Professional Documents
Culture Documents
Selam,
İyi de nasıl? Cevap: Alışkanlıklarımızı bizi kısıtlayacak değil bize hizmet edecek
hale getirerek ☺ Tabii ki söylemesi yapmaktan daha kolay.
Kitabın başlarında1 bir alıntı daha var. “Alışkanlıklar bir halata benzer;
her gün bir ilmik daha atarız, çok geçmeden koparılamaz hale gelir.” İşin zor
kısmı da burası. Kendimize objektif bir gözle bakarak davranışlarımızı
denetleyebilmek. Basit gibi görünen, hergün yaptığımız ufak tefek şeylerden
başlayarak hayatımızın yönetimini ele almak. 7 Alışkanlık kişisel gelişim planı
için bir öneri olarak ta görülebilir.
“Hayatım boyunca öğrendiğim en derinlikli şeylerden biri de şudur; Eğer
büyük arzularınızı gerçekleştirmek ve en büyük arzularınızın üstesinden gelmek
istiyorsanız, aradığınız sonuçlara hükmeden ilkeyi ya da doğal yasayı
saptayın ve uygulayın.”2
1
Sf 53
2
Sf 7
Beden:
• Kültürel Eğilim: yaşam tarzını koru, sağlık sorunlarını ameliyat ve ilaçlarla
tedavi et
• İlke: Yaşam tarzını dünyanın her yerinde kabul gören yerleşmiş sağlık
ilkeleriyle uygun olarak düzenle ve sağlığını koru
Zihin:
• Kültür: Televizyon seyret, “Beni eğlendir”
• İlke: geniş çapta ve derinlemesine oku, sürekli eğitimi benimse
Kalp:
• Kültür: Kişisel çıkarlarını gözetmek için başkalarıyla ilişkilerini kullan
• İlke: başkalarını derinlemesine ve saygıyla dinlemek ve onlara hizmet etmek
en büyük doyumu ve keyfi getirir
Ruh
• Kültür: Giderek artan maddiyatçılığa ve kuşkuculuğa teslim ol
• İlke: hayatta anlam bulmaya yönelik temel ihtiyacımızın ve aradığımız olumlu
şeylerin kaynağının ilkeler olduğunu kabul et
Nasıl?
Stephen Covey ilkeli bir yaşama giden değişim için iki aşamalı bir model önermiş;
Özel Zafer:
1. Proaktif ol
2. Sonunu Düşünerek işe
başla
3. Önemli işlere öncelik ver
Genel Zafer:
7. Baltayı bile
Bu noktada bir atasözünü hatırlayalım; “Olsaydı ile bulsaydı’yı ekmişler; hiç bitmiş.”
Atalarımız da proaktif yaklaşımın önemini biliyorlarmış anlaşılan ☺
“Herşey iki kere yaratılmıştır.” Diyelim ki bir resim yapacaksınız. Daha fırçaya bile
dokunmadan ilk önce kafanızda resmi tasarlarsınız; kafanızdaki resim, diğer bir deyişle
varmak istediğiniz nokta, resmi yaparkenki tüm davranışlarınızı etkiler. Kısacası, varmak
istediğimiz sonuçlar davranışlarımızı etkiler. Ama bu noktada küçük bir sorun var; insanlar
etrafındaki evreni kendi merkezlerinden gördükleri şekilde algılarlar. Merkezlerinin ne olduğu
olayları nasıl algıladıklarını, algılayış şekilleri de davranışlarını etkiler.
Diyelim ki bu akşam eşinizi bir konsere davet ettiniz. Biletleri de aldınız. Eşiniz konsere
gideceği için çok sevinçli. Saat öğleden sonra dört.
Ansızın patron sizi odasına çağırıyor ve yarın sabah erkenden yapılacak önemli bir toplantıya
hazırlanmak içn bütün gece kendisine yardım etmeniz gerektiğini söylüyor.
Eş Merkezli veya Aile Merkezli düşünüyorsanız, aklınız eşinizde kalacaktır. Patrona kusura
bakmamasını söyleyip eşinizi konsere götürebilirsiniz. İşyerinde kalmak zorunda kalırsanız da
bu durum sizi mutlu etmeyecektir.
Para merkezli bir mercekten bakıyorsanız, ilk önce fazla mesaiden ne kadar para
kazanacağınızı ya da yaptığınız bu fedakarlığın ileride size maddi olarak neler
kazandıracağını hesaplarsınız. Eğer sonuç tatminkarsa eşinize verdiğiniz sözü tutamamak sizi
çok ta rahatsız etmeyecektir.
İş merkezliyseniz, fırsatları düşünürsünüz. İş merkezli insanlar işten başka bir şey düşünmez
ve sadece çalışırken gerçekten mutlu olurlar. Bu yeni çalışma fırsatı sizi mutlu bile edebilir.
Zevk merkezliyseniz, gece geç saatlere kadar ofiste kalıp çalışmanıza karınızın sesi
çıkmayacak bile olsa muhtemelen tek başına bile olsa konsere gidersiniz. Sonuçta eğlenmek
sizin en doğal hakkınızdır.
Dost merkezliyseniz, kararınız dostlarınızı davet edip etmediğinize veya konsere kimlerin
geleceğine bağlı olabilir. Eğer bir sürü arkadaşınız gidiyorsa mutlaka siz de gidersiniz. Yok
kimse gitmiyorsa kalıp çalışmanız ve olayı kafaya fazla takmamanız mümkün.
Özetle, başınıza gelen olayları hangi pencereden gördüğünüz çok önemlidir. Böyle önemli bir
konuyu tesadüflere bırakamazsınız; ilkelere bağlamalı ve bir işe başlarken sonunda ne elde
etmek istediğinizi daima bilmelisiniz. Kendi merkezinini kendiniz belirlemek için sizin için
gerçekten önemli şeyleri belirlemeli ve bunu bir kişisel misyon haline getirmelisiniz. Ancak
bu şekilde davranışlarınız sizi hedefinize götürecektir.
Aynı şekilde, ajandanızın büyük kısmını harcadığınız işler ağırlıklı olarak III. Karedeyse
odağınız daima kısa vadeli kalabilir, önemli işlere asla sıra gelmez, hedeflerinize
ulaşamayabilirsiniz.
Zamanınızı daha iyi yöneterek II. Kare’ye daha fazla zaman ayırmalısınız.
Kazan/Kazan her iki tarafın da ilk aklına gelen tercihler dışında üçüncü bir alternatif olduğuna
duyulan bir inançtır. Bu üçüncü alternatifi aramak için iki şeye ihtiyacımız var.
Fiziksel:
• Egzersiz
• Stres Yönetimi
• Beslenme
Zihinsel
• Okuma
• Planlama
• Hayal Etme
• Yazma
Sosyal / Duygusal
• Hizmet
• Empati
• Sinerji
• İç güvenlik, huzur
Ruhsal
• Değer Belirleyip bağlanma
• İnceleme ve meditasyon
Serdar Kızılcık