You are on page 1of 1

Gölyazı ve İznik

Annemin köyüne selam vermeden olmazdı. Selanik


muhaciri olan dedemlerin dilinde burası Gölyazı
değil, Apolyont. Peki, bu adın kökeni nereye
dayanıyor? Kasaba, milattan önce 2’nci yüzyılın
ortalarında kurulduğu tahmin edilen Apollon
Krallığı’nın merkezi. Malum antikçağ Anadolu’sunda
şiir tanrısı Apollon adına yapılmış dokuz kent
mevcut. Burası, Rhyndakos(Mustafakemalpaşa) Çayı
kenarında kurulduğu için Apollonia ad Rhyndacum
diye anılan bölge. Gölyazı’nın civarında başka adalar
da mevcut. Sadece suların değil, efsanelerin de
çevrelediği ve Bizans döneminde manastıra çevrilen Kız Adası mesela. Buradaki tapınak, görkeminden
dolayı Roma devrindeki paralarda resmedilmiş. 198-217 yılları arasında hüküm sürmüş 22’nci Roma
İmparatoru Carakalla adına basılan sikkelerin ön yüzünde bu tapınak varmış. Eski tapınağın taşları,
Haydarpaşa İskelesi’nin yapımında, başka bir ayrılığın istasyonunda kullanılmış. Bu dönemde sandal
sefası yapmadan ve suya bakıp güneşi batırmadan dönmeyin.
Karagöz’e selam
Çekirge Caddesi üzerindeyiz. Solunuzda ‘Mevlidi Şerif’in şairi Süleyman Çelebi, sağınızda Karagöz ve Hacivat’ın
anıt mezarı. İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu, “Karagöz’ün büyüklüğü varlığında değil, yokluğundadır” derken nokta atışı
bir tespit yapar. Çünkü imparatorluğun kuruluş demlerinde Şeyh Küşteri marifetiyle hayal perdesine yansıtılan
Karagöz ile Hacivat hakkındaki bilgiler flu. Buna rağmen Sabri Esat Siyavuşgil’in tarifiyle söylersek; halk, hayal
perdesinin Bursa’da kurulduğuna inanır. Hal böyle olunca popülaritesi hiçbir zaman düşmeyen ve her çağda
yenilenen Karagöz ve Hacivat’ın önünde saygıyla eğilelim. Onların çini rölyefleri önünde hatıra fotoğrafı
çektirdikten sonra yolun karşısındaki, Türkiye’nin ilk Karagöz Müzesi’ne de gidin. Böylesi bir yapıyı ayaklandıran
Şinasi Çelikkol’a da hürmetlerimizi iletelim.

Osmanlı’nın en eski kitabesi nerede?


İznik; kuşkusuz Bursa’nın en güzel ilçesi. Adını verdiği gölün etrafına kurulmuş, antik devirlerden modern
zamanlara uzanan bir yüzük taşı. Roma’nın kendini gösterdiği (ki Roma yolu halen mevcut), Bizans’ın 1204 Latin
işgali sonrası sığındığı melce ve küllerinden doğduğu başkent, Selçukluların Anadolu’daki ilk payitahtı,
Osmanlı’nın ilk medreseyi kurduğu yer... Hadi bir kez daha yineleyelim: İznik; Sarı Saltuk’un rüyası, Davudu
Kayseri’nin din-ilim aynası, Cem’in gerçekleşmeyen kehaneti, Şeyh Bedreddin’in ‘sessiz ev’i. Bu küçük kasaba
Hıristiyanlar için Vatikan ve Kudüs’ten sonra kutsal kabul edilen 3’üncü şehir. Çünkü İseviliğin kurumsallaştığı
‘İznik Amentüsü’ burada tamamlandı. Bir soru daha: Osmanlı’dan günümüze ulaşan en eski kitabe, Hacı Özbek
Camisi’nin neresinde?

‘Boğaziçi Mehtapları’nda Tirilye zeytini yenir


Mudanya, özellikle İstanbulluların deniz otobüsleriyle aşina oldukları bir istasyon. Bu ilçeyi başka bir yazıya
havale edelim, siz batı yönünde ilerlemeye devam edin. Eskinin Rum kasabası Siği’nin ardından Tirilye’ye
varacaksınız. Bu balıkçı kasabası, şarap ve zeytiniyle ünlü. Zeytin demişken; Abdülhak Şinasi Hisar, ‘Boğaziçi
Mehtapları’nda rengi mora çalan bu zeytini pek bir över. Eski sokakları, Taş Mektep’i, Fatih Camisi, Tabut Evi,
postanesi, Dündar Evi, Kemerli Kilisesi ile büyük ölçüde kendini muhafaza ve müdafaa eden bir yer Tirilye;
görmeden geçmeyin.

You might also like