You are on page 1of 101

ATEŞiN ve GÜNEŞiN

ÇOCUKlARI
© Adnan Yücel

©Yurt Kitap-Yayın
ISBN 978-975-7076-ı 7-ı
4. Basım. Nisan 2012, Ankara

Kapak Tasarım
Uğur Alparslan

Baskı Cantekin Matbaacılık, Ankara


S ertifika No: l 5372

Yurt Kitap- Yayın


Konur Sokak 26/3
Bakanlıklar/ANKARA
Tei:0.312.417 3549
Fax: 0.312.425 36 40
S ertifika No: ı 645 ı
e-mail: yurtkitap@yurtkitap.com

www .yurtkitap.com
adnan yücel

Ateşin
ve
.

guneştn
. .

çocuklan
ADNAN YÜCEL

Şair. yazar ( 1953- ) Elazığ'da dogclu, babası, bir kara


yolları işçisidiL Orla ve lise ögrenimini Elazıg'da yaptı.
Diyarbakır Egitim Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı
bölümünü bitirdi (1975). Daha sonra Ankara Üniversitesi
Egitim Fakültesi Güzel Sanallar Eğitimi bölümünü bitirdi
veÇağdaş Türk Edebiyatı üzerine yüksek lisans öğretimi
yaptı (1979). Elazığ-Karakoçan Lisesi. Ankara Yenişehir
Lisesi, Ankara Yıldırım Beyazıt Lisesi, Ankara
Cumhuriyet Lisesi edebiyat öğretmenliği görevlerinde
bulundu (1975-1987). Şu anda Çukurova Üniversitesi
Eğitim Fakültesi'nde Türk Dili Öğretim Görevlisi olarak
çalışmaktadır_
Yeni Adımlar dergisinde yayımlanan ilk şiirleriyle dikkati
çekti (1974). Daha sonra Özgürlük İçin Direniş, Yapıt.
Sesimiz. Pe tek. Sanat Edebiyat 81, Yeni Olgu, Dönem.
Türkiye Yazılan, Somut, Dönemeç, Yazko Edebiyat, Yaba
Öykü. Yeni Şiir. Sanat Emeği, Anadolu Ekini, Temmuz.
Tavır gibi dergilerde; Yeni Halkçı, Demokrat, Cumhuriyet
gazetelerinde yazmayı sürdürdü. AYKO'nun kurucuları
arasında yer aldı ve yönetiminde bulundu (1981-1987).
Şiirde yoğunlaştı.

Yapıtlan
Kavgalam Sözlenen Sevda (şiirler, l 979)

Soframda Kaval Sesi (şiirler. 1982)


Bir Özlem Bir Türkü (şiirler. 1984)
Acıya Kurşun İşlemez (şiirler, 1985)
Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek (nehir şiir, 1986)
Rüzgarla Bir (şiirler, 1989)
Ateşin ve Güneşin Çocuklan (nehir şiir, 1991)
Karacaoğlan (inceleme, 1992)
Çukurova Çeşitlemesi (şiirler. 1993)
Sular Tanıktır Aşkımıza (şiirler, 1998)
1

Ateşin ve güneşin topraklarında


Adem'den önce de akardı o nehirler
Adem'in arkasında yürüyen erler
Bütün olanları çok sonradan gördüler
Ateşin çocukları olmazdan önce
Şamaş 'ın çocuklarıydılar
Bir alınteri pişerdi ocaklarında
Bir de yüreklerinde dostlu klar
Gelip iki nehri n aras ında d u rdular
Her b i rine bir tutam saç
Bir de ku rban s u ndular
Halklar denizine doğru akan
Iş ıktan bir nehir oldular

Nehirl erden biri toprağ ı döl leyen


Diğeri dağlar ı delip yol edendi
Ve Şamaş gökyüzünde bir görkemdi
iki nehrin ortak yüreğinde kutsal
iki nehrin ortak dilinde e rdemdi

Dağ yoktu ki çıkılsın yücesine


A ğaç ve yaprak dilinden
Yan ı tlar verilsin tanrı n ı n sesine

6
Medya'n ı n ataları düşündüler
Seslerini koyup rüzgarın yele sine
Tüm halkiara haber verdiler
Şafak öncesi bir ulu törende
Gönül gönüle bütünleştiler
Yapma dağlar diktiler yeryüzüne
Adına "zigurrat" dediler
iki nehri n arasındaki tüm halklar
Bir ağızdan ayn ı sözü söylediler
Ve her törende tanrıça Ninsun'u
Şamaş'a haberci gönderdi l e r

Nerden bil sin ki Medya' nı n ataları


Yapma dağlar gerçek dağa benzemez
Ç ı plak dağlarda kuşlar sevişmez
Kuytu ları nda çiçekler gülüşmez
Yamaçlarında ağaçlar filizlenmez
Nerden bili rierdi ki
Altı ulusun ortak tanrısı
Yapma dağların sesine yan ı t vermez

7
Zigurrat dağa benzesin diye
Şamaş öfkelenip ı ş ı ğ ı n ı kesmesin
Nins un ağlayıp üzülmesin diye
Görkemli ç ı n arlar diktiler b i rine
En büyük olan Babil'dekine
Gür çarnlar
Ateş renkli narlar dikti ler

Adem' in arkas ı nda yü rüyen erler


Bütün bunları son radan gördüler
Ve yapma dağa
Babil'in asma bahçesi dediler

O g ünden sonra Medya'n ı n ataları


Şamaş ' ı n sesine ses verdiler
Bin kudüm
Bin zil çal ı p sabahlara dek
Ninsun'un gözyaş ı n ı dindirdil er
Ve Medya'n ı n en bilge megine
Sözlerin en kutsalını söylettiler
Ah Medya-ateşin ve g üneşin sesi
Altı halk nehrinin mitolojik denizi
Kaç kez kuruyup yeniden çağiadın
Başka nehirlere karışıp kendini aradın
i s kit oldun
Hitit ol dun
işuva'da özgür gezen yıl kı atiar ı n ı
Savaş arabaları na i l k sen koştun
Babil'in asma bahçelerini
Urartu'n un dağ kalelerini kurdun
Ve Asu r'da başkaldırıp zulme
isyan ı ateşin diliyle tarihe koyd u n

Yüzyı llar suyundan b i r dam l ad ı r senin


Acılar destanından bir mıs rad ı r senin
Sevinçlerin-aşkların ve hüzün lerinle
Ağıtları n-oyunlar ı n ve türkülerinle
Sen ki büyük bir halklar denizisin
Dört bin y ı l sonra bile Şamaş
Hala y u rtsuz dilinde "şem"dir senin
Ah o güzellikleri yok eden dinler
insanl ı ğ ı n çocukluk çağ ı n a
Zulmün k ı lı c ı nı sokan cinle r
T a nrı a dı na halkları kullaştı ran
Ve kralları tanrılaştı ran kinler
Yeryüzünü s ı n ı r s ı n ı r
Gökyüzünü yıldız y ı l dı z böldüler
Her kral ı n tamılaşma töre ni nde
Bölü k bölük i nsan yediler
iki nehrin arası nda
Ay'ı karartıp g ü neşi sön d ü rd üler
Ve b ir sabah Babil'in asma bahçesinde
Tanrıça Ninsun'u kara n l ı ğa gömdüler
iki nehrin aras ı nda tüm n e hirlere
Ayrı ayrı bir din verdiler
Ve Medya nehrine "zerdüşt" d e diler
Bir de "avesta" adl ı tabietierde
"Gatha" denilen kurallar gönderdiler
G üne ş yerine ateşi gösterdiler

iki nehrin arası


Baştan sona bir yang ı nd ı r artık

lO
Nereden bilsin ki Medya'n ı n ataları
Ninsun fı rlayıp kara n l ı klardan
Binmiş dalgaların köpüklü başına
B i r elinde gökyüzü
Bir elinde deniz
Ç ı km ı ş b i n y ı ll ı k Yunan yolculuğuna
Bin yılda nice tanrıçalar doğurmuş
Gökyüzündeki yıld ızlardan Asterte
Denizdeki köpüklerden Afrodit olmuş
Fenike'den Troya'ya tüm kıyıları
Şamaş' ı n sönmeyen ışığ ıyla yoğurmuş
Bin yıl s onra eski Yunan'da
Dalgalardan fı rlay ı p Thetis olmuş
iki neh i rden ve Şamaş'tan uzak
Bir nice tanr ıya nektar s u n m uş
Ve Arşipel kıyılarında yükselen
Olim paslarda kavuşmuş zigurrat ına
Yani gerçek dağların
O u laş ı lmaz tanrısal doruklar ında

ll
iki nehrin havada b irleşen s esine
Yerden sesler yükseldi bir g ece
iyilik ve kötülük adına
Tabie tlerden okunan b i r söylence

Zerdüşt bir h ürmüz rah ibiydi


Mazda reformcusu bilge bir kişi
Ve Medya'n ı n en kutsal m eg iydi
iyilikle kötülüğün sonsuz savaş ı nda
iyiliğin ateşten sihirli sesiydi
Düşünce iyi düşünülsün
Söz iyi söyl e nsin
iş iyi yap ı l s ı n derdi
Sonra geldiği g ibi bir karani ı ktan
Bir başka karanlığa doğru gi derdi
Ve her g idişinden sonra
Karanlık y ı rt ı l s ı n diye ard ı ndan
G üneşe doğru bir ateş yü kse l i rdi

12
2

Nerden bilsin ki Medya'nın ataları


Her çocuğun dilinde Şamaş
Bir gün bambaşka bir ateş olacaktır
Ve ateş güneşe
Güneş yeniden ateşe yorulacaktır
Sonra ışıl ışıl akan nehirler
Bir gün tanrılar adına kan akacaktır
Köpükler güneşle oynaşı rken iki n ehirde
Nal sesleri katıldı bir gün suların sesine
Bir turaç vuruldu sazlı klarda
G ü n doğmadan sustu b ü l b ü l
Yavru b i r ceylan annesiz döndü çöllere

Maralım
Ana koynunda memesiz yara l ı m

Bir anda karg ı lar- m ızraklar v e baltalar


Balta g irmemiş duygu bahçelerine
Zulüm tohumları saçarak daldılar
Şamaş'ı n sonsuz ış ıklarına i nat
Karanlık yiyen-kan içen tan rılar yarattılar

Bir havar yüks eldi nehir boylarından


Uzak denizlere doğru havar-havar
iskit ve Babil demekte ne var
Yolu Medya'dan geçenin
Ölümden korkacak nesi var

14
Medya b i r şahindi bab i l bahçesi nde
Ebabil kuşları yoktu daha
Peygambe rler dökmemişti tanrı kan ı n ı
B i r söz dolaşı rdı dilden dile
"Şahin küçük ama vermez avını"
Anlatırd ı kavgan ı n ölümsüz şan ı n ı

Gökyüzünde şahinler şimşeklen i rd i


Bulutlar çarp ı ş ı r
Yıldı rımlar güneşlenird i
Kartallar k a n ağlarken asm a bahçelerde
Dağ başlarında bülbüller yüreklenirdi

Toz bul utianna karşı bir şarkı rüzgarı


Eserdi bahçeden bahçeye korkusuz
Çatiardı sevda n ı n sabırs ı z nan
Ki her yan ı korku duvarı-ihanet duvarı
ince bir gelin sesi dağlarda
Çaresiz kal ı r çekerdi havarı

Her çile bir tek sözde düğümlenirdi


Demiri dövmek tavında gere kirdi

ı :ı
Etten saraylar kuruldu ovalarda
Kem i kten kaleler
Ölüme b ulaştıktan sonra çiçekler
iki nehir boyları nda
Yal n ı zca kan koktu yazılan tabietler

Ninsun çoktan dönüşmüştü Ni no'ya


Ve Nino'dan
Asur sarayı Ni nowa'ya çoktan
A kı p gitmişti koskoca bin yıl l ar
iki ne hrin aşks ı z ve ı ş ıks ı z arasından

U rartu lu dağ çiçeği gözlü kad ı n lar


Babi l l i nehir sesli genç kızlar
Ve Medyalı kargı bakış lı delikanlı lar
insan yüzlü bir tanrıya kul old ular
G ü n ü n bir ölüm vakti
Asur elçisi ön ü nde divan du rdular
iki nehir boylarında çocu klar
Bir aşk g ülün ü bile
Dalı nda kok ı ayamadan yok o ldular

16
Ey Medya'n ı n bilge megleri
iyi li k ad ına yakılan onca ateşin
Karartılan ayı n
Söndürülen güneşin karş ı lığ ı hani
Hani söylenen iyi sözlerin yankısı
Düşünülen iyi düşüncelerin
Yap ı lan işlerin göksel çağ rısı hani

Her şey kan ve tan rı sessizliğinde


Top rağa çöken bir ölüm oldu sadece

iki nehri n ha rman yan g ı n ı boyları nda


Nevruzlar ağladı ilkbaharlarda
Karakışlarda ilaydalar
Menekşeler küskün aç ı ld ı yazlarda
Sonbaharlarda sardunyalar
Dört mevsime kan çanağ ı göz oldular
Ağıtlar sal ı p köpüklü nehir s u larına
Saz tellerinde susmayan söz oldular

17
Kan sustu sonunda sular duruldu
Bir turaç sesi eksikti sazl ı klarda
Bir de ceylan gözleri kıyılarda
Karg ı lar dikleşmiş m ı zraklar g izlenmişti
Ölü m sevgili değildi insanların kolunda
Bir korku dolaşıyordu yalnızca
Sessiz sessiz-ürkek ve g i zlice
Yürekten y üreğe y ı l g ı n ve haince
Kan susmuştu sonu nda kölelik kurulmuştu

Yağmur kuşları susarken bir şafak vakti


Tanrısal kokular istendi iki nehirden
Sümbüller-nergisler ve fesleğenler
Dağ laleleri-adaçayları ve kekikler
Derlenip Babil'den-iskit'den ve Medya'dan
Asu r'un tannlaşma töre n i n e konuk g ittiler
Demet demet dövüldü ler havanlarda
Bir tören uğru na tütsülere gömüld ü ler
Ve yepyeni bir ateş yükselineeye dek
As u r yüzünde ölümsüzlüğü simgelediler

18
3

Ninowa bir kanlı zulüm kalesidir artık


iki nehir arasında
Tüm nehirlerin korkulu belasıdır
Ve tanrılaşmış bir kral soyunun
Asur tabietlerindeki zulüm yasasıdır
Ey Firdevsi-koca şair
Bu destan bir halkın yalansız kavgasıdır
Zifiri karanl ı klar kuşanm ış bir öfke
Tan rı laşm ış bir kra l ı n tan rı sal çocuğu
Yürüyor yeryüzüne tepeden bakarak
B ulutlardan selamsız geçip
Yıldızlardan ışıksız ve yar ın s ız kayarak
Babil yeş ill iklerine kan p üskürüp
Medya'n ı n ateşlerine köpü k salarak
Yürüyor adım adım
Her adımda gözyaş ı ve ölüm saçarak

Korkun u n çevresinde kullar ve elçiler


G özlerinde isyan korkusu ve yenilgiler
Yankı lan ı r sesi Ninowa d uvarlarından
Babil'de kimin elindedir dizginler
Dağlar kimin için ses verir
Kimin için akar köpüklü nehirler
Ne Marduk ne Mazdad ı r evrenin tan r ıs ı
Yaln ızca Asur için ezildi kutsal çiçekler
Böyle bilmeli tüm kullar ve köleler

20
E lleri başında-yaralar şehra şehrad ı r
Gözlerinde tutuşan vadiler
Zulüm kurak l ı ğ ı nda sahra s ahradır

Ah Medya-beyn i m i n çaresiz yaras ı


Tan rısal lığım ı sarsan onur karası
isyan ı yurtlarımda bayraklaşt ı ran
Korku nöbetleri m i n iyileşmez saras ı

Küd diye-Hed diye -Med diye geldiler


Bütün leşip bir anda Medya'ya dönüştü ler
Sonra iskit ile -Eiam ile-Babil ile
U rartu ile -Mısır i l e-Pers ile
Tanrısal tahtıma gözlerini diktiler
Asur sözlerine kahkahalar savurup
Zerdüşt diye b i r haine gönül verdiler
Dem i r k ı l ı çları m ı tenlerinde
Sivri karg ılarımı gözlerinde i stediler

21
Duyun ey elçiler-askerler-kö leler
Baş ı m ı n yaras ı beyinden gelirmiş
Beyin yarası genç beyinler istermiş
Öyleyse Medya'dan başlans ı n önce
Medyal ı genç kızlar ve delikanl ılar
Beyinlerini sun mak için sizi b eklermiş

iki nehri n aras ı


Baştan sona bir beyin yas ı d ı r art ı k

N e türkü söylenir aylı gece le rde


Ne z ı lg ıt atı l ı p halay çekilir
Sökülen dişlerden
Dövülen döşlerden
Her gün yal n ı zca h avarlar yükse l i r
Acılar tutar dağ başları n ı
Pınarlar kurur
Neh irl er susar
Gözyaşın dan seller seslenir
Her seste bir tohu m öfke
Her seste bir kıvılcı m isyan b eslenir

22
isyan büyür dağlara dağlara
Medya'da b ülbül inmez bağlara
Sunulmas ı n tabak içre beyinler
Ne hastalara ne sağiara
Oy havar-havar h avar
iskit ve Babil demekte ne var
Yol u Medya'dan geçe n i n
Ö lümden korkacak n e s i var

Dağlarda sesler katı l ı r düzdeki havara


Varın haber sal ı n o kömür gözlü yara
B i r ateş gerekir yeniden-bir ateş
Zulmün karanl ı ğ ı n ı yak ı p yükselen
Özgürlüğün sesi n i çiçekleyen bir ateş

Çekilen havarlar art ı k dinmelidir


Derdin çaresi yalnı zca bizdedir
Korkuyu yenmenin tek yol u
Yine korkunun içinde yatan g izdedir
Ölü m düşmanı n elleri ndeyse
Yaşamak bizim ellerimizdedir
B ir balyoz iner nar ren kli dem ire
Kıvılcı m lar karı şır dam layan tere
Bağazda düğümlenen bir oğul acı s ı
Fırlayı p yürekten düşer yere
Örs nereye savrulur o acıyla
Körü k nereye

B i r baş için bin baş isterler


Yaş lı bir baş uğru na
Her g ü n iki genci ku rban ederler
O baş ki sağ oldukça
Daha n ice oğul-nice kız keser ler

O yaş l ı başa bir balyoz gere k


O balyozu tutmak için yüre k gerek
Dağlarda tek tek yanan ateşiere
Harlanan demir ateşini katmak gerek
içimde dinmeyen oğullar acısı
Gel otur yan ı ma
Dem i rin -örsü n ve ateşin bacısı
isyan ateşlerini körüklemek gerek

2-'1
Bu belde şahinler beldesidir
i ki neh i r aras ı nda bir nehi r
Ki adına Medya denir
En korkulu destanlarında bile
Yalnızca ışık v e yiğitl ik dillenir
Bu nas ı l bir bulut ki üstümüzde
Altı nehrin ı ş ıkl ı suları
Ayn ı bulutun yüzüyle sislen i r

Zulüm yağar gökten- yaln ızca zulüm


G ü n düşmez nehirlerin yüzüne
Ölü m çöker yalnı zca-ölüm
Daha ış ı madan kararır cümle sular
Anası ndan düşmeden ölür dölüm
Medyalı b i r demirciyim ben
Yanardağları söndürür ateş külüm
Al gülüm
Mor g ülüm
Gonca gülüm
Bir oğu l u n ateşten gözleri uğruna
Vars ı n dağlarda mezars ı z kals ı n ölüm

25
Demirci Kawa derlerdi ad ı na
Medyal ı yiğitler baş ı yd ı dağlarda
Tek tek yanan ateşleri
Birleştirip Ninowa'ya kayd ı rmakta
Zalim Dehak'sa oturmuş yatağı nda
Baş ı ndaki yaralara
Tabaktan gencecik beyinler çalmakta

Bütün çileler tek bir söz içindir


Demiri dövmek tavında gerektir

Tam da karlar erirken yürüdüler


incecik derelerce süzülüp n ehirleştiler
Kabarıp taştılar
Köpürüp derinleştiler
Ni nowa s urları nda denizlere girdiler
O g ü n dağlardan ateşlerle inen Medler
Ninowa art ık yoktur dediler
Sevinç gözyaşlar ı n ı koyup tasiara
Yudum y udum şarap diye i çtiler

26
Demirci Kawa tan rısal Dehak tahtı nda
El inde balyoz
i ner kalkar beyin s ürülen yaralı başa
Medya'dan yükselen havarlar adına
Babil'de çekilen ahlar adına
Bir daha-bir daha
i skit gözünden s üz ülen yaşlar adına
Elam kilerinden çalı nan aşlar adı na
Beyinleri ç ı karılan gencecik başlar adına
Bir daha-bir daha

Bir ateş yükseldi gökyüzün e Ninowa'dan


Zulmün karanlıklarını y ı rtan bir ateş
Yükselen yal ım larla dil lendi özgürlük
Ceylanlar i ndi yeniden nehir kıyı/arına
Turaç sesleri yükseldi saz l ı k lardan
Ateş i n çevresi nde halaylar kuruldu
Sevinçler süzüldü geçmiş h avarlardan
O büyük g ü n ü n adına "newroz" denildi

27
4

isyan çiçeği özgürlükle seslenir


Dağlar renk coşkusuyla
Nehirler köpük soluğuyla süslenir
Medya bir imparatorluktur artık
Sofrasında milyonlar beslenir
Bir ilayda fışkırd ı karın altından
G ü neşi dudağ ı ndan öptü
Gökyüzünü en mavi aln ı ndan
Bin yıl sonra "kardelen" dediler
Aynı anda Asur dilinde Medler
Kahraman anlamında "kardu" b i l i nd iler
S ığmaz oldular kendi eaşkularına
Süzülüp aktılar iki nehir arası ndan
Biri n i n kıyı larına gön ül verdiler

Ey yedi kol l u ç ı l g ı n ve güzel nehir


Özgürlüğü dört yüz yıl türküleyen nehir
Sevinç lerde yaşamı h alaylaştı ran
Ölümlerde ağıtlaştıran nehi r
Her kol u n fırtı nalar yorg unu bir destan
Kas ı rgalar yorg unu bir başt ı r senin
Basnav kolunda Bacnavi baş ı n
Hazb suyunda Hazbani baş ı n
Bazan ı şıl ışıi-bazan kan revan
Akar-akar da coşku n şarkı l ı suların
Bir türlü tükenmez m i gözyaşların

29
Canların sevda sevda beslenir Cibal'da
Bir kıyı nda Şadancan ezgileri
Bir k ıyında Madancan türküleri
Halaylan ıp duru r davul g ü m bürtülerinde
Saz telleri nde-zıtgıt seslerinde
Ya Mazdanakanların-Barisanların
Her b irinde bir başka gençleşir yaşı n
Ve ejderhalar kralı ey Haftan-Boht
Yedi baş içinde
Yedi bu rca dikilmiş bir bayraktı r başı n

Bir yan ı n Cudi dağları d ı r


Ki doruklarında şafaklar y ı ldı ztaşır
Şamaş'a yükselen b i r zigurrat diliyle
Bin yan ında serpilip gelişen Cezi ret
Medya içinde akan bir devlet seliyle
Pınar olup süzülür yedi baştan ayrı ayrı
Yel olup eser yedi gökten
Nehirlerde açıl ı p salan köp ü k gülüyle

30
Ey orman gözlü- rüzgar saç lı n e h ir
S u ların ki zama n ı n sonsuz nabz ında
Asuridir-iranidir-Goranidir atıp d u ran
Özgürlükte köpürüp kabarand ı r
Tutsakl ı kta baş ı n ı taştan taşa vuran d ı r
Dört yüz yıl boyun ca büt ü n yu rtlarda
Uygarl ı k bahçelerine doğru koşand ı r
V e yükle nip acı ların en taşı n m az ı n ı
G üzellik denizleri n i aray ı p sorand ı r

O megler ki birer birer sana geldiler


Hepsi de aynı dilden geleceğini b ildiler
Saltanatlar bir gü n çöker dediler
Yüksekteki ler b i r gün d üşer dedil er
Sonra geldikleri gibi gittiler
K i onlar
Hepsi de nehir sözlü b irer şairdiler
Ve her b iri sönmeyen b i r g ü neş
Yal ı m yalım y ükselen bir ateştiler

Jl
Onlar söyleyip sözlerini çekip g ittiler
Tam dört y ü z y ı l sonra Persler
Onlar ı n ateşten sözleriyle geldiler
Yol unu yoldaş-dilini soydaş b i ldiler
Yedi baş lı nehrini katı p kendi nehirlerine
Korkuyu gözlerinden s üpürüp sildiler

Arzuman ı n kalm ıştı A rşipel boylarında


Yolun artık Ninsun yoluydu senin
O denizden yapm ıştı yolcu l u ğ u n u bin yı lda
Sen otuz yılda karadan varacakt ı n
Havva'n ı n ard ından geçip Anadolu'yu
Ligya'da Ninsu n'u yeniden soracaktın
Kararm ış bir güneş altında
Ve korku nç bir savaşın tam ortas ı nda
Ateşi ilk kez barışın rengiyle tan ıyacaktı n
Sonra Heredot tarihinin e n ı şıklı yerinde
Kendi geçmişinin bir san ı ğ ı olacakt ı n
Açamayacakt ı n doğan ı n h i ç b i r kap ı s ı n ı
Bahars ı z b i r leylak g i b i şaş ı r ıp kalacaktı n
V e Yunan olimpaslarında bayram ateşleriyle
Zağros doruklarına selamlar salacaktı n
Sen geçe rken Anadolu'yu boydan boya
Bir adam vard ı
Camgöbeği bir denizin k ı y ı s ı nda
Miletli Tales deriedi ad ına
Masmavi öpücükler kondururdu y ı l d ı z lara
Büyülü bir söz söylemişti bi r gece
Ki senin hiç duymad ı ğ ı n ve anlamad ı ğ ı n
O sözden tam üç ay sonra t e k başına
Ve senin şaşkın tan ı kl ı ğ ında
Tanr ı ça N i nsun'u yeniden vermişti Şamaş'a

Ey Medya' nın Pers'e karışmış yiğit neteri


Ne olur aniasayd ı n o büyülü söz leri
Zaman ı n bin yıl gerisinde
Ve insa n ı n b i l i m l e tan ışma arifesi nde
G ü neş tutulmas ına tan rı ları n gazabı değil
Şamaş'ın oğluyla b uluşmas ı deseydin

insan ı n doğaya i l k seslenişiydi o gü n


E y doğa sen kimsin-diye soruşuydu
Ve doğan ı n kahkahalar savu ru p
B e n sen i n anan ı m -diye yan ıt verişiydi

33
Ah Medya -işte o gün kaç ı rd ı n mi ladı
Tam altı yüz elli yıl son ra
Milat diye boynunda buldun celladı

Ne Ninsun kald ı ne Şamaş ne Kibele


Bir gözünde h u riler soyundu ç ı r ı l çıplak
Bir gözünde kutsal bakire Meryem
Bohtan'da Yakubi'ye dönüşürken adın
Baş ı n a gelen leri şimdi nas ı l söylesem

Gözyaşından dereler aktı Cudi 'nin


Eğilip de bir yudu m içemedin
Curkan olu p kestin b ü tün yolları
Cabarki olduğun için geçernedin
Dostunu düşman ı ndan
Sevincini pişmanlığından Medya
D insel b i r hiç uğruna seçemedin
Serden geçtin de her gü n kan içinde
O kanlı yalanlardan geçernedin
5

Bazikan güzelleri nerde yatar şimdi


Göğüsleri ternurcuk-bakışları gül
Kikan ve Zivan güzelleri nerde
isfahan'dan Fars diyarına beş bin aile
Kırıla kırıla sürülürken Azad'ın zulmünde
Azud ai-Davla'dan gelen "azad" sözü
Özgürlüğe nasıl dönüştü senin dilinde
i hanetler gezin irken dört b i r yan ı nda
Ne de güzel girmiştin yaşam ı n kol u na
Zigurratsız yaşamadın diye bi r tek g ün
Tüm kavimler "zikurti" demişlerdi adına
Oysa baş koydu n b inlerce y ıl sonra
Hiç görmediğin tek bir allah yoluna

Ah o peş peşe gelen kas ı rg alar


Beyler-krallar-peygamberle r ve tan rılar
Kılıçlarla biçilen nevruz çiçekleri
Ve nal sesleriyle susturulan ç ı ğ l ı klar
A ra plar-Oğuzlar
Ve atiar ı nı çiçekle yemleyen Moğollar
Her kas ı rgadan sonra yeniden
Yeniden çizildi tufanlar içinde sınırlar
Ne oğlaklar aynaştı p ı nar b aşlarında
Ne de ses verdi sabah şenliği kuşlar
Her kas ı rgadan bir havar kaldı geriye
B i r de dağlarda filizlenen isyanlar
Yani geçmişi g ün üne taşıyanlar
Ve gününü yarınlara doğru koşturanlar

36
Yedi başlı nehrin yirmi göz p ı narı ndan
Gözyaş ı değ i l
Kan çanaklarından ç ö l k urakl ığıydı akan
Toprak sarsılıp d ururken tüm yurtlarında
Çiçek ölüleriydi atların ayaklar ın a dolanan
Açmadan solan
Çoğalmadan kuruyan çiçek ö l üleri
Ve kılıçtan geçi rilmiş aşkiard ı
Her karsı rgadan son ra yüreklerde savrulan

U puzun saçlı bir sevgiliydi toprak


Dağlardan sımsıcak denizlere doğru
Sonsuz bir ufkun rüzgarıyla uzanan
Ve toprağ ı n göğsünde nehirler
Ki en güzel i m geleri sevişerek doğuran
Kimdi peki bir tohum için tutuşup yanan
Çağiayı p akan
Toprağ ı n yüre ğinde topraks ı z kalan
Bir nice y u rt içinde yurtsuz olan kim

37
Sancı lar kıvrandı yağmursuz k ı raçlarda
S ı ğ ı nağa dönüştü Cudi'nin yürek delikleri
Ne yollar kaldı dosttan dosta ulaşan
Ne dosta sırt veren görke m l i dağlar
Yedi baş bile bir başta b i rleşmeden
Din ve mezhep karanlı kları uğruna
Kan la boğuldu yedi başta b ütün aşklar

Bağdat'ta derisi yüzüldü bir şairin


Tebriz'de baş ı kesildi bir diğerinin
Sivas i l lerinde hala Pir S u ltan ağlar
Ah o destan destan ölüms ü zleşen canlar
Kim vermişti onlara g üzelli klerini
Zeke riya sevişmeli bir gece Meryem mi
Ayl ı ve çok Ayşeli bir gece Muham met mi
Ali mi- Hasan mı- Hüseyin m i yoksa
Hani nerede Ahvazlar- S u b urlar-Cafarlar
Ve binlerce yıl sonraki Mazlu mlar nerede
Elierin koynu nda kal mış senin
Baş ın s uları ölüm akan bir derede

.'l'
Ey nevruz çiçeklerince çoğalan ülke
Filizkı ran fırtı nalarıyla dağ ı lan ülke
Bir yalanı karanlıkta mum gibi
Karanlık y ı rt ı ls ı n diye yakan ülke
Reisler ve şahlar kamutas ı nda
I ş ı k ad ı na kendi güneşini karartan ülke

Mervani diye yirmi kentli bir devietti n


Mervan' ı n zulmüyle dostlar i niettin
G ittin bir münkire gönül verdin
B i r halife sözüyle ke ndini hançeriedin
Oysa nehirlerindeki her köpüğü ayrı ayrı
Yan ı p sönen dudaklarından öpeb i l i rdin
Kendi insanların ad ı na kendi toprağ ı n ı
Suların ı ş ı lt ı l ı bilinciyle seve b i l i rdin
Sessizce geçebi l i rdin çığ salan dağlardan
S ı ms ıcak halklar denizine varabilirdin
Varmad ı n ateşin ve güneşin çocuğu varmad ı n
Arad ı ğ ı n ışı ğ ı ateşten v e güneşten sormad ı n
Ahvaz'da duym uştun ihanetin i l k sesini
Kendi çocuğun tarafı ndan öldürülüşünü
Ki ad ı na Hazarmard deni rd i
Ateşin v e güneşin yurtları nda

iki yüzlülüğün vıcık vıcık bir simgesiydi


Bir yüzüyle Yak u b
Bir yüzüyle Habis
Çi rkefin ş i i re bul aşmış bir imgesiydi

Ya o baş ı bulutlarda rei sler ve şahlar


Bazen geceden-bazen g ü n düzden yana
Rüzgarda toz diliyle savrulup d u rdular
Neh i r kıyıları nda susuzluğu
Çöl ortas ı nda ku rakl ı ğ ı sordular
Görd ü kle ri her düşü ya bir şeyhe
Ya da yaşam yorgu n u bir plr'e yordular
Gök g ü rültüsü bile ç ı l d ı rı rken seslerinde
Onlar kaya l ı klara yağan dolu diliyle
Parçalan ı p dağıldılar-parçalan ı p dağı l dılar
Ve tarihi yazan şiir sözlü i n sanlar
Tarihin e n ç ı ğ l ıklaşan yerin de
Onları "yan lış" diye b i r ken ara koydular

40
Nice rönesanslar yaşand ı-nice reformlar
Mahkemeler kuruldu insan l ı k ad ı na
B i re r b irer yarg ı landı krallar ve tanrılar
Sen neredeydin ey ateşin ve güneşin çocuğu
G ü l sevmene bile kon u l u rken yasaklar
Sen neredeydin
Tersine mi akıyordu yoksa b ütün ı rmaklar
Dağlardan derelere doğru süz ülen bulaklar
Dosttan dosta haber ulaştı ra n ulaklar
Her şey tersine mi dönm üştü bakışları nda

Din ler parçalam ış seni ey yas aklar ü l kesi


Mezhepler yağmalam ış
Haklar denizine akan ne hirler içinden
Senin adına köpürüp çağlayan bir nehir
Gözyaşı yla tohumlar yeşerterek ağlam ış
O nehir k i ad ı n ı dağlara vermiş senin
S uları ndaki yarayı türkülerinle dağlamış

41
Ey bütün sazlaı·a sôz olan yi ğit
Şaddadiler kimdir bilir misin
Cud i'den Azarbaycan·a doğru rüzga rlaşan
Pınar pı nar-ırmak ırmak Aras'laşan
Bizans ile Selçuklu aras ı nd a
B i r o yana bir bu yana havarlaşan
Ki md ir b i l i r mis i n

Ey n e h i r sesli Ders i m güzeli


Sen b i l ir misin Şaddadi l eri
Hani Daysan macerası na bı yı kla gülen
Dabil ile Ganca ile deprem d e prem gelen
Ve Ani sı rtfarında
Kawa'nı n ateşini yak ı p yücelten
Özgürlüğü ateş d i l iyle yeniden çiçekleyen
Kimdir bilir m i s in
O gün çalı nan saz ve çekile n halay
Hang i yaraya parmak bas ar şimdi
Hangi yarayı yeniden kanatı r bilir misin
Kafkas doruklarında b i r güneş yaras ıd ı r bu
Işıkları Tebriı'den Musul'a vuran
Musu l'dan taa Halep'e u zanan
Dicle nehrinde sulara düşmeden boğulan
Toprağın göğsünde kuruyan b i r g üneş yarası
Sonra b i n beş yüz on dört y ı l ı n ı n ilk yarısı
Megler alime dönüşmüştü hani b i l i rs in
Medya yüzü nde idris-i Bitlisi karas ı
Ve yedi nehrin masmavi göğünde
Yan kılanan zi l-davul ve mehter naras ı

Aslan yatağında s ı rtlan yatar m ı


Sat ı l m ı ş topraklar tohum tutar m ı
Ey idris-i Bitlisi ihanet bilgini
Bilgin olan vatanın ı satar mı

Bir sözün bin y ı l l ı k havardır senin


Sesin yaz günü yağan kard ı r senin
Ey bilim yüzünde zincir karası
Tarihte adı n bir ihbard ı r sen i n

-n
Ey ateşin ve gü neşin ı ş ı ks ı z çocukları
Nedi r o görkemli geçmişten geriye kalanlar
Bir din adına kurban kurban kırımlar
Bir de yar ı m kal m ı ş umutsuz isyanlar
Yurd u n uz vard ı r yurtla r içinde
Ki s i z yurtsuz
Diliniz vard ı r en güzel d i ller içinde
Ki s iz di lsiz
Mi lyonlarcas ı n ı z milyarlar içi nde
Ki siz kimsesiz

O günah sorguları yetmedi mi yazg ı n ı za


O Hüseyin çileleri b itmedi mi daha
K ı rklar yediler çekip gitmedi mi
Sazlar kırıla k ı rıla çal ı n ı rken
Ve turnalar vurulup susturulurken dağlarda
Düşler neden yorulur hala
Bir şaha
Bir de şahları kurban diye kestiren allaha

44
Bir saz k ı rıla kı rıla çal ı n ı r Sivas'ta
Bir isyan türkü türkü rüzgara işlenir
Bir şair ası l ı r sabaha karşı
Şah diye diye mucizeler düşlenir
K ı rılan saz susar
Taşlanan şair ölür
Bir gül kana b ulan ı r koynunda
Bir yanında ihan.et vardır
Hazarmard'tan ve id ris-i Bitlisi'den kalma
Bir yan ı nda dirençleşen i nanç
Ki Kawa'dan ve Şaddat'tan al ınma
Ne Ali vard ı r yan ı nda-ki o yüce sultan
Ne Düldül ne şah
Ne de yoluna baş koyulan allah
Yal n ı zca bir sestir o gü nden bize düşen
"Hız ı r paşa bizi berdar etmeden
Yıkılın kaleler şaha gidelim"
Ey koca şair yıkılmad ı işte kaleler
Sesinde türküler açıld ı-yüreği nde g üller
O çocu k safl ı ğ ı ndaki sonsuz direncin
Bilsen hala ne bitmeyen kavgaları söyler

45
6

Şarkılar yazıldı !wl olduğun topraklarda


Yem:m'in kahveleri
Balkan'ın güzelleri diziidi sıra sıra
Çil çil altınlar taşındı Afrika'dan
Ve Makedonya'dan altın sarısı buğdaylar
Bir saray saltanatma çerez oldular
O saray ki üretmeden tüketendi
Ülkeleri çığlık çığ ılık
Bir ganirrıet uğruna k ı l ıçtan geçirendi
Dili yoktu dil ler içinde-bu yüzden
Sesi yoktu sesler i ç inde-bu yüzden
Korkulu bir zorun yasası yalnızca
Halays ı z l ı ğ ı ve şi irsizliği bu yüzden
Bahardan k ışa yağma savaşları
Kıştan bahara yağma sofraları
Sevgisiz l i ğ i bu yüzden

Barış güvercin i Hacı Bektaş yolcuları


Sevgi denizi Yunus dostları
Sitindiler b irer birer yeryüzünden
Baba ishaklar-Şah kulu lar
Bed rettinler-Börklüceler
Torlak Kemaller-Piri Mehmetler
Ve daha niceler-niceler
B ir saray saltanatına kurban edildiler
Onlar ki sevg inin inançlı sesiydiler
Ve zamanın sonsuz topraklarında
Nehirleşen bitimsiz b ire r ş i i rd iler

-17
Sevgiyi saltanata ku rban edenler
Kara n l ı k yiyerek açl ı k büyütenler
Saraylar kurdular denizler içinde
Cariye göbeğinden şaraplar içtile r
Yazları maun kay ı k gezileri
Kışları bol haremli h elva söyleşileri
Kaplumbağalar üstünde gezen mumlarda
Yan dı bütün laleler
Ad ı na yeryüzünün saltanatı dediler
Sonra bir hamam tellakı ntn narasıyla
Rüzgarda toz diliyle savru l u p gittiler

Sense bir çınar ağac ı s ı n yeryüzünde


Budanmış da olsa dalların
Bakars ı n hala yaz bahar yeşil yeşil
G ökyüzündeki sonsuzlu k renklerine
inerken köklerin Hitit Hanilerine
Uza n ı r dalları n Babil'in asma bahçelerine
Ve Elam göklerinde yaprakların
S elam sunar Asu r'daki isyan ateşlerine
G ör ki toprağ ı n a yağan i hanetler
Yal n ızca ölüm emzirmiş filizlerine

48
Ah o yarı m rüyalarla bölünen uykular
isyan ağaçları nda açılan kan çiçekleri
Cezi ret'te Bedrhanlar
H akkari'de Nurullahlar
ihanetler ve peş peşe gelen ordular
Bervari'de ölen on bi nlerce canlar
Sonra Bedrhan oğul ları
Hakkari-Bahdi nan ve Bathan i syanları
Yatıyor h ala yeşil yapraklarında
Ki her biri genceci k çınar dalları

Sudandıktan s onra Bedrhanları n


Bir dal tilizlendi göğs ünün kırlarında
Rengi özg ürl ü k mü-i hanet mi bilinmez
Sesi Nakşi Bendi'den gel i r-U bayd A llah
Savaşçısı yiğit mi- m ü rit mi b i lin mez
Bağımlı bir u l u s ister ki halkı görünmez
Kavgas ı ulus mu- ümmet mi yoksa
Amacı ku rtarmak m ı- söm ürmek mi seçi lmez
Ey ateşin ve güneşin ölümsüz çocuğu
Yaktığın ateşler işte o gün söndü
Ç ü n kü en büyük önderin
Mekke'de ateşsiz ve güneşsiz öldü

Zerdüşt ki en büyük megindi senin


Ateş hırsızı Prometeus öncesi söylencendi
O gün bir şeyh uğruna kurban edildi
Ve U rartular
E n s ı cak kardeşindi tarih bahçelerinde
Oysa binlerce yıl sonra Van'da
Her U rartulu kad ı n ve e rkek
Sence katli vacip olan birer katirdi

G övdende üç ayrı dal b üyüttüler


Ayn ı kökten üç ayrı düşman
Ne zaman yükselmeye başlasa bi ri
Diğerlerine kestirdiler
Böldüler-parçaladı lar-yönetti ler
Sen verirken kendi yaprak kavgala rı n ı
Onlar kendi dalları n ı
Senin sularınla göklere yürüttüler

50
Etin Viyana kap ı ları nda kaldı senin
Kemiğin çıplak dağ mağaralarında
Adı neydi peki o görkemli çağı n
K i her anın ı deprem deprem yaşadığın
Asya'dan Avrupa'ya koştuktan sonra
Bir çağı kapatıp
Yepyeni b ir çağ açtı ktan sonra
Adı neydi parçalan ı p savrulan o dağı n
V e ilk sesi Medya
ilk sesi neydi d iline koyulan yasağı n

Balkan oldun-Trablusgarp oldun


Kendi çiçeklerini ellerinle yold un
Çanakkale oldun-seferberlik oldun
Dersim'de koskoca çariiğı durdurdun
Bir ağaç oldun halklar ormanında
Her savaş sonunda yeşermeden kurudun
E rzurum'da içilen yem iniere
Sivas'ta verilen sözlere uyd u n
Bekledin d urdu n k a n v e barut içinde
G ördüğün düşleri hep hayra yord u n

:'il
Azarbaycan'da şair Askeri Boyik
Çiçek derken neyi anlatır bilir misin
Çiçek lerden türkü devşirir
Türküyü yüreğin tan d ı rı nda pişirir
Ç ığl ıklaş ı r sesinde anadilin
Titrer yazgıların ve yalnızl ı ğ ı n üstüne
Dağları ana bilir-dağ çiçeklerini çocuk
Dizer sözcükleri boncuk boncuk
işler yazmalar üstüne-gelinlikler üstüne
Bir uzun hava tutturur gece yarısı
Ahlar çektirir yağan kar tan elerine
Bulutlar sarar bir and a dağ dorukları n ı
Bülbüller konar kan güllerine
Ve Cizre'de bir büyük sevda Cigerxwin
Sesinde dağlar ve nehirler dillenir
Sesinin rengini söyler misin
Ey Xewal Robson derken neyi anlatır
Hangi yaraya parmak basar
Hangi yarayı yen iden kanatır-bilir misin

52
7

Gün döndükçe küçüldü koca dünya


Saray ve saltanat
Bir gece yıkıldı halklar karşısında
Tam da dalgalanırken bayraklar
Kurtuluşlar kutlanırken
Lortların ve paşaların masasında
Elden ele sunulan bir tabaktı Medya
S ı n ı rlar çizildi danışıklı yalanlar üzre
Dağlar parçaland ı bir bir
Ovalar ve nehirler paylaş ı l d ı
Mem bir yanda kaldı -Zin b i r yanda
Uzay ı p g iden tel örgüler
Ve may ınlar girdi aşkları n aras ı na
Ki rve bir yanda kaldı - h ı s ı m bir yanda
Toprak b ir yanda kaldı-yağm u r bi r yanda
Boşa çıkan um utlar
Ve ihanetler girdi dostlu kların aras ına

Peş peşe geldi kapkara baskılar


Dalda çiçeklere
Ç içekte ren klere
Ve dilde sözlere konulan yasaklar
Sonra yasaklara inat kaçakl ı klar
Gözyaşı -kan ve tutsakl ıklar
Oturup bir halkın yüreğine
Duvarları korkudan saraylar kurdular
He r aşka bir kelepçe
Her söze b i r z incir vurdular

54
Leylaklar çürüyordu bahars ı z bahçelerde
Açmadan ve mor diliyle haykı rmadan

Ey Avrupa'n ı n dağ duruşlu çukurları


Dört ayrı parçaya böldünüz bir ge lini
Kendisine hiç mi hiç sormadan
Aşkın beyazl ı ğ ı n ı bile mutluluğa yarmadan
Paramparça b ı raktınız tülleri n i
Geleceğini kan revan
Ağl ıyor hala dört ayrı ül kenin dağları nda
Saçları nehir ki yalnızca kan akan
Utan ey d ünya
Beyazlara karş ı kapkara utan
Neydi o verilen sözlerin ard ı nda yatan

Dört ayrı dilde dört aynı yasaktı r şimdi


Dört ayrı zincirde dört ayn ı tutsaktır
Her ferdi bir Baba ishak'tır
Simavnal ı Bedrettin'dir
Sivas lı Pir S ultan'dır
As ı l d ı kça yeniden çoğalır-tükenmez
Ki sözleri kendi dilinde hep yasaktı r
Bu lanık su lar duru lu r bir gün
Koştu ran taylar yoru lur bir g ü n
inanç ki h e p sonsuz kalı r insanda
Yalan ı n hesabı soru lur bir g ü n

Tam da toprağa düşerken cemreler


Dağlarda karlar e rirken
Ve iğde kokuları s ustururken silahları
Bir g üvercin havalan ı r Cibran ilinden
Konar Bingöl'de bir göl kıyısına
Kanatlarında güneş dillenir
Gözlerinde dört bin y ı l l ı k ateş
Açar ellerinde azadi çiçekleri

Ge l i r divana durur bütün dağlar


Dağ lar dağlara yaslan ı r
G ürleyip akar sular
isyan baskı larla besle nir
Aynı sesle yankılanır yer ve gök
Duyun ey lortlar ve paşalar
G ü n olur k ı r ı l ı r çarklar
Lozan yalaniarına kalamaz haklar

56
G elin lik içinde bir kızd ı r Karlıova
Saçiarına kınalar yakar
Özgürlük işler bütün kilim iere
Yaşmağ ına ben cuklar takar
K ı nan ı n rengiyle tutuşur Diyarbakı r
Piran gökleri kendini yakar

B i r kuş süz ü l ü r mavilik lerden


Kon mak ister kendi toprakları na
Konamaz
Arar gözyaşlar ı n ı p ı narlardan
K urumuştur ülkesinin pınarları
Bu lamaz
Bir ökse takı l ı r ayaklarına
Bir hain tuzak
Yüre kler acı d ı r artı k
Menziller uzak
Ve Cibran güvercini
Düşman katesinde bir tutsak

57
Halit'i gizleyip şeyhi öne sürerler
Adına ulus düşmanı ümmetçi derler
Dünyaya beyazı siyah gösterirler
i syan ki patlamış b ir narçiçeği
Sarıp yalaniara diken dedirtirler
Sonra dinleri sokarlar araya
Ve ihanet yağmuru mezhepleri
Öfkeleri-ki nleri sokarlar
Kaideşi kardeşe düşman be lietirler

Eli nde düşman s ilah ı Dersi mli Nu rettin


Vurur şeyh i n doksan aske ri n i
Kendi di liyle konuşan doksan kardeşini
On üç yıl sonra şeyhin müritleri
E l le rinde yine aynı düşman merrnileri
Vururlar Nuretti n'den geriye kalan
Ders i m li babasız ve anasız gençleri

Böyle başlar o kanl ı top raklarda


Kahrolası din ve mezhep d üşmanlığı
Ve Munzur ile Mu rat sularında
Alabal ı kların yaşamak pişman l ı ğı
Ah Diyarbakır surları ve Dağkap ı
Kökünden yıkılas ı tarihsel yap ı
Burçlarında kırk yedi civan
Sorgusuz sualsiz as ı l ı kal d ı
Susturuldu taş duvarların
Özlemler yü reklerde bas ı l ı kald ı

Havarlar yeniden yüksel di topraktan


Diyarbakı r'dan Hı n ıs'a
idamlarla yandı buğday tarlaları
G özyaşı süzüldü her yeşil yapraktan
Kızları n elleri koynunda kaldı

Bitlis ili ihanetti r baştan sona


Muş ovas ı nda tutsaktı r susam
Evler yan g ı n yeridir
Sokaklar s ürg ün ve talan
Elazığ ili sehpalar dolusu idam
Cesetler arasından geçemez adam
Sesler katılm ıştı Cibranlı Halit ses ine
Van ilinden
Ağrı doruklarından sesler
Adı eşkiyaya çıkan yaşamayı neyler
Ya özgürlük ya ölüm der gider
Tuttu rur bir isyan türkü s ü n ü
Dağlar bir ince sese yol o l u r gider
Uyuyanları uyandırır uykuları ndan
Sel olur akar gider
Yel olur eser gider
Öfkesini yaşamdan a l ı r-sevincini acıdan
isyan ı n ı yüreklere doldurur gider
On beş bin can ölür Zilan deresinde
Sular kan tutan ına boğulur g ider

Ey Zilan deresi-Zilan deresi


Koçgrili yiğidin yurdu neresi
Yanar doruklarda kartal yuvas ı
Ne bir ses n e bir haber var dünyadan
Kanar yüreklerde yurtsuzluk yarası
Ve en kötüsü
G itmez al ı nlardan bu bölünme karası

60
Ağrı n ı n üstünden kervan k ı ran geçmiştir
Evler y ı kan beller büken o y ıldı z değil
Demir kanatlı kuşlar uçmuştur
Türküler s usturulmuş
Ç ı ğl ı klar boğulmuştur
Renkler hep sarı ve siyahtır artık
Gökyüzünün mavisi
Ölüm rengiyle yasa bürünmüştür

Ey yedi kol l u nehir Hattan Boht


Yedi baş l ı ejderhalar kralı
V e dost çınarlarını n Munzur dalı
Kıyım sırası diline gelecektir
Silahlar el değişti rip kendine dönecektir
Ve bir gü n bütün yalanlar
G e rçek yüzünü kanla gösterecekti r

A kı p giden sular tersinedir şimdi


S ıkt ı ğı kurşunlar kendinedir ş imdi
Amaç b ir-düşman tek i ke n karş ıda
Su ların ak ı ş ı bendinedir şimdi

61
Bitmişti Diyarbakır ve Piran
Bitmişti Ağrı'da isyan
Dalda kuş-memede çocu k sus muştu
Dilde söz-çiçekte renk vurulmuştu
Özgürlük sesleri susturu l m uştu
Gelinip Dersim önlerinde d u rulmuştu
On üç y ı l önce verilmiş silahlar
Ödenecek haraçlar
Ve çekilecek ahlar sorulm uştu

Sin köyünde dumanlı bir bakış


Yalaniara karş ı bir gök g ü rlemesi
Bir yer titrernesi haykı rış
Ki isyanı Kawa'dan Şaddat'tan
Ve Bedrhan'dan gelen bir k ükreyiş

Nam ı büyük Abdullah Paşa


Eli kandan çıkmayan maşa
Çek belan ı üstümüzden
Sabır başını çaldı taşa

62
Akıp giden suların eaşmas ı için
Dağlarda karı n erim esi gerek
Sürüp giden sürülerin dönmesi için
Otlakta tayın büyümesi gerek
Var git oğul var git
Hab er sal bizden yana dostlara
Bugün kavga günüdür
Kirvenin-h ı s ı m ı n birleşmesi ge rek

Düldül tepesi tepeden tı rnağa


Harçik deresi b ulaktan ı rm ağa
Bir kan l ı destandır artık

Önce bir habe rci vuru l u r pusuda


Düşleri yorg un ve derin uykuda
Sonra bom balar yağar Si n köyüne
Resik Hüseyin sonsuz uykuda
Yanar ana Sese'nin yüreği
Baba Rıza çalar öfkesini taştan taşa
Bir yanı yanar acıdan
Bir yan ı çığlık çığlık isyanda

(ıJ
Toplan ır aşiretler birer bire r
Önce rei sler kon uşur son ra y iğitle r
Kaç bin y ı llık yan ı l g ı dır b u
N e s ü mb ü ller ses verir ne n ergisler
Ne kitaplar g irer işin içine
Ne kalemler
Bir yanda şeyhler çeker başı
Bir yanda p irler
Hep aynıdır nedense s onuç
i h anetler ve bitmeyen yen ilgiler

Tan ağarırken bir şafak öncesi


Sular ayd ı nlanırken
Ve köprüler atıl ı rken Munzur üstünden
Bir atlı suları yararak geçer
Bayrağı Dersim'in bağrına diker
Susar türkü söyleyen meşeler
Çamlar-çı narlar s usar
Şehitler düşer dağlarda kar üstüne
Munzur'da balıklar yal n ı zca kan içer

64
Ne Şahan ağa kal ı r ne ozan Alişer
Düşer yiğitler birer birer
Alişer'e sarıl m ış kan içinde Zarife
Türküsünü dağlara-kırlara söyler
Ey Dersim'de yeşeren kanlı çiçekler
Bu topraklarda ne kavgalar biter
Ne de öld ü rülmekten insan lar biter

Kardeş kardeşi vu rmaz mı derler


Düşmandan ödülü al maz mı derler
Kardeşi kardeşe v urduran d üşman
V uran ı yolda vurdu rmaz mı derler

Tam da yürekleri bürürken d uman


Demenan dağları n da bir destan
Ağustosta buz gibi Munzur suyu
Karakış ortasında yemyeşil bostan
Candan geçer de geçmez dostluktan
Ge l ey ateşin ve güneşin çocuğu
Gel de dostluğun yüreğine y aslan
Gel ki yankılans ı n sesimiz
Öleceksek b irlikte öle lim
Yeter ki bir şanlı kavga verelim

6'l
Dağlar da düştü yiğitlerle bir likte
Dağl arda mağaralar içinde
D umanla insanlar boğuldu Tujik'te
Artık ölmek yaşamaktır
Yaşamaksa ölmektir Dersim'de
Leş deresine dönüşür Laç deresi
Akar kanlı kanlı-karışır Munzur'a
Bir destan olur Fırat'ı n bağrında
Akıp gider kendi sonsuzluk ü l kesine
Geçer sın ı rları birer bire r
Bir türkü tutturur dağlara karşı

Ben ki yanard ı m her sabah üstü


Hani sularımda güneş türküsü
S ularım kan akar köpü ğüm kan
Hani ses imdeki ateş öyküsü

66
8

Solmuştur artık bütün isyan çiçekleri


iki yandan bağlanır insan yürekleri
Bir yanı korku büyütür dipçik yarasında
Bir yanı beyin yıkar
Uzaklaştım çocukları kimliklerinden
Koparır türküleri kendi dillerinden
Koskoca kırk yıl geçmiştir aradan
K urtlar hep kan içmiştir yaradan

K ı rk yıl boyunca ayn ı renkte çiçekler


Bütün sesler ayn ı dilde
Bir yan ı n yoks ullukta - çilelerde kal dı
Bir yan ı n kırbaç zulümlerinde
Bir yan ı n salgında - çocuk ö lü mle ri nde
Başın hep eğik kal dı - gözlerin korkuda
E lin hep boşta kaldı - düşlerin uykuda

Dilin yoktur diller içinde


"Devletimiz var olsun"
ilin yoktur iller içinde
"Mil letimiz sağ ols un"
Diye diye türkülerin g itti g ümbü rtüye
Halaylar ı n - şi irlerin g itti
U m utları n - düşlerin
Ve dört bin yıl boyunca derlediğin
O gizemli çiçekleri n
O destaniara sığmayan sözlerin gitti
Mem ü Zin 'den kalma güzel gözlerin
Her gece sarhoş masalarına
Başka dilden - başka sesle konuk g itti

68
Koskoca k ırk y ı l geçmiştir aradan
Kurtlar hep kan içmiştir yaradan

Ah o altm ış sekizli nehirli y ı llar


Yetmiş birli den izli y ı l lar
Dünya çı narında baharlı y ıllar
G ençlik fidan ları çiçek açm ıştı r
Korkuyu gözlerden silip atm ı ştı r

Ateş in ve güneşin ölümsüz çocukları


Uyanmıştır kırk yıllık uykulardan
Başka dillerden de olsa
G eleceğin rengini tan ı m ıştır kitaplardan
Görmüştür kaç bin y ı l lı k dilsiz olduğunu
Karl ı karl ı dağlarda selsiz olduğunu
işleyen topraklarda elsiz olduğunu
Esen rüzgarlarda yeisiz olduğunu
Okuyup anlamıştır i nce ince
Bilimsiz isyanların yers i z olduğunu
Ve kanlı geliniikierin tülsüz olduğunu
Görüp anlam ıştır
Takmıştır yakası na gül diye korkusuzluğunu

69
Selam saldı lar dört bir yana
Dcmuz lar körfezinde - Vietnam'da
Kardeş bildiler b u l utsuz gü rleye n i
Şimşeksiz y ı l d ı r ı m lar sal ı p
Bi r devi yerle b i r edeni
Dünya toprağı n ı n her karışında
Dost bildiler çal ı ş ı p terleyen i

Çiçeğin meyveye durması için


Dallara suyun yürümesi gerek
Tohu m un buğdaya dönmesi için
Toprağın yağmu ra daymas ı gerek
isyanın zafere varmas ı için
Korkunun gözlerde sönmesi gerek
Var git dostum var g i t
Bildiriler taşı d ünya halklarına
Açmadan saidurulmuş her g ülü n
Özg ürlük bahçesinde açması gerek
Zorluklara karşı durmas ı ge rek
Z ulüm zincirle rini kırmas ı g e rek

70
Ç içek dalda - arı baldad ı r art ı k
i nanç kolda - yolcu yoldad ı r
Mekikler dokunur kentler arası
Kitaplar - dergiler dolaş ı r elden ele
Bilgiler - sevgiler dolaşır
Şiirler aşk açar dilden dile
S i l insin diye tek
Alı nları nda duran dilsizlik karas ı
Bitsin diye kendi yurtları nda
Kaç bin yılın yurtsuzluk belası

Ses ve rdiler dünyaya ve yurtlarına


Yurtlar ı n ı n nehir akışl ı kıziarına
Dağların ın namlu bakışl ı oğu l larına
Açtı lar yüreklerini yaprak yaprak
I ş ık saçtılar dağ doru klarına
Beyler her yerde beydir dediler
Hangi dilden konuşursa kon uşsun
Mazlu m u n s ı rtı nda yüktü r dediler
Alı nlarında Medya'dan kalma g üneş
Yeniden bir ateş hakt ı r dediler

71
O ateş ki Zerdüşt'ten ve Kawa'dan öte
Tutuşur içten i çe bilinç ile
Yanar aşk ile sevinç ile
Yal ı m yal ım yükselir gökyüzüne
H arlan ı r inanç ile direnç ile

Kaç ateş yandı o günden b ü güne


Kimi aşiret aşiret söndü yüre ğinde
Kimi yanmadan karlar yağd ı üstüne
Bir avuç kül kaldı yal n ı zca
Şeyhlerin ve reisierin ellerinde

A rtık dünyayı ellerinde tutanlar


Kanları n ı terlerine katanlar
Yeraltından yeryüzüne ı ş ı k saçanlar
Yani dünyan ı n gerçek sahipleri
Bilmelidir ki bu kavga nasıl verilmeli
Bugünden yarınlar nas ı l görülmeli
Ve zu lmü n olduğu her yerde
Bir anda şarteller nas ı l indirilmeli

72
Bir adam vardır hani gözleri güneş
Saçları rüzgar
E l leri bütün insan l ı ğ ı n elleri
D ili toprağı n ve yağmurun d i l i
Yanl ışlar sil in mişse gözlerden
Kim d u rdurabilir akan nehirleri
Açan çiçekleri
Başkaldıran yürekleri kim
Yeter ki doğru anlaş ılsın sözleri
O sözler ki hep alınterini türküler
Özgürl üğe gönül verenler
Ve kavgada en önde gidenler
Ö lürken b ile o sözleri söyler
Küba dağlarında bir gerilla önderi
Vietnam'da bir topuzlular neferi
Aynı dillerden farklı sesleri neyler
Vietkong'ta şair Liem
Ya da Filistin'de Mahmut Derv iş
Cigerxwin'dan farkl ı şeyler m i söyler

73
Bütün bahçeler eyl ül vurgun uydu hani
Koç kırkı m ı bitmiş - bağ bozumu başlam ıştı
Ve düşünen beyin
Yazan el
O yıl yazı baharda kışiarnıştı
Hani kentleri zulü m - dağları duman alm ıştı
Ve çözülü rken ihanetin ge rçek yüzü
Geriye bir tek direnenler kalmıştı
O direnç ki ölüme sarıım ıştı yar diye
Bütün direnenlere selamlar sal m ı ştı

Çukur yerlerde dağlar beklenirken


Ne hirler zindanlara doldurulu rken
Ve bir sabaha karş ı kuşlar öterken
Sesler yükseldi dağlardan
Silinsin artık yalan üzre çizi lmiş s ı n ı rl ar
Paylaş ı l m ı ş ovalar v e dağlar silinsin
Dost kimdir - düşman kimdi r b ilinsin
Yürekleri bölen korku duvarları
Ya bu sabah bütün yerle ri nden delinsin
Ya da bu aşkın yolunda
Canları n ı verecekler bizimle gelsin

74
Özgürlük kavgas ı türküded ir artık
Karlar dağlardan eriyip gider
Y ı llar ter içinde tükenip g ider
Bitmez işkence - bitmez tutsakt ı k
Öm ürler zindanda çürüyüp gider
Hücreler kitapl ı k olur
Beyinler çiçeklik
Yalanlar gerçeklerde e riyip gider
Zindanlar kurulur taştan dem i rden
Metris'ten Diyarbakı r'a selamlar gider
Her selam b ir tufan olur oruçlarda
Açiiğı ölümlerde bırakıp gider
Ölümsüzlüğü ölümlerde yakalar gider
Bir yanda on b ir y ı l dız
B ir yanda dört çılgın ay ışığı
Karart ıl mış geceleri ı ş ı tıp gider
Her biri b ir i mgeye dön üşür ş i irlerde
Sözcükleri destaniara yağdı rı p gider
Dallarda güllere vurur sesini
S azlarda teliere v urur
Türküleri dillerde kavurup gider

75
9

Özlenen ateş sonunda yakılmıştı


Elden ele bütün dünyaya taşınmıştı
Kıvılcım dansıydı gözlerdeki sevinç
Kavga dağlarda bilinci kuşanmış
Zindanl arda dirence sarıımıştı
Ve haykıran dudaklar
Her ihanet vakti çöl çöl yarıımıştı
Bir ağıtt ı r belki Ağrı'da Zilan d e resi
Dersi m'de Laç deresi bir kan lı şiir
Oysa bir destan d ı r Diyarbakı r kalesi
Ve Diyarbakı r zindan ı nda
Ateşle sevişen "dörtlerin gecesi"

Ne ki zindan - ne ki tutsak olmak


Ne ki kavga - ne ki dağlarda vurulmak
B i r sehpada idam olmak ne ki
ihanet utancıyla yaşamak v ar ya hani
Onu rsuzluğun lağı m çukurunda yok olmak
Üniformal ı bir Dehak önünde durmak
Ve beyni nin içindekil eri bir bir kusmak
Sonra bir et yığı n ı na dönüşü p kalmak
işte buydu Diyarbakır zin da n ı nda yaşamak

Sesler i hanete dönüşürd ü her gece


B i r tas çorba - bir dilim ekm e k u ğruna
ihanetler acı lara dönüşürdü kal leşçe
Acılar hep türkülere vu rurdu kendi ni

Etten ve kemikten insan o l u r mu


Beyinsiz insan ayakta dur u r m u
Ayn ı kavgaya gön l ü n ü vere n le r
Dostunu ihanet ile vurur m u

77
O zindan ki zincir sesidir şar k ı s ı
Her sözünde bin çığl ı k yüks elir
Her notas ı nda bin öfke
Her dize sinde bin isyan besl enir
isyan şiiriere
Şiirler yüreklere seslenir
O zindan ki her yemek vakti
Tutsak ağızları kanla süslenir

Onur kaleleri yı k ı l ı rken birer b irer


Yüreklerde dal b udak salar ihanetler
Ve d üşman kasetinde ü ç önder
Beyin leri ni kusarak düşmana sergiler
Aynı anda sıradan bir nefer
Hiç aldı rmadan önderlerinin sesine
Tutsaklık içinde özgürlüğü s öyler

Sus dostum sus - sözün yarıda kalsı n


Özg ürlü k d ilinde kilitli kalsı n
Başlar eğilse d e açılsın gözler
Konuşan önderler geride kalsın

78
Ne zaman u m utsuzluk çökse direncin kıyısına
Bir acı sap\an ı r yüreği n tam ortas ına
Koğuşlar susar
Parmaklıklar durur
R anzalarda küllenen um utlar ağlar
Ge riye doğru atılan her ad ı m
Yakı lan ateş üstüne yağmur d iye yağar

Anlatılmaz bir destand ı r yaşanan


Ne söze gelir ne saza
Kı rbaçlar sopalara ve zincirie re karı ş ı r
Ölüler ayaklara dolan ı r geceleri
Kan l ı battaniyelere sarı l ı r
Her direnişte tabutlarla çıkılır d ışarı
Gözyaşları z ı l g ı t seslerine katılır
Elleri hep koynunda kal ı r kızların
Anaların g özleri dikenli teliere tak ı l ı r
Bir acılı sessizlik sarar yürekleri
Dicle'nin suları susuz\uğa çakıl ı r
Kale burçları ndaki akbabalara
Ve üniformalar giyi nmiş yeni Dehak' lara
Yalnızca zindanı n mazgallarından bakı lı r

79
Bir adam çoğal ı r bir başına hücresinde
Yüreği Kawa'dad ı r gözleri Babek'te
Ateşler yanarken dağ doru kları nda
i hanet zindan karan l ı ğ ı nda kol gezmekte
Kawa'lara Babek'lere bir yandaş gerek
Bu zindan karanlığına bir ateş gerek
Çevrilen ihanet çarkı n ı k ı rmak için
Ölü m ü göğüsleyecek bir yoldaş gerek

Bir anda y ı rt ı l ı r zindan kara n l ı kları


Sessiz bir g ürültüyle sars ı l ı r duvarlar
Patlar bir beyinde newroz ı ş ı kları

Ey ateşin ve güneşin çocukları


Hani bilincin sesi yüreklerimizde
Gözlerimizde inancın sancakları nerede
Bu g idişe dur demek gerekir bi lirim
Hücrede her saniyeyi bir yıl eylerim
Bir ateş yaktık sönmesin d iye h içbir yerde
O ateş sönerse yaşamayı n eyleri m
B u yüzden ü ç kibrit ile newroz günü
Yüreğimi sizlere grmağan eylerim

80
Üç kibriti bayrak d iye devralan
Ki dağları delip dostlarına yol k ı lan
Haykırdı ölü m haberini önde gidenin
Özg ürlüğü zindan karanlığında g üneşleyenin

Ey bu kavgaya gönül ve renler


Ser yerine sır verenler
Serden geçip de sır vermeyenler
Bu zindan karanlığı y ı rtılsın diye
Bu ihanet duvarları yıkıls ı n d iye
Newroz geces i bir önder
Ateşi bedeniyle zindanlara taşımıştır
Ölürken bile hücresinde
Bizlere kıştan baharı muştulamıştır
Ateşi saraylarda - kömürlerde değil
Bir ışık uğruna yüreğinde yakmıştı r

Silinmiyordu gözlerden süzülen yaşlar


Aksın diyordu herkes - aks ı n
Ağlamayı unutmuş gözler ağlasın
Gözyaşları alev alev harlansın
Dudaklarda tutuşup dillerde şahlans ı n

81
Ölen artık yüreklerde bir bayraktı r
ihanet yolu nda durulan bir d u rakt ır
Karanlı kta b i r çıngı ateş
Körlere yol göste ren bir ış ı kt ı r
Atılan zılg ı tlar bir başkad ı r o gü n
B i r bayram günü ölümü sevmek
Öl ümsüzlüğe duyulan bir aşkad ı r o gün

Dolaştı üç kibrit elden ele sessizce


Hücreden hücreye
Koğuştan koğuşa g izlice
Konuşuldu uğrun uğrun
Tart ı ş ı ld ı geceler boyu ince i nce
Zindandan dağlara vurd u şavkı n ı
Dağlardan en kalabalık kentlere
Dallarda çiçeklere verdi rengini
Ne hirlerde en coşkulu köpüklere
Dolaştı yurdunu boydan boya
Sazda k ırılmayan tel
Dilde s usmayan söz oldu tü rkülere

82
Zindanda yürekler yine bas k ı da
Eller bağlı - gövdeler askıda
Üç kibritin ateşi sönsün iste nir
i nançlar ihanete dönsün iste nir
D üş ünceler zincire
Sevgil er p rangaya vurulsun iste nir
Yüreklerde çağlayan özgürl ü k s uyu
Bulana bulana durulsun iste nir
Ü niformal ı bir Dehak ' ı n şah s ı nda
Zali min zulmü kurulsun iste n i r

Baskılar yetmezse itirafta b u l u nmalara


Yap ılan itiraflar dinletilir tutsaklara
işte biri - biri daha - biri daha
S usardı bütün koğuşlar
Dönerdi bir anda sessiz mezari ı kiara
Ve çığlı k çığlığa o sessizlik
Bin lerce öfkeyi
Bin lerce isyanı daldururdu bakışiara

Ü ç kibriti dörtlemek derdi bir ses


Dört kibriti beşiemek
Ve ölümü isyan ateşleriyle d üşlemek

83
Birkağuş vardı kağuşlar içinde
Üç t<ibriti dörtleyenler yatard ı içinde
Dört y ıldı z gibiydi ler yıldızlar içinde

T eslimiyete gönül verilirken önlerinde


Ateşi çağaltarak yakmak gerek dediler
Ölüme yaşamak d iye bakmak gere k dediler
Sönüyarsa yakılan ateşler b irer birer
Ateşi bedenlerde çağaltmak gerek dediler
Oturdular her gece diz dize
Ön ce ölümü sevmeyi öğrendiler
Ve ölü m de ölümsüzlüğün rengini gördü ler
Karardan önce yurtlarında kalanları n ı
Çiçeklerinde açanlar ı n ı sordular
Düş değildi yaşayı p gördükleri
Sözlerini gelecek ad ına bir düş diye
Dördü bir ağızdan hayra yardular
Binlerce tutsak içinde
Ve en kan l ı kurdurmuşluğunda vahşetin
Ölüm cehen meminde bir cennet k urdu lar
Havas ı z l ı k içinde veremler yaratıl ı rken
Gardiyan hakim ler ve savcı çavuşlarla
Her gece mahkemeler k u ru l u rken
i nsanlar soyundurulup m akatlar aran ı rken
Hangi kuş konardı zindan penceresine
Ve makatlara sigara takıl ı p yakı l ı rken
insanlar dört ayak ile yürütü l ü rken
Hangi bayrak çekilird i onur kalesine

Ü ç kibriti yüreklerin de dörtleyenler


Açl ı ğ ı n ve yoksulluğun kötül ü ğü n ü gördüler
Ama h i çbir şeyin
Boyun eğmekten daha kötü olmad ı ğ ı n ı
Ve boyun eğenlerin
Yarı nlara kalmad ı ğın ı bildiler
Her kötülüğün daha kötüs ü n ü tartış ı p
Gözlerinde b ütün korkuları sildiler
Binle rce baskıdan ve küfürden sonra
Newroz ateşi yakıp şiirler söylediler
O g ün ü n adı nı milat koyup
Üç kibrit öncesi
Ve üç kibrit sonrası dediler

85
Ötsün diye kendi yuvas ı n da kuş
Açs ı n diye kendi dal ı nda çiçek
G ördül e r ki yepyeni kibritler ge rek
Ateş olup yanmaktaysa bütün gerçek
Yanarken türkü söyleyen canlar gerek
Ateşi kan ıyla tutuştu ranlar ge rek

Patladı zindanda yepyeni b i r isyan sesi


Ölümdür s ı nayan i nsan yiğitliğini
Öl ümü bedenimizde boğmak gerek
Öl ümsüzlüğe varıp ölümlerd e
Dağlarda kır çiçeklerince çoğalmak gerek
Öl ümü gamzelerde çiçeklemek ve gülrnek
G ü lrnek ki yaşama bilenrnek demek
ille de i nsan s ı cağı kokarken koğuşlar
G ü lrnek ki
Kurumuş derelerde sellenmek demek
Çöl kurakl ığı nda güllenmek demek
Var git dostum var git
Kendin al b u gece nöbeti
Bu gece ölmek
S onsuz bir ölümsüzlüğe yürümek demek

86
Aylardan mayıs ki dallarda çiçektir
Toprakta bereket ve doğada ren ktir
inançta güzellik ve zamanda gelecektir

Dört yoldaş o gün baharı n koyn una girdiler


Ölümün alçald ı ğını gözleriyle gördüler
Gömlek lerini - kalemlerini ve saatlerini
Anıls ı n lar diye sevdiklerine verdiler
Ve dört ağızdan üç kibritin ı ş ı klı sesini
Gök gü rü ltülerini çıldı rtarak gü rlediler

Bu ihanet g i rdabı nda boğulmadan


Şah s ı m ı zda davamız son b u l madan
Ve geriye dönüşler virüs g ibi çoğal madan
Can ı mızla bu ihanet çarkına dur demeliyiz
Onur bayraklar ı n ı göğsümüze dikmeliyiz
Kawa'nın örsüne koyup davamızı
Yüreklerimizi körüklenen ate şiere s ürmeliyiz
Bu zindanda yolumuz ayd ı n l ı ktır art ı k
Ü ç kibriti dörtte çarpıp b u gece
Bütün şehitlere kon uk gitmeliyiz

87
Saat dörtte dört can ı n etrafı dört duvar
Duvarların ötesi mayıs gülle ri ve bahar
Analar ve bacılar ağlayacakmış ne çıkar
Bu gece "dörtlerin gecesi"
Dört göğüste yar diye yal n ızca ateş yanar
Biri nöbet tutar - biri bild iri yazar
Diğerleri dört kişilk bir ateş kurar

Zindan sesiz - zindan canlı bir mezar


G ökyüzünde bir anda dört y ı ldız kayar
Bütün dostlar uykuda
Dörtlerin gözlerinde yal nı zca ateş var
Dimdik başlarla
Emin ve kararlı bakışlarla
ihaneti d u rdurmak için ateşe yürüyorlar
Dördü de yaşamaya sevdal ı
Özgürlüğe nişanlıyd ı lar
Tutsak l ı k kesmişti mutluluk yolları n ı
B u zindanda ölüme nikahlıyd ılar
Bu ölüm ki özg ürlüğün ilk ad ı m ı
Tutsakl ı ğ ı n ve ihanetin k ı rılma an ı

88
Takvimde on yedi m a y ı s kalkar
On sekiz mayıs dörtlere bakar
Dışarda güne hazırlanırken tomurcuklar
Dört candan başka uykudad ı r bütün tutsaklar
Dağ - taş ve zindan uykudadı r
Yal nı zca dört özgürlük yolcu s u
O gece ölüme hesap sormaktad ı r

Yıllar boyu işkenceler içi nde


i h anetler ve direnmeler içinde
Beklediler - beklediler de gelme di ölüm
Tuttular yakasından koydular önlerine
Konuş be ölüm - konuş dedile r
Biz büyürüz sen böyle küçü l d ü kçe
Seninle kavgam ız insan l ı k tarihiyledir
Prometeus'den Spartaküs'e
Bru na'dan Che G uawera'ya
Ve Kawa'dan bizlere dek ateş iledir
Gel de bağdaş kur sofram ı z a ey ölüm
Senin alçaldığ ı n ı görmek
Özgürlük ad ına sunu lan can lar iledir

89
Zindan sessiz - zindan can l ı bir mezar
Dört can el ele bir demire sarı l d ı lar
Tinerler - neftl er ve boyalar
Zindanda dört can
Kazan altı nda betona çakı l m ı ş bire r çiviydiler
Demirin beline sarı l m ı ş dört perçindi l e r
Ve b i r potada erimeye haz ı r cevherdiler

Hayk ı rd ı üç kibrit yolu nda önde giden


Ateşi zindanlardan kentlere götüren
Tamam m ıyız
Üç yerine dört kibrit çıkarıp cebinden
Yaktı yüreğindeki karlanan ateşten
Tutuşan ateş
Patlayan tinerlerin ve neftle rin sesi
Dokunmasın hiç kimse
Bu gece dörtle ri n özgü rlük gecesi
Dört bin y ı lda yaz ı l m ı ş bir destan ı n
G ü neş diliyle söylenmiş i l k h ecesi
Böyle tutuşur - böyle yanar ancak
Uzay çağı nda bir zindan gecesi

90
10

Bir havar yükseldi zindandan kırlara


Dört ateşten dört kıvılcım düştü dağlara
Dağlar tutuşup indi bağiara
Dört aynı ses yükseldi her ateşten
Söndürmeyin ateşi
Üfleyin korlara - ü fleyin korlara
Ateşin ve güneşin yurtlarında
Üfleyip korları düştüler sokaklara
D u rsu n bu talan
Bits in bu yağma
Yasaklar kon ulu rken sevdalara
Ateşler türküye dönüştü ağızlarda

Adı yasak bir çiçektir dağlarda


Arar yurdun u tarihsiz çağ l arda
Bir ezgi başlat ır dünyaya karşı
Susar türküsü dumanlı çı ğ larda

M isri'nin g ü n ü dolmaz
Sevdanı n izni olmaz
Sevdaya yasak koyan ı n
Dünyada yeri olmaz

Aşk yasaktı dört ayrı ü l kede


Dört ayn ı dilden konuşana
Ve dört ayrı zincirde
Dört ayn ı tutsak olana
Yani ateşin ve g üneşin çocuklarına

92
Tel örgün ün Mem yan ı zindan ve işkence
Zin yan ı hardal gazı - ölüm ve Halepçe
Ey aşkı n ve güneşin kollarındaki kelepçe
Bu gidişin sonu n ereyedir sence

Ben ki bir anay ı m tarihin bağrı nda


Bir yanda zindandan tabutla çıkar dölü m
Bir yanda bulut bu lut gelir öl ü m
S usar nehir kıy ı larımda kuşlarım
Her bahar açmadan salar dal ı mda gülüm
Utan ey d ü nya
Dört parçama deği l - hepten sanad ı r sözüm

Mi sri kız derler dereler taş kı n ı


Yollar yorgunu - yokuşlar aşk ı n ı
Direnir düşmana satmaz aşkın ı
Zindanda düşman ı direnç şaş kın ı

Misri'nin günü dalmaz


Sevdanın izni olmaz
Sevdaya yasak koyan ı n
Dünyada yeri olmaz

93
Sevda yasaktı dört ayrı ülkede
Dağların dağlara yaslanmas ı
Suların sulara ulaşması yasaktı
Ateş dağlarda b inlerce savaşçı
Güneş zindanda yüzlerce tutsaktı
Kavgan ı n b ir yan ı ayd ı nl ı k ü zere tam
Bir yan ı karanl ı k üzre ağ ı r ve aksaktı
Yine aşiret reisieri - ağalar ve beyler
Y ı lan ı n ipiyle kör kuyuya iner
Kese r yolunu kendi uğrunda ölenin
Bir afe rin uğruna bütün ış ıkları söner
Sönmez dörtlerin yaktığı ateş
Korlar aleviere - alevler yangına döner

Cudi'nin gözleri Cizre'ye bakar


Her kızın çığlığı bir gönül yakar
Her sevda baş ı n a bir ateş takar
F ı rat'ın suları kendini yakar

Misri'nin g ü n ü dolmaz
Sevdanın izni olmaz
Sevdaya yasak koyan ı n
Dünyada yeri olamaz

94
Sevda yasaktı dört ayrı ülkede
Öyle buyurm uştu l ortlar ve paşalar
Ve bir halk ı n yüreğinde
Bakiava d ilimi çizilm işti s ı n ı rlar
Ne ovalar b ı rakı lm ıştı kendile rine
Ne dağlar ne de kı rlar
Yaln ızca yasaklar kalm ıştı
Dört ayrı yerden dört ayn ı yasaklar

Yanarken dört yürekte tutuşan ateş


Ne işkence bitti bir yanda
Ne diğer yanda b ulutla gelen ölü m
Hep satılmaksa ve yenilm ekse yazgı
Dağ başları nda kimsesiz kal ı r ölüm
Ç ı rp ı n ı r ı m dört d uvar içinde
Mayınlara ve dikenli teliere tak ı l ı r gülüm
Bir yan ı m zindanlardad ı r şimdi
Bir yan ı m kaçar s ü rgün sürg ü n
Milyonlarcay ı m ihanet çemberinde
Bütün d ünyanın gözleri ö nü nde
Dağlardan ı rmaklarca gelir
Takı l ı rı m ihanet vurgunu dike nli tel iere

95
Kaderim yine reisierin ellerinde
Etim Barzani'ye gitti
Kemiklerim Talabani'de
Aşım yağmalara gitti
Kilerim bir devin kilidinde
Kör olayım - yine göremedim ateşleri
Ateşler dağları n en yücesinde

Birikmişim s ı n ı rlarda ele m u htaç


Savaş yorgunu - yol yorg u n u ve aç
Oysa dört ateş yanı yar dört b i n dağda
Okyanusları aşıyor ışıkları kulaç kulaç

Gözleri gü neş olan nerede hani


Saçları rüzgar olan nerede
Kör olay ı m göremedim bir türlü
Arad ı m da bulamad ı m
Paramparça kald ım dört ayrı dünyada
Dört parçada bir bütün olamad ı m
Dört bi n y ı l boyunca aktım d a n e hir nehir
Bir g üzellik denizine varamad ı m
Bin kez öldüm belki - bin k e z d i rildim
Özgürl üğün tad ına dayamad ı m

96
Ü ç kibritle dört ateş yan ıyar dağlarda
Ey ateşin ve güneşin çocukları
Şimdi çarpıyor y üreğim bütün halklarda
Vars ı n gözlerin yeşil olsun
Bir zencisin s en G üney Afrika'da
Bir şairin Kafkas doruklarında
Bir şairin Cudi'nin paramparça bağrı nda
Sözcüklere çiçek açtırıyorlar k ı rlarda
i şte önünde sönmeden çoğalan bi r ateş
Ki özgürlük u ğruna canlarla alevlenmiş
Yak yakabildiğin kadar
Aydı nlat seni utandıran koca dünyayı

Ordusuz kom utan zafer al ı r m ı


Önderli yolcular yolda kal ı r m ı
Dört ayrı ülkede d ilin var s enin
Dili olan dilsiz dilsiz ölür mü

97
Tari hin yüreğine kök salmış kolları n
Bir çı nars ı n k� dört bin y ı llık
En güzel mavilikleri sarmış d alları n
Yıllar y ılları aşar- bilirsin
Bugü n ler yarı n lara koşar-bili rsi n
E l değişir-alet gelişir y ıllar içi n de
Neh irler yağmurla taşar- b ilirs i n
Eriyen karlarla-çoğalan p ı narlarla taşar
Toh um toprağı n ı s ulay ı p gü n eşleyerek
insan kendini yenileyerek yaşar

G eçip g iden yıllan görerne di n mi


Ken dini yılların akışı n a veremedin m i
Halk olurken bir n ice halklar için de
Özg ü rlüğü karan lı kta seçemedin m i
Değişi rken tarih
Değişip gelişirken dünya
Kendini tari h yaprakiann a se rernedin mi
Bugününü karartan yalan sözcülerin i
Y üreğinde n kavalay ı p s ü re medin m i
Ellerin le k urduğun güneş bahçelerine
G ü neşin sözleriyle g i rerne d i n mi

98
Yoksulluğun bayram kartıdır kentlerde
M utlu günlerde sevenlere
Ve sevilenlere gider
Çocuk yüzlerinde sinekler
M utfak içinde ahır ve inekler
Bir de kart ü stünde gözyaş ı ş iirler
Bakar - bakar da içlenir devri mciler
Kartlar üstünde o yaşlı gözler
O y ı k ılmış toprak evler
Bilmezler k i bağrında bir isya nı gizler

Açl ı ğ ı n sermaye olurken birilerine


Yokluğun d uygusall ı k olur diğerlerine
Bulvarları süslers in mutlu gü nler arifesinde
Bu lvarları göremezsin
Banka hesapları n ı doldurursun büyük kentlerde
Bankan ı n anlam ı n ı bilemezsin
Gezersin elden ele cansız
Elierin s ı cakl ı ğ ı n ı sezemezs i n
D i l i n yok k i fotoğraflarında
Çektiğ i n acıları söyleyemezsin
Acılardan sevinçleri süzemezsin

99
işte dünya -işte sen- işte top rak
Dört ayrı ü lken in rüzgarl ı dalları nda
Savrulup d uruyors un yaprak yaprak

U zay çağlı bir gündes in art ı k


Hani fabrikaların -hani yoll arın
Hani öğretmenierin -hani oku l ların
Yaşamı kucaklayan ordular ı n hani
Bir yan ı n i hanet içinde
Koşar dağlardan s ı n ı rlara ı rmak ı rmak
Bir yan ı n yatar zinda nlarda tutsak tutsak
Zerdüşt'lerin - Kawa'ların
Üç kibritlerin ve dörtlerin
Ve yaklığ ın ateşler hani göklerinde
Hani Şamaş'ın -hani Ninsun'un
Babil'de kurduğun as ma bahçeler nerede

Yak artık canlarla yakılan ateşleri


Yak ki açılsın dü nyan ı n köreimiş gözleri
Yak ki yırtıls ı n geceler ışığınla
Yak ki tarihi yeniden başiats ı n
Kawa' n ı n -üç kibritin ve dörtlerin sözleri
Yak ki yayılsın dünyaya
Ateşi n ve güneşin ölümsüz sesi

1 00
ateş i n v e g ü neşi n çocukları

You might also like