönem içindeki bu i l k düzeltmeler, «aynı zamanda.
özel l i kle başl ıca dalla rı olmak üzere ağ ı r sanayiin hızlı ge­
l işimini» sağlamayı a maçlamaktaydı . Yatırımlar, ağ ı r sa­
nayi v e her şeyden önce tüm istihra ç sanayi i dalla rı le­
h inde yeniden bölüştürüldü. 1 964-65 yıllarında CHC, fab­
rika lar k u rma k üzere makina ve donatım itha latı nı a rt ı rd ı .
Bu gerçekçi eğilimler, « Kültür Devri mi» tarafından
engel l endi. Sonuç, «tarım ekonominin temelidir» belgisi­
n in bir kez daha g ünün g eçerl i k u ra l ı olduğu şeklindey­
di. M aocu yönetim, «tarı m ekonominin temelidir» i lkesin i
« genel ekonomik b i r yasa» olarak kabul etmişti ve b u il­
kenin Cin'in «özel » gelişme yolu planından hare ketle, ön­
ce tarımsal ü retimi, bunun yard ı mıyla do önce hafif v e
daha sonra d o ağ ı r sanayii g eliştirmeyi i leri sürmekteyd i .
Tarımsal ü retimde d üzenli b i r büyümeyi sağlama nın salt
köyl üleri n çalışmasıyla mümkün olamayaca ğ ı hiç d i kka­
te a l ı n mamıştı. (Oysa) günü müz d ü nyası nda tarı msal ü re­
timde verimin a rtırı l ması, sanayiin gelişme d üzeyine onun
tarı ma yeterli m i ktarda yü ksek performanslı makinalar,
meka n izmalar, yüksek kal iteli gübreler ve etki l i sulama
sistemleri sağ la ma yeteneğine bağ l ıydı.
1 975' i n Son baharında tarımla ilgili bir u l usal konfe­
ransta dağ ıtı lan, Maocu pol itik büron u n bir üyesi ve ÇHC
Devlet Konseyinin bugünkü başkan ı Hua Kuo-feng'in ra­
porunda, « Cin'in g enel ekonomik kalkınma politi kası n ı n
tarı m ı n gelişme s i temeline dayandığ ı » vurgulan mıştı r. Bu,
« ta rı m ekonominin temelidi r>> belgisinin g ünümüze dek ge­
t i ri len, « Başkan Mao'nun stratej i k savaş için hazı rl ı k l a r
fikrinin» bir pa rçası olduğunun başka bir kanıtı d ı r. D a h a
bugünden Çin köylüleri, ya lnızca t ü m a rtık ü rünlerini fü­
ze sanayiini, nükleer sanayii v e askeri ü retim i gel iştirme..:
ye ayırmakla kal mıyorlar, aynı zamanda da, «stratej ik» ta-

48
h ı l rezervleri oluşturma k ve kemerleri daha da fazla sık­
mak zoru nda bırakıl ıyorla r.

3. DIŞ POLİTİKA

« Doğudan Esen R üzgar, Batıdan Esen Rüzgarı Bastırıyor»

Daha 1 949'un Ara l ı ğ ında Pekin'de d üzenlenen Asya


ve Okyanusya ü l keleri sendika federasyonlarının bir top­
lantısı nda, Mao'nun deste kleyicileri, Asya'daki devrimci
h a reketi yönetme rol ünün ( kend ilerine d üştüğ ü yol undaki
savlarının) doğ ruluğunu kan ıtlamaya çalıştıl a r. Endonezya
ve H i ndistan Komünist Parti lerine, bu ü l kelerdeki somut
d u ru m u d i kkate a l mayan p rogra mları dayatmaya çal ıştı­
lar. Ve bu pa rtilerden, Cin'deki u l usal k urtuluş savaşımı­
n ı n deneyimini hareket noktası olarak al maları n ı istedi­
ler. Bu, aynı zamanda, «doğudan esen rüzgô r» ı n « batıdan
esen rüzgôrı bastı rması» na i l işkin tezin ortaya çıktığı sı­
ralarda oluyordu.
Fa kat o sırada Mao, Parti 'nin ve halkın ezici çoğun­
luğunun, Cin toplumunun sosyal ist yeniden kuru l uşunun
anca k Sovyetler Birl iğ i 'yle ve sosya list ü l kelerle bağlaşık­
lık içinde m ümkün olabileceğ ine inand ı ğ ı n ı gözden kaçır­
mamak zorundayd ı . İ şte bu yüzden, 1 957'de Moskova'da
d üzenlenen Komünist ve İ şç i Partilerinin U l uslara rası Da­
nışma Toplantısında Mao, tezini şöyle yorumlamak zoru n­
da kalmışt ı : «Uluslara rası d u rumda başka bir döneme g i­
rildiğine inanıyoru m. Şimdi d ü nyada iki rüzgôr esiyor: Do­
ğudan esen rüzgar ve Batıdan esen rüzgar; bu, sosyal iz m
g üçleri nin, emperya lizm g üçleri üzerinde ezici bir üstün­
l ü k kazanmış oldukları anla m ı na gel mekted i r. »
Cin'li yöneticilerin pol itikasındaki m i l l iyetçi eğ il imler,
1 958'den sonra kendilerini daha d a açı k bir şekilde gös-

49
termeye boşla mıştı . CKP yöneticileri, Mao'nun fikirleri n i
d ü nya komünist hareketine yayma çabalarını başlatmış­
lard ı . « Doğudan esen rüzgar, batıdan esen rüzgarı bas­
tırıyor>> tezi, yeniden ve şöylece yoru mland ı : «Asya, Af­
rika ve Latin Amerika, geleceğ in devri mci fırtı nalarının
alanlarıd ı r; bu geri kalmış tarı m alanlarında devrimler, Cin
modeline uygun bir şekilde gelişecektir; d ü nya devri mi­
nin merkezi doğ uya , Çin'e daha da çok kayaca ktır.»
CKP temsilcileri, 1 960'ın Kasımında Moskova'da d ü­
zenlenen Komünist ve İ şçi Pa rtilerinin Ulu slararası Danış­
ma Toplantısında, pek cok ka rdeş parti temsi lcisinin, Cin
yönetiminin bircok önemli temel soru nla ilgili tutumuna
karşı yükselttikl·eri eleştirileri dinlemek zoru nda ka ldılar.
Cin yöneti minin diğer tezlerinin ya nısıra , «doğudan esen
rüzgar, batıdan esen rüzgôrı bastırıyor» tezi de yoldaşça
e leştirilere konu oldu. CKP temsilcileri, konuşmal a rı nda
bu eleştirileri kabul ettiklerini dile getirdiler. Fa kat CKP,
yönetimi, 1 4 Hazira n 1 963'te, Mao'nun «doğudan esen rüz­
gôn> tezinden kayna klanan büyük devlet o l ma amacına
yönelik spekü lasyon ları da dahil olma k üzere, onun dün­
ya komünist hareketine önerdiği, 25 maddel i k kend ine öz ·
g ü «genel politi kası » n ı d i l e getiren bir mektup yayı nla­
mıştır.
Acı kça anlaşıl ı yor ki, Cin'li teorisyenler, savaşan u lus­
ların sınıf birliği etrafında toplanmaları fikrinin yeri ne, do­
ğu uluslarının Cin'in önderl iğinde mill iyetçi ve hatta ı rk­
çı bir temelde ayrı bir g ru p oluşturma larını koyma a rzu­
sundad ı rlar.
Cin'li yöneticilerin daya nd ı kları mantı k şudur: Cin do­
ğ u nun en büyük ülkesid i r. Cin'in çıkarları, onun « batıdan
esen rüzgô rları» bastıraca k olan «tarihin rüzgarlarının»
kayna klandığı bir ü l ke olması «gerçeğ inde» ifadesini bu­
l ur. Görül üyor k i bu belgi, Cin yönetici l erinin hegemonya-

50
cı çabaları n ı n ideoloj ik ve politik anlatı mından başka bir
şey değ ildir.
Bu utanmazca çaba lar, « rüzgôrlar» görüşünün yara ­
tıcısı olan Mao'nun p e k çok açıklamasında da onaylan ­
maktad ı r. Özel l i kle, Ağustos 1 965'te toplanan ÇKP M K po­
l itik bürosunun bir otu rumunda Mao, «Gü neydoğ u Asya'
yı kaza n ı r kazanmaz, bu alanda g üçlerini yaya bi lecekleri­
ni, bunun Sovyetler Birliğ inden esen Doğ u Avrupa rüzga­
rına karş ı g üçleri kendi saflarına çekebilme olanağ ı sağ­
layacağını . . . böyleli kle de, gerçekten doğudan esen rüz­
gôrı n batıda n esen rüzgôrı bastıraca ğ ı n ı » yinel iyordu.
Büyük devlet olma özlemlerinde ve serüvenci eğilim­
lerde ifadesini bulan Çin'in dış pol itikası, başlıca a macı
uluslara rası ölçüde sosya lizme karş ı doğ rudan bir sa ldı­
rıyı başlatma cabası olan « Kültür Devri mi» y ı l l a rı nda ken­
dini acı kça bel l i ediyord u . Maocu ların, Peki n'den esen
rüzgarın Maocu luğun bayrağ ı n ı d ünyanın tüm merkezle­
rinde dalgaland ı raca ğ ı n ı ilan etmeleri işte bu döneme
rastlar.
Pekin'in uluslara rası ölçekteki pratiği, «doğ udan esen
rüzgô rın» sihirli g ücüne i l işkin ne idüğü bel i rsiz spekü­
lasyonlara başlayan Maocu yöneti min, a rt ı k kesin olara k
e nternasyona l izm fikirlerinden uzaklaştı ğını giderek daha
fazla açığa vurmaktad ı r. Pekin, sömürgeciliğe karş ı sava­
şan uluslar a rasından mill iyetçi ve hatta ı rkçı düşüncel'e­
ri kışkırtmaya yönel i k bir politika izlemekte ve g itg ide da ­
ha acık bir şekilde aşırı g erici g üçlerin ka mpındaki yerini
a l maktadı r.

«Sosyal - Emperyalizm»

«Sosyal-emperyalizm» deyimi Marksçı yazında yeni


bir deyim değ i l d i r. V. İ . Lenin bu deyimi, eserlerinde, işçi
s ı n ıfının ç ı ka rlarına ve devrime ihanet eden, proletarya

51
enternasyona lizminin i l kelerinden uza k laşan ve emperya­
l ızmin uşağı haline gelen i l . Enternasyonal i n yöneticileri­
ni teşh i r etmek a macıyla kul lanmıştı . Len in eserlerinde.
« ka pital istlerin h izmetindeki yönetici sı nıflarda n » . kendi le­
rin i burj uvaziye satmış olan ve « bütün ü l kelerde burju­
vaziyi destekleyen sosya l-emperya listlerden ve benzerle­
rinden» kızg ı n l ı kla sözeder. Lenin sosya l-emperyal ist d e ­
y i m i , işçi s ı n ı f ı hareketi içinde faal iyet gösteren uluslar­
a rası emperya l izmin aja nlarını ta nımlama kta kul lanmak­
tad ı r.
Maocu propaganda, dünya devri minin önderi olan
Lenin'in otoritesini ve onun oportünizmin her biçi mine
karş ı boyun eğmez tutu munu bir spekülasyon konusu
yapmakta, Len in'in sözlerine fark l ı anlamlar yü klemeye
çalışmaktad ı r.
«Sosyal -emperya l izm» deyi miyle SBKP yönetimi ve
Sovyet Devleti kasded i l mekte ol up bu deyim, i l k kez Ağus­
tos 1 968'de Ha l k ı n Günlüğü g azetesinde kullanıl mıştı r.
O ta rihlerden bu yana Maocu propaganda, SBKP'nin
ve Sovyet Hükümeti nin iç ve dış pol iti kası na gölge dü­
şürmek a macı nı g izlemeye bile gere k görmeden bu deyi­
m i çok sık kullanmaya koyul muştur. Öte yandan Maocu­
l a r. anti-Sovyetik pol itikalarına, «sosya l-emperya l izme kat..>
ş ı savaşmak» görevini ilan eden ü l ke n i n yeni Anayasasın­
da « kutsa l » bir yer vermeyi de ihmal etmemişlerd i r.
Halkın Günlüğü'nün yaza rları , « sosya l-emperyal izm»
deyimini açı klayan özel bir ma ka l e yayı nlamışlardır. An­
ti-Sovyetik uydu rmal a rl a dolu olan bu açıklamada, sosyal
emperya l izm. « sosya l izm maskesi ta kmış emperya l izm»
diye ta nımlanmıştır. (Hal kın Günlüğü, 30 Ağustos 1 975,
sf. 4) . SBKP yönetimi ve Sovyet Devleti, Halkın Günlüğ ün­
d e, « ü l kelerinde kapita l izmin her ba k ı mdan restorasyonu ­
nu gerçekleşti rmek» ve «Amerikan emperyal izmi ile d ün­
ya nın n üfuz böl gelerine ayrı l ması amacına yönel i k g izli

52
anlaşmalara varma k» gibi iftiralara kon u olmuştur. Pekin
propaga ndacı ları, Lenin'in «sözde sosyalizm, p ratikte ise
empe ryaliz m» diye ta n ı mladığı sosya l-emperya lizm deyi­
minde ta m anlamını bulan, Cin halkına ve tüm ilerici in­
sanlığa karşı işledikleri suçları nı gizlemek ve meşru laştır­
m a k a macıyla . bu sosyalist devlete ka rşı böylesine suç­
lamalara başvu rmaktan medet u mmaktadı rlar.
G ü n ü m üzde. Mao'nun Cin'de «kapitalizmin restoras­
yon u» ve «yozlaşma>> olara k ta nı mlad ı ğ ı politika, gerçek­
te, CK P'nin en a k ı l l ı enternasyonalist-komünistleri tarafın­
dan sürekli şekilde Maocu politi kaya karşı yöneltilen.
Marksç ı l ı k - Leninciliğin ilkele rine daya l ı ve h a l kın yaşam
d üzeyinin y ü kseltil mesini a maçlayan, Sovyetler Birliğinde­
ki utkusu bugün tarihsel bir gerçek olara k gözler önün­
de dura n politikad ı r.
Maocu ların uluslararası ölçekteki politika ları nın pra­
tiğ i ne gelince; bu pratik Leninciliğin sosya l-emperyalizm
tanı mına ta mamen uymaktad ı r. Cin'li yöneticiler, açı kça
NATO'nun g üçlendirilmesini istemekte ve Ortak Pazarı
deste klemektedirler. Onlar. faşist Pinocet Cuntası'yla, An­
gola'daki karş ı -devri mcilerle ve Güney Afrika Cumhuriye­
tindeki ı rkçılarla ya kın i liş kiler kurmuşlard ı r.
Cin'i ziyarete gelen Batı Almanya l ı lar, Maocu d ünya
görüşünün bir gereği olan. «Almanya'nın birleştirilmesi»,
yani Demokratik Alma n Cumhuriyetinde sosya lizmin tas­
fiye edil mesi amacıyla s ü rekli şekilde savaşa kışkırtıl m ış­
lar, Amerikalı politikacı lara , Gü ney Kore'deki ve Tayland'
daki güçlerini çekmemeleri salık verilmiş, Japonlara ise.
Sovyetler Birl iğinden «eski toprakları n ı » geri istemeleri
gerektiği hatırlatı lmışt ı r.
Baş d üşmanları n ı n emperyalizm değil de sosyalist ül­
keler olduğunu ileri s ü ren ve d ünya sosya l izmine karşı
yü rüttükleri savaşı mda, e mperyalizmin en gerici g üçlerine
yard ı m elini uzata n Maocu l a r, aşırı gerici g üçlerl e, i l ke-

53
siz politik ve ekonomik gizli anlaşmalara g irmektedirler!
Leni n'in ta nı mıyla, bu. sosyal-emperyalizmin ta kendisidir.
Bugünkü Cin yöneticileri -L. İ .Brejnev'in. SBKP'ni n 25.
Kongresine sunduğu raporda belirttiğ i g i bi-. Batı ü l kele­
rinde yu muşa maya k a rş ı olanlardan ve en aşı rı mil itarist­
lerden tutun da, Gü ney Afri ka'nın ı rkçılarına ve Şil i'deki
faş ist c untaya varana kadar. tüm d ünya gericiliğ inin eğ i ­
limleriyle tamamen uyu mlu bir politika izlemekted irler. B u
politika. gerçekte, yaln ızca sosyal ist i l kelere v e ü l külere
büsbütün yabancı olmakla kalmamış. aynı zamanda, em­
peryalizmin sosya l izme karş ı savaşı mında da öneml i bir
destek gücü hal ine gelmiştir.

« Süper Devletler»

CHC Devlet Konseyinin Başkan yard ı mcılarından bi­


ri. 16 Tem muz 1 970'te Pekin'de, I ra k d evri minin ikinci yıl­
dönümüne rastlayan bir kabul tören inde ya ptığı konuş­
mada, ABD'nin, bugünkü konumuyla, yakı n-doğuda «g üç­
ler dengesi » n i koru mayı amaçlad ı ğ ı n ı söylemiştir. Kon uş­
macı. bu «denge» nin korun maması hal inde, «süper dev­
letler» arasında doğrudan bir çatı şma teh l i kesinin ortaya
çı kabileceğ inden söz etmekted ir. ABD'nin bu tutum u .
-Cin'li konuş macının iddiasına göre- «süper devletlerin.
yakı n-doğ uda nüfuz alan ları bel irleme ve bu olanları de­
netimleri a lt ı nda tutma a macıyla g i riştikleri çılgınca ça­
baları» ifadesinden başka bir şey d eğ i ldir.
Bu kon uşmada, «süper d ev l etler» deyimiyle kastedi­
len ü l kelerin adları henüz acı kça belirtil memişti.
Anca k Maocuların, «Süper devletler» deyimiyle ABD'
yi ve SSCB'yi kastettikleri, Cin'li yöneticiler ta rafından
yapı lan d iğer konuşmalarda, Cin basınında yer alan ma­
ka l elerde ve radyo progra mlarında acı kça ortaya çıkmak­
tad ır. Cin Halk Kurtu luş Ordusunun 43. kuruluş yıldönü-

54
münde üç Cin gazetesi nde -Halkın Günlüğü, Ciek-fang-çin
pao ve Hung çion- yayınla nan bir başyazıda da, yine bu
noktaya işa ret ed i lm iştir. Bu başyazıda, «süpe r d evletler»
deyimiyle, gerek « Ü çüncü Dünya » n ı n , gerekse « İ kinci
Dünya » n ı n (ABD ve SSCB dışındaki gelişmiş ü l kel·erin)
birlikte yürüttükleri savaş ı mı n «ortak hedefi» olan « Birin­
ci Dünya» ü l keleri (ABD ve SSCB) ta nımlan mıştı r.
«Süper devletler» deyimi eleştiri l i rken, toplumsa l ve
€konomik sistemleri fark l ı iki devletin -ABD'n i n ve SSCB'
rı in-, ortak amaçlar peşinde koştu klarının iddia edil mesi
ve bu nedenle her i kisinin de açı kça aynı kefeye konul­
mak iste n mesi di k kate değer. Bu, Cu-En-Lay'ın CKP'nin
1 0 . Kongresine sunduğu raporda da bel irti ldiği gibi, «d ün ·
ya çapında b i r hegemonya nın gerçekleştiri l mesi>ı nden
başka bir şey değ ildir. Bu a maç, iki « süper devleti n» bir
yandan savaşarak, bir yandan do g iz l i a n laşma lara g i re­
rek ulaş ma k isted ik leri bir a maçtı r.
L. İ . Brejnev, Haziran 1 972'deki bir konuşmasında, bu
soru nla i l g i l i o la ra k şunla rı söylemişti : « Günümüzde şu
ya da bu devletin uluslara rası alandaki rolü üzerine çok
söz ed i l mekted i r. Dahası. bir «s üper devletler» deyimi or­
taya atı l mıştı r. Bizler. ü l keler a rasındaki sınıf farkl ı l ıkla­
rını sil meye karşıyız. Sovyetler Birliği. gerçekten büyük ve
güçlü bir devlettir; a ma o, her şeydır,n önce, sınıf teme­
l ine daya l ı dış pol itikasıyla, sosya l ist bir devlettir. Aynı
pol itika, sosya l izmin g üçlerini bi rleştirme, t ü m ulusların
barış içinde özgür, bağı msız ve eşit haklara sah i p bir şe­
kilde hareket edebi lmelerini sağ lama a macıyla savaşı m
yürüten v e b u savaşımda u l uslara rası planda yakın işbir­
liğine önem veren diğer kardeş sosyal ist ü l keler tarafın­
dan da uygulanma ktad ı r. Bu pol itika, 'büyük' ya da 'kü­
çük' devletlere özg ü bir pol itika d eğ i ld i r.»
Pek i n yöneticileri, bu sorunu kend i lerine özg ü bir yak­
Jaşı mla ele a l ıyorla rd ı . Ocak 1 975'te onaylanan Cin Ana-

55
yasasında Cin halkı, «süper devletlerin hegemonyacı l ı ğ ı ­
na» karşı b i r savaşım yü rütmekte yükümlü kılı nmıştır. B u ­
nun anla mı, «Süper devletlere» karşı savaşımın, bir dev­
let politikası haline geti ril mesidi r.
Cin propagandası aynı zamanda, sürekli bir şekilde
«Cin'in asla bir sü per devlet ol mayaca ğ ı n ı » ileri sürmek­
ted ir. Bu, yeni Cin Anayasasında da, yazılıdır. Ama pra­
ti kte Çin'li yöneticiler, çeşitl i devletleri Çin'in çevresinde
g rupland ı rmaya ve onları, üstün d evlet olma a macıyla yü­
rüttükleri savaşımda kullan maya ça l ış ma ktad ı rlar. Ger­
çekte ise Cin, daha bugünden, küçük ve orta büyükl ük­
teki ü l keleri «süper devletlerin despotizmine» karşı koru­
yaca k olan özel bir «süper devlet» rol ünü üstlenmek id­
d iasındad ı r. Pekin için «süper devletler» teorisi, ya lnızca,
Cin'in sosya l izme ve ilerlemeden yana güçlere karş ı sa­
vaş ımını meşru laştı rmanın, anti -Sovyetik ve anti-sosya­
l ist politikasını uyg u layabilmek a macıyla Asya, Afri ka ve
Latin Amerika ü l kelerine karşı utkuya u laşması n ı n bir
a racıd ı r.
Çin yönetimi. « i ki s ü pe r devlete karşı savaşımın» g ü ­
n ümüzün başlıca soru nu olduğunu açıklama kta , b u «gün­
cel görev»i, ü l kelerin ez ici çoğ u n l uğunun pol itikasıyla
uyumlu hale getirmek ve sila hsızlanmayı, barışın kol'un­
masını ve ulusları n g üvenliğinin sağ lanmasını geri kalmış
ü l kelere bıra kma k istemekted ir. Maocu lar, gelişmekte olan
ü lkelerin anti-emperya list çabalarını Sovyetler Birliğine
karşı yöneltmeyi ve böyl elikle de, asıl emperyalist süper
devlet olan ABD'nin ana hedef olmaktan çıkanlmasını gü­
vence altına almayı amaçlamaktadırlar.

« Dağın Tepesine Oturup, Kaplanların Dövüşünü izlemek»

Maocu lar u l uslara rası gelişmelerdeki ana eğil i mleri


ta mamıyla ça rpıtara k, ilk ve son kez u l uslara rası gergin-

56
l i ğ i ve silahlı çatışmaları savu n ma yol u na g itmişlerdir.
Maocu lar, dünya kamuoyu nu, yeni bir d ü nya savaşı n ı n
kaçı nıl maz olduğu fikrini k a b u l etmeye zorlama ktad ırlar.
Maocu propoganda, « barışın bir kuşağın yaşa mından
daha uzun sürmeyeceğini» ve «her kuşağ ı n bir savaş ya­
şayaca ğ ı n ı » ileri sürmektedirler.
Bu mi lita rist fikirl er, Cin Anayasasında ve aynı za­
manda M aocu pa rtinin 9. ve 1 0. Kong re ka ra rları nda ya­
sal anlatı mını bul muştu r. Bu devlet belgelerinde yer alan
Mao'nun dış politi kaya ilişkin görüşleri, d ü nyada ki « kaos» u
ve Maocu plan lara göre Cin'i u l uslara rası alanda önder
g üç hal ine getireceği umu lan «sömürge başka ldırılarını»
sürdürmeyi haklı çı karmada özel bir öneme sah iptir.
Cu En-Lay, CKP'ni n 1 0. Kong resinde, «dev başka ldı­
rıların yararı » ndan söz etmiştir. Çünkü bunlar, Maocula­
ra göre. «olumlu uluslararası gelişmelere katkıda bul u n u r­
lar» . Bu kaos içinde M aocu ların rol ü , ABD ile SSCB a ra­
sı nda ki silahlı çatışmaları tahrik etmektir. Cin, bu çatış­
manın dışında kalma l ı ve «dağ ı n tepesinden» « i ki kapla­
nın döğ üşünü» izlemel idir.
Mao'nun «iki kaplanı> ya kıştı rması. Cin'in üstün dev­
let olma pol itikasını h a k l ı çı karmak amacıyla, « i ki kaplanı
birbiriyle kapışmaya tahrik edin; biri ölüp, diğeri yarala­
nana kadar bekleyin ve daha sonra yara l ı kaplanı bağ­
layın . . . » sözünün yer aldığı eski bir Cin masalından ve
k ıssadan h isse olara k seçi lip a l ı nmıştır.
Mao, i k i ra kibin savaşımından avantaj sağlama fik­
rine sürekl i bir i l g i göstermiştir. Mao, Cin tarihinden bu
fikri ha k l ı çıkaracak dayanaklar a ramış ve böylesi bir ta k­
tiği başarıyla uygula mış olan Cu Ke-Liyang adlı eski bir
Cin savaşçısını göklere ç ı karmıştı r. Yine Japonya'ya kar­
şı savaşta Mao, Yenan mağara larında otu rup, milyonlar­
ca yurttaşının Japon kölecilerine ka rşı savaşımda nasıl
öldüklerini «bir dağ ı n tepesinden» izlemiştir. 2. Dünya Sa-

57
vaşının en şiddetlendiği yıl larda Sovyet halkının Alma n
faşizmini dize getireceğ ine inanmayan Mao, s ı rf gelecek­
teki pol itik entirikalarını tezgah layabilmek a macıyla ken­
d i g ücünü israf etmemeyi düşünmüş ve « kaplanların dö­
ğ üşünün» sonucunu pasif bir tutum içinde bekl emiştir.
Maocu ları n , 1 960'1arın başı nd a acı kça beni msed ikle­
ri «öze l » dış politika progra mında «iki kaplanın döğ üşü»
görüşüne önemli bir yer vermeleri çok doğ a l d ı r. Bu «öze l »
Maocu pol itikanın, « ba rış için savaşım d evrimi engellen>
g i bi sözde solcu bir an layışı dile geti rmesinin a rdında.
d ünya çapında bir çatışmayı tahrik etmen in ve eski sa­
vaş a lanları üzeri nde «daha büyük bir Cin Devleti » n i kur­
manın çaba ları g izlid i r.
Maocu Cin Yönetiminin tüm i l erici g üçlerl e ortak ey­
lemi reddedip kend i üstün devlet olma a maçla rına ulaş­
mak üzere somut adımlar atmaya başlaması bu dönem­
de ol muştur.
Cin ordusu daha 1 958'de, Taiwan Strait'te ABD'yle
i mza lad ığı bir bağlaşıklık anlaş ması uyarınca kendini g ü ­
vence altına alan C a n Kay-Şek kuvvetlerinin işgal etmiş
bulunduğu, kıyıdan biraz uzakta ki Ouemay ve Ma-tsu ada­
larına top ateşi açarak teh l i keli bir durum yaratmı ştı . Bu,
Sovyetler Birliğine danış ı l madan g i rişilmiş, Sovyetler Bi r-"
l i ğ i ile Cin a rasındaki dostluk, bağlaşı k l ı k ve ya rd ı mlaş­
ma anlaşmasına tümüyle karşı bir hareketti.
Bir yıl sonra Mao, Hind istan s ı n ı rında silahlJ bir ça­
tışmayı ta hrik ederek benzeri bir g i rişimde bulundu. Bu
g i rişim, yaln ızca bağ ı msızlığ ına yeni kavuşmuş devletle­
ri g üçlend irmeyi amaçlayan d ünya komü nist ha reketi nin
orta k pol itikası ndan bir sapma olmakla kalmayıp, aynı za­
manda, ba rış içinde ya nyana yaşa ma il kelerini zedele­
mekte ve dü nyayı o sık ıntı l ı «soğ u k savaş» dönemine ge­
ri götü rmekteydi .
Karaipler buna l ı mının başgösterd iği 1 962 yılında, ü l -

58
keler topluluğunun gücünü kanıtlamasını gerektiren bir
d u rumda, Çin' l i yöneticiler, Kuba'nın yard ı mına koşacak­
ları yerde, onu a rkadan ha nçerlemek ve buna l ı m ı SSCB
ile ADB a rasında askeri b i r çatış maya dönüştürmek a ma­
cıyla caba harcadılar.
Maocular, Ya kın-Doğuda durumu gerg i nleşti recek
olan her g i rişimi desteklemekte, Araplara «yürekl i eylem­
lenı e geçmelerini önermekte v e çatışmaların barışçı yol­
larla d u rd u ru l masını reddetmektedirler. Ama onlar, Arap
devletlerine karş ı herhang i bir soru m l u l u k üstlen meye h iç
te iste k l i d eğ i l lerd ir.
Maocular, «bir dağ ı n tepesine otu rup, iki kaplanın
döğ üş ü n ü izlemek» pol itikasına ta mamen uygun bir şe­
kilde, böylesine a ktif bir tutu mla savundukları bir sava­
ş ı m getirebileceği herhangi bir uluslara rası yükümlülük­
ten kendilerini genel l i kle sıyı rma çabasındad ı rlar.

Maocu lar, devletlerin d ü nya çapındaki konumunu


( « Ü c Dü nymı teorisi) şöyle değerlend i rmekted irler. Bütün
ü l keler kendi leri için ana hedef olan iki «süper devlete» ,
özellikle de Maocuların «bir numara l ı düşmanı» sayd ı k­
ları Sovyetler Birliğine karşı savaşımları nda uyu m l u bir
ca ba göstermelidirler.
Amerikan emperyal izminden söz ed ildiğinde aşırı bir
nezaketi elden bıra k mayan Maocu yönetici l er, emperya­
l izmin bazı taşkınlı kları karşısında, ya «cidd i şekilde uyar­
ma » taktiğine başvu rmakta ya da bunlara tamamen göz­
lerini kapama ktad ırlar.
Ayrıca Pekin'in, Diego Garcia adasında ABD'nin as­
keri üs kurması nı onaylaması, Güney Kore, Tayland ve
Asya 'nın d iğer bölgelerinde ABD'nin varl ı ğ ı n ı destekleme­
si, Tayvan sorununa ya klaşımının ABD'nin bu konuda ki
tutumuyla ilgine bir benzerlik göstermesi d e, Maocuları n

59
Amerikan emperya listleriyle kesin dayanı şmasına birer ko­
nıt olmaktadır.
Cin Dışişleri baka n ı , 1 975 yaz ı nda Tientsin'de bir mi­
tingde konuşurken, benzer bir durumun pek i lg i nç bir
açı klaması nı yapmış ve bunu Maocu « i k i kaplanı> fikrine
bağ l a mıştı r. Bakan, «eğer biz Sovyetler B i rl i ğ i ile Ameri­
ka a rasında h iç bir fark görmezsek ve her iki hegemon­
yacı devlet üze rindeki baskı larımızı a rtı rmazsak, on l a r
g üçlerini bi rleştirebi l irler v e bizim de kol larımız bağ lana­
b i l i r. O ha lde, baş düşmanı ve ikinci düşmanı ayırmak ge­
reklidir . . . » demiştir. Bu taktik, Maocu ların, Amerikan sa l ­
d ı rısına direnen Vietnam h a l k ı karşısındaki tavı rlarında d a
a çıkça ortadad ı r.
Mao, milyonlarca kişinin katı ldığ ı ve «Amerikan em­
perya l istlerine» karşı k üfürlerin savrulduğu Pekin'deki pro­
testo gösterileri sırasında Amerika'ya, « Ci n l ilerin, ancak
Çin'e sa ldı rması hal inde ABD'yle savaşaca kları na, Çinli­
lerin kendi iç sorunlarına a ğ ı rl ı k ta n ıd ı kları » na i lişkin gü­
vence vermişti. Mao'nun bu garantiyi vermesinden birkaç
hafta sonra, ABD'nin, Vietnam Demokratik Cumhuriyeti­
ne karşı bombalı bir saldı rıya başlaması çok doğ a l d ı r.

Fakat dünyadaki koşu l l a r değ işmekted i r. Bugün Çin


yönetimi, « bir dağın tepesine otu rup, kaplanları n döğ üşü-ı
nü izlemek» ola nağ ını, geçmişe oranla çok daha az bu­
labil mekted ir. Pekin propagandasının « her kuşak bir sa­
vaş yaşayacaktır» iddiaları na rağmen, g ü nümüzün kuşa­
ğı «kend i savaşını yaşa mak» istememekte ve hiç k i mse,
Çin panayı rında öyle kolayca kaplan rol ü oynamaya özen­
memekted i r. Pekin'e resmi ziya retler d üzen l eyen diğer ül­
keleri n devlet adamlarının, Maocu öğ retiyle i l g i leri ni kes­
mek zorunda kalanlarının sayıs ı g idere k a rtmaktadır. Bu­
gün Peki n'deki strateji uzmanlarının devra ldığı Cin yöne­
timinin geleneksel yöntemlerinin günümüz d ünyasındaki

60
ana gelişme eğili mlerine uygun düşmediği açı kça orta­
dadır.

« Üç Dünya» Teorisi

Yarı m yüzyı ldan fazla bir süre önce, V.İ. Lenin. Car­
l ı k Rusya 'sındaki O ktobr Devri mi 'nden sonra, bütün u lus­
lar ve ü l keler arasındaki il işkileri, «bir avuç emperya list
devlet tarafından Sovyetlerin hareketine ve Sovyet ler Bir­
liğ i'ne karş ı açılan savaşımın bel i rlediğini» söylem iştir.
« Eğer bu gerçeği gözden kaçıraca k olursGık, herhangi bir
u lusal soru nu ya da sömürge sorununu doğru bir şek i l­
de formü l e edemeyiz. Kom ün ist Partileri, gerek uygar ül­
kelerdeki, gerekse geri kalmış ül kelerdek i pol itik soru n­
ların doğru bir çözümüne, anca k bu görüş doğ rultusun­
da hareket ettikleri zaman u laşabi l i rler.» ( 1 )
Son birkaç onyı l içindeki tarihsel gelişme çürütüle­
mez bir şekilde ortaya koymuştur ki, dünyadaki gerek ge­
l işimi, gerek ulusal kurtuluş hareketlerinin, gerekse u lus­
lara rası işçi ve demokrasi hareketlerinin başarılarını ve
geçici başarısızlı kları n ı , iki dünya sistemi a rasındaki -ka­
pita l izm ile sosya l izm a rası nda ki- savaşım bel i rlemekte­
d i r.
Maocu liderler, Ma rksçı l ı ğ ı n ilkelerinden saptı kları n ı ,
sosya l ist ü l keler topluluğundan ayrı ldı klarını örtbas etmek
ve aynı zamanda d ünya u l usal kurtuluş hareketinin des­
teğ ini sağ lamak çabası içi nde; « üç dünyaıı kavramına,
«.a ra-bölgeler» denilen teoriye ve « büyük, küçük ve orta­
büyükl ü kteki ülke lerıı teorisine saplanmışlard ı r.
Ta rihsel gelişmeyi, bütün küçük ve orta büyüklükte­
ki devletlerin i k i «Süper» devletle, ABD'yle Sovyetler Bir­
l i ğ i 'yle çatışmaları nın bel irlediği yolundaki gerici teori ye-

( 1 ) V. t. Lenin, Toplu Eserler (İng. Basım), Cilt 3 1 , sayfa : 236.

61
ni d eğild i r. Maocular, bu teoriyi bu rjuva ideologlçmnaan
a l mışlar ve onu, iki «ara-bölge» tezine eklemişlerd ir.
Bu kavramın başlangıçta ki ifadesine göre. tüm dün­
ya üç parçaya ya da bölgeye bölün müştü : 1 ) ABD'nin ba ­
şını çektiği kapita l ist Batı dünyası . 2) Dünya Sosya list Sis­
temi, 3) Ü çüncü Dü nya d iye adlandı rı lan Asya 'nın, Afri­
ka'n ı n ve Latin Amerika'nın bağ ı msız u lusal devletleri ile
aynı zamanda, bu kıtalarda bağ ı msızl ı kları için savaşan
ü l keler. ( 1 ) Mao'nun teori a lanındaki spek ülasyonlarında,
« Ü çüncü Dünya» deyi minin yeri ne bazen «ara-bölge» de­
yimi kullanıl mıştır. 1 946'da Mao, Amerikan gazetecisi An­
ne Lou ise Stroug 'la bir görüşmesinde, « ABD ile Sovyet­
ler Birliği a rasında Avrupa'nın, Asya 'nın ve Afri ka 'nın bir­
çok kapital ist, sömürge ve ya rı-sömü rge ü l kesini kapsa­
yan büyük bir bölge va rd ı m demiştir. 1 960'1arın i l k yılla­
rında, « Durumun kökl ü bir şekilde değiştiği, -sosya l ist
devletlerdeki devri mlerin ve sosya lizm k u rucu luğunun he­
nüz yeni başarılar elde ettiği-, ulusa l kurtu luş h a reketi­
nin hızla serpi lip önemli utku lar kazand ığı. Amerikan em­
perya l izminin daha da derin bir bu nalı ma g i rdiği, Batı Av­
rupa, Japonya ve Okyanusya ü l kelerinin g id erek kendi
ekonomilerini yeniden kurup gel iştird i kleri» s ı rada, -yuka­
rıda adı geçen Halkın Günlüğü'ndeki makaled e belirtilen ­
« ÜC dünya» ve «ara -bölgeler» kavramları önemli değiş- r

melere uğra d ı .
Mao, sosya l izmden kes i n l i kle ayrı l masını h a k l ı gös­
termek ve g ü nümüze kadar geçerli kalmış olan, d ü nya­
n ı n bölgelere ayrı l ması konusunda k i yeni anlayışına ze­
min hazırlamak üzere iki «ara-bölge» f i k rini ileri sürmüş­
tür. « Asya 'nın. Afrika'nın, Latin Ameri ka'n ı n tümü ve Ka­
nada, emperya l izme karşı savaşıyorlar . . . Günümüzde iki
a ra-bölg e bulun maktadır. Bi rincisi Asya 'yı, Afrika'yı ve La -

( 1) Halkın Günlüğü, 14 Ekim 1 945, sayfa : 5.

62
tin Amerika 'yı içine a l maktadır, ikincisi ise Avrupa'yı, Ku­
zey Amerika'yı ve Okyan usya'yı.» Böylelikle, Mao'ya gö­
re, tüm d ü nya dört kampa böl ünmüş ol uyord u : -bi rincisi
sosya l, pol itik ve ekonomik sistemleri fark l ı l ı k gösteren
i k i büyük devlet, ABD ve SSCB tarafından oluşturulmuş­
tu; ikincisi Ci n'd i v e bunların a rası nda iki «ara-bölge» bu­
l u n ma ktayd ı - bu «ara bölgeler»den birisi Asya, Afrika ve
Latin Amerika ü l ke l erinden oluşuyor, ikincisi ise ABD d ı­
ş ı ndaki emperya list devletlerin tümünü kapsıyord u . Bura­
dan, «ora-bölgeler» in, a ma çları ve ç ı ka rları birbirinden
açı kça farklı olan gerek Portekiz gibi sömürgeci devlet­
leri, gerekse Angola gibi bağ ı msızlıkları için savaşan ül­
keleri kapsadığı- anlaş ı lıyordu.
Moocu l iderleri n dünyanın bölgelere ayrı l ması konu­
sundaki yeni anlayışları nda, SSCB dışı nda ki sosyal ist ül­
kelerden sözetmemeyi yeğlemeleri d i k kate değer. Bu yol­
la Maocu l ar, daha o ta ri h lerde, «dü nya sosya l ist sistemi
denilen şey hiç bir zaman varol ma mıştı r» (Halkın Günlü­
ğü, 3 Eyl ü l 1 968) ifadesine yer veren, daha sonraki açı k­
lamalarına temel hazırl ıyorlard ı . (Çu En-Lay, 1 968/ Eyl ül)
1 974't'8ki Birleşmiş M i l letler Genel Kuru l u toplantısın­
da, « Ü ç d ünya» teorisinin yeni biçimi ortaya atı ldı ve g ü­
nü müze kadar geçerli kaldı . Cin temsilci leri, « İ kinci Dün­
ya Savaşı ndan sonra bir süre varolan sosya list ka mpı»
a rtık yok saydıklarını bel irttiler. « Bugün yeryüzü, g erçek­
te, karş ı l ı k l ı olara k birbirine bağlı ve karş ı l ı k l ı olara k uz­
laşmaz bir şekilde birbirini d ışlayan üç parçadan ya da
üç dünyadan oluşmuştur. ABD ve SSCB birinci dü nya ­
d ı r; Asya'nın, Afri ka'n ın, Latin Ameri ka'nın ve d iğer böl­
g eleri n gelişmekte olan ü l ke leri de Ü çüncü Dünyad ı r; bu
ikisi a rasındaki gelişmiş ü l keler ise İ kinci Dünya 'dını de­
mişlerd i. (Halkın Günlüğü, 11 Nisan 1 974) Soruna sı nıfsa l
açıdan Marksçı b i r yaklaşı m ı n önemini yadsıyan b u i l ke­
siz « teori» , Avrupa'daki sosyal ist ü l kelerin varl ığını göz-

63
a rd ı etmekte (bu kavra m, olsa olsa, ancak sosyal ist ül­
kelerin hangi dünyanın parçası old uklarına i l işköl tahmin­
de bulunmaya olanak veriyor) . Asya'daki ve Latin Ame­
rika'daki; Vietnam Sosya l ist Cumhuriyeti, Kore Demokra­
tik Halk Cumhuriyeti, Moğol ista n Halk Cumhuriyeti ve Ku­
ba g i bi sosyal ist ül kelere -« Ü çüncü D ünya » denilen d ü n­
yaya dahil ülke lerin bugün yüzyüze bulundu kları toplum­
sa l , politik ve ekonomik soru nları, o ü l kelerin yı l la rca ön­
ce başa rıyla çözümlemiş oldukları çok iyi bi lind iğ i halde­
geliş mekte olan ü l keler a rasında yer vermekted i rler.
Çin'li l iderler, dünya nın bölgelere ayrı l masına i l işkin
bug ünkü an layışa göre, Cin Halk Cumhuriyeti nin daha
1 950'1erin sonlarında « Ü çüncü Dünya» ül keleri kategorisi­
ne g i rd iğ i görüşünü i leri sü rmeye başlamışlard ı . Ö rneğ in
Mao 1 957'de «politik ba k ı mdan ve nüfus yönünden Cin
büyü k bir devlettir, ama aynı za manda ekonomik ba kım­
dan küçük bir ül ked i r» iddiasında bulun muştur. (Sovyet
yüksek öğrenim kuruluşları ndaki Çin'li öğ rencilerle,Mos­
kova Devlet Ü niversitesinde bir toplantıda yapılan konuş­
ma, 1 7 Kası m 1 957) Bu, 1 974'teki B.M. Genel Kurulu top­
lantısı nda «Cin sosya l ist ve aynı zamanda gelişmekte olan
bir ü l ked i r. Çin Ü çüncü Dünya'nın bir pa rçasıdır» d iyen
eski Devlet Konseyi Başkan ya rd ı mcısı ta rafından da bir
kez daha doğru lanmışt ı r.
Maocularda, aynı kavramın. biraz fark l ı bir başka
yoru mu daha vard ı r: O yoru ma göre, d ü nya iki parçaya
-bir ya nda «iki süper devlet» , « i ki hegemonyac ı » ; diğer
yanda bu «iki süper devletin sa ldırısına. denetimine, mü­
daha lesine ve baskısına hedef olan küçük, orta-büyüklük­
te ve zayıf d evletl er» - böl ünmüştür. Yine o yoruma g öre,
g ü nümüzdeki uluslara rası i l işkil erin başlıca iceriği, daha
önce gerek birinci bölge, gerekse i kinci bölge içine gi­
ren « küçük ve orta-büyü klükteki» ü l kelerin «iki süper dev­
lete» karş ı savaşımıdır.

64
Maocular, «üç d ünya» teorisinin bu yoru munu uygun
olara k Cin'i, -dünyanın en büyük ü l kelerinden biri, B . M .
Güven l i k Konseyinin değiş mez bir üyesi, sayıca en g üç­
lü, d üzenli orduya sa h i p bir ü l ke ve kendi füzelerini ve
nük leer silahlarını yoğun bir şekilde kendi başına yapan
bir ü l ke- k ısacası, «yoksul ü l keler a rası nda en güçlü ülke»
olara k g östermek istemektedirler.
Pek in'in Cin'i « Ü çüncü Dünya» ü l keleri a rasına koy­
ma çabaları, özel l i kle, bu ü l keleri Cin'in etkisi a ltına sok­
mayı kolaylaştırma k anlamındadır. Cin yönetici leri sosya­
l ist d ü nyadan fark l ı l ı klarını özellikle vurgularken, Çin hal­
k ı n ı n yaşa mı d üzeyinin düşüklüğ ü ne de bir özür bulmaya
ça lışma ktad ı rlar. Cin yöneticileri. yal n ızca Çin'e yara r
sağ ladığı sü rece Ç i n ' i n sosya l ist ülkeler topluluğuna üye­
l iğ inden sözetmekte ve kend i h egemonyacı a maçları sos­
yal ist ü l keler topluluğunun barışsever pol itikasıyla uyuş­
mazl ığa d üşer düşmez, kend ini topluluktan ayı rmaya hız
vermektedi rler.
Pekin, kend i çı karları nı « Ü çüncü Dünya» ü l keleri nin
ortak çı karları olara k göstermeye çalışmaktad ı r. Oysa.
uluslara rası temel konularda. özellikle barış, g üvenlik ve
silahsızla nma sorunlarında, Cin ile « Ü çüncü Dünya» ta­
mamen zıt görüşlere sa h i pti rler. Gelişmekte olan ü l keler,
Pekin'in yu muşa maya karş ı eylemleri ni anlaya mama kta ve
kesin bir şekilde, uluslara ra s ı gerginliğin g ideril mesinden
yana oldukla rı n ı açıklama kta d ı rlar.
Pekin'deki yöneticiler, eylem leriyle. gelişmekte olan
ülkelerdeki halkların yazg ıları ve gereksinimleri karşısın­
da mutlak bir kayıtsızl ı k içinde oldukları n ı kanıtlamakta­
d ı rlar. Pekin, a ralarında en gerici rej imlerin de bulundu­
ğu çeşitl i devletlerle ilişkileri gel işti rmeye önem vermek­
te, ama g erçekte, hiç bir ya rd ı m yapmad ı ğ ı ve salt Sov­
yetler B i rliğine karşı savaşı mında kul la nmaya ça l ıştığ ı ulu­
sal k u rtu luş hareketlerine i l g isini giderek yiti rmekted ir.

65
Pekin'in, « Ü çüncü Dünya» ü l keleri ile Sovyetler B i r­
l i ğ i ve d iğer sosya list ülkeler a rasına kama sokma ve an­
ti-emperyalist, anti-sömürgeci cepheyi parça lama çabal a ­
r ı « Ü çüncü Dünya» ü l kelerinin çıkarlarına ç o k büyü k za­
ra rlar vermekted i r. Asya, Afrika ve Latin Ameri ka ü l ke­
leri, sosyal ist dünya'yla ya kın işbirl i ğ i içinde ha reket et­
tiklerinde, emperya list m üdaha leye ve sömürg eciliğe kar­
şı savaşımda barışın ve uluslara rası güvenliğin koru nma­
s ı nda büyük başa rıla ra ulaşı ldığını defa l a rca görmüşler­
d i r.
Buna karşılık, son yılların olayla rı, u l usal k u rtuluş ha­
reketlerinin Pekin ideo•oiisinden etki lendiği durumlarda,
yenilg iden kurtu l a madı klarının a l ı ş ı lagelmiş ö rnekleri n i
vermekted i r. B u olaylar, yal nızca devri mcilerin v e yurtse­
verlerin öldürülmesine değ i l , aynı zamanda, yerel gerici
g üçlerin konu mlarını ve emperyal izmin bu ül kelerdeki et­
kisini g üçlendirmesine de yol açmıştır. Gerici ve sömür­
geci rejimlerin, Cin yönetici leri n i n ulusal Kurtuluş hare­
ketleri içindeki ayrı l ı kçı faal iyetlerine büyük u mutlar bağ­
laması bir rastlantı değ ildir.

«Halk Savaşın

« H a l k Savaşrn teorisi, uzun yıllar boyu nca, Cin ordu­


sunun oluştu rulmasında başvurulan bel l i başlı bir teori ol­
muştur. Mao ve izleyicileri. düşma n ı n donatım ve ma lze­
me bakı mından ezici bir üstünlüğe sa h i p bulunduğu ko­
şullar ü l kenin bağ ı msızl ığı için savaşmak zorunda kalmış­
lard ı r. Bu yüzden Maocular, ordu teorisinde, savaşta in­
sa n ı n bel irleyici rol ünü vurg u layan partizan savaşı yön­
temlerin i kullanmış la rd ı r.
Mao ta rafından formüle ed i le n « h a l k sava ş ı » n ı n bü­
tün « ma ntığ ı » : «düşman i l erler, biz geri çeki l i riz; d üşman
d u ru r, biz peşpeşe saldırı rız; düşman yoru l u r, biz h ücu m

66
ederiz; d üşman geri çeki l i r, biz kova larıZ» şekl ind ed i r. Bu­
na rağ men Maocul a r, bugün bile, partiza n savaşına ya
da «halk savaşı»na hôlô strate j i k bir önem atfetmekte­
d irler.
Gün ümüzün savaşlarında insan ile silah a rasındaki
i l işki sorunu üzerine Maocu görüş, «utkuları ve yenilgi­
leri halk tayin eder, ne olursa olsun silahlar d eğ i l ! » şek­
l i ndeki formülasyonda acı kça dile geti ril mekted i r.
Benzer formü lasyon lar, asl ı nda doğru o l ma la rına rağ­
men, Maocu a n layış içinde ta ma men fa rkl ı bir içerik ka­
zanmışlard ı r. Bunlar, sanki Maocular dışındaki tüm teo­
risyen ler, savaşta bel irleyici unsurun ya l n ızca silah oldu­
ğunu kabul ediyorlarmış g i bi yanlış bir izlenim yaratma k­
tad ı rlar. İ kinci ola ra k, bu formülasyon lar, bile bile aske­
ri teknolojiyi insandan ayı rmakta ve onu kend i kendine
yeten bir güç sayma ktad ı r. Ü çüncü olarak, yine bu for­
mülasyon lar, bili msel-teknik d evri min toplu msa l sonuçla­
rına karşı , yani bu d evri min, gerek silahlı savaşımın bi­
cim ve yönteml eri, gerekse uluslara rası ilişkiler üzerinde­
ki etki lerine karşı, Maocu teori syenlerin olu msuz tavırla­
rını açıklama ktad ı rlar.
t<Halk Savaşı» teorisyen lerinin, Cin'in de karıştığı bir
sava ş ı m özel liğine ilişkin görüşleri , Cin'lilerin sayısal ve
mora l-politik üstü n l üklerinin, düşmanın ekonomik, bil imsel
ve tek n i k üstü n l üğüyle boy ölçüşebileceği varsayımına da­
ya n ma ktad ı r. Un Piao, «Yaşasın H a l k Savaşı n ı n Utkusu»
ad l ı broşürde «Silahlarına sarı lmış olan yüzlerce milyon
Cin ' l i okyanusu, sizin sa ldı rgan g üçlerinizi boğaca ktı r» de­
mekted i r.
Maocuların, «ha l k savaşı» teorisine, yal nızca kendi­
leri h enüz modern savaş a raçlarına sah i p ol madıkları sü­
rece katı ksız askeri bir teori olara k inandı kları a paçı k or­
tadadı r. Gerçekte, Mao'nun «atom bombası kağıttan bir
kaplandı r» benzetmesi, Cin'in h a ra retl i bir şekilde füze-

67
ler ve nükleer silahlar i ma l atına g i rişmesiyle uyum h a l in­
de değ i ld i r.
Maocular, « bütü n ha l k askerd i r» deyimi nde ifadesi n i
« Ha l k Savaş1 >ı nı n ana tezini, özel l i kle, ü l kede şöven ve
anti-Sovyeti k bir savaş histerisini kışkırtma k a macıyla kul­
l a n ı l ma ktad ır.
Ancak bu soru nun, askeri yön l erinden ayrı yönleri de
bulunma ktad ı r. Mao ve izleyicileri, « h a l k savaşı » n ı n , em­
perya l izmin dünya ölçüsünde yok ed i l mesini mümkün kı­
lacak evrensel bir gerçek olduğunu açıklamışlard ı r. On­
l a r, «d ünya anca k silahla değ iştiri lebi l i r» şek l i ndeki M ao­
cu belgiyi kabu l ettirmek istemekted i rler. Böylelikle, kuş­
ku yok ki, Maocuların «öze l » dış politika çizgi leri, u l us­
lararası durumu kötüleştirme ve Cin d ışındaki ü l keleri si­
l a h l ı çatışma lara kışkırtma anlamına gelmekted ir. Pekin,
u lusları silahlanmaya yöneltmekte ve ya lnızca gelişmiş ül­
kelere değ i l , aynı zamanda gelişmekte olan ül kelere de,
büyü k masraflara katla nmaları pahasına silahlanma yarı­
şı nda yer a l mayı öğ ütlemekted i r. Maocu anlayışa göre
Mao'nun kaç ı n ı l maz gördüğü yeni bir dünya savaşının kay­
nağı ve tarafları, « i k i süper devlettir» , ya ni Sovyetler Bir­
l i ğ i i l e ABD'dir. Pek inli strateji uzmanları, yeryüzü ndeki
gelişmelerin, tüm u lusları n ve d evletlerin bu «iki süper
devlet» le ve öze l l i k l e SSCB'yle genel bir çarpışmasına �n­
dirgenebileceğ ini iddia etmekted irler. Maocu ların, uluslar­
a rası gerg i n l i ğ i aza ltmak amacı g üden bütün öneri leri red­
d etmeleri şaşılacak bir şey değ ildir. Pekin, gerek atmos­
ferde, uzayda ve sualtında yapı laca k nükleer denemele­
ri önceden duyurma konusunda k i an laşma ları, gerekse
Sovyetlerin Asya'da kol lektif bir g üven l i k sistemi kurul­
ması önerisi n i reddetmişti r. Yine Pekin, Avrupa 'daki du­
rumun norma l l eştiril mesi ni ve topl u msa l sistemleri fark l ı
dev letler a rasında daha ya kın bir işbirliğinin gerçekleş­
tiril mesini isteyen tüm önerilere düşmanca karş ı l ı k l a r ver-

68
me kted ir. Maoc u l a r için, Helsinki Konferansı bir « kağıt
parcası » ndan ibarettir. Onlar özelli k le, Sovyet-Amerikan
i l işkilerinin kötü leşmesini ve bu iki ü l kenin askeri ve po­
l itik alanlarda karşı karşıya gelmesini şiddetle a rzula mak­
tadı rlar. Hatta, önemli b i r u l uslara rası deney olan Soyuz­
Apol lo prog ramı bile, Pekin propagandasında, « i k i s ü per
devletin rekabetin i n uzaya sı çraması» ve savaşa hazırl ı­
ğın b i r başka adımı olara k ta n ı mlan m ıştı r.
Cin yöneticileri, çok savundukları « h a l k savaşı » n ı
kend i g üçleriyle başlatmak istememekted i rler. Yuka rıda
da bel i rtildiği gibi onl ar, «dağın tepesinde otu rup» sava­
ş ı n d iğer «kaplan l a r» tarafından nasıl başlatıldığını « iz­
leme» taktiğini uygu l a ma k istemekted i rler. Böylesi « ra­
hat» bir d u ru n;ıda, h iç bi r savaş korkunç değ ildir, hat­
ta n üklee r savaş bile. Pekin'de, « atom bombası ka­
ğ ıtta n kapland ı n> ı n benzeri bir başka teori nin ortaya atı l ­
ması çok doğa l d ı r. Mao, 1 957'de Moskova'da d üzen lenen,
Kom ün ist ve işçi partilerinin U l uslara rası Danışma Top­
lantısı nda, « bi r savaş çıktığında ne kada r insanın can ve­
receğ ini ta hmin etmeye ça l ışa l ı m . Ö lecek insanların top­
lamı 2 milyar 700 mi lyon l u k d ünya nüfusunun üçte biri,
hatta yarısı kadar olabi l i r. Savaş başlar başla maz, ato­
m i k ve n ükleer bombal a r kullanı lacaktır. Bunu yaba ncı bir
politikacıyla tartıştım. O , böylesi bir savaşta bütün insan­
ların öleceğ ine inan ıyord u . Ben, 'en fazla insanları n ya­
rısı öl ü r ama diğer yarısı sağ k a l ı r' ded im. Hem böyle bir
savaşın sonu nda, emperya l izm dünya yüzünden silinecek
ve bütün d ü nya sosya list olacaktı r. Bir s ü re sonra da, nü­
fus yen iden 2 mi lyar 700 mi lyona ve bel k i de daha faz­
lasına y ü kselecektir» demek le, bu teoriyi yoru mla mıştır.
İ nsan soyunun ta ma men yok edi l mesinin bu «Şiirsel
anlatı m ı » , Maocu « h a l k savaşı» teorisinin mantıksal so­
nucudur.
1 936'da Mao, «ni hayet ya kın bir gelecekte, insan top-

69
l u mu n u n gelişimi, savaşın -insan soyu nun bu korkunç kı­
rımının- tasfiyesine yöne l ecektir.» d iye yazıyordu ve e k­
l iyord u : «Anca k, savaşı tasfiye etmenin bir tek yol u va r­
d ı r : Savaşa karşı savaş açmak . . . Savaş, i nsan sGıyu nun
savaşların ol mad ığı yeni bir tarihsel döneme g i rmesini
sağ l ayan bir köprü olaca ktı r . . . »
İ şte bu görüşler, Maocu ların, « Kültür Devri mi » n i n kut­
sa l kitabına -Mao'da n a l ıntı ların yer aldığı, « ü n l ü » «kü­
ç ü k kızı l kitap»a- e kled i kleri görüşlerd i r. Bunlar, o zaman­
dan beri Maocuların savaş ve barış soru nları karşısında­
ki tutumla rını belirleyen başl ıca i l keler olmuştur.
Lin Piao, CKP'nin 9. Kongresinde, « Dünya savaşına
geli nce, yalnızca iki olası l ı k vard ı r: Ya savaş bir devrime
yol açacaktı r, ya da d evrim savaşı engelleyecektir» de­
m iştir.
1 0. Kongre'de Cu En-Lay, bu fi kri şöyle açıklamış­
tır: «Yumuşa ma, geçici ve yüzeysel bir olgudur, ama bü­
yü k baş ka ldırı l a r sürecektir. Bunla r, halkların zararına de­
ğ i l , yara rı nad ı r. D üşman saflarında karışı klığa ve böl ün­
meye yol acarlar, halkı seferber edip g üçlendi rirler; ulus­
l a ra rası d u rumun, h a l k için olumlu yönde; emperya lizm,
modern revizyonizm ve çeşitli ü l kelerin gerici leri için olum­
suz yönde g el işmesine katkıda bulunurl a r.»
Mao'nun ve yandaşla rı nın Len inci barış içinde yan ­
yana yaşama i l kesine karş ı savaşı ml a rı n ı n ana hedefi, bu
i l keyi dünya devrim sürecinin karşısına koymaktı r. Bu­
g ü n k ü CKP yöneticileri, gerçek barış içinde yanyana ya­
şama anlayışını çarpık bir şekilde yorumlama kta ve bu­
na daya l ı yanlış bir pol itika uygulamaktad ı rl a r. Onlar, sı­
nıf savaşımının özgül bir biçimi olan barış içinde yanya­
na yaşamayı, u lusların devri mci savaş ı m ı n ı n diğer görü­
nümlerinden yapay bir şekilde ayı rma kta ve onda l'l so­
yutlama ktad ı rlar. Topl u msal sistem leri fark l ı devletlerin
barış içinde yanyana yaşamaları n ı n, devri m hareketinde,

70
kapital ist ül kelerdek i işçi sınıfının sınıf savaşı mlarında ve
ul usal kurtu luş savaşımla rında, ya n i genel olara k emper­
yalizme karşı savaşımda bir geri çekil meyi g österd i ğ i n i
kanıtlamaya çal ışmaktadır.
Barış içinde yanya na yaşa mayı, ulusların devri mci sa­
vaşı m ı n ı n karşısına koymak; bu iki olguyu, karş ı l ı k l ı ola ­
r a k birbi rinden ayrı a l maşıklarmış g ibi yoru mlamaya · ça­
lışmak, «ya ba rış i çinde yanyana yaşama, ya da devri m­
ci savaşım, üçüncü bir yol yok ! » , d iyerek, barış içind e
yanyan a yaşama ile devrimci savaşım a rasındaki yakın
ve sağlam, içten bağ l ı l ı ğ ı gözardı etmek, işte bütün bun­
lar, bugünkü Cin yöneti minin bu soru na ya klaşım biçim­
lerinin en kara kteristik özelli kleridir.

• Kutsal Topraklar»

Çin bası n ı nda yera l a n makalelerde ve Cinli yönetici­


leri n konuşmalarında, CHC topra klarından söz ed i l i rken,
sık sık, eski bir deyi m olan « Kutsal topra klan> d eyimi kul­
l a n ı l ma ktad ır. Bu, n e edebi bir mecaz, ne de Cin'in tarih­
sel geçmişine duyulan sayg ı n ı n bir an latı mıdır. Maocular,
« kutsa l topraklan> deyi mine, somut bir politik anlam ka­
zandı rmışlard ı r.
Cin'in üstün devlet olmayı a maçlayan d ış pol itikası­
nın kökleri. bir za manlar Cin ile diğer ülkeler a rasındaki
i l işki l eri n beli rlenmesinde Cin'in m erkezi durumunu «orta­
daki k utsal imparatorluk» şeklinde yoru mlayan düşü nce­
de ve Ç i n u lusunun dünya n ı n tüm diğer u luslarından üs­
tün kabul ed i ldiği uzak geçm işte yatar. Bu düşünce, Cin'
i n . uygarl ı k d üzeyleri birbirine ya kın ü l kelerle doğrudan
i l işki l ere g i rmed i ğ i ve bu d u rumun, ya l n ızca Cin'in büyük­
lüğ üne, üstün lüğüne ve mükemmelliğ i ne i l işkin kanıyı de­
ğ il , aynı za manda Cin uygarl ığ ında n etk i lenen komşu ül­
ke halklarının i k i nci sınıf i nsa n ya da «Cin'li olmaya aday»

71
kimse le r kabu l edilme leri alışka n l ı ğ ı n ı da doğ u rmuş bu­
lunduğu gerçeğ i nden kayna klanmaktad ı r. Cin devri mci de­
mokratı Sun Yat-sen, bu kon uda şöyle demiştir: «Cin, ken­
di başarı larına yüksek bir değer biçmiş ve diğer devlet­
lere a l d ı rış etmemiştir. Bu tutu m, ta ma men doğ a l sayı lan
bir a l ışkan lığı gelişt i rm iştir.»
Bu dönemde yaşa mış olan Çin devlet adamlarına gö­
re « Kutsal topraklar» deyi mi, ya ln ızca Çin'i değ i l , aynı za­
manda Cin'li olmaya n n üfusun - «ta n rı n ı n oğ l wı nu n kulları
olan « ba rbarlanı ın- yaşad ı ğ ı alanları da kapsa maktadır.
Mao, eski ve Ortaçağ Cin yöneticileri i l e Kuomintang
ta rafından kullanılan tezleri kendi cephaneliğ ine a ktar­
m ıştır. 1 939'da Cin'in « kaybettiği topra kları» sıra larken
Mao, « Kore'yi, Tayva n ' ı , Ryukyu'yu, Peskadores'i ve Port
.A.rthur'u Japonya; Burma'yı Bhuta n ' ı , Nepal'i ve Hong
Kong'u da İ ngi ltere a l d ı . Fransa Vietnam ve Kva ngcova n'ı,
Portekiz g ibi küçücük b i r devlet bile, bizim M acao'yu el­
de etti» demiştir.
CHC'nin kuruluşunun i l k yılları nda Pek in, komşu ül­
kelerin çıkarlarına aykırı bir sınır politi kasını üstü ö rtülü
bi r şekilde uygulad ı . Bu üstü kapa l ı l ı ğ ı n nedeni, Cin'li yö­
neticilerin, yayı l macı planlarını vakti nden önce açığa vu­
ra ra k Cin devri mine sempati duyanların ve ona maddi, 1
ma nevi ve politik destek sağ laya n l a rı n gözünde sayg ı n ­
l ı klarını yitirmekten korkma larıydı.
1 955' i n N isanında Bandung'da, 29 Asya ve Afrika ül­
kesi nin devlet ve h ü k ü met başkanları n ı n katıld ı ğ ı bir kon­
ferans topland ı . Katılan ü l kelerin heterojen görünümüne
ve pol itik anlayışları ndaki fark l ı l ı klara ba k ı l maksızın bu
konferansta, ana belge olara k evrensel ba rışı ve işbirli­
ğini savu nan b i r Bildirge beni msend i . O sırada Çin, ba rı­
şa olan bağ l ı l ı ğ ı n ı geniş bir çevreye ilan etmiş ve Hind is­
ta n 'la birlikte, bu Konferansta onaylanan barış içinde ya n­
yana yaşama pol iti kasının beş i l kesi n i n ka bul ünde başı

72
çekmiştir. Anca k, Maocu yönetici ler, bu Konferansa ka­
tılmaları n ı , Asya 'da ve Afri ka'da kend i milliyetçi amaçları
için -Asya'yı ve Afri ka'yı Sovyetler Birl i ğ i 'nden, d ü nya sos­
ya l izminden ve proletarya enternasyona l izm inden ayırma
amacına ulaşma k için- bir a raç olara k kullanmaya ça l ış­
mışlard ı r. Pekin yönetici leri nin Ba ndung'ta kabul ed ilen
ilkeleri asla uygulamamaları bir s ü rpriz değ i l d i r. Ö rneğ in
Bandung Konfera nsı nda kabul edilen başl ıca i l kelerden
biri, ülkelerin topra k bütü nlüğ üne ve egemenl i k leri ne say­
gıyd ı . Konferansta Cu En-Lay, Çin'in hiç bir komşusundan
topra k talebi olmadığı yolunda g üvence verm işti . Bu du­
ru mun « koşu l la rı ne olursa olsun değiş meyeceğ ini» du­
yurmuştu. Ancak bu sözler. daha o zama n bile gerçeğ i ifa­
de etmekten uza ktı . N itekim Cin askeri birlikleri 1 955-56'da
Bi rma nya 'ya ve 1 959-62'de de H i ndista n 'a ani bir s i l a h l ı
saldı rıya geçtiler.
Maocu yönetimin ü stün devlet olma pol itikası, onun
komşu ü l kelerden toprak ta l ebinde bu l u nmasına yol açtı.
C i n ' i n ilk talebi, Moğol istan Halk Cumhuriyeti üzerinde ye­
n iden egemenliğini kurma ktı . Bu ta lep, 1 954 Ekim'indeki
Sovyet-Cin görüşmelerinde resmi olara k açıklan mıştı r.
Maocu yönetim, i ktidarı a l ı r a l maz, h e men komşu ül­
kelere «Sın ı rları yen iden d üzenlemeyi a maçlayan bir sal­
d ı rı » ka mpa nyası a çt ı . 1 954'te Pek i n 'de «Modern Çin'in
kısa bir ta rihçesi» bas ı l d ı . Bu k itaba bir de, «emperya l ist­
lerin 1 840'tan 1 9 1 9'a kadar işga l ettik leri Çin toprakları ­
n ı » gösteren bir h arita eklenmişti. Bu ha ritaya göre Bur­
ma, Vietnam, Kore, Tayland, M a lezya, Nepal, Bhutan,
Sikkim, Addaman Adaları ve Sulu Arçipelogo Çin toprak­
ları içinde yer a l ıyordu. Bu ha rita nın bas ı m ı ndan hemen
sonra Pekin, CHC ile komşu ları a rasındaki s ı n ı rların tek
ya n l ı ve «ha kça olmaya n» bir şekilde bel i rlend iğini öne
s ü rd ü . Maocu lar, bu ka mpa nyayı , Asya 'da «emperya l iz­
min» b ı ra ktığ ı m i ra s üzerine açı klamalarla ve sınırları n ge-

73
rek Cin halkının, gerekse komşu ulusların h a kları nı n elin­
den a l ındığı ta rihsel bir dönemde bel i rlend i ğ i idd ialarıyla
komufle etmeye çalıştılar. «Adaleti yeniden sağlanma » ca­
bası içindeki Maocuların, çeşitl i tarih l erde ellerinden a l ı n ­
d ı ğ ı n ı v e kend i l erine g e r i veri l mesi n i iddia ettikle ri topra k­
lar şun lardır: 1 954'te 1 ,5 milyon km2.lik Moğol ista n topra­
ğ ı , 1 956'da 70.000 km2 . l i k Bi rmanya toprağ ı , 1 959'da
1 30.000 km2. l i k H i ndistan toprağı ve 1 964'te 1 ,5 milyon
km2. l i k Sovyet topra ğ ı . Maocu ların talep etti kleri bu top­
ra kların alanı, Çin topra kları n ı n üçte birine eşitti.
Maocu yönetici ler, silahlı çatışmalara ve sınır boyla­
rında kışkırtıcı eylemlere giderek daha s ı k başvurmaya
yeltend iler. CHC'nin kuruluşundan sonra ortaya çıkan sı­
nır anlaş mazlıklarının ve sila h l ı çatış maların sayı sı, d ü n­
ya n ı n geri kalan kesi mindeki benzer olayların topla m ı n ı
aşmıştır.
Cin'in komşuları , ya lnızca sosya l ist ve gel işmekte
ola n ülkelerd i r ve M aocu yönetici ler, bu ülkeler i l e Cin
orasındaki sınırların «ta rihsel ba kımdan adaletsiz ve otur­
ma mış» olduğunu savu n ma ktad ı rla r. Moocu ların sını rla ra
i l işkin pol itikası, Cin'in ya lnızca komşuları üzerine baskı­
d a bulunma a rzusundan kayna klanmıyor; aynı za manda,
onun, komşu ü l kelerin ekonomik potansiyel i n i ve kayna k­
ları n ı ele geçirme ve bu ül kelere ka rşı doğ rudan isti la ey­
l emlerine g irişme a macına da h izmet ed iyor. Özel l i kle,
büyük stratej i k önem taşıyan topraklar M aocuların işta­
h ı n ı fazlasıyla kaba rtıyor.
1 960'tan son ra Cin yöneti mi, Sovyet-Cin sınırlarında
gerg inliği a rtıran eyle mlere g i rişti. Daha da önceleri Cin'de,
Sovyet toprakları n ı n bir böl ümünün «eski» Cin toprakları
olarak gösterildiği ha ritalar ve okullar için hazırlanmış
şema lar ortaya çık mıştı. 1 963'ün Martında da Halkın Gün­
lüğü' nde yer alan bir başyazı, Sovyet-Cin sınırlarını be­
.l i rleyen anlaşmaların «eşitl i k i l kesine daya n mad ı ğ ı » n ı öne

.74
sürm üştü. « Kültür Devri mi» sırasında Maocular, Sovyet
s ı n ı rı nda yığ ı nsal kışkırtma eylemleri örgütlemeye başla­
mıştı . 1 967'nin Ekim' inde toplanan CKP M K.'nin 1 2. plenu­
munda, Cin'in dış politikası n ı n a nti-Sovyetizm esasına da­
ya ndırı l ması kabul edi l miştir.
Sovyet-Cin i l işkilerinin norma lleştiri l mesi n i a rzulayan
Sovyet Hükümeti, daha 1 964'te, Sovyet-Cin sınırı n ı n çe­
şitli kesi mlerinin ta m bir açıkl ığa kavuştu rulması konusu­
n u ta rtışmayı önerm iş, a ncak bu öneri M aocularca be­
n imsenmemişti. Ayrıca 1 969'un Martında Cin, Ussuri Neh­
ri bölgesinde Sovyet ve Cin s ı n ı r muhafızları n ı n ölümüy­
le sonuçlanan silahlı bir çatışmaya yol açmıştı r. 1 969'dan
g ü n ü m üze dek Sovyet Hük ümeti, Sovyet-Cin s ı n ı rıyla i l g i l i
durumu normal leşti rmeye ça l ı ş ma kta v e bu konuda Pe­
kin'de başlatı lan görüşmelerden sonuç a l ı n masına çaba
göstermektedi r. Ne var ki Cin yetki l i leri, Sovyet temsi lci­
leri n i n bütün iyi n iyetleri ne rağ men, görüşmeleri çık maza
sok mak a macıyla yığınla ön-koşul üzerinde ısra r etmişler­
dir. Cu En-Lay, 1 0 Kas ı m 1 972'de İ skand i nav gazetecile­
riyle d üzenled i ğ i bir toplantıdaki konuşmasında, «Cin sa­
bırlıdır ve Sovyetler Birl i ğ i ile ü l kemiz a rası ndaki s ı n ı r so­
ru nunun çozumune i l işkin görüşmelerde telaşa kapıl ma­
mıza gerek yoktur» derken, Cin'in gerçek n iyetini açı kça
ortaya koymuştu.
Bugün Cin'li öğ rencilere, tıpkı yüzyıllarca önce oldu­
ğu gibi, Cin toprakları n ı n « kutsa l l ı ğ ı » , «dünya n ı n Ta nrısal
d üzeni>ı nd e Cin Devleti'nin merkezi konumu, « ba rba r» di.:
ye adlandırılan tüm yaba ncı ların « kutsa l toprakları yöne­
ten Mao'nun» üstünlüğünü tan ı maları gerektiği üze rine
dersler veri l mektedi r.

«Kuzeyden Gelecek Tehlike»

Sovyetler Birl i ğ i 'n i n Cin için büyük bir teh l i ke oluş­


turduğu tezi nin açı kla nmasıyla ve Sovyetler B i rliği'nin

75
« Cin'in bir numara l ı düşmanı» ilan ed i l mesiyle, Çin yöne­
timi, sosya lizmin çı karlarına ihanet etmede, Sovyetler Bir­
l iğ i 'ne ve sosya l ist ü l keler toplul uğuna yüz çevirmede do­
ruk noktasına ulaştı. Bu sonuç, Çin'deki gel işmelerin man­
t ı ğ ı n a tamamen uygundur. ÇHC'nin kuru l uşunun ilk y ı l la­
rında Maocu g rup, Çin emekçi h a l kı n ı n SSCB'ye duydu­
ğu sempatiyi ve CKP yönetimindeki a nternasyona l i st-ko­
m ü n ist lerin SSCB'yle dostluk i l işkilerine verd i kleri önemi
hesaba katmak zoru ndayd ı . Fa kat Cin yöneticileri n i n ,
M a rkscı l ı ğ ı n i l keleri nden g itgide sapmalarıyla , Ç i n ' i n üs­
tün devlet olma emel lerine ve Mao'n u n fikirlerinin özel
önemine i l işkin tezlerle kamufle etmeye ça l ıştı k la rı hege­
monyacı i htiraslarının büyü mesiyle, ÇKP yöneti mi, Sovyet­
ler Birliği karşısındaki d üşma nca tutu munu daha açık bir
şekilde ortaya koydu . Daha 1 960' 1arın ilk yılları nda Çin ba­
s ı n ı , emperya lizmin « modern revizyonizm»den daha az
teh l ikeli olduğunu i leri sü rmeye başlamışt ı . (Halkın Gün­
lüğü. 19 Şu bat 1 963) . « Modern revizyonizm» deyimi Mao­
cuların Sovyetler Birl iğ i 'ne ya kıştı rd ı kları bir n itelemeyd i .

« Kültür Devri m i » n i n i l k g ü nlerinde Maocu propagan­


da, açı kça, «Sovyetler Birliği bizi m baş l ı ca düşmanı mız­
d ı r» belgisini ilan etmişti.

N isa n 1 969'da toplanan ÇKP'nin 9. Kongresinin bel­


geleri a rası nda Mao'nun «en son sözleri» de yer a l ıyor ve
bu sözlerde, « sosya l -emperyal izmin» (Çin propagandası­
n ı n g ü nümüzde Sovyetle r Birl iği için kullandığı deyim) baş
d üşman olduğu ifade ed il iyord u . « CKP M K.'nin ABD Baş­
kanı N ixon 'un Pekin'i ziyaretiyle i l g i l i 20.7. 1 971 tarihli ra­
poru nda» ise : «Günümüzde, Çin ile Sovyetler Birliği a ra­
sındaki fark l ı l ı klar uzlaşmaz kara kterded i r. Gerek Sovyet­
ler Birliği'nin, gerekse Çin'in dünya n ı n geri ka lan kesi miy­
le i l işki lerinde başl ı ca bu farkl ı l ı klar ortaya çı kmaktadır»,
deniyord u . (Ça n-Va ng 1 972, No. 242)

76
Çin yönetimi, Sovyetler Birliği'ne karşı d üşma n l ı ğ ı n
bir yandan ideolojik hazı rlı klarını ya pıyor, diğer yandan
d a bunu pratiğe uyguluyordu. Ü l kede pek çok fabrikanın
kurulabilmesi için Sovyetler Birl iği'nin Çin'e daha çok yar­
d ı mda bulunma yol undaki önerileri Maocular ta rafından
redded i l m işti. Hazira n ı n 1 962'den buya na, Çinli ler, Sovyet
s ı n ı rlarına d üzen l i a ra l ı k l a rla tecavüzü alışkan l·ı k haline
getird i ler. 1 957'n in Ocak ayında Cin'li mill iyetçi l er, Mos­
kova'nın Kızı l Meydanı nda eşi görü l memiş bir a nti-Sovye­
t i k provo kasyon tezgôhlamışlar ve bundan kısa bir süre
sonra da, « Kızıl muhafızlar», Pe ki n'de, Sovyet elçiliği önün­
de, hemen hemen 2 ay s ü ren ra hatsız edici eylemler ör­
gütlemişlerdir. Çin yöneti minin, Sovyetler Birliği'ne karşı
d üşma n l ı ğ ı doruk noktasına vard ı rd ı ğ ı olay, 13 Mart 1 963'te
Lamanski Adası böl gesinin s ı n ı r kesi minde patla k veren
s i l a h l ı kışkırtma lar olmuştur.
1 969, 1 970, 1 971 ve 1 973 yıl larında Sovyetler Birliği,
Cin h ü k ü metine, il işkil eri norma lleştirmek a macıyla öne­
riler sunmuştur. Ama Çin yönetimi, bu g i rişim lere ald ı rış
etmem iştir. Ö rneğ in, 15 Ocak 1 971 'de, sila h l ı kuvvetlere
başvu rmadan çözüm yol ları aranmasına i l işkin bir Sovyet
önerisi, 1 950 ta rihli Cin-Sovyet Dostl uk, Bağ l a ş ı k l ı k ve Yar­
d ı mlaşma Anlaşması'nı ba hane ederek bunu gereksiz bu­
lan Cin yönetimi tarafından redded i l miştir. Sovyetler Bir­
liğ i'nin, bu Anlaşmadan doğan yükümlül ükleri taraflarca
bir kez daha onaylanması isteğ i de Maocular tarafından
geri çevrilmişti. Yine Çin yönetimi, Cin -Sovyet i l işki leri nin
barış içinde ya nya na yaşa ma i l kesine uyg u n şekilde ye­
n iden oluşturulması yolundaki Sovyet önerisine de kesin
bir ka rş ı l ı k vermemiştir. Daha son ra Sovyetlerin, 14 Ha­
zira n 1 973'te bir ka rş ı l ı k l ı sa ldırmazl ı k a n laşması i mzalan­
mak üzere görüşmelere ba şlanması isteği d e M aocular
tarafından redded i l m iştir. M aocu yönetim, Cin ha l k ı n ı ,
« kuzeyden gelecek bir teh l i ke»yle korkutmakta v e Sovyet-

77
ler Birliği'yle i l işkiler! gerg i n tutma k üzere e l i nden geleni
yapmaktadı r.
CKP'n i n 1 0. Kon g resinden son ra Pekin propaganda­
sında yeni bir doğrultu bel i rmiştir. Cin'li yöneticiler, Do­
ğ udaki « Sovyet tehd idinin», Batı Avrupa'yı Sovyetler'in
denet i m i a ltına sokmayı a maçlaya n bir kampa nya n ı n ka­
mufle edil mesi nden ibaret olduğ unu iddia etmeye başla­
mışlard ı r. Cu En-Lay, 24 Ağustos 1 973'te CKP'nin 1 0.
Kongresi'ne sunduğu raporu nda : « Sovyetler Birl i ğ i, Doğu­
da g ürültü-patırdı çı ka rma kla, aslında Batıda yayı l ma ama­
cı g ütmekted i r» , demiştir. CHC Başkan ya rd ı mcısı Li Hi­
siyen-N iyen de, 1 974'ün Nisanında, Sovyetler Birl iğ i ' n i n
y e n i bir savaşta ki « i l k muharebesi » n i C i n ' e karşı değ i l ,
Avrupa'ya ka rş ı vereceğini v e Sovyetler'in i l k hücumu Cin'e
yapacağ ına inanma n ı n « hata l ı » olabileceğ i n i söylemiştir.
Bu yeni oyuna biraz a ğ ı rl ı k verme cabası içindek i M aocu
bas ı n , Sovyetler Birliği'nin, silahlı kuvvetleri n i n önemli b i r
böl ümünü Avru pa 'da bulu ndurduğuna işa ret etmeye baş­
lamıştır.
Maocu propagandanın bu taşk ı n l ı k ları, Cin yönetimi­
nin, bir yandan Sovyetler Birliği i l e Avru pa 'nın sosya list
devletleri a rasındaki, i l işkilerin gel işmesi, diğer yandan
da yine Sovyetler B i rliği ile Batı Avrupa ül keleri a rasında­
k i i l işkHerin iyileş mesi sürecini önlemek; özel l i k l e de,
1 975'te başa rıyla sonuçlanan Avrupa Güve n l i k ve işbirli­
ğ i Konferansından sonra başgösteren gerg i n l i ğ i n g ideril­
mesi sürecini bal talamak a macıyla Sovyetler Birliği ile
Batı Avrupa a rasında silahlı bir çatış mayı kışkırtmak ça­
ba larını yansıtmaktadır. Bunun yanısıra, yöneticile ri nce
ortaya atı lan, « Cin'in her an Kuzeyden istila edi lebilece­
ğ i » iddiları n ı n C i n ile Batı d ünyası a rasındaki ticari il iş­
kiler üzerinde olu msuz etkide bu lunabi leceğ i gerçeği de
oldukça önem taşı ma ktad ı r. .,
M aocu ların ü l ke içindeki propaga ndalarına gelince,

78
« Kuzeyden gelecek tehl i ke» iddiaları sürdürül mekte ve bu
iddialar. hôlô ü l kedek i a nti-Sovyeti k eğ i l i ml eri körük leme­
d e ve ekonominin askerileştiril mesi ne hız verme çabala­
rını h a k l ı cıkarmada kullanılmaktad ı r. Cin, gidere k daha
cok, yaşa m ı n askeri yasa lar uya rı nca d üzenlenmesinin zo­
runlu olduğu b i r askeri kampı andırma ktad ı r. M aocular. ic
v e d ış politikadaki başa rısızl ı klarını d ünya kamuoyu nun
d i kkatinden kaçırmak amacıyla, «kuzeyden gelecek bir
teh l i ke>>Yi d i kkat merkezi h a l i ne geti rmekte n medet um­
maktad ı rlar.

79
MAOCU POL İ T İ KAN I N PRAT İ G İ

« Kültür Devrimi»

« Kültür Devrimi» başlamadan çok önce, CKP içinde,


Cin'in soru nlarına çözüm bu l ma konusunda iki farkl ı ya k­
laş ı m ı n v e iki farklı politi kanın bulunduğu açık bir şekilde
gözlemlenebil iyord u . Bunlardan CKP'n i n enternasyonalist
kanadına yol göstereni, diğer sosya l ist ülkelerin deneyim­
leri n i n doğ ru lamış olduğu sosya list kurucu luğun yasala­
rı n ı d i kkate alara k , sosya lizmin temel leri n i n planl ı bir şe­
kilde atıl ması nı savunuyord u . Bu pol itika, 1 961 - 1 965 a ra­
sı nda ü l ke ekonomisi n i n geliştiril mesi yol u nda atılan ger­
çekçi adımlara olduğu kadar, CKP'nin 8. Kongre kararla­
rına ve M erkez Komitesinin Luşa n 'da yapmış olduğ u ple­
n u mda ( 1 959) pek çok komünistin e leştirilerine d e yansı­
mıştı.
Mao ve az sayıdaki yandaşı tarafı ndan savunulan
i k i nci pol itika ise, Cin'de « kışla komü n izmi » n i k urma f i k­
rine, Sovyetler Birliği 'nden ve sosya l ist ü l ke l er topl uluğun­
dan ayrılma temel ine daya nmaktayd ı . Böylesi bir pol itika­
n ı n serüvenci kara kteri ve üstün devlet olma özlemleri,
« h a l k komünleriıı ve «Büyük Hamle» dönemlerinde açık­
ça görü l üyordu.
Ü l kenin sorunlarına bu i k i farkl ı ya klaşı m ı n izleyici-

80
leri a rasındaki savaşım, Çin politik yaşa m ı n ı n kend ini ba ­
zen açı�a vuran, bazen de g izleyen a ğ ı rl ı k noktasıyd ı . Bu
durumun, er ya da geç bir fı rtınanın kopmasına yol aça­
cağı bel l iyd i . Bu fırtına, « Kültür Devri mi» old u .
1 965'in sonbaharına kadar g izliden g izl iye sürüp gelen
l iderl i k kavgası. bu ta rihten itiba ren ön plana cıktı. O ta­
r!hlerdeki güç dengesi, Mao için, pol itik hasımlarını parti­
içi tartışma çerçevesi nde bastı rmayı mümkün k ı lacak dü­
zeyde değ ildi. Bu gerçek, Maoculara , Partiye ve halk hü­
k ü metin i n orga nları na «d ışarıdan» bir hücuma girişmeyi
ve bu nun için de orduyu ve Maocu zih niyetle yetiştirilmiş
g enci iğin bir kesimini ( « Kızıl mu hafızlar» ) kulla nmayı amaç­
layan bir karar a l d ı rtmıştı .
M a o ve yandaşları tarafından planlanan ve «Büyük
Proleter Kültür Devrimi» d en i l en askeri-pol itik, a nti-sos­
yal ist darbe. Maocu politikaya karşı ç ı ka n ların tümünü.
özel likle de ÇKP'nin 8. Kongre kara rlarının izleyicilerini
yönetimden uza k laştırmayı ; « Mao'nun fikirleri » n i uygula­
mayı ; üstün devlet olma emel lerinde ifadesini bulan he­
gemonyacı politikayı uygula mada, ÇKP'yi, orduyu ve dev­
let aygıtının tüm organları n ı kişisel iktida r rej i minin hiz­
metine sunmayı amaçl ıyordu.
« Kültür Devrimi» , Ekim 1 965'te, ÇKP M K Pol itik Bü­
rosunu Daimi Komitesinin bir toplantısında, büyük Çin ta­
rihçisi ve « Hayi Juyi İşten Kovuldu» (1) a d l ı tarihsel pi-

( 1 ) Bir devlet memuru olan bu piyesin baş kahramanı Hayi Juyi, 1566
d'a, ölümü göze alarak M ing hanedanından İmparator Çiya-çing'e
verdiği raporda, İmparatoru sert bir şekilde suçlamış, ülkenin yok­
sulluğundan ve halkın açlığından sözetmiştir. Hayi Juyi, İmparatora
şöyle demiştir : •Gerçeklerden uzakta yaşıyorsunuz, ölümsüzlüğün ve
ebedi gençliğin hayallerini kuruyor ve kendinizi haklı buluyorsunuz.
Hatalarınızın yükü taşınamayacak kadar ağır . . . •
Halkın Günlüğü'nde yer alan ve bu piyesle ilgili açıklamalarda bu­
lunan bir makalede, Vu Han'ın konuşmasını şu sözlerle bitirdiği ya-

81
yes i n yazarı Vu Han'a karşı Mao'nun a çtığ ı pol itik kam­
panyayla baş ladı.
Mao'nun bu piyesin yaza rıyla kozunu paylaşma ça­
basına g i rmesi tepkiyle karşılandı. Mao'nun eleşti ricileri,
Vu-Han'ın eleştirileriyle ilgili bu suya sabuna dokunmaz
görünen yayı n ı n çok daha derin anlam taş ıdığı gerçeğ i­
n i n fa rkı ndayd ı lar.
1 965 Kası m ı n ı n başı nda Mao, Pekin'den Şanghay'a
geçti ve 1 966 y ı l ı Tem muzu nun ortas ı na kadar orada kal­
dı. Orada , partideki ve askeri yöneti mdeki en yakın izle­
yicileriyle birl i kte, Parti organları na karşı bir tea ruzun ha­
zırl ı k larına başlad ı .
N iteki m 1 0 Kasım'da, b i r Şanghay gaze�esi olan Ven­
Huyi -pao'da , «yeni tarihsel piyes, 'Hayi Suyi İ şten Kovul­
.
d u ' üzerine» baş l ı k l ı bir makale yayınland ı . Gerçekte biz­
zat Mao ta rafı ndan yazılan bu maka lede, Vu Han, 1 960'
ların başında. büyük toprak ağaları n ı n ve kulakları n ce­
za yasasını geri geti rmeye çabalayan bir «haydut» oldu­
ğ u iddiasıyla suçlanm ıştı . Bu, Maocu grubun. 'Parti için­
deki olumlu güçlere karş ı politik bir savaşımı başlatma­
s ı n ı n işa retiyd i .
C K P M K'nin Askeri Komisyonunda, « Kültür Devri mi»
nin sorunlarıyla ilgilenecek bir askeri g ru p oluşturuldu. Bu
g rubun toplantı larından biri, Çiya ng Cing'in ( 1 ) başka n l ı ­
ğ ı nda, 2-20 Şubat 1 966 ta rihleri a rasında Şang hay'da ya­
pıld ı . Bu toplantının belgeleri. Maocu g rubun, planlı bir

zılmaktaydı : «Hayi Juyi İmparatoru suçlamıştı ve her yerde ona


sempati duyan, onu destekleyen kimseler vardı. • MK. nin yayın or­
ganında yer alan bu makale, kuşkusuz M ao'yu eleştirmeye yönelikti.
( 1 ) Mao'nun dördüncü karısı olan Çiyang-çing, geçmişte başarısız bir
Şanghay artistiydi. Çin komünistlerinin onun karanlık geçmişini çok
iyi bilmeleri nedeniyle o zamana kadar politika sahnesine çıkmaya
yüzü yoktu. Bir zamanlar ÇKP MK Çiyang-çing'in politik faaliyette
bulunmasını yasaklayan özel bir karar bile çıkarmıştı.

82
« Kültür Devri mi» içinde orduya belirleyici rol verme g ırı­
şim inde bulunduğu gerçeğini yansıtıyord u . Ordu üzerinde
Maocu deneti mi g üçlend irmek amacıyla, başta CKP M K
sekreteri, Devlet Konseyi Başkan yard ı mcısı v e C i n Halk
Kurtuluş Ordusu Baş komuta nı Lo Juyi-Cing olmak üze­
re, ordunun üst kademelerinde bir «temizlik» ya pıld ı .
Bel i rtmek gerekir k i , muha lefet, Mao'nun eylem leri­
nin getirebi leceğ i teh l i kelerin farkı ndayd ı . Tüm parti tar­
tışmaları n ı n kura l la ra bağ l ı s ı n ı rları içinde, kaosu ve anar­
şiyi önlemek amacıyla « k ültür devrimi» ni uygun bir şeki l ­
de baş latma çaba la rına g i rişildi. Pa rti'nin M erkez Komi­
tesi ve Merkez Komitesi çerçevesinde ol uştu rulan « Kül­
tür Devrimi»yle görevli g rup adına Liu Şao-Şi, Teng Hsiao­
Ping, Peng Cen ve diğer yöneticiler. « Kültür Devrimi'nin
a ktif g ru p ları n ı » , « Kültür Devri m i » n i denetleyecekleri böl ­
gelere gönderdi ler. Bir süre için. bu g ruplara katı lan ko­
münistler. M ao'n u n yerel izleyicilerinin Parti ve devlet
d üşmanı eylemlerini başa rıyla engel ledi ler. Bu başa rıyı,
bölgelerdeki kom ün istlerin ve e mekçi halkın bu g ruplara
sağ ladıkları destek mümkün k ı l mıştır. Anca k Mao, vakit
geçi rmeden bu yen ilginin öcünü a l d ı .
1 6 Mayıs 1 966'da, « Kültür Devri mi için görevlendiri­
len, Peng Cen başka n l ı ğ ındaki CKP M K'ye bağ l ı grubun
dağıtıl masına ve yen i bir grubun oluşturu l masına i l işkin
bir MK « raporu» onayland ı . Böl gelere gönderi l m iş olan
çalış m a g ru pları birdenbire geri çağrı ldı. Bunu, CKP M K
Pol iti k Bürosu üyesi Pen g Cen'e ve onun başka nl ı k etti­
ği Pek in Bölgesi Parti Komitesi'ne ( 1 ) karşı başlatı lan yay-
( 1 ) M ao'nun önce Pekin örgütüne saldırması bir raslantı değildi. Ona
karşı merkezi parti organları içinde en güçlü muhalefet oradaydı.
Liu Şao-şi, Teng Hsiao-ping ve Peng Çen Pekin Parti Örgütü'nde
büyük nüfuz sahibiydiler. Pekin'deki Halkın Günlüğü gazetesi, Kızıl
Bayrak dergisi ve diğer ÇKP'nin merkezi yayın organları Vu Han
ve piyesinden yana olmalarında açıkça görüldüğü gibi, Maocu gruba
karşı kesin bir tavır almışlardı.

83
g ı n bir kampa nya izled i . 4 Haziran 1 966'da , Pek i n Bölge­
si Parti Komitesi n i n yeniden örg ütlenmesine ve yeni sek­
reterl eri n i n atanmasına i l işkin bir M K kara rı yayı nland ı .
Bunun hemen a rdından, Pekin'deki oku l l a rda Parti 'ye kar­
şı «Şok böl ü k leri» oluşturul maya başla nd ı . « Kültür Dev­
rimi» için hazırl ı k dönemi böylece ta mamlanmış ol uyordu.
Mao ve izleyici leri, yeni askeri birl i k leri Pekin'e ça­
ğ ı ra ra k Pekin'deki « Kızıl mu hafız» böl ü klerini harekete ge­
çirdikleri s ı rada M K'sinin genişletil miş otu ru munu topla­
maya ka ra r verdi ler. Böyleli kle, Partinin en yüksek yöne­
tim organlarındaki politik muhal ifleri üzerinde kesin bir
üstü n l ü k kaza naca klarını ve on lara CKP MK adına « Kül­
tür Devri m i » n i onaylataca klarını umdu lar. M K'nin 1 1 . B i r­
leşik otu rumu 1 -1 2 Ağustos 1 966 tari h l eri a rasında Pe­
kin'de topla nd ı .
Oturum sırası nda Mao, « Ka ra rgô hları bombard ı ma n
ed i n ! » adlı ünlü çağrısını yayınlad ı . Bu çağ rıda Mao, « bu r­
juva karargöhları » olara k damga lanan merkezi ve yerel
Pa rti orga nları n ı n dağıtılmasını istiyord u .
Ü l kede terörün baş ladığı bir s ı rada M a o ve izleyici­
leri, M K'nin diğer yönetim organlarıyla birleşik otu ru mun­
da, muhaliflerine ka rşı açı k bir sa ldı rıya g i riştiler. «Kızıl
muhafız» böl ü kleri oturum yapı l d ı ğ ı bina n ı n koridorla rına
yerleştiril m iş le rd i . Oturumun sonucunda, Parti yöneti min­
d e büyük örgütsel ve kişisel değ iş i k l i k le r ya p ı l d ı . Lin Piao,
CKP M K'nin tek Başka n Yard ı mcısı oldu. Ancak, Lin Şao­
Şi ve Teng Hsiao-ping g i bi kişilerin Pol itik Büroda kal ­
maları , otu ru mun, Partide Maocu yönetimi oluştu rma sü­
reci içinde ya l nızca bir geçiş aşaması olduğunu göste­
riyordu.
1 1 . Birleşik otu ru mun kara rları , Mao ve izleyicileri n i n ,
CKP M K adına, «Kültür Devrimi» n i n i l a n ı pa ravanası n ı n
a rd ı nda Partiye ka rşı g i riştikleri geniş ça plı sa ldırıyı meş­
rulaştırmak anlamına gel iyord u . Otu rumdan hemen son ra ,

84
Mao'nun sek reteri Cen Po-ta ve karısı Ciya ng-Cing ta ra­
fından denetlenen, CKP M K'ne bağ l ı , « Kültür Devri nı i 'yle
görevl i g rubııa özel yetkiler verildi. CKP M K, pratikte en
üst yönetici organ olma özel l i ğ i n i yiti rdi. Onun yeri ni,
<\ K ü ltür Devrimi'yle görevl i g rup» a l d ı . Böylece, Parti or­
ganları na karşı yığınsa l saldırı ların düzen lendiği, pek çok
gazetenin ve derg i n i n kapatıldığı ve toplumsal örgütlerin
dağ ıtı ldığı « Kültür Devri miıı n in iki nci aşamasına girildi.
Ü l kede bir kaos h ü küm sü rüyordu. Okullarda öğ re­
nim du rd u ve çeş itli bölgelerden gençler Pek i n 'e akın akın
gelmeye boşladı lar. « Kızıl muhafızlar» ı n çeşitli toplantıla­
rı nda. Mao, Ciyang Cing ve « K ültür Devrimiyle görevli
g rubıı u n diğer temsilci leri. « merkez komitesi propaganda
büroswı n un ve «eski Kültür Ba ka n l ı ğ ı n ı n dağ ıtı l ması, Par­
tinin ve devletin önde gelen pek çok temsi lcisinin «de­
ğ işti ril mesi» çağrısı nda bulundular. Önem l i yönetici ler, Pe­
l< i n 'deki ve diğer Cin kentl erindeki stadyu mlarda yığ ı n la r
ta rafından yarg ı landılar.
Bur:un sonucunda, 8. Kongre 'de seçilen M K'nin üçte
ik isi fi ilen görevlerinden çek ildi ler. Pol itik Büronun asil ve
yedek üyeleri nin yarısından faz lası, «Mao'nun düşma n ı »
olarak da mga landı. 9 Cin ma reşa linin sekizi, hemen he­
men tüm ba kanlar ve Çin Devlet Konseyi M erkez Büro­
sunun Başkan ları gözden düştüler. Yerel orga nlar ve k u­
ru luşlar do örgütlü bir saldırıya ma ruz kald ı l a r.
Pa rti. Mao ve g rubu tarafından örg ütlenen ve « her
şeyi hedef tuta n baş kaldırı eylemleri» s ı rasında çok zor
d u rumlara d üştü. Fa brikalar ü retimi durdurdu ve ma mul
mal stokları eri meye başladı. Şang hay'da ve diğer Cin
kentlerinde işçiler, « Kültür Devri mi» ne karş ı y ı ğ ı nsal kam­
panya lar başlattılar. Bu sıralarda, 1 1 mi lyon kişin i n ka­
tıldığı ve dağıtı l ması için « Kızıl muhafızlanı a başvurduğu
sekiz yığı nsal miting ya p ı l d ı . Bu miting lerde « Kızıl muha­
fızlar» « Başkan Maoıı nun bütün düşmanları na karş ı kaba

85
ve acı masız bir savaşım vermeye zorla ndı lar. Mao. pol i­
tikasını gerçek leştirmede benzer bir yığınsa l destek ya­
ratma k a macıyla « Kızıl muhafızlar» a gereksi nim duyuyor­
d u . Ordunun görevi her türlü d i reniş çabasını bastırmak­
tı. « Kültür Devri m i » n in Ocak 1 967'de başlayan bir sonra­
ki aşamasında, a rtık böyle bir «görev böl üşümü» ne gerek
kal mamıştı . Mao a rtı k tama men orduya dayanıyordu. Bu
yüzden de, maskesini atmış, «yığınları n h a reket cizg isi» ne
i l işkin spekülasyonları bir yana bıra kmıştı ve yeni i ktidar
organları oluştu ruyordu. Böylece « i ktida rı alma>> denilen
dönem başlamış ol uyordu.
Maocula r, «devrim komiteleri» ni -Cin Anayasasında
yer a l maya n yerel i ktida r organlarını- yaratma görevinin
başladığını ilan ettiler. Maocuların a maçları acısından
« Devrim Komiteleri» , Parti kadrolarından, denetleme göre­
vini üstlenmiş askerlerden ve yığı nları n L temsilcilerinden
oluşan «Üclü Bağ laşı k l ı ğ ı n » bir sonucu olGJca ktı. Mao.
Cin'in üstün devlet olma a maçlarına uygun bir şeki lde,
Parti nin, ordunun ve halkı n şoven bir düşünce etrafında
bi rleşerek savaşım yürütmelerini öngörüyord u . Böylesi bir
d üşünce çerçevesinde, kenetlenmiş bir topl u msal bütün­
lüğe kavuşacak olan Çin'in yeni pol itik yapısı ya ratıla­
caktı.
Yerel «devri m komite leri » n i n , kuru l ması, 1 S68'in son­
ba harı nda ta mamland ı . Askerler, bu komitelerin yön l endi­
ril mesi rol ünü üstlenmişlerd i .
Kas ı m 1 968'de C K P M K, 1 2. geniş leti lmiş otu ru munu
açtı . Bu otu rumda, Liu Şao-Şi'nin « Pa rtiden ebediyen
uza klaştırı ldığı» ve hatta Parti-d ışı görevlerinin tümünün
geri alındığı d uyuru ldu. Birleşik otu ru m, « Kültür Devri mi»
nin son uçlarını meşru laştı racak olan CKP'nin yeni kong­
resine hazı rlık dönemini büyük bir elçabukl uğuyla baş­
lattı.
1 2. Plenu mda a l ınan bir kararla, Mao'nun ve 14 a r-

86
kadaş ı n ı n ol uşturuğu « P roleter Karargah ı » , ü l kenin en üst
d üzeydeki yönetim işl evi n i n devred ildiği bir organ duru­
muna yü kselti ldi. «Proleter Karargah » ı n yer alan bir avuç
insan, Mao'nun özel bir g üven duydu ğ u yandaş larıyd ı .
Bunlar a rasında L i n Piao v e karısı Yeh C ü n , Mao'nun karı­
sı Ciang Cing, Mao'nun sekreteri Cen Po-ta ve yine Mao'
nun damadı Yao Vun-yüan ile Mao ai lesinin diğer üyele­
ri bulun uyordu.
«Kültür Devri mi>ı n in ikinci aşamasının sonuçlarını de­
ğerlendi ri rken. Cin'de Mao'nun askeri-bürokrati k d i ktatör­
l üğünün kurulduğunu bel i rt mek yerinde olacaktır. Böyle­
ce, ordunun devlet yöneti mine katı ldığı açık bir kişisel ik­
tidar re j i m i gerçe kleştiri l m i ş old u .
CKP'nin 9 . Kongresi Nisan 1 969'da ya pıld ı . B u Kong­
re, « K ültür Devri mi» sırasında, Pa rtinin ve halk i ktida rı­
nın yönetici orga nları n ı n dağ ıtı l ması nı ve Mao'nun pol iti­
kasına karşı çı ka n Parti üyeleri nin yönetimden uza klaş­
tırı l masını onayladı ve meşru laştı rd ı . Kongre, Marksçılık­
Leninciliğin düşmanı olan ve Mao'nun askeri-politik dokt­
rinini ol uşturan Maoc u l uğ u Pa rti'nin ideoloj ik, teori k ve
ö rg ütsel te meli olara k kabul etti .
Mao'nun ba şını çektiği bir avuç insan, nasıl olup ta
d i ktatörl üğünü kurmayı başa rmış ve çoğ u n l u k üzeri nde
hege monyasını gerçekleşti rebi l m iştir?
Bunun birinci nedeni Mao'ya karşı olan çoğ unluğun
·örg ütsüz olmasıyd ı . « Kültür Devrimi>ı nden etk i l enen CKP'
nin üst d üzeydeki yönetici leri Mao'nun karşısına. i l keli ve
tuta rl ı bir prog ra mla çıkamamışlard ı . Hatta kendi ka ra r­
ları doğ ru ltusunda k i eski pol iti kaları uya rı nca, birçok ba ­
k ı mdan Mao i le a raları nda karş ı l ı k l ı g üvencelere daya l ı
bağ lar b i l e kurmuşlard ı . O n l a r sosya l izmin somut içeriği­
nin yorumunda, üstün d evlet şovenizmini deste klerlerken.
Mao'dan ya l nızca ayrı ntılarda ayrı lıyorla rd ı . « Kültür Dev­
cri mi » sırasında, ÇKP'n in, Mao'ya ka rşı ola n üst d üzeyde-

87
ki yöneticileri, yığı nları bu Maocu darbe gırışımıne karşı
örgütleyip, harekete geçi remed i ler. Diğer yanda n M a ocu
propog anda n ı n etkisi altında kalan e mekçi yığınlar, M ao­
cular tarafı nda n ÇKP'nin ol umlu g üçlerine, Pa rti'nin ve
halk h ükü metinin organları na karşı savaşıma sürüklendi­
ler.
Maoc u rej i m i pekiştirmeyi a maçlayan süregen pol itik
kampanyalar. ülke içi isti kra rsızl ık, g eleceğe g üvensizlik,
ekonomi k kaos ve emekçi halkın a ğ ı r yaşam koşulları gi­
bi « Kültür Devri m i » nin ya rattığı tüm olumsuzl uklar, Çin
emekçi yığınları a rasında bir huzursuzluğa neden ol muş­
tu.
1 973'ün Ağustosunda toplanan CKP'nin 1 0. Kong re ­
s i n i , « Kültür devri minin kazanı mları n ı » savun mayı a maç­
l ayan birçok pol itik kampa nya izled i .
« Kültür devri mi h e r yedi sekiz yı lda bir yinel enmeli­
d i r» . Mao'nu n bu sözü, onun «fik i rlerinin» başl ıca öze l l i k­
leri nden biri ol maya d eva m etmekted ir. Ayrıca, 1 6 Mayıs
1 976'da Kültür Devri minin 1 0. yı ldönü münde Halkın Gün­
l ü ğ ü nde yayı nlanan bir başyazı «yüz yı l , hatta bin yıl son­
ra da devrime gereksi nim duyulacak mıdır? Evet, dev­
rim kayıtsız şartsız gerekli olaca ktı r. Halkın bir kesimi ş u
y a da bu şekilde bastırı laca ktır. Sı radan memu rlar, öğ­
renciler, işçiler, çiftçiler ve aske rler daha kuvvetl iler ta­
rafından ezi lmek istememekted i rler. İşte bu yüzden onlar
bir devrim istiyorla r. Bin yıl sonra da çelişkiler olmaya­
cak mıdır? Kuşkusuz olaca ktı r» d i yordu.
işte, Maocuların Cin ulusunun geleceğ i ne il işkin fi­
kirleri bu nlard ı .

« Kızıl Muhafızlar»

Mao, Partiye ve hiç bir zaman g üvenmed i ğ i d evlet


aygıtına karş ı planlı savaşımda, vurucu bir güç olara k
gençlikten yara rlanma fi krine uzun zaman bağ l ı kal mıştır.

88
Ü l kede devri min utkusundan sonra doğ a n gene Çin
kuşağı. kend isini bir dön ü m noktası nda bu ldu. Devri mi ut­
kuya u laştırmış olan babaları n ı n kahraman l ı ğ ı n ı n canlan­
d ı rd ı ğ ı heyecan ve d evrimci romantizm duyg u ları hızla
yok oluyord u . Maocu pol itika n ı n başa rısızl ı kları ü l kede
ekonomik kaosa ve açlığa neden ol muştu. Sosya lizmin
parlak geleceği oldu kça uzakta görün üyord u . Gençliğe
yoksulluğun iyi olduğuna i l işkin Maocu fi kirler aşı la nmak­
ta ; özveri, acı çekme ve savaş için hazırl ı k ya pması öğ ­
retilmekteyd i . Gençlik alça kgönül l ü l ü kle. kuşkuyla ve
Maocu luğa uymayan her şeye körü körüne kızg ı n l ı kla do­
luydu. Kafa larına sınıf düşmanlarını her yerde a rayı p bul­
ma ve tıpkı «suya düşmüş bir köpek» gibi onların işleri n i
biti riverme fikri soku l muştu .
İç i nd e bulundukları durum. gençl iğin önemli bir ke­
simini, öze l l i k l e de öğ renci gençl iği haya l k ı rı klığına uğ­
ratmışt ı . Genç l iğ i n geleceğe i l işkin hiç bir umudunun kal­
maması gerçeği, kötüleşen maddi durum, bitip tükenme­
yen pol itik kampanyalar, geçerli ahlak a n layışı haline ge­
len i k iyüzl ü l ü k ve ü l kedeki genel korku orta mı. gençl i k
a rasında bile umutsuzl ukla ve doyu msuzlukla dolu b i r ruh
ha l i yaratmıştı . Tüm bunlar. ül külerin yitiril mesine neden
oldu, kara msa rl ı ğ ı ve anarşik eğ il imleri doğ u rd u .
Res mi propaganda n ı n etkisi altındaki gençl ik, çekti­
ği yoksu l l u kta n ve acıdan kimi sorumlu tutaca ğ ı n ı bile­
miyordu ama, safla rı başka ldırı eğ i l i mleriyle kaynıyord u .
Mao, gençl iğin b u başka l d ı rı eğilimleri n i kend i gereksinim­
leri doğ rultusunda kullanabileceğ ini hesa plamışt ı . O , bir
yandan gençl i ğ i yüceltt i : «Dünya sizindir. Sizler sa ba h ı n
saat sekizindeki y a da dokuzu ndaki g üneş gibi gençsi­
n iz. Umudumu sizlere bağ la d ı m . »
Diğer yandan da, gençliğe savaşımın hedeflerini gös­
terd i : Çürüdüğü ileri sürülen Parti aygıtı , « burjuva yoz­
laşması» teh l i kesiyle karşı karşıya old uğu i leri sürülen

89
CHC'nin bütün topl u m ve devlet yapısı ve « modası geç­
miş» eğitim sistemi. Art ı k Mao'nun düşmanları . Cin gen e­
liğinin düşmanları oluyord u .
Kuşku yok ki, 5 Ağustos 1 966'da Mao'nuı;ı « Ka ra rgôh­
l a rı bomba rd ı ma n ed i n ! » şeklindeki kışkırtı çağrısı yayı n ­
landığında, Maocu ların «kızıl muhafız» böl ü k le ri nde örgüt­
ledik leri öğrenci genç l i k, bu saldırı n ı n ön saflarında yer
a l m ıştı .
« Kızıl muhafız» örgütleri n i n oluştu ru l ması, bizzat Mao
ta rafı ndan uyg u n bulun muştu . Kırmızı ba ntl ı eldivenleriy­
le, Tien An Men alanına doluşan bir milyon kadar öfkel i
g ence kükreyen bir sesle: « Cok iyi a rkadaşlar, hareketi­
n izin gerçekten önemi büyük . . . » demişti . Lin Piao da M ao'
yla aynı kanıdayd ı : «Sizin proleter devri mci ru h unuzu
azimle destek l iyoruz. Cesur olun ve yürekli bir baş ka l d ı rı
için hazırl ı klı bulunu n ! » d iyordu.
« Kızıl mu hafızlar» yollara döküldüle r. Bunlar uzma n
askerler ta rafından denetlenen, görevleri ne, a raları ndaki
bağ lantı lara, propaganda kampanyalarını başlatmaya ya­
rayan maddi a raçlara, ül keyi baştan başa katedecek u la­
şım a raçlarına ve hatta bazen kend i silahlarına göre bö­
l ü klere ve alaylara ayrı l m ış iyi örgütlü bir g üçtü ler.
Kişisel olara k Mao ve on u n CKP M K'ne bağ l ı olara k
k u rduğu « Kültür Devrimiyle görevli g rup» tarafı ndan ör­
g ütlenen ve yüreklendirilen « Kızıl muhafızlar» . önce «es­
ki olan her şeye karş ı savaşı ma» başladılar; Maoculuğa
uymayan kitapları yaktı lar, yeteri kadar «devri mci » bu lma­
d ı k ları caddelerin adlarını değ iştirdile r, caddeleri ve ev­
leri ya kıp y ı ktılar, eski anıtları yerle bir ettiler ve saygı
duyulan kişil erin meza rlarına sa l d ı rd ı la r.
Ancak kı sa bir süre son ra . Mao'n u n « Pa rti saflarına
sızmış kapita l izmin yolcuları » olara k damgaladığı Parti ve
d evlet kadroları, « Kızıl muhafızlar» ı n sald ı rı la rı n ı n ana he­
defi hal i ne geldi . « Kültür Devri mi» tarihi, pek çok seçkin

90
Parti yetkilisinin ve devlet adamının «Kızıl muhafızlar» ta­
rafından barba rca sa ldı rıya uğramaları n ı n örnekleriyle do­
ludur. Bunun ötesinde işçi ler, pek çok kentte bu yağmacı
sürülere karşı d i renmek a macıyla örg ütlenmeye başlad ı ­
ğ ı nda Mao, « Kızıl M u hafızlar»ı korumak üzere askeri bir­
likleri kullanmıştı ve Maocu propaganda hızla işçilere ve
komün istlere yönel i k suçlamalara ve g özdağ ı vermeye ko­
yul muştu. O dönemde Halkın Günlüğü şöyle yazıyord u :
« Kızıl muhafızla rı n eylemlerine karşı herhangi bir diren­
me, Mao'nun pol itikasıyla bağdaşmayan, aşırı gerici bir
harekettir.»
Oysa « Kültür Devri mi>> n in daha sonra ki dönemleri,
Mao'nun. özel l i kle devlet aygıtı nı dağıtmak ve ülkede kor­
ku ve terör havası ya ratmak isted iği zaman « Kızıl M u ha­
fızlanı ı kulland ı ğ ı n ı göstermiştir. Bu görev başa rıldığ ı nda
Mao, kend ilerini « kültür d evri minin küçük genera l leri» d i­
yen bu ki mseleri duymuyordu. « Kültür Devrimi»nin yen i
aşamasında, ordu açıktan açığa savaşı ma ka rıştı . Yeni ik­
tida r orga nlarının ol uştu ru l masında ana rol , « Kızı l muha­
fızlanı a değ il orduya veri l mişti. « Kızıl muhafızla r» , yerel
yönetim organları na « rahat koltu klan> için savaşmak zo­
rundayd ı lar. Pek çoğ u , kendilerini olayların akışının ta ma­
men dışında buldu . . .
Aynı tarihlerde, « Kızıl mu hafızla r» a rasında, M ao'nun
pol itik h ası mlarınca da d esteklend iği belli olan anti- Mao­
cu eğ ilimli örgütlenmeler ortaya c ı ktı . Bunlar, Mao'nun
sözleri ile eylemleri a rasındaki çeşitl i çelişkileri kullandı­
lar ve Maocuların politik çizgilerinin doğ ruluğu hakkında
kuşkuya d üştüler. « Kızıl M uhafızlar» ı n pol itik kıyımları şid­
detlend i rild i . . . Mao'cu yönetim tarafından CKP'nin M erkez
Komitesi üyeliğ ine kadar getirilmiş olan Pekin ün iversitesi
doçentlerinden Yüan-Zu g i bi, « Kızıl M u hafızlar» ı n en isten­
meyen yöneticileri, peş peşe politika sah nesinden çekildi­
ler.

91
« Kızıl muhafızlar» yapayalnız kalmışlard ı . Uzun süre n
terörlerin hal kta yarattığı hoşn utsuzluk, Cin toplumundaki
bel l i g üçleri n ü l kenin durumunu normalleşti rme çabaları
ve yığın ların Mao'n un tüm buyru k larının doğ ruluğuna bağ ­
nazca inanmaları, Maocu ların, herhangi özel b i r çaba gös­
termeden, « Kızıl muhafızla nı ı n başka l d ı rıları n ı yatıştı rma­
sına ve Mao'nun « Kızıl muhafızlanı ı n k ı rsa l alanlara g it­
meleri gerektiği yol undaki yeni buyruğunu yayı nlamasına
yard ı mcı old u . Bu önlem, ordunun « Kızıl muhafızla nı ı hal­
kın öfkesine karşı korumasından kısa bir süre sonra yine
ordu tarafı nan a l ı nmışt ı .
Aradan yıllar geçti. 40 mi lyon l u k « Kızıl muhafız» ordu­
sunun önemli bir bölümü, kend isini, M ao'cu serüvencili­
ğinin cezasını çekerek «yeni bir eğitim görecek le ri » k ı rsa l
alanlarda bul muştu.
Mao, « Kızıl muhafızla nı la ilişkisini kesin olarak bitir­
mek için, yen i bir örgütün (doğal olara k yeni bir temelde) .
i l k faa l i yetleri « Kızıl muhafızlanı ı n dağıtı l ması olan ve «ge­
ne halkın yığınsal örgütü» diye adland ı rı l a n Cin Komü nist
Genç l i k Birliğinin kurulması yolunda bir direktif verd i . Bu­
gün « Kızıl muhafızla r» , resmen bu Gençlik B i rl iğine bağ l ı .
s ı radan b i r genelik örg ütü durumundad ı rlar.
« Kızı l muhafızlanı ı n yazg ısı, Maocu demagoj iye inan­
mış, Mao'nun uysal bir hizmetkôrı d u rumuna düşmüş ve
işi bittiğinde acımasızca bastırı l mış yiti k bir kuşağın yaz­
gısıdır.

" Parti Herşeyi Denetler»

Yeni tip Kom ün ist Pa rtisi, emekçi halkın en üst dü­


zeydeki sınıfsal örg ütlenme biçimi, prol etarya d iktatörlü­
ğ ü n ü n kuru l masının ve güçlend irilmesinin bir aracıdır. Yö­
neten parti durumuna geld iğ inde o, h a l k ı n savaşımını ör­
g ütlü, pla nlı ve bilimsel l i ğ i kanıtlanmış bir şekilde sosya-

92
l izmin ve kom ünizmin kuru l masına yöneltir. Parti yönetimi,
ekonomi, topl u msal i l işkiler, pol itika, kültür, ideoloji ve
u l uslara rası i l işkiler g i bi topl u msa l yaşa m ı n çok çeşitl i
alanlarını kapsar. L. 1 . B rej nev'in SBKP'n i n 25. Kongresine
sunduğu M K fol iyet ra poru nda bel i rttiği g i bi, partinin yö­
netme ve seferber etme rol ü soyut bir şey değildir. O, ya­
şamın ta kend isi ve bizi m g ü n l ü k pratiğ i m izd i r. Bu yüzden
bugünkü aşamada partinin rol ünün değerlendiril mesi, dev­
rim hareketinin ve yen i topl u m kuruculuğunun temel so­
ru nud u r. Aynı zamanda bu, g ü n ümüzde, Mo rksçı - Leninci­
ler ile Mooculu kdo dahil olmak üzere revizyon izmin türlü
biçim lerinin temsilci leri orasındaki savaşımın öneml i bir
konusudur.
ÇKP 1 921 'de kuruldu. Baş langıçta Parti, 1 ,5 milyonluk
Cin işçi sın ıfı nın ya l n ızca binde beşinden ibaret bir kesi­
mi nce oluşturu lmuştu .
Cin proletarya s ı n ı n yarısı, yabancı sermayenin acıma­
s ızca sömürül mesi altındaki yabancı işletmelerde çalış­
ma ktayd ı . Bu duru m onti-emperya l ist bir ru hun doğ masına
y ol açarken, proletarya ile u l usal burjuvazi orasındaki uz­
laşmaz sınıf çelişkisini zoyıflatma ktayd ı . Bundan başka iş­
çi ler, kırsal olan larla ya k ı n i l işkilerini sürdü rmekteyd i l er
ve bu do g iderek, proletarya n ı n bil incinde köylü ve küçük
burj uva fik irlerinin bir dereceye kadar yeretmesine katkı­
da bulunuyordu.
Cin'de Marksçı yazın fiilen yoktu ve Morksçı l ı ğ ı n ilk
propagandacıları, onun hakkı nda ya l n ızca kaba fikirlere
sa hipti ler.
CKP'nin ortaya çıkması gerçekte, ya ln ızca Ma rksçı
teori üzeri nde örg üt l ü bir çal ı şma n ı n boş la ması ve bu te­
orinin Çin gerçeğine uygula narak, pratikte kanıtlanması
anlamı na gel iyordu.
Bunun bir sonucu olarak, ÇKP'nin kuruluşunun ta ba­
ş ı ndan itibaren güçl ü m i l l iyetçi ve sekter eğ i l i mler kendi-

93
feri n i açığa vurd u la r. Bu eğ i l i mlere karşı savaşı mda CKP
içinde, yandaşları n ı n disi p l i n l i bir proleta rya pa rtisinin ya­
rat ı l masını savunduğu, proleta rya n ı n sınıf bilinçli pol iti k
çizgi si örg ütlen meye başladı.
Çinli kom ün istler CKP'nin kuru l uşunun i l k günlerin­
den itiba ren, Parti içinde sağlam Ma rksçı bir özü n yara­
tı l ması nı sağlayan Kom i ntern 'in büyük desteğ i n i görd ü ler.
Komi ntern 'in ya rd ı mıyla CKP, Cin devriminin sorunları n ı n
çözüm üne, temelinde doğ ru Marksçı kon u m lardan ya klaş­
t ı . O sırada Parti yaşa m ı na demokratik merkeziyetçilik i l ­
kesi yol gösteriyord u . Pa rtideki proleter oranı i s e yıldan
yıla a rtıyord u . 1 927'de Parti n i n , ya rısı proleter olan 58.000
üyesi olmuştu.
1 927'deki gerici Çan Kay-şek da rbesinden sonra CKP.
yeni rejimin sa ldırıları n ı n baş hedefi haline geldi. Üye sa­
yısı 1 0.000'e d üştü. Parti işçi sınıfı taba n ı n ı yitirdi ve yer­
altına geçmek zoru nda kaldı. Bu duru m kentlerde Parti
faa l iyetlerinin önem l i ölçüde zayıflaması sonucunu doğ u r­
d u . Pa rtinin temel çalışmaları. deneti mi altı nda bulunan
uza k kırsa l alanlara kayd ı . Böylelikle Parti, işçi sınıfı ndan
kopup köyl ü lerle bütünleşmeye baş lad ı . Bu da, devrimde
proleter hedeflere veri len öncel i ğ i n yitiril mesine ve bir
« köyl ü» çizgisi nin ortaya çıkmasına yol açt ı .
D a h a sonra u l uslara rası kom ün ist hareketin , di k kati­
n i özel l ikle faşizme karşı savaşım üzeri nde oda klaştı rma­
sı yüzünden. CKP ile Komi ntern a rasındaki ilişkiler zayıf­
lad ı . Bütün bunlar. Mao tarafından hara retle savu nulan
küçük burj uva mil liyetçi liğinin CKP içinde a ğ ı rl ı k kaza n­
mas ı n ı n koşul ları n ı yaratıyord u . O zamandan başlaya ra k
Mao, « Pa rti her şeyi denetler» i l kesin i , 1 941 'in Sonbaha­
rı ndan 1 945'e kadar sürdürülen ve « D üzenleme Kampa n ­
ya ları» den i len kampanyalarda açı kça ortaya koyduğu «fi­
k i rl er» i n i beni msemeye nlere karşı yürüttüğ ü acımasız sa ­
vaşı m ı n bir a racı ola ra k kullandı. 1 949'da CKP, yapısı ba-

94
k ı mından acıkça, içi nde yal nızca yüzde üç ora nında iş­
çinin bulunduğu bir k öy l ü partisi haline gel mişti.
M ao'nu n kiş i l iğ i n i n putlaştı rı ldığı ve « M aocu fikirlenı in
Partinin ideoloj ik platformu olara k ben i ms endiği CKP'ni n
7. Kong resi ( 1 945) , küçük-burjuva mill iyetçilerinin i ktida rı
aldık larını resmen onayla m ıştı .
Ülkenin o za manki durumu ve bununla birl i kte Cin
halkı n ı n devrimci coşkusu, küçük-bu rjuva m i l l iyetçilerini,
devri m savaş ı m ı n ı n a na yön ünü izlemeye zorlamıştı .
Sosyal ist devlet kurucu luğ unda Sovyet yardı mları n ı n
gerekl i l iğ i gerçeğ i v e SBKP'nin 20. Kong resinin etki leri,
Mao'nun geçici bir geri adım atmasına yol açmıştı . Bu da
Cin komün istlerinin, 1 956'da, « maocu fikirlenı in redded il­
diği ve CHC'de sosyal ist bir toplumun k u ru l ması nın, doğ­
ru M o rkscı-Leninci temel lere daya nd ı rıldığı CKP'nin 8.
Kongr-esini toplamaları n ı olanaklı k ı l d ı .
CKP'nin 8. Kong resi, Parti içindeki M orkscı - Leninci­
lerin etkisiyle, Parti yöneti mine i l işkin şöyle bir karar al­
dı: « Merkez Komitesi, merkezi devlet kuruluşları n ı n ve u l u­
sa l bi r öneme sa hip olan halk örgütlerin i n faal iyetlerine,
bu kuru l uş ve örgütler içindeki Pa rt i l i ler yardı mıyla yol
gösteri r» .
Ancak. böylesi bir duru m Mao'nun özlemlerine ters
d üşüyordu . Mao'nun ta mamen kendi kişil iğiyle özdeşl eş­
tird i ğ i bir « Porti»ye «tü m ülke halkını bağ l ı k ı l mak» an­
layı ş ı n ı n Parti yöneti mine egemen olması, despotik Mao­
cu yöntemlere daha uygundu.
8. Kongreden hemen son ra Moo, Partiye ideoloj i k
platform olara k kendi fikirleri ni dayatma ve Partiyi her
zaman kend i d i rektiflerine boyun eğen uysal bir hizmet­
kar durumuna getfrme a maçları doğ rultusunda yen i bir
sa ldırıya hazı rlanmak üzere g üçlerini topla maya boşladı.
Bu o moclo Mao, yeni Maocu partiyi oluştu rması na olanak
sağ layacak olan « Kültür Devrimi» dönem ini başlattı . B u

95
süreç, ÇKP'nin 9. ve 1 0. Kong relerinde resmi olara k doğ ­
rulanm ıştır. 1 968'de toplanan 9. Parti Kongresi. Partinin.
sosya l ist ekonominin kuru l masındaki, sosyal ist kültürün
oluştu rulması nda ki, h a l k ı n yaşa m sta ndartları n ı n sürekli
olarak yü kselti l mesindeki. sosya l ist demokrasinin gel işti­
ri lip ilerletilmesindeki ve sosya l ist bir dış politi kanın uy­
g u lan ması ndaki ana görevlerine ilişkin eski anlayışı red­
deden yen i kararlar ald ı . 9. Kong rede Maocular, demok­
ratik merkeziyetçiliğin uygulanmasıyla ve Pa rti-içi demok­
rasinin gel iştirilmesiyle ilgili eski tezleri. milliyetçiliği ve
üstün devlet şovenizmine karşı savaşın zoru n l u l uğ uyla il­
g i l i ka ra rları reddettiler.
« M aocu fikirl er» i n , Pa rtinin progra m ı n ı ve örgütsel
ya pısını yansıta n Maocu pol iti k çizg inin ana i l keleri n i n
resm i formülasyonu, yeni Parti tüzüğ ünün özünü oluştu­
ruyord u . Bu tüzüğ ün ana içeriğ i. Partiyi, « Mao'nun fikir­
leri n i uygula maya » ya rayan bir a raç ve onun k işisel ikti­
darı n ı n uysa l bir h izmetkarı durumuna dönüştürmeye yö­
nelikti. Gerek Pa rti, gerek hükümet ve gerekse ordu, tü­
müyle Mao'nun ve ona bağ l ı küçük bir grubun eline geç­
mişti. Bu, «Parti herkesi yönetir» şekl i ndeki Maocu ilke­
nin pratik uygulamasıyd ı .
CKP'nin kuru l uşunun 53. yıldönümünde Halkın Gün­
lüğünde yayınlanan « Pa rti Her şeyi Denetler» başlıklı ma­
ka lede şöyle den iyord u : « Ü l kenin dört bir ya nı nda ve tüm
alanlarda; ister Partinin ve hükümeti n, ister yığın örg üt­
lerinin, isterse kültür ve eğ itim kurumları n ı n olsun, tüm
faal iyetleri tamamen Pa rti 'nin deneti mi altı ndadı r» .
1 975'te kabul edilen yeni Anayasada, devleti n . H a l k
Kurtu luş Ordusunun v e Ulusal Halk Kong resinin Parti ta­
rafı nda n denetleneceğ i bel i rti l miştir.
« Parti her şeyi denetler» belg isiyle form üle ed ilen
Maocu anlayış ı n Cin'deki pratik uyg u laması. bu belg inin
demagoj ik kara kteri ni pek iştirmekted ir. Mao. CKP'nin Cin

96
h a l k ı n ı denetleyen bir merkez olduğu ve « Pa rti nin her şe­
yi denetlediği» yol undaki tüm idd ia ları na rağ men, kendi
politikası ve «fikirlen> i Parti üyelerince onaylanmadığı du­
ru mlarda hemen Partiye sa ldı rmaktadır. CKP'n in ta rihin­
de çok sık yaşa nan ve Partide bir «temizl i k » , bir yığı nsal
öç a l ma anlamına gelen « Düzenleme Kampanya la rı » , ya l ­
nızca bu gerçeği doğ ru lama ktad ı r. Mao, « Kültür Devri mi»
nin başlangıcında yaptığı « Ka rargahları bomba rd ı ma n
e d i n ! » çağrısıyla da yine, Pa rtinin dağ ıtı l masını amaçla­
mıştı .
« He rkes Parti n i n birleşi k yöneti mine bağ l ı olmalıdır»
şek l i ndeki form ülasyon, CKP'nin 1 0. Kong resi'nde kabul
ed i len tüzük içinde yer a l mış olup, Mao'nun, Pa rti örg ü­
tünün g ücüne. Partinin yığınlara yol gösterebi leceğ ine
inanmad ı ğ ı n ı ortaya koymakta ve böylece de. yukarıdan
aşağ ı ya herkese zor yol uyla « Pa rtinin bi rleşik yönetimine
bağ l ı olma» görevini dağ ıtmaktadır.
Cin'de bugün Parti yöneticileri, ya devlet memu rlarının
yerine geçmekte, ya da Parti işl eri ile devlet işlerini birleş ­
ti rmekted irler. Bu d u rum, tüm i ktida rı tekel inde bulundu­
ra n Parti nin, gerçekte devlet ayg ıtının da yeri ni a l masıy­
la bir Parti devleti sisteminin doğ masına yol açmıştı r.
« Kültür Devri mi>ı nden son ra , « Parti her şeyi denet­
ler» bel gisinin yaşa ma geç i ri l mesinin sorumluluğu, yöne­
tici Parti orga n larına -Ordu tarafından yeni kuru l muş olan
yerel parti komitelerine- veril miştir. 1 971 'in Ağustosunda
kurulan Parti komitelerinde. 29 sekreterin 22'sini ve 1 58
yönetic inin yüzde altmışını askerler ol uştu ruyordu. De­
mokratik merkeziyetç i l i ğ i n genel olara k kabul edilen ku­
r a l l a rı yerine. Parti organla rına, kesi n boyun eğ me teme­
line daya l ı kaba askeri bir disiplin sok u l m uştu . Parti ko­
mitel erinin toplantı ları . «ya l nızca bir tek konuşmacı nın»
(ya n i birinci sekreterin) yeraldığı forumlar haline dön üş­
türül müştü . Ordu çeş itl i yörelerde büyük güç kazanmıştı .

97
1 973'te toplanan 1 0. Kongrede kabul ed ilen Parti tü­
züğüne ba kıldığı nda bunun içinde, Parti nin rota s ı n ı n ve
pol itikası n ı n kimin ta rafından bel i rleneceğine i l işkin bir
açıklamanın bulunmadığını görmek zor değ ild ir. Öte yan­
dan bu tüzük temel örgütlerin ya l n ızca « Pa rti pol itikası­
n ı yayı mlayıp, uyg ulamakla ve Parti kara rla rı n ı yaşama
geçi rmekle görevli» olduğunu söylemekted ir. Bu duru m
tüm Parti politikası nın, M ao'nun başka n l ı k ettiğ i üst d ü ­
zeydeki küçük b i r g rup tarafından bel i rlenmeye deva m et­
tiğ i n i göstermekted ir. Yani Mao sınıf d i ktatörl üğünün ye­
ri ne, Partiden kopmuş bir g rubun di ktatörl üğünü getir­
miştir.
Görül üyorki Mao Partiyi, işçi sınıfına karşı soru mlu­
l u kları n ı n bilincinde olan, bu sınıfın pol iti k uya n ı k l ı l ı ğ a sa­
h i p ö rg üt l ü bir öncüsü d u rumuna değ il, işçi s ı nıfına yu­
karıdan ba kan, tüm halkla v e d evletle ilişkilerinde bir dik­
tatör gibi hareket eden, on ların ta m a me n dışı nda bir g üç
haline dönüştürm üştür.

« Üçlü Bağlaşıklık»

« Üçlü bağlaşıklık» deyimi i l k kez « Kültür Devri mi» sı­


ras ı nda ortaya cıktı. O g ünlerde Halkın Günlüğ ü'nde yer
a l o n bir yazıda şöyle denil iyord u : « İ ktida rı ele g eç i rme
savaş ı m ı ndaki en önemli etken, ş i md i , 1 ) Proleter d evrim­
ci g rupla rı n temsilcileri nce (yani « Kızıl muhafızlar»ca -ya­
zarın Notu), 2) Sözü ed ilen bölgelerde kurulu Çin Halk
Kurtu l u ş Ordusuna bağ l ı birimlerin temsilci lerince ve 3)
Parti aygıtı nın yü rütücü devrimci kadrolarınca oluştu rulan
üçlü bağlaşı k l ı ktır.
« Proletarya n ı n gerçekten g üçlü birl i ğ i n i n sağ la n ma ­
s ı , pol iti kanın, mal iyenin v e eğ iti min, Parti içindeki bir
avuç kapitalist eğilimli kişilerin fiili denetiminden kurta­
rı l ması, iktidarın g üçlendiril mesi ve savaşımda n ihai ut-

98
kunun kazanılması, ancak bu üçlü bağ laşıklığın kurulma­
sıyla mü mkündür. Kesi n l i kl e söylenebil ir ki, bu soruna doğ ­
ru bir çözüm bulunmaksızın iktida rın ele geçirilip koru n­
ması mü mkün değildir» .
B u görüşe göre, Partiyi, d evlet aygıtı n ı ve kend i lerini
destekleyen orduyu tasfiye etmiş bulunan « Kızı l muhafız­
l a r» , rej i me bağ l ı l ı k duya n eski kadrolarla birleşecekler
ve yeni i ktida r organları n ı - «devrim komiteleri ni»- yara­
taca klard ı r.
Maocu lara göre «devri m komiteleri » n i n başa rıyla ça­
lışmaları n ı n başka bir gerekli koşu lu, H a l k ı n Günlüğünde
yazı ldığı şeki lde, « üclü bağlaşı klığın» sağ lamlığını g üven­
ce altına a lacak «güçlü devrimci bir birl iğ i n » k u ru l ma­
sıydı.
Ancak pek cok d i rektife ve çağ rıya rağ men. «devrim
komiteleri» nde gerçek bir «bağlaşıklık» oluştu rulamamış­
tır. «Üçlü bağlaşı k l ı k » a katı lan her grup, « Kültür Devri­
mi» nde en üstün yere kendisi nin layık olduğunu düşün­
müş, buna bağ l ı olara k ta i ktidar ve sayg ı n l ı k acısından
diğerlerinden daha büyük bir paya sahip olmak istemiş­
tir. Mao'nun « i ktidar namlunun ucundadı r» sek l i ndeki bel­
gisine dayanara k , « d evrim komiteleri>ı nde yer alan asker­
ler tüm i ktidarı ele geçirme hakkını kend i lerinde gördü­
ler. Daha sonra Parti kad roları, kendi eski meslektaşla­
rına « Kızı l M u hafızlar» ı n nasıl barbarca sa ldırdı kları n ı gör­
melerine rağ men, buna karşı h iç bir tepki göstermemiş­
lerd i r. Hiç bir ya ratıcı faa l iyette bulunma yeteneğ i n i ka­
zana mayan ve ya l n ızca yıkıcı eyl emleri yöneten « Kızıl mu­
hafızla r» , «devri m komiteleri>ı nde g üçlerini a rtırma k n iye­
ti ndeyd iler. Ama, « üc l ü bağ laşı k l ı k » ta yer alan diğer iki
g ru p, « Kızıl Muhafızlar» ı n kend ileri ne d uydu ğ u düşman­
lık ölçüsünde, « Kızıl M uhafızlanı a karşı düş manca duy­
gular besl iyorlard ı .
Tırmanan bu eğ ilimler, son u nda « Kızıl muhafızlanı ı n

99
«devrim komitel eri » nden g iderek uza k laştı rı l maları na ne­
den oldu. Ya n i «üçlü bağ laşı k l ı k» gerçek leşti rilemed i . Ama
Maocu pratikte sık sık görüldüğü g ibi, Cin yönetimi tü­
k ü rdüğünü ya lamamak için, «üçlü bağlaş ı k l ı k» g eveleme­
leri nden vazgeçmedi ve ona yeni bir biçim vermeye uğ­
raştı. Nitekim, 1 973'te toplanan CKP'nin 1 0. Kong resinde
Pekin yöneticilerinden Vang Hung-Ven , Parti tüzüğü nde­
ki değ işikli klere i l işkin raporunda şöyle söylemiştir: « Her
d üzeydeki yönetici orga nlar, 'üçlü bağ laşı k l ı k' i l kesi ne gö­
re, yani yaşlı , orta yaş l ı ve genç kuşak temsi lci leri nin uyu­
mu temel i nde kuru l ma l ı d ı r» dem iştir.
Görüldüğü g ibi, «Üçlü bağlaşı k l ı k » deyimi, CKP'nin
1 0. Kong resinden sonra tamamen yeni bir biçim kaza n­
m ıştı r.
Ancak g ü n ü m üzde bu deyi m, yeni yoru muyla da fii­
len terked i l miştir. « Üçlü bağ laşı k l ı k» deyimi ve bu deyi­
min getirdi kleri, Mao'nun h a l k d üşmanı amaçları na hiz­
metten başka bir anlam taşı mayan serüvenci pol itikasın­
da sözcüklerle, bel g i l erle ve vaatlerle nasıl oynandığ ı n ı n
bir başka kanıtıdır.

« İki Politik Çizginin Savaşımı»

CKP'nin tarihini, Parti içinde varolan « i ki pol itik çiz­


ginin savaşımı» olara k değerlend iren Maocu a n layış.
M a rksçı d üşünceye tama men ters düş mekted i r. M a ocu
görüşe göre, CKP içinde proletarya n ı n Ma rksçı - Leninci
pol iti kas ı n ı n tek temsi lcisi ve tutarlı uygulayıcısı Mao Çe­
Tung'dur. Onun dışı nda kalan tüm seçkin Parti yönetici­
leri, «düşman» , « h a i n » , «sol oportünist» ya da «sağ opor­
tün ist» olarak damgalanmışlardır. Maocular CKP'nin ta­
rihini, « Başkan Mao'nun devri mci çizg isinin sol ve sağ
oportü nist pol itik çizgiler karşısındaki» utkusunun tari h i
olara k yoru mlamaktadı rlar. Bu d a yetmezmiş g ibi on l a r,

1 00
ÇKP içindeki her tür mill iyetçi eğ ilimi ve sa pmayı kesi n ­
likle i n k a r etmekted i rler.
1 930'1ar ve 1 940'1 a r boyunca Maocular, « i ki pol iti k
çizginin savaş ı m ı » anlayışıyla CKP içindeki enternasyona­
list g üçleri ve Kominterni hedef a l m ış l a rd ı . Maocular,
1 950'1erden bugüne kadar CKP içindeki enternasyonal ist­
lere, SBKP'ye ve uluslararası komün ist harekete ka rşı ay­
nı düşma n l ı ğ ı sürdürmüşler ve sürdü rmeye deva m etmek­
tedi rler.
ı<İki pol itik çizg inin savaşı mı>ı n ı n sürek l i yinelend iği
fikrini ortaya atan bizzat Mao'nun kend isid i r. Mao bu «bu­
luşu» 1 971 'in Ağustos ve Eyl ü l ayları nda düzen led iği bi r
i nceleme gezisi s ı rasında form üle etmiş ve şunu söylemiş­
tir: «50 yıllık bir geçmişe sah i p olan Parti miz, bu süre
içinde, sözkonusu pol iti k çizg i lerin on kez tekra rla nan sa­
vaş ı mı na ta n ı k oldu » . Daha son ra Mao, savaşımın baş­
latı l masına yol aça n , bu on sapma hareketini bir bir say­
mıştır. Mao, kendi pol itik çizgisinin kesi n l i k le hiç bir za­
man yanılmazlığı ya rgısının ya nısıra , iktidarı hiç bir ra­
kip ta n ı maya n «doğ a l » bir hak g i bi görmeye duyduğu ka·
ra msarlı kla karışık bir g üven i, başlıca hareket noktası ola­
ra k beni msemiştir. Onun g özünde bu hakka yönelti len her­
hangi bir saldırı, ta rihin akışına ters düşen «yanlış» bir
politik çizginin acık ifadesidir.
Kuşkusuz, M a rkscı-Len inci enternasyonal ist doğ ru ltu
ile k üç ük-burjuva m i l l iyetçi eğilim a rasındaki savaşım tüm
ÇKP tarih inin kara kteristik bir özel l i ğ idir. Mao'nun ağzın­
da gevelediği Parti içindeki on «büyük muharebe» a ra­
sı nda, gerçekten , CKP'nin uluslara rası komün ist hareke­
tin desteğ i n i de a l a ra k savaştığı sapma hareketleri var­
dır. Ancak, Mao ve izleyicilerinin bu savaşı mı kendi kişi­
sel a maçları için kullandı kları da açıktır. Zaten Mao, bu
sava ş ı m ı n hedefi olan pek çok görüşü paylaşmaktay­
dı. O her zaman, M arksçı lafaza n l ı k l a kend ini kamufle et-

1 01
meye çalışan bir küçük-burj uva m i l liyetçisi olara k kal­
mıştır.
Öte yandan, c<Vang M i ng'in pol itik çizg isi» (1 ) . « Kao
Kang olayı» (2) , « Peng Te-huayi olayı» (3) g i bi « sapma
hareketleri» n i n büyü k bir çoğ u n luğu, Maocular tarafından
uyd u ru l muştur.
1 950'1erden itiba re n ÇKP'nin kendi içindeki savaşım,
g iderek a rtan bir şekilde, Maocu kampta yer alan çeşitli
grupların kendi a ra la rında sürüp g iden il kesiz bir sava­
ş ı m haline dönüşmüştür. Maocu luğun her gecen g ü n da­
ha da şiddetlenen bu nalımının bir göstergesi olan bu a c ı k
gerçek, aynı zamanda CKP'nin kendi içindeki savaşı m ı n
nitel iği e l e a l ı n ı rken, özel b i r dikkat gerektirmekted ir. Cün-

( 1 ) Vang Ming (Çen Şao-yu) ( 1 904- 1974) : 1 926'da Partiye üye oldu.
193 1 'de ÇKP MK. Politik Büro üyesi ve MK. Sekreterliğine geti­
rildi. 1 93 l 'den 1937'ye kadar ÇKP'yi Komintern'de temsil etti.
1 932-1 943 arasında Komintern Yürütme Komitesi Prezidyumu üye­
liği yaptı. Sovyetler Birliği'yle dostluğu ve Sovyet deneyiminin sına­
yıp doğruladığı sosyalist kuruculuk ilkelerini savunmuştur. Vang
Ming 1 956'da ÇKP MK 'nin onayıyla tedavi görmek üzere Sovyet­
ler Birliği'ne gitti ve ölümüne dek orada kaldı. Son eserlerinin bir
çoğunda Maoculuğun içyüzünü ve Mao'nun Çin devrimine ihane­
tini sergilemiştir.
(2) Kao Kang ( 1 89 1 - 1 955) : 1 926'da Partiye üye oldu. 1945-1 963 ara­
sında Kuzey-Doğu Çin'de Parti örgütüne ve halk hükümetine baş­
kanlık etti. 1 953'te başbakan oldu. Bir enternasyonalist - komünist
olarak, Sovyetler Birliği'yle dostluğun güçlendirilmesini savunuyor­
du. 1 955'te •Partiyi ve iktidarı ele geçirmek üzere bir oyun tez­
gahlamak •la suçlandı. Daha sonra, resmen, •suçunu itiraf ederek
intihar ettiği • açıklandı.
(3) Peng Te-Huayi ( 1 898) : Partiye 1 928'de girdi. 1945'te Çin Halk
Kurtuluş Ordusu Başkumandanlığına getirildi. 1954'ten 1 959'a ka­
dar Savunma Bakanlığı, Devlet Konseyi Başkan Yardımcılığı yaptı
ve M areşal oldu. 1 959'da •ÜÇ Kızıl Bayrak > politikasına karşı çı­
karak, «Parti düşmanı faaliyetlende bulunduğu öne sürüldü. O za­
mandan beri hakkında herhangi bir resmi açıklama yapılmamıştır.

1 02
k ü, Maocu luğun k u rbanları yaln ızca Parti içindeki olum­
lu güçler ve eğ i l imler olmam ıştır. Her ne kadar Peng Te­
h uayi ve izleyicilerinin Mao'ya karşı eylemleri ta mamen
M a rksçı bir çıkış noktasından kayna klandıysa da, « Li n
P i a o olayı » ve onyı l la r boyu Mao'nun özel sekreterl iğini
yapa ra k onun konuşmalarını ve raporlarını hazırlamış olan
Cen Po-ta'nın görevinden a l ı n ması gibi olaylar, Parti için­
de Maocuların kendi a ralarında sürüp giden tepişmele­
rinin örnekleri olara k değerlend irilmelidir.
CKP içinde «iki politik çizg inin savaşı m ı » n ı n tari h ini
tah l i l ederken, 1 940'1ardan beri niçin çoğ u nlukla Parti'de
olumlu bir çizgiyi temsil eden g üçlerin yenik d üştü k l eri­
ni ya da ancak a rada bir ve çok kısa süreli başarı lar ka­
za ndıklarını sormadan geçemeyiz. CKP içindeki kücük­
burjuva mill iyetçiliğinin tarihsel bak ı mdan geçici utkusu­
nun ana nedeni, ü l kedeki sınıf g üçleri dengesinin olum­
suz bir yapıya sah i p olmasıd ı r.
Maocu politi kanın bir sonucu olarak Parti, işçi üye­
lerin bilineli bir şekilde azı nlığa düşürülmesiyle işci sını­
f ı ndan önemli ölçüde koparı l m ıştı. Daha 1 950'1e rde, « Bü­
yük Hamle» pol iti kasının bir gereğ i olarak büyük köylü
yığınları sanayide istihdam ed ilmek üze re kentlere çağ­
rılmışlar ve bu durum, proleta rya nın, küçük-burjuva köy­
l ü u nsurlar a rasına ka rışarak kısmen de olsa bütünlüğü­
n ü yitirmesine yol açmıştı. « Düzenleme» dönemindeyse.
maddi ü retim ala nında istihda m ed i l miş bulunan iş-gücü­
nün bir böl ümü işlevini yitirdi. Maocu lar, o dönemde ül­
kede varolan ücret sisteminden yara rland ı l a r, işçi sınıfı­
nı kışkırttı lar ve onu, bilineli bir şeki lde gene işçileri yaş­
lı işçilerin, vasıf l ı l a r ise. vasıfsızların karşısına koya ra k
böldüle r.
Köylülere geli nce, onların da çoğ unluğu sözde-dev­
rimci Maocu belgi lerin kurbanı oldular.
O rdunun desteğini sağlamış olan Mac, toplu msa l

1 03
güçlerden bazen birini bazen diğerini, öze l l i kle de küçük­
burjuva köylü katma nlarını kazanma yoluna g iderken; pa r­
lak sözlerle yığ ınları etkileyip gerçekte onları baskı altın­
da tuta ra k, iki sınıf a rasında boca layı p du rmaktadır.
Bununla birlikte, CKP'nin kend i i çindeki «iki politik
çizg i nin savaşımrn ndan çı kan deneyim, özel likle de son
yı l la rı n deneyimi, Maocu g rubun s ü rekli zora başvurma­
s ı n ı n , di ktatörce yöntemler ve baskı uyg u lamasının. Mao­
culuğun gücünün değ i l g üçsüzlüğ ünün ve içine d üştüğ ü
derin ideoloj ik, pol itik ve örgütsel buna l ı m ı n kanıtları ol­
duğunu göstermekted ir.
CKP'nin 1 0. Kong resinin belgeleri, Maocu yönetimin,
Parti içindeki «iki pol itik çizg inin . savaşımı» anlayı ş ı n ı .
Parti üyelerini v e Maocu luğun etkisi altındaki k işileri ide­
oloj i k ve politik ba kı mdan isten i len doğ rultuda, biçimlen­
d i rme ve Pekin yöneti minin gerek ü l ke içindeki gerekse
uluslara rası ölçekteki Marksç ı l ı k-Leninciliğe düşman faa­
l iyetlerini «tari hsel ba kı mdan haklı çı karma» acısından
önem l i bir aracı olara k kulla nmaya deva m etmek niyet­
leri n i açığa vurmaktad ı r.
CKP'nin 1 0. Kong resinde Maocular, « Pa rti içindeki
iki politik çizginin savaşımının uzun s ü receğ ini; bu sava­
ş ı m ı n on kez. yirmi kez, otuz kez orta lığı alevlendirece­
ğ i n i . . . » öne sürd ü ler.
Yine. 4. U l usal H a l k Kongresinin b i ri nci oturumunda.
«iki pol itik çizgi -Marksçı l ı k ile revizyonizm- a rasındaki
savaşımın uzun bir zaman a ra l ı ğ ı n ı kapsadığı dolambaçlı
bi r yol izlediği ve zaman za man çok zorlu bir savaşım
hal ine dön üştüğü» doğruland ı .
Böylelikle M aocu l a r, gerçekte. politikalarının s ü rekl i
şekilde geniş yığınların d i renişiyle karşılaştı ğ ı n ı teslim et­
miş oluyorlard ı . Bugün hangi bel giler a ltında s ü rdürül ü r­
se sürdürülsün yıldı rma kampanyaları, Cin emekçi yığın­
larının. Mao'nun serüvenci pol iti kasına duyduğu hoşnut-

1 04
suzl u k la rı bastıra ma maktad ı r. « İ ki politik çizg ının sava ­
ş ı m ı » ise, CKP içindeki Marksçı-Leninci pol itik çizginin
önüne geçilemez utkusuyla sonuçlanacaktır.

« 7 Mayıs Okulları»

7 Mayıs 1 966'da Mao, Lin Piao'ya, Cin toplumunun


gelişimine ilişkin görüşlerini açı kladığı bir mektu p yazd ı .
Bu mektupta Mao şöyle söylüyord u : « Her C i n yurttaşını.
devletten hiç bir şey beklemeyen ve kend i gereksinimini
kendi karş ı layan bir asker, bir işçi ve bir çiftçi olarak g ör­
mekteyi m » .
O s ı rada pek çok kişi, M ao'nun, da i ma kend isine sa­
dakat göstermiş olan Lin Piao'ya neden böyle bir mektup
yazma gereğ i duyduğunu merak etmişti. Çok kısa bir sü­
re sonra, bunun yal nızca herhangi bir mektup değ i l , ş i m­
d i lerde Cin halkının yaşamı nda önemli rol oynayan yeni
bir d i rektif oldu ğ u anlaşıld ı . Gerçekte bir d i rektif olan bu
mektu ba göre, ülkede «7 Mayıs okulları » adı altında ye­
ni «okullar» kurulaca ktı . Bu iş için eldeki kad rolar görev­
l endirilecekti; çünkü M ao, açıkça, «geniş kadroları be­
d ensel faal iyetlerde görevlendirmek, onlara yeniden öğ­
ren meleri için çok uygun bir fırsat vermek demektir» d i­
yord u .
Devlet yöneti m organları nda, ma l i k redi k u rumların­
da, bilimsel ve kültüre l kuruluşlarda çalışanları n ve top­
l u msa l örg ütlerdeki resmi görevli lerin hepsi, bu oku l l a r­
d a «eğitim» den geçmek zorundayd ılar. Maocu propagan­
daya göre, sözü edi len « eğ itim» yol uyla bu kişilere. «ye­
ni b i r biline aşılanacak» ve bunlarla geniş halk yığınları
a rasındaki kopukluk g iderilecekti.
İ l k «7 Mayıs Okulu» , Hay-Lung-kiya ng bölgesindeki
Lin-ho köyünde 1 968'de kurulan bir devlet çiftliğ iydi. Ay­
nı yılın Ekim ayı na kadar 500'den fazla i nsan orada «eği-

1 05
tim görd ü » . 5 Ekim 1 968 tarihli Ha l k ı n Günlüğü gazete­
sinde yayınlanan, bu okulun «öğrenci» lerinden biri hak­
kındaki bir makale, ya pılan «eğ iti m » i n niteliğine ilişkin
bir fikir verebi l i r. Bu «öğ renci » , sağ l ı k d u rumu iyi olma­
yan yaşl ıca bir ra hipti. Çocu kluğu nda çoba n l ı k yapmıştı .
«7 Mayıs oku luma g i rdiğ inde, genel ik y ı l la rı n ı anımsatm a
bir d u ru mla karş ı l aştı . Çünkü, yaşamı nda hiç bir d eğ işik­
lik ol mamış ve eskisi g i bi dağlarda, derelerde dolaşara k
s ı ğ ı rt maç l ı k yapmak zoru nda bıra k ı l mıştı.
Çok yorucu bir ça l ışma, daya n ı l maz yaşa m koş u l l a rı
ve kendilerini denetleyen askerlerin sürekli hareketlerine
maruz kal ma, «7 mayı s okulları ıı nın bel irg i n özellikleriyd i .
Maocu basın, yaşlı insanları n taşları nasıl taşıyıp, tuva­
letleri nasıl temizled i klerini, bel hizası na kadar buzlu su
içinde nasıl çal ıştı kları n ı a n latan sayı sız öyküyle dol uy­
du. Oysa, böylesi a ğ ı r koşullar altı nda ça l ı şmaya zorla­
nan bu i nsa nlar, çoğ u n l u kla bili neli bir tertibin kurba nıy­
d ı lar. Eğer bu insa n l a r « ü l keye ve ha l ka büyük zarar ver­
miş, yeniden eğitil mesi gereken iflah etmez kati ller» ya
da « ka rşı-devrimci kişil er» olsal a rdı, kend i lerine böylesi
a ğ ı r koşulla rı n dayatı l ması bir ölçüde mazur görü lebi l i r­
d i . Fakat gerçek d u ru m « böyle değ i l d i r. « 7 Mayıs Okul­
l a mı n a gönderilerek bura l a rda ağır ve aşağ ı l ı k işler yap­
maya zorlanan bu i nsanlar, devrime katı l mış, Parti nin es­
k i ve değerl i kadrolarını ol uştu ruyorla rd ı .
N e v a r k i , «7 Mayıs Okullan» n ı n Çin'de kötü b i r ü n
yapmış olmalarına şaşırmamak gerekir. Bu okullara « dev
kışlalar» ve « işçi kampları» denil iyord u . Halk, bu «oku l­
lar» a g önderi l memek için elinden geleni yapıyord u . Bu
·yüzden Maocular, «7 M ayıs Okullamı na göndermeyi ca­
zip bir hale getirmeye ça lıştılar. «Oku l l a nı da kalma dö­
nemi kısaltı ld ı . «Oku l l a ra» katı l ı m . herkes için bir kari­
yer, gene insanlar için ise herhangi bir okula kabul edi­
lebi l me g üvencesini vermeye başladı.

-:ı oo
CKP'nin 1 0. Kongresinden (1 973) sonra toplanan «7
Mayıs Okulları» na i l işkin konfera nslar, bu «okullarda» ya­
şa n a n deneyi mi genelleştird i ; ve hepsi b irer «öğrenci» sa­
yılan eski Parti üyelerine, sanatçılara ve değerli kültür
adamlarına. « Kızı l mu hafız» böl ükleri n i n eski yöneticileri­
ne ta n ı n mış olan haklar tanı nara k bu «ok u l l a r» ı n faal iyeti­
ne ilişkin koşullar biraz yu muşatı ldı.
Ancak, 1 975'i n Martında Halkın Günlüğü'nde yer alan
«7 Mayıs oku lları » na i l işkin ta rtışma ların belgeleri , du­
rumda öneml i bir değ işikliğin olmad ı ğ ı n ı ve gerek Maocu
rej i mden kuşku duyan tüm insanlara karş ı yürütülen acı­
masız savaşta, gerek M ao'nun hasımları n ı n tasfiyesi nde,
gerekse tüm Cin halkının Maoculuğun çizg isini beni mse­
meye zorlanmasında hölö bu «oku l l a r» dan yara rlanı ldığı­
n ı göstermekted i r.

« Kadroların Eski Saygınlıklarına Kavuşturulması»

Cin 'de bug ün, «kadroları n eski sayg ı n l ı klarına kavuş­


turulması» ndan g iderek daha fazla sözed i l mekted i r.
« Eski saygınlı klarına kavuştu rulan» kişiler, Maocu ba ­
sında yera lan bilgi lere göre, «Kültür Devrimi» s ı rası nda
«şü pheyi çektikleri için» « i ktidardan uza klaştırı l mış» ve
Maoc u « işçi kamplarında yen iden eğitim görmüş» k i mse­
lerd i r. Bunlar a rası nda, eski seçkin devlet adamları, po­
l itikacılar, resmi yetki l i ler, yönetici işçi ler, mühendisler,
teknisyen ler ve kültür adamları bulunma ktadır. Bazı bilgi­
l ere göre bunların yüzde d oksanı -özel l i k l e böl gelerdeki
kad rola r-, Maocular tarafından eski işlerine gönderilmek­
ted i r.
« Eski sayg ı n l ı kları na kavuşturma» işleminde, kişile r,
önce « M ao'nun fikirl erine ve pol iti kasına» yazı lı bağ l ı l ı k
yemi n i ederek, hapisanelerden y a da gözaltında bulun­
durulmaktan k u rta rı l ma kta ve sonra kendilerine « kapasi­
telerin e ve yeteneklerine uygun» görevler veri l mektedir.

1 07
As l ı nda, eskiden kıyıma uğramış kad rolara yeniden
görev vermek yoluyla Çin'li yönetici ler, kend i l eri tarafın­
dan ya ratılan «kadro açı ğ ı » n ı doldu rmaya ça l ışmaktad ı r­
lar. Çünkü Maocu «yeni» eğitim sistemi, ü l keye mühen­
dis, doktor, ta rım uzma n ı ve öğ retmen gibi kal ifiye eleman
yetiştirmekten acizd i r. « Kültür Devri mi» sırasında «eski
sayg ı n l ı klarına» ilk « kavuşturu lan» kişilerin büyük çoğ un­
luğunun, görevden uza klaştı rı l ma l a rıyla birl i kte üretimin
doğ a l olarak fe.ıce u ğ radığı fabri kalardaki eski yönetici­
ler olması bir rastlantı değ i l d i r. Edebiyatçıla rı n ve sanat­
çıları n «eski sayg ı n l ı k la rı na kavuştu rularak» Maocu a maç­
l a ra uygun bir şekilde kullanılmalarında da aynı durum
sözkonusudur. Çünkü, Maocu re jimin kültür politikasının
kör bir çıkmazdan kurtarı l ması için bu insanlardan ya­
ra rlanma k zorunluydu .
Mao'nun «kadrolara eski sayg ı n l ı klarını geri verme»
pol itikasına başvurma kla g üttüğü amaç, ya l n ızca , görev­
lerinden a l ı n mış bu deneyi mli insa nları a ktif bir ça l ışma­
ya yönelterek on lardan yeniden yara rlanabil meyi sağ la­
mak değ i l d i ; bunun ya nısıra , ülkenin dört bir ya nında,
M aocu cehen nemin tüm badirelerinden geçmiş, a hl aksa l
yönden ez i k l i k duyg usuna kapılmış, böylel i k l e de rej i m
i ç i n b i r teh l i ke oluştu rmayaca k durumdaki kişi leri kend i
saflarına kaza nmaktı . Her şey bir yana, « kadroları n eski
sayg ı n l ı klarına kavuşturu l ması» kampanyasını örgütleyen
kişi l er, bu yol la, «yüce bir bağ ı şlayıcı l ı k » örneğ i göstere­
rek, iş led i k l eri tüm «Suçlanı a rağmen yine de bu kad ro­
lara büyük değer ve rd i klerini ve ne ölçüde «eh i l » bi rer
yönetici olduklarını kanıtlamak amacındaydı lar.
N e var ki, Maocu diktatörl ük koş u l larında «eski say­
g ı nlığ ına kavuşmamış» olan hiç bir insan, geleceğ ine g ü ­
ven l e baka maz. Arkası kesil meden birbirini izleyen yen i
politik ka mpa nya ların, «eski sayg ı n l ı k l a rına kavuşmuş»
olan kadroları bile kıyıma u ğ ratmaya deva m ettiğ ine s ı k

1 08
s ı k ta n ı k olunma ktad ı r. Bunun klasik örneklerinden biri,
CKP MK eski genel sek reteri Teng Hsiao-Ping'in durumu­
dur. Teng Hsiao- Ping, « Kültür Devri mi» dönemindeki rüt­
be indirme ve «temizleme» işlem lerinden sonra «eski say­
g ı n l ı ğ ı na kavuşmuş» ve Maocu yönetimde önem l i bir ko­
numa getiril mişti . (ÇHC Devlet Konseyi Başkan Ya rd ı m ­
c ı l ı ğ ı , Ç K P M K Başkan Ya rd ı mc ı l ı ğ ı v e M K Pol itik Bü ro ­
su üyeliği, Çin H a l k Kurtuluş Ordusu Uzmanlar Kuru l u
Başka n l ı ğ ı ) . Teng Hsiao-Pi ng'in, « M ao'nun fikirlerine uy­
mayan bir ideoloj iye sa hip bulunduğu» , « Mao'nun ona yö­
nel i k eleştirilerinin haklı olduğu» , «onun. Mao'nun fikir­
leri n i n kızıl bayra ğ ı n ı daha yukarı lara kaldı rmad ı ğ ı » , «Baş­
ka n Mao'nun iyi bir öğrencisi olmadığı» ve « burj uva ide­
oloj isinin etkisinden ta ma men kurtu lamad ı ğ ı » yol undaki
«gerçekleri» kabul eden açık özeleştirisi, Mao tarafından
«içten bir özeleştiri» olara k değerlendiril mişti . N e var ki,
Şu bat 1 976'da Teng Hsiao-Ping, kend isini yeniden keskin
e l eştirilerle karşı karşıya buldu. Bu eleşti ri l erde, onun
« Parti içindeki en büyük iflah olmaz kapita l izm yolcusu»
ve « Mao'nun fikirlerini ça rpıtan bir kişi» olduğu söyleni­
yord u . Hatta, ÇKP'yi « revizyon ist-faşist bir parti» haline
dön üştürmeye çalışmakla suçlanmıştı .
N ihayet, Nisa n 1 976'da Pekin'in Tiyen An Men ala­
n ı nda ya pılan anti-Maocu gösteri n i n örg ütleyicisi olduğu
iddia edi lerek Teng Hsiao-Ping, yeniden Parti ve devlet
aygıtı içindeki tüm g örevleri nden uza k laştı rıld ı .

«Halk Milisleri•

Ü l k e içindeki pol itik savaş ı m ı n doğ u rduğu olaylar ve


Mao'nun izled iği i l kesiz politi k yöntemler, milyon larca ki­
ş iden oluşan Cin «halk m i l islerinin» ta ri h i ni ya nsıtmakta­
d ı r.
« H a l k M i l isleri » , Japon mil itaristlerinin sal d ı rı l a rına

1 09
karşı verilen savaşı mda di renme g üçleri nin safında yer
a l mıştı . 1 950 yılı nda toplanan « H a l k M i l isleri» yöneticile­
rin i n u l usal konferansı nda, «Halk M i l isleri » nin «daha et­
kili bir savaşkan güç» haline geti rilmesi kararı a l ı nd ı ve
« mi l isler» Çin s ı n ı rlarını korumakla görevlendirildi. Bu,
« halk mil isleri>ı n in, ü l kenin ve devletin g üvenliğinin koru n­
masındaki önemli rol ünü vurgulamaktad ı r. Yine o dönem­
de, h ü kü met a l eyhtarı faal iyetleri gözlemek üzere « H a l k
M i l isleri»ne bağ l ı özel g ruplar kuru l m uştu .
«Hal k M i l isleri » ne böylesi görevlerin veril mesi büyük
bir şaşk ı n l ı k yaratt ı . Çünkü ü l kede d üze n l i bir ordu var­
d ı . 1 953'te Mareşa l Peng Te-huayi, açı kça, «Halk M i lis­
leri a rtık görevleri n i ta mamlamıştır. Bugünkü koşullarda
va rlığına gerek yoktu r.» ded i . Üst düzeydeki m i litarist kad­
roların büyük bir kesimi de aynı görüş ü paylaşıyordu .
B u görüşlere aldı rmayan Mao, 2 9 Eyl ü l 1 958'de « H a l k
milislerine bağ l ı t ü men lerin kuru l ması» yolunda bir dire k­
tif yayınladı. Bu, Cin halkını «herkes bir askerdir» belgi­
si altında mil itarize etmeyi a maçlayan geniş ka psa mlı
prog ra mın bir parçasıyd ı . Mao'nun, Cin halkının günlük
yaşa m ı n ı n ve çalışma yaşa mının örg ütlenmesinde bu bel­
giyi ideal bir a raç ola ra k düşünmesi bir rastlantı değ ildi.
Ağ ustos 1 958'de ya pılan konferanslardan birinde Mao, sı­
kıl madan şunu söylemişti : « Ça l ışmanın örg ütlenmesinin
ôskerileştirilmesi, ça l ış ma tarzının askerileştiril mesi ve ya­
şamın bir disipline bağ l ı k ı l ı n ması . . . İşte, bu üç belg i çok
yararl ı d ı r» . Maocu lar, askeri ta li mlerin ve kışla tarzı ya­
şamın başlatıldığı «halk kom ünleri » n i n , « h a l k mi lisleri » n i n
toplumsal ta ba n ı n ı oluşturduğunu duyurdular.
CKP'nin 9. Kongresinde Mao, «yedi mi lyon insa n ı n
birer asker, on binlerce kilometre l i k a l a n ı n ise askeri b i r
kamp» olduğunu vurgulad ı . «Sald ı rı tehl ikesi» v e «dışa­
rıdan gelec:ek kaçı nıl maz saldırı» konusundaki uyarı l a r ye­
niden duyulmaya başland ı . Bu yüzden, « H a l k M i l isleri » d e

1 10
dahil olma k üzere tüm güçleri, «Cin'in savu nma kapasi­
tesini a rtı rma k» amacıyla kul lanmak gerekiyord u .
Lin Piao'nun pol itik yaşa mdan uzakl aştı rı l masından ve
bir ta k ı m yüksek rütbe l i subayın « ihanet» ettikleri söylen­
tilerinden hemen son ra , ü l kede « Ha l k Savaşı» propagan­
dası yoğunlaştı rı ldı. Bu konuda «halk mi l isleri » ne büyük
bir özen g österil iyord u . « H a l k m i l i sleri» mensu pları n ı n an­
ti-Sovyetik ve Maocu bir eğitimden geçirilerek isten ilen
doğrultuda bir ideolojik yapıya sa hip olmaları na büyü k
önem veri l mişti. « Ha l k m i l isleri>ı n in örgütleyic i l eri, bu «mi­
l is ler» i n , «sınıf savaş ı m ı » , yani i ktidar savaşımı ve rej i­
min muhaliflerine karş ı savaşım için gerekli görüldü�ünü
a rtı k gizlemek i htiyacı nı d uymuyorlard ı . Halkın Günlüğü
gazetesi , Eyl ü l 1 973'te, CKP MK Başkan yard ı mcı l ı ğ ı ve
M aocu Pol iti k Büro üyes i Va ng Hung-Ven ' i n yönetimin­
de, 1 967 yı l ı nda «zara rl ı unsurlara ka rşı etk i n bir sava­
ş ı m veren» Şang hay'daki «Halk M i lisi» deneyimi üzerine
şunları yazmışt ı : « Ha l k m i lisi üyeleri. ideoloj i k a landaki
sınıf savaşımı da dahil olmak üzere, sınıf savaşımının çe­
şitli biçi m lerine planlı bir şekilde katı l ma l ı d ı r» . Şang hay
örneğ i , « H a l k m i l isi» bölükleri n i n oluştu rulmas ı n ı n , Maocu
propagandanın iddia etmeye ça lıştığı gibi, «d ışarıdan ge­
l ecek bir teh l i ke»ye değ i l, ü l ke içi savaşıma bağ l ı oldu­
ğunun i na nd ı rıcı bir kanıtı d ı r. Lin Piao'n u n görevinden
a l ı n masından sonra « H a l k m i l isleri » n i n bütü n işi, pol itik
bak ı md a n orduya karşıt bir denge yaratma cabası olmuş­
tu.

« H a l k M i l is l eri>ı ni n 5 N isan 1 976'da, « Kutsa l Barış Ka­


pısı» a l a nında baş layan « ka rşı devri m hare k etin i » bastır­
maya katı l maları ve a rd ı ndan, bu tür ha reketlerdeki ey­
lemlerinden ötü rü övg ü a l maları, Maocuların «Halk M i l is­
l eri» ni kendi d i ktası rej i mlerinin keskin bir y ı l d ı rma a racı
ola ra k gördükleri gerçeğ inin acık bir göstergesidir.
Maocu ların « Ha l k M i l i sl eri » ne verd i k l eri önem, örne-

111
ğin, «Yeni Anayasmı nı n 1 5. maddesinde, bu « mil isleri» ,
Cin Halk Kurtuluş O rdusuyla aynı kefeye koymaları nda
görü l ü r.
Bugün, «devrim komiteleri» denilen komiteleri ve halk
yığ ı nlarının g erçekten nefret ettik leri Maocu Parti komi­
telerini destekleyen bir a raç olarak « Halk M i l isleri»nin ro­
l ü büyümekted ir. Cin basını ve radyosu, sık sık « H a l k M i ­
l i s i » üyelerinin kasabalarda ve köylerde kol gezerek, « S ı ­
n ı f d üşman ları ıı n ı n maskelerini d üşürd ük l erini, Mao'nun
d i rektifleri ni incelemek için yığınları harekete geç i rd i k le­
rini ve yeni politik kampanyalar örgütled i klerini d u yu r­
ma ktad ı r.
<.<Halk M i l isleri» Mao'nun ve sad ı k uşaklarının ellerin­
de onların her istediğini yapabilecek, tüm ü l ke çapında
örg ütlü ve silahlı bir güç hal ine geti rildi. Bu « m ilisle r» ,
Mao için bir çeşit «özel yedek g üç»tü. Mao bugün a rtık
Cin Halk Kurtuluş Ordusunun g üvenilebilirliğinden kuşku
d uymaya başla mış ve bu yüzden d e, « Ha l k M i l isleri » n i
g üçlend irmeye yönelmiştir. Mao'nun h a l k d üşmanı politi­
kasının yarattığ ı hoşnutsuzl u k yaygı n laştıkça, « Ha l k m i­
lisi» birimleri eyleme sokulmaktad ı r. Çin emekçi h a l k ı n ı n
di k katini içinde bulu nduğu sefil durumdan başka yön e çe­
virmek ve sa ldırı teh likesinin ya kın ve gerçek olduğu iz­
lenimini doğ urmak için, yeni bir a nti-Sovyetizm ve savaş
h isterisi dalgasını yaratmak gerekmekted ir. Bu yüzden,
Cin 'de bug ün « herkesin bir asker old uğu» ve «hiç kimse­
nin kend isi hakkında düşünmeye zamanı olmad ı ğ ı » yolu n­
daki sözler yeniden duyulabilmekted ir. İşte « Ha l k m i l is­
leri » , bu amaçların tümüne mükemmel bir şekilde uygun
düşmekted ir.

•Yalınayaklı Doktorlar•

Cin'de « Kültür Devrimiıınin bir diğer üzücü sonucu


da, büyük sağl ı k personel i açığı olmuştur. Cin Halk Cum-

112
h u riyeti'nde 1 966 yılında ü niversiteler kapatıldı ve ü l ke ,
doğa l ola rak doktorla rı da kapsayan yaklaşık 5 milyon
uzma nını yitird i . Bunun ya nısıra, « Kültür Devri mi» sırasın­
da pek çok doktor «burjuva a ydını» ola ra k işkence gör­
d ü ve «yeniden eğitim görmek üzere» aznüfuslu geri kal­
mış bölgelere gönderi ldi. Bu durum, sağ l ı k h izmetlerinde
büyük kayı plara neden oldu. Başta çiftçiler olmak üzere
milyonl a rca Cin yu rttaşı. fiilen sağ l ı k h izmetlerinde büyük
kayıplara neden oldu. Başta çiftçiler olmak üzere mi lyon­
l a rca Cin yurttaşı, fiilen sağ l ı k hizmetlerinden uzak kal­
dılar. Kırsal a lanlardaki hoşnutsuzluk ve özelli kle yeni do­
ğan n üfusun yükselen ölüm oranı, CHC yönetimini özel
önlemler al maya zorladı. Mao'nun d i rektiflerine bağ l ı ola­
ra k Pekin propagandası, «sağ l ı k h izmetlerinin oda k nok­
tasını k ı rsal a lanla ra kayd ı rma k»tan sözetmeye başlamış­
tı. « Ya l ı naya k l ı doktor» böl ükleri, ülkenin her yanına yer­
leştiril iyordu. «Yal ınaya k l ı doktorlar», basit hasta lıkların
ya da yara lanma ları n nası l iyileştirileceğinin öğreti ldiği iki
ya da üç ayl ı k özel, temel eğitim kurslarından geçmiş ki­
şilere verilen addı.
1 968'in Eyl ü l ünde Kızıl Bayrak (Hung-çi) gazetesi, «ya­
l ı naya k l ı doktorların çoğ a l ması gerçeğ inin ışığında, sağ­
l ı k h izmetlerindeki devri min gelişmesinin değerlend iril me­
si» başlıklı ve bu tür « Sağ l ı k personel i» nin hızla çoğa ldı­
ğını onaylayan bir ma kale yayınladı. Devlet Konseyi Baş­
kanı Çu En-Lay'ın, U lusal Halk Kongresinin son oturumu­
na sunduğu rapora göre, birkaç yıl içind e k ı rsal alandaki
« ya l ı naya k l ı doktor» sayısı bir milyonu geçmişti.
Kuşkusuz bu, Cin k ı rsal alanları n ı n bir kuşaktan di­
ğerine a kta rı lan, yüzyı llard ı r süren salgınlardan ve tehli-
1<.eli hasta l ı kl a rdan k u rtulmuş olduğu anlamına gelmemek­
ted ir. M aocuların sağ l ı k h izmetleri için önerd i kleri pol iti­
kanın, emekçi halkın sağ l ığını koru makla hiç bir ilg isi yok­
tur.

113
«Ya l ı naya klı doktorla r» ı n ne g erekli bilg ileri, ne de
ilaçları. tı bbi araçları ve gereçleri vard ı r. Üstel i k bunlar,
Maocu « kendi gücüne g üven ! » a n layışı n a göre aynı za­
manda tarlalarda da ça lışmak zoru ndadı rlar. Sağlı k hiz­
metleri n i n tüm masrafları ise, çiftçilerin kend i l eri tarafı n­
dan karşılanma ktad ı r.
Maocular, sağ l ı k h izmetleriyle ilgili tüm g iderleri, böy­
lesi yığınlara yüklemeye çalış ı rken, milyarlarca yuan'ı as­
keri amaçlar için harcayabilmekted irler.
Bugün resm i Cin propagandası, «ya l ı naya klı doktor­
l a r» ın kendi kaynaklarıyla nası l ilaç h azırla maya uğraş­
tıkları n ı , metal a rtı klarından, kullanı l mayan yedek pa rça­
larda n vb. nasıl gerekli tı bbi cihazları yapmaya ça l ı ştık­
ları n ı a nlata n bitmek tükenmek bil meyen masal la rla do­
ludur. «Ya l ı naya k l ı doktorlar» ı n çoğunluğunun coşkusu ve
insanla rı acılardan k u rtarma çaba la rı övgüye değer; an­
ca k, hasta l ı kları n ı nası l ve neyle iyileştirebileceklerine iliş­
kin hiç bir bilgiye sa h i p ol mayan bu insanların boşa gi­
den çabalarına acımamak ta elde değ i ld i r.

«Eğitimde Devri m »

Cin'de b u g ü n , « Eğ itimde Devrim » , « Kültür Devri m i » n i n


en büyük başa rı ları ndan biri say ı l ma ktad ı r. Bu «devri m »
sırasında, eski öğ retim sistemi bıra k ı l mıştı . B u n u n g erek­
çesi, bu öğ ret i m sistemi sayesi nd e binlerce kal ifiye uz­
manın yetişip, m i lyonlarca insa n ı n okumayı ve yazmayı
öğren mesine rağ men, sistemin «proletarya n ı n pol iti kası n­
dan kopmuş olmasıyd ı » .
1 966'nın Mayısında Mao, « burj uva aydınları n ı n ege­
menliğinin» k ı rı l ması n ı , «öğ retimin k ısaltılması nı, okul l a r­
da öğ reti lenlerin basitleştiri l mesi ni, öğ renimin fabrikalar­
daki ve ta rlalardaki çalışmayla ve aske ri eğitimle birleş­
t i rilmesini» isteyen bir çağ rı yayınladı. Bu d i rektif, Cin'

114
deki bütün üniversitelerin, «bu yeni taleplere uymad ı ğ ı
için» d a h a 1 966'da kapatı lmasını h a k l ı çıkarma kta kul la­
n ı l mıştır.
Mao'nun sözkonusu d i rektifinin a rd ı ndan, Cin'de es­
ki ders prog ra mları kald ı rıld ı . Ders kitapları caddelerd e
ve a lanlarda ya kıldı. Öğretmenlerin hiç bir yetkisi kalma­
dı. Derslerin uzunluğuyla ilgili tartışma l a r k ızı ştı . Maoc u
propaganda, «fazla öğrenirseniz, kend inizi harap edersi­
niz» , «iki veya üç yıl öğ ren i m çoktur, birkaç ay yeterli­
dir», «öğ renim sın ı rlandırı lmalıdır» gibi belg i leri kul lanma­
ya başlad ı .
Aynı za manda öğ rencil·er için, gerçek, yapıcı bir prog­
ra m uygulana mad ı . 1 968'de öğrenime yeniden başlandı
a ma , her bölgedeki d üzeyleri fark l ı tüm okul lar, kendi baş­
larına bir eğitim prog ra m ı ve öğ renim süresi beni mseyip,
uygulad ı l a r.
Kent okul la rında matematik, fizik, kimya ve coğrafya
öğreti lmeye başland ı . Kırsal ala nla rdaki oku l l a rda ise, bu
dersler tarımsal m üfredat prog ra m ı içinde yer al ıyor ve
yarı m yamalak öğ retil iyordu. Tüm oku l l a rda ortak olan
bir özellik, ideolo j i k yoru mlamaya ve uyg u lamaya özel
önem veren « politik eğitim»in ve askeri disiplinin ön plan­
da gel mesiyd i.
O dönemde, « eski» öğretmenlerden çoğ u kıyıma uğ­
rad ı la r. özel likle , « Kültür Devri mi»yle uyum halindeki ders
prog ramlarına göre yü ksek öğretmen okul l a rı nda yetiş miş
olan «yeni ler» ise, öğ reti m göreviyle u ğ raşmaktan aciz­
d i ler. Zaman zaman Cin oku l larını ziya ret etme izni ve­
rilen yabancı temsi lci ler, bugünkü öğ rencilerin, en basit
ödevleri yapmada ki mutlak, başa rısızl ı klarına ve geçmiş­
te Cin öğ rencil erinin çok iyi bildiği temel konu ları bil e
an laya mamaları gerçeğ ine çok şaşı rmaktadı rla r.
Öğrencilerin kötü yetiş melerinin başka bir nedeni de,
üniversitelerdeki çal ışmaların alabildiğ ine kısıtlanmış ol-

115
masına rağ men, yine de bu nları yürütmeyi beceremeye­
cek derecede hazı rl ı ksız k işil erin üniversitelere g i rmiş ol­
masıdır. Yeni i l kelere göre, yeterli b i l g iye sa hip ol mak ve
hatta orta dereceli bir okuldan mezun olmak, üniversite­
ye a l ınmanın geçerl i koşulları olara k kabul ed i l miyord u .
Bugün C i n ' l i geneler üniversitelere « politik faa l iyette b u ­
l u n m a k » v e «Mao'nun fikirlerine bağ l ı l ıklarını kanıtlamak
için alınma ktad ı rlar.
Bundan baş ka, bugün Cin'de okul biti rmek, bilgi sa­
h ibi olmak anlamına gelmemektedi r. «Ac ı k kapı » d en i len
eğ itim sistemiyle birlikte, öğrencilerin bel l i bilim dalları n­
da uzmank:ışa bilme ola nakları ortadan kaldı rı l mıştı r. Öğ­
renci gençl ik, zama nının büyük bir böl ü m ü n ü oku mak,
yazma k ve çeşitl i konular üzerinde çalışmakla değ il, tar­
lalarda, atelyelerde, konut yapımı işlerind e, Mao'nu n
«eserleri>> nden yaptı kları al ıntı ları bi rbirlerine pa pağan g i ­
bi a kta rıp d u rmakla g eçi rmekted i r.
Maocuları «acı k-kapı eğ iti m i » n i uygula maya iten ne­
d i r? Onlar, bu «yeni sistem»den vazgeçmek yeri ne, ne­
den onu böylesin e övmekted i rler? Çünkü, bi rçok ba k ı m­
dan bu sistem, Maocu yetkilil erin işine gelmektedir. Bi·
rincisi, bu « Sistem», eğ itim masraflarını azaltma ktad ı r. Da­
ha 1 961 'de Mao, «yu rttaşları n devletten bir tek k u ruş bek­
l emeden zamanlarının ya rısını ça lışa rak, diğer yarısını d a
öğre nerek geçirmelerini» düşl üyordu. Yeni kabu l edi len
a nayasa, eğitimin, « kendi g ücüne g üven ! » i l kesine g öre
g el işti ri l mesi gerektiğ ini söylemektedir. Anca k, ne « ko­
m ü nl enı in, ne d e « işçi birl ikleri»nin eğitim a maçları için
yeterl i «güçleri» va rd ı r. Öyleyse okulları, kend i kendine
yeter duruma getirecek bir sisteme bağ lamak gerekli ol­
muştu r. Bugün a rtı k öğrencilerin kazandıkları paralar, okul
binalarının ona rı l ması, fa k i rlere okul yardı mlarının sağlan­
ması ve öğretmenlerin ücretleri nin öden mesi için kulla­
n ı l ma ktad ı r. Ö rneğ i n, 1 975'te Pekin'de yayı nlanan «Cin

1 16
Kültü rü» adlı kitapçıkta, Cen Piyen, Kiyangsi bölgesinde­
ki «komümı lerden birinde, bir i l kokulda okuyan öğrenci­
lerin, çalışara k kendi okul la rı n ı n elektrik gereksinimini
sağ l ayacak küçük bir enerji santra l ı nı n k u rulabilmesine
yetecek kadar para kazandı kları n ı yazma ktad ı r. İşte bu
yüzden, Cin'de bug ü n küçücük çocuklar tatillerde bile ça­
lışma ktadı rlar.
Bu d u rum, «yeni sistemi n tüm avanta jlarını» yok et­
memekted ir. Maocu yönetim, s ı navsız, notsuz, öğretmen­
lerin yüce istekleri olma ksızı n ya pı laca k bir eğitimi yay­
g ı n laştı rmaktad ı r. Yine Maocu yöneti m, «devri mci fikir­
lenı i n bilg iye galebe çaldığ ı na i l işkin i k iyüzlü konuşma­
lar yapma kta ve aslında, bu yol la gençl i ğ i n en geniş ke­
simlerini kend i tarafı na çekmeye çal ışmaktadır. Bunun
için d e, özellikle genç l i ğ i n , pol iti k ba kı mdan olgun laşma ­
mış, yaşam içi nde herha n g i b i r yeteneğe ve bilgiye sa hip
olmadığı ha lde, ya ln ızca «devrimci ru h»a, ya n i Mao'ya ve
«fikirleri>ı ne ba ğ l ı l ı ktan ötürü « başarı » kaza nabileceğ ine
inanan kes i m le riyle flört etmekted i rler.
Görev l erine içtenlikle sarı l mı ş bu lunan öğ retim üye­
l eri, bu duru ma çok içerlernekted i rler. Bug ün , yabancı ba­
s ında, Pek i n ün iversitesi eski rektörü Lu Ping'in, Mao'ya
yazmış olduğu mektup s ı k sık yera l ma ktad ı r. Ping bu
mektu bunda. « eğer gereken önlemler a l ı n mazsa . ü n iver­
s ite mezu nları okuma-yazma bilmeden oku l ları bitirmiş
olacak lar» demişti r. Ayn ı görüş, Cin Eğitim Bakanı Cu
Yung-Sin tarafı ndan da a ç ı k lanmıştı .
« Eğ it i md e devrim » , Cin halkının çabalarına ve Cin'in
çıkarlarına ters bir g i rişim olmuştur. Buna, yal nızca, Cin
halkını isten ildiği za man mümkün olan her yol la onu kul­
lanabilecek, «küçük dişliler» den oluşmuş b i r çark g i bi
g örmek isteyen k i mseler ge reksinim duyma ktad ı rlar. Es­
ki Çin yöneticilerinin, «cahil ve eğiti l memiş halkın dene-

117
timi kolaydır.» anlayışını, günümüzde Mao da ben i mse­
miştir.

« Lin Piao'yu ve Konfiçyüs'ü Eleştirme Kampanyası»

« Kültür Devri m i » n i n son ucunda M aocu g rubun Parti­


deki devlet aygıtı içindeki egemenliğini güçlend i rmesi, ay­
nı zamanda, Mao'nun k iş isel i ktida rı na yönel i k gerçek bir
teh like oluştu racak g ücü de harekete geçird i . Bu, pota n ­
siyel g ücün bir sembol ü, CKP' n i n 9. Kon g resinde (Nisan
1 969) « Başkan M ao'nun resmi ha lefi» secilen Mareşa l U n
P i a o idi. Un Piao'nun a rkasında etkili güçler bulunuyor­
d u . CKP içinde üyelerin yal nızca yed ide birini ol uştu ran
askerl er, Maocu Merkez Komitesinin % 43'ünü oluştu r­
ma kta olup, Pol itik Büro'da yarıdan fazla koltuğa sahip­
ti ler. Ordu, her d üzeydeki «devrim komitesi» başkanları­
nın % 80'inden fazlasının asker olduğu tüm bölgelerde de
aynı nüfusa sah i p bu lunuyordu. Ancak bu d u ru m, M ao�
yu endişelendirmiyordu. « Pratik politi kacı » Mao için ol­
duğu kadar, «teorisyen» Mao için de ordu ve silah, i kti­
d a rı ele geçi rmede ve koru mada bel irleyici u nsurlard ı . As­
l ında Mao'yu endişelendiren, tama men farklı bir şeyd i .
« Kültür Devri mi» v e CKP'nin 9. Kongresi sonucunda U n
P iao g rubuna bağ l ı askerlerin konumları güçlenmişti. Bu
g rubun temsilcileri, Cin Ordusu başkumanda n l ı ğ ı n ı yü rü­
ten askeri elit tabaka n ı n % 4 0'ını ol uştu ruyord u. Bunlar,
k i lit noktalardaki sivil kuruluşlar içinde de, aynı ora nda
g üçl üydüler. Bu acık gerçek, onları n üzerinde kend i kişi­
sel i ktidarı n ı tam olara k kurmak isteyen Mao'yu korkut­
muştu.
1 971 Eyl ül ü nün başında, Mao ile Un Piao a rasındaki
i ktidar kavgası ön plana cı ktı ve Lin Piao'ya karşı bir ha­
reket başladı. M a reşa l Lin Piao'yu desteklediklerinden
k uşku lanılan ya da acı kça onu destekleyen yüksek rüt­
beli kumandanla rı n bir kısmı, ha pse atıldı lar. Eldeki bil-

118
g i lere göre, bölgelerde olduğu kadar merkezi organlarda
da, kumandanların yaklaş ı k % 60'ı değ iştiri ldi. O sırada
«CKP MK Kad ro Sorunları Komisyonu » na , « Lin Piao ola­
y1» denilen olayla uğraşma görevi veri l mişti. 1 1 Eylül
1 971 'de toplanan Pol itik Büro'nun olağan üstü oturu mun­
da, «Sivil ve askeri hava a lanları n ı n kapatı l ması», Cin'in
Ulusal Günü olan « 1 Ekim kutlamaları n ı n ka ldırı l ması» gi­
b i birçok karar alındı. Bunları n a rd ı nda n , M oğol istan ha­
ber ajansı MONCAM E, 12 Eyl ü l ü 13 Eylüle bağ layan ge­
ce bir Cin uçağ ı n ı n M oğol s ı n ırları nı ihlal ettiğini ve uça k
içinde bulunanların öldürüldüğünü duyurdu.
Bu ha ber, başarısız bir da rbe g i rişiminden sonra, Sov­
yetler Birliği'ne kaçmayı dened iğ i ileri sürülen Lin Piao'
nun ölümüne ilişkin Maocu idd iaya ma lzeme hazı rlamış­
tı. Sözü edilen iddia, he men burj uva basını nda yeral ıver­
d i . Çünkü bu iddia, a nti-kom ünistlere uygun bir idd iayd ı
ve onların a nti-Sovyetik görüşlerini besl iyordu. Ayn ı za­
manda bu, Çin yönetiminin a maçlarıyla da ta m bir uyum
halindtyd i . Buna göre, Li n Piao'nu n pek çok sucu vard ı .
O, iktida rı e l e geçirebilmek için h e m «ihanet etmiş» hem
d e « Başkan Mao'ya su ikast girişiminde bulunmuştu» . Bu
suçla malar ta mamen temelsizd i, çünkü Lin Piao'nun ya­
sa l «haleflik hakkı » , ÇKP'nin 9. Kong resinde kabul edi­
len kara rlarla onayla ndığından, onun böylesi hareketlere
g i rişmesi için en küçük bir neden yoktu .
Maocu yönetim, Lin Piao'yu, onu Mao'nu n «halefi»
-ola ra k görmeye a l ışan halkın g özünden d üşürmek zorun­
dayd ı . İ şte bu yüzden onlar, suçlamalarında çok kesin bir
d i l kulland ı la r. İ ddia ed ildiğine göre Lin Piao, « Mao'nun
maddi varl ı ğ ı n ı ortadan kaldırma k istemişti.» Bu iddiayı
güçlendirebilmek a macıyla , «571 Pla nı» denilen (Çince'de
«571 » ra kkamları n ı n tel leffuzu «askeri ayaklanma» n ı n te­
l affuzuyla aynıdır) . bir karşı -devrimci darbe planı « günışı­
ğ ı na çıkarı l d ı » . Ü zerinde ayla r boyu çalışılan bu «belge» ,

119
Un Piao'nun, Hava Kuvvet leri Başkumandanı olan oğ l u
Un Li-kuo'nun v e pek çok hava subayının desteğ iyle, h a ­
berleşme a ğ ı n ı ele geçirmeyi, i ktidara zorla otu rmak v e
Çin'in pol itik yönelimini değ iştirmeyi a maçlaya n b i r plan
uyarınca faal iyette bulunduğunu i leri sü rmekted i r. «571
pla n ı » n ı geniş ölçüd e lanetleyen Maocu propaganda, biz­
zat « Başkan» M ao'nun, bugüne kadar onyı l la r boyu Un
Piao'yu göklere çı karan, daha sonra da onun devlet için
teh l i keli bir kişi olduğunu kan ıtlayan, dargörüşlü bir po­
l iti kacı olduğu gerçeğ ini gözardı etmekted i r.
1 973'ün Ağustos ayı nda toplanan ÇKP'nin 1 0. Kon­
g resinde Maocu grup, tüm Partiye ve tüm ül keye, « Kül­
tür Devrimi kadar büyük bir pol itik devri mi, pek çok kez
yine leme» nin gerekli olduğunu d uyurmuştu. Bu Kong rede
Çu En-Lay resmi olara k Un Piao'yu suçlamıştır.
7 Ağustos'ta, ÇKP M K yayı n organı Halkın Günlüğü
ül kede, « i kinci Kültür Devri mi» olara k adland ı rı l maya baş­
lanan fırtı nalı yeni bir kampanyanın baş lad ı ğ ı n ı duyurdu.
Yeni ka mpanya « Lin Piao'yu ve Konficyüs'ü eleştirme
kampanyası » olara k tanı mlanmı şt ı . Böylelikle Mao'nun
«ca n yoldaşı» Mareşal Un Piao, yaklaşık olara k iki b i n
beş y ü z y ı l önce yaşa mış bu lunan eski Cin filozofu Kon­
ficyüs'le aynı kefeye konmuş ol uyordu .
Tarihin çok farklı dönemlerinde yaşa mış bu lunan b u
i k i insa nı birbirine bağ laya n orta k suçlar nelerdi? B u so­
ruyu ya n ıtlamad a n önce, Cin halkının ruhsal yaşa mı ve
ü l ke tari h i üzerinde büyük etkisi bulunan, eski Çin bil­
gesi Konficyüs'ün öğretisi Konfiçyüsçülüğü ele a l ma k ge­
reklidir. Konfiçyüsçü l ü k çeşitli anlamlard a değerlend i ri le­
bi l i r. Bu öğ retinin ana fikri alçakgön ü l l ü l ü k, ve a i lede ol­
sun devlet yönetiminde olsun büyüklere bağ l ı l ı ktır. Bu,
M a rksçılı k-Leninci liğin doğal olara k eleşti risine konu olan,
baskıya, sömü rüye karşı d i renmemeyi ve i ktidar k i m olur­
sa olsun ona karşı saygıyı g etirmekted ir. Aile içindeki

1 20
büyüklere ve yaşlı kişilere saygı duyma, ai lenin ç ı ka r l a rı
için özveride bulunma, merha met g i bi Konfiçyüsçü anla­
yışlar g ün ü müz i nsa n ı için de oldukça geçerl i davranış
normlarıd ı r.
Aslında M ao ve g rubu, Konfiçyüscülük g i bi karışık ve
t ü rl ü konuları kapsayan bir olgunun ciddi bir tah l i l iyle zer­
re kadar ilgilenmemiştir. Maocula ra göre Konfiçyüs, Cin'
i n erken feodalizm dönemine g i rmesiyle (2400 yıl önce)
tarih sah nesinden silinmiş bulunan köleci d üzenin ç ı ka r­
l a rı n ı n sözcüsüyd ü . Lin Piao'da, tıpkı Konfiçyüs gibi Mao­
cular tarafından Cin'i « Kültür Devri mi» nden önceki « ka­
ran l ı k döneme» geri götürmeye çalışmakla suçlanmıştı r.
Bu konuda Mao, pol itik savaşı mda k i gözde yönte­
mine yine başvurmuş ve tarihte, günümüzde uygulad ı ğ ı
politikayı haklı çı karacak malzemeyi bulmuştur. Mao'cu
yoru ma g öre Lin Piao'nun iğrene <ısucları » , Konfiçyüs'ün
kusurlarını çoğa ltmakta ve Lin Piao'ya atfed ilen Konfiç­
yüsçü d og malar, Lin Piao'nun ağzından çıka nların, onun
Çin u lusuna ihanetinin bir kanıtı olara k değerlend iril me­
sine yol a çma ktad ı r. Bu kampanyanın özelliği, 2 Şu bat
1 974 tari h l i Halkı n Günlüğü g azetesinde yeralan baş ma­
kalenin k ısa bir pasa j ında açı kça gösteril miştir. Bu ma­
kalede, « bu rjuva ka riyeristi, hilebaz, i kiyüzlü, vatan haini
Lin Piao, Konfiçyüs'e yüzde yüz inan ıyord u . Kendi lerini
felakete ata n her d önemdeki gericiler g i bi, o da Konfic­
yüs'e tapıyordu ve Konfiçyüs'ün öğretisini, Parti yöneti­
mini zorla ele geçirmeye, i ktida ra gel meye ve kapitalizmi
restore etmeye yönel i k kirli çaba l a rı adına, gerici bir ideo­
lojik a ra ç olarak kullanıyordu» denil iyordu.
U n Piao'nu n « Başkan Mao'yu öld ürerek, kapital izmi
restore etmeyi amaç layan şeyta nca çaba l a m n a karş ı yö­
neltilen suçlamalar d emagoji k bir propaganda kara kteri
taşırken, « Li n Piao'yu ve Konfiçyüs'ü eleştirme» kampan­
yasında kullanılan daha başka birçok malzeme, daha özel

1 21
bir şekilde, Maocu ların gerçek a maçlarına işaret etmek­
ted ir. Örneğ in bu «eleştirme kampanyası» Un Piao'n u n
« Büyük Hamle» v e «halk komün leri» g i bi Maocu serüven­
lere karşı olu msuz tavı r aldığı «ekonomi k alandaki suç­
l a rı » na; Mao'nun pol itik entrika larının ve Parti ile hükü­
met temsilcilerine karşı uyguladığı baskının açığa çı ka­
rılmasına; « Kültür Devri m i » n i n U n Piao tarafından «kar­
ş ı l ı k l ı acı masız yoketme» olara k değerlendiri lmesi ne; on u n
« işsizl iğin gizli bici mi» nden başka ad veremed iği M aocu
«7 M ayıs oku lları » na karşı olu msuz tavrına; eğitilmiş genç­
l iğ i n yerleşmek üzere kentlerden k ı rsal alanlara gönde­
ril mesine karşı çıkışı gibi kon ulara yer vermekted ir.
Un Piao, « Kültür Devri m i » n i n gerçekl eş mesinde Mao·
ya büyük yard ı mlar sağ layan ve uzu n süre M ao'yla ya k ı n
işbirl iğinde bulunan ve son unda e n ya k ı n a rkadaşıyla böy­
lesine ters bir kon uma düşürül müş olan, tarihteki ender
insanlardan biridir. U n Piao'ya yöneltilen suçlamaların bü­
yük bi r böl ümü uydu rmad ı r. Maocu lar böylelikle, kendi le ­
r i n e sessizce düşma n l ı k duyan kişi lerden M aocu doğ ma­
l a ra karşı çı kma yürekliliği gösterenleri, U n Piao'nu n uğ­
rad ı ğ ı akıbetin bekled iğini ortaya koymuşlard ı r.
Un Piao'yu hedef alan suçlamaların bir bölümü de,
onun, Cin ordusu n u n örgütlenmesi soru nuna i l işkin pol i­
t i kasıyla ve «askerlerin içine ayrı l ı kçı eğ il imler sokma» ça­
ba l a rıyla ilgilidir. Bu tür suçlamalar, M ao'nun ve g rubu­
nun, yerel kumanda nları n yetki lerinin a rtırı l masından duy­
dukları kaygıyı yansıtma ktadı r. «Un Piao'yu ve Konfiçyüs'ü
eleştirme» baha n esiyle Maocu lar, kendilerini rahatsız eden
askerleri görevlerinden uza klaştı rma ve sözde «Solcu ları»
komuta merkezlerine atama olanaklarına sa hip oldular.
Böyl elikle, ordunun ta m anla mıyla Maoculuğun ideo­
loj i k ve pol itik a nlayışı doğrultusunda biçimlend irilmesine
g i rişil miş ol uyord u . Parti ve yerel yönetim organları ka­
dar ordunun da Maocuların ellerinde merkezileştiği ve ye-

1 22
n i atand ı kları görevlerde yetkileri nden yoksun k ı l ı nan as­
keri bölge kumanda nlarının büyük çoğunluğunun (onbiri n­
den sekizi) yer değ iştirmesi, bunun bir örneğ idir.
Lin Piao'nun paylaştığ ı söylenen Konfiçyüs'ün teori­
l erinin « eleştiri lmesi» ba ha nesiyle Maocul a r, aynı zaman­
da, « Kültür Devri mi» sırasında olduğu gibi, yasaları çiğne­
menin ve rej i me muhalif olanlara karşı keyfi eylemlere g i ­
rişmenin önünde duran ideolojik v e ma nev i engell eri kal­
d ı rma çabası içinde, merha met, insanlık ve yasal l ı k gibi
fikirlere karşı da savaşıyorla rdı. O dönemde, despotluğuy­
la ünlü eski Cin imparatoru Cin Şih-huangin adı, Cin ba­
sını nda s ı k sık görül meye başla ndı. Cin bası n ı , onun «dev­
rimci» sertliğini ve acımasızlığını, Konfiçyüs'ün insan sev­
gisi g i bi « ka rşı devri mci » i l kelerinin ka rşısına koyuyordu.
İnsanı ruhsal ba k ı mdan sakatlayan, onu «Büyük Kapta n>> '
ı n ( Mao'nun) rotası doğru ltusunda hareket etmeye zorla­
yan ve Mao'nun büyü k mekan izmasının küçük bir dişl isi
haline dönüştürmeye çalışan Maocu rej i m koşullarında,
doğal olara k, « Lin Piao ve Konfiçyüs tarafından öğ retilen» ,
ana babaya sayg ı ve a i l e sevg isi gibi « revizyonist» duygu­
l a ra yer yoktu.
<+Lin Piao'yu ve Konfiçyüs'ü eleşti rme» kampanyası
uzun süre ve vahşice yürütü lmekle birlikte, M aocu g rubun
bekled iği sonuçları getire med i . Kampanya, Maocu yöne­
timde yeralan g rupl a r a rasındaki i l kesiz savaşımın bir an­
latımı ol muş ve yöneti mdeki g üçlerin yeniden g ruplanma­
sından baş ka bir sonuç doğ u rma mıştı r. Kampanyanın, yö­
netimdeki muha lefetin ortadan kald ırıl ması ve insanları n
M aocu luğun dogmaları na karşı çı kmalarının engellenmesi
gibi a ra görevleri bile yeri n e getirilememiştir. « L.in Piao'yu
ve Konfiçyüs'ü eleştirme» ka mpanyasını, «proletarya d ik­
tatörl ü ğ ü teorisinin i ncelen mesi» ve «Su Kıyısı» öyküsü­
nün eleştiril mesi gibi, Cin emekçi halkının gerçek sosya­
l izme ulaşmak üzere g österdiği haklı çaba l a rı n tasfiyesi-
ne yönelik, aynı a maçları g üden diğer pol itik kampa nya­
lar izlemiştir. «Lin Piao'yu ve Konfiçyüs'ü eleştirme» kam­
panyasının, Maocular tarafından hiç isten meyen bir d iğ e r
sonucu d a , gerek çalışma saatleri nde, gerekse bütün g ü n
süren a ğ ı r bir çalışmadan son raki dinlenme za ma nların­
da, Lin Piao'nun ve Konfiçyüs'ün eleştirilmesiyle uğ raş­
maya zorlanan Cin emekçi yığınları n ı n hoşnutsuzl uğu ol­
muştu r.

• Proletarya Diktatörlüğü Teorisinin İncelenmesi Kampanyası•

1 974'ün sonuna kadar süre n «Lin Piao'yu ve Konfiç­


yüs'ü eleştirme» kampa nyası, ekonomide, ciddi bir geri­
lemeye yol açmıştı. Bu koşullarda, CKP içindeki « ı l ı ml ı ı> l a r
g üç lerini topladı. C K P i ktidarının 1 0. dönemine rastlayan.
Ocak 1 975 tari h l i MK ikinci bi rleşik otu ru mu nda. geç­
mişte kıyıma uğra mış olan Parti genel sekreteri Teng
Hsiao-Ping'in MK Başkan yard ı mcı l ı ğ ı na ve Pol itik B üro
d a i mi komitesi üyel iğine getirilmesi, bu d u rumu yansıtan
bir örnektir. 4. Ulusal Halk Kongresinin birinci oturu mu bu
top l antı n ı n hemen a rd ı nd a n ya pıldı. Bu otu ru mla ilgili ha­
zırlıklar ve otu ru mun seyri, Mao'nun, Cin işçi sınıfını ve
köyl ü lerin, en üst yargı orga nının faal iyetleri üzerinde de­
netim kurma ola nağı ndan yoksun bıra k mayı tam za ma n ı n ­
da başard ı ğ ı n ı göstermekted i r. U l usa l Halk Kongres i n i n
yapısı, demokratik seçimlerle değ il, «tavsiyeler v e uzun
tartışmalar» yoluyla oluşturu l muştu. Oturu m. çok g izli bir
şeki lde, olup, kapa lı kapılar a rdı n d a ya pılmıştı.
Bu oturum tarafından kabul edi len CHC'nin yen i Ana­
yasası. 1 954 Anayasası nda yer alan ana i l keleri g özden
geçirmiş ve terketm işti. Bu Anayasa, M ao'nun «fikirleri» n i
C ln'ln devlet ideolojisi haline geti riyordu . Maocular. Ana­
yasa'da «sosyal izm koşulları nda d a sınıf savaşımını sür­
d ü rmen i n kaç ı n ı l mazlığını» ilan etmişler ve böyleli kle,
Mao'nun halk d üşmanı «fiki rleri » n i ve politikasını kabul et-

1 24
meyerek Cin halkının yaşa m ı nda bir i lerlemeyi ve ül keyi
yeniden CKP'nin 8. Kongresinin Markscı-Leninci çizgisine
döndürmeyi a maçlayan işçi s ı n ıfının ve n üfusun d iğer kat­
manlarının ilerici temsilci lerine karş ı uygulanan terörü ve
baskıları haklı çıkarmaya ça l ı şmışlard ı . Yeni Anayasa, Cin
işçi sınıfını, köyl ülerini ve ayd ı nlarını, Cin devri minin utku­
s u sayesinde kazandıkları ve 1 954 Anayasasında da yer
alon pek çok haklardan ve özgürlüklerden yoksun bı ra k­
mıştı .
4. Ulusal Halk Kongresinde kabul edilen Anayasa me­
tini nde olduğu gibi, Kong renin sözügecen oturu munda da
«Mao'nun fikirleri>ı ni n egemen kılınması gerçeği ne rağ­
men, Mao, yine de bekledi�i sonuçları a lamamanın acık
tatminsizl iği içindeyd i . Oturu mun, « Kültür Devri mi» boyun­
ca yasaların varolmadığı bir durumun yaşa nmasını öngö­
ren bir Anayasayı onaylaması, önemli bir gerçeğ in ifade­
sidir. Resmi ilan edi len çeşitli sosya l ist ilkeler, ül kede, du­
ru mun düzeltil mesi ve sosyal izmin kurulması eğ i l i mlerine
ilişkin i l l üzyonl a r doğu rabil iyordu. Oturu mda , Çu En-Lay'
ın, bu yüzyı l ı n sonuna varmadan Cin'in g üçlü ve modern
bir devlet haline gelmesini istemesi de, buna nasıl ulaşıl­
ması gerektiğ i kon usunda ciddi düşünceler yaratmıştı .
Bitmez tüken mez pol itik ka mpa nya lardan bıkmış olan
m ilyonlarca i nsan, a cı kça gerçeklere dön ü l mesini a rzu et­
miş, « Kültür Devrimiıı nin neler g etireceğ iyle ilgi lenmeye
başlamış, çal ış ma ve yaşam koşulları n ı n düzeltileceğ ini
u m m uştu r. Bu düşünceler, Mao adına büyük bir teh l ikeye
işaret etmekte, onun « başka ldırı», «ebed i devrimci yoksul­
luk» vb. teorileriyle çeliş mekted i r. Bugün M ao'nun, böyle­
si a ldatıcı görüşleri bir yo na itecek ve sessiz sedasız du­
ran pol itik hasımları uysa llaştırmada bir a raç olara k kul­
lanıla bilecek yen i bir politik kampanyaya ihtiyacı vard ı r.
Yen i ka mpanyaya ön ayak olanlar, m ızrağ ı n sivri ucu­
nu, «burjuva yasası» ve « revizyonizm» d iye adland ı rdı kla-

1 25
rı hedefler üzerine karar vermişlerd i . «Bu rjuva yasas ı » n ­
d a n v e « revizyon izm»den kasted ilenler a rasında. sosyal ist
«çalış maya göre ücret» i l kesi, Cin fabri kalarında hala va r­
olan 8 kademeli ücret sistemi ve ü l kenin «özel mül kiyet
kalıntısı» küçük özel a la nlar yer alıyord u . Bunun yanısı ra.
«devri min proleta rya d i ktatörlüğü koşulları nda sürd ü rü l ­
mesi» belgisi a racılığ ıyla, pol itik, toplumsal v e e konomik
sorunlara, « Kültür Devri mi» ve «Büyük Hamle» dönemle­
rinde uyg u lanmış yöntemlerle çözüm bu lunması anlayışı
yeniden ön plana geçmişti.
9/Şubat/ 1 975'te, Cin'de Mao'nun proleta rya d i ktatör­
l ü ğ ü soru nla rı na ilişkin «son emirleri » yayı nlandı. Bunlar,
«proletarya d i ktatörl ü ğ ü teorisinin incelen mesi» kampan­
yasının başlad ığına işaret ediyordu.
Mao'nun proleta rya d i ktatörl ü ğ ü sorunlarına ilişkin
«son emirleri»nin vurguladığı başlıca dört konu va rd ı :
1 ) Tüm ü l kede burj uvazi üzerinde b i r d i ktatörl ü k hüküm
sürmeliyd i . Aksi takd irde, Mao'nun iddia ettiğ i gibi, « re­
vizyonizme kayma k» çok kolayd ı . 2) Cin sosya l ist bir ü l ­
k e olmakla birli kte, d i ğ e r sosya list ü l kelerden ya lnızca k a ­
pital ist geçmişindeki mülkiyet biçimiyle ayrı lıyordu. B u .
hôlô 8 kadameli bir ücret sisteminin, çal ışmaya göre üc­
ret i l kesinin, parayla satı nalma ve malları n değiş tokuşu­
nun vb. varolduğu anlamına gel iyordu. 3) Daha sonra
« bu rjuva yasası» olara k ta nı mlanan tüm bu olgular. sos­
yalizm koşulları nda tasfiye edilemezd i, ya lnızca kısıtlana­
bilird i ve bu yüzden de, eğer Lin Piao gibi kişiler iktida ra
geçecek olurlarsa, onlara kapita lizmi restore etme kolay­
l ı ğ ı sağ layaca ktı . 4) « M ao'nun görüşüne g öre, İŞÇİ sınıf
ve Parti üyeleri a rasında yeni burjuva unsurlar ortaya çı­
kabi l i n>di.
Böylece, sözü ed ilen «emi rl er» , başlaya n kampa nya­
nın ana çizg isini bel i rlem işti: İ l könce, proletarya diktatör­
l ü ğ ü tesisi incele necek (Maocu yorumla) ; ikinci olarak,

1 26
(( burjuva yasası» k ısıtlanacak ve üçüncü olarak ta, «yeni
burj uva u nsu rla r» ortaya ç ı ka rı lacaktı.
Ka mpanyada ilk yapı lan işlerden biri, Maocula rı n,
M arks'ı n, Engels'in ve Len in'in eserlerinden 33 alıntı a ra­
sından seçtik leri pasa jların, 22 Şubat 1 975'te merkezi ya­
yın organlarında basıl masıyd ı . O dönemde, bu a l ı ntılar
uzun süre ülkenin dört bir yanı nda incelenmişti . Marksçı­
Len inci teori nin, proleta rya d iktatörl üğüne, ya n i kapita­
l izmden sosyal izme geçiş döneminin öze l l i k lerine ve k ro­
nolojik çerçevesine; sosya l ist toplumda uzlaşmaz sınıfla­
rın bulunmadığına ve proleta rya d i ktatörl üğünün hedefle­
rine i l işkin en önemli görüşleri, Maocular tarafından tü­
m üyle çarpıtı l mıştı . ( Maocu l u k, geçiş dönemi ile sosya l ist
toplum a rasındaki temel ayrı l ı ğ ı göremiyordu. Maocu l uk­
ta her şey g üce indirgen mişti. Proleta rya d i ktatörlüğünün
ya ratıcı ve örgütsel işlerine i l işkin hiç bir şey söylemiyor­
d u ) . Maocuların, sosya lizmi « geçiş dönemi toplu mu» ola­
ra k yorumlamak ve bu « geçiş döne mi toplumu » n u n ya­
salarını yapay bir şekilde sosya lizme uygulamak çabala­
rı bir rastlantı değ ildir. Çünkü, a nca k böylel ikle, bir ya n­
dan burjuvazinin yeniden canla narak iktidarı a l ma teh li­
kesini; bir yanda n da, aslı nda varo l mayan « keskin sınıf
savaşı m ı » n ı n varl ı ğ ı n ı ve d u rumdan memnun ol mayanla­
rı n tümüne karşı y ı ğ ı nsa l öç almaları teorik olara k haklı
çıkarmak mümkün ola bilmiştir.
Kampanya n ı n ikinci a d ı m ı , «burjuva yasasının kısıt­
lanması» denilen g i rişimdi. Yine bu yolla Maocular, Cin
halkını, «çal ış maya göre ücret», fazla mesa i ücreti ve öde­
neği, parayla satına l ma ve ma lların değiş tokuşu, topra­
ğ ı n küçük çapta özel mül kiyeti, tarı mda yard ı mcı ü retim
gibi, ekonomideki yönetim yöntemleri nin zararlı olduğ una
inand ı rmak a macıyla geniş çapta bir propaganda kam­
panyası başlatmışlard ı . Maocular, tüm bu olguları kapita­
lizmle özdeşleştird iler, onları n kısıtlanmasını ve ortadan

1 27
ka ldırı lmasın ı ta lep ettiler. Ü l kede. MCJô'nun bu teorik ya r­
g ı l a rı n a yaklaşımda çekingen davran ı l masına şaşma ma k
gere k i r. Çin basını. « ka mpa nya boyunca, sosyaList top­
l u mda hôlô burjuva yasasının niçin varolduğunu kabul et­
mek gerektiğini ve bu yasa n ı n kısıtlanması n ı n niçin zo­
ru nlu olduğunu bazı insanların anlayamad ı ğ ı n ı » duyurmak
zorunda bıra k ı l mışt ı . «Burjuva yasasının sınırlandırı l ması»
uygulamaları, özellikle. fazla mesa i için ek ücret ve öde­
nek uygu lamasının hôlô sürdüğü koşullarda. bunların tas­
fiye ed i l mesi nin mantı ksal zorunluğunu kanıtlama çaba­
ları nda yansı rken; toprakta küçük çapta özel mül kiyete
sahip olma özg ü rl üğüne ve yard ı mcı ü retimi sürd ü rme
hakkına (ki bu hak yeni Anayasada yera l m ıştır) karşı bir
saldı rıya g i rişilmişti. « Kültür Devri mi» s ı rasında ortaya atıl­
mış olan, «Daha fazla çalışıp. daha az a l ma k» . « ka rş ı l ı k
beklemeden ça lışma k » . « işe yarım saat erken başlamak
ve işten ya rım saat son ra ayrı l ma k » . « Özel bir ka rş ı l ı k
beklemeden sekiz saat ve d a h a fazla çal ışmak» g i b i bel ­
g iler yeniden ortaya çıkmıştı .
Kampanya n ı n üçüncü adımı olan. «yeni burjuva un­
surlanı ı n teşhir ed i l ebil mesi için. bu nların özell iklerinin
bel i rlen mesi ça ba l a rı na g i rişildi. Örneğ in, « İnceleme ve
Eleştiri» adlı teorik derg i , günü müz Çin topl u munda sü­
reg iden tüm hataları ve eksiklikleri b i rbirine karı ştı rdı ve
hatta. şu ya da bu insanın sınıfsal konumunu belirleme­
ye yarayaca k « on ölçüt» saptadı ve kulland ı .
Bu «ölçütlenı e g öre. Çin'de « hasta l ı k ba hanesiyle işi
bı ra k ma k» . «hile ya pmaya eğ i l i m l i o l ma k » . ya da «obur­
ca yemek yemek» vb. hatalar, « bu rjuva sınıfı» ndan sa­
yı l maya yetebil iyord u . « Kişinin sınıfsa l kon u munu bel i rle­
mek» için kullanılan bu kaba yöntem yoluyla. Maocul a r,
pratik yaşamda herhangi bir işçiyi, çiftçiyi veya aydını
b i r «sınıf d üşmanı» olarak damgatayabilirl erd i . Bu yüzden
Maocuların, «yeni burjuvazi >ı yi sergi lemeye çalışı rken güç-

1 28
l üklerl e ka rşı laşmalarına şaşmamak gere k i r. Cin basının­
da, «proleta rya d iktatörl üğ ünden sözeden, ama sosyal ist
toplumda, bu rj uvazinin nerede a ra ması gerektiğini bi l me­
yen işçilerin halô bu lunduğu» kabul ed iliyordu.
özellikle, u lusal e konomi nin yöntemleriyle ilgilenen­
ler, yerel parti organ la rı nda çalışanları, ü lken i n ekonomik
olanakları n ı n , verimlilik i l kelerine göre ve halkın yaşam
d üzeyin i yükseltmek a macıyla kullanı lmasını savu nan iş­
çiler ve çiftçi ler, Maocu ların baş hedefleri olmuşla rd ı .
Gerçekte Maocular, Partinin v e devlet ayg ıtının tüm d ü ­
zeylerinde, yeniden topluca b i r «temizl ik» hareketine g i ­
rişmeye hazırla nıyorlard ı . Ül keni n bazı yerleri nde «yöne­
timin yığı nları n gerisinde kaldığ ı » , «Mao'nun devri mci teo­
risi nin öneminin henüz kavranamad ı ğ ı » , «yeni ortaya çık­
maya başlayan sınıf düşma n larına karşı uya n ı k bulunma­
nın» zoru n l u olduğu gibi, idialar ortaya atı l maya başlan­
dı. « Kültür Devrimi» sırasında bel i rginleşen bu eğ ilim,
merkezi Cin bası n ı nda yeniden gözlemlenebil iyordu. Örne­
ğ i n 1 5 Şuba t 1 976'da, Kuang-ming Jih-pao gazetesi : «Bir
ayrı l ı kç ı hareket örgütlemeye ve karşı-devri mi gerçekleş­
ti rmeye ça lışan bir avuç insa n var. Halkı mız on lardan k u r­
t u l ma l ı ve onları tari h i n çöp sepetine atıvermelidir» di­
yordu .
N e v a r k i , « bu rjuva yasası » n ı n kısıtlan masına yöne­
l i k pratik eylemlerin başla ması, işçilerin ve çiftçi l erin çe­
şitli yerlerde d i renişe geçmeleri ne, Cekiyang, Yunan ve
H upey g i bi yerlerde ise sila h l ı çatı şmalara yol açtı . Res­
mi bilg i lere göre yalnızca Hangçov'a, ayaklanmayı bas­
tırmak üzere 1 1 .000 asker gönderildi. Sabota jlar, g revler
ve yeni kampanya n ı n işçi sınıfı n ı n geniş yığınl a rı içinde
yarattığı hoşnutsuzluk her yerde gözlemlenebil iyordu .
Bu olayla r, Maocuları n büyük ölçüde ra hatları n ı boz­
muştu . Ka mpanya eğ i l imi, böylel ikle daha çekingen bi r
h a le geldi ve gerçekte sönm eye yüztuttu.

129
Ne var ki Mao, bir yandan anti-Maocu muhalefetin
birliğine yol açma teh l i kesi n i doğ u ra n kampa nyayı hızlı
bir şekilde bıra kı rken, d iğer yandan da h iç bir şekilde ge­
ri çekil mek ya da bunun ta m tersine, konumunu abartma
eğili minde değ ildi. O, başka bir manevraya hazırlanıyor­
du. Ard a rda gelen olayla rın gösterdiği gibi, yine M ao'
nun doğ rudan direktifleriyle başlaya n ve « eski Çin roma­
nı ' Su Kıyısı ' üzeri ne bir inceleme» adıyla bilinen, yeni bir
pol itik ka mpanya kısa sürede ül keye yayı lıverd i .

« S u Kıyısı Öyküsünün Eleştirisi»

Cin yazınında, halk k itleleri a rasında 1 5. yüzy ı l ı n kla­


sik öyküsü olan «Su Kıyısı» kadar yaygı nlaşmış bir baş­
ka sa nat eseri göstermek zord u r. Bu romanda adı geçen
1 08 kahra man. Cin halkı için, yüzyı llardan beri sevg inin
ve nefretin, iyinin ve kötünün, azimliliğin ve yılgınlığın,
sadakatin ve i ha netin birer simgesi olmuştu r.
«Su Kıyısı » nı n konusu, Sung Hanedanı za manındaki
(960-1 1 27) bir köylü aya k lan masından a l ı n mıştı r. Kitabın
kahramanı olan Sung Çiyang, zeng i n köylü taba kasından
g e l mekted ir. O, İmparatorun Sarayında sayg ı n l ı k kazan­
mayı başara mam ı ş ve i mpa ratora karşı bir aya klanmaya
katılmıştır. Aya klanmanın l ideri ola n Cao Kayi 'nin ölü mün­
den son ra da onu n yerini a l mıştır. Öyküye göre, Sung
Çiyang'ın birli kleri öylesine g üçlüdürler ki, i mpa ratorun
askerleri onlara yaklaşmaya cesaret edememekted irler.
Sung Çiyang'ın kara kterinin başlıca özelli kleri, va ktiyle
Cinli eleştirmenlerin de vurg u ladığı g i bi, despotizme ve
kuru l u d üzene karşı veri len savaşımda kend ini çıkarlarını
düşünmemek ve korku duymama ktı . Bir zamanlar M ao da
bu tavrı paylaşıyordu. Luşa n'daki plenu mda Mao: «Sung
Çiyang, zenginlerden a l ıp, faki rlere vermişti . O, yal nız­
..

ca despotları n mallarına el koymuştu ; bu yüzden de ha-

1 30
reketi doğ ruyd u» d emişti. Ne var ki, Eylül 1 975'te, Mao
bu romanı yen i pol itik ka mpanyası n ı n nişan ta htası ha­
l i ne getird i .
Mao, «'Su Kıyısı ' i y i bir roma ndır. Ç ü n k ü teslimiyetçi
tavrı tanıtma ktad ı r» diyord u . «Bu romanda olu msuz şey­
ler serg i lenmekted ir, a ma tes l i miyetçilerin ne mene in­
san l a r olduğunu görmeye i m kôn da vermekted ir.»
Gerek Mao'nun, halkın sevdiği bir öyk üyü bir eleş­
tiri ves ilesi haline getiren « i rşat» farı, gerekse Cin bası­
nı nda ç ı ka n çeşitl i yoru mlar, eleştirinin uzak geçmişe de­
ğ i l bug ü ne yönelti lmiş olduğunu ve eleşti riye hedef tutu­
lanları n eski Cin destanlarının yarı efsa nevi kahramanla­
rı değil, M aocu rej i m i n gerçek muhalifleri olduğunu, kuş­
kuya yer bırakmayaca k b i r açıklı kla ortaya koymaktadır.
Öyküyü Maocu l u k acısından eleştirenler, M ao'nu n pol iti­
kasına karş ı herhangi bir muha lefetin «tesl i m iyet» olarak,
« Ci n u l usuna i hanet» olarak kabul ed ileceğ i n i ima etmiş­
lerd i r. Eyl ü l 1 975 tari h i nde, --kötü bir ü n b ı ra kmış olan ve
doğ rusu istenirse, aslında ekonom iyi zorlama ve Cin emek­
çilerine kemerleri s ı ktı rma ka mpanyasından başka bir şey
ol maya n-- «proleta rya d iktatörl üğü teorisini inceleme»
kampanyasının hemen a rd ı ndan, yukarıda sözü gecen tür­
d en davranışlar Maocular için gerçekten, çok büyü k bi­
rer tehl i keyd i. Cin halkı, ya l n ızca, yaşamsal haklarına yö­
nel miş olan bu sa ldı rıya değ i l , aynı zamanda « Kültür Dev­
rlmi >> n i n yasa dışı yönte mlerine geri dönüşe de acı kça
karşı c ı kmıştı r.
Maocular, eleştirileri n i geçmişe yönelterek «Su Kıyı­
sı» nın kahra manlarını şiddetle yermekle kalmamı şlar, ay­
nı zamanda onları n günümüzdeki örneklerine de işa ret et­
mişlerd i r. Eleştirinin, yen iden Liu Şao-Şi 'ye, Lin Piao'ya
ve kamuoyuna henüz açı klanmamış olan «günümüzdeki
Sung Çiyang'lara» karş ı yöneti l mesi , bir rastlantı değ i l ­
d i r. Bu n u n aslında, o s ı rada hastanede b u l u n a n Başba-

1 31
kan Cu-En-Lay' ı , Başbakan Yardı mcısı Teng H siao-Ping'i
ve bunları n çerçevesinde toplanmış bulunan gerçekçi tem­
silcileri ilgilend i rd i ğ i n i ta hmin etmek de çok kolayd ı r.
«Su Kıyısı» öyküsünün eleştirilmesi kampanyası n ı n
başlıca amacı, yönetimin doğ ru ltusun u n değ işmed iğ i n i or­
taya koymak, ve « büyük önder» denilen Mao'nun öl ümün­
den sonra bile, onun pol itikas ı n ı sürd ürmekti.
Bu eleştiri, Sovyetler Birliği'yle i l iş kilerin iyi leştirilme­
sini savunara k kend ilerini açığa vurabilecek ola n g üçle­
re karşı bir saldı rıyı hedeflemişti . Yani «Su Kıyısı» öykü­
sünün eleştirisinde anti-Sovyet yan g itgide daha a ğ ı r
bastı .
cSu Kıyısı» konusundaki tartışmalar yalnızca i k i oy
s ürd ü. «Tesl imiyetçi » Sung Ciyang'o karşı yü rütülen sa­
vaşıma Mao do katıldı. Ekim ayı n ı n sonuna doğru kam­
pa nya, a macına ulaşamadı ğ ı için fiilen bitirilmiş olu yor­
du. Ka mpanyanın hazin sonu ve hemen a rd ı ndan, 5 Ni­
sanda Pek i n'deki « Kutsal Barış Kapısı» Alanında d üzen­
lenen ve Maoc u Politi kaya ka rşı acık bir halk gösterisi­
n e dönüşen olaylar, Moo'n u n pol itik çizgisinin ve M aocu
eğ ilimlerin, Cin halkını n yaşamsal çıka rlarıyla çelişki için­
de olduğunu açığa çı karmıştı .

«Sağ Sapma Eğiliml'nin Eleştirilmesi Kampanyası»

4. U lusal H a l k Kongresinin 1 . otu rumunda ilan edi­


len, «Cin'i gelecek yirmi yıl içinde, yani yirminci yüzy ı l ı n
bitiminden önce, çağdaş güçlü bir sosyal ist devlet hali­
ne g etirme» görevi, yaşa m koşu l la rı n ı n iyileşmesi için bu­
nu bir olanak soya n, s ı radan Cin e mekçisi tara f ı ndan
olumlu karşılanmışt ı .
« l l ı mlı» C i n yöneticileri, (başta, Ulusal H a l k Kongre­
sinin bu otu rumundan önce CKP M K Başkan yard ı mc ı l ı­
ğ ı na ve Politik Büro daimi komitesi üyeliğine secilen Teng

1 32
Hsiao- Ping), o dönemde, « Mao'nun üç d i rektifinin ülke­
n i n kalkı n masında b i r « p rog ram » görevi görmesi gerek­
tiği» tezini savunmaktaydı lar. Bu « ÜC direktif» : 1 ) «teoriyi
i ncelemek ve revizyon izme savaşım yürütmek ve on u te­
pelemek» 2) « istikrarın ve birliğin sağlanması için çal ış­
mak» ve 3} «U lusal ekonominin kalkı nmasını gerçekleş- _
tirmek»ti. Mao, bunları çeşitli zamanlarda, çeşitli vesile­
lerle ilan etm işti. Teng Hsiao-Pi ng ve izleyicileri, bu nları
b i r bütün haline geti rmişler ve böylece, « bi ri nci direktif»
le uyum halinde - Maocu deyimlere ortadoksca bağlı ka­
l a rak-, « istikrarın ve birl i ğ in sağlanmasına ve aynı zaman­
da u lusal ekonominin kalkındırı l masına katkıda bu lunma »
olanağ ını g üvence a ltına a l mışlard ı .
« Ü ç d i re ktif» tezinin « kesin bağ layıcı » bir tez olarak
formüle edildiği 1 975'in yaz ayları, daha sonra, Maoc u ­
l a r tarafından, « ka ra n l ı k s a ğ sapma e ğ i l i m i n i n i l k kez be­
l i rd iği aylan> olara k tanı mlan mıştı. Ne var ki Maocu lar, o
sıralard a hôlô bu « eğ i l im» e karşı h a rekete geçemiyorlar­
d ı . Çünkü, « ı l ı mlılar» g rubunun ve emekçi halkın geniş
yığı nları n ı n muha lefetiyle karşı laşmış olan, «proletarya
d iktatörl üğü teorisinin i ncelenmesi» k ampa nyası henüz
yeni bitiril mişti. Ayrıca Teng Hsiao-Ping, Cu En-Lay g i bi
çok yetkili bir kişinin desteğ ini sağ lamıştı.
C u En-Lay, son kez 7 Eyl ül 1 975'te, bir hastanede.
Romanya delegasyonunu kabul ettiğ i sı rada g örü ldü. Has­
tal ı ğ ı n ı n önemli ölçüde i lerlediği ve fazla yaşa mayacağı
acıktı. İ şte ta m o s ı rada, Maocu yönetimdeki « Sol >ı g üç­
ler, klasik bir öyk ü olan «Su Kıyısı» n a ilişkin bir « incele­
me» kampanyası örgütlemişlerd i . Bu ka mpanya da. tıpkı
«proleta rya d i ktatörl üğü teorisinin incelenmesi» ka mpan­
yası g ibi, «sağ sapma eğil imi» nin eleştiril mesini başlat­
mıştı. Bu yen i kampanyada, i l k ola rak, Teng Hsiao-Ping'
i n « Kü ltür Devrimi» nden önce söylediği, « kendinin ne renk
olduğu, siyah mı beyaz mı olduğu önem l i değ ildir; asıl

133
önemli olan, onun fareyi ya kala ması d ı r» şeklindeki söz­
leri a n ı msatı ldı . Çünkü bu sözler, g üya «sı nıfsal ba kış acı­
sından bir sapmayı» yansıtıyordu. Daha sonra, yine Teng
Hsiao-Ping'in, « Başkan Mao'nun üç d i rektifinin kesin bağ­
layıcılığına » ilişkin görüşü, önceden d e açıkland ı ğ ı gibi tü­
m üyle suçlandı .
Yeni kampanya, «eğitim çevrelerindeki sağ sapma
eğilimi»nin e leştirilmes iyle başladı. Kampanyada ilk önce,
Eğitim Bakanı Çu Yung-hsin tarafı ndan Mao'ya yazı l m ı ş
bulunan v e Cin'in bug ünkü eğitim sistemini eleştiren b i r
mektup kulla nıld ı . Maocu propaganda, bu nunla a y n ı za­
manda, tüm bunların a rd ı nda « i ktidarda bu lunan öneml i
bir k iş i » n i n varolduğu şekl inde bir taşla mada bu lunmaya
başlamıştı bile.
« Eğitim çevrelerindeki sağ sapma eğilimi»nin eleşti­
ril mesi, Teng Hsiao-Ping'in eleşti ril mesi doğ ru ltusunda
yalnızca bir hazırl ı k aşamasıyd ı .
M ao'nun daha 1 965'te, yani « Kültür Devrimi»nin i l k
g ünlerinde yazdı ğ ı i k i şiirinin 3 1 Ara l ı k 1 975'te yayınlan­
ması, yeni ka mpanyayı alevlendiriverd i . Bu iki şiirin -«yi­
ne Cing Kang-Şau » ile « İ ki Kuşu n Söylevi » n in- yayı nlan­
ması, g erçekte « revizyonist» d iye ta nı mlanan çizg inin ni­
hai yenilgisini sağ layabilmek üzere, « Kültür Devri m i » nin
yeni bir döneminin başlatı lmasını a ma çl ıyord u . Mao'nun
d izeleri, Cin'de yığı nsal ve h isterik yeni bir patlamanın
sinya l le riyd i . Çin basını, M ao'nun s ı radan bir yurttaş için
a n laşılması zor olan bu edebi denemelerini yoru mlad ı ,
açı kladı ve onla rın « büyük politik v e pratik önemini» vur­
guladı. 1 Ocak 1 976 tarihli Halkın Günlüğü'ndeki başyazı,
Mao'nun d izelerinin, «Kültür Devri mi>ı ne doğ ru ya klaş ı m ı n
ne olduğ unu v e «Sa hte barış içind e ya nyana yaşama yan­
l ı larıyla » nası l savaşı lacağ ı n ı öğ rettiğ i n i yazıyordu. Cin
bası nı, çeşitli makalelerde, Mao'nun şiirlerinin mil itarist ve
a nti-Sovyetik anlamını özel bir zevkle gözler önüne serd i.

1 34
Bununla aynı za ma nda, 1 976'n ı n başından, Teng'in
düşürülmesine kadar geçen dönem içi nde yayı nlanan al­
tı d i rektiften birincisi, « istikrarın ve birl iğ i n, sınıf savaşı­
mından bir sapma anlamına gelmediğini» söylüyordu. « Be­
l irley ic i olan sınıf savaşı mıdır; her şey sınıf savaşımına
oağ l ı d ı r» deniliyord u . B u tez, gerçekte, doğrudı:ln doğ ru ­
ya Teng Hsiao-Ping'in, sınıf savaş ı m ı n ı , istikra rı . birl iği ve
ekonomik ka l kı n mayı ya nyana koya n, « Mao'nun üc direk­
tifinin kesin bağlayı c ı l ı ğ ı » görüşünü hedef almıştı .

8 Oca k 1 976'da Çu En-Lay'ı n ölümü, ka mpanyadu ge­


çici bir durakla maya yol açtı . «Solcu g üçlenı in temsilci­
leri, bu duruma çılgı nca sevindi ler; çünkü onlar, Çu En­
Lay'ın öl ümüyle Teng'in g üçlü bir desteğ i n i yiti rmesini, er­
ken gelen bir utku olarak yorumlamışlard ı . O sıra la rda
Batı bası nı, Oca k ayını n ikinci yarısında Pekin'de. yen i
bir başbakanın atanması zorunluğuyla ilgili tavsiye kara r­
ları a lacak önemli bir zirvenin topla ndı ğ ı n ı duyu rmaya
başladı. Bu zirvede, ü l kenin yönetimi kendi içinde bölün­
müş olduğu için nihai bir karar al ı namamışt ı . Ancak, Huo
Kuo-Feng, 7 Şubat 1 976'da CHC Devlet Konseyi Başkan
Vekilliğ ine atand ı . B i rçokları için, bu konuda önceden h ic
bir ta hmin ya pılama makla birlikte, bu ata ma şaşırtıcı ol­
muştu . Çünkü, Teng Hsiao-Ping'in 1 973'te «eski sayg ın­
lığına kavuştu rulmasından» sonra örgütlenen, « Lin Piacı'
nun ve Konfiçyüs'ün eleştirilmesi » , « proleta rya di ktatör­
lüğü teorisinin incelenmesi» , «Su Kıyısı» romanının eleş­
\irilmesi ve son olara k da «Sağ sapma eğilimine karşı sa­
ıaşı m» kampanyaları, Teng Hs�t;ı.o-Ping'in konumunu sars­
mıştı.
Hua Kuo-Feng'in Baş bakan Vekil liğ ine atanmasını,
« üç d i rektifin kesin bağlayıcılığı» a nlayış ı n ı n eleşti rilme&
izled i . Duvar gazetı;ılerinde Teng 'in ismi a rt ı k açı kça ya­
z:ıııyordu. Anca k bası nda, hôlô ondan kapalı bir şekilde,

1 35
«parti içinde kapita l izmin iflah ol maz yolcu su» olara k söz­
edi l i yordu.
Birkaç gün sonra. 29 Şubat 1 976'da Halkın Günlüğü
Mao'nun başka bir direktifini yayı nladı : « Kültür Devrimi­
nin çözümlemesi gereken ana çelişki, i k i sınıf -proletar­
ya i le bu rjuvazi- ve iki yol -sosyalist yol ile kapital ist yol­
a ra s ı ndaki çelişkidir. Devrimin od a k noktası, Parti içi nde
yeralan ve ül keyi kapital ist yola sokmaya çal ı şan güçle­
re karşı savaşımd ı r» . Bundan sonra, « Kültür Devri mi» sı­
rasında Mao tarafından ilan ed i len « kapital ist yol» taraf­
tarla rına karşı savaşım belgisi, Cin propagandasında ye­
n iden görül meye başland ı . « Ka pitalist yol » taraflısı deyi­
mi, Parti'de ve devlet aygıtı nda o sıralarda yönlend irici
d u rumda olan kişilere veril mekteyd i. Ve onlara karşı yö­
neltilen baskıları meşrulaştı rmayı a ma çl ıyordu. «Kültür
Devrimi» sırasında CHC Başba kan Liu Şao-Şi. CKP M K
Pol itik Büro üyesi v e Pek i n Belediye Başkanı Peng Cen
ve pek cok diğer önemli Part i ve devlet yöneticisi, « ka­
pita l izmin yolcuları» olmakla suçla ndı. Bu belgi, 1 976'da
yeniden ortaya ç ı karıldı.
Mao, sözde «doğ ru kara rların gözden geciri lmesi»
gercekl iliğinin, yani yığınla rın, « Kültür Devrimi» karşısın­
daki hoşnutsuzlukları n ı n büyüdüğünün fark ı ndayd ı . B u k ri­
t i k d u ru mdan, a ncak, çoğ u n l u kta n ayrı lanların bastı rı l ma­
sıyla ve geçmişte hep oldu ğ u g i bi, «sınıf savaşımı» adı
a ltı nda yürütülecek baskı önlemleri nin a l ı n masıyla k u rtu ­
labileceğ ini anlıyordu.
H ızla yaşlanan « Büyük Kaptan » ı n böylesi faal iyetleri,
kuşkusuz bir rastlantı değ ildi. Maocu l a r, ciddi hazı,rlı klar
içindeyd iler. «5 N isa n olayı » adıyla anılan olay, bu ha­
z ı rlıkla rı n ışığında cereyan etmişti. 5 N isan günü Peki n '
d e k i Tien A n M e n Alanında, kendiliğ inden örgütlenen 1 00
b i n kişil i k bir k itle acıkça C u En-Lay'ın anısına bi r saygı
gösterisinde bu l u ndu. (O gün, esk i bir geleneğe göre öl-

1 36
müş Cin büyükleri a n ı l d ı ) . Ne var ki, gösterici ler tarafı n­
da n kullanılan belgiler, Teng Hsiao- Ping'in uyg ula maya
çalıştığı, eski Başbakan Cu En-Lay'ın gerçekçi pol itikası­
nın kamuoyunca desteklendiğini gösteriyordu .
Tien An M e n Alanı nda yaşanan olaylar, aynı zaman­
da, Teng Hsiao-Ping'e karşı yöneltilen kampanyanın, do­
ruğuna erişerek tama mlandığını gösteriyord u . Bu göste­
ricilerin eylemleri, Üzerlerine gönderilen silahlı kuvvetler
tarafından dağıtıldı. Gösteriye katı lan birçok insan, hap­
se atıldı ve daha sonra mahkemeye veri ldi.
İ ki g ü n sonra, 7 N isan 1 976'da, Maocı..i bası nd a «iki
kara r» yayı nlandı. Bunla rda n biri. Hua Kuo- Feng'in CKP
M K Birinci Başkan ya rd ı mcı l ığına ve aynı zamanda, CHC
Devlet Konseyi Başka n l ığına atanmasıyla ilgiliydi. İ kincisi
ise, CKP M K'nin, «Tien An Men Alanı ndak i karşı-devrim
hareketini ve Teng Hsiao-Ping'in bugünkü faal iyetlerini
ele aldığını» söylüyor ve Teng Hsiao-Ping'i, Parti içinde­
kiler de dahil olmak üzere tüm görevlerinden uza klaştı­
rıyord u .
B u kampanya değerlendirilirken, onun, özellik le Cin'
deki iki fark l ı pol itik çizgi a rası nda sürüp giden savaş ı­
m ı n bir ifadesi olduğu katında tutulmalıd ı r. Bu pol itik çiz­
gi ler a rasındaki savaşım, « Kültür Devri mi»ne yaklaşım so­
runu nda ve bu «devrim» in ürünleri olan «yeni doğmuş
şeylenı e ilişkin konularda özellikle keskinleş mişti. «5 Ni­
san olayları» halkı ve ü l keyi bir çıkmaza sürüklemiş olan
Maocu fikirleri ve pratiğ i reddettiğini göstermiştir. CKP'
nin 8. Kongresi'nde bel irlenen ve daha sonra Mao tara­
fından terkedi lmiş olan politika, bu kör çı kmazdan kurtu ­
l u ş u n yol unu açmış ve ülke için gerçek bir u m u t ışığı ol­
muştu. Maocul a r, s ı n ıf savaşımını yapay bir şekilde « yo­
ğunlaştı ra rak» , « başkaldırı l a r» ve d üzen li «temizleme
kampanyaları » örg ütlemişler ve böylece, Cin'in, gerek
Marksç ı l ı k-Lenincilik yoluna g i rmesini, gerekse sosya l iz-

1 37
m i n kurulmasına yönel mesini engellemeye çalışmışlard ı r.
Bugün de, bu a maca u laşmak ca bası içinde, Sovyetler
Birliğ i 'ne, SSCB'deki ve d iğer sosyal ist ül kelerdeki sos­
yalizmin ve komü nizmi n k u ru luşuna ilişkin yöntemlere ka­
ra çalmaya uğraşmaktad ı rlar. Tüm a nti-Sovyetik Maocu
yığınsal kampanya lar, Cin'in ekonomik ve topl umsal so­
runlarının çözümlenmesini engellemekten başka bir işe
yara mayan ve geriye tepen bir silah hal ine dönüş mekte­
·d i rler.
Ancak bu sonuncu ka mpanya, Maocuları n «Utkusw> y­
la sonuçlanmıştır. Ne var ki, bu haya l i bir «utkw> d u r. Pe­
k i n yönetiminin yarattığı ü l ke içindeki toplum sa l güç den­
g esi, oldu kça değ işken bir ya pıya sa hiptir. İ ki farklı po­
l itik çizgi a rasındaki savaşımın sonucunu ise, tarihin a kışı
belirleyecektir.

1 38
İ ç n d e k i l e r

Ö N S ÖZ 7

TEOR İ LER VE KAVRAM LAR ................................. 19


1. İ Ç POLİTİKA 19

Devri m i n Proletarya Diktatörlüğünde Sürdürülmesi . . . . . . . . . . . . . . . . . . 19


Politika Rehberdi r . ...... . .. ..... . ........... . .. ..... . .. . .... . .. .... .. ..
. . . 24
İ ktidar Namlunun Ucundadır ...........................................
. . 30
Yığın ların Hareket Çizgisi .............................. ...................
. . 33

2. EKONOMİ . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 37

Da lgalar Hal i nde Kalkınma ..............................................


. . 37
Kendi Gücüne Güven . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 41
Tarım Ekonominin Temelidir . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 46

3. DIŞ POLİTİKA . .................................................... ......


. 49

Doğudan Esen Rüzg§r, Batıdan Esen Rüzg§rı Bastırıyor .......... . . 49


Sosyal - Emperyal izm . . .
. . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . .. . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 51
Süper Devletler . .............. ........................ ............ ............ 54
Dağın Tepesine Oturup, Kaplanların Dönüşünü izlemek . . . . . . . . . . . . 56
Üı; Dünya Teorisi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . 61
Halk Savaşı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . 66
Kutsal Topraklar ...... .... .. . ..... ....................................... ..
. 71
Kuzeyden Gelecek Tehlike . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .............
. . . . . . . . . 75

MAOCU POL İ TI KAN I N PRATİ Gİ . . . . . ... . . . . . . . . . . . . .. . . . . .... .. . . . eo

Kültür Devri mi . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 80
Kızıl M uhafızlar . . . .. ...... .. . .................... ... ........ .... ........... 88
Parti Herşeyi Denetler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 92
Üçlü Bağlaşıklık ... .. .... . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . .
. . 98
İki Politik Çizginin Savaşı m ı . . .. . .. . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 00
7 Mayıs Okulları ....... . .... .. .... ..... .................... .. .. .... . .......
. 1 05
Kadroların Eski Saygınlıklarına Kavuşturulması . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 07
Halk M ilisleri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 09
Yalınayaklı Doktorlar .
. . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 112
Eğitimde Devrim . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . .. .. .
. . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 14
Lin Piao'yu ve Konfiçyüs'ü Eleştirme Kampanyası . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 18
Proletarya Diktatörlüğü Teorisinin incelenmesi Kampanyası .. . . . . 1 24
Su Kıyısı Öyküsünün Eleştirisi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 30
Sağ Sapma Eğilimi'nin Eleş1 irilmesi Kampanyası . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 32
MAO'NUN
TEORİK
GÖRÜŞLERiNiN
ELE$IiRiSi
F.V.KONmNTINOV M.I.SLADKOVSKI
eMAO'CU FELSEFENİN özU •PROLETER ENTERNAS­
YONALİZMİ MASKESİ ALTINDA BUYUK HAN ŞOVENİZMİ
VE HEGEMONYACILIK •PROLETER DEVRİMİ , SAVAŞ VE
�ARIŞ SORUNLARINDA MARKSÇI VE MAO 'CU GÖRUŞLER
ARASINDAKİ ZITLIK •MARKSÇILIGIN VE MAO' CULUGUN
DEVLET VE PROLETARYA İKTİDARI SORUNLARI KARŞI·
SINDAKİ TAVIRLARi eMAO 'CU GÖRUŞE GÖRE SOSYAL
YAPININ VE SINIF Mti CADELESİNIN EVRİMİ eMAO'CU­
LUGUN TEORİ VE PRATİÖİNDE POLİTİKA VE EKONO­
Mİ İLİŞKİSİ •''BUYUK PROLETER KliLTUR
DEVRİMİ" YA DA DtiNYA KtiLTURUNE SALDIRI.


KONUK YAYINLARI
P..K.749 lsTANBUL
Fiyatı
(T.l.)
SOSYALiZM KİTAPLIGI (Orta Boy)

FRANStZ SOLUNUN Ortak ı+ükümet Programı . . . . . . . . . . . . 15.­


Gerçekte ve Eylemde HUKUKUN PAYI
Monique ve Roland Weyl . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . .
. 35. ­
MAO'NUN TEORİK GÖRÜŞLERiNiN ELEŞTİRiSİ
M. i. Sladkovski - F. V. Konstantinov
(2. Baskı ) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 40.-
« EM PERYALİZM» ÜZERiNE TEMEL KURSLAR
Ernst Haak - Hannes Wunderlich (Tükendi ) . . . . . . . . . . . . . . . 1 5.-
LENİN ( Resi m l i Kısa Biyografi) ............................
. . 1 5.-
SBKP MK 25. KONGRE RAPORU .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 0.-
LENINCILİK ve SSCB DIŞ POLİTİKASI - K. İvanov . . . . . . . . . 1 5.-
S I N I F UZLAŞMASI M I , S I N I F MÜCADELESİ Mi
V. Usenin ( 2. Baskı ) . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 20.-
BARIŞ iÇİNDE BiRLİKTE YAŞAMA POLİTIKASI
Vitali Korionov .. ..........................................
. . . . 1 2.50
lşçİ SINIFININ ENTERNASYONALCi ÖGRETISI
MARKSÇILI K - LENINCİLİK • M. A. Suslov (Toplat ı l d ı ) 20.­
TOPLUM VE GENÇLİK Kollektif
( 2. Baskısı Yakında Çıkıyor)
YAKI N ÇAGLAR TARiHi (Cilt 1 1 1 ) A. Z. Manfred . . . . . . . . . 30.-
HELSINKI VE SON RASi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. 1 5.-
DÜNY A KOMÜNiST HAREKETi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. 50.­
SBKP DENEYİMİ VE DEVRİMCİ TEORi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 60.­
GÜNÜMÜZ DÜNYASI ve LENİNCİLİGİN SOSYALİST
DEVRiM TEORİSİ - P. N. Fedosoyev . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . • 65.­
DEVRİM SÜRECİNİN DİYALEKTİGİ - Y. Krasin
( 2. Baskısı Hazırlan ıyor)
Yöntemleriyle ve Manevralarıyla YENİ -
SÖMÜRGECİLİK - V. Vahruşev . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. 60.-
DİMİTROF Yaşam Öyküsü ve Savaıımı . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 50.-
KAPİTALİZMİN YENİ GELİŞMELERİ VE
ÇELİŞKİLERİ - N. lnozemtsev . . . . . . . . . . . . . . . . . .. . .. .. . . . . • . . . . 30.-
SOVYET EDEBİYAT! - K. Zelinskl . .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 50.-
SOSYALİZM VE KÜLTÜR . . . . . . . . . . . . . • • . • • . . . . . . . . . . . . . . . • . . . . . 45.-
0KTOBR DEVRİMİ VE PROLETARYA
ENTERNASYONALiZMİ - Kostadin Bayçinski • • . • • • • • • • . • • • • 15.­
SOSYALİST TOPLUMDA YARATICI - YARIŞMA
(Yakında Ç ı kıyor)
Fiyatı
(T.L.)
IOU A I I Z M KITAPLIGI (Büyük Boy)

MARKSÇI LENINCİ FELSEFE SÖZLÜGÜ


-

Manfred Buhr - Alfred Kosing (2. Baskısı Yakında Çıkıyor )


YAKIN ÇAGLAR TARİHİ (3 Cilt Birarada Yakında Çıkıyor)
1 (jlTIM POLITİKASI ve PEDAOJ I ÜZERİNE
V. 1. Lenin . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 35.-
. . . . . . . . . . .

SENDIKALI iŞÇİ NiN DERS NOTLAR!


T. Maden-iş Sendikası Eğitim Dairesi (Toplat ı l d ı ) . . . . . . . . . 25.-
YAŞASIN DİSK (5. Kongre Sonrası Gelişmeler
ve Belgeleri) 60.-

iNCELEME - ARAŞTIRMA DİZİSİ

iLERİCiNiN HUKUK KILAVUZU


Av. Turgan Arınır - Av. Ali Galip Yıldız . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 40.-
ÇETİN SAVAŞ, İ. Bilen . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. 1 0.-
ULUSLARARASI SENDİKAL HAREKET TÜRKİYE ve
DSF'nin 9. KONGRESİ, Taner Tekin 45.-

ROMAN - ANLATI Dizisi :

BiR SiYASiNiN Şİi RLERİ Can Yücel . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 5 .-


. .... SI KIYÖNETIM - F. Solinas . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. . . . 1 5.-
.... TESLİM OLMAYANLAR ÖLMEZ N. Çukovski . . . . . . . . . . .
- . 40.-
ÇEK ÇEK, Lao-Şe . . . . . . . .. . . . . . ....... . . ...
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 15 -
.

.... FAŞİZMi EZECEGIZ Dolores İbarruri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .


- . 55.-
ZAFER BiZİM OLACAK, İkşokas Meras . . .. . .... . . . . . . . . . . . . 1 5 .-
IŞÇİı MARŞLAR!, (Toplat ı l d ı ) .. ... .
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 5.-
ŞANLI 1 MAYIS . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 30.-
SAVAŞ YOLU, S. Üstüngel (Toplatıld ı ) . ................ . . . . 1 5.-
1 MAYIS 1 978 . . . . . . . . . . . ..
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 40.-

1 MAYIS AFİŞLERi

8 50x70 ebadında, birinci hamur ka·ğ ıda 4 renkli baskı .


·

8 8 çeşit, her biri 1 5 TL.


Çağı mızda yeryüzü ölçeğinde toplu msa l i lerlemenin,
demokrasinin ve barış ı n başlıca engeli, h atta d üş manı
olan emperyal izm konusunun ü l kemizin i lerici ve d emok·
rati k güçlerine bir d izi hal inde sunulmasına yayınevimiı
özen göstermekted i r. Şimdiye değ in yayı nlanmış kitapla·
rın yonısıra bu yıl içinde yayı nı öngörülen yeni i nceleme­
lerıe bu d izi şu kitapları ka psayaca ktı r:

1 . E mperya lizm Ü zerine Temel Kursla r


Ernst Haak - Ha nnes Wunderl ich
Lenin'in ünlü eserinin g ünümüz koş u l l a rındci<i yoı
ru mu.
2. Yöntemleriyle ve M anevralarıyla Yeni-Sömürgecili�
V. Vah ruşev
Yeni Sömü rgecilik konusunda sentezci i l k büyü�
inceıeme.
3. Kapitalizmin Günümüzdeki Yen i Geliş meleri ve Ce·
lişkileri
N. İnozemtsev
4. Kapita l izmin Son uncu Aşaması : E mperya l izm.
V. i. Lenin
Lenin'in bu ünlü eserinin yen i bir çevirisi, önemiy
le orantı l ı bir özenle h azırlanma ktadır.
5. E mperya l izm Ü zeri ne
Gus Hall
ABD Komün ist Partisi Genel Sekreteri Gus Hall'ün
e mperya l izmin başlıca kalesinden empe ryalizme
yönelttiğ i eleştiri. konuya yeni boyutla r getirecektir.

You might also like