Professional Documents
Culture Documents
Necipoğlu, G., (2013) - "Sinan Çağı Osmanlı İmparatorluğu'nda Mimari Kültür"
Necipoğlu, G., (2013) - "Sinan Çağı Osmanlı İmparatorluğu'nda Mimari Kültür"
SİNAN ÇAĞI
OSMANLI İMPARATORLUĞU’ NDA
Mİ m a r Î K ü l t ü r
•1\
un siyasal entrikacılık ve rüşvet suçlamalarıyla şaıoeıı
e gelen kişiliği tartışma konusudur. Padişaha gönderi-
isimsiz şikâyetnameler, açgözlü veziriazam ile kedili
min gasp yoluyla muazzam bir servet oluşturduklann-
ı yakınıyordu .147 Topkapı Sarayı’nın iç ve dış hâzine
ni doldurup taşıran, keskin zekâlı Rtistem Paşa’nın yö-
sel becerileri ve malî dehasını öven Mustafâ Ali bile,
m Osmanlı İmparatorluğu’nda rüşveti (irtişa) başlatan
i olduğunu itiraf eder. Bununla birlikte, “hüsn-i tedbîr"
ıibi olup, "edeb ve vekârına nihayet yoğidi". Yüksek
kamları makul paralar karşılığında, sadece bazı liya-
li kişilere vererek, “hediyyesini” kabul ettiği kimsele-
isimlerini bir deftere kaydeder ve kendisinin koruma-
ıltında onların makamlarında ömür boyu azledilmeden
masını sağlardı: "Ve kendii defterine, filân kimse bize
met eyleyüp havâşsımuzdan oldı, diyü yazdı, ba'de ne
dan rüşvet istedi ve ne müddet-i ‘ömrinde anı m aczül
nitdi; ve ol zemânda m ercic ve nıelâz ancak vezir-i
:am kapusı idi." Âli, artık kısa süreli bir devlet görevi
n bile daha yüksek rüşvetler karşılığında, kırk-elli ka-
r rical ve harem ağasının kapılarını aşındırmak gerek-
inden yakınır. Âdil kararlarında tamamen “müstakil”
• vezirizam olarak alıp-veren Rüstem Paşa’nın devlet
muşuna halel getirmeyen rüşvetine “kul-köle olayım”
tl olayın) diyen yazar, onun faziletlerini göklere çıka-
: “Zehı (ne eşsiz) keramet, zehî velayet, zehî cadâlet,
hî kanâcat!" Âli, yine de Rüstem'in kusurlarını say
ıyı ihmal etmez: Karısı Mihrümâh Sultan'ın birader-
i olan şehzadelere meyi etmesi; “vâlide-i şehzâdegân"
ın kayınvalidesi “Hürremşâh” ve karısıyla üçlü ittifak 294 (üstte) Le CofbusâB; M m q 4 fM o s to k 1911. kurşun kalem eskiz (Le Corhusier.
1989'dan).
rarak Şehzade Mustafa’nın ve veziriazam Kara Ahmed
tşa’nın katline sebebiyet vermesi, akıllı ve bilge olması- 295 (altta) Anonim !■ i [i w > n i T i r lî i n detay; Tahtakale'de Bizans dönemi
deniz surlannın bö zm dtm M ü Cafer Zindanı) arkasında Rüstem Paşa
. rağmen şiirden zevk almaması nedeniyle şairlere karşı Camii [O); tepede î-zve: : C z - ^ : - oe. . 1566-82. kâğıt üzerine sepya ve
ursız düşmanlığı.148 mürekkep.
Railo Bernardo Navagero, 1553’te veziriazam
dan mazul olmasından hemen önce. Rüstem Paşa’yı kend> - --idum . Haddinden fazla dere
Uru im p a ra to rlu ğ u n m u tla k e f e n d is i” o la ra k n ite le n d ir- cede ihtiraslı ne oon her şevden çok memnun eden şey. ken-
ne Osnunfa H kam dariannın hiçbirinin ondan daha bilge
iştir :149
. ığ jrirtü bir danışmanı olmadığının söylenmesi. Özellik -
Bu paşa iri olmaktansa epey ufak tefek ve kıpkırmızı bir çeh . r_-.; karşılığında binilin istediği h a
resi var... Dış görünümü oldukça güçlü ve dinç izlenimi veri şe\ y arrv iy _ Seterlerinin hepsinden, doğası gereği da
yorsa da, şu anda bir rahatsızlıktan muzdarip olduğu söyleni h i şiddet - - - - - _r. düşmanı: ama kâfirlere (giaur) gü-
yor. Her şeyden çok, gözlerinde büyük bir zekâ ışıltısı sergi t eı da. kendisine daha çok (rüşvet)
liyor. ki bu onun doğuştan bir ticaret adamı olduğunu gösteri veren H n sd y M İa n d a h a fazla değer verdiği anlaşılıyor."®
yor. Aşırı derecede çalışkan ve ölçülü, asla şarap içmemiş bi
ri. Sıkı çalışmaya olağanüstü dayanıklı. Gran-Signnre'nin iş NV. age- paş_n:" nem padişahın hem de kendi parası
leriyle uğraşmasının yanı sıra. Cuma günleri hariç, her gün
nı kullanarak, halkın ve özellikle de yeniçerilerin gözüne
öğle sonrasından günbatımına kadar (işi olanlan kendi sara
yında) huzuruna kabul ediyor. Her konuda müthiş bir belle
g ir: eve canştığını söyler. Ayrıca. Sultan Süleym an'ın
ği var, bilhassa Gran-Signore' nin askeri kuvvetleri ve dik ihtişamını yüceltmek amacıyla, gereksiz harcamalan kı
kat edilmesi gereken meseleler hakkında. Birçok kimse ara larak. saray hâzinesinin gelirlerini her yoldan arttırm a
sında kibirli ve asabi olarak Un salmış olmasına rağmen, ben ya vabJadığına değinir .151 Navagero’ya göre, veziriaza-
103 Rüstem Paşa Camii, Tahtakale, çevresindeki hanlar ve şadırvanla birlikte doğudan go-.
edilen gelir sağlayıcı ek binalar, itibarlı arazinin her bir ğanüstü büyük boyutlu dem ir şebekeli birer dikdörtgen
noktasını kaplayarak, önceden mevcut sokak dokusuna pencere vardır. İkiz pencereler. Topkapı'daki Kara Ah-
uyum sağlayacak şekilde tasarlanmıştır. Geniş bir alanın rned Paşa C am ii’nin (1565-71/72) cephesindekilcre ben
temin edilmiş olmasına rağmen, camiyi etrafındaki yapı zer (res. 307, 375). G örm üş olduğum uz gibi, bu rakip
lardan ayıran bir bahçe aracılığıyla, yoğun şehir dokusuna veziriazamın camisi 1555'te idam edilmesinden hemen
nefes aldırma çabasına girilmemiştir. Cami, dünyevî ve önce planlanmış, fakat öngörülen arazisi civarında M ih
uhrevî mekânlar arasındaki sının belirleyen, alışılagelmiş rümah Sultan Edirnekapı'daki kendi camisini inşa et
bir çevre duvanndan da yoksundur. Bunun yerine, ticari meye niyetlenince, inşaatına verilen izin geri alınmıştı.
faaliyet düzlemiyle bütünleşen zemin katı üzerindeki te Rüstem Paşa’nın Tahtakale’deki cam isinin soncemaat
rasa kondurulan ibadethane, aşağıdaki çarşının humma yerindeki beş kubbeli ilk revak mukarnas başlıklı yük
lı faaliyetinden soyutlanmıştır .222 Rüstem Paşa Cam ii‘ni sek mermer sütunlarla desteklenir ve cümle kapısının iki
ticaret merkezlerinin tipik "üst kat-' (fevkani) camilerin yanında birer namaz sekisi uzanır. Eğimli geniş ahşap
den ayıran başlıca nitelik, anıtsal ölçeği ve sanatsal ihti çatıyla örtülü ikinci revak, baklava başlıklı daha küçük
şamıdır. Altyapının köşelerine yerleştirilen dört üstü ka mermer sütunlar üzerinde yükselir; kem erlerinin dış yü
palı merdiven, cemaati caminin görsel olarak nefes kesi zünü bezeyen sekiz adet İznik çinisi m adalyonda laci
ci ve huzur verici, mermer döşeli avlusuna nakleden geçiş vert üzerine beyaz hatla, sekiz standart isim yazılmıştır.
mekânlarıdır <res. 301-2. 305-6 ). Alt sokağa bakan kuzey Ön avluya bir “şifalı vaha” atmosferi egem en
cephenin her iki ucunu işaretleyen merdivenlerden, cam i dir. Şadırvanlı bahçe avlusunun yokluğu, enfes çiçekli
nin kayyum ve müezzinlerinin ikamet ettiği kapı köşkleri İznik çinileriyle telâfi edilmiştir. Caminin kuzeyindeki
ne çıkılır. Güney köşelerdeki merdivenler ise caminin yan soncemaat yeri cephesini ve iç duvarlarını kaplayan, çi
kapılarına ulaşır ve oradan ikinci bir kat medivenle iba çek ve bahar dallı “cennet” ağacı desenleriyle bezeli çi
dethanenin içindeki üst mahfillere bağlanır. niler, tonozlu altyapılar üstünde yükseltilm iş, hiç solma
Çifte revaklı soncemaat yeri cephesindeki mukar- yan ruhanî bir asma bahçeyi andırır (res. 307-12). Ç i
nas kavsarasız. sade cümle kapısının iki yanında, ola nilerin beklenmedik şekilde tüm beden duvarlarını kap-
36 Rüstem Paşa Camii, Tahtakale, soncem aat yerinin çifte revağından kapı k ö şk ü ile taş kemerli arkadın görünüm ü.
il. üstyapısının görünürlüğünü de arttırmıştır. Caminin yanında dörder tonozlu dükkân bulunan bir merkezî du
;kizgen kubbe baldakeni ve mevzun m inaresi, lima var çeşmesi vardır (res. 305-6).
nı işlevsel binalarının tepesinde tecelli eder (res. 303- Yukarı terasta yer yokluğu, Sinan'ı abdest şa
). Bıına karşılık. Rüstem Paşa Camii, şehir siluetinde dırvanını, çıkıntılı kare bir kam eriye şeklinde aşağıda
iileym aniye'nin altındadır ve âdeta padişahın gölgesine ki sokağın seviyesine indirmeye yöneltmiştir (res. 301
erleşm iş gibidir. Bu görsel ilişki, hüküm dar ile dam adı [2]). Kötü bir biçimde restore edilen şadırvan kam eri
nı göreli statüsünü dile getirir ve şehrin ufuk çizgisiyle yesi, caminin saray mimarîsiyle çağrışımlarını pekişti
man kıyısı arasında çarpıcı bir diyalog kurar (res. 304). rir. Sekizgen su teknesi ile etrafını saran oturma yerleri,
eziriazam ın camisi, iki ticarî anayolun kavşağında yer on iki sütunun taşıdığı bir kubbeyle örtülüdür. Kubbenin
lir. Kuzeydeki ana cephesi. Uzunçarşı adlı işlek cad- dört tarafını m inik kubbeli sundurmalar noktalar (özgün
e boyunca uzanır. Şehrin deniz suru ile D ivanyolu'nu üstyapının yerini şimdi betondan sakil bir piramidal ça
irbirine bağlayan bu cadde üzerinde paşa on dükkân tı alm ıştır ).221 Yaratıcı şadırvan kameriyesi ve fevkani
e bekârların kiralam ası için on altı oda vakfetm işti .220 kapı-köşkleriyle çerçevelenen arkadlı cami terası, deniz
am inin M ekke'ye doğru diyagonal olarak yönlendiril kıyısında uzanan cephesi bir yalı kasrını andıran M ih
e s i, U zunçarşı'nın başlangıç noktasında, yapının ku- rümah Sultan'ın Ü sküdar'daki camisindeki muadillerini
;y cephesinin ideal bir perspektifini sunan küçük üçgen çağrıştırır (res. 280).
ir m eydancık oluşturacak şekilde genişletm iştir. Sinan Rüstem Paşa Cam ii'nin kıble duvarının arkasında,
ıı perspektiften yararlanarak, tonozlu altyapılar üstünde ticarî yapılarla çevrili ve mahkeme avlusu olarak bilinen
iiksclen cami terasının iki ucundaki kapı köşkleri ara bir diğer "seyir" meydanı yer alır. Caminin iddiasız ba
na yerleştirdiği ihtişamlı taş arkadı sergilemiştir. Haliç tı cephesinin önünde, dükkânların sıralandığı küçük bir
ıanzaralarına hâkim arkadın kemerleri altında, her bir hazire vardır. Çevreye veziriazamın vakfı için yeni inşa
kuma sanayiini derinden etkilemiş ve onun görev döne
minde İznik çini atölyeleri inşaat sektörünün artan ihti
yaçlarını karşılayacak şekilde yeniden örgütlenm işti .225
Bu nedenledir ki, paşanın kendi ipek tezgâhlarında ku
maş deseni tasarlayan nakşbendlerin, onun ölümünden
sonra yapılan camisinin bezeme programında çalışmış
olması m üm kündür .226
Camideki eşi görülmemiş çini bolluğu, genellik
le Rüstem Paşa’nın koleksiyoncuya özgü “derleme” eği
limiyle tanımlanan kişisel zevkine atfedilir. Sözümona
hâm isinin bu dayatması. M imar Sinan’ı, kendi estetik
tercihi olan seçici çini kullanım ına ters düşen bir beze
me programı uygulamaya zorlam ıştı .227 W alter Denny,
tekrarlanan desenli modüler çinilerin alışılmadık ölçüde
çeşitliliğini, veziriazamın körüklediği rekabetçi atmos
ferde birbiriyle yarıştırdığı Osmanlı ^inicilerinin “ye
teneklerini sergilemek” ve ürünlerinin “reklamını yap
m ak” amacıyla giriştiği bir “kişisel him aye edimi” ola
rak yorum lam ıştır .228 Ne var ki, çinilerin caminin yeri ve
boyutlarının belirlenmesinden önce koleksiyoncu zihni
yetiyle “toplanm ış” olma ihtimali düşüktür. Tekrarlanan
desenli modüler çinilerin, caminin tasarımının 1562'de
yapılmasının ardından kâğıt üzerine tam boyutlu çizim
ler temelinde üretilen ısmarlama panolarla birlikte sipa
riş edilmiş olması kanımca daha yüksek bir olasılıktır .229
İznik çinilerinin bu derece gösterişli kullanımı,
Rüstem Paşa’nın ölmeden önce verdiği özel bir talimat
Şehzade Mehmed Külliyesi’nin haziresindeki Rüstem Paşa Türbesi. olması pekâlâ mümkündür. Fakat böyle savurganca bir
müsrifliği, onun aşırı cimriliği ve ağırbaşlı ciddiyetiyle
laması, cam inin yapıldığı dönem de daha da büyüleyici bağdaştırm ak zordur. Bir daha tekrarlamayacağı bu ben
bir etki yaratm ış olm alıydı, çünkü önce Süleym aniye’de zersiz bezeme programını, M imar Sinan’ın, bina emini
kullanılan (y. 1556-59) "klasik” İznik çinileriyle be Mehmed Bey ve Mihrümah Sultan’la müşavere ederek
zenen ilk veziriazam cam isiydi bu. Rüstem Paşa'nın tasarlamış olması daha akla yakındır. Bu özgün prog
Süleyınaniye'den daha küçük boyutlu camisi. İznik atöl ram. üçlü müşaverede, veziriazamın ölüm sonrası anı
yelerinin yaratıcı ürünlerinin geniş yelpazesinin sergi tı için münâsib bulunmuş olmalıydı. Gösterişçi tüketi
lenm esine fırsat oluşturm uştur. Caminin ünlü çinileri me düşkünlüğüyle tanınan zengin hanım sultan, anla
nin desenlerinin uzaktan görülebilecek şekilde büyütü şılan göçüp gitmiş eşinin vasiyetinin uygulayıcısı ola
len boyutları. Süleym aniye C am ii'ndeki önöm eklerin- rak. onun anısına yaraşır bir abide yaratmak için hiçbir
den bir adım ilen gider. Birçok sanatçı ve farklı atöl masraftan kaçınmamıştı. Caminin cephesini ve içini baş
yelerin em eği. 16. yüzyılın son çeyreğinde standartlaşa tan aşağı kaplayan çiniler, Osmanlı sarayları ve ölenle
cak olan çini boyutlarının buradaki çeşitliliğinde kendini rin ebedî bahçe köşkleri olarak tasarlanan türbelere has
gösterir .223 Çiniler, daha geleneksel desenlerle birleştiri bir özelliktir. Dolayısıyla, Rüstem Paşa C am ii’nin meb
len "natüralist" üslûplu çiçek motiflerinin zenginliğiy zul çini kaplamaları, saray mimarîsini andıran bu yapı
le nam salm ıştır. 1550'lerde saray nakkaşlarının katkı nın, eskatolojik kitâbc programında tezahür eden öbür
sıyla yaratılan bu yeni üslûp, kırk bir farklı lâle kom dünyaya yönelik çağrışımları da pekiştirir.
pozisyonu içeren Rüstem Paşa C am ii'nde hayret veri Caminin eşi o zamana dek görülmemiş sekiz ayak
ci bir yaratıcılık patlam ası örnekler (res. 307. 311 ).22A lı kubbe baldakeni de, sekizgen planların özellikle tür
İç mekânda. Rüstem Paşa'nın veziriazam lığında moda be mimarîsinde kullanımından esinlenmişe benzer. Nite
— ©ten kumaş desenlerinden esinlenen flıadalyuıilü've K ıv kim' bu caiiıî,' Mififümâh Sultân tarafından yaptırılan se
rımlı dallı çini kompozisyonları yer alır (res. 312). Ve kizgen Rüstem Paşa türbesiyle eşzamanlı olarak planlan
ziriazam ın stratejik ekonom ik önlemleri yerli ipek do mıştır (res. 154 f8j, 313). Şehzâde Mehmed Külliyesi ha-
314 Rüstem Paşa Türbesi, iç mekânın görünümü.
i
kubbe-i pür-nûrdur. Bunda olan miişebbek tüc revzenler üz ğu için, AvrupalIların ve Mısırlıların gemileri buraya gelir.
re şadefkârl kapaklar ve tanıları billur ve n ecef ve murâıı Mallarını Halcblilere satar ve Haleb'den aldıkları mallarla
hurdekâr câmlardur kim şems-i münevverlin şü'lesi pertevi aynlırlar. Muhkem küçük bir kalesi, bir camisi, bir hama
urdıkça câm ic içi nür-ı pür-nür olur. Ve bunda olan kürsî ve mı ve M ısır’dan ithal edilen malların satıldığı yaklaşık 130
mii 'ezzin mahfili bir câm icde eyle m usanna‘ kiirsî yokdur: dükkânı var. Cumartesi günü burada dinlendik. Kale surla
ve bunda olan şem 'dân ve çerâgdân ve giinâgûn maşlûbât rı üzerindeki bir kulenin ötesinde pek çok bahçeler uzanıyor.
avizeler ve ibrişim münakkaş baliğeler bir câmi de yokdur. Haleb’le Payas arasındaki yol beş gün sürüyor. Şam’ın lima
Hulâşa-i kelâm kaba ve câm b ve hân ve imaret ve mescid nı olan Trablusşam [Payas’tan) üç günlük mesafededir.452
ve medrese ve çârsü-yı bâzâr ve hammâm-ı latifi cümle kâr-
gîr binâ-yı ra cilâsı serâpâ riilgün raşâş-ı hâs s ile mestur bir 18. yüzyıla değin Payas’ın geçerli bir liman ve
şehr-i nuı'm ûrdur kim cümle bu hayrat /« / hasenat gâzl-i kervan durağı olarak işlevini sürdürebilm esi, kurucusu
s a f d u şehid Şokollı Mehemmed Paşa binâsı olup...448 nun ileri görüşlü vizyonuna tanıklık eder .453 Fermanlar.
Sokollu'nun inşaat faaliyetlerini istediği şekilde yönlen
Sokollu'nun Lüleburgaz’daki külliyesiyle karşı
direrek şehrin imar ve iskân edilmesini sağlayan devlet
laştırıldığında, diplom atik heyetlerin yolculuk güzergâhı
aygıtının desteği olmaksızın, bu hayır vakfının yaratı
dışında bulunan Payas'taki hayratı pek az Avrupalı sey
lamayacağını gösterir. Büyükçekmece ve Zigetvar’da-
yah tarafından betimlenmiştir. Buraya K ahire'den ge
ki kül üyelerinde olduğu gibi, hâninin Payas’taki anıtları
miyle gelen AvusturyalI Baron Johann Christoph Tay-
da. özel ve devlet him ayesinin sınırlarını belirsizleştire
fel (1588), “Suriye'nin başladığı yer olan Payas (Beas)
cek şekilde sultanî yapılara eklenmişti. Bu kesintisizlik.
limanının büyütülm esini” , kaley i ve bitişikteki külliyeyi
“pâdişâh-ı nuPnevT' olarak m erkezî im paratorluk yöne
yaptıran merhum veziriazam M ehmed Paşa'ya atfeder:
timiyle ismi özdeşleşen veziriazamın, Payas şehrinin ta
Sözü geçen paşa ayrıca burada çok muhkem bir kaleyle bir mamının kendi kişisel yaratımı olduğu varsayım ına kat
likte, yanında güzel bir cami bulunan önemli bir kervansa kıda bulunacaktı.
ray. bir hamam, bir mekteb ve bir pazar inşa edilmesini em
retti. Birçok güzel odalar ve çeşmeler içeren kervansaray AZAPKAPI’DAKİ CAMİ
da. gerek Hıristiyan gerek Türk tüm seyyahlara erzak verilir: Kariyerinin ilk başlarında Sokollu’nun kapudan-ı derya
Odun, mum ve üç gün boyunca bedava yem ek.449
olması, yanı başına kendi hayır vakıflarını kurduğu Pa-
yas'taki tersanenin yaptırılmasında belki de bir rol oy
Tayfel ve yoldaşları bir kervanla Bakras üzerinden,
namıştır. Daha sonra payitahtta tasarımını Sinan’a sipa
H aleb'e doğru yola devam ettiler. Baron. H indistan’dan
riş ettiği A zapkapı'daki prestij camisi de buna benzer şe
gelen em tianın Payas'taki kom şu limanda boşaltılması
kilde, diğer bir tersanenin yakınında yer almaktadır (res.
sayesinde H aleb'in, "Hürm üz ve Babylonia’dan (Bağ-
352 [1, 2], 353). 1546 ile 1549 yılları arasında kapudan-ı
dad) sonra gelen üçüncü büyük şehir” olduğunu söyler.
derya iken, Sokollu, Galata surları dışındaki Kasımpaşa
Birçok Avrupalı tüccarın ikamet ettiği Trablusşam ’ın
tersânesini genişleterek her bir gemiyi örten tonozun ar
(Tripoli) H aleb'in diğer limanı olarak hâlâ devam
kasına bitişik 117 teçhizat anbarı inşa ettirm işti .454 Ka
eden önemine de değinir .450 Trabluşşam 'dan küçük fa
yınpederi II. Selim, 1571’de İnebahtı’da neredeyse tama
kat H aleb'e daha yakın olan Payas, özellikle M ısır ve
men yok olan donanmayı veziriazamdan yeniden inşa et
K ıbrıs'la bağlantılı, ikincil bir liman işlevi görüyordu.
mesini islediğinde, Sokollu, Kasımpaşa tersanesine, Ha
On yıl kadar sonra. Fynes M oryson (1596) H aleb'in
liç sahilindeki bir has bahçeden alınan arsaya gemi ya
“havası pis kokulu" yeni limanı olan İskenderun'dan on
pımı için sekiz kemerli tersâne ekledi. Veziriazam bu
kilometre uzaktaki "Bias"ı, “güzel bir köy” olarak ta
rada, 1572 kışında rekor sürede yaptırdığı 150 kadırga
nımlar. Payas" ın meyveler, "ipekböcekleri” ve "hayatı
ve sekiz mavnanın inşasına bizzat nezâret etti. Bu kadar
sürdürmek için gereken her şeyle" dolup taştığını göz
kısa sürede donanmanın çapa, halat, yelken vesaire gi
lem ler .451 1590'lardan beri yabancı tacirlerin tercih etti
bi levâzımınm tamamlanamayacağını söyleyen Kapudar.
ği İskenderun limanının rekabetine rağmen. Yahudi ha
Kılıç Ali Paşa'ya, veziriazamın verdiği cevap bir darbı
cı Samuel D. Yemshel (1641-52), K udüs'ten dönüşte bir
mesel haline gelecekti: "Bu devlet-i câlîyenün kuvvet ve
gün kaldığı Payas'ı, H aleb'in faal bir limanı olarak be
kudreti ol mertebedür ki cümle donânnuı lengerleri gii-\
timlemişti:
müşden, resenleri ibrişimden, yelkenleri atlasdan itmek
Belen’den (Bakras) deniz kıyısında İskenderun adlı bir şeh ferm an olınsa müyesserdür. Kanğı geminim mühimmatı
re vardık. Yolumuza devam ederek, öğleyin Payas şehri yetişmezse bu minval üzre benden al ,”455
ne geldik. Burada pek çok tatlısu vardır, ama içilebilir de 1573’te V enedik'le im zalanan ve A kdeniz’de Os
ğil. Şehir kıyıda yer alıyor. Burası Haleb'in limanı oldu manlI donanm asının üstünlüğünü kabul eden barış ant-
352 Pirî Reis'in İstanbul haritasından detay. 17. yüzyıl: 1. Sokollu Azapkapı Camii, z. iCasmpaşa'dalu Tersâne-i Âmire, 3. Tophane’de Kılıç Ali Paşa Camii.
4. Tophane-i Âmire.
kapı cam isi. H alic'in “leb-i d erya ' sına kondurul muştur. camiden ayıran ve bütün yapıyı sarmalayan silme kuşa
Yenilikçi özellikleri arasında, caminin geleneksel kuzey ğı da. Sinan’ın 1570 sonları ve 1580’lerde tasarladığı ba
batı köşesi yerine kuzeydoğuda yer alan müstakil mina zı geç dönem camilerinin bir özelliğidir (Kılıç Ali Paşa.
resi vardır. Kaidesine bir çeşme eklenen minare, caminin Muradiye, Mesih Paşa).
gövdesine bir kem er aracılığıyla bağlanmıştır ve bu hoş Klasik normlardan diğer bir sapma da, zemin ka
görünüm lü geçit kemeri üzerinde müezzinler için kubbeli tının her iki ucundan birer merdivenle ulaşılan ibadetha
bir oda yerleştirilm iştir (res. 356). M inarenin dar kıyı şe nenin kuzeyindeki soncemaat yeri cephesidir. Cümle ka
ridinden uzakta, daha sağlam bir zemin üzerindeki konu pısının iki yanında birer mihrablı soncemaat yeri sofala
munun. ezanın işitı lebilirliğini arttırmak gibi bir avanta rının bulunduğu geleneksel düzenin yerini burada, dört
jı da vardı. Hasara uğrayan minare. 19. yüzyılda Avrupai mihrablı üç sofa arasına yerleştirilen çifte kapı alınıştır.
tarzda yeniden inşa edilmişti: bunun yerini 1950‘lerde Her iki uçtaki küçük sofaların birer mihrabı vardır; iki
klasik üslûpta yapılan bugünkü minare aldı .475 mihrablı daha geniş merkezî sofanın duvarı, soncema
C am inin benzersiz diğer bir özelliği, geleneksel at yerinde ibadet eden müminlere caminin iç mekânını
kubbeli revak yerine, ana cephesine sarayım sı bir hava görme olanağı veren iki katlı pencerelerle şeffaflaştınI-
veren, üstü eğim li çatıyla örtülü fevkânî soncemaat ye m ıştır .476 Dikdörtgen pencerelerin alışılmış kitâbeli alın
ridir (res. 355, 357). Kuzeydeki bu cephe, yanyana dizi lıkları yoktur ve cephe bütünüyle birbirine bitişik pen
len pencerelerle harckctendirilm iştir. Dikdörtgen söve cere ve kapı söveleri ile mihrablardan oluşur. Mukarnas
li pencerelerin üstündeki sivri kem erli, kafes-işi mermer kavsarasız, sade kemerli iki cümle kapısı, yan duvarla
şebekeli alınlıklar m im arbaşının geç dönem üslûbunun rında kapısı olmayan fevkânî caminin kalabalık cema
tipik unsurlarındandır. Cam inin soncem aat yeri cephe atinin dolaşımını kolaylaştırır. Daha sonra göreceğimiz
sinin altındaki zem in katının her iki ucunda birer ke gibi, Kapudan Piyale Paşa’nın Kasımpaşa tersânesi ya
merli giriş kapısı vardır, bunların aralarındaki tonozlu kınındaki nev’i şahsına münhasır camisinin de (y. 1565-
dükkânlar şimdi duvarla örülüdür. Zem in katını fevkânî 73) iki kapılı bir soncemaat yeri cephesi vardır .477
III. O D A BA ŞI B E H R U Z AĞA
İSTANBUL. YENİKAPI (1562-63)
I . K A P I A Ğ A S I M A H M U D AĞA
Ez belir-i şevâb mescideş
S u l t a n S ü le y m a n ’ın sarayında akağalar başı (kapıağa- Şiid tarih-i binâ: "Hayr-i M a h m ü d "
s ı, b a b ü s s a a d e ağ ası) olan Mahmud Ağa, eskiden Nahıl- 961.2
b e n d m a h a lle s i olarak bilineı Ahırkapı'da mimarbaşına
s i p a r i ş ettiğ i m e sc id in i, daha sonra camiye dönüştürerek Daha önce gözden kaçm ış a r ş iv b e l g e l e r i , m e s
e t r a f ı n d a k ü ç ü k bir külliye oluşturdu. 1895’teki bir yan cid olarak yaptırılan anıtın so n ra d a n c a m i y e ç e v r i l d i ğ i
g ı n d a n so n ra y e n id e n inşa ecilen camiden geriye kalan ni gösteriyor. 1570 tarihli bir fe rm a n . S u l t a n II. S e l i m ,
te k ö z g ü n u n s u r , fev k ân î caminin kesme taş bodrumudur Kapıağası Mahmud Ağa’mn N a h ılb e n d m a h a l l e s i n d e
( r e s . 5 1 3 - 1 4 ). Y en i baştan inşa edilen sakıflı cami, kire ki mescidinin avlusunu g en işletm ek iç in , m e s c i d e b i t i
m i t l i b ir ç a tıy la örtü lü d ü r. Tek sıra yuvarlak kemerli geç şik Seniha Hatun'un evi ile baninin K a d ı r g a l i m a m 'n d a k i
O s m a n l ı d ö n e m in d e n kalm a Tencereleri ve düz şerefeli eviyle takas (istibdâi) edilm esine iz in v e r m i ş t i r .3 1 5 7 4 ’ te
B ö l ü m 1 4 S a r a y ı n İç A ğ a l a r ı v e M u s a h i p l e r
İstanbul kadısına hitaben yazılan başka bir ferman, ma
halle sakinlerince duyulan acil ihtiyaca binaen verilen
arizaya yanıt olarak, M ahmud A ğa’nın mescidinin ca
miye dönüştürülme kapasitesi olması nedeniyle, camiye
çevrilmesine izin verir:
ike A - --
şahsın vakıfları bulunuyordu. Bu küçük küllivenin ev
kafı bâninin civardaki kendi konutunu da içeri) ordu. İki
avludan v e camiye komşu bir bahçeden oluşan bu ko
nutta. Mah: --- hayana oldukç. .net ede
cekti: ölüm ünden sonra ise kiraya verilecekti. Mektebin
şanındaki iki avlulu diğer bir k u n t d a \a k fin m ütesel
lisi için vakfedilmişri: iki müezzin ve imamın kullanı
mı için vakfedilen evler daha fcwçiikm H adım akağalar
başının çocukları o l m a d ı ğ ı r i t kurduğu vakfin müte-
vellilisini onun azatlı köleien ve kölelerinin gocuktan
üstlenecekti .7 M ahmud A sa m n görevli okhışu Topka-
pı Sara\ ı'nın ) akınm da yer atan kuKyesz. kj a A i l an ırt
ettiği mahallede anısını daim kıla n y ı a a e ç h y o n ta
cuksuz bânıniıı kök salm a özlem laaı doknoakh b îr gös
tergesiydi bu.
Sinan Çağı
Osm anlı İm paratorluğu'nda M im ari K u l tu r
A | t of Sinan
Architectural Culture in tlıe Otto
B u k ita p ilk o la r a k R c a k tio n B o c i s ~ ;
C o p y r ig h t ? G ü lru N e c ip o ğ lu 2 0 5
ISBN: 978-605-399-308-7
Kapak Şem si Ahm ed Paşa k ııü n * -. t r f î ı t
Kapak Fotoğrafı Reha Günat
1. B a s k ı İ s t a n b u l . E y l ü l 2 0 1 3
i B i lg i İ l e t i ş i m G r u b u Y a y ı n , • a r.- : - - .u- . _ .
Y azışm a Adresi: İnönü C adde- S - * . ■- -.rs
T e le fo n : 0 2 1 2 311 5 2 5 9 - 311 5 2 M • r j ;
ww w.bilglyay.com
E - p o s ta yay in ® bilgiyav.com
Dağıtım dagitimCü hilgiy ay
N A I3 7 3 .S S N 4 .il 9 2ü 13
findekiler
Bölüm 5
riş
.Y Ü ZY IL BAĞLAMINDA SİNAN 15 MİMARÎ UYGULAMANIN
KURUMSAL ÇERÇEVESİ 207
I. Hassa Mimarları Ocağı ve Şehir Mimarlan 207
ISIM I
II. Yönetici ve Tasanmcı Olarak Mimarbaşı 217
LASİK DÖNEMDE MİMARİ HİMAYE 29
III. İnşaat Endüstrisi 240
ilüm 1
IPARATORLUK COĞRAFYASI, KISIMDI
)PLUMS AL H İYERARŞİ VE OSMANLI KİMLİĞİ 31 SİNAN’A ATFEDİLEN CAMİLER VE
I. Padişahlar ve Hanedanın Meşruiyet Temelleri 31 CAMİ KÜLLİYELERİNİN YORUMU 253
II. Oligarşik Elitin Yükselişi 41
Bölüm 6
ilüm 2 PADİŞAHLAR. ŞEHZÂDELER VE KIRIM HANİ 255
N, HUKUK VE BELLEK 57 I. Sultan I. Süleyman 255
I. Cami İnşasının Dinsel ve Yasal Bağlamları 57 Şehzâde Mehmed. İstanbul (1543-48) 258
II. Zafer. Şan ve Âhiret Kaygısının Anıtları Süleymaniye, İstanbul (1548-59) 276
Olarak Vakıflar 74 Tekiyye el-Süleymaniyye, Şam
(1554-58/59, 1566-67) 300
ilüm 3 II. Sultan II. Selim 310
İMARÎ VE ÂDÂB KÜLTÜRÜ 91 Sultaniye, Karapınar (1560-63/64.1569-70) 314
I. Şehircilik Siyaseti 91 Selimiye, Edirne (1568-74) 321
II. İslâmî Doğu’da ve Rönesans İtalya'sında Mimarî 99 III. Sultan III. Murad 344
III. Yeni Cami Estetiği ve Sinan’ın İstanbul’u 133 Muradiye, Manisa (1583-86/87, 1590) 346
:V. Âdâb Kodlan 153 IV. I. Devlet Giray Han
Tatar Han Camii. Kırım. Gözleve
ISIM II (Günümüzde Yevpatoria, y. 1552) 357
Sonsöz
S İN A N ’IN M İR A SI 677