You are on page 1of 6

12.11.

2022 23:59 Türk Edebiyatı Eserler Sözlüğü

LEYLÂ VÜ MECNÛN (NEVÂYÎ)

âşıkane mesnevi

Alî Şîr Nevâyî/Nevâî, Fânî (d. 17 Ramazan 844/9 Şubat 1441- ö. 12 Cemâziyelâhir 906/3 Ocak 1501)

889/1484 ?, Çağatay Sahası, Yazılı Edebiyat / Divan Edebiyatı, Başlangıç-15. Yüzyıl, Türkçe, Arap Alfabesi, Manzum,Telif,
Mesnevi

ISBN: 978-9944-237-87-1

Alî Şîr Nevâyî’nin Doğu Türkçesiyle (Çağatayca) yazdığı Hamse’sinin muhtemelen 889/1484 yılında tamamladığı üçüncü
mesnevisi. 3622 beyitten oluşan eser, aruzun “mef’ûlü mefâ’ilün fe’ûlün” kalıbı ile yazılmıştır; ancak birçok beyitte sebk-i
melih ile “mef’ûlün fâ’ilün fe’ûlün” kalıbı uygulanmıştır. Nevâyî, mesneviyi Türk dilinin edebî dil olarak kullanılmasını
gerçekleştirmek ve efsane değil mazmunu yani yaşanılan, içinde bulunulan hayat, adalet, törenin uygulanışı, kızların
evlendirilmesi vd. meseleleri ortaya koymak için zengin bir söz varlığı, derin psikolojik tasvirler, tesirli bir edebî anlatım ve
üslupla kaleme almıştır (bk. Çelik 1996: 3588-3589; 3594-3598; 3607).

Leylâ vü Mecnûn kıssası ilk defa İran edebiyatında Nizâmî tarafından ele alınmış, daha sonra Hüsrev-i Dihlevî tarafından
işlenmiştir. Nevâyî bu mesneviyi yazarken her iki müelliften de taklitçi olmadan faydalanmış, ilham almış, kendisinden
sonra da Doğu ve Batı Türklük sahalarında yazanlara ilham kaynağı olmuştur. Nevâyî, Nizamî Gencevî’nin Hamse’sini
kaleye, Husrev-i Dihlevî’nin Hamse’sini kasra, kendininkini ise kale ve kasır etrafındaki şehir ve bağlara benzetir (Çelik
1996: V/311-328). Ömer Bakî’nin Leylî vü Mecnûn’u, Nevâyî’nin aynı adlı mesnevisi esas alınarak mensur tarzda kaleme
alınmıştır. Doğu Türkçesiyle yazılmış olan eser, 1792 yılında Yarkent hâkimi Evez/İvaz Hakîm Bek’e sunulmuştur. Batı
Türklük sahasında da başta Fuzulî olmak üzere defalarca bu konu şairler tarafından işlenmiştir. Nizamî, Nevâyî, Fuzulî gibi
bu konuyu işleyenlerin hikâyelerinde doğal olarak epizot ve işleniş bakımından farklılıklar bulunmaktadır.

Ese 38 bölümden oluşmaktadır: 1. bölüm tevhid, 2. bölüm münacat, 3. bölüm naat, 4. bölüm mirac, 5. bölüm söz cevheri, 6.
bölüm Abdurrahman Câmî’nin medhi, 7. bölüm Sultan Hüseyn-i Gâzî, 8. bölüm Hüseyin Bahâdır Han, 9. bölüm mesneviyi
yazmaya başlaması Leylâ’nın hayaliyle görüşmesi, Mecnûn sevdasına düşmesidir. 10. bölüm Kays’ın doğumuyla kıssa
başlar, 35. bölümle hikâye sona erer. 36. bölümde aşktan bahsedilir. 37. bölümde Sultan Üveys Bahâdır Han’ın medhiyesi,
38. bölümde de eserin tamamlanmasıyla ilgili hissiyat yer alır. Nevâyî, Tanrı ve Peygamber’e ayırdığı bölümlerde kainatın
yaradılışından, Tanrı’nın kudretinden, ilimden, tabiatın yenilenmesinden, canlılara has duygulardan vb. söz eder.
Bu madde Türk Edebiyatı Eserler Sözlüğü Projesi kapsamında hazırlanmıştır. http://tees.yesevi.edu.tr/madde-detay/leyla-vu-mecnun-nevayi bağlantısı üzerinden ulaşılabilir.
tees.yesevi.edu.tr/madde-detay/leyla-vu-mecnun-nevayi 1/6
12.11.2022 23:59 Türk Edebiyatı Eserler Sözlüğü

Mesnevinin konusu: Arapların Beni Amr kabilesinin lideri çok varlıklıdır ancak çocuğu yoktur. Tanrı’ya yakarışları
neticesinde duası kabul olarak bir oğlu olur. Adını Kays koyarlar. Dört yaşına geldiğinde komşu kabiledeki bir okula
verirler. Aynı zamanda okulun öğretmeni olan kabile lideri, evlerinden birini kızı Leylâ’nın eğitimi için tahsis etmiştir.
Burada eğitim alan Kays ve Leylâ birbirlerini severler. Kays, Leylâ’ya delicesine âşık olur. Sevgileri bütün obada duyulur.
Kays çöllere düşer ve insanlar ona Mecnûn lakabını takarlar. Leylâ’nın babası durumu öğrenir, Mecnûn’un babasına haber
göndererek oğlunu evde zincirlemesini ister, yoksa sert tedbirler alacağını bildirir. Babası Mecnûn’u ayağından zincirler
ama o zincirlerini kırarak kaçar. Bu arada Beni Esed kavminin varlıklı lideri İbn Selâm tesadüfen gördüğü Leylâ’ya âşık
olur ve onu babasından ister. Leylâ’nın babası kızını evlendirmeyi kabul eder ama rahatsızlığı sebebiyle biraz beklemesi
için zaman ister. Babası iyileşmesi için Leylâ’yı Kabe’ye götürür, Leylâ ise iyileşmek yerine aşkını artırması için Tanrı’ya
yalvarır. Babası artık kızından umudunu keser. Mecnûn tekrar çöllere düşer, şiirler yazar, yabani hayvanlarla arkadaşlık
eder. Komşu kabilelerden Nevfel adlı bir yiğit avlanmak için çölde gezerken Mecnûn’a rastlar. Mecnûn’la tanışırlar,
konuşurlar. Nevfel, Mecnûn’u evine götürür, derdini öğrenerek ona yardım edeceğini, Leylâ’yla onu evlendireceğini söyler.
Leylâ’nın babasına haber gönderir, Leylâ’nın İbn Selâm ile uzun süredir nişanlı olduğunu öğrenir. Meseleyi silah gücüyle
halletmeyi düşünerek hücum eder. Leylâ’nın babası yenileceğini anlayınca meseleyi tümüyle çözmek için Leylâ’yı öldürme
kararı alır. Mecnûn bunu rüyasında görür, Nevfel’e açtığı savaşı durdurmasını söyler; Nevfel kazanmasına rağmen geri
çekilir. Mecnûn yeniden çöle gider, Leylâ’nın kabilesi de korkuyla başka yere göç eder. Mecnûn, Leylâ ile aynı kabileden
Zeyd’e rastlar, ondan olanları, göç ettiklerini öğrenir, Leylâ’nın kabilesinin eski yerine gelir, kirpikleriyle yerleri süpürür,
her yeri gözyaşlarıyla ıslatır, gördüğü bir köpeğin yüzünü gözünü öper, yaralarını gömleğiyle sarar, onunla dertleşir,
yeniden yabani hayvanlarla birlikte olmak üzere çöle döner. Zeyd kendisine Leylâ’dan mektup getirir. Mektupta kendinden
bahseder, Nevfel’in kızıyla evleneceği haberini duyduğunu yazarak sitem eder. Mecnûn da cevabında onun güzelliğini
övdükten sonra İbn Selam ile nişanlandığını hatırlatır. Mecnûn’un babası çölde oğlunu bulur, bağlayarak eve getirir ve
Nevfel’in kızıyla evlendirmek için harekete geçer. Nevfel ve Mecnûn’un babası bu işe razı olsalar da Mecnûn yeniden çöle
kaçar. Dağda Leylâların çobanına tesadüf eder. Çoban ona bir koyun derisi giydirerek Leylâ’nın bulunduğu yere getirir.
Gençler buluşup görüşürler, ikisi de aklını yitirip yıkılır. Leylâ’yı evine götürürler. Çoban da Mecnûn’u bulduğu yere geri
getirir. Bu haberi duyan Mecnûn’un babası onu alıp eve getirir ve Nevfel’in kızıyla evlendirir. Kız gerdek gecesi Mecnûn’a
başkasını sevdiğini söyleyerek evden gider. Nevfel bu sevgi karşısında sesini çıkarmaz. Aynı gün Leylâ ile İbn Selâm da
evlenir. Leylâ kendini öldürmek için zehirli kılıç hazırlar; ancak buna gerek kalmaz; çünkü sara hastası olan İbn Selâm kıza
elini değdirdiğinde yere yıkılır. Öldü sanarak onu başka yere götürürler. Yalnız kalan Leylâ çöle gider, Mecnûn ile sabaha
kadar birlikte olup geri döner. Oğullarının üzüntüsünden Mecnûn’un annesi ve babası ölür, Leylâ hastalanıp yatağa düşer.
Mecnûn önce anne ve babasının kabrini ziyaret eder, sonra da gaipten gelen bir sesle hastalandığını öğrendiği Leylâ’nın
ziyaretine gider, çadırına girer. Leylâ annesine vasiyet etmektedir. Leylâ ile Mecnûn birbirlerini gördüklerinde son
nefeslerini verirler. Leylâ’nın vasiyeti gereği, Leylâ ile Mecnûn’u aynı kefene sararak defnederler.

Eserin Türkiye ve dünya kütüphanelerinde Nevâyî Külliyâtlarında (Topkapı Sarayı Kütüphanesi, Revan, nu. 808: 214b-
249a; Paris Bibliothèque Nationale, nu. Suppl. 316-317: 292b-330a; Leningrad Asya Halkları Enstitüsü, Institut Narodni
Asii Leningradskoe Otdelenie, 118b-158a vd.), Hamselerde (Süleymaniye Kütüphanesi, Fatih, nu. 3755: 108b-146b vd.)
pek çok nüshası bulunur. Eser üzerine Ülkü Çelik tarafından yapılan doktora tezi (1993) yayımlanmıştır (1996). Ayrıca
Teyipcan Eliyop (1991), C. Ganiyeva (1992) ve Ramiz Asker (2020) tarafından da kitap olarak yayımlanmıştır.

Bu madde Türk Edebiyatı Eserler Sözlüğü Projesi kapsamında hazırlanmıştır. http://tees.yesevi.edu.tr/madde-detay/leyla-vu-mecnun-nevayi bağlantısı üzerinden ulaşılabilir.
tees.yesevi.edu.tr/madde-detay/leyla-vu-mecnun-nevayi 2/6
12.11.2022 23:59 Türk Edebiyatı Eserler Sözlüğü

Şairin biyografisi için bk. “Alî Şîr Nevâyî/Nevâî, Fânî”. Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. http://teis.yesevi.edu.tr/madde-
detay/ali-sir-nevai  

Madde Yazarı: Prof. Dr. Tanju SEYHAN

Yayın Tarihi: 05/10/2022

Eserden Örnekler

Leylâ vü Mecnûn'dan

Çün yetti hazân yilinin âhı


Bustân çerâmını kıldı kâhî

Yafrag yüzi boldı bara sarıg


Âyîn meger oldı sarıg agrıg

Gerd iyledi bâgnı şeb-istân
Yafrag anı kıldı kevkeb-istân
Bu turfe ki yüz tümen kevâkib
Tofrag sarı boldı barça garîb
….
Çün saldı hazân savurdı her yan
Gül berglerin uçurdı her yan
Leylîga kim irdi hüsn bâgı
Cennet güli başıdın ayagı
Ol za’f nesîmi tîz boldı
Bustânıga berg-rîz boldı

Açıldı kemend-i zülfidin tâb


Cânlar boynıdın aldı kullâb
Bu hâlde nâzenîn-müsâfir
Kıldı sekerât-ı mevt zâhir
Cezm itti ki kitmeki kirektür
Cân terkini itmeki kirektür

Halvet taleb iyleben zamânî


İl kesretidin tapıp amânî
Bu madde Türk Edebiyatı Eserler Sözlüğü Projesi kapsamında hazırlanmıştır. http://tees.yesevi.edu.tr/madde-detay/leyla-vu-mecnun-nevayi bağlantısı üzerinden ulaşılabilir.
Ö
tees.yesevi.edu.tr/madde-detay/leyla-vu-mecnun-nevayi 3/6
12.11.2022 23:59 Türk Edebiyatı Eserler Sözlüğü

Öz allıga isteben anasın


Arz itti nühüfte mâcerâsın
K’ey cânın olup minin mekânım
Kim cânına sadka haste cânım

Rencimni özünge aldın asru


Derd ü elemimga kaldın asru
Min yıl hem eger tirig bolayın
Özrünni ni til bile kolayın
Hâssa ki gülüm hazânga tüşti
Dey yili bu gül-sitânga tüşti
Bî-dâd sipihr kıldı nâ-yâb
Bâgımda gül ü gülüm ara âb
Servümga acîb sûret oldı
Kim terk-i çemen zarûret oldı

Her hâl ile kitmegim yitiptür


Bu bâgda bolmagım kitiptür

Bu dem ki irür mahal-i pedrûd


Kıssamnı yaşurmagımda yok sûd

Sin bildin ü iyledin müdârâ


Min imdi kılur min âşkârâ
Bu lahza ki tapşurup vedî’at
Toprag sarı iylegüm azîmet
Disem ki azâga kılma köp meyl
Her sarı akızma eşkdin seyl
Yüz kılma tabânçe birle mecrûh
Bî-dâd ile rence iyleme rûh
Yir tutmagusı bu söz bilür min
Bir özge vasiyyetin kılur min
Kim tutma bu sûg ara azâ köp
Kiydürme izârınga kara köp

Koy kîne vü lutf u mihr fen kıl
Cân perdesin ana kefen kıl
Çırma mini dagı ol kefenga
Bir cins kefen iki bedenga

Ma’şûk çü derd-nâk boldı
Bu madde Türk Edebiyatı Eserler Sözlüğü Projesi kapsamında hazırlanmıştır. http://tees.yesevi.edu.tr/madde-detay/leyla-vu-mecnun-nevayi bağlantısı üzerinden ulaşılabilir.
Â
tees.yesevi.edu.tr/madde-detay/leyla-vu-mecnun-nevayi 4/6
12.11.2022 23:59 Türk Edebiyatı Eserler Sözlüğü
Âşıknı ni diy helâk boldı
Anın bile barça hâl birle
Geh tüş bile hayâl birle

Geh pâk zamîr ü gâh hâtıf


Dil-dârını iylep anı vâkıf
Ol küng diginçe kim perî-veş
Boldı ecel ilgidin kadeh-keş

Kim yitti kulagıga hurûşı


Aytur idi bu haber sürûşı

Kaplan kibi sikridi yatagdın


Yâ iyle ki kök gazâlı tagdın

Yüz urdı kabîle sarı hâlî


Agzıda terennüm visâli

Cân kolga tutup nisârlıkka


Sikrip özi cân-sipârlıkka
Çün yitti ol âstânga başı
Kirdi üy içige bî-tehâşî

Kim kirdi üy içre yâr-ı cânı
Yok yok ki refîk-i câvdânı
Birbirge nazar güşâd taptı
Hem bu vü hem ol murâd taptı

Cânânıga ol fidâ kılıp cân


Bu cân biriben niçük ki cânân

Ol azm itti çü taptı yoldaş


Bu almadı yolıdın anın baş

İl kirdi üy içre bî-şümâre


Mecnûn sarı kıldılar nezâre

Cismi yatıp irdi yirge makrûn


Leylî bile barmış irdi mecnûn

Kirdi iki cism bir kefenga
Yok yok iki rûh bir bedenga (Çelik 1993: 398-416)

Kaynakça

Alper, Serap (2016). Ömer Baki Hamse-i Nevayî II Leylî vü Mecnun. İstanbul: Kesit Yayınları.

Bu madde Türk Edebiyatı Eserler Sözlüğü Projesi kapsamında hazırlanmıştır. http://tees.yesevi.edu.tr/madde-detay/leyla-vu-mecnun-nevayi bağlantısı üzerinden ulaşılabilir.
tees.yesevi.edu.tr/madde-detay/leyla-vu-mecnun-nevayi 5/6
12.11.2022 23:59 Türk Edebiyatı Eserler Sözlüğü

Əskər, Ramiz (2020). Əlişir Nəvayi Leyli və Məcnun. Bakı: Uluslararası Türk Kültürü Təşkilatı TÜRKSOY kitabxanası
seriyası – 44.

Bertels, E. (1951). “Alî Şîr Nevâî, Leylî ve Mecnûn”. (çev. Mirza Bala). Türkiyat Mecmuası, IX: 47-64.

Çelik, Ülkü (1993). Alî Şîr Nevâyî, Leylî vü Mecnûn (Gramer-Metin-Dizin). Doktora Tezi. Ankara: Hacettepe Üniversitesi.

Çelik, Ülkü (1996). Alî Şîr Nevâî, Leylî vü Mecnûn. Ankara: TDK Yay.

Çetindağ, Yusuf (yty.). Alî Şîr Nevâî, Hayatı-Sanatı-Eserleri. İstanbul.

Durmuş, İsmail (2003). “Leylâ ve Mecnûn”. İslâm Ansiklopedisi. C. 27. Ankara: TDV Yay. 159-161.

Eliyop, Teyipcan (1991). Ali Şir Nevai, Leyli ve Mecnun. Urumçi: Şincan Halk Neşriyatı.

Ganiyeva, C. (1992). Alişir Navoiy Mükemmel Eserler Toplamı 9. Tom. Hamse Layli va Macnun. Taşkent: Uzbekiston
Respublikası Fanlar Akademiyasınıng “Fan” Naşriyati.

Karahan, Abdülkadir (1980). “Arap, Fars ve Türk Edebiyatlarında Leylâ ve Mecnûn Temi”.  Eski Türk Edebiyatı
İncelemeleri. İstanbul. 73-83.

Kut, Günay (1989). “Alî Şîr Nevâî (ö. 906/1501)”. İslâm Ansiklopedisi. C. 2. İstanbul: TDV Yay. 449-453.

Levend, Agâh Sırrı (1988). “Türk Edebiyatında Leylâ ve Mecnûn Yazan Şairler”. Türk Dili Araştırmaları Yıllığı-Belleten
1957. Ankara: TDK Yay. 105-113.

Levend, Agâh Sırrı (1959). Arap Fars ve Türk Edebiyatlarında Leylâ ve Mecnûn Hikâyesi. Ankara.

Mallayev, N. M. (1965). Uzbek Adabiyatı Tarihi, Birinçi Kitap (XVII Asrgaça). Taşkent: Ukutuvçı Naşriyatı.

Pala, İskender (2003). “Leylâ ve Mecnûn”. İslâm Ansiklopedisi. C. 27. Ankara: TDV Yay. 161.

Yazıcı, Tahsin (2003).“Leylâ ve Mecnûn”. İslâm Ansiklopedisi. C. 27. Ankara: TDV Yay. 60.

Atıf Bilgileri

SEYHAN, Tanju. "LEYLÂ VÜ MECNÛN (NEVÂYÎ)". Türk Edebiyatı Eserler Sözlüğü, http://tees.yesevi.edu.tr/madde-
detay/leyla-vu-mecnun-nevayi. [Erişim Tarihi: 12 Kasım 2022].

Bu madde Türk Edebiyatı Eserler Sözlüğü Projesi kapsamında hazırlanmıştır. http://tees.yesevi.edu.tr/madde-detay/leyla-vu-mecnun-nevayi bağlantısı üzerinden ulaşılabilir.
tees.yesevi.edu.tr/madde-detay/leyla-vu-mecnun-nevayi 6/6

You might also like