You are on page 1of 219

D r .

S a a d i N a z ı m N ir v e n

İ S T A N B U L S U L A R I
İ S f .4 \ B II İL
- İ U I A B I

Dr SAADİ NAZIM NİRVEN

*r«MBUL ÜNİVERSİTESİ TIB FAKÜLTESİ


vc
®*RİS COLLEGE DE ERANCE dan
Diplomalı

İ T Ü MİMARLIK
FAKÜLTESİ KİTAPLIĞI

Demirbaş n w '¡¡Sİ
Hususi
Kayıt ..*S S S ...

T Û
M SI
./ V 5 9 -

134- 6

020025950012

0 2 Ö 0 2 9*9 5 0 0 1 2

1 9 4 6
ara.bt. HALK Basımavl

I . T . O .
K A İM A R İ C a i/ »"ı ı r c r o l
“ İstanbul S ulan ,, yazım a b a şla m a d a n evvel auyu, ta b ia t­
taki m evkiini, b ir g ıd a oluşunu ve m uh­
telif asırların aivilizasyonlarının gelişm e­
sin deki rolü n den kısa b ah isler çizm ek
suretile belirtm ek istiyorum .

Suyun kullanılışı insanın yeryüzüne doğuşu ve sellüllerinin istedi­


ği suyu aramasile başlar. Bundan, ilk insanları su kenarlarında bu­
luruz. K ıyılarına sığındığı göl ve nehirlerden hem kendilerine gıd*.
bulmuş ve hem de protoplazmalarını yaşatan suyu tedarik etmiştir.
İlk çağlarda suyun kudretinin tesiri altında kalan beşeriyet, tabiatın
diğeı- büyük kuvvetlerde beraber bunlara da tapmışlar ve ilk kurun­
da da mâbutlap sırasında bulunan suların şehirlere akıtılması, bugün
topraklara karışmış medeniyetlerinin birer senbolü olarak kalmıştır.
Orta kurunda ise Batıda, su medeniyetinin büyük bir gerilem eye
uğradığı, buna mukabil Doğuda, Türklerin X I I I üncü asırda suyu bir
medeni yaşayış vasıtası olarak kullandıkları görülür. Batıda su, an­
cak X V inci asırda Parlste U m u m i b a n y o la r ın y a p ılm a s ile tekrar e s k i
mevkiini almağa başlar.
dünümüzde su servisi, Belediyelerin ilk organizasyonu olarak
ele alınıyor, sudan bütün şehir teşkilâtının istifadesi için büyük emek­
ler sarfediliyor. içilebilir bir suyun şehirlere dağıtılmasında, artık y a l­
nız m iktan değil, aynı zamanda kalitesi de düşünülerek sıhhî bir kon­
trol içine alınıyor.
M e m le k e t im iz d e d e iç ile c e k v e k u lla n ıla c a k s u la r , T ü r k i y e C u m ­
h u r iy e t in in u m u m î h ıfz ıs s ıh h a k a n u n u n u n 2 3 5 in c i m a d d e s in e c ö r e
" h u s u s î k a n u n a t e v f i k a n B e le d iy e le r c e id a r e e d ile n s u la r la iş le t ilm e s i
ş i r k e t l e r e b ır a k ıla n s u la r ın s ıh h î h u s u s la r ı,. S a ğ lık B a k a n lığ ın ın m u ­
r a k a b e s in e t â b i b u lu n u y o r .

Suyun natür ve terkibi uzun bir zaman yanlış tanınmış, X V I I I inci


aşıra kadar su, tek bir eleman gibi kabul edilmişti. Ancak 1781 do
Gavendish’in çalışmalarile idrojenin yanmasından teşekkül ettiği an­
laşıldı. Lavoisier, Buequet, Laplace’dan sonra da, 1783, terkibi aşağı
yukarı ortaya konuldu: su oksijenle idrojenden teşekkül ediyordu.
Lavoisier daha ileri g itti: suyu ateş halinde demir üzerinde dekom-
poze ederek, ve idrojeni serbest hale koyarak miktarını da ölçmek su­
retile bir volüm oksijen ve iki volüm idrojen taşıdığım bildirdi.
Su, iki atom idrojen, bir atom oksıjenm ^bırleşmesm bir

bir cisimdir. (A ğ ır lık olarak olarak, iki hacim id-


a ğ ırlık ta: * ve iki hacim su buharı verir. Bir
roien bir hacim oksijenle birleş , 036 ye bir utre su bu-
litre oksijen 1 gr. 4898, r 8 0 08036x2 - 0,805x2 çıkar,
han da 0 ger, 805 gelir kı, bundan 1 4298 ^ ^ ^ ^

Yeni g ö r ü ^ r d e n ^ ^ şu ağır sudap bahsolunmak-


dir. Birkaç senedenben y ^ ^ gu ye organlz.
tadır. A ğ ır suyun terk ibi t ^ A ğ ır suyUn fizikoşimık
ma suyu % 0.02 yaYıı r agw ^ ve durdurucu tesiri goru-
ve biolojik fa aliy etle r üzerinde y a v a ş l a « «

lüy ° r t . w: Hi o olarak bellendikten sonra, suyun mik-


Saf bir suynn terkibi H »o la » a n la ş ılm ış t ı. Bun-
ta n değişen baz. ortaya çıkmış, buna karar
dan da suların ıçıhp içilmemesi me erin yardımüc tekamül
vermek yolunda kullanılan me hakkında cehaletlerine rağmen bu
etmiştir. Eskilenn suyun te U e a f A iı Rom alılar suyun kokusu-
yolda bilgileri kendılennc go ^ bırakıp bırakmadığına bak-

: , " b " u k; 'k — ^ g ö rm e ,c n -

r,® k . y m e t v * r iT - W < ü . _______^ . f i ,.t k a u u > « » d c « « \«5İrv •‘ Vvr-vrlıVt., V o -

‘icaactâıâ olmalı, konduğu kapta tortu yapmamalı, kışın soğu­


ğunu ılıklığı ile, yazın sıcaklığım da soğukluğu ile tempore etmelidir.,
demekle beraber “ suyu içenlerin karın boşluklarında, böbreklerinde
ağrı veya şişlikler var mıdır,, gibi sıhhatleri ile de meşgul olmak lâ­
zım geldiğini ilâve ediyordu.
Asırlarca evvel Türkler ise bir suyun safiyetini daha iyi bir tarz­
da tetkik ve tayin ediyorlardı. E vliya Çelebiden bu hususta çok dik­
kate değer izahat alınabilir.

Ebül Fetih Mehmet Han sahibi tabı bir padişahı zişaıı olmak­
la (aba Istan bulun kaıı’gı suyu lâ tiftir) deyu cümle hükeması cem ile
sual buyurdular. Anlar dahi eski saray dahilinde olan aynı Şem’uııu
hafif ve mutedil ve seriül hazım bir abı hayat buldular ve gayri aym-
lann abı şafilerini beşer miskal olmak üzere pembelerle (pamuk) be­
raber vezin edip mevzun pembeleri vezin olunmuş abı rakiklere ilka
idüp mezbur pembeler beşer miskal suları hazf ile bilâhere pembeleri
güneşte kurutup cümle pembeler vezin edildikte aynı şem’unda ıslanan
pembe hepsinden h afif gelmekle kavli hükema gayet lâtif su olduğun­
dan Ebül Fetih H azretleri daima ol abı lezizden nuş ederlerdi.,, Meh­
met Ziya Bey de “ İstanbul ve Boğaziçi,, inde “ Salkımsöğütte Kale
dibindeki meşhur ayazmadır ki biri Şem’un biri hayat namile m aruf­
tur,, diye belki bu suyu söyler.

Zamanla daha fennileşen şimik görüşler, uzun bir müddet suyun


kalitesinin tayinine k âfi geliyordu. Pasteur’den sonra ise mikrobior
lojik analizlerin ehem m iyeti işte y e r alm ağa başladı. Bugün ise, je ­
olojik ve idrolojik uzun mesainin neticesinde anlaşılmıştır ki, bir suyu
iyice tanıyabilmek için şimik analizler yetmez, suyun havi olduğu klo-
rürler, sülfatlar eğer geçtiği arazinin jeolojik teşekkülâtı ile alâka­
darsa, hiçbir zaman fena bir işaret teşkil etmez. Menşei nebatî olan
organik maddeler de aynı haldedir. B ir madde üzerinde durmadan y a ­
pılmış komple simik bir analizden bir netice alınabilmesi, muhakkak
birbirine çok yakın zamanlarda yapılacak bakteriolojik analizlerle t a ­
mamlanmakla kabil olur. Bununla beraber Dr. îm beaux’nun da dedi­
ği gibi yalnız şimik ve bakteriolojik analizlerin yekdiğerini tam am la­
yan neticeleri üzerinden suların kalitesi hakkında hüküm verilm em e­
lidir, bu ancak o suyu istihlâk edenlerin sihhati üzerinde yaptığı tesirle­
rin sonuçlarının tetkikile kabil olur.

Denizler, geniş tatlı sular (göller, n eh irler), ve şimik sıcak sular


arzın su kitleleı ini teşkil ederler. Burada yalnız bir iki çizgilik kar-j
kalem resim ler gibi, biı-kaç satırla tatlı suların menşe vc şekilleri be­
lirtilirse: natürde tatlı sular toprak üstünde veya altında toplanmış
bulunur. H er iki su kitlesinin menşei ‘ ‘su dolu bulutları gece gündüz
sulama hizmetile şimşeklerin eli altına veren T an rıya hamd eden,, gü ­
zel bir vakfiyenin başlangıcında denildiği gibi, atm osferik yağışlardır.
Oseanm sıcak mıntakalarındau buhar kitleleri, arzın diğer kıtaları
üzerinde soğur, ve yağm ur olarak dökülür. Bu meteorik sular mine-
ralizasyonları çok h a fif içilebilir sular olarak kabul edilebilirse de,
diğer içilebilir kaynak sularında bulunmıyaıı bazı elemanları da ta şır­
lar. Kurak havalardan sonra düşen yağm ur taneleri atm osferi yık a­
masından bu sular durmakla bozulur. Geniş tatlı su birikintileri bu­
lunmayan yerlerde yağm ur sularının kıym eti daiuıa büyük olmuştur.
Bunlar m uhtelif tarzda toplanır ve isim alır. A çık arazide vadiler ara­
sında bend edilmişse baraj olur, toplantılar az derinlikte kazılmış vc
kapalı bir yapı içinde ise sarnıç suyu olur. Bunun içinde yağm ur su ­
yunun muhteviyatından başka, dam sakinlerinin ifra g a tı ve sarnıcın
yapıldığı maddelerin eriyen kısımları da bulunur. Sonra oksijen­
lerini kaybeder, bir takım yosunlar üretir. Toprak üstündeki su akın­
tısı şeritleri, genişliklerine göre dere, nehir gibi m uhtelif isimlerle a d ­
landırılırlar. Bunlar da yağmurlardan, eriyen karlardan, su kaynak­
larından doğarlar; geçtikleri topraktan süspansiyon halinde birçok
maddeelrf taşıdıklarından, bunlann bolluğuna göre de, bir renk alırlar.
Akıntısı olan gö ller de nehirler gibidir. E tra fla rı meskûn olmıyan, derin
ve geniş olanlar diğer sulara nazaran kontaminasyonları daha azdır.
Durgun göllerde madenî bir teressüp vardır. Suların terkibi de bes­
lendikleri sahaların toprağına bağlıdır. Göle macneziıım tuzlarının
kesafeti mavi, fazla organik maddeler ise yeşilim trak bir renk verir.
Atm osferden gelen ve toprağın derinliklerine süzülen su, kalitesi­
ni değiştirdiği gibi adını da değiştirir. Toprak üstünden gelen suyun
aşağı süzülürken ilk tesadüf edip geçem ediği toprak tabakası üzerinde
toplanmasından husule gelen, ve ekseriyetle her adi kuyu buradan su
— 10 —

aldığından, bu su tabakasına (kuyu tabakası) denir. Süzülen sular


gran itli bir zeminden geçmişse toprağa ait maddeleri az, yeni bir ze­
minden süzülmüşse kireç ve mağneziden gelirlidir. Toprak altı suları
da, tabaka tabakadır, üsteki su tabakası oturduğu tabakanın çatlak­
larından aşağı süzülür, orada toplanır. Toprak altı suları empermeabl
her tabakada bir su tabakası teşkil eder. Bu iki empermeabl tabaka
arasmda su harekette ise burgu kuyusundan yükselen, yani toprak üs­
tüne fışkıran arteziyenleri teşkil ederler. B ir sen burgu kuyuları için­
deki suyun üst nivolarını birleştiren nazari hatta “ piezom etrique„ hat
diye adlandırılır. Toprak altı suları bir yolunu bulup toprak üstüne
çıkması kaynakları yapar.
Suyun bir gıda oluşu - Su metabolizması

Su her şeyden evvel bir gıdadır. Susuz ne hayvan ve ne de nebat


için bir hayat düşünülemez. Bu hakikati “ Vecealna minel’mai küllü
şey’in hay,, diye bildiren âyeti, yıllarca evvel Osmanlı Türkleri çeşme­
lerinin m erm er cepheleri üzerinde altın yaldızlarla işliyerek işaret e t­
tik leri görülür.
B ü n y e y i y a p a n o r g a n i k v e i n o r g a n i k m a d d e le r in e k s i k l i k l e r i v e y a
m e t a b o liz m a d ü z g ü n s ü z lü k le r i d e r e c e le r in e g ö r e , b i r t a k ım p a t o l o j i k
b o z u k lu k la r ı m u c ip o lu r . O r g a n iz m a n ın % 64 U s u d u r, b u n u n 91 10 e k ­
s ilm e s i b ir t a k ım h â d is a t a s e b e p o ld u ğ u g ib i, b u e k s ilm e n in a r t m a s ı,
b u h â d is a t m h a y a t ı t e h d it e d e r b i r ş e k il a lm a s ın ı in t a ç e d e r .
Y a ş a n d ı ğ ı m ü d d e t ç e o r g a n iz m a z a y ia t ın ın ö n le n m e s i v e k u d ret
h u s u lü , b e s le n m e k le t e m in o lu n u r , l i e l i ş m l ş O iı a J a m , b ir g ü n v o g e ­
c e s in d e , o r t a l a m a 2 5 0 0 g r a m su o r g a n iz m a s ın d a n ç ı k a r ı r : 1 3 0 0 -1 4 0 0
g r . id r a r la , 6 0 0 g r . t e r l e 4 0 0 -5 0 0 g r . a k c i ğ e r l e r l e , İOO g r . b a r s a k b a ­
k iy e le r d e . B u h a r c a m a n ın y a m b a ş m d a 2 5 g r . t u z l a r a a it , 2 8 0 g r . k a r ­
b o n , 1 8 g r . a z o t o lm a k ü z e r e b a ş k a m a d d e z a y i a t l a r ı d a v a r d ı r . Bü­
tü n b u n la r ın ö n le n m e s i, b e s i m a d d e le r in in a lın m a s ile o l u r ; v e y a r a m a
h a lle r in e b a k a r a k g ı d a l a n s ı n ı f l a ş t ı r ı l m ı s l a r d ı r :
a) A l b ü m iıı v e y a ğ l a r g ib i o r g a n iz m a doku su nu n t a m ir in e ve
e n e r j i h u s u lü n e y a r a y a n l a r .
b) Ş e k e r v e o k s ije n g ib i, y a l n ı z e n e r j i y a p a n la r .
c) Su v e t u z la r g ib i o r g a n iz m a doku su nu n y a ln ız t a m ir in e h iz ­
m e t e d e n le r .
b e s i m a d d e le r i iç in bu a y ı r m a y ı e t r a f l ı b u lm a y a n b io l o j i s t l e r , iş i d a h a
a n la t ıc ı b ir h a le k o y m a k i s t i y e r e k :
I) O r g a n iz m a dokusunun y a p ıs ın a ve a ş ın m a s ın ın t a m ir in e ya­
r a y a n la r .
I I ) Oksijenle hayatın idamesine faydalı enerji husule getirenler,
diye ayırm ışlardır. Biz gıdalar için organik ve inorganik olarak y a p ı­
lan daha basit bir ayırm ayı kabul edersek, su inorganikler arasında en
mühim yeri alır.
Besi maddelrinin sudan zenginliği değişir; % hesabiyle hububat
10-14, sebzeler, kök halinde 75-90, yem işler 85, ekmek 30-40, etler
cinsine göre 55-57, peyn irler 35-45, sütler 75-90 suyu havidirler. D iğer
yiyecek maddeleri gibi suda dokulara barsak yolu ile gider. Besi mad­
deleri bu yolda ağız guddelerinin suyu ile, mide, barsak, pankreas,
k araciğer ifra zla rı ile karışır. Barsaklarm müközü, sulardaki bu
- 12 -

besi maddelerinden kendileri için istediklerini seçmeğe uğraşır, bun­


lar müköz zarmı kolayca geçebilecek kabiliyette zerreler halini alarak,
b a r s a ğ m a girm iş olduğu şahsın kendi ö z maddeleri haline gelirler. Bü­
tün bu işlerin dönmesinde suyun rolü ise esastır.
Gelişmiş bir insana lüzumlu su miktarı, günlük 2-3 litre kadar­
dır. Bu miktarın çok azalması veya çok artması organizmanın işle­
mesinde, albüminlerin fazla yıkılmasını ve harabiyetini mucip olmak
surctile, bozukluklar yapar.
H a y a t t a ı .selü ller y e n i s c lü l y e t iş t ir m e k v e o r g a n la r ı da iş le r b ir
h a ld e t u t a b ilm e k iç in k e n d ile r in e lü z u m u o la n su y u , o k s ije n i, a z o tu ,
f o s f o r v e s a ir e y i k a n d a n a lır la r . K a n ın su y u d a b a r s a k la r d a n e m d iğ i
su Ue k a r ş ıla n ıl. H a z ım e s n a s ın d a m id e , b a r e a k la r . k a r a c iğ e r , p a n ­
k r e a s v e d i ğ e r g u d d e le r in if r a z la r ın ın e k s ilm e le r i d e bu y o l l a ö n le n ir .
F a k a t bu in t iz a m s ız a r t m a v e e k s ilm e n in k a n su y u n u n m ik t a r ı ü z e r in ­
d e h iç b ir e h e m m iy e t li t e s ir i y o k t u r . İç ile n s u y u n ö lç ü s ü h e r n e o lu r s a
o ls u n , o r g a n iz m a k a n ın ın su m ik t a r ı ş a y a n ı h a y r e t b ir s u r e t t e d e ğ iş ­
m e z , s a b it k a lır .
K a n eleman f i g u r e (g lo b u l) d e n ile n m ü ş e k k e l b ir k ıs ım la , p la z m a
adı verilen sulu bir partiden teşekkül etmiştir.
Kırm ızı globuller su hemoglobin ve diğer maddeler ihtiva ettiği
gibi, beyaz globuller de su ve globulinle başka madenî maddeleri ta­
şırlar. Plazmanın ise '■ 90 m sudur. İnsanda kanın ağırlığı, kilosu­
nun onda birine yakındır.
Günlük alman su miktarı yiyeceklerin miktarına, cinsine, ve bil­
hassa bunların arasında tuzun fazla bulunmasına bağlı olmakla bera­
ber terletici eksersizler, bunu arttırır. Organizmaya giren suyun ya rı­
dan fazlası böbrek yolu ile, geri kalanı da, barsak, akciğer, deri y o lla ­
rı ile dışan atılır. Yaşayan dokular fazla miktarda oksijen, şeker har­
carlar, ve selulleri bulundukları muhite çok miktarda asit karbonik,
asit laktik ve diğer asitler bırakırlar. Bundan dolayı dokuların bes­
lenme bakiyeleri ile zehirlenmemeleri için hacimlerinden çok fazla su
ile yıkanmalarına ihtiyaç vardır.
Organizma dokusundaki su miktarı, dokulara göre değişir, ve
bunlardan her biri ayrı bir su tenörü ile karakterizc olmasuıdan baş­
ka, bu tenörü hissedilir bir surette değişmez bir halde tutar. Organiz­
ma dokusunun su miktarı, genç dokularda ağırlıklarının % 60 ııı ge­
çer. Umumî olarak orta bir karalama ile olgun yaşta bir şahısta vü­
cudunun V 64 ü ve yeni doğmuşta r/; 70 ni teşkil eder. Bu suretle y e t­
miş kiloluk bir şahıs, 44 kilo su taşır ki, hemen hemen ağırlığının üç­
te ikisi kadardır.
Organizma suyu sömipermeable mambarnlarla ayrılmış, yekdi-
gerinden az çok fasılalı bölmeler içinde tutulmuştur. Bunu fluide in-
teracellulaire ve fluide extracellulaire olarak ayırmak kabildir. Intc-
racellulaire mayi potasyumdan çok zengin ve başlıca inorganik asit
olarak PoJ extracellulaire olanı ise, sodyum ve anion olarak da başlıca
klor ihtiva eder. Su, üre, asit laktik ve muhtelif diğer solüsyonlar
serbestçe, sellülerin içine girip çıkabilirler.
- 13 -

Marabran sellüler sodyomun sellül içine girmesine ve potasyomun


oradan çıkmasına, çok küçük miktar, müstesna, manı olur. Bu cevher­
lerden birinin şrmgası ve plazmada konsantrasyonunu tayin ederek
ekstra selüler suyun total hacmini tayin etmek kabildir. Ekstraselü-
lerin organizma suyunun % 30 ve entra selülerin de (/< 70 teşkil ettiği
öğrenilmiştir. Ekstraselüler kompartiman entravasküler, ve diğerleri
interstitiel* rezervalardan teşekkül ederler; zira kapilerin cidarları
bütün kristalloitlere ve inorganik iyonlara permeabldirler. Fakat
tâli olarak plazmanın koloyitlerine, proteinlere, ve lipoitlere em perme­
abldirler. Fluide intertitiel, plazma sanguin’ne bir Ultra filtra teşkil
eder. Muhtelif kompartimanlar arasında dokunmuş sömipermeabl
bütünlüğün fizyolojik ve klinik bakımdan büyük bir önemi vardır.
I3u mambranları geçmekte su, mübadele ve electrolyte’i noktai nazarın­
dan, faal bir rol oynar. Osmotique tazyik tek ölçülür kuvvettir.
S e lü lle r in iç in d e b u lu n d u k la rı su y u n k a lite s in in d e e h e m m iy e t i
b ü y ü k tü r . H iç b ir se lü l d is t ile s u d a y a ş a y a m a z . B ö y le b ir su s e lü lle r
iç in z e h ir g ib i t e s ir e d e r , v e bu t e s ir ta m a m e n fiz ik id ir . Canlı b ir sei-
lü l, in b ik te n ç e k ilm iş b ir su iç in e k o n u lu r s a k e n d i m a m b r a n i ile a m b ie n
m a y id e n a y r ılm ış b ir s o lü s iy o n h a lin d e d ir . S u s e llü le n ü fu z e tm e ğ e
b a ş la r , on u g e n iş le t ir , c id a r ı y ı r t ı l ı r v e e r im iş m a d d e le r i d is t ile s u y a
dağılır. Bu hale bir misal, inbik suyu damar içine şırınga edilirse ka­
nın yuvarlaklarının yapısı harab olur, ve hemoglobin serbest hale g e ­
lir. . Bunun aksi olarak konsantre bir solüsiyon içine konmuş cenlı
elemanlar sularını bu solüsiyona terkederler. Bu kayboluş arttıkça,
erime de b ü y ü r , ve s o n haddini bulunca hayatları da söner.
Bu hâdiseden tatlı suda yaşayan balıklar deniz suyunda yaşama­
dığı gibi, tatlı su kurbağaları da deniz suyunda ağırlıklarının üçte bi­
rini, yahut dörtte birini, kaybedince telef olurlar. Organizma yapısı­
nın hemen hemen en esaslı maddesini teşkil eden su ayni zamanda
organizmayı içinde tutar. Büyük bir Fizyolojist ayni zamanda bir
F eylezof olan Claude Bernard’m da dediği gibi : “ Su fizik ve kimya
hâdiselerinden her hangi birinin tezahürü için olduğu gibi, her türlil
hayat tezahürü için de zarurî olan ilk şarttır. Dışarıdaki k e v n i mu­
hit içinde, suda yaşayan hayvanlar ve havada yaşayan hayvanlar
ayırd edilebilir: Fakat nesiç unsurları hakkında bu türlü ayırd yapı­
la m a z , nesiç unsuzları, iç e r id e k i muhit içinde suya dalmış gibi bir Iıai-
de bulunduklarından, canlı mevcutların hepsinde bunlar su içinde, y a ­
ni büyük miktarda suyu bulunan uzvî mayiler içinde yaşarlar demek­
tir. Uzvî mayilerde suyun nisbeti çok defa % 90 dan 99 a kadar çı­
kar, suyun bu nisbeti azaldığı vakit, ayrıca bir takım fizyoloji k arı­
şıklıkları husule gelir. Nitekim kurbağaları uzun zaman pek kuru
bir havaya karşı bırakarak cisimlerinin içine dahili hulûl maddeleri
(équivalent endomsotique) pek yüksek olan maddeler de sokulunca,
kanm suyu azaltılmış olur, bunun üzerine de bir takım ihtilâç (convui-
sıon) ^hadiseleri görülür, kanın normal su nisbeti geri verilince ihti­
laç hadiseleri kaybolurlar. Nesiç unsurları nazik olan büyük uzviyet­
lerin cisimlerinden suyun büsbütün çıkarılması, hiç değişmez bir su­
— 14 —

rette, ölüm neticesi verir; fakat aşağı tabakalarda bulunan küçük uz­
viyetlerde suyun çıkarılması üzerine hayatn yalnız bir müddet için
durduğu pek malûmdur. Nesiçlerde hayat hâdiselerinin meydana çık­
ması için en zarurî şartlardan biri olan su tekrar verilince o hâdiseler
yeniden meydana çıkarlar. Devri hayvanların (ro tifie r) ağır yürü-
yüşlü hayvanların (tardigrade) yanık illetine tutulmuş buğdaylardaki
böceklerde (anguillule du blé mielle) görülen yeniden dirilme hâdise
si böyledir. Nebatlarda ve hayvanlarda, uzviyetten suyun çıkmasın­
dan ileri gelen birçok gizli hayat halleri vardır,,.
D iğer bir fizyolojist, Hoppe Sayler ise, suyun hayatta rolünü,
kısaca şu kelimeler içinde toplamıştır: “ Bütün organizmalar su içinde,
hattâ akan bir su içinde yaşarlar.,.
B ilin d iğ i g ib i a n a to m i g ö rü ş ü n d e n o r g a n iz m a s e llü lle r in t o p la n ­
m a s ın d a n t e ş e k k ü l e t m iş t ir . F i z y o l o j i g ö r ü ş ü n d e n de, h a y a t n a m ın ı
v e r d iğ im iz b ir y ığ m fe n o m e n le r in h a s ıla s ı b e s le n m e k , b ü y ü m e , i f r a ­
z a t, h a r a r e t , e le k t r ik iy e t , m ih a n ik i k u v v e t le r in h u su lü ş a h s ı te ş k il
e d e n s e llü lle r le v u k u b u lu r.
K o llo id a l m a d e n î m a d d e le r , m is e lle r , v it a m in le r a n d o k r in g u d d e ­
le r in in m a h s û lle r i s e llü lle r in s u yu iç in d e d ir . B u s a y d ığ ım ız h a y a t h a s ıla ­
la r ın ın h e p s i s e llü ld e g e ç e r . B u n d a n h a y a t s e llü le r in su y u iç in d e b a ş la r,
o r a d a d e v a m e d e r v e o r a d a s ö n e r. B u h a ld e su m e ta b o lis m a s ı, h a y a t v e ­
tir e s in in iz a h ım d e ğ ils e de, bu h â d is e n in c e r e y a n e t t i ğ i a la n ı a n la tm a s ı
v e b u y o ld a d ü ş ü n c e le rin , a z d a o lsa , a y d ın la n m a s ı g ö r ü ş ü n d e h u su sî
b ir e h e m m iy e t ik t is a b e d e r.

O ü n lU k k e s ik s iz su z a y ia t ı, o r g a n iz m a y a bu nu n ö n le n m e s in i is t e ­
t i r k i, bu d u y g u y a s u s u zlu k d e n ir. S u s u zlu k b a ş la n g ıc ın d a t a t lı b ir
is t e k t ir , v e g id e r ilm e s i d e ç o k h o ş lu k v e r e n b ir d u y u ş tu r . iç ile n sıı
ile g iJ c ıK c n Ou is te k tıe m e n h e m e n o r g a n iz m a n ın Dutun s e llü lle r in i
d o y u r a n , o n la r a en b ü y ü k z e v k v e a y n i z a m a n d a t a z e lik v e r e n b ir
ş e y d ir .
İ lk d o ğ u ş u t a t l ı o la n bu is te k d o y u r u lm a z s a , h a lin i d e ğ iş t ir ir ,
b ü tü n y e m e k y o lu m ü k ö z ü b o y u n c a y e r le ş e n a c ı d u y g u la r a , v e ile r le ­
m iş h a lin d e d e p a t o lo jik b o z u k lu k la r a s e b e p o lu r.
S u s u z lu ğ a a ç lık t a n d a h a ç o k d a y a n ılm a z . A ç k a lm ış la r su b u lu r ­
la r s a b ir m ü d d e t d a h a y a ş a r la r . U z u n o r u ç t u ta n la r d a a ç lık a c ıla r ı
b ir k a ç g ü n iç in d e d in m e ğ e b a ş la d ığ ı h a ld e s u s u zlu ğ u n v e r d iğ i a ğ ız v e
g ır t la ğ ın k u ru m a s ın ın m e ş a k k a t le r i g ü n g e ç t ik ç e a r t a r . K u m ç ö lle r i­
n in s o n s u z y o l s u z l u k l a r ı iç in d e s u s u z k a lm ış la r ın , bu a c ıla r ı g id e r m e k
iç in a ğ z la r ın ı ç a tla m ış ç a m u r b ir ik in t ile r in e s ü r d ü k le r i, h a t t â i d r a r la ­
rım bile iç t ik le r in in h ik â y e le r i m a lû m d u r. D e n e m e le r in d e belirttiği
gibi, organizma için su ihtiyacı yemek ihtiyacından üstündür. A ç bı­
rakılan hayvanlardan su verilenlerin hayatı daha uzayor. Susuzluk
organizmanın dokusunda, ve sulu kısımlarında ehemmiyetli değişik­
likler yapar. Bu hâdiselerde bilgisi olan Collège de France hocaların­
dan Andre M ayer’in tecrübelerine göre seromun Congélation’un un
- 15 -

iniş haddinde bir artma vardır. Kanın au tcnöründe azalma ve yu var­


laklarında değişiklik olduğu gibi osmotik tansiyon da artm ıştır. K an ­
da kolesterin artmasile beraber oldukça yüksek bir azotemi de görü ­
lür. Uzun müddet susuz kalmış hayvanların damarları, bilhassa ka­
raciğer ve akciğer de genişler. Susuzluk sebebi olan fizyo lo jik veya
patolojik faktörüne uygun bir şiddette görülür. Fizyolojik susuzluk ha­
raretle, iklimin kuraklığı ile, adali ekzersizlerle organizmanın su za-
yiatnın artmasından olur. Yem eklerde hazma yarayan su isteği, bil­
hassa tuzlu ve şekerli gıdaların alınmasından artar. Uzun konuşma­
ların açık ağızla nefes almalardan ileri gelen susuzluk ağız ve boğaz
müközünün kurumasile iştiraktedir. Heyecanların, korkuların verdiği
bir yudum su isteği bu kadro içinde kalır.
P atolojik hallerin susuzluğu ise daha şiddetlice görülür. Dizanteri
gibi barsakların suyunu boşaltan benzeri hastalıkların peşi sıra ağır
bir susuzluk görülür.
Ş e k e r h a s t a lık la r ın d a s u s u z lu k , h a s t a lığ ı b e lir t e n e le m a n la r a r a ­
s ın d a b u lu n u r. Ş e k e r s iz d iy a b e t t e , s u s u z lu k h iç d a y a n ılm a z b i r h a ld e ­
d ir . H a s t a l a r b i r t e v i y e su iç e r , u y u r k e n b ile k a lk a r , su iç e r , v e no
s u y u b u lu r s a , is t e r s e d e r e s u y u o ls u n iç e r . B a z ı a s a b i h a lle r d e d e s u ­
s u z lu k t a d ip s o m a n ie , p o to m a n ie , a d ip s ie g ib i d e ğ iş ik lik le r g ö r ü lü r .
B u n la r ın h e p s i d e a ğ ı r b o z u k lu k la r d ır .
S u s u z lu ğ u n m ih a n ik iy e t in in a n la t ılm a s ın d a m u h t e lif f i k i r l e r ile r i
s ü r ü lm ü ş tü r . B a z ıla r ın k a n ın d c ğ i ş i k l i ğ i l e b e r a b e r , g e n e l a h v a lin iş ­
le m e s in in b o z u lm a s ın d a n , b a z ıla r ı d a g ı r t l a ğ ı n k u r u m a s ile m e v z iî b ir
d u y u ş ta n ile r i g e ld iğ in i b ild ir m iş le r d ir . O r g a n iz m a n ın g e n e l b a s k ıs ı
a lt ın d a g ö r e n l e r k e n d ile r in e d e s t e k o la r a k bu y o ld a y a p ılm ış t e c r ü b e ­
le r i b e l i r t i r l e r : G ü n e ş a lt ın d a k o ş t u r u la n k ö p e k le r in s u s u z lu ğ u , v e n a -
l a n iç in e b ir m i k t a r su ş ır ın g a s ile t a m a m e n g i d e r ilir . “ Sudan k o r k ­
m a ,, H a s t a lığ ın d a , H a s ta la r ın d e r is i a lt ın a su ş ır ın g a s ile d e s u s u z lu k ­
l a r ı t e s k in o lu n u r . C la u d e B e r n a r d 'in d a s u s u z lu ğ u n g e n e l b ir is t e k ­
te n ile r i g e ld iğ in i g ö s t e r e n b ir d e n e m e s i v a r d ı r : B ir b e y g ir in o eso-
p lıa g ie b o y n u n u n a ş a ğ ı k ıs m ın d a i k i y e b ö lü n ü r d e, iç t i ğ i su b a r s a k la -
ıın d a n im t is a s e d e m e z b ir h a le g e t ir ilir s e , h a y v a n ın y o r u lu n c a y a k a d a r
su iç m e s in e r a ğ m e n s u s u z lu ğ u n u g id e r e m e z . A y n i h a l m id e s in d e f is -
tü l o la n h a y v a n la r d a d a g ö r ü lü r .
B u n la r a k a r ş ı h a k ik a t e n d a h a ilk b a k ış t a s u s u z lu ğ u n g ır tla k ta
y e r a la n b ir d u y u ş ta n ile r i g e ld iğ in i b ild ir e n t e c r ü e le r d e v a r d ı r : Şe­
k e r li d iy a b e t t e a ğ ı z ta b a n ın ın k o k a in le tım e s in d e n s u s u z lu ğ u n a n i o l a ­
r a k k a y b o lu ş u , v e g ı r t l a ğ ı k o k a in le n m iş v e b ir k a ç g ü n d e n b e r i d e su lu
ş e y le r v e r ilm e m iş h a y v a n la r d a su iç m e k is t e k s iz liğ i, s u s u z lu ğ u n m a ­
h a l l î b ir h a s s a s iy e t t e n ile r i g e l d i ğ i f i k r i n i k u v v e t l e ş t i r i r . Ş ark ı s ö y ­
lemek, çok fazla konuşmak, ağız v e gırtlak müközünün kurumasına
ve netice olarak susuzluğa sebep olabilir.
Bu kuraklık tükrük ifrazının kifayetsizliğinden ileri gelir. O rga­
nizmanın genel bir su isteği karşısında tükrük bezlerinin ifrazı normal
m iktar ve kaliteden azdır, ağız ve boğaz tabanını istenilen yaşlıkta tuta-
- 16 -

mâz, bu görüşten tükrük bezlerinin bu tarz faaliyetlerinin azalması


vücudün su isteğinin hassas bir endikatörü halini alıyor dem ektin
Şimdi başka bir madde, pilokarpin de tükrüğün ağıza akmasını
istümüle ederek susuzluğu teskin eder, bu da yukarıdaki düşüncelere
a y n bir destek olur.
Susuzluğun mihanikiyetinin fizyo lo jik izahında Andre M ayer’in
araştırmalarının büyük ölçüde yardım ı dokunmuştur. H ariçte h azır­
lanmış solüsyonlarda ierai hükm eden fizik kanunlarda geçenlerin,
organizma solüsyonlarının da, sellülerin yapısında ve maddelerin eri­
mesindeki rolü, ayni tesir altındadır. Bu hale göre, organizm a sellü-
lerinin osmotik tansiyon değişikliği susuzluğu mucip olduğu anlaşıl­
maktadır. Susuzluk iç vasattaki tansiyon osmotiğin artmasına bağlıdır.
Susuzlukta beyin merkezlerinin de baskısı görülür. Tuber lezi-
yonlarında görülen polydepsie’yi g ö z ö n ü n e a l a r a k s u s u z lu ğ u n b u h i­
zada bulunan hususî bir merkezin tesiri altında olduğu bildirilmişse
de Andre M ayer, bu bulbbaire merkezin su içmek ihtiyacı ile bağlılığı
olmakla beraber, bu ihtiyacın asabî bir y e r alma olmadığını, buranın
kanın osmatik tazyikini ayarlayan bir yer olduğunu ileri sürmüştür.
A y rıc a bazı asabî şahıslarda, nevropatlarda, şiddetli susuzluğun
beyin merkezlerinin tesiri altında bulunabileceğinin mümkün olduğunu
da düşündürürse de fak at bu şekil susuzluğun anlatılması güçtür.
Burada susuzluk pisişik yahut organik m idir? Şahıs ruhî halin
tesiri altında mı su ister ve içer? Yahu t ruhî halin kan üzerindeki
tesirile, tali olarak, bir su içmek ihtiyacı mı husule gelir?
1915 de Paris Tıb Fakültesinin iki meşhur hocası Jean Camus
ve Gustave Rousey beyinde Tuber Ciııerum hizasında, su m etaboliz­
masını ayarlayan bir merkezin bulunduğunu bildirdiler. Buranın lez-
yonu polydepsie ile beraber oldukça yüksek bir derecede çok işemeyi
ve hakikî şekersiz bir diyabeti mucip olur-
Susuzluk mihanikiyetinin izahında, ya her hangi bir surette fa z ­
la su zayiatından, veya ağzın kurumasından veyahut da beyindeki
tubeı merkezin bir â feti gibi anormal bir halden, pisişik bir se­
bepten İleri g e l d i ğ i s ö jd e n o b ilir .

Kanın suyu ne içilen bardak bardak sularla, ve ne de şişe şişe


içkilerle artar. İnsan organizmasının takriben 5 litre kan mevcudunun
3 litrelik sulu kısmı daima ayni kalır. Bu sabit kalış nasıl mümkün
oluyor? ' wv-ı
İçilen sular, bir dereciğin yağm ur sularile birden taşması gibi,
organizmanın kanma katılarak onu kabartamaz. Hariçten her nevi
su gelişi organizm aya dağılmadan evvel alış ve veriş kapasiteleri fe v ­
kalâde iyi hesaplanmış, bir barajda toplanır'; buradan organizmanın
rezervuarlarına emilir. Organizmanın su isteğini önlemek üzere,
damar şebekesile dağılarak sellülerin istihlâkine verilir. Bu vaziyet
tıpkı bir şehir suyunun barajı, hazneleri, su yollarile beraber su top
lama ve dağıtm a şebekesine benzer. Organizmanın hu çok ince su te
sisatı şöyle şematize edilebilir:
— 17 —

Mideye alınan ve barsaklara geçen su akıntısı bu hizada, bir g a ­


leri filtl’an gibi, organizmaya alınmağa başlar. Karsakların bu hizada
emdiği su karaciğer tarafından toplanır.
Bu vaziyet karaciğerin anatomisini düşünmekle daha iyi anlaşıl­
mış olur.
K a r a c i ğ e r k a r ın b o ş lu ğ u n d a k i, m id e n in , b a r s a k k itle s in in , p a n k r e ­
asın , d a la ğ ın , v e n a la r ım n k a n ın ı v e n a p o r t a a d ın d a k i b ir d a m a r la t o p ­
la r. a lır . B u v a z iy e t t e v e n a la ı- k a r a c iğ e r su b a r a jın ı b e s le y e n d e r e c ik ­
le r e b e n z e r. B u n la r ın g e t i r d i ğ i su, ş e h ir iç ş e b e k e s in e g e ç m e d e n e v ­
v e l, k a r a c iğ e r i d o ld u r m a ğ a b a ş la r ; bu s u r e tle e v v e lâ bu b a r a j su
ile d o la r v e ş iş e r ; bu iş d e v e n a p o r t a k ö k le r i iç in d e h â k im ta z y ik in
a k s i b ir u y g u n lu k la g e ç e r . K a n b a s k ıs ı, d o la ş ım ı b ir h u s u s iy e t g ö s ­
te r e n b u s is te m iç in d e y ü k s e lin c e f i z y o l o j i k b ir t a r z d a y e m e k le r d e
g ö r ü ld ü ğ ü g ib i, su e m ilm e s i h a f i f b ir s u r e t t e a k s a r, b u n d a n b a r s a k
la r ın v e n a la r ı b o y u n d a k i k a n b a s k ıs ı a r t a r . T e k r a r h a z m o lu n m u ş su
d a k a r a c iğ e r in v e n a p o r t a s ın ı g e ç e r e k k a r a c iğ e r d e to p la n ıl'. (K a p ı
m a v i d a m a r ın d a t a z y ik 7 -t- m m S u s -h e p a tiq u e d e 7 — d ir, k i g ü ç ­
lü k le 0 ın ü stü n e ç ık a r . K a p ı m a v i d a m a r ile S u s -h e p a tiq u e at a sın d a
7 m / m lik t a z y i k f a r k ı v a r d ı r ) .
K a r a c i ğ e r e g ir e n v e n a p o r ta , v e k a r a c iğ e r in k ır m ız ı k a n d a m a r ı
bu o r g a n ın iç in d e m ü t e v a liy e ıı k o lla r a a y r ıla r a k in celil-. K a r a c iğ e r in
s e llü le r i, a r a lık la r ı a r a s ın d a in c e lip e r iy e n bu d a m a r la r , t e k r a r t e ­
ş e k k ü l e t m e ğ e , v e k a lın la ş m a y a , k a r a c iğ e r in a r a lık la r ı m a v i ü st d a
m a r la r ın ı t e ş k il e t m e ğ e b a ş la r ; b u n la r d a d a b ir le ş e r e k k a r a c iğ e r in m a ­
v i s ü t d a m a r ın ı y a p a r la r ki, bu d a k a n ı k a lb in a ş a ğ ı v e ııa s ı d a m a r ın a
a ta r .
O r g a n iz m a n ın k a r a c iğ e r b a r a jı d o ld u k ta n s o n r a su k a n a ç ık m a y ı
b a ş la y a c a k t ır . B a r a jın bu su v e r iş i, k a r a c iğ e r in m a v i ü s t d a m a r la ­
r ın d a n o lu r. B u n la r b a r a jın v a n a la r ı m e s a b e s in d e d ir . B u ıııu v i d a ­
m a r la r ın in c e a d e le l i f l e r i f a z l a b ü y ü m ü ş tü r. E t y iy e n le r d e n e b a ti
h a y a t ın ( v i e v e g e t a t i v e ) in ik i b ü y ü k s is te m d e h a r e k e t le r i a y a r la
n ır. S e m p a tik s is te m bu b a r a jı a ç a r , a k c iğ e r - m id e s in ir i is e k a p a r.
O t y iy e n h a y v a n la r d a bu a d a li t e s is a t h a t a lı o ld u ğ u n d a n b u n la rın i ç ­
t i ğ i su a k c iğ e r le r in d e e d e m y a p a r ; e t y iy e n le r is e bu â ı ız u la rd a n bu
s is te m le k o ru n m u ş tu r.
K a r a c i ğ e r d e s u t u t a n b u s i n ir s is t e m in d e n b a ş k a , taiosim ik te s ir ­
le r le d e ( h o r m o n a i ) b u o r g a n d a s u t u t u la b i l i r .
Karaciğerin vena portasına ait maniadan kurtulan hazmolunmuş
su, kan dolaşımına verilmek üzere kalb tarafından emilir; bu organın
baskısı ve kontrolü altında, laküner sisteme varır. E tler organizma ■
nın su depolarıdır. Bunlar şehir iç şebekelerindeki rezervuvarlara
benzerler. Orta ağırlıkta bir vücudun, takriben 25 kg. kısmını etler
teşkil ettiği düşünülürse, etlerin 25 litre, hattâ 30 litre suyu kendile­
rinde yayılan damar şebekesinin kanından çekip kolayca tutabilece
ği anlaşılır.
İçilen fazla miktarda suyun bir kısmı karaciğerde depo oluyor,

F. 2
— 18 —

kalb tarafından çekilerek kan dolaşımına veriliyo r ve kan suyunu


sabit tutabilmek için et rezervuvarlarm a em iliyor. Bu işlerin bir in­
tizam dairesinde akıp gitm esinde beyindeki sinir merkezlerinin ve
diğer bazı faktörlerin de mühim tesiri görülür.
Sinir m erkez cümlesi organizm aya giren ve kendini besleyen,
kanda dönüp dolaşan maddeleri bu vasat içinde çok hassas bir su­
rette muayyen bir hududda tutar-, ne eksiltir ne çoğaltır: Kireç, şe­
ker, protein vesair organik ve inorganik organizm aya giren bütün
maddelerin kanda muayyen bir derecesi vardır. Büyük natür kanun­
larının ayarladığı, ve birçok faktörlerin iştirakile bu seuile’lerin o r ­
ganizmada sabit kalmasında sinir sisteminin de çok büyük baskısı
olur. Bu sistem bir taraftan et rezervuarlarında su toplarken bir ta ­
raftan da kan yolları üzerinde organizm a deşelerini süzen ve bu y o l­
ları su ile yıkayan böbreklere tesir eder.
Organların durmadan çalışmaları, pompalarının baskısı altında
akan bu su cereyanı ile id rar kesesi dolar boşalır. K a ra ciğer bara­
jından kalbin em diği suyun miktarının artm asına göre bu iade daha
olgun biı- halde geçer; ayni zamanda şunu da katalım ki, evvelce de­
diğim gibi, alınan suyun biı- kısmı da, az v eya çok, akciğerlerden ve
doğrudan doğruya barsak m uhteviyatı bakiyelerde dışarı atılır.
Organizmada suyun dolaşma işinin esası kabataslak bu olmakla
beraber, hakikatte su metabolizması bu kadar basit bir surette
çözülecek bir düğüm değildir. Biraz daha işi okursak, hayatın diğer
vetireleri gibi, birçok n oktalan karanlıklar içinde boğulm akta ve bun-
lann anlatılması yolunda ileri sürülen ipotezler de, meseleleri aydınlat­
maktan çok uzak kalmaktadır.
Alışılm ış bir hareketle ağıza dökülen suyun böbreklerden süzü­
lüp dışarı atılıncaya kadar geçirdiği safhalar yukarıda dediğim gibi
basit b ir hâdise olm adığı gibi kanda bulunan suyun m iktarına da bağlı
değildir. Su imtisasına her organizm a ayrı ayrı cevap verm ekle be­
raber umumî olarak, çok içilen su, evvelâ eriyen maddelerle yüklü
olarak idrar debisini a r t t ı r ı r .
Suyun İmtisasında, organizmada dnl a ç m a c ın d a , d ıç a r ı a t ılm a s ın ­
da hüküm icra eden fak törler, birbirine g ir ift bir haldedir. Norm al
ve patolojik hallerde böyle birçok faktörlerin İşe karışması yüzünden
organizm a suyunu regülası da çok karışık bir mesele oluyor.
Bu işde andokrin faktörler, sinirlere ait faktörler, böbreğe ait
fak törler, organizm a dokusu fak törleri bir takım görüş ve deneme­
lere destek oluyorsa da, bütün bunları genel bir ipotezde birleştirm ek
ve bunların tesir derecelerini de bir sıraya koym ak mümkün olamaz.
Bu faktörlerden burada yetecek tarzda, parça parça bahseder­
ken, görülecektir ki su metabolizmasında bu faktörlerden hiçbirinin
diğerine rüchaniyeti, yahut birinin diğerini, tesiri altında bulundur­
duğu mânası çıkarılamaz. Meselâ burada (klorürlerin konsan­
tr a s y o n c a ), yahut (kanın albüminlerinin osmotik baskısile) ve yahut
(tiroitlerin tesirile) diürezin arttığından bahsedilirse, bu, bunlardan
- 19 -

birinin diğerlerini de emir ve tesiri altında bulunduruyor demek de­


ğildir.
Bununla beraber organizma suyunun regülasında müessir faktörler
arasında andokrin glandlan, işe esaslı bir surette müdahale eder,
baskıları büyüktür. Evelbeevel şunu söyliyelim ki, yalnız glandların
bu yolda tesirlerinde hepsi için aynı derecede geniş izahat verilemez.
H er gland için gerek su zerresini sellül içinde tutm a ve gerek onu sir-
küle etme tesirleri, böbreğin süzme işi üzerindeki faaliyetleri henüz
tamamile berraklaşmamıştır.
Andokrin guddelerinden bilhassa, pituitaire glandı bu işde rolü
hakkında uzun ve esaslı araştırmalar yapılmış, netice olarak, glan-
dın bu yoldaki müdahalesi hususunda birçok mühim şeyler öğrenil­
miştir.
Glandla civarının sinir sistemi Tuber - Cinerum’in su metabo­
lizmasında tesirini anlatmadan evvel kısaca denilebilir ki, bu beyin
kısmı hormonu su ifrazını azaltır. Fakat su metabolizmasında rolü
pek mühim olan bu hormon da istediğini yapm ağa yalnız bı­
rakılmış değildir. Buna karşılık, ince barsak tarafından ifraz olunan
ve son senelere kadar adlandırılmamış bulunan, diğer bir hormonsa
su ifrazını arttırır.
Organizmanın suyunun regülasında büyük bir tesiri olduğu an­
laşılan pituitaire glanddan başka andokrin glandlarından tiroitler,
pankreas, böbrek üstü glandlan, dalak, timüs sayılmaktadır. Bu ba-
hisde henüz tesirleri hakkında nazarı dikkati celbedecek lâflar edil­
memiş olmasına rağmen, cinsiyet guddelerinin de, aynı sırada mühim
yerler aldığı muhakkaktır.
Pituitaire glandla beraber bunun bitişiğindeki beyin kısmına ait
bir merkez, tüber-cinerum’un su metabolizmasında tesiri andokrin
glandlan arasında ilk ve mühim olarak işaret edilir.
Esasen pituitaire glandın vazifelerinin mütalâasını infundibulo -
tubérienne nahiye namı verilen, nucléaire merkezleri ihtiva eden bey­
nin üçüncü karnının, zemininin sincabi cevherinden ayırmak mümkün
değildir.
Su metabolizmasında da Hipofizin işi, beynin bu kısmının tesiri
ile, beraber görülecektir.
Şekersiz diyabet diye eskidenberi bilinen ve klinikte, meselâ gün­
de litrelerle, konsantrasyonu az idrar çıkarmakla görünen, bir
sendrom vardır. Çok işemekle beraber, çok fazla da su içilir. Hasta
böylece yaşar, ölenlerin otopsisi, pituitaire glandın veya civarındaki
beyin kısmının bozulduğunu gösterdiğinden, şekersiz diyabette
glandın, veyahut beyine ait merkezin rolü olduğu düşünülmüş ve me­
selenin anlatılması yolunda glanda, ve beynin bu kısmına ait olmak
üzere, iki ipotez ileri sürülmüştür. Hakikaten her iki ipotezi de des­
tekleyecek şeyler vardır.
E vvelâ tecrübe sahasından; şekersiz diyabetin pituitaire gland-
- 20 —

dan menşeini aldığı lehinde iki delil görülür. H ipofizin çıkarılması, tü-
berienne b ir leziyon yapılmadan çok fazla su içmeğe ve fazla işemeye
sebep olur. Y alnız bu hakikî şekersiz diyabetin aksine olarak geçici­
dir. Çok işeme bir müddet sonra normal bir hal alır. H ipofiz ekstrele-
rinin deri altına şınngasile, yahut glandın arka diliminin toz halinde,
enfiye gibi, çekilmesile şekersiz diyabetin tedavisinde, hakikî bir tesir
elde edilir-.
Bundan da H ipofizin antidiüretik, yahut oligurique bir madde yap­
tığı anlaşılır.
Hipofizin oligurique maddesinin tesir tarzında kan tuzu söyünün
bozulmasından, ileri gelir de derler; bundan ötürü, hakikaten fa z ­
la tuz işenirken su m iktarı da artıyor. Böyle olmakla beraber bu oli-
gurique hormonun tabiyeti henüz iyice anlaşılamamıştır.
Şekersiz diyabetin beyine ait kısma, tuberienne olduğuna gelin ­
ce: Beyinde tuberienne bir zedelenme çok işeme husule getirir.
Camus ve Roussy’nin 1913 - 1914 deki çalışmalarında, infundi-
bulo - tuberienne buçağın zedelenmelerinde hayvanların daima fazla
miktarda idrar çıkardıkları görülüyordu. Bu araştırmalardan sonra ya­
pılan anatomi patolojik çalışmalarda, şekersiz diyabette, encepha-
litique natürde infundibulo - tuberienne asabi leziyonlar sebep olabi­
leceğini göstermiştir.
Tam yapılan H ipofis çıkarılmasının beynin tuber kısmı üzerinde
tesiri görüldüğü gibi bir tuberienne lezyonda, pituitaire gland üzerin •
de müessir olur. Pituitaire gland interstielle yolla asabi dilimin, tige
kısmını ve tubercul cendre’nin dokuları içinde teşekkül eden mahsul­
lerin bir kısmını ifra ğ eder ve bir taraftan da g la n d ın k e n d i dokusu
için ifra zı tenbih edici bir kıym et gösteren, hypotalmus’un bir kıs­
mını yapan tubercule cendre’in içinde bulunan, vegeta tife m erkezler­
den hypotalmo - pituitaire bir huzme alır. Norm al halde oligurique
madde umumî kan yolu ile yalnız muhitten değil, m uhtelif tuberienne
m erkezler üzerine neurocrinie yahut hemo-neurocrinie tesirle bunları
frene eder. Bu suretle H ip ofizer ifrazın regülatör mekanizmalarının
bir hormoııo-nero-hormonal mihanikiyeti karşısında bulunulur ki, bu­
rada oligurique maddenin fazlası otomatikman bu maddenin eksito
sekretuvar merkezlerinin iş görmesini önler. Tam am ile ipotalmik
y e r almış z e d e le n m e le r daima çok işemeyi, systeme SUpra optlCO - hy-
pophysaire de a tro fiy i mucip olur.
Yok eğer zedelenmesi tek ta raflı ise çok işeme görülm ediği gibi
hypothalmus’ün diğer kısımlarında dejenerasansda görülmez. Şeker­
siz diyabetin hormonal menşe olduğu ipotezinin dayandığı bu deneme­
ler, oligurique maddenin ifrazatının eksikliğini, kâh glandüler doku­
nun iptidai bir bozulmasından, kâh da bu glandüler dokunun ifrazını
normalman tenbih eden inervasiyonunun harabiyetinden ileri geliyor.
Görülüyor ki şekersiz diyabetin sebebini, hormonal ve asabi fa k tö r­
lerin iştirakile anlatmak kabil oluyor. Norm al ve patolojik hallerde
suyun ayarlanması işine karışan organlar Hipofiz-tuber bir birlik
— 21 -

teşkil eder. Bunlardan yalnız birisile meselenin anlatılması kabil ola­


maz; karşı karşıya kalmış gibi görünen glandüler ve sinire ait ipo-
tezler, bu suretle son senelerin araştırmalarile her ikisinin de birbi­
rini tamamlamakta olduğunun anlaşılmasile hal edilmiş, suyun nor­
mal ve patolojik hallerde regülasmda Hipofiz-tuber sisteminin hormo­
nal ve asabi faktörlerin, bir çarkın dişleri gibi, yekdiğeriııden ayrıl­
madığı neticesine varılmıştır.
Su metabolizmasında guddevî ve asabı faktörlerin rolünü R- Col-
lin şöyle şematize ediyor:
Bu işte müessir bir influx seıısitife, evvelâ centres végétatifs
diencéphaliques’e gelir. Bu merkezden bir taraftan pituitaire glanda,
diğer taraftan centres végétatifs bilbo - médullaires’e gider. Pitui­
taire glanda giden tesir lıe m o c r in ie tesirile iç v a s a t a geçer, ve iç va­
sattan arc hormono-neural ile bir taraftan centres végétatifs diencé-
phaliques, diğer taraftan yine ayni arc hormono-neural ile ganglion
sympathique cervical supérieure ve buradan gland pituitaire, ve bu
glanddan neurocrinie, hémoneurocrinie, hydroncéphalocrinie tesirle
centres végétatifs diencephaliques üzerine müessir olur; yani sensitif
seyyale beyin merkezi üzerinden asabi - guddevi yolla İç vasata, ora­
dan guddevi asabi yollarla tekrar beyin merkezine geliyor. Centres
végétatifs diencephaliques, gelen tesir centres végétatifs bulbo-mé-
dulaire geçer. Buradan fibre preganglionnaire le ganglion sym pa-
tique, buradan fibre post ganglionnaire ile surrénal ve böbreğe gelir.
Su metabolizmasında diğer andokrin guddelerinin önemli rolleri
vardır, bu tesirler işemeyi ya bollaştırır yahut köstekleyebilir.
Tiroitlerin su metabolizmasında tesiri tamamile aydınlanmamış
olmasına rağmen bu glandların yetmezliği vakalarında, organizmadan
dışarı atılan su miktarı azalıyor. Su organizma dokusu içinde kalı­
yor. T iroit glandları çıkarılmış koyunlarda normal koyunlara naza­
ran, organizm dokusu daha fazla su ile dolduğu görülüyor. Glandın
bir yetmezsizliği sendromuna karşı bu organ ekstrelerinin verilmesi
diiirezi arttırır; tiroit ekstreleri hakikî bir diiiretik gibi tesir icra
eder, Laküner s is t e m iç in d e sııyuıı dağılmasında da müessir olurlar.
Tiroitlerin ifrazı dokuların taşıdığı suyu mobilize eder ve kolloitlerin
idrofilisi azalır. Glandın fazla çalışması, ipertiroidizm, fazla bir di-
urezi mucip olur ki, böbreğe bağlı olmaktan ziyade hydrophilie tissu-
laire’in azalmasına aittir. Dysthiröidien vakalarında ise, işeme azalır,
ve gland ekstrelerinin yenmesile işeme de artar. Bu gibi hallerde
raporu, karaciğeri hasta olanlarda olduğu gibi bozulmuş, ters
olmuştur.
Parathyroide’leri çıkarılmış hayvanlarda ve parathyroide gland-
larının yetmezsizliklerinde işeme azalır, idrarın guanidine’in varlığı
ile beraber, toksisitesi de yükselmiştir. Hayvanlarda bu glandcıkların
çıkarılmasından idrarın miktarile beraber dansisitesi de azalıyor.
Böbrek üstü glandlarmın, surrenallerin, çıkarılması tecrübe hay­
vanlarında, su metabolizmasında derin bozukluklar ve noksanlıklar
- 22 -

yaratır. Bu hayvanlar fazla su alırlarsa ölürler (su ile entoksiktası-


y o n ). Sudan ileri gelen bu nevi zehirlenm eleri böbrek üstü glandla-
nnın kotrikal hormonu, veya tuzlarının şırıngası ile önlemek kabildir.
Böbrek üstü glandlarımn médullaire kısmının tanınmış cevheri­
nin, adrenalinin, su metabolizmasında tesiri ise; iki safhada tezahür
eder: evvelâ Vaso-construction’la idrarda bir azalma, sonra da böb­
rek ipitelyomunun asinusunun istimülasiyonu ile bir artm a görülür.
Pankreas glandının hayvanlarda deneme olarak çıkarılması ile,
insanda da glandın k âfi m iktarda kana insüliıı vermemesi arizasından,
husule gelen şeker hastalığının genel metabolizma bozuklukları ara­
sında su metabolizması da büyük değişikliklere uğrar. Şeker, işemek­
le beraber çok su içmek, çok yemek ve saire gibi klâsik baş âraz-
lar arasında çok işemekde bulunur.
Y e te r m iktarda yapılan insülin şırıngalarından sonra silinen di­
yabetin belli başlı arazları arasında çok idrar işemenin de zail olması
pankreasın su metabolizmasmdaki büyük rolünü gösterir. Bundan
başka insülin kürleri esnasında, bazan müşahede edilen tahammülsüz­
lük vakalarında, derecesi az veya şiddetli, ürtiker tablolarında görü­
len, bacaklarda sathi veya derin edemler, pankreas hormonunun bu
yoldaki tesirini ayrıca belirtir.
Dalağın su metabolizmasındaki rolünden bahsedenler, dalağı çı­
karılmış hayvanlarda yemeklerden sonra hemen, bazen de biraz geç
olan, diürezi bu organın yokluğundan ileri gelen ince barsaklar hiza­
sındaki ani bir su imtisasına atfederler.
Plurifonctionnelle b ir çalışmaya sahip bulunan karaciğerin
diürezdeki kapital rolünden yukarda bahsettik ; bundan başka kara­
ciğer ureopoitique rolü ile de su metabolizmasında müessirdir. Y a p ­
tığı üresi vasıtasile böbrekle iş birliği eder.
Ürenin belli başlı yapı ocağı karaciğerdir; üre de fizyo lo jik
hakikî bir diüretikdir.
D iğer organlar da başka başka m ihanikiyetlerle diüretik bir te­
sir icra ederler.
A k ciğerlerde karaciğerde olmayan diüretik bir hormon söylen­
m iştir. A y rıca böbreklerin de bizzat kendi işlemelerini kamçılayan
bir cevher ifr a ğ ettiği de mümkün görülmektedir.
Su işinin regülasmda sinirlere ait fa k tö rler de işe karışır. Xuncu
çiftin tenbihi böbrek ifrazını azaltır, bazı hormonlarda kolin, hista­
mine gibi akciğer - mide sinirini tenbih ederek aynı tarzda tesir y a ­
parlar.
Organizma suyunun regülasmda böbreklere ait faktörlerde, e v ­
velâ böbreği basit bir filtre gibi görmemelidir, idrarın suyu böbre­
ğin glom erülleri vasıtasile kandan çıkar, burada bir ültrafiltrasiyon
olur; yani glom erulaire capillaire’in aralıklarından su ve erimiş sert
cevherler idrara geçerken, albümin gibi büyük m oloküller kanda
kalır. Bundan idrarla ifr a ğ olunan su miktarı, glom erulaire ül-
tra filtrasiyon a bağlıdır.
- 23 -

Kapilerin içinden geçen su miktarı yekdiğerine aksi cihetten te­


sir icra eden biri albüminlerin osmotik tazyiki, diğeri de kanın hyd­
rostatique tazyiki olan iki faktörün işidir.
Albüminlerin osmotik tazyiki diye, albüminlerin bununla plazma­
nın suyunu cezb ettikleri enerjiye, kanın hydrostatique tazyiki de
kapiler içinde hükmeden mihaniki tazyike derler.
Osmotik tazyike karşı idro3tatik tazyik kuvvetli iac, fazla suyun
kapiler mesafeden süzülmesi de artar. Bu prensibe göre organizma­
da su ifrağında husule gelen birçok değişikliklerin izahı çok kolayla­
şır. Meselâ kardiyaklarda görülen az işemede böbrek içi dolaşımı
ağırlaşmış kapilerin kanı albüminlerden zenginleşmiştir ve konsan-
trayonlarından, bunların osmotik tazyiki artmıştır. Netice ola­
rak kapiler aralıkları suyun geçişi ağırlaşmıştır. Bu vakanın aksi
olarak, meselâ bir ipertonik solüsiyon mavi damarların içine şırınga
olunursa kanın albüminlerinin osmotik tazyiki azalır ve netice olarak
çok İşenir.
Böbrekten su ifrazı meselesinde daha başka faktörlerin de bas­
kısı olur. Böbreğin verdiği su debisi üzerinde ; böbreğin teşkil ettiği
mayiin, böbrek dolaşımının, idrarı teşkil ve terkip) eden maddelerin,
sinirlerin tesiri vardır.
Böbreğe verilen mayiin miktar değişikliğinden bir şey elde edile­
mez. Böbrek sellüleri ile plazma arasında süratli bir mübadele hu­
sule gelir. Böbreğe süzülmüş su verilmesinden, venalara ve cilt al­
tına süzülmüş su şırıngasında da, büyük bir tezayüt kaydedilemez.
Fakat su içilmesinden 20 - 30 dakika sonra idrar hacminde bir fa z­
lalık görülür, bu hal bir iki saatte maksimasına varır, sonra yavaş
yavaş iner.
Böbreklerden idrar ifrazı hormonlara ait ve mihaniki faktörle­
rin tesiri altındadır. Sinir baskısı, böbreğin organizmanın başka bir
m a h a ll i n e n a k li ile k a l dır-ılır-a a da, bö bre k y in e yeni b u lu n d u ğ u ye rd e
işine devam eder.
İfra z işinde daha fazla faktörler de müessir olur. Büyük hay­
vanlar akciğerlerinde vukubulan gazleıin eşanjı organizma dokula­
rında husule gelen direkt ve endirekt oksidasiyona bağlıdır. Nefes
alma hareketleri kanın taşıdığı asit karbonik miktarı ile ayarlanmış­
tır-. H o c a n ı G le y ( ’ ) iıı P a i ’a h o ım o ıı d iy e a y ı r d ı ğ ı bu b a k iy e b ir hor-

(* ) E. G le y s o n a s rın y e tiş tir d iğ i cn s e ç k in b io lo ji tis ta tla r ın d a n d ır . 1859


de E p ln a l'd e d o ğ m u ş tu r. K a lp , d a m a r la r , a d a le , m ik r o p to k s in le r i, iç if r a z
g la n d ia r ı ü z e r in d e k e ş ifle r i k lâ s ik b il g i l e r a r a s ın a g ir m iş t ir . E s e r le r i arasında
" E s s a is de P h ilo s o p h ie , d ’H i s t o i r et de B iologie” , " E t u d e s de Psychologie, P h y s i­
ologique et Patologique” fizy o lo ji tretleri, sécrétion interne üzerine müteaddit
telifleri ve lâboratuvannda çalışanlarla yaptığı mesaiyi gösteren büyük ciltler
dolduran yazılan vardır. Fransız Académie de Médicine’de, Société de Biologie'de,
diğer ilim cemiyetlerinde yüksek m evkiler almıştır. Collège de France’da profe­
sördü. 1930 d a vefat etmiştir.
— 24 —

mon gibi tesir ederek bülber merkezi işe kor, ve bu suretle hormonal
bir prosesüs sinire ait bir mihanikiyete iş gördürür.
Vücut harareti de çok ehemmiyetli, ve lüzumlu bir elemandır.
Dış muhitin hararetinin üstünde organizma hararet derecesini tut­
mağa yarar.
E ğer adali çalışma fazla olursa çok miktarda şeker harab olur,
ve bundan husule gelen hararet normali aşar, bu esnada asit karbo­
nik işe karışır, su ter bezlerinden, akciğerlerden çıkar ve bir m iktar ka­
lori absorbe eder, bir evaporasion husule gelir; asit karbonik bülber
merkezleri tenbih ederek nefes alma hareketlerinde bir çabukluk hu
şule getirir. Bu suretle bir su evaporasionu temin ederek akciğerin
incecik kan damarlarından aynı kanı büyük bir miktarda taze hava
ile temasta bırakır ve böylece ifrazatın fizik mahsulü ile hararet iki
kim yevî madde, su ve asit karbonik, arasında dikkate şayan vazife-
vî bir uygunluk kurulmuş olur.
Hakikaten asit karbonik mühim bir faktördür. H ydrophili’yi
arttırır. A sit karbonik akciğerler vasıtasilc dışarı atıldığı gibi kırm ı­
zı kan damarı taşıdığı suyu bırakmağa mavi kan damarından daha
çok elverişlidir. Bundan dolayı asfeksi vakalarında diüzcr azalır'
Dokuların hydrophili’sini yalnız başına proteik maddeler izah
edemezler. Büyük hayvanlarda madde değiş tokuşu Capillaire san-
guins’le système Lacunaire arasında cereyan eder.
Bazı maddeler mambran kapilerin permabilitesi üzerine tesir
eder, meselâ sodyum tuzları bunu arttırır. Kalsiyum tuzları ise azal­
tır. Kalsiyum idrik metabolizmanın regülasında önemli bir rol oynar;
içine gligoııat dü kalsiyum ilâve edilmiş normal tuz solüsıyonunun da­
mara şırıngası kan suyunun dokulara doğru geçişini yavaşlatır. O r­
ganizmada fazla suyun retansiyonunda iyonize kalsiyumu azaltması
da büyük bir tesir icra eder.
Benzeri değişiklikler sellUllerin plâzmasının divarları içinde de
husule gelebilir, muhtelif mübadeleleri izah ederler. Burada da
bazı maddelerin işe karıştığı görülür.
Organizmanın su ve yağı arasında çok mühim bir münasebet
mevcuttur, buna kollestrol maddesi vasıta olur, bu iştirakle selliıllerin
sudan tenörü ayarlanmış olur. Suyun girişi sellül içinde ve sellül dı­
şındaki mayilerin arasındaki bir konsantrasyon ayrılığına bağlı değil­
dir, bu inbibion’un derecesile münasebettedir. Kolestrolün azalması
suyun çıkmasını tahrik, artması da suyun girmesini kolaylaştırır.
Déshydratation kolloitlerin, daha doğrusu, micelle’lerin desimbibi-
tion’ u olup, bunlar görülebilir bir hale gelir, micellaire hareketlerin
zayıflam ası flokülasyona temayül ve oksidasyonun da bir tenakusile
neticelenir. Suyun mütemadiyen azalması ve oksidasyonun za yıfla ­
masının ilerlemesile hayat ta söner.
Su metabolizmasında yaşla husule gelen değişiklikler ihtiyarlık
davasının anlatılması sahifalarında yer alabilir. Sellüllerin ih tiyarla­
- 25 -

ması istolojik bozukluklarla izah olunur. O rganizm ada yaşla m üte­


m adiyen sinsi bir tarzda sürüp giden bu d eğişiklikler onu nihayet ta­
m a m e n ih tiyarlık devrine sokuyor. A r tık bu devirde, d iğer madde­
le r in m e t a b o l i z m a l a r ı n d a o ld u ğ u g i b i k a ls iy u m m etabolizm asında da
büyük d e ğ iş ik lik le r y e r a lm ış tır ; o r g a n i z m a d a k a ls iy u m t a v a z z u u
â d e t a b i r t e r e s s ü p h a lin i a lır . A d r e n a l i n i n d a m a r iç in e v e r i l m e s i a t e -
r o m u m u c ip o lu r . F a k a t b u i h t i y a r l ı k t a k i k i r e ç l e n m e y i a n la t m a k t a n
u z a k t ır . i h t i y a r l ı k o r g a n i z m a d o lg u n lu k la r ın ın y a v a ş y a v a ş b o ş a lm a ­
s ı v e b u r a la r ın p ö r s ü m e s ile g ö r ü lü r . B u y ü r ü y ü ş te o r g a n iz m a d a su yu
a z a l t ı p k i r e c i i s t i f l i y e n bil- h a r e k e t v a r d ı r . O r g a n iz m a n ın e k s ile n bu
s u y u iç in d e k i m a d d e l e r m u a z z a m b i r t e c e z z i y e u ğ r a m ı ş k o l l o i d a l m i­
s e lle r i f i z i k î e k s i t a b i l i t e s i v e e l e k t r i k i y e t h a s s a la r ı ç o k y ü k s e lm iş b ir
s o lü s y o n d u r . B u m a d d e le r in k a lit e s in in b i o l o j i k v e ş im ik f a z l a l ı ğ ı ,
o r g a n iz m a ö lç ü s ü n d e fa y d a d a n z iy a d e m a za rra t g ö s te r ir . Bu
g ö r ü ş te n o r g a n iz m a s u y u n u n s e llü lle r in i s t e d i ğ i t a r z d a a s im ile o l ­
m u ş b i r h a ld e b u lu n m a s ı v e k o l l o i d a l s o lü s y o n u n m a d d e ten ö rü n ü n
n c ç o k v e n e d c a z o lm a m a k ü z e r e m u a y y e n b i r d e r e c e d e id a m e e t t i ­
r ilm iş o lm a s ı l â z ım d ır . O r g a n i z m a , d o ğ u ş la b a ş la y a n su s a r fiy a t ın ı
ç o k t e d r i c î b i r s u r e t t e â d e t a b e l i r s i z b i r t a r z d a , d ü s ü r c d ü ş ü r e , i n d ir ir .
B u h â d is e , h e r h a ld e h a y a t ı n u z a m a s ın d a k i f a k t ö r l e r d e n b ir in i t e ş k il
e d e r v e b u n d a n i h t i y a r l ı k d a v a s ın ın b ü tü n k a r ı ş ı k l ı ğ ı n ı şu b a s it ş i-
m ik f o r m ü l d e h u lâ s a e d e n le r o lm u ş t u : O r g a n i z m a d a s u y u n a z a lm a s ı,
suyun o r g a n iz m a h a r ic in e k a r ş ıla n m a z b ir s u re tte g it m e s i ne
k a d a r b u h r a n t e v l i t e d e r s e , o r g a n i z m a iç in d e t o p la n m a s ı d a , m a r a z ı
k a r ı ş ı k l ı k l a r ı m u c ip o lu r . O r g a n i z m a d o k u s u iç in d e s u y u n b u t u t u l­
ma ve h a r e k e ts iz k a lm a s ı h y d r o p h ilic tis s u la ir i d oğu ru r k i k li­
n ik t e bunun ta y in i iç in ik i t e s t ile r i s ü r m ü ş le r d ir . A ld o r ic h c t
M a e c la n , g a y e t in c e b i r iğ n e ile s e r o m f i z y o l o j i k t e n ik i U iz iy e m s a n t i ­
m e t r e k ü p ş ı r ı n g a e d e r e k i n t r a d e r m iq u e b i r ö d e m h a b b e s i y a p ı l ı r v e
b u ııu ıı k a y b o l m a m ü d d e t i ö lç ü lü r ( n o r m a l b ir s a a t ) ; b ir d e “ t e s t t r a n ­
s s u d a t io n ,, v a r d ı r . F r a n s ız d o k to r u F is s in g e r t a r a fın d a n t e k lif e d il­
m iş t ir . D a h a a z k u lla n ılır , v e a n c a k d o la ş ım ın m e v z i i ş a r t l a r ı ü z e r i ­
n e m a lû m a t v e r i r .
Y a ş la d a id r a r ç ık a r m a k t a ç o k d e ğ i ş i k l i k l e r o lu r . H a k ik a te n ,
b ö b r e k i f r a z ı n d a e h e m m i y e t l i , v e a y n ı z a m a n d a k a r ış ık b i r m e s e le d o
y a ş l a İ d r a r i f r a z ı n ı n d e r in d e ğ i ş i k l i k l e r e u ğ r a m a s ıd ır . O lg u n y u ş t a
k ilo b a ş ın a 24 s a a tte 3 7 ,9 u y e m e y e a it , v e 6,1 m e n ş e i d a h ili,
yani o r g a n iz m a d a hu su l b u la n , o lm a k ü z e r e , 44 s a n tim e tr e küp
su ç ık a n lu au t e m e n le r d e 24 a a a t t e k ilo b a ş ın a . 140 1 b e s le n m e d e n ,
v e 18 1 g ıd a ı m e t a b o liz m a d a n o lm a k ü zere, 158 s a n t i m e t r e k ü p
su d ış a r ı a ta r . O lg u n y a ş l a i h t i y a r l ı ğ ı n d i ü r e z l e ı i n d e y a k ı n l ı k o l a b i ­
l ir s e d e , iş e m e n in d a ğ ı l ı ş ı ç o k f a r k l ı d ı r . Olgun yaşta bir ş a h ıs vasati
olarak uyku saatlerinde 400 s a n t i m e t r e küp, uyanık iken 1100
fa z lu "r e500Ü P600ra r î tİy& rllkta İse' S e c e ^azı daha
a z la d ır , 500 - 600 s a n t im e t r e k ü p tü r. Gündüz ifr a z ı is e buna

m T , n ' H t atlere ait de* işiklik ler ise, olgun yaşta eok aşikâr,
ya rlık ta ise belirsizdir. Bilhassa öğle yem eklerinden sonra görü-
— 26 —

len çok işemeler bunlarda hiç görünmez. Yaşın ilerlemesile vücut a ğ ır­
lığının düşmesi, suyun azalmasile ve organizmanın demineralisationu
ile kolayca izah edilebilir. Bazı vak alar yağın toplanmasile konpan-
se olur, bu halde y a ğ fizyo lo jik faaliyetleri karıştıran, organizm ada
lüzumsuz bir kitle halini alır. Umumî bir görüşle denilebilir ki su ile
y a ğ arasında bir muvazene vardır, su dokuların ve organların çalışma­
ları ile iştirakte olduğundan yağın bulunuşu onların tenaküsünü, y a ­
hut onların v a zife vi k ifayetsizliklerde te fsir olunabilir. Su dokuların
genç kalmasında büyük bir tesiri olur. İçilen suyun hazım yolunu
yıkamasından ve barsak dolaşımını yolunda tutmasından gençliğin
idamesinde rolü önemli olur. Rahim içindeki h ayatta çok yüksek olan
büyüme kudreti sonraları azalır- Suyun tahavvülâtı dokuların jenetik
fa a liyetile iştirakte olduğundan am brioner hayattan itibaren ih tiya rlı­
ğa kadar azalm ağa gider.
İnsanda vasatı olarak su töneri 1 - 1,5 aylık ambi'ionda ,/r 97;
4 aylık fötüste % 91; 8 aylık fötüste % 82, doğuşta % 75; 2 a y lık ­
ta % 70; olgun yaşta %67; ih tiyarlıkta f/ r 60 dır. Proporsiyona g e ­
lince: 1; 0,938; 0,845; 0,773; 0,6900; 0.018. Bu neticeler hayvanlarda
da aynıdır.
Diürezin etüdü ile idrik hareketlerin uğradığı daimî ilerliyen
azalm ayı takdir ve tahmin etmek kabil olur. 24 saatte kilo başına 3
aylık çocuk 100 santim etre küp, olgun bir şahıs 22 santimet
re küp m iktarlarında idrar çıkarır. Suyun azalması sellüler zarların
perm eabilitesini azaltır, bu suretle mübadeleyi köstekler, döküntülerin
geçmesini zorlaştırarak sellülleriıı kendi kendilerine zehirlenmesini
mucip olur. D eshydratation’ları neticesi dokuların elestikiyeti azalır;
bu iş in şekli bir çocuk cildile, bir ihtiyarıııkinin mukayesesi ile anla­
şılabilir. P arm aklar arasında kıvrılm ış çocuk cildi bırakılmakla es­
ki şeklini alır, ihtiyarın cildinde yapılan k ıvıım öylece uzun zaman
kalır. Dokuların susuzluktan elestikiyetlerinin ziyaı. aynı zamanda
bunların mukavemetinin de kısmen azalmasını izah eder.

Y u k a r ı d a suyun organizma için bir gıda olduğundan, ve hayatın


idamesindeki rolünden kısaca m anzaralar çizdik- Suyun bu besleyici
r o lü n d e n b a ş k a . y e m e k le r in p iş ir im in d e , y ık a n m a d a ve yaşanan lo ­
kalin tem izliği işlerinde kullanılması suretile büyük sa rfiya tı da v a r­
dır. Seneler geçtikçe insanlar yaşayış tarzlarını, daha rahat ve kon­
forlu istemesi, ve bilhassa meskûn yerlerin tem izliği, endüstrinin te­
kâmülü yüzünden, bu harcama evvelki senelere nazaran çok artm ış­
tır. Meskûn bir mahallin su ihtiyacını yalnız burada yaşayanlarının
m iktarı üzerinden hesaplamak doğru olamaz. Bu yerin büyüklüğü
nisbetinde kirli olabileceğini de düşünerek su ihtiyacını da ona göre
takdir ve tayin etm ek icap eder. Su birçok ih tiyaçları giderm ek ve
karşılam ak için kullanılıyor. Bu bakımdan biz de bunu ijiyen k itap ­
larına uyarak şöyle sıralayabiliriz:
a) İçmek, yemek, pişirmek, tem izlik yapmak, vesaire gibi mes­
ken ihtiyaçlarına, b) şehir bahçelerine, yangın musluklarına su ver-
- 27 -

m ek g ib i, b e le d iy e ih t iy a ç la r ın a , c) f a b r ik a ve im a lâ t h a n e le r için ,
e n d ü s tr i ih t iy a ç la r ın a .
B ü tü n bu s a r f iy a t , ş e h r in m e d e n î v a r lığ ın a g ö r e d e ğ iş e c e ğ i için
h e y e t i m e c m u a s ı ü z e r in d e n h e s a p la m a k t a g liç t ü r . M u n ta z a m k a n a ­
liz a s y o n u o la n ş e h ir le r d e bu t e s is le r k u v v e t li su c e r e y a n ı is te r , v e bu
h a l b iiy ü k su s a r f iy a t ın ı m u c ip o lu r, b u n d a n k a n a liz a s y o n u o la n ş e ­
h ir le r in , k a n a liz a s y o n u o lm ıy a n la ı-a n a z a r a n , a y r ıc a su s a r f iy a t ın ı
'/ < 25 - 50 f a z la s ile h e s a p la m a k d o ğ r u o lu r. Ş e h ir le r in b ü y ü k lü ğ ü n e
v e a h a lis in in m e d e n î v a z iy e t in e g ö r e bu ih t iy a ç la r ın m ik t a r ı d e ğ iş ir .
O r t a b ü y ü k lü k te a h a lis i ş a h s î b a k ım ın a it in a g ö s t e r e n y e r le r d e , iç m e
v e e v ih t iy a c ı iç in k u lla n ıla n su m ik t a r ı, o r t a b ir h a ld e 30 lit r e k a ­
b u l e d ile b ilir . B u ııa b a n y o v e d iğ e r ih t iy a ç la r ın s a r f i y a t ı k a t ılır s a 80
l i t r e y i b u lu r. D a h a b ü y ü k ş e h ir le r iç in b u m ik t a r ı 100 l it r e o la r a k
k a b u l e t m e k b e le d î v e s ın a î ih t iy a ç la r ı d a g ö z ö n ü n e a la r a k b u n u 200
l i t r e y e ç ık a r m a k d a h a d o ğ r u o lu r . B ir ç o k A n g lo - A m e r ik a n m e m le ­
k e t le r in d e b ilh a s s a e n d ü s tr i te s is le r in in b ü y ü k lü ğ ü v e f a z l a l ı ğ ı d o la -
y ıs ile bu m ik t a r 500 l i t r e y i b u lm a k ta d ır .
S u ih t iy a c ın ın ş a h ıs b a şın a t a y in v e t a k d ir i e s k id e n b e r i ijiy e n is t -
le r i m e ş g u l e t m iş v e bu h u s u s ta m u h t e lif r a k a m la r ile r i s ü r ü lm ü ş tü r ;
t a b iî bu ş i f r i l e r lo k a lin su d a n z e n g in liğ in e v e ş a h s ın k e n d in e itin a s ın a
g ö r e d e ğ iş ir .
S u s a r f i y a t ı ik lim e , m e v s im e , h a t t â h a ft a n ın g ü n le r in e g ö r e d e
a z a lır , v e y a ç o ğ a lır . B u n d a n b a ş k a ş e h ir le r e g e le n s u la r ın t e v z i ş e ­
b e k e s i iç in d e k i b iz z a t b ü y ü k su k a y ıp la r ın ı d a y u k a r ıd a ta h m in e n
b ild ir ile n r a k a m la r a k a t m a k lâ z ım d ır .
İs ta n b u l ş e h r in in b ilh a s s a son s e n e le r d e su s a r f i y a t ı (ş a h s î, b e ­
le d î v e s ın a î) ih t iy a ç la r ın ın a r t m a sil e m ü te n a s ib e ıı y ü k s e lm iş t ir
Ista n b u ld a . m e s k e n ş e k lin in a p a r t ım a ıı fo r m u n u a lm a s ı, ç a r ş ı
H a m a m la rın ın m u a y y e n b ir z ü m r e y e m ü n h a s ır v e r a ğ b e t t e n d ü şm ü ş
b u lu n m a s ı, e v b a n y o te r t ib a t ın ın , W - C . le r d e su s a r f i y a t ş e k lin in d e ­
ğ iş m e s i, v e b ü tü n b u n la r d a n m e s k e n su ih t iy a c ın ın a r tm a s ı, b e le d iy e ­
n in s o k a k la r ı. r e fu ş le r i s u la m a s ı, m ü te m a d iy e n e n d ü s tr i t e s is le ­
r in in te z a y ü d ü su s a r f iy a t ın ın e v v e lk i s e n e le r le m u k a y e s e e d ile m iy e -
c e k s u r e t t e y ü k s e lm iş t ir .
İs ta n b u l o r t a b ü y ü k lü k te b ir ş e h ir o la r a k k a b u l e d ilir s e , ş a h ıs
b a ş ın a su s a r fiy a t ın ı, g ü n lü k 150 l it r e ü z e r in d e n ile r i s ü r m e k d o ğ r u
olu r- H a lb u k i b u g ü n k ü su v a z iy e t i bu m ik t a r d a n a ş a ğ ıd a , v e ş e h ir ­
d e h a le n , m u h t e lif c in s v o k a lit e d e s u la r k u lla n ılm a k t a d ır . Ş a h s î ih ­
t iy a ç la r d a k u lla n ıla c a k s u y u n s ıh h î e v s a f ı h a iz b ir k a y n a k su y u o l­
ması gaye ise de, bu k a lit e d e her m e s k û n yer iç in su bulmak m ü m ­
k ü n o lm a d ığ ın d a n , a u n ’î b ir t a s f i y e y e tâ b i tu tu lm u ş t o p r a k ü stü s u ­
larının kullanılmasını icap ettirmekte, ve bu bakımdan bakterioloji
ve kimyanın garantisini haiz bu nevi sular şahsî, beledî ihtiyaçlar­
d a sarf olunmaktadır. Bu g ö r ü ş noktasından, İstanbul şehri su kad­
rosunda miktarı yüksek olmayan Hamidiye, Kayışdağı vc diğer kay­
nak sularından başka Terkos ve Elmalı şehir suları mevcuttur. Bu
- 28 -

şeh ir sularından biri göl, d iğeri bent suyu olm akla beraber, seneler-
denberi yapılan b a k te riy o lo jik ve şim ik an alizleri çok iyi b ir netice
veren, kon trolum daki tasfiyesinden, îstan bulda ta rafım d an ilk
d efa tatb ik edilen javelisasyon ların d an sonra, şehre verilm ek ted ir.
Bu suların günlük debisine gelince, T erk o s suyu 53,000 m3, (fil-
tra syo ıı istasyonundan ç ık ış ), E lm alı 10,000 m3 (filtra s y o n te s isa ­
tından ç ık ış ), H am id iye 1,000 m3, K a y ış d a ğ ı 600 m3, hepsi 64,000 m3.
sıhhî durum ları şüpheli olan bend suları, 5,000 m3, H a lk a lı menba sula­
rı da takriben 1000 m3. olarak, hepsinin mecmu da İstanbul nüfusu­
na taksim olunursa henüz şehirde şahıs başına su s a rfiy a tım isten i­
len dereceyi önleyecek bir rakam ı bulm adığı neticesine varılır.
Su ve M e d e n iy e t

B ir m e m le k e tin su iş le r in in in t iz a m v e m ü k e m m e liy e ti, o m e m ­


le k e tin m e d e n i v a r lığ ın ın d e r e c e s in i b ild ir e n e n d e k s le r d e n b ir i o l a ­
b ilir . Su k a y n a k la r ın ı a s r ın ın ijiy e n g ü lü ş le r i iç in d e k a p te e d ip o n la r ­
d a n s ıh h î f a y d a l a r e ld e ed e n , a k a n n e h ir le r in d e n e n e r ji a la n , k u r a k
t o p r a k la r ı ü z e r in d e y a y d ı ğ ı d u r g u n s u la r ı ile y e ş illik le r k ö p ü r te n
b ir m ille t, y ü k s e k d e r e c e d e b ir v a r lık , b ü y ü k ö lç ü d e b ir k ü ltü r s a h i­
b i d e m e k tir .
İnsan muhitinin tesiri altında yetişir. Daha yaşlılarından gelen
â d e t le r e u y a r a k ne g ö rü rs e onu y a p a r. I3\ı ilk g e le n a ile t o p lu lu ğ u n u n
tesirinden sonra, civarını saran sular, denizler, dağlar, rüzgârlar,
insanın yaşayışında, ruhunda ve bütün düşünceleri üzerinde tesirler
icra eder. Eski çağlarda bu tesirler ne kadar derin olmuşsa zama­
nımızda da ayni kudretle müessirdirler. Bunlar arasında en ziyade
etraflarında akan, yükselen geniş ve coşkun sular insanın orga­
nizmasında, benliğinde daima büyük izler yapmış, ona yollar göster­
miştir. Bu elemanların tesiriledir ki, Asyanın batısında, Afrikanin
şimal doğusunda, ilk medeniyetlerin filizlenmesinde, bura toprakları­
nın büyük bir baskısı olmuş, asırlarca evvel Dicle - Fırat, Kızıl Irmak,
N il üzerinde serinleşen rüzgârlar, buraları örten geniş buğday
tarlalarını dalgalandırmıştı. Bu suretle tabiatın kuvvetli tesiri,
civar kavimlerinin bu su kıyılarını birer medeniyet mıntıkası haline
getirmesine ve bura sakinlerinin daha uzaktakilerden her cihetçe üs­
tün olmasında, zenginliğinde, terakkisinde büvük birer âmil olurken,
şahsi görüşlerinde de kuvvetli değişiklikler husule getirmiştir.

T a r ih t e n e v v e lk i d e v ir le r d e d e r in b ir te n h a lığ ın b o ş lu k la r ın d a n
g e lip g e n iş t o p r a k la r ı v e r im li v â d ile r e ç e v ir e n D ic le - F ı r a l s a h ille r in ­
de, Türk ır k ın d a n Sümerlilerle, A k a d la r ın k u r d u k la r ı p e k e s k i b ir
m e d e n iy e t b u lu n u y o rd u . B u r a la r a s o n r a d a n g e le n C lild a n ile r, A k a d
v e S ü m e r lile r in t e s ir i a ltın d a , o n la r ın m e d e n iy e t in i b e n im s e m iş le r ­
d ir . G ild a n ile r d e n d o ğ u y a d o ğ r u y a y ıla n A s u r ile r de, kısa b ir z a ­
m a n s o n ra , D ic le n in k o lla r ın ın ç o k m a h s u ld a r b ir h a le g e t ir d iğ i g e ­
niş yapraklı ağaçlarla gölgeli bu suların kıyılarında kuvvetli bir dev­
let kurmaya m uvaffak olmuşlardır. H er iki medeniyette su işleri çok
mühim ilerlemeler göstermiştir. Gildaniler nehirlerin kabarmalarına
karşı sedler, suları biriktirmek için hazneler ve bu birikmiş suları d a ­
ğıtmak için hesaplı kanallar açmışlardı. Dinleri de, suya ayrı bir kıy-
- 30 -

met ve m evki veriyor; göğe, toprağa ve yeraltı sularına tapılıyordu.


Gildaııilerde bilhassa Buhtunasır zamanında su işleri çok ilerlem eler
gösterm iştir. Bu hükümdar Babil civarına büyük bir göl kazdırmıştı.
F ıra t taştığı zamanlarda burada toplanan sular kurak mevsimlerde bir
su haznesi vazifesini görürdü. Gildanilere daima düşman kalmış Asu-
riler de, su işlerinde çok çalışmışlardır. Diclenin yükselmelerine te rti­
bat alarak mühim tesisler vücuda getirm işler; Asurilerin meşhur hü­
kümdarı Senahrip N iniva civarını sulatırken kanallarla şehrin çeşmele­
rinden sular akıttırm ıştı.
Son senelerde Institut Oriental de L ’université de Chicago’nun
N in iva civarında yaptırdığı araştırmalar, Senahrip tarafından yaptı­
rılmış muazzam bir aqueduc’u ortaya çıkarmıştır. Takriben 300 m.
genişliğinde bir vâdiyi aşan ve altı kuvvetli desteği olan bu kemer
köprünün temel taşlan üzerinde yazılı şu satırlar okunmuştur: Uzun
bir mesafe üzerine, sularını dağların zirvelerinden ve membalarından
toplayan bir kanal kazdırdım, N iniva çayırlarına şevkettim, uçurum­
ların üzerine beyaz taş kitlesinden bir köprü attım, suyun üzerinden
geçirdim.
D a n im a r k a lI A s s y r i o l o g u e D o k t o r T h o r k i l d v e A m e r ik a lı A r c h é ­
o lo g u e D o k t o r S e t a n l l o y d ’m bu k e ş ifle r in in ö n e m v e m â n a s ı, b u g ü n e
k a d a r R o m a m e d e n iy e t in e b a ğ la n a n v e ilk d e f a R o m a l ı l a r t a r a f ı n ­
d a n y a p ı l d ı ğ ı b e lir t ile n su k e m e r le r in in . o n la r d a n a s ır la r c a e v v e l
T ü r k n e s lin d e n o la n A k a d v e S ü m e r lile r in O r t a A s y a d a k u r d u k la r ı
ilk m e d e n iy e t ü z e r in d e t e k â m ü l v e t e r a k k i g ö s t e r e n , A s u r i l e r t a r a ­
fın d a n y a p ıld ığ ın ı b ild ir m e s i d o la y ıs ile b ü y ü k t ü r . A s y a n ı n b a t ı k ıs ­
m ın ın m e d e n iy e t i A k d e n i z s a h ille r in d e n , b ilh a s s a Y u n a n lıla r la A v r u ­
p a k ıy ıla r ın a g e n iş le r k e n . R o m a bu t e s ir i b e n im s e y e r e k d a h a z iy a d e
y a y ılm a s ın d a b ü y ü k b ir â m il o lm u ş tu r . K ü ç ü k A s y a n ın bu s u n ’î su
is a le v a s ıt a v e d ü ş ü n c e le r i d e ş ü p h e s iz s o n r a la r ı, z a m a n la ilk k u ru n u n
A v r u p a l I m ille t le r in e a y n ı y o l l a g e liş m iş . C e lâ l E s a d ııı d e d iğ i g ib i A s u -
r iy e d e n , İ r a n d a n , o r t a A s y a d a n g e le n k e m e r v e k u b b e in ş a a t ı R o m a l ı ­
la r a d a h i in t ik a l e t m iş t ir . N i n i v a c iv a r ın d a y a p ıla n b u k e ş if t e n an
l a ş ı l ı y o r k i b ü y ü k b ir r i y a z î b i l g i y e s a h ip M e zo p o ta m y a s a k in le r i,
y ü k s e k b ir te p e d e n f ış k ır a n s u y u d i ğ e r b i r t e p e y e , e t e ğ in e d ü ş ü r m e ­
d en , s a ğ la m t a ş s ü t u n la r ü z e r in e k ö p r ü d e n k e m e r le r k u r a r a k g e ç ir -
m iy e m u v a f f a k o lm u ş la r v e ilk o la r a k s u n ’î su is a le s in d e ç o k b ü ­
y ü k e s a s lı b i l g i l e r g ö s t e r m iş le r d ir . A k a d ü k le r in v a p ı t a r ih in i ilk
k u r u n d a A s y a n ın b a t ı m ille t le r in e m a l e d e n bu k e ş fin m im a r i t a r i ­
h in d e d e e h e m m iy e t i b ü y ü k tü r .
A s u r o r d u la r ın ın m ız r a k la r ın ın d e m ir le r i p a r la d ığ ı m ü d d e t ç e v e
b ilh a s s a S e n a h r ip d e v r in d e su iş le r in e v e r ile n bu y ü k s e k ö n e m y ü z ü n ­
d en , N i n i v a c iv a r ın d a k i ç ö lle r g e n iş b u ğ d a y v e a r p a t a r l a l a r i l e m a h ­
s u ld a r b ir a r a z i h a lin i a lm ış , ş e h ir d e h u r m a , p o r t a k a l, in c ir , b a d e m
ağaçlarile süslü bahçelerle örtülmüştü.

Eski Mısırın millî birliğinde düşmanlarının hücumlarını önleyiş­


lerinde, Nilin, halkın refahına tesiri nisbetinde, bir kudret ve tahak­
- 31 -

küm ü hissedilmişti. Bahar sabahları çöllerin sonsuz kum tepeleri


üzerinde gezinirken, yavaş yavaş kabararak, geniş sarı bir etek gibi
bütün etrafını altına alan, sonra tekrar derin bir sükûn içinde, derle­
n ip to p la n a r a k , durulup m a v ile ş e n Nilin, mevsimlerle tekrarladığı bu
hareketler, Mısırlılara verimli bir toprak verirken, kıyılarında kolo-
n iz e o lm u ş in s a n la r ın d ü ş ü n c e le r in d e d e b ü y ü k k u v v e t le r le u ğ r a ş m a k
iç in k a n a lla r a ç m a k , s e d le r y a p m a k g ib i b ir t a k ım h e n d e s î ş e k ille r in
d o ğ m a s ın a s e b e p o lm u ş tu r . E s k i M ıs ır lıla r d a n e r e d e n g e ld iğ in i b ilm e ­
d ik le r i N i l de, m a b u t la r s ır a s ın d a id i. F i r a v u n la r d a im a bu b ü y ü k
n e h r in a k ış la r ı ile m e ş g u l o lm u ş la r , e t r a f ı n a s e d le r y a p m ış la r h a v u z ­
l a r a ç m ış la r v e f e y e z a n la r ın d a b u r a la r d a t o p la d ık la r ı s u la r la k u r a k ­
lık la r ı ö n le m e y e u ğ r a ş m ış la r d ır .

K ü ç ü k A s y a n ın a k ş a m s a a tle r in d e , g ü n ü n b a ta n g ü n e ş le r in d e n
b ir k o r h a lin d e y a n a n k a y a la r ı a r a s ın d a ç a lk u n m ış k ö p ü k lü p e m b e b ir
k a n g ib i a k a n F ı r a t v e K ız d ır m a ğ ın v a d ile r i, a n a im p a r a t o r lu k t o p ­
r a k l a n o lm u ş H it it le r d e , su iş le r in d e k i ç a lış m a la r ın a a i t b a z ı e s e r le ­
r in i b u r a d a z ik r e t m e k icu b e d e r . S iy a h , b e y a z v e k ır m ız ı t a ş la r la
tu n ç ta n k a ld ır ım m o z a ik le r i y a p a n H it it le r d c n k a lm a A n a d o lu d a ve
S u r iy e d e t o p r a k a lt ın d a n ç ık a r ıla n m u n ta z a m su y o lla r ı, h a z n e le r i
v e b ü y ü k b ir z e v k le o y u lm u ş h a v u z la r ı b u g ü n E t i l e r İ m p a r a t o r lu ğ u ­
nun b ü y ü k e s e r le r in i o r t a y a k o y u y o r . B u k e ş i f l e r A n a d o lu v e S u r iy e ­
d e m u h t e lif k a v im le r i m e d e n î k ü lt ü r le r i a lt ın d a y e t iş t ir m iş bu im p a r a ­
t o r lu ğ u n da. su iş le r i ile ç o lt m e ş g u l o ld u ğ u n u g ö s t e r iy o r .

Ö z e r in d e n a ğ ı r a s ır la r g e ç m iş e s k i z a m a n ın A s y a im p a r a t o r lu k la ­
r ın d a n İr a n d a , H in d d c s u y u n ç o k ö n e m li b ir m e v k ii v a r d ı.
E s k i İ r a n d a d a , d in d o la y ıs iy le a te ş e y a k ın , s u y u n d a m ü m ta z b ir
y e r i v a r d ı. F a k a t s u y u a s ıl k ıy m e t le n d ir e n a r a z in in t e ş e k k ü lâ t id i. M e m ­
le k e t i s a r a n y ü k s e k d a ğ la r ın k a lın ç e r ç e v e s i iç in d e y e r y e r y e ş il v a ­
h a la r , g e n iş o r m a n la r y a p a n b ir ik i b ü y ü k n e h ir d e n b a ş k a su yoktu-
B a h a r m e v s im le r in d e g e ç t ik le r i v a d ile r i y e ş ille n d ir e n in c e s u la r ise,
y a z ın s ıc a k b o ğ u c u e s in t ile r i a ltın d a d e r e le r in t a ş lı y a t a k la r ın d a e r i ­
y ip k a y b o lu r la r d ı. T o p r a ğ a b ü y ü k b ir b a ğ lılığ ı o la n e s k i ç a ğ ın bu m e-
d e n i m ille t i, e k ip b iç e b ilm e k iç in s u y u n n e k a d a r lü zu m lu Vıir* v a s ıt a
o ld u ğ u n u a n la d ığ ın d a n , t o p r a ğ ı v e r im li tu t a b ilm e k iç in bu s u la r ı b e n t­
l e r iç in e a lm ış la r v e b u r a la r d a n a ç t ık la r ı k a n a lla r la k e n d ile r in e refah
v e r e n b ü y ü k b ir z i r a a t s o n u elde etmişlerdi. İ r a n işçi v e sanatkârları­
nın su işlerinde gösterdikleri bu terakkiler ordularının M ısın istilâ­
sında hükümdarları Dâraya N il kanalını açtırarak, Kızıldenizle Nili
birleştirmek gibi m u a z z a m bir iş i d e başartmıştı.

Beş bin yıllık varlığı olan Hint medeniyetinde sular da mukades-


ti. Fakat asıl su medeniyeti bilhassa, Gazneliler, Gorlular, Kölem en­
ler, Kalaçlar, Tuğluklar, Seyyidler, Baburlarla süren Türk devirlerin­
de görülür.
— 32 —

T ü rk gazetecilerin in 1943 de H indistanı ziyaretlerin d e K alk ü ta


belediye reisi B. H em Çaııdra N a sk arın da dediği gib i “ L a h o r ’dan
D elh i’ye ve A g r a ’ya, oradan da cenuba d oğru T ü rk sanat ve m edeniye­
tini, m em lekette enine boyuna serpilm iş göreceksiniz. On birinci a sır­
dan on dokuzuncu asra kadar, hanedan ardından hanedan, T ü rk sa­
vaş k an lan ve d evlet adam ları m em lekette bütün gelecek zam an laıa
kadar sürüp gidecek derin izlerini bırakm ışlardır.,,
Bu san’a t âbideleri arasında sulara hasredilm iş işlerden doğan
eserlerin ise m üm taz b ir m evki ald ığı görülür.
Sular, sazlı fu n dalıklar arasında güm üşlenip k ıvrıla kıvrıla vAdi-
lerin kumlu top rak ları arasında süzülüp erim iye bırakılm am ış, bil­
g ile örülm üş kanallar içine alınm ış; kentlere girin ce bu kanalların e t­
r a fı da, sularda akislerinin m enevişleri harelenen, sıcak iklim lerin y e ­
tiş tird iğ i nadide çiçek ve ağaçlarla süslü par k lar ve bahçelerle süsle­
m işti.
Falih R ıfk ı L a h o r ’dan geçerken d i y o r k i: “ S a r a y sultanları, şeh­
rin biraz dışındaki F erah - B a ğ ’da gezinirlerm iş. Bu bahçe, nasılsa,
olduğu gib i kalm ıştır. K an allar, havuzlar, setler ve sade ta rh la rı ile,
h a k i k î b i r T ü r k b a h ç e s in in n e o ld u ğ u n u a n la m a k i s t i y e n l e r F e r a h -
B a ğ ’ı g ö r m e lid ir le r . P l â n ı n ı b u ld u r m a ğ a v a k t i m o l m a d ı ğ ı n a n e k a d a r
e se f e d i y o r u m T ü r k l e r , H i n d i s t a n ’d a o ld u ğ u g ib i, İ s t a n b u l ’d a d a y a ­
p ı y ı b a h ç e il e t a m a m l a m ı ş l a r d ı : b u b a h ç e , a ğ a c a b o ğ u lu d e ğ i l d i r . R e s ­
m i v e ç i z g i l e r n is b e t i, t ı p k ı , s a r a y , c a m i v e s i v i l m i m a r î e s e r l e r i n d e k i
a h e n g i a n d ır ır . N a s ı l y a p ı t a ş ç ı u s t a l a r ı n ı n iş i d e ğ ils e , b a h ç e n in d e
b i r m i m a r iş i o ld u ğ u n u e s k i T U r k l e r , e n y ü k s e k m e d e n i l e r k a d a r b i l ­
m i ş le r d ir . , ,
H in d is t a n d u o n b e ş in c i a s ı r d a v e s o n r a k i d e v r e l e r i n d e is e . s u l a r
y a l n ı z ç i m e n l e r i n y e ş i l l i k l e r i , a ğ a ç l a r ı n e s m e r g ö l g e l e r i a r a s ın d a p a r ­
la k a k ı ş l a r ı a y n a l a n m a g a k a lm a m ış , ip e k k u m a ş la r , d ib a d a n p e r d e l e r
g i b i , m e r m e r s a r a y l a r ı s ü s liy e n b i r z i y n e t v a s ı t a s ı h a lin i a l d ı ğ ı , g ö l g e l i
r e n k l e r l e d o lu d e h l i z l e r i s ı r m a d a n b ir l ı a l ı g i b i s ü s le d iğ i, g e n i ş y a l d ı z ­
lı s a l o n l a r d a b i l l û r p a r ı l t ı l a r l a s e r p i l d i ğ i g ö r ü lü r d ü .
D e l h i 'd e k i Sah-ı C ih a n  h fid u r a y ı ı u n , ü R ^ rîn d e n ü t,v J rlu rln t a i ı -
rıp k â r r ü z g â r l a r ı esmiş ve şimdi artık in c e bir t o z huzmesi gibi, g e ç ­
mişin binbir h âtırası taşlarında titreşen harabeleri karşısında Falih
R ıfk ı hislerini çok büyük b ir incelikle resm ed iyor: “ Bununla beraber
kalanlar, hayalinizde bütün bir m asala kanat verecek k adar hûtıralı v e
canlıdırlar. Bu, bahçeler içinde saraylar, s a ra y la r ortasında bahçeler,
bahçelerde ve saraylard a ak ar sular, öten, sıçrıyan, dinlenen, yıld ızlı
m ücevherli bir sular cenneti idi. T â yü z küsur k ilom etre uzaktan,
kale dışında geniş bir hazneye gelen nehir suyu, bir m erm er su köş­
künün önündeki yontm a çağlıyan üstünde köpürür, sonra, gümüş çiz­
g ile rle ayrılm ış bir havuza düşer, oradan m erm er y a ta ğ ın a geçerek
sarayın daireleri içine girer- R enkli ta şla r k akılı iç havuzlarda, yaku t
ve züm rüt akislerle oynar, sonra, sessizce, harem in koyuna d oğıu s o ­
kulur. Şurada bir tavus kanadı gibi, pırıl pırıl, a çılm ıştır; ötede, fıs-
- 33 -

* * * b â y g m ^ N T r İ S “ ' hTböyle
G örü rsü n ü z. D e k o r u n g a n p b ir t ıls ım ı v a r d ır .
” - .w , „ u y . V « b a h ç e le r e b ir d e . 5 . » t . t m a h . m ı z . d .r r n

„ .J S T - ^ , “ u
- S Ä - i r i Ä Ä ^ - e parça, bir d . „ -
la a t e ş a k s i ile b in y ıld ız , p ır ılt ıs ı d ö k e r .

A .k d e n ız ın m asm avi göğü a lt ı n d a e lm a s p ır ıit ıla r la d o p d o iu rü z-


e â r l a r l a U r a v e l t a r s a h i lle r i n d e y a ş a m ı ş , iş le n m iş f i ld iş i g ib i e s e ı l e
r ile z a r i f b i r m e d e n i y e t K u r a n esK i Y u n a n i s t a n , 11K K u r u n m o d e m y e -
tin tlo G ü z e l S a n ’a t l a r t a r i h i n d e d e m ü h im b i r m e v k i iş g a l ed er. Yu­
n a n lıla r d o ğ u s a n a t v e m e d e n iy e t in i kendi g ö rü ş le r in e u y d u rarak
a s ı r l a r ı n ı n s a n ’a t v e m e d e n iy e t in d e b ü y ü k b i r i n k i lâ p v ü c u d a g e t i r m i ş ­
le r d i r . Y e ş i l a ğ a ç l a r ı n s e s s i z liğ i iç in d e ş i i r v e g ü z e l liğ i n u y u d u ğ u g ö l ­
g e l i k le r d e c a m p ıı-ılt ıla r ile a k a n m e n b a s u l a r ın ı p e r i l e r l e t a k d i s e d e n
esk i Y u n a n lıla r d a s u la r , m illî h is le r in e g ü re çok m ü h im b ir m evki a l­
m ış ; Z i y a - H ava Ateş gibi r n â b u t o lm u ş , yemyeşil çayırların koytu-
-
luklarında in ce bir musikile kaynayan suların başına bembeyaz mer­
m e r d e n h e y k e lle r i n i koymuşlardı. Y u n a n i s t a n geniş nehirlerle s u l a ­
n a n yüksek ağaçlarla süslü bir toprak değildi; belli başlı Tasalya
tepelerinden gelen nehirden ve bir iki ırmaktan başka suyu yoktu.
Bundan eski Yunanülar yağmurla dağlardan gelen sulardan birikme
bataklıklara ve gölcüklere kanallar açarlar, toprağı ve yetiştirdik­
leri ağaçları sularlar, jimnazyonlarına, hamamlarına bulabildikleri
memba sularını akıtırlardı.
O devirlerde Yunanlıların tesiri altında bulunan Suriyede de ve
bu havalinin merkezi olan Antakyadan, geniş bir suyun geçişi büyük
bir su medeniyeti doğuruyordu. Müzeyyen saraylarla, yüksek ağaç­
ların gölgelerde süslü şehirde sonradan Romalıların kurdukları yıkan­
ma tesislerine birer örnek olmuş büyük ve rahat hamamlar bulu­
nurdu.

îlk kurunda İtalya yarımadasında Tibeı- nehrinin kıyılarında


Romalılar henüz Kapitolyomlarının mermer basamaklarını döşemeğe
uğraşırlarken, yarımadanın birçok şehirlerinde Kartaca ve Yunanis-
tanla sıkı bir temasta olan Etrüsklerin sağlam inşaatı yükselmiş bulu­
nuyordu. Kesme taş duvarları, kemerli kapıları, ve kaldırımlı bu
şehirlerde muntazam su yollanda yapılmıştı. Roma Etrüsk san’atının
tesiri altında ve Sam’nitlerle temaslardan sonra mimarisini tekâmül
ettirerek bu kemerli yapı tarzını daha ilerletmiş, bu suretle R om alı­
ların yaptığı köprüler, su kemerleri, kanallar, kapılar daha za rif ve
metin bir şekil alarak, binalarda da kubbeleri ortaya çıkarmıştır. 310
da Klodiyüs tarafından yapılan ve Akua Apiiya adıyla anılan kampa-
F.3
- 34 -

nideki su korneri o devreden günümüze intikal eden za rif harabeler


arasındadır. Rom a vilâyetlerinde her şehir etrafındaki arazisile be­
raber bir “ site, teşkil ederdi ve bunlar bütün kuruluşile, dinî âbide­
leri, halk toplantı yerleri, hamamları, su kemerleri, çeşmeleri gibi te­
sislerle tıpkı Rom a şehri gibi organize edilmiş bulunurdu. Bundan
dolayı R om alılar tutundukları yerlerde böyle siteler teşkil etm elerin­
den birçok yerlerde onların eski bakiyelerine hâlâ raslanır; sulara
ait bu tesislerden günümüze kadar sağlam kalabilen Pont du Gard
burada hatırlanabilir: Nim es şehrine su getirm ek için Auguste za­
manında yaptırılm ıştır. Rom a tarihinde ve bilhassa Auguste devri
su işlerinin en ilerilediği bir devri teşkil eder. R om aya menba suları
akıtm ak için yolların birçok kısmı akadiikler üzerinden geçirilm işti.
Rom alıların istilâ harplerinden sonra yaşayışlarında husule gelen
değişiklikler, suyu Romalının hayatında içmek ve temizlik vasıtalığın ­
dan çıkararak, hamamlarda bir zevk vasıtası haline getirm iş, bunun
neticesi Rom a mimarisinde suya ait tesisler daha büyük birer kıym et
kesbederek daha ziynetlenm iştir. Rom a hamamları yüzlerce kişi ala­
bilecek derecede büyük ve ısıtma, eğlence cihetinden de, devrin bü­
tün konforunu haizdi, şehirde bu hamamlara su veren büyük hazneler
yapılmıştı.

O rta kurunda, Avru pa derin bir karanlığın sisi içinde örtülü uyur­
ken, Arabistan yarımadasında yeni bir medeniyetin ışıkları parıldıyor­
du. Milâddan evvel başlıyan bu hareket, sonra büyük b ir tekâmül
göstermiş, Hadrımut, Yem en vâdilerinden yükselen m edeniyet ziya­
la r ın ın a k is le r i Ş a m a , Bagdata, oradan batıya çevrilerek, Mısırdan tâ
İspanya sahillerine kadar yayılm ıştı.
V lil . asırdan sonra ise, O rta Kurun tarihinin bütün varlığının bu­
rada toplandığı görülür. Bunların içinden, sulara ait çalışmalara dair
kısa peyzaşlar çizmek, tarihte önemli bir ye r almış, Avru pa kültürü­
ne hocalık etmiş, bu büyük milletin, geçm işteki kıym etli varlığından
bir sah ifayı hülâsaya da yardım eder. Ib erya yarımadasında Arubla-
rın V III. asırdan X IV . asır sonlarına kadar devam eden parlak varlık ­
ları, Endülüste Kurtube ve Gırnata gibi cidden ziynet ve servet âbide­
lerini ortaya koymuştu. Kurtubenin Medinetül’ Zehrası, Gırnatanın
Elham rası Arablarm Endülüste vücuda getirdikleri muhteşem san’at
harikalarıdır.

Endülüsün portakal, limon ağaçlarının parlak koyu yeşil yaprak­


ları üzerinde, mehtabın beyaz nemli akisleri dolaşırken, sarayların
narin kem erli havlularında, alçıdan birbirine g ir ift tezyinatla süslü
pencerelerin camlarından süzülen solgun renkli ziyaların, ipek bir g ö l­
ge halinde ya yıld ığı muhteşem salonlarda, harikulâde bir güzellikle
yapılmış m erm er havuzların fıskiyelerinden dökülen su tanelerinin tit­
reştiği görülürdü. Saraylarla büyük A ra b evlerinde su, bahçelerin y e ­
şil gölgelikleri kadar mebzul ve zengindi. Medineden, Şamdan, Bağ-
dattan, Mısırdan uzak ve uzun çöllerden günlerce ancak kervan g ö l­
gelerinin yorgun titreştiği susuz vahalardan gelen E m evî çocukları,
- 35 -

İspanya yarımadasının her tarafından suyu büyük bir zevkle mermer


havuzlardan fışkırtmış, bunların etrafında çok ince bir zevkle tarhedil-
miş, batıdan esen ılık akşam rüzgârlarda nazlı nazlı sallanan güzel ko­
kulu çiçeklerle dolu za rif gölgelikler vücude getirmişlerdi.
A r a p l a r s u y u b ö y le y a ln ız iç a ç ıc ı s e s i v e m a n z a r a s ile b ir z e v k t a t -
t ı r ı c ı v a s ıt a o la r a k g ö r m e m iş le r d i. M e z a p o t a m y a m e d e n iy e tin d e n ö ğ ­
r e n d ik le r i su t e v z i v e t a k s im u s u lle r in i g e n iş b i r ö lç ü d e t a t b ik e t m iş ­
le r d ir . S a r a y la r , c a m ile r b ir y ığ ın â b id e v e b in a la r la sü slü ş e h ir le r in in
e t r a f ın d a d a im a , iy i h e s a p la n m ış su d a ğ ıt m a k a n a lla r ı v e t e r t i b a t ı m e v ­
c u ttu . A k a n s u la r ı b e n d e d e r le r , t o p la n a n b u g e n iş s u la r ı k a n a lla r la ,
s ifo n la r la , a k a d ü k le r le s u la m a k is t e d ik le r i s a h a la r a g ö t ü r ü r l e r ; E n d ii-
lü stin s ıc a k g ü n e ş i a lt ın d a u z a n a n y a b a n i y e ş illik le r le ö r tü lü g e n iş v a ­
d ile r d e b a h ç e le r v e r e n g â r e n k ç iç e k le r y e t i ş t ir ir le r d i.
A r a p la r ın s u y la bu b ü y ü k m e ş g u liy e t i y a p t ık la r ı z ir a a t i h a k ik î b ü ­
f e n h a lin e g e t ir m iş t i. A s y a , A f r i k a v c A v r u p a d a k u r d u k la r ı m u h t e l i f
h ü k ü m e tle r d e , s u la m a iş le r in d e g ö s t e r d ik le r i b ilg ile b a ş k a ik lim le r d e n
t a ş ıd ık la r ı ç iç e k v e y e m iş le r i ilk d e f a d e v e le r in in ç ö k t ü ğ ü E n d ü lü s t o p ­
r a k la r ın d a y e t i ş t i r m e ğ e m u v a f f a k o lm u ş la r d ı.

R o m a im p a r a t o r lu ğ u b a t ı v e d o ğ u o la r a k p a r ç a la n d ık t a n s o n ra ,
d o ğ u R o m a im p a r a t o r lu ğ u , O r t a K u r u n u n s o n u n a k a d a r d e v a m e d e b il­
m iş ti. B u im p a r a t o r lu ğ u n h a y a t ü z e r in d e D o ğ u , b ü y ü k b ir t e s ir y a p a ­
r a k e v v e lk in d e n d a h a m ü t e r a k k i b ir h a le g e lm e s in e s e b e p o lm u ş tu .
S a n ’a t ı da, d o ğ u y a d a h a m ü t e m a y il o lm a k ü z e re , Y u n a n , R o m a v e k ü ­
ç ü k A s y a s a n ’ a t la r ın ın ih t ilâ t ın d a n h u s u le g e lm iş b u lu n u y o r d u .
K o n s ta n tin , D is a n a ş e h r in e y e r le ş in c e , bü tü n t e s is le r i y e n ile m iş ,
b ü y ü tm ü ş , b u n la r ın a r a s ın d a su y o lla r ın a v e k e m e r le r in e ö n e m v e r m iş ­
t i ; k a la n la r a r a s ın d a en ta n ın m ış la r ı J ü s tin ie ıı v e V a le n s su k e m e r -
m e r le r id ir .
D o ğ u R o m a im p a r a t o r lu ğ u n u n su t e s is le r i e s a s ın ı d e v le t in g e ç i r ­
d iğ i in k ılâ p la r a b a ğ la m a k k a b ild ir . im p a r a t o r lu ğ u n ilk d e v ir le r in d e
p a r lıy a n v e k ıs a s ü re n k u d r e tin in y a v a ş y a v a ş a z a lm a s ı, b a ş ş e h r in
m u h t e lif is t ilâ o r d u la r ı t a r a fın d a n s a r ılm a s ın ı m u c ip o lm u ş , b u h a l su
t e s is le r in d e n b e k le n e n g a y e y i o r t a y a ç ık a r m ış t ır . B iz a n s lIla r is t ilâ la r
k a r ş ıs ın d a ş e h ir le r in e k a p a n d ık la r ı z a m a n a y la r c a su ih t iy a ç la r ın ı ön-
liy e c e k , ü stü a ç ık v e k a p a lı o lm a k ü z e re , ik i t a r z d a in ş a e d ile n , su bi-
ı ık t ir m e y e r l e r i y a p m ış la r d ı. Ü s t ü a ç ık s a r n ıç la r (ç u k u r b o s t a n la r ),
B o n u s s a r n ıc ı (S u lt a n s e lim d e ), A s p a r s a r n ıc ı ( E d i r n e k a p ı d a ) , Sancte
m o cu , E x a k io n io n (M a c u n c u d a ).

Üstü kapalı sarnıçlar, JUstinyanusun Basilikası (Yerebatan sara­


y ı), Philoxenus (Binbirdirek), X L M artyrs de Sebaste (K ırk eza çe­
kenler kilisesi sarnıcı, Saraçhanede), Nymhoeum Maximum (Ü niversi­
te meydanı altında, buraya Halkalı tarafından su gelird i). Bu sarnıç­
lardan başka Sultanahmedde, Fatihte, Yedikulede, Lâlelide, Nuruos-
maniyede kapalı sarnıçlar vardı.
- 36 -

Osmanlı Türklerinin bıraktıkları, hâlâ şehirlerim izi süsliyen, gü ­


zel olduğu kadar sağlam su tesisleri, her şeyden evvel, büyük ve eski
bir medeniyetin bir tekâmül merhalesinin işaretidir. Bursada yüksek
b ir cami kubbesi altında sularının serpintilerde m erm er kenarları ıs­
lanan havuzların eşleri, daha evvel Semerkandm, Buharanın müzeyyen
saraylarının, ulu cam ilerinin sütunları arasında görülürdü. Osmanlı
Türklerine bu geliş çok eskidenberi va r olan biı Türk su san’atının bir
olgunluğu neticesiydi. E ski Türklerde suyun m ümtaz bir m evkii v a r­
dı; esasen din kendilerini çeviren tabiatın büyüklüğüne karşı duyduk­
ları hissiyatın bir tecellisiydi. Tem asta kaldıkları (toprak, ağaç, m a­
den, ateş, su) beş büyük kudret halinde tazim lerine temel olmuş ve bun­
lara karşı derin bağlılık, dinî akideleri olarak tecelli etmişti.

Türklerde su işlerinin tekâmülü Tü rk medenî varlığın d a büyük


tera k k iler kaydolunan X II. asrın nihayetlerinde M a vera ’ünnehrcyn
Türklerinde görülür. Samanilerin, K arahanlıların, G aznevilerin kur­
dukları muazzam teşkilâtla, şehirlerini süsliyen sarayların, camilerin
çeşmelerinden mebzul sular ak tığı gib i; bu şehirlere civa r s a yfiye ve
m esireleri de, derelerden, nehirlerden kanallarla alınan sular, geniş
gölgeliklerle, yüksek yeşilliklere bürürdü. X I I I . asırda O rta A syada
Harzem ve M a vera ’ülnehir illeri Türk m edeniyeti için büyük bir m erkez
teşkil ediyor. O rta Asyanın bu köşesini Semerkand, Buhara, Ürkenç,
Term ez, Gazne, N işâbur gibi asıın en güzel şehirleri süslüyordu. B ü­
tün bu şehirlerin tekâmülünde sular büyük bir tesir icra etmiş, A m ıı
derya kıyılarındaki T erm ez daha sekizinci asırda bile binalarının güzel-
liğile anılmıştı. Sem erkanddaıı geçen Okzus suyu ve buna açılan ka­
nallar, civarını geniş yeşilliklerle süslerdi. Şehri saran m azgalları k ı­
zıl boyalı, burçları m avi kırm ızı tuğladan beyaz duvarların arkasında
görünen geniş kubbeler arasından iki yüz elli minarenin sem aya yü k ­
seldiği sokaklarında, üstü kubbeli m erm er direkli yaldızla işlemeli ç e ş ­
m eler görülür, bin sütunlu on dokuz kubbeli ulu camiin ortasında m er­
merden oyulmuş, altın ve renkli çinilerle süslenmiş bir havuz bulu­
nurdu.
Urkencin su bendleri devrin bir m edeniyet eseriydi. Cengizin is­
tilâ harpleri esnasında yanan ve yıkılan bu şehirlerden b ir kısmı, bir
asır sonra te k ra r eski güzelliklerini alm ağa başlamış, X IV . asırda, bun­
lardan Sem arkand ve H erat m ozayik kaldırım larile, merm er, lâcivert
yaldızlı çinilerle nakışlanmış sarayları, yeşil geniş yapraklar altında,
rengârenk çiçeklerinde su taneleri titreşen bahçeleri civarında z a rif
oym alarla m üzeyyen hamamları, çarşı ve pazarları ile, dünyanın en
za rif şehirleri olmuşlar, Oksusun su verd iği kanallar bütün civarı ke­
ten, kenevir, pamuk tarlalarile örtmüştü. Sonraları M a vera ’ülnehir-
den Selçukilerle Aııadolunuıı sinesine yayılan bu Tü rk medeniyeti, Sel­
çuk T ü rk san’atkârlarının elinde daha zarifleşm iş, evvelkinden daha
geniş m im arî tesirler altında yükselen Selçuk âbideleri arasında, su
tesisleri de daha güzelleşm işti. X I - X II I . asırlarda K araden izle A k d e ­
niz arasında Anadoluda hüküm süren Selçukilerin m erkezi Konya,
Tokat, Sivas, K a yseri gibi şehirlerinde de kurdukları saraylar, cam i­
- 37 -

le r . m e d r e s e le r , k e r v a n s a r a y l a r y a n ın d a örülmüş su yolları üstüne k o ­


n u lm u ş o y m a l a r l a z iy n e t li ç e ş m e le r b u lu n u rd u . S e lç u k ile r İs lâ m o lm a ­
la r ı d o la y ıs ile d in in t e s ir i a lt ın d a c a m ile r , d in î t e s is le r v ü c u d e g e t i r ­
m iş le r v c ib a d e t e lü zu m u o la n s u y u ş e h ir le r e g e t i r m e ğ e , g e le n s u y u
a k ıt a c a k ç e ş m e le r k u r m a ğ a p e k b ü y ü k b ir e h e m m iy e t v e r m iş le r d i. S e l­
çu k t e z y in a t ın ı b u t e s is le r d e d e m ü ş a h a d e e t m e k k a b ild ir . Ç e ş m e le r ­
d e, k e m e r le r i v e k ö ş e le r in d e k i h a r a b e le r ile , S e lç u k c a m i, m e d r e s e
k a p ıla r ı g ib i t e z y in a t lıd ır . B ir b ir in e k a r ış m ış ç iç e k le r v e h e n d e s î ş e ­
k ille r in ç e ş m e k e m e r le r in in e t r a f ı n ı s a r m a k ü z e r e k a lın k lâ p t a n b ir k u ­
ş a k g i b i y u k a r d a n a ş a ğ ı a k t ı ğ ı g ö r ü lü r .
K o n y a d a ıı, B u r s a d a n A n a d o lu n u n y e ş il s in e s in d e n îs t a n b u la g e ­
le n b u s a n ’a t O s m a n lı T ü r k le r in in e lin d e d a h a s e d e fle ş iy o r d u . Ç eşm e­
le r in z a r a f e t i , s e b ille r in in in c e r e v n a k ı, s a k ıt la r ın ın p a r la k t e z y in a t ı,
m u s lu k la r ın d a n a k a n b e r r a k v e s o ğ u k s u la r k a d a r t a z e , o n la r ın ioc
s e r in lik v e r m e s i k a d a r r ıılı o k ş a y ıc ı id i. Ç e ş m e le r in , s e b ille r in n e m li
g ö l g e l e r i n d e k i e b e d î s ü k û n , ç iııî h a lin d e d u v a r la r ın a o t u r t u lm u ş , b o y a
o la r a k s a k ıt la r ın a s ü r ü lm ü ş ilk v e s o n b a h a r ç iç e k le r in in s o lg u n g ü z e l ­
l i ğ i b a ş k a H iç b ir y e r r le g ö r ü le m e z d i.

H e r s a h ifa s ı d ü n y a y a ö r n e k k a h r a m a n lık z a f e r l e r i t e r e n n ü m e d e n
t a r ih im iz d e , za fer- s e n e le r in in a z a m e t l i a k is le r d e b e r a b e r b ü y ü k m e ­
d e n iy e t im iz in ih t iş a m lı v a r l ı ğ ı n ı n d a b e r a b e r t e r e s s ü m e t t i ğ i g ö r ü lü r .
H e r m ille t in s a h ip o lm a k s a a d e t in e e r iş e m e d iğ i b u e ş s iz t a r ih in , s a h i-
f a l a r ı n ı b ir a z ç e v ir m e k le o r a d a T ü r k m e d e n iy e t in in y ü k s e liş in i, d ü n ­
y a n ın ü ç k ı t ’ a s ı ü z e r in d e m u h t e ş e m O s m a n lı im p a r a t o r lu ğ u n u n b ü y ii-
y iş ile b e r a b e r b u lu r u z . S u m e d e n iy e t in d e y a p ıla n ç a lış m a la r y a ln ız
b ir ş e h r e b a s it b ir su is a le s i d e ğ il, a y n i z a m a n d a s u y u n t o p la n d ığ ı, m e r ­
m e r h a z n e s in d e n k ü ıık ü n ü n u c u n a b a ğ l ı m u s lu ğ u n d a n a k ış ın a k a d a r ,
is t e d iğ i h e n d e s î b ilg id e n m â d a d e v r in in s iv il m im a r is in d e n b e k liy e b ilc -
e e ğ i en y ü k s e k k o n fo r u h a iz d i. A v r u p a n ın s u y a y e n i a l ı ş t ı ğ ı d e v ir d e
O s m a n lı T U r k le r i m e s k e n le r in in iç in e b ile su t e v z i e t m iş b u lu n u y o r la r ­
d ı. T ü r k m e d e n iy e t in d e ih t iş a m v e g ü z e l l i ğ i b ir b ir in e k a r ış t ır a r a k ,
g ö n ü lle r e e b e d iy e t in s o n s u z s ü k û n u n u v e r e n , y ü k s e k k u b b e le r i a lt ın d a
h a y a t ın fa n iliğ i A lla h ı anan s e s le r in a k is le r in d e t it r e ş e n , m a­
b e t l e r k u r a n T ü r k m im a r la r ı, y e ş i l d a ğ la r ın e t e k le r in d e n s ü z ü lü p t e n ­
ha k ı r la r d a b ir b illû r p a r ç a s ı g ib i p ır ı l d ı y a n su a k ın t ıla r ın ı d a b ü y ü k b ir
b i l g i l e o n la r ın s e b il v e ş a d ır v a n la r ın d a n a k ıt m ış t ı.
T iirk ler su sesine bir sevgiliye olduğu kadar hayran ve meclûp-
turlar. Hamdullah Suphi za rif bir yazısında bu sevgiden şöyle bah­
seder: "öm rünün son senelerine yetiştiğim bir yeniçerinin dediği gibi
Türk üç şeyi çok severdi: A t sesi, kız sesi, su sesi,,.
H er eski Türk evinin kadınının, çocuklarının hava aldı­
ğı ufacık bahçelerinde bile, fıskiyelerinin serpinti suları yosunlu mal­
ta taşlan üzerinde sıralanmış fesleğen, küpe, ortanca saksılarını ısla­
tan, etrafa serinlik veren gölgeli havuzlar bulunurdu.

M avera’ülnehir Türk hükümetleri zamanında başlıyan islâm iyeti


- 38 -

himaye ve terakkisi yolunda gayret ve hizmetlerin Osmanlı Türkleri­


nin saltanatı senelerinde en yüksek noktasına erdiği görülür. Gazne-
vilerden, Selçukilerden gelen san’at ve mimarî nasıl ki Osmanlı Türk­
lerinin elinde incelmiş, sedefleşmiş, aydınlaşmış, kendine has bir şekil
almışsa, İslâmiyet te Osmanlı Türklerinin zeki dimağları içinde büyük
bir inkişafa mazhar olmuş; Celâl Esadın da dediği gibi, "T ü rkler in­
saniyetin saadetini temin etmek gayesile bütün kuvvetlerini islâmiye-
tin taalisine hasretmişlerdir. Türklerde din, dinden ziyade İçtimaî bir
şekil almıştır,,. Hicretin ilk senelerinde Mısırda yapılan öm eru cami-
inin açık meydanı ortasında sütunlu ravaklar arasındaki şadırvanın
suları üzerinde altın ışıkları parıldıyan mehtaplar, asırlardan sonra
Türklerin îstanbulda, Edimede, Tuna kıyılarında yükselttikleri cami­
lerin ucu yaldızlı çelik bir ok gibi semaya dikilmiş minareli muazzam
kubbeleri üzerinde solgun beyaz gül renginde gölgeler halinde süzül­
müştü. Allahın evine kulluk için girm eğe abdestli olmak lâzımdı. Os­
manlI Türkleri de ulu camilerinin gölgeler salan yüksek çınarlarından
dökülen yaprakların büyük bir sessizlik içinde hüzünle s ü r ü k le n d iğ i iri
değirmi taşlı, nemli havlularında güvercinlerin akıntı sularında kanat
çırpıştırdıkları, geniş şadırvanlar kurmuşlar, loşluğun büyük bir sükûn
İçinde uyuduğu, demir parmaklıklı pencereli sebillerden berrak sular
akıtmışlardı. Dinin bu tesiri altında Türk mimarisinde cidden za­
rif şadırvanlar, güzel çeşmeler, ferah hamamlar yapılmıştı. H er ku­
rulan büyük bir caminin veya mescidin gölgeliklerinde bu sebillerin, şa­
dırvanların nefis siluetleri görülür. Osmanlı Türkleri şehir haricinde
k u r d u k la r ı bendlerden, menbalaıdan, topladıkları suları su kemer­
lerde, galerilerle, kiinklerle ve su terazilerde şehre getirirler, bu
sulardan bir kısmını “ eshabı meyah,, evlerine alırlar, diğer büyük kıs­
mını da camilerin, çeşmelerinin musluklarına verirlerdi.
Bu çeşmelerden bazıları Bursa, Akşehir, Kırşehir gibi Türk şehir­
lerinde vakit vakit kümes hayvanlarının seslerinin uzandığı tenhalık
içinde ikindi güneşinin serildiği sokaklarda, iki katlı, tahtalarının ren­
gi esmerleşmiş, oluklu kiremitleri yosunlaşmış evlerin gölgeli peyzaj­
larını hatırlatır: Geniş saçağının gölgelendirdiği dört köşe gövdesinin
bir yüzünde, taş yalağına suyu akan iri burma musluğunun arkasında
bir su haznesi bulunur. Hazneye fazla gelen suları yalağa akıtan bir
savak penceresi görülür, musluğun üzerinde bir iki kelimelik kitabeler
ise çeşmeyi yapan hayır sahibinin adını taşır, sıcak havalarda bile ne­
reden estiği belli olmıyan serin bir havanın dolaştığı gölgelikler, daima
nemli bir yeşillik kümesi teşkil eder. Türk mimarisinde, san’atta, te­
kâmülü kurulan her âbidede olduğu gibi çeşmelerin inşasında da
gerek ihtişam ve gerek ziynet noktai nazarından ilerlemelere mazhar
olmuştur. Klâsik devrin sade güzelliğini, Lâle devrinin yaldızlı süsleri­
ni, Rönesansm Türk Barok ve Ampirinin ziynet ve ihtişamını görmek
kabildir. Bu çeşmeler bir caminin veya medresenin ihata du­
varını, bazan bir sokağın köşesini, bazan da bir meydanın
ortasını bir su âbidesi olarak süslerdi. Osmanlı Türklerinin yap­
tığı bu çeşme ve sebiller içinde hakikaten Türk mimarisinin ziynet
- 39 -

ve serveti olanları vardır, A yasofya , Üsküdar, Azapkapı, Top-


hanedekiler başlı başına birer san’at âbidesidir. Osmanlı çeşmelerin­
d e girin tili çıkıntılı mebzulen serpilmiş süsler yoktur. Kem erleri umu­
m i y e t l e çok h a f i f s iv r i, k ıs m e n d a ir e v id ir . B i r i k o y u yeşil veya k ır­
m ız ı, d i ğ e r i b e y a z d e ğ ir m i m e r m e r le örülmüş k e m e r in i tutan b e m b e y a z
m e r m e r d e n s a d e s ü tu n la r , k e m e r le ç e ş m e k it a b e s i a r a s ın d a kalan Uç
k ö ş e li b o ş lu k t a y a a ç ılm ış b ir g ü lil a n d ır a n b i r e r k a b a r a v e y a h u t T ü r k
t e z y in a t ın d a n b a z ı s u la r la d o ld u r u lm u ş b u lu n u r . K e m e r i n ü s tü n d e h e ­
m e n d a im a ç e ş m e n in “ b a n is i,, n in a d ın ı t a ş ıy a n y a l d ı z l ı k it a b e v e bu
ç e r ç e v e d e n ç e ş m e n in k e m e r in i a y ır a n , b a z a n is t it a lû t lı, b a z a n d a d a h a
b a s it t e z y i n i d e r z l e r g ö r ü lü r .
S u iş le r i T ü r k m e d e n iy e t in d e c id d e n t e t k ik e lâ y ık b ir b a h is t ir v e
bu b a h is i d a h a g e n iş b ir ç e r ç e v e iç in d e n g ö r m e k lâ z ım d ır . B ö y l e g ö ­
r ü ş le r d e u f u k la r g e n iş le r . O s m a n lı t a r ih in d e b u y o ld a b ir ç o k ş e y l e r b u ­
lu n u r : V o l g a ile D o n n e h ir le r in i b ir k a n a lla b i r l e ş t i r e r e k K a ı a d e n i z -
d e ıı H a z c ı' d e n iz in e g ir m e k , S ü v e y ş k a n a lın ı k a z a r a k A k d e ı ı i z l e K ı r m ı -
z ıd e n iz i v e H i n d d e n iz le r in i b ir le ş t ir m e k is t iy e n S o k u llu M e h m e t P a ş a
H i c r î X . a s ır d a O s m a n lı T ü r k le r in in y a ln ız ş e h r e s u t e v z i i l e d e ğ il d a h a
b ü y ü k m ü t e k â m il b ir z i h n iy e t le b ü tü n d ü n y a s u la r ın d a n is t i f a d e e t m e k
d ü ş ü n c e s in d e o ld u k la r ın ı g ö s t e r i r . H a m m e r b ile d i y o r k i: “ D o n , V o l ­
g a n e h ir le r in in b i r le ş t ir ilm e s i te ş e b b ü s ü b iııe t ic e s i d e v le t in v i l â y a t ı
c e ııu b iy e s i h a k k ın d a S a d r ıâ z a m m t a s a v u r a t ı v a s ıa s ın ı a s la b o z m a d ı:
ilt i z a m e t t i ğ i t a s a v v u r la r d a n b e r i, o z a m a n b ü tü n A r a b i s t a n ı z e y r ü z c -
bcı- e t m e k t e o la n isy a m n it f a s ı n ı m ü t e a k ip S ü v e y ş b e r z a h ın ın h a f r i l e
B a h r ia h m e r ile A k d e n i z a r a s ın d a O s m a ıılı d o n a n m a la r ın ın b ir d e n iz ­
d e n ö t e k in e g e ç m e s in e m ü s a it o la c a k b i r t a r i k i m u v a s a la t e s is e t m e k
id i,.
İstanbul su tesislerinin kuruluşu

1453 senesi mayıs ayından bir sah sabahı,Chalcedoine’ la Chryso-


polis’in esmer tepelerinin üzerindeki m avi cibinliğin eteklerinden, al­
tın yaldızlar içinde penbe bir g ü n doğarken, doğu Rom a im paratorlu­
ğunun bu son şehri de O rta Kurunun bütün hâtıralarile, kuvvetli bir
rüzgârın önünde uzaklaşıp dağılan bulutlar gibi, eriyip kayboluyor,
göğün sonsuzluğu içinde üflenmiş bir kutu altın yaldız tozu gibi yük­
selen sabah güneşinin ilk aydınlıkları, şehrin sokaklarından güm üş
renkli bir sel gibi akan Türk ordusunun çelik kılıçları, tunç kalkanları
üzerinde cazip akisler yapıyordu.
K r i t o v o l o s ’u n d a d e d iğ i g ib i “ g e c e n in z u lm e t i d a h i s e n e le r d e n b e r i
B iz a n s ı i h a t a e d e n s a b a h ı s iy a h v e s e f a h a t g ib i z a il o la r a k s u p h i s a d ık
a f â k ı t e n v i r e b a ş lıy o r d u ,,.
B u m a y ıs s a b a h ın d a e s e n n e m li r ü z g â r l a r , y a l n ı z b a h a r ı t e r e n n ü m ­
le k a l m ı y o r ; b ü y ü k b ir g ü r ü lt ü ile ç ö k e n h a r a p s a lt a n a t b in a s ın d a n
g ö ğ e y ü k s e le n t o z b u lu t la r ın ın s o n z e r r e l e r i n i d e d a ğ ı t a r a k , y a v a ş y a ­
v a ş d u r u la n , b e r r a k la ş a n ş e h r e a r t ı k y e p y e n i b ir h a y a t m ü jd e liy o r d u .
D iz d iıs a g ir e n T u r k l e r b ir b ir in i t a k ip e d e n is t ilâ la r ın , t a h r ip le r in
v e s o n b ü y ü k m u h a s a r a n ın a n k a z ile k a r ş ı l a ş ı y o r l a r d ı . F a k a t ş e h ir h â ­
lâ g ü z e l d i : g ü n ü n s o lg u n a y d ı n l ı k l a r i l e d o lu y ü k s e k b in a lı d a r s o k a k
l a n , î p o d r o m l a r a in e n b ü y ü k c a d d e le r i, e s m e r b ir t ü lle ö r t ü lü g i b i d u ­
r a n d in î â b id e le r i v e y ı k ı k s a r a y la r ile , h ü z ü n lü b ir h a li v a r d ı.
S e n e le r d e n b e r i m i i t e v a l i i s t ilâ la r , m u h a s a r a la r , y a ğ m a l a r v e b il-
h a s a L â t i n iş g a l l e r i d o ğ u R o m a i m p a r a t o r lu ğ u n u n b u s o n ş e h r in d e k i
R o m a z i y n e t v e d e b d e b e s in i d e b e r a b e r s ü r ü k le y ip g ö t ü r m ü ş , g e r iy e
f â n i b ir g ü z e lliğ in y ıp r a n m ış , i y i c e ö r s e le n m iş , g e ç m iş g ü n le r in i h a s r e t ­
le a n a n h a r a b e le r i k a lm ış t ı. C h a r le s D i e h l ’ in d e d iğ i g ib i, 1203 - 1204
L â t i n i ş g a l i e s n a s ın d a B iz a n s m t a h r i b i y a l n ı z s a r a y la r ın , k ilis e le r in
m u h te ş e m p a r l a k l ı k l a r ı ü z e r im le K a lm a m ış , s u s a r n ıç la r ı v e t o p r a k a l ­
t ın d a k i su y o l l a r ı b ile t a h r ip o lu n m u ş tu . B iz a n s ü z e r in e ç ö k e n b u h a i ­
le d e b ir y a n d a n ş e h r in m ü z e y y e n a t ı, h e y k e lle r i, b ü tü n m u k a d d e s v o
n e f i s e s e r l e r i b a t ıy a d o ğ r u s ü r ü k le n ip g ö t ü r ü lü r k e n , b ir y a n d a n d a y a n ­
g ı n l a r ş e h r i s ü s liy e n , g ü z e lle ş t ir e n b i r ç o k b in a la r v e m iie s s e s e le r d e n
t iit e n d u m a n la r a r a s ın d a h a r a b e le r b ır a k ıy o r d u .
Ş e h r e y e r le ş e n m u z a f f e r T U r k le r is e s a r a y la r ın ın ç ö k m ü ş s a k ıtla ­
r ın d a , y ı k ı k d u v a r la r ın ın m e r m e r t a ş la r ın d a , k a r a n lık b i r t a r ih in m a h ­
zu n g ö l g e l e r i t it r e ş e n v e a r t ı k ü s tü n d e n , s a a t in y e l k o v a n ı d ö n m ü ş h e r
h a n g i b ir v a k ’ a d a n , b i r h â t ır a d a n b a ş k a b ir ş e y o lm ıy a n doğu Roma
- 41 -

İmparatorluğunun bu izleri üzerinde muhteşem ve büyük bir medeni­


yet kurmakta gecikm iyorlardı.
F a t ih IT. M ehm ed şeh ri z a p t e t t ik t e n so n ra d e rh al im a r ın a b a ş la ­
m ış tı. T a n ı n m ı ş B i z a n s M ü v e r r i h i K r i t o v o l o s t a b ö y le d i y o r : “ İ l i m v e
f e n v e s e r v e t v e s a n ’a t s a h i b i o l a n l a r ı v e t i c a r e t l e i ş t i g a l e d e n le r i b u -
l u n d u K l a r ı m a h a l l e r d e n îsstnnhuİH n a k l e t t i r d i v c e r k a n ı d e v le t i v e z a t ı
Ş a h a n e l e r i n e z d i n d e h a iz i n ü f u z v e i t i b a r o la n s e r v e t i c e s l m e y e m a ille
b u l u n a n z e v a t ı n e z e lin e c e l b e d o r e k ş e h i r d a h i li n d e ç a r g u l a r v e h a n la r ,
d ü k k â n l a r v e h a m a m l a r v e m u h t e ş e m h a n e le r , c a m i l e r v e m â b e t l e r i n ­
ş a e t m e le r i n e m ü s a a d e v e h e r k e s i n s e r v e t v e k u v v e t i d e r e c e s i n d e ş e h ­
ri t e z y in e d e c e k m e b a n i i c e s im e v ü c u d a g e t i r m e l e r i n e i r a d e e y le d i. K e n ­
d is i d a h i ş e h r in o r t a s ın d a v e m ilr t e fi h ir n o k t a s ın d a c e s a m e t v e k ı y ­
m e t c ih e t i y l e e m s a li n e f a i k b i r c a m i i n ş a e t t i r m e k iç in h i r m a h a l i n t i­
h a p e d e re k d e r u n u n a k o n u la c a k s ü t u n la r ın v e a h c a r ı m u te b e re n in v e -
s a ir m a b e m e i in .ş a iy c s in in t e h i v e t e d a r i k e d i lm e s i n i f e r m a n e y le d i.,.
K r it o v o lo s T o p k a p ı s a r a y ın ın da ih tiş a m v e s ü s ü n ü ş ö y le a n la t ıy o r .
" P a d i ş a h h a z r e t l e r i k ı ş m e v s i m in i l a t a n b u l d a i m r a r e d e r e k is k â n ve
t e z y in i v e s a r a y ı n i n ş a s ı ile i ş t i g a l e y le d i . S a r a y , c e s a m e t i v e t e r t i p v e
i h t i ş a m i t i h a r il e î s t a n b u l u n m e b a n i i a t i k a s ı n a t e f e v v u k e y l i y o r d u . JBu
b i n a y ı m u h t e ş e m i n h e r t a r a f ı k e m a li d i k k a t v e i h t i m a m ile iş le n m iş ,
n u k u ş v e s a i r e g i b i s a n a y i i n e f ia e n in a s a r ı b o d i a s ı l e s ü s l e n m i ş id i. H ü ­
l â s a a lt ın v e g ü m ü ş ü n v e m ü c e ll â v e r e n g â r e n k t a ş l a r ı n v e m e r m e r l e r -
n in i l t i m a ı ş a ’ş a a d a r ı a l t ı n d a h u s a r a y ı â li b i r m e c m u a i n e f a s e t v e b e -
d a i t e ş k il e d i y o r d u . M u a İ l â k u b b e v e k ü m b e t l e r i d a h i h a r i c e n k u r ş u n l a
t e z y in o lu n m u ş t u . M e d h a l i t e ş k i l e d e n b ü y ü k k a p ı l a r ı v e f u r u n v e h a -
m a r n la r ı g e ç t ik t e n s o n r a y ü k s e k b u r ç la r ı v e h a r e m v e s e lâ m lık d a ir e ­
le r in i, z i y a f e t v e y a t a k s a lo n la r ın ı v e d e v a ir i s a ir e y i ih t iv a e y liy e n a s ıl
s a r a y a g i r i l i y o r d u . S a r a y ın v e c iv a r ın d a k i m e b a n in in e t r a f ı n a b i r d e
s u r i n ş a e d ilm iş t i. B u n d a n m â d a s a r a y ın e t r a f ı n d a v â s i m e y v a v e ç i-
<;fk b a h ç e l e r i t a r h v e t e s is k ılın m ış t ı. 13u b a h ç e l e r i n z ü m r i d i n ç e m e n le ­
r i Ü z e r i n d e b e r r a k s u l a r c e r e y a n , e lh a n ı l â t i f k u ş l a r c e v e lâ n e d e r d i.

K r i t o v o l o s ş e h r e a k ıt ıla n s u la r iç in d e m e ş h u r t a r ih in in b ir y e r i n ­
d e ş ö y le d i y o r : " Ş e h r in v a s a t ın d a v e h e m e n s a r a y ın k u r b u n d a h a r ic e n
s u r la r la t a k v i y e v e t a h k im v e d a h ile n g ü z e l v e ş e f f a f t a ş la r la s a k f ı
t e z y in e d ilm iş c e s im h ir ç a r ş ıi k e b ir , h a m a m la r v ü c u d a g e t i r i l d i . B u n ­
d a n m â d a c e t v e l k ü ş a d ile ş e h r e su is a le s i v c d a h a b u n a m ü m a s il ş e h ­
r in im a r ın a v e s e k e n e s in in d e f i ih t iy a c ın a h â d im t e s is a t ı n a f ia v e y d a -
n a g e t ir ilm e s in i e m ir v e ir a d e e y le d i,,.
p'a t ,h d e v r in in h,, m e ş h u r R iz a n s t a r ih ç is in d e n ş e h r in g e r e k im a r ı
v e g e r e k su t e m in i iş le r in d e b ü y ü k h ü k ü m d a r ın v e z ir le r in in d e e s a s lı
h iz m e t l e r i g ö r ü ld ü ğ ü n ü ö ğ r e n i y o r u z : " N e z d i ş e h r iy a r id e e n z iy a d e h a ­
iz i n ü fu z v e u m u ru d e v l e t t e s a h ib i v u k u f o la n M a h m u d P a ş a d a h i ş e h ­
r in m u r t e f ı b i r m a h a llin e s im v e z e r le m ü z e y y e n , ş e f f a f m e r m e r le r i
v e g a y e t g ü z e l s ü t u n la r ı h a v i m u h te ş e m b ir m â b e d in şa e t t i r m i ş t i k i
şekli bedii hayret bahsi nazirin olurdu. E trafın da da im aret (Darülâ-
ceze) ve han ve hamamlar yaptırdı. Mahmud Paşa kendisi için dahi
- 42 -

g a y e t güzel haneler bina ve etrafların da çiçek ve nebatat bahçeleri


tarh v e tesis ve şehre su isale ettirdi,,.
Fa tih devrinin m üverrihlerinden Dursun B ey saray için şu sa tır­
ları y a zıy o r: “ A ra p ve A cem ve Rumdan m ahir m im arlar ve mühendis­
ler ge tirip kendi aklı kâm ili mimarinin irşadile az müddet içinde ol m a­
kamı hoş ve hürrem üzerinde b ir sarayı âli, envai sanayile hali ve şini
nakışdan hali vücuda geld i: her köşkün n igâr hanei çin ve her kasrı
rûşkü hûldü berin, her suhan fezası hoş hava ve cenandan nişan, her
çeşmesi âbı hızıı- ki nehri kevser andan revan,, ve devam la “ anın m is­
lini ne K esra gördü, ne K a y s er ne F a k ’fu r bildi. An ın la ulu İstanbul
mâm ur ve meşhur oldu ve bu sarayı dilküşaya yine bir sur çekt-irUp
F iren kl ve Türki, m ü devver ve müselles ve envai evzaı lâ tife ile müsen-
na burgazlar (b u rç) la ve derkâh kapıları ile bir güzel kale düzeltti ve
kalenin suru ile sara y duvarının arasım bağ ve bostan ve balıçe ve gii-
lüstaneyledi. C a’beca çeşm eler ve havuzlar ve sohbetgâhlar te rtip etti,,.
T ü rk ler Bizansı zaptettikten sonra, yeni baştan bir Türk Istanbu-
lu. muhteşem cam ileri, sarayları, kütüphaneleri, âbideleri, ilim ve san’ -
at mücsseseleri, su yolları, kem erleri, köprülerde muazzam bir şehiri
kurmuşlardır. A sırla rca sürmüş bu çalışm aları belirten, binlerce y a zı­
lar arasından bu hakikati tebarüz ettiren. A m erik a lı P ro fe s ö r L a e y
B a eye r’in kıym etli eserinden birkaç satırı buraya alıyorum :
“ Sultan Süleyman zamanında T ü rk hükümeti., adlı eserin m uhar­
riri A m erik alı P rofesörlerd en L a e y B a e y e r’in 1915 senesinde A m eri­
ka hükümet matbaasının çıkardığı bir risalesinde: “ Türkler, az za­
manda Istanbulun yedi tepesi ve cazip sahillerini küçük ikam etgâhlar.
vâsi fa k a t m u vakkat m ahiyette saraylarla doldurdular. Bunların a ra ­
sına sağlam binalar, çarşılar, hamamlar, m edreseler ve cam iler, tü r­
beler kurdular. Bütün bu havalide Tüt'klerin huzuru binlerce suretler­
le tesbit ediliyordu. H er ta ra fta muazzam taklar, d ar sokaklar, rıh­
tım lar, kahvehaneler, köşkler, çeşmeler, bağ ve bahçeler, evliya tü rbe­
leri ve m ezarlıklar görülüyordu,, diyor. B iraz daha aşağıda P ro fe s ö r
I,ncy B aeyer sözüne şöyle devam ed iyo r: “ Fatih Sultan Mehmcd ts-
tanbulu alınca eline harabelerle dolu b ir parça topraktan başka bir
tît'y geçm em işti. A y a s o fy a dahil olduğu halde elli kadar mâbedden bir
kaç umumî binadan, biı- iki sağlam meskenden şehirde başka bir şey
yoktu. Dördüncü Ehli Salibin hücumundan sonra Istanbulun âsarı ne-
fisesi, sarayları, kaldırım ları, rıh tım ları ihmal edilm eğe başlanmıştı.
H ail tenakusta bulunan ahali yeni bina vücuda getirm ek şöyle dursun
eskileri bile tam ire m uktedir olam ıyordu. Sathın altında filhakika <au
yolları, su hazneleri, l â ğ ı m l a r ı mevcuttu. F a k a t satıhta bulunan şey­
ler büyük bir şehrin vücuduna delâlet edecek bir m ahiyette d eğild i­
ler,,. P ro fe s ö r L a e y B a eyer Türklerin umumî hizm etler için vücuda
getird ik leri muazzam cami, medrese, kervansaray, pazar, hamam,
çeşmelerden bahsettikten sonra “ işte T ü rk ler 1453 senesile 1600 sene­
si arasındaki kısa bir zaman esnasında bu muazzam neticeyi elde e t­
m işler ve Boğaziçinin etra fın a da s ırf kendilerine ait bir p ayitah t
kurmuşlardı,, diyor.
- 43 -

Fatih, Istanbulun imarında, şehrin su ihtiyacını da ilk plâna aldı­


ğı görülmektedir. Nam ını taşıyan mabedin musluklarından akan F a ­
tih suyu, Dursun Beyin anlattığı bağlar, bahçelerde kurduğu çeşme ve
havuzlardan dökülen, K rito volo s’un yazd ığı açılan çetvellerden geçen
sular, o devirde şehirde büyük bir su hareketinin canlılığını çok güzel
bildirm ektedir. Bunlara Fatihin turunç bahçelerini sulamak için kap-
te ettirdiği turunçlu sularını da katmak icap eder.
Y a l n ı z F a t ih in n a r ç iç e ğ i r e n g in d e y e m i ş l e r l e s ü s lü b a ğ la r ın d a ,
y e m y e ş il b a h ç e le r in d e a k a n v e m e r m e r ç e ş m e le r in d e n d ö k ü le n s u la r ,
y e r y e r k u r u la n m a b e t le r in e t r a f ı n d a k i a r o n d is m a n lu r a m ü n h a s ır k a l ­
m ış v e ş e h r in o z a m a n ç o k b liy ü k o lm ıy a n su i h t iy a c ın ı d a k a r ş ılıy a -
b ilm iş le r d ir .
B e l g r a d o r m a n la r ın d a k i d e r e le r in s u la r ı dsı a y r ıc a , b a sil, b ir s u ­
r e t t e İ s t a n b u l» a k ıt ılm ış , a n c a k s e n e le r g e ç t ik t e n s o n r a . b u r a la r d a
b e n d le r k u r u lm u ş tu r . B u n u n iç in İ b r a h im P a ş a n ın s e v g i l i ş a ir i V e h b i,
I I I . A h m e d in b e n d i k it a b e s in d e d i y o r k i:

Y a p u p m e c r a ’ m İ s t a ııb u la bu a b ı g e t i r m i ş t i
C e n a b ı h a z r e t i F a t ih M e h m e t H a n c is m i P a y e
V e fa e t m e k le o l d e m le r t e d a r ik g ö r m e m iş le r d i
D U h a n ı k iin k le n a g e n c id e o la n f a z l a m a y e

X V I I . a s r ın b ü y ü k s e y y a h ı K v l i y a Ç e le b i d e b u h u s u s ta b iz i t e y id
«•d iyoı-: “ B â d e l ’f e t i h F a t i h ik i y ü z ç e ş m e b in a e t m iş t ir . B a y a z ı d H a il
y e t m i ş a d e t , 3 U le y m a n H a n y e d i y ü z a d a l ç e ş m e y a p t ır m ış la r d ır , , .
F a t ih i t a k ip e d e ıı ik i p a d iş a h t a n , S u y a z ıd ın k ıs m e n s a k in g e ç e n
s a lt a n a t ı v e b ü y iik S e lim in dü n ya, ü z e r in d e o a s ır d a b ü tü n m ille t le r in
b a ş ın ı e ğ d i ğ i a s k e r î k u d r e t o ld u ğ u n u g ö s t e r e n v e b ü y ü k g a y e l e r için
h a r b e t m iş , m u a z z a m o r d u la r ın ın m u h te ş e m z a f e r le r in d e n s o n r a , İ m ­
p a r a t o r lu k t a h t ın a o t u r a n t k iııc i S ü le y m a ııın d e v r i is e O s m a n lı TUt-k-
lo r i iç in b ir ih t iş a m d e v r i o lu r k e n , Is t a n b u ld a ela su m e d e n iy e t i y ü k ­
s e k b i r t e k â m ü l d e r e c e s in e v a r ıy o r d u . H a k ik a t e n I I . S ü le y m a n d e v r i
su m im a r is i iç in ç o k e m e k v e r ilm iş b ir d e v ir d ir .
Y a z ım ız ın ç e r ç e v e s i h a r ic in d e k a lm a k la beraber, şunu d a işaret
etmek isterim ki Osmanlı T ü r k l e r i su işlerindeki büyük başarılarını
yalnız İstaııbula hasretmiş değillerdir. Ekseriyetle ilk Osmanlı hüküm­
darları Başşehrin suyuna verdikleri ehemmiyeti, ülkelerine ilhak e tti­
ği yerlerde de esirgememiş, kudretli vezirleri de istanbulda sarayla­
rının m ükellef köşelerinde, çocuk denilecek yaşta terkettikleri doğ­
dukları şehirleri unutmamışlar, oraları da daima im ar etmiş, İçtimaî
müesseseler kurmuşlardır. Sularını tetkik etmiş olduğum Silivri kasa­
bası, yüzlerce misali arasında bunlardan birini teşkil eder: Büyük F a ­
tih II. Mehmedin kendi adını taşıyan ve hâlâ künk yo lla n içinde beş
yüz senedir su geçiren bir tesisile kasabaya ilk su şebekesini kurdur
— 44 —

muştu. A y n i yerde böyle bir iyiliği Türk vezirlerinden Mehmed Paşa­


nın da yaptığı görülm ektedir.
D iğer Türk H an lan devrinde de, îm partorluğun her köşesinde bu
yolda, imar hareketlerinin yerine getirild iği anlaşılmaktadır. Meselâ,
bunun için büyük Türk Hanı II. Süleynıandan bahseden Peçevînin sa-
h ifalarm ı karıştırm ak k âfi gelir:
“ B i r d a h i s a d a k a i c a r i y e d i r k i a y n i a r a f a t t ı r . M u k a d d e m Z iib e y -
d e H a t u n ic r a e t m iş v e lâ.kin h a r a b e m ü ş e r r e f o lm a k la o l k a d a r m ü ­
z a y a k a ç e k iliy o r d u k i b ir a r e f g ü n ü b i r p a r m a k ü z e r in e k a ld ır ıla n b ir
k ır b a s u y u b ir a lt lın a a ld ıla r . P a d iş a h ı m a ğ f u r d a h i ü ç d ö r a y n i k n tn p
ilh a k v e İc r a e t m e k le c e m i h ü c c a c ı i h t iy a ç t a n h a lâ s e t t ile r ,,.
“ H a s e k i S u lta n m e r h u m iç in b u im a r e t i k e s r e t ü l n im e t v e M e d i-
n e i M U n e v v e r e d e d a h i b ir im a r e t i a liy e b in a e t t ir U lü p f u k a r a y ı M e k k e
v e M e d in e h e r g ü n z i y a f e t o lu n u r la r v e E d ir n e ş e h r in e dahi kevscr
m is a l n ic e ç e ş m e le r ic r a s ile f ı k a r a h a y a t t a z e v e s ü r ü r b i- e n d a z e h a s ıl
e t m e k t e n h a li d e ğ ild ir ,,.
Is t a n b u lu n t a r ih in d e , ilk d e f a a n c a k I I . S ü le y m a n d e v r in d e K â ­
ğ ıt h a n e v e K ı r k ç e ş m e su t e s is le r in in S in a n t a r a f ı n d a n k u r u lm a s iie ş e h ­
r e b o l su t e in in i k a b i! o ld u ğ u g ö r ü lü r . H a t t â K ı r k ç e ş m e s u la r ı o k a ­
d a r m e b z u l g e l m i ş t i ki. E v l i y a Ç e le b in in k a v lin c e , o n u n o t u r d u ğ u s e m t ­
te . d e ğ i r m e n l e r i b ile d ö n d ü r m ü ş t ü r . F a k a t T U r k le r in bu b ü y ü k ş e h i r ­
d e I I . S U lo y m a n d e v i in d e k u r d u k la r ı m u a z z a m su t e s is le r in in y a p ıs ı
h a k k ın d a t a r i h î b ilg i l e r i m i z , o d e v i r e a it t a r i h l e r e d ü ş ü r ü lm ü ş k ıs a
k a y ı t l a r ı n iç in d e k a lıy o r . S e lâ n ik î t a r ih i, P e ç e v î t a r ih i. E v l i y a Ç e le b i
S c y a h ıt n a m o o i. T e z k e ı e l i t l B U n y a ıı v e v a k f i y e l e r g ib i m illî m e h a z la r ­
d a n a lın a c a k y a z ı l a r ı n k ıs a o lm a la r ın a m u k a b il h a z in e i e v r a k v e s i k a l a ­
r ı d a h a z e n g in g ö r ü lü y o r , i y i a r a n ır s a b u n la r d a n , t a r i h l e r d e k i k ıs a
k a y ı t l a n a lâ k a la n d ır a n b ir ç o k ş e y l e r a lın a b ilir .
Hu y o ld a F a t ih I I . M e h m e d iıı v a k f i y e l e r i n d e n , a lın a n şu s a t ır la r ,
K r i t o v o l o s 'u n , D u r s u n B e y in a n la t t ık la r ın ı, b u r a d a su iş le r in i a y rıc a ,
t e y i t e t m e s i b a k ım ın d a n b ir m is a l o la b ilir .
“ ... B u n d a n s o n r a e n h a r - ı h o ş - r e f t a r - ı s ı i t ı ı r iç r o z ik r - i g lih e r - b n r ı
c â r i o la n p a d iş a h - ı h u r ş it z u h u r k i z iilâ l- i b im e lâ i- i ih s a n - ı ç a ı b a g - ı
h e f t k u s u r s e r s e b z -ü m a m u r e y le m iş t ir . M â - i c â r i ib a d â t - ı m e f r u z a y ı ı
a v n ’ii y a r i v e v e s ile - i i bu d ât. v e t a a t o lm a s ı e m r - i C e n a b ı b â r i o lm a ğ la
m e d itıe i m e z b u r e y e ic r â e t t i k l e r i s u la r iç in lci h e r b ir i d â r - ü l- m ü lk le -
r in e , b e lk i r u y - i z e m in e z in e t-U z e y n h u b a b -ı s im în - n ik a b ı â b ıh a y â t a
k u r r e t ü la y n d ır . V e e m r - i p a d iş a h - ı â lic e n â p la o l ş e h r - i s a fa - e n c a m
iç r e b in a o lu n a n h a m a m la r a v e c i m i i d il k ii^ a y - i p ü r - s a f a m e y a n ın d a
ş a d r e v a n - ı h u r ş it - n iş a n a v e im a r e t - i â li- b ü n y a ıı v e m e d â r is - i r e fiü ş ş a n
iç r e ş â d r e v a n - ı s a f v e t - a ş i y a n a f e r m a n - ı k a d e r t ü v a n la r ı g i b i cereya n
e d ip h e r t a r a f a r e v a n o la n a im în h u b â p o l d â r ü ım a iııı iç r e o la n u lü l-
erbâba ve yütafü Aleyh im bâniyetin men fit-tetin ve ek-vab.
Mânasın remz-ü işrâp eyler. On nefeı huddam-ı mah-ı âb tayin
buyurmuşlardır ki her biri ebniye ve sükuf ahvaline şiiur ve vııku f sa­
hibi ve umumen m eremmet ahvalinde, hususâ emr-i ıslâh-ı tarik-mâda
- 45 -

ve kurşun İslahı umurunda san’atinin galibi olup dolâb-i hammamatı


ıslâhata mehareti ve sutûh-ı ebniye-i hayrât ve meremmet-i sair mü­
sakkafat v e musattahatta fenninde şöhreti o la . O l padişah-ı m e le k -s ı-
fa t - m e â li s e m â t. Ç U ıık i te k s ir - i e b ııiy c - i h a y ı a t c a n ib in e k ü lli i l t i f a t
b u y u ld u la r . B u â s â r -ı c e lile n in b a k a v e h u lııl v e z ik r - i c e m ille r in in
d e v a m v e ü bu dı le v a z ım ım m ü r a a t lâ z im e -i z im m e t- i a z e m a t- ı m e lik iy -
y e o lm a ğ la on n e f e r B e n n â la r ın b ir in i h â c e t o ld u k ç a z a r u r e t ik t iz a e t ­
t ik ç e k ıb a b -ı â liy e k u r ş u n la r ın ı ıs lâ h h iz m e tin e t a y in b u y u r d u la r k i h e r
k u b b e -i k e b u d i-c ü b b e n iıı â le m -i z e r r in i, k u b b e -i s im în -i m a lın k a rin v e
e s a s -ı s e n g in i t a h t - ı t a h t - ı s ü r e y y a y ı z ir - i n ig â ıı e y le y ib ta k - ı re n g in i,
k a v s - i k u z a h tc n n iş a n v e k ü n g ü r e -i s a k f- ı b e r in i n e s r-i t â ir e â ş iy a n e
o lm u ş tu r.
Z ik r i s e b k e d e n on n e f e r iç in d e n b ir m e rd -i k a b il k i k u rş u n ıs lâ h ı
fe n n in d e fe r d - i k â m il o la . B u h iz m e t- i m û r is ü l’iz z e t i te â ti v e h iz ­
m e tin d e t e g a fü l v e te k â s ü l e t m e k t e k a lili k e s ir e m ü e d d i o lm a k .
R e k â k e tin d e n te h â ş i v e te h â m i e y liy e . B ir in i d a h i v â k f - ı â lic e n a ­
b a in t is a p la b e y a n d a n m ü s ta ğ n i o la n h iy a z v e ü yu n v e â b â r k i D â rü s -
s a lt a n a t la r ın ı c e n a t ı t e c r i m in t a h t ı h e l’e n h a ı e t m iş t ir . B u n la r a c â r i
o la n m iy a h ın is lâ h -ı r a lli h iz m e tin t â y in b u y u rd u la r,,.
T ü r k le r , Is ta n b u lu , t e k r a r k u r m a y a b a ş la d ık la r ı za m a n , su iş le -
ıin d e k i ç a lış m a la r ı da. ş e h ir d e a d e d i a r t a n ç e ş m e le r i b e s liy e c e k , t e s is ­
le r ü z e r in d e g ö r ü lü r .
II. S ü le y n ıa n d a n e v v e lk i d e v ir le r e a it, F a tih in , B a y a z ıd m v e S e li­
m in z a m a n ın d a bu ç a lış m a la r , h e m e n h e m e n y a ln ız H a lk a lı s u la r ı ü z e ­
r in d e t o p la n m ış tır . B u te s is le r in k u ru lu şu h a k k ın d a b ild ik le r im iz d e ,
y in e , m a h d u t b ir s a h a iç in d e k a lm a k t a d ır . B u s u la r b ilh a s s a d in î b in a
v e m ü e s s e s e le r e ta h s is e d ild iğ in d e n b u n la rın v a k fiy e le r in d e n v e İ s t a n ­
bul m ü z e le r in d e m e v c u t, a d e d i ııe, h a r i t a l a r d a n y a p 1 v a ş e b e k e le r i
h a k k ın d a b a z ı m a lû m a t a lın a b ilir . B ilh a s s a I I I . M u r a d ın su n a z ır ı M i ­
m a r D a v u d A ğ a n ın v e I. A h m e d iıı ş ö h r e t li m im a r ı su n a z ır ı M e h m e d
A ğ a n ın y a p m ış o ld u ğ u h a r it a la r . H a lk a lı s u la rın ın ş e b e k e le r i h a k k ın ­
d a z e n g in v e it in a lı t a f s i l â t ı h a iz d ir .
M i m a r D a v u d a a it o la n ın ın D r . H i k m e t B e y t a r a f ı n d a n a s lın d a n
k o p y e s i y a p ı lm ı ş t ı r v c İ s t a n b u l S ı h h a t m ü z e s in d e d ir .
992 t a r ihli v e 0 ,2 5 x 3 m . e b 'a d m d a b u lu n a n b u h a r i t a d a s u y o lu n u n
e t r a f ı n ı , b lly U k m i m a r y e r y e r y e ş il a ğ a ç l a r , k ız ıl r e n k li k a r â n f i l l e r ,
u . a v e ıvevnhe ç iç e k le r le s ü s le m iş t ir . B u ç iç e k le r t e z y in î m a h i y e t t e n z i­
y a d e . b e lk i de, m a h a ll i y e ş i lli k le r i g ö s t e r m e k için k o n u lm u ş t u r .
H a r i t a n ı n s o lu n d a , s u y o lu n u n b a ş la n g ıc ın d a , z a r i f b i r k ır ç iç e ğ i
re s m in in k e n a r ın d a , şu s a t ır la r o k u n m a k t a d ır : (M e r h u m v e m a ğ f u r u ’ -
le h S u lta n M u r a d s a b ık a su y o lu n a z ı ı ı o la n u s ta D a v u d a it a b ı a z im
ed ü b , sen b e n im s u y u m u n e r e y e v e r ir s in . D e d ik t e o l d a h i a le l't a c il bu
kâr’nameyi acibi yapmış. Hüdayı Taalâ her ikisine dahi rahmet eyle-
ye. Amin Bihörmeti seyyedül mürselin. Zilkade 992.) Başında (S a­
rayı âmirelerin suyunun ol başı budur ki bir lüle ve bir masura suyu
- 46 -

olmaktan ziyade vardır) yazılı galeri, oıı bir kolu olan ve dört santi­
metre kutrunda yuvarlak bir haznede toplanan su yolu ile başlar, btı
kollardan biri diğerlerinden daha hacimli olup, bunun da ufak yuvar­
lak bir haznesi ve bu hazneye açılan yedi ince kolu vardır. (Bu baş da­
hi büyük başda ilhak olunan başa su gelmiştir. F e’emma kış eyyamın­
da da bir miktar suyu hasıl olur). H arita üzerinde on beş santimet­
relik bir mesafeden sonra galeri dört köşe bir maslağa girer, bu
maslağa iki su yolu da katılmaktadır. Yuvarlak haznelerde toplanan
bu sulardan birincisinin üzerinde bir yazı görülmemekte, diğerlerinde
ise, (ikinci baştır ki bir masura suyu vardır) denilmektedir. Su
galerisi, harita üzerinde, on santimetrelik bir mesafede, tekrar
dört köşe bir maslağa akar, buraya da bir su yolu dökülmektedir
(ve bu başın dahi bir çuvaldızdan çok suyu vardır) kaydı konulmuş­
tur. Su galerisi bu maslaktan sonra on santimetrelik bir yürüyüşle,
yine dört köşe bir maslağa girmektedir. Bu maslağa da diğerlerinde
olduğu gibi, ince akıntı şeritleri, yuvarlak haznesinde toplanan bir su
yolu dökülür, yolunun üstünde bir şey yazılmamıştır. Bu maslaktan
çıkan galeri dokuz santimetrelik bir seyir gösterdikten sonra, dört
köşe bir maslağa girmektedir. Bu maslağa da yine bir su yolu gelir
ki yuvarlak toplanma haznesinin üzerinde (Bu başın dahi cüzice su­
yu vardır) kaydı bulunmaktadır. Buraya kadar hemen hemen düz ge­
len su galerisi, h afif inhina göstermekte ve takriben on santimetrelik
bir mesafede, tekrar dört köse bir maslağa girmektedir, bu maslağa
da bir su katılır ve toplanma haznesinin üzerinde (V e bu başın dahi
bir masura, bir çuvaldız suyu vardır) ibaresi bulunmaktadır. Bu hi­
zada diğer bir sıı galerisinin maslaktan başladığı görülmektedir. Bu
ikinci kolu bırakarak yine evvelki yol takip olunursa, galeri hiç kat­
ma almadan, sekiz maslağa daha girip çıktıktan sonra, üzerinde (y e ­
ni lâğnvn d e m e k le m n r ııf lâ ğ a m d ır ) y a z ılı b ir cıı g a le r ic in e dahil olur,
bunun üzerine sekiz baca açılmıştır, buradan sonra ufak bir kemerdeu
geçen galeri, büyük bir kemer başındaki maslağa dahil olur.
Diğeı kola gelince, başa çizilmiş dört köşe maslağına tek bir su
yolu dahil olur, bunun yuvarlak haznesi kenarında (çayır içinde H ü ­
seyin Paşa kattığı suyun başında bir masura) denmektedir. Harita
üzerinde dokuz santimetrelik bir seyirden sonra, galeri tekrar bir mas­
lağa girer. Bu maslağa bir su yolu gelir ki üzerinde (ve bu başta bir
masura) yazılıdır. Buradan çıkan galeri sekiz santimetrelik yoldan
sonra tekraı maslağa girer, bu maslakda bir su yolu alır ki yuvarlak
toplama haznesinin kenarında (v e bu başın bir masuradan çok suyu
vardır) kaydedilmiştir.
Bum ya kadar galeriler üzerine kondurulmuş za rif yeşil yaprak­
lı oya gibi pembe çiçekler yerine, burada ağaçlar resmedilmiş bu­
lunmaktadır. B u mesafeye a ç ılm ış m a s la k diğer evvelkilerinden iki
misli büyüklüğündedir ve buna diğer su yollarından geniş, toplama
haznesi büyük bir su yolu akmaktadır, hazneye dahil olan su sızıntı
şeritlerini gösteren çizgiler üzerinde (Çınarlar kurbu demekle m âıuf
nam mevzide bir büyük baştır. Merhum Sultan Bayazıt. Han tabe se-
— 47 —

r e h a h a z r e t le r in in h a m a m la r ı s u y u d u r k i b ir lü le v e h ir m a s u r a v e b ir
e ııv a ld ız s u d u r. M e r h u m m ü ş a r ü n ile y h h a z r e t le r in in h a m a m la r ın a k ış
e y y a m ın d a s u la r ın v e f r e t i z a m a n ın d a b ir lü le su v e r ilü p y a z e y y a m ı n ­
d a s u la r ın k ille t i z a m a n ın d a b u ç u k lü le su c a r i d i r ) y a z ılıd ır . H a r it a d a
( Ç ı n a r l a r d ı r ) d iy e iş a r e t e d ile n bu y e r d e n g e ç e n su g a le r is i y e d i b a c a lı
g a l e r i h a lin d e d e v a m d a n s o n r a , y in e b ü y ü k b ir m a s la ğ a d a h il o lu r , bu
m a s la ğ a b ir s u y o lu g e lir , y u v a r la k h a z n e s in in k e n a r ın d a ( v e bu b a ş
P e n d e n u ş n a m k a r y e k u r b u n d a H ü s e y in P a ş a k a t t u ğ u s u d u r, b ir ç u ­
v a l d ı z d ı r ) k a y d ı k o n u lm u ş tu r . B u m a s la k t a n s o n r a b e ş a lt ı s a n t im e t ­
r e a r a lık la d i ğ e r m a s la k la r s ır a la n ır . t ik m a s la ğ a a k a n su y o lu n u n
h a z n e s i ü z e r in d e ( v e bu b a ş m e r h u m M e h m e d P a ş a b a ş ıd ır k i b ir ç u ­
v a ld ız s u y u v a r d ı r ) d e n ilm e k t e d ir . G a le r i t e k r a r y o lu n a d e v a m ın d a ,
b a ş k a b ir m a s la ğ a v e b u n a d a ik i su y o lu g i r e r . B ir in in t o p la m a h a z ­
n e s i k e n a r ın d a ( v e b u b a ş d a h i m e r h u m M e h m e d P a ş a n ın d ı, b ir k a m ış ,
b ir ç u v a ld ız s u y u v a r d ı r ) , d i ğ e r y o lu n h a z n e s i h iz a s ın d a d a ( v e b u b a ş
d a h i m e r h u m m ü ş a r ü n ile y h im in o lu p b ir m a s u ıa » u y u v a r d ı r k i ik i
b a ş ı biı- m a s la k t a c e m o lu p ) k a y d ı k o n u lm u ş tu r . M a s la k t a n ç ık a n
g a l e r i k ıs a biı- g id iş t e n s o n r a t e k r a r b ir m a s la ğ a g lı- e r k i bu m a s la ğ a
d a b il' su y o lu a k a r , h a z n e s i k e n a r ın d a ( v e bu b a ş d a h i m e r h u m u m e z -
b u ru n o lu p b ir m a s u r a s u y u v a r d ı r ) y a z ıs ı o k u n m a k t a d ır . S u g a le r is i
hu m a s la k t a n s o n r a o ld u k ç a u zu n b ir a r a lık la d i ğ e r b ir m a s la ğ a g e lir ,
b u m a s la ğ a ik i su k o lu d a h il o lu r , h a z n e le r i a r a s ın d a ( v e b u ik i b a ş
A z a t l ı y o lu n d a v a k i o lm u ş t u r k i su g e lm iş t i, f e ’e m m a k ış e y y a m ın d a
s u la r ın v e f r e t i z a m a n ın d a b ir m ik t a r s u y u h a s ıl o l u r ) y a z ıs ı b u lu n u r.
B u m a s la k t a n s o n r a g a le r i d i ğ e r biı- m a s la ğ a g e lir , bu m a s la ğ a
d a b ir su y o lu a ç ılır , h a z n e s i k e n a r ın d a (b u b a ş d a h i A z a t l ı y o lu n d a v a ­
k i o lm u ş tu r , b u ç u k lü le v e b ir ç u v a ld ız s u y u v a r d ı r ) d e n ilm e k t e d ir .
B u m a s la k t a n s o n r a d a g a le r i, d i ğ e r m a s la ğ a g e lir , b u n a d a ik i su y o lu
a ç ılır k i bu y o l l a r e v v e lâ b ir m a s la k t a t o p la n d ık t a n s o n r a t e k b ir y o l ­
la a n a g a le r i m a s la ğ ın a k a t ılır , b u su y o lla r ın ın y u v a r l a k h a z n e le r i
a r a s ın d a (b u ik i b a ş C e m r i d e n ilm e k le m â ı u f n a m m e v z id e v a k i o lu r
b ir m a s la k t a c e m o lu p b ir is i s ız a r v e b ir i d a h i su g e lm iş t ir . F e ’e m m a n ,
k ış e y y a m ın d a biı- m i k t a r s u y u h a s ıl o l u r ) y a z ıs ı b u lu n m a k ta d ır . G a ­
le r i b u r a d a n s o n r a e v v e l k i k o l g ib i b ü y iik k e m e r e d a h il o lm a k t a d ır .
K e m e r in ü s tü n d e (b ü y ü k K e m e r d ir k i m e r h u m » u lL a ıı M e h m e d H a n
t a b s e r e h a h a z r e t le r i z a m a n ın d a n b e r i s a ı a y â m ir e le r i s u y u Ü stü n d en
caridir) yazılıdır. K em er iki katlı olup üst katta yedi ve alt katta da
beş deliği vardır.
İzzet kumbaracılarda Topkapı sarayı müzesinde bulunan iki su y o ­
lu haritasından bahsetmektedir. 1016 tarihini taşıyan 20x 9,59 eb’a-
dında olan birinde su yolu Edirnekapı surlarından Bozdoğan kemerini
ve oradan da Yenisaraya (T opkapı) kadar resmedilmiştir. Diğeri
de 1161 tarihlidir. Bu haritada suların şehre giriş noktaları, şehir
içinde şebekenin seyri, bütün tafsilâtile çizilmiştir.
Halkalı Suları

Halkalı sulan vakfiyelerde ve Divanı Hümayun kayıtlarında, İstan­


bul tarafı için, “ Cevamii şerife,, suları diye adlandırılan sulardır. İstan-
bulun yüksek tepelerine oturtulmuş dinî âbidelerin isimlerini taşıyan
bu suların hepsi birer kaynak suyudur.
Eski va k ıf sular müdüriyeti arşivlerinde, bu sular için “ Selâtini
izam, firdevsi makam hazera tının m iirtefi mahallerde inşa kerdeleri
olup cevamii şerife ve imaratı âmire ve hayratı âmire bir hayratı ce-
lile vesairelerinin Kırkçeşme sularından icrası kabil olmadığından
harici surda hayratı mezkûre irtifam a müsavi mahallerde kuyular
hafrettirerek hasıl eyledikleri sulara Halkalı suyu tabir olunur. Y o l­
ları (Mamur olduğu zaman) elli beş ilâ altmış lüleye baliğ, yollarının
haraplığı cihetile nısıf derecede alınmaktadır. Halkalı sularının men-
balannın bu’ut ve mesafesi katma tabir olunur, ilâve sularile mesa­
ha olunduktan yüz elli bin metreye baliğ olur,, denilmektedir.
Halkalı sularının kaynaklarının bulunduğu araziyi, kaidesi Edir-
nekapıdan Silivrikapıya kadar olan ve Istanbulun şimal batısında Vi-
dos, Aypah, A vas köyü arasında tahdid edilen üç köşeli bir saha için­
de toplamak kabildir. Bütün Osmanlı saltanatının devamınca şehirde
her hayratın temeli örülürken, bu suların çıktığı araziye el atılmış
ve künkler içinde şehrin yüksek yerlerine akıtılmıştır. Bunların kap-
te ve şehre isale ediliş sırasını, Istanbulun büyük camilerinin yapı ta-
rihlerile dizmek doğru olur. Şehrin yüksek tepelerinde her devrin hü­
kümdarı namına c a m i ve onun m ü ş t e m ilâ t ı m e d r e s e , d â r ü lh a d is , m i­
safirhane ve hamamlarını kurarlarken, bunların sebil ve çeşmeleri­
nin musluklarından akan sulara da, kendi adlarını bırakmış oluyorlar­
dı.
Bu düşünce ve görüşümü teyit eder ve su isalesi bakımından da
ayrıca ehemmiyeti haiz olan Halkalı sularından (Nuruosm aniye) su­
yunun şehre akıtılışı hakkındaki tarihî bir yazıyı buraya alıyorum:
“ ... Havlu kapusu taşrasında bir tarafından sebilhanei muallâ
ve bir taraftan dahi çeşmei valâ ve Mahmutpaşa camiinin Çörekçi ka­
pısına nazır köşe başında olup camii şerifin havlusu derununda isti­
mali ve istifadei ulûm olunur bir bînazir kütüphanei bihemta inşa ve
envai kütiibü nefise ile zümrei talibeyni ihya ve yine camiin havlusu
ortasında ziri çâr lüleli ve balâsı fiskiye fevva rı musannakâr ve nadi­
de bir çeşmesar ihdas ve yine Cebeciler kulluğuna karşu bir muhtasarı
sağır çeşme ile atşanı İska ve bu suret ile hitam nüma miyesseri şet
camii şerif nevtarz ve imaret ve medresei nazif temellerinden tahmi­
- 49 —

nen dört beş masura ma zuhur bir kaç mahalden tefeccür ve mnhlût
olmak hesabile şürbe salih elezzcttü taam olmadığından kürkçülerin
a.şağı başında yüksek bakkal dükkânı tahtında iki taş tekneliı bir çeş­
me yapılıp üç adetten lüleden salma cari olan mai hayat havayici nevi
beni âlemden gayri mürur ve ubııı hayvanat İska olunmakla baisi
tezkir hayrı kesir olduğu bedidardır . Bitevfikallah ve taleben limara-
zatillahi taalâ bina olunan cami ve imaret ve medrese ve sebilhane
ve bir kaç çeşme bunca hayratı azlme olunup bu kadar dairoi vesiayi
muhit ve idare eder kadar istifa suyun tedarik ve husııl pezir olması
cümleden ehem ve akdem belki vücub mertebesi lâbüt ve elzem ol­
mağın bu hususim uhdesinden gelür ise ancak ol gelür deyu merci-
erbabı san’at ve namdan meydanı maharet olan Hassa su nazııı Ali
A ğ a her isinde sıddık makal ve her halde kârdanı sütude faal olup
fenni âbda lıabîr ve heı veçhile maliki hüsnii tedbir olmakla kadri
istifa muktazi olan suyun vücut peziı- olması mumaileyhin geı deni sa-i
himmetine talik ve behemehal husule götürmesi desti iktidarına tah­
mil ve terfik olunup lâkin bişaı tı’anki tedarik edeceği suyun kimesne-
ye rahnesi ve ahzı icrasında birveçhile zarar tatarrufu olmayıp müsel­
lem cari olmak üzere matlup olunduğu kendüsiine tekid ve tefhim
tavsiye olunmakla mumaileyh dahi kendinin bunca eyyam bahusus
bundan esbak Hallialu su yollarının hizmetinde kâr azmude hareket ve
istikameti meşhudu şehriyari enam ve has ve ânı olmaktan naşi balâ­
yı dûşu istihkakına hıl’at ilbas olunup hassa nezareti ihsan ve çırağı
tam olunmak lıasebile bendei esnam ihtisas olduğunu bu babda dahi
izhar vc ilân içün tekrar dameni gayreti ıneyanı hüccete beııd ediip
beş altı ay kadar kemâli tetebbu ve tefahhus ve ümid ettikleri mahal­
leri dayir ve sayir olarak hâlâ emlâki hümayundan olup vehen mi-
nel vücuh ferdi vahidin methali ve eeanipten kimesııcııin zerre ve şeni­
me alâkası olmaj^an Litrus karyesi kurbunda vaki Ferhat Paşa ç ift­
liği demekle arif çiftliğinin rnenbamdan tefeccür eden suyun zarur ka­
dar istifasına ve kemmiyet miktarına kulûbu itminan ve devıı inkılâbı
zaman ile zaruret rlari olmaktan memıın ve salim içün suların kemâl vak­
ti kılleti olan ağustos evasıtında vezni ayar olunduğda tamen ve ka­
milen on beş masura abı tabı letafet nisab mevcut ve cari olduğu ledil’-
cumhur muayene ve müşahede olunduğundan başka yollarda dahi hafr o-
lunan abarı lûğumdan inayeti bâri ile su zuhur edeceği memûl olmağın ik­
tiza eden mühimmat malzeme ve hiyam ve müteaddide ve bir matbah
çergesi lehi ve amade ve yedi sekiz mutabassır mutemedan ve bir ne­
fer Haseki ve bir kaç darbacivan ve yedi sekiz katar esteıan ve hiz­
mette olanlara rüyet ve işlerine mlisaraat içün bir- sakallı adam ve
muharrir kâtip tayin ve tahsis ve balâda evsafı şerh olunduğu üzere
icrayı hak ve sadakatte oessnr ve her meıruıı- olduğu işlerde mukdim
ve gayvur olan nazırı mumaileyh cümlenin üzerine emanet ve nezaret
edüb ve sairleri baserhem mumaileyhin rızayi cuyii havadarı olmak
üzere heı birine tekid ve hususun gelişi biı daşteidûş vediatı olduk­
tan sonıa göreyim seni vacibei gayreti hamiyet muktazası üzre ne
veçhile sâyi ihtimam edesin ve bu bin yüz altmış altı senesi mahi ce-

F. 4
- 50 -

su
maziyelevvelmin on ve lâğımcı Ar-

S S L ‘ ve cümle mUbnee,etile suyu ınenba


m d » „ S n z ve h afr, aba,e mübaderet olunup Edirnekapısından Hısa-
, I ava oelinceye h a fn lüğüm ve kaııavatı mahsusaeından başka tayın
:,“ ,a „ m ü Z ve bi. „ e le r i zemmi taşçı an tetlerde im âl olunmalı
üzere yüz neferden mütecaviz senktıraşan ustaları hasbel iktiza ut,
mahalden küfeki taştan yekpare som musannakar ve ahırı mahaltle
misli nadir su terazileri inşa ve yine Hisarıcadan derunu mahalatı
Istanbuldan m alıallâtı adiyeye dahi vasfolunduğu üzere altı adet su
terazilerine biri K aıagüm rü kte ve biri Sultan Mehmed Han camii şe­
rifinin Deve hanı tarafında olan Havlu kapısının nerdiban ayağı di­
binde biri dahi K ıztaşı hamamının öte tarafında vaki Dülger oğlu ca­
mii kurbinde biri dahi alt Saraçhane kulluğunun dört yol ağzında bi
ıi dahi Acem oğlanı meydanının dört yol meyanmda biri dahi Sarıkçı­
lar içinde bu zikı olunan altı adet küfeki taştan kârgir som bîmisil
su terazileri inşa olunup mezkûr terazilerin elbette ibnası ıııuklazi ol­
duğuna göre edııa bahane ve sehli tek lif ile belki lâşey makulesiııden
adolunmak ile matlûp olunan mahaller nıeccanen zapt ve ibna olun­
mak mümkün iken çünki bu vakte gelince hayratı aliyeye müteallik
gerek icraat ve gerek mühimmat ve gerek sair muamelâtta ke’enna men-
kaen ferd i vahidin miskali zerre hayatı dünyada değil yevm i cezada dahi
iddia ve talepkâr olacak maddeleri olmadığından bunda dahi istimlâli
olup ta rafı hayratta kimesnenin alâkası olmasın içün her mahalde
iktizasına göre v a k ıf arsa ise mütevellisi bulunup bedeli fe ra ğ meb­
lâğı vakiye ile İrza veya temessük temlik eğer v a k ıf olmayup birinin
zapt ve tasarrufunda ise anı dahi sahibinden tayyıbı hâtır ve memnu­
niyet ile iştira olunup minvâl muharrer üzere teraziler suret dâde
Sedefçilerde Atikalipaşa camiinin nerdiban ayağı dibinde mukaddema
su gelmezden evvel mahsus bir hani kebir arsası iştira ve ariz ve
amîk vasi su haznesi bina olunup tehi olunmuşdu.

K anavatı mahsusa ile su gelüp hâzineyi merkume cereyan ettik ­


ten sonra hâzineden dahi beımucibi taksim gidecek yollan h afr ve
kâgir yapılup kurşun boruları ferş ve badel itmam camii ş erif abdest-
haııeleı ine ve sebile ve medrese ve im aret ve üç adet çeşmeler ile sair'
iktiza eden mahallere tefrik ve taksimen icra ettirilmiştir'. Ah vali
zikı- ve tafsil olunan rrıai merkum maddei cesime ve re ’sen alıiz ve ic­
ra ettirilm ekle m asarif küllî olup hayratı celilenin devam ve istim rar
nizamı ve ammei nasm baisi hayat ve d e f’i attaşı ancak icra ettirilen
su desti tetavüldeıı masun ve dahli taaddiyattan salim olmağı muh­
taç olmağın her ne kadar' sai tam ve baka icrasrna dikkat ve ihtimam
olunsa ezha ve hiyanetine m eraat edenler naili hayri kesiri dünyevi
ve mazharı cezili uhrevi olunduğundan ağustos evasıtında muvazene ve
ayar olundukta on beş masura nıaı lezizin mevcut ve cari olduğu mukad­
dem maruzu rükâbr miistetab olunduğundan başka suyun hitanır mec­
rasında camii hümayun havlusunda ariyeteıı ihdas olunan havuz üze­
rine merm er tekne konulup vaz olunan lülelerden ol m iktar belki ziya ­
— 51 -

de cari olduğu teşrif buyurulmakla mahallinde dahi manzuru müliikfı-


ne olup reyelayn müşahedeyi cihanbâni buyuıulmuştu. Lâkin bu
abı ııub m a n e n d i a ü k k e r i l e t a f e t n is a p h a s s e te n mehuz ve re’seıı
s a lim e n m e c r a o lu p ilâ m a ş a lla h T a a l â c a r i o ld u k ç a lû ğ u m u n a v e g e -
r e k tu r u k u m a h s u s a s ın a a h ır d a n v e ç h e n m in e l v ü c u h v e e c a n ib d e n
s e b e b e n m in e l e s b a b n e su it h a l v e n e b ir t a r i k i l e i f r a z o lu p m e n b a ın -
clan t a m a h a lli m a s r u fa s ın a g e lin c e r e 's o n m a h fu z s a lim e n ic r a o lu n m a k
b :ı l ı a t t ı h ü m a y u n d ü ş tü r ü l ıım e l o ld u ğ u n d a n u h u t ş u ru d u m usavven
v e b a d ü z a m a n k îlü k a id e n m e ’m u n o lm a k iç in â le m C ılâ m â ü lk ira m
v e m u f e t t iş a m z e v ilih t-ir a m v e r ic a li h a r e m e y n i ş e r i f e y n v e b a z ı h o -
c a g â n ı d iv a n m a s k im m a h a llîn d e b a c e m ih im m e v c u t o lu p c ü m le n in
r e y e la y n m a n z u r v e m e ş h u d u o ld u k t a le d e ş ş e n s u b u t v e k u y u d u m e r ­
b u t o lm a s ı e m r ü h ü m a y u n o lm a ğ ın b in a e n a lâ z a lik h â lâ s n d r ı A n a d o ­
lu f a z i l e t l u V e l i e t t i n e fe n d i h a z r e t le r i v e h a s la r k a d ıs ı S e m a h a t lû e f e n ­
di v e m a h k e m e b a ş k â t ib i M e h m e d e fe n d i v e Ş e y h ü lis lâ m v e S a d r ıâ z a m
v c h a r e m e y n ü l ş e r i f c y n v c E o a t a n iy a n m ü f e t t iş i e f e n d i l e r v e k â tib a n
e fe n d ile r h a ze ra tı v e A m e tc i k a r ın d a ş ı V u s u l E f e n d i h a z r e t le r i v e
s a b ık a A ğ a k it a b e t in d e n m u n fa s ıl D iv a n h a v a c e g â h ın d a n O s m a n e fe n d i
v e A b d u lla h e fe n d i v e T o p h a n e .) M e h m e d e fe n d i v e g a y r ı l ı i v e l m >.e-
m e y ıı e v k a f ı m ü t e v e llile r i v e e v k a f ı s a lâ t in k â t ip le r i v e r u z n a m e c ile r
v e H a r e m e y n k a le m i h u lâ fa s ı v e k e s e d a r ı v e h arem eyn m u k a t a a c ıs ı
e fe n d i v e H a s s a su n a z ır ı A ğ a v e su y o lc u la r k e t h ü d a s ı v e e v k a f ı s e lâ tin
b ö lü k b a ş ıla r ı v e su y o lc u u s t a la r ı v e o h a v a lid e o la n h a d â y ik H a s s a
u s t a la r ı v e b ö lü k b a ş ıla r ı c e m m i g a f i r v e c e m m i k e s ir c e m iy e t in d e n m u -
a d a b in a o lu n a n N u r u o s m a n l c a m ii ş e r ifin in c e v a n ib i e r b a ş ın d a d ü k k â n
v e t e z g â h e s h a b ı o la n b il c ü m le s u n u f v e s e n a î v e e h li h ir fe t t e n d e n y ü -
z e llid e n m ü t e c a v iz s a r ık ç ı v e t ü lb e n t ç i v e s a r a ç v e m ü y ta b ve ak­
t a r v e m a n a v v e s a ir m a lû m v e m e ç h u l t e v a b i v c le v a h ik ile b in d e n m ü ­
t e c a v i z o lu p m e z k û r F e r h a t P a ş a Ç i f t l i ğ i c iv a r ın d a b ir k a ç m a h a ld e
k u r u la n h iy a m ı m ü t e a d d id e d e n başka e f e n d ile r h a z a r a t ı iç in on ik i
h a z n e lü h a y m e y i k e b ir d e z a p t ı z a m a n v e c i l v e g â h ı h iy a m o lu n d u k ta n
s o n r a d e r v iş e fe n d i t a r a f la r ın d a n u m u m iç in t e r t i p o lu n a n p ilâ v ve
z e r d e ile u su lü e r b a a o la n t a a m v e h u s u s u iç in t e h i o lu n a n e t a m a î n e fis e
badet te n a v ü l cum hur cem aat ile n azh at k ıy a m ve suyun m e n b a ın -
d a n ta E d in ıe k a p ıs m a k a r ip m a h a lle s in e g e lin c e m a k s im b e m a k s im a le l
İnfirat iraet v e n a z a r e t v e h e r b ir m a k s im in ü z e r in n ü z u l v e d e r u n u n a
duhûl olunup mevcut suyunun tesbit ve kaydederek icmal olunduktan
s o n r a m u k a d d e m a r ik â b ı k â m iy a b â a r z v e ilâ m o lu n a n s u d a n m u t e z a ıt
F e rh a tp a ş & d a n lâ ğ ım ı k e b ir e g e lin c e k a t m a la r d a n s e k iz m a su ra n ıo ı
le z iz d a h i h a s ıl olup a s lın a z a m ve ilh a k ile m e c m u u 23 m a s u r a m a ı l a ­
t i f m ü ş te rin o ld u ğ u e y y a m ı s a y f ş id d e t v e v a k t i k ılle t e b u n d a n AŞâg*
n o k s a n o l m ı v a c a ğ ı le d e ş ş e r i v e in d e l’ c u m h u r z a h ir v e c ü m le m u v a c e ­
h e s in d e b a h ir v e m ü b in o ld u k t a n s o n r a m e c m u u n u n r e y i nezaret ve ış-
h a d ı ir a e t le ı i m u c ib in c e H a s la r n a ib i e fe n d in in â r zve ilâ m ın a müfettiş
e f e n d i l e r h a z a r a t ı im z a e d ü p m e m h u r ve m ü m z a ilâ m t e k r a r manzuru
H ü m a y u n o ld u k t a n s o n r a h in i ik t iz a d a i b ı a z v e ih t ic a c iç in H arem eyni’
ş e r i f e y n k a le m i k u y u d a t ı c e r a y id in d e n ık â ş t e i s ic il s a k v e k a y t ile r e s i-
- 52 -

tlt'i hüsnü hitam ve suyun k e y f iy e ti hülâsası bu m ah ald e m üntehiyi ke­


lâm olmuştur,,.

Halkalı suları Osmanlı Türkleri tarafından îstanbulda kurulan ilk


su t e s is le r i o lm a k la b e r a b e r , B iz a n s lIla r z a m a n ın d a d a bu k a y n a k la r ­
d a n ş e h r e su g e t i r i l d i ğ i B o z d o ğ a n k e m e r in d e n a n la ş ılm a k t a d ır .
Halkalı sularını Fatih ve Beyazıdm yükseklikleri arasında tutan,
B o z d o ğ a n k e m e r in in y a p ıs ı e s k i B iz a n u ş e h r in in t a r ih in e b a ğ la n ır .
İlk d e fa A d r i e n t a r a fın d a n in ş a s ı b ild ir ile n bu k e m e r i V a le n s C h a l-
c e d o in e ’n in s u r t a ş la r ile b a ş ta n y a p t ır m ış , A v a r la r ın t a h r ib in d e n son ­
r a d a K o n s t a n t in t a r a f ın d a n t e k r a r t a m ir o lu n m u ş tu r .
K o n s t a n d iy o s ’un d e d iğ i g i b i : " İ ş b u v a le n s b e n d le r in i F a t ih h a z r e t ­
le r i d a h i t e c d it b u y u r u p , bu s u la r ı ş e h r e g e t ir e n B o z d o ğ a n k e m e r in i y i ­
n e V a le n s K a y s e r K a d ı k ö y d u v a r la r ın ın e n k a z ıla K o n s t a n t in iy e iç in e
ü çü n cü te p e n in ö n ü n d e b in a e t t ir m iş v e K a y a s e r e v a k t in d e b ild e f a t t a ­
m ir o lu n d u k ta n s o n r a n ih a y e t K a n u n î h a z r e t le r in in h im m e t le r d e b ü s ­
b ü tü n t e c d it b u y r u lm u ş tu r ,,.
C . G u r lit t B o z d o ğ a n su k e m e r i iç in : “ V a la n s su k e m e r i ş e h ir iç in ­
d e t e k d ir . K a y s e r H a d r ia n ’ın b ir fe r m a n ı bu su k e m e r in d e n b a h s e d e r ,
ö y l e b ir te s is d iı- k i. H ır is t iy a n lığ ın ik in c i a s r ın ın ilk s ü lü s ü n e kadar
u z a r . 366 d a K a y s e r V a la n s ın y a p m ış o ld u ğ u k a b u l o lu n u y o r . S o n ra
J ü s tiııie n t a r a fın d a n y e n ile n m iş 766 d a d a g a lib a . V K o s t a n t in o c z a ­
m a n ın d a t e v s i e d ilm iş v e X V I . a s ır d a S u lta n S ü le y m a n t a r a fın d a n t a ­
m ir v e ih y a e d ilm iş t ir .,, d iy o r . G u r l i t t ’e g ö r e : “ K e m e r in a lt k a tın ın
y ü k s e k liğ i 10 m e t r e ü st k ıs m in in k i 8.5 m e tr e . ıız tın lu ğ u 626 m e t r e d ir .
A l t k a tın a ç ık lık en i t a h m in e n 5 1/2, m e tr e , a ç ık lık a r a s ı 3 3/4. y u k a r ı
k a tın ın a ç ık lığ ı 5 1 4 v e d e h liz a r a s ı 4 m e t r e d ir . E n y ü k s e k i r t i f a ı 25
m e t r e d ir v e in ş a a tın d a R o m a y a p ı m a lz e m e s i k u lla n ılm ış tır ,,.
B o z d a ğ a n k e m e r i ik i k a t lıd ır . F o r c h h e im e r v e S t r z y g o w sk i is e
k it a p la r ın d a : " A n d r e o s s y ’e g ö r e k e m e r in u z u n lu ğ u 612 m e t r e v e y ü k ­
s e k liğ i 22.94 m e t r e d ir , t ik v e u z u n lu ğ u 11 70 m e t r e im iş v e X V I . a s ­
rın o r t a la r ın d a y a n ın d a k i Ş e h z a d e c a m iin in o r t a y a ç ık m a s ı iç in ü s t k a ­
tın ın b ir k ıs m ı y ık ılm ış t ır ,, d iy e k a y d e d iy o r la r .
Halkalı suları şehre akıtılışlarında gerek şehir dışında ve gerek
Ş e h ir iç in d e m ü te a d d it su t e r a z i le r i n d e y ü k o c lt i l m i ş le r d i r . C a m ile r e ve
diğer dini müesseselere bu menba sularının getirilişinde, su terazileri­
nin rolü büyük olmuş ve o zamanın su isale ve tevzi şebekesi üzerinde
bu teraziler birer şatodo vazifesini görmüştür. Halkalı sularından ma­
da, Istanbulun başka yerlerindeki diğer menba sularının şebekesi üze­
rinde de, bu su terazilerine tesadüf olunur. Yapılış şekilleri daima dört
yüzlü kaide müstatildir. Kaidenin genişliği yüksekliğine göre ve üstü
ile de mütenasiptir. İnşa malzemesini Türk yapı malzemesi, harçlı taş
ve yassı tuğla teşkil eder. Su terazilerinin yükseklikleri de suyun
kaynak noktasile şehirde akacağı yer arasındaki tefazula, seviye fa r ­
kına göre değişir. Meselâ, Çamlıcadan gelen bir suyu Selimiyede yük­
selten su terazisi on metreden fazla bir irtifadadır. Halkalı suları üze­
rindekiler ise umumiyetle beş altı metreden ileri geçmez. Su terazile­
r in iis t iin e ç ık ıla b ilm e s i iç in , y a p ıla r ı e s n a s ın d a t a ş la r ın d a o y u k la r b ı­
rakılmış, b a z ıla r ın d a taşlar dışarı taşınlm ıştır. Şehir d ış ı su terazile­
r in e k ü n k le g e le n su. t e r a z i iç in d e y u k a r ıy a d o ğ r u y ü k s e lir ve t e r a z in in
te p e s in d e k i u f a k su d e p o s u n a d ö k ü lü r . B u r a d a n d i ğ e r b ir k ü n k le y a h u t
m ü t e a d d it k ü n k le r le t e k r a r a ş a ğ ıy a in e r e k y o lu n a d e v a m e d e r . Ş e h ir
içinde is e te r a z in in te p e s in d e k i bu su y u v a s ı, su a la c a k la r a (e s b a b ı mi-
y a h a ) g ö r e t a k s im e u ğ r a m ış , k ü ç ü k k ü ç ü k b ö lm e le r e a y r ılm ış t ır . B tı
b ö lm e le r e ö lç ü o la r a k m a s u r a k o n m u ş tu r . M a s u r a t e r t i b a t ı d e liğ in k u t ­
ru n d a n su s e v iy e s in e 9 .6 s a n t im e t r e y ü k s e k liğ in d e o lm a k ü z e r e a y a r l a ­
m ış b u lu n u r.
F o r c h h e im e r , S t r z y g o w s k i b ir su t e r a z is i m a k t a p lâ n ın d a te r a z in in
ü z e r in d e k i h a z n e e b ’ achnı 6 0 X 6 0 iç k u tr u n u 42 ç ık a n v e in e n k u rş u n
b o r u la r ın a r a s ın d a k i m e s a fe y i d e 22 te r a z in in y u k a r ı k ıs m ın ı 130 ta ş
v e t u ğ la y a p ı a r a s ın ı d a 17 v c 27 s a n t im e t r e o la r a k g ö s t e r m iş le r d ir .
Bend Suları

T ü r k l e r i n I s t a n b u ld a k u r d u k la r ı, b ü y ü k b ir su t e s is i d e K â ğ ı t h a n e
K ı r k ç e ş m c s u la r ıd ır . B u m u a z z a m su t e s is in in y a p ıs ın a II. S ü le y m a n
d e v r in d e b a ş la n m ış v e d i ğ e r P a d iş a h la r z a m a n ın d a d a im a t e k â m ü lü n e
ç a lış ılm ış t ır .
H ic r î X v e X I a s r a a it D iv a n ı h ü m a y u n k a y ıt la r ın d a , İs t a n b u l ç e ş ­
m e le r in d e n K â ğ ıt h a n e , K ır k ç e ş m e , c a m i v e im a r e t ( H a l k a l ı ) s u la r ın ın
a k t ı ğ ı a n la ş ılm a k t a is e d e, b u s u la r ın n a s ıl v e k im le r t a r a f ın d a n y a p ­
t ı r ı l d ı ğ ı n a d a ir m a lû m a t ı h a v i d e ğ ille r d ir . A n c a k b ir in c is i h a k k ın d a S i-
n a n ın S â i ’y c d ik t e e t t i r d i ğ i T e z k e r e t ü l B ü n y a n , t a m a m ile v a z ıh o lm a ­
m a k la b e r a b e r , d o ğ r u b ir m e h a z v a z i f e s i n i g ö r ü r m a h iy e t t e d ir .
Ş u n u t e k r a r iş a r e t e t m e k is t e r im k i, “ k it a b ım ı, T ü r k le r in Istanbul-
d a k i su m e d e n iy e t in e a it e s e r le r in e h a s r e t t iğ im d e n m e h a z la r ım ı, ecne­
b i m ü e llif le r in i d e ih m a l e t m e m e k le b e r a b e r , k e n d i m illî kaynaklarımız­
d a v e e s e r le r im iz d e a r a d ım . B u s u r e t le , h a lâ iç le r in d e n s u la r g e ç ir e n ,
y a h u t t a m a m e n h a r a b e le r i k a lm ış o la n , B e n d le r i, k e m e r le r i, su yolları­
n ı y e r le r in d e g ö r m e k , p lâ n la r ın ı ç iz m e k v e r ö l e v e l e r i n i y a p m a k s u re -
tile , bu t e s is le r in e s k i v e y e n i ş e k ille r in i d e b e lir t m iş o lu y o r u m .
1550 s e ııe s iy d i. A ğ ı r y a z g ü n le r i s o lg u n m a v i b i r a t la s ı h a t ır la t a n
M a r m a r a n ın s a h ille r in e y a s la n m ış ; k u d r e t li O s m a n lı im p a r a t o r lu ğ u n u n
b a ş ş e h ir d e s u s u z lu k b ü tü n ş e h ir h a lk ın a b ü y ü k b ir d e r t v e k a y g u o lu ­
y o r ; T u n a s u la r ın ın y e ş il s a z lı k a y n a k la r ı a r a s ın d a n , H i n t d e n iz le r in in
k ız g ın k u m la r ı ü z e r in d e k ö p ü r d ü ğ ü s ıc a k s a h ille r e k a d a r y a y ı l a n bü­
y ü k im p a r a t o r lu ğ u n p a y it a h t ı o la n g ü z e l Is t a n b u ld a , u z u n y a z g ü n le r i,
bu n u b ü s b ü tü n a r t t ı r ı y o r d u .
D e v r in y a z ıc ıla r ın d a n S e lâ n ik î M u s t a f a e fe n d i o g ü n le r iç in : “ H a l
k ıâ le m k e m a li m e r t e b e d iç r e t v e h a y r e t t e id ile r v e e y y a m ı h a r r e o l m a ­
ğ ın o n b e ş a k ç e y e b ir a t m ü ş k i â b a m ü s lü m a n la r t e ş n e id ile r ., d iy o r d u .
E v l i y a Ç e le b i is e , b u s ık ın t ıy ı ş e h r in d a h a g e l i r s i z m u h it le r in d e
g ö r ü y o r v e n e s u r e t t e g i d e r i l d i ğ i n i d e ş ö y le h ik â y e e d i y o r d u : S ü le y ­
m a n H a n ın İs t a n b u l iç r e b ir h a y r a t ı a z im e s i d a h i c a r i d i r k i, K ır k ç e ş m c
k e m e r le r i s u y u d u r . B i r k a t k e m e r i ( Y a ı ı k o ) a s r ın d a b in a o lu n u p to
ta ııD u l iç r e k ır k a d e t ç e ş m e id i. A m m a m ü r u r u e y y a m ile c a b e c a mün-
h e d im o lu p z a m a n ı S ü le y m a n H a n a , g e lin c e A h a l i i İs t a n b u l b ir iç im s u y u
m u h t a ç o lu p tu z lu k u y u la r d a n su n û ş e d ü p d e f 'i a t ş e d ü p k e m â li m ü z a ­
y a k a v e kıllct çekerlermiş. Süleyman H a n îstanbuluıı garbinde bir
menzili baitte âbı nâb'lar bulup ilmi hendese ile îstanbula getirm ek mu­
rat edindikte M im ar Sinan: “ Padişahım, bu hayratı âzime sana müyes­
s e r o lu r s a d a bu mahalden îs t a n b u la 0 1 1 bir saat menzildir. Keseleri uç
uça dizüp bu kadar mali firavan sarf ederseniz bu hayrat size nasib
- 55 -

o lu r v e illâ bu h a y r a t a b i r m ü lk k â d ir d e ğ ild ir . Ş a f i h a b e r b u d u r P a d i ­
ş a h ım ,, d e y in c e h e m e n S ü le y m a n H a n “ E y M im a r S in a n e v v e l â bu â b ı
t â b i îs t a n b u la h e n d e s e ü z e r e g it m e k m ü m k ü n d ü r ? ,, d e r o d a “ b e li P a ­
d iş a h ım m ü m k ü n d ü r , n e h r i a z im g ib i cereyan e d e r ,, d e r .P a d iş a h :
“ S e n k e s e le r i ş im d i u ç u ç a d ü z e r s in bu su ts ta n b u la v a r ı r d e d in . B e n
İn ş a lla h k e s e le r i y a n y a n a v e h e m y a n h e m y a n a m u t t a s ıl ik i k o n a k d i­
z e y im ,, d e r v e h e m e n ••B is m illa h ,, ile b ir k e s e a ltu n u m e z k û r u yu n u n
b a ş ın a n is a r e d ü p e s a s ın a ş u ru h e y le r .
Y e d i y ıld a ü ç b iııy e d iy ü z k e m e r in ş a o lu n a r a k , b a z ı y e r l e r i e f la k e -
s e r ç e k m iş ik iş e r , ü ç e r k a t k a n t r a la r la A t p a z a r ı k u r b u n d c Y a ı ı k o nuıı
K ır k ç e ş m e k e m e r le r i ü z e r e g e ç ir m e k ik t iz a e d ü p ş e h r i İs t a n b u l iç r e
m e z k û r â b ı t a b ı t a k s im e y le y ü p s e h id a ıu d e s ti k e r b e lâ e r v a h ın ı şâd
e y le d i,,.
Y a ln ız , b u r a d a S in im in İs ta n b u l s u la r ın d a b ü y iik b a ş a r ıla r ın ı b e ­
lir t e n E v liy a n ın s e y a h a t n a m e s in d e k i k ıs a s a t ır la r ın d a , a y d ın la n m a s ı
ic a p e d e n b ir n o k t a y ı iş a r e t e t m e k lâ z ım d ır . E v liy a n ın k a v lin c e su k e ­
m e r le r in d e n b ir i Y a n k u ( A d r i a n ) a s r ın d a in ş a o lu n m u ş v e Is t a n b u ld a
ç e ş m e le r e su v e r ilm iş s e d e , b u n la r ı z a m a n t a m a m e n o r t a d a n k a ld ır m ış
v c h a lk d a - H a liç v c M a r m a r a s a h ille r in d e K o lo n i y a p m ış o lm a la r ın ­
d a n . s u la r ı tu z lu o la n - k u y u s u la r ın ı iç e c e k k a d a r s u s u z lu k s ık ın t ıs ın ­
d a im iş . S in a n P a d iş a h ın ın s a r f e t t i ğ i h a z in e ile K ı r k ç e ş m e k e m e r le r in i
s u y o lla r ın ı b a ş ta n k u r a r a k ts t a n b u la su g e t ir m iş , bu g e le n K ır k ç e ş m e su
y u " A t p a z a r ı k u r b a n d a Y a n k o ’ nu n K ır k ç e ş m e k e m e r le r i ü z e r in d e n ,,
g e ç m e m iş t ir . K ır k ç e ş m e y a n i k e m e r s u la r ı t a z y i k s i z l i k l e r i d o la y ıs iy le
ş e h ir iç in d e k i k e m e r e h iç b ir v a k i t t ır m a n a m a m ış la r d ır .
A t p a z a r ı k e m e r in d e n g e ç e n s u la r H a lk a lı c iv a r ın d a k i y ü k s e k t e p e ­
le r d e n g e le n s u la r d ır . S in a n I I S U le y m a n ın b ü y ü k m a b e d in e b u k e m e ­
r in h a r a b e s in i b a ş ta n ih y a e d e r e k , S ü le y m a n iy e s u la r ım g e t ir m iş t ir .
B e n t s u la r ı b a h s ın a d e v a m e d e r k e n . İs t a n b u l s u la r ın d a ilk y a r a ­
tıc ı ç a lış m a la r ı g ö r ü le n b ü y ü k m im a r ım ız S in a n a b u r a d a k ıs a b ir b io g -
r a f i ç iz m e k ic a b e d e r .
S in a n ş ü p h e s iz T ü r k m im a r is in in e v v e lk i ş e k lin i d e ğ iş t ir m iş , k e n ­
d in in v e ç ır a k la r ın ın y a p t ı ğ ı d ü n y a ü z e r in d e y a y ı l m ı ş â b id e le r d e , a y ­
ı l b ir d e v i r y a r a t m ı ş t ı r . I* ik r im c e S iııa n ı d a h a b a ş k a z a v iy e le r d e n g ö r ­
m e k lâ z ım d ır . M e ş h u r F r a n s ız ş a ir v e e d ib i A . D e L a m a r t i n e R o m a d a
S a i n t - P i e r r e ’i y a p a n M ic h c l A n g e için “ H ı r i s t i y a n l ı k â b id e le r in in M a ­
s a s ıd ır ,, d e r . B e n d e :

B e n k i m im a r m ü b a r e k m u k d e m im ö e ı » k i p ir i h a n k a h ı a le m im
H a k b i l i r y a p t ım n ic e b e y t u lla h N i c e b in m ih r a b ı k ıld ım s e c d e g â h

diyen Sinaııı. kurduğu muhteşem Süleymaniyesinden ve İslâmlık


dinine sayısız âbideler yaratmasından Peygam ber’e en lâyık bir H alife
olarak görürüm. Lam artin Michel A n g e ’in Saint - P ierre’i için Allah fik-
rile, insanlık için ne düşünmüş ve ne yazmışsa Sinanın Süleymaniyesi
için de ayni şeyler daha fazlası ve cazibesile düşünülür ve söylenebilir.
Süleymaniye bir âbide değil, İlâhi Türk Mimarının yaptığı Allah evi­
nin en muhteşemidir. Altın yaldızlı yazılar, kıymetli parlak renkli çi-
- 56 -

nilerle süslü kubbelerinin yüksek değirm i pencerelerinden süzülen


nurlu gölgelerle renklenen m erm er sutunlu boşluklarında, ru han iydin ,
bahar sabahlarında durgun mavi denizler üzerinde tüllenen bir buhar
gibi, tüttüğü his edilir. H a fif ses akisleri içinde derinleşen kubbenin al­
tında, mimarın harikalanan san’atm ııı kudreti, her şeye uhreviyetin
esirleşmiş sükûnunu verm iştir.
Anadolulu bir Türk olan Sinan bin Abdülmennan 890 hicri senesi
Recep ayının dokuzuncu günü K ayseride doğmuştur. Çocukluğu, E rçi-
ves’in B eyaz bulutlarla, vak it va k it tüllenen, azam etli başının nemli bı­
raktığı yeşilliklerle süslü kırlarında, tepelerden süzülen, sazların, loş­
lukların züm rütlegtirdiği suları top layıp ; bahçeler ve tarlalarına a k ıt­
makla, sabahın ilk gölgeli aydınlıklarını kanat çırpıntıları ve tiz tatlı
ahenkli fery a tla rla haber veren kümes hayvanlarına, barınak
yapm akla geçirdiğinden bahsederler. Y i r m i üç yaşına g e lin c e
Y a vu z Selimin iradesile ilk defa K ayseri sancağından toplanan Türk-
ler arasında Yeniçeri ocağına kapılandırılm ıştı. Sinan hayatının bu
gençlik seneleri için d iyor ki =
“ B u h a k ir s u lt a n S e lim i H a n g ü llis t a n ı s a lt a n a t ın ın d e v ş ir m e s i o lu p
K a y s e r i y e S a n c a ğ ın d a ip t id a o ğ la n d e v ş i r i l m e k ol z a m a n d a v â k i ol­
m u ş tu r . G u lâ m ı a c e m iy a n d a ıı l ıe n c a r t a b ı m ü s t a k im ile n e c c a r lık s e m ­
t in e t a l i p v e r a k ip o lu p ü s t a d h iz m e t le r in d e p e r k â r v e s a b it k a d e m o lu p
m o ı-k c z v e m e d a r g ö z le d im . A h ı r p e r k â r v a r k e n a r ç iz ü p s e y r i d iy a -
ö z le d im ,,.
T o z lu m e y d a n la r a a ç ılm ış d e m ir p a r m a k l ı k l ı d e ğ i r m i p e n c e r e le r in ­
d e n . y a n ı k s a z s e s le r i c iv a r ın b o ş t e n h a lık la r ın d a t i t r e y e n , y e n i ç e r i k ış
l a la r ın d a lıe m e n h e r y e n i ç e r i b i r s a n ’a t h e v e s lis i o lu r d u , A m a t ö r b ir
n e c c a r o la n S in a n a s ır la r c a , n ic e k a h r a m a n ü s t a t l a r y e t i ş t i r m i ş Y e n i ­
ç e r i o c a ğ ın d a “ N e c c a r l ı k m e s le ğ in e s a lik o la r a k h ir k a ç e e n o lc r Ü s ta d ı­
n a h ü s n ü h iz m e t le k e n d is in d e n h a y ı r d u a la r a lm ış t ır ,,.

H a k k ın b ir lü t f ü im iş k a b i l i y e t
K ı l u p cehcl e y le d im t e k m ili s n ıı’a t
H iid a s â d e y l e y e r u h u r e v a n ın
i d e fir c le v s i a lâ d a m e k â n ın
B e n im ü s t a d ım a k im a f e r i n b â d
B e n i n e c c a r lık la k ıld ı ü s t a d
A c e m i o g la n J ık t a ıı Y e n i ç e r i e r l i ğ i n e y ü k s e le n S in a n e s s iz k u l,n ı .
m ıın -S elim in P i y a d c l e ı i m a s ın d a , İ l ân s e f e r i n e i ş t i r a k e t m iş , ş e c i v c
h a rp ehli o c a k a r k a d a ş la r ı a r a s ın d a o d,n Y iğ itç e d ü ş m a n la d ö ğ ü ş m ü ş -
tü. Eados, Bclgrad seferlerine giren Yeniçeri Sinan îstânbula dönü­
şünde A tlı Sekban sınıfına geçirilm ek suretile te rfi edilmiş bulunu
yordu.

E rüp ahdi Süleyman zamanın A çıld ı bahtı m or natevanın


A n ın devrinde ettim nice hidmet N a za r kıldı bana âyanı devlet
Olup Yeniçeri çektim cefa yı P iyad e eyledim nice gazayı
^ olumla, san atimle, hidnıetimle Dahi akran içinde gayretimle
— 57 —

D u ru ş d u m t a k i t ı f l i y c t ç a ğ ın d a n Y eti.şd ım H a c ıb e k t a ş o c a ğ ın d a n
R a d o s ile B e lg r a d a a z im e t ld u p g e ld ik g e n e s a ğ v e s e lâ m e t
\ o lu m la e y le d ile r A t l ı s e k b a n S e f e r k ıld ı M a h u c a Ş a h ı d e v r n ıı
C îelüp o ld u m y a y a b â ç ı n ic e d e m V e r ild i Z e m b e r e k ç ib a s ılık h e m
Y in e s a lı e y le d i » z m i ol ’a m a n CJöaUne d ü ş m e n in t c ıık o ld u m e y d a n
C-elip e t t ik e o n ru assmi K ız ılb a ş ilo o t t ik u ico tcv-nıi
M a h a ç s e fe r in d e İne Sin an cidclon le m A y liz e tm iş ti. TTarpte gö«tor<3İ^İ
ş e c a a t P a d iş a h ç a da Lakelip vp ilt if a t a lâ y ık g ö r iilm iiş ; p iy a d e busı.
s o n ra da Z em b erek çib a .şı nasbolnnrnuştu.
O r d u y u H ü m a y u n B a ğ d f t t t a ik o n v e z i r i â z a m k û t f l i r a ş a ilo V a n
t a r a f l a r ı n d a b u lu n u ş u . K in u n m y a l m z k a h r a m a n toiı- n s k c r d o ı . başka,
y a p ı c ı b ü y ü k b i r z e k â y a d a s a l ı i p o l d u ğ u n u R ö a t c i 'm o ğ e b i r v e s i l e o l -
m u ş tu r.
Bunu aâiden ş ö y le d in liy o r u z :
“ S a a r le t lıı s*ulta.n .Şüleynı-ı n ı ban a lc ıy h U r r a h m e tü l v e l r i d v a n t liy a n
./Vcomo s e f e r e y l c y t i p V a n k a le c i t a r a fın d a ( T a t v a n > deaatiisi n a m ile m t i-
ru f derya k e n a r ın d a k ız ılb u ş o b u ş la cönk m u ltu r r e r o iıu ıc a v e z ir i âzam
L û t f U P ft ş a h a z r e t l e r i d e r y a y ı t a t v a n ü z e r i n d e R e m il r o lu p d c r y u ıu n o
Lf y u k u « ıu tlu n k ı z ı l l ı a ş anktu-iııiu n.lıvalinclou h a b e r b ilm e k rrıuraclı ş e r i f ­
l e r i o lm a ğ ı n bu h a k i r i d a v e t e d ü p " C l c m i l e r b in a s ın a m u k a y y e t o l,, d e ­
vi ı t e k it il«? «¡ııa r iş b u y u r d u la r . B i i n a y e tu llii.lı ı ta.alâ ol m a h a ld e a e fo r
ü z e r in d e esb ab ı m ü s a it d e ğ il ik e n y o ld a ş la r ım ile m u kayyet o liıp az za -
ın a n d a Ü<: k a d i r g u b in a e d ü p Lop v e t ü f e n k l o v c e s b a b ı c e n k lo m ü h e y y a
e ttiğ im d e paşa, h a z r e tle r i " K a p t a n lığ ın y in e seri e y le ,, « le y u o m r e d llp
b o ım u c ib i e m i r m u ra d ı ş e r i f l e r i m u k te z a a m c a y o l d a ş l a r m ilo r c.va.ne o lu p
tnu r a d i a r m c a K ı z ı Jt>n.e a s k e r i n i n a h v a lin e -vu ku f haral e<JUp k e m a li m e r­
t e b e s e fu e y le d ile r . I tu h a k i r i ill.ifa .t la r ilc rrı ii mtö.z; e y l e d i l e r .

»-deli g e l d i çû n ş u h ile a.y£> ıa Y o lııu ıla H a s e k i l i k o ld u ih sa n


İ M l ı i k ö r k o r l o p o l i y e a z m i n ett.ih O e llip a n d an k a r a b u ğ d a ım . « i t t i k
E d ü p lıızm et. s e f e r d e v e lmz.» ■>1. Itik â b ın d u . b u lu n d u m nlc<? y ^ r d e

O ld c m s u lt a n S ü le y m a n H a r ı K a r a b u ğ d a n a ' ‘ -v a ıı o ld u la r . / V b ı f* r-»ı1
k e n n r m a g e ld ik le r in d e a s k e r p e r m e ğ c k ö p r ü lâ z ım o le t u . N i c e k lm o s n e
m u k a y y e t , o lu p b ir n ic e « ü n k ö p r ü b in a s ın a m u k a y y e t o ld u la r .
Y a p t ı k la r ı k ö p r ü ıt b v o jç ö lc lc b u t u p ta i-n iş a iı o ld u . B a t a k y e r i o îm a g ın
k ö p r ü b i n a » » u r la a .c iz 5 v e m ü l c b n y y i r J c A ld llâ r . M e r h u m J L ^ C lt fü ir * a s jo . h a z -
r l.,le r | “ S a n d e t lfı ¡ıa d l,a h ım K «n r l\ fc ıiııa o l u n m a s ı n ı S ln a t ı m ıb u g l d o r ıl-
lo n K u lu n u z u n K a d ir - v e İt ib a r ı ile o lu r . H n a e lt i b o n d e n l r d lr . K m r e y lo y ln
v n ld o o ln r llo m u lt a y y ı-l n ls u n v r -1 ÎI : l 1d ı «-.U t a r » v e m im a r k o r d a n d ır ,,
d e v l i i 1M t ı ı e t t i k t e b t l t ı a k l ı e e m i I » 1 i e j m r ı r ı l a ı ı v a r i t o l u n o l a b ı m c u l t t ı r u z o ~
. . . 'h i t - e e s r i lâ t ife m lib a n e ıe t e t lU p o tıilç « U n iç in d e h in â li k ö p r ii h m ;’
e y le d im A ıK e ıl - İs la m H e îŞ ı.U e n i m » o a d o t lo jr o q d ile f lv m liM ft l L rttftı
P a ş a h a z r e t le r i K ö p r iiy e k o m a . 'i ( a a lû k lâ r m d a “bu e e s ir h in « it t ik t e n
so n ra k â f i r h a r a p e tm e s e . B ir k u le b in a o lu n u p h ı f ı z v e h a ıa s e t i iç in
b ir m ik t a r ark ım k o n sa ,, d e y u t e d a r ik e t t ile r . O l z a m a n d a v e z i r i k e b ir
A y a s p â şa bu h a k ir e “ k u le b iııa o lu n m a k t e d b ir i n ic e d ir Ï,, d e y u is t if s a r
— 58 —

b u y u r d u k la r ın d a “ ik e n m ü n a s ip d e ğ ild ir k â f i r e g a y r e t d ü şü p b ir k a ç
a d a m la k u le y i a lır s a b ir k u le a lm ış o lu r. B e lk i k ö p r ü y e i l t i f a t b ile c a iz
d e ğ ild ir . P a d iş a h ı d e v le t lin d e n e m a h a ld e lâ z ım o lu r s a b in a s ı m ü m k ü n ­
d ü r,. d e d im . L ü t f ü P a ş a m u k a b e le e t t iğ im e r e n c id e o lu p “ sen in h a v fın
k ö le d e n a ğ a o lu p k a lm a k d ır .. d e d i. H a k i r d a h i “ h id m e t i p a d iş a h ın , ku l-
l a r ı y i z c m r ü ş e r if le r i ü z r e o lu n c a h id m e tin d e n d ö n ü ş ü m ü z y o k t u r ., d e ­
d im .
P a d iş a h ın k a d im i e a k iriy iz K a le h ı f z e t m e n in dahi e riy iz
E s k id e n K u lu y iz Y e n iç e r iy iz Y a n a r o ta g ir e r s e m e n d e riy iz

O l z a m a n d a R u m e li B e y l e r b e y i s i o la ıı S o f u M e h m e t B a s a g e r i d e id ile r .
B i r z a m a n d a n s o n r a a n l a r d a R u m e li a s k e r i l e g e ld i le r . A n l a r ı n h u z u r u n ­
da d a h i k ille b in a o lu n m a k v e c c s i r h ı f z o l u n m a k te d a rik i y a d o lu n d u k t a
" s a b ı k a O s m a n i y a n R u m e li n c g e ç t i k le r i n d e g e m i l e r in y a k l a ş m ı ş l a r . B iz
k ö p r ü y ü k e n d im iz k e s m e k lâ z ım ik e n v a r a l ı m k a le y a p ı p k a ç k ı n l a r ı m ı ­
z a g i r i z g â h ı n ı h a z ı r e d e lim ? ,, d e y ü k u le b i n a s ın d a n f e r a g a t e t t i r d i le r .
A n d a n d i y a r ı d ü ş m a n a f e t ih v e z a f e r m ü y e s s e r o lu p b u h a k i r L ü t f ü P a ­
ş a m e r h u m u k a r ş ı la y ı p h i l â f ı n d a h a r e k e t e t t i ğ i m e g a y e t t e e le m z e d e
id im ki. c a iz k i b i r m a h a l d e z a r a r ı d o k u n a d i y e e n d iş e e y le r d i m . H ik ­
m e ti H i i d a i t a a l â m i m a r A c e m A l i s i f e v t o l u p m i m a r l ı k m a h lû l o lu r . O l -
d e m l e r d e v e z ir i â z a m A y a s P a ş a d ııh i a h r e t e r ıh le t e y l e r . M erh u m u n
m e z a ı ı h u s u s u n d a â y a ı ı r ü z g â r h i r m i m a r y o k t o r b u f e n n e m a li k b i r
ii s a t o ls a d e y u t e f a lı h u z o l u n u r k e n L ü t f ü P a ş a “ M i m a r H a s e k i o la ıı
S iııa ıı S u b a ş ı o l m a k g e r e k t i r , b u k â r a k a d i r k im e s n e tlir,, d e y u m u k a r r e r
e d e r . O l z a m a n d a Y e n i ç e r i A ğ a s ı b u h a k ir i ç a ğ ı r ı p " P a ş a h a z r e t l e r i s e ­
ni m i m a r e t m e ğ i m u k a r r e r e tti y a n ı n d a c a i z m id ir d e ğ i l ise b î r t e d a r i k
e y le ., d e d ile r . H a k i r d a h i g e r ç i t a r i k i m d e d u r o l m a k h a t ı r a s ı e le m vo -
î'ilp v e y in e s o n u n d a n ic e c a m i le r b i n a e d ü p d ü n y e v î v e u h r e v î n ic e v e ­
s ile o lm a s ın m ü l â h a z a e d ip k a b u l e ttim .

D i r e d e m ki m ü y e s s e r e y le y e H a k K e m a l i l e k o y a n ı a le m d e â s a ı-
M u r a t e d in d im o la n ı t a k i m i m a r B a n a b i r â li b e y t u l l a h y a p m a k

S in a n H a s s a s e r m im a r ı A lin in v e f a t ı ü z e r in e r e is i m im a r a n o lu ­
y o r v e y ü z on s e n e y a ş a y a r a k I. S e lim e , I I . S U le y m a ııa , I I . S e lim e v e
I I I . M u r a d a , O s m a n lı im p a r a t o r lu ğ u n u n en g ü z e l v e s a lt a n a t lı s e n e ­
le r in d e H a s s a s e r m im a r lığ ı e d iy o r . R ıı m ü d d e t e s n a s ın d a 81 c a m i, 51
m e s c it, 55 m e d r e s e . 26 d a r ü l’k u r a . 17 im a r e t , 2 d a r ü i’ş ifa , 7 büyük
su k e m e r i, k ilo m e t r e le r c e su y o lu v e u fa k su k e m e r i, su te s is le r i, 8 b ü ­
y ü k k m p r ii. 18 k e r v a n s a r a y . 6 m a h z e n . 33 s a r a y ı â li. 35 h a m a m , 17
t ü r b e v e b ir ç o k s e b il, ç e ş m e v e b in a la r v ü c u d a g e t i r d i ğ i g ib i, k ır k t a n
f a z l a y e t i ş t i r d i ğ i ç ır a k la r ı, u z a k d i y a r la r d a T ü r k s a n a tın d a n e s e r le r
y a r a t m ış . B u n la r d a n m im a r Y u s u f A ğ a H in d is t a n d a Delhi, A ğ r a , L a ­
hor. Keşmirde Türk mimarisinden âbideler bırakmıştır.
Sinan Istanbulda Aksarayda Horhor civarında oturmuştur, iy ili­
ği sever, düşkünleri ve tanıdıklarını korur, güzel sanatlardan, edebi­
yattan zevk ve his aldığından konağda hiçbir gece adeti yirmiden
— 59 —

aşağı diişmiyen seçme misafirlerle dolu bulunurdu. Sinan şahsen şirin


yüzlü gür bıyık ve sakallı, kara gözlü, buğday benizli uzun boylu na­
rin vücutlü, birçok lisanlar konuştuğu gibi, hoş sohbet imiş. İki defa
e v le n m iş t ir .
S in a n H a s e k iliğ e m a h s u s ta h s is a tın d a n , y a p t ığ ı b ü y ü k e s e r le r in ­
d en a ld ığ ı ih s a n la r v e a t iy e le r d e n d a im a z e n g in b ir g e lir i o lm a s ın a r a ğ ­
m en . s o n s u z c ö m e r t liğ i, e lin in a ç ık lığ ın d a n , C e m a z iy e le v v e lin on ik in ­
c i g e c e s i, v e f a t e t t i ğ i z a m a n s a n d ığ ı b o ş o la r a k b u lu n m u ş tu r.

E y id e n b ir ik i gü n d ü n y a s a r a y ın d a m e k â n
C a y i a s a y iş d e ğ ild ir â d e m e m ü lk ü cih a n
H an S ü le y m a n ın o lu p m im a r ı bu m e r d i g iız in
Y a p t ı b ir c a m i v e r i r f i r d e v s l â lâ d a n n işa n
E m r i ş a h ile k ılu p su y o lla r ın a ih tim a m
H ız ır o lu p â b ı h a y a t ı â le m e k ıld ı r e v a n
Ç e k m e c e c e s r in d e b ir t a k ı m u a llâ ç e k d ik im
A y n ı d ı r a y in e i d e v r a n d a ş e k li k e h k e ş a n
K ıld ı d ö r t y ü z d c ıı z iy a d e m e s c id i â li b in a
Y a p d ı s e k s e n y e r d e c a m i bu a z iz k â r d a n
Y ü z d e n a r t ık ö m ü r s ü rd ü a k ib e t k ıld ı v e f a t
Y a t t ı ğ ı y e r i h u d a k ıls u n a n ın b a ğ ı c e n a n
R ıh le t in ( s â i ) d a h i d e d i t a r ih in i
G e ç t i bu d e m d e c ih a n d a n p ir i M im a r S in a n
R u h u iç in ih s a n e d e F a t ih a
P ir ü C iv a n

T e t k ik e d e b ilm e k im k â n ın ı b u la b ild iğ im m illî m e h a z la r la , b a z a ıı


k im s e s iz h a r a b e le r in e t e s a d ü f e d ile n , b a z a n d a a z a m e t v e g ü z e lliğ in e
h a y r a n k a lın a n su â b id e le r im iz ü z e r in d e y a p t ığ ım a r a ş t ır m a la r la bu
su te s is le r in in b ir k r o k is in i ç iz m e ğ e b a ş la m a d a n e v v e l, bu y o ld a y a z ı ­
la r ı o la n b a z ı e c n e b i m ü e llifle r in i d in le y e lim :
İs ta n b u l su te s is le r i h a k k ın d a t a r ih i k a y ıt la r a H a m m e r 'd e d e t e ­
s a d ü f e d ilir . Y a ln ız m ü e llifin , a ş a ğ ıd a iz a h e d ile c e ğ i v e ç h ile , t a r ih in in
bu b a h s in d e d e b a z ı iz a h a m u h ta ç n o k t a la r a t e s a d ü f e d iliy o r . “ C e b e c i
b a ş ılık ta n k a p ıc ıb a ş ılığ a (b a s m a b e y in c ilik ) v e m u a h h a re n S ilâ h t a r lığ a
i r t ik a e tm iş o la n S o fu A l i m a r if e t ile b u n a m ü m a s il in ş a a t y a p ılm ış
idi. l l ç p a r m a k k u tr u n d a 110 k u rş u n b o ru ( l ü l e ) v a s ıt a s ile îs ta n b u la
b ir ç o k su g e t ir t m iş v e ih t iy a c ı u m u m î için bu k a d a r g ü z e l n e tic e v e r e n
şu h iz m e tin d e n d o la y ı S o fu A l ı M a r a ş m u t a s a r r ıflığ ın a t e ı f i e d ilm iş t i.
L â k in son fe y e z a n bu m ü e s s e s a tı n a f ia y ı t a h r ip e y le d iğ in d e n
S ü le y m a n y e n ile r in i y a p m a ğ a lü zu m g ö r e r e k , ls ta n b u lu n d a h il v e h a ­
r ic in d e h â lâ ş e h rin en g ü z e l t e z y in a t ın d a n o la n in ş a a tı, v ü c u d a g e t ir
in iş tir . A d r i y a n v e K o n s t a n t in t a r a fın d a n in ş a v e m u a h h a r e n J ü s tin i-
en ve V a la n s t a r a fın d a n t a m ir o lu n a n iki bent z a m a n ın d a bu iki sin
imparatorun isimleriyle yâd olunur. Jüstinien bendi, sularını Evhaddin
vadisinde Belgrad k ö y ü n d e kâin olup Belgraddan inen Hidralis nâ­
mındaki küçük ırmağın imlâ eylediği dört havuzdan alır. Valans ben­
- 60 -

di ise Havas ve Halkalı köyleri havuzlarından su alır. Andrenikos


Koranen birinci kemere muktezi suyu toplamak icra bir su haznesi vc
bir kule yaptırmıştı (elyevm Pirgos - Burgaz). Havas köyünde ve
Halılardaki Valans su kemerleri haznesi Mehmedi sani tarafından inşa
edilmiştir. Sultan Süleymanın himmetilc bu iki hazne ihya olunduktan
başka kemerler vasıtasile şehrin dahiline kadar bir tepeden bir tepeye
kadar sevk olunan - Turunç köyü suları dâ ilâve olundu. Andrenikosun
inşa ettirdiği havuz ile - uzun kemer v e güzelce kemer isimlerde anıla­
rak - E v h a d d in y a h u t A y v a t H a z n e s i sularım Andrenikos havuzuna
v e r e n ve P e t n a h o r k ö y ü n d e n geçen ik i k e m e r dahi t a m ir edildi.,,
H a m m c r in bu k a r ış ık h ik â y e s i b ir ç o k c ih e tte n t a h lile m u h ta ç tır .

S o fu Ali, S e lâ n ik i Mustafa e fe n d in in d e d e d iğ i g ib i; “ C e b e c ib a ş ı-
lık t a n K a p ıc ıla r K e t h ü d a lığ ın a v c s o n r a s a n c a k b e y liğ in e ir t ik â e d e ­
r e k b ir a r a lık ş e h z a d e I I S e lim e L a l a o lm u ş v e îs t a n b u la 110 L ü le su
g e t ir ilm e k t e is tih d a m ın d a n d o la y ı M a r a ş b e y le r b e y liğ in e ir t ik â e t m iş ­
ti.,, Bu y a p ıla n su t e s is le r i so n ra h a ra p o lu y o r s a da, I I S ü le y ­
m an b a ş ta n “ İs ta n b u l d a h il v e h a r ic in d e n h â lâ ş e h r in en gü­
z e l t e z y in a t ın d a n o la ıı in ş a a tı., y a p t ır ıy o r . S ü le y m a n ın bu in ş a a tın ı
H a m m e r is e A d r ie n v e K o n s ta n tin , J ü s tie n v e V a la n s a h ib e e d iy o r ,
M e v c u t m e d e n iy e t le r in e v v e lk ile r in y e r in in d a h a o lg u n b ir h a ld e a lm ış
o ld u ğ u d ü ş ü n ü lü rs e , B iz a n s su te s is a t v e su k e m e r le r in i d e ta m a m e n
R o m a lıla r a b a ğ la m a k ta b iî m ü m k ü n o la m a z .
H a m m c r in h a c ın : k e lim e s in in d e lâ le tin i d a h a b a ş k a t a r z d a d a g e n iş ­
le t m e k v e b u n d a n b ir t a k ım su k a y n a k la r ı a n la tılm a k is t e n ild iğ i n e t i­
c e s in i d e ç ık a r m a k ic a p e d e r.

D o ğ u R o m a s ın u ı A n a d o lu m ille t le r in i k e n d i ü lk ü le r in e u y d u r a r a k
k u r d u k la r ı im p a r a t o r lu ğ u n ilk s e n e le r in d e b u t e s is le r is le r b ir h a ld e
ik e n , is t ik lâ lle r in i t e k r a r e lle r in e a la n c iv a r k a v im le r in in b a s k ıs ı a lt ın ­
d a im p a r a t o r lu ğ u n y a v a ş y a v a ş B iz a n s ş e h r in e s ığ ın m a s ın d a n s o n ra ,
b ü tü n bu su te s is le r i d e b ir e r h a r a b e h a lin e g e lm iş ti. I I . M e h m e t t a r a ­
fın d a n k a p t e e t t ir ile n F a tih , T u ru n ç lu k , Ş a d ır v a n s u la r ı ş e h ir d e k i m a ­
b e d in e y ü k s e le b ilm e le r i d e a n c a k , V a la n s k e m e r in in h a r a b e le r in in t a ­
m ir v e ih y a s ü e k a b il o lm u ş tu r . “ S u lta n S ü le y m a n ın h im m e t ile k e m e r ­
le r v a s ıt a s iy le ş e h rin d a h ilin e k a d a r b ir te p e d e n b ir t e p e y e k a d a r s e v k
o lu n a n T u r u n ç k ö y ü sul ’ r ı d a ilâ v e olu n d u ,, d iy e n H a m m e r d e n şu n u d a
a n lıy o r u z ki, I I . M e h m e tte n s o n r a IT. S ü le y m a n k e m e r le r in h e r ik is in i
d e ta m a m e n ih y a e t m iş o lu y o r d u . H a k ik a t e n II. S ü le y m a n b ü y ü k mi­
y o lu n a m u a z z a m bir ser­
m a r ı S iııa n a K ır k ç e ş m e n in A y v a t t a n g e le n
taraflarından da hâlâ adını
v e t d ö k tü r ü r k e n , a y n i z a m a n d a H a lk a lı
taşıyan menba sularını d a toplatarak Bozdoğan kemerinden geçirti­
yordu.

Hammerin ifadesi de, biraz daha aşağıda, bizim düşüncelerimizi


tekrar teyid ve tasdik ediyor. Andrenikosun yaptırdığım söylediği Gü­
z e lc e ve Uzunca kemerlere de yine havuz diyor ve bütün bu tesisatın
II. Süleymanın isteğile baştan ihya olunduğunu açıkça anlatıyor.
- 61 —

Romalılardan çok zaman evvel Bizans şehri mevcuttu, hattâ Yu-


nanistandaki diğer şehirlerin aıâlanndaki kanlı rekabetlere de iştirak
edecek derecede büyüktü. Garbli müelliflerde bu şehrin su vaziyeti için
diyor ki “ Bu toprağı ıslatan tek bir nehir yoktu, kaynaklar ııadir,
derecikler yazın kururlardı. Yunan imparatorları tarafından akadük-
leı- inşa olunmuştu,,.
B iz a n s a R o m a lıla r y e r le ş t ik t e n s o n r a A d r ie n onu m ü te a k ip K o n s -
t a ııt in v e b u n d a n s o n r a d a A y a s o f y a y ı k u rd u ra n J U s tin ie n ile V a la n s
a n c a k ş e h rin m e v c u t te s is le r in i, za m a n la , te k â m ü l e t t ir m iş le r d i.
D iğ e r t a r a f t a n H a m m e r in b e n t d iy e a d la n d ır d ığ ı su t e s is le r i bu
gü n k U m a n a la r ın ı ifa d e e d e m e z , b u r a d a k i benci k e lim e s ile a d la n d ır ıl­
m a k is te n ile n “ Su k e m e r i - A k e d ü k ,, d ü r. Ç ü n k ü J ü s tin ie n b e n d i
d ö r t h a v u z d a n . V a la n s b e n d in in ise. H a v a s v e H a lk a lı k ö y le r i h a v u z ­
la r ın d a n su a ld ığ ı b ild ir ilm e s in e v e d a h a a ş a ğ ıd a A n d r e m ik o s k o m e ıı-
n in b ir in c i k e m e r e m ıık t e z i s u y u t o p la m a k iç in b ir su h a z n e s i v e b ir
k u le y a p t ır m ış t ı, d e n ilm e s in e v e y in e y u k a r ıd a J ü s tin iy e n b e n d i a ş a ­
ğ ıd a b ir in c i k e m e r d iy e t e k r a r e d ilm e s in e n a z a r a n bunun K v h a d d in -
A y v a d d e re s in d e n su a la n b ir su k e m e r i o ld u ğ u a n la ş ılm a k ta d ır .
H e m m e r iıı ik in c i b e n t h a lik ın d a k i ifa d e s i d a h a a z k a r ış ık d e ğ ild ir .
H a z iııe i e v r a k v e s ik a la r ın d a “ H a s la r k ö y ü ,, d iy e a lm a n H avas köyü
v e H a lk a lı t a r a f ın d a n e b ir ben t ve nc de b ir su k e m e r le r in i
b ild ir e n b ir h a ra b eye t e s a d ü f e d ilm e d iğ in d e n , buna m u k a b il kü çü k
k ö y ü n d o ğ u v e k ıs m e n d e ş im a lin d e R o m a lıla r d a n k a lm a e s k i su y o l ­
la r ı b a k iy e le r in e te s a d ü f e d ilm e s in e g ö r e b u r a d a k i t e s is le r in d e V a la n s
- B o z d o ğ a n - k e m e r in e su v e r d iğ in i g ö z ö n iin o a lm a k ic a p e d e r.
Şu halde bu yazıdan şu arılaşılıyor ki, BizanslIların zamanında
mühim olarak biri şenir dahilinde, diğeri şehir haricinde iki kemer
mevcutmuş: Jüstinien kemeri, Valans kemeri, Evvelki küçük bir
ırmağın doldurduğu havuzlardan su alırmış. İkincisini ise, bu yoldaki
düşüncelere de uydurmak kabil değildir. Bu su kemeri için, Halkalı
ve civarında Hammerin ileri sürmüş olduğu havuzlardan bir iz mev­
cut olmadığı gibi, esasen bu yolda tesisler vücuda getirilmek için de,
buralarda akan sular da mevcut değildir.

Uzun zaman mühendis mektebi ders nazırlığında bulunan Rorch-


heimer in kitabında İstanbul bendleri, kemerleri, su yolları ve büyük
maksimler in in birbirine bağlılıkları ve şehre akışlarını bir şema içinde
topladığı görülür. “ Harab olmuş bend ve menbalar, A y v a t bendi, Pa-
şadere bendi, küçük B elgrad bendi, üç menba, Sultan Mahmut bendi,,
(Üye gösterdiği başlıca altı n o k ta d a n ; üç menba ile küçük Belgrat ben­
dini bir hatta, Sultan Mahmut bendinden aldığı diğer bir hatla birleş­
tiriyor. Ayvattan aldığı vc u zu n kemerden geçirdiği bir hatla evvelki
hattıda Eğri kemerden aldığı hatla birleştirerek baş havuza indiriyor
ve bunu Jüstinien kemerinden ve Bahçeköy kemerinden geçiyordu. İlk
başta kalmış olan harab olmuş bend ve menbalardan ç e k t iğ i bir lıatia
bu yolu birleştirerek, sirasıyle, Eğrikapıdaki maksimesine, Yenibahçe
maksimesine ve Atpazarı meksimesine oradan da A yosofya maksime-
— K2 —

sine ge tiriy o r; fa k a t Forchheim er’in harap olmuş bend ve menbalar, kü­


çük Belgrad bendi, iiç menba ve saire gibi çok müphem kelimelerle
kurduğu bu şemayı takib ederek ve Bahçeköydeki kemerden E ğrika-
pıya gelerek şehre su getiren bir şebeke asla mevcut olmamıştır.
P. De T ch ılıatch ef ise meşhur kitabında İstanbul sularını, bazı ek­
sikliklerine ve muhtasar olmasına rağmen daha doğru bir surette
izah ediyor K itap ta b iıi K lep ert tarafından, diğeride kendinin, yap ­
tığ ı iki harita mevcuttur. H er iki kartta da bendlerin vaziyeti ve kırk-
çeşme su şebekesi Forchheim er ve S trzygow sk i’nin şemasına nazaran
daha büyük ve doğru bir mânayı haizdir. Y alnız Paşaderesi katm ası­
n ın başındaki ufak havuz diğer Belgrad bendleri derecesinde bir su
tesisi olarak gösterilm esi hakikata uymaz. H er iki kartta da Bahçe-
köy civarında bugün mevcut olduğu gibi üç bend, Belgrad civarında
d a P a ş a d e r e B e n d - is k a r a s ile beş b e n d b ildirilm iş; şebeke üzerinde
Sultan Süleyman ve diğer büyük kem erler işaret edilmiştir.
P . D e T e h ı h a t c h e f d i y o r k i:
‘ "O n y e d i a s ır d a n f a z l a z a m a n v a r k i, i m p a r a t o r A d r i y e n C y d a ı ı s
( K â ğ ı t h a n e s u y u ) v e B e r b e r y s e s ( A l i b e y s u y u ) s u la r ın ı B iz a n s şeh­
r in e g e t i r m e y i d e n e m iş t i, S u r la r ın h a r ic in e d ü ş t ü k le r i iç in ş im d i o ld u ­
ğ u g i b i o z a m a n d a b u s u la r d a n b a ş ş e h ir i s t i f â d e e d e m iy o r d u . Bu i m ­
p a r a t o r d a n ilk O s m a n lı S u lt a n ın ın t a h t a g e ç d i ğ i v a k te k a d a r geçen
z a m a n e s n a s ın d a , y a n i h e m e n h e m e n o n ü ç a s ır d a n f a z l a b ir f a s ıla d a ,
B iz a n s t a h t ın ı iş g a l e d e n b ir ç o k i m p a r a t o r l a r ş e h r in su ih t iy a c ın ı k a r ­
ş ıla y a b ile c e k s is t e m i g e li ş t i r m e k v e m ü k e m m e lle ş t ir m e k y o lu n d a h e r
ç a r e y e b a ş v u r m a k t a n h a li k a lm a m ış la r d ır . B u n u n b ö y le o ld u ğ u n u
b iz e is b a t e d e n , s a d e , d a h a h a lâ b u g ü n d e k u lla n ıla n a k a d ü k le r in m e v ­
c u d iy e t i d e ğ il, a y n i z a m a n d a b a ş ş e h ir d e b ir ç o k s a r n ıç ın b u lu n m a s ı
k e y f i y e t i d i r . îs t a n b u lu ıı m u h t e l i f m a h a lle le r in e d a ğ ılm ış o la n bu s a r ­
n ıç la r d a n o n ik is i b u g ü n e k a d a r m u h a fa z a e d ilm iş le r d ir . Ş u n u d a i l â ­
v e e t m e k lâ z ım k i. h â lâ iş e y a r a y a n 3 3 6 s ü tu ıılu e s k i “ C it e r n a B a s ili-
c a „ is t is n a e d ile c e k o lu r s a , b u n la r ın h e p s in in a n c a k b i r e r t a r i h i a b id e
o la r a k k ı y m e t l e r i v a r d ır . A y a s o f y a n ı ı ı c i v a r ın a d ü ş e n bu s a r n ıç Cebe­
c i k ö y ü n ü n y a k ın ın d e k i A l i b e y s u y u n u n y u k a r i k l k o lla r ın d a n , e s k id e n
o ld u ğ u g ib i, b u g ü n d e J ü s t in iy e n in y a p t ı r m ı ş o ld u ğ u A k a d ü k v a s ıt a s i-
le b e s le n ir , “ d t e m a B a e i lic n , , d a n n m a ı la butun d i ğ e r l e r i kurumuş­
la r d ır .
Bizans imparatorluğunun sukutu ile. Istanbulun su sistemi için
yepyeni bir devre başlamış olur. Bu devrenin m üjdecileri olarak, mer­
kezin olduğu gibi civar köylerinde ihtiyaçlarım karşılam ağa ya ra ya ­
cak olan bendleri zikredebiliriz.
Bend ismi verilen bu mahzenler, haddi zatında, ya arazide husule
gelm iş tabiî çöküntülerdir, yahut da, yağm ur veya akıntı sularını bi­
riktirm ek için iki yaııı eklüzlerle müçehhez setlerle kapalı ve içi taşla
döşeli küçük vâdilerden ibarettir. Bu bendler düz yolla merkezden 3-4
saatlik m esafede Belgrad ormanının sınırları dahilindedirler. Bu k ıy­
m ettar havuzların temizlenmesi ve muhafazası işi, ormanın şurasında
- 63 -

burasında dağılmış ve su ihtiyacını sağladıklarından kinaye, Su yolcu


diye çağrılan köylülere tevdi edilmiştir. Bu havuzlardan dokuz tane
vardır.

Bunlardan 4 dü Bahçeköyün şimal, şimal ve batı, ve doğusunda,


Kâğıthane ve Büyükdere sularının kaynaklarının birleştikleri vadiler­
dedir. Beş tanesi Paşaderesi kollarının geçtiği vadide bulunan Belgrat
küyü t a r a fın d a n lu p la ııu ş lıı. B a lıç e k ö y ş im a lin d e b u lu n a n b i­
r in c i gu ru b a d a h il h a v u z la r d a n üç ta n e s i ebadı d o la y ıs iy le n a ­
zarı d ik k a t i c e lb e d e r le r . E ski S u lta n M ahm ut B endi (e s k i
S u lta n M ahm ut h a v u z u ), Yeni S u lta n M ahm ut b en d i. (Y e n i
S u lta n M ahm ut h a v u z u ), v a lid e b en d i (V a lid e S u lta n ha­
v u z u ). B e lg r a d m e t r a fın d a to p la n m ış h a v u z la r a r a s ın d a
d a en m ü h im le r i ş u n la r d ır : C e n u p ta , B ü y ü k ben d , v e s o n k ö y ü n ş im a l
d o ğ u s u n d a A i v a d b en d . B u d o k u z h a v u z a , d iğ e r b e n t le r g ib i s e t le r le
k a p a t ılm ış t a b iî b ir ç ö k ü n tü o lm a y ıp s o n r a d a n k a z ılm ış o la n P y r g o -
s u n k in i (B a ş h a v u z , y a h u t S u lta n O s m a n h a v u z u ) on u n cu b ir h a v u z
o la r a k ilâ v e e d e b ilir iz . İ m p a r a t o r A n d r a n ic u s 'c e in şa e d ilm iş v e S u l­
ta n İk in c i O s m a n t a r a fın d a n ih y a e d ilm iş P y r g o s h a v u z u ile, C e b e c i
k ö y y a k in in d e B ü y ü k K o s t a n t in t a r a fın d a n y a p t ır ıla n v e bu g ü n iş le -
m iy e n , h a v u z d a n m a a d a d iğ e r b ü tü n h a v u z la r O s m a n lı S u lta n la r ın ın
e s e r le r id ir . B e lg r a d v c c iv a r ın d a d o lrıız b en d in in ş a s ı İle, s ı r f b a ş ş e h ­
r e d e ğ il a y n i z a m a n d a g e n iş v a r u ş la r m a da, B iz a n s im p a r a t o r la r ı z a ­
m a n ın d a iş le y e n e s k i su s is te m le r in i b e s le y e n m e n b a la r ın fe v k in d e b ir
r a n d ım a n e ld e e tm e k im k â n ı b a h ş e d ilm iş tir , m a a m a fih ih y a e d ile n bu
y e n i k a y n a k la r ı b a ş ş e h r e u la ş t ır m a k için S u lta n la r , P u t a ta p a n la r v e
H ır is t iy a n h a le f le r i t a r a fın d a n in şa e d ilm iş e s e r le r d e n is t ifa d e e t m iş ­
le r d ir . H a k ik a t e n h a v u z la r ı B a ş ş e h ıe b ir le ş t ir e n s is te m ik i n e v id ir .
B ir is i z e m in in fa z la a r ız a lı o lm a d ığ ı y e r le r d e t o p r a k a ltın a d ö ş e n m iş
k in ik le r le d iğ e r i d e v â d ile r , b o ğ a z la r , d e r e le r v e s a ire ... ü z e r in e k ö p r ü
g ib i k u ru la n su k e m e r le r i v a s ıt a s ile u la ş t ır ılm ış t ır . T e b a r ü z e t t ir m iş
o ld u ğ u m g ib i b u g ü n iş le m e k t e o la n su k e m e r le r i a r a s ın d a (O n la r la iş ­
t ir a k t e b u lu n a n y e r a lt ı su y o lla r ı a r a s ın d a d a h i) b a z ıla r ı ik in c i M e h ­
m e t t a r a fın d a n Is ta n b u lu n fe th in d e n ç o k z a m a n e v v e l m e v c u ttu la r .
B u n la r a r a s ın d a J ü s tin ie n , V a la n s v e A n d r o n ic u s ’un a k a d ü k le -
ri v a ı d ır. B u n la r d a n ik i b ir in c ile r i, in şa e tt ir e n le r d e n z iy a d e o n la r ı t a ­
m ir e d e n le r in a d ın ı t a ş ır . Z ir a J ü s tin ie n , bu g ü n d a h i c e b e c i kOy c iv a ­
r ın d a k i A lib e y su y u ü z e rin d e m u h te ş e m b ir ş e k ild e k e m e r le n e n bu
a k a d ü k U , im p a r a t o r A d r ie n in in ş a a tın ın b a z ı k ıs ım la r ın a m u a z z a m ik i
a k a d ü k ilâ v e e d e r e k t a m ir e t m iş t ir . B u in ş a a tı im p a r a t o r A n d r o n ic u s
A l i b e y su y u n u n ş im a l d o ğ u s u n d a v e a z b ir m e s a fe d e a k a n b ir dert,
ü z e rin e , bu g ü n P y r g o s k o v u k k e m e r i v e y a P y r g o s k o v u ğ u (C o u d e )
a d ile a n ıla n d iğ e r b ir su k e m e r i y a p t ır m a k la t a m a m la m ış t ır . B u su ke­
meri dirsek şeklinde kırık b ir hat istikametindedir, o suretle ki bir
cihetinde a ç ık bir zaviye gösterir, buna karşılık aksi cihette içinden
kesilip bir kavis haline gelmiş sivri bir tepeye tekabül eder. İstanbul
içinde zarif bir suretle yükselen güzel valans akadüküne gelince, bu
büyük Kostantinin baş şehrin garbinde bulunan derelerin sularını şeh­
- 64 -

re ulaştırm ak için inşa ettird iği su sistemlerinin tem adisidir. Y aln ız


Kostantinin ya p tırd ığı yera ltı su yo lla n baş şehrin girişinde durduğu
halde, im parator Valans bunları toprak üstünde inşa edilmiş atı ke­
m erleri ile şehrin içinde uzatm ıştır.
R om alı im p aratorlar tarafından Türk Hükümetine miras b ıra­
kılmış bu işlere Sultanlar büyük bir m iktarda yenilerini ilâve etm iş­
lerdir, bu ilâveler eski su yollarını kısaltm ak v eya tekâmül ettirm ek,
yeni su yolu ihtiyacını karşılam ak veya B elgrad ve B ahçeköy bentleri
inşasının lüzum gösterdiği yeni su yolları ihtiyacını karşılam ak üzere
vücude getirilm iştir.
İstanbul su sistemini bu gibi eserlerle zenginleştiren, Osmanlı H ü­
kümetinin bütün inşaatlarını sıralamaksızın, çünkü bunların ek ­
serileri geçitleri ve ufak çöküntüleri geçm iye y a ııy a n yapılardır, P yr-
gos ve Petn ah or arasında sıralanan akadüklerle, B ahçeköy cenubun­
daki Mahmut Akadükünü zik r ile ik tifa edebiliriz. İnşa ettiren Sıılta-
nnı ismini taşıyan A iv a t havuzu ile Jüstinien akadükünü birleştirm ek üze
re inşa ettirilm iştir. A y n i m aksatla Büyük Süleyman, Petn ah or ve
P y rg o s k öyleri cenubundan geçen ve K âğıth an e suyuna akan derenin
üzerine iki akadük inşa ettirm iştir.
B iri uzun kem er yahut uzun ta k la r ve diğeri Güzelce kem er y a ­
hut güzel ta k la r diye, adlandırılm ış bu iki za rif eserler Pyrgosun ko­
vuk yahut dirsekli akadükü ile beş B elgrad bentlerinin sularını İsta n ­
bul içine ulaştıran su sistemi şebekesini tam am lar. Bu suretle büyük
şehrin su ile beslenmesinde esasını teşkil eder. B ahçeköy cenubunda
bulunan ve um um iyetle Büyükdere akadükü isnıile t a n ın m ış olana gc
linçe, Osmanlı İm paratorluğu zamanında inşa edilmiş olanlar arasın­
da en haizi ehem m iyet olarak telâkki edilebilir. Şu suretle ki, havuz­
larla ve su ile beslenecek noktaları birleştirm ekte kullanılmış sistemi-
lc, tam am ile yepyeni ve her hangi bir iddia olmayan Türk yaratm ası
b ir su şebekesi arzeder.
B iz iın a i m p a r a t o r l a r ı a s ıl şehrin kendisile meşgul olurken Halicin
şimal ciheti s a h ille r in d e , fs t a ııb u îu n v a ı u s la r ın ı t e ş k il eden vc Bosio-
run bu sahilleri boyunca sıralanan k öyleri gözününe alm aktan tam a­
men vaz geçm işlerdir, Bıınun neticesi olarak İstanbulini feth i dev­
rinde, yalnız şehir Bizans im paratorlarının ulaştırdığı birkaç su y o ­
lundan istifade edebildiği halde, hâlâ Beşiktaş, Dolmabahçe, Fındıklı,
Tophane, Galata, Pera, Kasım paşa dediğim iz mahallerin ahalisi şeh­
re mahsus olan bu im tiyazdan istifad e edem em ekte idi.
Bu gibi a ğ ır m ahzurları karşılam ak üzeredir ki, XVTTI asrın ilk
yarısında Sultan M ahm ut B ahçeköy civarındaki üç havuzu yahut
bentleri inşa ile kalmamış ayni zamanda bu bentlerin sularını mezkûr
sem tlere ulaştırm ak için su yolları yaptırm ıştır.
B ahçeköy cenubu yakininde Büyükdere suyu ile K âğıth an e suyu
arasında uzanan vadiyi kateden çöküntüden y e r altı sularını geçirm ek
iizere inşa edilmiş Mahmut akadükü bu kabildendir. M im arî kalitelen
dikkate şayan olm ayıp hattâ basit olan bu su kemeri İstanbul civarı-
y
ù

II Osman hentli
( III Selim lamnmmU Meiling in resim hrinJen )
I I I A h m el h e n d í

j l l l S ilim zamanında Mellinş’in resim lerindin)


İstanbul Bentlerinden, f i telling in resminden)
— 05 -

rıin en pitoreskleri arasında bulunup, bir yandan Büyilkderc vfıdlsi­


nin. diğer taraftan Belgrad Ormanının arzettiği muhtelif manzaralar
arasında kendine mahsus değişik şekillerde devam eder.
Hakikaten de, gerek meşhur çınar ağaçlarile süslü o güzel ova ve
ağaçlı Kabataş yam açları temaşa edilsin, gerekse Belgrad ormanı ye­
şilliklerine atfm azar edilsin, her tarafta Bahçeköy su kemeri, aradaki
m esafelere göre manazırı nazarı bazen pitoresk bir kemer silsiloaile üst
üste konmuş havai yollara ayırır, bazan da zümrüt tepeler arasında
asılmış gümüş bir şerit halinde görünür.
Şimdi hem İstanbul heııı de vuruşlarının sıı ihtiyaçlarını önliyeıı
su sisteminin başlıca elemanlarını tetkik ettikten sonra, umumî, ahen­
gi hakkında bir fik ir edinebilmek için bu büyük şebekenin heyeti umu-
miyesine bir göz atalım.
Biri Bahçeköy diğeri Belgrad semtlerinde kâin bu iki grup havuz­
lar hâlen işlemekte olan bütün su sisteminin iki hakikî çıkış noktası­
d ır , B u a ia te m m c n ş e le r in e g ö r e , K â ğ ı t h a n e s u y u ile ik i k o l h a lin d e b ir i
birinden ayrılır. Bu kollardan doğu kola, kaynağı gözönüne alınırsa,
Bahçeköy, karşıladığı ihtiyaç nazarı itibara alınırsa, varuş kolu olarak
a d la n d ır ıla b ilir . B o y o ğ lu c iv a r ın d a , ik in c i d ereced e y o lla r a a y r ıla r a k
muhtelif civar mahaller çeşmelerine su veren bu kol, dört bentlerden
veya Bahçeköy havuzlarından ayrılış noktasına kadar dalgalı bir hat
haline şimalden c e n u b a d o ğ r u u z a n m ış tır .
Bahçeköy kolu arızasız bir arazi üzerinde olduğundan hemen he­
men heyeti umumiyesi, Büyükdere vadisi üzerinden geçeıı Mahmut
su kemeri müstesna, yeraltı su yollarından mürekkeptir. Bahçeköy
kolu ise Beyoğlu yakınında iki küçük akadüke maliktir. Bunların ikisi
de Kâğıthane suyuna dökülen ayni ismi taşıyan köyün civarındaki
iki çayın üzerinde yeraltı su yollarını iki kıyıda birleştirm eğe yarar.
Ç ı k t ı ğ ı v e v a r d ı ğ ı y e r le r in n a z a r ı it ib a r e a lın ış ın a g ö r e , B e l g r a t
v e y a K o n s t a n t in o p l k o lu o la r a k v a s ıf la n d ır ıla n b a t ı k o lu is e B a h ç e ­
k ö y k o lu n a n a z a r a n d a h a k a r ış ık b ir y o l t a k ip e d e r . Z ir a g e ç t i ğ i a r a ­
z i d a h a a r ız a lı v e s ı r f a k a d ü k le r le a ş ıla b ile n d e r e le r , v a d i l e r v e u ç u r u m ­
la r la m ü t e m a d iy e n k e s ilm iş t ir . B u n d a n d o la y ı su k e m e r le r in in s a y ıs ı
o n a lt ıd a n a ş a ğ ı d e ğ ild ir , f a k a t a n c a k b e ş t a n e s i ö n e m lid ir .
Belgrad kolunu birçok dolambaçlar yapmak mecburiyetinde bı­
rakan toprak arızalardân ayrı, onu sık sık yan kollara ayrılmak zorun­
da bırakan sebep sırf orta ve aşağı kısmında birleştiği yollar olmayıp,
çıkış noktalarını m uhtelif yerler olmasıdır. Bahçeköy kolu mahdut bir
sahada toplanmış havuzlardan çıktığı için, yollarının, kaynağı yakinin-
de ve bütün boyunca hiç ayrılmadan b ir büyük damarda toplanması
mümkün olmuştur.
B elgrat havuzları ise bir birine mütevazi üç hat üzerine sıralan­
m ıştır; öyle ki, meydana getirdiği kollar, iki kısma ayrılıp Sultan
Süleyman* ve kovuk kemer akadükleri ile Kâğıthane suyunun bir ko­
lunu iki ayrı noktadan kat edip şimaı - batı istikametine giden biı
damar P yrgos havuzunda muhtelif hatların birleşmesile husule gel­
miştir. Bu kol şimal - batıda, A libey suyu vadisini Jüstinien’in aka-
F; 5
- «6 -

dükü olan dördüncü büyük su kemenle aşar. Burada esas damar


cenup - doğuya döner, Cebeci köye doğru bir yan kol yollar ve sonra
K â ğ ıt h a n e y e k a d a r , t e k r a r c e n u p - b a t ı is t ik a m e t in i a lır.

Burada Kâğıthane suyu batısında bulunan derelerle beslenmiş bir


yan kol alır. Küçük köy civarında esas damar doğuya doğru geniş bir
kıvrıntı yaparak Kâğıthane suyu iJe A libey suyunun birleştiği nokta-
yâ yaklaşır. Sonra aksi istikamete diğer bir çıkıntı yapıp, Eyüp ve
Topçular arasından geçerek tekrar cenup doğu istikametine döner.
B e lg i ad k o lu İ m p a r a t o r V a la n s ’ın (d a h a d oğru su C o n a t a n t iıı) in
te s is e t t i ğ i s is t e m le bu c iv a r d a b ir le ş ir , B u s is te m b ir i H a va s köyü
h a v u z la r ın ın d iğ e r i d e V e d ik u le v e B a k ır k ö y a ra s ın d a M a r m a r a y a d ö ­
k ü le n d e r e n in s u la r ın ı g e t ir e n ik i k o ld a n m ü r e k k e p t ir . E y ü p v e T o p ­
ç u la r d a K o n s t a n t in - V a la n s su s is te m d e b ir le ş t ik t e n so n ra E yüp
B c lg r a d k o lu t e k b ir d a m a r h a lin d e E ğ r ik a p ıd a n İs ta n b u l iç in e g i ­
r e r , v e ş e h r in m ü t e a d d it ç e ş m e le r in i b e s le y e n ik in c i d e r e c e d e k o lla r a
a y r ıla r a k ş im a l - b a tıd a n c en u p - d o ğ u y a d o ğ r u u z a n ır.
K ıs a c a t a r i f e t t iğ im iz İs ta n b u l su s is te m i s ı r f g e n iş liğ i v e e le ­
m a n la r ın ın k a r ış ık lığ ı b a k ım ın d a n d e ğ il, f a k a t b ilh a s s a y e r a l t ı y a p ı­
sın ın b ir ç o k h a r ic î t e z a h ü r le r i d o la y ıs iy le h u su sî b ir m a n z a r a a r z e d e r .
£Şu s u r e tle ki, ctığer m e m le k e t le r d e y e r a ltın d a K a la n v e h iç b ir s u r e tle
g ö r ü n m e y e n su ş e b e k e le r in in , b u r a d a is t ik a m e t v e y o lla r ı h a r ic i n i­
ş a n e le r le h e r y e r d e b e llid ir .
H a k ik a t e n d e s a y ıla r ı g ö r d ü ğ ü m ü z g ib i 1 9 a v a r a n a k a d ü k le r d e n
m â d a , h e r y e r a lt ı s u y o lu n u n t a k ip e t t i ğ i h a t s u t e r a z is i d e n ile n e h -
r a m i ş e k ild e s ü t u n la r la b e lir t ilm iş t ir .
Is t a n b ıılu d o la ş a n her yaban cı m uhakkak lc i, H e y o ğ l u n d a n R ii-
yü k d ereye g id e n y o l b o y u n c a , B e lg r a d P yrk osa g itm e k iç in g e ç ile n
h a v a l i d e v e o r a d a n B y i i p y o l u ile İ s t a n b u l a v a r m a k iç in a ş ıla r » A l i b o y
s u y u v a d is in d e y e r y e r k o n u lm u ş b u s ü t u n la r ın fa r k ın a v a r m ış t ır .
O sm anH b a ş ş e h r in i v e c iv a r la r ın ı a s ır la r d a n b e r i g e z e n yaban ­
c ıla r , s e t s e t s ır a la n m ış h u s ü t u n la r ın f a r k ı n a v a r m ış la r s a d a ııe iş e
y a r a d ık la r ın ı a n c a k u fa k b ir k ıs m ın ı a n la y a b ilm iş le r d ir . B u n a z a r iy e -
y i ile r i s ü r m e m iz e s e b e ıı, İs t a n b u l v e B o ğ a z l a r h a k k ın d a h e r lis a n d a
y a z ı lm ı ş p fip rlo rd e , B u l u n d u k l a r ı h a v a li n i n m a n z a r a s ı n ı k tıd tır d e ğ iş ­
t ir e n b u s ü t u n la r d a n y a h i ç b a h s e d ilm e m iş v e y a h a k ik a t t e n az çok
u z a k la ş a n m u h t e lif t e f s ir le r d e b u lu n u lm u ş tu r .
Bu hususta s e rd c d ilm is m lit « ııa k is r«ra7.1jrelori göadon g e ç ir d ik -
te n s o n r a H a m m e r b ü tü n s e le fle r in in b u n a a it e s e r le r in i h ü lâ s a ed en
v e t a m a m la y a n İlm î k ita b ın d a K o n t G e n e r a l A n d r e o s s y d e d a h il o l­
m a k ü z e r e h iç b ir in d e bu e s r a r e n g iz y a p ıla r ın h a k ik î g a y e s i h a k k ın d a
m ü s b e t b ir ş e y b u la m a d ığ ın ı v e k e n d is in in d e ta tm in e d ic i b ir h a l ç a ­
r e s i v e r m iy e c e ğ in i i t i r a f e t m iş v e b u n la rın y e r a lt ı su y o lla r ın ı h a v a ­
la n d ır m a y a y a r a d ık la r ın ı ile r i s ü rm ü ş tü r.

Bu nazariye tamamile yanlıştır. Zira mevzuu bahis sütunlar, men­


şeleri Arap veya Acem olduğu zannedilen, kaynaklardan itibaren ve
meyilli araziden aktıkça tazyikleri fazlalaşan suyun borular üzerine
— H7 —

yaptığı presiyonu azaltmak için kurulan bir aleti dıştan örtmek kas-
dile yapılmıştır.
B u t e s ir i y a r a t a b ilm e k için , bu a le t y e r a l t ı su yollanın m e v z iî
o la r a k k e s e r v e b ilin in ucu y ü k s e lt ile r e k , h u n i ş e k lin d e g e n iş le m iş ö-
b tirü n ü n u cu n a su y u d ö k e r . B u s u r e t le su ilk h ızın : v e r d iğ i t a z y ik i
k a y b e d ip , u z a k ta u ğ r a d ığ ı n o k ta d a n it ib a r e n k a t e t t iğ i m u h t e lif m e ­
y i l l i p lâ n la r ın v e r d iğ i h ız ı a lır . T â ki, y e n i b ir in k ıt a n o k t a s ı f a z l a l a ­
ş a n bu h ız ı d a k e s s in . G ö r ü lü y o r k i, bu b a s it s is te m , T ü rk m ühen­
d is le r in in ö n le m e li is t e d ik le r i o z a m a n k i te h lik e le r in ö n ü n e g e ç m iş t ir .
îlm in h a lih a z ır d a k i v a z i y e t i b u g ib i m a h z u r la r ı b e r t a r a f e t m iş t ir .
B u d a s ı r f b o r u la r a h e r h a n g i b ir t a z y ik e d a y a n a b ile c e k s a ğ la m lığ ı
v e r e b ilm e k le d e ğ il a y n i za m a n d a e s k id e n b ilg id e b e r t a r a f e d ilm e s i b i­
lin m e y e n v e y e n ilm e z z a n n e d ile n m a n ia la r b u g ü n k ü su s is te m le r i y e ­
n i k a y n a k la r v e v a s ıt a la r la y o k e t m e ğ e m u v a f f a k o lm u ş tu r . T e r k e d i-
len u s u lle r a r a s ın d a u k a d ü k le re le n is t ifa d e ş e k li d e v a r d ır . B u n u n la
b e r a b e r m o d e r n su y o lla r ı in ş a a tın d a , bu s ü tu n la r ın k u lla n ılm a s ı y e r s iz
o lu r s a d a y e r a l t ı y o lla r ın ın t e m iz le n m e s i h u su su n d a , in k it a a u ğ r a m a ­
y a n b o r u la r d a n d a h a z iy a d e k o la y lık â r z e d e r le r .
M a a m a fih İs ta n b u l su s is te m in in , y e n i ilm i p r e n s ip le r i s e v iy e ­
s in e ç ık a r m a k iç in n e k a d a r t a d ilâ t a m ü r a c a a t e d ils e bu s is te m in
b ü n y e s in e b a ğ lı ik i ııu k la b e r t a r a f e d ile m e z , B u n la r d a n b ir i şu ki, g e ­
n iş b ir ş e h r in su ih t iy a c ı a z ç o k d e ğ iş e n h a v a ş a r t la r ın a , t â b i b ır a k ıl­
m a z , d iğ e r i d e m ü te m a d iy e n ç o ğ a la n n ü fu s la b e r a b e r , t a b ia t ile ta h d it
e d ilm iş o la n k a y n a k la r m ü te k a b ile n a r t t ır ılm a z .
E s a s e n b ’ lîıa s s a y a ğ m u r la r la b e s le n e n b e n t le r k u ra k s e n e le r d e
daima ih t iy a ç a k ifayet e d e b ilm e k te n u z a k tır . D iğer taraftan, hava
şartlan müsait olsa dahi b u b;r azlığa bağlıdır ki, nüfusu arttıkça
kifayetsizliği de artmaktadır. Şu halde bu boşluğu dolduracak zaman
gittikçe yaklaşmaktadır, bu da mevcut bentler sistemine ilâveten ya
arteziyeıı kuyuları kazmakla veya Istanbula en yakın akar sulardan
istifade etmekle mümkün olacaktır. Meselâ baş şehrin 25 kilometre
mesafede kolları bulunan Maritza suyu bu maksatlakullanılabilir. Ma­
amafih kat’î olarak kestirilemiyen bir zamanda böyle masraflı, güç ve
uzun bir işe b a ş la m a k mecburiyeti hâsıl olacağı muhakkak görülmek-

jilli kayalardan olup bir yerde d a i m î '„ h k t T T * tCŞCkkUlât' *■"


bulunmamakta ve « m a ,
hut Conglomerat'Iarla birleşmiş bir topraktır.
Biiiün İstan bu l civa rı da ayni fo rm a siyoııa a it olduğundan a rjil
elem anım m uayyen bir derinlikten hâlen kazılm ış yerlerden daha düz­
gün ve müsait bir vaziyet arzedeceğiııe hükmetmekte mâna yoktur.
Diğer taraftan bu havalinin birikintilerini vasıflandıran her türlü
çatlak ve h afriyat ârtezîyen kuyuları kazmak suretile satha çıkarılacak
yeraltı su birikintilerinin mevcudiyeti ihtimali çok azalmaktadır,,.

Sai diyor ki: "B ir gün ser mimaran Padişah Kanıran Sinan bin
- 68 -

Abdiilmennan pîr natüvaıı olup sahifai rüzgârda nam ve nâşmı kalup


duaı hayır ile yâd olunmasına bais olmak icün bu hakir şikeste za­
mir, fidadeî’b i , destekir Sâi daiden hasbihallerin nazım ve nesir üzere
tahrir ve takdir murat edindiler. Bıhasbelmakdur beyan ve ayan edüp
izzü huzur pür uburlarma şikeste beste bir tuhfe eyledim ve bu risa­
le? m ü n if e y e (t e z k e r e t ü l h iin y n n ) deyu ad verdim. Bu dastana nazar
eden dostandan mercu ve m utazarrıdır ki, ayıbı ile m ukayyet olmayup
damen a f ile setr eyleyüp bu h a k ir i meydanında nişane eylemiyeler,,
O s m a n lı im p a r a t o r lu ğ u n u n ik i b a ş ş e h r in d e , îs t a n b u ld a S U le y m a -
niye, Edirnede Selimiye gibi iki muhteşem âbide yaratan, yüzlerce bir­
birinden güzel eserlerle, yedi muazzam su kemerli bir yığın su tesisleri
bırakan büyük mimar, şair bir arkadaşından, asırlarca terennüm edile­
cek bir destanla bunların hikâyesini istemişti. Zamanın sarattığı, bu
sahifelerinden, 960 senelerinde, Istanbula dönülürse;
Y ı l l a r c a e v v e l, y in e b i r g ü n , la ta n b u lu n c i v a r k ır la r ı ü z e r in d e s e r in
b ir su t a z e l i ğ i ile p ır ıld a y a n , b ir s a b a h u y a n ıy o r , i ç t e d e r in b ir h a z v e
n e ş e y e y e r v e r e n t a b ia t ın a y d ın lık la r ı, y a p r a k la r ın y e ş illik le r i, ç a y ı r l a ­
r ın y e r y e r r e n k d e ğ iş t ir e n g ü z e l k o k u lu ç iç e k le r i ü z e r in d e , ılık te m a s -
lat-ile a r t ı k y a z r ü z g â r l a r ı d o la ş ıy o r d u .
M u h t e ş e m S ü le y m a n , r e n k li v e y a l d ı z l ı m a i y e t i l e b u k ı r la r d a b ir
g e z i n t i y e ç ık m ış t ı. O g ü n le r in e d ip v e s a n ’ a t k a r ı s a iy i t e k r a r d in le y e ­
lim ;
B i r s e h e r g â h o l m ih r i s ip ih r i s a lt a n a t c ih a n b a ııi, s a d r i ııe ş in ö r e n -
g ı h ü s r e v a n ı, ş e tıb a z ı iıü m a y u n b a li f e r a h f a l i s a a d e t n iş a n v e f e l e k a -
s iy a n m e r h u m v e m a ğ fu r u le h S u lta n S U le y m a m H a n b in S e lim i H a n
a l e y h ü r r a h ’m e tü l v e l ’n d v a ıı. A f ı t n b ı c ih a n t a p m is a li c e m a li b a k e m a l
ile c ih a n ı s e y r v e k o n a r e d e r k e n e t r a f ı şeh ri îs t a n b u ld a K â ğ ıt h a n e
y a z la r ın k e ş lü ğ ü z a r e d e r e k s a a d e t le y o l l a r ı b ir h ü r r e m s e b z e z a r a v e
b ir d ilk e ş ç im e n z a r e ir iş t ir k i, â b ı r e v a n ı s e r a p â s a h â r v e h a ş a k iç in d e
n ih a n o lu p C a 'b e c a y o l l a r ı h a r a p v e y e b a b o lu p .-.ulm eti h a k i s iy a h id e
ç e ş m e i h a y v a n m is â l o y n ı â le m d e n n ih a n o lm u ş .

K a ç g ı n g ib i b o z u jj m e ğ e r o l a b b e n d in i
E t t i n ih a n h a rU h a s iç in d e k e n d in i

Ç ü n k ü s a a d e tlû I ’ a d iş a h ı ilompcnahın bu a b ı m u s a f f a y a lıabbulı


âsa nazarı düştü. Badei nazarda bu âbı revanın Istanbula gelmesi çeş-
mi cihan binine âsan görülüp bu kaçğım yola getirüp teşnegânı â le ­
mi seyrap etmeğe niyeti hayr ile rahşi himmeti vadii azimete s ü rü p
sarayı hümâyuna geldiklerinde ayanı saltanatı cem edüp bu şehrin sa­
bıkan baisi neşvü nüması olan abı reyan bahs ve dilkûşası ne ta. ikle
geldigün tefahhus ve tecessüs buyurduklarında eshabı tevrih kavli ü-
zere hikâyeti seleften kissa buna müncer olur ki. sabıkan banii Koııstan
tiniye olan Yanko bini Madyan bu şehri bünyad eyledikte yedidağ kal’e-
nin içine alıp cezirei h eft cebal deyu ad verm işler. Ozamanda âli bina­
ların âbı revanın cem etm eğe hâliçler bina eylemişdir. Hâlâ çukur-
bostanlar anlardan nişanedir ve Atm eydanı altında Binbir direk an­
lardandır. Anlarda cem olan yağm ur sulârile geçinirlermiş. Sonra bir
— f?ö —

padişah dahi kırkçeşme kemerlerin bina edüp ol canipten su getirmiş,


badehu amizişi ab ve hâkle merkezinden ayrılıp nabut olmuştur deyu
arzolundukta merhum ve mağfur her sanatin üstadı ve her bisütunun
ferhadı vardır bu kârı mimar ile müşavere lâzımdır bunun lâzım olanı
amelisidir, amelisi değildir., deyüp ol Süleymam insücan bu muru na-
tuvanı hakkında emri âlişanları bu veçhile olur ki, mimarı kârı gûzâı
bu abı revanın şehri Stanbula gelmesi babında dikkat ve ihtimam et-
's ü n k ü maksudu şerifi âlemgirimdir deyu bu bendelerine su yolları ah­
v a lin s ip a r iş e y le d ile r .

B a ğ la d ım k ü n k g ib i b ir n ic e y e r d e n k e m e r i
O lm a g iç ü n bu s e fa b a h ş s u y u n r a h b e r l

B u h a k ir d a h i a llâ h ü t a a lâ y a t e v e k k ü l e y le y ü p h a v a i t e r a z ü ile
v a d ile r in v â lâ v e p e ş tin y o k la y u p o l e s k i y o lla r ın g ü b e g ii ç iş ti v ü ­
c u d a v e bu e m r i a z im in f ik r in d e c e n a b ı k a d iü l’h a c a t a m ü ııa c a a t ed ü p
d ir id im k i; E y S a n i p e r v e r d ig â r v e e y k a d ir v e c e b b a r bu m u r i h a k ü -
ear v e b id ilü v e b ik â r m n e m ik t a r ı o la k i h id m e t t e iS ü le y m a n z a m a n d a
k a v lin e it ib a r o la , m e ğ e r in a y e t tu d e ş k ir m a b a ş e t. D e y ü p m a h s a l o kü -
, r e y v e le r d e g ir iz a n o la n a b ı r e v a n ın r e h g ü z a r ı h a r a p v e y e b a b o lu p
n ih a n ı g ir iz a n o la n a b ı çim en za ı- a ra s ın d a n c a n ib i s a h r a y a r e v a n e o l­
m u ştu . M a h s a l jıın a r ı b a ş ın d a n a lu p c a n ib i k û h id e n b ir h e n d e k k e s ü p
s a h r a y a y a y ıla n a ııy ıı a y ııile o l d e r e y e g ö t ü r ü p bende çeküp ilm i
h e n d e s e t a r ik in c e t a h t a la r a lü le le r t a k u p k a ç lü le y e ta h a m m ü lü o ld u ­
ğ u n b ild ik t e n s o n r a h e m e n o l k ıy a s ü z e r e s a ir d e r e le r in s e b z e v e n eş-
v iin ü m a s ın d a n h e n d e s e t a k ı ib ile y a z u p p a d iş a h ı â le m p e n a h h a z r e t le r i­
n e bu v e ç h ile b e y a n e t t im k i: " S a a d e t lü P a d iş a h ım ! B u z u lm e ti h â k d e
ol ç e ş m e i c a n d a n n iş a n v c bu h a d r a y a b ız ır z a m a n d a n ih b a r a b ı h a y ­
v a n u k a la i ülül e b s a r a g ü ııd e n a y a n v e bu v a d ile r su y u z a h ir v e y o l­
la r ı d a h i ö y le lik y o la d e y in h a z ır v e bu nu n te m a m o lm a s ı e m rü ş e h in -
ş a h ly e d a ir d ir .,,
I I . S ü le y m a n îs t a n b u ld a K â ğ ıt h a n e c iv a r ın d a gezerk en , p a r la k
a k ın t ıla r ı t o p r a k la r iç in d e k a y b o la n s u la r g ö r ü y o r , ts ta n b u ld a k i b ü y ü k
s u s u z lu ğ u h a t ır la y a n M a h a ç m e y d a n m u h a r e b e s in in b ü y ü k g a lib i e s a ­
sen s u y a a ş ık tı. S u s u zlu ğ u g id e r m e k en b ü y ü k s e v a p tı. T ü r k ta r ih in d e
k e n d in d e n e v v e l g e lip g e ç m iş b in le r c e T ü r k k a h r a m a n ı g ib i, büyük
T ü r k m ille t in e z a f e r s e n e le r i y a ş a t ıp h a r p m e y d a n ın d a h a y a t ı sö n ü p
g id e r k e n b ile ç o k s e v m iş o ld u ğ u , H u r r e m in in s e v g ili o ğ lu I I S e lim e , a-
d e ta y a l v a r ı r g ib i im p a r a to r lu ğ u n u n m u k a d d e s b ir ş e h r in e su a k ıt ılm a ­
sını. k e n d is in e son b ir h a y r a t d a h a y a p m a s ın ı v a s iy e t e tm iş ti. Suya
b ö y le ca n v e g ö n ü ld e n b a ğ lı o la n b ü y ü k T ü r k H a n ı o g ü n K â ğ ıt h a n e -
d en s a r a y a d ö n ü ş ü n d e m e c lis k u r d u r u y o r B u h u z u r g ö r ü ş m e s in d e e v ­
v e lc e ş e h r in s u y u n u ııc t a r z d a t e d a r ik e d ild iğ in i ö ğ r e n m e k is t iy o r . T o p ­
la n tıd a b u lu n a n d e v r in t a r ih ç ile r i e s k ile r in ü stü a ç ık v e u s tu k a p a lı
b ü y ü k su s a r n ıç la r ın d a y a ğ m u r s u la r ın ı t o p la d ık la r ın ı v e sonra k ır
ç e ş m e k e m e r le r in i y a p t ık la r ım , b u n la r ın z a m a n la h a r a p o lu p o r ta d a n
k a lk t ık la r ım b ild ir m e le r i ü z e rin e , k ır la r d a a k a n s u la rın .ısta n b u la g e ­
t ir ilm e s i işi b ir ü s ta d ın a , m im a r S in a n a h a v a le e d iliy o ı.
— 70 —

Büyük m im a r “ h a v a i te r a z u ,, ile v a d ile r in üst ve altından yokla­


d ık t a n s o n r a g e ç t i ğ i y o l l a r ı ta m a m e n h a r a p o ld u ğ u n d a n sahraya akan
s u la r ı b i r h e n d e k le b ir d e r e y e g e t i r i p b e n d e ç e k t ik t e n s o n r a a k is m ik ­
t a r ı n ı ö lç m e k ü z e r e y o lu n a t a h t a lü le le r k o y d u k t a n v e d i ğ e r d e r e le r i
b u n a k ıy a s e d e r e k t a k r ib i k a y d e t t ik t e n s o n r a , a la b ile c e ğ i su m ik t a r ın ı
P a d iş a h a a r z e d iy o r . S û i’nin a n l a t t ı ğ ı g ib i h u z u r d a n ış m a la r ın d a n s o n ­
r a “ P e s e n d id e i c ih a n m im a r ı b ia k r a n ,. S in a n A ğ a y a K â ğ ı t h a n e s u la r ı­
n ın îs t â n b u la g e t ir ilm e s in e k a r a r v e r i l i y o r , 96 2 h ic r î.
K ı r k ç e ş m e n in İ s t a n b u l » a k ıt ılm a ğ ın d a v e ş e h r in su s ık ın t ıs ın ın ö n ­
le n m e s in d e S in a n ın k u ru c u o la r a k b iiy ü k h iz m e t in d e n b a ş k a b u işi b a ­
ş a r m a , v e y o lu n d a d e v a m e t t ir e b ilm e s in d e a y r ıc a b ü y ü k h iz m e t i o lm u ş ­
t u r . H e r d e v ir d e o ld u ğ u g ib i bu e s ııa d u g ö r ü le n b ir t a k ım m o ııfi d ü ­
ş ü n c e le r le d e u ğ ra ş m ış tır*.
İT. S ü l o y m a n ı n b u h a y ı r l ı is t e ğ i n e , m i m a r ı n b ü y ü k t e ş e b b ü s l e r i n e
k a r ş ı b a ş k a ld t r u n la v d a o l u y o r d u . B u n l a r ı n e n b e lli b a ş l ı s ı S a d ı r a z a m
R U s t e m P a s a idi.
S e lâ n ik iy e g ö r e : S u lta n S ü le y m a n K e r z n ik o la d e n ile n ü s ta d ı su
y o l â n n a d a ir - m a l û m a t a l m a k U « o r o b i r k a ç k e m ş i k â l -g â -lı t a h u z u r u n a
g e t ir t m iş t i. V e z ir i â z a m F tü n le m P n ş u b u n u iş itin c e N ik o la y i h a p s c t-
r r ı i ş t i . P a d i ş a h b i r g ü n K â ğ ı t t ı » n e d e a y a k d i v a n ı t e r t i p e d e r e k hu y o l ­
c u n u n h a p s in i a u »l e t m e k le S a d ııa z a m "H u a d a m h u zu ru h îim a y u n u -
ı ı u z d a b i r ç o k m k s a r i f c i h t i y a ç g ö s t e r m i ş b i r k o ı : g ü n a l ı k o y d u k k i , în -
s a a tm n e s u r e tle y a n ıla c a ğ ım m ıla y n h m . P i r d e s u g e t ir m e k g ü z e l b ir
çş(-.y i s e e le t ö t a n b u l u n y c v j m c J c r i ç o ğ a l ı n c a y a b u ı ı c ı l u r d a ç o ğ a l ı r ; h u s u •
s ile e r b a b ı z i r a a t a d r û a t le r in i b ır a k ı p p a y i t a h t a d o l a r l a r ta u n d a n b i l â ­
h a r e m a z a r r a t l a r h u d u s e d e r ... m lltH İâ a c ın ı s e r d e t m iş ti.
S e lftiıik in in t a r i h i n e k o y d u ğ u b u i s m i n s u i ş l e r i n d e k i a l â k a d e r e c e ­
s in i d e b u r a d a t e b a r ü z e t t i r m e k i c a p e d e r .
S u y o lla r ın ın in ş a a t ın d a S in a n ın dn d e d iğ i g ib i “ M u t e m e d a n ı p a d i­
ş a h i ele n ic e iis t a d k â r ıd a n ,, t o p la n m ış t ı. B u n la r ın a r a s ın d a K e r z n ik o la
rla b u lu n u y o r d u . TrTassa s e r m im a r la r ı T i i r k s a n ’a t v e m e d e n iy e t â b id e ­
le r in i y ü k s e lt ilm e s in d e y a ln ız İslâm , s a n ’ a t k â r la r m m h iz m e t in d e n i s t i ­
f a d e f i k r i n d e o lm a d ık la r ın d a n , e lin d e n iş g e le n b ü tü n O s m a n lIla r ı in ­
ş a a t la r d a k u la n m ış la r d ı. P a z ı e c n e b i m ü e llifle r in in su y o lu v e k e m e r le ­
rin in ş a s ın d a is m in i S e la n ik in in t a r ih in d e n a la r a k b i ld ir d ik le r i bu G ü r z
N i k o l a d a . b ü y ü k m im a r ın y a n ın d a ç a lış a n , su iş le r in d e b il g i s i o la n b ir
k a lfa d a n b a ş k a b ir ş e y d e ğ ild i.
Oadıru/.Hum göre istanbulun sııya kavuşması ile imparatorluğun
başşehrinde yiyeceğe bile sıkıntı verecek derecede bir izdiham ol&caktır.
S â i’ n in d e s ö y le d iğ i g ib i, h a lk d a , m im a r a u y u lu p v a r o lu p o l m a ­
d ı ğ ı b e lli o lm a y a n b ir ş e y e h a z in e d ö k m e k d o ğ r u m u d u r ; d iy e s ö y le n i­
y o r d u . B u d ü ş ü n c e le r in t e s ir i a lt ın d a k a la n IT. S ü le y m a n m im a r ın n e ­
le r y a p t ı ğ ı n ı a n s ız ın g ö r m e k i s l i y o r v e b ü tü n b u n la r d a n h a b e r s iz ç a l ı ­
ş a n m im a r ise, u z a k d e r e le r in v e r e c e ğ i s u la r ı ö lç e n lü le le r i takmış v e
şehirden, canibe v a k i en son dereye, Kcâğıthaneye en yakın olan dere
ile meşgul olmaktadır. Sinan Padişahı beraber karşıladıkları Bina emi­
ninden, “ M im ar A ğ a z ir iz e m iııd e nihan olan su y u ruyu zemindeki gibi
— 71 -

bilir,, gibi h a fif yollu lâflar duyunca evvelce Padişahın gelişini görüp
derelere taktığı lülelerin akışını tanzim ettirmiş olduğundan, bütün bun­
ları II. Süleymana arzediyor. Zevkle bütün çalışmaları seyreden padi­
şah, bu muazzam su tesisatı tamamlanıncaya kadar müzaheretini mi­
marından artık esirgemiyor. Yine Sâi’yi dinleyelim;

E y S ü le y m a n ı z a m a n t a h t ı s a a d e t t e b u d u r.
A r z ı bu m u ru z a ifin a y a ğ ın t o p r a ğ ın a
H im m e t e y le k im su a k t ı ğ ı y e r e y in e a k a r
A k a g e lm iş d ir S ta n b u lu n o b a ğ ı r a g ın a

O l S ü le y m a n in s ü c a n bu m u ru n a tu v â n ile m e ş v e r e t e d ü p s a a d e t le
b u y u r d u la r k i, " b u s u la r ın g e lm e s i n e t a r ik le m ü m k ü n o la ,, b e n dahi
" P a d iş a h ım b u n d a İki t a r ik v a r d ı r : b ir i o ld u r ki, b e n d e le r in iz in H ad v e
h a s r ı y o k . B u y u r u n h e r b ir i h iz m e t e c a n v e r ir . B ir i d a h i b u d u r ki, ü c ­
r e t le h e r k e s e d e s ti m e z e t t a y in o lu n a h a z in e s a r f o lu n u p ü s t a d iy e t le
e s lin e " M e r h u m v e m a k fu r u n le h ,, e v v e l k i te d b ir in in b iz e fa id e o i o lm a
y u p e l h a y r ı o lu p t e d b ir s o n r a o la n t e d b ir d ir k i, k e n d i m a lım ız d a n ü c ­
r e t ile g e t ü ıd ü ğ ü m k im s e n in z e ı r e m ik t a r ı h a t ır ı r e n c id e o lm a y a ,, d e ­
y u b u y u r d u la r .

Z e h i s u lta n ı g a z i ş â h ı â d il
K i a n d a n o lm ıy a a z i m l e b ir d il

P e s bu m u n ı ııa t u v a n ın bu g u n a t e d b ir in e a f e r in e d ü p bu h a b e r
m e s e a r r e t e s e r d e n f e r h a n v e ş a d a n o lu p o l z a m a n d a a ğ la r d a n K e y lu m A l i
A ğ a d ım e k le m a r u f k im is n e , k i. M ıs ır P a ş a s ı o lm u ş tu r , E m in i b in a
n a s b o lu ııu p h ü d d a m ı A s ıt a n e sn n d e l.p e n a h d a n v e m u te m e d a n ı p a d iş a -
h id e n n ic e ü s ta d k â r d u n c e m o lu p b ir v a k t i s e r if d e v e s a a t i l â t i f d e m a ­
h u t o la n su y o lla r ın a e l u r u p e t r a f ın a ç u p t a m ir e m ü b a ş e r e t o lu n d u .
B ir k a ç g ü n s o n r a k ıs s a ı a b ı r e v a n h e r lis a n d a cereya n ed ü p h a lk
a r a s ın d a v a k i o la r u ta b i y a b is k e lim a t ı e m in i b in a g u ş e d ü p i t t i f a k ı
â y a n ile S ü le y m a n ı z a m a n a a r z e d ü p f e r a g a t c a n ib in e v lâ v e a h a r r i g ö s ­
t e r m e k K a s tım ı v U z e r a y i u ikU ı-ey d a h i m a l v e h a a a in in h ı f z v e h a r a s e t i
la z ım d ır d e y u bu k â r ın d e f ’ itli m u r a t e d iııü r le r v e a r z e d e r le r ki.
s a u d e tlû P a d iş a h u n bu h a y r ı a b ı r e v a n s a d a k a t i c a r iy e m e s a b e s in d e
b ir f e y z i a rm m v e h a y r ı a z im d ir . L â k in a k le n o r t a s ın d a su p e y d a v c h ü -
v e y d a d e ğ il ik e n y a lr ıız ııılım tt «ü z ilc m ü b a ş e r e t k â r v o H a zin e d ö k m e k
ile ş e h r e su g e lm e s in k im b ilir . H U s u s a b u ııe a lc ü h s a rı h â k e t m e ğ e m a ­
lı b ış u m a r s a r f o lu n m a k lâ z ım g e lir . £>u m im a r ilm i g a y ıp t a n h a b e r d a r
m ıd ır ki, bu m ik t a r lü le su v a r d ır , d e y u t a y in e y le r . B ilm e z m i k i, h a z in e
d ö k ü p n ic e ç e ş m e s a r ın r e h g ü z a r m ih z a r e d e r le r v e s u y u g a y r i c a n ib e
f i r a r e d e r . B u r u ş e n d ir k i, h e r su yolu s u y a d e lil v e h e r sebzezar d a
çeşmei sel-sebil olmaz.

Su değil bu hayali hab ancak


Serabı kamu serap ancak
- 11-

d e y u n ıe r h u m u b ir m e r t e b e s a f a y ı a b d a n m e h c u r v e p û r ta b e d e r le r ki,
a te ş i g a z a b ile m ih r i c ih a n ta b ı g i r d a r k a s tı a z a r d ili z a r v e b ik a r a r y o l
lu n a g id e r le r . F a k i r bu a h v a ld e n g a f i l ip tid a d a n b u d e r e le r in y u k a r u la -
r ın k e s d ir ü p h e r d e r e d e n e m ik t a r su v a r s a c e m ed ü p lü le le r le a k ıt m a k
t e d a r ik in d e v e en s o n r a k i d e r e y e ki. ş e h ir d e n c a n ib e v â k i o lu r e l u r-
m a k s a d e tin d e ik e n s a a d e tlû P a d iş a h ım s a ir z a m a n d a s e y ir t a r ik ile
ş ik â r e d e r e k g e lir id i. B u d e f ’a g a y e t le t e n h a ç ık a g e ld ile r . E m in i b in a
ile s e lâ m la y u p d u rd u k . P a d iş a h h a z r e t le r i “ M im a r î B u d e r e d e n e m ik ­
t a r su v a r ? ,, d e d iğ i m a h a ld e b e n d a h i “ s a a d c tlû P a d iş a h ım ! ta h m in o lu ­
n a n ü z re y a z ılm ış t ır . B e ş lü le d ir,, d e d iğ im d e E m in i b in a t a a r r u z ed ü p
“ P a d iş a h ım M im a r a ğ a b e n d e n iz a c a p fe n n in d e m a h ir d ir v e ü s ta d ı k â ­
m ild ir . Z i r i z e m in d e n ih a n o la n s u y u r u y u z e m in d e k i g ib i b ilü r. Bu
b a b ta h a lk ı â le m in h ilâ fın d a b ir ö z ğ e m â n a y a v a s ıld ır .,, d e d iğ i m a ­
h a ld e b ild im k i, bu b a b d a n ic e k ü ft iiğ û o lm u ş tu r . B â z ım g e ld ik i sa a -
d e tlû P a d iş a h ım a

P a d iş a h ım m c d a m v a r o la s ın T a h t ı d e v le t t e b e r k a r a r o la s ın
B e n n e h a k im k i hcmçu. h ız r ı z a m a n İd e m iz h a r ç e ş m e i H a y v a n
L e y k fe n n im d e h a y li Ü s t a d ım H u s r e v a h ıd m e tin d e F e r h a d ım .
hTe o la o ls a bu m u ru z a r v e z e lil S e n S ü le y m a n b ö y le h a y r a d e lil
V e r e m e n n a i h a y r a h a k in s a f İ r i ş i r m e n z ile b u ç e ş m e i s a f
I^Tûş e d ü p su p h u ş a m b a y ii g e d a E d e le r P a d iş a h a lıa y r u dua.

Ç ü n k ü s a a cletlû P a d iş a h ın g e ld ü ğ ü n g ö r d iim . Y u k a r d a s ıı o la n d e ­
r e le r e a d a m la r g ö n d e r ü p lü le le r in t e r t i p e t m e ğ e ta k y ic l e tm iş id im .
P a d iş a h ı â lim p e n a h h a z r e t le r i “ h a n i a r z olu n a n s u la r n e r d e d ir ? G e l
göster*,, d e d ik le r in d e y o la d ü ş lip ik in c i d e r e y e v a r ın c a iift a u v e h iza n
m ü r d e i b ic a n g ib i n a tu v a n o lu p c e n a b ı m e n a n r h e r an n iy a z d a n h a li
o lm â y u p k a d it li’ h a c a ta m ü n a e a a t e d ü p d e r id im k i:

Y a İlâ h i! Â lîm v e d a n a s ın C ü m le iz d a t t a ıı m ü b e r r a s ın
B e n i v a d ii gam d a, z a r e t m e Ş eh y a n ın d a z o lilu h a r e t m e
P e s o l d e r e y e v a r d ık ki, o tu z lü le su a rz o lu n m u ş tu r . T a h t a la r ile H ileleri
k o n m u ş. O tu z lü le su a k t ığ ın d a n m a a d a ü z e rin d e n z iy a d e s i on lü le m ik ­
t a r ı s u t a ^ u p a k a r . S a a d c tlû P a d iş a h ol a b ı m u s a f f a y ı g ö r d ü k t e b ir
m ik t a r s a fa h a s ıl e d ü p “ m im a r ! g e l b e r i su h e m a n bu m u d u r, g a y r i
y e r le r d e d a h i v a r m ıd ır ,, d e d ik le r in d e “ b e li s a a d e tlû P a d iş a h ım ! î k i
d c r c c c d n h i b u n la r ın e m s a li s u la r h a liy c n p a d iş a h d e v le t in d e c a r i «lir.
P a d iş a h ım ! A r z o lu n n n v t iz İtile a m m a z iy a d e s i elli lü le d a h i a lm a k m u ­
h a k k a k t ır . H u s u s e n e y y a m ı b a h u r d a a s la s u la r b u n d a n e k s ik o lm a z ,, do
y u d u a la r e y le d iim .

Padişahım revan ola. her dem Su. gibi haki payinc âlem
Kel imalın misali çeşmci can Vere dili teşneye sefa her an
Umarım vere sana hayyi samet Hizrı zinde gibi hayatı ebet
Tahtı devletde Kâmran olasın Bahtu izzetle heminan olasın

Anılan saadetlû Padişahım ile bir dereye daha azimet edüp anda dahi
- 73 -

kemakân bir nice lüleler su revan olmuş görüp ol abı musaffadan safa
ile nûş edüp bir dereye daha revane oldular. Anda dahi abı müseffanın
letafet ile cereyanın müşahede eyleyüp mübarek kaşlarının çini gidüp
mevci deryayı gazeplan bittamam sükûnet bulup bu hakiri hal’atı kâm-
k â r ile s e r ’e f r a z e d ü p b ir n ic e v e ç h ile akranımdan mümtaz eylediler.

B i sü tu n d e h ir d e o l h ü s r e v i ş ir in s ııh a n
B en d ed e can o y n a m a k ta h id m e tin d e g ü h e ıı

A m m a o l s e r i h a y l e h li n ifa k ın h a r u h a ş a k in g id e r u p a b ı h a y a tın
b in a m v e n iş a n e tm e k m a k a m ın a v a r d ı. S a a d e tlû P a d iş a h E m in i m e z -
k û r e i l t i f a t e y le m e y ü p b ıı h a k ir i e l t a f ı a m im e le r ile ş a d a n e y le y ü p t a h ­
t ı d e v le t e a z im e t m a h a llin d e h ik m e t i İlâ h iy e ile lis a n ım a c a r i o ld u ki,
“ s a a d e tlû p a d iş a h ım ! bu b e n d e n in s ıı y o l l a n b in a s ın d a n ic e t a s a r r u fi
h a s ım v a r d ır . O iim le d e n b e r i bu d e r e le r in h e r b ir in d e H a v u z la r v e k â ­
f i r i m e r m e r o lu k la r o lm a k t ır . M ü r u r u e y y a m ile y ık ılıp z ir i z e m in d e
b in is a n o lm u ş tu r . İn ş a lla h ü t a a lâ p a d iş a h ı c ih a n p e n a h d e v le tin d e n an-
k a r ip z u h u r e tm e k ü m id o lu n u r., d e d im . B u c e v a b ı basevaba te s lim
e d ü p t e m a m ı s e fa ile s a r a y ı h ü m a y u n la r ın a ıe v a n e o ld u la r . E lk a l a lâ -
m a ce ra.
H ik m e t i h ü d a o l d e r e le r in h e r b ir in d e k â g i r â li h a v u z la r v e z ib a
y e k p a r e m e r m e r d e n o lu k la r b ir n ic e y e r d e z a h ir o ld u . M e z k û r E m in i
b in a h e r b ir in d e s a a d e tlû P a d iş a h a m ü jd e c ile r g ö n d e r d i. Y in e b ir m ü d -
d e td e n s o n r a ş e v k e t lû P a d iş a h d e v le t le g e lü p ç ık a n h a v u z la r ı v e m e r m e r
n a v ’d a n la n s e y r e y le y iip b u h a k ir i h a l’a t ih s a n v e i l t i f a t l a r ı it ib a r ile
k â m k â r e y le d ile r k i, m a lu m d u a y a n r ü z g â r o ld u m .
S in a n K ır k ç e ş m e s u la r ın ı Is t a n b ııla a k ıt ır k e n su y o lla r ı ü z e r in d e
b a z ıla r ın ı ta m a m e n b a ş ta n y a p m a k , h a r a p o lm u ş o la n la r ın ı d â ih ­
ya e tm e k s u r e t ile b ir çok m u h te ş e m su k e m e r le r i k u r ­
m uş ve A y v a tta n g e le n K ır ç e ş m e g a le r is ile K â ğ ıt h a n e
su yu n u n g a le r is in i M o g o la ğ a ( M a ğ l a v a ) c iv a r ın d a b ü y ü k b ir h a v u z d a
b ir le ş t ir m iş t ir . B a ş tıa v u z d i y e a d l a n d ı r ı l a n bu s>u t a i r l e g t i ı - m c h n vu eu
iç in s â 'i : —
“ O l h a v u z k i. m e c m a u l e n l i s i d i r Z ir i z e m in d e b in a s ı t e m e li ile ş ö y le
m ü lâ h a z a o lu n a k i, G a la t a k u le s in c e d ir,. d iy o r .

O r a d a d iîk ü ş a a b ı m u s a f f a O lu r a y n e n te s e m m i s e ls e b ila
O h avzı m eh veş hub m ü d evver O lu r b a ğ ı c in a n d a h a v z ı k e v s e r

Andan sonra yollarını tam ir edüp 962 tarihinin Zilkadesi evailin-


de mübaşeret olunup 971 tarihinde tamam olmuştur. İhracatına dört
yüz kerre yüz bin ve iki yüz bin altmış üç bin akçe safolunup.
Badehu seyîi azimde miinhedim olan muallâk kemerinin tekrar bi­
nasını doksan yedi yük ve doksan bir bin yüz kırk dört akça sarfolun-
muştur. Ve nice zahmeti bipayaııdan sonra ol abı revanın çeşmei kırk
çeşme semtine revan eyledik. Cenabı Şalıı cihan müjdeciler revana oldu.

Dediler ey şahı âlem, Hüsrevi endim haşam


Bahtii izü devletin olsun ziyade dem bedem
— 74 -

H a m d u lilla h P a d iş a h ım g e ld i ol atai r e v a n
Oldu asude devamı devletinde insücan

M e ğ e r o l d e m s a a d e t lû P a d iş a h a d e m gön d erü p ta ze g e le n su d a n
s a r a v ı â m ir e y e g e t ir t m iş le r . B a z ıla r ı b u n d a y e n i su r a y ih a s ı y o k , e s k i
s u d u r d iy e m u a r ız o lm u ş . B u h a k ir d a lıi g u b a r ı m u k a d d im le r iııe s a f a ile
r e v a n e o ld u ğ u m d a A ğ l a i ' bu s u y u n r a y ih a s ı o lm a d ığ ın s e b e b in s u a l e y ­
le d ik le r in e b in a e n c e v a p v e r ip e t t i m : “ S a a d e t lû P a d iş a h a m a lû m d u r ki.
b u s u y u k ü n k ile g e t ö r m e d im . B u b i r ır m a k t ı r k i, k â ğ i r y o l l a r ilo
r e v a n e e y le d ik ki, g ıllig iş d a n p â k a y n i t a b e n a k t ir ,, d e y i d u a e y le d im .
O l d e m d e d a h i h a lâ t in a m ile s e r e f r a z o ld u m . O l z a m a n d a v e z i r i â z a m
o la n s a h ib i s a a d e t m ö r a d e d in d ile r k i ş e h ir iç in d e k ır k ç e ş m e b a ş ı biı-
m c e y e r d e s e r ç e ş m e le r p e y d a o lu p s a k a la r h e r m a h a ld e e r iş t ile r .
M e r h u m P a d iş a h ı c ih a n b u y u r d u la r k i. “ B e n im m a k s u d u m b u su h e r
m a h a lle y e r e v a n e o la . Ç e ş m e b in a o la c a k y e r d e ç e ş m e v e k a b iliy e t o l ­
m a y a n y ü k s e k y e r l e r d e t a t lı k u y u la r o la k i su iç in e u ğ r a y a . T â k im
h e r y e r d e p ir ü z a ı f v e d u l h a tu n la r , ııs a c ık o ğ la n c ık la r t e s t i l e r ve
b a r d a k la r ın d o ld u r u p d e v a m ı d e v le t im e d u a e y le y e le r .,,

O lu p h a k d e s t e g ir i o l e m ir in M u in i o ld u la r b a v y ü f a k i r i n

A ş a ğ ı d a k i h ü k ü m d e n a ııla y o r u z , k i, m e ııb a v e ş e b e k e le r i y e k d iğ e -
r in d e n a y r ı o la n bu ik i su d a n , K â ğ ıt h a n e s u y u n u n t s la n b u la g o t ir ilm e -
s ile s u s u z lu k k ıs m e n g i d e r i l d i ğ i g ib i h e r ik i s u d a b ir y e r d e b ir le ş e r e k
ş e h r e d a h il o lu y o r d u .

İs ta n b u l K a d ıs ın a v e s iid d e i s a a d e t im d e ş a k k ı s a n ı d e f t e r d a r ı
o la n H a s a ila v e d e r g â h ı m u a llâ ın ç a v u ş la r ın d a n o la n S in a n
Ç a v u ş a h llk ü ııı k i :
H â lâ rik â ta ı lıu m a y u n u m a l i k a s u n u lu p t s t a ııb u la g e le n su
K â ğ ı t h a n e s u y u n u n y o lu n a ik i p a r e k a r y e k i f a y e t e d e r k e n
\'2 p a r e k ö y t a y i n o lu n u p b ir m ik t a r ın su y o lu n a z ır ı o la n
H a s a ıt k e n d u y a a r p a lık e d iip h a lâ n a z ıı o la n D avut Ça­
v u ş u n d n h i a r p a lığ ıd ır . V e n a z ır ı s a b ık m e r h u m p a d iş a h z a ­
m a n ın d a ş e h ir içlinde b in a o lu n a n y e g m o lc i'in lü le le r i y a b a n a
a k a r b u r m a lü le o lu p b a z ı e k â b ir k e n d i m a lla r ile b ir a h ır y e r ­
d e ç e ş m e le r b in a o lu n m a k m it id ir d o y u e lle r in e e m ri ş e r if
a llıp b a d e h u e k a b ir d e n su y o lu n a z ır ın a v a f i r k u m a ş la r ve
a k ç a la r g e lm e k le e v le r i y n n m d a tjn şm elo r y a p t ı r ı p o l ç e ş m e
b e h a n e s ile e v le r in in iç le r in d e h a m a m la r v e ş a d ır v a n la r e t m iş ­
le r d ir . H a m a m c ıla r ın d a h i a k ç a la r ın a lm a k la z iy a d e su v e r ­
m e k le su a z k a lu p M ü s lü m a n ia r m ü z a y a k a ç e k e r le r . V e h â lâ
n a z ır o la n D a v u t Ç a v u ş s a b ık a n o la n n a z ır d a n d a h i z a lim o lu p
bu d e f a b a z ı k im e s n e le r h ı a k ç a la r ın ı v e k u m a ş la r ın ı a lıp ç e v r e ­
le r d e n evlerine su getirm iştir. Bu ev sahiplerinin mallarına
göre nazıra her sene kesimleri vardır. Elân bu nazır zamanında
Üsküplü çeşmesi demekle m aruf çeşmelerin gayri yere verilm iş­
tir. B ilfiil çeşmelerden emürsüz İstanbul içinde Galata emini Hasa
- 7fl -

mn evinde ve sabıkan kuyun emini oiaıı Mustafanın evinde


D eftard ar L âlezar evinde ve sabikan Reisiilküttab olan Hüse-
yiniıı evinde ve M ukaatacı başı V ah it evinde ve
A y a s o fy a mütevelisi Bali evinde ve mısır deftardarlığından
mazul M ustafa evinde ve deftardar olup fe v t
olan Mehmet evinde h â lâ n o la n Nişancı e v in d e
ve A rp a e m in i evinde ve bunların emsali yüz yerde
merhum Sultan S ü le y m a n a le y h ir r a h m e t i v e lg u fr a n ç e ş m e ­
le r in in s u y u a k a r . Y e r l i i y e r in d e t e f t i ş o lu n m a k lâ z ım d ır . V e
A n a d o lu k a z a s k e r in in Z e y r e k c a m ii k u r b u n d a o la n çeşmeden
su a lu p b i r ç e ş m e b in a e t m iiş t ü r d iy e b ild ü r d ü k le r i e c ild e n bu
h u s u s la r g ö r ü lü p s ıh h a t i m a lû m o lm a s ı lâ z ım o lm a ğ ın buyur­
d u m k i, v a r a c a k t e e h h ü r e t m e y ü p e v v e l â z ik r o lu n a n su y o l ­
lu n a t a y i n o lu n a n k ö y le r in ü z e r in e v a r u p r ia y a s ın c e m e d ü p
a h v a lle r in t e f t i ş e d lip g ö r e s i n ? H iz m e t i m e z b u r e iç in m u a f i y e t
ile t a y in o lu n a n k ö y le r in h e r b ir i n e a s ıl k ö y le r d ir . B i l f i i l m e v ­
c u t o la n a d a m la r ı n e k a d a r d ır , v e r i k ’a d a m a s t u r o ld u ğ u ü z e r e
f i l v a k i ik i k ö y k i f a y e t e d e r m i? v e b u e lim le k ö y le r in b a d u h a -
v a s i s e n e v i 11 e m ik t a r n e s n e o iu r ? T a h s ili a h v a lle r in e t e m a m
v u k u f t a lıa il e d ü p d a h i s ıh h a t ilz e r e y a z u p b ild ir e s in . B a d e h u
İs t a n b u l iç in d e r ı k ’a d a m u k a y y e t o la n ç e ş m e le r in ü z e r in e v a ­
ru p e v k a t v e ç h ile a h v a lle r in t e f t i ş h e r b ir i e v le r i iç in e a ld ık la ­
rı su yu e m ri ş e r ifle m i a lm ış la r d ır yo k s a . t a ş r a d a su b u lu -
ııu p t a d a h i o l a s ıl m ir i s u y a k a t u p e v le r i y a n la r a g e l d ik t e a l ­
m ış la r m ıd ır . V e y a h u t e v l e r i y a n la r ın d a ç e ş m e o lm a k la fu z u lî
a lıp e v le r in e ic r a e t t i r m i ş l e r d i r . T e lle rin d e t e m o s s iik le r i var
m ıd ır . V e n e z a m a n d a n b e r i o lm u ş tu r . V e k a d im d e n c a r i o la n
m ir i s u y a n o k s a n o lm u ş m u d u r . N i c e d ir . V e lh a s ıl c ü m le a h ­
v a lle r in m a lû m e d in iıp d a h i r ı k ’ a s ı iız e r e s ıh h a t ile y a z ın ı b i l ­
d ir e s in . F\ 27 C e m a z z iy ü le v v e l 985.

İs t a n b u l K a d ıs ın a v e H a s s a m im a r b a ş ın a v e D e r g â h ı m ııa llâ ça
v u ş la r ın d a n su y o lu n a z ır ı o la n D a v u t Ç a v u ş a h ü k ü m k ü :
K â ğ ı t h a n e v e K ır k ç e ş m e it ila n b ir y e r e k a r ı ş t ı r ı p E ğ r i k a p ı d a
iç e ıâ ls t a n b u la d a h il o lu p n ih a y e t in e v a r ı n c a y a d e ğ in b azı
y e r l e r d e e v le r in d u v a r la r ı su y o lu n u n ü z e r in d e v a k i o lu p a ğ ı r
b in a la r o lm a k la s u y o lu k e r iz in e z a r a r e d ü p v e b a z ı y e r l e r d e
d a h a k a r iz le r in y ü k s e k t a r a f l a r ı n d a l ı a l â l e r k a z m a k la lc a rız a
n e ş f e y le y ü p ve b azı y e r le r d e dahi k a r ız la r z i­
yade d e r in y e r le r d e n g e ç m e k le g e ç t iğ i malûm
olmayup üzerlerine ağır b in a la r yapup ve helâlar kazmakla
kerize zarar olduğundan maada Kazasker hamamı kurbunda
Şahabettin beyin v a k ıf odaları ve helâları karizden bina zir-
raile 30 zira bait iken karizin üzerinde olmakla neşfeyleyüp
külli zarar ve ziyanı olup ol canipte olan çeşme küllien muat­
tal olduğu ilân olunmağın mezkûr Sahabettin bey evkafının
bilfiil mütevellisi olan kimisne vesair su yolu üzerinde ve kur-
binde evleri ve halaları olan kimesneler ihzar olunup zararları
— 70 —

def olunmasın emredip buyurdum ki, vusiil buldukta bizzat


m ukayyet olup zikrolunân su yolunun üzerine varıp her ne ma­
halde evler ve helâlar vaki olmuş ise sahiplerini ve vakfolu-
nanların mütevellilerini ihzar eyleyip vakıa su yoluna zarar
ve ziyanları olduğu m ukarrer ise olan şer ile sabit ola vaki zarar
lan her ne tarikle def ve re f olunmak müyesser ise şer ile def
eyleyüp bir veçhile tathir ve pâk eltiresinki dahi bir tarikle
su yoluna zarar olmak ihtimali olmaya. Fi. 5 S afer 983.

Bu v a z i y e t ü z e r in d e n , K ır k ç e ş m e s u la r ın ın ş e b e k e s in i ç iz e lim :
K ır k ç e ş m e d iy e a n ıla n s u la r d ö r t b e n t le b u n la r ın k a t m a la r ın ın v e r m iş
o ld u ğ u s u la r ın m e c m u u n u t e ş k il e d e r . B u b e n t le r d e n K a r a n lık b e n t, B ü ­
y ü k b e n t v e K i r a z l ı b e n d in s u la n b ir le ş e r e k E ğ r i k e m e r le B aşh avu za
g e lir . B u su t e s is le r i K â ğ ı t h a n e k ö y ü n ü n ş im a lin d e b ir küm e t e ş k il
e d e r . B u ş e b e k e n in ş im a l, k ıs m e n d c b a t ıs ın d a d i ğ e r b ir b e n t d a h a b u lu ­
n u r k i, b u n u n k e m e r le r i v e s u y o lla r ı d a B a ş lıa v u z d a t o p la n ır . B u s u r e t ­
le h e r ik i s u y o lu t e k b ir y o l l a M a g la v a , G ü z e lc e v e d iğ e r k e m e r le r le
g e ç t ik t e n s o n r a E ğ r ik a p ıd a n ş e h r e g i r e r .
Ş u h a ld e b u g ü n k ü B a ş h a v u z a g e le n ik i b ü ytilc su y o lu IX. S ü le y ­
m a n z a m a n ın d a d a e s a s o la r a k m e v c u t b u lu n u y o r m u ş . B u n la r d a n E ğ r i
k e m e r t a r ı k i l e g e le n i “ K â ğ ı t h a n e su y u ,. S ü le y m a n iy e k e m e r lle g e le n i d e
“ K ır k ç e ş m e su y u ., a d ın ı a la r a k v e B a ş lıa v u z d a b ir le ş e r e k E ğ r ik a p ıd a n
ş e h r e d a h il o lu r m u ş ,
İs t a n b u l ş e h r in e su t e m in e d e n e s k i su t e s is le r in in k u ru lu ş u m u h ­
t e l i f O s m a n lı h ü k ü m d a r la r ın ın z a m a n ın d a v u k ııb u lm u ş v e d a im a o ir
t e k â m ü l s e y r i t a k ip e t m iş t ir . B u n u t e t k i k e u ğ r a ş m a k b iz e ş e h ir s u y u ­
nu n n e t a r z d a te m in e d ilm iş o ld u ğ u n u ö ğ r e t i r .
İ s t a n b u l S u la r ın ın k u r u lu ş v e t e k â m ü l t a r ih in i ş ö y le b ir s ır a ü z e
r in d e n g ö r m e k k a b ild ir . F a t i h I I . M e h m e t , TT B a y a z ı t v e I. S e lim in s a l­
t a n a t ı e s n a s ın d a ş e h r e su t e m in i h u s u s u n d a y a p ıla n m e s a i b a ş lıc a H a l ­
k a lı c i v a r ı n ıe n b a s u la r ı ü z e r in e in h is a r e t m iş v o b u n d a büyük â m il
ş e h ir h a lk ın ı e t r a f ı n d a t o p la y a n d in î v e İç t im a i m tic s s e s e le r in ş e h r in
y ü k s e k t e p e le r in d e k u r u lm a s ı o lm u ş t u r . B u a r o n d is m a n la ıa , ancak
H a lk a lı c iv a r la r ın d a n s u la r g e t i r m e k k a b il o ld u ğ u n d a n b u m e n b a s u la r ı
ilk z a m a n la r d a t e m a y ü z e t m iş v e bu ç a lış m a la r d a n F a t ih , B a y a z ıt , S e ­
lim iy e s u la r ile b u n la r ın k a t m a la r ı d o ğ m u ş t u r . Ş e h r in g e n iş lik v e n ü fu ­
su n u m ü t e m a d iy e n a r t m a s ı v e h u s u la r ın k i f a y e t s i z l i ğ i k a r ş ıs ın d a su
te m in i iç in d a h a b a ş k a k a y n a k la r a r a n m ış , b u n d a n I I . S ü le y m a n ın s a l­
t a n a t ı e s n a s ın d a ç a lış m a la r d a n K â ğ ı t h a n e - K ı r k ç e ş m e s u la r ı h a s ıl o lm u ş
tu r . D a h a s o n r a la r ı is e y in e H a lk a lı c iv a r m d a n g e le n s u la r ın k ıy m e t i
u n u tu lm a m a k la beraber, ş e h ir d e z a m a n la a r t a n su ih t iy a c ın ın ö n le n m e ­
si iç in bütün m e s a i K âğıthane - Kırkçeşm e su şebekesinin tevsi ve te­
k â m ü lü ü z e r in d e t e k a s ü f e t t ir ilm iş t ir .

I. Mahmııttan itibaren şehrin Boğaziçi, sonrada Beyoğlu kısmının


canlanması buralara da su teminini istemiş, bu târihten itibaren B el­
grad ormanlarındaki diğer derecikleı üzerinde Boğaziçine su akıtan
bentler kurulmuştur.
- 77 -

Bu göriiş üzerinden Osmaıılı imparatorluğu zamanında, şehrin ha­


yatında büyük bir yer almış bent sularının kuruluş ve tekâmülünü muh­
telif Padişahların devrinde şöyle tarihlemek kabil olur:

a ) I I S iilo y m a n ın s a lt a n a t ı e s n a s ın d a S im in in k ıır d u ğ ıı te s is le r .
I. Su to p la m a tesisleri (h a v u z la r ve su İ z g a r a la r ı).
II. Ş eh re su g e tirm e tesisleri (G a le r i ve k e m e r le r ).
b) I I . O sn ıaıı d e v ri. K a r a n lık lıeııdin in ş a s ı ( I I O s m a n H a v u z u ).
e) I I I A h m e t d e vri. B iiy ü k ben d in inşası, eebeei k öy b en tleri ve
y o lla rın ın y ap ılışı.
d) I M a h m u t d e v ri. B ü y ü k bendin t e k r a r inşası. B o ğ a z ie in e su
tem ini için T o p u z lu b en d in y a p ılm a sı.
e) I I I M u s t a fa d e v ri. A y v a t lıendinin inşası.
f) I I I Selim d e v ri. V a ld e bendiııiu inşası.
g) I I M a h m u t d e v r i. K ir a z lı b e n t v e b e n d i c e d iııin in ş a s ı.

I I S ü le y m a n d e v r in d e K â ğ ıt h a n e - K ır k e e ş m e s u la rı.
K ır k ç c ç m e s u la r ı d iy in c e t a r ih in s a h ife le r in i g e r iy e d o ğ r u ç e v ir ­
m e m e k . O s m a ıılı im p a r a to r lu ğ u n u n en p a r la k b ir d e v r i o la n I I S U le y -
m a n ın s a lt a n a t ım d ü ş ü n m e m e k k a b il d e ğ ild ir . K a n u n în in m u z a f f e r o r ­
d u la r ın ın n ö b e t v u r a n t a b ii v e k ö s le r in in , ik in d i g ö lg e le r in in kim sesiz,
g a r ip lik le r in in t i t r e ş t i ğ i N e m ç e o v a la r ın d a , g fılg û la lı a k is le r i u z a n ır,
d ü ş m a n ı y e n m e k le m a ğ r u r T i i r k b a y r a k la r ı, a k ş a m a y a k la ş a n bu s a a t ­
le r in e s in t ile r ile n a z lı n a z lı s a lla n ır k e n m u h te ş e m S ü le y m a n ın toüyiik
m im a r ı. İ m p a r a t o r lu ğ u n b aş k e n tin e c iv a r o r m a n la r ın y e m y e ş il g ö l g e ­
lik le r in d e b e r r a k s liz ü n tü le r i t it r e ş e n s u la r ı g a le r ile r d e t o p lu y o r , ke­
m e r le r e y ü k s e lt iy o r , k ilo m e t r e le r c e u z a k la r d a n ts ta n b u la g e t ir ilip çeş­
m e le r in d e n a k ıt ıy o r d u .
S in a n ın bu su m e d e n iy e tin d e b a ş a r d ığ ı iş le r, d ö ş e d iğ i k ü n k le r, a ç ­
t ı ğ ı g a le r ile r , k u r d u ğ u k e m e r le r S U le y m a n iy e s i, S e lim iy e s i k a d a r h a ş ­
m e t li v e b ü y ü k tü r . N a s ıl o d in î â b id e le r in ih t iş a m lı k u b b e le r in i b ü y ü k
tair b ilg i v e s o n s u z b ir k u d r e t le k u rm u ş s a , a y n i g e n iş d e h a s ile günü­
m ü z e k a d a r iç in d e n s u la r a k a n v e s a p s a ğ la m g ü n e ş in b e m b e y a z a y d ın ­
lık la r ı a lt ın d a v a d ile r in b o ş lu k la r ı iç in d e , u lv î b ir h a ş m e tle y ü k s e le n
Ltiî?cl?î.tı k e m e r le r in i ö rm ü ş tü r.
Ş ü p h e s iz S in a n T ü r k s iv il m im a r is in in b ir e r z a r i f âbidesi olan bu
su t e s is le r in i k u r m a d a n e v v e l, m u a s ır v e g e ç m iş medeniyetlerin tesiri
a lt ın d a k a lm ış t ır . B u n u n iç in S in a n d a K â ğ ıt h a n e köyü tepelerinin ya­
b a n i g ü lle r le , s a rı, m o r r e n k â r e n k d a ğ ç iç e k le r ile sü slü v a d ile r in e su
M in k le r in i d ö ş e m e ğ e başlamadan e v v e l, K a y s e r i c iv a r ın d a k i köyünde
t a r la la r ın a su g e t ir m e k iç in y o lla r a ç m a ğ a b a ş la d ığ ı yaş çağından itiba­
ren b e r a b e r y ü r ü m e k ic a p e d e r. Sin an ı ls t a n b u ld a kahraman Yeniçeri
o rd u s u n d a b ir o r t a y a d a h il o ld u ğ u n u v e k ıs a bir z a m a n sonra heybet­
li Selimin yenilmez yeniçerilerinin Çaldıran zaferile Tebriz saraylarına
girdiğini görürüz. 0 güne kadar lstanbulda Bizans âbideleri üzerinde
— 78 —

ü siû p la şm ış A nadolu Türklerinden gelen, kendi adaşı Sinanın, A ya sın ,


H a y r e d d in in ve K e m a le t t in in eserlerini g ö r e n S in a n D oğunun eski b ir
m e d e n iy e t d iy a r ı o la n İr a n ın g ü z e l s a r a y la r ı, â b id e le r i ve en eski su te ­
s is le r d e k a r ş ıla ş ıy o r d u . Y in e a y n i g e n ç s a n ’a t k â r ı a s ır la r d a n b e r i T ü r ­
k ü n h im a y e s in d e k a lm ış d in în in ş e f liğ in i a lm a k iç in M ıs ır a in m e ğ e k a l­
k a n S e lim in k u d r e tli o r d u la r ın ın S u r iy e y i g e ç iş le r in d e , T ü r k b e y lik le r i
n e m e r k e z o lm u ş b ir ç o k ş e h ir le r i g ö r ü p g e ç e r e k M ıs ır d a , o e s k i A r a p
m e d e n iy e t d ü n y a s ın ın v e bunun ü z e r in i m e r m e r b ir le v h a g ib i k a p la ­
y a n T ü r k k ö le m e n le r in in p a r la k e s e r le r i k a r ş ıs ın d a b u lu ru z. Y in e o r a ­
d a, b ir g ü n t e k r a r g e lip o t u r a c a k la r ın a v e h m e t t ik le r i t a h t la r ın ı b e k ­
le m e k ü z e re , E h r a m la r ın ın L a b r e n t lc r in d e m u m y a h a lin d e «a k la n a n F*i-
r a u n la r ın ç o k e s k i m e d e n iy e t i e t r a fın d a , t e k A l l a h a in a n a n A r a b ın d i­
n î â b id e le r in i g ö r ü y o r . JBu s u r e tle e s k i v e m u a s ır ı b ü tü n m e d e n iy e t le ­
rin in s a h if a la r m ı, y e n iç e r i o r ta s ın d a d ik k a t le ç e v ir iy o r d u .
“ K ıs a m ı e z e lin ,, Y e n iç e r ile r in a r a s ın d a n a ld ığ ı S e lim e :

Ş e lıi â le m S e lim b in i B e y a z ıd ı lıa rı G a z a k ılıe ı s e y f i â li O s m a n


A n ın d c v .ş irm e s iy im b en k e m in e A c e p lû t fe y le m iş d ir b en h a z in e
E d ü p R ıh le t k o d u bağı, c ih a n ı G ü llü s ta ııı cen a n o la M e k â n ı
K ı l ı p lıa k t m a k a r o l g e n c i penin an C u lû s e t t i y e r m e H a n ı S ü le y m a n

d iy e h a y ıfla n a n s a n ’ a t k â r Y e n iç e r i b ir m ü d d e t s o n r a I I S ü le y m a ıım
o r d u la r ile R a d o s ta , e s k i Y u n a n s a n ’ a t k â ıia n n m , s a h ille r in d e k u c a k k u ­
c a k b e y a z y a s e m in ç iç e k le r i g ib i k ö p ü re n m a v i d e n iz le r in a k s ile b e y a z
r e n k le r i m a v ile ş e n m e r m e r s ü tu n la r ın b a ş lık la r ı ü z e r in d e n a r in b ir f i l i z
g ib i k ıv r ıla n z a r i f y a p r a k b u k le le r i k a r ş ıs ın d a g ö r ü y o r u z ..
A v r u p a n ın g ö b e ğ in e y ü r ü y e n m u h te ş e m S ü le y m a ıım o rd u s u n d a
a ı t ı k b it a t s a h ib i o lm u ş o la n , z a f e r le r in n e s ’e v e ih t iş a m la r ın ı t a t t ı k ­
ta n s o n ra y iııe o b ü y ü k o r d u la r ın b a ş k a ü lk e le r e a k ış la r ın a k a r ış ıy o r ;
o k a h r a m a n la r O r t a la r ı iç in d e k ö p r ü le r k u ra n , k a le le r ö r e n z e m b e r e k ­
çi b a ş ı S in a n A ğ a O ic le s a h ille r in d e , a s ır la r d a n b e r i is s ıs ç ö lle r in s o n s u z
u fu k la r ı iç in d e e r iy e n g ü n e ş le r in k ız ıl r e n k le r in d e k u b b e le r in in a ltın
y a ld ız la r ı tu tu ş a n B a ğ d a t ın c a m ile r in in , t ü r b e le r in in m or g ö lg e le r in
h ü z n ile tü lle n e n h a v lu la r ın d a el b a ğ la m ış , d o ğ u n u n bu d in î â b id e le r in i
d e r in b ir h ü z in le s e y i'e d iy o r d u .
Oünler geçipte tekrar İstanbula dönen Sinan büyük Türk amirali
Barbarosla crurup g'iinnolormin krvjrn Irnvnn içi fftnluKİ bir gül rengine
boyadığı, İtalya sahillerine kadar iniyor, şiir ve san’ati, fânilikle ebe­
diyetin birbirine karıştığı bu dünyalar içinde büyült san’atkâr artık
kendisinden bir şeyler yaratmağı bekliyordu. S â i’y e söylettiği gibi, bir
zaman hizmeti Padişahla Arap ve Acemi keşt ve güzar eyleyüp her
kûnkûrei eyyamdan bir kûşe ve her zaviyeyi virandan bir tûge peyda
edüp yine şehri istanbula gelip hizmeti ayanı zamana m eşgul oiup ka­
p ıya çıktım .
H ak ikaten İstanbula dönen Sinan cam iler, m edreseler, köprüler,
su kem erleri ve daha birçok sun’â t abidelerde T ü rk m im arisinde bir
k lâ sik devri y a ra tm a d a gecikm iyordu.
70 -

Sinanın K â ğıth a n e ve kırkçeşm e suları adile kurm uş olduğu su şe­


bekesini şem atize etm eğe uğraşm adan evvel T ü rklerin ve BizanslIların
ista n b u la su tem ini yolunda vücuda g etird ik leri tesislerin yekdiğerlndeıı
çok farklı olduğunu işaret etmek icabeder.
H a lk a lı k a y n a k la r ın ın su v e r iş s a h a la r ın ın m u a y y e n m ın t a k a la r a
m ü n h a s ır k a lm a s ın a m u k a b il, k ır k ç e ş m e s u la rın ın t e v z i ş e b e k e s i E y iip -
te n A h u k a p ıy a k a d a r îs ta n b u lu n b ü tü n m ü nhat, m a h a lle r in e y a y ılm ış
b ir h a ld e id i. B u n d a n d o la y ı k ır k ç e ş m e s u la r ı o ld u m o la s ıy a ş e h rin h a ­
y a t ın d a ç o k ö n e m li b ir y e r iş g a l e t m iş t ir .
B i z u n s a o t R o m a l ı l a r d a n e v v e l d e te m in e d ilm iş ti. R o m a lıla r stı
k e m e r le r in i b ü y ü tm ü ş , g e n iş s a r n ıç la r ön m ü ş ş e h rin k u r u lm a s ın d a y e r
a lm ış b ü tü n te s is a t ı d a h a m ü te k â m il b ir h a le g e t ir m iş t i. Bunun için
M c l l i n g ’ i a n l a t m a ğ a u ğ r a ş a n la r d a : “ B i z a n s ş e h r in d e b ir ç o k su s a r n ı ç ­
la r ı z a t e n v a r d ı v e b u r a d a y a ğ m u r s u la r ı to p la n ır d ı. B u n la r ın m ik t a r ­
la r ı K o n s t a n t in o p lu ş e h r in in e v le r i k a d a r ç o k tu r . B u n la r o k a d a r te z â -
y ü t e tm iş v e o k a d a r e lv e r iş li o lm u ş tu ki, K o n s ta n tin o p lu e k s e r iy e t le
m e v c u d iy e t in i t e h d it e d e n u zu n m u h a s a r a la r a m e y d a n o k u y a n b ir y e r
h a lin i a lm ış tı. , d iy o r la r . F a k a t R o m a im p a r a to r lu ğ u n u n b ilh a s s a son
s e n e le r in d e bu ş e h ir d ış ın d a k i b ü tü n te s is le r , b ilh a s s a m u h a s a r a la r la
ta m a m e n h a r a p o la r a k S in a n ın d a d e d iğ i g ib i: “ M ü r u r u e y y a m ile y ı k ı ­
lıp z ir i z e m in d e b in iş a n o lm u ş tu ,,. T ü r k le r t a r a fın d a n ş e h r in z a p tın d a n
s o n r a k u ru la n v e b u g ü n h â lâ B e lg r a d o r m a n la r ın d a k i y ü k s e k m e r m e r
d u v a r la r ı a r d ın d a to p la n a n su yu g e n iş g a le r is in d e n ş e h r e a k ıta n b e n t
s u la rın ın b ü ttin te s is a t ı b e n tle r i, k e m e r le r i, g a le r ile r d e , h a r c ın d a n t a ş ı­
n a : k a d a r h e p s i T U r k le r e v e T ü r k le r in b ü y ü k m e d e n iy e t in e a it t ir .
Ş e h i r iç in d e R o m a m e d e n iy e t in d e n s u k e m e r i, s a r n ı ç l a r g ib i s u t e ­
s is le r in in b a k i y e l e r i n i n m e v c u d i y e t in e r a ğ m e n , B i z a n s lI l a r d a n O s m a n ­
l I la r a b i i y ü k taiı- b e n d in is k e le t i b ile in t ik a l e d e m e m iş t i. B ö y l e b r ş ey ,
e s a s e n b e k le n e m e z d i. T ü r k l e r i n e lin d e R o m a l ı l a r a a it b i r b e n d in g e le -
m c y İK İn i s e n e le r in , a s ı r la r ı n t a h r i b i n d e n z iy a rle S a b a b a ş k a s e b e p le r d e
a r a m a k lâ z ı m d ı r .
M o ğ o l A ğ a v a d ile r in d e n u z a n a ı a k B i z a ı ı s a s u g e t ir e n a k a d ü k l e r i n
v e s u y o lla r ı n ı n b a ş l a r ı n d a d o ğ u R o m a i m p a r a t o r l u ğ u n d a n b ü y ü k b e n t
d u v a r l a r ı y e r i n e b a s i t v e u f a k s u t o p l a m a h a v u z la r ı n ı n b u lu n d u ğ u v e
T U r k l e r e B i z a n s lI l a r a a it b ö y le b i r b e n d in in t ik a l e t m e m iş o lm a s ın ı
m u h t e l i f s e b e p le r in d e n e n m ü h im in i, T ü r k l e r l e B i z a n s lI l a r ı n m illî v a r ­
lı k la r ı a r a s ı n d a k i f a r k l a r d a a r a m a k lâ z ım g e l i r :
Millî varlık ve seciyeleri tamamen yekdiğerinden ayrı bu iki u lu s ­
tan biri dünya üzerinde bakasım kentlerinin duvarları arkasına sin­
mekle temine uğraşırken, şehirden u z a k la r d a muhafazası güç büyük
bentler kurmaktan ziyade, surlarının içinde geniş su sarnıçlarını yapa­
rak suyumı tedarike, mukavemete ve yaşamağa uğraşmış; diğeri ise
kudretinin sonsuzluğuna, cengâver kanının büyüklüğüne dayanarak
dininin de emrettiği temiz suları şefi af cam ışıltılarile daima akan bir
sudan ve ülkesinin en uzak bir yerinden akitabileceğine iman etmişti...
Romalıların zamanında şehir suyunu nasıl topladıklarını E vliya
Çelebide şöyle hikâye ediyor: “ Yağm ur sellerine yollar yaparlar idi ki,
- 80 -

İs t a n b u ld a b e ş y e r d e k û ş a d c s a r n ıç la r m a ’ı m ıt ır d a n le b b e ıle b o l u r l a r ­
d ı. D i ğ e r ü s tü ö r t ü lü s a r n ıç la r a da k ır k ç e ş m e s u y u n u b ü tü n k ış a k ıt ıp
y a z d a n û ş e d e r le r d i,,.
B ü y ü k s e y y a h ın b u k ıs a s a t ı r l a r ı b ir a z in c e le n ir s e şu n e t ic e y e v a ­
r ı l ı r : B iz a n s lI la r ş e h r in s u y u n u ü s tü a ç ık v e y a k a p a lı o lm a k ü z e r e ik i
n e v i s a r n ıç la r d a t o p la r la r d ı. B u n la r d a n ç u k u r y e r l e r e y a p ılm ış v e ü s tü
a ç ık o la n ı (Ç u k u r b o s t a n l a r ) y a ğ m u r s e lle r d e d o ld u r u r la r , d i ğ e r (ü s t ü
k a p a lı s a r n ı ç l a r ) d a E v liy a n ın d a k a v lin c e : “ K ı ş a k ıt ıp y a z d a nû ş,,
e d e r le r d i. Y a z a y la r ın d a M o ğ o l a ğ a v e K â ğ ı t h a n e s ır t la r ın d a n g e le n s u ­
la r a n c a k k ış ın ş e h ir d e t o p la n ır y a z ın ise, b e lk i d e r e c ik le r in k u ru m a ­
s ın d a n , b e lk i d e y a z m e v s im le r i h e m e n d a im a ş e h r in s u r la r ı d ib in d e ç a ­
d ır k u r m u ş b i r d ü ş m a n o rd u s u n u n b u h m m a s ın d a n b u r a la r d a n ş e h r e su
g e le m e z d i. Y a l n ı z k ış m e v s im le r i a k a d ü k le r iıı d o lm a s ile ş e h ir d e k i s a r ­
n ıç la r d a su i r t i f a ı y ü k s e lir d i. E ğ e r b ü y ü k b ir b e n t m e v c u t o lm u ş o ls a
id i b u b e n t t e m evcu t, b ü y ü k su k it le s in d e n k ış a y la r ın d a o ld u ğ u g ib i
y a z m e v s im in d e d e ş e h r e su a k m a s ı lâ z ım g e lir d i.
D o ğ u R o m a im p a r a t o r lu ğ u n u n s o n y o lc u la r ın ın b ir z a m a n la r b a ­
r ın d ığ ı b u ş e h ir , T U r k le r e g e ç t ik t e n s o n r a y e n i F a t i h l e r i ş e h r in s u y u n u
d a k e n d i y ü k s e k g ö r ü ş le r in e v e m e d e n iy e t le r in e l â y ık b ir s u r e t t e te m in
v e t e d a r ik e t m e k is t e m i ş l e r d i .
M e l l i n g ’ in s a n ’a t k â r a ııe y a p ılm ış b ü y ü k a lb ü m ü n ü iz a h ın d a d a d e ­
n i l i y o r k i: “ I I . M e h m e d in ilk h a le f le r in in n e k a d a r m U s t a it v e i y i g ö -
»•îişlii o ld u k la r ı m a lû m d u r . i:ıl,\m d in i a b d e s t lr r d o lu y ıis le ç o k m ik t a r d a
s u is t iy o r d u . S ıı t e m in i iç iıı Y u n a n im p a r a t o r la r ın ın k u rm u ş o ld u ğ u
n iz a m la r v c t e s is le r iç iııd e k a p a lı k a lm a d ıla r . V a d i l e r iç in d e y a ğ m u ı-
s u la r ın ı t a ş ıy a n b iiy lik h a v u z la r k u r d u la r v e b u n la r ın ç ık ış y e r l e r i n i s e t ­
le r le b o ğ a z la r d a k a p a d ıla r , b u s u r e t le b u r a la r d a t o p la n a n s u la r ın Is -
la n b u lfla , b ir ç o k u m u m î ç e ş m e le r d e n t e v z i e d ilm e k Ü z e r e b ü y ü k r e z e r -
v a r l a r l a ş e v k e t t ile r , S u lt a n la r ın bu b a s ir e t li lıa r a k e t le r in i İs lâ m d in i
t a s v ip v e t e ş v ik e d iy o r d u .,,
B iz a ııs ın s ık s ık m u h a s a r a s ı, ş e h r in iç ilc c iv a r ın d a b tiy ü k t a h r i b a ­
t ı m u c ip o lm u ş tu . T i i r k l e r T r a k y a d a ile ıliy c r e k im p a r a t o r lu k la r ın ın
h u d u t la r ın ı ç iz e r le r k e n b u s e lin o r t a s ın d a e r iy e n d o ğ u R o m a i m p a r a ­
t o r lu ğ u n u n b a ş ş e h r in d e n su t e s is a t ı o la r a k y ı k ı k a k a d ü k le r le , h a ra p
o lm u ş su y o lla r ın d a n v e b ü y ü k su s a r n ıç la r ın d a n b a ş k a b ir ş e y b u la ­
m a m ış la r d ı. Is t a n b u lu z a p t e d e n b ü y ü k T ü r k H a m v e o n d a n s o n r a g e le n
h ü k ü m d a r la r z a m a n ın d a ş e h r e su t e m in in e u ğ r a ş ılm ış , m ü t e a d d it eu
y o l l a n a ç ılm ış is e d e e s a s lı b ü y ü k s u t e s is le r i I I . S ü le y m a n d e v r in d e
m im a r S ın a n ın d e h a k â r ç a lış m a la ıile K â ğ ı t h a n e v e B e l g r a d o r m a n la ­
r ın d a k a y n a k l ı m b u lu n a n m u a z z a m b ir su ş e b e k e s in in k u r u lm a s ilo k a ­
b il o lm u ş tu . S o n r a la r ı m u h t e lif p a d iş a h la r z a m a n ın d a d i ğ e r T ü r k m i­
m a r la r ı d a , k o y u y e ş il y ü k s e k a ğ a ç la r ın ın b i r h a m a m d e h liz i g i b i n e m ­
li s in e s in d e u f a k p e m b e g ö l g e l e r t i t r e ş e n B e l g r a d o r m a n la r ın ın z ü m r ü t
p ı r ı l t ı l a r l a a k a n d e r e c ik le r in in ö n ü n e T ü r k m e d e n iy e t in in b i t e r z in e t i
o ıa n b e m b e y a z m e r m e r d e n b e n t le r k u r m u ş la r b u s u r e t le d o ğ u R om a
im p a r a t o r lu ğ u n u n b u s o n ş e h r in d e v a r l ı k l a r ı n ı h a t ır la t a n b ir ik i de­
ğ irm i ta ş ta n b a şk â b ir izi k a lm am ış su y o lla rın ı e sk ilerile m u k a y e se
- 81 —

edilm iyecek bir s u re tte b aştan ö re re k b ü y ü k b ir su m edeniyeti vücuda


g etirm işlerd ir.
B u uzun su y o lla n üzerind e ta u za k la rd a n , y eşil g ö lg e li kırların
ıssız vad ileri a ra sın d a b ir küm e ip ek çile sa ça soku lm u ş b e y a z fild işi
kalın b ir ta r a ğ ı andıran su kem erleri, h â lâ T ü rk m im arisinin z a r if b ire r
âbidesi o la ra k d u rm a k ta d ır. B u kem erlerin k ırla rın akşam saa tlerin d e
iç e h ü zü n d ü ş ü re n b ir g ü z e lliğ i v a r d ır . Y ü k s e k d e h liz le r in d e n ta ş a n
a k ş a m g ü n e ş le r in in b ü tü n z iy a la r ın ın a k s e t t i ğ i t e m e l d u v a r la r ı a ra s ın ­
d a n geçen su b ir ik in t ile r in d e , e tr a fı s a r a n u f a k y e ş il y a p r a k lı bodur
a ğ a ç la r ın e s m e r k u y t u lu k la r ın d a , bu s a a t le r in m a t e m li y a l n ı z l ı ğ ı t i t r e ­
ş ip d u r u r .
Ü z e r in d e y e ş il y o s u n la r , in c e c ik y a p r a k la r , u fa k t ü y g ib i ç iç e k le -
r in t i t r e ş t i ğ i t a ş la r ın ı k o y a n la r ın b ir g ü n t e k r a r d ö n e c e ğ in i b e k le r g ib i
d u r a n d e h liz le r a r a s ın d a n , n e r e d e n g e ld iğ i b e lli o lm a y a n s e r in k *r r ü z ­
g â r la r ın ın d a im a a h e n g i d e ğ iş e n e s r a r l ı d o la m ış la rın ın m u s ik is i iş it ilir .
T a z e s ü r ü lm ü ş t o p r a ğ ın , k e k ik le r in , y a b a n i n a n e le r in b ir ç o k g ü z ~ l
o t la r ın k o k u s u a lın a n b u s e s s iz r ü z g â r l a r : “ İ n s a n la r g e c e m a s a lla r ı ve.
m u h a b b e t le r d e s a b a h la y a r a k g e ç ip g it m iş le r , h a y a l o lm u ş la r , sanki
dünyada a n c a k b i r e r s a a t g ib i a z b ir m ü d d e t k a lm ış la r d ır ,, d e r g ib id ir .
K ı r l a r ı n t e n h a lığ ı iç in d e g u r u p r e n k le r i y a v a ş y a v a ş e r i y i p e s m e r le ş ir ,
y ü k s e k d u v a r la r ın d a n d ü şen t a ş la r d a n k a la n k o v u k la r d a y u v a yap­
m ış k a r g a la r ın ö t ü ş le r in in g a r ip a k is le r i t it r e ş ir k e n , c iv a r ın k o y ıı y e ­
ş i lliğ i iç in d e h o ş lu ğ u n , s e s s iz liğ in s a k la n d ığ ı bu s a a t le r d e iç le r in d e n
a k a ıı s u la r ın h a z in m u s ik is ile bu k e m e r le r a s ır la r c a e v v e l k i h a ş m e t li
O s m a ıılı im p a r a t o r lu ğ u n d a n h a lâ h ir e o k ş e y le r h ik â y e e t m e k is t e r le r .

S ı n a n ı n k ı r k ç e ş m o s u g a l e r i s i . E g r i k a p ıd a n s u r l a r ı g a ç e t-e k ş e lıı e
g ir iy o r d u . B u g i r i ş n o k t a s ın d a n t e k r a r g e r i y e d o ğ r u d ö n ü lü r s e : u fa k
b ir ç o k k e m e r le r d e n s o n r a M ü d e r r is k ö y k e m e r le r i, g ü z e lc e k e m e r , M o -
g o l a ğ a k e m e r i v e s u la r ı t o p la y a n y u v a r la k b ir h a v u z : b u n d a n son rı
s u y o lu ik iy e a y r ı l ı y o r , b ir i K â ğ ı t h a n e t a r a f l a r ı n a d i ğ e r i ıa e y in e ş im a ­
le d o ğ r u g i d i y o ı . B a z ı u fa k k e m e r le r d e n s o ıır a , U z u n k e m e r v e ou yu n
b a ş ın a y a k ııı b ir k e m e r e v a r ıy o r . H e r ik i y o l b u g ü n k ü b e n t le r g ö z ö n ü n e
a lın m a d a n n ih a y e t in e d o ğ r u t a k ip e d ilir s e , b ir t a k ım e s k i stı t e s is le r in e
v a r d ı ğ ı g ö r ü lü r . B ü tü n b u n la r ın h e y e t i m e c m u a s ın d a n , İs t a n b u la su
t e m in i iç in S in a n ın I I . S ü le y m a n d e v r in d e , su t o p la m a v e su is a le ş e b e ­
k e s i o lm a k ü z e r e ik i b ü y ü k t e s is m a n z u m e s i v lic u d e g e t i r d i ğ i a n la ş ılır .
T e z k e re tü l b ü n yaıı M im ar Sinanın K â ğ ıth a n e tep elerin in ilerisin ­
deki yeşillik le rd e b ir ta k ın ı su tesisle ri inşa e ttiğ in i b ild iriyo r. III. Mus-
ta fa m n b ir h ükm ü ise bu tesislerin nelerden ib a re t olduğu va zıh bir
su re tte a n la tıy o r:

F , 6
— 82 -

H a sla r naibi efendi ve su n azırı A ğ a .


C en n et m ekân F ird e v s ia ş iy a n S u ltan S ü leym an H ?n ali-
y e tü rra h m e tü l e lg u fra n h a zretlerin in A s ıta n e i saad etd e v a k i
cam ii şe rifle rin e icra b u y u rd u k la rı m aı lezizin K â ğ ıth a n e c a ­
nibinde kâin m enbadan v a k i ıs g a r a la r ve h a v u z la ra cem olan
su la r e tra fın d a olan d a ğ la rd a cem olunm ak h aseb ile k o ru ­
lard an a ğ a ç k a t ’ı ve kütük ih ra cı m ukad dem a b a ferm a n ı âli
m en ve r e fi olunm uşken bu esn a d a b azı ç iftlik â t esh ab ı v e ­
saire a ra b a ve b e y g irle r ve d evvab ı ve m evaşilerile zikrolu-
nan ısgara ve havuzların üzerinde ve etraflarında hatap
kat’ı ve nakil eyledikleri sahiyen haber verilip bu k eyfiyet
cam iişerif merkuma ceryan eden maı lezizin külliyen k a t ’ı-
na bais ve badi olduğundan men ve refi mühim v e n u ıktezi
o lm a k la im d i m a ü ls ilc ir m a h a ld e n v e la g a r a v e lıa v u z la ı- ü z e r ­
l e r i ve c e v a n ib i e r v a s ın d a n m in b a it a ğ a ç ve k ü tü k k a tı ve
n a k il o lu n m a m a s ı ç i f t l i k s a h ib i v e s a i r h a t a p k a t ’ın a m e lu f
o la n la r a m u h k e m t e n b ih v e t e k i t v e m e n i v e r e f i v e m e m n u
v e m ü te n e b b ih o lm a y a n la r ı m u k a d d e m a s a d ir o la n e m r ü ş e ­
r i f m u c ib in c e a r a b a v e b e y g i r v e d e v v a b v e m e v a ş ile r i zapt
v e m ir i iç in k a b ız o lu n a c a ğ ın ı g e r g i g ib i t e f h i m v e t e k id e y -
le ü p lâ k in b u b a h a n e ile ıs g a r a v e h a v u z la r a b a id o la n c ib a li
m ü b a e d e d e n h a t a p k a t ’ı o lu n m a s ın ı d a h lü v e ta a rru z e y le ­
m e k t e n v e r a a y a fu k a r a s ın d a n a k ç e a lın m a k t a n z i y a d e ta -
h a ş i v e m ü c a n e b e t e y le y e s in . 1179 H .
B e l g r a t o r m a n la r ın d a s e n e n in en k u r a k a y la r ın d a d a d a im a su y u
b u lu n a n d e r e c ik le r v a r d ır . K e m e r b u ıg a z d a n ş im a le D a v u t p a ş a m e r a s ı­
n a d o ğ r u , D a v u t p a ş a d e r e s i t a k ip e d ile r e k d e r le n ir s e , K ü ç ü k k ö y ile r i­
s in d e d e r e n in m u h t e lif d e r e c ik le r in t o p la n t ıs ın d a n h â s ıl o ld u ğ u g ö r ü lü r .
B u n la r d a n en b a t ıd a k i k o l B a k r a ç d e r e a d ın ı a lır . B u n u n b i r a z ile r is in d e
k ıs m e n d e ş im a lin d e a y v a t d e r e s i v e b u n u n b a t ıs ın d a O r t a d e r e k o lla r ı
b u lu n u r. B e l g r a t o r m a n ın d a k i bu d e r e le r le , K â ğ ıt h a n e k ö y ü n ü n ş im a ­
lin d e k i P a ş a d e r e s i M im a r S in a n ın is t a n b u la te m in e t t i ğ i K â ğ ı t h a n e -
K ı r k ç e ş m e s u la r ın a e s a s k a y n a k o lm u ş , b u n la r ın ü z e r in d e b ü y ü k m i­
m a r ilk » u t o p l a m a t e s is le r i o la n ıs g a r a - h a v u z la r ın ı k u r m u ş tu r .
T ü r k m im a r la r ı t a r a f ın d a n b ü y ü k su b e n t le r in in in ş a s ın d a n e v v e l
y a p ıla n bu su te s is le r in d e , m a k s a t a k a n d e r e s u la r ın ı k a p a lı b i r su g a ­
le r is in e m ü n a s ip b ir t a r z d a a lm a k t ır . T ü r k m im a r la r ı b u h u s u s ta her
ya.p tılcla.n o a n ’a t a.hidc&iııtic ulıiu ğu . g ib i, b u r a d a d a DUyliR b ir m u v a f f a -
k ı y e t g ö s t e r m iş le r a k a n u fa k d e r e le r i g a l e r i y e a lm a d a n e v v e l bu n u n
ta h a m m ü l e d e b ile c e ğ i, b i r su a lm a t e s is i k u r m u ş lâ r d ır . B u t e s is le r ik i
p a r ç a d a n m ü t e ş e k k ild ir : b ir i d e r e s u y u n u h e r m e v s im d e , a ş a ğ ı y u k a r ı,
d a im a is te n ile n m ik t a r d a a la b ilm e y e y a r a y a n ıs g a r a b e n t, d e ğ e r i d e b u ­
radan alınan s u y u galeriye veren havuzdur. Havuzlarda s u y u n giriş v e
çıkış delikleri olduğu gibi, galerideki su seviyesi üzerinden bir de Trop-
lem düşünülmüştür.
T e zk e re tü l b ü n ya n ve h ü k ü m lerin bildirdiği, K â ğ ıth a n e - K ırk çe ş-
me su la rı şeh ir dışı şeb ekeleri iki b ü y ü k koldan te şe k k ü l ediyord u. B u n ­
- 83 -

lard an biri K â ğ ıth a n e k ö y ü civarın d an to p lan ıyo r ve K â ğ ıth a n e suyu


adım alıyo r, d iğ er kol is e d a h a u z a k la r d a n g e liy o r , k ır k ç e ş m e d e n ili­
y ord u .
Ç a lış m a la r ın a b a ş la m a d a n e v v e l, S in a n B a ş h a v u z d a n it ib a r e n e s ­
k i R o m a lıla r ın su y o lla r ın ı t e r k e d e r e k , k e n d i ö r d ü ğ ü k e m e r le r v e d ö ş e ­
d iğ i g a le r i l e r l e b u o r m a n la r ın s ık a ğ a ç lı s in e s in d e ile r le r k e n , s u la r ın ı
a la c a ğ ı d e r e le r i g ö r m ü ş v e iy ic e t a s a r la m ış b u lu n u y o r d u . B u s u r e t le b ir
t a r a f t a n K â ğ ıt h a n e s ır t la r ın ın ile r is in d e k i a ğ a ç lık la r d a k i P a ş a d e r e s ile ,
B e l g r a t o r m a n ın ın o r t a d e re , B a k r a ç d e r e , A y v a t d e r e g ib i d e r e le r i T ü r k
s iv il m im a r is in d e ilk su t o p la m a t e s is le r in e b ir e r m e n b a o lm u ş o lu y o r d u .

K â ğ ıt h a n e s u y u t o p la m a te sisi: P a ş a d e r e ı s g a r a h a v u z u K â ğ ı t h a n e
k ö y ü n ü n b i r k a ç k i lo m e t r e ş i m a li n d e v e K c m e r b u r g a z d a ı ı e s k i B e l g r a t
k ö y ü n e d o ğ r u g id e n y o lla , P a ş a d e r e s in in k u r u d e r e İle b i r l e ş t i ğ i n o k t a ­
d an t a k r i b e n b i r b u ç u k k ilo m e tr e m e s a fe d e P a ş a d e r e ıs g a r a havuzu
v a r d ı r . B u p a ş a d e r e s u t e s is i p a ş a d e r e d e n s u a la n u f a k b i r lı a v u z l a d e ­
r e n in s u y u n u h a v u z a d ö n d ü r e n k u v v e t l i b i r d u v a r d a n i b a r e t t i r . D e r e n in
g c n iıjlik v o d e r in liğ i d u v a r a y a k la ş t ık ç a a z a lır v e d u v a r d a n d ö n e n s u la r
h a v u z a d a h il o lu r . D e r e n i n d u v a r iç in e g e n i ş liğ i l m 2 5 havuz a ğ z ın d a
O.mOO. o lm a k ü z e r e d a r a l ı r .
D ereyi bend eden d u v a r ın g e n iş liğ i l,m 5 0 . o lu p , d ere ile b erab er
k ıv r ıla r a k h a v u z a ilt is a k e d e r , y ü k s e k liğ i l , m . l 5 . d ir.
H a v u z t a m b i r d a ir e h a lin d e d ir . D u v a r ın ın g e n iş liğ i 0 ,m 7 5 . iç k u t ­
ru 1, m 75, d e r in liğ i d e 1, m 20 d ir . D e r e d e n su a la n g a l e r i a ğ z ı 0 ,m 4 0 X 4 0
v e h a v u z a g ir e n su s e v iy e s i ü z e r in d e n a ç ılm ış ç ık ış g a le r is id e a y n i eta~
a d d a d ır . B u n u n ö n ü n d e s u d a k i p a r ç a la r ı t u t m a k ü z e r e ıs g a r a k o n u l­
m u ş tu r .

K ır k ç e ş m e su t o p la m a t e s is le r i:

B u t e s is le r K â ğ ıt h a n e s u y u n u n ş im a l, k ıs m e n d e b a tıs ın d a k a lır .
D a v u t p a ş a d e r e s i ş im a le d o ğ r u t a k ip e d ilir s e A y v a t d e r e s i, O r t a d e re ,
B a k r a ç d e r e g ib i üç d e r e k o lu n u n t o p la n tıs ın d a n h u s u le g e ld iğ i g ö rü lü r.
S in a n k ır k ç e ş m e su t o p la m a t e s is le r in i h e p s in in r a k ım la r ı a y n i o la n t e ­
p e le r a r a s ın d a n in e n b u d e r e le r ü z e r in d e k u r m u ş tu r .
B u su te s is le ı-id e n e s a s P a ş a d e r e t o p la m a t e s is a t ıııd a k in in a y n i is e
d e b u n la r d a b ir a z d a h a te k â m ü le u ğ r a m ış t ır . H a v u z la r a b e n t e d ilm iş
d e r e le r in g ir iş i a y n i m e to d u t a k ip e tm iş , d a im a su g a le r is i d e r e n in v a z i ­
y e t in e , A y v a t d e r e s in d e o ld u ğ u g ib i, m e v k iin e u y d u r u lm u ş tu r . î t i n a ile
b ir n e v i b e y a z m e r m e r t a ş ta n y a p ılm ış b u t e s is le r in h e p s i a y n i ü s ta d
m im arın elinden çık tık ların ı dah a ilk b a k ışta h issettirm ek ted ir.
B u üç dere ü zeıin d e ısg a ra la rla h avu zların m evkii, k u rt kem eri­
nin b aşı b ir m erkez o la ra k alınırda bir daire çizilirse, m uhiti dairenin
dereler üzerinde isab et e ttiğ i n o k ta la rd a te sis edilm iş olduğu g ö rü ­
lür.
- 84 -
¡ C ily
•Q
~
r

H a şa ¡Irre iş y a ra lla v u t u
- 85 -

A y v a t dere su toplam ı tesisi. A y v a t dere su toplam a tesisi B a k ­


raç dere ve O rta dere tesislerin e nazaran , derenin ısga rasıd a fa rk
g ö ste rir; h avuzla dere arasın d a A y v a t dere üzerinde 6,m65 boyunda

/3- /3 K e s iti

20 — — ~<C(L

k
-= _-L J — -

r>n i r

----
----------- 1

i m a l dere legura Havuzu

v e l,m "5 . genişliğinde olm ak üzere dere bir m erm er sa v a k la bent e-


dilm ek suretile kesilm iş ve bu sav a ğın kenarından giriş galerisi 60.m
- 86 -

lik b ir m e s a fe d e h a v u z u a lın m ış tır . S a v a k g e n iş b e y a z m e rm e rd e n y a ­


p ılm ış tır. H a v u z d iğ e r te s is le r d e o ld u ğ u n u n a y n id ir . D u v a r g e n iş liğ i
İm , iç k u t r u 4,m 20 d ir. H a v u z ü ze rin d e n 2m de, O, m40. g e n iş liğ in d e
b ir d e ş a r ş m e n fiz i b u lu n u r. D e r in liğ i iç te n 4m , d ış ta n 5m . d ir. H a v u z a
a y a k en i 0, m 20 lik a ç ık lığ ı y a r ım m e tre o lan a y n i m e rm e rd e n m e r ­
d iv e n le r le in ilir.

Bakraç dere sıı to p la m a te s is i: E skiden A y va t-B a şh a v u z su şebe­


kesinin kaynaklarından esaslı birini teşkil edermiş. Bugün de K ırk çeş-
menin b ir katm ası olarak su verm ek tedir.
H a v u z u n a la c a ğ ı B a k r a ç d e r e s u y u n u to p la y a c a k u fa k b ir b e n t
v a r d ı r . B e n t ö n ü n d e d u r a k l a y a n s u d ış d u v a r l a b i r l e ş t i ğ i y e r e y a k ı n
b i r m a h a ld e n h a v u z a g i r e r . B u g i r i ş m e r k e z i ö n ü n d e e v v e l c e , s u i le
s ü r ü k le n e n ş e y l e r i t u t a n d e l i k l i m e r m e r l e r d e n y a p ı l m ı ş ı s g a r a l a r b u ­
lu n u r k e n b u g ü n b u n la ı h a r a p o l m u ş ; y e r i n e a ğ a ç d i r e k l e r k o n u lm u ş ­
tu r . H a v u z a g i r e n d e r e n in g e n i ş l i ğ i 5 m . o lu p h a v u z a d o ğ r u 6 m 5 .1 ik
b i r y a ı ı d u v a r l a d e r e d e r le n ü p t o p l a n m ı ş t ı r . B u d u v a r l a h a v u z ı s g a r a -
s ı a r a s ı n d a k i d e r e n in 2 m . l i k z e m i n i b e y a z g e n i ş m e r m e r l e r l e d ö ş e n ­
m iş , b u n u n t e m a d i s i d e a y n i t a ş t a n , k ıs m ı d a s a v a k t a r z ı n d a , y ü k s e l ­
t ilm iş v e b u r a d a d e r e 2 m . o lm a k ü z e r e d a r a lt ılm ış t ır . T a m b ir d a ir e
h a lin d e o la n h a v u z u n d u v a r k a l ı n l ı ğ ı İ m , iç k u t r u 2 ,m 90 , d e r i n l i ğ i 5 m
d ir . H a v u z d a g ir iş v e ç ık ış a ğ ız la r ın d a n b a ş k a g a le r in in a la m ıy a c a ğ ı
f a z l a s u iç in h a v u z ü s t ü n d e n l . m 9 0 d a b i r t r o p l e n d e l i ğ i b ı r a k ı l m ı ş t ı r .
H a v u z iç in e , g a l e r i ü z e r in e t e s a d ü f e d e n y e r d e n i n i l i r .

O r t a i l e r e su t o p l u m a t e s i s i : B u r a d a d a d i ğ e r t e s i s l e r d e o ld u ğ u
g i b i d e r e n in s u y u b e n t e d i l e r e k b i r h a v u z iç in e a l ı n m ı ş t ı r . D e r e h a v u z a
d a l ı i l o lm a d a n t a k r i b e n 1 5 m d e , g e n i ş l i ğ i 7 m d ir , H a v u z h iz a s ın d a 3 ,m
8 0 o l m a k ü z e r e d a r a l m ı ş b u lu n u r . J3u g e n i ş l i ü z e r in d e n d e r e n in h e r ik i
y a n ı y a r ı m m e t r o g e n i ş l i ğ i n d e b i r t o p l a m a d u v a r l a t il e t a h d i d e d ilm iş -
d ir . S a ğ d a k i d u v a r 3 İ m s o l d a k i is e 4 m v c d u v a r y ü k s e k l i ğ i İ m 5 ,diı-.
B u r a d a h a v u z u n s u a l m a b a c a s ı v a r d ı r , h a v u z a k a d a r 3 m 75. o lm a k
ü z e r e d a r b ir g a le r i d e v a m e d e r , O a le r in in a ğ z ın d a d iğ e r t e s is le r d e o l­
d u ğ u g i b i e v v e l c e g e n i ş d e l i k l i m e r m e r d e n v e h a le n k ı r ı l m ı ş o la n b ir
ı s g a r a m e v c u t t u r 1. D e r e s u y u n u n h a v u z u n t e m e l t o p r a ğ ı n ı o y a r a k s ü ­
r ü k l e n m e m e s i iç in d e r e y a t a ğ ı n ı n h a v u z ö n ü n d e 5 m a 6 m k ı s ı ı ı ı m e r ­
m e r l e d ü ş e n m iş v e ı s g a r a a ğ z ı n a d a a y n i c in s t e n t a ş l a r k o n u lm u ş t u r .
B u h a v u z d a y u v a r l a k v e d i ğ e r l e r i n d e n b ü y ü k ç e d ir . I ç k u tru 4nı 60
d e r i n l i ğ i 6 m 5. d u v a r g e n i ş l i ğ i d e İ m d ir . Ç ı k ı ş galerisin in ü z e r in e i s a ­
b e t e d e n v e h a v u z a in ile n m e r d i v e n k ıs m ın ın g e n i ş l i ğ i İ m 5 x 4 m 40 d ır
O m 50. açıklığın da olan galeriden alm an su h a v u z d a geniş bir d ev ir
ya p tık tan sonra çıkış galerisin e girer.
H a v u z ü stü n d e n 3m 30. a ç ılm ış bu g a le r in in e b a d ın d a O m (iO x
O ın SO d ir. H a v u z a g ir e c e k f a z la s u y u ö n le m e k ü ze re a y n ı s e v iy e y e
is a b e t ed en O m 45 x O m 80 b ir tro p le m te r tib i b u lu n u r. D iğ e r h a v u z ­
la r d a o ld u ğ u g ib i O m 70 a ç ık lığ ın d a h a v u z u n in ş a a s m d a k u lla n ıla n
b e y a z t a ş ta n y a p ılm ış b ir m e rd iv e n le için e in ilir.
- 87 -

$
- 88 -

Kms / H

/V A 7
— 89 —

S u İsal* ş e b e k e s i. S u y o lla r ı, k e m e r l e r i .
Sinan Divanı Hümayun kayıtlarında isimleri yekdiğcrinden ayrı
ayrı olarak adlandırılan iki su yolu yapıyor:
Bunlardan biri menbaınm yolları K öy civarında olan Kâğıthane
suyu diğeri müruru eyyam ile yıkılıp ziri zeminde binişan olan ve Si-
ııanın ihya ve Tekâmül ettirdiği Kırkçeşme suyu.
B e lg r a d o r m a n la r ın ın k a r a d e ııiz e b a k a n te p e le r in d e n d o ğ a n v e ta
H a liç s a h ilin e k a d a r b ir ç o k k o lla r d a n g i t g i d e k a b a r a n ( K â ğ ı t h a n e )
v e ( A l i b e y k ö y ü ) d e r e le r d e . K â ğ ıt h a n e d e r e s in in k e m e r b u r g a z ş im a l
d o ğ u s u n d a k i k o lla r ı su t e s is le r in in k a y n a k la r ın ı t e ş k il e d e r. K a t ilı II .
M e h m e t z a m a n ın d a ü z e r in d e ilk ip t id a i su c e t v e lle r i a ç ıla n bu d e r e ­
le r d e , e s a s lı t e s is le r I I . S ü le y m a n d e v r in d e M im a r s iııa n t a r a fın d a n
v ü c u d a g e t ir ilm iş t ir . B ü y ü k m im a r ş e h r e d o ğ r u a ç t ığ ı su y o lla r ın a
K a ğ ıt h a n e d e r e s in in ik i b ü y ü k k o lu n u n s e y r in e m u v a z i b ir y o l ta k ip
e t t ir m iş , a y n e n k e m e r b u r g a z c e n u p d o ğ u s u n d a , ik i d e r e k o lu n u n b ir ­
le ş m e s i g ib i, bu ik i su y o lu n u b u ra d a t o p la y ıp b ir le ş t ir m iş t ir . S o n r a d a n
I I I . A h m e t z a m a n ın d a a y ııı su a k ın t ıla r ı ü z e r in d e su t o p la m a t e r t ip ­
le r i y a p ılm a k la b e r a b e r , ts ta ııb u la g e le n b ü y ü k su g a le r is in d e k i su s e ­
v iy e s in i d a h a y ü k s e lt m e k için A l i b e y k ö y ü d e r e s i ü z e r in d e d e b e n t d u ­
v a r la r ı ö r ü lm ü ş v e bu s u r e tle B e lg r a d o r m a n la r ın d a a k a n y e k d iğ e r in -
d en a y r ı ik i b ü y ü k d e r e d e n is t if a d e e d ilm e ğ e b a ş la n m ış d ı.
K â ğ ıt h a n e v e B e l g r a t o r m a n la r ın d a k i d ö r t ıs g a r a h a v u z u n d a n
te ş e k k ü l e d e n S in a n ın su t o p la m a te s is le r in d e n b a ş la y a n K â ğ ıt h a n e
v e K ır k ç e ş m e su ş e b e k e s i y e k d ir e ğ ile b ir le ş m e d e n e v v e l v e b ir le ş t ik ­
te n s o n r a b ir ç o k u fa k v e b ü y ü k k e m e r le r d e n E ğ r ik a p ıd a k i m a k s e m d e n
ş e h r e g ir iy o r d u . B u k e m e r le r in b a z ıla r ın ın e v v e lc e y a p ılm ış o ld u k la ­
r ın ın s ö y le n t is in e r a ğ m e n , h e p s i s in a n ın e s e r id ir . S in a n ın s a n ’a t v e
d e h a s ın ın â b id e le r in i ilk d e fa u fa k e s e r in d e te r e n n ü m e d e n s a i’y e > b ü ­
y ü k m im a r la r ın bu n u ilk a n la t t ığ ı g ü n d e n b e r i b ö y le b iliy o r u z ..

071 h ic r i s e n e s in in ü z e r in d e n y ılla r, m e v s i m le r gçeçjmiş. Sonbahar


k ıs a g i r i y o r . R ü z g â r l a r ç ın a r la r ın k u ru d a ll a r ı n d a t a k ılm ış s o n k u ­
ru" y a p r a k la n d a d ö k ü y o r . Is ta n b u lu n b a tı u fu k la r ın d a g ü n e ş ik in d i s a a t ­
le r in in p e y z a ila r ın ı b o y a m a d a n g ü n a k ş a m a k a r ış ıy o r .
Fatıhde Horhor sokaklarında da ratıp gölgeler erkenden dalıa
esmerleşerek koyulaşıyor. Bu semtte geniş bir odanın derin sessizliği
içinde civarda bir caminin yüksek minarelerinden dökülen akşam eza­
nının seslerinin hüzünlü a k is le r , halâ titriyor gibi. Büyük mimar si-
nan eli artık beyaz ipek biı- çileye dönmüş sakalında biraz evvel dev­
rinin yüksel artistlerinden Mustafa Sâi’ye anlattığı hatıralarını onun
ağzından b ir şiiş ahen gile akışını dinliyor.
M azhar düşünce lü tfü Şchi dad kü stere
01 demde hizm etile el urduk kem erlere
D ö k tü k o yolda su yerine sim ile zeri
E fla k e erdi k a v si ku zeh veş kem erleri
Y olu nd an eyledik suları, çeşm eye revan
K ıld ı d u ayı h a y ır bize şahi insü can
- 90 -

S in an ın e se rle ri a ra sın d a b aşlı b a şın a su s a n ’a tı ta rih in d e b ir y e r


a la c a k bu k em erler, sinanın ilk y a p ısın d a n so n ra ta b ia tın b ü y ü k dep ­
rem le rd e y ık ılm ış v e S in an b u n ları t e k r a r b a şta n k u rm a k s u re tiy le
ih y a etm işd i.. S iııan d an so n ra d a onun en k u d re tli ç ıra k la rın d a n D a v u t
A ğ a ve d iğ e r T ü r k m im a rla rı sinanın k u rd u ğ u bu s a n ’a t ab id elerin i
g ü n ü m ü ze k a d a r h â lâ s a p a s a ğ la m d u rab ilm elerin d e b ü y ü k h izm etleri
olm u şd u r. K ırk ç e şm e su yu n u n şe h re a k ıtılm a s ı sıra sın d a , T ezk e re-
tü l eb n iye d e de b e lirtd iğ i g ib i S in an b irço k u fa k kemerlerden başka
“ Suyun b aşın a yakın b ir yerde b ir kemer, Uzunkemer, M oğolağa ke­
meri, Güzelce kemer, Müderris kem er” lerini yapm ıştır. Kâğıthane,
K ı r k ç e ş m e su ş e b e k e s in in h a t l a r ı b u r a d a y a ln ız b e lir t m e k m a k s a d ile
ç iz ilir k e n b u k e m e r le r in m ü h im le r i ü z e r in d e d e d u r u la c a k t ır .
K â ğ ıt h a n e su yu is a le ş e b e k e s i. K a ğ ı t h a n e s u y u ş e b e k e s i, P aşa
d ere havuzundan ç ık a n y o lla b u n a a m u d e n in e n d i ğ e r b i r su y o lu n d a n

teşekkül etm iştir. B iıiııci laş galeri, Kem erburgaz Büyükbeııt yoluna
d o ğ ru cen u b a inerken m ü te a d d it k a tm a la r a lır. P a ş a dere ıs g a r a hav-
- 91 -

zunun suların ı m ik ta r ve k a lite cihetinden zenginleştiren bu k a tm a ­


lard an bu günde beşi h alâ m evcuttur. B un lardan b iri h av u za oldukça
yak ın ve sağd ad ır.,, d iğer dördüncü solda m u h telif fa s ılla rla ta ş g a le ­
riy e am uden sıralan m ış bir haldedir. 100 m/m lik kü nklerle toplanan
k a tm a la r tepelerin eteğine ta ş la r arasından süzülm ekte ve önlerinde­
k i zem ini g ay rîm u n ta zam ta şla rla döşenm iş çu k u rla rd a to p lan arak
kü n k lere g irm ekted ir. B ugün de akan bu beş k a tm a y ı top layan paşa
dere havuzunun ta ş g alerisi k u ru dereyi geçm eden ve Paşa, dere k e­
m erine girm eden evvel 2 m X 2 m, genişlik ve 2 m yü k sek liğ in d e bir
su hâzinesi dahil olur. B u r a y a k ira zlı ve b ü yü k b en t ta rafın d a n ve
kısm en de k u ru dereye m uvazi b a şk a bir kü n k suyolu gelir. 3 kilom et­
reden fa z la b ir m esiri olan bu kü n k yolun g en işliği 100-150 m /m ara-
sm dadır. B u künk su yolu na üç tan e 50 m X60 m. eb’adında ta ş g a le ­
rileri olan 3 katm ad a su verir. T a ş g aleriler bu künk y o la yin e künk
b oru larla b ağlan m ıştır. B ütü n şeb eke üzerinde görülen bu kü nk k ı­
sım lar sonradan yap ılm ış b ir tam ire ait olduğu hissini verm ekted ir.
B ü y ü k bendin a rk a ta ra fla rın a k a d a r devam eden bu künk su yolu da
kem erin başınd aki su hâzinesine dökülür. B u h avuzu n o rta kısım ların ­
dan ta ş galeri tam am en b ir tü rk sa n ’atı olan P a şa dere kem eri üzerin-
den g e çtik te n sonra 200 m m lik b ir kiinkle K ırk çcşm en in ana g a le ri­
sine katılır. B u ra d a b azı y e rle ri h arap diğer kısım ları tam am en s a ğ ­
lam ve e vv e lk i g a le riy e m uvazi dah a derinden geçen geniş bir ta ş g a ­
leri daha m evcuttur. H alen m etru k bir hnido olan bu galerinin yerine
sonradan kırkçeşm e su galerisi d ağı delm ek su retiy le geçirilm iş bulun­
m aktadır.

Paşa dere kemeri. K â ğ ıt h a n e n in ş im a lin d e v e b u s u y u n a y a k la r ın ­


d a n b ir in in ü z e r in d e d ir ,. K a ğ ıt h a ııe n in P a ş a d e r e k a t m a la r ı Şehre is a le
t e s is le r in in m ü h im b ir k ıs m ın ın t e ş k il e d e r. I k iııe i S ü le y m a n z a m a n ın d a
M im a r S in a n t a r a fın d a n y a p ılm ış t ır . K e m e r iki k a t lıd ır , k a v is le r in in
şekli, siv riliğ i ile T ü rk tarzıd ır. İlk k a v is h er iki k a ta şam il bir y ü k s e k ­
likte. 11 m etredir. B u k a v is h ariç b ırakılırsa, ü st k a tta beş k a v is v a r ­
dır. B un lard an sonra b irin ci k a v is gibi iki k a v is v a rd ır ki, belki to p ­
ra k k a ym a sile sonradan iltifa tla r ın ı kayb etm işlerd ir. A lt k a tta ise yine
b eş k a v is v a r d ır ; k a v is a çık lık la rı hepsinde a y r ı olm ak üzere 4m, 95
irtifa la rıd a 6m dir. K em erin yedi payandasından , ortad akilerin üçü
ku vv e tlid ir. 4m boynunda, 5m, 82 derinliğindedir. Su galerisi K em er-
başınd a 2m, 90 b oyu n d a ve 2m 70 açıklığın da b ir h azn eye girer. K e ­
m erin bütün tu lü 102m, 20. dir, y ü k se k liğ i 16m , 60 (dere suyundan)
dır. A lt kaide 3m, 82 o rta kısım İm , 85 ve en ü st İm 17 dir.

E ğ r i kem er. K em erb u rgazın bulunduğu va d i içinde K â ğ ıth a n e ke-


m erb u rgaz şo sası ve K a ğ ıth a n e deresinin üzerinde, Kemeıburgazdan
birbu çu k kilom etre Cenup doğuda bulunur. C. G u rlitt İstanbulun zap ­
tından so n ra T ü rk le r ta rafın d a n yap tırıld ığ ın ı bildirm ektedir. II inci
Süleym an zam anında M im ar Sinan ta ra fın d a n b u gü n kü şekilde k u ­
ruldu ğu v e bu suretle K a ğ ıth a n e suyunun b a ş h av u za akıtıld ığı mu-
h ak a k tır.
P a f a titr e K em eri
E ğ r i k em er
- 94 -

K em er üç sıra k a v is üzerinden ku rulm u ştur. Tam dere üzerinde


dört sivri, ortada 10, ü st kısırnda33 kavis vardır. Kemerin uzunluğu
409 m, dir. B en tler ta rafın d a n 70 m. lik bir kısım 18m 80 m etrelik bir
kısım la dirsek y a p tık ta n sonra m ütebaki kısım da hem en hem en düz
olarak devam eder ve b u suretle bir dirsek yapar, yüksekliği 34m 40dir
Sekiz istinat payandası vardır. Kaide istinat kısımları hariç 7m o ıta
kısımda 5m 90, galerinin geçtiği yerde 3m, 80 ve bu kısımda su g a l e ­
r is in in y ü k s e k liğ i İm, 75 d ir. K e m e r in y a p ıs ı s a ğ la m k a lm ış o ld u ğ u
g ib i g ib i y a k la ş t ık ç a ih tiş a m ı a r t a n b ir g ü z e lliğ i v a r d ır .

K ır U ç e ş n ıe s u y u Is a le ş e b e k e s i: E s k i v a k i ! s u la r m ü d ü r iy e t i a r ­
ş iv le r in d e m e v c u t o la n S u lta n A z i z d e v r in d e n e v v e l y a p ılm ış o ld u ğ u
a n la ş ıla n e s k i b ir h a r ita d a , h a r a b e le r in e v e iz le r in e is t in a d e d ile r e k
r o m a lıla r m su y o lla r ın ın m e s ir i g a y e t a ş ik a r o la r a k ç iz ilm iş b u lu n ­
m a k t a d ır .
“ L ’a n c ie n C o n d u it d e R o m a in ,, d iy e d iy e iş a r e t e d ile n bu y o lla r
A l i b e y d e r e s in in o z a m a n g ü r b ü z b ir y e ş illik o ld u ğ u h a r it a d a n a n la ­
ş ıla n M a ğ la v a o rm a n ın d a n g e ç e r . H a r it a d a S in a n ın y a p t ı ğ ı b u g ü n k ü
Iv ır k ç e ş m e y o lu n u te m a m e n b a tıs ın d a k a la n R o m a lıla r ın e s k i su y o l ­
la r ı, h a r it a d a n a la r a k y a p t ığ ım p lâ n ım d a d a g ö s t e r ild iğ i g ib i, ş ö y le
b iı g id iş t a k ip e t m e k t e d ir .
H a r it a d a R o m a lıla r ın su y o lu g ü z e lc e k e m e r h iz a s ın d a b a ş la m ış
v e C e b e c id e k i e s k i I I I A h m e t b e n d in in , b u g ü n k ü C ebeci K ır k ç e ş m e
k a tm a s ın ın te m a m e n c e n u b u n d a k a lm a k ü z e ıe g ir i n t i l i v e ç ık ın t ılı b ir
y o l a ld ık ta n s o n ra , e s k i b e n t ö n ü n d e b ir k e m e r d e n g e ç e r e k c e b e c i k ö ­
y ü n ü n ş im a lin e v e A l i b e y d e r e s in e d o ğ r u y ü k s e lm e k t e v e A l i b e y d e r e ­
s in i u z a k ta n , g ir i n t i l i v e ç ık ın t ıla n n a u y a r a k ş im a le v e k ıs m e n d e b a ­
t ı y a g it m e k t e v e h a r ita d a bu t a r z d a ile r İç m e k t e d ir . R u y o l S in a n ın I I .
S ü le y m a n z a m a n ın d a b a ş ta n k u r d u ğ u k ır k ç e ş m e ş e b e k e s in e h iç b ir su-
r e r e t t e e s a s o lm a m ış v e b ü y ü k m im a r bu e s k i g a le r in in iç in d e k ır k ç e ş -
m e s u la r ım g e ç ir m iy e r e k b a ş ta n y e p y e n i y o l l a r k u rm u ş, C e b e c i k ö y ü ­
n ü n doğaı v e k ıs m e n ş im a lin d e M o ğ o la ğ a o rm a n ın d a n g e ç ir d iğ i s u y o -
lu n u te m a m e n k e n d i s a n 'a t v e d e h a s ın ın b ir m a lı o la n u z u n k e m e r d e ıı
g e ç ir t e r e k B e l g r a t o r m a n ın ın k u y t u lu k la r ın d a k i su h a v u z la r ın d a
n ih a y e t le n d ir ilm iş d ir . B u h a r it a d a n şu n u d a a n lıy o r u z k i; C e b e c i k ö ­
y ü n d e k i su t c s is a t ıd a te m a m e n T ü r k le r e a i t t i ı V e R o m a s u y o lla r ile
b ir b a ğ lılığ ı g ö r ü lm e m e k t e d ir . S in a n D iv a n ı M U m a y u n k a y ıt la r ın d a K â ­
ğ ıt h a n e v e K ır k ç e ş m e o la r a k a d la r ı t e k r a r la n a n ik i b ü y ü k su y o lu k u ­
r u lu y o r . B u n la r ın lıe r ik is id e K a ğ ıt h a n e d e r e s in i k o lla r ı ü z e r in d e b a ş ­
la m ış v e bu d e r e a k ın tıs ın a p a r a le l o la r a k ile r le y e r e k M o ğ o la ğ a o r m a ­
n ın d a y a p t ı ğ ı B a ş h a v u z d a b ir le ş t ir ile r e k t e k b ir y o lla E ğ r ik a p ıd a n ş e h r e
s o k u lm u ş tu r.
K ır k ç e ş m e s u la r ı B e l g r a t o r m a n la r ın d a k i u fa k b e n tle r in d e n E ğ -
r ik a p ıd a k i k u b b e y e g e liş le r i e s n a s ın d a a ç ık m e c r a la r d a n , e lm e g a l e r i ­
le r d e n v e b ir ç o k su k e m e r le r d e n g e ç e r . G ü n e ş in v e s e s s iz liğ in d o ld u r ­
d u ğ u v a d ile r in ıs s ız lığ ı iç in d e b ir b a y ır d a n d iğ e r b a y ır a a t ılm ış bu k e ­
m erler içinde ta rih i ve m im arî kıym etleri çok y ü k se k olanların bir
kısm ında b urada sıralıyoruz.
Sinanın Kırkçeşme sıı galerisi vv R om alıların eski sıı ¡¡olları
( Hanlar nokta ile gösterilmiştir )
— 96 —

Uzunkemer, Kem erburgazın birbuçuk kilom etre Şimal Batısında


K âğıthane deresinin yapmış olduğu geniş bir vadi üzerindedir. Tez-
keıetü l ebniyede de bildirildiği gibi, kemerin ilk banisi, M im ar Sinan-
dır. İkinci Süleyman zamanında B elgrat ormanındaki su ısırganların­
dan gelen K ırk çeşme sulan için yapılm ıştır. Y a p ı şekli diğer kem erler­
den daha basit ve za rif olduğıı hissini verir. K avisleri iki sıra üzere
yapışmış olup sivri Osmanlı K avis halindedir. Altkattak ilerin zemine
açık olanları üst sıradakilerden iki misli irtifadadır. Ü st sırada 50,
alt sırada da 47 kavis vardır. Bunlardan 10 tanesi yukarı sıradakiler
eb’adındadır ve zeminden taşla üz ülmek suretıle yükseltilerek ayrılmış,
kapalıdır, diğerleri toprağa açıktır.
K em erin boyu 709m, 95 dir. galerinin giriş noktasından 87, m l8
de kemerin kavisleri başlar, diğer uçtada bu m esafeye yakın bir yerde
kavissiz duvar kısmı görülür. Kem erin yüksekliği 25 m etredir. D ayan ­
ma ayakları hariç alt kaide 4, m05 orta kısım 2, m75 galerinin geçti­
ği kısmı 2. m50 genişliğindedir. Kem erin bütün kavis ayaklan istinat
payelidir.
M o ğ o la ğ a k e m e ri. B u k e m e r Is t a n b u lu ıı e n e s k i su isale t e s is le r in ­
d e n b ir in in p a r ç a s ıd ır . C . C u r l i t t İs t a n b u l yapıları b ilg is i e s e r in d e , İs -
ta n b u lu n m u a z z a m s u t e s is a t s is t e m i h a k k ın d a , A n d r e o s s y ’n in P a r is -
t e 1 8 1 8 t a r i h i n d e n e ş r e d ilm iş V o y a g e 'a I / A m b o ı ı c h u r e d e la M e r N o i r
k it a b ın d a v e F o r e h h e i m e r ’le S t ı z y g o v v s k i ’n in e s e r le r in d e b u h u s u s ta
e d e b iy a t m e v c u t t u r . Y a l n ı z b u r u d a s u k e m e r le r in e t e m a s e d i l i y o r d e r
G u r l i t t ’e g ö r e bu k e m e r le r d e n J ü s t in ie ıı k e m e r le r i T ü r k l e r i n m u a llâ k
k e m e r d e d ik le r i su k e m e r le r in in y a p ıs ı R o m a l ı l a r a d a u t fe d ile m e z .
M ü e llif in y a z ıs ın d a n k e m e r i B iz u n s t u R o m a l ı l a r ı n y e r le ş m e s in d e n ç o k
z a m a n e v v e l Y u n a n l ı l a r d e v r in d e t e m e lle r in in ö r ü lm ü ş o ld u ğ u , s o n r a
R o m a l ı l a r t a r a f ı n d a n J tis tin ie n , A n d r o ııik k o m n e n d e v r in d e t e v s i
v e z a m a n la t e k r a r h a r a p o lm a s ın d a n Tl. S ü le y m a n s a lt a n a t ın d a b a ş
ta n İ h y a v e t c c d i L e d ild iğ i a n la ş ılır .
K e m e r in y a p ıs ın d a O r t a k ıs ım la t e p e n in e t e ğ in e b a ğ d a n a n k ı s ı m ­
l a r a r a s ın d a y a p ı ş e k lin d e f a r k v a r d ır . K e m e r b u r g a u ı ı b e ş k ilo m e t r e
c e n u p b a t ıs ın d a A l i b e y d e r e s i ü z e r in d e o t u r t u lm u ş t u r . î k i t e p e e t e ğ i
a r a s ın d a k i k e m e r in , t e p e le r in v e r s a n l a r ı ü z e r in d e k i i s a b e t e d e n k a v i s ­
l e r a r a s ın d a ş e k le n f a r k v a r d ır . B u b ü y ü k k a v i s l e r a r a s ın d a , a y r ı -
e a u f a c ık k a v i s l e r a ç ılm ış t ır . K e m e r d e k a v i s l e r i k i s ır a ü z e r in d e n g ö r ü ­
lü r s e ü s t k ıs ım d a y u ııy a n a ik i k ü ç ü k v e ü s t ik i k a v is m e v c u t t u r . B ü y ü k
k a v i s l e r a r a s ın d a ü s t ü s te bu beis k a v is t e n s o n r a k e m e r in t e p e e t e ğ i n e
b a ğ la n a n k ıs m ın d a Uç k a v is d a h a g ö r ü lü r , a l t k ıs m ın d a t e p e n in e t e ğ i ­
n e d ü ş e n y e r d e ü ç a d e t m u h t e l i f b o y d a k a v is le r d e n s o n r a a r a la r ın d a
u f a k k a v i s l e r o la n d ö r t b iiy iik ı « v i o d a h u r o ı d u . B u n la r d a n s o n r a t e k ­
r a r b ir i k ü ç ü k o lm a k ü z e r e iiç k a v is g ö r ü lü r , ü s t k ıs ım d a k i s i v r i k a v is li
a ç ık lı 1 3 n ı4 0 v e a l t k ıs ım d a k ile r in t ü m 4 0 d ır . R u g e n iş a ç ı k l a r k e m e r in
H e y ’e t i m e c m u a s ın a b ir in c e lik v e lı.-U iflik v e r m e k t e d ir .

Giizelee kem er (Cebeci köy k em eri). A lib e y deresinin bir kolu


ve cebeci lcöy yolu üzerinde. Köyün de, 1,5 kilom etre doğusunda bulu­
nur. Bizansa vak tile akıtılm ış suların y 6 l \ ı üzerinde olduğu ttabul olu-
II M ahm ut bendinin umumi y ü r ü n üşü
- 97 -

n u rsad a K o n t A n d re o ssyn ’in yazd ığı, tczkeretiil ebniyeııin da k a y ıt ct-


diği gibi te k ra r ihya ve inşası Tiirklere, Sinana aittir. G u rlitt yapı­
lış tarzı M oğolağa kemerinin aynıdır der. Kem er üstte onbir ve a ltta
da sekiz olmak üzere iki sıra kavislidir. 8 m 20; derinliğinde dokuz
dayanma ayağı vardır, kavis aralıkları 6m dir. Gurlitt yukarı geniş­
likleri 5, 8-6, 1 ve alttakileri 5,4-5,5 kemerin uzunluğunu 170 m, yüksek­
liğini 32 m. olarak bildirir. (Denizden irtifa + 51,095). su galerisinin
kemere girdiği yerde 5m l0 yüksekliğinde bir giriş kubbesi vardır.

K o v u k k e m e r . H a v a s k ö y k e m e r i, ( M ü d e r r i s k ö y ) : gere k y a p ıs ın ın
tü rk ta rz ı o lm a s ın d a n ve g ere k te zk e re tü l e b n iy e n in b ild ir ilm e s in d e n
i n ş a a s ın m II. S ü le y m a n z a m a n ın d a s in a n a a it o ld u ğ u a n la ş ılm a k t a ­
d ı r . T a ş l a r a r a s ı n d a h a r ç k u lla n ı lm a m ı ş o lu p y e k d i r e ğ i ı ı e d e m ir le tu t­
t u r u lm u ş t u r . O n b i r k a v i s v e d a y a n m a a y a k l a r ı v a r d ı r .

K â ğ ıth a n e k ırk ç e ş m e s u la r ı B aşhavuzdan s o n r a t e k b i r y o lla


K ğ r i k a p ı m u k s e m e s in e g e l i y o r d u .
M a k s e m c s u la r ın m u h te lif y e r le r e a y r ılm a s ın a y a r a y a n v e e k s e ­
r i y e t l e m e r m e r d e n y a p ı l m ı ş u f a k h a z n e le r e d e n ir . B u n l a r , d e lik le r le
k ü n k le r e b a ğ l ı h ü c r e l e r e a y r ı l m ı ş t ı r . H ü c r e n i n d e liğ in in k ü n k ü a it o l-
d o ğ u t a r a f a s u v e r i r . E lğ r ik a p ı m a k s e m e s i için M e h m e t 55iya b e y d i-
y o r k i “ î s t a n b u l a g e le n K ı r k ç e ş m e s u y u M a k s e m S u lt a n S ü le y m a r ık i,
S a v a k l a r d e n m e k le m a r u f t u r , b u r a d a n iç e r i g i r e r . S u l t a n S ü le y m a n
H a n k a n u n î m i m a r H a s l a r ı K o c a S i n a n v a s ı t a o i le K ı r k ç e ş m e s u y u n u
d e r u n u Ş e h r e is a le e d e r k e n b u m a k s e m i in ş a e t t i r m i ş id i.”
F o r e h h e i m e r v e S t ı z y g o v v s k i E ğ r i k a p ı m a k s e m e s i g a l e r i s i için 0,50
m . g e n iş lik . O, 3 i s u için O. 47 b o s l u k O. 26 d a K e m e r k ıs m ı için o lm a k
ü z e r e 1 m 0, 4 b i r i r t i f a v e r m e k t e d i r .

II. S ü le y m a n z a m a n ın d a K â ğ ı t h a n e - K ı r k ç e ş m c s u t e s is le r in e bü­
yük bir* s e r v e t s a r f e d ilm iş t i. Y a p ı l a n m a s r a f için P e ç e v i d iy o r it i:
“ H a y r a t ı a li y e n i n b i r i d a lıi K ı r k ç e ş m e s u y u d u r . Z i k r o lu n a n e ıı l ı a r
îs t a n b u la c e r a y a n e t m e z d e n e v v e l h e r k e s bir* içim s u y a m u h t a ç v e
k e m a li m ü z a y i k a v e k ille t ç e k i l ü r m ü ş ol b a b t a o la n m ü s e v v i b a t ı ti­
z im e im ü t t i r k i h a s e n a t ı d e f t e r l e r i n d ib a c e s i v a k i o la v e m e s a r i f i d a h i
c a m ii ş e r i f m a s a r i f i n d e n ç o k n a k ıs d e ğ il. B u n u n d a h i m u h a s e b e s i b e ş
y ü z y e d i y ü k v e s e k s e n b in a k ç e o lm a k ü z e r e g ö r ü l d ü ğ ü y a z m ı ş l a r . ”

S e lâ n i k i M u s t a f a e fe n d id e , ‘‘Y ü z elli y ü k a k ç e k i ; iiç y ü z b in s u l ­


t a n i a lt l ı n ı " eliyor. İ n ç a a t b e ş y ü z y ü k a k y e y o m a l u lu ı u ş t u r k i o z a m a n ın
s ik k e s in e n a z a r a n b i r m i ly o n y ü z b in akçe a lt m d u r .

T a r ih ç ile r im iz bu p a r a n ın ne s u r e t le t e d a r ik e d ild iğ i h a k k ın d a
hem en h em en a y n ı h ik â y e y i a n la t ır la r :
Tarihi Ebulfaıukta deniliyorki; “ İbrahim Paşa Mısıra gidişin­
den sonra (930) oranın vergi ve rüsumu tanzim olundu. Mısırda ma­
halli m asraflar çıktıktan sonra senede Sekiz yüz bin altın İstanbul hâ­
zinesine gönderilmesi usul konmuştu. Valilerden Hüsrev paşa bir de-

F ı 7
Mogol Aqa K em eri
— 100 —

fasın d a bu sek iz y ü z bini b ir m ilyon a ltıy ü zb in altın o la ra k gönderm iş


idi, bu asırda bile hazinei devletçe pek makbul olacak olan bu fazla
gayret Sultan Süleymanın nazarı teessür ve intibahını davet eyledi,
izahat verilm ek üzere V ali celb olundu. Verilen izahat zahiren mak­
bul olmakla beraber kanaat bahiş olamadı. Ulemanın fetvası ile fa z­
la olan dörtyüzbin altııı İstanbul su kemerlerinin tam iri gibi umuma
ait hayrata tahsis edildi.”
D iğer bir tarih yazarımız. Solak zade de böyle diyor:
H üsıev Paşa Mısıra vali oluyor, M ısır hâzinesi Ceybi hümayun
m asrafıdır; II Süleyman, o sene Hüsrev paşanın yolladığı verginin di­
ğer* senelere n a z a r a n çok arttığını görUyor Yeni valinin yolladığı ver­
gi bir milyon ikiyüz bin lira. II. Süleyman bu artmanın bir zulum neti­
cesi olduğu kaygusuııa kapılıyor, kendisine vaziyet izah ediliyor; yeni
valinin verg iyi yolile toplandığı memleketin zengin olduğu ve bu para­
nın gayet dürüst bir tarzda hakkaniyet ve adâletle toplanup Ziyaa
uğramadan Hünkâra, Darüssaadeye irsal olunduğu arz olunuyor. II.
S ü le y m a n ın gOnlu bir turlu rahat olmuyor. Bu paranın bir hayra sarf
edilmesini istiyor, bunun üzerine devrin büyük şeyhülislâmı Ebüssuut
efendinin fetvasile bu servet su kemerlerinin inşaasına sarf olunuyor.
S in a n ın su y o l l a r ı ü z e r in d e u ğ r a ş m a la r ı d o k u z s e n e s ü rd ü . Ş e h ir ­
d e k i s u y u n b a ş ı b o ş a k m a m a s ı iç in ç e ş m e le r e b u r m a lü le le r t a k ıld ı. 971
s e n e s in d e b ü y ü k b ir f ı r t ı n a v c s e y la p su y o lla r ın ı v e b ir k ıs m ın k e m e r ­
le r in i t a h r ip e t t iğ in d e n S in a n t e k r a r bu k e m e r le r i b a ş ta n d o k s a ııy e d i
y ü k v e d o k s a n b ir b in y ü z k ı r k d ö r t a k ç e s a r f i l e t a m ir e t t i.
" O s e n e n in s o n b a h a r t e s a v ii le y li n c h a r iııd e (2 0 E y lü l 1 5 6 3 ) İ s ­
t a n b u l c iv a r ı, O s m a ıılı t a r ih in in en m a h u f o lm a k ü z e r e k a y ı t e y le d iğ i
b ir f e y e z a n a lt ın d a k a ld ık i a n c a k d ö r t a s ır m u k a d d e m K r a l K o n r a d
k u m a n d a s ın d a k i S a lib iy y u m o r d u s u n u m a h v e d e n f e y e z a n a k iy a s o lu ­
n a b ilir ; b u n u n v u k u u g ü n ü S u lta n S ü le y m a n a le s ’s a b a h H a lk a lı d e r e
v a d is in d e a v a ç ık m ış t ı. B a ğ d a t ç a r ş ıs ın d a m a s lu p d e f t a ı d a r İs k e n d e r
ç e le b i b a h ç e s in d e n u z a k o lm a y a n P r o p o n t id k e n a r la r ın d a b u lu n u y o r -
d u k i k o r k u n ç b ir f ı r t ı n a ç ık a r a k y ir m i d ö r t s a a t b ir d ü z ü n e d e v a m e y ­
le d i ; bu m ü d d e t z a r f ın d a y e t m iş d ö r t h a n e v e m e b a ııii u m u m iy y e y e
y ıld ır ım d ü ş tü . Ç e k m e c e ltu rb u n d a y in e bu is im d e k i g ö l e a k a n ik i
k ü ç ü k M e la s v e A t i r a s ı r m a k la r ı h iç g ö r ü lm e d ik b ir d e r e c e d e y ü k s e le ­
r e k b ü tü n o t a r a f ı s u y a g ra r p c t t ilc r . E m v a c ı f e y a z a ı ı ; H a lk a lı d e r e d e n
a t ılm ış o k s u r e t ile ile r l i y e r e k S u lta n S ü le y m a n ın ilt ic a e t m iş o ld u ğ u
İ s k e n d e r Ç e le b i s a r a y ı b ir n e h r i g a z u p o r t a s ın d a k i a d a h a lin d e m a h ­
s u r ve m ü n fe r id k a ld ı. S u la r h e r t a r a f t a n g ir m iş v e P a d iş a h ın m u t ­
la k a b o ğ u lm a k t e h lik e s in d e b u lu n m u ş o ld u ğ u b ir s ır a d a id ik i gayet
cesümül cüs se b ir a d a m , h e le im d a d ın a yetişerek omuzlarına a lıb b ir
odanın müsandırası üzerine çıkardı ve feyazam n hitamına kadar P a ­
dişah orada kalmağa mecbur oldu. U ğradığı mevani tezyidi infialinden
başka bir şeye yaram ıyan unsuru mahuf rehgüzarındaki eşyayı bütün
zeyrü zebır eyledi. Mukaddema Süleymanın inşa eylediği su kemerle-
rinintemellerine kadar su geçtiğinden yakında yıkılmak tehlikesine
Cehteihöy K ır k ç e şm e su y o l u re I I I A lım e l ben di
( lıa le n h a ra b , benci y e r in d e ıs g a r a v a r d ır )
- 102 -

d ü ştü le r; H a ttâ M a g la v a kem eri kâm ilen yık ıld ı. K â ğ ıth a n e k u rb u n d a


“ T a tlı s u la r ” va d ii lâ tifin d e ( K â ğ ıth a n e d e resiy le d iğ e r b ir dere) kök­
lerind en çık m ış m eşe a ğ a ç la r ı h a f if sa z g ib y u v a rla n ıp g it tile r ; Ç if t ­
lik ler, b ahçeler, K â şe n e i s e fa la r h ep si bird en sü p ü rü ld ü ler. “ T a tlı su-
la r ” -ki ta r ih i kad im d e k id a ris v e B a r b ise s n a m la rın d a iki k ü ç ü k ır-
m ak d ır- y o lla rın d a te s a d ü fle a ld ık la rı e ş y a y ı E y ü p k ö y ü n e d o ğ ru g ö ­
tü rd ü . A le m d a r (M ih m an d ar) P e y g a m b e rin in k a b rin i m u v a k k a te n
ih a ta ile b ir tep e ü zerin d e b u lu n d u ğu c ih e tle h er k a za d a n m a h fu z g ö ­
rü n en cam ii d eru n u n a k a d a r g ird i. İsta n b u l k a p ısı ne de B o ğ a z iç i k e ­
n a r la n h e r ta r a fta n m u n h a t olan em va cı d u rd u ra m a y u p m üdd eti ka-
lile içinde sah ili b ütü n itim a d ın ca su istilâ eyled i. B u n la rın sadem i
zo ru n a a n c a k en k u v v e tli b in a la r m u k a v e m e t edebildi.
Büyük ve küçük çekmece: H aram i deresi, Silivri köprüleri yıkıldı.
Tam bir h afta deniz sulan bulanık ve tuz kokusundan azade kaldı. Bu
feyezanın avakibine muktedir, olduğu kadar çaresaz olmak için Padi­
şah, temellerine su girm iş yahut yıkılm ış bentlerin tamirine ve ati-
yen böyle bir felâkete mukavemet edebilmek üzere çekmecede kâgir
bir köprü inşaasına yarım milyon altın talısis eyledi.”

H icri X ıncı aşıra ait hükümlerde su yollarının tam iri için Istan-
buldan evvel payitaht olmuş Osmaıılı Türklerinin ileri bir san’at şehri
Edim eden ustalar ve büyük imparatorluğun bir V ilâ yeti olan M ısır­
dan işçiler celp edildiğini bildiriyor.
E dirne kadısına hüküm ki
Halâ mahrusai îstanbula gelen su yoluna bena ve neccar
mühem ve lâzım olmağın buyurdumki varacak bir' an ve bir
saat tehir etmeyüp bizzat m ukayyet olup mahmeyei Etlirnede
ve etrafında ne m iktar bena ve neccar varsa cem edup isimlerin
ve resimlerin d efter edüp dahi kendülere iâzını olan âlet ve es-
bablarile bikusur ihraç edüp su yolu üzerinde olan iftearü l ü-
lama ve ekâbir yeni çerilerim ağası A li dam ulveye ya rar ad­
amın defterlerinle gönderüp teslim ettiresin hususu mez-
bur mühimdir. Bu babta iktam ve ihtam edüp ne m iktar be­
na ve neccar bulunursa bervechi istical göndermeyince olm a­
sın . F i 18 M u h a r r e m 972

M ıs ır B e y le r b e y is in e h ü km U ki
M a h r u s a i îs t a n b u la g e le n su y o lu n u n t u f a n ı s e y h le n İm -
r a b e m ü ş e r r e f o la n k im s e le r b in a s ın a lâ z ım o la n t a ş v e ağaç
t a h m ili iç in m a h r u s a i M ıs ır d a n y ü z e lli n e f e r a r k a h a m m a li lâ ­
z ım o l m a d ığ ı a le t t a c il g ö n d e r ilm e s in i e m ir e d ü p b u y u r d u m k i h ü k ­
m ü ş e r i f i m v a r d ı k t a z i k r o lu n a n h iz m e t iç in e m r im m u c ib in ­
c e y ü z e lli n e f e r a r k a h a m m a li t e d a r ik e d ü p is im le r d e y a z u p
d e fte r edüp M a h ru sa i Îsta n b u la isa l e y le y e s in k i g elü p n evru zu
mübarekte hidmette bulunalar.
Fi Cemaziyelevvel 970

Büyük Türk mimarı Sinan ördüğü kemerleri; Kurduğu muaz-


- 103 -

zam dini âbideleri akan S u la r üstüne a ttığ ı köp rü leriyle m uhteşem Sü-
leym anın devrinde cidden tebcile şaya n h izm etler etm iş oluyordu.
H am m er bile d iyo rk i ’’Süleym aniyenin, K ırk çeşm e kem erinin, çekm e­
ce köprüsünün inşasile Su ltan Süleym an ih tişam ve m üessesatı umu-
miyyece jüstinien ile rekabet etmiştir.”

Zehi sultan ebül hayrat Gazi. Selâtini cihanın serfirası


Getürdü çeşmeler Sultan Süleyman Anın hayratına yok haddü payan
Demişler seyredenler Rüzgârı O lu r bir hayrı cari m a ı cari
Hazine döktü soyuluna ol şalı İstanbul halkını hep kıldı reyyan
Çeküp şimşir kıldı kasti k ü f f a r Gaza üstünde v e r d i canı naçar
Açup Bulgar ile Efrenci Rusu T e m a m oldu kılai enkirusu
im a r e t le m e d a r is k ıld ı m u h k e m B in a y ı c a m ii v e darüşşifa hem
Yine a n d a n g e d a ü b a y n im e t D u r a d u r d u k ç a â le m ta k ıy a m e t
O ş a h in ru h u iç in h e r s a k a y a S e b il eyler d u ru p bayü gedaye
B ü r e h n e p a y o lu r S a a d ii ş e y d a H ü s e y n i k e r b e la a ş k ın a s ik a
E r ü p h ız r a o lu r p ir h ü n e r v e r S u g ib i h a y ı r o lm a z e y b ir a d e r
O lu r ç e ş m e s e k a v e ş y o ld a g ü y a D u r u p h e r k e s e d e r A lla h iç in m a
T a r i k i d o s t h a y i r is t iy e n d a t t d e A l l a h içü n b ir ç e ş m e b ü n y a d
U m a rım b u su d a n ed en s e fa y ı Duadan ana m im a r ı k e d a y ı
f î ü d a y a a v ııin i h e m ra h e y le Y e r i n k u rb u re s u lu lla h e y le .

S ü le y m a ııiy e y i k u ra n b ü y ü k m im a r ım ız a kırkçeşşm e s u la r ın ı İ s ­
ta n b u l s o k a k la r ın d a k i ç e ş m e le r d e n ş a k ır , ş a k ır a k ıt m a s ı d a a y ra ca
b i r ş ö h r e t v e k ıy m e t v e r d ir m iş d i.
S ü le y m a n h a n b i r y e r e s u te m in e t m e k m u r a t e d in c e h e m e n m i­
m a r ı n ı b u l d u r u r , f i k r i n i a ç a r v e k ıs a b i r z a m a n d a is t e d iğ in in y e r in e
g e t i r i lm e s in i h a z m ı d a d u y a c a ğ ı n ı b ilir d i.
S in a n în a rtis t a rk ad aşı hu h u su sta d iy o rk i;
B i r g ü n m e r h u m m a ğ f u r u n le h S u lt a n S ü le y m a n b in S e lim h arı
a le y h ü r a h m e t i v e l g ı ı f r a n s a a d e t l e ş e h r i îa t ıı n b u lu n s u y u g a r b e s i n d c
İs k e n d e r, ç e le b i bahçesi o la n riy a z i cennet n iş a n ı s a a d e t le
s e y r e v a r u p i t t i f a k e v v e l y a k ı n d a R ü s t e m p a ş a S u lt a n ı İM ilırim a lı S u l ­
t a n b a h ç e s in e y o l l a r ı u ğ r a y u p g e ç t i g i i z a r s e f a s i l e b o s t a n ı s e y r e d ii p
k e n d ü le r in in b a h ç e s in d e ol m e r t e b e le t a f e t v e z e b z e z a n n d a cendan
t.e ra fe t m ü ş a h a d e e t m e y ü p b o s t a n u s t a s ı n a s u a l e d e r l e r k i : “ n içu ıı
bu babço ol baboo g ib i Iıu r r o m î dillrü^n n lm n y n T-Tııcinan iri hu b o b in

h u d d a m ı a n d a n z iy a d e v e ş e r i f v e f a z a s ı s a fa b a h ş iş ve lâ tiftir .

A n ın s a h n i s e r a s e r z e b z e it e r
Bu bağın zebzesi haşaka benzer
Anın nahli Şükûfeyle müzeyyen
A çılm ış gülleri bir ta ze gülşen
Bunun eşcarı hep bibergü ü ryan
M eğer k a h rı H tidadan oldu lerzan
A nın h er köşede ab revanı
V e r ir çun abı h ayvan d an nişanı
- 104 —

B unun bir zeb zesi çun h ızır pün han


Suyu zulmette mahfi eeşmei can

M ah sali a y a n ı s a lta n a t ve m u k a rra b a m d ev le t bu veçh ile cevab ı


basavap verirlerken “ Padişahım bir bahçede mâı cari olmıyacak zeb-
zezarı hurrem olmaz.”

A teşi görki oldu rahatıdı Puhte olur anın ile her şey
Abden erişiı- cihane hayat V e minelmaı kiillüşeyin hay

Pes oldem saadetlü Padişah mübarek desti şerifleriyle ol bahçe­


nin bir lâ tif köşesinde nişan eyleyüp bir dolap gerdun nişan bünyadı-
na mübaşerat eylesinler dediler. Ol mahalde mimarı davet etsünler ki
görsün mümkünmüdür ve her fennî üsdatlarına te fv iz lâzımdır. Deyüp
bendei natevanı ihzar ettiler. Saadetlü Padişahın huzurunda dua edüp
ettim. Saadetlü padişahım güzel fik ir etmişler. Bu mahelde dolap ka­
bildir. V e lâkin dolabın âlâsı bağın ga yet alâsmda olmakdır. her ma­
halde su carî ola.Padişahın buyurduğu üzere olursa bazı yerlere su
çıkmamak lâzım gelir. Padişahı âlem peııah hazretleri “ yüksekte su
olurmu dediler.” beli padişahım pınarlar ekser dağlar başındadır dedim.

Y e r y ü z ü n d e a lç a ğ a a k m a k t a d ır a b ı r e v a n
L e y k b a lâ y a a k a h â k iç r e o ld u k ç a n ih a n

M e rh u m m a ğ fu r u ııle h İçendi ta s a rr u fla rın ın h ila f) o lm a ğ ın lt ib r i-


y a y ı s a lt a n a t m u k te z a s ın c a . h a t ı r ı ş e r i f l e r i n e iz d ir ııb g e ld i. A m m a h a k
bu b e n d e le r i c a n ib in d e o lm a ğ ın r ız a g ö s t e r d ile r .

K i m s e l e r g ö r m ü ş d e ğ ile liı a k t ı ğ ı n toalA.ya a b

E ğ e r bu m a h a ld e su ç ık m a z is e m im a r ile s ö y l e ş i r i z ” d e y ü p s a a ­
d e t le t a h t ı d e v le t e r e v a n o ld u la r . O l d e m d e t a y in o lu n a n h ü d d a m ı s e d -
rc m akam dan b ir n ic e g u lla m ı a c .e m iy a n fe rh a tv a r m e tin a ile n i n i!e
k û h e n g e h e a ğ a z e d ü p o l d o la b ı d a ir e s in k a z m a ile a ç t ıla r . B i r adam
k a m e t i m ik t a r ın c a z e m in i k a z d ık la r ı g ib i b ir â lâ k â g i r d o la p d a ir e s in e
ra st g e ld ile r k i k â fir z a m a n ın d a d o la p kuyusu iıııiş ? T a ş la rı h arap o -
lu p iç e r s in e y ık ılm ış . H e n ü z s u y u t a ş a r a s ın d a n ü m a y a n o lu p h a k ir in
c a n ın a su s e r p ild i. O l d e m c e n a b ı k i b r i y a y a h a m d e y le y ü p p a d iş a h a
b u m ü jd e y i s a f a b a h ş v a s ıl o ld u ğ u g i b i s a a d e t l e h id e m u h iş im le a-
z im e t e d ü p g e ld ile r . D o la p ç ark ı fe le k g ib i serged an ve abı s a fa bah si
bspn z iı ü k a la s ın d a r e v a n g ö r ü p bu z a i f i h a l ’a t ı e l t a f ş a h in ş a h ı ile
s e y r a b i r e y a n e y le d i l e r . O l m a h a l d e m e r h u m u n o d a b a s ı s ı d u a edüp
e t t i “ P a d iş a h ım bu M im a r A ğ a b e n d e n iz h a li adem değil. V i l â y e t i v a r
gibi n e acep hâl v a k i oldu.”

M eğ er h ızrı zam an d ır m ah a sal bu p iri nurani


N ü m a y a n e tti şa h a zulm et içre ab ı h a y v a n i
- 105 -

II. Osmanlı devri, Sultan Osman Havuzu. X V I - X V II. inci asırda


İstanbul derunu ve etrafında has ve âm için bitekellüf herkesin tefer-
rüçedebileceği mesire v e teferrüçgâlılar,, h a k k ın d a malûmat veren
E vliya Çelebi seyyahatnamesi kırkçeşme sularına II. Osman devrinde
bir yer verdirmemiz esaslı bir yardımcı oluyor. E vliya Çelebi İstanbul
civarında gezinti yerleri olarak gösterdiği mahaller arasında bizi bura­
da ilgilendiren “ Su kemerleri mesiresi” ve “ teferrüçgâhı Sultan Osman
havuzu” olmak üzere iki yerden bahsediyor:
“ Su kem erleri m esiresi. Süleym an H an onbin kese harcedüp bu m a­
halden Îstan b u la bin göz cesirlerile abm âptan nişan v e rir su getirm işin
m akduru beşer değildir. B azı kem erler b ir dağdan diğer d a ğ a atılm ış ü-
cer k a t e flâ k a ser çekm iş kelıkeşan âsâ kem erlerdirki vaciibu seyird i.”
“ T efe rrü çg â h ı S ultan Osm an havuzu. Su kem erleri m esiresi kurbin-
de aşran fi a şa r b ir h avzu azim dir. B ir çok b a ğlard a n bu m ahalle sular
cem olup kem erlere te v zi edilir. V e kem erlere nigâh ban üç pare m am ur
karar v a rd ırk i seyli rah m et d ağların da h a r ve h aşa gibi h av u za ith al e y ­
ledikte ol k a ra h alkı ta th ir ederler. B u kem erler cevanibi erbaasm -
daki korular mamur ve abadandır. Cüm le u şşakan anda zevkü sefa
ederler. Bir bahri garibi hayabandııki medihte lisan k a sird ir” .
V I. Murada genç yaşında zekâsile nedim olmuş, himayesini gö r­
müş büyük Türk seyahmuı seyyahatnamesini kaleme aldığı sene­
lerde İstanbul civarındaki mesireler içinde “ su kemerleri” ile “ Sul
tan Osman havuzunun bulunduğu yerlerde gezinti mahalleri arasın­
da imiş. Her gezdiği yerde gördüğü şeyi en hurda teferuatile anlatan
Çelebi, o senelerde İstanbul civarında diğer böyle büyük bir havuz
bulunmuş olsa idi seyyahatnamesinde oııdaıı da bahsedecekdi. Terkos
gölünü bile bu bahse alan Evliyadan bu yolda bir bilgisizlik, unutkan­
lık beklenemez.
T a lih yü zü n e h iç g ü lm e m iş o la n TT. O s m a ıım çok k ıs a
s a lt a n a t t a r i h i b ü y ü k b ir d o n u n v e f e y e z a n la r ın î s t a n b u l u n b i r ç o k
b i n a la r ı n ı v e b u m e y a n d a b i r k ıs ım s u t e s is a t ın d a h a r a p o ld u ğ u
n u b i ld i r i y o r . S u y o lla r ı n ı n t a m i r i s ı r a s ı n d a ş e b e k e n in ik i k o lu n d a n
ş e h r e d a h a y a k ı n o la n ın ın d e r e le r in d e n b i r i Ü z e rin d e S u lt a n O s m a n
h a v u z u n u n d u v a r ı n ı n m u h k e m b i r s u r e t t e y U k s e lt ilm e s ile ilk d e fa
T U r k l e r t a r a f ı n d a n î s t a n b u l u n b ü y ü k b i r s u b e n d id o k u r u lm u ş o lu ­
y o r.
Bu d ü ş ü n c e le r im i B a m m e r d e t e y id ve t a s d ik e ttiğ i g ö r ü lU r :
“ S u lta n O sm an s a lta n a tta k a ld ığ ı m ü d d e ti k a lile iç in d e d a h ile n ih ­
t ilâ lle r h a r ic e n m u h a r e b e ile m u h a t b u lu n d u ğ u iç in ancak b ir k a ç
inşaat ile hususa Karadenizin kenaı ı garbisinde ve sahilinden dört
fersah mesafede kâin su kulesinin (Kadim Pirgos, şimdi Burgaz)
binasile iştigal edebilmişdi. Bu su mahzeninin ilk banisi Rum impa­
ratoru A n d ron ik K o m m e n d i ıB i r a n a tacın ı başına geçirince bütün
icra a tı zulüm ve cin a yet işlem ekten ib aret kalm ış olan ve B izans
tarihinde oldukça UZltn aiiı 01 Sallanalım la İsmini kan içimin bira iç­
m iş m üstebit bir hükümdarla açık fik irlerin e kurban olm uş ve padi-
- 106 -

thlığı çok k ısa sü rm ü ş b ir T ü rk H an ı a ra sın d a , h a y a tla rın ın feci


sön ü şlerin de b en zerlik u y d u ra n H am m er, elem li d ü şü n celer a ltın ­
da d iy o rk i ‘‘R u m im p a rato rile O sm an lı p adişah ın ın k a tlı h a tır a s ı B u r-
g a z su m ahzeninden k a b ili iftir a k d eğild ir. O m evkiin bu m an azırı d eh ­
şeti ih ta r eden g ö rü n ü şü derin b ir h issi m a h zu n iy e t ilk a eder. K e sre t-
li y a ğ m u r la r y a ğ d ık ta n so n ra İd ro lis deresinin kırm ızım sı d a lg a la n
m erm er k u le y e em vacı hunin bigi h ücum e ttiğ i zam an bu abidenin
iki banisinin ka n ı san k i in tikam istem ek ü zere köp ü k saçıp kaynar
zanolunur.

II. Osmanın Yeniçeri bozgunluklaıile geçen Uç dürt senelik kısa hüküm


darlığı için Türk müverrihleri zamanına ait im ar hareketlerini kay­
detm iyorlar. Fakat iyi araştırılırsa, Ham merin de bahsettiği gibi
bu hususta bazı şeyleı bulmak kabildir. Bunların arasında Fatih II.
Mehmedin donanmasının Halice inmek üzere girdiği koy bir yer olan
(Dolm abahçe) onun ferm anile doldurulmuş ve tanzim edilmiştir. E v ­
liyanın söylediğine güre evvelce liman gibi bir boğaz olan bu yer II.
Osmanın emrile yirmibine yakın deniz merakibinin taşıdığı taşlar­
la doldurulmuş dört yüz arşmlık bir meydan husule getirilerek Lodos
denizinin tahribatına karşı meşe ağaçlarıile sahilleri tahkim edilmiş-
di.
Lehlilere karşı kazandığı Hotindeki harbinden bir çok idaresiz­
likler yüzünden istifade edememesine rağmen Dimatokada Rekz e t­
tirdiği bir kitabe ile bu zaferi tebcil ettiren II. Osmanın devri,
babasının zamanı gibi, Türk mirası için verim le devam eden bir de­
virdir'. 1007 de. mimarbaşı olan Sultan Ahm et camiinin, tersane kas­
rının Tophane çeşmesinin büyük san’atkârı Mehmet ağanın 1032
H. de v e fa t ettiğine göre aynı zamanda büyük bir su mimarı olan
Mehmet Ağanın Belgırad ormanlarında Sultan Osman havuzunun
te v k if duvarını da yükselttiğini düşünmek en hakikate uygun bir f i ­
kir olur. II. Osmanın kısa hükümdarlık devrinin tarihini taşıyan şehre
ait bir takım imar hareketlerini belirten abideler bulmak güçtür. İs ­
tanbul eski eserler müzesi arşivinde tesadüf ettiğim 1032 tarihli
Abbas A ğ a çeşmesinin kitabesi bu Hükümdar zamanında da su iş­
lerde alâkanın devamım gösteren başka bir delildir.

H a life i H anı O s m a ıı yani kem A bbasağa


Ruhiçün Su getirdü hayredüp maneııdi N il
M ustafa ağa delil oldu bina çeşmeye
Rahı hakta bayi dünyaya hızır olsun delil
Suyunu her nûş eden seyyare tarihin dedi
Çeşmei Abbasdır ya abı aynı seli sebil

III. A h m e t d evri B ü y ü k b end ; C e b ecik ö y B en tleri A d la r ı bile


ru h a zevk v e h az veren A b a d la rd a îsta n b u lu n lâ c iv e r t d u rgu n sem ası
altın d a çiçek k o k u la rile dolu b a h a r geceleri, re n k leri n a z a rla rı o k ­
ş a y a n lâlelerin a tla s y a p r a k la r ın d a T ü rk sazların ın a h e n k d â r ihti-
- 107 —

zazlarmın dolaştığı bir lâle devri yaratan III. Ahmedin saltanatı İs­
tanbul sularile ve kırkçeşme ile çok meşgul olunmuş b ir tarihi teşkil
e d e r , îs t a n b u lu n g ü z e l b a h ç e le r le s ü s le n d iğ i, ş e h r in b ü y ü k ş a ir i N e d i ­
m in b u b a h ç e d e aşkı ş iir le r in d e , y a z ç iç e k le r i a r a s ın d a d o la ş a n in c e
k o k u lu ılık b ir r ü z g â r h a lin d e te r e n n ü m e t t i ğ i bu d e v ir d e B e lg r a d o r-
in a n la r ın d a C e b e c ik ö y k o r u la r ın d a d a I I I . A h m e t b e n t le r in in b e m b e ­
y a z m e r m e r d u v a r la r ı y ü k s e l t i l i y o r d u .

974 s e n e s in d e n 1115 t a r i h i n e k a d a r y ü z b u k a d a r s e n e g e ç m iş d i.
İ s t a n b u l d a l l a g ü z e l le ş m i ş ş e ftir g e n i ş y e şillik ; k ü m e le r i a r a s ın d a ,
b e y a z s a r a y l a r t e p e l e r i n ü z e r i n d e a z a m e t l i v e m u h t e ş e m c a m i i lc r iç in d e
b i r m a h a ll e h a l k ı n ı b a r ı n d a r a c a k g e n i ş b a h ç e li b ü y ü k z a f e r l e r k a h r a ­
m a n ı v e z i r k o n a k l a r i l e d o lm u ş k a l a b a l ı ğ ı d a i y i c e a r t m ı ş d ı . Ş e h r i n b u
b ü y ü m e s in d e n s u y u d a k â fi g e lm iy o r , e sk i te s is le r b u ih t iy a c a y e t m i­
y o r d u . D e v r i n d e b ü y ü k m e d e n i h a r e k e t l e r g ö r ü l e n XII. A h m e t b u s u -
s u s l u g u ö n le m e k ü z e r e k e n d i a d ın ı t a ş ı y a n b ü y ü k b e n d i y a p t ı r ı y o r d u .
B e n d in t e v k if d u v a r ı ü z e rin d e k i y e r in d e n k a ld ır ılm ış v e k e n a r la r ı k ı­
r ı lm ı ş k i t a b e t a ş ı n d a V e h b i b u n u n e f î s b i r t a r z d a ş ö y le a n l a t ı y o r :

..........................................H a n A h m e d i S a lis
Ki ın e v lft m u k im c im in . . . . şayc
.......................................... İ s k e n d e r k e b î r U iç ç e
TJlvi h iz m e t in d e n r ü t b e i g e r d u n p e ş in p a y e
Z a m a n ı d e v le t i n d e m U lk i o b i i i h u î
T a r a v e t v e r d i e u y i a d lti v e d a d ı b a ğ ı d ü n y a y o
S e y l i b u r u ş a n g ib i c a r i h ü k m ü a f a k a
Ç e k e r İs k e n d e r- u s a s je v k a tî acdcli r a i ı ı a d a y a
O İ s k e n d e r n ih a d m h ü s n ü t e d b ir i c ih a n g ir i
N e s u re tle v e r d i g ö r a y in e y i a b ı m ü s a f f a y e
Y a p u p m e c r a s ı n I s t a ı ı b u l e b u a b ı g e t lr m i y ü l
C e n a b ı H a z r e t i F a t i h M e h m e t H a n c ia m p a y e
V e f a e t m e k le ol d e m le r t e d a r i k g ö r m e m i ş le r d i ,
D i h a n ı k ü n k l e n a g e n c i d e o la n f u z l a m a y o
Z a m a n ı d e v le t i n d e le y k ş a lı e n ş s l ı ’z iş a n ın
G e l ü p Ü m r a n v e v i i s ’a t o l g U z in ş e h r i d il â r a y e
N u f u s u n k e s r e t i e b r i b a h a r a e y le d i m ü h t a ç
Y e t i ş m e z o ld u o l s u ş e h r i I s t a n b u l u i r v a y e
H e m a n s u y e r i n e l ı a r c e y l e d i s im li z e r i a m m a
H a z in e y a p t ı g û y a G e v h e r a b ı m ü s a ffa y e
İN iç in y o l d a n ç ı k a r l u y a n edt-ı » i n d e y u h a p o c t t i
S e b ilin t a h liy e m e v k u f k a ld ı f a s l ı germ a ye
B ilü p g e r m e d e s u d ib a s ın ın g e r m î m a d e r a n e
K e m e r l e r d o ld u r u p s e r m a d e v e r d i h a lk a s e r ­
m aye
Rfyazıizzücahi şevketi her dem bahar olsun
Vücudun eyleaün hak Gülistan mülke piraye
Su gibi ezber ettim Vehbiya bu hayrı dilcuye
— 108 —

iki tarih i ga rra dercedüp bir beyti valâye


Zehi set ya p tı hakka han Ah m et mecmaı m aye
A kan sular durur bu bendi balâ takı zibaye
1135 H.

B elgrad ormanlarında topuzlu dere üzerinde ilk d efa II. -Osma-


mn saltanatı tarihinde yapılan II. Osman bendinden sonra; yine o
civarda ve bunun su yolu üzerinde, (II. Osman bendinin suyu K öm ü r­
cü deresinden geçerek III. Ah m et bendine k atılır.) III. A h m et bendi
kuruluyor..

Bu tarih lerdeB elgrad ormanlarında T ü rk ler tarafından yapılmış


iki bendin bulunuşunu bize bildiren III. Ahm ede ait, D ivanı humayun
kayıtların da kıym etli bir hüküm mevcuttur. III. A h m et su nazırına
hitab eden bu hükmünde diyor ki;

Su n a z i r ı ........................ .. zeyde mecdihu hüküm ki:

Ç ifte havuzlardan cereyan eden s u ahaliyi îstanbulun d e f’i


atş İska ve irvaın a b a is deyu... m e f r u s a olan ve su ta n zifat için
t e d a r i k i o lu n m u ş o lm a k la h i f z i h a ı a s e t i ehem m i m ü h im m e y i
d i n iy e o lu p m a ı m e z k û r B e l g r a d k a r y e l e r i k u r b u c i v a r ı n d a c e ­
r e y a n e y l e y ü p k a r y e y i m e z k û r e le r a h a lile r i v e s a ir s ü k k â n ı k a r ­
y e e k s e r e v k a t t a m a ı m e z k û r d e ç a m a ş ır v e s a ir m e v z u m e f r u ş a t
v e m e lb u s a t la r ı g a s le y le d ik le r in d e n m a d a h a y v a n a tla r ı dahi
a l e lis t im a l m a ı m e z k û r iç in d e g e z ü p b ir t ü r lü m u h a fa z a m ü m k ü n
o l m a y u p m a ı m e z b u ıu n m u h a fa z a v e ç h i l e n e z a f e t o lm a s ı u m u ­
ru d in iy e n d e n o lu p a n e d e y in h U k k â m ı s e le f in m ü sam aha­
la r ın d a n n a ş i b ir t ü r lü t e d a r i k i g ö r ü le m e y ü p m e t r u k k a lm a k la
b u d e f a in ş a lla h n e z a f e t ü z e r in e m a s u n v c m a h f u z o lm a s ı iç in
Ç ifte h a v u z la r d a n k a r iy e y i m e z b u r c le r in hududu n ih a y e t in e
v a r ı n c a y a e t r a f ı n d a c e r e y a n e d e n s u y u n ik i t a r a f ı m ir id e k a z ı k ­
l a r ile ç a l ı h a v ı y a p t ı r ı l ı p m U r u r u u u b u r e ıle u a s a lA m üm anaat
e y le m e i k t i z a e d e n m a h a lle r d e m ü t e a d d it k ö p r ü l e r y a p t ı r m a k l a
f i m a b a i t k ö p r ü d e n m a d a m a h a lle r d e n m ü r u r e t m e k b a h a n e s i-
le a h e r v e ç h i l e m ü e c d d e t e ıı y a p t ı r ı l a n h a v u z u n k a z ık v e ç a lış ın ­
d a b ir ş e y k o p a r ı l m a m a k l a v e b ir tü ı lü z a r a r g ö z ü n e ir iş ilm e m e k
m ü r a d ü h u m a y u n u c ih a n d a r ım o lm a k la k a r i y e y i m e z k û r e le r
a h a l i s i n e v c s a i r s ü k k â ııu m i ş b u e m r U â lin m m a z m u n u m e n i-
y e t in in t e f h i m e y l e y ü p m a a z a lla h e m r ii â l î y e m u g a y i r n i h r o l u n o n
h a v a lin in b i r y e r i n e z a ı a r v e b i r ş e y y e r in d e n k a li k â m o lu n m a k
lâ z ım g e l i r s e b u n a b a h is o la n k i m s e le r d e y u s u a l i k t iz a e t m e y ü p
k a r y e y i m e z k û r d e o la n b ü y u t u a d id e v e e b n i y e y i s a ir e b ilc ü m le
t e m e lle r in d e n k a li k â m v e a h a lis i a h ı r m a h a lle n a k il ve b ilk ü lli
alâkalari k a t i o lm a k la d a h i k a n a a t o l m a y u p e b e d i k ü r e ğ e v a z ’ı
ve t e r t i b i c e z a s ı lâ z ım g e le n le r in d a h i b ile teh ir c e z a l a r ı t e r t i b o lu
nacak cümleye ilân ve sen dahi korucular ile bilnefîs bu hususa
m emur ve Euzubillahi taalâ m u gayiri emrü hümayun hareketleri
vukuunu huzuru asafiye arz ilâm etm ekte tekâsül ve tesamühii
— 109 —

vaki olur iseıı haklarınızdan gelineceği malumlarınız olup muc-i


bi emrü âli üzere hareket vc bu husus ctimlei umurunuza takdim
ve icabeti diniyeden olmakla bir gıına tesamüt ve tekâsülden
bigayet itiraz ve içtinabeylemek babında ferm anı âlişan sadir
olmuşdur buyurdum ki: F i evailü rebüilahır 1138H.

Yekdiğerine çok yakın olduğu için hükümde “ Ç ifte H avuzlar”


diye anılan bu iki bend suyunda o zaman mevcut Belgrad köyünün
ahalisi çamaşırlarını yıkamalarından başka hayvanlarım da sular için­
de gezdirdiklerinden bura sularının tem izliğini muhafaza için, açıkta
akan suyolunun her iki tarafın a kazıklarla çalı örülüp muayyen y e r­
lerine köprüler yapılması ve “ müceddeden” üç sene evvel yapılan ha­
vuzunda etrafın a kazıklarla tertibat alınması istenirken, bu emrin
hilâfına hareket edenler için de köylerinin buradan kaldırılması ve
ebedi kürek cezasına konulmaları isteniyordu.

Bu hükümden de anlaşılıyor ki bu tarihlerde Belgrad ormanla­


rında diğer bir bent daha mevcut olmuş olsa idi, Ç ifte havuzların suyu
için istenilen tem izliği bu bent için de nazarı dikkate alınması taleb e-
lirdi. Hükmün dediği gibi eğer başka bir havuz daha Belgrad orman­
larında mevcut olmuş olsa idi, bununda etrafına ağaçtan siperler dikti-
rilüp fena temasın önü alınmağa uğraşılması istenecekti.
IH . Ah m et Kırkçeşm eye suları katılm ak üzere Cebeci köyü civa­
rında daha bir takım bentler inşa ettirm işti. Bu günse bu bentler harab
olduğundan sular ısgaralarla toplanmaktadır.
Büyük bendin II. Abdülham it zamanında daha fazla su toplamak
maksadile te v k if d iva n yükletilmiş ve eski m im ârı şeklini de gaip et­
miştir.

I. Mahmut devri. I. Mahmut devri kırkçeşme sularının tarihinde


olduğu gibi şehrin artık iyiden iyiye genişliyen Boğaziçi kısmı için,
yapılan diğer bend sularının da tesis tarihi olması dolayısiyle şehrin su
mimarı tarihinde çok önemli bir devir olarak işaret edilmek icap eder.

1143 de Îstanbulun medenî varlıklarım bir çok zinnetlerini, dev­


rin Güzide sim alariyle beraber kana boyayarak kül eden ihtilâl III.
Ahm edi de tahdından uzaklaştırmış, yerine II. Mustafanın oğlu I. Mah
mut oturmuştur. III. Ah m et devrinde yetişm iş büyük su mimarlarının
hazırladıkları planlar, k eşifler Belgrad ormanlarının m uhtelif köşe­
sinde tekrar tatbika hazırlanıyordu.

I. Mahmudun saltanatının ilk senelerinde III. Ahmedin bendi ke­


birinden yine istifade ediliyordu.

I. Mahmut “ Bendi kebrinin,, yapılışından yirm i sene sonra, “ H a­


len Hârem evni şerifeyin müftisine ve su nazarına,, hitab eden bir hük­
münde diyordi ki:
- 110 -

Müderrisini kiramdan hala llâren ıcyn i şorifcyiıı m üflisi olan


aleyh . . . . ve su n a z a r ı............ zcyde mecde hüküm ki:

M ahmiyei îstanbulda camii Ş erif A y a s o fy a kebir cidarı


ittisalinde vaki kütüphanei humayunu evk afı akaratından olmak
üzere bu defa mücedden ihya ve inşa olunan çifteham ama cari
olmak için m iktarı k ifayc mai leziz tedarik olunup hamamı m er­
kuma gelen ibadullah eyyam ı sayıflarda suyu zaruret çekmeme­
leri için başluca suya muhtaç olmakla Babıhumayun haricinde
Hüdavcndigarı sabik merhum ve nıağfurunleh Sultan Ahm et
Han tabe serehu hazretlerinin hayrat ve miraslarından olan
çeşmei sebile mahsus kemerlerde vâki bendikebire müceddeden
bir lüle vaz ve ana suyuna katılup kütüphanei hümayun vakfı
olmak üzere vak fa mahmulün behaya tahrir ve hücceti şer’iy-
ye alınıp H aslar mahkemesi sicilat ve haremeyni şerifeyiıı
muhasebesine kayıt olunduktan sonra bendi mezkûra müced­
deden vaz olunan lüleden cari olan mai leziz kaç masura sudan i-
baret ise olm ıktar su îstanbulda A y a s o fya makseminde ifra z vak
fı Şerifin bina olunan çifte hamama icra ettirilm ek için sure-
tile hücceti şeriyyeye ve mazmunu hüccet mucibince amel o-
lunup şurutu ile maşallahütaalâ düştürül amel tutulmak ve
hilâfına bir ferd harekete tasaddı ettirilm em ek ferm an olmağın
sizki mevlana ve su nazırı v e sair mumaileyh s iz vechi meşru
üzere amel ve hareket eylemeniz b a b ı n d a f e r m a n ı a lı ş m a m ı n
s a d ı r olmuştur. F i E v a l ı i r i c e m a z i y e l a h ı r 1153

F a k a t I I I . A h m e t b e n d in in b ir a r ı z a y a u ğ r a y a r a k y ık ılm a s ı v e s u la r ı
“ N im e t in ,, d e d iğ i g ib i:

D id e d e ıı o lu r ik e n d a im serap

I . M a h m u t t a r a f ın d a n tekrar b a ş ta n y a p t ır ılm a k s u r e t iy le ih y a
e t t i r i l i y o r . B e n d d e m e v c u t v e y a r ıs ı k ır ılm ış b ir k it a b e t a ş ın d a n 1161
de b e n d in t e k r a r in ş a o lu n d u ğ u a n la ş ılıy o r .

L e y k l b u m a n a o lu p ş e v k a v e r i t a b ’i s e le f
B u l m a d ı l a r ....................................
Serkeşide desti sahraya yine puyan olup
B id e d e n o lu r ik e n d a im s e r a p
H ız a r ilh a m e y le y ü p t e b ş ir t a b ’ı p a k in e
oldu lıakka kim delili rahı hayrat
Bend idüp ilmi şahı devran o âbı serkeşi
Cem olan cular serapa oldu bahri bikeran
Bahri cudu daitna dünyayı şadıab eylesün
T a ola mihri münevver aleme pertev feşan
Sende işrap eyle N im et yaz bu beyti dilkeşi
Hameden bu yeni tarih oldu su gibi revan
Anda bend etti bu bendi abı hayatı subesu
— III —

Eyledi Sultan Mahmut şeddin İskender nişan


1161

Ş e h r in , F a t ih , B e y a z it , S ü le y m a n iy e d e ıı H a liç k ıy ıla r ın a in e r e k
B o ğ a z ın R u m e li s a h ille r in e d o ğ r u y a y ılm a s iy le y e n i te e s s ü s e d e n bu
k a r t iy e le r in s a r a y la r ın a , b ü y ü k m e b a n is in e su t e m in i m e s e le s id e o r t a ­
y a ç ık m ış t ır . I. M a h m u t d e v r in e k a d a r m a h a lli d a ğ s u la r ile ih t iy a ç ı
k a r ş ıla ş t ır ılm a ğ a u ğ r a ş ıla n ş e h r in b u k ıs m ı iç in 1163 d e B a h ç e k ö y ü n -
d e T o p u z lu b e n d i i n ş a o lu n u y o r , T o p u z lu b e n d i n i n ü z e r in d e k i m e r ­
m e r k i t a b e d e N i m e t b u n u ş ö y le in ş a t e d iy o r .

Yegane gevher H an H i l l a f e t m a d a l e t r e ’f e t
onrii h ım m pt. t a c ü d a r i a s u m a n p a y e
G u z in i ş e h r iy a r a ıı d ü r r e i ta c ı Ş e h in ş a h a ıı
C e n a b ı h a z re ti S u lt a n M a h m u t K e r e m m a y e
O S u lta n S ü le y m a n t a h t İ s k e n d e r f e r h a d i d e v r a n
U m u r u d in i d e v le t t e m u v a f f a k h ü s n ü a r a y e
H ü l a s a ol k e r e m f e r m a y e m a h s u s u m ü s e lle m d ir
ive m ¿t.1ti u-dlii d a d ı m eı-haH net e l t a f l b i g a y c
H u s u s a e m r i h a y r a e t t i ğ i s a r f h im e m e lh a k
M ü y e s s e r o l m a d ı b i r P a d i ş a h ı a le m â r a y e
O lu p c u y i s e y r a b i e lt a fı ol sem ti T o p h a n e
E ğ e r ç e m in n e t e tm e z o ld u la r i r v a y ı s a k k a y e
T e d e n n i h is e d ü p a m m a y in e h e n k â m i g e r m a d e
M ü c c d d e t h im m e t « a r o ld u f e y z i c u d u ir v a y c
A t t a ş a b e z i iç ü ıı h e m ç u k ü h e r h e r v a k t i n d e
B u v a l a foendle y a p t ı h a z in e m e n b a ı m a y e
N e b e n d i d i lp e s e n d k im t a r h i d i lc u s u
N u m u n e h a v u z u k e v s e rd e n m ü ş a b ih b a h ri h a d r a y c
Ç e k ü p b u b c n d le s«-'d Ş ö h r e t İ s k e n d e r 'i h ız r e
F c r a z ı t a k ı b a i s i k e s r li ş a n t a k ı k e s r a y a
O r ü t b e d i l k i i ş a o l m u ş ki m i m a r ı h ü r d e g ö r e n
O l u r d il benci i r e s m ih ü u n ü n v a r d ı k t a t e m a ş e y e
B i h a k k ı n a u r e i k e v ser- d e s t i h ü d a s ı n &>ehü y a r ı n
H e m işe n ı a k s e n ı e t s ü n c u y u a s a r ı ita y a
S a f a y h a li ö m r li t u l ile h a a r i d e h r i n
id e z a t ı h u m a y ü n u n m ü e b b e t g ö n e p ıra y e
i k i t a r ih i z ıb a d e re e d ü p N im e t d ü a k u y ü
M u V a l l a k o ld u b a r e y z u llU d u b i ı b e y t i g a r r a y o
S ez a d ı r b e n d i c u d u b a h ş ile S u l t a n M a h m u d u n
Bu şed di y a p tıru p m ecray ı m aye v e rd i serm aye
i l «3

İÜ . Mustafa D evri A y v a t bendinin inşası III. Osmanın Uç seneilk


kısa saltanatından sonra yerini alan III. Mustafanm 1170 de A y v a t ben­
dini kurdurmasiyle bu tarihi de bir devir olarak almak icap eder.
- 112 -

E vvelce A y v a t deresi ve yakınındaki dereler, Sinanın ufak havuzların­


dan Petnah or kemerine su verirlerken III . M uştalanın saltanatı es­
nasından bu işlerden anlayanların tasvibile burada bir bend duvarı
yükseltilm iştir. III. M ustafa bendin inşaası için verd iği hükümlerde
diyordu ki:

Bendi cedidin bina emini Osman efendi m aiyetine tayin o-


lunan M im ar A ğ a y a buyruldu.

Hassa mimar A ğ a

H a s b e t t u lla h ü t a a lâ ve t a le b e n lim a r a z a t ıh u m üceddeden


t e s is v e b i n a s ı n a i r a d e i a l i y e y i h ü s r e v a n e t a a l l u k e d e n b e n d i c e ­
d id in A v h a d l u d e r e s i n e d e k y a p ı l m a s ı c ü m le i t t i f a k i l e m U n a s i p ve
m ü s ta h s e n g ö r ü ld ü ğ ü n ü m ü ş a ir h â lâ S ilih t a r k â tib i O s m a n e fe n ­
d in in a r z e y l e d i ğ i t a k r i r p a y e i ş e r i r i â l â y a arz o lu n d u k t a b in a s ı
fe rm a n i hum ayun b u y r u lm a k la e fe n d ii m u m a ile y h b in a e m in i
t a y i n o l u n u p e c z a ı b i n a v e t e d a r i k i l e v a z ı m a m e le v e c ih e t i m e t a -
ı ı e t v c r e s a n e t e v e i a n e t iç in s e n d a h i e f e n d i i m u m a ı l e y h h i n m a i ­
y e tin e t a y in o lu n m u ş s u n d u r. B e n d i m e z b u ı h a y r a t ı c a r iy y e i m e -
l ü k â n e v e h a y r a t ı s a n i y e i h i i s r e v a n e d a n o l d u ğ u n a b i n a e n k e m a li
r e s a n e t v e m e t a n e t ü z e re b i n a v e in ş a s ı m a t lu p o lm a k la ş im d i
s e n d e n m e lh u z o la n s a d a k a t v e i s t i k a m e t m u k t a z a s ı ü z e r e e f e n ­
d ii m u m a i l e y h ile u m u r u b in a y ı m ü z ak e re v e eczn v e e d e v a tın ın
m u m a ile y h m u r ife t ile t e d a r ik v e te h iy e s i h u s u s u n a ia n e t v e a rn e -
le s n in te rk ip ve ih z a rın a d ik k a t v e b in im e t u lh ıh ı “ t a a lâ m e v s i­
m i h u lu l e y l e d i k t e b i r v a k t ü sad ü m ü b a re k te vazı e sas b in a s ın a
m ü b a ş e r e t v e m a s r u fu h u s u s u n d a d a k n y i k i t a s a r r u f v e te d b ir in ­
d e r i a y e t h u s u s u b i n a e m in i m u m a i l e y h d e n m a t l u p v c m e t a n e t v e
r e s u n e t i v e e c z a ı b i n a v e e d e v a t v e a m e le s i n i n t e d a r i k i n d e i a n e t
k e y fiy e t i se n d e n m e s ’ul o l d u ğ u n a b in a e n T a ız im e ı n e z a r e t v e ia
n e ti i c r a y a k e m a l i d i k k a t e d e r e k t e k m i l v e i t m a m ı m a b e z li m u ­
k a d d e r a t e y le s i n 5 C e m a z i y e t l e v v e l S e n e 1 1 7 0

K e m e r le r d e c e d id c ıı b e n d in ş a s ı iç u n b in a e m in i n asp o lu ­
nan O s m a n e fe n d iy e b u y u r u ld u .

H a l a s ilâ h t a r k â t ib i o lu p b e n d i c e d id e b in a e m in i t a y in o-
ıu ııa n lıo c a k a n ı U ı v a n ı h ü m a y u n d a n O s m a n e f e n d i h a s b e t u llâ h i
t e a lâ v e t a le b e n lim a r a z a t u h u m ü c e d d e d e n t e s is v e b in a s ın a
ir a d e i a l i y y e i h ü s r e v a n e t a a llu k e d e n b e n d i c e d id in lü v h a d lu
d e r e s in e d e k y a p ılm a s ı c iim le ittifa k ile m ü n a s ip v e
m ü s t e h a n g ö r ü ld ü ğ ü n ü m ü ş a a r a r z e y le d iğ in iz t a k r ir payei
şe riri a la y a a rz o lu n m a k ta b in a sı fe rm a n ı h u m a yu n b u y r u lm a k ­
la siz ki bina em ini ta y in olunup e cza i biııa ve te d a r ik levazım
am ele ve k e y fiy y e t i re s a n e t v e m e tan etin e n e za re t ve ia n e t için
M im ar A ğ a d ah i m a iy y e tin iz e ta y in old u ğ u n a binaen kem ali
— 113 -

resanct ve metanet üzere binası matlup olmakla imdi sizden


matlup olan sadakat vc istikamet muktezası üzere A ğ a y ı mu­
maileyh ile müzakere ederek şimdiden tedariki levazım ve ede­
vatına mübaderet ve binimetullahı tealâ mevsim bina hululünde
bir vaktü saatli mübarekte vazı esas ile binasına mübaşeret ve
ağayı mumaıleyhhin nezaret ve ianeti munzam olarak metanet
ve ıesaneti emrine kemali dikkat ve masarif hususunda deka-
yıkı tedbir ve tasarruf senden matlup olduğuna binaen bu husu­
sa dahi kemayenbağı dikkat ve ihtimam ve tekmiline bezli mu­
kadderatı tam eyleyesin.
29 Rebülâhır sene 1179

I I I M u s t a fa devri I I I Ahmetten itibaren haşlayan rönesans mima­


risinin Türk mimarisine tesirile görülen Türk Barok san’atına ait bir
takım binaların yapıldığı bir devirdir. Bu arada Lâleli Fatih camileri
gibi binalarla beraber sebilleride yapılmıştır. Z a rif bir mimarı üslubu­
nun ince kıvrık münhanilerle, yapraklariyle daha hafiflem iş binalar
üzerini t e z y in e t t i ğ i bu devirde, su işlerinde düşünülmüş fakat tatbik
e d ile m e m iş m e s e la ,, S a p a n c a g ö lü n ü S a k a r y a n eh ı-in c is a le e t m e k iç in
y a p ıla n k e ş if le r g ib i g ö r ü ş le r d e o lu y o r d u .
V a s ı f t a r ih in d e S a p a n c a g ö lü ile S a k a r y a n e h r in i b ir le ş t ir m e k
h u su su n d a I I I M u s t a fa n ın a rz u s u n d a n b a h is e d e r k e n d ly o r k i " D e r y a ­
y ı h im m e tle r i cu ş v e ş e v k i t a b ı m e lu k a n e le r i h u ru ş ed ü p n e h r i m e z k ii-
rü n ic r a s ın ı ir a d e v e k e ş f i m u a y e n e z ım m ın d a k e th ü d a S a d r ıa z a m v e
R e is ü lk ü t t a b v e C e b e c i b a ş ı v e m ü d e r r is in d e n ilm i m e s a h a d a m e h a r e t i
o la n G ir id i A h m e d e fe n d i v e s a ir e r b a b ı v u k u f m a h a lin e fe r e s t a d e
o lu n m u ş tu . B i r m ik t a r y e r h a f i r o lu n m a k ta su ç ık m a ğ a b a ş la d ığ ın d a n
v e e y y a m ı ş ita ta a k u b ü n d a n g e r iy e avdet ve a lâ r ıv a y e t in o h a v a li­
d e b u lu n a n e s h a b ı a lâ k a v e e m lâ k z a r a r m ü lâ h a z a v e id r a k e y le d ik le ­
r in d e n t a n k ı n ı b u lu p m e m u r la r ı t a ğ l i t ile bu m a s la h a t ı n a fıa d a n t e b ­
d ile s a y ü g a y r e t e y le d ile r .”
I I I . S elim d e v ri VaJde B en d in in in şa sı: E y iip te b ir h ay ra t züm ­
r e s i k u r a n I I I . S e lim in v a l i d e s i M i h r i ş a h S u lta n n a m ın a 1211 d e B a l ı ç e -
köyünde A rab ac ı o ğ lu m a n d ır a s ı d e re s in d e V a ld e b e n d in i k u d ı ı r m a s ile
İstan b u l su şebek esi yeni b i r b e n d le ta k v iy e e d i li y o r ve T ü rk m im a r i-
s id e c id d e n z a rif b ir su a b id e s i k a z a n m ış o lu y o r d u . V a ld e S u lta n ın e-
y U p t c k i h a y r a t iç iıı b u n u n s u y u la ğ ım m o o r a ilo B o n d ik o b ir o v e r ilijıo f-

du. 1255 d e S u lta n M a h m u t t a r a fın d a n K i r a z l ı b e n d in in ş a s ın d a n s o n ­


r a bu b e n d in s u y u d a te m a m e n B o ğ a z iç in e h a s r e d ilm iş t ir .
M e r m e r T e v k i f d u v a r ın ın ü z e r in d e S u lta n S e lim in v a ld e s i M ih -
r iş a h S u lta n ın T o p h a n e v e îs t a n b u la su v e r m e k iç in bu b e n d i y a p t ı r ­
d ığ ın ı b ild ir e n 1 2 1 1 t a r ih in i t a ş ıy a n g e n iş b ir k it a b e v a r d ı r :

Meabü ve melcei gevnin mülûkün mabihilfahri


Sevab endiş şahanın cihanın zilli yezdanı
M aarip M ünheli am âii suyi cudi yenbui
M uhiti M adelet S ultan Selim H ani cihanbani

F. 8
- 114 —

Ilu ruş b a lııi euşa cuş vc fey za fey z e lta fı


İdeı sersar havzt N ili kâmı m aye euyanı
Ebuceddine rahm etlere kilzim şevketin şimdi
Zamanında su bcncle girdi devlet buldu sâmanı
Serapa zihni hayra olduğu için ma gibi mail
Zehi berabınab revnak efza oldu ezmanı
H ele hak eyledi serçeşmesi eshabı hayratın
Cenabı valdesi Mihrişah Sultanı zisanı
O ümmülmiimininin hep zilâli meşrep safı
R evan dır su besu icrayı asara haramani
Serdesti atarizi zer mizabı re fe ttir
K i anın cetveli simini İğna e lti devranı
Bu demde cuşişi selsalumesari h eft paki
Azim bent yapdı derya kıldı selücuyibaranı
Sil gibi günei malâmal malı döktü bezletti
Zehi bir mecmaı ma kıldı inşa ol keremkâni
Revanı abı baka buldu cihane taze can verdi
A z iz olsun su manent ol hayata ruhi ihsani
Z a yifi zinciri mevc aciz olunca zabttan mai
Müessis bent çekdi ettiği için böyle tuyani
Coşar zibinde bendi dilktlşa şeddi sedidülhak
IJluvi takı best etti sümüvvi earhı kervanı
Idüp hed şeddi îskeııderi H aliç değil sanat
Hüner bir böyle sed çekmekte pişi bahre asani
H alâvette hayatim da bir içim sudan eaz oldu
Bu hoş bendü dilpesent kand efşam
îk i sene evvel olmuştu za if mayeden ol
Şeker ab suretinde birbirine yokdu dermanı
Tavassut e tti mabeynine bu nev bent anlara verdi
Su sızmaz s a ffe t ve serm ayeyi abı firavan ı
Bunun şanı hüsün koydu başına hep setlerin yekser
N akşı berab etti şöhreti mecmuu bendanı
Y ek d ir enfez berab idi şöhretçe mecmu bendani
Zuhurat istemez bu m eblâğdır varidatı çok
Taşup eyler dübende bahş havayı deryabanı
Yapıldı ciyşe cim Tc^hanedc müşta ve serınagâh
A s a k ir mevcurup akdi gelüp doldurdu heryanı
Tekessür etti reşveş naz kısmet buldu ol belde
Güzel mamur oldu lü tfi şehle Çar erkâni
Kadim i ma k ifâ yet etmedi sükkânına amma
Anın için mehdi ulya oldu bu şeddi nevbani
Bu bent irva eder Tophane ve Istanbulu sanma
K ıla r ta m averayı nehre dek reyanı atşanı
Cihanda bade zin olmaz sadayielatış mesmuu
Susup herkes su uyur gibi asude dil ve mai
Bu bendin çağlayan şiirin m eyahı s ü k k e r a sa d ır
Sorulsun zemzeme bundamıdir p a y ı cevelân i
- 115 -

Aynülyakin aynülhayatin aynıdır bu bendi balâ


I l e v a h a f r o ls a m e y d a n ı z c lıi m e e r a i ııu r a n l
T ü k e n d i g i t t i bu a b ı d a n e s i Is k e n d e r in y o k s a
G e lü p o lu r d u bu b e n d in su b a ş ıs ı ş ita b a n ı
E d ü p d e r g â h ı a y n i i l t i f a t ş a m ilin r ıd v a n
H a m a y i b e n d in o ld u n s e r k o r u c u v e n ig â h b a n i
İ lâ h i a b ı r u y i s a lt a n a t ş a h ı c ih a n b a n
B o ğ u ls u n lü c c e i g a m d a s e r a p a e h li ü d e v a n i
H u s u s a m a k s e m i lıa y r a t u a s a r v a ld e S u lta n
O la d ils ir i ö m r ü s e r m e d i b a f e y z i r a b b a n i
K a le m b e n d e e d in c e v a s f ım b e n d i c e d id in g û ş
H a b e r in a ld ık ç a s u la n d ı a ğ z ım o ld u h a y r a n ı
Z ü lâ li b a rid e d ilt e ş n e asa ş e v k i h a h i ş le
D ü a b e ş m ıs r a t a r ih i in ş a t e t t i ş a y a n i
A c e p d ilc u t e r o ld u h e r b ir i a r i f s e lâ s e t
Bu a n c a k f e y z i b a r i d i r d e ğ i ld i r z iy a d e s u h a n d a n i
M i s â l i y e m v e r i n c e v a l d e S u lt a n ih s a n i
B u v a l â s e t t u t u p b e n d e tti h a k k a a b ı h a y v a n i

II. M a h m u t d e v ri: II. M a h m u t d e v rin d e de su m im a r is i n d e büyük


g e li ş m e le r g ö r ü l ü r - K i r a z l ı b e n d in in i n ş a s ile K ırk ç e ş m e su t e s is le r i
g e m ş l e t ıl t iğ i g ib i, B e n d i c e d id in y a p t ı r ı ln ı a a i l e d e B o ğ a z i ç i ve B e y o ğ lu
c ih e t le r i s u l a r ı d a a r t t ı r ı l m ı ş o lu y o r d u .
E s k i V a k ı f s u l a r m ü d ü r iy e t i k a y ı t d e f t e r le r i n d e K ira z lıb e n d d e n
b a h s e d e n k ıs a b ir y a z ı v a r d ı r : "C e n n e lr a e k â n S u lt a n M u h m u L u H a m
S a n i H a z r e tle rin in b iııik iy ü z otu z ü ç ta r ih in d e D e r s a a d e t c m ahsus
o la n m e z k û r K i r a z l ı b e n d i h in i i ı ı ş a a d a h e r b i r m a h a lle n i n t e s is a t ı k a ­
le m e a lı n a r a k y ü z a lt m ı ş yedi lü le y e b a liğ o la r a k d a m g a lı ta y in a tı
t a li k o lu n m u ş is e de d e rsa a d e tç e t a rih i m ezk û rd en ş im d iy e kadar nü­
f u s u n k e s r e t i v e d e v a i r i İlm iy e n in t e z a y ü d ü v e b e n d le r i n ç a m u r l a m e m -
lu b u lu n d u ğ u ve b u n la r ı n h a r a p lığ ı c ih e tile t e s is a t ı m e z k ü r e n in b e n t­
le r d e n ta m a m e n ic r a e d i lm i ş o ls a m ezkûr b e n t le r i n s u la r ı n ih a y e t üç
n ıa h z a rfın d a ta m am e n h ita m b u la c a ğ ı c ih e t le m e v s im i s a y ıfta e lli
a lt m ı ş lü le n o k s a n ile id a re o lu n m a k t a d ı r . ”
K ir a z lıb e n d in k u ru lu ş u n d a n s o n r a a r t ık iy ic e g e n iş le m iş b u lu n a n
ş e h r in b o ğ a z iç i k ıs m ı iç in 1255 d e B e n d ic e d it in ş a o lu n u y o r . Y e s s a r ı-
z a d e M u s t a fa iz z e t in b e n d ü z e r in d e g ü z e l b ir k it a b e s i v a r d ı r :
M e v c averi bahri kerem S u lta n ı M a h m u d u ş iy e m
B u hayrl cari İle hep a tş a n ı d ilş a l eyledi
Olsa sebili lûtfüne hadi olup feyzin revan
Ettikçe rahı abdan dünyayı irşat eyledi
Y ek katrei lütfi yedi bahr üzre galiptir deyü’
And içerek ehli cihan davasın irad eyledi
Bu abı şirin celbine su gibi bezi edüp nukud
K a l’i cibale himmeti ferhadı ırgat eyledi
01 şahı İskender himem manendi Hızrı zinde dem
Abı hayata şeddi nev meşrebce bünyad eyledi
-1 1 0 -

Lâyık ol şabıtı lmşrcdek hayranı olsa cariye


Bu abı can hainse ile ihyayı icsad eyledi
Ummanı feyzi cudine nisbetle çarh olmuş hâbab
Bu vasfile insü melek asarını yad eyledi
Boğaziçinde Rumeli etrafın ihya etmeğe
Bu bendi dilcuyu güzel mevkide biinyad eyledi
E h l i s e v a h i l p e k s u s u z k a l ı r d ı vakti sayifde
Ol s ııy ıı sp yrah e tm eğe t h s a ıı ı n i m d a t e y le d i
B e n d i c e d id in V a l d e b e n d in d e n a l â y a p t u r u p
B e n d i a tışc la ıı â le m i l ü t f e t t i a z a t e y le d i
H a l r v a l r i p n i n p u h u n u Ic o v h o v İ o a o y r a p o y l o s i n
H avzı c in a n e m s a li n i dünyada ic a t e y le d i
O l p a d i ş a h ı n b e n d in in i t m a m n a c e v h e r g ib i
B a k b e n d e n i aiveı- ik i t a r i h itib a r e y le d i
K ıls u n bu d e lir i h a ş r e d e k re y a n cu y i şev k eti
H akanı d e ry a m e k rem e t su bendi ie a d e y le d i
Osmanlı İmparatorluğunda su nazırlığı
Teşkilâtı ve vazifeleri

Su nazırlığına Osmanlı İmparatorluğunun kurduğu İçtimaî teşek­


küller sırasında önemli bir yer vermek icabeder. Avıupada muasır dev­
letlerin benzeri bir teşkilâta sahip olmadıkları bir zamanda, idaresi­
ne daimadeha derecesinde kıymetlerin geçtiği böyle bir teşkilâta ma­
lik b u lu n a m a m ış senelerce evvel Osmanlı Türklerinin medeni yaşayış­
larındaki terakki derecesini göstermesi dolayisiyle ayrıca bilhassa
dikkate şayandır.
T a r i h î k a y ıt la r d a t e s a d ü f e t t i ğ i m i z stı y o lıı ııâ z ır ı is m ile bu N a ­
z ır a D iv a n ı h ü m a y u n la r d a h a v a le e d ile n h ü k ü m le r d e n İs t a n b u l ş e h ­
r in in i d e r ı o r g a n iz a s iy o ııu n u n t a n z im i s ır a s ın d a k u r u lm u ş ; s a r a y ın
v e d o la y is iy le ş e h r in su ih t iy a c ı ile m e ş g u l b ir su y o lu n a z ır lığ ı m a k a ­
m ı m e v c u t o ld u ğ u a n la ş ılm a k t a d ır . Y i n e a y n ı m e h a z la r d a n b u m a k a ­
m ın v a z i f e v e t e ş k ilâ t ın ı k ıs m e n ş e m a t iz e e t m e k k a b il o la b ild iğ i g ib i,
su y o lu n a z ır ı m e v k iin d e b u lu n m u ş o la n is im le r in d e T ü r k m im a r î t a ­
r ih in d e ç o k b ü y ü k ş ö h r e t a lm ış o ld u ğ u g ö r ü lm e k t e d ir .
B u g ö r ü ş d e n D iv a n ı h ü m a y u n k a y ı t l a r ı b ir c ih e t t e n su n a z ır lığ ı
t e ş k ilâ t v e v a z i f e l e r i n i h ü lâ s a e t t i r m e ğ e y a r a r k e n , d ı g e r c ih e t t e n d e
b u g ü n e k a d a r y a ln ız m im a r î a la n ın d a t a n ın m ış a d la r a su iş le r in d e k i
b ü y ü k h iz m e t le r in i d e a n la t a r a k , T ü r k s iv il m im a r is in in b a ş k a y a p ı
iş le r in d e d e p a r la k y e r l e r v e r d ir iy o r .
B u t e ş k ilâ t ın g ö r d ü ğ ü iş le r i a n la t m a d a n e v v e l, t a r i h î k a y ı t l a r ­
d a n ç ık a r a b ild iğ im iz bu m a k a m d a a d la r ı g e c e n su n a z ır la r ın ın T ü rk
m im a r î t a r ih i ile b ü y ü k a lâ k a la r ın ı d a k ıs m e n iş a r e t v e b u n la r a h a v a le
e d ile n h ü k m ü h ü m a y u n la r ın d e lâ le t le r d e b ir e s k iz in i ç iz m e ğ e u ğ r a ­
ş a lım .
H i c r i X a s ır d a n b e r i m e v c u t D iv a n ı h ü m a y u n k a y ı t l a r ı D iv a n ­
la r d a b u lu n a n ş e h ir iç v e d ış ş ıı t e s is le r in in k u ru lu ş u n d a , b ilh a s s a y o l
la r ın ın m u h a fa z a s ı h u s u s u n d a s a lâ h iy e t s a h ib i o la n su y o lu n a z ır ın ın
m e v c u d iy e t in i b ild ir m e k t e d ir . F a k a t F a t ih I I . M e h m e t ’in k a n u n n a -
m e i A l i O s m a n ’n ın d e Ş e h r e m in i t a b ir in in m e v c u d iy e t in e r a ğ m e n g e r e k
M im a r b a ş ı v e g e r e k su n â z ın z ik r e d ilm e m e k t e d ir .

Mimarbaşı, su nazırı ve diğer mimarlarla bunların teşkilâtı hak­


kında malûmata kısa olarak Atâ tarihinde tesadüf edilmektedir. A tâ
tarihine göre Şehremini, Mimar A ğ a ve maiyetleri “ tam irat ambarı
takım ı" adile Sepetçiler kasrında, yalı Köşkünde otururlarmış. Bu
köşklerde Şehremini ile birlikte M imar Ağa, su nazırı, İstanbul Ağası,
Kireççi başı, Am bar müdürü, Am bar birinci kâtibi, Ser Mimar, M i­
marı sani, tam irat müdürü bulunurmuş.
— 118 —

Bu köşkler için Abdurrahman Şeref diyorki: “ Sepetçiler K öş­


kü lebi deryada surun bedenine kurulmuş yüksek bir bina olup let­
afeti mimariden ari değildir. Ü st katında ve deniz cihetinde baştan
başa uzayan balkon Boğazın ceyyıt havasına maruzdur; Köşk bugün
H arbiye nezaretinin eczai tıbbiye deposudur;
Y a lı köşkü; bu köşk sur üzerine mebni fak at bir katlı ve gayet
müzeyyen olup mermer sütunlar üzerinde musakkaf bir gezinti var
imiş. Fuat paşa sedaretinde diğer köşklerle beraber yıktırılm ıştır.
İzzet Kumbaracılar da Türk mimarları hakkında bir etüdünde:
“ eski mimarlarımız yeni A sârı atika müzesinin bulunduğu binanın ye­
rinde ve darphane kapısı adile anılan kapının hizasında Sultan Ab-
riülâziz zamanına kadar mevcut olan ve kalfalar dairesi denilen yer ile
Yalı Köşkünde Sepetçiler Kşökü yanındaki Tam irat ambarı dairesinde
otururlardı” diyor.
Müneccimbaşı, Cerrahbaşı, Darpaneemini, Arpaem ini Terziler
başı ve saireleri ile beraber Hassa ser mimarları da Saraya mensup­
tular. Bu mensubiyetlerinde diğerleri arasından Hekimbaşı ve Şehre­
mini ile beraber temayüz etmiş bir halde idi.
Gerek Kanunnamei  li Osman’dan ve gerek E vliya Çelebi Seyya-
hatnamesinden o devir Şchreminlerinin inşaat ve tamiratlarda büyük
rolleri olduğunu anlayoruz. Kanunnamei A li Osman’da Şehreminliği
için “ sırf Sarayı hümayuna mahsus bir memuriyet olduğu ve Sarayda
vukubulan inşaat malzeme ve sairelerini bittedarik esmanını ve çalış­
anların istihkaklarını tesviye ile hesapların tutar ve Sarayı hümayun
enderun ve birunu müstahdemininin bazılarının ulufelerini tevzi istih­
kakım tesviye ile hesaplarım tutar eyler idi” deniliyor.
E vliya Çelebi de IV . M urat’ın huzurunda yapılan Esnaf geçidin­
de bulunan Şehrimini için diyor ki: “ Esnafı Şehrimini, A ğalık olmayup
kitabettir. Am m a mahsuldar emanettir, her şey bu şehramaııetinin
elile olur. M iri meramatı ve binaları ve bunun halile tamir olunur.
Senevi iki yüz bin kese muhasebesi görülür, Liç yüz nefer tevabiile
ubur eder” .
Kanunnamei A li Osman’dan ve E vliya Çelebi Seyyahatnamesin-
den şu neticeye varılıyor ki, Şehremini Hükümdarın iznile yapılan in­
şaat ve tamiratın ancak hesabatile, m asraflarile alâkadar bulunuyor­
du; daha geniş bir ifade ile, bütün bu işlerin para cihetinden muhase-
besile meşgul oluyordu.
Bu kayıtlara rağmen, aşağıya koyduğumuz hükümden de anlaşı­
lacağı üzere, Şehreminlerinin çalışmaları Padişahın emrile Şehre de
teşmil ediliyor ve genel ihtiyaçlar arasında su işleri de bu sıraya g ir­
miş buluyordu.

Şehreminine hüküm ki:


Edirnekapusu kurbundaki Gümrükhane çarşısuııda haliye gö ­
türülen çeşmenin meramatı ve sayir harç lâzımı sayir Hassai
hümayunun tarafından götürülen çeşmeler gibi Hassa haredan
fverilup ve zikrolunan çeşmei görüp gözlemek tavin olunan
— 119 —

bir akçe dahi su yolcu başı olanlara verilüp ol görüp gözetm e­


sin emir edüp buyurdum ki emrim üzerine zikrolunan çeş­
menin vaki olan harcı lâzımın sayir çeşmelere verüle geldüğü
jgibi hassai harçtan verüp haliye ve minbat her kim suyolcu
başı olursa zikrolunan çeşmei görüp gözlemek için tayin ol
bir akçe ana meşrut olup defterine ol veçhile kayıt eylesin.
F i 26 Ramazan 973

Tam irat takımının asıl teknik am iri Mimar A ğ a idi: Sermimarı


Hassamn maiyetinde müetaaddit Hassa mimarları da bulunurdu. Top-
kapı Sarayı arşivlerine göre, bu adet 17 ve daha fazla da olurdu. O
devrin fen heyeti reisi olan mimar A ğ a ya diğer bir inşaat ve tamirat
şefleri arasında en yakın su nazırı bulunurdu- Su nazırının bu yakın­
lığı diğer inşaat şubelerine nazaran su işlerinin çok ilerlemiş bir kol
olduğuna ve buranın şefinin M imar Ağadan sonra akranı arasında
meslekde cn ilerlemiş bir A ğ a olduğuna delâlet etmektedir.

Su nazırları: (H a z in e i e v r a k v e s ik a la r ın a v e e s k i V a k ı f S u la r m ü ­
d ü r iy e t i k a y ıt la r ın a g ö r e . )
A t â t a r ih in d e n v e h ü k ü m le r d e n su n a z ır lığ ın ın T a m i r a t A m b a r ı t a ­
k ım ın d a b a ş lı b a ş ın a biı* ş e f lik o ld u ğ u a n la ş ılm a k t a d ır .
S u n a z ır la r ı iç iıı e s a s lı biı- m e h a z a r ş iv le r o la c a k t ır . H a lb u k i e k ­
s e r iy e t le D iv a n h ü k ü m le r in d e , su n a z ır ın ın m a k a m ı z ik r e d ilm e s in e
r a ğ m e n n a z ır ın is m i k a y d e d ilm e m iş , b u n la r d a e k s ik k a lm ış t ır . Hü­
k ü m le r d e e k s e r iy e t le n a z ır la r ın a d la r ın ın y a z ılm a m a s ı bu m a k a m d a g e ­
ç e n is im le r in s a y ılm a s ı im k â n ın ı v e r m e m e k t e is e de, g e n iş m e v z u u m u -
zu n m u lâ jı ü z e r in d e a s ıl k a b a r t m a k is t e d iğ im n o k ta , o d e v ir d e s a n 'a t
y o lu n d a ir iş ile b ile c e k y e g â n e y e r o la n H a s s a s e r m im a r lığ ile bu m e v ­
k iin a lâ k a d e r e c e s i v e su y o lu n a z ır lığ ın ın b ilh a s s a T ü r k m im a r î t a r i ­
h in d e e k s e r iy e t le H a s s a s e r m a m ir lığ ın a , m im a r A ğ a l ı ğ a y ü k s e lm e k iç in
ç ık ılm a s ı ic a b e d en b iı m e r m e r b a s a m a k o lm u ş o lm a s ıd ır . B i r z a m a n ­
la r T a m i r a t A m b a r ı t a k ım ın ın M im a r A ğ a l a r ı , S a r a y b a h ç e le r in in y e m ­
y e ş il a ğ a ç la r ın ın y a p r a k la r ı a r a s ın d a n s ü zü le n B o ğ a z ın iç e t a z e lik v e ­
re n d e n iz k o k u lu r ü z g â r la r ın ın a ç ık p e n c e r e le r in d e n iç e r i d o ld u ğ u , y a lı
k ö ş k ü ile S e p e t ç ile r k a s r ın d a îs ta n b u lu n b u g ü n k ü m u h te ş e m d in î â b i­
d e le r in in p lâ n la r ın ı t a s a r la r la r k e n , T ü r k m im a r is in in z iy n e t i y ü z le r c e s e ­
b il v e ç e ş m e ile b ir y ığ ın t e s is le r v iio ııd e g e t i r m i ş l e r ; o d a la r ın ın n a z a r la r ı
o k ş a y a n b o y a la r la sü slü y a ld ız lı t a v a n la r ın d a , p e n c e r e le r in in k a lın a t ­
la s p e r d e le r i a r a s ın d a n s ü zü le n M a r m a r a n ın m a v i p a r la k a k is le r i v e
â h e n g i t it r e ş e n bu k ö ş k le r T ü r k g ü z e l s a n ’a t le r in e b ir e r a k a d e m i o l­
m u ş la r d ı.
Su nazırlığı mevkii çok eskidir. E vliya Çelebi de seyahatnamesin­
de su nazırından bahseder. Fatih n . Mehmed’den beri Sarayda bu
mevki varmış. Hazinei evrak vesikalarında ise, 972 h. tarihli II. Sü­
leyman'ın bir hükmünden ilk su nazırını Haşan A ğ a adile buluyoruz.
Bundan evvelki hükümlerde su nazırı ismine tesadüf edilmemesine
rağmen Hassa mimarlarının ve sermimarlarm su işlerile bilhassa meş­
gul olduğuna dair vesikalar mevcuttur-
- 120 -

I. Selimin mimarı A li, Hassa, mimarlarından Ham za ile beraber


Topkapı Sarayının çeşme ve şadırvanlarına su getirm işlerdi.
M im ar A li’nin I. Selim’e takdim ettiğ i bir ârizasmdan Am asyada
da su işlerile çok meşgul olduğu anlaşılmaktadır.

I. S e lim in b a ş m im a r ın a b u ra d a b ir k a ç s a t ır t a h s is e t m e d e n geç­
m e k m ü m k ü n d e ğ ild ir . M im a r A l i A z e r î Türklerindendir. I. S e lim in I r a n
ille r in d e n m u z a f f e r d ö n ü ş ü n d e İ s t a n b u l’ a g e lm iş , T ü r k s â ıı’a t in d e h a -
r ik u la r y a r a t a n iş ç ile r le m u h te ş e m e s e r le r o r ta y a , k o y d u k t a n s o m a
9 9 4 lı. d e v e f a t e t m iş t ir , k e n d i y a p t ı ğ ı M e v lâ n e k a p ıs ın a g id e n y o l ü z e ­
r in d e k i m e s c id in b a h ç e s in d e y a t m a k t a d ır . M im a r A l i İs t a n b u l d a , a n a
v a t a n d a v e İ m p a r a t o r lu ğ u n v i l â y e t l e r i n d e b ir ç o k e s e r l e r b ır a k m ış t ır .
İ s t a n b u l’un t e p e le r in d e n b ir in d e , H a lic in B o ğ a z a , M a r m a r a n ııı h e r a n
r e n g i d e ğ iş e n s u la r ı ile v e u za k ta n , b ir t ü lle ö r t ü lü g i b i d u r a n ş e h r in
b ü tü n lü ğ ü ü z e r in d e h â k im y ü k s e le n S u lt a n S e lim C a m ii, İ m p a r a t o r l u ­
ğ u n h e y b e t li v e m u h t e ş e m b in b ir g ü n ü n ü d e h liz le r in in a lt ın d a n g e ç i r ­
m iş T o p k a p ı S a r a y ın ın ik in c i k a p ıs ı, D e f t e r d a r ’d a C e z r i K a s ım C a ­
m ii, F 'a t ih ’a e B â lip a ş a c a m ii, G e b z e ’d e Ç o b a n M u s t a fa p a ş a c a m ii, S i­
l i v r i k a z a s ın d a P i r i M e h m e t p a ş a c a m ii, Ç o r lu ’d a S ü le y m a ııiy e c a m ii,
S a r a y k a z a s ın d a A y a z p a ş a c a m ii, M a n is a ’d a S u lta n c a m ii, T r a b z o n ’d a
i l e t L ı a n c a m i i , K o n y a 'd a S u lt a n S e lim c a m ii, B o z ö y ü k ’ t e G ü z e lc e K a ­
s ım p a ş a c a m ii, S o f y a ’d a b a ııy a b a ş ın d a K a d ı S e y f e t t i n c a m ii, B e lg r a d -
d a G a z i H ü s r e v b e y c a m i i e s e r l e r i a r a s ı n d a d ı r . S i l i v r i k ır la r ın d a n k a ­
s a b a y a v e P i r i p a ş a c a m i i n e a k ı t ı l m ı ş P i r i M e h m e t p a ş a s u y u v a r d ır . B u
s u t e s is in in M i m a r A l i t a r a f ı n d a n c a m i ile b e r a b e r y a p ı l d ı ğ ı m u h a k ­
k a k t ır -
H a ş a n A ğ a n ı n s u n a z ı r ı b u l u n d u ğ u s e n e le r , S i n a n ı n M i m a r b a ş ı o l­
d u ğ u d e v r e t e s a d ü f e d e r . S i n a n ı n su i ş le r i n d e k i k u r u c u l u ğ u , d i ğ e r â b i ­
d e le r i y a r a t ı ş ın d a . oJclujDrıı k a d a r b ü y ü k v e k ı y m e t l i d i r . O d e v i r d e g e r e k
k e m e r l e r i n ö r ü l ü s ü n d e v e g e r e k s u y o l la r ı n ı n o y u l u ş u n d a b i r ç o k m i m a r
v e s a n ’a t k â r l a r ç a lış m ış , H a ş a n A ğ a d a b u n l a r ı n a r a s ı n d a b u l u n m u ş ­
t u r . S i n a n m m e k t e b i n in b i r k ı s m ı m ü r i t l e r i ö i r a s i l e s u n a z ı r l ı ğ ı e t m iş ,
b ü y ü k i i a t a d l a r ı n m e lle r i n e b ı r a k t ı ğ ı m e s l e k m e ş a le s i n i o n l a r d a çırnık­
l a r ı n a d e v r e t m i ş l e r d i r . T i i r k m i m a r i s i n d e b i r d e v i r y a r a t a n S in a m “ S e r
m im a r a n ı c ih a n ” k a b u l e d ere k , D iv a n ı h ü m a y u n k a y ıt la r ın a g ö r e s u n a -
z ır lıt h m n l o m ı n ı n b i o ğ r a f î o i ¿«¿ili 1 ia a u .11 A ğ y y ı ıx . S ü l e y m a n zp m a n ı n d a
i lk su n a z ı r ı o l a r a k i ş a r e t e t m e k d a h a d o ğ r u o l u r .

llasan A ğ a : 972 h. tarihli II. Süleym anı» 975 h. ve 983 h. tarihli


II. Selimin hükümlerinden bu tarihlerde Haşan Ağanın su nazırı oldu­
ğunu anlıyoruz. Yalnız, burada bir kıvm et sahibi olduğu muhakkak
olan Haşan Ağanın m im arî bir bioğrafisini ve su işlerinde çalışmaları­
nı izah ve teşrih edecek bilgilere malik değilim. Hasân A ğ a da sermi-
maı-la su işlerinde çalıştığından o muzzâm su tesislerinde emekli bir
san’atkâr olarak zikredilebilir. Divanı hümayun hükümlerinde Haşan
Ağanın nazırlığı esnasında su yollarının muhafazasile, Sinanın yaptığı
tesislerde, çeşmelere koyduğu lülelerle meşgul olduğu anlaşılıyor.
_ 121 —

Mimar Davut A ğ a : Mimar Haşan Ağadan sonra III. Muradın J83


h tarihli bir hükmü ile 900 çenesine kadar müteakip senelere ait hü­
kümler Davut Ağanın bilfiil su nazırlığı ettiğini anlatıyor. Davut A g a
mimarî tarihimizde büyük varlığından başka su işlerindeki muhım ça­
lışmalarından ayrıca bu sahada da bioğrafisi yapılmağa lâyık büvu
bir simadır.
974 h. senesinin Safer ayında II. Süleyman Seket önünde ordusu­
nun başında vefat etmişti. Sonbaharın Tuna sularına uzun gölgeleri ak­
seden ağaçlarından dökülen kızıl yaprakları ezerek ilerleyen m uzaffer
Yeniçeri orduları Nemçe ovalarının, Balkan yaylalarının artık saraı-
mağa başlamış kırları üzerinden İstanbul’a dönüyor; Türk bayrakları
muhteşem Osmanlı saltanatının serahatlerinde sıcak iklimlerin kızgın
ç ö l r ü z g â r la r ı a ltın d a , Avrupanın yağmurlarla ufukları şişen ve sonsuz
gibi duran yaylarının ıslak meltemleri önünde çırpınarak dalgalanıyor­
du. TT. Süleymanın Hürrem Sultanının sevgili oğlu II. Selimin onu takip
e d e n I I I . Murat ve I I I . Mehmed'in saltanat seneleri bu muhteşem ta­
rih filminin, o güzel h ik â y e s i, b e y a z bir yaz gecesinin durgun denizi
üzerinde süzülen bir romansın serenadı gibi, uzanıp gidiyordu.
im p a r a t o r lu ğ u n 'fckiAtiAn »«lığıncin İH hıı tı yİİrİİyİİS. KaiT’ iJ.t’tC
de a y n i o lg u n lu ğ u g ö s te r iy o rd u . S u n a z ırı D a v u t A ğ a m u h te şe m S ü -
le y m a n ı n d a h î m i m a r ın ı n s a n ’a t s a l t a n a t ı n a v â r i s o lu y o r , o b ü y ü k m i ­
m a r a y a k ı ş a n b i r h a l e f b ilg ie ile a e ır la r d a ıı b e ı - i e b e d iy e t in s o n s u z h i k â ­
yesi te k b ir ve d u a la r h a li n d e k u b b e s in in y a ld ı z lı lo ş l u k l a r ı iç in d e tit­
re şen yen i c a m iin t e m e lle r in i y ü k s e l t i y o r d u .
Büyük m im a r D a v u d u n h a y a t ı s a n ’at. t a r i h i m iz i z iy n e t le y e n d iğ e r
b i r ç o k l a r ı g ib i k a r a n l ı k l a r iç in d e u n u t u lm u ş t u r . D o ğ u ş v e y a ş a y ı ş ı h â k -
k ın d a h i ç b i r ş e y b i lm i y o r u z , v e f a t ı d a S e lâ n i k î M u s t a f a E f e n d i ile A sa-
r i 'n i n k a le m le r i n in ç iz d iğ i s i y a lı s a t ır la r ın m ü p h e m iy d i iç im le k a lıy o r .
Mimâr D avut’u ilk defa 983 h. de su nazırı olarak buluyoruz. Si­
nan'a uzun seneler san’at arkadaşlığı ettiği anlaşılan büyük san’atkâ-
rın bu tarihe gelinceye kadar tamamen yabancısıyız. Sinan E dirne’de
Selimiye’nin Ayasofyanınkinclen daha geniş kubbesini kurmanın ve bir
minareye üç ayrı çıkış örmenin zevkini tattığı senelerde, Mimar Davut
Sinan'dan eline geçmiş su yollarını tam ir ediyor, onların bozulmaması-
na tabiatın yıkıcı tesirinden daha derin olan beşerî tahriplerin önüne
geçmeğe uğraşıyordu. Bunun için yüksek duvarlarından dökülen
koyu gölgelerle esmerleşen Saray içi bahçelerinde yemyeşil yapraklar­
dan zaman zaman etrafa serpilen sihramiz ince bir musiki altında ic-
rai hükmeden Kubbealtı divanlarına başvuruyor, oradan aldığı hüküm­
lerle su yollarım muhafazaya uğraşıyordu. Bu iş yolları baştan yap­
maktan daha güçtü. Toprağının altından su geçtiğini hisseden sahibi
hemen orada bağlar, bahçeler üretmeğe uğraşıyordu. Kııkçeşmenin,
cami sularının kilometrelerce uzanıp giden şebekesi üzerindeki bu mü­
temadi çalışmalar büyük san’atkârı güçlükler içinde bırakıyordu.
O senelerde mevsimler de şiddet, gösteriyor, fstanbııl civarı hiiyiik
kışların feyezanları altında kalıyordu. Bu feyezanlardan biri için Pe-
çevi diyor ki: ‘‘F i sene 980 h. canibi şimalde gayet kebir ve dralışendc
— 122 —

bir kevkeb zahir olup esbabı tencim nice yerlerde azim yağm urlar ve
seller olmağa dâldir diyu istihracı ahkâm ve takvim ettiler. Filvaki
azim yağm urlar ve seller olup Rumelilide ve Anadoluda biiyütü kesi-
re müııdehim oldu. Mahmeyei İstanbul’da dört yüzden ziyade hane y ı­
kılıp yollar munsed olup nice zaman ibna sebil ve kerban mururu ubur-
dan kaldı.”
Sinan henüz sağ ve II. Süleyman devrin hünkârı iken bu şiddetli
feyezanlar daha yeni yapılmış Kırkçeşm e su yollarını harap etmiş, Si­
nan kemerleri tekrar kaldırmış, sellerin sürüklediği galerileri yerine
koymuştu. II. Süleymanm haleflerinin saltanatı esnasında tabiatın bu
şiddetli hareketlerinin tekerrürü görülüyor. Feyezanlar su yollarını
tahrip ediyordu. Yıkılanların, dökülenlerin yenilenmesine, kaldırılma­
sına su nâzın Davut A ğ a bakıyordu.
M i m a r D a v u t u z u n s e n e le r v i k a y e v e ih y a s i y l e m e ş g u l o ld u ğ u su
y o l l a r ı m k â ğ ı t ü z e r in e t e ı s i m i n i d e u n u tm u y o r d u . B u h a r i t a l a r su isa -
le v e ş e b e k e s in in ç iz ilm e s i t a r ih i n o k t a s ın d a n d a a y r ıc a k ıy m e t v e
e h e m m iy e t i h a iz d ir .
991 h. s e n e s in e k a d a r su n a z ır lığ ın d a k a la n D a v u t A ğ a n ı n D e r g â ­
h ı M u a llâ Ç a v u ş lu ğ u ile v e b ir işçi k a f ile s ile D o ğ u s e f e r in e h a r e k e t e t ­
t iğ in i a ş a ğ ıd a k i h ü k ü m d e n ö ğ r e n iy o r u z .

M im a r b a ş ı S in a n A ğ a y a H ü k ü m k i:
H â lâ d i y a r ı ş a r k a f e r m a n o lu n a n s e f e r i h ü m a y u n u n m ü ­
h im in i iç ü n d ö r t y ü z n e f e r U s ta d n e c c a r lâ z ım o lm a ğ ın S e r d a ı
t a r a f ın d a n s a b ık a n su y o lu n a z ır ı o la n D e r g â h ı M u a llâ m ç a ­
v u ş la r ın d a n D a v u t z e y d u k a d r e m a r i f e t i l e y a r a r ü s t a t n ec-
c a r la r d a ıı d ö r t y ü z n e f e r k im e s ııe y i s a ı ı ’a t la r ın a lâ z ım o la n
â lâ t v e e s b a b la r ı ile in s a a lla h ü t a a lâ m ü ş a r ü n ile y h S e r d a r ım
te v e c c ü h e t d ik d e a ııla ı d a h i m a a n g id ü b v e m ü n a s ib g ö r d ü ­
ğ ü ü z e r e h id m e t d e b u lu n a n la r h u su su m ezbu r m ü h im m a t ı
u n a t m u k a y e t o lu p ih m a l v e m iis a h e le d e n lı a z e r e y le y e s in .
F i M u h a rrem 991 h.

Seferden İstanbul’a avdet cdeıı Davudun iki s e n e s o n r a yine D er­


gâhı Muallâ çavuşluğunda ve Şehir im ar işlerinde vazife aldığı görü­
lüyor. 996 h. he büyük Sinan’ın vefa tı Üzerine “ Serm im ar H as” tayin
olunuyor. Bu tarihten sonra ise lstanbuldaki yapı hareketlerinde M i­
mar D avud’un büyüksan’atınııı tesiri K ızla r Ağası Mehmet A ğ a camii-
ııin inşası ile başlar.
Davut Ağanın bundan sonra kurduğu saıı’at şaheserleri arasında
her an içinde İstanbul semasından renklerinin çırpındığı, bazan da bir
ayna yüzü gibi rakit kaldığı güneşin aksile pırıl, pırıl ışıldıyan Marma-
ranm sahilinde, Sarayburnunun köpürmüş yeşillikleri arasında altın­
dan mineli bir kutu gibi kurduğu İncili köşkü ile bundan sonra yaptığı
Sepetçiler köşkü gelir. Eski su nazırı İncili köşkün altına bir çeşme
kondurmağı da unutmamıştı. Çeşmenin yaldızlı za rif kitabesinde Da­
vudim da adı bulunuyordu:
- 123 -

Bilhamdillâh ki Sultan ibııi sultan


Şehi âdil M uıad ibni Selim Han
Idüp dünyayı adlile muammer
Yedi iklimi kıldı hep müsahhaı-
Sinan paşaya idüb emri âli
Bina etdi bu kasrı bimisali
Tasarru flar kılub mimari Davut.
N i c e s a n ’a t l e r i t d i a n d a m e v c u t
İç iib bu çeşm eden b a y ii g e d a la r
İd e le r Şahı d evran a d u a la r
Ç ü c a r i o ld u b u a y n ı r e v a n b a h ş
D id i t a r ih i sa i m â i c a ııb a h ş

K lâ s ik d e v rin u s ta d la n n d a n m im a r Davudun e s e rle rin d e süs ve


z iy n e t in , k a im a t la s b ir k u m a ş ın ü z e rin d e k i güm üş iş le m e le r g ib i , on­
la r ı g ü z e lle ş t ir d iğ in i gö rm ek k a b ild ir . İ n c i li köşkü büyük b ir s a n ’a t le
iş le y e n mimar Davut aynı h is le r a lt ın d a y a p tığ ı ç e ş m e le r i de b ire r za­
rif su â b id e s i h a li n e g e tirm iş tir. D avudun ç e ş m e le r i n d e k i iş le m e le r- n a -
h i t le r , o y m a l a r , b i r b i r n e s a r ı l m ı ş d a l l a r , y a p r a k l a r A n a d o l u n u n g ü z e l
ş e h r l e r i ı ı i n y o l la r ı n ı n k e n a r l a r ı n a o t u r t u l m u ş ü z e r l e r i n d e y e ş i l o t b o h ­
ç a l a r ı ü r e m i ş S e l ç u k s a n ’a t k â r l a r ı n ı n i ç le n m i ş m e r m e r h a r a b e le r in i
h a t ır la t ır . B u e s e rle rin d e n m im a r D a v u t A ğ a y ı T ü r k k lâ s ik m im a r is i­
n in h e y b e t l i v e m u h t e ş e m e s e r l e r i n e ç i ç e k le r s e r p m e k , s ü s l e r a k s e t t i r ­
m e k is t e y e n b ü y ü k b i r s a n a t k â r o l a r a k g ö r m e k v e b u a d e s e d e n d e t e t ­
k ik e tm e k ic a b e d e r.
O s m a n lI S a l t a n a t ı n ı n h o ş g ü n l e r i n i n a k i s l e r i , e lm a s lı , İn c ili a v i z e ­
l e r a s ı l ı z a r i f ç in ile r , y a l d ı z l ı n a k ı ş l a r l a s ü s lU t a v a n l a r ı n d a t i t r e ş m i ş
İ n c i l i k ö ş k t e n s o n k a l a n b ıı m e r m e r ç e ş m e için e s k i m ü z e m ü d ü r l e r i n ­
d e n H a l i l b e y d iy o r k i : " S i ı ı a n p a ş a k ö ş k ü n ü n h a r a b e le r i a lt ın d a s a h i ­
le n a z ıı- o la n c e p h e s in d e g a y e t m u s a n n a b i r ç e ş m e g ö r ü lü r -. K i t a b e s i n ­
d e K a s r ı n M vıı-adı, H a n ı s a l î s e m i r l e S i n a n B a ş a t a r a f ı n d a n v e M i m a r
D a v u t v a s ıt a s ile 997 d e in ş a o lu n d u ğ u m u h a r r e r d ir .
M a a t t e e s s ü f b u ııc fis ç e ş m e y e b ir is i b a d a n a v u r a r a k h a r a b iy e t in i
ik m a l e t m iş t ir ."
S iııa n p a ş a k ö ş k ü n ü n h a r a b e le r i c iv a r ın d a 1006 ta rih in i t a ş ıy a n
e s k i bıı- ç e ş m e d a h n v a r d ı r . Y a p ı s ı b e lk i ele b ü y ü k m i m a r a a i t t i r .
K i t a b e n i n ilk t.aşı y e r i n d e n d ü ş m ü ş t ü r :

H ü s e y in in r u h u n a b u ç e ş m e s a r ı e y le d i ih y a
A l i y y ı i l m u r t e z a o l d u k t a y a r ı n s a lt ii k e v s e r
O l e h li h a y r a v e r s U n e c r i n o l d e m H a z r e t l M e v l â
Y a p ıld ık t a bu eşm e s ö y le d i ta rih in i H adi
B in a o ld u le b i d e ry a d a bu hayat e fz a

Mimar Davudun eserleri arasında bir çok sebiller mevcuttur. Bun­


lardan biri de Koca Sinan Paşa sebilidir. Davud’un ismi:
A cib resmeyledi Davut A ğ a Serdarı mimarân
diye kitabesinde geçen bu sebil Divan yolunda Çarşıkapısıııda Sinan
- 124 -

p a ş a n ın t ü r b e s i ö n ü n d e d ir . S e b ilin k e m e r le r in i k lâ s ik d e v r in mermer
o y m a lı b a ş lık lı s ü t u n la r t u t a r , ü s tü s a ç a k lı v e k u b b e lid ir . M im a r D a ­
v u d ’un d i ğ e r b ir s e b ili d e 99 8 h. d e D a r u s s a a d e A ğ a s ı b u lu n a n M e h ­
m e t A ğ a n ın s e b ilid ir . D iv a n y o lu n u n M e d r e s e s o k a ğ ın d a d ır . S o n r a d a n
g ö r d ü ğ ü t a m i r ş e k lin i b o z m u ş tu r .
Davut A ğ a n ın yüksek s a n ’a t ı n ın güzel b ir e se ri lıe G a z a n fe r Ağa
s e b i l id ir , A t a t ü r k b u l v a r ı n ı n ü z e r i n d e Bozdoğan k em eri ö n ü n d e d ir.
B e y a z m e rm er s ü t u n la r y u v a r la k k e m e r l e r i v e k l â s i k d e v r i n r e n k li
t a s l a r ı ile ö r ü l m ü ş bıı s e b il T i i r k s n m e d e n i y e t 'â b i d e le r i n d e n b i r i d i r .
K o c a m u s t a f u p a ş a ’d a K ı z l a r a ğ a s ı M e h m e t A g a c a m i i ile s e r m i m a r -
lığ a b a ş lıy a ıı D a vu t. A ğ a , a s ır la r d a n b e r i y a ld ız lı g e n iş s a ç a k la r ın d a ,
m u h te şem k ııh h ^ s in iıı e t t u f ı n d a . r e v :ılr ln r ın m isn rif k e m e r le r i a r a s ı n ­
d a B o ğ a z ı n r ü z g â r l a r ı d o l a ş a n ş e h r iı ı e n g iı z c l m a b e t lle rin c le ıı Y e n i c a ­
m in in d u v a r l a r ı n ı y ü k s e l t i r k e n v e f a t e t m i ş t i r . Y e n i c a m in in d ış ı k a ç la r
i ç i d e g ü z e l d i r : R e n k l i t a b a n h a l ı l a r ı n d a n k u b b e s i n i n iç in e k a d a r d u ­
v a r l a r ı n ı k o y u p a r l a k i p e k b i r k u m a ş g i b i ö r t e n m a v i z e m in ü z e r i n e
m in e li çiniler-, c a m l a r ı n d a n s ü z ü le n g ü n ü n z i y a l a r ı n ı n in c e a k i s le r d e ,
d e r i n l i ğ i g ö r ü l p n s a k i n b î r d e n iz içi k a d a r h a r l k ı ı l â d c g ü z e l e s r a r l ı a y ­
d ın lık la r la d o lu d u r .
M e r m e r s o m a k i s ü t u n l a r , m i h r a p v e m im b e r i ı ı t e z y i n a t ı , k u b b e ­
s in in iç in i s ü s l e y e n ş e f f a f l a ş m ı ş g i b i d u r a n y a l d ı z l ı y a z ı l a r , ö r s e le n m i ş
ç iç e k le r in r e n k l e r d e d o lu y ü k s e k l i ğ i iç in e a ç ı la n a v u ç la r ın s a h ip le r in i
d ü n y a ü z ü n t ü le r i n d e n u z a k la ş t ır a c a k , k a lb e s ü k û n v e r a h a t v e re c e k
s o n s u z 1itilâ v e t i r u h u s a r a ı ı b i r g ü z e l l i ğ i v a r d ı r . Y e n i c a m i a ç ı lm ı ş p i ­
le b e y a z biı- e t e k g i b i m e y d a n a a k a n m e r d i v e n l e r i , r e v a k l a r ı n ı n b o ş ­
l u k l a r ı n d a k i ç o k z a r i f ç in ile r i, k o y u b i r g ö l g e iç in d e k ı v r ı l a n k e m e r d e
m u h u y y o l e d e ş e h r i c a n l a n d ı r a n , İ s t a n b u l ’un, c a z i p y ü z ü n ü n b i r p a r ç a ­
s ıd ır .

M im a r H a s r ın \ g a : T e k r a r D i v a n ı h ü ıııa y u ıı k a y ıt la r ın a d ö n e rse k ,
1582 t a r ih in i t a ş ıy a n b i r h ü k ü m d e n , s u n a z ır lığ ı s e d ir in d e m i m a r D a ­
v u t ’t a n s o n r a I l a s a n A ğ a y ı b u l u y o r u z .

M i m a r İ s m a i l Ç u v ı ı ş : A ş a ğ ı d a k i h ü k ü m l e r d e n is e k ı s a b i r z a m a n
s o n r a H a ş a n A ğ a n ı n y e r i n e D i v a n d a h ü k m ü n v e r d i ğ i ş a h s ı n is m in in
k a y d e d ilm iş o l m a s ın d a n m im a r İs m a il çavuş su y o lu n a z ır ı o ld u ğ u an­
la ş ı l ı y o r .

Mimarbaşına hüküm ki:


m e r h u m c e n n e t m e k â ı ı m e r h u m b a b a m »Sultan R elim
H â lâ
t ı a n t a b e s e r a h ü ııü n m a h r u s e i E d i r a e d e b in a e y le d iğ i c a m ii
ş e r ifin b a z ı y e r in e k a z a i İlâ h i b ir le s a ik a in ü b b a zı y e r le r in y ı-
k ıb h a ıa b e y le d iğ ü ilâ m o lu n m a ğ ın sen in m u a c c e l v a r u b g ö r -
m e n lâ z ım o lm a ğ ın b u y u r d u m k i... v ü s u l b u ld u k ta e m r im ü z­
r e m u a c c e l v a r u b z ik r o lu ııa n c a m ii ş e r ifin y ık ıla n y e r le r in
g-örü b t a h m in id ü b d a h i n e m ik d a r a k ç e ile t a m i r o lu n m a k
m ü m k in is e g e lü b a r z e y liy e s in ki a n a g ö r e t e d a r ik o lu n a (s u
y o lu n a z ır ı İ s m a i l ’e v e r ild i).
Fi 1 Muharrem 992:
- 125 -

Vır.«.* yürükleri ve cambaz Subagısı ve Çiııgeııu müBdliın-


leri zabiti Hüseyin dame mcedühuya lıiiküm ki:
Hâlâ subaşılığına tâbi olan yürükler ve cambazlar ve
müsellimler işbu sene 992 senesinde mahrusei Edirne’de mer­
hum babam Sultan Selim Han tabe Serahünün camii şerifin­
de vaki olan merematnın. vrub hidematde bulunan emir idüb
b u y u r d u m ki... v a r d u k c la a s la te h ir v e te v a k k u f e tm ey ü b
s u b a ş ı l ı ğ ı n a t â b i o la n y ü r ü k l e r i n v e c a n b a z l a r ı ı ı v e m ü s lim le -
riıı ç e r i b a ş ı l a r ı ile v e a lt ı a y lı k z a d ü z e v a d e le r ile o l ı g e ld ü ğ i
â d e t v e k a n u n ü z r e i h r a ç i t d i r ü b m a h a lli m e ’m u r a i r s a l e y le -
y e s in . ( S u y o lu n a z ı r ı İ s m a i l ç a v u ş a v e r i l d i d i v a n d a ) .
F i. 25 S a f e r 992.
ITT. M u r a d ı n d i ğ e r b i r h ü k m ü dc, H a s s a m i m a r l a r ı n d a n o la ıı İ s ­
m a il A ğ a n ı n b a ş m i m a r D a v u d ı u ı t a y i n île s e f e r e g id e n m i m a r la r l a ,
s u y o lc u d ü l g e r v e u s t a l a r a b a ş b u ğ o l d u ğ u n u b i l d i r i y o r :
H a s s a m i m a r l a r ı n d a n ü s t a d İ s m a i l ’e h ü k ü m ki :
İ f t ü h a r u l e m u c it v e lâ k â r ı m m i m a r b a ş ı D a v u t durrıe rrıcc-
ciuhu s u d d e ı s a a d e t i m e m e K t u b g o n d e r u b n a l a s e t e r e m em ur-
o la n o n n e f e r H a s s a m i m a r v e iie n e f e r H a s s a s u y o lc u v e sele­
se n y e d i n e f e r b e n n a v e n e c c a r v e o n n e f e r b ı ç k ı c ı la r v e kır k
n e f e r d e m ü r c i le r v e y ü z n e f e r l a ğ ı m c ı l a r a s e n i b a ş b u ğ t a y in
e y le d ü g i n b i ld i i r l b b u b a b d a hükm ü h ü m a y u n u n re c a s ın a
a r z i t m e ğ in b u y u r d u m k i m ü ş a r ü n i le y h im m e k t u b u m u c i­
b in c e s e n t a y i f o i m e z b u r e y e b a ş b u ğ o lu b m e m u r o l d u ğ u n u z
iizre varuV » lıid ı-m a tı m ir id e b u l u n m a k t a i h t i m a m ü z r e o lu b
v e s e n in le k o ş u la rı t a i f e i m e zb u rei o lıg e ld ü ğ ü ü z re sen h ıf-
z ıd ü b m e n a z il v e m e r a h i 1de lâ z ım o la n z a h i r e l e r i n v e le v a z ı m ­
l a r ı n a k ç e le r d e b u lu v i n ıe k t e ih t im a m e y liy e s in .
F i : 17 Z i l k a d e 1004

.M im a r D a l g ı ç A lım e t Ç a v u ş : M im a r Is m a ilin s u y o lu n a z ı r ı ik e n
1004 d e bir- f e n h e y e t in e başbuğ* o l a r a k s e f e r e g it m e s i s ı r a l a r ı n d a A h ­
m e t Ç a v u ş u n s u n a z ı r ı o ld u ğ u a n la ş ılıy o r*. S elû n ilcî IV !u s ta fa e fe n d i d e
b li y ü k m i m a r D a v u t A ğ a n ı n v e f a t ı h a k k ı n d a m a lû m a t v e r i r k e n : “ E -
v a i li s e f e r , s e n e i n ı e z b u r ’d e m ü h e n d is i r u z l i g â r m i m a r D a v u t A ğ a . m a ­
r a z ı t a u n d a n s e k e t v a k i o lu p lı a k i d a n ı d ü n y a d a n g ö ç d ü . M i m a r b a ş ı l ı k
s u n a z ı r ı D a l g ı ç A h m e t Ç a v u ş d e n ilm e k t e m a r u f b i r f a i k i a k r a n ı t a y in
o lu n d u .”
A h m e t R e f i ğ i n t o p l a d ı ğ ı D i v a n ı h ü m a y u n k a y ı t l a r ı iç in d e A h m e t Ç a ­
v u ş u n s u n a z ı r l ı ğ ı s e n e le r in i testoit e d e n b i r h ü k m e t e s a d ü f e d e m e d im -
« e He D a v u d i m 1008 d e v e f a t ı ü z e r in e H a s s a s e r m i m a r ı s a b ı k s u n a ­
z ır ı D a l g ı ç A h m e t Ç a v u ş s e r m im a ı* o lu y o r .
M i m a r A h m e t s a r a y d a n g ö r d ü ğ ü h i m a y e v e t a l t i f l e s ır a s i l e E r z u ­
ru m , Şam . H a le p , S i li s t r e b e y le r b e y l i ğ i n d e d o la ş ıy o r : Bundan baki
k a y ıt la r d a A h m et Ç avu şu n is m i H a s s a b a ş m im a rı Ahm et paşa o la ra k
geçmektedir. M i m a r Ahm et paşa idare ettiği Kalender oğlu ile yapı-
lan bir çarpışmada vefat etmiştir.
- 126 -

ITT. Mchmedin ve III. Muradın A yasofya d a k i türbelerde Silivri-


de yaptığı köprüler eserleri arasındadır. M im ar Alıınedin sermimarlı-
ğında kıym etli bir hizmeti de, M im ar Davudun Yeni camiin temellerini
iyice yükselttiği ve hayratı olan suları etrafın a akıttığı esnada v e fa ­
tından yarı kalan büyük işi bir müddet daha devam ettirebilmesidir.
M im ar M ehm et A ğ a : Sedef bir rahle ile san’at târihim ize giren
Mehmet A ğ a Sultanahmet meydanında yükselttiği cidden güzel cami­
siyle, yalnız Türk mimarî tarihinde değil dünya m im arî tarihinde de
en za rif ve apaydınlık bir mabet kuran büyük san’at dehâlarından bi­
ridir.
D a h a ç o k g e n ç y a ş ın d a r u h u n d a k i s a n ’ a t e g ü z e l l i ğ e k a r ş ı t e m a y ü l ­
le r iy le , S a r a y ın b a h ç e le r i ü z e r in d e y a l d ı z l ı k o y u l â r i v e r t b ir a t la s g ib i
p ır ıld a y a n y a z g e c e le r in d e , s a b a h la r ın h a f i f e s i n t i l e r i y l e a ç ık m a v i b ir
b ü r ü m c ü k i h t i z a z l a r ı g ö s t e r e n M a r m a r a n ın k a r ş ıs ın d a , iç e b ir ş e y l e r
y a p m a k i s t e ğ in i v e r e n a n la t ılm a s ı g ü ç s a a t le r d e , e d in d iğ i s a z ile k e n d i
a k r a n ı g e n ç le r a r a s ın a k a t ıld ığ ın ı b iliy o r u z .
S a r a y içi b a h ç e l e r i n d e g ü n l e r , h a f t a l a r b ö y l e c e a k ı p g i d e r k e n d i ­
n in e s o n s u z b i r b a ğ l ı l ı ğ ı o la n b u g e n c in b i r g e c e g ö r d ü ğ ü r ü y a d e v r i n
i t i k a t l a r i l e o n u b u h i s â le m i n d e n ç a b u k u z a k l a ş t ı r ı y o r ; "FTa« b n h ^ o d o il
m İ n e n d e s e t a li m e d e n b i r t o p l a n t ı y a k a t ı l ı y o r d u .
TTT- M u r a d ’a s u n u la n b i r r a h le d e g ö s te rd iğ i h ü n e r v e k a b iliy e t ,
k e n d i s i n e d e r g â l ı ı â li B e v v a b l ı ğ ı p a y e sin i k n z a n d ı r d ı. B u n d an so n ra
a ıı a v a t a n d a İ m p a r a t o r l u ğ u n M ı s ı r , A r a b i s t a n , B i lm e l i n d e k i g e n i ş ü l ­
k e le r i n d e y a p t ı ğ ı u z u n g e z i n t i le r i i«n T ü r k m i m a r î t a r i h i n d e b i r t e r e d ­
d ü t d e v r i y a r a t a n d im a ğ ı ü z e rin d e i^ lo r b ı r a k ı y o r d u .
1006 d a m im a r M e h m e t A ğ a y ı y in e s a r a y d a g ö r ü y o r u z , a r t ık su
n â z ı n d ı r , t m p a ı a t o r l n ğ u n b a ş ş e h r i için s u t e s is le r i k u r m a k t a d ı r . 1015
d e m i m a r A h m e d i ı ı v e f a t ı ise, k e n d is in i d e v r in s a n ’a t h a y a t ı n ı n e n
y ü k s e k m e r t e b e s in e , H a s s a s e r m im a r l ı ğ ı n a y ü k s e l t i y o r .
T ü r k m im a r î ta rih in d e b ir y e n i lik d e v r i v ü c ııd o g e tire n m im a r
M e h m e t A ğ a A t m e y d a n ı n d a n I s t n n b u l u n m in e s e m â s ı n a y ü k s e l t t i ğ i
s a k in y a z a k ş a m la r ın d a M a r m a r a n ın d u r g u n s u la r ın d a n a r in m in a r e ­
le r in in g ö lg e le r in in iz le r i s ü z ü le n S u lt a n a h m e t c a m iilc g ü z e l ş e h r im iz e
z a r i f v e m u & z z a m b ir m â b e t k u r m a k la b e r a b e r S in a n d a n s o n r a en ç o k
s u t e s is i y a p a n m im a r im iz d ir . E s e r l e r i a r a s ın d a T o p h a n e ç e ş m e s i ; İ s ­
t a v r o z m e s c id i, T e r s a n e k a s r ı, M u r a t p a ş a , H a l i l p a ş a , s e b ille r in d e n
m a a d a b ir y ı ğ ı n n eg m e v e s e b i li d a h a v a r d ır ,
S u lt a n a h m e t t e k i s e b ilin d e a d ı ş ö y le a n ı l ı y o r :

H a y ır eden darı naim içre ebed mesrur ola


Kim M ehm etdir onun nâmı ve âli himmeti
Yazılup amelî hüsnü deftere mastur ola
E tti bu râna binayı hnşredek mesrur ola
Camii Hanı Ahmedin banii âli musiri
Olm am ıştır vâki olmaz böyle bir âli bina
H azreti mimarbaşı ahırı mâmur ola
B ir eser konmuştur kim dernbedem meşkûr ola
- 127 -

Mimar Mehmedin Elbisanda da çeşmeleri varmış, E vliya Çelebi


bunlar için diyor ki:
“ Bu ş e h r i (E l b i s a ı ı ) iç r e k ır k a d et ç e ş n ic i a b ı h a y a t la r v a r d ır .
C ü m le ç e ş m e s a r la r ın ın k e m e r le r i k a ş ii ç in id ir .”

C a m ii H a n A h m e t â li m e ş r e b e b e n n a y i p â k
H a z.re ti m im a r b a ş ı o l d e ru n u ta b n a k
R u h u p â k i h a z r e t i S u lta n K e v n e y n iç in o l
E y le y ü p bu ç e ş m e i p â k i b in a o l h a v fn â k
D e h d ü şü p t a r ih in i d id i H u ş îi h a k ir
G e ld i a ş k ın a M u h a m m e t M u s t a fa n ın m âi pâk

Su n â z ın m im a r M e h m e d in e v v e lc e iş a r e t e tm iş o ld u ğ u m u z ü z e r e
su y o lla r ın ı g ö s t e r e n h a r it a la r ı d a n ı e v c u l i u ı .

M im a r H a s a ıı A ğ a : M e h m e t A ğ a n ın 1015 d e M i m a r A ğ a o lm a s ile
y e rin e 1017 t a r i h l i I. A h m c d i n b i r h ü k m ü n d e n d e a n l a d ı ğ ı m ı z a g ö r e .
H aşan Ağa su n â z ın o lu y o r . Jlu H a s a ıı A ğ a n ın IV . M u rat z a m a n ın d a
b a ş m l m a r H a ş a n A ğ a o l a b i le c e ğ i g ib i 1014 d e İ b r a h i m p a ş a s a r a y ı n ı
t a m i r e d e n m i m a r H a s a ı ı Ç a v u ş o lm a s ın ın d a ih t im a li m e v c u t t u r .
Y u k a r ı d a i ş a r e t e t t iğ im iz b ü t ü n b u m e v k i a lı ş l a r , k lâ s i k T ü r k m i­
m a r i s i n i n b ü y ü k ş ö h r e t le r i n in su n â z ır la ıiy le a lâ k a l a r ı n ı g ö s t e r i y o r -.
B ü y ü k S in a n ın y e r in i H a s s a s e ı m i m a r ı o l a r a k d e v r i n s u n â z ı n o la n
D avut A ğa a lt y o r , onun v e fa t iy le su n a z ırı o la n D a lg ıç A hm et Ç avuş
m im a rb a şı o lu y o r ; m im a r A h m c d in y e r in e d e uzun s e n e le r s u n â z r r lığ ı
eden, taştan ve m e rm e rd e n k u rd u ğu h e r â b id e s in e b iı- s e d e f p a r la k lığ ı
v e z a ra fe ti ve re n , büyük s a n ’a t k â r M ehm et A ğa m i m a r b a ş ı o lu y o r .
M ehm et A ğadan boş k n la ıı su n a z ır lığ ın a ş ö h r e t li m im a r H asân Ağa
g e ç iy o r . H aşan A ğadan so n ra g e le n M im a r a ğ a la r ın su n â z ırlığ ile ya •
k ın lık la r ın ı, H a z i n e i e v r a k v e s ik a la rın d a su H â z ır la r ın ın is im le r i k a y d e ­
d ilm e d iğ in d e n , bu rada z ik r e t m e k m üm kün o la m ı y o r .
M im a r M u s t a fa A ğ a : F a k a t şu m u h a k k a k t ır k i b ü tü n H a s s a m i­
m a r la r ın a v e b ilh a s s a s e r m i m a r la r a su iş le r in d e y a p t ık la r ı b ü y ü k b a ­
ş a r m a la r d a n d o la y ı m ü m ta z m e v k ile r a y ır m a k ic a p e d e r. B u a r a d a
M u s t a fa A ğ a d a b ilh a s s a n a z a r ı d ik k a t e a lın a c a k b ü y ü k b ir k ıy m e t t ir .
D a v u d u ıı m u h te ş e m e s e r i Y e n ic a m ii g r a n it b ir k a y a k it le s i g ib i y ü k ­
s e lte n “ m e r e m e t e i” M u s t a fa A ğ a bu g ü z e l â b id e s iy le , m ü ş te m ila tın a su
te m in i y o lu n d a d a a y n i y ü k s e k d e h â v e s a n ’a t ı g ö s t e r m iş , c a m iin ş a ­
d ır v a n v e ç e ş m e le r in e , T e r k o s n a h iy e s in d e n , B e l g r a t k ö y ü n d e n su g e ­
t ir m e n in k e ş fin i d e y a p m ış t ır . 1071 d e B o ğ a z ın İs ta n b u l m ü d a fa a k a l e ­
le r in i ö r ü p b it ir e n v e S a f i y e S u lta n d a n y a r ı k a lm ış Y e n ic a m iin t a m a m ­
la n m a s ı iç in K ö p r ü lü M e h m e t P a ş a y a T u r h a n V a ld e S u lta n n e z d in d e
ilt im a s e t t ir e n M im a r ı h a s s a M u s t a fa e fe n d i 1074 de y a ln ız Büyük
Türk mimarı Davudun muhteşem plânını tamamlamakla kalmamış, ay­
nı zamanda camiin civarında yaptığı kapalı çarşı türbe, sebiller ve de­
niz kenarında saraydan, mürekkep eserleriyle şehrin bu köşesini çok
güzel süslemişti.
B ü y ü k b ir su s a n ’ a t.k â rı d a o la n m im a r M u s t a fa n ın Y e n ic a m ii İh­
- 12H —

ya vc inşa ettiren V alde Sultan irin kurduğu zu ıif ve güzel sebili son­
radan yanmışsa da tek rar aynen yapılm ıştır.
A sırlarca evvel güneşli günlerde Yenicam iin M ısırçaışısm a bakan
avlusunun yüksek duvarlarındaki güneş saatlerinin gö lgeleri ikinci vak ­
tinin yaklaştığın ı çizerken yüzlerce Türk, m im ari Hassa M ustafa efen ­
dinin B elgra t ormanlarından akışını temin ettiği, geniş serinlikler al­
tında k ıık çeşme katm a sularından abdestlerini tazelerlerdi.
Yukarıda dediğim iz gibi bu tarihten sonra Başm im arların su nâ-
zırlığile alâka derecelerini tayin güçtür; bununla beraber eski V a k ıf
Sular müdüriyeti arşivlerinde tesadüf edilen hüccet, ve b era tlcıiıı ka­
y ıt edildiği d efterlerde su nâzın olarak şu isim ler görülm ektedir:
Su n âzın İsm ail A ğ a (1093 h.) Su nazırı Halim A ğ a İbni Musa
(1096 h.) Su n âzın Hüseyin A ğ a (1097 h.) Su n âzın İbrahim A ğ a
(1102 h.) - Su nâzın Hüseyin A ğ a (1141 h.) - Su nazırı M ehm et A ğ a
(1149 h.) - Su nâzın Elhac M ustafa A ğ a (1159 h.) - Su nâzırı A li A ğ a
(1166 h.) - Su n âzın İbrahim A ğ a (1175 h.) - Su n âzın Osman A ğ a
(1207 h-) - Su nâzın H alil A ğ a (1215 h.)
Bunlardan İsm ail A ğ a (1093 h .), M ehm et A ğ a (1149 h.) adlarına
Ah m et R e fik ’in lıaziııei evrak vesikalarına göre ya p tığı başmimarlar
listesinde de tesadüf etm ekteyiz.
İbrahim A ğ a (1102 h.) ise 1109 y ılın d a Saraçhanebaşındaki A m ­
c a z a d e H ü s e y in P a ş a n ın m e d r e s e , t ü r b e , s e b ili z a m a n ın d a y a p ıla n m i­
m a r b a ş ı İ b r a h i m A ğ a d ı r . M e h m e t A ğ a n ı n (1 1 4 9 h .) d e A y a s o f y a d a k i
B a b ıh iim a y u n k a r ş ıs ın d a k i ç e ş m e s e b ili v e G a la t a d a A z a p k a p ı d a k i ç e ş
in e s e b ili H e k i m o ğ l u A l i P a ş a ç e ş m e s e b ilin i v e D o lm u b u h ç e d e k i çeş^
m e y i y a p a n M e h m e t E m in A ğ a d ı r .
D o lm a b a h ç e d e y a p ıla n ç e ş m e y e d a i r hüküm de m im a r M ehm et
A ğ a n ı n a d ı g e ç m e k t e d ir .
G a la t a k a z a s ı m u z a f a t ın d a ıı k a p u d a ğ ı n a h iy e s i n a ib in e v e K a p u -
d a ğ s u b a ş ıs ı A b d u lla h v e M ü b a ş ir t a y in o lu n a n ......... • z id e k a d r ü h ü m a y a
h ü k ü m k i:
M e h n ıe d E m in d a m e m e c d ih ıı s ü d d e i s a a d e t im e a r z ıh a l
e d ü p t a r a f ı m d a n D o lm a b a h ç e k u r b in d e b in a s ın a ş ü r u o lu n a n
s e b ile i k t i z a id e ıı m e r m e r l e r i n c ü m le s i M a r m a r a d a n g e lm e k
m ü m k ü n o lm a y u b K a p ı d a ğ ı n d a ı ı b i r m i k d a r m e r m e r t e d a r ik i
iç in Y o r g i n a m z i m m i y i ir s a l v e m e e f u r d a h i t e d a r ik v e S n ıa -
.de e t m e k le s e n k i m ü b a ş ir t a y i n o lu n a n m u m a ile y h s in m a r i ­
f e t i n l e s e f i n e y e t a h m il v e s e b ili m e r k u m a n a k lin e k im e s n e t a ­
r a f ın d a n m ü m a n a a t o lu n m a m a k iç in s iz e h it a b e n e m r i ş e r if im
s u d u ru n u i s t i d ’a e t m e ğ in v e ç h i meşruh ü z r e amel olunmak
içün yazılm ışdır. F i avahiri ıebiü levvel 1154.
E lh a ç M u s ta fa A g a (1 1 5 9 lı.) - y a p ılış ta r ih i 1 1 5 5 olan v c E ğ r ik a -
p ıd a A v a s efen d i cam ii y a k ın la r ın d a bulun an “ S e rm im a r Hacı M u s ta ­
f a ” çeşm esin in kita b e sin d e , su n â z ın M u s ta fa A ğ a n ın a y n ı zam anda
Serm im ar d a o ld u ğu n u a n lıy o ru z. 1154 ta r ih li a ş a ğ ıd a k i h ü k ü m d e M eh ­
m et E m in in s e rm ım a rh k ta n a yrılm a sın d a n bes a ltı a y so n ra H acı M us-
ta fa n ın serm im ar o ld u ğu n u b ild iriy o r:
- 129 -

M î i n T i c i î 'i i n n ih İM A vn m ıK n o m m * *«.to «.U ^ U ıc m o K û k û n ı k ı ;

Sarayı Cedidi âmiremde vaki Topkapı’da vaki ebııiyei hümayu­


numa iktiza iden mermerler Hassa mimarbaşı Elhaç Mustafa
Zide mecduhunun mümza ve memhur defterinde zikrü tasrih
olunduğu vech ile gerek ocaklarda ve gerek iskelede mevcut bu­
lunanlardan maada Kebir Taşlan dahi kat’ildirüb dağlara indi­
rilmesi için ahalü kaza dahi ianet ve bir gün evvel bu tarafa
naklü tesyir olunmak fermanım olmağın işbu emri şerifim is-
dar ve... ile irsal olunmuşdur imdi vusulünde siz ki mumailey-
himsiz gönderilan defteri merkumda zikrü tasrih olunduğu
tech ile gerek ocaklarda ve gerek iskelede mevcut bulunan­
lardan maada kebir taşlan dâhi kat’etdirüb dağdan indirilme­
si içün ahalü kaza dahi ianet ve bir gün akdem ve bir kadem
mukaddem deri saadetime naklü tesyire mübaredet idiib zin­
har mıkdarı zerre ihmal ve teksiıden gayetül gaye hazer ve
mücaııebet eylemeniz babında fermanı âlişamm sadır olmus-
dur. Fi Evahiri Şevval 1154-

Mimar A li A ğ a ; Halkalı Suları bahsinde adı geçen ve 1166 tari­


hinde Nuruosmaniye camiine su getiren Hassa su nâzındır.
E s k i V a k ı f s u la r m ü d ü r iy e t i d e ft e r le r in d e n a la r a k , a ş a ğ ıy a k o y ­
d u ğ u m k a y ıt la r d a n da, a n la d ığ ım ız a , g ö r e bu ta r ih le r d e n s o n r a m i-
m a r b a ş ıla r a y n ı z a m a n d a su n a z ır lığ ın ı d â ş a h ıs la r ın d a b ir le ş t ir m iş b u ­
lu n u y o r la r d ı :
— Su n â z ın v e m im a r A ğ a o la n H ü s e y in A ğ a h a f r e y le d iğ i s u y u n ­
d a n b ir ç u v a ld ız s u yu j m r g n n i H a m A h m e t A ğ a ^ i t O e ' y l o ld a lu H a y d a r ­
p a ş a k u rb in d e H a c ı H a s a u m a h a llin e ic ra . 1105 h.
— M im a r b a ş ı v e su n a z ır ı o la n H ü s e y in A ğ a ib n i M u s a m im a r b a ş ı
ik e n d e ru n u ııd a h â s ıl s u y u n d a n b ir ç u v a ld ız su yu n u n y o r g a n i H a c ı A h ­
m e t A ğ a y a b e ’y i H a c ı H ü s e y in m a h a lle s in d e m e n z ilin d e ic r a ik e n ba-
d e l f e v t v e r e s e le r i m â i'm e z b u r u S a r a y ı a t ik P a z a r b a ş ıs ı M e h m e t A ğ a ­
ya. 1133 h.
M im a r b a ş ı v e su n â z ın o la n H ü s e y in A ğ a ç i f t e h a v u z k u rb u n -
d a D e v e c i o ğ lu b o s t a ııı ü s t t a r a f ın d a biı- a d e t b a c a d a n h a s ıl s u y u n d a
b ir m a s u r a s u y a m a lik M u r a t P a ş a m ü te v e llis i A b d ü lb a k i A ğ a ib n ı
A l i b e y . îs ta n b u ld a E lv a n z a d e m a h a lle s in d e m e n z ilin d e ic ra . 1141 h.
M im a rb a ş ı v e su n â z ın H a lim Ağa Ç ift e havuz k u tb u n d a D e-
v e c io ğ lu b o s ta n m ın ü s t t a r a fın d a k e n d i m a lile h a f r e y l e d i ğ i y e d i a d e t
b a c a la r d a n m ü fr e z m a i’le z iz in i B a h ç e k a p ıs ı d a h ilin d e E lv a n z a d e m a h a l­
le s in d e s a b ık a E s s e y it M e h m e t D e v r i e fe n d i ib n i E s s e y it İbrahim M a lik
o lv e fa t in d e n s o n r a bir masura mâi’lezizi kanavat ile sûlbu kebiri oğlu
Hocagâni divanı hümayundan Esseyyit Enis İbrahim efendi ile sûlbu
kebiri kızı Şerife Âdile hanıma intikal eyledikten sonra mâi’lezizile
maa’serçuhadarı hazreti şehriyari Eyüp A ğa ile Abdürrahmana be’yi
eylediği müş’ir yedine hücceti şeriyye ita olundu. 1210 h.
Aşağıdaki tarihi kayıttan da II. Mahmut zamanında başmimarı
Hassanın, hem sermimar ve hem de su nâzın olduğu anlaşılıyor:

Fı 9
- 130 -

"Y a z günlerinde suların çekilmesi İstanbul ahalisinin sıkıntısını


mucip olmamak iradesile su nezâretinin muktedir bir zata ihalesile su
menbalarınm temizlettirilmesine dikkat olunması lüzumu su bentleri­
ne teşrifi şahane vukuunda lâyıhı hatırı Padişahı olmuş ve ebniye mü­
dürü Halim efendinin (Mimarı Hassa Abdülhalim, 1247 de şehrema-
netile mimarbaşılık müdüriyeti birleştirilerek ebniyei Hassa müdürü
o lm u ş d u r .) N e z a r e t i m e z k fır e y i lâ y ık ile id a r e y e d iğ e r m e ş g u liy e t i m e y ­
dan vermediğinden şehri beş bin kuruş maaş ile su nezareti kereste
nazırı sabık Şakir efendiye müstakillen ihale kılınmıştır. 1253 h.
Lâle devrinin büyük Türk mimarlarına, su nâzırlarına hâlen şeh­
rimizi süsleyen çeşmesarı hümayunların kurulduğu ve bunlara sulâr
temin edildiği cihetle, mimarî tarihimizde ayrıca yüksek yerler ver­
mek icap eder. Bu bakımdan; mimar Mehmet Eminin âbidelerinde ken­
dini temayüz ettiren daha başka güzellikler vardır-
Bazı tarihlerde “ A v c ı” diye adlandırılan IV . Mehmedin vefatı üze­
rinden 15 sene geçmiş, bu kısa müddet içinde Topkapı sarayının Babı
hümâyununa Padişah adı olarak üç isim daha yazıldıktan sonra hicri
1115 târihinde III. Ahm et Osmanlı tahtına oturmuştu.
im p a r a t o r lu ğ u n B a ş ş e h r in d e a r t ık h a y a t . b ü sb ü tü n d e ğ iş m iş ti.
B a h a r g e c e le r in in n e m le r ile is la n m ış k ır la r ın ç iç e k le r i, t a p t a z e y e ş il
o t la r ı ü z e r in d e n B ü zü len sabah r ü z g â r la r ı ş e h r in g ü n e ş li b a h ç e le r in in
c a z ip k o k u lu le y lâ k la r ın d a p a r ılt ılı a k is le r le d o la ş ır k e n , b ir e r a t la s d u ­
d a k g ib i r e n k li lâ le le r in y a p r a k la r ım a ç a r, o n la r ı s a k in s a k in o y n a ­
t ır d ı.
H e r t a r a f ı ç iç e k re n k v c g ü z e llik le r le p ır ıl p ır ıl d o lu ls ta n b u lu n
ş e f f a f s e m a s ın d a n ta ş a n a y d ın lık la r iç in d e s â r a y la r ın m m ü z e y y e n o d a ­
la r ın d a d e v r in P a d iş a h ı d iv a n la r ın d a b e n d e le rin d e n g ü n le r in i b ir e r a z a ­
m e t v e s a a d e t d ü n y a s ı o la r a k d in le rk e n , z a m a n ın b ü y ü k T ü r k m im a r ­
la r ı d a y a p t ık la r ı m e r m e r â b id e le r ü z e r in e bu g ü z e l b a h ç e le r d e n t o p ­
la d ık la r ı g ü l k o n c a la r ım , in c e z a r i f k a r a n fille r i, n a z a r ı y a p r a k la r ın ın
al, e flâ tu n , k ız ıl a t la s r e n k le r i ü z e r in d e b a ğ la y a n lâ le le r i s e r p iş t ir iy o r ,
k ıv r ık y a p r a k la r , d e m e t d e m e t ç iç e k le r n a r in k o n c a la r la s ü s le d ik le r i,
z e y n e t le ş t ir d ik lo r i s a n ’a t e e e r le r ile b ir “ L â l e d e v r i ” y a l a t ı y o r l a r d ı .
Türk şiir ve edebiyatı devrin şairlerinin kaleminde nasıl bir his
ve aşk ifadesi haline geliyorsa, san’atte Türk mimarlarının bilgili çi­
lelinde ona uyuyor şehrin meydanlarını güzel su âbideleri süslüyor­
du. Bunların yaldızlı geniş saçaklarının gölgeler saldığı billûr sular
akan beyaz cepheleri üzerinde, Türk san’atkârlarmuı kudretli parmak­
ları, tabiattan aldığı ve gönlünün içinde yaşattığı lstanbulun lâlelerini,
karanfillerini, narin çiçeklerini kucak kucak koyuyor; memleketin ko­
kulu ve leziz yemişlerini kâse ve tabaklar içinde nakşediyordu. Bütün
bu kabartmaların etrafını sonsuz güzelliklerle kıvrılan cazip süsler sa­
rıyor, renkli taşlardan yapılmış kemerlerinin üstünde çok güzel yazıl­
mış devrin şairlerinden yaldızlı kitabeler bulunuyordu.
III. Ahm et devri Türk şiirinde “ Sultanı şuaranın’ ’ bulunduğu bir
devirdir. Osmanlı Türkçesi bu devirde çok terâkkiye mazhar olmuş
- 131 -

bilhassa îstanbulun ince vc hisli şaiıi Nedimin kaleminde bir ipek çile
gibi parlak ve cazip b ir hale g e lm ş t i. T ü r k s a n 'a t v c edebiyatını tekâmül
ettirmek isteyen veziri âzam İbrahim Paşanın Divanında yetişen Veh-
biler, Nedimler, Samiler, Şakirler, Dürrüler, Raşidler, Rahmiler, Asım ­
lar Türk şiir ve edebiyatında yalnız temayüzle kalmamış, divanları, ta­
rihlerde Türk medenî varlığına yüksek eserler bırakmışlardır.
Bu kıymetli şairlerin bol ve değerli varlığı çeşmesarı hümayun­
ları, narin sebillerin mermer cephelerini tezyin eden altın yaldızlı şi­
irleri, manzum tarihleri tek bir şaire hasrettirmemiş, bunların her cep­
hesini ayrı bir şairin tarihi yaldızlamıştır.
B u d e v ir le r d e A y a s o f y a d a , Ü s k ü d a r d a , G a la tâ d a , Tophanede v e
ş e h r in d iğ e r b ir ç o k y e r le r in d e T ü r k m im a r la r ı g e n iş s a ç a k la r ın ın g ö l ­
g e le n d ir d iğ i, o y a g ib i iş le n m iş m e r m e r a y n a t a ş la r ın ı tunç, m u s lu k ­
la r ın d a n ta ş a n s u la r ın a k is le r i h a r e le n e n g ü z e l ç e ş m e le r , in c e s e b ille r
y a r a t m ış t ı.
B u s u â b i d e le r i a r a s ı n d a A y a s o f y a d a k i I I I - A h m e d ’in ç e ş m e ve
s e b ili O s m a n lı T ü r k l e r i n i n î s t a n b u l a k u r d u k l a r ı ç e ş m e le r a r a s ı n d a en
g ü z e lle r i n d e n b i r i d i r .
B u ç e ş m e n in y e r i n d e v a k t i l e R i z a n s l a r ı ı ı b i r ç e ş m e s i v a r m ı ş . O n u n
n a s ı l o ld u ğ u n u n h i k â y e s i n i b ile b i lm i y o r u m . F a k a t T ü r k l e r bu raya
b i r s a n ’a t p ı r l a n t a s ı b ı r a k m ı ş l a r d ı r .
Ç e ş m e A y a s o f y a d a B a b ı h ü m a y u n ö n ü n d e d ir , d ö r t y ü z lü d ü r . Ü s t ü
k u r ş u n k a p lı v e b i r i b ü y ü k d ö r d ü k ü ç ü k k u b b e l e r l e s ü s lü o ld u k ç a g e n i ş
b ir de s a ç a ğ ı v a rd ır.
H e r c e p h e n in o r t a s ı n d a e t r a f ı I I I . A h m e t d e v r i s a n ’a t ın ın b ü t ü n
in c e lik le r i i ş le n m iş e n g ü z e l ç in ile r le lcaplı d ö r t m e r m e r a y n a t â ş ı v c
d ö r t k ö ş e s in d e , o y m a l a r l a m ü z e y y e n m e r m e r s ü t u n lu s e b i l le r o t u r t u l ­
m u ş tu r . B in a n ın A y a s o f y a y a bak an yüzünde a y n a t a ş ın ın ü s t ü n d e
y a ld ı z lı b i r “ M -a ş a lla h ” v e h e r ik i t a r a f ı n d a m i h r a p l a r v a r d ı r . K ö ş e d e k i
s e b i ll e r ü ç e r y ü z l ü ; ç o k z a r i f y a p ı lm ı ş t ı r . Ö z e r l e r i n d e V e h b in i n m e ş h u r
k a s id e s in in m ı s r a l a r ı s ı r a la n ı r . A y a s o fy a y a b a k a n d i ğ e r y ü z le r i n d e
d a h a z iy n e tti o la n b u y ü z ü n d e b a ş t a n b a ş a s a t ı r h a lin d e , I I I . A h m e d ’in
el y a z ı s i y lo ç e ş m e n in t a r i h i b u l u n u r :
T â r i h i S u l t a n A h m e d ’in c â r i z e b a n ı lü le d e n
A ç b e s m e le y le iç s u y u H a n A h m e d ’e e y le d ü â
J.-L4± lı.

Bu ç e ş m e n in y a p ı s ı için III. Ahm et b ir hükm ünde d iy o r k i:

M a rm a ra n a ib in e v e z a b it in e h ü k ü m k i:
S a r a y ı c e d id i â m i r e m b a b ıh ü m a y u n u p iş g â h ın d a t a r a fı
h ü m a y u n u n d a n m ü c e d d e t e n b i n a s ın a m ü b a ş e r e t o lu n a n ç e ş -
m e s a r iç ü n m e r m e r t a ş ın lü z u m u o l m a ğ l a ik t iz a id e n b e h a la rı
bina emini tarafından verilmek üzere tâyin olunan mübaşir
Haseki m arifeti ile gönderilen defter mucibince saf ve beyaz
damarsız olmak üzere zira mermer taşı katı ve tedarik olu­
nup aceleten kayıklara vazü tahmil ve bir gün mukaddem
- 132 -

Asitanei saadet âşiyanıma naklolunmak babında ferm anı ¿li­


sanım yazılmıştır.
Fi. EVasıtı Ramazan 1141

Türk san’atkârlarm ın mavi mineden bir mücevhere benzettikleri


bu nefis âbidenin mimarı için M ehm et A r if bey “ 1143 senesine ait olan
ıuzname defterinin birinci sahifesindeki bir hesaptan isminin Mehmet
olduğu anlaşılıyor. Bu halde Topkapı sarayı hümâyununun karşısın­
daki meşhur çeşmenin mimarı bu zat olmak lâzım gelir. 1141 senesin­
de bina olunan bu çeşmenin mimarına değil, inşasına dair bile tevarihi
Osmaniyede malûmat verilm emiştir, der.
III. Ah m et Üsküdar sahiline de bir meydan çeşmesi koydurmuş­
tur. Geniş bir saçak altında dört yüzünde büyük ayna taşlan ve köşe­
lerinde kurnalı ufak çeşmeler bulunur. E vvelce kurşun çatısının üstü
ayrıca kubbeli imiş. Beşiktaş kıyılarına bakan cephesinde za rif istilâk-
titler altında baştanbaşa devrin mümtaz sadrazamı İbrahim Paşanın
beyit ta rih i:
Didi Han Ahm ed ile bile İbrahim tarihin
“ suvardı âlemi desti Muhammedle Cevadullah”
Bunun altında çeşmenin yapı tarihi olan 1131 yazılıdır. Yüzdeki
ayna taşının iki yanı mihrablıdır. Nisbeten daha sade olan diğer üç
cephesinden Boğaziçino bakanında. Nedimin, Üsküdarınkinde Rahm i­
nin ve İstanbul tarafında da Şakiı-in kitabeleri okunur.
Yapı tarihi III. A h m ed’in Saltanatının son senelerini taşıyan baş­
ka çeşme - sebiller de vardır. Usulü mimarî Osmanide “ bir zaviyei kai­
me şeklinde ve Reis zaviyesi altı dılıdan ibaret bir kule” diye ta r if edi­
len Azapkapı çeşme sebili şeklinin tezyinatının sonsıız ince g ü z e lliğ in ­
den başka diğer çeşme sebillere nazaran bir ayrılık gösterir. Sebilin y a ­
pısı iki parçadandır- Çeşme dört köşeli cephesi müzeyyen, sebil ise bu­
na yapışık altı köşelidir. Özerindeki Vehbinin tarih kitabelerinden 1145
de Sultân Mahm ut’un valdesi tarafından yaptırıldığı bildirilmektedir.
U fak tezgâhlardan kalay, bakır, lehim kokuları yayılan dar so­
kakların nihayetinde toz ve toprak içinde unutulmuş bu çeşme geç­
mişte buralarda hüküm sürmüş medeniyetlerden bakiye kalmış bir anıt
gibidir. Bu tozlu sokak köşesinde boş musluk delikleri kenarları k ırıl­
mış mermer teknesiyle- ne yaldızlı saçağından, ne de tatlı bir ahenkle
akan suyunun sesinden eser kalmıştır, ilk nazarda işlemelerle, yazı­
larla, ince nakışlı altın yaldızlı parm aklıklariyle süslü bu çeşme hin-
bir gece masallarında adı geçen bembeyaz mehtaplı, esrarla örtülü A-
rap şehirlerinden getirtilm iş işlemeli bir m ahfazaya benzer. Fakat dik­
kat edilirse üzerinde lstanbulun Lâle devlinden güzel günlerinin akis­
leri bulunur.
E trafın da yükselmiş toprağa gömülmüş mermer duvarlarında
üremiş yâpışkan otları arasında ince m otifler, bir asma filizi gibi na­
rin ve taze kıvrak münhaniler, mebzul çiçek ve süslerile bu hâlâ güzel
çeşme harabesi, suyunun başına bakır bakraçları, gümüş güğümlerile
- 133-

gelmiş, levent boylu, esmer, şişkin bazulu yaldızlı cepkenli azapları,


geniş ipek örtülere sarılmış narin parmaklı beyaz ellerin sahibelerini
bekler gibidir.
N e onlardan, ne de onların damlarında mor salkımlar, sarı güller,
yeşil yapraklı asmalar sarılmış gölgeliklerinde hülyalar ürperen tahta
evli mahallelerinden artık bir şey kalmamıştır. Güneş bile bu sokak­
tan bir yabancı gibi tatlı bir gölge serpmeden geçip gider.

III. Ahm et’ten sonra başlayan I. Mahmut devri de yalnız İstanbul


için değil bütün memlekette san’at ve bilginin tekrar kalkınmağa uğ­
raştığı bir devirdir.
Bu arada su mimarisinde de büyük işler görülmüştür. Bu yolda
bir çok misaller göstermek kabildir. Meselâ Rudolf M. Riefstahl A y ­
dındaki Tüı-k mimarî eserleri arasındaki Cihanzade camisinden bahse­
derken diyor k i:
“ Cihanzade câmii üstündeki kitabeye nazaran (1170 h., 1756 mi­
lâdi) talihinde inşa edilmiştir- Şehrin ol tasındaki bu camiye gelirken
bir türbeye ve güzel bir sebile tesadüf olunur. Cami sun’i bir platform
üzerine kurulmuştur. Merdivenlere gelmeden evvel Gotik tarzını andı­
ran sivri kemerli bir geçitten geçmek lâzım gelir. Böyle kapalı bir ge­
çidin mevcudiyetine neden lüzum hasıl olduğunu anlamak müşküldür.
Sivri kemerleri garip, kabartmaları, içerideki tezyinatı ve bir çok kı­
sımları ortaya, halli müşkiil meseleler atmaktadır. Zannedersem bu
caminin sair kısımlarını tetkik etmek hıı m e s e le le r in bir çoğuna cevap
verecektir. Bir kaç basamakla muntazam bir şekilde olmayan avluya
çıkılır. Şimal ve cenup kısımları muhteşem bir kemer silsilesi arzeder.
Buradaki kemeı-ler biraz sivridir. Ve sütunlarla tutulmuştur. Arkala­
rında bir medresenin kubbeli hücreleri vardır. Ortada bir şadırvan bu­
lunmakta ve şadırvanın üstü on iki tane süslü sütunla istinat ettirilen
bir çatı ile örtülüdür. Kemerlerin cephesi Ahmedi Şalisin çeşmelerde
(Tophane. Azapkapı, Babıhümayun ve sair.) İzmir müzesinin yanın­
daki çeşmede gördüğümüz çiçekli tezyinatı ihtiva etmektedir. Sütun­
ları da muhtelif ve süslüdür. Helezon! oluklarla düz oluklu sütunlar
bunların arasında mevcuttur. Şadırvanın havuzundaki parçalar çok zen­
gin bir tarzda süslüdür.
S u iş le r in d e B a r o k v e A m p ir d e v ir le r in i b ilh a s s a II- M a h m u t d e v ­
r in d e y e n i b e n tle r in in ş a s ı n o k ta s ın d a n ç o k k ıy m e t li g ö r m e k lâ z ım g e lir .

Su nazırlığı teşkilâtında, nazırın maiyetinin esasını “ su yolcu es­


n afı” teşkil ederdi. Su yolculuk (R ah i’ablık) çok eskidir. Fatih II. Meh-
medin vakfiyesinde:
“ On nefer hüddam rahi’ab tayin buyurmuşlardır ki her biri ince
ve sufufu ahvaline şuur vc vukuf sahibi ve umuma meremet ahvalin­
de hususu emrü islâlı tariki madde ve kurşun İslahı umurunda san’a-
tının galibi dolap hamamatı ıslahta mahareti sütuhu ebniyei hayratı
ve meremet sair musakkaftan ve musattahatta fenninden şöhreti olan”
denilmektedir.
- 134 -

Eski V a k ıf Sular M üdüriyeti kayıt defterlerinde rabi ablığın be­


rat ve hüccetlerle babadan evlâda intikali ve aldıkları ücretleri bütün
ta fsilâtiyle zikrolunm uştur:

" E v k a fı mazbutadan cennetmekân Gazi Sultan Süleymanı Han


tabe serahü evk afı şerifesinden almak üzere yevm i iki akçe va zife ile
hizmetlerinden olan çeşmelerden taksim ve ana tariklerine hizmet ve
va k fı şerifinin tariklerini h ıfz ve nıeremet eylem ek şartiyle Lâ leli çeş­
me nezdinde kâin çukur çeşmenin ıah ı abı ve yevm i üç akçe va zife ile
d e f’a rah ı’abı ve Istanbulda Lâleli çeşme nezdinde kâin cennetmekân
Sultan M ustafa Han tabe serahü evk a fı şerifesi mülhakatından m er­
hume Bicani vakıftan olmak üzere yevm i sekiz akçe va zife ile cereyan
eden mâilezizi orada veruyinet eylem ek üzere Istanbulda Yeşilli oğlu
sarayı karşısında müşarünileyhin valdesi merhume Adilşah kadın tür­
besinde kâin çeşmenin rahı’abı cihetlerinin m utasarrıfı Astaııeli Meh­
met Selimin v efa tı vukuile mahlüliinden erbabı istihkaktan oğlu işbu
ıa fii tevki refülşan hakanı Mehmet zide kadrihu uhdesine tevcihi mu­
maileyhin istidası ve su nezaretinin inhası üzerine makamı nezaret E v ­
kafı hümayunundan batelhiz ifade kılınmakla mucibince tevcih olun­
mak ferm anım olmağın bin üç yüz yirm i dokuz senesi rebiülâhırıııın
yirm inci günü bu beratı hiimdyıınıınmu verdim. Buyurdun, mumaileyh
ciheti m ezkfıreye v a za yifi mersumesile binııefis tailâ kusur edayı hiz­
met etmek ve terk ve tekâsül ederse refinden ahıra verilm ek şartile
m utasarrıf 0U1
Tah riri fiyevm ülham is veluşreyn inah şehri rebUUlahır sene tisa
ve aşreyıı ve selasem ve e lf.”
Baisi tahriri lıuruf oldur k i ;
Istanbulda Kurnltapı kurbinde Iîalipaşa hizmeti demekle a r if hiz­
metin ra h i’ablığıııa su nazırları tarafından verilen temessük m autu-
kunca m utasarrıf olan Elhaç Ömer ibni İbrahim fe v t olmakla hizmeti
mezkûr bermucibi nizam sulbüsagir oğlu Mehmet R ızaya intikal edüp
ancak s a g ir i merkum kesbi iktidar edinceye kadar ehli vc erbabından
meclisçe bir vekil tayin olunarak hizmeti mezkûre İdare ve rüyet e tti­
rilm ek üzere hizmeti mezkûr m ü teveffayı mumaileyhin mahlülünden
oğlu Mehmet Rızanın ııhtesine ihale vc tahsis kılınmış olmakla babusı
m ü teveffayı merkumun yedinde olan atik temessükü fersude vekabili
istimal olmadığından battal keşidesile canibi nezarette hıfz olunarak
işbu bîr k ıt’» redid teınosenk t a h r i r v c d e f t e r i âba kaydolunarak ber-
m i n v n i m uharrir hizmeti mezkûru zaptı tasarrufunu havi sagiri m er­
kumun yedine ita olundu. Madem ki hizmeti lâzimesini bilâ kusur edâ
eyleyip bundan evvel hizmeti m ezkûıeye teveccühle m utasârrıf ola
gelm işlerse mcıkum dahi ol veçhile m u tasarrıf olup hizmeti mezkûre-
nin zapt ve tasarrufuna kimesine mâni ve mezahim olmayup bir gü-
na dahil ve taarruz kılm ayalâr. 1261 h.
Su yolcuları hayrata göre isim alırlardı. Padişahınkilere “ bölük-
başı” vezirlerin kilere de “ usta” denilirdi. Bölükbaşı ve ustalar işlerinin
genişliğine göre bir çok su yolcu kalfası ve çıraklar kullanırlardı.
- 135 -

Eski V a k ıf Sular M üdüriyeti d efterlerin de “ su yolcu esnafının ahva­


linin beyanında” deniliyor ki:
"D ersaâdet ve Belâdi selâsede vaki bilcümle selâtini izam haza-
retile bazı eshabı h ayrat sularının su yolculuklarına bölükbaşı ve us­
talık hizm et ta b ir olunduğu gibi her bir hizm et dahilinde..- adet ma-
lıallat vard ır ve her bir hizm et Bölükbaşı u stalıkla!ı bir v a k fı şerife
m erbuttur ve bu hizm etlerin yirm i adedi kırkçeşme ve on üç adedi
Halkalı suyu olup bunlar D ersaadete vaki olarak cümle İslâm su y o l­
cuları idaresindedir. Bentlerden cari olan Taksim suyu dahi Boğazi-
çinde Yeniköyünden bed ile tersanei âm ireye gelinceye kadar on üç
Bölükbaşı vc ustalıklara münkasem olup T arâbya ve Beyoğlunda vaki
G alatasarayı ve G alata Yenicam ii ve H aliç D ersaadet’te Hasküy ve
Sütlüceye kadar dört adet hizm etler Taksim suyundan olup H alkalı
suyu nevinden olarak başkaca birer ustalık idaresinde ve vak ıfla rı
dahi başkadır. Kadıköyünden Üsküdar havalisi dahil olduğu halde Bo-
ğaziçinin Anadolu cihetinden Paşabahçesine kadar cari olan Sular on
beş n efer Bölükbaşı idaresindedir.
Bölükbaşı ustalıklar... ise de m aiyetlerinde her bir hizmetin cesa
m et ve ehem m iyetine ve haricî surda olan buut m esafelerine göre b ir­
den yedi sekize kadar k a lfaları vardır. işbu bölükbaşı ve ustalık h iz­
metlerinin elli n eferi Islâm ve yirm i neferi H iristiyan d ır ve bazı bö-
lükbaşı ustaları iki yüz elli nefere baliğ olarak istihdam olunm akta­
dır.”
Su yolcu esnafile beraber su işlerinde ilgili bulunan Löküm cüler
vc kuyu kuzıo.ılar gibi diğer bazı esnaf hakkında oldukça geniş ma­
lumatı E v liy a Çelebi’de buluyoruz:
“ Su yolcular su künklerine kenevirlerle lökünler sararlar, amma
bunlar Istanbulda nazlı esnaftır. K ârhaneleri A y a s o fya d a Sarıkçılar
içinde uir kârhaneyi kadim dir ki E bü lfetih binasıdır.
Löküncüler taş kireç ile bezir ya ğı ve penbeyi bir yere karıştın b
arabalar üzere tokm aklar ile lökün düğerler, tonoz mahzen yapıcılar
da m ağarayı şurda yapalım, yok hurda yapalım diye kazma ve kü­
reklerle geçerler, su yollarını dağlara kazıb bir yerden şehre su gid e­
ceğini ilmi henüeee kuvvetilo bilirler, dağları yetm iş seksen kulaç k a­
zıp anda hayat misal s u bulunduğunu keşfederler, karı zeminden
dört, beş konak yerlere kadar kazuta yüz adımla kuyu ağızları acarlar,
klıyu ağzına yelken bezlerden badigiı yaparlar. O r a d a n su kuyularına
rü zgâr girerek k a’rı zemindeki üstatlar ten effüs ederler. Suları bir y e ­
re cemedüp istedikleri yere lâğım ve terazilerle su götü rü rler.”
lstanbulun bir çok semtinde kuyu suları mevcuttu. Bunların açıl­
ması ve örülmesi önemli bir işti- M etrelerce derinlikte açılan kuyulara
bacalar örülür, ilk açılan delikten inilen yerde kumluk yapılır, su bura­
da ak tarılır ve bunun bacası kapatılarak ikinci ve üçüncü bacalardaki
su ile meşgul olunur. Bazân da ilk baca doğrudan doğruya taşlarla ka­
patılarak aradan gelen su diğer bacada toplanırdı.

Su nazırlığının m aiyetinde şehirde evlere su dağıtan sakalar da


bulunurdu.
— 136 —

Sakalar Ocağı, A y â s o fya Camiinin Şekercikapısı denilen büyük ka­


pısı karşısında UT. Mehmed’in türbesine bitişik köşede imiş. îstanbul-
da saray ve vezir konaklarında ve bazı su sahiplerinin evlerinden başka
meskenlerde dahilî su tesisatı bulunmadığından evlere 3u tevziatı he­
men hemen yarım asır evveline gelinceye kadar hayvanlı veya hay­
vansız sakalar vasıtasile yapılırdı.
Bu sakalardan bir kısmı askerlerden (Y en içeri) diğer kısmı da
halktan (atlı veya atsız) olmak üzere iki kısımdılar.
E vliya Çelebi bunlar için şu tafsilâtı verir:
“ Esnafı sakâyanı yeniçeriyani dergâhı âli. Cümle yüz altmış iki
adet yeniçeri odalarının yedi yüz sakaları vardır. H er biri abdesti gü-
lendam. misali küheylân atlarının üzerlerine telâki muskası vc telâtin
kovaları yükletüb atlarının yeleleri, kuyrukları kınalı ve güna gün zil
ve çıngıraklar ve başlarında beyaz ablak sorguçlarla müzeyyen saka-
lar siyah rizmp vo siyah müşk dölmelerle vc Derlerinde turna çığala-
rile ve atları rengârenk çiçeklerle tezyin olunduğu halde geçerler. E t­
ra fta bulunan ibadullaha m&tralar, somaklar ile mai tahir bezlederek
“ sebilullah” diye feryad ederler... Bu tayıfanın zabitleri yeniçeri oca­
ğında bölükbaşılardan bir çorbacı saka bağıdır ki gedik sahibidir.
Yolu ile gellib kethuııda yeri ve muhsır A ğ a olur.
E s ıı a f s a k a y a n ş e h ir : B u n la r ş e h ir s a k a la r ıd ır la r . A s k e r î d e ğ il­
d ir le r - I s t a n b u l d a d o k u z b in d o k u z y ü z d o k s a n d o k u z ç e ş m e d e n â y a ıı
v e e ş r a f a s u t a ş ı y u p k â r e d e r le r . K â r h a n e l e r i A y a s o f y a d a d ı r . 13u n t
s a k a l a r ı b in d ö r t y i i z k a d a r d ı r . B u n l a r ı n d a a t l a r ı g û n a g û n y e ş i l d a l ­
l a r l a v e ş i i k û f e l e r le m ü z e y y e n o l a r a k ik i t a r a f l a r ı n a m a i s â f i b e z le y le -
y e r e k u b u r e d e r le r . _
E s n a f a r k a s a k a s ı : N e f e r a t s e k ia b in d ir . J3u t a y f a n ı n d a a ğ a l a r ı
H ü n k â r e a k a b a ş ı s ı d ı r . B u e s n a f h e p p i y a d e o l a r a k a r k a l a r ı n d a t e lâ t in
k ı r b a l a r i l e e lb i s e le r i s ı y a lı m e ş k (i ö lm e le ı d e n i b a r e t o lu p b a ş l a r ı n d a
e ık ç ı k a t e lle r v e f> iın a g U n ş ü k û f c le r , e lle r i n d e t a h t a , c a m , b i llû r , ııe c e f
t a s v e k â s e le r le g e z e r l e r v e o t a s l a r iç r e a b ı ıı a b ı m a lâ m a l e d e r e k c ü m ­
le y i g a z a t l m tisi im in e “ s e b il, s e b il Vfthm ot R o bil” d i y o r c lı too-aali
lıa y a t e d e rle r. B u n l a r ş a h ır a h t a n u b u r e d e r k e n te n ıâ ş a c ıla r a a b ı r a h ­
m e t i b â r a ı u m a ğ f i r e t g i b i n i s a r e d e r le r . A r t l a r ı s ı r a y e n i ç e r i o c a ğ ı s a -
k a b a ş ı s ı , H ü n k â r s a k a b a ğ ıs ı ât b a ş ı b e r a b e r v o te v a b ile r i Io b e r a b e r
p i i r s i lâ h u b u r e d e r l e r . ”
D i v a n ı h ü m a y u n t o p l a n t ı l a r ı n d a v e r i le n h ü k ü m le r i n te t k ik i, s u n a ­
t ı r l ı ğ ı t e ş k i lâ t ı n ı n v a z n y i fi n i n , k ı s m e n d e o ls u ıı, a n l a ş ı l m a s ı n a y a r a r ,
B u n l a r d a n A h m e t R e f i k ’in X - X I I I h ic r i a s r a a it t o p l a d ı ğ ı k a y ı t l a r l a
d i ğ e r h ü k ü m le r i n e t ü d ü h u a s ı r l a r d a s u n a z ı r l ı ğ ı t e ş k i lâ t ı n ı n m e ş g u -
liy o t i h a lc lc m d n . i » a h la r ın ın ct-ı • ¡sİ •»>»-* y ;t\ r -ı* b ir t jo y l o r verm ek ­
tedir.
Hazinei evrak vesikaları, gerek su nâzın ve gerek su yolcuları için
ordunun seferlerinde aldıkları önemli vazifeleri bildirmesi noktasın-
dan ayrıca dikkate lâyıktır. Bu vesikaların belirttiği gibi Türk ordula­
rının zafer akınlarındâ Hassa sermimarmın maiyetinde su yolcuları
- 137 -

-.ta bulunurdu, bu bulunuş o zafer yıllarında bu teşkilât mensuplarına


büyük şerefler vermektedir.
Su yolcuları da mimar A ğalarla beraber Avrupanm, Asyarun, A f ­
rikanin ortalarına inen büyük Türk ordularında vazifeler alırlar, or­
dunun suyunu temin ederler; diğer mimarlarla beraber nehirlerin, de­
relerin geniş suları üzerine köprüler kurar, büyük ordunun aştığı son­
suz gibi uzanan yolların kenarına soğuk sular akıtan çeşmeler otur­
turlar; şehirleri saran istihkâmlar yapar, düşmanın içine sindiği yük­
sek duvarlardan geniş gedikler açar, hemen hemen o zamanlar bugün­
kü orduların istihkâm bölüklerini teşkil ederlerdi-
Hassa mimarlarından üstat tsmaile hüküm ki:
îftiharü l emacit valâkârım mimarbaşı Davut damı mec-
dihu süddei saadetime mektub gönderüb hâlâ sefere memur
olan on nefer Hassa mimar ve üç nefer Hassa su yolcu ve
seksen yedi nefer benna ve neecar ve on nefer bıçakçılar ve
kırk nefer demürciler ve yüz nefer lâğamcılara seni başbuğ
tat in evledügin bildirilib bu babda hükmü hümayunum re-
casma arzetmeğin buyurdum ki; müşarünileyh mektubu mu­
cibince sen tayifeyi mezbureye başbuğ olub memur olduğun
üzere varup hizmeti mirîde bulunmakta ihtimam üzere olup
ve seninle koşulan tayifei mezburei olageldiği üzere sen hıf-
zedüb menazil ve merahilde lâzım olan zahirelerin levazım-
la ıı akçelerile bulüvemekte ihtimam eyleyesin.
Fi. 17 Zilkade 1004 h.
Cebecibaşıya hüküm ki:
Hassa mimarbaşı Davut damı mecduhu dergâhı muâllâ-
ma tezkere gönderüb hâlâ cenabi celâdet mabımla sefe­
re tayin olunan on nefer Hassa mimar ve üç nefer su yolcu
ve kırk nefer Hassa mimar ve ü çnefer su yolcu ve kırk nefer
demürci ve seksen yedi nefer benna ve neccar ve yüz nefer
lâğamcılar ve on nefer atkeşan ki cümle iki yüz elli neferin
yolda mühim olan âlât ve esbablan sen tahmil ettürüb götü­
rülmek babında hükmü şerifim recasına arz itmeğin buyur­
dum ki vardıkta müşarünileyhin arz eyledüği üzere zikrolu-
ııan iki yüz elli neferin yolda mühim olan âlât ve esbabın sen
tahmil ettürüb maan götüresin.
F i. 20 Ş e v v a l 1004.

Hükümlerden alınan bilgilerle su nazırlığı teşkilâtının vazifelerini


sıralamaya uğraşmadan evvel sarayın mutemet bu Ağası olan su na­
zırının, buradaki hususî vazifesini düşünmek icab eder.
Ş e h r e m in in in m a iy e t in d e b u lu n a n v e s a r a y a b a ğ lı o la n su n â-
z ır ın ın d a ilk v a z ife s i h ü k ü m d a rın h iz m e tin d e y e r a lm a k o lu rd u .
Fatih II. Mehmedin, devrin hükemasının en lâtif su olarak kabul
ettikleri aynı şemunu içtiklerini bildirdikten sonra E vliya Çelebi di­
yor ki:
- 138 -

“ İlâ haza el’an cümle padişahlar andan nuş ederler ki kilercibaşı


ve dış sakabaşı taraflarından üçer adem beher yevm altı kişi üç şişha­
ne yükü yirm işer kiyye gelir; gümüş güğümlere ol ab tab dan lebberleb
edüp su nâzırı huzurunda kilerci başının mutemedi aleyh adamlarının
mührü ile kırmızı balmumu ile mühürlenüb Padişaha götürürler; hâlâ
ol çeşmeyi hayvan eski sarayın şarka nazır kapısı önündedir ki Ebül-
fetih sarayı atikten taşra icra bu edüp aynül hayatı bina etmiştir.
Su nâzırlarının saraya ait vazifelerini kısaca işaret ettikten sonra
divanı hümayun kayıtları içinde su nazırlığı teşkilâtını ilgilendiren hü­
kümleri gözden geçirelim.
H aslar kadısına hüküm k i :
H â lâ K â ğ ı t h a n e v e k ır k ç e ş m e s u y u v e e c d a d ı iz a m ım v e
m e r h u m b a b a m G a z i H ü d a v e n d ig â r e n r a lla h b e r a h in im c a m i­
le r in e v c im a r e t le r in e v e s a ir su y o l l a r ı g e ç t i ğ i y e r l e r e k a r ib
b a z ı k im e s n e le r b a ğ d ik ü p v e e v l e r b in a e d ü p v e z i r a a t e y le -
y ü p v e b a h ç e ih d a s e d u b o l s e b e b ile su y o lla r ın a k ü lli z a r a r
v e z iy a n o ld u ğ u n ilâ m o lu n m a ğ ın b u y u r d u m k i v a r iç a k bu
lıu s u s d a b a k u b m u k a y y e t o lu b z ik r o lu n a n su y o lla r ın ın ü z e ­
r in e v a r u b d a h i üç z ü r r a ü s tü y a n ın d a n v e üç z ü r r a a lt ı y a ­
n ın d a n k im c s n e y c b a ğ d ik t ir m e y t ib v e e ğ e r ş im d iy e d e ğ in d i­
k ilm iş b a ğ v a r is e v c ç lıi m e ş r u h ü z r e ik i c a n ib in d e n ü ç e r z ü r ­
r a y e r e d e ğ in o la n b a ğ la r ı g id e r d e s in . B a d e lin em rim *> m ».n
m e u u ım e y e o ın . V c z ir a a t d a h i e t t ü r m e y U b b a h ç e v e e v l e r
v e s a ir n e s ııc y u p t ır m a y u b ıııe rı v e r e f e y lc y e s iıı- M e m n u o l ­
m a y a n la r ı y a z u p b ild ir e s in v e b e d e l n a z a r bu h llk m ii h ü m a y u ­
nu su y o lu ım z ır ı y e d in d e ip k a e d e s in . F i. 11 r e b iü le v v e l 97 5 h.
İs t a n b u l k a d ıs ın a h iik U m k i:
D e r g â h ı m ım llâ m ç a v u ş la r ın d a n su y o lu n â z ır ı o la n D a ­
v u t s ü d d e i s a a d e t im e m e k tu b gön d erü b m ir î b a h ç e le r in v e
B e y k o z d ıı o la n b a h ç e y i â m ir e su y o lu n u n v c s a ir h a s b e te lla h
o la n ç e ş m e le r b u y o l l a n b a z ı k im e s n e le r b a h ç e s in d e n v e e v i n ­
d en g e ç lib m lir u r u e y y a m o lm a k la , su y o l l a r ı ü z e r in e m e y v a
a ğ a ç l a r ı d ik tib v e b in a la r c d iib su y o lla r ın a z a r a r e r iiş ü b ç e ş ­
m e le r m u a t t a l k a lııb s u y a k ü lli m ü z a y a k a la r ı o lu b t a m i r v e
t e r m im i iç in b a ğ la r ı v e b a h ç e le r i iç in e su y o lc u g ir m e k is t e d ik ­
t e k a n u n u m u h a lif s a h ip le r i m â n i o lu b su y o lla r ın ın k a d im ­
d e n o l k e d u ğ u ü z r e e n i c a n ib i ü ç e r a r ş u n v e su y o lu ü z e r in ­
d e biı- a r ş u n y e r h a li e t t ir ilü p m in ’b a it k im e s n e su y o lu ü z e ­
r in d e b a ğ v e b a h ç e d ik ü p v e d ik ilm iş o la n ı m e n iç iıı h ü k m ü
h ü m a y u n u m n v ı s m a u m e t m e ğ in bu b a b tn o la g e ld iğ i ü z r e
a m e l o lu n m a s ın ı e m r e d ib b u y u r d u m ki, v a r d ı k t a b u b a b ta o la
g e le n a d e t v e k a n u n ile a m e l e y le y e s in . H i l a f ı ş e r ’i ş e r i f k i-
m e s n e y e z u lü m v e le a d d i o lu n m a k ta n hâzer edesin.
Fi. 21 Sefer 990 h.
İstanbul kadısına hüküm kirve haslar kadısına.
Su yolu nâzırı Haşan zide mecduhu mektub gönderüb
- 139 -

mahmiyei Istanbulda hisarın dahil ve haricinde kırkçeşme ve


Kâğıthane suyunun ve sair su yollarının ihtidadan intihası­
na varınca üzerinde bazı kimesneler evleri ve bahçeleri içine
uğramakla meyva ağaçları gars edüb ve kuyular ve helalar
kazdırıb suları sirka edüb meyve ağaçların ve bağların su va-
rub İstanbul vaz’ı kadim üzre su cari olmayub kıllet üzere
cereyana bais olmağla vakitlü vakitsiz varub su yolcu yokla-
yub ref etmek mümkün olmayub evimiz ve ehlü ayalimiz içi­
ne girdünüz ve esbabımız sirka etdiniz deyu tah vif etdiklerin
bildirüb su yolu mürur etdüği mahalleleri yoklamak babında
kimesne mâna olmayub def ve re f’eri babında muin ve zahir
olmanuz mühimmattan olduğun bildirmeğin veçhi meşruh
üzere yoklanup def olunub badettenbih olmayub emrime imti-
sak etmeyenler arzolunmak emridiib buyurdum ki .... Vüsul
buldukta bu babda dikkat ve ihtimam üzre olub dahi her bi-
rinüz tahtı hükümetinizde zikrolunan sular cari oldukları ma­
haller her kimin evine ve bahçesine ve yerlerine uğrarsa su
yolu nazırı ve yolcular varub yoklayub o makule üzerine bağ
çubuğu ve m eyva ağaçları diküb bina ve hâlâ ihdas edüb ve
kuyular, musluklar kazub su sirka edüb tâaddi edenleri men’
ve re f’ etmek muı-ad etdikleri de ol veçhile mâni olurlar ise
şer’i şerif tarafından üzerine varub keşif ve zararları sicil ve
hüccet edüb d ef’ ve r e f ’ edüb emrime mugayir vaz’ı kadime
muhalif kimesneye bir su vermeyüb men’eyleyesin, şöyle ki
fermanı şerifime muhalifet ve şer’i şerife muanedet üzre olan­
ları isim ve resimleri ile ynzub bildiresin c e z a la r ı virüliib sai­
re mucibi ibret ola. Ki. 1 0 1 7 h.
İs t a n b u l k a d ıs ın a v e m im a r b a ş ıy a h ü k ü m k i:
M a h m iy y e i m e z b u r e d e n B a lip a ş a v e e m ir B u h a r i m a h a -
le le r in e v a k i o la n e v le r in s a h ip le r i ç ir k a b la r ın y o la d ö k ü b g e -
lü b B a lip a ş a c a m ii k u r b in d e c a r i o la n ç e ş m e n in s u y u n a d a h il
o lm a ğ ile m ü s lü m a n la r ın s u y u m u r d a r o ld u ğ u ilâ m o lu n m a ­
ğ ın b u y u r d u m k i ....... v a r d ık t a b u b a b t a g e r e ğ i g ib i m u k a y ­
y e t o lu b z ik r o lu n a n m a h a lle r b a lk ın a su y o lu n a z ır ı tsm a.il
Ç a v u ş z id e k a d r ü h u m a r i f e t i y l e m u h k e m te n b ib v e t e ’ k it ile
t y l e y t a i n İti o l m u h a lle h e r k e s e v le r in d e b ir e r k u v U k a z d in b
v a k i o la n ç ir k a b la r ın k u y u y a d ö k ü p y o la a k ıt m â y u b m ü slü -
m a n la r ııı s u y u n a z a r a r e t m iy e le r . Ş ö y le k i b a d e tte n b ih m ü -
te n e b b ih o lm a z la r is e y o la ç i ı k â b a k ıt a n k im s e le r is e is m i v e
r e s m i ile y a z u b a r z e y le y e s in . K i. E v a y i r i R e c e p 993 H .

İstanbul kadısına ve mimara ve A yasofya mütevellisine


hüküm k i:
Üsküplü mahallesi halkı Divanı hümayuna geliib mahal-
lei mezbure altında Hersekli oğlu Bodrumu dimekle ma-
ıu ı bodıumu ayağı hassa bahçeye cari olub üzerinde çirkâb
cem olmağla suya nesl’ider deyu ahalii mahalle haracın
- 14p -

kcndü yanlarından görmek üzere zikrolunan çiıkâbı yaya


kaldırımı altından alup K ariz ile A yasofya karizine ulaştır­
mak halinde izni hümayunum talep eylcdükleri ecilden evka­
fı emlâke zararı yok ise ahalii mahalle harcın kendii yanla­
rından görmek üzere zikrolunan irkâbı yaya kaldırımı altın­
dan alup kariz ile A yasofya karizine ulaştırasın. Fi. 986 h.

İstanbul kadısına ve mimarbaşına hüküm ki:


Hâla îstanhula gelen su yolları üzerine bazı kimesneler
hâşâ abhaııeler ihdas eyleyüb su yoluna zararları olduğu
ilâm olunmağın buyurdum ki vüsul buldukda bu babda biz­
zat mukayyed olub su yolları üzerine ihdas olan nesneleri gö­
resin, şöyle ki veçhi meşruh üzre su yolları üzre olmakule lâ-
zım ürref nesneler bulunursa eğer hadisdir ve eğer kadimdir
su yollarına zararı olanları asla teahhül etdirmeyüb r e f’eyle-
yesin. Emri şerifime mugayir kimesneye iş etdirmeyesin.
Fi. 3 Muharrem 991 H.
Su yolu nâzın Davut Çavuşa hüküm ki:
S ü d d e i s a a d e tim e m e k tu p gönderüb H a s s a fu r u n u ııd a m u ­
a y y e n caı-i su o la m a m a ğ ın s a k a ile su taşınub k ü p le r e k o n u t
su y a t u b e ğ le n m e ğ le iç in d e b a lç ık y a t a ğ ı o lu b m e k r u h o lm a ­
ğ ın fu r u n u â m ir e d e p iş e n h a s e k m e k iç in Ic ırk ç e ş m e s u y u n ­
d a n b ir m a s u r a su v e r ilm e k r ic a s ın a a r z e y le d ü ğ ü n e c ild e n
b u y u rd u m k i v u r d u k ta z ik r o lu n a n f u t u n m U h im m i iç in k ır k -
ç e ş m e s u y u n d a n bir- m a s u r a su t a y in e d ü b m a h a lli m e z b u n
ic r a , itd ü r e s in .
Ki- 8 R a m a z a n 987
D e r g â h ı m u tıllâ m ç a v u ş la r ı n d a n o lu b s a b ık a su y o lu nâ­
z ın o la n D a v u t Ç a v u ş a h ü k ü m k i:
M e r h u m v e m a ğ fu r u n le h c e d d im S u lta n S ü le y m a n H a n ın
m a h r u s e i t s ta ııb u la g e t ü r d iiğ ü su y o lu n u n b a z ı y e r l e r i h a r a b e
n ıu ş e r if o ld u k d a m erh u m u m ü ş a r ü n ile y h in s a b ık a n e v k a f ı
m ü te v e llis i t a m ir e y lo y ü b lâ k in t a m ir o lu n a n m a h a lle r e n e
m ik d d i a k ç e g lı-m ig u ta h m in o lu n u b m a lû m o lm a s ı lâ z ım o l­
m a ğ ın b u y u r d u m k i ... v â r d ık d a bu b a b tu b iz z a t m u k a y y e d
o lu b d a h i e h li v u k u f b e n ııa su yolcula.?' ile z ik r o lu n a n su y o ­
lu n u n ü z e r in e v a r u b m ü to v c llü s a b ık ın Lu ıııir e td U g i y e r le i'i
g ö r ü b n e m ik d a r z ü r r a y e r d i r v e n e m ik d a r a k ç e ile t a m ir
o lu n m a k k a b ild ir u n u t te te b b u v e te c e s s ü s e y le y ü b d a h i t a h ­
m in i s a h ih ile ta h m in eyleyüb nc mikdar a k ç e ile tamir o lm a k
mümkün ise mufassal ve meşruh yazub arzeyliyesin. Amma
bu babda mukayyed olub lıilâfı vaki arzolunmakdan ihtiyat
üzere olasın. F i. Evaili Ramazun 9 9 3

Su yolu nâzırına hüküm ki:


İstanbul vc Haslar kazasında hisarın hariç ve dahilinde
bazı kimseler kuyulardan ve gayriden suyun vefreti zemanın-
— 141 —

da bir m ikdıır su bulub sülüsü hakkı mecra deyu m irî ve va­


k ıf su yollarına ıh da olunmak üzre sülüsanı kendülere v e ril­
mesin arz etdürüb evam iri ş e ıife ile su yollarına ilhak etdük-
den sonra eyyam ı sa v ıf hülul idüb sular kıllet üzere olduğu
zaman kendilerin buldukları su cüz’ı kalmışken yine suların
kesret üzere cari olduğu gibi alub ve kiminin suyu bilkülliye
munkati olmuşken siııîni salifede em ir ile ilhak olunmuş idi.
deyu tamam su almakla kırkçeşme ve ecdadı izamımdan m er­
hum ve mağfurunileh Sultan Mehmet Han ve Sultan Süley­
man Han tabeserehunun ve sair ecdadı izamım cevamîi şe­
riflerin e ve sair esbabı hayratın eevami ve medrese ve ha­
mam ve çeşmelerine carî olmayub külli zarar ve noksan mü-
rettib olduğu mesamii aliyyem e ilka olunmağın olmakule il­
hak olunan suların üzerlerine varup kamimüşşer huzurunda
yoklayub suları kıllet üzre iken kesret üzere su alanlar zuhu-
rc getirûlüb k at’olunuh min baad mirî va k ıf sulara karıştır-
mayub men olunmak babında fermanım sadir olmuştur. Bu­
yurdum ki .... vüsul buldukta bir an tehir etmiyüb zikrolunan
kadim su yollarına su ilhak iden kimesnelerin katıştırdıkları
suların kamimüşşer tarafından ve bi garez kimesneleıden hay­
li adem alub bizzat üzerine varub ilhak etdükleri sular hâlâ
cari m idir ve au kıllet zamanında ne kadar kahır kadim su­
lara hakkı mecra ne mikdar su verüb andan maada ne k a­
dar su kalub ifra z ettiğü mahalde ne m iktar su alup evlerine
ve çeşmelerine 11e kadar su icra etdirirler vak ıfa ve m iriye il­
hak ettikleri sudan şartları üzere hakkı mecra mahsub olduk­
tan sonra baki kalan su mikdarmı alurlar yoksa mücerred
bir nam edüb suları kıllet üzere iken belki hiç yok iken ol nam
ile su alub v a k fiy a veıııiriye gadirleri mukarrer midir temam
hakikat ile malımı idinüb dahi emrim üzere hakkı mecradan
ga yri ne kadar suları ilhak olunursa ölçdUılib ol mikdar ifraz
etdirüb suları olm ayanlara su virilm ekden hazer idüb anın
gibi hile idüp vakıfdan ve miriden su çıkarub müzayakada
bais olanlar memnu olm azlar ise isimleri ile yazub bildiresin
ki cezaları verile, bu makule su yolları meramatına muave­
net idegelm işler iken hâlâ itmedükleri ilâm olunub o maku-
lelere dahi rnühkem tenbih eyliyesin ki olageldiğü üzere tean-
nüd ideler. Sarayı âmirem Ağasına yollasa gerektir, bu hu­
suslara mühkem takayyüd idüb ihmâl üzere olmayasın.
F. 1017 H.
İstanbul kadısına ve su yolu nazırına hüküm ki:
Bundan akden enaye etm eğe kabil olamayan bazı sade
ltilelü çeşmeler gece gündüz âkııb sokakları balcık eyledüğün-
den ötürü zikrolunan çeşmelere burmalüle takup artan suyu
gendu akçalarile bazı miislümanlar çeşme ve maslak bina ey­
lemek istediklerinde haliya m üteferrikaların cemaatından
olup su yolcularım nâzın olan Haşan zeyit mecdihu arzeyle-
- 142 -

ineğin aııın gibi çeşmelere bunııu liıle takuj> murat, eyliyen


müslümanlar kendi akealaıı ile çeşme ve musluk bina eyle­
mesi içiıı şerifim verilmiş idi ol emri şerifim mucibince ol asıl
çeşmelere buıma lüle takıldığından mahalle mamı ve cema­
at âkan su bahçelerimize ve bostanlarımıza akmak ecilçun
bu su bize verilm iştir deyu yabana akarsa aksun burma lü­
leye rızamız yoktur deyu emrime muhalefet edüp ve takılan
lüle bir kaç defa akuttukları bildirmeğin buyurdum ki ol asıl
çeşmelere burma lüle takıldığundan lüle akutan eğer sipahi
ve sair kullarını taifesi ise kapuma arz eyliyesin ve eger ehli
cihetten ise cihete alup âhıra veresin ve eğer senin halkından
ise muhkem hakkından geldükten sonra ceremesin aldura-
sın ve yabana akmak eciliçün burma açık koyanların dahi
veçhi meşruh üzere haklarından gelesin. Feemma bu bahane
ile asıl suya zarar ve ziyan gelmekten gayet hazer edesin
ve bundan akdem lüleler takılmış iken mahallede bazı kimes­
neler lüleleri bozub zayi etmişler anı dahi buldurasın.
F i.G u r r e i M u h a r r e m 972

İs ta n b u l v e H a s la r ( E y ü p ) v e G a la t a k a d ıla r ın a b u y u ­
ru ld u :
İş b u s a lim e y m e n e t iş tim a ld e k ille t i b e r f v e b a ra n d a n n a ş i
e y y a m ı h a r r e i s a y ı f t a s u la r a k ille t t â r i o lu p e s v a k v e m a-
h a llâ t a r a la r ın d a t a r ik ia m d a ib a d u lla h ın m u h ta ç o ld u k la r ı
ç e ş m e le r e m a i le z iz in k ille t ü z e r e c e r e y a n ı y a h u t k ü lliy e n in-
k it a ı a c e z e v e b ik e s m a k u le le r in i su h â v a t ı lıa y r iy e le r i z im -
n ın d a A s it a n e i A l i y e d e cereya n eden m aı le z iz in ş im d id e n
t a h t ı z a b ıt a y a ith a l ile ib a d u lla h ın s u y a z a r u r e t ç e k m e m e le r i
iç in ir a d e i k a t iv e i h a z r e t i s e h in ş a h i t a a llû k e t m e k le su y o l ­
c u la r ı v e k e th ü d a v e b ö lü k b a ş ıla r ın ı ç a ğ ır t u p A s it a n e i A l i ­
y e d e h a m a m v e f is k ıy e v e s e ls e b il v e b ü y ü k k o n a k la r ın o sh a b ı
y a lıd a o la n la r ın h a m a m v e f ıs k iy e v e s e ls e b il s u la r ın ın m e c m u ­
unu s o k a k t a o la n ç e ş m e le r e v e y a lıd a o lm a y a n e s h a b y a lın ın
d a h i f i s k ı y e v c s e ls e b il s u la r ı k e z a lik s o k a k t a o la n ç e ş m e le r e
v e h a m a m la r ın a k a d a r k i f a y e t su v e r ilü p v e k u y u la r ın ı k e z a lik
s o k a k t a o la n ç e ş m e le r e t e v z i v e ta k s im ile t a r ik ia m d a o la n
ç e ş m e le r in m e c m u u n d a n m ü s t e v fi s u la r ın c e r e y a n e tm e s i v e
a c e z e v e b ik e s m a k u le le r in in m u h ta ç o ld u k la r ı u ıa h a lla t a r a ­
la r ın d a o la n ç e ş m e le r d e n m ü s t e v fi s u la r c e r e y a n e tm e s i h u ­
susu su n â z ır ı A ğaya te k id e n v e ş e d id e ıı te n b ih olunduğu g i ­
b i bu h u s u s ta h a ttıh ü n ıa y u n ş e v k e t m a k r u n ş e r e f r iz i su du r
olduğunu ilân ve iş â a t ve bu bapta cümlenin mezidi ihtimam
ve dikkat berle ibadullahın katiyen suya zaruret çekmemeleri
emrine sayihimmet olup kusur ve tekâsül sebebile tarikiamda
olan çeşmelerden su cereyan etmeyüp ibadullahın zaruret
çekmek lâzım gelürise tekâsül edenler bir türlü cevaba kadir
olamayup mazharı itap olacaklarını ferden ferde tefhim ve
— 143 —

tenbih ve tekit ve scıı dahi aletdevum ri'ıyct vc nezaret eyleye-


sin.
İstanbul Kadısına ve mimarbaşına hüküm ki:
Istanbulda merhum Koca Mustafa paşa evk afı müte­
vellisi dergâhı muallâma arzuhal idüb m üteveffai müşarün-
ülileyhin evkafından Darbhaııe Kurbünde vakî olan Kurşun­
lu han denmekle m aruf hanın kerizi olmayub her sene çir-
kâbı tahliyesine vakfın nice bin akçası sarf olunub geri m ü­
fit olmayub kâgir bina olmâk mühimmatından olub lâkin
şehrin bazı çeşmelerinin su yolları olmağla ga yri mürur ede­
cek yer olmayub ancak merhum vemağfurunleh ceddim Sul­
t a n B a y e z i t H a n t a b e s e re h u n u n m a h a lli mezkûre k a r ib yer­
d e n k e r iz i m ü r u r id ü p a n a a lm a k o lu n m a k t a n g a y r i im k â n ı
o lm a d ığ ın b ild ir ü b o l b a b t a ic a z e t i h ü m â y u n u m r ic a s ın a a r z
it m e ğ in b u y u r d u m k i h a n i m e z k û r e b ir ü s ta d m im a r v e a d e m
g ö n d e r ilU b f i l v a k i h a m m e a b u ru n ih tiy & o ı o lu b b u K İk ir o lu ­
n a n k e r iz in b u n u n ç ir k â b e d a h il ta h a m m ü l v a r d ı r v e n e m ik ­
d a r h aı-ç ile o lu r v e o ld u ğ u t a k d ir d e v a k f a ı ı e f i v a r ı m d ı r v e
o l k e r iz in m ü h im m a tın d a n m u a v e n e t e y le d iğ in d â h i v a k f â
n e fi v a r a n ıd ır , n ic e d ir . M a lû m edü b vu k u u ü zre yazu b
a r z e y liy e s in .
F İ. 3 R a m a z a n 938
İs t a n b u l K a d ıs ın ın v e H a s s a m im a r la r b a ş ı v e su y o lu
n a z ır ın a hüküm ki :
S a r a y ı â m ir e m e g e le n su y o lu ü z e r in e b a z ı k im e s n e le r
s o n r a d a n â b b a n e le r ih d a s id ü b v e b a z ıla r ı z ik r o lu n a n su d a n
s ir k a t e y le d ik le r i ilâ ıı o lu n m a ğ ın o lm n k u lc le r g ö r ü lü p m en
o lu n m a k e m ir id ü b b u y u ld u m k i .... v a r d u k d a bu b a b t a m u -
k a y y e d o lu b b ilv a k i su y o lu ü z e r in d e s o n r a d a n ih d a s o lu n ­
m u ş â b h a n e v a r is e v e z ik r o lu n a n s u d a n s ir k a t o lu n m u ş is e
m e n v e d e f e y le y e s in .
F i. 23 Z ilk a d e 1004
İs t a n b u l K a d ıs ın a v e su y o lu n â z ır ın a h ü k ü m k i :
S en k i k a d ıs ın m ektu ta g ö n d e r ü b su y o lu a h v a li g ö r ü lm e k
iç in m ü b a ş ir o la ıı Ç a v u ş u m S ü le y m a n v e ııâ z ır v e A y a s o f y a
m ü t e v e llis i ile k a b li’ş e r id e n m ü d e r r is E m r ü lla h v e b a z ı m i­
m a r la r e m ir ü z e r e E ğ r ik a p ı h a r ic in d e v a k i o la n m a k s e m e
n a z a r o lu n d u k ta a lt m ış lü le m e v c u t o lu p o n b ir lü le m a b e y ­
n in d e o la n ç e ş m e le r e t e v z i o lu n u b d o k u z lü le s i z a y i o lm u ş bu -
lu n u b m e c r a s ı y o k la n d ık t a H a c ı I l y a s m a h a lle s in d e m e k te b
m u k a b e le s in d e ih d a s o lu n a n d ü k k â n v e e v d e n kerize m u tta s ıl
olub ve mahallei mezburede A lin a m kimesne evinde bir di­
yarın tınası kemer üzerinde olub ve Drahman camii muka­
belesinde gurabayı Yemenden olan Mehmedin on sekiz zürra
duvarı kemer üstünde bina olunub ana muttasıl pervane
nam kimesnenin on sekiz zürra duvarı kemer üstünde olub
- 144 —

ve C afer subaşı mahallesinde faraş Haşan ve neccar FerhaJ


ve hüceyratı altmış zürra kemer üstünde evler içine su sizub
zikr olunan mevadın zararı zahir olmağın r e f’ine hüküm
o lu n d u ğ u v c î Ş e h V f»fn N i ı r u l l a h m e r k a d m ın c a m ii h a r e m in ­
d e o la n m a s la k la r ın s u y u v e e s t a b lı â m ir e ş a d ir v a n ın ın s u y u
a z g e lu b m a s la k la r b in a z ü r r a ile b ir z ü r r a e ş g a k a z ılu b m e z -
b ı ı r o t ıız z iir r a ın y e r in k ü n k lc r i t c c d id v c ilb a le e t m e k lâ z ım
o lu b üç y ü z e lli k U n k s a r f o lu n u p b a k is i s a h ih o lm a k m ü ­
y e s s e r d e ğ ild ir* u m a c u z u r u s a r fla m ü y e s s e r o lu r d e y u a r z
c y lc m ig o in . D u btıb tn 110 d e m ig iocııiz. malCiüi Dİmuc}tuı . lızıcli
»11 yo lu n u n v a k i o la n z a r a r l a r ı ret* olunmaHin e m ir e d ü p b u ­
y u r d u m l<i v ü s u l Imlclulct_n vc* r e f o lu n m a k h ü k ü m olu n a n »11
y o lu z a r a r la r ın « l e f v c r e f e d ü p v c m iıı b a it wu y o lu huKuaunu
»u y o lu n â z ın v e su y o lc u la r ı ile m u k a y y e t olu b mu y o lla r ın ı
g ö rü p « öseocİ-ü H z a r a r m u t e r c U ip o lm a y a c a k babında, e n v a i
s a y ü ih t im a m g e r ü vü cu du « e t i l l e s i n v e su y o lu n a z a r a r ola n
hususun d e f i n d e k im e s n e lıiır ıâ y e e tm e y e s in .

S u n â z ı n A « a v e r a lli â b ı a o r b ö lü k le r i :
M e r h u m -v e ın a g fu v u n lo h S u lt a n S ü le y m a n H u .1 1 t ı r fc>o- n o
r e h u h a z r e t le r in in h a r iç s u r d u k e m e r le r d e n ic r a b u y u r d u k ­
la r ı m a i le z iz in lâ ğ -ım la T in ıt ı k a t m a la r t â b ir o lu n u n - s u e s h a b -
la r ın ın lâ ğ ım v e k a n a v a t lu ıı m ü r u r u e z n ıin c ile m ü ş e r r e f i h a -
ı-a b -v e c i a l a i l i t ü r a p o ld u ğ u n d a n s u la r ı k a t ’a a n a l â z ı ­
m ın a t a k a t t in ' v o v a s ıl o lm a y u b t e lc i* v e M v k a fı .ş c ıif » u la r ı ft ı-
z u li is t im a l v e m ü s r if o ld u ğ u ih b u r v c ib a d u lla h ın b u v e ç lıilc
» u y a m ü z a y a k a la r ı z a h ir v e a ş i k a r o lm a k la b u rr ıİM u Ilû E v k a f ı
îş e i ' i l * o s u la r ın ın m e c r a s ın a k a t .m a d a n s u y u o la n e s li a b ı b ü y ü t
k e n rlii lıa n e le r in o c a r i s u la r ın v a k it m e n i v c m c c ı a « ın ı L u ıt ıir
v e t â t h i r e t m e k a d e t i k a d im e 'i h a s e r ıe d e ıı o lm a ğ ın im d i d e f ­
t e r d e m e z k û r »ti e s lıa b ı h a r a p o la n s u la r ın ın m a h a lle r in i t a ­
m ir * v e t o r m im b o r lo u n u lâ ğ ım ın a ifs a l e y le m e k h u s u s u n a C ü m ­
le s in e if â d e v e t e fh im m ü b a d e r e t v e h e r k e s k e n d ü h a n e s in e
ve m u h a li a t t a v a k i ç e ş m e le r e v e h a m a m la r a c a r i s u la r ın m e c ­
r a v e t a m ir in k c iıd ü t â r a f l s r ı n f l « rı İH m ir t a t h i r ö y le m e
le r in e m e z id i ih t im a m v e d ik k a t ve s iz d a h i tesa m u h vc te -
k â s ü ld e n h a z e r v e m ü c a n ib e t e y liy e s in d e y u .

Su nazırlarından bir çok şeylerle meşgul olması isteniliyordu, bun­


dan vazifeleri geniş ve önemli idi. Hükümdarın vazifelerinin ve devrin
ileri gelenlerinin bütün su tesislerinde yollarının, malzemesinin hesap­
larım yaparlar; mevcut su yollarını, sahibi oldukları suları galerilere
katmak isteyenlere şehir içinde veya dışında verilecek su m iktarım ta­
yin ederler, bu verilişte eski hayratın bozulmamasıııa, vakfolan tam i­
rat ve inşaata nezaret ederlerdi. Su nazırlığının m eşguliyetleri yukarı­
daki hükümlerin tetkikile çok genişletilebilir.
— 145 —

Su n â z ırlığ ık u ru lu e v v e lâ g e re k şe h ir dışı v e g e re k şeh ir içi su


y o lların ın g e çtiğ i y e rle rd e dairna b a ğ la r b a h çeler yap ıld ığ ın d an ve bu
h al ise şebekenin h a ra b iy e tin i m ucip olduğundan b u n ların önlenm esi su
y o lların ın koru n m ası, su ların çalın m am asın a d ik k a t etm ek le m ü k el­
lefti.
S u y o lların ın m u h a fa z a sı için y o lla rın iki ta r a fın d a ü çer arşın ve
yolu n üzerind e de b ir a rşın y e r boş b ıra k tırılır, f ır s a t d ü şkü n leri b a ğ
v e b a h çe le r ü re tirle rse “ â d e t ve kan u n ü zere am el e d ilerek ” b u n lar te-
m izlettirilird i.
S u y o lla r ın ın k o r u n m a s ile s u la r ın t e m i z l i ğ i ele t e m in e d ilm iş o lu r ­
du . M e s k e n le r d e n g e le n h e r n e v i a k ın t ıla r ın su y o l l a r i l e t e m a s ın a m â n i
o lu n a r a k d a h a o d e v i r l e r d e iç ile n v e k u lla n ıla n s u la r ın t e m iz k a lm a s ı
h u su su O s m a n lı T ü r k l e r i t a r a f ın d a n i j i y e n e s a s la r ı iç in d e t a t b ik e d il­
m iş b u lu n u y o r d u .
E s a s e n T ü r k m im a r la r ı ş e h ir le r e su a k ıt ıla r k e n s u la r ın k e n d i, k e n ­
d ile r in i t a s f i y e e d e b ilm e le r i iç in g a l e r i l e r d e y a p t ı k l a r ı b a c a la r d a s u y u
y ü k s e lt m e k v e t e k r a r a lç a lt m a k s u r e t iy le , d e k a n t e o la b ilm e s i iç in t e r ­
t i b a t a lm ış la r d ı. E c n e b i m ü e llif le r e g ö r e is e :
“ S u k e m e r le r in d e ııih a y e t le n e n d e r e c ik le r 30 - 40 a d ım y ü k s e k li­
ğ in d e e h r a m la r la m e s a fe le n r n iş t i. M e s a f e ın e s a fa k o n m u ş b u t e s is le r d e
su y ü k s e lir v e t e k r a r a lç a lır d ı. I3u d a im î h a r e k e t v e z e k ic e b u lu ş la su
k e n d i k e n d in i t e m iz le m e k t e v e îs t a n b u ld a k i h a v u z la r ın a g e lin c e b ir s a ­
f i y e t v e h a f i f l i k ik t is a b e t m e k t e id i. B u u su l e v v e l c e d e ş a r k t a v a r d ı.
T ü r k l e r b u n u id a m e v e m u h a fa z a e t m e k ş e r e f in i h a iz d ir le r . ”
E k m e k le r in p iş ir ilm e s in d e k ü p le r le d u r m u ş s u la r ın k u lla n ılm a y ıp
c a r i K ır k ç e ş m e s u y u ile e k m e k y a p t ır ılm a s ı v e b u iş in s e n e le r c e e v v e l
T ü r k l e r i n su n a z ı r l ı ğ ı t e ş k ilâ t ın ın k o n t r o lü a lt ın d a b u lu n m a s ı O s m a n lı
T ü r k le r in in m e d e n î v a r lık la r ın ın i l e r i l i ğ i n o k t a s ın d a a y r ıc a b e lir t ilm e ­
ğ e lâ y ı k t ı r .
S u y o lla r ın ın t a m ir ile v a k ı f m ü t e v e llile r i m e ş g u l o lm a k la b e r a b e r
iş t e y a p ıla n m a s r a f v e t a m ir a t la a lâ k a d a r b u lu n m a k t a su n a z ır lığ ın ın
c ü m le v a z a y ifin d e n d i.
H a k k ı m e c r a d iy e b u ld u k la r ı s u la r ı ö n e s ü r e r e k b a z ı k im s e le r in
su a lm a k is t e k le r in e k a r ş ı b u n la r ın h a k la r ın ın ta n ın m a s ı v e ic a b e d e n
m ik t a r d a s u y u n v e r ilm e s i v e t a m ir a t ın a n e z a r e t e t m e k t e y in o su n a ­
s ır ın a a it t i. S u l a r ı n ö lç ü lm e s in i d e b u is le r d e m ü t e h a s s ıs o la n k â m im iiş -
ş e r e k e n d i h u z u r la r ın d a y a p t ı r ı r l a r d ı .
S u la r ın m a h a lle iç le r in d e a k ış la r ın ın t a n z im i, ç e ş m e le r e b a k m a k
iş le r i ile d e s u n a z ır la r ı m e ş g u l o lu r la r d ı. I I . S ü le y m a n ın z a m a n ın a k a ­
d a r ç e ş m e le r s a d e lü le li id i. B u n d a n d o l a y ı s u la r z iy a a u ğ r u y o r d u . B u
t a r ih t e n s o n r a ç e ş m e le r e b u r m a lü le le r k o n u lm u ş tu . B u n la r ın a ç ık b ı ­
r a k ılm a m a s ı v e s u la r ın z a y i o lm a m a s ı h u s u s la r ile d e s u n e z a r e t in in m u ­
k a y y e t o lm a s ı ic a p e d iy o r d u .
Mühendishaneıım kurulmasından sonra Hassa mımarbaşılığı “ Mü-
hendishane hülâfalânna ve mimar halifelikleri mahlül oldukta mühen-
dishane şakirdamndan müstahaklarına” verilm eğe başlandıkta su nâ-

F, 10
- 146 -

zırlığı ela bu arad a m ühendishane h ü lâ fa la rm a tev cih olunuyordu. H a s ­


sa baş m im arlığının M ühendishane h ü lâ fa la rm a m eşrut kılınm ası v e
b u n la r ın v a z i f e l e r i h a k k ın d a X I X . a s ır d a k a le m e a lın m ış b ir lâ y ih a d a
(s u n e z a r e t i h u su su v a z ’ı k a n a v a t t a i r t i f a v e in h it a t ı e m a k in v e t e s v i-
y e i z e m in v e t a y in i m e v a z in t e r a z ü v e lü le v e m a s u r a v e e m s a li t a k s i­
m a t ı m â iT eziz v e s a ir b a h r i c e r e y a n ı k e y f i y a t ı ilm i h e n d e s e n in b iı n e t i­
c e y i n a fia s ı o ld u ğ u n d a n h iz m e t i m e z k û r e o l b a b ta â lim v e m ü te fe n n in
o la n la r a v e r ilm e s i D e v le t i â liy e v e ş ia r ı m u r a d ı s a lt a n a t ı s e n iy e y e m in -
k ü llü l v ü c u lı h a y ı r m e n fa a t i m ü s te v c ip o lm a k la n e z a r e t i m e z k û r e d a h i
h a l v u k u u n d a m ü h e n d is h a n e h ü lâ fa la r m a m e ş r u t k ılın m a k ’ d e n ili­
y o rd u .
B u t a r ih le r d e n s o n r a in ş a a t iş le r in in b ir şu b esi o la n su iş le r i d e
m ü h e ııd is h a n e d e n ç ık a n la r ın e lin e g e ç m iş o lu y o r d u .

S u la rın İd a re T a r z ı:
Su ııâ z ır ın ııı b ilh a s s a saraya a it s u la r ın id a r e ve n e z a r e t in d e va­
z if e le r i o lm a k l a be ra b e r z a m a n la su v a k ıfla r ın ın a rtm a s ı, E v k a fın da
b i r n e z â r e t h a li n d e b u l u n m a m a s ı n d a n s u la r ın i d a r e s i d e u z u n z a m a n
m ü t e v e llile r c a b i le r e lin d e k a lm ış t ı r . S u l a r ı v a k f e d e n h a y r a t s a h i p l e r i
m u n t a z a m a n a k ı ş l a r ı n ı n d e v a m ı için , b u n l a r a b a k a c a k a y lı k lı s u y o lc u
l a n d a t a y i n e t m i ş le r d i r . B iı- y e r i n s u y o l c u l u ğ u d i ğ e r b a ş k a b i r i n e f e ­
r a ğ o lu ı ı a b i ld i ğ i g i b i s u y o lc u n u n v e f a t ı n d a h iz m e ti d e o ğ u l l a r ı n a in t i­
k a l e ü e r a i. E ğ e r e r k e k o ğ lu y o k s a H iz m e ti m a lı lü l o l a r a k d i ğ e r s u y o l ­
c u la r ı n a m ü z a y id e ile v e r i li r d i . G e r e k B ö lü k h a ş ı la r ı n ı n v e g e r e k u s ­
t a l a r ı n b e lli b a ş lı v a z i f e l e r i s u la r ı n a k ı ş l a r ı n ı a k s a t m a m a k v e s u v e r i ­
le c e k y e r l e r e d a ğ ı t m a ğ ı i d a r e e tm e k t i. B ö l ı i k b a ş ı v e u s t a l a r k e n d i le r i ­
n e v e r ile n b e r a t l a t a h s i s e d ilm iş p a r a ile g e ç in i r le r d i . F a k a t a ld ık la r ı
b u p a r a g e ç im le r i n e k i f a y e t e t m e d iğ in d e n s u v e r d i k l e r i h a m a m , b a n
v e s a i r e g ib i y e r l e r d e n a y r ı c a ü c r e t te a l ı r l a r b u n l a r ı n k a l f a v e ç ı r a k ­
l a r ı e v le r in e s u a l a n l a r d a n t a m i r a t p a r a s ı t o p la r la r d ı.
S u y o lc u la r ı o d e v ir d e s a n ’a t le r in d e e n ile r le m iş iş e r b a b ın ı t e ş k il
e d e r le r d i. B ilh a s s a İlm î h e n d e s e d e b ilg ile r i y ü k s e k t i. T e p e le r in e te ğ i­
n e s ır a la n a n k ü n k le r , s e r t k a y a la r iç in e o y u la n t ü n e l g a l e r i l e r h e p t e s ­
v iy e â le t ile h e s a p la n ır . U s t a la r ç ır a k o la n la r d a n m e s le k t e y e t iş t ik le r in i
i s p a t e d e b i l m e l e r i i ç i n e l l e r i n e v e r ’i l e n b i r t e s v i y e â l e t i l e s u y u d ö ş e y e ­
c e ğ i k ü n k l e r - i ç i n d e n i c a p e d e n b ir - s e v i y e d e a k ı t m a s ı n ı i s t e r d i . O s m a n ™
I1 D e v le t in in d iğ e r t e ş k ilâ t ı g ib i su n â z ır lığ ı k u r u m u d a z a m a n la ç o k
b o z u lm u ş tu . 1 2 4 2 ih t is a p n iz a m n a m e s in in s u y o lu e s n a fın a a it k ıs m ı
s u n e z a r e t i t e ş k i l â t ı n ı n z a m a n la n e h a le g e l d i ğ i n i i y i c e g ö s t e r i l '.
S u y o lc u e s n a n su y o lla r ın ı t a h r ip v e su m a d d e s in d e n ib a d u lla h a
e z a y ı s a n ’ a t e d e r e k z ih in le r in i d a im a bu fe s a d a s a r fe t m iş v e su n â z ın
b u lu n â n la r d a h i f e s a t la r ın ı t e r v ic i k e n d ü y e k â r b ile r e k d ik k a t e t m e d iğ in ­
d en m a s la h a t k e th ü d a la ı-ile b ö lü k b a ş ıla r ı e lle r in d e k a lm ış o ld u ğ u n d a n
b a ş k a bu e s n a fın lü zu m u n d a n z iy a d e su y o lu t a h r ip e tm e k t e n v e k a l­
d ır ım b o z m a k ta n b a ş k a ş e y e y a r â m a y ıp a b e s o la c a ğ ın d a n h e r b ir lâ ­
cereyanın h ü s ­
ğ ım ın m e c r a s ın d a n k e m e r le r e v e k e m e r le r d e n m a h a llin e
nü suretle idaresi ne m ik ta r su yolcu ile olabilir ol em irde m arifeti şerh
- 147 -

v e su n a z ır ı v e b ö lü k b a ş ıla r ı v e ih tis a b a ğ a m m a r if e t ile le d it t â h k ik o ln ıik -


t a r n e f e r ta h s is o lu n a r a k z iy a d e v a r is e d e fi v e y a h u t ih tis a b a ğ a s ı m a r i-
f e t i l e a h ır b ir k â r e y e r le ş t ir ile r e k b o ş t a b ır a k ılm a m a s ı v e b u n la r d a h i
b ir b ir in e v e n ih a y e t h e r b ir in in l ı i l â f ı r ız a h a r e k e t t e b u lu n m a m a la r ın a
n a z ır la n k e f i l a lın a r a k is im v e ş ö h r e t ile d e f t e r i v e s a ir le r i m is illü ih t i ­
s a b a ğ a s ı t a r a fın d a n b u lu n u b iç le r in e e c n e b i k a r ış m a m a s ı h u s u s la rı
t a h t ı r a b ıt a y a it h a l v e su y o lc u la r a m a h s u s o la n b ıç a k ta n b a ş k a k e n d i­
le r in d e h a fi v e c e li s ilâ h b u lu n m a m a s ın a d ik k a t o lu n u b e ğ e r iç le r in e
e c n e b i g i r e r is e ih tis a b a ğ a s ı b it t a h k ik t e d ip le r in e v e su y o lu t a m ir in ­
d e b o z d u k la r ı k a ld ır ım la r ı h a lı ü z r e b ır a k m a y u b v e k a ld ır ım p a r a s ı d i­
y e r e k su y o lu s a h ib in d e n a ld ık la r ı p a r a y ı k e n d ile r in e e k le t m e y ü p k a l­
d ır ım la r ın m e t a n e t ü z e r e in şa e y le m e le r in e d ik k a t e y l e y e . ”
1252 d e e v k a f ın n e z a r e t h a lin d e te ş e k k ü lü n d e su n a z ır lığ ı d a bu­
r a y a b a ğ la n m ış v e 1293 d e B e le d iy e k a n u n ile bu n e z a r e t Ş e h r e m a n e -
t in e d e v r e d ilm iş t ir . 1927 d e d e v a z iy e t i te n s ik e d ile r e k b ir su n a z ır ı,
b ir b a ş k â tip , ik i k â t ib i sâ n i, d ö r t k e ş if m e m u ru , d ö r t k o ru c u , ik i ç a ­
vu ş, v e ik i b e n t m u h a fız ı, v e b ir o d a c ıd a n m ü r e k k e p o lm a k ü z e r e m u n ­
t a z a m b ir d e k a d r o s u y a p ılm ış t ır .
E s k i v a k ı f s u la r m ü d ü r iy e t i k a y ı t d e ft e r le r in d e (s u n e z a r e t i id a ­
r e s in d e b u lu n a n m e m u r in in v e z a y i l i ) h a k k ın d a m a lû m a t v e r i l i y o r :
“ S u n e z a r e t i h e y e t i b ir n a z ır , b ir b a ş k â tip , ik i k â t ib i san i, d ö r t
k e g if m e m u ru , ik i ç a v u ş , ik i b e n t m u h a iız ı, o d a c ı v e k a p ı ç u h a d a r ın ­
d a n ib a r e t t ir .
M e m u r in i m u m a ile y h in d e n k e ş i f m e m u r la r ı d e v a ir i r e s m iy e d e n
h e ııd e s e h a n e y e h a v a le o lu n a n e v r a k ü z e r in e su y o lla r ın ı k e ş if m u a y e ­
n e s in d e v e f i a t v a z m d n v e d a h il v e h a r iç s u r d a ou y o lla r ın ın k e ş fi e v v e l
v e s u n is in d e b u lu n u rla r, v e s u la r ın t e v z i v e ta k s im in e n e z a r e t e d e r le r
v e s u y o lc u la r ı a h v a lin i t a h k ik v e m ü ta lâ a la r ın ın n e z a r e t e ih b a r v e ifa d e
e d e r le r , v e m a a z a lla h u ta a lâ h o r ik v u k u u n d a h iz m e t t e b u lu n u rla r.
K o r u c u la r b e n t le r m e c r a la r ın ı v e b ilc ü m le H a lk a lı su y o lla r ın ın
h a r ic i s u rd a a n a m e c r a la r ile b u n la r a m ü te a llik o la n k a tm a v e ıs g a r a
v e k e m e r le r in Ü z e r le r in d e m ü n a v e b e İle k e ş t il g l i z a r e d e r le r , tau n la­
rın b ir is in e b ir s a k a t lık v u k u u n d a e ü z ’î o la n la r ı t e s v iy e e d ü p k ü lli o la n ­
la r ın n e z a r e t e ih b a r v e b a ğ v e b a h ç e v e s a ir iç in su s ir k a t o lu n m a m a s ın a
d ik k a t e d e r le r v e m ezkûr* b e n tle r d e n lü zu m u t a k d ir in d e su a lın m a k
v a k t in e g ö r e k a p a n m a k ü z e r e iz a m o lu n u rla r, v e b e n tle r in h a v a lis in d e
b e n t le r e m a z a r r a t e d e c e k m a h a lle le r d e n h a ğ v e b a h ç e U ü şat o t t ir m o -
le r ln e v e b e n t le r e m a z a r r a t e d e c e k k o r u v e o r m a n la r d a n d a h i y a ş a ğ a ç
k a t e t t ir m e m e ğ e d ik k a t e d e r le r .
Ç a v u ş la r d a h ili s u r d a t a k s im le r d e n e m ik t a r su m e v c u t is e h e r
g iin n e z a r e t e g e lip ih b a r e d e r le r v e h a y r a t ı ş e r ife s u la r ın ın c e r e y a n
e d ip e t m e d iğ in i b ilt â h k ik n e z a r e t e ih b a r v e h a r ik v u k u u n d a k e ş if m e-
m u r la r ile b ir lik t e b u lu n u rla r.
Bent m u h afızları y a ğ m u r y a ğ d ık ç a bentlerin lülelerini kap ayıp
y a ğ m u r kesild ikçe a çâ rla r ve b entlere m a za rra t gelm em esine ve te-
h a re t ve nezafetin e d ik k a t ederler vc n ezaret ta rafın d a n gönderilen
— 148 —

m ucibince bentlerden su ve rirle r. O rad a bulunan k a srı h ü m ayu n ları


m u h a ia za ed erler.”
B u su retle su n ezareti şeh ir su larile m eşgul ve su yolcu ların ça-
lışm asile ilgilen ir. Şeh rin su ih tiyacın ı n eza ret ederlerdi. T a b iatile bu
iş le r d e n b ir d e k ır t a s iy e d o ğ a c a ğ ın d a n bu s u la r a a it gerek şehrem a-
n e tin d e n v e g e r e k E v k a f n e z a r e tin d e n d iğ e r d e v le t d a ir e le r in e ( h a ­
v a l e ) o lu n a n e v r a k ın y o la k o n u lm a s ın a f e r a ğ v e in t ik a l v e s a ir iş le r d e n
b a s ıl o la n g e lir in k a y d ı, to p la n a n p a r a n ın a y b e a y h e s a p la r ın ın ta n -
z im ile ş e h r e m a n e t i v e z n e s in e t e s lim i v e v u k u a t ın t e s b it v e k a y d ı t a ­
m ir a t v e in ş a a t m a s r a fla r ın ın m a s u r a it i b a r i y l e m ü t e v e lli v e s a h ip le ­
r in e d a ğ ı t ı l m a s ı g i b i ’ işlc>ic* d e n e z a r e t k â t i p l e r i m e ş g u l o lu r la r d ı. 1203
d e n 1325 n i h a y e t i n e k a d a r s u n e z a r e t i ş e h r e m a n e t i n e b a ğ lı ik e n 1326
ela E v k a f n e z a r e t in e d e v r o l u n a r a k M e y a l ı i v a k f i y e m ü d ü r ü y e t i a d ın ı
a lm ı ş t ı r .
İ la h i a b lık , su y o lc u lu k Ü c r e ti d e v r in r a y ic in e g ö r e t a y in e d ilir d i.
E s k i v a k ı f s u la r m ü d ü r iy e t i ru h i a b lık d e ft e r le r in d e b e r a t la r d a (2 a k ­
ç a v a z i f e i l e n ı s ı f I i İh h c r a h i a b l ı k c i h e t i ) y e v m i b i r a k ç e v a z i f e i l e r u ­
h u l ı i s s e r a h i a b l ı k c i h e t i ') (K ö p r ü lü M e h m e t P a ş a v a k fın d a n a lm a k
ilz e r e y e v m i 2 0 a k ç e v a / .ifc ile r a l ı i a b lık c i h e t i ) d e n ilm e s in e g ö r e t a m
h is s e d ö r t a k ç e o lr r m k la b e r a b e r - b vı y i r n ı i a k ç e y e k a d a r ç ık m a k t a v e
a ş a ğ ı d a k i b e r a t t a n d a s o r b ö l ü k r a h i a b l ı ğ ı y e v m i o n b e ş a k ç e y e vn.r--
d ığ ı a n la ş ılm a k ta d ır .
C e n n e t m e k â ıı S u lt a n A h m e t H â n ı e v v e l t a b e s e r e h ıı e v k a fın d a n
a lm a k ü z e r e y e v m i o n b e ş a k ç e v a z ife ile s e r -b ö lllk r a h i a b ı c ih e t i E s -
ö e y it M e h m e t E u s c y it H ü s e y in v ı; E s s e y i t A h m e t . b in t u h u v e E s s e y it
A h m e t z e y y it k a d r ih ü m ü ıı b u b o r a t ı a li, T Z ilk a d e 1 2 7 8 lı.
K u r u ş t e d a v ü l d e b a ş y e r i a l ı n c a r u h i a b l ı k ü c r e t i d e ğ itjt r ıi^ vc 2(3
H n , 7 .ir a n 1 3 2 0 t a r i h i n i t a s ı v a r ı b ir - v e s i k a d a “ n ı s ı f h i s s e a e r b ö l ü k r a h iab
c i h e t i d ö r t a d e t m ü s t a k i l r a h i k b c e m ' a n ş e h r i 21 k u r u ş o n p a r a ” de­
ri i l d i ğ i n e g ö r e ü c r e t l e ı d o k u r u ş o la r a k b u m ik t a r la r ü z e r in d e n v e r il-
m e ğ e b a ğ la m ış tır .
E s k i v a k ıf s u la r m ü d ü r iy e t i d e ft e r le r i su y o lc u la r ın a ld ık la r ı ü c­
r e t le r h a k k ın d a k a y ıt k o n u lm u ş t u r :
B ö lü k b a ş ı ııs l mİ ık l « rnı e v k a fı h üm ayun h â z in e y i COİİlesinden
m ü s t e v f i v a z i f e l e r i o lm a y ı )» o n b e ş , y i r m i a k ç e v a z i f e v e b a z ı s e lâ tin i iz a m
h a z a r a t ın ı n i m a r e t i a m i ı e l e r i n d c n ü ç b e ş ç i f t f o d l a d a n i b a r e t t i r . B u n ­
l a r d a n B e y o g l u n u ı ı T a k s i m b ö lü lc b a ş ılığ ı m ü s t e s n a o l a r a k ş e h ri ik i bin
ilâ Uç b in k u r u ş k a d a r v e s a it h iz m e t le r in ik i y ü z elli k u r u ş u n d a n 1250
k u ru ş k a d a r suyu c a ı i o la n k o ı ı a k v e s a h i lh a n e le i'd e n b eş k u r u ş t a n
y i r m i k u r u ş a k a d a r v e l ı a m a m l a ı d n o t u z k u r u ş t a n e lli k u r u ş a k a d a r
m a a ş l a r ı o l d u ğ u v e b a z ı m a h a l le r d e n ş a li y e n a m ile k ı r k elli k u r u ş a l ­
m a k t a o l d u k l a r ı m a lû m is e d c b u n la r ı n e s a m i k a y d ı n e z a r e t ç e m a lû m
d e ğ i ld i r , v e b u m a a ş l a r ı n k â f f e s i s a h i b i c ih e t o la n u s t a l ı k l a r a a it is e
b i r m ü t e v e lli m u h a r r i r m a i y e t l e r i n d e b u lu n a n k a l f a l a r a k ı r k ilâ e ll i ş e r
k u r u ş v ı a a ş v e r d i k l e r i v e b i r e r n e f e r d a h i ç ı r a k l a r ı b u lu n d u ğ u c ih e t ­
le ‘b u n la r ın d a h i b a z ı l a r ı u s t a l a r ı n a a it t i r . B i r h iz m e t in â n a t a l i k l e c ü z ’î
b ir s a k a t lık z u h u r e d e r s e ile r id e v a k ı f l a r ı t a r a fın d a n t e s v iy e o lu n m a k
- 149 -

ü zere d e ra k a p d efi m a z a r ra t ed erler v e m a s a rifi v a k ıa la rın ı a lm ak ta


old u k ları m aa şla rd a n te s v iy e edilm ek ıısu lü cariyed en d ir.)
Su yo lcu la rın a v a k ıf sah ip lerin in ta h sis e ttiğ i bu çok az p a ra z a ­
m an la b üsb ütün idarelerin e y e tm iy e c e k b ir h ale gelm işti. B u n u n la be­
rab er, im a retleri çok olan S ü leyroan iye, Bayezit, F a tih gib i sulardan »u
y o lcu la rı h er gün b irer ç ift fo d la, ço rb a ve haftanın belli b ir gününde
pilâv, zerde ve rild iğ i gibi A s k e r î m ü esseseler ve şifa h a n elcrd e iş g ö r ­
ü m lerine de bu m ü esseseler ta ra fın d a n b ir a sk e r ta y in i verilirdi.

B u te s is a t su yolcun un bulun du ğu h izm etin y ü k se k liğ in e g ö r e d a ­


ha m u n tazam b ir h alde alırdı. M eselâ s a r a y a a i t b ir su y o lc u â y l ı ğ i l e
b e r a b e r g ü n d e b ir ç i f t f o d l a ile b e r a b e r e r z , z e y t i n y a ğ ı , s o ğ a n , f a s u l ­
ye, tuz, e t, y â ğ v e m u m d a n ib a r e t e r z a k a lır la r d ı. D i ğ e r b a z ı e s n a fın
h im a y e s in d e g ö s t e r ile n e s k i a n a n e le r e g ö r e b a y r a m v e d in î g ü n le r d e
ic a p e t t i ğ i ş e k ille r d e su y o lc u la r ın a y a r d ım la r d a b u lu n u lu rd u . S u y o l ­
c u la r ın ın g i y i m l e r i n e d e b ir ş e k il v e r ilm iş t i. Y a z is e d im id e n , k ış is e
ç u h a d a n p o t u r v e a c e m g ö m le ğ i a y a k la r ın a m e r k u p v e ç iz m e g iy e rle r-,
b e lle r in d e d e g ü m ü ş s a p lı b ıç a k , m a s la k a n a h t a r ı t a ş ır la r d ı.
Y u k a r ı d a d a s ö y le d iğ im iz g ib i ş e h ir s a k a la r ı d a su n â z ır m ın m a i­
y e t in d e b u lu n u rd u . H a y v a n l ı « a k a l a r , F a t ih JT. M e h m e t z a m a n m d a n -
b e r i, bit y e r d e y a n g ın o ld u ğ u n u h a b e r a lın c a su s ııt ış 'iıv ın ı b ir t a r a f a
b ır a k a r a k y a n g ın y e r in e k o ş a r la r ; k ı r taa la r ile y a n g ın a su t a ş ım a y a u ğ ­
r a ş ır la r d ı.
B u h iz m e t le r i s a k a la r ı su s a t ış la r ın d a v e r g id e n a ffe t t ir d iğ in d e n
s ıı n a z ır la r ı s a k a la r ın v a z i f e l e r d e b ilh a s s a a lâ k a d a r b u lu n u rd u . Y a n ­
g ı n la r a su y e t iş t ir m e k y a ln ız b u n la r ın g a y r e t i n e m ü n h a s ır k a lm a z , su
y o lc u la r ı d a y a n g ın y e r in e su t e m in in e g a y r e t e d e r le r . H a y v a n l ı s a k a ­
l a r ise, s a ı-a y d â a y ın c a k oru n u rd u .

İsta n b u l K a d ısın a h üküm k i:


I l â l â m a h r u s e y i m e z b u r e d e o la n a t ş a k a la r ı ş tid d e i ua
a d e t im e a r z ıh â l s u n u p m e z b u r la r f e t h i h a k a n id c ıı b e r i ih r a k
v a k i o ld u k t a h iz m e t e d e g e lü p su t a ş ıy u p k im in in a t ı lıe lâ k o lu p
k im in e ş e ğ i z a y i o lu p v e ıııa lıı u s e y i m e z b u ıe d c b a z ı m a s la k la r
o lu p v u z i l e ile o m a s la k la r a su g ö t ü r ü p m a iş e t e d e r le r k e n , b a z ı
a r k a s a k a la r ı p e y d a olup) o l m a s la k la r ı e lle r in d e n u lu p z a r a r e y ­
le d ik le r i b ild ü ıü p olbutada lıü k m l'ı ş e r i f i m r i c a e y le m e ğ in b u ­
y u r d u m k i: v a r d ı k t a m u k a y y e t o lu r g ö r e s in . V a k i ise k a d im ­
den ih ra k ve d e fin e ve m iri h izm etinde istih d am olunan a t
sa k a la rın v a z ife le rd e su g ö tü rd ü k le ri m a sla k la rın a a r k a s a ­
k a ların d a h le ttirm e yü p ta y in olunan v a zife le rd e a t sa k a la rın
su g ö tü rü p m aişet ederler. Sen badeh u ol m akule m a sla k ta
a rk a s a k a la rın a d a h le ttirm e yü p m en v e r e f ’i edesin. A m m a
bu b ah an e ile a t sa k a la rı dahi zikro lu n an m aslak la rın k a ­
dim de ta y in olunan v a z ife le rin e k a n a a t etm eyiip bize ta y in
olunm u ştu r, d eyu olduğundan ziya d e m esne ald ırm ayasın .
Fi. 18 Rebüülevvel 985.
— 150 —

İstan b u l kad ısın a h üküm ki:


M ahm iyei İstan b u l ta k d iri İlâhî ile ih ra k v a k i olduğu
zam an d a defetm ek için m ah ru sa i m ezbure sakaları hizm et
m akab lesin de d a v a rla rın ı o lak ve ye n içe riler seish an elik
için alm ak babında ceddim S u ltan S ü leym an H an ve sa lta n a t
M uradıh aıı zam an ların d a eva m iri şe rife verilü p h al te cd it
olunm ak ric a ey led ik leri ecilden b uyurd um ki.... V ü su l bul­
d u k ta filv a k i rftukaddem e vech i m eşru üzere evam iri ş e rife
ve rilip m adem ki h izm eti m ezburede kaim olup son ra h ilâ fı­
na em ri aheri verilm iş o lm a ya m ucibince am el edüp m inbait
h ilâ fın a ceva z g ö ste rm e y ü p ol veçh ile d a va rla rın kim esneye
ald ırm ay u p rencide ettirm e y e sin 1019.
İs t a n b u l k a d ıs ın a v e su y o lu n a z ır ın a hüküm k i:
Sen k i nazırsın a r z u h a l sunup bundan akdem m ah rusai
Is t a n b u ld a a t s a k a la r ı a z k im e s n e le r o lu p s o n r a d a n K â ğ ı t h a ­
n e s u y u g e t ir ilm e k le h e r k e s a r k l a r a t t ı r ı p h e r ç e ş m e d e n n ic e
c e m o lu p m a h a llâ t h a lk ın a v e s a ir a v r a t v e o ğ la n a su a lm a ­
ğ a k o m a y u p m ü z a y a k a v e r ü p v e b a z ı k im e s n e le r g e c e ile b u r ­
m a lü le le r i a ç u p b a h ç e le r in e su s a lu p s u y u y a b a n a ic r a e y l e ­
m e k le e n a t a z a r a r verüp> v e b a z ı ç e ş m e n in b u r m a lü le le r i o l-
m a y u p e n a y e e t m e k le k a b il ik e n m a h a lle h a lk ı b u r m a lü le y e
r a z ı o lm a y u p b u r m a lü le le r i o k a t u p v e b a z ı h a m a m c ı v e m a ­
h a lle li k e n d ile r fu z u lî m if t a h l a r e d in ü p su y o lu k u y u la r ın a
b a c a la r a ç u p s u y u is t e d ik le r i y e r l e r e ic r a e t t ir ü p s u y a k ü lli
z a r a r e d ü p v e k a d im d e a t s a k a la r ı K ır k ç e ş m e v e A y a s o f y a
çeşm esi v e a t m eyd an ı çeşm esi v e K u y u m c u la r k â r h a n e s i
ö n ü n d e o la n ç e ş m e le r d e n su a lu g e lü p s a ir ç e ş m e le r d e n a t
s a k a la r ı m om m ı ik e n h â le n h e r çekm eye a t c a k a la r ı va ru p
m ü z a y a k a v e r m e k le su k ılle t i o lu r . Y o k s a K ır k ç e ş m e e v v e l
ik i lü le ik e n h â lâ d ö r t lü le v e A y a s o f y a ç e ş m e s i b ir lü le ik e n
a lt ı b u ç u k lü le su o lm u ş tu r . Ş ö y le k i a t s a k a la r ı z ik r o lu n a n ç e ş ­
m e le r d e n g a y r i ç e ş m e le r d e n s a t m a k iç in su iılm a y ıp m ü z a y a k a
v e r m e z le r s e s u y a k ılle t g e lm e z d e y u b ild ir m iş s in , i m d i b u y u r ­
d u m k i v ü s u l b u ld u k t a b u b a p t a b iz z a t m u k a y y e t o lu p v e c h i
m e ş r u ü z e r e a t s a k a la r ı s a t m a k iç in a ld ık la r ı s u y u k a d im d e n
z ik r o lu n a n ç e ş m e le r d e n a lın m ış ik e n k a n i o lm a y u p m a h a lla t
t a y i n o lu n a n ç e ş m e le r e t a s a d d i e d e r le r s e m a h a lle le r d e n k e n d i
e v l e r i m ü h im m i a t s a k a lâ r ile a ld ık la r ı su d a n m a a d a s a t m a k
iç in a t s a k a la r ile su a la n la r ı m e n e d ü p k a d im d e n o la g e le n
m u h a lif k im e s n e iş e t t ir m e y ü p h a m a m c ıla r d a n v e m a h a lle
h a lk ın d a n k im e s n e m i f t a h a l a r e d in ü p h a fiy e n su y o lu k u y u ­
la r ın b a c a la r d a n a ç a n la r a m u h k e m te n b ih e y le y e s in k i e m r i
şe rifin m u h a lif iş e ylem ek ten h a z a r edeler eslem eyü p em ri
şerifim e m u h â lefet e y le y e n le r kim ler ise isim ve resim lerde
y a zu p süddei saad etim e bildiresin ve g e re ğ i g ib i h a k la rın ­
dan g elü rle ve bilcüm le su h ususunda tem am ve ihtim am
üzere olup em ri şerifim e m u g a y ir kim esııeye iş ettirmeyesin.
- 151 -

Eslemeyüp inat ve muhalefet eyleyenler kimler ise mufassal


yazup arz eyleyesin.
17Sefer 980.

S a k a la r y a n g ın s ö n d ü r m e iş in d e y a r a r l ı k l a r ı n d a n d o l a y ı d a h a b ir
t a k ım h i m a y e l e r g ö r ü r l e r d i . M e s e lâ i n h i s a r v e g e d ik u s u lü n ü n k a l d ı r ı l ­
m a s ın d a n son ra da saka g e d i k l e r i b a k i k a lm ış t ır . 1288 d e n e ş r e d ile n
b ir n iz a m n a m e d e (g e d ik le r in u m u m iy e t le k a ld ır ılm a s ın a rağm en çeş­
m e le r d e n b ir m ü d d e t d a h a ip k a s ın ı f a k a t b u n la r ın a lım s a t ım ın ın t â n ­
z im b ir u s u le i f r a ğ ı ile ş e h r e m a ııe t in e d e k a y ı t d ü ş ü r ü lm e s in d e v e ç o ­
c u k s u z v e f a t e d e n le r in g e d i k l e r i m a h lü l a d d ile b u n d a n son ra k im s e y e
y e n id e n g e d ik se n ed i v e r ilm iy e r e k t e d r ic e n o rta d a n k a ld ır ılm ış t ır v e
g e d ik le r in k a m ile n m a h lü l o la r a k a r k a s ı a lın d ık t a n son ra d ah i çeşm e­
le r s e r b e s t b ır a k ılm a y u p t e s k e r e s iz h a r iç t e n k im s e y e s a k a lık e t t i r i l m e ­
m e s in d e n i b a r e t o lu p b u t a r z ı i h t i y a r a d a s e b e p y a n g ı n v u k u u n d a h e r
k o ld a n m ü r e t t e p o la n s ü v a r i v e p iy a d e s a k a la r ın t e r t i p v e ş e v k le r in e
h a le l g e lm e m e k m a k s a d ın d a n ile r i g e l d i ğ i a n la ş ılm a k t a , s a k a e s n a fın ın
y a n g ın v u k u u n d a v e b ir m a h a lle p a d iş a h g e l d i k t e P a d iş a h ın g e ç e c e ğ i
y o l ü z e r in d e b u lu n a r a k i h t i y a ç o ld u k t a su t a ş ı m a k t a k u lla n ılm a la r ın ı
v e m e v c u t s a k a g e d i k l e r i s e n e d in in b i r d e f l e r e k a y d ı, ş a k a la r ın t a h a ­
r e t v e n e z a f e t i n e i t i n a l a r ı ) k a y ı t e d ilm e k t e id i.
S a k a la r ın bu g e d i k l e r i ç e ş m e le r d e n su a lm a y ı t a m a m e n in h is a r ­
la r ın a a l d ı ğ ı iç in ş e h ir a h a lis in i f e v k a l â d e s ık m ış t ır . H a t t â b u n d a n b a ­
z ı ç e ş m e le r in k it a b e le r i y a n ın a (s a k a g e d i ğ i y o k t u r . ) ib a r e s i k o n u lm u ş
t u r . Y a n g ı n l a r d a v a z i f e l e r i v e m e s k e n le r e su t a ş ı m a l a r ı d o l a y i s i y l c ş e ­
h i r h a y a t ın d a h a r e k e t li b ir r o lle r i o la n s a k a la r s o n r a la r ı u y g u n s u z
h a lle r ile ih t is a p a ğ a l ı ğ ı n iz a m n a m e s in d e k e n d ile r in d e n d e b a h s e t t ir e n
b ir K a ç s a t ır y â z d ı r ı lm a c ın a Kebap o l u y o r l a r d ı :
( B e k â r t a k ım ın ın b e r v e c h i m u h a rrer t a h s ia o lu n a c a k h a n la r d a
b e y t u t e t e d e c e k le r in d e n m a h a llâ t a r a la r ın d a b u lu n a n a r k a v e b e y g i r
s a k a la r ı d a h i b e k â r v e h an tım al g ilr ııt ıu n d a n is e d e b u n la r ın d a h i o l
h a n la r d a g i t m e le r in d e h a r ik v u k u u n d a h a n d a n ç ık u p g e lm e le r in d e v e
a h a liî m a h a llâ t a v a k t i y l e su v e r m e le r in d e s u u b e t o la c a ğ ın d a n h e r b ir
m a h a lle d e o la n s a k a la r b a d e lt n h r ir d e r o c e i k i f â y e d e z i y a d e o lm a d ığ ı
h a ld e m a h a lle İm a m v e a h a lis i k e fa le t le r iy le o ld u k la r ı y e r l e r d e i k a ­
m e t le r in e r u h s a t c a iz is e d e k e f ils iz s a k a o lm a m a s ın a v e lü z u m u n u
t e c a v ü z e y l e m e y l l p b u n la r d a d e b i o ilû h n a m iy lp b ir ş e y o lm a m a s ın a
m u h t e s e p t a r a f ın d a n d ik k a t v e n e z a r e t o lu n a .)

S u y o lla r ın ın k u r u lu ş ta rz ı v e k u lla n ıla n m a lz e m e :


G e r e k K â ğ ı t h a n e - K ır k ç e ş m e , g e r e k c a v a m ii ş e r i f e ( H a l k a l ı ) v e
d i ğ e r y e r l i s u la r ın ş e h ir e a k ıt ılış ıııd a m u h t e lif m a lz e m e v e v a s ı t a l a r a
m ü r a c a a t e d ilm iş t ir . B u s u la r ş e h ir d ış ı t e s is le r in d e b e n d t e v k i f d u ­
v a r la r ın ın v a n a la r ın d a n ç ık a n s u la r bazan b ir m üddet a ç ık in c e b ir
d e r e h a lin d e a k a r v e e t r a f t a n t o p l a d ı ğ ı u f a k d e r e c ik le r i b ir k a t m a h a ­
lin d e a ld ık t a n son ra b ir su ıs g a r a s ın d a n ih a y e lle n ir d i. B u ra d a n , ta ş
g a le r ile r e ve b u n la r ın s u la r ın ın t o p la n a r a k a k t ı ğ ı u fa k h a v u z la r a ge­
- 152 -

çere k yin e ta ş g a le rile r içinden şeh re ilerlerlerdi. B u g id işte k a y a la r a


te sa d ü f edildiği zam an bu k a y a la r b ir tünel halinde oyulur, bu su ­
retle h usu le gelen tü n el g a le rile ri de su a k ıtılm ış işlerinde d a y an ık lı
b irer su borusu h alini alırdı. B u tünel g a lerileri y a p ıla rın d a (G ıllıgış-
dan a ri olm ası için b öyle e yled ik ) d erler idi. Su g ale rileri şeh re g e ­
lişleri esnasın da b azan da iki d a ğ e te ğ i arasına, dü ştüğü nden tepelerin
b ir yam acın d an d iğ er ya m a cın a geçm ek için g. ’. „rile r kem erlerle y ü k ­
seltilird i. B ü y ü k b ir v u k u f ve s a n ’a tle yap ıla n bu işlerde g a le ri ve
tü nellerin bend y o lların d a y ü k se k lik v e gen işlikleri daim a fa z la tu tu ­
lurdu. D e h liz le r d e su s e v iy e s i a n cak y a r ım m e t r e y e ç ı k t ı ğ ı için bu
b o y d a g a le r ile r in icap e t t i ğ i z a m a n r a h a t ç a t a m ir v e te m iz le n m e s i
m ü m k ü n o lu rd u . F o r c h h a y m e r g a l e r i l e r iç in 2 m . y ü k s e k lik v e 0 m. 85.
a ç ık lık v e r m e k t e v e t o p r a k la ö r t ü lü g a le r in in k e m e r k ıs m ı iç in 0 m . 35
o la r a k g ö s t e r m e k t e d ir . S u y o lla r ın ı T ü r k le r in m ü t e a d d it e s k i v e y e n i
o la r a k istin a t d u v a r la r ı d a y a p t ığ ın a iş a r e t e t m e k t e d ir .
M e n b a s u la r ı t a ş g a l e r i l e r i ise, d a h a u fa k b ir b o y d a a n c a k o r t a b o y ­
d a b ir h a y v a n ın g e ç e b ile c e ğ i g e n iş lik t e ö r ü lü r d ü . G a le r ile r e 30 - 40 m .
d e a ç ıla n n e fe s d e lik le r d e h a v a te m in e d ilir d i. B u n e fe s b a c a la r ı ş e h ir
iç in d e su g a le r is in in s o n r a la r ı b a k ım s ız lık t a n v e a lâ k a s ız lık t a n e v le r in
b a h ç e le r in in a lt ın d a k a la r a k iş e y a r a m a ş o k ille r i t a m a m e n d e ğ iş m iş v e
b a h ç e s a h ip le r in e b i r e r k u y u v a z if e s in i g ö r m e ğ e b a ş la m ış t ır . Z a m a n la
d a e s a s ın d a s ıh h î b ir t a s f i y e g ö r m e y e n b e n d s u la r ı h a n e v e b a h ç e le r ­
d e n a k a n v e s ız a n in s a n v e h a y v a n i f r a g a t i l c t o le v v ü s e d e n b ir y u t a k
h a lin i a lm ış la r d ır .
T a ş v e tü n e l g a le r ile r d e n b a ş k a s u y u n b e lli b ir g e l i ı d e v e a z o lu ­
şu n a g ö r e d e b ilh a s s a H a lk a lı s u la r ı iç in k U ıık b o r u la r k u lla n ılır d ı.
K u lla n ıla n bu k in ik b o r u la r ın m u h t e lif c in s le r i v a r d ır . Y e d i p a r­
m a k . a lt ı p a r m a k , p a ş a k ü n k ü , e s k i b ir lik , a r ııa v u t k ü n k ü v e s a ir e g ib i
ete m u n t e lıi a d la r a lır la r d ı. B u r a d a b ir p a r m a ğ ın k a r ş ılığ ı, “ y e d i a r ş ın
p a r m a k k u t u r u " d e m e k m iş .
Ş e h ir iç i su t e s is le r in d e is e k u rş u n b o ru y a , ç o k m ü r a c a a t e d ilir d i. B u
k u rş u n b o r u la r k u r g u n l e v h a la r b ü k ü le r e k v e b ir b ir i iç in e le h im y a p ­
m a d a n g e ç ir ilm e k , ü z e r le r i lö k ü n le s a r ılm a k s u r e t iy le y a p ılır la r d ı. B u ­
r a d a k u lla n ıla n le v h a n ın m ik t a r ın ın d a e h e m m iy e t i v a r d ır . D a y a n m a ­
la r ı b u n a g ö r e o ld u ğ u g ib i b ir v e y a ik i le v h a d a n y a p ılm ış o lm a la r ın a
g ö r e b ir ü s tü n e İlci ü s tü n e d iy e a d a l ı r i a r ; b a z a ıı m e s e lâ a lt ı le v h a k u l­
la n ıla r a k a lt ı ü s tü n e d e n ir d i. F a k a t d a y a n ıld ık t a n n e k a d a r m u n t a ­
z a m y a p ılır s a y a p ıls ın a z d ı, a n c a k b ir h a v a t a z y ik in e , y â n i on m e t r e ­
d e n f a z l a t a z y i k e d a y a n a m a z , p a t la r la r d ı. B u n u ö n le m e k io iu ş e b e k e
ü z e r in e s ık s ık m a s l ı ı U n r y a p ı l ı r d ı . C o v a m i i ç o r i f e y e v c îs t n ı l b uİLiıı y UK-
s e k m a h a lle le r in e su v e r e b ilm e k iç in g e r e k ş e h ir d ış ı v e g e r e k ş e h ir
ir in d e b ir t a k ım su t e r a z ile r i k u r m a k ic a p e t m i ş t i r ki b u n la r ın su isa -
Ie s in d c k ıy m e t v e e h e m m iy e t le r i b ü y ü k tü r .
K ırk çe şm e su yo lların ın , gün üm üze k a d a r ou z a m a n la r bakım sız
kalm a sın a rağm en, in tik a l edebilm esinde y ap ısın d a sa ıfe d ile n b ü yü k
em eklerin çok te siri olm uştur. V a k ıf su lard a uzun sen eler çalışm ış
olan su yo lcu M ehm et pehlivanın oğlu M a zh a r Ö zpm ardan dinlediğim
- 153 —

şu h a tıra ; K ırk çe şm e su yo lların ın no k a d a r hesaplı düşün celerle inşa


edildiğini bildiren m isallerden biridir.
Ram inin ilerisinde ve k ö y ü n şim al kısm ın da a ra zi je o lo jik teşek-
klilâ tı itib a riy le p arça, p arça k a lk e r b lo k la rı yan ın d a kum ta b a k a la ­
rının gen iş b ir s u r e tte y e r ald ığı h a ttâ kum dan tep eler h usule geld iği
görü lü r.
İstan b u ld a y a rım a sır e v v e l y e r deprem inde K iiç ü k k ö y civarın d a
K ırk çeşm e galerisinin h a r p olm ası d o la y isiy lc b u ra d a k i tam irle su y o l­
cu M ehm et P eh livan m eşgul o lu yo r. S u yolcun un bildirdiğin e g ö re K ü-
çiikköy ilerisin deki b ah setm iş olduğum uz kum tepeleri içinden geçen
su galerisin in kum un değişen ta z y ik in e m u k avem et edebilm ek için a y ­
rıca h ariçte n galerin in gen iş ve y ü k se k m erm er b ilezikler içine alın­
m ış olduğunu görü yor.

Su safriyatının Kontrolü., Su ölçüleri: Eskiden su ölçü saatleri


m evcut olm adığın dan suların m ik ta rın ı an lam ak için u fa k bir sandın
kullanılırdı. Ü stü a çık a lt v e y a n ta r a fla r ı kap alı bulunan bu sandığın
ön cephesinde biı yi\ ile m erk ezleri iki buçuk parm ak (0,08875) m e­
s a fe d e 'o lm a k üzerle m u h te lif e b a tta h e r biri Lüle, M asura, ve sa ire g ib i
ö lçü lere k a rş ılık olan pirinç b o ru la r ta k ılm ış bulunurdu. P .ıı p ir in ç b o ­
r u la r ın o lt a s ın d a n g e ç e n b ir h a t la s a n d ık y i v i s e v iy e s i a r a s ın d a k i m e s a ­
f e 9,6 c m .d ir . L ü le n in k u tr u 26 m / m m a s u r a n ın 0.19, ç u v a ld ız ın d a 4.8
d ir . B ö y l e b ir s a n d ık , t a I I . S ü le y m a n d e v r in d e n b e r i su n e z a r e t in d e m u ­
h a f a z a o lu n m u ş tu r . B i r s u y u ö lç m e k iç in s a n d ık bu s u y u t a m a m e n a la ­
b ile c e k b ir v a z i y e t t e y a p ılır . S a n d ık su ile d o ld u r u lu r . P ir in ç b o r u la r ın
h e p s i t ık a lı ik e n s u y u n ü s tü n e k o n m u ş u f a k b ir s a m a n ç ö p ü n ü n y iv d e n
d ış a r ıy a d o ğ r u h a r e k e t i g ö r ü lü n c e d e lik le r d e n b ir i s a n d ığ a g e le n s u ­
y u n k a lın lığ ın a g ö r e a ç ılır . B u a ç ılm a g e le n su ile d e lik t e n g id e n su y u
y iv d e n d ış a r ı ta ş m a m a k ü z e r e k o r u y o r s a ölçm ek is te n ile n bu s u y u n o
k a d a r lü le v e y a m a s u r a o ld u ğ u a n la ş ılır . V a k t i y l e su ö lç ü le r i h ilâ l, ç u ­
v a ld ız , m a s u r a , k a m ış , itile d iy e a d la n d ı r ı l m ı ş t ı . B u n la r ş ö y le s ır a la n -
d ın lır d ı:

2 ç u v a ld ız — 1/2 m a s u r a (h ilâ l) 2,200


'Jt <
_•11VİL1vl 1X 1 ir,.lSU!‘A 5200
2 m asu ra 1 k a m ış 10,200
2 k a m ış 1/2 L ü le 20,000
4 k a m ış = 1 L ü le 36,000

O s m a n lı İm p a r a t o r lu ğ u n u n s o n s e n e le r in d e N â f i a n a z ır lığ ın d a b u ­
lu n m u ş v e İs ta n b u l su iş le r iy le d e a lâ k a d a r o lm u ş o la n H u lû s i b e y ise,
etm iştir.
b u n la r ı d a h a fe n n î b ir s u r e t t e t a r i f
L ü le — 0,m 094 te fa zu l ta z y ik ta h tın d a bulunan ve 0,m 026 ku tru
h aiz olan b ir sukbenin bir saııiyed ekisu s a rfiy a tı.
M astıra = O.m 086 te fa z u li ta z y ik tah tın d a ve 0,m 01 ku tru n d a
bulunan b ir sukbenin biı san iyed eki su s a r fiy a tı.
E sk ile r bu m ik ya sla rd a n L ü le y i y u v a r la k bile şeklin de 30 dirhem
- 154 -

bir kurşunun gireb ileceği bir delikten akân su y a ve m asu ra yı da bir bu­
çuk dirhem kurşun, 4,5 çekirdeğin a ğırlığ ı kurşun ve bir çuvaldızın
g ireb ileceği delikten geçen su y a tâ b ir etm işlerdir. E v k a f n ezareti he­
y e ti fenniyesi reisi T a lâ t beyle H üseyin H âm i b ey de su nezaretindeki
eski sandığı esas a la ra k daha geniş ta fs ilâ t verm işlerd ir:

Delik »a- Delik ıner-


lıaııUe wu kezlnden sn
s e v iy e s i sa-tlu Irfa -
B o ru n u n n ıs fı a ra s ın d a k i zul
k u tru d a h ilis i m e s a fe İrtifa S a n iy e K g. K ıy y e

1/2 m a s u ra 0,0035 0,0905 ü,uy4 ÖU 2 .2 8 1 1.311


1 0,005 0,089 0,094 60 3.84 3.00
1 k a m ış 0,007 0,087 0.094 60 9.132 7.49
1/2 L ü le 0.0095 0.0845 0.094 60 16.65 13.00
1 0.013 0.0081 0.091 60 33.31 26.00

E s k i v a k ı f s u la r m ü d ü r iy e tin d e ç a lın a n la r is e şu m ik y a s la r ı n o t e t ­
t ir m iş le r d ir . E s k i v e z in le r d e n k ıy y e , d ir h e m , h a t, n o k ta s u y u n a ğ ı r l ı k ­
la r ın a g ö r e bu t a b lo y a k a t ılm ış la r d ır :

N o k ta H a t D ir h e m K ı y y e Zam an
(fin n iy e H e )
1 L ü le y a r ım lü le O 8 200 8 600 c m 3
1 y a r ım lü le — 2 k a m ış 6 5 ıo o 4 300 „
1 k a m ış m a s u ra O 4 50 2 150 „
1 m a s u r a “ 2 n ıfıs m a s u ra 8 2 25 1 __
1 n ıs ıf m a s u r a 2 ç u v a ld ız 0 2 21-2.5 1 75 ,,
1 Ç u v a ld ız — 2 h ilâ l 4 1 100-1/4 1 denk --
1 H ilâ l O 1 5 3 1 -1 /4 1 ç e k ir d e k l8 .7 5 cm 3

D a h a y a k ın z a m a n d a is e bunu ş ö y le a n la t m ış la r d ır : 1 lü le su s a n ­
d ığ ı s e v iy e s in d e n 15 sm . d e a ç ılm ış 26 m / m lik d e liğ in b ir d a k ik a lık
v e r d iğ i s u m ik t a r ı 36 lit r e . 1 m a s u r a is e a y ııı su s a n d ığ ı s e v iy e s in d e n
y in e 15 sm . d e u ç ılm ış 9.1ü k u tr u n d a k i d e liğ in b ir d a k ik a d a v e r d iğ i su
m ik t a r ı (4 .5 l i t r e ) 1 ç u v a ld ız ise a y n ı su s a n d ığ ı s e v iy e s in d e n y in e 15
sm . d e a ç ılm ış 4.8 m / m k u tr u n d a k i d e liğ in b ir d a k ik a d a v e r d iğ i su m ik ­
t a r ın a d e n ir.
Halkalı Suları

H alkalı suları şehre akışların da m enbaları civarın d a ve y o lları y a ­


kınında bulunan bir takım su katm aların ı da top larlardı. B u gün bun­
ların ekserisinin yolu h arap olm uş ve su ları da to p rak ların içinde k a y ­
bolup gitm iştir. B ize h atırlatılab ilen lerin i a it oldukları su lara ilâve
ederken an cak ta rih î bir h â tıra y ı ih yadan b a şk a b ir şey yapm ış olmı-
yâca ğız.
Ş e h ir c ih e tin d e n E ğ r ik a p ı - E d ir n e k a p ı h a t t ı v e bu h a t t ın g a r b in d e
A y p a h - H a v a s k ö y ü ş im a lin d e A t ı ş o k u lu a r a s ın d a k i a r â z i bu s u la rın
b ü y ü k b ir k ıs m ın ın k a y n a k n o k t a la r ı o la r a k t a h d it o lu n a b ilir . B u n la r ­
d a n b ir k ıs m ın ın su y o lla r ı R a m i k ış la s ı ş im a lin d e k i Ç iç o z k u b b e s i y o -
l iy le E d ir n e k a p ı c iv a r ın d a n , d iğ e r le r in in d e Ç iç o z k u b b e s in in c e n u b u n ­
d a D e m ir k a p ı t a r ik iy le M e v lâ n e k a p ıs ı a r a s ın d a n ş e h ir s u r la r ın ı g e ç e r ­
le r.
B u t a h d it e t t iğ im iz a r a z i ü ç ü n c ü z a m a n ın S a r m â in v e b ir in c i z a ­
m a n ın f o s ils iz k illi ş is t, g r e t a b a k a la r ın d a n m ü te ş e k k ild ir . B ü tü n bu
s u la rın , g e ç t ik le r i t o p r a k la r ın k a lk e r i d o la y ıs iy le , s e r t lik d e r e c e le r i y ü k ­
s e k tir .
H a lk a lı s u la rın ın s e r is in i e v v e lc e s ö y le d iğ im g ib i t a ş ıd ık la r ı is im ­
le r in t a r ih t e k i m e v k ile r in e g ö r e y a p m a k k a b ild ir . E k s e r is in in y o l l a n
ş e h ir d ış ın d a h a r a p o ld u ğ u n d a n g e liş le r i b ir b ir in e k a tılm ış , e s k id e n t e k
bil- y o l la ş e h ird e k i.-, h a y r a t ı n a a k a n b e lli b a ş lı b i r sn , y o lu n u n h a r a b i-
y e tin d e n d iğ e r b a ş k a b i r s u y u n y o lu n a b a ğ la n m ış tır.

F a t ih s u y u : Ç iç o z ç i f t l i ğ i y l e A t ı ş O k u lu a ra s ın d a n v e o k u la y a k ın
b i r y e r d e n ç ık a n s u y a O ç k a ı-d e ş te ı-d e n g e le n k a t m a l a r d a k a t ılır . K o k '
ş e b e k e s i D e m i r k a p ı , T o p ç u la r , Ç a y ı r a ğ z ı y o liy le E d i r n e k a p ı y a g e lir d i.
H a le n Ç iç o z d a k i k u b b e d e S ü le y m a n iy e s u y u n a k a t ılır . E d im e k a p ıd a n
ş e h r e g i r e n s u y o l u K a r a g ü m r U k , A t i k a l i p a ş a . N i ş a n c a , H a f ı z p a ş u , S u l-
t a n s e lim . F a t i h . K a s a p l a r c a d d e s i y le A t p a z a r ı v e B o z d o ğ a n K e m e r i n ­
d e n g e ç e r e k B e y a z ı t m e y d a n ı n a g e lir . Ş e b e k e n in N 'ş a n c a d a n Z i n c i r li -
k u y u y a k a d a r o la n ik i y ü z e lli m e t r e lik k ıs m ı k iin k b o r u o lu p b in a la r ın
a lt lın la k a ln u g tır . Y o lu n u n d ığ o r l u a ım la r t u o n ra d ftn t a m in pilr

b o r u y a ç e v r ilm iş t ir . S u y o lu E d ir n e k a p ıd a n K a r a g ü m r ü k t e k i t e r a z iy e
k a d a r b ir h a t h a lin d e g e lir . T e r a z id e ik iy e a y r ıla r a k b ir i Ç a r ş a m b a ,
T e r c ü m a n Y u n u s t a r a fla r ın a , d iğ e r i T a h t a m in a r e , N iş a n c a , H a fız p a ş a ,
P a t i h t a r a f l a r ı n a su v e r ir . S u y o lu n u n t o p r a k a lt ı d e r in lik le r i b ir ik i
şebekenin bütün im tid a d ı a lt ı kilom etre kadardır. Ş eh ‘rde
m e t r e o lu p
yirm i d ö rt çeşm esi ve sekiz şad ırvan ı vardı.

Ttıruııçlu su y u : K o n sta n tiy o s T u ıu n çlu su ları için diyor k i: “ Kos-


ta ııtin iy e ’y e gelen miyahın üçüncü nevi Turunç suları olup Ferhat Pa­
— 156 —

şa çiftliği ve Letros ve Topçular ve Bayrampaşa köyleri tarafından


Cem, Yenibahçe, Sulukule ve Topkapı havaisinden şehre girüp Emir
buhari, Saraçhane, Sepetçiler, Hasanpaşa hanı, Çaışu, Nuiuosmaniye,
Mahmutpaşa havalisine ve diğer kolları Hekimoğlu Alipaşa ve Macun­
cu etrafına tevzi olunur.”
Çicoz çiftliği ve Ilavasköyü arasındaki menbalardan çıkan bu su­
lar, künk boru ile maslaktan maslağa gelirken bir takım katmalar da
alırlar. Ayvalıkdeıe, Virankemer, Çiçoz, Gümüşsüyü yolu ile Demirka-
pıdan suıa va rı:. Bu su yolunun halen faal kısmı sekiz kilometredir.
Topkapı ile Mevlanekapısı arasından şehre giren su yolu Hisaraltı,
Kemikli, Saraymeydanı, Macuncu Kalender, Mollagürani, Çavuşiıama-
mı yolu ile Hasekideki maslağına gelir. Buraya kadar şebekenin bütün
im t id a d ı 110 k ilo m e t r e t u t a r . M o lla g ü ıa n id e t e r a z 's in d e n b ir k o l B a y -
r a m p a ş a d a k i t e r a z iy e g id e r . T u r u n ç lu k t e r a z is in d e n it ib a r e n H a s e k i,
C e r r a h p a ş a t a r a f la r ın a g id e n y o iu n b o y u d a b ir k ilo m e t r e y e y a k ın d ır .
Ş e b e k e n in k ü n k b o r u la r ın a k u rş u n v e p ik b o r u la r d a k a t ılm ış t ır . Ş e h ir ­
d e 0 11 a lt ı c e s m e v e b e ş ş a d ır v a n d a s u y u v a r d ı.
Ş e h re g ir iş y e r i T o p k a p ıd a b u lu n a n T u ru n ç lu su yu n dan bu c 'v a r a
B a tih II. M e h m e d iıı e m r i y le b ir çeşm e y a p t ı r ı lm ı ş t ı .
‘■ H a r b i m e s c id i H a d ı k a t ü l c e v a m id e d e g ö r ü l d ü ğ ü v e ç h ile d a h ili s u r ­
d a B a y a z ı t A ğ a m a h a lle s i n d e N a 'm ü l ç e y iş t e n H a z r e t i H a t ih in Ş a t i r i
k ıllı y a h u t k ıy ılı y a h u t d a IC a ğ lı Y u s u l A ğ a H a k a n ı m ü ş a r ü n i le y h ile
D a v u t p a ş a d a n a v d e t e d e r k e n , o r a d a P a d i ş a h H a z r e t l e r i b i r ik in d i n a ­
m a z ı k ılm ış , Y u s u f A ğ a d a b u n u v e s ile i h a s e n e a d d e d e r e k M ü ş a r ü n i ­
le y h in s e c d c g â lu n ı ç irü p n ıih ı ,b i t t i h a z e d e r e k biı- m e s c it b i n a e y ­
le m iş . A ğ u n u ı h u tıayü d i n d a r a n e a i ııea d i m a a l 'v u k d ü ın e lü k â ııe d e rtraz-
h a n t a k d i r o lu p v'e ( T u r u n ç l u ) s u y u n d a n b i r m i k t a r s u i h s a n e d e r e k
b i r ç e ş m e y a p ı l m a s ı n ı i r a d e b u y u r m u ş l a r d ı r . H u d a o r a d a k e n d ile r in e
ik t iz a edetî s u y u n d e r a k a p b u lu n u m u m a s in d .a u iırb ia s e t m iş t ir .
T o p k a p ı d a , c a m ii H a c ı A l ı m e t p a ş a n ın m e k t e b i v c t ü r b e s in in k a r ş ı
s ı r a s ı n d a v e s o l c ih e tte . t r a m v a y m a k a s ı m e v k ilin d e k i ç u k u r ç e ş r n e o lu p
e ly e v m s u a k m a k t a d ı r . M ü r ü r ü z a m a n la b u ç e ş m e h a r a p v e i h t im a l
ki, k a d i m t a r ih ta ş ı d a r a h ı r e d a r o lm u ş o ld u ğ u n d a n , B e z m i a l e m S u lt a n
K e th ü d a s ı ta r a fın d a n ic ra e d ile n t a m i r i m ü t e a k i p T a k d e rg â h ın a yani
k e m e r in in ü s t ü n e ş u t a r i h t a ş ın ı t e s b i t e t m i ş le r d i r :
H iid a abı h a y a t ö m ü r le A b d ü lm e c it H anı
m ü eb b et eylttutln bulsun safalar* m a d e r i h o r an
M U K n a u e ın r u ız r e t ı r a t ı n M enm et n u n du aynı
edüp ie rıı bu s e m t in a h a lis in e y le m i ş şadan
M ü ru ru e z m in e y le ı a h ı a b ı b o z u lu p k a lm ış
s u s u z lu k ta n a h a lii -m a h a lle - n ic e d e m h a y r a n
İ n a y e t le r e d lip s u y u ııg ö t ü ıd ü ç e ş m e n in ş im d i
C e n a b ı B e z m iâ le m V a ld e S u lta n a lış a n
Bu üç tarihi b‘r beyt ile Ziver kıldı cevher sud
edince kethüdası kulu ab icrasını ilân
Ebülfetih megazi Han Mchıııet çeşmesi için
götürdü hayr edüp bak abı safı Valde Sultan
- 157 -

III. Selimin Kazaskerlerinden Şeyhülislâm zade Mehmet Hafit


Efendi Melıalıül miyalımda Islarıbulun meşhur ve güzel suları sırasın­
da Tu.ıınçlu sularını da zikreder:

"Acı su sanma bu Turunçlu suyun

Asitanei aliyyeye ik> saat mahalde Turunçlu çiftliği etrafında


ahardan müçtemi ve lâğim ve kanavatla bazı mahallere cari ve derecei
heftemde kararı meczun olup daimül saffet ve huluvvül lezzet kalilül
vücut idrarı meşhut Istanbulda olan suların eslahı mevcududur.”

Şadırvan Suyu: Aşağıya aldığım Hazinei E vrak vesikalarından


I. Ahmedin bir hükmünden, suyun Fatih II. Mehmet zamanında mev­
cut olduğu ve Fatih camiine akıtıldığı anlaşılmaktadır. Evvelce bunun
da menbaları Mihrimah suyunun doğu, kısmen de ş'malinde bulun­
makta ve Küçükköy, Kartaltepeyi takiben, Rami, Topçulardan Ediı-
nekapı civarında Fatih suyu ile birleşirdi. Halen Mihrimah suyuna ka­
tılmaktadır.

İstanbul ve Haslar kadılarına ve mimarbaşı ve su yolu


nazırına hüküm ki:
Elhaç H afız A h m e t P a ş a Istanbulda Küçükkaraman na­
mı mahalde bina eyledüği camii şer>f ve medresesinde icra o-
lunmak için bundan akdem Haslar kazasında Müderris köyü
kurbinde âbari müteferrika hafritdirüp ihraç itdüği suyu V e ­
ziri âzam sabık m üteveffa Ahm et Paşa v e M e h m e t Paşa su­
larına ilhak ve camiine icra idüp lâkin suyu şeyi kaiil olub ki­
f a y e t e tm e d ü ğ ü m e s a m ii a liy y e m e ilk a o lu n m a ğ ın m e r a h im i
a liy y e i h ü s r e v a n e m d e n k a r iy e i m e z b u r e k u rb in d e m ü t e v e f f a
Mustafa çiftliğinde yabanlara c a r i s u y u hattı h ü m a y u n s a ­
a d e t m a k r u n u m la m ü ş a r ü n ile y h e t e m lik klü p m u r a t i t t i ğ i ü z ­
r e c a m iin e ic r a it d ir m e k b a b ın d a , izn i â liş a ııım » a d il' o lm u ş İdi.
H a lâ c e d d i e m c e d im m e r h u m v e m a ğ fu r ü n le h E b ü lfe t ih G a z i
S u lta n M e h m e t H a n ı ta b e s e r â h ü c a m ii ş e r ifin d e >cra o lu n a n
Ş a d ır v a n s u y u m ü ş a r ü n ile y h A h m e t P a ş a d a m e t m a a liy e n in
c a m iin e k a ı i b y e r d e n c a r i o lu n m a ğ la z ik r o lu n a n suya ilh a k
o lu n m a s ı b a b ın d a m u m a ile y h t a r a fın d a n izn i h ü m a y u n u m re -
c a o lu n m a ğ ın ilh a k it t ir ilm e k fe r m a n ım o lm u ş tu r.
Buyurdum ki müşarünileyhin kariyyei mezburede kendü
malile ihraç itdüği ve hâlâ hattı hümayunu saadet makrunum­
la temlik olunan suların vechi meşruh üzere kariyei mezbure
kurbinde müşarünileyh Ahm et Paşa Mehmet Paşanın sularına
ilhak idüp, İstanbul haricinde Topçu köyüne karib geldikde
ifraz ol mahalde ceddim merhum müşarünileyhin Şadırvan
suyuna >lhak edüp Karamanda camiine karip geldikte istedü-
ği yerden ifraz ve cami ve medresesinde bina eyledüği çeş­
me ve sebil ve şadırvanına ve sair murad itdüği mevazıa icra
etmek istedikde keyfemayeşa icra etdirub olbabda sarayı âmi-
rem ağalan ve Bostancı başılar ve mimarbaşı ve suyolu nazı­
- I§8 -

n ve suyolcular ve gayriler mahas alan efradı aferıdeden ır


feni mani ve müzahim olmayub dahlü taarruz eylemıyeler ve
itdirmiyesin ve badennazar bu hükmü hümayunum mütevel­
lisi yedinde ibka ve bir suretin sicili mahfuza işaret eyhyesm
ki sonra gelen hükkâmı vilâyet hilâfına cevaz göstermıyeler.
Fi: 13 Muharrem 1018
B e y a z * Suyu: Suyun kaynaklarından biri Cebeci köyünün cenubun­
da ve Kırkçeşmenin Çiftekemerleri civarındaki kireç ocaklarından, di­
ğeri de b u n la r ın b a tıs ın d a v e h e m e n a y n ı h iz a d a k i t e p e le r in y a m a c ın -
dadır. tki su y o lu K ü ç ü k k ö y ü n ş im a lin d e b ir le ş t ik t e n sonra, K ü ç ü k k ö y -
den geçerek ve Çukurhanda bir takım katmalar alarak Çicoz a gelir.
B a y e z it su y u k a t m a la r ı ç o k z e n g in o la n b 'r s u y d u . B u k a t m a la r d a n
b e lli b a ş lıla r ı; Ç e b e c ik ö y ü n d e n P a ş a ç a y ır ın d a T a ş la ğ ım c iv a r ın d a n v e
V a ld e d e r e s in d e n g e ld iğ i g ib i d iğ e r b ir k ıs m ı d a su y o lu g a le r is in in
g e ç t iğ i K ü ç ü k k ö y d e K o y u n d e r e s in d e n , S ir ık lıç a y ır d a D e lik lit a ş d e ­
re s in d e n , S a z lıd e r e d e n k a t ılır d ı. E v v e lc e D e m ir k a p ı, T o p ç u la r k ö y ü ,
Ç a y ır a ğ ız ı, m a s la k ta n E d ir n e k a p ıy a g e le n B a y a z it su y u n u n y o lu h â le n
Ç ic o z d a k i k u b b e d e S ü le y m a n iy e s u y u n a k a r ış ır . Ş e h ir h a r ic i ş e b e k e s i
y e d i b u çu k k ilo m e t r e d ir .
Ş e h r e g ir e n su y o lu L ö k ü m c ü le r b o s ta n ı, K a r a g ü m r ü k c a d d e s in i
t â k i]) ile A l t a y d a b o s ta n t e r a z is in e v e Y e n iç e ş m e d e m e k te p t e r a z is in e ;
K a v u k ç u la r , T e z g â h ç ıla r m a s la k la r ın d a n A t p a z a r ı v e B o z d o ğ a n k e m e ­
r iy le B a y a z ıt t a k i m a s la ğ ın a g e le r e k c a m i, h a m a m , ç e ş m e v e s e b ille r in e
su v e r ir d i.
Y u k a r ıd a s ö y le d iğ im g i b i B a y a z it su yu n u n k a t m a la r ı m ik t a r ı
e h e m m iy e t liy d i. I I . S ü le y m a n a ş a ğ ıy a a ld ığ ım b ir h ü k m ü n d e n a n lıy o ­
r u z ki, e v v e lc e “ S a r a y ı â m ir e ” su y u n u n y o l l a r ı b o z u lm u ş s u la r b o ş a
a k a r m ış . I I . S ü le y m a n b u s u y u n d a B a y a z i t s u y u n a k a tılm a s ın ı v e G ü m -
r iik h a n e c iv a r ın d a b ir ç e ş m e y a p ılm a s ın ı e m ir e d iy o r . İç in d e B a y a z it
su y u n u n a d ı g e ç e n h ü k ü m le r b u g ü n iç in a r t ık o z a m a n la r bu s u y a h a y r ı
d o k u n a n la r ın is im le r in i h a t ır la t m ıy a y a r a y a n v e s ik a la r d a n b a ş k a b ir
ş e y d e ğ ild ir .
B ilin d iğ i ü z e r e F a t ih I I . M e h m e t B a y a z it da, t a r ih t e e s k i s a r a y
d e n ile n “ s a r a y ı â m ir e ” t a h t a b ir s a r a y in ş a e t t ir m iş t i. S o n r a 877 d e
T o p k a p ıd a " s a r a y ı c e d id i â m ir e ” y i y a p t ır d ı. B u h ü k ü m d e b a h s o lu n a tı
su B a y a z ıt t a k i “ s a r a y ı â m ir e ” n in s u y u o lm a s ı m ü m k ü n d ü r.
İs ta n b u l k a d ıs ın a h ü k ü m k i:
M e k tu p g ö n d e r u p k â r y e i S u b a y k u rb u n d a v a k i o lu p s a ­
r a y ı â m ir e s u y u n d a n o lu p b o z u lm a ğ ile n ic e y ı l l a r b in a y a c e ­
r e y a n e d e n s u y u n c e d d im m a ğ f u r S u lta n B a y a z it H a n ta b e
se re h u n u n c a m ii ş e r i f su y o lu n a k a tu lu p m â h r u s a i Is ta n b u ld a
Gümrükhane kurbunda ayrılup bir çeşme olmasına âlâ zi-
de mecdihu bundan emri şerif varit olup ve mezbur suyun ba­
şına varup mimarbaşı ve sair ehli vukuf marifetlerde mik­
tarın tayin edüp arz oluna deyu ferman olunmağın mezbur
suyun başına vanlup mimarbaşı ve su nâzın ve su yolcuları
— 159 -

mahzerinde mezbur suyun ölçülüp birer kamış miktarı olup


z iy a d e noksanı yoktur d e y u i t t i f a k edüp tayin ettiklerini bil­
dirmişin. İm d i arz ett'ğiıı üzere zikir olunan bir kamış su zikir
olunan c a m ii şerif y o lu n a katılup m a h r u s a i Istanbulda Güm-
r ü k h a n e k u rb u n d a a y r ılu p b ir ç e ş m e o lm a s ın ı e m ir e d ü p bu­
y u r d u m k i v e ç h i m e ş ru h ü z e r e z ik ir o lu n a n b ir k a m ış suyu
m a h a lli m e z b u r d a b in a o lu n a n ç e ş m e y e ic r a e t t ir e s in v e z i k 'r
o lu n a n s u y a h a le n d a h i b a ’a t d a h lü t a a r r u z e y le m iy e v e bu
h ü k m ü ş e r i f m u m a ile y h e lin d e ib k a e d iip a lâ m e ti ş e r if e it i­
m a t k ıla s ın ş ö y le b ile s in . F i. 22 R a m a z a n 9 7 3 ).
İs ta n b u l k a d ıs ın a v e su y o lu n a z ır ın a h ü k ü m k ‘ :
H a le n h a r e m i m u h te r e m d e D a r u s s a a d c A ğ a s ı o la n k u d -
r e tu l h a v a s v e l m u k a r r e b in M e h m e t z id e m e c d ilıu s ü d d e i s a a ­
d e tim e g e lü p h a s b e ta lla h ü ta a lâ b in a e y le d iğ i s e b ile v e m e k t e ­
b e b u n d a n a k d e m b u çu k lü le su b u lu p m e r h u m c e d d im S u lta n
B a y a z ıt H a n ta b e s e re h ü ııü n su y o lu n a ilh a k e y le m e k b a b ın d a
is tid a in a y e t e y le m e ğ in iç in h ü k m ü h ü m a y u n u m v e r ilm e k le U-
h a k o lu n d u ğ u v e z ik ir o lu n a n b u çu k lü le su k i f a y e t e y le m e d iğ i
e c ild e n t e k r a r İs ta n b u l h a r ic in d e su a r a y u p ik i k a m ış su d a h i
b u lu p m ü ş a r ü n ile y h su y o lu n a o l ik i k a m ış su y u d a h i ilh a k
e d ü p m a h a lli m e z b u r a g e t ir m e ğ e is tim z a ç e y le m e ğ in ic a z e t i
h ü m a y u n u m e r z a n ı k ılın ıp b u y u rd u m k i v ü s u l b u ld u k ta m ü ­
ş a r ü n ile y h in b u ld u ğ u ik i k a m ış su y u d a h i m a h a lli m e z b u r a g e -
tü r m e k iç in z ik ir o lu n a n su y o lu n a ilh a k e y le m e k is le d iğ in d e
m â n i o lm a y u p k im e s n e y e d a h î t a a r r u z e t t ir ilm e s in a m m a b y
b a h a n e ile m ü ş a r ü n ile y h z ik ir o lu n a n su d a n m a a d a v a k ı f s u ­
d an su a lm a k c a iz d e ğ ild ir , ip t id a su ilh a k o lu n d u k ta n v e s u ­
y u m a h a lli m e z b u r a g e t ü r ü p i f r a z o lu n m a s ı o ld u k ta o la g e le n
a d e t ü z e r e ik i b a ş ta s a n d ık k u ru lu p m ü ş a r ın ile y h in ilh a k e y ­
le d iğ i ik i k a m ış s u y u m ik t a r ı i f r a z e y le y ü p z iy a d e su v e r i l ­
m e k te n h a z a r e y liy e s in . F i. 11 S e f e r 988

S ü le y m a n iy e S u y u : 956 H . 966 H . t a r ih le r in d e ik m a l e d ile n S tile y -


m a n iy e c a m iiy le m ü ş te m ilâ tın a 966 H . d e S ü le y m a n iy e s u y u v e r i l i y o r :

İs ta n b u l k a d ıs ın a v e D e f t e r d a r K a s ım h e y e v e m im a ra
h ü k ü m k i:
H a l ı y a sen k i D e ft e r d a r s ın m e k tu p g ö n d e r ü p b u n d a n a k ­
d e m c a m iî ş e r if m ü h im m a tı iç in g e t ü r ü lm e s i fe r m a n olu n a n
su y o lu lâ ğ ım ı te m a m o lu p a lâ k a s ı k a lm â y u p su d a h i s a lıv e r i-
lü p b ilf iil a k tu ğ u n lâ k in ö lç ü lü p s a n d u k a a lın m a ğ ın n e m ik t a r
su o ld u ğ u m a lû m o lm a d u ğ u n a r z e y le m iş s in . B u yu rd u m ki
v a r d ık t a h e r b ir in iz b iz z a t m u k a y y e t o lu p z ik ir o lu n a n su yu n
üzerine varup göresin ol su ne miktar lüle olur ve sonradan
ilhak olunan dahi ne kadar lüle olur ve her birin başka görüp
d a h i sanduka münasip olan mahalli varup sanduka alındıkta
cümle kaç lüle olduğun yazup bildiresin. Fi. 16 Ramazan 966.
— 160 -

Süleymaniye suyunun menbaları yekdiğerinden oldukça uzak ol­


duğundan bunlardan gelen sular iki kol halinde Çiçozda birleşirler:
Süleymaniye suyunun Çınarlı kolu. Büyük Derbend civarındaki
Pirinççi mer’asmdan, Babalı, Çınarlıhan maslaklarından, Lülelimaslak-
tan gelen Büyük ve Küçükçınar kolları birlcşcrek Delmelâğım vasıta-
siyle Veysipaşa deresine, oradan Yenihanın b iıaz şimalinde Kahveci-
baba ve K arakem erle Cebeciköy sırtlarından Yılanlılâğım , Püleymani-
ve taş lâğımını takiben KUçükköy tarikiyle Çiçozdaki çiftlik kubbesine
gelir, Buraya kadar su yolu on iki kilometredir.
K a lfa k ö y k o lu : B u köy c iv a r ın d a n ç ık ı p g a le r i v a s ıt a s iy le D e ğ ir-
m e n a lt ın d a n geç ere k h â le n A y p a b t an g e le n B e y lik suyu ile b ir le ş ir .
M a h m u d iy e , H a v a s köyünden on k i lo m e t r e l i k b i r y o l a l a r a k Ç iç o z k u b ­
b e s in e g e lir. K ubbeden M a lt e p e h astan esi c iv a r ın d a D c m ir k a p ıy a ve
bu radan s u r a v a r ır . S ü le y m a n iy e su y u n u n lıeı ik i k o l u v e b i r l e ş m i ş g a ­
le r is i b i r ç o k k a tm a s u l a r a lır la r d ı. B u n la r B ü y ü k ve K ü ç ü k ç m a rlıd a n ,
U zuncaovadan. F e t h iy e d e re s in d e n , I ln v n s k ö y ü , K a d ıy a k u p lu , C e b e c i­
köy. S ır ık lıe -a y ır , K U çükköy, K a lfa k ö y , M ü d e r r is köyü, T o p ç u la r c iv a ­
rın d a n k a t ılır . S ü le y m a n iy e su ş e b e k e s in e m ü h im m ik ta rd a su v e re n
ve bu m eyanda B ü y ü k ç ın a r lıd a n T o p k a p ıd a A hm et P aşa c a m ii. U zun­
caovadan M a h m u t p a .ş a c a m ii s e b il ve ç e ş m e s i, S ır ık lıç a y ır d a n M u rat-
p a ş a t ü r b e v e s e b i li Y ı ı k u p l u d a n , B e y a z ı t t a D a v u t A ğ a s e b ili, K ü ç i i k -
k o y c i v a r ı n d a n M e r c a n c a m ii. M ü d e r r i s k ö y ü n d e n k a p t a n t b r a h i m p a -
ş a s e b il v e ç e ş m e s i k a t m a s u l a n a l ı r d ı . H a l e n S lile y m a .n iy e k a t m a l a r ı ­
n ın d a h e m e n h e p s in i n y o l l a r ı h a r a p o l m u ş t u r .
S ü l e y m a n i y e k a t m a l a r ı n a dair- h ü k ü m l e r v a r d ı r , b u n l a r d a n K a d ı -
y a k u p y o lu ü z e rin d e P e ş k e ş s u y u c iv a r ın d a k i s u B a y a z i t h a m a m ı y a ­
n ı n d a D a v u t a ğ a s e b i lin e a it t i.

İs t a n b u l k a d ıs ın a h ü k ü m k i :
E f t a l û K a z a t u l M ü s li m i ı ı s a b ı k a m a h ıu a a i m ezb u re k a ­
d ıs ı M e v l â n a M u h i t t i n d a m e t f e z a y i l e s ü d d e i s a a d e t i m e m e k ­
t u p g ö n d e r i i p D a r ü a s a a d e t i m A ğ a s ı o la n D a v u t A ğ a m e r h u m
v e m a ğ f ı ır ü n le y h S u lt a n B a y a z i t H a n ı tu b e s e r a h ii c a m ii ş e r if i
k u t b u n d a b i n a e y l e d i ğ i s e b i l h a n e iç in b u l d u ğ u s u y u e m r i ş e ­
r i f i m ile m e r h u m v e m a ğ f u r i i n l e h S u l t a n S ü l e y m a n M a n t a b e
»e ı-e h n m ıt ı i m a r e t i s u y u y o l u n a i l h a k e d ü p m e z b u r s u b u ç u k
İtile s u b u l u n u p k u s u r u i m a r e t i m e z b u r e s u y o l u n a i l h a k o l u n ­
d u ğ u n u b ild iı-U p h ü k m ü h ü m a y u n u m v e rilm e k r ic a s ın a a r z e t ­
t i ğ i n e c e ld e n b u y u r d u m k i z i k i r o l u n a n s u y u lc e m a k e n i m a r e t i
m e z b u re s u y u b u lu n u p s e b i l h a n e ! m e z b u r e ier-s e t t i r tıp s a b ı ­
k a b u b a b d a v e r ile n e m ri ş e r ifim e m u h a lif k im e s ııe y e d a h il
ta arru z e ttirm e y e s in . F i. 13 K a m a z a ıı 993

Edim ekapısıııa gelen Süleymaniye su yolu Hisaraltı, Sultan ma­


hallesi, Sarmaşık, Löküncüler bostanı, Karâgümrük, H ırkaişerife su
verdikten sonra Karam an hamamı, Yorgancılardan Fatih karakolu ar­
kasından geçerek Fatih câmiinin su kubbesine gelirdi. Buradan da K a­
saplar tarikiyle maslağına iner Atpazarı, Bozdoğan kemeriyle Siiley-
— 181 —

m a n iy e c iv a r ın a su d a ğ ı t ı r d ı . y o l b u ra d a n da B a y a z ıt a d o ğ r u la r a k
K e m a n k e ş S in a n p a ş a m e d r e s e le r i is t ik a m e t iy le e s k i M ü lk iy e M e k t e b i
k a r ş ıs ın d a k i su m a k s e m e s în e g e lir . Ş e h ir d e d o k u z ç e ş m e s i v e b e ş şa-
d ır v a n i vardı.
M ilır im a lı S u y u : I I . S ü le y m a m n k ız ın ın a d ın ı t a ş ıy a n ve c a m iin e su
v e r e n m e n b a la r K ü ç ü k k ö y ü n ş im a li g a r b is in d e n ç ık â r a k K ü ç ü k k ö y ile
Atış okulu arasında Çınarlıhan şosası kenarında ve Devecioğlu masla­
ğ ın d a n it ib a r e n C im r id e r e s ır t la r ın ı ta k ib e n A t ı ş o k u lu a r a z is in d e k i
k a t m a la r ı a la r a k ş e h r e g e lir . E d ir n e k a p ıd a n b a ş la y a n ş e h ir içi ş e b e k e ­
s in d e y e d i b u ç u k lu k p ik b o r u la r la Ç u k u r b o s ta n , Z iııc ilik u y u , N iş a n c ıd a
n ih a y e t b u lu rd u . Ş e b e k e n in ş e h ir iç i tu lü b ir k ilo m e t r e d e n b ir a z f a z l a ­
d ır ; b u s e y r i e s n a s ın d a , o n b ir ç e ş m e ve ik i şadırvan su alırdı. Mihri-
mah suyunun akış şebekesi II. Mahmut zamanında değiştirilmiş Atış
okulu t a r a fın d a n g e le n su D a v u tp a ş a , R a m i, M a lt e p e k ış la la r iy le Ra­
m i k ö y ü n e a k ıt ılm ış v e K ü ç ü k k ö y c iv a r ın d a ş o s e yakınındaki kaynağın

c û s : “ - k,s,m a , M k M ih rim a h '

b irin fe S y o ^ T : X' " * * “ D lv * m hUm ay,ln

H İr y ^ L le m m u t e m T T “ . T “ * * W:

san■lUUKa
d uka atan h J t ,Î
alup dallı T u n m ç lu k
811 m ezkû r adUp
s u y u n a ilh a k
“ 3™ ve
“ » n■e* m
■ >ik»t «a «r
SU Olup ve ne veçhile ilhak o lu n d u ğ u n m u fa s s a l y a z u p s ü d d ei
saadetime a r z ed e s in . Fi. 4 S e f e r 976
II. S ü le y m a m n v e U . S e lim in m e ş h u r Ş e y h ü lis lâ m ın ın is m in i a la n
bu s u y u n m e n b a ı M a lt e p e k ış la s ın ın ş im a lin d e F e r h a d p a ş a ç i f t l i ğ i ş a r ­
k ın d a D e m ir k a p ı m e v k iin d e n ç ık a r .
G üm üşsüyü t a r ik iy le Topkapı ve M e v lâ ııe k a p ıs ı a ra s ın d a n s u rla rı
g eç ere k şeh re d a h il o lu r . B u ray a kadar Uç b u ç u k k ilo m e t r e lik b ir şe­
b e k e d ir. T o p k a p ı, T aşm e k te p , Ş e h re m in i ve M âcuncu c iv a r ı n d a n ç ift e
m a s la k la r te ra z is in e g e lir . B u ray a kadar ş e b e k e n in t u lu b ir buçuk k i­
lo m e t r e y e y a k ın d ır, p ik b o ru d u r. Ş e h ir d e yedi çeşm eden suyu a k a r d ı.
S i n a n ı n y a p t ı ğ ı ç e ş m e s in d e b ü y ü k m ü f t ü n ü n h â l â a d ı o k u n u r :

Ç e şm e i M ü ft ü ü le n a m oi h a z re tı E b u s s u u t •
K i m b u d ilc u a y n ı b u n d a y a p m ış o l â lic e n a b
B a k r ız a s ı çün ib â d u lla h o lm u ş ik e n s e b il
N ic e m ü d d e t k i ih r a k ile o lm a d ı h a r a p
Z ik r i h a y ı r o ls u n E m in e fe n d i k im k ita b d a n
Kıldı âbadan bu hayrı bula ecrin bihesap
Sır vahdet ile kelâi dedi târihini
Gel imameyn aşkına bu çeşmeden iç mâhı nab.

F. 11
— 162 —

Cerrahpaşa Suyu: III. Muradın vezirlerinden Cerrah Mehmet paşa


tarafından şehre akıtılmıştır. Avratpazarında Ahmetkethuda mahal­
lesinde Kocamustafapaşa sokağındaki çeşmesinin kitabesinde denildiği
gibi:
M in n e tu lla h ı t e â lâ y a o h a y r u lv ü z e r a
C a m ii k u rb u n a b ir ç e ş m e g e t ü r d ü ziba
K e v s e r m a i m u in o ld u bu a y n ı z e m z e m
C a m id ir h a r e m k â b e i e h li s e fa
Nûş edüp sâi dahi dedi oldem tarih
Ç e ş m e i c a r i m a 'a b M e h m e t P a ş a .
S u y u n k a y n a ğ ı R a m i k ış la s ın ın b a tıs ın d a D e m ir k a p ı m e v k iin in
Ş im a l v e k ıs m e n d o ğ u s u n d a Ç iç o z su k u b b e s in in c e n u b u n d a B a ş k u y u -
l a r d e n ile n y e r d e d i r . S u y o lu k a y n a k t a n ç ık t ık t a n s o n r a c e n u b a t c v c c -
e ü h e d e r v e t e k r a r D e m i r k a p ı m e v k iin e d o ğ r u , d o ğ u y a d ö n e r e k M a l t e ­
p e h a s t a n e s i ö n ü n d e n v e T urunculuk s u y o l u n a m u v a z i o l a r a k T o p k a p ı
ile M e v l e v i h a n e k a p ı s ı a r a s ı n d a n s u r u g e ç e r .
S u y o lu s u r d a , H i s â r a lt ın d a n S a r a y m e y d a n ı n a g e lir , b u r a d a iki
ş u b e y e a y r ı l ı r : b i r i B a r u t h a n e y o k u ş u n d a k i m a s l a ğ a d iğ e ıd d e M o l l a -
f e n a r i m a s l a ğ ı n a g id e r . JBu m a s l a k l a r d a n ç e ş m e le r e s u v e r i r d i .

S u l t a n A l ı m e l S u y u : 1 0 2 6 d a X. A h m e t t a r a f ı n d a n S u lta n a h m e t
c a m i i jn s ja e t t i ı ~ i I i r k e ı ı k a p t u e t l i r i l m i î ş t i r . S u y u n l c a y n a ğ ı R a m i n i n c e ­
n u b u n d a T o p ç u la r c iv a r ın d a k i k a t m a la r ın t o p la n t ıs ıd ır . Ç a y ır a ğ z ı m e v ­
k iin i g e ç t ik t e n son ra B a y ra m p a ş a c iv a r ın d a N u r u o s m a n iy e su yu n u n
y o lu île b ir le ş m e k E d ir n c k a p ıd a n ş e h r e g ir e r .
Ş e h i r iç in d e s u y o lu E d i r n e k a p ı d a n K a r a g i i m r ü k , F a t i h , v e A t p a -
z a r ı n d a B o z d o ğ a n k e m e r in i g e ç e r e k Şeh zadebaşm dan B a y a z ıt a g e li r .
Y e n i ç e r i l e r c a d d e s i n d e A t i k a l i p a ş a c a m ii ö n ü n d e k i m a s la k t a . N u r u o s ­
m a n i y e su y o lu a y r ı lı r . D i ğ e r y o l Ç e m b e r li t a ş , F a z lıp a ş a d a n S u lta n a h -
m e d e g e li r . S u l t a n a h m e t c a m ii im a r e t , m e d r e s e , fır ın , s e b il v e ç e ş m e le ­
r in e s u v e r i r d i .

L â l e l i v e M a h m u tp a ş a s u y u : B u su y u n k a y n a k la r ı M a lt e p e h a s ta -
h a n e s in in d o ğ u s u n d a B a y r a m p a ş a n ın k ıs m e n ş im a lin d e d ir . S u y o lu
t a k r ib e n 2 k ilo m e t r e lik b ir m e s a fe a ld ık ta n s o n r a E d ir n e k a p ı ile T o p -
k a p ı a r a s ın d a n “ B e y le r b e y i ç e ş m e s i’ * k a r ş ıs ın d a n su ru g e ç e r e k ş e h r e
g ir e r . S u lu k u le d e n , S u lta n m a h a lle s i, K e ç e c ile r , H ır k a iş e r if , S a r ıg ü z e l,
K ız t a ş ı, Is k e n d e r p a ş a c a m ii, S a r a ç h a n e b a ş ı A m c a h ü s e y in p a ş a m e d r e ­
sesi, îb r a h im p a ş a h a m a m ı, Ş e h z a d e k a r a k o lu y o lu ile Ç u k u r ç e ş m e su
t e r a z is in e g e lir . B u r a d a D â le iı c a m iin e su v e r d ik t e n s o n r a b ir y o l V e z ­
n e c ile r, B e y a z ı t m e y d a n ı, K ü r k ç ü le r , Ç a r ş ık a p ı, K a lp a k ç ıla r b a ş ı, N u ­
r u o s m a n iy e t a r i k i y l e M a h m u tp a ş a c a m iin e g e lir .
S u lu k u le ş im a lin d e n H ır k a iş e r if , Ş eh zadebaşı t a r ik iy le L â le liy e
gelen su yolunun boyu 3200 metre vardır. Bu yolun bir kısmı
k ü n k o lm a k la b e r a b e r d iğ e r k ıs ım la r ı d a p ik v e k u rş u n b o ru d u r. Ş e b e ­
k e n in m ü h im b ir k ıs m ı b in a la r a ltın d a k a lm ış t ır . S u y u n a k t ığ ı on çeş-
mesi ve üç şadırvanı vardır.
— 163 —

Saray çeşmeleri su yolları: Bu su yollarının ihyasında IV. Mura­


dın, I. Mahmudun ve Fatma Sultanın adları kaydolunduğu görülür,
menbaı Ebussuut suyunun civarındadır. Su yolu şehre Demirkapıdan,
Gi'ımüşsuyundan Maltepe kışlası önünden geçerek ve Ebussuut su y o ­
lu n a muvazi o la r a k g e lir . Ş e h ir iç in d e , M e v le v ih a n e k a p ıs ı c iv a r ın d a Sa­
ray meydanındaki, suyu getirenlerin adlarını taşıyan çeşmelere su ve­
r ir d i.

H e k im o ğ lu s u y u : N u h e fe n d in in o ğ lu I. M a h m u d u n s a d r a z a m ı A l i
P a ş a k e n d i a d ın ı t a ş ıy a n c a d d e ü z e r in d e k i c a m i ile h a y r a t ı iç in g e t i r t ­
t i ğ i s u d u r. C a m iin k a p ıs ı ö n ü n d e m im a r b a ş ı M e h m e t E m in in y a p t ı ğ ı
ç o k g ü z e l v e z a r i f s e b ille ç e ş m e s i v a r d ır .
H e k im o ğ lu , A lip a ş a su y u n u n k a y n a k la r ı Ç ıfıt b u r g a z ın ş im a lin d e
A y a z m a d e n ile n s u la k b ir y e r d e n ç ık a r . K ö y ü n d o ğ u s u n d a n a ş a ğ ı d o ğ r u
in e r . K a ş ık ç ı ç i f t l i ğ i h a r a b e s i ş im a lin d e n d o ğ u y a d o ğ r u g it t ik t e n s o n ­
ra t e k r a r ş im a le e s k i E d ir n e c a d d e s in e d o ğ r u ç ık a r , V id o s d e r e s in i g e ­
ç e r e k ü ç y ü z lü ç e ş m e b a h ç e s i c iv a r ın d a n L i t r o s v e F e r h a t p a ş a ç i f t l i ğ i
c e n u b u n d a n v e A y v a l ı d e r e y i g e ç e r e k t e k r a r D e m ir k a p ın ın b a tıs ın d a
c e n u b a te v e c c ü h e d e r e k C e v iz lib a ğ . Ç ın a r d e r e v o lu ile M e v le v ih a n e k a -
p ıs ın d a n ş e h r e g ir e r .
Ş e h ir d e su y o lu M e v le v ih a n e k a p ıs ın d a n M im a r k a s ım , A lt ım e r m e r -
d en K ü ç ü k h a m a m t e r a z is in e g e l i r : Ü ç k o la a y r ıla n su y o lu n d a n b ir i
( p ik b o r u o la r a k ) A lt ım e r m e r , H e k im o ğ lu A lip a ş a , D a v u t p a ş a y a , d i ğ e r ­
le r i k ü n k b o r u o lu p K o c a m u s t a fa p a ş a y a v e S a m a t y a y a g id e r . B u b o ­
r u la r ın d a b ir k ıs m ı s o n r a d a n p ik v e k u rş u n la d e ğ iş t ir ilm iş t ir . A n a h a t ­
ta n a y r ıla n k o lla r la b e r a b e r bu su ş e b e k e s in in b o y u üç b u çu k k ilo m e t ­
r e d ir . H e k im o ğ lu su y u y ir m i a lt ı ç e ş m e v e ik i ş a d ır v a n a su v e r ir d i.

N u n ıo s n m n iy c s u y u : N ıır u o s m a n iy e c a m iin in in ş â s ı e s n a s ın d a
ş e h r e a k ıt ılm ış t ır . S u y u n k a y n a ğ ı L i t r o s t a k ö y ü ile F e r h a t p a ş a ç i f t l i ğ i ­
n in H a v a s k ö y ü n ü n c e n u p d o ğ u s u n d a k i s ır t la r d a to p la n ır . A y v a lıd e r e -
y e m ü v a z i o la r a k F e r h a t p a ş a ç i f t liğ in e d o ğ r u in e r. S ır a s iy le D e m ir k a -
p ın ın , M a lte p e n in b a tıs ın d a n g e ç e r v e B a y r a m p a ş a c iv a r ın d a S u lta n a h ­
m e t su y u ile b ir le ş e r e k H is a r a lt ı m e v k iin d e E d ir n c k a p ıd a n s u r la r ı g e ­
ç e r. Su y o lu n u n bu g e liş m e s a fe s i 6,5 k ilo m e t r e d ir .
Ş e h ir d â h ili su ş e b e k e s i, K a r a g ü m r ü k t e , F a t ih t e , D e v e h a n ı, D ü lg e r -
o g ıu , A c e m o g la n ı, s a r ık ç ıla r , m e v k iin d e su t e r a z ile r in e y ü k s e lir m iş ;
su y o lu N u r u o s m a n iy e c a m iin e g e lin c e y e k a d a r , S a r a ç h a n e , V e z n e c ile r ,
A t ik a lip a ş a , F a t ih , Z in c ir lik u y u , Ç a r ş a m b a , E d ir n e k a p ı c ih e t le r in e su
v e r ir . E d ir n e k a p ı, K a r a g ü m r ü k t e k i t e r a z id e n A t ik a lip a ş a y a k a d a r g a ­
le r in in b ir k ilo m e t r e lik k ıs m ı p ik b o r u v e y a r ım k ilo m e t r e lik k ıs m ı d a
k u rş u n b o ru d u r. Y o lu n d e r in liğ i 1 - 6 m e t r e d ir . E d ir n e k a p ıd a n A t ik a li-
p a ş a y â k a d a r e v le r in a ltın d a s e y ir eden su y o lu n u n şehirde s e k iz çeşme
ve sekiz şad ırvan ı vard ır.

Köprülü suyu: M eşhur K öp rülü S ad razam M ehm et P aşanın Çem-


b e rlita ştak i h a y ra tı için şehre isale e ttird iğ i bu suyun k a y n a ğ ı Süley-
— 164 -

maniye suyunun Çınarlı kolu melihalarının yakınında ve Çuıarlıhau de­


resinden Karaahm etli çiftliğindedir. Su yolu burada K adıyapılı m era­
sını takiben Yenihan cihetinde Sultaııdercsini geçer, oradan itibaren
A yşe Sultan suyu kolu ile muvazi olarak, Köprülü suyu üst ta rafta ol­
m a k ü z e r e , M a z lu m k e m e r i c iv a r ın d a B e y lik v e S ü le y m a n iy e ile b ir le ­
ş ir , b u y o lla ş e h r e g e lir . E s k id e n ç i f t l i k t e n s o n r a , M a z û l k e m e r i, H a v a s
k ö y ü , Ç iç o z ç i f t l i ğ i y o lu ile E d ir n e k a p ıy a gelirdi.
S u y o lu ş e h ir iç in d e E d ir n e k a p ıd a n , A l t a y , Y e n iç e ş m e , A t p a z a r ı v e
B ozd oğan k e m e r iy le B e y a z ı t t a k i m a s la ğ ın a o r a d a n d a Ç e m b e r lit a ş t a -
k i K ö p r ü lü n ü n c a m i, k ü tü p h a n e , m e d r e s e , s e b il v e ç e ş m e g ib i h a y r a ­
t ın a su v e r ir d i. B u s u y u n b ir ç o k k a t m a la r ı, y o l l a r ı ü z e r in d e t e r a z i v e
m a s la k la r ı v a r d ı. B u g U n iç in ş e b e k e s i ç o k t a n h a r a p o ld u ğ u n d a n K ö p ­
rü lü s u y u t a m a m e n t a r i b î b ir H â tır a h a lin d e k a lm ış t ır .
B e y lik s u y u : I. M a h m u t t a r a fın d a n ş e h r e is a l e e t t ir ilm iş t ir . S u ­
y u n k a y n a k l a r ı A y p a h k ö y ü n ü n ş i m a l i n d o n v e ç o k : y a k ı n ı n d a n ç ı k a r . V"e-
r in d e H ü n k â r b e ğ e n d i s u y u a d ı ile d e a d la n d ır ılır . K a y n a k t a n s o n r a hu
y o lu ş im a le M a h m u d iy e k ö y ü n e d o ğ r u y ü k n e lir v o b u r a d a n H a v a s k ö ­
y ü k u b b e s in e d e F a t ih , B e y a z ıt s u y o lu ile b ir le ş e r e k R d ir n o k a p ıy a K e ­
li r.
Ş e h ir iç i ş e b e k e s i E d ir n e k a p ıd a k i t e r a z id e n it ib a r e n a y r ı b ir k o l
h a l i n d e K * a tih . B e y a z ı t s u y o l l a r ı n ı t a k i b e n K a r u K Ü m r ü k , Z i ı ı c i r l i k u y u,
F 'a . t i h , A t p a z a r ı v e B o z d o ğ a n k e m e r i n d e n g e ç e r e k B e y a z ı t t a k i m a s l a ğ a ;
b u r a d a n T t e ş itp a ş s . t ü r b e s i, A t ik a lip a r ja , S u lt a n m a h ir i u t t ü r b e n i y o lu ile
B a b ı h ü m a y u n y a n ı n d a k i t e r a z i y e g e l i r . B u g r e li^ e s n a s ı n d a b i r ç o k ç e ş ­
m e le r e su ifr a z e d e n ş e b e k e b ilh a s s a A y a s o f y a e ftm ii ile v e T o p k a p ı
s a r a y ı m ü ş t e m ilâ t ın a s u v e r ir d i. Ş e b e k e n in B o z d o ğ a n k e m e r in e k a d a r
o la ıı k ıs m ı ü ç k ilo m e t r e d ir . S u y o lu k ıs m e n k lin k , k ıs m e n d e k ü n k -
lü g a l e r i , b i r k ıs m ı d a p ik b o r u o iu p e v l e r i n a lt ın d a n g e ç e r . K îd ir n e k a -
p ıd a k i t e r a z id e n A c ıç e ş m e y e k a d a r* y o lu t a m a m e n ik a m e t k â h la r ılı a lt ın ­
d a d ır , k e m e r d e n A y a s o f y a y a a y r ıla r ı k o l p ik b o r u h a lin e g e t ir ilm iş t ir .
S ü le y m a n iy e y c g id e n y o lu da p ik b o ru d u r . Ş e h ir d e s e k iz ç e ş m e b ir
ş a d ır v a n a su v e r ir .
B e y lik s u y u n u n H a v a s k ö y ü n d e b ir k u b b e s i v a r d ır . B u k u b b e d e n
ik i k e m e r b ir k a ç d e lm e lâ ğ ım v e k ü n k le r Ç iç o z c iv a r ın d a K ö p r ü lü s u ­
y u n u n lıa r k p v e m e tr u k k u b b e s i y a n ın a g e lir .
K o c a ı ı ı ı ı s t a t 'a p a ş a » u y u : B u s u l a r ı n b i r k ıs m ı E d i r n e k a p ı d a k a le
h e n d e ğ i ö n ü n d e k a y ı ı a k t â ı ı , b i r k ıs m ı d a B a y r a m p a ş a d a k i m e z a r l ı k c i­
v a r ı n d a n g e l e r e k b i r l e ş i r v e M e r k e z e f e ı ı d i t a r a f l a r ı n d a n g e le ıı bir- k ıs ım
s u y u d a a la r a k M e v le v ih a n e k a p ıs iy le S iliv r i k a p ı a r a s ın d a n s u r u g e ç e ­
r e k ş e h r e d a h i l o lu r . S u y o lu n u ıı k a t e t t i ğ i b u m e s a f e iki b u ç u k k ilo ­
m e t r e k a d a r d ı r . S u y o l u h e m e n , h e m e ı ı y a l n ı z s u r l a r d a n ç o k u z a k o ln ıı-
y a n K o c â m u s t a f a p a ş a c a m ii v e m ü ş t e m i lâ t ı n a s u v e r i r .

T a ş t e k ııe le r s u y u : B u s u y a S e k b a n b a ş ı K a ş ım a ğ a su y o l l a r ı da de­
nir. Hasekide kadın hastahanesi karşısında Kasım Ağanın Taştekneleri
denilen yerdeki çeşmesine akan bu suyun kaynakları Bayrampaşada
Tavukçuoğlu bostanı içindedir. Eskiden Kavasınbağı, diye anılan yer-
- 165 -

d e n g e ç e r e k T o p k a p ı c a d d e s in i t a k ib e n M e v le v ih a n e k a p ıs ın a g e lir . Su
y o lu ö n ü n d e n g e ç t iğ i E v liy a , M im a r c a m ile r in e su v e r d ik t e n s o n r a M a ­
cu n cu , M o lla G ü ra n i, y o lu ile H a s e k i c a d d e s ile K a s ım A ğ a ç e ş m e s in e
v e H a s e k i h a s ta h a n e s in e g e lir . H â le n B a y r a m p a ş a d a T a v u k ç u b o s tâ -
n ın d a , L â l e l i su y u n u n ir t ib a t g a le r is in e k a r ış ır .
Ş e h ir iç in d e H a lk a lı s u la r ın ın ç e ş m e v e ş a d ır v a n la r ın ın m e c m u u
132 y i b u lm a k ta d ır . B u n la r d a n y a ğ ış lı a y la r d a 20 lü le (1 0 4 0 m 3 )
su ş e h r e a k m a k t a d ır . A y n ı z a m a n d a 14 h a m a m 4 lü le (2 4 0 m 3 ) v c 12
b o s ta n 2 lü le (1 5 7 m 3 ) su a lm a k ta d ır .
M e h m e t H a f i t e fe n d i, H a lk a lı s u la r ı iç in v a k t i y l e :

H a lk a lı s u la r ıd ır h a lk a v e r e n z e v k ti s e fa
A s it a n c i fe ı-a h ş a n e y e Uç s a a t m e s a fe d e H a lk a lı k a r y e s i e t r a f ı n ­
d a S a lâ t in p îş in h a z a r a t in in h a ft ’a b a r v e is k a r a a m c lile c e m i v e it h a r
v e k a n a v a t ı k e s ir e ile c e v a m ii r e f ia la r ın a ic r a v e im r a r b u y u r d u k la r ı
m ıy a h ı k a lıl m ik t a r h e r n e k a d a r a lt ı d e r e c e d e v e z in o lu n d u is e d e m a i-
lik a n a v a t d a d a h il o ld u ğ u n d a n g a y r i b ita a m v e le z z e t v e d a im U l’ S a f ­
f e t b ir su du r*' d i y o ı s a d a u zu n s e n e le r d e n b e r i b a k ım s ız lık la r ı y ü z ü n ­
d e n t e m iz lik le r in i k a y b e t m iş b ir h a ld e b u lu n m a k ta d ır la r .
H a lk a lı s u la r ı ş im ik b a k ım ın d a n s e r t b ir e v s a ft a d ır . S ılılıl d u ­
r u m la r ı is e ta m a m e n t e h lik e li biı- h a l a lm ış tır . 19-10 s e n e s in d e k u ru b ir
m e v s im d e H a lk a lı s u la r ı ü z e r in d e y a p t ığ ım b a k t e r iy o lo jik a r a ş t ır m a ­
la r d a B e y lik , S ü le y m a n iy e y e , F a t ih v e B a y a z it s u la r ın ın Ç iç o z d a k i m ü ş ­
t e r e k k u b b e le r in d e n a lın a n n ü m u ııe s u la r ın d a k o lib a s iliııin b u lu n d u ğ u ,
d iğ e r ş e h ir d ış ı k u b b e v e m a s la k la r ın ın h iç b ir k o r u n m a t e r t ib a t ın ı h a iz
o lm a y ıp h a r ic î ç e v r e n in b ü tü n k ir le r iy le t e m a s t a o ld u ğ u g ö r ü lm ü ş tü .
K a y n a k la r ın ın e k s e r is i s ü rü lm ü ş t a r la v e e k ilm iş b o s t& n la rın a ltın d a
k a lm ış t ır .
Kırkçeşme Suları

îstanbulun hayatında Kırkçeşme sularının önem ve kıymeti dai­


ma büyük olmuş ve hemen hemen İmparatorluğun bütün devrince şeh­
rin yegâne akar suyu olarak kalmıştır. Yukarıda şehre nasıl âkıtılışla-
rını hikâye ettiğim bu sular muhtelif Osmanlı hükümdarları zamanın­
da Belgrat ormanlarında yaptırılmış bentlerden ve bunların sularına
katılan ufak havuzlara alınmış dere sularile, bir çok kaynak sularının
toplantılarından ibaretti. Eski V ak ıf sular müdüriyetinin defterlerinde
Kırkçeşme suyu şehir içi ve şehir dışı şebekesi için kayıt konmuştur.
“ B u b e n t le r s u la r ın ın c e r e y a n e t t i ğ i lâ ğ ım la r ı c iv a r ın d a y e r d e n eb -
an e d ü p m ü c e d d e te n t a r ik ic r a s iy le lâ ğ ım la r d e r u n la r m a ic r a e t t ir ile n
v e bu s u r e tle b e n t le r s u la r ın a ilâ v e v e ilh a k e t t ir ilm iş o la n b a z ı e s h a b ı
h a y r a t ın s u la r ın a k a t m a t â b ir o lu n a n D e r s a a d e t e m a h s u s b u d ö r t b e n ­
d in k a t m a la r iy le b e r a b e r ic r a o lu n a n K ır k ç e ş m e s u y u t e s m iy e o lu n u r.
T a b e n tle r d e n iş bu K ır k ç e ş m e su y u b a ş k a b a ş k a lâ ğ ım la r ile P i r g o s
“ K e m e r b u r g a z ” k a r y e s i c iv a r ın d a B a ş h a v u z n â m ın d a b ir k e b ir h a v u z ­
d a b ir le ş e r e k c e n n e tm e k â n S u lta n S ü le y m a n H a n h a z r e t le r in in C e b e c i
k a r y e s i c iv a r ın a k a d a r in ş a e t t ir d ik le r i lâ ğ ım d a v e m ü t e a d d it k e m e r ­
le r d e c e r e y a n e d e r e k k a r y e i m e z k û r e n in ile r ü s ü C e n e v iz lile r z a m a n ın ­
d a k a lm a lâ ğ ım a d a lıil o la r a k E y ü p l e k â in Y e ı ı i k u b b e ta k s im in e v a s ıl
o lu r. Z ik r o lu n a n Y e n i k u b b e ta k s im in d e n E ğ r ik a p ıd a S a v a k la r t a k s i­
m in e g e lin c iy e k a d a r E y ü p h iz m e t i ile Z a l M a h m u t P a ş â , A y v a n s a r a y
h iz m e t ile F e s h a n e i â m ir e t a h s is a t ı t e f r i k v e ic r a o lu n d u k ta n s o n r a k u ­
s u ru S a v a k la r d a c e m o la . S a v a k la r t a k s im in d e m e v c u t s u d a y i r m i ik i
lü le t e f r i k o lu n a r a k E d ir n e k a p ıs ı t a h t ın d a m ü s ta k il lâ ğ ım ile S u lu -
k u le n a m m a h a ld e k i t a k s im e v e t a k s im i m e z k fir e d e n S â r ıg ü z e l t a h s i­
s a t ı t e f r i k o lu n a r a k k u su ru n u n Y e n ib a h ç e ç a y ır ı d e ru n u n d a m ü r u r
e d e r e k T a ş k a s a p v e ls a k a p ış ı v e S iliv r ik a p ıs ı v e Y e d ik u le v e A k s a r â y
c ih e t le r in e v e c iv a r ın a ic r a e d ilir . M e z k û r S a v a k la r t a k s im in d e m e v c u t
k a la n su d a n T e z g â h ç ıla r d â ta k s im in e lc a d a r A z a p l a r h iz m e t i ta lıs is a t i-
le y u k a r ı a n a h iz m e ti d a h ilin d e b u lu n a n m a h a llâ t a ta h s is a t ı t e f r i k v e
ic r a o lu n u r. T e z g â h ç ıla r t a k s im in d e m e v c u l k a lâ ıı su d a n K ü ç ü k p a z a r
v e T a lıC a k a ie v e B a tıç e K a p ıs m a a Y e n i c a m ıış c r ıi h iz m e t le r i d a h ilin d e
b u lu n a n m a h a lle r iç in y ir m i b ir lü le v e A k s a r a y h iz m e ti iç in y e d i lü le
su t e f r i k o lu n u r. K u s u ru n u n A y a s o f y a ta k s im in e k a d a r E k ş ık a r â v e
Ç u k u r ç e ş m e v e İs ta n b u l A ğ a s ı v e K u m k a p ı N iş a n c a s ı v e B a lip a ş a v e
D iz d a r iy e v e S u lta n a h m e t, N a k ılb e n t , A h ır k a p ı h iz m e t le r i d a h ilin d e
b u lu n a n m a h a llâ t t a h s is a t ı v e r i l i r v e a ş â ğ ı a n a t a h s is a t ı ic r a o lu n u r .”

Kırkçeşme bentleri ve şehir dışı şebekesi

Boğaziçinin Büyükdere koyuna bakan tepeleri ile Karadeniz sa­


hillerinin şimal batıya doğru inen yüksek yamaçlarını B elgrat orman-
- 167 -

lan adiyle zengin ve geniş yeşillikler bürümüştür. Bahar ve yaz ayları


bu ormanların üzerinde parlak renkli güzel bir çiçek gibi açılır.
Yeşilliklerin, derin gölgeliklerin nefesi her taraftan ıslak ılık bir
hamam halvetinin sıcaklığı ile boğulayan bir havası vardır. Bu aylar­
da, günlerin h afif çiçek kokan varlığının, bu yeşil ormanların sinesi­
nin tenhalığından taşan renkli yüzü ile derin sessizlikler içinde terütaze
yaşadığı hissedilir. Günün her saatinde yeşilliklerin boşluğu ve yüksek­
liği içinde birbirinden ayrı güzel renk ve ziya akisleri olur. Güneşin,
göklerin ortasına yükseldiği, civarın tozlu yollarında dikenler bürümüş
tarlalarında günün bunaldığı, incecik vahşi kokulu kır çiçeklerinin yap­
rakları altında h a fif gölgelerin belirdiği saatlerde bu ormanların sine­
sinde ürperen, h a fif rüzgârlı denizlerin tazeliği kadar içe haz veren bir
serinliği duyulur.
Kızıl ağaçların, dişbudakların, akasyaların, gürgenlerin, çınarların,
fındık ağaçlarının daha bir yığın yeşil ağaçların birbirine dolanmış,
sarılmış dalların yapraklan arasında sızan ziyalardan zeminin yosun-
laşmış çimenleri üzerinde beyaz oyalar gibi ince gölge parçaları tit­
reşir.
A ralaıım bodur boylu parlak sivri yapraklı meşelerle örtülü, üze­
rinde yabani sarmaşık, asma çubuklarından hevenkler asılı kestane, ka-
ı aağaç dişbudaklarla örtülü bayırların ufak tepelerin arasında yer, yer
sıcak iklimlerin geniş nehirleri gibi, beyaz mermer duvarlar önünde
toplanmış akışları gölgeli yeşillikler arasında kaybolmuş ufak gölcük­
ler görülür.
Bunlann suları üzerinden kıyılarındaki ağaçların yaptığı dehliz­
lerden yol bulan şimal rüzgârlarının esintileri, ormanın boşluğunun son­
suz gibi derinleşen sessizliği içinde yaz böceklerinin mütemadiyen uza­
yan vızıltısına kanşan güneşten taşan ziyalar altında neşelenmiş ha­
f if çırpıntılar ufacık köpüklerle, bu mermer duvarları yalayan suların
fışırtılı sesleri duyulur.
Buralarda saatin renkleri çabuk değişir, ikindi ile akşam birbiri­
ne karışır. H er tarafı saran buğulu tabiatın üzerinde güneşin ağaçlar­
ın yüksek dalların arkasından perdelemesiyle, renkler, ışıklar daha
tatlılaşır. Sık yeşil yapraklı ağaçlı tepeler, nadiren beyaz bulutlarla
süslenen semanın renkleri, fıstikî bir yeşillikte rakitleşen bu bentlerin
sularında yüzer gibi bir hal alır. Bu ufacık göllerin kıyılarında sular
o kadar durgun ve şeffa ftır ki içine dışarıdan elle dikilmiş gibi duran
sazların yeşil geniş yaprakların suyun içinde de üstünde imiş gibi bü­
tün renk ve çizgileriyle parladıkları görülür. îç içe geçmiş sık yapraklı
dallarını sulara akıtan korulardan, bütün yeşilliklerden semaya doğru
tüterek yükselen buhar içinde artık güneşten ziyalar, gökü, yeri, su­
yu koyu yemyeşil olmuş akşam saatlerinde ise, bulabildiği ince çat­
laklardan bazan bir kestane ağacının kırışmış gövdesini bazan da su­
lara penbe akislerinin renk verdiği bent duvarlarının mermer bir taşına
altın renginde yaldızlar serper.
K esif ağaçlıkların ördüğü bu gölgeliklerin koyu yeşil duvarı ile
sulannı güneşten saklayan gölgelerin esmer âdeta lacivertleşmiş bir
— 168 —

halde her tarafta küme küme toplandığı görülür. Bu gölgeliklerin için­


de m eyilli çalılıklar, dar ko yu y eşil bir seccadeyi andıran çem enler ü ze­
rinde süzülerek bazan simsiyah topraklan oyarâk renkleri beyazlaş­
mış taşlar üzerinde birikintiler yaparak uzanan incecik su akıntıları­
nın yer yer âdeta hareketsiz sakin kaldığı, bazan dâ kuru ağaçlardan
kırılmış kalın dalların üzerinde köprü yaptığı toprak yarıklarının di­
binde g ü m ü ş bir a y n a a k s iy le p ır ıl p ır ıl a k ış la r ı e r ir .
G ü n ü n s a a t le r iy le r e n k le r i v e z iy a d a lg a la r ı a ç ıla n k o y u la ş a n bu
k e s if y e ş illik k ö p ü k le r in in z iy a s e r p in t ile r iy le a y d ın la n m ış n e m li g ö l ­
g e lik le r i iç in d e a y a k iz le r in d e n a ç ılm ış d a r a c ık p a t ik a la r d a ile r le n ir k e n
ö n ü n ü ze e s k i b ir T ü r k h is a r ı b ir s u r v a r lığ ı ile y ü k s e le n b e y a z ta ş ta n
b ir d u v a r la v e ç o k t a t l ı b ir ş a k ır t ı ile d ö k ü le n s u y u n içe z e v k v e r e n
c a z ip m u s ik is iy le k a r ş ıla ş ılır . B u d u v a r ın ü s tü n e v a r d ığ ın ız z a m a n m e r ­
m e r d e n z iy n e t li b ir k ita b e ile sü slü b e y a z setlerin in , a r k a s ın d a yaldLiz.li
ç ır p ın t ıla r la g ü le n t e m iz v e u fa k b ir g ö lü n s u la r ın ın k ıy ıla r ın d a k ö ­
p ü rm ü ş t a p t a z e y e m y e ş il b ir o r m a n ın iç in d e g a y b ö ld ü ğ ü v e b ü tü n b u n ­
la r ın ü s tü n d e m a s m a v i b ir İs ta n b u l s e m a s ı p a r la d ığ ın ı g ö r ü r s ü n ü z .
B e l g r a t o r m a n l a r ı n ı n iç in d e b ü y ü k T ü r k m im a r la r ın ın b ıra k tığ ı
b ö y le y e d i b e n t v a r d ı r . B e n t l e r i n ü z e r in e k u r u l d u ğ u a r a z i İ s t a n b u l v e
B o ğ a z i ç i m ı n t a k a s ı n m je o l o j i k h a r i t a s ı ü z e r in d e N e o z o ik y â n i ü ç ü n cü
d e v r e a it t ir .
B u n d a n d o l a y ı t o p r a ğ ı n ı n e s a s ın ı M io s e n ve P ilo s e ıı d e v i r le r i n in
ç a k ıl, kil, k u m , k a l k e r i t e ş k il e d e r.

I I . O s m a n b e n d i : B e l g r a t o r m a n l a r ı n d a t e p e le r in i l t i v a l a r ı u m u m i ­
y e t le 5 0 - 150 m e t r e y e n a d ir e n d e 200 m e t r e y e v a r d ı ğ ı g ö r ü l ü r . İ s t a n ­
b u l b e n t le r i b u t e p e le r i n a r a s ı n d a k i d e r e le r i n y a t a k l a r ı ü z e r in d e y ü k ­
s e lt ilm iş t ir .
I I . O s m a n b e n d i T o p u z l u d e r e ü z e r in e k u r u lm u ş t u r . B u d e r e n in v e
k o lla r ın ın g e ld i ğ i t e p e le r 150 m e t r e r a k ı m m d a d ı r , B e n d i n d ip s a v a ğ ı n ­
d a n ç ık a n s u y u a ç ık in ce b i r d e r e h a li n d e b u b e n d in c e n u b u n d a b u lu ­
n a n v e c i v a r ı n d a k i t e p e le r İOO m e t r e li k b i r r a k ı m d a k i I I I . A h m e t b e n ­
d in e a k a r .
E s k i v a k ı f s u l a r m ü d ü r iy e t i d e f t e r l e r i n d e b u b e n t için “ S u lt a n O s ­
m a n H a n i S a n i h a z r e t le r i n in k a r y e i m e z k û r e c iv a r ın d a , i n ş a g e r d e l e r i o la n
T o p u z be n d i n a m ın d a k i b e n t o lu p b e n t z ik r o lu n a n b e n d i k e b ir d e n
m ü r t e f i b i r m a h a ld e b u l u n d u ğ u n a b in a e n s u y u d e r e t a r i k i y l e b e n d i k e ­
b i r e m u n s a p o l u r . “ d e n ilm e k t e d ir . I I . O s m a n b e n d i b a z ı k a y ı t l a r d a
K a r a n l ı k b e n t d iy e d e a d l a n d ı r ı l m a k t a d ı r .
II. O s m a n b e n d in in d u v a r ı ü z e r in d e b ir k ita b e m e v c u t o lm a m a k la
b e r a b e r y a p ılış v e ş e k lin e n a z a r a n T ü r k k lâ s ik m im a r î d e v r in e a it b ir
in ş a a t t a r z ın ı b e lir t m e k t e d ir .

B e n d in t e m e l ü z e r in d e n y ü k s e k liğ i 9, m 91.
Bendin üstünün uzunluğu 16, m 55.
Bendin üst kısmının kalınlığı 5, m 21
Bent kaidesinin kalınlığı 6, m 86.
— 169 —

Bendin inşa tarih i 1029 hicri


Bendin istiap hacm i 62612 M3
Bendin h avzai m aiye sathı 4.562.000 M2

II. O s m a n b e n d in in s u y u n d a n h â s ıl u la ıı I I I . A l ı ı n e l b e n d in e d ö ­
k ü le n d e r e y e e t r a f t a n u fa k d e r e c ik le r d e k a t ılır .

I I I . A h m e t b e n d i: E s k i V a k ı f S u la r M ü d ü r iy e t i k a y ıt d e f t e r le r in ­
d e : “ C e n n e tm e k â n S u lta n A h m e t s a lis h a z r e t le r in in in ş a g e r d e le r i o lu p
B e l g r a t n a m k a r y e d e k â in b e n d i k e b ir n â m iy le b e n a m o la n b e n t t ir .”
I I I . A h m e d in s a lta n a tın ın ilk s e n e le r in d e y a p ılm ış t ır . B ilâ h a r a h a r a p
o lm a s ı d o la y is iy le I. M a h m u t t a r a fın d a n t e k r a r y a p t ır ılm ış t ır . I I . H a -
m it z a m a n ın d a d a b e n t d u v a r ı y ü k s e lt ile r e k d a h a f a z l a su t o p la m a k
k a b il o lm u ş tu r .
I I I . A h m e t b e n d i bu t a m ir le r d o la y is iy le ilk ş e k lin i k a y b e t m iş t ir .
B e n t d u v a r ın ın e s k i ş e k lin d e y a ln ız c ık ıs s a v a ğ ın ın v e ü z e r in d e k i m e r
m e r k ıs m ı k a lm ış t ır .
I I I . A h m e t b e n d i I I . O s m a n b e n d in d e n d a h a ç u k u r d a b u lu n d u ğ u n ­
d a n e v v e lk in d e n a k a n d e re n in s u la r ın ı a ld ığ ı g ib i b e n d e c iv a r t e p e le r ­
d en d e b ir ç o k d e r e le r d ö k ü lü r. I I I . A h m e t b e n d i B e l g r a t o r m a n ın d a k i
b e n tle r in en z e n g in su k itle s in e m a lik o la n ıd ır .

B e n d in t e m e l ü z e rin d e n y ü k s e k liğ i 9 ,m 41.


B e n t ü stü n ü n u zu n lu ğ u 6 5 ,m 5.
Bent, iist, k ıs m ın ın k a lın lığ ı 6,m 20
B e n t k a id e s in in k a lın lığ ı 9 ,m 44.
B e n d in in şa t a r ih i 1135 H ic r i
B e n d in is t ia p h a c m i 782682 M 3
B e n d in h a v z a i m a iy e s a th ı 9930000 M 2

III. M u s t a f a b e n d i : B u b e n t B e l g r a t o r m a n l a r ı m la m e v c u t s u y u n
i s t a n b u l a e n u z a k m e s a f e d e o la n ıd ır . Y ü z m e t r e a lt i t li t ü n d e b u lu n a n
t e p e le r a r a s ı n d a A y v a t d e r e s i ü z e r in d e y a p ı l m ı ş t ı r , l s t a n b u l d a L â l e l i
c a m iin iıı k u r u l d u ğ u b i r d e v r e a it b u b e n d in m i m a r îs i d e ç o k g ü z e ld ir .
A d e t a e lle k a b a r t ı l m ı ş g ib i d u r a n k o y u y e ş i lli k l e r a r a s ı n d a b e n t d u ­
v a r ı n ı n m e r m e r k o n s o lla r ı n ı n g ü z e l b i r d u r u ş u v a r d ı r . B e n d e d e r e s i n ­
d e n d e b a ş k a , k e n d in i s a r a n t e p e le r d e n d e r e c i k l e r d e a k a r .

B e n d in t e m e l ü z e r in d e n y ü k s e k l i ğ i 1 2 ,m 57.
B e n d in ü s tü n ü n u z u n lu ğ u K S ,n . SO .
B e n t ü s t k ıs m ın ın k a lın lığ ı 6 ,m
B e n t k a id e s in in k a lın lığ ı 8 ,m
B e n d in in ş a t a r ih i 1179 h ic r i
İ s t ia p h a c m i 156000 m 3
H a v z a i m a iy e s a th ı 2000000 m2

II. Mahmut lıeıuli: B u bent 100 m etrelikte tep eler arasın d a akan
K irazlıd ere üzerinde kurulduğundan K irazlı bent diye de adlandırılır.
- 172 —

B endin tem el ü zerin d en y ü k s e k liğ i 1 1 , m 6.


B endin ü stü n ü n u zu n lu ğu 45.m 45.
B e n t ü st kısm ım ın k a lın lığ ı 7,m
B e n t kaidesin in k a lın lığ ı 9,m
Bendin inşa tarihi 12 53 hicri
Bendin istia p h acm i 75000 m3
Bent h a v z a i m aiy e s a th ı 2,841,88 m2
K ı r k ç e ş m e k a t m a la r ın ın ş e h ir d ış ı g a le r is in e su v e r iş le r in in , b ir
ç o ğ u n u n t e s is le r in in h a r a p b u lu n m a s ın a r a ğ m e n , h â lâ b ir e h e m m iy e t i
v a r d ı r . B u n la r ı y e r y e r g u r u p la ş t ır ır k e n a r a la r ın d a m ü h im le r in in d e
a n a y o l a b a ğ la n ış la r ın ı ç iz e c e ğ im .
I I . O s m a n b e n d in in d ip s a v a ğ ın d a n ç ık a n v e a ç ık d e r e h a lin d e
a k a n T o p u z lu d e r e s u y u 1 8 9 0 m . d e I I I . A h m e t b e n d in in b a ş ın ı t e ş k il
e d e r . I I I . A h m e t b e n d in d e n ç ık a n su y o lu 142 m . d e b ir su is g a r a s ın a
g e l i r . B u is g a r a n m b o y u 5 m ,44 d ir . S u g a le r is i 54 m ,5. d e b e n t s u la r ın ın
ç a m u r u n u n t e r e s s ü b ü iç in y a p ılm ış Ç i f l e h a v u z l a n ı g e lir . Ç ifte h a v u z
la n n b e n t s u y u n u n d u r u lm a s ın ı te m in h u s u s u n d a b ir r o lü v a r d ır . H a ­
v u z l a r b ir i d a i r e v i d i ğ e r i d ö r t k ö ş e o lm a k ü z e r e ik i k ıs ım d ır . B u ik i p a r ­
ç a d a n d ö r t k ö s e o ln n ın ıııie b o y u lO m . g e n i ş l i ğ i 7 m , 6 , d a r i e v i o la n ın ın
iç k u t r u 12 m ,5 5 d ir . H a v u z u n d e r i n l i ğ i 4 m ,59, t a b a n d a n su y ü k s e k ­
l i ğ i Om, 80 d ir . H a v u z iç e r is in e in ilm e k iç in m e r d iv e n lid ir . B ir in c i b ö l­
m e y e ik i a k ın t ı d e l i ğ i a ç ılm ış t ır . B u n la r d a n b ir i b e n t g a le r is in in d i ğ e r i
d e b e n t s a v a ğ ın indir*. B u r a d a h a v u z t a b a n ı k a d e m e lid ir , s u a lç a k k a ­
la n t a b a n d a b ir k a d e m e y i t ır m a n a r a k y ü k s e lir v e y a r ı m b ir d e v i r y a ­
p a r a k d i ğ e r b ö lm e y e d a h il o lu r . B u r a d a b ir d e lik t e n t e k r a r ç ık a r a k
g a le r iy e g ir e r .
K i r a z l ı b e n t t e n ç ık a n a ç ık d e r e d e 1 7 0 m . d e n s o n r a bu b e n t s u y u
iç in y a p ılm ış K i r a z l ı i s g a r a v e h a v u z u n a g e l i r . I s g a r a n m b o y u 3 m , 40
t ı r . H a v u z y u v a r l a k v e ü s tü a ç ık t ır , g e n i ş l i ğ i d e 3 m , 40 t ır . K i r a z l ı is -
g a r a s ın d a n I I I . A h m e t b e n t y o lu n a k a t ı l d ı ğ ı y e r e k a d a r 3 6 7 m , 20.
K i r a z l ı b e n t k e m e r in in b o y u 3 4 m . d ir . Ç if t e h a v u z la r d a n ç ık a n g a l e r i
9 7 5 m , 80. y o l a ld ık t a n s o n r a D e v e lio ğ lu k e m e r in e g e lir . B u k e m e r in
b o y u 54 m .40 d ır . G a le r i t e k r a r y o lu n a d e v a m la 411 m , 4 0 d a A l a e a -
h a m a m k a t m a s ın ı a lır . K a t m a d a n s o n r a 30 m , 60. m . lik A la c a h a m a m
k e m e r i b a ş la r . B u r a d a n g a l e r i 2 9 2 m , 40. u z a d ık t a n s o n r a 37 m , 4 0 lık
Ç e ş n i g i r k e m e r in e g e lir . S u g a le r is i 3 1 2 m . 80. d en s o n r a 14 6 m , 2 0 b ir
d e lm e g a l e r i h a lin i a lır .
I I . O o m a n , I I I . A l n n c t , H . M a h m u t b e n t le r in in v e b ir ç o k k a t m a ­
la r ın t o p la n t ıs ı o la r a k ş e h r e g e lm e k i i z e r e y o la u z a n m ış b u K ı r k ç e ş m e
g a le r is in e P a ş a d e r e s in d e n m ü h im v e e s k i b ir k a t m a d a h a k a t ılır .
P a ş a d e r e s i k e m e r in in b a ş ın d a n it ib a r e n b ir k il o m e t r e l i k m e s a ­
fe d e b ir su i s g a r a t e s is i v a r d ır . B u P a ş a d e r e i s g a r a h a v u z u n d a d e r e
s u y u g a l e r i iç in e a lın ır . B e ş a l t ı y ü z m e t r e lik g a l e r i P a ş a k e m e r in i d e
g e ç t ik t e n s o n r a K ı r k ç e ş m e g a l e r i s i n e k a t ılır . A n a g a l e r i bu k a t m a y ı
d a a ld ık t a n son ra y o lu n a d evam ed er 830 m. lik b ir u zam ad an sonra
k a ıa k e m e r e g e lir . K a ra k e m c r 61 m , 20 b o yu n d ad ır. K em erd en so n ra
P*-1 If S.So*^

I
.173

III M ustafa bendi - Ay vat f cephe, plan ketit j


II Hufımut te n d i - f ı i m ı l ı ( ce p h e, p i c n v t k a it)
- 175 -

deımc yol oldukça uzar, 1972 metrenin sonunda Kırkçeşmenin m eşhur


kemerlerinden biri olan E ğri kemere vanr. Kemerburgaz yolu ve K a ­
ğıthane deresi üzerinden geçen bu kemer şimalden cenuba evvelâ tek
ve alçak bir göz örerek başlar, yavaş yavaş kemer gözlerinin yükse­
liş i a r t a r y o lu ve dereyi aşmak üzere kısmen açıklığı cenuba bakan
b ir z a v iy e y a p a r a k kıvrılır, A y n i zamanda yüksekliği de artar, evvelâ
tek sonra iki katlı olan kemer derenin üzerinde de üç katlı olduktan
sonra karşı tepeye bağlanır. Kemerin boyu 340 metredir. Kemerden
sonra galeri 952 metre yol aldıktan sonra tekrar delme galeri halim
alır ve böylece 884 metre uzadıktan sonra Başhavuza ulaşır. Başha-
v u z u n y a p ıs ı y u v a r la k ş e k ild e d ir . î ç kutru 9 m , 80. Temel kısmı ile
d u v a r ın ın k a lın lığ ı 3 m . 25. d iı . H a v u z u n iç in e b a k ış t a ik i k a t lı g ö r ü ­
n ü r. G ir iş v e ç ık ış g a le r is in in b u lu n d u ğ u k ıs m ın d e r in liğ i 5 m , 90.
d ır . B u n u n ik i m e t r e lik k ıs m ın d a su v a r d ır . Ü s t k ıs m ın d a 1 m,
19 K 1 m .13. e b a d ın d a k i b ir k a p ıd a n b a ş la y a n d ö n e r b ir t a s m e r d iv e n
a lt k ıs m ın d a k i g a le r i a ğ z ın a k a d a r in e r.
B a ş h a v u r d a K ır k ç e ş m e n in ilik ö r g ü s ü n d e k i K a ğ ıt h a n e s u y u a d iy le
B a ş a d e r e s in d e v e o z a m a n la r h e n ü z k u r u lm a m ış o la n B ü y ü k b e n d in d e ­
r e le r in d e n g e le n s u la r a B e l g r a t o r m a n ın d a k i S in a n ın is g a r tı h a v u z la r ın ­
dan K ır k ç e ş m e k o lu d a k a t ılır d ı. B u is g a r a h a v u z la rd a n B a k ra çd ere,
O r t a d e r e h â lâ b ir k a t m a o la r a k k a lm a la r ın a r a ğ m e n A y v a t d e r e ü z e ­
r in d e a y r ıc a b ir b e n t d e k u ru lm u ş tu r. B u k o l e v v e lk in e n a z a r a n a y ­
r ı b ir su te s is z ü m r e s i t e ş k il e d e r . B u n la r d a n B a ş h a v u za d o ğ ru g e li­
n irs e , A y v a t b e n d in d e n is g a r a s ın a k a rla r m o o a fc 0 0 4 m . ıs g a r a s m ın
b o y u 8 m . h a v u z u is e 5 m e t r e d ir . I s g a r a d a n Ayvat k e m e r in e kadar
g a le r i is e 775 m , 20. d ir.

O r t a d e r e ıs g a r a s ı 3 m , 40. h a v u z u 4 m , 42. A y v a t k e m e r in e k a ­
d a r 1292 m , A y v a t k e m e r i 61 m , 20. A y v a t k e m e r in d e n K u r t k e m e r in e
g a le r i is e 380 m . 80 d ir .

B a k r a ç d e r e is g a r a s ı 3 m , 40. B a k r a ç d e r e h a v u z u 2 m , 72. B a k r a ç ­
d e r e lâ ğ ım ı K u r t k e m e r in e k a d a r 1147 m , 20. K u r t k e m e r i h a v u z u 5 m ,
44. d ir. K u r t k e m e r in in b o y u 224 m , 40. K u r t k e m e r i ö n ü n d e n U z u n
k e m e r e k a d a r su y o lu 2279 m e t r e D a v u tp a ş a m e r ’a k ıs m ı 17 m , 20.
U z u n k e m e r in b o y u 489 m , 60. U z u n k e m e r d e n B a ş h a v u z a k a d a r su
y o lu 1700 m e t r e B a g h a v ı ı z u n b o y u 13 m , 60. B a ş h a v u z d a n ö n ü n d e k i s e t ­
t e k a d a r su y o lu 204 m , s e t k ıs m ı 13, m . 60 d ır . S e t ö n ü n d e n s o n r a su
y o lu 1825 m, 80. d a h a u za r. S in a n ın b a ş ta n y a p t ı ğ ı M a g la v a k e m e r in e
gfCİİr. k e m e r 234 m . 40 d ır. M a p lo v n lr/?m*ı-in<l«ıı o o n r a a u y o lu yiıiitıııu
d iğ e r b ir k e m e r in e , G ü z e lc e k e m e r e g e lin c e y e k a d a r 2312 m e t r e lik b ir
m e s a fe d a h a ile r le r . G ü z e lc e k e m e r in b o y u 149 m , 60 d ır.
Kırkçeşme ana galerisi bu hizalardan vaktiyle büyük bir katma
alırdı. İÜ. Ahmedin devrinde müteaddit bentlerden su veren bu tesisle­
rin harabeleri yerinde bugün ancak su ısgaralan kalmıştır.
Cebeci köyüne doğru su g ale risi ta k ip edilirse D elik lık a ya kem en,
A zizn asa kem eri C ebeci kem eri, A rp a c ı kem eri, B ü y ü k isg a ra ve eski
ısga rad an sonra III. A hm edin y ık ık C ebeci k ö y bendinden gelen g a le n
- ite ~

ile karşılaşılır. C ebeci ızg a rası 6 m, 80. Cebeci İzgarasın dan sonra A z\z-
p aşa ç iftliğ i üzerinde kem ere k a d a r su yo lu 880 m. tu tar.
Tekrar îstanbula inen galeri üzerine dönülürse Arpacı ve Delikli
kemerlerin boyu 20 m, 40 dır. Delikli kemer önünden Güzelce kemer

> 9 - 8 A r e s ,f,

ö n ü n e k a d a r g a le r i 503 m , G ü z e lc e k e m e r d e n V i r a n k e m e r e k a d a r 272
m; Viran kemer 17 m; Viran kemerden Kumrulu kemere kadar galeri
231 m, 20. Kumrulu kemer 19 m ; Kumrulu kemerden Sarı Süleyman
keçesine kadar 149 m, 60, Sarüsüleyman keçesi kemeri 12 m, 24. Bu
kemerden Çavuşköy künk savak önü kemerine kadar 1224 m; Çavuş-
köy kemeri 136 M. Bu kemerden öndeki kemere kadar 380 m, 80; bu
kemerin boyu 10 m,20; Künk savak önündeki lâğım da Kirazdibine ka-
- 177 -

dar 176 m , 80. Kirazdibi ile Suludere arası 1332 m. 80; Sulude-
re kemeri 13 m. 60; Sııludere kemerinden Uzunkoltuk kemerine ka­
dar 952 m; Uzunkoltuk kemeri 10 m, 80; bu kemerden diğer kemere
kadar galeri 35 m, 30; buradaki kemerse 19 m, 50; bu kemerin Çifte
k e m e r le r e k a d a r su g a le r is i 1 2 9 2 ; Ç i f t e k e m e r d e n b ir in c i k e m e r e k a ­
d a r 9 m , 5 0 ; ik in c i k e m e r le a r a d a k i g a le r i 27 m ,2 0 ; ik in c i k e m e r in b o ­
y u 13 m . 6 0 ; ik in c i k e m e r d e n B a lık lı k e m e r in e 490 m . 3 0 ; v e b ir k a t ­
m a o la n B a h k lıh a v u z u 20 m , 4 0 ; lıa v u z u n g a le r is i 108 m 80 d ir.
B a l ı k l ı h a v u z u y a p ı s ı i t i b a r i le ü z e r in d e d u r u lm a y a lâ y ı k b ir su te ­
s is id ir . B a l ı k l ı h a v u z u m e m b a la r ı n ı n B i z a n s l I l a r z a m a n ın d a d a m e v c u t
o ld u g ı ı n e deven e d ü ş t in U lü r s e b u g t i n lı ü t e e ic a t p e k lin d e 'l'U rlc lc rc n.tfet
m e k a y n ı d e r e c e d e k a b i ld i r . M e ’h a z z ik r e t m i y e r e k M e c e lle i u m u r u b e ­
l e d iy e d e O s m a n I^furi d e d i y o r k i : “ M i m a r S i n a n A y v a l ı k ö y ü c iv a rın d a .
B a k r a ç v e O r t a d e r e le r i v e b a z ı m e ııa b i s u l a r ın ı t o p la y u p K u r t k o m e ­
di n a m i y le in ş a e ttird iğ i kem er ü z e r in d e n b ilim r a r E y ü p te ls lâ m b e y
m a h a lle s i n d e y e n i k u b b e y e kadar g ü ze rg âh ta t e s a d ü f e y le d i ğ i C e ­
beci köy v e B a lık lıd e r e Ö n le rin d e in ş a e t t iğ i sü zge çte n g eç ere k
I s t a n b u l d a İ I O lü le su is a le s in e m u v a f f a k o lm u ş t u r .”
H a v u z K u ç ü k k ö y ü n ş im a lin d e B a y a z ı t s u y u n u n k a y n n k l a r ım n b u ­
l u n d u ğ u s ı r t la r ı n v e d a h a ile r d e C e b c c ik ö y ü n c e n u b u n d a b i r te p e n in
e t e ğ i n d e d e r e le r i n a ş ı n d ı r d ı ğ ı l ı a f i f bir- v a d i iç in d e b u lu n u r . B u ra d a
a r a z i y e b i l h a s s a k u m v e ç a k ıl h â k im o l d u ğ u g i b i d a h a d e r i n t a b a k a ­
l a r d a k il v e k ir e ç v a r d ı r . Y a ğ m u rla rın o y d u ğu y a rık la r d a ç a k ı lla r ın
k u m l a m ı n iç in d e b o l b i r s u r e t t e s e r p i lm iş d ü r t b e ş m e t r e lik k a lın t a ­
b a k a l a r t e ş k il e t t i ğ i g ö r ü l ü r .
B i l ' d a ğ ı n e t e ğ i n d e b u lu n a n h a v u z u n b o y u 20 m , 40. ö n d e n a r k a ­
y a a ç ık lığ ı d a 115 m e t r e d i r , i k i m e t r e g e n i ş liğ i n d e b i r m e r d iv e n le in i­
len h a v u z u n iç in d e 1 m ,80 k a lın l ı ğ ın d a 5 m e t r e y ü k s e k li ğ i n d e d u v a r ­
l a r l a y e k d i ğ e r i n d e ıı a y r ı l m ı ş d ö rt g ö z v a rd ır. B u g ö z le r in ik iş i 4 m ,
8 0 X 4 m , 80 M 2 e b 'a d ı n d a d ı r . D i ğ e r ik i g ö z ü n k a r e ş e k li b o z u l m u ş b i r
h a ld e d i r . G ö z l e r i n h e p s i b ö lm e d u v a r l a r ı n ı n d ib in d e m e v c u t d e lik le r le
O l t a g ö zd e v e bu h a v u z u n g a le ris iy le iş tira k d e d ir. H a v u z a r a z iy e b ü ­
y ü k b ir u y g u n lu k la o t u r t u lm u ş t u r : d ö r t d u v a r ın d a n te p e y e d a y a n a n ın
d i ğ e r le r i n e n a z a r a n b i r h u s u s i y e t g ö s t e r i r . B u d u v a r k ıs m ı s a ğ l ı s o llu
o lm a k , k a r ı n l ı k ı s ı m l a r ı d a h a v u z u n için e g e l m e k ü z e r e b i r e r y a r ı m k u ­
le ş e k lin d e y a p ılm ış v e havuzun s ırtın d a k i a ra z iy i k a v ra m ış t ır. Bu iki
y a rım su r k u le le r in e benzeyen duvar k ıs ım la r ın ın a ra s ın d a düz cephe
ü z e r in d e 1 m, 50 g e n i ş l iğ i n d e ve 2 m, 50 y ü k s e k liğ in d e üst kavsi y a tık
m i h r a p ş e k lin d e b i r n iş v a r d ı r . H a v u z u n y a p ı s ı t a ş v e h a t ı l k ıs m ı y a s ­
sı t u ğ la d ı r . H avuzun ön d u v arı a rk a d a k in e g ö re daha d e r in b ir tem el
iç in d e g ö m ü lm ü ş b u lu n m a k t a o ld u ğ u h is s in i v e rm e k te d ir, b ö lm e le ri­
n in z e m in in d e s u y u n k u m u k a b a r t a r a k f ış k ır d ığ ı g ö r ü lü r .
Havuzun sol tarafında bölme nihayetinde muhafızlarının ikamet­
leri için tepeye oyulmuş bir mağara mevcuttur.
Havuzdan çıkan galeri kısa bir mesafe aldıktan sonra dört beş
metre d e r in liğ in d e bir bacadan geçer vc 108m, 80 den sonra Balıklı ke­
merine geçerek Eyübe doğru giden suya katılır. Balıklı kemer galeri-

F. 12
— 178 -

s in d e n K ü ç ü k k ö y d e lm e galerisine k a d a r 3 1 2 m , 20. b u d e lm e d e n i l e r ­
d e k i d e lm e b a c a y a kadar 3 2 6 m . 40 bu d e lm e b a c a d a n K ü ç ü k k ö y ıs g a -
r a s ın a k a d a r 5 1 2 m . K ü ç ü k k ö y i s g a r a s ı 2 3 n ı. i s g a r a b a s ın d a n V a ld e
k a t m a s ı ö n ü n d e k i k e m e r e k a d a r 2 0 4 m . V a ld e k a t m a s ı k e m e r i 3 5 m . K e ­
m e r d e n D o la p d e r e k e m e r in e k a d a r 2 4 4 m ,8 0 . D o la p d e r e k e m e r i 2 7m .
20. K e ç e s u y u k e m e r in e k a d a r g a l e r i 5 4 4 m . K e c e s u y u k e m e r i 1 ilm K e -
ç e s ııy u k e m e r i ö n ü n d e n K o y u ı ı g e ç i d i k e m e r in e k a d a r 1 0 8 m ,8 0 . K o y u t ı-
g e ç id i k e m e r i 6 m,SO K o y u ı ı g e ç i d i k e m e r in d e n K ü ç ü k k ö y k e m e r i b a ş ı­
n a k a d a r g a l e r i 6 8 6 m ,8 0 , bu d e lm e d e n ile r d e k i d e lm e g a l e r i b a c a s ın a
k a d a r 5 9 0 m ,4 0 ., d e lm e g a le r id e n S in e k li k e m e r e k a d a r 3 2 1 m ., S in e k li
k e m e r i 1 3 m ,6 0 ., S in e k li k e m e r d e n E y ü p t e k i Y e n ik u b b e y e k a d a r 40 8 m .
d ir .
B ü t ü n bu e b ’ a t l a r e s k i V a k ı f S u la r M ü d ü r iy e t i k a y ı t d e f t e r l e r i n ­
d e n a lın m ış t ır .
Y u k a r ıd a i g n r c t e d i l d i ğ i g i b i K n k ç e şm e s u y u y a ln ız be n t s u la r ın ­
d a n ib a r e t d e ğ ild i; g a le r ile r in e b ir ç o k d e re v e k a y n a k s u la r ı d a k a t ıl­
m ış t ı. B u n l a r d a n A y v a t b e n d i y o l u n a a k a n B a k r a ç d e r e k a t m a s ı m e v ­
s i m » g ö r e 24 s a a t t e t a k r i b e n 5 0 0 ın S s u v e r i r d i . B u c i v a r d a F e r h a t p u -
şa. V a ld e v e R U s te m p n şa k a t m a la r ı d a su y o lu n a a k a r d ı. O r t a d e r e k a t ­
m a s ı d a A y v a t b e n d i s u y o l u n a k a t ı l ır . 13u d e r e d e n g e le n s u m i k t a r ı
d a y n ğ ı o lı a y l a r ı n d e ğ i ş m e l e r i n e g ö r e 24 s a a t t e 2 0 0 - 5 0 0 m 3 a r a s ı n d a ­
d ır. O r t a d e r e c iv a r ın d a d a Y e n iç e r i k â h y a s ı S ü le y m a n A ğ a , B a r u t h a ­
ne n a z ırı M ehm et e fe n d i, C errah m u h a se b e c is i M u s ta fa e fe n d i, H a fız
A hm et p a ş a n ın ç e ş m e s in in suyu, K u m k a p ıd a H asan p aşa çeşm esi k a l­
m a la r ı v a r d ı. B u n la r d a n b a ş k a O r t a d e r e h a v u z u n a A h ç ıb a ş ı A li A ğ a
s u y u , N a k k a ş p a ş a s a r a y ı iç in k a t m a , D e f t e r d a r A l i e fe n d i, O s m a ıı A -
ğa, T e r s a n e e m lııi A li p a ş a , k ir e ç ç i H a ş a n A ğ a , Yusuf e fe n d i k a tm a la ­
rı da a k a r d ı.
P a ş a d e r e k a tm a s ın ın d a m e v s im le r e g ö r e b ir k a ç b in m e tre k ü p -
1 iık b i r v e rim i v e c iv a r ın d a b i r ta k ım k a t m a s u la r ı v a r d ı. P a ş a k c ıııe r i
ö n ü n d e k i s u y o l u n a o l d u k ç a m e b z u l s u y u o la n K a p ı c ı l a r k â h y a s ı H a c ı
A l i A ğ a n ı n v e B e n li A l i A ğ a n ı n s u la r ı. D a şu k e m e rin d e n b i r a z ö n ü n d e
Ç e ş n i g i r k e m e r i c iv a r ın d a A b d U I k e r im e fe n d i, H a ş a n A ğ a k a t m a la r ı
k a r ış ır . A y ı ı ı s u g a le r is i ü z e rin d e A l a c a k e m e r c iv a r ın d a o ld u k ç a b ü ­
y ü k k a t m a l a r d a n o la n A la c a h a m a m ve K a r a k e m e r y a k ın la r ın d a da
K a r a k e m e r k a t m a la r ı s a y ıla b ilir .
İ s t a n b u l b e n tle ri s u y o lu ü z e r in d e d a h a b i r t a k ım d a ğ ın ık k a t m a ­
l a r d a b u l u n m a k l a b e r a b e r b u n l a r ı y e r y e r ş ö y l e g n ı p l a n d ı r r a a k ela. k a ­
b ild ir . B u g ö r ü ş t e n , C e b e c ik ö y , K ü ç ü k k ö y , M a ğ l a v a , K i r a z lı h a v u z , c i­
v a r ı i ş a r e t e d i le b i li r . C e b e c i k ö y ü ı ı d e I I I . A h m e t b e n t l e r i n i n h a r a b e l e r i
ü z e r in d e n g e le n ıs g u ıu k a t m a s ı 1 0 0 0 m 3 d e n f a z l a su v e r i r . A y n i ı s g a r u
c iv a r ın d a E y ü p t e k i ç e ş m e le r iç in K ız s u y u ç e ş m e s i, Ç a r d a k lı t a r la d a E s -
m a h a n S u lta n k a t m a s ı. D a r ü s s a a d e a ğ a s ı S ü le y m a n a ğ a n ı n k i l e r v a r ­
d ır .
Küçükköy içinde Valde katması, meşhur G azanfer A ğ a kurma­
ları, îshak paşa katması, K arakem er civarında su nazırı İbrahim A ğ a
suyu M ağlava kemeri başında Halim efendi çeşmesi katması, kemer
— 179 —

sonunda Mimarbaşı Mehmet A ğ a katması, Halil A ğ a ve Mehmet P a­


şa katmaları, Burgazda Tahtakale suyu katmları.
K i r z l ı h a v u z c iv a r ın d a K ir a z lıd e r e d e y a z ıc ız a d e k a t m a la r ı, K ir a z lı
h a v u z y a k ın ın d a A r p a e m in i îs a e fe n d i, B e k ir A ğ a , Ö m e r A ğ a , Ş a k ir -
z a d e k a t m a la r ı; ç ift e h a v u z c iv a r ın d a D e v e c io ğ lu n d a M im a r b a ş ı H ü s e ­
y in A ğ a k a tm a s ı. B e lg r a d d e r e s in d e y a z ıc ız a d e , P e t n a h o r d a S a f iy e
S u lta n , P e t n a h o r d a V a ld e S u lta n , G ü z e lc e k e m e r c iv a r ın d a E ğ e r c ib a -
şı, Ç a v u ş a ğ a e h e m m iy e t li k a tm a s u la r ı o la r a k g ö r ü lü r .
Ş e lıi r İçi ş e b e k e s i: S u g a le r i s i y e n i k u b b e y e g e lm e k le ş e h i r içi ş e ­
b e k e s i b a ş l a m ı ş d e m e k t ir . E y ü p t c g a l e r i Y e n i k u b b e d e n ç ık t ık t a n s o n ­
r a E ğ r ik a p ıd a S a v a k la r su k u b b e s i n e g e lir . K n s tn n d iy n « E ğ rik a p ı
n ıa k s e ın e s in in y a p ı s ı h a k k ın d a d i y o r k i : “'A l i b e y k ö y ü ta z-a fla rın d e .
K a n u n î m ü ş a r ü n i ly e h h a z r e t le r i n in b i n a s ı o la n E ğ r i k a p ı t a k s im i ne d a ­
h il v e iki k o l o l a r a k b i r i S u lt a n s e li m a lt ın d a n A t p a z a r ı m a k s e m in o v e
andan A k s a r a y . Y e ııic a m i. Ç u k u r ç e ş m e . Y e n i k a p ı , G e d i k p a ş a , N a lt ı i -
b e n t. Y e r e b a t a ı ı . G ü l h a n c v e T o p k a p ı s a r a y ı h ü m a y u n u g ib i d a ğ e t e ­
ğ i o la c a k m a h a l l e e v â s ı l v e d i ğ e r k o l,, l t y ü p . H a l a t v « t a Y o .iil[ttlo
t a r a fla r ın a c a ri o lu r .”
K ıı-k ç e ş m e ş e h i r içi g a l e r i s i E ğ r i k a p ı d a ik i b ü y ü k ş u b e o lu r d u :
B i r i F e n e r i. S u lt a ııs e lim i g eç ere k E a tih te T e z g â h c ı l a r su k u b b e s i n e ;
d i ğ e r i S a v a k l a r c a d d e s i y le S u lu k ıılo a u k u b b e s in e . F a t i h t e k i s u k u b
b e s i n e in e n y o l d a V e f a , S ü le y m a n iy e t a r a fla r ı n a , d iğ e ri, Ş e h z a d e b a ş ı,
G e d i k p a ş a , S u lt a n a h m e t , A y a s o f y a m e y d a n ı n a g it m e k ü z e r e ik iy e a y ­
r ılı r .
S u lu k u le k u b b e s i n e g e le n s u y o l u d a : b i r i Y e n ib a h ç e , K e ç e c ile r ,
S a rıg iiz e l t a r a f la r ı n a ; d iğ e r i G u r e b a h a s t a n e s i, N a k k a ş p a ş a . H a s e k i,
C errah p a şa. A zapkapı t a k s i m in e g it m e k ü zere ik i kol o lu r .
E ğ r ik a p ı k u b b e s in d e n F a t ih e a y r ıla n ş u b e : K u b b e d e n itib a r e n g a -
ir r i h a lin d e d ir . E ğ r ik a p ı, y a t a ğ ın c a d d e s i, K e m a n k e ş , D ra m a n ç e ş m e
s o k a ğ ı. K ir e m it m a h a lle s i. S u lta n s e lim v e y a n g ın y e r le r in i geçerek
G e le n b e v iy e v e t e k r a r y a n g ın y e r le r in i ta k ib e n T e z g â h c ıla r su k u b b e ­
s in e v a r ır . G a le r in in t o p r a k a ltı d e r in liğ i 8 - 15 m e t r e v e b o y u d ö r t b u ­
ç u k k ilo m e t r e y i b u lu r. Ş e b e k e n in E ğ r ik a p ı ( Y a t a ğ a n cad d esi v e E t-
h e m a ğ a s o k a ğ ı) k ıs ım la r ı t o p r a k a ltın d a k a lm ış t ır . Bu ana h a tta n
A y v a n s a r a y . B a la t. F e n e r , K ü ç ü k m u s t a fa p a ş a v e C ib a li t a r a f la r ın a t a ­
li ş u b e le r a y r ılır .
A v v a n s a r a v c ih e t i ç e ş m e le r in e a y r ıla n h a t c o k d e f a t a m ir g ö r ­
m ü ş tü r : b u n d a n 350 m e t r e s i p ik b o r u 900 m e t r e b e to n , 100 m e t r e k u r ­
şun v e 12 m e t r e s i k ü n k h a lin d e d ir . B a la t t a r a fın d a k i ç e ş m e le r e su v e ­
re n h a t t ın d a 420 m e t r e s i k ü n k , 100 m e t r e s i k u rş u n d u r. F e n e r c iv a r ııı-
ııa su a k ıta n h a t t ın 300 m e t r e s i b e to n , 120 m e t r e s i k ü n k , 100 m e t r e lik
k ıs m ı pik boru t e ş k il e d e r. K ü ç ü k m u s t a fa p a ş a v e C ib a liy e su v e r e n
h a t t a d a 1240 m e t r e p ik b o ru , 600 m e t r e k ü n k , 400 m e t r e k u rşu n , 600
metre betondur, bu şebekenin toprak a lt ı derinliği 1,5 metre kadardır.
Fatihte Tezgâhçılardaki kubbede ikiye ayrılan ve Süleymaniye ta-
aaflarına giden su yolu: Küçükpazar, Tahtakale, Samanveren masla­
ğına kadar galeri halindedir. Bu kısımda Mahmutpaşa, Küçükpazar,
— 180 —

Tahtakale civarı su alırdı. Bu şebeke de meskenler altında kalmıştır.


Samanveren maslağından ayrıca bir yol daha ayrılırdı ki bunun büyük
bir kısmı pik boru olarak bir kilometreyi bulur ve bu hattan muhtelif
su y o lla r ı a y r ıla r a k B a lık p a z a r ı, A s m a a lt ı, S u lta n h a m a m ı t a r a f la r ın a
su g e t i r ir d i. B u y o lu n m e c m u u d a ik i k ilo m e tr e d e n f a z l a d ı r v e b in a la ­
rın a ltın d a n g e ç e n b u y o lla r ın d e r i n l iğ i b i r ik i m e t r e a r a s ı n d a d ı r .
F a t i h t e k i k u b b e d e n a y r ı l a n v e A y a s u i y a m e y d a n ı n a g id e n s u y o lu
g a l e r i s i is e : Ş e lız a d e b a ş ı , L â l e l i , K a d ı r g a , S u lt a n a h m e t , Ü ç l e r s o k a ğ ı n ­
d a n A y a s o f y a k u b b e s in e g e li r . B u a n a h a t t ı r . B u n d a n d a t a li o l a r a k
beş k ilo m e tre y i tu ta n y o l l a r a y r ı lı r d ı . L â l e l i v e L a n g a t a r a fla r ın a uza­
nan p ik d e n y a p ılm ış b ir k ilo m e t r e lik b ir şebek e de v a r d ır ; bu da ta li
y o lla r a a y r ı lm ı ş t ı r .
A y a s o fy a k u b b e s in d e n iki su y o lu ç ık a r : B ir i A h ır k a p ı t a r a fla r ı­
n a g id e r , d i ğ e r i H o e a p a ş a y ı t u t a r d ı . A h ı ı k a p ı y a in en y o l k ü ıık p ik v e
k ü n k lü l â ğ ı m d a n y a p ı lm ı ş o lu p b u n l a r ı n d a t o p r a k a lt ı d e r i n lik le r i b i r
iki m e t r e v e u z a m a s ı bir- k ilo m e t r e d e n b i r a z f a z l a d ı r . H o c a p a ş a t a ı -a f .
h ır ın a g id e n y o lu n d a b ü y ü k b i r k ıs m ı p ik b o r u y a ç e v r ilm iş b o y u ik i k i­
lo m e t r e o lm a k ü z e r e c a d d e a l t l a r m d a n g eçer. F a t ih t e T e z g â h ç ı l a r su
k u b b e s in d e n b i r s u y o lu d a h a a y r ı l ı r ; b u n u n g a l e r i s i H o r h o r c a d d e s i n ­
d e iki k o l o lu r : B i r i H a l ı c ı la r . K t m e y d a .ru : d i ğ e r i S o f u l a r , A k s a r a y a g i ­
d e r. U z u n l u k l a r ı iki k ilo m e t r e y i b u l a n v e t o p r a k a lt ı d e r i n lik le r i 1.5 ilâ
2,5 m e t r e o la n b u ş e b e k e d e k â m ile n b i n a la r ı n a lt ı n d a k a lm ış t ır .
F ğ ı- ik a ju s u k u b b e s in d e n a y r ı l a n d i ğ e r ş u b e s u r iç i b o y u n c a S u lü ­
le u l o l ı u b b c c i n e g e l i r . K ı r k ç e ş m e s u g a l e r i s i b u r a d a k ı r k m e t r e o l m a k
i iz e r e ş e h ir d e e ıı d e r in n o k t a y a d ü ş m ü ş b u lu n u r d u . B u k ıs ım ş e b e k e n in
u z u n l u ğ u e la b i r k i l o m e t r e k a d a r d ı r .
Y u k a r ıd a s ö y le d iğ im g ib i S ııh ıltu lc k u b b e s in d e g a le r i ik iy e a y r ı l ı ­
yord u :
Y e n ib a h ş e , Keçeciler-, TTı r k a lş e r i f , SungüzeJ t a r a fla r ın a gid e n
T*ıt'ltçcçmıo. ^ u lc t'io ific le tıon acsaclcı-d c de. mı b u lu n m u y o r d u .
A r p a e m iııi, G u re b a hastahaııoHi, N a k k a ^ p a ş a , L ü L fiıp a y a , H a s e k i,
T o z k o p a r a n , C e rr a h p a ş a , T a t lık u y u c ih e tin e inen g a le r i ise A z a p k a p ı
ta k s im in d e n ih a y e tle n iy o rd u . B in a la r ın a ltın d an ge ç e n v e u za m a s ı 3,5
k ilo m e t r e y i bulan bu g a le r i derinIiğ-i t) m e t r e y e k a d a r in erdi.
T o z k o p a r a n a k a d a r olan k ıs ım K a p t a n paşa, S u lta n solim , T a ş k a -
sap, M u r a tp a ş a t a r a fl a r ı n a a y r ılır . S o n ra d a n t a m ir g ö r m ü ş m u h t e lif
cins su b o ru la rın d a n k u ru lm u ş ola n bu şeb ek en in uzu nluğu 4 k ilo m e t ­
r e y i bu lur. T o z k o p a r a n d a n b a ş la y a r a k A z a p k a p ı ta k s im in e k a d a r olan
k ıs ım is e K ü rk ç ü p a ş a , T a t lık u y u , K a s a p ily a s , B e y a z ıt t a r a fl a r ı n a su
U agıurO ı. T o p r a k , a lt ı d e r in lik le r i bir, ik i m e t r e o ıa n bu y o lla r ın boyu
da 1,5 k ilo m e t r e k a d a r d ır . A za p k ap ı ta k s im in d e n ih a y e t bu lan g a le r i
t a li d e r e c e d e d iğ e r b ir y o la a y r ılır . B ü y ü k s a n c a k ta r, H a c ık a d m , Sa-
m a t y a d a n B a lc ı c a m i m a s la ğ ın a g e lir d i.
Samatya taraflarına su akıtan bu yolda künk olmakla beraber pik
boru ile tam ir görmüştür. Boyu da 1.5 kilometreye yakındır. Balcıca-
mii maslağı da birçok suyollarının çıktığı bir merkezdir. Buradan Hacıev-
hat, Narlıkuyu, Yedikule. Azapkapı, Ağaçayırı, Silivrikapı taraflarına
— 181 —

su y o lla r ı a y r ılır d ı. B u ş e b e k e d e k ü n k le r in so n ra d a n ta m ir g ö rm ü ş p ik
b o r u l a r g i r m i ş t ir . B o y u 3.5 k ilo m e t r e d e n fa z la tu ta r.
K ı r k ç e ş m e n in ş e h ir iç in d e y a y ılm ış bu g e n iş şebekesi b ir zam an­
l a r ç o k z e n g in s u t a ş ır d ı . I s t a n b ıı l u n y ü k s e k m u a y y e n b a z ı n o k t a l a r ı n ­
d a n b a ş k a b ü t ü n s e m t le r in d e n b u s u y u n m e r m e r ç e ş m e le ri z iy n e tlî s e ­
b i ll e r i b u l u n u r ; c a m i, m e d r e s e , m e s c it, te k k e , h a m a m , s a r a y v e s a i r b i ­
n a la r ı n b u r m a l ı m u s l u k l a r ı n d a n b u s u la r ın s e s le r i iş itilir d i. F a k a t ts
t a n b u l u n a lk ış lı İ m p a r a t o r l u k s e n e le r in d e b ü y ü k b i r b a k ı m a lt ı n d a d u ­
r a n b u s u t e s is le r i z a m a n la , b i l h a s s a s o n a s r ı n d a iy id e n iy i y e ih m a le
u ğ r a m ı ş z a m a n b e n d le r in iıı. ı s g a r a l a n n ı . g a l e r i le r i n i n t a ş l a r ı n ı d ö k e r ­
k en ş e h r in için i y a k ı p k a v u r a n y a n g ı n l a r ı n a le v d ille r i d e b i r ç o k in -
c e b u r m a lı s ü t u n lu . y a ld ı z lı s a k ı f l ı s e b ille r i, k e m e r le r i, r e n g a r e n k tcuş-
lc ir ln i V rı e t l i m e r m e r ç e ş m e le r i R İlm iş e r ilm iı^ t ir .

X V I I I a s ır d a Is t a n b u lu n b ir k ıs ım m e n b a s u la r ı ü z e r in d e M e h a -
HU1 m iy a h ile k ıy m e t li H ix - o t ü d y a p a r a k ^ ö r ll§ ? le x * in i t e b a r ü z e t t ir m iş
oJn n H a f i t e d e n d i K ır k ç e ş m e s u la r ı iç in d e r k İ:
K ır k la r e y le d i K ir k ç e ş m e y i g lly a ic ra .
S u lt a n S ü le y m a n a le y h U r r a h m e t ü v e l g u f r a n ’m is im v e .fi-
r e s iy le c e m i la t a n b u lu saka, v e i r v a a ı m a lu m ü e n a m v e T u r u n c lu y a
v e z in d e h e m n a m d ır . K v v e lâ m a h a llin d e r ü k iit ile m â i a c a m s a n iy e n m â i
k a n a v a t hükm ünde t a m a m o ld u ğ u n d a n g a y r i v a k t i h a r ift .e e t r a fı g a ­
d ir d e v a k i e ş c a r ı m U n t c fit U İB a k in s u k u t u e v r a k iy le b e lg a m ı g :a liz t e v e l-
jlü d lin e b « İh v e b u n d a n n a ş i s e k e n e i b e ld e d e t o h u m u lıa d is v e k e s r e t v e
v e f r e t i c iln e t ilo s a h ib ih a y ır m ü ş a r ü n ile y h in h a v z n i e z k â n c e m ile s in in
H a v i v e h a d is d ir .”
K ır k ç e ş m e s u la rı s ıh h î Halci m da n za m a n la o k a d a r t e b lik e li Hir lıa l
n lm iş tı ki â d e ta ş e h ir d e e n fe k s iy o n m ih r a k ı olm u ştu . B u genifş su şe­
b e k e s i y a ln ız m e s k e n le rin k ir li s ız ın tıla r ın ı a lm a k la k a lm ıy o r , a y n i
za m a n d a ş e h rin Hir çok s e m tin d e e s k i v e H arap iy ic e k a p a n m a m ış olan
l.H S f n n k a u a liz a s y n n jr H İ# »r i -\re < ^ t ı k u r l a i 'i n d u . n a k ın t ıla r ı tlu . i< ıi»io a lm a k
s u r e t iy le çok s a m im î v e k o rk u n ç Hir te m a s t a b u lu n u yordu . Bunu ö n ­
le m e k ü ze r e K ır k ç e ş m c n in ş e h ir iç in d e k i ç e ş m e le ri y e t' y e r k a p a tılm a k
v e y e r le r in e ş e h ir suyu çpşm esi a ç ılm a k «u r e t ijd e ted H ir a lın m ış ; Hu au-
ı e t l e su ile in t ik a l ed eb ilen bütün H a s ta lık la r için t e h lik e li b ir s i r a y e t
v a s ıt a s ı H alini a lm ış olan K ır k ç e ş m e s u la r ı E y ü p v e c iv a r ı h a r i ç k a l ­
m ak ü z e r e ş e h ir için d en a k ışı büsbütün o r ta d a n k a l d ı r ı l a r a k t a r i h e
m al e d ilm iş t ir .

K e ç e S u y ıı
K eçesu yu n u n m e n b a la r ı A lib e y köyü ile K üçükköy ş o s e s i­
nin b ir t a r a fın d a d ıı . S u y u n ç ık t ığ ı y e r R a m in in ş im a lin d e K ü ç iik -
k ö y ü n d e c e n u b u n d a b u lu n u r. K ü ç ü k k ö y d e n A l i b e y k ö y ü n e g id e n ş o s e ­
n in ü z e r in d e v e K ır k ç e ş m e su y u n u n bu ş o s e y i g e ç t ik t e n s o n r a k a r ş ı­
n d a k i d i '. e y i g e ç m e k ü z e r e y a p ılm ış K e ç e d e r e s i k e m e r in in k a r s ıs ın ­
da Kırkçeşme galerisinin geçtiği tepenin diğer yamacında bulunur. Bu
— 182 —

yam açta ve K üçükköy tarafın d a başlıca iki menba olup suları iki yol
yapar, ve bunlar bir galeride birleşir, bu galeri demir boru olarak şo­
senin altından geçerek Kırkçeşmenin akadükünün başındaki çeşmesinin
haznesinde toplanır. Keçesuyunun, Beyoğlu cihetinde Ham idiye suyu­
nun aranm asına yakın Istanbulun bu tarafların da bir tutumu oldukça
zengin bir debisi vardır.
Keçe suyunun menbalarmın bir him aye mıntakası yoktur. G a le ri­
lerinin ve bacalarının üzerinde Küçükköy halkı kulübe ve tarlalar yap­
mıştır. Suyun televvüsüne karşı Sağlık Bakanlığı M üdüriyetince bir hi­
m aye mıntakasınm tahdidi istenilmiş ve tarafım dan menbalar üzerine
bir alim antasiyon sahası tesbit edilmişti.
1 9 3 8 s e n e s i I I . a y ın d a s u y u n ç e ş m e s in d e n a ld ığ ım n u m u n e d e n y a p ­
t ı ğ ı m k ıs a b i r a n a liz n e t ic e s in d e : S u y u n t a m a m e n b e r r a k , s e r t l i k d e ­
r e c e s i 13, o r g a n i k m a d d e le r i l i t r e d e O, g r . 0 0 0 5 , v e k o li b a s ilin in d e
m e v c u t o ld u ğ u g ö r U lm U ş tü .
Taksim Suları
Taksim Suları: Belgrat ormanlarındaki yedi bendden üçü de (to ­
puzlu, Valde, H. Mahmut) Taksim suları adiyle Boğaziçine ve Beyoğlu-
na (Yeniköyden Kasımpaşaya kadar) su verir.
B a h ç e k ö y c iv a r ın d a k i bu b e n t le r in s u la r ın ın ü z e r in d e t o p la n d ığ ı
t o p r a ğ ın j e o l o j i k te ş e k k ü l v e t e r k ib i d iğ e r b e n tle r in k in in a y n ıd ır . Is s ız
y e ş illik le r le ö r t ü lü a r a z i b u ra d a d a a y n ı y ü k s e lm e k is t e y e n u fa k g ö ­
ğ ü s lü h a m le le r in i g ö s t e r d iğ i g ib i, ü z e r in i ö r t e n fu n d a lık lı y ü k s e k a ğ a ç ­
la r a y n ı y e k ııa s a k lığ a m a lik tir .
B e n d le r i n k u r u lu ş ¡s t ille r in d e k i b irb irin e b e ıız e m e y iş i h e r üçüne
d e a y r ı b i r g ü z e llik v e r m i ş t i r . Â d e t a d e n ile b i li r k i T ü r k iş ç ile r in in k u r ­
d u k l a r ı b u b e n d l e r d e b e ş e r i b i r g ü z e lliğ i n r u h a v e r d i ğ i h a z d a n b a z ı ş e y ­
l e r v a r g ib i d i r .
Beyaz t a ş la r iy le e tra fın ı saran r u t u b e t li y e ş i lli ğ i n g ö l g e l e r in i n
â h e n k t a r u y g u n lu ğ u g ö n ü l le r d e c a n lı b ir g ü z e l liğ i n te s ir v e h is le r in i
u y a n d ı r ı r . K a r a d e n i z b o ğ a z ı n d a n h e r a n a k u p g e le n in c e v e s e r in r ü z ­
g â r l a r ı n a lt ı n d a en b u n a lt ı c ı s e m a l a r ı n a ğ ı r v e s ıc a k a y d ı n l ı ğ ı a lt ı n d a
b ile . V a l d e b e n d in in s u la r ın ı n p a r l a k ç ır p ı n t ı l a r ı b e y a z m e r m e r d u y a r ­
l a r d a d a i m a t i t r e ş t i ğ i g ö r ü l ü r . B e l g r a t o r m a n ı n ı n n e fti g ö lg e li k l e r i a l ­
t ı n d a b u b e m b e y a z b e n t g ü n e ş li y a z g ü n le r i n d e s a h i lle r d e d e n iz in ı s ­
l a t t ı ğ ı ç a k ı l l a r g ib i d a i m a n e m li v e p a r ı lt ı lı d ı r . B u g ö r ü n ü ş r u h e t a z e ­
lik v e r i r . Y a p a n m i m a r ı b e n d in h e r t a r a f ı n a , g ö r ü lm e y e n f a k a t r u h l a r
ü z e r i n d e t e s ir i h is s e d ile n b e y a z , m a t b i r g ü z e llik iş le m iş g ib i d i r . T o p u z ­
lu b e n d i is e D i p s a v a k d e h liz in in ü z e r in e a s ı lm ı ş z in c ir le r e b a ğ l ı m e r ­
m e r y u v a r l a k l a r , b e n t d u v a r ı n ı n ü s t ü n ü s ü s le y e n z a r i f t o p u z lu s ü t u n ­
l a r v e i s t in a t a y a k l a r ı n ı n y ü k s e liş in d e k i t e n a s ü b ü v e u m u m î g ö r ü n ü ­
ş ü ile k e n d in i ç e v ir e n g iiz e l y e ş il d e k o r için d e , ş im d i a r t ı k ç o k u z a k l a r ­
d a k a lm ış m u h t e ş e m b i r d e v r i n p a r l a k h â t ı r a l a r ı n ı a n la t a n b i r â b i d e g i ­
b i d i r . I I . M a h m u t b e n d i n d e is e s ü s v e z iy n e tin a z a l d ı ğ ı b u n u n la b e r a b e r
T ü rk ü n büyük k u ru c u s a n a t ın ın d a h a s a d e le ş ir k e n aynı azam et ve ge­
n i ş liğ in i m u h a fa z a ed ere k g ü z e lle ş t i ğ in i g ö rü rü z.
B u b e n d le r T ü r k s a n ’a t ı t a r ih in d e d e b ü y ü k k ıy m e t e s a h ip tir . în -
sa t a r ih le r i a r t ık T ü r k m im a r is in in k lâ s ik lik t e n ç ık ıp A v r u p a n ın t e s ir i
a ltın d a k a ld ığ ı z a m a n a t e s a d ü f e t t iğ in d e n T ü r k s iv il m im a r is in in bu
g ü z e l â b id e le r i d e B a r o k v e A m p ir in g ü z e l e m p ir m e le r in i t a ş ır la r .
Celâl Esat. III. Ahmetten sonra Avrupa rönesansınm Türk san’atı
üzerindeki görülen bu tesiri için diyor ki: “ Binaların ve eşyanın üstün­
de B a r o k ü slû b u n u n k ıv r ık y a p r a k la n o y n a k mtihanileri g ö r ü lm e ğ e
b a ş la r , a r t ık klâsik devrin düz ve a ğ ı r başlı şekilleri yâni tezyinat un­
surları her nevi eşya üstünde tatbik olunmağa başlar, fakat bu Barok
tamamiyle Avrupa rönesansınm barokuna benzemez. Türk san’atkârı
o n a Türk zevkinin hususiyetlerini karıştırarak bir Türk Baroku vücu-
de getirmiştir.”
- 184 -

Selçuk mimariomin oymaları, g irift aannalau, muğlâk ziynetleri


içinden kurtulup sadeleşen, zarifleşen ve sade bir güzellik içinde tecelli
eden Osmanlı Türk Mimarisi klâsik devrinden sonra Avru pa rönesan-
sıııııı kıvrımlı, girintili, büklümlü, baroku ayni şekilde Türk ruhunda
yer bulamamış fak at Türk san’atkârı da mazide bıraktığı güzel san’a-
tından bir şeyler bu yeni mimariye katmaktan geri kalmamıştır.
Dikkat edilirse barok devri tezyinatının Valde bendinin ve Topuz­
lu bendin üzerinde de bir Türk Baroku tarzında inkişaf ettirilm ek iste­
nildiğini görürüz. Kitabelerin süslerinde, mermer istinat taşlarının k ıv­
rımlarında servet ve ziynetin, süsün mebzulen dağıtıldığı; dilimler,
münhanilerle yapılmış köşeler kitabe üzerine zengin bir tarzda konul­
muş tezyini yapraklar bulunur.
II. Mahmut devrinde yapılan Sultan Mahmut bendine ise Am pir
üslûbunun tezahürü müşahede olunur. Bu devirde san’atte süs ve ziy ­
net azalmıştır. Burada basitleşen tezyini şekiller Türk Am pirine g ir­
miş bir haldedir.
Taksim suyu bentleri Eosen ve Pliosen devirlerinin çakıl kil, kum,
ve kireçli toprağı üzerine oturmuştur. Bu devirlerin de Levanten ve
Ponsien katlarına aittir.

Topuzlu Bendi: I. Mahmut tarafından Bahçeköy ilerisindeki, dere


içine inşa ettirilm iştir. Bent duvarı sonra T. H am it devrinde D erya kap­
tanı olan vezir Cezayirli Gazi Haşan paşa tarafından dört arşın daha
ilâvesiyle 1800 de on sekiz arşın yükseltilmiştir. Taksim meydanında­
ki, aynen aşağıya koyduğum makseme içindeki levhadan da anlaşıldı­
ğı üzere Cezayirlinin kalyoncu askerlerinin kışlası önündeki ve diğer
mahallerde yaptırdığı çeşmeler için bendi temelinden zirvesine kadar
tamirinden dolayı yirmi masura su kendisine tahsis edilmişti:

H a l a d e r y a k a p t a n ı v e z i r i m ü k r e m C e z a y ir li G a z i I l a s a ı ı -
p a ş a h a z r e t le r in in T e r s a ııe i â m ir e d e v e Akbaba yokuşunda
v e K a s ım p a ş a d e r u ııu n d a m ü c e d d e te n b in a v e in ş a b u y u r d u k ­
la r ı f i p s m p h f l j n m ü t o a d d i d o l o r i n c i c r a o l u n a » y e r li m a s u r a

m â i le z iz le r in in s e b a t v e d e v a m ı iç iin iş b u ta k s im in b e n d in in
h e n g a m ı k a y m a k a m â lî m a k a m la r ın d a e m v a l m ü t e v a f i r e s a r -
f i y l e d e r d u v a r ın ı t e r f i v e t a n z im b u y u r d u k la r ın ı v e d a h i k a -
s a b a i m e r k u m s a h ilin d e K a ly o n c u a s a k ir in e m a h s u s k ış la ğ ı
h ü m a y u n a ic r a o lu n a n üç m a s u r a v e d a h i işb u b in ik i y i i z n e­
n e s i e v a li t a r i h i y l e d e f a b e n d i m e z k û ıü t e m e lin d e n z i r v e y i âlâ­
s ın a d e ğ in t a m ir i ol m a s a r ifin in ö ç ü m i l i t a n e m v a li m ü te -
v a fir e ve m iit e k a s ir e s a r fiy le t e c d it ve t a m ir i k ü l­
li ile t a m ir b u y u r d u k la r ım b in a m ü t e v e llis i iıılıa s iy -
le b a lıa t t ı hüm ayun ş e v k e t m a k r u ıı ve ba h ü c c e ti se­
r iy e k ış la ğ ı m ezkû r h a r ic in d e b in a s ın a m u v a ffa k o l­
d u k la r ı ç e ş m e y i e e d id e le r in e ve k ış la mezkûr
derununa ve sa­
ir diledikleri mahalle icra buyurmaları şart ve tayini ile bir
defa dahi on iki masura ki mükaddem ve müahhar defayı se-
lâsede ihsan hümayun buyurulan ceman yirm i iki masura
— 1«5 —

mâi lezizlerin olduğunu ve vakti zemaniyle beyanı ifade zım­


nında işbu levha tahrir ve bu mahalle vaz olundu. 1800
Bendin temel üzerinden yüksekliği 13 m, 84.
Üstünün uzunluğu: 6 5 m 30
Üst kısmının kalınlığı: 4 m 32
Kaidesinin kalınlığı 7 m 80
înşa tarihi: 1144 H.
İstiap hacmi: 156.700 m 3 .
H avzeyi maiye sathı: 920,000 m 2 .
\ alide Rendi: Bu bendin ilk yapılışında Mihrişah Sultanın Eyüp-
te k i h a y r a t ın a su v e r ilm e k d ü şü n ü lm ü ş v e a n c a k Beyoğluna ik i lüle
su a y r ılm ış t ır . I I . M a h m u d u n K ir a z lı b en d i in ş a ettirilmesinden sonra
bu n u n b ü tü n su y u B e y o ğ lu n a ta h s is olunmuştur.
B e n d in te m e l ü z e rin d e n y ü k s e k liğ i: 11 m . 50.
Ü s tü n ü n u z u n lu ğ u : 70 m . 30.
Ü s t k ıs m ın ın k a lın lığ ı: 4 m, 20.
K a id e s in in k a l ı n l ı ğ ı : 5 m> 40.
in ş a t a r ih i: 1 2 1 1 H.
İs t ia p h a c m i: 240,000 m 3.
H avzai m a iy e s a t h ı: 1.825,000 M 2 .

B e n d i C e d it : TT. M a h m u t t a r a f ı n d a n bu b e n t le r i n c iv a r ın d a y a p tı­
r ılm ış t ır .
B e n d in t e m e l ü z e r in d e n y ü k s e k liğ i: 15 m , 45.
Ü s t ü n ü n u z u n lu ğ u : 95 m .
Ü s t k ıs m ın ın k a lı n l ı ğ ı : 6 m , 6.
K a i d e s i n i n k a l ı n lı ğ ı : 9 m , 49.
în ş a t a r ih i: 1255.
İs t ia p h acm i : 943 ,3 2 5 m , 3.
H avzayi m a iy e s a t h ı: 850, m , 2.
Ş e lıir d ış ı ş e b e k e s i: B u iiç b e n t s u y u n u n ş e h r e a k ış la r ı e s n a s ın d a
b i r t a k ım k a t m a l a r d a k a t ılır . V a l d e b e n d in in s u y u . V a ld e k a tm a s ın ı
v e d i ğ e r b e n d in . T o p u z lu n u n s u y u n u d a a ld ı k t a n s o n r a g a le r i h a lin d e
d e v a m edeı- v e I I . M a h m u t b e n d in in s u y u ile b ir l e ş i r . B a h ç e k ö y d e k i
k e m e r d e n g e ç t i k t e n s o n r a , k e m e r k u b b e s i n e g e lir , bu k u b b e d e b ir t a ­
k ım k a t m a l a r l a B a l a b a n d e r e n in s u y u d a k a t ı l ı r ; b u r a d a n I. M a h m u ­
dun B a h ç e k o y k e m e n y o lu 1 1 e A c ı e ı m a m e v k iin e g e li r , ö a i ı ç e k o y k e m c -
; i T o h i h a t c h e f ’in d e d e d i ğ i g ib i, t a m a m e n T ü r k le r e a it b i r e s e r d i r . B ü -
v ü k d e re n in B ahçeköye g id e n şosa ü z e r in d e ve köyün c e n u b u n d a d ır.
K e m e rin 20 s iv ri k a v s i v a r d ır . Onuncu k a v s in a ltın d a b ir a z d a h a ge­
niş ebadda (açıklığı 7 m, 80) bir tek kavis daha bulunur, bu suretle
y a ln ı z bu noktada kemer iki katlı olmuş demektir; diğer kavisler
(6 m, 14 - 7 m, 27) açıklığmdadır. Kemerin boyu 420 m, 45: Yüksekli­
ği 19 m. 57 dir. Kaidesi ikinci kavisten aşağı 2 m, 77. Toprak üstü 3m,
23. su galerisinin geçtiği yer 2 m, 43 tür. Açıelma mevkiinde galeri­
den Yeniköy cihetine su yolu ayrılır. Ana galeri Derbent deresi demir
boru ile geçer sonra tekrargaleri haline gelir. Sultantepesinde Sultan-
oo
3i

I \ lah m u l ben d i - Topuzlu (Plan, cephe ve kesil)


N
OC

Vu id e b e ııd i (pla n , cephe ve keıit)


— 188 -

tepe kasrına su verir, Mehmedin bağı denilen yerd e E m irgân cihetine


b ir su yolu ayrılır. G aleri yoluna devam ederek bir m aslağa g e lil, bu­
radan B oyacıköy, A y a za ğ a , R um elihisarı cihetine su y o lla rı dağılır. G a ­
leri te k ra r yoluna devam la ya tak bası m aslağına varır. Buradan L e ­
ven t ç iftliğ i civarında A rn a vu tk ö y ta ra fla rın a b ir su yolu şubesi verir.
G aleri H asanağa kemerinden ve Zincirlikuyuda Sultankemerinden g e ç ­
mek suretiyle M ecidiyeköyüne gelir.

1*0 70

H a h ç e h ö t/ k e m e r i

H a s a n a ğ a k e m e r in in h a s ın H a g a l e r i y e , ı c â ğ ıt iıa n e c ie n g e l e n v e o r a ­
d a g a l e r i f i l t i r a n h a lin e t o p la n a n , s u la r k a t ı l ı r d ı ; b u su y o lu n u n b a ş ın ­
d a v e e s k i k o ş u k ö ş k ü n ü n ş im a lin d e b i r s u f a b r i k a s ı y a p t ı r l ı m ı ş t ı r . B u ­
r a d a n b u h a r la iş le y e n m a k in a la r bu v a d in in s u y u n u t a k s im s u y u n a
k a l m a k ü z e r e t e r f i e d e r le r d i. B u s u la r ın m ecm u u a l t m ı ş lü l e y e b a l i ğ
o lu r d u . S u lt a n k e m e r in d e n s o n r a g a l e r i d e n O r t a k ö y , Y ı l d ı z t a r a f l a r ı ­
n a su y o l u a y r ı l ı r . G a l e r i y o lu n a d e v a m l a Ş iş li d ış ın d a F r a n s ı z h a s t a -
h a n e s i a l t ın d a ç o k d e r in d e n o lm a k ü z e r e g e ç e r e k ş e h ir e d a h il o lu r .
H e lıir ¡e l «Mt ş e b e k e s i: S u g a l e r i s i ş e h i r h a r ic in d e k i d e r in b i r k o lla
a y r ı l a r a k Y ı l d ı z ı n ş i m a lin d e k ıs m e n g a l e r i v e k ıs m e n p ik b o r u ile Z c y -
n e lin b o s tu n incin b i r i O r t a k ö y ü n e d i ğ e r i Y ı l d ı z d a k i su k u b b e s in e g i t m e k
ü z e r e i k i y e a y r ı l ı r . B u y o lu n g a l e r i o la n k ıs m ın ın d e r i n l i ğ i d ö r t b u ç u k
i l e o n s e k iz m e t r e a r a s ın d a d ır . O r t a k ö y d e h a t p ik b o r u d a n m ü t e ş e k k i l
o lu p M a lt a . O r h a n i y e k ış la la r ın ın ş a r k ı n ı t a k i b e n O r h a n i y e k ış la s ın ın
c e n u b u n d a k i m a s la ğ a g e lir . B u r a d a ik iy e a y r ı l ı r b ir is i H a c ı M a h m u t,
d i ğ e r i d e O r t a k ö y c a d d e s in d e K u r u ç e ş m e v e c i v a r ç e ş m e le r e s u v e r i r ,
b u r a d a ş e b e k e n in t o p r a k a l t ı d e r i n l i ğ i b i r b i r b u ç u k m e t r e d i r . D i ğ e r t a ­
r a f t a n Y ı l d ı z t a k s i m k u b b e s in e g e le n su y o l u d a i k i y e a y r ı l ı r ; b ir i Y e ­
n i m a h a lle d e A b b a s a ğ a c ih e t in e gid er-, o r a d a k i ç e ş m e le r e s u v e r i r , d i ­
ğ e r i p ik b o r u ile Y ı l d ı z i s t i k a m e t i n d e Y ı l d ı z s a r a y ı m u t f a ğ ı k a p ıs ı ö n ü n ­
d e su t a k s im k u b b e s in e v a r ı r v e b u r a d a Ü Ç le o la ayrılır; b u n la r d a n
ik is i K ı l ı c a l i p a ş a c a m i i v e c i v a r ç e ş m e le r in e ü çü n cü sü is e B e ş ik t a ş
t r a m v a y i s t a s y o n u t a r a f ı n a g i d e r , b u y o lu n b ü y ü k b i r k ıs m ı k ü n k t iir .
Şehre doğru ilerleyen su galerisi eski H a rb iye okulunun önündeki
m aslağına gelm eden evvel Kurtuluştaki bacasına u ğ ra r ve burada bir
şube pik boru ile K urtuluştaki su terazisine gider, bu tera zi de üç yola
ay rılır. P ik borular vasıtasiyle birinci sakız ağacı d iğeri H acı Ahm ede
üçüncüsü de Y en işeh ir civarındaki çeşm elere su verir. G aleri ise H ar-
biyedeki su tevzi haznesine varm adan evvel H arbiyed ek i m aslağına u ğ ­
ra r ve d iğer bir şube de M açka kubbesinin B eşiktaş ve D o lm a b a h çe ci-
081

II üncü Halımıı! b en d i (plan, cephe ve keti!)


n K.
'.#«O S.
^Cfl> ‘M
i

Tuktim suyu şeh ir dışı şebekesi


- 191 -

h e t in e g id e r k i, b u y o lk ıs m e n p ik v e k ısm en k u rsu n b o ru d u r. E s k i H a r ­
b iy e M e k te b i t e v z i h a z n e s in d e n s o n r a p ik b o ru ile c a d d e y i ta k ib e n T a k ­
s im b a h ç e s i c iv a r ın d a k i t e r a z iy e , b u ra d a n d a b ir şu b e G ü m ü ş s ü y ü h a s-
ta h a ııe s in e v e K a b a t a ş c iv a r ın a g e lir . T e r a z iy e u ğ r a y a n a n a lıa t d a
T a k s im su h a z n e s in e a k ıt ır . T a k s im h a zn e s in d e n ç ık a n v e k ıs m e n p ik v e
k ıs m e n k iin k o la n b o ru A ğ a h a m a m , Ç u k u rc u m a, F ir u z a g a v e K a b a t a ş
m a lin i leh. i'iııd e k i T a k s im ç e ş m e le r in e su v e r ir .H a z n e d e k u rş u n d a n bir
şu b e b o ru su d a P a p a s k ö p rü s ü m ın t a k a s m d a H a z n e d e n e s a s lı o la r a k v e
p ik b o ru d a n m ü te ş e k k il o lm a k ü z e r e ik i a n a h a t t a a y r ılır . B u n la r d a n
b ir is i d e B e y o ğ lu c a d d e s in d e A ğ a c a n ıi iç in d e k i t e r a z iy e ç ık t ık t a n s o n ­
r a b u ra d a n b ir şu b e Y e n İ c a r s i t a r a fın a , a y n i an a h a tta n cetdclcî^yi t a k i­
ben Y iik s e k k a ld ır ım d a S e n b e n u v a o k u lu y a k ın ın d a k i ç e ş m e y e g e lir . B u
h a t t ın T ü n e l c iv a r ın d a k i m a s la ğ ın d a n b a ş la y a n k ıs m e n p ik v e k ıs m e n
k u rş u n b o r u d a n y a p ılm ış o la n b ir ş u b e s i E t y e m e z , A la c a m e s e it , Ş eh su -
v a r v e Y a ğ k a p a n ı c ih e t le r in d e k i ç e ş m e le r e su v e r ir . H a z n e d e n a y r ıla n
e s a s lı ik i h a t t a n p ik b o r u o lm a k ü z e r e v e T e p e b a ş ı c a d d e s in i ta k ib e n
A v n a lıç e ş m e m a s la ğ ın a v e b u ra d a n d a b ir k o l K a s ım p a ş a c ih e tin e a y ­
r ıla r a k o c iv a r d a k i çeşmelere, d iğ e r b ir k o l da P e r a p a la s arkasından
dolaşarak Bahriye hastahanesi ve çeşmelerine su verir, Taksim suyu­
nun galerisi hariç o lm a k üzere H a r b iy e d e k i su t e v z i haznesinden itiba­
r e n b ü tü n şebekeler d e d a h il o lm a k ü z e r e tu lu 32575 metredir. Şehre
gelengaleriise 25 kilometredir. Taksim suyunun yirmi dört saatlik de­
bisi 2500 metre küptür. Şehirde 73 çeşmesi vardır.
Terkos suyu
Terkos gölü civarının eski cağlardaki mevkii: E s a s ın d a t a t lı b ir
su b ir ik in t is i o lm a s ı d o la y is iy le , T e r k o s g ö lü c iv a r ın d a ç o k e s k i b ir za -
m a n d a n b e r i, b ir in s a n te k â s ü fü n ü n b u lu n d u ğ u n u d ü ş ü n m e k v e bu g ö ­
lün T e r k o s u n k e n d in e a i t ta r ih in in m u h t e lif d e v ir le r in d e T e r k o s k ö y ü ­
nün, k a le s in in v e lh a s ıl bu m e s k û n m a h a llin te ş e k k ü l v e te k â m ü lü n d e
d e b ü y ü k b ir t e s ir ic r a e t t iğ in i k a b u l e t m e k ic a p e d e r,
B iz a n s d e v r in d e T e r k o s k a le s in in b ir m e v k ii o lm a k la b e r a b e r , e s k i
T r a k l a r t a r ih i ç e r ç e v e s i iç in d e d e s t r a t e j i k m e v k ii d o la y is iy le d a im a
e h e m m iy e t li b ir y e r i o lm u ş tu r.
GÖIe doğ-ru s a h ild e u za n m ış T e r k o s ka lesin d en k a lm a h a ra p sur
d u v a r la rın ın te m e lle rin d e n , v a k t iy l e T e r k o s su g a le r is in in g e ç ir ilm e s i
için a çıla n g e d ik le r in d ib in d e g e n iş v e uzun m e z a r la r ın bu lun m ası v o
b u ra d a bulunan m a d e n î v o ca m da n z iy n e tle r d e n R o m a n ın , D o ğ u R o m a
İm p a r a to r lu ğ u o la r a k B iz a n s ta y e r tu tm a s ın d a n e v v e l de b u ra la rd a
başka, .m e d e n iy e tle r e ait. te k a s ü fle r in y a ş a d ık la r ın ı b ild irir.
T e r k o s k a le s i B iz a n s m O s m a n lı T iJ r k lo r i t a r a fın d a n fe t h i t a r ih in e
k a d a r D o ğ u R o m a İ m p a r a t o r l u ğ u n a b a ğ l ı k a l m ı ş t ı r . J B L iy ü k T ü r k H a . -
k a n ı TT. M e h m e d i n I s t a n b u l u z a p t ı n d a n e v v e l ş e h r in c iv a r ın ı te tk ik
e d e r k e n , b i r a v t e r t i b i n d e b u r a l a r ı d a g e s s ip g ö r m ü ş t ü . B ü y ü l e h ü k ü m ­
d a r ın b u g e z in t ile r in e a it E v liy a n ın s e y y a h a t n a m e s in d e şu s a t ır la r ı b u ­
lu y o r u z :
“ H a z r e t i F a t ih iki y e r d e n g a y r e t k u ş a ğ ın ı k u şa n ıp K o e t a n t in in
izn ile s a y d li ş ik â r a g e le r e k K a r a d e n iz s a h ilin d e T e r k o s K a le s i h a lic in ­
de v e Ç e n g e lis ta n ın d a s a y d ii ş ik â r edüp T e r k o s k a les i k a p u d a n m d a ıı
h e d a y a la r a lm ış v e M e h m e t H a n dah i ;ı,nn b ir çok h e d iy e le r v e r m i ş t i r ”
V in e S e y y a h ım ız d a n şunu a n lıy o r u z ki, s e y y a h a tn a m e s in in b ir y e ­
rin d e “ s a y d ü g â h ı T e r k o s g ö lü ” a d iy le a n d ığ î T e r k o s g ö lü n d e "ş a h in
p a la y a n ile g ö ld e n k a z v e ö r d e k s a y d o lu n u r ” d em esin e g ö r e o d e v ir le r ­
de de T e r k o s g ö lü v e c iv a r ı r a ğ b e t g ö r e n b ir a v m a h a lli im iş.

G ö lü n m e v k ii v e j e o l o j i k t e ş e k k ü lü . T e r k o s g ö lü is ta n b u lu n şim a l
ve kısm en de b a tıs ın d a K a r a d e n iz k ıy ıs ın d a , şehir* s u rla rın d a n t a k r i­
ben 40 K ilo m e t r e , B oğazd an 37 k ilo m e tr e , M a r m a r a d a n da 34 k ilo m e t ­
re bir m e s a fe d e bulunur. G öl kısm en de s a h ile m ü v a z i b ir v a z iy e t t e d ir .
T r a k y a n ı n İs ta n b u l v il â y e t i sahasın a düşen bu a ra zi, je o l o j i k kuruluşu
n o k ta i n a z a rın d a n , üçüncü d e v ir te ş e k k ü lâ tın a a it t ir . B o ğ a z d a k i bü­
y ü k in d ifa la r d a n s o n r a K a r a d e ııiz iıı A k d e n iz e a k m a s ın d a n T e r k o s g ö ­
lü d e îs t ır a n c a la r ın B o ğ a z a y a k la ş a n s o n te p e le r i a r a s ın d a b u g ü n k ü k a ­
b u ğ u iç in d e k i b ir ik in t i h a lin i a lm ış tır .
G ö l K a r a d e n iz v e A k d e n iz s a h a la r ın ın d ü ç a r o ld u ğ u h a ra k â tta n
kalma bir bakiyyedir; bu harekâtı Ahm et Malik şöyle hülâsa eder:
“ Oligosen devrinde denizle örtülü olan Aralo - Kaspien havzası-
— 1?« —

m n. M io s e n d e v r in in o r t a s ın a k a d a r A t la s O k y a n u s u ile ir t ib a t ı b u lu n ­
d u ğ u h a ld e d e v r in n ih a y e t in d e bu m u v a s a la m iin k u tl o lm u ş ve bu s u ­
r e t le " s a r m a t d e n iz i” t e s m iy e o lu n a n v â s i b ir iç d e n iz t e ş e k k ü l e t m iş ­
t ir . B u d e n iz b ü tü n c e n u b î R u s y a ’y ı. K a f k a s ’la r ı. K a r a d e n iz ’i, M a r m a ­
r a d e n iz in K a r p a t l a n , T u n a h a v z a la r ın ı iş g a l e t m e k t e id i. M io s e ıı
d e v r in i t a m a m iy le s o n u n d a v e k ıs m e n P lio s e n d e v r in in b id a y e t in d e k u ­
r a k lığ ın fa z la la ş m a s ı v e s a ir d iğ e r b a zı h â d is e le r b ü y ü k s a r m a t d e n iz i­
nin p a r ç a la n m a s ın a v e A k d e n iz ’le ir t ib a t ın ın m 1111 k a ti o lm a s ın a s e b e ­
b iy e t v e r m iş v e b u n u n n e tic e s i o la r a k b a z ıla r ı t a t lı v e b a z ıla r ı c ila ’î t u z ­
lu o lm a k ü z e r e m u h t e lif c e s a m e t t e b ir ç o k g ö l v e y a tâ ğ ü n le r v ü c u d e
g e lm iş t ir . B u e s n a d a “ P o n t o s g ü lü ” a d ı v e r ile n K a r a d e n iz d e te ş e k k ü l
e t m iş t ir ki bu d e n iz d ö rd ü n c ü z a m a n ın P le is t o s e n d e v r in e k a d a ' y a n i
Ç a n a k k a le v e İs ta n b u l B o ğ a z la n , a ç ılın c ıy a k a d a r m u a z z a m g ö l h a lin i
m u h a fa z a e t m iş t ir .
“ H a u g " a g ö r e M a r m a r a d e n iz i v e y a ( P r o p o ı ı t i d e ) K a r a d e n iz ’e t â ­
b i u fa k b ir g ö l o lu p su a ltın d a k a la n B o ğ a z iç i v a d is i v a s ıt a s iy le o n u n ­
la ir t ib a t p e y d a e t m e k t e id i. Ç a n a k k a le b o ğ a z ı ise S a r m a s ie n e p o k u n d a
t e ş e k k ü l e t m iş b ir n e h ir v â d is i o lu p K j e i t k ı t ’a s ım n in h it a t e t m e s iy le
bu d a s u la r a ltın d a k a lm ış t ır . B ilâ h a r e b ü tü n M a r m a r a h a v z a s ın d a
( H e t le s p o n t ) v u k u a g e le n b ir in h it a t A k d e n iz s u la rın ın Ç a n a k k a le b o ­
ğ a z ı v a s ıt a s iy le e v v e lâ M a r r a a r a y a v e b ilâ h a r e K a r a d e n iz e g ir m e s in e
s e b e b iy e t v e r m iş t ir .
O z a m a n su y u t a t lı v e h u su sî b ir h a y v a n a t m e c m u a s ın a m a lik b ü ­
y ü k b ir g ö l h a lin d e b u lu n a n v e t e d r ic î k u r a k lık v e t e b a h h u r a t d o la y i-
ı-.iyle s e v iy e s i te n e z z ü l e t m iş o la n K a r a d e n iz e A k d e n iz in dah a lü k s e k
s e v iy e d e b u lu n a n p e k tu z lu s u la r ı a k a r a k o n u n d ü ş ü k s e v iy e s in i d o l­
d u rm u ş v e o r a d a k i b ü tü n h a y v a n la r ı b ir d e n b ir e m a h v e t m iş t ir . B u
h a y v a n la r ın k a b u k la r ı s o n s e n e le r d e K a r a d e n iz in d e r in lik le r in d e y a p ı­
la n s o n d a jla r la v e b ilh a s s a h u s u s î d e n iz t a r a k la r ı v a s ıt a s iy le e ld e e d il­
m iş v e b u n la r ın ü ş t M io s e n in A l a r o k a s p ie n h a y v a n a t m e c m u a s ın a
m e n s u p M o lls k le r o ld u ğ u a n la ş ılm ış tır . B u n la r t a t l ı su fo s ille r in d e n
ib a r e t t ir . T u z lu s u la r ın t e s ir iy le m a h v o la n bu h a y v a n la r ın e c z a d ı, d e ­
n iz s u y u n d a k i s ü lfa t ın ü z e r in e ic r a e t t i ğ i k im y e v î t e s ir le r d o la y is iy le
H 2 S h u s u le g e lm iş t ir . K a r a d e n iz in 200 - 300 m e t r e d e r in liğ in d e v e d a ­
h a a ş a ğ ıd a h a y a t t a n e s e r y o k t u r , ö ld ü r ü c ü v e m ü t e a ffin b ir g a z o la n
H id r o je n s ü lfü r ö b u d e r in lik le r d e h e r tü r lü h a y a t ın n e ş v ü n e m a s ın a m â ­
n i o la c a k d e r e c e d e f a z l a in t iş a r e t t i ğ i g ib i d e r in lik a r t t ık ç a d a b u g a z in
k e s a fe t i f a z la la ş m a k t a d ır .”
G ö lü n z e m in i ilk n a z a r d a k ils i v e a r j i l ö b ir t e ş e k k ü lâ t h is s in i v e ­
r ir c e d e g ö lü n b ilh a s s a b a t ı c ih e tin d e d e g ü i'U ld U ğ ll v e ç h ile g ıa n it ik
a s a r ı in d ifa iy e , g ö l z e m in in d e ü çü n cü d e v ir d e n e v v e lk i d e v r e a it in d ifa i
h a r a k e t le a lâ k a d a r v e bu te ş e k k ü lâ t a d a h il o ld u ğ u n u g ö s t e r ir .

Göl sathinin ölçüleri, istiap hacmi, derinliği: G ö lü n uzunluğu ş i­


m a ld e n c e n u b a d o ğ r ıı 13 k ilo m e t r e y i b u ld u ğ u g ib i en d a r y e r i d e 600
metre ve en geniş yeri de 5.5 kilometredir. Kanlıdere suyunun göle
açıldığı yer 150 metre, derenin boyu da takriben 6 - 7 kilometredir.

F. 13
- 194 -

Gölde yapılan sondajlar neticesinde derinlik ölçüleri 1,5 - 8 m etreyi


bulduğu görülmüştür.
G ö lü n m e s a h a i s a t h iy e s i, h a v z a i m a iy e s i 6 1 7 ,4 0 0 ,0 0 0 m 2 o lu p g ö l
s a h a s ı d a 2 6 ,5 0 0 ,0 0 0 m 2 d ir . B u v a z i y e t e g ö r e g ö lü n ih t i v a e t t i ğ i su
m ik t a r ı 2 4 3 ,0 0 0 ,0 0 0 m 3 d ü r. G ö lü n bu su r e jim in d e m e v s im le r in t e s ir i
o la c a ğ ı t a b iîd ir . Y a z ı n k u r a k g ü n le r in d e su i r t i f a l a r ı n d a t e n a k u s k a y ­
d e d ile c e ğ i g ib i k ış s o n la r ı v c ilk b a h a r d a gü l su la m ın ın y ü k s e le c e ğ i d e
ş ü p h e s iz d ir . M u h t e lif d e r e le r in y a ğ m u r l a r l a k a b a r m a s ı g ö l s u y u n u n d a
y ü k s e lm e s in i m u c ip o lu r . V e b u y ü k s e k liğ i g ö lü n d e n iz e d o ğ r u k a n a l
ü z e r in d e r e g ü l â t ö r v a z i f e s i n i g ö r e n t a h t a b a r a jla r ın k a ld ır ılm a s ı v e y a
y e r in d e b ır a k ılm a s iy le id a r e o lu n u r s a d a f e y e z a n d a b ü y ü k s e g ö liin
ç a y ı r l a r a d o ğ r u y a y ı l d ı ğ ı d a v a k i o lu r.
G öl h avzai m a iy e s i, G ö lü n kendi k a y n a k l a r ı: G öl h avzai m a iy e s i
iç in d e g ö lü b e s le y e n en m ü h im d e r e Is t ır a n c a la r d a n in e n K a n lıd e r e d ir .
B u n d a n b a ş k a y in e b ir ç o k d e r e le r d e n y a ğ m u r s u la r ın ı g ö lü n e t r a f ı n ­
da k a b a r m ış t e p e le r d e n g ö le d o ğru in d ir ir . B u n la r ın a r a s ın d a G â vu r-
d e re , B u fa lıd e r e , K a r t a llı , S o ğ u k s u , E m i n ç a y ı n g i b il e r i s a y ıla b ilir . F a ­
k a t b u n la rın en e h e m m iy e t lis in i K a n l ıd e r e t e ş k il e d e r . B u d e r e gölün,
ş im a li g a r b is in e a k a r ; Is t ır a n c a v e K u ş d a ğ la r m d a n g e le n K a r a m a n ,
Ç a t a l k a y a v e d a h a u fa k d e r e c ik le r in s u la r ın d a n b ir ik ir . K ı ş a y la r ın d a
bu d e r e c ik le r in a u la n n ın yükaelmuwi K a n l ıd e r e y ı d e d o lg u n la ş t ır a r a k
â d e ta b ir n e h ir h a lin i a lm a s ın ı ve göl su yu n u b u la n d ır a n A r jilö g e n iş
b ir a k ın t ın ın g ö l e d o ğ r u s ü r ü k le n m e s in i m u c ip o lu r. B u b u la n ık lık , f e ­
yeza n la r- b ti y ü k o l m a d ığ ı t a k d ir d e g ö ld e n p r iz s a h a s ın a k a d a r u la ş a ­
m a z. D i ğ e r d e r e le r d e n G â v u r d e r e , K a r t a l l ı v e S o ğ u k s u is e g ö lü n c e ­
n up k ıs m ın a a k a r . G ö lü n k e n d i k a y n a k l a r ı d a g ö l su y u n u n t o p la n t ıs ın ­
d a r o lü m ü h im d ir . G ö l iç in d e v e y a k ın la r ın d a y a p ıla n s o n d a jla r d a t a t l ı
su a lın m ış t ır .

G öl c iv a r ın ın b eşerî is k â ıı vaziyetiGöl h avzai m a iy e s i d a h ilin d e


bazı k ö y le r m e v c u tt u r . B u n la r ın en y a k ın ın ı T erk os köyü t e ş k il e d e r.
B ö y l e o lm a k la b e r a b e r , k ö y le su p r iz s a h a s ı a r a s ın d a ik i k ilo m e tr e d e n
f a z l a b ir m e s a f e v a r d ı r . K ın ır m a n d r a , O r m a n lı, Cclc-pküy li, D e ll y u n us
k ö y le r in d e g ö lü n su s a h a s ı d a h ilin d e k a lır . B u n u n la b e r a b e r g ö lü n k i ­
lo m e t r e le r c e tu ta n ç e v r e s in d e g ö l su yu n u t e h lik e li d u ru m a koyacak
b ir in s a n a g lo m e r a s y o n u y o k t u r . H a t t â e v v e l k i s e n e le r e n a z a r a n b e ­
ş e r î t o p lu lu k la r b ir a z d a h a s e y r e k le ş in iş t ir . G ö l h a v z a i m a iy e s in d c bu
k ö y le r in m u n ta z a m b ir k a n a liz a s y o n la r ı o lm a d ığ ın d a n a k ın t ıla r ı d a k e ­
s i f b ir t a r z d a g ö lü n b ir n o k ta s ın a f u a y e y a p a m a z . Y a l n ı z y a ğ m u r lu m e v ­
s im le r d e c iv a r d e r e c ik le r v e r s a n la r ın d a n t o p l a y a b il d ik le r in i g ö le s ü r ü k ­
le r le r . B u v a z i y e t t e b ir d ilü s y o n a u ğ r a y a r a k g e le n m a d d e le r a y r ı c a g ö ­
lün g e n i s su k it le s i iç in d e d a h a g e n iş b ir d illis y o n la d ib e ç ö k e r le r . G ö l­
de bu b eşerî ve hayvani ifr a g a t la tem a s ta o la n k ıs ım ş im a l ve b a t ıy a
is a b e t e tm e s in e rağm en ş im a l d o ğ u k ıs m ı b ö y le t e m a s la r a k a rş ı hem en
h em en ta m a m e n b a k ir k a lm a k t a d ır .

Tuğla kırmızısı renginde büyük bir kumsal üzerinde yetişmiş çam­


lar gölün bu kıyılarında sıcak iklimlerin bir peyzajını çizer.
— 195 —

C îö lc iv a r ın d a k i d i ğ e r m e s k û n y e r l e r i n v a z ıy e t i, g o l s u y u n d a b ü y ü k
b i r k o n t e m i n a s y o n t e h lik e s in i m u c ip o l a c a k bil- l ı a ld e d e ğ i ld i r . oy-
le r g ö l k ı y ı la r ı n d a n u z a k t ır , M u n t a z a m b i r k a n a l i z a s y o n u o lm a y ı ş ı
d a m u a y y e n b i r n o k t a ü z e r in d e t e m e r k ü z h u s u le g e t ir e m e z . K ü ç ü k s u -
1 öi t ı ı t a k m t ıla u b ü y ü k b iı t c !? ir H -u e ö v iI g g e t ir m e m e k le b e r a b e r , K a n İ1 "
d e r e n in b i l h a s s a k ış ın m u a y y e n a y l a r ı n d a k a b a r m a s ı h a v i o ld u ğ u a l-
v ü y o n l a r d o la y i s i y l e s u y u ı ı k a l i t e l i n i <-*'•* d e ğ i ş m e s i n i m u c ip o l d u ğ u g i­
bi z a m a n l a g ö l d e rin lik le rin in , d o lm a s ı t e h lik e s in i d e d o ğ u r a b i l i r .
G ö l d e v e b i l h a s s a d e r in k ı s ı m la r ı n d a b a z ı m u h t e l i f s e b e p le r le h u ­
s u le g e le n d e n iv e la t io n h a r e k e t l e r i n in d e m e v c u t o l d u ğ u i ş a r e t e d ile ­
b ilir . G ö ltin b ü y ü k s u k it le s i d a i m i b i r r ü k ü d e t h a li n d e k a lm a s ı n a r a ğ ­
m e n b u m u v a z e n e b i l h a s s a b a z ı m e v s i m le r d e ç o k d e ğ i ş i r . B u n l a r ı n en
b a ş ı n d a r ü z g â r l a r ı n v e s e lle r in s e b e p o l d u ğ u c e r e y a n v e a k ı n t ı l a r g e ­
l i r ; R ü z g â r l a r b a z a n g ö i ü n k e n d i k e n d in e t a s f i y e s i n d e â m il o l d u ğ u g i ­
bi, b a z a n d a a k s i t e s i r i c r a e d e r le r .
İ s t a n b u l v e c iv a r ın ın h a v a s ı ü z e r in d e b ü y ü k t e s i r v e r o lü o la n ş im a l
r ü z g â r la r iy le cenup r ü z g â r la r ı göl s u la r ı ü z e r in d e y e k d iğ e rin in ta m a ­
m en ak si t e s ir le r i h a iz d ir . Bu r ü z g â r la r ın lıu s u le g e t ir d iğ i c e re y a n la ­
rın hepsi ayni is tik a m e tte d e ğ i ld i r . Ş im a l r ü z g â r la r ın ın K a ra d e ııiz in
ü z e r in d e n g e le ıı sert s e r p i n t i le r i göl s a t lıı ü z e r in d e s e r in ç ır p ı n t ı l a r
h u s u lü n ü ve g ö ld e p r i z s a h a s ı n ın t e m iz k a lm a s ı n ı m u c it) o lu r . B ö y le
g ü n le r d e c i v a r ın uzak y e ş il t e p e le r i a ra s ın d a g ü le n g ö lü n a ç ık m avi
r e n g i ü z e r in d e g ü n e ş in u fa c ık b illu r p ı r ı lt ı l a r ı n ın titre şe re k k o şu ştu ğ u
g ö r ü lü r . Lodos r ü z g â r la r ı ise ta m am e n ak si is t i k a m e t t e c e r e y a n la r
k a b a r t ır . C e n u p fır t ın a la r ı g ö l su y u n u n a lt ü s t e d e re k a ı jU O b i r b u l a n ­
m ayı ve göl p r iz s a h a s ın a d o ğru b ir a k ın t ı h â s ıl ed er. K a n l ıd e r e n i n
de y a ğ m u r la r la k abarm ası v a k ’a y a iş tira k ed e rse , göl su yu sap san
re n k te b ir fe y e z a n m a n za rası a lır .

G ö ld e k u r a k lığ ın b ü y ü k b ir h a r e k e t t e v l i t e t t i ğ i g ö r ü lm e z . S u la ­
rın k ıs m e n d o ğ u v e b a t ıy a d o ğ r u ç e k iliş le r i g ö l k ıy ıla r ın d a r ü z g â r la r ­
la h ış ır d ıy a n , s a z v e k a m ış t a r la la r ın ın ü r e m e s in i m u c ip o lu r.
M e v s im le r in t e r m ik d e ğ iş ik lik le r i d e b ilh a s s a y a z a y l a r ı b a ş l a r ı n ­
d a d e r in c e s u t a b a k a l a r ı n d a b i r h a r e k e t i m u c ip o lu r . E k i m a y ı s o n la ­
r ı n d a g ö lü n s a t h ı iy ic e s o ğ u m a ğ a y ü z t u t m u ş t u r . B u n u n n e t ic e s i s u ­
y u n d a n s it e s i f a z l a l a ş ı r ; S u k a l ı n l a ş ı r v e a ğ ı r l a ş ı r , a ş a ğ ı y a s ü z ü lü r k e n
d i ğ e r a lt t a b a k a l a r ı n y u k a r ı h a r e k e t le r im m u c ip o lu r . K ı s a b i r m ü d d e t
iç in d e gO lUıı s u k itle s i a y n ı d u ş u n n a r e r e t ı i k t i s a p e d e r . S ıc a k a y l a r ı n
g ü n lü k t a h a v v ü lâ tı da m ü h im d ir. H a z ira n b a ş la r ın d a n itib a re n g ö lü n
s a th i s u la r ı ıs ın a ra k d a h a h a fifle ş ir ; g e c e le r i is e ü s t s u t a b a k a s ı s e r in ­
le d iğ in d e n daha aşağı ta ba k ay a in e r. G ü n d ü z le r i is e y in e ak sı b ir ha­
rek et bunu ta k ip ed er. B ü tü n bu h a r e k e t le r in k o n t a m in e s u k ıs m ım
aşağıya inmesini ve satha yakın tabakanın daha temiz kalmasını mu­
cip olur. Gölün durgun kaldığı zamanlarda suyunun bu kısmı büyük
safiyet gösterir. Suyun bu safiyetinde dinlenmenin, güneş ziyası altın­
daki kimyevî hâdiselerin, sudaki hayatiyetlerin rekabetlerinin büyük
bir tesiri olur.
- 19« -

(u ılrlt- i yy H a y v a n i ı ı r p n ü n m l ı ı r : IMaU to n la r. H e r ta tlı a n ­


d a o ld u ğ u g ib i T e r k o s g ö l s u y u n d a d a b il' t a k ım n e b a t î v e H a y v a n i p la k -
to n la r m e v c u t t u ı . N e b a t î o la n la r ın h e m e n h e p s i y e ş il y o s u n la r a , s a z ­
la r a v e k a m ış la r a in h is a r e d e r .
T e r k o s s u y u n u F a u n ’u n d a M o llu c q u e M o llü s c o id e le r v e b ilh a s ­
s a b a h a r m e v s im le r in d e f e v k a l â d e a r t a n G a m m a r u s p u le x , H i ı u d o c in s ­
le r i L im m a c id e s t ıu m c a t u la C r u s t a c e ’le r d e n b o y b o y b u lu n d u ğ u g ib i
b a lık c in s le r i a r a s ın d a s a z a n la r , a n g u illa ’l e r y a y ın la r , t a t lı su k e f a l l a ­
r ı ; b ilh a s s a i ş a r e t e l â y ı k t ı r . G ö l ç o k z e n g in b ir t a t l ı su b a lık la r ı li s t e ­
s in e s a h ip t ir . E s k id e n b ü y ü k b ir k ıs m ı a v la n a n bu b a lık la r d a n s o n s e ­
n e le r d e p e k a z b i r k ıs m ı t u t u lm u k t a d ır .
G ö l s u y u n u n h a v i o l d u ğ u s in lik m a d d e l e r b e r r a k v e y a b u l a n ı k o l u ­
ş u n a g ö r e d e ğ i ş i r . U m u m î s e r t l i k d e r e c e s i ( F r a n s ı z ) 11 v e d a i m î s e r t ­
li k d e r e c e s i 4 t ü r . İ I O d e r e c e d e r e s id u m i k t a r ı l i t r e d e O g r , 140 b u l a ­
n ı k l ı ğ ı n d a O g r . 210. k a l s i n a s y o n d a n so n ra O g r . 120. b u la n ık ik e n
O gı\165, a lk a l i n i t e s i 0 g r .0 4 8 , k u l a n ı k l ı ğ m d a 0 g r ,0 5 5 , e r im iş tu z la r d a n
Iclürrtr Hö s u d y o m O g r .0 4 2 b u l a n ı k l ı ğ ı n d a O g r.0 4 5 , o r g a n ik m a d d e le r
Ogı.OOJ b u l a n ı k l ı ğ ı n d a 0 g ı . 0 0 3 o lu r .

l s t a n b u l u n s u i h t i y a c ı n ı n T e r k o s g ö l ü n d e n ö n le n m e s i f i k r i n e , bu
d ü ş ü n c e y e t a k a d d ü m e d e n b i r y ığ ın p r o je le r in te tk ik in d e n s o n r a v a r ı l ­
ın ı ş t ı r . Ş e h r i n i s k â n ş e k l i n i n v e n ü f u s u n u n b i r a s ı r e v v e l i n e g e l i n c i y e
k a d a r m ü t e m a d iy e n b ü y ü m e s i su ih tiy a c ın ı d a a y n i d e re c e d e a r t t ır m ış ,
b u i h t i y a c ı g i d e r e c e k t e k l i f l e r d e o k a d a r ç o k o lm u ş v e s e n e l e r b u n la r ı n
t e t k ik iy le g e ç m iş t ir .
II. M a h m u t d e v r i n e k a d a r b e n t iıış ııs ı v e b u n l a r ı n y o l l a r ı n a k a t ­
m a l a r i l â v e s i y le , ş e h r i n s u i h t i y a c ı ö n le n m e ğ e u ğ r a ş ı l ı r k e n n i h a y e t b i r
zam an g e lm iş tir ki — S u lt a n A .ziz d e v ı i — ş e h ird e v e b ilh a s s a Beyoğ­
lu ve B o ğ a z iç i k ıs ım la r ın d a büyük b ir s u s u z lu k h is s e d ilm e ğ e b a ş la n ­
m ı ş t ı r . B u n a k a r ş ı a l ı n m a k is t e n ile n m u h t e lif ç a r e le r in a n la t ılm a s ı
a y n i z a m a n d a , k ıs m e n d e o ls u ıı. İ m t i y a z lı ş i r k e t l e r i n d o ğ m a s ı n ı n h i ­
k â y e s in i te ş k il ed er.
1851 s e n e s in e a it k a y ı t l a t a gö re (L a c o lle e t io ıı du C m ır r ie r
d ’o ı i e n t ) B a b ıâ lin in te ş e b b ü s ü y le S e f i r K a llim a k i, o z a m a n ın m e ş h u r
su s o n d a jc ıs ı I> e g o u s e e ’y i bu iş le t a v z i f e d iy o r . D e g o u s e e ş e h r i a li-
m a n t e e t m e ğ e e lv e r iş li m u h t e lif s u la r ın k a n a lla r ım m u a y e n e v e a y n i
z a m a n d a a r a z in in j e o l o j i k t e ş e k k ü lâ t ım n su m e n b a la r ı f ı ş k ı r t m a ğ a m ü ­
s a it o lu p o lm a d ığ ın ı t e t k i k e t m e k ü z e r e t a t ı ı n b u l a g e liy o ı . B e n t le r i,
su k e m e r le r in i, su t e r a z ile r in i v e s u y o lla r ın ı m u a y e n e e t t i k t e n s o n r a
B a k a n lığ a b u n la r ın ıs la h ı iç in t a k r i b i o la r a k ü ç y ü z b in f r a n k m a s r a f a
i h t iy a ç g ö s t e r e n b ir p r o j e ile , H a l i ç t e v e b ü tü n ls t a n b u lu n n u m u lit e ’li
k ir e ç li a r a z is in d e y a p ıla c a k a r t i z y e n s o n d a jla r ın d a n m u v a f f a k i y e t a l ­
ma şansı mevcut olduğunu bildiren ve şehrin yüksek yerlerine su çı­
karacak bir buhar makinesi de borularla beraber hesaba katılmak üze­
re yüz e lli bin f r a n g ı is t ilz a m e d e n a y r ı bir rapor veriyor.
Harp dolayisiyle bu projelertatbik olunamıyor. D ört sene sonra
- 1*7 -

1855 de Degousee ayni projeler için teki ar müracaatte bulunurken İs­


tanbul ve Beyoğlunun havagaziyle tenviri imtiyazını da istiyor.
1862 de E vk af Nazırı bulunan Ahm et V efik efendinin susuzluğa
çare bulmağa uğraştığı görülüyor. 1855 teki yer sarsıntısından ekse­
risi daha harap olmuş su kemerlerini, Sultan Mahmut da Valide bent­
lerini tamir ettiriyor. Bahçeköydeki bentlerin de duvarlarının yüksel­
tilmesi etüdüyle meşgul olmağa Godleski’yi memur ediyor.Suları ya ğ­
murlarda duvarları üzerinden taşan Valide bendinin duvarının yüksel­
tilmesi hususunda bir proje hazırlanıyor. 186b de Ahm et V efik E fen ­
dinin Anadoluya gitmesiyle bu bendin terfii işi de geri kalıyor. Su işle­
riyle meşgulyettc bir yavaşlama görülen bu sene içinde 6 ncı dairenin
eski mühendislerinden Gaetaıı d’ostoya, Journal de Constantinoplc’de
bentler, kemerler ve su yollariyle şehir içi tevziatında alınması lâzım
gelen tedbirlere dair şayanı dikkat neşriyatta bulunuyor. Bu neşriyat
üzerine Simon Deutseh’uıı oldukça mühim teklifatı oluyor.
1864 d e V a lid e b e n d in in t e r f i i m e s e le s in i h ü k ü m e t t e k r a r e le a lı­
y o r . M ü h e n d is B it t e r , s u la r m ü d ü rü v e E v k a f d a ı ı b ir m e m u ru n iş t ir a ­
k iy le "k u ru la n k o m is y o n d a B a h ç e k ö y b e n tle r in e , M a r m a r a ile K a r a d e -
n iz i a y ır a n h a t ü z e r in d e T e r k o s k ö y ü c iv a r ın d a m e v c u t e s k i b ir su k e ­
m e r iy le v e b u h a r m a k in e s iy le g ö ld e n t e r f i l e su v e r ilm e s i t e t k ik e d ili­
y o r s a d a m e v c u t su k e m e r in in ç o k a ş a ğ ı b ir s e v iy e d e k a lm a s ı v e g ö l ­
d en b e n t le r e k a d a r b a ş ta n y e n is in in in ş a s ın a ih t iy a ç g ö r ü lm e s in d e n
bu m e s e le t e ık e d ile r e k , â c il ih t iy a c ı ö n le m e k ü z e r e B i t t e r ’ in K â ğ ı t h a ­
n e d e r e s in d e n su a lm a ğ ı, v â d i iç in d e g a le r i f ilt r a n a ç a r a k to p la n a n s u ­
la r ı T a k s im e k a d a r b ir b u h a r m a k in e s iy le t e r f i e t m e ğ i ile r i s ü rd ü ğ ü
p r o je s i, d e v r in N a i f s N a z ı n K t h e m p a ş a y a v e r i l i y o r . P a ş a n ın m u v a ­
f ık g ö r m e s in d e n s o n r a S a d r a z a m F u a t p a ş a c a d a t a s v i p e d iliy o r .
P r o j e ta t b ik e d ilm e k ü z e r e s o ıı ş e k lin i a lm a k ta ik e n N is a n a y ın d a
O p p e m h e im , S t a n i f o r t v e G u a r r a c in s ’in n â m ın a İ n g iliz m ü h e n d is M a c -
n e ll su m e s e le s in i t e t k ik le u m u m s u la r im t iy a z ın ı is t iy o r . A y n i s e n e ­
nin T e m m u z u n d a is e M a r ie d e L a u n a y b e n t s u la r ın ın k if a y c t o ız liğ i d o ­
layisiyle artizyon kuyuları aeılmaaımteklif ediyor. Ayniseneııin Aralık
ayında Giove, (L e diıecteur de L ’Ottomane Financial association) n â ­
mına imtiyaz istiyor; Pirgosla Belgrat arasında Paşadere vâdisinde
yağmur sularını bu civarın meııba sulaıiyle beraber toplayacak bir ba­
raj yapmağı ileri sürüyor. Yine bu sene içinde artizyen kuyuları açıl­
ması ve bunlara lüzumlu malzemenin satışı hususunda muhtelif tek lif­
ler yapılıyor; bunların arasında ecnebi bir şirket nâmına hareket eden
Hacı Halil Efendi adı da geçiyor.
1866 dan 1868 ze kadar ise Bayındırlık Bakanlığına Istanbula su
temini yolunda hiç bir proje sunulmadan geçiyor. 1868 sonunda tekrar
Giove’un projesi Perruch ve sonra da Lasseron tarafından ele alını­
y o r v e O iu v e P e ı ı u c h ’la b iı m u k a v e le y a p a r a k p r o je le r in i S a d r a z a m a
takdim ediyorlar. D iğer taraftan Bordeano ve Furet isehiç bir imtiyaz
talep etmeksizin İstanbul sularının ıslahı hususunda hükümete mUıa-
caatte bulunuyorlar. Bu suretle Istanbula su temini yolunda hükümete
artizyen kuyuları açmak, Pirgosun civar menbalanm da toplayacak
— 198 —

Paşaderede baraj yapmak, A lib ey köyü vâdisinde havuz kurmak, K â ­


ğıthane sularını buhar makinesiyle şehre te rfi etmek tarzında kısal­
tılan dört m uhtelif proje tek lif edilmiş oluyor.
1869 la Gavand R itte r’in projesini Paşaderede 1.570.000 m3 lük
bir baraj ve buradan çıkan su yolunu K â ğ ıt h a n e d e n bir buhar m a k i-
nehiyle O k m e y d a m n d a k i 28.000 m3 lü k b ir havuza v e sonra d a Feri-
k ö y ü n d e 267,000 m 3 lü k f i l t r e h a v u z la r ın a s e v k e t m e k ü z e r e t e v s i e d e ­
r e k d e v r in Ş e h r e m in i S e r v e r E f e n d i y e v e r i y o r S a lih B e y in r e i s l i ğ i a lt ın ­
d a 6 n c ı d a ir e d e b ir k o m is y o n k u r u lu y o r . V e ş e h r in su m e s e le s i bu
k o m is y o n d a e s a s lı b ir s u r e t t e t e t k i k o lu n u y o r , u zu n in c e le m e le r n e t i­
c e s in d e Ş e y t a n d e r e s in d e b ir b a r a j y a p t ır ılm a s ın a k a r a r v e r i l i y o r . M a l­
z e m e s i v e t a ş ı y e r in e t a ş ı t ı l ı y o r . (S o n r a d a n b u t a ş la r la T a r a b y e - B ü -
y ü k d e r e r ıh t ım ı y a p t ı r ı l m ı ş t ı r ) . K o m is y o n t o p la n t ıla r ın d a n K ü ç ü k ç e k -
m e c e ile ıis in d e k i T u n u s u y u n u n d a Is t a ııb u la g e t i r i l m e s i g ö r U ş U lU y o r .
G a v a n d k u r m a y y ü z b a ş ı M a z h a r b e y le y a p t ı ğ ı e t ü t le r in d e h ü lâ -
s a t e n ş u n la r ı i le r i s ü r ü y o r d u : Ş e h r e h a z ır la d ığ ı p lâ n ü z e r in d e n su v e ­
r i ş t e b ü tü n B o ğ a z i ç i v e H a liç su a la c a k , P a ş a d e r e v a d is in e b e n t y a p ı ­
la c a k , K â ğ ı t h a n e v e B a h ç e k ö y b e n t le r in d e n i s t i f a d e e d ile c e k , F e r i k ö y
v e O k m e y d a n ıııd a ö r t ü lü h a v u z la r v e f i l t r e l e r b u lu n a c a k .
S u lta n A z i z i n F r a n s a y a s e y a h a t i is e İs t a n b u l ş e h r in in su i h t i y a c ı ­
n ın ö n le n m e s i h u s u s u n a m ü h im b ir â m il o lm u ş tu r . E s k i T e r k o s s u ş i r ­
k e t in d e m e v c u t m e k t u p la r d a n a n la ş ıld ığ ın a g ö r e , S u lta n A z i z i n F r a n ­
s a y a s e y a h a t i C l) e s n a s ın d a P a r i s p ı e f e s i o la n m e ş h u r K o n t H o s m a n n -
la g ö r ü ş m e s ıla s ın d a İs t a n b u l ş e h r in in s u ih t iy a c ın ı ü n liy e c e k t e d b ir le r
a r a s ın d a T e r k o s g ö lü n d e n su a lm a k t a n m e v z u u b a h is o lu y o r . S u lta n
A z i z i n İ s t a n b u l« d ö n ü ş ü n d e n s o m a g ö l s u y u ü z e r in d e e t ü d le r y a p t ı r ı ­
lıy o r .
B u e t ü d le r i in c e le m e k ü z e r e b ir i (A b d u lla h R e y i l e S e ı v i o i n E f e n d i
v e S a r a y k im y a g e r le r in d e n B o n k o v s k i v e s a ir e d e n ) d iğ e r i d e (C o m iy -
y e t i t ı b b i y y e i ş a h a n e â z a s ın d a n d o k t o r M a h e , m u a llim B o n k o v s k i, d o k ­
t o r M o r t m a n v e s a ir e d e n m ü r e k k e p o lm a k ü z e r e h e y e t l e r k u r u lu y o r .
H e r ik i h e y e t t e b u lu n a n B o n k o v s k i I I . H a m id d e v r in in d ik k a t e d e ğ e r
(1) S u lta n A zizin ya ve rle rin d e n büyük babam IC u le k ap ılı t î ahiri y e m ira la y­
larından A lım o t E cyin h â tu a d eftetiııU cn Hu seyahat h a k k ın d a k i n o tların d a n şu
sa tırla rı a lıy o ru m : "R ükûbü şahaneye m ahsus S u lta n iy e vapuru hüm ayununa
zatı hazreti padişahı rakip ve m a iy y e ti şahaneyi P ertev p iy n le ve z ırh lı A zlziyye
vapuru h ü m a y u n la rı ta k ip e y le d ik le ri h a ld e b in ik i yü z seksen üç senei m ilâ d isiy -
yesi h a zira n ın ın onuncu cu m a gün tl b a d e s'sa ia t m ükem m el o la y ile İVEe-
sın a tariki ile T o lo n ca n ib in e yol veriltip m a h i m ezJkûruıı on se k izin ci cu m artesi

tersan ei m ezkûra vâsıl o lu n m u ştu r. 21 h a zira n b in ik i. yü z seksen iiç yevm i sa lı

akşam U stii T o lo n şim en d tlfer m ah a llin d e n saat on b ir buçu kta hareket, o lu n u p

e r t e s i y e v m i ç a r ş a m b a s a a t o n b i r b u ç u k r a d d e l e r i n d e P a r i s e m uvasalatı âclzilc

bir arabaya rakiben Rtıe D'AntaLn sokağında H otel de Fran ce’a inilüp mahalli mez-
kûıde bir hafta ikam et olunmuştur. M ahi mezkûrun yirm i dokuzuncu yevm i çar.
şamba akşam üstü saat on ikiye yirm i dakika kalarak P aris şim endtlfer mahal
ünden hareket olunup ertesi yevm i perşembe saat yediyi çeyrek geçerek biina-
yetullah T o lo n tersa n esin e v â s ıl olunmuştur. 30 H aziran 1283”
— 199 —

b i r s i m a s ı d ı r . K u r m a y r a h m e t li O s m a n N u r i n i n b i l d i r d i ğ i g ib i L e h m ü l­
t e c ile r in d e n b i r k e m a n c ın ın o ğ l u o la n B o n k o v s k i p a ş a l ı ğ a k a d a r irtika.
e t m iş v e a z im n ü f u z s a h i b i o lm u ş t u r .”
T e r k o s su te sİH a tın ın ku ru lu ş f u r i h i : R u t e t k i k a t ı n m ü s a i t n ö t i o o e i
ü z e r in e 1291 d e H a r i c i y e t e ş r i f a t ç ı s ı l s t a n b u l u n i lk b e le d iy e r e is i K â m i l
b e y le m ü h e n d is T e r n o b e y e T e r k o s g ö lü n d e n ş e h r e s u is a le s i h a k k ı n ­
d a b ir im tiy a z v e riliy o r d u .
B u im t iy a z ın m u k a v e le n a m e s i n d e “ T e ş rifa tı h a r ic iy y e u t u f e t lû
K â m i l b e y e fe n d i h a z r e t l e r i ile m ü h e n d is T e r n o b e y i n T e r k o s g ö l ü ile
b u n a m u n s a p o la n K ı z ı ld e r e n i n b i r k i lo m e t r e i r t i f a ı n a k a d a r o la n m a ­
h a lli n d e n B e y o ğ lu n a v e H a l i ç D e r s a a d e t i n s a h ili g a r b i s i y le B o ğ a z i ç i ı ı in
R u m e li c ih e t in e c e lb i t a s a v v u r e t t i k le r i “ b i l d i r i li y o r .
“ B e y o ğ lu v e G a l a t a ve H a liç D e r s a a d e t in s a b ili g a r b is ile B o ğ a z iç in in
R u m e l i c ih e t in d e v a k i k a r a a h a li s in i n s a r f v e is t i h lâ k i için lü z u m u o la n
s u y u n t e d a r i k v e i t a v e b e y l i k h a s t a n e l e r v e k ı ş l a l a r l a m e k â t i b i n iz a m i-
y e y e m i k t a r v e u m u m için a ç ık b u lu n m a k ü z e r e Ş c h r e m a n e t in i n ir a e
e d e c e ğ i m ü n a s i p m e v k i le r d e b ilc ü m le le v a z ı m a t iy le m a s a r i f i d a im e s i
k u m p a n y a y a a it o l m a k ü z e r e y a p ı l a c a k 0 1 1 iki a d e t ç e ş m e y e t u lu u ş e m s ­
te n g u r u b u ş e m s e d e ğ i n v e h a r i k l e r e i k t i z a s ı k a d a r m e c c a n e 11 s u v e r e ­
c e k v e İ s t a n b u l ş e h r i d a h ilin e d a h i s u g ö tü r e b ile c e k le r d ir * . V e s u b o r u ­
la r ı n ı n b a h a s i y l e m a h a l l e r in e v a z ’ı v e t e f e r r u a t ı m a s a r i f a t ı k e n d ü le -
r in e a it o la c a k v e m e cc ftn c n ou itu a ı b â l â d a m u h a r r e r o l d u ğ u v c c h i 1c
lı a s t a h a n e v e k ı ş l a l a r ile ırıe k â tib i n i z a m i y e y e v e l ı a ı i k t u l u m b a l a r ı n a
v e f ı k a r a y a m a h s u s o l a c a ğ ı n d a n t e m e t t ü v e t i c a r e t için s u a l a n l a r b u
m ü s a a d e d e n m ü s t e s n a o lu p ş u k a d a r ki m a h a ll e s a k a l a r ı v e ü c r e t m u ­
k a b i li n d e d e s t i ile stı t a ş ı y a n l a r b u ç e ş m e le r d e n m e c c a n e n s u a la b i le c e k ­
le r d i r . V e b â l â d a z i k r v e t a d a t o lu n a n m a h a l l e r ile ç e ş m e le r e m e c c a ­
n e n i c r a o lu n a c a k s u l a r bir* s e b e b i m ü c b i r o lm a k s ız ın lü z u m u n d a n a z
v e r i l i r v e y a h u t k e s i li r ise k u m p a n y a m u k a v e l e y e m u h a li f h a r e k e t e t ­
m iş a d d o lu n a c a k tır.”
“ î ş b u t e ş e b b ü s ü fiile g ö t ü r m e k için k a v a n in v e n iz a m a t s a lt a ­
n a t ı s e n iy e y e v e m u h a k im i d e v le t e t â b i o lm a k ü z e r e a n o n im s u r e t i y le
b i r ş i r k e t t e ş k ilin e r u h s a t i t â k ı l ı n a c a k t ı r . V e b u ş i r k e t i n t a n z im o lu ­
n a c a k n iz a m n a m e s i e v v e l e m ir d e d e v le t i a liy y e n in k a b u l v e t a s d i k i â li ­
sin e a r z o l u n a c a k t ı r . ”
“ İ ş b u im tiy a z B a h r is iy a h k u r b a n d a v a k i K a r a b u r u n n a m m a h a ld e
b u lu n a n T e r k o s g ö lü n d e n v e b u g ö le m a n s a p o la n K ı z ıld e r e n i n a ğ z ı n ­
d a n b i r k i lo m e t r e i r t i f a ı n a k a d a r o la n m a h a l d e n s u a l m a ğ a m a h s u s
o la c a k v e b u n u n ile r is in e h i ç b i r v a k i t t e t e c a v ü z o l u n m ı y a c a k t ı r . ”
29 A ğ u s t o s 1303 te T e r k o s g ö l s u y u n u n I s t a n b u l a c e lb v e t e v z ii
im tiy a z ın a d a ir d e v rin N a fia N a z ı r ı ile İ s t a n b u l s u ş irk e ti n â m ın a ha­
re k et eden d ire k tö r P a u l L ita l a ra s ın d a 8 Recep 129 1 d e b a z ı m a d d e ­
le r i n i a ş a ğ ı a ld ı ğ ı m b i r m u k a v e l e n a m e ile k a r a r l a ş t ı r ı l ı y o r :

"Hükümeti seniyye 4 Cemaziülâhıra 1290 tarihinde ısdar ettiği


fermanı âli teşrifatı hariciye Kâmil ve T em o beyler nâmına kırk sene
müddetle itâ buyurup müvahharen Dersaadet su şirketinin deruhte et­
miş olduğu imtiyazı nizamnamei dahilinin ikinci maddesinde musarrah
olduğu üzere nizamnamei mezkûrun tarihi tasdiki olan doksan dokuz
- 200 -

senei hicriyesi Cemazülâhırasımn on birinci gününden m ııteber olmak


üzere yetmiş beş seneye iblâğ eder. Şirketin dahil dairei im tiyazı olan
ve bu kere berveciâti tevsi edilen mahallerden su cclb ve tevzii şir­
keti mezkûreye münhasır olup hükümeti seniyye mahal mezkûrenin
ga yri yerlerden dahi Beyoğlu ve Rumeli sahiliyle Dersaadete su celb
ve tevzii için diğer şahıs ve kumpanyaya im tiyaz verm iyecektir. Elha-
letü hazii mevcut olan bentler ile bundan sonra gerek hükümeti seniyye
tarafından gerek ashabı hayrat caniplerinden inşa olunup meccanen
icra edilecek sulardan ve sair menabiden ve ileride zuhur edecek bu
gibi menbalardan fıçı ve şişe ve desti gibi kablarla su füruhtunu ke-
makân serbest ve müstesna olacak ve o civarda vaki kara ahalisiyle
çiftlek ât eshabının evvelden olageldiği veçhile muhtaç oldukları su­
yu ahzetmek hukukuna şirket mâni olmıyacaktır. Fakat bunların ih­
tiyaçlarından fazla olan sulan şirket hükümeti seniyeye bilmüracaa is­
timal ve icabı halinde istimlâk edebilecektir.”
"Ş irk et evvelki im tiyazı mucibince Terkos gölüyle buna munsab
olan Kızılderenin bir kilom etre buduna kadar olan mahalden su almağa
mezun ise de gölün suları bozuk bir halde bulunduğu tahakkuk eyli-
diğinden celb ve tevzi olunacak sular kabili şürp olmak üzere işbu zeyl
mukavelenameye merbut 1 numaralı ve “ B ” harfi işaretli haritada
kırm ızı boya ile gösterilen ve Terkos ve Davehatuıı ve Bedlik ve îzni-
k ö y ve Akalan ve T erk k öy ve Sinekli ve Btiyükhan ve Ayazm adere
ve îstirancanın şimali garbi cihetinde vaki kışla ve Çaydere ve Çor-
dere ve Elecik ve Karaburun nam m ahallede mahdut arazi dahilinde
bulunan k âffei rnenabi ve kumluklarla tahtelarz olan veyahut Terkos
gölüne cereyan etmekte bulunan mecralar sularını cem ile alabilecek­
tir ve suların göle dökülmeksizin alınması mültezim olduğu cihetle bu­
nun için iktiza eder işe arazii mezkııre hududu dahilinde bentler dahi
inşa edecektir. Fakat şirketi kadim bentlere cari olan suları alamıya-
cak ve E vk a fı hümayuna ait su yollarına dahi ziyan verm iyecek ve şa­
yet irazı ziyan eder ise tazmin edecektir.”
“ Şirket zirdeki fık a ratta tayin olunan şeraite m uvafık ve kabili
ş ü lb SU celb v e ic r a s ın a m e c b u r d u r . B u n u n iç in t a h t e l a r z b u lu n a n veya
en berrak mecari ve mcnabideıı hâsıl olan suları cem ederek bunlardan
ga yri zuhur edecek sulardan sarfınazar edecektir. Tevzi edilecek sulat
berrak olacak ve “ butron ve budenin” usulüne tevfikan mizanülma’
âletiyle muayene edildikte on beş dereceden ziyade gösterm iyecektir.
V e derûnunda bulunan klorün m iktarı beher litre için on beş miligramı
t e c a v ü z etmiyccck yâni azotat darjaıı ile muayenesinde h afifçe bulana­
rak derhal kabili müşahede bir tortu peyda etm iyecektir. B ir de mez­
kûr sularda bulunabilecek mevadı hayvaniye ve nebatiyenin m iktarı
sıhhati umıımiyeye muzır olacak derecede olmıyacaktır. Şayet şirket
bunlardan fazla olarak Terkos gölünün sularını dahi celbedecek olur­
sa mezkûr göl sularının dahi balâda tasrih kılınan şeraite m uvafık ol­
ması için tedabiri m uktaziyeyi ittihaz edecektir. V e şirketin celb ve
icra edeceği suların tasfiyesi hakkında tayin olunan derecatı taahhü-
datın icrası yedinci maddede ikmali am eliyat için tayin olunan müdde­
tin inkızusındaıı muteber olacaktır.”
— 201 -

Yarım asra yakın şehrin su ihtiyacını karşılamadan çalışan T er­


lin» bu «şirkoti nihayet 1033 de Cumhuriyet hUKÜmetl tai’afşildan Satlll
alınması ve İstanbul Belediyesine devrettirilm esiyle Millî bir su idaresi
teessüs etmiş bulunuyor. D ört sene sonra da şehrin Anadolu yakasın­
daki diğer bir ecnebi toplantının idare ettiği Üsküdar - Kadıköy su
şirketinin de satın alınarak Belediyeye devri ile Istanbulun su ihtiyacı
ile meşgul olacak esaslı bir teşekkül “ İstanbul Sular idaresi" vücut
bulmuş oluyor.
Ciölde priz saltası ve terfi istasyonu: Gölde su 600 m /m Iik boru­
larla alınır, borunun mihveri suyun takriben yarım metre altında ve
kıyıdan itibaren 60 metre kadar göl içinde bulunmakta ve göl suyunu
vasati seviyesi 1.33 metrededir. Su galerilerinin biri 3.600 metre bir me­
safe aldıktan sonra terfi makinelerine gelir. T erfi fabrikasında borular
suyu 1200 metrede ve 110.70 rakımındakihazneye yükseltir. Buradan su
Istanbula kada • 15 kilometre mesafeyi deniz seviyesinden 97 m, 86
da bulunan Kâğıthane filtrasiyon istasyonuna kadar bu iki mevki ara­
sındaki irtifa farkiyle alır.

K ıgıth an e H ltrasyon Tasfiye İstasyonu: Şehirlere temin edilecek


su yu n k a lite s in in de miktarı kadar büyük önemi olduğundan toprak
üstü sularını bentlere dağıtılmasından evvel fizik, şimik. bakteriolojik
ıslahı hususunda bazı tasfiye metodlarının çemberi içinden geçirilme­
sine ihtiyaç vardır.
Istanbulu geniş bir surette alimante eden Terkos göl suyu da şeh-
ı'everilmeden evvel, benim bu işle meşgul olmamla tarihi başlayan ve
daima tekâmüle giden bir seyir takip etmiş olan fizik ve şimik bir tas­
fiye görmektedir.
T e r k o s g ö l su yu n u n i r i t a ş la r v e kumlar arasından geçirilerek f i ­
z ik b ir ıs la h a tâbi k ılın m a s ın a , Terkos şirketi yarım asır evvel teşekkül
ettiği z a m a n g ö l c iv a r ın d a te ş e b b ü s e d ilm iş v e gölden galeri filtranla
alınan su kifayet etmediğinden ham suyu filtre havuzlarından geçirerek
süzmek istemişlerdir. Anderson filtreleri şeklinde olan bu tesisatın ça­
lış m a s ın d a n a lın a n o z a m a n a a it r a p o r la r d a n da anlaşıldığı üzere, ye­
t e r bit* sotıu c a lı n a n ı a ı u ı ş t ı r . H e m e n tıe m e n doğrudan doğruya ş e h r e
a k ıt ıla n g ö l su y u n u n t a s fiy e s in e a n c a k Cumhuriyet devrinde başlan­
m ış tır . T e r k o s t a n ş e h r e k a d a r m e s a fe n in u zu n lu ğ u n u n a z a r ı d ik k a t e
a l ı ı ı C u m u h u r iy e t h ü k ü m e ti f i l t r a s iy o n t e s is a t ın ın şehir civarında ku-
r u lr ıe e m , m u v a f ı k gö rd ü ğü m d en ilk d e f a 1 0 2 « d a K â ğ ı t l n n o d o filtre»-
v o n is ta s y o n u n u 4 p r e f i l t r e v o 8 f i l t r e h a v u z u olmak ü z e r e şirkete te­
s is v e y a p ıla n t e s is a tın iş le tilm e s in in d e gü n ü n ıjıyentnin istediği
m u r a k a b e t a h t ın d a yerine g e t ir ilm e s in in temini isteniyor.
O z a m a n Kâğıthane filt r a s s iy o n is ta s y o n u n u n ilk ^ıslah (P re ft tras-
vonl kısmı heheıi 350 m2 4 havuzun mecmuu olan 1400 m2 lık bir sa
ha 8 filtre havuzu da beheri 540 m2 sahaları ile 4320 m2 lik bir ikinci
süzme sathı teşkil ediyor ve bütün filtrasyon sathı 5720 m2 o dugundan
bir saatlik randımanı 1300 m3 ve beher metre murabba filtre sathını
0 ° 0 m etıc kini su isabet ediyordu.
Civarı meskûn olmayan hali bir arazide kurulmuş bütün süzme te-
- 202 -

sisatmın üstü tamamen açıktır. Böyle oluşu suların güneşin ışıklarına


daima maruz kalmasını, şimal ve cenup rüzgârları ile suları çırpınarak
aerasiyonunu, bu suretle gerek ültra viyole şuaları ve gerek oksidasi-
yonunun tesiriyle suların epurasiyonunda çok iyi bir tesiri olmaktadır.
Terkos su şirketi İstanbul Belediyesi tarafından hususî bir idare şekli
altında işletilmeye başlanması ile bu tesisler büyültülerek 1935 sene­
sinde süzme sahası iki misline çıkartılmış ve 1939 da prefiltreler kıs­
mına 4 havuz daha ilâvesiyle ilk süzme sahası 32 havuz olmak üzere
üç mislini bulmuştur.
K â ğ ıt h a n e f i l t r a s iy o n is ta s y o n u n d a h a m g ö l s u y u f i l t l e r e v e r i l ­
m e d e n e v v e l v e k u m la iş le y e n y a v a ş s ü zen t e s is le r d e su y u ıs la h e d ic i
b ir b a ş la n g ıç o la n p r e f i l t r e h a v u z la r ın d a n g e ç ir ilir . B ilh a s s a g ö l s u y u ­
nun fe y e z a n la r la b u la n ık lığ ın ın a r t t ı ğ ı m e v s im le r d e bu p r e filt r a s iy o -
nunun. e ııy ıı m ü t e a k ip te m iz le m e s a fh a s ı o la n f ilt r a s iv o n u h a z ır la ­
m a k ta f e v k a lâ d e f a y d a v e e s a s lı y a r d ım ı d o k u n u r.
H a v u z la r ın e s a s ın ı m e s a m a tlı b ir ta b a k a ü z e r in d e o tu r tu lm u ş b ir
m e t r e k a lın lığ ın d a ir i ta n e li k u m t e ş k il e d e r. M e s a m a t lı ta b a k a 20 - 30
m / m lik o rta b o y d a ç a k ılla a z d e m ir li b e to n d a n ve 0 .1 0 k a lın lı­
ğ ın d a , 0 ,m 5 O X 0 ,m ,5 0 e b ’a d ın d a k i p lâ k a la r d a n y a p ılm ış t ır . B u p lâ ­
k a la r Om. 10 y ü k s e k liğ in d e b e to n d a n p r e s e t u ğ la la r ü z e r in e t u t t u r u l­
m u ş tu r. K a lın k u m ta b a k a s ın ın z e r r e le r i a r a s ın d a n s ü zü le n su p lâ k a la ­
r ın a ltın d a k i t u ğ la a r a lık la r ın ı d o ld u r d u k ta n s o n ra , bu b o ş lu ğ a b a ğ lı
h a v u z u n , ş a m b r ın d a to p la n ır .
1 2 p r e f i l t r e h a v u z la r ın d a ıs la h g ö r e n su m ü ş te r e k b ir r e z e r v u a r d a
t o p la n ır v e b u ra d a n f i l t r a s iy o n h a v u z la r ın a b ir g u r u p s a n t r if ü j m o tö r ü
ile p o u ıp a e d ilir . B u u fa k p o m p a j is ta s iy o n u n u n vü c u d u v e y a p t ı ğ ı d a i­
m î m a s r a f ş ir k e t in v a k t i y l e f i l t r a s iy o n s a h a s ın ı in t ih a p t a k i u y g u n s u z ­
lu ğ u n u n d e v a m e d e n b ir n e tic e s id ir .
F ilt r a s iy o n is ta s y o n u n u n a ltitU d ü 97,86 d ır. B u v e y a d a h a y ü k s e k
b ir ir t i f a d a h a v u z la r ın te s is i ş e h ir ş e b e k e s in in r e z e r v o a r la r ın a s ü z ü l­
m ü ş s u la r ın k e n d i t a z y ik le r iy le a k a b ilm e le r in i te m in d e e lz e m o ld u ğ u n ­
d a n e v v e lâ t o p r a k s e v iy e v a z iy e t i 4 - 5 m e t r e a ş a ğ ıd a k a la n b ir s a ­
h a d a y a p ıla n p r o f i l t r e te s is a t ın ı 97.86 y a o y u lm u ş o la n f i l t r e h a v u z ­
la r ın ın s e v iy e s in e y ü k s e lt ile b ilm e s i iç in bu p o m p a j is ta s y o n u n u n t e s i­
s in e m e c b u r iy e t i h a s ıl o lm u ş tu r.
B u u fa k p o m p a j is ta s iy o n u n u n s a n t r f ü j k u v v e t i b u g ü n k ü r e fü li-
m a n ı k a r ş ıla y a b ile c e k k u d r e t t e 4 m o t ö r d e n ib a r e t t ir . B u m o tö r ie r d e n
ik is i b ü y ü k 35 b e y g i r k u v v e t in d e d a k ik a d a 750 tu r lu k v e s a a t t e 1080
m 3, k ü ç ü k le r 15 b e y g ir k u v v e t in d e d a k ik a d a 750 tu r lu k v e s a a t t e 540
m 3 su v e r i r k u v v e t t e d ir le r .
P r p filtr p h a v u z la r ın ın m U ^ te ro k ruzervuarlarındE in bu m o t ö r lo r in
k ıs a b ir i r t i f a ı p o m p a e t t i ğ i ilk s ü zü lm ü ş su v e ıs ia lı e d ilm iş su f i l t r e
h a v u z la r ın a d a ğ ılır .
F i l t r e h a v u z la r ın d a d a y a p ı e s a s ı a y n id ir , y a ln ız b u r a d a k i k u m u n
g r a n ü lö m e t r ik e v s a fın d a d e ğ iş ik lik g ö r ü lü r . P r e f i l t r e l e r d e 1,5 - 3,5 m ili­
m e t r e e b a d ıııd a o la n k u m ta n e le r i b u r a d a 0 , 5 - 2 m ilim e t r e a r a s ıııd a -
dadır. Suyun filtre kum tabakalarını geçişi için, kabul edilen sürat bu
tabakaların Colmatage’nın vaziyetine ve neticesi olarak filtrenin iş-
!B Filim
203

hafiilhnne shme havuzlar (plant)


— 204 —

lemesi müddetine tesir eder. Bu müddet ekseriya işleyen suyun şaffa-


fiyet derecesine bağlıdır ve kabul edilmesi mümkün olabilen vasatı sür­
atte bu ş a ffa fiy e t derecesine tâbi olur. Kâğıthanede p refiltre tesisatı
olduğu için filtre havuzları için bu sürat 7 - 8 m etreyi bulmaktadır.
Süzme havuzlarında kullanılan kumun kireçsiz, ufak deniz h ay­
vanlarının kabukları olmıyan silisli, arjilsiz temiz bir kum olması lâ­
zımdır. Yaptığım araştırm alarda bu evsafı haiz olarak Silivri civarın­
daki Sultan çiftliği kumunu bulduğumdan Kâğıthane süzme havuzları­
nın kumu da buradan temin olunmuştur.
Göl suyunun kum zerratı arasından yavaş yavaş süzülüşü esna­
sında fizik, şimik ve bakteriyolojik evsafında eleme, oksidasiyon ve
adsorption gibi fenomenlerle mühim değişiklikler hâsıl olursa da suyun
mikroplardan temizlenmesi tam olamaz. M ikroplar kumdan süzülmüş
filtre sularına geçebilir. Bu geçen bakterilerin % nisbeti bakteriyolojik
m e t o d la r la ve ş ü p h e li, s a p r o f i t b a k t e r ile r e tevcih olunarak takribi
o la r a k b ild ir ilir .
G e r e k p r e f i l t r e v e g e r e k f i l t r e h a v u z la r ın ın ç a lış m a la r ı e s n a s ın d a
k u m » a t l ı m d a k i C o l m a t a g ’ın a r t m a s ı, s u y u n s ü z ü lm e s in e k a r ş ı m u k a ­
v e m e t i b ü y ü lt ü r . P e ı-te d e c h a r g e d a a r t a r , d e b i a z a lm a ğ a b a ş la r . V e
n ih a y e t h a v u z u n ç a lış m a s ın ı k e s m e k d u r u m u b a ş g ö s t e r ir . Y ı k a m a t e r ­
t i b a t ı m u n t a z a m o lm ıy a n t e s is le r d e k u m k ü tle s in in ü s t k ıs m ı b a t a k -
d e r e c e s in e g ö r e k a ld ır ılır . V e t e k r a r h a v u z a su v e r ilir , bu a m e liy e n in
t e k e r r ü r ü h a v u z d a k i s ü z e n k u m i r t i f a m ı d a a z a lt ır .
S o n s e n e le r e k a d a r T e r k o s ş ir k e t in in t a k ip e t t i ğ i bu t e m iz le m e
u su lü id a r e n in te e s s ü s ü n d e n s o n r a d e ğ iş m iş , ta m a m e n m od ern v e
ijiy e n in ic a p e t t i r d i ğ i b ir ş e k ild e y a p ılm a ğ a b a ş la n m ış t ır . S e le k t ö r m a ­
k i n e le r iy le y a p ıla n k ir li k u m la r ı bu y e n i y ık a m a ş e k lin d e g a y e s u y u n
a lt ın d a ç a m u r la ku ra a r a s ın d a b ir a y ı ı m a m e y d a n a g e t ir m e k , yaln ır-
ç a m u r u a y ır m a k v e k u m u h a v u z iç in d e t a m a m iy le y e r in d e b ır a k m a k ­
tır . M a k in e le r t e k e r le k li b i r is k e le ü z e r in d e o lm a la r ın d a n a y n i s ır a ü z e ­
r in d e k i h a v u z la r d a g a y e t k o la y h a r e k e t e t t ik le r i g ib i b a ş k a i s t i k a m e t ­
t e k i h a v u z la r a n a k li d e t r a n s p o r t ö r l e r l e m ü m k ü n o lm a k t a d ır .
T o p r a k iistii s u l a r ı , h o r h a n g i biı- f i z i k u ı e t o d la tasfiye görürlerse
görsünler, baktriyoloji bakımından tamamen saf olarak kabul oluna­
maz, bu muamelelerle ancak ijiyenin istediği şimik isterlizasyon ope­
rasyonlarına hazırlanmış olur. Kâğıthane filtrasyon istasyonunda T e r­
kos göl suyu da filtrelerden geçtikten ve filtrelerden çıktıktan sonra
çok hoş görünen billûrî manzarasına ve kendine mahsus tazeliğine ra ğ ­
men baktriyolojiknıan saf değildir; şehir şebekesine verilmeden evvel,
zaten hazırlanmış olduğu şimik bir isterlizasyona tâbi tutulur.
Kâğıthane filtrasyon istasyonunda tasfiye gören Terkos şehir su­
yu umumî bir toplanma havuzundan sonra İstanbul ve Beyoğlu cihe­
tine akmak üzere galerilere dahil olur. Beyoğlu ciheti su yolu bit i 7600
m3 diğeri 8030 m3 lük F erik öy havuzlarına, İstanbul cihetinin su y o ­
lu da 2300 m3 lük Edirnekapı su havuzlarına gider. Beyoğlu ve B o ­
ğaziçi su yolu üzerine 1000 m3 lük bu civardaki yüksek mahallere su
çıkaran su şatosu, 3400 m3 lük Bomonti havuzu, 2527 m3 lük Taksim su
— 205 —

h a z u ı-ş i. 2*UM> ıııl’ı 1i‘ıU A r n a v u t k ö y . İSOO lik l i n y a c ı k ü y , T Sn m 3 Jitk K i .


H f;h i]r n ıı sn h a v u z l a r ı m e v c u t t u r .

Boğaziçi v»! civarının Kaynak Suları

O s m a r ılı T i ı r k l e r i K oğuzic;iııin her' ik i yakaB U K İH m a h a lli i h t iy a ç -


laı-ı Ö n le m e k ü z e r e b i r en k k a y n a k z u la r ı k a p t e e t m iş le r d ir . B u n l a r d a n
iç im a ö h r e t i y e taı-ilıi k ıy m e t i o l a n l a r ı b u lu n u r .
K u m lıa r a h a n e s u y u : S u y u n k a y n a ğ ı K â ğ ı t h a n e k ö y ü n ü n s ır t ın d a k i
tepelet-clr* S ilâ h t a ra ğ n - K e m e r b u r « a z y o lu n u n «m e rin d e O s m a n iy e , kel­
e r*, lıa ı-y ıııın ıla h i b o ş k ı r l a r d a , h ir v*âcli iç in d e d ir . S u y u n ç ık ış v a z iy e t i v e
k a p t a » ta z in a b a k ı l ı r s a s e n e le r d e n , h a t t â a s ı r l a r d a n b e r i, b u t o p r a k ­
la r d a n f ı ş k ı r d ı ğ ı n ı a n la m a k k a b i ld i r , B u k a p t a » ta v e s u y u n h â lâ H a r a ­
b e s i m e v r u t k e lm iş te v z i ş e b e k e s i b a k i y y e s i n d e g ö r ü le n y a p ı l ı » t a r z ı
v e m a lz e m e s i b u s u y u ela T U ı k leı in ş e h r e is a le e t t ik le r i ilk s u l a r sıı*a-
s ın a k o n a c a k v a z iy e t t e d i r .
K u n ı b a r s l ı a n e s u y u d iy e h a t ı r l a n a n b u s u y u n m e li h a la r ın ı v e ş e ­
b e k e s in i g ö s t e r e n b i r h a r i t a y a t e s a d ü f e d ilm e m e k le b e r a b e r b u sn için
K â ğ ı t h a n e s ı r t l a r ı n d a b ü y ü k b i r k ıs m ı t o p r a ğ ı n iç in d e k a lm ış b a r a j ı su
tesisat, b a k i y y e le r in i n H a l i ç k ı y ı la r ı n a d o ğ r u ta k ib in d e n ve y e r y e r
k a lm ış k ü n k le r e b a k a r a k b i r m e s i r ç iz m e k k a b i ld i r .
K a y n a k l a r d a n a y r ı l a n k iin k b o r u l a r U z u n c a o v a y ı K â ğ ı t h a n e d e ­
r e s in e d o ğ r u g e ç ü p d ik in e in d ik t e n s o n r a b u d e r e n in o y d u ğ u v a d in in
s a ğ y a m a c ı n ı t e ş k il e d e n t e p e le r d e l ı a f i f b i r m e y ille T e r k o s ş e h i r s u y u
f i l t r e i s t a s y o n u n a ç ık a n y o k u ş u n b a ş ı n d a b o s t a n a i n m e k t e d i r P .ıı b o s ­
t a n k e n a r ı n d a y a p ı lm ı ş h a z n e , b u s u l a r a b i r t o p la n m a y e r i v a z if e s in i
g ö r m e k t e o l d u ğ u v e , b u r a d a n s o n r a y o lu n K â ğ ı t h a n e d e r e s in i k a r ş ı d a n
k a r ş ı y a g e ç tiğ i a n la ş ılm a k t a d ır .
'l 'e k ı a r k a r ş ı t e p e le r in e t e k le r i iç in d e n Ç a ğ la y a n k a s r ın ın k a r ş ıs ın ­
d an , ş o s a y a m U v a z i u za n a n , v e y e r y e r t o p r a k t a n fır la m ış , k ır ılm ış , d ö ­
k ü lm ü ş k ü ıık fo o r u la r iy le m e z b a h a k a r ş ıs ın d a k i s ır t la r d a , y ık ık m a lı
s e m e le r in e k a d a r t a k ip k a b il o lm a k t a d ır . B u g ü z e l m a k s e m e h a r a b e -
ie ri, b a y ır la r ın t o p r a k la r iy le d e v r ilm iş , d ö k ü lm ü ş su h a z n e le r i, k ır ılm ış ,
b o zu lm u ş k ü n k b o r u la r ile b u su t e s is a t ı k e n d i m a z is in in b a z iıı h a t ır a t ı
h ik â y e s in i a n la t ır g ib i d u r m a k ta d ır . B u h ik â y e n in a h e n g i iç in d e b ir
z a m a n la r t â Ispanya s a h ille r in e , H in d d e n iz le r in e k a d a r h im a y e s in e
d e v le t le r s ığ ın a n h e y b e t li T ü r k k a d ir g n liir ın a t e r s a n e o la n H a l ic i n bu
s a h ille r in e su v e r d iğ in i o k u m a k k a b ild ir . A r t ı k b ir h a r a b e h a lin e g e l ­
m iş o la n ş e b e k e y a r ım a s ır e v v e lin e g e lin c iy e k a d a r Hasköydeki K u m *
b a r a h a n e c a m iin e su y u g e lm e k t e im iş.
Tenha kırların toprakları içinde kendine bir yol açarak tepeleri aşup
Kâğıthane vâdisine doğru kaybolan bu suların debisi hayli azalmış
olup yirmi dört saat için 250 - 300 m3 arasındadır.

Galatasaray sulan: Bu suların çok eski bir tarihi vardır. II. Be­
yazıt devrinde toplandığım söylerle:-. Kaynakları Levend çiftliği civa.
- 20 « -

rındadır. E tr a fta n katmaları da alarak çiftlik arazisi dah ilin d eki mas­
lakta toplanır, buradan yollan kiink ve galeri halinde olarak Zincirli-
kuyu civarında Hasanağa kemeri altından geçer; Taşlıdereden gelen
bir katm ayı da alarak Küçükçiftlik civarında bir maslağa, buradan da
tâ Şişlideki Fransız hastahanesi altından geçerek Teşvikiyedeki masla­
ğa ve eski Harbiye Okulu talimhanesine inerek Surp A gop ta k ' ‘ aş te­
razisine gelir. Buradan inen su yolu Taksimdeki maksenıe ününde iki­
ye ayrılır, biri Sorm agir ve Cihangir camilerine diğeri Galatasaray li­
sesi duvarı dibinde akarmış. Bugün bütün bu su yolları harap olduğıın-
dan bu sular şehre gelmez birhaldedir.

Hamidiye Menba Suları

H a m id iy e m erıh a s u la r ı: K s k id e n b e r i K â ğ ıt h a n e d e ıı K c m c ı b u r g a z a
g e ç e n y o l l a r ü z e r in d e b u r a la r d a n g e ç e n y o lc u la r ın d a im a a k a n s u la r ın ­
d a n le z z e t le iç t ik le r i ç e ş m e le r v a r d ı. I I . H a m it z a m a n ın d a b u n la r ın s u ­
la r iy le c iv a r la r ın d a iri k a y n a k la r ın B u ları to p la rım ın v-c 1320 s e n e s in d e n
“ H a m id iy e s u la r ın ” a d iy le ş e h r in B e y o ğ lu v e B o ğ a z iç in in b ir k ıs ım ç e ş ­
m e le r in d e n a k ıt ılm ış t ı.
H a m id iy e s u la r ı K c m e ı b u ıg a z ın d o ğ u s u n d a n b a ş la y ıp c e n u b a d o ğ ­
ru b ir a k ış la Ç e ııd o r e k ö y ü c iv a r ın a k a d a r k e s if b ir y e ş illik s a h a s ı iç in ­
d e a lt m ış t a n fa z la k a y n a k t a n t o p la n ır . B ıı k a y n a k la r d a n s u la r 2 0 m a s ­
la k t a b ir le ş t ik t e n s o n r a m ü ş t e r e k b ir b o ıu y la (Ş e n d e re d e k i t o p la n m a
v e ş e h r e y ü k s e lt ile r e k v e r ilm e fa b r ik a s ın a g id e r .
K e m e r b u r g a z ııı c e n u p v e k ıs m e n d e d o ğ u s u n d a H a lic e in e n b ir d e ­
re n in b a ş la n g ıc ın d a a ç ılm ış in iş le r d e n f ış k ır a n ır ıe n b a la r ın e k s e r is i p a ­
le o z o ik y â n i b ir in c i z a m a n a a it d e v o ıı b ir a r a z i t ır a m ı Ü z e r in d e b u lu ­
n u r. B u a r a z in in t e r k ib in in e s a s ın ı g r e , f o s ils iz k illi ş is t t e ş k il e d e r.
Ş im a ld e n c e n u b a in en P a ş a d e r c v e K u r u d e r e v e s a ir d e r e le r in b ir ­
le ş m e s in d e n lıu s u le g e le n b ü y ü k b ir d e r e n in y a t a ğ ın ın y a p t ı ğ ı v a d id e
1 d e n 6 y a k a d a r s ır a la n a n m a s la k la r ı; Y ü ı ü r d e r e s i v a d is in d e d e 7,
8 , 10 n u m a r a lı m a s la k la r ; B ü y ü lc d e r e n in c e n u b u n d a Ö n u m a r a lı S a z lı-
d e r e v a d is in d e 11 n u m a r a lı m a s la k v e bu n u n d o ğ u s u n d a 12, 13 n u ­
m a r a lı m a s la k la r ; B u n ın s ıız d e r e s i v a d is in d e 14, 16 n u m a r a lı m a s la k ­
l a r ; b u n u n k a r ş ıs ın d a S a r a y d e r e s i v a d is in d e 16 n u m a r a lı m a s la k , ş e ­
b e k e ü z e r in d e d e 17 n u m a r a lı m a s la k la B ü y ü k d e r e ile r is in d e K a n lı-
d e re cenubunda 18 n u m a r a lı m a s la k bu lu n u l".
numaralı maslaktan gelen su borusu 2, 3, 4, 5, 6, mas­
B u s u r e t le 1
lakların sularını da alarak Yürürdere civarına gelir. Burada 7, 8, 10,
numaralı maslakların suyunu alır. Büyükdereııin akışını takiben inen
boru 9 numaralı maslağın ve Sazlıdere hizasında 11 numaralı maslağın
suyunu aldıktan sonra yine dereyi takip eder. Su borusu bu gidişi es­
nasında 12 ve 13 numaralımaslağm sularını da alarak yoluna devam
ederken Burunsuz deresinden gelen 14 ve 15 numaralı maslakların su-
laruıı alır. Saray deresinden gelen 16 numaralı maslağın suyunu da
aldıktan sonra Kanlıdereyi takiben Ortadere akışına müvazi Çande-
HimliHi/f ntrnhı suları ft h ir rfiji fr b e h e tl
- 208 -

reye doğru neyredcr. Bu akışları <•,sılasında 18 uutrinra.li maslağın su­


yunu cia alır. Bu suretle menbalardaıı toplanan bu sular Kem erburgaz
köprüsü civarında birleşerck bir boru ile Cendere terfi fabrikasının su
haznesine gelir. Bu hazne her biri 600 m3 lük, 2 bölmelidir.
II. H am it’in yaptırdığı bu suyun ilk tesinde bu hazneden şehre su­
yu terfi için buhar makinesi konulmuştu; Bu m a k in e n in işi hazneden
alacağı s u y u t a z y i k l e Şişli - B ü y ü k d e r e a s f a l t ı ü z e r in d e k i su k u le s in e
y ü k s e lm e k t i. Su k u le s in e ( t e r a z i y e ) k a d a r İ 3 0 0 m. lik m e s a f e 2 2 0 m/m
lik p ik b o r u d u r ; v e k u le s in in d e n iz s e v iy e s in d e n i r t i f a ı 150 m . d ir . B u ­
r a y a y ü k s e le n su 13 a t m o s f e r b ir t a z y i k l e b u r a d a n ü ç k ilo m e t r e m e ­
s a f e d e b u lu n a n B a lm u m c u ç i f t l i ğ i c iv a r ın d a k i S u h a z n e s in e g id e r . B u ­
n u n is t ia b ı lOOO m 3 d ü r. Ş e h r in e le k t r ik le ş m e s in d e n s o n r a b u r a y a da
t e r f i is i iç in e l e k t r i k p o m p a la r ı k o n m u ş tu r .
Ş r h i r iç i ş e b e k e s i : B a l m u m c u h a z n e s i n d e n , p i k b o r ı ı ile , b i r ş u b e
I h l a m u r - S a k ı z a ğ a c ı s ı r t l a r ı n d a n d o l a ş a r a k Ş i ş li y e , E t f a l h a s t u h a n e -
s in e b i r B ı r a n ş m a n v e r d ik t e n s o n r a c a d d e y i t a k ib e n N iş a n t a ş ı , T e ş v i ­
k iy e . M a ç k a y o l i y l e G a a h a n e t a r a f ı n d a n D o l m ı ı b a i ı ç e y c v e T o p h a n e y e
g e lir . D i ğ e r b i r y o l d a H a r b i y e , T a k s im ta rik iy le T a k s i m m e y d a n ım ı
v a r ır ; b u ra d a 3 ş u b e y e a y rılır:
G ü m ü ş s u y u n a , F ir u z a ğ a y a , İ s t ik lâ l c a d d e s in e v e bu n u t a k ib e n T ü n e l
c i v a r ın a g e lir . B u r a d a b ir b r a n ş m a ııı a y r ılır , d i ğ e r b o r u k ıs m ı K a s ım p a -
ş a y a in e r . B r a n ş m a n is e ik iy e a y r ı l a r a k b ir i Y U It s e k lc a ld ır ın ı, K ııle d ib in -
d e k i ç e ş m e le r e d i ğ e r i Ş iş h a n e y o k u ş u n u n a r k a s ın d a k i ç e ş m e y e g e lil'.
B a lm u m c u h a z n e s in d e n a y r ıla n d i ğ e r b ir ş u b e d o İh la m u r u n ş a r k ın ­
d a n A b b a s a ğ a p a r k ı c a d d e s in i t a k ib e n B e ş ik t a ş T r a m v a y c a d d e s in e ,
D o lm a b a h e s a r a y ın a v a r ır . B u h a t h a z n e d e n a y r ılın c a b ir i D ik ilit a ş a d i ­
ğ e r i d e O r h a n iy e v e P a la n g a c a d d e s in d e n O r t a k ö y T r a m v a y c a d d e ­
s in d e çık aı-. B u r a d a b ir k o l B e b e ğ e d o ğ r u , d iğ e r i d e D iv a n y o lu c a d d e ­
s in i t a k ib e n H a m id iy e c a m ii c iv a r ın a g e lir . B u h a t t a n b ir k o l d a Y ı l d ı z
c a d d e s in d e J a n d a r m a S u b a y olculu ö n ü n d e n a y r ı l a r a k İ h la m u r v e T e ş ­
v i k i y e c a d d e s in e su v e r i r , H a m id iy e m e n b a s u la r ın ın ş e b e k e s i p ik b o ­
r u d u r v e ş e b e k e n in bu k ıs m ın ın b ü tü n tü lü 19 ,9 8 7 m . d ir . H a m id iy e
m e n b a la r ın d a n sokak ç e ş m e le r in d e n b a ş k a b ir ç o k y e r l e r d e su a l­
m a k t a d ır : B a lm u m c u d e p o s u n d a n a y r ıla n B e y o ğ lu ş e b e k e s in d e n : Ş e h ir
y a t ı m e k t e b i. Ş iş li ç o c u k h a s t a h a ııe s i, N iş a n t a ş ı o k u lu . H a r b i y e o k u lu ,
N ö t r d a m d ö s io n . G ü m ü ş s ü y ü h a s t a h a ııe s i, M ü h e n d is m e k t e b i. B e y o ğ lu
Z & k ilr h a s t a h a ııe s i, G a la t a s a r a y m e k t e b i; N i.ş a n ta s ın d a n T o p h a n e y e
a y r ıla n h a t t a n ; P e v z i y e lis e s i, G ü z e l s a n 'a t le r a k a d e m is i, Y ı l d ı z d a a y ­
r ıla n h a t t a n : Y ı l d ı z a s k e r î k ıt 'l a r ı , e s k i Y ı l d ı z s a r a y ı, I h la m u r k a s r ı,
Dolmabahçe, Kabataş Ortaköy, okulları.
Ham idiye sularının kaynakları bir çok yerlerde kesif ağaçlıklar
ve sık fundalıklarla örtülü ve b a z ı yerlerde de sert taşlı arazi içinde­
dir. Bu noktai nazardan haddizatinde bu sular ijiyenin istediği menba
suları için bütün şeraiti haiz bir topraktan çıkar. V e ilk çıkışlarının bu
tem izliği dolayisiyle sıhhî durumlarında ijiyenin garantisini haiz bulun­
muş olur. Dem ir borular içinde ve tazyikli bir surette şehirde akışların­
da sıhhî temizliklerini muhafaza ederler.
4

Çit e ha n e h u y usu

«
— 209 —

Şehirdi* akan eşm elerin den alman Ham idiye suyunun analiz eaeai
neticesi :
Tamamen berrak, Ph 7, güzel lezzette, mecmu sertlik derecesi 4
daimî sertlik derecesi 3 alkalinite 0,gr.020 K lorür dö Sodium 0.gr.0.30
N i t r a t e U z 'î , u z v l m a d d e le r tr n a h a lin d e .

Kâğıthane - A yazm a suyu: Abdülâziz devrinde Kâğıthanenin A -


yazma suyu Y ıld ız sarayına getirtilm işti. Bu menba suyu Kâğıthane
köyünün ilerisinde derenin solunda ve şimdi yıkılm ış olan koşu köşkü­
nün arkasındaki tepenin eteğindeki çayırlığın kenarında bulunmakta­
dır. E vvelce buradan çıkan su biraz ilerideki tem iz bir haznede top­
lanır, buradan M eeidiyeköyüııe te rfi edilerek Yıld ız sarayına giderdi. II.
H am it zamanında sarayca büyük bir rağbet gören bu su sonraları iyice
ihmale uğramı® v e y o l l a r ı , h a z n e le r i tamamen harap bir hale gelm iş­
ti. B ir kaç sene evvel su, piyasada satılmak üzere bir müteahhit ta ­
rafından yollan yaptırılarak Abidei hürriyet tepesi civarında yapılan
haznede toplanmağa başlanmıştır.
1937 mayısında suyun menbamdan alınan nümunenin analiz ne­
ticesinde: Berrak, Ph 7, güzel bir lezzette, serin. Umum serilik dere­
cesi 3, daimî sertlik derecesi 2, 5, alkalinite Ogr.018, erimiş tuzlar 0,gr.
027, niratlar cüz’î miktarda, m atier organique tras halinde idi.
KunlıKa. uU suyu? Man hainin arazisi Boğazın birinci zamana ait
devon fosilli killi şist ve m avi kalker teşekkülâtmdan olmakla bera­
ber civarda üçüncü zamanın A n derzit kitlelerine de tesadüf olunur.
Suyun ç ık ış y e r l e r i , Zincirlikuyu - Maslak asfaltının şimalinden
Balta limanı vadisine inen dere yatağının sağındadır1. Su bu dere civa­
rındaki çiftlik binasının karşısındaki sırtta toprak üstüne çıkar. Suyun
akıntı galerileri önüne bir çeşme yapılm ıştır. Çeşmenin arka tarafın ­
dan 100 metrelik bir rakımda bulunan tepeye doğru su galerisinin iler­
lediği ve takriben on oııbeş metreden sonra bu galerinin ikiye ayrıldı­
ğı görülür. B iri kısmen şimale, diğeri yine kısmen cenuba doğru ay­
rılan bu su yollarının mesirini artık içerden takip kabil değildir. G aleri­
nin bu ayrılık noktası zeminden 13 m etre kadar derinde bulunmakta­
dır. K anlıkavak suyunun buradaki çeşmesinden su alındığı gibi Beledi
yenin sahile kadar boru döşeyerek suyu aşağı akıtmasından Baltali-
manındaki ç e ş m e s in d e n de almak kabildir.
Kaynağından alman suyun şimik ve bakteriyolojik analizinde :
B errak ve soğuk, umum sertlik derecesi 3,5. Alkalinitesi 0gr.020, klo­
rür dö sodium m iktarı 0gr.035, nitratları cüz’î, organik maddeler eser
halinde oldüğu görülmüştü.
İslıakağa çeşmesi suyu: Tarabya asfaltı üzerinde, deniz kenarında
yüksek çınarlar altında mebzul suyu akan bu çeşmenin suyunun k ay­
nağı çeşmenin sırtındaki tepenin eteğindedir. Su kalite itibariyle sert
bir dağ suyudur. A fs a lt caddeye amuden inen yokuşun alt başında bir
m aslağı vardır. Bu maslaktan yokuş yukarı çıkılırsa, maslaktan baş­
layan oldukça derin bir galerisi olduğu görülür. Galerinin imtidadı otuz
beş metre kadardır, bu mesafe nihayetinde galeri bir bacada nlhayet-

r. i4
— 210 -

leııir. Be§ altı metre derinliğinde olan bu bacadan sonra galeri yiııe çıkı­
şma devam ettikten sonra, soldaki ilk sokağın altından on metre ka­
dar ilerledikten sonra bir kumlukta nihayet bulur.
1941 ekim aymda îshakağa çeşmesinden aldığım suda mecmu sert­
lik derecesi 36, alkalinite Ogr.125 erimiş tuzlar (cl. N a ) Ogr.131. Orga-
nique maddeler Ogr. 003, miktarında idi.

S a r ı y e r Suları

Sarıyer sulan; Boğaziçinde Sarıyer ve civarına eskidenberi sulan


büyük bir şöhret temin etmişti. Bu sular Sarıyer sokaklarında akan
“ yerli sularla” Sarıyere şöhret veren ve bir takım devai tesirler atfo-
lunan sular, halinde anlatılabilir.
Bunlar m uhtelif derinliklerdeki naplardan geldiği için hepsi ayni
kalitede değildir. Sarıyerdeki çeşmelerden akan yerli sular kasaba dı­
şında, batıdaki tepelerden gelir ve umumiyetle 12 - 18 Fransız sertlik
derecesindedir. D iğerleri daha derin tabakalardan fışk ırır ve kısmen
de devai tesirleri söylenen bu sularda 2 - 6 derecelik bir sertlik göste­
rirler.
S a r ı y e r v e c i v a r ı İs t a n b u l B o ğ a z m ın t a k a s ı j e o l o j i k h a r ita s ın d a ,
ş im a ld e v o lk a n ik k a y a la r la “ A n d e z i t ” c e n u b u v e k ıs m e n b a t ıd a d e v o n
t e ş e k k ü lâ t ın ın t o p la n d ığ ı b ir a r a z id e d ir . B u t e ş e k k ü lâ t t a k illi ş is t, g ru -
v a k , g r e n v e m a v i k a lk e r in y e r a ld ığ ı g ö r ü lü r . G r e le r g a y e t m e b z u l .curıı
h a lin d e d ir . A h m e t M a l i k ’e g ö r e bu c iv a r d a B ü y iik d e r e n in ş im a lin d e
u zu n k u a r t e t l e r d e n k it le b a n t la r ı m e v c u t t u r .
Sarıyer çeşmelerinden akan yerli sular, Sarıyer deresinin ilerisin­
deki tepelerin talvegindeki kaynaklardan künklere toplanır, dereyi ta­
kiben kapalı bir maslağa gelir. Buradan yine kiiııkle derenin karşı ta­
rafındaki Çirçır suyunun menbaı hizalarında takriben iki yüz elli m et­
rede diğer kapalı bir maslağa gelir. Bu ikinci maslaktan sonra funda­
lıkları geçerek iki y ü z altmış metrede diğer bir maslağa akar. Bu mas­
lağa ayni zamanda Aralık suyu da dökülür. Burada suyun debisi arta­
rak bir buçuk masurayı bulur. Bu maslaktan sonra suyun akışı pik bo­
ruda olur. Takriben ıkı yüz metrede tekrar kapalı bir maslağa varır.
Bundan sonra pilr horu bostanlaıı içinde dört yüz m etle kadar İlerle­
dikten sonra kapalı b a ş k a bir maslağa varır. Bu maslakta üç galeri
daha nihayetlenmiştir. Birisi takriben üç yüz metre, ve evvelki pik bo­
ruya da kısmen müvazidir. Diğer ikisi ise biri sağdan, diğeri soldan
gelir. Bostan içindeki bu maslaktan çıkan pik boru tekrar üç yüz m et­
reden sonra K ilyoz ve Ortaçeşme caddelerinin birleştikleri yerdeki
bir maslakta nihayetlenir. Buradan iki kol ayrılır; biri Büyükdere
caddesindeki iki sütun çeşmeye gelir. Kollardan diğeri Ortaçeşme cad­
desinde döı-t yüz metrede bir maslağa ulaşır. Burada su yolu üç şube­
ye ayrılır. Bunlardan en uzunu Ortaçeşme ve Yenimahalle caddeleri
üzerinde, Yenimahalle iskelesindeki çeşmeye varır.
Bu kol üzerinde çeşme sokağında hazneli bir çeşme vardır. Mas­
laktan ayrılan diğer kolları üzerlerinde çeşmeler bulunur.
— 211 —

Sarıyer vc civarım batıdan ve kısmeti de cenuptan saran yeşillik"


1er içinde gömülü kalan asıl menba sulan bilhassa son saltanat sene-
lennde birer mesire mahalli olarak şöhret sahibi olmuştu. Bu su b a ş la -
n n a s e lin ir , y o l yorgunluklanmn verdiği açlık, taze yeşilliklerin tenbih
e d ic i iş t ih a u y a n d ır a n m a n z a r a s ı k a r ş ıs ın d a h a v a n ın s a f i y e t i y l e b o l y e ­
m e k le r y e n ilir v e m id e le r bu m e n b a s u la r iy le a la b ild iğ in e ş iş ir ilir d i.
S o m a la r ı h a y a t ş a r t la r ın ın d e ğ iş m e s i ile bu y e z 'le r d e e s k i r a ğ b e t im
k a y b e t m iş t ir .
C ü z ’î b ik a r b o n a t h a lin d e k a ls iy u m , m a g n e z i, sodyu m v e t u z la ­
rın ı. d e m ir m a ııg e n e z v e a lâ k a lı s ilik a t la r ı h a v i g r a n i t k a y a la r ın d e ­
ğ iş m e s in d e n h u su le g e lm iş k u v a r s lı, k u m lu b ir t o p r a k t a n ç ık a n b u s u ­
la r a a t fo lu n a n d e v a i t e s ir le r e g e lin c e : o ld u k ç a e s k i b ir t e lâ k k iy e g ö r e
u m u m iy e t le d i ü r e t ik b ir t e s ir le r i k a b u l e d ilm iş t ir .
G e r e k u r iq u e v e g e r e k h é p a tiq u e lit h ia s e ’le r d e bu s u la r ın en d i-
k a s y o n la r ı o la b ilir . B u s u la r d a n h e r ik i o r g a n ın b a z ı p a t o lo jik h a lle r d e
is t ifa d e g ö r d U ğ ü a n la ş ılm a k t a d ır . F a k a t bu o ld u k ç a a m p ir ik o la n b il­
d ir iş i b ir i d r o lo ji e k s p e r im a n t a l e tü d ü h a lin d e a n la t a m ıy o r u z . B ö b r e ğ in
ç a lış m a s ın d a a m p ir ik o la r a k b ir d iu r e s t e s ir i s ö y le m e m iz e ra ğm en
lit h a is e ’lı b ö b r e k t e b u n u n n e d e r e c e ile r i g i t t i ğ i n i b ild ir e m iy o r u z . Y a l ­
n ız h a lk la b e r a b e r “ k u m la r ı d ö k ü y o r ” d iy e k o n u ş u y o r u z .
B u s u la r ın C r e n o t h e r a p iq u e b ir t e s ir i o lu p o lm a d ığ ı d a a r a ş t ır ıla -
b ile c e ğ i g ib i f i z y o l o j i k t e s ir le r i h a k k ın d a d a b ir ş e y le r s ö y le n e b ilir . F a ­
k a t şu n u d a ilâ v e e d e lim k i n a t u r e l s u la r iç in d e b u lu n a n m a d e n î e le ­
m a n la r ın f i z y o l o j i k t e s ir a t ı h a k k ın d a f i k i r ile r i s ü rü lm e s i b ile g ü ç t ü r ;
çü n k ü iş m ü n a k a ş a lıd ır ; h a t t â m e s e le n in bu ş e k li d o la y is iy le F lo r id a
Ü n iv e r s it e s i ş im i p r o fe s ö r ü P o lla r d h e m b u s u a li s o r a r v e h e m d e “ h e ­
m en h e m e n b ir ş e y b ilm iy o r u z ” c e v a b ın ı v e r ir . E s a s e n m a d e n i s u la r is ­
ta s y o n la r ın ın t e s ir le r in e d a ir t e f s i r l e r b ile d e ğ iş ir . B a z ıla r ı b u r a la r d a n
a lm a n n e t ic e le r e b ü y ü k b a ğ la n t ıla r g ö s t e r i r k a n a a t le r i t e k b ir n o k t a ­
y a t o p la n m ış t ır . H a s t a lık la r ı, ü z ü n tü le r i iç t ik le r i s u la r la z a il o lm u ş tu r.
F a k a t b u g ö r ü ş e b ir ç o k ş e y le r s ö y le n ir . T e r m a l is t a s y o n la r d a b ü ­
tü n g e ç e n g ü n le r içirirle h a y s t l a r t a m a m e n d e ğ i ş i r . B ü t ü n o r g a n i z m a
k e n d in i s a r a n s a k in b ir m u h it iç in d e d in le n ir k e n n o r m a lin fe v k in d e d o
su iç e r le r . Y o r u c u y a ş a m a ş a r t la r ın ın a s u d e v e z e v k li b ir t a z d e ğ iş ­
m e s iy le b ir ç o k h a s t a lık la r ın o r t a d a n o ilm c b ilc c o ğ i g ib i içU cn g ü n lü k
b ü y ü k m ik t a r d a s u la r d a o r g a n iz m a d a b ir t a k ım z a r a r lı m a d d e le r d e n
k u r tu lm u ş o lu r. F a k a t su b a ş la r ın d a b u n la r d ü ş ü n ü lm e z, T e r m a l is t a s ­
y o n la r ın s a k in le r i y a ln ız s u la r ın m ln e r lllz a s y o n lle İ lg ilid ir , b u n u n h a r i­
c in d e h e r ş e y in c a h ili k a lır la r . S o n r a şu d a d ü ş ü n ü le b ilir k i b ö y le y e r ­
le r d e im b ik s u y u d a iç ils e b e lk i a y n i i y i t e s ir le r ic r a e tm e s i m ü m k ü n d ü r.
B u n u n la b e r a b e r b ö y le k ü r le r in m ü e s s iı iy e t i k a b u l e d ilir v e a s ıl
n e tic e g ö z ö n iin e a lın a r a k t e s ir i ü z e r in d e n h ü k m e d ilir . N e ta rzd a ^ ic r a i
t e s ir e d iy o r m u ş , ş i f a y i te m in e d e n m ü e s s ir f a k t ö r l e r n e le r d ir ? Bunla­
rın analizleriyle yorulmadan daha ziyade bu kürlerin müessiriyetini ka­
bul etmek daha doğru görüş olur. Esasen bazı madenî tuzların orga­
nizmada çok iyi biyolojik tesiratı haiz olduğu iyice tahakkuk etmiş­
tir. Litdinin'in, sodyumun, kalsiyumun ve sair maddelerin sularda eser
— 212 -

halinde bulunuşu; »uların radyo ak tiviteyi haiz eski kayalar arasından


geçmesi fizyo lo jik miihim tesirat gösterm esine sebep olabilir. Buımn
için S arıyer kaynak sularının diüretik tesirini kabul ederek Lithias
v a k ’alannda istifade tecrübe edilebilir.
Sarıyer ve Büyülülere civarının kaynak suları, buralarda, derele­
rin açtığı yatakların etrafında toplanmıştır.
S a n y e r i n s ır t ın d a k i t e p e le r i n y e ş illik le r i a r a s ı n d a n d e n iz e in e n Sa-
r ıy o r d e re s in in n ç t ı^ ı t a lv e g d e k i s u la r d a n K e stan e suyu, G ü r c ü o g lu su­
yu ve H ünkâr suyunun ç ık ı ş y e r le r i b ire r n ok ta o la ra k a r a la n b a ğ la ­
n ı r s a Uç k ö ş e li b i r a r a z i h u d u t l a n d ı r ı l m ı ş o l u r , b u n u n i ç in d e Ç ı r ç ı r s u ­
y u k a y n a ğ ı n ı n c i v a r ı d e r e y a t a ğ ı n a ç o k y a k ı n d e r i n c e b i r ç ö k ü n t ü ile
b i r t a lv e g y a p m ış v e b u t a lv e g in k a r ş ıs ın d a k i d e re n in y a m a ç t o p r a ğ ı
j e o l o j i k t e ş e k k ü l â t ı dn b u e s a s ç ö k ü n t ü y e i ş t i r a k e t m e d i ğ i n d e n H ü n k â r
s u y u c i v a r ı n d i ğ e r k a y n a k l a r ı n a n a z a r a n y ü k s e k bir* a l t i t ü t işeral e d e r
\,,a z i y e t t e k a l m ı ş t ı r . B u r a d a ç iz d i ğ im i z Uç k ö ş e li a ra z in in e t r a fın d a
t o p l a n m ı ş s u l a r l a B i i y ü k d o r e c i v a r ı n ı n « u l a r ı n ı n i s i m le r i İ s t a n b u l b a l ­
k ın ın ç u k iy i t a n ı d ı k l a r ı s u a d l a r ı d ı r : L â b o r a t u v a r d a n k ı s a a n a l i z l e r i n i
g e ç ir d ik le r im i s ır a lıy o r u m :
Ç ır ç ır S u y u : K e s ta n e , G U rc ü o ğ lu , H iin k & r s u y u a r a s ın d a b ir le ş t i­
r i le c e k b a t l a r d a n K e s t a n e ve G ü r c ü s u la r ı a r a s ı n d a k i h a t t ın k ıs m e n
o r t a s ın d a v e b u h a t tın ş im a l b a t ıs ı ü z e rin d e n t a k r ib o ıı ik i y iiz m e t r e
b i r t a l v e ğ ’ i ç in d e k a y n A y i b u l u n u r . S u y u n k ı s a y u l c r l s l u f a k b i r h a z n e ­
y e v e b u r a y a k «.p li m e r m e r m u s l u k t a ş ı n d a n d ı ş a r ı akar*. S a n y e r d e ­
r e s in in y a t a ğ ı m ç e v r e l i y e n vt; b u r a y a b a k a n te p e le rd e n b irin in d e r e
k e n a r ı n d a p a tik a , y o l ıı h i z a s ı n d a n a ş a ğ ı d a k a l m ı ş b u h a z n e c i ğ i n u f a k
g i r i ş y e r i e s k i b ir d e m ir p a r m a k lı k lı k a p ıy la k a p a lı v e b u b a z n e t o p ­
r a k t ü m s e ğ i n i n ü s t ü d e b i r k ı r k a h v e s i h a li n d e d i r . S u y u n v e r i m i y a z
k ı ş d e ğ iş m e z ;, y i r m i d ö r t s a a t iç in b ii' b u q u k nıotT’G k ü p t ü r .
M e n b a h a z n e s in in m u s lu ğ u n d a n 043 y a z ın d a a lın a n ş a f f a f t a z e
b i r le z z e t t e v e s e r i n c e o r g a n o l c p t i q u c b i r e v s a f t a o l a n n ü m u n e s u y u n u n
ş i m i lf a n a li z e e o n in d c u m u m s e r t l i k d e r e c e s i 0 ,0 ( F r a n B i z > e r i m i ş t u z ­
l a r d a n k l o r ö r d ö s o d y u m 0 ,g r . 0 3 6 v e o r g a n i k m a d d e l e r d e e s e r h a l i n d e
b u lu n m u ş t u .
Ç ı r ç ı r s u y u n u n m e n b a ı n d a ı ı t e p e y e d o ğ r u b i r a z ç ık ı lı n c a d i ğ e r b i r
s u y u n ç a lıla r v e f u n d a lı k l a r a r a s ı n d a a k ın t ıs ı g ö r ü lm e k t e d ir . B u la n ık
b i r m a n z a r a d a o la n b u s u y u n s e r t li ğ i d e 9 d e r e c e d ir .

K e s ta n e S u y u : M e h m e t H a fid E fe n d i S a r ıy e r s u la r ı iç in d e n K es­
ta n e s u y u n u M e h a h ü l m iv a h m a a lm ış t ır •
“ B ilir im h a lin i ç a t la t m a bu K e s t a n e s u y u n
B o ğ a z iç in d e S a r ı y e r n ı s ı f s a a t m e s a f e d e k e e i r ü l m i k t a r b ir m â i l e ­
z iz h o ş g fü v a r v e d e r e c e i m ı ı h a r r i r e d e m e v z u n h e m v a r v e ş u r u tu s e m a -
n iy e n in e k s e r i m e v c u t v e d e r k â r v e Ç a m lıc a s u y u n a m ü s a v a t ı b e d id a ı
ve lâkin i d r a r v e h a z ım d a m ü s a v i o lm a d ığ ı v a z ih v e aşikârdır” .
Kestane suyunun menbaı Ç ırçır suyunun karşısında ve Hünkâr
suyunun bulunduğu tepenin çıkış yolu üzerinde bir taş ocağı kenarın­
daki yüksek bir ıhlamur ağacının kökü yakınında bulunur. Tepenin
— 213 —

y a m a c ı iç in d e g ö m ü lü g a le r is in in b ir h a z n e s i o lu p m e r m e r o lu ğ u n d a n
b îr b u ç u k m e t r e k a r e lik b ir h a v u z a s u y u d ö k ü lü r . Y ir m i d o rt s a a tte
y a r ı m m e t r e k ü p liik b i r d e b is i v a r d ır .
9 43 ü n s o n b a h a r ın d a m e ııb a m m e r m e r o lu ğ u n d a n a lın a n v e b illû r î
b ir m a n z a r a d a v e g ü z e l b ir le z z e t t e b u lu n a n s u y u n ş ım lK a n a liz e s e -
s in d e u m u m s e r t lik d e r e c e s i 5 ( F r a n s ı z ) , a lk a lin it e 0 g r.0 3 0 , e r im iş
t u z la r d a n k lo r ü r d ö s o d y u m O .g r.0 2 9 : k l o r 0 , g r . 0 1 7 ; o r g a n ik m a d d e ­
l e r d o z e e d ile m iy e c e k b ir h a ld e b u lu n m u ş tu .
H ü n k â r S u y u : K a y n a ğ ı K e s ta n e su yu n u n k e n a r ın d a b u lu n d u ğ u
y o lu n t a k r ib e n ik i yli/. m e t r e y u k a r ıs ın d a -vc a y n i t e p e ü z e r in d e b u lu ­
n u r. S u y u n a k t ı ğ ı ik i m e t r e k a r e lik h a z n e s i m u ııt a z a m d ır . S a r ı y e r v e
c iv a r ın d a b u lu n a n m e n b a s u la r ın d a n b a k ım ı d o la y is iy le en f a z l a r a ğ b e t
g ö r e n id ir .
9 4 3 s o n b a h a r ın d a a lın a n v e b illû r î b ir h a ld e o ld u k ç a t a t l ı b ir l e z ­
z e t t e o la n su n lim u n e s in in s in ıik a n a liz e s e s in d e m e c m u s e r t lik d e r e c e s i
( F r a n s ı z ) 3,5 k lo r ü r d ö s o d y u m 0 ,g r.0 2 9 , o r g a n ik m a d d e le r i d e d o z e
e d ile m iy e c e k b a ld o id i.
F ın d ık S o y u : Ç ı r ç ı r D u yu yla K e s t a n e suyun u n nrıuuna d ü s e n k a y ­
n a ğ ı b u s u y u n y ü z m e t r e ş im a l d o ğ u s u n d a v e v a d i y e d a h a d ü ş m ü ş b ir
h a ld e d ir . O r g a n ü ie p t ik e v s a f ı i y i o ld u ğ u g ib i m e c m u s e r t lik d e r e c e s i
5,5 d ir .
G iir c U s u y u : Ç ı r ç ı r s u y u n u n k a y n a ğ ın ın t a k r ib e n 40 m e t r e d o ğ u ­
s u n d a v e h e m e n h e m e n a y n i t a lv e g in in k iş a f ın d a k a lm ış t ır . S u y u n k ü n -
k ü n iin m u s lu k lu b ir h a z n e s i v a r d ır .
9 4 5 in s o n a y ın d a m u s lu ğ u n d a n a lın a n su n u m u n e s in in ş a f f a f v e
g ü z e l b ir le z z e t t e , ş im ik m u a y e n e s in d e d e m e c m u s e r t lik d e r e c e s i 4 ,5 ;
k lo r ü r d ö s o d y u m m i k t a r ı 0 g r .0 5 8 ; o r g a n i k m a d d e le r d e e s e r h a lin d e
b u lu n m u ş tu .

F ı s t ı k suyu: Suyun kaynağı Kestane suyunun batısında ve kısmen


de cenubunda bulunur. Su bir tepe eteğinde taşla örülmüş ufak bir du­
vara konmuş borudan bir hazneye akar. Y irm i dört saatlik akışı yarım
m etre küptür.
945 Kasım ayında alınan bulanık ve toprak kokulu olarak orga-
noleptique evsafı bozuk su numunesinin şlmlk analiz esesiııde mecmu
sertlik derecesi 10, klorür dö sodyumu 0gr.042 organik maddeleri bir
buçuk m iligram olarak görülmüştü.
Bu gurubun dışında Büyükdere civarında, da. Sultansuyu, Koeataş
suyu, K efelik ö y suyu, Büyükdere suyu gibi daha bir takım menba su­
lan vardır.

Sultan suyu: Abraham paşa çiftliğ i karşısında Büyükdere Bahçe-


köy şosesinin solundaki tepelerden birinin eteğinde yüksek bir ağacın
dibinden dışarıya ince bir boruyla akmaktadır. Y irm i dört saatlik v e ­
rimi bir metre küpe yakındır. 943 yazında bu akıntıdan alınan şaffa f,
serin ve lezzet verici su numunesinden yapılan şimik analiz esesinde
- 214 —

umumî sertlik derecesi 4, erimiş tuzlardan klorür dö sodyum Ogr.0İ4


ve organik maddelerin bulunmadığı görülmüştür.
Koca taş su y u : H ususî b ir s u r e t t e işletilen ve m untazam b ir tesi­
satı o la n bu s u y u n k a y n a k la r ı B ü y ü k d e r e n in d e n iz e bakan sırtlan n dn -
d ır . Su t o p r a k a ltın d a n m u h t e lif y o lla r d a n s ü z ü le r e k b ir galeride topla­
nır. O r g a n a le p t iq u e e v s a f ı b e r r a k v e l e z z e t l i ; m e c m u sertlik derecesi
2 , e r im iş t u z la r d a n k lo r ü r d ö s o d v u m m ik t a r ı 0 e r . 0 2 f> d ir.
B tiy U k d e r e s u y u : B ü y ü k d e r e v a p u r is k e le s i k a r ş ıs ın d a ç e ş m e s i b u ­
lu n a n b u s u y u n m e n b a la r ı s ır t t a k i b a y ır d a d ır ; b e ş d a k ik a lık b ir y ü r ü ­
y ü ş le fu n d a lık la r ö rtü lU b ir t a lv e g d e k i ç ö k ü n tü d e n ç ık a r . O r g a n o le p -
t iq u e e v s a f ı g ü z e l o la n s u y u n m e c m u s e r t lik d e r e c e s i 2 d ir .
K e f e l l k ö y s u y u : B ü jr iik d e r e n ü m ü n e f id a n lığ ı k a r ş ıs ın d a k i t e p e le r
a r a s ın d a k i d e r e y a n g ın ın o r ta s ın d a k a lm ış b ir t o p r a k tü m s e ğ in in k e n a ­
r ın a s o k u lm u ş b ir k ü n k a ğ z ın d a n in c e b ir ş e r it h a lin d e a k a r . K u r u m e v ­
s im le r d e b e r r a k nlnn « u y u y a ğ ış lı a y l a r b u la n d ır ır . 043 y a za n d a a lu ıa ıı
su n ü m u n e s in in m e c m u s e r t lik d e r e c e s i 3 k l o r ö r d ö s o d y u m m ik t a r ı d a
0 ,g r.0 3 5 o la r a k b u lu n m u ş tu r.

You might also like