You are on page 1of 2

KÜLTÜR / H.

Neşe KOÇAK

B
ir masal saray… Selçuklu Kubadabad Sa- rın kimisi peçeli ve yaşmaklı, kiminin başı açık,
rayı. Alaeddin Keykubad’ın, bugün Gölka- hotozlu. Üzerlerinde harmaniyeler var. Erkekler
ya denilen yerde, Beyşehir Gölü kenarına birçoğu uzun, örgülü saçlı, temiz yüzlü. Bıyıklı,
yaptırılmasını buyurduğu büyük saray. Selçuk- sakallı olanları var. Keçeden ya da deriden ke-
ludan günümüze izleri kalan tek saray. merler, çizmeler, uzun, renkli kaftanlar, börkler
giymişler. Çarşılar, bedestenler kalabalık.
Evvel Zaman İçinde Bir Masal Saray; Bu muhteşem sarayın çini kalıntılarını gör-
mek için Karatay Medresesi Müzesi’nde idim. Büyük Selçuklu Sultanı 1. Alaeddin Keyku-
Fakat seyrettiğim çinilerin sıra dışılığı, güzelli- bad, Kayseri’de zehirlenerek öldürülmüş. Ne

“Kubadabad” ği karşısında kendimi bir hayal âleminin sihirli


kapısından içeri girerken buldum. “Geçmiş za-
man olur ki hayali cihan değer.” denen ‘geçmiş
büyük bir kayıp! Çünkü yalnız Konya değil, Ana-
dolu da onun sultanlığı zamanında en müreffeh
dönemini yaşamış. Sultanın sağlığındayken ya-
zaman’ bu olsa gerek… pılmasını istediği yazlık saray yeni bitmiş. Oğlu
2. Gıyaseddin Keyhüsrev ikamet ediyor.
Selçuklunun başkenti Konya’dayım. Yıl
1219’da başlayıp 1236’da bi-
“Bir masal saray… Selçuklu Kubadabad Sarayı. 1237. Hava ılık ve tatlı. Mevsim
ilkbahar. Konya ilimde ve ten muhteşem sarayı gö-
Alaeddin Keykubad’ın, bugün Gölkaya denilen yerde, sanatta ihya olmuş. Şe- rebilmek için şehirden
Beyşehir Gölü kenarına yaptırılmasını buyurduğu hir, bilginleri, filo- uzaklaşıyorum. Saray,
Torosların kolu olan
büyük saray. Selçukludan günümüze izleri kalan tek zofları, şairleri, mu-
tasavvıfları, hoca, Anamas Dağları
saray. Bu muhteşem sarayın çini kalıntılarını görmek musikişinas ve eteklerinde, sedir
için Karatay Medresesi Müzesi’nde idim.” diğer sanatkârlarla ağaçları ve daha
altın çağını yaşıyor. önce görmediğim
Bahaeddin Veled, güzellikte kır çiçek-
Mevlâna Celaled- leri arasında, saray
din başta olmak üzere çinilerinin ödünç alın-
Kadı Burhaneddin, Kadı dığı firuze renkli Beyşehir
Sıraceddin, SadreddinKonevî, Gölü’nün batı sahiline kurul-
Şahabeddin Sühreverdî gibi bilginler, muş. Gölün etrafında bin bir türlü
Muhyiddin Arabî gibi mutasavvıflar Konya’da renge bürünmüş bin bir çeşit su kuşu yaşıyor.
yerleşmişler, verdikleri eserler şehri bir kültür Burası cennetten bir yer sanki. Büyük saray, kü-
merkezi hâline getirmiş. çük saray, külliye, suyolları, yürüyüş rampaları,
liman, kayıkhane, av parkı gibi 20 dolayında çe-
Birçok kütüphane, han, hamam, medrese, şitli yapının olduğu büyük bir yerleşim merkezi.
çeşme, cami gözüme çarpıyor. Özellikle ipek
kumaşların satıldığı kumaş hanları, hastaların Akşam, Beyşehir Gölü’nün mavi sularına açı-
tedavi edildiği bimaristanlar görüyorum. Av- yor çift başlı kartal gibi, simsiyah kollarını. Sular
kararıyor. Heyecandan oluşan hafif bir ürper-
rupa Ortaçağ’ın karanlıklarında boğulurken ta-
tiyle yavaşa yavaş büyük saraya yaklaşıyorum.
rih, edebiyat, felsefe, sanat, tıp, kozmografya,
Surlarla kaplı göle bakan bir avludayım. Avlu-
hukuk ve din alanında büyük tarihî ve kültürel
nun tam ortasındaki taç kapıdan içeri süzülüyo-
atılımlar yapılmış.
rum. Simetrik, üç odalı giriş bölümünden büyük
Sokaklarda tebdili kıyafet geziyorum. Her bir salona, oradan da taht makamına giriyorum.
yanda atlı süvariler var. Rastladığım insanlar ge- Def ve çeng sesi geliyor kulağıma derinden de-
nellikle ay (gibi yuvarlak) yüzlü, yay kaşlı, badem rine. Nedim’in; “Nağmeyi çenge bedel, dinler
gözlü, ince-uzun burunlu, küçük ağızlı. Kadınla- iken nale vü ah” dizesi geliyor aklıma.

60 EYLÜL 2014 somuncubaba 61


Çinileri görebilmek için taht salonuna giri- hayvanları var. Öbür âleme ulaştırıcı araçlar ola- kuşu. Yüzleri sultana benzeyen, başlarında taç kalan camiler, medreseler ve türbeler sapasağlam
yorum. İşte karşımdalar! Muazzam bir görüntü. rak kabul gören ve mitolojiye göre kökleri deni- taşıyan, sultanın elbisesinin renkleriyle bezeli ayakta dururken içinde koca bir masal dünyası,
Şaşkınlıktan hangisine bakacağımı bilemiyo- zin dibinde olup sürekli kendini yenileyen hayat bu masal kahramanları Kaf Dağı’nın eteklerinde eşine rastlanmamış müthiş bir sanat barındıran
rum. Hayal içinde hayal mi yoksa her şey? Hep- ağacı ve kuşları seyrediyorum kimi sahnelerde. bilinmeyi, tanınmayı beklemişler asırlarca. figürlü sarayların yerle bir olmuş olması.
si pırıl pırıl, yepyeni, sapasağlam. 23 cm çapın- Su kuşları, karşılıklı duran çift tavus kuşları, Şa-
Bu güzellikleri görüp de etkilenmemek, il- Selçuklu çinilerindeki bezemeler, kökeni Uy-
da, sekiz köşeli, firuze, mor, yeşil, kahverengi, man geleneklerinden gelen ilhamla, stilize edil-
ham almamak, hayal dünyasına dalmamak ne gurlara dayanan bir resim sanatından, eski İran,
kobalt mavisi yıldızlar, türkuaz renkli, haç form- miş hayat ağacının dallarındalar. Şahin, doğan
mümkün! Fakat her şeyin bir sonu var. Zaman Suriye, Bizans ve Şamanizm’den ilham almıştır.
lu çinilerle çevrilmiş. Taht salonu ve birbirine gibi avcı kuşlar, ya bir tavşanı yakalamış götü-
gezgini olsam da gitme vakti geldi. Seyahat ba- Geçmişten gelen zengin ve ince kültür birikimi-
bağlı birçok odanın duvarları devrin en güzel rüyor ya da bir ceylanı parçalamak üzere. Bütün
vulumu Selçuklu yaşam tarzına ve sanatına dair nin İslâm senteziyle yoğrulması sonucu ortaya
çinileriyle süslü. Desen ve renk uyumu arasın- bu çinilerin arasında bitkisel dekorlu, hat yazılı,
güzelliklerle doldurdum. Biraz mahzun, biraz çıkan bu muhteşem saray çinileri kesinlikle gö-
da, tılsımlı bir masal gibi değişen, güzelleşen bazen de hat yazısının taklidi motifler, hayvan ve
düşünceli dönüyorum çıktığım zaman yolcu- rülmeye değer. Prof. Dr. Rüçhan Arık tarafından
çinilerin her biri farklı birer hikâye anlatıyorlar. insan figürlerinin arasına serpiştirilmiş.
luğundan. Keşke Kubadabad şimdi de var olsa, sonuçlandırılan ve başlangıcından itibaren 30
Kozmik ve mistik simgelerle yüklü insan Selçuklunun simgesi, sultanı temsil eden keşke aslına uygun olarak yeniden yapılandırıl- yıl süren kazı çalışmalarıyla saklandıkları yer-
figürleri; sultan ve saray erkânı. Kimisi Türk çift başlı kartallar, bir başı doğuya, bir başı ba- sa, keşke masal olmasa... den gün yüzüne çıkartılan ve masal dünyasının
oturuşu denilen biçimde oturmuş, üzerlerinde tıya bakarken “Dünyanın tek hâkimi biziz.” der kapılarını aralayan belge niteliğinde bu çiniler,
Fakat evvel zaman içinde bir masal saray Ku-
benekli, ya da çizgili mor, lacivert, firuze kaftan- gibiler. Kartalla puhu kuşu karması bu figürle- Anadolu Selçuklu Türklerinin yaşam tarzından,
badabad. Bu sarayda ve çevresinde “Divanhane”
larıyla görülüyor. Hizmetkârlar, ellerinde süra- rin göğsünde “El Muazzam”, “Es Sultan”, “Es- aydın bakış açısından, hoşgörüsünden, enfes
denilen görkemli kabul mekânlarını süsleyen çi-
hileri, meyveler, av hayvanları taşıyor. Sonsuz Saadet” gibi sultanı anlatan isimler yazıyor. Sel- tatlar sunarlar altın taslarda.
nilerden ve kazılarda çıkartılan diğer seramikler-
hayatı, cenneti, bereketi simgeleyen haşhaş çuklulara Artuklular aracılığıyla geçen ve Ala-
den, av partilerini, göz alıcı, zevkli, zarif bir saray Ne yapıp edin, çağının çok ötesinde bir dev-
ve nar tutan ya da ok atan uzun saçlı erkekler eddin Keykubad döneminde yaygınlaşan kartal
hayatının olduğunu ve gündelik yaşamın nasıl let olarak tarih sahnesinde yerini almış olan Sel-
bazen de iki elinde balık tutan ve burçları sim- figürü, sultanın kişisel arması niteliğini taşıyor.
sanata dönüştüğünü anlamak mümkün. Selçuklu çukluları daha yakından tanıyıp hissedebilmek
geleyen bir şekle bürünüyorlar. Başları örtülü İbni Bibi’ye göre koruyucu kanatlarını sarayın
sultanlarının ve Türkmen emirlerin hoşgörüsüne için yolunuzu mutlaka Konya Karatay Medresesi
fakat yine de uzun saçları örtülerinin altından üstüne geren, ona kuvvet ve kudret ihsan eden
dayanarak figüratif bir sanat geliştiren o zamanın Müzesi’ne düşürün. Bugünkü Türkiye’nin temel-
görünen, uzun harmaniyelerinin yenleri ellerini bir sembol. Saray çinileri içinde en ihtişamlısı.
Anadolulu ustalarına şaşırmamak, hayran kalma- lerini atan Selçuklu atalarımızın, din, dil, ırk ayrı-
saklayan ya da çiçek tutan kadınlar da bu masal
Ya mitolojik figürler; Kaf Dağı’nda oturan, ola- mak elde değil. Burada asıl şaşırtıcı olan, Sünni mı gözetmeden özgüvenden kaynaklanan engin
sahnesinde arz-ı endam ediyorlar.
ğanüstü güçleriyle sarayı düşmanlardan koruyan İslâm’ı hızla yaymaya çalışan sultan ve emirlerin bir hoşgörüyle, ince bir sanat zevkiyle oluştur-
Birçok sekizgende hoplayıp zıplayan, kaçan insan başlı, kuş gövdeli sirenler, insan başlı aslan böyle bir sanata destek vermeleri, benimsemeleri dukları ve bizlere miras bıraktıkları güzellikleri
kovalayan, aslan, ayı, tilki, dağ keçisi, tavşan, gövdeli sfenksler, Farsça “30 kuş” anlamına ge- ve bu figürlerle süslü saraylarda yaşamış olmaları. seyredin ve hayal edin. Kim bilir belki siz de be-
kurt, antilop, yaban eşeği, at gibi orman ile av len simurglar ya da nam-ı diğer zümrüdü anka Düşündürücü olan ise Selçuklulardan günümüze nim gibi bir masal figüranı olursunuz.

62 EYLÜL 2014 somuncubaba 63

You might also like