Professional Documents
Culture Documents
İSTANBUL'DA
BİZANS SARNIÇLARI
Bir şehrin yaşayabilmesi için gerekli dan oldukça kurak bir araziye sahipti. uzaktır. Mamafih suların muayyen fasıla-
suyun temini, medeniyetin ilk iskânından Sonradan süratle gelişmeye, nüfusu artmaya larla birtakım havuzlar içerisinde toplandığı
modern şehircilik anlayışına kadar üzerinde başlayan şehrin suya olan ihtiyacı müte- ve buralardan da kanallar vasıtasıyle birbir-
titizlikle durulan meselelerin hiç şüphesiz madiyen artmış ve bunun neticesi olarak da rine nakledildikleri tahmin edilmektedir.
en başında gelenidir. Romalılar çeşitli tesislerle bu meseleyi hal- Suyun şehre taksimi için ulaştığı en son
Tarihî çağlardan itibaren, bilhassa su letmeye çalışmışlardır. noktalardan birini Saraçhanebaşındaki Boz-
tesislerine ehemmiyet veren kavim Roma istanbul içerisinde bir şehrin ihtiyacını doğan kemeri teşkil etmektedir. Bozdoğan
İmparatorluğudur. Romalılar, iskân yerleri- karşılayacak kadar akarsu bulunmuyordu. kemerinin imp. Valans zamanına (364- 378)
rinin yakınındaki membaları tesbit ettikten Yakınındaki Likcs'un (Bayrampaşa deresi) ait olduğu ileri sürülmüşse de, Hadrianus
sonra buradan kemerler ve çeşitli tesisler verimli bir akarsu hüviyetinden çok uzak veya muhtemelen Konstantin (274-337) ta-
vasıtasıyle aldıkları suyu muhtelif merkez- oluşu, şehre hariçten su getirilmesini ken- rafından yaptırılmış olması daha kuvvetle
lere dağıtmışlardı. diliğinden zorunlu kılmakta idi. Bu yüzden muhtemeldir. Bu kemer bugünkü Fatih Ca-
M.Ö. VII. yüzyılda Megaralı kolcnist- ilk defa Roma İmparatoru Hadrianus (117- mii'nin bulunduğu tepeden, Üniversite mer-
lerin Sarayburnunda kurdukları Byzantion 138) tarafından istanbul'a su getirilmesi kez binası civarındaki nyphaeum maximum'a
şehri M.S. 2. yüzyıl başlarında Septim Se- ciddiyetle ele alınan bir mesele olmuştur. çukur bir bölgenin üzerinden aşırmak sure-
ver (193-211) tarafından zaptedilerek, Ro- istanbul'a suyun Romalılar tarafından, tiyle su getirmekteydi ki, bunun da 378 ta-
ma hâkimiyeti altına girince, burada da su batıdan Pınarhisar havalisinden toplanarak rihinden önce inşa edilmiş olduğunu belirt-
tesislerini meydana getirmek bir problem getirildiği anlaşılmaktadır. Fakat bunun ne mek çok yerinde olacaktır. İmp. Valans ta-
olarak ortaya çıkmıştı. Zira, en gelişmiş za- şekilde ve nasıl olduğu hususu ise h:nüz, rafından. bu tesisler yenilenmiş ve bazı ilâ-
manında bile Yedikule ile Ayvansaray ara- bu konuda arkeolojik araştırmalar yapılma- veler de yapıldığından onun ismine izafe
sındaki sahayı kaplayan istanbul, bu bakım- dığından kesin delillere istinat etmekten çok edilmiştir.
nan Hagios Mokios'un surlara olan uzak-
lığı J. B. Papadopulos'un fikrini kendiliğin-
den çürütmektedir.
Ayrıca 1453 muhasarasında surların
önündeki hendekler içerisinde kesin olarak
su vardır diyemeyiz. Her ne kadar G.
Schlumberger bu hendeklerde su bulundu-
ğunu kabul ediyorsa da surları tetkik eden
Aetius V. Millingen bunun aksini söylemektedir.
Prof. Schneider ise, muhasara esnasında hen-
deklerde su bulunmadığını, sadece bunun
bazı kısımlarda düşünülmüş olabileceği fik-
rindedir. Buna rağmen Prof. Schneider hen-
deklerin ne şekilde ve nasıl doldurulabile-
ceğini de izah etmemiştir.
Hendeklerin inşa tarzı ise, içine doldu-
rulacak suyu tutacak vaziyette değildi. Bi-
Pliloxaxs zans su tesisatında kullanılmış olan su ge-
çirmeyen harç da hendeklerin hiç bir yerin-
de kullanılmamıştır (2).
istanbul'un fethi sırasında zaten açık
hava sarnıçlarının bakımsızlıktan perişan bir
halde bulunduğunu da göz önüne almak icap
eder. Zira Palecgoslar devrinde bu sarnıçla-
rın gözden düştüğü, bağ ve bahçe halinde
başka maksatlarda kullanıldığını biliyoruz.
Bu tarihlerde ise artık Bizansın su ihtiya-
cını kapalı sarnıçlar temin etmekte idiler.
Kapalı sarnıçlar, dikdörtgen veya kare Sarnıç, E. Maumbory'nin ileri sürdüğü levhalarla da kaplanmıştır. Üst kısımlarda
bir plân şekli arz ederler. Bunların üzerleri gibi Konstantin devrinde Philoxenus tarafın- mazgal şeklinde muhtelif pencereler görül-
taş sütunlara istinat eden tuğla kemerler ve dan yaptırıldığı ve İustinianus zamanında mekte ise de bunlar dışarıdan zamanla yük-
tonozlar vasıtasıyle örtülmüştür. Bu tip sar- da tamir edilerek genişletilmiş olması kuv- selen toprak dolayısıyle fonksiyonunu artık
nıçlar, umumiyetle birtakım büyük yapıların vetle muhtemeldir. Bu husus kabul edildiği kaybetmişlerdir.
altında bulunarak onlara veya umuma su takdirde Philoxenus sarnıcını 306 - 337 yıl- Zeminden 15 metre aşağıda bulunan sar-
temin etmişler, uzun zaman içerisinde sak- ları arasına tarihlendirmek çok yerinde ola- nıcın içerisine taş bir merdiven vasıtasıyle
lamışlardır. Fakat birbirlerine yakın bir in- caktır. inilmekte ve ayrıca üst kısımda havalan-
şa! durum göstermesi itibariyle bu tip sar- dırma bakımından elzem bacalar açılmış
nıçları, bilhassa Bizans mahzenleri ile karış- Philoxenus sarnıcı, 64 X 56 metre eba- bulunmaktadır.
tırmamak çok yerinde olur. dında bir plân şekli arz etmekte olup 3000
Son yıllarda burada yapılan kazılar,
metre kareden daha fazla mekâna sahiptir,
sarnıcın bir kanal vasıtasıyle civradaki ya-
içerisinde her biri 14 sütundan mürekkep
PHİLOXE'NUS SARNICI (Binbirdirek) : rım yuvarlak meydan ile bağlantısı olduğu-
16 sıra halinde 224 mermer sütun bulun-
Hipodromun güney-batısında yer alan nu meydana çıkarmıştır.
maktadır. Burada özel bir durum kendini
Philoxenus sarnıcının ismi ile inşa tarihi üze- Philoxenus sarnıcı Bizans'ın son dev-
göstermekte olup o da ortalarında kelepçeler
rinde birbirine zıt iddialar ortaya atılmış ve rinde terk edilerek metruk bir hal almıştı.
bulunan iki ayrı sütunun üst üste bindiril-
dolayısıyle yazarlar bu konuda anlaşamamış-
mesiyle meydana gelmiş olmalarıdır. Birbir-
lardır. (6) Ernst Maumbory, istanbul (Rehberi
lerinden 3.75 - 3.80 metre mesafede y:r alan
Romanın ikiye taksiminden sonra, Kons- seyyahin) istanbul 1925, s. 456-457.
bu sütunların taşlıkları kaba şekildeki im-
tantin I Bizans'ın payitahtını istanbul'da kur-
pestiardan müteşekkildir. Sütun çapları 0.65
duğu zaman ayandan 12 kişi onunla birlikte
metre ile 0.68 metre arasında değişmekte,
gelmişti. Bu 12 kişiden biri olan PhiIoxenus,
yükseklikler ise 12.40 metreyi bulmaktadır.
eski Roma surlarının bulunduğu mevkiin
Sütun başlıklarının büyük bir kısmı üzerin-
yakınında kendi sarayını inşa ettirmiş ve ay-
de o zaman bu işte çalışan taş yontucuların
rıca bunu geniş bir sarnıç ile de teçhiz et-
hı^lı bulundukları loncaların monogramları
mişti. Sarayının hipodromdan, imparator sa-
yazılıdır. Sütunlar birbirlerine kemerler va-
rayından daha yüksek ve denize nazır ola-
sıtasıyle bağlanmış ve dolayısıyla sarnıcın
bilmesinin temini için sarnıcın irtifaı oldukça
ÜTeri pandantiflere oturan tonozlarla örtül-
fazla tutulmuştu (6).
müştür.
C. Diehl, sarnıcın İustinianus zamanın-
da (518-527) inşa edildiği fikrindedir. Zira, Köşeleri kavisli ve yuvarlak olan yan
iç kısımlarda rastlanan üzeri damgalı tuğ- duvarların kalınlığı muhtemelen 2.90 metre- Aetius sarnıcı
lalar bu zamana ait bulunmaktadır. dir. Duvarların üzeri sıvanmış ve ayrıca taş Karagümrük çukurbostanı
Fetihten sonra üzerinde Murad IV (1612 - isimlendirilen Basilika sarnıcı, Ayasofya'dan
1640) devrinde Tayyarzade ve Fazlı Paşala- Cağaloğluna giden Hilâl-i Ahmer caddesi-
rın konakları inşa edilmiş, asrımızın başın- nin hemen başındadır.
da ise burası iplik ve dokumacılar tarafından Tarihî kaynaklar, sarnıcın ilk defa Kons-
kullanılmış, bu arada kurulan pazar yeri- tantin I tarafından inşa edildiğini ve bilâ-
nin ambarı vazifesini de üzerine yüklenmişti. hare İustinianus'un genişletmiş olduğunu
Sarnıç halen Eski Eserler ve Müzeler Ge- yazmaktadır. Sarnıcm üzeri, tabiî zemin-
nel Müdürlüğünün idaresi altındadır. den biraz yüksek ve etrafı revaklarla çevrili
BASİLİKA SARNICI (Yerebatan sarayı): mermer döşeme ile kaplıdır. Burada Aya-
Mevcut kapalı sarnıçların en büyüğü sofya'ya takdirgâr nazarlarla bakar vaziyette
ve efkârı umumiyece, Yerebatan sarayı diye tasvir edilmiş Hz. Süleyman'ın bronz hey-
keli bulunuyordu. Fakat sonradan imp. Va-
sil (867 - 886) bunu kaldırarak, eritmiş ve
madeni ile de kendi heykelini döktürmüştü.
Yakınında bulunan İllius bazilikasından
dolayı bazilika sarnıcı ismi verilen bu havu-
zun suyu Bozdoğan ve İustinianus'un Malo-
va kemerleri ile Eğrikapı su taksim merke-
zinden gelmektedir.
Tam plânı Alman denizaltıcıları tara-
fından çıkarılan Basilika sarnıcı, 140 X 70
metre ebadında, 9800 metre karelik bir sa-
hayı kaplamaktadır. Sarnıcın içerisinde 5 er
Yerebatan'da kemer bağlantıları
metre yüksekliğinde ve her dizi de 28 adet
olmak üzere 12 sütun dizisi bulunmaktadır. Foto E. Emiroğlu
Birbirlerinden 4 er metrelik fasılalarla sıra-
lanan bu 336 sütunun arasında bazı devşir- bu sebepten uzunluğuna 18, genişliğine de
me parçalara da rastlanmaktadır. Sütunlar 5 sıra sütun bunun arkasında kalmıştır.
üzerinde korent tarzının bozulmuş şekli olan Bundan sonra sarnıcın üzerindeki sahada
kompozit başlıklar bulunmaktadır. birçok binalar inşa edilmiş, fakat Cumhuri-
Sarnıcın üstü örtü sistemini, muntazam yet devrinde bunlar kaldırılarak burası yeşil
kemer ve tonozlar meydana getirmektedir. saha haline getirilmiştir.
1544-1550 yıllarında P. Gylles, sarnıç
içerisinde oldukça büyük balıkların dolaş-
Yerebatan sarnıcında Korentiyen bir tığından bahsetmektedir (7). (7) P. Gylles, De topographia Constan-
sütun başlığı Abdülmecid devrinde (1823 - 1861) sar- tinopoleos et de illiuns antiquitatibus, Lyon
nıcın üzerindeki ağırlığı taşıyabilmesi için 1561.
Foto E. Emiroğlu guney-batı cephesine bir duvar yapılmış ve (Devamı var)
r
A S F A L T İŞ
FERMAN AKSÜT
Çeşitli Asfalt Yol ve Tecrit İşlerinde, Mütehassıs Firma
Fermeneciler, Kardeşim Sokak Griffin Han No. 44
Galata - İstanbul
Telefon : 44 26 21
Suya ve rutubete kar^ı en
49 72 27
ı Gece : 48 64 40
V
kuvvetli tecrit maddesidir. BURSA: 1732
J
20 ARK. — 742