You are on page 1of 109

Öğr. Gör.

Derya ÇELİK
 Fotoğraf Latince kökenli bir sözcüktür. Photos
(ışık), graphus (yazmak-çizmek) anlamına gelir

 Halk arasında yaygın fakat yanlış olarak fotoğraf


yerine resim sözcüğü de kullanılmaktadır

 Aradaki fark; fotoğraf çekilir, çekinilir – resim ise


yapılır
Fotoğraf, dünyanın her yerinde tercüme
edilmeden anlaşmayı sağlayan bir iletişim aracıdır,

Fotoğraf, Ölümsüzleştirilmek istenen anların


tespiti,

Fotoğraf, ışıkla yapılan resimdir,

Fotoğraf, çeşitli araç ve malzeme kullanarak


görüntüyü özel bir yüzey üzerine sabitlemektir
 Denklanşöre basılınca kaydedilen görüntü
paylaşıma çıkınca anlam kazanmaya başlar. Renk
olur, leke olur, haber olur, yorum olur, eleştiri
olur, reklam öğesi ya da kartvizit olur, umut olur,
sevinç olur, acı olur….

 Kişi kendisinden bir şeyler katabiliyorsa fotoğraf


tekdüzelikten kurtulur.

 Fotoğraf çekme eylemi bir sıra işi değil, kurallı,


bilerek ve istenerek yapılan bir edimdir.
 Fotoğrafçı açısından eğitim zorunluluktur.
“Görmesini ve kavramasını bilmeyenlere
mercek ve ışık ne yarar sağlar ki! “ (Latin
özdeyişi)

 Fotoğraf, kişinin “görme biçimi” nin bir


yansımasıdır. Görme biçimi ise görelidir, kişiden
kişiye değişir. Görme biçimi, kişinin düşünme
biçimine bağlıdır.
Fotoğrafçı: Fotoğraf çeken ya da basan kimse,

Fotoğrafhane: Fotoğraf çekilen ya da fotoğraf makinesi satılan


yer

Zanaatkâr: Meslek erbabı olarak fotoğraf çeken, yaşamını


bundan kazanan

Düşünerek fotoğraf üretmeye çalışmak bir değere yöneliştir,


düşünce temelli, planlı ve projeli fotoğraf yapmak ise sanattır

Kendinden bir şeyler katarak aklını ve yüreğini ortaya


koyarak ürün veren kişi ise “Sanatçı” dır.
Fotoğraf paylaşıldığı zaman okunmaya başlar, çeken
kişinin yüklediğinin ötesinde anlam (lar) kazanır.

Fotoğrafçılık görmektir. Sadece görüneni değil, sisler


arasında gizleneni de görebilmektir.

 Fotoğraf bomba kadar güçlüdür.

 Tarihte unutulmayan fotoğraf kareleri vardır.


Bu fotoğraf, National
Geographic 1985 haziran
sayısında "Afghan Girl"
(Afgan Kızı) başlığıyla
yayımlandı. Şerbet
Güla keskin bakışları ve yeşil
gözleriyle, seksenli
yıllardaki Afgan savaşının ve
mültecilerin tüm dünyaya
yayılan simgesi oldu.
Fotoğraf ayrıca yayın
dünyasında en fazla bilinen
fotoğraf unvanına sahiptir.
Neredeyse Einstein ile
bütünleşen bu kare, aslında
görüldüğü kadar değildi.
Einstein 72 yaşındayken
çekilen fotoğraf, bir parti
dönüşünde peşini bırakmayan
fotoğrafçılara poz vermekten
yorulup isyan ettiği andı.
Einstein, eşi ve Dr. Frank
Aydelotte ile birlikte bir
arabanın arka koltuğunda
otururken çekilen bu
fotoğrafının, yıllar sonra açık
arttırmada 74.324 dolara
satılarak en pahalı anı
olacağını tahmin bile
edemezdi.
 Pulitzer ödüllü bu karede Sudan’da açlıktan ölmek üzereyken
sürünerek 1 km uzaklıktaki gıda kampına gitmeye çalışan bir
çocuk ve onu yemek için başında bekleyen bir akbaba var.
Çekildiği dönemde yardım örgütlerine büyük miktarda maddi
kaynak sağladığı belirtilen fotoğraf “Afrika’da açlığın simgesi”
olarak kabul ediliyor. Kevin Carter’ın fotoğrafı çektikten 3 ay
sonra intihar etmesinin de bu fotoğrafla ilgili olduğu
düşünülüyor.
 Günümüzde fotoğraf makineleri çok çeşitlilik göstermektedir.
Tasarımı, büyüklüğü, biçimi birbirinden çok farklı olmasına
rağmen temelde değişmeyen üç temel etmen bulunmaktadır.

- Işık geçirmeyen karanlık bir kutu,


- Görüntünün elde edilmesi için objektif ve
- Görüntünün ortaya çıktığı duyar tabakadır.

 Bizim konumuz SLR Fotoğraf Makineleri (single lens refleks-


tek objektifli yansıtmalı):

 SLR 35 mm’ lik film formatı kullanılan bu makinelerde görüntü


boyutu 24 mm x 36 mm’ dir.

 Objektifleri çok kolay değişebildiği için birçok objektif kullanma


olanağı tanır.

 SLR (Single-lens reflex), değiştirilebilen objektife
sahip filmli makinelerin adıdır.
 DSLR (Digital single-lens reflex) ise yine objektifi
değiştirilebilen fakat dijital özellikli makinelerin
adıdır. DSLR ‘de CCD veya CMOS sensör üzerine
algılama yapılır. SLR ‘da ise film üzerine algılama yapılır.
 CCD: Işık duyarlığı oldukça yüksek olan foto diyotların
bir araya gelmesiyle oluşan özel bir sensördür.
CMOS: Neredeyse hiç enerji harcamadan üzerinde
bulundurduğu transistorleri en fazla gerçekleyebilen
özel bir teknolojiye sahiptir.
• SLR makinelerde çektiğiniz fotoğrafların anlık olarak
görüntüsüne erişemeyiz ve silemeyiz, fotoğrafı tab ettirdikten
sonra görebiliriz. DSLR makinelerde ise anlık olarak görebilir ve
silebiliriz.
• SLR makinelerde depolama kapasitesi takılan film kadar kullanılır
ancak DSLR makinelerde ise taktığımız SD vb. kartların
kapasiteleri kadardır.
• SLR makinelerde çektiğimiz fotoğraflar ancak karanlık oda
teknikleri ile parlama, yakma gibi gibi özel teknikler kullanılarak
oynama yapılabilir ve bu sistemler tamamen kimyasal olarak
yapılır ve uzmanlık gerektirir. DSLR makinelerde ise, ister
makinemizin üzerinden istersek bilgisayarımıza aktararak
dilediğimiz düzenlemeyi yapabiliriz.
• SLR 'da video çekmek mümkün değil iken, çoğu DSLR 'da video
çekmek mümkündür.
Otomatik netleme yapan fotoğraf makineleri (AF):

Günümüzdü pek çok makine, kendi kendine netlik


yapabilme (auto focus) özelliğine sahiptir.
Denklanşöre yarım basıldığında hareket eden küçük bir
elektronik motoru, bakacın merkezinde bulunan küçük
dikdörtgen alanın gördüğü cisme otomatik olarak netlik
yapılmasını sağlar. Bu tip makinelerin aynı zamanda
manuel netleme özelliği de vardır.
Manuel netleme gerektiren makineler (MF):

Objektif üzerinde el ile ayarlanabilen (manuel) bir


netleme halkası bulunan ve genellikle objektifi değişen
makinelerdir.
Netleme halkasının saat yönünde ve saat yönünün tersine
çevrilmesiyle objektif içinde yer alan bir grup mercek
ileri geri hareket ederek netliği sağlar.

Netleme gerektirmeyen makineler:

Fotoğraf makinelerinin “bas çek” (şipşak) makine adı


verilen türüdür. Kompakt fotoğraf makineleri bu gruba
girer.
Dijital Fotoğraf Makinelerinin çalışma mantığı temelde
analog (film kullanan) makinelerle aynıdır.

Farklılıkları; sensör, işlemci kart, renkli LCD ekran ve bellek


kartı üniteleridir.

Dijital makinelerin çalışma sistemi: Konudan gelen ışınlar


objektiften geçerek sönsöre (algılayıcıya) ulaşır.

Analog makinelerde ise; bu görüntü filmin duyarkatına


ulaşmaktadır.

Dijital görüntü oluşumunda algılayıcı üzerindeki çözünürlük


değerine göre kırmızı, yeşil ve mavi (RGB) renk modlarında
bir görüntü oluşur.
ALGILAYICI: Dijital fotoğraf makinelerinde film yerine sensör
(algılayıcı) bulunur ve görüntü burada oluşur. Algılayıcılar ışığa
duyarlı alıcılardan oluşan bir yüzeye sahiptir. Bu alıcılar
hücrelerde bulunur ve bunların sayısı da çekilebilecek
fotoğrafların çözünürlüğünü belirler. Bu hücreler aynı zamanda
kırmızı, yeşil ve mavi renk kadlarına sahiptir ve görüntü bu
şekilde oluşur. Bu sensörler fotoğraf makinalarımızın lens takılan
yerin hemen arkasında bulunurlar. Ana amaçları lensin içinden
geçen görüntüyü işleyip oluşturmaktır.

BELLEK: Çoğu dijital fotoğraf makinesinde görüntüler takılıp


çıkarılabilen, bilgisayara aktarılmasını kolaylaştıran bellek
kartında saklıdır. En yaygın olanları complat flash (CF) kartlar,
Secure Dijital (SD) kartlardır.

VİZÖR (bakaç) ve LCD Ekran : Bütün dijital
makinelerde optik ya da elektronik vizör ile beraber bir
de LCD ekran vardır. Buna LCD bakaç’da denir.
Makinenin algılayıcısından aldığı görüntüyü perdeye
aktarır ve optik bakaçdan daha kullanışlıdır. Çekim
anında istenirse fotoğraflar bu ekrandan izlenebilir.
İsterse zum yapılabilir. Makinenin bütün ayarları buradan
yönetilebilir ve izlenebilir. LCD’nin boyutu dijital
makinenin marka ve modeline göre değişiklik
gösterebilir.

Bakaç fotoğrafçının gözünü dayayarak fotoğraftaki


kompozisyona uygun çerçeveyi oluşturduğu pencerenin
adıdır. Aynı zamanda bakaç bir sistemdir. Ve bu sistemde
görüntü pencereden gözümüze ulaşır.

Diyafram; fotoğraf makinesinde görüntü düzlemi üzerine düşen
“ışığın girdiği pencerenin büyüklüğünü” ayarlayarak
pozlandırma değerini etkileyen parçadır. Objektif üzerinde ve
mercekler arasında yer alır. İnsan gözündeki gözbebeğinin
(irisin) işlevini görür. Işığı azaltmak için kısılır, artırmak için
açılır. Işık miktarının ayarlanmasını sağlayan diyafram ayrıca
görüntünün niteliğini de doğrudan etkiler. Diyaframı
açtığımızda diyaframdan geçen ışık ışınlarının optik
algılayıcımıza düşme açıları değişir ve sadece odaklama
yaptığımız bölge netken, kalan görüntüyü bulanık görürüz.
Pozlandırma:
Kayıt düzlemi (film veya algılayıcı) üzerine uygun ışığın
düşürülmesi işlemidir. Fotoğraf fazla pozlandırılırsa elde edilen
görüntü aşırı parlak, az pozlandırılırsa gerçeğinden koyu ve
karanlık olur.
f:2,8 f:4 f:5,6 f;8 f:11 f:16 f:22

O O O O O O O

Diyaframın en önemli iki işlevi:


Objektiften içeri giren ışık şiddetini ayarlar.
Net alan derinliğini değiştirir
 Objektiflerin f sayısıyla belirtilen diyafram ayarları (f durakları
diye de bilinir) yalnızca pozlandırma süresini değil , netlik
derinliğini de etkiler.

 Bir objektifin elle ya da otomatik olarak odaklandığı noktanın


hem önünde hem de arkasında oldukça keskin netliğe sahip bir
bölge bulunur. Bu bölgeye netlik derinliği adı verilir .

 Keskin netlik bölgesi bütün objektiflerde vardır ; fakat , bu


bölgenin derinliği objektifin türüne ve diyaframına bağlıdır .

 Örneğin , geniş açılı objektiflerin cömert bir netlik derinliği vardır


(netlik alanı) ve objektif açısı genişledikçe netlik derinliği artar.
 En geniş açılarda objektifin netlik ayarını
yapmak pratik olarak gereksizdir ; çünkü, geniş
netlik derinliği çerçeve içindeki her şeyin net
olmasını sağlar.

 Öte yandan , teleobjektiflerin alan derinliği


oldukça dardır . Bu objektifleri kullanırken ,
netlemeye çok dikkat etmeniz gerekir ; çünkü,
bunlar çok fazla hata kaldırmaz .
 Diyafram ve netlik derinliği : Burada
hatırlanması gereken temel unsur , diyafram
açıldıkça (f sayıları küçüldükçe) netlik
derinliğinin daha dar olacağıdır.

 Diğer bir deyişle , diyafram açıklığı , bütün


farklı tip objektiflerdeki karakteristik netlik
derinliğini etkiler. Fotoğraf çekerken , diyafram
seçimi (ve dolayısıyla netlik derinliğinin seçimi)
size vurgulayacağınız yeri seçme şansı verir.
 Objektifinizi konuya olan uzaklığı da diğer unsurlar
kadar etkili ve belirleyicidir. Konuya yaklaştıkça netlik
derinliği azalır, uzaklaştıkça artar.

 Objektifinizin konuya izin verdiği kadar yaklaşıp , en


açık diyaframı kullanarak, ya da tersine dar açılı bir
objektifle netlik derinliği olan fotoğraflar çekmek her
zaman mümkündür
f/2.8

f/22
Enstantane fotoğraf makinesinin gövdesi üzerinde, kayıt
düzleminin hemen önünde yer alır ve film veya algılayıcının
ışıktan korunmasını sağlar.” Perdenin açık kaldığı süreyi”
yani pozladırma süresini denetler.

Denklanşöre basıldığında perde açılır (diyafram) ve daha


önce belirlenmiş sürece açık kalır.

Diyaframda ki gibi enstantane için de standart değerleri


vardır.

Pozlandırma süresi diye de adlandırılan bu değerler saniyenin


birimleri ile ifade edilir.
 Fotoğraf makinesinin , saniyelerle ve saniyenin kesirleriyle
işaretlenmiş bir kadranla kontrol edilen enstantane ayarı ,
diyafram açıklığı ile birlikte film üzerine ne kadar ışık
düşeceğini belirler.

 Ama , daha da önemlisi, enstantane ayarı, hareketli ya da


durağan konuların net ve keskin detaylı olarak mı yoksa
belli bir izlenimi ifade edercesine bulanık olarak mı
kaydedileceğini de belirler.

 Obtüratör (enstantane, örtücü) açıkken fotoğraf


makinesinin hareket etmesiyle oluşabilecek istenmeyen
titremelerden kaçınmak için , yeterince yüksek bir
enstantane hızı kullanmalısınız.
 Eğer makinenizi bir üç ayak üstüne oturtursanız , makinenin
titreme tehlikesi ortadan kalkacağından , saniyeler süren
uzun enstantaneler kullanabilirsiniz . Buna karşın makineyi
elinizde tutuyorsanız genel kural, hiç değilse objektifinizin
odak uzaklığına denk bir enstantane seçmektir.

 Yani 50 mm'lik bir objektifle 1/60sn ya da üstü, 90-


135mm'de 1/125 ya da üstü , 250mm'de 1/250 ya da üstü ,
vb. enstantane kullanın.

 Bu kuralın nedenlerinden biri objektiflerin uzaklaştıkça


daha ağırlaşması , diğeri ise makinedeki en küçük hareketin
objektifin uç noktası uzaklaştıkça daha fazla kaymaya sebep
olmasıdır .
 Fotoğrafını çektiğiniz hareketli bir konuyu yorumlamak için,
enstantaneyi kullanabilirsiniz.

 Örneğin, koşan bir insanı çekerken , bütün ayrıntılarıyla


"dondurulmuş" bir görüntü için 1/250 hatta 1/500sn'lik bir
enstantane gerekebilir.

 Aynı durumda, 1/60sn'lik bir enstantane kullanılırsa çekim


sırasında koşan insan figürü, objektifin görüş alanının bir
ucundan diğer ucuna doğru çok hafif olarak hareket etmiş
olacaktır.

 Sonuç ; keskinlikle tanınabilir bir koşucudur ; ama , bu kez


görüntü biraz bulanıktır ki , bu da hareket ve canlılık hissi yaratır.
 Her zaman, enstantane ile diyafram açıklığını birlikte dikkate
almak zorundasınız.

 Aynı örneği kullanarak, 1/500sn'de doğru poz için


pozometreniz f4 verdiyse, 1/60sn'de f11 kullanmanız
gerekecektir. Bu durumda netlik derinliği önemli ölçüde
artacak, belki de , dikkati dağıtan bir arka plan da netleşecektir.

 Pan : Enstantaneyi yaratıcı bir şekilde kullanmanın başka bir


yolu da "pan yapmak", yani obtürator açıkken fotoğraf
makinesini hareket ettirmektir. Bunu yapmak için, 1/30 ya da
1/60 saniyelik bir enstantane seçin ve pozlandırma yaparken
konuyu makinenize göre aynı konumda tutmaya çalışarak
konunun hareketini makineyle izleyin. Hareket eden konu net
görünecek; ama, bütün hareketsiz nesneler bulanık olacaktır
TÜM SLR VE SLR benzeri fotoğraf makinelerinde 4
temel çekim modu vardır.

1. A veya Av : Diyafram önceliği


2. S veya Tv : Enstantane önceliği
3. M : Manuel Çekim
4. P : Program modu.
Sensör hassaslığı ISO ve ASA kelimeleriyle ifade
edilir.(Uluslararası Standart Örgütü)

ISO değeri ne kadar yüksekse algılayıcının ışığa duyarlığı o


kadar fazladır. Günümüz modern sayısal fotoğraf
makinelerinde ISO değeri 50 ya da 100’den başlayıp 1600,
3200 ve üst ürünlerde 6400’e kadar çıkabilir.

Ayrıca otomatik olarak seçmekte mümkündür.

Yüksek ISO’yu kullanmak görüntü kirlenmesi (noise)


sorununu arttırmakla beraber, az ışığa ihtiyaç duyulmasını
sağlayacağından daha büyük enstantane değerlerini
kullanmaya imkan verir
 Görüntü üzerindeki her noktadan ışık yardımıyla
yansıyarak objektife gelen ve gelen ışığı kırarak
bir odak noktasının asal eksenine dik olarak, ışığa
duyarlı film veya sensör’ün bulunduğu odak
düzlemine gelen ışımayı toplayarak görselin
hatasız ve özellikli küçük bir görüntüsünü film veya
sensör boyutlarında oluşturan mercekler
topluluğudur.
 1. Işık
 2. Doku
 3. Ritim
 4. Armoni
 5. Kontrast
 6. Perspektif
 7. Netlik
 8. Hareket
 9. Zamanlama
 10. Efekt filtreleri
 Fotoğrafta verilmek istenen mesajı izleyicinin
algılayabilmesi için; anlatımı, ifadeyi sağlayan
görüntülerin, diğerlerine göre daha belirgin
olması gerekir.
 İfadeyi sağlayan
görüntülerin belirgin
olmalarına örnekler
 Fotoğrafta seçici bir yöntem uygulanır.

 Anlatım için gerekli öğeleri kadraj içine alıp,


diğerleri kadraj dışına çıkartılmalıdır.

 Kadraj içinde bulunması uygun görülmeyen


görüntüler;

1. Hareketli ise; karenin dışına çıkması,

2. Yer değiştirmeyecek görüntüler ise;


fotoğrafçının bakış noktasını değiştirmesi,

3. Bakış noktasını değiştirmesi anlatımı


zayıflatacak ise; odak uzaklığı farklı bir objektif
kullanması gerekmektedir.
 Konuların tercihi sonucunda sadeliğe ve
belirginliğe ulaşılmış, gösterilmek istenen
konu üzerinde direkt olarak izleyicinin dikkati
toplanmış olur.

 Fotoğrafta belirginliği sağlayan öğeleri şu alt


başlıklarda görebiliriz. Işık, Doku, Ritim,
Armoni, Kontrast, Perspektif, Netlik, Hareket,
Zamanlama ve yardımcı aksesuarlar olan
Efekt Filtreleri.
 Işık fotoğrafın, estetik bir görüntüye
ulaşmasındaki ön önemli görsel araçtır.

 Işığın geliş yönü, konunun anlatılmasında,


vurgulanmasında çok önemlidir.

 Bir yapay ışık kaynağının konu etrafında


dolaştırılması ile konunun farklı şekillerde
aydınlandığı ve algılandığı görülür.

 Gün ışığında ise konu etrafında dolaşan


fotoğrafçı her noktada farklı aydınlanma etkisi
alır.
 Işık kaynağı konuya çok yakın konumlandırılmış,
bir cephe ışığı veriyorsa, konu üzerinde doku ve
derinlik etkisi vermeyen bir aydınlanma sağlanır.

 Işık kaynağı konu ile 90 derecelik bir açı yapacak


şekilde kaydırıldığında doku ve derinlik etkisi
gittikçe artar.

 Konunun dokusunun en iyi algılanması konuyu


yalayan bir aydınlatma ile sağlanır.

 Işık kaynağı konunun arkasına doğru


kaydırıldıkça derinlik ve konunun formu
belirginlik kazanır.
 (Ters ışık örneği)
(Siluet örneği)
 Konunun formunu ve
boyutlarını en iyi ortaya
çıkaran aydınlatma konunun
üstünden veya üst yanından
gelen ters ışık ile sağlanır.

 Işık konunun tam arkasına


geçtiğinde, cephe ışığında
olduğu gibi boyut ve form, üç
boyutluluk etkisi kaybolur.

 Konu tek bir plandan


oluşuyormuş gibi algılanır.

 Ters ışık silueti önemli olan


veya saydam, geçirgen konular
için uygundur.
 Fotoğrafta ışığı görmek, takip edebilmek önemlidir.

 Fotoğrafta en iyi anlatım ışığın doğru yönden, doğru


zamanda kullanılması ile başarıya ulaşır.

 Güneş ışınları her mevsim, günün her saati farklı açı


ve eğim ile dünyaya ulaşır.

 Yaz aylarında tam dik gelen ışınlar kış aylarında


güneyden, yerle dar bir açı yaparak gelir.

 Hareket edemeyen ve yapay ışıkla aydınlatılamayacak


kadar büyük bir konunun fotoğrafı çekilecek ise,
örneğin bir binanın, bir tarihi eserin, güneş ışınlarının
en uygun geldiği saat veya mevsim beklenmelidir.
 "Fotoğrafçı" böyle bir fotoğrafın herhangi bir anda
değil, yalnızca belli bir anda çekilebileceğini bilir.

 Cephesi kuzeye bakan bir binanın ancak bahar, yaz


aylarında ve günün belli saatlerinde çekilebileceği
gibi.

 Yarı geçirgen bir malzemeden süzülmeden veya


yansıtıcı bir yüzeyden yansımadan direkt gelen ışık
her zaman konunun arkasında gölge oluşturur.

 Işık alçaldıkça gölge belirginleşir, konudan uzaklaşır


ve boyutları büyür.

 Fotoğraf karesi içinde doğru yerleştirilmiş gölgeler,


ışığın konuya kattığı değerleri destekler ve fotoğrafa
belirginliği sağlamakta önemli rol oynar.
 Doku ışığın konuya yatık geldiği hallerde
belirginleşen bir vurgulama öğesidir.

 Konunun yapısal özelliklerini ortaya koyan


doku, ışığın geliş yönü optik eksenle aynı
olduğu zamanlarda kaybolur.

 Girinti ve çıkıntıları olan bir yüzey, dik gelen


ışık altında detay vermeyen, boş bir alan
olarak görülür.
 (Doku örnekleri)
 Işığın optik eksenle açısı büyüdükçe doku etkisi
belirmeye başlar.

 Işık konuya öyle bir açı ile gelir ki o yüzey


boşluktan kurtulmuş, kıpır kıpır bir görüntüye
sahip olmuştur.

 Yüzeyin fiziksel yapısı algılanmış, belirginlik


kazanmıştır.

 Her doku fotoğrafı konunun sahip olduğu fiziksel


özellikten kaynaklanmayabilir.

 Doku etkisi anlık olabilir.


 Örneğin su yüzeyi, rüzgarın esintisi ile suda
oluşan küçük hareketler veya bir koyun
sürüsünün uzaktan görünümü gibi, çeşitli
etkilerden belli zamanlarda oluşan fiziksel
değişimler veya pek çok benzer parçanın bir
araya gelmesi ile oluşan görüntüler doku etkisi
verir.

 Bu bize, dokunun yalnızca madde hakkında bilgi


veren bir öğe olmadığını, aynı zamanda estetik
bir görsel efekt olduğunu gösterir.

 Doku ışığın konu üzerine uygun bir eğimle


ulaşması halinde değer kazanan, fotoğrafta
vurgulayıcı bir estetik araç olarak kullanılan
görsel öğedir.
 Fotoğrafta belirginliği sağlamanın bir başka yolu fotoğrafa
konu olarak seçilen nesneyi birden çok sayıda kullanmaktır.

 Nesne kadraj içinde ısrarla, bir düzen içinde


gösterilmektedir.

 Ritim, müzikte, mimaride ve diğer sanat dallarında olduğu


gibi fotoğrafta da vurgulayıcı bir estetik öğedir.

 Fotoğrafa, belli bir düzen içinde aynı nesneden pek çok
yerleştirilmesi ile oluşan ritim, rastgele ve az sayıda
kullanılan nesneden her zaman çok daha fazla etkileyicilik
kazandırır.

 Nesnelerin belli aralıklarla yerleştirilmeleri ile rahatlıkla ve
etkili bir şekilde algılanırlar.

 Aynı zamanda konuların doğrultuları belirginleşmektedir.


 (Ritim örnekleri)
 Aynı özellikleri taşıyan benzer öğelerin bir
arada kullanılması ile armoni, uyum etkisi
elde edilmektedir.

 Fotoğrafta armoni beş ayrı şekilde görülebilir.

 1. Biçimde armoni
 2. Doğrultularda armoni
 3. Renkte armoni
 4. Siyah- beyaz fotoğrafta ton değerlerinde
armoni
 5. İçerikte armoni
 Biçimde armoni, uyumlu, benzer özelliklere sahip
konuların oluşturduğu görüntüler vurgulayıcı bir
etkinliğe sahiptir.

 Örneğin köşeli biçimlerin bir arada, yuvarlak hatlı


nesnelerin bir arada kullanılması gibi.

 Konuların biçim olarak benzerlikleri yanında


doğrultuların da aynı yönde olması sayesinde
uyum etkisine ulaşılabilir.

 Fotoğraf karesinde yer alan bütün öğelerin


durağan olması da, bütün öğelerin bir yöne
hareket izlenimi vermesi de bir belirginlik öğesi
olan uyumu oluşturmaktadır.
 Biçim ve hareket benzerliği gibi uyumlu
renklerin, birbirine yakın ton değerlerinin bir
arada kullanılması ve içerik olarak konuda bir
birlik ve bütünlük olması ile fotoğrafta uyum
etkisi elde edilir.

 Renkleri, sıcak (kırmızı, turuncu, sarı) ve


soğuk (yeşil, mavi, mor) olarak
sınıflandırabiliriz.

 Aynı gruptan renklerin bir arada kullanılması


bir armoni sağlamaktadır.
 Renkte armoni
 Siyah-beyaz fotoğrafta ise açık ton değerlerinin
bir arada kullanılması ile armoniye ve belirginliğe
ulaşılır.

 Ton skalasında beyaza yakın olan tonların bir


arada kullanılması ile high key fotoğraflar elde
edilir.

 High key fotoğraflarda dikkat çekilmek istenen


konu üzerinde detay görülür, diğer tonlar beyaz
içinde kaybolup gitmektedir.

 Low key fotoğraflarda ise ton skalasının siyaha


yakın tonlarının bir arada kullanılması ile ilgi
konu üzerine çekilmekte, geri kalan görüntüler
siyah içinde dikkatten uzaklaştırılmaktadır.
( Low key)

( High key)
 Biçimde, doğrultularda, renklerde, ton
değerlerinde ve içerikte uyum ile belirginliğe
ulaşılabildiği gibi tam tersi kontrastlık ile de
belirginliğe ulaşılabilir

 Fotoğrafta kontrastlık beş şekilde görülebilir.


 1. Biçimlerde kontrast,
 2. Doğrultularda kontrast,
 3. Renklerde kontrast,
 4. Ton değerlerinde kontrast,
 5. İçerikte kontrast.

 Büyük-küçük, veya dairesel-köşeli biçimleri bir


arada kullanmak zıtlığı getirir.
( Biçimde kontrast örnekleri)
 Hareket izlenimi veren figürlerin veya
kullanılan biçimlerin çizgisel doğrultularının
farklı yönlerde olması, birbirini tamamlayan
zıt renklerin, örneğin, mavi ve sarının beraber
kullanılması, siyah- beyaz fotoğrafta ara
tonları azaltıp siyah ve beyazın ağırlık
kazanması, ayrıca içerikte karşıtlığın
kullanılması ile kontrastlık elde edilir.
(Zıt renkler (renklerde kontrast))
 Siyah- beyaz fotoğrafta ton Skalasının ara
tonlarının azaltılıp siyahın ve beyazın
kapladığı alanların çoğaltılması çeşitli
şekillerde gerçekleştirilebilir.

 Kontrast bir aydınlatma ile parlak alanlar ve


koyu gölgeler elde edilir. Filmin pozlandırma
ve banyo işlemleri ile kontrast yükseltilebilir.
Filmin az pozlandırılması gölge detaylarında
kayba yol açar.

 Çekim sırasında kontrast mono krom


filtrelerin kullanılması ile artırılabilir
( Ton değerlerinde Kontrast)
 Sarı, turuncu, kırmızı, yeşil, mavi mono krom
filtrelerin kullanılması ile fotoğrafın kontrastı
değiştirilebilir.

 Örneğin çıplak gözle parlak görülen gökyüzü


sarı veya turuncu filtre ile koyulaştırılabilir ve
bulutlar belirginleşir.

 Renkli fotoğrafta renklerin kontrastının


yükseltilmesi polarize filtre ile gerçekleştirilir.
Polarize filtre, yüzeylerden yansıyan ışığı
engeller
(Renklerde kontrast)

(İçerikte kontrast)
 Bize yakın cismin büyük, uzak cismin küçük
görülmesi olayına perspektif denir.

 Fotoğrafta, perspektif ile derinlik hissi


belirginlik kazanır.

 İki boyuta sahip fotoğrafta, perspektif çeşitli


şekillerde algılanır.

 En başta, bakış noktamıza yakın konu büyük,


uzak konu küçüktür. Boyutlarının eşit olduğu
bilinen nesneler fotoğrafta farklı boyutlarda
görülürse derinlik hissi verilmiş olur.
(Fotoğrafta perspektif örnekleri)
 Yakın konunun uzaktaki nesneleri kısmen
örtmesi bir başka perspektif ve derinlik
Perspektif etkisidir.

 Uzayıp giden Fotoğraf: ilteriş Tezer demir


yoluna baktığımızda sonsuzda raylar birleşir.

 Örneğin, iki yanında elektrik direkleri bulunan


bir yol sonsuzda bir nokta da toplanır ve
fotoğrafta bir "X" şeması oluşur.
 Hava perspektifinde atmosferi oluşturan
partiküller uzak mesafelerde renklerin
keskinliklerini kaybetmesine ve soğuyup
mavi, gri tonlara gitmesine neden olur.

 Bir manzara fotoğrafında ton değerleri en açık


olan dağ kitlesinin, ton değeri daha koyu
olana göre daha uzakta olduğunu anlarız.
 Perspektifin algılanmasında renkler de önemli
rol oynar.

 Saf, canlı renkler her zaman dikkat çekicidir.

 Sıcak ve canlı renkli nesneler fotoğrafta ön


planda, soğuk renkli nesneler ise uzakta
algılanır.

 Renkler canlılığını kaybettikçe, soğudukça


geri planda hissedilirler.

 Perspektifte konuya bakış noktası yani


konuya olan mesafe çok önemlidir.
 Konuya yaklaştıkça derinlik etkisi perspektif
artar, planlar arasındaki mesafeler büyür ve
planlar birbirinden ayrılır.

 Bakış noktası uzaklaştığında derinlik etkisi


gittikçe kaybolur.

 Sonsuzda bakıldığında perspektiften söz


edilemez.

 Çünkü planlar üst üste binmiş, kaçma noktası


ve boyutlar arasındaki farklar yok olmuştur.
 Belirginlik kazandırılmak istenen konu
üzerine seçici bir netlik yapılır.

 Ön ve arka planlar netsiz alanda bırakılır.

 Fotoğraf izleyen kişi doğrudan, detay


görebildiği konunun görüntüsüne dikkatini
yoğunlaştırır.

 Çünkü vurgulanmak istenen konu nettir,


istenmeyen diğer ikinci derece görüntüler
netlik dışında bırakılmıştır.
 Fotoğrafta netliği konunun aydınlatılması
etkilemektedir.

 Örneğin, konunun yapısal özelliği olan dokunun


algılanmasında netlik ışığın geliş açısına göre
değişir.

 Işık konuyu yalayacak şekilde gelirse girinti ve


çıkıntılar arasındaki ton kontrastı artırır, görüntü
çok daha net algılanır ve belirginlik güçlenir.

 Çok net olduğu halde çok yumuşak görüntüler


içeren fotoğraflar, hafif flu olsa da kontrast
görüntülere sahip fotoğraflara kıyasla daha
bulanık algılanırlar.
 İnsan gözünün baktığı her plana netleme
yapabilme yeteneği gibi hareketli, hızlı konuları
takip edebilme ve net görme yeteneği de vardır.

 Hareket zaman içine yayılmış bir olaydır.

 Zaman boyutu olmayan fotoğrafta belli


simgelerle hareket izlenimi verilebilir.

 Örneğin fotoğrafta bir insanın hareketli olduğu,


çok kısa pozlama süresi ile ancak vücudunun
almış olduğu pozisyonla gösterilebilir.
 İzleyici beyninde depolanmış görüntülerden
faydalanarak fotoğraftaki insanın ne yaptığını
hemen anlar.

 Net bir fotoğrafta bir atın koştuğu dört ayağının


da yerden kesilmiş hali ile gösterilebilir.

 Bu tür görüntüler ancak hareketin bir kanıtı


olmakla birlikte hareket hissini veremezler.

 Poz süresini uzatarak hareketli konunun fotoğrafı


 çizmesi sağlandığında konunun sabit kısımları
net, hareketli kısımları ise belli belirsiz
çizgilerden oluşacaktır ve hareket hissi
kazandıracaktır.
 (Fotoğrafta hareket örnekleri)
 Hareketin çizgisel olarak gösterilmediği,
hareketli konunun görüntüsünün
dondurulduğu fotoğraflarda zamanlama,
deklanşöre basılan an çok önemlidir.

 Hareket birbirini takip eden pek çok


pozisyondan oluşur ve ancak bir tanesi eylemi
en belirgin gösterir.

 Bu tür çekimlerde hareket takip edilir ve


hareketi en belirgin ifade eden pozisyonda
fotoğraf çekilir.
 Siyah- beyaz fotoğrafta kontrastı etkileyen sarı,
turuncu, kırmızı, yeşil mono krom filtreler, polarize
filtre, pek çok görüntü oluşturan multi imaj filtreler,
hız filtresi yanında görüntüyü softlaştıran difüz filtre,
ortası net çevresi çizgisel görüntüler oluşturan zoom
filtre, gün batışı, sis filtreleri, çift pozlandırma olanağı
sağlayan maskeleme filtresi, noktasal ışık
kaynaklarında ışığın yıldız şeklinde saçılmasını
sağlayan star filtreler ve bunlar gibi hala üretilmekte
olan çeşitli efekt filtreleri fotoğrafta belirginlik
sağlamada önemli rol oynar.

 Bu filtrelerin kullanılması ile fotoğraf doğallığını


kaybetmekte, fakat yerinde kullanıldığında çok etkili
sonuçlar vermektedir.

You might also like