You are on page 1of 2

Nebile ve Annesinin Değişimleri

Refik Halit Karay’ın yazdığı “Garaz” öyküsü ana olarak Nebile’nin yaşam
koşullarının değişmesine karşı verdiği tepkileri ele alır. İnsanlar hem maddi hem manevi
olabilen bu değişimlere oldukça iyi uyum sağladıklarını düşünseler de aslında özleri her
zaman aynı kalır ve alışılan yaşam tarzının değiştirilmesi zor bir eylemdir. Garaz öyküsünde
ise Nebile ve ailesinin yaşadığı olaylar üzerinden bu durumları rahat bir şekilde
gözlemleyebiliriz.

Nebile kendisinin İstanbul’a çok iyi uyum sağladığını düşünüyor, ailesini bu konuda
küçümsüyordu. “Şehirli görünmek tutkusu, kendini beğenmesi, kasaba kızının İstanbul’dan
aldığı ilk kötü huy oldu ve birkaç hafta geçince babasıyla anasının yeni hayata kendisi gibi
uyamayacaklarını, hep kaba, geri, taşralı kalacaklarını anlayınca hırçınlaştı.” sözünden de
Nebile’nin kendisini ana babasından ayırıp daha üstün gördüğünü fark edebiliriz. Daha önce
sahip olduklarının çok daha fazlası miktarda paraya bir anda ulaşan aile nasıl harcayacaklarını
bilmiyordu. Kısa bir süre sonra Nebile sürekli dolaşıyor, en pahalısından ne bulursa alıyordu.
Annesini de her ne kadar kasabayı özlese de zamanla ondan pek bir farkı kalmamıştı.
Diğerlerinin gözünden Nebile artık tam bir İstanbul hanımefendisiydi fakat özü aslında hiç
değişmemişti. Belki anne ve babasını olan siniri de ona eski halini hatırlattıkları içindi.
“Anasının kolları kalın, kakmalı ve okkalı altın bileziklerle yerinden kalkmaz halde idi;
kürklerin birini çıkarıp ötekini giyiyorlar, bakmayı bilmediklerinden hepsini, her yaz güvelere
yediriyorlardı.” ile gerçekten İstanbul’a ait olmadıklarını ve paranın getirdikleriyle ne
yapmaları gerektiğini bilmediklerini çıkartabiliriz. Aslında yaptıkları tek şey görmemişlikle
her şeyi israf etmekten başka bir şey değildir. Paralarını kaybettikten sonra Nebile’nin
babasına söylediği “Sakalın teneşirde sabunlana!” sözüyle özünün hiç değişmemiş olduğunu
görebiliriz. En sonunda İstanbul’da tekrardan utandığı ve kızdığı anne ve babasına dönüştü.

Nebile’nin de etkisiyle o da kendini İstanbul’a kaptırmış olsa da daha ilk andan


itibaren Nebile’nin annesi eski yaşam tarzını özler ve özünün değişmediğinin farkındadır.
Paralarını kaybettikten sonra da üzülmenin aksine çocukluğundan beri alışmış olduğu yaşam
tarzına dönmenin sevincini yaşıyordu. “Kadın bir türlü benimseyemediği, daima kasaba
özlemi çektiği, taş dibekte tokmaklarla bulgur dövemediğine yandığı İstanbul’dan ayrıldığına
adeta memnundu.” bize insanın rahat etmesine alışkanlıkların daha çok etkisi olduğunu
anlatır. İstanbul’da kendi kızı bile ondan utanıyor, onunla beraber dışarıda görünmek
istemiyordu, Kasabalarına dönmek ise onun için tüm bu işkenceden kurtulmak anlamına
geliyordu.

İnsanlar genellikle yeni bir ortama girdiklerinde oraya uyum sağlayabildiklerini


düşünürler, belki de bunun için asıl kişiliklerini saklarlar. Nebile üzerinden bu durumu tüm
metin boyunca gözlemleyebiliriz. Bazıları ise oraya alışamazlar veya uyum sağlamak için
kendilerini değiştirmezler. Bu durum da Nebile’nin annesi üzerinden metinde anlatılmıştır.

You might also like